Download as txt, pdf, or txt
Download as txt, pdf, or txt
You are on page 1of 258

Salman Rushdie GECE YARISI OCUKLARI Salman Rushdie, Urduca ve ngilizce konuan mslman bir ailenin olu olarak

1947'de (bamszlktan iki ay nce) Bombay' da dodu. Babas eitimini Cambridge'de tamamlam bir iadamyd. 1961'de lise eitimi iin ngiltere'ye gnderilen Rush-die'nin ail 1964'te dier mslmanlarla birlikte zorunlu olarak Pakistan'a g etti ve Karai'ye yerleti. Cambridge'de tarih eitimi gren, 1968'deki mezuniyetinden sonra bir sreliine bir tiyatro grubuna katlan yazar, 1970-1981 arasnda yazarln desteklemek amacyla serbest metin yazan olarak reklam sektrnde alt. Fantastik bir bilimkurgu denemesi olan ilk roman Grimus (1975) ile eletirmenlerin dikkatini ektikten sonra, Geceyars ocuklar romanyla (1981 Booker, 1982 James Tait Black, 1993 Booker of Bookers dlleri)-dnya apnda n kazand. Hindistan tarihi ve politikasna eletirel yaklam nedeniyle Hindistan'da yasaklanan bu roman, bu kez Pakistan'da ayn akbete urayan Shame (1983, Utan) izledi. Nikaragua anlarn aktard The Jaguar Smile'm (1987, Jaguar Gl, Pencere, 1989) ardndan yazd The Satanic Verses (1988, eytan Ayetleri) ile 1988 Whitbread dln kazandysa da Mslmanla hakaret ettii gerekesiyle kitap Hindistan ve Gney Afrika'da yasaklandktan sonra Ayetullah Humeyni tarafndan yazar hakknda lm fetvas verildi. Kitaplar yirmi be dile evrilen ve eitli dller kazanan Rushdie, The Riddle of Midnight (Geceyars Bilmecesi) ve The Painter and the Pest (Ressam ve Bela) adl iki belgesel film senaryosu da yazmtr. Dier yaptlar arasnda Haroun and the Sea of Stories (1990, Harun ile ykler Denizi, Metis, 1994), in Good Faith (1990, itenlikle), Imaginary Homelands (1991, Hayali lkeler), East, West{\994, Dou, Bat), The Moor's Last Sigh (1996, Magriplinin Son ekii) ve The Ground Beneath Her Feet (1999, Ayaklarnn Altndaki Toprak) saylabilir. Metis Yaynlan pek Sokak 9, 80060 Beyolu, stanbul Metis Edebiyat Geceyars ocuklar, Salman Rushdie Midnight's Children Copyright Salman Rushdie, 1980 Btn haklar sakldr. Metis Yaynlan, 1998 Birinci Basm: Haziran 2000 Yayn Ynetmeni: Mge Grsoy Skmen Kapak Tasanm: Emine Bora Kapak Resmi: Bombay'dan popler bir sokak posteri. Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd. Kapak ve Bask: Yaylack Matbaaclk Ltd. Cilt: Sistem Mcellithanesi ISBN 975-342-276-8 SALMAN RUSHDIE GECEYARISI OCUKLARI eviren: ASLI BEN METS YAYINLARI Btn beklentilerimizin aksine, leden sonra doan Zafer Rushdie'ye indekiler BRNC KTAP Delik araf 11 Merkrokrom 27 Hokkay-Vurmaca 4 i HalnruAltnda 56 Kamuya Duyuru 70 ok Bal Canavarlar 85 Methwold 99 Tik Tak 115 KNC KTAP Balknn aret Parma 133 Ylanlar ve Merdivenler 150

amar Sandnda Kaza 164 Hindistan Radyosu 181 Bombay'da Ak 196 Onuncu Doum Gnm 210 Pioneer Cafe'de 225 Alfa ve Omega 240 Kolynos Kid 255 Komutan Sabarmati'nin Sopas 270 faat 286 Biberliklerin Manevralar 302 Tahliye ve l 315 arkc Cemile 328 Salim Nasl Pakland 348 NC KTAP Buda 369 Sundarbans'da 385 Sam ve Kaplan 399 Caminin Glgesi 410 Bir Dn 431 Geceyans 449 Abrakadabra 471 BRNC KTAP Delik araf BEN BOMBAY'DA DODUM... evvel zaman iinde. Yok, bu yetmez, tarihi sylemeden olmaz; 15 Austos 1947'de Doktor Narlikar'n Doumevinde dnyaya geldim. Ya saati? Saat de nemli. yi yleyse: geceleyin. Yok yok, biraz daha ayrntl... Aslna baklrsa saat tam geceyars-n vurduunda. Ben dnyaya gelirken akreple yelkovan saygyla toka-latlar. Syleyiver gitsin, syle hadi; tam Hindistan'n bamszlna kavutuu anda yuvarlandm dnyaya. Herkes nefesini tutmutu. Pencerenin dnda havai fiekler ve kalabalklar vard. Bir iki saniye sonra babam ayak baparman krd ama onun bana gelen kaza, karanla boulmu o anda benim payma denin yannda hi kalrd; nk o vurdumduymaz kutlama saatlerinin esrarl zorbalklan yznden ben garip bir biimde tarihe kelepelenmitim, kaderim kopmazcasna lkemin kaderine zincirlenmiti. Bunu takip eden otuz yl boyunca da o kaderden hi kurtulamadm. Khinler hakkmda kehanetler savurmu, gazeteler dnyaya geliimi kutlam, politikaclar sahiciliimi onaylamlard. Bu konuda bana syleyecek sz kalmamt, ben Salim Sina ya da daha sonra anlacam adlarla Smkl, Lekesurat, Kelto, Kes-kinburun, Buda hatta Ay Paras, Kaderle son derece sk fk olmutum - en iyi koullarda bile tehlikeli bir ilikiydi bu. stelik daha kendi burnumu bile silmekten acizdim. Ama imdi (benim iin artk bir faydas kalmayan) zaman tkenmek zere. Yaknda otuz bir yanda olacam. Belki. Eer ufalanan, fazlaca hrpalanm gvdem izin verirse. Ama ne hayatm kurtarmaktan yana umudum var, ne de bin bir gecem olduuna gvenebilirim. Niyetim bir anlam -evet anlam- ifade etmekse hzl almalym, ehra-zat'tan bile daha hzl. tiraf ediyorum: Her eyden ok anlam yokluundan korkuyorum. Anlatacak yle ok hikye var ki, bir sr, birbirine gemi bir ha-11 yatlar olaylar mucizeler yerler rivayetler bolluu, olanakszla olaann son derece youn bir karm! Ben bir hayat yutucusuyum ve beni tanmak iin, bir tek beni tanmak iin sizin de btn hepsini yutmanz lazm. Tketilmi kalabalklar iimde itiip kakyor; ortasna hemen hemen yirmi santim apnda dairemsi bir delik alm byk beyaz bir arafn ansyla, tlsmm, al-susam-alm olan o delikli, yarlm arafn hayaline sarlarak, otuz iki ksur yl nce balam olan hayatm yeniden, gerekten balad yerden balayarak, saatle lanetli, sula lekeli doumum kadar aikr ve mevcut klmak zere yeniden ina etme iine girimeliyim. (Tesadf eseri araf da lekeliydi, zerinde damla eski, solgun krmzlk vard. Kuran'n dedii gibi: Oku, Yaradan Rabbinin adyla oku, ki o seni bir kan phtsndan yaratt.) 1915 baharnn balarnda bir Kemir sabah dedem Adem Aziz namaz klmaya alrken burnunu kradan sertlemi bir toprak kntsna arpt. Sol burun

deliinden kan damla kan sabah ayaznda annda sertleip seccadenin zerine dklerek gzlerinin nnde yakuta dnt. Kafasn tekrar dikletirecek kadar dorulduunda gzlerine dolan yalarn da donduunu fark etti ve kibirle gzlerindeki elmaslar silerken bir daha ne bir insan ne de bir tanr iin yeri pmemeye karar verdi. Ama bu karar iinde bir delik, derinlerdeki bir blmede bir boluk yaratt ve onu kadnlarla tarihe kar savunmasz brakt. Henz tamamlam olduu tp eitimine ramen bunu fark etmeden ayaa kalkt, seccadeyi kaln bir puro gibi sard ve sa koltuunun altna alarak berrak, elmassz gzlerle vadiyi tarad. Dnya tekrar yenilenmiti. Vadi buzdan kabuunda k boyunca gelitikten sonra gagasyla kabuu krp sar ve slak ortaya kmt. Otlar yer altnda yeermeyi bekliyordu; dalar scak mevsimi geirmek iin yazlaklarna ekiliyorlard. (Kn, vadi souktan bzlrken dalar da vadiye yaklaarak gln zerinde ehri yutmaya hazrlanan fkeli diler gibi yansrlard.) O zamanlar radyo vericisi henz ina edilmemiti; haki bir tepe zerinde kk bir kabarca benzeyen Sankaraarya Tapna hl Srina-gar sokaklarn ve gln hkm altnda tutuyordu. O zamanlar gln kenarnda ordu karargh yoktu, kamuflajl kamyon ve ciplerden oluan usuz bucaksz ylanlar dar da yollarn tkamyordu, Baramulla ve Gulmarg'n tesinde da tepelerine askerler saklanmyordu. O zamanlar kprlerin fotoraflarn eken gezginler casus saylp vurul-12 muyordu, her bahar yenilenmesine ramen vadi, gldeki ngiliz yze-revleri dnda Mool mparatorluundan bu yana neredeyse hi deimeden kalmt; ama dedemin gzleri -geri kalan her yeri gibi yirmi be yandayd- her eyi daha farkl gryordu... ve burnu karncalanmaya balamt. Dedemin bak asndaki deiikliin srr uydu: Evinden uzakta be yl, be bahar geirmiti. (Seccadenin rasgele bir kvrm altna saklanm kk tmsek hayati nemde olsa da neticede topu topu bir hzlandrcyd.) imdi geri dnm, baka diyarlar grm birinin gzleriyle bakyordu etrafa. Dev dilerle evrelenmi vadinin gzellii yerine darln, ufkunun yaknln fark ediyordu; evinde olduu halde kendini bylesi kstrlm hissettii iin de zgnd. Ayn zamanda bu eski yerin -anlalmaz bir biimde- onun eitimli, stetoskoplu dnnden pek de holanmadn hissediyordu. K buzunun altndayken souk bir aldrmazlk vard ama artk hi phe kalmamt; Almanya' da geirdii seneler onu dman bir evreye geri dndrmt. ok seneler sonra, iindeki delik nefretle tkandnda ve kendini tepedeki tapnan kara ta tanrsna kurban etmek iin geri dndnde, Cennette geirdii ocukluk baharlarn; seyahat, tmsekler ve askeri kamyonlar her eyi berbat etmeden nce hayatn nasl olduunu hatrlamaya alacakt. Eline seccadeyi eldiven etmi vadi burnuna yumruk att sabah, anlamszca hibir ey deimemi gibi davranmaya alyordu. Bu yzden sabahn drdnde, ayazda kalkmt abdestini alm, giyinmi ve babasnn astragan apkasn bana geirmiti; sonra rulo yaplm seccadeyi eski, karanlk evlerinin gl kenarndaki kk bahesine tam ve onu beklemekte olan tmsein zerine sermiti. Ayaklarnn altndaki toprak yanltc bir biimde yumuakm gibi geliyor ve onu ayn anda hem kararszla hem de tedbirsizlie sevk ediyordu. "Esirgeyen ve Balayan Allah'n adyla..." -elleri bir kitapmasna nnde kavumu halde syledii mukaddeme onu bir lde rahatlatrken, daha byk bir lde tedirgin ediyordu - "... lemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun..." - ama imdi zihnini Heidelberg igal etmiti; ite ksa bir sreliine onun Ingrid'i olan Ingrid, Mekke'ye dnk mrltsna surat ediyordu; ite anarist arkadalar Oskar, ilse, Lubin, ideoloji dmanlklaryla onun namazn tiye alyorlard - "O, din gnnn sahibidir..." - Heidelberg'de tp ve politikann yan sra Hindistan'n da -radyum gibi- Avrupallar tarafndan "kefedildiini" renmiti; Oskar bile Vas-co da Gama'ya hayranlk duyuyordu, ite Adem Aziz'i arkadalarndan 13 ayran da buydu, kendisinin bir bakma onlarn atalarnn icad olduuna inanmalar -"Yalnz kulluk eder, yalnz senden yardm dileriz..." - bu yzden buradayd, kafasnn iinde onlarn varln tad halde, zerinde yarattklar etkiyi umursamayan ama bir yandan da bilmesi gereken her eyi, mesela teslimiyeti bilen e ski benliiyle bulumaya alyordu, u anda yapt eyi bilen benliiyle, eski anlarn klavuzluunda elleri yukar kalkt, baparmaklar kulaklarna bastrd, parmaklan ald, dizlerinin stne kt - "Bizi doru yola ynelt. Nimet verdiklerinin yoluna ilet..." -Ama i

yaramyordu, tuhaf bir biimde orta yerde kalmt, inanla inanszlk arasna skmt, ne olsa bir pandomimdi bu yapt - "Gazaba urayanlarnkine, sapklannkine deil." Dedem alnn yere edi. ne eildi ve seccade kapl yer ona doru kabard. Tmsein vakti gelmiti. Hem Ilse-Oskar-Ingrid-Hei-delberg'in hem de vadi-ve-Tanrnn tekd irleri ayn anda onu burnunun ucundan vurdu. damla dt. Yakutlar ve elmaslar. Dedem dimdik dorularak bir karara vard. Ayaa kalkt. Puroyu sard. Gle bakt. Varlna tamamen inanmazlk da edemedii bir Tanrya tapnamad-ndan, o orta yere saplanp kald. Kalc bir deiiklik: bir delik. Gen, yeni mezun Doktor Adem Aziz deiim esintilerini iine ekerek bahar glne kar durdu; daha nice deiiklie (son derece dik olan) srtn evirmiti. O yurtdndayken babasna inme inmiti ve annesi bunu ondan gizlemiti. Annesinin sesi metanetle fsldyordu: "...nk senin tahsilin daha nemliydi olum." Btn hayatn teset-trl, eve kapal geirmi olan o anne birdenbire kendinde byk bir g bulmu ve dar kp kk kymetli ta (turkuaz, yakut, elmas) iini yrtmeye balamt; Adem'i tp fakltesinde okutan da bir bursun yan sra bu iti; geri dndnde hi deimez gibi grnen aile dzeninin tepetaklak olduunu grmt, annesi dar almaya gidiyor, babas ise inmenin beyninin zerine rtt peenin ardna gizlenmi oturuyordu... tahta bir sandalyede, karanlk bir odada oturmu ku sesleri karyordu. Otuz deiik ku tr onu ziyaret edip kepenkli camnn pervazna tnyor, havadan sudan sohbet ediyorlard. Baya mutlu grnyordu. (...imdiden tekrarlarn baladn grebiliyorum; nk anneannem de bulmam myd yle devasa... inme de tek deildi... Bakr Maymun'un da kular vard... lanet daha en batan kendini gsteriyor ama biz kokusunu alamyoruz!) Gl artk buz tutmu deildi. Her zamanki gibi abucak eriyiver-miti buzlar; kk kayklarn, ikaralarn birou uykuda yakalanm-14 ti ki bu da normaldi. Ama o miskinler karada, sahiplerinin yannda huzurlu bir horultuyla uyurken teknelerin en eskisi btn yallar gibi erkenden kalkmt ve bu yzden de buzlar zlm glde szlen ilk tekneydi. Tai'nin ikaras... bu da dettendi. Bakn teknesinin knda tnemi yal kayk Tai sisli suyun zerinde nasl da hz tutturmu! Sar bir sopann ucundaki tahta bir kalbe benzeyen krei yosunlarn arasndan nasl srayarak ilerliyor! Ayakta krek ektii iin buralarda onu ok tuhaf bulurlar... geri bu tuhafln baka nedenleri de vardr. Doktor Aziz'i acil bir vakaya armaya gelen Tai tarihi harekete geirmek zere... bu srada gzleri sulara dalm Adem, Tai'nin ona yllar nce rettii eyi hatrlyor: "Buz hep beklemededir, Adem baba, suyun teninin hemen altnda." Adem'in gzleri masmavi, dalar zerindeki gn arpc mavisi ki bu mavi Kemirli erkeklerin gzlerine dmeye tenedir; onlar nasl baklacan unutmamlardr. Onlar grr -ite! bir hayaletin iskeleti gibi, Dal Glnn yzeyinin hemen altnda!- o narin dantel, renksiz hatlarn geimesinin yaratt o karmak a, gelecein beklemekte olan souk damarlar. Pek ok eyi bulandran Almanya Adem'in grme yeteneini elinden alamamt. Tai'nin ba. Ban kaldryor ve Tai'nin yaklamakta olan teknesinin ardndaki V eklini gryor, elini sallyor. Tai'nin de kolu kalkyor - ama o bir emir veriyor. "Bekle!" Dedem bekliyor; hayatnn son huzurlu ann, bu bulank lanetli huzuru yaad u fasladan istifade onu biraz tarif etsem iyi olacak. irkinlerin, arpc bir ekicilii olanlara duyduu doal haseti sesime bulatrmadan belirtmeliyim ki Doktor Aziz uzun boylu bir adamd. Baba evinin duvarna srtn yaptrdnda yirmi be tula boyundayd (her ya iin bir tula), baka bir deyile bir doksan ksur. Ayn zamanda gl bir adamd da. Sakal gr ve kzld - bu sakal annesini endielendiriyordu nk kadn sadece Mekke'ye gitmi haclarn kzl sakal brakabileceini sylyordu. Ama salar daha koyuydu. Gk-gzlerini zaten biliyorsunuz. "Yzn yaratrlarken renkler rndan km," demiti Ingrid ona. Ama dedemin anatomisinin merkezi zellii ne rengi, ne boyu, ne kuvveti ne de srtnn dikliiydi. Suya yansyan yznn ortasnda lgn bir muz gibi dalgalanan... Tai'yi bekleyen Adem Aziz dalgalanan burnunu seyrediyor. Onunki kadar dramatik olmayan bir yzde hemen gze arpard; onda bile ilk grlen ve en ok hatrlanan organd. "Bir Cyranoburun," demiti ilse Lubin, Oskar da eklemiti, "Fil hortumu." Ingrid, "O buru nla nehir bile alabilir," diye ilan etmiti (kprs geniti). 15

Dedemin burnu: burun delikleri iki yana ak, danslar gibi biimli. Ortalarndan burnun zafer tak ykseliyor, nce yukar ve yanlara doru genileyerek, sonra alalp daralarak st dudann zerine eiliyor, ucunda muhteem, imdi hafif kzarm bir uzant. Tmsee kolayca arplacak bir burun. Bu arada bu muazzam organa minnettarlm da eklemek isterim -o olmasayd benim annemin gerek evlad, dedemin gerek torunu olduuma kim inanrd?- bu heybetli alet doutan baz haklar kazandracakt bana. Doktor Aziz'in burnu -sadece fil kafal tanr Gane'in burnu onunla boy lebilir- onun ata olma hakkn itiraz kabul etmeyecek ekilde tescil ediyordu. Bunu da ona Tai retmiti. Gen Adem daha yeniyetmeyken hrpani kayk ona yle demiti: "Bu burunla bir hanedan kurulur prensim. Kimin varisi olduklar kuku gtrmez. Mool mparatorlar byle bir burun iin sa kollarn feda ederlerdi. Bu burnun iinde ne hanedanlar bekliyor," -bu noktada Tai kabalamt- "smk gibi." Burun Adem Aziz'in yznde pederahi bir hava kazanyordu. Annemde soylu ve ileli grnyordu; Emerald teyzemde biraz ukala, Aliye teyzemde entelektel duruyordu; Hanif daymda baarsz dehay temsil ediyordu; Mustafa daym onu ikinci snf bir sezinleme organ olarak kullanyordu; Bakr Maymun ondan tamamyla kurtulmutu; ama bende - bende bambaka bir eydi. Ama btn srlarm bir kerede ak etmemeliyim. (Tai yaknlayor. Burnun gcn aklayan Tai, imdi dedemi gelecee frlatacak mesaj getirmek zere seher glnde ikarasnn kreini ekiyor...) Tai'nin gen olduu zamanlar kimse hatrlamaz. Dal ve Nageen gllerinde byle kamburu km, hep ayn teknenin kreini eker dururdu taa... ezelden beri. Herkesin demesi yle. Eski ahap evlerin bulunduu mahallenin salksz barsaklarnda yaard, kars da bahar ve yaz sularnn zerinde batp kan "yzer bahelerde" nilfer kkleri ve baka tuhaf sebzeler yetitirirdi. Tai'nin kendisi de yan bilmediini keyifle itiraf ederdi. Karsnn da fikri yoktu - kadn evlendiklerinde Tai'nin oktan tohuma kam olduunu sylerdi. Yz rzgr ve denizin yonttuu bir heykeldi; deriden mamul krklklar. ki altn diten baka dii yoktu. Kasabada pek az arkada vard. ikara iskelelerinin ya da gl kenarndaki bakkallarn, ayhanelerin yanndan geerken onu nargile imeye davet eden kayk ya da tccarlarn says bir ikiyi gemezdi. Tai hakkndaki genel kany yllar nce Adem Aziz'in babas m-16 cevher tccar dillendirmiti: "Beyni de dileriyle birlikte dklm." (Ama imdi bizim yal Aziz sahib ku cvltlar arasnda kendini kaybetmi otururken Tai muhteem biimde aynen yoluna devam ediyordu.) Bu izlenimin nedeni kayknn fantastik, tumturakl, bitmez tkenmez ve ounlukla kendinden bakasn muhatap almayan gevezeliiydi. Su, sesi tadndan gl kenarnda oturanlar onun monologlarna glrlerdi; ama bu gllerin altnda sayg, hatta korku vard. Sayg vard nk yal bunak glleri ve dalar arkasndan konuanlardan ok daha iyi bilirdi; korku vard nk yall hesaplanamayacak kertedeydi, buna ramen tavuk grtlana benzeyen boynundan sarkan bu yall yle kolay tayordu ki ya gayet ho bir kadnla evlenip ondan drt oul sahibi olmasn engellememiti... rivayete baklrsa gl kenarndaki baka hanmlardan da bir iki tane daha vard. ikara iskele-sindeki delikanllar onun bir yerlerde gizli bir paras olduuna inanyorlard - belki de bir kesede cevizler gibi takrdayp duran paha biilmez altn dilerden oluan bir define. Seneler sonra Puf Amca kznn dilerini sktrp altn di taktrmay vadederek kz bana satmaya altnda Tai'nin unutulmu hazinesi gelmiti aklma... Adem Aziz ocukken onu ok sevmiti. Zenginlik rivayetlerine ramen hayatn tamaclktan kazanrd, para karl gllerde saman, kei, sebze ve kereste tard; kimi zaman da insan. Taksi hizmeti verirken ikarasnn ortasna bir kabin koyard, iekli perdelerden yaplm civelek bir ey, bir kanepe, ona uygun yastklar; teknesi gzel koksun diye tts yakard. Perdeleri uuarak yanaan Tai'nin ikarasnn grnts, Doktor Aziz iin baharn geldiini gsteren balca imgelerden biri olmutu hep. ok gemeden ngiliz sa-hibler gelecek, Tai de durmadan konuarak, huysuzlanarak ve srtn kamburlatrarak onlar alimar Bahelerine, Kral emesi'ne tayacakt. Oskar-Ilse-Ingrid'in deiim kanlmazdr tezinin canl bir antiteziydi... vadinin tuhaf, eskimez, tandk bir sakini. Ucuz Kemir bren-disine fazlaca dkn bir su Caliban'. Yatakodamn mavi duvarnn ans; Babakandan gelen mektubun yannda, Kk Raleigh'n, krmz Hint petemalna benzer bir ey giymi olan bir balkya cokuyla bakan resmi senelerce asl kalmt duvarda; resimdeki balk eyin -neyin? galiba

suya kaplm ktklerin- zerinde oturuyor ve inanlmaz hikyelerini anlatrken denizi gsteriyordu... ve mstakbel dedem Kk Adem, kayk Tai'ye k olmutu, hem de srf dierlerinin onun atlak olduunu dnmesine neden olan o sonu gelmez laf kalabal yznden. Byl bir konumay-17 di onunki, iki altn diinin arasndan msrifin paras gibi dklrd kelimeler, hkrklar ve brendiyle bezenmi, gemiin Himalayalarnn en cra kelerine kanat aar, sonra kurnazca o ana ait bir ayrntnn zerine dala geerdi, mesela Adem'in burnuna, bir fare gibi anlamn didiklerdi. Bu arkadalk yznden annesi Adem'i epeyce halamt. (Gerekten de halamt. "lsen de o kayknn bitlerini zerinden temizleyeceim," derdi.) Ama yine de kendi kendine konuan ihtiyar, bahenin gle alan ucunda, kaynda oyalanr, Aziz de kendisini ieri aran sesi duyana kadar onun dizinin dibinde otururdu; ieride Tai'nin pislii hakknda nutuklar dinler ve annesinin o misafirperver kadim gvdeden olunun kolal beyaz bol pijamalarna atladn hayal ettii mikrop ordularna kar uyarlrd. Ama her seferinde Adem su kysna dner, sabahn byl sularnda efsunlu kaynn kreini eken kambur, hrpani gnahkrn siluetini arard sisler arasnda. "Cidden ka yandasn Taiji?" (Yetikin, kzl sakall, gelecee dnk Doktor Aziz, o aza alnmayacak soruyu sorduu gn hatrlyor.) Bir an elaleden bile daha grltl bir sessizlik. Monolog kesiliyor. Suya inen krein sesi. Tai'yle ikarada gidiyordu, onu evde bekleyen sopann ve banyonun farknda, keiler arasnda bir saman ynn zerine bada kurmutu. Hikye dinlemeye gelmiti - ve bir soruyla hikayeciyi susturmutu. "Hadi syle Taiji, sen ka yandasn, cidden?" Birden bir brendi iesi peydahlanmt; Tai'nin kocaman, scak tutan uga-paltosunun kvrmlarndan kan ucuz iki. Sonra bir titreme, bir geirti, bir nazar. Altn lts. Sonra -nihayet- konuma. "Ka yanda mym? Demek ka yanda olduumu soruyorsun seni merakl velet seni..." Tai duvarm-daki balk gibi dalar gsteriyor. "Onlar kadar yalym, nakkoo!" Nakkoo Adem, yani merakl, onun parmann iaret ettii yere bakt. "Dalarn douunu seyrettim; mparatorlarn lmlerini grdm. Dinle. Dinle, nakkoo..." -tekrar brendi iesi, ardndan brendili sesi, ikiden daha sarho edici szler- "... Kemir'e geldiinde sa Mesih'i grdm. Gl bakalm, kafamn iinde sakladm senin tarihin. Bir zamanlar eski kayp kitaplarda yazl olan tarihin. Bir zamanlar bir mezar bilirdim, oymatatan yaral ayaklar vard zerinde, senede bir kanard. Benim hafzam bile zayflyor artk; ama okuyamasam bile biliyorum." Okuryazar olmayn kibirle bir kenara itivermiti; ileri savurduu kolunun fkesi altnda edebiyat unufak olmutu. O kol tekrar ugann cebine, brendi iesine indi, oradan souktan atlam dudaklara kt. Tai'nin dudaklar kadn dudaklaryd. "Dinle bakalm nakkoo, dinle. 18 ok grdm ben. Yara, o sa'y ilk geldiinde bir grecektin, sakal ta-aklarna kadar, kafas yumurta gibi kel. Yalyd, iman gevremiti ama adap biliyordu. 'nden buyrun Taiji,' derdi, 'Ltfen oturun'; hep saygl konuurdu, bana hi atlak demedi, hi tu, sen diye de hitap etmedi. Hep aap, siz. Anlayacan ok kibard. Aman o ne itah yle! Ne alk, korkudan kulaklarm tutardm. Aziz midir eytan mdr nedir, bir oturuta bir ola mideye indirebilirdi. Ne olmu yani! Dedim ki, ye, ikembeni doldur, insan Kemir'e ya elenmek iin gelir ya da lmek iin, ya da ikisi birden. ini bitirmiti. Buraya biraz ferahlamak iin gelmiti." Brendinin verdii ilhamla izilmi bu kel, obur sa portresiy-le hipnotize olmu Aziz dinliyordu, sonra her duyduunu kymetli talarla uratklar iin "bo laflara" harcayacak zamanlar olmayan annesiyle babasna anlatarak onlar hayrete drecekti. "Ne, inanmyor musun?" - atlak dudaklarn yalayarak srtyor, sylediinin gerein tam tersi olduunu biliyor; "Daldn m?" -Aziz'in tek kelimesini karmamak iin nasl pr dikkat dinlediini pekl biliyor. "Yoksa samandan kn m kand? Aman kusura bakma babaji, altn srmal ipek yastk bulamadm sana - Hkmdar Cihangir'in zerine oturduu trden yastklar! Sen Hkmdar Cihangir'i bahvan sanyorsundur imdi," diye dedemi itham etti Tai, "srf alimar' ina etti diye. Salak! Sen ne bilirsin? smi Dnyay Zapteden anlamna geliyordu. Bu bahvan ad m yani? imdilerde kk ocuklara neler retiyorlar kim bilir? Oysa ben"... biraz oflayp pufluyor... "tam arln biliyorum, tolasna kadar! Ka maund, ka seer olduunu sor syleyeyim! Mutlu olduunda daha da arlard, Kemir'de de arlnn zirvesine ulamt.

Tahtrevann tardm... bak bak, yine inanmyorsun, yzndeki o koca hyar pijamann iindeki kk hyar gibi sallanyor! yi madem, istediini sor! mtihan et beni! Srmlarn tahtrevann saplarna ka kere dolandn sor - tam otuz bir. Hkmdarn son szn sor - 'Kemir' demiti. Nefesi kt kokard ama iyi bir kalbi vard. Sen beni ne zannediyorsun? Sradan, cahil, yalanc bir sokak kpei mi? k abuk kaymdan, burnun krek ekmeyi zorlatracak kadar ar; baban seni eek sudan gelene kadar dvmek iin bekliyor, annen de bir gzel halayacak." Kayk Tai'nin brendi iesinde, babam cinlerin arpaca kehanetini gryorum... baka bir kel yabancy... Tai'nin hikyeleri anneannemi yallnda avutacak ve ona yeni hikyeler retecek olan benzincinin de kehaneti... ve sokak kpekleri de pek uzakta deildi... Bu kadar yeter. Kendi kendimi korkutuyorum. 19 Dayaa ve halanmaya ramen Adem Aziz habire Tai'nin ikaras-na biniyordu, keilerin samann ieklerin mobilyalarn nilfer kklerinin arasna oturuyordu ama asla ngiliz sahihlerle birlikte binmiyordu ve her seferinde o tek korkun soruya mucizevi cevaplar alyordu: "Ama Taiji, ka yandasn, cidden?" Adem Tai'den gln srlarn rendi - nerede yzersen sazlar seni aa ekmez; su ylannn on bir tr; kurbaalar nereye yumurtlar; nilfer kk nasl piirilir; birka yl nce ngiliz kadn nerede bouldu. "Kimi Frenk hatunlar bu sulara boulmaya geliyor," demiti Tai. "Bazen bilerek, bazen bilmeden, ama onlarn kokusunu alr almaz anlyorum ben. Kim bilir kimden, neden saklanyorlar suyun altnda - ama benden saklanamazlar, baba!" Tai'nin kahkahas Adem'e de bulayor -o yal, ypranm gvdeden ktnda ok meum gelen o gmbrtl kahkaha dev dedemde ok doal geliyordu kulaa; yle ki sonradan kimse onun kendi kahkahas olmadn anlayamad (bu kahkahay Ha-nif daym da dedemden almt; daym lene kadar Tai'nin bir paras Bombay'da yaad). Dedem burun meselesini de Tai'den duymutu. Tai sol burun deliine vurdu. "Bu ne biliyor musun nakkoo? D dnyann senin iindeki dnyayla bulutuu yer. Eer uyumazlarsa burnunda hissedersin. Kant gesin diye skntyla burnunu karsn. Byle bir burun, kk aptal, byk bir hediyedir. Bak sana sylyorum, burnuna gven. Seni uyardnda kendini kolla, yoksa iin biter. Burnunun dorultusuna gidersen ok mesafe alrsn." Grtlan temizledi, gzleri gemiin dalarna kayd. Aziz tekrar samann zerine yerlemiti. "Bir zamanlar bir asker tanrdm - Byk skender'in ordu-sundayd. smi lazm deil. Gzlerinin ortasndan seninki gibi bir sebze sarkard. Ordu Gandhara'da konakladnda oral bir yosmaya k oldu. Burnu hemen deli gibi kanmaya balad. Kad ama ne fayda. Kaynam okalipts yapraklarnn buularn iine ekti. O da ie yaramad, baba! Kant onu lgna evirdi; ama ordu geri dnerken gerize-kl knn zerine oturup kk cadsnn yannda kald. Ne oldu biliyor musun - salan teki oldu, ne o ne bu, banda drdrc bir karyla arada kald, bir de burun kants, sonunda klcn karnna drteledi. Buna ne diyorsun?" ... 1915'te yakutlar ve elmaslar yznden kendisi de arada kalan Doktor Aziz Tai selamlama menziline girerken bu hikyeyi hatrlyor. Burnu hl kanyor. Kayor, omzunu silkiyor, ban kaldryor; sonra Tai baryor. "Ohe! Doktor Sahib! Toprakaas Ghani'nin kz hasta." 20 Kaykyla rencisi grmeydi be yl olmasna ramen hzla sylenen, gln yzeyinden trensizce gnderilen, glerek uzun-zaman-oldu-di mi demeyen kadns dudaklardan kan mesaj, zaman hzl, gir-dapl, telal, bulank bir heyecana gark etti... ..."Bir dn olum," diyordu Adem'in annesi misketlimonu suyunu yudumlarken, yorgunlua teslim olarak sedire uzanmt, "hayat ne oyunlar oynuyor. Senelerce kimse bileklerimi bile grmemiti, imdi aileden bile olmayan yabanclarn baklarna maruz kalmak zorundaym." ... Toprakaas Ghani kabartmal yaldz ereveli bir Avc Diana tablosunun altnda duruyor. Yznde siyah kaln gzlkleri ve nl zehirli gl var, sanattan konuuyor. "Talihi yaver gitmeyen bir ngiliz' den aldm bunu Doktor Sahib. Sadece be yz rupiye, pazarlk bile etmedim - be yz rupi nedir ki! Benim gibi bir kltr dkn iin." ..."Gryor musun olum,"-diyor Adem'in annesi, o srada Adem onu muayene etmeye balyor, "bir anne evlad iin neler yapmaz. Bak nasl ac ekiyorum. Sen doktor

oldun... bak u kzarklklara, u lekelere, sabah akam bam aryor. Bardam tekrar doldur evladm." ... Ama gen doktor kayknn banyla Hipokrat yeminiyle alakas olmayan byk bir heyecann penesine dmt, cevap verdi, "Hemen geliyorum! Ama nce aletlerimi alaym!" ikarann burnu bahenin kysna deiyor. Adem ieri kouyor, kolunun altnda puro gibi sarlm seccade, mavi gzleri ierinin ani loluunda krpyor; puroyu, Vonvarts ve Lenin'in Ne_ Yapmal ? nshalarnn ve dier risalelerin zerine yksek bir rafa koyuyor, yan solmu Almanya gnlerinin tozlu yanklar; annesinin "doktori-attache" dedii elden dme deri antay yatann altndan ekiyor, kendisiyle birlikte onu da yaylandrp odadan dar koarken antann deri tabanna yaklarak yazlm HEIDELBERG yazs bir an iin grnyor. Mesleinin bandaki bir doktor iin bir toprakaasnn kz iyi haber, hasta bile olsa. Yok; hasta olduu iin. Bu srada dedemin altm be yl nceki kaydedilmeyi talep eden hayali tarafndan ziyaret edilmi olan ben, apraz bir k havuzunda bo bir turu kavanozu gibi oturuyorum, annesine banlar karttran utancnn kekre kokusu burun deliklerimi dolduruyor, onun yannda Adem Aziz'in annesinin mcevher dkknna asla dnmemesini salayacak kadar baarl olma kararllnn sirkemsi gc var, byk glgeli bir evin kr khnelii var; o evde gen doktor canl gzleri olan sade bir kzn tablosu nnde biraz rahatsz duruyor, kzn arkasna ufka 21 resmedilmi geyikse onun yayndan kma bir okla vurulmu. Hayatmzdaki en nemli olaylar biz orada yokken olur; ama ben bilgimdeki boluu doldurmann bir hilesini bulmu gibiyim, yle ki her ey zihnimde, en kk ayrntsna kadar, sisin erken sabah gnde nasl kayp gittii gibi mesela... her ey zihnimde, sadece rmcek alaryla kapl ve kapal tutulmas gereken teneke bir sand atnda rastgeli-nen birka ipucu deil, her ey. ... Adem annesinin bardan tekrar dolduruyor ve endieyle onu muayene etmeyi srdryor. "Bu kzarklklarla kabartlarn zerine biraz merhem sr Amma. Ba arn iin hap yutacaksn. banlarn yarlmas lazm. Belki de dkknda arafn giyseydin... o zaman saygsz gzlerden de... bu tr ikyetler genelde zihinde balar..." ... Suya deen krein sesi. Gle frlatlan tkrk. Tai grtlan temizliyor ve fkeyle homurdanyor, "u ie bak. Dnyadan haberi olmayan nakkoo ocuk tek bir ey renmeden uzaklara gidiyor, koca bir doktor sahib olarak geri dnyor, elinde yabanc aletlerle dolu bir anta, hl da bir bayku kadar salak. Valla hi hayrl i deil." ... Doktor Aziz, huzurunda gevenemeyecek toprakaasnn glmsemesinin etkisi altnda, huzursuzca arln bir sa bacana bir sol bacana veriyor; bir yandan da allmadk grntsne bir tepki bekliyor. Cssesinin, rengrenk yznn, burnunun bakalarnda aknlk tikleri yaratmasna alm artk... ama Ghani hi renk vermiyor, buna karlk gen doktor da kendi huzursuzluunu gstermemeye karar veriyor. Arln bir o yana bir bu yana vermeyi brakyor. Birbirlerine bakyorlar, ikisi de tekiyle ilgili izlenimini bastryor (ya da yle grnyor), gelecekteki ilikilerinin temelini atyorlar. Ghani deiiyor, sa-nat-severden sert-adama dnyor. "Bu senin iin byk bir frsat, delikanl," diyor. Aziz'in gzleri Diana'ya kaym. illi pembe teni byk lde meydanda. ... Annesi inliyor, ban sallyor. "Sen nerden bileceksin olum, sen koskoca doktor oldun ama mcevher ii baka. Kapkara peeler arkasndaki bir kadndan kim turkuaz alr? Bu i gven ii. Bana bakmalar lazm; benim de ac ekmem ve ban karmam lazm. Hadi hadi, sen garip annene kafan takma." ... "Mhim adam", Tai gle tkryor, "mhim anta, mhim adam. Ph! Sanki burda hi anta yoktu da o domuz derisinden eyi buraya getirdin, bakmakla bile insann abdesti kayor. Allah bilir iinde neler var?" iekli perdeler ve tts kokulan arasndaki Doktor Aziz'in dnceleri gln te tarafnda bekleyen hastadan uzaklayor. Tai'nin 22 earezli monologu bilincine szarak donuk bir ok yaratyor, tts kokusunu yarallarla dolu bir kouun kokusuna benzer bir koku bastryor... ihtiyar bir eylere gerekten de kzm, eski rana, daha dorusu tuhaftr antasna yneltilmi gibi grnen anlalmaz bir fkeye kaplm. Doktor Aziz havadan sudan konumaya alyor... "Karn nasl? Hl senin altn dilerle dolu bir kesen olduunu sylyorlar m?"... eski dostluklarn diriltmeye alyor; ama Tai gemi azya alm, svp sayyor. Heidelberg

antas bu hakaret selinin altnda inliyor. "Yabanclarn hileleriyle dolu, dardan gelme, bir boka yaramaz domuzderisi anta. Mhim adam antas. Eer adamn birinin kolu krlrsa, o anta krknn kolu yaprakla sarmasna izin vermeyecek. Adam karsn o antann yanna yatrp iinden kan baklarn onu detiini seyredecek. u ie bak, bu yabanclar genlerimizin aklna neler sokuyorlar! Vallahi bamza ta yaacak. O anta da mriklerin taaklaryla birlikte Cehennemde yanmal." Toprakaas Ghani baparmaklarmla pantolon asklarn ekip brakyor. "Byk frsat, byk. Kasabada seni methediyorlar. yi tp eitimi almsn. Hem... ailen de iyi... fena deil. Bizim doktor hanm hasta, ite sana frsat. Kadncaz bu aralar hep hasta, bence ok yal, hem yeni gelimelerden de haberi yok, ben derim ki, doktorsan nce kendini iyiletir. Sana bir ey syleyeyim, i ilikilerimde tamamen aklmla hareket ederim. Hislerimi, sevgimi aileme saklarm. Eer benimle alan kii birinci snf deilse, yallah! Anlyor musun? Neyse; kzm Nesim iyi deil. Ona ok iyi bakacaksn. Unutma dostlarm var; hastalk da zengin fakir dinlemez." ... "Hl erkekliine g katsn diye brendiyle deniz ylan turusu kuruyor musun Taiji? Hl baharatsz nilfer kk yemeyi seviyor musun?" Tai'nin fke tufannn pskrtt rkek sorular. Doktor Aziz tehis koymaya balyor. Kayk iin anta Dars demek; yabanc, igalci, ilerleme. Hem gerekten de gen doktorun zihnini eline geirmi; evet iinde baklar, kolera, stma ve iek hastal iin ilalar var; evet, doktorla kayk arasnda durup onlar birbirine dman ediyor. Doktor Aziz zntye ve Tai'nin fkesine kar savamaya balyor nk o fke kendisine de yava yava bulayor, pek ender ortaya kan ama kt m da habersizce en derinlerinden bir kkreme gibi ykselip etraftaki her eyi tarumar eden, sonra da onu, neden herkes byle allak bullak olmu diye merak eder vaziyette brakp giden kendi fkesine dnyor. Ghani'nin evine yaklayorlar. Bir uak, kk tahta kprde ellerini kavuturmu ikaray bekliyor. Aziz kendisini bekle-23 yen i zerinde younlayor. ... "Aile doktorunuz benim muayenemi onaylad m Ghani Sahib?.. Yine, rkek bir soru bir el hareketiyle kenara atlyor. Toprakaas cevap veriyor: "Onaylar, onaylar. imdi beni takip edin ltfen." ... Uak iskelede bekliyor. Adem Aziz elinde antasyla yukar karken o ikaray tutuyor. Nihayet Tai dorudan dedeme hitap ediyor. Yznde kmsemeyle soruyor Tai: "Syle bana Doktor Sahib; domuz lsnden yaplma o antada yabanc doktorlarn koku almak iin kullandklar o makinelerden mi var?" Adem anlamadn gstermek iin ban sallyor. Tai'nin sesine yeni tiksinti katmanlar ekleniyor. "Hani u fil hortumuna benzeyenlerden." Onun ne demek istediini nihayet anlayan Aziz cevap veriyor: "Stetoskop mu? Tabii var." Tai ikaray iterek iskeleden uzaklayor. Tkryor. Krek ekmeye balyor. "Biliyordum," diyor. "Kendi koca burnun yerine o makineyi kullanacaksn imdi." Dedem stetoskopun burundan ok kulaa benzediini aklama zahmetine girmiyor. Gzden dm bir ocuun sitemli fkesini, kendi tedirginliini bastrmaya alyor; hem bekleyen bir hasta var. Zaman duruluyor ve o ann nemi zerinde younlayor. Ev atafatlyd ama kt aydnlatlmt. Hizmetiler Ghani'nin dul olmasndan istifade ediyordu besbelli. Kelerde rmcek alar, raflarn zerinde bir parmak toz vard. Bir koridor boyunca ilerlediler; kaplardan biri akt, Aziz odann darmadank olduunu grd. Bu grnt, Ghani'nin kara gzlklerindeki bir k parltsyla birleince birden Aziz'e toprakaasnn kr olduunu bildirdi. Bunun zerine huzursuzluu daha da artt; Avrupa resmine hayran olduunu iddia eden kr bir adam... Ayn zamanda etkilenmiti de nk Ghani hibir eye arpmyordu... tik aacndan, kaln bir kapnn nnde durdular. Ghani "ki dakika bekle," dedi ve kapnn ardndaki odaya girdi. Seneler sonra, toprakaasnn maliknesinin rmcek al, kasvetli koridorlarnda yalnz kald o iki dakika esnasnda geri dnp olabildiince uzaa kamak iin adeta zaptedilmez bir istee tutulduuna yemin edecekti Doktor Adem Aziz. Kr sanatseverin esrarndan sinirleri bozulan, Tai'nin sylediklerinin sinsi zehiri yznden ii kk kml kml bceklerle dolan, burun delikleri onu her naslsa zhrevi bir hastala yakalandna ikna edecek kadar ok kanan dedem ayaklarnn sanki kurun izmelere hapsolmu gibi ar ar geri dnmeye yeltendiini hissetti; akaklarnda atan kan hissetti ve dnsz bir noktada ol-24 duu hissi iini yle kuvvetle kaplad ki neredeyse Alman ynlsnden pantolonunu

slatacakt. Farknda olmadan kpkrmz kesildi ve tam o anda annesi gzlerinin nne geldi, alak bir masann nnde yere oturmutu, bir turkuaz a tutarken yzn utan kzarkl gibi bir kurdeen kaplyordu. Annesinin yzne de Tai'nin yzndeki kmseme yerlemiti. "Ka bakalm, ka," diyordu ona Tai'nin sesiyle, "Garip ihtiyar annenden sana ne!" Doktor Aziz kendi kendine mrldandn fark etti: "Be para etmez bir olun var Amma; tam orta yerimde kavun gibi koskoca bir delik olduunu grmyor musun?" Annesi acyla glmsedi. "Oldum olas korkak bir ocuktun," diyerek iini ekti, sonra duvara yapm bir kertenkeleye dnt ve ona dilini kartt. Doktor Aziz'in ba dnmesi gemiti, gerekten yksek sesle konuup konumadndan emin deildi, o delik lafyla neyi kastettiini merak ediyordu, artk ayaklarnn kamaya uramadn ve birinin onu izlediini fark etti. Grei gibi pazulu bir kadn ona bakyor, arkasndan odaya girmesini iaret ediyordu. Sarisine-baklac ak olursa hizmeti olmalyd, ama hi de alttan alr bir hali yoktu. "Suratnz yemyeil," dedi. "Siz gen doktorlar yok musunuz? Yabanc bir eve gelir gelmez dnz pat-layverir. Gelin, Doktor Sahib, sizi bekliyorlar." antasn biraz fazla sk tutarak, kadnn arkasndan koyu renkli tik kapdan ieri girdi. ... Evin geri kalan gibi kt aydnlatlm geni bir yatakodasyd buras; ama yksekteki yarm daire eklindeki pencereden ieri tozlu gne huzmeleri szyordu. Bu kfl klar doktorun o ana kadar grm olduu her eyden daha dikkate ayan bir sahneyi aydnlatyordu; yle acayip bir tabloydu ki bu, ayaklar yine kapya doru seirmeye balamt. Odada yine profesyonel grei yapl iki kadn vard; kta dimdik duruyor, devasa beyaz bir arafn birer ucunu tutuyorlard, kollarn balarnn zerine kaldrmlard, araf bir perde gibi aralarnda gerili duruyordu. Bay Ghani gne vuran araf evreleyen karanlktan kt ve aknla gark olmu Adem'in bu mstesna tabloya yarm dakika kadar aptal aptal bakmasna izin verdi, sonra tek bir kelime bile konuulmadan Doktor Aziz bir keifte bulundu: arafn tam ortasna bir delik almt, on be-yirmi santim apnda eri br bir daire. "Kapy kapat, ayah," diye buyurdu Ghani, hanm greilerden birincisine, sonra Aziz'e dnerek samimiyetle konutu. "Bu ky cieri be para etmezlerle dolu, bir keresinde kzmn odasna trmanmaya kalktlar. Onun," kasl yapl kadn iaret etti, "koruyuculara ihtiyac var." 25 l! Aziz hl delik arafa bakyordu. Ghani, "Hadi bakalm, kzm Ne-sim'i hemen muayene et. Pronto" dedi. Dedem odaya gz gezdirdi. "yi ama kznz nerede Ghani Sahib?" dedi en nihayet. Hanm greiler kibirli ifadeler taknp, olmadk bir ey yapmaya kalkrsa hazr olmak iin kaslarn germiler gibi geldi ona. "aknln anlyorum," dedi Ghani, zehirli gl yzne yaylmt. "Siz Avrupa'dan dnen keratalar baz eyleri unutuyorsunuz. Doktor Sahib, benim kzm namuslu bir kzdr, sylemek bile abes. Yabanc erkeklerin burnunun dibinde vcudunu sergilemez. Onu hibir koulda grmene izin verilmeyeceini bilsen iyi olur; bu yzden de arafn arkasnda oturmasn syledim. Uslu uslu orada duruyor." Doktor Aziz ileden kt. "Ghani Sahib, ona bakmadan nasl muayene edebilirim syler misiniz?" Ghani glmsemeyi srdrd. "Kzmn hangi blmn muayene etmek gerektiini syleyeceksin. Ben de o blm orada grdn deliin nne yaklatrmasn salayacam. Bylece muayene edilmi olacak." "Peki hanmn ikyeti nedir?" dedi dedem mitsizce. Bunun zerine Ghani, gzleri yuvalarnda yukar dnerek ve glmsemesi bir znt ifadesine dnerek cevap verdi: "Zavall yavrucak! ok fena karn aryor." "Madem yle," dedi Doktor Aziz temkinle, "bana karnn gsterebilir mi ltfen." 26 Merkrokrom PADMA -tombul Padma'mz- muhteem bir edayla surat asyor. (Okuma yazmas yok ve btn martaval dknleri gibi kendisinin bilmedii eyleri bilenlerden holanmyor. Padma; gl, neeli, son gnlerimin tek avuntusu. Ama kesinlikle-kendinin olmayan bakasna yar etmeyen biri.) Beni kandrp masaitan kaldrmaya alyor: "Yesene,

yemein souyor." natla ktlarn zerine eiliyorum. "Neymi bu kadar kymetli olan," diyor Padma sa eli hrsla havay yukardan aaya yararken, "bu kadar yaz smay gerektirecek?" Cevap veriyorum: artk doumumun ayrntlarn ak ettiime gre, doktorla hasta arasnda delik araf durduuna gre geri dn yok. Padma homurdanyor. Bileini alnna vuruyor. "yi madem, alktan l o zaman, bana ne!" Son bir kez, daha yksek perdeden bir homurtu... ama onun tavrlarna aldrmyorum. Ekmek paras kazanmak iin sabahtan akama kaynayan bir kazan kartryor; ac, sirkemsi bir ey tepesini attrm olmal bu gece. Beli kaln, kollar hayli kll, ayaa frlayp sinirli bir tavrla dar kyor. Zavall Padma. Her ey damarna basyor. Belki kendi ismi bile: Bunu da anlamak g deil nk annesi o daha ok kkken ona nilfer tanrasnn adnn verildiini sylemi, bu tanrann kyller arasndaki en mehur lakab da: "Gbreli". Yenilenen sessizlikte, biraz zerdeal kokan ktlara dnyorum, dn ortada braktm (tpk hayatta kalmas Prens ehriyar' meraktan ldrmesine bal olan ehrazat'n her gece yapt gibi!) anlatnn sefaletini sona erdirmeye hazr ve istekliyim. Hemen balayacam: dedemin koridorda kapld nsezilerin pek de yersiz olmadn syleyerek. Bunu izleyen aylarda ve yllarda o devasa -ve henz lekelenmemi- delik arafn karabysne tutulmutu. "Yine mi?" diyordu Adem'in annesi gzlerini devirerek. "Sana bir ey syleyeyim mi, o kz fazla rahattan hasta oluyor. Fazla ekerleme-27 den ve martlmadan, onu ekip evirecek bir annesi olmad iin. Git bakalm, grnmez hastan muayene et, annenin ba ars nemli deil." O yllarda toprakaasnin kz Nesim Ghani ikide bir nemsiz hastalklara yakalanyor ve her seferinde bir sikara-wallah gnderilip vadide giderek nam salan, uzun boylu , gen, koca burunlu Doktor Sahib artlyordu. Adem Aziz'in gne huzmeli ve hanm greili yatak odasna ziyaretleri her hafta tekrarlanr olmutu; her seferinde de delik araftan gen kadnn gvdesinin deiik bir on be santimlik blmn gryordu. lk bataki karn arsn, hafife burkulmu sa ayak bilei, sol ayann ba parmandaki bir trnak batmas, sol baldrnn altndaki kk bir kesik takip etmiti. "Tetanoz ldrcdr, Doktor Sahib," demiti toprakaas, "Nesimciim bir izik yznden lmemeli." Sonra tutulan sa dizi mesele olmutu ki Doktor Aziz bunu da araftaki delikten halletmek zorunda kalmt... bir sre sonra hastalklar yukarya srad, aza alnamayacak baz blgeler haricinde st yarsnda oalmaya baladlar. Babasnn Parmak rmesi dedii bir illete tutulmutu, ellerinin derisi soyuluyordu; bilekleri gszd, Adem bunun iin kalsiyum tableti verdi; sonra kabzlk hasl oldu, lavman yaplmas sz konusu bile edilemeyeceinden Adem ona mshil verdi. Atei bir ykselip bir iniyordu. lmek gerektiinde derece koltukaltna konuyordu ve Adem bu yntemin nisbeten daha yetersiz olduu konusunda homurdanyordu. teki koltukaltnda hafif bir deri hastal belirmiti, Adem de o blgeye sar bir toz srmt; bu tedaviden sonra -tozu yavaa ama bastrarak iyice yedirmesini gerektiren bu tedavi esnasnda, yumuak, sakl gvde sarslp titremeye balam ve arafn ardndan engellenemez bir kahkaha gelmiti nk Nesim Ghani ok gdklanr-d- kant kesilmiti ama Nesim ok gemeden yeni ikyetler buldu. Yazn kanszlk ekiyor, kn bronite yakalanyordu. ("Bronlar ok hassas," diye aklad Ghani, "kk fltler gibi.") Uzaklarda byk sava krizden krize srkleniyordu, bu srada rmcek al evde Doktor Aziz de paral hastasnn bitmek bilmez ikyetlerine kar etin bir sava veriyordu. O sava yllar boyunca Nesim ayn hastala hi iki kez tutulmad. "Bu da," demiti Ghani, "senin iyi bir doktor olduunu gsterir. Tedavi ettin mi tam ediyorsun. Ama heyhat!" -alnna dokundu-"Merhum annesini zlyor, zavall yavrucak, zlemi vcuduna vuruyor. ok sevgi dolu bir ocuk." Zamanla Doktor Aziz zihninde Nesim'in bir resmini oluturmaya balad, muayene ettii eitli yerlerinin birletirilmesiyle oluturul-28 mu kt bir kolajd bu. Bu paral kadn hayaleti ona musallat olmaya balad, hem sadece ryalarnda da deil. Hayalgcyle yaptrlm bir halde ona her hareketinde elik ediyordu, zihninin n blmelerinde hareket ediyordu, yle ki uyurken uyankken gdklanmaya yatkn yumuak tenini, incecik bileklerini ya da ayak bileklerinin gzelliini parmak ularnda hissedebiliyordu; lavanta ve ambeli kokusunu duyabiliyordu; sesini ve kendini tutamadnda att kahkahay duyuyordu; ama ba yoktu nk yzn hi grmemiti.

Annesi yatanda karn st yatyordu. "Gel de srtm ov," dedi, "doktor olum benim, parmaklar annesinin ihtiyar adalelerini nasl da yumuatyor. Bastr bastr, kabz olmu kaz suratl olum." Annesinin omuzlarn ovdu. Kadn inledi, gerindi, rahatlad. "Biraz aa," dedi, "imdi yukar. Saa. Gzel. Benim zeki olum, o toprakaas Ghani'nin neyin peinde olduunu anlayamyor. Evladm ok akll ama o kzn bu samasapan hastalklardan neden yakay kurtaramadn tahmin edemiyor. Bak olum; bir kerecik burnunun ucunu gr; Ghani senin kz iin iyi bir ksmet olduunu dnyor. Yurtdnda okumu falan filan. Ben sen bu Nesim'le evlenesin diye mi dkknlarda altm da yabanclar beni gzleriyle soydu! yle olmasa dnp de bizim aileye hi bakar myd!" Aziz annesinin srtn ovmaya devam etti. "Aman, yeter, doruyu sylyorum diye beni ldrmene lzum yok!" 1918'de Adem artk sadece gln kar kysna yapt dzenli seyahatler iin yayordu. Artk hevesi iyice artmt nk yln ardndan toprakaas ve kznn baz- manialar kaldrmak istedii belliydi. Ghani ilk kez yle diyordu: "Sa gste bir yumru. Ciddi bir ey mi Doktor? Bakn. yi bakn." Orada, deliin ortasnda, son derece biimli ve iirsel bir gzellii olan... "Dokunmak zorundaym," dedi Aziz sesine hkim olmaya alarak. Ghani srtna vurdu. "Dokun, dokun!" diye bard, "Saaltcnn elleri! yiletiren dokunu ha Doktor?" Aziz elini uzatt... "Kusura bakmayn arna acaba hanm muayyen gnnde mi?"... Hanm greilerin yzlerinde kk mahrem gller belirdi. Ghani nezaketle ban sallad: "Evet. O kadar utanma dostum. Artk aile dok-torumuzsun." Aziz bunun zerine, "yleyse merak etmeyin. Bittiinde yumrular da yok olacaktr," dedi... Bir sonrakinde "Kalasnda kas ekilmi Doktor Sahib. ok can yanyor!" Hemen orda arafn ortasnda Adem Aziz'in gzlerini zaafa uratan yusyuvarlak, inanlmaz bir popo... Aziz: "Acaba dokunmam..." Ghani'nin bir szyle arafn arkasndan uysal bir yant geliyor, bir ukur zlyor ve delikte muhteem biimde kabaran ilahi kalann zerinden pijama dyor. Adem Aziz 29 kendini tbbi dnmeye zorluyor... uzanyor... dokunuyor. Ve hayretle yemin edebilir ki kala utanga ama itaatkr bir biimde kzaryor. O akam Adem bu kzarmay dnd. arafn bys deliin iki yakasnda da etkili miydi? Heyecanla, basz Nesim'inin onun inceleyen baklarnn, derecesinin, stetoskopunun, parmaklarnn altnda rperdiini hayal etti ve onun zihnindeki kendi imgesini kurmaya alt. Kz dezavantajl bir konumdayd, ellerinden baka bir yerini grmyordu... Adem memnu bir arzuyla Nesim Ghani'nin migrene tutulmasn ya da enesini berelemesini istemeye balad, bylece birbirlerinin yzn grebileceklerdi. Hislerinin hi profesyonelce olmadn biliyordu ama onlar bastrmak iin hibir ey yapmyordu. Yapabilecei fazla bir ey yoktu. Duygular bamszlklarn ilan etmilerdi. Ksacas dedem k olmutu ve delik arafn kutsal, byl bir ey olduunu dnmeye balamt nk burnunu tmsee arpt ve kayk Tai tarafndan hakarete urad zaman iinde oluan delii dolduran eyler grmt o arafn deliinden. Dnya Savann sona erdii gn Nesim zlenen baarsna tutuldu. Ailemin dnya zerindeki varl byle tarihi rastlantlarla ple evrilmi, hatta lanetlenmitir. araftaki deliin ereveledii eye bakmaya cesareti yoktu. Belki de irkindi; belki btn bu yaplanlarn nedeni buydu... bakt. Hi de irkin olmayan yumuak bir yz grd, kahverengi zerine sar benekli, parltl mcevher gzlerinin, o kaplan gzlerinin iine gmld bir yastk gibi. Doktor Aziz'in d tamamlanmt. Nesim kendini tutamad, "Ama Doktor, o ne burun yle!" Ghani kzgn bir sesle, "Kzm, sylediin lafa..." Ama doktorla hasta karlkl glyorlard ve Aziz ona cevap veriyordu: "Evet, evet ender rastlanan bir tr. Bana iinde hanedanlarn beklediini sylediler..." Sonra dilini srd nk lafn"... smk gibi" diye bitirmek zereydi. uzun yldr grmeden, glmseyerek, glmseyerek, srekli glmseyerek arafn yannda duran Ghani tekrar o glmsemesini taknmt ki bu glmseme greilerin yzlerine de yansd. Bu esnada kayk Tai nedeni bilinmeyen bir karar vererek ykanmaktan vazgemiti. Tatlsu golleriyle dolu, en fakir insanlarn bile temiz-likleriyle vnebilecei (ve vnd) bir vadide Tai le gibi kokma karar almt. yldr ne ykanm ne de doal ihtiyalarn karladktan sonra taharetlenmiti. Hi ykamadan ayn kyafetleri giyiyordu srekli; ka verdii tek taviz rmekte olan pijamasnn zerine uga 30

paltosunu giymekti. Kemirlilerin yapt gibi, ayazda kendini stmak iin ugasnn iine koyduu korlarla dolu sepet berbat kokusunu iyice azdrp oaltyordu. Gvdesinin korkun kokusunu kk baheye ve eve salarak Azizlerin evinin nnden gemeyi det edinmiti. iekler ld; Baba Aziz'in penceresindeki kular kat. Doal olarak Tai i bulamaz oldu; hele hele ngilizler canl bir lam ukuruyla ayn tekneye binmekte gnlsz davranyorlard. Yal adamn ani pislii yznden ne yapacan bilemeyen karsnn bir aklama istedii syleniyordu gln evresinde. Adam u cevab vermiti: "Yabanellerden gelen doktorumuza sor, o nakkooya, Alman Aziz'e sor." Yani doktorun ar duyarl burun deliklerini (ki o burundaki tehlike kants akn uyuturucu etkisi altnda azalmt) taciz etme giriimi miydi bu? Yoksa Heidel-berg'de elen doktori-attache igaline kar bir deimezlik hamlesi miydi? Bir keresinde Aziz dorudan doruya ihtiyara bunun ne anlama geldiini sormutu ama Tai ona doru hohlayp krek ekerek uzaklamt. Nefesi Aziz'i neredeyse yere drecekti; balta gibi keskindi. 1918'de Doktor Aziz'in kularndan mahrum kalan babas uykusunda ld; Aziz'in meslei sayesinde mcevher dkknn satm olan ve kocasnn lmn sorumluluklarla dolu bir hayattan acsz bir kurtulu olarak gren annesi hemen lm deine ekilip daha adamn krk kmadan kocasnn arkasndan gitti. Bu arada sava bittiinden Hint birlikleri geri dnmt, Doktor Aziz yetim ve zgrd - on be santimlik bir delikten ieri dm olan kalbini saymazsak. Tai'nin davrannn kt etkileri: Doktor Aziz'in gln yzer halkyla ilikilerini bozdu. ocukken rahata sohbet ettii balk kanlaryla iekilerin ona soran gzlerle baktklarn fark etti. "O nakkooya sorun, Alman Aziz'e." Tai adn yabancya karmt, bu yzden de tam olarak gvenilemeyecek biri haline gelmiti. Kayky sevmezlerdi ama doktorun onda meydana getirdii deiim iyice huzurlarn karmt. Aziz fakirlerin ondan phe ettiklerini, hatta onu dladklarn fark etti; bu onu ok yaralad. Tai'nin neyin peinde olduunu anlamt; adam onu vadiden kartmak istiyordu. Delik araf hikyesi de herkesin dilindeydi. Hanm greiler grndkleri kadar sk azl deillerdi belli ki. Aziz insanlarn birbirlerine onu gsterdiklerini gryordu. Kadnlar ellerini azlarna kapatp glyorlard. "Tai kazansn bakalm," dedi. kisi araf tutan birisi kapnn yannda dikilen hanm grei kulaklarndaki pamuk tkalara ramen onu duymaya alyorlard. ("Babama ben tkattrdm o pamuklar," 31 dedi Nesim, "Bu dedikoducular artk lakrdlarn kendilerine saklasnlar.") Delikle erevelenmi gzleri kocaman almt. ... Bir iki gn nce sokakta yrrken kendi gzleri de byle almt; kn son otobs renkli yazlaryla gelmiti -nnde krmzyla glgelenmi yeil harflerle ALLAH KORUSUN; arkasnda mavi glgeli sar haykryor ALLAHA KR!, ve kstah kestane rengi EYVALLAH!-ve iinden yznde yeni bir krklklar ve halkalar ayla ilse Lubin inmiti... Son zamanlarda toprakaas Ghani onu kulaklar tkal gardiyanlarla yalnz brakyordu, "Biraz konuun; doktor hasta ilikisi ancak mahremiyet ierisinde derinleir. Bunu yeni anladm Aziz Sahib - nceki mdahalelerimi balayn." Son zamanlarda Nesim'in dili zldke zlyordu. "Bu ne biim konuma? Nesin sen, erkek mi fare mi? Le kokulu bir ikarac yznden evini mi terk edeceksin?" "Oskar ld," dedi ilse, annesinin sedirinde misketlimonu suyunu yudumlarken. "Tpk bir komedyen gibi. Kimsenin piyonu olmayn demek iin orduyla konumaya gitti. Salak, birliklerin silahlarn brakp ekip gideceini zannediyordu. Pencereden seyrediyorduk, onu orackta vurmasnlar diye dua ediyordum. Alay artk uygun adm yrmeyi renmiti, grsen tanyamazdn. Resmigeidin yapld alann kesine geldiinde ayakkabsnn bana basp dt. Askeri bir ara ona arpt ve ld. Ayakkab balan hep zlrd, koca bebek..." bu noktada kirpiklerinde elmaslar dondu... "Anaristlerin yz karasyd." "Demek yle," dedi Nesim, "iyi bir i bulma ansn var demek. Agra niversitesi nl bir yer, bilmiyorum sanma. niversite doktoru!., kulaa ho geliyor. Bunun iin gidiyorum dersen i deiir." Delikte gzkapaklar aa indi. "Seni zleyeceim tabii..." "Ak oldum," dedi Adem Aziz, ilse Lubin'e. Sonra,"... Onu sadece araftaki bir

delikten grdm, para para; yemin ederim kalas kzaryor." "Buralarda havaya bir ey kartryorlar herhalde," dedi ilse. "Nesim, ie kabul edildim," dedi Adem heyecanla. "Mektup bugn geldi. 1919 Nisannda balamak zere. Baban evime ve dkkna bir alc bulabileceini sylyor." "Harika," diye somurttu Nesim. "Demek yeni bir doktor bulmam gerekecek. Belki de hibir eyden anlamayan o yal cadya dnerim tekrar." 32 "Yetim olduum iin," dedi Doktor Aziz, "ailem yerine kendim gelmek zorunda kaldm. Ama yine de geldim Ghani Sahib, ilk defa arlmadan geldim. Bu mesleki bir ziyaret deil." "Sevgili olum!" Ghani Adem'in srtna vurdu. "Tabii onunla evlen-melisin. Birinci snf bir eyizi var! Hibir masraftan kanmadm! Yln dn olacak, oras muhakkak!" "Giderken seni burada brakamam," dedi Aziz Nesim'e. Ghani hemen araya girdi, "Bu kadar temaa yeter! u araf samalna artk bir son! ndirin araf kadnlar, bunlar artk iki sevgili!" "Nihayet," dedi Adem Aziz, "nihayet seni btn olarak grebildim. Ama imdi gitmem lazm. Hastalar var... eski bir arkadam da yanmda kalyor, ona anlatmalym, ikimiz iin ok mutlu olacak. Almanya'dan eski bir dost." "Hayr, Adem baba," dedi ua, "sabahtan beri ilse Begm' grmedim. ikara gezisi yapmak iin yal Tai'yi tuttu." "Sylenecek bir ey yok," diye mrldand Tai uysalca. "Sizin gibi yce bir ahsiyetin evine arldm iin eref duydum. Hanm, gl donmadan Mool Bahelerine gitmek iin benim kaym tuttu. Sessiz bir hanm, Doktor Sahib, tek kelime bile etmedi. Ben de btn ihtiyar salaklar gibi kendi deersiz dncelerime dalmtm, bir de baktm ki yerinde deil. Sahib, karmn zerine yemin ederim, koltuun arkas ok yksek, oturan grnmyor, nerden bilecektim? Kkken arkadanz olan bu zavall kaykya inann..." "Adem baba," diye araya girdi yal uak, "kusura bakmayn ama bu kd imdi masann zerinde buldum." "Onun nerede olduunu biliyorum," dedi Doktor Aziz Tai'ye bakarak. "Hayatma neden byle durmadan mdahale ettiini anlamyorum; ama bir keresinde oray bana gstermitin. Baz yabanc kadnlar buraya boulmaya gelir demitin." "Ben mi Sahib?" dedi Tai akn, le kokulu, masum. "znt aklnz kartrm! Ben byle eyleri nerden bileyim?" imi, yosunlara dolanm gvde birka ifadesiz suratl kayk tarafndan kyya ekildikten sonra Tai ikara iskelesine gitti ve dizanterili bir kznkine benzeyen nefesini yedikten sonra g bela kendilerine gelmeye balayan adamlara "Beni suluyor, dnebiliyor musunuz? O hafif merep Avrupallarn buraya getiriyor, onlar gle atlaynca da benim sulu olduumu sylyor!.. Sorun bakalm onu nerede bulacan nasl biliyordu? Sorun sorun, o nakkoo Aziz'e sorun!" ilse bir not brakmt. "Byle olsun istemezdim." 33 Yorum yapmayacam; tela ve duygusallkla dudaklarmdan dkl-veren bu olaylar bakalar deerlendirsin. imdilik dmdz syleyeyim, uzun ve zorlu 1918-1919 knda Tai hastaland, Avrupa'da Kral eytan denen illete benzer berbat bir deri hastalna yakaland ama Doktor Aziz'e muayene olmay reddetti ve yerli bir homeopat tarafndan tedaviye alnd. Martta, gl zldnde, toprakaas Ghani'nin arazisinde kurulan byk bir adrda bir dn yapld. Evlilik szlemesi Adem Aziz'e Agra'da bir ev almasn salayacak, hatr saylr miktarda para vadediyordu ve eyizde de Doktor Aziz'in zel isteiyle malum delik araf vard. Gen ift elenklerle sslenmi bir kerevette oturuyor, misafirler kucaklarna rupiler atarak nlerinden geiyordu. O gece dedem, delik araf altlarna serdi, sabah araf kk bir gen oluturan damla kanla sslenmiti. Sabahleyin araf asld, gerdek treninden sonra toprakaasnn kiralad bir limuzin dedemle anneannemi Amritsar'a gtrmek zere geldi, orada Snr Postasna bineceklerdi. Dedem evini son kez terk ederken dalar toplanp baktlar. (Sonradan bir kere daha, hi ayrlmamak zere geri dnecekti.) Aziz, ihtiyar bir kayknn karada onlarn geiini seyrettiini grr gibi oldu - ama gz yanlmt herhalde nk Tai hastayd. Mslmanlarn Sleyman'n Taht dedikleri Sankaraarya'nn zerinde nokta gibi duran tapnak onlara hi ilgi gstermedi. K pla kavaklar ve kar kapl safran tarlalar gneye giden arabann iki

yannda dalgalanyordu, arabann bagajnda, iinde baka bir sr eyin yan sra bir stetoskop ve bir araf bulunan eski bir deri anta vard. Doktor Aziz midesinde arlksz olmaya benzer bir his duyuyordu. Ya da dyor olmaya. (... Hayalet rolndeyim. Dokuz yandaym; babam, annem, Bakr Maymun ve ben maaile dedemlerin Agra'daki evindeyiz ve torunlar -ben dahil- her zamanki Yeni Yl oyunun u sahneliyorlar; ben de hayalet rolndeyim. Bunun iin -ve oyunu gizli tutmak iin el altndan- evde arpc bir klk aranyorum. Dedem darda hasta ziyaretinde. Onun odasndaym. Burada bir dolabn zerinde tozlu ve rmcek al eski bir sandk var, kilitli de deil. inde de tam istediim ey. Sadece basit bir araf deil, ortas zaten delinmi bir araf! Tam burada, sandktaki deri bir antann iinde, eski bir stetoskopla, kflenmi Vick's tabletlerinin yannda... arafn gsterimizde boy gsterii tam bir sansasyon yaratt. Dedem onu grr grmez kkreyerek ayaa kalkt. Geni adm-34 larla sahneye frlayp beni herkesin nnde hayaletlikten kartt. Anneannemin dudaklar yle bzlmt ki neredeyse kaybolacaklard. Birisi unutulmu kayknn sesiyle grleyerek, teki yokolan dudaklaryla fkesini zerime salarak korkun hayaleti alayan bir harabeye evirdiler. Kotum, tabanlar yaladm, kk msr tarlasna katm, ne olduunu anlayamyordum. Saatlerce orada oturdum -belki de tam Nadir Han'n oturduu noktada!- yasak bir sand bir daha hi amayacama yemin ediyordum kendi kendime ve kilitli olmad iin kzyordum. Ama fkelerinden arafn gerekten de ok nemli olduunu anlamtm.) Yemeimi getiren ama antaj yaparak vermeyen Padma araya girdi: "O karnca duasyla gzn bozmaya niyetliysen hi deilse bana da oku." Karnm zil alyor - ama belki de Padma'nn faydas dokunabilir nk onun eletirilerini engellemek mmkn deil. Ad hakknda sylediklerime ok kzd. "ehir ocuu, sen ne bilirsin?" diye bard - eliyle havay yararak. "Benim kymde Gbre Tanrasnn adn almak hi de utanlacak bir ey deildir. Hemen byk bir hata yaptn yaz." Nilferimin istei dorultusunda Gbreye ksa bir methiye dzyorum. Gbre ki ekinleri besler bytr! Gbre ki scak ve nemliyken apa-ti ekmei gibi yourulup biimlendirilir, ky duvarclarna satlr, amurdan yaplma kaa evlerin duvarlarn salamlatrmak iin! Gbre ki inein nahiyesinden gelmesi kutsal ve ilahi olduunu kantlamaya yeter! Doru, hata yaptm, itiraf ediyorum nyargl davrandm, nk naho kokusu ar duyarl burnumu tacize meyillidir - Gbre Tanras olmak ne harika, ne hotur kim bilir! ... 6 Nisan 1919, kutsal Amritsar ehri gbre kokuyor (ihtiaml, kutsal bir koku bu, Padma!). Belki de o (zengin!) koku dedemin yzndeki Burnu taciz etmemitir - ne de olsa Kemir kylleri, yukarda anlatld gibi sva yerine gbre kullanrlard. Srinagar'da bile el arabasnda yuvarlak tezekler tayan satclar grlmedik ey deildi. Ama o ite kullanldnda gbre kurur, kokusuzlar, ie yarard. Amristar gbresi taze ve (daha da kts) tkenmezdi. Sadece byk ba hayvanlardan da kaynaklanmyordu. ehrin srlerce tongasnn, ikkasnn, garrisinin oklar arasndaki atlarn klarndan da kyordu; katrlar, insanlar ve kpekler de doal ihtiyalarn grrken bir bok kardelii iinde kaynayorlard. Ama inekler de vard; kutsal bykbalar tozlu sokaklarda avare avare dolanyorlar, her biri kendi blgesinin snrlarn bokla izerek devriye geziyordu. Ya sinekler! Bir Numaral Halk Dman, buhar 35 tten bir yndan tekine mutlu mutlu vzldayarak uuuyorlar, bu bedava ikramlar selamlayp, apraz dllyorlard. ehir de sineklerin faaliyetini yanstarak kaynayordu. Yz maskeli bir Caynac bir karncay hatta sinei bile ezmemeye zen gstererek kaldrm bir al s~ prgesiyle sprrken, Doktor Aziz otel odasnn penceresinden bu sahneye bakyordu. Bir seyyar satcnn arabasndan baharatl ho kokular ykseliyordu. "Scak pakora, pakora scak!" Beyaz bir kadn sokan karsndaki dkkndan ipek alyor, trbanl erkekler onu kesiyorlard. Nesim -artk Nesim Aziz- kt bir ba arsna tutulmutu; ilk kez bir hastal nksediyordu ama sakin vadisinin dndaki hayat onu derinden sarsmt. Yatann yannda hzla boalmakta olan bir misketlimonu suyu srahisi. Aziz ehrin kokusunu iine ekerek pencerede duruyordu. Altn Tapnan kubbesi gnete parlyordu. Ama burnu

kanyordu; burada yolunda olmayan bir eyler vard. Dedemin sa eline yakn ekim: Trnaklar, eklemleri, parmaklan allandan byk. stlerinde kzl kllar. Baparmayla iaret parma aralarnda ancak bir kdn kalnlna yer kalacak ekilde birlemi. Ksacas: dedem elinde bir bildiri tutuyor. Otel lobisine girerken eline tututurmulard (uzun ekime geiyoruz - her Bombayl temel film terimlerini bilir). Hayta yumurcan dner kapdan ka, telatan bildirilerin dal, aprassinin peinden kousu. Kapda lgnca bir dnme, tekrar tekrar; sonra aprassinin eline de yakn ekim yapmak gerekiyor nk baparmayla iaret parma ancak bir yumurcan kulann kalnlna yer kalacak ekilde birlemi. Yasad bildiri datcs kk sulunun dar atl; ama dedem mesaj yine da alkoymutu. imdi penceresinden dar bakarken mesajn kar duvarda yinelendiini gryordu; uzakta bir caminin minaresinde ve bir seyyar satcnn koltukaltndaki byk, siyah gazetede de. Bildiri gazete cami ve duvar haykryor: Hartal! Yani szlk anlamyla yas, skn, sessizlik gn. Ama bu Hindistan'da gn Mahatma'nn gn, dil bile Gandi-ji'nin emirlerine uyuyor ve onun etkisiyle kelime yeni anlamlar kazan m. Hartal- 7Nisan, cami, gazete, duvar ve bildiri ayn karara varm nk Gandhi o gn btn Hindistan'da hayatn duracan ilan etmi. Sessiz bir eylemle ngilizlerin oradaki varlnn srmesinin yasn tutacaklar. "Kimse lmedii halde bu hartal da neyin nesi anlamyorum," diyerek usul usul alyordu Nesim. "Neden trenler almyor? Daha ne kadar burada kalacaz?" Doktor Aziz sokaktaki askere benzeyen delikanlya bakyor ve 36 Hintlilerin ngilizler iin savatn dnyor - ou dnyay grd, Dars onlar deitirdi. yle kolay kolay eski dnyaya dnmeyecekler. ngilizler zaman geri dndrmeye almakta hatallar. "Rowlatt Kanununu karmalar yanl oldu," diye mrldanyor. "Bu rowlatt da neyin nesi?" diye mzldanyor Nesim. "Bence samalk!" "Politik kkrtmaya kar," diyor Aziz ve dncelerine geri dnyor. Tai bir keresinde yle demiti: "Kemirliler farkldr. Mesela korkaktrlar. Bir Kemirlinin eline bir silah ver, kendi kendine patlamazsa hi patlamaz - adamn tetii ekmekten d kopar. Biz Hintliler gibi durmadan savamayz." Zihni Tai'yle megul olan Aziz kendini Hintli gibi hissetmiyordu. Ne de olsa Kemir tam anlamyla mparatorluun bir paras saylmazd, bamsz bir prenslikti. Bildiri cami duvar gazete hartalnn kendi kavgas olduundan emin deildi, yine de imdi igal altndaki blgedeydi. Pencereden.uzaklat... ...Nesim yasta kapanm alyordu. kinci gecelerinde ondan biraz kmldanmasn rica ettiinden beri alyordu. "Nereye kmldanaym?" diye sormutu, "Nasl kmldanaym?" Adem ne diyeceini bilememi, "yle kmldan ite, yani bir kadn gibi..." Nesim dehet iinde barmt. "Tanrm kiminle evlenmiim ben? Bu Avrupa'dan dnen adamlar yok mu? Orada berbat kadnlar buluyorsunuz, sonra buradaki kzlar da onlar gibi davranmaya zorluyorsunuz! Bak Doktor Sahip ister kocam ol ister olma ben yle... senin bildiin kadnlardan deilim." Bu sava dedem hi kazanamad; ok gemeden srekli ve ykc bir sava meydanna dnen evliliklerinin gidiatn da bu sava belirledi, yaratt hasarla arafn arkasndaki gen kz ve acemi gen doktor hzla tuhaf varlklara dntler... "Yine ne var hanm?" diye soruyor Aziz. Nesim yzn yasta gmyor. "Daha ne olsun?" diyor sesi boularak. "Senden baka? Yabanc erkeklerin nnde plak gezmemi istiyorsun." (Adem ona araftan kmasn sylemiti.) "Gmlein seni boynundan bileklerine ve dizlerine kadar rtyor. alvar pantolonun ayak bileklerin dahil alt taraflarn saklyor. Geriye kala kala yznle ayaklarn kalyor. Yznle ayaklarn mahrem mi hanm?" Ama Nesim zrlyor, "Onlarn gzne daha fazlas grnr! Benim utancm grrler, derin utancm!" Srada bir kaza var, bizi Merkrokromun dnyasna gtrecek... Sabr tkenen Aziz karsnn btn araflarn, peelerini bavuldan karyor, zerinde Guru Nanak resmi olan teneke bir p kutusuna atyor ve atee veriyor. Ate onu gafil avlayp birden parlyor ve perdelere 37 atlyor. Ucuz perdeler alev alnca Adem kapya koup imdat diye baryor... hizmetiler konuklar amarc kadnlar odaya doluuyor ve toz bezleri havlular

ykanmakta olan amarlarla yanan kuma sndrmeye alyor. Kovalar geliyor; ate snyor ve duman dolu odaya yaklak otuz be Sih, Hindu ve dokunulmaz doluurken Nesim yatanda bzlyor. Nihayet hepsi gidiyorlar ve Nesim dudaklarn inatla kenetlemeden nce iki cmle sarfediyor. "Sen delinin tekisin. Biraz daha misketlimonu suyu istiyorum." Dedem camlar ap gelinine dnyor. "Bu duman kolay kolay kmaz; ben yrye kacam. Geliyor musun?" Dudaklar kenetli; gzler kslm; bayla iddetli bir hayr yapyor Nesim ve dedem tek bana sokaa kyor. Ayrlmadan nceki son hamlesi: "yi bir Kemir kz olmaktan vazge. Modern bir Hintli kadn olmaya bak." ... Bu srada askeri blgede, ngiliz Ordusu kararghnda, Tugeneral R. E. Dyer byn mumluyor. 7 Nisan 1919, Amritsar'da Mahatma'nn soylu plan arptlyor. Dkknlar kepenklerini indirmi, tren istasyonu kapal ama ayaklanan kitleler onlar yamalyor. Doktor Aziz, elinde deri antas sokaklarda, mmkn olduunca yardm etmeye alyor. Ezilmi gvdeler dtkleri yerde braklm. Yaralar saryor, bol bol Merkrokrom sryor, ila yaralar olduundan da kanl gsterse bile en azndan dezenfekte ediyor. Nihayet st ba krmz lekelerle dolu otel odasna dnyor ve Nesim panie kaplyor. "Dur sana yardm edeyim, Allahm nasl bir adamla evlendim ben, kenar mahallelerde gundalarla dvyor!" Suyla slatt pamuklarla zerine saldryor. "Neden sradan insanlar gibi saygn bir doktor olmuyorsun, ciddi hastalklar tedavi etmiyorsun anlamyorum. Tanrm her yerin kan iinde. Otur otur da en azndan unlar bir ileyim!" "O kan deil hanm." "Benim gzm yok mu sanyorsun? Neden yaral bile olsan beni aptal yerine koymaya alyorsun? Karn bu durumda bile bakamayacak m sana?" "Bu Merkrokrom Nesim. Krmz bir ila." Musluklar aan, pamuklar kartan, tam bir faaliyet girdabna dnen Nesim donup kalyor. "Bile bile yaptn," diyor, "beni aptal yerine koymak iin. Ben aptal deilim. B ir sr kitap okudum." 38 13 Nisan ve hl Amritsar'dalar. "Bu hikye hl bitmedi," diyor Adem Nesim'e. "Bu durumda gidemeyiz; tekrar doktor gerekebilir." "Ne yani, burada kyamete kadar bekleyecek miyiz?" Adem burnunu kayor. "Hayr, fazla uzun srmeyecek korkarm." O leden sonra sokaklar birdenbire ayn yne yryen insanlarla doluyor, Dyer'n yeni skynetim genelgesini hie sayyorlar. "Bir gsteri planlyor olmallar - askerler sorun karacak. Gsteriler yasaklanmt," diyor Adem Nesim'e. "Neden gidiyorsun? Neden seni armalarn beklemiyorsun?" ... Bir alan orak topraktan parka kadar herhangi bir yer olabilir. Amritsar'daki en byk alan Callianvalla Bagh. Yeillik deil. Talar tenekeler cam paralar ve muhtelif eyler her yerde. eri girmek iin iki bina arasndaki dar bir geitten gemek gerekiyor. 13 Nisan'da binlerce Hintli bu geitten geiyor. "Bar bir protesto," diyor birisi Doktor Aziz'e. Kalabalk tarafndan srklenerek avlunun azna geliyor. Heidelberg'den alnma bir anta sa linde. (Yakn ekime gerek yok.) ok korktuunu biliyorum nk burnu her zamankinden daha fazla kanyor; ama o bir doktor, kanty kafasndan karp alana giriyor. Birisi ateli bir konuma yapyor. Seyyar satclar anna ve tatl satyorlar. Her yer toz iinde. Dedemin grd kadaryla gundaya, sorun karacak tiplere benzemiyorlar. Bir grup Sih yere bir rt rtm zerinde yemek yiyor. Havada hl gbre kokusu var. Aziz kalabaln iyice iine sokulurken Tugeneral R. E. Dyer elli kiilik saldr taburuyla ge-itin azna geliyor. Amritsar'n Skynetim Komutan - ne de olsa nemli bir adam; bynn mumlanm ular nemden kaskat. Elli bir adam uygun adm avludan ieri girerken dedemin burnundaki kantnn yerini bir gdklanma alyor. Elli bir adam alana girip yirmi bei Dyer'n sana yirmi bei soluna gelecek ekilde vaziyet alyorlar; burnundaki gdklanma dayanlmayacak boyutlara ulaan Adem Aziz etrafnda olan biten zerinde toplayamyor dikkatini. Tugeneral Dyer emrini verirken haprk dedemin suratna sk bir darbe indiriyor. "Hap-uuuuuV dengesini kaybederek yere yuvarlanyor, burnunun dorultusunda giderek hayatn kurtaryor. "Doktori-attache"si alyor; ieler, gazl bezler, rngalar tozun topran iine dklyor. Kimse zerine basmadan

malzemelerini kurtarmaya alarak insanlarn ayaklarnn arasnda dklenleri aceleyle topluyor. Kn dilerin birbirine vurmasna benzer bir ses duyuluyor ve zerine birileri dyor. Gmlei kpkzl oluyor. lklar, hkrklar duyuluyor ve tuhaf takrt devam ediyor. Sanki gitgide daha ok insan tkezleyip dedemin zerine ylyor. 39 Srt dayanmayacak diye korkmaya balyor. antasnn sap gsne batyor, o kadar derin ve esrarl bir yara ayor ki izi, seneler sonra San-karaarya'da, yani Sleyman'n Taht'nda lene kadar silinmeyecek. Burnu krmz haplarla dolu bir ieye dayal. Takrt duruyor ve yerini insanlarla kularn sesleri alyor. Hi hareket sesi yok. Tugeneral Dyer'n elli adam makineli tfeklerini indirip gidiyorlar. Silahsz kalabaln zerine bin alt yz elli kurun boaltmlar. Bunlardan bin be yz on alts isabetli, ya birini ldrm ya da yaralam. "yi at," diyor Dyer adamlarna, "yi i becerdik." O gece dedem eve dndnde, onu memnun etmek iin modern bir kadn olma yolunda byk gayret gsteren anneannem onu grnce kln bile kprdatmad. "Yine Merkrokroma bulanmsn, ok sakarsn," dedi yattrc bir sesle. "Bu kan," dedi dedem ve anneannem bayld. Dedem biraz amonyum karbonatla onu aylttktan sonra anneannem sordu: "Yaral msn?" "Hayr," dedi. "Tanrm, neredeydin peki?" "Bu dnyada deil," dedi dedem ve onun kollarnda titremeye balad. tiraf ediyorum benim elim de titremeye balad; sadece bu tema yznden deil, bileimde, derinin altnda sa gibi incecik bir atlan olutuunu fark ettim... Neyse. Hepimiz lme bir hayat borluyuz. Madem yle, dorulanmam bir sylentiyle bu blm bitireyim; dedem Kemir'den ayrldktan ksa bir sre sonra sraca illetinden kurtulan kayk Tai 1947'ye kadar yaad, (sylentiye baklrsa) 1947'de Hindistan ve Pakistan'n kendi vadisi zerindeki mcadelesine fkelenip, savaan kuvvetlerin arasna girip onlara biraz akl vermek iin hamba'ya gitmi. Kemir Kemirlilerindir: savunduu fikir buymu. Tabii onu vurmular. Oskar Lubin belagat dolu bu jesti ok beenirdi herhalde; R. E. Dyer ise katillerinin usta nianclklarn verdi. Yatmalym. Padma bekliyor; biraz scakla ihtiyacm var. 40 Hokkay-Vurmaca LTFEN paralanmakta olduuma inann. Mecazl konutuumu sanmayn; melodramatik, muammal, baya bir acndrma isteinin al cmlesi de deil bu. Sadece unu sylemek istiyorum: Eski bir mlek gibi tepeden trnaa atlamaya baladm, tarihin arl altnda ezilen, alttan stten tahliye edilmi, kaplardan sakatlanm, beynini tkrk hokkalar patlatm, benzersiz, sevimsiz, zavall gvdem ek yerlerlerinden ayrlmaya balad. Ksacas, kelimenin tam anlamyla zlyorum, imdilik ar ar ama ivmenin arttna dair belirtiler var. Sizden sadece (benim kabullendiim gibi) unu kabullenmenizi istiyor um, en nihayetinde (yaklak) alt yz otuz milyon sradan ve ister istemez unutkan toz zerresine dneceim. Bu yzden de unutmadan nce kda iimi dkmeye karar verdim. (Biz unutkan bir milletiz.) Bazan bir korku geliyor ama yine ekip gidiyor. Panik kabarcklar karan bir deniz canavar gibi hava almak iin yukar kyor, yzeyi kartryor ama sonunda tekrar derinlere ekiliyor. Sknetimi korumak benim iin nemli. Areka cevizi ineyip, pirinten adi bir tkrk hokkasna tkrm isabet ettirmeye alarak o eskiden kalma hok-kay-vurmaca oyununu oynuyorum: Nadir Han'n Agra'daki ihtiyarlardan rendii oyun... imdilerde arekann dietlerini krmzya boyayan macunuyla kokainin verdii rahatlatcln bir arada yapraa sarld "roket paan" da bulabilirsiniz. Ama ylesi hileye kaar. ... Sayfalarn arasndan bariz bir atni turusu kokusu ykseliyor. yisi mi ortal daha fazla bulandrmayaym: Ben Salim Sina, gelmi gemi en hassas koklama organnn sahibi, hayatmn son gnlerini byk lekte enicilie adadm. "Ah m?" diyorsunuz dehet iinde, "Basit bir khya m? Nasl olur?" Ben de teslim ediyorum, hem ah-lk hem de dil konusunda ustalk sahibi olmak az bulunur bir ey, ama 41 bende ikisi de var. ardnz; ama ben yle bildiiniz 200 rupi aylkla alan aevi

conilerinden deilim, kendi kendimin efendisiyim, ahsi neon tanramn safran rengi ve yeil krpmalar altnda alyorum. atnilerim ve kasaundilerim de geceleri karaladklarnla bal - gndz turu kavanozlar arasnda, gece bu ktlar zerinde, btn zamanm o byk muhafaza iine vakfediyorum. Yemiler gibi anlar da saatlerin rtmesinden kurtarlyor. Ama Padma kolumu ekitirerek beni izgisel anlatnn dnyasna, sonra-ne-oldu evrenine geri aryor: "Bu gidile," diyor, "doumunu anca iki yz yanda anlatacaksn." Kalasn kaytszca benden tarafa savurarak ilgisiz bir hava taknmaya urayor ama beni kandramaz. Btn kar koymalarna ramen nasl oltaya geldiini gayet iyi biliyorum. Hi phem yok; hikyem onu kskvrak yakalad, yle ki birdenbire eve gitmem, banyo yapmam, sirke lekeli giysilerimi deitirmem, baharat kokulanyla havas srekli arlaan bu turu fabrikasndan bir an iin olsun kmam iin beni drtklemekten vazgeti... artk gbre tanram bu bronun bir kesine bir yatak seriveriyor, yemeklerimi kararm bir gaz ocanda piiriyor, apraz aydnlatmal yazlarm sadece "Bir an nce anlatmaya balasan iyi olacak yoksa domadan leceksin," diyerek blyor. Baarl bir yk yazarnn hakl gururunu bastrmaya alarak onu eitmeye kalkyorum. "Baz eyler -hatta insanlar- birbirlerine szarlar," diye aklyorum, "yemek piirirken tatlarn birbirine karmas gibi. Mesela ilse Lubin'in intihar yal Adem'in iine szmt, adam Tanry grene kadar iinde bir birikintide bekledi," diyorum ciddiyetle, "gemi iime damlad... onu yok sayamayz..." Gsnde gayet ho dalgalanmalar yaratan omuz hareketi szm kesiyor. "Bence hayat hikyeni anlatmann aptalca bir yolu bu," diye baryor, "annenle babann nasl karlatn bile yazamadn daha." ... Tabii Padma da iime szyor. Tarih atlakl gvdemden dar fkrrken, nilferim ar ar ieri damlyor, gerekiliiyle ve onunla elien batl inanlaryla, tevatr sevgisiyle iime damlyor - Mian Abdullah'n hikyesini anlatmann tam zaman. Talihsiz Sinekkuu: zamanmzn bir efsanesi. ... Ayn zamanda Padma cmert bir kadn nk onun iin pek fazla bir ey yapamasam da bu son gnlerimde yanmda kalyor. Doru -Nadir Han'n hikyesine gemeden nce belirtmekte fayda var- ben hadmm. Padma'nn bol ve eitli yeteneklerine ve yardmlarna ramen iine szamyorum, sol ayan sa ayamn zerine koyup, sa baca-42 Sini belime sardnda ve ban bama yaklatrp kumru sesleri kardnda bile; kulama "Yazarlk bittiine gre bakalm teki kalemini de altrabilecek miyiz?" diye fsldamasna ramen; ne yaparsa yapsn onun hokkasn vuramyorum. Bu kadar itiraf yeter. Sonra-ne-olduculuun bertaraf edilemez Pad-ma-basklarna boyun eerek ve nmdeki zamann kstlln hatrlayarak Merkrokromdan 1942'ye sryorum. (Annemle babam bir araya getirmek derdine de dtm.) Anlalan 1942 yaznn sonlarnda dedem Doktor Adem Aziz tehlikeli bir iyimserlik kapmt. Agra'da bisikletiyle gezerken kulaklar trmalayacak kadar kt ama mutlu bir ekilde slk alyordu. Bu konuda yalnz da deildi nk yetkililerin gayretli itlaf abalarna ramen bu bulac hastalk o sene btn Hindistan'a yaylmt ve kknn kurutulmas iin de sert tedbirler alnmas gerekecekti. Cornwallis Caddesinin zerindeki paan dkknnda ihtiyarlar bir yandan areka iniyor bir yandan da iin iinde bir bit yenii olduundan pheleniyorlard. "Yaamam gerekenin iki kat kadar yaadm," dedi en yallar, sesi eski bir radyo gibi atlakt nk ses tellerinin etrafnda seneler birbirine srt-nyordu, "byle kt zamanda bu kadar neeli insan bir arada grmemitim. eytan ii." Gerekten de direnli bir virst - byle mikroplarn remesini sadece hava durumu engelleyebilirdi nk yamurlarn yamayaca kesinlemiti. Toprak atlyordu. Yol kenarlarna tozlar ylyordu, baz gnler ose kavaklarn orta yerinde kocaman derin atlaklar oluuyordu. Paan dkknnda areka ineyenler alametlerden sz etmeye balamlard; hokka-vurmaca oyunuyla kendilerini yattrarak o atlak topraklardan Allahbilirneler kacan konuuyorlard. Anlatldna gre, bir bisiklet tamircisinde, ikindi scanda, ortada hibir neden yokken birdenbire salar diken diken olan bir Sih'in trban bandan frlamt. Bunun kadar arpc olmayan bir baka havadis de susuzluun vard noktayd; yle ki stler ste kartracak temiz su bulamyorlard... Uzaklarda yeni bir Dnya Sava srmekteydi. Agra'da scaklk ykseliyordu. Ama dedem hl slk alyordu. Paan dkkanndaki ihtiyarlar bu artlarda slk almasn pek ho karlamyorlard.

