Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 164

Al Gzm Seyreyle Salih / Yaar Kemal Kitap Editrleri: Aya Sabuncuolu - Tamer Erdoan Dzelti: Belgin Sunal Kapak

Tasanm: Yeim Balaban Bask: efik Matbaas Marmara Sanayi Sitesi M Blok No: 291 kitelli/stanbul 1. Bask: 1976, Cem Yaynevi 1976 - 2003, Cem Yaynevi, Karacan Yaynlan, Toros Yaymlan, Adam Yaynlan YKY'de 1. Bask: stanbul, Ocak 2004 2. Bask: stanbul, Mart 2004 ISBN 975-08-0727-8 Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A.., 2003 Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A.. Yap Kredi Kltr Merkezi stiklal Caddesi No. 285 Beyolu 34433 stanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23 Bilgi Hatt: (0 212) 473 0 444 http: / / www.yapikrediyayinlari.com e-posta: ykkultur@ykykultur.com.tr Internet sat adresi: http://www.estore.com.tr/bulvar/yky www.teleweb.com.tr Kula kiriteydi, ilk horozlarda yataktan frlad, yzne bir iki avu su atp darya kt. Evde herkes uyuyordu. Dokuma tezgahlar hznl, kanlar ekilmi, l gibi sessiz ylece ortalkta duruyorlard. Kafasnda tezgahlarn grlts, mekiklerin ileyiiyle yola dt. Az sonra balklar ard ardna rhtmdan denize alacaklar, denizin ta ucunda, arkasnda yitip gideceklerdi. Temel Reis de gidecekti kocaman mavi motoruyla. Mavi motor ok mavi bir kua benziyordu. Temel Reis yle diyor, motorunu, mavi kuum diye seviyordu. Rhtma gelip de kayasnn kovuuna girip seyretmeye baladnda ilk balk motoru denize alyordu. Bu ilk motor, uzun boyunlu, krmz yzl, yz bir yrtc kuun yzne benzeyen Kara Osman Reisindi. u Kara Osman Reis var ya, Reise kurban olsun, hibir eye benzemiyordu. Yannda da hibir tayfay barndrmyordu. Her tayfa onunla ancak bir kere denize kyor, sonra cann karaya zor atyordu. ou kez denize ancak iki, ok ok tayfayla kabiliyordu. nsanlara deli gibi kzyordu. Hep kendisi haklyd. Ne yapsa, ne etse hep kendisi doruydu. Yeryzndeki tekmil yaratklar ona ktlk yapmak iin var olmulard... Bu limana k, bahar aylarnda Karadenizden, Marmara-dan, anakkaleden ok balk teknesi geliyordu. Trl trl tekneler, insanlar rhtm boyunca kyy dolduruyorlard. Kara Osman Reisin arkasndan "Ekmek Paras" motoru ayrld limandan. Onun arkasndan da, ok yeil "Derya Gl" ald. Sonra srasyla birer ikier, dumanlarn salvererek, pat-pat, denize yrdler tekiler de. Temel Reis de gitti. Salih sayd, dokuzuncu motor onun bindii motordu. Temel Reisin boynunda her zaman krmz bir mendil dolal olurdu. nce motorlarn sesi gittike uzaklat, patpatlar duyulmaz oldu. Sonra tekmil motorlar birer ikier denizin ucundan teye dverdiler. Deniz bombo kald. Martlar D adann stnden bir havalanyor, sonra bir byk araf gibi apak dalgalanarak gerisin geri adann stne inip, kararm aday apak rtyorlard. Salih bir sre gzlerini bombo kalm, dmdz denizden ayramad. Sonra yoruldu, martlara bakmaya balad. Ondan da bkt, can skld, ii bir bolukta byd, kalkt, ky boyunca, sularn ucuna basa basa Kumtepeye doru yrd. Kumlar dalga dalga, damar damar, ok budakl bir tahta gibi ilenmitiler. Midye kabuklar kumlara saplanmlar di di, rpermi tyler gibi kumlardan kmlard. ieler, am kabuklar, tahtalar, naylon toplar, su kaplar, bakralar, srahiler... Ky zifte bulanmt. D ada da zifte bulanmt yarsna kadar, deniz zift kokuyordu. Salih bir kck karabatak ls grd. Gvdesi kumlukta, ba denizin iindeydi, kck gzel ba incecik rpntlar bir o yana bir bu yana sallayp duruyorlard. Salih bu l, hznl karabataa dald kald. Gzlerini bu l kutan uzun bir sre ayramad. lm neydi, lm neredeydi? Nasl bir eydi? u denizde durmadan oynayan, batp kan ku, nasl byle lmt? lm neydi, nereden geliyordu, var olan bir ey miydi? l kuu yerden ald, kayaln tepesine, dizleri acyarak kt. Sol eli de kanad. l karabata var gcyle kayaln sivrisinden denize frlatt. Karabatak bir iri dalgann ortasna dt. Batt kt, batt kt, sonra denizin dzne serildi kald. Salih kayalktan abuk abuk indi. Kulana ta uzaktaki kasabadan eki sesleri geliyordu. Kayaln dibini yalyordu deniz, tutuna tutuna karya geti. Birden durdu, denize uzanm kayann ukurundaki suyun iinde bir mart yavrusu grmt, ku rpnyordu. Yrei hop etti, oraya kotu. Mart yavrusu sar karams gagasn am, kanatlarn geliigzel sa-vurmu, tyleri domur domur... Salih vard, yavrunun banda durdu, sonra eildi kuu eline ald. Kuun bir kanad krkt, tyleri de yer yer yolunmu gibiydi, kanadn bir ksm plakt. Salih yen, titreyen mart yavrusunu gmleinin eteine sard. Mart yavrusunun gzleri gzeldi. Uzun bir sre de onun gzlerine dald. Sonra birden kendisine geldi, o yle durmu seyrederken nerdeyse fkara yavru lecekti.

Martlar ne yer, mart yavrusu ne yer, balk deil mi? Salih bu buluuna ok sevindi. Krk kanad ne yapmal, martlar da insanlar gibi, deil mi? Belki de deil... Bykanas bir belayd, ok mendeburdu, ona da, herkese de, btn dnyaya da dmand. Kurda kua, brt bcee de dmand. O, dnyadaki her eyi krp dkmek, ldrmek isterdi ya, ok da gzel merhem yapard. Onun merhemi kurun yaralarn bile gnde iyi etmiti, bir kck kuun mu kanadn iyi edemeyecekti? Onun merhemleri her derde dermand. Bunu bu kasabada da, kylerinde de, bu kylarda da bilmeyen yoktu. O kaaklar bile, denizdeki tfekli korsanlar bile onun merheminin ly dirilttiini bilirlerdi. Amma velakin, bu kanad krk kuu Salih ona nasl alr da gtrrd? Bu kuu bulduuna sevinmiti. Belki de biraz sonra byle bir kuu var diye sevincinden deliye dnecekti, gzleri, tyleri duman rengi, gs kar gibi, ne gzeldi. nsan bakmaya doyamaz. ok zld Salih, bin piman oldu. Zaten eskiden de piman olmutu ya, imdi artk pimanlnn ls yoktu. ok fena, ok fena bir ey yapmt bykanasna. yi ki o mendebur barsak lmemiti. Keski de o zaman lseydi. "Varsnlar ylesi insanlar lsnler," diye sylendi Salih. "lsnler... Byle yeryzne gkyzne dman, cehennemde yaayacaklarna, lsnler." Salihin fkesi arttka artyor, denize doru bak gibi, "lsnler" szcn kapp koyveriyordu. ocukluk ite, ne vard yani, ne vard da, ne kadar kt olursa olsun bykana, ne vard da ona bu ktl yapt, ldrc darbeyi indirdi? O gn bugndr iflah olamayp gitti kadncaz. Belki de Sa-lihe daha fkesi gememiti. Belki de bir gece onun grtlan skverir ldrr, uraya atard. Arada srada daldrp gittii tezgahnn banda Salihe bir gz atyordu ki, al bir kurun gibi baklar. Salihin bu yanndan giriyor, teki yanndan kyordu. Al ite, imdi de ii dmt. Onun yznden bu fkara mart lecekti. Salih bykanaya o ktl yapmam olsayd, bykana belki de ona merhem verir belki de kendi eliyle bu fkara martnn yarasn sarard. Ne belkisi, kesinlikle sarard. O kurda kua, brt bcee, aan iee bile dman deil miydi? O kadar yalyd ki kimi zaman dmanlklarn unutuyor, unuttuunda yz nur gibi, bebeciklerin suratlar gibi, ama krk, rmcek a, bir bebe yz gibi oluyordu. Belki de bir an unuttuunda, Salih onun o ann yakalayp elinden merhemi alabilirdi. O da, o da herkese bu kadar ktlk dnmesin. yi, ok gzel ettim ona ya, dilerini skt, olan bu kua oldu. Kim bilir, belki de... Ku kanadndan anlayacak kimse yok mu acaba, ku kanadn iyiletirecek? Btn kasabay gznn nnden geirdi, vay anasn, bykanasmdan baka bu ii yapabilecek kimse yoktu kasabada. ok insan vard, ok da iyi insan vard ya, l diriltecek merhemi olan bir tek insan vard, o da o daarck suratl kocakar. Salih, kimisinde onu sevdiini anmsyor, bunu kendi kendisine bile syleyemiyordu. ine iine bastryordu bu duygusunu. Kuun gzlerine bakyor, kanadn inceden inceye gzden geiriyor, bu yar l, iflah olmaz kuu buraya brakp gitmek, ya da u kayann sivrisine kp var gcyle frlatmak istiyor, karabatak ls gibi, ama o karabatak ls l, buysa yar canl, dirilebilir, hele bykananm merhemi olunca, bir trl bu kck kuu brakmaya ii elvermiyordu. "Brakrm onu burada, gitmem o kocakarya, cadya." "Brakmazsn," diye karlk verdi kendi kendine. "Brakrm." "Brakamazsn." Uzaktan onu dinleyen, iki adamn biribiriyle, daha dorusu iki ocuun, kyasya bir kavgaya tututuklarn sanrd. "Kim demi brakamam diye?" "Brakamazsn." "Brakrm, babamn olu mu?" 10 "Zrt, brakamazsn, zrt..." Salih, kuu brakacak adama dilini karyor, onun azna, burnuna, kafasna trl yknyordu. Gzlerini de alatryordu. Kuu brakacak ocuk ok fkeli, ona brakamayacan syleyen ocuk da alaycyd. "Korkuyorsun da bykanandan..." "Niye korkacakmm?" "Seni boacak.-" Bir ara bir sessizlik oldu. Kuu brakacak ocuk boynunu bkt: "Belki de," dedi. "te sen bu yzden bu marty ldreceksin. Korkundan." "ldrmeyecek, iyiletireceim." "Yapamazsn." "Nah da yapamazmm!" "Ulan sende o erkeklik olsa sen o evde bir gn kalmazsn."

Bir de aralarnda dehet bir kavga balad, o ona yumruk sallyor, o ona. Ne dedikleri de anlalmyor. Denizin kysnda iki ocuun biribirlerine sven grltleri. Karagzle Hacivat, diye kendi kendine gld Salih, tpk. ki ocuun sesleri de ayr ayryd. Salih her eyi anlamt da, bu iki ocuun dvrken sesleri nasl ayr ayr olmutu? "Sus ulan, yeter," dedi Salih. "Sen sus, korkak," dedi tekisi. "Bykanandan, herkesten dn kopuyor." "Hehe," dedi Salih. "Denizden hi korkuyor muyum ben, geceleri fenerin altna da, maatla da gidiyorum, aalarn bana da kyorum, kara giyitli deniz korsanlarn da..." Farknda deildi Salih, artk kendinin de sesi kmyordu, teki ocuun da, sessiz szsz konuuyorlar, yle fkelenip, yle seviniyorlard. "Korkundan altna syorsun da, kendini, kapatmak iin... Maatlk... Bu ku lecek. Bykana lecek. Bakar m? Bakmaz. lsn. Belki glnce, elini pnce... Yapamazsn. Elini pmek deil, kn bile psen, bir gece boacak. Mengene gibi parmaklar. Ku ld lecek. lmez o. imdi diriydi dipdiri... Ne 11 dipdirisi be, scack, ku. nsan gibi bakyor. Bahri... Sinekler. Ka kuu ldrdler? Eti yenmezmi. Kan iinde. Orada da dn koptu. Kan iinde. Herkes kandan korkar. Sen korkudan lyorsun. Her ocuk korkudan lr. Halim Reis korkudan lmezdi. Onu da babas dve dve ldrd. Babas delirmi mi? Tuzlaym da kokma. Delirir mi o hi." Salih kendi kendine: "Ulan be deliriyorum," dedi. "nsan hi burada durup da kendi kendisiyle konuur kavga eder mi?" Byle konua konua geldi, evin kapsnda durdu. Martnn ba sa kolunun stne dm sarkmt. Birden srad, kendine geldi, lm m? Scakln duydu teninde. Ban kaldrd, lmemiti. imdi bu belay, bu bykanay... Avlu kapsna be kere elini dokundurdu ekti, dokundurdu ekti, bir trl kapy ap ieriye giremiyordu. teki ocuk gene ortaya kt: "Korkak," dedi, "korkak. Deli korkak. Senin gibi dnyada hi korkak var m? Bir kocakardan korkup kendi evine giremiyorsun bile." "Laf, giremiyormuum. Bak imdi nasl gireceim, bak..." "Giremiyorsun." "Girerim." "Git yalvar bykanamza. Ne gzel ku." "Ne gzel... Bir de kanad saalrsa..." "Heeeeeyt." Bu heyti sesli syledi, Salih. Sesli syleyince ayld, avlu kapsn at. 12 Kasaba tepeden trnaa deniz koktu. Mis gibi. Martlar lk la krmz kiremitlerin stnden kme kme, ak bulutlar gibi geiyorlar, arkadaki dan doruuna kadar yk-seliyorlard. Kasabann ak, pembe, yemyeil, biimsiz evleri, apartmanlar bir minare yksekliindeki yarn stne, bir ipe dizilmiler gibi sralanmlard. Glgeleri baz baz da, bu ok az olurdu, kl ok mavi denize vuruyordu. Burann denizi bir tuhaf bir denizdi, kasaballar byle diyorlard, gnn her annda baka baka renge giriyordu. Bir tten bakr moru, sars, yeili, turuncusu, apak st mavisi, kl rengi, duman, bulut rengi de oluyordu. Hepsi duman iinde, alkanan, usul usul sallanan. Demirci dkkan da kasabaya giren anayolun solunda, yani deniz geesindeydi. Kresinden, bacasndan top top kvlcmlar fkryordu geceye gndze, elik mavisi sakrdayarak. smail Usta dkkannn iinde dolap duruyordu. kide birde ocaa giriyor, kre aslp kreden kvlcmlar kartyordu. Dkkannn ii doluydu. Demir tekerlekler, ilemeli, azlar prl prl baltalar, zincirler, daha da neler neler doluydu. Ortada kocaman rs, prl prl, yresinde ekiler, balyozlar, sonra kzarm, kpkrmz demirler, smail Usta kocaman balyozunu savurduka patlayan dklen, savrulan kzler, kvlcmlar, yalm paralar... smail Usta heybetliydi. Hi de yle eskisi gibi azgn yzl deildi bugn. Belki yetmi, belki seksen, belki de doksan yandayd. Ama bugn kck bir ocuk gibi sevinliydi. Kaln ak kalarnn altndaki imeni yeil gzleri birer damla kt. Devinimleri ard, llyd ya, ayaklar, elleri zil takmlar gibi, sevinten oynuyorlard. Makas grmemi kvrck ak salar, gene makas grmemi kvrck apak sakalna karmt. Kavlam, eskiyip mitillemi deri bir nlk takyordu, nl 13 de gzeldi bugn. Demirciler hep deri nlk takarlar, srayan yalmlar yakamasm diye. Uzun parmakl elleri de ok gzeldi smail Ustann, kr kr ensesi hi gzkmyordu, boynu da... ok gzel bir trk mrldanyordu Usta... Bugn trks daha daha gzeldi, bylyordu.

Salih ka yldr bu demirci dkkann gzlerini krpmadan seyreylemiti. Bu demirci dkkanna ne olmutu! Salih ka yldr, ite u kocaman narn altnda oynuyordu. Dallar anayolu geip Ustann dkkannn stn rtm... Dallardaki yuvalarnda sevinten delirmi kular hep bir azdan tyorlard. Salih ka kez smail Ustann eki seslerini duymutu bu narn altndan... Bu eki sesleri hi bylesine gzel miydi? Deniz uzaklara uzaklara gidiyor, durmadan, yunmu arnm. Ocakl ada hemen imdi denizden frlayp km gibiydi. stndeki drt ke yap durmadan uzuyordu, bir aa gibi. Drt penceresinden klar sakrdayarak denize boalyordu. O azgn suratl balklarn hepsinin yz glyordu. Krmz, yeil, mor, ak, sar, kiremit rengi alarn denizin kys boyunca sermiler, aalara asmlard. Alarda binlerce gm balk rpmyordu, evaleler takalardan dolup dolup boa-lyorlard. Srtlarnda balk dolu sepetlerin altnda iki bklm tayfalar, canl, oynar balklarn alann ortasna, beklerine boaltyorlard. Sesleri sevinten nlyordu: "Hay maallah, hay bereket!" Bu balklar hi konumazlard. Bugn konuuyorlard bile. Bugn her ey ktand. Salih sevinten ne yapacan bilemiyordu. Yaa, smail Usta trk de sylyordu. Szleri anlalmayan, mrlt gibi. Duyduu yerde insan kprdamadan durduran byl bir trk... Trk ta ulu narn dibine kadar geliyordu. Salih kyya, rhtma indi. Balklarn muambalar hep turuncuydu. Kaln, geni krkl, kolay kvrlmayan giyitlerdi bunlar. Balklar ilerinde zor devinebiliyorlard. Alarn alana boylu boyunca sermilerdi. Alarn en ou kiremit rengiydi. Sar da, mavi de, turuncu da vard. Laz takalar kyya yanamlard, bir dizi, burun buruna k ka. Kydaki kaim, geni 14 demir halkalara balamlard turuncu naylon halatlarla tekneleri. Deniz ok bykt, ok dzd. Salih, Temel Reisi arad. Sakal krld Temel Reisin, ksa kesilmiti. Sa da yoktu. Dazlak kafas parlyordu. Temel Reisin tane takas vard. de mavi boyalyd. Ak mavi, mavi, koyu mavi. nn de ad Temel Reisti. Temel Reis bir, iki, , diye. de yeil kuaklyd. Her nn de sa burnunda uan bir balk resmi vard, uzun kanatl. ok mor. Balklarn ba biraz insan ban, yani kocaman gzl bir kz ban andryordu. Uzun direkleri vard. Temel Reisi fenerin gnden yznde buldu. Kasketinin siperliini gzlerine indirmi, omuzlarn duvara dayam, dizlerini dikmi uzanmt. Salih onu grnce daha da sevindi. Onu burada bulacan biliyordu ya... Temel Reisin boynu krmt. Ellerinin stnde pul pul mavi lekeler vard. Salih, smail Ustann ellerini, yzn, her bir hallerini, dkkann, dkkannda ne var, ne yok hepsini nasl biliyorsa, Temel Reisi de yle biliyordu. Salih, kendini bildi bileli, sabahlardan akamlara kadar smail Ustann dkkannn nndeki hanmelinin kk yannda ne kadar durmu, ne kadar gzn Ustann kvlcm salan ocandan ayramamsa, ylesine de burada, limanda, u gemilerin baland yerde, rhtmda durmu, gzlerini a batm denizden, ekilen alardan, srayan balklardan, yorgun, yzleri tuzlu tayfalardan, Temel Reisten ayramamt. Salih, smail Ustann huyunu suyunu nasl biliyorsa, sevincini fkesini, Temel Reisi de yle biliyordu. Salihin artk canna tak demiti. Anas da, babas da artk onun bu aylaklndan bkmlard. Mahalleli de ona dman gibi bakyordu. Hi kimse onu istemiyordu. Ne anas, ne babas, ne kardeleri, ne de mahalleli. Onda kt bir hastalk varm da, sanki dnya aleme bulatracakm gibi. Mahalleye girdi mi btn gzler onu ldreceklermi gibi stne dikiliyordu, kt kt. te bu yzden Salih... Belki Salih bugnlerde byle olsun, mahalleli ona byle baksn istiyordu. Kendisiyle konuurken, kendi kendine bunu da apak sylyordu. Btn mahalle gn geliyor onu seviyor, o mahalleye girince enlik admanlk ediyor, btn mahalle ondan... Dili varmyordu, onu hi sevmiyor, o mahalleye girince herkesin kalar atlyor, kimsenin azn baklar amyordu, azlarn... 15 Btn mahallede sabahlardan akamlara, akamlardan sabahlara kadar bezler dokunuyordu, her evde akur ukur. Bez dokumasn herkes biliyordu, kck kzlar bile, yal erkekler bile dokuyorlard. O bez dokumuyordu da, ite ondan Sali-he kzyorlard. Kahveler adamla doluydu, onlara kzmyorlard da, btn kasaba bir olmu, bir tek Salihe kzyorlard. nne gelen, her frsatta onu aalyordu. Byle dnmek de, gene Salihin houna gidiyordu. Byle de ocuk olur muymu? Boyu devrilsin de byle isiz gsz bir ocuun, yerin dibine gesin bylesi ocuk da. Ona yemek yerine a vermeli a. Btn ocuklar da ona uyacak ona... Onun yolundan giderlerse yand mahalle, batt kasaba. Herkes a kalacak a! Elinde bir ku sapan da ta dolaan o. Vay fkara, zavall kular vuran, tekmil yuvalar bozan o... Balklarn balklarn, alarn, her bir eylerini talan eden o. Gzden srmeyi eken hrsz o... Salih on birine basyordu. nce eneli, kocaman mavi gzlyd. Gzleri hep, hi krplmam gibi yle ak ak duruyordu. nce, uzun, zayft. Parmaklar uzundu. Dizlerine kadar yrtlp salkm saak olmu solgun bir mor pantolon giyiyordu, blucin dediklerinden. Ayana yepyeni bir kauuk ayakkab geirmiti. Taban kalnd. Bu ayakkabnn mahallede ok dedikodusu olmutu. Ayakkaby Salih bir turistten, turist uyurken, alasym. Salih mrnde hrszlk yapmamt. u giydii blucine, yeil, stnde sakall bir bereli adamn resmi olan gmlee, belindeki kemere bir kuru bile vermemiti ama Salih hrszlk yapmazd. Gmleinin stndeki bereli sakall adam azck hznlyd ya, ok gzel, insanca bakyordu. Beresinin tam

alnn stne gelen yerinde de bir yldz vard, krmz. Salih bu gmlei o gzel gen turist kzdan aldktan ok sonradr ki, gmlein stndeki resmin kimin resmi olduunu merak etmiti. Etmiti ya oktan i iten gemi, turist kz kasabadan ayrlmt. Bundan sonra kime sorduysa Salih hi kimseden doru drst bir karlk alamamt bu resim iin. Kimi yle, kimi byle, kimi udur, kimi budur, diyordu. Salihi de gittike merak saryordu. Baz gnler Ocakl adaya kyor, srtndan gmlei karyor, bir zeytin 16 aacnn gvdesine gmlei kollaryla balyor, durmadan, bu hznl, gzel gzl adam seyreyliyordu. Kim olabilirdi acaba bu kii, neden resmini bu gmlein stne yapmlard? Belki de, belki de o turist kzn bir eyi, bir eysi... Gmlei hzla zeytinin gvdesinden ekip alr, plak bedenine geirir, aaya, balklarn alarn kuruttuklar rhtma inerdi. Temel Reis k gneinde gerinip kanyordu. tede tayfalar rhtmn dz imentosuna kmler, alarn onaryorlard. Yumulmu turuncu karaltlar eilip eilip kalkyorlard serilmi mavilerin, krmzlarn, yeillerin, aklarn, sarlarn stne. Alarn bir ksm da bulutlar gibi uuuyorlard aalarda, denizin stnde. Bugn her ey ktand. Takalar, alar, balklar, ulu nar aac, bulutlar, deniz. Temel Reis, tayfalar, smail Usta, demirler, rs, ekiler, krk... Kasaba deniz, tuz kokuyordu. Salih ikircik iindeydi. Uzun bir sre karsna oturup uyuklayan, kanan Temel Reisi seyretti. Bu fkeli, bela, azn anca yeryzndeki her eye sven adam bir ocuk gibi uyuyordu. Temel Reis imdi uyanverecek, Salihi grecek, grnce sevincinden lgna dnecek, "Gel be, gel be Salih," diyecek, "gel be, gel be, kaalm buradan seninlen, gidelim taaa o koya, var m bilyen, yannda m sapann, ku alarn nerede, oynayalm." Temel Reis bu, der mi der. Utaki turuncu tayfa ayaa kalkt, salland, turuncu glgesi denize vurdu, deniz turunculand, bu yana kotu telala, bararak. Temel Reis uyand, gerinerek. Ar/durgun: "Ne var, ne olmu?" dedi uykulu sesiyle. Turuncu tayfa kekeliyordu. Temel Reis ayaa kalkt, pantolonunu ekitirdi, yanma yresine bir gz att, Salihi grd, glmser gibi bir ey yapt, bir ey sylemedi, arkasn dnd gitti. Alarn serili olduu yerden bartlar geldi. Salih bozulmu, ayaklarn srkleyerek yava yava oraya yaklayordu. Temel Reis: "Olur olur," diyordu. "Olur btn bunlar. Alar toplayn." Salihi grd: "Geldin mi tayfam," dedi. 17 "Geldim," dedi Salih gnlsz, yere bakarak. "Haydi bala ie yleyse." Tayfalar alar toplamaya balamlard. Salih de bir utan toplamaya balad. kindiye doru alar toplayp takalara tadlar. Takalarn livarlarnda canl balklar st ste yzyorlard. evaleler, sepetler azna kadar krmz, l l barbunyalar, tekirlerle doluydu. Oraya, takalarn burnuna da st ste kanatl krlang-balklar atlmt. Bym, prtlek, aydnlk gzl. Temel Reis ok sevinli olduu zamanlarda iki kocaman baln kulana parmaklarn sokar, btn bedeni sevince keserek: "Al Salih al," derdi, "yakala Salih!" Salih kocaman bal havada yakalard. st ba balk kokusuna, puluna bulanrd. "Al Salih bir daha!" Her seferinde Salih bala doru uar, bal havada yakalard. Hi, bir bal yere drd olmamt. Byle balk gnlerinde Salihin keyfine diyecek yoktu. Balklarn iplere takar, sa eline almsa balklar, btn bedeni, biraz da yalancktan sola yatard. Soluna almsa saa. Mahalleli Salihin balklarn grmeye sokaa urarlard. Kskanlkla, hasetle gzlerini bu hayrsz Salihe dikerlerdi. Kim, kim, Salih mi o hayrsz olan, Salihe mi hayrsz diyor bu lanet mahalleli. Lanet mi lanet, mendebur mu mendebur kasabal... Karlar, ocuklar karanlk ev kelerinde yl on iki ay karanlk, slak tezgahlarn banda rrler, erkekleri de kahvelerde yan gelip yatarlar. Veremden, hastalktan, alktan dokuma tezgahlarnn banda... Yaaa... Temel Reis, soluyarak, sverek bir sre orada dolat durdu. Gsnn uzun, krmz, krllam kllar inip inip kalkyordu. Dolayor, ayaklarn patpat rhtmn imentosuna vuruyor, dolatka fkesi artyor, saa sola baryordu. Boyun damarlar imiti. Durmu onu seyreden Salihi grd, fkesini unuttu hemencecik, Salihe glmsedi, ardndan da bir gz krpt, tekneye atlad, baa yrd, yerdeki byk krlangc ald, alr almaz 18 da Salihe frlatt. Salih tetikteydi, krmz, kendine doru yalm gibi snen bal havada yakalad, drt parman baln gal-samasna geirdi. Temel Reis arkasndan bir daha, bir daha frlatt. Salih hepsini havada kapt. Mavi kayktan kendine doru krmz, kanatl balk yalmlar ard ardna sunuyordu. Oraya, rhtmn imentosuna byk krmz bir balk yn yapt. Balklarn gzleri cam gibi, krmz ayna gibiydi. Srtlarnn krmzsnda elik mavisi ine ular gibi imekleyip snyordu.

Kediler geldiler, halka oldular krmz balk kmesinin yresine, kuyruklarn omuzlarna atp hi kprdamadan orada bekletiler. Gn dodu batt, dalgalar minare boyu geldiler gittiler, martlar binlerce, gkten yere salrcasna kendilerini balk kmesinin stne braktlar, kediler gene yerlerinden kprdamadlar. Bir kerecik, hep birden kuyruklarn keyifle oynattlar. Sonra gene orada yzlerce, renk renk, yanp snen gzlerle kprdanmadan kaldlar. Krmz balk ynna havadan szlerek kanatl krmz krlangbalklar gelip dyorlard. Balklarn arkasnda da Temel Reisin keyifli yz. Onun arkasnda da bykanann hep ask, mikrop surat. Kediler, martlar, bykana... Bykanann merhemleri ne kadar gzel kokar, hele ocaktayken, kaynarken. Ama o herkese dman. Salihi mi, eline geirse bir kak suda boar. Keski Salih ona o ii yapmasayd. Temel Reis uyuyordu gnete, pos byklarn hoplata hoplata. Kasketiyle yznn alna gelen yerini rtmt. Boynu kr krt... D adaya martlar apak bir araf gibi rzgarda dalgalanarak bir iniyor, aday kpk gibi rtyor, sonra da kalkyorlard, dalgalanarak. Temel Reis sandan soluna dnyor, dudaklar snerek, "pof, pof" ediyordu. "Haydi be Salih Reis, var m bilyelerin, tyelim seninle." "Tyelim." "Nereye?" "O ssz, kimseciklerin ayak basmadklar, korktuklar yere." Kim bilir orada... Grlmemi martlar, kanatl atlar, at gibi krmz karncalar, deniz canavarlar, konuan balklar, eftali 19 aac... Yl on iki ay iek aan, ieksiz duramayan aalar, k, bora, frtna, kar dnyay sallarken aalar plk iekte... "Tyelim Temel Reis." "Tyelim be Salih." "Temel Reis, Temel Reis... Uyan hele Temel Reis. Bak, bak sana ne getirdim, bak sana ne diyeceim." Temel Reis uyanmaz. Gnei bulmu, dalgalarn sesi, eftali iek am onun dnde. iei ayor, aar amaz da dkyor, mor, sar, krmz, yeil, turuncu, ak, pembe, mavi. iekler eftali aacnn altna renk renk, tabaka tabaka birikiyor. Salih dizlerine kadar iee batm. Krmz kanatl, kocaman dili, uzun bykl balklar, krlangbalklar uuuyor havada. "Temel Reis, Temel Reis, ben Salih, uyansana be, sana geldim. Seni dedim de geldim. Beni kimse, bana kimse... Senden baka kimim var bu dnyada? Yazk deil mi? Uyan be nolur-sun Temel Reis. Uyannca da kzma." Temel Reis dirseklerinin stne yekindi, bir yerlere, uzaklara bakt, gzleri kan anana dnmt. "Uyan, uyan, uyan Temel Reis." Temel Reis yresine bakt bakt, sa kolunu yastk yapt, stne ban koydu, pohlamaya balad. By tan stne serilmiti. "Temel Reis, baksana ne diyeceim, geldim ki sana..." Aada kediler, krmz krlangbalklarn talan etmiler, her kedinin aznda bir krlang, srkleyerek, kaya aralarnda, maaralarda, kovuklarda, kumlukta, tyleri diken diken kalkm, srtlar yumrulmu, mrldanarak, kouturuyor, agzl yiyorlard. "Temel Reis, Temel Reis kalk, uyan bak... Bak sana... Sen..." 20 Salih kayann stne oturmu, D adann stne inip konan martlara bakyordu. D aday ok iyi tanrd. Ba sknca hep D adaya gitmek isterdi. Bu yzden inciini cncn bilirdi D adann. Martlarn da bir bir tanrd. Kim tanr bu dnyada onun kadar martlar, bulutlar, bir de boncuklu arlar... Bir de Temel Reisi, smail Ustay, bir de... Bir de kim tanr rmcek deliklerini, kuu gllerini bu dnyada Salih kadar, kim? Ali Reis hi ban kaldrmyordu, mavi alarn stne yumulmu elleri mekik gibi iliyor, yrtk a yenilerek ilerde bycek, ok mavi bir yn oluyordu. lerde, Rstem Reisin yannda da onun kadar byk bir kiremit rengi a yn by-yordu. Aslan Reisin rd asa ok yeil bir ad. O, an yacana uzunlamasna rhtmn imentosuna seriyordu. Rhtmn imentosunun st bir alar sergeniydi. nsanlar hep karga burunlu, kk avurtluydular. Soba borusu pantolonlar ikiye bklmt. Genleri bile yrrken ne doru eilerek yryorlard. Salih de a rmesini biliyordu. abuk da ryordu. Buradaki herkes a rme ustalna ayordu. Nasl olmutu, gerekten bunu Salih de bilmiyordu. Belki alt belki yedi yandayd. Bir gn, belki de bir gn rken, deniz apak olur o zamanlar, martlar uykudadr, Salih ite bu oturduu kayalktan, rhtmla birletirilmi Zeytin adas kayalndan balklarn yanna inivermi. Temel Reisin yanna sokulmu, ondan bir ine istemi, delikli ineyi ilk olarak eline alm, alr almaz da Temel Reis kadar dzgn, iyi, kusursuz, an yrtklarn rmeye balamt. Oradaki btn balklar buna ok armlar, akamst Salihe, iki, kasa dolusu tekir, barbunya bal vermi-

21 lerdi. Salih ne yapmt balklar, ne yapacakt, bir kasasn hemen kendi evlerine brakm, tekilerini de arya gtrm, balk Hikmete okutmutu. Taze, krmz, l l, capcanl, oynar oynar... Hikmetten ok para almt. O paray ne yapmt, ne yapacak, kendine en beendii bir ayakkab almt. Konlarnn az sar bir balk izmesi. Balk izmesini ne yapmt? te onu lse de kimseciklere sylemez Salih. Yalnz, gn iz-mesiyle birlikte uyumutu. Salih, sabah erkenden uyanr uyanmaz, doru Zeytin adasnn kayalna vuruyor, geliyor, k olsun, yaz olsun, ite bu krl kayann kuytusuna giriyor oturuyordu. Karda yar yarya kararm D ada. Sonra lklarla gelen bir yn ak bulut, aday rtveren martlar. Durmadan inip inip kalkan, adann stnde kocaman ak bir bayrak, kocaman ak bir bulut gibi dalgalanan... Salih her gn uurluyordu daha gn domadan balk motorlarn denizin aklna. Balk takalar renk renk, en gzel mavide, krmzda, sarda, yeilde, ak mavide denizin aklna karp, renkleri onlar uzaklatka azalarak, denizin akna, mavisine bulaarak, eriyerek, tatl bir erimede yok olarak, tkenerek, hep birden denizin dzlne kararak... Salih korkuyordu. Ne olmulard onlar imdi, nasl yitip gitmilerdi? te deniz orada durup duruyordu. Salih binip gitmek istiyordu takalara... Kocaman, kvrk burunlu, i karnl, uzun direkli, yksek kamaral takalara... stese balklar onu gtrrlerdi. Temel Reis onun arkada, ahbab deil miydi? Kovuundan hep onun ellerini, ukura batm canl, scak, sevgi akan gzlerini seyretmemi miydi? Alar rerken, elleri inanlmaz bir yumuaklk, bir sevgiyle, tahta ineyi, souk naylon iplikleri canlymana yrekten scack okayarak... Salih kendini bildi bileli seyrediyordu. Al gzm seyreyle dnyay demi, yola kmt. Bu sz de Temel Reisten duymutu. Temel Reis ona bakm bakm, yeni ahbap olduu sralar, belki alar rd gnden bir ay sonra, o gnlerde olacak, ilk olaraktan o okamay ok seven elini uzatm, ellerinin parmaklan ne kadar da uzun, kam gibi, Salihin salarm okam: 22 "Senin adn, Al Gzm Seyreyle Salih olsun," demiti. "Sen hep seyreyliyorsun dnyay." Salih, gzleri kocaman kocaman alm, ta kendini bildiinden bu yana dnyada ne grmse arm, onun karsnda, yannda, uzanda durmu, iine girercene, cann verirce-ne, cann koymu, btn gcn, insanln gzlerine toplam, bakt eyle, aasa aala btnlemi, bir olmu, kusa ku, bulutsa bulut, balksa balk, iekse iek, karncaysa karnca olmu, insansa, sevdii insansa insan... u demirci smail Ustann dkkannn stn rten nar var ya, u narn gndousu yanndaki uzun, grkemli ardlar var ya, Salih gnlerce, tedeki tmsee km, gzlerini krpmadan nar, ardlar seyretmiti. narn dallan ku yuvalaryla doluydu. Boyunlar uzun, balar kel pembe, azlar kocaman sar ku yavrular akamstleri boyunlar kopacak-m gibi balarn yuvalarndan yukar uzatyorlar, ortal bir ho, lgn, ne ku sesine benzer, ne bir sese benzer seslere bouyorlard. Ka gn, ka hafta seyretti Salih bu nar, yavrular, uzam gitmi kara ardlar, ka gn ka ay seyretti, kendi de hi bilmiyor, bakalar ne bilsinler. Salih o kadar kck ki kimsecikler grmyor bile onu, ha varm ha yokmu gibi u dnyada. Salih u Zeytin adasndaki kayann kovuunda balklar durmadan bir yl m, iki yl m ne seyretti de ancak sonunda, o da zar zor Temel Reis onu grebildi. O da Salih Temel Reis onu grebilsin diye neler neler yapmad. Ya smail Usta, ka gn, ka ay, ka yl ona yokmu gibi bakt. Salih orada, demirci dkkannn kaps eiinde, gzlerini ocaa, smail Ustann ellerine, demirlerine dikmi ne kadar, ne kadar bekledi. Ayazda soukta, kta, yazda gzde ka ay, ka yl Salih, daha Usta dkkan amadan gelip karda durdu da dkkannn almasn bekledi. Ka kere dkkann kepengi dibinde uyumu Salih, Usta gmbrtyle kepengi yukar kaldrrken uykudan frlayp d koparak uyanmad. Ka kere, ka kere... Ya marangoz Dursun... Onun ii bandan akn... Daha daha, daha hi farkna varmad Salihin. Halbuki u dnyada Salih 23 herkesten ok bu Dursun Ustay sever. Usta eski usul konsollar, sandalyalar, koltuklar, stleri gl ilemeli masalar yapar. Her iine kocaman katmerli bir gl koyar Dursun Usta. Deli bir adamdr, hi de kimi kimsesi yoktur. Bural deildir, nereli olduunu da kimsecikler bilmez. Sorsalar da sylemez. "Te be, ite uradan, u denizin iinden geldim, daha var m bunun tesi," der. Arkasndan da uzun uzun gler. Salih bkncaya, usanncaya kadar marangoz Dursunun ellerini seyretti. Atlye, Dursun Usta dkkanna atlye diyordu, boya, aa, sakz kokuyordu. Hele tomruklar testereyle biilirken yeri g, her bir yan bir am kokusu alyordu. Bu sralar tepeden trnaa am kokusuna kesiyordu dnya. Toprak, aalar, duvarlar, yollar, talar, insanlar hep am kokuyordu. Salih de tepeden trnaa ama kesiyordu. Salih kimi zaman kendisini uzun, dall yaprakl bir am kn sayyordu. Kocaman bir am orman sayacak deildi ya. Ustalarn ellerini seyrederken Al Gzm Seyreyle Salih, denizi, martlar, Laz takalarn, alar, bulutlar, kelebekleri, bir de uzun bacakl kr bir at grmt, ite onu, btn bunlar seyrederken kendinden geer, yemek yemeyi, su imeyi unuturdu. Baz gece yarlar anas onu ya Zeytin adasndaki kaya kovuunda, ya demirci dkkannn nndeki narn

altnda, ya da marangoz dkkannn eiinde uyumu bulur, alr eve gtrrd. Salih deli ediyordu btn evi, anasn, babasn, kardelerini. Byk ablasn ok severdi Salih... Ablas onun derdini anlyordu. Daha dorusu dilinden anlyordu onun. Kk ablas m, o kazn birisiydi. Salih ne yaparsa ona olduu gibi yknyordu. Kz deil, bir Allann smkl maymunu. Tpk bykanasma benziyor. Demircilii rendi Salih, demircilik yapacakt. Al Gzm Seyreyle Salih, seyrede ede en ince yerine kadar demircilii ezber etmiti. Eline ald an kaynak yapabilir, tek bana bir balta, nacak, bak, saban demiri dvebilirdi. Marangozluu da, balkl da rendi Al Gzm Seyreyle Salih seyrede ede... Bir at grmt, ilerde Alayan kayann oralarda, kumsalda, denizin kysnda, bir tanyeri rken... Uyanm bir bakm, uzun bacakl kr at gnee, a batm, bacaklarn karnn germi, yle duruyor, hi kmldamyor. Gn dounca ban kaldrd, burnunu geni geni aarak, dudaklarn da germi, dileri apak yle gkyzn kokluyordu. Gkyz gittike maviliyordu. Salih dalm gitmi, her eyi unutmutu, kendini bile. Bilmiyordu ki Salih, belki de o at olmutu... Bakt ki, ne grsn, at szlm gitmi, yerinde duman bile yok. Sonra hep o kumluk koya geldi gitti gnlerce Al Gzm Seyreyle Salih. Bir daha da at uzun bir sre gremedi. Salih karar verdi, Temel Reis gibi olacak. imdi bir iyice biliyordu. Temel Reis nasl Temel Reis olmutu, nasl tane mor takaya sahip olmutu, Al Gzm Seyreyle Salih hepsini biliyordu. Mor deil, mavi. Hem de Temel Reisin kendi azndan dinlemiti. Temel Reis, gel, demiti, gel iki gzm Salih Reis, Al Gzm Seyreyle Salih Reis, sana diyeceklerim var. Temel Reis oturur kayann stne, gn doumundan gn batmna kadar anlatr. Yaaa... Salih, Temel Reis gibi olacak ama, aaah! Kim bilir Salih gibi a rmesini kim? Kim bilir kim Salih Reis gibi. Temel Reis ona ne diye seslenir, Al Gzm Seyreyle Salih Reis, Reis diye, yaaa... Ama denizler uzak, souk, sonsuz, korkulu. Her gn tanyeri rken deniz, ortalk daha apakken, deniz, Temel Reisi, br balklar tekneleriyle birlikte, huuup diye yutmuyor mu, deniz? Sonra denizin karnndan nasl kyorlar da geriye dnyorlar, deniz. Bir seferinde de hi kamazlarsa ya, deniz onlar alp ta dibine, derinine ekip gtrrse, gtrp de bir daha salvermezse, deniz. Ne de olsa denizden korkuyordu Salih Reis... d kopuyordu denizden ve balklara ite bu yzden gpta ediyordu. Balklar hi kimseciklere benzemezler, teki insanlara, alveri eden karn byk ikolara... Demirciler de iyi. Ya marangozlar... Marangozlarn iyerlerinin yanndan geemezsin, mis gibi kokar. Ulu bir orman gibi kokar her marangoz ilii. Al Gzm Seyreyle Salih de tepeden trnaa, bir koca ormann tekmil kokusunu yutmu gibi kokar. Balklar da hep balk kokarlar, gne tuz kokarlar. Demirciler de yalm, kvlcm, yanm su, yanm demir kokarlar. Bir de hanmeli, nar kokarlar. Denizin kysnda kocaman taka iskeletleri kuran, 24 25 koskocaman takalar yapan Hasan Usta da hem deniz, hem aa, hem orman, hem demir, hem yalboya, hem de kvlcm kokar. Hasan Ustann gmleinin gsnde her zaman bir iek asl durur. Ne iei olursa olsun. Baharda katrtrnadr. Salih Reis dnyadaki her eyi durmadan seyretti de, Hasan Usta stnde o kadar duramad. Nedendir acep? "Uyuma be Temel, Temel Reis. nsan gece uyuyamaz gndz bu kadar ok uyursa. Bir iimiz dt sana be Reis. Korkma, a rdrecek deiliz senin o yal, boum boum, atlam parmaklarna. Bezirganba, bezirganba, arkamdaki deve senin olsun, a kapy bezirganba. Uyan Temel Reis uyan. Uyan be, uykudan leceksin. Bak ne iin geldim sana. Derdime derman, yarama merhem ol diye geldim." Alar uar denizlerin stnde. Alar ar ar, ulu kanatlar gibi inerler denizin stne. karlarken balkla dopdoludurlar. Binlerce balk rpnrlar alarda. Gn vurunca imekler aktrarak binlerce... Sular, balklar damlar alardan. Martlardan gkyz gzkmez olur alar denizden ekildiinde. Gkte, bir kula yukarda martlar, kanat kanada, kanat aprtlar, sesler biri-birine karm, bir hercmer, kendilerini denize kapp koyve-ren, hep birden ap diye denize arpan... Martlar delirmiler. Teknelerin yresinde g kapatarak oradan oraya savrulan. "Uyan be nolursun Temel Reis. Sen ki Temel Reissin. Yetmi iki milletin, yetmi iki bin mahlukatn, yetmi iki milyon brt bcein dilinden bilirsin, sana geldim ki... Avurtlarn ne iirerek yle uyuyorsun be, uyansana pis adam, deli adam, insan bu kadar ok uyur mu?" te o at geldi, kr at, orada denizin kysnda, ala afan ortasnda. eftaliler iek at. Doktor Yasefin kz, bykananm Halili, Metin abinin korsanlar... Denizden mercan boynuzlu, zmrt gzl canavarlar kacak. "Uyan uyan, burada uyumaktan korkmuyor musun? Canavarlar, kocaman zmrt gzl." Zmrt yeili gzleri tutumu gelir. Denizi sallayarak, zmrt yeilini denizin stnde yeil, ktan bir ustura gibi sryerek. 26 "Uyan, uyan, bak uyan, sana geldim Reis, kalk. im dt sana. Dalgalar topra, adalar, g sallyor. Ak kpkler alttan vurup Zeytin adasnn kayasnn ortasndan fkryorlar. "Uyansana Reis."

27 Salih arad tarad bycek bir sepet buldu, yass, uzun, kamtan rlm, kulplu. Sepetin iini ipek gibi, kokulu otlarla dedi. stne yeil kadifeden bir aput serdi, marty ald sepetin iine koydu. Martnn tyleri kurumutu ya, gene de kar-makart. Ku ban tutamyordu. Gzleri de kaymt, yar yarya ak bir zarla kapalyd. Salih tela iindeydi, ya lrse... Gittike de mart souyor, ba bir l ba gibi canszlayordu. Salih dnd, nce bunu yedirmeli. Belki susamtr, bir su ise... "Bir su ise," dedi bykanasna, dalkavuka. "ir bakalm," diye sylendi bykanas. Salih bir tas suyu getirdi, martnn ban ald, gagasn suya soktu. Mart oral bile olmad, ne gagasn at, ne de bir devinimde bulundu. Bykanas: "u pamuu al da suya batr," dedi. "Kuun azn a, iine suyu damlat." Salih yle yapt. Az suyla dolan mart yavrusu, gagasn birka kez at at kapatt. Gzleri de azck ald. Salih buna ok sevindi ya, gene ikircikliydi. Mart yavrusunun kanad iyice krlmt, sarkyordu. "Senin merhemin var bykana," dedi. Nasl diyebildi, buna kendisi de at, korktu. "Var ya," dedi bykana, "var ya, insanlar iin." "Kular iin de olmaz m?" "Olmaz," dedi bykana krm burnunu kvrarak. Sk skya ak bir bart balamt. Kr kr, bir rmcek a gibi olmu yzndeki tekmil izgiler keskindi. "Benim merhemlerim insanlar iin..." 28 Salih biliyordu, o yalnz merhemleriyle vnyordu. Merhemleri kurun yarasn iyi ediyordu. Ona ok para veriyorlard merhemleri iin... Salih kurnazlad: "Bilirim bykana," dedi. "Ben bilmezsem kim bilir, senin merhemlerinin stne yok. Sen u merhemlerinin gizini bir versen doktorlara, bize ne vermezler ki... Bir gnde zengin oluruz." "O gavurlara vermem," diye dikeldi bykana. "Verme," dedi Salih. "Yerden ge hakkn var." "Vermem," diye yineledi bykana. "Veremem. Benim merhemlerim benimle birlikte lecek." "lmesin, yazk," dedi Salih. "Ne kadar can kurtard. u benim martm da kurtarsa..." "Kurtaramam, "diye bard bykana. "Benim merhemlerim kular, hayvanlar iin deil... Benim gcm insanlar bile iyiletirmeye yetmiyor ki, bir de kulara merhem yapaym." Salih en yumuak, en yalvarc tavrn taknd. Yala dolu gzlerini kocaman kocaman, sevgi dolu, bykanasna dikti. "Kolu yar yarya kopmutu," dedi, "Fethinin kolu. Sen bir baktn. Yudun arttn, merhemini srdn, baladn. On be gn sonra Fethi geldi ki, ne grelim, kolu iyilemi, dmdz olmu, aklnda m bykana?" Bykana sevindi: "Benim merhemlerim," dedi, "benim merhemlerim, u aalarn, u ieklerin, u dadaki tekmil otlarn kokularndan, zlerinden szlmtr." Birden evdeki bez tezgahnn de znk diye durdu, mekikler asl kaldlar. Salihin anas uzun aka paka bir kadnd: "Vay bama," diye bard. "imdi de mart," dedi. "Evi pisletecek. Yapt ettii yetmiyormu gibi, imdi de mart. Elin ocuklar denize kar, balk olur, elin ocuklar demircilere, marangozlara rak olur, elin ocuklar geer de tezgahlarn bana bez dokur, elin ocuklar ofrlere yardmc olur, elin ocuklar..." Anas yein fkelenmiti... "Bu boyu devrilesi de, az ak ayran budalas da ite byle mart yavrular, karncalar, 29 kurbaalar, ylanlar yanlarla urar. Az ak, az ak, az ak ayran budalas..." Sepete doru kotu, Salih biliyordu ki sepeti alp martyla birlikte darya atacakt, anas yetimeden sepeti kapt gibi darya frlad. Vay be, az daha kandrmt ki bykanasm... Vay be. imdi ne olacak? Bu mart dirilecek gibi... Su iti, bak, suyu iince gzlerindeki perde ekildi. Gzleri l l... Bir de, bir de yemek yerse... Martlar balklara baylrlar... erde tezgahlar yeniden balamt. Bykanas iki bklm darya km syleniyordu: "Benim merhemlerim insanlar iin, insanlar... Kular iin deil, pis martlar iin hi deil. Duydun mu Salih, duydun mu?" "Duydum," diye bard Salih. "Duydum bykana... Sen de bat, senin merhemlerin de..." Anas darya kt o anda: "Hayrsz kpek," dedi. "O ne biim sz yle, insan by-kanasma hi... Elime bir geirirsem. Sen bu eve bir daha hi gelmeyecek misin?" "Gelmeyeceim," diye bard Salih.

"Git," diye bard anas. "Arkann stne git de bir daha gelme." Salih yokutan aa denizin kysna kotu. Alayan kaya koyunu doland, kucandaki sepeti kayann dibindeki yara yerletirdikten sonra bacaklarn emredi, suya girdi. imdi balk avlamalyd, ilknce yle kck bir gmbal. Marts bir yiyecek, bir yiyecekti ki bal, bir iyice gzlerini aacak, dirilecekti. u dnyada azck talihi varsa marts dirilecekti. Varsn kanad da krk kalsn... O cimri, o bela bykanas da varsn merhem yapmasn martsna... nadna, inadna yapmyor. Yoksa, dardan, yabancdan bir smkl olan gelse de, bykana, bykana dese, benim bir yaral martm var, bana merhem verir misin dese, hemen verir, vermez mi? Bu evin hepsi, babas da, anas da, kardeleri de, hepsi de dman Salihe... Dman deilseler bile adam saymyorlar. Salih yanlmt, bykanasmm onu baladn sanmt. Unut. 30 mu gitmitir imdiye kadar, diyordu bir de. Hi kimse, hi kimse sevmiyordu Salihi, hi kimse... Temel Reis, kim bilir! smail Usta, Hasan Usta, kim bilir? u dnyada kim sever de sayar Salihi, hi kimse! arda dolanan deli Ali bile, herkesi sever de, btn ocuklar okar da, bir kere olsun Salihi okamamtr. O ustalar var ya, ne kadar da onlarn ellerine, ilerine baylr, onlar bile bir kere olsun Salihe dnp de yle candan, sevgiyle, Salihe bir kere bakmamlardr, Salihe. u mart bykanann olsayd Salih ona merhem yapmaz myd, lr de bir umarn bulurdu. Ya smail Usta, ya Hasan Usta, ya Temel Reisin olsayd Salih cann, cann verir de o kuu iyiletirecek bir umar bulurdu. Su souktu, az ilerde kk balklar sryle dolayorlard. En kk bir devinmede de, birden inanlmaz, gz grmeyecek bir hzda krlp derine doru avyorlard. Salih orada denizin slnda bir sre dald kald, balklarn toplanp gelilerini, sonra da en kk bir kprtda birden, imek gibi dallarn gryordu. Kck balklarn glgeleri nokta nokta denizin dibine, kl akltalarnn, kumlarn stne dyordu. Salih alt alt, bir tek balk bile tutamad. Tepeden trnaa da su iinde kald. Kendisine byk gelen giyitleri slak slak bedenine yapt. Uzakta D adada martlar tyorlar, sepette de mart yavrusu lmcl uykusunda yle duruyordu. Salih ikide birde de denizden kyor, lm m, diye mart yavrusuna bakyordu. Mart yavrusu, boynu ylece dm, sepetin iinde yatyordu. Gagas kanadnn altna girmiti. Gagasn bir kanadnn altndan karsn yavru, ite o zaman deme sevincine Salihin. Aaah, ah! Bir karsa gagasn. Dnyordu denize, aah ah, bir tane kck balk yakala-yabilse... Byle elle olmayacakt. Kk bir a paras bulsa... Kk bir uval paras. Naylon bir torba. Denizden koarak kt, kasabaya yneldi, bir yz adm gittikten sonra durdu, arkaya bakt, geriye dnd. d kopmutu. Yrei arpyordu. Deli mi ne, burada bu yavruyu gelir de bir kedi kaparsa, stelik de kanad krk. Kasabaya, ya da balklara kucanda kanad krk bir mart yavrusuyla gitmek... Salam olsa neysem ne. Kayann yarndan ald sepeti gerisin geri yerine koydu, kendi 31 de oraya, sepetin st bandaki kaya kntsna tnedi, ban elleri arasna ald, gzlerini sepetin iindeki kvrlm kalm martya dikti. Derin dncelere dald. Kafasnda rmcek a yzyle bykanas, sonra baytar Sakall Haydar Bey, eczac Fazl Bey, sonra Doktor Yasef Efendi... Yasef Efendi de byka-nasmdan daha yalyd. Yasef Efendiye gitse. yi, yumuak huylu birisiydi ya, doktorluk yapmayal ok oluyormu. Onun doktorluk yaptn kim grd imdiye kadar, kim grd? Belki de martlarn hastalklarn bilir. Her gn ta tanyerleri r -maz denizin kysna giden o deil mi? Denize gzlerini dikip de durmadan, kprdamadan bakan o deil mi? D adann martlarna bakmaz m, bakmaz olur mu, bakar ya... yleyse martlarn hastalklarn bilmez mi, bilmez olur mu? yleyse! Ya Sakall Haydar, tekmil arlarn, kularn, kargalarn dilinden anlayan odur, martlarn hastalklarndan anlamaz m? Nasl anlamaz? Bir gn Salih onu bir kargayla konuurken grmt. Neden ona gitmemeli? Gitmeli mi? Yasefe mi, ona m? u Yasef de bastonuyla ocuklar dvyor. ocuklar da bir bela, fkara adama dur durak vermiyorlar ki. Her gn gidip de deniz kysnda oturduu yere denizkestanesi koyuyorlar, o da her seferinde varp doruuu denizkestanesinin stne oturuyor, oturur oturmaz da lk la frlyor, k yanyormu gibi rhtmda koarak kendi yresinde dnyordu. Dnyor, dnyor, bararak, sonra da kendini yere atyordu. Sonra da ocuklar o yrrken ardna dp trl aklabanlklar eyliyorlard. Bazan bykler ocuklar korkutuyorlar, Doktor Yasefe dokunmalarn yasaklyorlard. Bir gn, iki gn, gn... Doktor Yasef gzlerini drt ap yresine bakmyor, ocuklar bekliyordu. ocuklar hemen onun kendilerini aradn akyorlar, el deer etek demez, Doktorun imdadna yetiiyorlard. Gene lklar, dvmeler, kfrler, baston sallamalar... Sonra gene yasaklar. Doktor Yasef gene l gibi, kan ekilmi, cansz, bombo, u dnyada yapayalnz, kimsiz kimsesiz kalm gibi... ocuklar bekliyordu. Gelsinler, gelsinler de, yeter bir gelsinler de, isterlerse kerpetenle etlerini koparsnlar, isterlerse... Bunu da btn ocuklar biliyor, yasaklara, dayaklara karn Doktor Yasefin yardmna kouyorlard. imdi ite, imdi u anda Doktor Yasef 32 kayaln burnundadr, kaba etlerine batan denizkestanesi dikenlerini ayklyordun Belki de onun kna hibir ey batrtyordun ocuklar kimi zaman onun oturduu yere denizkestanesi koymuyorlar, Doktor Yasef gene oraya denizkestanesi koymular gibi kendi yresinde, kn tutarak dnyor, hop oturup, hop kalkyordu. Salih biliyordu,

baz gnlerde am kozala koyuyorlard oturduu yere. Doktor Yasef gene vaveylay basyordu. ocuklar bir gn yumuack, kuty bir minder koydular onun oturduu yere. Doktor yutmad. Sevgiyle glp ocuklara el sallad. Mart yavrusuna bakmaz m? Birden aklna bir ey dp ayaa frlad. ocuklar bazan Doktor Yasefin, parmaklarnn ucuna basa basa arkasndan usulcack varp gzlklerini kapyorlard. te o zaman ok kt oluyordu, Doktor Yasef bir adm bile atamayp olduu yerde, kendi yresinde, kollarn am, yordamlayarak, yorulup bitinceye kadar dnyor, sonra olduu yere salyor, azn kocaman kocaman ap derinden, uzun krk boynu snerek soluk alyordu, lecekmi gibi. Sonra da ocuklara tatl, yumuak yalvarmaya balyordu. nce tatl, candan konuuyor, konuuyor, ocuklar gzln vermeyince de, horoz sesi duymam kfrlerle svyordu. Sonra ar szlerinden pimanlk duyuyor, gene yumuuyor, sonra ardndan da birden parlyordu. ocuklar vaktin eritiini anlayp: "Syle baba Yasef," diyorlard. "O hikayeyi syle..." Doktor Yasef kere bastonunu yere vurup: "Gelin kpekler," diye yumuak yumuak grmeden bakarak, "gelin de uraya bastonumun altna oturun ki..." ocuklar getirip gzln ona veriyor, yresine halkala-np oturuyorlar, o da kaln gzel sesiyle bu denizlerin eski zaman hikayelerini anlatyordu. Salih dnd, neden acaba Doktor Yasefin hikayelerinden hibirisi aklnda kalmyordu. Ama en kk bir sz bile ansmyordu onlardan Salih... Ya Temel Reisin anlattklar, kafasnn iine, szck szck olduu gibi ileniyordu. teki ocuklarn da Doktorun anlattklar akllarnda kalmyordu. Uzak, eski, anlamsz, hznl, yalnz bir trky dinler gibi dinliyorlard Doktor Yasef i. 33 Salih ayaa frlaynca srtndaki gmleini kard, kollarn balad, denize kotu. O, denize girer girmez bir byk bir sr yavru balk ondan rkp dald. Salih gmleini denize sokup a gibi gerdi. imdi kk balklar gelecekler, gmlein stnden geecekler, tam geerlerken Salih gmlei yukar ekecek... Ka balk, ka tane gelecek, belki yz, yz elli. Salihe on tane yeter... Sakall Haydar, somurtuk, yz kpkrmz. Sabahtan akama sarho. Rak kokusundan yanma yaklalmaz. Bakar m mart yavrusuna? Delinin biri... ldrr o, ldrr mart yavrusunu. Kebap eder de yer mart yavrusunu. Mart yenir mi, o ne geirirse eline yer... Bir keresinde... Zkkmn kkn yesin, zkkmn. Eczac altn gzlk takar... ok pahal ilalar. Almayan onun ilalarn hastalktan, alanlarsa acndan lrler. Her gn baka bir biimde altn gzlk takar. Kz gibi yumuak, lopur lopur bir yz vardr. Hi de kadnlara bakmazm... Salih gmlei birden ekti, sevinle gzleri byd, denizden kyya kt, gmlei kuma serdi. Gmlein stnde bir sr irili ufakl balk yavrusu srayordu. Sevinten elleri ayaklar titriyordu. Balklar gnete kvlcmlanyorlard. Salih balklar teker teker avucuna toplad, balklarn hepsi iki avu kadard, ellerinde daha kml kml ediyorlard. Gtrd, yar canl balklar kayann dzne serdi. Hemencecik de gmleini kumlarn stnden alp suya yrd. Cokudan, kendinden gemiti. Souktan bacaklar pespembe olmutu. Sryle balklar, denizin dibinde kk glgeleri kayarak, st ste kyya, kayalara dokunurcasma sokuluyorlar, birden, yldrm arpm gibi rkp denizin iine doru darmadan kayorlar, az sonra bir kocaman sr, binlerce kck balk gene yaklayorlard kyya ve gene darmadank oluyor, kaynaarak kayorlard. Balklar, durgun denizin incecik dalgalar, gne kyya, denizin dibine, kayalara binlerce ipilti ryorlard. Iklar denizde, kyda, balklarda, kumsalda, denizin altndaki akl-talarnda kvl kvl kaynayordu. Salih durmadan gmleini kck balklarla dolduruyor, sudan kyor, srayan kvl kvl kl, kaynaan balklar ka34 yann stne seriyordu. Dalp gitmiti. Kocaman alm gzleri a batm denizde bir top prlt gibi snen, klarla kvl, kaynaan balklarda, dalgalarda, glgelerde, imeklenen deniz kabuklarnda... yle durmu, kendinden gemi, tuttuu balklarn, u iine girdii denizin bir paras olmu, baka ne bir ey dnyor, ne duyuyor. Kendisini dehet, delicene, her eyi unutarak bir balk oyununa kaptrm. Balklar geliyorlar, gidiyorlar, uuyorlar, bir eyleri kokluyorlar, koklar koklamaz da avp darmadan... Her baln, her balk srsnn stnde kvlcmlanan bir ebemkua... Ebemkuandan da daha renkli, daha parlak renkler, uuan... Gne geldike denizin iinde akp snen. Tam ayann dibinde bir yenge grd Salih. Birden srad. Derin dnceden uyanm, by bozulmutu. Az sonra kendine geldi, eildi yengeci tuttu, kyya kumsala frlatt. Yenge orada yampiri yampiri dolamaya balad. Buna da Salih ok ok sevindi. Gzne bycek uzun bir sr iliti. Sr oraya buraya vurarak, yalpalayarak, kaln bir ip gibi kvrlarak ilerdeki tan oradan snerek geliyordu. Birden tekmil balklar, hep birden suyun yzne frladlar. Suyun yz bir an renk renk kvlcma kesti snd. Balk srs durmadan, hep birden, suyun yznde yzlerce ipildeyerek snyor, ipildeyip snyordu. Salih balk yakalamay da imdi artk unutmu, suyun yzne atlayan, uan balklara dalm gitmiti. Hibir ey dnmyordu. Beyni, duyulan, grme, dalma, yok olma duyusundan baka btn duyulan yok olmutu.

Birden gelen byk bir dalga onu tepeden trnaa iine ald, sallad, pslak etti, sendeletip kyya doru bir iki adm gtrd. lerden, aktan byk bir yolcu gemisi geiyordu. Salih birden anmsad, delicesine kayala kotu, sepetine soluk solua vard, mart yavrusu orada sepetin iinde, kadife aputun stnde hi kprdamadan ylece yatyordu. Gagas da kanadnn altnda. Salih artk lp kayalara yapm balklardan birisini ald, martnn ban tuttu, bal uzatt: "Al," dedi, "al! Bak, ne taze, a azn yutuver. A, a, a azn..." 35 Bal kuun gagasnn ucunda burun deliklerinde dolatryor, mart oral bile olmuyordu. "Bak, bak, ne gzel balk... Bak, yemezsen leceksin, bak... Yut unu." Sonra da: "Pis mendebur," diye bard. "Pis. lecek ne var yani. unu bir yutarsan iyileeceksin." Mart bana msn demiyordu. Salih ok urat, koklatt, baln ban, kuyruunu burun deliine srd, bal denizde slatp gene koklatt, olmad. "Bu bal beenmiyorsun deil mi?" dedi. "Beenmiyorsan sana canlsn tutup getireyim." Tamam, iyi bir kurnazlk dnmt, martlar canl balklar tutup yerlerdi deil mi, tamam, iyi bir kurnazlk. Hi martlarn l balk yedikleri grlm myd, deil mi? Kayann stnden hemen gmleini ald, denize girmesiyle kmas bir oldu. Gmlein stnde bir sr srayan balk lyordu. Gmlei kayaya kor komaz, bir tanesini canl canl kapt, martnn azna gtrd, koklatt, mart gene bana msn demedi. Ty bile kprdamad. Salihin balk elinden yere kayverdi. Kollar yanna dt, uzaktan denizi kprterek giden gemiye dald. Eek adasnn stne yzlerce, lk la mart inip kalkyordu. mart da ta ykseklerde, denizin stnde kanatlarn sonuna kadar amlar germiler szlyorlard, sevin dolu. "O kadar, o kadar ok mart var ki u dnyada... O kadar, o kadar... Yalnz benim martm lyor.." Mart yavrusuna dnd bir gz att istemeyerek, ac dolu, o orada sepetin iinde ylecene, mahzun, hznl duruyordu. "Vay. be," dedi. "Benim, benim yzmden lyor. Onunla ben karlamam olsaydm, belki dirilirdi." Kendini sulad, uzun bir sre. Sonra anasn, babasn. B-ykanas, ah lanet bykanas, boacak myd onu? Martsna bir iyice dman kesilmiti, ona da... u anasna da ne oluyordu, o yumuack insana? Herkes Salihi grnce bir celalleniyor, bir. Allah bile dman olmutu da onlara, ite marts bu haldeydi. 36 Birden dnd, gmlein stnde artk can ekien kpr kpr balklardan birisini ald, martnn azn eliyle at, bal grtlana kadar soktu: "Yut," dedi. "Vay be..." Mart yavrusu azn kere at kapad. Salih gerekleen bu byye inanamyordu. Gerekten yutmu muydu acaba? Eliyle grtlan yoklad. Balk martnn boaznda yle duruyordu. Deli gibi kzd: "Seni, seni sersem ku, geber, geber ite. Bana ne! Sanki u yeryznde ilk geberen ku musun? Ben de... Ben de..." Gmleini yerden ald, balklar kayalklarn stne serpildiler, kayann dzndeki teki balklarn stnde de bir sr ar oul verir gibi dolap vzldyorlard. Bu fke kzgnlk arasnda bile arlar Salihin gzne arpt. "Vay be! nat ediyor... l ulan, bana ne? Babamn olu musun? l, l, ben sana acdm da, lmesin dedim de... l ite. Seni orada brakyorum, kayann stnde. Az sonra, hemen imdi bir koskocaman yabankedisi gelecek, koskocaman... Yaaa, gelecek, seni para para... Bir gzeeeel, afiyetlen yiyecek..." Yiyecek derken, kck martnn paralanan ls geldi gzlerinin nne. Tyleri havada savruluyor, yabanl, sivri, yrtc ak diler tr tr kemiklerini kryordu. Epey uzaklamt kayalklardan, koarak geriye dnd. i acyor, yrei arpyordu. Az daha martya ulaamazsa... Orackta bekleyen yabankedisi dilerini martnn grtlana geirmi, kann emiyor, az sonra da tyler savrulacak. ok kr sepet de, mart da orada yerinde duruyordu. ok sevindi. Yrei yeynidi. Oooh, dnya vard. imdi her ey daha gzeldi, imdi artk gene her ey ktand. Anas da, babas da, kardeleri de dnya gzeliydiler, dnya iyisiydiler. Adam ldren Azgn Duran bile iyiydi. Azgn Duran, Azgn Duran, ii gtrmedi. Her ey, herkes iyiydi de adam ldren Azgn Duran iyi deildi. ocuk dmanyd. Nerede bir ocuk grse, isterse olu olsun, gzlerini iki misli ap, enesini arptp, azndan salyalar salvererek ocuklarn stne yryordu. ocuklar aslan yrekli bile olsalar onun bu grntsne dayanamyorlard. Dayanamayp bararak alp yatryorlar37 di. Bazlar da yerlerinden kprdayamayp olduklar yere dp yle kalveriyorlard. Salih onunla hi karlamamt. Hi karlamayacakt da. Salih ardan geerken, kasabann iinde dolarken gzlerini drt ayordu. Azgn Durana benzer birisini grnce de alp yamyordu. Azgn Duran var ya... Azgn Duran u nar kadar kocaman bir adam, u narn dallar kadar da kocaman kollar var. Ondan herkes de, bykler de korkuyorlar. Kasabann ba belas, birisi unu ldrse de kurtulsak, diyorlar.

Eildi martnn grtlan iki eliyle yoklad, balk olduu yerde duruyordu. Salih kzd, unu ta u denizin ortasna firlatmal, dedi. Frlatmal. Marty sepetten ald, gsne bastrd, kuun yrei abuk abuk atyordu, scackt da... Gerildi, atacakken durdu, kuu usulca sepete koydu, belki balklar yiyecekti. tedeki, stnde arlarn dolat balklardan tanesini ald geldi, sepetin nne diz kt, serte martnn azn at, biribiri ardndan balklar martnn grtlana soktu. Elindeki mart sonuncu balkta bir rpnd, krk kanad bile kalkt, balklarn n de yuttu. Artk Salihin sevincine diyecek yoktu. Oraya kayalklarn stne oturdu, gzlerini martsna dikti. Martnn sar gagasna, ayaklarna, kanatlarnn ucundaki kck karalara... Bir iyi olsun, bir uard ki, ta gn tesine varrd. Ta tesine. Bir iki balk daha denese... Korktu denemeye. Belki de yemezdi de, gene... Bir de yorulmutu ki Salih... Yorulmutu ya, srtndan da ar bir yk kalkmt. Mart yavrusu yle yatyordu ya, olsun, tane, tane taze balk girmiti ya kursana. Artk dirilirdi. Deli deildi ya... Dirilecekti. Dirilmezse de, kendi bilirdi, hi. "Vay be, dirilecek." u balklar toplamal da, yarma yedirmeli. Yarma kadar kokmaz m? Belki de kokmu balklar daha ok severler martlar. Kim bilir, belki. Hi kimse bilmiyor ki bu martlarn huyundan suyundan. Arlar balklarn stnde vzldayarak uuyorlar, kanatlarnda ince, aydnlk titremeler. Salih bakt, azck irkildi... Ba38 lklarm stnde dnen arlarn bei eekarsyd. u kara, dnyay vzltya boarak imek gibi gelip giden tostoparlak, yeillenen arnn adn bilmiyordu. Gerekten bu arnn ad neydi, hi sormamt. Sonra boncuklu arlar, balarlar, sarca-arlar. Arlar karpuz kabuklarna okuur gibi balklarn stne de okuuyorlar. "Yaaa, acayip. Acayip efendim, acayip." Bu arlar derseniz, yaa, arlarn lleri de dirileri de ok ezel kokarlar. ok ok gzel, mis gibi kokarlar. Martlar deniz gibi kokar, tpk. Yumurtalar da... Mart yumurtas yenir. Sahanda mart yumurtas, bir denizi yutmu gibi olur dalgaya dersin, dalgalar stnde, deniz olursun, denizin dibindey-miesine yrrsn sahanda mart yumurtas yersen. Deniz sarholuuna tutulursun. Bir balansn da, eekarsn, boncuklu ary da, o yeillenen kara ary da, sarcaarlar da koklarsan, bir ho dalgaya dersin, tekmil ieklerin, arlarn kokusu gelir burnuna. Uarsn da... Balklarn hepsini teker teker toplad, avu avu sepete tad, martnn yanna, kadifenin stne koydu. Belki balk kokusu onu kendine getirir de... Sarholua, iek, deniz, koku dalgasna der de... Burnunda ar, deniz, tuz kokusu, inanlmaz bir sevinte, oynayarak, ayaklar uarak kasabaya dnyordu ki... Znk diye durdu. Nereye gidecekti, eve mi? Evde bu gece mart yavrusunu ne yapar yapar ldrrlerdi. Eee, ne yapmal? Gene ayaklar sevinten kanat takp utu... Ablas, Hanife ablas vard. Ne gne duruyordu ablas. Ablasnn bir kocas vard, oltac, bu denizin en gzel, pahal, kl, oynar oynar balklarn o tutar, nah, yle bir adam ki... Martya dnd: "Sen uyu, uyu," dedi, "sen uyu daha, hasta martck. Seni bir eve gtryorum ki, heheey hey t... Btn herkesi iyi eder. Bir merhemi var ki bykanann merheminden de daha iyi, deil mi?" Yrd. Aada deniz serilmi yatyordu dmdz, bulut gibi... Trolclerin koca karnl tekneleri balktan dnyorlard. 39 Salih Reis gnete terliyordu. "Uyan Temel Reis uyan." Elini denize doru sallad, bir oalan mutlulukta, bir umutta gld. "stersen de uyanma." 40 Ablas onu avluda karlad. Salihi grdne sevinmiti. Kucaklad, kvrck sar salarn okad. Sonra da: "Ne bu Salih?" dedi. "Ne bu?" Salih: "Enitem evde mi?" diye sordu. "Evde, ierde," dedi ablas. "Sepetin iindeki bir mart yavrusu," dedi Salih. "Denizin kysnda buldum." Boynunu bkt. "Kanad krlm. Ne yiyor, ne de iiyor. Onun yle durduuna bakma, l deil. tane de balk yuttu ki, nah byle byle de..." Ablas biliyordu ki Salih yle buraya, elinde sepeti, doru drst gelmezdi. "Evde ne var ne yok Salih, anam nasl, kz, bykanam nasllar?" "yiler," dedi Salih. Somurttu, dokunsan alayacak. "Bir ey mi yaptlar gene biricik kardeime?" Salih: "Yazk deil mi?" diye konutu. "Ne yazk abla, ite u kanad krk marty eve almadlar. Tuttular sepetle birlikte dar frlattlar. Bykana dnya aleme merhem yapar, bak kanad krlm, u kck kua bir damla merhem vermedi. Onlarn hepsi bana dman. O mahallenin de hepsi bana dman. Deil mi abla, dman olmasalar bana u kck hasta, neredeyse lecek kutan ne isterler, deil mi? Enitem ierde mi?"

"erde," dedi ablas, "ierde." "O, balk," diye gzleri parlad Salihin, "belki martlarn hastalklarndan anlar da, martm iyi eder." Ablasnn gzlerinin iine yalvarrcasna bakyordu. "Mustafa," diye seslendi ablas, "bak kim gelmi." 41 Kck avlu ieklerle doluydu. Gller, kadife iekleri, ebboylar... itin kylarnda uzun, katmerli nergisler amt, top top. iti tepeden trnaa hanmelleri rtmt, tomurcukta. Mustafa uzun boyu, geni omuzlar, balk muambas, lastik izmeleriyle darya kt. Salihi grnce yz gld. "Oooo Salih," dedi, "ho geldin." basamakl merdiveni inip yanna geldi, elini uzatt, el sktlar. Mustafa: "Naslsn iyi misin Salih?" dedi. "Hi sorma," dedi Salih, bir umar bekleyerek gzlerinin iine bakt. Umarsz bir adamn ylgmlndayd. "te gryorsun, lyor, Mustafa enite." Sesi alamaklyd. "Ben bunu var ya, kyda buldum da, bak ne de iyi bir ku, ku deil enite, daha kck bir yavru, ben bunu buldum da, iyi olur diye aldm. Bak enite, kanad da krk, bykanam merhem verir de kanadn iyi ederim sandm, onlar da bu kck kuu getirdim diye beni evden kovdular. Hayrsz adam, dedi anam, ne olacak, ne olacak yani, getirdii de bir hayrsz ku olur, bir hayrszn da, dedi. u sepeti ald da ta avluya frlatt. yi ki ku lmedi." "lmedi," dedi Mustafa enite. Elini uzatt, martnn dm ban tuttu, kanadna bakt, dnd, Salih gzlerini onun yzne dikmi en kk bir deimeyi izliyor, gzden karmyordu. Enite evirdi evirdi, dndrd, yz gittike aslyordu. Salih umarszlkla: "Enite," dedi. Mustafa ellerini at: "Yazk, bu gitmi," dedi. ocuk bunu duyar duymaz, kucanda sepeti yere oturuverdi, gzlerini de kuuna dikti. Enite de onun yanna meldi. Salih ylgn, bitkin: "Hi mi, hi mi Mustafa enite," diye onun gzlerinin iine bakt, yalvarrcasna. "Hi mi enite, hi mi?" Mustafa: "Belki," dedi. "Allahtan umut kesilmez. Belki de imdiye kadar lmediine gre hi lmeyebilir de..." 42 Bir lmesin, diye dnd Salih, aaah, bir lmesin, yarn onu Doktor Yasefe gtrrm, bir daha da, eer martm iyi yaparsa, o Yasefe hi taklmam. Vallahi de billahi de ona hi taklmam. Bana ne, o benim martm iyi etsin de... "Onu scak bir yere koymal," dedi Mustafa. "Bir de kedi-siz bir yere." "Doru," diye canland Salih, "kediler var ya, bu ku yavrularnn can bir dmandrlar." Ayaa kalktlar. Mustafa: "Hele bir ieriye girelim, girelim de u senin kua bir ila dnelim. Belki de kurtarrz." "Kurtarrz," diye atld Salih. "lseydi imdiye kadar oktan lmez miydi enite?" Mustafa kalarn att: . "Doru," diye dnd. "lrd. Bu ku ka gndr byle?" "Bir haftadr," diye att Salih. "Ben yanl syledim," dedi Mustafa. "Bu yleyse, bir haftadr byle yayorsa, hi lmeyecek." " tane de koskocaman balk yuttu," dedi Salih, "nah byle byle." "lmeyecek," dedi Mustafa. "lmemesinin bir yolunu bulacaz. Bu kck mart bu kadar direnmise, biz de ona bir yardm yapabiliriz. lmeyecek." "lmeyecek," dedi, umutla, inanla ocuk. Gzleri ltl yanarak. Mustafa: "lrse de bo ver, ben yarn bala kyorum. Orada adalarda bunlarn o kadar ok yavrular var ki... Sana byle hastasn, kanad krn deil de dipdirisini tutar getiririm. imdi adalar byle mart yavrularyla dopdolu." "stemem!" diye bard Salih elinde olmayarak, barmasndan utand sonra da. eriye girdiler. Salih gtrd keye, balk alarnn stne koydu sepeti. "Buras iyi," dedi. "u eski alardan da burnuna deniz kokusu da gelir. Bunlar ille de deniz kokusu almallar." "lle de," dedi Mustafa. Dnd, byn svazlad: "Dur imdi Salih, u senin kua bir derman dnelim, olur mu?" 43 "Ah Mustafa enite/' dedi Salih. Ablas: "Sen hibir ey yedin mi?" diye onu yle bir tepeden trnaa szd. "Ipslaksn da batan aa." "Martya balk tuttum," diye zr diledi Salih.

"r lrsn," dedi abla. "Zaten ne kadarck da cann var ki, vay kardeim, marts da batsn, kuu da. Soyun, soyun, sana Mustafanm gmleini vereyim de giy---" Bir yandan da korkuyla Salihi soymaya balad. Soydu, Mustafann gmleini ona giydirdi. Gmlein iinde yiten Salih glmeye balad. "u Mustafa enite de," dedi, "sandmdan da kocaman-m." Ablas telala: "Hasta, hasta olacaksn," diye mutfaa kotu, ocaktaki orba tenceresinin altn yakt. Salih ylesine bir alk duydu ki, hibir eye benzemez, midesi kaznyordu. Ablas: "Vah kardeim vah," diyor, gidiyor geliyor syleniyordu. "Kuu da batsn, marts da, bal da..." Mustafa: "Hele bir yemeimizi yiyelim de aklmz bamza gelsin de, senin kuun da derdine bir bakalm. Yok yok, yok dirilecek canm." Kedeki sepete gitti bakt: "Dayanyor Salih, dirilecek senin yavru." Salih aln unutup onun yanna kotu: "Dirilecek enite," diye utkuyla sylendi. "Dirilecek. Hi dirilmez olur mu? On gndr dayanyor. Kim bilir belki de kanad krlal on be gn olmutur, yle deil mi enite?" "yle," dedi Mustafa. Mustafa da kendisini Salihin cokusuna, kuu kurtarma tutkusuna kaptrmt. Boyuna dnyordu, u yar lm kua ne yaplabilirdi? Kularn dilinden, hastalklarndan kim anlard, ah Halim Reis sa olsayd... Halim Reis saatlarca ky ky kayk ekerek, hastalanm, vurulup kanad krlm mart, rdek, kaz arar bulur, yaralarn sarar, iyiletirir, sonra da sal44 verirdi. leli yl oldu. Tuh, Halim Reisten mart yarasn iyi etmesini renmek de varm. Kim renecek, herkes ona deli gzyle bakyordu. Sofraya yemek geldi, Salih grlmedik alkla saldrd, bir anda orbay iti bitirdi, sonra lahana sarmas koydu tabana ablas, daha o tabana sarmalar koyar koymaz Salih gtryordu. Ortadaki helvann yarsn da hemencecik, ayn abuklukla gvdeye indirdi Salih. Gerindi: "Oooo," dedi, "amma da ackmm, sofranza bin bereket..." Hemen frlad, sepete gitti, bakt: "Mart gzn at," diye bard. Enite de frlad, iki admda oraya vard, o da sevinle: "Am," dedi. "Seninki diretiyor Salih. Aaah, Halim olsayd." "Keski," diye hayfland Salih. "Halim Reis kularn badoktoruydu." "Duymadm," diye umutla gzlerinin iine bakt Mustafann. "Demek ld." "ld," dedi Mustafa. "imdi kim anlar kularn dilinden diye dnyorum, bulamyorum." "Bir iki balk daha yedireyim mi?" diye sordu Salih. "Yedir," dedi Mustafa. Salih bal ald, gene koklatt kua, o bana msn demedi. Salih de kuun azn at bal ta grtlana kadar iine bast, baka bir balk ald, onu da... Bu sefer drt tane balk koydu yavrunun grtlana. Ku bir iki kere yutkununca Salih sevincinden deliye dnd: "Enite, Mustafa enite, bak yutkunuyor." "Yutacak," dedi Mustafa. "Aaah, bir yutsa." Abla tede, elleri belinde durmu bunlarn u hallerine bakyordu. Geldiler, sedire oturdular. Mustafa: "Bak," dedi, "ne yapalm Salih..." "Ne yapalm?" "u kuun kanadn bir iyicene oksijenli suyla ykayalm." 45 "Olur," diye sevindi Salih. "Sonra da buday ineyelim, yarasn saralm. inenmi buday kulara iyi gelir." "Haydi hemen," dedi Salih. Kollar svadlar, kuun yaral kanadn bir iyice pamukla sildiler, oksijenli suyla ykadlar. Yara kprnceye kadar. Sonra da buday ineyip yarann stne koyup sardlar. Bu ii yaparlarken ku bir iki kere rpnd. kisi iki yerden: "yi olacak, iyi olacak," dediler.

Uyku zamanna dek hep kulardan, kularn sonsuz uykularndan, trlerinden, renklerinden sz ettiler. Uyku zaman geldi, ablas onu yatana ard. Mustafa, ablaya bir gz etmi, abla da Salihin yatan kuun sepetinin yanna sermiti. Salih yataa girmeden nce bir daha bakt martya, martnn ba kanadnn stnde, derin bir uykuya dalm. Salih ablasna, Mustafaya minnetle bakt: "yi geceler," dedi. "Martn iyileecek," dedi ablas, "iki gn iinde." Salih yatandan frlayp ablasnn boynuna sarld, onu pt. Yatana yeniden girerken: "yi geceler, iyi geceler," dedi. Yorgan bana ekti. imdi artk hi uyumayacak, bir saatta bir, iki, saatta bir kalkp martya bakacakt. Hi de yle olmad. Salih bam yasta kor komaz hemencecik uyudu. Bir daha da uyanamad sabaha kadar, deliksiz uyudu. Uyand zaman oktan gn domutu. nce yatan iinde doruldu, gzlerini ovuturdu, bir eyleri anmsamalyd ya, neyi? Unutup gitmiti. Kendisini zorluyor, bir trl o unuttuu eyi aklna getiremiyordu. Ne ola ki, ne ola ki, diye kendi kendine sylenir gibi etti. Kk bahede am, uzun boyunlu sar nergislerin, kapdaki ardan stn, yanlarn rtm ha-nmellerinin, avlu kapsnda sikirdim gibi st ste am pembe kck kokular biribirlerine karm, pencereden dalga dalga gelen lk yelle ieriye doluyordu. Glgeler ardan altn pul pul gnelemiti. 46 Salih birden yayna baslm ok gibi yatandan frlad, y-rei kt kt atyordu, iki admda keye vard, mart akamki gibi tpk, ba kanadnn stnde yle uyuyordu. Usulcack kua dokundu, ku yayordu, gzndeki ak perde de usuldan araland. Abla: "Baktm," dedi, "sen uyurken, korkma," dedi. "Seninki kefeni yrtt. lmeyecek. Ona daha gn domadan tane de balk verdim." "Yuttu mu?" dedi cokuyla, ablasnn yanna gitti. "Gerekten yuttu mu?" Abla: "Yuttu," dedi, "Salihim, sana yalan m syleyeceim, hapr hupur bir yuttu ki, mart yavrusu deil de manda yavrusu sanrsn. Gel orban i." Masadaki tasta orba uzun uzun ttyordu. Salih hemen masaya geti oturdu, tahta ka orbaya sallad. orbay itike sevinci yerine geliyordu. "Sahiden yuttu mu?" Az dolu dolu, ikide bir soruyor, ablas ona alakgnll, glerek karlk veriyordu. Demek artk iyilemiti, kim bilir nasl, nasl arkada olacaklard u mart yavrusuyla. Balklar burada bu kua, yani martya ne diyorlard, akaku diyorlard. Akaku iyi has ya, mart ne demek? Mart da ne demek olacak, dpedz bir ku ad. Akaku mu, mart m? "Ben de kuum byrse adn akaku koyarm. Hem mart, hem de akaku. Ben akaku diye arrm, herkes mart anlar. Oldu mu?" "Allahakna Salih, orbay ierken kendi kendine ne syleyip duruyorsun?" Salih ban kaldrd, l l gzlerinin ii glyordu. "Baksana abla," dedi, "bu kuun adn ne koydum biliyor musun?" "Yoook..." "Akaku! Byynce bir uacak, bir uacak, bir..." "Onun kanadna doru drst bir ila bulmal, ku hastalklarndan anlayan, ku sever birisine gstermelisin akakuunu." 47 "Kime gstereyim?" diye boynunu bkt Salih. "Hi kimse bu fkara martlar sevmiyor ki. Herkes onlar ldryor. Kime gtreyim abla?" "Bilmiyorum ki Salih... Bak Salih, sana bir diyeceim var." "Syle abla." "Sen uyurken..." "Anam m geldi?" . "yi bildin Salih." "Bu olandan usandk bktk, dedi deil mi? Sizde mi gene o boyu devrilesi dedi, deil mi?" "Bak Salih, baban gene kzm kprm, evi biribirine katm." Salihin gzleri yala doldu: "Bu adam benden ne istiyor abla?" diye umarsz sylendi. "Ben ne yapaym, nereye gideyim, ardm kaldm abla. Belki de u martmla birlikte, zaten lyor fkara, lmezse de, ne olacak, kanad krk bir ku, uamayan bir ku yaam ki ne olacak, ha lm ha yaam ne olacak, martmla birlikte kendimi denize atsam daha iyi olacak."

"O ne biim sz byle senin azndan kan!" diye bard abla. "O ne biim o! Anam yle bir ey demedi ki zaten. Merak etmiler seni. Keski akam gitseydim de haber verseydim onlara. Anan seni bugn eve istiyor." Salihin yz sapsar kesildi, dudaklar titreyip az burnu bzld, grtlana bir ey gelip tkand. Konusa boanacakt, dudan srd, ban nne edi. Neden sonra ban kaldrd, yalvarrcasna ona bakt, gzleri ya iindeydi. "Enitem ok iyi bir adam deil mi abla?" "ok iyi bir adam Salih, melek gibi." "O beni evinde ister deil mi?" "ster Salih, seni de herkeslerden ok sever. Sen uyudun ya, eniten gece yarsna kadar senin martnla urat durdu, martn kurtarp da seni sevindirmek iin. Scak sular m iirmedi, stp stp scak bezler mi sarmad ona... Eniten gibi var m?" "Yok," dedi Salih. "stelik de denizci. Bu kylarn en iyi balks benim enitem." "Senin eniten," dedi ablas. "Aaah, nideyim ki babam, babam bela..." Derin derin birka kere iini ekti. "Sen bizim evde 48 kalrsan, babamz ne yapar biliyor musun? Ne demi anama biliyor musun, gndersin Salihi eve yoksa varrsam yanna, onun dnyasn artrm, o yabann evini bana ykarm. O balk parasna kzm verdiim yetmiyormu gibi, bir de olumu..." "Enitem onu eziverir, o sarhou, o kumarcy," diye sylendi Salih. "O..." "Suuus," diye onun azn eliyle kapatt ablas. Salih: "Enitem o kadar gl ki bir tutuverse onu ensesinden, u kayalklardan taaaa denize frlatverir. Enitem onu bir tutarsa, o moruk zaten..." "Moruk deme babana." "Derim, derim, derim ite! Derim de teye bilem geerim. Moruk deil mi o? Enitem onu bir tutsun... Bir eline geirsin... Enitem onu baba diye sayyor. Yoksaaam." "Sen onu biliyorsun Salih, bir gece ier ier de gelir evimizi yakar..." "Gidemem o eve abla," diye bard Salih. "Bu fkara, kanad krk kuu var ya, hemencecik ldrrler, beni dayaktan gebertirler. Enitem istiyorsa abla, abla nolursun sizde kalaym. alrm da... Enitemin teknesinde tayfa da olurum. Ben balklktan da anlarm, yaaa... O Temel Reis var ya abla? te ben ondan rendim balkl... Ne olursun abla..." "Olmaz Salih, olmaz... Eniten zaten kzyor babama. Bir de gelir ona senin iin ileri geri konuursa... Kan kar Salih. Mustafa ok ok fkeleniyor babama. Elinden bir kan kacak." "ksn," diye parlad Salih. "ldrsn onu." "te o zaman olmaz," dedi ablas. "Ben ne yaparm Musta-fasz? Bana kim bakar, belki de eniteni asarlar." Salih fkeden tir tir titriyordu. "ldrsn onu, ldrsn de binsin teknesine taaa denizin arkasna gitsin," dedi. "Baaak abla, ben biliyorum..." "Neyi biliyorsun?" "Hani gemiler gidip de denizin arkasnda yitiyorlar ya..." "Yitiyorlar..." "Temel Reis syledi bana... O yittikleri yer denizin alt deilmi. O denizin arkasnda bir deniz daha varm. Onun da arkasnda bir deniz daha... te Mustafa enitem..." 49 "Olmaz," dedi ablas. "Aaah olmaz Salih. Hi olmaz. Mus-tafann teknesi kk, o denizin ardna varamaz Salih, batar." Salih boynunu bkt: "Ne yapaym ablam," dedi. "Ben ne yapaym, ben de bamn bir aresine bakarm ablam. Varsn Mustafanm teknesi batmasn, yazk." Ablasnn boynuna sarld, onu pt, sonra vard mart sepetini ald, kulpundan tuttu, darya kt. Ablas orada, kapnn aznda yle, kan ekilmi, kurumu kalmt. Salih avlu kapsn at, usulca pembe gllerin altndan geip kapy kapatt, yrd, ii gtrmeyip geriye dnd: "Salcakla kal abla," dedi. "Mustafa eniteme de ok selam syle. Kuuma baktndan dolay sa olsun. Onun bu iyiliini de hi unutmayacam. Babama da hi uymasn, uyup da o gzel teknesini batrmasn." Ablas, birden sert: "Doru eve git Salih," diye bard. "Doru eve... Anam seni bekliyor." Arkasndan kapy arparak kapatt, kapnn hzndan camlar zangrdad. "Gitmem ite," diyordu Salih. "O eve gideyim de beni aalasnlar, yle mi?" Hem gidiyor yoku aa, hem de syleniyordu. "lrm de o eve gitmem bir daha, ne de senin, senin evine gelirim abla, ablam da benim ablam... Yaaa, benim ne evim var bundan sonra, ne de ablam var. Hi kimsem yok. Bir enitem Mustafa var, o da ite byle... Teknesini batracaklar onun da. Kurunlayacak onu da babam. Gideyim de o eve, ak-akuumu ldrsnler yle mi?

Gideyim de o eve, kemiklerimi krsnlar. Gideyim de o eve babamn evi krp geiriini greyim yle mi? Elbet u dnyada u lmcl kuuma da, bana da bir yer bulunur. u bol dnyay dar ettiler bana, aaah! Gideyim de o eve... Varrm giderim de u maarada kalrm. Varr giderim de Temel Reise tayfa yazlrm. Varr giderim smail Ustaya, Dursun Ustaya, Hasan Ustaya rak olurum. karm u daa da oban olurum. Daa karsam kuum ne yer, o balktan baka bir ey yemez ki... ldrseler de, beni kyk kyk kysalar da, derimi yzseler de ben de o eve gitmem. Ablamn da evine gitmem. Nasl olsa, nasl nasl olsa kuumun da benim de ba-m sokacak bir yer bulurum. Karn doyurmak m, o kolay. Ku iin de, benim iin de..." Yrdke fkeleniyor, fkelendike hzlanyor, syleniyordu. 50 51 Yksek, derin yarlarn stne sram sram kurulmu kasaba evlerinden, denizin geni, ince kumluuna dimdik, ba dndrc yollar iniyordu. Bu yollardan inmesi de kmas da gt. Salih ardakalt yolundan kyya indi, ne yapacan bilemiyordu. te ablas da kovmutu onu. Bir de kucanda bir sepet, sepetin iinde kimsiz kimsesiz bir ku. Kendisine bir yer, bir yer bulmalyd ki, babas onu bulamasn, evinden kovan ablas da... Ya u fkara, ban bir trl kanadnn stnden kaldramayan akaku yavrusu ne olacakt? lsn m, u denizin kysna brakaym da lsn m? Kzgnlkla, lsn m szcn durmadan yineliyordu. Gn scak, deniz yumuack, dmdzd. ok da maviydi bugn, ylesine kadife, derinine bir maviydi ki deniz, bu, ba belada Salihin bile gznden kamad. "Amma da ok mavi," dedi yksek sesle. Sonra elindeki sepeti kyya koyup yumuak denizin stnde ta kaydrmaya balad. Bu ta kaydrma ilemi tam leye kadar srd. Tam leyin Salih birden rperdi. Bir de trk tutturmutu mrlt gibi. smail Ustann trks olacak. Salih hemen sepete kotu. Vard gzlerini akakua dikti, bakt bakt. Al Gzm Seyreyle Salih ite byle bakard. kindist bakmaktan yorulmu, ayaa kalkt. tede Zeytin adasnn, D adann stnde lk la martlar... Yorgunlukla: "u fkaray, balk tutmal da doyurmak," dedi, sepeti kumlarn stnden alp rhtma doru yrd. Bir kepe bulmalyd. Kepe, bycek bir demir halkaya balanm uzun, adan bir torbayd. Halka da uzun bir sra balanmt. Kk balklar avlamak iindi. Mustafa enitede byle bir kepe 52 vard, vard ya ablas onu evden kovmutu, nasl isterdi? Bir de simdi Mustafa onu arasa, burada bulsa, onu hanmeli kokan tertemiz evine gtrse... Hi kimsenin evi byle hanmeli kok-mazd bu kasabada Mustafanm, balk Mustafanm evinden baka. Salih, Mustafanm evinde yaasa, onunla balklk yapsa, ondan sklnca da varsa smail Ustaya demirci ra dursa, oradan da marangoz Dursun Ustaya gitse, orada da alsa, ondan da Temel Reise... Temel Reislen de denizlere alp ta orada denizin kuyusuna inse... Denizin kuyusundan d kopuyor, oraya, denizin ucuna, izgi gibi olan yerine baktka rperiyor, kendisini denizin dibinde, karanln iinde, kpekbalklarnn aznda gryordu. Sonra da her seferinde kendisine kzyordu. Temel Reis insan deil mi, Temel Reisin can yok mu, o nasl her gn, her gn minare boyu dalgalarn iine dalp ta telere, denizleri ap gidiyordu, nasl nasl, o denizin uurumundan, kuyusundan kurtuluyordu? Al Gzm Seyreyle Salih korkuyordu. Dnyada en kolay ey seyreylemek, Salih gzleri drt alm, doduu gnden bu yana seyreyliyordu. Salihe ok sylemiler, deli demiler, byl demiler, alk demiler, Salihi de byl, alk olduuna inandrmlard. Delilie gelince, Salih bir iyice biliyordu, deli olmasna deli deildi. Yalnz, grmedii bir ey grse, bir ar kovan, oul veren bir ar srs, bir kuytuda boynu bkk bir top meneke, krmz bir kaya, bir karnca kresi, ne bileyim ben, u dnyada kimsenin dnp bakmad bile bir ey grse, Salih oraya aklp kalyor, gzleri kocaman kocaman alm, o eye dalp gidiyor, onunla btnleiyordu. Bazlarna da bakmaya doyam-yordu, smail Ustann ocana, rsne, teki aralarna, krne, denizin altna, marangozun gllerine, kzlarn iledii i-lebezi ilemelerine... Uzun bir sre de kydaki tekne yapm yerinde uzun sakall Hasan Ustay seyreylemiti. Bir koskocaman Laz teknesinin yapln bir tek izgiyi bile karmadan sonuna kadar, tekne boyanp da denize indirilene kadar seyreylemiti. Bundan sonra da bir daha oraya, tekne yapm yerine hi uramamt. Byle tutulup da ayrld yerlere bir daha hi ura-myordu. Oras ona bombo, boluktan m n ter geliyor, korkutuyordu. Salih, o gn bugndr bir daha tekne yapm yerine 53 deil, yaknna bile uramamt. Baz da byle yerleri birden bir zleyiveriyor, sonra o zlemi hemencecik geiyordu. Salih bylyd, dnyaya alnmt. Neyi, nerede grse arveriyordu bu by karsnda. Bir daha da ldr Allah, onu baka baka eskitinceye kadar oradan ayrlamyordu. imdiye kadar ok ok ey eskitmiti. Deniz, balklar eskimiyordu. iekler, yamurdan sonra kokan toprak, lk, scak, doan ebemkua, gkyz uuan binbir renkle kaynayordu, yldzlar sikirdim gibi, denize de vuruyorlard baz geceler, hi hi eskimiyorlard. Daha ok, ok ey eskimiyordu, smail Ustann kocaman rs, dkkan da, Temel Reisin tekneleri, teknelerin balktan dnleri, marangoz Dursun Ustann aalarnn kokusu, kara glleri, bunlar da, bunlar da eskimiyorlard.

Bir kepe... Biliyordu yerini. Salih seyreylemek iin seyreylemiyordu ki... inden bir ey oraya onu balayveriyor, Salih de oradan bir trl kopamyor, gzlerini ayramadan baktka bakyordu. Kepe, kimde vard bir kepe, kimden alabilirdi? u dnyada amma da yalnz kalmt, vay be! Salihin ii birden hop etti, biliyordu biliyordu, aklna gelmiti, kahveci Halimin itinde bir kepe aslyd, istese verir miydi, vermezdi. Neden vermezdi bu eski, a yer yer yrtlm kepeyi, hiii vermezdi ite. Salih mrnn ilk hrszln yapmaya karar verdi. Verdi ya, d de kopuyordu, ya yakalanrsa? Eeee, kepeyi almazsa marts da lecekti. lsn m alktan yani mart, lsn m? Sepeti elinde doru kahveye gitti, itin yannda durdu, kahvede birka kii oturmular nargile iiyorlard, kahveci hzl hzl gidip geliyordu. ok gne vard. Salih itteki kepeyi aaca trmanp ald, sepetini koluna takp kyya yolland. Kahveci de, kahvedekiler de Salihin kepeyi aldn grmler, oral bile olmamlard. Herkes kepenin sahibinin Salih olduunu sanm olacak. Salih kyya kadar, hi admlarn bozmadan, yrei aznda, arkasna dnp baka baka yrd. Kyya gelince can havliyle denize yukar, kayalklara doru komaya balad. Kayalklara gelince sepeti yere koydu, demiri paslanm kepeyi yoklad, a iki yerinden delinmi, ipleri sarkmt, 54 balad- Aada, kk koyda ufack balklar kaynayordu, ndi, kepeyi ilk daldrta bir sr balk yakalad, koarak sepete geldi, martnn azn ap bir bal sokuturdu. Bu sefer mart yutkundu, bir daha, bir daha yutkundu, Salih kuun grtlana bakt, balk kursaa inmiti. "Kendine geliyor," diye sylendi. "Vay be! Gelsin," dedi sonra da. "te bu iyi. ldrmeyeceim onu. Onun yznden evimden barkmdan oldum. lrse ayp eder akaku." Bir balk daha verdi, gene yutkundu ku. st ste birka balk daha... Grtla bir dolsun... Biraz sonra kuun grtlanda kabarcklar belirmeye balamt. Salih, "Yaknda iyice dolacak," dedi. "Kursa dolunca da, ban dik tutacak, dik tutunca da tamam... Tamam m?" Sonra ne kalyor, sonra da krk kanadn kuun iyi etmek kalyor. Ku bir kendine gelsin, ite o zaman gtrmeli kuu, kanadn iyi etmeli. imdi byle alp gtrse, dese ki, behey arkada u benim kuun kanad krk iyi etsene unu. Adam bakar bakar da, bu l kuun hangi kanadndaki yaray iyi edeyim demez mi, der, eeee, ite o zaman karn doysun da ban dik tutsun hele. Hele bir teki martlar gibi hapur hupur bir yutsun, bir yutsun. Hele hele, bir yutsun, bir yutsun... Hele hele bir yutsun... Kuun kursa bir iyice itikten sonra Salih ayaa kalkt, tede, uzakta, denizin stnde, kl, ok ak bulutlarn altnda bir vapur dumann savurarak, denizi yarp kprdeterek gn-douya gidiyordu, Salih hi vapurun bu kadar apan, byn grmemiti. Kim bilir bu vapur nereye gidiyordu, kim bilir iinde kimler vard?.. Salih vapura dald gitti, sonra da oraya, kayann stne kverdi. Gzlerini bu grlmedik vapurdan bir trl alamyordu. Vapur gidiyor, uzaklayordu. Vapur gitti gitti, kck bir boz duman iinde leke gibi kald denizin ucunda. Sonra da birden yitiverdi. Vapur yiter yitmez de Salih olduu yerden yayna baslm gibi frlayverdi. Kocaman kocaman alm gzleri yrede unuttuu bir eyleri aryordu. Sepeti grd, grr grmez de gzleri orada, sepetin iindeki kuta dondu kald. Gzleri aknlkla gittike daha byyordu. aknl geince, tekmil bedeni sevinle rpermeye, titremeye balad. Sonra da 55 gld kendi kendine. Eildi sepete bakt, gerekti grd. Mart ban kaldrm, gzlerini am, yreye, Salihe bak ha bak ediyordu. Bak ha bak! Vay be! Salih daha iin zne varamam, ylecene aknca, ne yapacan bilemeden, gzlerini martya dikip kalmt. Yrei kt kt atyordu. imdiye kadar hi duymad bir ho, esrik bir duygu iindeydi. Mart, br kanadn da toparlamt. Krk kanad oraya kadifenin stne yaylmt. Salihin aklna hemen kepedeki balklar geldi, kepeden bir balk ald martya uzatt, mart daha o bal getirirken gagasn uzatt, parmaklarnn arasndan kapt, yutuverdi. Salih kepeden sol avucuna doldurduu balklar alp alp martya veriyor, mart balklan daha yaklar yaklamaz kapyor, yutuyordu. Kepede ne kadar balk varsa bir anda bitirdi. Salih ancak bundan sonradr ki iin zne vard, ayaa kalkt, mutlulukla denize doru bard: "Alloooooo yaasn. Vay be!" Sama soluna bakt, kimseyi gremedi. Sevinten uuyordu. Sepeti yerden ald, kayalklar nasl indi, kynn kumlarn nasl geti, yksek yarn dimdik yokuunu nasl kp arya geldi bilemedi. arda karsna eli bastonlu, beli bklm yal bir adam geldi, Salih, adama yle bir bakt, hemencecik eline sarlp pt: "Baaak amca, bak," dedi. "Kuum dirildi. Ne gzel deil mi?" Adamcaz hibir ey anlamamt, orada, caddenin ortasnda kalakald. "yi, gzel, iyi ki dirildi," diyordu. "yi, gzel, ho... Ne kuu acaba?" Salih nne kim geldiyse elini pp: "Kuum kuum," diyordu, "dirildi bak, dirildi. Bir kepe de balk yedi. Bak nasl bakyor." Zaten cokudan ne dedii anlalmyordu. Az sonra tekmil ar bir sevin, mutluluk, coku frtnasna tutulmu ocua aknlkla bakyordu. Vah, ne olmu ola bu ocua? Kendisini smail Ustann dkkanna kapt koyverdi. smail Usta rste kpkrmz bir demiri dvyordu. Kocaman balyozunu kzarm demire indirdike demirden iri yalm paralar dklyordu.

eriye paldr kldr giren Salihi grd, yle kalakald. 56 "Usta, Usta," dedi Salih, "bak dirildi, grdn m?" Usta, grdm demeye kalmadan teki frlad kt. Bu hi konumayan ocua ne olmutu, dirilen de neydi acaba? Aldrmad, elindeki demiri ocaa sokup kr ekti. Salih narn altnda, ardlarn oralarda bir sre ne yapacan bilemeden doland durdu. ylesine bir coku iindeydi, mutluluu ylesine gittike byyordu ki, ne yapp edeceini bilemiyordu. Bir kuytuya oturdu, belini ard aacna verdi, gzlerini, imdi ban saa sola eviren canl, capcanl kuuna dikti. Gagas, ayaklar da ne gzel, ne gzel kara turuncuydu. Daha fazla oturamad, oturamazd da... inden bir ey onu itiyordu. Btn kasaba, yallar, ocuklar, kadnlar, erkekler, btn kasaba sevincine katlmalyd. Da ta, kurtlar kular, u dalgal denizin stnde uuan martlar, en ok da martlar sevincine katlmalyd. Kim, kim, kim candan yrekten katlrd sevincine, nce Temel Reis geldi aklna. Rhtma bakt, Temel Reisin tekneleri ortada yoktu, daha denizden dnmemilerdi. Birden Mustafa enite dt aklna. imdi evdedir, dedi, eve yukar komaya balad. Yar yolda znk diye durdu, olur muydu, hani bir daha ablasna gitmeyecekti? Bir daha onu evinden kovan ablasnn yzne bakmayacakt, ne oldu? Geriye dnmek istiyordu ya, oraya ivilenmi gibiydi. Bir trl yerinden kprdayamyordu, ne ileri, ne geri... Gzlerini de sepetin iindeki dipdiri kuuna dikmiti. Kuuna baktka sevinten yrei kabaryordu. Ku yle salkl, yle canlyd ki nerdeyse hemen imdi, sepetin iinde kanatlarn arpp uup gidecekti. Kendinde olmadan, yryp yrmediini bilmeden, ayaklar ald onu ablasnn evine gtrd. Ablasn karsnda grnce nce ok ard, geriye dnp kamak istedi, nasl etmi de gelmiti, kendi yresinde iki kere dnd, ab-lasyla gz gze geldiler. Ablasnn ya iindeki mavi gzleri sevgi doluydu. Kendine gelen Salih birden: "Bak abla," dedi, "dirildi, ne gzel, ne gzel, ne gzel deil mi?" Ablasnn evresinde dnmeye balad. 57 Ablas eilip eilip kua bakyor, "Ne gzel, ne gzel, diril-mi Salih, gzn aydn," diyor, o da bir sevin kasrgasna tutulmu, Salihin mutluluuna kaplm gidiyordu. Salihin aklna enitesi geldi: "Mustafa enitem nerede?" diye sordu. "Kusuruma bakma, benim tatl, gzel, yakkl, altn yrekli kardeim Salih," dedi ablas. Onu kucaklad, lck pt. Salihin iindeki frtna durdu, ar, dipten, youn, lk lk belli belirsiz bir sevgiye dnt. Trnaklarnn ucuna kadar sevgiyle dolup rperdi. lk olaraktan bylesine bir sevgiyle doluyor, tepeden trnaa bir elektrik akmna tutulmu gibi rperiyordu. Eli aya da zlmt. Kendinden gemi, gzlerinin nnde boynunu dimdik tutan kuu l l gzleriyle, ablasnn sevgi taan yz, elleri, sesiyle, bir sevgi dnde yzyordu. Az nce sorduu enitesini, kuunu, iine girdii cokunluu, sevin frtnasn, onu saran mutluluk dn unutup gitmiti. imdi aklnda, yreinde scak bir d iinde ablasnn sevgi dolu gzleri, lkl, onu kucaklayan, kendini sevgisine olanca deliliiyle vermi kadn kokusu... "Mustafa da seni aramaya kacakt. Seni gcendirdim diye Mustafa bana yapmadn brakmad." Salih gzlerini krptryordu. Bir uykudan, bir ho, tatl, tadna doyamad bir dten uyanr gibi kendine usul usul geliyordu. Mustafa, Mustafa szc neydi acaba? Neydi derken, ak, "Mustafa, Mustafa enitem," diye yere baylp decekti. Gene sevin kasrgasna tutuldu, kua bakt, ku da sevin iindeydi, nerdeyse yle kanatlarm yukar doru aacak, ap uacak, u evin stnde birka kere dndkten sonra gelecek Salihin omuzlarna konacakt. Mustafa eikte, merdivenin banda belirdi: "Salih," dedi, "Salih..." Merdivenleri inmeye balad. "Ben de seni hemen imdi aramaya kacaktm. Ho geldin Salih." Salih de ona doru yrd, merdivenin yannda bulutular, Mustafa eildi Salihi kucaklad. Salih: 58 "Bak Mustafa enite, bak," dedi. Daha gerekleen bir b-vnn etkisi altndayd, gzleri lt iinde koskocaman, aknlkla almt. Oraya merdivenin ucuna oturdular, mart yavrusunu karlarna koydular, karlkl seyreylemeye baladlar. Martya bakyorlar bakyorlar, sonra da dnp biribirlerine gz krpryor, glyorlard. Salih biliyordu, bilmez mi hi, o adam sarrafyd adam, Mustafanm u dnyada bu ie, kendisinden sonra en ok sevinecek kimse olduunu biliyordu. te bildii de kmt. Kim sevinebilir Mustafa enite kadar bir mart yavrusunun dirilmesine kim, kim sevinten dolup taarak Mustafa enite gibi az dolusu glebilir, kim? Mustafa: "yi, bu kadar oldu ya, bundan sonra kolay," dedi, ellerini aarak, koskocaman, derin krklarla dolmu, ok nasrl avu ii gzkerek. Salih:

"Kolay," dedi, "bundan sonras." Mustafa: "Kolay, o yara nasl olsa iyi olacak, kaynayacak. Kaynar m acaba?" "Kaynayacak," diye yineledi Salih. "Umasa da olur," dedi Mustafa. "lmedi ya," dedi Salih, "lp de beni u dnyada yapayalnz brakmad, varsn uamasn." Mustafa gzlerini Salihin dupduru, aydnlk mavi gzlerinin iine dikti: "Belki de uar, belki de... Yaras iyi kaynarsa uar. Bir iyi, bu iten iyi anlayan birisini bulmal..." "Bulmal," dedi Salih, dncelere dald. Mustafa konuuyor, kuun nasl iyi olacandan, kimin onu iyi edebileceinden sz ediyor, teki dalm gitmi, duymuyor etmiyor. Mustafa vard, sepetten kuu ald, elinde evirdi evirdi, yarasn at bakt: "imdi yeniden bir iyice sararz," dedi. "Hi kymeti yok. Sararz. Belki de kularn derdinden anlayan iyi bir balk buluruz. Balklarla martlar ok dost olurlar. Pehlivann bir mar59 ts vard, Pehlivan denize ktnda o mart onun kayn izler izler, Pehlivan varp da denizin ortasna demiri atnca, gelir Pehlivann stnde terek drt be tur atar, sonra da tam kayn stnde kanatlarn gerip ylece szlp kalrd, ta ki Pehlivan ilk bal denizden ekene kadar. Pehlivan ilk ektii bal, ne kadar kocaman olursa olsun, oltadan alr almaz, havaya yapm gibi orada duran martya atar, mart birden yukardan aa, atlan bala doru boanr, balk daha denize dmeden yakalar yutard. Yakalayp yuttuktan sonra gelir, kayn ucuna, oltalar denize indirmi Pehlivann burnunun dibine konar, a kalm insan gibi yutkunur dururdu. Pehlivan da denizden ald her on balktan birisini ona verirdi. Pehlivan on balktan aa balk tutmusa o gn, be, alt, yedi balk tutmusa, balklarn hepsi onundu. "Baz Pehlivan bala kmazd, insandr bu, ii olurdu, hastalanrd. Mart baka hibir kaya yaklamaz, birisi yanndan geerken bir balk atsa ona dnp de bakmazd bile. Pehlivann yolunu, akamlara kadar, ynn onun her gnk geldii yere dnm, havaya ivilenmi gibi, orada szlerek beklerdi. Bekler bekler, akam olup da Pehlivan gelmeyince, boynunu bker, ban alp uzaklara uar gider gzden yiterdi. "Pehlivan ge kalmsa, mart onu ta uzaktan grr, nce kanatlar titremeye balard. Titrer titrer, kendisinden geer, gkten Pehlivana doru da inanlmaz bir hzla uar, bu sefer onun stnde tur atmaz, kanat rpmaz, kendisini kayn burnuna kapp koyverirdi. Pehlivan glerek, sesi sevgiden dolarak, 'Ne acelen, ne acelen/ derdi. 'Gelmeyecek mi sandn?' Bu szleri duyar duymaz mart burundan kalkar, ta tepede kanatlarn germi uarak kay izlerdi. Yaa, byleydi ite Pehlivanla mart kuunun muhabbetlii, yaaa..." Marty sepete koydu, dnerken Salihin bartsn duydu. Salih: "Varsn usun, varsn beni braksn da gitsin, iyi olsun da..." Mustafay hi dinlememiti. Mustafa: "Varsn iyi olsun da," dedi, sonra da ona dnd: "Salih?" "Buyur Mustafa enite." 60 "Salih, sen bugn hi yemek yedin mi?" Salih gld, aln unutmu gitmiti. Ablas ieriye kotu, onun ou zaman yemekleri hazrd, masaya koydu: "Gelin masaya," diye bard. Salih, Mustafa arkasndan ieriye kotular. Mustafa: "Amma da ackmm," dedi, azn silerken. Salih: "Ben de," dedi. "Ben de amma ackmm." Masadan kalktlar. Salih yerinde duramyordu. i kpr kprd. Onu drten, iinde bydke alan mutluluunu koyacak yer bulamyordu. Ablas yanlarna geldi, korkarak, rkerek: "Eniten," dedi, "sen gittikten sonra geldi, zntsnden, fkesinden yemek yemedi. Sen gelmeseydin seni aramaya kacakt. Anam bugn sen gittikten sonra durmadan geldi geldi gitti, seni sordu. Babam merak etmi, bykana durmadan alyor, Salih kendini denize atacak, denize atacak, diyor da baka, baka sz sylemiyor, alyormu. Senin martna bakmadna da, merhem vermediine de ok zlyormu. Babam da yumuam. Bizde kal, bizde kal ya, anam bizde kalman iin babamla konuacak, bizde kal ya, eve de bir ura olur mu?" Bu szleri karsndan duyduka Mustafa zlyor, uzaktan, belirsiz Salihe gz atp, gzlerini karyordu. "Uramazsan, seni Mustafa batan kard diye, babam... Babam biliyorsun."