(Ben de onlar gibi tkrerek atlaklar unutmaya alyorum.) Deri antas bisikletin arkasna ilitirilmi dedem bisikletin zerinde slk alyordu. Burnunun verdii rahatszla ramen dudaklar bzlmt. Gsndeki yirmi yldr izi gemeyen yaraya ramen neesi yerindeydi. Hava dudaklanndan geip sese dnyordu. Eski bir 43 Alman melodisini alyordu: Tannenbaum. yimserlik salgn tek bir kiiden kaynaklanyordu, gerek ad olan Mian Abdullah' sadece gazeteler kullanyordu. tekiler iin Sinekku-u'ydu o, olmasa olmayacak bir yaratk. "Sihirbaz kurtarcya dnt," yazyordu gazeteciler, "Delhi'deki mehur sihirbazlar gettosundan kan Mian Abdullah Hindistan'daki yz milyon Mslmann midi oldu." Sinekkuu, zgr slam Meclisi'nin kurucusu, bakan, birletiricisi ve itici gcyd; 1942'de Meclis'in ikinci yllk toplantsnn yaplaca Agra meydanna platformlar, krsler kuruluyordu. Yllar ve eitli dertler yznden sana ak dm elli iki yandaki dedem, slk almaya meydandan geerken balamt. Bisikletiyle keleri dar bir ayla dnerken yana yatyor, ocuklarla inekler arasndan da yle geiyordu... baka bir yerde ve zamanda arkada Ku Naheen Ranisi'ne yle demiti: "Ben bir Kemirli olarak dodum, pek de Mslman saylmam. Sonra gsmdeki bir yara beni Hintli yapt. Hl da Mslman saylmam ama sonuna kadar Abdullah'n arkasndaym. Kavgas benim kavgam." Gzleri hl Kemir gklerinin rengindeydi... eve vardnda gzleri memnuniyet ltsn hl tad halde slk kesildi nk hain kazlarla dolu avluda onu anneannem Nesim Aziz'in memnuniyetsiz yz hatlar bekliyordu; dedem ona para para k olma hatasna dmt ama o imdi birlemi ve hi deimeyecek heybetli llerine kavumutu, ayrca kendisine garip bir biimde Muhterem Valide diye hitap ediliyordu. Zamanndan nce yalanm, iri kym bir kadnd, yznde de cad banna benzer iki koca ben kmt; kendi eseri olan grnmez bir kalede, gelenekler ve mutlaklklardan oluan demirden bir atoda yayordu. O yl Adem Aziz oturma odasna asmak iin ailesinin fotoraflarn ektirip byttrmt; U kz ve iki olan kendilerinden isteneni yapm ama Muhterem Valide sras geldiinde isyan etmiti. Bunun zerine fotoraf onun resmini haberi olmadan ekmeye kalkm ama o makineyi kapt gibi adamn kafasnda krmt. Neyse ki adama bir ey olmamt; ama anneannemin tek bir fotoraf bile yoktur. O kimsenin kk siyah kutusuna hapsolacaklardan deildi. Peesiz, plak suratl bir utanmazlk iinde yaamak ona yetiyordu - bunun bir de kayda gemesine izin vermeye niyeti yoktu. Belki de yz plakl mecburiyetinin yan sra Adem'in habire altnda kmldanmasn syleyip durmas da onu barikatlara itmiti; ev iinde koyduu kurallar yle sarslmaz bir savunma sistemiydi ki bir sr beyhude giriimden sonra Aziz onun burlarn ve tabyalarn ate-44 e tutmay brakp, onu dev bir rmcek gibi kendi blgesini ynetmeye terk etmiti. (Belki bu da tam anlamyla bir kendini savunma sistemi deil, daha ok kendisine kar bir savunma sistemiydi.) Reddettii konularn banda politik meseleler geliyordu. Doktor Aziz bu gibi eylerden konumak istediinde arkada Rani'ye gider, Muhterem Valide de surat asard; ama ok da fazla deil nk bu ziyaretlerin kendi zaferi olduunu bilirdi. Hkmdarlnn gzbebekleri mutfa ve kileriydi. Birincisine hi girmedim ama ikincinin kilitli, caml kaplarndan ierideki gizemli dnyaya baktm hatrlyorum, tavana aslm, sinek konmasn diye zerlerine bezler serilmi tel sepetler, gur ve baka tatllarla dolu tenekeler, dzenli kare etiketleri olan kilitli kutular, fstklar, algamlar, tahl uvallar, kaz yumurtalar, tahta sprgeler. Kiler ve mutfak yabanclarn giremeyecei bir blgeydi ve Muhterem Valide onlar cansiperane korurdu. Son ocuuna, Emerald teyzeme gebeyken, kocas onu ahya gz kulak olma klfetinden kurtarmay teklif etmiti. Cevap vermedi ama ertesi gn Aziz mutfaa yaklatnda elinde madeni bir tencereyle dar kp kapnn nnde durdu. iman ve hamileydi, bu yzden de geecek fazla bir yer kalmamt. Adem kalarn att. "Bu ne byle hanm?" Anneannem cevap verdi, "Bu, nederlerona, ok ar bir tencere; eer seni bir kere bile burada yakalarsam, nederlerona, kafan buna sokarm, iine biraz dahi koyar, nederlerona, korma yaparm." Anneannemin iki lafn ba nederlerona demeye nasl baladn bilmiyorum ama seneler getike bu laf cmlelerini gitgide daha fazla igal etmeye balad. Bunun bilinsiz bir yardm ars... gerek bir soru olduunu dnyorum. Muhterem Valide, btn heybetine ramen evrende

kaybolduunu anlatmaya alyordu bize. Buna ne ad verilebileceini de bilmiyordu. ... Yemek masasnda da hametle hkmranln srdryordu. Masaya ne bir yemek ne de bir tabak konuyordu. Kri ve tabak anak sa kolunun altndaki alak bir masadan datlyordu; Aziz de ocuklar da o ne verirse onu yiyorlard. Kocas kabz olduunda bile istedii yemei yemesine izin vermemesi, ricalarn, nerilerini dinlememesi de bu trenin gcn gsteriyordu. Bir kale asla kmldamaz. Bakmakla ykml olduklarnn hareketleri dzensizlese bile. Nadir Han'n uzun gizlenme dneminde, Emerald'a k olan gen Zlfkr'n Cornwallis Caddesindeki eve yapt ziyaretlerde, Aliye teyzemin yirmi be yl boyunca hn iinde yaayp sonra da hncn annemden karmasna neden olacak zengin muamba ve deri tccar Ah-45 met Sina'nn gelip gitmelerinde, Muhterem Valide'nin hane halk zerindeki demir penesi hi gevemedi; hatta Nadir'in geliinin byk sessizlii koyultmasndan nce bile Adem Aziz bu yumruu krmaya alm ve karsna sava amak zorunda kalmt. (Btn bunlar iyimserlie tutulmasnn ne kadar artc olduunu gstermeye yaryor.) ... 1932'de, yani on yl nce, ocuklarnn eitimini stlenmiti. Muhterem Valide bu iten holanmad ama bir babann geleneksel rol bu olduu iin kar kamad. Aliye on bir, ikinci kzlar Mmtaz neredeyse dokuz yandayd. ki olandan Hanif sekiz, Mustafa alt yandayd, en kkleri Emerald ise beinde bile yoktu. Muhterem Valide korkularn aile ahs Davud'a ayordu. "Onlarn kafalarn kim bilir ne yabanc dillerle dolduruyor, nederlerona, bir sr ie yaramaz ey." Davud tencereleri kartryor, Muhterem Valide haykryordu, "Ufakln kendine, nederlerona, Zmrt yerine Emerald demesine amamal. Nederlerona, ngilizce. Bu adam ocuklarm mahvedecek. una o kadar kimyon koyma, nederlerona, bakalarnn iine burnunu sokmak yerine piirdiin yemee baksan iyi olur." Sadece tek bir eitim art kotu: din dersleri. Kukularla kavrulan Aziz'in aksine o hep mmin kalmt. "Senin sinekkuun var," dedi ona, "ama ben, nederlerona, Tanrnn arsna uyuyorum. O adamn, nederlerona, vzldamasndan daha gzel bir ses." Bu onun ender politik yorumlarndand... ama gnn birinde Aziz din retmenini kap dar etti. Baparmayla iaret parma mollann kulana yapmt. Ne-sim Aziz kocasnn al sakall sefili bahe kapsna doru srklediini grd; nefesini tuttu; sonra kocasnn aya muhteremin kaba etine vurduunda bard. Yldrmlar saarak savaa dald Muhterem Valide. "Kadir bilmez adam!" diye bard kocasna, "Nederlerona, utanman yok mu senin!" ocuklar arka avluya snm seyrediyorlard. Aziz cevap verdi: "O adamn ocuklarna ne rettiini biliyor musun?" Muhterem Valide soruya kar soruyu yaptryor, "Bamza, nederlerona, bir felaket getirmek iin yapmayacan ey yok mu senin?" -ama Aziz d rmuyor, "Sence o nestalik yazs myd? H?" - buna karlk kars iyice ileden kyor: "Domuz da m yiyeceksin? Nederlerona? Kuran'a m tkreceksin?" Doktor sesini ykselterek dikleniyor, "Yoksa bakara suresi miydi? Ne dersin?"... O nu hi dikkate almayan Muhterem Valide zirveye kyor: "Kzlarn Almanlarla m evlendireceksin?" Nefes almak iin durunca dedem kendini toplama frsat buluyor, "Onlara nefret etmeyi retiyordu, hanm. Onlara Hindu-lardan, Budistlerden, Caynaclardan, Sihlerden ve kim bilir baka han-46 ei vejetaryenlerden nefret edin diyordu. Nefret dolu ocuklar m istiyorsun be kadn?" "Sen Allahsz ocuklar m istiyorsun?" Muhterem Valide Cebrail'in blklerinin geceleyin aa inip inansz ocuklarn cehenneme tadn kuruyordu. Canl cehennem imgeleri vard kafasnda. Cehennem haziranda Racputana kadar scakt ve orada herkes yedi yabanc dil renmek zorundayd... "Yemin ederim, nederlerona," dedi anneannem, "benim mutfamdan senin dudaklarna lokma yemek girmeyecek! Molla sahibi getirip de, nederlerona, ayaklarn pene kadar tek bir a-pati bile yiyemeyeceksin!" O gn balayan alk sava neredeyse lmle sonulanan bir delloya dnecekti. Szne sadk kalan Muhterem Valide yemeklerde kocasna bo tabak bile vermedi. Doktor Aziz de hemen buna kar tavr alarak darda yemeyi reddetti. Gn be gn babalarnn eriyip gittiini gryordu ocuklar, anneleriyse gaddarca yemeklerini koruyordu. "Tmyle yok mu olacaksn?" diye'sordu Emerald ilgiyle, hemen endieyle

ekledi, "Nasl geri dnleceini bilmiyorsan sakn kaybolma." Aziz'in yznde kraterler olumutu; burnu bile incelmi gibiydi. Gvdesi bir sava meydanna dnmt ve her gn bir paras havaya uuyordu. En byk, en akll ocuu Aliye'ye dedi ki: "Bir savata her iki ordudan da fazla zarar sava meydan grr. Doaldr bu." Vizitelere karken artk rikaya biniyordu. Rikac Hamdard onun iin endielenmeye balamt. Ku Naheen Ranisi Muhterem Valide'yi vazgeirmek iin arabulucular gnderdi. "Hindistan'da yeterince a insan yok mu?" diye sordu arabulucular Nesim'e, o da da ha o zamanlar efsanelemeye balayan ahmeran bakyla bakt onlara. Ellerini kucana kavuturmu, banda sk sk balanm muslin bir duppata gzkapaksz gzleriyle misafirleri delerek onlar gzlerini karmaya zorlad. Sesleri ta olup kald, yrekleri soudu; yabanc erkeklerle dolu odada anneannem tek bana, ne eilmi baklarn ortasnda muzaffer oturuyor. "Yeterince a m var, nederlerona?" dedi atlak bir sesle. "Bilmem, belki. Belki de yok." Ama aslnda Nesim Aziz ok endieliydi nk Aziz'in alktan lmesi kendi dnya grnn onunkinden stn olduunu kantlasa da sadece prensip uruna dul kalmak istemiyordu; ama geri adm atp tkrdn yalamadan da bu sorunu zmenin bir yolunu bulamyordu, yoksa yzn amay renmi anneannem kendi yzne nasl bakacakt? "Hastalanm gibi yapsana!" - Akll ocuk Aliye zm bulmutu. Muhterem Valide ekilme taktii uygulad, ars olduunu, neder-47 lerona, gerekten de ok berbat bir ars olduunu syleyerek yataa ekildi. Onun yokluunda Aliye babasna, tavuk orbas eklindeki zeytin daln uzatt. ki gn sonra Muhterem Valide ayaa kalkt (hayatnda ilk defa kocasnn kendisini muayene etmesine izin vermemiti), iktidarn tekrar ele ald ve kznn kararn uysallkla kabul ederek sanki ortada hibir ey yokmu gibi Aziz'e yemeini verdi. Bu on yl nceydi; ama hl, 1942'de, paan dkkanndaki ihtiyarlar slk alan doktoru grdklerinde kkrdayarak karsnn onu nasl geri dnmesini bilmedii halde kaybolma numaras yapmaya zorladn hatrlyorlard. Akam vakti birbirlerini drtklyorlard, "Hatrladn m hani..." sonra "amar ipine aslm iskelet gibi kuruyup kalmt! Hatta bisikletine bile..." sonra "-sana bir ey syleyeyim mi baba, o kadn ok korkun eyler yapabilir. Ne iler kartrdklarn anlamak iin kzlarnn ryalarn bile gryormu!" Ama hava iyice kararnca dr-tklemeler kesiliyor nk artk yarma zaman. Sessizlikte eneleri uyumlu bir biimde kmldanyor; sonra birdenbire dudaklar bzlyor ama hava-srtnmesi-sesi kmyor o dudaklardan. Islk almyorlar, buruuk dudaklarndan uzun, krmz bir areka suyu fkryor ve yolunu hi armadan eski bir pirin tkrk hokkasna yneliyor. Kalalara vuruluyor, bbrleniliyor "Peh peh, una bak!", "Usta at diye buna derler!"... htiyarlarn etrafnda kasabann solarken, eitli akam megaleleri balyor. ocuklar ember evirip kabbadi oynuyor, Mian Abdullah'n posterlerine sakal yapyorlar. Yallar hokkay oturduklar yerden sokan ortasna doru gitgide daha uzaa koyarak her seferinde daha uzun atlar yapyorlar. Yine de sv yerini buluyor. "ok gzel, yara!" Sokak ocuklar frlatlan krmz svlarn arasna dalp kyor, bu ciddi hokka-vurmaca sanatna tavuk oyununu kartryorlar... Ama ordunun kurmay arabas sokak ocuklarn datarak geliyor... ite Tugeneral Dodson, kasabann askeri komutan, scaktan patlam... yannda da emir subay Binba Zlfikr ona bir havlu uzatyor. Dodson yzn kuruluyor; sokak ocuklar dalyor; araba hokkay deviriyor. inde kan gibi phtlar olan koyu krmz bir sv krmz bir el gibi yere yaylyor ve sularcasna ngilizlerin azalmakta olan gcn iaret ediyor. Kflenmekte olan bir fotorafn ans (belki de ektii gerek boyutlardaki resimler neredeyse hayatna malolacak olan ayn beyinsiz fotorafnn eseri): iyimserlik ateiyle yanan Adem Aziz altm yalarnda bir adamla el skyor; sabrsz, tela bir adam, beyaz bir sa tutam 48 ho bir yara izi gibi alnna dm. Bu Mian Abdullah, Sinekkuu. ("Bakn Doktor Sahib, kendimi formda tutuyorum. Karnma bir yum-r)c atmak ister misiniz? Atn atn. Zpkn gibiyim." ... Fotorafta bol, beyaz bir gmlein kvrmlar karn gizliyor, dedemin yumruu da sk-! deil, merhum kurtarcnn eli tarafndan yutulmu.) Arkalarnda, honutlukla bakan Ku Naheen Ranisi, vcudu para para beyaz lekelerle kapl, tarihe szan ve Bamszlktan ksa sre sonra byk lekte patlama yapan bir hastalk bu...

"Ben kurbanm," diye fsldyor Rani, asla kmldamayacak fotoraflanm dudaklarnn arasndan, "kltrle-raras meraklarmn bahtsz kurban. Tenim ruhumdaki enternasyonalizmin en iyi d gstergesi." Evet, bu fotorafta bir konuma srp gidiyor. yimserler usta vantrologlar gibi liderleriyle gryor. Rani'nin yannda -imdi dikkatle dinleyin; tarihle atalar birlemek zere!- mstesna biri duruyor, tombul ve gbekli, gzleri durgun gller gibi, salar bir airinkiler gibi uzun. Nadir Han, Sinekkuu'nun zel sekreteri. Fotoraf onlar dondurmam olsayd ayaklar mahcubiyetten habire yer deitiriyor olurlard. Aptalca, gergin glmsemesinin ardndan unlar sylyor, "Doru; birtakm dizeler yazdm..." Bunun zerine Mian Abdullah lafa girerek ak aznn parlak sivri dileri arasndan gmbrd-yor: "Ama ne dizeler! O kadar sayfada tek bir kafiye bile yok!.." Rani nazike "Demek modernistsiniz," diyor. Nadir utanarak cevap veriyor: "Evet." Durgun, hareketsiz sahnede ne gerilimler var! Ne dokundurmalar; Sinekkuu diyor ki: "Hadi canm; sanat yceltici olmaldr; bize anl edebi gemiimizi hatrlatmaldr!"... Sekreterinin yzne den bir glge mi yoksa kalar m atlm?.. Nadir'in sesi, solgun resimden ok alak kyor: "Ben sanatn yceliine inanmyorum, Mian Sahib. Sanat kategorilerin dnda olmaldr; benim iirimle -ey- hokka-vurmaca oyunu eittir."... Bunun zerine dnceli bir kadn olan Rani aka yapyor: "Belki de bir odam paan-inemece ve hokka-vurmaca iin tahsis etmeliyim. Lacivertta kakmal ok gzel gm bir tkrk hokkam var, hepiniz gelip denemelisiniz. Varsn beceriksiz tkrklerimizden duvarlar kirlensin! Bunlar en azndan drst lekeler olur." Artk fotorafn syleyecek bir eyi kalmad; imdi fark ediyorum. Sinekkuu btn bu sre zarfnda hep resmin kesindeki, dedemin omzunun arkasndaki kapya bakyormu. Kapnn ardnda tarih bekliyor. Sinekkuu gitmek iin sabrszlanyor... ama bizimle birlikte oldu ve olmakla hayatm boyunca peimden gelecek iki iz brakt bize: sihirbazlar gettosuna giden iz ve kafiyesiz, fiilsiz air Nadir'le paha biilmez gm hokkann hikyesini anlatan iz. 49 "Ne sama," diyor bizim Padma. "Resim nasl konuur? Burada brak; dnemeyecek kadar yorulmusun." Ama Mian Abdullah'n durmadan vzldamak gibi tuhaf bir alkanl olduunu, garip bir biimde, ne melodili ne melodisiz, bir makine ya da dinamo gibi hafiften, mekanik bir biimde srekli vzldadn syleyince hemen yutuyor, "Madem o kadar enerjik bir adamm hi armadm," diyor basiretle. Yine kulak kesiliyor; ben de konuya snarak Mian Abdullah'n mrltsnn i temposuyla doru orantl olarak ykselip alaldn sylyorum. yle bir vzldama ki pesletiinde insann diini artr, en tiz noktasna geldiinde de yaknlarda kim varsa ereksiyona uratrd. ("Arre ba-ap," diyerek glyor Padma, "erkeklerin onu bu kadar tutmasna amamak lazm!") Sekreteri Nadir Han srekli patronunun timsal tuhaflna maruz kalr, kulaklar, enesi, penisi Sinekkuu'nun emirleri dorultusunda hareket ederdi. Onu yabanclarn yannda utandran ereksi-yonlara, szlayan az dilerine ve genelde yirmi drt saatin yirmi ikisini alarak geirmesine ramen neden hl onun yanndayd Nadir? Olaylarn merkezinde olup onlar edebiyata dkmeyi airlik vazifesi saydndan yannda kalmyordu - herhalde. an hret peinde de deildi. Hayr; Nadir'in dedemle paylat bir ey vard ki o yetiyordu. O da iyimserlik hastalna tutulmutu. Adem Aziz gibi, Ku Naheen Ranisi gibi Nadir Han da Mslman Birlii'nden nefret ediyordu ("Kurbaa gruhu!" diye barmt Rani oktavlar arasnda slalom yapan gm sesiyle. "Krlarn koruma peindeki toprakaalar! Onlarn Mslmanlarla ne alakas var? Kongre reddettikten sonra kurbaalar gibi ngilizlere gidip onlar iin hkmet kuruyorlar!" "Hindistan'dan Elinizi ekin" nergesinin verildii yld. "Dahas," dedi Rani, "hepsi delirmi. Yoksa neden Hindistan'n blnmesini istesinler ki?") Mian Abdullah, yani Sinekkuu, zgr slam Meclisini neredeyse tek bana kurmutu. eitli Mslman hiziplerin liderlerini, Birlikilerin sofuluuna ve karclklarna kar, gevek bir federasyon oluturmaya armt. Bu byk bir birletirme numarasna dnt nk hepsi geldiler. lk Meclis Lahor'da toplanmt; Agra'da da ikincisi toplanacakt. Platformlar tarm hareketlerinin, kentli ii sendikalarnn liderleriyle, din bykleriyle ve blgesel gruplarla dolacakt. Bu sefer birinci toplantda kendini hissettiren ey dorulanacakt: Hindistan'n blnmesini isteyen Birlik, sadece kendi adna konuuyordu. "Bize srtlarn evirdiler," diyordu Meclisin ilanlar, "imdi de arkalarndan vur-50 duumuzu iddia ediyorlar!" Mian Abdullah blnmeye karyd.

yimserlik salgnnn penesindeki, Sinekkuu'nun koruyucusu Ku Naheen Ranisi ufuktaki bulutlardan hi sz etmiyordu. Agra'nn Mslman Birlii'nin kalesi olduunu hi sylemiyordu, "Adem olum, Sinekkuu Meclisi burada toplamak niyetindeyse ona kalk Allahabad'a git demeyeceim," diyordu. Hi ikyet etmeden, karmadan btn masraflar stlenmiti; stne stlk ehirde dmanlar da ediniyordu. Rani teki Hint prens ve prensesleri gibi yaamazd. Teetar avlar dzenlemek yerine burs veriyordu. Otel skandallar yerine politikayla ilgileniyordu. Sylentiler balamt. "u burs verdii insanlar var ya, herkes onlarn mfredat d vazifeleri olduunu biliyor. Karanlkta kadnn odasna gidiyorlarm, lekeli yzn gstermiyormu onlara hi, o uh cad sesiyle onlar byleyip yataa anyormu!" Adem Aziz cadlara inanmazd. Rani'nin Farsa'da da Almanca'da da ayn rahatlkla at koturan parlak arkada evresinden holanyordu. Ama Rani hakkndaki hikyelere inanp inanmamak konusunda kararsz kalan Nesim Aziz prensesin evine yaplan ziyaretlerde kocasna hi elik etmiyordu. "Allah insanlarn bir sr dil konumasn isteseydi," derdi, "azmza bir tane dil koyar myd?" Sinekkuu'nun iyimserlerinden hibirisi olacaklara hazrlkl deildi. Hokka-vurmaca oynayp yerdeki atlaklar grmezden geliyorlard. Bazan efsaneler gerei yaratr ve olgulardan daha yararl olur. Efsaneye baklrsa -paan dkkanndaki ihtiyarlarn cilal dedikodusuna baklrsa- Mian Abdullah'n bana bu felaket, Nadir Han'n uursuzluk getireceini syleyerek onu uyarmasna ramen Agra tren istasyonundan tavuskuu tynden bir yelpaze almas yznden gelmiti. Dahas o gece ay hilaldi, Abdullah Nadir'le birlikte altndan, yeni ay ykseldiinde ikisi de onu camn arkasndan grmlerdi. "Bunlara dikkat etmek lazm," dedi areka ineyiciler. "Biz yamz bamz aldk, bunlar biliriz." (Padma da ban sallayarak onlara katlyor.) Meclis'in brosu niversite kampsndeki tarihi faklte binasnn zemin katndayd. Abdullah'la Nadir gece mesailerini bitirmek zereydiler; Sinekkuu'nun vzlts peslemiti ve Nadir'in dileri szlyordu. Bronun duvarnda Abdullah'n en sevdii Blnme Kart slogann yer ald afi vard, air kbal'den bir dize: "Tanrya yabanc bir lke nerede bulunur?" Suikastlar kampse gelmilerdi. Olgular: Abdullah'n bir sr dman vard. ngilizlerin ona kar tavr hep ikircikliydi. Tugeneral Dodson onu kentte istememiti. Kap 51 alnd, Nadir at. Odaya alt yeni ay girdi, yzleri maskeli karalar giymi alt adamn tuttuu hilal eklinde alt bak. ki adam Nadir'i tuttu, tekiler Sinekkuu'na yneldi. "O anda," diyor areka ineyiciler, "Sinekkuu'nun vzlts tizleti. Tizletike tizleti, yara, suikastlarn organlar cppelerini adra evirirken gzleri falta gibi ald. Sonra -aman Allah!- baklar ark sylemeye balad, Abdullah daha da yksek sesle akyordu, hayatnda hi sylemedii kadar yksek sesle. Vcudu sertti, uzun kvrk baklar onu ldremiyordu; bir tanesi bir kaburgann zerinde krld ama tekiler ksa srede kana bulandlar. Ama-iyi dinle!- Abdullah'n vzlts insan kulaklarnn eiini am, kasabann kpekleri tarafndan duyulmutu. Agra'da belki de sekiz bin drt yz yirmi sokak kpei vardr. O gece herhalde bir ksm yemek yiyordu, bir ksm lyordu; bazlar iftleiyordu, kimisi de ary duymamt. Sen de iki bin; geriye kalr alt bin drt yz yirmi it, hepsi dnp niversiteye kotular, birou kasabann teki ucundaki tren yolundan geliyordu. Bunun doru olduunu herkes bilir. Uyuyanlar dnda herkes grd. Bir ordu gibi grltyle ilerliyorlard, sonradan kemikler, bok, kl tutamlar bulunacakt yollarnda... bu srada Abdullahji vzldyordu, vzldyordu ve baklar ark sylyordu. unu da bil: birdenbire katillerden birinin gz atlad ve yuvasndan dar frlad. Sonradan halnn iinde cam paralar buldular!" Dediklerine gre: "Kpekler geldiinde Abdullah lmek zerey-mi, baklar da krelmi... vahi hayvanlar gibi gelmiler, pencereden ieri atlamlar, Abdullah'n vzlts krd iin pencerede cam yokmu... kapy krana kadar zerine abanmlar... sonra her yeri doldurmular baba!., kimi bacaksz, kimi tysz ama ounun en azndan dii varm, kimisi de keskinmi... Ondan sonracma; suikastlarn kimsenin geleceinden korkusu yokmu herhalde nk hi nbeti brakmamlar; kpekler onlar gafil avlam... O dlek Nadir Han' tutan iki adam, grtlaklarna atlayan belki altm sekiz kpein arl altnda yere dmler... katiller o kadar feci paralanmlard ki sonradan kimse kim olduklarn anlayamad."

"Bir ara," diyorlar, "Nadir pencereden atlayp komaya balam. Kpeklerle suikastlar o kadar megulm ki kimse peine dmemi." Kpeklerle suikastlar m?.. Bana inanmyorsanz kontrol edin. Mian Abdullah ve Meclisini aratrn. Onun hikyesini nasl hasr alt etmiiz renin... sonra da yardmcs Nadir Han'n ailemin hallar altnda nasl yl geirdiini anlataym size. 52 Nadir Han genken, hayat tmyle sanatna sdrmaya alt iin tablolarn gittike byten bir ressamla ayn odada kalm. "u halime bak," demi ressam kendini ldrmeden nce, "Minyatrc olmak istemitim ama filcilie yakalandm!" Hilal baklar gecesinin kabaran olaylar Nadir Han'a oda arkadan hatrlatt nk hayat bir kez daha gerek boyutlarnda kalmay reddetmiti. Melodramatik bir hal almt ve bu da cann skmt. Nadir Han gece vakti kimseye grnmeden kenti nasl koarak geti? Bunu onun kt bir air ve anadan doma bir kazk kakc olmasna veriyorum. Koarken ne yaptn dardan izliyordu, bedeni ucuz bir korku romanndaki gibi davrand iin zr diliyordu sanki; hani u iportaclarn tren istasyonlarnda satt cinsten bir romandaki gibi, ya da nezleye, tifoya, iktidarszla, sla zlemine, fakirlie iyi gelen ilalarn yannda bedava verdikleri bir romandaki gibi. Cornwallis Caddesinde lk bir geceydi. Bo rika-durann yannda bir kmr maltz duruyordu. Paan dkkn kapanmt, ihtiyarlar ertesi gn oynayacaklar oyunun ryasn grerek damda uyuyorlard. Aylak aylak Red and White sigarasnn paketini ineyen uykusu kam bir inek, dertop olmu sokakta uyuyan bir adamn yanndan geti, bu da adamn ertesi sabah uyanacan gsteriyordu nk bir inek lmek zere olmad mddete uyuyan bir adam grmezlikten gelir. lmek zereyse, dalgn dalgn koklamaya balar. Kutsal inekler her eyi yiyebilirler. Dedemin, mcevher dkknlarnn satndan gelen para ve kr Ghani'nin eyiz anlamas sayesinde alnm byk, eski ta evi, caddeden biraz geride karanlkta duruyordu. Arkada duvarl bir bahe ve bahe kapsnn yannda darda, Hamdard ve rikac oluna ucuza kiraya verilmi alak bir ev vard. Evin nnde ineklerin ektii su deirme-niyle kuyu vard; Cornwallis Caddesindeki bahe kapsna kadar evin yan sra ekilmi kk msr tarlas bu kuyudan kanallar vastasyla sulanyordu. Evle tarla arasnda yayalar ve rikalar iin kk bir yol vard. Agra'da bisikletli rikalar, yayan ekilen rikalarn yerini almaya yeni yeni balamt. Atlarn ektii tongalar hl i yapyordu ama gitgide azalyorlard... Nadir Han kendini kapdan ieri att, srtn duvara dayayp melerek bir an durdu, altna ieyince yz kzard. Sonra, kararnn bayalndan sklm gibi msr tarlasna koup arasna dald. Gnete boy atm bitkilerinin arasna ksmen saklanarak cenin gibi kvrlp yatt. Rikac Rait on yedi yandayd ve sinemadan dnyordu. O sabah iW adamn alak bir el arabasnda, srt srta konmu el yapmas iki de-53 vasa posteri tadn grmt, yeni filmi duyuruyorlard: Gai-Wallah, barolde Rait'in en sevdii oyuncu Dev. DELH'DE ELL HAFTA NEFES KESTKTEN SONRA BURADA! BOMBAY'DA ALTMI HAFTA KAPALI GE OYNADIKTAN SONRA BURADA! diye bas bas baryordu posterler. KNC YILINDA ZRVEDE! Film bir dou wes-terniydi. Kahraman, pek de ince olmayan Dev, otlaklarda tek bana dolayordu. Hint-Ganj ovalarna ok benziyordu bu otlaklar. Gai-Wallah inek-dostu demekti ve Dev inekleri korumak iin tek adamdan ibaret bir ordu gibi hareket ediyordu. TEK BAINA! ve FTE SLAHLA!, sezdirmeden mezbahaya gtrlen sr srlerinin arasna dalyor, obanlan etkisiz hale getirip kutsal hayvanlar kurtaryordu. (Film Hint seyircisi iin yaplmt; Delhi'de ayaklanmalara neden olmutu. Mslman Birlii taraftarlar inekleri sinemalarn yanndan geirip mezbahalara gtrnce lin edilmilerdi.) arklar ve danslar gzeldi, kz da gzeldi, bir de kz koskoca kovboy apkasyla dans ettirmeseler-di ok daha ho olacakt. Rait nlerde bir koltukta oturuyordu ve slklarla barlara o da katlmt. ki samosa yemi, ok para harcamt; annesi zlecekti ama iyi vakit geirmiti. Rikasn eve srerken filmde grd baz numaralan yapyordu; hafif bir bayrdan aa pedallar brakm inerken Gai-Wallah'n dmanlarndan saklanmak iin atn kullanmas gibi bisikletin bir tarafna eildi. Son anda dorularak gidonu evirdi ve rika harika bir manevrayla kapdan girip msr tarlasnn yanndaki yola sapt. Gai-Wallah b umaraya, iki iip kumar oynayarak allarn arasnda oturan srtma etesini gzlemek iin bavurmutu. Rait frene basp kendini msr tarlasna att,

gafil srtmalara doru -SON SRAT!- kouyordu, silahlar atee hazrd. Kamp atelerine yaklarken onlar korkutmak iin nefretle bard. YAAAAAAA-AA! Tabii Doktor Sahibin evinin bu kadar yaknnda gerekten de lk atmam, sadece azn ap barr gibi yapmt. DAN! DAN! Nadir Han uyumakta glk ekiyordu, gzlerini amt. Bir de bakt ki -HYAAAA!- gz dnm sska birisi posta treni gibi, lk la bararak -yoksa sar m olmutu nk hi ses duymuyordu!- zerine geliyor; ayaa frlad, lk tam onun fazlaca dolgun dudaklarna sirayet ederken Rait de onu grd ve sesini buldu. kisi de ayn anda ci-yaklayarak birbirlerinden tam aksi istikamete komaya baladlar. Sonra dierinin katn fark ederek durup sallanan msrlar arasndan birbirlerine baktlar. Rait, Nadir Han' tand, paralanm giysilerini grd ve ok kaygland. "Ben dostum," dedi Nadir salaka. "Doktor Aziz'i grmem lazm." 54 "Ama doktor uykuda, msr tarlasnda deil." Kendini topla diyordu Rait kendi kendine, aptal aptal konuma! Bu adam Mian Abdullah'n arkada!.- Ama Nadir onun ne dediinin farknda deil gibiydi, yz ekilden sekile giriyordu, sanki tavuk paralan gibi dilerinin arasna kam baz kelimeleri bulup karmaya alyordu... "Hayatm," diyebildi en nihayet, "tehlikede." Bunun zerine hl Gai-Wallah'in etkisinde olan Rait yardma kotu. Nadir'i evin yan tarafndaki bir kapya gtrd. zerinde asma kilit vard ama Rait kilidi ekince elinde kald. "Hint mal," diye fsldad, sanki bu her eyi aklyormu gibi. Nadir ieri girerken Rait tslad: "Bana gvenebilirsin sahib. Azm mhrl! Anamn kr salar zerine yemin ederim." Kilidi dardaki yerine takt. Sinekkuu'nun sa kolunu kurtarmt!.. Ama neden? Kimden? ... Gerek hayat filmlerden bile daha iyi oluyordu, bazan. "O mu?" diye soruyor Padma, kararszlkla. "O iko korkak f m? Baban o mu olacak?" 55 Halnn Altnda BU, iyimserlik salgnnn sonu oldu. Sabahleyin zgr slam Meclisinin brosuna giren temizliki kadn, sesi kesilmi vaziyette, etrafnda pati izleri ve katillerinin paralan ile yerde yatan Sinekkuu'nu buldu. l bast ama sonra, yetkililer gittiinde ondan oday temizlemesi istendi. Saysz kpek kln sprdkten, bir sr pireyi ldrdkten, krk cam gzn paralarn haldan temizledikten sonra niversite'nin i denetisine, bu tip eylerin devam gelecekse cretinin arttrlmas gerektiini syledi. yimserlik mikrobunun son kurbanyd muhtemelen ama hastal uzun srmedi nk deneti kat bir adamd ve onu kapnn nne koydu. Ne suikastlar tehis edilebildi ne de azmettirenlerin kim olduu ortaya kt. Dedem Tugeneral Dodson'n emir subay Binba Zlfi-kr tarafndan kampse, arkadann lm belgesini yazmaya arld. Binba Zlfikr geriye kalan birka prz halletmek iin Doktor Aziz'e urayacana sz verdi; dedem burnunu silerek oradan ayrld. Meydanda adrlar krlm umutlar gibi toplanyordu; Meclis bir daha asla bir araya gelmeyecekti. Ku Naheen Ranisi yataa dt. Hayat boyunca ciddiye almad hastalklarnn onu ele geirmesine boyun edi ve teninin araflarn rengini aln seyrederek senelerce yatt. Bu srada Cornwallis Caddesindeki eski ev potansiyel anneler ve olas babalarla dolup tayordu. Tamam Padma; yaknda reneceksin. Burnumu kullanarak (ok ksa sre nce tarih yaratmasna olanak veren gcn yitirmi de olsa telafi niteliinde baka yetiler kazand) ve onu iime doru evirerek, Hindistan'n vzldayan umudunun lmn takip eden gnlerde dedemin evindeki atmosferi kokluyorum, seneler ncesinden garip bir kokular karm srkleniyor bana doru; huzursuzluk dolu, gizlenen eylerin kokusu, filizlenen akn, anneannemin meraknn ve gcnn keskin kokusuna karyor... Mslman 56 Birlii tabii gizliden gizliye, rakibinin ortadan kalkmasna sevinirken, dedem her s abah kendi deyiiyle "gkgrltskutusu"nun zerinde oturur vaziyette bulunuyor (burnum onu buluyor), gzlerinde yalar. Ama bunlar keder gzyalar deil. Adem Aziz sadece Hintlilemenin bedelini dyor ve ok berbat kabzlk ekiyordu. Kt kt tuvaletin duvarndaki lavman tertibatna bakyor. Dedemin mahremiyetine neden mi girdim? Mian Abdullah'n lmnden sonra dedemin

kendini iine verdiini, bir yandan niversitedeki hekimlik grevini srdrrken, bir yandan da demiryolu kenarndaki gecekondularda oturan hastalarn bakmn stlenerek onlara bi-bersuyu rnga eden ve kzarm rmcein krl tedavi edeceini sanan arlatanlardan onlar kurtardn anlatmak dururken neden; dedemle ikinci kz Mmtaz arasnda gitgide gelien byk sevgiyi, teninin karal yznden annesinden fazla iltifat grmeyen ama hassas, ilgili ve krlgan olduu iin kznn o sorgusuz sualsiz efkatine ihtiya duyan azaplar iindeki babasnn pek kymetlisi olan Mmtaz'la muhabbetlerini anlatmak dururken neden; burnundaki artk hi dinmeyen kanty anlatacak yerde neden dksyla oyalanyorum? nk bir lm belgesini imzalad gnn ikindisinde Adem Aziz heladayd ki birdenbire bir ses -yumuak, korkak, utanga, kafiyesiz bir airin sesi-tuvaletin bir kesindeki kocaman eski amar sandnn iinden onunla konutu ve ona yle bir ok yaatt ki yaratt gevetici etki sayesinde tuvaletin duvarnda asl duran lavman aletinin kancasndan indirilmesine gerek kalmad. Rikac Rait, Nadir Han' temizliki giriinden gkgrltskutusu meknna sokmutu, o da amar sandna saklanmt. Dedemin akn barsak kaslar geverken kulaklar da bir snma ricas duydu, araflar, kirli amarlar, eski gmlekler ve konuann utancyla boulmu bir rica. Adem Aziz Nadir Han' saklamaya ite bu ekilde raz oldu. imdi kavga kokusu geliyor nk Muhterem Valide Nesim kzlarn dnyor, yirmi bir yandaki Aliye'yi, on dokuz yandaki esmer Mmtaz' ve on beinde bile olmayan ama gzlerinde ablalarndan bile olgun bir ifade tayan gzel, hoppa Emerald'. Kasabada, hokka-vuru-cular, rikaclar, elarabasnda film afii gezdirenler ve niversite rencileri arasnda kzkarde "Teen Batti" adyla anlyordu, parlak k... Yabanc bir adamn Aliye'nin arball, Mmtaz'n esmer, parlak teni ve Emerald'n gzleriyle ayn evde kalmasna nasl izin verebilirdi Muhterem Valide?.. "Sen akln oynatmsn, bey; o adamn lm senin beynine bir eyler yapt." Ama Aziz kararlyd: "Burada 57 kalacak." Mahzende... nk Hindistan'da saklanma yeri her zaman ciddi bir mimari kayg olmutur, bu yzden de Azizlerin evinde, sadece yerdeki zeri hal kapl kapaklardan girilebilen yer alt odalar vard... Nadir Han kavgann bouk uultusunu duyuyor ve kaderinden endie ediyordu. Tanrm (avular ter iinde olan airin dncelerinin kokusunu alabiliyorum), dnya ne hale geldi... bu lkede biz insan myz? Yoksa hayvan m? Ya gitmem gerekirse baklar beni ne zaman bulacak?.. Aklndan tavuskuu tynden yaplma yelpazeler, camdan grlen ve kanl baklara dnen yeni ay grntleri geiyor... Yukarda Muhterem Valide konuuyor, "Evde bir sr bekr kz var, nederlero-na; sen kzlarna byle mi sayg gsteriyorsun?" imdi de burnuma kendini kaybetmi bir fkenin buhar geliyor; Adem Aziz'in byk, ykc fkesi zincirinden boalyor ve Nadir Han'n yeraltnda olduunu, kzlarnn rzna geemeyecek ekilde halnn altna sprldn syleyeceine; fiilsiz ozann uykusunda bile uygunsuz bir ey yaptnda kzaracak kadar edepli olduunu belirteceine; bylesi mantkl kanallar deneyeceine dedem baryor, "Kes sesini kadn! Adamn bizim korumamza ihtiyac var; burada kalacak!" Bunun zerine anneannemin zerine sabit bir parfm, koyu bir kararllk bulutu kyor: "Peki yleyse. Madem, nederlerona, sesimi kesmemi istiyorsun. Bundan byle azmdan, nederlerona, tek kelime bile kmayacak." Aziz inliyor, "llallah, kadn, u lgn yeminlerini kendine sakla!" Ama Muhterem Valide'nin dudaklar mhrlenmi, eve sessizlik kmt. rk kaz yumurtasna benzeyen sessizlik kokusu burun deliklerime doluyor; her eye baskn kyor, dnyay ele geiriyor... Nadir Han lo yeraltnda saklanrken, ev sahibesi de sarlatrc bir sessizlik duvar arkasna saklanmt. lk balarda dedem yle bir yokla-yp gedik arad ama hi yoktu. En nihayet vazgeti ve cmlelerinin onu para para ak etmesini beklemeye balad, tpk bir zamanlar delik araftan grd gvdesinin kk paralarn arzulad gibi ve sessizlik, duvardan duvara yerden tavana, evi ylesine doldurdu ki sinekler vzldamyor gibiydiler, sivrisinekler srmadan nce vzlamaktan ekmiyorlard sanki; sessizlik avludaki kazlarn tslamalarn da bastrmt. ocuklar ilk bata fsltyla konuuyorlard, sonra sessizlie gmldler; bu srada msr tarlasnda rikac Rait sessiz "nefret ln" atyor ve anasnn salar zerine ettii kendi sessizlik yeminini tutuyordu. Bir akam bu sessizlik batana, kafas da zerindeki apka kadar yass olan ksa boylu

bir adam geldi; bacaklar rzgrda yatan sazlar gi-58 bi eriydi; yukar kvrk enesiyle burnu arasnda pek az mesafe vard; bunun sonucunda sesi de tiz ve sertti - nefes alma aygtyla enesi arasndaki dar boluktan geebilmek iin yle olmas gerekiyordu... uza oremeyii hayatta hep adm adm ilerlemesine neden olmutu; bu yzden titizlii ve donukluuyla n yapm, stlerinin gzbebei olmutu, nk bu sayede ihanete urama korkusuna kaplmadan iyi hizmet alyorlard; kolal ve tl niformas Blanco ve doruluk kokuyordu; kukla tiyatrosundan kam bir karaktere benzedii halde zerinde baarnn kendine has esans vard; istikbal vadeden bir adam olan Binba Zlfikr sz verdii gibi birka kk prz halletmeye gelmiti. Abdullah'n ldrlmesi, Nadir Han'n pheli bir biimde ortadan kayboluu kafasn kurcalyordu ama Adem Aziz'in iyimserlik mikrobuna yakalandn bildiinden evdeki sessizlii matem suskunluuna yorarak fazla uzun kalmad. (Mahzende Nadir hamambcekleriyle cebelle-iyordu.) Bastonu ve apkas Telefunken radyosunun zerinde, gen Azizlerin gerek boyuttaki portrelerinin baklar altnda, be ocukla birlikte sessizce alma odasnda otururken Binba Zlfikr k oldu. Uza gremiyordu ama kr de deildi ve " parlak k"n en parla gen Emerald'n inanlmaz lde yetikin baklarnda, kzn onun geleceini anladn ve bu gelecek hatrna grnn baladn grd; ayrlmadan nce, uygun bir sre bekledikten sonra onunla evlenmeye karar verdi. ("Emerald m?" diye tahminde bulunuyor Padma. "Annen o aifte mi yoksa?" Ama baka olas anneler var, baka mstakbel babalar, sessizlikte gelip gidiyorlar.) O szsz bataklk zamannda en. byk kz olan arbal Aliye'nin duygusal hayat da gelimekteydi; kendini kilerle mutfaa kapatan, dudaklar mhrl olan Muhterem Valide -yemini yznden- kzn ziyarete gelen bu muamba ve deri tccarna gvenmediini syleyemiyordu. (Adem Aziz kzlarnn erkek arkadalar edinmesine izin verilmesinde srar etmiti hep.) Ahmet Sina -"Haaa!" diye baryor Padma cokuyla hatrlayarak- Aliye'yle niversitede tanmt ve babasnn burnunun yzne hantal bir bilgelik kazandrd bu kitap kurdu, akll kz iin yeterince zeki grnyordu; ama Nesim Aziz ondan holanmyordu nk adam yirmisinde boanmt. ("Herkes hata yapar," dedi Adem ona, bu laf neredeyse bir kavgay balatacakt nk bir an iin Adem'in ses tonunda fazlaca kiisel bir eyler var gibi gelmiti Nesim'e. Ama sonra Adem ekledi, "Boanmann zerinden bir iki yl gesin de bu evin ilk dnn yaparz, baheye koca bir adr, arkclar, tatllar." Bu fikir her eye ramen Nesim'in houna gitmiti.) Sessizliin 59 yksek duvarl bahelerinde gezinirken Ahmet Sina ve Aliye konumadan anlayorlard ama herkes onun evlenme teklifinde bulunmasn bekledii halde sessizlik Ahmet Sina'y da esir alm gibiydi, teklif bir trl gelmiyordu. Aliye'nin yzne o sralarda bir arlk, sarkk bir ktmserlik kmt, bir daha da bu ifadeden tam anlamyla kurtulamad. ("Bak imdi," diye ayplyor beni Padma, "saygdeer anneciini insan byle mi anlatr?") Bir ey daha var: Aliye kilo alma ynnden annesine ekmiti. Seneler getike balon gibi iecekti. Ya anasnn karnndan geceyars gibi kapkara kan Mmtaz? Mmtaz fazla zeki deildi; Emerald kadar gzel de deildi; ama iyi, hamarat ve yalnzd. Babasyla dier kzkardelerinden ok daha fazla vakit geiriyor, burnundaki gemek bilmez kant yznden iyice abartl bir hal alan moral bozukluundan onu korumaya alyordu; Nadir Han'n ihtiyalarn karlama iini de o stlenmiti, her gn yemek dolu tepsiler ve sprgelerle onun yeralt dnyasna iniyor, hatta temizlikilerden biri onun orada olduunu renmesin diye Nadir'in gkgrlt-skutusunu bile o boaltyordu. Mmtaz aa indiinde Nadir gzlerini yere dikiyordu; o dilsiz evde birbirlerine tek kelime etmi deillerdi. Ne demilerdi hokka vurucular Nesim Aziz hakknda? "Ne iler kartrdklarn anlamak iin kzlarnn ryalarna bile kulak misafiri oluyordu." Evet, baka bir aklamas yok, bu bizim lkede ok daha tuhaf eylerin de olduu bilinir, gnlk bir gazete alp hangi kyde ne mucizeler olmu bakn - Muhterem Valide kzlarnn ryalarn grmeye balamt. (Padma bunu gzn bile krpmadan kabul ediyor; ama bakalarnn kolayca kabul edebilecei eyleri de rahata inkr edebilir. Her izleyici kitlesinin kendine gre bir inanc var.) Velhasl, geceleyin uyurken Muhterem Valide Emerald'n ryalarna gidiyor ve onlarn iinde baka bir rya buluyor - Binba

Zlfkr'n, yatann yannda banyosu olan byk, modern bir eve sahip olma yolundaki zel fantazi-sini. Binbann ihtirasnn doruu buydu; bu ekilde Muhterem Valide sadece kznn Zlfi'siyle gizli gizli, konumann mmkn olduu yerlerde bulutuunu kefetmekle kalmad, Emerald'n ihtiraslarnn sev-gilisininkilerden daha iddial olduunu da rendi. Adem Aziz'in ryalarnda da (neden olmasn?) kocasnn karnnda yumruk byklnde bir delik, hznle Kemir'de bir dada yrdn grd ve artk kendisini sevmemeye baladn tahmin etti, ayn zamanda kocasnn lmn de ngrd; yle ki seneler sonra duyduunda sadece "Ben zaten biliyordum," dedi. 60 ok gemeden, diye dnd Muhterem Valide, Emerald mahzendeki misafiri Binbasna syler; bylece ben de tekrar konuabilirim- Ama sonra bir gece, Gney Hindistanl balk kadnlarn tenine benzeyen teni yznden bir trl sevemedii arap kz Mmtaz'n ryalarna girdi ve meselenin orada bitmeyeceini anlad; nk Mmtaz Aziz de -hallar altndaki hayran gibi- k oluyordu. Kant yoktu. Rya igali -ya da analk bilgisi, kadnlk igds, ne derseniz deyin-mahkemed olarak kullanlacak bir ey deildir; Muhterem Valide de bir kz babasnn ats altnda krtrmakla sulamann ne kadar ciddi bir mesele olduunun farkndayd. Buna ek olarak Muhterem Valide'ye bir katlk gelmiti; hibir ey yapmamaya, sessizliini aynen muhafaza etmeye ve Adem Aziz'in modern dncelerinin ocuklarn nasl mahvettiini kendisinin kefetmesine gz yummaya karar verdi - grsnd bakalm; karsnn mazbut, eski moda fikirlerini hayat boyunca bastrmaya almann ne demek olduunu. "Amma hnl kadn," diyor Padma; ben de ona katlyorum. "Eee?" diye soruyor Padma. "Doru muydu?" Evet, bir bakma doruydu. "Mahzende aganigi yapyorlar myd? Balarnda bir dad bile yok muydu?" Vaziyeti bir dn - hafifletici sebepler vard. Gn nda sama, hatta yanl grnecek eyler yeraltnda olaan grnyordu. "O iko air zavall karamuu...? Yapt m?" ok da uzun zamandr oradayd air - hamambcekleriyle konumaya balayacak kadar uzun, gnn birinde gitmesini isteyeceklerinden korkacak kadar, ryasnda hilal baklar, uluyan kpekler grecek kadar, Sinekkuu'nun hayatta olup da ona akl vermesini isteyecek kadar ve yeraltnda iir yazlmadn kefedecek kadar uzun; sonra kzn biri yemek getiriyor, oturaklarn temizliyor, gzlerini yere indiriyorsun ama zerafetle parlayan bir bilek gryorsun, yeralt gecelerinin karas gibi kara bir bilek... "Bunu yapacan hi ummazdm." Padma'nn sesinde hayranlk var. "e yaramaz ikoya da bak!" En nihayet, herkesin hatta mahzende yz olmayan dmanlarndan saklanan kaan bile dilinin damana yapt bu evde, evin oullarnn bile rikac ocukla orospular hakknda akalamak, organlarnn uzunluunu karlatrmak ve sinema ynetmeni olma hayallerini fsldamak (Hanif in hayali, sinemann genelev iinin bir devam olduuna 61 inanan rya-igalcisi annesini dehete dryordu) iin msr tarlasna gitmek zorunda olduu bu evde, tarihin baskn sonucu hayatn bir garabete dnt bu evde, hele hele yeraltnn karanlnda Nadir kendini tutamad, gzlerinin yukar doru kalktn hissetti, narin sandaletlerden, bol pantolondan, geni kurtadan ve iffet rts duppatadan yukar, ta ki gzler gzlerle karlaana dein ve sonra "Sonra ne? Hadi baba, sonra ne oldu?" Mmtaz utanarak ona glmsedi. "Ne?" Ondan sonra yeraltnda glmsemeler peydahland ve bir eyler balad. "Eee n'olmu yani? Hepsi bu mu?" Hepsi bu; ta ki Nadir Han dedemi grmek istediini syleyene -szleri sessizlik sisinin iinde glkle duyuluyordu- ve ondan kzn isteyene kadar. "Zavall kz," diyor Padma, "Kemir kzlar genelde dalardaki kar gibi beyaz olur ama buncaz kara km. Tabii, teni yznden iyi bir koca bulamayacakt kendine herhalde; Nadir de aptal deil. Artk onun kalmasna ses karmayacaklar, yiyecek iecek, bann zerinde bir at olacak, o iko bir solucan gibi yeraltnda saklansn yeter. Evet, o kadar da aptal deilmi."

Dedem Nadir Han' artk tehlikede olmadna inandrmak iin ok urat; suikastlar lmlerdi, gerek hedefleri de Mian Abdullah'd; ama Nadir Han hl ark syleyen baklar gryordu ryalarnda, yalvar yakar oldu, "Daha deil Doktor Sahib; ltfen biraz daha zaman verin bana." Bunun zerine 1943 yaznn sonlarnda -yamurlar yine gecikmiti- bir gece dedem, ok az kelimenin sarfedildii o evde sesi tuhaf ve uzak tnlayan dedem, ocuklarn portrelerin asl olduu alma odasnda toplad. eri girdiklerinde, sessizlik a iinde odasna kapanmay tercih eden annelerinin orada olmadn grdler; ama ieride bir avukat ve (Aziz istemeye istemeye Mmtaz'n isteine rza gstermiti) bir molla vard; ikisi de hasta Ku Naheen Ranisi tarafndan gnderilmiti, ikisi de son derece "sk azlyd". Kardeleri Mmtaz gelinlik giymiti, yannda da radyonun nne konmu bir iskemlede, dz sal, ar kilolu, utanga Nadir Han oturuyordu. Bylece evde yaplan ilk dnde ne adr, ne arkc, ne tatl vard, misafir says da ok kstlyd; tren bittikten ve Nadir Han gelinin duvan kaldrdktan sonra -Aziz'i oka sokmu, kendini bir an gen hissetmesine, Ke-62 mir'de bir kerevette oturduunu, insanlarn kucana rupiler attn dnmesine neden olmutu- dedem enitelerinin mahzende olduunu kimseye sylemesinler diye hepsine yemin ettirdi. Emerald yeminini en son ve gnlszce etti. Sonra Adem Aziz oullarnn yardmyla alma odasnn zeminindeki kapaktan aa eitli eyalar tad; rtler, yastklar, lambalar, byk rahat bir yatak. Son olarak da Nadir'le Mmtaz mahzene indiler; kapak kapatld, hal yerine kondu ve karsn hibir erkein karsn sevmedii kadar incelikle seven Nadir Han onu yeralt dnyasna tad. Mmtaz Aziz ikili bir yaam srmeye balad. Gndzleri, ailesinin yannda namuslu bir hayat sren, niversitede vasat bir eitim yapan bekr bir kzd, hayat boyunca alameti farikas olacak olan hamaratlk, asalet ve sabr yetilerini gelitiriyordu, gemiindeki konuan amar sandklarnn saldrsna urayp kadayf gibi yamyass olana kadar, hatta o zaman bile bu yetilerini kaybetmeyecekti; geceleriyse bir kapaktan aa inip, lamba yla aydnlanan sakl dn odasna giriyordu, gizli kocas Tac Mahal diyordu buraya nk bir zamanlar Tac Bibi diye anlan baka bir Mmtaz vard - imparator ah Cihan'n kars Mmtaz Mahal. Kars ldnde ah ona o trbeyi yaptrmt, kartpostallarda ve ikolata kutularnda lmszlemi olan, d koridorlar sidik kokan, duvarlar yazlarla kapl ve dilde sessizlik talep eden levhalara ramen rehberlerin turistler iin nasl yank yaptn denedikleri trbeyi. ah Cihan'la Mmtaz' gibi, Nadir ve esmer sevgilisi yan yana yatyorlard ve lacivertta kakmal gm hokka onlara arkadalk ediyordu nk yataa ivilenmi, lmek zere olan Ku Naheen Ranisi onlara dn hediyesi olarak enfes bir biim verilmi, lacivertta kakmal, mcevher ilemeli gm bir hokka yollamt. Lambayla aydnlanan rahat inzivalarnda kar koca ihtiyarlarn oyununu oynuyorlard. Mmtaz, Nadir iin paan yapyordu ama kendisi tadn sevmiyordu. O nibu-pani ineyip tkryordu. Nadir'in tkr krmzyd, onunki san-yeil. Hayatnn en mutlu gnlerini yayordu. Uzun sessizlik sona erdiinde yle diyecekti, "Sonunda bizim de ocuumuz olacakt; o aralar zaman deildi, hepsi bu." Mmtaz Aziz hayat boyunca ocuklar ok sevdi. . Bu esnada Muhterem Valide sessizliin penesindeki aylar ar ar deviriyordu; sessizlik yle mutlak bir hal almt ki hizmetiler bile talimatlar iaretlerle alyorlard; bir keresinde ah onun ileden km hareketlerinin ne anlama geldiini zmeye alrken kaynayan sala 63 tenceresine bakmaynca tencere ayana dm ve ayan be parmakl bir yumurta gibi halamt; barmak iin azn atnda hi ses kmad, bu olaydan sonra kocakarnn by yaptna yle bir inand ki onun yanndan ayrlmaya hi cesaret edemedi. lene kadar avluda topallayarak ve kazlarn saldrsna urayarak o evde kald. Zor yllard. Kuraklk yznen yiyecekler karneye balanmt, etsiz pirinsiz gnlerin geliiyle fazladan, gizli bir boaz doyurmak da iyice zorlat. Muhterem Valide'nin kilerini iyice talan etmesi gerekiyordu ki fkesi de ate zerindeki bir sos gibi kabaryordu. Yzndeki benlerden kllar kmaya balad. Mmtaz kaygyla annesinin ay be ay itiini gzlyordu. inde konuulmadan kalm szler onu iiriyor-du... Mmtaz'a annesinin derisi tehlikeli bir biimde gerilmi gibi geliyordu. Doktor Aziz de gnlerini evden darda, ldrc sessizlikten uzakta geiriyordu, bu

yzden de gecelerini yeraltnda geiren Mmtaz sevdii babasn pek fazla gremiyordu; Emerald szn tutmu Binbaya aile srrn anlatmamt; ama bunun karlnda ailesine de onunla olan ilikisinden hi sz etmemiti, ksasa ksas; msr tarlasnda Mustafa, Hanif ve rikac Rait gnlerin bezginliine kaplmlard; Cornwallis Caddesindeki ev 9 Austos 1945'e kadar bu ekilde srklendi, sonra her ey deiti. Aile tarihinin, neyin yenip neyin yenmeyeceini belirleyen, kendine zg kurallar vardr. nsann sadece izin verilen yerlerini yiyip sindirmesi beklenir, kzll, kan ekilmi helal blmlerini. Ne yazk ki bu, hikyeleri yavanlatryor; bu yzden ben helal kurallarna kar gelen ilk ve tek aile yesi olacam. Hikyenin gvdesi hi kan kaybetmesin diye, anlatlmamas gereken yere geliyorum ve durmadan devam ediyorum. 1945 Austosunda ne oldu? Ku Naheen Ranisi ld ama benim anlatmak istediim bu deil, geri ldnde o kadar beyazlamt ki onu araflarn arasnda grmek ok zordu; hikyeme bir gm tkrk hokkas armaan ettikten sonra zerafetle ayrlmasn bildi... yine 1945' te musonlar yamamazlk etmedi. Burma canglnda Orde Wingate ve indit gerillalar, ayn zamanda Japon tarafnda savaan Subhas and-ra Bose ordusu yamurlardan srlsklam oldu. Cullundur'da iddete bavurmadan raylarn zerine yatan Satyagraha gstericileri iliklerine kadar slandlar. Kavrulan topraktaki atlaklar kapanmaya balad; Cornwallis Caddesindeki evin kaplarnn pencerelerinin aralarna hav-64 lular sktrld ve sk sk sklp tekrar yerlerine kondu. Yollarn kenarlarnda oluan su birikintilerinde sivrisinekler tredi. Mahzen, yani Mmtaz'n Tac Mahal'i de yle rutubetlendi ki en nihayet kz hasta oldu. Birka gn kimseye sylemedi ama gzleri kzarp, ateten titremeye balaynca Nadir zatrre olmasndan korkarak ona, babasna tedavi olmas iin yalvarmaya balad. Bunu izleyen birka haftay kzlk yatanda geirdi, Adem Aziz de kznn yatann baucunda oturup o titrerken bana serin bezler koydu. 6 Austosta hastalk krld. 9 Austos sabah Mmtaz kendini kat bir eyler yiyecek kadar iyi hissediyordu. Dedem gidip altna HEIDELBERG yazs kaznm eski deri antay getirdi nk kz ok bitkin durumda olduundan onu tepeden trnaa kontrol etmeye karar vermiti. antasn aarken kz alamaya balad. (te bu kadar Padma, mevzuya geldik.) On dakika sonra dedemin grleyerek hastann odasndan kmasyla uzun sessizlik dnemi sona erdi. Karsn, kzlarn, oullarn ard. Cierleri gl olduundan sesi mahzendeki Nadir Han'a kadar ulat. Bu patrtnn nedenini anlamakta glk ekmemitir herhalde. Aile yalanmayan fotoraflarn altnda, radyonun evresinde alma odasnda topland. Aziz, Mmtaz' da odaya getirip bir divana oturttu. Dedemin yz berbat grnyordu. Burnunun iinde neler hissetmekte olduunu varn tasavvur edin. nk bombay patlatmas gerekiyordu; iki yllk evlilikten sonra kz hl bakireydi. Muhterem Valide konumayal yl olmutu. "Kzm bu doru mu?" Yrtk bir rmceka gibi evin kelerinden sarkan sessizlik nihayet dalp gitmiti; ama Mmtaz sadece ban sallad: Evet. Doru. Sonra konutu. Kocasn sevdiini ve o meselenin de sonunda hallolacan syledi. yi bir adamd ve ocuk sahibi olmalar mmkn olduunda kukusuz onun da o eyi yapmas mmkn olacakt. Evliliin sadece byle bir ey zerine kurulu olmamas gerektiini dndn syledi, bu yzden de bundan bahsetmemiti, babasnn da bunu herkese byle bas bas bararak sylemeye hakk yoktu. Daha da konuacakt ama Muhterem Valide kendini tutamad. yldr biriken szleri dar fkrtyordu (ama onlar depolamak iin gerildike gerilen gvdesi klmedi). Dedem zerinde patlayan frtnada Telefunken'in yannda hi hareket etmeden duruyordu. Bu kimin fikriydi? Erkek bile saylamayacak, nederlerona, bu korka eve almak kimin aklndan kmt? Burada, nederlerona, ku gibi zgr, yedii nnde yemedii ardnda yl geirdi, tabii etsiz gnlerden sana ne, nederlerona, sen pirincin fiyatn ne bilirsin? Bu sinsi evlilie izin 65 veren marazi kimdi, nederlerona, u beyaz sal marazi? Kim kzn bu arlatann yatana kendi elleriyle koymutu? Kimin kafas o kahrolas anlalmaz salaka eylerle doluydu, nederlerona, kimin beyni o uuk yabanc fikirlerden yumuamt da

ocuunun byle doal olmayan bir evlilik yapmasna neden olmutu? Kimin yaptklar Allah'n gcne gitmiti de bana bu ceza gelmiti? Kim evine felaket getirmiti... bir saat on dokuz dakika boyunca dedeme sylendi durdu, lafn bitirdiinde bulutlarda su kalmamt ve ev birikinti doluydu. O daha lafn bitirmeden en kk kzlar Emerald ok tuhaf bir ey yapt. Emerald'n elleri yznn iki yanna kalkt, sonra iaret parmaklan darda kalmak zere yumruklar skld. aret parmaklan kulaklarna girdi ve sanki Emerald' sandalyesinden frlatt, parmaklar kulaklarn tkam kouyordu -SON SRAT!-duppatasn giy frlad, su birikintilerine basa basa, rika durann yanndan, ihtiyarlarn yamur sonras temiz hava almaya ktklar paan dkknnn yanndan geti, srati areka tkrkleri arasna dalp kma oyunu oynamak iin yerlerinde bekleyen sokak ocuklarn artt nk hi kimse gen bir hanmn, hele hele Teen Batti'den birinin, elleri kulaklarnda slak sokaklarda tek bana, omzuna bir duppata almadan komasna alk deildi. imdilerde ehirler modern, duppatasz gen hanmlarla dolu; ama o zaman ihtiyarlar zntyle dillerini aklattlar nk duppatasz bir kadn erefsiz bir kadnd, neden Emerald Bibi erefini evde brakmt ki? htiyarlar aknd ama Emerald ne yaptn biliyordu. Yamur sonras havasnda, ailesinin btn dertlerinin yeraltnda yaayan o korkak ikonun (evet Padma) bann altndan ktn ak ve net bir biimde gryordu. Ondan kurtulursa herkes tekrar mutlu olacakt... Emerald hi durmadan Klaya kotu. Ordu kararghna; Binba Zlfi-kr'n e! Yeminini bozarak onun ofisine gitti teyzem. Zlfkr Mslmanlarn sevdii bir isimdir. Muhammed'in yeeni Ali'nin ifte ulu klcnn ismi. Dnyada ei benzeri grlmemi bir si-lahm bu. Unutmadan; o gn dnyada baka bir ey vuku buluyordu. Dnyada ei benzeri grlmemi bir silah Japonya'nn sar halknn zerine atlyordu. Ama Agra'da Emerald kendi gizli silahn kullanyordu. arpk bacakl, ksa boylu, yass kafalyd bu silah; burnu enesine dokundu dokunacak; yatann hemen yannda gmme kvet olan byk, modern bir ev hayal ediyordu. Binba Zlfkr Sinekkuu'nun ldrlmesinin ardnda Nadir Han'n olup olmadndan hi emin olamamt ama bunu ortaya kart-66 frsatn ele geirmek iin can atyordu. Emerald ona Agra'nn yeral-Tac Mahal'inden sz ettiinde yle heyecanland ki kzmay unuttu ve on be adamyla birlikte hemen Cornwallis Caddesine gitti. Balarnda Emerald olduu halde alma odasna daldlar. Teyzem; gzel yzl, duppatasz, pembe pantolonlu hain. Askerler haly kaldrp byk kapa aarlarken Aziz sesini kartmadan seyretti, anneannemse Mmtaz' teselli etmeye alyordu. "Kadnlar erkeklerle evlenmeli," dedi- "Farelerle deil, nederlerona! O, nederlerona, solucan terk etmenin utanlacak bir yan yok." Ama kz alamaya devam ediyordu. Nadir yeralt dnyasnda bulunamad! Aziz'in ilk kkremesi onu uyarm, zerine muson yamurlarndan bile hzla boalveren utanca yenik derek ortadan kaybolmutu. Tuvaletlerden birinde bir kapak almt - evet, bir amar sandnn kuytusundan doktorla konutuu o ayn tuvalet. Tahta bir "gkgrltskutusu" -bir "taht"-devrilmiti, bo oturak paspasn zerine yuvarlanmt. Tuvaletin msr tarlasnn yanndaki oseye alan bir kaps vard; kap akt. Darda asma kilit vard ama Hint yapm olduundan krmas kolay olmutu... Tac Mahal'in lamba yla aydnlanm kuytusunda parlayan bir tkrk hokkas vard ve Mmtaz'a yazlm, kocasnn imzasn tayan bir not, kelime, alt hece, nlem: Talk! Talk! Talk! Urdu'nun gkgrltsn andran sesleri bizde yok ama zaten ne anlama geldiini biliyorsunuz. Bo ol. Bo ol. Bo ol. Nadir Han erefli bir hareket yapmt. Kuun utuunu anlaynca Binba Zlfi'nin fkesi grlecek eydi! Gzn kan brmt. Dedemin fkesine ok benzeyen bir kzgnlkt ama kk hareketlerde ifade buluyordu! Binba Zlfi ilk nce sinirine hkim olamayarak zp zp zplad; sonunda kendini kontrol ederek tuvaletten, tahtn yanndan, msr tarlasndan, bahe kapsndan geti. Komakta olan tombul,, uzun sal, kafiyesiz bir airden eser yoktu. Sola bak: yok. Saa bak: yok. Deliye dnen Zlfi bir yn seip bisiklet-li-rika durann yanndan geti. htiyarlar hokka vurmaca oynuyorlard ve hokka sokan ortasndayd. Sokak ocuklar areka sulu tkrklerin arasna dalp kyordu. Binba Zlfi kotu, ilerilerileri. htiyarlarla hedeflerinin arasndan geti ama sokak

ocuklarnn becerisi onda yoktu. Ah o talihsiz dakika: aadan seyreden krmz fiek gibi bir tkrk aparasna isabet etti. Sava giysisinin kasna el gibi bir leke yapmt; avuluyor, ilerlemesini engelliyordu. Binba Zlfi gazapla durdu. Ah ne byk talihsizlik; nk lgna dnm askerin komaya 67 devam edeceini zanneden ikinci bir oyuncu da tkrn salvermiti. kinci bir krmz el tekinin zerine yapt ve Binba Zlfi'nin beyni yerinden oynad... Yavaa, ihtiyatla hokkann yanna gidip onu tozun iine yuvarlad. zerinde zplamaya balad -bir! i bir daha! -onu yamyass etti, aya ok acd halde renk vermiyordu. Sonra vakarla topallayarak dedemin evinin nnde duran arabasna yrd. htiyarlar vahete maruz kalan hokkay alp eski ekline sokmak iin sana soluna vurmaya baladlar. "Evlendiime gre," dedi Emerald Mmtaz'a, "en azndan elenceye katlmalsn yoksa ok ayp edersin. imdi bana tavsiyelerde bulunman gerekirdi." O srada Mmtaz kardeine glmsese de Emerald'n bunu sylemesinin yzszlk olduunu dnyordu; bu yzden, belki de farknda olmadan kardeinin topuklarn knalamak iin kulland kalemi biraz fazlaca bastrmt. "Ay!" diye bard Emerald, "Ne kzyorsun! Aramz dzeltsek fena m olur!" Nadir Han'n ortadan kaybolmasndan sonra kardelerin ilikisi biraz gerginlemiti; Binba Zlfikr (dedemi aranan birine yataklk etmekle sulamaktan vazgemi, Tugeneral Dodson' da ikna etmiti) Emerald'la evlenmek isteyip kabul de grnce Mmtaz'n can sklmt. "antaj gibi bir ey," diye dnmt. "Hem Aliye'ye ne olacak? En byk kz en sona kalmamal, tccarn nasl da sabrla bekliyor." Ama bir ey sylemedi, o tahammll glmsemesini taknd ve hamaratln dn hazrlklarna ynelterek elenmeye alacana sz verdi; bu srada Aliye Ahmet Sina'y bekliyordu. ("lene kadar bekler," diyor Padma; hakl.) Ocak 1946. adrlar, tatllar, misafirler, arklar, baylan gelin, ha-zrolda damat; gzel bir dn... dnde deri tccar Ahmet Sina yeni boanm Mmtaz'la ateli bir sohbet iinde buluyor kendini. "ocuklar sever misin? - ne tesadf ben de... " "Ya, demek ocuun olmad, yazk. Benim de karmn..." "Ya, ne kt, karn biraz da huysuzdu herhalde!" "... Ne biraz... kusura bakma. Kendimi kaptrverdim." "nemi yok; kafana talana. Tabak filan da frlatr myd?" "Frlatmaz olur mu? Daha bir ay gemeden gazete zerinde yemeye balamtk." "Yok canm, abartyorsun!" "Sana da yalan sylenmiyor. Ama tabaklar atp krd doruydu." "Vah vah ok zldm." "Esas ben sana zldm." Mmtaz dnyor: "Ne tatl ocuk, Aliye'nin yannda hep skkn grnyordu..." Ahmet, "Ben bu kza hi alc gzyle bakmamm, vay canna..." Mmtaz,"... ocuklar sevdii de belli, ah bir ocuk iin..." 68 Ahmet,"... Varsn esmer olsun..." Sra ark sylemeye geldiinde grld ki Mmtaz da arklara katlacak neeyi bulmutu, ama Aliye sessiz duruyordu. Babasnn Callianvalla Bagh'da yaralandndan ok daha fazla yaralanmt ama zerinde hi iz yoktu. "Ya, mahzun kardeim, her eye ramen epeyce elendin." O yln Hazirannda Mmtaz tekrar evlendi. Annesinden feyz alan ablas, onunla bir daha hi konumayacakt ta ki ikisi de lmeden ksa bir sre nce bir intikam frsat doana kadar. Adem Aziz ve Muhterem Valide, Aliye'yi byle eylerin herkesin bana geldiine, ok ge olmadan ortaya kmasnn daha iyi olduuna, Mmtaz'n ok incindiine ve kendine gelmek iin bir erkee ihtiyac olduuna, hem Aliye'nin ok zeki olduu iin bann aresine bakacana ikna etmeye altlar ama bouna... "Ama, ama," dedi Aliye, "kitapla da evlenilmez ki." "Adn deitir," demiti Ahmet Sina. "Yeni bir balang yapma zaman. Mmtaz' ve Nadir Han'n'at gitsin, sana yeni bir isim seeceim. Emine. Emine Sina; houna gitti mi?" "Sen bilirsin bey," demiti annem. "Zaten," diye yazmt akll ocuk Aliye gnlne, "kim evlenmeye merakl ki? Ben deilim; hem de hi." Mian Abdullah bir sr iyimser insan iin kt bir balang olmutu; (babamn evinde ad anlmayan) yardmcs da annem iin yanl yoldu. Ama o zamanlar kuraklk vard; o: yllarda ekilen birok tohum heder oldu. "ikoya ne oldu?" diye soruyor Padma ters ters. "Sakn anlatmayacam deme!" 69 Kamuya Duyuru

BUNU gzbac bir Ocak izledi, yzeyde her ey o kadar dingindi ki 1947 hi balamam gibiydi. (Oysa, tabii, aslnda...) Bu zaman zarfnda ngilizlerin oluturduu Grev Kabinesi -yal Pethick-Lawrence, kurnaz Cripps, militer A. V. Alexander-iktidar ele geirme planlarnn suya dmesine tank oldular. (Ama tabii topu topu alt ay sonra...) Bu zaman zarfnda genel vali Wavell iinin bittiini, defterinin drl-dn ya izim etkili kelimemizi kullanacak olursak fantu olduunu anlad. (Bu da baz eyleri hzlandrd nk sonuncu valinin...) Bu zaman zarfnda Bay Attlee, Bay Aung am'la Burma'nn geleceini belirlemekle megul gibiydi. (Oysa aslnda atanmasn ilan etmeden nce son valiye talimatlarn veriyordu; son vali aday Kral ziyaret ediyor ve fevkalade yetkilerle donatlyordu; bu yzden de yaknda, pek yaknda...) Bu zaman zarfnda Kurucu Meclis bir Anayasa zerinde fikir birliine varamayarak kendini feshedecekti. (Ama tabii, son genel vali Lord Mountbatten ok gemeden burada olacakt, o durdurulamaz tiktakyla, altktalar e blen kasaturasyla, kapal tuvalet kaplar ardnda gizli gizli tavuk gs yiyen karsyla birlikte.) Ardnda dnen dev arklarn grlmedii bu ayna yzeyini andrr dinginliin ortasnda annem, yepyeni Emine Sina da dingin ve her zamanki gibi grnyordu ama teninin altnda byk deiiklikler meydana geliyordu; bir sabah uykusuzluktan aryan bir bala, uyunmam uykuyla yap yap bir dille uyand ve yksek sesle, farknda olmadan, "Allahm bu gnein burda ii ne? Yanl taraftan domu," dedi. ... Araya girmeliyim. Bugn araya girmeyecektim nk anlat ne zaman kendinden sz etse, ne zaman beceriksiz bir kuklac gibi ipleri tutan elleri gstersem Padma'nn asab bozuluyor; ama knamak istediim biri var. Gzel bir tesadf sonucu "Kamuya Duyuru" adn verdiim bu blmde araya girerek (olabilecek en gl szcklerle) u ge-70 i tbbi uyary nerediyorum: "N. Q. Baligga adndaki doktor," diye rkese duyurmak istiyorum -damlardan! Minarelerin hoparlrlerinden!- "sahtekrn tekidir. Hapse atlmas, iten el ektirilmesi, pe atlrnasi arttr. Daha da beteri kendi arlatanlna maruz braklmal, vanl verilmi bir ila yznden her yerinde banlar kmaldr. Salak herif," diye altn iziyorum, "burnunun dibindekini gremiyor!" Hazr istim zerindeyken, annemi bir iki dakika daha gnein acayip vaziyetini merak eder halde brakp belirtmeliyim ki bizim Padma atlaklarmdan bahsetmem yznden panie kaplp bu Baligga denen adama her eyi anlatm -bu ju-jucuya! bu yeil ila wallahina!- bunun zerine tasvir ederek ereflendirmek istemediim o arlatan muayeneye geldi. Ben Padma'nn hatrna btn masumiyetimle beni muayene etmesine izin verdim. En ktsn beklemem gerekirdi; o da en ktsn yapt. nanabiliyor musunuz, alak herif benim sapasalam olduumu syledi! "Ben atlak flangrmyorum," dedi hznle, Kopenhag'daki Nelson'dan tek fark gznn keskin olmayyd, krl inat bir dehann tercihi deil salaklnn lanetiydi! Kr kr, benim akli dengemi sorgulad, bir tank olarak gvenilir olduumdan phe ettiini syledi, daha buna benzemez neler neler. "Ben atlak filan grmyorum." En nihayet Padma onu kklad. "Tamam Doktor Sahib," dedi Padma, "biz ona kendimiz bakarz." Yznde kendi kabahatini fark etmi gibi bir ifade vard... Baligga kp gitti, bir daha bu sayfalara dnmemek zere. Yarabbim! Tp meslei -Adem Aziz'in meslei- bu kadar m dt? Bu Baligga'lar ukuruna kadar m? Bu doruysa sonunda herkes doktorsuz bann aresine bakacak... bu noktada tekrar Emine Sina'nn neden bir sabah dudaklarnda gnele uyandna geliyorum. "Yanl yerden domu!" diye bard aknlkla; sonra uykusuz geen gecenin ardndan aryan bann uultusu biraz dindiinde, bu artmalar aynda nasl bir hileye kurban gittiini anlad nk bu hadisenin nedeni Delhi'de, yeni kocasnn douya, gnee bakan evinde uyanmasyd; iin esas gne doru yerdeydi, deien onun konumuydu... ama bu basit dnceyi idrak edip, buraya geldiinden beri yapt benzer hatalarla (nk gne konusundaki aknl ilk deildi, sanki zihni konumundaki deiiklii, yatann yerstnde oluunu kabulle-nemiyordu) birlikte bir kenara koyduktan sonra bile o yrek hoplatan etkisi tamamyla gemedi ve kendini rahat hissetmesini engelledi. "Neticede herkes babasz yapabilir," demiti Doktor Aziz vedalarken kzna; Muhterem Valide de eklemiti, "Ailede bir yetim daha, ne-71 derlerona, olsun Muhammed de yetimdi; senin Ahmet Sina da, neder-lerona, en azndan yar yarya Kemirli." Sonra, Doktor Aziz yeil teneke sand kendi elleriyle Ahmet Sina'nn gelinini bekledii kompartmana koydu. "eyiz bekleneceinden ne

fazla ne de az," dedi dedem. "Biliyorsun milyoner deiliz. Ama sana elimizden geld ii kadarn verdik; Emine de daha fazlasn verecektir." Yeil sandn iinde: gm semaverler, brokar sariler, minnettar hastalarn doktor Aziz'e verdii altn paralar, iyiletirilen hastalklar ve kurtarlan hayatlar sergileyen bir mze. Sonra Adem Aziz kzn (kendi kollarnda) yukar kaldrd ve eyizin ardndan, ona yeni bir isim vererek onu yeniden kefeden, bylece de yeni kocas olmann yan sra bir bakma babas da olan adama emanet etti... tren hareket etmeye balaynca platformda yan sra yrd (kendi ayaklaryla). Kulvarnn sonuna gelmi bir bayrak koucusu gibi, dumanlar, izgi roman satclar, tavukuu tynden yelpazeler, yiyecek tezghlar, melmi hamallarn uyuuk gevezelikleri, vagon-lardaki al hayvanlar arasnda durdu, bu srada bayra ondan alan tren yarn ikinci ayanda hzlanm, bakente doru ilerliyordu. Kompartmanda yeni Emine Sina (gcr gcr) iki santim daha ksa olsa koltuun altna sacak yeil teneke sandn zerine ayaklarn dayam oturuyordu. Babasnn baarlarnn kilitli mzesinin zerine basan sandaletleriyle yeni hayatna doru hzla ilerliyordu; geride brakt Adem Aziz kendini Bat tbbyla hakimi tbbnn ustalklarn kaynatrmaya vakfedecekti, bu abas onu zamanla bezdirecek, Hindistan'da batl inanlarn, hokuspokusun, bynn egemenliinin asla krlamayacana karar verecekti nk yerel salklar birlikte almay reddediyordu; yalannca ve dnya eskisi kadar gerek grnmemeye balaynca kendi inanlarndan phe eder hale geldi; yle ki tamamyla inanmay ya da inanmamay baaramad Tanry grdnde muhtemelen byle bir eyi zaten beklemekteydi. Tren istasyondan karken Ahmet Sina, Emine'nin akn baklar altnda ayaa frlayp kompartmann kapsn kilitledi ve perdeleri indirdi; sonra birdenbire kapya vurulmaya, kapnn kulpu kurcalanmaya balad, "Bizi ieri aln mihrace! Mihracin, ltfen kocanza syleyin de kapy asn." Hep, bu hikyedeki btn trenlerde bu sesler ve kapya vurarak yalvaran bu yumruklar hep vard; Bombay'a giden Snr Postasnda ve o yllardaki btn ekspreslerde; hep de korkutucu bir yan olmutu ta ki gnn birinde canm pahasna kapya aslp, "Mihrace! Brakn gireyim efendim," diyen kii ben olana kadar. "Bedavaclar," dedi Ahmet Sina, ama sadece bedavac deillerdi. 72 Bir kehanettiler. Yaknda baka kehanetler de savrulacakt. imdi de gne yanl taraftayd. Annem huzursuzca yataa yatt ama bir yandan iinde gereklemi olan, imdilik gizli tuttuu deiimden heyecan da duyuyordu. Yannda Ahmet Sina fosur fosur horlu-yordu. Onun uykusuzluk gibi bir derdi yoktu; eve para dolu gri bir antayla gelmesine ve Emine'nin bakmadn dnd bir anda onu yatan altna saklamasna neden olan meselelere ramen uykusuzluk ekmiyordu. Annemin, yeil sandn iindekilerden ok daha kymetli olan bir yetisinin yattrc zarfna sarnm vaziyette derin derin uyuyordu babam; Emine Sina Ahmet'e bitmez tkenmez hamaratln hediye etmiti. Kimse kendini Emine gibi zahmete sokmazd. Kara tenli, parlak gzl annem doutan dnyann en titiz insanyd. Delhi'deki eski evin odalarn ve koridorlarn ieklerle donatmt; hallar byk bir zenle semiti. Bir sandalyenin nasl durmas gerektiini yirmi be dakika boyunca dnebilirdi. uraya buraya kk dokunular attrp minicik deiiklikler yaparak yuvay kurmas bittiinde, Ahmet Sina bu yetim evinin ho ve sevimli bir yere dntn grd. Emine ondan nce kalkard, titizlikten her eyin, hatta hasr panjurlarn bile tozunu alrd (Ahmet bu i iin birini tutana kadar); ama Ahmet'in bilmedii bir ey vard, o da karsnn yeteneklerinin sadece hayatlarnn d mecralarna deil, Ahmet Sina'nn kendisine de ayn zen ve kararllkla uygulandyd. Emine onunla neden evlenmiti? - Avuntu bulmak iin, ocuk sahibi olmak iin. Ama balangta beynini kaplayan uykusuzluk birinci hedefini engellemiti; ocuklar da her zaman hemen oluvermiyorlard. yle ki Emine hayal etmesi yasak olan bir airin yzn hayal eder ve sabahlar dudaklarnda yasak bir isimle uyanr buldu kendini. Soruyorsunuz: Bu konuda ne yapt? Cevap veriyorum: Dilerini skarak kendini hale yola sokmaya koyuldu. Kendi kendine yle dedi: "Seni nankr ahmak, imdi kocann kim olduunu grmyor musun? Bir kocann nelere hakk olduunu bilmiyor musun?" Bu sorularn doru cevaplar konusunda gereksiz bir tartmaya girmemek iin hemen belirteyim ki anneme gre bir kocann sorgusuz sualsiz sadakate ve saknmz, can

gnlden sevgiye hakk vard. Ama bir glk sz konusuydu: Zihni Nadir Han ve uykusuzlukla tkanm olan Emine doal olarak Ahmet Sina'ya hak ettiklerini veremiyordu. Bunun zerine hamaratlk yetisini yardma ararak kendini onu sevmek iin eitmeye balad. Bunu yapmak iin aklnda onu bileenlerine bld, hem fiziksel, hem davra-73 nsal paralarna, dudaklar ve konuma tikleri, nyarglar ve zevkler kompartmanlarna ayrd onu... ksacas, annesiyle babasnn delik araf bysne kapld nk kocasna para para k olmaya karar vermiti. Her gn Ahmet Sina'nn bir parasn seiyor ve btn varln o para zerine odaklyordu ta ki ona tmyle alana kadar; iinde bir holanma kabarp efkate ve nihayet sevgiye dnene kadar. Bylece kulaklarn zorlayan ve titremesine neden olan fazlaca yksek sesini beenmeye balad; tra olana kadar hep keyfinin yerinde olmasn -sonra ciddileir, sertleir, i dnmeye balar ve uzaklard; akbaba kal gzlerinin snk mulak baklarnn ardnda ruh gzelliinin gizlendiinden emindi; alt dudann st dudann altndan dar doru frlayn; annemin yksek topuklu ayakkablar giymesini yasaklamasna neden olan ksa boyunu... "Tanrm," dedi kendi kendine, "her adamn sevilecek milyonlarca deiik eyi var galiba!" Ama ylmad. "imdiye kadar kim," diye akl yrtt sessizce, "baka birini her eyiyle tanm ki?" ve babamn kzartmaya duyduu itah sevmeyi rendi, Fars iirlerinden ezbere blmler okumasn, kalar arasndaki fke izgisini... "Bu hzla giderse," diye dnd, "hep sevilecek yeni bir eyi olacak; evliliimiz de hi ypranmaz." Bylece annem btn hamaratlyla eski ehirdeki hayatna balad. Teneke sandk eski bir almirahta almadan kalmt. Ahmet de farknda olmadan ve kukulanmadan karsnn hayat ve kendisi zerinde yapt kk deiikliklere maruz kald, hi tanmad bir adama benzemeye ve hi grmedii bir yeralt odasnda yaamaya balad. Emine'nin bile muhtemelen farknda olmadan yapt son derece anlalmaz, itinal bynn etkisiyle Ahmet Sina bir de bakt ki salar seyreliyor, kalanlar da dzleip yalanyordu, iinde de salarn kulaklarnn zerinde kvrlacak kadar uzatmaya kar bir meyil vard. Ayn zamanda karn da bymeye balam, yumuak sarkk bir gbek balamt; sk sk zerine gmleceim bu gbei Nadir Han'n tombulluuna benzetmek hibirimizin aklna gelmeyecekti. Uzak akrabas Zehra ona civelek bir edayla "Rejim yapmalsn kuzenji yoksa yaknda seni pemeyeceiz," demiti. Ama ie yaramad... Emine Eski Delhi'de yumuak yastklardan, ieri olabildiince az k sokan d-kml perdelerden bir dnya yaratmt ar ar... panjurlar siyah bezlerle astarlamt; btn bu kk dnmler Herkl'n yapt ilere benzeyen o g ii kolaylatrmt, yani yeni bir adam sevmesi gerektiini kabullenmeyi. (Ama hl baz yasak hayallere kaplyordu... ve 74 mbul gbekli, uzun dz sal erkeklere kar hep bir zaaf oldu.) Yeni ehir eski ehirden grlmyordu. Yeni ehirde pembe tenli hir istilaclar rk pembe talardan saraylar yaptrmlard ama eski ehrin dar sokaklarndaki evler bel veriyor, toplayor, birbirlerinin iktidarn glkurusu antlarn grmelerini engelliyorlard. Zaten kimsenin o tarafa bakt da yoktu. andni ouk etrafnda bekleen Mslman mahallelerinde insanlar ieriye, hayatlarnn perdelenmi avlularna bakmakla, hasr pancurlar pencereleriyle verandalarnn zerine kapamakla yetiniyorlard. Dar sokaklarda gen aylaklar el ele, kol kola yryor, karlatklarnda birbirlerini pyor, yzleri ieriye bakarak halkalar halinde duruyorlard. Hi yeillik yoktu, inekler de orada kutsal olmadklarn bildiklerinden uzak dururlard. Bisiklet zilleri srekli alard. Onlarn uyumsuz seslerini nameli nameli baran meyve satclarnn sesleri bastrrd: Hurmaya gel hurmaya! Annemle babamn birbirlerinden bir eyler sakladklar o Ocak sabahnda btn bu grltye Bay Mustafa Kemal ve Bay S. P. Butt'n sinirli ayak sesleri de eklendi; bir de Lifafa Das'n dagdagi davulunun srarc tmbrts. Ayak seslerinin tkrts mahallenin arnavut kaldrmnda ilk duyulduunda Lifafa Das ve harikalar oyunu kutusuyla davulu hl uzaktayd. Tkrdayan ayaklar bir taksiden inip dar sokaklara daldlar; bu srada kedeki evlerinde annem mutfakta kahvalt iin kiri hazrlyor ve babamla uzak akrabas Zehra'nn konumalarna kulak misafiri oluyordu. Ayaklar meyve satclarnn ve el eletutumu aylaklarn yanndan geti; annemin kulana unlar alnd: "... Sizi yeni evliler, kendimi tutamadm geldim, ook

ekeer!" Ayaklar yaklarken babam kzard. O gnlerde ekiciliinin doruklarndayd; alt duda o kadar da ok prt-lemiyordu, kalarnn arasndaki izgi henz ok silikti... kiriyi kartran Emine Zehra'nn bardn duydu: "Ay pespembe oldun! E tabii tenin o kadar beyaz ki, kuzenji!.." Ahmet onun sofrada Hindistan Radyosunu dinlemesine izin veriyordu, Emine'nin buna izni yoktu; Lata Mangekar crlak bir ak arks sylyordu ki Zehra, "Tpk benimki gibi, yle deil mi," dedi. "Bizim gzel pembe bebeklerimiz olur, bizden iyi ksmet mi var kuzenji, tatl beyaz iftler deil mi?" Ayaklar t-krdyor, t ncere kartrlyor, "Siyah olmak ne berbat bir ey kuzenji, her sabah kalktnda bunu grmek, aynada sana ne kadar aa olduunun kant gsteriliyormu gibi! Bilmezler mi, karalar bile beyazn daha gzel olduunu bilirler, sence de yle deil mi?" Ayaklar artk ok ya-75 kn ve Emine Sina kendini tutmak iin byk gayret gstererek elinde tencere odaya giriyor, Neden bugn geldi ki syleyecek haberlerim vard, hem onun nnde para istemem gerekecek, diye dnyor. Ahmet Sina kendisinden tatllkla para istenmesini severdi, tatl szlerle ve okamalarla kendisinden para szdrlmas houna giderdi, yle ki sonunda kucandaki peete ykselmeye, pijamasnn iinde bir ey hareket etmeye balard; Emine bunu kafasna takmazd, o hamaratlyla bunu da sevmeyi renmiti, paraya ihtiyac olduunda onu sever ok-ar, "Canm, hayatm ltfen..." ve"... Gzel yemek yapmak ve faturalar demek iin azck..." ve "Ne cmertsin, istediin kadar ver, naslsa yeter"... dilenci teknikleri, imdi de bunu o ca d gzl, gck sesli, siyahlar hakknda yksek sesle atp tutan kadnn nnde yapmas gerekecekti. Ayaklar neredeyse kapda, Emine de elinde scak kiriyle odada, Zehra'nn kmltsz bana ok yakn, bunun zerine Zehra baryor, "Szm meclisten dar, tabii!" neme lazm, duyulup duyulmadndan emin deil ve ekliyor: "Aman Ahmet, kuzenji, o kadar da siyah olmayan, sadece glgede duran beyaz bir hanma benzeyen tatl Emi-nemizden sz ettiimi dndysen ok fesatsn!" Bu srada Emine elinde tencere dnyor, Yapsam m? Cesaretim var m? Sonra da kendini yattryor: "Bugn benim iin nemli bir gn, hem en azndan ocuk mevzuunu at, artk ben de daha kolay..." Ama ok ge, La-ta'nn radyodaki iniltisi zilin sesini boduu iin yal uak Musa'nn kapy atn duymuyorlar; Lata yukar tkrtyla kan endieli ayaklarn sesini bastryor; ama birdenbire ortada beliriveriyorlar, Bay Mustafa Kemal'in ve Bay S. P. Butt'n ayaklar birbirine dolanarak duruyor. "akiler bir tecavz irtikp etmiler!" Emine'nin grd en zayf adam olan Bay Kemal, kulland eski terimlerle (dava amaya ok merakl olduu iin mahkemelerin lisann kapmt) gldrlerde rastlanan trden zincirleme bir panik yaratt, crlak sesli ve yreksiz olduu halde gzlerinde maymun gibi danseden vahi bir eyler olan S. P. Butt da kelimeyle bu panik zincirine katld: "Evet, kundaklar!" Buna Zehra da kendi tuhaf refleksini ekleyerek radyoyu gsne bastryor, Lata'y memeleri arasnda susturarak baryor, "Aman Tanrm, Aman Tanrm ne kundaks, nerede? Bu evde mi? Tanrm buras snmaya balad!" Emine elinde kiri donakalm vaziyette iadam kyafetli iki adama bakarken srlar aa kan kocas tra olmu ama takm elbise giymemi bir halde ayaa kalkyor ve soruyor, "Ambar m?" Ambar, gudam, depo, ne derseniz deyin; ama Ahmet Sina bu soruyu sorar sormaz odaya bir sessizlik kyor, tabii Zehra'nn memeleri 76 arasndan hl szabilen Lata Magekar'n sesi dnda; nk bu adam ehrin d mahallelerinden birindeki sanayi sitesinde byk bir binay paylayorlard. "Ambara bir ey olmamtr, mazallah", Emine iinden dua etti nk muamba ve deri ii iyi gidiyordu - Delhi'deki Genel Kararghta emir subay olan Binba Zlfkr araclyla Ahmet Sina Ordunun deri ceket ve muamba masa rts ihalesini almt - ve hayatlarnn bal olduu malzeme byk miktarlarda o depoda duruyordu. "Ama byle bir eyi kim yapar ki?" diye vzldad Zehra ark syleyen memeleriyle uyum iinde, "Dnya ne delilerle doldu!"... ite Emine kocasnn kendisinden saklad, o gnlerde yreklere korku saan o ismi ilk defa byle duydu. "Ravana'nn ii," dedi S. P. Butt... ama Ravana ok bal bir eytann ismiydi; yani eytanlar yeryzne mi inmiti? "Bu ne samalk?" Babasnn batl inanlara kar duyduu nefretle konuan Emine bir cevap talep ediyordu; Bay Kemal de ona bu cevab verdi. "Bu bir namertler etesinin ismi Hanfendi; bir kundak akiler gruhu. Devir ok kt; ok kt."

Ambarda top top deriler ve Bay Kemal'in ticaretini yapt pirin, ay, mercimek var -bu rn eri lke apnda byk miktarlarda stoklard, halk denen o ok kafal ok azl obur canavara kar korunmak iin, yoksa o canavar bolluk zamannda fiyatlar o kadar aa drtr-d ki o semirdike inanl mteebbisler a kalrd... "Ekonomi ktlktr," diyor Bay Kemal, "bu yzden de benim stoklarm sadece fiyatlar makul bir seviyede tutmakla kalmaz ekonomiyi de glendirir." - Ayrca ambarda Bay Butt'n stoklan var, zerinde AAG MARKA yazan karton kutular. Aag'n ate anlamna geldiini sylememe gerek yok herhalde. S. P. Butt kibrit imalatsyd. "Bize gelen bilgiye baklrsa," diyor Bay Kemal, "sanayi sitesinde bir yangn km. Hangi ambarda kt belli deil." "Neden bizimki olsun ki?" diye soruyor Ahmet Sina. "deme iin bize tannan sre daha dolmad ki." "Ne demesi?" diye soruyor Emine. "Kime? Neye? Kocacm, canm, hayatm neler oluyor byle?"... Ama "Gitmeliyiz," diyor S. P. Butt ve Ahmet Sina zerinde buruuk pijamalaryla dar kyor, sska ve yreksizle birlikte ayaklarn tkrdatarak evden frlyor, yenmemi ki-riyi, gzleri falta gibi alm kadnlar, sesi boulmu Lata'y ve havada asl duran Ravana ismini ardnda brakyor... "be para etmezler etesi Hanfendi; vicdansz katiller, cibiliyetsiz herifler!" S. P. Butt'n titrek bir sesle syledii son kelimeler: "Aalk Hindu kundaklar Begm Sahibe. Biz Mslmanlar ne yapabiliriz ki?" 77 Ravana etesi hakknda ne biliniyor? Fanatik bir Mslman kart hareketti ve Blnme isyanlarndan nceki gnlerde, hibir cezaya maruz kalmadan cami avlularna domuz balarnn brakld o gnlerde bu da olaand bir ey saylmazd. ete gecenin yarsnda adamlarn sokaklara salp hem eski hem de yeni ehrin duvarlarna sloganlar yazdrrd: BLNMEY STEYEN GMLMEY HAKEDER! MSLMANLAR ASYA'NIN YAHUDLERDR! ve benzer eyler. Mslmanlarn fabrikalarn, dkknlarn, ambarlarn yakyorlard. Ama dahas da vard ve bunu herkes bilmiyordu: Irklk maskesi ardna ticari kazanc baaryla gizlemiti Ravana etesi. Mslman iadamlarna isimsiz telefonlar, gazetelerden kesilmi harflerle yazlm mektuplar geliyordu ve bir kereliine ykl bir mebla demekle dnyalarnn yaklp yklmas arasnda bir seim yapmalar isteniyordu. Tuhaftr, ete ahlakl kmt. Hi kimseden ikinci kez para istememilerdi. Szlerinin eriydiler: Harala dolu gri antalar grmediler mi ate dkknlar, fabrikalar, ambarlar sarveriyordu. ou kimse polise gvenmek gibi riskli bir seenek yerine paray demeyi tercih ediyordu. 1947'de polis Mslmanlarn gvenebilecei gibi deildi. Derler ki (ben bundan emin deilim) antaj mektuplarnda paray verip ilerine devam eden "memnun mterilerin" bir listesi olurmu. Ravana etesi -btn profesyoneller gibi- referans gsteriyormu. Takm elbiseler giymi iki adamla yanlarndaki pijamal, Mslman mahallesinin dar sokaklarndan, andni ouk'ta bekleyen taksiye koturuyorlard. Merakl baklar zerlerine ekiyorlard; sadece deiik kyafetleri yznden deil komamaya altklar iin de. "Panie kaplm gibi davranmayn," dedi Bay Kemal, "Sakin grnn." Ama ayaklan srekli kontrolden kyor, telala ne atlyordu. Tam da disiplin altna alnamam, yrme hzndaki birka admdan sonra ani hzlanmalarla, dura kalka mahalleden ktlar; tekerler zerinde siyah madeni bir harikalar oyunu kutusunu iten ve dagdagi davulu alan gen bir adamn yanndan getiler; Lifafa Das bu blme adn veren nemli duyurunun yaplaca yere doru gidiyordu. Lifafa Das davulunu alarak baryordu: "Gel de gr, burada her ey var, gel de gr! Delhi'yi gr, Hindistan' gr! Gel gr, gel gr!" Ama Ahmet Sina'nn bakacak baka eyleri vard. Mahallenin ocuklar orann sakinlerine kendilerine gre isimler takmlard. komudan oluan bir grup "dv horozlan" diye anlrd, nk mahallenin ender Hindu sakinlerinden birinin evinin bir yannda oturan Bengalli aileyle dier yannda oturan Sindilerden oluuyorlard. Sindi ve Bengalli'nin ortak yanlan yoktu - ne ayn dili konuuyor ne de ayn yemekleri piiriyorlard ama ikisi de Mslman'd ve araya giren Hindu'dan hazzetmiyorlard. atlarndan onun evinin zerine p dkyorlard. Pencerelerinden ona deiik dillerde kfrler ediyorlard. Kapsna et paralar atyorlard... o da buna karlk sokak ocuklarna para verip onlarn camlarna ta attryordu, talarn zerine sarlm mesajlar vard: "Bekleyin,"

diyordu mesajlarda, "Sizin de sranz gelecek"- Mahallenin ocuklar babam da kendi adyla armyorlard. Ona "burnunun dorultusunda gidemeyen adam," diyorlard. Ahmet Sina'nn yn duygusu o kadar zayft ki kendi mahallesinin dolambal sokaklarnda bile kaybolurdu. ok kereler sokaklarda aresizce dolanrken sokak Araplaryla karlam, onu eve gtrsnler diye onlara drt anna avanni paras teklif etmiti. Bunu sylememin nedeni babamn yanl yollara sapma'yetisinin onu sadece hayat boyunca madur etmekle kalmadn, Emine Sina'ya (nk Nadir Han sayesinde o da yanl yollara sapabileceini kantlamt) ilgi duymasnn sebebinin de bu olduunu dnmem; dahas burnunun dorultusunda gitme konusunda gsterdii beceriksizlik bana da geti, baka yerlerden edindiim burun mirasm bir yere kadar glgeleyerek, senelerce doru ynn kokusunu almam engelledi... Ama imdilik bu kadar yeter, nk iadamna sanayi sitesine gitmeye yetecek kadar zaman tandm. Sadece unu eklemeliyim (bence yn duygusuna sahip olmaynn bir sonucu olarak) babam baar kazand anlarda bile zerinde gelecek baarszlklarn kokusu olan bir adamd, onu hemen ke banda bekleyen baka bir yanl yolun kokusu, sk sk ykanmasna ramen hi kmayan bir koku. Bu kokuyu alan Bay Kemal, S. P. Butt'la yalnz kaldklarnda, "Bu Kemirliler yok mu azizim; hi ykanmadklarn bilmeyen yoktur," derdi. Bu iftira babam kayk Tai'ye balyor... kendini mahvetmesine neden olan bir fkeyle ykanmay brakan Tai'ye. Sanayi sitesinde, gece bekileri itfaiye arabalarnn sesine ramen huzur iinde uyuyorlard. Neden? Nasl? nk Ravana etesiyle anlamlard ve etenin gelmek zere olduunu haber aldklarnda, uyku ilalarn alp hafif karyolalarn sitenin binalarndan teye ekmilerdi. Bu sayede ete iddete bavurmak zorunda kalmyordu, bekiler de d-k cretlerini arttryorlard. Dostane ve akllca bir ayarlamayd bu. Uyuyan gece bekileri arasnda Bay Kemal, babam ve Bay S. P. 78 79 Butt yanan bisikletlerin kara dumanlar halinde havaya ykseliini izlediler. Butt ba bam Kemal bir i rahatlamasyla itfaiye arabalarnn yannda durdular nk yanan Arcuna Hintbisikleti ambaryd - Hint mitolojisinin bir kahramanna ait olan Arcuna ad irketin Mslmanlara ait olduunu gizlemeye yetmemiti. Huzura gark olan babam Kemal Butt kmrlemi bisiklet kokan havay soluyorlar, yank tekerlekler, zincir zil sele gidonlarn buharlam hayaletleri, Arcuna Hintbisiklet-lerinin bakalam iskeletleri cierlerine girip karken ksrp tks-ryorlard. Alevler iindeki ambarn nndeki bir telgraf direine kaba-saba karton bir maske ivilenmiti -ok yzl bir maske- geni kvrk dudaklar, parlak krmz burun delikleriyle hrlayan yzlerden ibaret bir eytan maskesi. ok bal canavarn, eytanlar kral Ravana'nn yzleri fkeyle derin bir uyku iindeki gece bekilerinin gvdelerine bakyordu; adamlar yle derin uyuyorlard ki ne itfaiyeciler, ne Kemal ne Butt ne babam onlar uyandrmaya cesaret edemiyordu; bu srada pedallarn ve frenlerin klleri havadan stlerine yayordu. "Ne berbat i," dedi Bay Kemal. Bu szlerde acma yoktu. Arcuna Hintbisikletleri irketinin sahiplerini eletiriyordu. Bakn: Felaketin (ve rahatlamann) bulutu renksiz sabah gnde ykselip bir top oluturuyor. Onun batya, eski ehrin kalbine doru nasl ilerlediine bakn; nasl bir parmak gibi, vay canna, andni ouk yaknlarndaki Mslman mahallesini iaret ediyor! ... u anda orada Lifafa Das, tam da Sina'larn sokanda baryor. "Gelin her eyi grn, btn dnyay grn, gelin grn!" Kamuya duyurunun eli kulanda. Heyecanl olduumu saklamayacam; uzun zamandr kendi hikyemin arka plannda oyalanyorum, her ne kadar daha boy gstermeme biraz zaman varsa bile ieriye yle bir gz atmak da ho olacak. Byk bir beklentiyle gkyzndeki parma takip ediyor ve annemlerin mahallesine bakyorum, bisikletlere, kt klahlarda leblebi satan seyyar satclara, kalalarn karm, el ele tutumu aylaklara, uuan kt paralarna ve tatl tezghlan etrafndaki sinek girdaplarna... btn hepsi benim kubak konumum yznden basklam. ocuklar da var, bir sr, Lifafa Das'n dagdagi davulunun ve sesinin bysne kaplp sokaa frlamlar, "Dnya deko", btn dnyay grn! ortsuz olanlar, yeleksiz kzlar, okul beyazlar iinde daha k ocuklar, ortlarn tutmak iin s eklinde tokalar olan lastik kemerler

takmlar, tombul parmakl kk iko olanlar; hepsi tekerlekler zerindeki kara kutuya akn ediyor, aralarnda o deiik kz 80 . varj gzlerinin zerini boydan boya kesintisiz bir ka kaplyor, daha ndiden hayali Pakistan lkesinin bayran atsna asm, komusu-a hakaretler yadran kaba Sindinin sekiz yandaki kz, yznde c-e bir kralie edas ve dudaklarnn hemen ardnda bekleyen cinayetle elinde avannisi sokaa kyor. Ad ne? Bilmiyorum; ama o kalar tanyorum. Lifafa Das; byk bir talihsizlik eseri siyah harikalar kutusunu zerinde gamal ha olan bir duvarn nne koymutu (o gnlerde her yer bu iaretlerle doluydu; ar R.S.S.S. partisi bunlar her duvara iziyordu; Nazilerin ular ters yne bakan gamal ha deildi bu, Hindularn ct simgesi olan svastikayd. Svasti Sanskritede iyi demektir)... Geliinin rtkanln yaptm Lifafa Das, glp de gzelleene ya da davulunu alp da ocuklar onun iin ldrana kadar gze grnmeyen gen bir adamd. Dagdagici; btn Hindistan'da "Dilli deko", "gel Delhi'yi gr!" diye barrlard. Ama buras Delhi'ydi ve Lifafa Das da barn ona gre deitirmiti. "Btn dnyay grn, gelin her eyi grn!" Bu mbalaal forml bir sre sonra zihnini kemirmeye balad; sz verdii eyi yapmaya, her eyi kutusunun iine sokmaya alrken harikalar gsterisine gitgide daha fazla kartpostal dahil olmaya balad. (Birden Nadi r Han'n ressam arkadan hatrladm; btn gereklii kucaklamaya almak bir Hint hastal mdr? Daha beteri; ben de mi buna yakalandm?) Lifafa Das'n harikalar kutusunda Tac Mahal'in, Minakshi Tapnann ve kutsal Ganj'n resimleri vard; ama bu nl yerlerin yan sra gsterici daha ada imgeleri de ovuna dahil etmeyi kendine grev bilmiti - Nehru'nun konutundan ayrlan Stafford Cripps; dokunulan dokunulmazlar; raylarn zerinde uyuyan eitimli insanlar; banda bir meyve da olan Avrupal bir aktrisin nl resmi - Lifafa ona Carmen Verandah diyordu; hatta bir kartona yaptrlm sanayi sitesinde yangn grnts. Lifafa Das mterilerini bu an ok da ho olmayan yanlarndan korumann doru olacana inanmyordu... bu sokaklara geldiinde genellikle ocuklar kadar bykler de tekerlekli kutunun iinde yeni bir ey var m diye bakmaya gelirdi, devaml mterilerinden biri de Begm Emine Sina idi. Ama bugn havada bir isteri vard; yukarda asl duran yank Hintbisikletleri bulutunun altnda mahalleye meum bir eyler reklenmiti... bulut ykn boaltyordu, kesintisiz kal kz barmaya balamt, sesi sahip olmad bir masumiyetle peltek peltek kyordu, "nce ben! ekiltene ... ben de baktam n'olur! GremiyorumV nk kutu-nun deliklerine oktan gzler yapmt, ocuklar geip giden kartla i kaptrmt ve Lifafa Das (iine ara vermeden kutunun iinde kartlar eviren kolu dndrmeye devam ediyordu) "Bir dakika bibi; srayla; bekle azck," diyordu. Buna tekkal cce kralie "Olmaz! nce ben bakmak ittiyorum!" diye cevap verdi. Lifafa'nn gl silindi -grnmez oldu- omzunu silkti. Cce kralienin yznde dizginlene-mez bir fke belirdi. Bir hakaret patlad; lmcl bir ineleme dudaklarnda titredi. "Bu mahalleye gelmeye natl cetaret ediyortun! Ben teni tanyorum, babam da tanyor; tenin Hindu olduunu herket biliyor!" Lifafa Das sesini karmadan kutusunun kolunu dndrmeyi srdryor; ama atkuyruklu tekkal Valkyrie tombul parmaklaryla onu iaret ederek baryor, okul beyazl ve ylan-kemerli ocuklar da ona katlyor, "Hindu! Hindu! Hindu!" Panjurlar kalkyor; kzn babas pencereden uzanp ona katlyor, yeni hedefe hakaretler savuruyor, Bengalli de kendi penceresinden Bengalee ona katlyor... "Onun bunun ocuu! Irz dman!"... unutmayn gazeteler Mslman ocuklarna kar yaplan saldrlan yazyordu, birdenbire bir ses ykseldi, bir kadn sesi, belki de salak Zehra'nn sesi, "Tecavzc! Arre Tanrm onu yakalamlar! te orda!" Hedef gsteren bir parmaa benzeyen bulutun cinneti ve devrin btn kopuk gerekdl mahalleyi kaplyor, btn pencerelerden lklar yanklanmaya balyor, okul ocuklar baryorlar, "Tecavzc! Tecavzc! Te-te-teca-vzc!" ne sylediklerinin farknda deiller; ocuklar Lifafa Das'tan uzaklat, o da tekerlekli kutusunu srkleyerek ilerledi, kamaya alyor ama imdi kan dolu seslerle kuatlm vaziyette, aylaklar ona doru yaklayor, erkekler bisikletlerinden iniyor, bir mlek arkasndaki duvarda paralanyor; srtn bir kapya dayam, yal sal bir adam srtarak ona yaklayor,

"Demek sensin baym. Kzlarmza tecavz eden Bay Hindu sensin yle mi? Kendi kardeiyle yatan alak sensin." Lifafa Das, "Hayr, ltfen insaf edin..." diyerek salak salak glyor... sonra arkasndaki kap alyor ve karanlk, serin bir koridora, annem Emine Sina'nn yanna yuvarlanyor. Btn sabah Zehra'nn kkrtlanyla ve Ravana isminin yanklaryla geirmiti, sanayi sitesinde ne olup bittiini bilmiyordu, btn dnyann nasl ldrdn dnyordu; sonra barlar skn etti ve Zehra -engellemesine izin vermeden- onlara katld, bunun zerine Emi-ne'nin iinde bir ey kabard, babasn dnd, bir msr tarlasnda hilal baklardan saklanan Nadir Han', burnunda bir yanma hissetti ve adam kurtarmak iin aa indi, Zehra baryordu, "Ne yapyorsun 82 hacji. o vahi hayvan buraya sokma sakn, akln m kardn?" Annem kapy at ve Lifafa ieriye yuvarland. O sabahki halini bir hayal edin, kalabalkla kurban arasnda kara bir glge, rahminde grnmeyen, sylenmeyen bir sr: "Vay vay!" diye kalabal alklad. "Ne kahramanlk! Valla ne byk kahramanms-nz siz! Bu korkun canavara kar topu topu elli kii! Allahm, gsm kabard dorusu!" ... Zehra vzldyor, "eri gel, bacji!" Yal sa "Neden bu gunday koruyorsun Begm Sahibe? Yanl yapyorsun." Emine "Bu adam tanyorum. Namuslu biridir. Daln hadi, yapacak iiniz yok mu sizin? Bu Mslman mahallesinde bir adam para para m edeceksiniz? Daln." Ama kalabaln aknl gemiti ve tekrar ilerlemeye balamt... imdi. te imdi. "Beni dinleyin," diye bard annem, "yi dinleyin. Karnmda bir ocuk var. Ben bebek bekleyen bir anneyim ve bu adam koruyacam. Gelecekseniz imdi gelin, bir anneyi de ldrn de btn dnya ne me-nem erkekmisiniz grsn! " te daha babam bile duymadan benim -Salim Sina'nn- dnyaya gelii, halk kitlelerine byle duyuruldu. yle grnyor ki bana gebe kalnd andan itibaren kamuya malolmuum. Ama annem kamuya duyurusunu yaptnda her ne kadar hakl olsa da bir bakma hakszd. Nedeni de u ki karnnda tad bebek kendi olu olmayacakt. Annem Delhi'ye geldi; kocasn sevmek iin btn hamaratlyla urat; Zehra, kiri ve tkrdayan ayaklar yznden kocasna haberi vermesi engellendi; lklar duydu; kamuya duyurusunu yapt. e de yarad. Varlmn ilan edilmesi bir hayat kurtard. Kalabalk daldktan sonra, yal uak Musa sokaa kp Lifafa Das'n harikalar kutusunu kurtard, bu srada Emine gzel gll gen adama bardak bardak misketlimonu suyu veriyordu. Anlalan bu deneyim adam kurutmakla kalmam tadn da karmt nk her bardaa drt kak eker atyordu; bu srada Zehra korku iinde divanda m-zldanyordu. Bir mddet sonra (misketlimonu suyuyla su ihtiyacn karlayp ekerle tatlandktan sonra) Lifafa Das konutu: "Begm Sahibe, ok byk kadnmsnz. zninizle evinizi kutsuyorum; domam ocuunuzu da. Ama sizin iin bir ey daha yapacam, izin verin ltfen." "Teekkr ederim," dedi annem, "bir ey yapmanza gerek yok." 83 Ama Lifafa (dilinde ekerin tad) konumasn srdrd. "Kuzenim Shri Ramram Seth byk bir khindir, Begm Sahibe. El fal, yldz fal bakar, gelecekten haber verir. Ltfen ona gelin, size olunuzun geleceini anlatsn." Khinler geleceimi grdler... Ocak 1947'de annem Emine Sina'ya, can bann karl olarak kehanet baland. Zehra'nn "Bununla gitmek delilik olur, Emine bacm, dnme bile, zaman kt," demesine ramen; babasnn pheciliine, mollann kulana kapanan baparmakiaretparmana ramen bu teklif annemde yle bir yere dokundu ki Evet cevabn verdi. Daha henz emin olduu, taze anneliinin mantksz merakna kaplarak, "Evet," dedi, "Lifafa Das, ltfen birka gn sonra beni Kzl Kale'nin kapsnda bekleyin. Beni kuzeninize gtrrsnz." "Her gn orada bekleyeceim," diyerek avularn birletirdi adam ve gitti. Zehra'nn yle nutku tutulmutu ki Ahmet Sina eve geldikten sonra bile sadece ban sallayarak, "Siz yeni evliler kafay tmsnz; sizi birbirinize brakmak en iyisi!" dedi. Yal uak Musa da enesini tuttu. Hep hayatmzn geri plannda durmutur, iki hadise hari... bir bizden ayrldnda, bir de kazara dnyay ykmak zere geri dndnde. ok Bal Canavarlar

84 AYET rastlant diye bir ey yoksa tabii; rastlant yoksa, Musa -yallna ve itaatkrlna ramen- patlama zamann bekleyerek yava yava tik taklayan bir saatli bombayd; o zaman ya -iyimserlikle-keyiften drt ke olacaz nk her ey nceden planlanmsa hepimizin bir anlam var demektir ve kendimizin rastlant eseri, niinsiz olduunu bilme dehetinden kurtuluruz; ya da -ktmserlikle- dnce karar eylem lsnn beyhudeliini anlayarak annda pes edeceiz nk dndklerimiz hibir eyi deitirmeyecek; her ey olduu gibi kalacak. Peki iyimserlik nerede? Kaderde mi kaosta m? Annem babama (btn mahalle duyduktan sonra) havadisi verdiinde ve babam ona "Sana sylemitim; biraz zaman gesin olur demitim," dediinde acaba iyimser miydi ktmser mi? Grne gre annemin hamilelii mukadderdi; oysa benim doumum byk lde rastlant eseriydi. "Biraz zaman gesin olur demitim," dedi babam zevkten drt ke; ama benim deneyimimde zamann ne yapaca belli olmaz, gvenilecek bir ey deildir. Hatta blnebilir bile; Pakistan'n saatleri Hindis-tan'nkilerden yarm saat nde gidebilir... Blnmenin lafn bile duymak istemeyen Bay Kemal sk sk, "te plann samalnn kant! Bu Birlikiler yarm saati alp kamay planlyorlar! Blnmesiz Zaman," diye barrd, "Sloganlar bu!" S. P. Butt da derdi ki: "Zaman yle de-itiriverirlerse, gerek mi kalr? Sorarm size! Doru mu kalr?" Byk sorularn gnym anlalan. Blnme isyanlar srasnda grtla kesilince zamana kar ilgisini kaybeden S. P. Butt'a gvenilmez yllar tesinden cevap veriyorum: "Gerek ve doru her zaman ayn ey deildir." Benim iin doru, kklmden beri Mary Pereira' nn anlatt hikyeler iinde gizliydi: ayahim Mary hem annem gibi hem de annemden teydi; Mary hepimiz hakknda her eyi bilirdi. Do-ru, d uvarmdaki resimde kk Raleigh'a hikyeler anlatan balknn 85 parmann gsterdii ufkun hemen zerinde saklyd. imdi apraz k havuzumda bunu yazarken, doruyu o eski eylerle lyorum: Mary de byle mi anlatrd? diye soruyorum. O balk da byle mi derdi?.. Bu llerle doruluu inkr edilemeyecek bir ey varsa o da 1947 Ocanda bir gn, annem doumumdan alt ay nce benden haberdar olduunda babamn bir eytan kralla kar karya kalmasyd. Emine Sina Lifafa Das'n teklifini kabul etmek iin uygun bir zaman kolluyordu; ama Hintbisikleti fabrikasnn yanmasndan sonra Ahmet Sina iki gn boyunca evde oturdu ve sanki tatsz bir karlamadan kanr gibi Connaught Place'deki brosuna hi uramad. ki gn boyunca gri para antas szde gizli, onun yatt tarafta yatan altnda durdu. Babam gri antann orada bulunuunun nedenini konumakta isteksizdi; Emine de kendi kendine, "Kendi bilir, bana ne!" dedi nk onun da bir srr vard; andni ouk'un tepesinde Kzl Kale'nin kaplarnn yannda sabrla onu bekliyordu. Annem gizli bir huysuzlukla somurtarak Lifafa Das' kendine saklad. "O bana ne iler peinde olduunu sylemedii mddete-ve-syleyene kadar neden ben ona syleyeyim ki?" diyordu. Sonra souk bir Ocak akam Ahmet Sina, "Bu gece dar kmam lazm," dedi, annemin "Hava souk, hastalanacaksn..." uyarlarna ramen babam takm elbisesini giyip paltosunun altna da gln bir biimde kendini belli eden gri antay sokuturdu; bunun zerine annem "yice sarn," diyerek onu geirirken "Gecikir misin?" diye sordu. Babam "Evet, tabii," diye cevap verdi. O gittikten be dakika sonra Emine Sina Kzl Kale'ye, macerann gbeine doru yola kt. Yolculuklardan biri, bir kalede balad; dierinin bir kalede sona ermesi gerekiyordu ama ermedi. Birisi gelecei haber verdi; teki corafi yerini belirledi. Bir yolculuk srasnda maymunlar neeyle dans ettiler; tekinde de bir maymun dans ediyordu ama sonu felaketti. ki macerada da akbabalar rol oynad. ki yolun sonunda da ok bal canavarlar pusuya yatmt. Srayla anlataym o halde... ite Emine Sina, eskiden Moollarn hkm srd, ykseklerinden yeni ulusun ilan edilecei Kzl Kale'nin yksek duvarlar altnda... ne imparator ne de mjdeci olan annem yine de (havaya ramen) scak bir karlama gryor. Gnn son klarnda Lifafa Das baryor, "Begm Sahibe! Gelmeniz ne gzel!" Kara tenli, beyaz sarili annem onu taksiye aryor; Lifafa Das arka kapya davranyor; ama ofr syleniyor, "Ne yapyorsun? Sen kendini 86 e zannediyorsun? Hemen buraya n tarafa gel, hanm arkada otursun!" Bunun zerine

Emine koltuunu tekerlekli siyah bir harikalar kutusuyla pay3vor' Lifafa da zr diliyor: "Kusura bakmayn Begm Sahibe. Niyetim kt deildi." Ama burada srasn beklemeyi reddeden bir taksi daha var, baka bir kalenin dnda durup, her biri paltosunun altnda ikin gri bir anta tayan takm elbiseli adamdan ibaret ykn boaltyor... adamlardan biri hayat kadar uzun ve yalan kadar ince, ikincisinin omurgas yok gibi, ncsnn alt duda frlak, gbei tombul, salar seyrek, yal ve kulaklarnn zerinde lleleniyor, kalarnn arasnda da yalandka huysuz, kzgn bir adama dneceini gsteren bir izgi var. Soua ramen taksi ofrnn kan kaynyor. "Purana Qila!" diye baryor, "Herkes insin ltfen! Eski Kale'ye geldik!"... Delhi'nin gemiinde ok ehirler var, Eski Kale, o kararm harabe de yle eski bir Delhi ki onun yannda bizim Eski ehrimiz bebek saylr. te bu olaanst eski zaman harabesine Kemal, Butt ve Ahmet Sina'y getiren ey, kimlii belirsiz birinin telefonuydu: "Bu gece. Eski Kale. Gne battktan hemen sonra. Polis yok... yoksa ambar fantu!" antalarn sk sk tutarak eski, ufalanan dnyaya giriyorlar. ... antasn sk sk tutarak bir harikalar kutusunun yannda oturuyor annem, Lifafa da nde akn, huysuz ofrn yannda oturuyor ve taksiyi Genel Posta Binasnn ters tarafndaki sokaklara srdryor; fakirliin ktlk gibi asfalt kemirdii, insanlarn grnmez hayatlar yaad (nk hepsi Lifafa Das'n grnmezlik lanetini paylayorlard, hem hepsinin gzel glleri de yoktu) bu sokaklara girince anneme yeni bir ey musallat oluyor. Her saniye daralan, her admda kalabalklaan sokaklarn basks altnda "ehirli gzlerini" kaybediyor. ehirli gzlerin varsa grnmez insanlar grmezsin, fil hastal olan adamlar, belden aas olmayan tekerlekli kumlardaki dilenciler seni rahatsz etmez, denecek lam borular yatakhaneye dnmemitir. Annem ehirli gzlerini kaybetmiti ve grdklerinin yenilii, kum frtnas gibi yanaklarn dven yenilik onu kzartt. Tanrm, u gzel ocuklarn hepsinin dileri kapkara! nanlr gibi deil... kz ocuklar memelerini ayor! Ne korkun! Allahm tvbe, mazallah, temizliki kadnlarn - hayr! - ne berbat ! - omurgalar km, her yerlerinden kemikler km, hi kast iaretleri de yok; dokunulmazlar, gzel Allahm!.. her yer sakat dolu, hayat boyu dilencilikle geimlerini salayabilsinler diye sevgil i aileleri tarafndan sakat edilmi ocuklar... evet, tekerlekli kutu-lardaki dilenciler , bebek bacakl koca adamlar, patenler ve pe atlm 87 mango kutularndan yaplm tekerlekli beiklerde; annem baryor, "Lifafa Das, geri dn!"... ama o gzel glyle dnp "Buradan tesini yrmemiz lazm," diyor. Geri dn olmadn gren annem taksiye beklemesini sylyor, huysuz ofr cevap veriyor: "Evet, tabii, sizin gibi yce bir hanmefendi iin beklemekten kolay ne var, geri geldiinizde btn yolu geri geri gitmem gerekecek nk manevra yapacak yer yok!"... ocuklar sarisinin pallusunu ekitiriyor, btn balar anneme dnk. Bir sr kafas olan korkun bir canavarla evrili olmak gibi, diye dnyor ama kendi kendini dzeltiyor, tabii bu zavall insanlar canavar filan deil - peki ne yleyse? Bir nevi kudret, kendi gcn bilmeyen bir kuvvet, belki de hi kullanlmaya kullanlmaya iktidarszla itilmi... Hayr, her eye ramen bunlar rm insanlar deil. "Korkuyorum," diye dnrken buluyor kendini annem, tam da bir el koluna dokunurken. Dndnde -inanlmaz- beyaz bir adamn yzyle karlayor, titrek elini uzatarak yabanc bir ark syler gibi "Fakire bir sadaka Begm Sahibe..." diyor ve taklm bir plak gibi srekli bunu tekrar ederken annem utanla uzun kirpikli, kvrk asil burunlu beyaz yze bakyor - utan duyuyor nk adam beyaz ve beyazlar dilenmez. "... Taa Kalkta'dan buraya yryerek geldim," diyor, "kller srndm, Begm Sahibe, Cinayet iin orada bulunmaktan utan duyduum iin - geen Austosu hatrlyor musunuz Begm Sahibe, drt gn boyunca binlerce kii bara bara baklanmt..." Lifafa Das ne yapacan bilemeden annemin yannda duruyor, dilenci bile olsa beyaz bir adama nasl davranacan bilemiyor ve "... Avrupaly duydunuz mu?" diye soruyor dilenci, "Evet, katiller arasnda, Begm Sahibe geceleyin sokaklar da gmleinde kanla dolaan, kendisi gibilerin beyhudeliinden akln karm bir adam, duymu muydunuz?"... O artc ark gibi ses bir an sustu, sonra devam etti: "O benim ko-camd." Paavralar altndaki bastrlm memeleri annem daha yeni

gryordu... "Utancma bir sadaka." Kolunu ekiyor. Lifafa Das da Hicra, travesti, buraya gelin Begm Sahibe diye fsldayarak br kolunu ekiyor; iki zt yne ekildii iin kmldayamayan Emine de Dur, demek istiyor, beyaz kadn ben iimi bitirene kadar bekle, seni yediririm, giydiririm, kendi dnyana gnderirim; ama tam o srada kadn omzunu silkiyor ve eli bo daralan sokaktan aa doru yrmeye balyor, ufack bir nokta olup sokan uzak adiliinde gzden kayboluyor - imdi! Lifafa Das yznde tuhaf bir ifadeyle "Hepsi fantu! leri bitik! Yaknda hepsi gidecek; biz de rahat rahat birbirimizi ldreceiz," diyor. Annem eliyle hafife karnna dokunarak onun ardndan karanlk bir ka-88 p,dan giriyor, yz alev alev. Bu srada Eski Kale'de Ahmet Sina Ravana'y bekliyor. Gnbatmnda babam, bir zamanlar kalenin ykk duvarlar arasnda bir oda olan yerin karanlk kapsnda duruyor, alt duda etli etli dar frlam, elleri arkasnda kenetli, kafasnda bir sr para kaygs. Hi mutlu bir insan olmamtr. Mstakbel baarszlklarnn kokusu vard zerinde; hizmetkrlara kt davranrd; belki de merhum babasnn yolunu izleyip deri iine atlmak yerine, asl gayesini, Kuran' esas tarihsel srasna ere dzenlemeyi gerekletirme gcn kendinde bulmak isterdi. (Bir keresinde bana yle demiti: "Muhammed'in sylediklerini etrafndakiler hurma yapraklarna yazarlarm, bunlar da eski bir kutuda muhafaza edilirmi. O ldkten sonra Ebubekir ve dierleri doru sray hatrlamaya almlar; ama hafzalar pek kuvvetli deilmi." Bir baka yanl yol daha; bir kutsal kitab batan sona yazmak yerine babam harabelerde pusuya yatm eytanlar bekliyordu. Mutlu olmayna amamak lazm; benim de pek faydam olmayacakt. Doduumda onun ayak baparman krmtm.)... Mutsuz babam, tekrar ediyorum, bozuk bir moralle para ilerini dnyordu. Ondan tatl dille para koparan ve geceleri ceplerini kartran karsn dnyordu. Boanmasna ramen hl ona ard arkas kesilmeyen rica mektuplar yazan eski karsn dnyordu (kadn sonra bir kazada lmt; bir deve srcsyle kavga edince deve de onu boazndan srmt). Uzaktan kuzeni olan Zehra'y dnyordu; kadn ondan eyizlik para bekliyordu, bylece onunkilerle evlendirmek iin ocuklar yetitirip parasna iyice trnaklarn geirebilecekti. Sonra Binba Zlfikr'n para vaatleri vard (o sralarda Binba Zlfi'yle babam iyi geiniyorlard). Binba ona mektuplar yazyordu: "Zaman geldiinde Pakistan' tercih etmelisin, zaman da yaknda gelecek. Bizim gibiler iin oras altn madeni. Seni M.A.C.'m kendisiyle tantraym... " ama Ahmet Sina Muhammed Ali Cinnah'a gvenmiyordu, Zlfi'nin teklifini de hi kabul etmedi; Cinnah Pakistan Bakan olduunda dnmesi gereken bir baka hatal adm kacakt. Son olarak babamn Bombay'daki eski arkada jinekolog Doktor Narli-kar'n mektuplar vard. "ngilizler blk blk ayrlyor, Sina bey. Mlk sudan ucuz! Mal mlk sat; buraya gel, alabildiin kadar al; hayatnn geri kalannda yan gel yat!" Parayla bu kada r dolu olan bir kafada Kuran ayetlerine yer yoktu... bu srada Pakistan'a giderken b ir trende lecek olan S. P. Butt'n ve Flagstaff Caddesindeki byk evinde gun-dalar tarafndan ldrlp gsne kendi kanyla "orospu ocuu" yazlacak olan Mustafa Kemal'in yanndayd... bu iki talihsiz adamn ya-89 nnda bir harabenin glgesinde parasn almaya gelecek antajcy bekliyordu. "Gneybat kesi," demiti telefondaki ses. "Kule. eride ta merdiven var. Ona trman. En stteki sahanlk. Paray brak. Git. Anlald m?" Emirlere kar gelerek harap odada saklandlar; yukarlarnda bir yerlerde, en st sahanlkta, gri anta karanlkta bekleiyordu. ... Karanlkta havasz bir merdiven boluunda Emine Sina kehanete doru kyor. Lifafa Das onu rahatlatyor; nk taksiyle onun insafnn darboazna girdiinden beri Lifafa onda bir deiiklik hissediyor, kararndan piman olduunu seziyor; merdiveni karlarken onu teskin ediyor. Karanlk merdiven boluu gzlerle dolu, kepenkli kaplardan yukar kan esmer hanma parlayan, onu parlak, sert kedi dilleri gibi yalayan gzler; Lifafa onu rahatlatmaya alrken annem iradesinin zldn hissediyor, Ne olacaksa olsun, zihin berrakl ve dnyaya olan hkimiyeti merdiven boluundaki havann karanlk sngeri tarafndan emiliyor. Admlar ar ar adamnkileri takip ediyor, Lifafa Das ve kuzenlerinin en st katta kck bir kesine ilitii byk, lo, bakmsz binann yukarlarna trmanyor... en ste yaklatklarnda koyu bir n sraya dizilmi sakatlarn balarna szldn gryor. "kinci

kuzenim," diyor Lifafa Das, "kkdr." Krk kollu adamlarn, ayaklan olmayacak alarda geri kvrlm kadnlarn, aa dm cam silicilerinin, dalm duvarclarn yanndan geiyor, bir doktor kz olarak rngalardan ve hastanelerden ok daha eski bir dnyadan geiyor; en sonunda Lifafa Das, "te geldik Begm," diyor ve onu kknn krk kollan bacaklar ubuklarla ve yapraklarla sard, krk kafalara hurma yapra balad odadan geiriyor, hastalar yaralarndan nebatat fkran yapay aalara benziyor... sonra terasa kyorlar. Karanln iinde fenerlerin parlak yla gzleri kamaan Emine atda inanlmaz eyler seer gibi oluyor: dans eden maymunlar, srayan gelincikler; sepetlerden ykselen ylanlar; korkuluun zerinde de gvdeleri de gagalar gibi kvrk ve zalim olan byk kular: akbabalar. " Arre baap," diye baryor "beni nereye getirdin?" "Endielenmeyin Begm, ltfen," diyor Lifafa Das. "Bunlar benim kuzenlerim. ve drt nolu kuzenlerim. Surdaki maymun oynatr..." "Altrma yapyorum, Begm!" diyor bir ses. "Bakn; maymun savaa gidiyor ve lkesi iin lyor!" "... ordaki de ylan ve gelincikle gsteri yapyor." "Bakn gelincik nasl zplyor Sahibe! Bakn kobra nasl dans ediyor!" 90 .Ama ya kular?.." "Onlarn bizle alakas yok, Hanfendi; hemen biraz ileride bir Zer-... t sessizlik Ku lesi var; orada hi l olmaynca akbabalar buraya ge-. imdi uykudalar; sanrm gndzleri kuzenlerimin gsterilerini izlemek holarna gidiyor." Terasn teki tarafnda kk bir oda. Emine ieri girerken dar k fkryor... ieride kocasyla ayn yalarda, kat kat gdl csseli bir adam var, zerinde beyaz lekeli bir pantolon, krmz ekoseli gmlek, ayanda ayakkab yok, anason tohumu ineyip ieden Vimto iiyor, iinde bada kurduu odann duvarlar Vinu'nun brnd deiik ekillerin resimleriyle kapl, bir de levhalar var, YAZI YAZMA RETLR ve ZYARET SIRASINDA TKRMEK KT BR ALIKANLIKTIR. Hi mobilya yok... Shri Ramram Seth yerden on be santim yukarda bada kurmu vaziyette oturuyor. tiraf etmeliyim; utanlacak bir ey ama annem lk atyor... ... Bu srada Eski Kale'de, maymunlar surlarn arasnda lklar atyor. nsanlarn terk ettii viran ehir imdi langurlann mekn. Uzun kuyruklu ve siyah suratl maymunlarn ok gelimi bir grev duygusu var. Yukar yukar yukar trmanyorlar, harabenin en yksek yerlerine sryorlar, kendilerine blgeler belirliyorlar, sonra da kendilerini koskoca kalenin her tan tek tek skmeye vakfediyorlar. Bu doru Pad-ma; sen hi oraya gitmedin, o azimli, gayretli fke yaratklarnn talan nasl itip ektiklerini, ekip ittiklerini, her seferinde bir tanesini nasl sktklerini alacakaranlkta durup seyretmedin... maymunlar her gn talar duvarlardan aa yuvarlyorlar, talar kelere kntlara arpa arpa aadaki hendeklere dyor. Gnn birinde Eski Kale diye bir ey ortadan kalkacak; sonunda zaferle haykran maymunlarn oluturduu bir ta yn kalacak sadece... aralarnda bir maymun var ki surlarn arasnda hzla kouyor - esas Ravana'y yenmesi iin Prens Rama'ya yardm etmi olan maymun tanrnn adn vereceim ona, Hanuman, uan arabal Hanuman... Bak kulesine nasl geliyor - kendi blgesi; zplayarak, bararak, kn talara srerek krallnn bir ucundan teki ucuna kouyor; sonra duruyor, burnuna orada olmamas gereken bir eyin kokusu geliyor... Hanuman en st sahanlktaki girintiye, adamn yumuak gri yabanc nesnelerini brakt yere kouyor. Postanenin arkasndaki bir binann terasnda maymunlar dans ederlerken maymun Hanuman da fkeyle dans ediyor. Gri eyleri dvyor. Evet, ok gevekler, fazla itip ekmek ekip itmek gerekmeyecek... Hanuman' seyret imdi, yumuak gri talar Kalenin d duvarnn kenarna gt-91 ryor. Bak nasl yrtyor hepsini; cart! curt!.. Bak gri eylerin iindeki ktlar nasl maharetle karp hendekteki talarn zerine yamur gibi yadryor!.. Ktlar tembel, isteksiz bir zerafetle dyor, gzel bir an gibi karanln kursana gmlyorlar; imdi bir tekme! gm! bir tekme daha! yumuak gri ta kenardan yuvarlanyor, aa aa aa, karanla, sonunda yumuak, kederli bir pat sesi geliyor. ini bitiren Hanuman ilgisini kaybediyor, krallnn baka bir kulesine koup bir ta itip ekmeye balyor. ... Bu srada aada, babam karanlktan kan tuhaf birini grmt. Yukarda meydana

gelen felaketten habersiz harap odasnn glgesinden canavar gzetliyor; kafasna eytan maskesi takm buruuk pi-jamal bir yaratk, st taraf her yannda srtan suratlar olan kttan bir eytan ... Ravana etesinin grevli temsilcisi. Toplayc. iadam yrekleri azlarnda, bir kylnn kbusundan kama benzeyen bu grntnn sahanla kan merdivende kayboluunu izliyorlar; bir dakika sonra bo gecenin durgunluunda eytann tam anlamyla insanca kfrlerini iitiyorlar. "Orospu ocuklar! bne pezevenkler!"... Ne olduunu anlayamadan, acayip ikencecilerinin bir anda karanla karp kaybolduunu gryorlar. Kfrleri... "Gt verenler! Domuzun evlatlar! Bok yiyenler!"... rzgrda asl kalyor. Ruhlarn rten endieyle yukar kyorlar; Butt gri bir bez paras buluyor; Mustafa Kemal burumu bir rupiye eiliyor; belki de babam, evet neden olmasn, bir maymunun karaltsn grr gibi oluyor... ve ne olduunu tahmin ediyorlar. imdi onlarn iniltileri duyuluyor, Bay Butt'n tiz kfrleri, eyta-nnkilerin yanks gibi; hepsinin kafasnda aza alnmayan bir sava sryor: para m ambar m, ambar m para m? adamlar sessiz bir panikle bu temel bilmeceyi dnyorlar - ama paray sokak kpekleri ve insanlarn yamasna braksalar, kundaklar nasl durduracaklar? -en nih tek kelime bile konumadan, o deimez nakit-para kanunu onlar ele geiriyor; ta merdivenlerden, ot balam avlulardan, krk kaplardan aa kouyorlar ve -PALDIR KLDR!- hendee inip rupileri ceplerine doldurmaya balyorlar, avuluyorlar, kapyorlar, topluyorlar, sidik ve rk sebze gllerini umursamadan, sadece bu geceliine -belli olmaz ya- sadece bu geceliine etenin vadettii intikam almayacana gvenerek. Ama, tabii... ... Ama tabii, khin Ramram aslnda yerden on be santim ykseklikte havada umuyordu. Annemin l snd; gzleri odakland ve duvardan kan kk bir raf grd. "Ucuz numara," dedi kendi kendi-92 "Bu tanrnn unuttuu yerde uyuyan akbabalarn, maymun oynatan-1 nt arasnda iim ne, rafn zerine oturarak havadaym gibi duran bir surunun anlataca samalklar dinlemek iin ne diye bekliyorum?" Emine Sina'nn bilmedii bir ey vard ki o da tarihte ikinci defa varln11 hissettirecek olmamd. (Hayr: karnndaki o sahtekr iribatan deil; kendimden sz ediyorum, tarihi rolmden, babakanlar bana mektuplar yazmt"... hayatn bir bakma bizimkinin aynas olacak." O gece byk gler devreye girmiti; orada bulunanlarn hepsi de bunu hissedip korkacaklard.) Kuzenler -birden drde kadar- esmer hanmn att ln alevine toplanan gveler gibi onun getii kapda toplanyorlar... Lifafa Das tarafndan mit vadetmeyen khine doru gtrlrken onu sessizce izleyenler kk, kobra-wallah ve maymuncu. Cesaretlendirici fsltlar (ayn zamanda atlak eller arkasndan kkrtlar) ykseliyor: "Size ok gzel bir gelecek biecek Sahibe!", sonra "Hadi kuzenji, hanm bekliyor!"... Ama bu Ramram neydi? Satc m, iki paralk bir el falcs m, salak kadnlara kurnaz hava tahminleri veren biri mi - yoksa iin erbab m, anahtarlar onda m? Ya Lifafa Das; annemi iki paralk bir aldatmacayla tatmin olacak bir kadn m sanmt yoksa daha derinleri, zaafnn yeraltndaki yreini de grm myd? - Kehanetler sylendiinde kuzenler de arm myd? - Ya azn kpklenmesi? Ona ne demeli? Annemin o isterik akamn insan yerinden eden etkisiyle kendi her zamanki kiiliinden el ektii -merdiven boluundaki ksz havann doymaz sngeri tarafndan kiiliinin emildiini hissetmiti- ve her eyin olabilecei, her eye inanlabilecek bir zihin haline girdii doru muydu? Baka, daha korkun bir olaslk daha var; ama phemi dillendirmeden nce bu bulank belirsizlikler perdesine ramen gerekte ne olduunu mmkn olduunca anlatmalym: Annemi tarif etmeliyim, avcu yaklaan falcya doru eilmi, falta gibi ak gzlerini hi krpmyor - ve kuzenler (kkrdyorlar m?) "Ama ne fal Sahibe! Anlat kuzenji, anlat!" diyorlar - ama perde tekrar iniyor ve emin olamyor um -ucuz bir sirk falcs gibi balayp, sradan hayat izgisi, kalp izgisi muhabbetlerinden laf ap, multi milyoner olacak ocuklara m gemiti, bu arada kuzenler de "Vay vay! Tam bir fal ustas, yara!" diye eleniyorlar myd? - sonra deimi miydi? - Ramram kaskat m kesilmiti? - gzleri yukar kayp yumurta gibi bembeyaz m kesilmiti -ayna gibi af bir sesle, "Oraya dokunmama izin verir misiniz Hanfendi?" diye sormu muydu? -kuzenler uyuyan akbabalar gibi suspus- annem de ayn tuhaflkla "Evet izin veriyorum," demi miydi, bylece falc ai-93 lei dnda ona dokunan nc adam olmu muydu? - peki tam o saniyede tombul

parmaklardan ana tenine ksa sreli bir elektrik atlamas olmu muydu? Eliyle daireler izen ekose gmlekli khini izlerken annemin yz, tavan gibi rkek, adamn gzleri yznn yumuakln-da hl yumurta gibi; birdenbire adama bir titreme geliyor ve yine o tuhaf yksek sesle kelimeler dudaklarndan (o dudaklar da tarif etmem lazm -ama sonra nk imdi...) dklyor: "Olan." Sessiz kuzenler - tasmal maymunlar drlty kesmi - kobralar sepetlerine reklenmi - daireler izen khinin dudaklarndan tarih dklyor. (Byle miydi?) Balyor, "Olan... hem ne olan!" Devam ediyor: "Asla anavatanndan daha yal olamayacak bir olan Sahibe -ne daha yal ne daha gen." imdi ylan-bycs gelincik-danss kk ve harikalar gstericisi cidden korkuya kaplyor nk Ram-ram'n mamlar, yksek sesle nameli name-li devam ediyor: "ki kafa olacak - ama sadece birini greceksin - dizler ve burun, burun ve dizler." Burun ve dizler ve dizler ve burun... iyi dinle Padma; adamn hi hatas yok: "Gazetel er onu methedecek, iki ana tarafndan yetitirilecek! Bisikletiler sevecek - ama kalabalklar itecek! Kzkardeler alayacak; kobra trmanacak..." Ramram dahada-hadaha hzl aireler iziyor, drt kuzen mrldanyor "Bu ne byle baba?" ve "Deo iva bizi koru!" Bu srada Ramram, "amarlar onu saklayacak - sesler klavuzu olacak! Arkadalar sakatlayacak - kan arkadan vuracak!" Emine Sina soruyor, "Ne demek istiyor? Anlamyorum -Lifafa Das - nesi var?" Ama durmadan dinlenmeden, onun heykel gibi kmltsz mevcudiyeti etrafnda Ramram Seth yumurta gzleriyle daireler iziyor, "Hokkalar beynini patlatacak - doktorlar suyunu kurutacak - cangl sahip kacak - cadlar geri alacak! Askerler zorlayacak -tiranlar kavuracak..." Emine bir aklama rica ederken, kuzenler ellerini ovuturarak aresizce bakmyorlar nk bir eyler oluyor ve kimse doruk noktasna ulaan Ramram Seth'e dokunmaya cesaret edemiyor; "Olu olmayan olu olacak! Yalanmadan yalanacak! Ve lmeden... lecek." Byle miydi? Ramram Seth kendisininkinden daha byk bir gcn onu ele geirmesiyle birden yere dp az kprm myd? Gelin-cikinin sopas titreyen dilerinin arasna konmu muydu? Lifafa Das, "Begm Sahibe gidin ltfen; kuzenjimiz hastaland," demi miydi? Nihayet kobra-wallah -ya da maymuncu, kk hatta harikalar gstericisi Lifafa Das-"Bu kad ar kehanet fazla. Bu gece Ramramc-mz fazla kehanette bulundu," diyecekti. 94 m Seneler sonra annem erken bunadnda, gemiindeki btn hayaletler gzlerinin nnde dans ederken, benim varlm ilan ederek kur-tard ve buna karlk ona bir kehanet hediye eden adam tekrar grd ve onunla hn duymadan sknetle konutu. "Demek geri geldin," dedi "Sana bir ey syleyeyim mi; kuzenjinin ne demek istediini anla-fnl olsaydm keke - kan hakknda, burun ve dizler hakknda. Kim bilir? Belki de baka bir olum olurdu o zaman." Tpk, balangta kr bir adamn rmcek al evinin koridorlarnda, sonra da lmesine az kala dedem gibi; Joseph'ini kaybettikten sonra Mary Pereira gibi ve benim gib i, annem de hayalet grmekte ustayd. ... Ama imdi, hl soru iaretleri ve karanlkta kalm noktalar olduu iin baz pheleri dile getirmek zorundaym. phe de ok bal bir canavar gibidir; neden peki onu annemin zerine salmaktan kendimi alamyorum? ...Soruyorum, falcnn gbei en iyi nasl tarif edilebilir? Belleim -yeni, her eyi bilen, annemin babamn dedemin anneannemin ve herkesin hayatlarnn ounu iinde bulunduran belleim- cevap veriyor: yumuak, muhallebi gibi lp lp. Yine istemeyerek soruyorum: Dudaklar nasld? Kanlmaz bir cevap: dolgun, fazlaca etli, airane. nc bir kere belleime bavuruyorum: ya salar? Cevap: seyrek, siyah, dz, kulaklarn zerinde lleleniyor. imdi de mantksz phelerim son soruyu sorduruyor bana... yoksa Emine btn o saflyla... Nadir Han'a benzeyen erkeklere duyduu zaaf yznden acaba... o tuhaf zihin haliyle ve falcnn hastalndan etkilenerek, acaba... "Hayr!" diye baryor Padma fkeyle. "Byle bir eyi nasl ima edersin? Hem de zbez annen, o namuslu kadn hakknda! Byle bir ey yapabileceini nasl sylersin? Hibir ey bilmeden nasl uydurursun?" Tabii her zamanki gibi hakl. Bilseydi, seneler sonra Pioneer Cafe'ni n kirli camlarndan Emine'nin yaptn grdm eyin intikamn aldm sylerdi; belki

de bu akl almaz ihtimal orada aklma gelmi, zaman iinde mantkszca geriye doru gelimi ve bu erken -kesinlikle masum- maceraya geldiinde de olgunlua erimitir. Evet byle olmal. Ama canavar durup dinlenmeyecek... "Ah," diyor "ya o fke nbetine ne demeli? - hani Ahmet Bombay'a tanacaklarn sylediinde kaplmt." Annemi taklit ediyor: "Sen - hep sen karar veriyorsun. Ya ben? Belki ben istemiyorum... Bu evi daha yeni hale yola soktum!.." Eee Padma: sence bu emeklerinin boa gitmesine duyduu fke miydi, yoksa gizledii bir ey mi vard? Evet - phe sryor. Canavar soruyor, "Neden yapt ziyareti kocasna anlatamad bir trl?" Sulanann cevab (annemin yokluunda 95 Padma tarafndan seslendiriliyor): "Dnsene allahakna, kocas nasl da kzard! Kundak meselesi cann yeterince skmam bile olsa! Yabanc erkekler arasnda tek bana bir kadn; adam ldrrd! Zvanadan kard!" Lzumsuz pheler... onlar kovmalym; tenkitlerimi sonraya sak-lamalym, o belirsizlik, o puslu perde kalktnda annemin bana kesin, rtlemez kantlar verecei zamana. ... Ama tabii babam o gece ge vakit eve geldiinde, zerinde her zamanki mstakbel baarszlk kokusunu bastran bir lam kokusu vard, gzleri ve yanaklar kll gzyalarndan yol yol olmutu; burnunda kkrt kokusu, banda yanm derilerin gri tozu... nk beklenecei zre ambar yakmlard. "Ya gece bekileri?" - uyuyorlard, Padma, uyuyorlard. Her ihtimale kar uyku ilalarn almalar sylenmiti nceden... Kiber'i hi grmemi ehir ocuu o cesur lalalar, sava Pathanlar kk kt paketleri ap pas rengi tozlar fokurdayan demliklerine dktler. Den kirilerden ve srayan kvlcmlardan korunmak iin karyolalarn epeyce uzaa ektiler; hamaklarna yatp aylarn yudumlayarak uyuturucunun actatl kntsne girdiler. lk bata neelendiler, Pu-tu'daki gzde orospularn vdler; sonra uyuturucunun yumuak kprtl parmaklar kaburgalarn gdklarken deli gibi glmeye baladlar... kkrtnn yerini ryalar ald ve uyuturucudan atlar zerinde uyuturucunun hudutlarnda dolandlar sonunda ryasz bir unutua ulatlar, yle ki uyuturucunun etkisi geene kadar dnya zerinde hibir ey onlar uyandramazd. Ahmet, Butt ve Kemal taksiyle geldiler - taksi ofr, hendekte bu-landklar naho maddelerden dolay le gibi kokan tomar tomar buruuk paralar kucaklam adamdan ikillenmiti ve parasn vermeyi reddetmeselerdi gidecekti. "Brakn gideyim beyefendiler," diye yalvard, "ben gariban bir adamm, beni burada tutmayn..." ama adamlarn srtlar atee doru uzaklamt bile. Domates ve kpek bokuna bulanm rupilerini sk sk tutarak komalarn seyretti; az bir kar ak, yanan ambara, gece gndeki dumanlara bakt ve orada bulunan herkes gibi deri, kibrit ve yank pirin dolu havay solumak zorunda kald. Ellerini yzne kapayp parmaklarnn arasndan bakan kifayetsiz bykl ufak taksi ofr, delirmi bir kalem gibi incecik olan Bay Kemal'in gece bekilerinin uyuyan gvdelerini tekmelediini grd; babam "Dikkat!" diye bardnda neredeyse paradan vazgeip kor-96 ia kaacakt... ama her eye ramen olduu yerde kald ve krmz Hillerin gcne dayanamayan ambarn patladn grd, inanlmaz bir rimi pirin mercimek bezelye su geirmez ceket kibrit kutusu ve tur-lavnn ambardan dar boaldn grd, deponun iindekiler sert, sar topran zerine mitsizliin siyah kmrlemi eli gibi salrken atein scak krmz ieklerinin havaya ykseldiini grd. Evet, beklenecei zre, ambar yaklmt, havadan zerlerine kl olup yad, hrpalandklar halde hl horlayan gece bekilerinin ak azlarna girdi "Yardm et Allahm," dedi Bay Butt, ama Mustafa Kemal pragma-tik bir cevap verdi: "Allaha kr sigortamz vard." "Tam o anda," dedi Ahmet Sina karsna sonradan, "tam o anda deri iini brakmaya karar verdim. Broyu satmaya ve muamba ticareti hakknda bildiim her eyi unutmaya karar verdim. Sonra senin Eme-rald'n Zlfi'sinin Pakistan faso fsosunu artk dnmemeye karar verdim. O yangnn scanda," dedi babam -karsn fkeye garkederek-"Bombay'a gitmeye ve emlak iine girmeye karar verdim. Orada emlak imdi sudan ucuz," dedi anneme, o kar koymaya balamadan nce, "Narlikar yle sylyor." (Ama zaman gelecek Narlikar'a hain diyecekti.)

Benim ailemde biz hep arkamzdan itildiinde bir ey yaparz -1948'de d lkelerdeki mevduatlarn dondurulmas bunun tek istisna-syd. Dedemi Kemir'den kayk Tai kovalamt; Amritsar'dan Mer-krokrom kklamt; annemin hallar altndaki hayatnn k Ag-ra'dan ayrlmasyla sonulanmt; ok bal canavarlar da babam Bombay'a gndermilerdi, ben orada doaym diye. O Ocak aynn sonunda, tarih nihayet, bir iki itelemeyle, kendini benim boy gstermeme hazr edecek noktaya gelmiti. Ben sahneye kmadan zlemeyecek gizemler vard... mesela Shri Ramram'n en tuhaf lafnn gizemi: "Bir burun olacak ve dizler; dizler ve burun." Sigorta paras geldi; Ocak ay bitti; Delhi'deki ii tasfiye etmek ve emlakin -Jinekol og Dr. Narlikar'n syledii gibi- ksa sreliine sudan ucuz olduu ehre tanmak iin geen srede annem kocasn sevmeyi renmek iin yapt paral plan zerinde younlat. Soru iareti biimindeki kulaklarna byk bir efkat beslemeye balad; parman birinci boumuna kadar itmeden sokabildii gbek deliinin dikkate ayan derinliini; tokmak tokmak dizlerini sever oldu; ama ne kadar urarsa urasn (delil yetersizliinden tr burada nedenini syleyemeyeceim) bir yerini sevmeyi hi baaramad, geri Nadir Han'n 97 sahip olmad, doru dzgn alan tek eydi bu; geceleri babam s-tne ktnda -rahmindeki bebek henz kurbaa kadarken- bundan hi holanmyordu. ... "Hayr, o kadar hzl deil, canm, hayatm, biraz daha uzun ltfen," diyor; Ahmet de ii uzatmak iin yangn dnmeye alyor, o alevli gecede meydana gelen son eyi, tam arkasn dnm gitmek zereyken havadan kirli bir lk gelmiti, yukar baktnda bir akbaba grd -gece vakti!- Sessizlik Kulelerinden bir akbaba yukarda uuyordu, tam zerinden geerken henz tam kemirilmemi bir Zerdt eli drd, bir sa el, derken -imdi!- suratna tokat atan bir el; bu srada Emine altnda yatakta kendi kendine kzyordu: Neden zevk alamyorsun, aptal kadn, bundan sonra gerekten de abalaman lazm. 4 Haziranda, birbirlerine uymayan annemle babam Snr Postasyla Bombay'a doru yola koyuldular. (Dardan yumruklar vuruluyordu, sesler can havliyle kaplara yapmt, yumruklar baryordu, "Mihracem! Bir saniyeliine an! Ohe, yce gnlnzden bize bir iyilik yapn, efendim!" Ayn zamanda-yeil bir sandk iindeki eyizin altnda sakl- yasak bir lacivertta kakmal, ince ilemeli gm tkrk hokkas vard.) Ayn gn, Burma'da Lord Mountbatten bir basn aklamas yapp Hindistan'n blneceini bildirmi ve geri saym takvimini duvara asmt: devir teslime yetmi gn vard... altm dokuz... altm sekiz... tik tak tik tak. 98 Methwold NCELER burada balklar varm. Mountbatten'n tiktakndan nce, canavarlardan, kamuya duyurulardan nce; yeralt evliliklerinin hayal bile edilmedii ve tkrk hokkalarnn bilinmedii zamanlarda; Mer-krokromdan nce; delik araflar tutan hanm greilerden de nce; ok ok nce, Dalhousie ve Elphinstone'un berisinde, Dou Hindistan irketi kalesini ina etmeden nce, birinci William Methwold'dan nce; zamann afanda, Bombay halter eklinde bir adayken ve ortasndaki dar, parlak kum eridinin ardnda Asya'nn en gzel ve en byk doal liman varken, Mazagaon ve Worli, Matunga ve Mahirn, Salsette ve olaba henz adayken - yani tetrapodlar ve denize yaplan dolgular Yedi Aday batya Umman Denizine doru uzanan, ak bir el eklindeki uzun bir yarmadaya dntrmeden nce; saat kulelerinden nceki bu iptidai dnyada Koli denen balklar tek direkli Arap kadrgalarnn krmz yelkenlerini batan gne kar aarm. Pomfret ve pavurya avlayp hepimize bal sevdirmiler. (Eri azndan oumuza. Padma onlarn o bahks bylerine kaplm; ama bizim evimizde Kemir kannn yabancl, Kemir gnn buz gibi uzakl hkimdi, bu yzden de et yemekten hi vazgemedik.) Hindistancevizi ve pirin de vard. Hepsinden te tanra Mumba-devi'nin iyicil, esirgeyici etkisi vard; ehre pekl da onun ad verilebilirdi - Mumbadevi, Mumbabai, Mumbai. Ama sonra Portekizliler buraya limanndan dolay Bom Bahia adn verdiler, pomfret avclarnn tanrasnn onlar iin anlam yoktu... Portekizliler ilk istilaclard, liman ticaret ve sava gemilerine snak olarak kullanmlard; sonra 1633 ylnda bir gn Dou Hindistan irketinin Methwold adndaki memuru bir hayal grd. Bu hayal -Hindistan'n batsn tm istilaclardan koruyacak, kaleyle glendirilmi, Britanya'ya

ait bir Bombay- yle glyd ki zaman harekete geirdi. Tarih ilerledi; Methwold ld; 99 1660'ta ngiltere kral II. Charles Portekiz'in Braganza Hanedanndan Catharine ile evlendi - hayat boyunca portakal satcs Nelly'nin glgesinde kalacak olan Catharine'le. Ama onun da bir avuntusu vard -, Bombay'n ngilizlerin eline gemesi, onun belki de yeil, teneke bir sandkta gelen eyizi sayesinde gereklemiti; Methwold'un hayali bylece geree bir adm daha yaklamt. Bundan sonra irketin elini adalara atmas fazla uzun srmedi, 21 Eyll 1668'de Kaleyi yapmaya, aralar toprak doldurmaya koyuldular ve gz ap kapayana kadar, burada bir ehir peydahland, Bombay, eski arkda dendii gibi: Hindistan 'in ncisi Hindistan 'in bekisi, Dounun yldz Batya dnk yz. Bizim Bombay'mz Padma! O zamanlar ok farklyd, ne gece kulpleri ne turu fabrikalar ne Oberoi-Sheraton Otelleri ne film stdyolar vard; ama ehir son srat geliiyordu, bir katedral yaplm, Maha-ratta sava-kral ivaci'nin atl bir heykeli dikilmiti; geceleri canlanp ehir sokaklarnda hametle at koturduuna inanrdk -Marine D boyunca! hovpati kumsalnda! Malabar Tepesinin byk evlerinin orada, Kemp Kesinde, deniz kenarndan Skandal Mevkiine! Evet, neden olmasn, oradan daha da ileriye, benim Warden Caddemden aa, Breach Candy'nin ayrmc yzme havuzlarnn yanndan, devasa Mahalakshmi Tapnann ve eski Willingdon Kulbnn oraya... ocukluumda Bombay'da ne zaman kt gnler yaansa, geceleyin uykusu kaan biri heykelin hareket ettiini grdn sylerdi; ocukluumun ehrinde felaketler bir atn gri, ta toynaklarnn karanlk mziiyle dans ederdi. Peki o ilk yerliler neredeler imdi? Geriye bir tek hindistancevizleri kald. hovpati kumsalnda hl her gn hindistancevizi toplanyor; Cuhu plajndaysa Sun'n'Sand otelindeki yldzlarn mahmur baklar altnda kk ocuklar palmiye aalarna trmanp sakall meyveyi aa indiriyorlar. Hindistancevizinin bir festivali bile var, benim doumumdan birka gn nce kutlanm olan Hindistancevizi Gn. Hindistancevizleri iin gznz arkada kalmasn. Pirin o kadar ansl deildi; pirin tarlalar imdi betonlarn altnda yatyor; bir zamanlar pirinlerin denize kar salnd yerlerde binalar ykseliyor. Ama hl ehirde en ok yenen eylerden biri pirin. Patna pirinci, Basmati pirinci, Kemir pirinci her gn metropole getiriliyor; yani asl, z-pi rin he-100 pimiz zerinde izini brakt iin bouna lm saylmaz. Mumbade-vj'ye gelince - bu gnlerde pek yerini fil kafal tanr Ga-e-e brakm vaziyette. Festival takvimi dn belgeliyor: Ga-nes'in -"Ganapati Baba"- Gane aturthi gn var; byk alaylar tertiplenip tanrnn al tasvirleri tanarak hovpati'ye gidiliyor, orada da denize atlyor. Gane'in gn bir yamur yadrma treni, musonu olanakl klyor, tiktak geri saymn sonunda ben dnyaya gelmeden birka gn nce o da kutlanyordu - peki ya Mumbadevi'nin gn nerede? O takvimde deil. Pomfret avclarnn dualar, pavuryaclarn tapnmalar nerde?.. Burada ilk oturanlardan Koli balklarnn talihi hi yaver gitmedi. Ele benzeyen yarmadann baparmanda kk bir kye sktrldlar, mahallelerine kendi adlarn verdiler-olaba. A una kadar giderseniz -ucuz elbise dkknlarn, ran lokantalarn, retmenlerin, gazetecilerin ve ktiplerin ikinci snf apartmanlarn geince- onlar deniz ssyle deniz arasnda skm vaziyette bulursunuz. Bazan Koli kadnlar ellerinde pomfret barsa ve pavurya eti kokusu, saldrgan bir kstahlkla herkesi itekleye itekleye bir olaba otobs kuyruunun nne geerler, krmz (ya da mor) sarileri arszca bacaklarnn arasnda balanmtr, eski yenilgilerin ve kayplarn can yakan prlts vardr prtlek, balklarnkine benzeyen gzlerinde. Bir kale, sonra da bir ehir topraklarn almtr; denize ylan topraklar (sonra da tetrapodlar) denizlerini almtr. Ama tek direkli Arap kalyonlar hl gn batmna kar krmz yelkenlerini aarlar... 1947 Austosunda, balk alar, hindistancevizleri, pirin ve Mumbadevi'nin hkmranlna son vermi olan ngilizler bu kez kendileri ayrlmak zereydiler; hibir hkmranlk sonsuz deildir. 19 Haziran'da Snr Postasyla ehre gelmelerinden iki hafta sonra annemle babam da, byle gitmek zere olan bir ngilizle tuhaf bir pazarla girdiler. Adamn ad William Methwold'du.

Methwold'un Maliknesine giden yola (benim krallma giriyoruz imdi, ocukluumun barna; boazmda kk bir yumru belirdi) Warden Caddesinden bir otobs durayla bir sra dkknn arasndan saplyordu. Chimalker'n Oyuncak Dkkn; Okuyucu Cenneti; Chiman-bhoy Fatbhoy Mcevhercisi; en nemlisi de Bombelli ekercisi, Marki kekleri ve Bir Metrelik ikolatalaryla! zerinde durulacak isimler ama zaman yok. Band Box amarhanesinin el sallayan karton komisini getikten sonra yol bizim eve varrd. O zamanlar Narlikar kadnlarnn pembe gkdeleni (Srinagar radyo anteninin iren bir yanks) daha akl 101 I bile edilmemiti; yol iki katl bir evden daha yksek olmayan bir tepeci-e trmanyordu; denize doru dnyor, pembe insanlarn siyah bir tene deme korkusu olmakszn ngiliz Hindistan biimindeki havuzda yzd Breach Candy Yzme Kulbn yukardan gryordu; tepede, kk bir emberin etrafnda William Methwold'un saraylar diziliydi ve zerlerinde -benim sayemde- seneler sonra tekrar aslacak olan tek kelimelik levhalar vard; ite o tek kelime gafil annemle babam Methwold'un garip oyununa ekti: SATILIK. Methwold Maliknesi: eski sahiplerinin zevkine uygun ina edilmi birbirinin ayn drt ev (fatihlerin evleri! Roma malikneleri; iki katl bir Olimpos'un, bodur bir Kailas a'nn zerinde duran katl tanr evleri!) - byk, kalc evler, krmz tepelikli dam, drt kede kuleler, krmz kiremitten sivri apkalar giyen fildii rengi ke kuleleri (ilerine prensesler kapatlabilecek kuleler!) - verandah, arkadaki gizli hizmetkr blmne dner merdivenlerle gidilen evler - sahipleri William Methwold'un Avrupa saraylarnn isimlerini takt evler: Versailles Villas, Buckingam Villas, Escorial Villas ve ans Souci. zerlerine begonviller sarlmt, soluk mavi havuzlarnda japon balklan yzyordu; ta bahelerinde kaktsler ekiliydi; demirhindi aalarnn altnda narin kstmotlar kmeleniyordu; kelebekler, gller, imenliklerde hasr koltuklar vard. Haziran ortasnda o gn, Bay Methwold bo saraylarn son derece gln bir fiyata satt - ama artlar vard. Ben de laf daha fazla uzatmadan onu size takdim ediyorum, tam ortadan ayrd salarna varasya... bir seksenlik bir Titan'd bu Methwold, yznde gllerin ve ebedi genliin pembesi vard. Gr briyantinli salar tam ortadan ikiye ayrlmt. Ortadaki bu ayrktan sonra da sz edeceiz, yle dzgn bir ayrkt ki bu, onun yznden Methwold'a hibir kadn kar koyamyordu, kadnlar salarn kartrmak iin byk bir istek duyuyorlard... Methwold'un ortadan ayrlm salarnn benim eceremle yakndan ilgisi var. Tarihin ve cinselliin kol gezdii ayrklardan biriydi o. p cambazlar gibi. (Ama her eye ramen, onu hi grmemi, mahmur parlak dilerini, insanda hal brakmayan salarn hi bilmeyen biri olarak benim bile ona garezim yok.) Ya burnu? Neye benziyordu? Gze arpan bir knts var myd? Evet, Fransz bir bykannenin soylu miras olmal -Bergerac'dan!-yle bir kand ki bu damarlarnda masmavi akyor ve onun o asilzade ekiciliini daha zalim bir eyle, tatl lmcl bir apsent glgesiyle ko-yultuyordu. Methwold malikneleri iki artla satld: Evler ilerinde ne var ne 102 oksa ylece alnacak ve yeni sahipler tarafndan hibir ey atlmaya-akt; bir de esas devir teslim 15 Austos gecesi yaplacakt. "Her ey mi?" diye sordu Emine Sina. "Bir kak bile atamayacak m-m? Allah, u lambaya da bak... Bir tarak bile atamayacak mym?" "Eldivenden merdivene," dedi Methwold, "Benim artlarm bunlar. Bir kapris, Bay Sina.., ayrlan bir smrgeciye kk bir oyunu ok mu greceksiniz? Biz ngilizlerin oyunlarmz oynamaktan baka yapacak bir eyimiz kalmad." "Bak Emine," diyor Ahmet Sina sonradan, "Sonsuza kadar bu otel odasnda m kalmak istiyorsun? Fiyat harika; kamaz. Devir teslim gerekletikten sonra ne yapabilir ki? O zaman hangi lambay istersen atabilirsin. ki ay bile kalmad..." "Bahede bir kokteyl alr msnz?" diyor Methwold, "Her akam saat altda. Kokteyl saati. Yirmi yldr hi deimedi." "Aman tanrm, badanaya bak... dolaplar da elbise dolu canm... bizimkileri mecburen bavullarda brakacaz, tek bir elbise asacak yer yok!" "Bu kt oldu Bay Sina," diyor Methwold kaktsler ve gller arasnda Scotch'unu

yudumlarken, "Hi byle ey grmedim. Yzlerce yllk mkemmel ynetimden sonra birdenbire hop bitiverdi. Kabul edersiniz ki o kadar da kt deildik: yollarnz yaptk. Okullar, demiryolu, parlamenter sistem hep nemli eyler. Bir ngiliz ilgilenme zahmetine girene kadar Tac Mahal harabeye dnmt. imdi birdenbire bamszlk. Yetmi gn kald. Ben kesinlikle karym ama yapacak bir ey yok ki." "... hallardaki lekelere bak canm; iki ay boyunca o ngilizler gibi mi yaayacaz? Banyoya baktn m? Tuvaletin yannda hi su yok. Derlerdi de inanmazdm, ama doruymu Tanrm, alt taraflann sadece ktla siliyorlarm!.." "Syleyin Bay Methwold," Ahmet Sina'nn sesi bir ngilizin yannda olduu iin deimi, Oxford aksannn iren bir taklidine dnmt, "neden geciktirmekte srar ediyorsunuz? En iyisi sat ilemlerini hemen yapmak deil mi? i hemen kapatalm." "...Her yerde de yal ngiliz kadnlannn resimleri var, baba! Duvarda babamn resmini asacak yer yok!" "yle grnyor ki Bay Sina", gne Breach Candy havuzunun ardndan Umman Denizine batarken Bay Methwold bardaklar tekrar dolduruyor, "bu sert, ngiliz d grnmn altnda Hintlilerin alegori 103 tutkusunu tayan bir zihin var." "Bu kadar ok iki imek, canm... iyi bir ey deil." "Bay Methwold bununla ne demek istediinizi tam olarak..." "... Ah bilmez misiniz; bir bakma ben de iktidar devir teslimi yapyorum. imden de bunu ngiliz ynetimiyle ayn anda yapmak geliyor. Dediim gibi: bir oyun. Benim suyuma gitseniz olmaz m Sina? Herri sizin de kabul ettiiniz gibi fiyat gayet ehven ." "Acaba akln m oynatm canm? Ne dersin, adam atlaksa onunla pazarlk yapmak gvenli mi?" "Bak hanm," diyor Ahmet Sina, "bu kadar yeter. Bay Methwold iyi bir adam; iyi yetitirilmi; erefli bir adam; ona laf... Hem eminim teki alclar bizim gibi ince eleyip sk dokumuyorlardr. Zaten ona evet dedim, bu i burada bitti." "Bir kraker aln," diyor Bay Methwold taba uzatarak, "Hadi Bay S., buyrun. Evet tuhaf bir mesele. Hi byle ey grmedim. Eski kiraclarm -ne zamandr Hindistan'dalar- birden kalkp gittiler. Ne gsteri! Birden Hindistan sevgileri bitiverdi. Bir gecede. Benim gibi basit birinin aklnn almayaca bir ey. Sanki ellerini ykamlar gibi - yanlarna tek bir ey almak istemediler. 'Brak kalsn,' dediler. Memlekette yeni bir balang yaparz. Hibirinin paradan yana sknts yok ama yine de, tuhaf! Bebei kucama brakp gittiler. Sonra aklma geldi." "... Tabii, sen kararn ver," diyor Emine sinirli sinirli, "Ben burada karnmda bebek kn gibi otururum, benim bu ilerle ne alakam var? Karnmda byyen ocukla bir yabancnn evinde oturacaksam ne olmu? .. Ah bana neler yaptryorsun..." "Alama," diyor Ahmet Sina, otel odasn arnlayarak, "yi bir ev. Evi sen de sevdin. ki ay sonra... iki ay bile'deil... ne, tekmeledi mi? Bakaym... Nerde? uras m?" "Buras," diyor Emine burnunu silerek, "Salam bir tekme att." "Benim isteim," diye anlatyor Bay Methwold batan gnee bakarak, "kendi mlklerimin devir teslimini sahnelemek. Her eyi geride brakmak, anlatabiliyor muyum? Uygun insanlar semek -sizin gibi Bay Sina!- her eyi tastamam teslim etmek; iler vaziyette. Etrafnza bir bakn; her ey iyi durumda, yle deil mi? Her ey tkrnda derdik biz. Ya da sizin Hinte sylediiniz gibi: Sabku tiktok hai. Her ey yolunda." "Evleri ho insanlar alyor," diyor Ahmet Emine'ye mendilini verirken, "yeni iyi komular... Versailles Villasndaki Bay Homi Catrack, Zerdt ama yar atlar var. Film yapmcs. Sonra ans Souci'deki b-104 himler> Nussie brahim de bebek bekliyor, arkada olabilirsiniz... Bahalarnn da Afrika'da kenevir tarlalar var. yi bir aile." "... Peki sonra evi istediim ekle sokabilir miyim?.." "Evet, tabii, o zaten gitmi olacak..." "... Her ey yolunda gitti," diyor William Methwold. "Biliyor musunuz, btn bu ehri kurma fikri benim dedemden km? Bir nevi Bombay'n Raffle'lar. Onun torunu olarak bu nemli yol ayrmnda ben de kendi rolm oynamam gerektiini hissediyorum. Evet, harika... ne zaman tanyorsunuz? Syleyin yeter, hemen Taj oteline tanrm.