Korka rke, dudaklar titreyerek sylyordu bunu ablas. Gene Salihin kzp kaacan sanyordu. Oysa Salih oral bile deildi, yeni bir dalgaya dmt, imdi yine sepetteki kuunu seyrediyor, deniz kysmca da aalara, stanbula, kumlardan, sazlklardan geerek gidiyor, marts kanatlarn sonuna kadar ap germi, stnde uuyordu. Salih gidiyor gidiyor, stanbula varyor, kprnn ayaklarndan stne klr, Boaz kprsnn, kprnn ayann iindeki asansre biniyor, mart da Salih binince asansre binmek istiyor, sonra birden kaps kapanyor 61 asansrn, mart darda kalyor, oralarda, kprnn yresinde dnyor, yabanc, korkuyla, birka kere hzla, korkusundan terek, teki kyya, Ortakye gidip geliyor, kprnn stnden, altndan uup Salihi aryor, bulamyor, kocaman asma kprnn glgesi Boazn sularna dm, kprnn altndan kr kr kla donanm, telli pullu, telli pullu gemiler geiyor. Denize k demiler, kylara evlerin klar vurmu, kprnn, vapurlarn, yldzlarn, gelip geen otomobillerin klar, karmakan, Boazn sular bir ktan alkalanyor. Mart vapurlarn arasna, klarn iine giriyor kyor, gkyz ok telerde koyu, derin, karanlk, kadife, yaldzl... Mart Salihi aryor, taaa uzakta, gkyznn stnde yitip gidiyor. Mart lklar dolduruyor kprnn stn... Salih kprnn stnde yryor. Mart gryor Salihi, sevinle ta gkten deli gibi, bir top olup salyor aa, bana bir kula kala, bann stnden kanatlarn ap duruyor orada, kanatlarn germi. Kanatlarnn ucu sevinten tir tir titriyor. Mart stte, Salih kprnn stnde yryor, altta, k iinde alkanan deniz. Tekmil yldzlar, klar denizin dibine inmi. Denizin dibinden k kaynyor, yldz kaynyor. Asansre binmesi gerek gene Salihin, bu sefer kua tarif ediyor, nasl bineceini, nasl, nerede ineceini, asansre binip iniyor ki, ne grsn, mart kapda bekliyor, imdi yryerek s-tanbulu gezecekler... Mart bann stnde uuyor, elini uzatsa tutacak, ya da elini uzatsa kanatlarn okayacak o uarken, Salih stanbulu iyi biliyor, ky ky az m geldi stanbula balk sandallaryla, az m balk avladlar Boazda... Mart derken ykseliyor ykseliyor minare boyunca, Salih martyla konuuyor, "Dur," diyor, "dur yaramazlk etme, dur o kadar uma," diyor. Mustafa bu szleri duydu: "Ne diyorsun Salih?" dedi. Salih aykt, gld, toparland. "Gidelim abla," dedi, "haydi gidelim eve... Haydi abuk." Sepetini ald: "Mustafa, Mustafa enite," dedi. "Sen hele bir dn mart yarasndan kim anlar. Yeter ki martmn kanadn iyiletirsin. Ne isterse veririm ona." "Olur," dedi Mustafa. 62 Salih eve doru kotu. Avlu kapsna gelince orada durdu. erden dokunan bezlerin akldaklarnn sesi geliyordu. Durmadan, gece gndz evde tezgahta dur durak bilmeden bez dokunuyor, nak ileniyordu. Bykanasnm, anasnn, kk ablasnn belleri iki bklm olmutu. O orada durmu beklerken, ablas arkadan yetiti de... Yoksa, daha fazla burada beklemeyecek, alp yatracakt. "Gel Salih," dedi ablas. "Bak, seni grnce evde, nasl na-sl sevinecekler." Salih hep glyordu. Glseler de alasalar da farknda olmayacakt. eri girdiler, ablas: "Bak ana, Salih geldi," dedi, "stelik de kuu iyilemi. Mustafa dedi ki Salihin kuu lmeyecek." "lmeyecek," dedi Salih yz sevinten l l. Ev mutluluk iindeydi, gzeldi her ey... Anasnn yznn krklar alm, beli dorulmutu. Kk ablasnn gzleri sevgi doluydu. Elini uzatp neredeyse onu okayacakt, byka-naya gelince, ona bakmamt bile, ocaa komutu hemen... Merhem kaynatacakt yaral kuun kanadna, alimallah merhem kaynatacakt. Derken baba girdi ieriye, imdi ne yapacakt, ne yapacak, Salihi kucaklayacak, ta bann stne kaldracak, o-ook eskiden yapt gibi, onu havaya atp atp tutacakt. Atamazd ki, Salih artk kocaman, kocamaaan bir adamd. Marts da iyilemi. Babas glyordu, uzun, kapkara boyanm angal byklar da glyordu. Elindeki sar kehribar tespihini aklatyor, dimdik, ylece kapnn eiinde duruyordu. Salih onu grnce korktu ya, sevincinden bir dme de olmad. Babas konutu, Salih onun ne dediini duymad. Uzun boylu, geni omuzlu, izmeli, lacivert giysisi tl, tok tok konuan, altn dilerini, azn her ata parlatan bir korkuydu o Salih iin. Babasndan yalnz, bir tek Salih korkmuyordu ki, anas da, ninesi de, o koskocaman balk Mustafa enitesi de korkuyorlard ondan... Balk Mustafa enite korkmazd ya ondan, babadr, diye sayyordu. Ne yapsn onu grnce Salihin d patlyordu. Btn kasaba da, ne yapsnlar fkaralar, korkuyorlard ondan. Herkes herkes korkuyordu ondan. Yallar da, delikanllar da, po63 lisler de, beli tabancal, eli tfekliler de, herkes de herkes de korkuyordu ondan. Salih var ya Salih, ben Osman Kaptann oluyum diyemiyordu. Salih biliyordu, bir tek Salih biliyordu, babas da ok korkuyordu. Dev gibiydi ya, gene

de d kopuyordu. o-ook eskiden Salih onu korkarken yakalamt, yaaa. Sylememiti kimseye babasnn korktuunu. Bir sylese ondan kimse korkmazd ya... Varsn korkmasnlar. Babas onu ldrrd. Zaten o var ya, ocuklarn badman. ocuklarn dman olmasa kim bilir ne iyi adam olurdu. Bir yelek giyerdi ki mavi, yakas kapkara, prl prl ilemeli. Her yl taaa l Arabistann byk ehirin-den getirtirdi. Deil bu kasabada, tekmil stanbulda da, Trkiye-de de babasndan baka kimse giyemez byle yelei. Babas ta tepeden, bir karncayla konuur gibi, tok bir sesle: "Ne o Salih, gene evden kap o balk Mustafa olacan evine gitmisin." Ablas babasnn ellerine sarld: "Etme baba," dedi. Baba, sar, iri taneli tespihini akrdatt: "Bir ey dediimiz yok kzm," dedi, dnd, kt gitti. Glmeyen babas da mutluydu, glyordu. Bir ey dedii yoktu. Hi kimsenin bir ey dedii yoktu. Eee, yoktu ite. Hi kimsenin, hibir ey dedii yoktu. Salih bir sevgi havasnn iindeydi. Bugn onun iin her ey gzel, her ey ktand. Babas, babas bile asland aslan, yakkl, gzeldi. Sevgi doluydu, da gibiydi. Bast yerde toprak titriyordu. Evleri de ne gzeldi. Renkli ilemeler dklyordu parmaklardan dalga dalga. Tezgahlarn akldak sesleri byl bir trk gibiydi. Salih yerinde duramyordu. Vard anasnn elini pt. Sarld teyzesini, kk ablasn da pt. Ocan bana melmi bykanay da vard kucaklad. "Yapyorsun kuumun yarasna merhemi, deil mi, deil mi bykana? Deil mi ha?" "Delinin de, delinin de zoruna bak, bak hele delinin zoruna... Benim... Benim, benim merhemim, o boklu mart kular iin deildir," diye grledi bykana, krk iinde kalm, kck gzlerini belerterek. 64 "Bak, bak, bak bykana ne gzel, ne gzel martm. Yapyorsun merhemi deil mi? yi edeceksin onu deil mi?" "Delinin, delinin zoruna hele!" Salih gene boynuna sarld: "Yapyorsun, yapyorsun bykana." Brakt onu, ayaklar, tekmil bedeni oynuyordu sevinten... Bir ey unutmu gibi oldu gene. Dald, neydi acaba? Btn evi, yzleri teker teker aratrd, gelmiyordu ite aklna, hibir ey gelmiyordu. Neydi? Odalara girip kyor, tezgahlara, mekiklere, ilemelere, bir duvardan teki duvara gerilmi babasnn eski alarna bakyor bakyor, o unuttuu eyi bir trl bulamyordu. "Bykana?" "Zkkmn kk..." "Gzel bykanam, merhem..." Bykana durdu, boynunu uzatt, gzleri akmak akmak tututu: "Senin martn lecek," dedi kvanla, azn doldura dol-dura. "Benim merhemim deil, Lokman Hekim de gelse o gt boklu martya merhem yapsa, gene de bu mart lr." Utkuyla tepeden bakt Salihe. Daha yumuak, alayc: "Yara alm mart kuunun, dnya dnya olal yaad hi grlm mdr ki. Bu da zaten geberik bir mart." Dudaklarn bkt. "Vah vah," diye alay etti acr gibi. "Vah vah, geberecek bu mart kuu." Kvanla dudaklarn yalad. "Vah vah vaaah, lecek." Salihin yz soldu, bir anda tekmil sevinci yitti gitti. Elleri titriyordu. Azn ayor, bir eyler sylemek istiyor, konuam-yordu. Kediler kapacak mart yavrusunu. Bu kasabann kedileri yze yze D adaya giderler de sabahlardan akamlara kadar mart yavrusu yerler, mart yumurtalarna da baylrlar. "Kediler kpekler paralayacaklar onu, kediler kpekler. Merhemin ne gerei var, Lokman Hekim ka para eder. Bu gece, o canavar kediler bir rler bana martnn, her bir par-as bir kedinin aznda... Kemiklerini bile yerler tr tr, tr da tr. Martnn sahibinin de gtnde sinekler uuurken..." Hahhah, haaaaah! 65 Salih ok ge uyand. Tezgahlarn akldaklar oktan balamt. Salih yatanda bir yandan br yana dnyor, derin derin i ekiyor, ksa aralklarla da "Temel Reis, Temel Reis," diye sayklyordu. Bykana o saykladka kzyordu: "Kpek," diyordu, "kocadysak ne olmu yani. Kocadysak bizim merhemimiz gt boklu kular iin deil elbette. Ben bu merhemle beyleri paalar, sultanlar iyi etmiim. Bir de gelmi bana, bykana, bykana, diyor, kurban olam bykana kuumu iyi yap. Kuun batsn, sen de yerin dibine bat. O, o, o kpek, kpek babasndan rendi beni aalamay, o ekya babasndan rendi benimle alay etmeyi. Gsteririm onlara. Benim merhemim kular iin yle mi? Benim merhemim... Benim merhemim iin u denizin reisleri, paalar gelir de bu kapnn eiine yz srerler de, merhemimin her dirhemine bir sar altn verirlerdi. Bunlar gelmiler de benden ku merhemi istiyorlar. lmedim daha lmedim, olum Osman sana da, o mendebur, az ak ayran delisi olun Salihe de sylyorum, lmedim daha

lmedim. Ben lnce merhemimi isterseniz kuunuzun kanadna da, knza da srn. Ben ldkten sonra, oh ne gzel, ne merhemim kalacak, ne de onun gizemi. Alp merhemimi birlikte mezarma gtreceim. Mezarma, mezarma gtreceim. Alp mezarma... Oooh ne gzel. Sizi kpekler sizi." Bklm beliyle, hem hzla mekikleri atyor, hem de syleniyordu. Bez dokumakta ustayd, stne yoktu bu kasabada ya, o bez dokumay hibir ey saymyor, ille de varsa da yoksa da merhemleri... "Benim can kurtaran merhemlerimi siz nasl nasl olur da bir batasca kuun kanadna srmeye kalkarsnz?" "Ana," diyordu Hacer Hanm, Salihin anas, "ana," diyordu, "ku da can deil mi?" 66 fkesinden deliye dnyordu, szckleri kartryor, ke-. eliyor, soluu tutulup sapsar kesiliyor, neden sonra: "Ku kutur, ku can deil, can deil," diye baryordu. "Benim merhemim insan can iin. Zaten siz hep byle beni aaladnz. Aaah, Osmann yznden adam olmadk, Osma-nln yznden..." Salih uyannca, hemencecik iinde onu uuran bir sevin dodu. Ban dndrd, sepetteki kuunu grd. Kuu banl kaldrm, merakla ban uzatm yresine bakmyordu. Gzleri canl, yuvalarnda fldr fldr dnyordu. Krk kanadn bile azck toparlamt, Salih marty byle grdke tepeden trnaa sevince kesiyor, ii dolup dolup tayor sevgiyle, yerinde duramyor, ne yapacan bilemiyordu. Bylenmiti- Bir mutluluk d iinde yzyor, kendinden geiyordu. Bir eyi, kpkl denizi, tepeden trnaa iek am bir aac, demirci ocan, rpnan balklaryla denizden ekilen bir a, bir insan yzn de seyrederken tpk byle oluyordu Salih. "Bir kahvalt et," dedi anas. "Bak bir avu kaldn. Ne yiyor, ne iiyorsun. Bu gidile leceksin." "lecek," diye bard bykana. "lmem," diye gld Salih. Bugn de her ey daha gzeldi. u fkeli, kzgn, dnyay yllardr krp geiren, hi kimseyi sevmemi, hep ask suratl bykanas bile bu sabah gle yzlyd. Anas, hele anas, hele babas, hele ablalar da birer melektiler. u bask, ksz, sabahtan akama kadar akrt iindeki, hep slak, hep kf kokan evleri de bir bakalamt. Sofraya oturdu, bir yumuldu ekmee, peynire, aya, zeytine... Anas ay yetitiremiyordu ona. Hi hi, mrnde bu kadar tatl kahvalt yapmamt. Bir daha m, bir daha ne yapa-larsa yapsnlar evden hi kamayacakt. Glyor oynuyor, akalayor, varyor kk ablasn, anasn sarlp pyor, bykanasma, korkarak da olsa yaklayor, onun ellerini, ellerini bile pmek istiyor ya, bu yalm paras fke kumkumasna yaklalmaz ki... Aah, byle olmasa bykanas, ne gzel olurdu. 61 Evi, anasn, tezgah, akldaklar, kf kokusunu, her eyi unutuverdi. Btn fkeleri, kavgalar, yl on iki ay ask grd suratlar. Bugn her ey gene bir gzellik, bir mutluluktu. Ama iinde bir boluk vard gene de, mutluluu engelleyen, iinde gittike kendini duyuran, onu acktran, byyen bir boluk. Unuttuu, imdi anmsarsa ona dnyay balayacak, anmsaynca onu sevinten deliye dndrecek bir ey, bir ey vard. Kalkt, eve yeni gelmi bir kedi gibiydi, nce baheyi tek tek, her dala, her iee, her aa kovuuna, her tan altna bakarak aratrarak dolat, sonra eve girdi, eski am bardaklar, eski tezgahlar, yklkler, dolaplar, nakl sandklar, keten dokumalar, krklar, tahta dibekler, kahve deirmenleri, parekete-ler, ku alar, faklar, tuzaklar, evi dolatka ii alyor, her teberide bir an, bir mutluluk buluyordu. Bir kedi gibi koklu-yordu evdeki her eyi, bir doyumsuzlukla, unutmulukla, kayp giden, byyen bir bolukla dokunuyordu her eye... Kede, suyunu durmadan imento keye szdran ii d yeil srl kp, onun yannda krmz srl testiler, anaklar, sepetler, st ste, yn yn oraya buraya atlm sandalya, masa, tezgah, tekne krklar, bir saban demiri, bir balta, bir yeldeirmeni dilisi, elik, paslanm bilyeler, sr sepet teberi, koskocaman bakr kazanlar... Bu kazanlarda eskiden bulgur, amar kayna-tlrm. Btn evi leye kadar arad, didik didik etti. Ne ana, ne bykana, ve de kk abla, kimse onunla uramyor, kimse ona bakmyordu. Salihin evde, bahede, mahallede her eye burnunu sokmasna alktlar. Onun evi byle tepeden trnaa didik didik etmesi olaand. Byk kazanlardan birisinin kapan aar amaz, elindeki kalayl bakr kapakla kalakald, az kurudu, gzleri fal ta gibi ald. Kazann iinde onun eski oyuncaklar st ste, karma-kar ylmlar, toz iinde yle durup duruyorlard. Birden d. Elindeki kapak buza kesti. Kapa kazann stne usulca kapatt. Anmsamaktan korkarak, anmsamasn uzaklara uzaklara iterek yen, donan, ok m, uyumu, krgn, unutmu, 68 ui/ yrekli bir eyleri anmsyor, o katka da anlarn her biri bir yerden kafasna yorlard. Kapa bir daha at kapad, at kapad. Anlar, gnler geceler gelip gelip geiyorlard gzlerinin nnden. Btn le sonunu bakr byk kara kazann yresinde dolanarak, kapan ap kapatarak geirdi. Elini uzatyor, bir oyuncaa dokundurmak istiyor, dokundurmak iin can atyor, elini yaklatryor, yaklatryor, sonra birden, kzl kordan e-kermi gibi, elini, kzgn demire demi gibi srayarak ekiyordu. Herhangi bir oyuncaa dokununca... Sonunda gzlerini kapatp tekmil oyuncaklara dokundu, kazann altn stne getirerek, gzleri kapal, el yordamyla kazandaki her oyuncaa uzun uzun dokundu, hibir ey olmad. Ne elleri yand, ne de yrei yerinden kopup durdu.

Gene gzleri kapal oyuncaklar kazandan teker teker alp, stelik de her birisini okayarak, okamann nne geemeye-rek, ellerine sz dinletemeyerek bir uvala doldurdu. Bir at geldi ellerine, arkasndan bir oyuncak at daha, arkasndan daha iri bir at... ri at ald, gsne bastrd. Aysnn yumuack tylerine parmaklar gmld, tavan, maymunu, itfaiye arabasn, tank, mitralyozu, otomobilleri hepsini uvala doldurdu. Eli bir kamyona demi, hemen onu brakm, baka bir oyunca alm uvala koymutu. Teker teker koca kazandan btn oyuncaklar uvala boaltt, kamyonlar kazann dibinde kald. Onlara bir trl dokunamyor-du. Sonra kendi kendini yreklendirdi, geride ka kamyon, ka oyuncak kalmsa abuk abuk onlar da ald uvala att, uvaln azn balad. inde boluk, ac anlar, mutsuzluklar, meler, gzle grlr, elle tutulur bir sevince dnm. Salih kendi kendine eski trkler sylemeye balamt. uval srtna, mart sepetini eline alm kapdan karken: "Dur," dedi anas, "nereye byle?" "Denize." "Dur, yemei yemeden bir yere gidemezsin. Baksana haline, bir deri bir kemik kalmsn." "Olur," dedi Salih, "yerim." 69 Sevindi, srtndaki uval indirdi, duvarn dibine koydu, marty da yanna. "Hem de nasl yerim, bir acmdan lyorum, bir acmdan. Ne yaptn ki?" Sofraya geti. "imdi grrsn." Tencerenin kapan at, mis gibi bir koku yayld ortala. nne konmu, burcu burcu kokarak tten orbay hem kaklyor, hem de arada bir martsna gz atyor, derin bir mutlulua, sevince gmlm, yz aydnlanarak glyordu. Bykana da gzlerini ona dikmiti, o gldke bykana kuduruyordu. kide birde de kalkmaya, kalkp, o pis ocuu byle sevindiren martnn boynunu koparmaya davranyor, kalkmken, nedense yerine gerisin geri homurdanarak oturuyordu. Salih onu unutmu gitmi, bir kere olsun dnp ona bakmamt. Bunu gzden karmayan bykana ayrca buna da deli olmutu. yle kalkp, buradan, tezgahtan frlayp kapt gibi kuu, boynunu... Ondan nce martya Salih yetimez miydi, martya o daha yakn deil miydi? Daha nce martya yetiip, daha o elini bile uzatmadan, bu koca ahmak gzl olan martsn kapp evden gidemez miydi? Bir gece, evden el ayak ekildikten sonra, yavaa... Yava, yava, usul usul, usulca... Varp, oooh ne gzel, o pis kuun boynunu koparvermek. Ahmak olan da sabahleyin uyannca... Oooh, ne gzel alard. "Gl gl," diye bard bykana. "Gl gl sen, ahmak bayku gzl yarasa sen gl. Koparacam." Disiz enesini skt, kemikleri atrdad. "Koparacam boynunu." Salihin kak elinde kalakalmt. Bykana kendini ele verdiinden dolay zgnd. Gld kendi kendine. Salihe, kua, anaya, ablaya teker teker bakp glyordu. Ana Salihe yaklat, azn kulana dayad: "Sana deil, sana deil, sen i orban. O kendi kendine konuuyor. Sabahtan akamlara kadar kendi kendine kurup yle konuur o." Salih yeniden kan orbaya daldrd ya, o az nceki sevinci, mutluluu umu gitmi, yerine bir ac, korku, endie gelmi reklenmiti. 70 Dkkanlar kasabann ana caddesine dizilmilerdi. Sanki btn kasaba uzun bir tek aryd. ki cami, bir kk alan, sonra deniz, mendirek bu uzun ar kendi bana bir kasaba grnts versin diye yaplmlard. Bu grntye, arnn uzants olaraktan, yksek yarlarla evrili yakndaki dik Ocakl ada ekleniyordu. Adann stndeki kale yknts, tam ortada kocaman bo gzleri, azyla bir byk eski zaman maskna benziyordu. Kargalar, martlar, srcklar yn yn konuyorlard bu maska, salarn, gzlerini, azn, o plak ban tal-yorlard. Frtnal gnlerde adann altndaki byk kara maaray aarak kpkl dalgalar, kale ykntsnn ilk duvarlarna kadar kyorlard, salarak. Kasabaya bir girerken grlyordu bu heybetli mask, adann tepesine km, bir de te yandan karken, daha yakndan... Bu kk adann stnde zeytin aalar vardr. Yaban tavanlar da yaar bu avu kadar yerde, nereden gelmilerse. Bir de kasabal koyunlarn, keilerini de buraya brakrlar kimi zaman. Mask, aydnlk, iri iri alm gzleri azyla Karadenize bakar. Karadenizin bu kyya yakn adasna oturmu bir dev bekidir. Karanlk, yamurlu gecelerde gren fener mask aydnlatnca, kale yknts canl, dev bir insan bana benzer, btn heybetiyle u anda denizden yekinmi, stnden sular akarak kalkan.

Kasabann ocuklar, yallar bu adada, adann derin maaralarnda, denizin gmbrtsnde hep kocaman canavarlar dlerler, hele ksa, hele dalgalar apak adalar, yarlar boyunca ykseliyorsa, ta tepelerde kaynayp, savrularak dklyorlar-sa, dnyann ilk kurulduu gnk canavarlar anmsamamak, 71 gene scack yataklarda denizlerin uzaklarndan kp gelen yalm gzl, yalm fkrtan yedi mercan boynuzlu canavarlar korkuyla dlememek, dleyip korkudan yatakta bzlp bir topack olmamak olanakszdr. Canavarlar dndren bir sabaht. Gk boz, kasabann stne kp abanm bulutlarla kaplyd. Sert bir kuzey yeli esiyor, dalgalar adalarn en sivrisine kadar fkryorlard. Burada kayalara gmbrtyle arpan dalgalar savruluyor, fkryorlard. Salih erkenden uyanm, bugn ne yapacan, nereye gideceini bilemeden dolayordu. Belki smail Ustaya gidecek, orada, eski yerinde hanmellerinin dibinde, ha-nmellerinin, yanm, suda czrdayan demirin, kz olmu k-vlcmlanan kmrn kokusunu zlemle cierine ekecek, ya da marangoza gidip am aacnn o esrikletiren reine kokusu arasnda tahtalarn ortasnda canlanan kara glleri seyredecekti. Limana bakt, orada hibir balk teknesi yoktu. Deniz bombotu. Bugn balklar ok erkenden bala kmlar, demek ki havaya yakalanp bir adann koyuna snmlard. Temel Reis kim bilir imdi, bu minare boyu dalgalara nasl kpryor, nasl svyor, nasl dvyordu onlarla. Tuhaf adam, dalgalar ne bilir senin onlarla konutuunu? Salih gamzesi ukurlaarak gld. Deli adam Temel Reis, dedi iinden. Tpk bir ocuk gibi Temel Reis. Elleri cebinde, yar uykulu, alan geti, alandaki emeye yle bir gz att, bir kyl, ok yal, pantolonu da ddk gibi, ne eilmi, baltas da omuzunda aa doru yryordu. O da ellerini ceplerine sokmutu. Salih, bu yal ya, elleri ok m olacak, diye dnd. ary bir iki kere byle elleri cebinde gitti geldi. Yresinde ilgin hibir ey grmyordu. Her ey alt gibiydi. Ne yeni bir yz, ne yeni bir devinme. Yarlarn, uurumlarn altndaki denizin gmbrdemesi de bir all-mlkt. Kasabann evleri yarlarn stne epeevre tnemilerdi. Salih bu tneyen evlere bakmay da seviyordu ya, o kadar deil. Orada yle kprtsz durup duruyorlard. Koskocaman bir otomobil ary hzla ikiye biti. Dkkanlara, incecik kaldrmdaki insanlarn stlerine balarna amurlar sratt. Ne Salih, ne de kimse, bu doru bir eymi gibi oto-. 72 mobile svmediler. Temel Reis olsayd imdi, bu geip giden stanbullu otomobili ne kalaylard anam, ne kalaylard. Metin geti nnden, hzl hzl mahalleye gidiyordu. Salih, Metini grnce sevindi, hemence de uzaklardan arkasna takld. Bu Metin var ya, bu Metin abi, Sarihlerin kap komusudur. Eskiden Metin abinin de anas, kz kardeleri, tpk Salihler gibi, akldakl tezgahta bez dokurlard. imdi onun anas da, kz kardeleri de bir hanm oldular ki, ellerini lktan soua vurmuyor, yan gelip yatyorlar. Neden byle oldular, bir kere Allah yr ya kulum demesin, Allah eskiden Metin abiye hi yr ya kulum demedi. Bana gelmedik bela kalmad. Metin abi de kendisine, belalardan bela been aryordu. Nerede bir bela varsa Metin abi de orada. Sonra ne oldu, bu balk Metin abi, ne kadar ba belada olursa olsun ok balk tutard. Metin abi bu Karadeniz kylarnda birinci oltacyd. Metin abi sarndr. Gzleri deniz maviidir. Sar byklar uzundur, sivridir. Altn gibi prldar. Metin abi byklarn parlatmak iin ok ya srer byklarna. Ne yadr srd bir o bilir, bir de Salihin by-kanas. Bykanas der ki, Metinin byklarna bakn byklarna, dudaklarnn stnde sanki bir ift mum yanyor, yle parlak, kvlcml. Kim yapt onun byklarn byle, kim? Kim yapacak, bykananm dnyada hi kimsenin bilmedii merhemleri. Bykana bu byk gizini kendisiyle birlikte mezara gtrecek. Sabahlardan akamlara kadar, kimseye, gizimi kimseye sylemeyeceim de sylemeyeceim, diye yrtnp duruyor. "Var syleme," diyenlere de, aman Allah, ayor azn yumuyor gzn. "ekemiyorsunuz, ekemiyorsunuz," diye baryor. "Metinin byklarn, benim hnerimi ekemiyorsunuz. Kskanlktan ortanzdan at diye atlayp iki para olacaksnz, on para. atlayn da patlayn hnerimi kimseciklere retmeyeceim. Mezarma mezarma alp gtreceim byk gizimi." Gtrecek, gtrecek, ne yazk, Salih daha byyp byklar yeermeden o lecek. O lecek de Salihin Metin abi gibi byklar olmayacak. Ne yazk. Salih de sarn, gzleri de tpk onun gzlerine benziyor. Yazk, neden byklar benzemesin. Aaah u cad, u bykana aaah! Anas hep durmadan 73 syler, fkelenir syler, yatar syler, kalkar syler, bu kar lmeyecek, ah lmeyecek, der. Bin yl yaayacak, dnyaya kazk akacak, benim de bamda mr trps, lnceye kadar ekeceim. Kt kaderim, kem talihim, aaah, lmeyecek, der. Salih de her zaman anasnn bu szlerine sevinir. lmesin de Salihin byklar ona yetisin. Metine verdii byk merheminden Salihe de verir miydi acaba? Belki de vermezdi. Yedi kat yabancya verirdi de zbez torununa bir zrnk bile vermezdi. O, ite byle lanet, sert, iflahsz bir cadyd. Anasna, babasna, btn eve kan kusturuyordu, kan. Kk sktryordu. Kundurasnn arkasn kesmiti, ylece kundurasn ayana geirir, yan yan basarak yrr Metin abi. Bir keresinde Salih tam bir hafta Metin abi gibi yrmeye alt. Urat etti Metin abi gibi bir trl tutturamad da vazgeti. Demek ki ancak bykler byle yryebiliyorlar. Salih byynce ite byle, tam Metin abi gibi yryecekti. Ne var yani, ite ayakkabn yle yan basacaksn, dizini bir iyice krarak, bir ho sallanacaksn, denizde kayk gibi. Bir de Metin abi

omuzuna krmz bir mendil atard hep, mendilin bir ucu yreinin stnde, bir ucu da krekkemiinin... Lacivert izgili pantolonu, izgili ak yakal gmlei, yan yatm, altndan kan sar, tam alnnn ortasna dklm kvrck kakl, ucu kalarnn arasna kadar inmi, stnde yana kayklm kasketi, kasketinin gnelii havaya kalkmt. Giydii kara Laz yeleiyle Metin bu kasabann en kabadays, en yakklsyd. Metin var ya, ifte de tabanca kullanrd, nah bu kadar, bu kadar... Metinler ok fkaralard eskiden. Anas hem akldakta bez dokur, hem de nak ilerdi, ne yapsn fkara, hi balklktan zengin olmu, karnn doyurmu var mdr? Temel Reis de, teki balklar da sylerler bunu. Bal tutan hibir zaman iflah olmam. Neden, nk balk tutan can alcdr. Can alc nedir, yaamna son verendir bir canlnn... Ha balk olmu, ha ku, ha karnca, ha insan. Balk satan iflah olmu da... Bakm, hi zengin balk var m? Hangi balknn knda don var, hangi balknn ocanda doru drst bir tencere kaynar, hangi balknn oluu ocuu onmu... 74 te Metin bir gn baktk arnn ortasna dm baryor: "Hara mezat, hara mezat, teknemi, alarm satyorum, hara mezat..." Metinin teknesi kz gibiydi. Kim almaz o fiyata o tekneyi, o alar, belki iki yz, yz kula. Bir de mavi alar ki mavi derim sana. Hemencecik satverdi orada. Herkes at, bunca yln balks Metin delirmi miydi, ne yapacakt imdi? Elbet bir bildii vardr, dedi kimisi. Kimisi de ne bildii olacak, bu balklar zaten serseri olurlar, dedi. Aptallar. Oysaki Metin abi biliyordu iini, kafasna koymutu, artk balk canna kymayacak, ondan sonra da iflah olacakt. Neden balk satanlar iin urasn hep, deli mi o? O da baka i yapacak. Bundan sonra Metini uzun bir sre kasabada gren olmad. Bir dedikodu yrd Metin stne, fkaray tefe koyup aldlar. Bu kasaba ok dedikoducudur. Dedikoduda bu kasabann stne daha yoktu u Trkiye Cumhuriyetinde. Hi sormayn, Metin stne yle bir dedikodu yrd ki, bir tanesi iin bile Metini lm cezasna arptrrlar. Oysaki hepsi yalan, hepsi... Salih Metinin nerede olduunu, ne i yaptn biliyordu. Duvarn dibinde, geceleyin, baka, Laz azyla konuan adamlarla konuurken Metin, Salih onu itin arkasndan gizlice dinliyordu. Salih her eyi, her eyi biliyordu. Biliyordu ya, kimseye syler miydi hi, babasna bile, Temel Reise, smail Ustaya, Mustafa eniteye bile sylemezdi. Metin kaaklk yapyordu. Buradan geceleri Laz takalaryla gizlice, ksz denizi sessizce geip karya, Bulgaristana gidiyordu o adamlarla. Baz geceler sessizce hi t karmadan geliyorlar, gene sessizce, itin stnden ap t karmadan gidiyorlard. Bir gn de, gndz gzyle grmt onlar. Onlarn kim olduklarn kimse bilmiyordu ki, Salih onlar seslerinden tand, bunlar ok uzun boylu, zayflktan derileri sarkm, alnlar, boyunlar uzam, ok sar, krk iinde solgun insanlard. Gaga burunluydu hepsi de... Salih iinden, oturmular ay iiyorlar burada, dnyorlar ki, onlar kimse tanmyor, oysaki var, var sizi tanyan kurnazlar, domuzcuklar. Yok mu? Grrdnz siz iin iinde Metin abi olmasa, grrdnz, kurnazlar, domuzcuklar, diye geiriyordu. 75 Silah karyor, milyon kazanyormu Metin abi. ok para... Metin abi balkyken kl byle deildi. Sonra edindi bu kl Metin Bey abi. Metin abi ok gzel, trl trl giyinmeye balad. Kravat bile takt, kocaman, renk renk. Sonra Metin abi sa bile brakt, kzlar gibi uzun, modaym, ne gzel, deil mi, ha? Sigara da, Amerikan sigaras da karyormu. ok dedikodu yapyorlar, varsn karsn, Metinin ne zarar var kasabaya, olsa olsa faydas olur. yle ak elli bir insan oldu ki Metin, lm karsndaki insanlarn hep elleri ak olur. Metin bir gece de Bulgaristandan buraya gelirken Laz takalaryla belki be kere lmle burun buruna geliyor. lm korkusu insanlar iyi insan yapar. u kasabada Metinden daha eli ak, daha yiit, daha scak, daha canl hibir kimse yok. Azck da gsterii ya, ne yapsn onun da huyu yle, her gzelin bir kusuru olur, Meti-ninki de... Demek ki bylesi adamlar da byle birazck gsterii oluyorlar. Metin var ya, Metin kere de yaraland. Hem de nasl bir yaralanma, keresinde de lmlerden dnd. U keresinde de Salihin bykanasnm merhemleri kurtard Metini. Metin var ya, ne zaman kasabaya gelse, hibir yere uramadan gelir doru bykanasma, ona da her geliinde, elini ptkten sonra ykte hafif pahada ar armaanlar verir. O mendebur, yz glmez bykanann da yz bir gler, bir gler. Metin de aar buna, herkesler de... nsann ok ok bir eyleri olacak da o mendebur bykanaya armaanlar verecek. Ah ki ah, ah ki Salihin hibir eysi yok... Hibir eysi. Nesi var, gerekten Salihin nesi var? Vay be! Kulardan daha yalnz, daha kimsesizdi Salih. O karabataktan da kimsesizdi. Denizin kysnda yryordu ki, karabataklardan birisi srden ayrlp kyya doru yzmeye balad. Salih karabataklar seyreylemiti, onlarn huylarn biliyordu. Karabataklar yzerlerken arada da batarlar denize, sonra da geri karlar. Bu kyya yzen karabatak hi batmyordu. Geldi geldi kyya, kumlarn stne kt. Pt pt biraz yrd kumlarn stnde, sonra da ok uzun boynunu, gzel biimli ban uzatp yreye bir iki kere bakn-dktan sonra oraya kumlarn stne yatverdi, yumuack, kendinden gemi gibi. Salih ona doru yrd, yaralanmsa alp yarasn sarmak iin. Ku Salihi grnce daha uzaklardan yatt76 & yerden hemencecik kalkt, kendini denize dar att, yzerek uzaklat. Salih, demek, diye dnd, demek hastalanmam karabatak. Az nce, ikindist kasabann mark, uzun sal delikanllar bir kaya binmiler, limanda

mendirekten bu yana ne canl grmlerse kurunlamlard da... Salih karabata rkttn anlaynca baya zld. Kyy yrd geti, kayala vard, ardn dnd bakt ki karabatak gene kyya yzp geliyor. Geldi geldi, gene kumlara kt, gene azck pt pt yryp kumlara yatt. Bu sefer de teden bir olan ocuu kt. Ha bire eilip eilip denizi talyordu. Karabata grmyordu. Karabatak onu grd gene denize vurdu. ocuk da geti gitti. ocuk geince karabatak gene geldi kuma yatt. Gn ba-tncaya kadar orada yle kald, Salih de gzlerini ondan ayramad. Bu ku hastayd. Yapayalnzd yaralaryla, hastalyla, yapayalnz, yapayalnzd fkara. te byle kumlarn ortasnda yalnz, tek bana, umarsz, kimsiz kimsesiz kalakalmt. te bu kimsesizlere, az var da dili yok gariplere akl olan, yrei, acmas, sevgisi olan insanlarn yardm etmeleri gerekmez miydi? stelik de, bu kadarck, kck kulara yardm edeceklerine onlar vuruyorlar, ldryorlar insanlar. Salih alayacakt nerdeyse kularn yalnzlklarna, hallerine. Birden alamaktan vazgeti. Erkek dediin sulu gzl olmamal. stelik de hibir ie yaramaz kck bir deniz kuu iin alamak... Ama uzun boynunun alt ne kadar da ak. Kuruni srt, ak gs ne de gzel, yry pt pt, kumlarn stnde. Gene de alamak istiyordu. Bir el boazna yapm skyordu. Salih alamad ya o gece de uyuyamad, uzun sre kumlarn stne yatp kalm kuu dledi. Sabahleyin erkenden kalkt kyya indi ki, ku yerinde yok. Arad tarad kuun yatt yerin izini buldu. Bir el kadar bir ukurluk brakmt kumda. Ayaklar da kyy nak-lamt. u dnyada kular kadar yalnz, umarsz hibir yaratk yoktu, hele yaralandklar, hele bir yerleri ard zaman. Kularn da hibir kimsecikleri yok, Salihin de... Bir seferinde Metin abiler tane takay azna kadar silahla doldurmular, bir de viskiyle, sigarayla... Bir deeee... te teki dman kaaklar sanmlar bunlar denizin ortasnda. Bir de tipi, frtna varm ki, takalardan bir tanesi hemen batm 77 kayalara arpp. Bunlar kurunlar biribirlerine skmlar. Karadeniz yaan kara, dalgalara, orman gibi, deliren tipiye kar-yormu ki stlerine kurun yayormu. Metin abiler ok skmlar, bir de bakmlar ki lecekler... Metin abi ite o zaman, ocuklar demi, bindirelim tekneyi unlarn stne, gzlerini kapayp, ya Allah etmi kendi takalarn, bunlarn motorlar yz, drt yz beygirlik... Metin bundan sonra atrrr diye bir ses duyuyor, sonra, sonra, sonrasn Allah bilir artk. Metin abiler teknelerini batrdklar dmanlarn denizden topluyorlar ya, sudan karr karmaz iki tanesi orackta oluveriyor. Geriye be tanesi kalyor. Onlara da scak ay, kanyak iirip, yaralarn sarp kurtaryorlar. lleri de denize orackta atyorlar. Ne yapsnlar, balarna bela m alsnlar. Bu lleri gren polis sormaz m, nerden buldunuz bu lleri, diye. yisi mi deniz alsn gtrsn. Metin abi, o sarn, en gencini iyi tanyordu, hem de seviyordu. Denize atarken lsn yrei bir szlam ki... te Metin abi burada ar yaralanyor. Hem de kurunla yerinden. Metin abiyi doktora, hastaneye gtremiyorlar. Doktor, Hkmet sormaz m ona, nerede yaralandn, diye. Sorar, hi sormaz m? Onun iin de bykanann merhemleri gelsin imdada. Doktorun alt ayda ancak dzeltebilecei yaralar bykanann merhemleri on be gnde saaltyor. Metin abi iki kere daha yaraland. Belki be kere ama, Salih yalnz n biliyor. Peki, Salih btn bunlar nereden duydu? Nereden duyacak, o sakland itin dibindeki aacn kknden duydu. Burada, Salih itin aralndan, isterse kapkaranlk olsun, herkesi grrd de kimsecikler onu bu aacn kovuunda gremezler bulamazlard. ok sabahlar anas onu bu aacn kknde uyumu bulup tekmelerle uyandrrd. Bir de svyor, beddua ediyordu ki... En ok da Salihin zoruna, "Bu ocuu douracama ta doursaydm," sz gidiyordu. Oysaki ne vard ki bunda. Salih salt orada, karanla oturmu sigara ien, fsl fsl konuan adamlar gzlyor, onlarn para hesaplarna, savalarna, biribirleriyle kavga edilerine, lmelerine ldrmelerine katlyor, mestolup oraca kvrlp uyuyordu. Ne vard bunda? Salih de uyumay istemezdi, kim isterdi ki byle gzel gzel dinlerken, onlarla birlikte denizlerde yaarken, candarma botlarndan 78 kaarken, candarmayla arprken kim uyumak isterdi. te lanet uyku, en olmadk yerde, en heyecanl savata, tartmada ar bir su gibi ykseliyor, ykseliyor Salihi iine alyordu. Ne vard bunda, ne vard bu kadar fkelenecek? Anas hibir zaman Salihin burada, bu aacn kknde niin uyuduunu bilmiyordu. Bir bilseydi ki... O adamlar, Metin abinin arkadalar neler, ne ak sak eyler de anlatyorlard ki... Kzlarn memeleri, baka yerleri, ak seik, vallahi, apak, hi utanmadan... Sonra Metin abi bir sra ortadan yitti gitti. Salih onu, arkadalarn gecelerce o kovuun iinde ok bekledi. imdi artk usta, kurnaz olmutu, yataa soyunmadan giriyor, uyumuyor, evdekiler horuldamaya baladlar m, yavaack kapdan darya aacn kkne kayveriyordu. Amma velakin, imdi Metin abi de yoktu, arkadalar da... Salih zlem iindeydi. Bir gn, gecenin iinden, denizin oralardan, tepelerden glgeler dkld Metinlerin evlerinin avlusuna. Salih bir, iki, diye gelenleri sayd, sonra da ard sayy vazgeti. Adamlar karanln stnden yryorlard. Yoksa insanolu bu kadar sessiz, bu kadar yumuak, ayaklar pamuk stndeymie-sine yryemez. Bunlar ku gibi yryorlard ite. Yryorlar, usulcack itten atlyorlar, avlu duvarnn dibine iki ayaklar stnde yaylanarak meliyorlard. melir melmez de ceplerinden tabakalarn karp bir sigara yakyorlar, ylecene susuyorlard. Bir sre sustular bylece, melmi, iki ayaklarnn stnde yaylandlar. Salih onlar telgraf direklerinin stne sra sra dizilmi kulara benzetti. Salih hibir zaman anmsayamad ya, bir gece, bir batan bir baa telgraf direklerine

sralanm, gecede kular grmt. ki direk, be, on direk aras deil, telgraf telleri ne kadar zyorsa kular o kadar uzun svanmlard tellere. Peki, Salih bu kularn srck olduklarn nereden biliyordu bu kapkaranlk gece iinde? Niye bilmesin, hangi ku geceye byle kapkara yapabilir, bir de kular vcr vcr durmadan tyorlard, gecede bile. Salihtir bu, srck sesini de bilmezse, yuf olsun ervahna. Hay Salih hay! Sralanm adamlardan bir tanesi ayaklarnn stnde birka kere yaylandktan sonra konumaya balad. Adam Trke 79 konuuyordu ya, Salih, o kadar kulan veriyor, kulak kesiliyordu da gene bir tek szck anlayamyordu adamn konumasndan. ok abuk konuuyordu adam, sigarann birini yakp birini sndryordu. teki adamlar da konutular. Konumalar, sesleri sonsuz bir fkeydi. Salih onlarn da konumalarndan bir ey anlayamyordu. abuk abuk, arkalarndan atl ge-liyormuasna konuuyorlard. Sonra, yanlarndan birer tabanca kardlar. Tabancalar karanlkta bile donuk donuk parlad. Hep birden tabancalarn nlerine koydular, bir eski zaman duas okur gibi uzun mrldandlar. Sonra birden ayaa frladlar. Ayakta bir sndler durdular, yeniden meldiler, durdular, yeniden meldiler, yaylandlar. Az sonra hop gene kalktlar. Salih saymay akl edemedi, bylece bir sre kalktlar kalktlar oturdular. Avlunun ortasnda bir Karadeniz horonu oynar gibiydiler. Adamlarn hepsi de tepeden trnaa kara giyinmitiler. Gene oturdular. Salih bundan sonrasn bilemiyor. Horozlar terken uyand. Souktan yp kaskat kesilmi, glkle ayaa kalkt. Birden adamlar anmsad, Metinlerin avlusuna bakt, avluda kimsecikler yoktu. Denizde, uzakta bir k ipile-yip douya gidiyordu. Sonra yarlarn arasndan bir k ipiltisi daha kt. Ardndan bir daha, bir daha... Fenerin alt yanndan, keskin kayalklarn altndan ard ardna klar kyordu denize ipileyen. Iklar yardan denize kyorlar hzla, arkas arkasna denize ipileyerek, ipe dizilmi kk yldzlar gibi telere telere kayyorlard. Salihin yrei grp grp atyordu. Gzlerini karanlk, durgun, dingin denize dikmi, kayaln altndan durmadan denize salan klara bakyordu. Orada, nereden gelmiti buraya, Metinlerin avlusunda atrdayan kemikleriyle kaskat durmu. Deniz yumuak, bir st mavisinde aklam, daha da bymt. stndeki uzun k dizisi sonuna kadar uzanyordu. Hooop, ipiltiler, ar kanatlar gibi sonsuz bir vzltda titretiler, titreim hzland, hooop, birden de snverdi. Deniz alm da, denizin dibine girivermiler gibi. Salih oradan, avludan, bu yarn bana ne zaman gelmiti, elleri yanlarna dt. Korkuya da kapld. "Vah, vah, vaaah Metini ldrecekler." 80 "Vah, vah, vaah Metini ldrecekler, vaaah..." "ldrdler." "Metin ne yapt onlara?" "Onlar m, onlar m Metinle baa kacaklar, hi de..." "Metinde ifte tabanca var." "Aacn altnda durur." "Tabancasyla oynar." "Bir de mitralyoz alm." "akldakl tezgahlar elektrikle iler. Metin tane anasna, tane kz kardeine, tane..." "Metin kundurasnn topuuna basa basa yrr." "Metin vapur alacak. Telli pullu donatacak. Bir k, iki k, bin k, binbir k, ardna takacak Metin abi, srkleyecek klar denizin stnden..." "Nereye, nereye, nereye, hey nereye?" "Kim patlatt bu tfei bu sabahn alacasnda?" "Onmayaslar, zevalsiz rdekeri vuruyorlar uykularnda..." "Metin geliyor, Metin." Dalarn kuytusunda bir aydnlk dalyor usul usul, denizin, bulutlarn kuytusundan. Denizin stne tm kar yam. Denizin st karla rtlm, apak. Denizin stne donuk bir apak mart yam. "Metini vuracaklar Metini!" "Metin bir, onlar bin kii." Eli ak Metinin, eskiden Metin denizden gelince btn mahallenin oca czrdard, her ev, her ev balk piirirdi. Mahallenin havas duman olurdu, deniz kokulu balk duman, insan alktan deliye dndren, daha kzlerin stndeyken... ocuklar ala hi dayanamazlar, hele kzn stnde tterek czrdayan, yanm balk ya kokusuna, taze yanm deniz kokusuna hi dayanamazlar, kzlerin stnden kaptklar gibi yar pimi bir bal, bartlar grltler, kfrler arasndan ko-arak giderler fenerin ardna, yarlarn bana otururlar, hazrlkldrlar, koltuklarndan ekmeklerini karp, aadaki ulu denize kar, ar ar ineyerek, tadn kara kara, dudakla-r eneleri yaa, kla bulam yerler. 81

Hele baharsa, ortalkta mis gibi deniz kokan lk bir hava varsa, hele mahalleli ocaklar avlulara yakp, ocaklar tepeleme kz olana kadar balarnda beklemilerse, ocaklar l l kzle doldurmularsa, hele hemen o anda da Metin elinde evalelerle denizden pantolonunun paalarn savura savura dnmse, "Heeey uaklar, ha bereket de bereket, Allah yle bir balk verdi ki, mahalleye deil, btn kasabaya yeter," diye n n eden narasn patlatmsa, hastann sayrnn, ktrmn, mutsuzun bile deme keyfine o zaman. "Aaah, Metin aaah!" "ldrmlerse..." "Yazk olacak yiide..." Metin ne zaman girse mahalleye, mahallelinin yz gler. Herkese, en yalsndan en gencine, en ocuuna kadar Metin herkese bir ey getirir, ulatrr. Bir kiiyi de unutsun, ayr gayr etsin, olacak i mi? Metin dmann bile dnr. O da kimsenin eline bakmasn ister. Bu mahalleye var ya, kasabann tm teki mahallelileri gptayla bakarlar. Metin yetirebilse onlara da balk verecek ya, bir koca kasabaya, bir kk kayyla nasl balk yetirsin Metin? Bu mahalle mi, Allah kahretsin de yerin dibine bir iyice geirsin bu mahalleyi... Metin gideli bu mahallenin yz glmez oldu be. Tekmil mahalle l km eve dnd. Geen gn diyordu ki Salihin ninesi, o cad, Metin gelsin de onun yarasn iyi edivereyim, diyordu. Ne biliyor Metinin yaralandn? Metine sabahtan akama kadar kurun skmyorlar ya, her gn, her gn yaralansn. om azllar. u koskoca mahalleden birisi varp da, aradan bunca ay geti, Metinin anasna, bacm naslsnz, haliniz dirliiniz nice, bir eksiiniz var m, diye sormad. Bunlarn yerlerinde Metin abi olsayd, paralanrd vallahi, hem de resmen paralanrd. Bak bu mahalle insanlktan anlamaz, kadir kymet bilmez. Ulan, bunca zamandr Metin balkl brakt da ey, ne o, bir ey oldu da, sonra da yitti gitti de, bakn urada deniz koskocaman uzanm yatyor da, ii de balk kaynyor da, o gn bugndr hibirimizin kursana balk girdi mi? nsan bir kere olsun Metini sorar, u adam ld m kald m, diye... 82 Sabahtan akama kadar, ak, ak, ak, btn mahallede a-kltdan durulmaz. Ellerine de bir eycikler gese, o stanbullu maeaza var ya, bunlara bezleri dokutur dokutur, sonra da ellerine verir be kuru... Avularna bakar kalrlar. Bu mahalleden bir tek adama benzer adam kt, o da Metin abi. O Laz balky ileyip--- Nasl da alyordu Laz balk, kasklarn tuta tuta. Kasklarn tutmu, yumulmu, avularna dolmu kan da parmaklarnn arasndan fkryor. "Aaah Metin aah, lmeyip de bir daha, bir daha, o da bir saniye, yalnz bir saniye u mahalleye bir grnsen, aaah yavrum Metin. u dnyadan muradm alr gzm ak gitmezdim." Alay ediyorlar onunla. Cmertliini, iyiliklerini unutmular, stne stlk bir de ocukla alay ediyorlar. Aaah, insanlar aaah, hem de cmertlii iyiliiyle alay ediyorlar. Ocakl adann arkasndaki kapkara, derin, geni azl, eski maara ald kapand. Metin gzel ak bir yelkenliyle szld kt, ald, telerde, denizde, ortasnda... "Keski," dedi Salih. "nallah o fkeli adamlar onu ldrmemilerdir. Ne iyi olurdu Metin abi sa olsayd." fkeli adamlardan korkmutu. Gene de her gece aacn kovuuna snp onlar bekliyordu. Bir gn gene geldiler, ayaklar stnde yaylanarak Metinlerin avlusuna meldiler. Ortalk bahar kokuyordu. Hava lmanlkt, dalga dalga iek kokular iniyordu dalardan. melmi adamlar burun deliklerini geni amlar, yzlerini havaya kaldrmlard. Su ien bir ku gibi bazan azlarn ap yzlerini ge kaldryorlar, baz da biteviye fsl fsl konuuyorlard. Salih gene uyudu. Gene horozlar terken uyanp fenerin ardndan kayalklara kotu, uurumdan byk denize bakt. Uurum altndaki ince kyda kr at grd. At ynn denize dnm, ban havaya kaldrm, uzatm, denizin telerine kiniyordu. Salih bu at biliyordu. Birden o kara adamlar uurumdan aa teker teker atladlar. At aralarnda kald. Ak bir imek gibi akyordu gecede arada bir de. Martlar, ak kvlcmlar gibi atn yresinde savru-luyorlard. At durmadan tekmeler savuruyor, karanla, adamlara, incecik kyda kendi yresinde, kumlarn stnde dn83 yordu. Adamlar teker teker kap uurumun stnde bir dzlkte bulutular, oraya geni bir halka yaparak meldiler, gene fsldamaya baladlar. Aada at bir kere daha ak bir imek gibi akt, onunla birlikte lk la yzlerce mart da ge kadar savruldular, karanl aydnlatarak, sonra hep birden sndler, yittiler gittiler. Onlar gidince de kara giyitli adamlar meldikleri kayalktan yekindiler, usulcana, yorgun, kyya indiler, kydan teker teker birer kaya binip ayrldlar. Tekneler her biri bir yldz gibi denizin telerine kadar dizildiler. Salih durmadan sayyordu, bir k, iki k, k... leye doru yamur balad. Btn mahalle keten, pamuk, toprak kokusuyla koktu. Yamur ncesi havada kavaklar pamuk-lam gibi kck pamuk paralan uuuyordu btn gklerde. Mahallede herkesin yz soluktu. Btn yallar da romatizmalyd. Nasl olacakt ya, burada insanlar yl on iki ay pamuk tozu yutarlar, yl on iki ay evlerin karanlk kelerinde akldakl tezgahlarda mekik atarlard. Nasl romatizma olmasnlar, buras bir Karadeniz kasabasdr, kn dalgalar kpklerini frtnalarda evlerin iine kadar yollar. u D ada var ya, Salih, ulu dalgalarn o adann stnden apak savrularak atn, ap bu yana dtn frtnal, boral klarda gnlerce seyreylemiti. Bir

de Zeytin adasnn yamacnda, tepeye yakn bir yerden dalgalar bir delik bulmular, o delikten yukarya fkrrlar apak. Salih bunu da bilir. Al Gzm Seyreyle Salih dnyay en ince ayrntsna kadar seyreder, merak eder. u Ocakl adaya hi ar gider mi, giderse orada barnr m, barnrsa ne yer, ite Salih bylece tavanlar da merak eder. Tavanlar nasl yaarlar bu kck adada, ne yer ne ierler, nereden nasl gelmilerdir. Bakn Salih bu adadaki o kocaman gzleri aknlkla alm yapy kimlerin yapp kurduunu oktandr, kendini bildi bileli bilir, bununla da ayrca konurlanr. Bu kasabada, isterse beinci snfa gitsin hangi ocuk bilebilir Ocakl adas kalesinin nce Bitinyallar, sonra da Cenevizlilerce yapldn? Bu ada stne kim, kim kurabilir bu kasabada Salih gibi korsan hayallerini? Kim kim grebilir Salih kadar, gzlerini kapatnca Bitinyal, Cenevizli atalarnn uzun yzlerini, gaga burunlarn, inci gibi ak dilerini, durmadan btn bedenleri sevin iinde titreyerek gllerini, kim kim? 84 Salihin hayal kurma stne daha ok ok hayalleri vardr a Salih onu hi kimseciklere sylemez. Hi stne varmayn, varp da Salihi zmeyin, Salih her eyi syler de, ne bileyim ben, her eyi, ite bu hayallerini mmkn yok sylemez, utanr. Bunda utanacak ne var, ne var demeyin, onu gidin de Sali-he sorun. Salih dlerini scack scack yreinin en gizli yerinde saklamay sever. Salihin gene de baz baz dayanamayp en scak dn aa vuruverdii olur, en olmadk yerde, en olmadk bir eye, bir kimseye. Kime, ite ldrseniz Salih ne o kiiyi, ne de o eyi syler. rnein o eftali aac var ya onu ite, ldrseniz ldrseniz onun stne Salihin azndan bir sz alamazsnz. Hani o uurumun altndaki kr at var ya, onun stne de Salih azn amaz, aamaz. Bir de Metin abi stne. Heheeey, siz daha ne biliyorsunuz ki daha Metin stne. Doktor Yasef stne de ok ey bilir Salih, onunla da ilikisi olmutur. Ya marangoz, ya Temel Usta, ya smail Usta... Bir giz kpdr Salih, ne bir, bin giz kpdr Salih... Salihin kurduu dleri bu kasabada deil, u koca stanbulda da kimsecikler kuramaz. u uzun, gnee batp km apak gemi nereye byle nazl, byle kla donanm, pul pul, nereye gider? Onu kimsecikler bilemez, bir tek Salih bilir. Ya u gkte katar katar olmu uan turnalar nereden gelip nereye giderler, hem de nereye konarlar? u kocaman kelebein yuvas nerede, ite bunu da Salih bilir. Bu kelebekten bin tanesini, mavi, kara ilemeli, krmz benekli, bir el kadarn bir arada kim grebilir, Salih. Parmak kadar arlar, ayaklar tyl, yumuak, srtlar mavi, yanardner, menevili, kuyruklar yalm gibi parlak krmz akan, halkal, kim tutar onlar, tutup da bir gn sabahtan akama kadar gzlerini krpmadan kim seyredip suretlerini kafasnn iine olduu gibi nakedebilir, kim, elbette Salih. Sonra o uzun, srt yaldzl karaylan u kayalklardan indirip korkmadan kim arkadalk edebilir o karaylanla Salih kadar, kim? Bu masal kim sylemitir Salihe, kayalarn dibine, denizin kumluuna, ulu atelerin bana oturup kim anlatmtr Salihe, uzun, tel tel ak sakaln parmaklaryla tarayarak? Salih kendi kendine o masal her gn anlatmaz m, sakal tel tel denizciden de daha iyi? 85 Kpkl dalgalarn nereden gelip nereye gittiklerini Salih kadar, grm gibi, kim bilir? Bu evde can sklyor Salihin. u balklar olmasa, u demirciler, u kaaklar olmasa, u karaylan, kr at, eftali aac olmasa, alimallah Salih orta yerinden at der de atlayverir. Bu ev, bu mahalle karanlk. Bu mahalleye iftira etmenin hibir gereklii yok, bu eve de... Gzn bu mahallede at o, Metini bu mahallede grd o. Metin en gzel, en yaldzl byk bal ona bu mahallede, u avluda vermedi mi? Ya o imdiki bela kesilmi ninesi, babas, ablalar, ya? O da tembel babas, drdrc bykanas yznden. Aaah, babas bir lse... Ninesi nasl olsa lecekti ya, bir an nce, elini abuk tutsa da... Hi lmeyecek-mi gibi, hi susmayacakm gibi onun enesi... Gerekten bykanas lnce... lm dncesi derinden sarsyordu onu, tepeden trnaa rpertiyor, bedeninde mgmalar yapyordu. Salih, bedeni hep byle tat iinde mgsn diye baz baz derinden lm dnyordu ya, ou zaman ne yaparsa yapsn, ister kendisi, ister anas, ister Metin, ister smail Usta lsn hibir ey olmuyordu. Demek lm korkusunun da bir gn, bir zaman vard. nsan her zaman lmden de ylesine dehet duymuyordu. Bir sabah onu itin yanndaki aacn kovuunda uyumu bulup uyandrdlar. Nedense erkenden, daha deniz beyazken, horozlarn sesini duyup da uyanamamt. Belki de bu bela horozlar, bu gsteriiler, kk dalar biz yarattk diye gert gert gerinerek gezinenler tavuklarn arasnda, kllklerde, uzun, yanardner, kvrck, halkalanm, krmz, sar, yeil, mavi parlak tellerini kuyruklarndan aa dkmler belki de Salihe inat iin tmemilerdir. Salihi ne bilsinler, belki de tmeyi bu sabah unutmulardr. Tekme tokat, kfr, barmalar armalar, Salih uzun bir sre kendine gelemedi, kendine gelip de Metin abilerin avlusundakini grnce dili tutuldu, orada ylece kalakald. Babasnn, anasnn ne szlerini duyuyor, ne de attklar sopalar... Orada yle bylenip kalmt. Kendisinden, dnyadan habersiz. Bir kocaman, yepyeni, masmavi, deniz iek am gibi, karoseri de nar iei, stne yeil dallar, yabanglleri ilenmi. En gzeli de Metin abi kamyonun iinde, 86 linde direksiyon, sar kvrck salar da alnna dklm, na-1 da parlyor, aaah, bugn Metinin byklar da kvrck, sar, ul pul altn ltsnda, pul pul, Salihin de salar kvrck, pul pul altn ltsnda, kamyonu altryor. Salihi dve dve aldlar ieriye gtrdler, yzn ykadlar giyitlerini rptlar, ona scak orba iirdiler, Salih btn bunlar olurken Metini gryordu. Kamyon alyor, yollar tozutarak bir anda stanbula gidiyor geliyor, denizin iek at mavisini, nar iekleri krmzsn dnyaya yayyordu. Dnya ylesine som mavi oluyor, nar iekleri ayordu

dnya, aalar biteviye. Salihi darya ancak leye doru braktlar. Kulaklar sar olmutu akldaklardan. Bu mahalle o kadar ok bez dokuyordu ki dnyaya yeter... Kim giyiyor, kim kullanyordu bu kadar bezi? Herhal dnyada ok insan var. Belki de arlardan daha ok. stanbulda insanlar karnca kresi az kadar kaynayorlarm. iti atlayp doru Metinlerin avlusuna geti, uzakta, itlembik aacnn arkasnda durdu. Kamyonun iinde Metin yoktu. Kimden duymutu bu deniz iek at szn? te bu kamyon tp tpna ona benziyordu, denizin at iee. Deniz iek aar m? Haaa, denizin iek atn Saryerli Tantana Kemal sylemiti. Kemal dalg, denizin altn kar kar biliyor. Denizin alt?.. Aaah, Salih bu kadar korkmasa bir, bir merak ediyor ki denizin altn, bir merak... Kim bilir denizin alt ne kadar gzeldir. itlembik aac biraz ac, bir eki, bir sakz kokusuyla koktu. Oraya kt, srtn itlenbie verdi, naklarna, prlt iindeki demirlerine, boyasna, yepyeni, daha bir gram amur bulamam byk kara tekerleklerine dald gitti. Tostoparlak, yanardner kara bir ar geldi, gnete akp yiterek kamyonun yresinde deli, kskan vzltlarla kere dolat, sonra birden avd, zikzaklar izerek ta gn uzana kadar gitti orada gzden yitti. Birka sere geldi bundan sonra, kamyona kondular utular, kondular utular. Salihin ii gitti. Salih u kamyonun iine binmeyi bir istiyordu ki... Eeee, yleyse, ite kamyon orackta duruyor, kimsecikler de yok, birileri olsalar da grseler ne olur ki, kim Salihe bir ey syler ki... Metin bilsin Salihin kamyona binmeyi bu kadar istediini, kaldrr da bindirir de direk87 siyonu eline verir. Neden, Salih neden gidip de?.. Binebilir de.., Hooop, buradan aaca kar, itlembik aacnn dalndan aa, kamyonun karoserinin iine... Kim bilir karoserin ii imdi ne gzel, taze taze boya kokuyordur. Denize indirilen tekneler de byle boya kokarlar. Bir ey var, bir ey var da Salih kamyona binemiyor. Binmek yle dursun, yanyor tutuuyor da dokunmak iin, onu buraya, itlembik aacna balamlar gibi, bir trl olduu yerden ayrlamyor. Derken komular, oluk ocuk, kadnlar erkekler, yallar dolutular avluya, kamyonu grmeye... Kimi stne kt, kimi sallad, kimi ddn ttrd, kimi direksiyonunu kvrd, kimi okad. Metin orada, arkada durmu, salt olan biteni glmseyerek, kvan iinde seyreyliyordu. ocuklar da, ne kadar ocuk varsa mahallede hepsini de, smkl Ahmedi de bindirdiler. Nasl da oynuyor glyor kamyonun iinde, nasl da oradan oraya kouyor. Salih itlenbiin dibine bzld bzld, orada titredi kald, kskand, atlad, patlad kald. yle bir gzn kapayacak, kamyona kadar koacak, elini oraya, mavi bir yere srecek, tattan eriyip oraca decekti ya, olsun. Olsundu ya, yerinden kalkamyordu. Kendini yreklendiriyor yreklendiriyor, ne yazk, bir trl yerinden kalkamyordu. te Metin orada durmu kalm, azn am gl ha gl ediyor. Ne olur grse de Salihi, akl etse de alsa onu kamyonuna bindirse de direksiyonu eline verse, aman Allah, olmasn olmasn byle bir ey, Salih dayanamaz cokusundan oluverir. Kurdu, kamyona bindi, Metinle birlikte stanbula gittiler, kpry zuzzzt, br yana getiler geri geldiler. Kprden geerlerken altlarndan o kocaman, ak vapurlardan birisi geti, kpkleri ta kprye kadar fkrtarak, savurarak... Salih Metine gzlerini dikmi krpmadan gzlerinin iine bakyordu, Metin onu grsn de alsn kamyona koysun, diye. Bir fark etse onu Metin, hemen gelir alr koyard kamyonun iine. Bakt bakt, sonunda gz gze geldiler. Salih ona glmsedi, tam bu srada hep glmseyen Metin ban br yana evirdi. Salih bir daha gz gze gelmek korkusuyla, ayaa kalkt, bir anda iti atlad kendi avlularna geti, vard aacnn kovu88 "una yerleti, bzld bir topack kald. imdi onu burada kimsecikler gremez, oysaki o herkesi itin aralndan grebilirdi- Anas, babas, ninesi, kz kardei de imdi geldiler Metinlerin avlusuna. Daha nce oradaydlar da Salih mi grmemiti? Salihin babas, elinde byk taneli kehribar tespihi, dimdik, omuzlarn germi, tepeden bakarak, hi konumadan, ba yukarda en kk ayrntsna kadar kamyonu inceliyordu. Sonunda vard Metine, babacan, elini omuzuna koydu: "Gzel, gzel," dedi. "ok gzel, hayrl olsun." Geri dnd kamyona, ilk olaraktan, uzaktan elini uzatt, kamyonun mavisine parmann ucuyla dokundu. Salih gene derinden rperip, bedeninden yldrm gibi bir mgma geti. "Ah," dedi iinden, "aaah, ah, hibir zaman dokunamayacam bu kamyona." Dokunursa lecekmi gibi geliyordu ona. Bir dokunabilse alrd ya, aaah, ona bir kerecik dokunmak yrekliliini gsterebilse... Olmayacak, olmayacak... Komular geldike geliyor, avlu insanla gittike doluyordu. Metin de az kulaklarnda hep, konumadan, azn amadan glyordu. Salih: "Bilmiyor, bilmiyor," dedi. "Hi kimse de bilmiyor. Onu, Metini ldrecekler, ldrecekler... O adamlar." Kendi sesinden kendi de rkt. Akl bana gelince, onu kimse ldremez, diye geirdi iinden. Kim bilir, diye dnd sonra da, belki de onu ldrecekler. Varp da, Metin abi seni ldrecekler, diye sylese mi? O kara adamlar, olan biteni bir bir anlatsa m? Sanki bilmiyor muydu onlar, onlarn kendini ldreceklerini, kamyonu da elinden alacaklarn?

"ldrecekler," diye bararak yerinden hoplad Salih. Kimse duydu mu diye de prtlemi, korku dolu gzlerle yanna ynne baknd. "ldrecekler," dedi bir daha. Onu kimse duymamt. Bir daha var sesiyle gene, "ldrecekler," diye bard. "ldrecekler." Yerine sessizce sald, zlm oturdu. Soluk soluayd. Onun barmalarn bereket versin hi kimse duymamt. Duymutular da aldrmamlard. ocuklarn barmalarna armalarna kim aldrr ki... 89 Oturmu oraya kamyonun yresindeki kalabal dinliyordu. itin aralklarndan da ayaklarn seyrediyor, ayaklarn sahiplerini bulmaya alyordu. Bazlarn karyor, bazlarn uyduruyor, bazlarnysa hi karamyor, meraktan atlyordu. Ayaa kalkyor, bakyor, bu sefer de ayaklar gremiyordu. Kamyonu, komular, Metini unutmu, kendini ayaklara kaptrmt. Komulardan tanesi ham ark giymilerdi. Bunlar hemen tand. Bunlar mahallenin oduncusuydular. Aralarnda topuklar yenmi, eilmi, anm, yatm, paralanm ayakkablar ounluktayd. Alt tane de yalnayak vard ilerinde. Bunlar da tanyordu Salih. Dou Anadoludan gelmi, kasabada hamallk yapan ok kara gzl, scack, canl, hznl yzl insanlard bunlar. Yalnayaklar salam, topraa yaylmlard, ok alm. Ayaklar yava yava, sessiz, hayran ekildiler gittiler. Bir tek Metinin, ok gzel kahverengi izmeler giymi ayaklar kald. Avlunun bir ucundan teki ucuna gidip geliyorlard. Salih ayaklarndan biliyordu, vay fkara Metin abi, korkuyordu. Ayaklar rkek, aknd. Salih kalkp Metin abinin yzne yle mi deil mi, diye bakmak istiyordu. Bir ey, bir by bozulacakt sanki, kalkp bakamyordu. Ayaklar gittike korkuya gmlyorlard. Vay be, ayaklar da insanlar gibi korkuyorlar. Bir hal var banda Metin abinin ya, ne? Kara adamlar m? Belki de bu gece gelecekler. Metin abiye bir grnse... Birden kalkt, ho-op, itin br yanma atlad. Bunu nasl yapt, Salih de bilincinde deildi, yle ite. Metin, avluya dene ban kaldrp, yle bir bakt, sonra hibir ey olmam gibi avluda dolamasn srdrd. Salih bu sefer kendi avlularna atlad. itten atlama ustasyd Salih. Bir it cambazyd o. imdi artk durmadan o avludan bu avluya atlyor, Metin-se artk, ban kaldrp ona bakmyordu. Salih de itin stne kyor, orada tek aya stnde duruyor, Tarzan gibi baryor, Tarzann sesinden de hzl, yabanl baka sesler karyordu. Salih ne yaptysa Metin bir daha ban kaldrmad. Oysaki kaldrsayd da Salihi grseydi, tanmaz myd Salihi, nasl tan-mazm, adam hi kap bir komusunu tanmaz m? Ama o ok dalgn. Onu dalgnlndan nasl uyandrmal? Salih son umar90 f bavurdu, itin bu yznden teki yzne hzla atlad, avlukamyonun tekerinin oraya kt diye dt. Tepesinde da 2ibi kamyonu grnce de barmaya balad: "ldrecekler, ldrecekler, ldrecekler..." Metin zmk diye durmu, bu delirmi 8^ baran ocuu seyreyliyordu. Yznde gzlerinde tarifsiz bir ac reklenmiti. Salih hem baryor, hem de ldrleceini biliyor, diye dnyordu. Salihin "ldrecekler" diye barmas birden "ldrleceini biliyor"a dnt, rpnyordu: "ldrleceini biliyor, biliyor. ldrleceini biliyor." Metin ona gzlerini dikmi aknlk iinde bakyordu. Bir ayan ne atm, ellerini de beline koymutu. Yz de gittike sararyordu. Salih Metinin gzlerinden korktu, utand sonra da... Ne yapacan bilemeden kamyonun altna bu yanndan giriverdi, br yanndan kt. aknlkla bir sre kamyonun yresinde koutu, en sonunda da ite atlamay akl etti. Metin ylece durmu kocaman gzleriyle ona bakyordu. Salih artk iyice umudunu kesti, bir daha hi mi hi kamyonun yanma varamayacak, kamyona dokunamayacakt. Koarak yokutan aa indi, ocuklar kumlukta deniz kabuu topluyorlard. Bu kabuklardan sigara kll, vazolar, daha bir sr teberiler yapp turistlere satyorlard. Salih onlar o kadar ok sevmiyordu. Hepsi de agzl ocuklard. Durmadan biribirleriyle kavga ediyorlar, svyorlard. ok da dedikoducuydular. Kasabada ne var ne yok, kim kimi dolandrm, hepsini hepsini biliyorlard. Baka da ok eyler yapyorlard, yazn turistler gelince kasabaya, onlar izliyorlar, ptklerini, baka iler yaptklarn gryor anlatyorlard. Bu kasabann ocuklarnn oyuncaklar da turistler. Bir de turistleri bir szdryor, bir szdryorlard ki... Kn her ocuk turistlerden szdrdklaryla iek gibi donanyordu. Gcr gcr kunduralar, yepyeni giyitler, gmlekler, yakalarnda rozetler... Almanca, ngilizce, hi duymadklar dilde yazlm yazlar, tuhaf tuhaf resimleriyle... Cemile yanat. Bu her zaman fkeli, ac suratl, dokunsan alayacakm gibi duran ocuk, ocuklarn en iyi yreklisiydi. O, bilmem nerelerden, uzak karl dalardan gelmi durmadan, gece gndz Krte trkler syleyen aya yaln, kara gzel gzl Halo Sleymann oluydu. 91 "Hit Cemil... Hit, hit, hit." Cemil duymuyor, elindeki naylon torbaya kabuklar hrsla dolduruyordu. "Hit hit Cemil, baksana bana." Cemil fkeyle dnd, yanndakinin Salih olduunu grnce fkesi annda geti, glverdi. "Ne var be, ne var Salih?"

"Bak," dedi Salih, "bak, sana ne syleyeceim." inden alkonulmu Cemil: "Syle, ne diyeceksen bakalm," diye serte sordu. Salih ok nemli bir giz verirmiesine onu kolundan tutup: "Grdn m?" dedi. "Neyi?" Salih sesini indirdi, azn onun kulana yaklatrd: "Metin abinin kamyonunu," dedi. Salih byk gizini sylerken Cemilin aknlkla dilini yutacan sanyordu. Soukkanl, dingin: "Grmedim," dedi Cemil. Azck da aldrmaz, senin gizin bu muydu, der gibi. Salih bozuldu, konumaya balad. Bu kamyonun gzelliini, nemini, kasaba iin, mahalle iin nemini bir iyice anlatmalyd. Batan balad, sona kadar, ayaklar ekilip gidinceye kadar her eyi bir bir syledi. Bakt ki Cemile bir ey sylemiyor anlattklar, o da kzd: "Bir de korsanlar var, korsanlar," dedi Salih. "Yz tane kapkara giyinmi korsan. Her birisinde de na byle tabancalar... Her gece denizden kp... Metin abilerin avlusuna... Yaaa, ben de sana anlatr mym artk." "De git iine," dedi Cemil. "Benim iim bamdan akn, daha bir torba kabuk bile dolduramadm. Bir de senin masallarn m?" "Ya masal m, masal m imdi bu korsanlar?" "Masal ya. Nerede korsan imdi, korsan dediin filmlerde olur." "Filmlerde olurmu! Ben grdm." 92 "Grdn m?" "Grdm ya..." Salih o denize ard ardna dizilen klar syleyecekti, vaz-eeti- Korsanlara inanmayan Cemil klara hi inanmayacakt. "Metin abi de korsan," dedi Salih. "Hah, Metin abi korsanm!" "Vallahi de korsan." "O korsan deil, deniz kaaks," dedi Cemil. "Ne korsan be." "Korsan ite. Eskiden kaaklara korsan diyorlarm." "Bana vz gelir," dedi Cemil, "kaak da korsan da..." "Gelsin," dedi Salih. "Ama korsanlar Metin abiyi ldrecekler bir gece. Ben de onlar Metin abiyi ldrrlerken seyredeceim, tpk filmlerdeki gibi." "Sahi mi?" diye ilgilendi Cemil. "Anlat hele nasl olacak bu -" Salih bakt ki Cemil bir iyice ilgilendi, arkasn dnd: "Kamyonu bir grsen," dedi teye, teki ocuklarn arasna yrd. nne gelene, dinleyene, dinlemeyene anlatt kamyonu akama kadar ballandra ballandra. imdi artk eve gitmeliydi, yemeini yiyip yataa girmeli, sonra da tavan uyumuulua vurup, evdekiler uyuyup horlamaya balaynca da hooop, itin dibi... u evi de hi sevmiyordu. Her akam, her akam babas fkeli, sarho, sofrada bile sama soluna yalpalyor, yemei bile azna gtrrken dkyor, bykanas da her akam babasna anasn fitleyip dvdryor. Babas evde bir gn birisini, ya kk ablasn, ya Salihi dvmezse yerinde duramyor, rahat edemiyor. Yemek olmasa, ah u karn doyurmak olmasa Salih bu evde bir gn bile durmaz, gider u maarada yatard. Ne yazk, daha karnn doyurmann bir yolunu bulamamt, katlanacakt her eye. Eve gitti, yemek hazrd, sofraya oturdular. Bugn babas kimseyi dvmemi, bykana homur homur ediyordu. Babas sarho da deildi, glyor, eleniyor, kocaman kocaman lokmalar yutuyor, boyuna da Metinin kamyonundan sz ediyor, 93 Metini de kamyonunu da ve ve bitiremiyordu. "Aaah," diyordu, "aaah, felekte benim de yle bir kamyonum olsayd. Allahtan u dardnyada hibir ey istemezdim. Burada m otururum sanyorsunuz..." Salihin srtna sevinli bir aplak indirdi, Salih sevgiyle ona bakt, bu onun en byk sevgi gsterisiydi, Salih bunu deneyleriyle biliyordu. "Satarm bu evi olduu gibi, iindeki tezgahlar da, hepinizi bindiririm kamyona, alrm stanbulda bir kat, kamyon alr biz de yan gelir yatar yeriz." Cokuyla, delice hayaller kuruyor, Salihin srtn aplak-lyordu. Babas bu gece bykanann homurtularna bile kulak asmyordu. Aaah, her zaman babas, ev byle olsa, Salih niye kasn evden de gitsin maarada yatsn...

Hemen yataa girdi, soyunmamt, tekilerin konumalarn bitirip yataa girip uyumalarn bu gece bir istiyordu ki... abuk abuk girseler yataa, hemen de uyusalar... Bu gece korsanlar mmkn yok geleceklerdi. Gelip byk bir hr karacaklard. Belki de Metin abiyi bu gece ldreceklerdi. Yataa bir girseler, bir uyusalar... Ya onlar daha yataa girmeden kendisi uyur kalr da korsanlar da gelirseler? Olamaz, olmaz bu, diye ban yastktan kaldrd. Sonunda anas geldi: "Bu gece gene dar kaacak msn Salih?" diye sordu. Sonra da gld. "Bak gene soyunmamsn, niyetin kt. Hele bu kamyon yle kapda durup dururken..." Eildi Salihi kucaklad, birka kere onu koklayarak pt. "Uyu yavrum uyu, kendini harap ediyorsun byle geceleri, hastalanacaksn." Parmaklarnn ucuna basa basa kendi yatana gitti. Bykanas ocan bana oturmu hem homurdanyor, hem de fkeli ksryordu. Bylesi gnlerde o hi uyumazd, nasl etse de unu bir atlatsa... Atlatsa derken, mavi kamyon geldi gzlerinin nne. Mavisi, nar iei krmzs toz iinde kald. Kr bir at yedeklemiti kamyon. At aha kalkyordu. Bademler hep birden koyaklar boyunca iee durdular. Karncalar deliklerinden dar uramlar, krelerin azna birikmiler, ayaklaryla gzlerini svazlayp gneliyorlard. Bir kelebek bulutu geti stnden, ok mor bir deniz dalgas gibi. Arkasndan, ebemkua gibi karmakark bir renk dalgas daha geldi 94 eti. Sonra da bir turuncu dalga. Turuncuda kelebekler iri iriydiler, Salih apak seti onlar... Topra, ksa, yeil, sert imenleri mantarlar yarmlar, topran bir ucundan ak, grnyorlard. Balklar karaya vurmu, kumda srap duruyor, can ekiiyorlard. Bir iri balk bir srad, iki, srad, sonra haydi-, denizin ortasna cuup! Salih bu baln cann kurtarna, gcne hayran kald. Ninesi homurdanyor, iini ekiyordu. Bir baheden geti, krmz eftaliler olmular, yarklarndan bal akyordu, Salih sepetini dolduruyordu. Kokulu eftaliler aznda eriyordu. Salih gld, hi eftali hrszlamamt, hrszla-yanlar anlatmlard. Kim anlatmt, imdi anmsamyordu. Ama onu, arkasndan, eftali hrszym gibi kovalyorlard. Bir sr kara giysili adam denizden kyorlar eftali bahesinde onu kovalyorlard. Soluk solua kalmt. eftaliler iek dkmt, yar beline kadar eftali ieklerine gmld, ieklerin altna girdi, kara giysili adamlar onu aradlar aradlar bulamayp gittiler. Onlar gittikten sonra Salih eftali ieklerinin altndan kmaya abalad abalad, bir trl kamad. eftali iekleri ba dndrc lk, bayltc koktular. Salih burada nerdeyse bu ieklerin altndan... Sonra kalkt, kara giysili adamlar izledi, adamlar da itleri teker teker atlayp geldiler kamyonun yresine halka olup meldiler, fsr fsr konumaya baladlar. Tam bu srada da Metin geldi karlarnda durdu, ellerini de beline koydu, afili sigara iiyor, sigarasnn atei yalm gibi parlyordu. Metin ite bu anda... Hay kr eytan hay, uyuyuverdi. Nine daha ocan banda fkeli fkeli ksryor, homurdanyordu. ok erken uyand, uyand ki ne grsn, mavi kamyonun yanna onun tpks bir de turuncu bir kamyon ekilmi. Sabahn alacasnda, sis ar ar kalkarken Salih gzlerine inanamad. D m gryordu, hayalliyor muydu, yoksa gerein iinde miydi, baldrna bir imdik att, baldr acd, demek d deildi, ite varmasyla kar avluya atlamas bir oldu. Birka admda turuncu kamyonun yanma vard ya, orada ok duramad, yalma, kze basm gibi bir srayta itin dibine kadar geldi. Kendi avlularna atlad, aacn kovuuna snd. Bu ite bir tuhaflk vard ya Allah sonunu hayra tebdil eylesin. Kendi 95 kendini sulamaya balad, ne vard sanki hemencecik bam yasta kor komaz uyumaya. Ninesi de, ah o cad da uyumaz ki, sabaha kadar ksrr durur. Salih hem turuncu kamyona gzn dikmi bakyor, hem de dnyordu. Bykanas hakknda ok ey biliyordu. O anas m, bakmayn onun yle olduuna, o yamandr yaman, konuunca bir konuur ki her bir sz insann cierini sker. Bir kzmasn, onun nne ne babas, ne de kimse geebilir. Ninesi hakknda ne duydu, ne biliyorsa hep anasndan biliyor. Yirmi iki yanda dul kalm, bir daha da hibir erkek yz grmemi. Vebali gnah syleyenin boynuna. teki mahallenin kocakarlarnn hepsi biliyor. Nasl dul kalm bykana, kocas lmemi. Ya ne olmu, ne olacak, adam bunun enesine dayanamam. Hzna dayanamam belki de. Tm komular byle sylyorlar. u ocuu, Salihin babas yani, on gnlkm kocas bir gemiye binip onu brakp katnda. Belki otuz, krk yl o yakkl kocas gelir diye beklemi. Her sabah kapnn nne kar ta denizin br ucuna bakar, "Gel Halil, gel, yetti, canma tak etti," dermi. imdi bile, her gn en azndan kere dalp dalp yineliyor, "Gel Halil gel, canma tak etti, yetti, gayr gel," diyor, sonra da yrenin byk altndan gldn sanarak, "Bir gn gelecek Halilim, ben lmeden gelecek," diye de umudunu pekitiriyor. Halil bir gn gelecek. Nine, umudu her gn biraz daha glenerek yirmi iki yanda kendini ocuuyla brakp giden kocasn bekliyor. Olunu tek bana, u bez tezgahnn be tanesini bir mrde eskiterek bytt. Gerekten, bu mendebur, bu ustura gibi keskin, bir ba belas olan ninenin bu Karadeniz kylarnda nak ilemekte, renk vurmakta nam vard. Bu yz glmezin, kaya gibi sert, diken gibi batan insann ocuklat, yznn gld, yumuack olduu, sevgiden, efkatten tat anlar, dalp da, "Tez gel Halil, canma yetti," dedii anlard. ylesi zamanlar yannda, onu grecek yerlerde kimsecikler yoksa alard da... Bir gn Salih uyumuulua vurmu, onu kendi kendine konuurken, hem de konuup alarken bir iyice yakalamt. "Tez gel, tez gel Halil, canma yetti Halil. ok uzatmadn m Halil, bak torunlarm bile kocaya gittiler. Daha ne bekliyorsun gurbet ellerde, yeter Halil, gel Halil," derken...

96 Uzakta ak bir yolcu gemisi grmesin, ne tuhaf, ayaklarnn cuna dikilir dikilir bakar, ta ki gemi limana girene dek. Gemi limana ynelince, bunca yldr artk o bilir, bir gemi yol alm baka diyarlara, denizlere mi gidiyor, yoksa limana m geliyor, limana ynelen gemiye yokutan aa bir sevin kasrgasnda, ii iine smayarak iner, gemi ieriye girinceye kadar yz l l, gzleri gemide, geleceini kesinlikle bildiren bir telgraf al-nasna, ylesine umutlu, sevinli, taze Halili bekler. Vapurdan kan yolcularn yzne dostlukla, Halile bakar gibi bakar, son yolcu da knca, biraz daha bekler, yz son yolcuda kararr, aslr, yoku yukar karken arkasna dner bir daha bakar, vapura el sallar. Az nce iindeki lm, bitmi umudu belli belirsiz, kck, yreinde yeerirken... Artk bir daha gelecek vapura kadar, vay haline ev halknn, nine ortal krp geirir. O kimseyi sevmez, sevemez. Olunu, torunlarn, hi kimsecikleri... Bir tek uzaktaki, mutlaka bir gn gelecek olan Halili sever. Anas der ki, Halil de kamasaym, Halili de sevmez, baka bekleyecek birisini bulur, onu sever, onu beklermi ninesi. Byle cadalozlar hep kendi uzamdakileri severlermi. Gzlerinin nne cenneti serin, o cenneti onlara verin istemezler, sevmezlermi de, ulaamadklar l, dikenli krac severlermi. Turuncu kamyonun stne bir sere kondu, karoseri ak yeildi, ak yeilin stnde utu. "Bu gece uyumayacam," dedi Salih. "Bu gece kim bilir ne iler olacak. Gndz uyusam da gece hi uyumasam..." Bu iyi bir dnceydi. Bugn geleceklerdi, hem de denizden, hem de bellerinde gm savatl erke kamalar, hem de yanardner menevili, toplu tabancalar. Toplu tabancalarn da toplar bir dner, frrr, fnrrr, fr. Sonra da hepsi bir olup aralarna alp Metini, biribir-lerine ata ata ldrecekler. Turuncu kamyon da ne gzeldi. Koskocaman, gzel farlar vard. Kovuktan kt, iti atlad, ye-n kamyonun farlarna uzaktan bakt. Ah, bir yaklaabilseydi kamyona. Metin abi bir ey demezdi ki, sevinirdi de belki onun kamyonunu Salih seviyor, onun kamyonuyla oynuyor, diye... Arna yaklaamyor, dokunamyordu bir trl. Korkuyordu. 97 . Anas ne demiti korku stne... Unuttu gitti. Anas demiti ki; eer Halil gelse, bir gn bekledii vapurdan ksa, nine onu tanmaz bir kere, tanrsa da o kadar kzar ki onu ldrr. ldre-mese de sen Halil deilsin, diye, yeri g biribirine katp onu kovar. Kovuktan kalkt, gn domu, mavi, turuncu kamyonlar prlt iinde kalmt. Metin abi yoktu ortalkta. Beklesin mi onu, bekleyip de turuncu kamyonu nasl altrdn grsn m? Uyumak imdi, gece uyanmak diye karar verdi kendi kendine. eriye gitti, ninesi ocan ucuna oturmu kzlerin stnde bir eyler kzartyordu. Bir ho, da kokan ac bir duman kyordu ocaktan. Anas derdi ki, nine merhemlerinden ok ok para kazanm. Eskiden bu dalarda ekyalar, u denizlerde korsanlar varm. Anas bunlar sylerken, kime sylyorsa onun kulana eilir fsl fsl konuurdu. Korsanlar, ekyalar gelirler, dul nineyi alrlar dalara, denizlere gtrrlermi. Szm ona nine onlarn yaralarna merhem yapp iyi edermi. Bir ay bile kald olurmu onlarla. Altnlarla geri dnermi onlardan, en akrak. Bunu herkesler de, Salihin babas da biliyor. 0 yzdendir ki Salihin babas ninenin yzne hi bakamaz. Ninenin yz uzamt ya, kaya gibi sertti. Hi vapur bekledii anlardaki yze benzemiyordu. Kzler, ev, ocak, avlu, kokulu, insan mest eden bir kokuyla dolmutu. Salih derin derin kokuyu iine ekti. Doru gidip yataa girdi, yorgan stne iyice rtt. Gzlerini yumdu, uyumaya alt. imdi bir uyuyabilse de, akama bir uyansa, karnn doyurduktan sonra da... Uyandnda tezgahn akldaklar gidiyor geliyordu. inde bir sevin byyordu. Evin ii de ho kokulu, kekie, mantara, amsakzna, mezdeesakzna, yarpuza benzer, ya da hepsinin bir araya gelmesinin kokusuna benzer bir kokuyla kokuyordu. Yataktan kt, giyindi, baheye indi, dut aacnn uzanda durup kkne doru vdrd, uzun uzun iedi, gel' di masaya oturdu. Ninesi ona bir ho bakt, dalgn, onun kim olduunu unutmuana. Ona nine demeye yeni balamt. Nedense ona hep bykana, diyordu. Serte burnunu kvrd, yu' 98 7Ve baklaryla onu aalad. Salih de ondan geriye kalr m, da yzyle, bak duruuyla onu aalad. Ama Salih buna cok kzd. Deh, ona ne yapmt da imdi Salih, ona byle davranyordu bu mendebur kadn, gren grmeyene Allah iin sylesin. imdi grsnd o. Canna tak demiti. Salihin gz kulaklar burnu, ayaklar ona, o kocakarya yknyordu, sessiz, derinden... Salih sessiz, kocakar gibi baryor, kyameti koparyor, merhem yapyor, bir daarck gibi yzn azn buruturuyor, topallyor, ocaktaki merhemi yere dkyor, gelen ak gemilere kouyor, yolcular karlarken yz her yolcuda deiiyor... Daha neler de neler. Salih sonra bir kediyi tutup bacaklarndan ikiye ayryor. Nine bir bakyor Salihe sonra ban eviriyor, o baksn bakmasn Salih oyununu srdryordu. Kedinin paralanna gelince, Salih onun buna dayanamayacan biliyordu, civcivlerini yiyen kediyi yakalam, ite byle, f-kara kediyi dve dve ldrmt. Byle, byleeee... Kedinin ezilmi bandan kanla kark beyin akyordu, insan olan bakamaz. Nine var gcyle bard, elindeki sopay da ardndan, Salihin srtna indirdi. Salih hemen yolunu bulup darya kamasayd hali dumand. imdi vay ierde kalanlarn haline. Kabak onlarn bana patlamt. imdi ierde ninesi azgn

bir boa gibi dnecek, anasna, ablasna azna geleni syleyecek, onlarn ne orospuluklarn, ne bin erkein altnda yattklarn brakacakt. Bu babas gelinceye kadar srecek, nine btn hrsn ondan alacak, ondan sonra da yorgun, hasta, azna bir lokma koymadan yataa girecek, lyorum lyorum, diye durmadan inleyecekti. Ta ki babas gele, Salihi yakalaya, alp eve gtre, ninesinin gzleri nnde, kemiklerini krmcaya, etini mosmor edinceye, burnunu kanatncaya kadar dve... te o zaman nine hibir ey olmam gibi utkuyla yataktan kar, en akrak, bu mendebur yz ne kadar en akrak olabilse, o kadar en akrak tezgahnn bana geer, uyumadan sabaha kadar evi akltya boarak bez dokurdu. Bylesi gn-'erde o kadar ok bez dokurdu ki, ona kimse ulaamazd bu kasabada. Zaten onun yapt hibir ie bu kasabada hibir kadn ulaamazd. 99 Salih bana gelecei biliyordu, onun iin kaacak, kydaki en kk maaraya gidip saklanacakt. Babas onu her yerde arayacak, mecburen bulacakt. Salihi bulup da dvmezse gzlerinin nnde eer, nine kyametleri koparacak, sabaha kadar evi bir indirecek bir kaldracakt. Kyametin drt gn srd de olurdu. lla ki Salih yakalanacak, gzlerinin nnde aman Allah deyinceye kadar daya yiyecekti ki... Salih de bugn inat etmiti, Metinlerin kapsnda byle iki tane gzelim kamyon dururken yakalanmayacakt. Yakalanmayacakt ya, anasna acyordu. Ninesi, babas byle bir hayrsz dourdun diye ona ullanacaklard. Anas da alayacak szlayacak, ilene-cekti ya, gene de evde hibir ey deimeyecek, kyamet dinip eksilmeden srp gidecekti. Salih hi byle fkelenmemiti. u cadaloza bir ey sylemeliydi ki, cierinden kurun yemi gibi, kpek gibi kvrana o kanck. Avluda dolaarak, kamyonlara bakarak, kula da ayak seslerinde, babasn tetikte bekleyerek, ninesine vuraca byk darbeyi dnyordu. Salih onu kzdracak ok ey biliyordu ya, bu seferkisi onu bin misli kzdracak, deliye dndrecek bir ey olmalyd. Buldum, diye bard, kolayca, abucak bulmutu. Kapya kotu, en acl, inandrc sesini edindi: "Bykana, bykana," dedi. "Aaah, bykana..." Gzleri ya iinde kald acmaktan. Bykanaya verecei haberin tadn karyordu. "Bykana, aaah, bykana... Sana kt bir haberim var ki, var kiii..." Sesi alyordu. "Hi sorma bykana... stersen sylemeyim olur mu? Yazk sana bykana, bunca yl bekle, bekle, bekledin de..." Konuamyordu. Sesi alam, atal atal olmutu. Bir dm geldi boazna tkand. "Aaah, byk... Bunca yl, bunca yl... Halil ld, Halil lm duydun mu? Bir iyice lm de sana duyurmuyorlarm. Babam da anam da..." Ban kapdan ieriye uzatt, dinledi, sonucu bekledi, bykana derinden bir kere uzun inledi, sonra da sustu. Anas ldrm, elinde sopa ona doru atld. Salih hazrlklyd, sopa darbesini boa saldktan sonra, iti bir anda atlayp kyy buldu, vard maarasna yerleti. ok merak ediyordu, acaba b, ORHAN KE&IAL C HALK KTPHANE^ 100 vkanas lm myd? Bykanas lmse, babas da onu ldrr myd, anasnn katili diye polise verir de onu hapsettirir miydi? Karanlk bir iyice kavutuktan sonra maaradan kt, darda, karanlkta st ste gelen dalgalar apaktlar, deniz de derinden fsldyordu. Ackmt, hibir ey olmam gibi gitti frndan bir kocaman ekmek ald, helva da ald, kaldrmn stne oturdu, elektrik direinin altnda yemeye balad. Buras, arnn ortas yemek yemek, dolamak iin en rahat yerdi. Babas arda onu ne dvebiliyor, ne de kanca yakalamak iin ardndan kouyordu. Yemeini rahata yiyip bitirdikten sonra eve gitti, avludaki kk itlembik aacna kt, bir de ok byk zeytin aac vard bahede, belki be yz yanda, bir keresinde Salih ona km, ku gibi ta tepesine tnemi, babas onu orada da bulmutu, bir daha hi zeytin aacna kar myd, akln zeytin ekmekle yemedi ya Salih. itlembik aacnn dallan skt. Eer kprdamazsa, babas onun bu kk aaca saklanacan akl edemeyecekti. Evden inlemeler, bartlar, svmeler, bir eylerin krlma sesleri eksilmeden geliyordu. Salih ierde ne olup bittiini gzleriyle gryor gibi biliyordu. Kulak verdi dinledi, anlad ki ninesi lmemi. Ne sevindi buna, ne de yerindi. Salih onun leceini sanyordu, yanlm. Gece yarsna kadar orada itlembik aacnn stnde kaskat kesilmi, bekledi. ki daln arasna skm, bacaklarn kollarn oynatp oradan bir trl kamyordu. Urat, sonunda aatan bir kle gibi yere dverdi. Almak iin abalad, ald, evi dinledi, ev daha eskisi gibi patrtlyd. Babasnn oflamalar puflamalar ta buraya geliyordu. Artk kovuuna girebilirdi, babas imdiye kadar kim bilir ka kez bakmt kovua, bir daha da bakmazd. Bakarsa da ne yapsn Salih, kadere ksmete... Bir sre kovukta, gz kamyonlarda bekledi. nceden bir yel esiyor, dallar belli belirsiz sallyordu. Gzleri avluda, kulaklar kendi evlerindeydi, evden daha grltler geliyordu. Bartlar, en stte de babasnn sesi birden ykseliyor, az sonra da iniyordu. Baz da mrl mrl konumalar geliyordu ierden. Salih kovukta duramad, kula kirite, babasnn ayak seslerini bekliyordu. Babas onu, bu kapanda kstrrsa, Allah var de101 mez, yer misin yemez misin onu eziverirdi. Hele geceleri onun eline dmek olmazd. Gndzleri o kadar lgnca, soluk al-drmamacasna dvmyordu. Kovuktan kt, ince itlembik aacna trmand, iki daln arasna vard sakland. Orada da duramad. Babas onu burada da bulabilirdi. Eer bykana lmse yand da gitti Salih, babas onu da ldrrd, ldrme-se de sakatlard, kollarn, bacaklarn krar, gzn karrd. Ya da polise verir, onu stanbul

zindanna attrrd. itlembikten hemen yere atlad, atlar atlamaz da bir sincap evikliiyle zeytin aacna kt, ta aacn tepesine trmand. st daln ucuna yakn bir yere yerleti. Dal usuldan sallanyordu. te burada onu kimse gremezdi, babas grse ta buraya kadar kamazd ki. Burada bir sre rahatlad. Ne yazk ki buradan Metinlerin avlusu gzkmyordu. Kara giyitliler bu gece geleceklerdi, Salih bunu avucunun iini bilir gibi biliyordu. Evlerinden de daha artp eksilmeden babasnn fkeli konumalar, barmalar geliyordu. Sonra birden kirp diye ses ada kesildi. Ortalk derin bir sszla brnd. Salih bir bombolukta kald. Bu onu korkuttu. Zeytinin stnde de duramad, bir telaa, rkntye kapld. Eer hemen oradan inmese lverecekti. Aatan indi, orada, avlunun ortasnda, yn eve dnk kalakald. Hibir yana kprdayamyordu. Bir by onu oraya kilitlemiti. Duman, aknlk iinde kalmt. Ba dner gibiydi. indeki sknt bydke byyordu. at diye orta yerinden ikiye ayrlacakt. ylesine bir bunaltc skntdayd ki... Skntda olduunu, iinin onu ldrrcesine skldn bilmiyordu bile. Bana hi byle bir ey gelmemiti ki... Orada durmu, ancak kendi yresinde saa sola dnyordu. Unuttuu bir eyin iinde tatl ans kalmt. O unuttuu, anmsayamad neydi ki, bir aklna dse, u onu patlatan skntdan kurtulacakt. Anmsamaya abalad, sonu, hi. Neydi, neydi derken... Neydi? Yerinden hoplad, kamyonlar, Metin abiyi, kara giyitlileri unutmutu. Bir anlk bir sevinle havaland, yerinden ayrlp kovua geldi, kulak verdi yreyi dinledi, sszlktan ortalk n m tyordu. Bir ku sesi bile yoktu. Bir bcek bile tmyor, denizin sesi bile gelmiyordu. Oysaki baka gnler olsa dnya dalgalarn sesinden yklrd. Bu srada bir bayku tt, bu Sali102 ujn yalnzln daha da artrd. Yreine tp etti, bykana lmt, bu sessizlik de, bayku sesi de oydu. Baba da susmutu ku yzden. yle olmam olsayd, yatacak olsalard evdeki sndrrlerdi. Demek ki bykana lmt, evdekiler de onun ban bekliyorlard. atlayacakt Salih, of, of, ooof, diye aacn kovuundan kt Salih, Metinlerin avlusuna atlad, atlar atlamaz da ulu itlembik aacna trmand, hemencecik de geri indi. Denize kadar gitmeliydi ya, korkuyordu. Ah u korku ldrecekti, ldrecekti onu. Gzlerini kapad denize kadar yrd. Olana olsa denizi yryp geecekti. Denizin kysnda duramad, deniz hi kprdamyordu. Serilmi, yle sessiz usuz bucaksz yatyordu. Yukar doru kotu, soluk solua geldi evlerinin arkasnda durdu, duvara kulan dayad ieriyi dinledi. erden en kk bir trt bile gelmiyordu. "ldrdm, ldrdm," dedi. "Fkaray elimle ldrdm." Bykananm uzanm, balmumu gibi sapsar ls geldi gzlerinin nne. Ne baryor, ne bir ey sylyor, ne de kprdyordu. Kula yanmana duvardan srayp ayrld. ok ay vard. Kavaklarn glgeleri denize doru uzanmt. Testekerlek bir ay domutu doudan, dalarn tam sivrisinden. Adalarn glgeleri de denize vurmutu. Dalarn heybetli glgeleri de. Ay nda bu sessizlik daha l, souk daha korkutucuydu. Salih oradan aaya koyaa vurdu, oradan fenerin ardna, oradan da Alayan kayaya. Isszlkta kaya alyordu. imdi Salih amasz oradan oraya kouyordu. Bir skntl, karabasanl d iinde uyurgezer olmutu. Dilinde de durmadan yineledii: "ldrdm, ldrdm fkaray," szckleri. Salih bu yaptndan ok pimand. Bykanasm ldr-memeliydi. Bykanasnm tekmil iyilikleri geliyordu gzlerinin nne. Onun hibir ktl yok muydu da, hep iyilikleri geliyordu gzlerinin nne, geliyor da onu acdan kvrandryor, delirtiyordu. A yutmu gibi Salih oradan oraya vuruyordu. Birden avlularna geldi durdu. Aacn kovuunun oraya da vard, artk saklanmay, korkuyu da unutmutu. Bir at olmu ban oradan oraya vuruyordu. 103 Kara giyitliler gzlerinin nnde ite. Geliyorlar, teker teker itten avluya atlyorlar, kamyonlarn yresini bir dolanyorlar, sonra aacn altna varp bellerinden ektikleri uzun erke hanerlerini ltlarla, gzleri kamaarak yere saplyorlar, yaylanarak oraya meliyorlard. Geldiler, ltl plak hanerleri topraa sapladlar aacn altnda halka oldular. Salih onlar grnce soluu kesildi, orada kalakald. Adamlar fsr fsr konumaya baladlar. Sigaralarnn klar ay nda donuktu. Buz tutmu gibi. Glgeleri yusyuvarlak kar duvara vuruyordu. Metin de geldi en sonuncu. Halkann ortasnda dimdik durdu elleri belinde. Durdu bekledi, sonunda o da belinden uzun bir haner kard topraa saplad. Haner topraa aklrken bir imek parlts akt snd. Sonra birden gene Salihin ii acd, boald. Ortalkta, pssz, yapayalnz kald. nndeki adamlar baryorlar aryorlar, hanerler akp akp snyor, Salih onlar ancak ok uzaktan, sis ardnda kmlt gibi grebiliyor. Seslerini de ok koygun, uzaktan ancak duyabiliyordu. Salih bundan sonrasn hi anmsamyor. Birtakm kmltlar, sesler, uultular. Belki ay batm, gn domutur. Upuzun, pus iinde, sapsar bir pus iinde daha da sar, yz elleri, ayaklar upuzun olmu, gittike uzayp giden, kr kr olmu, yz bedeni burumu bir l yatyor. Salih bu ly srtlyor, alyor alyor kaldramyor, ayaklarndan tutuyor, srklemeye gc yetmiyor. Ne zamandan beri Salih srtn bu kapya dayayp eie oturmu, hi bilmiyor. Birden ayaa frlad. Gn dodu doacak. Bir kap alsa, Salih ieri dalacak... Kapy alsa m, almaya can atyor, usul usul bir titremede, kendini tutamyor, m gibi. imdi iyice kendinde, oraya, ellerini koynuna sokmu bztke bzyor. Niin gelmi buraya, bu

kapda neyi bekliyor? Kara giysili adamlar, Metin, kamyonlar bir bulankln arkasndan kml kml ediyorlar. Bulanklkta topraa donmu hanerler yor. Kap alverdi. Salih az daha ieriye devriliyordu, kendini toparlad. Ne iin burada durduu da aklna geldi, babasndan, kimseden korkmadan, her eyi gze almt, ieri dald. Babas 104 ujr kurt gibi, kanlanm gzleriyle stne atld. Salih onun karasnda soukkanl, dimdik durdu. Gzlerini onun kanlanm gzlerine, fkeden gerilmi yzne dikti. Byklar darmada-nlc olmu, dudaklarn hepten rtmt. Birden, arkadan b-ykanasnm sesi ykseldi: "Dokunma ona!" Ses ylesine etkiliydi ki, babasnn kalkm kolu havada kalakald. Salih hi istifini bozmamt. Babas fkesinden mosmor olmu, fkesini alamam homurdanarak onun nnden ekildi gitti. Salih bykanasnn, ocan bandaki yer yatana doru birka adm att, ba yerdeydi. Ortalkta t yoktu. Sonunda ban kaldrd, bykanasnn sararm yzne bakt. Gzleri ya iinde kalmt. Bykanayla gz gze geldiler. Bykana ona gzleriyle yalvaryordu, lisan hal ilen, haydi, haydi Salih, haydi babayiidim, yavrum, haydi syle, uzatma. Kurtarrsan sen kurtarrsn bykanan, diyordu. Salih birka kere yutkundu: "Bykana," dedi, sesi atallamt. "Bykana..." Bykana uzand yatandan, boynunu uzatt, kulak kesildi. "Bykana... Biliyor musun bykana, Halil lmedi. Ben yalancktan syledim. Halil gelecek," dedi, der demez de frlad, kapdan bir kurun gibi kt gitti. Arkasndan, bykana-nn: "Gelecek, gelecek, Halil gelecek, biliyorum yalancktan sylediini ya, gene de uydurduunu bana sylediin iyi oldu," diye bardn duymad. Bykana lmemi, Salih de byk bir ykten kurtulmutu. Bykana daha yataktayd ya, durumu iyiydi. Son gnlerde de babas onu artk yle eskisi gibi ldrrcesine dvmyordu. Metinlerin avlusuna, bir sabah daha gn yenile rken bir kamyon daha getirildi. Bu da pespembe bir kamyondu. Karoseri de saryd. Kamyonu getiren adam o kara giyitlilerden birisiydi, belinde haneri de, tabancas da vard. Salih her bir eyi, adamn kamyondan inip Metine teslim ediini, Metinin kamyona binip altrmasn, inceden inceye kamyonun her bir yerini yoklayn, tekerleklerini sallayn, sevincinden drt ke oluunu grd. ok gzel de bir ey oldu, biliyor musunuz, Mtin Salihi de grd, onu tand da, stelik de yle uzaktan 105 afili bir imar akp gld. Salih buna derecesiz sevindi. Kvantan bast yeri bilemedi. Salihe gn domutu. tane, tam tane l l kamyon. Mavisi, denizin at iek. Salih bu denizin at iek szne baylyor, o iei dlyordu. Denizin mavisi gittike mavili-yor, saydamlayordu. Sonra da koskoca denizin st masmavi, ulu bir k mavisi bir iek oluyor ayordu. teki de turuncu, Salih turuncu ulu iei denizin stnde, gene bir ucu batda, bir ucu douda atryordu. Bir sr bir araya gelmi gne byklnde... O adam pembeyi sylememiti. Pembeyi de Salih dlerinde neler neler eyliyordu. Bozuyor, yapyordu durmadan pembe iei. Bir de nar iekleri krmzs, denizin uzak mavisi yannda. Gece gndz Salih artk avludaki kamyonlarn seyrindey-di. Aaah, bir de varp dokunabilseydi kamyonlara. Farlarna, tekerleklerine, aynalarna. Metin abi her sabah kalkyor, teker teker bu kamyonu da altryordu. Sonra da farlarn, aynalarn, karoserlerini, ieklerini, her bir yerlerini bir bir okuyor, ondan sonracma karya geiyor, ellerini beline koyuyor, gzlerini krpmadan saatlarca kamyonlarn seyreyliyordu, ocuklar gibi. Bykana kimseyle konumuyor, hi glmezdi zaten, imdi suratndan den bin para oluyor. Halil lmt sanki. Bykana, btn ev yas iindeydi. Kimsenin azn baklar amyordu. "Keski," diyordu Salih durmadan, "keski sylemesey-dim Halilin ldn, stelik de lmedi ki, keski bu yalan b-ykanaya uydurmasaydm." Yakmyordu kendi kendine. Salih, Halilin ldn syleyince bykananm ldracan, en azndan bu hallere deceini kestirememiti. Gerekten kestirememi miydi? Sonra da kzyor, "yi yaptm, ne de gzel ettim, o da btn eve, kasabaya kan kusturmasayd," diye yolda belde, kylarda baryordu. Byk bir yolcu gemisi giriyordu limana. Bunu sevinle bykanaya haber verdiler. Bykananm ty bile kprdamad. Oysaki, geminin geldiini duyar duymaz onun yataktan frlayp doru limana Halili karlamaya gideceini sanyorlardBykananm hi oral olmamas artt onlar. Bunun stne 106 ana: "lecek," dedi. "lecek bykana. Halil ldkten sonra o fazla yaamaz." Gemi hikayesini Salih de duydu. Bykana stne anasnn ne dndn de rendi. Bykana ya lecek Halil ldkten sonra, ya da Salihi ldrecekti. Bunu nereden mi karyordu Salih, bykananm baklarndan... Salihi grnce yle bir bakyordu ki, Salihi gzleriyle yiyip bitiriyor, ldryordu. Bereket ki bykana yataktan kamyordu. Bereket ki hali kalmamt. Yoksa Salihin boazn skverip bir gece, onu ldrp uraya atverirdi. yle de glyd ki bykana, mengene gibi parmaklar vard. Bunun byle olacan Salih de, babas da, anas da, komular da, herkes de biliyordu. O ii bandan akn kamyon sahibi Metin abi bile duymutu ninenin Salihi boacan. Yoksa neden yle bir tuhaf baksn Salihe, bir ac, bir yksekten, bir soluk, l?