Yarn m? Harika. Sabku tiktok hai." ocukluum bu insanlarn arasnda geti: film yapmcs ve yar at sahibi Bay Homi Catrack, tandm en korkun kadn olan hemire Bi-Appah'la birlikte kilit altnda tutulan geri zekl kz Toxy; Sans Souci' deki brahimler, babalar kei sakall, kenevir tccar brahim brahim, oullan smail veshak, smail'inufak tefek telal talihsiz kars Nussie, paytak paytak yrd iin ona rdek Nussie derdik, rahminde de arkadam Sonny bymekteydi, daha imdiden bir ift jinekolojik forsepsle olan talihsiz macerasna yaklamaktayd... Escorial Villas dairelere blnmt. Zemin katta Duba'lar vard, adam Trombay nkleer aratrma ssnde epeyce ilerleyecek bir fizikiydi, kadn yzeydeki durgunluunun altnda gerek bir dini fanatiklik gizlenen bir ifreydi -ama bunu bir kenara brakalm ve sadece Kyros'un anne babas olduklarn belirtelim, daha bir iki ay sonra rahme decek olan Kyros benim ilk akl hocamd, okulda kz rollerine kard ve adn ald Pers hkmdarna atfen ona Byk Kyros denirdi. Hepsi bir yana babamn burada bir daire alan arkada Doktor Narlikar vard... annem kadar siyaht; heyecanlandnda ya da kzdnda parl parl parlama kabiliyetine sahipti; hepimizi dnyaya getirtmesine ramen ocuklardan nefret ederdi; ld zaman ehrin zerine her eyi yapabilen, engel tanmayan o kadnlar gruhunu salacakt. Nihayet en st katta Komutan Sa-barmati ve Lila vard - Sabarmati Donanmadaki en iyi pilotlardand, karsnn da pahal zevkleri vard; ona bu kadar ucuz bir ev bulduuna inanamamt. On sekiz aylk ve drt aylk iki oullar vard, byynce grltc ve ar ocuklar olacaklar, Kesikgz ve Yalsa takma adlarn alacaklard; hayatlarn mahvedeceimi de bilmiyorlard (ner-den bileceklerdi ki?)... William Methwold tarafndan seilen ve dnyamn merkezini oluturacak bu insanlar maliknelere tandlar ve ngiliz'in tuhaf kaprislerine boyun ediler - nk ne de olsa fiyat iyiydi. 105 ... ktidar devir teslimine otuz gn kala Lila Sabarmati telefonda "Nasl tahamml ediyorsun Nussie? Her odada konuan muhabbet kular var, dolaplarda da gve yenii elbiseler ve kullanlm sutyenler buldum!"... Nussie de Emine'ye diyor ki: "Japon balklar, Allahm, yaratklara dayanamyorum ama Methwold sahib gelip kendisi besliyor... yars kullanlm Bovril kavanozlarn da attrmyor, delirdik mi biz ne yapyoruz Emine karde?"... Baba brahim yatakodasnn tavanndaki vantilatr amay reddediyor: "Bu alet gece vakti dp kafam dilimleyecek, bu kadar ar bir ey tavanda ne kadar durabilir?"... Bir nevi ileke olan Homi Catrack da byk yumuak bir yatakta yatmak zorunda kalyor, ba ars ve uykusuzluktan mustarip, akraba evlilii yznden gzlerinin etrafnda oluan siyah halkalar uykusuzluun helezonlar saryor, ua "Yabanc sahiblerin gitmesine amamak lazm, sahib, uykusuzluktan lm olmallar," diyor. Ama hepsi dilerini skyorlar; sorunlar olduu kadar avantajlar da var. Lila Sabarmati'yi dinleyin ("O kadn, iyi olamayacak dere cede gzel," demiti annem)... "Bir piyanola Emine karde! Hem de salam! Btn gn oturup oturup alyorum, neler neler! 'alimar'n Yannda Sevdiim Solgun Eller'... ok keyifli, sadece pedallara basyorsun!"... Ahmet Sina da Buckingam Villasnda (bizden nce Methwold'un kendi eviymi) bir kokteyl dolab buluyor; gzel Scotch viskisinin nefasetini kefediyor ve baryor, "Ne yani? Bay Methwold biraz egzantrik o kadar -bira z suyuna gidemez miyiz? Bizim gibi eski bir uygarlktan gelen insanlar, onun kadar uygar olamaz myz?"... ve bir dikite bardandakini bitiriyor. Avantajlar, dezavantajlar: "Baklacak onca kpek, Nussie karde," diye ikyet ediyor Lila Sabarmati. "Kpeklerden nefret ederim. Kk kediciim ook ekeer ama zavallnn d kopuyor!"... Dr. Narlikar sitemle ldyor, "Yatamn zerinde! ocuk resimleri, Sina karde! Buna ne dersin; tombul! Pembe! tane! Bu hakszlk deil mi?"... Ama geriye yirmi gn kald, her ey yerli yerine oturuyor, sivri keler yontuluyor, bu yzden de hibiri neler olduunu fark edemiyor: Malikne, Methwold Maliknesi onlar deitiriyor. Her akam saat altda baheye kp kokteyl saati yapyorlar ve William Methwold ziyarete geldiinde zorlanmadan Oxford aksanna geiveriyorlar; tavan vantilatrlerini, gaz ocaklarn, muhabbet kularnn ne yemesi gerektiini reniyorlar ve onlarn deiimine nezaret eden Methwold sessizce mrldanyor. Dikkatle dinleyin: ne diyor? te bu. "Sabku tiktok hai," diye mrldanyor William Methwold. Her ey tkrnda. 106

. j ofindidnm Bombay basks, eli kulandaki Bamszlk kutla-alarna insanlarn ilgisini ekecek cazip bir konu arayyla, tam yeni lus doduu anda bir ocuk douracak Bombayl anneye dl vereceini duyurduunda, gizemli bir sinek kd ryasndan henz uyanm gjan Emine Sina gazeteye yapt. Gazete Ahmet Sina'nn burnuna da-vand ve Emine'nin parma muzaffer bir edayla gazeteyi gstererek sesindeki kesinlii vurgulad. "Grdn m canm?" dedi Emine. "Bu kadn ben olacam." Gzlerinin nnde kocaman gazete manetleri belirdi: "Bebek Sina'nn Tatl Bir Pozu -Bu Muht eem Ann ocuu!" - kapakta, birinci snf kdn zerinde dev boyutlu bebek fotoraflar; ama Ahmet kar kt, "Dnsene ne dk bir olaslk, Begm", ama annem azn inatla bzerek yineledi, "Bana laga luga yapma; o kadn benim; bundan eminim. Nasl diye sorma." Ahmet kokteyl saatinde karsnn kehanetini aka olsun diye William Methwold'a sylediinde de Emine'nin kl bile kprdamad, hatta Methwold gldnde bile, "Kadnlarn sezgileri - mthi bir ey, Bayan S.! Ama gerekten de buna inanmamz..." Kendisi de hamile olan ve Times of India'y okumu olan komusu rdek Nussie'nin hrn baklar altnda bile Emine inatla direndi nk Ramram'n kehanetleri yreine ilemiti. Doruyu sylemek gerekirse, hamilelii ilerledike Emine, falcnn szlerinin omuzlarna, bana, imekte olan balonuna gitgide daha fazla yklendiini hissetmeye balamt, yle ki iki kafal bir ocuk dourma endiesinin ana dolandka Methwold Maliknesinin incelikli bysnden her naslsa kurtuldu, kokteyl saatleri, muhabbet kular, pi-yanolalar ve ngiliz aksanlar ona bulamad... Her eyden nce Times' in dln kazanacana dair gveninde ikircikli bir yan vard, nk falcnn kehanetlerinin bu blm gerekleirse, her ne anlama geliyor-larsa dier kehanetlerin de gerekleeceine kendini inandrmt. Bu yzden de katksz bir gurur ve mjdeli bir beklenti tad sylenemeyecek bir sesle annem "nsezi filan deil, Bay Methwold. Bu kesinlikle doru," dedi. Kendi kendine ekledi: "u da doru: Bir olum olacak. Ama hep gz kulak olmam gerekecek." Bana yle geliyor ki, annemin iliklerinde, fark edemeyecei kadar derinlerde, Nesim Aziz'in doast inanlar dncelerini ve hareketlerini etkilemeye balamt Muhterem Valide'yi uaklarn eytan icad olduuna, fotoraf makinelerinin insann ruhunu alabileceine, ha-107 yaletlerin Cennet gibi gerekliin gayet aikr bir paras olduuna ve baz kutsal kulaklar baparmakla iaret parma arasna sktrmann gnah olduuna ikna eden o inanlar, kznn kara kafasnda fslda-yordu imdi. "Btn bu ngiliz plnn ortasnda otursak bile," diye dnmeye balamt annem, "yine de Hindistan'dayz, Ramram Seth gibi insanlar da bildiklerini biliyorlar." Bu ekilde sevgili babasnn pheciliinin yerini anneannemin safdillii almt; ayn zamanda Emine'ye Doktor Aziz'den miras kalan maceraclk baka, ayn lde ar bir ykn altnda ezilmiti. Hazirann sonunda yamurlar baladnda rahmindeki cenin son eklini almt. Dizler ve burun olumutu ve ka kafa varsa yerli yerindeydi. lk bata bir noktadan byk olmayan ey bir virgle, bir kelimeye, cmleye, paragrafa, blme dnmt; imdi daha karmak geliimler gstererek, diyebiliriz ki bir kitap halini alyordu - belki de ansiklopedi - hatta koca bir dil... yani annemin gbeindeki topak o kadar bym ve o kadar arlamt ki iki kat yksekliindeki tepeciimizin eteklerindeki Warden Caddesine kirli sar sel sular dolduunda, yolda kalan otobsler paslanmaya baladnda, ocuklar sv yolda yzdklerinde ve gazeteler arlaarak dibe battnda Emine kendini birinci kattaki yuvarlak bir kule odasna tklm buldu, ykl balonunun arlndan hareket bile edemiyordu. Sonsuz yamur. Kurun ereveler boyunca vitray lalelerin danset-tii pencerelerin altndan su szyordu. erevelere sktrlan havlular arlaana, dolana, ie yaramaz hale gelene kadar suyu emiyorlard. Deniz gri ve canszd, daralm ufuktaki yamur bulutlarna doru uzanp onlarla birleiyordu. Annemin kulaklarnda ptrdayan yamur falcnn neden olduu akl karklna, annesinin safdilliine, yabanclarn eyalar arasnda yaamann dlayc etkisine eklenerek ona trl tuhaf eyler hayal ettiriyordu. Bymekte olan ocuunun altna skm olan Emine kendini, kaya altnda ezilerek ldrlmenin yaygn olduu Moollar zamannda infaz edilen bir katil gibi hissediyordu... yllar sonra ne zaman anne olmasndan nceki vaktin sonu olan o gnleri,

geri saym takvimlerinin tiktaknn herkesi 15 Austos'a iteledii o zaman hatrlasa derdi ki: "Ben hibir eyin farknda deildim. Bana zaman tmyle durmu gibi geliyordu. Karnmdaki bebek saatleri durdurmutu. Bundan eminim. Glme: tepenin zerindeki saat kulesini hatrlyor musun? O musondan sonra bir daha hi almad." ... iftle birlikte Bombay'a gelen babamn eski ua Musa, krmz fayansl saraylarn mutfaklarndaki, Versailles, Escorial ve ans Sou-108 i'nin arka tarafnda hizmetkr odalarndaki dier hizmetkrlara haberleri yetitiriyordu: "Toraman bir bebek olacak! Grrsnz bir oturuta pomfreti bitirecek!" Hizmetkrlar memnun oluyorlard nk doum gzel bir eydi, salkl tombul bir bebek de hepsinden gzeldi... Karn saatleri durduran Emine de kulelerden birindeki bir odada kmldamadan oturuyor ve kocasna "Elini uraya koy... onu hissediyor musun?.- tombul, kuvvetli b ir olan; kk ay paramz," diyordu. Yamurlar dindikten ve iki uak Emine'yi kaldrabilmek iin kendi elleriyle bir sandalye yaptktan sonra Wee Willie Winkie drt evin ortasndaki sirk meydannda ark sylemek iin geri dnd; ancak o zaman Emine Times of India dl iin (bildii kadaryla) bir deil iki ciddi rakibi olduunu fark etti, kehanet doru ksn kmasn ok sk bir ekime olacakt. "Wee Willie Winkie'dir adm; akamlk tayn iindir arkm!" Sabk bycler, harikalar gsterenler, arkclar... kader alarn daha ben domadan rmt. Hayatm elence dnyas ynlendirecekti. "Umarm rah-atsnzdr!.. Yoksa rah-eek misiniz? aka yaptm, leydiler ve ladahlar, gln bakalm!" Uzunesmeryakkl, akordiyonlu bir hokkabaz, sirk meydannn ortasnda. Buckingam Villasnn bahelerinde, babamn ayakbaparma (dokuz ahpabyla birlikte) William Methwold'un sa ayrnn yannda ve aasnda volta atyor... sandaletli, ikin, bana gelecek felaketten habersiz bir baparmak. Wee Willie Winkie (gerek adn hi renemedik) akalar yapp ark sylyordu. Birinci katn verandasndan Emine onu seyrediyor; komu verandadaki rdek Nussie'nin kskan, rekabet dolu baklarn hissediyordu. ... Bu srada ben de masamn banda Padma'nn sabrszlnn inesini hissediyorum. (Zaman zaman keke daha anlayl bir dinleyicim olsa diyorum, sonradan ykselecek, kabaracak, melodiyi ele geirecek olan ikincil akorlarn, ritmin, hzn gerekliliini anlayacak biri; mesela bebein kilosunun ve musonlarn Maliknenin saat kulesindeki saati durdurmasna ramen Mountbatten'm tiktaknn dzenli vurularnn usulca ama engellenemez ekilde hl devam ettiini ve kulaklarmz metronomik, gmbrtl mziiyle doldurmasnn an meselesi olduunu bilecek biri.) Padma diyor ki: "Winkie'den bana ne; gnlerdir bekliyorum, hl doamadn gitti!" Ama ona sabrl olmasn sylyorum; her eyin zaman var, gbre-nilferimi uyaryorum nk Winkie'nin 109 de bir amac ve bir yeri var, arksna ara verip verandalardaki hamile kadnlara taklyor: "dl duydunuz mu hanmlar? Ben de varm. Va-nita'mn gn yaklat, iyice yaklat; belki de sizin deil onun resmi kar gazetelerde!"... Emine kalarn atyor, Methwold sa ayrnn altndan glmsyor (zoraki bir gl m? neden ki?) babamn ayakba-parma volta atarken alt duda temkinle dar prtlyor ve "Bu adam da ok kstah; fazla ileri gidiyor," diyor. Ama imdi Methwold utan -hatta sululuk-duyuyorm u gibi; Ahmet Sina'ya syleniyor, "Yapma azizim. Soytar gelenei, malum. Fstkla, kkrt. nemli bir toplumsal supap." Babam omuz silkiyor, "Hmm." Ama bu Winkie akll bir tip nk nabza gre erbet vermeyi de biliyor: "Doum gzel bir eydir; iki doum gzel iki eydir! Nasl espri?" Dramatik, gl ve hayati bir fikri ortaya atnca hava deiiyor: "Hanmlar beyler, burada, Bay Methwold sahibin uzun gemiinin ortasnda kendinizi nasl rahat hissedebiliyorsunuz? Bence tuhaf olmal, gerekd; ama buras yeni bir yer leydiler ve ladahlar, bir doum olmadan da hibir yeni yer gerek olamaz. lk doumdan sonra kendinizi evinizde hissedeceksiniz." Sonra bir ark: "Daisy, Daisy..." Bay Methwold da ona katlyor ama alnnda hl karanlk bir leke var... ... te meselenin z: evet, o leke sululuk, nk bizim Winkie akll ve komik olabilir ama o kadar da akll deil, imdi William Methwold'un sa ayrnn ilk srrn

aklamann tam zaman nk alnn lekeleyecek hale gelmi: Gnn birinde, tiktaktan ve eldivenden-merdivene satlardan ok nce Bay Methwold Winkie'yi ve Vani-ta'sn sadece onun iin ark sylesinler diye imdi annemlerin oturduu byk misafir odasna davet etmiti; bir mddet sonra dedi ki, "Wee Willie bana bir iyilik yap: bu reetedeki ilalara ihtiyacm var, ok fena bam aryor, Kemp Kesine gidip eczacdan haplar alver, btn uaklar hasta yatyor." Fakir bir adam olan Winkie hemen Evet sahib, hemen sahib diyerek gitti; sonra Vanita sa ayryla yalnz kald, kar koyamad bir g parmaklarn ona doru ekiyordu; Methwold yakasnda tek bir gl olan krem rengi takmyla kmldamadan hasr sandalyesinde otururken Vanita parmaklarn uzatm ona doru yaklar vaziyette buldu kendini, parmaklarnn salara dokunduunu hissetti; sa ayrn bulup kartrmaya balad. imdi, dokuz ay sonra, Wee Willie Winkie karsnn bekledii bebekten sz ettiinde bir ngiliz'in alnnda bir leke belirmiti. "Eee?" diyor Padma. "Daha nce hi szn bile etmediin bu Winkie ve karsndan bana ne?" 110 Baz insanlar asla tatmin olmazlar ama Padma yaknda olacak. imdilik daha da fazla sklmak zere; nk Methwold Malikne-lerindeki olaylardan uzun ykselen bir sarmalla ileri doru atlyorum -japon balklarndan, kpeklerden, bebek yarmalarndan, sa ayrklarndan, baparmaklardan ve kiremitli atlardan ok uzaa- yamurlarn ardndan tazelenmi, temizlenmi ehrin zerinden uuyorum; Ahmet'i ve Emine'yi Wee Willie Winkie'nin arklaryla ba baa brakyorum, Eski Kale mahallesine doru kanat ayorum, Flora Dann yanndan geip, lo kasvetli bir kla ve savrulan buhurdanlklarn kokusuyla dolu byk bir binaya geliyorum... nk tam da burada, yani St. Thomas Katedralinde, Bayan Marie Pereira Tanrnn ne renk olduunu reniyor. "Mavi," diyor gen rahip drste. "Btn kantlar gsteriyor ki, kzm, Efendimiz sa Hazretleri solgun gkyz mavisinin en gzel, billur to-nundayd." Tahta zgaral gnah karma kulbesinin ardndaki ufak tefek kadn bir an sessiz kalyor. Endieli, dnceli bir sessizlik. Sonra: "Ama nasl Peder? nsanlar mavi deildir. Dnyada bir tane bile mavi insan yoktur!" Ufak tefek kadnn hayretine rahibin aknl ekleniyor... nk kadnn byle tepki vermemesi gerekiyor. Piskopos demiti ki, "Hristiyanla yeni geenler mesele karabilir... mesela renk sorduklarnda... kpr kurmak nemlidir evladm. Unutma," demiti Piskopos, "Tanr sevgidir; Hintlilerin sevgi tanrs Krina hep mavi tenli resmedilir. Onlara mavi de; inanlar arasnda kpr olur; ltfen byle yap, kar koyma; hem mavi ntr bir renktir, her zamanki renk sorunlarn engeller, seni siyah beyazdan uzak tutar; evet bence sememiz gereken renk bu." Piskoposlar da yanlabilir, diye dnyor gen peder ama bu srada iler sarpa sarm durumda nk ufak tefek kadn tahta kafesin ardnda ciddi bir paylama havasna giriyor: "Mavi de ne demek Peder, byle bir eye nasl inanlabilir? Roma'daki kutsal Papa'ya bir mektup yazn da sizi hizaya soksun; ama insanlarn mavi olmadn bilmek iin Papa olmaya gerek yok!" Gen peder gzlerini kapatyor; derin bir nefes alp kar saldrya geiyor. "Eskiden insanlar derilerini boyarlarm," diyor beceriksizce. "Piktler; mavi Arap bedevileri; eitimden getikten sonra kzm, greceksin ki..." Ama gnah karma kulbesinde fkeli bir homurtu nlyor. "Ne diyorsunuz Peder? Efendimizi junglee vahi adamlarla m kyaslyorsunuz? Tanrm utantan kulaklarm tkayasm gel-111 di!"... Laflarn ard arkas kesilmiyor; derken midesi feci ekilde kalkan gen peder birdenbire bu mavi meselesinin ardnda daha nemli bir ey olduunu fark edip stne gidiyor; bunun zerine tirad gzyalarna dnyor ve gen peder panik halinde soruyor: "Sakin olun, Efendimizin Kutsal Ilts basit bir boya hadisesine indirgenemez deil mi?"... Seller gibi akan tuzlu suyun ardndan bir ses duyuluyor: "Evet, Peder, o kadar da kt saylmazsnz; ben de ona aynen byle syledim ama o ok kaba szler syledi ve beni dinlemedi..." Demek ki iin iinde bir o vard ve imdi her ey ortaya dklyordu, ufak tefek, bakire, kafas kark Bayan Mary Pereira gnah kartrken, dedemin burnunu yere arpmasndan benim yetikinliime kadarki yirminci yzyl Hindistan tarihine (benim doduum gece) o son ve canalc nemdeki katky yaptnda hangi itkilerle hareket ettii konusunda bize nemli ipular veriyor. Mary Pereira'nn gnah karrken syledikleri: Btn Mary'ler gibi onun da bir Joseph'i vard. Joseph D'Costa, Dr. Narlikar'n Doumha-nesi ("Oho!" Padma en

nihayet bir balant yakalyor) denilen bir Ped-der Caddesi kliniinde hademeydi, Mary de orada ebeydi. lk bata iler ok iyi gitmiti; adam onu ay, lassi ya da faluda imeye gtrm, tatl szler sylemiti. Gzleri matkap gibiydi, sert ve grltc, ama yumuak konuuyor, gzel szler sylyordu. Ufak, tombul, bakire Mary onun ilgisiyle comutu ama artk her ey farklyd. "Birdenbire srekli havay koklamaya balad. Burnu yukarda, komik komik. Sordum, 'ttn m neyin var Joe?' Bana hayr dedi; hayr, kuzeyden gelen rzgr kokluyormu. Ben de dedim ki, Bombay'da rzgr denizden, batdan gelir Joe..." Mary Pereira krk bir sesle Joseph D'Costa'nn bunu takip eden fkesini anlatyor, "Senin bir eyden anladn yok Mary, rzgr imdi kuzeyden geliyor ve lm dolu. Bu bamszlk sadece zenginler iin; fakirler sinekler gibi birbirlerini ldryor. Pencap'ta, Bengal'de. syanlar, isyanlar, fakirlere kar fakirler. Rzgrda bu koku var." Mary demi ki: "Delirdin mi Joe, neden bu kt eylere kafan takyorsun? Biz burada rahata yaayabiliyoruz, yalan m?" "Bover, hibir eyden anladn yok." "Ama Joseph, bu lmler doru bile olsa, onlar sadece Hindularla Mslmanlar; biz Hristiyanlar onlarn kavgasna neden karalm ki? Onlar oldum olas birbirlerini ldrrler." "Senin u sa'n yok mu! Bunun beyazlarn dini olduunu kafana sokamyorsun. Beyaz tanrlar beyazlarn olsun. imdi bizim insanlarmz 112 nvor. Savamak zorundayz; herkese birbirleriyle savamak yerine ki-jnle savamalar gerektiini gstermek zorundayz, anlyor musun?" jyfary demi ki, "Bu yzden renk sorusunu sordum Peder... Joseph'e At syledim, hep syledim, sava ktdr, bu korkun fikirlerden vaz-dedim; ama artk benimle konumuyor, tehlikeli tiplerle gezmeye halad, hakknda sylentiler kt Peder, anlalan byk arabalara tula frlatyormu, ieler yakyormu, delirdi Peder, diyorlar ki otobsleri yakmalarna ve tramvaylar havaya uurmalarna yardm ediyormu, bilmem artk. Ne yapmal Peder, kzkardeim Alice'e hepsini anlattm. Alice aslnda iyi bir kzdr Peder. Dedim ki: 'Joe mezbahann yannda oturuyor, belki de burnuna girip onu byle zvanadan karan o kokudur.' Alice de onu bulmaya gitti, 'Ben onunla konuurum,' dedi; ama sonra, Tanrm dnya ne hale geldi... inann bana Peder... baba..." Seller szlerini bomaya balyor, srlar tuzlu tuzlu gzlerinden szyor nk Alice geri dndnde Joseph'i skboaz ettii ve kendinden uzaklatrd iin Mary'yi sulamt, oysa ona halk uyandrma gibi vatanperver bir davada yardm etmesi gerekirdi. Alice Mary'den daha genti; hem de daha gzel; bunu baka sylentiler takip etti, Alice-ile-Joseph hikyeleri, Mary'nin de sabr tkenmiti. "O yok mu," dedi Mary, "Politikadan ne anlar? Srf trnaklarn Jo-seph'ime geirebilmek iin her sylediini tekrar ediyor, aptal bir papaan gibi. Yemin ederim Peder..." "Dikkat et kzm. Gnah ileme..." "Hayr Peder, Tanrya yemin ederim, o adam geri almak iin yapmayacam ey yok. Evet; her eye ramen... ne yaparsa yapsn... h--h!" Tuzlu su gnah karma kulbesinin yerlerine dklyor... imdi de baka bir ikilem mi bekliyor gen pederi? Bulanan midesinin verdii rahatszla ramen, gnah karmann mahremliini, Joseph D'Costa gibi bir adamn uygar toplum iin yaratt tehlikeyle kyaslyor grnmez bir terazide. Acaba Mary'ye Joseph'in adresini sorup sonra da... Ksacas bu piskopossuz, midesi yanan gen peder tiraf Ediyorum'daki Montgomery Clift gibi mi davranacak? (Birka yl nce New Empire sinemasnda filmi seyrettiimde kararsz kalmtm.) - Yok hayr; bir kere daha temelsiz phelerimi bastrmak zorunda kalyorum. Joseph'in bana gelenlerin zaten olaca vard. Ayrca gen pederin benim hikyemle tek alakas da Joseph D'Costa'nn iflah olmaz zengin dmanln ve Mary Pereira'nn mitsiz acsn ilk renen yabanc oluu. 113 Yarn bir banyo yapp tra olacam; yepyeni, prl prl, kolal bir kurta ve ona uygun pijama giyeceim. Parmak ular yukar kvrk ayna ii, terlikler giyeceim, salarm gzelce taranacak (ortadan ayrlmadan) dilerim parlayacak... ksacas en dzgn halimi alacam. ("Tanrya kr," diyor dudaklarn bzm Padma.) Yarn, en nihayet, (doumlarnda bulunmadm iin) zihnimin gir. dapl kuytularndan

ekip karmak zorunda kaldm hikyeler bir son bulacak; nk Mountbatten'n gerisaym takviminin metronom mziini artk yadsmak mmkn deil. Methwold Maliknesinde yal Musa hl saatli bomba gibi tkrdyor; ama duyulmuyor nk imdi baka bir ses kabaryor, kulaklar sar edici, srarc bir ses; geen saniyelerin, yaklaan, kanlmaz bir geceyarsnn sesi. 114 Tik Tak pADMA duyabiliyor bu sesi; gerilim yaratmak iin gerisaym gibisi yoktur. Bugn gbre ieimi i yaparken seyrettim, zaman hzlandrmak istercesine kazanlar frtna gibi kartryordu. (Belki de hzlandrmtr; benim yaantladm zaman hep Bombay'n elektrik kaynaklar gibi deiken ve kararsz olmutur. Bana inanmyorsanz konuan saate telefon edin - elektrikle alt iin birka saat geridir. Tabii belki de biz yanl zamandayzdr... "dn" demek iin kulland kelimeyle "yarn" demek iin kulland kelime ayn olan hibir halk zamana hkim deildir.) Ama bugn Padma Mountbatten'n tiktakn duydu... ngiliz yapm olduundan tam bir amazlkla atyor. imdi fabrika bo; kokular hl dolanyor ama kazanlar sakin; szme sadk kaldm. Temiz pak giyindim, masama koan Padma'y selamlyorum, yanma yere oturup emrediyor: "Bala." Memnun memnun glmsyorum; zihnimde sraya giren geceyars ocuklarn hissediyorum, Koli kadnlar gibi itiip duruyorlar; onlara beklemelerini sylyorum, az kald; grtlam temizliyorum, kalemimi sallyorum ve balyorum. ktidar devir tesliminden otuz iki yl nce dedem burnunu Kemir toprana vurmutu. Yakutlar ve elmaslar olumutu. Su yzeyinin altnda gelecein buzu bekliyordu. Bir yemin edilmiti: ne insan ne tanr nnde eilmemek. Yemin, delikli bir arafn ardndan grnen bir kadn tarafndan geici olarak doldurulacak bir boluk yaratmt. Bir zamanlar dedemin burnunda pusuya yatm hanedanlar olduu kehanetinde bulunan bir kayk onu fkeyle gln te yakasna tamt. Kr toprakaalar ve grei hanmlar vard. Lo bir odada bir araf vard. O gn benim mirasm olumaya balad - dedemin gzlerine damlam olan Kemir g mavisi, byk ninemin bitmez tkenmez straplar ki bunlar anneme de sirayet etmi, Nesim Aziz'in son zamanlardaki so-115 ukluunu yaratmt; byk dedemin dolambal yollardan kzkarde-im Bakr Maymun'un damarlarna giren kularla konuma yetenei, dedemin pheciliiyle anneannemin safdillii arasndaki atma; ve hepsinden te o delik arafn hayaletvari z ki annemi bir adam par-alar halinde sevmeyi renmeye yazglam, beni de kendi hayatm -anlamlarn, yaplarn - paralar halinde grmeye mahkm etmiti; yle ki ne olduunu anladmda ok ge kalmtm. Seneler akp gidiyor - mirasm da byyor nk artk kayk Tai'nin mitolojik altn dileri bende, babamn alkolik cinlerini ncele-yen brendi iesi de; intihar iin ilse Lubin'im var, erkeklik iin de yi-lan turusu; Adem'in ilerlemeciliine kar Tai'nin deimezlii; ykanmayan kayknn dedemle anneannemi gneye sren ve Bombay' bir olaslk haline getiren kokusu da bende. ... imdi Padma ve tiktakn zoruyla kaldm yerden devam ediyorum, Mahatma Gandhi ve hartaln, baparmak-ve-iaret parman sindirdim, Adem Aziz'in Hintli mi Kemirli mi olduuna karar veremedii an yuttum; imdi Merkrokrom ve dklen areka suyunun oluturduu el eklindeki lekeleri iiyor ve Dyer' byyla birlikte topyekn mideye indiriyorum; dedem burnu sayesinde kurtuluyor ve gsnde asla gemeyecek bir yara izi oluuyor, bylece onunla ben yarann dinmez zonklamasnda Hintli mi Kemirli mi olduumuz sorusunun cevabn buluyoruz. Heidelberg antasnn kulbu yara izini braktktan sonra Hintli olmay seiyoruz ama mavi gzlerin yabancl baki kalyor. Tai lyor ama bys hl zerimizde, bizi aykr insanlar yapyor. ... Hzla ilerlerken hokka-vurmaca oyununu almak iin duruyorum. Bir ulusun douundan be yl nce, mirasm byyerek benim zamanmda da tekerrr edecek bir iyimserlik hastaln kendine dahil ediyor, bir de sonradan tenimde kendini gsterecek topraktaki atlaklar ve hayatmla kout ilerleyen sokak hokkabazlar silsilesini balatacak olan merhum-byc Sinekkularn ve anneannemin cad banna benzeyen et benleriyle fotorafa kar duyduu nefreti, nederlerona; alk ve sessizlik savalarn; Aliye teyzemin, sonradan kzkuruluuna ve hnca dnerek lmcl bir intikama yol aan bilgeliini; bir devrim balatmam salayacak Emerald ve Zlfkr akn; hilal baklar, annemin bana takt sevgi dolu takma adda, o masum,

efkatli and-ka-tukrada yanklanan lmcl ay paralarn... gitgide byyerek, gemiin rahim svsnda yzerken, kpekleri yardma aracak kadar ykselen bir vzltyla besleniyorum, msr tarlasna kala, Gai-Wallah pozlarnda -SON SRAT!-koarken ykran rikac 116 Rasit tarafndan kurtarlla, Hindistan'da yaplan kilitlerin srlarn ifa .j Nadir Han' amar sandkl bir tuvalete getirmesiyle; evet, her save daha da arlayorum, amar sandklar, Mmtaz'n hal-alt ak e kafiyesiz ozan beni imanlatyor; Zlfikr'n yatak yannda kvet hayallerini, yeralt Tac Mahal'ini, lacivertta kakmal gm tkrk hokkasn yuttuka semiriyorum; bir evlilik bozularak beni besliyor; bir teyze- rtsn takmadan Agra sokaklarnda haince koarak beni besliyor' artk yanl balanglar son bulmu, Emine artk Mmtaz deil, Ahmet Sina da bir bakma hem kocas hem babas olmu... mirasm bu yetenei de barndryor, gerektiinde yeni ana babalar bulma yeteneini. Babalar ve anneleri dourma yeteneini; Ahmet de istemiti ama hi sahip olamad. Gbek bamdan, kaak yolcular ve tavuskuu tynden yelpazeleri alnann tehlikelerini emiyorum; Emine'nin hamaratl iime szyor, daha meum eyler de -takrdayan ayak sesleri, annemin babamdan peetesi ykselip kk bir adr oluturana kadar para dilenmek zorunda oluu- Arcuna Hintbisikletlerinin kavrulmu klleri, Lifafa Das'n dnyadaki her eyi iine koymaya alt harikalar kutusu, tecavze yeltenen akiler, ok bal canavarlar iimde kabaryor - maskeli Ravana-lar, pepeme tekkal sekiz yanda kzlar, Tecavzc diye baran kalabalk. Zamanm yaklarken, topu topu yedi aym kalmken kamuya duyurular beni besliyor. Dnyaya kendimizle birlikte ne ok ey insan fikir getiriyoruz, ne ok olaslk, ne ok olaslk kstlamas! - nk bunlarn hepsi o gece-yars doan ocuun ana babasyd, geceyars ocuklarnn her biri iin bir bu kadar vard. Geceyarsnn ana babalar arasnda neler yok; Grev Kabinesi plannn heder oluu; lmeden nce Pakistan'n kurulduunu grmek iin her eyi yapabilecek olan lm deindeki M. A. Cinnah'n kararll - babamn bir yanl adm daha atarak tanmay reddettii Cinnah; olaanst acelecilii ve tavuk gs yiyen karsyla Mountbatten; daha neler neler -Kzl Ka ki Kale, maymunlar, yukardan aa insan eli dren akbabalar, beyaz travestiler, kklar, gelincik eiticileri, fazla kehanette bulunan Shri Ramram Seth. Babamn Kuran'n ayetlerini yeniden sralama hayali de yerini alyor; onu dericiden gayrimenkulcye eviren ambardaki yangn; Ahmet'in Emine'nin sevemedii ksm. Bir tek hayat anlayabilmek iin btn dnyay yutmanz lazm. Sylemitim. Bir de balk ve Braganza hanedanndan Catharine ve Mumbadevi hindistancevizi pirin; ivaci'nin heykeli ve Methwold Malikneleri; 117 ngiliz Hindistan eklinde bir yzme havuzu ve iki kat yksekliinde bir tepecik; bir sa ayr ve Bergerac'dan miras bir burun; almayan bir saat kulesi ve kk bir sirk meydan; bir ngiliz'in Hint alegorisine kar duyduu merak ve bir akordiyoncunun karsn ayartmas. Mu-habbetkular, tavan vantilatrleri, Times of India hep dnyaya getirdiim bavulun iinde... ar bir ocuk olduuma amamak lazm. Mavi sa iime szd; Mary'nin mitsizlii ve Joseph'in devrimci vahilii ve Alice Pereira'nn dneklii... hepsi beni meydana getirdi. Biraz tuhaf grnyorsam mirasmn eitliliini hatrlayn... belki de insan byk kalabalklarn arasnda birey olarak kalmak istiyorsa kendini biraz groteskletirmeli. "Nihayet," diyor Padma memnuniyetle, "olaylar hzl hzl anlatmay rendin." 13 Austos 1947; gklerde arbede. Jpiter, Satrn ve Vens atmaya meyilli; dahas st ste gelen yldz en berbat burca giriyorlar. Be-narsi astrologlar korkuyla: "Karamstan!" diyorlar, "Karamstan'a girdiler!" Astrologlar Kongre Partisi patronlarna heyecanla nerilerde bulunurlarken annem len uykusuna yatyor. Lord Mountbatten, kadrosunda eitimli falclarn olmamasna yanarken, bir tavan vantilatrnn ar ar dnen glgeleri Emine'yi okayarak uyutuyor. M. A. Cin-nah Pakistannn on bir saat iinde, bamsz Hindistan'dan bir gn nce (Hindistan'n nnde daha otuz be saat var) doacan bilmenin verdii rahatlkla astrologlarn telana dudak bkerek ban keyifle sallarken, Emine'nin ba da saa sola savruluyor. Ama o uykuda. O kaya gibi karnla gizemli bir sinekkd ryas uykularna dadanyor... yukardan sarkan yapkan kahverengi ktlarla dolu kristal bir krenin iinde

dolanyor, balta girmez kt ormannda de kalka ilerlerken ktlar elbiselerine yapp paralar koparyor; rpnyor, ktlar yrtyor ama hepsi zerine yapyorlar, en sonunda plak kalyor, karnndaki bebek de tekmeliyor, uzun sinekkd duyargalar uzanp ikin rahmine sarlyor, ktlar salarna burnuna dilerine memelerine kalalarna yapyor, barmak iin azn atnda kahverengi yapkan bir ey aralanan dudaklarnn zerine dyor... "Emine Begm!" diyor Musa. "Uyann! Kt bir rya gryorsunuz Begm Sahibe!" O son birka saatin hadiseleri - mirasmn son damlalar; doumu-118 otuz be saat kala annem bir sinek gibi kahverengi ktlara yapt- grd ryasnda. Kokteyl saatinde (otuz saat kala) William Method babam Buckingham Villasnn bahesinde ziyaret etti. Ayakba-rmamn yannda ve yukarsnda dolanan sa ayryla Bay Met ileri sayp dkt. ehri hayalleriyle var eden birinci Meth-ld'un hikyesi o son gnbatmnda havay dold u. Babam da -Oxford aksann taklit ederek ayrlmakta olan ngiliz'i etkileme peinde- ona yle mukabele etti: "Aslna baklrsa azizim bizim ailemiz de kalbur st saylr." Methwold'un ba dik, krem rengi yakasnda krmz bir gl, ortadan ayrlm salarn geni kenarl bir apka gizliyor, gzlerinde perdelenmi bir alayla dinliyor... Viski sayesinde dili zlen, kendini nemli gstermek iin harekete geen Ahmet Sina mevzu-ya snyor. "Bizde Mool kan var, azizim." Methwold: "Gerekten de mi? aka ediyorsunuz." Kvrtmak iin artk ok ge olduundan Ahmet yalann srdrmek zorunda kalyor. "Tabii baba taraf pek belli deil; ama kesinlikle Mool kan var." ' te doumumdan otuz saat nce babam kendisinin de kurgusal cet-lere ihtiya duyduunu byle belli etti... ilerki senelerde viski belleinin kelerini yuvarladnda ve cin ieleri akln kartrdnda, gerekliin btn izlerini silecek bir soy aacn byle yaratt... bu uydurmacay salamlatrmak iin de hayatlarmza aile laneti fikrini byle soktu. "Evet," dedi babam, Methwold ban ciddi ciddi sallarken, "ou kkl ailenin banda byle lanetler vardr. Bizim slalemizde byk oullar byk oullarna aktarr -sadece yazl iyorsunuz sylemek laneti harekete geirir." Methwold: "artc! Kelimeleri biliyor musunuz?" Babam ban sallyor, alt duda dar frlam, gl bir etki yaratmak iin akana vururken ayakbaparma hareketsiz duruyor. "Hepsi burada; ezberimde. Dedelerimden biri mparator Babr'le kavga edip laneti olu Hmayun'un zerine saldndan beri hi kullanlmad... korkun bir hikye -okul gemi." leride yle olacakt ki babam, gereklikten tmyle el etek ektiinde kendini mavi bir odaya kilitleyecek ve bir akam kendi evinin bahesinde William Methwold'un torununun yannda otururken akana vurarak hayal ettii bir laneti hatrlamaya alacakt. Sinekkd-ryalarn ve hayali cetleri de yklendiim halde domama hl bir gnden fazla var... ama o durmaz tiktak tekrar kendini hissettiriyor; yirmi dokuz saat, yirmi sekiz, yirmi yedi... O son gece baka ne ryalar grlmt? Dr. Narlikar, doumhane-119 sinde sahnelenecek dramdan habersiz tetrapodlar ilk o zaman m gr. mt ryasnda - neden olmasn? Ablas gibi Bombay'a gelen ve bir aktrise, tanra Pia'ya ("Serveti yz!" yazmt onun hakknda Illustra. ted Weekly) k olan Hanif daym, kendisine hit olan filminden ilki, ni ektirecek sinema hilesini o gece -Pakistan Bombay'n kuzey ve batsnda hayat bulurken- mi dlemiti? Mmkn grnyor; mitler, kbuslar, hayaller uuuyordu havada. uras kesin: O son gece, dedem Adem Aziz, Cornwallis Caddesindeki byk eski evde -Aziz yalann gten dtke iradesi daha da artan karsn ve hnl bakirelii ancak on sekiz sene sonra bir bomba onu ikiye ayrdnda sona erecek olan kz Aliye'yi saymazsak- tek bana birdenbire nostaljinin byk madeni sarmallarna hapsoldu ve gsne abanan sarmallarla gzleri ak ylece uzand; ta ki 14 Austos gn sabahn beinde -on dokuz saat kala-grnmez bir g taktan atlp, eski bir teneke sanda doru itilene kadar. Atnda sandn iinde unlar buldu: Alman dergilerinin eski saylar, Lenin'in Ne Yapmal?'s, kvrlm bir seccade ve nihayet bir kez daha grmek iin byk bir istek duyduu o ey -beyaz, katlanm, alacakaranlkta hafife ldyor; dedem gemiinin teneke sandndan lekeli ve delik bir araf kard ve deliin bydn

kefetti; kumata baka kk delikler de vard; vahi nostaljik bir fkenin penesinde karsn sarsarak uyandrd ve tarihini suratna doru sallayp bararak onu akna evirdi: "Gveler yemi! Bak Begm; gveler yemi! Naftalin koymay unutmusun!" Ama artk gerisaym ihmale gelmez... on sekiz saat; on yedi; on alt... Dr. Narlikar'n Doumhanesinde doum yapan bir kadnn lklar imdiden duyuluyor. Wee Willie Winkie orada; kars Vanita da; sekiz saattir kaslm vaziyette doum yapmaya urayor ama sonu yok. Kilometrelerce tede M. A. Cinnah Mslman bir ulusun geceya-rs doacan ilan ettiinde balam sanclar... ama hl Narlikar'n (fakirlerin bebekleri iin ayrlm) "hayr kouunda" kvranyor... gzleri darya uram; gvdesi terden parlyor ama bebein gelmeye niyeti yok, babas da orada deil; saat sabahn sekizi ama durum gz nnde bulundurulursa bebein geceyarsn beklemesi de muhtemel. ehirde sylentiler: "Dn gece heykel at koturdu!"... "Yldzlar da fena!" Ama btn bu uursuz alametlere ramen ehir gzlerinin kysnda parldayan yeni bir mitle beklemede. Bombay'da Austos; festivaller ay, Krina'nn doduu ay ve Hindistancevizi Gn; bu sene -on drt saat kald, on , on iki- takvime fazladan bir festival daha ek-120 ndi, kutlanacak yeni bir mit, nk daha nceleri hi varolmam bir lus be bin yllk bir gemii olduu halde, satranc icat etmi olduu halde, Orta Krallk dneminde Msr'la ticaret yapm olduu halde bizi vine de biraz hayali gelen bir dnyaya frlatarak bamszln kazanyordu; mitolojik bir lkeye, o grkemli kolektif iradenin gayretleri olmasa -hep birlikte grme karar aldmz bir rya olmasa- asla varola-mayacak b r lkeye frlatyordu bizi; Bengallilerin, Pencapllarn, Mad-rasllarn ve atlarn eitli derecelerde paylat ve dzenli aralklarla ancak kan trenleriyle salanabilecek bir kutsanmaya ve yenilenmeye ihtiya duyacak kitlesel bir hayaldi bu . Hindistan, yeni mit - iinde her eyin mmkn olduu kolektif kurgu, sadece dier iki byk hayalin, para ve Tanrnn boy lebildii bir fabl. Ben de bir zamanlar, bu kolektif ryann ne kadar mbalaal olduunun yaayan kantydm; ama u anda bu genel, makrokozmik fikirleri brakp daha zel bir tren zerinde younlaacam; blnm Pen-cap'n snrlarnda aktlan kan anlatmayacam (blnm uluslar orada birbirlerinin kanyla ykanyorlar ve Binba Zlfikr adnda soytar suratl biri mltecilerin mlklerini gln denebilecek bir fiyata satn alyor, Haydarabatl Nizam'n servetiyle rekabet edebilecek bir servetin temellerini atyor); Bengal'deki vahetten ve Mahatma Gandhi'nin uzun bar yrynden gzlerimi karacam. Bencil miyim? Dar kafal m? Belki de yle; ama bence hakl bir bahanem var. Ne de olsa insan her gn domuyor. On iki saat kald. Sinekkd kbusundan uyanan Emine Sina tekrar uyuyamayacak ta ki... RamranrSeth zihnini dolduruyor, dalgal bir denize alm vaziyette, heyecan dalgalarn korkunun derin, i gck-layc, karanlk ukurlar takip ediyor. Ama bir ey daha olageliyor, Ellerine bakn - hibir bilinli talimat olmakszn elleri kuvvetle rahmine bastryor, dudaklarna bakn, farknda olmadan mrldanyor: "Hadi tembel, gazetelere ge kalacaksn!" Sekiz saat kald... o leden sonra saat drtte William Methwold 1946 model siyah Rover'yla iki kat yksekliindeki tepecie kyor. Drt soylu villann arasndaki sirk meydanna park ediyor; ama bugn ne japon bal havuzunu ne de kakts bahesini ziyaret ediyor; Lila Sa-barmati'ye her zamanki gibi "Piyanola nasl gidiyor? Her ey yolunda m?" demiyor - zemin kat verandalarndan birinde kenevirlerini dnerek sallanan sandalyede oturan baba brahim'i de selamlamyor; ne Catrack'a ne Sina'ya bakyor, sirk meydannn tam ortasnda yerini alyor. Yakasnda gl, krem rengi apkas skca gsne bastrlm, sa 121 ayr ikindi nda hafife parlyor, tam karya saat kulesinin ve Warden Caddesinin tesine, Breach Candy'nin harita eklinde havuzunun ardna, ikindinin altn dalgalarna bakyor ve onlar selamlyor; gne ufkun zerinde denize doru o uzun dalna yeni balam. Alt saat var. Kokteyl saati. William Methwold'un ardllar bahelerinde - belki de kendi oulcuunu bacaklarnn arasndan kmaya zorlamakta olan kap komusu Nussie'nin rekabeti baklarndan kamak isteyen Emine hari; hepsi merakla bir

zamanlar sa ayrn benzettiimiz tfek harbisi kadar dik ve kmltsz duran ngiliz'i seyrediyorlar; sonra yeni gelen biri dikkatlerini datyor. Uzun, sska bir adam, boynunda sra boncuk, belinde tavuk kemiklerinden yaplma bir kemer; esmer teninde kl izleri var, salar ak ve uzun - boncuklar ve kller dnda hibir ey giymeyen sadhu krmz kiremitli maliknelerin arasndan geiyor. Yal uak Musa onu kovalamak iin aa iniyor ama duralyor, kutsal bir adama nasl davranacan bilemiyor. Musa'nn kararszlnn tlleri arasndan geerek Buckingham Villasnn bahesine giriyor sadhu; ne yapacan bilemeyen babamn yanndan geiyor; su damlatan bahe musluunun altna bada kuruyor. "Burada ne iin var sadhuji?" - Musa hrmette kusur etmiyor; sadhu kln bile kprdatmadan cevap veriyor: "Onun geliini beklemeye geldim. Mbarek. Gelmesine ok az kald." ster inann ister inanmayn: Hakkmda iki kere kehanette bulunuldu! Her eyin saat gibi iledii o gn annemin zamanlamas da yzn kara karmad; sadhunun son kelimesi daha azndan henz kmt ki pencerelerinde camdan laleler dans eden birinci kattaki kule odasndan kulaklar yrtan bir lk duyuldu, eit lde panik, heyecan ve zafer ieren bir kokteyl... "Arre Ahmet!" diye bard Emine Sina, "Canm, bebek! Geliyor-tam zamannda!" Methwold Maliknelerinde elektrik dalgalar... Homi Catrack telal tezcanl kk gzl kouturuyor: "Studebaker'm aln Sina Sahib; hemen aln gidin!"... be buuk saat kala Sina'lar kar koca dn alnm arabada iki kat yksekliindeki tepeden aa iniyorlar; babamn ayakbaparma gaza basyor; annemin elleri ay karnna bastryor; gzden kayboldular, viraj dndler, Band Box amarhanesini ve Okuyucu Cennetini, Fatbhoy mcevhercisi ve Chimalker oyuncaksn, Bir Metrelik ikolatalar ve Breach Candy kaplarn getiler; Wee Willie'nin Vanita'snn hayr kouunda omurgasn bkerek, gzlerini uratarak sanclar iinde kvrand Dr. Narlikar'in Doumhanesine yneldiler, orada Mary Pereira adndaki bir ebe de kendi zamann bek-122 medeydi... bu yzden de gne Methwold Malikneleri zerinde bat-5, ve son paras da ufukta kaybolduu anda -be saat iki dakika kala-William Methwold uzun beyaz kolunu bann zerine kaldrdnda rada yoklard. Adamn beyaz eli siyah briyantinli salarna doru sarkt- uzun ince beyaz parmaklan sa ayrna doru uzand ve ikinci ve son sr da aa km oldu nk parmaklar kvrlp sa kavrad; bandan uzaklarlarken de avlarn brakmadlar; gnein kaybolmasndan bir an sonra Bay Methwold Maliknelerinin ortasnda elinde peruuyla ylece dikildi. "Kelmi!" diye baryor Padma. "O dana yalam gibi salar, demek... anlamtm; gerek olamayacak kadar dzgnd." Kel, kel; parlak kafal! Bir akordiyoncunun karsn kandran hile aa kmt. Samson gibi Bay Methwold'un da gc sandayd; ama kel kafas gurup vakti parlarken peruu arabasnn camndan ieri atyor; kaytszlkla imzalanm devir teslim belgelerini saraylarna datyor ve arabasna atlayp gidiyor. Methwold Maliknelerinde kimse onu bir daha grmedi; ama onu bir kere bile grmemi olan ben bir trl unutamyorum. Birdenbire her ey safran rengi ve yeil. Emine Sina safran duvarl, yeil doramal bir odada. Yandaki odada Wee Willie Winkie'nin Vani-ta's yeil tenli, gzlerinin aklar safrana alm, bebek de kukusuz benzer renklilikteki i koridorlardan inmeye nihayet balam. Duvarlardaki saatlerde safran dakikalarla yeil saniyeler akp gidiyor. Dr. Narlikar'in Doumhanesinin dnda havai fiekler atlyor, kalabalklar sokaa dklm, onlar da gecenin renkleriyle uyumlu - safran roketler, yeil kvlcm yamurlar; erkeklerin gmlekleri zefrana alyor, kadnlarn sarileri misketlimonu rengi. Safranl yeilli bir hal zerinde Dr. Narlikar Ahmet Sina'yla konuuyor. "Sizin Begmle ben kendim ilgileneceim," diyor, gecenin renginde yumuak bir ses tonuyla. "Meraklanmayn. Burada bekleyin; volta atacak ok yer var." Bebeklerden holanmayan Dr. Narlikar uzman bir jinekolog. Bo zamanlarnda konferanslar verip brorler yazarak halk doum kontrol konusunda eitiyor. "Doum kontrol," diyor, "En ncelikli Memleket Meselesi. Gnn birinde bunu insanlarn kaln kafalarna sokacam, sonra da kendime yeni bir i arayacam." Ahmet Sina glmsyor, endieli, heyecanl. "Bu gecelik," diyor babam, "nutuk atmay brak da ocuumu dnyaya getirt." 123 Geceyarsna yirmi dokuz dakika var. Dr. Narlikar'n Doumhanesi iskelet kadroyla

alyor; bir sr alan eksik, ulusun douunu kutlamay ocuklarn doumuna yardm etmeye tercih etmiler bu gece. Safran gmlekleri, yeil etekleriyle, ehrin bitmez tkenmez balkonla-rndaki gizemli yalarla doldurulmu toprak kandillerin aydnlatt so-; kaklar arnlyorlar; her balkona ve atya dizilmi kandillerde yzen ' fitiller de iki renkli emaya uygun; yars safran rengi yanyor yans ye- ' il yalazlanyor. ok bal kitle canavarnn orta yerinde bir polis arabas ar ar ilerliyor; iindekilerin niformalarndaki saryla mavi doast kandil nda safran ve yeile dnm. (imdi olaba Geidindeyiz, sadece bir anlna, geceyarsna yirmi yedi dakika kala polisin tehlikeli bir caniyi takip ettiini sylemek iin. Ad: Joseph D'Costa. Hademe do-umhanede yok, gnlerdir uramam, mezbahann yaknndaki evine de gitmemi, kafas kark bakire Mary'ye de grnmemi.) Yirmi dakika Emine Sina'nn aaaahlaryla geiyor, her dakika daha hzl ve gl lklar, yandaki odadan da Vanita'nn zayf, yorgun aa-ahlar geliyor. Caddelerdeki canavar kutlamaya balam bile; yeni mit damarlarnda akyor, kannn yerini safran yeil yuvarlar alyor. Delhi'de de srm gibi ciddi bir adam Kongre salonunda oturmu, konuma yapmaya hazrlanyor. Methwold'un Maliknelerinde japon balklar havuzlarda kprdamadan durmakta, malikne sakinleriyse evden eve amfstkl lokumlar gtrp birbirlerine sarlp pmekte - yeil am-fst ve safran lokumlar yenmekte. ki ocuk gizli tnellerden aa ilerlerken Agra'da yal bir doktor, yznde cad banlar gibi iki etbe-ni olan karsyla oturuyor ve uyuyan kazlarla gve yenii anlarn ortasnda nutuklar tutulmu gibi birbirlerine syleyecek hibir ey bulamyorlar. Btn ehirlerde kasabalarda kylerde kk kandiller pencere pervazlarnda, avlularda, verandalarda yanyor, Pencap'taysa dnyann en byk kandilleri gibi trenler yanmakta, boyalar yeil, zerlerine dklen benzin safran rengi yalazlanarak. Lahor ehri de yanyor. Snm gibi, ciddi adam ayaa kalkyor. Tancor Nehrinden gelen kutsal sular srnm, doruluyor; alnnda kutsal kl izi, boazn temizliyor. Elinde yazl bir metin olmakszn, ezberlenmi hazrlanm kelimeler olmakszn Cavaharlal Nehru konumaya balyor: "... Uzun seneler nce kaderle szlemitik; imdi szmzn kefaretini deme zaman geldi - btnyle ya da tamtamna deil, ama gayet hakiki..." On ikiye iki var. Dr. Narlikar'n Doumhanesinde, esmer parlak 124 li doktora Flory adnda bir ebe elik ediyor, fazla nemi olmayan bu e kibar hanm Emine Sina'y cesaretlendiriyor: "Ikn! Daha gl!... ' fay gryorum!.." bu srada yandaki odada Dr. Bose -yannda Bar pereira'yla- Vanita'nn yirmi drt saat sren doumunun son safhalarna nezaret ediyor... "Evet; imdi; bir kere daha, hadi; son bir kere daha sonra bitecek..." Kadnlar inleyip haykryor, bu srada baka bir odada erkekler sessiz. ark syleyemeyen Wee Willie Winkie bir kseye melmi, ileri geri sallanyor... Ahmet Sina ise bir sandalye aryor. Ama bu odada sandalye yok, buras arnlanmak zere tasarlanm, Ahmet Sina bir kapy ayor, bo bir resepsiyon masasnn ardndaki sandalyeyi alp teki odaya gtryor, burada Wee Willie Winkie hl ileri geri sallanyor, gzleri bir krnki gibi bombo... karm yaayacak m? yoksa yaamayacak m? ... ve nihayet geceyars oluyor. Sokaklardaki canavar kkremeye baladnda Delhi'de srm gibi bir adam yle diyor: "... Saat geceyarsn vurduunda, dnya uykudayken, Hindistan hayata ve zgrle uyanyor..." Canavarn kkre-mesine iki lk, haykr, bart daha katlyor, dnyaya gelen ocuklarn lklar; gece gnde safran yeil asl duran bamszlk ama-tasyla h tolar - "yle bir an ki bu, tarihte eine ender rastlanr, eskiden yeniye adm attmz; bir devrin kapand; uzun zamandr bastrlm bir ulusun ruhunun konumaya balad bir an..." Bu srada safranl yeilli hals olan bir odada Ahmet Sina hl bir sandalyeyi smsk tutmakta ki Dr. Narlikar ieri girip mjdeyi veriyor: "Saat tam geceyarsn vurduunda, Sina karde, Begm Sahiben iri, salkl bir bebek dourdu; bir olan!" Babam beni dnmeye balyor (bilmiyor ki...); yzmn hayali dncelerini kaplaynca sandalyeyi unutuyor; bana (oysa...) duyduu sevgi yle ar basyor ki, tepeden trnaa iine yle doluyor ki sandalyeyi elinden dryor. Evet benim hatamd (her eye ramen)... benim yzmn kuvvetin-dendi, bakasnnki deil benim yzm Ahmet Sina'nn ellerine sandalyeyi braktrd; bunun sonucunda

sandalye dt, saniyede dokuz metre hz kazanarak ve Cavaharlal Nehru Kongre Salonuna "Bugn talihsiz bir dnemi bitiriyoruz," dedii srada kabuk borularn zgrlk haberini haykrmasyla, babam da benim yzmden l basyor nk den sandalye ayak baparman kryor. Sadede gelelim: sesi duyan herkes koup geliyor; babam ve sakatl bir anlna iki sancl annenin, ayn anda meydana gelen iki geceyars doumundan rol alyor - nk Vanita da en nihayet son derece iri bir bebek dourmutu: "nanlr gibi deil," diyor Dr. Bose, "Olan gel-125 di de geldi, ite ite yol aarak, pek toraman bir ey!" Narlikar ellerini y^ kyor: "Benimki de yle." Ama bunlar biraz daha sonra olacak - imdi Narlikar ve Bose Ahmet Sina'nn ayak baparmana mdahale ediyorlard; ebelere yeni doan bebekleri ykayp kundaklamalar iin talimat verilmiti; ite Bayan Pereira katksn bu noktada yapt. "Sen git," dedi zavall Flory'ye, "bak bakalm belki bir yardmn dokunur. Ben bunlar hallederim." Tek bana kaldnda - kollarnda iki bebek - emrine amade iki hayat - kendi kiisel devrimci eylemini Joseph iin yapt, iki iri bebein knyelerini deitirirken. Bunu duyunca beni mutlaka sever diye dnyordu, fakir bebee ayrcalkl bir hayat verdi ve zengin bebei akor-diyona ve fakirlie mahkm etti... "Sev beni Joseph!" vard Mary Pere-ira'nn aklnda, her ey olup bitti. Gzleri Kemir g gibi -ayn zamanda Methwold'un gzlen gibi- mavi olan, burnu Kemirli bir dede-ninki gibi -ayn zamanda Fransz bir bykannenin burnu gibi- dramatik olan toramann ayana u ismi ilitirdi: Sina. Mary Pereira'nn iledii su sayesinde geceyarsnn seilmi ocuu olduumda safran rengi kundaklandm, annem babam kendi anne babam deildi, olum kendi olum olmayacakt... Mary annemin rahminden kan ama kendi olu olmayacak ocuu ald, bir toraman daha ama gzleri imdiden kahverengiye dnmeye balamt, dizleri Ahmet Sina'nnkiler gibi yumru yumruydu; onu yeile sard ve Wee Willie Winkie'ye gtrd -adam on a grmeyen gzlerle bakyordu, yeni olunu grmedi bile, sa ayandan haberi yoktu... Wee Willie Winkie Vanita'nn doumdan sa kmadn henz renmiti. Geceyarsn dakika gee, doktorlar krk parmakla urarken Vanita kanamadan lmt. Bylece anneme getirildim; benim onun ocuu olduumdan bir an iin olsun phe etmedi. Ahmet Sina all parmayla yatana oturduunda ona: "Bak canm, zavall, dedesinin burnunu alm," dedi. Annem sadece tek bir kafa olduundan emin olmak iin beni incelerken babam kendinden gemi seyrediyordu; sonra annem iyice rahatlad, falclarn yeteneklerinin bile bir snr olduunu anlamt. "Canm," dedi annem heyecanla, "gazetelere haber vermelisin. Times oflndia'ya. hab er ver. Sylememi miydim? Ben kazandm." "... imdi mbalaal ya da ykc eletirinin zaman deil," dedi Cavaharlal Nehru Meclise. "Kt niyet zaman deil. Hindistan'n btn ocuklarnn iinde barnaca o asil zgr Hindistan maliknesini ina etmeliyiz." Bir bayrak alyor; safran, beyaz ve yeil. 126 Ag musun?" diye baryor Padma dehet iinde, "Ne diyorsun sen? Anglo-Hintli misin sen? Adn kendi adn deil mi?" "Ben Salim Sina'ym," diyorum ona, "Smkl, Lekesurat, Keskin-burun, Kelto, Ay Paras. Kendi adm deil de ne demek?" "Beni kandrdn," diyor Padma fkeyle, "Annem dedin; babam, dedem, teyzelerim dedin. Ne biim adamsn sen, ailen hakkndaki gerei bile sylemeye tenezzl etmiyorsun. Annenin sana hayat verirken lmesi umrunda deil mi? Belki de baban hl hayattadr, bir yerlerde, be parasz. Sen canavar msn nesin?" Hayr; canavar deilim. Kimseyi de kandrmyorum. pular vermitim... ama bundan daha nemli bir ey var. O da u: Neden sonra Mary Pereira'nn iledii suu fark ettiimizde hepimiz bunun bir eyi deitirmediini grdk! Ben hl onlarn oluydum; onlar benim ai-lemdi. Bir nevi toplu hayalgc"eksikliiyle gemiimizi gzard edemeyeceimizi rendik... eer babama (btn olan bitene ramen ona bile!) olunun kim olduu sorulsayd, dnyada hibir kuvvet akordi-yoncunun tokmak dizli, le gibi

olunu gstertemezdi ona. Hem de bu iva bydnde bir tr kahraman olduu halde. te byle: dizler ve burun, burun ve dizler vard. Aslnda hepimizin paylat bir rya olan btn yeni Hindistan'da, sadece ksmen ana babalarnn evlatlar olan ocuklar douyordu - geceyars ocuklar zamann da ocuklaryd; yani babalan tarihti. Olmayacak ey deil. Hele hele kendisi de bir tr rya olan bir lkede. "Yeter!" Padma somurtuyor. "Dinlemek istemiyorum." Tahmin ettiinden farkl bir iki bal ocukla karlamak onu sinirlendirdi. Ancak o dinlese de dinlemese de benim kaydedecek eylerim var. Doumumdan gn sonra Mary Pereira pimanla kaplmt. Onu arayan polis arabalarndan kaan Joseph D'Costa, Mary gibi kardei Alice'i de terk etmiti; kk tombul kadn da -korkusundan iledii suu itiraf edemiyordu- salan teki olduunu fark etti. "Gerizekl!" diye paylad kendini ama srrn aklamad. Ama bir eit telafide bulunmaya karar verdi. Doumhanedeki iini brakp "Madam bebeinize ilk grte k oldum. Bir ayah ister misiniz?" diyerek Emine Sina'ya yanat. Gzleri analkla parlayan Emine de "Evet," dedi. Mary Pereira ("Ona da annen diyebiliriz," diye araya giriyor Padma hl ilgilendiini gstererek, "Seni sen yapt ne de olsa!") o andan itibaren hayatn beni 127 yetitirmeye adad, bylece hayatnn geri kalann da iledii suun ansna balam oldu. 20 Austos'ta Nussie brahim de annemin yolundan Pedder Caddesindeki klinie gitti ve kk Sonny peimden dnyaya geldi - ama biraz isteksizdi; forsepsler ieri girip onu karmak zorunda kaldlar; Dr. Bose heyecandan forsepsleri biraz fazla skt ve Sonny akaklarnda kk oyuklarla dnyaya geldi, William Methwold'u peruu nasl ekici klyorsa bu s forseps ukurlar da onu ekici klacakt. Kzlar (Evie, Bakr Maymun, tekiler) kk vadileri okamak iin uzanrlard... bu da aramzda biraz sorun yaratacakt. Ama en ilgin havadisi sona braktm. Onu da imdi syleyeyim, doduum gn safran ve yeil odada annemle beni Times oflndia'dan (Bombay basks) iki kii ziyaret etti. Ben safran kundamla yeil bir beikte yatyordum ve onlara baktm. Annemle rportaj yapan bir muhabir ve ilgisini bana adayan uzun boylu, kartal burunlu bir fotoraf vard. Ertesi gn resimlerle birlikte szler de gazetede kt... Bu yaknlarda bir kakts bahesini tekrar ziyaret ettim; bir zamanlar oraya oyuncak teneke bir kre gmmtm, eri br olmu, selo-bantla tutturulmutu; seneler nce iine koyduum eyleri dar kardm. imdi yazarken onlar sol elimde tutuyorum ve sararp kflenmelerine ramen birinin ahsen bana yazlm bir mektup olduunu gryorum, altnda Hindistan Babakannn imzas var; tekiyse bir gazete kesii. Manet: GECEYARISI OCUU. Bir de metin: "Dn gece tam bamszlk ilan edildii anda doan bebek Salim Sina'nn tatl bir pozu - o muhteem Saatin mutlu ocuu!" Kocaman bir de resim; ok kaliteli, birinci sayfa, dev bir bebek fotoraf, yanaklarnda doumlekeleri olan ve akan burnu parlayan bir bebei semek hl mmkn. (Resmin zerinde: Fotoraf Kalidas Gupta, yazyor.) Manete, metne ve fotorafa ramen ziyaretilerimizi olay hafife almakla suluyorum; ertesi gnn gazetesinden teyi gremeyen basit gazetecilerdi, ilgilendikleri olayn neminden haberleri yoktu. Onlara gre insanlarn ilgisini ekecek bir oyundan baka bir ey deildi bu. Bunu nereden biliyorum? nk rportajn sonunda fotoraf anneme bir ek verdi -yz rupilik Yz rupi! Bundan daha komik, aalayc bir yekn dnlebilir mi? Bu, zerinde biraz dnecek olsanz hakarete uradnz hisset-128 nize neden olacak bir miktar. Ben yine de dnyaya geliimi kutla-dklar iin onlara teekkr ediyorum ve halis tarih duygusundan yoksun olmalarn balyorum. "Burnu byklk yapma," diyor Padma aksi aksi. "Yz rupi o kadar da az saylmaz; ne de olsa herkes dnyaya geliyor, o kadar da abartlacak bir ey deil." 129 KNC KTAP Balknn aret Parma

YAZILI kelimeleri kskanmak mmkn m? Bir cinsel rakibin eti ve ka-nym gibi geceleyin yaplan karalamalara hn duyulur mu? Pad-ma'nn tuhaf davranna baka sebep bulamyorum; bu aklama da en azndan, onun bu gece ben aza alnmas yasak bir kelimeyi yazma (ve yksek sesle okuma) hatasna dtmde kapld fke kadar acayip... sahtekr doktorun ziyaretinden beri Padma'da tuhaf bir memnuniyetsizliin kokusunu alyorum, salg bezleri brakyor bu esrarl izi. Belki de benim "teki kalemimi", donumun iinde sakl o faydasz salatal canlandrmak iin harcad geceyars abalarnn boa gitmesinden rahatsz olduundan surat asyordu. (Sonra dn gece ben doumumun srlarn aklaynca kt bir tepki verdi, yz rupiyi az bulmama da ok sinirlendi.) Ben suluyum; otobiyografi teebbsme kendimi kaptrp onun hislerini gzard ettim ve bu gece ok talihsiz bir tonda ie baladm. "Delik bir araf yznden paral bir hayata mahkm edilsem de," diye yazdm ve yksek sesle okudum, "yine de dedemden daha anslydm; nk Adem Aziz arafn kurban olmay srdrd, bense onun efendisi oldum - imdi de Padma onun bysne kapld. Sihirli glgelerimde otururken ona her gn kendimin bir parasn gsteriyorum -benim bada kurmu seyircimse, iki yana salnan bir kobra ylannn sabit baklar karsnda hareket etmeden bekleyen bir gelincik gibi aresiz, fel olmu vaziyette -evet!- aktan." te kelime buydu: ak. Yazlp sylendiinde Padma'nn sesini fevkalade tizletirdi; kelimelere kar hl zayf olsam beni yaralayabilecek bir iddet boald dudaklarndan. "Seni sevmek mi?" diye bard kmsemeyle, "Neden sevecekmiim seni? Sen neye yararsn, kk prens," -ite coup de grce giriimi- "bir k olarak?" Kolunu uzatt, kllar kta parlyordu, ie yaramad tescillenmi organma 133 doru aalayc iaret parman uzatt; kskanlktan kaskat kesilmi uzun, kaln bir parmak, ne yazk ki bana baka bir parma, ge. miste kalm bir parma hatrlatmaktan teye gidemedi... okunun hedefi vuramadn grnce Padma bard, "Delinin tekisin sen! O doktor haklyd!" ve hrsla odadan frlad. Madeni merdivende yanklanan ayak seslerinin fabrikann zeminine indiini duydum; karanla gmlm turu kavanozlarnn yanndan geti, kapnn kilidi ald, sonra arplarak kapatld. Byle terk edildikten sonra baka arem olmadndan iime geri dndm. Balknn iaret parma; Buckingham Villasndaki gk mavisi bir duvarda, geceyars ocuu Bebek Salim olarak iinde ilk gnlerimi geirdiim gk mavisi beiin hemen zerinde asl duran resmin unutulmaz oda. Gen Raleigh -bir de kim?- tik aacndan bir erevenin iinde, yal, elleri ypranm, alar tamir eden bir balknn -mors gibi bir by da m vard ne?- aya dibinde oturuyordu; balknn sa kolu suyun ufkuna doru dmdz uzanmt, sv masallarysa Rale-igh'in hayran kulaklarnda rpnyordu - bir de kimin? nk resimde bir olan daha vard, farbalal yakal, nden dmeli gmleiyle bada kurmu oturuyordu... imdi bir anm hatrladm; gururlu bir annenin ve ayn lde gururlu bir ayahn devasa burunlu bir ocua tpk byle bir gmlek giydirdii bir doum gn. Bir terzi gk mavisi odada iaret parmann altnda durup ngiliz milordlarnn giysilerini taklit etmiti... "Ay ook ekeeer!" diye barmt Lila Sabarmati korkudan dm patlatarak, "Sanki resimden frlam gibi!" Yatakodas duvarnda asl bir resimde, Walter Raleigh'n yannda oturup gzlerimle balknn iaret parmann yneldii yere bakyordum; ufka uzanan gzler, ufkun arkasnda -ne?- geleceim vard belki; zel lanetim ki batan beri onun farkndaydm, o gk mavisi odada kprdaan gri bir varlk gibiydi, bata belirsizdi ama sonra gzard etmek imkanszlat... nk parmak o kprtl ufuktan daha da ileriyi iaret ediyordu, gzlerimi tik erevenin tesine, gk mavisi duvarn dar bir parasna, baka bir ereveye yneltiyordu, ite o erevede kanlmaz kaderim vard, camn altnda ebediyen sabitlenmi ekilde; kehanetvari bir manetin elik ettii dev bir bebek fotoraf, yannda da kaliteli kda yazlm bir mektup, zerinde devletin mhr -Babakan ma-akrann zerinde Sarnath aslanlar vard, Times oflndia'mn birinci sayfasnda resmim ktktan bir hafta sonra postac ocuk Vivanat getirmiti. 134 Gazeteler dnyaya geliimi kutlam; politikaclar sahiciliimi avlamt- Cavaharlal Nehru yle yazmt: "Sevgili Bebek Salim, H duun an gecikmeli olarak kutluyorum! Hindistan'n ayn zamanda yeni kalan o eski yznn en yeni temsilcisi sensin. Yakn bir ilgiyle havatn takip

edeceiz; hayatn bir bakma bizimkinin aynas olacak." Mary Pereira endieli. "Hkmet mi hanmm? Gzleri olann zerinde mi olacakm? Ama neden hanmm? ocuun ne suu var ki?" -Emine ayannn sesindeki panii anlamadan cevap veriyor: "O lafn gelii yle Mary; tam da o anlama gelmiyor." Ama Mary rahatlamyor; bebein odasna her giriinde gzleri ereve iindeki mektuba kenetleniyor lgnca; Hkmetin izleyip izlemediini anlamak iin etrafna bakmyor; gzleri merak iinde: Ne biliyorlar? Birisi grd m?.. Bana gelince, bydke annemin aklamasn kabul edemez oldum; ama bu aklama bana yalanc bir gvenlik duygusu veriyordu; bu yzden Mary'nin pheleri bana da birazbulam olmasna ramen yine de gafil avlandm o... Belki de balknn parma erevedeki mektuba iaret etmiyordu nk parman iaret ettii ynde daha da ilerlendiinde pencereden dar klyor, iki katlk tepecikten aa iniliyor, Warden Caddesi ve Breach Candy havuzlan geiliyor ve resimde grlmeyen baka bir denize varlyordu; Koli kadrgalarnn batan gnde kzl kzl parlad bir deniz... demek ki bizi ehrin mlkszlerine bakmaya zorlayan sulayc bir parmakt bu. Ya da belki -bu fikir scaa ramen iimi titretiyor- bir uyar parmayd bu, amac dikkati kendine ekmekti; evet, neden olmasn, baka bir parma nceden haber veriyordu, kendisinden ok da farkl olmayan bir parma, hikyeme girmesiyle Alfa ve Omegann korkun mantn serbest brakacak bir parma... tanrm, ne dnce! Geleceim nasl da beiimin zerinde aslyd, nasl ylece onu anlamam bekliyordu! Ka uyarda bulunuldu bana - kan umursamadm? ... Ama hayr. Padma'nn dedii gibi "delinin teki" deilim ben. atlakl sapmalara teslim olmayacam; atlaklara dayanacak gcm olduu mddete. Emine Sina ve Bebek Salim dn alnm Studebaker'la eve geldiklerinde, Ahmet Sina yannda tad kesekdn da ieri getirdi. Kese-kdnn iinde, boaltlp ykanm, kaynatlm, sterilize edilmi bir turu kavanozu vard - ama imdi ii doluydu. Teneke kapana gerilmi bir plastik diyafram ve onun etrafna skca sarlm lastikle kava-135 noz iyice mhrlenmiti. Plastiin altnda ne mhrlyd, kavanozun iinde ne muhafaza ediliyordu, kesekdyla ne gizleniyordu? te u. baba, anne ve bebekle birlikte eve gelen tuzlu suydu ve iinde de bir gbekba yzyordu. (Acaba benim miydi yoksa tekinin mi? Bunu bilemem.) Yeni tutulmu ayah Mary Pereira, Methwold Malikneleri-ne otobsle gelirken, bir gbekba bir film yapmcsnn Studey'sinin torpido gznde yolculuk ediyordu. Bebek Salim byyp erkek olurken, gbekba tuzlu suyun iinde, tik aacndan bir dolabn iinde deimeden kald. Seneler sonra ailemiz Paklarn lkesi'ne srgne gitti, inde, ben paklanmaya urarken, gbekbalar ksa sre meydan bo bulacaklard. Hibir ey atlmad; hem bebek hem gbekba sakland; ikisi de Methwold Maliknelerine getirildi; ikisi de zamanlarn beklemeye koyuldu. Gzel bir bebek deildim. Fotoraflar geni ay suratmn fazla geni olduunu gsteriyor; biraz fazlaca yuvarlak. ene blgesinde bir eksiklik var. Yz hatlarmn zerini ak bir ten kaplyordu - ama doumle-keleri bunu bozuyordu; kara lekeler batdaki sa hattma yaylmt, doudaki kulam kara bir leke kaplyordu. akaklarmsa ok frlakt, ikin Bizans kubbeleri. (Sonny brahim ve ben arkada olmak iin domutuk - kafalarmz tokutuunda ikin akaklarm Sonny'nin forseps ukurlarnn iine yuvalanr, mobilya paralar gibi birbirine geerdi.) Emine Sina tek bal olduum iin yle rahatlamt ki o baa ifte ana sevgisiyle bakyor, onu gzelletirici bir sisin arkasndan gryor, gk mavisi gzlerimin buz gibi yabancln, kabarm boynuzlara benzeyen akaklar, hatta kocaman salatalk burnu grmyordu bile. Bebek Salim'in burnu; devasayd ve akyordu. Hayatmn balangcnn artc ynleri: Kocaman ve tipsiz olmakla yetinmemiim anlalan. Daha doduum ilk gnden itibaren kahramanca bir kendimi bytme programna girimiim. (Sanki gelecekteki hayatmn ykn tayabilmek iin epeyce byk olmam gerektiini biliyormuum gibi.) Eyll ay geldiinde annemin pek de hafife alnamayacak memelerinde st brakmamm. Bir st anne tutulmu ama on be gnde l gibi kupkuru kalnca, Bebek Salim'i disiz damayla memeularn srmakla sulayarak iten ayrlm. Biberona gei yaparak bol miktarda mamay mideye indirmeye balamm; biberonun memesi de st annesini dorularcasna benden ok ekmi. Bebek defterine titizlikle kaytlar dlm; onlar da neredeyse grnr bir

biimde genilediimi, gn be gn bydm ifa ediyor 136 a ne yazk ki burnumu lmemiler bu yzden de soluk alma aygt-a n da dierleriyle ayn hzla m yoksa daha hzl m bydn bile-iyorum. Salkl bir metabolizmam olduunu syleyebilirim. Atk addeler ilgili deliklerden bol miktarda dar atlyormu; burnumdan arlth bir smk elalesi akyormu. Mendil ordular, bebek bezi blkleri annemin banyosundaki amar sandn boyluyormu... eitli menfezlerden p fkrtsam da gzlerim hayli kuruymu. "ok iyi bir bebek, hanmm," diyor Mary Pereira, "Tek damla gzya aktmyor." yi bebek Salim sessiz bir ocukmu; sk sk ama sessizce glermi-sim. (Olum gibi ben de stoklayarak ie balamm, agulara gemeden nce iyice dinlemi sonra konumuum.) Emine'yle Mary bir mddet olann dilsiz olduundan korkmular ama tam babasna sylemek zereyken (endielerini ondan saklyorlarm - hibir baba sakat bir ocuk istemez) bebek ses karmaya balam ve bu sayede de kesinlikle normale dnm, "Sanki," diye fsldyor Emine Mary'ye, "kafamz rahatlatmak istemi gibi." 7 Ciddi bir sorun daha varm. Emine'yle Mary'nin bunu anlamas birka gn srm. Kendilerini iki bal bir anneye dntrmenin klfetli, karmak ilemleriyle megulken, gzlerini pis kokulu bezlerin sisi brmken gzkapaklarmn hareketsizliini fark edememiler. Emine, hamilelii srasnda domam ocuun arlnn zaman nasl l yeil bir su birikintisi gibi kprtsz braktn hatrlaync imdi de tam tersinin olup olmadn merak etmeye balamt - acaba bebein zaman zerinde sihirli bir gc mi vard, acaba zaman hzlandryor muydu, yle ki anneyle dadnn yaplmas gereken her eyi yapmaya hi zamanlar kalmyordu, yle ki bebek olaanst bir hzla byyor-du; zamana dair byle hayallere dalp gittiinden sorunu fark edememiti. Ancak bu fikirleri savuturup benim itah yerinde, hzl gelien, iri bir olan olduuma karar verdiinde ana sevgisinin peesi aralanm ve Mary'yle ikisi bir azdan barmlar: "una bak, baap-re-baap! Bakn hanmm! Bak Mary! Ufaklk gzlerini krpmyor." Gzler ar maviydi: Kemir mavisi, deitirilmi bebek mavisi, aktlmam gzyalarnn ar mavisi, gz krpamayacak kadar mavi. Duyurulduumda gzlerim krpmyordu; bakire Mary "Of, amma ar, yce sa!" diyerek gazm karmak iin beni omzuna yatrdnda gzm krpmadan geiriyordum. Ahmet Sina krk parmayla topal-laya topallaya beiimin yanna geldiinde ileri uzatt dudaklara kesintisiz bir bakla cevap veriyordum... "Belki de biz yanlyoruz, hanmm," dedi Mary. "Belki de kk sahip bizi taklit edip biz gz krpt-137 mzda krpyordur." Emine: "iyi, nbetlee gz krpp bakalm." Gz-kapaklarn srayla ap kapayarak buz gibi maviliime baktlar; ama tek bir kmlt bile yoktu; en sonunda Emine ii ele alp beie uzand ve gzkapaklarm aa indirdi. Kapandlar; nefes alp veriim annda uykunun memnun ritmini kazand. Bunu takip eden aylar boyunca annemle ayahm gzkapaklarm ap kapama iini srayla stlendiler. "renecek, hanmm," diyerek Emine'yi rahatlatt Mary, "yi, uysal bir ocuk, yaknda kapar." rendim; hayatmn ilk dersi; kimse srekli ak gzlerle dnyaya tahamml edemez. imdi bebek gzleriyle geriye baktmda, her eyi gayet iyi hatrlyorum - insan urat m yle ok ey hatrlyor ki amamak elde deil. Neler mi gryorum: ehir kan emici bir kertenkele gibi scakta gneleniyor. Bombay'mz: ele benziyor ama aslnda bir az, hep ak, hep a, Hindistan'n her yerinden gelen yiyecek ve yetenekleri yutuyor. Film, gmlek, balk dnda hibir ey retmeyen parlak bir slk... Blnmenin ardndan postac ocuk Vivanat' bisikletiyle iki kat yksekliindeki tepeciimize doru gelirken gryorum, antasnda parmen bir zarf, paslanan bir otobsn yanndan Arcuna Hintbisikletiyle geiyor - muson mevsimi olmad halde otobs terk edilmi nk sahibi birdenbire Pakistan'a gitmeye karar vermi, konta kapatp aa inmi, camlardan sarkan, tavandaki kollara tutunan, kaplardan taan bir otobs dolusu yolcuyu brakp gitmi... Kfrlerini duyar gibi oluyorum, domuzun evlad, eolueek, ama otobs kaderine terk etmeden nce zor kaptklar yerlerine iki saat boyunca yapacaklar. Sonra; Hindistan'n Man Denizini geen ilk yzcs Bay Pupa Roy, Breach Candy Havuzlarnn kapsna geliyor. Banda safran bone, yeil mayosu bayrak rengi havluya sarlm, Pupa havuzlarn sadece-beyazlara p olitikasna sava amt. Elinde bir kalp Mysore sandal aac sabunu; kapya doru ilerliyor... orada kiralk Pathanlar onu yakalyor, her zamanki gibi

Hintliler Avrupallar Hintlilerden gelecek tehlikelere kar koruyorlar, deli gibi rpnarak dar kartlyor, Warden Caddesinin tozlan arasna kurbaa gibi frlatlyor. Kanal yzcs develerden taksilerden bisikletlerden kl pay kurtularak caddeye dal yapyor (Vivanat, sabun kalbnn zerinden gememek iin direksiyon kryor)... ama Pupa ylmyor; kendini toparlyor; zerindeki tozlan silkeliyor ve ertesi gn geri dneceine ant iiyor. ocukluum boyunca yzc Pupa'nn safran bonesi ve bayrak rengi havlu-suyla arzusu hilafna Warden Caddesine dal yapn grdm. En ni-138 t inat kampanyas bir zaferle sonuland nk bugn belli Hint-rierin -daha "dzgnlerin"- harita eklindeki havuzlara girmesine izin 'eriliy01"- Ama PuPa bu snfa ait deil; artk oktan maziye kart in de Candy Havuzlarn uzaktan seyrediyor... gitgide daha fazla inan iime yyor - tpk o gnlerin nl kadn greisi Bono Devi eibi; sadece erkeklerle greirdi ve kendisini yenecek erkei onunla evlenmekle tehdit ederdi, bu yemini sayesinde hi yenilmedi; bir de (eve da ha yakn) bahe musluumuzun altndaki sadhu var, ad Puruottam' di ama biz (Sonny, Kesikgz, Yalsa, Kyros ve ben) ona hep Guru-puru derdik - benim Mbarek olduuma inand iin hayatn beni gzetmeye adamt, babama el fal retmekle ve annemin nasrlarn byyle iyiletirmekle geiriyordu gnlerini; sonra eski uak Musa'yla yeni ayah Mary'nin infilak edene kadar byyecek rekabeti vard; ksaca-s 1947'nin sonunda Bombay'da hayat ok hareketli, ok eitli, ok katmanl ve her zamanki gibi kalabalk, ekilsizdi... benim dnyaya geliim dnda; daha o zamandan Kainatn merkezindeki yerimi almaya balamtm; bu ii tamamladmda da ona yeni bir anlam verecektim. Bana inanmyor musunuz? Dinleyin: Beiimin yannda, Mary Pereira ksa bir ark sylyor: Ne olmak istersen olabilirsin, stediin her ey olabilirsin. Gowalia Tank Caddesindeki Kraliyet Kuafrnden gelme yark damakl bir berber tarafndan snnet edildiim zaman bile (topu topu iki aylktm) Methwold Maliknelerinde pek revataydm. (Bu arada snnet mevzuunda; srtan berberi hl hatrladma yemin edebilirim, organm kvranan bir ylan gibi titrerken deriyi tutmutu, sonra ustura indi, ac duydum; ama o zaman bile gzm krpmadm sylediler sonradan.) Evet, kk bir gzdeydim; iki annem Emine ve Mary bana doya-myordu. Btn pratik konularda en sk mttefiklerdi. Snnetimden sonra beni birlikte ykadlar ve budanm organm suyun iinde fkeyle kmldanrken birlikte kkrdadlar. "Bu olana dikkat, hanmm," dedi Mary muzrca, "eyinin kendine ait bir hayat var!" Emine sitemle: "Ck ck, Mary, ok fenasn..." Ama tutulamayan takrtlar arasnda konuma devam etti: "Ah hanmm, u zavall kk pipisine bir batan!" nk alet grtla kesilmi bir tavuk gibi debelenip duruyordu yine... Birlikte bana ok iyi bakyorlard ama iin iine hisler girince lmne rakiptiler. Bir keresinde, beni Malabar Tepesindeki Asma Bahelere 139 gezmeye gtrdklerinde Emine Mary'nin baka ayahlara yle dediini duydu: "Bakn bu benim toraman olum," - ve kendini tehdit altnda hissetti. Bundan sonra Bebek Salim iki kadnn sevgisinin sava meydanna dnt; efkat gsterilerinde birbirlerine baskn kmaya alyorlard; bu esnada artk gzlerini krpabilen ve yksek sesle agucuk yapan bebek onlarn hislerinden besleniyor, onlarla bymesini hzlandryordu; geliiyor, saysz sarlmalar pckleri gdk-skmalar yutuyor, insanlarn temel zelliklerini edinecei ana doru ilerliyordu; her gn. Ancak balknn iaret parmayla yalnz kaldm nadir anlarda kendimi ekerek beiimde ayaa kalkmaya alyordum. (Ben ayaklarmn zerinde durmak iin sonusuz gayretler gsterirken Emine de faydasz bir kararn penesindeydi - ben doduktan sonraki gece ryasnda sinekkdnn yerini alan eski kocasn zihninden karmaya alyordu; yle gereki bir ryayd ki bu gndzleri de kendini unutturmuyordu. Ryada Nadir Han annemin yatana gelmi ve onu hamile brakmt; ryann ykc sapknl o kadar fazlayd ki ocuun babasnn kim olduu konusunda Emine'nin akln kartryor ve bana, geceyars ocuuna Winkie, Methwold ve Ahmet Sina'nn yan sra bir baba daha kazandryordu. Sinirli ama ryann penesinde aresiz annem Emine sonraki yllarda bann etrafn kara bir elenk gibi saracak olan su sisini ite o srada oluturmaya balad.)