indeki korku gittike byyor, oynarken, kovuunda, aalarn tepesindeyken Salih hep tetikte oluyordu. Su uyur dman uyumaz. Salih bugne bugn en balamaz dman karsndayd. Bykana ondan Halili ldrnn cn alacakt. Limana st ste vapurlar geliyor vapurlar kyordu. Hepsini de nineye haber veriyorlard. Bykana onlarn mutularna sadece gzlerini bir ap kapatyor, bakaca da hibir devinmede bulunmuyordu. Bir kere, bir kere olsun bir gn herhangi bir vapuru karlamaya ksa bykana, Salih kurtaracakt yakay ya, bykana oral bile olmuyordu. Demek Halil gerekten lmt ha, bunca yl dnmediine gre. Halil imdi kp gelse, Salih bir iyice yakay kurtarrd. Bykana bundan sonra onun boynunu neden sksn ki... Kim bilir bykana Halili grnce ne kadar sevinirdi. Belki de sevincinden ak diye dp lrd, ak diye. Halil gelsin de, Salih yakay kurtarsn da, o lanet bykanaya da ne olursa olsun. Halil gelir mi bunca yl sonra? Salih sabahlardan akamlara kadar alyor alyor, kendini bir iyice Halilin geleceine inandryor, bunu da varp oykanasma sylyordu. Bykanas Salihin bunca iyi szlerine, umutlarna karlk gzlerini bile amyordu. Sonunda da yle bir sinek kovar gibi elini sallyor, onu aalyordu. Her 107 seferinde Salih biraz daha karanla dyor, bykananm onu boacana inanc gittike kesinleiyordu. Salih boulacakt, korkusundan, zntsnden, bykanaya gerek kalmadan, kendiliinden boulacakt. Hep aklna boulaca... Bereket ki bykanasn, evi, mahalleyi bu kamyonlarn, Metinin, kara giyitli adamlarn arasnda unutuyordu. Kamyonlara, Metinin konumalarna, adamlara dalp gidiyordu. Metinin her konumas olduu gibi belleine geiyordu. Salih zaten sze ok nem veriyor, birisi konuunca, hele Metin abi gibi birisi konuunca kendinden geiyordu. Byle birisi bin yl konusun Salih yle durur, kendini unutup dinlerdi. imdi de kendini unutup kamyonlar seyreyliyor-du, seyrettike de iindeki tat, lk, kendini veren scack bir sevgi, en scak, kucaklayan bir p gibi saryordu onu. Aalardan, damlardan, itlerin stnden, gecede, gndzde, alacakaranlkta, tanyerleri atar, seherin yelleri eserken, gnn yeri rken, ay nda, bir st mavisinin ardnda, sislerde puslarda, bulank aydnlk seyreyliyordu kamyonlar. Durmadan da iinden geiriyordu, "Aah, bir dokunabilsem. Aaah..." Dokunamyordu, yaklaamyordu. Bir gece, zeytin aacnn tam st dalna kmt. Artk usta olmutu Salih, aalarn stnde yerdeymiesine dolayordu. Bundan da ok zevkleniyordu. Gece olsun, gndz olsun Metin abi ne kadar ok, ne kadar ok onu aalarn stnde grmt. Her grnde de gzleri aknlkla alyor, Metine bakyor, bakyordu. Zeytin aacnn tepesinde kamyonlarn glgelerine dalmt. Kamyonlarn, aalarn, insanlarn, kayalarn glgeleri tp tpna topraa dyordu da renkleri neden dmyordu? Baaak, denize, suya renkleri de dyordu kamyonlarn, aalarn, bulutlarn, kularn da, insanlarn, alarn da... Ay st mavisindeydi. Bunu da bir yerlerden duymu belleine yerletirmiti Salih... ok ey renmiti bu her gece bu avluya gelen kara giyitlilerden Salih... Yazlsa onlardan duyduklar be kitap da eder, on kitap da. Ama Salih, her gece, Salih onlar iyice duyabilmek iin, yerini kovuunu brakm itin teki yanna gitmiti, buradan kara giyitlilerin soluk allarn bile duyuyordu, dinliyordu, her gece... lse bile kimseye syle108 mez. Bir sylese, olur mu hi, Metin abiyi alr gtrrler hapse, sittinsene de oradan yakay kurtaramaz. O var ya o, Metine daha o kadar gvenmiyor. Salih onu da bir grmek istiyor ki... Hi adn sylemiyorlar onun. Herkes korkuyor ondan. Kim bilir ne kadar kocaman bir adam. Trmand, kendine atalnn arasnda rahat bir yer yapt zeytin dal sallanyor. Bir ayak sesi duyup kulak kabartt. Kara giyitlilerden birisi iti atlayp geldi. O geldikten sonra iekleri ezmi olacak ki koygun bir hanmeli kokusu havay doldurdu. Sonra kara giyitliler ard ardna avluya dkldler. Ulu itlembik aacnn kuytusuna ekildiler. Birden kavgaya grltye baladlar. Hanerler ekildi, tabancalar patlad. Bir toz duman, bir karmakarklk... Btn kasaba uyand, baheden baheye, denizin kysna, ay na adamlar dkldler, ay bir mavi stbeyaz bulanklm-dayd. Candarmalar geldiler, uzun silahlaryla Metinlerin evlerini sardlar, kurun dendiler. Kara giyitli adamlarn hepsi yere, kamyonlarn altna, arkasna kapaklanmlar, onlar da candarmalara kurun yadryorlard. Salih daim ucundan zeytin aacnn atalna inmi bir gvdeye sarlmt. Korkudan titriyordu. Neredeyse titremekten eli zlecek, aacn stnden yere bir torba gibi dp lecekti. Kurunlar vz vz, cvvv, geiyorlard kulaklarnn dibinden. Metinin geceyi yrtan l duyuldu sonunda. "Yandm, yandm," diye bard. Birden de her ey durdu. Denizde takalarn motorlar alt. Motor seslerine, denizin orada kurun sesleri kart. Uzaktan, denizden Metinin sesi bir daha duyuldu, sonra her ey sustu. Salih eve girip uyumak istiyordu. Bu kadar olay onu yormu bitirmiti. oktandr unuttuu bykana aklna dt. O uyuyunca l gibi, gelip onu bomaz myd? Anas vard, anas gndzleri hi evden kmaz, durmadan bez dokurdu. Ya bir anlk ayrlrsa? Ayaklar onu kovua gtrd. Aacn kovuuna girer girmez de uyudu. Uyandnda tam leydi, gn kzdrmt ortal, tepedeydi. Karn da ackmt. inde bir sevinle kovuktan kt. Sa ba darmadankt, bahedeki muslukta yzn ykad, rkerek eve girdi. Bykana gene o ldrc baklarn stce dikti. Salih ona gz ucuyla bakt, nine yava yava kendine 109

geliyor, diriliyordu. Anas nne yemeini koydu, Salih bir anda nndeki yemekleri smrverdi. Ellerindeki ekmek krntlarn, unlar rparak darya kt. kar kmaz da merdivende yle kalakald. Kamyonlarn nn de yerinde yeller esiyordu. Tekerleklerinin izleri yle, Metinlerin avlusunun krmz toprana yapmt. Metin gitti, kamyonlar gitti, kara giyitli adamlar da bir daha grnmediler. Salih ortalkta bombo kald. imdi artk hibir eyle uramyor, bu dnyadan deilmiesine. Bykana-nn korkusu da bitti. Bykana yle dmanca bakmyor artk ona, gzleri yumuak, hznl, kaslm, bir izgi gibi olmu kapal bzk dudaklar aralanp sertliini yitirmi. Gene de baryor. Eskisi gibi de denizin uzana, tesine bakyor. Belki de gene limana ilk girecek gemiyi karlamaya hazrlanyor. Gemiden Halilin kn bekleyecek. Aah byle olsa, nine limana gelen bir gemiyi gene karlamaya ksa Salih yakay boulmaktan salama, bir iyice kurtarrd. Belki de unutturuyor bykana... Bir gece, her eyi unutturduktan sonra, Salihin boazn skmayaca nerden, nerden belli? Korku Salihin yreine kk salm, onu bir skp atamyordu. Yer gk, dnya, tekmil aalar tepeden trnaa iee durmulard. Bahar kokusu Salihin ban dndryordu. Korkusu ne kadar yreine ilemi olursa olsun, bahar kokusu yreinden tm karanlklar skp alp gtryor, hi olmazsa bir an ulu korkusunu ona unutturuyordu. Bu dopdolu baharda Salih bombotu. O kayann stnde uzayp giden bir kan izgisi grmt, kurumu... Metinin kandr bu, diye dnd. Kan izlerine bakamad. Metin lm myd, ondan hibir haber alnmamt. Salih duymutu, denizin telerinden gelen Laz takalar kaak mallarn koylara boaltyorlar geceleri, kamyonlar da candarmalarn korumasnda bu mallar stanbula tayordu. Bir sabah btn kasaba yediden yetmie kyya indi, kyler de dalardan kylara indiler. Denizden karton karton Amerikan sigaras geliyordu kylara. O kadar ok sigara atmlard ki denize kaaklar, dalgalar sigara yklyd. Kyda topla topla 110 , jtrniyordu. Kayklaryla alm balklar denizden topluyor-lardi- Bu sigaralar ilk Salih grm, drt be kartonu koltuuna kstrm, ala afakta kasabann ortasna dm, hem kouyor, hem baryordu: "Koun koun, denizden Amerikan sigaras geliyor, koun koun." Kendi de koarak evlerine gitmi be kartonu da bykanasnn nne koymutu. "Al, bunlar sana getirdim." Anas, babas, ablalar da kyya kotular, akama kadar ok sigara topladlar kydan. Ev sigara dolmutu. Babas, ninesi bugn sabaha kadar durmadan doya doya sigara itiler. Birini sndrp birini yakyorlard. Geen yl da byle olmu, btn kasaba kyya dklmt. Geen sefer, denizin tekmil balklar karaya vurmutu. ri, capcanl balklar. Kasaba, kyler gnlerce kylardan balk toplamlard. Bykler, "Balklarn kulana kar suyu kam," diyorlard. Balklarn kulana kar suyu kanca balklar serseme dner, denizlerde duramaz karaya vururlarm. Gnler geceler boyunca kylarda ateler yand, balklar kzartld. Dalar talar, deniz, kayalar, kumlar, akl-talar kzde kzartlm balklarn insan alktan deli eden kokusuyla koktu. Salih bu kokuyu ok sevmiti. Sigara fasl da bitti. Dedikodusu, cokusu kasabada ancak bir hafta srd, sonra da unutuldu gitti. Yalnz iyi bir ey oldu, artk bykana, sigaralardan sonra Salihi bir iyice balamt. Amerikan sigaralarn iiyor iiyor Salihe sevgiyle bakyordu. Salih, elini kessen byle ilerde yalan sylemez, yaaa, bykana Salihe sevgiyle bile bakyordu. Salih babotu. Demirci smail Ustayla, marangozla, byk balk Temel Reisle bile ilgilenmiyordu. Bir iki kere nlerinden gemi, yle bir bakm, aldrmam, geip gitmiti. Demircinin kresine kvlcm, marangozun dkkannda amsakz kokusu, Temel Reisin takalar... Btn bunlar iine yer etmemi de deildi. Bugnler hibir eyle ilgilenecek durumda deildi de ondan. Bombo kalm, sabahtan akamlara kadar kasaba arsn, denizin kylarn aylak aylak dolayor, en kk bir eyle ilgilenemi-yordu. Kimse de bu kasabada onu grmyor, behey arkada, nereden gelip byle nereye gidiyorsun sabahlardan akamlara kadar byle yreni hi grmeden ne dolayorsun, demiyordu. 111 teki ocuklar bahar aalarnn tepelerindeydiler, ku yuvalarn bir bir yokluyor, yumurta, civciv, bir eyler aryor, kulara kseler, tuzaklar, faklar kuruyor, kck parmak kadar, sar, pekmez krmzs, yeil, mor, boyunlar incecik kular vuruyorlard. Salih de geen yl ok ku vurmutu buralardan. Lastik tayla. ksesine bir keresinde be ku birden yakalanmt. Geen yl on bir tane de srck yakalamt. Bkmt kulardan, lrken rpnlarn hi sevmiyordu. Baz vurulmu kua ge yetiiyor, o yetiip boynunu koparncaya kadar kular acdan ldryorlard. Baz da boyunlarn koparnca kanlar ellerine bulayor, bulatklar yerleri yakyordu. Kan hi yakar m, yakyordu ite. Salihin ellerini yakyordu. "Niye ku yakalamyorsun Salih?" "Ben mi, ben... Ben mi?" "Korkuyor." "Hi de..." "Acyor Salih, acyor. Yrei yufkack." "Hi de..." Salih hi acr m kulara. Salih kedilere de acmaz. Niye ku yakalamaktan vazgeti yleyse? Niye olacak, bkt, can istemiyor.

"Tutmuyorum ite, zorla deil ya." "Tutma bize ne! Bak ka tane, bak." "Tutmuyorum, tutmayacam." "Acyor, acyor." "Acmyorum da acmyorum da." stne ok geliyorlar bu ocuklar da, eski arkadalar da-Yoksa gene kendi kendine mi konuuyor? Belki de hem kendi kendine konuuyor byle, hem de ocuklarla. nsan ku tutmaktan usanmaz, ku tutmaktan hi tat almyor ite. Onlar lrlerken kapkara, boncuk gibi, frl frl dnen gzlerinin bir bak, bir bak var, uuuuy, insan olan dayanamaz, uuuuuy, uuuuf... Dnyay verseler bir daha ku yakalamaz insan, bu gzleri grdkten sonra. Gene de Salih eski bahelerde, ormanda ku tuttuu yerlerde, bir ey unutmu gibi aranyordu. Yardan akan suyun altna 112 deirmenler kuruyorlard. Deirmenin ark yle bir dnyordu ki, uunuyordu. Salih eski deirmenlerinin yerinde de bir seyler unutmu gibi aranyordu. Bu su ne kadar ok, ne kadar cok deirmenini alm denize gtrmt. Salihin elleri yara bere iindeydi. Hep deirmenine ark yaparken ellerini kesmiti. ark yapmak ince itir, herkes ark yapar ama suyun iine koyunca dnmez. Salihin de baz arklar dnmyordu ya... Bir tanesi ne dnmt. Bir sabah komu gelmi ki, sel alp deirmenini gtrm. Belki de deirmenini sel gtrmyor, ondan nce gelen ocuklar alyorlard. imdi de be alt deirmen dnyordu ya, Salihe bir ey sylemiyordu. Metinlerin avlusuna koskocaman, hem de tane kamyon gelmiti. Salih de doya doya, gece gndz seyreylemiti. Ondan sonra da bu deirmenlere bakacak deildi ya... ocuklar kendi yaptklar arabalarla, srkledikleri iekli dallarla, biribirlerine ekledikleri deniz kabuklaryla oynuyorlard. Ah onlar bir grseydiler kamyonlar hi bu oyuncaklarla oynayabilir miydiler. Yazk, yazk, gremediler ki. yi, iyi, varsn grmesinler. Geceleri, kimseciklere sezdirmeden, iinde hep o yitirdiini arama, bulma duygusu, Metinlerin avlusuna geiyor, kamyonlarn krmz toprakta donmu kalm, bozulmam derin izlerine bakyor iini ekiyor, aalarda, geceye vurmu vcrdaan kulara bile ban kaldrp bakmyordu. "Kular ldrmeyeceim, ldrmeyeceim," diye baryordu. Kendi sesinden rkp, itin aralndan szlyor, kendisini tedeki anayolun aasndaki korulua soluk solua atyordu. Ya birisi sesini duyup da o olduunu anlamsa, ii iini yiyordu. Rezil oluyordu dilini tutamayp. Bu ne biim kendi kendine konuan bir alk, bir deli ocuk demezler mi? "Acmyorum, acmyorum kulara. Canm onlar yakalamak da istemiyor, zorla m be? ldrmek, ldrmek istemiyorum kular." Sevmiyordu o ocuklar. Gzleri prtlek, canavar gzleri gibi o Osmanm. Gnde otuz tane ku yakalar belki. Yakalar yakalamaz da hemen yolup ykar, tuzlar, oraca bir ate yakar piirir yer. Boazna dursun kpein. nallah boaznda kalr da o kck kularn kemikleri, geberir de lr o Osman... 113 Gerekten hibir ocuk oyunu onu ilgilendirmez olmutu Balk tutmak bile, mart yumurtalarn toplamak bile ona saman yemi gibi geliyor, bir ey sylemiyordu. Aadaki koyan koruluunun ak dzlnde karla, ti ocuklarla. Dzln ortas, yanlar allkt. allar iek amlard. ieklerin yrelerinde yzlerce cins cins arlar uuuyordu. ocuklar ar yakalyorlard, yakalayp ipliklere balyor, havaya uuruyorlard. Salihin tandklar da vard ocuklarn iinde. Kaya vard, Engin, Tun, Ali, Memet, Babr vard. Her birisinin elinde iplie bal bir ar, arlar havada vzldayp duruyorlard. ou sarcaar, karaar yakalamt. Kck bir ocuun elinde de kocaman bir eekars fkeli vzldayp duruyor, rpnyor, kendini oradan oraya atyor, ipi geriyordu. Salihin d koptu, ocuk kendi yandayd ya, kck, cce bir eydi, imdi eekars onu sokacakt. Eekarlarnn sokmas bir beter olur, birka birden sokarsa bu kadarck bir ocuu ldrebilir. Bir teki iirir, acdan delirtip bayltr. Koarak, ocuun yanma vard. Yaklaamyordu, uzanda durdu: "Brak onu, brak... Hemen brak, sokarsa ldrr. Eekara-s o, eekars." ocuk onun telana dingin, akn bakt: "Biliyorum," dedi yrekli, burun kvrarak. "Biliyorum. Ben eskiden beri hep eekars tutarm, uururum." Salihin telana glmsyordu. "Eekarlar beni sokmazlar." Bunu derken ipin ucunda fkeden deliren, ortal vzltya boan parmak kadar kpkrmz arnn ipini ekti, ary iki parmayla yakalad. "Dur," dedi. "Yeter artk fazla vzldama. Uslu dur." Sar kuakl fkeli arnn ban okad, utkuyla, ba dik oradan ayrld, aa denize doru tepesinin iki metre stnde arsn vzldatarak gitti. Salih, afsunlu, diye dnd. Bu olan eekarlarna afsunlu. Kim bilir belki onun da, kendisininki gibi bir bykanas vardr, o bykana da afsun bilir, torununu al arlara kar afsunlar da yle salverir ar yakalamaya. Oysaki kendi bykanas, o hi afsun bilmez olur mu, dese ki beni arlara kar afsunla, gzlerini belertir de, kyameti koparr, benim benim, be114 nirn afsunum arlar iin mi, diye bas bas barr. Hayran kalkt eekars uuran ocua. Bu eekarlar da ne gzel, ne byk oluyorlard. Yalm gibi de, tpk bir yalm paras gibi de kpkrmz.

Salih afsunlu deilse bile byle iri, byle gzel, bundan da al, daha renkli bir ar yakalamal, u ocuklarn, btn kasabann parman aznda brakmalyd. Biliyordu hangi ary yakalayacan. Eekarsndan daha byk, daha da alyd. Sokunca insan ldrverirdi. Yanndaki ocua: "Sen hi buralarda boncuklu ar grdn m?" "Grdm," dedi ocuk. "Ama onu kimse yakalayamaz ki..." "Ben yakalarm," dedi Salih, "heeeyt, bize kim demiler." "Yakalarsn ya, sokunca da ldrr," dedi ocuk. "Geende Aliyi soktu da Ali ite u alnn dibinde cansz morard kald da..." "Grdm," dedi Salih. "Doktora yetitirmeselerdi yarm saat daha, Ali lyordu." "lyordu," dedi ocuk, "sen de lrsn." Salih ocua yaklat, ona kimsenin duymasn istemedii bir giz verircesine kulana azn yaklatrd: "Ben afsunluyum," dedi. "Beni ninem btn al arlara kar afsunlad." ocuk sevindi: "yleyse, yleyse, sen de birok ar yakala, e mi? Biro-ook..." Dudaklarn yalad. "Boncuklu arlar ne kocaman, ne de gzel, nakl oluyorlar, k gibi de avkyorlar." "avkyorlar," dedi Salih endieyle. ocuk: "Bak," dedi, onu elinden tutup pespembe byk iekler am bir yabangl oylumuna gtrd. "te burada dolu. Burada boncuklu anlardan geilmiyor." Gzleri fldr fldr korkudan kslm: "Bak," dedi. "Be tane... Ben gidiyorum, sen yaka-la-' Yakala demesiyle alp yatrmas bir oldu. Salih ocuun ka-'ina sevindi, durup onu seyretmemesi iyi oldu. imdi bu az-8ln boncuklu arlar yakalamann bir yolunu bulmalyd. Orada durmu kalmt. Arlar yakalaynca balayacak iplii de yok115 tu. Korkusu byyordu, ya arlar bana birikip de onu sokup ldrrlerse, bykana ne sevinirdi. Gittike yznn sarardn sanyordu. Arlar alnn dibinde, yerden bir iki kar yukarda heybetli, sert vzltlarla imenin stnde dolanyor, gnete akp snyorlard. yle de ses kartyorlard ki, vay be, uak gibi. Arlara baktka korkusu artyor, umudu kesiliyordu. Umarsz sana soluna bakarken, aacn arkasna saklanm kendisini seyreden ocuu grd. Yannda iki ocuk daha vard. Kendisini konuuyorlard. Boncuklu, azgn arlar yakalayp yakalayamayaca stnde tarttklar besbelliydi. Az nceki ocuk onu savunuyordu. tekilerse burun kvryorlard. Salih ocua seslendi: "pliin var m?" "ok," dedi ocuk, "bir makara." "Getir onu buraya." "Getiremem," dedi ocuk, "oras boncuklu ar kaynyor." "Sen de," diye elini sallad Salih, "korkulur mu boncuklu ardan." Gitti, makaradan epeyce bir iplik sap koarak dnd... "Orada oturup bekleyin beni. Bakn, greceksiniz, boncuklu ar yakalanr m yakalanmaz m?" d de kopuyordu, ya yakalayamazsa. Kocaman kasketini bandan karm, arlara usul usul, korkuyla, ayaklarnn ucuna basarak, sinmi, eilip iki kat olmu yaklayordu. Birden bir kme arnn stne atld, gzlerini yumdu, at. Kendini dinledi, hibir yeri acmyordu, demek ki arlar onu sokmamlard. Acaba o arlardan hi olmazsa birisini yakalayabilmi miydi? ocuklar aacn altndan bir adm ileriye km, boyunlarn uzatm onu gzetliyorlard. Bu tela arasnda onlar da grd. Usul usul, bir ucundan kasketini kaldrd, hibir ar dmemiti kasketin altna. "Vay be," dedi. e, hibir ey olmam gibi yeniden balad. Arlar, o stlerine atldka kzyor, azgnlayor, imek gibi delip geiyor, yresinde vzltlarn oaltarak, deli bir dnmede, hmla gidip geliyorlard. Salih de terlemi, yorulmutu ya, artk ne korku geliyor aklna, ne sokulma... Tek amac bu azgn arlardan bir tane... H 116 olrnazsa bir tane... u ocuklar da gitmiyorlar, orada durmu gzlerini, yiyeceklermi gibi hayretle kendisine dikmiler, bekliyorlar. Kendisinin bir suu yok ki... ylesine hzl ki bu arlar, daha Salih onlarn stne atlmaya hazrlanrken, tekiler kay-veriyorlar. Kamyorlar da, hemen dnp Salihe saldryorlar ya, onlar da aknlar. Salihi neresinden sokacaklar, bir yolunu bulamyorlar. Salih yzkoyun yere kapaklannca onlar Salihin ak bir yerini bulamyorlar. ar, ar, nasl da biribiri ard sra dnyorlar, nasl da... imdi ok fkeli, ok aknlar, vzltdan kanatlar gzkmyor, iyice nian almal. Bu fkelenmi arlar da ka-rrsa Salih, u ocuklar da ta kesilmiler, oradan hibir yere kmldamyorlar, bir daha yakalayamaz. Soukkanl, keskin, hzl, Salih kendini onlarn stne atverdi. Az sonra kaskete kulan verdi, ierden bir vzlt geliyordu. "Oldu," dedi. "Bu i de oldu." imdi nasl karmal ary dar? te

buras mkl. yi dnmeli. Binbir glkle yakalad ary bir de karrsa... Aklna geldi. Salihin akl zaten zor zamanlarn aklyd. Ary kasketin dndan tutacak, ondan sonra da... yle yapt. Ar kasketin iinin krmz bezinde rpmyordu. Salih iki parmayla ary tam srtndan yakalad. Ar abalyor, abalyor, eiyor, kvryor, bkyor, inesini Salihin parmaklarna ulatramyordu. "Buraya gelin," diye bard Salih. ocuklar koarak geldiler, boncuklu arlarn korkusunu unutmulard. "Sen u iplii yle halka yap." ocuk iplii halka yapt. "Hah, oldu, yle, uradan geir, korkma, bak tutuyorum." ocuk halkay geirdi. "ek imdi ucundan ipi, usulca. Arnn belini kesmesin. Kesip koparmasn." ocuk, elleri titreyerek ipi ekti. "Hah, bala imdi." Balad. Ary brakt, fkeli ar bir anda ykseldi, Salih ipi ekti: "Bu kadar, fazla yukar kmak yok." 117 ocuklara bir daha dnp bakmad oradan ayrlrken, ne de bir tek sz syledi. ocuklar orada durmular, bir Salihe, bir yabanglnn dibinde kaynaan, pul pul akan arlara bakyorlard. Salih kendi kendine glmsedi, "Enayiler," dedi, "ne kadar kkler. imdi onlar da boncuklu ar yakalamaya alacaklar, anlar da onlar sokup ldrecek." Omuz silkti, "Bana ne," dedi, "akllar yok mu, bana uyup da onlar da boncuklu ar yakalamaya kalkmasnlar." imdi doru arya gitmeli, byle stnde, tepesinde koskocaman bir ary uurarak. arda hi byle ar grmler mi bakalm, hi. arya varmadan can varp u kayaln stne oturup arsn bir gzelce seyretmeyi istedi. Ohhoo, daha akama ok vard. Kayalkta sandalya gibi bir yer buldu, srtn dz bir kayaya dayayp ayaklarn aa sarktp oturdu. Kayalarda mavi stleenler bitmiti, ocak ocak mavi ta uzaktan bir yalm mavisinde gze arpyordu. Kayalklarn stnde bir oca aldayp duruyordu. Arsn nce yanndaki stleen ieinin stne indirdi. Ar stleen iekleri stnde bir trl durmuyor, delicesine vzldayp oradan oraya savruluyor, kayalklara vuruyordu. "Ah," diyordu Salih, "ldrecek, ldrecek kendini fkara. Amma da yabanl bir ar." Salih bir eline gese onun imdi btn asn etine boaltr, onu kvrandrrd. Ar gittike azgnlayor, kendisini oradan oraya atyor, kt diye kayalara vuruyordu. Dnyor, dnyor ipliin yresinde kanatlar gzkmez oluyordu. Bir trl de yorulup durmuyordu. Salihe yle geliyordu ki bu delirmi ar kendini ldrmek iin byle yapyor. Ne de yiit bir ar. Yiidin anas abuk alar. Bu ar hrsndan at deyip atlayp lecek. Salih de inatlamt. natlam deil de merak ediyordu. Dur bakalm u ar bu fkesini nereye kadar srdrecek. Ar bir iki kere de Salihe doru hmla atld. Salih tez davranp ipi teye ekmeseydi, ar suratnn ortasna yapyordu. Bir uultu, bir grlt, kulaklar sar edecek kadar. Dnd dnd, fkeli halkalar iziyordu durmadan, kanatlar gzkmyordu. ylesine hzl dnd bir ara, Salih yalnz arada kara ince bir izgi grd bir an. Halka tek ar oldu sonra da, sesi azald, vzlt yavalad. Gerilmi ip geve118 di An bir sre ipliin ucunda, yukarda havada asl kald. Bir an hi kprdamad, sonra kendisini stleen ieinin mavisine atverdi. Kanatlar stleenin stnde bir sre seirdi durdu. Salihe bu seirme hi bitmeyecekmi gibi geldi. Dik kuyruu da dt. Bu boncuklu arnn kuyruunda ok mavi halka vard. Maviyi, ondan biraz daha ince krmz halka kuatyordu. Bir tuhaf, ok parlak kiremit krmzs tatllnda, bir rnavi. Krmz halkalarn az tesinde, kvrmn yannda sar halka daha. ok sar, gne sars gibi bir sar. Kuyruk karann yeile dnmesindeydi. Kanatlar maviydi, yumuak, kara ince izgilerle deli saydam, azck krmzya alan, izgilerin yanlar koyulaan, gn gibi pul pul parlayan... Ba da kapkarayd, yeillenen... Yeillenen, yumuak tyl, ince, belli belirsiz bir kadife. Byk bandaki kocaman gzleri yuvarlak dar frlamlard. Gzleri gzenek gzenekti. Her gzenek bir trl meneviliyor, k krmzs, ac k yeili, k mavisi gzeneklerde akp snyor, kvlcmlyordu. Salih arya dalm gitmiti. Onu en ince ayrntsna kadar gzlerinin ardna iliyordu. Bu ary uzun yllar byle, stleen ieinin stnde grsn diye. Ar da, sanki az nceki azgn, ldrm ar o deilmi gibi, rahatlam, iein mavisine kanatlarn yaym, krmz tyl ayaklaryla ha bire gzlerini svazlyordu. Birdenbire, byle durup dururken ar aztyor, kanatlar uunuyor, sonra da hibir ey olmam gibi duruyor, ayaklaryla gzlerini svazlyordu. Salih gnee bakt, daha ok vakti vard akama ya, imdi arnn civcivli zamanyd. Kalkt, kayal yukar kp arnn ucuna, ilkokulun nne vard. Orada yal, hep elek, tahta kaklar, kepeler, sepetler satan Alim Aa vard. Kimseyle konumaz, hep kollar sval gezen, durmadan caminin avlusundaki kurnadan aptes alan bir kiiydi Alim Aa. Vard onun dkkannn nnde durdu. pi bir daha salverdi. Ar ge yukar ad gitti. Gz ucuyla da Alim Aaya bakyordu. Alim Aa ral bile olmad. Hep okuyor flyor, az kpr kpr ediyordu. Bu sefer Salih yukardan burnunun ucuna kadar gelen aryla konumaya, trl aklabanlklar yapmaya balad, Alim Aadan da gzlerini ayrmadan. 119

Salih ne etti eyledi de Alim Aa bir kere dnp de arsna bakmad. O da inat etti, uzun bir sre ansyla orada, dkkann nnde, eiinde oynad. Salih kzd, varp da u koca ary burnuna soksa u kocamn, onu bile grmeyecekti. f. keyle arya vurdu. Ars yarm metre sanda vzldayarak uuyordu. ar insanla doluydu, Salih tetikteydi, birisi aryla ilgileniyor mu diye. Bakn hele, bir Allahn kulu da bakp, u ocuk ne kocaman, ne gzel, amma da ok al bir ar yakalam demi-yordu. Bu kasaba byle nakl, renk renk, koskocaman bir ary grm myd hi. nsanlar arsna bakmadka, onu grmedike Salih fkeleniyordu. ary bir batan bir baa, mahsustan insanlara arparak geti. Vay anasn, bir kii dnp de arsna bakmad. Ne oluyordu, bu adamlar sabahtan akama kadar evlerinde boncuklu arlar beslemiyorlard ya kovan kovan, eee, yleyse? Salih ardan i karamaynca pazaryerine vurdu, pazaryeri insanla azna kadar doluydu, st ste, barp duruyorlard. Belki yirmi kere, bir saat, bir buuk saat Salih arsn kalabaln stnde uurdu da gene ne arsna, ne de kendisine dnp bir bakan oldu. Nerdeyse Salih bu adamlarn inadna, u gzelim arsn burada havaya ipliiyle salverecekti. Deer miydi sanki bu yanlarna yrelerine hi bakmayan, burunlarnn ucunu grmeyen kiiler iin bunu yapmak... Bu ar grmemi kiilere kzp da... Demirci smail Usta bile grmedi arsn. Grse bile bakar myd o iinden baka, demirden ateten baka hibir eyi grmeyen, o. nat etti de akama kadar arda uurarak dolat. Ayaklarna kara su indi kimse ansyla ilgilenmedi. Ama o ocuklar, ka taneydiler, aslanlar, durmular, nasl da korkuyla, hayranlkla Salihle arsna bakyorlard. Salih de onlarn nnden, hibir ey deilmiesine, slk alarak be kere geti. Her seferinde ocuklar yle kocaman kocaman gzlerle ona bakyorlard. Sonunda vard caminin avlusunun eiine oturdu. Kendi de, an da iyice yorulmulard. Salih artk ylgnd. Ary dnyordu, bu ar ne yer, ne ierdi? Byle ipin ucunda, bu fkara120 nln hali ne olacak byle? Braksn m? Ne de gzel, bakmaya kyamyor insan. Bir ar kokusu, arlar hep bahar gibi kokarlar, scak, buulu, ac, bir ho, ba dndrc. Btn baharn kokularn lk gnele yourmular, o da ar kokusu olmu. Ar lk gne kokuyordu. Ya acndan lrse? Ar gelmi sol kolunun stne konmu, soluklanyordu. Gzleri de binbir renkte kvl-cmlanyor, akyordu. kindi namazna gelen mmin Mslmanlar yanndan, oturduu eii atlayp geiyorlar, gene de ne Salihi... Salih onlar geerken arsn uuruyor, vzldatyor, stlerine saldrtyor-du, tekilere vz geliyordu ar da Salih de... Salih dinlenmiti. Bakt, ar da dinlenmi, aa korulua gidecek, ocuklarla arsn yartracakt. Hi olmazsa u dev ar byle bir ie yarasn. Ayaa kalkt, kollarn bacaklarn aarak bir iyice gerindi. Ars da havada gerindi, caddeye ktlar. nlerinden bir kyl gidiyordu. Uzun boyluydu, kahverengi el dokumas bir keten pantolon giymiti. Bohasn baltasna takm omuzuna vurmutu. abuk yryordu. Salih elinde olmadan onun ardna takld. Birlikte kasabay ktlar, koyaa aa inmeye baladlar. Kyl arkasna dnp hi bakmyordu. Salih hemen hzland, adamn nne geti, yannda da ars keyiflenmi uuyordu. Kyly geince durdu, yzne bakt, krmz gr sakall, yeil gzl, kaln dudakl, pskl kal bir adamd bu. Salih ona glmsedi: "Amca, bu yol nereye gider byle?" diye sordu. Kyl hemen durdu, geni, candan, iten, gzlerinin alt krarak gld. "Bu yol Kabakkoz kyne gider, sen nereye yolcu, adn bala." Salih telaland, kekeledi: "Salih..." dedi, "Salih." "Benim adm da Koca Duran. Oduncu Koca Duran..." Durmu yle, hem Salihe bakyor, hem de yrekten, candan, sevgi dolu ona glyordu. Ary fark edince glmesi daha da artt, bir sevindi, bir sevindi, Salihe doru bir adm atp durdu. 121 "Oooo, Salih," dedi, "arm da ne gzel, ne babayiit." Biraz daha yaklat, arya bakt bakt: "Bak hele," dedi, "bak hele Salih, bu bir boncuklu ar yahu." "Boncuklu..." dedi Salih az kulaklarnda, koltuklan kaba-rarak. Koca Duran dnd, sonra da: "Bre Salih, bunlar ok al olurlar, sokunca adam ldrrler, ldrmezlerse de sakatlarlar." "Biliyorum," dedi Salih vnerek. "Biz de ocukken," dedi Koca Duran, parman arya dokundurmak iin uzatt. Salih bir adm geriye srad: "Aman ha amca, sokar ha, sen ne yapyorsun?" "Seni sokmuyor ya..." "Beni, beni, bana alt o... lk zamanlar, yeni tuttuumda, on be gn nce, nerdeyse beni yiyecekti."

Koca Duran ban sallad: "Hibir zaman bir yreklilik gsterip de dokunamadm u meretlere," dedi. "ocukluumda o kadar isterdim ki dokunmay... Olmad ite. Ha dedim ki, belki imdi..." Salih: "Olmaaaz," dedi, gzleri fal ta gibi alm. "Sana yazk deil mi amca... ldrr." "ldrr," diye ban sallad hayfl hayfl Koca Duran. "Ne kadar da gzel..." geirdi: "Haydi salcakla kal Salih." Arsna, daha da ok Salihe hayran gzlerle bakarak uzaklat. Salih btn yrekliliini toplayarak, ary srtndan yakalayp giden kylnn nne frlad, elindekini gsterdi: "Gle gle," dedi, "gle gle." Adam dnp dnp Salihe el sallyor, baltas omuzunda parlayarak hzl hzl yryordu. Salih onu dereyi inip yitirinceye kadar yolun ortasnda durup izledi. Koca Duran gzden yitincedir ki: "Heyt, allooooo," diye bir sevin l atp kasabaya doru ald yatrd. 122 Onun hzndan sersemlemi ar zar zor omuzuna tutunabilmitiKorulua indi, ocuklar gitmilerdi. Ary brakacakt. lmesin fkara. Ama bu ipi nasl zecekti? Cebinden mendilini kard, ary srtndan iki parma arasna ald, ipi zmeye a-jt. Urat urat, arnn beline iyice yapm ipi zemedi. Biraz hzl ekse ipi, arnn beli kopacakt. Bylece ok ar beli koparmt. Kuyruksuz kalan arlar, yalnz gvdeleriyle kanatlaryla havada kendi yrelerinde, bir yne gidemeyip dnp durmulard. nceleri buna ok sevinmiti Salih. Bu yzden ok ar beli koparmt. Sonra sonra, byle arlar grnce, topal insana benzer, iinden bir hzn, bir acma kopuyordu. Ne yapsn, akam olup gn kavuup gidiyor, ary mendilinin ucuna balad, en ksa yerinden iplii dileriyle kesti. O iplii keserken ar bir gzel koktu. Mendili at, ar frlad, bir iki saa sola vurdu, sonra birden ok gibi ge ad, kck kara bir sinek lekesi gibi kalncaya dek Salih onu gn ortalarna kadar izledi. Salihin aylaklk gnleri gene balad. Sabahlardan akamlara kadar evde oturup mekiklerin gidi gelilerine, anasnn ellerine, bykanasnm her mekik gidite yznn bir atlmda kr kr olmasna, rmcek a gibi, ablalarnn rdkleri naklara bakyordu. Ablalar mor iekler iliyorlard ilebezine. Mor, byl, kocaman tayaprakl ieklerin uzun saplar, tomurcuklar hep turuncu oluyordu. Ablalar bu morlar, turuncular ne kadar da seviyorlard. Kk ablas daha kkt ya, byk ablas yetimi ok gzel bir kadnd. ocukluunda balk Mustafayla gizli gizli buluuyorlarm. Salih, bu balk Mustafay bu kasabada herkesten ok severdi. Babas da bu Mustafaya ok kzyordu. Ona baldr plak diyordu. Salih de bunu bir trl anlamyordu. Salih zaten babasn hi anlamyordu. Babasn, babasnn yaamn ok iyi biliyordu. Onun stne kasaba o kadar dedikodu yapyordu ki, Salih onda birini bile duymu olsa yeter. Oysaki Salih ok ok, ok ey biliyordu. O da herkes gibi, "Yazk fkara," diyordu, "dul kadnlarn biricik oullar hep byle olurlar." Byle yarm, byle mark, byle elini lktan soua vurmaz. 123 1 Salih kendini bildi bileli, babas sabah evden kyor, geCe yarlar naralarla, sallana yuvarlana dnyordu. ri, yakp bir adamd. Baz da kzyor evi krp geiriyordu. Anasn, abla. larn, Salihi sra dayandan geiriyordu. Onlar dayak yerken Salih iyi biliyordu, her seferinde dnm ona bakmt, by-kana sevinten drt ke oluyordu. Onlar daya yerken neredeyse ayaa frlayp ziller takp kr kr oynayacakt. Ana, daya yedikten sonra fkeleniyor, barp beddualar ediyor, ite ondan sonradr ki kyametler kopuyordu. Byka-na bir celalleniyor, bir celalleniyor ki, zapt edebilene ak olsun. "Vay sizi yabann orospular vay, gl gibi evime soktum da vay! Ben olumu kusdyle besledim, ku." erde bard yetmiyor, baheye kyor, sesini ykseltiyor, "Ben olumu sam sprge, sprge edip de sizin iin mi bugne, tyne kimseyi dokundurtmadan, siz byle svesiniz diye mi getirdim? Cmle alem bilir, cmle kasaba, ben olumu padiah oullar gibi kusdyle besledim. Haydi gidi yabann orospular..." O konumaya, fkelenmeye balaynca evde herkes susard, ana da baba da. Kimseden t kmazd. Bykanaysa bahede dne dne barr arr, kendi kendine fkelenir yrtnr-d. Sonunda o hale gelirdi ki kendi kendini dvmeye balar, kendi salarn tutam tutam yolard. En sonunda da oraya zeytin aacnn dibine, ama hep zeytin aacnn dibine, der kalrd, yar canl. Baba gider anasn oradan alr, zntl, piman, korkulu getirir yatana yatrrd. Salih onun sapsar olmu yzne bakar, her seferinde de onu lm sanrd. Bykanaysa biraz sonra hibir ey olmamasna yataktan frlayp knca Salihin iini bir sevin alrd. Bykana yatandan kalkar kalkmaz da hemen tezgahna koar mekikleri ard ardna atmaya balard. Elleri sevinten uar, makina gibi ilerdi. Sevinli, rahat, o fkeli bykana bu deilmi gibi kendisine, anaya, ablalara sevgi, efkat dolu szler syler, eskiden diken olup batan szler imdi kadife gibi yumuack olurdu.

Baba, haftada bir gn, dokunup rlm, keye ylm bezleri ilemeleri alr arya giderdi. Bu gnler evin dn bayram gnleriydi. Sabahleyin kan baba tam ikindist eve dnerdi. Neler neler getirmezdi ardan, ama neler. Salihe ko124 arnan kocaman, hem de be tane elmaekeri getirirdi. O gn vde mis gibi kokan yemekler pier, sofra bir donanrd ki, stanbul zenginlerinin sofras gibi. Baba bu gnler ikisini evde ier, duvardaki sazn da indirirdi sonunda. ok sevinli, gamsz kasavetsiz trkler sylerdi. Bykana, gzlerini hi krpmadan, bir eski d dnyasnda yzerek oluna, bir Tanrya bakarm gibi bakard. Cmert adamdr, diyordu herkes kasabada baba iin. Ah, bir de paralarn kumara vermese, bir de bir i tutsa... Yoksa onun stne adam var m? Babasn, anasn, ablalarn bu kasabada herkes km-syordu Salihe gre. Salihte de yle bir duygu vard. Yalnz Salih de, kasaba da, hi kimse de bykanay kmseyemez-di. Ondan sz alnca bir tuhaf korkulu bir havaya giriyordu herkes, kim olursa olsun bykanann sz geince saygyla susuyorlard. ar, deniz kylar pssz kalmt. Bir iki kse yakalad Salih, kular bile ona bir ey sylemedi, gizli gizli salverdi kular. br ocuklarn nnde yakalad kular salverseydi, btn ocuklar ona dman olurlar, hem de kmserlerdi. Bunu deneyleriyle biliyordu Salih. Uurtma yapt en gzellerinden tam alt tane. Ancak bir gn uurabildi, o da yk gibi, zar zor... Uurtmann altsn da denizin stne salverdi, ta yksee uurup... Salnarak uup gitmeleri, sonra uzakta, denizin son izgisine yakn yerlere konmalar, sonra sulara, denizin mavisine katp gitmeleri ok ho oluyor, Salihin yreini arptryordu. Keski ok ok uurtmas olsayd da, byle havalandrp havalandrp braksayd denizin stne. Birka gn de dalardan iek toplad, evi ieklerle donatt, bu iekler bykanann iekleriydi. Belli, onun gnln almak istiyordu. Bykanann da eve her iek gelite yznden tatl bir aydnlk geip snyordu. arya gidiyor, kaygl, yerinde duramayan sarho ba-hklara, kahvelere, camilere oturmu, sabahlardan akamlara kadar durumlarn hi bozmayan, yerlerinden hi kprdamayan, yzleri bile hi deimeden ylece bekleyen, uzak, mmknsz bir eyi bekler gibi bekleyen adamlarn yzne bakyordu. Salihe yle geliyordu ki u oturmu bekleyen in125 sanlar yemiyorlar imiyorlar, oturduklar yerden hi kalkmyorlar, ilerini bile etmeden burada bekliyorlard. Caminin avlusunda umay unutmu bir leylek, yuvas nar aacnn kovuundayd, sabahtan akama kadar hibir eyi umursamadan bir aa bir yukar gidip geliyordu. Yava, ban sallaya sallaya, admlarn ayn lde atarak, boynunu uzatm... Baz da yryn nedense hzlandryordu. Byle yrylerinde ne arkaya kayklmalar daha belli oluyordu. Bu leylek hibir ey yemiyordu. Bir seferinde Salih alt alt tane kurbaa yakalayp nne att. Yal leylek kurbaalara bakmad bile. Salih buna ok kzd, o kadar emek vermiti tutmak iin kurbaalar, Salih-tir bu hi brakr m, o da kurbaalar ald, leylein kovuuna koydu. O geceyi de zor etti. Sabahleyin geldi bakt ki, ne grsn, leylek kurbaalarn n de hapr hupur yutmu. Btn bunlar Salihi can skntsndan kurtaramyordu. Demirci smail Ustay, marangozu, Temel Reisi de bu aylaklk gnlerinde kefetti ya, o bu zamanlar, yle onlarn tadna gereince varamad. Demircinin, marangozun, Temel Reisin tadna zamanla, onlar seyrede seyrede, iine, yreine ala sindire vard, eriilmez tatlarna. in dorusu Metin abinin o gece yle gitmesi, kamyonlarn bir varm bir yokmu olmalar, bir gece iinde Salihi ok sarsm, onda onulmaz boluklar, yaralar amt. Gnlerdir, gecelerdir, tatl dler byterek, ha surdan, denizden, u koyaktan Metin abi ardnda on be renk renk otomobili, yaaa, bu sefer otomobil, kverecek geliverecek-mi gibi. Metin abiyi ok, ok zlemiti, ah ne zlemiti. Bu sefer geldiinde, onu grecek, glecek, Metin abi, sevinli olduu sralar hep byn burard, sar, byn buracak, "Bak ocuk bana bak, sen Salihsin deil mi, bizim komu Salih, hay Allah amma da bymsn be, vay be!" diyecek. Salih, Metin abinin "vay be" demelerine baylyordu. O da her sznn ba, tpk Metin gibi yaparak bir, vay be, ekiyordu. "Gel be Salih, vay be," diyecek, "haydi bin otomobile, tyelim be Salih, vay be, vay anasn." Salih, Metinin vay anasn lafna da baylyordu ya, aaah, anas... Anas, bir daha bu la126 f n azndan ktn duyarsam, azna biber doldururum, Hemiti- Anas adam her zaman dvmezdi ya, bir syleyince dediini yapard. ok zlemiti Metini. Ya o kara giyitlileri, denizin stne giderlerken uzun uzun yldz izgileri deyenleri... Salih onlarn dediklerini, konutuklarn hi anlamyordu ya, konumalarnda yle maceral, gizli bir ey olacak ki, Salihin yreini arptryordu her seferinde, Salih onlar dinlerken soluu kesiliyordu. Bir tuhaf d iine giriyor, maceralar, bu macera szn onlarn konutuklarndan yakalamt, sk sk kullanyorlard, iinde srklenip baka dnyalarda yayordu. Gelecekti Metin abi. Bunu iyi biliyordu. Yreine domutu. Btn yreiyle inanmt. Kara giyitli macera adamlar da geleceklerdi. Bu macera szn yalnz onlardan duymamt ki, sinemalarda da durmadan bu macera sz geiyordu. Uzak, eriilmez, tadna doyulmaz, btn glklerin sonunda varlan bir yerdi macera... O konuan kara giyitlilerin

szlerinden hibir ey anlamamt ya Salih, konutuklarnn btnnden, daha dorusu fsl fsl seslerinden, seslerinin yumuayp sertlemesinden, scalp soumasndan, sevinle dolup karamsarlamasndan, glmesinden korkmasndan Salih bu sonucu karmt. Macera bir mr pahasna varlacak diyard. Hi kimsenin de varamad bir yerdi. Salih bir sr macera d kuruyordu, gnde belki on yirmi tane, bilemiyordu ki z macera hangisi... Metin de, o kara giyitliler de bilemiyorlard bu macerann ne olduunu. Sinemalar da bilemiyordu. Bilemiyorlard ya, macera vard, olmalyd, byl eriilmezdi. te Metin abi bir macerayd. Salih dkkann vitrini nnde mhland kald, gzlerine bir trl inanamyor, ap kapatyor, kapatp ayor, elleriyle ovuturuyor, yeniden bakyor, yerinden kprdayamyor, tuhaf bir d iinde batp kyor, dumanlar, maviler, bulutlar saryor drt bir yann, yeniden gzlerini ovuturuyor, yeniden bakyor, gzlerini krptryor kamam gibi, orada, ite orada ca-^ekann ardnda duruyor. Tpk, tpks... Metin abilerin avlu-Sundaki mavi kamyonun tpks, k, oyunca. Karoseri de 127 nar iei... Macera m macera, by m by, ulu bir d m d gerekleiyor. Hem de mavi, hem de deniz iek at mavisi. imdi iyice anmsyor bu okkal sz kimse deil Metin sylemitir, Metin abi... Karoserinin bir rnei, tpk, kc, stne de iekler ilenmi karoserinin, yeil, sar, mavi, mor, ak, kara... Salih kar kaldrma geti. Oradan daha iyi gzkebilirdi mavi kamyon. Mavi kamyon, denizin at mavi k iei. Bir saniye bile gzlerini kamyondan alamyor, arada srada nnden gelip geerken vitrini kapatanlara da deli oluyordu, u e-ek insanlarn hibirisi de, bir teki de orada durup duran u byye bakmyorlard. Grmemeleri olanaksz, ite orada gzlerine bata bata parlayp duruyordu. Kr gibiler, sar, dilsiz, duyuuz gibiler, nlerindeki kamyonu, byy, d, maceray grmyorlar ki... Krler, kr gzller. te macera, gerek macera buydu. Maceralarn lkesi, evi bu kamyondu. Mavi iek. Salihin bir trk gibi iinden durmadan alyordu, mavi, mavi denizin at mavi, mavi ieeek... Salih leye kadar orada, vitrinin karsndaki kaldrmda kapnn iinde, evin eiinde durmu kald. Kap alp kapanyor, ayaklarna basarak kaldrmdan adamlar gelip geiyorlar Salih farknda bile olmuyordu. Ne yaparlarsa yapsnlar ya, u insanlar, eekler, yeter ki nne dikilip vitrini, vitrindeki kamyonunu, gzelini kapatmasnlar, kapatp onu ldrtmasnlar. Bu byle gn srd, Salih her sabah gn domadan kyor, gelip eie oturuyor, gn kavuup karanlk basncaya, gz gz grmeyinceye, vitrindeki kamyon gzkmez oluncaya kadar orada oturuyordu, orada, kapnn iinde, eikte. Drdnc gn ar bekisi onu kapnn iine kvrlm, eikte uyumu buldu, ald evlerine gtrd. Beinci gn Salihin aklna dt, aklna dnce de akln oynatacak gibi oldu, ya kamyon satlksa, satlk deilse adam niye bunu buraya, bu dkkann camekanma koysun, ss iin deil ya, ya birisi gelip de onu satn alverirse? Hangi ocuk grr de bu kamyona dayanabilirdi... Bir grmeyegrsnler bir, bir ardan gemeyegrsnler bir, Salih dehet bir telaa dt. Ne, ne, ne yapmal, bu kamyonu, hemen 128 hemen imdi, daha bir ocuk arya dmeden nasl satn almal? Drt dnd kvrand. ary bir utan bir uca be kere yrd, d koparak geldi vitrinin kapsna dikildi. Oh, ok kr daha birisi grp kamyonu satn almamt. Ama ama ama alabilirdi. Hi, hi, hi paras da yoktu ki... 129 Dnyann ucunda bir mavi balkyordu. telerde, ok uzakta. Kumsala yamur yayordu. apar bir yze benziyordu kumsal, dingin denizin yz. Hi yel esmiyor, yamur inceden, dimdik, yumuack yukardan aa dz salyordu. Yamurun arkasnda, bulank, ok ok uzaklarda denizin ucunda bir mavi balkyordu. Ak bir duman izgisinin stnde. Dmdz denizin arkasndan, uurum izgisinin ucundan balk motorlar, yelkenliler, korsan gemileri geliyorlard. Ar bulutun altndan kyya sralanyorlard. Denizin stnde, boluklarda mavi imekler akyordu, denizi bir utan bir uca keserek aydnlatan. Kydaki, ulu kayalklarn iine oyulmu maara derinlere, derinlere, dalarn altna kadar karanlk uzuyordu. Maarann az byk yelkenliyi iine alacak kadar geniti. Duvarlar is balamt. Yamur yayordu denizin stne. Yz di di aparlaa-rak deniz sallanyordu. Gne ap gn vuruyor, ebemkua douyor, drt be tane, g bir batan bir baa donatyorlard. Ebemkuaklarnn stne gene yamur yayordu. Islak adamlar indi gemilerden. Maarann ortasna bir ate yaktlar. Yalmlar maarann tavanna kadar uzanyor, ate gr-lyordu. Gemicilerin, balklarn, korsanlarn slak srtlarndan dumanlar kyordu. Byk kazanlar, balklar, koyunlar, kuzular vurulmutu ocaa. Konserve kutular ylmt ortaya, renk renk, biim biim. Byk yer sofralar serdiler maarann tabanna, dz kayalklarn ortasna. Mor arap itiler. Kovboylar geldiler, korsanlar arap ierlerken, sonra da eski, koca bykl ekyalar geldiler. Temel Reis oturuyordu orada, sofrann banda. Herkes onun nnde el kavuturup saygda bulunuyordu. Korsanla1

130 padiah1 bile. Korsanlar Padiahnn boynunda yanp snen j^avi bir deerli, kocaman ta vard, kulanda da kocaman bir halka- Alaeddin de geldi, Badat hrsz halya binmiti. Maarann ii macera oldu. Atee odunlar, iri aa gvdeleri atyorlar, ate byyordu. Kzlbaolu Ali de geldi. Elinde saz vard. Sazna yumuldu. Korsanlar Padiah, kovboylar, balklar kulak kesilmi onu dinlediler. Sesi maarann arkasna, dibine, u dalarn altna kadar gidiyor, orada yanklanp koygun buraya geri dnyordu. Darda usuldan yamur yayor, ebemkua ayor, ok mavi, dnyann ucunda balkyor, yumuak yamur yeniden balyordu. Kzlbaolu, felek, diyordu, ulu ulu kervanlar, otomobiller, ulu ulu denizler, korsanlar, diyordu. Drt kitabn drd de haktr, sar buday baa, diyordu. Pul pul deniz, ate, balk, bu gavur Mslman nedir, diyordu. Korsan Padiahnn kulandaki byk halka dnyann teki ucunda balkyordu, mavi. Ellerinin st dvmeliydi. Kzlba-olunun sesi de denizin arkasna kadar gidiyordu. Saznn gs sedefliydi. Sesi denizin stndeydi. Mavi martlar uuuyorlard denizin stnde, yamurun altnda, st ste, kanat kanada, kanatlar slanm, donuk donuk parlayarak, dnyann teki ucunda. Temel Reis anlatyordu, kendinden gemi, dnyann ucunda balkyan bir mavi varm, bir varm bir yokmu. Kzlbaolu, geti, diyordu, geti insan kervan, dost kervan. Bir kap rterse binini aar, diyordu Kzlbaolu, sesi mavi-leyerek. nsan ksm ksm, yer damar damar, yetmi iki milletin kardeliine huuu, diyordu. Temel Reis bklm, bklm deil de azck ne eilmi, sylyordu, korsanlar, balklar, gemiciler, aznn iine girmiler, onu dinliyorlard. O uzun, ok sall, ba dimdik, apak, yelesi, kuyruu ak bir bulut gibi yere sarkan kr at da geldi maarann kapsnda durdu. Hasan Usta Ocakl adann oradan byk bir kalyon indirdi, btn kasabann katld ulu bir trenle, bararak, dualar okuyarak. Demirci smail Usta geldi, kocaman kr srtmdayd, ocan bana oturdu. Dursun Usta da geldi, kocaman kocaman kara glleriyle. Geldiler atein y-resine sralandlar, mor arap itiler. Maarann dibinde, ka131 ranlklarnda, uzaklarnda ebemkuaklar at. Maarann isj. nin stnden dizi dizi, milyonlarca kvlcm, yapm yrd. Yarasalar darya, denizin stne uradlar. Boncuklu arlar, Cemil, Bahri, Kaya, teki ocuklar da geldiler atein kysna dizildiler, dizleri stne kp... Metin abi de geldi. Belinde krmz kua, kuaa sokulmu menevili ifte tabancas, altn kordonlu, kordonu nah bu kadar bu kadar belki krk tane zincirli, mavi mineli cep saati, bir de kol saati, 0 da mavi mineli, altn, elmas, Metin abinin de kulanda bir korsan halkas var, nereden bulmu acaba, altn kvrck kakl alnna dklm, sarkk byklar da l l. Gzleri mavi, ltl. Metin abi hep glyor. Metin abi maaraya gelince herkes her yerden, Korsan Padiah bile grreden ayaa kalkt. Metin abi sa elinde iri taneli kehribar tespihini bir sallad, sert bir sesle: "Oturun ha uaklar," dedi. Tpk Laz korsan reisleri gibi, kim bilir belki de Metin abi imdi bir Laz korsan reisiydi. Kim bilir Metin abi imdi u oturan Korsan Padiahndan da byk bir padiaht. "Bak Cemil, u Metin abi var ya... Kamyonu mavi, karoseri de nar iei." "Bana ne, hastir ordan." "Bak Cemil..." "Bakmam, bakmam, benim iim var." "Bak Cemil, o Korsan Padiah var ya... Onun... Dinle dinle... Bak Cemil... O Korsan Padiahnn." "Hastir ulan. Benim iim bamdan akn, belim krld kabuk toplaya toplaya, ayaklarm uyutu." "O Korsan Padiahnn var ya, hi..." "Ala kei can derdinde, kasap ya derdinde." "Metin abi bilem grd, o kula halkal Korsan Padiahn. Krmz kaftan giymiti." "De git lan bamdan..." "Kim, kim, kim syledi, kim btn bunlar orada, kumsalda kim yakt, mor arap?" "Senin tuzun kuru olum, anan da alyor, ninen de, ablan da... Baban da korsan. Senin ninen var ya, o senin ninen gen132 liginde Korsan Padiahnn sevgilisi olmu. Btn korsanlar var ya, senin ninene bir eyler yapmlar var ya... Onlar da ninene hazinelerini vermiler." "Yalan." "Hi de deil. Sor, sor, git de sor, btn kasaba biliyor. Siz zenginsiniz olum. Ben bir gn kabuk toplamasam babam da, anam da, ocuklar da, bizim evdeki herkesler de a kalrlar yaa... Hastir oradan." "Sen hastir. Metin abi kumsala, maarann kapsna tane kamyonla geldi. tane tabanca... tane. Kim syledi hep bunlar? Korsan Padiahnn kars... Temel Reis, Temel Reis... imdi inandn m?" "Git ulan olum bamdan, Temel Reisten de, senden de dedirtme imdi. Hastir bamdan. Benim iim var, hastir." "Sen hastir, bok herif. Nah, kaz kafal, topla topla kabuklar."

Onlar oturunca Metin abi de oturdu. Herkes tabakasn onun nne att. Korsan Padiahnn tabakas altndand, Metin abi onun tabakasn alp at, iinden bir tutam ttn ald sigara sard, ate uzattlar yakt, dumann afili, havaya savurdu. Korsan Padiah elini gsne koydu: "Ho geldin Reis," dedi, boyun krd Metin abiye. Metin abi dik, ban sallad: "Ho bulduk." Metin abinin yz hi glmyordu. Padiah gibi duruyordu. Oysaki Korsan Padiah bilse ki Metin abi... Topal Durmuun olu, hah hah haaah... Babas o stanbullu tccarn bahvan... Ayda otuz lira kazanr ancak onun bahesini bekleyerek. Baheye giren her ocuu da yakalar, yakalayp kulaklarn bir bir burar, bir burar acdan insann yrei kopar. Allah sevdii kulunu Topal Durmuun eline drmesin. Bunun byle olduunu ne bilsin Korsan Padiah. Kim bilir Korsan Padiahnn da babas kim? Padiahlarn babalar da padiah m olurmu! Temel Reis de elini gsne gtrp boyun krd Metin abinin nnde. Temel Reis Metin abinin kimin olu olduunu bilir. Darda yamur yayordu. Mor arap iiyordu Temel Re-ls/ Metin, bir de Korsan Padiah. Korsan Padiah ok iriyary133 di, sakal da uzundu, kapkarayd. Gzleri kapkara... Mavi, som mavi martlar yamurun altnda uuuyorlard. Bir varm bir yokmu, Korsan Padiahnn byk baheleri varm, hazineleri, ok gemileri varm. Yelkenliymi gemileri hep... Atlar varm, hep kr, ok ok, ovalar dolusu, ylk yl-ki... Otomobilleri, ua, helikopteri de varm. Korsan Padiahnn stanbulda da apartmanlar varm. Gemilerinin yelkenleri mavi atlastanm. Gemilerini stanbul Boazndan Karadeni-ze, Akdenize kaakla yollarm. stanbuldaki sarayn bahesi gnlk gnelikmi, sarayn bahesi yle bykm ki gllerinde mavi yelkenli gemiler yzermi. Metin abi ona be tane mavi, nar iei karoserili kamyon armaan etmi. Dnyadaki btn padiahlar ok korkarlarm Korsan Padiahndan. Amma velakin... Martlar savruldular, binlerce, kanat kanada, gkyznde darmadan oldular. Frtna onlar bir toptan denize indiriyor, iri, ok ltl bir bulut gibi, bir gkyzne savuruyor, darmadan ediyordu. Martlar sersemlemiler, gkyznde oraya buraya savrulmular, mavi bir su gibi akp savrulup maaraya gelip smyorlard. Deniz gmbrdyordu. Dalgalar adalarn tepelerinden ap bu yana dklyorlard. Gemiler oradan oraya, oradan oraya demir taryorlard. Amma velakin bu Korsanlar Padiahnn hi ocuu olmuyordu. Yalmlar savruluyordu denizin stne maaradan. Temel Reisin azndan ballar akyordu. Denizin stne drt bir yandan ebemkuaklar salyordu. Korsanlar Padiah derdine bir are bulmak iin btn denizlere, btn ehirlere haber sald. Trl ilalar, byler haber verdiler. Temel Reise de geldi Korsan Padiah, bykanaya da. ocuu olsun diye bykana krk gn krk gece dalarn btn ieklerini kazannda kaynatt. Krk gn krk gece kasaba iek ya koktu. Kokular aalara, talara, topraa, insanlarn bedenlerine, salarna, kurda kua, brt bcee, Metin abinin kamyonuna da sindi. Uzun sre de bu sinen kokular kasabadan kmad. Uzun sreler kasabaya gelenler kokudan mestolup esrikletiler. Bedenlerine sinmi kokularla stanbulda da koktular. 134 Korsan Padiahnn gene ocuu olmad. Korsan Padiah eredeyse delirecekti. Kars da ok gzeldi, uzak Serendip l.ginin peri korsanlarnn padiahnn kzyd. Byle gzel bir kadn1 dnya dnya olal kimse grmemiti. Bir macera kadm-jj Filmlerde bile yle gzel kadn yoktu. te bu kadn da ocuu olmadndan dolay kederinden lyordu. Neden lmesin ki, o ocuk dourmaynca btn bu denizlerin sigara kaaklar, o kara giyitli adamlar, kovboylar, btn denizlerin korsanlar, herkes, btn dnya basz kalacakt, Korsan Padiah ldkten sonra. Saray da ssz kalacakt. Padiah yollara dt. Ardama, Erciyes, Sphan, Toros dana gitti. n byk ukurovaya, Harran toprana, Zenzi-bara, Serendip toprana, Urfaya, Van glne vard. Antalyada dnya kurulduundan beri yeraltndan kaynayan yalmlar, ejderin dilini grd. Ayasofyann, Sleymaniyenin nne diz kt. Harran ovasnda, Urfada Halil brahim Peygamberi grd, Peygamber ift sryordu. Onun eli aya, soluu nereye deerse oras bereketten tayordu. Onun grkl nazar ge dese sdk ile candan, orrr diye bir yamur boanyordu kurak tarlalarn stne. Kuru l yemyeil donanyordu o anda. "Senin iin zor," dedi Halil brahim, tepeden trnaa mavi libaslar iindeydi. Saban, kzleri de maviydi. Uzakta, lde, devedikenleri, hurmalar, evler, yollar, insanlar bir snen, akan mavi iinde l boyunca bir demirci ocanda, bir erimi demirde, kvlcmlarda, elik mavisinde keskin al-dyordular. Bir elik mavi le, geceye, denize, dalara, ocaklara sakrdayarak akt. "Senin iin zor." Ayaklarna kapand onun Padiah. "Derdime derman olursa senden olur." Kzlbaolu saznn teline dokundu.

Halil brahim Peygamber: "Uyumalym," dedi, kzlerini sabandan zp salverdi, bann altna bir kesek koyup, "sen burada bekle," dedi Padiaha, uyudu. Ulu bir yel kt lden, topra sallayan. Gece dt topraa, gece sessizlikte, yldzlar iri iri, milyonlarca sakrdayarak, tekmil l, topra, g geceyi tepeden trnaa yaldzlayarak aktlar. 135 Gn rken altm iki ocuklu, drt yz yetmi iki torunla Halil brahim uyand. Uyanr uyanmaz, elini uzatt topraktan bir baak kopard. Oysaki daha ekinler gcekteydi, baak vermeye daha aylar vard. Halil ibrahim elindeki baa yle bir ln stnde sallad, btn l altn baakl ekin oldu, gz alabildiine. "Padiah, Padiah," diye sevindi mavi libasl Halil brahim. "Padiah, iin zor ya, ocuun olacak. Bak..." Padiah le bakt, dalara, ovalara bakt. Altn baaklar mavilediler. Binlerce krmz yalm gibi ceren akp gelmiti aadan, lden, cerenler maviledi, ylk ylk atlar otluyorlard mavilemi koyakta, atlar mavilediler. "Padiah, gideceksin grkemli Erciyesin dibine, orada bir ulu bahe alacak gzlerinin nne. Ulu bahede eftali, kiraz, gl, erik, badem, elma aalar, dnyada ne kadar aa varsa o kadar aa. Ya Padiah, btn bu aalar yl on iki ay durmadan iek aarlar. Sabah gn alrken, ilk gn yla birlikte ieklerini aar, akam gn kavuurken ieklerini dkerler. Bahenin ortasnda da ulu bir elma aac vardr. Bir da gibi durur o bahenin ortasnda. Uzaktan iek ykl bir tepe gibi gzkr, mor denizde bir ada gibi. Dibinde ak kpkl, ii balkl deniz alkanr. te bu aa gnde yedi kere iek aar, yedi kere iek dker. Bir sar, bir mavi, bir yeil, bir krmz, turuncu aar. Ebemkua gibi yedi rengi birden at da olur. te Padiah, bu Erciyes dann dibindeki bahedeki ulu aa, ylda bir kere, ta tepesinde, en yksek dalnn tam doruundan bir meyve verir, bir yl sen ve karn gznz krpmadan bu aac bekleyecek, aa meyve verir vermez, nk aa meyvesini verir vermez gz ap kapayncaya kadar dker, aaca kp koparacaksn. Eer ki aa sen ulamadan meyvesini topraa atarsa, topraa demi meyveden bir hayr gelmez, ie yaramaz, o zaman o meyveye hi elini srme, gelecek yl bekle. Meyveyi koparnca aa ineceksin, ban, yani belindeki gm hanerini karp meyveyi tam ikiye biecek, yarsn karna verecek, yarsn da sen yiyeceksin. Yedikten sonra karn da, sen de rlplak soyunacak o aacn altnda biribirinize sarlacaksnz. te siz o ii grrken, korkmayn kimse grr diye136 A&a siz imzi bitirinceye kadar ieklenip ieklenip stnme dkecek, ieklenip ieklenip stnze dkecek, siz ieklerin altnda kalp gzkmez olacaksnz. te byle Padiah, yolun ak olsun. Dokuz ay on gn sonra nur topu gibi bir olun olacak. Olun mutlu yaayacak, mutlu lecek. Olunun altm iki ocuu, drt yz yetmi iki torunu olacak. Elini topraa koyar koymaz da btn toprak yeerip, onun gnlnden geirdii rnle bir anda dnya dolacak. Var salcakla git Padiah." Padiahtr ok sevindi, topraa kapanp Halil brahim Peygamberin bast yeri kere pt, ban kaldrnca bir ak duman grd. Ayaa kalkt. Yrd. Uzakta tede Halil brahim kzlerini komu onlara baryor, nodullayarak ift sryordu. Metin dedi ki: "Sen sa ol Padiahmz," dedi. "Sen de sa ol Metin." "Hi korkma Padiahmz, Erciyes dann dibinde, Sultan sazlnn oralarda, Greme dedikleri periler memleketinde yle bir bahe vardr ve hem de bizim o baheyi grmlmz vardr. O bahe tepeden trnaa maviye kesmi, kr kr mavilerin elik parltsnda akt bir yerdir. Sen sa olasn Padiahmz, biz lr de gene o aac, meyvesini, hi uyumadan bekleriz." "Uyumadan nasl bekleriz?" "Bekleriz," dedi Metin. Uzun szn ksas, aradlar taradlar o baheyi buldular. O ulu aacn dibine bir sradan saray kurdular, aac beklemeye baladlar. Martlar, kuular uuyor gkte, avclar durmadan rhtmda tfek patlatyorlar. Dn geceki frtnada dmanlar "Bizim Taka" Restaurantn zincirini boandrp Bizim Takay denize yol-layvermiler. Dalgalar Bizim Takay kayalara vura vura paralam. Gn alnca bakmlar ki takann masalar, sandalyalar denizin stnde yzyor. Buzdolab da ta derinde. Aydnlk suyun dibinde gzkyor. Yazk deil mi, iki yz elli bin lira zarar etti fkara. Kim bilir ka yl bulak ykayarak biriktirdii Paralarla almt bu tekneyi fkara. Satn alm da, buraya ek137 mi turistlere lokanta yapmt. Olur mu? Milyoner nun kaaklk yapt yat be yldr bu rhtmda durur da kimse bakmaz. dleri kopar kaakba Selimolundan. Kasabann sokaklarna iek yayordu. Sokaklar, caddeler alanlar diz boyu iek iinde kalmlard. Kokular, iekler dkkanlara, aalara, insanlara, otomobillere, teknelere, ocuklara, kulara sinmiti. Bu kasabaya gelip de etine iek

kokusu sinen turistler stanbulda, Alamanyada, svete gnlerce kasaba, iek, deniz, bir de ar kokusuyla kokuyorlard. Diz boyu iek. Dalar ovalar azna kadar iek am. "Padiahm," dedi Temel Reis, "bir gece ben, bir gece sen, bir gece Metin, bir gece Halil brahim..." "Halil brahim gelmeyecek," dedi Korsanlar Padiah. "Olmaz," diye kyameti kopard Temel Reis. "Hem bize byle bela bir akl versin, hem de kendi gelip bizimle beklemesin, olur mu?" "Olur," dedi Korsan Padiah. "O peygamberdir, gelip benimle aa bekleyemez." Yola dtler, Erciyesin dibine geldiler. Alml, sivri, ovann ortasndan dimdik, biimli ykselmi tepeden trnaa apak bir telli pullu dad Erciyes. Ulu baheyi hemen buldular. Usuz bucaksz, sonsuz bir ieklikti bahe. Gzelliinden, grkeminden balar dnd. Byl bir kapdan girdiler. Iklar, iekler, kokular, kular iinde kalp kendilerinden getiler. Korsan Padiah kendisine gelince: "Ben yalnz denizleri iek aar sanrdm, meer toprak da denizler kadar iek aarm," dedi, aknln bildirdi. gn gece iek dolu aalar iinden, krk su, krk gl, yz altm pnar geerek bahenin ortasna gelip o ulu aac buldular. Aa yle bykt ki ta Erciyesin doruuna doru ykseliyordu, ikinci bir da gibi. Aa nlerinde soyunup giyiniyordu. Ulu aa o gn ba dndrc kokan turuncu iekler amt. Padiah mor otan aacn altna kurdu. O gece stne turuncu iekler yad. Sabah erken kalkt ki ne grsn, turuncu ieklerin yerini baka biimde, bambaka yaprakl pespembe iekler alm. Korsan Padiah aknln gizleyemedi, 138 Metini sesledi: "Bak, bak Metin," dedi, "dnk turuncu iekler dklmler de yerlerine pembe iekler gelmi." Metin adrdan darya kt. Metine, Temel Reise, tekilere, her birisine ayr ayr adrlar kurdurmutu Korsan Padiah. Bakt bakt: "Bu aa byl," dedi Metin. "Byl," dedi Padiah. "Byl," dedi Temel Reis. "Byl, byl," diye kendini tutamayp bard Salih. Sonra da bardndan dolay ok utand. O anda gzlerinin nnde, bir anda pembe ieklerini dkp srma iekler at aa, ktan. Sonra sar, yeil, mor, mavi, kara, ak, leylak rengi, trl, bin renkte, binbir renk cmbnde, biim biim, uzun, ksa, geni, koskocaman, kck iek at aa. Bir ulu iek yeli olaraktan akp geliyor, aaca konuyor iekler, bir ulu iek yeli olaraktan Erciyesin doruuna doru ap gidiyordu iekler. Padiah: "Haydi bekleyelim," dedi. "Ben bu grkemli aaca inandm. Derdime derman olursa ancak bu aatan olur." "yle," dedi Metin. "yle yle," dedi Temel Reis. teki korsanlar hep ba salladlar. Gzlerini bu grkemli byden hi alamyorlard. Bir gece nbet Metindeydi, bir bakt ki bir iek yeli Erciyesin doruu ardndan kopmu geliyor, bir geni k izgisi karanl delmi, aaca doru akyor. Ik yeli bir su gibi akarak, ortal aartarak geldi, gzleri kamatran, kr edecek kadar parlak, kere stlerinde dolandktan sonra aaca kondu. Gecenin ortasnda, kl kesmez karanlkta ortalk ta Erciyesin ba-ina kadar aard, gndzden de belki bin misli bir aydnlk kt baheye, Metin orada dondu kald. Bir k seli Erciyesin arkasndan durmadan geliyor, ulu aacn stne salyor, pul pul, insan gznn gremeyecei parlaklkta yaprak oluyordu. Gn aarken bu ktan yapraklar maviye kesti. Tekmil bahe, apak Erciyes da, usuz bucaksz sonsuz ova da maviye, som, gktan maviye kesti. 139 Metin telala, kendini yrtarak bard: "Padiah, hey Padiah, aacn doruunda bir meyve gryorum, tam doruun ucunda..." Uykulu Padiah gzlerini ovuturarak darya kt, k. masyla aacn doruuna bakp gzlerini annda kapatmas bir oldu. Biraz daha baksayd gzleri kr olacakt. Yere kapand, bir sre yle kald. Ayaa kalkarken: "kmalym, kp o meyveyi oradan almalym," dedi. Aaca karken onun gzlerine bir kara mendil baladlar. Kara mendilin arkasndan bile meyvenin onun gzlerini yakp kavuruyordu. Padiah btn gcyle aaca trmanyor, bir an nce, meyve olgunlap yere dmeden ona ulap koparmak iin, cann diine takm uuyordu. Kan tere batp km, elleri ayaklar, tm bedeni yara iinde kalmt. Soluk soluayd ya, bu meyveden sonra doacak ocuk, tekmil denizlerin ve karalarn... Birden aadan lklar duyunca, neredeyse dorua varyordu, aa bakt ki meyve bir kuyrukluyldz gibi salarak yere dm, yerde yresine kvlcmlar, klar boaltarak hzla dnyor, aacn alt, gvdesi mavi ktan olmu.

Padiah: "Eyvah," dedi, hemen kendisini aacn doruundan aa brakt, indi meyveyi ald, belinden gm hanerini ekip ayrd: "Gel Hatun," diye bard. "Gel, gel de u meyvenin yarsn ye." Hatun hemen geldi, meyvenin bir parasn eline alp yedi. Padiah da yedi. Hemen orada, som mavi a kestiler, gzler kamatran. Aa turuncu iekleyinceye kadar yle ktan mavilerini dnyaya boalttlar. Aa turuncu ieklerini yklenince onlar da eskisi gibi insan oldular. Metin: "Eyvah Padiahm," dedi. "Halil brahim ne syledi sana, orada Harran ovasnda?" Temel Reis: "Eyvah ki eyvah Padiahm, yere dm meyveyi alp yemeyecek, gelecek yl bekleyecektin," dedi. 140 ' 1 padiah: "Eyvah ki eyvah." Metin: "Bir uursuzluk olacak ki, bir uursuzluk gelecek ki bana." Temel Reis: "ocuk iin bunca yl bekledin, bir yl daha bekleseydin ne olurdu?" "Eyvah ki eyvah," dedi Padiah. Orada, aacn altnda rlplak oldular, Korsan Padiah da, kars da... Ulu aa onlarn stne ieklerini dkt. ieklerin altnda gn gece sevitiler. Onlar sevitiler, aa onlarn stne trl kokulu, renkli iekler gnderdi, ta ki yorulup bereketli topraa serilinceye kadar. Oradan, o grkemli aatan, baheden, telli pullu Erciyes dandan ayrlp deniz kysndaki korsanlar sarayna geldiler. Padiahn saray, o dalarn ucundaki deniz fenerlerinin altnda, maaralarn br yannda, kumsaln st bandaki byk koyda, btn bir koya kaplayan deniz bahesinin ortasmday-d. Bahede ok nar aac vard. Yaz aylarnda tekmil koyak nar ieklerinden al al dalgalanyordu. Korsan Padiahyla kars bir yataa girdiler, deniz bahesinin iinde, nar aalarnn altnda da durmadan sevitiler. Padiahn kars gebe kald, Padiah buna ok sevindi. Bu Padiah iin inanlmaz bir macerayd. ocuu olacakt ha, Korsanlar Padiah buna bir trl inanamyordu. Hem de nasl bir ocuk! Halil brahim Peygamber ne demiti, "Bu ocuk doar domaz dnya bereketle dolacak," demiti. "Douran tekmil yaratklar ikiz douracak, bu ocuk dnyaya geldikten sonra, baaklar misli byyecek, iekler, meyveler, iek, meyve azman olacaklar. u dnyada, denizlerde yok yoksul kalmayacak. Arlar, kular, balklar, brt bcek durmadan oalacak. Petekler bal, memeler st kaldramayacak, a plak kalmayacak. Bu ocuun yz suyu hrmetine dnya bolluktan dolup Aacak. Kimse kimseyi, kimse hibir yarat aalayamaya-cak. nsanolu, tekmil yaratklar zulm unutacaklar. Bir ikayet olursa o da lmden olacak," demiti. 141 Gn geldi Padiahn Hatunu sancland. Gl Ebeyi ar. dlar. Korsanlar dnyasnda en byk ebe oydu. En yiit korsanlar da o dourtmutu. Gl Ebe koarak geldi, sevincinden etekleri zil alyordu. Neden almasn, ilk olarak bir ehzade dourtacakt. Ebe biliyordu, o byl meyveyi yiyince Padiahn olu olacakt. Bu, doann yasasyd. Gl Ebe ie balad, birden sapsar kesildi. Gzlerine inana-myordu, olacak i deildi. Gl Ebenin elleri ayaklar sapr sapr titriyordu. Kasa kaamyor, gitse gidemiyordu, orada kendinden gemi, gzleri korkudan fal ta gibi alm donmu kalmt. ocuk ba yerine bir karaylan ba kmt. Gzleri yldr yldr, dili krmz bir karaylan ba uzanmt. Karaylann ba gler gibiydi anasnn bacaklar arasnda. Birden bir hamle eyledi, yay gibi snd, fkara Gl Ebeyi soktu, hemen geri yerine, anasnn karnna ekildi. Gl Ebe bir anda kaskat kesilip ld. Padiah sonucu odann kapsnda bekliyordu. Bir bekledi, iki bekledi Padiah, bakt ki ses ada yok ieriden, kapy at ki, Gl Ebe orada uzanm yatyor. Hatun: "Bir ylan, bir ylan, karaylan douruyorum Padiahm," dedi. "Ylan Gl Ebeyi soktu da ldrd. te orada yatyor. Korkuyorum beni de seni de sokup ldrecek." Ylan gene ban kard: "Korkmayn, korkmayn," dedi. "Bir insan ylan da, ejderha da olsa anasn, babasn, yaknlarn sokup ldrmez. Siz beni dnyaya karacak bir ebe bulun." Padiahtr bu szlere sevindi, sonra da: "Eyvah," dedi, "eyvah ki eyvah! Keski bir yl daha bekle-seydik de yere dm meyveyi yemeseydik. Oul yerine bir karaylan..." Grelim mevla neyler, neylerse gzel eyler.

Hatunun bir karaylan dourmakta olduu btn denizler, karalar lkesine yayld. Bu ylann ban uzatp ebeyi ldrd de birlikte yayld. Naml bir ebe daha buldular, ylan onu da ayn minval zere sokup ldrd. Bir ebe daha buldular, ylan ocuk onu da l142 drd. Bykana ok namlyd korsanlar iinde. Padiaha dediler ki, byle byle Padiahm, bir kocakar var ki u kasabada senin ehzadeni dourtsa dourtsa o dourtur. "Temel Reis," dedi Padiah, "bamza bir i geldi, yere dm meyveyi yedik, imdi Hatun ylan douruyor, ben razym, olsun da, dosun da ylan olsun, o merhemleri ifal bykana, kocakar dourtursa o dourturmu ancak bizim Hatunu. Bir aresini o bilirmi." "O bilir," dedi, "ylan da, fili de, kaplan da, aslan da, ejderhay da dourtmasn, o bilir," dedi Temel Reis. "Amma velakin, o ok kurnazdr, imdiye kadar oktan duymutur karaylann ebeleri sokup ldrdn. Duymu kamtr bir yerlere." "Ya ne yapalm, nasl ele geirelim bunu, bu kocakar b-ykanay?" "Metinin kap bir komusudur," dedi Temel Reis, "o kocakar." Padiahtr el rpt, Metin geldi: "Derhal, hemen imdi senden isterim bu kocakary Metin," dedi. "O kocakary getir, sana be tane, on tane kamyon daha vereyim. Seni korsanlara Bakan yapaym istersen. Yeter ki ylan ehzadem dosun. Dosun da varsn ylan olsun. Bunda da bir hayr, bir hikmeti huda var." "Var," dedi Metin. "Ylan olsun isterse, lkemiz padiahsz kalmasn da... Belki ylandan padiah, insandan padiahtan daha iyidir." Dalgn Padiah: "Daha iyidir, daha iyidir," dedi. "Haydi sen var da u komun bykanay al da getir." Metin yola dt, gz ap kapayncaya kadar kasabaya eve geldi: "Bykana, bykana," diye seslendi daha kapdan. "Bykana yok," dediler. "Ne oldu bykanaya?" Metin ok zld. Kederinden lyordu az daha. "Onu bana mutlak, derakap bulun." "Gitti," dediler. "Onu bana bulmazsanz kellemi uuracaklar benim." 143 "Kim?" "O denizin arkasndaki, ucundaki Korsanlar Padiah, Aman onu bana bulun." "Bulunmaz," dediler. "Vah vah!" "Ben ldm," dedi Metin. "Bari yerini syleyin de gidip de onu alp getireyim. Yoksa kellem gitti gider. Otuz de kamyon verecekti bana Padiah, tekmili de mavi, Alaman marka, gcr gcr alan. Bu kocakar da nereye cehennem oldu tam ie yarayaca bir sra?" "Onun bir oyna, bir ana finesi vard denizlerde, yal, korsanlarba. Padiahn bykanay aradn duyunca bir gece geldi, onu srtna vurdu ald gtrd," dediler. "Vah vah, vah vaaah, yandm," dedi Metin. "Vah vaaah, Metin," dediler tekiler. Padiahtr bunu duydu, fkeden lgna dnd: "O kocakary diri ya da sa isterim," dedi. Denizlere, dalara ok korsanlar, sefineler sald. Bykanay rnek alan btn kocakarlar dalara, denizlere, kuyulara, maaralara, stanbula kap sndlar. Padiahn adamlar yakalayabildiklerini tutup getiriyor, ylan da bir so-kuta onlar ldryordu. Ortalkta hi kocakar kalmaynca Padiah tellallar artt btn deniz, btn toprak lkelerinde, dalarda, ovalarda, ehirlerde, stanbulda: "Kim ki ylan ehzademi dourtursa candan can, maldan mal, altndan altn, elmastan elmas, inciden inci beensin..." ok kocakar, ok insan tamah etti buna, ylan ehzade de hepsini ldrd. Bir sabah bir kadn Padiahn sarayna geldi: "Ben biliyorum ehzadeyi dourtacak kiiyi," dedi. "Kimdir o?" diye cokuyla sordu Padiah. "Benim vey kzm Gl Fatma," dedi kadn. "Onun ne hneri var?" diye sordu Padiah. "Ben onun hnerini bilmem ama, o bir caddr, dourtur,' dedi vey ana. "Kaplan da, ejderha da olsa dourtur." vey anann derdi Gl Fatmay ylana sokturup ldrtmekti. 144

"Kzm senin ylan dourtursa, sen ne verirsin bana Padiah?" "Dile benden ne dilersin," dedi Padiah. vey ana etekleri tutumu koarak kasabaya eve geldi.. Gl Fatmay hamama sokup bir iyice ykad artt. Ona gzel giyitler giydirdi, ssledi. Gl Fatma bu gzel giyitleri giyince bir kat daha gzelleti. Gl Fatma mrnde bu kadar gzel gi-yiti hi giymemiti, sevincinden uuyordu. vey ana onu yola kard: "Haydi yolun ak olsun, u Padiahn ylann dourt da bari fkaralktan kurtulalm." Kck, belki be, ok ok alt yanda bir kz ocuu olan Gl Fatma, ne bilsin nereye gittiini, onu neyin beklediini. "Olur ana," dedi Gl Fatma. "Gider de Padiahn ylan olunu dourturum, sana da ok para alr getiririm Padiahtan, bir sandk," diye sevindi. Yola dt, sevinle trk syleyerek deniz kysnca, kendisini bekleyen Padiah teknesine gidiyordu ki kayalklarn arkasndan bir ses geldi: "Gl Fatma, Gl Fatma!" Gl Fatma durdu, kulak verdi sese. "Sen nereye gittiini biliyor musun?" "Biliyorum, biliyorum," dedi Gl Fatma. "Padiahn ylan douracak, ylan, ylan douracak karsn dourtmaya gidiyorsun." "Biliyorum," dedi Gl Fatma glerek, "biliyorum." "Ylan seni sokacak tekiler gibi, seni de ldrecek, Gl Fatma, Gl Fatma." "Ya ben ne YaPaym' Ya ben ne yapaym?" dedi Gl Fatma. Gitmesem de vey anam beni ldrr, vey anam... Kemiklerimi krar." Birden nne ak sakal uzun, elinde kaval bir oban kt. "Dur Gl Fatma, dur," dedi ak sakall, uzun boylu oban. ''Ben ne yapaym, ben ne yapaym?" dedi Gl Fatma. "Dur," dedi oban, bir kayann stne oturdu, kavaln alaya balad. yle alyordu ki, ta toprak, aalar, kayalar titnyorlard. oban, kaval almay bitirince: 145 "Ben bir obanm Gl Fatma kzm," dedi. "O ylan da sokmak iin sabrszlkla seni bekliyor. Ben kendimi bildim bileli/ bir tek krmz keim var onu gderim. Ben deil, kavalmn sesi gder o keiyi. imdi ben kaval aldm kei dan doruuna, kayalarn en ucuna kt. Sen imdi var git o daa, k dan doruuna, kei sana yakalanrsa, al u ama keinin stn sa, yok yakalanmazsa, ite o zaman senin kurtuluun yok, dn gel, git Padiahn evine, o ylan da seni soksun." "Olur," diye sevindi Gl Fatma. "Gider senin keini yakalar stn saarm." Gle oynaya yola dt. "Sen gidinceye kadar da ben bir byk kafes yaparm sana, senin doacak ylan ehzadene." "Olur," dedi Gl Fatma. O kayalkl da masmaviydi. ok da yceydi, sarpt. Gl Fatma geldi dibinde durdu. Da gm gm tyor, derinden uulduyordu. Kz, dan doruuna bakt, oralarda kei mei gremedi. Ycede tane krmz kartal kanatlarn bayrak gibi amlar dnyorlard. Gl Fatma gzlerini dikmi, krpmadan hep dorua bakyordu. Dorukta da bir krmz yalm akp snyor, snp akyordu. Bekliyordu, kei gelecek miydi? O bekleyedursun, bir kaval sesiyle da, kayalar, otlar, iekler, altndan klandrl-masma dan mavisi rperdi. Kz da rperdi. Gl Fatma bir bakt, dorukta krmz kei. "Gel kei gel," dedi Gl Fatma. "Ben seni saacam. Sen gelmezsen beni ylan sokup ldrecek. oban baba yle syledi." Kei kprdamadan dorukta, kayann en sivrisinde duruyor, ona hi karlk vermiyordu. Gl Fatma da durmadan ona kouyordu. Kei kayadan bir parayd sanki, hi hi duruunu bozmuyordu. Derken uzaktan, telerden bir kaval sesi daha geldi, kaval sesiyle de birlikte bir byk, kl, gn yarsn kaplayarak bir mavi bulut geldi dan tepesine oturdu. Kei bulutun iin^ kalp gzkmez oldu. Da, bulut, her ey, aalar mavi mavi balkd. 146 Gl Fatma bir bakt, krmz, yldr yldr tyl kei gelmi yannda durmu. Keinin boynuna sarld, gzlerinden pp onu samaya balad. Sad, aman azna kadar doldurdu, obana doru yola dt. Kei de bir atlayta mavi mavi balk-yan dan doruuna vard. Yapayalnz keicik. oban onu elinde uzun, sikirdim gibi iek am bir nar dalyla karlad. Yerde de gene nar ubuklarndan rlm bir kafes duruyordu. oban onu byle elinde ama azna kadar stle dolu grnce ok sevindi:

"Ylanlar," dedi, "ehzade de olsalar benim krmz keinin stne dayanamazlar, cehennemin dibinde de olsalar kar gelirler." Birden yal obann sakallan, salar, gzleri, yz, tekmil bedeni masmavi oldu, bir mavi ltya batt kt oban. "imdi beni dinle kzm, sen bu nar ubuunu eline alacaksn. Zinhar, nar ubuunu hibir vakit iin elinden brakma. Bu kafesi de gtrp kadn dourtacan odann ortasna koyacaksn. Bak uras kaps, kapy ak brakacaksn. Anann bacaklarn iyice aacak, st aman ileriye karya koyacak, k ehzadem k, bak sana ne getirdim, diyeceksin, kere. Ylan kacak, ste saldracak iecek, karn doyacak, gerinecek, oooh dnya ne gzelmi, diyecek, o bunu syleyince, sen elindeki iekli nar daln kere yere vuracaksn, gir, gir oraya diye sert syleyeceksin. Ylandr akp gidecek, kafese girecek. Sonra sen varacaksn kafesin kapsn kapatacaksn. Ylan kafese girince ii anlayacak, rp-nacak, kyameti koparacak, beni buradan kar, diye sana yasyas yalvaracak, aman ha onun yalvarmalarna kanp da kafesin azn ama, kar kmaz seni sokuverip ldrr. Anladn m?" "Anladm," dedi Gl Fatma, kafesi srtna vurdu, nar daln, st aman eline ald yrd. Yanaklarnda gller aarak saraya geldi. Padiah onun yolunu gzleyi gzleyi gzleri drt olmu bekliyordu, kz grnce Padiah ok zld. Ne kadar da gzel bir kzcazd. Ylan onu ldrsn istemedi: "Ben vazgetim, kzm," dedi, "sen benim ylan olumu, karaylan dnyaya getirme. Senden bunu istemiyorum. Ne kadar da gzelsin, sana yazm geldi," dedi. 147 "Olmaz," diye dikeldi kz. "O ylan deil, o ehzade, o benim elime doacak Padiahm." Padiah ne etti, ne sylediyse de onunla baa kamad; "Var ne halin varsa gr o ylanla yleyse," dedi, Hatunun kapsini at onu ieriye sald. "Al," dedi, "sana kck parmak kadar bir ebe." Kz obann her bir dediini yapt, getirdiklerini yerli ye. rince odaya koydu, Hatunun bacaklarn at, gerdi, elindeki dal da kere yere vurup: "k ehzadem, k ehzadem, k ehzadem," dedi, ylan akt geldi doru ste kotu, iti iti. iekli dal kz kere daha yere vurdu. Ylan kuzu gibi kafese girip halkaland. Kocaman, l l karaylan. Kz kafesin kapsn kapatnca birden vaveyla koptu, ylan kafesin iinde kendini kaldrd kaldrd yere vurdu, yrek paralayc yalvard. Kz ok fkelendi buna: "Sus, sus, sus," diye daln kere yere vurdu. "Sus ehzadem." Ylan sustu. Derecesiz sevinen Padiah: "Dile benden ne dilersen," dedi. Kz boynunu bkt. Ta uzakta, denizlerin ardnda, dnyann ucunda birok mavi, kck el kadar, bir mavi balkd snd. || 148 Babasndan istese, lr bir zrnk, bir kuru vermezdi ona. Anasndan, ablalarndan istese, onlarda da hi para yoktu. Tm kazanlarn babas onlarn ellerinden alyor, hup diye yutuyordu. Nereden nereden para bulsundu imdi Salih? Eli aya boand, titremeye balad, o hzla dkkann iine girdi. Dkkanda ember kara sakall, bereli bir adam duruyordu. Salih bunu tanyordu. Tefeci Hac Nusretti bu. Be kere Hacca gitmi, kzn bile bir Araba vermiti. Arap hi almyor, onun parasyla gece gndz iiyordu. Hac Nusret suratsz, ask yzl, sapsar, mat yanakl, anlamsz, cam gzl, gld hi grlmemi, dnyada ne grm, ne gryorsa dmanca bakan, konutuu da hi grlmemi bir kiiydi. Gzlerinin alt rmt. Salih ierde Hac Nusreti grnce bir iyice allak bullak oldu. Bu dkkann Hac Nusretin dkkan olduunu biliyordu ya, kamyonun cokusundan dolay Hac Nusreti unutmu gitmiti. imdi onu karsnda grnce allak bullak oldu, ne yapacan ard, kamak istedi kaamad, konumak istedi konuamyordu. Hac da dkkann ortasna dikilmi, keskin, kinli, cam gzlerini ona dikmiti. Salih Hacya bakamyor, Hacnn iri gvdesi, karsnda bydke byyor, heybetlendike heybetleniyordu. Salihin az kurumu, ortada kalm sallanyordu. Hac Nusretin tok tecvitli sesini duyar duymaz kendine geldi. Hacnn sesi tepesinde davul gibi gm gm tt: "Syle ocuk, ne istiyorsun?" Salih ban kaldrd, yalnz iki atlm ka grebildi. Kekeydi, azndan bir trl szckler kmyordu. Tek istedii buradan kmak, kap gitmekti. Ama kamyonun deerini de sormazsa lrd. Bir daha da soramaz, para bulsa da satn alamazd. Cann diine takp ilk szc azndan kard: 149 "u," dedi... Yutkundu. Boaz gcklanyordu. Azndan bir "u" szc daha kt. Bu, Salihi sevindirdi. Demek konuabiliyordu. "u," dedi yeniden. Artk azndan szckler su gibi dklyordu. "u kamyon var ya, mavi. u camn iinde Ka kuru?" Ter iinde kalmt bir anda. Aln, yz, elleri domur do-murdu terden. Ipslak olmutu her bir yan. Gzleri yanyor Hacy, ortal bulank gryordu. Bir ara Hacnn st gibi ak dii kara abanoz sakallarnn arasndan bir gzkt, snd. "ok pahal ocuk, sana gre deil." Salihin gzlerinin nnde imdi prl prl bir ak di dizisi vard.

Hac, "Sana gre deil," derken tepeden trnaa Salihi szyordu, srarla, cam gzleri daha camlaarak. Salih orada dkkann ortasnda bzld kald. Bzlm, bir balaras kadar kalmt. Bir daha cann diine takt konutu, bu sefer szler azndan kolaylkla, hi kekelemeden, duraksamadan kt: "Sen syle amca," dedi, glerek, gvenli, "sen yeter ki syle." Hac tokmak gibi, bastran, Salihi ezmek isteyen bir sesle: "Yz elli lira," dedi. "Yz elli lira..." Bastra bastra: "Yz elli. nk bunu bir ii ta Alamanyadan getirdi." Daha da sesini younlatrd, daha da bastrarak tek tek syledi szckleri. "stanbulda bu kamyonu be yz liraya alamazsn. ok marifetleri var bu oyuncak kamyonun. Arkasnda anahtar var kurarsn, sahici kamyon gibi iler tkr tkr ve efendim pahal deildir." Salih: "Olur," diyebildi, darya frlad. "Olur, alacam." Bunu Hac Nusret duydu mu duymad m Salih artk onun orasn bilemiyor. Kendisini darda buldu, karya geti, eski yerine, eiklie oturup, bu bir de marifeti olan kamyonu seyretmeye koyuldu, iinden lk lk, belirsizce ykselen sevin onu gittike saryordu. Derken sevinten yerinde duramaz olup ayaa kalkt, "Bulmalym bu paray, bulmalym," diye smail Ustann demirci dkkanna doru yrd. Ban kaldrd bakt ki kapda durmu Hac ona tepeden, azck da byk altndan gQHtt KEKAL L HAIK KTPHANES 1 ek, Onunla dpedz alay ederek bakyor. "Alacam, alacalm/ alacam bu kamyonu. Hem de alacam ki ne alacam." Hacnn baklarndan kurtulabilmek iin var gcyle kotu, rjy bir batan bir baa adamlara arpa arpa, soluk solua smail Ustann dkkanna kadar koarak geldi, eski yerlerinden birisine, hanmeli ieklerinin it yapt duvarn dibine kendini att. smail Usta ierde kaynak yapyordu. smail Ustann ra yoktu. Vard ya, kamt. Bu smail Ustaya hi de rak dayanmyordu. Ali kamt, Faik kam, Remzi kamt. En gl, en dayankl raklar bile ancak iki ay dayanabiliyorlard smail Ustaya. Son ra Yenikyl Duran da, ok yemek yiyor diye Usta kendisi karmt. Duran kasabada dillere dmt, nk kamayp da Ustann btn mr boyunca iten ilk kard rak buydu. Usta daha gn domadan ie geliyor, ta gece yarsna kadar durmadan, usanmadan, bkmadan eki sallyordu. Salih burada onu seyreylerken ok duymutu, Usta nne gelene diyordu ki, ak dilerini gstererek: "O kadar ok alacaksn ki, Azrail cann almaya frsat bulamayacak." Mutlu kvanl glyordu arkasndan, uzun. Usta ok para kazanmt. Evleri, baheleri vard. Kasaba durmadan onun her gnk kazancn hesap ediyordu. Bir baltay seksen liraya yapyordu, bir kayna bilmem ka liraya, bir tornay, ohhooo... Ya raklara ne veriyordu, en usta, drt be yllk raa gnde en ok otuz lira veriyordu. Yeni raklaraysa, onlar da ustalam kiilerdi, ancak be on lira veriyordu. Yeni ie balayan rak isterse azyla ku tutsun smail Ustadan on liradan fazla gndelik alamazd. Ve smail Usta yllarca tek bana alrd da bu ilkesini bozmazd. smail Ustann raklar nasl usta olurlard, bu bela adam, nasl bulurdu raklarn? ocuklar vard, byle, Salih gibi seyreyleyen, durmadan... Bu ocuklar bir yl, iki yl gelirler oraya, o hanmeli itinin dibine otururlar, gzlerini dikip smail Ustann dkkann seyreylerlerdi. Usta onlar geldikleri, hanmeli itinin dibine, nar aacnn, ardlarn gvdelerine oturduklar andan sonra izlerdi. zler, onlar bir an iin bile, hi kimseye sezdirmeden gz hapsine alrd. Baz ocuklar ancak bir ay, ok ok iki ay bakarlar smail Ustann ellerine, ocana, dkkanna, bir gn de nasl gelmilerse ylece, sessiz 151 eker giderlerdi. smail Usta bu ocuklarn, daha oraya oturur oturmaz, onlarn aydan fazla burada kalamayacaklarn bilirdi. Giderler, bir daha da demirci dkkannn nnden bile gemezlerdi. Oraya, hanmeli itinin altna oturup gn doumundan gn batmna kadar Ustann ellerini bir, iki, yl seyreden ocuklardan da, hibir ey olmayp ekip gidenler, bir daha hi gzkmeyenler de vard, insanlar, geni deneyleriyle az ok anlayan smail Usta ite bu ocuklar hi anlamyordu. lerinde ylesine ustalamlar da oluyordu ki, ver dkkan ellerine, tek balarna ekip evirsinler, kaynak yapsnlar, torna eksinler, en ince ilerin demirlerini dvsnler. Ne oluyordu onlara, byle birdenbire demircilikten nasl bkyor da bu kadar sevdikleri ilerini brakabiliyor ekip gidiyorlard? Anlamyor, bir trl anlamyordu smail Usta. En iyi, eli yatkn, demirci olacak ocuu bir bakta anlard smail Usta. te bunda, yllar yl hi armamtr smail Usta. Baz kiiler analarndan demirci doarlar. Onlar demircilikten baka hibir ie yaramazlar. Bylesi demirci domu ocuklar dkkann nnden geerlerken gzleri kvlcm saan ocaa bir demeyegrsn, yreklerinden, yreklerinin ta kknden ya-kalanverir, bir daha da demirden, ocaktan, kzden, kzgn klden, yanm czrdayan sudan, eki seslerinden ayrlamazlar. Balarna bir bela gelip de ayrldklarnda, uzun bir sre yaayamazlar. Yaasalar da iflah olmazlar, bol dnya lnceye kadar balarna dar gelir. Demirci olacak ocuu smail Usta gzlerinden, gzlerinden bilir. Ve bylesi ocuklar canna bile deimezdi. Hi belli etmeden yllar yl, bu ocuklar byyen, ustalaan, birer iek gzelliinde, gzleriyle okar, btn sevgisini, scakln, dostluunu gzlerine toplayp onlara her sabah glmseyerek bakard. ocuklarsa bu gizli sevgiyi hemen akarlar, bu sevginin en yaman uruna vermeyecekleri hibir ey olmazd.

ki yl, yl sonra Usta bu gzaltna, sevgi emberine alp, dostlukta, ustalkta, demirde, suda, arkadalkta eittii ocuklardan birisini seer, arrd. ocuk da gnn geldii" ni bilir, hi armadan gider krn kulpuna yapr, ocak152 tan kvlcmlar savurturdu. Dkkann ii azna kadar kvl-cmlarla dolar, Usta da bu kvlcm seline ilk gn iin ses karmaz, izin verirdi. Ustayla rak hi konumazlard. Anlamalar iin konukann da bir gerei yoktu. Biribirlerine nasl davranacaklarn ilcisi de, inana cncna kadar, oktan renmilerdi. kinci gn ocuk dalmacaya ie koyulur, o sralar Ustann elinde ne i varsa, rnein Usta kaynak yapyorsa ocuk onun elinden kayna alr, eski, byk deneylerden gemi bir kaynak gibi kaynak yapmaya hi ikirciksiz balard. Usta demir dvyorsa ocuk teki byk, balyoz yavrusu ekici kaldrr, birlikte dverlerdi demiri. Ve o gn ocuun ilk yapt i kendisine bir bak yapmak olurdu. Kylyse babasna, ya da amcasna, bir yaknna ee eliinden eski zaman ii kav akma yapard. Ve sonra bir gn de, ya alt ay, ya bir yl sonra, hibir ey sylemeden rak dkkandan kar giderdi. Dkkandan ayrlrken ne rak Ustasna allahasmarladk, ne de Usta rana gle gle derdi. Usta raklarnn gidecei gn de gn gnne bilir, onun kesin ayrlma kararn birka ay nceden sezerdi. smail Ustadan ayrlan raklar soluu stanbulda bir tornacda, bir otomobil onarcsnda, bir fabrikada alrlard. Kasabaya geldiklerinde de ilk uradklar yer Ustann dkkan, ilk ptkleri el, analarnn babalarnn elinden nce, smail Ustann eli olurdu. smail Usta raklaryla konurlanrd. stanbulun en iyi tornaclar onun raklaryd. Ka tane, ka tane rak yetitirmiti Usta, saysn gerekten kendi de bilmiyordu. Eer ondan km bir rak geri dnerse, isterse sittinsene raksz kalsn onu bir daha dkkana sokmazd. Bylesi adamlar ie yaramaz adamlard ve onlardan hayr kmazd. Dnyada adamn kts lakalam adamdr, derdi smail Usta, olunu da demirci yapmt. Olu da teki raklar gibi onu, dkkan, kvlcmlar hanmeli itinin dibinden seyretmi, bir sabah Usta olunu da tavnda yakalam, bir imarla, yln sonunda olacak, ieriye armt. Gene olu da btn teki raklar gibi haftaln almt. Usta olunun da kesin gitme kararn tekiler gibi ok nceden sezmiti. O da tpk tekiler gibi bir 8n Ustaya allahasmarladk bile demeden ekip gitmiti. En 153 hayrsz ra da olu km. stanbulda imdi byk bir dkm atlyesi var. Usta oluyla da iftihar ediyordu ya, onunla konumuyordu. Sebebini de kimse bilmiyordu. Usta bunun sebebini de kimseye syleyemezdi. Demircilik pirli zanaattr, kutsal zanaattr taaa kadim alardan bu yana. Kir gtrmez, hile gtrmez. Demircilerin piri Davud Aleyhisselamdr. Davud Aleyhisselamn hem ellerinin hneri, hem dilinin hneri gzeldir. Hem de kars dnya gzelidir. Davud Peygamberin elleri byldr. Ocakta krmzlap tava gelmi demiri ocaktan eliyle alr tutar dver, elleri yanmaz. Bir gn kars demi ki, ee-ey Davud bu demircilik hneri senden mi, benden mi? Davud benden demi. Kars da byy bozmu. Davud gene eliyle krmz demiri tutup ocaktan almak istemi, eli tavdaki ak demire deince yapvermi. Davud hi kzmam, demirci milletinde hi kzgnlk, fke olmaz, o yaratcdr, onun ii yalnz sevgiyledir. Bu ite sevgi olmazsa, yle g bir itir ki bu, yrmez. Demircilik demir dan sevgiyle, sabrla eritip biimden biime sokabilir ancak. Demirin tav nedir? Demir kpkrmz olur ocakta, sonra gittike aarr apak kesilir. te bu, demirin tavdr, ak demiri Usta ocaktan karr abuk abuk dvmeye balar. Ancak sevginin tavndaki insan demirci olabilir. smail Usta bir uzun demir parasn ocaktan karm, tek bana hmklayarak dvyordu. Ak demirden iri, para para yalmlar salyordu yreye. Ak demir krmzya dnnce de Usta iyice yassltt, istedii biime ynelttii demiri yeniden ocaa, kzlerin arasna sokuyor, kre aslyordu. Demir tavnda dvlr. Salih, Ustann iri, yakkl ellerine dalm, bir umar bekler gibi hrsla ellerinin iine girmi, bakyordu. Dkkana adamlar giriyor kyorlard. Salih bugn insanlarn ellerine bakmaya merak sarmt, smail Ustann ellerinden balayarak. smail Ustann elleri kendisinden bakayd sanki. Bamszd. Kendi bana deviniyordu. teki eller de trl trlyd. Her birisi ban alp bir yreye gidiyorlard. smail Usta hem iini gryor, hem de iini grrken gelenlerle konuuyordu. Ortalk yanm demir, ate, hanmeli kokuyordu. Uzaktan denizin sesi geliyordu. Davud Peygamberin sesi ok gzelmi. algya sesini ilk uyduran insan Davudmu. Davud demir dverken 154 dalp gidermi. Dalp gidince de o gzel sesiyle balarm tr-kVe- Trk sylerken de, kendiliinden, demir dvd eki-in sesi kendi sesine uyar, ekicin sesi trknn makamnda -karm- Bu ok gzel bir uyum olurmu. lde ne kadar insan varsa Davudun demir dvd yere birikirler onu dinlerler-mi. nsanolunun ilk algs ekile rsm. te ol sebeptendir ki demircilerin piri Davud Peygamberdir. Kars ellerinin bysn bozunca Davudun, Davud ne yapm, 6 da u kskac bulmu. Ellerinin bys bozulduunda Davudun dkkannda bir kpek, n ayaklarn biribirinin stne atm uyuyormu. Davud bakm kpein ayaklarna, tam kska gibi, hemen iki uzun demir paras dvp ortalarndan birletirmi, demiri onunla tutup ocaa srm. Davudun gzel kars gelmi demirci dkkanna ki ne grsn, Davud artk demiri elleriyle tutmuyor. Davud uyuklayan kpei gstermi:

"Bak," demi, "ayaklarn gryor musun, aprazlama, biri birinin stne atlm, ite bana bu hneri bu kpek gsterdi." smail Usta soyuyla vnyordu. Babas, dedesi, dedesinin dedesi, en byk dedeleri Davud Peygambere kadar uzayp gidiyordu. Hepsi usta demircilerdi. smail Usta inanyordu ki, sulb de kyamete kadar demircilik yapacaktr. Allah hibir zaman savata, hem de barta insanlar demircisiz, yalnz, umarsz brakmazd. Demirci kii ok da uzun yaard. smail Ustann soyunda doksandan nce len demirciyi kimse ansyam-yordu. Her torun babasnn deil, dedesinin de babasnn da rayd. te bu rste dedesi, dedesinin babas da almt. Usta gzleri kapal, gzlerini hi amadan ak demiri, tavnda demir Ustann gzlerini alyordu, gryormuasna, ocaktan rse, rsten ocaa tayor, tavnda demiri dvyor, biimlendiriyordu. En alas i de Ustann demirin ocakta tav olma, aklama ann hi armadan bilmesiydi. Usta demir dverken ok keyifli oluyordu akamstleri, gn kavuurken, dkkan derin yarn bandayd ve art penceresi denize alyordu, ekicinin sesini, tpk dedesi Davud Peygamber gibi, kendi sesine uyduruyor, ok eski alardan bu yana demircilerce sylenen trksn mrldanyordu. Bu ada bile onun sesine uydur155 duu kadim algya, eki sesine, ta eski gnlerdeki insanlar gene birikiiyorlar, hayran yrekleri sevgiyle, dostlukla, insanlkla dolarak, kirlerinden, hilelerinden, acmaszlklarndan, ktlklerinden smail Ustann ocann kvlcmlarnda yunarak, tertemiz, yeynimi oradan ayrlyorlard. Bu insanlar artk bir sre iin karlarn dvemeyecek, ocuklarna zulmedemeye-cek, komularna kt bakmayacak, kazk atamayacak, dmanlk edemeyecek, mutlu olacaklardr, ta ki smail Ustay, ekicini, kvlcmlarn, sesini unutuncaya kadar. smail Ustann byk, grkemli elleri kre yapmt. Kaln plak pazs krn kulpuyla bir aa bir yukar inip kyor, ocakta yalmlar byyor, kvlcmlar ta yukarlara fkryor, dalyordu. Yalmlarn dipleri ince, belli belirsiz bir elik mavisindeydi, keskin. nce, keskin mavide iyice baklrsa, trl, keskin renkler gzkyordu, pul pul uan. Yalmlar aklayor, krmzlayordu, gnne, na, gecesine, yamuruna karna, yeline bulutuna gre. Yazna kna gre. Den glgeye, aan iee gre. Salih hanmeli itinin altndan birden ayaa frlad, u Ustaya da kaplm gitmiti. Yalnz Salih mi, burada onun hibir suu yok, her ocuk kaplyordu smail Ustann bysne. Bykler bile. u caddeden, dkkann nnden geerlerken, hi olmazsa bir anlk iin de olsa, durup da ieriye, tavana kadar fkran yalmlara bakmayan bir kii var m? Salih kendine gelip Hac Nusretin dkkanna doru komaya balad. Ya satlmsa kamyon, birisi gelip o smkl, mendebur oluna satn almsa onu... Ah ne yapmt da bunca sre Ustann ellerine bakp kalmt, tuh... Soluk solua yetiti oraya, gzlerinin nnde, tozlu, krk dkk vitrinde byl bir iek gibi taptaze am yle duruyordu kamyon. Alamakl Salih zld, oraya eiin stne kt oturdu. Uzun bir sre sonra ayaa kalktnda, kalkp bir daha, bir daha dndnde, hibir umar bulamadnda, kalkp gene son umar smail Ustadr diye, oraya yneldiinde... Ka yldr burada, bylece Ustay, her devinimini gzlerinin ardna nakederek izlemi, ka yldr onun her birisi bir ayet szlerini yreinin en derinine kazmt, ka yldr da onu 156 rakla armasn, yrei cokudan durarak armasn beklemiti. Ha bugn ha yarn rakl tava gelecek diye, dler iine/ mavi kvlcmlara girer gibi girmi kmt, ka kere, ka bin kere... Onun seyretme, rakla geme sresi belki imdi, u anda doluyordu. Az sonra, az sonra Usta ona bir imar akacak, Salih de hooop varp krn kulpuna yapacak, btn dkkan, btn ar, gndz gece azna kadar kvlcmla dolacakt. Yannda bylece ka kiiyi, ka kiiyi rakla armt Usta, ocuklar da hibir ey olmam gibi hanmeli itinin dibinden kalkmlar, ar ar gidip usulca krn sapma yapmlar, birden coarak, bir anda btn dkkan kvlcma bomulard. Bekliyordu Salih. Ustann onu rakla, hem de imdi armasn bekliyordu. aracakt onu, hem de imdi. Ve Salih krn banda... O arr armaz Salih kre gidecek ama, tabii gidecek, usul bozulmaz, kr kere ekecek, sonra da hemen durduracak: "Yz elli lira Usta," diyecekti. Yz elli lira ver ki, hacetimi grem, haftalmdan kesersin, toptan bana bu anda yz elli lira vereceksin. Yoook, vermiyorsan ben de sana raklk edemem. Biliyorsun, ka yldr bu kapda beklediimi sen biliyorsun. Daha gzm aar amaz ben kendimi bu dkkann kapsnda buldum, yalan m? Sen de biliyorsun ki Usta, bu kasabada, bu dnyada, stanbulda bilem, senin raklarnn arasnda da benden daha iyi balta, kl, haner, saban demiri, av tfei iei naks vuran bir kimse yoktur, var m? Yz elli liray imdi, u anda elime saymazsan ben de sana raklk edemem. Var m, var m, syle var m bu Karadenizde benden daha iyi demirci? yleyse, beni karmak istemiyorsan, ver yz elli liray. Sen sylersin ya Usta, sen yaparsn ya, her kyn nacaklara, baltalara, keserlere, baklara, kllara vurulan bir eit iei, naks var, bu naklar benden daha iyi vurabilecek, haa senden sonra, bir kii daha var m bu Karadenizde? Eee, yoksa, ver yz elli liray. Sen ver de yz elliyi gerisine

karma. ok ok gerek bana bu para. Bu paray bana bugn ver de, istersen imdi kitaba el basalm, on yl, lnceye kadar sana mec157 canen, karn tokluuna raklk edeyim. stemezsen alt ay raklm yapar, senden bir kuru almadan giderim. Yeter ^ sen bana u yz elli liray bugn, hemen ver. Syleyemem, ama bana bu para ok ok gerek Usta. Bu parann bana ne kadar gerek, ne kadar ok gerek olduunu yalnz sen anlarsn Usta Haydi Usta ar, ar, ar, ar beni... Haydi Usta, daha gu. nm dolmad m, rakla ar da beni, ver yz elli liray. Hibir ky kendi biiminden, kendi baltasndan, kendi ieinden baka balta, iek, nacak istemez. Her kyn ieini olduu gibi kim bilir kim, Salih... Kr, zayfack da olsa ekemez mi Salih, balyozu sallayp rsn stndeki apak kvlcmlanan, yalm paralarn, havada kararp dklen demiri dvmez mi, demircilik bir g ii olduu kadar, bir hner iidir de diyen kim? Ka yldr burada seyrederek raklk ediyordu Salih, bir trl karamyordu. Kafasn yoruyor, hesap ediyor kitap ediyor, bir trl ie ne zaman baladn anmsayamyordu. Dndke, anmsadka ona yle geliyordu ki, burada, bu dkkann nnde, u hanmeli itlerinin altnda domutu. Oraya, itin dibine oturmu bekliyor. Gzleri korkun bir umarda bekleyerek... Birka hanmeli ieini koparp parmaklar arasnda hzla ezdi. Ezilen iek daha youn bir kokuyla koktu. Yrei elindeydi. Orada, hanmellerinin dibinde Ustayla gz gze gelmeye alyor, bir trl bunu baaramyordu. Usta iinden baka yere bir kerecik olsun ban kaldrp bakmyordu ki... Ban kaldrsa, Salih, beni rakla al artk, diye gzleriyle yalvaracakt. nanc tamd, yrei yle sylyordu, gveni bir cokuda bekliyordu, gn dolmu, raklk sras gelmi de gemiti bile, Usta bugn deilse yarn hi mmknat aresi yok, Salihi aracakt, Salih de yz elli liray Ustadan hemen alacak dkkana koacak, kamyonu alp dkkana gelecek, Usta da bir sevinecek, bir sevinecek, hele kamyon kurulup da dkkann iinde kendi kendine yrmeye, dolamaya balaynca, Ustann da, btn arnn da parmaklar azlarnda kalacaklard. Caddeden geerken eilip de ocaa bakanlar yryen oyuncak kamyonu da grecekler, "smail Ustann ra Salih bir kamyon alm ki," diyecekler, "sahicisinden de yaman, kendi kendine yryor." Hele ocuklar duyacaklar kamyonu, akn 158 km gelecekler demirci dkkanna, bu sefer fkran, akan, pul ul dklen kvlcmlar, rs, eki, gzleri kr eden kaynak erine kamyonu grecekler. Kamyon kendi kendine yrynce Ae kendilerini tutamayp basacaklar akn lklarn. Bundan sonra da smail Ustay, dkkann hi kimse grmeyecek, yalnz kamyona bakp gidecekler. Babas da, anas, ablalar da duyacaklar bykanas da... Gidip dkkana kamyona bakacaklar. Baba-s dokunmak isteyecek bu kendiliinden yryen kamyona, nem de ofrsz, hem de byk, Usta, olmaaaz, dur, diyecek. Babas celallenecek, ne demek, benim olumun kamyonu deil mi? Usta, kalarn atacak, sesini daha grletirecek, olmaaaz, diyecek gene. Baka hibir sz sylemeyecek. Ona yle tepeden bakacak, k dar diye. teki de, ne yapsn, Ustaya kar koyulur mu, ks ks, arkasna baka baka gidecek... Salih o gn, ne zaman oradan ayrld, ne zaman eve gitti, yemek yedi, uyudu, anasna, ablalarna neler syledi bilemiyor. Ne zaman yataktan kt, yzn yudu, bu sabah kahvalt ettiini yle byle anmsyor, herhalde akamdan bir ey yememi olacak, sabahleyin karn zil alyordu, ne zaman buraya gelip eie oturdu bilemiyor. Bu vitrinde, alacakaranlkta, ierdeki kamyonu grebilmek iin yzn cama yaptrm daha yakndan kamyona bakmt. Bunu apak anmsyor. Kamyon doan gnle, ilk gelen klarla usul usul ortaya km, birden bir k seli ortasnda prl prl kalvermiti. te bu, seyrine doyum olmayan bir manzarayd. Salih buradan sonrasn pek iyi anmsayamyor. Hac Nusretin, yz cama yapmken geldiini, onu yle grdn yle azck dlyor, bir de bir bulanklk iinden baka bir eyler grebiliyor. Hac Nusret ieriye giriyor, ellerini havaya am, dualar okuyor. Okuyor, tekmil dkkana, oyuncak kamyonun stne de okuyup flyor. Oyuncak kamyona da okuyup flemesi, kar evin eiinde coku iinde yrei dolup taarak bekleyen Salihi yreklendiriyor. Salih bunun stne btn gcn toplayp, kendinden hi beklenmedik, bir anlk bir soukkanllkla dkkana dalyor: "u camdaki kamyon kaa, yle mi amca, ka para?" "ok pahal, sen onu alamazsn." 159 "Alrm, kaa?" "Yz elli lira." Salih orada bozulduunu, elinin ayann boanda, anmsyor, sonra hemen toparlanp kendine geldiini, sou^. kanlln takndn, byk bir adamm gibi konutuunu bir iyice anmsyor. "Bakabilir miyim, dokunabilir miyim ona, yle parmamn ucuyla?" "Olmaz, olmaaaaz." Hacmin sesi tok, tepesine balyoz gibi iniyor. "Parmamn ucuyla..." "Yz elliyi getir, o zaman btn iki elinle dokunursun, gvdenle de..." Salih bir trl kendini toparlayamyor, anlamyor, gerekten bu sabah byle bir ey bandan gemi miydi?

Bir ey daha anmsyor, dkkandan koarak karken aya eie taklm, boylu boyunca kaldrma, kaldrmdan caddeye uzanmt. Talara arpan dizi yarlm, kan daha durmuyordu. Eer kanayan, ardan onu kvrandran dizi olmasayd, Salih btn bu olup bitenleri d sayacakt. Kulanda da Hacnn bet sesi, karga gibi: "Yz elliyi getir, istersen btn gvdenle dokun kamyona..." Hanmeli itinin dibine oturmu, dizinin kann durdurmaya alan Salihin iinden geiyordu: "nallah, inallah bugn de, bir gn daha satlmaz. Koca Allahm, ne olursun, bir daha kimse u kamyonu grmesin. Hibir ocua gsterme Allahm kamyonumu, ne olursun..." Salih ii daha ileriye gtrd: "Allahm," dedi, "eer bir gn daha kamyonumu hibir ocua gstermezsen, ben de sana bir tellice horoz kurban ederim. Kumbabaya gtrr de senin iin keserim." Salih, kamyonu grecek herhangi bir ocuun ne yapp yapp onu alacana inanyordu. te bu yzden Allaha, kamyonu hibir ocua gstermemesi iin yalvaryordu. Kamyonu gren her ocuk bu kamyon iin lrd lr... Allah bile bunun nne geemezdi-yisi mi, kamyonu hibir ocuk grmesin. smail Usta onu grd orada, itin dibinde, sevinli yz o anda kapand, karard, elindeki ekici brakp Salihe doru y160 iid, Salih sevindi, gz gze geleceklerdi, ne gzel, ite olmu-Usta telalanm, gzlerini onun dizinden ayrmyordu, abuk yanna geldi, yarann altndan dizini tuttu: "ok kanyor, ne oldu byle sana?" dedi. Salih iini ekti, dizi ok acyordu. Gz gze gelip yalvarmay unutmu gitmiti. "Dtm," dedi, inledi, dilerini skt. "ok acyor." "Dur," dedi Usta, hemen ieriye kotu, biraz pamuk, sarg bezi, ila iesiyle geldi. abucak yarasnn kann sildi temizledi. Dizi baya almt. lalad, sard. Usta ilac srerken Salih btn dilerini skmasna karn kere bard. "Aldrma," dedi Usta glerek, "geecek. Bir ey deil, kan da imdi durur." Tuh, Salih onunla gz gze gelmeyi unutmu. Tuh, hazr yaras da varken ayana gelen ksmeti karmt, eek kafa. Arkasndan can havliyle Salih, "Usta," diye seslendi. Bereket versin ki Usta duymad. eriye girmi krn kulpuna aslm, demiri ocaa sokmu, kvlcmlar ardnda kalp gzkmyordu. Bir sre Salih onu kvlcmlarn iinden seemedi. eki sesleri onu ayktrd, kalkt, Hacnn dkkanna kadar kotu. Oh, ok kr, kamyonu daha kimsecikler grmemiti, duruyordu. Salih kardaki evin eiine otururken: "Sa ol koca Allahm," dedi, "inandm iman ettim ki sen byksn. Bilcmle kainat yaratan sensin." Salih bunu da smail Ustadan kapmt. Kendi de ekledi: "Cmle brt bcei de yaratansn." Kendine gveni geldi, her eyi yaratyor da Tanr, niye brt bcei de yaratmasn, onlarn ne suu var? Sonra gzleri kamyonda, "Madem beni seviyorsun Allahm, mademki bugn rtp ocuklarn gzlerini perdeleyip kamyonumu onlara gstermedin, bir iki gn iinde u smail Usta imana gelecee benzemez, gn daha, gnck u kamyonu kimseye gsterme nolursun. Sana helalinden iki horoz daha kurban keserim, olur mu? gne kadar da bir yolunu bulu, Allah kerim." Burada byle oturup kalnr m, gitmeli, bir yolunu bulma- arnn ortasnda durup derin dnd. Evet, smail Usta161 ya gidip orada beklemekten baka bir umar yoktu. Belki g^ bugn dolmutu. Ya Usta onu arayp da bulamazsa. abuk abuk oraya yolland. Ilk gne, uslu yel deniz kokusu getirdi. Hanmeli itinin dibine eski yerine alm, rahat kt. Ustann gzlerini kollu, yordu. Aaah, bir gz gze gelebilseler, Usta ona hemen nerirdi. Hakkyd ya, Usta armt, dalgnd, belki de gnleri iyi saymamt, anstsa myd? Burada her eyi, kamyonu bile unutuyordu. Eeini salam kaza balam, kamyonunu gnlne koca Allahna teslim etmiti. Allah o kadar kocamand ki, bir kamyonu mu koruyamayacakt. Bir de, bir de, unu, u raklk iini de istese miydi koca Allahtan? "Allahm," dedi, sonra da hemen vazgeti. Allann ii gc yoktu da hep onunla m uraacakt. Bir de kzp da kamyonu korumaktan vazgeerse ya... Amann, o kamyonu gn korusun da... Ustayla kendi iini kendisi grrd. Akam oldu, gn kavutu, ocan kvlcmlar dkkann kapsndan, bacasndan, pencerelerinden fkrp top top karanlk geceye dkld. Iklarn nnde, kvlcmlarn ortasnda Usta trksne daldrm, eki seslerini de ona uydurmu, dnyasndan geip eilip kalka kalka demir dvyordu. Usta gece yarya doru bir doruldu, uzun uzun gerindi, kemiklerinin atrdadm Salih buradan duydu, rsn stnde unuttuu demiri suya soktu, su cazrdad, nln kard, ocaktaki kzlerin stne su sepeledi, sndrd, duvardan ceketini ald giydi, avularn ge ap duasn okudu fledi: "ok kr Allahma, alma gcn verene, verecek olana," dedi. "ok kr." Kepengi hzla aa ekti, kepenk byk bir grltyle, btn kasabada duyularak kapand, Usta kilidi vurdu, yoklad, kilitlenmiti. Biraz ne eik, yoku yukar a-buk abuk yryerek evine yolland. O gidince Salih de yerinden kalkt, "Belki raklk gn yarndr, Usta yarn bekliyor-dur," diye de iinden geirerek, ssz arnn ortasndan yryerek Hac Nusretin dkkanna vard, yzn cama dayayp ieriye bakt. Karanlkta kamyonu hayal meyal grd.

Bylece tam gn Salih daha gn madan demirci dkkanna varp smail Ustayla gz gze gelmeye alt. Ha imdi/ 162 ha az sonra Usta, gel ie bala, yz elli lira m, olur, haftalndan keserim, der diye bekledi. Koarak, satlm m kamyon sa-.jj^am m, diye de eli yreinde Hac Nusretin dkkanna vard- Bir kere daha Hacmin dkkanna dalp kamyonu okamak istedi. Aaah, bir kerecik olsun kamyona dokunabilseydi, kamyon onun olmu kadar sevinirdi. Bu sefer Hac Nusret onu ok sert tersledi. Bu, Salihi derecesiz zd. "Benimle alay m ediyorsun, pi kurusu," diye Hac Nusret ona bard. Elinde sopa onu dkkann kapsna kadar, azna geleni syleyerek kovalad. Salihe haner soksalard bir damla kan kmazd. Kovulmas, aalanmas o kadar ok arna gitmiti. smail Ustaya da, aznda dili dnp, beni rak al Usta, diyemedi. Usta da hi oral deildi. Sezmi miydi ne, gn iinde bir kere olsun dnp de Salihten yana bakmad. Her gece gmbrtyle btn kasabay doldurarak kepenklerini karanla indirdi, abuk yryerek, bir canavardan kurtulma telanda evine koydu gitti. Salih iyice umudu kesti. Bu ite en iyi, en insan gene de Allah km kamyonu sattrmamt. Salih kendi kendine yemin iip ant veriyordu ki, lse de yitse de, seksen yana bassa da ona bu kadar iyilik yapan Allahna tane tellice horozu, hem de en byk bir ermi trbesinde kurban edecekti. Allah bu bakmdan hi ksm ekmesin... Hac Nusretin dkkannn nne geldi. Usuldan ince bir yamur iseliyor, dkkanlarn arkasnda, aada, derin yarn altnda deniz gmbrdyor, yeri, dkkanlar sarsyordu. Ortalk kl kesmez bir karanlkt. Salih kamyonu grmek iin camn yresinde dnd ama bu koygun karanlkta en kk bir ey bile seilmiyordu. Salihin iine kurt dt, acaba Hac kamyonu satm myd? Yoksa kamyonu, yle bir mavide, yle bir nar ieindeydi ki gece karanlnda bile parlard. Acaba Allah sznde durma-m, daha fazla kamyonu bekleyememi miydi? Sabaha kadar gzlerine uyku girmedi, ok dnd para bulmay, yazk ki btn gece bir yolunu bulamad bunun. Anas, onun hi paras yoktu ki... Btn kazandn babas elinden alyor ona zrnk 163 bile koklatmyordu. Babas m, paras olsa bile, kasklarn tuta tuta yzne gler, bir kamyon iin bu kadar para m, bu kadar benim bu kadar param olsa sahici kamyon alrdm, sahici kamyon, derdi. Kk ablas m, fkarack, ayaklarna bir ayakkab alamayp, kocaman kz, hem de ne kadar da gzel, elin alemin ortasnda kasabann iinde yalnayak gezip duruyordu. By-kana, keski ona o ii yapmasayd, Halil gelecek diye de onu kandrsayd, belki kamyonu ona alverirdi. Btn kasaba biliyor, onda bir para var, para para... Keseler dolusu altn. Hi kimseye, oluna bile bir zrnk koklatmyor, Halile, bir gn denizden kp gelecek Halile saklyordu. Salih parann yerini bilse bile alar myd? Bu dnce bile onu sarst, dehete drd. Belki de alard. yi ki, iyi ki yerini bilmiyorum, diye abucak bu dnceyi geitirmeye alt. Babas bir bilseydi, araynca bulma umudu olsayd, babas hi durur muydu, oktan bykanann kirli knnn yerinde yeller esiyor olurdu imdi. Sabaha kadar ok ok dnd, kafas iti. Gn rken kalkt, umutsuz, ykkn arya indi, camn iinde kamyon olduu gibi duruyordu. Hac Nusretle gz gze geldiler, gzlerini indirip oradan uzaklat. Hac Nusretin gzleri kara kara, cierine iliyordu. Ilk bahar sabahnda her ey gzel bir aydnlkta akr akr yunuyordu. Aalar ieklenmi, arlar ieklere mler, uulduyorlard. Uultudan aalarn yanndan geilmiyordu. Deniz de yumuack, dalgaszd, o da iek amt. Marangoz dkkannn yanma gidiyor, yle uzaktan, alan Ustaya bakyor, geri dnyordu. arda dolayor, dolayor, geliyor marangozun karsnda duruyor bir an dnp geri dnyordu. Uan kutan car umuyordu. Bugn kasabann pazaryd. Caddeler, sokaklar insanlarla dolup tayordu. Salih boynunu upuzun uzatm insanlarn gzlerinde, yzlerinde bir ey, bir ey, ona bir yardm, bir umut aryordu. Akama kadar bir yardm, bir umut , bir yaknlk arayarak, ne aradn da orada unutarak, bir umar bekleyerek insanlarn yzlerinde arand durdu. Marangozun nne de vard vard durdu, umudu krld, dnd, iin en gzeli bu kalabalkta, dnp de hibir insan kamyona bakm1" yordu. Bakyorsalar bile, bunu Salih grmyordu. 164 Hzla marangoza girdi: "Beni rak al, amca," dedi, "her bir eyi biliyorum. Bunu sen de biliyorsun ki biliyorum. Sana ok yardm ederim. Byle valnz yalnz, ne olacak? Sana her gn istediin tahtadan, istediin kadar... Kck... Cann ne kadar isterse byk, kara, mor gller oyarm... imdi bana yz elli lira ver, ben de o kamyonu alaym da, urada gezdireyim, olur mu? Ne de gzel kamyon, ok ok seveceksin..." Salih btn bu szleri bir rpda Ustaya syledi. Marangoz orada yle gzleri akalozlam kald. nce bir ey anlamam gibiydi. Sonra yz deiti, tepeden trnaa Salihi yle bir szd. Salih ancak, "Usta," diyebildi. Bu sz bir umutsuzluk lyd. Marangozu rpertti. Krlm bitmi bir umuttu. Marangoz hibir ey olmam gibi iine dnd, nndeki ceviz tahtasna bir kara gln kvrk tayapran oymaya koyuldu. Salih orada durmu bekliyordu. Neyi bekliyordu? Ayaklar ald onu kamyonun karsndaki kapya gtrd, kamyon orada maviledi. "Allahm," dedi Salih, "Allahm sa ol... Korudun kamyonu. Horozlarn para kazanp keserim. Korkma hakkn yemem. Bana ok iyilikte bulundun ama, ben beceremedim. Sa ol... stersen imdi sattr gitsin, daha ne kadar koruyacaksn benim kamyonu,

baka iin gcn m yok?" Sattr gitsin derken ii gidiyordu. Daha umudunu yitirmemiti. Belki bu akam Metin abi kagelirdi. Belki, belki, belki... Kendi kendine bile syleyemiyordu bunu ya, ister istemez iinden geiyordu... Belki bu gece, sabaha kadar, arayp bykanann definesini bulacak, ite o zaman... Ne olacak yz elli lirack... Gerisini olduu gibi yerine... Belki de baka, baka bir ey gnderirdi... Birden gzleri, yz aydnland, Allahm ne olursun, bunca gn sattrmadn, birka gn daha sattrma, olur mu, diye ellerini havaya at. Bu davran onu iine dt karamsarlktan kurtard. Eve gitti, glyor oynuyor, eleniyordu. Bykanay da gz hapsine alm yznde devinmelerinde bulaca bir eyi aryordu. Gnlerdir tadna vara vara bir yemek yedi. Evi grd, anasn, ablasn grd. Babas gene her gnk gibi evde yoktu. Yemei bitirir bitirmez hi kimseyle konumadan ayaa kalkt. 165 Anas: "Nereye?" dedi. Salih: "Hele bir bakaym hele," dedi. "arda duydum, Metin abi gelmi de..." "Otur oturduun yerde," dedi anas. "O kaak Metinin ne geldii, ne gelecei var. Onu ldrmler." "Onu kimse ldremez," diye dikleti Salih. "Ben biliyorum." Burnunu havaya dikti, kt. Anas arkasndan: "Baban," dedi, "onu gnlerdir grmyorum, dedi dn. Gelirse ne syleyim?" Karlk vermedi, karanlk baheye kt, kovuuna girdi oturdu, kulak kesilip Metinin gelmesini bekledi. Metinin ayak seslerini biliyordu. Kovukta, Metini de, gelip gelmeyeceini de unutup gitmi, derin dncelere dalmt. Byka-na paracklarn acaba nereye saklyordu? Evi batan ayaa bir bir gzden geiriyordu. Ah, eskiden bana byle bir eyin geleceini bilseydi, nasl da izlerdi bykanay, parasn saklad yeri... imdi nerede olabilirdi paracklar? Bir sralar nakl ipek bir kese grmt onun elinde, ii kr kr para dolu, deste deste... Bykana daha gn madan tezgahnn bana oturur, oturur oturmaz da mekik grlmemi bir hzla gider gelirdi. ilebezinin en gzelini de o dokurdu. Gnde on be metre bez dokurdu belki de. Parasn da hi kimseye, oluna bile vermezdi. Eve de o parayla bir zrnk bir ey almazd. "Ouldur, sam sprge edip byttm," derdi. "Mecburi bana bakacak." Belki parasn tezgahta oturduu yerin altna saklamt. Belki de o ngrakl sandn iindedir. Bykanann ok eskilerden kalma n st kabartma ieklerle ilenmi bir ceviz sand vard. Sandk alnca kilidi n m nn terdi. Salih eskiden yalnz bu sesi dinlemek ister, bykanasma sand bir daha amas iin yalvarrd. Bykana ta kesilir, o yalvarr yalvarr, teki karlk bile vermezdi. Bir de bykana sand atnda iinden gzel, insan sevinten uuran lavanta, nane kokusuna karm yabanelmas kokusu gelirdi. Gelir, bir buu gi166 ki btn evi doldururdu. Belki de bykanann paras bu mg-akl sandktayd. Vay be, imdi anlyordu bu sandn kilidinin neden ngrakl yapldn. Kimse, Salih gibiler hrszlk yapa-masn diye. Salih aratrd, gzden geirdi ki btn para bu sandkta. Anahtar nerde, anahtar da bykanann kuana bal. Baba ardan imdi gelmeliydi, eer bugn eve gelecekse. Gelmeyecekse gece yarS horozlar ttkten sonra hi gelmezdi. Onun iin de ilk horozlara kadar beklemeli, ondan sonra da bykanann kuandan anahtar almal. Sand aarken ya ngrak terse, deil ngrak, top atsan bile bykana uyan-mazd, ya anas, ablas, onlar da, fikaracklar, sabahtan akamlara kadar mekik sallaya sallaya bir yoruluyorlard ki pestilleri kyordu. Beklemeliydi, belki Metin imdi kar gelirdi de... Eeee, gelince bu kovukta Salihi nasl grecekti? Salih de onun ayak sesini duyar duymaz hoop itin stnden onlarn avlusuna atlayabilir miydi? Metin de bu gecenin karanlnda yolunun stnde bir insan kararts grnce, yani kck bir insan kararts grnce durur, hemen elini beline atp annda tabancasn karp dorultur, "Teslim," diye barrd, "in misin cin misin, dost musun dman msn, teslim!" "Benim," derdi Salih. "Ben, komunuz Salih. Ho geldin." "Ho bulduk Salih. Eeee ne var ne yok, naslsn iyi misin?" Salarn okard usul usul, yumuack. Elleri ttn, deniz tuzu kokard. "iyiyim," derdi Salih. nnden ekilmezdi. te o zaman her eyi anlard Metin. "Eeee, hayrola Salih bu gece yars?" Salihin yrei kt kt etmeye balard. "Gnlerdir her gece yolunu bekliyorum burada," der boanrd Salih. Her eyi olduu gibi en kk ayrntsna kadar anlatrd. O smail Ustay, marangozu anlatrd. "imdi sen," derdi, "sen..." En sonunda. "Sen," derdi, "sen gelmeseydin, az sonra ben de o kamyon iin, yarm saat daha yetimeseydin, ben de b-ykanamn ngrakl sandn ap altnlarn alacak, o kamyonu alacaktm. yi ki yetitin de beni hrsz olmaktan kurtardn." 167 Metin sevinirdi:

"yi ki geldim yetitim de sen de hrsz olmaktan kurtuldun. Hrszlar m, hele insan ninesinin o Halil iin biriktirdii altnlarn hi hrszlar m, bir zrnn yemeyip de?" Salih ninesine acd. Zaten ona ok ktlk etmiti, iyi ^ Metin gelmiti de bu hrszln nne gemiti. Yaasn Metin abi be... Onu bu kt iten kurtarmt. Metin dnd dnd, sonra birden telaland: "Haydi haydi, imdi alalm kamyonu." "Yok Metin abi, yok. Sabah olsun da, imdi dkkan kapal." "Sabah olur olmaz, belki birisi gelir satn alabilir kamyonu. Biz de o zaman avucumuzu yalarz." Metin cokusundan yerinde duramyor, telandan ter ter tapiniyordu. Salih ona syleyemiyordu ki, "Bugnlk de onu koca Allahma teslim ettim, bekleyecek, kamyonumu sattrmayacak," demiyordu. "Haydi haydi, o alak Hac Nusreti ben imdi uyandrrm, uyandrr dkkan atrr kamyonu alrm. De amasn bakalm dkkan, u tabancayla beynini datrm onun, o ahlaksz vicdanszn. Bir de hac olmu. Ben bilmez miyim, milleti kandrmak, kandrp smrmek iin hac olmutur o." Bunu da olduu gibi ok eskiden Metin abinin azndan duymutu Salih. "Bilmez miyim ben, btn bu kylardaki kaak motorlarnn ba odur. O kamyonu mu Alamanyadan iiler getirmitir, yle mi? Yalan. Hac Nusret o kamyonu ocuunu sevindirmek iin alan, vurulmu bir tayfann kucandan alm, oraya, camn iine koymutur. l soyucudur o, l." Salih bunu da ok eskiden Metin abiden bylece duymu ezber etmiti. Salih zaten her sz ezber ediyordu. "imdi gidip alacam o kamyonu ondan. Uyandracam o kpei. Uyanmasn bakalm." Salih korkmu titriyordu. Hac Nusretin deli gzlerinden zaten korkuyordu. Birden gecede her ey kart, beki ddkleri arka arkaya tmeye, grltler denizin gmbrtsne karmaya balad. Bir bakt ki Salih denizin kysna gelivermi. ok ard bu ie. Bir eyler anmsyordu, kovuktan kp iti atladn, Metinlerin avlusundan yere eilip, gitmi kamyonlarn olduu 168 gibi duran izlerine baktn, bir grlt duyup kar baheye atladn, bahede bir sarmaa, belki de bir dikene dolandn, bacaklar kanyordu nk, bir kpein ona saldrdn, sonra arka arkaya alan beki ddklerine vapur ddklerinin kartn, denizin gmbrdediini, belli belirsiz anmsyor gibiydi. Koarak eve geldi, yatana girdi, titriyordu. m myd? "Ben de," dedi, "yarn aarm, yarn gece bykana-nn sandn." Uykusunda dnd durdu. ok d grd ama imdi bir tekini anmsamyor. ok erkenden uyanm, yataktan kamamt. Ban kaldrm, bykanayla gz gze gelmiti. Gzlerini hemen karmt. Eyvah, bykana her eyi biliyordu. Ban yorgann altna sokmu bir daha da karmamt. Gn domu, bir minare boyu kalkmt, Salih yataktan bir trl -kamyordu. Kamyonunu da delicesine merak ediyordu. Belki bir ocuk, Salih boyunda, zayf da, babas da zengin, babasyla yrrken camda kamyonu grm, grr grmez de znk diye orada mhlanm kalm, babasnn eteine yapm, "Bunu bana al, al al," diye zrlamaya balamt. t olu it, gz kas, nereden grdn onu, taaa camekanm dibinden? Babas da tutmu onu elinden dkkana girmilerdi. Hacyla pazarla bile balamlard. "Olmaz," diyordu Hac, "olmaz, ziyan ederim. Yz elliden be kuru aa olmaz." Yaa Hac! "Bak, Sayn Hac Nusret Bey kardeim, nedir, kck bir oyuncak kamyon." Hac sakaln tingirdetip gzlerini belertmi: "Kck m, bir oyuncak kamyon mu? Bak unun rengine, rica ederim beyefendi, rica ederim. Oyuncak m? Alamanyadan geldi bu, Alamanyadan, Alamanyadan... Bir kuru aa olmaz..." demiti. "Uzaaak Alamanyadan... Olmaz! Bir kuru aa olmaz. Bana ne, paras olan alr." Anas baucuna geldi: "Salih, Salih," dedi. "Ne oldu sana? Hi bu kadar ge yataktan kalkmazdn." Yorgan at, Salih onun yzne bakamad, hzla yorgan stne ekti. Eeee, sittinsene burada kalamaz169 di ya... Belki kamyon da satlmt. Yatakta daha fazla duramad, kalkt, dar frlayacakt ki anas kolundan yapt: "Dur," dedi, "dur. Baksana u haline, bir deri bir kemik kaldn. Ne yiyor ne iiyorsun, leceksin bu gidile. Ne de uyuyorsun. Sabahtan akama kadar srt ha srt, ne olacak senin bu halin? Haydi yzn yka da kahvaltn et, ne cehenneme gide-ceksen ondan sonra git." Salih baheye kt, ayakyoluna gitti, orada bir iyice atlad. oktandr atlamay da unutmutu. Ackmt da... Ne yapaym, dedi kendi kendine, pantolonunun dmelerini iliklerken, ne yapaym, satlrsa satlsn. Varsn satlsn, hi olmazsa hrszlk yapmaktan kurtulurum. Metin abinin de gelecei yok. Masada ay, bal, tereya, yumurta kendisini bekliyordu. Salih kendini bildi bileli evlerinde bu kadar yiyecei bir arada grmemiti. Yiyeceklere el sremedi, bakt kald. Bu yiyecekleri alacaklarna, bu kadar para verip de, bana u kamyonu alsalard ya, diye dnrken anas ay koymu, "Haydi Salih ye," diyordu. Yemeye balad. Anasn byle fkeli hi grmemiti.

Kahvaltsn ederken kimsenin yzne ban kaldrp da bakamyordu. Nasl baksn... Hele bykanann yzne... Halil iin biriktirdii altnlar... San sprge edip bytt olunun olu... i iini yiyordu. Bir anda, elleri az makina gibi ileyerek kahvaltsn yapt, darya frlad. Bahe kapsn knca durdu. Ayaklar bir trl gitmiyordu. On kilo demir balamlar gibi. Nasl gitsindi? Koca Allann u dnyada bir tek ii gc, bir dkkandaki, o dinsiz bir Hacnn elindeki kamyonu beklemek deildi ki... Orada, camn arkasn bo grmeye bir trl dayanamayacakt. Gene de ayaklar onu ald arya gtrd. arda ulu narn orada kalakald. Hac Nusretin dkkan az tedeydi, vitrinin de yars gzkyordu. te kamyon o vitrin camnn ar-kasndayd. Aaaah, buradan gzkseydi. Bekledi. Oradan gelip geenler, bir ince zayf ocuu fal ta gibi alm duru mavi gzlerle, boynunu Hac Nusretin dkkanna doru uzatm, yle kalm grdler bir sre... Yz de sapsar olmu. 170 Olacak gibi, dayanlacak gibi deil bu beklemeye. Salih, silkin- Silkin de kendine gel Salih. Satlmsa satlmtr. Salih gzlerini yumdu, yerinden Hac Nusretin dkkanna frlad- Bylece gzleri kapal yolda birisine, bir yere arpmam myd, yere dmemi miydi? imdi gzleri kapalyd ve eikteydi. Gzlerini asa yreinin duracan, kttedek yere deceini sanyordu. Gzlerini nasl, ne zaman at kendi de bilemiyor, karda camn ardnda mavi, daha da mavileyip gzellemi akyordu. Salihin yrei uzun bir sre hzl hzl gsn dvd. Tkanmt. Yalnz arada "Sa ol Allahm," diyebildi, o da bir kere. Evet, bu gece artk alacakt bykanann altnlarn, yoksa lecekti. lecek canm, bu kamyon onu dpedz ldrecekti, hele satlrsa... Ne olurdu o zaman Salihe? Byle bir sonucu da Salih merak etmiyor deildi. Aman Allah gstermesin. Tuh tuh tuh, azndan yeller alsn. O gn aylak aylak dolat arda, koruda, rhtmda. Denize, ieklere, ieklere okumu vzl vzl ten arlara, marangozun dkkanna yle uzaktan, yle uzaktan da smail Ustaya kaytsz, btn bunlarla hibir alverii olmam gibi bakt geti. Eve gidip le yemeini de yedi. Etli patatesle mis gibi taze tereya kokan bir bulgur pilav vard sofrada. Karnn bir iyice doldurdu. Son gnlerde hi bylesine, yedii yemein tadna varmamt. yle bir uzaktan, kahvenin nnde babasn da grd, ona kar da kaytszd. leye kadar hi kimsenin yzne bakamamt ya, o bir hrszd, ne olacak, dnyada ilk ve son hrsz o deildi ya, dnya hrszla doluydu. Metin abi bile bir eit hrszd. Ama o byk hrszd. stelik de herkesin yzne bakamamak yle dursun, herkese tepeden, karncaya bakar gibi bakyordu. Niye bakmasn, o bir macerayd. Salih de bugn akama kadar, nne kim geldiyse, durdu gzlerinin iine bakt, gzlerinin iine iine, ne olacak. Salihin gzlerinin iine bakt adamlar duruyorlar, nce bir aryorlar, sonra da bir tuhaf yarata bakar gibi na bakp yryorlard. Salih, akam eve gelince ilk olarak vard, tezgahna yumulmu, masuradan iplik ayklayan bykanasnn nnde eildi, 171 1 gzlerini buldu, ninesi "O neee, deli mi neee," diyerek gzlerini ondan karncaya kadar bakt. Anasna da, ablasna da yle yapt. Gene tadna vararak akam yemeini de yle yedi. Evde herkesle de, bykanasyla da konutu. Yarn sabah onun olacakt kamyon. Gn kavuurken gene Metin abiyi beklemeye, aacn kovuuna gitti. Metin abi bugn gelecekti. Mutlaka gelecekti. Niye olmasn, gideli hayli, ka aylar, ka aylar olmutu. Bir gece kp gelecek deil miydi? Geen gece de gelmemiti, yleyse bu gece neden gelmesindi? Sand, bykanasm hi dnmyordu. Gece yarsndan sonra, nasl olsa... Metin abi de gelecekti de o gelince de zaten ne gerei vard bykanasnn o altnlarnn? Bir ayak sesiyle irkildi, ite, dedi kendi kendine, ite. imdi Metinle karlarsa ne diyecekti, konuabilecek, derdini bu gece yars gerekten ona anlatabilecek miydi? Dn gece anlatt gibi... Kovuktan kt, gzn itin deliine dayad, gelen bir kadnd. Karalar giyinmiti, Salih onu tanyamad. Kadn salna salma yrd, Metinlerin kaps kendiliinden ald, kadn ieriye girdi. Hah, dedi Salih, oldu, kendisinden nce sevgilisini gnderdi, ardndan da az sonra da, imdi de kendisi gelecek. Metin abiye syleyeceklerini kafasnda yinelemeye balad. Hibir ey dnmyor, durmadan o szleri yineliyordu. Metin de ona dnk syledii szleri yeniden sylyordu. Hibir ey olmadan Salih, byle byle ilk horozlar buldu. Salih baka eyler de dnmt bu zamana dek, o salverdii ary, ar acaba o beline sarl kalan ipten kurtulmak iin daha urayor muydu, Salihi grm, ona bakm, onu sevmi miydi, yoksa dman m olmutu? Hac Nusreti de dnd. Kamyonlar, ocuk arkadalarn da. ocuklarn hepsi de hyarn tekiydi. Demirci dkkanndan eki sesleri ta buraya kadar geliyordu. Onu dnmemek olanakszd. Marangozu dnmeyi ii gtrmedi. lk gece yarsnn horozlar tnce Salih kovuktan kt-Hava slakt, mt. Gerindi, kemikleri atrdamad ama bir ho oldu. emesi gelmiti. Aacn dibine uzun uzun, sidii buulanarak vdrd. Aalar, iekler, evler, buu, deniz ay mda bambaka oluyordu. Bu anda iine bir korku girdi. 172 Aex\ korkuyordu, sebebini bilmeden, arkasndan geliyorlarm-rasna kendisini eli aya titreyerek kapya att. Kapya gelince korkusu azck dindi, kolu usulca aa indirdi, kap gcrtsz ald, Salih ieriye kayd. Bir ara, kap kapannca, orada su kpnn yannda durdu, bekledi, ieriyi, ierdekilerin teker teker soluklarn dinledi, zellikle bykanasnn soluklanmas stnde durdu, o da derin uykulardayd. Buna sevindi. Byka-nas fistann yatarken karnca hep

yastnn altna koyard. Gz karanla alnca tezgahn dibindeki yer yatanda bykanasm seti. Yatan ayann ucuna kardaki kk pencereden drt kar boyunda bir ay vuruyordu. Salih ayak parmaklarnn ucuna basa basa bykanasnn baucuna vard, usulca, yava yava fistan, soluunu keserek ekti. Anahtarlar buldu, bu arada en kk bir hrt, ses karmamt, zincire bal anahtarlar kuaa dikilmiti. Skse miydi, skp de yle mi, yoksa kuakla birlikte mi gtrseydi anahtarlar? En kolay kuakla birlikte... Yorulmu, pldak tere batmt. Bir de soluk soluayd. Oraya, bykanasnn baucuna oturdu, dinlendi. Bykanas derin derin soluk alyordu. Dar-da ge kalm bir horoz tt. Yand, diye dnd Salih, ge kalm horozu yarn sahibi kesecektir, yand horoz. Kesip bir gzel soanl yahni yapacaktr. mrnde bir kez soanl yahni yemiti Salih, bir daha da tad damandan gitmemiti. st yal, krmzbiberl... Kokusu daha daha burnunda. imdi, u anda bile kokluyor yahniyi, mis gibi, mis gibi... Son gnlerde amma da ackyor Salih, amma yemek zlyordu. Byyorum, dedi Salih, boy atyorum da ondan. Dinlenmiti. Ayaa kalkmadan, olduu gibi elleriyle kayarak sandn yanna vard, el yordamyla kilidin deliini buldu, anahtar soktu, evirecekti, yrei kt kt gsn dvmeye balad. Salih, sesini duydu mu diye bykanadan yana bir gz att, soluunu tuttu, bykana derin uykulardayd. Durdu, bekledi, kilidin deliindeki anahtar bir iyi yoklad, evirmedi. Birka kez daha yoklad, kulana uzaktan demircinin ekicinin sesi gelir gibi oldu, anahtar tuttu yava yava evirdi, kilit, innn, diye tt, tmesiyle birlikte de bir lk... Evin iini bir ilik doldurdu. Salih bir an eli anahtarda kalakald, sonra he173 11 men toparlanp yatana utu, yorgann altna girer girmez de gzlerini kapad, uykuda gibi soluklamaya balad. Bykana yatandan frlam elektrik dmesine komutu ya, o dme, yi evirinceye kadar hrsz ban alm gitmiti. "Hrszlar, hrszlar, hrszlar, hrszlaaaar..." Bykana te-piniyor, dvnyor, salarn yoluyor, evin ortasnda, kendi yresinde dnyordu. Soluu taarak: "Hrszlar, hrszlar param ald, hrszlar sandm atlar, hrszlar, hrszlaaaar..." Anas, ablas yataklarnn iine oturmular, uykulu gzlerle yreye bakmyorlar, salarn kayor topluyorlar, ne olduunu renmeye alyorlard. Az bir srede ana kendini toparlayp ayaa kalkt: "Ne oluyor ana, ne oluyor?" diye dnp durmakta, dvnmekte olan bykanann yanma vard. "Hrszlar," dedi bykana, "hrszlar kzm. Ah, ldrdler beni, ne kadar param varsa sandmda aldlar, katlar gittiler." Alyor, dizlerini dvyor, rpnyordu. Birden halsiz yere kverdi. "lyorum kzm, bir su ver," dedi. "Ben bundan sonra yaamam." Sesi kskt, hrltlyd. Ana hemen suya kotu. Salih de yatakta daha fazla duramam kalkm yatan iine oturmu, durmadan gzlerini yumruklaryla ovuturuyor, yresine akn bakmyordu. Ana suyu kendi eliyle nineye iirdi, barda uzaa koyduktan sonra sanda gitti, sandn nne diz kt: "Ana, ana," diye bard, "bak, anahtar kilitte duruyor, bak." Bykana: "Elleme onu, dokunma sanda," diye barp yerinden frlad, kotu, anay bir yana itip kendisi sandn nne kt, anahtar dndrd, kilit iki kere nnnn nnnn eyledi. Bykana sand ap dald, biraz sonra da elinde azna kadar dolu, imi, ilemeli kesesiyle doruldu, "ok kr Allahma, ok kr, ok kr," dedi. Evin ortasna kadar dimdik yrd-Sonra dnd koarak sanda geldi, kapan at, keseyi yerine okayarak yerletirdi, anahtar kilitte evirdi, kilit kere nnnn nnnn nnnn tt. 174 Bundan sonra bykanann gzleri evin iinde velfecr okuyor, her yeri, her yz aryordu. Gzleri geldi, daha gzlerini ovuturmakta olan, yresine uykulu uykulu, olup bitenden habersiz bakman Salihin stnde akld kald. Sonra birdenbire, dehet bir sesle: "Hrsz, hrsz," diye var gcyle bard. Salih korkusundan yerinden srad, geri yatana dt. "Barma, barma anam," dedi ana, "bak ocuun dn kopardn. Ben hrszn senin barmanla birlikte kapdan ktn grdm. Uzun boylu kocaman bir karartyd. Bak ocuk uykusundan nasl da srad. Vah yavrum." Bykana onu dinlemiyor, gzleri Salihte, daha: "Hrsz, hrsz, hrsz," diye sylenip duruyordu. "Hrsz, hrsnz, ben hrszn kim olduunu bilmiyor muyum? Hrszlar, sizi gidi hrszlaaar..." Orada dikilip kalm ablas: "Biz de grdk hrsz bykana," dedi. "Boyu kavak kadar vard." Bykana kuan ald, beline dolad, anahtarn da stne yatt. Yatakta dili durmuyor syleniyordu. "Hrsz, sizi gidi hrszlaaar, sizi, sizi gidiiiii hrszlaaaar, ben hrszn kim olduunu bilmiyor muyum?" Hrszn kim olduunu bu evde herkes biliyordu.

Bykanann sylenmesi sabaha kadar srd. Salih de sabaha kadar uyumad. Erkenden yatandan kayd, dar kt, denizin kysna indi, yzn deniz suyuyla arpa arpa yudu. O gn ld bitti de bir kerecik olsun arya, Hac Nusretin dkkanna gidip de kamyonuna bakamad. Her seferinde, "Varsn satlsn," diyordu. "Ne olacak bir oyuncak kamyon, satlrsa satlsn. Koca Allahmn onu bekledii yeter. Varsn satlsn. Koca Allahm da..." Kamyona bakacak yz m kalmt onda? Byle derken de koca Allanma ok gveniyordu. Dili, varsn satlsn derken, yrei, o ne yiit, aslan koca Allahtr o, hi sattrr m o kamyonu, diyordu, hi... Akam eve hibir ey olmam gibi dnd, anas ona fkeyle bakt ya bir ey sylemedi. Ablasnn yznden aknlk okunuyordu. Bykanaysa endi, akrakt, hep glyor, konu175 11 uyor, eski gnlerini anlatyordu. Bykanann byle bir halini imdiye kadar hi grmemilerdi. Salihe gelince, bykanas-nn gzleri ona taklnca, yz birden deiiyor, imekleniyor bir anda da bykana bunu geitiriyordu. Bykanann bu hali anay gittike endielendiriyordu. Byle bir bykana hayra alamet deildi. Bir eyleri piirip kotard kesindi ya, neydi? Salihse hibir ey sezmemiti. Yalnz, nereden geldii, ne olduu belirsiz bir korku iine ilemi, gittike de aztyordu. Karanla gmlyor, ne yapacan, nereye gideceini bilemiyordu. Yemei yer yemez yatana kotu, yorgann altna girip tepesine kadar ekti, gizlendi, korkusuyla i ie orada bzl-dke bzld. Uykusunda birka kez, yatandan frlayarak, "Hrsz, hrsz," diye bard. Anas ald onu yeniden yatana yerletirdi her seferinde de... Sabahleyin uyandnda kk salonda babasnn uzun admlarla volta vurduunu grd, bu hayra alametti. Babas ne zaman byle sabah erkenden kalkar kk salonda hzla gidip gelmeye balarsa, bu en azndan evde on be gnlk rahatlk demekti. Artk on be gn baba kimseyi aalamayacak, dvmeyecek, imeyecek, kumar oynamayacak, evden kmayacak demekti. Byle gnlerden sonra baba kendisine mutlaka evde bir i bulurdu. Ya tezgahlar onarr, ya baheyi apalar, bir eyler diker, ya balklara a rer, ya evi boyard. Byle gnler sonras babann para kazand da olurdu. imdi az sonra baba konumaya balayacakt. Ne syleyeceini Salih de, bykana da, evdeki herkes de, komular da biliyorlard. Baba gitti geldi, gidip gelirken durmadan hzlanyordu. Sonra ortada znk diye dikildi kald. Ban saa sola evirdi, kendi kendine birka kere gld, boyun kvrd: "Allah Allah," dedi, "Allah Allah..." Sonra sesini ykseltti, "Ben," dedi, durdu bekledi, dnr bir hal ald, sonra da kendini bir iyice toparlayp, "ben, ben," dedi, "ben adam olmadm. Ama olacam, ama alacam. Ben ben, ben ben insan olmann kadrini kymetini bilmedim. nsan olmak, aaah, insan olmak, almak, retmek, demektir. Aaaah, ben, ben, ben hibir ie yaramadm. Bir baltaya sap olamadm. Elimi lktan soua vurmadm. Kahvede 176 kurnu, stanbullarda dnya renmi, cann alanlarn u-na vermi genlerle konuuyordum da, onlarn yzlerine ba-. fiyordum. Onlar, smrmek, bir insan, be insan smrmek, Amerika gibi dnyay smrp, berbat, insanla yakmaz iler yapmak, diyorlard. nsan olan insan kendi alr, kendi kazancn yer... nsan olan insan... Vay anam vay, insan olmak ne zor imi. Ben de dodum doal u anam smryo-rurn- Ondan sonra da sizi. Kzlarm, karm smryorum. stelik kendi smrdm yetmiyormu gibi stanbullu tccarlara da somurtuyorum... Siz gz nuru dkp nak iliyorsunuz, bir gmlek be liradan, o nakl gmlei tccar satyor kaa, seksen liraya, yz elli liraya... Siz bez dokuyup bir haftada ne kazanyorsunuz, iki yz elli lira... Tccar ne kazanyor, iki bin be yz lira. Biz bunun nne geemez miyiz? kii iin u btn kasaba tekmil oluk ocuuyla alyor, kii de stan-bulda saraylar, apartmanlar, fabrikalar kuruyor. Zor, zor, zor insan olmak, zor. Ben bundan sonra kleler gibi alacam. alacam, kimseyi, sizi smrmeyeceim. O zaman da ben, ben, ben smrleceim. Smrlmek de bir alaklktr ama, eveeeet, ne diyordu o genler, polislerin, askerlerin dve dve ldrdkleri genler, esas smrlmek alaklktr, diyorlard. En byk alaklk da smrlmeye kar koymamaktr, bakn, bu eve o kaak genlerden birisi derse alp saklayacak, ben gelinceye kadar onlar gznzden esirgeyecek, kustyle besleyeceksiniz, ne diyorlard, en byk insanlk smrye bakaldrmaktr... Eee, ben de dndm, ben ne oluyorum bu ilerde, ben hep smryorum, yirmi yldr, anamn, karmn, ocuklarmn emeklerini ellerinden alyor, kumara, ikiye, bilmem nereye veriyorum, insanolu niye byle mahzun, it, gaddar, smrgen? Smrmektense smrlmek daha insanlkldr. Smrlp ondan sonra da smrye bakaldrmak, o yle bir insanlktr ki soluu doru Allahm en gzel cennetinin ortasnda alr. u olum u olum Salih, tek olum, gzmn nuru, kula bile gnderemediini, Salih, Salih bydnde genler ibi olacak. ldrlrse, smrye kar koyarken, ikence ederlerse ona polisler, askerler, vatan sa olsun. Zor zor, insan lrnak zor, insan olmak almak demektir. Siz lyorsunuz, bi177 tiyorsunuz, alarak mahvoluyorsunuz, amma insan oluyorsa, nuz. Sonunda, ben geliyorum, sizin aln terinizi, gz nurun. zu alp kumara, ikiye veriyorum. Siz smrlyorsunuz, s_ telik kar da koymuyorsunuz. imdi ben mi alam, yoksa siz mi alaksnz... Ben ben ben. imdi yleyse insan olmak iin ben almalym. nsanolu niye byle

yalnz, ah, kimsesiz, mahzun, zgn, sevinsiz, it, gaddar, smrgen, hrsz aaah, hrsz. Ben sizin yllar yl gzlerinizi, ellerinizi, sevgini-zi, bana kar koyamadnz, insanlnz aldm... Zor zor, insan olmak zor. Oh, alacam, alacam, bir i bulup kendime, alacam. alp sizin gibi insan olacam. almak yaamaktr. leyen demir ldar. Ildayan demir lmez. Bak, smail Usta hi lyor mu? Bense bense, byle gidersem, ya biraz sonra, ya bir yl iinde lp gideceim... almak, almak insan olmaktr..." Sonra, evin poyrazdan yana olan kesine, yastn stne oturuyor, mrl mrl, alacakaranlkta yumulmu, ba enesinde konuuyor, konuuyordu. Sonra da birden oradan ok gibi baheye frlyor, balyordu topra bellemeye... Elleri, kolu durun-caya kadar belliyor, bahenin topra krmz, yal altst oluyor, ac, gzel kokuyordu. Baba, arada srada avucuna ald topra burnuna gtryor, derin derin iini ekerek topra kokluyordu. alrken, bundan sonra evde kald srece de azn ap bir tek szck konumuyor, yznde mutlu glmsemeler, iyilikle dolup taarak, yreye efkat, sevgi datarak, nazik, karncay bile incitmeyerek, yumuak alyordu. Evdeki herkes yl on iki ay bu gnleri bekliyor, iple ekiyordu. Bu gnler ev iin, bykana iin bile dn bayramd. Bir k kaynayd baba bu gnler, bir mutluluktu, iek am bir bahar aacyd, tepeden trnaa. Baba hep baharlar byle alkan oluyordu. On be, yirmi gn, baba hi durmuyor, kendisine iler icat ediyor, mr boyunca almaktan hi geri durmam bir kiinin mutluluunda alyor, didiniyor, yznden, alnndan p p terler damlayarak urayordu. Salih byle gnlerde babasna hayrand. Ne Metin abi, ne bakalar gibi olmak istiyordu, o tpk imdiki babas gibi olmak istiyordu. 178 Bir gn de anszn evin mutluluu bir gz ap kapayncaya kadar bitiyor, bir d oluyordu sevinler. Bir sabah, baba elindeki iiyle yle kalakalyor, gzleri donuyor, uzaklara dalyor, bir sre yle kprtsz duruyor, sonra da birden yerinden kalkp inanlmayacak bir abuklukla stndeki i giyitlerini karyor, ayn abuklukla da yeni giyitlerini giyiyor, saa sola bakmadan koarcasna Abdinin meyhanesine soluk solua varyor: "Abdi, Abdi, Abdi nolursun ldm, abuk, daha abuk," diye baryor, Abdi onun huyunu bildiinden bir anda sofray donatyor, baba da elleri titreyerek ilk kadehini bana dikip sonuna kadar iiyor, "oh, ok kr," dedikten sonra dizlerini aplakla-yarak bir trk tutturuyordu. Gzleri parlayarak meyhanedeki-lere dnyor: "altk arkadalar, altk, hak ettik," diyordu. "alp hak ettikten sonra imek ne gzel, ne gzel oluyor, cana can katyor arkadalar," diyor, bir tek daha atyordu. Eskiden babas byle olunca anas Salihi onun arkasndan gnderiyor, Salih de her eyi olduu gibi anasna kl klna anlatyordu. Babas daha konuuyordu. Genlerden sz ediyordu. imdi de genleri diline dolamt. Onlara sonsuz hayranln dile getiriyor, yollarna leceini sylyordu. Salih mutluydu. yi olmutu babasnn halinin bugnlere rastlad... stese acaba, biraz sonra baheye bel bellemeye ktnda, o zamanlar bambaka iyi bir insan oluyordu, ite o zaman istese, babas ona kamyonu satn alr myd, o ocuun babas gibi. Almaz, diye dnd Salih. O kadar paras, yz elli liras hibir zaman olmaz ki fkaranm. Babasna acd, ii, ona kar sevgiyle doldu. Yoksa paras olsa hi almaz m? Salih babasnn bu tutumunun on be, en ok da yirmi gn sreceini biliyordu ama, ya diyordu kendi kendine, sonuna kadar, bu iyilie alr da byle alkan kalrsa, inallah, diyordu Salih, inallah kalr. O zaman da bana mavi kamyonu da, on tanesini de alr, Metin abinin evlerinin nndeki kamyonlardan bile alr. nallah, diyordu, inallah... Bugn de can mavi kamyonunu grmek istemiyordu. Daha da ok Salih kendisini buna inandrmak istiyordu. Satsnlar, 179 satsnlar, belki de satmlardr, diyordu kaytsz. Satmlardr derken de yrei czzz ediyordu. Salih sanki yreinin czzz ettiinin de farknda deildi. Kurnaz bir tutumdayd. Belki stne dmezse, hi satlmazd, herkes onu orada unutur giderdi. Karnn ar ar, hi telasz doyurdu, suyunu yavaa yudum yudum iti, dar kt usulca, kapnn sana aslm, yer yer sr dklm aynaya bakt, ya Allahm bana sabr ver, dedi. Sabr ver de bugn u kamyonu grmeye gitmeyim. Satlrsa satlsn, ne olacak, bir kamyon da neyimi yani, sahici kamyonlar gibi hibir zaman olamazlar ki bunlar... Ohhoooo, sahici kamyonlar baka, byle oyuncaklar... Bu oyuncak kamyonlar bir kurarsn, bir iler iyi, iki iler, ncsnde de bozuluverir, o zaman da kaldr denize at. Aynaya bakp ince, uzun boynunu grdkten sonra bahe kapsndan kt yrd. Hem yryor, hem dnyordu. Ne olacak canm, ite ocuk akl, o kamyon benim olsa ne olacak... Bir gn, iki gn altracam, sonra da ikinci gn usanp brakacam. Sonra birden iinde, bilmedii bir yerden bakaldran sese benzer, ayr bir ey, kamyon benim olsun da, aaah benim olsun da bir gnde bkar mym bkmaz mym ben bilirim. Arlar gibi bir gnde brakr mym brakmaz mym ben bilirim. Arnn karas, zayf kts hi, vizzo... Arnn binbir renklisi, kvlcm kanatls da al, insan sokar. Kamyon hi onlara benzer mi, derken, bakaldran ses yitti, yerini gene o ykkn ses ald. O kamyon mu, varsn kendilerinin olsun. Maviymi, mavisi de, nar iei de kendilerinin olsun. Nar iei rengine de kamyon boyanr mym. Bunlar sylerken, kamyonun aleyhinde de atp tutarken ii gidiyordu.

Ban kaldrr kaldrmaz karda, camn arkasnda kamyonu grd, mavi, nar iei bir bahar bahesi, deniz bahesi gibi almlard. Salih gld, kahkahayla gld. Sevincinden, eikte birka kere havaya atlad, sonra da zzzzzt diye koarak, Hac Nusretin dkkan nnden bir batan bir baa koarak gitti geldi. Zzzzzzzt! u demirci smail Ustann da ekicinin sesi her yerden duyuluyordu. Ta denizin kysndan bile. Bu ses bu kasabada bir kesilecek olsa ne olurdu acaba insanlara, ne yaparlard? Belki 180 dnya boalm gibi gelirdi onlara, belki de yaayamazlard. cimdi dnn ki u vitrindeki kamyon ekip gitmi buradan, Salihe ne olurdu, bombo, pssz kalrd, dnyann ortasnda dmsiz kimsesiz, elsiz ayaksz kalrd. Demirci dkkanna kadar koarak giden Salih, smail Ustann gzleri nnden, zzzzzz, zzzzt ekerek belki be alt kere geti. Eskiden olsa bunu yapabilir miydi? lse de, diye geiriyordu iinden, bundan sonra lse yalvarsa da ona rak olmam. Ku kafesten kat, bir daha gelir mi ki? Zzzzt, zzzzt! Usta ona akn bakyordu. Byle soytarlklar herkesten beklerdi de Sa-lihten beklemezdi. Sonra Salih kendini marangozun dkkan nnde buldu. Orada da olmadk, grlmedik soytarlklar yapt. Yzn edi, dilini kard, nanik yapt Ustaya, daha da neler neler yapt. Birka kere daha Hac Nusretin dkkannn nne gitti. Satlmyordu kamyon, ite satlmyordu. Bu fakir, bu hepsi birden smrlen kasabada yz elli liray bulup da kim alabilirdi bu kamyonu. Salih para buluncaya, ya da Metin gelinceye kadar orada, o camn arkasnda kamyon bekleyecekti. Ya da Hac Nusret onu torununa armaan eyleye... Hele bir armaan etsin torununa, hele bir. Salih kendi kendine, kasklarn tuta tuta, gllerini kamyona ulatrana kadar gld. Ya torunu yoksa Hac Nusretin? Olsa da ne yazar, diye konutu. Bu kamyonu, bu kasabaya koca Allahmz benim iin yollamtr. Gezip tozmaktan, koup oynamaktan, sevinten yorulmutu Salih, yarlarn oraya, evlerin aralarna gitti, aa kyya inen denizcilerin merdivenine oturdu. Aada deniz kurtarclarnn evleri, gzetleme kuleleri, motorlarn koyduklar yaplar vard. Yzn elleri arasna ald, ok delice eyler dnyor, annda da o dnceleri kafasndan kovuyordu. Yakndaki demirciden eki sesleri daha ak duyuluyordu. Gn kavutu, glgeler indi, btn gn koup yorulmu Salih uyutu, yar uykulu, yar uyank, bzlm gzlerinin izgisinde deniz orada ne kadar kald, kestiremiyor. Uzaktan denizin izgisinden trol motorlar geliyorlard. Denizin uurumundan bu yana derek... Salih bir eyler anmsamaya alt, iinde usul usul bir eyler uyanyordu, belli belirsiz, bulank, 181 belki sevince, belki umuda benzer. Ayaa kalkt, merdivenler-den aa kumlua indi. Kumluktan rhtma geti. Trol motorlarnn arkalarna martlar taklmlard. Temel Reisin birinci teknesi limana giriyordu. Arkasndan da tekiler. Deniz epeyCe dalgalyd. Kasabann ocuklar da limana doru yola dklmlerdi Kamyonlar, kamyonetler de limana geliyorlard ard ardna, rhtmda arkalarn denize verip duruyorlard. Bu yl ok balk vard. Tekneler kasa kasa balklarn burada boaltyorlar, balklar alan kamyonlar da stanbula balkhaneye gtryorlard. Teknelerden kamyonlara kasabann ocuklar tayorlard balk kasalarn. ki yz kasa bal teknelerin be alt tane tayfas tamakla baa kamazlard. Onun iin onlarn yardmlarna kasabann yediden on bee kadar ocuklar, isizleri kouyorlard. Balklar almalarna karlk olarak, balk veriyorlard ocuklara. almalarna gre, bir, iki, kasa bal balklar harman ediyor, alanlar ka ocuksa, kim ne kadar alm gze girmise, ona gre pay ediyorlard. Ve ocuklar emeklerini, o gece naylon torbalara doldurup evlerine gtryorlard. O gece evlerde, avlularda ateler yaklyor, kaln kzlerin stnde balklar yal dumanlar yayarak czrdyorlard. Kimi ocuk balklarn bir tekine bile kimseyi dokundurmadan sabah bekliyor, tablasna doldurduu balklarla, ocuklarn getirdii balktan paylarn alamam aa mahallelere uuyordu. Salih ok tekne boaltm, ok balk kazanmt. Deniz souktu, hep elleri yordu. Eer can ok balk ekmemise, yle kolay kolay limana uramyordu. Can ekmise, o gnlerde ok da balk kmsa Salih naylon torbalarn doldurarak, deerli balklarn mahalleye tayor, ev ev dolaarak kazancn datyordu. Satmay imdiye kadar akl etmemiti. Bu sefer merdivenden aa inerken, satarm, diyordu, satarm, satar da... Ne gzel, balk kazanacak, satacak, kamyonunu alacakt. Kimseye, hrszla, Metin abiye de muhta olmayacakt. Koarak yokuu kt, sivri kayann stndeki yoldan, eski kayk yapmevinin yanndan geip mendiree vard. Temel Reis boaltyorsa tekneyi ona yardm etmeliydi. Temel Reis hem iyi balk tutuyor, hem de o182 klara, ayr gayr gzetmeden en iyi balklarn seip veriyor-, Temel Reisin gznden hi kamyordu. Kim en ok almsa ona en byk pay, kim tembellik yapm, kasalar parkemin ucuyla tutmusa ona en azn veriyordu. Temel Reisle birlikte daha alt motor da yklerini boaltyorlard. Salih koarak Temel Reisin teknesine gitti, ieri atlayp hemen ie koyuldu. Ondan nce limana ulam be alt ocuk oktan ie balamlard. Salih dald, gverteden kasalar alyor, nndeki ocua veriyor, ocuk da kamyonun iindekine aktaryordu Salihin verdii kasay. Yaasn, bugn Temel Reis yz kasadan bile fazla balk tutmutu, kalkanlar, krmz krmz tekirler, barbunyalar, mezgitler, derin dip balklar, i elektrik nda parlyorlard.

Salih ter iinde kald. Az bir srede Temel Reisin birinci motorunu boaltp ikinciye getiler, sonra da ncye... Sonra Temel Reisin: "Dur," diyen sesi duyuldu. "Durun ha uaklar. Ha u kasay buraya verin de." Azna kadar l l iri barbunya doluydu kasa. "Ha onu da verin." Onu da verdiler. Temel Reis tam alt kasa barbunyay, tekiri harman etti. alm, terlemi ocuklara sevgiyle bakt, baklar geldi Salihin stnde durdu: Grmt, bugn Salih ylesine almt ki, elleri makina gibi ilemiti. Zaten Salih bu kadar bile almasa Temel Reis ona okkalca bir pay ayrrd her zaman, en alm ocuk kadar verirdi ona. Kim ne karr, kendi mal deil mi, inip denizin kuyusundan o karmyor muydu balklar? Temel Reis imdi bir de Salih ok alnca kim bilir ne kadar ok balk verecekti ona. Bu Temel Reis Metin abinin de has adamyd. Metin, Salih kadarken Temel Reise tayfalk etmiti yllarca, burada deil, taaa uzak kylarda, scak denizlerde. Bir iki yldr burada balk avlyor Temel Reis, o da kim bilir neden, Temel Reis gibi var m, o, ak deniz balksdr, denizlerin kurdudur o. Gelir de buralarda, bu kasabalarda, bu s sularda bu aa balklar ardnda srnr m o? O, bin tane, iki bin tane yunus bal avlam, u maaralara, u kylara, ormanl yerle183 re kazan kurup yunuslarn yan karm, yedi dvele satrms bir balkdr. Bu kylarda var m bir tane yle balk, on bin tane yunus yakalayan, yan karp satp, satp da o parayla tane vapur kadar tekne yaptran, bir kii daha var m bu kylarda? Bu denizler eskiden yunus doluymu, yunuslar sularda vapurlarla, teknelerle, atlaya atlaya yarrlarm, yunuslar insan gibi de akll olurlarm. Salih de bir kere uzaktan, fenerin arkasndaki kayalklarda otururken bir yunus srs grd. Atlayp geni yaylar izerek havada bir anda gzden ram gitmilerdi. imdi denizlerde bir tek, bir tek yunus kalmad. Geen yl Boazda grlen son yunusu da haber alnca Temel Reis, "Ha durun uaklar, bu denizde gezen son yunusu yakalamak da benim hakkmdr. Ha siz yle uzakta durun," demi, ii gc brakm, denizdeki son yunusu da bir hafta kovalayarak gene o yakalamt. Yoksa Metin abi, Metin abi gibi birisi hi varr da baka bir kiiye tayfa durur mu? Radar gibi Temel Reis, denizin altnda nerede, ka metrede balk var o bilir. Denizin stne bakar, renginden, kokusundan, dalgasndan, kim bilir baka neyinden, orada ne kadar baln olduunu bilir, "Ha uaklar oraya," der dmeni krard. Ona bir de Metin abi ne derdi, radar gzl Temel Reis derdi. Metin abi neden ayrld bylesi bir adamn tayfalndan? Temel Reis ona, "Gel olum Metin, beni dinle, ayrlma benden ha uak," dedi. "Ben senin gibi deniz kurdu, yrekli bir tayfay, alkan, radar gzl bir tayfay bir daha nereden bulurum. Gel etme, o senin gittiin yollar yol deildir, sonu boktur. Gel, seni bu denizlere kendi yerime birinci reis yetitireyim. Gel gitme, Metin olum. Bak, Metin olum, istersen sen, sana u yeni numaral Temel Reis motorunu vereyim. stersen hemen sil stndeki yazy Metin Reis yap. Ya da cann ne isterse sevdiin bir ad yaz stne... Allah balk verirse, sen alkan, iyi bir balksn, bir ylda, ok ok iki ylda dersin borcunu. Al tekneyi, senet de sepet de istemem. Yeter ki ben gzm kapatnca arkamda u ulu denizlerde benim gibi bir balk kalsn," dedi. Metin istemedi. stemez, Metin abi neden istemedi de u denizlerin birinci balks olmay da ban byle belaya soktu, nk balk tutan hibir zaman iflah olamaz. Hangi balk iflah olmu, t>u 184 cadar almalarnn, lmlerden lm been didimelerinin karlm hangi balk alabilmitir? Her gn binlerce cana kyan balk iflah olur mu? Balk milleti beddual millettir, ta Yunus Aleyhisselam andan bu yana. Bunun da byle olduunu tekmil balklar bilirler, bilirler bilmesine ya vazgeemezler balklktan. Bu bir tutkudur, deniz byler insan, bir balk kii doumundan lmne kadar deniz sarhoudur. O kadar denizlerde boulurlar da, yitip giderler de, tekneleri paralanr da, yz yana bile gelirler de hi balkl terk eyleyen bir balk grlm mdr? Metin nasl kurtuldu yleysem? Metin daha iyice balk olamam, daha deniz bir iyice onun kanna ilememiti ki... Gene de ne diyordu Metin abi, "Aman Allah kurtard beni o denizden. Nerdeyse kanma girmi beni alyordu, ayrldm. Ayrldm ama, aylarca, yllarca deniz benim ardm brakmad. Uykuda, dte, uyankken geldi geldi karma dikildi... Beni kendine ard. Balklar, vazgeenleri deniz kendine arr. Balk, denizci eer bu arya karlk vermezse, gitmezse o balk yaayamaz lr." Balk tutan iflah olmaz, balk satan iflah olur. Balk satanlarn evleri, apartmanlar, kasa kasa altnlar vardr da, balk tutanlarn hepsi baldr plaktr. "Hasan Reisin, Kavakl Musa Reisin, Kumkapl Apostolun apartmanlar, saraylar yok mu yani, onlar balk tutmuyorlar m?" "Var var ya, sen sonuna bak, sonuna. Hepsinin var, btn var iyi bir Karadeniz frtnasna bakar. Baaca kan hibir balk grdnz m?" "Grlmemitir." te bu yzdendir ki Metin hakldr. Onun imdiki yolu da yol deil ya... Gerekten onun imdiki yolunun ne olduunu kim biliyor? Onunla bu kadar ilidl, komu, her gece de... Salih bile karamad gitti bir trl onun yolunu.

"Ha uak sen gel," diye eliyle Salihi gsterdi glerek Temel Reis, gzlerinin yanlan, bakrdan yz krarak. Bu balklar da hep kartal gagas burunlu, bakrdan yzl oluyorlar. ocuklar gibi, hilesiz hurdasz, ak dilerini gstererek glyorlar. "Nerde naylon torban?" 185 i Salih telaland, torbas yoktu. Tayfalarna seslendi: "Ha uaklar, bu uaa bir naylon torba bulun. Byk olsun, delinmesin." Tayfalar ona byk, stnde Kz Kulesinin resmi olan bir torba uzattlar. Temel Reis torbay Salihe verdikten sonra eildi harmandan bir ksm bal dikkatlice ayrd: "Ha uak doldur," dedi doruldu. Salih yere, balk harmannn oraya diz kp balklar yerde bir tane kalmayasya torbasna doldurdu. Torba ylesine dolmutu ki zor kaldrd. Eve geldiinde yats ezan okunuyordu. erden bir kadn gl duydu, gln kimin gl olduunu anlayamad. Belki eve konuk gelmilerdi komular. Salih rahatt yolda yrrken birtakm hesaplar yapyor, bir tutturup seviniyor, bir hesaplan kartryor yeriniyordu. Sonunda da iler dz gidiyordu, iyi olmutu. Balklar satacak kamyonuna kavuacakt. Ya ge kavuursa kamyonuna, balklar ucuz gider de... Tekiri bile, barbunyay bile yemiyordu bu Allann bin belas kasaba. Deniz kysnda oturuyorlar da balk yemiyorlard. Balklk bile yapamyorlard. Burann balkln bile ta Trabzondan gelip Lazlar yapyorlard. u kamyon da o vitrinde kala kala toz topraa bulanp ryecek. Soluk yzl kara sakall Hac Nusretin de bir kere olsun kamyonun tozunu almak aklna gelir mi ki? Amann dokunmasn o ters suratl adam kamyona, varsn tozlu kalsn, dokunur da o gzelim kamyonun bir yerini incitir. "ncitir," dedi sesli sesli. "ncitir de krar da. Varsn tozlu kalsn." Elindeki ar torbay teki eliyle tutup havaya kaldrd. Naylon torbada, ay iinde balklar canllarm gibi biribiri-ne dolanmlard. yi, dedi, iyi, dudaklarn yalad. imdi bu gece bu balklar ne yapmal, nereye koymal? Hi balk satmam, balk satanlar da hi seyretmemiti. Yarn mahalle mahalle dolaacak satacakt ya, nasl satacakt, nasl baracakt? Bara-bilir miydi, balk Arap Nevzat gibi: "Baliiiiik, derya kuzular, canl canl... Bir alan piman bir de satan..." Arap Nevzatn sesi ok kalnd. Nah byklar da bu kadard, kaim, yay gibi, burulmu, ltl, sert, dik. Salihin yle bir by yoktu ki sesi yle 186 sin- Byle dnerekten, dalm, ieri girdi, kendine geldi L, olan olmutu: "Olum balk getirdi," diye sevindi ana. "Hem de kendi kazanc, elinin emei de alnnn teri, glmn, yavrumun..." tane komu kadn sedire, bykanann yanna otur-uslar, beyaz bartlerini yeldirerek ba sallyor, dudaklar kpr kpr ediyor, tespih ekiyorlard. Bykanas da tespih ekiyordu. Az sonra bunlar namaza duracaklar, mrl mrl, bitmez tkenmez dualarn okuyacaklard. Bykana ka altndan Salihe ldrr gibi bakt bir an, sonra toparland, yznden bir glmseme bulutu geldi geti. "Hepsini hepsini yarn komulara datacak, aslanm, yiidim, dnya cmerdi kuzum benim... Dnya cmerdi... O kadar ok kazanm ki bugn btn mahalleye yeter." Kaln, tok, Arap Nevzatn sesine benzer bir sesle: "Kimseye vermeyeceim bu sefer balktan," dedi Salih kpkrmz kesilerek, sesi bir anda atallaarak. "Biz de bir tane yemeyeceiz. Ben bunlar yarn satacak para kazanacam. Balk dediin yemek iin deil, satlmak iin kazanlr, tutulur. Yemek iinse balk satn alnr. Canlar balk istiyorsa mahallelinin paray sayar satn alrlar bal..." Anas bozuldu ama belli etmemeye alt: "Ne gzel, ne gzel ya, oulcuum bym, kocaman adam olmu da para kazanacak kadar da, benim haberim olmam. Ne gzel, ne gzel ya... Hepsini satsn da olum, ok ok paracklar kazansn, ok ok... Anasna da neler alsn," diye de konutu. "Hi kimseye bir ey almayacam," dedi Salih. "Hi kimseye..." Anas duymad iyi ki. Belki de Salih bunun iin yavaack sylemiti. Ana: "Gel olum, gel buraya da emeciini uraya boalt. Sabaha kadar o naylon torbann iinde bozulur. Sabahleyin taze taze satarsn." Torbay elinden ald, alr almaz da: "Vay vay," diye inledi, "vay vay vay... Bunu nasl getirdin yavrucuum, ne kadar da ar canm. Kolun kanadn krlmtr getirinceye kadar, ta rhtmdan buraya." Torbadakileri bir byk tencereye boalt187 ti, o almad, baka bir byk kap, tel szge buldu onu da doldurdu, o da almad... "Ne kadar da ok, ne kadar da... Kim biljr oulcuum yarn ne kadar ok para getirecek anasna." "Hi de," dedi Salih.

"Getirme getirme, var kazan da," dedi anas abuk abuk bir eyi elinden karyorlarmana. "Var kazan, var kazan da..." Salih kvanlyd, srtndan ar bir yk kalkmt. Byka-nann ona frlatt lm baklarn bile grmezlikten geldi. Bykana bylesi baklarla ona, "Kazan kazan," diyordu, "ge-beresice olan, kancn dourduu, benim paralarm ara-masyon yapamaynca para kazanacaksn imdi de, yle mi? Kazan bakaym, kazan da greyim seni, kokar balklarnla. Kim bilir nereden topladn balklarn dktkleri kokarlar..." Salihin sesi ylesine birdenbire ykseldi ki durup dururken: "Mis gibi," diye bard, "mis gibi benim balklarm. Hi de bir yerlerden toplamadm. Temel Reisle birlikte denizin dibinden ektim. ekerken onlar, taklmlar alara oynayorlard. Daha da eve, buraya kadar oynatlar naylon torbann iinde. Yarn bir satacam, bir satacam ki, tonlan tonlan para kazanacam, tonlan. Kimseye balklarmdan bir zrnk koklatmayacam." Sustu, sonra birden daha gr barmaya balad. "Balklarm mis gibi, mis gibi, oynar oynar, taze..." Sesini biraz daha ykseltti. "Beni ldremeyecek, kimse de beni ldremeye-cek." Barrken boynunun damarlar iiyordu. "ldremeyecek. Klma bile dokunamayacak kimse benim." Dua okuyan kadnlar, bykana, ablas durmular ona bakyorlard. Salih ha bire yineliyordu delicesine. "Beni beni, beni kimse ldremeyecek, ldr ldr ldremeyecek." Anas geldi ona sarld: "Seni kim ldrebilir ki, senin klma kim dokunabilir ki baban var iken? Baban onlar kyma kyma kymaz m, kymaz m?" Bykana homurdand, btn balar ona evrildi. Bykana kendini ele vermiti, telaland, sesli sesli uzun bir duaya balad. 188 Anas sofraya yemek koydu, Salih hibir ey olmam gibi oturdu, yemeini ar ar ineyerek yedi bitirdi, darya atlamaya kt, Metinlerden yana bir gz atmay da unutmad. inden geirdi, "yi yapmadn sen bunu Metin ab, iyi yapmadn. Keski balk kalsaydn da ldrlmeseydin." Metin ldrlm myd? ldrlmemi de, bunca sredir neredeydi yleyse... Yataa girdi, hep Metini dnyordu, uyudu. Sabahleyin, din, iinde sevin, yataktan hemen frlad, yzn yudu abuk abuk, kahvaltsn yapt, anas nerdense akamdan krmz, yeil boyal tahta bir evale bulmu balklar evaleye gzelcene dizmiti. Gzel, canl, taze, kpkrmz, pul pul krmz gzkyordu balklar, yeil evalenin iinde. "Ar," dedi anas, "ar," o evaleyi kucaklam dar karken. Dar kt Salih, dnya da bana ykld, imdi nasl baracak, ka para isteyecek, nasl pazarlk edecekti? Evden kmt ya, ayaklar geri geri gidiyordu. Yer yarlsa da yerin dibine gese daha iyiydi. Hi balk satmamt ki... Aa mahalleye ynelince aya daha hzland, bu mahallede onu hi tanmyorlard ki... Mahalleye girdi, sokan birinci evi eski, pekmez rengine boyanm, boyalar solmu tahta bir evdi. Tahtalar, kaplar, pencereleri hep atlamt. Yalnz bu fkara evin pencere perdeleri canl, cvl cvld. Turkuvaz rengi basma perdelerin stnde binbir renk, binbir kk kk iek. Aaah, Salihin ii olmamalyd da u perdeleri doyasya seyretmeliydi. Gene de epeyi bir sre orada, perdelerin nnde durdu kald. Sonra, "Balk," dedi yeniden. Sesine ne olmutu byle? Vay be. Sanki bu evde canl yaamyor, en ufak bir trt yok. Sokak da pssz, bir tek insan yok ortalkta. Ilk bahar gnei sokan anp dmdz olmu parke talarna, parke talarnn arasndan fkrm imenlere, top top am kk, ak, sar papatyalara vuruyordu. Ilk bir dalga burnuna bir hanmeli kokusu getirdi. Birden demirci dkkann anmsad, gzleri yaard. Aaah, smail Usta, dedi kendi bendine, ben byle mi olacaktm, byle sesi kmayarak sokak sokak balk m satacaktm demirci ustalm dururken. Arkasna bakt, bir de bakt ki ne grsn, kediler... i sevgiyle, gvenle dol189 du. Kediler kuyruklarn dikmiler, sallayarak arkasndan geliyOr durmadan da oalyorlard. "Balk," diye bard bir daha Sa-lih. Hah, iyi ite, tam Arap Nevzatn sesi gibi kmt. Yalnz, "Ba_ liiiiiik," diyeceine o dpedz, "balk," demiti. "Baliiiik, baliiiik, taze taze, bir alan piman, bir de almayan... Balik, balik, ulan balik be!" Tam Nevzat da byle derdi. Arkasna dnd bakt, kediler kediler, kuyruklarn dikmi, byklarn germi, bellerini uzatm, rahat tekir kediler, sapsar, mor, apak, duman rengi, turuncu benekliler, kara gzl, srmeliler... Salih kedileri grdke keyfi yerine geliyordu. Soka byle bararak birka kere gitti geldi gitti geldi, bir kimse kp da bir tek balk bile almad. Ama Salih balk satamadnn hi farknda deildi, kendini Arap Nevzat oyununa kapp koyvermiti. Onun sesinin tpks, onun yry, bununla zellikle iftihar ediyordu, onun evaleyi tama biimi, tavrlar, onun kedilere dnp dnp bakmas... teki sokaa geti Salih, getiinin de farknda olmadan, bu Arap Nev-zatlk oyunu onu ok sarmt. "Baliiiiiik... Taze, glm balik, canm balik. Deryalar iek am, am da koparm balklar bize, bize yollamlar, baliiiiiik, baliiiiiiiik..." drt sokak geti byle byle, arkasndaki kediler artk bir ordu olmular, st steydiler, baz da alt alta st ste on on be kedi biribirlerine giriyorlar, sessiz, sonra da hemencecik ayrlyorlard. Kedilerin gittike oalmas coturuyordu Salihi.

leye doruydu ki bir kadn, tahta bir evin penceresini am, ona sesleniyordu: "Balk, balk, balkn..." nce kavrayamad, kendine mi sesleniyordu bu kadn? Elindeki evaleye bakt, hemen kendine geldi, sevindi: "Geliyoruuuum." Gitti, kadnn kocaman memeleriyle sarkt pencerenin altnda durdu, bu anda sokan teki kadnlar da pencereden sarkmlard. "Kaa balklarn, yavrum balk?" diye sordu kadn. Salih kekeledi, bir eyler syleyecek oldu syleyemedi, kpkrmz kesilmi, elleri titriyordu. Ne demeliydi imdi kadna? Fena yakalanmt, anszn. Kafasnda her ey silinip gitmiti. 190 I "Kaa diyorum sana yavrum?" Salihin daha da tela artt, eli aya zld. O daha karlk veremeden karki pencereden sa ba darmadank bir kadm telala: "Aman aman, Zehra Hanm," diye bard. "Aman ol ha, bu ocuklardan balk alnmaz. Dn aldm da kokmutu, hepsini attm." Penceredeki kadn: "Git," dedi, "git ocuk, istemez yleyse." Salihin ba dnd, kusaca geldi, karki penceredeki kadna dnd bir eyler syleyecek oldu, beceremedi, ayaklar ayaklarna dolanarak oradan uzaklat. Arap Nevzat kalsayd bu durumda nasl davranr, ne sylerdi ki, hi grmemiti onu bylesi durumlarda... Aaah, onu renseydi, onu da bir ren-seydi, gsterirdi o pasakl kadna. Bir de arkasndan glyorlar, sokan btn kadnlar pencerelere dklmler, kocaman memelerini dayamlar glyorlar arkasndan Salihe. Soka zor kt, teki sokaa cann zor att. Kadnlarn arsz glleri daha geliyor, o sokaktan taa bu sokaa kadar. Ne biim kadnlar byle bunlar, sanki ak yerlerini grmler gibi. "Bizim mahallenin kadnlar hi byle orospu deil," dedi Salih. "Bizim mahallenin karlar byle orospu orospu glseler bir balk ocua, erkekler varr da azlarn yrtverirler onlarn." Dokunsan alayacakt, bir yumruk gelmi boazn tkamt. evalenin iindeki akamdan anasnn sram sram, gzelcene dizdii balklar mahzun, pul pul krmz yle duruyorlard. "Hi bylesine krmz balklar bozuk olur mu, ahmak karlar?" diye mrldand Salih. "Gzleri de byle l l olur mu? Bozuk balkta renk menk kalmaz, behey aptal ablalar." Sonra da, ne bilsinler diye ban evirince durmu kendini bekleyen kedi srsn grd, her eyi, stne glen, balklar kokmu diyen kadnlar unuttu, yrmeye balad. Bir darack sokakt bu, gene barmaya balad Arap Nevzatn davranlarn anmsamaya alarak. Bir trl, baln kokmu diyen kadna ne diyeceini anmsayamyordu. Sonunda, "Varsn desinler," dedi, "benim balklarm kokmu deil ki, gl gibi, gl gibi." 191 "Gl gibi balk, gl gibi," diye barmaya balad. Buna yle bir sevindi ki, bunu kendisi bulmutu. Yaaa, "Gl gibi balk." Balik de demiyordu artk, dpedz balk diyordu. Artk akama kadar, barma biimleri yaratarak, sokak sokak koarak dolat durdu. Arkasndaki kedi srs oalarak, eitlenerek. imdi artk, bu akamstnde, aml mahallede n, arkas, yan yn bir kedi meheriydi. Hele ilerinde st-beyaz, lekesiz, gzleri yeil yeil kvlcmlanan tyleri uzun bir kedi vard ki Salih baylmt ona. Bir de mavi kedi vard uzun, sall bir kedi. Hi mavi kedi olur mu, vallahi de billahi de bu kedi maviydi. Olur mu, olurdu ite... Kediler durmular, sabrla onu bekliyorlard. Akam oluyor, gn kavuuyordu. Salih ilk olarak dnd, bugn niye hi, bir tek balk satamamt. ocuklardan almyorlar zaar, dedi. Oysaki bir tek sebep o deildi. Dnseydi bulurdu, u akamst, bir saatin iinde bile, daha gn batmadan balklarn satabilir, evalesini boaltr, ceplerinde kr kr paralarla evine dnebilirdi. Komaktan bir hal olmu, ayaklarna kara su inmiti. Kediler de onunla birlikte komulard. Bir ara, iyice anmsyor, kedilerle yara bile girmiti. imdi anmsad, kadnlar, "Balk, balk," diye arkasndan durmadan armlar, o, "Glm balk, canm balk," diye barm durmu, aranlar, korkusundan bir daha kokar balk satyor derler diye duymamt. Bir daha bir kadn ona deseydi ki, sen kokar balk satyorsun, bir daha stne hep bir azdan o kadar orospu glseydi, Salih lrd lrd. Alimallah oraya, kedilerin arasna ak diye derdi. O kokar balk diyen kadmm evini de biliyordu. Elbet de sonra bir diyecei olacakt o kadna, ya ocuunu bulacak, canna okuyacak, ya o tahta evine bir ey dnecekti. Eeee, imdi ne yapacakt, balklar byle olduu gibi eve gtrse... Oooh, bykana ne keyfedecek, ne keyfedecek, keyfinden drt ke olacak, balklarn da tr tr yiyecekti. Ya mahalle, ya anas, ablalar, ya babas, beceriksiz diyeceklerdi, beceriksiz. Bu olan hayrsz, hi adam olmaz bu, diyeceklerdi. Birka tane bal bile satamad, eek kadar da olan. 192

Yorgun bitkin bacaklarn srkleyerek yoku aa iniyordu- Kollar da yorulmu tkenmi, uyumutu. evaleyi durmadan bir kolundan bir koluna aktaryordu da gene de, kolu o cadar yorulmutu ki, neredeyse evaleyi her an yere drecekti. Umutsuzlukla arkasna dnd. Kedi srs de umutsuz, sevinsiz yorgundu. Kuyruklarn indirmiti birou. Sevinleri kalmamt. Ask suratllar. Kedilere kzd. Yalnz az tede durmu ona bakan apak kedi glyor, ona, bo ver, aldrma diyordu. Adam hemen ilk kta balk satabilir mi, her eyin bir acemilii olmaz m? Olur, dedi Salih, yerden ge kadar hakkn var, olur. Balklarn ne yapacam dnerek kyya doru iniyordu. Birden aklna dt sevindi, hani bir kadn vard ya, onun sokana gitse, hani ocuklarn balklar kokar, diyen kadmm sokana... Sokaa dnd yolunu, sonra yar yolda oraya gitmekten vazgeti. "Gelin kediler, gelin arkamdan," diye utkuyla sylendi. "Gelin, gelin, gelin." Toparland: "Glm balk, canm balk... Taze, taze, tazeee balk... Balklar ah, balklar padiah, deryalar bahar..." Deryalar baharna ok sevinmiti, byle gzel bir eyi bulduuna... Ne demek, deryalar bahar ne demek, baharn btn iekleri, kokusu, tazelii balklarn iindedir, demek. "Deryalar bahar balmk..." Sesi berrak, gr n n tyordu kasabann stnde. Hem baryor sevinle, hem hzl hzl yryor, hem de ardna dnp, "Gelin kediler, gelin," diyordu. Koruluun iinden geip kyya geldiler. Salih kayann stne att kendini: "Gelin kediler, gelin," dedi. "Size yle bir ziyafet ekeyim ki, mrnzde byle bir ey grmemi olun. Felek de maallah desin." lk bal nce tyl ak kediye verecekti. Kediler iinde ak kediyi avullad, att, ama ak kedi yetiinceye kadar, cana-Var gibi, iri, kabark tyl, yz gz yara bere iinde, ok deneylerden gemi, tpk Temel Reise benzeyen bir kedi ye-'iti bal havada kapt. Ancak att beinci balktadr ki ak 193 kedi tutturabildi, bal ald, incelikle yemeye balad. Eer Salih elindeki balklar kedilere ard ardna atmam olsay^ teki canavarlar ak kedinin elinden yakalayabildii bu tek bal da alacaklard. O azar azar balklar kedilere datr, balk kapamayanlan gzeterek, zellikle balklar onlarn, beceriksizlerin stne frlatrken, yandan ynden oraya baka, yeni kediler de dklmeye balad. Ha maallah, u kasabada da ne ok kedi varm. Tam gn batarken balklar bitti. "te bu kadar," dedi Salih, "tamam." Bo evaleyi kedilere gsterdi. 194 Denizin stndeki mavi hortum dnd dnd, sonra da [ayya vurdu. Kyya ay nda ok mavi bir k direi gibi uzand, yreye kvlcmlar dedi. Mavi kanatl yelkenliler geti telerden, mavi bir ejderha kt denizden, gzleri mercan, yalm gibi. Fenerin yamurda slanyordu. Denizden kara giyitliler geldiler, kurun ska ska, kaleye ktlar, kayalarn stne bir byk ate yaktlar, yalmlar fenerin boyunca ykseldi, yamurda, ay nda mavi kanatl yelkenlileri, minare boyu dnen yelkenlileri aydnlatt. Gecenin iinden leylekler, kuular, turnalar getiler katar katar, maviye bulanm, yanan byk atein, ay nn, fenerin aydnlnda. Szlp denizin stnden telere gidiyorlard. Bahard, ortalk lk bir tuz kokuyordu. Leyleklerin, kuularn, turnalarn glgeleri apak kesilmi denizin stne dyordu. Kyda yal bir kadn alyordu, "Gel artk gel, yetti," diye. Bir oban kaval alyordu bir kayann stne oturmu, kayann sivrisinin ucunda duran krmz keisine. Bir ocuk plak ayaklaryla ky boyunca kouyor, "O ld, o ld, oooh ne gzel ld gelmeyecek," diye baryordu. ocuk hooop diye o gzleri mercan ejderhann azndan ieriye girdi. Ejderha yutkundu, azn kapad at. Bir ocuk daha kouyordu ky boyunca, o da yle baryordu, ejderha onu da yuttu. Bir ocuk, arkasndan bir ocuk daha, ejderha bir anda yedi tane ocuk daha yuttu. Yanm, kanad krk martlar dklyorlard gkten aa, apak kesilmi denizin stn tklandrarak. Martlar dklyor, ejderha, denizin stndeki mart llerini toplayp teker teker yutuyordu. Kara giyitli adamlar geldiler, itten atladlar, Metinlerin avlusuna meldi-'ef- Bacaklar stnde, hi konumadan, sigaralarn ierek yaylandlar. Kpkrmz olmu bir kuu ls byk bir fsltyla, 195 uzun, gkten yere, o kk gln stne dt, suyun dibine girdi bir daha da kmad. Salihi azgn bir kurt kovalyordu Zeytin adasnn maarasna girdi, sivri dili kurt ardndayd Ocakl adann maarasna, kydaki maaraya girdi, kurt hep ardmdayd, bir yakalasa parampara edecekti. Bahri kyda durmu, korkma, ejderhann stne git, diyordu, korkma. Salih ejderhann stne gitti, ejderha azn at, kurt o hzla azna girdi. Ejderha azn kapatrken ok gld. Sonra ejderhann yresinde karaylanlar oynamaya balad. Krmzya dnerek, esen yelde krmz bir yalm gibi uzayarak ksalarak... Oynayanlar biribirlerine dolanp sevierek... Ylanlar, insanlardan da daha gzel seviiyorlard, turist kzlardan da... Metin abiden de... Temel Reis hi kzlarla sevimi miydi acaba?

Ylanlarn stne kpekler saldrd. Krmz ylanlar, krmz kpekler kyasya biribirlerine girdiler. Bir ada dolusu ylan, bir ada dolusu kpek... Bir kpekler adalarndan ylanlar denize dkyorlar, bir ylanlar kpekleri... Bir ada dolusu da yeil kertenkele... Kertenkeleler kpeklerin yardmlarna kouyorlar ya, hi, ylanlar gl. Bir byk dalga geliyor krmz ylanlarn stnden geiyor, alyor ylanlar hep birden denize savuruyor. Deniz krmzya kesiyor ylandan, gn batm gibi. Denizin yz krmz ylanla kvl kvl... Derken kpekleri de kertenkeleleri de dalgalar adalardan alp denize savuruyor, denizde kertenkelelerle ylanlar, kpekler karmakar. Kpekler ryor, ylanlar slk alyor, kertenkeleler dillerini karyorlar, karmakar. Balklar vuruyor yze. Krlanglar, mezgitler, kalkanlar, mersinler, barbunyalar, dlgerler, sinagritler suyun yzn kapamlar. Galsamalar alp alp kapanyor. Ylanlar, kpekler, kertenkeleler, insanlar, balklar biribirlerine girmiler, suyun yznde dehet bir kavga... Hepsinin stne birden koskocaman, denizin yzn rten bir a kapanyor. Bir gn baktlar yer gk, deniz, Korsan Padiahnn saray sallanyor, zelzele oluyor sandlar. Krlanglar sarayn stn, koya, kayalklar doldurmular vcrdayordular-Zelzele balarken hep byle olur, krlanglar bir araya gelip vcrdarlar. 196 Padiah: "Ne oluyor?" diye el rpt. "ehzade rpnyor, bu kafeste duramam artk, beni buradan karmazsanz ben de yapacam bilirim diyor," dediler. Padiah korktu, nasl korkmasn bir ylan ocuktur o, stelik de ehzadedir. stelik de byyp gelimi ejderha gibi olmutur. "ehzade efendim, Sultanm, benim burada canm sklyor, diyor. Beni baheye karsn Padiah babam, arkadalar da bulsun, ben de has bahede onlarla oynayaym." "Olur olur," dedi Padiah. "Olumun hakk var. Ylan suretinde dnyaya geldi diye bir ehzade kyamete kadar nar ubuundan yaplm bir kafeste duramaz ya..." Bavezir bard: "nce benim, benim olumla tanacak ehzade, benim benim olumla." Padiah: "Mnasibi de budur zaten sayn bavezir," dedi. Bavezirin uzun kirpikli, uysal bir olu vard, aldlar onu has baheye getirdiler. Ylan kafesini de aldlar, baheye karp kafesin kapsn atlar. Kafesin kaps alnca ylan ehzade aradan szld kt. Boyu metreyi gemi kocaman bir ylan olmutu artk ehzade. Kapkara, pul pul derisi gnete me-neviliyor, yanardner, akp snyor, akp snyordu. Ylan akt, orada, ilerde itlembik aacnn altnda elinde azna kadar renkli cam bilye dolu bir naylon torba tutan bavezirin oluna doru giti. Olan bunu grnce yaprak gibi titremeye balad. Eli aya zlm, sapsar kesilmiti. Ne yapacan bilemez kendi yresinde birka kere dnd. Gzleri fal ta gibi almt. Ylan yaklayordu. Padiahla bavezir tahtlarna oturmular iki ocuun oyunlarn seyreyliyorlard. Bavezirin olu ylan yaklatka rpnyor, ondan kurtulmann bir yolunu aryor, bulamyor, kollarn ku kanatlar gibi a-nu yukar aa sallyordu. Sonra birden denize doru bararak ald yatrd. Ylan da arkasndan. Ylan uarak vard onun yolunu kesti. ocuk kendisini bararak yere att. Titriyor, alyor, rpmyordu. Ylan onun banda durmu kalmt, akn: 197 "Haydi kalk," diyordu, "haydi kalk kardeim, benim 0^ canm sklyordu kafeste, imdi kardlar oradan beni, ne olur_ sun benden korkma." "Korkarm," diye bir ses geldi aadan, yaprak gibi titreyen ocuktan. "Korkuyorum, git." "Korkma, bak kardeim, ben byleyim ama, hi de yle deilim. Grndm gibi deilim. ok da gzel oyunlar bilirim. Ylan oyunlar, ku oyunlar, padiah oyunlar, iek, balk, insan ar, kamyon oyunlar da bilirim. Sana da retirim. Senin nnde yle bir halay ekerim ki, dnyann btn ylan ehzadelerini seninle de tantrrm, onlarn da ok hnerleri vardr, onlar da sana hnerlerini retirler, gsterirler. Haydi kalk nolursun." "Kalkamam, ben lyorum. Korkumdan lyorum." "Neden korkuyorsun, ben de senin gibi bir ocuum." "ocuk musun?" "ocuum ya." "Baksana, byle hi ocuk olur mu, sen, sen, sen kocaman bir ylansn." "Ylan gibiyim ya, bak ocuum da. Hi ylan byle insan gibi konuur mu?" "Padiah ylan olursa konuur." "Ben Padiah ylan deil, ben Padiahn oluyum." "Hi de." Konumalar uzun srd. ehzade bavezirin olunu bir trl ylan olmadna inandramad. Yalvard yakard, benimle oynarsan, dile benden ne dilersen, dedi. Seni periler memleketine, Erciyes bahesine, denizler cennetine, denizler

cenneti yedi deniz ardnda, yedi deniz dibindedir, hibir insanolu oraya ayak basmamtr, Korsanlar Padiah babam bile, ama ben seni oraya gtrrm, dedi ylan ocuk, benimle arkadalk edersen. teki btn bunlar duymuyordu bile, yere kapaklanm korkudan tir tir, tir tir... "stemem," diye baryordu. "stemem, ben bir ylanla arkadal istemeeem." Ylan ocuk ok zld bavezirin olunun bu inadna. Bir insan bulmutu, bir ocuk, o da onunla oynamyordu. Ne yap-smd fkara ylan imdi? 198 "Sana oyuncaklar veririm," dedi. "stemem." "Sana bir nar ubuu veririm, al iekli, biner gidersin, dnyann beendiin yerine, bir gz ancaya kadar." "stemem." "Sana bir at veririm." "stemem." "Sana bir yzk veririm, yalar yalamaz karna bir duda yerde, bir duda gkte bir zebella Arap kar, dile benden ne dilersen, der." "stemem." "Sana bir ylan veririm, her gn aznda bir altnla gelir sana. stersen bin altnla da gelir..." "stemem." "Sana Anka kuunu veririm." "stemem." "Sana lmn ilacn..." "stemem." "stemez misin?" "Sen bir ylansn, senden hibir ey istemem." "lmn ilacn, lmn..." "stemem." Hibir ey istemiyordu vezirin olu. Ylan ocuk dnd ki, ona yaklarsa, ona dokunursa, onunla oynarsa belki alrd. ocuun yatt yere doru akt, vard diliyle onun eline dokundu. Daha o dokunur dokunmaz ocuk yayna baslm gibi havaya frlad bararak yere geri dt, boylu boyunca oraya serildi. ehzade vard bakt ki ocuk dnden lm. Baucuna oturdu, "Niye ldn, niye ldn kardeim, ben sana ne yaptm ki, niye ldn arkadam," diye alamaya balad. Padiah onun alamalarna dayanamad, olunun yanna geldi, ama gene de ona yaklaamyordu: "Aman olum alama," dedi. "Sana baka, daha yrekli arkadalar bulurum." "Bu ocuk iyiydi, iyi bir insand ama ok korkakt," diye inledi ehzade. "Ne yapalm, kader," dedi Padiah. "nsanlar ok korkak oluyorlar. Sana imdi daha yrekli bir arkada gnderirim." 199 Bu sefer birinci vezirin olu sevinerek girdi baheye. Ylar grnce bararak denize doru kat. Ylan da arkasndan ehzade yetiinceye kadar kendisini derin uurumdan aa att, orada kumlarn stne serildi kald. ehzade len bu arkadana daha ok zld. Sonra teki vezirin olu geldi. ehzade bu vezirin oluyla gn arkadalk edebildi. Yiit, gzn daldan budaktan esirgemez bir ocuktu. Drdnc gn olann lsn nar aacnn en st dalnda buldular, ocuk sk skya dala sarlp orada kaskat kesilmiti. Bundan sonra artk ylan ocua arkada dayanmad, kimi getirseler lyordu bir iki gn iinde. Kimi ocuunu Padiahn oluyla, lm pahasna da olsa arkadalk yapsn diye saraya yolluyor, kimi de olunu alp diyar diyar, Padiah grmesin diye karyordu. Bylelikle lkede ocuk kalmad. ehzade de gittike byyordu ama mahzundu, hznlyd, arkadaszd. ehir ehir, kasaba kasaba, ky ky tellallar arlyordu: "Kim ki, hangi ocuk Padiahn oluyla, ylan ehzadeyle arkadalk edecek olursa Padiah onu ok memnun edecektir, dilediini yapacaktr. Ylan ehzade de arkadana lmszlk otu verecektir yedi deniz cennetinden getirdii." Trolcler denizden dnyorlard akamstleri. Kylara byk ateler yakp, binlik mor araplar ayor, iiyorlard. Trkler sylyor, kemence alyor, horalar tepiyorlard. Krmz kzlerin stnde btn, iri sinagritler, karagzler, mersinler kzartlyordu nar gibi. Ar, balk kokulu dumanlar sis gibi kyya kyordu. Salih: "Gidelim," dedi. Bahri:

"Gidelim." Cemil: "Gidelim, gidelim, aman ne gzel," dedi. Bu kylarda saraya gidecek hibir ocuk kalmamt. Kimi- , kimisi de ban alm kamt. Bahri: "yle resmi gitmeyelim, biz gizliden gidip ylan ocuu 2relim. Ne biim bir hrpoymu ki, varp konualm da anlaya hm." "Bir anlayalm," dedi Salih. "Kimmi, nenin nesiymi bu ylan olan. Padiah oluymu, frt. Ne biim Padiah olu." "Olsun," dedi Cemil, "bize ne, kimin olu olursa olsun. Biz onun bahesine girmeyeceiz. Enayi miyiz, o gelsin bizim yanmza. Onun yiitlii kendi saraynda, Padiah babasnn yannda." "Dar knca tlsm bozulur, ninem yle syledi," dedi Salih. "Bozulur," dedi Bahri. "O da bizim gibi tlsmsz olunca..." "Allooooo," diye kasketini havaya frlatt Cemil. Gnlerdir aylardr bu Korsan Padiahnn sarayna gitmeyi dnyorlar, yola kyorlar, maarann azna geliyorlar, burada bekliyor ieriye giremeyip geriye dnyorlard. O korsan saraynn kaps ite bu maarayd. Bu maaradr ya, kimse ieriye girip saraya varacak yreklilii gsteremiyor, yllardan, yzyllardan bu yana. Gene geldiler maarann azna. Bahri koskocaman, belki de buradan bir kilometreyi bile aydnlatan bir el feneri bulmutu. Nereden alrsa alsn canm, ne olacak yani, u hibir ie yaramaz gemicilerden armsa ne olmutu, kyamet kopmamt ya. Onlar ki mrlerinde bir kere olsun u maarann nne varp da iine bir kere dnp de bakmamlard bile. u isiz gsz, yan gelip yatan gemiciler. ok ay vard, deniz stlimand. Ay ok maviydi. Bu mavide herkes mavileiyordu. Ilk meneke kokuyordu al dipleri. Dereler, hendekler, aylar, pnarlar, itler, allar atlayp geip gidiyorlard. Otlarn iinden ylanlar akyor, uyumu kular kalkyorlard. Yumuack bahar toprana ayaklar bileklerine kadar gmlyordu. Sonunda, tanyerleri iiyordu, geni, nergis esen bir koya gemiler, lk, geni, kokulu, iek ykl bir baheye dmlerdi. tede byk, altn yaldzl bir kap ykseliyordu bir tepe kadar. Mermer, tahta oymal. Ku, kartal, balk, trl ejderhalar 201 oyulmutu kapnn stne, yanlarna pervazlarna. Ulu bir eme, st gibi, kapnn azndan kaynyordu. ocuklar kapya gelince nce korktular, sonra yava yava korkularna, u kapdaki aslanlara, ejderhalara altlar. Her birisinin altnda bir kam da at vard. Sarayn kapsnn n gzel bir dzlkt, bu dzl grnce dayanamadlar, atlarna bindiler koturmaya baladlar. Belki be kere koturdular. Hepsinde de Bahrinin at birinci geliyordu. Sonra Bahrinin at ok da gzeldi. Bahri atnn kamn, bir gn akama kadar yryerek gitmi aadaki bataklktan kendi eliyle semiti. Krmz, mor, uzun, kaln bir kamt. Kimin at bu kamtan ata ulaabilirdi ki, Salihin mi, Cemilin mi? Salih kar baheden koparmt bir gece atnn kamn. En uzununu koparmt ya, ne olacak alt st bahe kam. Cemilse atn eski bir balk oltasnn kamndan uydurmutu. Elbette hep Bahri birinci gelecekti. Cemil ok kzmt: "Sen hile yapyorsun," diye kt Bahriye. "Hile yapma-san hep byle her zaman nasl birinci gelirsin?" "Benim atm," dedi Bahri, "baksana..." "Senin atn uyuz," dedi Cemil. "Sensin uyuz," diye bir tekme att ona Bahri. Bunlar biribirlerine bir giritiler sarayn nnde. Yer misin yemez misin? Dvyorlard kran krana. O onu kaldrp yere vuruyor stne kyor, teki onu kaldrp yere vuruyordu. Salih de orada durmu onlar seyreyliyordu, kendinden gemi. Dvleri ayrmak aklndan bile gemiyordu. Azlar burunlar kan iinde kalmt. Kan giyitlerine bile bulat. Oradan, saray avlusunun stnden glen, alay eden bir kahkaha duydular. nce anlamadlar. Glen kahkaha bir daha geldi. Artk byyerek st ste glerek, alay ederek geliyordu kahkahalar. "Durun," dedi Salih gzleri bym. "Durun be. Bakn duvarn stne. Kim glyor bize. Bakn oraya." Kocaman karaylan, daha da uzam, irilemi orada durmu onlara dilini karm glyordu. atal krmz ylan dilini... 202 Bahri de, Cemil de onun orada durup kendilerine glmesi-ne ok kzd. Salih de kzd ya, Salihin, aman Allah, bu ylan ocuktan d kopuyordu. Bahri ylana, duvarn dibine doru yrd, vard aada durdu, ban ona doru kaldrd, elleri pantolonunun cebindeydi: "Orada durmu bize ne glyorsun ulan, ylan olu ylan," dedi. "Ulan hrpo, ulan ylan olu ylan, u lkede ocuk koymadn hepsini soktun ldrdn. Baban Korsan Padiahysa ne olmu yani? Babann be tane fabrikas, iki yat, be

tane Play-mut otomobili varsa, ne olmu yani, Allah msn ulan, ne sokup sokup ldrdn ocuklar hrpo? Ne glyorsun ulan bize? Erkeke dvyoruz, senin gibi ocuklar al dilimizle kanck-asma sokmuyoruz ya. Ne glyorsun ulan, anann orasn ak m grdn? Gelsene ulan orospu padiahnn kasnda yatm, gel de sana ocuklar nasl sokulur da ldrlrm gstereyim." "Gelirim ama dvmem," dedi ylan ocuk. "Ben dvmesini hi sevmem." "Ya o sana arkadalk eden ocuklar nasl ldrdn yleyse, sokarak m?" "Ben kimseyi sokmadm," dedi ylan hznl. "Peki, nasl ld o ocuklar?" "Korkularndan." Bahri duvarn dibinden koarak geldi Salihle Cemilin yanna. "Ne diyorsunuz?" dedi. Cemil: "ldrelim onu buraya arp da, mz yerden karnna baklarmz sokalm, sokalm ekelim, lsn," dedi. "Bylece de lkenin ocuklar kurtulur." "Olur," dedi Salih titreyerek. Ylan duvarn stnden iner inmez, Salih belki kendisini yenemeyip, korkudan yere dp baylmazsa tyecekti u denize aa. "Olur," dedi Bahri. "Biz senden korkuyor muyuz, hey ylan?" diye sordu Bahri. 203 ehzade: "Korkmuyorsunuz." "yleyse in de duvarn stnden gel yanmza." "Gelemem," dedi ylan ocuk. "Neden?" "nz bir olup da baklarnzla benim karnm deeceksiniz, ldreceksiniz beni. Ben hi sizin yannza iner miyim?" "Nerden bildin byle yapacamz?" "Duydum konutuklarnz," dedi ylan. ocuklar duvarn dibinden teye, narn altna ekildiler. "ldrmeyelim," dedi Bahri. "Yazk, ama ben onunla bir iyice kavga edeceim. Azn burnunu dmdz edeyim de grsn. Hele bir konualm onunla, belki de iyi bir ocuktur bu ylan ocuk." "Hele bir konualm," dedi Salih. "Belki de..." "Olur," dedi Cemil, "konualm. Konualm ya, onunla yalnz Bahri konuacak, dvecekse de o dvecek. Ben ylan duvardan inerken tede, uzakta dururum, yanna bile yaklamam." "Ben de," dedi Salih. "stediinizi yapn," dedi Bahri. "Ben aryorum ylan. Gel ylan!" Ylan duvarn stne dimdik dikildi, bir sre orada yle kald. "Gel ylan." "imdi imdi geliyorum." Kapkara, uzun bir kavak gibiydi yksek saray duvarnn stnde. Toparland, kvrld, duvardan aaya sevinle sarkt. Gelirken trl cambazlklar, maskaralklar ediyordu. Ulu narn altndan geerken aacn dalma srad, dala doland geri indi. ocuklar orada durmular onun geliine bakyorlard. Ylan onlara yz metre yaklanca onun heybetine dayanamadlar, geriye dnp aldlar yatrdlar, ylan orada kalakald: "Kamayn ocuklar, ne olursunuz kamayn, gelin de birlikte oynayalm. Ne var kaacak, bakn siz kiisiniz, ben bir kiiyim. stelik de siz insan suretindesiniz, ben ylanm. Sizin 204 var, ayanz var, her eyiniz var, benim hibir eyim yok. Bir de benden korkup kayorsunuz. Ne olursunuz benden kamay11/ deyin benden ne dilerseniz. Her eyim var da benim, arkadalarm yok. u insanolunun hepsi korkak." Bahri geriye dnd, yumruklarn skmt: "Azn topla hey ylan ocuk," dedi. "ehzade misin, ne boksun, gelirsem yanna... Sensin korkak." "Ben korkam da siz niye kayorsunuz?" "Ben kamyorum," dedi Bahri. "Hazr ol, ite geliyorum. Bak kaanlara..." Cemille Salihi gsterdi. Ylan kahkahayla glmeye balad: "Amma da kayorlar ha, dlekler!" Salih de, Cemil de olduklar yerde bir an durup beklediler, sonra geriye dndler, Bahrinin arkasndan ylan ocua doru yrdler. Ylan ocuk orada, suyun bu yannda brtlen alsnn ucunda kaskat dikilmi onlar bekliyordu.