Wee Willie Winkie'nin iyi zamanlarna yetiemedim. Gzlerini grmez eden acdan sonra grme duyusu yava yava eski haline dnd ama sesine hrn ve buruk bir ey yerleti. Astm yznden yle olduunu sylyordu. Haftada bir Methwold Maliknelerine gelmeyi ve kendisi gibi Methwold dneminden yadigr arklarn sylemeyi srdrd. "yi Geceler Hanmlar" sylerdi, sonra zamana ayak uydurarak repertuarna "Bulutlar Dalacak" eklemiti, ksa bir sre sonra da "Vitrindeki u Kpecik Kaa?"y. Felaket tokmak dizli, irice bir bebei sirk meydannda bir iltenin zerine oturtarak nostalji dolu arklarn sylyor, onu oradan kovmay da kimsenin ii gtrmyordu. Winkie ve balknn parma Methwold dneminden kalma pek az eyden ikisiy-di, nk ngilizin ortadan kaybolmasyla birlikte halefleri saraylarnn iinde ne var ne yoksa boaltmt. Lila Sabarmati piyanolasn alkoymutu; Ahmet Sina viski dolabn; baba brahim tavan vantilatrleriyle barmt; ama japon balklar lmt, kimisi alktan kimisi fazla beslenmekten patlayp pul ve hazmedilmemi balk yemi bulutlarna dnmlerdi; kpekler sokaa braklm ve en sonunda Maliknele-140 rin arasnda dolamaz olmulard; dolaplardaki rengi atm elbiseler te-mizlikilere ve hizmetkrlara datlmt, bylece William Methwold' un haleflerine, eski efendilerinin her sene biraz daha ypranan gmleklerini ve basma elbiselerini giyen insanlar hizmet etti. Ama Winkie ve duvardaki resim kalmt; arkc ve balk, vazgeilemeyecek bir alkanla dnen kokteyl saati gibi hayatlarmzn kurumlarna dntler. "Her gzya, her ac," diye sylyordu arksn Winkie, "seni bana yaknlatrr..." Sesi de gittike ktleiyordu, sonunda cilalanm kabaktan yaplan gvdesi fareler tarafndan yenmi bir sitara dnd; "Astm yznden," diyordu srarla. lmeden nce sesini tmyle kaybetmiti; doktorlar grtlak kanseri tehisi koydular; ama hatalydlar nk Winkie hastalktan deil sadakatsiz olduundan hi phelenmedii karsn kaybetmenin verdii acdan lmt. Bereket ve ykm tanrs i-va'nn adn verdii olu babasnn ar ar knn sebebi olmann (ya da o yle sanyordu) ykn sessizce tayarak onun ayaklar dibinde otururdu o ilk zamanlar; seneler boyunca gzlerinin dile gelmez bir fkeyle dolduunu grdk; yumruklarnn akltalar etrafna kapanp, onlar ilk bata zararszca sonra tehlike yaratacak ekilde etraftaki bolua frlattn grdk. Lila Sabarmati'nin byk olu sekiz yana geldiinde kk iva'nn grmemiliiyle, kolasz ortu, tokmak dizleriy-le dalga geme iini zerine ald; bunun zerine Mary'nin suu yznden fakirlie ve akordiyonlara mahkm edilen olan kenar jilet gibi keskin olan yass bir ta ikencecisine frlatp sa gzn kr etti. Ke-sikgz'n geirdii kazadan sonra Wee Willie Winkie, Methwold Maliknelerine tek bana gelmeye balad, olunu ancak savan onu iinden ekip karaca karanlk labirentlere brakarak. Methwold Malikneleri neden sesinin ktl ve olunun vahiliine ramen Wee Willie Winkie'ye tahamml ediyordu? nk bir keresinde hayatlar hakknda nemli bir ipucu vermiti onlara. "lk doum," demiti, "sizi gerek klacak." Winkie'nin verdii ipucunu dorular gibi ilk gnlerimde ok revataydm. Emine ve Mary benimle ilgilenmek iin birbirleriyle yaryorlard; ama her evde beni tanmak isteyen insanlar vard; sonunda Emine'nin popler olmamdan duyduu gurur, beni gz nnden ayrma isteksizliine ar basnca, bir program dahilinde beni tepedeki eitli ailelere dn vermeyi kabul etti. Mary Pereira tarafndan itilen gk mavisi bir arabada, krmz kiremitli saraylar arasndaki zafer turuma baladm, hepsini varlmla onurlandrarak, sahiplerine gerek grnmelerini salyordum. imdi Bebek Salim'in gzlerinden geriye baktm-141 da komularn ounun srlarn bildiimi gryorum nk bykler benim yanmda gzlenme korkusu duymadan hayatlarn yayorlard; seneler sonra birinin bebek gzleriyle geriye bakp btn herzeleri ortaya karacandan haberleri yoktu. Mesela baba brahim endieden lyor nk Afrika'da hkmetler kenevir iftliklerini devletletiriyorlar; byk olu shak otel meselesini dnyor, borca girdii iin yerel gangsterlerden para almak zorunda kalm; shak'n gzleri kardeinin karsn batan karmaya alyor, geri rdek Nussie'nin birinde nasl olup da cinsel istek uyandrd benim iin bir bilmece; Nussie'nin kocas avukat smail de olunun forsepsle doumundan ders alm: "Hayatta hibir ey kendiliinden olmuyor," diyor rdek karsna, "biraz zorlamak lazm." Bu felsefeyi mesleine uygulaynca hakimlere rvet vermeye, jrileri satn almaya balyor; btn ocuklarn anne babalarn deitirme gc vardr, Sonny de babasn son derece baarl bir sahtekra dntrmt. Versailles Villasna geiyoruz, ite Bayan Duba, dairesinin

bir kesine ilitirilmi bir tanr Gane mabedi var, evin yle doast bir dankl var ki bizim evde "duba" kelimesi "ortal datmak" anlamnda kullanlrd... "Aman Salim, odan yine dubamsn, seni kara surat!" diye barrd Mary. te dankln sebebi, gdm sktrmak iin arabaya eiliyor: Adi Duba, fiziki, atom ve karklk dehas. Byk Kyros'u karnnda tamakta olan kars geride duruyor, gzlerinde fanatik bir prltyla bytyor ocuunu, gnn bekliyor; ama bu fanatiklik ancak gndelik hayatn dnyann en tehlikeli maddeleriyle alarak geiren Bay Duba karsnn ekirdeklerini ayklamay unuttuu bir portakal yznden boularak ldkten sonra ortaya kacak. ocuklardan nefret eden jinekolog Dr. Narlikar'n dairesine hi davet edilmedim ama Lila Sabarmati ve Homi Catrack'n evlerinde bir rntgenciye dntm, Lila'nn binbir sadakatsizliinin kk ortaydm ve sonunda deniz subaynn karsyla yar-at-sahibi-ve-film-yapmcs arasnda gelien ilikiye ahit oldum; btn bunlar zaman geldiinde hazrlayacam intikam plannda bana yardmc olacakt. Bir bebek bile kendini tanmlama sorunuyla yzyzedir; erken alardaki poplaritemin sorunlu yanlar olduunu sylemek zorundaym nk kimliim konusunda akl kartrc bir fikir bolluu bombardmanna maruz kalyordum, musluun altndaki guru iin Mbarektim, Lila Sabarmati'nin rntgencisi; rdek Nussie iin olu Sonny'nin rakibiydim, hem de daha baarl bir rakip (ama hakkn yememeli hi hasetlik yapmad ve herkes gibi beni dn almak iin ricada bulundu); 142 ild-bah annem iin her trl bebeksi eydim - ciciiiim, ton-ton, kk-ay-param. Ama bir bebein btn bunlar sineye ekip gnn birinde bir anlam karmay umut etmekten baka ne aresi vardr? Sabrla, kuru gzlerle, Kehru'nun mektubunu ve Winkie'nin kehanetini massediyordum ama Homi Catrack'n moron kz dncelerini sirk meydan zerinden bana gnderdiinde gerekten ok etkilendim. An byk kafal ve az salyal Toxy Catrack; parmaklkl bir st kat penceresinde rlplak oturup kendinden fazlasyla tiksindiini gsteren hareketlerle mastrbasyon yapan Toxy; parmaklklarnn arasndan ok fena tkrrd hatta bazan kafalarmza isabet ettirirdi... yirmi bir yandayd, konuamayan bir zrl, seneler boyu yaplan akraba evliliklerinin rn; ama benim zihnimde gzeldi nk her bebein doutan sahip olduu ama sonradan hayatla aman yetileri yitirmemi-ti. Toxy dncelerini fslt halinde bana yolladnda ne sylediini hatrlayamyorum; anlalmaz gevelemelerdi herhalde; ama zihnimdeki bir kapya omuz atmt, bu yzden de amar sandnda meydana gelecek o kazay mmkn klan muhtemelen Toxy'ydi. Bebek Salim'in ilk gnleri hakknda imdilik bu kadar laf yeter -daha imdiden varlm tarih zerinde etkisini brakyor; daha imdiden Bebek Salim etrafndaki insanlar deitiriyor; babam sz konusu olduunda da, onu mevduatlar dondurulduundaki korkun gnlere aresizce srkleyen arlklara sapmasna benim neden olduuma inanyorum. Ahmet Sina ayak baparman krd iin olunu asla affetmedi. Al ktktan sonra bile hafif bir topallama kald. Babam beiimin zerine eilip "Demek yle olum; batan niyetini belli ettin. Daha imdiden zavall babacn itip kakmaya baladn!" derdi. Bence bu pek de aka saylmazd. nk doumumla birlikte Ahmet Sina iin her ey deimiti. Benim geliimle birlikte ev halk iindeki konumu sarslmt. Birdenbire Emine'nin hamaratl farkl hedeflere ynelmiti; artk ondan para szdrmaya uramyordu, kahvalt masasnda kucanda duran peete de eski gnlerin zlemini ekiyordu. Artk "Olunun una una ihtiyac var", ya da "Canm unlar unlar iin para vermen lazm," deyip geiyordu. Hi ho deil, diye dnyordu Ahmet Sina. Babam kendini ok nemseyen bir adamd. Doumumu takip eden gnlerde Ahmet Sina'nn mahvna yol aacak o ifte hayale kaplmasnn, cinlerin ve deniz altndaki topraklarn 143 gerekd dnyalarna dalmasnn sebebi de benim yani. Serin mevsimde bir akam (ben yedi yandayken) yatamn kenarnda oturan ve bana azck kalnlatrd sesiyle kyya vurmu iedeki cini bulan balknn hikyesini anlatan babamn ans... "Bir cinin szlerine asla inanma olum! Onlar ieden dar karr karmaz seni mideye indirirler!" Babamn nefesindeki tehlikeyi hissettiim iin rkeke soruyorum: "Abba, bir cin gerekten de iede yaayabilir mi?" Bunun zerine babamn ruh hali aniden deiiverdi, grltl bir kahkaha atarak odadan kt ve

zerinde beyaz etiket olan koyu yeil bir ieyle geri dnd. "Bak," dedi grleyen bir sesle, "Bunun iindeki cini grmek ister misin?" "Hayr!" diye bardm korkuyla; ama yan yataktaki kardeim Bakr Maymun "Evet!" diye bard... heyecanl bir korkuyla hep bir azdan bararak kapa an ve dramatik bir hareketle avucuyla ienin azn kapayn izledik; teki elinde de birdenbire bir akmak peydahland. "Yok olun ey kt cinler!" diye bard babam ve avcunu ekerek akma ienin azna tuttu. Maymun ve ben korkuyla, mavi-yeil-sar tuhaf bir alevin ar bir daire izerek ienin iinde ilerleyiini izledik; alev ienin dibine geldiinde ksa bir sre parlayp snd. Ertesi gn Sonny, Kesikgz ve Yalsa'a, "Babam cinlerle savayor ve onlar yeniyor; doru sylyorum!" dediimde bana gldler... Oysa doruydu. Ahmet Sina, doumumdan hemen sonra, para szdrmalardan ve ilgiden mahrum kalnca cin ieleriyle bir mr srecek bir mcadeleye girimiti. Ama yanldm uydu: Sava kaybetmiti. Kokteyl dolaplar itahn kabartmt ama onu harekete geiren benim geliim olmutu... O gnlerde Bombay kuru eyalet ilan edilmiti. ki bulmann tek yolu alkolik raporu almakt; bunun zerine yeni bir doktor kua boy gsterdi, cin doktorlar; bunlardan biri olan Dr. ara-bi'yi de babama kap komumuz Homi Catrack tantrd. Ondan sonra her ayn birinde babam, Bay Catrack ve ehrin en saygn adamlarndan birou Dr. arabi'nin muayenehanesinin buzlu camdan kaps nnde kuyruklar oluturmaya, ieri girip ellerinde pembe alkolik raporlaryla dar kmaya baladlar. Ama izin verilen miktar babam iin ok azd; bunun zerine hizmetkrlarn, bahvanlarn, uaklarn, ofrlerini de (artk bizim de William Methwold'unkinin ayns 1946 model Ro-ver'mz vard) gndermeye balad, hatta yal Musa'yla Mary Pereira bile babamn pembe raporlarna pembe raporlar eklediler; onlar alp Gowalia Tank Sokanda snneti berberin karsndaki Vijay Maazalarna gidiyor ve alkolikliin kahverengi kt torbalaryla dei to-144 kus ediyordu; torbalarn ii ngrdayan yeil cin ieleriyle doluydu, yjski de vard; Ahmet Sina hizmetkrlarnn yeil ielerini ve krmz etiketlerini ierek kendi sivriliklerini yumuatyordu. Satacak pek fazla seyi olmayan fakirler kk pembe kt paralar zerinde kimliklerini satyorlard; babam da onlar svya evirip iiyordu. Her akam saat altda Ahmet Sina cinlerin dnyasna girerdi ve her sabah gzleri kzarm, ba gece boyu sren uzun savatan zonklaya-rak, tra olmam halde kahvalt sofrasna inerdi; seneler getike tra olmadan nceki neesinin yerini ielenmi cinlerle yapt savan bitkinlii ald. Kahvaltdan sonra aa inerdi. Zemin kattaki iki oday ofis yapmt nk yn duygusu her zamanki gibi ok berbatt ve ie giderken Bombay sokaklarnda kaybolma fikri ona tatsz geliyordu; merdivenden aa yolu nasl olsa bulurdu. Sivrilikleri yumuam babam mlk pazarlklaryla urayordu; annemin ocuuyla uramasna duyduu artan fke de ofis kapsnn arkasnda yeni bir k noktas bulmutu -Ahmet Sina sekreterleriyle flrt etmeye balamt. ielerle kavgalarnn sert szlere neden olduu baz gecelerden sonra - "Ne kar bulmuum kendime! Kendime bir ocuk alp bir de dad kiralasaymm yeter-mi - ne fark var?" Sonra gzyalar Emine'nin "Canm -bana eziy me!"si, karlnda "Ne eziyeti be! Bir adamn karsndan ilgi istemesi eziyet midir? Tanrm beni aptal kadnlardan koru!" - ve babam ola-ba kzlarna gz szmek iin topallaya topallaya aa inerdi. Bir mddet sonra Emine sekreterlerin hibirinin uzun sre kalmadn fark etmeye balad, nceden haber vermeden ii brakveriyorlar, koa koa kendilerini sokaa atyorlard; annemin hibir ey bilmiyormu gibi davranmay m setiine yoksa bunu bir ceza olarak m grdne siz karar verin, ama bu konuda hibir ey yapmad ve zamann bana vakfetmeyi srdrd; her eyin farknda olduunu gsteren tek hareketi kzlara ortak bir ad takmasyd. "u Anglolar," demiti Mary'ye hafif bir kibirle, "komik komik isimleri var. Fernand a, Alonso, ya soyadlar! Sulaca, Colaca daha neler neler. Onlardan bana ne? Ucuz kadnlar. Hepsine Ahmet'in Coca-Cola kzlar diyorum - isimleri kulaa yle geliyor." Ahmet popo imdiklerken Emine iine atyordu ama umursuyor-m gibi davransayd belki de Ahmet daha memnun olurdu. Mary Pereira dedi ki, "Hi de komik isimler deil hanmm; kusura bakmayn ama onlar gzel Hristiyan isimleri." Emine, Ahmet'in kuze-ni Zehra'nn siyah tenlileri nasl aaladn hatrlad ve zr dileyim

145 derken Zehra'nn hatasna dt: "Aman Mary, ben sana m syledim, nasl seninle alay ettiimi dnrsn?" Boynuz akakl, hyar burunlu bir vaziyette beiimde yatp dinliyordum ve ne olursa benim yzmden oluyordu... 1948 Ocanda bir gn akamst saat bete Dr. Narlikar babam ziyarete geldi. Her zamanki gibi sarlp birbirlerinin srtn svazladlar. "Satran oynayalm m?" diye sordu babam her zamanki gibi nk bu ziyaretler alkanla dnmeye balamt. Eski Hint usulne gre oynuyorlard atranj oyununu, satran tahtasnn basitlii sayesinde hayatnn sarmallarndan kurtulan Ahmet bir saat boyunca Kuran' tekrar sraya sokmay dnyordu; sonra saat alt oluyordu, kokteyl saati, cinlerin zaman... ama o akam Narlikar "Hayr," dedi. Ahmet akn "Hayr m? Ne hay-rtf Gel otur, oynayp dedikodu yapalm... " Narlikar lafn kesti: "Bu gece Sina karde, sana gstermem gereken bir ey var." imdi 1946 model bir Rover'n iindeler, Narlikar manivelay evirip ieri atlyor; Warden Caddesinde kuzeye doru gidiyorlar, soldaki Mahalakshmi Tapnann ve sadaki Willingdon Kulb golf sahasnn yanndan geiyorlar, kou yolunu geip deniz kysndan Hornby Vellard boyunca ilerliyorlar; Vallabhbhai Patel Stadyumu dev karton greileriyle karlarnda, Bano Devi Yenilmez Kadn ve Dara Singh, en gller... annaclarla kpeklerini gezdirenler sahilde aa yukar yryorlar. "Dur," diye komut veriyor Narlikar ve aa iniyorlar. Denize kar duruyorlar; deniz meltemi yzlerini serinletiyor; karda, dalgalarn arasndaki dar beton patikann ucundaki adada, mutasavvf Hac Ali'nin trbesi var. Haclar Vellard'la trbe arasnda mekik dokuyor. "Bak," diyor Narlikar eliyle iaret ederek, "Ne gryorsun?" aran Ahmet "Hibir ey. Trbe. nsanlar. Bu da ne oluyor byle azizim?' diyor. Narlikar, "Hibiri deil. uraya bak!" diyor. Ahmet, Nar-likar'n uzatt parman beton patikay gsterdiini fark ediyor... "Yol mu?" diye soruyor, "Onun seninle ne ilgisi var? Bir iki daki ka sonra gelgit onu sular altnda brakacak, herkes bilir bunu..." Teni bir fener gibi parlay an Narlikar felsefeye balyor. "Mesele bu zaten, Ahmet karde; mesele bu. Kara ve deniz; deniz ve kara; o ezeli mcadele, yle deil mi?" Ne diyeceini bilemeyen Ahmet sessiz duruyor. "Bir zamanlar yedi ada vard," diye hatrlatyor Narlikar, "Worli, Mahim, Salsette, Matunga, olaba, Mazagaon, Bombay. ngilizler onlar birletirdi. Deniz, Ahmet karde, karaya dnt. Toprak ykseldi ve ykselen sularn altnda da kalmad!" Ahmet fena halde viski istiyor; haclar daralan patikadan geriye kotururken alt duda sarkmaya balyor. 146 "Sadede gel," diyor. Parlts gz kamatran Narlikar: "Sadede geliyorum, Ahmet bey, ite gstermek istediim bu!" Cebinden bir ey karyor: be santim yksekliinde, aldan kk bir model: tetrapod! boyutlu bir Mersedes armas gibi, aya avcunun iinde duruyor, drdncs fallik sembol lingam gibi havaya uzanyor ve babam hayretten donduruyor. "Bu da ne?" diye soruyor; Narlikar cevap veriyor: "Bu bebek bizi Haydarabad'dan bile zengin yapacak, beyim! Bu kk oyuncak bizi onun efendisi yapacak!" Denizin t,O beton patikay kaplad yeri iaret ediyor. "Denizin altnda topraklar, dostum! Bunlardan binlerce retmeliyiz - on binlerce! Deniz doldurma ihalelerine katlmalyz; bizi bir servet bekliyor; bunu karma kardeim, bu hayatnn frsat!" Babam bir jinekologun mteebbis olma ryalarna neden itirak etmiti? Neden, sahilleri kaplayan gerek boyutta beton tetrapodlarn, denize galip gelen drt bacakl fatihlerin grnts, ldayan doktor gibi onu da ele geirdi azar azar? Neden takip eden yllarda Ahmet kendini her ada sakininin ryasna -dalgalan zaptetme ryasna-kaptrd? elki de bir frsat daha karmaktan korkuyordu; belki de satran oyunlarndaki dostluk uruna; ya da belki Narlikar'n ikna kabiliyetinden -"Senin sermayen, benim balantlarm Ahmet bey, ne sorun kacak ki? Bu ehirdeki btn byk adamlarn benim dnyaya getirdiim bir olu var; kimse yzmze kapy kapatmaz. Sen retirsin; ben pazarlarm! Yzde elli; eit blrz." Ama bence daha basit bir aklama vard. Karsnn ilgisinden mahrum kalan, olu tahtna kurulan, viski ve cin yznden sislere gmlen babam dnyadaki yerini tekrar kazanmaya alyordu ve tetrapod hayali de ona bir frsat sunuyordu. Btn kalbiyle kendini bu byk

salakln gbeine att; mektuplar yazld, kaplar alnd, kara para el deitirdi; btn bunlar Ahmet Sina isminin Saivalaya koridorlarnda nam salmasn salad -Bakanlk kor arnda parasn sokaa atan bir Mslmann kokusunu almlard. ip iip szan Ahmet Sina da iinde bulunduu tehlikeden habersizdi. 0 dnemde hayatlarmz yazmalarla ekilleniyordu. Ben daha yedi gnlkken Babakan bana bir mektup yazmt - daha kendi burnumu silmekten acizken Times of India okuyucularndan hayran mektuplar alyordum; Ocak aynda bir sabah Ahmet Sina da hi unutamayaca bir mektup ald. Kahvalt masasndaki krmz gzleri ignnn tral enesi takip etmiti; merdivenlerden inen admlar; Coca-Cola kznn korkulu kkr-147 tlar. Yeil mein kapl bir masaya ekilen sandalyenin gcrts. Madeni bir kt bann ele alnrken telefona demesiyle kard metalik ses. Zarf yrtan metalin acil hrts; bir dakika sonra Ahmet Sina anneme bararak merdivenleri kyordu: "Emine! Buraya gel hatun! Pezevenkler taaklarm bzd!" Birka gn sonra Ahmet btn mevduatlarnn dondurulduunu haber veren resmi bir mektup ald, btn dnya hep bir azdan konuuyordu... "Ltfen canm, byle kfrl konuma!" diyordu Emine - bunu ben mi hayal ediyorum yoksa gk mavisi beiinde bir bebek kza-rabilir mi? Narlikar kan ter iinde geliyor, "Hepsi benim suum; ok gz nne ktk. Devir kt Sina bey - bir Mslmann mevduatn dondurdun mu btn servetini brakp Pakistan'a kaar diyorlar. Kertenkelenin kuyruunu yakaladn m brakr kaar! Bu szm ona laik devletin cin fikirleri var." "Her ey," diyor Ahmet Sina, "banka hesab; tasarruf bonolar; Kurla mlklerinin kiralar - hepsi bloke edildi, donduruldu. Bir emir zerine diyor mektup. Bir emir zerine drt anna almama bile izin vermiyorlar, hanm - gsteri seyretmek iin bir avanni bile vermiyorlar." "Gazetedeki o resimler yznden," diyor Emine. "Yoksa bu akl kumkumalar kimi ipe ekeceklerini nereden bileceklerdi ki? Tanrm, canm benim hatam..." "Bir para anna almak iin on pie bile vermiyorlar," diye ekliyor Ahmet Sina, "dilenciye verecek bir anna bile yok. Donduruldu - buzdolab gibi!" "Benim suum," diyor smail brahim, "sizi uyarmalydm Sina bey. Bu dondurma ilerini duymutum - tabii hali vakti yerinde Mslmanlar seiyorlar. Mcadele edin..." "...Cannz diinize takn!" diyor Homi Catrack srarla, "Aslanlar gibi! Evrengzib gibi -sizin cedlerinizdendi deil mi?- Cihansi Ranisi gibi! u lkeye bak ne hale geldi!" "Bu Eyaletin mahkemeleri var," diye ekliyor smail brahim; rdek Nussie Sonny'yi emzirirken uysal uysal glmsyor; dalgn dalgn bebein akaklarndaki oyuklar okuyor, aa yukar yukar aa, deimez bir tempoyla... "Kanuni hizmetlerimi kabul etmelisiniz," diyor smail, Ahmet'e, "Hi para istemem, dostum. Sakn ha! yle ey olur mu? Komuyuz biz." "Meteliksiz kaldm," diyor Ahmet, "Su gibi donuk." "Yapma," diyor Emine; iyice artan bir fedakrlkla babam yatak-148 odasna gtryor... "Canm, sen biraz yatsan iyi olacak." Ahmet soruyor: "Bu da ne byle hanm? Byle bir zamanda - iimiz bitti; mahvol-duk; buz gibi ezildik - senin akln nerede..." Ama annem kapy kapamt bile; terliklerini karmt; kollar ona uzanyordu; biraz sonra elleri daha aalara indi, aalara; sonra "u ie bak canm, ben senin laf olsun diye sylediini sanyordum ama taaklarn gerekten de bzlm gibi! Hem de buz gibiler, Allahm, ok souklar, iki kk yuvarlak buz paras gibi!" Byle eyler olabiliyor; Devlet babamn mevduatlarn dondurduktan sonra annem adamcazn taaklarnn gitgide daha souduunu hissetti. O ilk gn Bakr Maymun'a hamile kald - tam zamannda, nk daha sonralar Emine her gece kocasn stmak iin onunla birlikte yatsa da, fkenin ve gszln souk parmaklarnn babamn barsaklarndan yukar karken verdii titremeye kar ona sk sk sarlsa da, artk ellerini uzatp kk buz krelerine dokunmaya tahamml edemiyordu nk dokunulamayacak kadar souktular. Kt bir eyler olacan bilmeliydiler - bilmeliydik. O Ocak aynda hovpati kumsal, Cuhu ve Trombay da l pomfretlerin uursuz cesetleriyle doldu, nedenini bilen yoktu, karnlar yukarda pullu parmaklar gibi sahile vurmulard. 149 Ylanlar ve Merdivenler VE BAKA kt alametler: Back Krfezinin zerinde patlayan kuyruklu yldzlar

grlmt; gerek kan aktan ieklerin grld syleniyordu; ubatta da Schaapsteker Enstitsnden ylanlar kamt. Rivayete gre Bengalli lgn bir ylan bycs, Tubriwallah diye biri, lkeyi geziyor, ylanlar byleyerek tutsaklktan kurtaryor, sevgili Altn Bengal'inin blnmesinin intikamn almak iin fltnn sihriyle onlar ylan iftliklerinden (ylan zehirinin tbbi ilevlerinin aratrld ve panzehirlerin yapld Schaapsteker Enstits gibi yerlerden) dar ekiyordu. Bir mddet sonra Tubriwallah'in iki ksur metre boyunda, parlak mavi tenli olduu sylentileri de yayld. Halkn adam etmeye gelen Krina'yd; misyonerlerin gk tenli sa'syd. yle grnyor ki deitirmeceli doumumun ardndan, ben kendimi son srat bytmekteyken, kt gidebilecek her ey kt gidiyordu. 1948'in ylanl knda ve onu takip eden scak, yamurlu mevsimde olaylar birbiri zerine yld, yle ki Eyllde Bakr Maymun dnyaya geldiinde hepimiz tkenmitik ve birka yllk bir tatile hazrdk. Kaan kobralar ehrin lamlarnda kaybolmutu; otobslerde izgili kraitler grlyordu. Dini liderler ylanlarn kan bir uyar olarak deerlendiriyorlard -ulusun inkr etmesi zerine tanr Naga serbest kalmt. ("Biz laik bir devletiz," demiti Nehru; Morarci, Patel ve Menon da ona katlmlard; ama Ahmet Sina hl dondurulmann etkisi altnda titriyordu.) Gnn birinde Mary "imdi hayatmz nasl srdreceiz hanmm?" diye sorarken Homi Catrack bizi Dr. Schaapsteker'in ta kendisiyle tantrd. Seksen bir yandayd; dili kt gibi dudaklarnn arasndan srekli kendini gsteriyordu; en st kattaki Umman Denizine bakan daireyi tutmak istiyordu. O gnlerde Ahmet Sina yataklara dmt, dondurulmann buz gibi souu araflarn kabartyordu; tbbi amalarla bol miktarda viski iiyordu 150 ma viski bile onu stamyordu... bu yzden de Buckingham Villasnn st katn ylan doktoruna kiralama kararn Emine verdi. ubatn sonunda ylan zehiri hayatlarmza girdi. pr. Schaapsteker inanlmaz hikyeler ilham eden bir adamd. Ensti-tsndeki batl inanl hademeler onun her gece ryasnda ylanlarn kendisini soktuunu grp ylan zehrine baklk kazandna yemin ediyorlard. Bazlar onun yar yarya ylan olduunu fsldyorlard, bir kadnla bir kobrann gayri tabii birlemesinden domutu. izgili krait -bungarus fasciatus- zehrine kar saplants efsanelemiti. Bungarus sokinasnn panzehiri yoktu ama Schaapsteker hayatn bu panzehiri bulmaya vakfetmiti. Catrack ahrlarndan (ve dierlerinden) yal atlar alp onlara kk dozlarda zehir rnga etmiti ama atlar antikor geli-tirmeyip azlar kprerek ayakta lmler ve zamk fabrikasna yollanmlard. Sylenenlere baklrsa Dr. Schaapsteker -"aapstiker sa-hib"- artk atlarn yanna elinde rnga yaklar yaklamaz onlar ldrme gcne erimiti... ama Emine"btn bu hikyeleri umursamyordu. "O yal bir beyefendi," demiti Mary Pereira'ya; "Onun adn ktye karanlardan bize ne? Kirasn dyor, biz de hayatmz srdryoruz." Emine Avrupal ylan doktoruna minnettard, zellikle de Ahmet'in mcadele edecek cesareti bulamad o dondurulma gnlerinde. "Sevgili babacm ve anneciim," diye yazmt Emine, "Neden byle eyler hep bizi buluyor, vallahi anlamyorum... Ahmet iyi bir adam ama bu i onu ok sarst. Eer kznza verecek dnz varsa sizi dinlemeye hazr." Bu mektubu aldktan gn sonra Adem Aziz ve Muhterem Valide, Snr Postasyla'Bombay Merkez stasyonuna geldiler; onlar 1946 model Rover'mzla eve getiren Emine arabann yan camndan dar bakp Mahalakshmi Hipodromunu grd; o pervasz fikrin tohumlar da ite o anda atld. "Bu modern dekorasyon genlere gre, nederlerona," dedi Muhterem Valide. "Ama ben eski tarz bir sedir isterim. Bu koltuklar ok yumuak, nederlerona, onlara oturunca decek gibi oluyorum." "Hasta m?" diye sordu Adem Aziz. "Onu muayene edip ila yazaym m?" "imdi yatakta saklanma zaman deil," dedi Muhterem Valide. "Erkek gibi erkek olsun da iini eline alsn." "kiniz de ne kadar iyi grnyorsunuz," diye bard Emine, babasnn seneler getike boyu ksalyormu gibi grnen yal bir adama dntn dnyordu; oysa Muhterem Valide yle genilemiti ki yumuak bile olsalar koltuklar arl

altnda inliyorlard... bazen de, 151 ! bir k oyunu yznden, Emine babasnn gvdesinin orta yerinde delik gibi karanlk bir glge grd hissine kaplyordu. "Bu Hindistan'da ne kald ki?" diye sordu Muhterem Valide eliyle havay yararak. "Brakn, her eyi terk edin, Pakistan'a gidin. Zlfikr' in ileri yolunda - size yardmc olur. Hadi olum topla kendini - ayaa kalk tekrar bala!" "imdi konumak istemiyor," dedi Emine, "dinlenmesi lazm." "Ne dinlenmesi?" diye kkredi Adem Aziz. "Adam pelteye dnm!" "Aliye bile, nederlerona," dedi Muhterem Valide, "kendi bana Pakistan'a gitti - o bile kendi hayatn kazanyor, iyi bir okulda retmenlik yapyor. Yakndamdire olacakm." "Susss anne, adam uyumak istiyor... gel teki odaya gidelim..." "Uyumann da uyanmann da zaman var! Bak beni dinle: Mustafa ayda binlerce rupi kazanyor, nederlerona, devlet memuriyetinde. Senin kocan da ne? alamayacak kadar kibar m?" "Anne, morali ok bozuk. Atei o kadar dk ki..." "Ona ne yemek veriyorsun? Bugnden itibaren mutfa ben ele alyorum. Bugnlerde genler, nederlerona, bebek gibi!" "Sen bilirsin anne." "Hep o gazetedeki fotoraflar yznden. Sana yazmtm -deil mi?- o i hayra alamet deil diye. Fotoraflar insann bir parasn alar. Tanrm, nederlerona, resmini grdmde o kadar saydamlatn ki arka taraftaki yazlar yznde belirdi!" "Amao sadece..." "Bana hikye anlatma, nederlerona! O fotoraftan sonra kendine gelebildiine krediyorum!" O gnden sonra Emine ev idaresinin zorunluluklarndan kurtuldu. Muhterem Valide yemek masasnn banda oturuyor, yemekleri datyordu (Emine, yataktan kmayan ve zaman zaman "Mahvolduk hanm! Daldk - yere den buz paralar gibi!" diye inildeyen Ahmet'in yatana gtryordu yemei); bu srada mutfakta Mary Pereira, misafirlerin erefine, dnyann en gzel mango turularn, misketlimo-nu atnilerini, hyar kasaundilerini yapyordu. imdi kendi evinde evin kz konumuna geri dnm olan Emine baka insanlarn hazrlad yemeklere katlan hissiyatn iine szdn hissediyordu - nk Muhterem Valide uzlamazlk krileri ve kfteleri yapyordu, yaratclarnn kiiliine brnm yemekler; Emine inatln balk salanlarn ve kararlln birianilerini yiyordu. Mary'nin turular tam aksi bir etki 152 I yaratsa da -nk onlara yreindeki sululuu kartryordu, yakalanma korkusunu, bu yzden de tatlar gzel olduu halde yiyecekler yiyenleri anlalmaz phelere ve sulayan parmaklarla dolu ryalara gark ediyordu- Muhterem Valide'nin diyeti Emine'ye bir nevi fke verdi, hatta yenik kocasnda bile baz iyileme emarelerinin grlmesine neden oldu. yle ki Emine, gnn birinde benim banyoda sandal aacndan yaplma atlarla beceriksizce oynaym izlerken, banyo suyunun yayd tatl sandal aac kokularn iine ekerken birdenbire silik-leen babasndan ona miras kalan maceracl tekrar kefetti, bu zellik Adem Aziz'i dalardaki vadisinden aalara indirmiti; Emine Mary Pereira'ya dnp "Canma tak etti. Bu evde kimse ileri yoluna sokmak iin parman kmldatmayacaksa, ii ben ele alacam!" dedi. Beni kumlasn diye Mary'ye brakp yatakodasna giderken Emi-ne'nin gzlerinin nnde drt nala oyuncak atlar kouyordu. Sarileri ve jponlar bir kenara iterken Mahalakshmi Hipodromunun aklndaki grntleri yaryordu. Eski teneke br sandn kapan aarken pervasz plannn atei yanaklarn kzartyordu... babasna minnettar kalan hastalarn ve dn davetlilerinin rupileriyle czdann dolduran annem yarlara gitti. inde byyen Bakr Maymun'la annem bereket tanrasnn ad verilmi padokalarn arasnda dolat; sabah bulantsn ve nasrlarn bertaraf ederek gienin nnde kuyrua girdi, parasn byk bahislere, llere yatrd. Atlar hakkndaki ilk kural bilmediinden uzun yarlar kazanamad bilinen ksraklara, gllerini sevdii jokeylere para yatrd. Annesi sanda koyduundan beri dokunulmam eyiz parasyla dolu czdann sk sk tutarak ancak Schaapsteker Enstitsnn iine yarayacak gibi grnen aygrlar zerine byk bahisler oynad... ve kazand, kazand, hep kazand. "yi haber," diyor smail brahim, "Hep o pezevenklerle mcadele etmeniz gerektiini

dnyordum. lemleri hemen balatacam... ama para gerekecek Emine. Paran var m?" "Para var." "Kendim iin deil," diye aklyor smail, "Sylediim gibi, hizmetlerim iin cret talep etmiyorum. Kusura balana ama ilerin nasl yrdn renmen lazm, insann yolunu amas iin birilerine k-k hediyeler vermesi gerekiyor..." "te," Emine ona bir zarf veriyor, "imdilik bu kadar yeter mi?" "Tanrm," smail brahim aknlktan zarf yere dryor ve byk miktarda rupi oturma odasnn zeminine yaylyor. "Bunlar nere-153 den..." Emine "Sormasan daha iyi olur - ben de sana nasl harcadm sormayacam," diyor. Schaapsteker'in kiras yiyecek masrafmz karlyordu ama savamz atlar sayesinde srdryorduk. Annemin yarlardaki ans o kadar uzun srd, yle zengin bir damard ki byle bir ey gerekten olmasayd kimse inanmazd... aylar boyunca parasn bir jokeyin gzel, dzgn sa biimine, alacal bir atn renklerine yatrd ve bir kez olsun koltuunun altnda para dolu bir zarf olmakszn hipodromdan ayrlmad. "ler iyi gidiyor," dedi smail brahim, "Ama Emine karde Allah bilir ne ilere kartn. Namuslu bir i mi? Yasal m?" Emine: "Sen kafan yorma. Baa gelen ekilir. Yapmam gerekeni yapyorum." Annem bu sre zarfnda bir kere bile byk zaferlerinden zevk almad nk zerinde bebekten daha byk bir arlk vard - Muhterem Valide'nin asrlk nyarglarla dolu krilerini yedike kumarn alkolden sonra en kt ey olduuna inanmaya balad; her ne kadar su ilemese de, gnaha girdii hissi onu yiyip bitiriyordu. Ayaklarndaki nasrlar azd; onlar iyiletirme konusunda harikalar yaratan, damlayan bahe musluumuzun altnda otura otura gr salarnn orta yerinde bir aklk meydana gelen sadhu Puruottam bile etkisiz kalmt; ama ylanl k ve scak mevsim boyunca annem kocasnn yerine savat. Soruyorsunuz: Bu nasl oldu? Her ne kadar hamarat ve kararl da olsa bir ev kadn gn be gn ay be ay atlardan nasl servetler kazand? Kendi kendinize yle dnyorsunuz: Haa, u Homi Catrack, onun da atlar vard; herkes at yarlarnn ounda ike yapldn bilir; Emine komusundan tyo alyordu! Olmayacak ey deil; ama Bay Catrack'n kendisi bile sk sk kaybederdi; annemi hipodromda grm ve baars karsnda nutku tutulmutu. ("Ltfen," diye ricada bulunmutu Emine, "Catrack Sahib bu aramzda kalsn. Kumar korkun bir ey; annem renirse utancmdan lrm." aknlkla ban sallayan Catrack "yle olsun," demiti.) Demek ki bu iin arkasndaki Parsi deildi - ama belki ben baka bir aklama getirebilirim. Burada, gk mavisi bir odadaki gk mavisi bir beikte balknn iaret parmann altnda; annesi ne zaman srlarla dolu bir czdan sk sk tutarak evden ayrlsa son derece byk bir konsantrasyon ifadesi taknan Bebek Salim var, gzlerinde yle byk bir kararllk beliriyor ki gzlerinin rengini koyu laciverte eviriyor, uzaklarda meydana gelen bir olay izliyormu, tpk ayn gelgiti kontrol edii gibi onu uzaktan ynlendiriyor-154 mu gibi grnrken burnu titriyor. "ok yaknda mahkeme balayacak," diyor smail brahim, "Bence rahat ol... Tanrm, Emine, Sultan Sleyman'n Hazinesini mi buldun?" Masa ba oyunlarn oynayacak kadar bydmde Ylanlar ve Merdivenlere k oldum. Ey dllerle cezalarn o mkemmel dengesi! Ey yuvarlanan zarla yaplan grnrde rastlantsal seimler! Merdivenlere trmanarak, ylanlardan kayarak hayatmn en mutlu gnlerini geirdim. Rtm ispatlama zamanm geldiinde de babam bana atranj oyunuyla meydan okudu, ben de onu merdivenler ve kvrml ylanlar arasnda ansn denemeye davet ederek ileden kardm. Btn oyunlarn ahlak vardr; Ylanlar ve Merdivenler oyunu da, baka hibir faaliyetin baaramayaca ekilde, ktn her merdivenden sonra kede seni bir ylann beklediini insana gsterir; her ylann da merdivenle telafisi vardr.'Ama hepsi bu deil; hi de basit saylmaz nk eylerin deimez ikilii, yukar-aa, iyi-kt ztl oyunda sakldr; merdivenin aklc salaml ylann esrarl dolamball-n dengeler; kobrayla basamaklarn ztlnda metaforik olarak btn olas ztlklar grrz, Alfa'ya kar Omega, babaya kar anne; Mary ve Musa'nn sava, dizlerin ve burnun kutupluluu... ama hayatmn daha en balarnda oyunun ok hayati bir eyden yoksun olduunu fark ettim: mulaklktan - nk olaylarn gsterecei gibi bir merdivenden

aa kaymak ve bir ylann zehriyle zafere trmanmak da mmkndr... imdilik ileri fazla karmaklatrmadan unu belirtmek istiyorum; annem yarlardaki talihinin temsil ettii zafere kan merdiveni daha henz kefetmiti ki ehrin lamlarnn hl ylan kaynadn hatrlamak zorunda kald. Emine'nin kardei Hanif Pakistan'a gitmemiti. Agra'daki msr tarlasnda rikac Rait'in kulana fsldad ocukluk ryasnn peine dp Bombay'a gelmi ve byk film stdyolarnda i aramt. Kendine gveni yle tamd ki Hint sinemas tarihinde film ynetmesine izin verilen en gen adam olmakla kalmad, o selloit cennetin en parlak yldzlarndan birini batan karp onunla evlendi: yz serveti olan ve sarileri, bilinen her rengin tek bir desende kullanlabileceini kantlamaya alan desinatrler tarafndan hazrlanan ilahe Pia'yla. Muhterem Valide ilahe Pia'y mnasip grmemiti ama btn ailede onun ku-atc etkisinden muaf olan tek kii Hanif ti; neeli, enine boyuna bir adamd, Tai'nin o gmbrtl kahkahasn ve babas Adem Aziz'in ma-155 sum, infilak gc yksek fkesini almt; karsn Marine Drive'da, filmlerdeki gibi olmayan kk bir daireye gtrm ve ona "Ben isim yaptktan sonra krallar gibi yaayacaz," demiti. Pia raz olmutu; yars Homi Catrack yars da D. W. Rama Stdyolar (Pvt.) Ltd tarafndan finanse edilen Hanif in ilk filminde baroldeydi -filmi n ad Kemir klar'yd; yar mptelalna denk gelen gnlerden birinde Emine Sina filmin galasna gitti. Muhterem Valide'nin sinema nefreti yznden annesiyle babas gelmediler nk Adem Aziz artk onunla mcadele edecek gc kendinde bulamyordu - Mian Abdullah'la birlikte Pakistan'a kar sava verdii halde, kars lkeyi vdnde de onunla mnakaaya girmiyor, sadece geri kalan son g krntsyla Pakistan'a gitmemek iin ayak diretiyordu - ama kaynvalidesinin yemekleri sayesinde kendine gelen fakat srekli onunla yaamaktan da pek memnun olmayan Ahmet Sina ayaa kalkp karsna elik etti. Hanif, Pia ve filmin erkek artisti, Hindistan'n en baarl "esas olanlarndan I. S. Nayyar'n yanndaki koltuklarna oturdular. Henz bilmeseler de bir ylan pusuda bekliyordu... ama nce Hanif Aziz'in filmin tadn karmasna izin verelim; nk Kemir klar dayma ksa da olsa gsterili bir zafer an yaatacakt. O gnlerde esas ocuklarla bakadn oyuncularn perdede birbirlerine dokunmasna izin verilmiyordu, nedeni de memleket genliini kt yola sevketme korkusuydu... ama klar baladktan otuz dakika sonra gala izleyicileri aknlkla mrldanmaya baladlar nk Pia ve Nayyar pmeye balamlard -ama birbirlerini deil- bir eyleri. Pia, boyal dudaklarnn zengin dolgunluuyla bir elmay pp Nayyar'a uzatt; Nayyar elmann teki yzne erkeksi tutkulu azn dayad. Dolayl pck ad verilen eyin douuydu bu - imdiki sine-mamzdaki btn fikirlerden ok daha incelikli bir fikirdi bu; zlem ve erotizm doluydu! Pia ve Nayyar'n aklar, arka plandaki Dal Gl ve buz mavisi Kemir g nnde, pembe Kemir aynn iildii bardaklara kondurulan pcklerle kendini ifade ederken, sinema izleyicileri (imdilerde, bir alnn arkasna gen bir ift girdikten sonra al gln bir biimde sarslmaya balaynca cokuyla neeleniyorlar - ite bu kadar dtk) perdeye mhlanm gibi izliyorlard; alimar emeleri yannda oyuncular dudaklarn bir klca bastryorlard... ama imdi Hanif Aziz'in baarsnn doruunda ylan daha fazla bekleyeme-di; onun etkisiyle salonun klar yand. alan mzie azlarn uydururken bir yandan da mangolar pen Pia ve Nayyar'n dev grntleri nnde rkek, seyrek sakall bir adam elinde mikrofon sahneye yr-156 H Ylan ok beklenmedik ekillere girebilir, imdi de bu beceriksiz salon sahibinin klnda zehrini aktyordu. Pia ve Nayyar solup yokol-dular ve sakall adamn hoparlrlerden kan sesi: "Bayanlar baylar, zr dilerim ama size ok kt bir haberim var," dedi. Sesi atlad -Ylan hkrd, dilerine kuvvet gitsin diye!- sonra devam etti: "Bu leden sonra, Delhi'de Birla Maliknesinde sevgili Mahatma'mz ldrld. Delinin biri onu karnndan vurdu bayanlar baylar - Bapu'muz gitti!" Daha o lafn bitirmeden izleyiciler barmaya baladlar; szlerinin zehiri damarlarna girmiti - koridorlarda karnlarn tutarak yuvarlanan adamlar vard, glmyor alyorlard, Hai Ram! Hai Ram! - kadnlar salarn balarn yoluyorlard; zehirlenmi hanmlarn kulaklarnn etrafndan ehrin en iyi kuafrlerinin yapt salar dklyordu -balk karlar gibi baran film yldzlar ve havada korkun bir koku vard - Hanif, "kalm, abla," dedi. "Eer bunu bir Mslman yapmsa bedeli ar olacak."

Her merdivene karlk bir ylan vardr... Kemir klar'nn kesilerek son bulmasndan sonra krk sekiz saat boyunca ailemiz Buckingham Villasnn duvarlar arasnda kald ("Kaplara eyalar dayayn, ne-derlerona!" diye buyurdu Muhterem Valide. "Hindu hizmetkrlar evlerine yollayn!"); Emine de hipodroma gitmeye cesaret edemedi. Ama her ylana karlk bir merdiven vardr: en nihayet radyo bize o ismi syledi: Nathuram Godse. "Tanrya kr," dedi Emine, "Mslman ad deil!" Gandhi'nin lmnn haberiyle bir kat daha yalanan Adem, "Bu Godse'nin nesine krediyorsun!" dedi. Oysa Emine rahatlamt hafiflemiti, uzun bir rahatlama merdiveninin tepesine doru ba dnmesiyle kouyordu... "Neden olmasn? Ad Godse olduu iin hayatmz kurtard!" Ahmet Sina szde hasta yatandan kalktktan sonra da hasta gibi davranmay srdrd. Buzlu cam gibi bir sesle Emine'ye: "Demek smail'e dava amasn syledin; iyi gzel ama kaybedeceiz. O mahkemelerde yarglar satn almak gerekir..." dedi. Emine hemen smail'e kotu: "Sakn -hibir koul altnda- Ahmet'e paradan sz etme. Bir erkein onurunu korumas gerekir." Sonra Ahmet'e: "Hayr canm, bir yere gitmiyorum; bebek beni hi yormuyor; sen dinlen ben alverie kyorum -belki Hanif i de ziyaret ederim- biliyorsun biz kadnlar kendimize i icat etmeden yapamayz." 157 Eve tklm tklm rupi dolu zarflarla dnyordu... "Al, smail, Ahmet artk ayakland, dikkatli ve hzl davranmalyz." Akamlan annesinin yannda otururken de ona: "Evet, tabii haklsn, Ahmet yaknda ok zengin olacak, grrsn," diyordu. Mahkeme bir trl ilerlemiyor, zarflar boalyordu; byyen bebek de yle bir noktaya gelmiti ki yalanda Emine'nin 1946 model Rover'n direksiyonuna oturmas mmkn olamayacakt; talihi de byle devam edecek miydi acaba? Bu arada Musa'yla Mary de yal kaplanlar gibi dalayorlard. Kavgay ne balatr? Zamanla Mary'nin barsaklarnda biriken hangi sululuk, korku, utan artklar onu isteyerek? ya da istemeyerek? yal ua eitli ekillerde tahrik etmeye sevketmiti - kendi stn konumunu belli eden bir burun kvrmasyla, dindar Mslmann burnunun dibinde saldrgan bir biimde tebih ekerek, dier hizmetkrlarn ona takt mausi, kk anne, ismini kabul ederek (ki Musa kendi konumunun tehdit altnda olduunu dnmt), Begm Sahibe'yle ar samimiyet kurarak (resmi, mesafeli Musa'nn duyaca ve kendini kandrlm hissedecei gibi kelerde fsltyla kkrdayarak). Yal uan zerinden aan ihtiyarlk denizinde hangi kck kum tanesi dudaklarnn arasna yerleip nefretin kara incisine dnmt - nasl allmadk sakarlklara dmt, eli aya arlam, vazolar krmaya kltablalarn dkmeye balam ve kovulaca tyo-sunu almt -Mary'nin bilinli ya da bilinsiz dudaklarndan- nasl saplantl bir korkuya kaplp o korkuyu ilk balatana evirmiti? O uak seviyesinde, kara sobal bir mutfan arkasndaki hizmetkrlar odasnda bahvan, ayak ileri yapan ocuk ve uakla birlikte uyurken Mary'nin yeni domu bebein yannda ot dekte yatmasnn yaratt etki neydi? Mary susuz muydu deil miydi? Kiliseye gidemeyii -nk kiliselerde gnah karma kabinleri vard ve kabinlerde sr saklanmazd-onu iten ie yaralayp huysuzlatrm, krc m yapmt? Yoksa psikolojinin tesine mi gemeliyiz - Mary'yi bekleyen reklenmi bir ylan vard, Musa da merdivenlerin mulakln renmeye yazglyd trnden ifadelerde mi aramalyz cevab? Hatta daha teye, ylanlarla merdivenlerin tesine geip bu kavgada Kaderin parman m grmeliyiz - ve Musa'nn patlayc bir hayalet olarak geri dnmesi, Bombay'daki-Bomba roln stlenmesi iin ncelikle uzaklamas gerektiini mi sylemeliyiz?., yoksa byle yce nedenleri bra-158 fap rezillie bakarak, viskinin kkrtt, cinlerin ar kabala sevk et-ti&i Ahmet Sina'nn yal ua incittiini, Mary'nin rekorunu egale eden Musa'nn suunun da kt muamele grm eski bir hizmetkrn krlan gururu yznden ilendiini ve Mary'yle hi alakas olmadn m dnmeliyiz? Sorulara son verip kendimi gereklerle snrlandryorum: Musa ve Ivlary birbirlerine srekli di biliyorlard. Hem de evet; Ahmet Musa'ya hakaret etmiti ve Emine'nin uzlatrma abalar belki de baarl olmamt; hem de evet yallnn koyulan glgeleri onu nceden uyarlmadan her an kovulabileceine inandrmt; ite Emine'nin bir Austos sabah evde hrszlk yapldn kefetmesi byle oldu.

Polisler geldi. Emine kayp eyleri syledi; lacivertta kakmal gm bir hokka; altn paralar; mcevherli semaverler ve gm ay takmlar; yeil teneke bir sandn iindekiler. Hizmetkrlar holde sraya dizilip Mfetti Johnny Vakeel'in tehditlerine maruz kaldlar. "Hadi, suunuzu kabul edin," -bacaklarna bambulu demirli sopasn vuruyordu- "yoksa cannz okuruz. Sabahtan akama tek ayak zerinde durmak m istiyorsunuz? zerinize kh buz gibi kh kaynar sular m atlsn istiyorsunuz? Polis Kuvvetlerinde bizim ok deiik yntemlerimiz vardr..." Hizmetkrlarn uyumsuz sesleri: Ben yapmadm Mfetti Sa-hib, ben drst bir ocuum; ltfen, eyalarm arayn sahib! Emine: "Bu biraz fazla oluyor, ok ileri gidiyorsunuz. Mary'nin kesinl ikle masum olduunu biliyorum, onu sorgulattrmam." Polis memuru kzgnln bastryor. Eyalarn aranmasna balanyor - "Neme lazm Han-fendi. Bylelerinin akl kttr -belki de s rn karmaya frsat bulamadan fark etmisinizdir hrszl!" Arama baarl oluyor. Yal uak Musa'nn durulmu yatandan gm bir hokka kyor. Kck giysi knnn iinden altn paralar, gm bir semaver. Karyolasnn altna ititirilmi kayp bir ay takm. Musa Ahmet Sina'nn ayaklarna kapanm; Musa yalvaryor, "Balayn beni sahib! Aklm karmtm; beni kap dar edeceinizi dnyordum!" ama Ahmet Sina dinlemiyor bile; zerinde dondurulmann etkisi var; "Kendimi ok zayf hissediyorum," diyor ve odadan kyor; Emine donakalm soruyor: "Ama Musa neden yle yemin ettin?" nk holde sraya dizilmelerinden hizmetkr odasndaki kefe kadar geen srede Musa efendisine: "Ben deildim sahib. Sizi soyduy-sam czzam olaym! Yal derimi yaralar balasn!" demiti. Emine yznde korkuyla Musa'nn cevabn bekliyor. Uan yz bir fke maskesine dnyor; laflar tkrlr gibi. "Begm Sahibe, 159 ben sizin kymetli eyalarnz aldm ama siz, sahibiniz ve onun babas benim btn hayatm aldnz; yallmda da beni Hristiyan ayahlarla aaladnz." Buckingham Villasnda sessizlik - Emine ikyette bulunmay reddetmiti ama Musa gidiyordu. Srtnda dei, dnen demir merdiveni inerken merdivenlerin ktklar gibi indiklerini de kefediyor; tepeden aa yryor, evin zerine bir lanet brakarak. Bilmem lanetten mi, Mary Pereira bir sava kazansan bile, merdivenler senin yannda olsa bile, bir ylandan kaamayacan renmek zere. Emine, "Artk sana daha fazla para veremeyeceim smail; bu kadar yetecek mi?" diye soruyor. "Umarm - ama bilinmez - acaba hi...?" diyor smail. Ama Emine: "Karnm ok byd artk arabaya binemiyorum. Bu kadarnn yetmesi lazm," diyor. ... Emine iin zaman bir kere daha yavalyor; bir kez daha yeil sapl krmz lalelerin hep birlikte dans ettikleri camdan dar bakyor; 1947'deki yamurlardan beri almayan saat kulesine taklyor bak ikinci kere; yine yamur yayor. Yar sezonu kapanm. Ak mavi bir saat kulesi; kt, boyalar dklm, ilevsiz. Sirk meydannn teki ucundaki katranl betonun zerinde duruyordu -Warden Caddesindeki binalarn st katlarnn iki katlk tepeciimize dayanan dz atlar, Buckingham Villasnn duvarna kldnda, dz ziftli bir zemin gibi ayaklarnzn altnda olurdu. Siyah ziftin tesinde Breach Candy Anaokulu vard ve smestr boyunca her ikindi Miss Harrison'n deimez ocuk arklar alan piyanosunun tngrts duyulurdu; onun altnda dkknlar vard, Okuyucu Cenneti, Fatbhoy Mcevhercisi, Chimalker Oyuncaks, vitrini Bir Metrelik ikolatalarla dolu Bombelli'nin yeri. Saat kulesinin kapsnn kapal olmas gerekiyordu ama Nadir Han'n da bildii trden bir kilidi vard; Hindistan mal. Benim birinci doum gnmden hemen nce, geceleyin pencerenin yannda oturan Mary Pereira, onu tanmlanamayacak bir korkuyla dolduran, elleri ekilsiz nesnelerle dolu bir glgenin atnn zerinden getiini grd. nc geceden sonra bunu anneme syledi; polis arld; Mfetti Vakeel yannda zel bir vurucu timle Methwold Maliknelerine geri dnd -"hepsi keskin niancdr, Begm Sahibe; bu ii bize brakn!"- memurlar temizliki klna girmilerdi, silahlan bezlerinin altnda gizliydi, sirk meydanndaki tozu sprrken saat kulesini gzetliyorlard. 160 Gece oldu. Methwold Malikneleri sakinleri perdelerin ve panjurla-rn ardndan korkuyla saat kulesine bakyorlard. Temizlikiler, tuhaf bir biimde, karanlkta da

ilerine devam ediyorlard. Johnny Vakeel bizim verandada mevzilenmiti, silah grnmyordu... geceyars Breach Candy okulunun duvarndan bir glge atlad ve srtnda bir uvalla kuleye yneldi... "eri girmesi lazm," dedi Vakeel Emine'ye; "Doru adam olduundan emin olmalyz." Adam dz ziftli damn zerinden geip kuleye girdi. "Mfetti Sahib ne bekliyorsunuz?" ", Begm, bu polisiye bir mesele; ltfen ieri girin. Onu dar ktnda yakalayacaz; szlerime dikkat edin. Tpk," dedi Vakeel memnuniyetle, "kapana girmi bir fare gibi." "Ama kimmi bu adam?" "Kim bilir?" diyerek omuzlarn silkti Vakeel. "Be para etmezin biri. Bugnlerde her yer rk yumurta dolu." ... Sonra gecenin sessizlii tek, canhra bir lkla st gibi kesildi; birisi ieriden saa kulesinin kapsna yklendi; kap krlarak ald; bir atrt duyuldu ve bir ey hzla siyah ziftin zerinden geti. Mfetti Vakeel tfeini savurup John Wayne gibi kasndan ate ederek harekete geti; temizlikiler fralarnn iinden hassas silahlar karp ate etmeye baladlar... heyecanlanm kadnlarn lklar, hizmetkrlarn barlar... sessizlik. Kara ziftin zerinde kahverengi siyah, izgili ve ylans ne yatyor? Kimin kan Dr. Schaapsteker'i en st kattaki penceresinden barmaya sevkediyor: "Salaklar! Hamambcekleri! bnenin evlatlar!"... Vakeel ziftli atya koarken dilini titreterek ne lyor? Ya saat kulesi kapsnn ardnda? Yere den hangi arlk yle byk bir atrt yaratt? Kimin eli kapy at; kimin topuunda bilinen hibir panzehiri olmayan, ahrlar dolusu yal at ldren zehirle dolu iki krmz, kanl yara vard? Kimin gvdesi bir cenaze halinde, tabut-suz, sivil polisler ve temizliki klndaki adamlar tarafndan dar ta-ind? Neden lnn yzne ay vurduunda Mary Pereira bir uval patates gibi yere ykld, gzleri kayd, dramatik bir biimde bayld? Saat kulesinin duvarlar boyunca o ucuz saatlere balanm tuhaf mekanizmalar da ne yle, neden azlarna kuma tklm bir sr ie var? "Bizimkileri ardnz iin ok anslsnz Begm Sahibe," diyor Mfetti Vakeel. "O adam Joseph D'Costa'yd - En ok Arananlar lis-temizdeydi. Bir yldr filan peindeydik. Kalpsiz bir serseri. O saat ku-161 leinin iini grecektiniz! Raflar yerden tavana el yapm bombalarla dolu. Bu tepeyi havaya uurmaya yetecek kadar patlayc var." Melodram zerine melodram; hayat bir Bombay filminin rengini alyor; ylanlar merdivenleri takip ediyor merdivenler ylanlarn yerine geiyor; bunca hadisenin ortasnda Bebek Salim de hasta olmutu. Btn bu olup biteni hazmedemiyormu gibi gzlerini kapam, kzarm ve atelenmiti. Emine, smail'in devlet otoritelerine kar at davann sonucunu beklerken; Bakr Maymun karnnda byrken; Mary ancak Joseph'in hayaleti ona musallat olduktan sonra tamamyla kurtulaca bir oka girerken; gbekba kavanozunda asl dururken; Mary' nin atnileri ryalarmz sulayc parmaklarla doldururken; Muhterem Valide mutfa eline almken dedem beni muayene etti ve "Korkarm hi phe kalmad; zavall ocuk tifo olmu," dedi. "Aman tanrm," diye bard Muhterem Valide, "Bu evin zerine, nederlerona, nasl bir eytan geldi reklendi byle?" Hayatm neredeyse daha balamadan durduracak olan hastaln hikyesi bana byle anlatld; 1948 Austosunun sonunda annemle dedem gece gndz bana baktlar; Mary kendini sululuundan kurtarp alnma souk bezler koydu; Muhterem Valide ninniler syleyip azma mama aktt; babam bile ksa sreliine kendi hastalklarn unutup ne yapacan bilemez halde kapmda dikildi. Ama Doktor Aziz'in yal bir at gibi km vaziyette "Artk yapabileceim bir ey kalmad. Sabaha lr," dedii an geldi att. Baran kadnlarn, kederden doumu balayan annemin ve san ban yolan Mary Pereira'nn grlts arasnda kap alnd; bir uak Dr. Schaapsteker'in geldiini haber verdi; adam dedeme kk bir ie verdi ve "Garantisi yok; ya ldrr ya yaatr. Tam iki damla; sonra bekleyip greceksiniz," dedi. Dedem tp tahsilinin dkntleri arasnda kafas iki elinin arasnda otururken sordu: "Ne bu?" Neredeyse seksen iki yanda olan Dr. Scha-apsteker aznn kenarlarndan dilini kararak cevap verdi: "Kral Kobrann seyreltilmi zehiri. e yarad biliniyor." Merdivenlerden inildii gibi ylanlar da zafer kazandrabilir; dedem naslsa leceimi

bildiinden kobra zehrini bana verdi. Zehir ocuun gvdesine yaylrken btn aile durup seyretti... alt saat sonra ateim normale dnd. Ondan sonra byme hzm alas vaziyetini kaybetti ama kaybmn karsnda bir ey kazandm: hayat, bir de ylanlarn mulak olduu bilgisini. Benim ateim derken kzkardeim Dr. Narlikar'n Doumhane-162 sinde dnyaya geliyordu. 1 Eylld ve doum o kadar olaysz o kadar kolay oldu ki Methwold Maliknelerinde fark edilmedi bile; nk ay-n, gn smail brahim annemle babam klinikte ziyaret edip davann kazanldn haber verdi... smail onlar tebrik ederken ben beiimin parmaklklarn tutuyordum, "Dondurulmaya son! Mevduatnz tekrar sizin! Yksek Mahkemenin emriyle!" diye barrken kpkrmz bir suratla yerekimine kar savayordum; smail ciddi bir yzle, annemin mutluluktan kendinden gemi muzaffer gzlerine bakmadan "Sina bey, kanun byk bir zafer kazand," derken ben Bebek Salim, tam bir ya, iki hafta, bir gnlkken beiimde tek bama dimdik ayaa kalktm. O gnk olaylarn iki trl etkisi oldu; ok erken ayaa kalktm iin bacaklarm arpld ve Bakr Maymun (dokuz yana gelene kadar rengi koyulamayacak gr, san-kzl sala bu ad verilmiti) hayatta dikkat ekmek istiyorsa ok grlt yapmas gerektiini rendi. 163 amar Sandnda Kaza PADMA hayatmdan frtna gibi kp gideli iki koca gn oldu. Mango kasaundisinin bandaki yerini baka bir kadn ald -o da kaln belli, kll kollu ama benim gzmde Padma'nn yerini asla dolduramaz!- benim gbre nilferimse kim bilir nerelere kayboldu. Bir denge bozuldu; atlaklarn gvdemde boylu boyunca genilediini hissediyorum nk birdenbire yalnzm, ihtiyacm olan o kulaktan yoksunum, eksiklik ekiyorum. Aniden fkenin yumruu beni kavryor; tek mridim bana neden yle anlamsz bir muamelede bulundu? Benden nce bakalar da hikyeler anlatmlar; ama o bakalar byle dncesizce terk edilmemiler. Ramayana'mn yaratcs Valmiki aheserini fil bal Gane'e dikte ettirirken tanr iin orta yerinde kalkp gitmi miydi? Elbette hayr. (unu da bir kenara yazn, Mslman gemiime ramen Hindu hikyelerini bilecek kadar Bombaylym ve fil burunlu yelpaze kulakl Gane'in ciddiyetle yaz yazarkenki imgesi pek houma gider.) Padma'sz nasl yapmal? Benim mucize ykl her-eyi-bilirliimi dengeleyen cehaletinden, banazlndan nasl vazgemeli? Ayaklarm yere basmam salayan -salam olan?- onun o paradoksal ruh sadelii olmadan ne yaparm? yle grnyor ki ikiz kenar bir genin; ikiz ilahlar, bellein vahi tanrs ve imdinin nilfer tanras tarafndan eit lde ayakta tutulan bir genin tepesine dnmm... peki artk dz bir izginin dar tek boyutluluuyla m uzlamalym? Belki de btn bu sorularn arkasnda saklanyorum. Evet, belki de bu doru. Ak konumalym, bir soru iaretinin pelerinine sarnmadan: bizim Padma gitti, ben de onu zlyorum. Evet, hepsi bu. Ama hl yaplacak iler var; mesela: 1956 yaznda, dnyadaki ou ey hl benden bykken, kardeim Bakr Maymun ayakkablar yakmak gibi tuhaf bir huy edindi. Nasr Svey'te gemileri batrp dnyay mit Burnu'ndan dolamaya zor-164 layarak hareketlerini arlatrrken kardeim de bizim ilerlememizi engellemeye alyordu, ilgi ekmek iin savamak zorunda olduundan, kendini ho olmasalar bile olaylarn merkezine yerletirme ihtiyacndan (ne de olsa benim kardeimdi ama hibir babakan ona mektup yazmamt, onu musluk altlarndan gzeten bir sadhu yoktu, kimse hakknda kehanette bulunmamt, hayat batan itibaren bir mcadeleydi) savan ayakkablara yneltmiti, belki de pabularmz yakmakla bizim onun orada olduunu fark edecek kadar hareketsiz kalacamz umuyordu... sularn gizlemeye almazd hi. Babam odasna girip de bir ift siyah Oxford'un yanmakta olduunu grdnde Bakr Maymun elinde kibritle tepelerinde dikiliyordu. Burun delikleri Cherry Blossom ayakkab boyas, Three-In-One ayakkab cilas ve yank bot derisinin beklenmedik kokusuyla karlat... "Bak Abba!" dedi Maymun irin irin, "Bak ne gzel - tam samn renginde." Btn nlemlere ramen kardeimin saplantsnn en krmz iekleri o yaz btn Maliknelerde patlad, rdek Nussie'nin sandaletlerinde, Homi-Catrack'n film yapmcs ayakkablarnda at iekler; sa rengi alevler Bay Duba'n alak keli

set ayakkablarn ve Lila Sabarmati'nin yksek topuklularn yalad. Kibritlerin saklanmasna ve hizmetkrlarn dikkatine ramen Bakr Maymun cezalara ve tehditlere aldrmadan istediini yapmann bir yolunu buldu. Bir yl boyunca Methwold Malikneleri yaklan ayakkablarn dumanlaryla doldu; sonra Maymun'un salar sradan bir kahverengiye dnd ve o da kibritlere olan ilgisini kaybetti. ocuklarn dvme fikrinden nefret eden, miza itibaryla sesini ykseltemeyen Emine Sina sabrn tketmek zereydi, Maymun gnler boyu sessizlie mahkm edildi. Annemin setii disiplin yntemi buydu; bize vuramad iin dudaklarmz mhrlememizi emrederdi. Kendi annesinin Adem Aziz'e ikence etmek iin kulland byk sessizliin yanks kulaklarndayd -nk sessizliin de bir yanks vardr, btn seslerin titreimlerinden daha bo ve uzun sreli bir yank- ve annesini artran bir hareketle parman dudaklarna gtrp dillerimizi hareketsizletirirdi. Bu ceza beni hep boyun emeye ikna etmitir ama Bakr Maymun yle dize gelecek tiplerden deildi. Sessizce, anneannesinin dudaklar gibi smsk kenetlenmi dudaklar ardndan, derileri nasl yakacan planlard - tpk bir zamanlar baka bir ehirdeki baka bir maymunun bir deri deposunun yaklmasn mecbur kld gibi... Ben ne kadar irkinsem o da o kadar gzeldi (sskal haricinde); ^na ilk andan itibaren bir girdap gibi zarara, bir kalabalk kadar grl-165 tcyd. Kazara-bilerek krlm camlan vazolar, hain yemek tabaklarndan her naslsa uup kymetli ran hallarn lekeleyen yemekleri sayn sayabilirseniz. Sessizlik gerekten de ona verilebilecek en byk cezayd ama buna neeyle katlanrd, krk sandalyelerin ve dalm ss eyalarnn ortasnda. Mary Pereira, "O yok mu, o Maymun! Drt bacakl domalym!" demiti. Ama iki bal bir olan dourmaktan klpay kurtuluunun ans inatla zihninde solmayan Emine "Mary! Azndan kan kulan duyuyor mu? Byle eyler dnme sakn!" diye barmt. Annemin kar koymalarna ramen Bakr Maymun'un insan kadar hayvan da olduu doruydu; Methwold Maliknelerindeki btn ocuklarn ve hizmetkrlarn da bildii gibi kularla ve kedilerle konuma yeteneine sahipti. Kpeklerle de; ama alt yanda kuduz olduu zannedilen bir sokak kpei tarafndan srldktan ve hafta boyunca her akamst karnndan a olmak zere bara ara Breach Candy Hastanesine gtrldkten sonra onlarn dilini unutur gibi oldu ya da belki onlarla alakasn kesti. Kulardan nasl ark syleneceini rendi; kedilerden tehlikeli bir bamszlk biimini. Bakr Maymun en ok birinin ona sevgi dolu eyler sylemesine kzard; efkat iin yanp tutuan ama benim heyula gibi glgem yznden ondan mahrum kalan kzn ona istedii eyi veren herkese kar cephe alma eilimi vard, sanki kendini aldatlma ihtimaline kar koruyormu gibi. ... Sonny brahim cesaretini toplayp ona, "Hey Salim'in kardei -sk kzsn. Ben, ey ite, seni ok beeniyorum..." dediinde Maymun hemen ans Souci'nin bahesinde lassi ien annesiyle babasna gidip "Nussie teyze, sizin Sonny acayip bir eyler yapyor . Demin Kyros'la ikisi bir alnn arkasna girmiler pipilerini komik komik elliyorlard!" demiti. Bakr Maymun'un sofra adabndan da haberi yoktu; iekleri ezerdi; problem ocuk yaftasn yaptrmlard ona ama Delhi'den gelen ereveli mektuplara ve musluk altndaki sadhuya ramen onunla etle trnak gibiydik. lk batan itibaren ona bir rakip deil bir mttefik gibi davranmay tercih etmitim, sonuta da beni evdeki kymetim yznden bir kez olsun sulamamt, "Ne suun var? Senin ok byk olduunu dnmeleri senin hatan m?" derdi. (Ama seneler sonra Sonny'yle ayn hataya dtmde bana da ayn ekilde davrand.) Yanl numaray arayan biriyle telefonda konuarak benim tahtadan yaplm beyaz amar sandndaki kazama neden olan olaylar balatan da Maymun'du. 166 naha dokuzumda bile deilken u kadarn biliyordum: herkes beni .gidiyordu. Geceyars, bebek fotoraflar, kahinler ve babakanlar cevremde ldayan ve kanlmaz bir beklenti sisi oluturmutu... bu sisin iinde babam beni heybetli gbeinin zerine eker ve kokteyl saatinin serinliinde, "Byk iler yapacaksn! nnde neler yok ki olum! Byk iler, byk bir yaam!" derdi. Sarkk duda ve ayakba-parma arasnda kmldanp duran bendeniz de, srekli akan burnumla gmleini slatarak kpkrmz kesilir lk atardm, "Brak Abba! Herkes grecekl" O da beni inanlmayacak lde utandrarak barrd, "Brak baksnlar! Btn dnya

olumu ne kadar sevdiimi grsn!"... bir k bizi ziyarete gelen anneannem bana t vermiti, "oraplarn ektin mi, nederlerona, bu koskoca dnyada senden iyisi yoktur"... Bu beklenti pusunda srklenirken, Padma'sz gecelerde hl midemi dileyip trmalayan o ekilsiz hayvann iimdeki ilk kprtlarn hissederdim; bir sr umut ve takma isim (imdiden Keskinburun ve Smkl isimlerini edinmitim) mahkm olunca herkesin yanldndan korkmaya balamtm - ok fazla tantanas yaplan mevcudiyetim en sonunda tamamyla faydasz, bo ve zerrece amac olmayan bir eye dnebilirdi. te bu hayvandan kamak iin daha kklkten itibaren kendimi annemin byk beyaz amar sandna saklamay det edindim nk her ne kadar yaratk iimde olsa da sarmalayc kirli araflarn verdii rahatlk onu uyutuyor gibiydi. amar sandnn dnda, insan harap edecek lde net bir amac olan insanlarn arasnda kendimi peri masallarna gmerdim. Hatim Tai ve Batman, Superman ve Sinbad beni dokuzuma kadar getirmilerdi. Mary Pereira'yla alverie ktmda -grtlana bakarak bir tavuun yan sylemesinden ve l pomfretlerin gzlerinin ta iine kararllkla bakmasndan o kadar etkilenirdim ki- harikalarla dolu bir maarada ilerleyen Alaaddin olurdum; hizmetilerin muhteem olduu kadar gizemli bir adanmlkla vazolarn tozunu aln izlerken, tozu alnan vazolarn iinde Ali Baba'nn krk haramileri olduunu hayal ederdim; bahede su erozyonuna urayan Puruottam sadhuya baknca lambann cinine dnrdm ve bylece dnyada ne olacan ya da ne yapacan bilmeyenin sadece ben olduum yolundaki korkun dnceden byk lde kurtulurdum. Ama: Deniz kenarndaki harita eklinde havuzda oynaan Avrupal kzlar seyrederken birden arkamdan saldrd. "Nerden bulunur?" diye bardm; gk mavisi odam benimle Paylaan Bakr Maymun bir kar srad. O zamanlar neredeyse seki-167 zimdeydim, o da neredeyse yedisinde. Anlam arayyla kafay bozmak iin ok erken bir yat. Ama amar sandklarnda hizmetkrlar yoktur, okul otobsleri de Dokuzuma basmadan Hisar mahallesinin Outram Caddesindeki Katedral ve John Connon Erkek Lisesine yazldm; her sabah ykanp taranr iki katlk tepemizin eteklerinde, beyaz ortum, mavi izgili ylan tokal lastik kemerim, srtmda antam, her zamanki gibi akan kocaman salatalk burnumla beklerdim; Kesikgz, Yalsa, Sonny brahim ve erken gelimi Byk Kyros da beklerlerdi. Otobste, gcrdayan koltuklar ve otobs camlarnn tangrts arasnda ne kesin laflar! Gelecek hakknda dokuz yana has ne kati iddialar! Sonny'den bir bbrlenme: "Matador olacam, spanya'da! ikitalar! Hey toro toro!" antasn nnde Manolete'nin pelerini gibi tutar, otobs Kemp Kesinden Thomas Kemp ve Co.'nun (Eczane) yanndan geerken geleceini oynard. Otobsn yolu zerindeki bir panoda Hindistan Havayollar racasnn posteri vard ("Hoa kal, avu! Hindistan Havayollaryla Londra'ya gidiyorum!); teki panodaysa yeil, sivri, klorofil bir apka giyen l l dili bir peri, Kolynos Kid, Kolynos Dimacununun gzelliklerini sralard: "Diler Temiz, Diler Parlak! Diler Kolynos Sper Pak!" Panodaki ocuk, otobsteki ocuklar; tek boyutluydular, katiyet yznden yasslmlard, ne iin varolduklarn bilirlerdi. Dudaklarnn zerinde daha imdiden kllar bitmeye balam tiroid balonu bir ocuk Bezeli Keith Colaco: "Babamn sinemalarn ileteceim; siz kzler film seyretmek isteyince gelip benden sandalye dileneceksiniz!"... imanln sadece an oburluuna borlu olan ve Bezeli Keith'le birlikte snfn ba belalar arasnda imtiyazl bir yeri olan iko Perce Fish-wala: "Ph! O da bir ey mi! Btn elmaslar, yakutlar, ay talan benim olacak! Taaklarm kadar inciler!" iko Perce'in babas ehirdeki teki mcevherciyi iletiyor; en byk dman Bay Fatbhoy'un olu, ocuk ufak tefek ve zeki olduu iin inci taakl ocuklar savandan malup ayrlyor... Kesikgz, tek gzoyuunun bo olmasna aldr etmeksizin Test kriketisi olacan ilan ediyor; aabeyinin salar ne kadar kvrck ve danksa kendi salar da o kadar dzgn ve dana yalam gibi olan Yalsa, "Bencil herifler! Ben babam gibi Deniz Kuvvetlerine katlacam; lkemi savunacam!" diyor. Bunun zerine cetveller, pusulalar, mrekkepli silgiler zerine atlyor... okul otobs hovpati kumsalnn yanndan zangrdayarak geerken, en sevdiim daym Ha-nif in dairesinin yanndan Marine Drive'a dnp Victoria Terminus'un yanndan Hora emesine giderken, Churchgate stasyonu ve Craw-168 II ford Marketinin yanndan yoluna devam ederken ben hi sesimi karmazdm; gizli

kimliini saklayan munis Clark Kent'tim; ama o da ne? "jjey Smkl!" diye baryor Bezeli Keith, "Bizim Keskinburun byynce ne olur dersiniz?" iko Perce Fishwala bararak cevap veriyor "Pinokyo!" tekiler de onlara katlp cokuyla ark sylyorlar "Beni balayan hibir ey yok!"... bu srada Byk Kyros bir dhi gibi sessizce oturuyor ve lkenin nder nkleer aratrma enstitsnn geleceini planlyor. Evde ise ayakkablan yakan Bakr Maymun ve knn derinliklerinden ykselip tekrar tetrapod salaklna dmek zere olan babam vard... "Nerden bulunur?" diye sormutum pencereme; balknn iaret parma insan yanltrcasna denizi gsteriyordu. amar sandklarndan uzakta "Pinokyo! Hyar burun! Smk surat!" lklar. Gizli yerimde saklandmda, Bayan Kapadia'nn, Breach Candy Anaokulundaki retmenin, okuldaki ilk gnmde bana merhaba demek iin tahtadan"dnp de burnumu grdnde dehet iinde silgiyi ayakbaparmana drn, babamn bana gelen mehur felaketin daha hafif bir yanksyla ayaklayarak trnan krn hatrlamyordum; kirli mendiller ve buruuk pijamalar arasnda bir sre de olsa irkinliimi unutuyordum. Tifoya yakalanm, krait zehiriyle kurtulmutum ve fazlaca ateli byme hzm soumutu. Dokuzuma yaklatmda Sonny brahim benden iki santim uzundu. Ama Bebek Salim'in bir paras hastalklarn ve ylan zehrinin etkisinden muaf kalm gibiydi. te o para gzlerimin arasndan ileri ve aa doru sarkyordu, sanki gvdemin geri kalanndan kovulan yaylmac gler bu tek benzersiz knt zerinde younlamaya karar vermilerdi... gzlerimle dudaklarm arasnda burnum dll bir kabak gibi imiti. (Ama buna karlk ileride yirmi ya diiyle uramadm; insan ltuflar da saymal.) Bir burunda ne vardr? Her zamanki cevap: "ok basit. Bir soluma cihaz, koku alma organlar; kllar." Ama i bana geldiinde cevap daha da basitti, geri kabul etmeliyim biraz nahotu da: benim burnumda smk vard. Kusura bakmayn ama ne yazk ki ayrntlar zerinde srarla durmak zorundaym: Burun tkankl beni azmdan nefes almaya zorluyor, bu da beni havasz kalm bir japon balna benzetiyordu; srekli tkanmalar beni kokusuz bir ocuklua mahkm etmiti, misk, ambeli, mango kasaundisi ve ev dondurmasnn, ayn zamanda kirli amarlarn kokularn duymadan bydm. amar sandklarnn dndayken bu bir eksiklik olabilir ama iindeyken byk bir avantaj. 169 Ama sadece ieride kaldnz mddete. Ama saplantmla aklm burnuma takmtm. Mdire Aliye teyzemden dzenli olarak gelen hnl giysileri giyerek okula gider, Fransz kriketi oynar, dvr, peri masallarna girer... ve endielenirdim. (O gnlerde Aliye teyzem bize, kzkurusu aksiliini nakettii ocuk giysileri gnderip duruyordu; Bakr Maymun'la ben onun hediyelerini giyerdik, nce hnl bebek elbiseleri, sonra sitemli ocuk elbiseleri; kskanlk kolasyla kolalanm beyaz ortlar iinde bydm, May-mun'sa Aliye'nin azalmam hasetinin iekli elbiselerini giyerdi... gardrobumuzun bizi intikam alarna doladn fark etmeden gzel giyimli hayatlarmz srdrrdk.) Burnum: Gane'in fil hortumuna benzedii iin daha rahat nefes almam, en ufak bir kokuyu bile ayrt etmem gerektiini dnrdm oysa o hep tkalyd, tahta bir sih-kebab gibi faydasz. Yeter. amar sandnda oturup burnumu unuturdum; 1953'te Everest'e trmanldn unuturdum -pis Kesikgz "Hey ocuklar! Ten-zing Keskinburun'un yzne trmanabilir miydi sizce?" demiti- ve annemle babam arasnda benim burnum yznden kan kavgalar unuturdum nk Ahmet Sina Emine'nin babasn sulamaktan hi vazgememiti: "Benim ailemde kimsenin burnu byle deildir! Bizim ailenin burunlar harikadr; gururlu burunlar, asil burunlar, hanm!" Ahmet Sina Willi am Methwold iin icat ettii o kurgusal cedde daha o zamanlardan inanmaya balamt; cini ekince damarlarnda Mool kannn dolatn gryordu... Ben sekiz yandayken babamn nefesinde cinlerle odama gelip zerimden rtm ektiini ve "Ne iler eviriyorsun? Domuz! Domuz paras!" dediini de unuturdum. Uykuluydum, masum, akn. Kkremeye devam etti. "Pislik. Tanr yle yapanlar cezalandrr! Daha imdiden burnunu kavak gibi yapt. Bymeni durduracak; kn drecek!" Annem zerinde gecelii korkunun kol gezdii odaya girdi, "Canm, ltfen; ocuk sadece uyuyordu." Cin babam tmyle ele geirerek onun dudaklarndan kkredi: "Yzne bak! Kim sadece

uyuyarak byle bir burun sahibi olabilir?" amar sandnda hi ayna yoktu; kaba akalar ya da iaret eden parmaklar oraya giremiyordu. Kullanlm araflar kirliye atlm sutyenler babalarn fkesini bouyordu. Bir amar sand dnyada bir deliktir, uygarln kendi dna att bir yer, snrn tesi; bu onu saklanma yerlerinin en iyisi yapar. amar sandnda yeralt dnyasndaki Nadir Han gibiydim, btn basklardan uzakta, ailenin ve tarihin taleplerinden muaf... 170 Babam beni heybetli gbeine ekerek ani bir hislenmeyle bou-sesiyle konuuyor: "Tamam, tamam, yok bir ey, sen iyi bir ocukun' ne istersen olabilirsin; yeter ki i ste! imdi uyu..." Mary Pereira da arksyla onu yanklyor: "Ne olmak istiyorsan olabilirsin. stediin her ey olabilirsin!" Ailemizin gizliden gizliye iyi i prensiplerine inandn daha o zamanlardan anlamtm, bana yaptklar yatrmlara karlk dzgn bir kazan bekliyorlard. ocuklar besin barnak harlk uzun tatiller ve sevgi alrlar, btn bunlar karlksz gibi grnr, kk aptallarn ou da bunun domann bir telafisi olduunu sanr. "Beni balayan hibir ey yok!" diye arklar sylerler ama ben, Pinokyo, beni balayan ipleri gryordum. Ana babalar kr amac gdyorlard _ ne eksik ne fazla. Gsterdikleri ilgiye karlk benden o devasa byklk hissesini istiyorlard. Beni yanl anlamayn. Kafaya takmyordum. O zamanlar vazifesinin bilincinde olan bir ocuktum. Onlara istediklerini, khinlerin ve ereveli mektuplarn vadettiklerini vermek iin can atyordum; sadece nasl yapacam bilmiyordum. Byklk nereden geliyordu? Ona nasl sahip olunuyordu? Ne zaman?,. Ben yedi yandayken Adem Aziz'le Muhterem Valide bizi ziyarete gelmilerdi. Yedinci yagnmde uysalca, beni balknn resmindeki olanlar gibi giydirmelerine boyun emitim; bu yabanc kyafetler iinde kzarm ve daralm vaziyette etrafa glckler sayordum. "Benim kk-ay-parama da bakn erden yaplm iftlik hayvanlaryla ssl pastadan bir dilim keserken, "Ne ekeeer! Gznden bir damla ya aktn grmedim!" Scak, sknt ve hediyeler arasnda Bir Metrelik ikolata'nn bulunmamasnn gzlerime doldurduu yalar bastrdm ve hasta olan Muhterem Valide'nin yatana bir dilim pasta gtrdm. Hediyeler arasnda bir stetoskop da vard; onu boynuma asmtm. Anneannem onu muayene etmeme izin verdi; ona hareket etmesini tavsiye ettim. "Odada dolapla yatak arasnda yrmelisin, gnde bir kere. Bana tutunabilirsin; ben doktorum," dedim ona. Stetos-koplu ngiliz milordu cadbenli anneannesini ahlaya oflaya odada yrtt. Bu tedaviyi ay boyunca uyguladktan sonra hasta tamamyla dzeldi. Komular, rasgullalar, gulab-jamanlar ve baka tatllar getirerek kutlamaya geldiler. Bir kralie gibi oturma odasndaki tahtna kurulan Muhterem Valide "Torunumu grdnz m? Beni o iyiletirdi, ne-derlerona. Dhi! Dhi, nederlerona: Allah vergisi." Aradm bu muydu acaba? Endielenmeyi brakmal mydm? Deha, istemekle, nasl olduunu renmekle, bilmekle ya da yapabilmekle tmyle alakasz bir ey miydi? Belirlenmi bir zamanda, ince ince ilenmi kusursuz bir 171 pemina al gibi omuzlarmn etrafna konup sarlverecek bir ey miy. di? Den bir pelerin olarak byklk; dhobiye, amarcya gnderilmesine hi gerek yok. Deha dediin yle sradan bir ey deil... o tek ipucu, anneannemin bir cmlesi benim yegne umudumdu; sonradan onun pek de yanlmad ortaya kt. (Kaza geldi gelecek; geceyars ocuklar da beni bekliyor.) Seneler sonra Pakistan'da tavan zerine dp de onu kadayftan bile yass yapmadan hemen nce eski amar sand Emine Sina'nn gzleri nnde belirdi. Grnt gz kapaklan iinde peydahlandnda Emine onu pek-de-baylnmayan bir kuzen gibi karlad. "Demek yine sen," dedi ona, "Neden olmasn? Bu gnlerde her ey bana geri dnyor. nsan hibir eyi ardnda brakamyor demek ki." Ailemizdeki btn kadnlar gibi erken yalanmt; amar sand ona yalln zerine abanmaya balad gnleri hatrlatyordu. 1956'nn cehennem sca -Mary Pereira scan nedeninin kk grnmez yanan bcekler olduunu sylemiti- yine kulaklarn uuldatyordu. "Nasrlarm o zaman canma okumaya balamt," dedi yksek sesle; karartma yaplmasn sylemek iin gelen Sivil Savunma memuru kendi kendine hznle glmseyip, Yal insanlar sava srasnda kendilerini gemiin kefenine saryorlar; bylece ne zaman gerekirse lmeye hazr hale geliyorlar, diye dnd. Evin ounu kaplayan defolu havlu dalar arasndan geip dar kt ve Emine'yi kirli

amarlaryla ba baa brakt... Nussie brahim -rdek Nussie- Emine'yi ok beenirdi: "u endamn yok mu hayatm! u halin tavrn! Vallahi baylyorum; sanki aya mda grnmez tekerlekler var gibi!" Ama scak bceklerinin etraf sard yaz zarif annem en nihayet nasrlara kar giritii sava kaybetti nk sadhu Puruottam bysn yitirmiti. Su salarnn ortasn kelletirmiti; hi durmadan damlayan seneler onu andrmt. Kutsal ocuu, Mbarei onu hayalkrklna m uratmt? Mantralar-nn gcn kaybetmesi benim suum muydu? Son derece skntl bir vaziyette anneme, "Merak etme; bekle; ayaklarn halledeceim," demiti. Ama Emine'nin nasrlar daha da ktleti; doktorlara gidip onlar sfr derecedeki karbondioksitle dondurttu ama bu nasrlan iki misli geri getirdi, o da topallamaya balad, szlme gnleri ok geride kalmt; yalln amaz selamn o zaman fark etti. (Hayaller iinde yzdm iin onu bir denizkzna dndrmtm - "Amma, belki de sen aslnda bir denizkzydn, bir adama k olunca insan ekline dntn - bu yzden attn her admda jilet stnde yrr gibisin!" An-172 eIn tebessm etmiti ama glmedi.) n 956. Ahmet Sina ve Dr. Narlikar satran oynayarak tartyorlard babam Nasr'a karyd, Narlikar'sa onu aktan aa takdir ediyordu. "Adan iten anlamyor," dedi Ahmet; "Ama bir tarz var," diye karlk verdi Narlikar tutkuyla ldayarak, "Kimse onu amar olan yapamyor " O sralarda Cavaharlal Nehru baka bir Karamstan'dan korunmak cin Be Yllk Plan konusunda astrologlarn fikrini alyordu; dnya saldrganlkla byy birletirirken ben artk rahat edilecek kadar byk olmayan bir amar sandnda saklanyordum; Emine Sina da sululuk duygusuyla doluyordu. Zaten hipodrom macerasn aklndan karmaya alyordu ama annesinin yemeklerinin verdii gnah ileme duygusundan kurtulu yoktu; bu yzden de nasrlarn bir ceza olarak grmesi zor olmad... sadece seneler nceki Mahalakshmi kaama iin deil, kocasn alkolikliin pembe raporlarndan koruyamad iin, Bakr Maymun'un asi erkeksi hareketleri iin, yegne olunun burnunun bykl iin de. Geriye dnp ona baktmda bann etrafnda bir sululuk sisi olumaya balam gibi geliyor - kara teni gzlerinin nnde biriken siyah bir duman nerediyordu. (Padma olsa inanrd; Padma ne demek istediimi anlard!) Sululuk duygusu bydke sis de koyulayordu -evet neden olmasn?- baz gnler boynunun zerinde kafas zor grnyordu! ... Emine dnyann ykn srtna alan o ender insanlardan biri olmutu; gnll sulularn manyetizmasn yaymaya balamt; ondan sonra onunla ilikiye giren herkes kendi mahrem sulann ona ifa etmek iin bir mecburiyet hissetmeye balad. Annemin glerine teslim olduklarnda onlara tatl, hznl, sisli bir glle bakar, onlar da omuzlarndaki yk brakmann hafifliiyle ekip giderlerdi; sululuk sisi de koyulard. Emine hizmetkrlann dvldn memurlara rvet verildiini duyard; Hanif daymla kars ilahe Pia bize ziyarete geldiklerinde kavgalarn en ince ayrntsna kadar anlatrlard; Lila Sabarmati annemin vakur, dikkatli, azapl kulana sadakatsizliklerini fsldard; Mary Pereira'nn da suunu itiraf etmek iin duyduu istekle srekli cebellemesi gerekirdi. Dnyann sularyla kar karya geldiinde annem sisler iinde glmser ve gzlerini sk sk kapatrd; tavan bana indii sralarda gzleri ok bozulmutu ama hl amar sandn grebiliyordu. Annemin sululuk duygusunun altnda ne yatyordu? Yani nasrlarn, cinlerin ve itiraflarn altnda aslnda ne vard? Artk yeraltndaki bir kocann sadece ryalanyla snrl kalmayan aza alnmayacak bir illet, 173 ad bile sylenemeyecek bir hastalk... annem telefonun bysne kaplmt (tpk babamn da ksa sre sonra kaplaca gibi). O yaz ikindilerinde, scak havlular gibi scak ikindilerde telefon alard. Ahmet Sina odasnda, anahtarlar yastn altnda, gbekbalar al-mirahta uyurken telefonun zrlts scak bceklerinin uultusuna karrd ve annem nasrlardan zplaya zplaya hole gelip telefonu aard Yzne kurumu kan rengi veren bu ifade de ne byle?.. Gzlendiini bilmeden dudaklar nasl balk gibi alp kapanyor, yz nasl ekilden ekle giriyor... Be dakika boyunca dinledikten sonra, annem kinle cam gibi bir sesl e neden "Yanl numara," diyor? Neden gzkapakla-rnda elmaslar parldyor?.. "Bir daha telefon aldnda ne olduunu anlarz," diye fsldyor Bakr Maymun bana. Be gn sonra. Yine ikindi ama bugn telefon ilgi talep ettiinde Emine evde yok, rdek