Bahri yaklat yaklat, ylan ocukla kar karya kaldlar. Ylan orada yalm krmzs dili, l l kapkara gvdesiyle kuyruunun stne dikilmi, ba, boynu gittike krmzlana-rak bekliyordu. Bahri de yumruklarn skmt. "Kim korkak ulan?" dedi Bahri. "Ulan ylan olu ylan." Ylan: "Bak," dedi, "bana bak Bahri karde, seni herkeslerden duydum, sen mert, yiit bir kiiymisin. Bana atma. Ben seninlen arkada olmak istiyorum." "Szn geri al yleyse." Salihle Cemil tede durmular, tetikte, olan biteni, soluklarn tutmu seyreyliyorlard. "Szn al," diye bard Salih. "Al szn," dedi Cemil. "Alyorum," diye bard ylan ocuk. "Beni de yannza alm, bakn size neler retirim." "Gel yleyse yaknma," dedi Bahri. Ylan bir srayta burnunun dibine geldi. "Hazr ol," dedi Bahri, "putluk yok, burada seninle kran krana kavga edeceiz. Ylanlk yok, sokmak yok." "Yok," dedi ylan. "Amma bak da yok." 205 "Yok," dedi Bahri. "Burada byle seninle yumruk yumrua dveceiz." "Benim yumruum yok ki," dedi ylan ehzade. "Ne yapalm dveceiz," dedi Bahri. Bunu der demez de balyoz gibi yumruunu ylann yzne indirdi. Ylann ba yumruun hzndan yere arpt, kalkt. O kalkar kalkmaz Bahri bir daha, bir daha savurdu yumruunu ylana. Ylann ba bir o yana, bir bu yana durmadan savruluyordu. Bir yandan da Bahri ylan tekmeliyordu, iki ayayla. Bahri ylan basbaya sersemletmiti. Vurduka vuruyor, o vurduka ylan yumuluyordu. Yumulduka da Bahri bindiriyordu. Salihle Cemil tede durmular, sevin iinde Bahrinin ylan ocuu dvn seyreyliyor, baryorlard. Ylan ocuk: "Dur Bahri, yeter artk, ok dvdn beni," dedi. "Sen ok glsn, nk sen insansn." "Duramam," diye bard comu Bahri, "duramam. Seni ezeceim." "Beni ezince ne kazanacaksn," dedi ylan ocuk. "Bak azm burnum kan iinde kald. Dvdn yeter artk." "Yetmez," dedi Bahri, biraz daha sert giriti. "Yetmez, yetmez, o senin ldrdn ocuklarn cn alacam senden." "Ben kimseyi ldrmedim," dedi ylan ocuk. "Hepsi korkularndan ldler." Ylan ocuk Bahrinin demir yumruklarn yedike inliyor, yalvaryordu, sonunda dayanamaz oldu, her eyi unutup akl bandan gitti, fkelenmi, bandan kuyruuna kadar kpkrmz kesilmiti. Bahri bunu grnce, eyvah, dedi iinden, keski u ylann stne bu kadar varmasaymm, d bokuna kart ama i iten gemiti. Ylan uzaa ekildi, orada koskocaman, krmz bir top oldu, havaland geldi Bahrinin suratnn ortasna vurdu, Bahri kurbaa gibi yere serildi, bir daha da kalkamad. Ylan yerdeki Bahriye, hzn alamam, toparlanp toparlanp vuruyor: "ldreceim seni, ldreceim kpek ocuk, ldreceim seni insafsz adam," diyordu. Kprm. Rengi de gittike kor gibi oluyordu. Tam bu srada tir tir titreyen Salihle Cemili 206 grd, Bahriyi brakp onlara saldrd. Salih nar bahesinin ortasna ald yatrd. Ylan da Cemili yakalad, bir toparlanta onu yere serdi. Cemil bas bas baryor, yerlerde srnyordu. Nar bahesinin iine giren Salih nasl akl ettiyse etti de, belinden kard bayla oradan iekli, kaln bir nar dal kesti, ylann tlsmn neredense biliyordu, koarak kavga edilen ye-r6/ sarayn kapsna geldi. Ylan ocuk Cemili yere sermi, git-ni gene Bahriyi dvyordu. Salih geldi: "Dur ya ylan, destur," dedi elindeki dalla kere ylana vurdu, ylan hemen sindi, krmzyken kara, karayken mavi oldu. "Niye dvdn de byle yerlere serdin ulan arkadalarm, haa? Sende hi insanlk kalmam. nsan olan insan u ocuklar byle yere serer mi, baksana hallerine. imdi ben de seni bu nar ubuuyla ldreyim de..." "ldrme," diye yalvard ylan ocuk Salihe. "Dile benden ne dilersen." "Olur," dedi Salih, "haydi seninle unlar uyandralm. Yaralar da ok kanyor. Bak Bahriye, Cemile, ikisi de l gibi yatyorlar." "Sen korkma onlardan," dedi ylan ocuk. "Ben imdi onlarn yaralarn imdi imdi iyiletiririm. Sen dile benden ne dilersen." "Ne dilersem yapar msn?" "Ne dilersen veririm sana," dedi ylan ocuk. Salih onun kulana eildi, fsr fisr konutu. Ylan ocuk, yani ehzade gld, ban dikti, dilini kard. imdi o bir mavi, masmavi, deniz mavisi, gne mavisi, camgbei mavisi, elik mavisi bir ehzadeydi o.

"Ohhooo Salih, o senin istediin de i mi, istersen bin tane, yarn..." Salih sevindi: "Hele sen u arkadalar dirilt de." Ylan ocuk, yani mavi ehzade azna iri bir nar iei ald, iei tepeden trnaa Bahrinin de, Cemilin de stnde gezdirdi, tekiler uyanp hemen ayaa frladlar. Bahri uyanr 207 uyanmaz kalkt, yumruklarn skt, ylan ocua dehet bir yumruk ak etti, ylan gitti, boylu boyunca topraa upuzun serildi. ehzadenin azyla Bahriye srd nar iei onu tl-smlam, onu birka misli daha gl yapmt. Bahri yerden kocaman bir ta ald, ylann ba budur diye savururken Salih onun ellerine yapt, "Olmaz," dedi, "olmaz, o bizim kan kardeimiz. O seni ldrmedi. At ta yere de gidip onu ayltalm." bir olup ylan iekli nar aacnn altna tadlar, yzne su serpip ayktlar. Ylan ocuk uyannca n de candan kucaklad. Burada, ulu nar bahesinin iinde oynadlar. Bahri ok uzun, kaim bir mor yaldzl kamtan ehzadeye bir at yapt, ylan ocuk ata bindi, ta denizin stne kadar koturdu, geri geldi: "Ben mrmde byle uan bir at grmedim," dedi. Bahri: "te ben byle gzel atlar yaparm," dedi. Cemil nedense somurtuyordu. "Niye somurtuyorsun Cemil?" "Sizin tuzunuz kuru," dedi Cemil. "Halbuki evde beni bekliyorlar. Deniz kabuu toplayacam da, eve gtreceim de, onu da sigara kll, vazo, tabaka yapp satacaz da karnmz doyuracaz." Cemilin durumuna ok zlp denizin kysna gittiler, drd drt yerden Cemile torba torba deniz kabuu topladlar, hem de grlmemi gzellikte kabuklar. Cemil buna ok sevindi. O gn akama kadar drd, yeni yeni oyunlar icat ederek oynadlar. Ylan ocuk sevincinden deli olacakt nerdeyse. Salihlerin oynadklar oyunlarn hibirisini bilmiyordu, yazk... Akam oldu, gn kavutu, ylan ocuk: "imdi beni Korsan Padiah babam arar," dedi. "Arar bulamazsa kyameti koparr, ben onun tek oluyum nkleyim ki... Beni burada azck bekler misiniz?" "Bekleriz," dediler. Ylan ocuk kayarak nar bahesinin iine gitti, biraz sonra da bir ho kokulu, tane mavi, k saan iekle geldi, her birisine bir iek verdi: 208 "Bunu yiyin," dedi. "Bunu yiyince btn dnyay, deniz-1 ri gkleri, yldzlar, iekleri, kokulan kannzda duyacak, (inya sarhou olacaksnz. Her an, her ey sizin iin bambaka olacak. lnceye kadar mutluluklar iinde yzeceksiniz, halk reisi Temel Reis gibi. Babam bu iekten Temel Reise de vermi." iekleri yediler, bir gzellikte, sarholukta, mavide, kta bala" dnd, gzlerini yumdular, gittiler, gittiler. Salih: "Bahri uyan," dedi. Cemil, ge kaldm diye evlerine kouyordu. Elinde azna kadar deniz kabuu dolu naylon torbayla. 209 Salih yukarya ulamak, kasaba arsna varmak iin son gcn de toparlad. Tekmil bedeni dvlm gibi acyordu. Srtnda o kadar ar yk btn gn durmadan koturduunu ancak imdi anmsayabiliyordu. Bir de uykusu geliyordu ki... Aaah, imdi doru eve gidebilseydi. Gidemezdi, u balk satt sre boyunca, yel gibi sokaktan sokaa koarken, kamyonu hi gzlerinin nnden gitmemi, aklndan kmamt. Salihin bylesine cann diine takp koturmas neydi yani, o da elalem gibi, yava, ar, sindire sindire balk satmasn bilmez miydi? Duramyordu yerinde. Nasl dursundu, her an bir ocuk kamyonu grebilir, babasna satn aldrtabilirdi. Olmamt, att ta dedii kuu vurmamt ite. Ne olacak, diye kandryordu kendini, ne olacak yani, alamadm, hi de alamayacam kamyonu grp de ne olacak yani. Byle diyordu ama kamyona da gitmekten kendini alko-yamyordu. Kamyon orada duruyordu. Salihin iini bir gven doldurdu. "Alacam, alacam onu. Bir yolunu bulup alacam." Satlmad, satlmayacak da. indeki salam gven bile onu sallanmaktan kurtaramad, dengesini yitirdi, elindeki evaleyi yere drd, yandaki duvara tutunmasa kendisi de boylu boyunca yere serilecekti.

Eve vardnda tkenmiti. Anas onu nasl karlad, bykana ne dedi, babas evde miydi deil miydi, hibirini ansyamyor. Yemek yedi mi yemedi mi yataa girmeden nce, an-syamyor. Bir eyi iyice ansyor, hep yresinde kediler, uan, altn gzl, altn gzleri karanlkta binlerce binlerce yanp s210 nen-- Bir karanlk, zifiri karanlk duvar stnde binlerce kedi gz. Aydnlk, ustura gibi derin aydnlk delikleri... Sabahleyin erken uyand. Daha bykanas bile uyanma-jnit. Her sabah uyanr uyanmaz, ilk i, gzlerinin nne kamyonu gelirdi. Bugn de yle oldu. Kamyon gelmi bahede, u ulu zeytin aacnn altnda, fesleenlerin yeiline, kokusuna srtn dayam durmutu. Ortalk fesleen, badem iei, deniz, nergis kokuyordu. Salih bu sabah kamyonu hemen gzlerinden uzaklatrmaya, aklndan silmeye kalkt. Fakat ne yaparsa yapsn ne kamyon gzlerinin nnden gidiyor, ne de aklndan kyordu. Salih, kamyon aklna dmesin diye neler yapmyor, ne umarlara bavurmuyordu. Temel Reis, tekneleri, alarda binlerce rpman mavi ltl balklar, gn na gelince parltl bir altn krmzsna kesen balklarn yeili, krmzs... A ekerlerken ok balk grmt Salih. Balklar binlerce, alarda yakamozlayarak, renk yakamozlar fkrtarak balklar, Reisin imi boyun damarlar... Hi grmemiti ki Temel Reisi denizden a ekerken. Yok yok, Temel Reis denizden a ekerken kesinlikle boyun damarlar iiyordur, boynu, yz, zellikle koca kepe kulaklar kzararak... Marangoz, Doktor Yasef, smail Usta, hanmeli kokusu, yourt satan kyller, oduncular, ocaklar, rendeler, kvlcmlar, arlar, biribirlerine girmiler karman orman kafasnda dnyorlard. Bykanas, yl on iki ay, sabahn krnden gecenin karanlna kadar, orada, yerinden hi kalkmadan, le yemeklerini hep tezgahn banda yiyen, durmadan mekikleri atan, mekik ak aklarna dncesini uyduran. Salih onun mekik atlarndan, mekik sesinden, mekiin hzlanp yavalamasndan ne dndn bilirdi. Kayglysa baka trl atard mekii ve mekik baka trl aklard, sevinliyken baka trl. Halili zlemise, hemen onu da bilirdi Salih, ite o zamanlar bykanann yz ok gzelleirdi. Elindeki mekik kk akrtlarla su gibi akar, ses karmaya korkarak gider gelirdi. te o zaman dnyann en mutlu insanyd bykana. Dalar gider, yznde mutluluklar, mekikten hemen hemen hi ses kmaz olur, saat gibi tkr tkr ilerdi. Baz da mekik elinde yle kalakalr, bykana elindeki mekiin durduunun farknda olmazd. Kendine geldiinde artk by211 kana bozulmu, mekiin sesi de bakalamtr. Salih son lerdeki mekik sesinden rkmt. Bykana imdiye kadar hi dnmedii biimde kt eyler dnyordu. Ne iin, kimin iin dnecekti byle korkun eyleri bykana, elbette ki Salih iin. Ablalar da, onlar gergefte, yz elli kurua sabahlardan akamlara, gzlerini kr ederek nak ilemilerdi. Baba bu h-karalarm tm kazanlarn ellerinden alyordu. Bereket versin ki kzlar ok kurnazdlar, ilediklerinin hepsini babaya vermiyorlar, bir ksmn urun urun patrona kendileri gtryor, parasn alp saklyorlard. Ne yapsnlar, k kocaya elleri bo mu gitsin, rlplak? Onlar da kardklar parayla eyiz hazrlamlard. Babas, bykananm lmn bekliyordu, birka kere Salih onun azndan duymutu. Halilin malilin gelip gelecei yok, diyordu baba... Anam diline pelesenk etmi, bir de alm Halili beklemeye, yoksa babam sa olsa, ya da gelebilse, hi gelmez miydi bunca yl? Kamyondan kamak iin daha neler, neler dnmyordu Salih. Gerekten de baz dnceler onu srkleyip gtryor, bir an iin de olsa kamyonu unutup gidiyor, unutunca da bu yapt haymla fkeleniyordu. Bu fkeyle kalkt korulua indi. Gitmeyecekti Hac Nusre-te, gitmeyecekti oraya. Ne var yani, giderse lecek mi, ha, giderse lr m? Gitmeyecek ite. Kimse yoktu korulukta. Bu kadar erken kim gelirdi ki korulua? Ah bir kii olsayd, derken, korunun alannda, itlembiin arkasnda, ukurda yabangllerinin orada Bahriyi grd. Bahrinin ya onunki kadard ya, boyu uzun, omuzlar da geniti. Yumruklar da kocaman. Kasabada btn ocuklar ondan korkarlard. Dorusu, Salih de ondan epeyce korkard. Epeyce dedikse, yani, ite. Dpedz korkard, d de kopard Bahriden. Nedense dnyada en ok bu Bahriden korkard-Akas bilse ki Bahri bir yerde, ldrseler Salih oraya gitmezdi. Yolda karsndan gelse, yolunu evirir baka yerlerden giderdi varaca yere. Bahriyi grnce, kamyonu, her eyi birden unuttu, bandan aa kaynar kazanlar dkld. Ar ar, dikleerek Bahriye yaklat. Bahri yirmi otuz kadar kara, sar, boncuklu ary iplere balam, ipleri de yabangl212 dallarna sralamt. Arlar uuup duruyordu. On be kadar boncuklu arnn da kuyruklarn koparm, kuy-ruksuz arlar havada, dengesiz, bir tuhaf, bir ho sesler kararak, bacaklar toptan kopmu adamlarn hznnde, ynlerini bulamayarak, kk bir alanda kendi yrelerinde kanatlarnn hibir faydas yokmuasna dnyorlard. Ortal keskin bir yaral ar vzlts almt. Salih ona yaklat, ta burnunun ucuna geldi, ban kaldrd, gzleri kvlcm sayordu, Bahri ona, onun bu tavrna aalayan, kmseyen yle bir tepeden bakt, burun kvrd. Onun bu halinden de hibir ey anlamam, aknd. "Bak," dedi Salih, "biliyor musun, senin ablan var ya, bu mahallenin ba orospusu..." Bunu der demez de bir adm geriye att. Bahrinin o anda yzne patlayacak yumruunu boa sald. Kaptlar. Alt alta, st ste dvleri ta kulua kadar srd. kisinde de kprdayacak, biribirlerine svecek hal kalmamt ya, kendi kendilerine ayrlmay onurlarna yediremi-yorlard. kisinin de gz yoldayd, birisi gelip de onlar ayrsn diye. Daha biribirlerine vuruyorlard, artk

vurular etkisizdi, dokunmuyordu bile. Salih arada kamyonunu dndke yeniden cana geliyor, bir an iin de olsa Bahrinin pestilini karyordu. Bu kpein kamyonu yoktu ki Salihi dvsn de eskisi gibi pestilini karsn, teki ocuklara yapt da, onlar dvd de... Sonunda beklediler beklediler, baktlar ki kimse gelip gitmiyor, kollar da hi kalkmyor, ancak kprdanabiliyorlar. "Ayrlalm artk," dediler. Bu ayrlalm szn kim syledi, kimin sylediini ikisi de dnmedi. Belki ikisinin de ayn szler ayn anda azlarndan dklverdi. kisinin de az, burnu, balar, tekmil yz, elleri bacaklar kan iindeydi, ikisinin de gmlekleri yrtlm paramparayd. kisinin de srt krba yemi gibi yol yol imiti. Karlkl oturmular krk gibi soluyorlard, bitkindiler. Biraz soluklarn toplaynca gz gze geldiler, nce Bahri Salihe bir gz krpp glmsedi, sonra da Salih. Bahri: 213 "Kalk Salih gidelim de yzmz yuyalm denizde. Senin yzn kan iinde kalm," dedi. Salih: "Seninki de..." Ayaa zorlan, topraa bastrdklar ellerinden destek alarak kalktlar. El ele tutuup yorgun, mutlu, biribirlerine bakp glerekten denize vardlar, dizlerine kadar suya girip ellerini yzlerini, kanlarn yudular, gerisin geri korunun aklna geldiler, eski ktkleri yere oturdular. Biribirlerine bakp bakp glyorlar, daha da soluklanyorlard. Arlar tede yabangllerinde iplerini germiler, gittike fkelenerek ortal vzltya bouyorlar, kuyruksuz, ynsz arlar da dalgal bir denizdeki vapurlar gibi havada inip kyorlard. Salih gzlerini bir ara arlara dikti. Bahrinin yzne bakt, sonra da yere indirdi. Bahri: "Haydi Salih," dedi, "bana yardm et de, unlarn iplerini alp salverelim." Salih hemen: "Salverelim," diye ayaa frlad. Arlar usulca tutup iplerini alyor salveriyorlar, ipten kurtulmu arlar kurun gibi uup gidiyor, bir anda da gzden yitiyorlard. ocuklar da onlar gzden rayp yitip gidinceye kadar artlarndan sevinle bakyorlard. Bahri: "u kuyruksuz arlara bir acyorum ki, yazk," dedi. "Bak ne biim, ackl, topal insanlara benziyorlar, bellerinden aas kopmu. Ne yazk. Fkaralar." "Fkaralar," dedi Salih. "Neden bunu yapyoruz ki?" dedi Bahri. "Herkes de koparyor yakalad bir iki arnn kuyruunu. Arlarn byle topal topal umalar ho mu yani?" "Hi de deil," dedi Salih. Sonuncu ary Salih brakmt. Bu, ona Bahrinin konukseverliiydi. "Haydi gidelim," dedi Bahri. 214 "Gidelim," dedi Salih. Bahri ona bakt bakt, yz deiti: "Keski," dedi, "biribirimizin gmleklerini yrtmasaydk. Simdi eve varnca bunun iin evde seni dvmezler mi?" "Yok," dedi Salih, "dvmezler. Ya seni?" "Aldrma," dedi Bahri, "ne yapalm, dverlerse dverler." arya giden yolda ayrldlar, o evine gitti, teki evine. Salihin eve girmesiyle, gmleini deitirip kmas bir olmutu. Anasnn, imi suratn grnce kard ah, of seslerine aldrmamt bile. Kamyon orada, camn arkasnda ylece, btn vakaryla duruyordu. Aslan gibi, yiit, kabaday. Salih akam gene gitti Temel Reise. Can kncaya kadar teknelerden, tekneden de balk tad kamyonlara. Temel Reis ona gene bir torba dolusu balk verdi, anas gene balklar evale-ye doldurdu, bir tekine bile dokunmadan. Salih gene geen gnk gibi mahallelere kt, gene yel gibi arkasnda kediler. Bu sefer leye kadar dolat. Tam le ezan okunurken kedilere bir len daha verdi. Kediler iinden ak kedisini seip onu tekilerden ayrp uzaktaki kayann kuytusunda tek bana doyurdu. Ertesi sabah iine domu gibi doru kamyona gitti. Kamyonun yerinde yeller esiyordu. Salihin ba dnd, btn ar yresinde fr fr dnd, cami, minareler, aalar, Hac Nusretin dkkan, kara kalar, sakal, soluk yzyle Hac Nusret, evler, kardaki kale... Duvara tutundu, yavaa aaya, eie sald, oraya yld kald. Neden sonra Hac Nusreti grd, dkkannn nnde durmu ona glyordu. Salih onu grnce toparland ya, ne kadar toparlanabilecek, bacaklar feldirdeyerek, duvara tutunarak ayaa kalkt.

"Gitti," diyordu Hac Nusret. "Avukat Osman Ferman oluna ald. Hem de iki yz elli liraya... ok gelecek, o kamyondan daha ok gelecek, zlme ocuk, Alamanyaya daha ok oyuncak smarladm." Salihin aklnda bugnden bir Hacnn srtan soluk yz, kara sakal, parlayan ak dileri, bir de Osman Ferman szleri kald. Osman Ferman, Osman Ferman. 215 Birka gn yle yklm, dnyayla tm ilikisini kesmi nereden gelip nereye gittiini bilmeden, azn baklar ama! dan, uyuduunu uyandn fark etmeden ortalkta doland durdu. Osman Ferman! te bu ad, bir byl akyd. Osman Fermann evini bulabilirdi. Ondan sonra da koca Allah kerimdi Allah syletmiti Hac Nusrete onun adn. Hac Nusret Allahn has adam deil miydi, Allah Hac Nusrete demiti ki, ya Hac Nusret, artk sat sen o kamyonu, anladm ki bu ocuk, yani o Salih, yle de iyi bir ocuk ki, balklar kedilere yedirmeyip de satsayd, bu kamyonu da, baka iki kamyonu da alacak paras olurdu, anladm ki bu ocuun paras olmayacak, sen kamyonu sat, teekkr ederim, benim hatrm iin, satmadn ok beklettin, kamyonu sat ama kime sattn da ocua syle. Grrsem sylerim, dedi Hac Nusret de, sz. Salih o gn eve erkenden gitti. Salihin yzn anas byle grnce ok sevindi. Salih glyor, eleniyor, anasna sarlyor, kk salonda bir batan bir baa takla atarak gidiyor geliyor, balklardan, ofrlerden, herkeslerden rendii yakas almadk, hayasz trkleri sylyordu. Bykanasna bile, onun fkeli yzne bugn dosta bakt. Anasnn iine nohut da atarak piirdii naneli ekili kfteyi krk yllk am gibi smrd. Ertesi sabah dnceli kalkt, kafas makina gibi iliyor, btn olaslklarn bir bir stnde duruyordu. Birden frlad, bulmutu, doru arya gitti, bir dkkanda Osman Ferman buldu. Durmadan bir kalemle prl prl dazlak kafasn kayor, gerdann iiriyor, karsndaki kyllere nemli eyler anlatyordu. Kyller, kasketleri buruuk, giyitleri yeni dkkandan alnm, krklar kat, sert, hrtl, elleri dizlerinde, gzleri de Osman Fermanda onu ok saygl dinliyorlard. Salih tede narn kaln gvdesini kendine siper eylemi ierdeki Osman Fermann her davrann, devinimini izliyordu. Kimisinde yz acyla buruuyordu Osman Fermann, kiminde yz ala" makl bir hal alyor, kiminde sesi kt kadar baryor, Salih onun sesini buradan bile duyuyordu, kiminde de kendi kendine, gene alamakl, keh keh keh glyordu. Osman Fermann 216 yz o hi kprdamayan kyllerin durumuna gre deiiyordu. Herhal gzleriyle sylyorlard Osman Fermana kyller ne sylyorlarsa. leye kadar Osman Ferman orada elleri ayaklar, az, burnu, kulaklar, elindeki kalemi, dazlak kafas, baucunda aslm Atatrk resmiyle konutu konutu, kyller onun yanndan, biraz nce eilmi, elleri kavuturulmu, sarsak admlarla ktlar, dar kar kmaz da patladlar, hepsi bir azdan konumaya baladlar. Kavga eder gibi baryorlar aryorlar, sesleri arnn teki ucundan demirci smail Ustann dkkanndan bile duyuluyordu. Szlerinden de hibir ey anlalmyordu. Onlar knca Osman Ferman da kollarn geni geni aarak birka kez gerindi, kalarn atp kalemi azna sokup gerindi. Boynu krt. Kyllerin arkasndan yle bir kere bakp bir daha ilgilenmedi. nndeki dosyada abuk abuk elleri uarak bir arand, bulamam olacak ki ayaa frlad, yiyecek-mi gibi caml dolaba saldrd, orada da eli uarcana koturdu. Ter iinde kaldn, ok skntda olduunu, onun nemli bir ey yitirdiini Salih buradan gryordu. Osman Ferman dolabn btn blmelerini tarad bitirdi, ekmeceler at ekmeceler kapad, yerlere, masann altna bakt bakt doruldu, masann stndeki apkasn ald, dkkann kapsn hzla ekti, koar ayak yukar mahalleye doru yrmeye balad. Salih de onu arkadan izledi. Osman Fermann btn bedeni dncedeydi. Koan ayaklan, ikide bir renkli bir kuty taklm apkasna giden eli, feldirdeyen eri, yay gibi kaln salam bacaklar yitirilmi bir eyi anmsama abasndaydlar. Avlu kaps ak bir eve paldr kldr girdi Osman Ferman, az sonra da rahatlam, derin derin soluklanp, ak mendiliyle dazlak kafasn, boynunu, yzn silerek dar kt. Salih onu buradan dkkana kadar izleyip izlememeyi dnd. ok houna gitmiti onun, Osman Fermann halleri. Bir baka trl oyuncak gibiydi adam. Eer burada ii olmasa Salihin, imdi gider de akama kadar orada, camn arkasnda trl iler ya-Pan, dudan eip bken, ban kaldrp indiren, dalp, gzlerini uzak belirsiz bir yere dikip kalan, kimi zaman da kendi 217 kendine kzp elindeki kalemi bir sincap gibi hrsla kemiren, Salih tane byle kemiren sincap grmt, kck ellerine ne geiyorsa kemiriyorlard, bu adam seyretmek isterdi. imdiye kadar bu Osman Ferman nasl etmiti de gzden karmt? Durup da onu seyredecek yer, nar alt da ok elveriliydi. Salih imdi bu evden kendi kamyonuyla kacak ocuu bekliyordu. Kim bilir nasl bir ocuktu bu, kim bilir ne mutlu, prl prl gzlerle, kamyona sarlm, kamyondan hi gzn ayrmadan kacakt kapdan. knca ne yapacakt acaba, u amurlu yola karp, anahtarla onu kurup yere koyacak myd acaba? Elleri kocamand ocuun. Boyu mu? Boyu ksayd, bcr m bcr, kemikleri gzken, hep alams, smn ekip duran, koca kafal, ke gzl, hem de gzleri ylan akr gzl, paytak birisiydi. Babas gibi paytak. ek elini o kamyondan, o kamyon benim. Pis ellerini. Gerekten o babas gibi paytak olann o pis, o kt, ksack, hi ele benzemez elleriyle kamyona dokunmas... ek ek

ek elini! Hi barr myd, Salih eek miydi, barsn da, o da Salihi grsn de, sonra da babas candarmaya gitsin de, candarma gelince de o paytak olan da parman uzatp, ite bu, bu bu, baba bu, desin de... Yama m var! Olan evin kapsndan kt, eikte durdu, burnunu kaldrd. Piin burnu tpk turist gavurlarnn burnuna benziyordu, ucu kalkk, gzleri de yeil, a yeili bir renkteydi. Giyitleri stnden akyordu. Bacaklar da p gibiydi, kirpikleri bir atn kirpiine benziyordu, salar m, salar yoktu, babasnn salar gibi, yoktu ki onun salar, dazlak kafa... Dar kt, hep babas gibi, eri, paytak bacakl, rdek gibi yryor, paytak paytak, bir eyler aranyordu babas gibi, telal telal ieriye giriyor kyor. Telatan lecek kpolusu. Dudaklarn uzatm, ne de irkin yz var, alayacak, yz uzuyor, uzuyor, ba kelle-iyor, kll boz kirpikleri at kirpii, uzuyor, alad alad derken... Koarak bir daha giriyor eve, kyor, elinde parampara ettii kamyonla kyor, aln, aln, aln ite, diyor, gznz yemedi, benim kamyonu. Aln, aln, aln ite, sizin olsun. Kamyonu amurlu sokaa frlatyor. Kamyon darmadan oluyor, her paras bir yana gidiyor, un ufak olmu kamyon, bir tekerini 218 belki on paraya blm paytak pi, yle parampara doram kamyonu. Bunu byle grnce artk Salih dayanabilir mi, stne atlyor ocuun, ayrldklarnda ocukta hal kalmam, paralanmadk, kan iinde kalmadk bir yeri yok. Orada, u iri itlembik aacnn altnda, itin dibinde az burnu kanayarak yatm kalm pi. Pi olu pi. Soluk almasa geberdi dersin. Salih dalm paralar bir bir topluyor. zntden lrcesine paralanm kamyonun paralarn bir bir topluyor, ikide bir de boyuna yaralar pnar gibi kanayan ocua bakyor, ldr-meliydim unu, ldrmeli, Temel Reisin teknesine binmeli s-tanbula kamalydm. stanbul o kadar byk ki, kim bulabilir ki orada bir balk ocuu, mio Salihi? Bu mio sz ok houna gitti, birka kere yineledi, mio Salih, Salih mio. Gld. Kendini glerken yakalad. Burada, yolun ortasnda kala-kalmt. Yalnz Temel Reisin teknesiyle stanbula yolculuk daha srp gidiyordu. Temel Reis glyor, o gzel konumasyla ona taklyor, eeee Salih Reis, diyordu, bir daha kasabaya dnmeyecek misin? Sen bu kasabada dodun bydn, sklrsn stanbulda, sklrsn, gurbet zalimdir, zor zanaattr gurbetilik... Dnemem, diyordu Salih, bu kanl ellerle, arkamda bu lyle nasl dnerim? Seksen yama geliyordu Salih, ah, kocaman bir vapurdan iskeleye iniyor, havay kokluyor, baka baka, bakaym kokusu bizim bura denizinin, diyordu. Yal, beli bklm bir kadn onu grnce topraa kapanyor, ok kr, ok kr seni grdm dnya gzyle, ok kr seni Halil, diyordu. Topraa eilip eilip pyordu. Salih vard kadn kaldrd. Aaaa, kaldrd kadn tpk bykanas, tpk... Salih ban kaldrd, geni, itlembik aal, uzun telli kavaklar dikilmi, yabanslam bu eski baheye bakt, bahenin ortasnda alt gzl, daha yeni boyanp onarlm ev sessiz, iinde hi kimse oturmuyormu gibisine sszlam duruyordu. Byk d ak basamaklar parlayan mermer merdivenin stne konmu, yanardner, kk kk binlerce ak benekli srcklar da olmasa... Salih geen yl bir srck yakalam, hem de diri diri, hibir yerini incitmeden. Ku, sabahleyin bakm ki, lm. Bir daha srck yakalamak m? 219 Salih telaland, hep burada yolun ortasnda dalp gidiyor-du. Kendisine bir yer bulmalyd. Yreye baknd. Saklanacak uygun bir yer neresi olabilirdi, u kapdan kacak ocuun grmeyecei? Bir iki bakta buldu. itlembik aacnn ardndaki ta ynlarnn st. Oraya vard, aratrd, talarn stne oturup kapya bakt, kapya gidip oturduu yere bakt, gzkmyordu. Gitti, talar dzeltip oraya oturdu. Burada da otur otur insann can sklrd ya, o da kamyonunu dnd. Kamyonunu dnmeyi, belki kamyonundan daha ok seviyordu. Salih kamyonuyla konuuyordu bile. Neler neler yapmyordu Salih daha kamyonuyla. Anlatsa herkes ona gler, deli der, Salih de niye anlatsn herkese kamyonla kendi arasnda geenleri, yani kamyonuyla... ocuk ancak ikindiye doru orada ta merdivenlerin stnde gzkt. Kamyon da arkasnda... Kamyonunu grnce Salihin az daha yrei duruyordu. Burada, u talarn stnde yrei att att, elleri ayaklar titremeye balad. Pi olu pi, tpk bir kpek gibi kamyona ip balam ardnca ekiyordu. letmesini bilmiyor, diye sevindi Salih. Aslan Hac Nusret, Allann has adam, Salihten yana kp bu pie kamyonu iletmeyi iyi ki retmemi. Gene de kskanlktan deliye dnd Salih. Gnl diyor ki, atla uradan oraya, yap onun grtlana, alr msn kamyonu, almaz msn, vur vur vur, bayltncaya kadar o pi olu pii. fkesi geince Salihin stne bir hzn kt ki bir trl kendine gelemiyordu. Eli kolu, bacaklar sanki fel olmutu, yerinden kprdayamyordu, ylesine youn, gittike yreine ar ken bir hzn, bir ac. Birka kere alamak istedi, ala-yamad bile. ocuk geldi nnden geti, amurlarn iinden kamyonunu srkleye srkleye, tekerleklerini, o gzelim tekerleklerini amurlara, hem de gbrelere bulaya bulaya sokan bana kadar gitti, geri dnd, burnunu kad. Kocaman, iri ela gzleri vard. yi yzl, yz hep usanm, yalnzlktan bkm, yaamndan bezmi bir yzd, gzel giyinmi, salar dzgn taranm, ak gmleinin stne de krmz kravat balam, Salih kravat balam ocuu ilk olarak gryordu, hele byle krm220 z kravat balamn hi hi grmemiti, ayaklarna yepyeni, gcr gcr, ama amura batm, ne bilir bylesi ocuklar bylesi gzel eylerin deerini, bak, u dnya gzeli kamyonun deerini biliyor mu, kundura geirmiti.

Olan vard, merdivenleri kt, kamyonu o merdivenlerde tngr mngr, kedi ls gibi srkledi, Salihin d koptu kamyonun bir yerine bir ey olacak diye. ocuk merdivenleri knca orada, sahanlkta bir sre durdu, elleri yanlarna dt, gitti geldi, ne yapacan bilmez, can skld, bir yerlere tkrd, iki eliyle kn tuttu, birka kere ekti brakt pantolonunun dndan, ban havaya dikti, gkte, uzaklarda birka mart dnyordu, gk ok duruydu, lekesiz, olan dilini kard. Sonra kamyona dnd ona da dilini kard. Salih bunu kendine kar yaplm en byk aalama sayd, bu yetmiyormu gibi arkasndan ocuk kamyona zorlu bir tekme savurdu. Salih gzlerini yumdu. Artk buna daha fazla dayanamazd, ayaa kalkt, sokaa aa yrd, orada, sokan kesinde itlembik aacna srtn dayayp kalakald. Yzn elleriyle kapatm srt inip inip kalkyordu. Bahri geldi aklna. En iyi arkada oydu. Her eyi olduu gibi ona anlatmal, bu ii onunla birlikte piirip kotarmalyd. Bir tek elin nesi var, iki elin sesi var. Bakas olsa neysem ne, u kendi kamyonunu elin elinde grnce, ylesine bozulmutu ki, eli aya kesilmiti. Byle eli aya kesilmi, kendisini toparlayp bir ey yapamazd ki... Korkuyordu, her seferinde kamyonu grnce byle olacakt biliyordu, insan kendisini bilmez mi? Bir eyi karacakm da bir daha yakalayamayacakm gibi aceleyle Bahriye gitti, Bahriyi evlerinin merdiveninin alt basamana oturmu, deve dedikleri bir oyunca st ubuklarndan yaparken buldu. ine dalm gitmiti. Sol elinin parman aputlarla ayr ayr sarmt. aputlar kan iindeydi. Ortaparmam daha kanad belliydi, alttan gelen kan durmadan ak aputa yaylyordu. Salih geldi onun banda durdu, birka kere bararak, "Bahri, Bahri," dedi de Bahri o zaman aylabildi. Bahri onun geldiine itenlikle sevindi, sa elini uzatp nu omuzundan tuttu skt. Oraya merdivenin stne oturdular konutular. 221 Salih her iki sznn ba soluk solua, yz kpkrrnizj kesilerek: "Hem dilini kard, hem de stne tkrd, arkasndan da belki on be tane tekme att kamyonuma," diyor, sonra da bir sre zgn, yklm, aalanm susuyor, ondan sonra gene dertli, bir at syler gibi anlatmasn srdryordu. Sonunda Bahri: "Kalk," dedi. "Kolay o kamyonu ele geirmek. Sen hi ksm etme bunun iin. Yadan kl eker gibi o kamyonu onun elinden alrz. Haydi kalk aldrma. Kamyonun da en kk bir yerine bir ey olmusa biz de onu eek sudan gelinceye kadar dveriz." "Dveriz," diye cana geldi Salih. "Bir iyice de, hem de ona dilimizi karrz." "stelik de ikimiz." "Tkrrz de..." "kimiz de..." Bahri: "Ben gideyim de yukardan bilyelerimi alaym, bilyeler iimize yarayacak. Uurtma da olsa m?" "Bilye iyi," dedi Salih. Bahri yukardan bilyeleri ald geldi, yola dzldler. ocuun evlerinin avlu kapsna, ieriye bir gz attlar, ocuk mermer merdivene oturmu yzn de elleri arasna alm yle dnp duruyor, kendi kendine de arada bir eyler sylyor, sonra da sa elini yznden alp havaya gl bir tokat sallyordu. Kamyonsa orada, eski yerinde, duvarn dibinde duruyordu. itlembik aacnn altnda, ocuun tam grebilecei bir aklkta kuru bir yer bulup hemen oyuna giritiler. Byk, ilerine krmz, mavi sar, parlak renkler konmu gcr gcr yeni cam bilyeler ellerinde, gnein nda, binbir renge dnerek kayyordu. Bahri bu kasabann en iyi bilyecisiydi. stne bir tane daha varsa ksn. Bilyeleri yar yarya paylamlar, Salih bilyesini kendi yanna, itlembiin kkne, Bahri de yandaki iek am, stnde binlerce arnn vzldat apak kesilmi badem aacnn kkne ymt. Oynuyorlard, yle akacktan da de222 il, doru doru oynuyorlard. Salih dalgnd, Bahri byk uayla Salihin bilyelerini vurup vurup alyordu. Salih, kendini oyuna veremiyordu ki, Bahri bunu anlyordu, fkarann gzleri ikide bir sahanlktaki mavi kamyona, orada oturup kalm, kendi kendine konuan, kendi kendiyle oynayan ocua gidiyordu. ocuk bu sefer ayakkabsn, orabn karm ayak parmaklarn sayyor, ayaa kalkp plak ayan amura basp eiliyor, ayann izini ok nemli bir i yaparmasna aratryor, konuuyor, sonra da iki ayayla birden izi bozuyor, bozulmu ize ok sert bir eyler sylyor, emirler yadryor, yresine izgiler iziyor, belki de resimler yapyor, izgilerin stne olacak, tedeki aacn altna ylm tulalar getirip st ste yyor, sonra orabn, ayakkabsn giyip tulalar tekmeliyor, tekmeledii tulalarn stne atlayp tutuyor, sonra yorulmu merdivene oturmu, azn yzn, gzn arptp, salarn kartrp kendisini korkunlatryor, ceketini ters evirip giyiyor. Bir kere olsun arkasndaki merdiven yukarsndaki kamyona dnp bakmyor, bu da Salihi gittike fkelendiriyor. Birden Salihle Bahri arasnda bir kavga koptu. O ona baryor, teki ona. "Hile yapyorsun," diye kyameti koparyordu Salih. "Yapmyorum, ben ustaym olum, kazanyorum, sen acemisin," diyordu Bahri.

"Yok beee!" "Yok beee!" diye onun azna yknyordu Bahri. "Yok beeeymi! Oynayalm da gr. Gzn drt a oynarken de hile yaptrma." "Oynamam seninle," diye baryordu Salih. "Gzel bir oyun ama seninle oynanmaz ki." erdeki ocuk bunlarn az dalalarn duymu kulak kabartp ayaa kalkm birka adm da onlara doru atp, ikircik iinde olduu belli, orada durup kalmt. Bahri onu grd: "Oynamazsan oynama," dedi. "Adam m yok bilye oynayacak, adam m yok?" Adam m yok derken, ban evirip ocua bakyordu. "Ben de ite u ocukla oynarm. Bak, ite orada bize bakyor. Gelsene be. Seni yiyecek deiliz." ocuk birka adm att, ikircikli, sonra dnd eve bakt, btn pencereleri zntyle gzden geirdi, pencerelerde hi 223 kimse olmadn grnce, yerinden frlad, koarak bir anda onlara ulat, nlerinde, onlar gzden geirerek, ikircikli durdu. Bahri sevinle gld: "Haydi oynayalm," dedi. "Biliyor musun bilye oynamay sen?" "Biliyorum," dedi ocuk, oynamaya can att sesinden belliydi. Salih: "Ben oynamak istemiyorum bu mzkyla, sen oyna," dedi, ocua doru bir adm atarak. "Al istersen benim bilyelerimle oyna." ocuk: "Benim bilyelerim var," dedi, ilk olarak yz d, frlayp eve gitmesiyle bilyelerini alp dnmesi bir oldu. Bir torbadan trl renkte, biimde, byklkte bilyeleri kard, oraya aacn dibine, Bahrinin bilyelerinin yanna yd. "Mzklk yok," dedi Bahri, "bunun gibi." Salihi gsterdi. "Yok," dedi olan glmseyerek. Baladlar. lk azda olan Bahrinin bilyesini tt. Salih buna sevindi: "Zzzzt," dedi, "hani sen bu kasabann en iyi bilyecisiy-din?" "Dur bakalm olum," dedi Bahri. "Daha tane tldm. Daha ok oynayacaz." Oyuna koyuldular. Salih: "Ben de," dedi, "u arkadan kamyonuyla oynarm." Byle der demez titremeye balam, ne ocuun, ne de Bahrinin yzlerine bakabilmi, birden frlam, merdivenleri bir atlayta am, kamyonuna kavumu, dokununca kamyonun mavisine elleri yanmt. Sahiden, gerekten yanmt. Arkasndan Bahri: "Sen de kamyonla oyna," diye barmt ya, o duymamt. ocuksa hi aldrmam, bir ocukla oyun oynamann, stelik de onu tmenin cokusunda, kendini kaptrm gitmiti. Bu bilyeleri Alamanyadan doktor olan days getirmi, ocuk bilyelerle nce babasyla, sonra ablasyla oynam, onlar bknca 224 , jcendi kendine kalm, iki ocuk olmu tm, tlm, son-da bkp bilyeleri torbasna doldurup bir keye atmt. Bir Ae iinde korkusu olmasa, u pencerelerden bakp durmasa-, r Evden gelecek barty beklemese tam iin tadn karan. Salihin, elleri yanarak, yrei gsn delecek kadar atarak, tif nr titreyerek alp getirdii kamyona dnp de, ne oluyor diye bakmamt bile. Onun iin varsa da yoksa da bilye oyunuydu. Pencereden gelecek sesleri de unutmutu az bir sre iinde, korkular da... Gzlerinin iinde gnee batm, binbir renkte yuvarlanan bilyeler... Salihse sokan ucuna kadar korkuyla arkasna baka baka gelmi, sokan kesini dnnce sevincinden eli aya tutmamt. Ceketini karp kamyona sarmay ancak akl edebilmi, kucanda cekete sarl kamyon, alm yatrmt. Kendine geldiinde, yrek arpnts, titremeleri durduunda kyda, kuytu, o eski korsan maarasnn azmdayd. Az kurumu yapmt. Tepesinde gkten saanak saanaa apak martlar gelip geiyorlard. Salih kamyonunu okuyor okuyor, tekerleklerini ykyor, aralklara skm tozlar ince bir ple karyor, ceketiyle de kamyonun slak yerlerini kurutuyor parlatyordu. Parlatma iini bitirdikten sonra Salih ceketini ters evirip giydi, ceketinin ii turuncuydu, kamyonu karya tan stne gnee koydu, kamyon deniz feneri gibi, ama ok mavi, ok daha ktan, akp akp snyor, btn denizi, btn dalar, sular, kasabay som mavi bir a bouyordu. Bir trt duydu, irkildi, kamaya davrand, iinden geti, eyvah polisler... Telandan hi ocuu, Bahriyi dnmemiti. imdi kafasnn iinden sinema filmi gibi geiyordu. ocuk he-men farkna varm, barm, kyameti koparm, bahvan indeki gl makasyla kagelmi hemen, ii anlam, Bahri kazand bilyelerini cebine doldururken, ka Bahri seni yakala-yacaklar, bilyeleri brak ka, ka be ka, Bahri bilyeleri cebine doldurmu kaarken, birka bilye yerde kalm, bahvan, seni hlrsz, hrsz olu hrsz, diye kovalam, tam sokan ucunda ahriyi yakalamt. Salih bu bahvan grmt, biliyordu,

225 d kopuyordu ondan. Bahriye o kocaman eliyle bir tokat ask etmiti ki, Bahrinin gzlerinden kvlcmlar fkrmt. ocul kendisini yere, amurlara atm, kamyonumu isterim de iste. rim, diye tutturmutu. Anas, ablalar, bykanas, evde kim varsa hepsi sokaa dklmlerdi. ocuun alamas bir trl dinmiyordu. Bahrinin aznda'n burnundan kan geliyordu. Bahvan kocaman eliyle Bahriyi dvnce Bahri de ona vurmutu. Bylece bahvanla Bahri elleri kollar duruncaya kadar dvmlerdi Alayan ocuun telandan onlar ayrmay kimse akl etmiyordu. Bir ocuk, olun lyor, diye koup arya Osman Fermana haber vermi, Osman Ferman bir arabaya binip tam gazla eve gelmiti. i duyunca deliye dnm, kprm, fkelenmi, bu arada bahvanla dven Bahriyi grm, onlar ayrm Bahriyi sorguya ekmeye balamt: "Nerede kamyon?" "O ocuk ald gtrd." "Kim o ocuk?" "Tanmyorum." Alayan ocuu gstermi. "te bunun, olunuzun arkadayd, ben onu burada, u aacn altnda grdm." "Yoook, ikisi beraberdiler. Ben grdm, beraber geldiler buraya," dedi ocuk, pi, kpkrmz yz pslak ya iinde, o gzel giyitleri batan ayaa amura batm, le gibi. "Balayn unu, doru karakola. Ona elektrik verdireyim de akl bana gelsin. Onu iirteyim de otomobil tekeri iiricileriyle grsn o, sylesin kamyonu kimin aldn." Bahri sylemiyor. Erkek adamdr Bahri, sylemez. Azna sokuyorlar boruyu, iiyor Bahri iiyor, Bahri f gibi oluyor, dev gibi oluyor, patlayacak Bahri. "Kim ald kamyonu?" Bahri konuamaz durumda, patlayacak. "Bi... bi... bi... bil... mi... yo-ru..." Vah Bahri... Salih nerdeyse oturup uraya durmadan alayacakt. Dayan Bahri, erkek adamsn, dayan. Bahri sylemiyor, sonra elektrie tutuyorlar. Salih bir kere bir elektrik teline dokunmu, tel onu alm hzla yere arpm^ Bahriyi tel alp alp kt, yere arpyordu. Bahrinin az ar' plm kprmt. Bu kafirler stelik, onlar gibi, onlarn ad*11 226 I, nrnaya korkuyorlard, hani babasnn sevdii byk okullular 2ibi/ knden balamlard elektrii Bahriye. Bahri: "Durun, ldrmeyin beni," dedi. "Syleyeceim." "Syle," dedi sert yzl komiser. "Salih," dedi, "o Salih." "Haaa, tanyorum onu ben. Salih Salih, Salihi tanyorum." ocuun babasna dnd: "Merak etmeyin Beyefendi, imdi bulurum ben Salihi, imdi. Kamyonu da hemen... Huzurunuzda Beyefendi onu knden asacam, knden... Bunu da Beyefendi bu Bahriyi de, yle hrszlarla arkadalk yapyor diye hapishaneye gndereceim ki akl bana gelsin, bir daha o hrszlarla arkadalk yapmasn." Osman Ferman dimdik oturmu mendiliyle durmadan terini siliyor, baryordu. "Ben o kamyona be yz elli, tam be yz elli lira saydm. imdi, imdi isterim o kamyonu, ocuu da... Be yz elli, be yz..." "Ba stne Beyefendi, ba stne." Candarmalar, polisler nnde hazr ola geiyorlard. Polisler candarmalar korkularndan titriyorlard nnde avukatn. Ayaa kalkm Osman Ferman, onlarn karsnda fkeli fkeli gidip geliyor: "sterim, isterim, imdi imdi isterim. Be yz elli, tam be yz elli. Siz polis deil misiniz, bu vatanda yaanacak gibi deil. Hrszlar ald memleketi. ocuklarmzn kamyonlarn bile alyorlar." O gidip geliyor, gidip geliyor, polisler kasabaya dmler Salihi aryorlard. Eve de gitmiler, sormular, bykana homurdanmaya balam, daha homurdanyordu. Salih koarak kayann en yksek tepesine kadar trmand deniz ynnden, bir kk kayann ardna sakland, kasaba yoluna, kylara bakt, gelen giden yoktu. Aa iniyor, kuruyor kuruyor, kayaya trmanyor, yreye bakyor, kimseyi gremeyince iniyor geliyor, kamyonunun yanna oturuyor, elleri yanarak ona dokunuyordu. 227 Temel Reis, teki reisler, balklar, kocakarlar maarann nnde oturmular byk, ipleri parmak kadar kaln bir ae ryorlard. Korsan Padiahnn yelkenlisi uzakta stliman denizin stnde duruyordu, yelkenleri inmi... Arkasnda kl rengi bir bulut kaynyordu. Yelkenliden bir altn kayk indirdiler denize. Korsan Padiah elinde asas, bu asay marangoz Dursun ekmiti ona amber aacndan, asann topuzu yedi denizin dibindeki baheden getirilmi yumruk kadar byk bir inciydi, mavi mavi imekleniyordu elinde, Padiahn giyitleri de parlyordu, yalnz Padiahn yz, elleri, boyu bou tpk Temel Reisti, iki insan bu kadar biribirine benzemez, Temel Reisin giyitlerini soy Padiaha giydir getir koy alarn bana a rsn, anas da, babas da, ocuklar, kars, kylleri de yemin kasem etsinler ki bu Padiah deil, Temel Reistir, diye, Temel Reise de Padiahn giyitlerini giydir, gitsin de Padiahn karsnn koynuna girsin. Padiah yelkenliden altn kaya indi. Yetmi iki gemici kree birden asld, heyemola, heyemola, heyemola. Padiah, Temel Reisin a rd adaya kt. Temel Reis onu grr grmez ayaa kalkp karlad: "Ho geldin," dedi. "Ho geldin, Padiahm." nnde el kavurup divan durdu. Padiah buna, Temel Reisin bu alakgnlllne ok sevindi,

gzleri lad-Temel Reisin srtn svazlad. Yan yana gelince balar, hangisi hangisinin badr ayrt edilemiyordu. Padiah: "Daha bitmedi mi a Temel Reis?" diye sordu. Sesi kalnd, emrediciydi. "Az kald," dedi Temel Reis. "Bak ite gryorsun Padia' hm, bu a iin ka kii alyoruz. Hem de gece gndz al1" yoruz. ok byk bir a bu. Daha krk gn de dolmad." 228 "Dolmad," dedi Padiah, "daha ok var. Bu a byk olmal- Hem de ok byk ki... Gerekten sen ne yapacaksn bu ag1? "Onun iin sen hi zlme, Padiahm," dedi Temel Reis, "ben ne yapacam biliyorum. Bu ala ne yapacam sana bile syleyemem, Padiah. Olmaz." "Olmaz m?" diye sordu Padiah gzlerini belerterek. Kr-mzi/ srmal bir pelerin atmt omuzuna, mor kaytanl. Gitti kayann stne oturdu, a renlerin ellerini seyretmeye balad yzn elleri arasna alp. Padiahn olu bym delikanl olmutu. Bir uzun ylan ki, aman Allah, be metre boyunda, derisi l l, atal dili ok krmz, o da l l, gzleri birer yalm paras, srtnn yanardner mavisi pul pul... Sabahlardan akamlara kadar nar bahesinin iinde, o aa senin, bu aa benim dolap duruyor. Kavaklarn en ucuna kp kular avlyor, kendi kendine trl ylan oyunlar yaratp gnln eliyor, kuyruunun stne dikilip kpkrmz kesiliyor, krmz bir kavak aac gibi, yalm gibi havada saa sola dalgalanarak sallanyor, krmz yaylar iziyor mavinin stne. Dilini uzattka uzatyor, atal dili demirci ocandan km iki sivri kl gibi. Dileri ak, uzun, kvrk... Sabahlara kadar da uyumuyor ylan ehzade. Has bahede brerek, gerinerek, coarak, delirerek dolayor. Ylan ehzade bir eyler aryor, kendinde olmayan, kendine gerekli, o olmazsa olmaz, o olmazsa insann edemedii... Aranyor ya, neyi aradn bilmiyor. Baryor, fkeleniyor, kuduruyor. Yanna da kimsecikleri yaklatrmyor. Aalara dolanyor, kocaman, kii el ele verse gvdesini eviremez bir aaca sarlp sallyor da sallyor, elik yay gibi zplyor. nne gelene arpp ykyor. Bavezir Padiaha kt: "Gittike azgmlayor ehzade," dedi. "Delikanl oldu artk, evlenmesi gerek." Padiah: "Evlenmesi gerek ama, ben bu azgn ylan kiminle evlendiririm, kim verir kzn bu azgn ylana?" diye sordu. Sen verir misin, diyemedi. 229 Bavezir anlad: "Yedi denizlerin bir tek Korsan Padiahnn oluna kim kzn vermez ki, azgn bir ylan da olsa Padiahn olu. Benim kzm beenirse ehzademiz, ba stne." Padiah: "Olmaz," dedi, "senin kzn. Olunu soktu ldrd bu y-lan, bir de tek kzn lmesin. Vezirlerimin kzlarn istemiyorum ylan oluma." "yleyse ne yapalm?" dedi bavezir. "Dnelim," dedi Padiah, "dnelim de ona mnasip bir kz bulalm, anmza layk, ylan da olsa, bir padiah oluna kzn verecek birisini bulalm." Padiahla bavezir ba baa verip gnlerce dnp tarttlar, Padiahn anna layk bir kz buldular. stanbuldan bir bey gelirdi kasabaya, ad Mustafa Kavald. Kaval Holdingin sahibiydi, orada, kayaln stnde, bahesi ta denize kadar inen bir ev yaptrmt. kz, iki olu vard. Ya-zm kasabaya byk, biim biim otomobillerle gelirler, kasabalyla hi konumazlar, onlara bakmay bile kendilerine yedire-mezlerdi. Kzlar gzeldi, uzun boylu, boyal salyd. Evlerine ok uzaklardan Almanca, ingilizce, Franszca konuan konuklar gelirdi. Sabahlara kadar ierler, konuurlar, dans ederlerdi. Bu eve, buradaki grkeme turistler bile ayorlar, Mustafa Kavaln villasnn resmini ekiyorlard durmadan. Mustafa Kaval bir de bu kasabada ne kadar deniz gren gzel bir arsa varsa, yllar nce kasabaldan yok pahasna alm, kapatmt. Kaval Holding imdi bu arsalarn satsa milyonlar st ste yard. Durmadan da u Karadeniz kysn satn alyordu Kaval Holding. Mustafa Kaval zellikle kzlarnn geleceinden korkuyor, onlara bitmez tkenmez gelir hazrlamak iin cann diine takm alyordu. Ne bilsin ki bana devlet kuu konacak. Padiahla vezirinin ylan ehzadeye bulduklar kz, Mustafa Kavaln byk kz Glderendi. "Olur mu?" diye sordu bavezir. "Olur," dedi Padiah. "Otuz alt fabrikas, yz yirmi tane mmessillii var, grnte mal varl bir milyara yakn... svire, ngiltere, Amerika 230 bankalarnda da dolarlar var. Amerikan Hkmetinin de gzbebei Mustafa Kaval. Yirmi yl nce Ankarada Mustafa Kaval kk bir mahalle bakkalyd. Ankara Hkmeti ona yr ya Uustafa Kaval, dedi, o da yrd. Ankara

Hkmetinden sonra onu Amerikan Hkmeti evlatla ald, o da yr ya Mustafa Kaval, dedi, Mustafa Kaval da yrye yrye btn Trki-yeyi byk bir iftlii eyledi. Otuz alt fabrikas yz olacak yaknda," dedi bavezir. "Btn bunlar kimden rendin?" diye sordu bavezire Korsan Padiah. "Temel Reisten rendim," dedi bavezir. "Temel Reis, her eyi, her eyi biliyor. Bu haramzadeye de ok fkelenip, gece gndz, durmadan bu kan cieri on para etmez Mustafa Kavaldan sz ediyor. Mustafa Kaval eline geirse bir, onu bir kak suda boacak Temel Reis. Diyor ki Temel Reis, bunlar bir yolunu bulmular bee alp ona satmann, bunu da adamlk sanp kendilerini adam sayyorlar." "Demek ki," dedi Padiah, "sayn vezirim, Temel Reis bana ok kzacak byle kan cieri be para etmez bir hrszn kzn oluma alyorum, diye." Bavezir: "ok kzacak," dedi. "O kadar ok kzacak ki bize Temel Reis, bir daha bizim admz anmayacak." "Ama Mustafa Kaval benden zengin," dedi Padiah, boynunu bkp. "Dediine baklrsa, benim btn varlm, definelerim, saraym, mcevherlerim onun yalnz bir tek bankas edermi, edermi de artarm bile." "Olsun," diye karlk verdi bavezir. "Temel Reis onu gene adam saymyor. Ben yle adama smm atmam, diyor. u denizden balk tutan bir balk ocuu bile benim yanmda ondan deerlidir, diyor." "Dorudur," dedi Padiah. "nsanolu saf, mert, iyi bir yaratktr. Onu aldatmak hi de zor bir ey deildir. Yeter ki onu inandr. Bezirganlar onlar 'alrm bee de satarm ona'nn doruluuna inandrmlar... ldr Allah." "Gene de Temel Reis kzacak." 231 "Kzsn," dedi Padiah. "imdi ben bu ylan ehzademe T mel Reisin kzn istesem verir mi, alt tane de kz var?" "Vermez," dedi bavezir. "Biz Mustafa Kavaln kzn iste yeceiz aresiz, ehzadeye." "Dinsizin hakkndan imansz gelir, varsn ylanla urasIr dursun Mustafa Kaval. Verir mi?" "Verir mi ne demek, onlarn her eyi var bu yeryznde bir tek adamlklar yok. O adamlk da paraylan pullan alnmayan bir eydir. Bir padiaha hsm olup o adaml da kazanacaklar." "Ne yapalm," dedi Padiah, "varsn kazansnlar." Bavezir Ali Cengiz Kseyi, demirci smail Ustay, eczacy, Doktor Yasefi, Kelolan, on be kara giyitli korsanla birlikte dnrc gnderdi Mustafa Kavala. Mustafa Kaval, kzn Padiah olunun istediini duyunca sevincinden deliye dnd. "Bir tek koulum var," dedi, "bir tek koulum, o olursa iyi olur, bankamn genel mdr damadm olacak. Soylu kiiler, ehzadeler banka mdrl yapmyorlar bizim douda ya, yanl. Avrupadaki soylular deil banka mdrl yapmak, bankalar spryorlar bile." Ali Cengiz Kse, Mustafa Kaval Beye ok kzd: "Bizim Padiahmz yle senin bildiin Avrupa krallarna benzemez, ran ah gibi de bir eski avuun olu deildir, bizim Padiahmz yedi denizler stnde tm dnyann bilumum Korsanlar Padiahdr, anladn m?" diye grledi. "Anladm," dedi Mustafa Kaval boyun krarak. "Anladm, anladm, zr dilerim." "Bizim ehzademizi evleninceye kadar ne sen, ne de kzn grebilir. Korsanlar ehzadesini ancak evlendii gn yatak odasnda grebilir kzn. imdi kzn Allahn emri, Peygamberin kavliyle, koulsuz moulsuz Padiahmzn oluna veriyor musun?" "Veriyorum," diye kekeledi Mustafa Kaval. Ali Cengiz Kse: " gn iinde dn balayacak," dedi. "Olur," dedi Mustafa Kaval, hem korkarak, hem sevinerek. gn sonra dn balad, hem kasabada, hem de Kor232 gan Padiahnn saraynda. stanbuldan btn sosyete geldi, nepsi de krkler giymiti. Hepsinin de kollarnda akr akr altn bilezikler, hepsinin de boyunlarnda altnlar, elmaslar. Kasaba otomobille doldu. Bir dn, bir enlik, viskiler su gibi akt. Sabahlara kadar gkyzne, yldzlara kurun sktlar konuklar. Dne Ankaradan tane bakan geldi. Bakanlardan birisi o niversiteli delikanllar ldren etenin bayd. Kasabadan otuz drt tane silahl milisle geziyor, yz hi glmyordu. Bir anda bir dedikodu btn kasabay ald, ehzade bir y-lanm, diye. Mustafa Kaval: "Bugnde, bu ada kim ylan deil ki," dedi. "Herkes herkesin ylan. Bereket versin ki bizim damat baylan da onu kimse sokamayacak." Glderen kocasnn bir ylan oluuna ok sevindi: "ehzade ya, varsn ylan olsun. Varsn olsun deil, onun ylan olmas ne iyi. Dnyada kocas ylan olan ilk kadn ben olacam. Ne enteresan, ne enteresan," dedi. Btn sosyete onu kskand. Yedi gn yedi gece Karadeniz kylar dnn sz, enli-iyle alkaland.

Sekizinci gn Korsan Padiahnn atlas yelkenli sefinesi limana girdi, gelini bir altn kaya bindirip bataki Padiah gemisine gtrdler. Ylan ehzade sabrszlkla gelini bekliyor, onu korkutmamak, korkutup ldrmemek iin kendisini hazrlyordu. ok yumuak olacak, hep glecekti. Bir yandan da erkeklii ahlan-dka ahlanyordu. Ylanlar ehvete gelince tavndaki demir gibi olurlard. ehzade de gittike kzaryor, yalma kesiyordu. Gerdek odasnn kapsn yalma kesmi kuyruuyla at ehzade. Pembe bir gecelik iinde gelin onu bekliyordu. Gerdek odas da srmalar, ipekliler iindeydi. Yataklar da kut-yyd. Tepeden trnaa kpkzl kor kesilmi ehzade, Gldereni ok beendi. "Korkma Sultanm," dedi. "Sana hibir ey yapmam. ncitmem seni. Ylan donunda olduuma bakma, ben insanm." Sesi 233 yumuak, gzel, sevgi doluydu ya, Glderen gene de korkudan, ehzadenin heybetinden yaprak gibi sapr sapr titriyordu. "Korkuyor musun benden?" "Korkmuyorum." "Geleyim mi yanma?" "Gel," dedi Glderen, alkanlkla soyunmaya balad, soyundu rlplak kald. Yalma kesmi ylan akt geldi Glderene sarld, yataa gtrp yatrd. Glderen bacaklarn at ve ylan onun bacaklarnn arasna girdi. Glderen ylan ehzadenin bu iinden ok holanyordu. Ylan ehzade de ona sarldka sarlyor, gittike kendinden geiyor, yalm gibi scak oluyordu. Glderen en sonunda kendinden gemi: "Dur ldreceksin beni ehzadem, sen ok glsn," diyebilmiti ya, ylan kendinden iyice gemi Gldereni var gcyle skm, kzn bacaklar arasnda uzun uzun titriyordu. ehzade soluk solua kalmt. Kendine geldiinde bakt ki, ne grsn, Glderen lvermemi mi? Buna ok zld. Kzn lsn alp denizin kysna gitti, ne yapp edip kz diriltmek istiyordu. Glderenle yatmaktan ok holanmt. Bu Glderen var ya, yatmakta ok usta olmutu. Geen yl gelen, kayalklarda, maaralarda nne gelenle apak yatan Alman turist kz var ya, Glderen yatakta erkekleri memnun etmekte ondan daha ustayd. Glderen ylan ehzadeye gelinceye kadar, ohhooo, stanbul-da yatmadk delikanl brakmamt. Fkara ehzade sosyetenin ne olduunu ne bilsin. stelik de ylan donunda bir insan. Kzn lsn denizin kysna yatrm ehzade ok zar-lk ediyordu. Neredeyse bir kocaman haner alp kendini ldrecekti. Korsan Padiah denizin kysna geldi, olan biteni grnce ok zld: "ldrme kendini ehzadem bir kz iin, sana yarn bir kar daha alrm. stanbul ehri bezirgan dolu. Bezirganlarn ounun da kzlar var. Korsan Padiahnn oluna da kz vermeye can atyorlar tekmil bezirganlar," dedi, olunu teselli etti. "Aman ha ldrme kendini. Daha ne usta, ne gzel kzlar var bu bezirganlarda." 234 ehzade: "Gerek mi baba?" diye kuyruunun stne dikildi. "Gerek," dedi Padiah. "Sen hi zlme. len bir bezirgan kz olsun." "Olsun," dedi ylan. Masmavi gld. Srt, gs, kuyruu gittike pul pul mavi bir imekle yalbrdyordu. Korsan Padiahnn sarayna ok bezirgan kz gelin geldi, ylan ehzade ilk gece o kzlarla yatp, sonra da elinde olmadan, kendini tutamayp kzlar skt ldrd. Sonunda Padiah bakt ki ehzade bu her gn len kzlarn kederinden lecek. Yoksa stanbul ehrinin tm kzlar bitinceye kadar Korsan Padiah oluna bezirgan kzlarndan gelin getirebilirdi. Her bezirgan Korsan Padiahna kzn gelin verince, daha birinci gn leceini biliyor, gene de kzlarn onun oluna veriyorlard. Bu bezirganlarn da huyu byleydi, ne yapalm. Kimsiz kimsesiz yapayalnz kalmt ehzade. ldrd bu kadar karsnn yasn, acsn ekiyordu. lk gz ars Glderendi, hele onu hi unutamyordu. Glderenin kk kz kardeiyle de evlenmiti ehzade, lmeden nce onunla da yatmt ya, Glderen bakayd. Hi de ondan korkmam, o ne kadar sarlmsa ona, teki de o kadar sarlmt. Sonunda oluvermiti, tattan eriyerek. len karlar iinde, en gzel lm de Glderenin lmyd. Kimsenin de yzne bakamaz olmutu ylan ehzade. Bir gn babas onu has bahede yakalad: "Senin bu halin byle ne olacak olum?" dedi. "Bak ite, yedi denizlerin bir tek padiahym, padiahlm hibir ie yaramyor, bir tek olumun derdine merhem olamyorum." "zlme baba," dedi ehzade, boynunu bkt. "Ne yapalm, ekeceim. Ben bir ylan dodum." "Benim yzmden, sabrszlm yznden sen ylan dodun," diye inledi Padiah. "Olan oldu," diye onu teselli etti ehzade. "Karlar lme-seydi, hani ylanlk da o kadar kt bir ey deildi, baba."

"Biliyorum, ylanlk iyidir yavrum ya, sana bir ey yapma-lvz." 235 "Bir ey mi yapmak istiyorsun bana?" "stemez olur muyum?" "yleyse, benim ocukluk arkadalarm var..." "Bunu bilmiyordum ite, kim onlar, nasl arkada oldun onlarla, insan m, cin mi peri mi o ocuklar?" "nsan," dedi ehzade. "Hem de iyi, delikanl, yrekli insanlar." "Yaaa," diye at Padiah. "Anlatmas uzun," dedi ehzade. "Ama onlar benim can kardelerim, bu dnyada benim iin bir ey yaplacaksa onlar yapabilirler." "Adlarn syle," dedi Padiah. "Hemen getirteyim onlar sana." "Dur," dedi ehzade, "hele azck yava ol. Sen deil, senin gibi yz padiahn feritah gelse, onlar istemeyince kimse onlar yerlerinden kprdatamaz." "Vay be," dedi Padiah. "Peki ne yapalm?" "imdi oraya senin akll korsanlarndan birisini yolla, benim selamm sylesin, gelirlerse gelirler." "Nasl gelmezler?" diye grledi Padiah. "Sen onlar tanmyorsun," dedi ehzade, "daha ocukken onlarn bir tanesi benim azm burnumu krp beni darmaduman etti. Aman ha adamlarn dokunmasn onlara, aman ha... Yoksa..." "Yoksa?" diye sordu Padiah. "Yoksa," dedi konurlanarak ehzade, "bu saraynn yerinde yeller eser, u sefinelerin hemen denizin dibini boylar." "Vay be," dedi Padiah. "Kimdir nedir, nerede otururlar bunlar, adlar ne?" "Birisi Salih, birisi Cemil, birisi de Bahri," dedi ehzade. "Kasabada herkes onlar tanr. imdiye kadar belki evlenip ev bark sahibi olmulardr. Belki de ocuklar olmutur. Kim bilir." "Buldurur, sana getirmeye alrm onlar." Padiahn adamlar kasabada nce Salihi buldular, Salih evlenmi, iki de ocuu olmutu. Temel Reisin kzn almtok gzel, sarn, mavi gzlyd Temel Reisin kz, Salihin kars... Yedi tane de byk, her birisi yirmi be metrelik koca236 man, maviye boyanm, hepsi de yeni teknesi vard Salihin. Yedi tane de som mavi kamyon almt Salih Reis, her gn yedi kamyonun yedisi de kprnn stnden stanbula balk gtryor, geriye dnyorlard. Ne bileyim ben, daha ok bir eyleri vard Salihin. ocuklarnn her birisinin de oynad yedi tane oyuncak kamyonlar vard, mavi. Cemil hamal olmutu. Srtnda bir semer sabahtan akama kadar ar ykler altnda arda boynu upuzun snerek gidip geliyordu. Cemilin kars yedi tane de olan ocuu dourmutu ona. ocuklar, ellerinde torbalar btn gn deniz kysnda deniz kabuklar topluyorlard. Ne yapsnlar fkaralar, vazo, tabaka, tepsiler yapp turistlere satacaklar da karnlarn doyuracaklar. Herkeslerin tuzu kuru, bu kadar ocuu bir bana o da hamalclkla Cemil nasl geindirsin. Bahriye gelince, Bahri hapisteydi. Onun sonunun byle olaca belliydi. Osman Fermann olunu ldrmt. Neden durup dururken o smkly ldrmt Bahri, kim bilir, sebebini de imdiye kadar kimse bilememiti. Bir de Salihin b-ykanasnn sandn krm... Bir de Hac Nusretin dkkann, evini yakm, Hac Nusreti de baklamt. Hac Nusret sakat kalm ama lmemiti. Sa taraf hi tutmuyordu, tir tir titriyordu elleri, uuyor gibi titremekten. Salih: "Olur," dedi, "gidelim ya, nce Bahriyi hapisten karmak gerek. stanbulda Samalclar cezaevinde yatyor." Padiahn bakorsan: "O kolay," dedi. "Bu akam Bahri burada." "Cemil ok fakir," dedi Salih. "Bir gn almazsa oluk ocuk toptan a kalrlar. Babas da yatalak." Padiahn bakorsan: "O da m i," dedi. "Veririm ona bir avu altn, olur biter." "Olur biter," dedi Salih. Bahri o akam Samalclar cezaevinden karld, getirildi, kasabaya geldii an nce eczacy, sonra da marangozu bir iyice pataklad. Polisler de, candarmalar da ona bir ey diyemediler, Padiahn adamlarnn onu mahpusaneden alp getirdiklerini de biliyorlard. 237 Cemile gelince, altnlara derecesiz sevinip hemencecik fenerin alt bandan bir arsa satn ald, daha o gn temelini atn bir villa yapmaya balad. kinci gn afakta Salih, Cemil, Bahri Padiahn adamlarnn klavuzluunda yola dp saraya geldiler. ehzade gzleri ya iinde onlar daha yar yolda karlad, sarma dola oldular. O gece onurlarna byk bir len verildi. lende yedi denizden getirilmi grlmemi yemekler, ikiler vard. Mustafa Kavaln lenleri bunun yannda ocuk oyunca kalr.

Krk bakire kz yemekten sonra onlar hamama soktu, kokularla ykayp kuruladlar n de. Kuty yataklarda yattlar, mis kokulu, sabun kokulu, gne kokulu. Sabahleyin, onlar sarayn byk sofasnda karlayan ehzade: "Sizi ardm ki, benim derdim byk kardelerim, siz de duydunuz ya, bana kar dayanmyor, l l lveriyorlar. Bana u dnyada bir kar gerek ki ok kavi olsun, benim gibi." Salih: "Zor," dedi. Bahri: "Zor." Cemil: "Zor." "Vah bana, vaaah," dedi, zrlad ehzade. "Siz de derdime bir derman bulamazsanz, ben de bir haner alp kendimi ldreceim." Padiah atld: "ldrecek kendisini ldrecek," diye bard. "Kendisini oktan ldrecekti ya, ben nne getim. Kurtarn onu, siz onun ocukluk arkada deil misiniz?" "Olur," dedi Salih. "Kurtarrz onu. Bize gn izin." "Olur," dedi Bahri. "Salih olur demise, olur bu i. Salih aklldr." "Olur," dedi Cemil. "Benim villa bitsin de... Salih olur demise olur. Bize gn izin." " gn de, hafta da size izin," dedi Padiah. Yola dp kasabaya geldiler. 238 Durum mkld. Bu ylan olana nasl bir kz bulmalyd ki, ylan olan onu ldremesin, sknca, yatnca... gn gece kafa kafaya verip dndler. Hibir umar bulamyorlard. Temel Reis ok yalanmt. Salihin de evinde kalyordu. "Ne var, ne yok, hay ocuklar?" Salih, Bahri, Cemil zeytin aacnn altna melmiler, bacaklarnn stnde yaylanarak sigara iip konuuyorlard. Temel Reisi grnce ayaa kalktlar. "Ne var, banzda bir hal mi var?" "Hi sorma Reis," dedi Bahri iini ekerek, "hi sorma." Temel Reisi zeytin aacnn altna ardlar. Temel Reis de onlar gibi melip srtn aacn yal gvdesine dayad. Durumu batan sona olduu gibi Temel Reise anlattlar. Temel Reis ban kaldrd, parmaklarn teker teker atr-datt: "Mkl," dedi. Karlkl uzun uzun sustular. "Bu ylanlar beter olurlar, bu insan ylan, ylan insanlar... Eskiden insanlarn yars ylan, yars insanm. Eskiden insanlarn bir ksmnn yars boa, yars insanm, yars kei, yars insanm. Yars at, yars insanm. Daha yenile insanlar hepten insan olmular. nsan olmular da tepeden trnaa, insanlktan km, balarn belaya sokmular," diye dinginlii bozdu Temel Reis. "nsanlar bu ada insanlktan ktlar. Bak, bu ylan ocuk iyi. nsan yedi denizlere hkmeden bir ylan padiah olur da varr oluna bezirgan Mustafa Kavaln kzn alr m? Bu ylan ocuk da ite byle sokar ldrr bezirgann kzn. Yars dev, yars insan. Evlhevl... Yars kartal, yars insan, yars aslan, yars insan, yars kurt, yars ahin, yars kaplan, yars..." Temel Reis daldrm gitmi, alm ban konuuyordu. nsann ban alp file koyuyor, filin ban alp... te bunu koyacak gvde bulamyordu. Filin ban da hangi gvde gtrebilir? Filden baka her ba her gvdeye uyuyordu. Bylesi, btn dnyadaki yaratklarn, ba gvde deitirmeleri ne gzel olurdu, deil mi? Byle srp gitseydi dnya, insanolu, insan hi bu kadar insanlktan kar yozlar myd? 239 "Bir tek insan gibi insan var bu dnyada," dedi Temel Reis "o da sizin arkadanz ylan ehzade. Siz zlmeyin ben ona kendisi gibi bir kar bulacam. Bulacam ki insanlk da bu beladan kurtulsun. Bu yozluktan kurtulsun. Torunlar' olsun ki Korsan Padiahnn yar insan, yar ylan. Yar insan, yar kartal... Bylece de insanolu dnyaya sk skya gbek bayla balansn. Byle yoz, byle bezirgan olmasn." "Olur," dedi Salih. "Olur," dedi Cemil. "Olur, olur," dedi Bahri. "Ylanlk iyidir, mahpusane zor." "Mahpusane zor," dedi Temel Reis, bir daha da konumad. Orada melmi, beli aaca dayal, gzlerini yumup dnd kald. tekiler seslerini kesip sigara ierek onu beklediler. Neden sonra Temel Reis gzlerini at, teker teker onlarn her birisine uzun bakt:

"Bu ii sizin iin yapacam, arkadanz ylan olan iin... Varn gidin Korsan Padiahna syleyin, bana kaln naylondan mavi renkli ipler gndersin." Padiah tam bu srada avlu kapsnn aznda gzkt: "Dile benden ne dilersen, Temel Reis." "Saln dilerim, Padiahm. Bir de ok naylon ip dilerim. Mavi olacak..." "Ne yapacaksn mavi ipi?" "Byk, salam bir a yapacam." "Ne yapacaksn a?" "Onun orasn fazla kartrma sen, Padiah," diye grledi Temel Reis. Padiah korktu: "Ba stne, beni bala, kusura kalma," diye telaland. "zr dilerim. imdi hemen ipler gelecek. stediin kadar. Hem de som mavi." "En byk sefineni de emrime vereceksin." "Ba stne." "Krk gn geecek, krk birinci gn bana geleceksin." "Ba stne Temel Reis." Padiah hemen yelyepelek sefinesine atlayp gitti. 240 Sabahleyin bir baktlar ki, vay Allah vay, rhtmn st tepeleme naylon ip yumaklaryla dolmu. "Oldu," dedi Temel Reis az kulaklarna vararak. "Bu i oldu." Btn eski a rme ustalarn bana toplad, bata kendisi, salam, byk bir a rmeye baladlar, ac kadnlar, erkekler, yallar/ genler, ocuklar... Ve Padiah Temel Reise geldi gitti gnlerce, oturup Temel Reisin adasna balk orbas iti balklarla. Kzlbaolu ona eski trkler syledi. Temel Reis eski dnyay, ylan olan, aslan, kaplan, kartal olan insanlar anlatt. Padiah Padiahken bu ilere ok ap, "yi ki olum ylan domu," diye sevindi. "Yar ylan, yar kaplan, yar kartal insanlar insanlk kkenine daha bal olmallar, yle deil mi, Temel Reis?" diye de st ste hep sordu. "yledir," dedi Temel Reis her keresinde. Bir sabah gene Padiah adaya geldi ki ne grsn, Temel Reis alar sefineye doldurduu gibi yelkenleri ap ekmi gitmi yedi denizin tesine. Yedi denizin tesinde yedi mavi ada vard. Kular, insanlar, balklar, kedileri biltekmil yaratklar maviydi. Gn , ay da maviydi. iekleri, sular, bulutlar, yapraklar hep mavi ayordu. Gn mavi douyor, mavi batyordu. Temel Reis mavi bir ulu aacn altna varp diz kt, bir gn akama kadar dualar okudu, sonra sefinesine bindi, srd gnein batt yere. Alarn denize serdi. Deniz kprtszd, beklediler. Mavi bir ay vard ki, korkun bir lk duyuldu denizden, uzun, denizi sallayan, n m ten, alar gerildiler kopacaklarm gibi. Temel Reis: "ekin alar, ha uaklar," diye emirler verdi. Tayfalar hzla, arlam alar ekmeye baladlar. ektiler ektiler afak atarken, birden alara dolanm bir yaratk mavi bir imek gibi ge ad, sonra da denize geri dt. "ekin ekin, daha abuk ekin alar." Gn dodu, ekilen alardan, yorgun dm, uyuklayan b denizkz gzkt. Salar uzun, gzleri mavi, dnya gzei. Belden aas pul pul mavi, balkt. 241 Kz dile geldi: "Niye beni yakaladn, Temel Reis, kendin iin mi? Kendin iinse senden gemi. Genliinde olsayd sana seve seve karlk yapardm," dedi. "Olun iinse, bakalar iinse brak beni gideyim," dedi, yalvard, zarlk eyledi. "Alma benim kt alkm," dedi. Temel Reis: "Sen gel hele gel, denizkzm, dnya gzelim. Sen gel hele gel, ok kvan, sevin duyacaksn bu iten." Denizkz ok yalvard yakard, bir daha Temel Reisin azndan bir tek sz bile alamad. Tekmil Karadenizde, btn deniz lkelerinde dnleri, enlikleri balad ehzadeyle denizkznm. Bu sefer ehzadenin kiminle evleneceini kimsecikler bilmiyordu. Dn krk gn krk gece srd. Dne tekmil periler lkesi ylanlar, arlar, kovboylar, balklar, denizkzlar, macera lkesi katld. Mor araplar itiler. Salih denizkzma: "Korkma," dedi. "O bir ylansa da korkma. ok iyi bir ocuktur o." Denizkz Salihin evinde kalyordu. Salihin kars, Temel Reisin kz, ona ok iyi bakyordu. Denizkz da her gn sabahtan akama kadar uzun sar salarn taryordu. Denizkznm uzun parmakl elleri de ok gzeldi. "Seni sokmaz," dedi Salih. "O kimseyi sokmaz. Sen yeter ki ondan korkma. Bundan nceki kzlar hep korkularndan ldler. Bir de ben sana bir giz vereceim, o zaman hi korkma... Gerdek gecesi o sana, soyun diyecek. Sen ona syle ki, nce sen soyun. Bu sz duyunca o deliye dnp kpkrmz kesilecek. te o zaman sana saldrabilir. Al u nar

ubuunu, onun tlsm bu nar ubuudur, kere yere vur ubuu, iekleri dklmesin, destur de... Ylan olan kuzu gibi olur. Sen de o kuzu gibi olunca, soyun, diye bar, soyunacaktr o... Odann teki ucunda, harl harl bir ate yanacaktr. O soyunur soyunmaz sen derisini kapacak..." Kamyonlar, otomobiller, arabalar geldi sralandlar Salihin evinin nne. Hepsi de iekle donatlmt. Deniz de yelkenlilerle, vapurlar, teknelerle dolmutu. 242 Sonra vapurlar hep birden ddklerini ttrdler, otomobiller, kamyonlar kornalarn aldlar. Periler sarayndan gelmi kadnlar denizkzm giydirdiler kuattlar, salarm yaptlar, sonra da gelini bir kr ata bindirdiler- Korsan Padiahnn sarayna yolladlar. Ocak yanyor, denizkz merakla gerdek odasnda ylan gveyini bekliyordu. Nar ubuu eteinin altndayd. Derken kap ald, ieriye kpkrmz kesilmi, kaim, uzun, mercan gzleri l l/ atal dili darda ehzade girdi. Denizkznm dizlerinin ba zld, denizkz denizkzyken. Ne yapacan bile-meyip pencereye doru kotu, arkasndan heybetli bir ses: "Dur olduun yerde ve de soyun," diye kesin emir verdi. Kz sesi duyunca kendine geldi, nk duyduu ylan sl deil insan sesiydi, arkasna dnd, bakt ki ylan dimdik bir yalm direi gibi ayaa kalkm. Can havliyle kz: "Sen soyun, sen soyun," diye bard. "Hemen soyun." Nar ubuunu eteinin altndan kard, "Destur," diye de bararak kere yere vurdu. ehzade orada durdu, yumuad, kuzu gibi oldu: "Eyvah," diye inledi, "eyvah Salih, yaktn beni. Sen verdin, deil mi, bu ubuu onun eline?" Kz dikeldi: "Ne olacak yani bu ubuu bana Salih verdiyse? Soyun, soyun, yoksaaa..." "Dur, vurma, dur, yoksa ldrrsn beni, dur! Hemen soyunuyorum," dedi korkuyla ehzade. "Aman dur, kyma bana." O anda ylan donundan soyundu. Soyununca ortaya bir tu-vana delikanl kt ki Metinden de daha yakkl. Denizkz onu grnce ta yrekten tutuldu ona, sevdaland, hemen stne atlp onun elindeki ylan kavn kapt, kapt gibi de yanan harl atein iine att. Ylan kav bir anda tututu kl oldu. Artk ehzade bir daha ylan olamayacakt. "Eyvah Salih," diye gene inledi ehzade. "Yaktn beni. nsan eyledin kendin gibi beni de, u dnyada rezil ettin. Yaktn beni sen de, Temel Reis." Oturdu ocan bana ehzade: 243 "Sen de soyun/' dedi denizkzna. "Olur," dedi kz. "Hemen." Kz da soyundu ki... Aman Allah, k gibi. ehzade onu kucaklad, kaldrd, yataa gtrd. Murat aldlar, murat verdiler sabaha kadar. Tanyerleri rken denizkz uyudu. ehzade kalkt, kzn oraya, yastnn altna koyduu nar ubuunu ald, nar ubuu bir anda tepeden trnaa ieklendi. "ieklensin," dedi ehzade. ieklenmi ubuu da harl yanan atee att. 244 Kumbaba ynnden gelen iki kararty grd. Tamam, bunlar ite polislerdi, neden ki dersen polisler ift ift gezerlerdi. Araya araya, tm kyy aramlar buraya geliyorlard. Salih hemen gz ap kapayncaya kadar kayadan indi. imdi kamyonu saklamalyd. Nereye, ama nereye? Saklanacak yeri biliyordu Salih ya, oraya nasl gidilirdi? Maara karanlk, ta dibe kadar uzuyordu, ite maarann o karanlna, ieriye bir giriverse de Salih, kamyonunu koyabilse... Salih bu maaradan oldum olas korkmutu. Deil iine girmek, kapsndan bile gemeye korkmutu. Uzandan geerken bile rperiyor-du. yleyse Salih neden bu kadar korktuu yere kamt? u kasabada baka gidecek yer mi yoktu? O kurnaz bir kiidir. Bu korkulu maaraya kimsenin yaklaamayacan bilmez mi o? imdi uraya, maarann iine bir girip de kamyonunu ieri, o da az ieriye koyabilse, tamam. O zaman isterse polis deil be general gelsin, korkusundan ieriye girebilir mi bakalm? Kayaya yeniden trmand bakt, polisler yaklayorlard. Hemen indi, kamyonunu kucaklad, srtn polislerin geldii yne dnd, orada yle kalakald. Maarann karanlk az gittike kararyor, derinden, topra sallayarak soluklanyordu maara. Kamyonunu bir tan ardna gizledi, kayann tepesine trmand yine. nallah, inallah bu yne gelmezler, uradan geriye dnerlerdi. Snd yerden onlar grd, yaklamlard. Kayadan yere salverdi, yar yolda kendini toparlayp da tutunmasa beyni paralanacakt. Bir sre kamyonun yresinde dnd, gitti geldi, eildi kamyonu yerden ald, kucaklad, gzlerini kapad maaraya yrd. Birka adm attktan sonra gzlerini at, tam maarann azna, karanlk yerin 245 ucuna gelmiti, bir daha gzlerini yumdu, ayaklar bir trl yerlerinden kprdayamyordu, aklm kalmt. Zorla bir iki adm daha att, gzlerini amasa geriye dnecekti, kulaklar uulduyor, zonkluyordu. Gzlerini at karanln orta-

smdayd, sendeledi ya, kendini yitirmedi, saa maarann duvarna gitti, eliyle yordamlad, eli duvara dokundu, eildi, imdi artk hibir ey olmam gibiydi, ok soukkanlyd, kamyonu duvarn dibine gzelce yerletirdi, kamyonu koyduu yerden darya, aydnla kadar tam yedi admd. Dardan, karanln ucundan yedi adm atarsan maarann dibine, ierde gndouya dnp yere eilince kamyon oracktadr, eline deer. Koarak oradan uzaklat, fenerin oraya vurdu, o iki karart daha maaraya doru yryorlard. Salih, "Girsinler bakalm," diye dnd, "girsinler maaraya da kamyonu bulsunlar. dleri kopar alimallah. Maara bir stlerine kapanr, bir soluklanr, yutar onlar." ocuklar niye yutmuyor yleyse, kapanrsa maara onlarn stlerine kamyon ierde kalmaz m? Yok, dedi kendi kendine, maara kapanmaz ya, onlar korkularndan maarann iine giremezler. Bir de ne bilsinler ki Salih kamyonunu oraya ekmi? imdi eve nasl gidecek, nerede saklanacakt? Polis yakalarsa onu isterse kne elektrik balasn, isterse knden assn, isterse iirsinler azndan bir tek sz alamazlard. Kamyonun yerini, isterlerse ldrsnler, onu renemezlerdi. Bir gece de binecekti Temel Reisin teknesine, kamyonu kucanda, ver elini stanbul. Bilye oyunu, Salih katnda btn hzyla sryordu. Bahri, Salihin katnn hemen o an farkna varmt. tekininse oral olduu bile yoktu. O durmadan kazanyordu. Salih gittikten bir yarm saat sonra artk Bahri kazanmaya balad. ocuk bilyesini ne kadar uzaa atarsa atsn Bahri, hoooop, birinci deilse ikinciyi yaptryor, kazanp alyordu bilyelerini o ocuun. Byle byle Bahri bir saat iinde ocuun btn bilyelerini ald. tlm ocuk, yznde kvancn, mutluluun izleri: 246 "Ooh," dedi, "gene gel olur mu Bahri? Benim daha ok bilyelerim, oyuncaklarm var. stersem stanbuldaki daym bana bir uval daha bilye getirir. Gene gel." "Gelirim," dedi Bahri. Birden ocua acd: "stersen ttm bilyelerin yarsn vereyim sana. Gelecek geldiimde gene oynarz." "stemem," dedi ocuk daha da ok kvanlanarak. Bahri arkasn dnm yrmken birden geriye dnp ocua el sallad, ocuk da glerek, mutlulukla, yz l l ona el sallad. Bahriyi, ne oldu ne olmadysa, eytan drtt, sert: "Gelsene ulan buraya!" diye ocua emir verdi. ocuk onun sesinden rktyse de geriye dnp kuzu gibi Bahrinin yanna geldi. Yznde de birazck aknlk vard, Bahrinin karsnda durdu bekledi. "O senin kamyonla oynayan ocuk nerede?" ocuk onun ne demek istediini hemencecik kavrayamad. "Bilmem." "Kim o?" "Bilmiyorum." Bahri stne vard. "Senin kamyonu o ald be." "Varsn alsn," diye gld ocuk. "Bozuk bir kamyondu. Kendiliinden de ilemiyordu. Babam bana yenisini, kendiliinden ileyenini, farlar yanann alacak bana. Babam yarn s-tanbula gidecek, kamyonu alp getirecek. Belki kendiliinden uan bir helikopter, belki de uak alacak, geldiinde seninlen hem bilye oynarz, hem de uururuz." "Olur," dedi Bahri, ba yerde dnd bir an, sonra dilini kard ocua, arkasndan yzne tkrd, arkasndan da k budur diye tekmeyi bastrd. ocuun gzleri kocaman kocaman alp cam gibi Bahrinin stnde dondu kald. Bahri bu gzlerden rahatsz oldu: "Haydi ulan kavga edelim," dedi, bilye torbasn yere koydu yumruklarn skt. ocuk: "stemem," dedi. "Kavga etmek iyi deil ki..." 247 "Sen erkek deil misin?" diye horozland Bahri. "Erkekler dvrler." "Ben hi kavga etmedim ki," diye zntl, alamakl bir sesle konutu ocuk. "Sende hi i yokmu," diye onu aalar bir sesle konutu Bahri. "Yediin ekmek haram be senin." "Babam izin vermez ki kavga etmeye," diye kendini savundu ocuk. "Babalar dve karamazlar," diye kabard Bahri. ocuk bir tuhaf yarata bakar gibi bakyordu Bahriye. Eve doru bir iki adm att, sonra dnd, ayn baklarla tepeden trnaa szd Bahriyi. Hem yryor, hem de dnp dnp Bahriye bakyordu. Sonra birden evine ald yatrd. Bahri yerdeki bilye torbasn kapt, azna bir slk yerletirdi, pantolonunu ekitirerek kvan iinde yrd. Byk bahenin iindeki konaa, sokan bana gelince bir daha gz att: "yleyse ben de buraya bir daha gelmem," dedi. "sterse dnya kadar bilyen olsun, hrpo."

Bahedeki tm aalar iee durmulard. stlerine o-kumu yumak yumak vzldayan arlarn uultular ta buraya kadar geliyordu. Bahri, ban kaldrm mis kokulu havay kokluyordu, oradan uzaklat. Bahar btn kasabada deliriyordu. Kayalar, yollar beller, yeryz gkyz azna kadar iekle dolmutu. Deniz feneri kaim, akl karal halkalarla boyal eski, byk bir fenerdi. I ta yedi denizin telerinden gzkr, diyordu kasabal ve fenerleriyle vnyorlard. Fenerin dnen projektr en koyu karanlklar delip, ta telere kadar gidiyordu. ok ocuu yllar yl uykusuz brakmt bu fener. Geceleri, ocuklar fenerin k delii iinden evleri, dalar, tepeleri, denizleri, ulu aalar, hele yol kavandaki ulu nar seyretmeyi ok seviyorlard. Karanl delen iinde nar dallar oya oya ilenmi, billurdanm gibi k saarak uzaklara, aydnlk boyunca gidiyordu. Salih eve ancak gece yarsna doru gelebildi. ok ikircik geirmi, kapda polisleri candarmalar beklemi, eve gitmeyi 248 bir trl gze alamamt. Tam sekiz kere evin arkasndaki tmsee gelmi, kulak vermi dinlemi, evden bir ses ada du-yamaymca ban alm gitmiti. Arkasndan bir canavar geliyordu sanki. ylesine bir korkuda fenerin arkasndaki kayalarn kuytularna saklanmt. Sonunda cann diine takm, yakalarlarsa yakalasnlar demi, yola dmt. Eve gitmeyecekti, gitmeyecekti ya, biliyordu, anas kederinden lr, ninesi de sevincinden gbek atard. Kapya geldi ya, eli varp da avlu kapsn bir trl aam-yordu. Yrei kt kt atyordu. st ste birka kere ksrd, ksrn kimse duymad. Sonra birden yksek sesle bir trk tutturdu. O trk bitti, tekine balad, o bitince tekine. Dalm gitmi, kendisine syleyecek trkler aryordu ki anasnn kendisine doru gelen sesini duydu. "Olum, yavrum. Salihim bu zamana kadar nerelerdeydin? Ne oldu sana? Merakmdan lecektim." Kapy at. "Bir ocuk da geldi seni kere sordu. Sana bir torba bir ey, ne derler ona hele, getirmi. Nerede kaldn?" "Fenerin orada oynuyorduk ocuklarla dalm kalmz, hemen kotum ya..." "Kapda trk syleyen sen deil miydin? Sesini benzetiyorum benzetiyorum, yle yksek kyor ki sesin, bu Salihin sesi olamaz, diyorum." "Benim sesimdi," diye vnd Salih. Eve girdiler, Salih daha kukuluydu, rkek rkek anasnn yzne bakyordu, bakyor bir trl ona soramyordu. "Ana," dedi birden, "bugn eve birileri geldi mi? Kocaman adamlar, polisler, candarmalar?" "Yoook," dedi ana. "Bir ey mi oldu, birisine bir ey mi yaptn?" diye telaland. "Yok yok," dedi Salih abucak. "Yok, olur mu? Polisler Metin abiyi aryorlard da... Hani bize de uradlar m, diye sordum." Ana dingin, hi kukulanmadan: "Bize kimse uramad," dedi, sonra da iten, aydnlk, kvanl gld. "Bak Salih, sana ne yaptm..." Tencerenin kapan kaldrd, mis gibi bir nane koktu, sarmsaa, yourda, tereyama karm. 249 "Mant," diye bard Salih, "Mant! Acmdan ldm, bir yiyeceim, bir yiyeceim, karnm davul gibi olacak." "stediin kadar ye, ok yaptm," dedi ana iini ekerek. "Baban gelir sanyordum bu gece, gelmedi." Babasnn gelip gelmemesine aldrmad Salih, mantya yumuldu. Ku gibi olmutu Salih, kendini en kk bir ku gibi yey-nimi sayyordu. Ban yasta koyar koymaz uyudu. Sabahleyin ok erkenden kalkt, deniz beyazd, trolcler daha bala kmamlar rhtmda yatyorlard. Yzne bir iki para su vurup yavaa kapdan darya kayd, bir kou tutturdu, bir an nce kamyonuna ulamak istiyordu, ta, al, hendek, kaya, aa demiyor ayaklar uuyordu. Maaraya dald, eilip kamyonu almasyla kmas bir oldu. Ne korkmu, ne de iinde en kk bir rperti duymutu. Ceketini kard, kamyona sarp gene ayaklar uarak eve geldi: "Ana, ana, ana, bak," dedi, "baaak! Tpk Metin abinin kocaman kamyonu gibi deil mi, hani aldlar gtrdler?" Ana durdu, ellerini beline koydu, eildi kamyonun stne: "Ne gzel, ne de gzel!" dedi. "Ne de..." Sa elini belinden alp kamyonun mavisini usulca okad, doruldu: "Ner-den buldun?" diye yznden bir an bir kuku bulutu geerek sordu. Salih telaland, ne diyeceini ard, az daha azndan ka-ryordu. Osman Fermann olundan, szckleri dilinin ucuna gelmiti, birden aklna dt: "Metin abi getirdi dn gece," dedi. "Fenerin altnda bana verdi. Alamanyadan alm bunu bana, baaak!" Kamyonu bir anda kurdu, alacak myd acaba, brakt kamyonu yere. Kamyon tkr tkr ilemeye balad, ta kar duvara kadar gidip toslad durdu, Salih koup onun yolunu evirdi. Kurgusu yar yolda boald, Salih yeniden kurdu. Oynamaya doymuyordu. Kuruyor, duvardan duvara koturuyor, koan kamyon pencereden giren gn altna gelince mavi mavi kvlcmlanyordu, smail Ustann demirci oca gibi. 250 Mekiklerin akrts arasnda hi durmadan kamyonu altrarak akam etti. Bir de dar kabilse, arnn ortasnda, ya da koruda, milletin, ocuklarn iinde kamyonunu altrabil-seydi, kim bilir insanlar ne kadar ok hayran kalrlard kamyonuna. Geceyi iple ekiyordu. Akam olup karanlk basnca avluya kabilecek, avluda kocaman kamyonlar gibi onu altracak, yk ykleyip boaltacakt. Sokaa bile kabilir, keye kadar da varabilirdi. Kamyonlar zaten gece alrlar, dedi kendi kendine. Sokan bu kesi kasaba olacakt, kasabann alan da kk itlembik aac, itlembik

aac o ulu nar olurdu, ne var yani. Sokan kar ucu da stanbul olacakt. Boaz kprsn nereye yapacakt, onun yerini iyi dnmeli, bir yerlere grkemli bir kpr izmeliydi. Aaah gndz olabilse, o zaman aaya, kk arkn stne kurar Boaz kprsn, kamyonunu onun stnden geirirdi. Mutluluu yarmd ya, gene de kvan iindeydi. O hibir zaman byle olmamt, sevince batp kmamt. Her eyi, herkesi, anasn, babasn, komularn, aalar, iekleri, bykanasm bile pmek istiyordu. Kamyonunu kaldrp kaldrp mavisinden pyor, kucaklayp gsnde skyordu. Gn kavuurken alacakaranlkta kamyonu darya baheye kard, bir sre kamyonun yresinde koturdu. Yorulmutu, yzn elleri arasna alp merdivenlere oturdu, o ocuu dnmeye balad. Kederli yzl birisiydi. Beceriksiz, anasnn dizinin dibinden ayrlmam, uslu mu uslu bir kiiye benziyordu. Kamyonu karnca, o ne yapmt acaba, Bahriyle aralarnda ne gemiti? ocua bir an acd, hemencecik de arkasndan vazgeti. O da niin o gzelim kamyona dilini karp tkrmt? Bu da yetmemi, Salihin o gzel kamyonunun mavisine gcnn yettiince tekmeyi savurmutu. Hem de teki ocuklarn nnde. Hele teki ocuklar da o kamyonun ilk sahibiyseler, ite o zaman teki ocuklar alrlar da kamyonu svrlard. Kimsenin gznn yama bakmadan alr giderlerdi. nsan hi kck bir kamyona dilini karr m? nsan hi az var dili yok bir kamyonun stne tkrr de onu aalar m, ite sonu da byle olur, elalem de 251 alr da kendi kamyonunu gider. Kim bilir, dedi arkasndan kendi kendine, fkesi dinmi, ocuk, o ocuk ne kadar ok alamtr kamyonun arkasndan... "Amaan," dedi ayaa kalkt, "ne olursa olsun ona, varsn alaya alaya da lsn, bana ne, babamn olu deil ya, o da tkuneyeydi bir zavallck kamyonun stne." Kim bilir, o ocuk belki de kederinden btn gece uyuyamam, gzleri kpkrmz sabaha kadar alam, yast pslak olmutur. Salih ocuun, o tekmeledii, stne tkrd, hem de dilini kard kamyon elinden gidince alamasn, dvnmesini o kadar istiyordu ki... ocuun babas, o kel kafal adam da imdi bir fkelenmiti kiiii... Onu ayann altna alm, ne yaptn kamyonu, diye bas bas baryor, ocuu iniyordu. Vah ocuk, az burnu biribirine karm, tekmil giyitleri yrtlm, kan iinde kalm tepeden trnaa. Salar bile kzl kana bulam. Vah ocuk... Salih ocuun durumunu gznde bytt bytt, bir an iinden geirdi, varsam gtrsem kamyonu, hemen imdi onlarn avlu kapsndan ieriye atsam, diye dnd. Atm gibi ii bombo kald, srt souk souk rperdi bir an. Hemencecik vazgeti, o da o gzelim kamyonun deerini bileydi, dedi. Acyordu ocua, acyordu ya... Bylesine gzel bir kamyonunu aldran ocua kim acmazd ki? Unutmak istiyordu o ocuu, dnmek istemiyordu. Ama dnmek de houna gidiyordu. Bahri o ocukla kavga etmi miydi? Salih burun kvrd, hi yle bir ey olur muydu. Bahriyle dvmek iin kim oluyordu o? Bahri onun birinci arkadayd, artk yle st ocuklaryla dvecek deildi ya. Bakt ki o ocukla Bahri yakasn brakmyorlar, kamyonu alp sokaa kt. Daha ay domamt, ortalk karanlkt ya, yldzlar styordu soka biraz. Salih eskiden byle ge sokaa kmaya korkard, dorusunu isterseniz ya o kadar ok da korkmazd. imdiyse hi korkmuyordu, yannda kamyonu vard. Gecede, yldz nda kamyonun mavisi, hele nar iei krmzs daha bir bakayd, renklerini daha bir baka yldz na datyordu. Soka bir utan bir uca, kasabadan stanbula gitti geldi. Bir de kpr kurmutu stanbul yaknna talardan, kiremitler252 den, bir de ince uzun bir kalastan. Su yerine kopard ok iekli bir badem daln uzatmt. yle uzaktan baknca, ay da domutu, kprlerin altndan kpklenmi bir deniz gibi akyordu badem dal. Anas sabaha kar Salihi kprnn yan banda kamyonuna iyice sarlm derin bir uykuda buldu. Salih, ertesi gn, daha ertesi gn de geceleri sokakta oynad. ok gzel, sahicisinden de daha gzel kprler kurdu Boaz stne. Bir tane, be tane deil hem de. Bahelerde iekli dal brakmad tad sokaa. Kiraz, eftali, ayva, erik dallar, her birisi bir renk su oluyordu Salihin kprlerinin altnda. Kprlerin altndan akan sular ak, pembe, krmzyd. Mavi olmal sular, diye dnd Salih, o gece bahelerde ne kadar susam bulduysa sokaa tad. imdi Boaz masmavi akyordu ve stnden mavi kamyon geiyordu. Salih gnlerce, daha da haftalarca evden bir adm dar atmad. Kamyonla oynamaktan yorulunca karya oturuyor, bir eli kamyonun stnde, gidip gelen mekiklere dalyordu, yznde sonsuz bir kvan, bir mutluluk, iin tuhaf Salih o kadar ok kurmu, o kadar altrmt da kamyonu bir trl bozulmamt. lk sokaa kt gn Bahriyle karlatlar. Bahri o kamyonu kardktan sonra olup biteni ona sylemedi, unutmu gitmiti belki, Salih de aldrmad, stelemedi, ne olmusa olmu, dedi kendi kendine. Bahri: "Lan Salih," dedi, "bak sana ne gstereceim." Elinden tuttu, onu doru Hac Nusretin dkkannn nne gtrd. Vitrin oyuncaklarla doluydu. Bebekler, kular, atlar, helikopterler, uaklar, tanklar, tavanlar, ceylanlar, geyikler, filler, aylar... Salih bozuldu ya, aldrmad. Vitrinde bir tane olsun kamyon yoktu, ne mavi boyals, ne baka bir boyals. Deil kamyon, kck bir otomobil bile yoktu. Bahri: "Hepsi bizim," dedi.