Nussie'yi ziyarete gitmi. "abuk! abuk yoksa babam uyanacak!" Ad gibi evik olan Maymun, Ahmet Sina daha horlama eklini bile deitirmeden telefona yapyor... "Aloo? Evee-et? Buras yedi sfr be alt bir; alo?" Sinirlerimiz gerilmi dinliyoruz ama bir mddet hibir ey duyulmuyor. Sonra tam biz vazgeecekken sesi duyuyoruz "... Aa... evet... alo?" Maymun adeta haykrarak, "Alo? Kim aryor?" Tekrar sessizli k; kendini konumaktan alamayan ses bir cevap dnyor, sonra konuuyor "Alo... Oras anti Prasad Kamyon Kiralama irketi mi?.." Maymun imek gibi hzl: "Evet ne istemitiniz?" Tekrar sessizlik; ses biraz skntl, hatta zr diler gibi "Bir kamyon kiralayacaktm." Ey telefonik sesin zayf bahanesi! Ey hayaletlerin saydam gevelemeleri! Telefondak i ses kamyon kiralayan birinin sesi deildi; yumuakt, biraz dolgun, bir airin sesi... a ma bunu izleyen gnlerde telefon sk sk ald; bazan annem aar, azyla balk hareketleri yaparak sessizce dinledikten epey sonra "Yanl numara," derdi; bazan da Maymunla ben kulaklarmz ahizeye dayayarak telefonun bana geerdik, Maymun kamyon siparilerini alrd. Ben arrdm: "Maymun sen ne yaptn sanyorsun? Adam kamyonlarn neden gelmediini merak etmiyor mudur?" O gzlerini koca koca aarak: "Sanyor musun ki... belki de varyordur kamyonlar!" derdi. Ama ben bu ii anlamyordum; iime kk bir phe tohumu dmt, annemizin bir srr olabilecei konusunda kck bir fikir lts - bizim Ammamz! Hep demez miydi "Eer sr tutarsanz iinizde rr; sylemezseniz karnnz arr!" - bu kck kvlcm amar 174 sandndaki deneyimim koca bir orman yangnna evirecekti. (nk bu sefer, anlarsnz ya, bana kant vermiti.) imdi, nihayet sra kirli amarlarda. Mary Pereira bana sk sk "Byk bir adam olmak istiyorsan, baba, ok temiz olmalsn. Elbiselerini sk sk deitir, dzenli banyo yap. Hadi baba, yoksa seni amarcya yollarm, taa vura vura ykar," derdi. Beni bceklerle de korkuturdu: "yi. byle pis pis otur, seni sineklerden baka kimse sevmesin. Sinekler sen uyurken zerine konarlar; derinin altna yumurtalarn brakrlar!" Saklanma yeri seimim bir savuturma hareketiydi ksmen. Dhobilere ve sineklere kar koymak iin kendimi pis bir yere saklardm; araflarla havlulardan g ve rahatlk alrdm; burnum talara yazgl araflarn zerine rahat rahat akard; tahta balinamdan dnyaya ktmda kirli amarlarn hznl olgun bilgelii benimle kalr, her eye, sabunun korkun kanlmazlna ramen serinkanllm ve vakarm koruma felsefesini retirdi bana. Haziranda bir ikindi, uykudaki evin koridorlarndan parmak ucunda snama gittim; uyuyan annemin yanndan szlp banyosunun beyaz karolu sessizliine girdim; hedefimin kapan kaldrdm ve yegne anlar benim eski ziyaretlerim olan (ounluu beyaz) kumalarnn yumuak srekliliine daldm. Hafife iimi ekerek kapa zerime kapadm ve donlarla fanilalarn dokuz yanda, amasz ve hayatta olmann verdii aclar masajlaryla kovalamasna braktm kendimi. Havada elektrik. Scak arlar gibi vzldyor. Gkyznde bir yerlerde asl duran bir pelerin usulca omuzlarma inmeyi bekliyor... bir yerlerde bir parmak telefona uzany or; numaralar dnyor dnyor, elektrik mesaj bir kablo boyunca ilerliyor, yedi sfr be alt bir. Telefon alyor. Neredeyse dokuz yanda bir ocuun rahatszca yatt amar sandna bouk bir zil sesi szlyor... ben, Salim yakalanacam korkusuyla kaskat kesilmitim nk artk baka sesler de sanda dolmutu; yatak yaylarnn gcrts; koridorda terliklerin yumuak tprts; tam alarken alan telefon; ve -yoksa hayal mi? Sesi duyulamayacak kadar alak myd?- her zamanki gibi ok ge sylenen o kelimeler: "Yanl numara." imdi topallayan admlar yatakodasna dnyor ve saklanan olann en byk korkusu gerekleiyor. Kap kulplar dnerken ona uyarlar yadryor; jilet gibi keskin admlar serin beyaz karolarn zerinde ilerlerken onu derinden yaralyor. Donakalm kaskat kesilmi vaziyette bekliyor; burnu sessizce kirli amarlarn zerine akyor. Bir pijama kordonu -kyametin ylankavi habercisi!- sol burnuna giriyor. Nefes 175

almak lmek demek; ocuk bunu dnmeyi reddediyor. ... Korkunun penesinde dertop olmu, kirli amarlarn arasndaki bir aklktan gznn dar baktn fark ediyor... ve bir banyoda alayan bir kadn gryor. Kaln siyah bir buluttan yamur dklyor. Sesler, grltler: annesinin sesini duyuyor, iki hece, tekrar tekrar; annesinin elleri hareket etmeye balyor. amarlarnn tkad kulaklar sesleri duymak iin can atyor - ikinci hece: dir? Bir? Dil? - ya birinci: Ha ? Ra ? Hayr - Na. Ha ve Ra elendi; Dil ve Bir de yokoluyor ve olan kulaklarnda Mmtaz Aziz'in Emine Sina olduundan beri sylemedii bir ismi duyuyor: Nadir. Nadir. Na. Dir. Na. Elleri kmldanyor. O gnlerin ansnda kaybolmu, Agra mahzeninde hokkay vurmaca oyunlarndan sonra olanlara dalm eller, zevkle yanaklarn okuyor; gsn btn sutyenlerden daha sk kavryor, karnnn zerini ovuturuyor, aalara iniyor... evet, ite byle yapardk sevgilim, bana yetiyordu bu kadan yetiyordu, ama babam bizi, sen katn, imdi de telefon, Nadirnadirnadirnadirnadirnadir... telefonu tutan eller imdi teni tutuyor, peki teki tarafta baka bir el ne yapyor? Ahizeyi yerine koyduktan sonra o el ne iler peinde? ... nemi yok; nk burada, gzetlenen mahremiyetinde Emine Sina ok eski bir oyunu yineliyor ta ki barana kadar, "Arre Nadir Han, nerden ktn sen imdi?" Srlar. Bir adamn ad. Ellerin daha nce hi grlmemi hareketleri. Bir olann zihni ekli olmayan dncelerle doluyor, kelimelere dklmeyi reddeden fikirlerin ikencesine dyor; sol burun deliinde bir pijama kordonu ihmal edilmeyi redderek yukar kyor yukar yukar yukar... imdi - Ey utanmaz anne! kiyzl, alie yaantsnda yeri olmayan hisler sergileyen anne; dahas da var: Ey Siyah Mangoyu yzszce sergileyen ey! - Emine Sina gzlerini kurulayarak daha basit bir ihtiyacna cevap vermek zorunda kalyor ve olunun sa gz amar sandnn zerindeki bir aralktan dar bakarken annem sarisini ayor! Ben amar sandnda sessizce "Yapma, yapma, yapma!" derken... ama gzm kapatamyorum. Perdelenmeyen gzbebei yere den sarinin tepetaklak grntsn, beynin her zamanki gibi dzeltecei bu grnty alyor; buz mavisi gzlerden bir kilodun da sariyi takip ediini izliyorum; sonra -Korkun!- amarlar ve tahtayla ereveli annem giysilerini almak iin yere eiliyor! te retinam yrtan o grnt -annemin i kara, kvrml, yuvarlak, dnyada her eyden ok dev, siyah bir Alfonso mangosunu andryor! amar sandnda g-176 iintden sinirlerim bozulmu kendimle greiyorum... kendimi kontrol tnern ayn anda gerekli ve imknsz bir hal alyor... Siyah Mangonun aratt gkgrlts etkisiyle sinirlerim boalyor; pijama kordonu feri kazanyor ve Emine Sina tuvalete otururken, ben... ne? Bir haprk deildi; haprktan daha azd. Bir seirme de deildi; ondan daha fazlayd- Ak ak konuma zaman: iki heceli sesle ve kmldanan ellerle paralara ayrlan, Siyah Mangoyla yerle bir edilen Salim Sina'nn burnu, annesinin ikiyzllne tepki veriyordu, anne knn karsnda buruarak pijama kordonuna yol ayor ve tufan gibi -dnyay deitiren- bir burun ekmeye teslim oluyordu. Pijama kordonu acyla burunda bir santim daha ilerliyor. Ama baka eyler de ilerliyor: o hararetli burun ekiin ayaklandrd burun svlar amanszca yukar yukar yukar ekiliyor, smk yer ekimine, doaya aykr yukar kyor. Sinsler dayanlmaz bir basnca maruz kalyor... ta ki neredeysedokuzya-ndaki kafada bir eyler infilak edene kadar. Smk roketleri gedikli bir barajdan yeni karanlk kanallara"frlyor. Mukoza, mukozann olmamas gerektii kadar ykseliyor. Atk sv belki de beynin snrlarna kadar ulayor... bir ok. Elektrikli bir ey sland. Ac. Sonra o ses, sar edici okdilli korkutucu, kafasnn iindel.. Beyaz tahta bir amar sandnn iinde, kafatasmn karanlk oditoryumunda, burnum ark sylemeye balamt. Ama imdi dinlemeye zaman yoktu nk ses gerekten de ok yakndayd. Emine Sina amar sandnn alt kapan amt; kafamn etrafna bir cenin zar gibi sarlm amarlarla aa yuvarlanyorum. Pijama kordonu burnumdan dar kyor; annemin karanlk bulutlar arasnda imekler akyor - snak da sonsuza kadar kaybediliyor. "Bakmyordum!" diye bardm oraplarla araflarn arasndan. "Hibir ey grmedim Ammi, yemin ederim!" Seneler sonra, abartl sava galibiyetleri duyuran radyoyla defolu havlular arasnda bir hasr koltukta, Emine yalanc olunun kulan baparma ve iaret parmayla

tutarak, onu Mary Pereira'nn her zamanki gibi ot dekte uyuduu gk mavisi odaya nasl gtrdn hatrlayacakt; "Bu spa; bu cieri be para etmez bir gn boyunca konumayacak," demiti. Tam da tavan bana kmeden nce: "Benim ha-tamd. Onu ok kt yetitirdim," dedi yksek sesle. Bombann infilak havay yrtarken, dnyadaki son szlerini bir amar sandnn hayaletine usulca ama kararllkla syledi: "Git imdi, seni bu kadar grdm yeter." 177 Sina Danda, Musa peygamber cisimden tecrit edilmi emirleri duy. mutu; Hira Danda Muhammed peygamber (Mahomet, Sondan Bir nceki, Mahound diye de bilinir) Cebrail'le konumutu. Katedral ve John Cannon Erkek Lisesinin sahnesinde, Anglo-sko Eitim Topluluunun "nezaretinde", arkadam Byk Kyros her zamanki gibi kadn roln oynarken, Jeanne D'Arc'n Bernard Shaw'un cmlelerini sylediini duymutu. Ama farkl olan Kyros; sesleri dzlkte duyan Jeanne'n aksine, Musa gibi, sondan bir evvelki Muhammed gibi ben de sesleri bir tepede duymutum. Muhammed (aleyhisselam, diye ekleyeyim, kimseyi gcendirmek istemem) "Oku!" diye bir ses duymu ve delirdiini dnmt; ben ilk bata kanal arayan bir radyo gibi karmakark diller duydum; annemin emriyle dudaklarm mhrlendii iin de kimseden teselli araya-madm. Krk yandaki Muhammed karsyla dostlarnn desteini almt: "Belli ki," demilerdi, "sen Tanrnn Elisisin"; neredeysedoku-zunda cezasn ekmekte olan ben ne Bakr Maymun'dan yardm isteyebiliyordum ne de Mary Pereira'nn rahatlatc szlerine snabiliyordum. Bir akam, bir gece ve bir sabah boyunca dilsizce bama ne geldiini anlamak iin tek bama mcadele ettim; ta ki deha pelerinin, ycelik pelerininin ili bir kelebek gibi omuzlarma konduunu grene kadar. O sessiz gecenin scanda (sessizdim; darda deniz uzaklardaki ktlar gibi hrdyordu; kargalar tyl kbuslarnn penelerinde gaklyorlard; Warden Caddesinden gece taksilerinin motor sesleri geliyordu; yz bir merak maskesi gibi donup uyuyakalmadan nce Bakr Maymun yalvarmt "Hadi Salim; kimse duymaz; ne yaptn? Syle syle syle!"... iimdeyse sesler kafatasma arpp geri dnyordu) heyecann scak parmaklar beni kavramt -midemde hareketli heyecan bcekleri dans ediyordu- nk en nihayet, o anda tam olarak anlayamadm bir ekilde, bir zamanlar Toxy Catrack'n zorlad beynimdeki o kap almt ve ieri baktmda ne iin dnyaya geldiimi -glgeli, belirsiz, gizemli de olsa- grebiliyordum. Cebrail Muhammed'e "Oku!" demiti. Sonra Arapa'da El-Kuran diye bilinen eyin okunmas balad: "Oku; Yaradan Rabbinin adyla oku, O seni bir kan phtsndan yaratt..." Bu Mekke erifin dndaki Hira Danda gereklemiti. Breach Candy Havuzlarnn karsndaki iki kat yksekliinde bir tepenin zerindeki sesler de benden onlar duyurmam talep ediyorlard: "Yarn!" diye dndm heyecanla. "Yarn!" 178 Gn aardnda, seslerin kontrol edilebildiini renmitim - bir radyo alcsydm ve sesi ap kapatabiliyordum; tek tek sesleri seebiliyordum; hatta istersem yeni kefettiim i kulamn dmesini kapatabiliyordum. Korkudan o kadar abuk kurtulmam ilginti, sabaha kar "Yahu bu Hindistan Radyosundan da iyi; Seylan radyosundan da!" diye dnmeye balamtm. Bakr Maymun kzkarde sadakatini sergilercesine, yirmi drt saat dolduu anda annemin yatakodasna kotu. (Herhalde Pazar gnyd; okul yoktu. Ya da belki deildi -dil yr inin yapld yazd ve otobs gzerghlarnda iddetten korkulduu iin okul sk sk kapatlyordu.) "Zaman doldu!" diye bard, annemi sarsarak uykusundan uyandrrken. "Amma uyan; zaman doldu; artk konuabilir mi?" "Tamam," dedi annem, gk mavisi odaya gelip beni kucaklad, "artk balandn. Ama bir daha oraya asla saklanma..." "Amma," dedim hevesle, "Ammiciim, ltfen beni dinle. Sana sylemem gereken bir ey var. ok nemli. Ama ltfen Abbam da uyandr." "Ne?", "Neden?" ve "Olmaz yle ey"lerle geen bir zaman diliminin ardndan annem gzlerimde olaanst bir eyler olduunu grd ve tedirginlikle Ahmet Sina'y uyandrmaya gitti, "Canm, ltfen gel. Salim'in nesi var bilmiyorum." Aile ve ayah oturma odasnda topland. Kesme camdan vazolar ve kabark yastklar arasnda, tavan vantilatrlerinin dnen glgeleri altnda bir ran halsnn zerinde merakl gzlerine glmseyerek ifaatm hazrladm. te bu; yatrmlarnn karl; ilk kr paym - daha niceleri olacandan da emindim... siyah annem, sarkk dudakl

babam, Maymun kardeim ve suunu gizleyen ayahm aknlk iinde bekliyorlard. kart baklay. Bin dereden su getirme. "lk sizin renmenizi istedim," dedim, "dn baz sesler duydum. Kafamn iinde benimle konuan sesler var. Ben de - Ammi, Abbu, ben de dndm ki Bamelekler benimle konumaya balad." Tamam! diye dndm. Tamam! Sylendi ite! imdi srtm svazlayacaklar, lokumlar, herkese duyurmalar, belki fotoraflar; gsleri gururla kabaracak artk. Ah ocukluun kr masumiyeti! Drstlme karlk -onlar memnun etmek iin gsterdiim ak yrekli gayrete karlk- her ynden saldrya uradm. Hatta Maymun bile: Aman Tanrm, Salim, btn bu temaa, bu gsteri aptal akalarndan 179 biri iin miydi?" dedi. Maymun'dan da kts Mary Pereira'yd: "Yce sa! Tanrm bizi koru! Roma'daki Kutsal Papa, bu ne zndklk!" Mary Pereira'dan da daha kts annem Emine Sina'yd, Siyah Mangosu gzlerden sakl, dudaklarnda o yasak isim daha soumamken bard: "Mazallah! ocuk aty kafamza geirecek!" (O da benim suum muydu?) Emine devam etti: "Seni kara surat! Gunda! Salim akln m oynattn? Sana ne oldu gzel yavrum - delirdin mi - niyetin bana eziyet etmek mi?" Emine'nin barmasndan da kts babamn sessizliiydi; onun korkusundan da kts babamn alnnda oturan fkeydi; hepsinden kts babamn birdenbire gerilen kaln parmakl, ar eklemli, kz gibi kuvvetli eliydi ki bamn yanna yle bir darbe indirdi ki o gnden sonra sol kulam bir daha tam manasyla iitmez oldu; ayaklanm odada panik havasnda yere derken mat camdan yeil sehpay da krdm; hayatmda ilk defa kendimden emin olmutum ki yeil, cam dumanl, sivri kenarl bir dnyaya yuvarlandm, bu dnyada artk benim iin en ok nem tayan insanlara kafamda olup biteni anlatamayacaktm; o girdapl evrene girerken yeil krklar ellerimi izdi, yle bir evrendi ki bu, onun iinde ne iin varolduum konusunda srekli phelere yazglydm ta ki i iten geinceye kadar. Beyaz karolu bir banyoda bir amar sandnn yannda annem yaralarma Merkrokrom basp gazl bezle sararken babam kapda durmu "Hanm, bugn kimse buna yemek vermesin. Duyuyor musun? akasnn keyfini bo bir mideyle karsn!" diyordu. O gece Emine Sina ryasnda Ramram Seth'i grd, yerden on be santim yukarda, gzlerinin sadece beyazlar grnr vaziyette uarken "amarlar onu saklayacak... sesler klavuzu olacak," diyordu ... ama nereye gitse peini brakmayan ryann etkisiyle gnler sonra cesaretini toplayp hakarete uram oluna akllan durduran iddias hakknda baz sorular sorduunda, olan ocukluunun aktlmam gzyalar gibi bastrlm bir sesle cevap verdi: "Aptalca bir eydi, Amma. Senin dediin gibi aptal bir aka." Annem dokuz yl sonra, gerei renemeden ld. 180 Hindistan Radyosu GEREKLK nereden baktnza baldr; ne kadar uzaklarsanz, gemi size o kadar somut ve anlaml grnr - bugn ise, yaklatka gitgide daha inanlmaz grnmeye balar. Kendinizi byk bir sinemada farzedin, nce arka srada oturuyorsunuz sonra sra sra ne doru ilerleyip burnunuzu neredeyse perdeye dayyorsunuz. Yldzlarn yzleri ar ar oynaan zerrelere dnyor; kk ayrntlar devasa boyutlara ulayor; yanlsama zlyor - daha dorusu yanlsamann kendisinin gereklik olduu ortaya kyor... 1915'ten 1956'ya geldik, yani perdeye iyice yaklatk... madem yle metaforu brakp, utanmadan sklmadan inanlmaz iddiam tekrarlayaym; amar sandndaki tuhaf kazadan sonra bir nevi radyoya dntm. ... Ama bugn kafam kark. Padma geri dnmedi -polise haber versem mi? Kaybolmu saylr mi?- ve onun yokluunda kesinlikler sarslyor. Burnum bile bana oyun oynad -gndz kollu, becerikli kadn ordumuzun gz kulak olduu turu kazanlar arasnda gezinirken limon kokusunu misketlimonu kokusundan ayrt edemedim, igc elini azna kapatp kkrdyor: zavall sahip kendini kaptrm -neye?- aka deil herhalde?.. Padma, bir de gbeimden balayp bir rmcek a gibi vcuduma yaylan atlaklar, bir de scak... bu artlar altnda biraz akl karkl normal. Yazdklarm okuyunca tarih srasnda hata yaptm fark ettim. Mahatma Gandhi'nin suikast yanl zamanda grnyor. Ama imdi olaylarn gerek srasn karamayacam; benim Hindistanmda Gandhi yanl zamanda lmeyi srdrecek. Bir hata btn dokuyu deersiz klar m? Anlam araymda her eyi bozmay gze

alacak kadar ileri mi gittim - srf kendimi merkezi bir yere oturtmak iin btn tarihi tekrar m yazyorum? Bugn, bu kafa kar-ikhyia bir yargya varamyorum. Bunu bakalarna brakmam lazm. Benim iin geri dn yok; baladm ii bitirmeliyim, hatta bitirdiim 181 ey baladm ey olmasa bile... Ye Akavani hai. Buras Hindistan Radyosu. Yaknlardaki bir ran lokantasnda alelacele attrmak iin scaktan kaynayan sokaklara ktktan sonra apraz mn gece havuzunda oturmak iin geri dndm, tek arkadam ucuz bir transistorlu radyo. Scak bir gece; fokurdayan hava sessiz turu kazanlarnn uzatmal ko-kulanyla dolu; karanlkta sesler duyuluyor. Scakta arlaan turu buular bellek svlarn harekete geiriyor, imdiyle gemi arasndaki benzerliklerin ve farkllklarn altn iziyor... o zaman da scakt; imdi de (zamansz) scak. O zaman da imdiki gibi karanlkta uyank duran, gvdesiz dilleri dinleyen biri vard. O zaman da imdiki gibi sarla-m bir kulak. Scakta rpnan korku... korkutan sesler deildi (ne imdi ne o zaman). O zaman gen Salim bir fikirden korkuyordu - ailesinin fkesinin sevgisizlie dnecei fikrinden; ona inanmaya balasa-lar bile yeteneini utan verici bir sakatlk olarak greceklerinden... oysa imdi ben Padma'sz, bu szleri karanla brakyorum ve inanlma-maktan korkuyorum. O ve ben, ben ve o... Artk gen Salim'in yeteneine sahip deilim; o da benimkine asla sahip olmad. Bazan bana bir yabanc gibi grnyor, hemen hemen... onun hi atla yoktu. Scakta rmcek alar kaplamyordu stn. Padma bana inanrd ama Padma yok. O zaman da imdiki gibi alk vard. Ama deiik bir tr; imdi, o zamanki gibi yemeksiz braklmann deil, ahm kaybetmenin al var. Daha belirgin baka bir fark daha: o zaman sesler bir radyonun osi-latr vastasyla gelmiyordu (ki bu alet, bizim cenahmzda hep iktidarszl temsil edegelmitir - kt hretli serbest transistor rvetinden beri czrtl makine makaslar kapanp dmler atlmazdan nce insann neler yapabileceini simgelemitir)... o zaman neredeyse doku-zundaki ocuk geceyars yatanda makinelere ihtiya duymuyordu. Farkllklarmzla benzerliklerimizle scak bizi birletiriyor. Titrek bir scak buusu zaman zaman, onun o-zamann benimkine kartryor... scak dalgalaryla tanan kafa karklm ayn zamanda ona da ait. Scakta en iyi ne geliir: eker kam, hindistancevizi, bajra, ragi ve jowar gibi akdarlar, keten ve (sulanrsa) ayla pirin. Scak lkemiz dnyann ikinci byk pamuk reticisidir - en azndan ben Bay Emil Zagallo'nun deli baklar ve erevelenmi bir spanyol fatihinin daha da sert baklar altnda corafya renirken yleydi. Ama tropikal yaz daha ilgin meyveler de yetitirir; hayalgcnn egzotik iekleri aar, 182 bask terli geceleri amber gibi ar bir kokuyla doldurur, insana kara tatminsizlik ryalar grdrr... imdi olduu gibi o zaman da havada huzursuzluk vard. Dil yryleri Bombay eyaletinin dilsel snrlara gre blnmesini talep ediyorlard -baz kon ha-rashtra'nn hayali vard, bazlarn da Gucerat serab gdyordu. Scak, zihnin gerekle hayal arasndaki ayrmn kemiriyor, her eyin mmkn grnmesini salyordu; ikindi siestalarnn yar uyank kaosu insanlarn beyinlerini dumanlandryordu, hava kabarm arzulardan yap yapt. Scakta en iyi ne yetiir: hayal, mantkszlk, ehvet. 1956'da diller gndz sokaklarnda militanca yryor, geceleyin de benim kafamda ayaklanyorlard. Yakn bir ilgiyle hayatn takip edeceiz; hayatn bir bakma bizimkinin aynas olacak. imdi seslerden sz etme zaman. Bir de Padma burda olsayd... ' Bamelekler konusunda yanlmtm kukusuz. Babamn -bir zamanlar tam suratnn ortasnda patlayan baka gvdesiz bir eli taklit ederek (bilerek mi? bilmeden mi?) kulam patlatan- elinin en azndan bir tane sevinilecek etkisi olmutu; ilk bataki peygamber-taklitisi hallerimi tekrar dnmemi ve bundan vazgememi salamt. Hakarete uradm gnn gecesi yatakta iyice iime gmlmtm, mavi odamz d-rltsyla d en: "Bunu neden yaptn Salim? Sen hep iyi bir ocuk olmusundur." Sonunda azn hl sessizce kmldatarak memnuniyetsiz bir uykuya daldnda ve ben de babamn, sol kulamda uuldayan iddetiyle ba baa kaldmda "Ne Mikail, ne Anael, ne Cebrail, ne de Cassiel, Sachiel, Samuel...

Bamelekler artk lmllerle konumuyorlar; vahiyler ok zaman nce Arabistan'da tamama erdi; son peygamber sadece kyameti haber vermek iin gelecek," diye fsldyordu kulama. O gece, kafamdaki seslerin melek saysn fazlasyla getiini anlaynca, rahatlayarak, dnyann sonunu getirmek iin seilmediime karar verdim. Seslerim kutsal olmak yle dursun son derece dnyevi ve toz kadar boldu. Demek ki telepatiymi; magazin dergilerinde hep okunan trden. Ama sabr rica ediyorum - bekleyin. Biraz bekleyin. Telepatiydi; ama telepatiden de teydi. Beni hemen harcamayn. Demek ki telepatiymi; vngr vngr milyonlarn, kitlelerin, snfla-nn i monologlar kafamn iinde kendilerine yer amak iin itiip duruyorlard. lk balarda, sadece dinlemekle yetinirken -harekete ge-183 meden- bir dil sorunum vard. Malayalam'dan Naga lehelerine kadar Lucknow Urducas'ndan gneyli Tamil gevelemelerine kadar her dilde mrlt. Kafatasmn duvarlar iinde konuulanlarn ok azn anlayabi-liyordum. Ancak sonralar, aratrmalara balaynca yzey iletimlerinin -ilk bata almladm n zihin malzemesinin- altnda dilin solduunu ve yerlerini kelimeleri aan evrensel dnce biimlerinin ald, n kefettim... ama bu, kafamdaki okdilli hezeyann tesinde her eyden tmyle farkl o deerli sinyalleri duymaya baladktan sonra oldu; ou lgn ve uzakt, srarl vurularyla seslerimin balk pazar curcunasna en nihayet szmay baaran uzak davullar gibiydiler... o gizli gece iaretleri, ar gibi... geceyars ocuklarnn bilinsiz fenerleri, sadece varolduklarn belirtiyorlar, basit bir ileti: "Ben." yice kuzeyden. "Ben." Gney dou bat: "Ben." "Ben." "Ve ben." Ama o kadar ileri gitmemeliyim. lk bata, telepatiden tesine gemeden nce, dinlemekle yetiniyordum; ok gemeden i kulam anlayabildiim seslerin "kanalna" ayarlamaya baladm; o seslerin arasndan kendi aileminkileri semek de uzun srmedi; Mary Pereira'nn-kini, arkadalarn, okul arkadalarnn, retmenlerin... Dncelerin sokakta yryen yabanclarn hangisine ait olduunu ayrt etmeyi rendim - Doppler kanunu bu paranormal lkede de ilemeyi srdryordu ve yabanclar geerken sesler nce ykseliyor sonra alalyordu. Btn bunlar kendime sakladm. Babamn gazabn (sol, uursuz kulamn uultusu sayesinde) srekli hatrlayarak, sa kulam salam tutma kaygsyla dudaklarm mhrledim. Dokuz yanda bir ocuk iin bir bilgiyi saklamak tarif edilemeyecek kadar gtr; ama neyse ki en yaknlarm ve en sevdiklerim ben gerei sakladm srece ifaatm unutmak iin can atyorlard. "Ah Salim! Dn neler syledin! Ayp ayp, azn sabunla ykamak lazm!"... Hakarete uradmn ertesi gn Mary Pereira yapt pelteler gibi fkeyle titreyerek hizaya girmem iin ne yaplmas gerektiini sylyordu. Bam pimanlkla ne eerek tek kelime bile sylemeden banyoya gittim ve ayahla Maymun'un akn baklar altnda dilerimi, dilimi, damam keskin arap sabunuyla fraladm. Dramatik kefaretimin haberi Mary ve Maymun tarafndan tanarak evde hzla yayld; annem gelip sarld: "Akll olum benim, bu konuyu bir daha amayacaz." Ahmet Sina da kahvalt masasnda ters ters ban sallayarak, "En azndan fazla ileri gittiini kabul edecek kadar saduyulu," dedi. Camn at yaralar iyileirken sanki beyanmn etkisi de siliniyor-du; dokuzuncu yagnm geldiinde benden baka kimse Bamelekle-184 rin adn andm o gn hatrlamyordu. Sabunun tad haftalar boyunca bana ketum olmam gerektiini hatrlatarak dilimde kald. Bakr Maymun bile pimanlk gsterimden memnun kalmt -onun gznde tekrar hizaya girmi, evin iyi ocuu olmutum. Eski dzeni tekrar tesis etmeye ne kadar istekli olduunu gstermek istercesine annemin en sevdii terlikleri yakt ve gzden dme birinciliini kimseye kaptrmad. Darya kar -onun gibi erkek klkl bir kzdan hi beklenmeyecek bir muhafazakrlk gstererek- anababamla ayn saf tutup tek hatam kendi arkadalaryla benim arkadalarmdan saklad. Bir ocuktaki fiziksel ya da zihinsel bir farklln aile iin byk utan tekil ettii bylesi bir lkede yzmdeki doum lekelerine, hyar burnuma, arpk bacaklarma alan anababam bende daha baka utan verici zellikler grmeyi reddettiler; bana gelince bir kere bile kulamdaki uultular, sarln srekli alan zillerini, kesintisiz ary sz konusu etmedim. Sr tutmann her zaman kt bir ey olmadn renmitim. Ama kafamn iindeki karmaay varn tahmin edin! ren yzn ardnda, sabunlu dilin

tepesinde, delinmi kulak zarnn yannda pek de dzenli olmayan bir zihin yatyordu, dokuz yandaki bir ocuun cepleri gibi vr zvr doluydu ii... kendinizi benim iimde farzedin, benim gzlerimden bakn, grlty, sesleri dinleyin; stelik bir de kimseye belli etmeme zorunluluu var, iin en zor taraf arm gibi davranmakt, mesela annem Hey Salim, Aarey St Kolonisine piknie giriyoruz dediinde Yaasn! diyerek zplamam gerekiyordu, halbuki i sesini dinlediim iin bunu zaten bilirdim Ve doum gnmde daha amadan btn hediyelerin ne olduunu verenlerin zihninden okumutum Ve hazine av berbat olmutu nk babamn kafasnda her ipucu her dl vard Ve babamn alt kattaki ofisine gitmek gibi daha zor iler de vard, ite daha ieri girer girmez kafam kim bilir ne pisliklerle doluyor nk babam sekreterini dnyor, Alice mi Fernanda m, son Coca-Cola kz, onu kafasnda ar ar soyuyor, tabii benim kafamda da, kz hasr bir sandalyede rlplak oturuyor, sonra ayaa kalkyor, poposunda sandalyenin brakt izler, bunu babam dnyor, BABAM, imdi bana tuhaf tuhaf bakyor Neyin var olum iyi misin Evet iyiyim Abba, iyiyim, gitmem lazm HEMEN GTMELYM devlerim var, Abba ve kp kouyorsunuz yznzdeki ipucunu grmeden nce (babam yalan sylediimde alnmda krmz bir n yandn sylerdi hep)... Ne kadar zor olduunu gryorsunuz, Hanif daym beni grelere gtrmeye ge-185 liyor, daha Hornby Vellard'daki Vallabhbhai Patel Stadyumuna gelmeden hznlenmeye balyorum Dara Singh ve Tagra Baba'nn dev karton resimlerinin yanndan kalabalklarla birlikte geiyoruz, gerisi hzn, en sevdiim daymn hzn iime akyor, neesinin snrlarnn hemen ardnda bir kertenkele gibi yayor, bir zamanlar kayk Tai'nin gl olan o gmbrtl kahkahann altnda gizleniyor, projektrler birbirine kenetlenmi greilerin srtlarnda dans ederken en iyi koltuklarda oturuyoruz ve daymn kederinin gl penelerine dyorum, film kariyerindeki dn kederi, birbiri ardna fiyaskolar, belki bir daha asla film eviremeyecek Ama hznn gzlerimden szmasna izin vermemeliyim Dncelerime karyor, hey pehlivan, kk grei yzn byle asan da ne, kt bir filmden bile berbat grnyor, anna ister misin? pakoras? baka bir ey? Ben bam sallyorum, Ha- yr, istemem Hanif mamu, rahatlayp ban eviriyor, barmaya bal- yor Ohe hadi Dara, gebert onu, Dara yara! Evde annem dondurma kabyla koridorda bada kurmu oturuyor, gerek d sesiyle Biraz ister misin olum, en sevdiin antepfstkl dondurma, kolu eviriyorum ama i sesi kafamn iinde nlyor, dncelerinin her kesini nasl gnlk eylerle doldurmaya uratn gryorum, pomfretin fiyat, ev ilerinin dkm, yemek odasndaki vantilatr tamir ettirmek iin elektriki arlacak, nasl mitsizce kocasnn sevilecek paralan zerinde younlamaya urayor ama o aza alnmayacak isim kendine yer amay baaryor, o gn banyoda azndan kaan iki hece, Na Dir Na Dir Na, yanl numara arandnda telefonu kapatmakta gitgide daha fazla zorlanyor BENM ANNEM bir ocuk byklerin dncelerine girdiinde kafas gerekten de fazlasyla karabilir Ve geceleri bile dur durak yok saat geceyarsn vurduunda kafamn iinde Mary Perei-ra'nn ryalaryla uyanyorum Her gece Onun iin de anlam olan ahsi cadlk saatimde Ryalar hep seneler nce lm bir adamn imgesiyle dolu Joseph D'Costa'nn, rya bana ismi sylyor, anlayamadm bir sululuk duygusuyla kapl, ne zaman onun atnilerini yesek bize de musallat olan ayn sululuk duygusuyla, burada bir sr var ama zihninin n ksmnda olmad iin renemiyorum, bu srada Joseph hep orada, her gece, bazan insan eklinde ama her zaman deil, bazan kurt ya da salyangoz, bir keresinde sprgeydi ama biz (o rya gryor ben bakyorum) o olduunu biliyoruz, meum amansz sulayc, Mary'ye vcut bulduu eylerin dilinde kfrler yadryor, kurt-Joseph ol r, salyangoz-Joseph olduunda zerini smklbcek izleriyle kaplyor, sprge eklindeyken onu sopasyla dvyor... sabahleyin ba-186 ykanmam ve okul iin hazrlanmam sylediinde sorular yutmam gerekiyor, dokuz yandaym ve baka insanlarn scakta birbirlerine karan hayatlarnn karmaasnda kayboluyorum. Deien hayatmn ilk gnlerinin dkmn bitirmeden ac verici bir itirafta bulunmalym; yeni yeteneimi okulda kullanarak anababa-mn benim hakkmda daha iyi dnmesini salayabileceim aklma gelmiti - ksacas kopya ekmeye baladm. Yani retmenlerimin ve benden daha akll arkadalarmn iseslerine kendimi ayarlayarak zihinlerinden bilgi alyordum. retmenlerimden ok aznn snav yaparken doru cevaplar akllarndan geirmediini kefettim - hocann ak hayatn ya da maddi

durumunu dnd bu ender durumlarda da cevaplar snfmzn dhisi Byk Kyros'un mthi, vaktinden nce olgunlam zihninde bulunuyordu. Notlarm aniden iyilemeye balad -ama ar da deil nk yazdklarmn aldm orjinallerinden farkl olmasna alyordum; btn bir ngilizce kompozisyonu Kyros'tan telepatiyle arakladmda bile zerine kendi sradan rtularm konduruyordum. Amacm phe ekmemekti; bunu baaramadm ama yakalanmadm da. Emil Zagallo'nun fkeli, sorgulayan baklar altnda bir melek gibi masumdum; ngilizce retmeni Bay Tandon'n hayretler iinde ban sallamasna kar ihanetimi sessizce yrtyordum -rastlant salaklktan baklay azmdan karrsam bana inanmayacaklarn biliyordum. zetleyeyim: ocuk-ulusumuzun tarihinde hayati bir noktada, Be Yllk Planlarn yapld, seimlerin yaklat, dil yrylerinin Bombay'da birbiriyle kapt srada Salim Sina adnda dokuz yandaki bir ocuk mucizevi bir yeti edinmiti. Fakir, azgelimi lkesine hayati hizmetlerde bulunabilecek yeteneklerini saklamay tercih etmi, lzumsuz bir rntgencilik ve kk dozda sahtekrla harcamt. Bu davran -pek kah ran olmadn itiraf ediyorum- kafa karklnn dorudan sonucuydu ki ahlak -doru olan yapma arzusu- ile poplerlii -biraz daha aibeli olan onaylanma arzusu- srekli birbirine kartryordu. Anababasnn onu reddedecei korkusuyla dnm havadislerini saklyordu; anababasnn vgsn kazanmak 'in yetilerini okulda ktye kullanyordu. Kiiliindeki bu atlak ksmen yann kkl gz nne alnarak affedilebilir; ama sadece ksmen. Kafa karkl meslek hayatn byk lde mahvedecekti. stersem kendi hakkmdaki yarglarda ok acmasz olabilirim. 187 Breach Candy Anaokulunun dz atsnda -hatrlayacaksnz bu atya Buckingham Villasnn bahe duvarnn te tarafna gemekle kolayca ulalabiliyordu- ne vard? tik yapld zamanki ilevini yerine getiremeyen ey neydi, kn soumay unuttuu o sene bizi gzleyen neydi -arada srada Byk Kyros ve baka misafir arkadalarn da (iko Per-ce Fishwala ve Bezeli Keith Colaco) katlmasyla, Sonny brahim, Ke-sikgz, Yalsa ve ben, kabaddi, Fransz kriketi, yedi kiremit oynarken bizi izleyen neydi? Toxy Catrack'n dads Bi-Appah, Homi'nin evinin en st katndan aa "Pikurular! Eek herifler! Kesin amatay..." diye her bardnda, biz de nce savuup sonra (kadn pencereden ekildiinde) geri dnerek onun bulunduu yana doru sessizce suratlarmz buruturduumuzda orada ne vard? Ksacas uzun, mavi ve boyalar dklen, hayatlarmz gzetleyen, bir mddet sadece bizim uzun pantolon giyeceimiz yakn zaman deil, belki Evie Burns'n de geliini bekleyerek zaman tutar gibi grnen neydi? Belki de ipucu istersiniz: bir zamanlar bombalar saklayan neydi? Joseph D'Costa neyin iinde ylan sokmasndan lmt?.. Birka aylk i ikenceden sonra, en nihayet byklerin seslerinden kaacak bir yer aradm ve kimsenin kapsn kilitleme zahmetine girmedii eski bir saat kulesinde buldum smam; orada, paslanan zamann yalnzlnda ben, paradoksal bir ekilde bir daha hi kurtulamayacam byk olaylara ve sosyal hayatlara doru ilk acemi admlarm attm... Dul'a kadar bir daha hi kurtulamayacaktm... amar sandklar yasaklannca, her frsatta sakat saatlerin kulesine fark edilmeden girmeye baladm. Sirk meydan scak ya da rastlantyla merakl gzlerden boaldnda; Ahmet'le Emine kanasta oynamak iin Willingdon Kulbne gittiklerinde; Bakr Maymun yeni edindii kadn kahramanlarn, Walshingam Kz Okulunun yzme ve dalma takmnn peine takldnda... yani vaziyet elverdiinde gizli snama girer, hizmetkr odalarndan arakladm ot dee uzanr, gzlerimi kapatarak, yeni uyanm i kulamn (btn kulaklar gibi burnuma balyd) ehirde -hatta daha uzaklarda kuzeyde, gneyde, douda, batda- istedii gibi dolamasna izin verir, her eyi dinlerdim. Tandm insanlara kulak misafiri olmann dayanlmaz basksndan kamak iin sanatm yabanclar zerinde denerdim. Hindistan'n kamusal meselelerine giriim hi de soylu nedenlerden deildi - fazla samimiyetten gna geldiinden rahatlamak iin tepeciimizin dndaki dnyay kullanyordum. Bozuk bir saat kulesinden kefedildii ekliyle dnya: ilk bata sa-188 II , ce bir turisttim, zel bir "Dilli-deko" makinesinin mucizevi deliklerinden bakan bir ocuk. Sol (sakat) kulamda dagdagi davullar alarken, Tac Mahal'i ilk kez

barsaklar bozuk iman bir ngiliz kadnn gzlerinden grdm, sonra gneyle kuzeyi dengelemek iin Madu-rai'nin Minakshi Tapnana srayp arklar syleyen bir rahibin flu, mistik algsna yuvalandm. Yeni Delhi'deki Connaught Place'i bir oto-ril ca srcs klnda, mterilerime artan yakt fiyatlarndan szlanarak turladm; Kalkta'da byk bir knkn iinde rahatszca uyudum. Seyahat merakna kendimi iyice kaptrnca Komorin Burnu'na gei yapjP sarisinin skl kadar ahlak da gevek olan bir balk kars oldum... denizin ykad kzl kumlarda, anlayamadm bir dilde Dravid kumsal arayclanyla flrt ettim; sonra Himalayalara ktm, Gucer kabilesinden birinin, yusyuvarlak bir gkkua ve Kolahoi buzulunun yuvarlanan buzultalar altndaki yosun balam, neandertal kulbesine gittim. Caisalmer'inaltn kalesinden ayna ii elbiseler yapan bir kadnn i dnyasn topladm; Khacuraho'da ergen bir ky ocuuydum, tarlalarn ortasnda duran Candella Tapnaklarndaki erotik, Tantrik kabartmalar beni ok utandryordu ama gzlerimi de ayram-yordum... yolculuun egzotik basitliinde bir nebze huzur bulabilmitim. Ama sonunda turizm tatmin etmemeye balad; merak n plana kt; "Bakalm," dedim kendi kendime "burada gerekte neler olup bitiyormu." Dokuz yan daldan dala atlamaclyla, film yldzlarnn ve kri-ketilerin kafalarna girdim - dans Vyjayantimala hakkndaki Film-evreleri dedikodularnn asln astarn rendim, Brabourne Stadyumunda Polly Umrigar'la balang izgisindeydim; playback arkcs Lata Mangekar ve Civil Lines'n arkasndaki sirkin palyaosu Bubu'y-dum... ve kanlmaz bir biimde, oradan oraya geen zihnim rastlant eseri politikay kefetti. Bir keresinde Uttar Pradesh'de bir toprakaasydm, serflere fazla tahllar atee vermelerini sylerken gbeim pijama kordonumun zerinden tayordu... bir keresinde de her zamanki gibi ktlk olan Oris-sa'da alktan lmek zereydim; iki aylktm ve annemin st kesilmiti. Ksa sreliine Kongre Partisi iin alan birinin zihnini igal ettim, bir ky retmenine, gelecek seim kampanyasnda arln Gandhi ve Nehru'dan yana koymas iin rvet veriyordum; ayn zamanda Komnistlere oy atmaya karar vermi Keralal bir kylnn de dncelerine girdim. Cretim artt; bir leden sonra kasten Babakan Yardm-c>nzn kafasn istila ettim ve milli bir akaya dnmeden yirmi yl 189 nce Morarci Desai'nin her gn "kendi kk suyunu" itiini rendim... iindeydim, kpkl bir bardak sidii yudumlarken lkln his-settim. En sonunda en yksek noktaya ulatm: Cavaharlal Nehru ol-dum, Babakan ve ereveli mektuplarn yazar; eksik dili seyrek sakall astrologlarn arasnda byk adamlarla birlikte oturup Be Yllk Plan gezegenlerin mziine uydurmaya alyordum... ykseklerde olmak kafa yapyor. "Ben neymiim!" diye bbrlendim sessizce. "Is. tediim yere gidebilirim!" Bir zamanlar tka basa Joseph D'Costa'nn garezinin patlayc aygtlaryla dolu olan o kulede, dncelerimde u cmle (tiktak seslerinin eliinde) beliriverdi: "Ben Bombay'n bomba-sym... bakn nasl patlayacam!" nk bir ekilde dnyay yarattm hissine; iinde zpladm dncelerin benim olduu, igal ettiim gvdelerin benim emirlerime gre hareket ettii hissine kaplmtm; gnlk meseleler, sanat, spor, birinci snf bir radyo istasyonunun btn o zengin eitlilii iime aktka sanki onlarn olmasn ben salyor gibiydim... yani sanat yanlsamasna kaplmtm ve lkenin her gereini yeteneimin i, ekillenmemi malzemesi olarak gryordum. "Ne istersem renebilirim!" diye cotum, "Bilemeyeceim hibir ey yok!" Bugn kayp, harcanm yllarn ardndan baknca o zamanlar beni etkisi altna alan bu kendimi-bytme ruhunun kendimi-koruma igdsnden kaynaklanan bir refleks olduunu syleyebilirim. Eer boucu kalabalklar kontrol ettiime inanmasaydm, kitlesel kimlikleri benimkini yok edebilirdi... ama saat kulemde an sevincin verdii gvenle Sin'e dntm, eski ay tanrsna (Hint tanrs deil; onu eski Hadramut'tan ithal ettim) uzaktan yaptm hareketlerle dnyann gelgitlerini dzenleyebiliyordum. Ama lm, Methwold Maliknelerini ziyaret ettiinde, beni gafil avlamay baard. Mevduatlarnn dondurulmasnn zerinden seneler gemesine ramen Ahmet Sina'nn gbeinin altndaki blge buz gibi souktu hl. "Peze-venkler taaklanm bzyor!" diye bard ve onlar stmak iin eline alan Emine'nin parmaklarna yaptklar o gnden beri cinsellii uykudayd, 1956'da Rusya'da bulunan o buzul iindeki mamut

gibi. ocuk uruna evlenen annem Emine yaratlmam hayatlarn rahminde rdn hissediyor ve babam cezbedemedii iin kendini suluyordu, nasrlar falan filan. Mutsuzluunu Mary Pereira'ya amt ama ayah ona "erkeklerden" mutluluk filan gelmez demiti; konuurlarken 190 birlikte atni yapmlar ve Emine hayalkrkln her zaman insann gzlerini yaartan scak misketlimonu atnisine katmt. Her ne kadar Ahmet Sina'nn ofis saatleri plak not alan sekreterlerin hayalleriyle, klarnda hasr sandalyenin izleri anadandoma odada dolanan Fernanda'lar ya da Poppy'lerin grntleriyle dolu olsa da aleti tepki vermeyi reddediyordu; gnn birinde gerek Fernanda ya da poppy evine gittikten sonra Dr. Narlikar'la satran oynarken, cinler yznden geveyen (oyunu gibi) dili itirafta bulundu, "Narlikar, u malum eye kar ilgimi kaybetmi gibiyim." Iltl jinekologdan bir honutluk parlts ykseldi; esmer, ltl doktorun iinde sakl doum kontrol fanatii, gzlerinden dar frlayp u konumay yapt: "Bravo!" diye bard Dr. Narlikar, "Sina karde, iste bu harikal Sen -beni de ekle- evet, senle ben, Sina bey ender rastlanan ruhsal derinlikte insanlarz! Tenin soluk solua aalanmalar bize gre deil - oalmaktan kanmak daha ho deil mi sorarm sana - lkemizde dilenen bir sr insana bir sefil insan hayat daha eklemekten kanmak - ve enerjimizi onlara zerinde duracak daha ok toprak kazandrmaya adamak daha iyi deil mi? Bunu bir kenara yaz dostum; sen, ben ve tetrapodlarmz, okyanuslardan toprak yapacaz!" Bu nutku talandrmak iin Ahmet Sina ikileri tazeledi; babamla Dr. Narlikar drt ayakl beton hayallerine kadeh kaldrdlar. "Topraa evet! Aka hayr!" dedi Dr. Narlikar biraz dili dolaarak; babam bardan tekrar doldurdu. 1956'nn son gnlerinde, yz binlerce byk beton tetrapodla denizden toprak kazanma hayali -dondurulmann nedeni olan ve artk babam iin bir bakma dondurulma sonrasnda mahrum kald cinsel faaliyetin yerine geen hayal- meyvelerini verecek gibiydi. Geri bu sefer Ahmet Sina parasn temkinli harcyordu; bu sefer arkaplanda gizliydi ve ad belgelerde grnmyordu; bu sefer dondurulmadan ald dersle mmkn olduunca az dikkat ekmekte kararlyd; Dr. Narlikar ardnda babamn tetrapod projesiyle alakas olduuna dair hibir belge brakmadan lp de ona ihanet ettiinde, Ahmet Sina (felaket karsnda yklmaya meyli olduunu nceden de grmtk) uzun, ylankavi bir dn grtlandan kayverdi, ancak lmne ok az kala en nihayet karsna k olduunda kurtulabilecekti bu dten. Methwold Maliknelerine ulaan haber uydu: Dr. Narlikar Marine Drive civarndaki arkadalarn ziyarete gitmiti; ziyaretten sonra hovpati kumsalna gidip kendine biraz bhel-puri ve hindistancevizi 191 st almaya karar vermiti. Deniz kysnda kaldrmda hzl hzl yu_ rrken, ar ar ilerleyerek arklar mrldanan bir dil yry konvoyunun arkasna dmt. Dr. Narlikar Belediyenin izniyle, gelecei iaret eden bir ikon gibi kordon boyuna yerletirttii tek, simgesel tetra-poda yaklamt; orada kendini kaybetmesine neden olan bir ey grmt. Bir grup dilenci kadn tetrapodun etrafna toplanm puca treni yapyorlard. Nesnenin dibinde gaz lambalar yakmlard; birisi yukarya uzanan ucuna OM iareti izmiti; tetrapodu tepeden trnaa tapnarak ykarlarken dualar mrldanyorlard. Teknolojik mucize iva-lingam'a dnmt; berekete kar olan Dr. Narlikar, tarih ncesi, remeci Hindistan'n eski, karanlk, iktidar timsali glerinin steril yirminci yzyl betonunun gzellii zerine yamanmas gibi alglad bu grnt karsnda ileden km... hzlanarak tapnan kadnlara kfr etmi, fkeden parl parl parlyormu; yanlarna gidince kk gaz lambalarn tekmelemi; hatta kadnlar bile itip kakm. Dil yrylerinin de gzlerine batm. Dil yrylerinin kulaklar onun dilinin kabaln iitmi; yrylerin ayaklan durmu, sesleri ykselmi. Yumruklar sallanm, kfrler savrulmu. Bunun zerine bizim doktor kzgnlktan temkini elden brakp kalabala dnm ve davalarna, slalelerine, baclarna demediini brakmam. Bir sessizlik km ve gcn gstermi. Sessizlik, yrylerin ayaklarn, tetrapodla baran kadnlar arasnda duran ltl jinekologa evirmi. Yrylerin elleri sessizce Narlikar'a uzanm ve doktor derin bir suskunluk iinde onu aralarna ekenlere kar drt bacakl betona yapm. t bile karmadan, korku Narlikar'a vantuz gc vermi, tetrapoda yapan

kollar ayrlmyor-mu. Yryler tetrapoda ynelmiler... sessizce onu ileri geri sallamaya balamlar; dilsiz saylarnn gc onun arln yenmi. eytans sknete kaplm bir akam vakti tetrapod yerinden kmldam, trnn suya girip toprak kazanmn balatacak ilk rnei olmaya hazrm. Dr. Sure Narlikar azn sessizce A der gibi aarak fosforlu bir midye gibi betona yapm... adamla drt ayakl beton hi ses karmadan yuvarlanmlar. Sularn fosurtusu bozmu byy. Dr. Narlikar dp de sevgili saplantsnn arl altnda ezilerek ldkten sonra gvdesini bulmak hi zor olmam nk suyun dibinde ate gibi parlyormu. "N'olduunu biliyor musunuz?" "Hey bu ne byle?" - ben dahil btn ocuklar Dr. Narlikar'm bekr evinin bulunduu Escorial Villasnn 192 bahe duvar etrafnda toplanmtk; Lila Sabarmati'nin ua, yznde hznl bir arballkla "lsn ipeklere sarp eve getirdiler," dedi. pr. Narlikar'm sert, tek kiilik yatana yatrlan safran rengi ieklerle ssl lsn grmeme izin vermediler ama ben neye benzediini biliyordum nk havadis odann snrlarndan dan tamt. Bilhassa hizmetkrlardan duymutum; onlar iin lm hakknda aktan aa konumak ok doald ama yaam hakknda pek bir ey sylemezlerdi nk yaamda her ey ok aikrd. Dr. Narlikar'm kendi uandan, lnn ok miktarda deniz suyu yuttuu iin suyun niteliklerini aldn duymutum; sv bir eye dnmt ve n geliine gre mutlu, hznl ya da kaytsz grnyordu. Homi Catrack'n bahvan araya girdi: "llere uzun sre bakmak tehlikelidir; yoksa biraz iine girer ve seni etkiler." Sorduk: etkiler mi? ne etkisi? nasl? Senelerdir ilk defa Buckingham Villasnn bahe musluu altndaki yerini terk eden sadhu Puruottam: "lm yaayanlarn kendilerini fazla sarih grmelerine yol aar; yaayanlar onun huzurunda bulunduktan sonra abartl bir hal alr." Bu olaand iddia, aslnda olaylarla da kantland nk lnn gvdesinin ykanmasna yardm eden Toxy Catrack'n dads Bi-Appah, her zamankinden daha crlak, daha cadaloz, daha korkun bir hal ald; Dr. Narlikar'm lsn gren herkes etkilenmi gibiydi, Nussie brahim daha da aptallam, iyice rdeklemiti ve lnn st katnda oturan, odasnn dzenlenmesine yardm eden Lila Sabarmati de kendisinde her zaman varolan eilimlere iyice kaplp nne gelenle yatp kalkmaya balamt; sonunda mermilerin konuaca bir yola koyulmutu bylece ve kocas Komutan Sabarmati de pek tuhaf bir sopayla olaba trafiini ynetir halde bulacakt kendini... Ama bizim aile lden uzak durdu. Babam gidip sayglarn sunmay reddetti ve ondan sonra arkadana asla ismiyle hitap etmeyip ondan hep "o hain" diye sz etti. ki gn sonra ismi gazetelerde ktnda Dr. Narlikar birdenbire kadn akrabalardan mteekkil devasa bir aile edindi. Hayat boyunca bir bekr ve kadn dman olduu halde lmnde dev, grltc, arbe-cerikli bir kadn denizi tarafndan yutulmutu, ehrin tuhaf kelerinden, Amul Mandrasndaki inek saclar, sinema biletileri, sokak sucular, mutsuz evlilik madurlar kp gelmiti; konvoylar ylnda Narlikar kadnlan da kendi kortejlerini oluturdular, fazlaca gelimi kadnlarn mthi seli iki katlk tepemizi basm ve Dr. Narlikar'm evini yle tka basa doldurmutu ki aadaki yoldan geerken camlardan fkran dirseklerini, verandalardan taan kalalarn grebilirdiniz. Narli-193 kar kadnlarnn bartlar her yeri tuttuundan kimse bir hafta boyun-ca gzn bile krpmad ama ulumalar bir yana kadnlarn grndkle-ri kadar becerikli olduklar sonra ortaya kt. Doumhane'yi zerlerine geirdiler; Narlikar'n btn i anlamalarn soruturdular; babam da gnl rahatlyla tetrapod iinden kkladlar. Onca seneden sonra babama cebindeki delikten baka bir ey kalmamt, bu arada kadnlar Narlikar'n gvdesini Benares'e yaklmaya gtrdler; hizmetkrlar Manikarnika-ghat'ta Kutsal Ganj'a serpilen doktorun kllerinin nasl batmadn, suyun yzeyinde kk ate bcekleri gibi parldayarak yzdn ve denize aldn kulama fsldadlar; tuhaf parlaklklar gemi kaptanlarn korkutacakt herhalde. Ahmet Sina'ya gelince: Yemin ederim Narlikar'n lmnden ve kadnlarn geliinden sonra solmaya balad... ar ar teni solgunlat, sa rengini kaybetti, bir iki ay iinde gzlerinin karas hari bembeyaz kesildi. (Mary Pereira Emine'ye: "O adamn kan donmu; imdi de teni buzlanyor, buzdolab gibi," demiti.) unu da sylemeli ki beyaz bir adama dnmekten kayg duyuyormu gibi grnse de, doktorlara gitse de, tehis koyamadklarnda ya da tedavi neremediklerinde iten ie seviniyordu nk

Avrupallarn ten rengini oldum olas kskanm-t. Gnn birinde tekrar aka yapmaya izin ktktan sonra (Dr. Narlikar'n lmnden sonra mnasip bir sre gemesi beklenmiti) babam kokteyl saatinde Lila Sabarmati'ye: "En iyi insanlarn hepsi tenlerinin altnda beyazdr; ben sadece baka trlymm gibi davranmay braktm," demiti. Hepsi ondan daha esmer olan komular kibarca glmler ama garip bir biimde utan duymulard. Vaziyet gsteriyor ki abanoz annemin yanna pek yakacak kar beyaz bir babaya kavumamn sorumlusu Narlikar'n lmnn okuydu; ama (geri ne kadarn yutmaya hazrsnz bilmiyorum ya) alternatif bir aklamada bulunma riskini gze almalym, saat kulemin mutlak mahremiyetinde rettiim bir teori... nk psiik yolculuklarm srasnda tuhaf bir ey kefetmitim: Bamszlktan sonraki ilk dokuz yl boyunca benzer bir renk sorunu (belki de ilk kaytl kurban Ku Nahe-en Ranisiydi) lkenin i evrelerinde hatr saylr miktarda insana musallat olmutu. Hindistan'n her yerinde iyi Hintli iadamlarna rastlamtm, servetleri, ticaret zerinde younlaan Be Yllk Plan sayesinde azalyordu... bu iadamlar da ya solmulard ya da gerekten ok fena solmaktaydlar! yle grnyor ki ngilizlerden dzeni devralmann ve kendi kaderlerinin efendisi olmann gerektirdii mthi (hatta kahramanca) gayret yanaklarndan rengin ekilmesine neden olmu-194 l w... bu konumda belki de babam, genelde dikkate alnmayan bu yaygn olgunun son kurbanyd. Hindistan'da iadamlar beyazlayordu. Bir gn iin bu kadar malzeme yeter. Ama Evelyn Lilith Burns yolda; Pioneer Cafe azapla yaknlayor ve -esas- teki-benim lmcl dizli iva da dahil olmak zere dier geceyars ocuklar bask yapyorlar. Yaknda atlaklar onlarn iinden kaaca kadar genileyecek Bu arada; muhtemelen 1956'nn sonlarnda arkc ve boynuzlu Wee Willie Winkie de mevlasn buldu. 195 Bombay'da Ak RAMAZAN AYI boyunca her frsatta sinemaya giderdik. Sabahn beinde annemin hamarat elleriyle sarslp uyandrldktan sonra, afak skmeden kavunlu limonatal bir kahvalt yaptktan sonra, hele hele pazar gnleri Bakr Maymun ve ben srayla (bazan birlikte) Emine'ye hatrlatrdk: "Sabah on buuk seans! Metro Cub Club gn, Amma, ltfee-en!" Sonra Rover'la sinemaya giderdik, orada ne Coca-Cola ne patates cipsi ne Kwality dondurmalar ne yal ktta samosa tadabilirdik ama en azndan klima vard, giysilerimize inelenen Cub Club rozetleri, yarmalar, ince bykl biri tarafndan yaplan doum gn duyurular vard; ve tabii film, "Gelecek Program" ve "ok Yaknda" yazlaryla tantlan filmlerden ve izgifilmden ("Az sonra Byk Film, Ama nce...!") sonra: Quentin Durward belki ya da Scammuoche. "Pek kabadayca," derdik sonradan birbirimize, film eletirmeni havalarnda; "Delimen, mstehcen bir film" - geri ne birinin ne tekinin ne anlama geldiini bilirdik. Ailemiz fazla ibadet etmezdi (sade ce bayramda babam beni Cuma Camiine gtrr, bama bir mendil balayp alnm yere bastrrd)... ama oru tutmak iin hep ok istekli olurduk nk sinemay severdik. Evie Burns'le ayn fikirdeydik: dnyann en byk film yldz Robert Taylor'd. Jay Silverheels'in Tonto karakterini de seviyordum; ama onun kemosabay Clayton Moore Yalnz Kovboy olmak iin fazla imand bence. Evelyn Lilith Burns 1957 ylnn birinci gn gelerek, dul babasyla birlikte, biz neredeyse farkna bile varamadan tepemizin aalarnda ykselmi olan irkin, kt iki beton bloktan birindeki bir daireye yerleti. Bloklar tuhaf bir biimde tecrit edilm i gibiydi; Noor Ville'de Amerikallar ve baka yabanclar oturuyordu (Evie gibi); ehre yeni gelen Hintlilerin basan ykleri Laxmi Villalar'nda bitiyordu. Methwold 196 Maliknelerinin ycelerinden, beyaz, esmeri hepsine tepeden bakyorduk; ama kimse hibir zaman Evie Burns'e tepeden bakmamt - bir kere hari. Sadece bir kere birisi ona tepeden bakt. Daha ilk uzun pantolonumu giymeden Evie'ye k oldum; ama ak sene tuhaf, zincirleme bir eydi. Zaman kazanmak iin hepimizi Metro sinemasnda ayn sraya oturtacam; biz zerimizde krpan klarla trans halinde otururken Robert Taylor

gzlerimizden yansrd - yine sembolik srayla: Salim Sina Evie Burns'n yannda ve ona k, o Sonny brahim'in yannda ve ona k, o Bakr Maymun'un yannda ve ona k, Maymun sra banda oturuyor ve alktan lyor... Evie'yi hayatmn belki alt ay boyunca sevdim; iki yl sonra Amerika'ya dnd ve yal bir kadn baklad iin slah evine gnderildi. Minnettarlm burada ksaca belirtmem iyi olacak: Evie bizim aramzda yaamaya balamasayd benim hikyem saat kulesinde turizm ve snfta kopyann tesine asla geemeyebilirdi... o zaman bir dulun misafirhanesinde doruk noktasna asla ulalamazd, sylediklerimin doru olduuna dair hi kant olmazd, neon tanra Mumbadevi'nin gz krpan, danseden safran-yeil grntsnn nezaret ettii bu dumanl fabrikada bir son da olmazd. Ama Evie Burns (ylan myd merdiven mi? Cevap ak: ikisi birden) benim sadece geceyars ocuklarn bulmam deil Bombay eyaletinin blnmesini kesinletirmemi de salayan gmi bisikletiyle tam tekmil gelmiti. Batan balayalm: salar korkuluk samanndan yaplmt, teninde iller serpitirilmiti, dileri telden bir kafeste yayordu. Dnya zerinde szn geiremedii yegne ey o diler gibiydi - zvanadan kmlar, arpk urpuk birbirlerinin zerine abanmlard ve dondurma yerken ok fena cann yakyorlard. (u tek genellemeyi de yapmadan geemeyeceim: Amerikallar evreni dize getirdiler ama azlar zerinde sz sahibi deiller; oysa Hindistan iktidarsz olduu halde ocuklarnn dileri harikadr.) Diarlarnn ikencesine urayan Evie'm acyla muazzam bir biimde baediyordu. Kemikler ve dilerle ynetilmeyi reddederek eline getike kek yiyor Cola iiyor ve hi szlanmyordu. Dili bir ocuktu Evie Burns; acy fethi hepimizin zerindeki hkimiyetini pekitirmiti. Btn Amerikallarn bir snra ihtiya duyduu sylenir: onunki acyd ve bu snr zorlamaya kararlyd. Bir keresinde utana skla ona, Skandal Mevkiindeki bir satc kadndan kendi harlmla aldm iekten bir kolye vermitim (gece-zambam-iin-gece-ecesi). "Ben iek takmam," demiti Evelyn Lilith 197 ve istenmeyen kolyeyi havaya frlatp, yere dmeden Papatya hava tabancasnn amaz samalarndan biriyle vurmutu. iekleri bir pa patya'yla paralayarak bir kolyeyle bile yumuatlamayaca mesajm, vermiti; o bizim kaprisli, frtna gibi Rezil Lil'imizdi. Hem de Eve, yani Havva'yd. Adem elmam, gz bebeim. Nasl gelmiti: Sonny brahim, Kesikgz ve Yalsa Sabarrnati Kyros Duba, Maymun ve ben, Methwold'un drt maliknesi arasndaki sirk meydannda Fransz kriketi oynuyorduk. Bir Yeni Yl oyunu-Toxy parmaklkl penceresinde el rpyordu, Bi-Appah bile iyi tarafndan kalkmt ve krk ylda bir bize irretlik etmiyordu. Kriket -ocuklar tarafndan oynanan Fransz kriketi bile- sessiz bir oyundur keten yana batrlm bir sknet. Deriyle st pyor; hafif bir alk; ara sra bir bar - "Vurun! Vurun baym!" - "Ov/zatT ama bisikletinin zerindeki Evie'nin bunlara tahamml yoktu. "Hey millet! Hop size diyorum! Neniz var? Sar msnz nesiniz?" Vuru sras bendeydi (Ranci gibi zarif, Vinoo Mankand gibi gl). Birdenbire iki tekerlekli bisikletinin tepesinde tepeye trmanmaya balad, saman salar uuuyor, illeri parlyor, azndaki tel gnete trafik lambas gibi mesajlar yolluyordu, gm bir merminin zerinde bir korkuluk... "Hey sen burnu akan! O uyuz topu seyretmeyi brak, avanak! Sana seyretmeye deer bir ey gstereceim!" Evie Burns' bisikletsiz dnmek olanaksz; yle sradan bir iki tekerlekli de deil, eskiden kalma bisikletlerin son rneklerinden biri, gcr gcr bir Arcuna Hintbisikleti, damla eklinde tutamaklar kt bantla sarlm, be vitesli, selesi ita desenli muamba. Geri kalan yerler gmi (sylememe gerek yok Yalnz Kovboy'un atnn renginde) ... dank Kesikgz ve derli toplu Yalsa, dhi Kyros ve Maymun, Sonny brahim ve ben -iyi arkadalar, Maliknelerin gerek evlatlar, doutan varisleri-forsepsler beynini oyduundan beri ar bir masumiyet tayan Sonny ve korkun gizli bilgimle ben - evet hepimiz, mstakbel boa greileri, Deniz Kuvvetleri Komutanlar, hepimiz az bir kar ak sirk meydannn kenarlarn epeevre hzlanahzla-nahzlana dola retmeye baladk. "Bakn bana; bakn nasl gidiyorum, salaklar!" ita desenli selenin zerinde Evie eitli numaralar yapyordu. Bir aya selenin zerinde, teki geriye doru alm etrafmzda dnyordu; hzn arttrp selenin zerinde amuda kalkt! n tekerlein zerinde arkaya doru oturup pedallar tersine

evirebiliyordu... yerekimi onun klesiydi, hz ana unsuruydu ve hepimiz bir gcn aramza geldi-198 y tekerlekli bir cad, kenarlara ekilmi iekler ona yapla frlatyordu, sirk meydannn tozu onu alklamak iin ayaa \ kmt nk sirk meydan da efendisini bulmutu; onun dnen te-feklerinin fras altnda bir tuvaldi artk. Kahramanmzn sa kalasnda bir Papatya hava-tabancas tad-"n fa1^ etmitik... "Dahas da var, bcekler!" diye bard ve silahn ekti- Samalar talara uma yetenei kazandryordu; havaya annalar attmzda onlar mortu ekmi vaziyette yere indiriyordu. "Hedef! Baka hedefler gsterin!" - Kesikgz gkn bile karmadan sevgili iskambil ktlarn teslim etti, krallarn balarn vursun diye. Di telleri takm Annie Oakley'di o - kimsenin keskin nianclna laf syleyecek cesareti yoktu, sadece bir kere byle bir ey oldu ve o zaman hkmdarl sona erdi, byk kedi istilas zamanlaryd; hafifletici sebepler vard. Kzarm, terlemi Evie Burns bisikletten inip bard: "Bundan sonra burann yeni byk efi benim. Tamam m yerliler? tiraz eden var m?" tiraz yok; ite o anda k olduumu anladm. Evie'yle Cuhu kumsalndayz; deve yarlarn kazanyordu, hepimizden ok hindistancevizi st iebiliyordu, Umman Denizinin yakc tuzlu sularnda gzlerini aabiliyordu. Alt ay bu kadar ok eyi deitirebilir mi? (Evie benden yarm ya bykt.) nsann byklerle eitiymi gibi konumasn salayabilir mi? Evie, bababrahimbrahim'le dedikodu yaparken grlmt; Lila Sabarmati'nin ona makyaj yapmay rettiini iddia ediyordu; silahlar hakknda konumak iin Homi Catrack' grmeye gidiyordu. (Tam bir ateli silah aficionado'su olan Homi Catrack'n gnn birinde kendini bir namlunun ucunda bulmas hayatnn trajik ironisiydi... Evie'yi kendine yakn hissediyordu, kendi Toxy'sinin tersine bak gibi keskin cam gibi berrak olan annesi z bir ocuk. Aklma gelmiken, Evie Burns acma hislerini zavall Toxy Catrack iin harcamyordu. "Kafadan atlak," demiti bizimle konuurken kaytszca, "Fare gibi gebertilmeli." Ama Evie; fareler gsz deildirler. Senin yznde, tiksindiin Tox'un btn gvdesinde olduundan daha fazla kemirgenlik vard.) Evelyn Lilith byleydi ite; ve daha geleli birka hafta olmutu ki ben etkisinden bir daha asla tam olarak kurtulamayacam bir zincirleme tepkimeyi balatmtm. Sonny brahim'le balad, kap-komusu-Sonny, forseps-oyuklu Sonny, srasn bekleyerek hikyemin kysnda sabrla oturup duran 199 Sonny. O gnlerde Sonny pek yaralyd; forsepslerin neden olduUn dan bile byk bir yara. Bakr Maymun'a k olmak (dokuz yanda bi-le olsa) hi kolay bir ey deildi. Sylediim gibi, ikinci ocuk olarak atafatszca dnyaya geien kardeim her trl efkat ilanna iddetli tepkiler vermeye balama Sylentiye gre kularla kedilerin dilini konuuyor olsa da sevgililerin yumuak szleri onda neredeyse hayvani bir fke uyandryordu; ama Sonny akllanmayacak kadar saft. Aylardr onu "Salim'in kardei, sk kzsn!" ya da "Kz arkadam olmak ister misin? Belki ayahnla sinemaya gideriz..." trnden laflarla ileden karyordu. Yine aylardr Maymun onu akna piman ediyordu - annesine hikyeler uyduruyor kazara-kasten onu amurlarn ortasna itiyordu; bir keresinde ona fiziksel saldrda da bulunmu, yznde trmk izleri ve gzlerinde can acyan hznl-kpek ifadesi brakmt ama Sonny akllanmyordu. En nihayet Maymun byk bir intikam plan yapt. Nepean Sea Caddesindeki Walsingham Kz Okuluna gidiyordu Maymun; balklar gibi yzen, denizaltlar gibi dalan, uzun boylu, dzgn adaleli Avrupallarla dolu bir okuldu bu. Bo zamanlarnda yatako-das penceremizden onlar grebilirdik; bizim giremediimiz Breach Candy kulbnn harita biimindeki havuzunda oynarlard... May-mun'un bu kendilerini ayr tutan yzclere bir nevi maskot gibi takldn rendiimde ok rencide olmutum... ama ona laf sylenmezdi; kendi kafasnn dikine giderdi. riyar on be yanda beyaz kzlar Walsingham okul otobsnde onun yanlarna oturmasna izin veriyorlard. Sonny, Kesikgz, Yalsa, Byk Kyros ve benim Katedral Okulu otobsn beklediimiz yerde her sabah ite byle kz da onunla birlikte otobs beklerdi. Bir sabah, nedendir bilinmez, Sonny'yle ben duraktaki yegne ocuklardk. Belki de bit

salgn filan vard. Maymun, Mary Pereira bizi yzclerle yalnz brakana kadar bekledi; sonra birdenbire ne planlad kafamda parlayverdi nk laf olsun diye dncelerine girmitim; "Hey!" diye bardm - ama artk ok geti. Maymun bard, "Sen bu iten uzak dur!" sonra adaleli yzcyle birlikte Sonny brahim'in zerine atlad, sokaklarda uyuyanlar, dilenciler ve bisikletli katipler byk bir honutlukla bakyorlard nk kzlar zorla Sonny'nin giysilerini tek tek zerinden karyorlard... "Ne biim adamsn olum, yle seyredecek misin?" diye beni yardma ard Sonny ama do-nakalmtm, kardeimle en iyi arkadam arasnda nasl taraf tutabilirdim, Sonny alamakl bard "Sizi babama ikyet edeceim!", bu s-200 Ha Maymun "Abuk sabuk eyler sylememeyi renirsin artk - renin," diyerek ayakkablarn karyordu; gmlei gitmiti; fanilas bir kuleden-atlamac tarafndan karlmt, "O apal ak mektuplarn vazmak ne demekmi gr bakalm", oraplar gitmi, bol bol gzya, sonra "Geliyor!" diye bard Maymun; Walsingham otobs geldi ve suikastlarla kardeim iine atlayp hzla uzaklatlar, "Caaaart, kaba-kaaaat k ocuk!" diye baryorlard; Sonny sokan ortasnda, Chi-malker ve Okuyucu Cenneti'nin karsnda anadandoma kalmt; forseps oyuklar kaya havuzlan gibi parlyordu nk salarndan vazelin bulamt; gzleri de slakt, "Neden yapt bunu? Ben ona sadece ondan holandm sylemitim..." "Ne bileyim," dedim nereye bakacam bilemeden, "Bazan yle eyler yapyor ite." Bana daha da ktsn yapacan bilmiyordum daha. Ama o dokuz yl sonrayd... bu srada 1957'nin balarnda seim kampanyalar balamt; Cana Sang"h, yal kutsal inekler iin dinlenme evleri kampanyasna balamt; Kerala'da E.M.S. Nambudiripad komnizmin herkese yemek ve i vereceine sz veriyordu; Madras'da C. N. Annadurai'nin Anna-D.M.K. partisi blgeselcilik alevlerine krkle gidiyordu; Meclis, Hindu kadnlarna eit miras hakk tanyan Hindu Veraset Kanunu gibi reformlar geri almaya alyordu... ksacas herkes kendi davasn savunuyordu; ama benim Evie Burns karsnda dilim tutulmutu ve Sonny brahim'e yanap benim iin teklifte bulunmasn rica ettim. :. Hindistan'da Avrupallar karsnda hep zayf olmuuzdur... Evie bizimle sadece birka haftadr birlikteydi ve ben daha imdiden Avrupa edebiyatnn gln bir taklidine dnmtm. (Okulda Cyrano'yu basitletirilmi ekilde sahnelemitik; ayn zamanda Resimli Klasikler izgi romann da okumutum.) Belki de Avrupa'nn Hindistan'da kendini fars biiminde yinelediini sylemek doru olur... Evie Amerikalyd. Ayn ey. "Olmaz olum, neden kendin yapmyorsun?" "Bak Sonny," diye yalvardm, "arkadamsn deil mi?" "Evet ama sen bana hi..." "O benim kardeim Sonny, sana nasl yardm edecektim ki?" "Hayr, sen de kendi pis ilerini kendin..." "Sonny olum bir dn. Dn. Bu kzlara kar ok dikkatli olmak lazm olum. Bak Maymun'un nasl tepesi att! Sen bu deneyimi yaadn, yaar. Bu sefer nasl davranlacan daha iyi bilirsin. Ben ne bi-201 1 lirim? Belki benden holanmyordur bile. Benim de elbiselerimi ta,, snlar m istiyorsun? yle olursa memnun mu olacaksn?" Masum, iyi huylu Sonny,"... Yok, hayr..." diyor. "yi yleyse. Sen git. Beni biraz v. Burnumun nemli olmadm karakterimin iyi olduunu syle. Bunu yapabilir misin?" "...eeeey... ben... tamam ama sen de kardeinle konuacaksn, tamam m?" "Konuurum Sonny. Ama sz veremem. Onu biliyorsun. Ama kesin konuurum." Siz stratejilerinizi istediiniz kadar dikkatli planlayn kadnlar bir fiskede yerle b ir eder. Her baarl seim kampanyasnn ardnda, kazanann iki misli kaybeden vardr... Buckingham Villasnn verandasndan, panjurlarn arasndan, semen kitlemi ikna etmeye alan Sonny brahim'i gzetliyordum... semenin sesini, havay kmsemeyle yaran Evie Burns'n burundan gelen sesini duydum: "Kim? O mu? Syle ona da gidip nce burnunu temizlesin. Smkl! Bisiklete binmeyi bile bilmiyor!" Bu doruydu. Ama beterin de beteri vard; nk (panjur sahneyi ince ubuklara blse de) Evie'nin yzndeki ifadenin yumuayp deimeye baladn grmemi miydim - Evie'nin

(panjurun enine bld) eli seim sorumluma uzanmam myd? - Sonny'nin akak oyuklarna dokunup ular vazeline bulanan Evie'nin (trnaklar kkne kadar kemirilmi) parmaklar deil miydi? - Evie: "Ama sen baka; sen hosun," demi miydi dememi miydi? Hznle cevaplar sralyorum, grmtm, uzanmt, parmaklaryd, demiti. Salim Sina Evie Burns' seviyor; Evie Sonny brahim'i seviyor; Sonny Bakr Maymun iin deli oluyor; peki ya Maymun ne diyor? "Beni hasta etme, Allahm," dedi kardeim -beni hayalkrklna uratt halde, tm asaletimle- Sonny'nin lehine konumaya altmda. Semenler ikimizi de sememiti. Hemen teslim olmayacaktm. Beni hi nemsemeyen Evie Burns'n sirenlere benzeyen cazibesi beni engellenemez bir biimde felakete srkledi. (Ama onu sulamyorum nk dn ardndan bir k geldi.) Saat kulemde tek bama, lke ii seyahatlerimi bir kenara brakp illi Evie'me nasl kur yapsam diye dnmeye baladm. "Araclar 202 dedim kendi kendime, "Bunu ahsen halletmelisin." Sonunda Tnm yaptm: tutkularna eriebilmek iin ilgilerini paylaacaktm... ^lanlar oldum olas houma gitmemitir. Ben de bisiklete binmeyi renmeye karar verdim. Evie, o gnlerde tepe-st ocuklarnn taleplerine vermiti kendini, nlara bisiklet sanatlarn retiyordu; ders almak iin sraya girmek benim iin kolay 'du- Sirk meydannda toplandk; meydann tek efendisi Evie be titrek, son derece dikkatli bisikletinin ortasnda duruyordu ben de bisikletsiz onun yannda duruyordum. Evie gelene kadar tekerleklere kar hi ilgi gstermemitim, bu yzden de bana hi yle bir sey alnmamt... alakgnlllkle Evie'nin dilinin kamsna katlanyordum. "Sen nerede yayordun, iko burun? Yoksa benimkini mi isteyeceksin?" "Hayr," diye yalan syledim, o da yumuad. "Tamam, tamam," diyerek omuzlarn silkti, "Seleye k da ne menem bir eymisin grelim." Hemen belirteyim, gmi Arcuna Hintbisikletine bindiimde kendimi mthi hafiflemi hissettim; Evie bisikleti gidonundan tutup "Den-geleyemedin mi hl? Sabaha kadar burada m durucaz?" diyerek bana tur attrrken - Evie'yle ben birlikte gezinirken... nasl sylesem?., kendimi mutlu hissettim. Dnednednedne... Sonunda onu memnun etmek iin "Tamam... sanrm oldu... brak," diye kekeledim ve birdenbire kendi bama kaldm, arkamdan son bir kere itti ve gmi yaratk parldayarak kontrolden kp sirk meydannn te tarafna utu... bardn duydum: "Frene bas! Frene bas salak!" - ama ellerim kmldayamyordu, aa gibi olmutum, EYVAH tam karmda Sonny brahim'in mavi iki tekerleklisi vard, tam arpma hattnda, EKL YOLDAN DELl MSN, selesinin zerindeki Sonny direksiyon krp kurtarmaya alyor ama mavi hl gmiye doru ilerliyordu, Sonny saa krd ama ben de o yana krdm AYY BSKLETM gmi tekerlek maviye dedi, kasalar birbirini pt, gidonun zerinden Sonny'ye doru umaya baladm, o da ayn ekilde bir parabol izerek bana doru geliyordu KT bisikletler altmzda yere devrildi, birbirlerine kenetlendiler KT Sonny'yle ben havada karlatk, Sonny'nin ba benimkini karlad... Dokuz yl nce frlak akak kemikleriyle domutum, forsepsler de Sonny'de oyuklar amt; her eyin bir nedeni varm gibi grnyor nk benim frlak akaklarm Sonny'nin oyuklarna oturmutu. Tamtamna. Balarmz ke-203 netlenerek yere dmeye baladk, neyse ki bisikletlerin uzana dtk, GM ve bir an dnya silindi. Evie alev alev yanan illeriyle, "Pislik, smk torbas, bisikleti, mi..." Ama onu dinlemiyordum nk sirk meydan kazas amar sand felaketinin balad ii bitirmiti ve hepsi kafamdayd, en nde, hi fark etmediim arkadaki bouk bir ses olmaktan kmlard hepsi Ben iaretlerini gnderiyorlard, kuzeyden, gneyden, doudan batdan... geceyars doan dier ocuklar sesleniyorlard "Ben"' "Ben", "Ben", "Ben". "Hey! Smk kafa! yi misin?.. Hey annesi nerde bunun?" Mdahaleler, hep mdahaleler! Karmak saylabilecek hayatmn deiik paralar, anlalmaz bir inatla, kendi ayr blmlerinde durmay reddediyor. Sesler saat kulelerinden kp Evie'nin alan olan sirk meydanna dklyorlar... imdi, tam da tiktakn fevkalade ocuklarn anlatmam gerekirken Snr Postasna binip gidiyorum -anneannem e dedemin ryen dnyalarna karlyorum, Adem Aziz hikyemin doal

akna giriyor. Peki. Baa gelen ekilir. O Ocak aynda, bisiklet kazasnda geirdiim ciddi sarsntdan sonraki nekahat dnemimde annemler bizi Agra'ya, (muhtemelen kurgusal) Kalkta Kara Deliinden de beter bir hal alacak aile toplantsna gtrdler. ki hafta boyunca Emerald'la Zlfikr'n (Tugeneral olmutu ve kendisine General denmesinde srar ediyordu) tandklar nemli isimlerle Pakistan'da yedi numaraya ykselen muhteem servetlerini bize tlatp durmalarn dinlemek zorunda kaldk; oullar Zafer Maymun'un solmakta olan krmz rglerini ekmeye kalkt (ama sadece bir kere!). Devlet Memuru Mustafa daym ve yar-ranl kars So-nia'nn, isimsiz cinsiyetsiz veletlerini dayak ve hakaretlerle tam bir ahsiyetsizlie kavuturmalarn sessiz bir dehetle izlemek zorunda kaldk; Aliye'nin kzkuruluunun ac rayihas havaya yaylp yiyeceklerimizi mahvetti; babam erkenden odasna ekilip cinlerle gizli gece savana giriiyordu; her ey berbatt. Bir gece saat on ikiyi vurduunda uyandm ve dedemin ryasn kafamn iinde buldum, bu yzden de onu kendini grd ekliyle grmekten kendimi alamadm - k doru adan geldiinde vcudunun ortasnda dev bir glge grnen yan ban alm bir adam. Yalln, Muhterem Valide'nin ve kendi kafasna uygun arkada bulamamann etkisiyle genliine g kazandran inanlar silinip gitmiti, eski 204 hir boluk gvdesinin orta yerinde yeniden kendini gsteriyor, onu bu-uk, j,O bir ihtiy ara dntryordu; uzun zamandr savat Tanr , djer batl inanlar) hkimiyeti tekrar ele almaya balamt... bu s-ada, Muhterem Valide iki haftay Hanif daymn istenmeyen film artisti karsna kk hakaretlerde bulunarak geirdi. Bir ocuk oyununda hayalet roln alm ve dedemin almirah zerindeki deri attache antasnda, zerine gvelerin delikler at, ama en byk delii insan elinden kma bir araf buluum da o zamana raslyor: bu kefim karssnda dedemin fkesine maruz kalmtm (hatrlarsnz). Ama bir kazancm olmutu. Rikac Rait'in (msr tarlasnda sessizce baran ve Nadir Han' Adem Aziz'in tuvaletine gtren ocuk) dostluunu kazanmtm; bana kol kanat gererek -ve kazadan bu kadar ksa zaman sonra bana kesin yasaklar koyacak anababama belli etmeden-bisiklete binmeyi retti. Oradan ayrldmda dierleriyle birlikte o srr da yanmda gtryordum, ama uzun sre sakl tutmaya niyetim yoktu. ... Eve dnerken trende, kompartmann dna aslm sesler vard: "Ohe mihrace! Ltfen an efendim!" -kaak yolcularn sesleri benim dinlemek istediim yeni seslerle savayor- ve tekrar Bombay Merkez stasyonuna geliyoruz, hipodrom ve tapnan yanndan eve varyoruz ve Evelyn Lilith Burns daha yce eyler zerinde younlamadan nce kendi blmn bitirmemi talep ediyor. "Eve dndk!" diye baryor Maymun. "Yaasn... Bom'a dndk!" (Gzden dm vaziyette. Agra'da General'in botlarn yakmt.) Eyaletler Reorganizasyon Komitesinin, raporunu Bay Nehru'ya 1955 Ekiminde teslim etmi olmas kayda deer bir konu; bir sene sonra rapordaki neriler hayata geirilmiti. Hindistan yeni batan on drt eyalete ve merkeze bal alt "blgeye" blnmt. Ama bu eyaletlerin snrlar nehirlerle, dalarla ya da baka corafi zelliklerle belirlenmi-yordu; snrlar dilden duvarlard. Bizi dil blyordu: Kerala, Malaya-lam (dnyann ad tersten de ayn okunan tek dili) konuanlara verilmiti; Karnataka'da Kannada konumanz gerekiyordu; imdi Tamil Nadu diye bilinen budanm Madras'ta da Tamil aficionado'\a.n mevcuttu. Ancak bir ihmalkrlk sonucu Bombay eyaletinde hibir dzenleme yaplmamt; Mumbadevi'nin ehrinde dil yrleri uzadka uzam, sesleri ykselmi ve nihayet politik partilere dnmt, Sam-yukta Maharashtra Samiti ("Birleik Maharashtra Partisi") Marathi dili-205 ni savunuyor ve Maharashtra iin Dekkan eyaleti kurulmasn istiyorlard; Maha Gucerat Pariad ("Byk Gucerat Partisi") Gucerat dilinde pankartlar altnda yryor ve Bombay City'nin kuzeyinde bir eyalet hayal ediyorlard, Kathiavar yarmadasndan Ku Bataklna... Bu soujj tarihi tekrar styorum, Dekkan'n cehennem scanda domu Marat-hi'nin plak keskinliiyle, Gucerat dilinin bataklkl, Kathiavar yumuakl arasndaki mcadeleyi tekrar hatrlatyorum nk 1957 ubatnda Agra'dan dnmzn hemen ardndan Methwold Malikneleri Warden Caddesini muson yamurlarndan bile daha fazla dolduran, baran bir insan seli tarafndan ehirden koparlmt, yle uzun bir kortejdi ki gemesi iki gn srmt ve rivayete gre ivaci'nin heykeli di-rilmi, kortejin ban ekiyordu. Gstericiler siyah

bayraklar tayorlard, ounluu hartaldaki dkknclard, ou Mazagaon ya da Ma-tunga'dan eki tekstil iileriydi, ama bizim tepedekilerin onlarn meslekleri hakknda bir fikri yoktu; biz ocuklar iin Warden Caddesindeki bu sonu gelmez karnca srs gveyi eken bir lamba gibi byleyiciydi. yle devasa bir gsteriydi, tutkular yle derindi ki nceki yryleri sanki hi olmamlar gibi akllardan silmiti - ve bir kerecik bakmak iin bile olsa tepeden inmemiz kesinlikle yasaklanmt. En cesurumuz kimdi? Bizi tepemize kan yolun en azndan yarsna, Warden Caddesine bakan U-dnne kadar inmeye kim zorlamt? Kim "Korkacak ne var" demiti? Yan yola kadar gidip yle bir bakacaz... Gzleri falta gibi ak, asi yerliler illi Amerikal eflerinin peinden gitmilerdi. ("Dr. Narlikar' onlar ldrd -yr uyard bizi Yalsa tiz bir sesle. Evie onun ayakkablarna tkrd.) Ama ben, Salim Sina baka bir numaraya hazrlanyordum. "Evie," dedim sanki lafn gelii sylyormuum gibi, "bisiklete nasl bindiimi grmek ister miydin?" Cevap yok. Evie gstericilere dalmt... Sonny brahim'in forseps oyuunda, btn dnya grsn diye vazeline gmlm parmak izi onun muydu peki? Bir kere daha, biraz daha vurgulu yineledim, "Yapabilirim Evie. Maymun'un bisikletini alrm. Grmek istemez misin?" Evie zalimce cevap veriyor: "Bunu seyrediyorum. Bu iyi. Neden seni seyredeyim ki ?" Ben biraz krgn, "Ama rendim Evie, mutlaka seyretmen..." Aadaki Warden Caddesinden gelen kkremeler szlerimi bouyor. Srt bana dnk; Sonny'nin srt, Ke-sikgz ve Yalsa'n srtlar, Byk Kyros'un entelektel srt... parmak izini gren ve bundan memnun kalmayan kardeim beni drtkl-yor: "Hadi. Hadi gster ona. Kendini ne zannediyor?" Bisikletine biniyorum... "Bak Evie sryorum!" Kk ocuk kmesinin etrafnda dai-206 ler iziyorum, "Grdn m? Grdn m?" Bir anlk sevin; sonra sabrszlyla, umrumda-deil tavryla burnumu srtyor; "ekil-ene nmden ya! una bakyorum!" Parma, yen , her sevi dil yryn gsteriyor; Samyukta Maharashtra Samiti korteji u&runa batan savlyorum! "Bu hi de adil deil! Gerekten de ok iyi biniyor!" diyen Maymun'a ramen -yaptm eyin iimi hoplatmasna ramen- nevrim dnyor; Evie'nin etrafnda hzlana hzlana dolanyorum, kontrolden kp baryorum "Neyin var senin? Daha ne yapmam lazm..." Sonra baka bir ey beni esir alyor, nk ona soru sormama gerek olmadn fark ediyorum, o illi di-telli kafann iine girip, ne olup bittiini kendim renebilirim... hl bisikletin zerinde ieri giriyorum, ama zihninin n taraf Marathi dil yryleriyle dolu, dncelerinin kelerine ilimi Amerikan pop arklar var, benim ilgimi eken bir ey yok; sonra reddedilmi akn gzyalaryla daha ierilere girmeye balyorum... onun savunmalar arasndan gemek iin aba gsteriyorum... gizli blgeye geliyorum, annesinin bir grnts var, pembe sabahlkl, kk bir bal kuyruundan tutuyor, dahadahadaha derine iniyorum, nerede, onu byle acmasz yapan ne, derken yerinde srayp etrafnda habire habire habire dnen bana bakyor... "Defol!" diye banyor Evie Burns. Ellerini alnna kaldryor. Ben gzlerim yal bisiklet tepesinde, dahadahadaha derine dalyorum; Evie lambrili bir yatakodasnn kapsnda, elinde, elinde keskin ve parlak bir ey, zerinden krmz bir ey damlyor, kapnn aznda, Tanrm, yatakta bir kadn, pembeler iinde, Tanrm, Evie'nin elinde ve pembe zerinde krmz lekeler ve bir adam geliyor, Tanrm, hayr hayr hayr... "DEFOL DEFOL DEFOL!" Evie dil yryn unutmu barrken akn ocuklar ona bakyor ama birdenbire yry tekrar hatrlanyor nk Evie Maymun'un bisikletinin arkasna yapyor NE YAPIYORSUN EVE ve itiyor DEFOL GT DEDlM SANA CEHENNEME KADAR YOLUN VAR! - Beni olabildiince hzl itti; kontrol kaybedip tepe aa inmeye baladm, TANRIM YRY Band Box amarhanesinin, Noor Ville'in ve Laxmi Villalarnn yanndan, AAAAA dosdoru yryn azna girdim, kafalar, ayaklar, gvdeler, ben girerken alan yry dalgalan, imdaat diye bararak kz bisikletinde tarihe arptm. Kabna smaz kalabaln iinde yavalarken eller gidonu tutuyor. nci dili gller etrafm saryor. Dostane gller deil bunlar. "Byk zengin tepeden gelip aramza katlan kk laad-sahibe de bakn!" at pat anladm Marathi dilinde, okuldaki en kt dersim, gller 207 soruyor "S.M.S.'ye katlmak ister miydiniz kk prens?" Ben ne dendiini zor

anlyorum ama sersemlikten doruyu sylyorum, bam Hayr anlamnda sallyorum. Gller, "Oho! Gen nawab dilimizi sevmiyor! Ne seviyor?" Baka bir gl, "Belki Gucerat seviyordur! Gucerat konuur musunuz efendimiz?" Ama Gucerat da Marathi kadar az biliyordum; Kathiavar'n bataklk dilinde sadece bir tek ey biliyordum; zorlayc gller, uzanan parmaklar, "Konu kk efendi! Gucerat konu!" - ben de onlara okulda Bezeli Keith Colaco'dan rendiim bir tekerlemeyi syledim, Gucerat konuan ocuklarla dalga gemek istediinde syledii bir tekerlemeyi, dilin konuma ritmiyle dalga gemek iin yaplm bir tekerlemeydi bu: Soo che? Saru che! Danda le ke mam che! Naslsn? - yiyim! - Bir sopa alp seni dveyim! Samalk; anlamsz; dokuz kelimelik boluk... ama sylediim zaman glmsemeler gle dnt; sonra yaknmdaki sesler, sonra gitgide uzaktakiler tekerlemeyi yinelemeye balad, NASILSIN? YiYM! ve bana olan ilgilerini kaybettiler, "Bisikletine bin de git efendiji," diye beni t iye aldlar, BR SOPA ALIP SEN DVEYM, ben tepeye kaarken tekerlemem iki gnlk kortejin bir nne bir arkasna gidip geliyordu, en sonunda bir sava arksna dnt. O leden sonra, Samyukta Maharashtra Samiti konvoyunun ba Kemp Mevkiinde Maha Gucerat Pariad gsterisinin bayla karlat; S.M.S. sesleri bardlar "Soo che"? Saru che!" ve M.G.P. grtlaklar fkeyle ald; Hindistan Havayollar racas ve Kolynos Kid ilanlarnn altnda iki parti evkle birbirlerine girdiler; benim kk tekerlememin melodisiyle ilk dil isyan atelendi, on be l, yz yaral. Bu ekilde, Bombay eyaletinin blnmesiyle son bulan iddetten dorudan sorumlu oldum, sonuta ehir Maharashtra bakenti oldu -en azndan kazanan taraftaydm. Evie'nin kafasndaki neydi? Cinayet mi rya m? Asla renemedim; ama baka bir ey rendim: birinin zihninin ok derinlerine indiinizde sizin orada olduunuzu hissedebiliyorlar. Evelyn Lilith Burns o gnden sonra beni grmek bile istemedi; ama gariptir ona olan akmdan kurtulmutum. (Hayatm hep kadnlar deitirdi: Mary Pereira, Evie Burns, arkc Cemile, cad Parvati benim iin hesap vermeliler; ve sona sakladm Dul; sondan da sonra Padma, 208 gbre tanram. Kadnlar beni belirledi, doru, ama belki hi merkezde olmadlar -belki de on arn doldurmas gereken yer, dedem Adem Azizden aldm orta yerimdeki boluk, ok uzun zaman sesler tarafndan igal edildii iindir. Ya da belki -her olasl dnmek lazm-beni hep biraz korkuttuklar iindir.) 209 Onuncu Doum Gnm "AH ne diyeyim! Hep benim hatam!" Padma geri dnd. Artk zehirden kurtulup yine masamn bana getim ya, sessiz kalamayacak kadar sinirleri bozuk. Geri dnen nilferim tekrar tekrar kendini paylyor, koca memelerini dvyor, avaz kt kadar baryor. (Bu gten dm halimde epeyce canm skyor yaptklar; ama onu suladm yok.) "nan bana, sadece senin iyiliini istiyordum, efendi! Biz kadnlar ne biim yaratklarz, erkeimiz hastalanp yataklara dtnde hi huzurumuz kalmaz... Senin iyi olduuna o kadar seviniyorum ki bilemezsin!" Padma'nn hikyesi (kendi szleriyle ve tekrar ona okunduunda gzlerini devirerek, ciyak ciyak bararak, memelerini dverek onaylad ekliyle): "Hep o aptalca gururum ve kibirim yznden Salim baba, o yzden senden katm, hem de iim iyiyken, sen sana bakacak birine ihtiya duyarken! Ama ksa sre sonra geri dnmek iin can atmaya baladm. "Sonra dndm, sadece aptalca yazlaryla uraan, beni sevmeyecek bu adama nasl geri dneyim? (Kusura bakma Salim baba ama ak konumam lazm. Biz kadnlar iin ak her eyden nde gelir.) "Ben de mukaddes bir adama gittim, o bana ne yapmam gerektiini retti. Sonra be kuruumla bir otobse atlayp ehir dna, ot toplamaya gittim, senin erkekliini uykusundan uyandracak otlar... bir dn efendi, u sihirli kelimeleri mrldandm: 'Ey ot seni Boalar kkled' Sonra otlan suyla ste yatrdm ve dedim ki 'Ey iktidarl, ihtirasl ot! Varuna'nn Gandharva'ya toplatt ot! Benim Bay Salimime g ver. ndra'nn Atei gibi ate ver. Erkek antilop gibi, Ey ot, btn gler sende, ndra'nm kuvveti sende, hayvanlarn ihtirasl gc sende.'

"Bu hazrlklardan sonra geri dndmde her zamanki gibi yalnz-210 a n ve burnunu ktlara gmmtn. Ama, yemin ederim, kskanl arkamda brakmtm; insann yzne yerleip onu yalandryor. Tanm beni affet, sessizce karm yemeine kattm!.. Sonra, ay aman aman, Tanrm beni affet, ama ben basit bir kadnm, mukaddes bir adamn dediine nasl kar koyarm?... Ama en azndan imdi daha iyisin, Tanrya kr, belki bana kzmazsn da." Padma'nn iksirinin etkisiyle bir hafta boyunca uurumu kaybettim. Gbre-nilferim (skt dilerinin arasndan) tahta gibi kaskat olduumu, azmdan kpklerin geldiini sylyor. Ateim de km. Hezeyan halindeyken ylanlar sayklamm; ama Padma'nn ylan olmadn ve bana zarar vermek istemediini biliyorum. "Ak yok mu," diye inliyor Padma, "bir kadn ldrtabilir." Yineliyorum: Padma'y sulamyorum. Bat Ghats'n eteklerinde iktidarszla are otlar aram, mucuna pruritus ve feronia elephantum kk; kim bilir ne bulmu? Stle kartrlp yemeime katlan ve Hindu kozmolojisi okuyan btn rencilerin bilecei zre ndra'nn yaynda o ilk svy alkalayarak maddeyi yaratmas gibi, iimi tam bir "alkalanma"ya gark eden ey neydi kim bilir? Neyse. Soylu bir teebbs; ama benim iin artk dn yok - Dul iimi bitirdi. Gerek mucuna bile kifayetsizliimi sona erdiremez; feronia iimde "hayvanlarn ihtirasl gcn" uyandramaz. Yine de tekrar masamdaym; Padma tekrar ayaklarmn dibinde oturup beni yazmaya zorluyor. Yine dengemi kazandm - ikiz kenar genimin taban gvencede. Tepede szlyorum, imdinin ve gemiin zerinde ve akkanln kalemime geri dndn hissediyorum. O halde by ksmen tuttu; Padma'nn ak iksiri peindeki maceras, imdilerde oumuzun kmsedii o kadim retinin ve byc ilminin dnyasna balad beni ksa sreliine; ama (mide kramplarna, atee, azmn kprmesine ramen) onun son gnlerimde aniden ortaya kmasna memnunum nk onu dnmek, kaybedilmi bir orant duygusunu tekrar kazanmak demek. unu dnn: tarih, benim versiyonumda, 15 Austos 1947'de yeni bir safhaya girdi -ama baka bir versiyonda o kanlmaz gn, ahlak ineinin titreyerek tek ayak zerinde durmaya zorland Kali-Yuga, Karanlk andaki ksack bir and! Kali-Yuga - ulusal zar oyunumuzu bize kaybettiren at; beterin beteri; maln mlkn insana mevki kazandrd a, zenginliin erdeme e olduu, ihtirasn kadnla erkek arasndaki tek ba haline geldii, sahtekrln baar getirdii a (bylesi bir zamanda benim de iyi kt hakknda kafamn kark olma-211 s alacak ey mi?)... M.. 18 ubat 31O2'de bir cuma gn ^ 432.000 yl srecekti! Daha imdiden kendimi bir miktar ccelemj-hissederek unu eklemeliyim ki Karanlk a kendisinden on kat uzun olan imdiki Maha-Yuga dngsnn sadece drdnc safhas; bir Brahma Gnnn bin Maha-Yuga ettiini sylersem orant demekle ne demek istediimi anlarsnz herhalde. Bu noktada (ocuklar takdim etmenin eiinde zangrdarken) biraz tevazu fena olmayacak bence. Padma skntyla teki tarafa kayklyor. "Ne diyorsun?" diye soru. yor biraz kzararak. "Bunlar brahman laflan; benle ne alakas var?" ... Mslman geleneinde domu ve yetimi biri olarak birdenbire daha eski bir retinin altnda ezildiimi hissediyorum; yanmda geri dnmesini can gnlden istediim Padma var... benim Padma'm! Nilfer Tanras; Gbrenin Sahibi; Bala-Benzeyen, Alt dan Yaplma; oullar Nem ve amur olan... "Atein bana vurmu," diyor kkrdayarak. "Ne altn efendi? Hem benim hi ocu..." ... Padma, dnyann gizli hazinesini, Ganj, Yamuna, Sarasvati kutsal nehirlerini ve aa tanralarn temsil eden yaksa genii ile birlikte Padma Hayatn Koruyucularndan biri, Maya'nn rya-andan geen lmlleri teskin edip rahatlatan... Padma, Vinu'nun gbeinden kan, iinden bizzat Brahma'nn doduu Nilfer zarf; Padma Zamann anas, Kayna!.. "Hey", sesi endieli kyor, "dur bir alnna bakaym!" ... Peki bu emann iinde ben neredeyim? Onun dnyle teskin olup rahatlam basit bir lml mym - yoksa fazlas m? Mesela -evet neden olmasn?- mamut hortumlu, Gane burunlu deil miyim -belki de Filim. Sin yani ay gibi sular kontrol eden, yamur yadran tanr... annesi Ira, Yal Kaplumbaa Adam'n, dnyadaki btn yaratklarn efendisi ve atas Kayap'n kralie ei... ayn zamanda gkkua ve imek de olan,

simgesel deeri de son derece kark ve sorunlu olan Fil. yi yleyse; gkkua gibi geici, imek gibi beklenmedik, Gane gibi boboaz olduuma gre o eski bilgelikte bir yerim varm gibi grnyor. "Tanrm!" Padma elinde havlu souk suya koturuyor, "alnn ate gibi! Yatsan iyi olur; yazmak iin ok erken! Hastalk konuuyor, sen deil." Ama zaten bir hafta kaybettim; ateim olsa da olmasa da devan et-212 ek zorundaym nk bu eski zaman hikyeciliini (imdilik) tket-. ve kendi hikyemin harikulade yreine geliyorum, geceyars oklarn sade, dolaysz bir biimde anlatmam lazm. Ne dediimi iyi anlayn: 15 Austos 1947'nin ilk saati boyunca -gece-varsyla saat bir arasnda- bebek Hindistan bamsz devletinin snrlar iinde tam bin bir ocuk domutu. Aslnda bu pek olaanst bir ey deil (geri saynn titreimleri tuhaf bir biimde edebi) - o zamanlar, dnyann bizim taraflannda doumlar lmlerden saatte alt yz seksen yedi adet fazlayd. Olay ilgin (ilgin! Sradan bir kelime) klan bu ocuklarn zellikleriydi; biyolojinin bir azizlii sonucu ya da o ann doast gc sayesinde ya da srf rastlant eseri (geri bu lekte bir ezamanllk C. G. Jung'u bile artrd) ocuklarn her biri ancak mucizevi olarak tanmlanabilecek yetiler, beceriler, zelliklerle donatlmt. Sanki -izninizle u bir anlk uukluk dnda, sz veriyorum, mmkn olan en akl banda anlatm yapacam- en anlaml ve vaatkr noktasna gelen tarih, tam o anda, dnyann o zamana kadar grd her eyden daha farkl olacak bir gelecein tohumlann atmaya karar vermiti. Eer benzer bir mucize snrn te tarafnda, yeni ayrlm Pakistan' da da meydana gelmise benim bundan haberim yok; benim alglarm -srdkleri kadaryla- Umman Denizi, Bengal Krfezi, Himalaya Dalan ve ayn zamanda da Pencap'la Bengal'i ayran yapay snrlar iinde geerliydi. Kanlmaz olarak bu ocuklann bir ksm hayatta kalamad. Yetersiz beslenme, hastalklar ve gnlk hayatn talihsizlikleri ben onlarn farkna varana kadar drt yz yirmi tanesinin hayatna malolmutu; geri bu lmlerin bile bir amac olduu varsaylabilir nk 420 ezelden beri hile, sahtekrlk ve dzenbazl temsil eder. Acaba kaybedilen ocuklann yetersiz olduklan, o geceyans saatinin gerek ocuklar olmadklar iin elendii dnlemez mi? Bir kere bu yine hayal rn; ikincisi fazlaca ilahi ve barbarca zalim bir hayat gr. Ayn zamanda cevap verilmesi olanaksz bir soru; bu yzden de daha fazla zerine gidilmesi faydasz. 1957'de, geri kalan be yz seksen bir ocuk onuncu doumgnleri-ni kutlamaya hazrlanyorlard, genelde birbirlerinin varlndan habersizdiler - geri baz istisnalar da vard. Mahanadi nehri kysnda Oris-sa'da, Baud kasabasnda, daha imdiden blgede efsane haline gelen ikiz kzlar vard, efsanelemelerinin nedeni hi de gzel saylamayacaklar halde onlar her gren erkei kendilerine mitsizce, intihara va-213 racak denli k etme becerisine sahip olmalaryd, bu yzden de akjn anababalan hayret iindeki ocuklarn biri, hatta ikisiyle birden evlen. mek isteyen erkeklerin aknna uruyorlard; sakalndan utanmayan ihtiyarlar, Baud'a ayda bir gelen gezici film gsterisindeki artistlere vurulmalar gereken genler; bir de oullarn byleyip kendi kendilerine iddet uygulamalarna, kendi zerlerinde lmcl yaralar amalarna, kendilerini krbalamalarna, (hatta bir vakada) kendi grtlan kesmelerine neden olduklar iin kzlar lanetleyen acl ailelerin oluturduu daha can skc baka bir grup vard. Byle ender durumlar haricinde geceyars ocuklar gerek kardelerini, Hindistan'n sert, kt orantl baklavasna dalm kendileri gibi seilmileri tanmadan bymlerdi. Sonra bir bisiklet kazasndaki arpma sonucunda ben Salim Sina onlarn hepsini fark ediverdim. Zihin yaps bu gerekleri kabul edemeyecek kadar esneklikten yoksun olan varsa ona unu sylemeliyim: Aynen byleydi; gerekten kamann yolu yok. phecilerin inanszlnn ykn srtlamak zorundaym. Ama bizim Hindistan'da, benim ifa etmekte bulunduum trden bilgilere hibir okumu yazm insan yabanc deildir -ulusal basn eden her okuyucu bir dizi -tabii nispeten nemsiz-mucize ocua, hilkat garibesine mutlaka rastgelmitir. Daha geen hafta kendini Rabindranath Tagore'un yeniden dnyaya gelmi hali ilan eden Bengalli bir ocuk vard, gayet kaliteli iirleri doalama okumaya balamas ailesini epeyce artmt; ben de iki kafal ocuklar hatrlyorum (bazan balardan biri insan biri hayvan oluyor), bazan boynuz gibi acayip zellikleri olanlar da kyor.

Hemen belirteyim ki ocuklarn yetilerinin hepsi ho deildi, hatta ocuklarn kendilerinin bile houna gitmiyordu; baz durumlarda da ocuk hayatta kalsa bile geceyars edindii zelliklerden mahrum kalyordu. Mesela (Baudi ikizlerinin hikyesini de tamamlar) Emine Sina'nn Ramram Seth'i dinledii at katndan ok da uzak olmayan bir yerde, Genel Posta daresinin arkasndaki sokaklardan birinde domu Sundari adnda Delhili bir dilenci kz vard ve gzellii yle youndu ki doumundan birka dakika sonra annesinin ve doumuna yardm eden komu kadnlarn gzlerini kr etmiti; kadnlarn lklarn duyup da ieri koan babas, onlar tarafndan tam zamannda uyarlmt; ama kzna bir an iin taklan gzleri yle kt bozulmutu ki ondan sonra Hintlilerle yabanc turistleri ayrt edemez oldu, bir dilenc i olarak kazancn fazlasyla etkileyen bir eydi bu. Bundan sonra bir mddet 214 ndari yznde bir bezle dolamak zorunda kald; ta ki yal ve acma-biiyk-teyzesi onu kemik elleriyle yakalayp yzn mutfak ba-- via dokuz yerinden kesene kadar. Onu tandm zaman i ga-et iyi P^ kazanyordu nk bir zamanlar ok gzel olduu halde nradan ^o^un bir biimde sakat braklan kza kim baksa acma his-jiyordu; ailesinde herkes ten fazla sadaka topluyordu. ocuklarn hibiri doduklar saatin, yetenekleriyle ilgili olduunu akllarna getirmedii iin benim bu kefi yapmam da biraz zaman ald. lk bata, bisiklet kazasndan sonra (zellikle de yryler beni Evie gurns'den kurtardktan sonra) birdenbire zihnimin gr alanna giren bu masals varlklarn srlarn kefetmekle yetindim; onlar baz olanlarn bcek toplad ya da tren sayd gibi alkla topluyordum; imzal kitap trnden her eit koleksiyonculuk gdsn bir kenara brakp nmkn olduka be yz seksen bir ocuun hepsi birbirinden farkl, szalc gerekliine dalyordum..(ki yz altm altmz erkekti; kzlarn says bizi geiyordu - d Parvati dahil.) Geceyars ocuklar!.. Kerala'da bir olann aynalarn iine girme ve arazideki yanstan herhangi bir yzeyden -gllerden ve (zor da olsa) arabalarn cilal madeni gvdelerinden- dar kabilme kabiliyeti vard... Goane'li bir kz balklar oaltabiliyordu... dnm gc olan ocuklar vard: Nilgiri Tepelerinde bir kurtadam ve byk Vind-hyas elalelerinde istedii gibi byyp klebilen bir ocuk, daha imdiden byk bir panie ve Devlerin geri dndne dair sylentilere yol amt (hnzrca)... Kemir!de gerek cinsiyeti asla anlalmayan mavi gzl bir ocuk vard nk suya girerek cinsiyetini istedii gibi deitirebiliyordu. Cinsiyet deitirmeye dair hangi peri masaln dinlediimize bal olarak, kimilerimiz bu ocua Narada diyorduk, kimilerimiz Markandaya... kurak Dekkan'n gbeinde Calna'da nerede su olduunu bilen bir ocuk bulmutum; Kalkta'nn dnda Budge-Budge' de sivri dilli bir kzn szleri fiziksel yaralar aabiliyordu, birka yetikin onun dudaklarndan rasgele kan ineli szler sonucu kan revan iinde kalnca onu bir bambu kafese kilitleyip Sundarbans canglna (canavarlarn ve hayaletlerin has yuvasna) gitsin diye Ganj'a brakmaya karar vermilerdi, ama kimse ona yanamaya cesaret edemediinden kyde bir korku vakumu iinde dolayordu; kimsenin ona yemek vermeyecek cesareti yoktu. Madeni eyler yiyebilen bir olan ve Tahr lnde dllk patlcanlar yetitirecek kadar bereketli parmaklan olan bir kz vard ve daha niceleri... saylarndan ve yeteneklerinin egzotik okluundan serseme dndm iin o gnlerde kendi normal kiilik-215 lerine hi dikkat etmiyordum; ama kanlmaz bir biimde sorunlar, mz kiilik ve evreden kaynaklanan gnlk, insani sorunlard; kavga. larmzda bir sr velettik alt taraf. nemli bir gerek: geceyarsna ne kadar yakn domusak yete. neklerimiz de o kadar bykt. O bir saatin son saniyelerinde doan ocuklar (ak konumak gerekirse) sirk ucubeleri gibiydiler; bykh kzlar, tatlsu mahaseer alabalnn tam tekmil solungalarna sahip bir olan, tek bir kafa ve boyundan iki gvde kan Siyam ikizleri -kaf a lkede konuulan her dili her leheyi iki deiik sesle konuabiliyordu bir dii bir erkek; ama btn fevkaladeliklerine ramen bu talihsizler o esrarl saatin yaayan zaiyatydlar. Buuk civarlarnda daha ilgin ve faydal kabiliyetler vard - Gir Ormannda dokunarak iyiletiren bir ca-d-kz yayordu; illong'da zengin bir ay reticisinin olu grd ya da duyduu hibir eyi unutamama becerisine (daha dorusu lanetine) sahipti. Ama ilk dakikada doan ocuklara - ite onlara, insanolunun

dnebilecei en byk yetenekleri ayrmt saat. Padma, eer doumlarn zamannn saniyesi saniyesine yazld bir defter tutsaydn, byk bir Lucknow ailesinin (geceyansn yirmi bir saniye gee doan) olunun on yana geldiinde, yitik simya zanaatinde tmyle ustalaa-rak kkl ama fakirlemi ailesinin servetini nasl arttrdn bilirdin; Madras'ta bir dhobinin kznn (geceyarsn on yedi saniye gee) sadece gzlerini kapatmakla btn kulardan daha yksee utuunu; Be-narsi'de bir gm ustasnn oluna (geceyarsndan on iki saniye sonra) zamanda yolculuk yapma yetisinin bahsedildiini ve gelecei grd gibi gemii de akla kavuturduunu bilirdin... alt taraf ocuk olduumuz iin bu yeti bize unutulup gitmi eyleri gsterdiinde ona inanyorduk ama geleceimiz hakknda bizi uyardnda dalga geiyorduk... neyse ki bunlarn kayd yok; ben ahsen onlarn isimlerini hatta yerlerini bile aklamak niyetinde deilim (yoksa aklamak uruna onlara ihanet edebilirim) nk bylesi bir bilgi her ne kadar iddialarmn doruluunu kantlasa da geceyans ocuklar, onca olan bitenden sonra artk rahat braklmay, belki unutmay hak ediyorlar; ama ben (umutsuzca) hatrlamay umut ediyorum... Cad Parvati Eski Delhi'de Cuma Camiinin basamaklar etrafnda kmelenen bir varota domutu. Her ne kadar caminin glgesinde arpk urpuk duran; eski kasalardan, pasl teneke paralarndan, uvallardan yaplma kulbeler dier gecekondulardan farkl grnmese de sradan bir varo deildi bu... nk sihirbazlar gettosuydu, evet bir zamanlar baklarn dorad ve sokak kpeklerinin kurtaramad Si-216 nekkuu'nu yetitirmi olan yer... ansn bakentte denemek isteyen, lkedeki en byk fakirlerin, hokkabazlarn, illzyonistlerin srekli akn ettii efsuncular varou. Bula bula teneke kulbeler, polis tacizi ve sanlar buluyorlard... Parvati'nin babas bir zamanlar Oudh'un en byk gr'.bacsyd; talara fkra anlattran vantriloglar, kendi bacaklarn yutabilen akrobatlar, klarndan alev karabilen ate yutucular ve gzlerinden camdan gzyalar aktabilen trajik palyaolar arasnda bymt; babas boynundan iler geirirken nefesini tutmu izleyen kalabaln arasnda sknetle dururdu; etrafndaki illzyonist numaralarn kat be kat geen kendi srrn hep kendine saklamt nk cad Parvati 15 Austos'ta geceyarsndan yedi saniye sonra domutu ve gerek ustalarn, gizli bilgilerin gc bahedilmiti ona, bynn ve efsunun gerek yetisi, iinde kandrmacaya yer olmayan o sanat bahedilmiti. Yani geceyars ocuklar arasnda dnm, uma, kehanet ve cadlk gleri olan ocuklar vardr., ama iki tanemiz saat tam geceyarsn vurduunda domutuk. Salim ve iva, iva ve Salim, burun ve dizler, dizler ve burun... saat iva'ya sava yetisi vermiti (gerilemez yay geren Rama'nn, Arcuna ve Bhima'nn, Kuru ve Pandavas'n yiitlii, durdurulamaz bir biimde onda birlemiti!)... banaysa en byk kabiliyet verilmiti - insanlarn kalplerine ve zihinlerine bakabilme yetenei. Ama imdi Kali-Yuga; karanlk saatinin ocuklar korkann karanlk ann ortasnda domulard; bu yzden de zek konusunda hi zorluk ekmesek de iyi olmak konusunda hep kafamz karkt. Tamam ite, artk syledim. Yani benim kim olduumu, bizim kim olduumuzu. Padma sanki annesi lm gibi grnyor - az alp kapanan yz karaya vurmu bir pomfretin yz. "Ah baba!" diyor nihayet. "Ah baba! Hastasn; neler sylyorsun?" Hayr, ylesi ok kolay olurdu. Hastala snmay reddediyorum. Burada akladm eyleri basit bir sayklama ya da yalnz ve irkin ocuun fazlaca abartlm hayalleri zannetme yanlgsna dmeyin. Metafor yapmadm daha nce de belirtmitim; az nce yazdklarm (ve akna dnm Padma'ya yksek sesle okuduklarm) annemin ba zerine yemin ederim, gerekten doru. Gerekliin metaforik bir ierii olabilir; bu onu daha az gerek klmaz. Bin bir ocuk domutu; bundan nce ayn anda ayn yerde hi kendini gstermemi bin bir olaslk mevcuttu; bin bir kmaz sokak. Geceyars ocuklar bak anza gre pek ok eyi temsil edebilir; on-217 lar, mitolojinin hkm srd ulusumuzdaki gemie ynelik, eskiden kalma eylerin son ansyd belki, nk modern yirminci yzyl ekonomisi balamnda eskinin yenilgiye uratlmas en ok istenen eydi; ya da bir zgrlk umuduydular ki artk bu umut ebediyen snd; ama bulank, hastalkl bir zihnin tuhaf uydurmalar olmadklar kesin. Hayr; hastalk ne burada ne orada. "Tamam, tamam baba", Padma beni yattrmaya alyor. "Neden byle sinirleniyorsun? Dinlen imdi, dinlen biraz, tek ricam bu." Dorusu onuncu ya gnmn ncesi halsinasyonlarla doluydu; ama halsinasyonlar

benim kafamda deillerdi. Dr. Narlikar'n haince lm ve cinlerle toniklerin gitgide artan etkisiyle Ahmet Sina rahatsz edici, gerekd bir d dnyasna yelken amt; ar knn en sinsi taraf da uzunca bir zaman insanlarn bunu tam aksi ekilde alglamalaryd... Sonny'nin annesi rdek Nussie bir akam bizim bahede Emine'ye yle diyor: "En gzel gnleriniz, Emine karde, Ahmet'in de en iyi zamannda! ok iyi bir adam, ailesi iin de ok alyor!" Bunu babamn duyaca kadar yksek sesle sylyor; babam hastalkl be-gonvile ne yapmas gerektiini bahvana sylyormu gibi grnse de, kendini mtevaz bir havaya soksa da ikna edici olmaktan ok uzak nk iko gvdesi o farkna varmadan iinip alm satmaya balyor. Bahe musluunun altnda ihmal edilen sadhu Puruottam bile utanm grnyor. Solan babam... hemen hemen on yl, enesini tra etmeden nce kahvalt masasnda hep keyfi yerindeydi ama solan teniyle birlikte yznn kllar da aarmaya balaynca bu sabit mutluluk noktas eski kesinliini kaybetti ve gnn birinde kahvalt masasnda ilk kez keyfi kat. Vergilerin ykseltilip, ayn anda vergi eiklerinin aa ekildii gnd; babam ani bir hareketle Times oflndia'y yere frlatt ve ok sinirli olduu zamanlarda bu hale geldiini bildiim krmz gzleriyle bize bakt. "Tuvalete gitmek gibi!" diye patlad, anlalmaz bir biimde; yumurta, kzarm ekmek, ay gazabndan olduklar yerde titrediler. "Gmleini kaldrp, pantolonunu aa ekiyorsun! Hanm bu hkmet hepimizin zerine tuvaletini yapyor!" Annem esmer teni pespembe kzararak, "Canm ocuklar var, ltfen," dedi ama babam sofradan kalkmt bile, geri ben de, insanlarn lke boka batyor dediklerinde neyi kastettiklerini sonunda gayet iyi anlamtm. Sonraki haftalarda babamn sabah enesi solmay srdrd ve kah-218 ti masasndaki huzurdan daha fazlas yitirildi: Narlikar'n ihanetinden nce nasl bir adam olduunu unutmaya balad. Ev hayatmzn trenleri unutulmaya balad. Emine ondan para koparamasn diye artk kahvalt masasndan uzak duruyordu; ama telafi kabilinden para konusunda dikkatsiz davranyordu, kartt elbiseler rupilerle doluydu bu yzden de annem ceplerini kartrarak iki yakay bir araya getirebiliyordu. Ama aile hayatndan el etek ektiinin daha moral bozucu bir gstergesi artk bize uyumadan nce hikyeler anlatmayyd; anlattnda da houmuza gitmiyordu nk kt tasarlanm ve inandrclktan uzak oluyorlard. Konu hl aynyd, prensler, cinler, uan atlar ve byl lkelerde maceralar ama o batan savma sesinde paslanm, rm hayalgcnn gcrtlarn ve iniltilerini duyabiliyorduk. Babam dalgnla teslim olmutu. Narlikar'n lm ve tetrapod ryasnn sona ermesi Ahmet Sina'ya insan ilikilerinin gvenilmezliini gstermi gibiydi; kendini her trl insani badan kurtarmaya karar vermiti. afak skmeden uyanmay ve kendini o anki Fernanda's yahut Flory'siyle ofisine kapatmay det edinmiti; ofisin penceresinin nnde Maymun'un ve benim doumlarmz ansna diktii yaprak dkmeyen aalar gn n ieri sokmayacak kadar boylanmt. Onu rahatsz etmeye cesaret edemediimiz iin babam derin bir yalnzla gmld, fazlasyla kalabalk lkemizde anormallik saylacak kadar allmadk bir davrant bu; mutfamzda pien yemekleri reddetmeye ve yanndaki kzn sefer tasnda getirdii ucuz berbat yemeklerle karnn doyurmaya balad, lk parathalar, sulu sebze samosalan, gazl iecekler. Ofis kapsnn altndan tuhaf bir koku szyordu; Emine bunu havaszla ve kt yemeklere yoruyordu ama bence glenerek geri dnen eski bir kokuydu bu, genliinden beri zerinden eksik olmayan eski baarszlk rayihas. Bombay'a geldiinde ucuza ald ve ailenin servetinin temeli olan mlklerin ounu satmt. Kendisini insanlarla -Kurla, Worli, Matun-ga, Mazagaon ve Mahim'deki isimsiz kiraclaryla bile- her trl i balantsndan kurtarp yatrmlarn likide etmi ve fnansal speklasyonun seyrek, soyut ortamna girmiti. Kendini ofisine kapad o gnlerde (zavall Fernanda'lar dnda) dnyayla tek balants telefonuydu. Gnn bu aletle derin bir muhabbet iinde geirir, uu hisseleri bubu bonolar alr, devlet tahvillerine para yatrr, alp satard... ve her seferinde de epeyce para kazanrd. Ancak annemin atlar zerindeki ansyla boy lebilecek mthi bir ansla, babam ve telefonu borsay topa tutuyorlard, srekli ktleen iki alkanl dnldnde hayret 219 verici bir baaryd bu. Cini ektii halde para piyasasnn soyut dalga, lanmalarndan faydalanabiliyordu, duygusal, beklenmedik deiimlerine bir n sevgilisinin en kk kaprisine verdii gibi tepki veriyordu... bir hissenin ne zaman ykseleceini, ne zama n

doruk noktasna ulaacan hissediyordu ve her seferinde dten nce elindekileri karyordu. Telefonlu gnlerin soyut yalnzlna dal byle perdelendi ite, fnansal baarlar gereklikten hzla uzaklatn gzlerden saklad; ama artan servetinin gizledii durumu gitgide ktleiyordu. Sonunda solumay bile gletirecek kadar yein ve soyut olan bir atmosferde yaamaya dayanamayan son basma etekli sekreteri de iten ayrld; bunun zerine babam Mary Pereira'y arp bir gzel ya ekti, "Biz seninle dostuz Mary, deil mi?", zavall kadn "Evet sahib biliyorum; yalandmda bana siz bakacaksnz," diye cevaplad ve ona yeni bir sekreter bulmaya sz verdi. Ertesi gn babama kardeini getirdi, her tr patronla alm ve erkeklere kar neredeyse sonsuz bir hogrs olan Alice Pereira'y. Alice'le Mary uzun zaman nce Joseph D'Costa konusunda birbirleriyle barmlard; Mary'den daha kk olan kardei gnn bitiminde genelde yukar yanmza geliyor, evimizin biraz boucu havasna neesini ve canlln getiriyordu. Ondan holanyordum; babamn en byk arlklarn onun sayesinde renmitik; bu arlklarn kurbanlar da bir muhabbet kuuyla krma bir kpekti. Temmuz aynda Ahmet Sina neredeyse kesintisiz bir sarholuk yayordu artk; gnn birinde Alice onun aniden arabayla gezmeye ktn haber verdi, hayatndan endie etmiti ama sonra babam zeri rtl bir ku kafesiyle dnm, iinde yeni iktisab olan bir blbln bulunduunu sylemiti. "Kim bilir ka saat," diye iini dkt Alice Pere-ira, "bana blbllerden sz etti; akmas hakkndaki btn masallar filan anlatt; Halife nasl arksna vurulmu, arks gecenin gzelliini nasl uzatrm; zavall adam Farsa ve Arapa'dan alntlar yapa yapa ne zrvalyordu Allah bilir, ben bir ey karamadm. Ama sonra rty kaldrd, kafesin iinde konuan bir muhabbet kuundan baka bir ey yoktu, Chor Pazarnda bir kt hayvann tylerini boyam herhalde! Zavallya ne diyeyim, kua yle sevinmi ki, barp duruyor 't kk blblm! t!'... ay ok komik hayvan boyadan lmek zereyken onun sylediklerini aynen tekrarlad - yle kularn crlak sesiyle deil adamn kendi sesiyle: t kk blblm! t!" Ama daha kts de gelecekti. Birka gn sonra Alice'le hizmetkrlarn dnen demir merdiveninde oturuyorduk, bana dedi ki "Baban 220 e i eviriyor anlamadm, baba. Btn gn yle oturup kpee lanet okuyor!" Sherri adn verdiimiz krma kanck birka ay nce bizim tepeye gelmi ve bize yamanmt; Methwold Maliknelerinde hayatn hayvanlar iin tehlikeli olduunu bilmiyordu; Ahmet Sina da onu aile laneti deneyleri iin kobay olarak kullanmaya balamt. William Methwold'u etkilemek iin uydurduu o dzmece lanetti sz konusu olan, ama imdi zihninin eriyen kompartmanlarnda cinler onu bunun dzmece olmadna, sadece kelimeleri unuttuuna inandrmlard; bu yzden de insan delirtecek kadar ssz olan ofisinde uzun saatler boyunca oturup forml deniyordu... "Zavall yarata ne lanetler okuyor!" dedi Alice, "Kt diye dp lrse hi armam!" Ama Sherri ylece kede oturup salak salak ona srtyordu; ne mosmor kesiliyor, ne de her tarafnda banlar kyordu, ancak gnn birinde babam ofisinden dar frlayp Emine'ye hepimizi Hornby Vel-lard'a gtrmesini emretti. Sferri de geldi. Yzmzde akn ifadelerle Vellard'da aa yukar gidip geldik sonra babam "Arabaya binin, hepiniz," dedi. Sadece Sherri'yi ieri almad... direksiyonunda baba mn oturduu Rover hzla uzaklarken kpek peimizden komaya balad, Maymun Babababa diye lklar atarken, Emine Canmltfen diye yalvarrken ben de sessiz bir dehet iinde oturuyordum, babam bylerine boyun emedii iin kpekten intikam alana kadar kilometrelerce yol gidip Santa Cruz havaalanna varmtk... komaktan hayvann atardamar patlad, a bir inein: baklar altnda azndan ve kndan kanlar gelerek ld. Bakr Maymun (kpekleri sevmedii halde) bir hafta alad; annem an su kaybetmesinden korkup ona litrelerce su iirdi, Mary imleri sular gibi iine su boca ettiini sylyordu; ama onuncu doum gnmde babamn belki de biraz sululuk duygusuyla bana hediye ettii kpek yavrusunu sevdim; ad Barones Simki von der Heiden'd, soy aac ampiyon Alsas oban kpekleriyle doluydu, geri annem zamanla bunun da sahte blbl, unutulmu lanet ve Mool cetler gibi dzmece olduunu

rendi; kpek alt ay sonra zhrevi bir hastalktan ld. Sonra bir daha hayvan beslemedik. Onuncu doum gnme mahrem dlerinin bulutlarna kaplm halde gelen tek kii babam deildi; kendini atni, kasaundi ve her trl turu yapmaya adayan Mary Pereira'nn yznde de, kardei Alice'in nee veren varlna ramen hayalet grm gibi bir ifade vard. 221 "Merhaba Mary!" Sulu ayahma kar bir yaknlk hisseden Pn onun sahnenin merkezine dnn kutluyor. "Onun iini kemiren ne?" u, Padma: Joseph D'Costa'nn saldrsna uradn grd k buslar yznden Mary uyumakta glk ekiyordu. Onu nasl ryala. rn beklediini bildiinden kendini uyank durmaya zorluyordu; gzlerinin altnda oluan siyah halkalar ince effaf bir tabakayla rtyordu-zamanla alglarnn bulankl uykuyla uyankl birbirine benzer hale getirmiti... tehlikeli bir vaziyet, Padma. Sadece yaptn ii etkilemekle kalmaz ryalarndaki baz eyler dar kamaya da balar... Joseph D'Costa bulank snr amay baarmt ve artk Buckingham Villasnda sadece bir kbus olarak deil tastamam bir hayalet olarak boy gsteriyordu. Sadece Mary Pereira'ya grnerek (o sralarda) onu Mary'nin de korku ve utanla fark ettii zre kendi evi gibi grd evimizin btn odalarnda takip etmeye balad. Onu oturma odasnda, kesme camdan vazolarn, Dresden heykelciklerinin, tavan vantilatrlerinin dnen glgelerinin arasnda, paavralar iindeki uzun bacaklarn koltuklarn yumuak kollarna atm otururken gryordu; gzlerinin ii bembeyazd ve ayanda ylann srd yerde delikler vard. Bir keresinde onu, leden sonra Emine Begm'n yatak odasnda uyuyan annemin yannda byk bir utanmazlkla yatar vaziyette grm ve dayanamayp "Bana bak! k dar! Sen kendini lord filan m zannediyorsun?" demiti -ama sad akn annemi uyandrmaya muvaffak olabilmiti. Joseph'in hayaleti Mary'ye hibir ey sylemeden musallat oluyordu; en kts de Mary ona almaya baladn hissediyordu, unuttuu bir efkat iinde kprdanyordu ve her ne kadar kendine bunun bir lgnlk olduunu sylese de l hastahane hademesinin ruhuna kar bir nevi nostaljik sevgi duyuyordu. Ama sevgisi karlksz kald; Joseph'in bembeyaz gzleri ifadesiz-liini korudu; dudaklarnda sulayc, ac bir gl vard; Mary de en sonunda bu yeni grntnn (her ne kadar ona saldrmasa da) eski rya- Joseph'inden fark olmadn anlad; ondan kurtulmak iin yapaca tek ey vard, suunu btn dnyaya itiraf etmek. Ama belki de benim yzmden itirafta bulunmad - nk Mary beni kendi domam ve domayacak ocuu gibi seviyordu; yle bir itirafta bulunduu takdirde bana ok zarar vermi olacakt, bu yzden de vicdannn hayaletine katlanyor ve mutfakta (babam cinlere batt bir gece ahy kovmutu) yemeklerimizi piirip, farknda olmadan Latince ders kitabm Ora Maritima'mn ilk cmlesinin vcut bulmu hali oluyordu: "Deniz 222 . nannda ayah yemei piirdi." Ora maritima, ancilla cenam parat. Yemek piiren ayahn gzlerinin iine bakn, ders kitaplarnn bildiinden ok daha fazlasn greceksiniz orada. Onuncu doum gnm pek ok eye gebeydi. Onuncu doum gnmde, 1956'nn dayanlmaz scan takip eden kt hava artlan -frtnalar, seller, bulutsuz gkyznden inen dolu-kinci Be Yllk Plan da mahvetmeyi baarmt. Seimler kapda olduu halde hkmet, btn dnyaya ancak geri deme sresi belirsiz d borlar kabul edebileceini duyurmak zorunda kalmt. (Ama durumu fazla abartmayaym: Plann sonu olan 1961'de elik retimi sadece 2.4 milyon tona erise de, o be yl boyunca topraksz ve isiz kitleler ngiliz ynetiminde hi olmad kadar artsa da telafi niteliinde kazanmlar da vard. Demir retimi neredeyse ikiye katlanmt; enerji retimi gerekten iki katna kmt; kmr retimi otuz sekiz milyon tondan elli drt milyon tona frlamt. Sene bana be milyar metre pamuklu kuma retilmiti. Byk miktarda bisiklet, makine, dizel motor, elektrikli pompa ve tavan vantilatr de cabas. Ama ktleri saymadan bitiremeyeceim: cehalet aynen devam ediyordu, nfus mantar gibi oalyordu.) Onuncu doum gnmde, Hanif daym bizi ziyarete gelip neeyle "Seimler yaklayor! Komnistleri grn bakn!" diye gmbrdeyince Methwold Maliknelerinde gzden dvermiti.

Onuncu doum gnmde, Hanif daym gafn yaptnda (ortadan kaybolup gizemli "alveri seyahatlerine" gitmekte olan) annem aniden, anlalmaz bir biimde kzarmt. Onuncu doum gnmde, bana sahte bir soyaac olan ve ksa sre sonra frengiden lecek bir Alsas oban kpei hediye edilmiti. Onuncu doum gnmde, Methwold Maliknelerindeki herkes neelenmeye alyordu ama bu ince cilann altnda herkesi ayn dnce almt: "On yl Tanrm! Nasl geip gitti? Neler yaptk?" Onuncu doum gnmde, baba brahim Maha Gucerat Pariad' desteklediini ilan etti; Bombay ehrinin kime ait olaca konusunda kaybeden tarafn renklerine balanmt. Onuncu doum gnmde, bir kzarma aklma phe drnce, annemin dncelerine szdm; orada grdklerim annemi takip etmeye balamama, Bombay'n efsanevi Dom Minto'su kadar cesur bir zel detektif olmama ve Pioneer Cafe"'de ve civarnda nemli keiflerde bulunmama yol at. 223 Onuncu doum gnmde, neelenmeyi unutmu aile efradnn, aileleri tarafndan zorla gnderilmi snf arkadalarmn ve Bakr May. mun'un etraflarnda dolanp pazulann skmasna ses karmayan, hafif sklm Breach Candy Havuzu kz yzclerinin katld bir parti verildi; yetikinlerden Mary ve Alice Pereira, brahimler, Homi Catrack Hanif dayyla Pia yenge ve btn olanlarn (ayn zamanda Homi Cat-rack'n) gzlerini zerinden ayramad Lila Sabarmati vard (Pia'y gzle grlr derecede sinirlendirmiti bu). Ama tepest etesinden katlan tek eleman sadk Sonny brahim'di, intikam peindeki Evie Burns'n partiye koyduu ambargoyu delmiti. Bana bir mesaj getirdi; "Evie senin eteden atldn sylememi istedi." Onuncu doum gnmde, Evie, Kesikgz, Yalsa hatta Byk Kyros benim gizli yerimi bastlar; saat kulesini igal edip beni snamdan mahrum ettiler. Onuncu doum gnmde, Sonny mutsuz grnyordu, Bakr Maymun da kendini yzclerinden ayrp Evie'ye ok feci veryansn etmiti. "Ben ona yapacam bilirim," dedi bana. "Merak etme abi; ona gnn gstereceim." Onuncu doum gnmde, bir grup ocuk tarafndan terk edildikten sonra, baka be yz seksen bir ocuun daha doum gnlerini kutladklarn renmitim; doum saatimin srrn reniim de byle oldu; eteden kovulduum iin de kendi etemi kurmaya karar verdim, lkenin her bir yanna dalm, karargh iki kamn aras olan bir ete. Onuncu doum gnmde, Metro Cub Club'a ve turnuvaya gelmi bir ngiliz kriket takmna zenerek yeni bir ocuk kulb kurmutum, Geceyars ocuklar Konferans. On yam byleydi ite; kafamn dnda hep sorunlar, iindeyse sadece mucizeler. Pioneer Cafe'de 224 YEL ve siyahtan baka renk yok duvarlar yeil gkyz siyah (at yok) yldzlar yeil Dul yeil ama salar simsiyah. Dul yksek yksek bir sandalyede oturuyor sandalye yeil iltesi siyah Dul'un salar ortadan ayrlm sol taraf yeil sa taraf siyah. Gkyz kadar yksek sandalye yeil iltesi siyah Dul'un kolu lm gibi uzun teni yeil trnaklar uzun ve keskin ve siyah. Duvarlar arasnda ocuklar yeil duvarlar yeil Dul'un kolu bir ylan gibi iniyor ylan yeil ocuklar baryor trnaklar siyah trmalyor Dul'un kolu avda ocuklar kouuyor baryor Dul'un eli yeil siyah zerlerine kapanyor. imdi teker teker ocuklar mmff boulup susturuluyor Dul'un eli yeil ocuklar teker teker kaldryor sivri trnaklarn aktt siyah kanlar duvarlara (yeil) sryor kvrlan el teker teker ocuklar gkyzne kadar kaldrrken gkyz siyah yldz yok Dul glyor dili yeil ama dileri siyah. ocuklar ikiye blnyor Dul'un ellerinde ocuklar yuvarlyor kk kk toplar yapyor toplar yeil gece siyah. Kk toplar geceye uuyor duvarlarn arasnda ocuklar baryor teker teker Dul'un elinde. Bir kede Maymun ve ben (duvarlar yeil glgeler siyah) meliyoruz emekliyoruz geni yksek duvarlar yeil yukar doru siyah at yok ve Dul'un eli iniyor teker-teker ocuklar baryor ve mmff ve kk toplar ve el ve lklar ve mmff ve srayan siyah lekeler. Geriye sadece kardeimle ben kaldk ve kimse barmyor Dul'un eli iniyor ava km avlanyor teni yeil trnaklar siyah avlana avlana keye geliyor biz keye bzldke bzlyoruz tenimiz yeil korkumuz siyah ve El yaklayor uzanyor ve kardeim beni keden dar itiyor melerek bakyor el trnaklar kapanyor lk ve mmff ve fkran siyah ve yukar gkyzne ve glen Dul ikiye ayryor kk toplar

halinde yuvarlanyorum toplar yeil ve geceye frlatlyorum gece siyah... Bugn ateim dt. ki gn boyunca Padma btn gece bamda beklemi, alnma slak, souk bezler koymu, titremelerimde, ryala-225 rmda Dul'un ellerini grdmde bana sarlm; iki gndr bilinip yen otlardan yapt iksir yznden kendini sulayp durmu. "Ama" diye teskin ediyorum onu, "bu sefer senin otlarla ilgisi yok." Bu ate' hatrlyorum; benim iimden geldi baka yerden deil; kt bir koku gibi atlaklarmdan dar szd. Onuncu doum gnmde de tam byle bir atee tutulup iki gn yatakta yatmtm; imdi anlarm geri dnn benden dar szarken bu eski ate de geri dnd. "Merak etme," de_ dim, "ben bu mikrobu yirmi bir yl nce kapmtm." Yalnz deiliz. Turu fabrikasnda sabah; beni grsn diye olumu getirdiler. Birisi (ismi lazm deil) onu kollarnda tutarak Padma'nn yannda duruyor. "Baba, Tanrya kr daha iyisin, hastayken ne dediini biliniyordun." O birisi hikyeme zamanndan nce girmeye alarak endieyle konuuyor, ama beceremeyecek... bu turu fabrikasn ve ieleme tesislerini kuran, iliki kurmas g ocuuma bakan kii, tpk bir zamanlar... yeter! O zaman da neredeyse srrm azmdan alacakt ama neyse ki ateli olsam da olmasam da aklm hl bamda. O birisi bir adm geride, isimsizlikle rtlerek srasn beklemek zorunda, yani taa en sona kadar. Gzlerimi Padma'ya eviriyorum "Sakn," diyorum, "ateli olduum iin anlattklarmn doru olmadn dnme. Her ey tam benim anlattm gibi oldu." "Tanrm, senden de hikyelerinden de bktm," diye baryor Pad-ma, "btn gn btn gece - kendini hasta ettin! Biraz dinlensen ne olur?" Dudaklarm inatla kapadm; o da aniden deiik bir ruh haliyle soruyor: "Evet efendi, syle bakalm benden bir istein var m?" "Yeil atni," diyorum, "Ak yeil - ekirgeler gibi yeil." Ad sylenmeyen o kii bir eyler hatrlayp Padma'ya (sadece hasta yannda ve cenazelerde kullanlan alak sesle) "Ne istediini biliyorum ben," diyor. ... Neden, bu hayati noktada, btn her ey anlatlmay beklerken -Pioneer Cafe ve dizlerle burnun rekabeti ok yaknken- mevzuya byle eni katyorum? (1957 seimlerini anlatacam yerde neden basit bir turuyla vakit kaybediyorum? - hem de btn Hindistan oy vermeyi beklerken.) nk havay kokladm ve ziyaretilerimin dostane yzleri ardnda keskin bir tehlike kokusu sezdim. Kendimi korumaya niyet ettim ama atninin yardmna ihtiyacm var... Size imdiye kadar fabrikay gn nda gstermedim hi. Betimlenmedik bir o var: yeilimtrak camlardan demir bir iskeleye ve aadaki piirme blmne bakyor odam; orada bakr kazanlar fokurdayp duruyor, gl kollu kadnlar tahta merdivenler zerinde durmu, uzun sapl kepelerle bak gibi keskin turu buularn kartryorlar; (dn-226 ava alan yeilimtrak bir camdan teki tarafa bakldnda) tren rayla-sabah gneinde snk snk parlyor, zerlerinde dzenli aralklarla elektrifikasyon sisteminin karmak makaslar var. Gn nda safran-veil neon tanramz fabrika kapsnn zerinde dans etmiyor; enerji tasarrufu iin onu kapatyoruz. Ama elektrikli trenler enerji harcyor; ^.kahverengi banliy trenleri Dadar, Borivli, Kurla ve Bass ein Caddesinden Churchgate stasyonuna doru takr tukur ilerliyor. nsan sinekleri beyaz pantolonlu byk kmeler halinde trenlerden sarkyor; fabrikann iinde de tek tk sinek olduunu inkr edemeyeceim. Ama bunu telafi eden kertenkeleler de var; tavanda kmldamadan tepetaklak duruyorlar, eneleri Kathiavar Yarmadasna benziyor... sesler de duyulmay bekliyor: kazanlarn fokurtusu, ark sesleri, ar beddualar, tyl kollu kadnlarn mstehcen akalar; denetilerin keskin burunlu, dudak bzmeli tekdirleri; yandaki ieleme blmnde turu kavanozlarnn her yeri tutan angrts; geen trenlerin sesi ve (tek tk ama n alnamayan) sineklerin vzltlar.*, bu arada ekirge yeili atni kavanozundan karlp, kenar safran-yeil izgili tertemiz bir tabaa koyulup, yannda mahalledeki ran lokantasndan alnm bir tabak tepeleme yemekle birlikte getiriliyor; az-nce-gsterilenler her zamanki gibi srp gitmekteyken ve artk-duyulabilenler (hatta koklanabilenler) havay kaplamken, ben ofsimdeki yatakta tek bama darya kmamn nerildiini panik iinde fark ediyorum. "... Biraz daha dzeldiinde," diyor ismi lazm deil, "bir gn Elep-hanta'ya gidebilirsin ,

neden olmasn, motorla gezinirsin, maaralardaki oymalar o kadar gzel ki; ya da Chu kumsalna gidip yzersin, hindistancevizi st ier, deve yarlarn seyredersin; hatta Aarey St Kolonisine bile gidebilirsin!.." Srada Padma: "Temiz hava, evet, babasyla birlikte olmak ufakln da houna gider." Birisi de olumun ban okayarak ekliyor: "Tabii hep birlikte gideriz. Harika bir piknik olur; ak havada gzel bir gn geiririz. Baba, sana ok iyi gelir..." atni bir ocuk tarafndan odaya getirildiinde bu nerileri hemen kesmeye alyorum, "Hayr," diye reddediyorum. "Yapmam gereken iler var." Padma'yla birisinin birbirlerine baktklarn gryorum ve phelenmekte hakl olduumu anlyorum. nk bir kere daha piknik teklifiyle oyuna getirilmitim! Bir kere daha, sahte gller ve Aarey St Kolonisi beni bir arabaya binmeye ikna etmiti; sonra ne olduumu anlayamadan eller beni kskvrak yakalad, hastane koridorlar, doktorlar, hemireler beni smsk yerime bastrd, burnumun zerinde bir maske zerime narkoz boaltt ve bir ses, Ona kadar say, dedi... ne plan-227 ladklarn biliyorum. "Bakn," dedim, "doktor moktor istemiyorum." Padma hemen: "Doktor mu? Kim sana doktor..." Ama beni kandra, maz; ufak bir glmsemeyle "Hadi bakalm, herkes biraz atni alsn Size sylemem gereken nemli eyler var," dedim. atni -1957'de ayahm Mary Pereira'nn yapt harika atni; o gun. lerden ayr dnlemeyecek ekirge yeili atni- onlar gemiim^ dnyasna gtrrken, onlar yumuatp iknaya ak hale getirirken, usulca, ikna edici bir biimde anlatmaya baladm ve eniyle hitabet karm bir eyle kendimi hain yeil-hap erbaplarnn elinden kurtardm. Dedim ki: "Olum anlayacaktr. Hikyemi her canl iin olduu kadar onun iin de anlatyorum, bylece gn gelip de atlaklara kar olan savam kaybettiimde o neyin ne olduunu anlayacak. Ahlak, yarg, kiilik... bunlarn hepsi bellekle balar... ben de belleimi kopyalyorum." Krmz biberli pakora zerinde yeil atni birinin grtlandan kayp kayboluyor; lk apati zerinde ekirge yeili Padma'nn dudaklar arasnda yok oluyor. Yumuadklarn grp bastryorum. "Size gerei syledim," diyorum tekrar, "Bellek gerektir nk kendine zg bir eydir. Seer, eler, deitirir, abartr, azmsar, metheder, hatta ktler; ama en sonunda kendi gerekliini, olaylarn heterojen ama tutarl bir eitlemesini yaratr; akl banda hibir insan bir bakasnn gereine kendisininkinden fazla inanmaz." Evet; "akl banda" demitim. Ne dndklerini biliyordum: "Bir sr ocuk hayali arkadalar icat eder; ama bin bir tane de biraz fazla! Bu lgnca!" Geceyars ocuklar Padma'nn anlatma olan inancn bile sarsmt ama onu tekrar lehime evirdim, artk darya kmaktan filan sz etmiyor. Onlar nasl ikna ettim: hikyemi bilmesi gereken olumdan sz ederek; bellein ileyiini aydnlatarak; kimisi safa drst kimisi tilki gibi kurnaz baka hilelerle. "Muhammed bile," dedim, "ilk bata delirdiini zannetmi; bu fikre hi kaplmadm m zannediyorsunuz? Ama Peygamber'in Hatice'si Ebu Bekir'i vard, onu Vahiy geldiine ikna ettiler; kimse ona ihanet edip tmarhane doktorlarnn eline teslim etmedi." Artk yeil atni onlar gemi yllarn dnceleriyle doldurmaya balamt; yzlerinde sululuk ve utancn belirdiini grdm. "Doru nedir ki?" dedim belagatle, "Akl banda olmak nedir? sa mezarndan doruldu mu? Hindular -Padma- dnyann bir nevi d olduunu kabul etmezler mi; Brahma'nn evreni dlediini hl dlemekte olduunu, Maya denen o d ann arasndan dnyay hayal meyal grd-228 'mz sylemezler mi? Maya," dedim hnzrca, konferans verir gibi hjr sesle, "insan yanltan btn her ey olarak tanmlanabilir; hile, sahtecilik ve kandrmaca gibi. Hortlaklar, hayaletler, seraplar, el abukluu, eylerm grnrdeki ekli: btn bunlar Maya'nn paralar. Brah-ma'nn dnde kaybolmu olan senin inanmakta zorlandn eyler gerekten oldu desem hangimiz hakl oluruz? Biraz daha atni al," diye ekledim vakarla, kendime de bolca aldm. "ok lezzetli." Padma alamaya balad. "Ben inanmyorum demedim ki," diye hkrd. "Tabii herkes kendi hikyesini kendi bildii gibi anlatmal; ama--" "Ama," diye araya girdim noktay koyarcasna, "sen de ne olduunu bilmek istiyorsun deil mi? Birbirine dokunmadan danseden elleri ve dizleri renmek istiyorsun. Sonra Komutan Sabarmati'nin acayip sopasn ve tabii Dul'u da. Bir de ocuklar - onlara ne oldu?" Padma ban sallad. Tmarhane ve doktor muhabbeti buraya kadar; yazaym diye

rahat brakldm. (Ayamn dibindeki Padma hari.) atni ve nutuk, ilahiyat ve merak; beni bunlar kurtard. Bir ey daha var - ister eitim deyin, ister snfsal kken; Mary Pereira "grg" derdi. Geni bilgi daarcmla ve telaffuzumun mkemmelliiyle onlar utandrp beni yarglama hakkna sahip olmadklarn hissettirdim; pek de soylu bir davran deil ama kebanda ambulans bekliyorsa her yol mubahtr. (Bekliyordu: kokusunu aldm.) Yine de - kymetli bir uyaryd. nsann kendi fikrini bakalarna kabul ettirmeye almas tehlikeli bir ey. Padma: eer benim inanlrln konusunda biraz phen varsa, ne yapalm, biraz phe o kadar da kt deildir. Kendinden kesinlikle emin olan adamlar korkun eyler yaparlar. Kadnlar da yle. Bu arada, ben on yandaym ve annemin arabasnn bagajnda nasl saklanabileceimi bulmaya alyorum. O ay, Sadhu Puruottam en nihayet sabit mevcudiyetinden gna getirmi, bir yl srecek intihar mahiyetinde bir hkra kaplmt (ona i dnyamdan hi sz etmemitim); her hkrkla yerden bir kar havaya sryor, suyun kelletirdii kafas korkutucu bir biimde bahe musluuna arpyordu, bu i sonunda lmne neden oldu, bir akam kokteyl saatinde ayaklar hl lotus duruunda kilitlenmi vaziyette yana devrilerek annemi nasrlarnn iyileecei midinden yoksun brakt; 0 zamanlar akamlar genellikle Buckingham Villasnn bahesinde oturur Sputniklerin havada ilerleyiini seyrederdim ve kendimi uzaya gnderilen ilk ve tek kpek Laika gibi hem bulutlarda hem de yalnz 229 hissederdim (ksa sre sonra frengiye yakalanacak olan Barones Sim von der Heiden yanmda oturup Alsas gzleriyle Sputnik H'nin parlat n takip ederdi - uzay yarna kpek ilgisi ok bykt o zaman lar); o zamanlar Evie Burns'le etesi saat kulemi igal etmilerdi, ama r sandklar da hem yasakl hem ok kk kaldndan, gizlilik ve aklbandalk adna geceyars ocuklarna yaptm ziyareti zel, Ses. siz saatimizle snrlamak zorunda kalmtm - her geceyars iletiim kuruyordum onunla, sadece geceyars, mucizelere ayrlm o saatte her naslsa zamann dnda olan o saatte; yine o zamanlar -laf fazi uzatmayalm- annemin dncelerinin n ksmnda duran o korkun eyi kantlamaya karar vermitim. Bir amar sandnda saklandm ve iki rezil heceyi duyduumdan beri annemin sr sakladndan kukulanyordum; onun dncelerinde yaptm geziler bu kukularm dorulamt; bu yzden de gzlerimde hain bir parltyla ve elik gibi kararllkla okuldan sonra bir ikindi vakti, yardmn istemek iin Sonny brahim'i grmeye gittim. Sonny'yi odasnda, spanyol boa grei posterleri arasnda kendi kendine ciddiyetle Ev Kriketi oynarken buldum. Beni grnce zntyle bard, "u Evie iine ok zldm olum, kimseyi dinlemiyor, ona ne yaptn yahu?"... Ama elimi vakarla kaldrarak susmasn iaret ettim ve Sonny hemen buna uydu. "Bunu konuacak zaman deil olum," dedim. "Anahtarm olmadan nasl kilit aabileceimi renmek istiyorum." Sonny brahim hakknda dosdoru bir gerek: btn boa grei hayallerine ramen gerek dehas mekanik alanndayd. Bir sredir Methwold Maliknelerindeki btn bisikletlerin bakmn stlenmiti, karlnda da izgi roman vegazoz alyordu. Evelyn Lilith Burns bile sevgili Hintbisikletini ona teslim etmiti. Sanki btn makineler, o nun hareketli paralarn masumane bir hayranlkla okamasyla kendilerine geliyorlard; hibir aksaklk ona uzun sre dayanamyordu. Baka bir deyile: Sonny brahim kilit amada ustalamt (srf meraktan). Bana olan sadakatini kantlamann bir yolunu bulduundan gzleri sevinle parlad. "Kilidi gster yeter olum! Beni ona gtr!" dedi. Kimsenin bizi grmediinden emin olduumuzda Buckingham Vil-lasyla Sonny'nin ans Souci'si arasndan eilerek koturduk; bizimkilerin eski Rover'nn arkasna geldik; ben bagaj iaret ettim. "u kilit," dedim. "Hem dardan hem de ierden aabilmem gerekiyor." Sonny'nin gzleri byd. "Sen ne i peindesin olum? Evden mi kayorsun ne?" 230 Parmam dudaklarma bastrarak gizemli bir havaya burundum. a aklayamam Sonny," dedim ciddiyetle, "Son derece gizli bir bil-^ "Vaay," dedi Sonny ve bana otuz saniyede pembe bir plastik para-vla bagaj nasl

aacam gsterdi. "Al bunu," dedi Sonny brahim, genden daha fazla ihtiyacn var." Bir zamanlar anne olabilmek uruna adn deitirmeyi kabul eden bir anne varm; kendisini kocasna para para k olma iine vakfetmi ama onun bir parasn hi sevememi, tuhaftr bu para onun anne olmasn mmkn klan paraym; bu annenin ayaklan nasrlardan se-Icermi ve omuzlan dnyann biriken sularnn yk altnda km; kocasnn sevilmeyen organ mevduatlarn dondurulmasndan sonra eski haline gelememi; bu anne de kocas gibi sonunda telefonlarn gizemine teslim olmu, uzun sre aleti kulana dayayp yanl numara evirenleri dinlemeye balam... onuncu doum gnmden ksa bir sre sonra (ben neredeyse yirmi bir yl sonra geri dnp bama musallat olan o ateten kurtulduktan sonra), Emine Sina son zamanlarda peydahlanan, yanl numaradan sonra aniden alverie kma detini srdryordu. Ama bu sefer Rover'n bagajnda, alnt yastklarn arasnda, elinde pembe bir plastik parasn smsk tutmu kaak bir yolcu vard. Ah insann hakl kmak uruna katland zorluklar! Morluklar, arpmalar! Takrdayan diler arasndan ie ekilen plastik kokulu bagaj havas! Hi bitmeyen yakalanma korkusu... "Ya gerekten alverie gidiyorsa? Ya bagaj birdenbire alrsa? Bacaklar balanm, kanatlar krplm kmldanp duran canl tavuklar gizlendiim bu delii igal edivermesin sakn? Ya grrse, bir hafta susmam gerekir!" Dizlerim enemin altna ekilmi vaziyette -enem diz darbelerinden eski bir yastkla korunuyordu- annemin sadakatsizliinin aracnda mehule gidiyordum. Annem dikkatli bir srcyd; arabay ar kullanyor, keleri zenle dnyordu; ama dndkten sonra her tarafm rk iinde kaldndan Mary Pereira kavga ettiim iin beni epeyce azarlamt: "Arre Tanrm u hale bak, neredeyse seni para para edeceklermi Tanrm kim bilir ne biim bir adam olacaksn seni kara surat, haddi-pehlivan, seni sahte grei seni!" Zihnimi sarsntl karanlktan uzaklatrmak iin byk bir zenle annemin zihninin ofrlk hamlelerini yapan blmne girdim ve bu sayede rotamz takip edebildim. (Ayn zamanda annemin genelde ok dzenli olan zihninde artc bir dzensizlik seiliyordu. O gnlerde in-231 sanlar i dzenliliklerine gre snflandrmaya balamtm bile; kafas dank olanlar dierlerine tercih ediyordum, dnceleri srekli birbi rine karanlar, yiyecekleri yemein hayalleri hayatlarn nasl kazana caklar gibi ciddi bir konunun arasna girenler, cinsel fantazileri siyasi fikirlerine baskn kanlar benim karmakark beynimin de yakn akra. basyd, benim beynimde de her ey birbiriyle arpyor, bilincin beyaz sinei lgn bir pire gibi bir yerden baka bir yere zplyordu... Hamarata dzenleme igdleri yznden olaanst dzenli bir beyne sahip olan Emine Sina'nn kafa karkl saflarna katlmas tuhaft.) Breach Candy Hastanesi ve Mahalakshmi Tapnann yanndan kuzeye yneldik, Hornby Vellard boyunca Vallabhbhai Patel Stadyu-mu'nun ve Hac Ali'nin ada trbesinin yanndan, bir zamanlar (birinci William Methwold'un ryas gerek olmadan nce) Bombay adas olan blgenin kuzeyine ilerledik. Kuzeyde ucuz apartmanlara, balk kylerine, tekstil fabrikalarna ve film stdyolarna dnm olan ehre doru gidiyorduk (buradan ok da uzak deil! Oturup banliy trenlerini izlediim bu mahalleden hi de uzak deil!)... o gnlerde benim hi bilmediim bir blgeydi; yn duygumu hzla kaybettim, sonra da nerede olduumu hepten ardm. En sonunda, yamur oluklarnn altnda uyuyan insanlar, bisiklet tamircileri, paavralar iinde adamlar ve ocuklarla dolu naho bir sokakta durduk. Annem arabadan inerken etrafna bir sr ocuk topland; bir sinei bile kovamayan annem onlara bozuk paralar verince kalabalk iyice artt. Neden sonra kendini onlardan kurtarp sokakta ilerlemey e balad; ocuun biri yal varyordu, "Arabay parlataym m Begm? Birinci snf araba cilas Begm. Gelene kadar arabanz beklerim Begm. ok iyi bekiyimdir, istediinize sorun!"... Korkuyla annemin cevabn bekledim. Bir sokak ocuunun gzleri nnde bagajdan nasl kacaktm? Hem utan vericiydi, hem de benim bagajdan km sokaktakilerin ilgisini ekebilirdi... annem "Hayr," dedi. Yoluna devam ediyordu, mstakbel araba cilacs ve bekisi sonunda pes etti; bir an btn gzler sokaktan geen ikinci bir arabaya evrildi, belki onun da iinden bir hanm kp etrafa deli gibi para saar diye; ite tam o anda (uygun zaman semek iin evredeki birka kiinin gznden etraf kolluyordum) pembe plastikle kk numaram yaptm, gz ap kapayana kadar kapal bir bagajn yannda sokaktaydm. Dudaklarm ciddiyetle birbirine bastrarak ve bana uzanan avular grmezden gelerek annemin gittii tarafa

yneldim, kalp yerine gm gm alan bir davul tayan, taz burunlu bir cep hafiyesi... bir iki dakika sonra da Pioneer Caf'ye ulatm. 232 Camlar kirliydi; masalardaki bardaklar kirliydi - ehrin daha aaal blmlerindeki Gaylordlar ve Kwalitlerle kyaslandnda Pioneer Cafe pek snkt; tam bir miskinler tekkesi, LOVELY LASSI, FUNTA-BULOUS FALOODA ve BOMBAY USUL BHEL-PURI yazl boyal pane ller, kasann yanndaki ucuz radyodan yaylan filmlerdeki gibi playback mzik, titreen floresan lambalaryla aydnlatlm dar uzun yei-lintrak bir oda, krk dili adamlarn muamba rtl masalarda buruuk kartlar ve ifadesiz yzlerle oturduu itici bir dnya. Ama btn bu pasakl dknlne ramen Pioneer Cafe bir sr ryann barnayd. Her sabah erkenden ehirdeki bir baltaya sap olamamlarn en dz-gnleriyle, uzun zaman nce film yldzl, gln atafatl evler ve kara para hayalleriyle ehre gelmi olan gundalar, taksi ofrleri, kk dolandrclar ve at yar tyocularyla dolard; nk her sabah saat altda byk stdyolar Pioneer Cafe'ye figran bulmalar iin kk memurlarn gnderirlerdi. Her sabah yarm saat boyunca, D. W. Rama Stdyolar, Filmistan Sesli Filmcilik ve R K Films adam avna ktklarnda Pioneer btn ehrin hrslarnn ve umutlarnn oda olurdu; stdyo memurlar yanlarnda ansllarla birlikte ayrldklarnda kahve her zamanki floresan aydnlatmal canszlna boalrd. len vakti baka bir grup rya kahveye girer ve ikindiyi oyun ktlarna, Lovely Lassi'ye ve sert sigaralara gmlerek geirirlerdi - deiik ryalar olan deiik adamlar; o zamanlar bilmezdim ama ikindi Pioneer'i kt nam salm bir Komnist Parti meskeniydi. leden sonrayd; annemin Pioneer Cafe'ye girdiini grdm; peinden gitmeye cesaret edemediimden sokakta kalp burnumu rmcek al, kirli cama dayadm; merakl baklar grmezden gelerek -nk bagajda lekelenmi olmasna ramen beyaz giysilerim kolalyd, bagajda dalm olmasna ramen salarm iyice briyantinlenmiti, ayakkablarm tozlanm olsa da zengin bir ocuun gstergesiydi -onun duraksayarak, nasrlardan zplayarak oyun masalar ve sert bakl adamlarn arasndan geiini izledim; dar oyuun teki ucundaki glgeli bir masaya oturduunu grdm; sonra onu karlamak iin ayaa kalkan adam grdm. Yzndeki sarkk kvrmlar bir zamanlar ar kilolu olduunu gsteriyordu; dilerinde paan lekesi vard. liklerinin etrafnda Lucknow ii olan temiz, beyaz bir kurta giymiti. Uzun salar vard, airce uzun salar, kulaklarnn zerinde dmdz duruyordu ama kafasnn tepesi kel ve parlakt. Yasakl heceler kulaklarmda nlyordu: Na. Dir. Nadir. Feci halde hi gelmemi olmay istediimi fark ettim. 233 Bir zamanlar sevgisi nedeniyle bir boanma mesaj brakarak kap gj. den bir yeralt kocas vard; iirlerinde kafiye olmayan, hayat sokak kpekleri tarafndan kurtarlan bir air. On yllk kayplktan sonra, eski tombulluunu hatrlatan sarkk teniyle kim bilir nereden kmt; tpk eski kars gibi o da yeni bir isim almt... Nadir Han artk Kasm Han' di, Hindistan Komnist Partisinin resmi aday. Lal Kasm. Kzl Kasm. Hibir ey boa deildi; kzarmalar sebepsiz deildi. Hanif daym "Komnistlere dikkat!" demi annem de kpkrmz kesilmiti; siyaset ve hisler yanaklarnda birlemiti... Pioneer Caf'nin kirli, dikdrtgen, sinema perdesi gibi penceresinden Emine Sina ve artk Nadir olmayan Nadir'in oynadklar ak sahnesini seyrettim; has amatrlerin beceriksizlii vard zerlerinde. Muamba rtl masada bir paket sigara; State Express 555. Saylarn da anlamlar vardr; 420 sahtekrlara verilen ad; 1001 gecenin, bynn, alternatif gereklerin says - airlerin sevdii, dnyann btn alternatif versiyonlarn tehdit sayan politikaclarn nefret ettii say; 555 senelerdir saylarn en uursuzu olduuna inanlan say, eytann ifresi! (Byk Kyros anlatmt bunu bana, ben de onun hatal olabileceini dnmemitim bile. Ama hatalyd: eytann esas says 555 deil 666'yd; yine de imdi bile zihnimde 555 saysnn etrafnda kara bir hale vardr.) Ama konuyu datyorum. Nadir-Kasm'n tercih ettii markann yukarda ad geen State Express olduunu sylemek yeterli; 5 rakam paketin zerinde kere tekrar ediliyordu; reticileri de W. D. 6 H. O. Wills'di. Annemin yzne bakamadmdan sigara paketi zerinde younlatm, sevgililerin grntsn kesip nikotine iyice yakn ekim yaptm. Ama imdi grntye eller giriyor - nce Nadir-Kasm'n elleri, airane yumuaklklar nasrlam; mum alevi gibi titreen, muambann zerinde bir ileri bir geri giden eller;

sonra bir kadnn zarif rmcekler gibi ar ar ilerleyen kapkara elleri; muamba kapl masann zerinde ykselen bein tepesinde szlen, danslarn en tuhafna balayan, ykselen, alalan, birbiri etrafnda daireler izen, kuma dokur gibi gidip gelen, birbirine dokunmak iin can atan eller, uzanan gerilen titreyen talep eden eller -ama her seferinde geri ekiliyorlar, parmak ular parmak ularn skalyor nk benim kirli cam sinema perdemde izlediim ey ne de olsa bir Hint filmi, izleyen Hin t genliinin temiz ahlakn bozmasn diye fiziksel temas yasak; masann altnda ayaklar var stnde de yzler, ayaklar birbirlerine yanayor, yzler usulca birbir-234 lerine yuvarlanyor ama zalim bir sansrcnn makasyla bir anda geri geliveriyorlar... ikisi de douta kendilerine verilmi isimden baka bir ismi tayan iki yabanc, yar gnll rollerini oynuyorlar. Cilalanmayan, bekilik edilmeyen Rover'n bagajna dnmek iin film bitmeden ayrldm, iten ie hi grmemi olmay istiyordum, ama iimde bastrmas g bir tekrar seyretme istei vard. Son olarak unu grdm: annemin elleri yars boalm Lovely Lassi'yi kaldryor; annemin dudaklar usulca, zlemle benekli bardaa deiyor; annemin elleri barda Nadir-Kasm'na uzatyor; o da bardan kendi tarafna kendi airane dudan bastryor. Hayat kt sanat byle taklit etmiti ite ve Hanif daymn ablas dolayl pcn erotizmini Pioneer Cafe'nin yeil floresanl donukluuna tamt. zetlersek: 1957 yaznda bir seim kampanyasnn en hararetli zamannda, Emine Sina rastlantyla Hindistan Komnist Partisinin laf getiinde anlalmaz bir biimde kzarmt. Olu -kark dncelerinde bir saplantya daha yer vard nk on yandaki birinin beyninde her trl takntya yer vardr- onu takip ederek ehrin kuzeyine gitmi ve iktidarsz akn ac dolu sahnesini gzetlemiti. (Artk Ahmet Sina da donmu vaziyette olduundan Nadir-Kasm'n cinsel bir dezavantaj bile yoktu; kendini ofisine kapatp kpeklere lanetler yadran bir kocayla, bir zamanlar onunla sevgi dolu hokka-vurmaca oyunlar oynam bir eski koca arasnda kalan Emine Sina bardak pmeye ve el danslarna kadar dmt.) Sorular: o gnden sonra pembe-plastie bir daha hi bavurdum mu? Figranlar ve Marksistler kahvesine bir daha hi dndm m? Kabahatinin irkinliini annemin yzne vurdum mu - nk hangi annenin hakk vardr - isterse eski kocas olsun ne fark eder - tek olunun gzleri nnde, nasl nasl nasl? Cevaplar: Hayr; Hayr; Hayr. Ne mi yaptm: "alverie" ktnda kendimi dncelerine yerletirdim. Artk gzlerimin tanklna bavurmama gerek kalmadndan annemin kafasnda ehrin kuzeyine gittim; bu beklenmedik tebdili kyafetle Pioneer Cafe'de oturup Kzl Kasm'n seim beklentilerini dinledim; gvdesizdim ama mevcuttum, mahallenin fakir meskenlerini dolamaya kan Kasm'la birlikte gezen annemin yanndaydm (o sralar babamn kiraclarn kaderlerine terk ederek satt apartmanlar myd bunlar?); annem evlere musluk takmakta ve ev sahiplerini onarm, dezenfekte ilerine zorlamakta Kasm'a yardm ediyordu. Emine Komnist Parti yararna fakir fukara arasna karyordu - buna hayat boyunca at. Belki de kendi hayatnn fakirlemesi yznden yapyordu bu-235 nu; ama on yanda ona anlay gstermeye meyilli deildim; kendim-ce intikam hayalleri grmeye balamtm. Efsanevi halife Harun Reit Badat'ta tebdili kyafet gezmeyi severmi; ben Salim Sina da ehrimin ara sokaklarnda kimselere grnmeden geziyordum ama bundan holandm syleyemem. Acayip ve ayrks eylerin sradan eylermi gibi anlatlmas ve bunun tam aksi, yani sradan olaylarn ssl abartl bir slupla anlatlmas, ayn zamanda zihinsel birer tavr da olan bu teknikleri birinden arakladm, daha dorusu iime sindirdim; geceyars ocuklarnn en korkuncu olan rakibimden, yer deitirdiim, Wee Willie Winkie'nin szde olundan: tokmak-dizli-iva'dan. Onun bilinli olarak dnmeden uygulad tekniklerdi bunlar ve irkiltici lde tekbiimli bir dnya grnts yaratyorlard, yle bir dnyayd ki bu, o gnlerde (fahielerin lleri sokaklardaki hendekleri doldurmaktayken) haberleri sokak gazetelerini doldurmaya balayan korkun fahie cinayetlerinden laf arasnda, ylesine sz ediveriyor, ama elinizdeki oyun ktlar hakknda tutkuyla karmak ayrntlar sralayabiliyordunuz. lm ve oyunda yenilmek iva iin birbirinden farkszd; rktc, gayesiz iddetinin de... ama batan balayalm: Geri kendi hatam olduunu kabul ediyorum ama beni basit bir radyo gibi

dnyorsanz gerein sadece yarsn biliyorsunuz demektir. Dnce genelde szel olduu kadar resimsel ya da simgesel olabilir; zaten Geceyars ocuklar Konferansndaki meslektalarmla iletiim kurabilmek ve onlar anlayabilmek iin hzla szel safhay amam gerekiyordu. Onlarn sonsuz eitlilikteki zihinlerine vardmda, anlalmaz dillerdeki n-zihin dncelerinin yzey cilasn amam gerekiyordu, bunun sonucunda da beklenecei (ve daha nce de gsterildii) zre benim varlmn farkna varyorlard. Beni fark etmenin Evie Burns zerinde yaratt etkiyi aklmda tutarak giriimin okunu hafifletmek iin ter dkyordum. Her seferinde, gnderdiim ilk imge yattrc, dosta, gvenle ve lider edasyla glmseyen yzm ve arkada olmak iin uzatlm elimdi. Yine de sorunlar ba gsteriyordu. Grntmn kendi gzmde epeyce deiik olduunu fark etmem biraz zaman ald; milletin dnce dalgalarna saldm Cheshire kedisi gibi srtan portrem berbat bir eydi, ar byk bir burun, yok denebilecek kadar kk bir ene ve iki akakta da koskoca lekeler. Ekseri zihinsel korku lklaryla karlanmama amamak lazm. Benim de on yandaki arkadalarmn kendi portrelerinden benzer ekilde irkil236 diim oluyordu. Olan biteni anladmzda Konferans yelerini birer birer gidip bir aynaya ya da durgun suya bakmaya tevik ettim; ancak ondan sonra gerekte neye benzediimizi anlayabildik. Birka sorun kmad deil, Keralal yemiz (hatrlarsnz aynalarda seyahat edebiliyordu) kazara Yeni Delhi'nin k bir semtindeki bir lokantann aynasndan kt ve aceleyle geri kat; Kemirli mavi gzl yemizse gle dp kazara cinsiyet deitirdi, dmeden nce kzd ktktan sonra gzel bir olan olmutu. Kendimi iva'ya ilk tanttmda, zihninde ksa boylu, fare suratl, rk dili ve dnyann grp grecei en byk dizlere sahip bir ocuun korkun imgesini grdm. Bylesi gln orantlar olan bir resim karsnda ltlar saan yzmdeki gl biraz dondu; uzattm el de titremeye balad. Benim varlm fark eden iva ilk bata son derece fkeli bir tepki verdi; kocaman, kaynayan kzgnlk dalgalar beynimin iini halad; ama sonra "Hey -baksana- ben seni tanyorum! Methwold Maliknelerindeki zengin ocuksun sen, deil mi?" Ben de ayn hayretle cevap verdim, "Winkie'nin olu -Kes ikgz' kr eden ocuk!" Kendi-imgesi gururla kabard. "Evet yaar, o benim. Benimle kimse uraamaz!" Tanklk beni banallie srkledi: "Ya! Baban nasl yahu? Pek uramyor..." O da rahatlamaya benzeyen bir duyguyla: "O mu? Babam ld," dedi. Ksa bir duraklama; sonra aknlk -artk kzgnlk yok- iva sordu: "Bu harika bir ey yaar - na yapyosun?" Her zamanki aklamama baladm ama bir iki dakika sonra lafm kesti, "Ya! Bak babam benim de tam geceyars doduumu sylemiti - bu da bizi senin etenin ortak patronlar yapar! En iyisi geceyars tamam m? teki ocuklar da onlara ne diyorsak yapmak zorundalar!" Gzlerimin nnde daha gl, ikinci bir Evelyn Lilith Burns imgesi olutu... bu naho fikri bertaraf ederek "Ben Konferansn daha deiik olacan dnmtm; eitlerin serbest federasyonu gibi bir ey, her fikre serbest ifade hakk..." derken grltl bir pofurdama beynimin duvarlar arasnda yankland. "Samalk. Byle bir ete ne ie yarar ki? etelerin bakanlar olmak zorundadr. Mesela ben -" (yine bir gurur pofurtusu) "burada Matun-ga'da iki

yldr bir etenin elebasym. Sekiz yandan beri. ocukla-nn hepsi benden byk. Buna ne diyeceksin?" Ben elimde olmadan sordum, "Senin eten ne yapar - kurallar filan var m?" iva'nn kahkahas kulaklarmda yankland... "Evet kk zengin ocuk; tek kural var. Herkes ben ne dersem onu yapar yoksa dizlerimle canlarna okurum!" mitsizce iva'y kendi saflarma ekmek iin dil dkmeye de-237 vam ettim: "Bence burada bir ama uruna bulunmalyz, sence de yle deil mi? Yani bir nedeni olmal deil mi? Ben de birlikte bu amac bulmamzn iyi olacan dndm, hayatlarmz buna adayabilU riz..." "Zengin ocuu," diye bard iva, "hibir eyden haberin yok! Ne amac be? Bu anasn siktiimin dnyasnda neyin bir nedeni var? Neden sen zenginsin, ben fakirim? Aln nedeni ne? Kim bilir bu lkede ka milyon salak yayor, sence bir nedeni mi var yani? Bak sana syliyeyim - koparabildiini alacaksn, ondan en iyi ekilde yararlanacaksn, sonra da geberip gideceksin. te neden bu zengin ocuk. Gerisi fasa fiso!" Geceyars yatamda titremeye balyorum... "Ama tarih," diyorum, "Babakan bana bir mektup yazmt... hibir eye inanmyor musun... kim bilir belki biz..." O, teki-benim, va, araya girdi: "Bak yavrum - abuk sabuk fikirlerin var, bu ii benim ele

almam gerekecek. Btn o hilkat garibelerine haberi sen verirsin!" Burun ve dizler, dizler ve burun... o gece balayan rekabet hi sona ermeyecekti, ta ki iki bak ekilene kadar... seneler nce baklarn ldrd Mian Abdullah'n ruhu bana geip beni serbest federalizm dncesiyle doldurmu ve baklara kar korumasz brakmt belki de, bilemem; ama o srada kendimde cesaret bulup iva'ya: "Konferans sen yrtemezsin; ben olmazsam seni dinleyemezler bile!" dedim. O da sava ilann onaylad: "Zengin ocuu, beni tanmak isteyecekler; skysa durdurmay dene bakalm!" "Evet," dedim, "deneyeceim!" iva, ykmn tanrs, ayn zamanda tanrlarn en gls; iva danslarn en by; boa srcs; hibir gcn kar koyamad tanr... kk iva bize doduundan beri hayatta kalmak iin mcadele verdiini anlatt. Babas bir yl kadar nce sesini btnyle kaybettiinde iva Wee Willie Winkie'nin babalk gayretine kar kendini korumak zorunda kalmt. "Gzlerimi balad! Gzlerimin zerine bir bez sarp beni evin atsna kard! Elinde ne vard biliyor musun? Sikindirik bir eki! Bir eki! Pezevenk bacaklarm kracakt -biliyorsun ocuklar dilenerek para kazanabilsinler diye bunu yapyorlar- eer her tarafn yamru yumru olursa daha ok para kazanyorsun! Beni ite ite atya yatrd sonra-" Sonra eki btn polislerinkinden daha byk ve yumru yumru olan dizlere doru indi, kolay bir hedefti ama dizler harekete geti ve imekten bile hzl aldlar - inen ekicin soluunu hissedip ayrldlar; sonra hl babasnn elinde duran eki dizlerin arasna gir-238 ji; sonra dizler iki yumruk gibi birbirlerine yanatlar. eki zararszca betonun zerinde tngrdad. Wee Willie Winkie'nin bilei gzleri bal olunun dizleri arasnda kalmt. Acl babann dudaklarndan hain bir soluk kt. Dizler hl birbirlerine doru ilerliyorlard, sklatka sk-layorlard, sonra bir atrt duyuldu. "Onun o boktan bileini krdm! Gnn grd -haketmiti, deil mi? Haketmiti!" iva'nn da benim de ykselen burcumuz Olak't; takmyldzn bana faydas olmamt ama iva'ya vereceini vermiti. Her astrologun bildii gibi Olak dizler zerinde g sahibidir. 1957'de seim gn Kongre Partisi oka uramt. Her ne kadar seimi kazanmsa da on iki milyon oy Komnistleri en byk tek muhalefet partisi yapmt; Bombay'da Boss Patil'in abalarna ramen, semenlerin ounluu arp iaretini Kongre Partisinin buza-emziren-kutsal-inek simgesinin zerine koymak yerine Samyukta Maharashtra Samiti ve Maha Gucerat Pariad'n daha az duygusal simgelerini tercih etmiti. Komnist tehlikesi tepemizde tartlrken annem kzarmay srdryordu; biz de Bombay eyaletinin blnmesine raz olmutuk. Geceyars ocuklar Konferansnn bir yesi seimlerde kk bir rol oynamt. Winkie'nin szde olu iva'y -belki de partinin adn sylemesem daha iyi; ama paras bol olan tek parti vard- tutmutu; kendilerine Kovboylar adn takan iva ve etesi seim gn ehrin kuzeyindeki bir seim merkezinin dnda kimi ellerinde sopalar kimi talarla kimi dilerini baklarla kartrr vaziyette grlmt, semenin oyunu gnlne gre kullanmasn'engellemeye alyorlard... seimler bittikten sonra da sandklardaki mhrler krlmam myd? Kutulara tka basa pusulalar doldurulmam myd? Her halkrda oylar sayldnda Kzl Kasm'n sandalyeyi kl pay kard ortaya kmt; rakibime para verenler de pek memnun kalmlard. ... Ama Padma yumuak bir sesle soruyor: "Ne zamand?" Dnmeden cevaplyorum: "Bahard." Sonra yine bir hata yaptm fark ediyorum - 1957 seimleri benim doum gnmden sonra deil nce yaplmt ama beynimi ne kadar zorlasam da belleim inatla olaylarn srasn deitirmeyi reddediyor. Bu can skc. Nerede hata var bilmiyorum. Beni bo yere avutmaya alyor: "Neden suratn asyorsun? Herkes ufak tefek bir eyleri unutur!" imdilik ufak tefek eyleri unutuyorum, ya byk eyleri de unutmaya balarsam? 239 Alfa ve Omega SEM takip eden haftalarda Bombay'da bir kargaa koptu; o gnleri hatrlaynca benim dncelerime de kargaa hkim oluyor. Yaptm hata ok canm skt; tekrar dengemi kazanabilmek iin kendimi gvenle Methwold Maliknelerinin tandk zeminine yerletireceim; Geceyars ocuklar Konferansnn hikyesini bir tarafa, Pioneer