Salih ona bir gz krpt: "Bizim," dedi. 253 Aklna dnce utand, Bahrinin eve getirip brakt bilyelere torbay ap bakmamt bile. Bahri: "Her gn sabahlar gelir buraya, bakarz," dedi. "Bir tanesi eksilmise..." "Eksilmez," dedi Salih. "Niye?" "erde daha ok vardr da ondan." "Ya ne yaparz yleyse?" "Her sabah bilyeleri alr sokaa karz." Bahri: "Gene yle," diye sevindi. Ertesi sabah bilyeleri alp doru o ocuun kaplarna gittiler, itlembik aacnn altna, ta ynlarnn stne oturup gzetlemeye baladlar. ocuk yoktu merdivenlerde. Ne oldu acaba, babas onu dve dve ldrd m, diye Salih dnmeye kalmadan teki ocuk merdivenlerde gzkt. Bizimkiler hemen bilyeleri karp bara ara oynamaya, gz ucuyla da merdivene bakmaya baladlar. ocuk onlar grnce sevindi. Duvarn dibindeki kocaman bir ngrakl ayy kucaklad, ngran ttre ttre geldi. Sevinten az kulaklarna varyordu. Geldi, tede duvarn dibinde durdu. Bahriyle Salih onun geldiini duymamla vurup oyunlarn gene yle bara ara srdrdler. ocuk kucandaki aynn ngran birka kere, rkerek hzl hzl ald, tekiler oyunlarna yle ok dalmlard ki... Sonunda ocuk dayanamad, yz kpkrmz kesilerek, korkak admlarla, tetikte, ksrseler kaacak, onlara yaklat, baularnda durdu: "Ben de..." dedi, sesi lk gibi kmt. "Ben de sizi ok bekledim." Bahri: "Geldik ite," diye ayaa kalkt, elini uzatt, ocuk da rkek rkek uzatt. El sktlar. Salih de ayaa kalkmt ya, ban kaldrp da ocuun yzne bakmyordu. ocuk bir adm daha atp ileriye, Salihe elini uzatt. Salih gene onun yzne ba-kamayarak elini skt. Bahri: 254 "Oynayalm," dedi, "isterseniz mz." Salih, olmaz, diye ba sallad. ocuk: "Durun bilyelerimi getireyim," diye eve kotu, krmz bir naylon torbayla dnd. Torba azna kadar bilyeyle doluydu, ocuk torbay itlembik aacnn altna boaltt: "Haydi oynayalm," dedi. Salihe dnd duvarn dibindeki boynu krmz kordelal turuncu ayy gsterdi. "Sen de onunla oyna," dedi, "istersen." Bahri bilyelere bir gz att, hi bylesine kocaman kocaman, renk renk, boy boy bilye grmemiti, sevindi. Oynamaya koyuldular. Salih yavaa gitti ayy ald yerden, okad, sokan kesine gelince durdu, kukulu geride kalanlara bakt, tekiler oyunlarna dalmlar, dnyadan habersiz oynuyorlard. Bahri ard, bu sefer ocuk ok ustalamt, iki kez kendisi kazanyorsa, mutlaka bir kez ocuk kazanyordu. Bir ara Bahri mzklk edecek oldu, ocuk ayaa kalkt, gzlerini sert, ona dikti, alttan, duyulur duyulmaz bir sesle: "stersen," dedi, "seninle kavga da ederim." "Olur," dedi Bahri glerek. "Ederiz. imdi u oyunu oynayalm. Sen ustalamsn be." Gn kavuurken ocuun anas, kaln, rktc bir sesle bard: "Sakp, Sakp nerdesin, nerdesin, nerdesiinnn?" Sakp yerdeki bilyelerini toplayp kesesine doldurdu: "Bur-daym, burdaym," diyerek eve kotu. Koarken dnd Bahriye: "Yarn gene gelin, gene," dedi, "olur mu?" Baklar dpedz yalvaryordu. "O arkadan da gelsin." Bahri: "Olur," dedi. Bilyelerini toplad, dudana bir slk yerletirdi, afili, yola dt. Salihle Bahri bundan sonra bir ete kurdular, kasabadaki, gzlerinin kestii oyuncaklar ne yapp ediyor, el abukluu marifet yrtveriyorlard. Bu iin ylesine ustas olmulard ki, arkalarndan bir szlt drlt kmyordu. 255 imdi onlarn en gzel, en yrek hoplatan oyunu oyuncak kaldrma oyunuydu. Salihin artk keyfine diyecek yoktu. Baz oyuncaklaryla ta arnn ucuna kadar gelebilmiti. Mavi kamyona gelince, onu sokan ucundan bu yana geiremiyordu. Hele gndz, onu ancak, ok ok avlunun kaps eiine karabiliyordu.

Derken olan oldu, bir gn bu oyuncak arma oyunu da bitti. Biti Salih iin firakl oldu. Haberi nce Bahri getirdi Salihe, Salih inanamad, koa koa arya geldiler. Salih bu sefer gzlerine inanamad, btn dkkanlar oyuncakla dolup tayordu. Hele Hac Nusretin vitrini, dkkan, dkkann ii kadar d da oyuncakla dolmu tayordu. Bakkallar, manavlar, nalburlar, berberler, elektrikiler, radyo, televizyon onarclar, kasabada ne kadar dkkan varsa hepsinin ii d renk renk, cins cins oyuncaklarla donanmt. Btn ar oyuncaklarla dolup tayordu. Kasabann tek frncs bile vitrinine, ekmeklerin arasna be on tane oyuncak serpitirmiti. Hele lokantalar duvarlarna, camekanlarna ss diye oyuncaklar asmlard, hevenk hevenk. Salihi tam cierinden vuran da kendi mavi kamyonu gibi yzlerce kamyonun, hem de nar iei karoserili, kasabaya gelmi olmasyd. Her smkl ocuun elinde bir mavi kamyon, her smkl ocuun elinde bir mavi kamyon her smkl ocuun elinde bir mavi kamyon her smkl ocuun elinde bir mavi kamyon mavi kamyon mavi kamyon mavi kamyon kamyon nar iei mavi kamyon nar iei mavi kamyon... Alaman, Rus, Amerikan, Japon, ngiliz, Romen, Bulgar, sve, Norve oyuncaklarnn sanki byk bir sergisiydi kasaba ars. Salihle Bahri dalmlar, oyuncaklara kendilerini vermiler, btn d krklklarna karn, varmlar, ary bir utan bir uca gidip geliyorlar, yeni, tuhaf, hibir eye benzemez oyuncaklar kefediyorlar, en tuhaf oyunca gren el rparak sevincini, baarsn gsteriyordu. Gecenin stne kasaba dkkanlarnn kepenkleri grltlerle kapanncaya kadar iki arkada ary bir utan bir uca gittiler geldiler. Salih eve geldiinde babasn evde buldu, armad. Bugn kasabada bir tuhaflk vard. Babas da yedi tane mavi, nar 256 Hei kamyon getirmiti Salihe. Byklarn burarak, gsn gererek, parmann ucuyla gstererek: "Al," dedi Salihe. "Yalnz Metin oyuncak getirmez, biz de getiririz olumuza, al!" Byklarn burmay srdryor, gz ucuyla da Salihi szyordu. Salih yapmack bir sevinle oyuncaklara atld, kucaklad onlar teki odaya gtrd, keye teki oyuncaklarnn stne atverdi. Bir daha da dnp oyuncaklara bakmad bile. Babas: "Adam byle oyuncaklar getiren babasn pmez mi hi?" dedi gene byn burarak, kabaday, gsn gerdi. Salih ona kotu, boynuna sarld pt, sonra da aya ayana dolanarak darya kp merdivenlere oturdu, anas onu arncaya kadar, orada dnd kald, geceye kadar. Artk her ocuun elinde bir, birka oyuncak vard. Kasaba bir oyuncak delilii yayor, kocaman kocaman adamlar bile arda oyuncaklara kaptrmlar kendilerini oynuyorlard. Kahvelerde katla kumar oynanmyordu artk. Oyuncaklar yartryorlar, yaran kamyonlara para koyuyorlard, hem de mavi, nar iei kamyonlara... Bu kylarda sigara, viski, tabanca, mavzer, mitralyoz, afyon, esrar, her trl, cins cins kaaklk yaplyordu. Bir bakmsn bir kyl bir maarada yzlerce sandk viski bulmu, bir bakmsn bir oban bir dada uval uval sigaralara rast gelmi bir kei damnda, bir bakmsn sandk sandk tabancalar atlm kyya... Bir bakyorsun babo byk bir Laz teknesi denizde yzyor. Yakalayp getirdiklerinde gryorsun ki ii ie ie bilinmeyen ilalarla dolu. lalarn ne olduunu kimse bilmiyor, bu yzden de kimsenin iine yaramyor bu ieler. Birka gn sonra da ortada ne ieler kalyor, ne de Laz teknesi. Yel esmi frm, sel alm gtrm. Bir gece kyya yedi tane byk Laz teknesi yanat. Teknelerin birisinden yakkl gzel giyinmi bir adam kt kyya. Onun arkasndan adam daha indi, kyda, ayakta uzun bir sre az aza konutular, sonra doru Hac Nusretin evine gittiler. Demek ki nceden Hac Nusretin evini biliyorlard. Ha257 c Nusret tekneleri grm onlar bekliyordu. Daha onlar ellerini zile dedirmeden kap ald. O yakkl adamla Hac Nusret bir odaya girip uzun bir sre konutular. "Olur," diyordu Hac Nusret. "Ba stne efendim. Hi kymeti yok. ardaki btn dkkanlara... Siz hi korkmayn." "stemem," diyordu adam. "Bastk bir kere tongaya, kar falan istemem." "Kar da ederiz," diyordu Hac Nusret. "Hem de ok kar ederiz, ne mnasebet... yi ki oyuncaklar koymular, o eylerin yerine. Kaak olduunu da kimse bilemeyecek. nk dnya dnya oldu olal hi oyuncak kaakl yaplmamtr da... O sebeptendir ki, nuru aynim... Ol sebeptendir ki... ok kar edip Karun olacaz." "nallah," diye adam endieli ban sallyordu. "nallah, Hac Nusret Bey... Tm kar sizin olsun. Yeter ki benim anamalm bana versin." Oturup yemek yediler. O gece yedi teknedeki oyuncaklarn hepsi de bir yere tand. Sonra da dkkanlara datld. "Satlr," diyordu Hac Nusret. "Hele yaz gelsin, hele bir turist akn balasn kasabaya efendim, iki gzm aynim, hele oluk ocuk, hele rlplak avretler dklsnler arya... Sudan ucuz, efendim, nurum, aynim... ok kazanacaz, ok!" ok dedikodusu oldu oyuncaklarn kasabada. O oyuncaklar var ya, ite onlar, o deniz korsanlar baka kaaklardan zorla, dverek almlar. Sonra da bir bakmlar ki canlarn koyarak ele geirdikleri eyler oyuncak, balarna bela olmu oyuncaklar, getirip kasabann limanna dkmler yedi tekne dolusu oyunca, ne yapsnlar! Hac Nusret de oyuncaklara el koymu. Rivayetler muhtelifti. Kimi diyordu ki bir talyan gemisi boaltm bunu yukardaki adalara, Hac Nusret haber alm kimi diyordu ki babo gemilerden km oyuncaklar, kimi diyordu ki Rusyadan, kimi diyordu ki bir oyuncak fabrikasn

soymular Alamanyada, kimi diyordu ki Alamanyada fabrika iflas etmi, mal sahibi de oyuncaklarn karm, daha ok ge258 lecekmi bu oyuncaklardan hem buraya, hem de btn teki ^aradeniz kasabalarna, kylerine. Salihe gelince, bunlarn hibirisine inanmyordu. Btn bu oyuncaklar o kara giyitli adamlarla, Metin abi getirmiti. Getirmi, Hac Nusrete brakmlard. O da satacak, paracklarn olduu gibi ona verecek, o da gidip o gtrdkleri kamyonunu alp gelecekti. Salih bugnden sonra azna oyuncak sz almad. Tekmil oyuncaklar da unuttu gitti. Sonra da hibir oyuncan yzne bakamad. Oyuncaklara kin bile balamad. Sanki bu dnyada oyuncak diye bir eyler hi olmamt, yoktu. Bir uval kadar byk bir naylon torba buldu, oyuncaklar evin urasndan burasndan bir bir, ii burkularak toplad. O mavi kamyona imdi bile elleri deince yanar gibi oldu. Yrei de ciniz etti. Marty sol eline alp oyuncak uvaln srtna vurdu, anasnn, ablasnn akn baklar arasnda evden ayrld. Doru fenerin ardndaki kayalklara geldi. Buras kasabann en dik uurumuydu, aada, derinlerdeydi deniz, dnen, yaylan dalgalar buradan yukardan klm gzkyorlard. Uurumun tam ucunda durup, elindeki mart sepetini salam bir yere usulca koydu. Oyuncak torbasn da nne indirdi. Torbadan ilk eline gelen oyunca ald, nce iine bir hzn, sonra da sevin doldu, elindeki ate saan tank ilk olaraktan denize frlatt, tank gitti ak bir dalgann srtna bindi, yava yava gzden yitti. Salih arka arkaya oyuncaklar denize frlatyor, her eline geliinde bir tuhaf igdyle kamyonu elinden hemencecik brakyordu. imdi denizin yz, dalgalarn srt yzen oyuncaklarla doluydu. Sular saa sola, sallayarak alp gtryordu oyuncaklar. Oyuncaklardan bir tek mavi kamyon kald elinde. Salih imdi artk iyice dalm, yere km, mavi kamyonu okuyordu. Okuyor, iinde lk lk bir sevgi, bir dostluk, sevin kabar-yordu. Btn bedeninde imdiye dek bilmedii bir duygu, m-g'malar, tadna eriilmez rpertiler dolayordu. 259 Salih neden sonra kendini toparlad. Martyla gz gze geldiler. Hzla ayaa kalkt, gzlerini actacak kadar sk skya yumdu, elindeki kamyonu var gcyle denize frlatt. Kamyon denize dt, sesi geldi. Salih bir trl gzlerini aamyordu. Gzlerini atnda ta uzakta, eskisi gibi akp snen bir mavi grd. Denizin stnde mavi bir kvlcm, bir balkyan mavi mavi imek telere telere snd gitti. Salih daha fazla bakamad, martsn yerden ald, bir daha arkasna bakmadan kasabann teki ucuna kadar arkadaki yoldan kotu. 260 Alelacele kyya indi. Soluk solua ayakkablarn kard, bacaklarn bile emremeden denize girdi, marty sepetten ald ban denize daldrd: "," dedi, "i fkarack, kk, yaral martck i." Biliyordu, iinde bir ey, onu rahat ettirmeyen bir ey vard, az nce martya hi su iirmedii aklna dm, tyleri diken diken olmutu. yi ki susuzluktan lmemiti bunca gn mart. Kyya kt, sepeti akllarn stne koydu, karda maara kapkara azyla gmbrdyor, derin derin soluklanyordu. Oraya diz kt, martnn ban suya soktu ekti. Martlar su kular deil miydiler, yleyse balarn suyun iine sokarsan, bir sre de orada tutarsan boulup lmezler. Salih martnn ban suya batrp kardka ku gagasn oynatyor, su ier gibi ediyordu. Sonra Salih akl etti, marty suyun stne koydu. Bundan korktu, martnn kanad yaralyd ya, kendisi cin gibiydi. Uamyordu ama yzerek elinden kayp gidebilirdi. "Ooof," diye doruldu Salih, "bu deniz kularna da bakmak ne zor." Marty denizden ald akltalarmm stne koydu, koyar koymaz da mart ayaa kalkt kanatlarn at, iki kere hzla geni geni rpt, birka da adm att denize doru, orada, gzlerini denize dikti durdu. Salih, hemen oraca, kyya bir havuz yapmaya koyuldu. Havuzu byk, derin yapmalyd, iine marty koyunca mart denizde yzdn sanmalyd. Kanad iyi oluncaya kadar... Kanad iyi olunca da... Bu deniz kularn balasan durmazlard. Zaten, u kocaman, dalgal, uzak denizlere alm bir kuu hapseylemek insanlk d bir eydi. Mart sonunda, kanad dzelince gidecekti. Belki de hi dzelmezdi. Sa kanat, ucuna 261 doru bir yerden krlmt. Eer bir usta bulmazsa, usta bir snk, mart kanad kr onaran, tutturan bir adam bulamazsa ite o zaman da mart kendi denizlerine hibir zaman uamayacakt. Ne olacakt, yarm, sakat bir mart olacakt. Belki de hi mart olmayacakt, o yle, bir ku, cinsi cibiliyeti belirsiz, umayan, denizi olmayan bir ku olacakt. Bir fkara tavuk gibi bir ey olacakt. "Aman Allah, byle olacana," dedi Salih, "usun da denizlerine gitsin kendi gibi, tavuk olacana. Byle yaral ktrm kalacana lsn," dedi hnla, "lsn. Belki de ben..." Durdu, boynunu bkt, "Ben," diye konutu iinden, o iinden konutuunu bilmiyor, yle sesli konutuunu sanyordu. "Ben

uamayan, denizine gidemeyen bir kuu l..." ldrrm demeye dili varmad. Ama kanad krk bir ku, ku deildir ki... lnceye kadar kanad yle kalacaksa... Mart gene yrd, denizin kysna vard, kumlarn stne kt. Salih onu gzlerini krpmadan, tetikte izliyordu, denize girip uzaklara kamasn diye. sterse kasn ya, Salih kendine almam, insan kokusunu sevmemi bir kuu ne yapacakt, kanca bu kanad krk ku teki kular gibi bann aresine bakamazd ki. Bakamaz, Salih bir gn onun lsn ilerde kumlarn stnde bulurdu. Deniz hep mart llerini torlayp topluyor getirip o kk kumlu, durgun koya atyordu. Hem martsna byk bir havuz yapyor, hem de kular stne derin dncelere dalm ii alp alp veriyordu. Kocaman, kendinin kaldramayaca talar bile kaldryor getirip denizin iine sralyor, aralarna da akltalarn sktrp ryordu. Bu kk duvarnn nne de kum yyordu. Havuzun suyu en azndan dizlerine kadar gelmeliydi. Bir de havuzun genilii bir buuk kula, uzunluuysa en azndan drt kula olmalyd. Kk mart kendini bir deniz gibi bir eyde san-mal da denizini zlememeliydi. Hi o denizini zlemez olur muydu? Bak daha imdiden denizine bir melul mahzun bakyor ki, insann yrei paralanyordu. Salihin ii szlad, bir de kesinlikle kendisine sz verdi, onun kanadn ne yapp ne edip iyiletirecek, ku iyileene kadar onu kendine altracak, koynuna alacak, ona insan kokusunu sevdirecekti. Kular insan kokusunu bir sevdi mi bir daha insanlardan ayrlamaz, diyordu 262 Temel Reis. Btn hayvanlar bir kere insan kokusunu koklasn-lar, bir daha ldr Allah insandan ayrlmazlar. Aslanlar, kaplanlar, ylanlar, u evrende ne kadar yabanl hayvan dnrsen, insan kokusunu alnca, yani alnca insan kokusuna kuzu eibi olur, evcilleir, bir daha insanlardan ayrlamazlar. Mart, Salih yle onu koklaymca ince ince, yeyni bahar denizi kokuyordu. Bahar denizi ince, lk, yeyniden ba dndrc, deniz kokusu deilmiesine deniz kokar. te bu lk bahar denizini koklarsan, hele sabahlan, hele deniz daha beyazken koklarsan yerinde duramazsn sevincinden... inden nce ince bir sevin dalgas kabarr gelir, bu belli belirsizdir, sonra bir dalga, bir dalga daha, incecik koku ban yeynicik dndrr, bir yel eser, kck bir dalga yaslanr kyya, insan iinden kabarp gelen dalgay daha derinden duyar. te byle zamanlarda deniz, kum, kayalar, balklar, iekler, insanlar, kokular, ne varsa dnyada irkin, gzel bin misli gzelleir, insan doan gne karr, bir yeniden domann, insan gibi insan olmann, insanlkta tertaze olmann, yeniden, bilerek yeniden domann bilincinde olmann, dnyayla birlikte yaratlmann sevincine varr, bir dalgaya der, kendinden kopar, byk doann sevincine varr, znde insan olmann, o eriilmez sevincine varr. nsanolu bu sevinci her zaman tadabilir. nsanlarn ocuklukta byle sevinleri sk sk tatmalar bouna deildir. ocuklar doann yaratlma, dourma, yaratma sevincine katlabilirler, yaknlklarndan, kopmamlklarndan... Salih martsn koklaynca, hele sabahlar, hele daha deniz beyazken, seher yelleri esiyorken, hele baharda lk bir deniz damarlarnda dolar, coturur onu, sevinten yerinde duramaz olurken. Hele bir de kck marts yanndaysa... Salih bilmedii, bilemeyecei bir tapnmadayd sevince. Bykanas, babas, kasaba, kasabadaki insanlarn biribirlerinin gzlerini oymalar, kuyularn kazmalar, babasna, Metin abiye davranlar, onlara bir tuhaf yaratklarm gibi bakmalar, paragz olmalar, herkesin kendisini her eyden daha ok sevmesi... Salih bunlarn hepsini biliyordu. Hep ocuklar dvmeleri, onlar aalamalar, nerede grrlerse ocuklara svmeleri... Salihin arna gidiyordu ya, ne yapsn ekecekti. Byle yaratlmt dnya. 263 Salih bir eye derinden bakaldryordu belki, belki bu bir bakaldrma deildi, bir irenmeydi belki, kocaman adamlar kck avu ii kadar kular kocaman tfeklerle avlyorlard. te buna dayanamyordu Salih. ocuklar da yapyorlard bunu. ocuklarn tfekleri yoktu ki... Yeil bal rdekleri de, uzun boyunlu apak kuular da vuruyorlard o kocaman tfekli eekler. leriye, denizle ayn birleip byk bir gl yaptklar yere kuular almlard. Uzaklardan, denizin stnden, dalardan uzun ak kanatlarn usulca arparak, ak boyunlarn sonuna kadar uzatarak gelip bu mavi, durgun gle, sazlarn arasna konuyorlard. Kasabann ocuklar da buraya almlard. Gkte kuular grnnce onlar da gle doru yola dyorlar, sazlklarn arasna girip bu rkek kular seyreyliyorlard. Gzlerinin nnde, yanklar mavi suya dm aklklar aklklar... Dingin, uzun, ak boyunlar... Bir d dnyas, bir doaya katma... Kuularn aklna, gzelliine varma, btnleme. ocuklar bir alnn, bir kam, saz kmesinin iine saklanyorlar, t karmadan, soluklarn tutarak, gzlerini bu dnya yaratla-hdan bu yana, bu en ak eylerden, kuulardan alamyorlard. Az sonra, az sonra ocuklarn dleri bir daha hi onarla-mayacak biimde, bir daha hi varlamayacakm, ulalamaya-cakm gibi bozuluyordu, ak dleri kzl, yabanl kana boyanyordu. Bir tfek patlyor, bir kuu rpnarak suyun yznde kalyor, teki kuular telasz, ar kanatlarn aarak uuyorlar, daha kalkamadan be on, belki de yirmi tfek birden patlyor, ilerinden bir ikisi havada evrinerek ar, gln sularna dyordu. Avclar bir yabanl sevinle kpeklerini suya salveriyorlar, ya da kayklarla kendileri gidip gln iinden kuular karyorlard. Kuular seyreden, kuu gzelliinin dostlar ocuklar da krlm, ykkn, azlarn baklar amaz, oradan, elleri yanlarna dm dnyorlard.

Ak kuular durmadan kpkzl, billur, kl, mercan bir kanla kanyorlard. Kpkrmz oluyorlard dlerinde Salihin. Salih, her glden dnnde sabaha kadar sayklyor, ba264 nyordu. Salih her eyden nce, Allahtan hibir ey istememi, bir kuusu olsun istemiti, yle bir yavru kuu. Selimle, hani u Krdn olu Selim var ya ite onunla... Selim geen yl ld... Onu Yusuf ldrd. Diyorlar ki, Selim kaldrmda yr-yormu, dnyor, kendi kendine konuuyormu. Yusufun otomobilinin geldiini gren btn ar kap dkkanlara dolumular da Selimin bundan haberi olmam. Bunu gren, ocuun bu saygszlna, pervaszlna kzan Yusuf da basm gaza, iki yzle frtna gibi giden otomobil kaldrmn stnden Selimi kapt gibi alm altna para para etmi. Yusuf Kaval Holdingin sahibi Mustafa Kavaln oluydu. Mustafa Kavaln yarn stndeki kk aa yukar btn yl kapal kalyordu, yazn gelip birka gn, birka hafta kalan yabanc tccarlarn dnda. Yusuf da arada bir kke otomobiliyle, son hzda, kasabay ikiye bierek, caddenin sandaki solundaki ahap evleri, dkkanlar zangrdatarak... Bindii otomobiller hep son modayd. Kasabann hi grmedii, stanbullularn bile ylda, iki ylda ancak bir grd otomobillerden. Yannda da her zaman ya sarn, ya kzl sal, ya da esmer bir kz oluyordu. Yusufun yz kat, donuk, keskindi. Kasabann arsndan arabasn bir frtna gibi sryordu. Kasabal da daha uzaktan onun arabas gzkr gzkmez, dkkanlara kayorlar, o gelip geinceye kadar ortalkta hibir canl kalmyordu. Yusuf, Selime arpnca durmamt bile, aldrmamt. Az sonra evin kapsn polis alnca am, polisi de komiserini de kaplarn aldna bin piman eylemiti. "Neee, lm m, biliyorum, ne olacak, bana ne, ne yapalm?" "Efendim, ocuk kaldrmda..." "Yrmesin, yrmesin," diye suratlarna, var gcyle kapy kapatmt. kinci gnn sabah da otomobiline binen Yusuf, yanndaki sarnla bu sefer arabann hzn sonuna kadar artrarak, kasabann arsndan, dkkanlar, duvarlar, kaldrmlar sarsarak geip gitmiti. 265 Yusufu hapseylemediler. Herkes biliyordu ki, btn kasaba deseydi ki, Selimi Yusuf kaldrmdan giderken mahsus, kasten ldrd, btn kasaba byle tanklk etseydi, kimse Yusufu bir gn bile hapsedemezdi. Yusuflar iin bu lkede yasalar sk-mezdi. Onlar iin yasalar yoktu, daha karlmamt. Yusuf kasabaya ayn hzla, hzn daha da frtnalatrarak, gelip gitmesini srdrd. Yusufun kimseyle bir alds verdisi yoktu bu kasabada. Bir Selimin o yal Krt babas. O da bir az var dili yok bir gariband. Olunu ldreni ldrmek, kann yerde koymamak istiyordu ya, alt tane daha kk ocuu vard. Geim yk de boynuna bir kmt ki... Savcya bavurdu, Istanbula gitti, bavurmadk yer brakmad. Savclar, polisler, kasaballar onun bu sonusuz abasna hem acyorlar, hem de onunla alay ediyorlard: "Birlemi Milletlere bavur Halo amdin," diyorlard. "Trkiye Cumhuriyeti Yusuf Beyin babasyla baa kamaz." Arkasndan da ekliyorlard, kalemlerini kemirerek, boyunlarn ekitirip, balarn sallayarak: "Kusura kalma Halo amdin ya, senin iin bo. Bak, sokaklarda kan gvdeyi gtryor, her gn bir delikanl, fidan gibi bir niversite genci ldrlyor, onu da, ldrenleri de btn lke polisiyle, devletiyle biliyor da... ine git sen Halo amdin, iine... Bana bir bela gelmeden... Bak, alt tane de... Yazk sana..." Bir gn kasabann arsnda Halo amdini az burnu, yz parampara buldular. Kimisi Yusuf, dedi, kimisi Yusufun babas, kimisi stanbuldan adamlar gelmi, Halo amdini vazgeirmeye almlar Yusuf Beyi kovalamaktan, vazgemeyince de... Kimisi de, dpedz polisin dvdn sylyorlard Halo amdini bana uval geirip karakola gtrerek, bunlar grg tanklarydlar. Bir daha Halo amdin ne olunun, ne de Yusuf Beyin adn azna ald. ok da deiti Halo amdin. O eskiden tm ary gzel ykleriyle glmekten krp geiren Halo amdinin imdi azn baklar amyordu. Eriyip gitmiti bir fkede, umarszlkta. Salih, Selim ldrldkten sonra Halo amdinin o yas iindeki yzne bir daha hi bakamamt. Onun yzn grr 266 grmez Salihin iinden hkrarak durmadan durmadan alamak geliyor, onun yanndan kayordu. Kasabann hibir ocuu da Selim ldrldkten sonra Yu-suflarn bahesine bir daha adm atmad. Oysaki, eskiden ocuklar bu geni, gzel baheden kmazlard. Hibir bahvan onlarla ba edememiti. Selimden sonra hibir ocuk o kke, o baheye dnp de bir kere olsun bakmyordu bile... Salihle Bahri, gizli gizli konuup kendi kendilerine sz vermilerdi. Bir gn bu kk yakacaklar, hem de iinde Yusuf olduu zaman, Yusufla birlikte, o yannda getirdii kz da iinde, ne yapalm o kz da o kanl katille birlikte gezmesin, o bahenin de tm aalarn teker teker kknden keseceklerdi. Buna kasabann btn ocuklar bir araya gelmiler kesin karar vermilerdi. Daha imdiden grnmez eller bahede ne kadar gl, ne kadar iek varsa kesip koparmlar, ortal bir yangn yerine evirmilerdi.

Salih havuzu yapt bitirdi, martsn kumdan ald derin suyun stne koydu. Mart nce huysuzluk etti, birka kere rpnd, sonra houna gitmi olacak ki havuz, suyun yzne rahat oturdu, ban ee dndre, hibir eyi gzden karmadan yreyi seyre koyuldu. Salih onun srtn okad: "Aslansn," dedi, "aslansn aslanm. imdi sana en gzel, en yal balklar tutaym da... Bir karnn doyur, bir doyur ki... Heheeey, heheheeeeeyt!" Gitti, kepesini saklad yerden ald, dizine kadar emre-nip denize girdi. Keskin gzleri durgun kyda imdi balk srleri aryordu. Uzaktan, byk bir sr balk yavrusu geti. Kck balklar saydam bir mavideydi. Salih bu mavi balklar mart yeseydi belki de kanad iyi olur, kendi kendine kaynard, diye geirdi iinden. Belki kula uzam, mavi bir atlas gibi denizin iinde dalgalanarak uup gitmiti sr, kepeyi uzatt ama yetiemedi, bu devinmesi ancak ancak mavi atlasn bir anda darmadan olmasna sebep oldu. Salih buna zld. Kayann ucuna doru ilerledi, orada kprtlar gryordu denizin yznde. Birden binlerce kck baln denizin yzne srayarak aktn grd. 267 Salih her eyi unutmu, denizin yznde parlayp snerek atlayan balklara dalm gitmiti. Marts aklna dnce elindeki kepeyi tam nnde oynaan bir srye kapatt kaldrd. Kepenin alarnda kck balklar gn nda mavi, krmz, kck akarak kvlcmlayorlard. Koarak darya kt, "Al," dedi. "Yut. Sizler diri balklar daha ok seversiniz." Azna verdike, birka bal birden yutuyordu mart. Yuttu yuttu, kursa iti gerildi. Ne gzeldi. Gerekten u mart da ne gzel bir kutu. Kuudan bile gzeldi. Gagas kanatlar, biimli ba, boynu... Martsna dald. O hibir kuuyu stelik byle kucana almam, dost olmam, scakln scaklna katmamt. Kk havuzda mart yzyordu usulcana. Boynunu uzatp yreyi aratryordu cin gibi gzleriyle. Gzleri kimi zaman mavileiyor, kimi zaman yeile, mora, kimi zaman kapkara, dnen bir ltya dnyordu. Salih onun gzlerine dalp gidiyordu. Bir tuhaf delilikte akyordu gzleri, ate iinde yanan bir insann gzleri gibi yalp yalp yanyordu kimi zaman. Salam sol kanadnda yirmi sekiz tane telei vard, bir bir sayd Salih. Batan birinci telek ikinciye bakarak az daha ksayd. Yarya kadar kara, yardan aas akt. kinci en uzun telek boydan boya kara, nc telein ou akt. Drdnc, beinci teleklerin karas ulara doruydu. Altnc telein ucunda kk bir kara leke vard ancak. Bundan sonraki telekler aktlar ve gvdeye doru gittike klyorlard. Sadaki kanat da yleydi ya, drdnc beinci telekler kopmular, mafsala yakn yerde de derin bir yara, yarann ak kemii gzkyordu. Bir de Salih, eliyle yoklamt, oras hr hr ediyordu. Demek ki kemik krlmt. imdi bu kemii kaynatrmak, bu yaray iyiletirmek gerekti. Mustafa enitenin sarp sarmalamalar ie yaramam, inenmi budayla sargs oktan dmt. ini ekti, ninesinin kurun yarasn saaltan merhemi olsayd. "Yazk be," dedi kendi kendine. "Bu kanad krk ku daha ne kadarck dayanabilir?" Kuun ls geldi gzlerinin nne. Akln oynatrd bu ku lrse. Dnemedi bile martsnn lmn. Ninesine bir daha gitse, yalvarsa ne olurdu, 268 acaba onun ta yreini yumuatabilir miydi? Onun ta yrei de yumuaynca, o da bir gzel ku kanad merhemi yapnca, martnn yaras iyi olup kemii de kaynaynca, u mart da havalarda, ta gn teki ucunda da szlnce, uzakta, mavide, kanatlarn germi, sonra da toparlanp Salihe gelince... Dler onu alp gtryordu. Srt bulut rengiydi martnn, duman rengi. Bulut rengi srtn ortasna doru koyulayor, aalar, karn yreleri gittike alyor, karm, gs kuyruk, kanatlarn alt kar gibi lekesiz, parlak, apak oluyordu. Kuyrukta, bir tanesi bir ucunda, tekisi br ucunda iki kara nokta vard. Ayaklar turuncuya yakn, gagas karaya benzer bir krmzlktayd. Biimli, duman rengi ba... Hibir kuun ba bu kadar gzel olamazd, gvel rdein ba bile. Gs bir ak balkmayd gn nda. Srt dumann en gzel tadndayd. imdi buradan, balklar bir naylon torbaya koyup, doru eve, ninesine gitmeli yalvarmalyd. Kim bilir, belki... Ama hi akl kesmiyordu bykanasmn bu gt boklu mart civcivine merhem yapacan. O yle inat, onuruna dkn, kendini de merhemini de ylesine can kurtarc sayyordu ki, bir martya merhem srmezdi. Halil geldi deseler bile yapmazd bunu. Salih de ne yapsn, onun baka umar yoktu. ster istemez bu kk, az var dili yok kuu kurtarmak iin, binde bir de umut olsa ona bir daha bavuracakt. Hele bir daha o da onu eli bo dndrsn, bir daha kuuna bir ey yapsn, o grrd gnn o zaman. Ne yapard, ne mi yapard, o grrd ite o zaman. Bu sefer ok usturuplu gitmeli, bu kk kuu ona sevdir-meli, ylesine gzel, tatl konumal ki onu acndrmak. Sesini de yumuatp, trk syler gibi sylemeliydi. Marty usulca sudan ald, karnn sildi, kurulad mendiliyle, ok az slanmt kuun karn, hemencecik kurudu. Sepete koydu, bykanaya syleyecei szleri dne dne eve geldi. Mekikler iliyordu, ieriye girince hi kimse geldiinin farkna varmad. Vard anasnn tezgahnn karsnda durdu, anas szgn, yorgun ona candan glmsedi, martsna da yle gz ucuyla bir bakt. Sevgiyle bakt yani. Kuuna atlan baklar Salihin hi gznden kaar m? I

269 Ninesinin mekiini dinledi, mekiin sesinden onun ne halde olduunu anlayacakt. Nine dalm gitmiti. Gidip ge_ len mekii de ok dalgnd. Kendiliinden, hibir aba harcamadan yle gidip geliyor, alkanlkla ya gibi iliyordu. Salih iyi biliyordu, yllarn deneyi, byle anlarda, mekik byle ilerken ninesi hep Halilini dnrd. O, Halilini dnrken de iyilerin iyisi bir nine olurdu. Salih frsat karmamalyd, hazr o Halille konumaya dalm, byle yumuak yzl olmuken. nce Salih uzun uzun gld, kasklarn tutmu, ne eilmi yksek sesle glyordu. Anas, ablas, ninesi durmular ona bakyorlard. Salih hem glyor, hem de: "una bakn, una bakn," diye sepetteki marty gsteriyordu. Birden glmesini kesti, gzleri de yaard. "Yazk," dedi boynunu bkp, "ne yazk, ite bu kck ku yaknda lecek. Ne yazk deil mi ana?" "Yazk," dedi ana, nineye bakarak. "Daha kuun kanadn iyiletirecek bir merhem ne bulamadn m?" "Nerdeee," dedi Salih. "Hi kimse bir fkara kua bakmyor bile. Kime gitsem, ulan pi soyu, biz insanlara merhem bulamyoruz, insanlar sinek gibi ilaszlktan, pislikten, alktan sinek gibi krlyorlar, sen gt boklu bir martya merhem aryorsun, diye beni kovuyorlar. Arkamdan da slaleme svyorlar... Yaaa, slaleme iyice svyorlar." Svyorlar derken belli etmeden ninesine bakt, ninesi mekiini yeniden iletmeye balamt. Mekik gittike d havasndan kyor, fkeye doru gidiyordu. Salih mekiin sesine telaland, o telala da konumaya balad. "Bir kck ku, insan deilse de insan gibi soluk almyor mu, insan, insan gibi bakyor vallahi, insan gibi yemiyor mu, imiyor mu, insan gibi de arkadan tanyor, vallahi de billahi de tanyor, beni ta uzaktan grnce o bir tek kanadn rparak, sevincinden bana doru bir yuvarlan var, tpk insan gibi deil mi ana?" Anasnn gzlerinin iine, anas onu onaylasn diye bakyordu. "yle yavrum, Salihim," dedi anas, Salihin sz nereye getireceini anlamt. "Ku olunca can deil mi? Btn canlan 270 Allah yaratmad m? Allahm yannda kulan insann ne fark olur ki..." Salih: "Olmaz, olmaz," diye coarak bard. Ninenin mekii ikir-ciklenmi nce, sonra da yumuamt. Bu frsat kamamalyd. "Bir kua bir insandan daha ok yardm gerektir. Kulara kimse yardm edemez ki, ben bir hasta ku grdm, bir karabatak, hastayd, tek bana kyya kt, yalnz, orada bir eyler yapt yalnz. Sonra da ban havaya dikti, azn kere at, ba dverdi, ld. Yannda ne anas vard, ne de babas, ne de bir arkada... imdi, ben olmasaydm, bu kk fkara mart oktan lm gitmiti. Az nce ben eyden, fenerin altndan geliyordum ya, karmdan Mft Efendi geldi. Diyorlar ki, ben demiyorum ki, arda herkes yle yle diyor, martmn srt da bulut rengi, Mft Efendi ermi bir kiiymi, martmn gzleri de mercan gibi, krmz, Mft Efendi karmdan gelince uzatt elini martm okad. Beni de okad. Sordu sonra da... Ben de ona dedim, bunun kanad krk. Yerde buldum lyordu. Balk verdim, su iirdim, denizin kysnda yzsn diye de ona bir havuz yaptm. Yalnz, onun kanad krk, iyiletirmeyi de bilmiyorum. Herkes de benimle alay ediyor. Mft Efendi, vah vah, dedi, vah vah, insanlarn bu kadar zalim olduu bir aa dmz demek. Martnn kanatlar da bulut gibi vah, vah... Bu martnn kanadna kim merhem verirse onun eli yeillenir, dedi Mft Efendi, Mft Efendi de ermi bir kiiymi ki hep Krklarla konuurmu perembe akamlar. Neee, yalan m sylyorum, bunu bu koca kasabada bilmeyen var m? Yalan m, niye yalan syleyecekmiim?" Artk Salih mekikle konuuyordu. "Zrrrt zrto, zrrrt zrto, zrt zrt zrto," diye alay ediyordu mekik. "Hi yle gen bir Mftden de ermi olur muymu? Krklarla konuan kiinin bir kucak ak sakal olur. O Krklarla konuan, sonra gidip de Krklara karan, kudurmu ulu, dalgal, dalgalar minare boyu kalkan denizin suratna bir tokat indiren, indirip de denizi susturan, tokad vurur vurmaz denizi stliman eden krmz kuakl Alim Hocayd o. Zrt zrto, zrt zrto. Zrto da zrto/' 271 "Teh, zrtoymu!" "Zrt zrt zrto." "Mft bu, Mft! Msrda bile okumu." Mekik frlad. "Yalan, yalan!" "Hi de deil..." "Zrt da, zrt zrto." "Mft dedi ki, ona da krmz kuakl Alim Hoca sylemi, ben ne bileyim, yle demi, Krklarn yanna gittiinde Mft Efendi, ermi, bakm ki, krmz kuak Alim Hoca orada, krmz kua gneten parlayp durur." "Zrto zrt, zrto zrt. Onun ad neydi krmz ddm, ite yalan, o hibir zaman beline krmz kuak balamazd ki..." "Herkes biliyor onun krmz kuak balamadn burada, bu dnyada. teki dnyada bir krmz kuak balarm ki beline, gne gibi yanarm." "Zrt."

"Hi... te o sylemi," diye bard Salih. "Ku iyi edenler doru cennete, yaral kua bakmayp da, yarasn kurtlandrp, onun lmesine gz yumanlar da doru cehenneme giderler-mi." Mekik kzd, ylesine hmla gidip gelmeye balad ki, Salih bir uval inciri berbat ettiini anlad. Mekiin sesinden bir eyler anlamann artk bir olana kalmamt. Salih sustu, ne yapacan, ne syleyeceini artk bilemiyordu. Bykanann yzne bakt, dudaklar aznn iine km gitmiti. te bylesi fkede bykana insan ldrebilirdi. imdi ne yapmalyd da onu yumuatmalyd? "Kuular ne gzeldir, deil mi ana? O kuular var ya, onlar Krklarn kularymlar. Krklar da martlar gibi ak giyinirlermi batan ayaa." "Yalan," diye bard bykana. Mekik durdu. "Yalan, Krklar yeil sark balarlar." Salih: "Doru," dedi. "ardm ninem. Sen doru sylyorsun. Krklarn sar yeildir. te Mft Efendi bana dedi ki, ona Alim Hoca Krklarn yannda sylemi... Demi ki, kuular bu 272 yeil sarkllarn kulardr. O kular kim ldrrse elleri kurur. O ky var ya, aada, denizin kysnda..." almaya balayan mekiin fkesi yava yava iniyor, Salihin iinde de bir umut filizleniyordu. "te kyllerin hepsinin elleri kurusun. Martlar da Krklarn kuuymu ya... Onlar o kadar ba kulan deilmi. Alim Hoca Efendimiz nerede yaral bir ku grrsen, kuumun srt bulut rengi, onu iyi etmelisin elinden gelirse, merhem yapmasn biliyorsan. Eer kutan merhemini esirgersen..." Salih sesini sonuna kadar ykseltti: "Cehennemde, cehennemde yanan. Cehennemin ortasnda..." Mekii dinledi, mekik gene fkelenmi, gittike de hml-yordu. Ne dedii de anlalmyordu. "Yeil sarkl Alim Hoca, nah sar benim boyum kadar, eski mezarlklardaki gibi, filmde de grdm sarn, ite o koca sarkl, kularn insandan hi fark yok, demi... Ben sylemiyorum, ohhooo, bunu btn ar sylyor. Bir kuu lmden kurtaran... Alim Hoca demi ki, Alim Hoca, kuu kurtaran lp gidince cehennemin kapsna da varnca, hemencecik cehenneme girecekmi ki, karsna yeil bir ku gelirmi, kanatlan, gagas, ayaklan, ba, gzleri som som yeil bir ku, o ku, dur dermi ona, dursana be yolunu arm kii, nereye gndermiler seni, buraya, dedi. Yeil ku onu ald cennetin kapsna gtrd, tandn m beni, dedi. Hani bir zamanlar br dnyada benim kanadma merhem yapp da beni iyi eylemitin, ite imdi senin karna kyorum, iyiliini dyorum. Sen cehennemi hi biliyor musun, diye soruyor ku. Biliyorum, diyor o merhem veren. Kapsnda durduunu da biliyor muydun cehennemin, ben yetimesem nerdeyse ieriye girecektin, oraya giren bir daha kamaz, onu da biliyor muydun? Biliyorum, diyor merhem yapan. Kutur bu, kanadyla bir savuruyor ieri, bir yel estiriyor bir frtna gibi. Merhemci kocakar bir gzn ayor ki, ne grsn, cennetin ortasnda. ok seviniyor buna kocakar, kendi kendine diyor ki, keski orada, teki yalanc dnyada, yaaa, bu dnya yalancktan bir dnyaym, ok ku kanad iyi etseymiim. Geti ne fayda..." Salih kendi szlerine, tadna kendini brakm gitmi, mekii dinlemeyi unutmutu. Oysa mekik sevinli, alayl, birden 273 zntye den, inanan, glen, sonra birden fkelenen bir havada, andan ana deierek gidiyor geliyor, faklyordu. Kuulara balad bu sefer de... Hibir konumasndan artk Alim Hocay eksik etmiyordu. O gle, o ok mavi gle ak kuular iniyorlard, boyunlar uzun. Gln yz kar yam gibj oluyordu. Gkyz duruyken maviye, para para ktan da kardan da, bulutlardan da daha ak kuular dyorlard. Bir an orada, duru gkte, uzun kanatlar, uzun boyunlar, gerilmi yle kalyorlar, szlyorlar, kanatlarn ar sallayarak gle iniyorlard. Kasabann, kylerin tekmil ocuklar oraya tanyorlar, sazlklarn arasna, aalarn stne, allarn iine saklanyorlar, kuularn sevimesini seyrediyorlard. ocuklar sevimeyi, dost olmay, sevgiyi, scakl kulardan reniyorlard. nsann unuttuklarn... Bunu iyice, doru drst syleyemiyordu ya Salih, aa yukar bunu demek istiyordu. Belki de insanlarn hi bilmedikleri, bilmeleri gereken, bilmeyince de onlar insanlktan karan, sevgiyi, arkadal kulardan reniyorlard. Sonra insanlar, bykler haber aldlar kuularn yerini. Kskandlar kuularn sevimelerini. Hep kabahat ocuklarda. Bir de demirci smail Ustada. Onlar bilmezler mi ki babalan hep hasta, hep canavar? ocuklar bilmezler mi ki, onlar kuularn byle sevitiklerini grnce, her eyi unutup salt sevime kesilerek sevitiklerini grnce, byle insanca, byle karsz sevitiklerini grnce kskanlklarndan deliye dnp kuular bir bir ldreceklerini bilmezler mi? Demirci, demirciler piri, demircilik pirli zanaattr, ne diyordu demirci smail Usta, Allah bunlar kr, sakat eylemitir ki sevien hayvanlar seviirken grp, sevimelerine kzp ldrrler. Sevien iki ylan, kuu, bcei grp de ilerinden onlar ldrmeyi geirmeyen insan grdnz m? smail Usta diyordu ki, bir zamanlar insanlar da, ooook eskilerde kular, ylanlar, bcekler, hayvanlar gibi sevimeyi, salt sevime kesilerek sevimeyi biliyorlard, diyordu. Sonra Allah onlara en byk cezay verdi, sevimeyi unutturdu onlara... Onlar sevimesiz, sevgisiz brakt. imdi onlar da sevienleri grnce ldryorlar. ld-remiyorlarsa bile, ldrmeyi ilerinden geiriyorlar. 274 Salih bunlar olduu gibi belki anlamadan, smail Ustann delirmi fkesine kaplarak, kafasndan bir bir geiriyor, yreinde ac bir trk gibi duyuyor bu fkeyi, kuularn ldrlmesini... smail Usta konuuyor, konuuyor, sonra da abanyor ocaktan karp rsn stne koyduu tavlanm demire, hncn demirden alyor. Belki bykanasna btn

bunlar sylemek istiyor, smail Ustann syledii gibi, syleyemiyor, samalyor, martlar, kuular, ocuklar, Selim, Yusuf Kaval dilinde biribirine karm akyor. Metin abi, kara giyitliler, kurunlar, tabancalar, korkular... Szckler babo kalm, Salih hrsla, kendi de artk hibir ey anlamadan konuuyor, salt umutla, bir by bekleyerek sylyor. "Niye ldryorsunuz onlar, behey eksik yrekler, niye? Sevienleri ldrnce ne geecek elinize? Kan insan akllandrmaz delirtir. Doyurmaz, gittike de lrcesine dayanlmaz, acktrr." Bunu olduu gibi nedense, belki bu szleri smail Usta her gn sabah akam sylyordu da, ezber etmiti Salih. Salih daha ok szler ezber etmiti ya smail Ustadan, hepsinin ne anlama geldiini bilmiyordu ki, salt yreinde, bir koku gibi, bir ses, bir renk, bir k gibi duyuyordu iinde, bir yerlerde. "Siz onlar, o sevien kuular ldrnce, binlerce yldr unuttuunuz, yitirdiiniz sevime gcnze kavuabilecek misiniz?" "Kuular ldrenler, onlar kskandklarndan, sevimeyi, salt sevimeyi kskandklarndan, sevimeyi ldrmek iin ldrrler kuular." smail Ustann fkeli sesi n n, eki seslerine karyor, fkeli, yitirmi, deli, kendi yitirdiklerini, ta yreklerinin kknde, bilinsiz, duyarak, bakalarnda kalm olan, onsuz edilemezi bakalarnda, yeryznde, evrende grmenin, utanmann, ldrme, yok etme hrs vard. Salih de biliyor muydu btn bunlar? Bilmese bile, Usta konutuka bir yerleri acyor, smail Ustann hakllna inanyor, acsna katlyor, uzak, yitirilmi bir cennet dlyor hi olmazsa. smail Usta onun iin kendisini insanlardan bylesine ayrm, demirlerin kvlcmlarna, apak tavlarna kendisini onun iin bylesine kapp koyvermiti. 275 Artk kuu hikayeleri anlatyordu Salih, dalm, oraya oturmu, arada bir yumuack martsnn kanadn okayarak, bir eski zaman masalcs, destancs, dengbeji gibi. Elinde denei, gzlerini yummu. Bykana dinliyordu, btn duygularn, insanln kreltmi, dmlemi. Bir tutkudan baka hibir tutkuyu tanmayarak. Aslnda baland o biricik tutkuyu da yitirmi. Oysaki braksalard, ocuklar kuulardan ne ok ey reneceklerdi. Belki o insanln unutulmu, insan insan eden tek erdemlerini, hi olmazsa seyrederek tadna varacaklard sevimenin. Sevimenin byle gzel, doal olduunu bileceklerdi. Salih anlatyordu, o kadar kuudan bir tek kuu kald, diyordu. Kuular ift gezer, diyordu. Birisini vurdular, br tek kald. Doland durdu havada. Gkyznde kan iinde kalm kuu l olaraktan gle dt. Kuulara kimse acmad. Dilerini skt Salih: "Biz cennete gideceiz," dedi. Btn ocuklar kasabadan, kylerden daha gn domadan, daha avclar uyanmadan scack yataklarndan kyorlar, gle kouyorlard. Gle kouyorlar, orada burada balarn kanatlarnn arasna sokmu uyuyan kuular gryorlard. Sabah uykuda kuular sevimiyorlard ya, uyuyan kuular da gzeldi. Onlar uyandrmyorlard. Ta ki avclar grnene kadar. O ulu narn tepesine Yenikyl Kazm kyordu. Orada kendi kendine de trk sylyordu. "Aslanm, Kazmm yerde yatyor, kaytan byklar kana batyor." Trksn syleyince de, ocuklar biliyorlard ki avclar geliyorlar, ellerinde kocaman tfekleriyle. O zaman byk bir patrt grlt balyordu gln kylarnda, yabanl insan lklar, davullar, biribirlerine vuran ta, tahta, demir sesleri... Neye uradklarn bilemeyen kuular, uyumu kanatlarn drt be kere rparak, gln yznde kayarak ar havalanyorlard. Avclar, ancak yal, byk yorgun bir ift kuuya ulaabiliyorlard. Onlar da avclar gelince sararm yorgun kanatlarn ap denizin stne doru ykselerek uup gidiyorlard. Bu iki kuu o kadar ak da deildi. Usuldan bir fildiine dnmt renkleri. 276 Sonra ne oldu, bykler ocuklarn bu kuu karma eylemlerini sezdiler, sezince deliye, lgna dndler, ocuklar dvdler, evlere hapsettiler, ikence ettiler, korkuttular ya, ocuklar da direndiler, direndiler ama... te sonu, ite kuular. Salih ayaa kalkt, barmaya balad. Anlatt kuu hikayelerini bykanamn mekiini durdurarak dinlemesi, onu yreklendirmiti. Martsn gsterdi: "te bu mart lecek," dedi. Bykana onun bartsna gzlerini fal ta gibi ap bakt. "te bu kck ku lecek. Kanad krlm, ryecek. Merhem gerek onun kanadnn yarasna, kemiinin krna. Merhemi olup da bu kua merhem vermeyenin hibir istedii olmayacak." O da gzlerini ap bykanamn gzlerinin iine dikti: "Hibir istedii, istedii, istedii..." Bykanamn karsna geldi, durdu. "Olmayacak," diye kurun gibi syledi. Bykanamn yz aknlk iinde kalmt. Yeniden, kendiliinden balayan mekiin de sesi aknd. Salih buna da yreklendi. Bu sondu, belki bu syledii son szler bykanay yola getirirdi. Bu szler de onu yola getirmezse, artk bir daha ondan umut yoktu. Salih bu anda, syledii szlere bykanamn tepkisini imdiden lemediinden, bir trl konumasn srdremiyordu.

Martsyla oynamaya, bykanaya irin grnmek iin trl aklabanlklar yapmaya balad. Mekiin sesine aykt ki, bykana, o hi glmez, glmemi bykana, onun aklabanlklarna glyor da. Tam, diye sevindi Salih, tam sras. Hi glmezi bile gldrmt. Az yayla yayla, dudaklar incelip kat gibi olarak, gzleri iyice, rmcek a gibi krk iinde kalm tuhaf tuhaf glyor, hi glmeye almam. Geldi karsna dikildi, en candan, en scak tavrn taknd, sesini de en etkili karacakt, Salih istediinde sesiyle insann iini burkabilirdi. "Bykanam benim," dedi, "gzelim bykanam..." Bykana daha az kulaklarnda glyordu. "Yap u merhemini benim kk kuuma, doru cennete gidersin. Benim kuum 277 seni cehennemin kapsndan alr doru cennete gtrr. Unutma kuum yeil bir ku olacak." Yzne bakt, bykana az da olsa daha glmesini srdryordu. Syleyince de o eyi korkar, d kopar, yle bir merhem yapard ki yaral kanat tekinden daha salam olurdu. "Alim Hoca ne dedi, ne dedi, biliyor musun, bykana?" Gzlerini fal ta gibi sonuna kadar ap tezgaha doru eildi, boynu da ona doru uzad gitti. Onun bu haline bykana gene gld, hem de iyice gld. Salih patlatt: "Eer merhem yapabilen birisi kulardan merhemini esirger de, yaral kanadn iyi etmezse bir kuun..." Durdu, bekledi. "Etmezse, o kimsenin bekledii bir kimse hi gelmeyecek, gelirken de yolda vapurda le... le... lecekmi." Bykananm glen yzndeki gl ac, sar, zehir yeili dondu kald. Dudaklar titriyordu. Soluu yetmiyormuasna azn birka kere at at kapad. Sonra kendine geldi, burnundan soludu, fkeye kesmiti: "Boynunu koparacam senin o kuunun da, senin de. ldrdn beni," dedi, "ldrdn hayrsz olumun hayrsz pii. ldrdn beni. Sen ldrdn beni. Aaah, senin de kuunun da bir boynunu koparabilsem!" Yz ylesine ac iindeydi ki Salih daha fazla orada duramad, yerdeki ku sepetini kapt gibi dar kat. eriyi dinledi, ierde bir l sessizlii alabildiine oalyordu. "Keski, keski o son szleri sylemeseydim, ne bileyim ben byle olacan, bu kadar zleceini, ka yapaym derken gz kardm." Hem yryor denize doru, hem de konuuyordu kendi kendine. Bykana neredeyse kalkp merhem kaynatacak, kuun kanadnn krn yerli yerine koyacakt. "Tuh ulan, tuh be!" Bir de korku dmt iine. Eski korkularndan da beter. Gittike byyen, ldrtan bir korku. Gzlerini grmt bykananm evden kaarken, gzleri cierine ilemiti Salihin. Arkasnda, srtnda bir ift yara gibi ilemi bir ift tuhaf gz. "ldrecek," dedi kendi kendine. "ldrecek bizi. Ben neysem ne ya, u kck marty, ben uyurken, bir gece gelecek, boynunu koparp uraya atacak, ldrecek." 278 Kyya indi. Ne yapsn, nereye gitsin, bir ocuk. Bir ocuk Ja bir ku gibi kimsesizdir. Bahri var ya, ne yapsn Bahri, onu da babas sabah akam her gn, hi aksatmadan dvyor. Hal 0ii kalm ki ocukta da bakasna yardm edebilsin. Gece yarsna kadar, marts nnde orada, denizin kysnda, martsna yapt havuzun yannda oturdu. Karanlk kavusun da yle, denize ataym da u marty ondan sonra da o cehenneme gideyim. Gzm grmesin de... Her ku nasl bann aresine bakyor, o da baksn. Bakamazsa da olur, ne yapaym. Byle dnyordu ya, ii szlyordu. Eli aya tutmaz olmu, beyni durmutu. Dalgalar usuldan kyy dvyorlard. Ayaa kalkt, her yan uyumu, nem kemiklerine ilemiti, yordu. Kuu sepetten ald, usul usul srtn okuyordu. Marty uraya, dalgann stne koymak istiyor, bir trl yapamyordu. i gtrmyor-du martsn brakmay. Ama bu gece bykana ldrecekti. Daha m iyi olacakt bykanann onun kafasn koparmas? Kan iinde kar gibi gs... Marty dalgann stne indirdi, brakt, brakmasyla kapmas bir oldu. Yrei kt kt atyordu. Karanlktan da ok korkuyordu. Korkuyor, geceye var sesiyle arada srada baryor, az tedeki adann kayalklarnda, kale duvarlarnda barts yanklanyor, denize inip yitiyordu. Bir de yannda marts vard. Mart ne yapabilirdi ki, deniz canavar u maaradan kar ikisini de bir lokmada yutuverirdi. Ne de olsa gene yannda marts vard, bu karanlk gecede ona g oluyordu. Marts onun bir paras olmutu, brakamyordu, dalgann stne koyamyordu ite. Aklna geldi birden, sevindi, ya havuz, havuz ne gne duruyordu, elindeki marty havuza usulca koydu. Martnn, karanlkta havuzu bir batan bir baa yzdn grd. Her eyi unutup havuzun basma oturdu, kuun bir batan bir baa havuzda yzmesine dald gitti. imdi ne bykana, ne denizden gelecek canavar, ne martnn yaras, ne de ryen kemikleri vard. nnde martsnn koyu kararts, yldzlarn nda, denizin vurduu aydnlkta yzyordu. 279 Kyya vuran byk bir dalgayla birden ayaa frlad, koarak, nasl kotuunu bilmeyerek, yresini grmeyerek eve geldi, avlu kapsn at, ieriye girdi. Bir sre avluda dnd ondan sonra da gerisin geri ald yatrd. Ya martya bir ey olmusa... Diline pelesenk etti kyya varncaya kadar, olmusa olmusa, ya bir ey olmusa... Mart kk havuzda yzyordu, uzaktan karartsn grd. Vard marty havuzdan ald gsnn stne bastrd. Az daha farkna varmasayd, kuu skp ldryordu.

Denize bakt, dehet bir korkuya kapld. Yerden sepeti ald marty iine koydu, kotu. Avlunun kapsn zor at, onu arkasndan kovalyorlard, ieri girdi, kapnn srmesini srd, artk kurtulmutu. Soluk solua merdivenlere' oturdu. Orada merdivenin stnde ne kadar kald bilmiyor, uyuklamt. Anasnn sesiyle gzlerini ap srad. nce nerede olduunu bilemedi, kar zeytinin karartsn grnce merdivende olduunu anlad. Anas: "Ne yapyorsun burada Salih, neden uyuyorsun bu souk merdivenlerde, satlcan olur lrsn! Haydi gir ieri de..." Acl bir sesle ona konutu. "Giremem," dedi Salih. "Gir ieri diyorum sana." "l... l... ldrecek o beni de, martm da." "ldrmez," dedi ana. "Gzlerini grdm," dedi Salih. "Gzleri yle, ldrecek gibi..." Anayla oul horozlar tnceye kadar burada, merdivenin stnde cebelletiler. Sonunda: "Olur," dedi Salih, "uyumayp martm da, beni de bekleyeceksin." "Uyumayp beklerim," dedi anas. "Martnn kafasn koparrsa o, ben de senin olun olmam, burada da durmam, gider de Halil gibi bir daha gelmem." "Koparttrmam," dedi anas. "Uyumam da. Hele bir dokunsun o, ya sana, ya da martna... imdiye kadar hep yuttum onu.-" 280 eriye girdiler. Salih martsn duvarla kendi arasna koydu. "Anam anam, can anam, ldrtme bizi ona uyuyup da..." Anas salarn okuyordu. Ban yasta koyar koymaz uyudu. Yorgunluktan bitmiti. Uzun bir sre dnde yumuack bir el onun salarn okad durdu. Anasnn gzlerinden bir damla ya onun tam alnnn ortasna damlad, scack, Salihin ty bile kprdamad. 281 Kk meyhanenin kapsnda leden bu yana bekliyordu Salih. Marts sepetin iinde, canl, kpr kpr, kanatlarn, yaral kanadn bile ap kapatarak... Yeniden dnyaya gelmenin tadnda, kursan iyice doldurmann mutluluunda. D adada, Ocakl adasnda, kylarn sarp yerlerinde baharlar ocuklar mart yumurtalarn toplarlar, toplayp merakllarna satarlard. Mart yumurtas merakllarnn da banda Sakall Haydar gelirdi. Sakall Haydar taze mart yumurtasn bir bakta bilirdi. Yumurtann ka gnlk olduunu da bilirdi. Gnlk bir mart yumurtasn da eline bir geirince deme keyfine gitsin. Sevincinden arnn ortasnda durur da gbek atard. Sonra da elindeki yumurtay krar, koklar, yumurtann kokusundan mest olur, bana diker ierdi: "Yaamak, yaamak," diye barrd. "Dnyann tekmil denizlerini iiyorum efendim, yaamak, yaamak." Elindeki kesekadnda, kk sepetinde, ya da naylon bir torbada ne kadar yumurta varsa, arda, sokaklarda, sallanarak durur, "yaamak, yaamak," diye grmedii bir dosta seslenerek ierdi. Azn, posbyklarn, sakaln elinin tersiyle siler her seferinde, yolun bir yanndan br yanma gidip gelerek yrrd, frtnaya tutulmu bir deniz gibi. "Evrenin btn yldzlar denize dolmu bu gece. Kanmda btn denizler bu gece. Bir mart yumurtasnda... Bu gece. Ben ve dnya bir mart yumurtasnda bu gece." Sakall Haydar bir trl darya kmyor, evine gitmiyordu. Karsnda hep uyuyan, arada srada ban kaldrp bulank gzlerle karsndakine bakan, sonra da hibir ey olmam gibi ban gene masann stne koyan bir adama konuuyordu. Adam binde bir, bir homurdanyor, Sakall Haydar bunu frsat bilerek, "Evet kardeim, evet dostum, nuru aynim efen282 \ dim, ok dorusunuz," deyip daha hzl srdryordu konumasn. nnde yarlanm byk bir ie arap vard. Baz da adam sarsyor uyandryor, gzlerini onun szgn, kanl gzlerine dikip ok nemli bir eyler sylyordu, azn kulana dayayarak. Onu brakr brakmaz da adamn ba kt, gene masann stne dyordu. "Seni bu keder ldrecek, bu keder," diyordu arkasndan da. Bu szleri nedense Sakall Haydar ak seik sylyor, Salih de anlyordu. "Btn insanlar ldren kederdir. Beni de, bu ssz kasabada, beni de keder ldrecek. Hi kederlenmemen insan. Ben, ben, ben okulu bitirince, en byk diplomay alnca... Btn insan ve hayvan ilimlerine vakf olunca... Keski bu kasabaya gelmeseydim, gelmeseydim de, bu kasabada kalmasay-dm. Dinle kardeim, dinle beni. Ben o kza tutulmadm, ben bu kasabaya, tabiata, denize, mart yumurtalarna tutuldum. Kaldm burada. Kaldm ki kederimden lyorum. Dinle beni kardeim, dinle. imdeki ak da ld, insanlk da... Ben de kederimden deliriyorum. im sklyor iim. Bugn, bugn kendimi ldrmeliyim artk. Neden, niin, kim iin yaamak? Keder deryasnda boularak srnmek... Dinle beni karde, ben ldkten sonra, biliyorum, sen de uzun yaayamazsn ya, sana vasiyetim olsun gene de, sen kendini denize atarak ldr. Ne gzel, ne gzel bylesi lm, ne gzel denize kararak, denizden bir para olarak lmek. Aaah, ne gzel!" Adamn ban masadan kaldrd: "Sana vasiyetim, sen

kendini denizle ldreceksin, denizle, anladn m, anladn, anladn m?" Adamn ban birka kere hzl hzl sallad: "Anladn m?" Adam, gzlerini at, soru dolu gzlerle aptallam bakt: "Olur olur, anladm," dedi, ba gene masaya dt. "yi ya, anladnsa iyi," diye soluyordu Sakall Haydar. "Aaaah, ben de denizde lmek isterdim, ne gzel, lm bile gzel olurdu denizde, insan lmeyen denizle lmezleirdi. Yazk, yazk arkada, ben denizden korkuyorum, korkuyorum." Korkuyorum szlerini o kadar bararak sylyordu ki, sesi tekmil ardan duyuluyordu. "Mutlu adamsn ki denizde ldreceksin kendini, denizde. Korkuyorum ben, arkada, korkuyorum." 283 Bu korkuyorum szcn gittike yumuatarak, sonunda duyulur duyulmaz arka arkaya yineliyordu. "nsan lnce denizde lmeli, ldrnce kendisini denizde ldrmeli. Ben kendimi ne yazk denizde deil de, belki ormanda ldreceim. Bir gn bakacaklar ki, kim bakacak ki, aldrma birisi elbet bakacak, ben ortada yokum, buraya da gelmemiim. Arayacaklar, beni ormanda bulacaklar, ulu bir aacn dalnda usulca sallanrken... Korkuyorum denizden... Belki bir yerden atarm kendimi. lrken kanm aksn isterim." Salih, Sakall Haydarn konumasnn birounu anlamamt ya, anlayabildikleri onu dehete salmt. Ne oradan ayrlabiliyor, ne de bir ey yapabiliyordu. Orada durmu kalm, gen akasya aacnn kabuklarna trnaklarn geirmiti. Yannda marts olmasa, o ona birazck g vermese, burada delirir, bir ho olur, belki de baylr, belki de zlr kalrd. Anladna gre bu adamlarn ikisi de bu gece kendilerini ldreceklerdi. Birisi salama denizde lecekti ya, Sakall daha ikircikliydi, kendisine, kendi anna layk bir lm biimi bulamamt. imdi, u anda Sakall Haydara, mademki btn hayvan ve insan ilimlerini yutmutu, gitse Sakall Haydara dese ki, sen mart yumurtalarn da seviyorsun, stelik de bugn nasl olsa bir yolunu biimini bulup kendini ldreceksin, u dnyada bir iyilik, o da bir son iyilik daha etsen de, u martnn krk kanadn onarsan da yle lsen olmaz m? Belki acrd da kck mart yavrusuna. Kim bilir, mart yavrusunu iyiletirince sen, Allah sana bir yreklilik verir de belki denizden korkmaz olursun da gider gzel gzel, kendini denizin ortasnda ldrrsn. Salih bu ve buna benzer szleri iinden bir dolu geirdi, kalkt birka kere ieriye girmeye davrand, ama bir trl buna yrei elvermedi. Kalkt oturdu, oturdu kalkt, bir trl onun yanma varp da, "Bu martnn kanad krk, ne ila vuraym da kanad iyi olsun, sen de mart yumurtalarn ok seversin," diyemedi. Sakall Haydar konumasn srdryordu, nndeki arap iesinin dibinde bir parmak arap kalmt. Uyuyan adam 284 artk hi ban kaldrmyordu. Haydarn da dili diline dolamaya balamt ya, Salih onun konumasna alm, artk daha iyi anlyordu. "Usanr insan," diyordu, "eeey, arkadam uyan, insan usanr. Saa git kasaba, sola git kasaba, ne bak, arkaya bak hep ayn avu ii kadar kasaba. Hep ayn gkyz, hep ayn toprak, deniz, ayn ak dalgalar, gne hep oradan, her gnk yerinden douyor, aa hep olduu yerde, her bahar ieini ayor, hep, her ey hi deimiyor, mirim, biz hep byle uyanp iiyor, sonra gidiyor uyuyoruz. Yediimiz itiimiz hep, hep..." Uzatyor, kimi zaman da uyuklayan adam salarndan tutup kaldryor: "Deil mi?" diye soruyordu. teki de: "yle," diyor, ba kt diye masaya dyordu. Sakall Haydar ba yeniden, hrsla tutup kaldryor: "Syle, syle, syle," diye baryor, "bylesi bir dnyada insan kendini ldrmez de ne yapar? Syle, syle, syle ldrmez mi?" "ldrr," diye inliyor teki, ba yeniden kt diye masaya dyor. Sakall Haydar ayaa kalkt, meyhanenin iinde dolanmaya balad, masalara, sandalyalara taklarak, perdelere dolanarak. Gene konuuyordu ya, konumalar dardan duyulmuyordu. Bir ara kapnn azna geldi, orada durdu, karki minarenin tepesine bakt. Orada, en sivri bir kayaya nasl edip tutunmu, crnan geirmi esen yelde kanatlar savrularak, dengesini bulmaya alan bir kua benziyor, orada kapnn eiinde kollarn ap kapayarak duruyordu. Salih onun: "Hep ayn kar, hep hep ayn kar, ayn kederli ev," diye boyuna yinelediini duydu. Kapya gerilmi Sakall Haydar bir sre orada salland, Salihe de, kuuna da bir sre gzlerini dikip bakt. Salih umutland ama, o hibir eyi, anlad ki, grmyor, gzleri bir sre ylece taklp kalyor. Sakall Haydar ona glerek dilini kard. Salih sana soluna yresine bakt, Sakall dilini kendisine karyordu. O da ona kard, nanik yapt. Sakall Haydar da nanik yapt. Salih ona 285 yaklayordu usul usul, azn burnunu eerek. Sakall Haydar o ne yaparsa, ona taklm tpksn yapyordu. imdi u anda dursa da pantolonunu ap Salih kn gsterse, Sakall da pantolonunu aacak kn ortaya karacakt. u kendini ldrmeden nce, u kuun kanadn...

"Hey, bana bak Sakall," diye var gcyle bard Salih. Sesi korku, ikircik doluydu. Kapnn dibine gelmi, aadan yukarya, daha da koca-manlam Haydara bakyordu. Haydar da tepeden ona... Eli bir kapdan boansa, ylesine sallanyordu ki, boylu boyunca u caddenin betonuna serilecekti. "Bak, bak, u kua bak, Sakall," dedi Salih. "Bu bir mart. Bir mart yavrusu, kanad krlm, kyda buldum." Sakall Haydar sallanarak, kendini zorlayarak Salihe, kua bakyor, gzlerini kocaman am, uzaklardan, eskilerden bir eyler ansmaya alyor, bir trl stesinden gelemiyor, kapya sk skya tutunmu sallanyor, dizleri bklyordu. Bir eyler anmsyor, bir ocua, bir martya bakyor, glmsyor, sonra ipin ucunu karp yz geriliyor, dnyor, bir yakalyor seviniyor, sonra da hemen unutuveriyordu. Kapya tutunarak, basamakl merdiveni her basamanda bekleyerek, tartarak, derin dncelere dalarak indi, iner inmez de her eyi anmsad, glerek, Salihe bir "B," yapt, Salih aldrmad. Kocaman elini de omuzuna koydu, sallanmaya balad yeniden. Gzlerini gzlerinin iine dikmi bakyordu, gene bir eyler anmsamaya alyordu: "Sen kimsin?" diye sordu yz yarak. "Tant bana kendini, sen kimsin ve de nereden gelip nereye gidiyorsun, arkada?" "Bu martnn kanad krk," diye bard Salih. "Dediler ki ku hastalklarndan sen iyi anlarmsn. Bu kuun kanadn iyi edecek ilac ver, diye geldim sana. Ben Salihim, Salih." Sakall Haydar eski alkanlkla eildi kua bakt bakt, hem bakyor, hem yalpalyor, Salihi de saa sola yalpalatyordu. Birden doruldu, srtn duvara dayad, glmeye balad-Kahkahayla glyor, sallanyor, gzlerinden ya geliyordu. Salihe gzleri taklyor, sonunda onun kim olduunu karp, bu286 raya ne iin geldiini buluyor, martya gz iliince gene glmeye balyor, kahkahalarn st ste savuruyordu. Sonunda duvarn dibinden ayrld, yola dp yrmeye balad. Bir yryor, sonra bir duruyor, kendi kendine konuuyor, yeniden yryordu. Evine yaklarken bir de trk tutturdu. Salih onu adm adm izliyordu, bir frsatn bulsa hemen marty nne srecekti. Sakall Haydar avlu kapsn hi sallanmadan at, anahtar gzelce cebine yerletirdi, dnd Salihe bakt glmsedi, gene sallanmaya balad, be alt adm kadar tesindeki, yallktan stnde on on be kadar gdk dal kalm zeytin aacn grnce sevindi, yz ald, sallanmas geti, aaca yrd, bir adm kalnca durdu, pantolonunun dmesini zd, kn kard, uzun uzun, bitip tkenmeden iemeye balad. Salih de onun karsna geti, o da kn kard iedi. Demek ki bu adam onun dndn anlam, kn karm dalgn-dz mahallenin ortasnda iiyordu, iemesini bitirdi, kn nemle yerine yerletirdi, sama soluna baknd, telaland, toparland, yz baya korkulu, endieli bir hal ald, bir yerlerden bir yardm bekler gibi gzleri ortal aratryordu, Salihi grd, yerlere kadar eilerek ona selam verdi: "Affedersiniz beyim, beyefendi, gece sanmtm da... Af... af... affedersiniz, ite efendim, nuru aynim, iki gzm efendim, ben her gece buraya tear ederim de, gece sanmm efendim. Balayn beyefendi. Zatnz rencide ettiimden ok mteessirim. imdi bana msaade efendim, imdi intihara gidiyorum beyefendi. nsan sra gelince intihar edebilmeli, deil mi efendim. Size tavsiyem, siz de sras gelince intihar eyleyiniz efendim." Salihe doru birka adm att: "Beni takip ediyorsunuz beyefendi. Meraknz celbetmi olacamdan eminim. Teekkr ederim efendim, bana ehemmiyet bahediyorsunuz efendim. Yalnz size unu tebir ederim ki beyefendi ben yirmi yedi yl nce bu kasabaya tayin edildiim gn intihar eylemi, kuyunun dibindeki ta gibi, bu kasabann ortasnda kalmtm. Yani beyefendi, tam otuz yldr hibir siyasi itigalim olmad. Biz l domu, l lecek, yani beye287 fendi, l intihar edecek tkenmi bir kuaz. Beni taaakip ediyorsunuz, ediniz efendim, bana ehemmiyet bahediyorsunuz, paha biilmez kymet bitiniz beni takip eyleyerek bana... Otuz yl nce lm bir mntehiri ereflendirdiniz beyefendi. imdi ben eve girip, daha bu eref stmdeyken, soutmadan beynime bir kurun skp intihar edeceim efendim. Karma acyorum beyefendi, muakkip beyefendi. ok acyorum ona. ocuklarma da acyorum ya, bilhassa karma acyorum, ok ekti beni. Bir mntehiri otuz yl srtnda tamak kolay m efendim? Hem de sarho bir mntehiri... Karm olmasayd ama bunca yl, ben nasl yaardm, ne ederdim, deil mi beyefendi?" Birka adm att Salihe doru, Salih dimdik durmu ona bakyor, sylediklerini anlamaya alyordu. stelik konutuklarnn birounu da anlamt. Hele eve girer girmez kafasna bir kurun skacan iyice anlamt. Salihe yaklat iyice, gzlerini iyice onun gzlerine dikti: "Beni izlemekle, beni takiple bana eref bahettiniz. Beni ihya ettiniz. Bu, u kasabada, kuyunun dibinde unutulmu bir ta olan beni bahtiyar kldnz. Beni hayata iade ettiniz. Beni de genliimde takip etmilerdi. Aaah, ne gnlerdi, Ankarada... Msavat, adalet, uhuvvet iin... Doktor Hikmet Beyefendiyi tanr msnz, beyefendi, elbette tanrsnz beyefendi. Siz tanmayacaksnz da, kim tanyacak, deil mi beyefendi? Geenlerde Yugoslavyada Tito yoldan huzurlarnda kendileri vefat etmiler beyefendi. Beni son derece..." Comutu, sama soluna dnyor, bir eyler aranyor, konuuyor, mutluluklar iinde yzyor, alamakl oluyor, glyordu.

Bir ara gene durdu, aratran baklarla gzleri Salihin stne dikildi kald. Ne oldu, ne olmad, Salih onun gzlerinin yala dolup yznn yumuadm, birden de elini alp aprtlarla ptn grd. "Teekkr ederim, teekkr ederim, bahettiniz, ihya buyurdunuz, ihya, bahtiyar kldnz, bahtiyar..." Elini brakt koarak avlu kapsndan ieriye dald, arkasndan duvarlar sarsarak kap kapand, az sonra da ierden bir kadn l geldi. Bir yandan kadn st ste lklar atyor, 288 br yandan baytar Sakall Haydar, "Orospu, orospu, orospu," ^iye baryordu. "Beni mahvettiniz, bu cahil kasabayla el ele vererek beni, beni, beni mahvettiniz. ldreceim sizi, l, l, ldreceim!" Pat kt dayak sesi de geliyordu ierden. "imdi, az sonra, bu tabancay gryor musun, azma skacam, azma..." Derin derin soluk ald duyuluyordu ierden. Salih gelip avlu duvaryla evin duvarnn bitiii yerde, avlu kapsnn solunda durmutu. erden ses ada kesildi. Salihin eli yreinde, kula kirite tabanca sesini bekliyordu. Bekledi bekledi ierden hibir ses gelmedi. Birden krlp den bir eyin sesi geldi, Salih sa ba darmadank, yrtlm yeil bir gecelikle, yar plak bir kadnn avlu kapsndan frladn grd. Kendini tutamad, koan kadnn arkasndan: "ldrecek, kendini ldrecek," diye bard. "Sakall ierde bana kurun skacak. Bana syledi." Kadn durdu, Salihi yle uzaktan bir szd: "zlme," dedi. "Otuz yldr bu byle. Ben imdi, daha ok dayak yememek iin kayorum. Sen hi zlme, ocuk. Tam otuz yldr her gn byle." Ne tuhaf, kadnn sesinde bir sevin vard. stelik de yumuak, efkatli, kadife gibiydi. Az nce st ste lklar atan o deilmi gibiydi. Glerek uzaklat, komu evin kapsndan ieriye dald. Biraz sonra da arkasndan, hibir ey olmam gibi Sakall Haydar kt. San sakaln taram, kravatn, gmleini dzeltmi, paalar amurlu pantolonunu deitirmi, iki dirhem bir ekirdek. Ne yalpalyor, ne de admlarnda en kk bir srme. Salihi grd duvarn dibinde, ona glmsedi, yanna giti, bir eyleri anmsamaya alarak elini onun omuzuna koydu, martya bakt, gld. Salih: "Hani," dedi, "kanad krk, kyda bulmutum onu." Sakall Haydar martnn kanatlarna bakt bakt, krk kanad parmayla yoklad, yz deiti, aln krt, dudaklar ge289 rildi, st ste birka kere yutkundu, bir eyleri gene anmsamaya alt, bakt ki anmsamasnn olana yok, doruldu, hibir ey sylemeden aa doru birka adm att, bir eyler homur-danyordu. Tekmil bedeni fkeye kesmi, tyleri diken diken olmu gibi geldi Salihe. "Bu kuun hibir ilac yok, kanad krk ku lecek, lecek," dedi, dnp Salihe kinle bakarak. "lecek. Yara alm martlar yaamaz, yaamaz," dedi yrd. Salih, oraya, duvarn dibine kverdi. Ayaklar ayaklarna gene dolanarak, eskisinden daha beter yalpalayarak, "ldremedim bu sefer de kendimi. Hibir ie yaramadm, hi, hi," diyerek, sylenerek, uzaklam gitmiti Sakall Haydar. Gerekten baytar Sakall Haydar tam yirmi yedi yldr bu kasabada bir tek hayvana bile bakm deildi. Nee, bakm deil ne demek, o yirmi yedi ylda ne bir kei, at, eek, ne bir katr, deve, hibir hayvan grmemiti bile. Ankaradan, ilden kendisine ylda, iki ylda bir yazlan yazlara da karlk vermemiti. O yazlara hayrna birileri karlk vermilerdi ya, imdi kim olduklarn hi anmsamyordu Haydar. Salih az sonra toparland, ayaa kalkt, fkeden tir tir, yoku aa inmi gitmi Haydarn arkasndan kotu, yolunu kesti: "Dur," dedi ona fkeden sesi boularak, "dur. Baksana be, bunun neresi lecek. Cin gibi bakyor." Gene her eyi unutmutu Haydar, yreye, martya, Salihe bo bo bakyordu. "lecek, bu mart lecek," diye toparland sonunda. "Dedim sana," diye gzlerini belertti Haydar. "Bu mart lecek. Anladn m ddm?" "Sen ne biliyorsun be, lmeyecek. lseydi eer imdiye oktan lrd," diye bindirdi Salih. "Durur durur, sonra lrler bunlar," dedi kaytsz SakallSalih bir sre syleyecek sz bulamad, sonunda: "Sen otuz yl nce kendini ldrmsn," dedi. "l bir adam diri kutan ne anlar?" Bu sefer de Sakall Haydar syleyecek sz bulamad, yar-dm ister gibi gzlerini kirpitirerek, olduu yerde ne arkaya salland. 290 "He he," gld. "He he, ben yle sahici deil de, kendi iimde ldm, he heh, heheh..." Salih martsn sepetten karm kucana almt, iki eliyle marty ona doru uzatt:

"Baksana ulan una, bunda hi l yz var m?" Haydarn azndan sz bir kere kmt, geri alamyordu. "lecek," dedi inatla, szcn stne bastra bastra. "lecek, lecek." Salih durdu, onu, tepeden trnaa aalayarak szd: "Hastir oradan... Sen de... Manyak," dedi, martsn sepete koydu, koarak oradan uzaklat. "Hastir ulan, bir de baytar olacakm. Hastir oradan." Doktor Yasef stne her eyi, bu kasabada byk kk herkes biliyordu. Yirmi be yirmi alt yalarnda naslsa yolu buraya dm, bir daha da buradan ayrlmamt. Yukarda yel deirmenlerinin oralara yakn bir yerde eski bir tahta konakta oturuyordu. Kendisi gelip bu konaa yerleince stanbul-da nl bir doktor olan yal babasn, anasn, kz kardelerini de getirmiti. Buradan evlenmiti. Kars Amerikan Kz Kolejini bitirmi bir Rum kzyd. Rum kzndan bir kz olmu, kars, kz on yama gelince birden ocuu kapm soluu Amerikada almt. O gn bugndr, her nisan aynda, ylda bir kez olmak zere, ak dolu mektuplar yazyordu Doktor Yasefe. Dorusunu sylemek gerekirse Doktor Yasef kvanl bir kiiydi, bu ylda bir kere gelen mektup ona btn bir yl boyunca yetiyordu. Mart ortalarnda Doktor Yasef usul usul deiiyor, baka, k, yakkl, canl bir kii oluyordu. Her gn ykanyor, iki dirhem bir ekirdek giyiniyor, kolal yakalar takyor, renkli, cvl cvl kravatlar balyordu. Ve mart bandan nisan ortalarna, mektup gelinceye kadar her gn kere postaneye uruyordu. Btn kasaba da gelecek mektubu onunla birlikte bekliyordu. oluk ocuk, gen yal, gzleyi gzleyi gzleri drt olarak bekliyorlard. Mektubun geldii de annda btn kasabaya yaylyor, l, sessiz, cansz kasaba birden canlanp Doktor Yase-fin sevincine katlyor, her evde bir cmbtr alp ban gidiyordu. Doktor Yasefse mektubu alr almaz arnn ortasndan 291 yel gibi geerek evine gidiyor, kapanyor, gn, bir hafta onu kimse ortalkta gremiyordu. Sonra bir sabah erkenden evden kyor, denizin kysna gidiyor, orada denize kar duruyor, derin dncelere dalm ayakta bekliyordu. Akam olup gn kavuunca da cebinden mektubu zenerek, incitmekten korkarak karyor, arkasndan da hemen yrtmaya balyor, kk kk, artk katlar yrtlmaz oluncaya kadar yrtyor, paralar, bir teki bile yere dmemecesine denize savuruyordu. On yl ncesine kadar, kyl olsun kentli olsun buradaki aa yukar her insana bakmt Doktor Yasef. Verenden para, bal, yumurta, pekmez, tavuk, buday, msr alyor, ne verirlerse, vermeyenden de hibir ey istemiyordu. ounlukla da pek az kii ona bir eyler getiriyordu. Dediklerine gre babasndan kalma epeyce bir geliri varm Doktor Yasefin. Istanbulda evleri, apartmanlar, hanlar varm. Kocaya gitmemi iki de kz kardei vard Doktorun. Eski konakta Doktorla birlikte oturuyorlar, konan bahesinde iekler yetitirip yukardan denizi seyrediyorlard. Bir de durmadan kitap okuyorlard. Gnn her saatmda de yukardan, konaktan hznl bir piyano sesi duyuluyordu. Doktor Yasef burada doann, insanlarn bir paras gibiydi. Herkesle, her olayla ilgileniyor, doann her bir kprdanna katlyordu. Borluyla borlu, kanlyla kanl, ala a, yaslyla yasl oluyordu. Frtnal gecelerde ok eski krkne sarlyor, Uzun adann karsndaki maarann stndeki kayala oturup denizin gmbrtsn, sularn fkrarak akn dinliyordu. Baharlarda, o korkun mektup bekleme hummasnda bile btn aalarla, otlarla, bitkilerle birlikte iek ayor, evrenin, insanlarn sevinlerine, zntlerine katlyordu. Salih de herkes gibi Doktorun evinden ne zaman kacan, nereye gideceini, kimi arayacan biliyordu. nce, evinden doru eczac Fazl Beye urard. Fazl Beyin eczanesi kasabada en erken alan ilikti. Belki de Fazl Bey eczaneyi hi kapatmyordu. Onu iliini aarken hi kimse grmemiti. arnn bekileri bile. Fazl Bey durmadan yeil otlarla, iekler tozlarla, masann stnde bir mikroskop, terazi, havanlar, urar dururdu. inden, o da ancak bir reete getirip ila istediklerin292 de, yzn buruturarak, ok ar bir zorunluluu yerine geti-riyormuasna, ksa bir sre iin ayrlr, abucak istenileni yapar, verir, iinin bana dnerdi. Her sabah Doktor gelince ask yz sevince keser, en akrak: "Korkma Doktor, ok yaklatm, bulacam," derdi. "Biraz daha dayanalm." Ve yal kyller sepetlerle, heybelerle da da, yl on iki ay dolaarak getirdikleri hi grlmemi otlar, iekleri ona satarlard. Gelen otlar, iekleri Fazl Bey gnlerce ayrr, aratrr, sralard. Eer gelen otlar, iekler arasnda hi grmedii bir tr varsa sevincinden deliye dner, doru Doktora koar, ta telerden bararak: "Oldu, oldu, oldu Doktor," diye rpnrd. kisi kafa kafaya verirler, bu otun, iein gizemini buluncaya kadar urarlard. Salih onu evden eczaneye kadar izledi. Burada, bu kadar ila arasnda Doktorla konuabilirse, belki martnn kanadna bir umar bulabilirdi. erde Fazl Beyle Doktor derin bir tartmaya girimilerdi. Bir tuhaf, horoz ibiine benzer sert bir iek stnde konuuyorlar, iei elleri titreyerek para para kesiyor, kokluyor, dillerini uzatp tadyor, havanda dvyorlard.

Dalardan heybelerinde trl otlar getirmi sakall, sivri eneli, ekik gzl kyller de kaldrma oturmular, onlarn tartmalarn bitirmelerini bekliyorlard, sabrla, beklemeye alkn. Eczac her gn tiril tiril ak bir gmlek giyerdi. Altn ereveli gzl burnunun uundayd. Doktor ayaa kalkt, Fazl Bey: "Bulacaz Doktor," dedi, havanda ezilmi iei koklayarak. "Mis gibi kokuyor, bulacaz. Bu deilse, teki iektir. Dnyada ifal ot tr bir deil, bin, milyon, milyar deil, sonsuzdur. Tabiat anamz her gzn atka yeni bir tr ot, iek, bitki yaratyor. Her gerindike, binlerce douruyor, alyor." Ayaa kalkan Doktor Yasef: "Hakk aliniz var," dedi. "Tabiatn dourmas, yaratmas dursa, tabiat kendini tekrarlasa, her ey lr. Tabiat hibir za293 man kendini tekrarlamaz. Onun iin de her ey lml. Her ey lmeseydi, bir daha gelmemek zere, hibir ey yaratlamazd. Dourganlk sonsuzdur." Fazl Beyin yz soldu, dudaklar, burnunun ucundaki gzlk titredi, uzun kr kr boynu da seirdi, bir an dnd, sonra telala, bir eyi karyormuasna: "Bulacaz, bulacaz," dedi. "Yarma kadar bu otun hassalar stne size neticeyi bildireceim." "Teekkr ederim, beyefendi." "Aman efendim, estafurullah, gayretimiz btn insanlk iindir." enesinin ucundaki sakal oynatarak, bastonuna basarak-tan Doktor oradan ayrld. Fazl Bey onu kapya kadar uurlad. Kendini de inandrmaya alan bir sesle: "Bulacaz bulacaz, muhterem Doktor, bulacam. Tam elli yldr, bak, bu adamlar buraya binlerce ot tr tadlar." Duvara srtn verip oturmu, sekseninden daha yal gzken yal adam elinden tutup kaldrd: "Gene ne getirdin?" diye okar gibi bir sesle sordu. Yz birden layan kyl: "Hi grlmedik bir ot, iek. Elli yldr bylesini grmedim," diye sevinle konutu. Fazl Bey onu kucaklad. Buradan sonra Doktor Yasefin gidecei yer belliydi, balc Faik Efendiye urar, orada ikisi birden arlarla konuurlard. Salih onlarn ikisini o vzvzlarla, iki gz nne aksn ki, konuurlarken grmt. Onlar soruyor, sanki arlar karlk veriyor, onlar gene soruyorlard. Sabrszlanyordu Salih. "Delilere attk," diyordu kendi kendine. Ulan, u kuun yaras olmasa, u kck mart lecek olmasa, bunlarn yzlerine bile bakmazd Salih. Bu delilerin... Balc Faik Efendi, frnc Resul Aa, sonra... Tam le ezan okunurken Doktor fenerin o yana yryp gider her gnk oturduu, kayalara bir koltuk gibi oyulmu yere oturur, kendi kendine konuur dururdu. Burada, az hi durmaz, yanna kim gelirse gelsin onlarla konuurdu. 294 Salih vard onun karsndaki kayann stne oturdu. Doktor Yasef bastonunu yere vura vura bir eyler sylyordu. Sali-hi grd: "Ho geldiniz, beyefendi," dedi. "Naslsnz, iyi misiniz?" "yiyim," dedi Salih. "ok iyiyim." Doktor: "ok harp grdm," diye konumasn srdrd. "Top glleleri kulamn dibinden geiyorlard. Ben korkmuyordum, anakkalede. Biz o zamanlar Gazi Mustafa Kemal Paa hazretlerini bilmiyorduk. Balkan Harbinde de bulundum, Kafkas Cephesinde de... Bizim doksan bin askerimizi bit yedi Sarka-mta, tifsten ldler, souktan dondular. Bizim Fazl Bey bir delidir, acaba Fazl Beyle hi teerrf edebildiniz mi, efendim? Benim bir kzm var, sizin kadar, sizin gibi kck bir kz, beyefendi. imdi kck kzm alt tane bebek dourmu." Sakaln titrete titrete, uzun uzun gld. Glnde bir hzn, alamakl bir ey vard. "Sizin kadar kk kzmn alt tane bebei olmu, ne ho deil mi, beyefendi? Benim kzm, biliyorsunuz, Amerikada beyefendi. Hanmm yayor. Beni her yl kzm yanna aryor, burasn, sizleri, kasabam nasl brakrm da Amerikaya giderim, deil mi beyefendi?" Arada srada da kendi kendine celalleniyor, ayaa kalkyor bastonunu denizin tesine sallyor. "Gidemem, gelemem efendim, kasabam brakp ben oralarda nasl yaarm, balklar suyun dnda yaayabiliyorlar m, ben oralarda derakap lrm. Fazl Beye inanmayn, beyefendi, o byk idealist, byk bir romantiktir. Tabiat tekerrr etseydi, edecek olsayd, her ey ana ama yok olurdu, arz ettim mi, beyefendi? Bir tek insan, ahslar da kendilerini, geen gnlerini bir daha yaayamazlar. Biz yle gryoruz ki, beyefendi, yanl, o her yl aan gl, geen yl aan gl deildir. Bak, u gelen dalgay gryor musunuz, o dalga yalnz byle bir kere gelir, bir daha hi gelemez. Ol sebepten, beye-fendiciim, ebediyet yoktur, olamaz. Dedim ya, Fazl Bey kardeimiz byk bir romantiktir. Tabiata ok inanyor, amenna, inansn, ama tabiat yaratmad, bakalamad

295 gn lr. Ol sebepten, Amerikada... Ben her gn, her eyin hepimizin yeniden yaratldn, her an da ldmz, bu kasabada rendim. Kzm gelecek mi, ne dersiniz, ben buradan hibir yere gitmek istemiyorum, korkuyorum, beyefendi dikkat buyurun, zaten yalandk, ben yle zannediyorum ki bu kasabadan ayrlr ayrlmaz lvereceim, emrihak vaki oluverecek. Deil mi efendim, her gn her gn lmyor muyuz? Seviyorum, efendim, hayat. Kzm babasn grmek istiyorsa gelsin. Biliyorum o benim kzm ya, nereden kzm oluyormu? Benimle beraber yaamad ki kasabamda kzm olsun. Nedir yleyse, kzm deil de, niin yle her yl mektuplarn bekliyorum? Belki de srf bir eyi beklemenin tadna varmak iin. Tekmil kasaba da benimle birlikte, benden daha heyecanlanarak, bekliyorlar, dikkat buyurdunuz mu, beyefendi? Benim Gzbac Cerrah Aliye vardr en ok hrmetim bu kasabada. Hakiki yaratc odur bu dnyada. Tanyor musunuz onu?" Gzlerini, mavisi ok duru gzlerini ine ucu gibi keskin, Salihin gzlerine dikti, st ste sordu: "Tanyor musunuz, tanyor musunuz, Cerrah Ali Beyefendiyi tanyor musunuz?" "Tanyorum," diyebildi Salih. Doktor Yasef hi kesmiyordu ki... Hazr soru sormuken... Toparland: "Doktor," dedi ayaa kalkarak. "Buyurun, beyefendi." Doktorun kendisine beyefendi demesine baylyordu Salih. O beyefendi dedike Salihin kendisine baya gveni geliyordu. "Bu marty grdn m?" Doktor ayaa kalkt, Salihin elindeki sepette, yerlemi oturup, ban evirerek yreyi aratran, szen martnn stne eildi. "Grdm beyefendi, ok gzel efendim. Mart gzel bir kutur, insanlar da severler keratalar." "Bu martnn kanad krk." "Vah vah beyefendi. Fena..." 296 "Kanatlarn muayene et de kuun, onu iyiletir. Sen harpte ly diriltmisin... yle dediler, ben de u zavally iyi et diye... Bak, kck, kanad krk, hi de uamyor." Boynunu bkt, elinden geldiince Doktoru kendisine, martsna acndrmaya alt. Konutuka sesi dzeliyor, sesi dzeldike martlarn gzellii, insana yaknl, aklll stne konuuyordu. Doktor Yasef gzlk deitirdi, mart yavrusunu sepetten kard ince ince onu muayeneye balad. Gzlerine bakt, kursan elledi, yreini, kuu kulana koyup dinledi, kanad kaldrp eliyle bir kere, bir kere daha yoklad, her yoklayta, "Vah, vah, vah," diye ban sallyordu. Umutsuz bir hastaya bakar gibi bakyordu martya. Dayanamad Salih: "Ne ck ck edip ban sallyorsun, sylesene be, bunun bir ilac var m?" Doktorun yz gerilmi, mavi gzleri ya iinde kalm, sivri sakal titriyordu. Sivri, kr sakal... "Maalesef beyefendi, maateessf, ne yazk. ok da gzel ku. Yeryznde iki mahrukat yara alnca yaayamazlar." "Nedir onlar?" diye bard Salih. "Heyecanlanmayn beyefendi, ltfen sakin olun. Biliyorum imdi u syleyeceime dayanamayacaksnz ama tabiatn kanunudur bu. Yara alrlarsa bir ylanlar hcre tazeleyemezler, bir de martlar." Salih dikeldi, ldrecek gibi sert Doktor Yasefe bakt: "imdi yani, bu ku lecek mi?" Sakal titriyor, konuamyordu Doktor Yasef. Elleri titremekten uarak marty sepete koydu, kendi de daha fazla ayakta duramad, birka adm gerileyerek gitti koltuuna kt. Ban kaldrd Salihe acyla bakt. Salihi anlam, onun derdine btn yreiyle katlmt. Salih durmadan, diline taklmasma yineliyordu: "lecek mi, lecek mi, yani lecek mi?" "lecek," diye usulca syledi Doktor. "Maalesef martlar lrler." "Hibir aresi yok mu?" 297 Bekliyordu Salih. Doktor Yasef susmu, dnyordu. Sonra usul usul ban kaldrd: "Belki vardr," dedi. "Belkim..." Yznden bir sevincin glgesi geti. O umar bulmak iin inanlmaz bir aba harcad okunuyordu. Salih ona acd. "Hah," dedi Doktor Yasef. "Buldum." Kendinden umulmayacak bir abuklukla, bastonuna bile dayanmadan ayaa kalkt. "Buldum, buldum... Hi olmazsa Fazl Beyin otlar, iekleri bir ie yarasn, elli yldr hibir ie yaramad." Yerine oturdu, enesini bastonunun stne koydu, gzlerini yumdu, krl sakal bastonun stnden bu yana tam ine ine dimdik olmutu.

"Belki o otlarn iinde mart yaras iyi edecek bir ot kabilir. Martlarn yaps ylanlarn yapsna hi benzer mi, beyefendi? Belki ylanlar da... Ben yalandm, unuttum. Belki Fazl Beyin otlar iinden... Deil mi?" "kabilir," diye bard Salih. "Hem de o kadar ok ki! Bir kck martnn yaras nedir ki de iyi olmasn..." "Amma velakin ok sert adamdr Fazl Beyefendi. Ben sylersem ok kzar. Gene, onun neeli bir annda, kuluk vakitleri pek neeli oluyorlar Fazl Beyefendi, o an yakalayabilirseniz..." "Yakalarm," diye bard Salih. "Ben onu glerken bile grdm. Senin, benim gibi, teki insanlar gibi glerken. Yakalarm, hem de glerken." "Muvaffakiyetler temenni ederim, beyefendi." Salih gene gzel dne girmi, bir umudun cokusunday-d. inden hep, hele bir daha, bir daha ocuklar yaklasnlar Doktora, hele bir onunla azck, ine ucu kadar alay edeyim desinler, hele onu azck rahatsz etsinler piler, Bahriye de syleyeceim, hele bir Doktora... Kendilerini ta burada, denizin dibinde bulurlar. Orada durmu kalm Doktora minnetle bakyordu. Bir ey yapmalyd, bir ey, bir ey. Kvranrken aklna dt, Doktorun elini ald pt kere, alnna koydu. Hele bir, bir daha Doktorun yanna yaklasnlar o piler. Bunu Doktora sylese miydi? Dayanamad: 298 "Doktor," dedi, grtlan temizledi, sylev verir gibi, kabaday bir hal ald, yumruklarn skt. "Doktor... O ocuklar var ya, ite onlar... Hele bir sana... Bir ey sylesinler bir daha. Hele bir daha... Onlarn feritahlarn arrm... Biz Bahriylen on be ocuu bilem dveriz." Doktorun yz acd, ona yalvard: "Rica ederim beyefendi, sizden bilhassa istirham ederim, onlar benim arkadalarmdrlar, onlara dokunmayasmz. ok rica ederim efendim." "Olur," dedi Salih. "Onlara yleyse hibir ey yapmam. Olur." Dehet utand. u anda yer yarlsayd da yerin dibine geseydi. Orada daha fazla duramad, arya doru, arkasna bir kere olsun dnp bakmadan ald yatrd. Salih ok erkenden uyanm, bu sabah da kendisini, martsn sa bulmu, bunun sevincinde, gn ymcaya kadar ok balk tutmu, martsnn kursan davul gibi iirmiti. Sabahtan beridir eczanenin kapsnda bekliyordu. Fazl Bey onun beklediini grm sinirleniyordu. Doktor Yasef gelmi gitmiti. yle bir, kimseye gstermeden gz krpmtlar biri-birlerine. Sepetli, telis uvall, heybeli birka kyl de orada, kaldrmdaydlar. Salih yanlarndan geerken burnuna taptaze iek, ot, da kokusu geliyordu. leye doru, gittike Fazl Beyin yz iiyordu. Havanda dvd bir iei, ya da otu tadyor, yzne geni, hi yitirmeyecekmiesine bir kvan, bir mutluluk yaylyordu. Bir ara kendiliinden, iek koklarken, kahkahayla gld. Salih onun gzlerini grd, iyilikler tayordu imen yeili, dme gibi kk gzlerinden. Buna aldand, ieriye dald. "Amca," dedi, Fazl Bey dalgnlkla reeteye uzanr gibi elini Salihe uzatt, eli bota kalnca aykt, Salihi grd. Bu ocuun gzlerine illet olmutu sabahtan beri, gzleri delercesine, alayl, kk gren, aalayan, sabahtan beri ivi gibi... Hi ayrmamt stnden, bir an bile. Btn cinleri tepesine t, yandaki tavan sprgesini kapt gibi: "Giiiit," diye bard, "giiit, mendebur olan!" 299 Salih onun hmndan korkmu kendisini hemen darya atmt ama, arkasndan kurun gibi gelen sprgeyi de srtnn ortasna yemiti. Neredeyse yere decek, elindeki mart sepetinin stne yklacak martsn ldrecekti. te o zaman grrd bu Fazl Bey, ite o zaman... Dur, diye imek gibi aklndan geti, dur sana yapacam bilirim. Dur hrpo, hele sen bir dur. Burnundan fitil fitil gelecek senin btn bu afur tafurun. Hele azck bekle sen. "Smk gibi, smk gibi yapkan ocuklar. Bu kasabada eskiden byle pis insanlar yoktu." fkeden kprm Fazl Bey dkkann iine smyor, dolanarak baryordu. "Bu saygsz piler nereden kt? Eskiden bylesi piler yoktu buralarda. Zamane olanlar. Baklar insanlara hakaret." Darya saldrd: "te bak, daha durmu da bakyor yle, ldrecekmi gibi." Salih ayld, oradan ar ar uzaklat, ilkokulun kesini dnnce karda, ok aalarda koskocaman serilmi kprtsz denizi grd. Daha fazla yryemedi, oraya, kyya inen dik merdivenin basamana oturdu, neredeyse alayacakt. Bu martya bir ey olursa, o Sakall Haydar da, o deli eczac da grecekti. Beensinler, kepazeliklerden kepazelik beensinler. imdilik Sakallya da, Fazla da, bykanasma da unutturacak, bir gn ar gibi her n de sokacakt. Bahri ona bu yaplanlar bir duymasn, aman aman. Bahriye btn olanlar bitenleri daha sonralar bir bir anlatacak, ondan sonra da... Bahriye de hi gereksinme duymadan... Kurda, boynun neden kaln, diye sormular, o da, kendi iimi kendim grrm, demi. Kim kald, Gzbac Cerrah Ali kald, o da bu kuun kanadnn umarn, emini bulamazsa, ondan sonra demek ki hibir olanak kalmyordu. Bulacak o, ona bouna Gzbac Cerrah Ali dememiler. ok da yal ya... Yal olmas daha iyi deil

mi, bilse bilse yle gn grm, devran geirmi bir Gzbac Cerrah Ali bilir kuun kanadndaki yarann aresini. O da bulamazsa, "Brakrm gitsin denizine," dedi Salih. "Belki kular ORHAN KEMAL 500 ti HALK KTPHANES kendi yaralarn kendileri iyiletirebilirler, kanad krlan her ku lmyor ya, ooohhooo, her ku kanat krlmasndan lse dnyada ku kalmazd lmedik." Kalkt, eve yneldi, yarn erkenden, Allah izin verirse, dedi, yarn erkenden Gzbacdaym. Gzbacya sonsuz umut balamt. Bu gece de hi eve gitmek istemiyordu. Hazr Gzbacy bulmu, kuun kanadn dzeltme yolunu tutmuken, sabah uyanm bakmlar ki kuun boynu koparlm ls bir yanda, Salihin boynu kesilmi kana batp km ls bir yanda. Bir sre orada ikircikli dnd kald. Sonunda da kzd, "Ben onun olu deil miyim, varsn anam olunu korusun," diye de sylendi kendi kendine. Martya gelince, eve varnca bykanann, bir iyice bir daha korkuturum onun gzn. Bir dokunsun hele martya... Bir dokunsun hele! u Fazl Beyin ettikleri de bir trl aklndan kmyordu. Hzl, hzl, koarcana eve yrd. Karmakark, yar uykuda, yar dte uyudu. Dnde dalar, otlar, iekler grd. Bir dan uurumundan aalan, talar, sular, topra mavi, azna kadar da mavi, koygun bir dumanlar dolmu koya, o her zaman kyda grd, uzun boyunlu kr ata binip atlad. Mavinin iinden kara giysili, boynuzlu, yalm gzl, ellerinde uzun krmz hanerlerle adamlar kp stne geldiler. Salih, hele son gnlerde ok d gryordu. Ban yasta koyduu sreden, uyand sreye kadar. Kimisinde dleri ak seik gryor, uyannca da olduu gibi anmsayabiliyor, kimisinde de dler biribirine giriyor karman orman oluyordu. Bir keresinde sabaha kadar Metin abiyle urat durdu. Metin abi ona ok szler sylemiti ya, sabahleyin uyannca unutup gitmiti. Gzbacy bu kasabada ok ocuk, ok kimse grmemiti ya, herkes onu bilirdi. Maceralarn duymam kimse yoktu buralarda. Eskiden Gzbac Ali, Ocakl adayla Zeytin adasnn arasna tel gerer o telin stnde yrrd. Her yl nisan aynn bir 301 gneli gnnde, kasaba sabah erkenden davul sesleriyle uyanrd. Bir davulcu Zeytin adasnda, tekisi Ocakl adada karlkl alarlar, kyameti koparrlard Karadenizde. ki , drt be zurnac da onlara elik ederdi kyda. Davul seslerini duyan kasabann tekmil insanlar, hastalar, sayrlar, yatalaklar, yallar bile en gzel, bayramlk giyitlerini giyinir kyya dklrlerdi. Ocakl adada, kale duvarnn dibinde Gzbac Ali yara hazrlanan bir at gibi gider gelirdi. ok yakkl, uzun boylu, sarn, krmz sal bir kiiydi Gzbac Ali, hneriyle de ok vnrd. Orada bir sre gezinen Gzbac Ali, bir merdivenle telin gerildii diree kar, kollarn ku kanatlar gibi aarak, teki adaya doru var gcyle koard. ki adann aras yz elli iki yz metre kadar vard. Koar geriye ar ar dnerdi. Sonra da, telin stnde Gzbac Ali, tuhaf eski zaman oyunlarna balard, srayarak, tek aya stne, ayann baparma stne dikilerek... Elleriyle telde yryerek, bir makas gibi alm bacaklar havada alp kapanarak... Tel stnde oyun, grlmedik, her yl yeni hnerlerle, gn kavuuncaya kadar srerdi. Alinin cambazlk gnleri kasabada tam bir bayramd. O, btn yl gider btn Anadoluyu, stanbulu, Arabistan, ini Maini dolar hnerlerini gsterip para kazanr, sonra da her bahar nisan aynda kasabaya gelir, adalarn arasna telini gerip hnerlerini ilk olaraktan kasabalsna gsterir, uur alrd. Gzbac Alinin ii yalnz tel cambazlyla bitmezdi, baka hnerler de gsterirdi hemerilerine. Burnundan gvercin karp yalm gibi kpkrmz olmu klc yutar, bir harman kzn stnden yrr, bir boa ylann boynuna dolar, elini ylann azna sokar, ylann grtlan skard. Gzbac Ali krk gn krk gece derin bir mezarda soluk almadan kalrm. ly bile diriltirmi, bu l kendisi de olsa. Hindistanda, tutsaklkta renmi btn bu hnerleri Ali. Bir de onun cin klah varm. Hindistandaki gzbaclk ustasndan arm bunu. Ustas, benim de klahm ardktan sonra bu yollar sana helal olum Ali, var git yolun ak olsun, demi, onu alnndan kere pm. Bu klah giyince Ali hem grnmez oluyor, hem de nereye gidecekse gz ap kapayncaya kadar oraya varyormu. 302 Ali ok para kazanm, btn bu paralarna kylardan arsa, kasabada konaklar, baheler kapatmt ucuz ucuza. Alinin bir tek olu vard. Alinin kasabada karsn kimse grmemiti. Olunun ad Sultand. Kasabada Sultann doumunu, ocukluunu kimse anmsamyordu. Sultan yle birdenbire delikanl, babayiit ortaya kvermiti. Gzbac Ali, eer bana o bela gelmemi olsayd, bu kasabann deil, btn Trkiyenin en zenginlerinden birisi olurdu. Gene de zengindir ya, aaah o belaya bir uramam olsayd, ah! O arsalar, o baheler!.. O bahelerden birisinin stne bir Sivasl tam yz elli tane ev kondurdu, her bir evi de yarm milyon liraya satt. O bahe gibi Alide belki on be tane baka bahe daha vard. u aadaki koyak var ya, fenerin iki kilometre dousundaki byk, kayalkl koya inen koyak var ya, ite oras batan aa onundu, iki bin be yz dnm. imdi oras ka milyon eder? Daha ka tane koyu vard Alinin yle... Uzak grl bir kiiydi Ali ya, Allah eytann gzn kr etsin de ev-ceizini bana yksn. Sebebin de ocana incir dikilsin, ite Aliyi bu hale getirdi.

Ali bir definecilie merak sardrd ki sonunda... i gc, arsalar, koylar, konaklar bir yana atp da bayr, ren kuytu define aramaya koyuldu. Ucuza, be on kuruuna arsalar, konaklar, koylar satt satt defineye yatrd. Sonunda, ite sonunda o felaket bana geldi de Alinin elinde o koyu, be on bahesi kona ancak kalabildi. Gzbac Ali btn hnerine, gzbaclna, kendindeki insanst, Tanrlara, cinlere eytanlara has yeteneklere gvenerek ie giriti. Koca Karunun, skenderin, Darann, irili ufakl teki padiahlarn dnya kadar hazineleri niin yeraltnda kalsn, yerstnde insanlar bunca a yoksul, plak yaarlarken... Yeralt byle definelerle dopdolu dururken ve Gzbac Alinin byle hnerleri ve hem de yetenekleri varken... Gzbac Ali yl durmadan tarih kitaplar okudu. Derken akln karyordu ki, kitaplar kapatt, eyleme geti. Nasl eyleme gemesin ki, Anadoluda tam on drt bin tane yeraltnda kalm ehir vard. Ve nice nl ehirler... Anavarzadan tut da Tarsusa, Misise, Castabaladan tut da Hattuaa, Troyaya ka303 dar, Sardese kadar. Her birisinde de odalar, mezarlar, antlar, tapmaklar dolusu hazineler. Tam yirmi be yl dolat Anadoluda yedi arkadayla birlikte. Kazma vurmadk toprak, emedik hyk koymadlar. ok altn, heykel, deerli ta buldular, bir Alman, be Amerikal, iki ngilizle ibirlii yapp paha biilmez heykelleri Trkiyenin dna kardlar, buradan, u kylardan teknelerle. En byk kaz Alamandan yediler. Otuz alt tane Hitit, Frik, Grek heykeline karlk Alaman onlara sahte dolar verdi. Dolarlarn sahteliini Ali sonradan anlamasayd eer yanmlard. Ali dolarlardan phelenince bir uzmanna gtrd ki, ne grsnler, bir ocuk bile bu dolarlarn uydurma olduunu anlar... Gmtlklerden bulduklar altn, gm kemerleri, bilezik, anak mlekleri eritip satmaktan baka bir umar bulamadklar da oldu. nk btn bu antika kaaklar onlar ya yle, ya byle dolandryorlard. Ali bir trl, btn yedii kazklara, tm paracklarn bitirmesine karn bu iten ayrlamyordu, ne yazk bylenmiti. Eski ehirler, hykler, mezarlklar, tapnaklar onun yaamndayd. stanbulu, kasabay, zmiri yaar gibi yayordu eski ehirleri de. Daha bir d iinde, daha byl. Eski bir Hitit tapmanda Hititlerle birlikte Frtna tanrsna, tpk onlar gibi candan gnlden adakta bulunuyordu. Baz kere bir Yunanl, Hitit, Romal, Frik gibi giyiniyordu. Giyitlerinin biimini hep heykellerden alyordu. Nemrut hynde kral Antiyokus onun yoldayd. Yazhkayada, Karatepede, Hattuata, Sakagznde, Gzlkulede, Kltepede de dostlar, heykelleri, yazlar, anak mlekleri vard. Gzbac Ali btn eski ehirlerin, renlerin, tapmaklarn, hyklerin bir tek byk, son kral sayyordu kendini. Kaptrp gitmiti eski dnyalara kendini Gzbac Ali, bu dnyay, baka dnyalar hi gz grmyordu. Eski kralielerden, Tanralardan sevgilileri, karlar bile olmutu. Olu Sultan da baz baz gtryordu gece kazlarna. Kazlar hep gece oluyordu ya... Artk arkadalar da kendi de gece kazlarna almlard, belki gndz topraa bir tek kazma bile vuramayacaklard define aramaya izin verilse bile. 304 Sultan, babasndan daha yein, ateli kmt define ara-rnada, daha hrsl..: Btn tarih, corafya kitaplarn batan sona hatmetmiti birka yl iinde. Sivasta, Divriide bir bakr da vard, bakrn Hazreti Sleyman ilemi. Hazreti Sleymann ayann izi bir bakr kayann stne kmt, olduu gibi, be parma da olduu gibi batmt bakra. Onun ayaklarnn izi yannda da Saba Melikesi Belksm ayaklarnn izi... te bu bakr dala belki yllarca uramt Ali. Burada Hazreti Sleymann o sonsuz zenginlikteki hazinesini aryordu. Saba Melikesi de bu hazineyi getirdii eyizlerle bir misli daha zenginletirmiti. Bu dadan sonra Alinin en byk ura u-kurovadaki Nurhak dayla olmutu. Nurhak danda da Kle-opatranm hazinesi saklyd. Kleopatra altn kakma gemileriyle sevgilisiyle bulumak zere Tarsusa geldiinde tekmil hazinesini de birlikte getirmiti ukurovaya. Getirmi, ukurovada, Nurhak danda sevgilisinin yaptrd saraya saklamt. Ve Kleopatra burada, ukurovanm Nurhak dandaki saraynda lm, sevgilisi grkemli bir yeralt mezar yaptrmt ona bu dada. Nurhak danda, yresinde ok ren vard. Acaba hangisi Kleopatranm sarayyd? Fkara Ali emedik ren koymamt ukurovada. Allah bin bereket versin, bu renlerde Kleopatra-nn mezarna rastlayamamt ama, tane Hitit heykeli bulmu, ncirlik Hava ssndeki bir Amerikal albaya okutmutu. Albay, Aliye ok dolar vermiti bu heykellerin karlnda. stelik bu dolarlar sahte de kmamt. Bakr da krmz, yer yer yeillenmi, yanm nadr kokusuyla kokan, gece gndz, stnde durmadan bir ate yaklyormu gibi tten bir dad. Baz geceler bakr da koyu karanlkta tepeden trnaa tten, aydnlk, gz kamatrc, top top kvlcmlar saan kz olurdu. Ve Ali ve arkadalar dan bu geinceye kadar topraa kapanp secdeye dururlard. Bunu, burann kyllerinden renmilerdi. Ali bu dan gelmii gemii stne ceylan derisine yazlm elyazmas bir kitap bulmutu. Bu kitapta hazinenin yerini ayan beyan gsteren tane de harita vard. Yazlar Ermenicey305 di. Ali bu kitab kadim dostu Agop Sleymanyana okutturmu-tu. Agop aa hibir szltya, itiraza meydan vermeyecek bir biimde soyunun Hazreti Sleymana ktn tanklyordu. Ve dedesinin nl hazinesi de, ite bu bakr dandayd. Agop S-leymanyanm dedesi, hazinesini saklasa saklasa ancak bu Ermeni yurduna Divriiye saklard. Ali bu hazineyi mutlaka bulacakt. Hazine bulununca da Agop Sleymanyan dedesinin hazinesinden hibir ey, bir zrnk kadar altn

bile istemeyecekti. Bu anasnn st gibi, bu deil, btn Anadolu yeralt servetleri Aliye helaldi. Onun kadar Anadolunun yeralt dnyasna emek vermi kim vard? Ali de vnyordu: "u," diyordu, "u ellerden en az bin lnn kemikleri geti. Kleopatranm, Byk skenderin, Hattuilin, Midasn, Mihridatn, Hadriyanu-sun kafataslar geti u ellerden, krallarn, kralielerin, tanrlarn kemikleri geti u ellerden, nice nice..." Bakr danda hi ot bitmiyordu. Da, yl on iki ay rlplak tten bir kzllkt. Yalnz bu dan doruunda, sivrisinde tane ulu aa vard. Bu aaca kim dokunursa, bu aac kim keserse, bir daln, bir tek yapran bile kim koparrsa arplyordu. Bir de suyu k gibi aydnlk bir pnar kaynyordu bu ulu aacn ortasndan... Ceylan derisine yazlm kitaba gre, hazine doudaki aacn yedi adm aasndayd. Yedi adm aada kazmay bakr kayala vuracaktn... On yedi metre kaznca bakr kayasnn altndan bir yol kacakt. Yol knca, yolun sa duvarnda bakr duvara ilenmi yedi tane altn el gzkecekti, bir elin byklnde her birisi. Yedi ele dokunulmayacak, onlar olduklar yerde kalacaklard. Yol kazlacak kazlacak, doksan dokuz adm sonra, bir mermer yolda otuz tane yere serilmi yeil ylan kacakt ortaya... Bataki yeil ylan kaldrnca bir kuyunun az gzkecek, elmas, inci, mercan, yakut, yeimle ilenmi. te o kuyudan aa inilecek-ti... Kuyunun dibi krk odal, grlmeye seza bir saraydr. Sarayn otuz odas azna kadar altnla yakutla, bilinmemi, grlmemi deerli talarla doludur. Ve saray bir ejderha beklemektedir. Ve ejderhay ldreceksin. Ve hazineye el koyacaksn. Ve btn bunlar yapabilmek iin o eski, on bin yllk Ermeni duasn bulacak, okuyacaksn. Agop Sleymanyan bu duay bili306 yordu ya, kimseye retmeye mezun deildi. Bunu Ali rense rense Hahambamdan renebilirdi. O hem Ermeni deildi, hem de bu duay biliyordu. Ol sebepten bu duay Hahamba bakalarna retince ona hibir zarar gelmezdi. Ali yllarca urat, yllarca bu bakr dan kazd, eritti, bir ey elde edemedi. Yedi elin n buldu. Otuz ylann altsn... Bakr dann yamalarnda, yresinde tam altm alt tane kuyu az buldu, vesphanallah! Her kuyunun da dibine iniyordu. Kuyularda dokuz arkada can verdi. Bu almalarda ok dua okudu. Krk bir ayet, elli Hristiyan, yirmi dokuz Musevi, Yezidi, yetmi yedi Alevi Glbengi, otuz alt Ermeni duas renmiti. Bakr dana her kazmay vuruta birka duay birden okuyordu. Btn bu dualar bile para etmedi, Hazreti Sleymanm hazinesinin kaps almad. Ali ta Habeistandan bile dualar getirtti bu tlsm zmek iin. Habe kral ona bir kitap dolusu dua gnderdi ki, dua derim sana... Ali dnmt ki, bu ulu hazineyi beklemesi iin Saba Melikesi Belks onun kapsna Habe tlsm koymutur. Gzbac Ali yedi gn yedi gece bakr dann dibine diz kp bu duay okudu. Ondan sonradr ki kazmalarn alp bakr dana yanatlar. Bakr da hep, ii bomu gibi her kazma, her balyoz indirite gm gm tyordu. En sonunda Ali bkt usand, bakr dandaki Sleymanm hazinesinden vazgeti, kahrolarak, yrei yana yana. O vazgeti ya, olu Sultan vazgeebilir mi ki, o saldrd bu sefer de daa. Kazmalar, dinamitler, bombalar, bakr da entik entik, delik deik oldu. Sultan ylesine sarlmt ki ie, ya hazineyi bulacak, ya da bu bakr dan atelere verip su gibi eritip u dmdz Sivas ovasna aktacakt. Yllar geti, delikanl Sultan yaland, da parampara oldu, ne yazk ki hazine hep kendini saklad. Sultan umutsuzlua dt. Umutsuzluu kendine umut yapt, al tokluk, gszl g yapt kendine, bakr dayla ylmadan savat. Sonra bakr dan brakt kat. Hazinesi de, souk sulu pnar da tepesinde bitmi nar da kendisinin olsun, dedi ban ald gitti. 307 Ama nereye gitse da onu izliyordu. Nereye gitse, uykuda dte, gecede gndzde da gm gm terek onu izliyordu kpkrmz, yeilini kusmu, tterek. Sultan, Eeye ulu Priamo-sun Troyasna, Krezsn Sardesine, Antiokusun Nemruduna Hazreti Halil brahimin Urfasma kat, Kenan iline vard, bir trl da onun ardn brakmad. Nereye gitse gm gm, gm gm... Uan kutan car umuyordu, gm gm, gm gm gm... Edemedi, sonunda bakr dana gene geldi. Tek banayd. narn altnda uyudu. Hazreti Sleyman dnde grd. Sleyman Saba Melikesinin elinden tutmutu. Tlsm ona syledi. Sultan ald kazmasn, yanat bakr daa. ok el buldu, altndan. ok ylan buldu. Az altn, yakut, elmas, inci, yeim kuyuyu da buldu. Krk odal sarayn krk odasnn da kaplar ardna kadar ona ald, krknda da altn, yakut, yeim, inci, mercan doluydu. Elmas dolu odalar l l yanyordu. Sultan elini uzatnca bir elmasa, yakuta, yeime, teki grlmemi talara uzannca, saray, kuyu, yollar bir anda kapanveriyorlard. Sultan gece sabaha kadar, tanyerleri aarana kadar alyor, saraya varyor, elini uzatyor, birden her ey eski haline geliyordu. Bir gn yeil, yedi gzl, yedi bal, yedi yalm dilli ejderha kt karsna konutu. i bo daa yedi kere kuyruunu vurdu, da salland, yedi kere gm gm tt. "Ey insanolu, vazge hazineden. Bu hazine bu a iin deildir. Onu Hazreti Sleyman zulmsz alar iin saklad. Senin anda ok zulm var, ktlk, sevgisizlik var. Ben bu aa bu hazineleri veremem." Byle syledi, kuyruunu kere daa vurdu, ortadan yitti. Sultan da vard, dan doruundan kaynayan o pnarda yundu arnd pirpak oldu. Salam bir kendiri o en ortadaki narn dalma balayp kendini nara ast. O can verirken da salland, yedi gn yedi gece gm gm tt. Gmbrts bu Si-vastan, ulu bedestenli Kayseriden duyuldu.

Gzbac Cerrah Ali dan bu fkesini duydu, oraya kotu ki ne grsn, olu Sultan nar aacnn dalnda bir k iinde sallanr durur: "Eyvah," diye inledi, "kendim ettim, kendim buldum. Gl gibi olumu bakr daa yedirdim." 308 i Olunun cenazesini ald kasabaya getirdi, atlarla, trenlerle yukardaki tepenin doruundaki ulu nar aacnn altna 2md. Ve bu maceray, bundan baka da kendi maceralarn, btn kasabay deniz kysna toplayp bir bir anlatt. Ve bu macera dilden dile geerek dillere destan oldu. Salih de bu maceray smail Ustadan, balk Mustafadan, Temel Reisten duydu. Gzbac Cerrah Alinin olu Sultann macerasna kasabada, stanbulda yanmayan kalmad. ly dirilten Cerrah Ali, krk gn lmeden, dipdiri derin bir mezarda kalan Ali, istediinde ku gibi uan Cerrah Ali, bir kuun kanadn sa edemez mi? Salih, Cerrah Alinin konana giderken ayaklan uuyordu. Onun kimseyle konumadn, evinden darya adm atmadn biliyordu ya, gene de Cerrah Alinin kendisini istemeyecei aklnn kesinden gemiyordu. Cerrah Alinin kona ta tepedeydi. Byk bir bahenin ortasnda iki katl, geni, ak perdeleri sk skya kapal, kararm, tahta bir konakt. Bahede erik, kiraz, eftali aalar tepeden trnaa ieklenmiler, okumu ardan, iekten eilen dallar uulduyordu. Ar bir bahar gnei kmt ortala. Salih tahta perdenin arkasndan baheye bakt. iekler amlard. imenler diz boyuydu. Cerrah Ali yar plak, uzun apak, prl prl sakal krk iindeki gbeine kadar iniyordu. Cerrah Ali konakla bahe kaps arasndaki iri akltalarmdan rlm, talarnn arasndan bahar imenleri fkrm yolda hzl, fkeli fkeli sylenerek, bararak, ne dedii anlalmaya-rak, el kol sallayarak, durup topraa, sonra gkyzne uzun uzun bakarak gidip geliyordu. Bacaklarnda dize kadar emrek bir mavi pantolon vard. Gvdesi rlplakt, boynunda krmz bir mendil atlyd. Salihin tahta perdenin arkasndaki trtsn duymu olacak ki olduu yerde znk diye durdu, kulak kabartt, yreyi dinledi, Salih soluunu bile tutup dondu kald da orada, Cerrah Ali yeniden yrmeye balad. Bu sefer daha fkeli yryor, daha ok el kol sallyor, ge, topraa znk diye durup daha uzun bakyordu donup kalarak, kprtsz. 309 imdi Salih ne yapmalyd, bu belaya nasl yaklamalyd d kopmutu bu insana hi benzemeyen homurtu bart kpnden. lerde bir kiraz aacnn dalnda bir top oul vermi ar, insan ba byklnde, dala svanmlar, iekleri gzkmez etmilerdi. Cerrah Ali onlar grd, aacn yanna vard, dal edi arlar alp avu avu ge savurmaya balad. Son ar kalncaya kadar iini srdrd. Cerrah Alinin ba, gvdesi baz baz, yresinde uuan andan gzkmez oluyordu. Arlar, Cerrah Ali hi saknmadna gre demek ki onu sokmuyorlard. Salih bu ie pek sevindi, demek ki Cerrah o kadar hnerli bir kiiydi ki, arlar onu sokmuyorlard. Her eyi unutup tahta perdeye trmand, bir elinde mart sepeti, ku gibi bahenin iine szlp kendisini Cerrah Alinin karsnda buldu. Cerrah Ali hi armam: "Buyur aa," dedi glerek, sakal prl prl gsnde inip kalkarak. Yumuak, yldrdayan. "Kimsin, necisin?" "Salihim," dedi Salih. O bakr dan, gm gm ten, ben deleceim. Belki iinden geirdi, belki hi geirmedi bunu... "yi olur," dedi Cerrah Ali hi armadan. "yi olacak Salih aa." Ama Salih ok armt kendi haline. Bu anda bu bakr da da nereden aklna gelmiti. Besbelli, ya yakmak istiyordu Cerrah Aliye. Hazreti Sleymann hazinesini ben bulacam... Gm gm ten... "Yaa Salih," dedi Cerrah, uzun sakaln tutamlayarak. Btn altnlar, incileri de sana... Bir de Temel Reise vereceim... Belki syledi, belki sylemedi bunlar. "Olur, sa ol," dedi Cerrah Ali, sakaln brakp dnerek. "Sen Cerrah Alisin, deil mi?" diye sordu Salih gzlerini yere dikerek, ar ar kendine gelerek. "Benim," dedi Ali. "Senin yirmi kere bin tane eski ehrin varm?" diye sordu Salih. "Hem de tapulu." "Var ama tapusuz/' dedi Cerrah Ali. 310 "Bakr da da seninmi." "Benim," dedi Cerrah Ali. "Sen ly bile diriltirmisin." Sustu karlk vermedi Cerrah Ali. "Gkte de uarmsn." Titriyordu Salih, boanmt tekmil bedeni. "Korkma," dedi Cerrah Ali. "Sen iyi, akll bir ocuksun. Ben gkte uamam, eer gerei istiyorsan."

"Btn kasaba yle diyor," dedi Salih. "Biliyorum, ama tevatr," diye sakaln ekitirdi Cerrah Ali. "Niye geldin buraya?" diye de birdenbire sordu ona, apansz. "u martnn kanad krk, onu kimse iyiletiremedi kasabada, hi kimse. Fazl Bey de beni kovdu. Svd de stelik. Herkes diyor ki sen iyi edebilirmisin." Gzlerinin iine yalva-rarak yle bir bakt ki... "Doktor Yasef amcann da selam var, o da dedi ki, iyi etse etse senin martn Cerrah Ali iyi eder. Senin olun var ya, lmne yle ok zldm ki... Bahri de Cemil de zldler, yazk. Keski da kapanmasayd, bir kere olsun... Ylan ehzade de ok zld. Keski..." "Keski," dedi, sakal titredi Cerrah Alinin. "ok mu seviyorsun onu, ok mu istiyorsun martnn kanadnn iyi olmasn?" "ook," diye bard Salih. "Hele bir bakalm." Cerrah Ali marty sepetten ald, ban okad nce, kanadn ald bakt bakt. Bir kanada, martya, bir Salihe bakyordu durmadan, az nceki bir ge, bir topraa bakt gibi uzun uzun. Sonra gld, sonra gzleri ya iinde kald, konutu. Salih onun konumasndan nce bir ey anlamad. Sonra szlerini apak duydu. "Bu ku uamaz, bu mart lr." Salihin kulanda durmadan gm gm bir da tt. Gzleri karard, fr fr ba dnd, salland, o anda da kendine geldi, Cerrah Alinin elindeki kuu kapt gibi ald yatrd, tahta perdeyi bir anda at, denizin kysna ne zaman, nasl geldiini bilemedi. imdi marts nnde, sepetin iinde, canl, gzleri fl311 dr fldr, ona sevgiyle bakyor, diri kanadn da arada bir havaya kaldrp rpnyor, Salih de yz iki eli arasnda dnyor. Ulan ehzade, sen adam deil misin be? Sana bu kadar iyi-lik yapt bu ocuk. Seni dourttu, sana arkada oldu, sana yedi denizlerden gidip, yal Temel Reise denizkzlar yakalatp seni everdi. Sen de onun elinden tutsana. Koskoca bir denizler eh-zadesisin, hem de yedi denizler, biltekmil adalar, has baheler ve hem de ylanlar stne bir tek ehzadesin, insan hi dara gelmi skm arkadan dnmez mi? nsan ehzade de olsa hi byle gelmi skm arkadan dnmez mi? Adam Salih gibi bir arkadann halini sormaz m? ok ayp ettin ok, ylan ehzade. Sana hi yakmyor bu iler. Bak, u Salihin var ya, u dardnyada bir tek arkada var, o da marts, onun da kanad krk, Salih onu Cerrah Aliye gtrd, o Ali ki, ly dirilten... Cerrah Ali de ona, senin martn lecek, dedi. te bu yzden Salih yataklara dt, kederinden lecek. lecek canm. Hi insan bir kck mart iin can bir yoldann lmne raz olur mu, elinde, yannda bu kadar cerrahn, doktorun var. Bu ne biim arkadalk, bu ne biim insanlk? Neredesin, ehzade? Yeti Salihe. Bu mart lrse, Salih de lr. Bir mart iin Salih deli mi ki lsn? Sen Salihi bilmezsin, o bir mart iin deil, bir karnca iin bile lr. Yeter ki karnca onun arkada olsun. Bak, sana sylyorum, Salihin arkadasn, sana bunca iyilik etmi bir kiinin lmesini istemiyorsan, kurtar mart yavrusunu. Salih bu mart yavrusunun lmnden sonra bir an bile, gz ap kapayncaya kadar yaayamaz. Mart lr lmez, o da arkasndan dverir, dverir de hk diye can kverir. Bir mart da ne ki, bir Padiah olu iin... Alama, ne var alayacak. Salih lmesin, dedi ehzade. Ben Erciyes dana gidiyorum. Ben gelinceye kadar mart lmeyecek. lmesin, olur, dediler. Mart lmeyecek. Erciyesin bahesinde, ben o bahede dnyaya geldim, o bahede her yaratn, her hastalna ila var. O bahede her aan iek bir can aar... O bahede lmn bile ilac var. lmn ilacna lmller yaklaamaz. Salih lecek. "Mart lecek." 312 "Mart lmeyecek," dedi ehzade. "Sen bir ylandn, ylandan nasl insan oldun?" "Ben insandm," dedi ehzade. "Beni ylan etmilerdi. u yeryznde her ey insan. Kurt karnca, brt bcek, ot iek, ku, kam, at eek, fil, hem de tek boynuzlu gergedan. Hepsi, her ey insandr. Toprak, ta, madenler, yldzlar da insandr." "Ku da m, ku da m?" "Ku da insandr," dedi ehzade, "ar da... Ben bir zamanlar ar da oldum. Boncuklu bir ar ki bakmaya kyamazsn. Salih de beni tuttu ipe balad, sonra da brakt. ldrecek diye dm koptu. Yedi gn, yedi hafta, yedi ay, yedi yl u dnyay ar olaraktan dolatm." "yleyse mart da insandr." "Mart da insandr," dedi ehzade. "Mart hi insan olmaz olur mu?" "yleyse Salih..." "Salih hakldr," dedi ehzade. "Ben nasl ylanken insan oldumsa... Karm nasl denizkzyken, yar balkken insan olmusa, o mart da..." "O mart da insan olacak." "Olacak ya," dedi ehzade.

"Salih ok yalnz ama... Hi dirlii yok fkaranm. Byka-nas var ya, onun boynunu skacak. Martsnn da boynunu koparp atacak. Salih ok korkuyor ondan, ninesinden. Vay fkara Salih. Salih bu dnyada ok yalnz. Sen ylanken ne kadar yal-nzsan, Salih de ondan daha beter yalnz. ok da korkuyor. Ninesi, yani bykanas, yz de kr kr rmcek a gibi, bir gece Salihin boynunu skacak skacak, skacak, Salihin gzleri kurbaa gzleri gibi prtleyip darya urayacak, boynu da krlp lecek. Martsnn da boynunu koparp lsn Salihin lsnn yanma atacak. u dnyada Salihin hi kimi kimsesi yok ki... Salih yapayalnz, yapayalnz... Anas bile, anas... Ablas bile... Balk Mustafa bir tek, onun da elinden hibir ey gelmez. Salihi bu kasabada canavarlar evirmi. Bu kasaba Salihe toptan dman... Vay Salih, fkara Salih, kimsiz kimsesiz Salih. u Salihin bana gelenler." 313 "Fkara Salih," diye derinden iini ekti ehzade. ok kzd, ok. Yumruklarn skt. Boynunun damarlar iti. "Gnl diyor ki imdi gene ylan ol, u dnyay ylanlarla doldur." "Dur, olma ylan, dur ehzadem. Salih bunu senden istemez. Ylanlk iyi deil." "ok skldm ylanlkta," dedi ehzade. "Salih beni kurtar-masayd lnceye kadar yanmtm. Ylan olmaynca da u Sa-lihe zulmedenlere bir ey yapamyorum ki..." "Baka bir ey dn ehzade. Salihin hali kt. Bahri bile, Cemil bile, balk Mustafa, Doktor Yasef, smail Usta bile ona yardm edemiyorlar. Salihin hali kt ehzade. Bu kasaba, kurdu karncas, iti kpei, genci yalsyla ona dman. Ninesi de hem onu, hem martsn ldrecek, boyunlarn bir gece herkes uykudayken koparacak. Elleri mi, ohhooo, onun elleri mengene gibi. Onun elleri elli yldr mekik ata ata bir glenmitir ki demiri tutsa ezer... Deil ki fkara Salihin incecik boynunu. Ninesi var ya ninesi... Ninesi var ya ninesi... Her ocuun elinde bir mart, bir mavi kamyon. Her ocukta... Kasabada ka ocuk varsa o kadar, o kadar mavi, mavi, mavi kamyon... Ninesi var ya, iki parmayla tutsun Salihin boynunu koparr da atar. Martsnn boynu mu? Vah fkara mart." "Ylan olacam ylan," diye bard ehzade. "Kpkrmz, yalm saan ylan. Ylanlara da Padiah olacam. Bu kasabaya gkten yaacam, yerden biteceim, denizden geleceim... Saracam kasabay... Syleyin bakalm, neden, neden, neden barndrmadnz parmak kadar bir ocuu, neden? Haydiyin, syleyin bakalm, imdi ben ne yapaym size? Ylanlar ordusu sard kasabanz... Bir tekiniz darya kamaz. Yukardaki Fzesavar alay m, hahhaaah... Ne yapar bu kadar ylana Fzesavardaki Albay, stelik de bir kar boyu var. Ylanlar isterlerse grnmez de olurlar. Anladnz m? Grnmez olup, sokarlar, sokarlaaaar, anladnz m, ahmak kasaballar? Doktor Yasefi mi, o ocuklara beyefendi diyen kibar doktoru mu, onu hi sokarlar m hi! Temel Reisi mi? nsann hasn ylanlar insanlardan daha iyi bilirler. Hele ylanlar gelsinler bu kasabaya Temel Reise bir sra saray yaparlar, gne saray... smail Ustaya da bir sra ev yaparlar. smail alakgnlldr, ne yapsn sra saray o, deil mi?" 314 "Sen yeniden ylan olmayacaksn, Salih buna izin veremez, ehzade. Salih buna izin veremez, veremez. Sen bir kere ylan olunca, bir daha insan olamazsn." Salih ateler iinde yanyor. Hep sayklyor. Salihi evvelsi gn ok dvdler ok. Kemiklerini krdlar. Arnavut bahvann olu Behetle Bonak Hsnnn olu Nihat... Bir de arkadan erkesin olu geldi. Kemiini krdlar olann. Suu neymi ocuun? Salih de bilmiyor ki suunu. Behet cumartesi gn onu caminin avlusunda yakalad. Salih o srada cami emesinin havuzunda kanad krk martsn yzdryordu. Behet ok sert, onu omuzundan tuttu kaldrd. Behet bykl, kocaman, uzun boylu. Behet omuzundan tutup Salihi kaldrnca, "Ulan pi olu pi, ulan vatan haini," dedi, sal sollu Salihe tokatlan indirdi. Salih kere yere dt, teki tek eliyle Salihi kaldrp ver etti tokad ocua, gene yere serdi. Salihin aznn burnunun kan biribirine kart. Salih, bu canavar, martsn ldrecek diye korkuyordu. Ama o canavar emenin havuzunda yzen marty grmyordu bile. Salihi iyice perianlatan, ondan iyicene fkesini alan Behet, cami emesinin musluunun altna Salihin ban sokarak kanlarn ykad. Onun kanlarn ykarken durmadan syleniyordu: "Bir daha, bir daha yap bakalm. Bir daha..." diyordu. "Bir daha... Bu sefer sen de Ankaradakiler gibi, sen de ldrleceksin." "Ne yaptm?" diyebildi ancak az burnu durmadan kanayan Salih. "Ben ne yaptm ki?" Behet ok fkelendi, gmleini tuttu, hzla ekti: "Ya bu ne, bu ne?" dedi. "Ne var onda?" diye sordu Salih. "Kim bu biliyor musun?" diye fkeyle sordu Behet. "Turist kzn sevgilisi," dedi Salih. Az burnu daha kanyordu. "Hani bu gmlei bana veren turist Alaman kz var ya... te onun sevgilisi. Ben bu gmlei almadm ki... Neden alacakmm, bana o kz verdi bunu... Sevgilisi..." "Sevgilisi mi?" diye yumuad, ikirciklendi Behet. 315 "Ya kim olabilir," diye burnunu ekti Salih. "Beni niye dvdn?"

"Biz komandoyuz," dedi Behet. "Bizim iimiz bu. Bize emir verirler, biz de insanlar dver ldrrz. Biz komandoyuz." Salih bu komandoya ok ard. Martsn iyi ki grmemiti bu ok fkeli komando... "yi biliyor musun ki bu gmlekteki resmin turist kzn nianlsnn resmi olduunu?" "Bilmem," dedi Salih. "Ben ne bileyim, bana yle syledi." "Bu baka bir adama benziyor," dedi komando Behet. "Aratracaz. Eer bu resim turist kzn nianls deilse... Sen yandn." "Ben ne bileyim," dedi Salih. ok fkelenmiti bu hakszla ya, komandonun marty grmeyiine de sevinmiti. Pazartesi gn Behetle Nihat onu denizin kysnda buldular. Arkadan da erkesin olu geldi. Behet: "Gel ulan buraya," dedi. "Senin halin duman." Cebinden bir resim kard, Nihat, erkesin olu, birden uzun uzun bir gmlekteki, bir ellerindeki resme baktlar. "Bu o," dediler. "Yakaladk. ebekenin kollar buraya, kasabamza kadar uzanm..." Salihi uzun uzun sorguya ektiler, sonra da ona hibir ey sylemeden gittiler. Gene marty grmemilerdi. Mart, Salihin deniz kysna yapt, bugnlerde daha da genilettii havuzda yzyordu. Cuma gn koyakta buldular onu komandolar, hibir ey sylemeden stne atlp onu yere yatrdlar, gmleini srtndan kardlar, nce gmleinin stndeki resmin, bir trnak makasyla soukkanl, zevkle ar ar gzlerini oydular. Sonra, sonra beresindeki krmz yldz kestiler, sonra da resmi boynundan kestiler. Salih seyreyliyordu. Gmlek kan iinde kalmt. O sakall, yumuak bakl, beresinin aln yldzl gzel adam Salih ok sevmiti. Resmin gzlerinden kan akyordu, boynundan, azndan, kesilmi kulaklarndan topraa p p kan damlyordu. 316 Resmi, gmlei kk kk kesip bitirdikten sonra komandolar Salihe geldiler, onu bir daha Alaman turist kz stne sorguya ektiler. Salih dersini iyi almt, hibir ey bilmiyor, sylemiyordu. "yle mi?" "Sylemeyecek misin?" "Vay Allahsz vay... Vay vatan dman vay!" "Ulan sen bu resmin kimin resmi olduunu bilmiyor musun?" "Bi... bi... bilmiyorum..." "Bilmiyor, bilmiyor ha... Pezevenk, vatan haini..." "Bilmiyor da bu gmlei neden giyiyorsun?" te Salih buna karlk veremiyordu. "Ylann ban kkken ezmeli ki..." "Bak bu resmin kimin resmi olduunu bize sylersen..." "Bilmiyorum." Sordular, soruturdular, krk dereden su getirdiler, sertleti-ler, yumuadlar, yalvardlar, ona para teklif ettiler, ama Salihin azndan bir sz alamadlar. Biz Trkz, bu vatan bizden sorulur, Trk olmayanlarn hepsini birden keseceiz, dediler, bu zalimin, bu hainin azndan bir tek szck bile alamadlar. Belli, besbelliydi ki iyi eitilmiti Salih. "Durun," dedi Behet, "ben onu imdi bakn nasl syleteceim." "Babamzn olu deil ki bu hain," dedi Nihat. "Varsn lsn," dedi erkesin olu. "Mademki kanmza ihanet ediyor bu. O resmi gsne asp dolayor kasabada, propaganda yapyor." "u mendili azna kapa da sesi kmasn bu orospu ocuunun," dedi Behet. "Anlasn grsn bakalm biz nasl bir Trkz," dedi Behet. "Biz anl Trkz," dedi Nihat. "Bunlarn yaknda hepsini ldreceiz. Hele bir emir ksn Babudan," dedi erkesin olu. "Bu mikroplarn, bu Rus dllerinin..." Nihat byle diyerekten Salihin azna uzun bir cebellemeden sonra mendili tkayabildi. Salih onun elini yerinden srp kanatt. 317 "Kuduz kpek gibi orospu ocuu." "O grr imdi." Baladlar Salihi dvmeye. Dvdler, san ektiler, kaldrdlar kaldrdlar yere aldlar onu. Top gibi biribirlerine attlar, bir saat kadar sonra da azndaki tkac ekip Behet sordu ona: "Kimdi bu adam?" "O kzn abisi..." "Vay orospu ocuu." Salihin bacana bir tekme patlatp onu yere yuvarlad. Tutup geri kaldrdlar. "Kim?"

Salih dnyor, aratryor, kafasn patlatyor, o sakall adamn kim olduunu bir trl bulamyordu. Birden: "Babas," dedi sevinle. "O kzn babas. Bana yle sylemiti de unutmuum." "Vay orospu ocuu." Salih bir tokatta gene yeri buldu. Kaldrdlar. "Kim?" Salih dnyordu. "Kim?" Ah, bir bulabilseydi bu adamn kim olduunu, aaah! "O kzn kocas." "Kimi kandryorsun ulan?" "Kaak, kaak o adam!" "Ne kaaks be?" "Sigara." "Bizi kandryorsun kpek." "Vallahi kandrmyorum abiler. Bu adam var ya, Metin abi-nin arkada... Hani Metin abi var ya... te onun. Bizim komumuz. Ben yalan syledim. Bana o gmlei var ya, Metin abi verdi..." Behet, Nihat, erkesin olu ok sevindiler bu szlere. Salihi yere yatrp yerden bir iyice dvmeye baladlar gene. Bu sefer azn tkamamlard. Onlar vurduka Salih kurtulmak iin: "Nianls, yaa, nianls... Yok yok, komusu... Kaak... Sevgilisi... Amcasnn olu... te ite, bir eysi... Tokmaks... te ite, hibir eysi... Amcas... Teyzesinin olu... Koman318 do... Korsan..." diyordu. Aklna ne, hangi i, hangi meslek, hangi akrabalk gelirse sylyordu. Bu sefer de onu orada yerde brakp aacn altna ekildiler, uzun uzun, her hallerinden ok nemli olduu belli olan bir fiskosa durdular. Fiskostan sonra Nihat geldi ayayla onu drtt: "Kalk ulan," dedi, "kalk ulan!" "Syle ulan," dedi Behet. "O bir ekya deil mi?" "Ekya, ekya," diye bard Salih. "Gerilla," dedi Nihat. "Gerilla, gerilla," dedi Salih, gerilla neyse. Yeter ki bu canavar komandolarn elinden kurtulsun da, o ince sakall, gzel gzl, mahzun yzl adam kim olursa olsun, ona neydi. "Amerikal," dedi erkesin olu. "O bir Gney Amerikal." Bilgilik taslyordu. "Onu bizimkiler drt yl nce ilediler o vatan hainini." "Senin de sonun byle olur," dedi Behet, babacan. "Byle ilere bu yata heveslenme." "O gerilla, gerilla," dedi Salih, "Metin abi sylediydi ya, unutmuum." "Gel," dediler Salihe. erkesin olu bir koluna, Behet bir koluna girdi, aldlar gtrdler Salihi kasabaya doru. Mart sepetiyse orada, nar aacnn altnda, gvdenin tam yannda, bitiiinde kald. Salih kasabaya giderken kendisini, acyan, sklen etlerini, korkusunu unutmu, salt geride kalan martsn dnyordu. Ya bir kpek, kedi gelir de yerse, paralarsa kuaz, ya bir ocuk gelir de... ocuklar koparrlar m martlarn boynunu? Hibir ey yapmazlarsa bile sepeti alr, marty uraya at verirler... "Abiler beni brakn, nolursunuz," diye yalvarmaya balad Salih. te sylemiti ya onun ldrlm bir ekya olduunu, daha ne istiyorlard? O yalvardka komandolar seviniyorlard. Sonunda Salihi yalvarta yalvarta kasabann polis karakoluna getirdiler. ocuk bitkindi, ayakta duramyordu. Karakolun Laz bakomiseri glerek: 319 "Ha kahramanumiz bu mi?" diye sordu glerek. "Bu midir o itblisi, vatan haym?" Behet: "Budur," dedi. "Ha oni atn da eek cennetine bu gece konualm oninla. Gsterelim da efendumuza, gsnde ekyann resminu tau-mayu da..." Salihi karanlk, taban vck vck amur bir odaya attlar. Karanlktan d koptu ocuun. erisi bir de sidik, bir de koyu baka kokularla kokuyordu ki, Salih kere kustu. Btn bu bana gelen belalar iinde hep fkara martsn dnyordu. Sabaha kar babas geldi, karakoldan ald onu. Salih halsiz dm konuamyordu. "Martm," dedi, "martm koyakta kald." Babas anlad Salihin ne demek istediini, Salihi srtna ald koyaa indi. Mart narn kknde olduu gibi duruyor, fldr fldr gzleriyle yreye bakyordu. Salih onu grnce cana geldi:

"Beni srtndan indir, baba," dedi. "Yryebilirim." Salih eve gelir gelmez, hemen kafay yere vurdu, gn gece ateler iinde kalp sayklad durdu. Martsn istiyordu hep. "Komandolar martm yiyor, bykanam martm yiyor," diye lklar atyordu, yatandan. "Komandolar beni ldryor, yeti Temel Reis, yeti ehzadem, ylanm," diye yatandan sryordu. Sonra da kendinden geiyor, yar baygn yar uykuda aln domur domur terliyordu. Bu gn iinde babas ona doktorlar getirdi, ilalar verdi. Bykana bile yresinde dnp ona otlar kaynatp iirdi. stelik martsna da kimsecikler dokunmad. Marts hep yatann iinde, koynundayd. Mart ona almt artk. Sepette bir an bile durmuyor, bir yolunu bulunca doru yataa, Salihin koynuna giriyordu. nsan kokusuna da almt artk. gn iinde Salihin atei dt ya, yedii dayaklardan halsiz dm kan iiyordu. Her eye karn abuk iyileti. Ama yataktan kmyordu. Atei ksn diye de elinden her ge320 leni yapyordu. Darda, ayazda yar plak, o aatan bu aaca trmanp terliyordu geceleri. Kendini tp... tyordu da... stedii yemekleri yapyorlard. Her gn, her gn ona anas lahana sarmas piiriyordu. Balk Mustafa da martsn hi balksz brakmamt. Her akam martsna kocaman, taze, oynar oynar balklar livarndan karp getiriyordu. Balk ne kadar byk olursa olsun, marts hi yutkunmadan onu yutuve-riyordu. Hi doymuyordu. Bir akamda yedi, sekiz, on balk yuttuu oluyor, kursa Balk Mustafa enitenin iri yumruu kadar byyordu. Mart gittike de semiriyor, irileiyordu. Ah, u kanad da byle olmasa... O iriletike kanad daha ok dyor, ucu yerde srnyordu. Salih ok acyordu kuuna. Bu ku nelerden geriye kalmamt ki. O komandolar var ya, Salihi dvenler, bir grselerdi marty, boynundan tutup koparverir-lerdi... Ya onu dve dve bayltan, iemiklerini iirten polisler var ya, marty bir grselerdi... Mart evin iini bir kumandan gibi dolayor, yreye, tahtalarn stne, masalara, yataklara, kilimlere, tezgahlara durmadan pisliyor, kimsecikler, hasta Salihten dolay bu boklu kua ses karamyorlard. Hele Salih bir iyilesin, ah Salih bir iyile-irse, o ku, o boklu grrd gnn. Btn evi byle apak bok iinde brakmann ne demek olduunu grrd. te o zaman da Salih hi iyi olur mu ki... Yaralan, kemikleri szlyor, kendisini dven o komandolara kar, polislere kar iindeki onulmaz yaras azyordu. Son gnlerde atei bir iniyor, bir kyor, durmadan da zayflyordu. indeki azan onu hi rahat brakmyordu. Onu dven Arnavutolu komando Behet, Bonakolu komando Nihat, bir de komando erkesolu gznn nnden hi git-miyorlard. Hele bir bysnd Salih, hele... Ama bymeden de bu canavar komandolara bir eyler yaplabilirdi, bu canavar polislere. Yataktan kar kmaz ilk Bahriye koacak bu canavarlarn kendisine yaptklarn ona bir bir anlatacakt, bir bir... ite o zaman... u babas var ya, hibir boka yaramazd. "O gmleklerden bir daha giyme, olum, turistler verseler de, stelik stne para da verseler giyme. ok tehlikeli o gmlekler, o gmlein stndeki adam var ya... te o... O ite... Baka, 321 tehlikeli, propaganda bir adam. O gmlek yznden benim de bam belaya girdi. Beni de karakolda, o zindanda bir gn bir gece tuttular. Zor kurtardm canm komandolarn, polislerin elinden, zor. Aman olum sen sen ol, bir daha o gmleklerden giyme. Hele gsnde o adamn resmi varsa, aman ha elini srme," diyordu da baka bir ey demiyordu. O komandolar var ya, babasnn da, btn kasabann da gzn korkutmulard. O gmlein stndeki adam iyilerin iyisi, bu dayak komandolar, polisler, babas ktlerin ktsyd. Byynce gidecek o ekya adamn etesine katlacak, bu dayak komandolar ve hem de polisleri ldrecekti. Bahriye de syleyecek, Cemile, Kayaya, Erhana da syleyecek, onlar da alp gtrecek, o ekya adamn etesine yazdracak, bu kasabaya, dayak komandolara, dayak polislere kan kusturacakt. Ve hem de Mustafa Kavaln oluna. Ve hem de Sakall Haydara ve hem de tekilere yapmadn brakmayacakt. "te byle ehzadem. Salihi dvdler ehzadem. Neyin nesi olduunu bilmedii bir resim yznden. Sen de yle dur elin kolun bal. Senin bana bir i geldiinde Salih byle mi yapmt? Salih senin bana bir i gelse, imdi bile cann vermez mi senin yoluna, syle ehzadem?" "Verir," dedi ehzade. "Ama ben ylanken glydm, imdi insan oldum, ne gelir elimden. nsanlkta el elden stndr ta ara kadar." "Bir de Salih kan iiyor. lmlerden kurtuldu. Onu tane komandoyla polisler dvd. Sen cn almayacak msn Sali-hin? lmlerden kurtuldu." "Hele dur, bir dnelim. Ben imdi gene ylan olsam, dal-sam o kasabaya, bir ucundan girsem, br ucundan ksam, dmdz etsem her bir yan... Bir kere ylan olursam, artk bir daha insan olamam... Karm da denizkz donuna girip hemen beni brakr yedi denizlerin arkasna gider. Ben ne yapaym imdi?" dedi, dnd ehzade derin derin. "Aman ylan olma. Ya Salih lseydi?" "Salih lseydi ylan olur derhal, o kasabay yerle bir ederdim." 322 "Metin abi de gitti gelmedi. ld m acaba ehzadem?" "Metin mi, o Metin yle mi? O lr m hi, dokuz canldr o." Gld ehzade.

"Salih var ya ehzadem, bu dayaktan, hakaretten, zulmden sonra cn almadan bu kasabada nasl gezer de, bir kimsenin yzne nasl bakar? Salih o komandodan cn almadan nasl yaar, sen syle ehzadem?" "Hele bir dnelim. Korsanlara bir soraym..." dedi ehzade. Kasaba kaln bir sis altndayd. Apak siste kimse burnunun ucunu gremiyordu. Denizden, sisin ardndan grltler, zincir, denize inen demir sesleri geliyordu. Caminin oralardan, kasabann ortasndan bir: "Geliyorlar," sesi duyuldu. "Geliyorlar, geliyorlar! Korsanlar kasabay bast." Bata Metin, onun yannda ehzade, onun da yannda ellerinde makinal tabancalar ehzadenin adamlar korsanlar... Arkalarnda yzlerce kii... Hepsinin de elinde makinal tabancalar... Belki bin, iki bin kii. Metin emir verdi: "Kasabada ne kadar insan varsa yediden yetmie, hep buraya gelsin, u alanda toplansnlar. Onlara bir gsterim var." O anda btn kasaba znkaznk btn alan doldurdu. Metin emir verdi: "Arnavutolu Beheti, Bonak Nihat, bir de erkesolunu getirin," dedi. Gz ap kapayncaya kadar n de korsanlar yakalamlar getirdiler, ulu narn gvdesinin oraya diktiler. Metin: "Polisleri de isterim," dedi. "Salih de gelsin." ehzade orada durmu susuyordu. Ellerini beline koymutu, fke iinde olduu belliydi. Bir gvercin geldi narn dalna kondu. ehzade o gvercini grnce yz soldu, elleri titredi. Temel Reis: "ehzadem," dedi, "ha istersen vuruvereyim onu." "imdilik dur Reis," dedi ehzade. Metin: "Buraya gel Salih," diye seslendi. 323 Salih daha yeni kalkmt hastalktan, zor yryordu. Ar ar geldi, Metinin karsnda durdu. "Seni bunlar m dve dve ldrdler, kan iettiler?" diye sordu. Salih: "Bunlar," dedi. "imdi Salih, sen var, u nn de yzne teker teker, bu kadar adamn iinde tkr," dedi Metin. "Olur," dedi Salih, azn kocaman kocaman tkrkle doldurup her nn de suratna "haktuuu" diye tkrd. "u polislerde de btn insanlarn hakk var. Hepiniz onlarn stlerine yryn. Bir paralar kalmasn." Kalabalk o polislerin, dayak komandolarn stne homurtuyla, kzgnlkla yrd... Ortalk kart. Bir toz duman, sis, bart art, atrt grlt, her ey bir sis arkasndayd. lklar, alamalar. "Oldu ehzadem. Sen istersen ne olmaz ki..." "lle de Metin," dedi ehzade. "Bu dnyada Metin olmasa ne ben, ne de babam, hibir i gremeyiz." "Marty da kurtarmak gerek ehzadem. Kanad krk. te o zaman, yani mart iyileir de uarsa, ite o zaman Salih cana gelir. Yoksa ehzadem, Salihi l bil." "Ben ne yapaym ben?" dedi ehzade. "O kasabada hi mart kanad iyiletirecek kimse yok muymu da bana geliyorsunuz?" "Yok. Martlarn kanad krlnca martlar yaayamazlar, erinde geinde lrlermi. Martlarn krlan kanatlan da hibir zaman bitmezmi." "O Salih de baka kanad krk bir ku bulamam m? lle de kanad krk mart. Kartal gndereyim ona, atsn denize o kanad krk marty." "Olmaz." "ahin gndereyim." "Olmaz." "Tavus kuu..." "Olmaz." "Blbl, kanarya, saka gndereyim." 324 "Olmaz." "Yeil, sar, krmz, mavi, som mavi, mavi mavi balkyan, yanardner yeil papaan gndereyim ona, insandan da daha iyi konuan." "Olmaz..." "Vay be, neymi bu mart yavrusu?" "Ne olacak, Salihin arkada. Gzleri de fldr fldr, cin gibi. imdi var ya, Salihin koynundan ayrlmyor. Ne yazk, kanad krk..."

"Dur," dedi ehzade, "dneyim. Mademki o inat Salih baka bir ku istemiyor, dur bir dneyim, nerede mart yavrusu kanad iyiletirecek bir merhem bulabiliriz ki?" "Nerede mi, nerede olacak, Erciyesin has bahesinde... Sen orada domadn m? Oradaki btn iekler seninle konuurlar ki, sana tekmil, Lokman Hekime syledikleri gibi, hangi hastaln ilac olduklarn sylerler." "Doru," dedi ehzade, "ben yarndan tezi yok doru Erciyesin has bahesine gidip martnn merhemini alp getiriyorum." "lmn otunu da unutma. Bu dnya o kadar tatl ki, lmek gerekmez." "lmek gerekmez, olur," dedi ehzade. "Hazr gitmiken, lmn otunu da alp getireyim." "Biraz da Salihe... Salih lmesin fkara..." "lmesin, yaasn Salih," dedi ehzade. "Biraz da sana." "Biraz da bana," dedi ehzade. "Biraz da denizkzna." "Olur," dedi ehzade. "Karm iyi bir kadn kt, helal," dedi ehzade. "ocuklarna da..." "Onlar da lmesin," dedi ehzade. "Biraz da Metine. Biraz da Temel Reise." "Haklsn," dedi ehzade, "onlar da lmesinler hi, kyamete kadar yaasnlar." "Biraz da smail Ustaya..." 325 "Olmaz," dedi ehzade. "Tamam. Bu sebil suyu mu arkada, lmn otu, lmn otu. Yz bin yldan bu yana insanolu, i st emmi insanolu o otu aryor da bulamyor." "Bulamasn." "Bulamaz," dedi ehzade. "Bir Lokman Hekim bulmu." "Uydurma," dedi ehzade. "nsan lmn otunu bulur da hi elinden kaptrr m, ben bulaym da bak sen, Azrail bile elimden alamaz." "Sen ylan ehzadesin, senin elinden kim alabilir ki... Biraz da Salihin martsna..." "Onun kanadn iyi edeceiz, o uacak gidecek kanad iyi olunca." "Varsn mart da lmesin." "Martlar lmszlk istemezler," dedi ehzade. "nsandan baka hibir yaratk lmszlk istemez. Onlar lmszlk ne, ne bilsinler? Bir insanolu can atar lmemeye." "Can atar. Yaa ehzade." ehzade saraya gitti, anasna babasna, karsna, byle byle, dedi. "Ben Erciyesin has bahesine, hani beni size o bahe vermiti ya, ite ben o baheye lm otunu aramaya, bulmaya gidiyorum. lmek istemiyorum." Babas sevinle: "Olur, git," dedi. "Bana da, ha, olur mu, bana da." "Sana da," dedi ehzade. Anas: "Bana da..." ehzade: "Anacm, tabii sana da..." Denizkz: "Bana da, bana da..." "En bata sana," dedi ehzade. Atna bindi, gece ekilir, tanyerleri rken saraydan kt, Anadolu bozkrna srd. Salihin mavi gzleri hi aklndan kmyordu. Mavi derin, dl, insann ta yreine ileyen hznl gzleri... 326 Mart evin iinde dolanyor, her yeri pisliyor, Salihse yataktan kmyordu. Herkes onun stne titriyordu. Daha uzun bir sre de kmayacakt, eer, eer bu olay, Salihin yreini yerinden oynatan bu olay olmam olsayd. Kim syledi, anas m, babas m, martya balk getiren enitesi Mustafa m, o gzelim, scack, efkatli byk ablas m, o hastaland hastalanal byk ablas onun yanndan hi ayrlmyor, durmadan onu kucaklyor, pyordu, aaah, Salih hep byle hasta olsa, hep yataklara dseydi, nerdeyse o dayak komandolara, polislere sa ol sa ol sa ol, diyecekti, yoksa yoksa bykanas m? Salih olay duyar duymaz, ite bu inanlmaz bir macerayd, giyinmeden darya frlam, orada ylecene, merdivenin sahanlnda durmu, hayran, lal ebkem kalakalmt. Gzlerine inanamyordu, bu bir by, d olmasmd? Kapda tane kamyon duruyordu. Mavi kamyon da en batayd, prl prl... Maviler uuuyordu. Nar iei bu bahar gnnde alm ban gitmiti. Sarlar, morlar, yeiller, krmzlar biribirine karm, havada, mavinin

ortasnda tatl, slak uuuyorlard. Btn evin kapsn rten asma iek amt. Fesleenler bahede diz boyu, kokuyorlard. Salih ne yapsnd, hemen ieriye girdi, arabuk giyindi baheye kt. Anas arkasndan telala seslendi, kotu: "tp hastalanacaksn gene, nereye Salih?" Salih durdu, dingin, hibir ey olmam gibi: "Ben iyiletim," dedi. Anas bir ey diyemedi buna. "yleyse bugn baheye kma." "Olur," dedi Salih. Arkasna bakt, marts ayaklarnn dibindeydi. Cokudan onu unutup gitmiti. Buna ok zld. Ama marts, aslan marts onu unutmamt. te ayaklarnn dibinde dolap duruyor327 du. Ne tuhaf, derler ki bir tek ku insana alamaz, kim der bunu, ya smail Usta, ya Temel Reis... kisinden birisi... Onlardan baka bu dnyada her eyi kim bilir ki... O da martlar. te bu kanad krk mart yavrusu alt. Hem de insan gibi, byk ablann aydnlk mavi, duru, byk gzleri gibi, scak, candan bakyor gzleri. Arkada, karde... Bir eksik vard bu martda ama neydi, neydi acaba? Kanad krk mart eksik martdr, dedi kendi kendine Salih, iinin eksikliini, boluunu bununla kapatmaya alt. Kendisine dayak atan komandolar da, polisleri de hi unutamyordu. Marty denemek iin baheyi bir batan bir baa frdolay yrd. Ku, bir kedi, bir kpek gibi iki adm ardndan onu izliyordu. Salih kamyonlar unutmu gitmi, martsna dalm bahede yryor, kouturuyor, marts da ardnda... Salih gzlerine inanamyordu. Bahe kapsn ap dar kt, mart da arkasndan. Soka geti, anayola dt, mart da arkasnda. Fenerin oraya kadar kotu, bakt ki, mart da uzaklardan kendine doru geliyor, bekledi. Mart geldi, onun tam ayaklarnn dibine kadar... Kanatlarn at, yukar, Salihe doru atlamaya alt, yazk, yazk, ne yazk krk kanad onu kaldramad. Eildi martsn yerden ald, yakasn at kuu gmleinin altna soktu. Martnn slak, kaygan tyleri derisine deince onu rpertti, bilmedii, duymad bir tatla. Sonra marty koynundan geri kard. Yardan aa, delicesine iek am, dnyay koyu bir gne sarsyla doldurmu katr-trnaklarna yaparak kyya indi. Marts da arkasndan geldi. Kyda, kumlarn stnde lk gnete Salih nde, mart arkada yrdler. Deniz ok dzd. Bir yan yanp snyor, bir yan da gnein altnda ince ince ipileiyordu. Kk bahar balklar dz denizden, msr patla gibi, denize yamur yaar gibi, yukar fkrarak atlyorlard. Salih aaya Uzun adaya doru dnd yrd. Kepesini saklad yerde buldu, hi kimse dokunmamt bile. Bacaklarn emreyip denize girdi. imdi, bu aslan martsna bir balk, bir balk yakalayacakt ki... Kepesini denize salp ektiinde, kepenin ii st ste, s-raan, mavi kvlcmlar, prltlar saan kk balk yavrularyla dolmutu. Kepeyi olduu gibi martnn nne koydu. Mart 328 sevinle kepenin stne atld, baln beini onunu birden yutmaya balad. Bir anda kepedeki tm balklar smrd. Salih bir daha, bir daha denize girdi, kepeler dolusu balk kard, mart da o balklar bir anda, gz ap kapayncaya kadar yuttu. Ne kadar versen, o kadar yutuyordu mart. Kursa imi, kendi kadar olmutu. u dnyada da martlardan daha obur bir yaratk var m acaba? "Yeter artk ulan leceksin," dedi Salih. "Seninle yarn gene geliriz denize. Eeee, syle bakalm deli olan, senin u kanadn ne yapacaz? Dnyada her ey olur da, kr insan, topal karnca, kulaksz eek, her ey olur da kanatsz ku olmaz. Kanadn da..." Balk Mustafa enitenin... Krk kanada bakmay bir trl ii gtrmyordu. Kim bilir nasld yara, kurtlanm m, kokmu mu, rm m? Korkuyordu Salih. Balk Mustafa enitenin sargs ne olmutu? Birden aklna dt ki, marty yerden alp koynuna koydu kasabaya ald yatrd, eve geldi, merdivenin sahanlna knca avluda Metini grd. Byklar dm, yz ask, tabancas belinde, ceketinin altndan km, bir elini beline koymu, bir eliyle salarn, ensesini kayor, durmu yle kamyonlar kaygyla seyreyliyor. Salih bir an durdu sahanlkta, sonra birden, her eyi unutup itin stnden kar avluya atlad, geldi Metinin karsna dikildi, elini uzatt: "Ho geldin Metin abi," dedi. Metin elini uzatp onun elini skt: "Ho bulduk. Sen kimsin?" "Ben Salihim!" dedi Salih soukkanl, dingin. "te bu evin oluyum." "Sen Osman abinin olu Salih misin, vay be, amma da bymsn ulan!" Gld, Salihin omuzuna bir aplak indirdi. "Vay be, delikanl olmusun be Salih!" "Oldum," dedi Salih. "Bak, sana bir ey deyim mi Metin abi, sen hi korkma. O adamlar var ya, o macera adamlar, hani uraya hanerlerini saplayp leylek gibi oturanlar, sen gittikten sonra bu avluya hi gelmediler. Herkesler de seni korsanlar l329

drm biliyordu. Ben de... Ben sana bir acdm ki... Sonra dedim kendi kendime, onu kimse ldremez. Dnyann btn kaaklar, korsanlar, maceralar bir araya gelseler, ben dedim, Metin abiyi kimsecikler ldremez. ldrebilirler mi?" Gzlerini dikti onun gzlerine, sorusuna Metinden olumlu bir karlk bekledi. Metin glerek: "Beni kimse ldremez/' dedi. Sonra da ekledi: "Beni niye ldrsnler ki..." Salih telaland: "Hani dedim ki... O macera adamlar... Hani topraa hanerlerini sokuyorlar, boyuna durmadan, dr dr, dr dr dr... Ne dedikleri de anlalmyordu ya... Hani ben dedim... Bu kamyonlar eski mi, hani eskiden... O macera adamlar alm gtrmlerdi? unun gibi mavi bir kamyon... Her ocuun elinde, smkl her ocuun elinde mavi, mavi, som mavi, som mavi bir kamyon..." Metin durmu, biraz da arm, o dalm gitmi, bir oyunda, durmadan: "Mavi, mavi, som mavi, her ocuun elinde bir som mavi kamyon..." "Sen ne kouyorsun byle, Allah akna Salih?" Salih su stnde yakalanm gibi sapsar kesildi, elleri titredi. Tam bu srada ayann dibinde martsn grd: "Bak," dedi, "Metin abi bak. Bu mart yavrusu var ya, benimle insan gibi konuuyor. Bir kpek gibi de ben nereye gidersem arkamdan geliyor. Bu kamyonlar o kamyonlar m?" Metin, Salihin hallerine ok sevinmiti, glyordu. Daha nceki dncelerini, kederini, ilerini unutmu gitmiti. "Bu kamyonlar yepyeni Salih... Prl prl. Bir daha o han-erli adamlar da gelip alp gtremeyecekler kamyonlar." "Binebilir miyim?" diye sordu Salih. Bunu sorarken tepeden trnaa ho bir rpertide titredi. "O da ne demek Salih, binersin tabii. stersen, byynce kullanrsn da, ister maviyi, ister..." "Ben maviyi kullanrm," dedi Salih cokuyla. "Mavi benim." "Mavi senin," dedi Metin. 330 Salih kamyonun koskocaman tekerleinin yanma geldi, boyu tekerlein boyundan ancak iki kar daha yksekti. Nasl binecekti ki kamyona? O orada kvranp dururken Metin: "Dur Salih," dedi. "Seni ben bindireyim kamyona." "Olur," dedi Salih. "Sen bindir." Metin Salihi ald mavi kamyonun, nar iei karoserinin iine koydu. Salih sevinten utu. "Metin abi?" "Syle Salih." "u marty da buraya versen olur mu? O akll bir martdr, kamyonun iine hi pislemez." "Olur, vereyim," dedi Metin, kuu da ald, kanatlarn, srtn okayarak Salihe verdi. "Ben una aa gidiyorum Salih. Sen burada, kamyonlarla istediin kadar oyna." Ayrld oradan, fenerin oraya yrd. Salih kamyonun karoseri iinde oynamaya balad. Bir ara iemesi geldi. Karoserin iinden karki aacn dalna kadar vdrd. Daln yapraklar yamur yam gibi pslak oldu. Sonunda kamyondan inmenin, teki kamyonlara martsy-la birlikte binmenin, kaplar ap direksiyonlara oturmann yolunu da buldu. Metin ikindiye doru avluya dnd ki, Salih kendinden gemi, mavi kamyonun iinde oynayp duruyor, top atsan duymayacak. Salihin halleri Metini mutlulandryordu. Onun iin de orada, zeytin aacnn altnda durmu kamyonla inceden inceye uraan Salihi seyreyliyordu. Bir ara Salih ban kaldrd ki, Metin onu seyreyliyor. Karlkl bir sre durmadan biribirlerine gldler. Metin: "yice oynadm, deil mi Salih?" diye sordu. Sevinten tat her halinden belli oluyordu. "yice oynadm," dedi Salih. "yi ki alp geriye getirdin o macera adamlardan kamyonlarmz. ok ok gzel kamyonlar, bayldm. Bir de srmesini renirsem..." "renirsin, ben sana retirim," dedi Metin. "Gerekten retir misin?" "Niye retmeyeyim," dedi Metin. 331 Salih usulca kamyondan, marts kucanda indi. ner inmez de kuu yere koydu. Metine yaklat: "Gel gel/' dedi usulca, korkuyla, "gel Metin abi sana bir ey syleyeceim." Bahenin ucundaki nar aacnn altna elinden tutup ekti onu. Metin merakla arkasndan gitti onun. "Gel gel, Metin abi gel. Bak, sana ne syleyim. yi dinle beni." Metinin gzlerinin iine hayran, dost, sevgi dolu, biraz da yalvararak, onuru krlm, ezilmi, derin mavi, yumuak gzleri byyerek bakyordu.

"Onlar var ya, Arnavutun olu Behet, Bonak Nihat, bir de erkesolu, erkesolunun adn bilmiyorum..." "dris," dedi Metin. "te onlarn beni bir dvdler, bir bir, bir dvdler, bir dvdler. Vay Allah vay, bir dvdler. Sonra beni karakola gtrdler, orada da polisler beni bir su dolu havuza attlar slattlar, sabaha kadar beni orada tuttular, sonra da gene bir dvdler, bir dvdler. Ben de onlara dedim ki, hele bir Metin abi gelsin, dedim, siz grrsnz. O Behet var ya, bana biz komandoyuz, seni de Metin abini de dve dve kan ietiriz, dedi. Polisler de, dedi bana, senin Metin abini ldrecekler. Ben de, hi de, kimsecik de, ylan ehzade de, benim Metin abimin klna bile dokunamazlar, dedim. Dokunamazlar, deil mi Metin abi?" Metin gsn kabartarak: "Dokunamazlar," dedi. "O Arnavutolu Behet dedi ki bana, senin Metin abin var ya, ite o vizzo, dedi, biz komandoyuz, komando olunca, senin ' Metin abinin pestilini karacaz. karabilirler mi onlar senin pestilini, karamazlar, deil mi?" Metin: "karamazlar." "Bir de sana ok svdler. Hem de senin o gzel byklarna. Ben de onlara dedim ki, onlar da beni ben syledike bir dvdler, bir dvdler, kan iettiler, kemiklerimi de krdlar... Ben de onlara dedim ki Metin abi byklarna bademya srer, dedim. Onun iin de Metin abinin byklar gn gibi parlar, dedim. Bir de benim bykanam var ya, Metin abinin byklar332 na merhem yapar yedi da ieinden, yedi da otundan. Onlar dediler ki, senin o bok Metin abin gelsin de onun da kemiklerini senin kemiklerinden beter edeceiz. Babam bilem onlardan korktu da hibir ey sylemedi, stelik de beni azarlad. Ben de hasta dtm, lyordum. Sonra ylan eh..." Szn yuttu. Metin abi bu ylan ehzade iini bilmemeliydi. Bu ylan ii var ya, oktan beri vard, Metin abinin bu ylan iinden haberi olmam myd? Nerden olsun, fkarann ba belada o kara giyitli maceralarla, kamaktan kovmaya vakit bulamyor ki... "Ne o ylan Salih, sabahtan beri yutuyorsun, sylemeye korkuyorsun?.." "Ha, ylan?.. Benim bir ylanm... Eer sen hakkndan gelmezsen Arnavutolunun, ben de ylanma onlar soktura... imdi insan oldu ya..." "Kim insan oldu?" "Ylan." Metin kahkahayla glp onun salarn okad. Salih kpkrmz kesildi. "Peki, Salih onlar seni neden dvdler ki?" "Onlar seni hi sevmiyorlar. Bir de geen yaz bana o turist kz bir gmlek vermiti. Gmlein gsnde de glen, sakall, byklar da senin byn kadar gzel, alnnda da bir yldz olan..." "Kimmi bu adam?" "Turist kzn eyiymi. Yani eysi, zamazingosu." "Haa, anladm." "Vallahi almadm abi. Hrszlk kt. Ben mrmde hibir ey almadm." "Seni bu gmlek iin mi dvdler?" "Bu gmlek iin... nce Behet benden bu gmlei istedi, sonra Bonak Nihat, sonra da erkesolu... Ben de vermedim. Ben onlara gmlei vermeyince, kar bu gmlei srtndan, dediler, ben de karmaynca beni orada, koyakta yakaladlar, gmlei kardlar stmden, para para kestiler. Bu adam o Metine, kaak pii Metine benziyor da sen onun iin giyiyorsun bu gmlei, seni hrsz olu hrsz seni, dediler. Senin Me333 tin abin de hrsz, dediler. Beni dvdler, sana svdler. imdi sen var ya, hi arya kma." "Nedenmi o?" "nk onlar kii, polisler de var, eil eil, kulana syleyim." Metin onun azna doru eildi. "yi, dur, sen arya hi kma, onlarn da gzlerine hi gzkme, gzkrsen de elin tabancayn tetiinde olsun. Onlar bana dediler ki, senin Metin abin kasabaya dner dnmez biz onu ldreceiz, geen seferki gibi de gene kamyonlarn alp gtreceiz, tamam m?" "Tamam," dedi doruldu Metin. Salih elinden tuttu: "Bak," dedi, "sen benim o gmlei hrszladma inanyor musun?" "nanmyorum," dedi Metin. "O gmlei o turist kzdan alsam bile onlara ne ki, deil mi Metin abi?" "Onlar ne karr," dedi Metin. "O kpekler..."

Salih gene derin, iri, ok mavi gzlerini l l Metinin gzlerine dikti, bir sre ondan ayrmad. Bylenmi gibi hayran ona bakyordu. "Sen," dedi, durdu, ikirciklendi. "Sen onlar ldreceksin, deil mi, onlar seni de, beni de ldrmeden? Onlardan herkes, btn kasaba, babam da, bykanam da, smail Usta da, Temel Reis de, Bahri de korkuyor. Sen de korkuyor musun?" "Ben korkmuyorum." "Ben de korkmuyorum," dedi Salih. Metinin yresinde birka kere dnd, inceden inceye ona bakt, aratrd, sonra da: "Sen," dedi, "Metin abi, onlarn hepsinden daha glsn. ldrecek misin onlar?" "Hele dur bakalm Salih, bir soralm soruturalm." "Ben hrsz deilim, bunu byle bilesin," diye bard Salih, barmasndan da ok utand. "yleyse beni neden dvdler? Ka aydr yatyordum yatakta biliyor musun? Bugn bana dediler ki, ben yatakta yatyordum, haydi kalk, senin Metin abin geldi. Haydi kalk da o dayak komandolar Metin abine syle dediler. Ben de kalktm, seni grnce ite byle cana geldim. Sen onlar ldrmeyeceksen eer, ben de onlar ylanma syle334 yeceim, ylanm da gelecek bu kasabay yerle bir edecek. Yazk deil mi kasabamza? Ylanm var ya, atna bindi de gitti imdi, martmn kanadna..." Hay be, bu Salihin de aznda bakla slanmaz ki, Metin abi de onu deli sanacak. Hemen krd kozu onarmaya kalkt: "Hani oyuncak kamyonlar var ya, benim de kocaman, be metre kpkrmz bir karaylanm var. O ylan... Korsan..." Gene sustu. Metin glyordu. "Dur daha yeni geldim Salih... Bir arya kaym... nsan ldrmek o kadar kolay m?" "Grrsn, onlar seni..." "Onlar bana hibir ey..." "ldr onlar," diye bard Salih. "Korkma onlardan. Byynce de ben ldrrm." "Dur azck, sabrl ol," dedi Metin. "Sen ok acelecisin be..." Salih bir eylerden kukuland. Metin abi onunla alay m ediyordu? "Duydum," dedi Metin, "o kpeklerin marifetlerini, yedikleri tm boklar duydum, hele sen azck sabrl ol..." Salihin kukusu gittike artyordu. Bir anda, ne oldu ne olmad, yandaki ite trmand, teye kendi avlularna atlad, gitti yal zeytin aacnn arkasna saklanp gz ucuyla itin aralndan Metini seyretmeye balad. Az sonra da teki avluda kalm marts da yanna geldi. Salih ok utanm, kimsenin yzne bakamyordu. Kim bilir Metin abi ne sanmt onu. Hele u ylan ii yok mu, ty dikmiti ty btn olan bitenlere. Metin avluda elini kolunu sallaya sallaya, kendi kendisiyle konuuyor, fkeden de yzne konan sinek bin para oluyordu. Bir utanta boulmu, dnyas gittike karanlklaan Salih, fkesi gittike azan, azdka kuduran Metinin durumuna sevinmeye balad, iinde kck bir umut yeeriyordu. "ldrecek, ldrecek, Metin abi onlarn hepsini de ldrecek," diye bard. Metin onun sesini duyunca gene candan, 335 yz birdenbire iek gibi alarak, gzleriyle bahenin iinde durup Salihi arayarak, gld. Salih, oktandr yanna gelip, nne kp yatm martsn yerden alp Metine grnmemeye alarak evlerine girdi. Anas onu grnce sevindi: "Bak ha Salih, ne iyi, ne gzel olmusun! Yzne kan gelmi," dedi. "Metin abi onlar ldrecek," dedi Salih gvenle. "Metin abi beni kamyonuna bindirdi. Metin abi, sen korkma Salih, dedi. Ylan ehzadeye daha syleme, ben onlarn hakkndan gelirim. Metin abi onlar ldrecek." "Suuuus," diye eliyle azn kapatt anas. "Byle eyler hi apak sylenir mi?" Salih de sesini indirdi, fslt gibi, bir yandan da bykana-sna kukuyla bakarak: "Metin abi, onlar ldreceim, sen azck sabrl ol Salih, dedi." "Sen ackmadn m Salih?" "Ohhooo," dedi Salih, "bir acmdan ldm ki... Mart da acndan ld. Metin abi var ya..." Bykanasna anlaml anlaml bakt. "Bana dedi ki... Senin bu martn insandan da akll. Ben, dedi Metin abi, senin martnn krk kanad iin yedi denizin arkasndan ot getirdim, dedi. Varsn, dedi Metin abi, o lanet eyler... Onlar ite... Kocakarlar..." Kocakarlar derken sesini iyice indirdi, duyulur duyulmaz. "Varsnlar ettikleri ktlklerle kalsnlar, dedi. Bana dedi ki Metin abi, al u haneri de, martnn kim boynunu koparp ldrecekse ona sok. Bu hanerin ucu zehirli, dedi. Mart boynu koparanlara yeter ki ucu dokunsun... Metin abiye de o zehiri o ylan vermi. Hani insan oldu ya... nsan olunca... Bana ne gerek zehir, demi. Zehirini Metine vermi. Metin abi de alm zehiri hanerin ucuna koymu. te ben de, eer birisi martma dokunacak olursa, dokunursa, ben de haneri onun karn budur diye, gelha edeceim." "Haner nerede?" diye korkuyla bard anas.

"Onu hi kimseye vermem de, yerini de kimseye syleyemem de, ldrseniz bile beni. Yaknda da martm uacak, onla336 nn da yaptklar ktlk yanlarna kalsn. Hele bir dokunsunlar martma, hele bir... Kanlarn dkerim onlarn." Bykanann elindeki mekik donmu kalm, gzleri kocaman, cam gibi almt. Yz de gittike kararyor, kryordu. Derken olanca fkesiyle mekii att sylenerek: "Sen grrsn, grrsn, pi, grrsn. O al hanerini alr da bilmem anann neresine sokarm." Mekik ylesine bir hzla gidip geliyordu ki uunuyordu. Salih korktu. Vay be, bu ne fke byle bu, u bykanada-ki... Mekie bak, delirmi. Anas: "Gel Salih," dedi. "Karnn doyur, yavrum." Salih sofraya oturdu: "Metin abi," dedi, glmeye balad. Glmesi uzun srd. O gldke mekik deliriyordu. Salih glmesini kesip sonunda orbasn kaklamaya balad. Marts ayann dibinde gagasn kanadnn altna sokmu kanyordu. Kr at denizin tesinden, ucundan doludizgin, tozlu yoldan gelir gibi geliyordu. Salih kyda durdu, bekledi. ehzadeye ne olmutu acaba, at niye binicisizdi, niye denizin stnden geliyordu? Alaafakta slak, iri yabanglleri amt denizin kysnda. Gllerin stnde anlar uyumular, kaskat kesilmiler, kanatlar srtlarna yatk, yapm. At geldi, kumlarn stnde Salihin yan banda durdu. Hibir ey sylemeden Salihi dileriyle tuttu srtna att, u kar moraran, slak, dumana batm dalara srd gitti. Alaafakta altndaki usuz bucaksz mavi bir deniz gibi sallanan baaklar, srtlar klanarak dalgalanyorlard. Seher yelleri esiyordu sarn. Gn doarken bir ovaya dtler, ulu sular getiler. Gene rlplak bir daa geldiler. Erciyes grnd kardan, st-beyaz, alml, sivri doruu gnee batm, ovadan dimdik, grkemli ykselmi, ipileen, kaynayan, fkran bir k seli iinde kalm, ok mavi, gittike mavileen bir ge yapm. Mavi durmadan mavileiyor, yunmu arnm, prl prl, Erciyes gittike aklayor, , gnei, aydnl apaklatrarak... 337 Erciyesin bahesi de, iekleri de, arlar, kelebekleri, kular, bcekleri de sonsuz bir kaynamada, renkte, cmbte, fkrmada, kyamet gnnn karmaasnda, okluundayd. Salih gzlerini yumdu. "Beni geri gtr," dedi. Bu kokular... Yldzlar, otlar, kabuklar yanardner bcekler. Azna kadar iekle dolmu dnya... Salihin ba dnyordu. Kulaklar uulduyor, gzlerinin nnde binlerce mavi, ine ucu kvlcmlar akyordu. "Beni geri gtr beni, martm kald denizin kysnda." Uzaklardan bir ses geldi: "Bak bak," dedi, "senin martn orada uuyor, alml Erciyesin doruunun oralarda, bak bak!" Salih ban kaldrd bakt. Mart uuyordu. ine ikircik girdi, acaba o uzakta uan ku onun marts myd? Bakt bakt, marty tek kanadyla uarken grd. "Senin martn o uan, senin martn," dedi ses. "Benim martm uamaz, kanad krk," dedi Salih. Ses karlk vermedi bir sre, bir glme sesi geldi uzaktan. "Bana m glyorsun?" Ses karlk verdi: "Martn grsen tanr msn?" "Tanrm," dedi Salih. "Al yleyse." Mart geldi atn yelesinin stne kondu. Salih gzlerine inanamad. Marty atn boynundan ald, hemen kanadn at bakt, martnn yaras kapanm, krk kemikleri bitimiti. Salih sevincinden attan dt. Ne yapacan bilemiyordu. At onu dileriyle yerden ald, srtna koydu. Salih gene dt. Sevincinden eli aya tutmuyordu. At gene ald onu srtna koydu. Sonunda Salih atn yelesine yapabildi. "Beni gtr, beni al gtr kasabama." Tezgahlarn mekikleri akldyordu. ehzade aacn altnda bekliyordu. Ulu aacn doruu Er-ciyese kadar ykseliyordu nerdeyse, dallar ovaya dalmtAlaafakta kl turuncu iekler at. Az bir sre sonra turun338

cu iekler soldu, dkld. plak dallar mor iekler at, o dkld, arkasndan sar, altn sars, baak sars, gne sars kl iekler at, sonra dkld. Aacn iekleri durmadan dklyor ayor, dklyor ayordu. meyve olacakt aacn stnde, btn dklen ieklerin znden. Biri krklar bititirmek iin, biri btn hastalklara kar, biri de lmn otu olacakt. Aacn stne bir a batm bir yeil bulut kondu, sonra da kalkt. Aa tepeden trnaa yeil iee durdu. Bir mavi bulut geldi ardndan, aa mavi koskocaman ieklere durdu. Erciyesin tekmil akl maviledi. Bir pembe bulut geldi, pembe glgeler dt dnyaya, aa pembeye durdu. Ak bulut geldi, aa, dnya, gkyz stbeyaza kesti. Erciyes akln iinde kald gzkmez oldu. lmn otu, gzle baklamaz parlaklkta bir yalmd. Bir gvercin geldi, aacn dalma kondu, fkeden ldrmt: "Konduum dallar kurusun Bahtiyar," dedi. Meer ylan ehzadenin ad Bahtiyarm. Konduu dal hemen kurudu. "Benden ne istiyorsun Hopdiyar?" dedi ehzade. Meer gvercinin ad Hopdiyarm. Gvercin baka bir dala geti: "Konduum dallar kurusun," dedi, bylece, konduu bu dal da kurudu. Byle diye diye, btn dallar dolat. Aa tepeden trnaa kupkuru kesildi. Bu olay karsnda ehzade apm kalmt. Hibir ey syleyemiyordu, dili dama kurumutu. "Utuum gkler dklsn Bahtiyar," dedi gvercin, utuu gkler atrdad, parampara oldu ince ince yeryzne yad. Gkyznde hibir ey kalmad. Savrularak, eserek btn gkyz para para mavi, yere durmadan yayordu. "Vardm dalar erisin Bahtiyar," dedi gvercin, Erciyes, Alada, Hasan da eriyip ortadan silinip gittiler. "Bastm toprak rsn Bahtiyar," dedi gvercin, Bahtiyarn ayann altndaki toprak yitiverdi o anda... Temel Reis glyordu. 339 "Denizlere ha uaklar denizlere, ha uaklar denizlere. Gvercin daha denizleri akl etmeden..." "Yzdm denizler ekilsin Bahtiyar," dedi gvercin. Temel Reis: "Sen ha dur orada gvercincik. O denizler benimdir da." Denizler kurumad. Ylan ehzade kr ata atlayp dnerken, yolda Salihe rast geldi. At onu dileriyle yerden ald ehzadenin terkisine koydu. Gvercin Ocakl adann zeytinlerinden birisinin dalna konmutu, glyordu. Sonra rpnd, fkelendi. Bir bykananm, bir Arnavutolu Behetin, bir Bonak Nihadn, bir Sakp ocuun, bir Hac Nusretin donuna giriyor, sonra gene gvercin olup zeytin dalna konuyor, glmesini srdryordu. Gld gld, durmadan gld, o martnn kanad rsn, dedi gld. Temel Reis, mart deniz kuudur, dedi, senin bedduan tutmaz, dedi. Gvercin gld. Btn dnyann kular, arlar, ylanlar, insanlar, turistleri kyya birikmiler, bu glen gvercine aknlkla bakyorlard. Gvercin de durmadan glyordu, orada daim stnde, dal bir aa bir yukar sallayarak... "Yzdm denizler ekilsin Bahtiyar, Bahtiyar, Bahtiyar," dedi gvercin, zeytin aacnn dalndan kalkt, denize kondu, denize hibir ey olmad. Denizler kuruyacak diye Temel Reis ok korktu. Gvercin denizden kalkt gene dala kondu: "Konduum dallar kurusun Bahtiyar, Bahtiyar, Bahtiyar," dedi gvercin, dala da hibir ey olmad. Gvercin gene gld gld: "Utuum gkler dklsn Bahtiyar, Bahtiyar, Bahtiyar," dedi, gklere de bir ey olmad, gkler de para para olup dklmedi. Gvercin gene dala kondu, gld gld, sonunda da at, dedi orta yerinden atlad gvercin, kck aacn dibine dt. Temel Reis ellerini rpt sevinle: "Ha bundan da kurtulduk, ha uaklar," dedi. 340 Salih, bu macera adam Metin abiyi geldiinden bu yana izliyordu. Gece demiyor gndz demiyor, kimseye belli etmeden, sezdirmeden, aktrmadan, onun ardndan bir an bile ayrlmyor, onu gznden irmiyordu. Her gece yars iki tane adam daha geliyordu avluya. Birisinin altn dii parlyordu ay nda, gldke. ok uzun boylu, zayf, dazlak kafal, hep iki bklm duran bir adamd, hi de konumuyordu. teki geni omuzluydu, hep havay, aalar, geceyi, iekleri, fesleenleri kokluyordu, azn, burun deliklerini kocaman kocaman aarak... Mavi kamyona Metin biniyor altryor, ikinci kamyona uzun adam, nc kamyona da azyla burnuyla geceyi koklayan adam biniyordu. Metin nden sryor, kamyonlar kasabay kp, tepeden, o kt yoldan koya batan aa inip koya varyorlard.

Denizden, telerden klarn sndrm Laz takalar geliyor, yklerini kamyonlara boaltyorlard. Sessiz, ksz, fsr fsr konuuyorlard. Salih her seferinde mavi kamyona kimseye gzkmeden biniyor, karoserinin kesine bir topak olup saklanyor, koya geldiklerinde de, narn altnda durduklarnda kesinden kyor, usulcana yere szlyor, aalarn arasnda yitip olan biteni gzetliyordu. Kara giyitli adamlar dkldler avluya, hanerlerini yere saplayp kamyonlarn glgesine bada kurup halkalandlar. En sonuncu Metin abi geldi. Ortada bir sre sessiz durdu. plak tabancas elindeydi. Tabanca ay nda yanp snyor, kimseden ses kmyordu. Sonunda sessizlii Metin bozdu. "Albay bamzdan atacaz," dedi. "Bize hibir faydas yok, stelik de parann yardan fazlasn o alyor." Kara giyitlilerden birisi ayaa kalkt: "Hepimiz Albaydan korkuyoruz," dedi yavaa korkuyla. "imdi Albay gelecek, seni istemiyoruz diye kim syleyebilecek, syleyin bakalm?" Metin de sordu: "Kim syleyebilecek?" 341 Salihin yrei duracak gibi oldu. O, Albay koyda gecelerden birisinde takalardan sandk sandk tabanca, mavzer, mermi boaltrken grmt. ok sert, hm gibi emirler veriyordu, emrindeki korsanlara, macera adamlara... Herkes ondan korkuyordu. Metin abi bile korkmutu. Hi kimseden ses kmad. Sonunda Metin bekledi bekledi: "Ben syleyeceim," dedi. "Ben syleyeceim ama, onun adamlar da beni ldrecekler, siz de korkunuzdan ses karamayacak, beni koruyamayacaksnz. Ne diyorsunuz, konuun." "Konuun," dedi kendi kendine Salih. Zeytin aacnn doruundan Metinlerin avlusu tabak gibi gzkyordu. Metin orada ta gibi durmu kalm, kara giyitlilerden bir yant bekliyorda. "Konuun!" Kimse konumad. "Demek byle. yleyse ben gene Albaya syleyeceim. Az sonra gelecek." Az sonra Albay geldi, avlu kapsn tklatt, Metin koarak gitti, kapy at, Albay arkasnda silahl adamla avluya girdi. Yere bada kurmu oturmu kara giyitlilerin hepsi hep birden ayaa frladlar, Albay: "Oturun," dedi. Albay: "Beni istemiyorsunuz, yle mi?" diye sordu. Hi kimseden t kmad. Albay bekledi. l bir sessizlik her bir yan kaplad. Salih soluunu tuttu. Uzaktaki denizin sesi duyuluyordu. Albay yineledi: "Beni istemiyormusunuz, yle mi? Kim istemiyor, niin istemiyorsunuz, sizin hepinizi ben zengin milyoner etmedim mi? Benim eteme girinceye kadar her biriniz bir baldr plak deil miydiniz, syleyin, kim beni istemiyor?" Metin bir iki adm ne, Albaya doru yrd, ba yukar dikildi, elik gibi kasld buradan, zeytin aacnn stnden bile belli oluyordu. 342 "Ben istemiyorum seni Albaym. nk sen bizi smryorsun. Biz lmlerden lm beeniyoruz, krk kii bir pay alyoruz, sen tek bana bir pay alyorsun, olur mu?" ok sert: "Olur," dedi Albay. "Olmaz," dedi Metin. "Bunlarn hibirisi de seni istemiyorlar ya, korkularndan syleyemiyorlar." "Sen korkmuyor musun?" diye alayl sordu Albay. "Ben korkmuyorum Albaym," dedi Metin. "Benim iim var. Ben bir balkym. Bir can iinse mudaram yok. lmden te ky yok Albaym." Albayn keskin sesi, gl gecede n n tt: "Ky var, lmden te ky olduunu sana gstereceim," dedi Albay. "Sana gstereceim Metin." Metine arkasn dnd, yerde bada kurmu oturmu kara giyitlilere: "Yerden aln hanerlerinizi, kalkn ayaa," diye emir verdi. Adamlar hemen hanerlerini topraktan ekip ayaa frladlar. "Sen, sen, sen..." Albay kiiyi seti kara giyitlilerden. "Binin kamyonlara, o kamyonlar bizim... Aln gtrn kamyonlar." Adamlar hemen kamyonlara bindiler. Salih az daha aatan dyordu. nndeki dal sk skya kucaklad. Metin kamyonlarn nne geti, tabancasn dorulttu:

"nin kamyonlardan cannz seviyorsanz." ofrler kamyonlardan indiler. Albay: "Demek byle, mallarma da el koydun, alacan olsun." "Olsun," dedi Metin. Albay: "Haydiyin ocuklar, buradan gidelim." Kara giyitliler arkasna dtler, silahl adam da. Metin arkalarndan: "Korkaklar," diye bard. "Beni yalnz braktnz, korkaklar." Salih: 343 "Hanerlerinize yazk," dedi usulca. "Siz de adam msnz korkaklar, korkaklar." Metin bir ses duymu olacak ki, yanma ynne, kamyonlarn iine, aalara baknd bir sre, kimseyi gremedi, avluda bir batan bir baa, "Korkaklar, korkaklar," diye diye gidip gelmeye balad. Bir trt oldu, Metinlerin avlu kaps yavaa ald, glge avlunun toprana upuzun serildi, arkasndan da adam avluya girdiler. Metin: "yi ki geldiniz," dedi. "Albay beni ldrecek. Lazlarn hepsi de korkularndan Albayla birlik oldular." Salih gzlerine inanamad, gelen adamdan birisi babasyd. Gelen kii, bir de Metin, evin teki kesine, tabancalarn nlerine koyup oturdular, fsr fsr, korkulu konumaya baladlar. Salih zeytin aacndan, itlembiin kkne indi, belki buradan onlarn ne konutuklar duyulabilir diye. alt didindi, onlarn konumalarndan sabaha kadar bir tek szck bile anlayamad. Seher yelleri eserken: "Olur," dedi Salihin babas, Osman. "Olur... Biz de varz, Albay varsa..." tekiler de: "Olur," dediler. Metin: "Btn Karadenizi tapusuna almak istiyor Albaym diye... Halbuki Karadeniz herkesin, hepimizin. Bu denizde her yrei atan, kaaklk yapabilir." "Yapacaz," dedi yrekli. "Yapacaz, biz de, alnmzn teriyle milyoner olacaz," dedi Salihin babas, Osman. "Olmalyz," dedi Metin. " can pazarna dkld. Allah ya ona, ya bize verir, verecek." Ayrldlar. O gn akama kadar hi uyanmadan uyudu, Salihin babas, Osman. Salih epeydir martsn unutmu gitmiti. ryordu martnn kanad. Bykanasmn da gazabn unutmutu. El altn344 dan dmanlklar azttka aztyor, bir lm kalm savanda srp gidiyordu ya, ikisi de unutmu gzkyorlard ya... Bykana gzleriyle, her sabah, her akam, Salihi ne zaman grse, buruuk disiz azn arptarak, seni de, martn da boacam, boacam, elimden kurtulu yok, boacam, diyordu. Ecele are var, buna are yok, seni de boacam. Zaten ne kadar mrm kald ki, senin gibi bir kafiri ldrp cennete gideceim... Bunu yalnz gzleriyle de sylemiyordu. Salih bir gn duvarn dibinde otururken, martsnn kanadn okuyor, martsnn ban pyordu, arkasndan duyulur duyulmaz bir ses geldi, ses: "Uursuz Salih," diyordu, "uursuz olu uursuz, sen ldrdn, sen ldrdn sen. Sen ldrdn Halilimi sen. Ben de seni, ardndan da o martn ldrmezsem, bana da Dilber demesinler." Salih o zamana kadar bykananm adnn Dilber olduunu bilmiyordu. Arkasn dnnce Dilberle gz gze geldiler. Dilberin krk iindeki kck bir damla kalm gzleri tm fkeye kesmiti. Salihin d koptu. Bu kck gzler kurun gibi ar, Salihin yreine bir lm korkusu gibi kt. Bu gzlerin elinden kurtulu yoktu. "Erinde geinde seni, seni de o boklu martn da boacam Salih," diyordu. Salih gzleriyle ona, kendisini balamas iin yalvard, bir kusur ilemiti ki, kusurlarn byn, Halilin ldn sylemiti, Halil hi lr m ki, dedem Halil, ben Halilin torunuyum, deil mi ninem, Dilber ninem. Dilber ninem derken Salih azck glmsemiti, glmsemesini de Dilber sezmiti, sezmi gene kudurmutu. Salihin huyu kurusun glmsemeden edememiti ite, Dilber ninem, Dilber ninem benim, Halil, benim dedem, niye lsn ki... Halil dediin de hi lr m? Bunu da yakalamt ninesi, Dilber. Salih gzleriyle yalvarrken, bir yapyor, bir ykyor, Dilber ninesini delirtiyordu. Salih lrcesine korkuyordu Dilber ninesinin deli gzlerinden korktuka ona dalkavukluk ediyor, dalkavukluk ettike onu ileden karacak oyunlar buluyordu. kisi arasndaki sessiz dv gnlerdir srp gidiyordu, aztarak, bir lm kalm savama dnerek. Salih her haliyle, her an, elini sallay, gzn oynat, kalk yry, martsn ar, okay, kan kaldr, su iii, yemek yi345

yii, uyuyuu, uyanyla Dilbere, Halil ld, Halil ld, diyordu. Bir de bir trk uydurmu, diline pelesenk etmiti: Dilber Dilber canm Dilber, Halil ld glm Dilber. Dilber Dilber soldun Dilber, Halil ld kaldn Dilber. Bu trky Dilber iki kere duymutu. Birincide arm km, ikincide fkelenmi, ncde kendinden geip baygnlklar geirmiti. Salihin tedirginlii de, korkusu da azgn bir lm boas gibi onu kovalyor, Salih onun scak soluunu artk ensesinde duyuyordu. Btn bunlara karn ne yapyordu Salih, Dilberle cebellemekten vazgeebiliyor muydu? Korku arttka sava da azgnlayordu. Her gn, her gn lisan hal ile bu iki insan biri-birine demediini, yapmadn brakmyordu. Bykanann mekiini her at Salihe bir sonsuz beddua, bir aza alnmaz kfr, Salihin martsna her bak bykanaya, Dilbere bir zulmd... Belki byle olmasa, Salihe bylesine takmasa, Halil ldkten, bykana, yani Dilber, yataklara dtkten sonra bir gn bile yaayamazd. Onu yaatan, imdi de Salihe olan dmanlyd. Anas bunu Salihe syledi de, Salih onun bu dncesine at kald. Anasna gre Dilber yalnz ona dman deildi ki, o yeryzndeki herkese, gkteki uan kua, yerdeki karncaya, brt bcee, denize, esen yele de dmand. En ok da elli yldr sevda balayp bekledii Halile, onun lsne de, dirisine de dmand. Salih artk bunalmaya, korkudan delirmeye balad. Ban alp da kap gitse bile bu Dilberin elinden kurtulamayacakt, niye, nasl kurtulamayacakt, bunu Salih de bilmiyordu ama, kurtulamayacakt, salt bunu biliyordu. Kurtulmann da hibir yolunu bulamyordu. Babas da gitmi korsanlara karmt. Her gece Metinle buluup yedi sekiz adam az aza verip kuytularda gizli gizli konuuyorlard. Kara giyitli adamlar da onlar izliyorlard. O enayilerin de kara giyitlilerden hi haberi olmuyordu. Salih de nasl sylesin ki onlara, izleniyorsunuz, diye. Bir kere, babas onu tutup bacaklarndan ikiye ayrrd. Metin de onu, beni niye izliyor bu ocuk, diye kmserdi. 346 Korsanlar Padiah altn bir tekneyle maaraya geldi. Srmalar iindeydi. Banda da kocaman ta parl parl eden bir sorgu vard. ehzade daha gzel giyinmiti. Ali Baba, Krk Haramiler filmindeki ehzadeye benziyordu. Korsanlar maarada Korsanlar Padiahyla ehzadenin nnde topra ptler. Bir tek Temel Reis pmedi. Byk ate yanyordu maarann ortasnda. Padiah altn bir tahta oturdu. ehzade de onun yanma baka bir tahta... ehzadenin taht pembe incilerle, yeil zmrt, krmz yakutla bezenmiti. Salih bu tahtn tpksn bir takvimin kapanda grmt. ehzadenin kuana bir de kabzasnda yumruk kadar bir zmrt olan haner sokuluydu. Salih bu zmrtl haneri de bir filmde grmt. Hem de bundan bir hafta nce... Gangsterler Topkap Sarayndan bu haneri alyorlard. Salih filme var ya, martsn da gtrmt. Martsn koynuna koymu, salon kararnca onu koynundan karm, o da uslu uslu karanlkta filmi bir gzel Salihle seyretmiti. Kimse, hibir adam, hibir ocuk onun bu filmi martyla birlikte seyrettiini grmemiti, hahhaaah... Padiah ban kaldrd, yere kapanm huzurunda topra pen adama: "Kalk ayaa," dedi. Adam ban kaldrd, gz ucuyla arkada durmu, eli tabancasnn stndeki Metine bakt. "Kimsin sen?" "Ben Osmanm," dedi Salihin babas. "Hangi Osman?" Osman kekeledi: "te yle bir Osman, Padiahm." Padiah azck sert: "yle bir Osman olur mu hi," dedi. "Syle, sen ne biim bir Osmansn ki huzuruma gelmisin?" Temel Reis atld: "Ona Dilberin Osman derler, Padiahm. Hani onun anas Dilber var ya, bu denizlerdeki tm korsanlar onu ok iyi tanrlar. Sen de tanrsn genliinde..." Temel Reis byle dedi, ks ks gld. Padiah: 347 "Tanrm," derken yumuad. "Demek sen Dilberin olusun ha!" Osman eildi, bir daha, bir daha, kere yeri pt. ehzade atld, mavi bir ylana benziyordu tpk... "Sen bizim Salihin babas olmayasn?" Osman cokuyla: "Ben Salihin, Salihin, Salihin babasym, ehzadem," diye sevindi. "Sen Salihi nerden tanyorsun?" Korsanlar Padiah ald sz: "Salih benim ehzademin ocukluk arkada... Salih bizim iki gzmzdr, Osman." ehzade sze kart:

"Sana ok gcenginim Osman. Sen benim arkadama, Sa-lihe hi iyi davranmyorsun, onu hep dvyorsun, anan onu da, martsn da ldrecek," dedi. "Bak anan Salihi ldrrse ben de seni gtrr yedi denizin ortasna, bir aacn gvdesine ivilerim seni, her gn bir paran bir ku koparr yer, kendi gznn nnde para para tkenirsin daha lmeden..." Padiah: "Demek bunlar Salihe byle yapyorlar ha?" ehzade: "Padiah babam," dedi, "bunlar Salihin martsn da ldrecekler." "imdi ben ne yapaym bu adama, syle ehzadem?" "imdilik bir ey yapma, Padiah babam. Salihin, iki gzmzn bir tek iei Salihimizin babasn da aramza alalm. Buna bir ey yaparsak, babasdr, belki iki gzmzn Salih bize gcenir." Osman: "Ben Salihi ok severim," diye inledi. "Ben ne bileyim Salihin byle ehzadenin arkada bir adam olduunu. Bana hi sylemedi." ehzade uzun uzun gld, sakalm svazlad. ehzadenin sakal var myd? Var myd, var myd? Yok yok, sakal yoktu, ehzade enesini svazlad: "Salih erkek adamdr," dedi. "Adam adamdr o... Hi ehzadenin arkadaym, diye vnr m o? Ben her eyimi, tm 348 varm ona borluyum. O olmam olsayd... Bunu da kimseciklere sylemez Salih... Ben de adam mym ki, Salihin bir tek martsna, martsnn kanadna bile bir ila bulamadm, oysam ki Salih benim iin neler neler yapmt... teki ilac da bulamadm, ok aradm. Tekmil otlar, iekler kurudu." "Salih biliyor," dedi Osman. "O martsnn kanadnn saa-lacandan umudunu kesti." "Vah," dedi Padiah. "Vah vah!" "Vah vah," dedi ehzade. Padiah: "Seni ie aldm," dedi. "Salt Salihin babassn diye. Zengin milyoner olacaksn, istersen Mustafa Kavaln kkn de alrsn. Salih onun bahesinde martsyla oynar. Arkadalarn da, Bahriyi, Cemili de arr baheye." "Beni de unutmasn, arsn," dedi ehzade. "Eski arkada deil miyim? u martnn kanadna da hibir are yok mu? O martnn kanad iyi olmazsa eer, Salih kederinden lecek." "lecek," dedi Osman, boynunu bkt. "lecek," dedi Metin. "Yazk," dedi Padiah. Salih gnlerdir de kuruyordu. Bir kere daha syleyecekti bykanasna. Onun ta yreini yumuatacakt. Dnm, onun ta yreini yumuatacak bir umar bulmutu. Babasnn o uzun erke hanerini knndan syracak, martsn bir eline, haneri bir eline alacak, "Al bykanam, gzelim," diyecek, "kes u marty, sonra da gelha eyle o haneri bana sapla," diyecekti. Gnlerdir bunu her gn sabahtan akama kadar yayor, ba, marty alyor, bykanaya gidiyor, her seferinde de bykanann elinden zor kurtuluyordu. Her seferinde de haneri eline geiren bykana Salihi baklayp kan iinde brakyor, marts da korkun lklarla yreinden oluk oluk kan akan Salihin stne kapanyordu. Salih sonunda bu dn gerekletiremedi. Artk eve urayamaz olmutu. le akam yemeklerini ablasnda yiyor, ancak gece yatmaya eve geliyor, baz martsyla birlikte, baz da martsn itlembiin kovuunda brakarak, 349 Metinlerin avlusundaki gece maceralarna zeytin aacnn stnden katlyordu. Babas kaln sesiyle, neler neler konumuyordu! Anas bir duysa, gle gle lrd. Yataa girince martsn kucana alyor, onu yorgann altna saklyordu. Babasnn erke hanerim de yastnn altna saklyordu. Hele bir dokunsun Dilber martya hele, hele bir Sa-lihe dokunsun hele... Deniz kys boyunca Salih aylak aylak dolayor, Cemil durmadan, ban kaldrmadan kabuk topluyordu. Mendebur ocuk bir kere olsun dnp de Salihe, martsna bakmyordu. yi ki de bakmyordu. Baknca, yle bir tepeden, kk dalar ben yarattm dercesine, bak hele una bir boklu mart yavrusunu da takm arkasna, kpek gibi de mart ardndan geliyor, der kmserdi. teki ocuklar bu kpek gibi, nereye giderse arkasndan gelen martya ok ayorlar, onu ok kskanyorlard. ocuklarn kskanmalar, arkasndan dedikodusunu yapmalar ise Salihin ok houna gidiyordu. Salih arkasna dnnce bakt ki ne grsn, marts denizde yzyor, uzaklam gitmi. Soyunsa denize girse, dalgalar kocaman, deniz de bahar denizi, souk, daha martya ulaamadan donup kalacak. Orada, kyda, gz uzaklap giden martsnda, umarsz kalakald. Kanad krk martnn uzaklap gittiini gren ocuklar kyya, Salihin yanna sevinle

dolutular. El rpyorlar, baryorlar, mart daha abuk uzaklap gitsin diye, hepsi her yerden denizi talyorlar, kyameti koparyorlar-d. akn mart da Salihe dnp baka baka denizin ortasna ortasna alm ban gidiyordu. Salihse soukkanl orada durmu ocuklara glmsyor, dingin: "Ahmaklar," diyordu, "o her gn byle denizine, arkadalarnn yanna gider, gerisin geri de dner bana, arkadana gelir. Ahmaklar, yoksa ben onu hi brakr mydm!" ocuklar aldrmyorlar, yabanl bir devinmede denizin iine kadar girip martnn telere telere kaymas iin ellerinden geleni yapyordular. Birisi bir teneke bulmu, tenekeyi var gcyle gmbrdetiyor, birisi bir tekneyi aala dvyor, birisi ddk ttryor, be alts birden bir ay sl tutturmular, ORHAN KEMAL L HALK KTPHANES 350 uzun uzun alyorlard. Be onu da kpek gibi ryordu. Denizin kysnda bir hayhuydur durmadan, byyerek alm ban gidiyordu. Mart uzaklat uzaklat, burnu geti, bir kck nokta gibi kald, sonra da vard ortadaki dinlenen mart kmesinin iine katld yitti gitti. Salih ite bunu beklemiyordu. imdi ne yapacakt? Orada, denizin kysnda, elleri gsnde, gz denizin ucunda dikildi kald. Birdenbire Salih nne gelen ilk ocuun stne hnla atld, ocuu yere serdi, ikincisini, ncsn... Derken ocuklar bir anda birleiverdiler. Salih az sonra kyda, az burnu kan iinde, gmlei yrtlm yatyor, ocuklar kasabaya doru kayorlard. Salih yatt yerden kalkarken, "Gsteririm size," dedi. "Alacanz olsun." u kulara da hi gven olmuyor. Cana gelir gelmez, bunca bakp bytt mart bile ban ald gitti. Olur mu, byle bir ey yaplr m? imdi Doktor Yasefin, Temel Reisin, tekilerin yzne nasl bakacakt? Martn ne oldu, diye sorduklarnda da onlara ne syleyecekti? Bir de bykana, bilse ki marts yitip gitmi, zil takar da, bu yanda kr da kr oynard. kr da kr. Ne sevinir, ne sevinirdi. Halilin lmn bile unuturdu sevincinden. Dalgalar kyya petrol artklarn atmlar, btn ky artklardan amura kesmiti. Dalgalar, kk kk, sama kadar milyonlarca kabarck getiriyordu Karadenizin ortalarndan. Salihin ayaklar elleri kapkara yanm ya iinde kalmt. Aznn kann deniz suyuyla ykad. Kyda gitti geldi, oradan bir trl ayrlamyordu. Ya marts onu zler de, teki martlardan ayrlr gelirse, ya bir gelirse, ite o zaman... Karanlk, umutsuz bir kedere gmlm gitmiti Salih. Bir boluktu ki iindeki, lm dedikleri de herhal bu boluk olacak. lgn gibi gidip geliyordu denizin kysnda. Birden var sesiyle denize, martsna barmaya balad. Oradan geenler, limanda demir atm takalarn reisleri, tayfalar, balklar denizin kysnda koarak durmadan deli gibi baran bir ocuu 351 grdler. Salih kendinden gemi dnp duruyordu denizin kysnda. Gn kavuup gidiyordu, kanatsz, u zavall kuu, yavruyu bir deniz canavar gelir, suyun yznden kapp karnna indiriverirdi. Fkara martnn da kanad yoktu ki uup gitsin. "Ah, ahmak mart ah..." Sre getike martnn kurtulu umudu kalmyordu. Bir umarn, bir umarn bulmalyd Salih. Denizin kysnda znk diye durdu, giyitleri tepeden trnaa suya batmt, koarken farknda olmadan denize grtlana kadar yrmt martsna doru. Belki de yzmt. Gel diye de yalvarmt martya, teki martlara... Bartsn da kesti. Birden gene komaya balad, yznde umutla, azck da iinde sevinle. Soluu taa taa geldi limana. "Temel Reis, Temel Reis," diye kendini onun teknesine att. Temel Reis mangalda sucuk kzartyor, duman, yal, kokulu, i ac, btn tekneye yaylyordu. Temel Reis Salihi byle grnce korktu: "Ne var, ne oldu be sana Salih Kaptan? Ne oldu sana?" "Temel Reis," dedi Salih daha soluunu toparlayamadan, gs krk gibi inip inip kalkarak. "Martm..." "Ne oldu martna?" "Kat," dedi Salih. "Kanad da krk, orada, denizde, teki martlarn arasnda. Bir deniz canavar gelecek imdi onu yiyecek. Kocaman, kocaman bir canavar... ok kocaman, ok... teki martlar kaacaklar hemen, onlarn kanatlar var, benim martmn kanad yok. O canavar da onu yutuverecek." "Otur bakalm, otur hele sen Salih Kaptan, otur bakalm, bir aresini bulacaz. Bir soluunu topla hele..." "Olmaz," dedi Salih, orada, teknede drt dnerek. "Bak orada... O martlarn arasnda... Orada, orada ite... Canavar geliyor, canavar, canavar, Reis... Yeti, Reis..." Temel Reis meldii mangaln bandan doruldu, elini Salihin omuzuna koydu: "Hele biraz skunet bul Salih Kaptan," dedi. "Bir aresine bakacaz martnn." Salih sapsar kesilip titremeye balad:

352 "Aman Reis, aman Reis imdi, imdi, imdi ne olursun... Bak canavar, canavar." Szckler bir lk gibi kmt azndan. Temel Reis kydaki tayfalara dnd: "Ha uaklar," dedi. "te orada..." Uzaktaki martlar parmayla gsterdi, "Bir mart var, martlarn arasnda, kanad krk, gidin aln gelin. Binin kaya... ok abuk." Salihe bakt: "Canavar oraya ulamadan, siz oraya ulaacaksnz." Tayfalar Reisin bu szlerine gldler. Salih: "Haydi, haydi, abuk olun," dedi tayfalara telala, tekneden kaya da o anda atlad, tayfalar tutmasa az daha kay deviriyordu. Temel Reis apak dilerini gstererek sevin iinde gld: "Ha uaklar," dedi, "Salih Kaptan da sizinle geliyor. O ne derse onu yapacak, sznden kmayacaksnz." Tayfalar kreklere asldlar var gleriyle ekmeye baladlar. Salih kayn kpetesine yapm, "Daha, daha, daha, daha, abuk," diyordu, boynu martlarn oraya doru kopacakm gibi uzam. "Daha daha, daha abuk. Canavarlar gelmeden." Tayfalar Salihin telana, korkusuna, bir an nce martlara varmak iin can atmasna, boynunun uzamasna oraya doru, gzlerinin darya frlamasna kaptrmlar kendilerini kay uu-ruyorlard. Salihe kayk hi yerinden kprdamyormu gibi geliyor, "daha, daha, daha," diye baryordu. Kayk onlara yaklarken martlar hep birden havalandlar, orada, kularn havalandklar yerde bir kck karart kald. Salih: "O, o, o, ite orada," diye barp oraya doru uzand, tayfa onu omuzundan tutup kayn iine ekti. Kreklere asldlar, tayfa uzand kararty denizden ald getirdi Salihe verdi. Salih marty kucaklad, stne yumuldu, yle kald. Tayfalar Salihi kaldrdlar yukarya, tekneye, Temel Reise gtrdler. Temel Reis bakt ki Salih titriyor, titremekten uuyor: "Ha uaklar sobay yakn, bizim bu Kaptan ok slanm m, satlcan olacak," dedi, Salihi mangaln bana oturttu. 353 ocuk kucandaki martsna sarlm onu brakmyor, zangr zangr, dileri biribirine arpa arpa titriyordu. Tayfalar sobay yaktlar. Temel Reis: "kar o stndekileri Salih Kaptan," dedi. Bir yandan da ocuu soymaya balad, bir anda da onu rlplak soyup stne battaniye rtt. Salih, kucanda marts uzun bir sre dileri arparak titredi. Temel Reis ay yaptrd, Salih dokuz scak aydan sonra ancak kendine gelebildi ve titremesi durdu. Titremesi durunca da orackta uyudu kald. Temel Reis: "Uyandrmayn ua," dedi. "Kim bilir bu Salih Reisin ne derdi var ki bu kadar tapnm bu kua." ini derin derin ekti. "Hay ocukluk hay," dedi. "Bu ocukluun derdi byk, tad da byk," dedi, ayaa kalkt. Salih az sonra korkuyla uyand, dar kmak, zeytin aacna trmanmak, Metinlerin avlusundaki maceray seyreylemek niyetiyle kalkt, kalkar kalkmaz da ban teknenin kapsna vurdu, aykt. Temel Reis: "Az uyudun be Salih Kaptan," dedi. "Daha elbiselerin ku-rumad ha uam." "Kurur imdi," dedi Salih, martsna sk skya sarlm. Birden plak olduunu fark edip hemencecik battaniyenin altna kayd. "Bir orbamz i, biraz yemeimizi ye Salih Kaptan," dedi Temel Reis. "Hem de yemekte konuuruz." "Olur," dedi Salih. nce naylon bir kapta tten mercimek orbas verdiler Sa-lihe, sonra da etli patates getirdiler. Salih ok ackmt, itahla yedi yemekleri. mrnde hi bu kadar lezzetli yemek yememiti. Bu arada tayfalar sobada abucak Salihin giyitlerini de kurutmulard. Salih kurumu giyitlerini bir anda srtna geiriverdi. "Bir ay daha ier misin Salih Kaptan?" "erim," dedi Salih, 354 "Martn da ok gzelmi," dedi Temel Reis. Salih birden boand alamaya balad. Temel Reis zld: "Ne oldu sana Kaptanm, ne oldu sana, ne oldu sana?" Salih:

"Martm lecek," diyebildi hkrklar arasnda. "Onun kanad krk." Bundan sonra Temel Reis ne etti eyledi de uzun bir sre Salihin alamasn durduramad. Sonunda: "ok dolmu ocukcaz," dedi. "Varsn alasn, alr." Darda gkyz bulutsuz apakt. Yldzlar gkte, denizde kaynayordular, kr kr. Ortalk bahar ayazyd. Bu ayazda geceleyin bile deniz, gkyz masmaviydi. Neden sonra ieriye giren Temel Reis Salihi dinginlemi buldu. Martsnn ban okuyor, dnyordu. "Senin martn lmeyecek Salih Kaptan," dedi Temel Reis. "Kanad da iyi olacak ha uam. Senin martn da bir haftaya kalmayacak teki kular gibi uacak... Sen yarn erkenden bana gel. Martna bir ila yapaym da..." Salih ayaa kalkt, birden Temel Reisin ellerine sarld, o elini alp onu pyor, o elini alp onu... 355 Temel Reis ii gc brakt, bala kmad, a rmedi, tekneleri boyamad Salihin martsnn kanadn iyi etmeyi kendisine i edindi. Trl ilalar, merhemler srd kanad incecik bezler, ikiye e yard kibrit pleriyle sard sarmalad. "Tamam," dedi, "Salih Kaptan, bu tamamdr artk. Kuunun kanad iyi olacak." Sevin iindeydi. "Greceksin iyi olacak. Salam martlar gibi uacak martn. Birka gn sonra gene gel bir bakalm kanada. Sonra da kanadnn bezini ze-riz. Ondan sonra da..." "Ondan sonra da..." Gkyzn gsterdi Salih. "Haydi yallaaaah, u ayn altna kadar..." "Gkyznn ardna kadar..." dedi Temel Reis. Orada, Zeytin adasnn kayalna yan yana, bahar gneinin altna oturarak hi konumadan denizin kysnda kendi kendisine dolaan marty sevinle, ileri mutluluktan taarak seyrettiler. Temel Reis zenerek sard sigaray tellendirdi. Neden sonra Salih: "Bu ackt," dedi. "Varaym gideyim de ona biraz balk tutaym u yukarlardan. Karn ok doyarsa yaras daha abuk pier, kemikleri daha kolay bitiir, deil mi?" "Git," dedi Temel Reis. "Daha abuk bitiir. Git uam ama, bizi de unutma." "Unutmam," diye grledi Salih, "hi unutur muyum?" Cokuyla oradan ayrld. Dnyalar iyisi Temel Reis, Salih keski onun olu, tayfas, ra olsayd. Demircilikte ne vard yani, alt st bir demircilik, oysaki balklk yle mi? Temel Reis de balklarn reisi-O smail Usta, hep kzgn, abuk suratl, suratna konan sinek de bin para olup da her paras kum gibi yere yamaz m? smail Ustann da suratna bakann krk gn ksmeti kesilir de oca 356 sner. Sabahlardan akamlara kadar kinli develer gibi azndan kpkler saarak homur homur, homur... Ya Temel Reis yle mi? u marty var ya, smail Ustaya gtrseydi imdi, smail Usta onun hi yzne bakar myd? Bir Salihe, bir kua bakar, onlar yle bir tepeden szer, sonra da hi bir tek sz bile etmeden onlara kn dnerdi. Temel Reis ne yapt, ipek gibi yumuak, ipek gibi gzleri, okayan, hep durmadan sevgi taan, bala bile kmad bala bile, ekmek parasn tepti hem de koskocaman gn, bir kck mart iin. Balklk, Temel Reise tayfalk hepsinden bin kez daha iyi. Ah, Temel Reis balk deil de demirci olsayd ne gzel olurdu. Salih imdi urada, u anda onun ellerine sarlr, "Ustam, Ustam, Temel Ustam, olunu ldrdm ocana dtm, beni kapndan evirme, rakla al beni, ben demirci olacam," der, Temel Reis onu istemese bile onun dkkanndan darya ldrseler bile kmazd. Temel Reis hi onu rakla almaz myd, almaz myd deil, sevincinden deliye dner, pazlarna bakar, "Yaa be Salih Kaptan," derdi, "sen, sen, sen bir demirci olacaksn ki Davut Aley-hisselam bile sana raklk edecek..." Aaah ah, bu smail Usta suratsz olmu da demirci afurundan tafurundan yanna varlmyor. smail Usta balkla yakr, binsin teknesine gitsin denizlerin ardna, dsn de denizin karanlk uurumuna bir daha kamasn... Kim bilir, belki demirci olunca Temel Reis de smail Usta gibi olurdu. nkleyim ki demircilik zor zanaattr, pirli zanaattr. Hi Temel Reis gibi glen, gzleri gkyz gibi duru, yumuack bir demirci grlm mdr? Gn kavutu, alacal bir karanlk dt denizin stne. Lodos topra, denizi, alar, kayalar, yarn stne, uurumun tam ucuna sralanm kasabann evlerini, adalar, bir imento, kaya yn rhtm ta kknden sallyordu. Salih bu lodosta bile o kadar ok, o kadar ok balk yakalad ki martsna... Bu mart da iyiletike hi mi hi doymuyordu, kursa da yedike iiyor, kendi kadar oluyor, yere yere deiyordu. rdekler gibi de badl badl yryordu karn doyunca, bacaklarn iki yana aarak, arln tayamayarak. Ertesi gn daha deniz yeni aarmken Salih uyand, martsnn sarl kanadn yle bir inceden inceye gzden geirdi, 357 limana doru koarak, o nde marts arkada geldi, Temel Reis motorlar altrm sndryordu, az sonra denize alacakt. Salih soluk solua kyda durdu: "Temel Reis, Temel Reis," diye bard. erden kuyudan gelir gibi patpatlarm arasndan bir ses geldi: "Kimdir o?"

"Salih Kaptan gelmi," dedi tayfann birisi. Temel Reis ambardan gverteye kt, yz gld: "Syle ha uam, Salih Kaptan." Salih bard: "Geldim ki, martnn kanadnn sargsn aacak msn?" Temel Reis kahkahay savurdu: "Ha dur be Salih Kaptan," dedi, "dn bir bugn iki... ki gnde o kemik bitiip o yara saalabilir mi ki? Sabrl ol Salih Kaptan. Allahasmarladk." Temel Reis aaya emir verdi, motorlar kalktlar, Salihe gverteden rhtmn ucundaki feneri dnnceye kadar el sallad. Gece zeytin aacnn stnde buldu gene kendisini Salih. Babas geldi Metinlerin avlusuna nce, arkasndan baka bir adam. ok uzun boylu birisiydi bu. Sonra Metin geldi, yannda be kii daha vard. Be kiinin beini de tanyordu Salih. Gece yars horozlar tnceye kadar hanmeli alsnn altna sinip konutular. lk horoz ttnde birden frladlar, iti atlayp evler arasndan yitip gittiler. Salih bu gece bir korkunun, uursuzluun, tuhafln arlm sezdi. Zeytin aacndan indi, avluyu dar kt, marts ardnca geliyordu. Sokan kesini dnyordu ki kardan adamn geldiini grd, hemencecik brtlenin arkasna geti sakland. Marts sokan ortasnda kalm aptal aptal yanma yresine bakyordu. Yarm sabah erkenden gene Temel Reise gidecekti, ka gn olmutu, martnn kanadn aacaksa asn. Bu lanet mart da uacaksa usun, of be! Adamlarn glgeleri topraa uzanm hopluyordu. Uzun bacaklar halay eker gibiydi. Sola, Metinlerin evlerinin sokana saptlar, Salih de onlar, hi trt karmadan izledi. ekilmi, plak tabancalar ellerindeydi, Metinlerin kapma gelince usuldan: 358 "Metin, Metin, Metin, k dar," dedi birincisi. "Metin, Metin, Metin," dedi ikincisi, "k dar." "Metin, Metin, Metin, sana nemli bir ey sylemeye geldik," dedi ncs. "nemli..." erden bir kadnn sesi geldi. Salih bu sesi tand, Metinin anasnn sesiydi. "Metin yok evde," dedi. "O geceleri hi eve gelmez ki..." "Nereye gider?" diye sordu ncs. "Bilmem," dedi korkulu bir sesle Metinin anas. "Onun nereye gittiini kim bilir ki..." Bir sre orada kapda durdular. Sonra usul usul, dnceli, yavaa avlu kapsn ap darya ktlar. Darya ktktan sonra dndler kamyonlara baktlar. Birinci adam, en uzun boylusu: "Yazk Metine," dedi. kincisi, ay nda kollar ok uzun grnyordu, dizlerine kadar uzanan: "Metin mert adamdr, bu kamyonlar da onun hakkdr," diye hm hm bir sesle syledi. ncs azck kamburdu. Yz de ok uzundu, ne eilmi yryordu: "Ne yapalm," dedi, "Albay emir verdi. Biz emir kuluyuz." Koya aa indiler, armut aacnn yanna varnca durdular. Armut aac stbeyazd, iektendi ay nda. Ne dal, ne yaprak, ne gvde, aa bir kocaman topak apak iekti, ac ac da kokuyordu, ta st yandan geen yola kadar bile. Oraya -meldiler, tabakalarn karp sigara yaktlar. Salih ylan gibi kayarak onlara yaklat, yabangl alsnn altna sokuldu, bekledi. Bedeni tepeden trnaa rperiyordu. "Metin bizim arkadamz," dedi kambursu, yz uzun adam. Yznn bir yan karanlkta kalyordu. "Amma ne fayda, onu ldreceiz. " "Onu ldreceiz," dedi en uzunu. "Dnya ne tuhaf. Daha dn karde gibiydik, itiimiz su ayr gitmiyordu. imdi onu nasl ldreceiz?" "ldreceiz," dedi kollar uzun olan. "Ekmek paras. Ya Metin, ya ekmek paras." 359 "Nasl ldreceiz, onu nerede bulacaz?" diye sordu kamburumsu adam. "Bekleyeceiz evinin kapsnda." "Ya kam gitmise?" "Bulacaz." "Ya bulamazsak?" "te o zaman Albay bizi..." "te o zaman Albay..." "Albay yer bizi." "Kaarsa nereye kaar?" "Bir sezerse onu ldrmek iin aradmz..." "Svr Metin... Onu bir daha eytan bile bulamaz."

"eytan bulamaz onu ama, Albaym bulur. O cehenneme gitse girse gene... Albay onu bulur." "Ylann deliine bile girse..." "Kuun kanadnn altna bile saklansa..." "O, Albaya kar geldi o." "O, ekmek yedii sofraya bak soktu o..." "Yeni bir ete kuruyormu Metin, Karadenizin ekyalarndan, Albaya kar." "Oyuncak iinde Albaya kim kazk att, kim?" "Kim yutturdu oyuncaklar Albaya, televizyon, radyo, komputor diye, kim?" "Hepsi aa kt, aa..." "Yaatmaz onu Albay, Metin rana da gitse, Arabistana, Hindistana, Amerikaya, dnyann teki ucuna da gitse..." "Bulur onu Albay..." "Bulalm, biz bulalm da, biz ldrelim de onu, Albay kim bilir ne armaanlar verecek bize," diye sevinli bir sesle gld en uzun boylusu. "ldrmezsek olmaz," dedi kamburumsu. "Bu gece sabaha kadar... Metinlerin evini beklemeliyiz," dedi uzun kollusu. Sigaralarn tazelediler. Adamlar durmadan konuuyorlar, Salihin yrei azna geliyordu. Orada yle tklm kalmt. Marts da gelmi gsnn altna girmiti. Bu gecede marts da olmasayd eer, Salih yanmt. Martnn sargl kanadna dedi eli, iinde bir sevin rpertisi dolat. 360 Adamlar konutular konutular, sonra kalktlar koyaa yukar yrdler. Ellerinde sigaralar daha yanp snyordu. Burnuna bir tuz, bir balk, mart, deniz kokusu geldi esen serin yelle. Dalgalarn sesini duyuyordu. "Metini ldrecekler," dedi kendi kendine. "Metini ldrecekler Metini ldrecekler." teki adamlar durdular, geceyi, ay n dinlediler. Salih hep kendi kendine: "Metini ldrecekler, ldrecekler," diyor, adamlar her ldrecekler sznde bir kere durup kukuyla yreyi dinliyorlard. Gece bcekleri cikiliyor, kular tyorlard, sevdaya dm kaplumbaalarn koyan koruluunda drt bir yandan tak taklar geliyordu. Tam Salihin burnunun ucunda bir kck kaplumbaa iri bir kaplumbaay drtklyor, stne kp iniyordu. Adamlar gerisin geri armut aacnn yanna dnp oraya gene diz ktler, korku iindeydiler. Gene oraya melip sigara yaktlar. "Kulamla duydum. Hi yanlmam." "Ben de." "Birisi var, bizi izleyen." "Birisi..." "ok kurnaz." "Gzkmeyen birisi." "Arayalm... Bir insan sesiydi, Metini ldrecekler, ldrecekler, diyordu." "Arayalm bulalm, belki Metin haberlendi... Biz onu ldrmeden o bizi..." de hemen o anda sigaralarn sndrp tabancalarn kardlar. Tabancalarnn menevii ay nda avkd. "Haydi dalalm, dalp arayalm. Bizi tuzaa drme-sinler... Metin bize bir oyun oynamasn..." Uzun boylusu aa, deniz ynne, kamburumsu adam yukarya, uzun kollusu da, kollar yere deer gibiydi, armut aacnn yresini, orta yerleri aratrmaya ktlar. Kollayarak, admlarn, her an bir yerden bir saldr bekleyerek korka korka atyorlard. 361 Uzun kollusu be kere Salihin iinde bulunduu yaban-gl alsnn altna, kukulanm olacak ki eildi bakt, Salih soluunu tutup kaskat kesildi, adam onu gremedi. allar skt, brtlen, zncar, yabanglne karm kaim bir it oluturmutu. Bir sre sonra adamlar sessizce geldiler, gene eski yerlerine meldiler, sigaralarn yaktlar. "Bir adamd," dedi uzun kollusu. "Hi amaz," dedi kamburumsu. "Metini ldrmek zor olacak," dedi uzun adam. "Korkarm bu gidile o bizi ldrecek. Vallahi de billahi de dpedz bir adam bard, aha u kulaklarmla duydum." "Duydum," dedi kambur. "Benim kulaklarm yedi gnlk yoldan sinein vzltsn duyar," dedi uzun kollusu. "Be kere bard o adam, be kere Metini ldryorlar, yetiin, dedi." "Tevatr," dedi uzun adam. "Tevatr," dedi kambur. "Tevatr," dedi uzun kollu adam. "Yedi gnlk yoldan deilse de kulam iyi duyar, tevatr. Burada ne bekliyoruz, bulamadk Metinin adamn. Haydi gidelim de kapsnda bekleyelim."

Sigaralarn yere atp kalktlar, yrdler. Yolun altna, kavak aalarnn yanma ulanca onlar, bu srada yoldan grltlerle bir kamyon hzla geiyordu, Salih ayaa kalkt, st ste kere sesli ksrdkten sonra: "Metini kimse ldremez, kimse, kimse, kimse, Metini kimse ldremez. Kimse ldremez," diye bard. Sesi kar adann kayalklarnda yankland. Adamlar olduklar yerde dikildiler kaldlar. Bir sre orada, kavaklarn altnda beklediler, sonra da dalp koruluu, aa, al, ot kmesi aramaya baladlar. Bir saat mi, iki saat mi btn koruyu didik didik ettiler, gene geldiler armut aacnn gneyine oturup sigaralarn yaktlar. Hi konumadan, sigaralarn bitirip kalktlar, gene yola dp anayola karlarken, kavaklarn oraya varrlarken, bir sesle gene yerlerine mhlandlar: 362 "Metini kimse ldremez, ldremez, ldremez." Adamlar hemen kendilerini yere attlar. Bir sre hibir yerden bir trt kmad. Salih de kendiliinden, onlar kendilerini yere atnca, o da kendisini yere atmt. Salih, adamlar karlkl uzun bir sre yere yatm beklediler. Neden sonradr ki, ay gelmi orta yeri dolanm, batya, denizin stne sarkmt ki, Salih adamlarn kalkp, hzla katklarn grd. ikinci gn zeytin aacnn stnde Salih onlar gene bekledi. Metin, Salihin babas, tekiler toplap uzun uzun gene fsl-datlar, gece yarsnn horozlar terken onlar gitti, gene tekiler geldiler, Metinlerin evlerinin kapsn aldlar. Metinin anas gene ayn karl verdi. Salih zeytin aacndan inip gene onlar korulua kadar izledi. Adamlar armut aacnn gene duldasna, dnk yere meldiler, sigaralarn yaktlar, hi konumadlar. Sigara stne sigara itiler. Ay geldi de orta yeri doland. Ar, sessiz kalkp yola dtler. Tabancalarnn menevii ay nda avkd. Yola yaklamtlar ki, Salih gene arkalarndan bard, adamlar hi arkalarna bakmadan aldlar yatrdlar. Salih be gn bekledi adamlar gelmediler, altnc gn gene geldiler. Bu sefer fenere yrdler, fenerin kuzeyine, kayalklarn stne oturup sigara yaktlar, Salih uzaktan gene bard, adamlar orada yle, kayalklarn iinde kalakaldlar. Sonra da gene telala, iki bklm, korkarak oradan uzaklatlar. Salih gecelerce koruda, fenerin altnda, Rum mezarlnn iinde, Deirmen Otelinin altnda, Tahlisiyenin bahesinde, kaykhanede, yzlerce kayn arasnda onlarla oynad. Onlarla, Metin abiyi ldrecek o kiilerle oynamak onu sevinten mes-tediyordu. Bu gecelerde Albay bile grm, ona da nanik ekip sakland bir kuytudan barmt. Belki on be yirmi kii Sali-hi aramlar aramlar bulamamlard. Nasl bulsunlar ki, Salih kvrlyor kvrlyor bir delie, kck kalyordu. Bir seferinde de polis kpekleriyle gelmilerdi koyaa... Salihin kpeklerden d kopard. Kpekleri grnce bir ylan gibi kyya kaym, orada bal Parmaksz Memedin kayn zd gibi denize 363 almt. Kpekler kyda rp durmulard. Varsn r-snler, ne bilecekler, balktan gelen bir balk ocuk... Albay deliye dnmt, kpekler bile o baran, "Aslan Metin," diyen adam bulamaynca. Salih btn bu gnler sresince de Temel Reisi hi gzden rak tutmam, aa yukar her gn ona gitmi, Reis balktaysa rhtma oturup, trolcler balktan dnnceye kadar onu beklemiti. "Temel Reis..." "Ooo, ho geldin uam, Salih Kaptan..." "Temel Reis kuun kanadnn sargsn daha zmeyecek misin?" "Ka gn oldu uam?" "On be gn." "Hele bekle az daha Salih Kaptan..." Ve btn bu dert bela iinde, Salih Metine olan biteni sylememi, sylemeyi akl etmemiti. Sylese, acaba Metin ona bir ey mi der, onu azarlar myd? Salih ikirciklendi, birka kere Metinlerin avlusunda onu bekledi, Metin gelince dili aznda byyp azndan bir tek szck karamad. Sonunda, o adamlarn elinde makinal kocaman tabancalar grene kadar... Metin sabah erkenden kalkm, kulann arkasna bir pembe Osmanl gl sokmu, asma ardann altna sandalyasn, masasn koymu, hprdeterek kahvesini iiyordu, ayak ayak stne atm. ardan yanlarn sikirdim gibi iek am hanmelleri iti sarmt. Salih, Metinin nne top gibi dt, al al moru mor, aln yz pslak, ter iinde kalm. nce dili tutulmu gibi bir sre hi konuamad, sonra azck ald. "Adamlar," dedi, " tane... Her gece... Fenerin altnda, koyakta, korulukta... Kumbabada, Tahlisiye... Kayklarn ii. Nah, bu kadar tabancalar... Albayn kpekleri de var ya... Albayn kocaman da bir gemisi..." Salih bylece btn olan biteni sralad. Btn bunlardan hibir ey anlamayan Metin o konutuka, terledike durmadan glyordu. O gldke de Salihin daha beter dili diline dolayor, syleyeceklerini bir iyice biribirine kartryordu. 364 En sonunda:

"Seni ldrecekler, ldrecekler, adam, be adam, on adam, yirmi adam," dedi. Metin kahkahay savurdu, kasklarn tuta tuta ayaa kalkm glerken Salih, hop, dedi birden, itten te yze, kendi avlusuna atlad, martsn kapt gibi oradan uzaklat. Metinin bitip tkenmeyen kahkahalar daha kulaklarndayd. Metinin davran ok arna gitmiti. Metin onu adam saymyordu ki szlerine inansnd. fkeyle, bir kere dnp Metinlerin avlusuna bakmadan, avludan yrd kt limana geldi. Ama onu ldreceklerdi. Bunu Temel Reise sylese miydi? Rhtmda bir aa bir yukar marts ardnda dolat durdu. Temel Reis bugn denizden ge dnecekti. Gn byle gneli aydnlk, deniz de byle dmdz, gk bulutsuz olunca Temel Reis balktan gn kavumadan dnmezdi. Dnsn de, gnler oldu, u martnn kanadn zsn de... Temel Reis bata, teki tekneler arkada bugn btn balklar erken dndler. Salih, Temel Reis bugn ok balk tutmutur, yoksa onu ldrseler bu vakitte hi dner miydi, diye dnd. ok balk tutmusa, kim bilir imdi ne kadar sevinliydi Reis... Metini ldreceklerini sylese miydi acaba Reise? Ya o da Metin gibi kasklarn tuta tuta glerse... Glerdi, ocuklara herkes glyordu. ldrsnler, ldrsnler, diye sylendi kendi kendine fkeyle. Hem de ldrecekler. Bir sre byle rhtmda, ldrsnler, diye homurdanarak gitti geldi. fkeden boyun damarlar imiti. Sonra Metinin ls geldi gzlerinin nne, kvrck, altn peremi kana bulanmt, zld. Metin lmemeliydi ama ne yapabilirdi? Temel Reisin tekneleri geldi rhtma yanat. Arkasndan da teki tekneler. Bir sr ocuk dkld teknelerden limana. Giydikleri balk muambalar balk pullarna batm, balk kokulu. Hepsinin de burunlar havada, bykler gibi, byklerden daha ok almann konurlanmasmda. Sessiz, dik, yreye bakmadan, kendi kendilerine kyda dolap duruyorlard, gnein alnnda, yorgun, mutlu, elleri a ayklamaktan kzarm, bym parlam. 365 Tekneler kasa kasa balk doluydu. Gvertelerde, adm atlacak yer kalmamt balk dolu kasalardan. Ve mercan gibi kpkrmz Karadeniz barbunyalar, slak, parlak, krmz billurdan gibi, sar gzl... Kalkanlar, krlanglar, mezgitler... Temel Reis din, oynak, tekneden rhtma atlad. Yz glyordu. Byk gaga burnu, geni aln gneten yanm, parlyordu. Salihi grd: "Merhaba be Salih Kaptan, martn nasl?" "Nasl olacak," dedi Salih ona doru ylgn yrd. "Daha kanad sarl, ka gn oldu yle duruyor." "Aalm," diye gld sevinle Temel Reis. "Kavumutur yara inallah." Martya uzand, mart rdekler gibi saa sola yalpalayarak kat. "nallah," dedi Salih, martnn arkasndan koup yakalad, Reise getirdi. Temel Reis bir babann stne oturup marty kucana ald, kuun ayaklarn bacaklarnn arasna kstrp yarann bezini amaya balad. Yz geni geni ald, gld, parmaklaryla kanad yokluyordu. "Bak," dedi, "Salih Kaptan sen de bak, kemik bitimi, yara da ite, bak... Benim ilacm yaman kt." Salih de glmeye balad. kisi iki yerden bir martya, bir biribirlerine bakp bakp glyorlard. Sonunda Temel Reis ayaa kalkp kucandaki marty yukardan aa brakt, mart iki kanadn da ap yere usulca indi, aknlkla bir Salihe, bir Temel Reise bakyordu. Salih gzleri yerde: "Uacak m bu ku?" diye utanarak sordu. "Temel Reis?" "Uacak," dedi Temel Reis. "Ama onda uacak hal brakmamsn ki, yedirmisin, yedirmisin, imi mart, baksana, kaz kadar bym." "A m brakalm, yazk deil mi?" "Yok," dedi Temel Reis, "brakma. O yava yava uacak, umay renecek. Sonra da iyice uup gidecek." "Uup gidecek, bir daha gelmeyecek mi?" diye boynunu bkt Salih. 366 "Martlar byledir," dedi Temel Reis. "Onlar denizleri insanlardan ok severler. zlme, bu mart seni nerede grse tanr, gelir yanna konar." "Konar m?" diye geni geni glerek sevindi Salih. "Bugn ok balk yakaladk," diye teknelere doru yrd Temel Reis ince uzun bacaklar stnde yaylanarak, konurlu, kvanl. Dnd Salihe: "Uacak," dedi. Salih sevin iinde, yreinde de, ya uamazsa diye bir ksm tayarak eve geldi: "Ana, ana, ana, bak!" dedi. "Martmn kanadna bak. yi, iyi, iyi oldu bak. Krk kemikleri de bititi. Uacak, iki gne kalmayp uacak." Bykanann, Dilberin de mekii hzland, fkelendi, bararak, bir krba gibi saklayarak gidip gelmeye balad. Bir yavalyor, konuuyor, bir hzlanyor mekik. fkeden onun ne sylediini anlayamyordu Salih. lecek, kanad krlm mart da lecek. O Temel var ya, Laz Temel daha genliinde bilem yalancnn birisiydi. O Temel, o Temel, o Laz, o burnuna osurduum. O Temel mi, o mu, onun mu merhemi iyi edecekmi krk mart kanadn? O gitsin de avradnn ap arasna merhem yaksn da kapatsn... Kendini de bir insan sayyor. Oh, oh, oh, o mart lr de uamaz, ua-maz, uamaz...

Mekik uamaz, uamaz derken bir trk gibi gidip geliyor, sevin iinde akyordu. "Bu ku var ya, bu benim martm yarn uacak ta gklere, geri de gelecek. u balklar iinde de Temel Reis gibi zengin, iyi bir balk yok ki... stanbulda, Mustafa Kavaln kk gibi de bir kk, alt tane de apartman varm. On be tane de teknesi var ki, hepsi de mavi... Bugn bir balk tutmular, Temel Reis dedi ki, on bin, on on bin yz alt lira kazanacakm ya..." Mekik ilemeye balad, zrta da zrt, zrta da zrt... Bir balk hibir zaman bu kadar zengin olamaz. Zrta da zrt... Balk tutan onmaz, balk satan onar, akka da ak, akka da ak, ak, ak, ak, akka da ak. "Temel Reis yalnz balk tutmuyor ki, stanbulda bir balk dkkan var ki, btn stanbul baln ondan alyor, yle iyi adam ki Temel Reis, yznden nur damlyor." 367 Mekik kuduruyor, deliriyor. "atlasnlar da patlasnlar, onlar, o l kurbaa gzller, o l rmcek yzller atlasnlar da patlasnlar martm uacak, martm uacak..." Mekik utu, gzkmez oldu, boz bir izgi oldu, yalm sat. Sen atla, sen patla, atla da patla... Mekik delirdi. atla da patla... atla da patla, at pat, at pat... a, pa, a... a... Mekiin soluu kesildi, tir tir titriyordu. Salih gld, gld, gld... Bir balad, makaralar koyver-di. Glyor, bykanaya bakarak martsn kucaklyor pyor, "Yiit ktn lmedin, yarn da uacaksn deil mi?" Sesini kst indirdi, martya bir gz krpt. "Buradan, u avludan ge uacak ge kacak, geriye dneceksin. O Dilber clbar da kzgnlndan lecek deil mi?" Bir oyun tutturdu martsyla birlikte, "Dilber clbar, clbar, clbar, aaah, clbaaar..." Mekik kpkrmz kesildi, lecek gibi oldu. Boacam, boacam, seni de onu da boacam, boynunuzu koparacam. Koparacam... imdi mekik, soukkanl bir trksne balamt. Salih bir insan konuuyormu gibisine, akrtlarn biribiri ardna gelilerinden, boacam boacam, seni de martn da... Uamaz ya, hele bir usun... ak ak da ak ak. Boacam, ak ak... Seni daha yaattma sevin... ak ak ak ak, ak ak da, ak ak... Gzn oyacam senin, seni boduktan sonra... Martn da... Martn da kyma makina-sna koyup kyacam. Hele bir usun... Dilber hi bu kadar fkeli olmamt. Anas da, Salih de, o sessiz kk ablas da dehet iinde kaldlar. Birden her ey durdu, bin yl srecekmi gibi bir sessizlik oldu. d kopan Salih orada, ortada kalakalmt. Ana tezgahndan frlayp Dilberin tezgahna kotu, onun elini alp gsne bastrd: "Kyma kurban olaym gzel anam, kyma oluma, bir tek oluma, kusuruna kalma o daha ocuktur, senin de bir tek erkek torunundur. Kyma anam, kyma biricik oluma. Senin olun da biricik." 368 Bykana elini anann elinden hmla ekti, eker ekmez de mekik imek gibi gidip gelmeye, konumaya, diline geleni btn rlplaklyla kusmaya balad. Salih bu fkeye dayanamad, martsn yerden kapp darya frlad, kyya indi, kyda kimsecikler yoktu, Cemil bile yoktu. Marty kumlarn stne koyup oraya az aa uzand. lm, karaylan, denizkzn, Metin abiyi, smail Ustay, Temel Reisi dnd. Temel Reis artk stanbula gidecekti. Her yl byle olurdu. Marmaranm, Eenin, Istanbulun balklar kn kasabaya gelirler, k boyunca, bahar boyunca her gn rhtmdan alaafakta denize alr, gn kavutuktan sonra da arkalarnda binlerce martyla dnerlerdi. Rhtmda balk teknelerini bekleyen kamyonlarla ocuklar tekneler kyya yanar yanamaz, kendilerinden umulmaz bir devinime geerler, tekneler boalr, kamyonlar dolar, farlarn yakm kamyonlar sram sram Istanbulun yolunu tutarlard. Bahar gnleri bitip de yazn kokusu geldii gnlerde de balklar teker teker yerlerine dnerlerdi. Bir gn bakmsn ki liman bombo kah vermi, ne bir tekne, ne bir kayk. Temel Reisin gidecei gn de biliyordu Salih, her gn her sabah parmaklaryla sayyordu. Balklar gidince limandaki btn devinme bitiyor, liman, dahas da kasaba bombo, pssz kalyordu. Temel Reis geen yl teki balklardan tam on bir gn sonra gitmiti. Salih ban kaldrd, uzaklara dald, mavi, duru, derin, korkuya kesmi kederli gzleri buuland, "nallah," dedi kendi kendine, "inallah bu yl bir ay ge gider Reis..." Oysaki gidecei gn milimi milimine biliyordu. "Dncesini deitirir de ge gider inallah... Ge gider de u kuun, ne gzel umasn grr de sevinir, kanadn iyi eyledii kuun..." Ayaa kalkt, kuu kapt gibi havaya, yksee frlatt, ku yere derken kanatlarn ap, yumuak inie geti, yavaa kumlarn stne indi. Salih akama kadar martsn havaya att, mart kumlarn stne, denize indi kanatlarn aarak. Bir iki seferinde de ku baya kanatlarn rpt otuz krk adm teye kadar gitti. ok kocaman olmu, imi, hamlamt mart. Bu kadar kocaman369 lam, yalanm bir mart, bunca umadktan sonra, kanad yaral olmasa da gene de uamazd. Onun gnlerce umaya altrlmas gerekti.

Bugn martyla o kadar uram, o kadar onu havaya atmt ki kuun havada kanadn aacak, kprdayacak hali kalmam sonunda havadan bir top gibi kt diye, bereket versin ki, denize dmt. "Ah, bir usa," diyordu Salih. "Aaaah, bir usa..." Diline pelesenk etmiti: "Aaaah, bir usa... Bir usa, bir..." "Deil mi anam, kuumuz bir usa! Kim bilir ne gzel olurdu, deil mi?" Yalvarrcasna anasnn gzlerinin iine bakyordu. Anas hemen: "Uacak, uacak," diye toparlanyordu. "Umaz olur mu hi... Elbetteki uacak senin martn yavrum. Ne de gzel bir ku imi bu akaku dedikleri, ne de..." Salih sevincinden, kvancndan drt ke oluyor, anasnn yresinde dnyor, bir anasn, bir martsn kucaklyordu. "Bir usa, bir usa gn ta tesine gitse, oradan da bana geri gelse... Kim bilir, kim bilir ne olur, deil mi ablam?" "Uacak," diyordu ablas, uzun boyunlu da ok iri, mavi gzl. Bu kasabada bir ablas gzeldi, bir de Hac Nusretin kz. kisi de dnya gzeli, dillere destan. "Uacak, uacak," diyordu. "Bir ku hi umaz olur mu hi canm kardeim, km, Salihim..." Salihe smscak sarlyordu. Scack, lmanck. Enitesi de, balk Mustafa da, martnn iyi olmu kanadna bakyor, bakyor, azck da martnn kanadn kendisi iyi edemediine utanarak. "Bu ku uacak arkada," diyordu gvenli bir sesle... "Uacak, hem de ta bir gn tesine gidip sana geri gelecek." Herkes, herkes, bu ku uacak, diyordu. Herkesler de Sali-hin martsn seviyordu, ne iyi. Metin abi bile, o gecenin karanlnda gelen kara giyitliler bile, o Albay bile seviyordu Salihin martsn... "Bir usa... Kim bilir... Bir usaaa... Uacak m acaba?" O Temel Reis var ya, bu kuun uup umayacan, uunca da ne olacan bilir ama, sylemez ki... O hep uacak, uacak, 370 diyor. Yaknda, yaknda uacak ha uam, diyor da baka bir ey demiyor. Uunca geriye dnecek mi, geriye dnnce de ne olacak, ne, ne, ne, olacak? Hi onu syler mi Temel Reis, kurnaz... Salihe, Salihe yle geliyor ki, Salih kuunun utuunu grrse, uup da geriye dndn, uzak mavi gklerden... Gecede, karanlk, lacivert, binlerce kr kr yldzla yaldzlanm gecenin iinde, gkte apak, k gibi szlen, apak bir k izgisi olan, stbeyaz bir mart gkyznde, yalazlayan... Bir top ak k gibi D adann stnde uan... Oysaki martlar gecede kara birer noktack olurlard, adalarn stne inip kalkan... Salih gece uarken hi mi mart grmedi yani. Ama bu, Salihin marts baka mart, o kadar ak ki, geceyi aydnlatacak. Btn martlar aacaklar onun kllna, geceden aklna... "Bir usa, ne gzel bir usa... Uacak m acaba?" Doktor Yasef nc, drdnc, beinci gzl deitirip, marty iyicene gzden geirip, byk bir aknlk iinde kalarak: "Mucize efendicazm, bu bir mucize ve de bir harikai tabiattr," diyordu. "Ben zannederdim ki martlarn kanatlan krlnca bu kular vefat olurlar. Halbuysam ki bu ku, sayeyi kap-tanderya Temel biraderimiz beyefendilerinin sayelerinde iyi olmutur. Onun nazik mdahaleleri... Fazl Bey bir grseler bu kuu, bu kuu iyi eden mucizevi ilac..." "Olmaz," diye baryordu Salih. "O adama var ya kuumu deil, kuumun trnan bile gstermem o pis adama." "Asabiyet buyurmayn beyefendi," diyordu Doktor Yasef bastonunun fildii, gm kar bana tutunarak, elleri titreyip boynu snerek. "Bu ilmi bir yardmdr insanla. Fazl beyefendinin ahsiyat ok serttir, amma velakin kalbi ok rakik-tir... Asabiyet buyurmayn beyefendi... Ben anakkalede, Sar-kamta bulundum, orada ok insan rahmeti rahmana kavutu, Salih beyefendiciim. Doksan bin kii Sarkamta, gzlerimin nnde... bit yedi, beyefendi. Ben doktorum efendim, buna dayanamam. zlyorum, beyefendi. Doksan bin kii tasavvur buyurun efendim, karlarn stnde kaldlar, dondular, kurtlar yedi onlar, beyefendiciim. Hibir ey yapamadk biz... Ya, beyefendiciim. Biliyor musunuz, bu kadar ly bir arada, kar371 larn stnde grdm de, terki hayat edemedim, buna muvaffak olamadm... Bu kasabaya geldim, beyefendiciim. Geldiime ok memnunum, sizin gibi insanlk timsali bir beyefendiyi grdm. Siz beni bahtiyar eylediniz, beyefendi, bir kk mart kuuna meclubiyetinizle... ngilizler bu kk mart kuuna se-agull derler, beyefendi. Franszlar mouette, Ruslar ayka derler... Siz bir ku iin aylardan bu yana beyefendi, yanp tututunuz... Ben ki, beyefendi, birka gnde doksan bin kiinin karlar stnde vefatn grdm beyefendi. Benim bu dnyadaki iine dtm tenakuzu anlyor musunuz? Bir yanda, affedersiniz, doksan bin l, bir yanda da bir kanad krk mart iin cann verecek Salih beyefendi hazretleri gibi bir insan ahsiyet... Dikkat buyurun beyefendi..." Salih onu dinliyor, konutuklarnn yardan ounu anlamyor ama, anladklar da onu ok sevindiriyor. Bir ho, eski, uzak bir trky dinler gibi dinliyordu Salih Doktoru. Doktorun onu ok sevdiini de biliyordu. "Bir usa, bir bir, aah bir usa... Kim bilir..." Salih uzaklara derinlere dalp gidiyor, neden sonra dlerinden Doktor Yasefin:

"Uacak, uacak," szleriyle uyanyordu. "Elbette ki uacak... Kemikler bitimi, yara kapanm... Mutlaka uacak... Hem uacak, hem de geriye size dnecek. Bu mart kular insanlar, bilhassa iyi kalpli, sizin gibi insanlar ok severler. Bu benim, bu deniz sahilinde hususi mahedemdir, iki gzm efendim, Salih beyefendi hazretleri. smialiniz Salih beyefendiydi deil mi, iyi derhatr edebiliyor muyum?" "Salih." Bir tek o mendebur, o bela, o bykana var ya, ite o pimi aa su katyordu. Salih kapdan ieriye girmeyegrsn, balyordu mekikler konumaya, akkadaak, akkadaak, ak-kadaak... Bu mart lecek, akkadaak... lmese de hibir zaman uamayacak. akkadaak. Bir kanad krk martnn, dnya kuruldu kurulal utuu hi grlm mdr, akkadaak... O martnn dirileceini bilsem, akkadaak, akkadaak, ben hi torunumun martsn iyi etmez miydim, gl gibi, aslan gibi, babayiit torunumun, akkadaak... te Salih bu alaya deli olu372 yor, tepeden trnaa fkeye kesip zangr zangr titriyordu. akkadaak. O moruk, yallktan bunam Temel Reis de yara iyi edecekmi de, mart uacakm, akkadaak... Hahhah, hahhah-haaaaa... Bykanann, sevinten deliren mekiinin az kulaklarna varyordu. akkadaak... Tara olsa o uyuz Temel kendi kelini kar. kere yaraland da, bu Dilber onun yarasn kendi eliyle sard, o pis yarasn... akkadaak, akkadaak... ak, ak, ak ak... Bu mart uamaz ola, akkadaak... Usa bile, bu yabanl kular martlar, oh ki ooooh, geriye dnmezler, akkadaak... ak... ak... ak... aaaak... Gerekten salt bunun yznden, bu szler, bu baklar, bu akaklar yznden bu eve girmek istemiyordu. "Bir usa... Bir usa... Bir... Kim bilir." Babas, Osman, giyinmi kuanm, tra olmu kravat bile takm. Yeni bir kundura alm, ucu sipsivri, prl prl yanyor, Metin abinin kundurasndan daha parlak, ucu da daha sivri, pantolonu da kl gibi tlenmi, lacivert, daha fabrika, terzi kokuyor, yaka cebine krmz, mor benekli bir mendil sokmu, gmlei sar, bir top sevin olaraktan ieri girdi: "kn darya da grn," diye bard, "bunca yl srtnzdan geinen Osman grn." Byle der demez de kendisi darya frlad. "Ana, sen de, sen de gel... Gelin abuk... abuk abuk," diye de darda telaland. Babasnn arkasndan nce Salih frlad darya, sonra bykana Dilber, sonra ana, sonra da o sessiz sadasz nak ileyen, bez dokuyan kk abla... Darda, avlu kapsnda bir krmz kamyon duruyordu, ilk bakta kamyonun iinde dimdik duran pembe bir buzdolab gze arpyordu. "ndirin," diye emir verdi Osman. "ndirin," diye sylenerek sevindi Dilber. "Benim olum!" Benim olum derken gzleri geldi bir an Salihin, sonra anann, sonra da kk kzn stnde durdu. "Benim, benim olum, biricik Osmanm..." 373 Be alt adam tuttular, buzdolabn kamyondan indirip eve tadlar. Osman buzdolabnn yerini avullamt, kim bilir ka yldan bu yana soutucuyu koyaca yeri dlemiti: "Buraya, buraya," dedi, tayclar buzdolabn dedii yere, keye yerletirdiler. Osman eildi fii prize takt, buzdolab grltyle alt, az sonra da grlt indi hafif bir zzltya dnt. Osman ellerini beline koyup bir sre buzdolabn seyretti: "alyor," dedi. Salih de babas gibi ellerini beline koymutu, onun da azndan babasyla birlikte: "alyor," szc dkld. Hemen tayclarla birlikte darya ktlar. Tayclar ieriye ard ardna bir elektrik sprgesi, amar makinas, bir btan gaz frn, bu frn ok gzeldi, rengi turuncu, kocamand, bir elektrik zgaras, kaklar, atallar, baklar, srahiler tadlar... Bunlarn ardndan da kamyondan be tane bavul indi. Osman, kamyoncularn parasn verip savdktan sonra, pantolonunun sa cebinden, hepsi de be yzlk ok kaim bir deste para karmt, bavullar ald teker teker herkesin bavulunu gtrd nlerine koydu. En kk bavul Salihinkiydi. Rengi de krmz. Anann bavulu en byyd, sar. Ablann bavulu da mavi... Bykanann bavulu ok uzundu, uzun ince, rengi de yeildi. Yeil murat demektir. Bu, Osmanm anasna ilk ve son duasyd. Dilber, gzleri ya iinde kalm, "Benim olum," diye mrldanyordu duyulur duyulmaz. nce Salih at bavulunu arabuk, gz ap kapayncaya kadar... Aar amaz da orada, bavulun karsnda dili tutulmu kalakald... Uzun bir sre bavulun iini seyrettikten sonra, birden bir sevin kasrgasna tutuldu: "Ana, ana, ana bak..." Bir krmz gmlek kard bavuldan, nar iei krmzs, parl parl... stnde de uan bir mart resmi... Ana gmlei olunun gsne tuttu: "Ne gzel," dedi, sevinle iini ekerek. "Ne gzel... Oluma da, glme, kmma da ne gzel yakacak." Gzlerinin 374

iinden sevgi fkrarak kocasna bakt. Bir anda yz deimi, yznde bir tek krk kalmam, genlemi, gzellemiti. Osman ilerde, elleri belinde kayklm, kvan iinde, ailenin sevincine katlarak sevinten tkanm, dokunsan hngr hngr alayacak, yzndeki glmseme byle, hi eksilmeden, lnceye kadar yznde hep byle kalacakm gibi duruyordu. Salih gmlei bavulun iine koyup usulca kayd oradan vard yavaa babasnn bacaklarna sarld, yzn baldrnn stne koydu bastrd. Babas Salihi kaldrd barna bast, sonra da yanaklarndan pt. Babas Salihi ilk olaraktan pyordu. Salih kucanda, bavulun yanna kadar gitti, onu bavulun yanna indirdi. Salih eildi, bir de mavi gmlek kard. Onun da stnde ahlanan bir at vard, gzel mi gzel... nc gmlein stndeki resim, iee durmu ulu bir aat, altnda da kzl erkekli ocuklar oynayordular. Her gmlek ktka Salih bir gmlee bakyor, sonra dnp sevgiyle bir babasna... iki pantolon, hem de uzun... tane ceket, birisi yazlk, keten, birisi mor kadife, birisi kiremit rengi... ift ayakkab, ne gzel... oraplar, donlar, atletler... Kalemler, kitaplar, defterler... Babas hibir eyi eksik etmemiti. Bir tuhaf oyuncak gibi radyo... Bir de kck bir zil. Salih babasna bu ne diye bakt. Babas glmsemesini oaltarak: "Bu," dedi, marty gsterdi, "bu da onun iin... Kular yitip gitmesin diye, insanlar, avclar kularna zil takarlar..." Salih daha bir cokuyla babasna kotu, sarld bacaklarna, yzn baldrna koydu. Bykana hemen bavulunu alm, evin iine komutu. Ana, kk abla da bavullarn atlar. Ana armaanlar ok olgun, sessiz bir kvanla karlad. Sonunda, gene o sevgiden dolup taan bakyla kocasna bakarak: "Sa ol Osman," dedi. Sessiz kk abla bavulunun yanna oturmu, hem babasnn ona ald armaanlara bakyor, hem de belli etmeden, ne yumulmu usulca alyordu. 375 Osman: "Bugn evde yemek yemeyeceiz, gazinoya gideceiz, Ali Rza Binboa, enay, Nilfer gelmi Istanbuldan, btn kasaba bugn orada, giyinin kuann oraya gideceiz. Gazinoda, en nde, Kaymakamn, Belediye Bakannn, Albayn yannda yer ayrttm... Elinizi abuk tutun." eriye bard: "Ana sen de..." Az bir srede ana, sessiz kk abla giyindiler. Dilber, Osmann bugnk getirdiklerine el bile srmemi, eskiden kalma atlas fistanm giymi, yeil, srmal bartsn basma dolamt. Salihse, ilknce martsna zilini takt. Mart yrdke zil onun ayaklarnda sallanyor, tyordu. nce krmz gmlei giydi, aynada kendisini uzun bir sre seyretti. Sonra oraplarn, pantolonunu... Giyindi kuand, salarn uzun uzun tarad, kvrck salar bir trl taraa gelmiyordu. Uzun, kvrck bir perem ayrd alnndan, tpk Metin abinin peremi gibi, kalarnn arasna dkt, sapsar, baak gibi. Babas ona tane mendil de almt. Anas krmz mendili de, tpk babasnnki gibi durup yaka cebine soktu. Dar, avluya ktlar, gcr gcr, naftalinli, yeni kuma kokarak... Kapda bir otomobil bekliyordu, yepyeni bir Mercedes, fildii renginde. ofr: "Geldim abi," dedi. Osman kapy at, nce anasn bindirdi, sonra karsn, kk ablay, sonra Salih biniyordu ki, martnn zilini duydu. "Bu ne?" diye sordu Salihe. "Burada kalsa onu kedi yer," dedi Salih. "stersen brakaym." "Getir be, martmz da getir gazinoya, getir be Salih," dedi gld Osman katlarak. Gazinoya geldiler, gece yarsna kadar orada, masalar Belediye Bakannn masas yannda, kaldlar. Kvanlydlar. Salihin marts da ok kvanlyd. Birka kere kanadn am, sevinten umaya bile kalkmt. Bykana da martya dik dik l-drrcesine bakmt. Bir martya, bir Salihe bakmt, byle zulm gibi, lm gibi, yangn, afet gibi. Bakn, mart sylenen 376 trkleri de, yan masadaki mavi kordelal Belediye Bakannn kk kzn da ok sevmiti. Kz grnce mart durmam, kanadn rpm, rpnm, kza doru umaya uram, Salih brakmamt. O Belediye Bakan var ya, kz gzlerini fal ta gibi ap Salihin kucandaki martdan ayrmam, Salihin de bir ey olacak diye, d kopmutu. Salih bu geceyi, babasn, renkli klar, peri padiahnn kzlar gibi giyinmi arkclar, trkleri ok sevmiti. Kafas bir renk, bir ses cmbnde, mutlulukta dnyordu. Marts da yanndayd. O da dinlemiti trkleri, arklar, algclar... Comu, durmadan kanat ap umaya kalkmt. Salih onu bu gece karanlnda hi brakr m, coup gitsin de, bu gece karanlnda yolunu sasrsn da dnemesin, yle mi? Bykana sabah erkenden uyand, gkte daha yldzlar vard, deniz, gkyz usuldan aaryordu. Anay da az sonra uyandrd:

"Kzm," dedi, "benim ihsanlkl, benim gzel kzm, u bizim evde hi grmediim iler oluyor... Dn gece ne gzeldi, deil mi?" "ok gzeldi," diye atld ana, iten, aydnlk, kvanl gld. "Ne gzeldi, deil mi ana..." "Yemeklerini beenmedim ama, olsun." "Olsun," dedi gelin. "Yreim diyor ki kzm, gelinim, yreim bana diyor ki..." Durdu, parmaklarn salarnda gezdirdi, gzlerini kirpi-tirdi, bir sre ellerine bakt, uzaklara dald gitti, denizden yana dnd bakt. "Yreim bana diyor ki..." Sesi sevgide, umutta, yakarta nlad. "Halil gelecek." Ayn inanl umutla gelin de: "Gelecek," dedi. "Halil babamz gelecek." "Dmde grdm," dedi Dilber. "Dmde grdm. Daha gittii gnk gibiydi. Byklar srma, kvrck, mor fesinin pskl kara, ta boynuna dklm. Hep glyordu. Halil hep gzel gzel glerdi yana ukurlaarak... Neden gitti acaba? Bunca yl dme girer Halil, bir keresinde bile soramadm, Halil niye bizi braktn da gittin diyemedim. Dlerime girdiinde Halil hibir yere gitmemiti ki, hep beraberdik 377 onunla... Gitmemi adama, ban aldn da bizi niye braktn da gittin diye sorulur mu?" "Sorulur mu?" diye sordu gelin de... "Yeil bir taht stndeydi. Ak bir mart gibi uzun bir vapurun iindeydi, vapur limana giriyordu, telli pullu, kr kr klarn yakm. Bir de ocuk geliyordu, elinde sapan teker teker vapurun ampullerini kryor, ortalk karanla kesiyordu. Ben bouyordum o ocuu. Marts da beni... Halil, dur, diyordu, dur, elime sarlyor o yeryznn tekmil klarn sndreni benim elimden alyordu. Bana, tm klar snp de dnya karanlkta kalnca, Dilber, Dilber, Dilber, diye bard... imdiye kadar bana hi Dilber dememiti, geliyorum Dilber, bekle beni, canma yetti, kara barma tak etti Dilber, geleceim." "Gelecek anam," dedi gelin. Salih de uyanm, yatan iinde dorulmu, gzlerini ovuturarak onlarn fsltlarna kulak kabartm, ne dediklerini duymaya alyordu. "Gzel kzm, Halil gelecek, bu pazar gelecek vapurlan. Bunu bana, hem dmde syledi, hem de yreim yle bir hkmediyor ki... imdi gzel kzm..." Durdu, gene dnd: "Osman da bilmi olacak ki babasnn geleceini, bak neler yapt bize... Bizi nerelere gtrmedi." Cokuyla konutu: "imdi sen beni bir iyice yka ant, bama, ellerime kna vur. Kna kutsaldr, mbarektir." "Olur ana, hakkn var," dedi gelin. "urada pazara ka gn kald ki..." "Osman da babasnn geleceini bilmi ki, Allah ona ayan etmi ki babasnn pazar gn gelecek vapurdan kacan, bana, anasna yeni, gzel giyitler getirmi, srmal kadife, parlak kunduralar, yeil oraplar, ipek bartleri, lahuri al... imdiye kadar, bir mr boyu Osman bana bir zrnklk bir ey almasn da, bu pazar vapur gelirken... Deil mi kzm?" "yle ana..." Bykana pazara kadar bir sslendi pslendi, bir sslendi, belki otuz ya genleti. Onu darda her kim grse tanyamazd, o kadar deiti. Osmanm ona mrnde ilk defa ald giyitleri eksiksiz giymiti. 378 Ve pazar gn Karadeniz vapuru, ince, alml, stbeyaz, bir mart gibi szlerek limana girip grltlerle zincir boaltt. Bykana orada, her zamanki, elli yldr durduu yerde durdu, vapurdan inen yolcular, boynunu uzatm, hibir devinimlerini gzden karmadan izledi, vapurdan son yolcu da kana kadar. Son yolcu knca da bo gzlerle vapura bakt, oraya usulcana yere sald. Onu kaldrp eve gtrdler. Salih kyya indi, vapur demir alyordu. Halil bu vapurdan da kmamt. Neden kmamt? Salih de, hi olmazsa bu sefer Halilin geleceine inanmt. Tekmil kasaba da bu sefer Halilin bu gelen Karadeniz vapurundan kacana, bykana kadar inanmt. Babas, anas, ablalar da, balk Mustafa, Temel Reis de inanmlard. kmamt ite... Belki kmt da bykanay, onun o mendebur suratn grnce, hemen geriye dnm, vapurun iine saklanmt. te imdi de bu demir alan vapurla geriye dnyordu. Vay Halil vay, olunu, torununu bile grememiti bu cadnn yznden. Vay Halil vay, vay gariban Halil. Aaya, Kumbabaya doru yrd, marts kucandayd ve gzleri fldr fldr, kanatlarn ayor, rpnyor, umaya urayor, ayandaki zili tyordu. Salihin d kopuyordu, imdi unu, marty braktnda, o da Halil gibi ban alr gider de bir daha dnmezse? Niin dnmesin, Salih onu gazinoya bile gtrmemi miydi? Dnya dnya olal hangi mart gazinoya gitmi de Ali Rza Binboay dinlemiti? ster istemez marty yere brakt, mart bir sre kumlarn stnde durdu, bekledi, ban saa yatrarak, sol gzyle gkyzne bakt, sonra koarak, ky boyunca slak kumlar stnde, bir aya suya girerek, ayann izi slak kumlarda kalarak Salihin nnce kotu, zili terek... kere kanatlarn aarak, Salihin boyu kadar yksee utu, yere geri kondu. Her geri konuunda Salihe dnyor anlaml anlaml, bir tuhaf da bakyordu, zili terek.

Birden Salih martnn kalkp utuunu, ykseldiini, denizin stne doru adn, szlp rhtm fenerine doru gittiini grd. Mart utu utu, orada, D adann arkasnda ta379 ne ak, kl bulut kmesi vard, bulutlarn altna kadar Salih onu izledi, ondan sonra da gzden yitirdi. Rhtmn ucunda, bir de bulutlarn gneyinde, bir de Kum-babaya doru byk mart kmesi suyun stne binlerce serilmiler stliman denizde uyukluyorlard. Salih orada, kyda tek bana kalakald, bacaklar feldir-demeye balamt ki martnn ak bulutlarn oradan buraya doru szldn, az sonra da szlp gelip ayann ucuna konduunu grd. Zili tyordu, tpk avc atmacalarda olduu gibi... "Aaaa, niye hibir ey olmad?" dedi kendi kendine Salih. Yreini dinledi, o bile kt kt atmyordu. Kasabaya dnd bakt, yerli yerince duruyordu, yarn stndeki evlerin camlar tutumu, klar boydan boya denize yansmt her gnk gibi. Mart kanadn drm orada ylece durmu kalmt, umaktan arm, zili bile tmeden... Bir tanskta kanatlar, yz binlerce mart, lk la, vapurlar, binlerce, klar kr kr, karanlk denizden ekilen... Deniz, bulutlar, demirci dkkan, kvlcmlar, ulu, kpkl, minare boyu dalgalar, sallanan toprak, kasaba, deniz... Adalar rten deniz, dalgalar, deniz canavarlar, yelkenliler, balklar, atlar, traktrler, esen yel, gkyznde bulutlar, deli bir saanak, imekler, yldrmlar, deniz yaratklar, bataklklar, kurbaalar, kaplumbaalar, krmz, yeil ylanlar... Sram sram dizilmi mavi, krmz, yeil kamyonlar alarda... Temel Reis alar ekerken... ekilen alarda uaklar, balklar... Salih gzlerini at, durgun, kprtsz, stliman, gneli bir denizin stne serilmi uyuklayan martlarn, teden denizin stnde top kck ak bulutun... O kadar... Sessizlik. Ortalk sessizlikten n m tyor. Bir de, orada, nnde kck bir mart... n n n... Dnya bombo, sszlkta n m... Salih bekledi, gzlerini ovuturdu, bir martya, bir denize, bir buluta, bir kasabann evlerine, bir sonsuzlua bakt... Her ey yerli yerindeydi, her ey... Hibir ey... Hi hi hi... Marts umutu, marts, marts umutu, marts... O kadar... Hibir ey... 380 Marty yerden ald gibi kasabaya ald yatrd, eve girdi, gzleri bymt: "Ana, ana, anam, mart utu!" O hzla evden darya frlad, ablasna gitti, daha avlu kapsndan bard: "Abla, abla, abla martm utu." Ablas bir eyi anmsar gibi bakt ona... Balk Mustafa ona yle bakyordu glerek. Oradan demirci dkkanna vurdu. Kvlcmlar iinde kald, kendi de, marts da. "Utu, utu, smail Usta, utu." Ustann bir "yaaa" demesini anmsyor. Marangoz, Doktor Yasef, Bahri, Cemil... Hepsine de syledi, hepsi de "yaaa" dediler. Be kere rhtma kotu, Temel Reis daha gelmemiti. kere daha kotu rhtma, geriye dnd, dehet zlerek... Dehet, dehet zlerek, dedi kendi kendine. Kyda marty yere koyup derviler gibi dnmeye balad, dnd dnd, yar baygn kumlarn stnde serildi kald. Solukland, soluklanr soluklanmaz da koyaa vurdu, iekli iri bir aa biliyordu, stne kt, ne kadar iei, yapra varsa yoldu, aacn alt diz boyu iek, yaprak, dal oldu. Denize indi, elleri kan iinde kalmt, grtlaa kadar suya girdi. Kepesiyle sraan balklar yakalayp kayalarn stne serdi. O kadar ok balk tutup kayalklarn stne serdi ki, marts bile yedi yedi de bitiremedi. Yardan kyya, kydan kumlara, denize kadar gidip gelirken dt dt kalkt. Az kum doldu. Martnn zili tt... Kuma, toza, amura belendi. Yeni giyitleri amurdan, kumdan gzkmyordu. Suya girdi, giyitleri, martsyla, marty da alt kere suya daldrd. Ku bir daha, bir iyice ard. Ylan ehzade geldi, ona kt. Ylan ehzadeyle alt alta, st ste bir hayli boutu. Yukarda, ulu narn arkasndaki menekeli kuytuda Mahmut Alaybeyin on drt kovan ars vard, kovanlarnn hepsinin kapan teker teker at, arlar yn yn darya uradlar, yeryz gkyz arya kesti, arlar aalarn dallarna, ieklerin saplarna, evlerin saaklarna svap birikitiler. Arlar Salihin ellerini soktular, ocuun her iki eli de davul gibi iti. Mahmut Alaybey olandan bitenden neden sonra haber ald, lgn gibi kovanlara saldrd. Bu ii Salihin yaptn bilseydi, onun kemiklerini krar un ufak eder, boynunu da koparrd. 381 Salih kasabada, koyakta ne kadar leylek yuvas varsa, hepsi on sekiz taneydi, btn yuvalara kt kt indi. Leylek yuvalarnda ne aradn kendi de bilemedi. Cemile kabuk toplad, Sakplarm evine gitti, Osman Fermann fkeden kzarm kel kafasna kzd. Denizin kysnda bir atmaca ls bulup kanadndan tane telek kopard suya att. Uzun bir sre de denizi talad. Sucu Mestanm eeine binip amla kadar koturdu. Eekten kere dt. Az daha martsn eziyordu her dnde de... Bereket ki mart nde de teye, eein bana doru havaya frlad, bir sre uup az ileriye kondu. Kydaki, kimin olduunu bilmedii ya da bilmezden geldii yeil, sar, kiremit rengi barbunya alarn kulalarca denize serdi. Serdi serdi, serdi toplad. Serdi toplad. Can burnundan gelinceye, kan ter iinde kalncaya kadar.

Sonra birden zld, oraya, kyya ylverdi. Ba dnyordu. Yar dte, yar gerekte, yar aydnlk, yar karanlkta kald. Daha, yreinin bir yerinde bir ey, tansa benzer bir ey bekliyordu. Neyi beklediini de bilemeden, bilincine varamadan. Al Gzm Seyreyle Salih oturmu bombo gzlerle martsna, uup uup konan, uup D adann oraya kadar gidip sonra gerisin geri gelip ayann ucuna konan, zilini ttren martsna bakyordu, Al Gzm Seyreyle Salih... Seyreyle Salih. Martnn gzlerinin iine, ortasna, gzbebeine bakt bakt. Martnn gzlerinde, tylerinde, ayaklarnda da hibir deiiklik yoktu. Rhtmn ucundaki fenerin oraya doruldu, adm atacak hali kalmam, yz sararm, dudaklar snm, elleri, bacaklar, ayaklar upuzun uzamt. Fenerin duvarna srtn verdi oturdu, gzlerini yumdu. Temel Reis, bugn baka bir gn olsa oktan gelmi olurdu, bugn inadna gecikiyordu. Belki de hi gelemeyecek, o gelmeyince de Salih byle bir gnde kahrolup gidecekti. "Nasl byle bir gnde?" diye kendi kendine sordu Salih. Hemen ayaa frlad, ayaklarnn burnuna dikilip telere, uzaklara bakt. Grnrlerde ne bir tekne, ne en kk bir karart vard. Mart arada bir kanatlarn ayor, D adann oraya, 382 kayalklara tnemi teki martlara kadar uup geri dnp geliyor, rpnnca da zili tyordu. Salih srtn fenerin duvarna dayad, serin imentoya oturdu, mart geldi omuzuna kt, serin gagas Salihin kulana dedi, onu gdklad. ocuk gzlerini yumdu, bir karanla dt. Uzun bir sre byle kald, gzlerini amaya korkuyordu. Uyumu gitmiti. Dlemek, beklemek, sevinmek, umut etmek, alamak, glmek yeteneklerini bir anda da yitirmiti. Boalp bir ylan kav gibi burada, bu fenerin dibinde kalakal-mt. Motor seslerine gzlerini at, ite Temel Reisin teknesi de ard ardna geliyorlard. Onlarn ardnda da teki tekneler. Teknelerin ardna dm, ulu bir top bulut gibi savrulan binlerce mart. Marts bir daha uup teknelerin stnde kanat kanada uan mart ynna gitti geri geldi. Salih ona souk bir bakt, sonra gzlerini sonsuz bir umarda Temel Reisin teknelerine dikti. Tekneler geldiler rhtma yanatlar. Salih kalkt, ar ar merdivenleri indi, geldi Temel Reisin teknesini yanatrd yerin karsna, oraya atlm bir kaya parasnn stne kt. Temel Reis sevinli, azck da yorgun devinimli, beli usuldan bklm kyya kt, yresine baknrken Salihi grd, Salih orada kaya parasnn stnde, eli enesinde szlm gitmiti. Marts da az ilerisine rhtmn imento duvar stne tnemi, ban iine ekmi, kanadn drm, tyleri domur domur olmu, rpermi, yorulmutu. Salihin hali Temel Reisin gznden kamad: "Ne o Salih Kaptan?" diye seslendi. Salih ban kaldrd, isteksiz, ar, ayaa kalkt. Temel Reise doru bir iki adm att: "Saln Reis," dedi alamakl, szckler dudaklarndan dkld. "Ne oldu?" diye sordu Temel Reis, merak etmi, zntl. Yanna yaklat, salarn okad. Salih hkra hkra alayacakt az daha, kendini tuttu, toparland. "Bir ey mi oldu?" 383 Salih grtlan temizledi, yutkundu, terledi, duru gzlerini, ok mavi, Temel Reise dikti, sonra da martya doru elini sallad: "O," dedi, "mart... utu." Temel Reis: "Utu mu, utu mu?" diye sevindi. "Demek... ok mu utu, uzaa m gitti?" Salih onun sevincine bir trl katlamyordu. "Ta oraya kadar utu," diye adalar, gkyzn eliyle gsterdi. "Akama kadar utu, gitti geldi." "Demek, demek, hem utu, hem geldi! Yaasn be Salih Kaptan, bu ku seni ok seviyor... ok ok seviyor." Temel Reis sevincinden ne yapacan bilemiyor, Salihin salarn okuyor, kocaman elini onun omuzuna koyuyor, martya gidiyor yerden alp kanadna bakyor, havaya atyor marty, mart uup teye Zeytin adasna, Ocakl adann stne gidiyor geliyor, Temel Reis ocuklar gibi el rpyor, yresine toplanm balklara bu marty, krk kanadn, yapt merhemi anlatyor, Salihin yanma kadar gelip onu kucaklyor, yeniden yeniden ocuu kutluyor, ne yapacan bilemeden Salihin, martnn yresinde sevincinden drt dnyor, mavi deniz gzleri bir sevinte, ocuksu, akyor. "Ne oldu sana, neyin var Salih?" "Bir eyim yok Temel Reis, utu." "yi ya, iyi ya utu." "Hibir ey olmad Temel Reis, utu ya... Hibir ey olmad." Temel Reis onu elinden tuttu, merdiveni ktlar, fenerin gnbatsma yan yana oturup konumadlar. Mart da arkalarndan oraya geldi, ilerdeki bir kayann stne tnedi, ynn denize, arkasn Salihle Reise dnd. Salih neden sonra ban kaldrd Temel Reisin gzlerinin iine bakt: "Hibir ey olmad be Temel Reis," dedi. "Hibir ey..."

Reis ona sevgi dolu, anlayl, scack bakt, elini uzatp salarn okad, bir eyler sylemek istedi, syleyemeyip vazgeti. 384 O uzak bahedeki ku gene koygun tyor, otlar, dallar hrdyordu. Aadan denizin sesi de geliyordu. Salih ne kovuunda, ne de zeytin aacnn stndeydi. Avluda itlembikten kapya, kapdan itlembie, elini arkasna balam kendi kendine mrldanp dolayor, bir sezginin rpertisinde, sezginin deil de, ona bu bir d gibi geliyordu, apak bir bilginin korkusunda, tedirginliinde bir eylerin olumasn bekliyor, Metinlerin avlusundan gzlerini ayrmyordu. Tam gece yars horozlan terken gene geldiler, elleriyle koymu gibi Metini mavi kamyonun ofr yerinde, kanepenin stne kvrlm uyumu buldular. Metinin iki gndr burada uyuduunu yalnz Salih biliyordu. Gelen adamlar gene o kiiydiler. En uzun boylusu tabancasn kamyonun camna dayad: "k Metin, dedi. "Gnlerdir seni aryoruz, darya k." teki ikisi de tabancalarn ekmilerdi. Kamburun bacaklar leylek bacaklar gibiydi, ok uzun iki sska atald. Elleri uzun adam iki bklmd, tabancasz sol kolu yerleri spr-yordu. Metin uyanp kamyondan aa atlad, sert: "Ne var be?" "Seni Albaym istiyor," dedi uzun boylusu, sesi korkmu, titreyerek. "Albay," dedi kambur. "Biz emir kuluyuz, yazk." "Albay," dedi uzun kollu adam. "Sen kozunu Albayla payla." "Haydi gidelim," dedi Metin. "Olur, ben kozumu Albayla artk paylamalym. Siz kimden yananz imdi?" tekiler sustular. Metin nlerine dt. 385 Birdenbire Salihin sesi geceyi yrtt: "Gitmeee!" diye var gcyle bard. Sesi kardaki adalarn kayalklarnda yankland. "Gitmeeee, gitmeeee... Seni ldrecek Albay, Metin, gitmeee..." O ku kar bahede daha durup durup tyordu. Silme bir ay vard. Denizin stnde stbeyaz donmu kalmt. Parlak, kl bulutlarn glgeleri denize dyordu. Metin Salihin sesine dnd bakt, glmsedi... Bir ey syleyecek oldu vazgeti, yrd. Salih de uzaktan arkalarna dt, koyaa aa indiler. Koyakta top kavaklarn altnda Albay kiiyle onlar bekliyordu, Metini grnce ayaa kalkt, ona doru kotu. Salih artk onun, bu geni omuzlu kiinin Albay olduunu iyice biliyordu. Albay Metine elli adm yaklanca bard: "Metin, at tabancan yere." Metin tabancasn ekti, olduu yerde durdu, Albaya st ste be kurun skt. Albay, "Yandm," diye kendisini yere att. Ortalk duman iinde kald... Sadan soldan durmadan kurunlar patlyordu. Metin koyaktan rhtma kotu, yere dp kalka kalka. Rhtmdaki hzl motora binip uzaklaacak, cann kurtaracakt. Rhtmda, Zeytin adasndan inen adamlar onun yolunu kestiler. Salih tam yz metre ardmdayd Metinin, kydaki kayklarn arasnda... "Metin abi kendini yere at, geldiler," demeye kalmadan tabancalar ard ardna patlad. Metin, "Yandm anam," diye yere dt, yerde kendi yresinde sverek, lk la, boazlanan bir hayvann sesleriyle dnmeye balad. Biraz sonra bata Albay, koyaktakiler ulatlar, Metin hem dnyor, hem de yresine kurun yadryordu. Az sonra tabancas sustu, o daha lk layd. Albay geldi, baucunda durdu onun: "Al Metin," dedi soukkanl. "Arkadalarna haymlk edenin sonu budur." Arka arkaya kurunu Metinin kafasna boaltt, Metin kere dorulacakm gibi oldu, sonra yere birden zlp upuzun uzand. "Sen de beni yaktn," dedi Albay, ne eilmi. Salih btn bu iler olup biterken kendini karaya ekilmi kk bir kayn iinde buldu, orada dmen yerine yapm, gerilmi kald. 386 "teki," dedi uzun boylusu. "O bizi her gn izleyen adam Albaym, o kald, o da buradayd, grdm onu az nce, orada... O sesi ince herifi... Onu ldrmezsek... Onu bulup ldrmez-sek Albaym..." Salih kayn tabanna yapt. Adamlar kyya dkldler, gittiler geldiler, Salih onlarn imentodaki ayak seslerini dinliyordu. Kamburumsu adam: "Bouna aramayn o ince sesli adam, o kat. Ben onu az nce, uradan yukar kasabaya kaarken grdm." "Haydi gidelim," diye fsldad Albay dedikleri adam. "imdi, az sonra usulen candarmalar gelecekler. Benim de durumum kt. Kan kaybediyorum. Ar yaralad beni." Albay inliyordu. Hepsi her yerden gelip Metinin ls banda halka oldular. Albay dedikleri geni omuzlusu:

"Metini ldreceime keski olumu ldrmek zorunda kalsaydm. Vay Metin. Metini dnyada en ok severdim. Ben ldrdm onu. O da beni ldrd..." Albay ok inliyordu. Ban sallad. Hep birden ba salladlar. Tek sra olup kyya yollandlar, Albay ba ekiyordu. Hzl motora doldular. Motor onlar ald, bir anda denizin tesine, ay nn arkasna gtrd, bulut glgelerinin iinden geirip... Salih orada kaskat kesilmi, kayn omurgasna ellerini geirmi sabaha kadar kald. Sabaha doru stne iy yam, mken, srtnda yeyni bir ayan dolatn fark etti, hemen anlad bunun marts olduunu ya, gene ellerini omurgadan skp kalkamad. Dnden kalabalklar geti, ayak sesleri, lklar... Salih neden sonra azck zlebildi, kaskat kesilmi ellerini kayn omurgasndan skp ayaa kalkabildi. Donmu kalm, kalp gibi olmutu. Metinin bana tekmil kasabann biriktiini grd. Gn yekinmi, bir minare boyu kalkmt. Deniz ok duru, ok mavi, ok geni, ok klyd. Iklar Salihin gzlerini yakt. Gzleri kamaarak kalabal yard Metinin lsnn yanma vard. Metin sa kolunun stne yatmt. Uzun bynn ucu 387 kana batm, imentoya yapm gibiydi. Salar da kandan alnna yapmt. Kan salarnda, yznde, alabildiine, sonuna kadar ak kalm, aknlk iindeki gzlerinde kurumutu. Bann arkas paramparayd, Salih bakamad oraya. Bir yeil sinek musallat olmu Metine, parlak, yanardner, sert kabuklu bir bcee benzeyen. Metinin burnuna girip girip kyor. Sonra birden, ne oluyorsa havalanyor, ta Zeytin adasnn oraya varyor, oradan lnn stne pikeye geip geliyor, burnuna girip girip kyordu. Kasabadan daha yeni duyanlar, yallar, ocuklar, kadnlar Metinin lsn grmeye geliyorlard. leye doru tekmil rhtm insanla tk tk doldu, ortalk maher gibi oldu. Salih eve dndnde gn ikindiyi geiyordu. Anas onu grr grmez: "Nerede kaldn yavrum, beni meraktan ldrdn," diye stne atld, kucaklad. "Ne olmu sana byle kuzucuum, ne olmu, ne? Baksana u haline! Kan denizine girmi kmsn." Salih yle uzaa ekilip kendi kendisine bakt, sonra boy aynasnn nnde durdu, ne zaman bulamt, alt abalad, hi mi hi bir ey anmsayamad. "Dn geceden beri ldm ldm dirildim Salih... Rhtma indim, her yerde, Metinin lsnn yannda seni aradm, hibir yerde yoktun... Duyuyor musun seslerini, bak Metinin anas, baclar nasl kular gibi ryorlar, vay fkaralar. Metin babayiit ocuktu. Vay Metin, keski girmeseydi o kaaklk ilerine. Bu ilerin sonu bu ite, gen yanda ld de gitti. Analk zor, analk batsn. Allah hibir anann bana byle bir acy vermesin. Gittim grdm Metinin anasn, kurumu, lm gitmi, bundan sonra... ldm, ldm ben de Salih... Silah seslerini duyduktan sonra, seni aradm, baktm yoksun yatanda, aacn stne, teki aacn kovuuna, kamyonlarn iine baktm, baktm ki yoksun, yreime ate dt, ite imdiye kadar kasabada aramadk delik brakmadm..." Salih anasna karlk verecekti ya, bir trl enesi almyordu. Zorluyor zorluyor, kenetlenmi enesini aamyordu. Birden, azck kendine gelince, mekiklere kulak kabartt, olanca fkesi tepesine srad, olacak i deildi. Mekikler se388 vinli sevinli gidiyor, oh oldu, oh oldu o kaakya, ekyaya, korsana, st bozua, oh oldu, diyordu. akkadaak, oh oldu. O kim oluyor da, o smkl, ifte ifte kamyonlar balyor kapsna, o ingene. akkadaak... Ben onun o ingene slalesini bilmez miyim, yl o ktlk yllarnda, ben kpeime yal verir gibi soframn artn onlarn nne dktm de... akkadaak... Bu burma bykl Metin de yle byd de... akka da, akka, akka da ak... Benim yzme bile bakmad. Ooooh oldu oh... akka da, akka da, akka da... Mekiin trks byle sevin iinde uzayp gidiyordu. Bykanann da o rmcek a yz alm sevin iinde kalmt. Salih kendisini darya dar att, ne yapacan bilemiyordu. Bir ey yapmal, bir ey sylemeliydi bu mendebura. enesi bir alsa... eriye girdi, marts kucamdayd. Dilberin karsna dikildi, gzlerini ivi gibi sivriltip, onun l koyun gz olmu gzlerine krpmadan dikti: "Ben grdm," dedi. "Syledim, bardm, gitme, dedim ona. O gitti, korkmad. O korkar m hi! Sonra onu rhtmda vurdular. Metin abi de onlardan alt tanesini gzmn nnde yere drd..." akka da ak... Yalan da yalan... Bir kii alt kiiyi nasl l-drrm, ak! "ldrd, ldrd," dedi Salih. "u iki gzmle grdm. Onlar yirmi kii daha geldiler... Sonra, ancak Metin abiyi ldrebildiler..." Btn geceyi soluu taarak, boyun damarlar ierek bir rpda Salih olduu gibi anlatt. O szn bitirir bitirmez anas onu kolundan tuttu sofraya oturttu. Bir orba kasesinde scak sebze orbas ttyordu. Salih ancak drt kak alabildi, o da kendini zorlayarak. Sonra birden masann banda zlverdi, ba nne dt, uyudu. Ana onu kaldrd yatana gtrd yatrd.

Salih ertesi sabaha kadar kprdamadan deliksiz uyudu. Mart da onun yatann bandan hi ayrlmad. 389 Ertesi sabah uyannca uzun bir sre kendisini toparlaya-mad. Bir eyler, bir eyler olmutu ama, neydi? nce bir yeil sinek geti gzlerinin nnden, yeil yeil akarak, dnyay vzltya boan, uunan, uuntudan kanatlan gzkmeyen. Sonra Metin, sonra dn geceki, sabahki tm olup bitenler gzlerinin nnden bir bir geti. Yzn yur yumaz dar frlayacakt ki anas bileinden yakalad: "Seni," dedi, "bir iyice karnn doyurmadan hibir yere gndermem. Otur sofraya, bak, neler var sofrada." Salih sofraya kt, abuk abuk sofrada ne var ne yoksa smrd bitirdi, dar kendisini dar atp soluu rhtmda ald. Metin orada, olduu yerde, olduu gibi yatyordu. ly bekledikleri anlalan iki candarma kederli yzleriyle gidip geliyorlard. lnn stn her nedense rtmemilerdi. Yeil sinek de lnn bir kar stnde ar, yorgun dolanp duruyordu. Metinlerin evinden de tm kasabaya yaylan, artp eksilmeyen, tekdze bir at sesi geliyordu. Metinin ls orada rhtmn imentosu stnde gn kald. Salih ortalkta gn hi gzkmeyip bahenin kesine, brtlen alsyla karm yabanglnn altna sakland, orada bzld kald. Onun yerini anas, kk ablas, babas da biliyordu, kimse stne varmad, kimse ona sen burada byle oturup ne yapyorsun, demedi. Salih gn iinde bykanasmm sevinli mekiinin a-kldaklarn bir kere olsun duymad. Eer bu sevinten dolup taan, kendinden geen, Metinin lmyle alay eden sesleri duysayd kahrndan lrd. Ya da bykanay ldrrd. Metinin lsn kaldrdklar gnn ikindisinde baba eve geldi. Giyinmi kuanmt. Kunduralar parlamt, stnde suretini gr. Geni admlarla ieriye girdi, kendine gvenmi bir tavrla: "Ana," dedi, geldi onun tezgahnn nnde durdu. Havada pamuk tozlar uuuyordu. Dilber mekii durdurdu. "Ana, ben gidiyorum." Dilberin yz birden deiti, bembeyaz kesildi, l yz gibi oldu, gzleri bydler, donup kaldlar. Os390 man eildi anasnn elini ald pt. Kocaman tabancas kasnn stnden sarkyordu. "Ne yapalm ana, ekmek paras. Ha-cer, ocuklar sana emanet ana. Ben gelinceye kadar onlarn babas da anas da sensin ana..." Anann da yz solmu, dudaklar titriyordu. Osman ona sarld, yanaklarndan pt: "yi geinin, ocuklarma iyi bak, canm." Bykana olan biteni bir sre hibir ey anlamam gibi izledi, sonra birden tezgahn arkasndan kalkt, anann yanna geldi, onun ellerine sarld: "Gnderme, gnderme kzm, kocan gnderme... Halil de byle gitmiti. Gnderme, gnderme kzm, onu gnderme. Halil de byle, byle, tpk byle gitmiti, tpk... Bir ikindist, tpk... Gelmeyecek, gidince dnmeyecek... Gnderme kzm kocan gnderme," diye l gibi yalvard. Kapnn yannda durmu kalm olan biteni gzleyen Salih ar ar ortaya yrd, bykanann karsna geti, btn fkesini sesine toplayp: "Babam gidecek," dedi. "Hem de imdi gidecek. Sana ne oluyor? Babam kamyon alacak. Hem de tane." Delirmi gibi, bararak, elini kolunu sallayarak, boynu uzayarak kendinden gemi: "Babam gidecek, gidecek, babam gidecek," diyor, kendi yresinde dnyordu. Bykana, baba, ana orada durmular kalmlar Salihe bakyorlar, ne diyeceklerini, ne yapacaklarn bilemiyorlard. "Babam gidecek, gidecek, babam gidecek gelmeyecek. Halil gibi lecek. Ben de gideceim gelmeyeceim... Halil, Halil..." Bykana boanm bir yay gibi yerinden frlad, Salihin grtlana sarld, skmaya balad. Olann gzleri bir anda yuvalarndan frlad, lm sesleri karrken bir yandan Osman, bir yandan da ana yetiip ocuun boazn onun mengene ellerinden g bela kurtardlar. Salih mosmor kesilmiti. Ortada bombo kalan kprm bykanann yerdeki marty grmesiyle stne atlmas bir oldu, Salih bir lk kopard ama ge kalmt, bykana dorulduunda artk her ey 391 bitmiti. Bir elinde martnn kopuk ba, teki elinde boazndan kan fkran martnn gvdesi... Bykana bylece kollan iki yana alm, ellerinde kanayan martnn ba, gvdesi, st ba batan ayaa kzl kana batarak darya yrd, deli bir derviin kendinden gemi lgnlnda dnerek avluya kt, avluda dnd, dnd, yere dt. 392 Salih sabahtan beri denizden gelecek Temel Reisin yolunu gzlyordu, mendirein ucundaki fenerin glgesine oturmu. Yar uyukluyor, yar denizden ekilen alar, alarda rpnan krmz birer yalm gibi barbunyalar dlyordu. ok balk tutmusa Temel Reis, balktan dnnde sevinli olur, durmadan gler, gzlerinin iinden sevin taard. Deniz durgundu, suyun yznde ince ipiltiler uuuyor, kyda kayalklarda, mendirekte, kasabann evlerinin yzlerinde karaya vuran klar oynayordu. Uzaktaki ayrda sesi gr bir eek anryordu.

Arlar oul vermi, kular civcivlemilerdi. Kyller, Fazl Beyin dkkannn nne kucak kucak, yn yn hi kimsenin grmedii, bilmedii ho kokulu iekler getirmilerdi. Kasabann pazar her hafta kuruluyor, kasaba cvl cvl insanla dolup tayordu. Turistler de birer ikier geliyorlard. A Burhan denizin stndeki Taka Restaurantn boyuyordu. Kk balklar koylara a atyorlar, alarn dolu dolu rpnan salkm saak balklarla karyorlard. Bahri kasabann tellal olmu, durmadan o sokak senin bu cadde benim bararak dolayordu. Kasaba capcanlyd. Her gn bir kaaklk olay oluyor, iki gne bir, geceleri bir, birka tekne birden, klarn sndrp bir koya giriyor, kasabada dedikodusu da srp gidiyordu. Kamyonlar durmadan stanbula kaak mal tayorlard. Salih bunlarn hibirisiyle en kk ilgilenemiyordu. Denizin stnden bulutlar gelip geiyordu. Uzaktan nde Temel Reisin tekneleri, arkasnda teki tekneler gzktler. Salih gzlerini yumup srtn fenere dayad, balklar rhtma girinceye kadar da durumunu bozmad. Temel Reisin sesiyle yerinden doruldu ayaa kalkt, merdivenden aa indi, vard Reisin teknelerini balad yerin tam karsnda, ortada 393 dimdik durdu. Gzleri yerdeydi. Temel Reis onun yanndan birka kere geti ama, Salihi gremedi, telalyd. Sonunda, bu orta yerde dikilmi kalm ocuk gzne arpt, yaklap baknca bunun Salih olduunu anlad. "Ne o Salih Kaptan, ne durmu kalmsn burada, ha uam? Gel buraya, ha naslsn?" "yiyim," dedi Salih. "Sana bir ey demeye geldim." "Ha ne demeye geldin?" "Siz buradan ne zaman gidiyorsunuz?" "brs gn, ha uam." "Beni de gtrsene Temel Reis." Salih, Temel Reisle byle nasl konuabildiine at. "Nereye?" "Nereye gidiyorsan..." "stanbula gidiyorum, Salih Kaptan." "Ben senin ran olacam, Temel Reis." "Ha baban ne diyecek buna?" "Babam yok, babam gitti, bir daha da gelmeyecek. Ben de dndm, ben de balk olaym, dedim. Senden daha iyi bir adam yok ki bu dnyada, varaym da onun ra olaym." Temel Reisin gzleri yaard, boaz gckland. "Ha uam," diye iten gld, "brs gn tam len ezan okunurken biz buradan hareket edeceiz. Gecikme, olur mu uam, Salih Kaptan..." "Gecikmem," dedi Salih. Reis teknelerden indirdikleri alarn deliklerini rmek iin mendirein merdivenine oturdu, Salih de gn kavuana kadar ona yardm etti. Temel Reis: "Salih Kaptan, uam, imdi sen eve git de hazrln yap, anana da birlikte gideceimizi syle." "Syledim bile," dedi Salih. "Anam dedi ki, var git de Temel Reisin ra ol, onun gibi bir adam ne geldi bu kylara, ne de gelecek," dedi. Temel Reis onun salarn okad. O gece Salih hi uyuyamad, ertesi gece dald dald, yatanda srad. Daha deniz aarmamt ki yatandan usulca 394 kayd, bavulunu ok nceden hazrlam, nesi var, nesi yoksa iine doldurmutu, bavulunu ald, usulca evden darya kt. Metinlerin avlusuna bir gz atmadan edemedi. Kamyonlar yerlerinde yoktular. Bombo, ssz ary bir batan bir baa geip demirci dkkanna geldi. smail Usta daha dkkan amamt. Vard, eski yerine, hanmeli itinin altna oturdu. Gn aarrken, uykulu smail Usta, ll admlarla geldi aky kilide sokup at, gmbrtyle kepenkleri kaldrd, ar kepenk sesiyle batan ayaa yankland. Bundan sonra da arnn kepenkleri ard ardna almaya baladlar. smail Usta dkkan anca duasn okudu ilknce, sonra kmr ateleyip krkledi, ate tututu. Oradan Salihe kadar yanan kmr kokusu geldi. nceden bir seher yeli esiyor, Sali-hin yrei kalaklyordu. inde bir yeynilme vard. Sonra kvlcmlar alacakaranla pul pul dklmeye balad. Ate altka kvlcmlar bir hortumda dnerek, savrularak alacakaranln stne iniyordu. Usta, demiri ocaa sokup var gcyle kre asld. Kvlcmlar delirdi, bacann stnden, pencereden, kapdan yldz yldz drt bir yana salmaya balad. lk eki sesi Salihi yerinden hoplatt, ayaa kalkt, bavulunu eline ald, dkkann kapsna vard, smail Usta onu byle kapda grnce kr durdurdu, kskacndaki krmz demiri rsn stne brakt, ona dnd: "Merhaba," dedi, "delikanl merhaba." Sesi yumuakt.

"Hakkn helal et Ustam," diyebildi Salih, orada durdu bekledi. "Nereye byle salcakla?" diye sordu Usta, bozulmu. "stanbula," dedi Salih. Usta iki eliyle sakaln avulayp boynunu kadktan, dndkten sonra: "Gle gle, gle gle yavrum," dedi. "Demek demircilii braktn? Oysam ki sen bu zanaata ok emek vermitin... nsan bu kadar emek verdii bir zanaat brakr m? Ben de bugnlerde diyordum ki kendi kendime, u ocua ne oldu, bu zanaata bu kadar emek verdikten sonra nereye kayboldu da 395 gitti? Bir gelse de, ie balasa diyordum. Ne yapalm yavrum, kader byle imi... Gle gle, gle gle yavrum, Allah yolunu ak etsin..." Dnd, rsn stndeki demiri ald, ocaa sokup kocaman, toz iinde kalm kre asld. Salih dkkann kapsndan ayrld, teye, hanmeli itinin yanna gitti, orada bir sre, Usta ocaktan demiri karp dvmeye balayncaya kadar durdu, sonra da arkasna bakmadan elinde bavulu arnn ortasndan komaya balad. Buradan fenerin altna kadar durmadan kotu. Limana bakt fenerin altna gelince, balk tekneleri k ka sralanmlar, rhtmda daha uyuyorlard. Kayaln ucunda durdu, ite buradan, tam buradan oyuncaklarn denize atmt. te burada... Bahriye de bir allahasmarladk demeliydi, deil mi, Bahri ondan bunu beklemez miydi? Limanda tekneler daha yle uyukluyorlard. Kalkmalarna daha ok vard. Doktor Yasefe de gitmeliydi. Cemili, Sakp da grmeliydi. Gitmek vard da belki dnmek yoktu. Fenerin oradan, elinde bavulu amla vurdu, arkadan akarsuyun yanna geldi. Kara Memedin kertmesi sudayd, onun dolabn dndrmeye, a yukar kaldrmaya urat. Tam bu srada adan yukar kocaman bir balk frlad, mavi srt gnete yalbrdayp an iine geri dt. Salih dolaba yapt, alt alt, bir daha dndremedi, sonunda brakt, dolap hzla dnp a suyun dibine gene kt. Salih oradan da yukar vurdu, otellerin stnden camiye indi. Camideki leylei grd, sabah gezintisini boynunu uzata uzata srdryordu yal leylek. Yazk, diye iinden geirdi, yazk bu yal, gariban leylee, kimse ona balk, kurbaa getirip vermiyor ki, kendisi de yallktan uup da ksmetini arayamyor ki... Ohhooo, teknelerin kalkmalarna daha ok vard. ok olmasa da Temel Reis onu beklerdi. Bir gn de beklerdi, iki gn de... Camiden koarak kt, kayalklara geldi, oradan, saklad kepesini ald, kydan, otellerin altndan Kumbabaya, Kumba-bann arkasndan akarsuyun yanndaki glee geldi, bavulunu aacn altna koyup pantolonunu, donunu kard, kurbaa avlamaya balad, yal, fkara, a leylee... Kocaman, yeil, kursa inip inip kan bir kurbaa grd, kurbaa suyun yzne 396 yatm bir salkmst dalnn stnde durup yutkunuyordu. Kocaman prtlek gzleri ayna gibiydi. Salih yavaa suya girdi, usul usul kurbaaya yaklat, kepesini stne indirdi, kaldrd bakt ki, bu ok grm geirmi kurbaa yok... Oturdu kyya, o kocaman, prtlek gzleri cam gibi kurbaay bekledi. Gne de ykselip gidiyordu. Bekledi bekledi, o iri kurbaann ne grnd vard, ne de grnecei. "Ah," dedi kendi kendine. "Aah, kocaman kurbaa, talihin varm! Seni burada gn de olsa bekler yakalardm. Yakalar da o yal leylee yem ederdim. Amma ne fayda, az sonra, ezan okunurken, le ezan, yolcuyum. Ne fayda ki, yolcu yolunda gerek." Kalkt kepesini ald bir pn stne tnemi kk kurbaaya gitti, kepesini indirdi kaldrd, kurbaa kepenin iindeydi, dar kt kurbaay yakalad, ayandan tuttu iplikle balad, iplii de bir kk alya dolad, "Sen dur burada," dedi. leye kadar irili ufakl tam on bir tane kurbaa yakalad, ama o iri baba kurbaay be sefer grd de gene yakalayamad. Aaah, yolcu olmasayd bugn, o baba kurbaa grrd gnn. Baba kurbaaya bir hamle daha tasarlamt ki, ezan sesiyle olduu yerde dondu kald. Sonra darya frlad, arabuk donunu, pantolonunu, orabn, ayakkabsn giydi, kepeye doldurduu kurbaalar bir eline, bavulunu bir eline ald kasabaya doru koarak yola dt. Camiye geldiinde soluk solua kalmt, kurbaalar olduu gibi leylein nne boaltp kyya doru yola vurdu, ardakaltma gelince, demir alm, biribiri arkasna sralanm giden tekneleri grd. Temel Reisin tekneleri en ndeydi. Limana indi, mendirein ucuna geldi, oradan uzaklap gitmi Temel Reise barmaya balad: "Temel Reis, Temel Reis beni, beni unuttun, beni unuttun Temel Reis. Beni, beni unuttun..." Oraya, fenerin yanna yorgun kt. Solukland, tekneler yitip gidinceye kadar orada bekledi. Tekneler yitip gidince de ayaa kalkt, ynn kasabaya dnd, smail Ustann eki sesleri aralklarla, koygun ta buraya kadar geliyor, denizin stnde dalp yitiyordu. smail Usta onu elinde bavulu dkkann nnde grnce hi armad, ona bir ey de sylemedi, Salih doru ieriye gir397

di, arka blmeye geip bavulunu bir sandalyanm stne koydu. Buradan deniz, liman, kale, adalar gzkyordu. raklarn nln ividen ald, krk yllk rak gibi bir gzel takt, balad, geldi yerdeki balyozu ald, Ustann dvmekte olduu demire ilk balyozu indirdi. Krmz demirden drt bir yana pul pul kvlcmlar sald. Demircilik pirli zanaattr, ta Davut Aleyhisselamdan bu yana. 398 YAPI KRED YAYNLAR / EDEBYAT Sait Faik Abasyank Glten Akn SemaverToplu Oyunlar Sarn Sabahattin Kudret Aksal ahmerdan ykler Lzumsuz Adam Oyunlar Birtakm insanlar Denemeler, Konumalar Kayp Aranyor mer Asm Aksoy Havada Bulut Trke Bir Hayat Havuz Ba Hulki Aktun Kumpanya Bir a Yangn Mahalle Kahvesi Son iki Eyll Son Kular Erotologya? - Bir Trk Erotologya'sna Alemda'da Var Bir Ylan Giri iin Denemeler Kargan Bala Toplu ykler 1 Mahkeme Kaps Toplu ykler II Peter Ackroyd Sabahattin Ali Chatterton Deirmen ingiliz Mzii Sra Kk Gilbert Adair Yeni Dnya Kapal Kitap Kan, Ses, Esirler (Oyun) Kulenin Anahtar Krk Mantolu Madonna Adalet Ajjaolu iimizdeki eytan Romantik-Bir Viyana Yaz Markopaa Yazlar ve tekiler Yazsonu Kuyucakl Yusuf lmeye Yatmak akc'mn ilk Kurunu Bir Dn Gecesi etin Altan Hayr eytann Gr Dedii Geerken Kalem Bahelerinden Yedi Hayat Toplu Oyunlar 1,11, III Kadn, Ik ve Ate Karlamalar Kavak Yelleri ve Kasrgalar Metin Altok Baka Karlamalar yle Kargaada Byle Karlamalar iirin ilk Atlas "Fikrimin ince Gl" Seluk Altun Be Kii "Yalnzlk Gittiin Yoldan Gelir" Ruh mesi "Bir Sen Yaknsn Uzakta Kalnca" G Temizlii Nurullah Ata; Gece Hayatm Gnlerin Getirdii - Szden Sze Toplu ykler 1 Karalama Defteri - Ararken Toplu ykler II Diyelim-Sz Arasnda SametAaolu Okuruma Mektuplar - Prospero Btn ykleri Gnce (2 cilt) Cem Aka Syleiler Su ve Ceza Dergilerde ise, Ki Deil Yusut Atlgan Olgunluk a lemesi Aylak Adam Baln Esir Dt Yer Anayurt Oteli Snmemi Kire Canistan Oyun imparatorluu Btn ykleri YAPI KRED YAYINLARI / EDEBYAT ORHAN KEMAL L HALK KTPHANES

YAPI KRED YAYINLARI / EDEBYAT Ece Ayhan Mortesi Requiem Babozuk Gnceler Aynal Denemeler Dipyazlar Sivil Denemeler Kara Hay Hak! Syleiler Bir iirin Bakr a Semih Balcolu nce izdim, Sonra Yazdm Tuna Baltacolu Yeni Adam Gnleri Sava iinde Bar Seluk Baran Gz Gelmeden Roland Barthes S/Z Enis Batur E'Babil Yazlar Yaznn Ucu Bu Kalem Melun Bu Kalem Bukalemun Aciz a - Faltalar Issz Dnme Dolap Ac Bilgi Smokinli Berdu Kum Saatndan Harfler Baka Yollar Taner Baybars Uzak lke: Bir Kbrs ocukluu Vs'at 0. Bener Dost - Yaamasz Bay Muannit Sahtegi'nin Notlar Siyah - Beyaz Mzkal Yry - Kara Tren Yiit Bener Eksik Talar VValter Benjamin Tek Yn Bin Dokuz Yzlerin Banda Berlinde ocukluk lhan Berk El Yazlarna Vuruyor Gne Uzun Bir Adam inferno Kanatl At Logos Poetika Niyazi Berkes Asya Mektuplar Thomas Bernhard Odun Kesmek Bitik Adam Eski Ustalar Ses Taklitisi Louis De Bernieres Yzba Corelli'nin Mandolini Yves Bonnefoy Olaslk Dndaki Aydn Boysan Yzler ve Yrekler istanbul'un Kuytu Keleri Louis Breger Freud - Grntnn Ortasndaki Karanlk Cihat Burak Cardonlar Yakutiler Zenci Kalnz! Sevim Burak Ford Mach I Yank Saraylar Sahibinin Sesi Michel Butor Michel Butor stne

Doalamalar A.S. Byatt em-i Blbln iindeki Cin Halk Cansn Unutmaya Kyamadklarm Julio Baquero Cruz Mezbahann Mimarisi Italo Calvino Grnmez Kentier Palomar Anton ehov Yeni Bulunmu Hikyeler Evliya elebi Gnmz Trkesiyle Evliya elebi Seyahatnamesi: stanbul (2 cilt) Asaf Halet elebi Btn Yazlar Ayegl elik Korku ve Arkada Burak erezciolu Mavi Sal Kz YAPI KRED YAYINLAR / EDEBYAT YAPI KRED YAYINLARI / EDEBYAT Osamu Dazai Batan Gne Mor Bir Serserinin Gezi Notlar Gilles Deleuze - F6!ix Guattari Kafka - Minr Bir Edebiyat iin Osman Deniz Parola Harbiyeli Aldanmaz Ouz Demiralp Okuma Defteri Kutup Noktas Kr Okur Mehmet H. Doan iir ve Eletiri Tekrarn Tekrar iir, Bugn Alak Uu Ahmet Muhip Dranas Yazlar Sezer Duru - Orhan Duru (haz.) O Pera'daki Hayalet lhan Durusel Karakalem Requiem Ferit Edg Dou ykleri Yazmak Eylemi Seyir Szckleri Kimse O / Hakkari'de Bir Mevsim Av lk Tm Ders Notlar Bir Gemide Eylln Glgesinde Bir Yazd ite Deniz, Maria ilk ykler Kaknlar/ Bozgun / Devam imdi Saat Ka Azad Ziya Eren Sakzky Gnceleri Tuncer Erdem Hayalifener Moris Farhi Yabanda Yolculuk VVlliam Faulkner Abalom, Abalom! Kurtar Halkm Musa Max Frisch Stiller Beir Fuad iir ve Hakikat YAPI KRED YAYI Memet Fuat Duyumsanmayan Karanlk Fruzan Berlin'in Nar iei Gl Mevsimidir Parasz Yatl Balkan Yolcusu Gecenin teki Yz Krkyedi'liler

Benim Sinemalarm Kuatma Redife'ye Gzelleme Yeni Konuklar Ev Sahipleri Sevda Dolu Bir Yaz Toplu ykler Adele Geras Troya'da Ak Akit Gktrk eviri: Dillerin Dili Ada Okuma Ura Szn tesi Eser Grson Edebiyattan Yana Hermann Hesse Narziss ve Goldmund Boncuk Oyunu Bozkrkurdu Gertrud Rosshalde Doan Hzlan Sakl Su Gncelin ars Mavi Bereli iir ilingiri Dzyaz Ayrac Yalnzlk Kahvesi Edebiyat Dnencesi Sidik Hidyet Aylak Kpek Diri Gmlen Vejetaryenliin Yararlar Hac Aga Damla Kan Kr Bayku Alacakaranlk Kurt Hofmann Thomas Bernhard'la Konumalar NLARI / EDEBYAT YAPI KRED YAYINLARI / EDEBYAT Park Honan Shakespeare: Bir Yaam Vecihi Hrku Bir Tayyarecinin Anlar Emin Nedret li (haz.) evket Rado'ya Mektuplar Meld Kaptana Ben Bir Bizans Bahesinde Bydm Seyfi Karaba Dede Korkut'ta Renkler Gne Karabuda indim Zaman Bahesine Zaman Bahesinden Portreler Zoraki Randevular Park adan Karadeniz lmsz Adagio'lar Fndkfaresiyle Bilgisayar Faresi Anna Kavan Buz Hamdi Ko ocuk lm arklar Melekler Erkek Olur ieklerin Tanrs Ujur Kkden Gemie Alan Pencere Dlerin Gnbatm Uzun Gecenin Tutsaklar - Bar Dernei Cezaevi Gnl (1982) Kuular, Kanallar, Salkmstler Onat Kutlar ishak Claude Lanzmann Shoah D.H. Lavvrence Lady Chatterley'in Sevgilisi Jean Leproux Renee Vivien'den

Kerime'ye Mektuplar Amin Maalouf lmcl Kimlikler Semerkant Afrikal Leo Tanios Kayas Yznc Ad Dounun Limanlar Uzaktan Ak Jamal Mahjoub Raid'in Drbn Nasuh Mahruki Bir Hayalin Peinde - Yedi Zirveler Bir Dacnn Gncesi Everest'te ilk Trk Asya Yollar, Himaiayalarve tesi Giorgio Manganelli Dzyaznn ince Sesi Alberto Manguel Okumann Tarihi Nezihe Meri Korsan kmaz Yandrma Toplu ykler 1 Toplu ykler 2 Toplu Oyunlar Gustav Meyrink Golem lhan Mimarolu New York Kap D Sanat Robert Musii Yaarken Alan Miras Rauf Mutluay Sebiller Su Vermiyor Fethi Naci Trk Romannda lt Sorunu Eletiri Gnl - 1(1980-1986) Gcn Yitiren Edebiyat Eletiri Gnl - 11(1986-1990) Roman ve Yaam - Eletiri Gnl -(1991-1992) "Dnya Bir Glgeliktir" Reat Nuri'nin Romancl Sait Faik'in Hikyecilii Nzm Hikmet Oyunlar -1 Ocak Banda Kafatas Bir l Evi Unutulan Adam Bu Bir Ryadr Oyunlar - 2 Yolcu Ferhad ile irin Sabahat Enayi Oyunlar - 3 insanlk lmedi Ya Allah Rahatlk Versin Evler Yklnca YAPI KRED YAYINLARI EDEBYAT YAPI KRED YAYINLARI / EDEBYAT Yusuf ile Menofis ivan ivanovi Var myd Yok muydu? Oyunlar - 4 istasyon inek Demokles'in Klc Tartf-59 Oyunlar-5 Kadnlarn isyan Yalanc Tank Kr Padiah Her eye Ramen Yazlar -1

Sanat, Edebiyat, Kltr, Dil Yazlar - 2 (1924-1934) Yazlar - 3 (1935) Yazlar - 4 (1936) Yazlar - 5 (1937-1962) Yazlar - 6 Konumalar Romanlar -1 Kan Konumaz Romanlar - 2 Yeil Elmalar Yaamak Hakk Romanlar-3 Yaamak Gzel ey Be Kardeim Masallar, Hikyeler -1 Hikyeler Masallar, Hikyeler - 2 eviri Hikyeler Masallar, Hikyeler-3 Orman Ccelerinin Sergzeti Sevdal Bulut Sevda Masallar br Masallar Behet Necatigil Erturul Facias Btn Radyo Oyunlar Serin Mavi Dzyazlar 1 - 2 Mektuplar Ahmet Oktay Gece Defteri airin Kan / Yaznsal Eletiriler 1 -1954/2000 Anlatlarn Aynas Emin zdemir Dilin te Yakas Tezer zl Eski Bahe Eski Sevgi Yaamn Ucuna Yolculuk ocukluun Souk Geceleri Kalanlar Zaman D Yaam Mahir zta Ruh ikizini Arar Souma Korku Oyunu Ay Gzetleme Komitesi Bir Arzuyu Beslemek Orhan Pamuk istanbul-Hatralar ve ehir Georges Perec Yaam Kullanma Klavuzu Dodum Robert Pinget Fantoine ile Agapa Arasnda Sorgulama Msy Songe Jan Potocki Hafz'n Yolculuu Marcel Proust iek Am Gen Kzlarn Glgesinde Guermantes Taraf Mahpus Sodom ve Gomorra Svrann'larn Taraf Albertine Kayp Yakalanan Zaman evket Rado Szn Gelii Alain Que!la - Villeger Pierre Loti: Gezegen Seyyah Ol iver Sacks Karsn apka Sanan Adam Sesleri Grmek

Renkkrleri Adas Uyanlar J.D. Salinger Franny ve Zooey YAPI KRED YAYINLARI / EDEBYAT YAPI KRED YAYINLARI / EtBIYAI avdar Tarlasnda ocuklar Dokuz yk Ykseltin Tavan Kiriini Ustalar... Aye Sarsayn ok ey Yarm Hl Bruno Schulz Tarn Dkknlar Isaac Bashevis Singer Toplu ykler Meuga Philippe Sollers Stdyo Luan Starova Keiler Dnemi Babamn Kitaplar Mine St Adalet Cimcoz - Bir Yaamyks Denemesi Be Sevim Apartman Cemal Sreya apkam Dolu iekle ve iir zerine Yazlar Gnler "Gvercin Curnatas" Konumalar, Soruturma Yantlar On Gnn Mektuplar Ferhan ensoy FerhAntoloji Levent entrk iaretname ve intermezzo Viktor klovski Zoo lk Tamer Yaamak Hatrlamaktr Alleben ykleri Ahmet Hamdi Tanpnar Mahur Beste Be ehir Huzur Saatleri Ayarlama Enstits Yahya Kemal Mcevherlerin Srr Edebiyat Dersleri Btn ykleri Elin Tapan Ben Mutlu Bir Down Annesiyim Devam Eden Hikyemiz Ali Teoman Pervaneler Uykuda ocuk lmleri Semih Tezcan Dede Korkut Ouznameleri zerine Notlar Asl Tohumcu Abis Meral Ata Tolluorjlu Babam Nuru 11 ah Ata Mahmud Nedim bin Tosun Aba Vedat Nedim Tr Yllar Byle Geti Ahmet Nedim Servet Tflr Nevhz'in Gnl Ibn Tufeyl - Ibn Sina Hay Bin Yakzan Orun Trkay Peri Masallar Bedrettin Tuncel Seme Yazlar Ayfer Tun Aziz Bey Hadisesi Maara Arkadalar Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek Ta-Kt-Makas Gven Turan Yazyla Yaamak D Gnler l Hesabali Turan Bir Eitimcinin yks Serdar Turgut ahsi Bir New York Biyografisi Cahit Uuk

Bir imparatorluk kerken... Anlar Erkekler Dnyasnda Bir Kadn Yazar -Silsilename I Yllar Sadece Say - Silsilename II Faruk Ulay Amber Beldeler Kitab Tuhaf insanlar Zaman Kemal Uluer Baucumda Hayat Mutlu Bir lmn Gncesi Mna Urgan Virginia Woolf D.H. Lavvrence Bir Dinozorun Anlar Bir Dinozorun Gezileri YAPI KRED YAYINLARI / EDEBYAT YAPI KRED YAYINLARI / EDEBYAT Tomris Uyar ipek ve Bakr Gzel Yaz Defteri Gndkm I - Bir Uyumsuzun Notlar Gndkm II - Bir Uyumsuzun Notlar demeler ve ahmeran Hikyesi Yrekteki Buka Dizboyu Papatyalar Artun Unsal Benim Lokantalarm Kmil ile Meryem'e Dair Fikret rgp Dosdoru Gnlk Orhan Veli airin ii - Yazlar, ykler, Konumalar Bern Witte VValter Benjamin Hseyin Cahit Yaln Tandklarm Murat Yaln Akmumya Hafif Metro Gnleri ima Klavuzu Sadk Yalszuanlar Srl Tulalar Yaar Kemal Frat Suyu Kan Akyor Baksana -Bir Ada Hikayesi 1 Karncann Su itii - Bir Ada Hikayesi 2 Tanyeri Horozlar - Bir Ada Hikayesi 3 ince Memed 1 ince Memed 2 ince Memed 3 ince Memed 4 Otamk-Dan te Yzl Yer Demir Gk Bakr - Dan te Yz2 lmez Otu -Dan te Yz 3 Demirciler ars Cinayeti -Akasazn Aalar 1 Yusufuk Yusuf - Akasazn Aalan 2 Yamurcuk Kuu - Kimsecik 1 Kale Kaps -Kimsecik 2 Kann Sesi -Kimsecik3 Teneke Binboalar Efsanesi Arda Efsanesi Hykteki Nar Aac Ylan ldrseler Deniz Kst Al Gzm Seyreyle Salih Kular da Gitti Filler Sultan Sar Scak

Anadolu Efsanesi akrcal Efe Nuhun Gemisi - Bu Diyar Batanbaa I Yanan Ormanlarda Elli Gn -Bu Diyar Batanbaa 2 Peri Bacalar - Bu Diyar Batanbaa 3 Bir Bulut Kaynyor - Bu Diyar Batanbaa 4 Allarm Askerleri Baldaki Tuz Aacn r Ustadr Ar Zulmn Artsn Atlar Gkyz Mavi Kald (S. Eyubolu ile) Yaar Kemal Kendini Anlatyor-Alain Bosquet ile Grmeler Ay Kuyumcular / Albert Vidalie evirenler: Thilda Kemal - Yaar Kemal Mehmet Yan Soydanz Balk Burcu Kozmopoetika - Yazlar, Syleiler, Deiniler (1978-2001) Stefanos Yerasimos Sultan Sofralar -15. ve 16. Yzylda Osmanl Saray Mutfa iir Erkk Ylmaz Abdullah'n Ablas Enayi Bir Ak ibrahim Yldrm Bkn ve Orta Halli - Cinayet, lke, Cinnet Kuevi'nin Efendisi Tahsin Ycel Yazn, Gene Yazn Alntlar Tartmalar Sylemlerin iinden insanlk Gldrsnde Yzler ve Bildiriler Yaznn Snrlar Yapsalclk Salaklk stne Deneme Yz ve Sz Binbir Gece Masallar (8 cilt) Al Gzm Seyreyle Salih'te Karadeniz'in kk bir kasabasnda on bir yandaki Salih'in, kanad krk bir martya duyduu sevgi ve mavi oyuncak bir kamyonu elde etme istei konu alnr. 1970'lerin Trkiyesi, dnemin insan, devlet, iktidar ilikileri Salih'in dnyasn evreler. Yaar Kemal, Salih'in gznden hayata bakar ve ocukluun bahesinden, Trkiye'nin genel yapsn tm inceliiyle izer. "Yaar Kemal bir halkn kltrn temsil etmektedir. Epii geni, katksz bir halk temele yaslanmtr. Romanlar yaamn zenginlii, scakl, gzelliiyle doludur." Joel Ohlsson, Arbetet, (sve) "Yaar Kemal'in yaptlar olgun, nefis bir meyve tadarcasna okunuyor." Gerard-Humbert Goury, Le Matn, (Fransa) "Kemal byk bir sevecenlik ve merhametle yazyor." Daily Telegraph (ingiltere) "Yaar Kemal'in destans anlatmnda hibir ey kk deil. Onun her sz, denizin kpren dalgalar gibi aldyor." Frankfurter Allgemeine Zeitung, (Almanya) Kapaktaki Resim: Fatma Tlin

You might also like