Cafe'nin acsn da teki tarafa koyarak size Evie Burns'n dn anlatacam. Bu blme garip bir balk setim. "Alfa ve Omega" aklanmay talep ederek sayfadan bana bakyor - hikyemin orta yeri iin tuhaf bir balk, balanglar ve sonlar artryor, oysa ortalarla ilgili olmas gerekirdi; ama piman deilim, deitirmeye de niyetim yok, geri bir sr baka balk seenei de var: "Maymun'dan Rhesus'a" ya da "Orta Parmak" veya -daha arml- "Kuu", mitolojik kuu hamsa ya da parahamsa'ya gnderme, iki dnyada yaayabilmenin simgesi, fiziksel ve ruhani dnyalarda, toprak ve suyun dnyasyla havann, kamann dnyasnda. Ama balk "Alfa ve Omega" oldu; yle de kalacak. nk burada balanglar var ve her trl bitiler; yaknda ne demek istediimi anlayacaksnz. Padma sabrszlkla dilini aklatyor. "Yine sama sapan konumaya baladn," diye tenkit ediyor beni, "Evie'yi anlatacak msn anlatmayacak msn?" ... Genel seimden sonra, Merkezi Hkmet Bombay'n gelecei hakknda atp tutmaya devam etti. Eyalet blnecekti; yok blnmeyecekti; sonra blnme tekrar ba gsterdi. ehre gelince - Maharashtra' nn bakenti olacakt; ya da hem Maharashtra hem Gucerat'n; ya da kendi bana bir eyalet olacakt... hkmet ne halt edeceini belirlemeye alrken ehir sakinleri bu iin hzlanmas iin bir eyler yapmaya karar verdiler. Ayaklanmalar kt (arbedenin arasnda Mahrattalann 240 eki sava arks hl duyuluyordu - Naslsn? yiyim! Bir sopa alp eni dveyim!); daha da kts hava artlar da kavgaya destek kyor-, Feci bir kuraklk ba gstermiti; yollar atlam, kylerde kyller neklerini ldrmeye mecbur kalmt; Noel gn (bir misyoner okuluna aiden ve Hristiyan bir ayah tarafndan bytlen hibir ocuk bu gnn anlamn bilmemezlik edemez) Valkevar Barajnda bir dizi patlama oldu ve ehrin hayat damarlan olan ana ime suyu borular dev elik balinalar gibi havaya su fkrtmaya baladlar. Gazeteler sabotrler-den sz ediyordu; sulularn kimlikleri ve siyasi eilimleriyle ilgili raporlar srp giden fahie cinayeti raporlar arasnda kendilerine zor yer buluyordu. (Katilin kendine gre acayip bir "imzas" olduunu rendiimde konu iyice ilgimi ekmiti. Gecenin kadnlarnn hepsi boazlanarak ldrlmt; boazlarnda parmak izi olamayacak kadar byk izler vard, ama bir ift devasa, olaanst gl diz pekl brakabilirdi bu izleri.) Konumdan uzaklayorum.Tadma'nn atk kalar, btn bunlarn Evelyn Lilith Burns'le ne alakas var, der gibi. Adeta hazrola geerek cevab hemen yaptryorum: ehrin ime suyu kaynann yerle bir oluunu takip eden gnlerde Bombay'n sokak kedileri suyun daha bol olduu blgelerde toplanmaya balamlard; yani daha zengin mahallelerde, her evin kendi su deposunun olduu yerlerde. Bunun sonucunda da Methwold Maliknelerinin iki kat yksekliindeki tepesi susam kedilerle dolmutu; btn sirk meydann kaplam kediler, begonville-re, sarmaklara trmanp oturma odalarna giren kediler, iek dolu vazolar devirip ilerindeki bayaf suyu ien kediler, klozetlerdeki sular imek iin banyolara kamp kuran kediler, William Methwold'un saraylarnn mutfaklarnda cirit atan kediler. Malikne hizmetkrlar byk kedi istilasnn nne gemek iin abalamaktan telef olmulard; Maliknelerin hanmlar aresizce dehet lklar atyorlard. Her yerde kedi boklarnn sert, kuru solucanlar vard; kedilerin fazlalndan baheler mahvolmutu; geceleri de ordu sesini ykseltip, mehtaba susuzluunun arksn syledii iin uyumak olanakszlamt. (Barones Simki von der Heiden kedilerle savamay reddediyordu; lmne neden olacak hastaln ilk emarelerini gstermeye balamt bile.) Nussie brahim anneme telefon edip, "Emine karde, dnyann sonu geldi," demiti. Yanlyordu; nk byk kedi istilasnn nc gnnde, Evelyn Lilith Burns, elinde Papatya haval-tabancas, srayla her haneyi ziyaret edip bir miktar para karlnda kedi felaketini hzla sona erdirebilece-241 ini sylemiti. Btn gn Methwold Malikneleri Evie'nin haval-tabancasnm sesleri ve kedilerin acl iniltileriyle nlad; Evie btn orduyu teker teker telef ederek zengin olmutu. Ama (tarihte sk sk grld zre) insann en byk zaferini kazand an dnn tohumlarn da iinde barndrr; nitekim yle de oldu nk Evie'nin kedileri katletmesi Bakr Maymun iin barda taran son damlayd. "Abi," dedi Maymun ciddiyetle, "Sana o kzn iini bitireceimi sylemitim ya, ite imdi tam zaman." Yantlanamaz sorular: kardeimin kularn dili gibi kedilerin dilini de rendii doru

muydu? Kedilere kar duyduu sevgi mi onu harekete geirmiti? ... byk kedi istilas olduu sralarda Maymun'un salar kahverengiye dnmt; ayakkab yakma alkanlndan vazgemiti; ama her nedense hibirimizin sahip olmad bir vahilik vard onda; sirk meydanna gidip avaz kt kadar bard: "Evie! Evie Burns! Nerdeysen k!" Kaan kedilerin arasnda Evelyn Burns' bekliyordu Maymun. zlemek iin birinci kat verandasna ktm; Sonny, Kesikgz, Yalsa ve Kyros da kendi verandalarndan seyrediyorlard. Evie Burns'n Versailles Villasnn mutfa taraflarndan geldiini grdk; tabancasnn namlusunu flyordu. "Siz yerliler yatn kalkn da ben burdaym diye dua edin," dedi Evie, "yoksa kedilere yem olacaktnz!" Maymun'un gzlerine yerlemi gerginlii fark edince Evie'nin sesinin kesildiini grdk; sonra Maymun bir bulut gibi Evie'nin zerine kt ve bize saatler srm gibi gelen arpma balad (oysa topu topu birka dakika srmt). Sirk meydannn tozu arasnda yuvarlanyor tekmeliyor trmalyor sryorlard, toz bulutunun iinden sa tutamlar frlyordu; dirsekler, kirli beyaz orapl ayaklar, dizler, elbise paralan bir grnp bir kayboluyordu; bykler koarak geldiler, hizmetkrlar onlar ayramad, en sonunda Homi Catrack'n bahvan hortumla zerlerine su tuttu... Bakr Maymun Emine Sina ve Mary Pe-reira'nn ceza tehditlerine aldrmadan hafif sendeleyerek ayaa kalkt ve slanm elbisesinin eteini dzeltti; Evie Burns sirk meydannn hortumla slatlm tozlarnda yatyordu, di telleri krlm, salar toza ve tkre bulanm, havas ve zerimizdeki hkimiyeti yerle bir olmutu. Birka hafta sonra babas onu geriye gnderdi, duyduumuza gre "Bu vahilerden uzakta iyi bir eitim alabilsin diye," demiti; ondan bir 242 ^ daha haber aldm, alt ay sonra durduk yerde bana bir mektup yollad, kedilere eziyet etmesine kzan yal bir kadn bakladn yazyordu. "Aznn payn verdim," diye yazmt Evie, "Kardeine syle ans yaver gitti." O tanmadm kadna uzaktan kranlarm yolladm; Maymun'un faturasn o demiti. imdi aklma gelen bir fikir Evie'nin son mesajndan daha ilgin geliyor zaman tnelinden geri baktmda. Maymun ve Evie'nin tozun iinde yuvarlanrkenki hallerini gzmn nne getirince lmne savalarnn altnda kedilerin ldrlmesinden daha derin bir itki seziyorum: benim iin savayorlard. Evie ve (birok adan ondan fark olmayan) kardeim grnrde birka susuz sokak kedisi uruna birbirlerine girmilerdi; ama belki de Evie'nin yumruklan aslnda bana ynelikti, belki de zihnini igal ediime kar duyduu fkeydi neden; belki Maymun'un gc de kardee sadakatinden kaynaklanyordu, sava ise sevgisinin gstergesiydi. Kan sirk meydanna akmt o zamanlar. Bu sayfalar iin baka bir balk da "Sudan Koyu" olabilirdi. Su ktl ekilen o gnlerde Evie Burns'n yznden sudan koyu bir ey akmt; kan balarnn sadakati Maymun'u kkrtmt; ehrin sokaklarnda da isyanclar birbirlerinin kanlarn dkyorlard. Kanl cinayetler vard, ve nihayet annemin yanaklarna kann yrdn syleyerek bu kanl katalogu sona erdire-biliriz. O sene on iki milyon oy krmzyd, krmz kann rengidir. Yaknda daha da kan akacak: A ve O grubu kanlar, Alfa ve Omega -ve nc bir olaslk- aklda tutulmal. Baka etkenler de: birleme ve Keli antikorlar ve kanl ilerin en gizemlisi olan rhesus, ayn zamanda bir maymun trnn de ad. Eer aranrsanz her eyin bir ekli olduunu grrsnz. Biimden ka yoktur. Ama kan sahneye kmadan (bir ortamdan dierine geebilen para-hamsa kaz gibi) kanatlanp ksaca i dnyamn meselelerine dnmeliyim nk Evie Burns'Un d tepe ocuklan ekibinden srgnlm sona erdirse de onlan hl balayamyordum; bir mddet yalnz ve uzak durdum, kendimi kafamn iindeki olaylara gmdm, geceyan-s ocuklarnn bir araya geliinin balang hikyesine. Drst olmak gerekirse, iva'y sevmiyordum. Aznn bozukluu, fikirlerinin kabal houma gitmiyordu ve onun bir dizi korkun cinayeti ilediinden phe ediyordum -ancak dncelerinde hibir kant bula-243 madm nk geceyars ocuklar arasnda sadece o dncelerinin kendine saklamak istedii ksmn bana kapatabiliyordu- bu da fare suratl ocua kar artan honutsuzluumu ve phelerimi krklyordu. Yine de her eyden nce adildim ve onu Konferansn dier yelerinden ayr tutmak adaletsizlik olurdu. Zihinsel kabiliyetlerim arttka sadece ocuklarn dalgalarn yakalamakla, kendi

mesajlarm onlara yaymakla kalmadm, ayn zamanda (madem bu radyo mateforuna saplandm) bir nevi ulusal a gibi altm fark ettim; yle ki dnm geiren zihnimi btn ocuklara aarak benim araclmla birbirleriyle konutuklar bir foruma dnebiliyordum. Bylece 1958'in ilk gnlerinde be yz seksen bir ocuk bir saat boyunca, on ikiyle bir arasnda beynimin lok sabha'snda yani parlamentosunda toplanabiliyordu. Rasgele seilecek herhangi be yz seksen bir ocuk gibi eit eit, grltl ve disiplinsizdik; birbirimizi tanmann heyecan da doal cokumuzu iyice arttryordu. Bir saat boyunca en st perdeden ciyak-lamalar, tartmalar, samalklar, kkrdamalardan sonra bitkinlikle kbus bile gremeyecek kadar derin bir uykuya dalyor, yine de baar-syla uyanyordum; ama dert etmiyordum. Uyankken annemin sadakatsizliinin ve babamn knn ikili aclarn, arkadaln vefaszln ve okulun eitli zorbalklarn gslemek zorundaydm; uyuduumda bir ocuun bulup bulaca en heyecan verici dnyann merkezindeydim. iva'ya ramen uyumak daha gzeldi. iva'nn, onun (ya da onunla benim) saat tam geceyarsn vurduunda domu olmasnn (olmamzn) onu doal lider yapt inancnn, kabul etmeliyim ki salam bir dayana vard. O zamanlar geceyars mucizesinin son derece hiyerarik bir mizac olduunu dnrdm - imdi de yle dnyorum; ocuklarn yetileri, doumlar ge-ceyarsndan uzakla ma bu bile ateli tartmalara neden olan bir fikirdi... "Nediyosunnasldersin," diye barrlard koro halinde, yz tmyle bo ve hatsz olan (gzler, burun delikleri ve az boluu hari) ve istedii yz hatlarn alabilen, Gir or-manndaki olan ve rzgr kadar hzl koabilen Harilal ve Tanr bilir daha kimler... "Onu deil de bunu yapmann daha iyi olduunu da kim sylyor?" Sonra "Sen uabilir misin? Ben uuyoruml" Sonra "Evet, bir balktan elli balk yapabilir misiniz?" Sonra "Bugn yarn ziyaret ettim. Bunu yapabilir misiniz? Madem yle-" ... bu kadar velvele ve protesto karsnda iva bile az deitirdi; ama baka bir fikir ortaya atacakt, ok daha tehlikeli bir fikir - ocuklar ve benim iin tehlikeli. 244 nk liderliin cazibesine kar o kadar da ilgisiz olmadm fark etnitim. ocuklar kim bulmutu? Konferans kim kurmutu? Onlara toplant yerini kim veriyordu? En byk iki kiiden biri deil miydim ve byklmn gerektirdii saygy ve biati hak etmiyor muydum? Kulp binasnn sahibi kulb ynetmez miydi?.. Buna iva "Unut bunu. Kulp mulp zengin ii!" dedi. Ama bir sreliine de olsa sesi kesildi. Cad Parvati, Delhili sihirbazn kz benim yerime geip (tpk seneler sonra hayatm kurtaraca gibi) "imdi beni dinleyin; Salim olmazsa biz de olmayz, ne konuabiliriz ne bir ey, o hakl. efimiz o olsun!" dedi. Ben "efe filan gerek yok... aabey gibi bir ey. Evet biz de bir eit aile saylrz. Ben en bynzm," dedim. Buna karlk iva kmsemeyle, ama kar kmaya cesaret edemeden: "Peki abicim; syle bakalm ne yapacaz?" dedi. Bu noktada btn bu sre zarfnda kafam megul eden fikirleri, sebep ve anlam fikirlerini Konferansa atm. "Ne iin varolduumuzu dnmeliyiz," dedim. Konferans yelerinin (sirk garabeleri ve yznde bak yaralan olan dilenci Sundari gibi gcn kaybedip, bir ziyafetteki fakir akrabalar gibi sessiz kalmaya meyilli olanlar hari) dncelerinin tipik bir sekisini sadakatle kaydediyorum: nerilen felsefeler ve amalar arasnda kolektivizm vard -"Bir araya gelip ayn yerde yaamalyz deil mi? Bakalarna ne ihtiyacmz var?"- ve bireycilik -"Biz diyorsunuz; ama birlikte bir nemimiz yok; nemli olan her birimizin kendi yararna kullanabilecei bir yetisinin olmas"- evlatlk vazifesi -"Annemize babamza yardmc olabiliriz, amacmz bu olmal"- ve ocuk devrimi -"Btn ocuklara anababalardan kurtulmann mmkn olduunu gsterebiliriz artk!"- kapitalizm -"Dnn ne iler yaparz! Allah, ne zengin oluruz!"- ve dierkmlk -"lkemizin yetenekli insanlara ihtiyac var; hkmete yetilerimizden istedii gibi yararlanmasn teklif etmeliyiz,"- bilim -"Bizi incelemeleri lazm"- ve din -"Kendimizi tm dnyaya duyuralm, Tanrya inanmayan kalmasn"- cesaret -"Pakistan' igal edelim!"- ve korkaklk - "Tanrm, kendimizi gizlemeliyiz, dnn bize neler yapmazlar ki, cad diye talarlar!"; kadn haklar beyanlar ve dokunulmazlarn durumunun iyiletirilmesi iin ricalar; topraksz ocuklar toprak hayalleri kuruyorlard, dadaki kabilelerde yaayanlar jip istiyorlard; ayn zamanda iktidar fantazileri de vard. "Bizi durduramazlar! Onlar byleyebiliriz,

uabilir, dncelerini okuyabilir, onlar kurbaaya evirebiliriz, altn ve balk imal edebiliriz, bize k olurlar, aynalarda kaybolabilir, cinsiyetimizi deitirebiliriz... b i-245 zimle nasl savaabilirler ki?" Hayalkrklna uradm inkr etmeyeceim. Uramamalydny bu ocuklarn yetileri dnda olaanst bir taraflar yoktu; kafalar sradan eylerle doluydu, analar babalar para yemek toprak mlkiyet n g Tanr. Konferansn dncelerinin hibir yerinde bizim kadar yeni bir ey bulamadm... ama o zamanlar ben de yanl yoldaydm; onlardan daha net gremiyordum; zaman-gezgini Soumitra "Size sylyorum - btn bunlar anlamsz - daha balamadan iimizi bitirecekler!" dediinde hibirimiz onu ciddiye almadk; genliin iyimserliiyle -bir zamanlar dedem Adem Aziz'in kapt hastalktan daha da bulacyd- iin kt yann grmeyi reddettik ve bir tekimiz bile Geceyans ocuklarnn amacnn yok olmak olduunu sylemedi; mahvolana kadar bir anlammz olmayacakt. Onlarn mahremiyeti uruna, sesleri ayrt etmeyi reddediyorum, baka sebepler de var. Bir kere benim anlatm, be yz seksen bir tane tamamlanm karakterle baa kamaz; ikincisi, eitli mucizevi glerine ramen ocuklar bana gre Babil'in saysz dillerini konuan ok bal bir canavar olarak kaldlar; onlar oulluun esasyd, imdi onlar ayrma gerei grmyorum. (Ama istisnalar da var. zellikle iva ve cad Parvati.) ... Kader, tarihsel rol, gd; bunlar on yandaki midelerin hazme-demeyecei kadar byk lokmalard. Hatta benim bile; balknn iaret parmann ve Bakan'n mektubunun daimi mevcudiyetine ramen, gnlk hayatn ufak gaileleri yznden habire havadan kaptm mucizelerden uzaklap duruyordum, alktan, uykudan, Maymun'la maymunluk yapmaktan ya da Kobra Kadn veya Vera Omz'u grmek iin sinemaya gitmekten, uzun pantolon iin duyduum zlemden ve yaklaan Okul Balosunu dndke gbeimin altna yaylan scaklktan onlara frsat bulamyordum. Okul balosunda, Katedral ve John Connon Erkek Lisesinin erkek rencilerinin karde kurumumuzdan kzlarla -kurbaalama ampiyonu Masha Miovic ("Hee hee," demiti Bezeli Keith Colaco) Elizabeth Purkiss ve Janey Jackson gibi- Avrupal kzlarla dans etmesine izin vard; bol etekli ve pmeci kzlar! - ksacas dikkatim, bymenin acl, igalci ikencesi yznden srekli dalyordu. Simgesel bir kuu bile en sonunda yere inmek zorundadr; bu yzden de hikyemi sadece mucizevi ynyle snrlandrmak benim iin yeterli deil (o zaman da olmad gibi); gnlk hayata dnmek zorundaym (o zamanlar da dndm gibi); akacak kan aksn. 246 Salim Sina'nn ikinci sakatlnn hemen ncesinde meydana gelen ilk akatl 1958'in balarnda bir aramba gn -hevesle beklenen Balonun olduu gn- sko Eitim Cemiyetinin nezaretinde olutu. Yani okulda. Salim'e saldran kii: yakkl, telal, barbarlar gibi psteki bykl; sa yolan, kprt Bay Emil Zagallo'yu takdim ederim, corafya ve beden eitimi retmenimizdi ve o sabah farknda olmadan hayatmn crizini yaknlatrmt. Zagallo Perulu olduunu iddia ediyordu, bize cangl-yerlileri, boncuk merakllar demekten holanrd; sivri, teneke apkal ve madeni pantolonlu, terli bir askerin resmini tahtann zerine asmt ve etki yaratmak istediinde parmayla onu iaret edip barrd, "Onu gryor musunuz, vahiler? Buu adaam uygarln ta kendisi! Ona sayg gsterin: klc var!" Ta duvarlarla evrili havada bastonunu savururdu. Ona Pagal-Zagal derdik, deli Zagall o nk lamalar, fatihler ve Pasifik Okyanusu'ndan sz edip durmasna ramen, sylentinin mutlak kesinliiyle, onun Mazagaon'da bir gecekonduda doduunu ve Goanal annesinin lkeden ayrlan bir denizcilik irketi temsilcisi tarafndan terk edildiini biliyorduk; yani sadece "Anglo" olmakla kalmyordu muhtemelen piti de. Bunu bildiimizden Zagallo'nun neden Latin aksanyla konutuunu ve hep fkeli olduunu, neden snfn duvarlarn yumrukladn anlyorduk; ama bu bilgi korkmamz engellemiyordu. O aramba sabah da bamzn dertte olduunun farkndaydk nk Semeli Katedral iptal edilmiti. aramba sabah iki saat st ste Zagallo'nun corafya dersi vard ama sadece salaklarla ailesi ok tutucu olanlar bu derse giriyorlard nk ayn saatte istersek St

Thomas Katedraline gidebiliyorduk; mezhebinin ne olduu belli olan bir dizi ocuk, okuldan Hristiyanlarn dnceli semeli Tanrsnn barna kayorduk. Bu Zagallo'yu ldrtyordu fakat yapabilecei bir ey yoktu; ama bugn gznde karanlk bir lt vard nk Kurbaa (yani Bay Crusoe, mdr) sabah toplantsnda Katedral'in iptal edildiini duyurmutu. Eter koklatlm bir kurbaann yzne benzeyen yznden kan vraklamaya benzer sesiyle bizi ifte corafya ve Pagal Zagal'a mahkm etmi ve hepimizi akna evirmiti nk Tanrnn da seenekleri olabilecei o ana kadar aklmza gelmemiti. Ask suratlarla Zagallo'nun inine doru ayak srdk; ailesi Katedrale gitmesine izin vermeyen salaklardan biri ktcl bir sesle kulama fsldad: "Bekle de gr; bugn sizin cannza okuyacak." Padma; gerekten de canmza okudu. 247 Snfta mutsuz ifadelerle oturanlar: Bezeli Keith Colaco, iko Per. ce Fishwala, babas taksi ofr olan burslu renci Jimmy Kapadia Yalsa Sabarmati, Sonny brahim, Byk Kyros ve ben. Bakalar d vard ama sayacak zaman yok nk lgn Zagallo gzleri memnunj. yetle parlayarak bizi kendimize getiriyor. "nsan corafyas," diyor Zagallo." Nedir"! Kapadia?" "Ltfen efendim, bilmiyorum efendim." Parmaklar havaya frlryOr - bei kilise yasakl salaklarn, altncs Byk Kyros'un. Ama Zagallo bugn kan peinde; dindarlar ac ekecek. "Orman kakn," diyor Jimmy Kapadia'ya, sonra kulan ylesine bkmeye balyor, "Arada bir snfa gelirsen ne olduunu anlarsn!" "Ay ay ay evet efendim zr dilerim efendim..." Havada alt tane parmak var ama Jimmy'nin kula kopma tehlikesiyle kar karya. Kahramanlk yapacam tutuyor... "Efendim, ltfen durun efendim, onun kalbi var!" Bu doruydu ama dorular tehlikelidir nk Zagallo benim zerime geliyor: "Yaa demek kar kyoruz, yle mi?" Salarmdan tutulup tahtaya srkleniyorum. Snf arkadalarmn rahatlam baklar altnda - iyi ki onu seti bizi deil - tutsak sa tutamlar altnda acyla kvranyorum. "Soruya cevap ver yleyse. nsan corafyasnn ne olduunu biliyor musun?" Ac beynimi doldurup her trl telepatik kopya fikrini safd ediyor: "Ayy efendim, ah hayr efendim." ... Derken Zagallo'nun aklna bir akann geldii belli oluyor, aka yzne gle benzer bir ifade veriyor; baparma ve iaret parma alm olan eli bana doru uzanyor; iaret parmayla baparma burnumun tepesini tutup aa ekiyor... burnun gittii yere ba da gider, en nihayet burun tam aaya dnyor, yaarm gzlerim Zagallo'nun sandaletlerine ve kirli trnakl ayaklarna bakmak zorunda kaldnda Zagallo esprisini yapyor. "Bakn ocuklar - bu ne byle? Bu ilkel yaratn iren suratna bakn. Size neyi hatrlatyor?" Hevesli cevaplar: "eytan efendim." "Kuzenimi efendim!" "Hayr efendim, bir sebzeyi hatrlatyor ama ne olduunu karamadm." Zagallo grlty bastrmak iin barmak zorunda kalyor, "Susun! Ba-bun evlatlar! Bu nesne" -burnuma bir fiske indiriyor-"i nsan corafyas bu ite!" "Nasl efendim nerede efendim ne efendim?" imdi Zagallo glyor. "Grmyor musunuz?" diyor karga gibi-248 "Bu irkin maymunun suratnda Hindistan haritasn grmyor musu-nuz? "Evet efendim hayr efendim gstersenize efendim!" "Bakn - Dekkan yarmadas aa sarkyor!" Yine ahburnum. "Etendim efendim bu Hindistan haritasysa lekeler ne oluyor efendim?" Cesaretlenen Bezeli Keith Colaco bu. Arkadalarmn kkrtlar, alaylar. Zagallo soruyu ciddiyetle cevaplyor: "O lekeler Pakistan! Sa kulaktaki u doum lekesi Dou Kanad; u korkun lekeli sol yanak da Bat! Unutmayn salaklar; Pakistan Hindistan'n yzndeki lekedir!" "Ha ha," diye glyor snf, "Harika espri efendim!" Ama artk burnumun tahamml yok; onu skan baparmakla iaret parmana kendi isyann sahneliyor, kendi silahyla cevap veriyor... sol burun deliinden kocaman bir smk paras akp Bay Zagallo'nun avcuna dklyor. iko Pierce Fishwala baryor, "Bakn efendim! Burnu akyor! O da Seylan m?"-Avcu sme bulanan Zagalo akac havasn ka "Hayvan," diye kfrediyor bana, "Ne yaptn gryor musun?" Zagallo' nun eli burnumu brakp salarma geri dnyor. Burun salgs gzelce ayrlm buklelerime srlyor. Sam tekrar ekiliyor; tekrar el sam ekiyor... ama bu sefer yukarya doru, bam yukar kalkyor, parmak

ucuna ykseliyorum, Zagallo baryor, "Nesin sen? Syle nesin!" "Efendim hayvanm efendim!" El daha da yukar ekiyor. "Tekrar." Parmaklarmn ucunda bar-yorum: "Ayy hayvanm hayvanm ltfen efendim ayy!" Daha da fazla ekiyor, daha yukar... "Tekrar!" Ama birdenbire sona eriyor; ayaklarm tekrar yerde ve snfa lm sessizlii kyor. "Efendim," diyor Sonny brahim, "salarn kopardnz efendim!" Karmakark sesler: "Bakn efendim kan." "Ba kanyor efendim." "Efendim izin verirseniz onu hemireye gtreyim." Bay Zagallo avcunda bir tutam samla heykel gibi duruyor. Bu srada ben -ac bile hissedemeyecek kadar akn vaziyette- Bay Zagallo'nun papazlarnki gibi bir boluk yaratt kafamn tepesini yokluyo-rum, bir daha asla sa bitmeyecek bir daire, beni lkeme balayan doutan gelme lanetin kendini ifade etmek iin beklenmedik bir yol daha bulduunu fark ediyorum. ki gn sonra Kurbaa Crusoe, Bay Emile Zagallo'nun ahsi sebeplerden dolay ne yazk ki grevden ayrldn duyurdu ama ben gerek sebepleri biliyordum. Yolunan salarm kmayan kan lekeleri gibi avcuna yapmt, kimse ellerinde sa olan bir retmeni istemiyordu, 249 "Deliliin ilk iareti", Bezeli Keith Colaco'nun hep dedii gibi, "ikincisi de ardndan gelir." Zagallo'nun miras; bir papaz kellii, daha da beteri Balo iin giyinmeye eve giderken otobs duranda snf arkadalarmn bana ynelttii yeni hakaretler: "Smkl hem de kel!", "Harita suratl Keskinbu-run!" Kyros otobs srasna girdiinde "Byk Kyros'tu ad, Tepsi stnde geldi, Yl dokuzyzkrksekizdi," diyerek kalabal onun zerine salmaya altm ama katlan olmad. Katedral Okulu Balosunda olanlara geldik imdi. yle bir baloydu ki kaba alaylar kaderin arac olmutu, parmaklar emeye dnmt ve efsanevi kurbaalamac Masha Miovic dp baylmt... Baloya kafamda hemirenin bandajyla gittim. Gecikmitim nk annemi gelmeme izin vermeye raz etmek kolay olmamt; kedi merdivenleri, balonlar ve kemikli kadn gzetmenlerin profesyonel bir kukuyla bakan gzleri arasndan Toplant Salonuna girdiimde btn gzel kzlar gln denecek kadar k elerle step ve Meksika apka dans yapmaya balamlard bile. Doal olarak mkemmeller hanmlar toplamlard; onlar tutkulu bir kskanlkla izliyordum, Guzder ve Joshie ve Stevenson ve Rushdie ve Talyarkhan ve Tayabali ve Jussawala ve Wagl e ve King; afedersinlerle aralarna karmaya altm ama bandajm, salatalk burnumu, yzmdeki lekeleri grnce kahkahalar atarak bana srtlarn dndler... iimde nefret kabaryordu, patates cipsi yiyip Bubble-Up ve Vimto ierek kendi kendime "Zppeler; kim olduumu bilseler yolumdan ekilirlerdi!" diyordum. Ama gerek kimliimi ortaya karma korkusu Avrupal kzlar tavlama ynndeki soyut isteime baskn kyordu. "Hey, Salim deil misin sen? Sana n'oldu byle olum?" Hznl, yalnz dalgnlmdan dar ekilmitim (Sonny bile dans edecek birini bulmutu; ama onun forseps oyuklar vard, hem don da giymiyordu - ekici olmasn salayan nedenler vard) sol omzumun arkasndan geliyordu ses, genizden gelen, bouk, vaatlerle dolu bir sesti - ama musibetle de doluydu. Bir kz sesi. Adeta srayarak arkama dndm ve altn sal, mehur geni gsl bir grntyle kar karya kaldm... Tanrm on drt yandayd, neden benimle konuuyordu?.. "Adm Masha Miovic," dedi grnt, "kardeini tanyorum." Tabii ya! Maymun'un kadn kahramanlar, Walsingham Okulunun yzcleri, okulun kurbaalama ampiyonuyla tanyorlard elbette! ... "Biliyorum..." diye kekeledim, "Adn biliyorum." 250 "Ben de senin adn biliyorum," diye kravatm dzeltti, "eit durumdayz." Onun omzunun zerinden Bezeli Keith ve iko Perce'in bizi azlarnn suyunu aktan bir kskanlkla izlediklerini grdm. Srtm dikletirip omuzlarm geri attm. Masha Miovic tekrar bandaj sordu. "nemli deil," dedim sesimi derinletirmeye alarak, "Spor yaparken oldu." Sonra btn gayretimle sesimi kontrol etmeye alarak sordum, "Acaba... dans etmek ister miydin?" "Tamam," dedi Masha Miovic, "Ama sakn pmeye kalkma."

Salim pmeyeceine yemin ederek Masha Miovic'le piste kyor. Salim ve Masha Meksika apka dansn yapyorlar; Masha ve Salim en iyilerle birlikte step dans yapyorlar! Yzmn yukardan bakan bir ifade almasna izin veriyorum; gryorsunuz ya bir kz bulmak iin mkemmel olmaya gerek yok!.. Dans bitti; hl duyduum kvan dalgasnn zerinde "Avluda biraz yrmek ister miydin?" dedim. Masha Miovic mahrem bir glckle: "Tamam, olur, azck yrrz; ama ellerine hkim ol tamarrf m?" Salim ellerine hkim olacana yemin ediyor. Salim ve Masha hava almaya kyorlar... harika. Hayat bu ite. Elveda Evie, merhaba kurbaalama... Bezeli Keith Colaco ve iko Perce Fishwala avlunun glgeleri arasndan kyor. Srtyorlar: "He he he." Yolumuzu keserlerken Masha ararak bakyor. iko Perce, "Masha, ho ho. Yanndaki de tam yani," diyor. Ben, "Kes sesini," diyorum. Bunun zerine Bezeli Keith, "Sava yarasn nasl aldn bilmek ister misin Mashy?" diyor. iko Perce, "He ho ha," diyor.: Masha, "Kabaln lzumu yok; spor yaparken olmu!" diye cevap veriyor. iko Perce ve Bezeli Keith needen gebermek zereler; sonra Fishwala baklay azndan karyor. "Zagallo snfta salarn yoldu!" Hee ho. Keith, "Smkl artk kel!" sonra ikisi birden "Haritasuratl Keskinburun!" diye baryor. Masha Miovic'in yznde aknlk var. Dahas da var, yeni goncalanm bir cinsel eytanlk... "Salim, sana ok kt davranyorlar!" "Evet," diyorum,"onlar kafama takmyorum." Kz uzaklatrmaya alyorum. Ama konumaya devam ediyor, "Onlara azlarnn payn vereceksin deil mi?" st dudanda heyecan boncuklar; dili aznn kenarnda; Masha Miovic'in gzleri "Nesin sen, erkek mi fare mi?" diyor... ampiyon kurbaalamacnn bys altnda aklma baka eyler srkleniyor; iki kar konmaz diz; Colaco ve Fishwala'ya doru sryorum; onlar kkrtlarna dalmlarken dizim Bezeli'nin karnna giriyor; o dmeden benzer bir hamle iko Perce'i de yere ykm vaziyette- Hanmma dnyorum; yavaa alklyor. "Bu iyi ite." 251 Ama vaziyet deiiyor; iko Perce ayaa kalkyor, Bezeli Keith oktan stme doru gelmeye balam... btn erkeklik ayaklarn brakp arkam dnerek kamaya balyorum. ki kz arkamda, arkalarndan Masha Miovic'in sesi duyuluyor, "Nereye kayorsun kk kahraman?" Ama ona ayracak zaman yok, beni yakalamalarna izin vermemeliyim, en yakn snfa girip kapy kapamaya alyorum ama iko Perce araya ayan koyuyor, ikisi de ieri dalyor, kapya hcum edip sa elimle tutuyorum, amaya alyorum, becerebilirsem dar kmak iin, kapansn diye kapy itiyorlar ama ben korku belasna aslyorum, bir iki santim ayorum elim kenarn kavryor ki iko Perce btn arln kapya veriyor ve ben elimi ekemeden kap kapanyor. Bir gmbrt. Darda Masha Miovic yetiip yere bakyor; orta parmamn st boumunun iyice inenmi balonlu sakz gibi orada durduunu gryor. Bu noktada baylyor. Ac yok. Her ey ok uzakta. iko Perce ve Bezeli Keith yardm getirmek ya da svmak iin kouyorlar. Srf meraktan elime bakyorum. Parmam bir emeye dnm; krmz sv kalp atmn ritmiyle fkryor. Bir parmakta bu kadar kan olduunu bilmezdim. yi. te hemire, telalanma, hemire. Kk bir izik. Ailene haber verildi; Bay Crusoe arabasnn anahtarn almaya gitti. Hemire parmamn ucuna koca bir para pamuk koyuyor. Krmz pamuk helva gibi. Crusoe. Arabaya bin Salim, annen dorudan hastaneye gelecek. Evet efendim. Kopan para, para nerede? Buyrun mdrm burada. Teekkrler hemire. Muhtemelen ie yaramaz ama belli olmaz. Ben arabay kullanacam bunu sen al Salim... tek para halindeki sol elimde kesik parmak ucumu tutuyorum, gecenin yankl sokaklarndan Breach Candy Hastanesine gtrlyorum. Hastanede: beyaz duvarlar sedyeler her kafadan bir ses kyor. Kelimeler emeden akar gibi etrafma dklyor. "Tanrm bizi koru, kk ay-param, sana neler yaptlar?" Bunun zerine bizim Crusoe, "Heh heh. Bayan Sina. Kazadr olur. Olanlar byle ite." Ama annem fkeli, "Nasl bir okul bu byle? Bay Caruso? Olumun parma para para olmu siz bana ne diyorsunuz. Olmaz byle ey. Hayr efendim." Crusoe, "Soyadm aslnda Robinson'unki gibi - heh heh," derken doktor yaklayor ve cevab dnyam deitirecek bir soru soruluyor. "Bayan Sina kan grubunuz nedir? ocuk kan kaybetmi. Kan vermemiz gerekebilir." Emine: "Benimki A ama kocamnki 0," diyor. Sinirleri boalp alamaya balyor, doktor steliyor: "Ya; olunuzunkini biliyor musunuz..." Ama bir doktorun kz olan Emine bu

sorunun ce-252 abn bilmediini itiraf ediyor: Alfa m Omega m? "Madem yle hemen bir test yaparz; ya rhesus?" Annem gzyalar iinde: "Kocamn a benim de pozitif." Doktor, "yi, en azndan bunu biliyoruz," diyor. Ama ben ameliyat masasndayken -"uraya otur olum, lokal anestezi yapacam, hayr madam, okta, genel anestezi olanaksz, tamam olum, parman havaya kaldr kmldatma, hemire ona yardm et, simdi biter"- cerrah trnan kklerini nakletme mucizesini baararak parma dikerken birdenbire arka planda bir patrt kopuyor, milyonlarca kilometre tede, "Bir saniye bakar msnz Bayan Sina", tam olarak duyamyorum... kelimeler sonsuz mesafeden savruluyor... "Bayan Sina emin misiniz? 0 ve A m? A ve 0 m? Rhesus pozitif, ikinizin de mi? Heterozigot mu homozigot mu? Hayr, bir hata olmal, nasl olur... zr dilerim, kesinlikle eminiz... ne A ne de... kus ura bakmayn Madam ama evlat m edindiniz... evlat filan..." Hemire kilometrelerce tedeki konumayla benim arama giriyor ama nafile nk annem lk atyor, "Ama bana inanmak zorundasnz doktor; Tanrm tabii ki bizim olumuz!" Ne A ne 0. Rhesus etkeni: imknszca negatif. Zigosite de ipucu vermiyor. Kanda ender rastlanan Keli antikoru. Annem aladka alyor, alyor, alyor... "Anlamyorum. Doktor kzym ve anlamyorum." Alfa ve Omega maskemi drm myd? Rhesus aklanamaz parmayla beni mi gsteriyordu? Mary Pereira mecburen... serin, beyaz, panjurlu bir odada Hindistan Radyosu eliinde uyanyorum. Tony Brent sylyordu: "Gnbatmnda Kzl Yelkenler". Yz viski ve ondan da beter bir eyden arplm Ahmet Sina panjurun yannda duruyor. Emine fsltyla konuuyor. Tekrar milyonlarca kilometre teden para para szler. Canmltfen. Ricaediyorum. O nasl laf yle. Tabii yleydi. Tabii sensin. Benim byle bir ey yapacam nasl dnrsn. Kiminle. Tanrm yle durup bakma. Yemin ederim anneminbastneyeminederim. Suss uyanyor... Tony Brent'ten yeni bir ark, bugn repertuar tekin olmayan bir biimde Wee Willie Winkie'ninkini hatrlatyor: "Vitrindeki u Kpecik Kaa?" radyo dalgalarnda tanarak havada asl kalyor. Babam yatama gelip tepemde dikiliyor, onu hi byle grmedim. "Abba..." Ama o: "Anlamalydm. Bu yzn neresinde benden eser var? O burun, anlamam gerekirdi..." Arkasn dnp odadan kyor; annem fsldayama-yacak kadar allak bullak: "Hayr canm, benim hakkmda byle eyler dnmene izin veremem! Kendimi ldreceim! Ben...", kap arkala-253 rndan kapanyor. Darda alk sesine benzer bir ses. Belki de bir t kat. Hayatmzdaki en nemli olaylar biz orada yokken olur. Tony Brent son hitini salam kulama sylemeye balyor ve ban ahenkle "Bulutlar Dalacak" diyor. ... imdi ben, Salim Sina, o zamanki kendime ksa bir sreliine her ey olup bittikten sonraki idraki bahediyorum; iyi edebiyatn geleneklerini yerle bir ederek onu olacaklardan haberdar klyorum, srf u dnceleri dnebilsin diye: "erinin ve darnn sonsuz ztl! nk bir insan kendi iinde kesinlikle bir btn deildir, homojen deildir; iinde ne var ne yok karr, bir an bir insandr bir an sonra baka bir insan. te yandan gvde basbaya homojendir. Blnmez, tek para elbise, kutsal bir tapnak. Bu btnl korumak nemlidir. Ama parmam kaybetmem (Raleigh'in balksnn iaret parma belli ki bunu haber veriyordu) ayrca kafamdan bir miktar san yolunmas bu dengeyi bozmutu. Bu yzden de rahatlkla devrimci diyebileceimiz bir safhaya giriyoruz; bunun tarih zerindeki etkisi de epeyce irkil tici. Gvdenin mantarn karttn m iinden ne dklecei bilinmez. Birden eski kendin deilsindir; dnya yle bir yere dnr ki anababan artk kendi anababan deildir ve sevgi nefrete dnebilir. Bunlar, dikkat et, sadece zel yaam zerindeki etkilerdir. Toplum hayatndaki neticeler -ileride gsterilecei gibi- bundan daha az arpc deildir." Sonunda, ileriyi grme ihsanm geri ekerek, sizi parma bandajl, hastane yatanda oturan, kan, alk sesine benzeyen sesler ve babasnn yzndeki ifade hakknda dnen on yandaki bir ocuk imgesiy le babaa brakyorum; ar ar ondan uzaklaarak film mziinin sesimi bomasna izin veriyorum nk Tony Brent son arksna geliyor, biti de Wee Willie Winkie'nin ayns: "yi Geceler Hanmlar".

Neeyle nlyor, nlyor, nlyor... (Grnt kararyor.) 254 Kolynos Kid AYAHTAN Dul'a ben hep bir eylere maruz kalan trden biri oldum; ama Salim Sina, ebedi ve ezeli kurban, kendini kahraman olarak grmekte srarl. Mary'nin iledii sua ramen; tifoyu ve ylan zehrini bertaraf ederek; amar sandnda ve sirk meydannda (Sonny brahim, usta kilit ac, boynuzmsu akaklarmn onun forseps oyuklarn igaline izin verdiinde ve bu birleme geceyars ocuklarnn kapsn atnda) iki kaza atlatarak; Evie'nin beni itmesinin ve annemin sadakatsizliinin etkilerini grmezden gelerek; Emil Zagallo'nun hnl iddetinden salarm ve Masha Miovic'in dudak yalamal kkrtmalar yznden parmam kaybetmeme ramen; aleyhteki btn gstergelere ramen bir bilimadamna yarar ciddiyet ve yntemle her eyin merkezinde olduum yolundaki iddiam kantlayacam. "... Hayatn bir bakma-bizimkinin aynas olacak," diye yazmt Babakan, beni bilimsel olarak u soruyu sormaya zorlayarak: ne adan? Nasl, ne bakmdan tek bir bireyin hayat btn bir ulusunkiyle akabilir? Zarflarla ve tirelerle cevap vermek zorundaym: hem dz anlamda hem metaforik olarak, hem aktif hem pasif olarak, (hayranlk uyandracak lde modern) bilimadamlarmzn yukardaki iki zt zarf iftinin "ikici bir biimde bir araya getirilmi kmelenmelerinden" oluan "balant modlar" diyebilecei ekilde ba kurmutum tarihle. Tirelerin gereklilii uradan kaynaklanyor: aktif-dz anlamda, pasif-metaforik, aktif-metaforik ve pasif-dz anlamda, zlmez bir biimde dnyama dolanmtm. Padma'nn bilimsellikten uzak aknln hissederek sradan lisann mulaklna dnyorum: "Aktif ve "dz anlamda" olann birlemesi derken tabii, yeni ufuklar aan tarihi olaylar dorudan doruya -dz anlamda- etkileyen ya da ynlerini deitiren btn edimlerimi kastediyorum, mesela dil yrylerine sava lklarn kazandr-255 mam gibi. "Pasif ve "metaforik" birleimi, srf varolduklar iin beni metaforik olarak etkileyen btn sosyo-politik eilimleri ve olaylar kapsyor - mesela "Balknn aret Parma" blmnn satr aralarn okursanz bebek devletin aceleyle yetikin byklne gelme aba-laryla benim bymemdeki ar gayret arasndaki yadsnmaz balanty grebilirsiniz... Srada "pasif ve "dz anlamda" var, aralarna tire konduunda, ulusal olaylarn ailemle benim hayatlarmz zerinde dorudan etkisi olduu zamanlar kapsyorlar - bu balk altnda babamn mevduatlarnn dondurulmasn sayabilirsiniz, byk kedi istilasn balatan Valkevar Barajnn havaya umas da buna dahil. Son olarak "aktif-metaforik modu" var; benim tarafmdan ya da bana yaplan eylerin toplum hayatnn makrokozmosunda yansd ve kiisel mevcudiyetimin simgesel olarak tarihle ayn grnd durumlar kapsyor. Orta parmamn kopmas byle bir vakayd nk parmam gvdemden ayrldnda ve kanm (ne Alfa ne Omega) emeden akar gibi aktnda tarihin de bana benzer bir ey gelmiti, her ey palas pandras zerimize yamaya balamt; ama tarih bireylerden daha geni bir lekte iledii iin ona eki dzen verip ortal toparlamak daha uzun zaman almt. "Pasif-metaforik", "pasif-dz anlamda", "aktif-metaforik"; Geceya-rs ocuklar Konferans bunlarn birdendi; ama benim olmasn en ok istediim ey olamad hi; "balant modlarnn" ilki ve en anlamlsnda i gremedik hi. "Aktif-dz anlam" bizi sollad. Sonsuz dnm: dokuz parmakl Salim, yz rktc bir samimiyetsizlik glyle donmu iri yapl sarn hemire tarafndan Breach Candy Hastanesinin kapsna getirilmiti. D dnyann scak parlaklnda gzlerini krptryor, gneten ona doru gelen iki glgeyi grmeye alyordu; "Grdn m?" dedi hemire akyarak, "Grdn m seni almaya kim geldi?" Salim, dnyada korkun bir terslik olduunu fark etti nk onu almaya gelmesi gereken annesiyle babas grne baklrsa yolda ayah Mary Pereira ve Hanif daysna dnmt. Hanif Aziz limandaki gemilerin ddkleri gibi grlyor ve eski bir ttn fabrikas gibi kokuyordu. Kahkahas, tra etmedii enesi, sanki geveke bir araya getirilmi gibi halleri, her hareketini riskli klan koordinasyon eksiklii ok houma gidiyordu. (Buckingham Villasna geldiinde annem kesme cam vazolar kaldrrd.) Yetikinler onun muaeret kurallarna uygun davranacana hi gvenmezlerdi ("Komnistlere dikkat!" diye barm ve hepsini kzartmt), bu da ocuklarla

256 pia'y'a onun ocuklar olmad iin bakalarnn ocuklaryla- aranda bir ba kurard. Bu Hanif day gnn birinde, hi ummadmz bir anda, evinin atsndan aaya atlayacakt. ... Srtma bir aplak indirip beni Mary'nin kollarna itiyor. "Kk ere Hi fena grnmyorsun!" Ama Mary "Ama ok zayf, Tan-m Seni iyi beslemediler mi? Muhallebi ister misin? Ya muzlu st? patates kzartmas verdiler mi?"... Salim her eyin ok hzla hareket ediyormu gibi grnd bu yeni dnyaya bakyor bu srada; konutuunda sesi, hzlandrlm gibi tiz kyor: "Amma-Abba?" diye soruyor. "Maymun?" Hanif gmbrdyor, "Evet, harika! Olan zpkn gibi! Gel bakalm pehlivan, benim Packard'da bir gezintiye kalm." Mary Pereira da ayn anda konuuyor, "ikolatal kek," diye vaatte bulunuyor, "laddu, pista-ki-lauz, et samosas, kulf. ok incelmisin baba, rzgr esse uacaksn." Packard ilerliyor; Warden Caddesinde iki kat yksekliindeki tepeye sapan yola dnmyor; Salim "Hanif mamu, nereye..." Lafn bitiremeden Hanif.kkryor, "Pia yengen bekliyor! Bak grrsn ok iyi vakit geireceiz!" Sesi sanki sr verirmi gibi alalyor: "Bol bol," diyor sinsice, "elence." Mary ekliyor: "Arr6 baba evet! Bol bol et! Bir de yeil atni!"... "Koyu renk olmasn," diyorum en nihayet oltaya derek; beni teslim alanlarn yanaklarnda bir rahatlama beliriyor. "Hayr hayr," diyor Mary aceleyle, "ak yeil, baba. Tam senin sevdiin gibi." "Soluk yeil!" diye baryor Hanif, "Tanrm, ekirgeler gibi yeil!" Her ey ok hzl... Kemp Kesindeyiz, arabalar mermi gibi geiyor... ama deimeyen bir ey var. lan panosunda Kolynos Kid srtyor, yeil klorofil apkal ocuun ebedi peri gl, ak yeil bir di frasnn zerine srekli bitmez bir di macununu skan ebedi veletin deli srt: Diler Temiz Diler Parlak Diler Kolynos Sper Pak!.. belki benim de gnlsz bir Kolynos Kid olduumu dnebilirsiniz, dipsiz bir tpten krizler ve dnmler kartyorum, metaforik d framn zerine zaman fkrtyorum; temiz, beyaz zaman, yeil klorofil izgili. Bu benim ilk srgnmn balangcyd. (kinci ve nc srgnlerim de olacakt.) ikyet etmeden katlandm. Asla sormamam gereken bir soru olduunu tahmin etmitim tabii; Skandal Mevkii Elden Dme Ktphanesi'ndeki izgi romanlar gibi belirsiz bir sreliine dn alnmtm; anababam beni geri istediklerinde birini yollayacaklard. stediklerinde ya da ayet isterlerse; nk kovulmamdan byk lde kendimi sulu gryordum. arpk bacaklara, salatalk burna, 257 boynuz akaklara, lekeli yanaklara ek olarak bir deformasyon daha edi nen ben deil miydim? Kesik parmamn uzun zamandr bana katlanan anababam iin (sesler duyduumu sylediimde neredeyse olaca gibi) barda taran son damla olmas mmkn deil miydi? Artk riske girmeye deecek bir i deildim, sevgi ve bakm yatrmlarn karlamyordum... Benim gibi aalk bir yarat yanlarna alma nezaketi gsteren daymla yengemi dllendirmeye, rnek yeen olmaya ve sonulan beklemeye karar verdim. Zaman zaman Maymun'un gelip beni grmesini ya da telefon etmesini istiyordum ama byle meseleler zerinde kafa yormak dinginlik balonumu deliyordu, ben de mmkn olduunca dnmemeye alyordum. Dahas Hanif ve Pia Aziz'le birlikte yaamak tam da daymn sz verdii gibiydi; ok elenceli. ocuklarn, ocuksuz yetikinlerden bekledii ve vakarla kabul ettii her trl martmay yapyorlard. Marine Drive'a bakan daireleri pek byk deildi ama geen yayalarn kafasna fndk kabuu atabileceim bir balkonlar vard; ayr bir yatakodas yoktu ama bana yeil izgili, harika, yumuak, beyaz bir divan tahsis edilmiti (Kolynos Kid'e dntmn kant); benimle birlikte srgn edilmie benzeyen ayah Mary yanmda yerde yatyordu. Gndzleri karnm sz verdii kekler ve ekerlemelerle dolduruyordu (imdi bunlarn parasn annemin verdiini dnyorum); ikonun teki olabilirdim ama tekrar baka ynlerde bymeye balamtm; hzlandrlm tarih ylnn sonunda (on bir buuk yandayken) tam yetikinlik boyuma ulatm, sanki birisi veletlik yalarm btn di macunu tplerinden daha kuvvetle skmt da basncn etkisiyle birden uzayvermitim. Kolynos etkisi sayesinde tombulluktan kurtulunca daymla yengemin evde bir ocuk bulunmasndan duyduklar memnuniyetin keyfini karmaya baladm. Halya 7-Up dktmde ya da yemeimin iine haprdmda daym en fazla "Seni kara surat seni!" diye gemi dd gibi grler, yaratt etkiyi de koca bir glmsemeyle bozard. Bu srada Pia yengem de beni byleyen ve sonunda

anma ot tkayan kadnlar kervanndaki ikinci kadn olma yolundayd. (unu da belirtmeliyim ki Marine Drive'daki apartman dairesinde kalrken testislerim pelvis kemiinin muhafazasn brakp vaktinden nce, birdenbire kk keselerine dmlerdi. Bu durum da olaylarn geliiminde rol oynad.) Mumanim -yani yengem- ilahe Pia Aziz: onunla birlikte yaamak bir Bombay filminin scak, yapkan yreinde varolmak gibiydi. O gnlerde daymn sinema kariyeri ba dndrc bir de gemiti 258 dnyann dzeni gerei Pia'nn yldz da onunla birlikte snmekteydi Geri yengemin yannda baarszlk dncesi mmkn deildi. Filmlerdeki rollerden yoksun kalan Pia hayatn bir filme evirmiti, ben de bu filmde says gittike artan yan roller alyordum. Sadk Uak: pia amarlaryla, yumuak kalalar benim mitsizce baka tarafa hakan gzlerime doru yuvarlanyor, kkrdarken rastkl gzleri bir kralie edasyla parlyor - "Gelsene olum, utanacak ne var, ben sarnrken u sarinin plilerini tutuver." Onun Gvenilir Srdaydm. Daym klorofil izgili divanda oturup kimsenin filmini ekmeyecei senaryolar yazarken, yengemin gemii zlemle yadeden konumasn dinler, gzlerimi kavunlar gibi deirmi, mangolar gibi sarn o iki muhteem yuvarlaktan uzak tutmaya alrdm; tahmin ettiiniz gibi Pia mumani-njn harika gslerinden sz ediyorum. O yatann zerinde oturup tek kolunu alnna dayayarak "Biliyorsun ben byk bir aktrisim; bir sr barol oynadm. Ama u kaderime bak! Bir zamanlar bilemezsin kimler bu daireye gelebilmeklin dil dkerdi; bir zamanlar Filmfare ve Screen Goddess'n adamlar ieri girmek iin kara para derlerdi! Evet, dans ederdim, Venice lokantasnda beni herkes tanrd - btn o byk cazclar ayamn dibinde otururlard, evet Braz bile. Kemir kla-n'ndan sonra benden by yoktu. Ne Poppy ne Vyjayantimala ne bakas!" Bam anlayla salladm, tabii, kim boy lebilir, bu srada onun tenle sarmalanm harika kavunlar kabard ve... Dramatik bir hkrkla devam etti: "Ama o zamanlar bile, dnya apndaki nmze ramen, her filmimiz kapal gie oynarken senin bu dayn bir katip gibi iki odal bu evde yaamak istiyordu! Ben de fazla tantana yapmadm; o ucuz aktrislere benzemem ben; sade bir hayat sryorum, ne Cadillac ne klima ne ngiltere'den gelme Dunlopillo yataklar derdim deil; o Roxy Vishwanatham'inki gibi bikini eklindeki havuzlar da umrumda deil! Burada sradan bir kadn gibi yayorum, burada ryp kaldm! ryorum. Ama bir bildiim var: yzm servetimdir; onun dnda baka zenginlie ne ihtiyacm var?" Ben endieyle onu onayladm: "Baka eye ihtiyacn yok mumani." Vahi bir lk att; tokattan sarlaan kulam bile duydu. "Evet, tabii sen de benim fakir olmam istiyorsun! Cmle lem Pia'nn paavralar iinde gezmesini istiyor! Hatta o skc senaryolarn yazan dayn bile! Tanrm, ona araya dans koy diyorum, egzotik yerler koy diyorum! Kt adamlar cidden kt olsun, herkes gibi kahramanlar yarat! Ama o hayr diyor, btn bunlar uyduruk eylermi, imdi fark etti - bir zamanlar bu kadar gururlu deildi! imdi sradan insanlar ve toplumsal sorunlar hakknda senaryolar 259 yazyor! Ben de evet Hanif diyorum, yle yap, gzel bir ey ama a2 komedi koy iine, Pia'cn iin biraz dans koy, trajedi ve drama da olsun; halk bunu istiyor!" Gzleri yalarla doluydu. "imdi ne yazdn biliyor musun?" Sanki can damarna baslm gibi, "Bir Turu Fabrika-sndaki Gnlk Hayat!" "Aman mumani sus," diye yalvaryorum, "Hanif mamu duyacak!" "Duyarsa duysun!" diye kafa tutuyor, i eke eke alarken; "Ag-ra'daki annesi de duysun; beni utantan ldrecekler!" Muhterem Valide aktris gelininden asla holanmamt. Onun bir keresinde anneme yle dediini duymutum: "Bir aktrisle, nederler-ona, evlenmekle olum yatan lama yapt, nederlerona, yaknda bu kadn ona alkol iirip domuz eti de yedirir." Sonunda bu evliliin geri dnlmezliini fkeyle kabullenmi ama Pia'y adam etmek iin ona mektup yazmaya balamt: "Bak kzm," yazmt mektubunda, "bu artislik ilerini brak. Bu utan verici ie ne gerek var? Tamam al, zamane kzlarnn modern fikirleri oluyor ama perdede plak dans etmek de neyin nesi! Az bir parayla bir ben zin istasyonu devralabilirsin. Sen iste iki dakikada paray karaym. Bir broda oturur, yardmc tutarsn; yakk alan byle bir itir." Hibirimiz Muhterem Valide'nin benzin istasyonu hayallerine nereden kapldn bilmiyorduk, yalandka bu saplants da

byyecekti; ama bu konuda Pia'ya bask yapp durmas aktrisi irendiriyordu. "Bu kadn neden bana stenocu ol filan demiyor?" diye barmt Pia Hanif, Mary ve bana kahvaltda. "Neden taksi ofr olmayaym ya da el tezghnda kuma dokumayaym? Bu benzincilik ii beni ileden karyor." Daym (hayatnda ilk defa) kzgnln eiinde titredi. "Burada bir ocuk var," dedi, "hem o senin annen; ona sayg gster." "Saygya itirazm yok," diyerek odadan frlad Pia, "ama o benzin istiyor." ... En sevdiim yardmc rol, Pia'yla Hanif in arkadalaryla dzenli bir biimde oynadklar kt oyunlarnda, asla sahip olmad olunun yerine terfi ediimdi. (Bilinmeyen bir birlemenin evlad olarak birok ocuun sahip olduundan ok daha fazla anneye sahip oldum; anaba-ba dourmak benim tuhaf yeteneklerimden biridir -d oum kontrolnn kontrol dnda ters ynde bir retkenlik, hatta Dul bile bunlara katlabilir.) Misafirlerin yannda Pia Aziz barrd: "Bakn dostlarm, ite benim tahtmn veliaht! Yzmn mcevheri! Kolyemin incisi!" Beni kendine ekip bam kollar arasna alrd yle ki burnum 260 gsne dayanr onun o tarifsiz... yumuak yastklarnda yuvalanrd; bylesi lezzetlerle baa kamadm iin kafam geri ekerdim. Ama onun klesiydim ve bana neden bu kadar samimiyet gsterdiini biliyordum. Testislerim erken olumu, hzla bym olsam da (hileyle) cinsel masumiyet nianesi tayordum: Salim Sina daysnn evindeki misafirlii srasnda hl ksa pantolon giyiyordu. plak bacaklar pia'ya ocuk olduumu kantlyordu; oset oraplara aldanarak yzm gslerine dayadnda sitar gibi mkemmel sesi kulama: "Korkma yavrum; yalanda btn bulutlar dalacak," diyordu. An duygusal yengeme olduu kadar dayma da (artan bir cilayla) oul roln oynuyordum. Hanif Aziz gndzleri izgili divanda, elinde kalemiyle karalama defteri, turu epiini yazar vaziyette bulunabilirdi. Belinin etrafna geveke sarlm ve devasa bir engelli ineyle inelenmi lungisini giyerdi; bacaklar kll kll bu giysinin kvrmlar arasndan kard. Trnaklarnda mr billah itii Gold Flake sigarasnn lekeleri vard; ayak trnaklarnn da benzer ekilde rengi kamt. Onun ayak parmaklaryla sigara itiini hayal ederdim. Bu hayal beni o kadar etkilemiti ki byle bir eyi gerekten de yapp yapamayacan sordum; tek kelime bile etmeden Gold Flake'i iki ayak parma arasna sokup kendini acayip hallere soktu. Deliler gibi alkladm ama o gnn geri kalann hafif yollu arlarla geirdi. yi bir evladn yapmas gerektii gibi ihtiyalarn karlyordum, kltablasn boaltyor, kalemlerini ayor, su getiriyordum; o ise masals balang filmlerinden sonra babasnn olu olduunu hatrlam ve kendisini gerekdlk kokan her eye kar savaa adayp talihsiz senaryosunu yazmaya koyulmutu. "Jim olum," demiti bana, "bu lke be bin yldr hayal kuruyor. Artk uyanmasnn zaman geldi." Hanif, prenslerle eytanlara, tanrlarla kahramanlara, aslnda Bombay filmlerinin btn ikonografisine kar ba kaldrmaktan memnundu; yanlsamalar tapnanda gerekliin ba papaz olmutu; Hindistan'n (Hanif in kmsedii) mit-hayatna salayan kendi mucizevi mizacmn farknda olan ben dilimi sryor, gzlerimi karyordum. Bombay film endstrisinde alan tek gereki yazar olan Hanif Aziz kadnlar tarafndan kurulmu, onlar tarafndan ynetilen ve alanlar da kadnlar olan bir turu fabrikasnn hikyesini yazyordu. Bir sendikann oluturulmasn anlatan uzun sahneler, turu yapmna dair ayrntl betimlemeler vard. Mary Pereira'dan tarifeler alrd; saatlerce 'mon, misketlimonu ve garam masalann doru orannn ne olmas ge-261 rektiini tartrlard. Doalcln bu ba mridinin kendi ailesinin ge. lecei hakknda bu kadar isabetli kehanetlerde bulunmas ironik; Kex. mir klar'mn dolayl pcklerinde annemle Nadir-Kasm'nn Pjo_ neer Caf'deki bulumalarn ngrmt; filmi ekilmeyen atni senaryosunda da noktas virglne doru kan bir kehanet zamann bekliyordu. Homi Catrack' senaryolarla kuatma altna almt. Catrack hibirinin yapmcln stlenmiyordu; Marine Drive'daki kk daireye serilip btn bo yzeyleri kaplyorlard yle ki tuvaletin kapan kaldrmak iin zerindeki ktlar toplamak gerekiyordu; ama Catrack (cmertlikten mi? Yoksa yaknda-ortaya-kacak baka bir sebepten mi?) dayma stdyodan maa veriyordu. Hanif le Pia byle geiniyorlard ite, bymekte olan Salim'in ldrecei ikinci insan olacak bir adamn sadakasyla.

Homi Catrack ona yalvaryordu, "Bir tanecik ak sahnesi olamaz m?" Pia: "Ne zannediyorsun kasaballar Alfonso turusu yapan kadnlar grmek iin mi rupilerini harcayacaklar?" diyordu. Ama Hanif inatyd: "Bu almayla ilgili bir film, pmeyle ilgili deil. Dahas kimse Alfonso'yla turu yapmyor. Daha byk talarla mango kullanmak zorundasn." Joe D'Costa'nn hayaleti, bildiim kadaryla, Mary Pereira'nn peinden srgne gelmedi; ama onun yokluu Mary'nin daha da endielenmesine neden oldu. Marine Drive'da geirdiimiz gnler boyunca Joe'nun, kendisinden bakalarna da grneceinden ve Bamszlk gecesi Dr. Narlikar'n Doumevinde olanlar kendisi yokken herkese anlatacandan korkmaya balad. Bu yzden de her sabah, onu adeta pelteletiren bir endieyle daireden ayrlyor, baylmaya ramak kala Buckingham Villasna ulayordu; ancak Joe'nun hem grnmediini hem de konumadn anlaynca rahatlyordu. Ama eli kolu samosalar, kekler ve at-nilerle dolu vaziyette Marine Drive'a dndkten sonra endiesi yine oalmaya balyordu... ben ocuklar'n zihinleri hari herkesinkinden uzak durmaya karar verdiim iin (yeterince sorunum vard zaten) ne olup bittiini anlayamyordum. Panik panii eker; tklm tklm otobslerdeki (tramvaylar henz kaldrlmt) yolculuklar srasnda Mary trl trl dedikoduyla sylenti duyuyor ve bunlar bana kesinlikle gerekmi gibi anlatyordu. Mary'ye gre lke bir nevi doast istilann penesindeydi. "Evet baba, Kuruketra'da yal bir Sih kadn kulbesinde uyandnda darda 262 Kurularla Padavalar arasndaki eski sava grm! Btn gazeteler yazm, Arcun ve Karna'nn sava arabalarn nerede grdn gstermi, amurda gerekten de tekerlek izleri varm! Baap-re-baap, ne kt iler; Gwailor'da Cihansi Ranisi'nin hayaletini grmler; Ravana gibi ok bal rakasalar grlm, kadnlara kt eyler yapp tek parmaklaryla aalan deviriyorlarm. Ben iyi bir Hristiyan kadnym, baba; ama Efendimiz sa'nn mezarnn Kemir'de bulunduunu sylediklerinde korktum. Mezar tanda oymatatan yaral ayaklar varm, oral bir balk kadn da deliklerden kan aktna yemin etmi -gerek kan, Tanrm sen bizi koru!- hem de Paskalya'dan nceki Cuma... ne oluyor baba, bu eski zaman insanlar neden olduklar yerde durmuyor da masum insanlara musallat oluyor?" Ben gzlerim falta gibi ak dinlerdim; Hanif daym kahkahadan krlsa da ben bugn, olaylarn hzland o gnlerde, o hastalkl saatlerde Hindistan'n gemiinin kalkp imdisinin karsna dikildiini dnyorum; yeni domu laik devlete masallarla dolu gemii huuyla hatrlatlyordu, o eski zamanlarda demokrasi ve kadn oylar anlamszd... yle ki insanlar ilkel zlemlerle doluyor ve yeni zgrlk mitini unutarak eski detlerine, eski blgesel bamllklarna ve nyarglarna dnyorlard, siyasetin gvdesi atlamaya balamt. Dediim gibi; tek bir parman ucu bile kopsa ne kargaa emelerinin fkraca belli olmaz. "nekler de olduklar yerde puf diye kayboluyormu baba! Kylerde de kyller alktan lyormu." te o sralarda beni de tuhaf bir eytan ele geirmiti; ama beni tam olarak anlayabilmeniz iin masum bir akam anlatarak balamalym, Hanif ve Pia'nn arkadalaryla kt oynad bir akam. Yengem abartmaya baylrd; Filmfare ve Screen Goddess olmasa da daymn evi hl gzde bir meknd. Oyun gecelerinde ev, kavgalar hakknda dedikodu yapan ve Amerikan dergilerindeki makaleleri tartan cazclarla, antalarnda boaz spreyleri tayan arkclarla ve Bat balesini baratanatyamla sentezleyerek yeni bir dans yaratmaya alan Uday ankar dans grubunun yeleriyle dolard; Hindistan Radyosunun mzik festivali Sangeet Sammelan'a katlan mzisyenler; birbirleriyle ateli tartmalara giren ressamlar olurdu. Siyaset ve dier konulardaki sohbetlerden geilmezdi. "Aslnda ben Hindistan'da gerekten ideolojik resim yapan tek sanatym!" - "Ferdi'ye ok zldm, artk yeni bir orkestraya giremez" - "Menon mu? Bana Krina'dan sz etme. Ben onun ilkeleri olduu zamanlar bilirim. Ama ben kesinlikle ilkelerimden..." "... Ohe Hanif, yaar, bugnlerde Lal Kasm' neden gremiyo263 ruz?" Daym endieyle bana bakyor: "Ne Kasm'? Ben yle birini tanmyorum." ... Dairedeki grltye akamn rengi ve Marine Drive'n sesleri karrd; kpeklerini gezdirirken seyyar satclardan ambeli ve arna alanlar; dilencilerin ve bhel-puri satclarnn barlar; kocaman, bklen bir gerdanlk gibi Malabar Tepesine

trmanan klar... Mary pe_ reira'nn fsldad sylentilere sar kulam verir, ehri arkama, top-lap syleen kt oyuncularn da karma alrdm. Gnn birinde kt oyuncular arasnda Bay Homi Catrack'n kk gzl, ileke grntsne rasladm. Beni skntl bir samimiyetle selamlad: "Merhaba olum! Naslsn bakalm?yi grnyorsun!" Daym rumi oynarken gz hibir eyi grmezdi; ama tuhaf bir saplantya kaplmt -on kar pa olmadan elini amyordu. Hep kupa; sadece kupa, kupadan bakas olmazd. Bu eriilmez mkemmelliin peinde daym l serilerini bozar, arkadalarn hayrete drerek karolar, sinekleri, maalar savururdu. nl ehnai ustas stad Cengiz Han'n (salarn boyad iin scak gecelerde kulaklarnn zerine siyah bir sv akard) dayma: "Yapmayn efendim; u kupa hevesini brakn, siz de bizim gibi oynayn," dediini duymutum. Ama daym yoldan kmt bir kere; uultuyu bastrarak gmbrdedi: "Hayr, lanet olsun, beni rahat brak da oynayaym!" Aptal gibi kt oynard ama bylesi bir kararll iimden alklamadan edemezdim. Hanif Aziz'in efsanevi kt oyunu akamlarnn gediklilerinden biri bir sr zekice ve kfrl hikye bilen bir Times of India fotoraf-syd. Daym onu bana yle tantmt: "te seni kapak yapan adam Salim. Kalidas Gupta. Berbat bir fotorafdr; be para etmez. Sakn onunla fazla uzun konuma; anlatt skandallar ban dndrr!" Ka-lidas'n salar gm rengiydi, burnu da kartal gibiydi. Onun harika biri olduunu dnmtm. "Gerekten de skandal biliyor musunuz?" diye sordum ona; ama o sadece "Eer anlatmaya kalkarsam kulaklarn yanar evlat," demekle yetindi. Ama ehrin en byk skandalinin ardndaki kt dehann, eminence grise'in Smkl Salim'den bakas olmadn asla renemedi... acele etmemeliyim. Komutan Sabarmati'nin tuhaf sopas yeri geldiinde anlatlacak. Sonularn (1958'deki zamann dnekliine ramen) sebeplerden nce gelmesine izin vermemek lazm. Balkonda tek bamaydm. Mary Pereira mutfakta sandvi ve peynir pakoras hazrlayan Pia'ya yardm ediyordu; Hanif Aziz on kupay bulma derdindeydi; Bay Homi Catrack yanma geldi. "Biraz temiz 264 hava alaym," dedi. "Evet efendim," dedim. "Ya," diyerek iini ekti. "Ya, ya- Hayat sana iyi davranyor mu? Harika ocuk. Dur elini skaym" On-ya-eli film yapmcsnn yumruu tarafndan yutuldu (sol eli, parma kopan sa el masumane yerinde duruyordu)... ve bir ok. Sol avcun iine bir kt sktrlyor - maharetli yumruun sktrd uursuz kt! Catrack elimi iyice skyor; sesi alak ama kobra gibi ts-lamal urduu odadan duyulmayan szleri salam kulama ulayor: "Bunu yengene ver. Gizlice. Yapabilir misin? eneni de sk tut yoksa polis yollayp dilini kestiririm." Sonra yksek sesle, neeyle devam ediyor. "Gzel! Moralinin iyi olduuna sevindim !" Homi Catrack bam okuyor; sonra oyununa geri dnyor. Polis tehdidiyle yirmi yl sustum ama artk susmayacam. Artk her ey aa kmak zorunda. Oyuncular erken daldlar: "Olann uyumas lazm," diye fsldyordu Pia, "Yarn okulu var." Yengemle yalnz kalma frsat bulamamtm; hl elimde smsk tuttuum notla divanmda yatyordum. Mary yerde uyuyordu... kbus grm numaras yapmaya karar verdim. (Byle aldatmacalar hi beceremem.) Ancak o kadar yorgundum ki uyuyakal-dm; so nuta rol yapmama gerek kalmad nk ryamda snf arkadam Jimmy Kapadia'nn cinayete kurban gittiini grdm. ... Okulun byk sahanlnda, krmz karolar zerinde, kayarak derek futbol oynuyoruz. Kan krmz talarn zerinde siyah bir ha var. Bay Crusoe merdivenlerin tepesinde: "Trabzanlardan kaymayn ocuklar, o ha bir ocuun dt yeri gsteriyor." Jimmy han stnde futbol oynuyor. "Ha ma yalan," diyor Jimmy, "Elenmeni engellemek iin yalan sylyorlar." Annesi telefon ediyor. "Sakn oynama Jimmy, kalbin." Zil. Telefon kapatlyor ve zil alyor... mrekkep topaklan snfn havasn lekeliyor. iko Perce ve Bezeli Keith nee iinde. Jimmy kalem istiyor, brme dirsek atyor. "Senin kalemin var versene. ki saniye." Veriyorum. Zagallo giriyor. Zagallo susmamz iin elini kaldryor; avucunda salarm uzuyor! Zagallo'nun banda sivri, teneke asker apkas var... Kalemimi almam lazm. Parmamla Jimmy'yi drtklyorum. "Efendim, baksanza efendim, Jimmy dt." "Efendim ben grdm efendim onu Smkl drtkledi!" "Smkl Kapadia'y vurdu efendim!" "Oyun oynama Jimmy, kalbin!" "Susun," diye baryor Zagallo, "Orman kaknlar, susun." Jimmy yere ylp kalm. "Efendim, oraya da bir ha koyacaklar m efendim?" Bir

kalem dn ald, onu drttm, dt. Babas taksi 265 ofr. Taksi snfa giriyor; boha gibi bir ey arka koltua koyuluyor Jimmy gidiyor. Zrr, zil. Jimmy'nin babas taksi bayran indiriyor Jimmy'nin babas bana bakyor: "Smkl, creti sen deyeceksin" "Ama efendim, beni param yok, ltfen yapmayn." Zagallo: "Senin hesabna yazacaz," diyor. Zagallo'nun elinde salarm var. Zagallo'nun gzlerinden alevler fkryor. "Be yz milyon, lmn fiyat bu" Jimmy ld; be yz milyon hl hayatta. Saymaya balyorum: bir iki . Saylar Jimmy'nin mezar zerinden geiyor. Bir milyon iki milyon milyon drt. Birisi lmse kimin umrunda. Yz milyon ve bir iki . Saylar imdi de snftan geiyor. Ezerek, ineyerek iki yz milyon drt be. Be yz milyon hl hayatta. Ben sadece... ... Karanlk gecede, saylar tarafndan yok edilme ryasna dnen Jimmy Kapadia'nn lm ryasndan deliler gibi haykrarak uyandm ama kt hl elimdeydi; kap alp ieriden Hanif daymla Pia yengem kt. Mary Pereira beni rahatlatmaya alyordu ama Pia kimseye frsat verme niyetine deildi, ilahi bir i amar ve duppata girdab halinde bana sarld: "Geti! Geti elmasm!" Hanif daym uykulu uykulu: "Tamam artk pehlivan; hadi gel bizimle yat, ocuu getir Pia!" Artk Pia'nn kollarndaym; "Bu gece bizimle yatabilirsin tatlm!" - daymla yengem arasna yerleiyorum, mumanimin parfml kvrmlarna yaslanyorum. O byk sevinci tahmin edebilir misiniz bilmem; olaanst yengemin iamarlarna yaslannca kbusun zihnimi nasl hzla terk ettiini bir dnn. Yengem yataa yerlemek iin kprdanrken altn kavunlarn biri yanama srtnd! Pia'nn eli elimi tutup skca kavrad... vazifemi yerine getirdim. Yengemin eli benimkini tuttuunda kt avu-tan avuca geti. Onun sessizce kaskat kesildiini hissettim; sonra ona ne kadar sokulursam sokulaym ulalmaz kald; karanlkta okurken vcudunun katl daha da artyordu; sonra birdenbire oyuna geldiimi Catrack'n dmanm olduunu fark ettim; sadece polis tehdidi dayma sylememi engelliyordu. (Ertesi gn okulda Jimmy Kapadia'nn trajik lmn rendim, evdeyken birdenbire kalbi durmutu. Bir insan ryada ldn grerek ldrmek mmkn mdr? Annem yle olduunu sylerdi; eer yleyse Jimmy Kapadia benim ilk cinayet kurbanmd. kincisi de Ho-mi Catrack olacakt.) Okula dndm ilk gn, iko Perce ve Bezeli Keith'in beklenmedik kuzuluklarnn ("Parmann orada olduunu nereden bilelim... yarnki 266 filme fazladan biletimiz var gelir misin?") ve ayn lde beklenmedik noplerliimin ("Zagallo'ya paydos! San gerekten de iyi bir ey uruna kaybettin!") tadn kartp eve dndmde Pia yengem dardayd. Mary Pereira mutfakta yemek hazrlarken Hanif daymla birlikte sesimi karmadan oturdum. Huzur dolu, ho bir aile manzarasyd ama arpan kapnn sesiyle huzur tuzla buz oldu. Kapy arpan Pia oturma odasnn kapsn da ayn iddette anca Hanif elinden kalemini drd. Sonra neeyle gmbrdedi, "Eee hanm, bu tiyatro neden byle?"... Ama Pia yatacak gibi deildi. "Sen yazmana devam et," dedi, eliyle havay yararak, "benim iin durma! Dehan yle byk ki insan bu evde helaya gitse senin dehan buluyor. Mutlu musun be adam? Para kazanyor muyuz? Tanr senden yana m?" Hanif hl neeliydi. "Yapma Pia, bak kk misafirimiz burada. Otur bir ay i..." Aktris Pia duyduklarna inanamyormu gibi donup kald. "Tanrm! Ben nasl bir aileye dtm! Hayatm mahvoldu sen bana ay ikram ediyorsun; annen benzin ikram ediyor! Delilik bu..." Hanif daym artk kalarm atyor: "Pia, ocuk..." Bir lk. "Ahaaa! ocuk - ocuk da ac ekti; imdi de ac ekiyor; kaybetmenin, hzne kaplmann ne demek olduunu bilir o! Ben de terk edildim: ok byk bir aktris olduum halde etrafm bisikletli postaclar, eek arabas srcleriyle evrili vaziyette! Sen bir kadnn zntsn nereden bileceksin? Otur, otur da iko Parsi bir film yapmcs sana sadaka versin, karnn sahte mcevherler takmas, iki yldr zerine yeni bir sari alamamas ne umrunda; bir kadn ok eye katlanabilir, ama sevgili kocacm benim hayatm le evirdin! Beni grmezden gel imdi, sadece rahat brak da pencereden atlayaym! imdi yatakodasna gidiyorum," diye bitirdi konumasn, "eer benden haber alamazsan bil ki kalbim krld, ldm." Yine kaplar arpt; korkun bir kt. Hanif daym dalgn dalgn elindeki kalemi krd. aknlkla kafasn sallad: "Bunun nesi var?" Ama ben biliyordum, sr ula olan ben bildiim halde polis tehdidi yznden dilimi srdm. nk daymla yengemin evliliinin krizine skp kalnca, yenilerde

koyduum bir kural bozup Pia'nn zihnine girmitim; onun Homi Catrack' ziyarete gittiini grmtm ve senelerdir Homi'nin metresi olduunu renmitim; Homi ona kendisi iin cazibesini yitirdiini, hayatnda baka birinin olduunu sylemiti; sevgili yengemi batan kard iin zaten nefret ettiim Homi'den onu frlatp att iin daha da fazla nefret ediyordum. "Yanna git," dedi daym, "Belki sen onu neelendirirsin." 267 ocuk Salim arka arkaya arplan kaplardan geip trajik yengesinin tapnana gitti; ieri girdiinde gvdelerin en gzelinin artc bir derbederlikle (daha bir gece nce gvdelerin birbirine sokulduu, kdn el deitirdii) evlilik yatana savrulmu olduunu grd... kalbinin zerinde eli rpnyordu; gs inip kalkyordu; ocuk Salim kekeliyor, "Yenge, zr dilerim yenge." Yataktan, evden l km gibi bir inilti. Trajedi kahramannn kollar bana uzanyor. "Hay hay hay! Ay hay hay!" Daha fazla davet beklemeden kollarna kouyorum; kendimi kucana atp acl yengemin zerine yatyorum. Kollar zerime kapanyor, skyor skyor, trnaklar beyaz okul gmleimin zerinden batyor ama umrumda deil! nk S-tokal kemerimin altnda bir eyler kmldanmaya balyor. Yklm yengemin zerine yklyorum, sa elimi kollamay ihmal etmeyerek. Elimi kaskat yukarda tutuyorum. Ne yaptm bilmeden tek elimle yengemi okamaya balyorum, hl on yandaym, ayamda ksa pantolon ama o alad iin alyorum, oda n n nlyor - yatan zerinde iki gvde birbirine temas ederken bir eit ritm kazanmaya balyorlar, anlatlamaz dnlemez bir ey, kalalar bana doru yuvarlanyor, yengem baryor, "Tanrm, Tanrm Ah!" Belki ben de baryorum, bilemem, zntnn yerine baka bir ey geiyor, daym divann zerinde kalemlerini krarken bir eyler gleniyor, yengem altmda titreyip kvranyor, sonunda kendi gcmden daha byk bir gcn penesinde sa elimi indiriyorum, parmam unutmuum, memesine dokunduunda, yara tene dediinde... "Aaaaah!" diye baryorum acyla; yengem o be dakikann bysnden kurtulup beni itiyor ve suratma bir amar indiriyor. Neyse ki sol yanam; salam kulama hasar verme olasl yok. "SerseriV diye baryor yengem, "Manyaklar, sapklar ailesi, yazklar olsun, hangi kadnn bana byle bir ey gelmitir?" Kapda bir ksrk sesi. Acyla titreyerek ayakta duruyorum. Pia da ayakta, salar gzyalar gibi kafasndan aa akyor. Kapda Mary Pereira var, ksryor, kpkrmz kesilmi, elinde bir kesekd tutuyor. "Bak baba, neyi unutmuum," diyor en nihayet, "Artk byk adam oldun; annen sana beyaz, gzel bir uzun pantolon gnderdi." Yengemi neelendirmeye alrken utan verici bir biimde kendimden getikten sonra Marine Drive'daki dairede kalmam zorlat. Bunu izleyen gnlerde sk sk uzun, youn telefon grmeleri yapld; Pia 268 eyle koluyla hareketler yaparken Hanif birilerini ikna etmeye alyordu, be haftadan sonra... bir akam okuldan dndmde annem beni eski Rover'mzla ald ve ilk srgnm sona erdi. Ne eve giderken ne de baka zaman neden srgn edildiim konusunda hibir aklama yaplmad bana. Bu yzden de sormann stme vazife olmadna karar verdim. Artk uzun pantolon giyiyordum; yani artk erkek olmutum, sorunlarma da bir erkek gibi gs germeliy-dim. Anneme: "Parmam ok kt deil. Hanif mamu bana kalemi daha deiik tutmay retti, gayet gzel yazabiliyorum," dedim. Btn dikkatini yola vermi gibiydi. "Gzel bir tatildi," diye ekledim nezaketle. "Beni yolladnz iin teekkr ederim." "Ah be yavrum," dedi dayanamayarak, "yzn byle doan gn gibiyken, ben sana ne anlataym? Babana iyi davran; bugnlerde keyfi yerinde deil." yi davranacam syledim; direksiyon kontroln kaybeder gibi oldu, bir otobsn yanndan syra syra getik. "Ne dnya," dedi bir mddet sonra, "Korkun eyler oluyor, nasl olduunu an-layamyo n." "Biliyorum," dedim, "Ayah bana anlatt." Annem korkuyla bana baktktan sonra fkeyle arkada oturan Mary'ye dnd. "Seni kara kar," diye bard, "ne syledin ocua?" Mary'nin anlatt mucizeleri syledim ama bu tyler rpertici olaylar annemi rahatlatt. "Sen ne bileceksin," dedi iini ekerek, "daha ocuksun." Ne mi biliyorum Amma? Pioneer Cafe'yi biliyorum! Eve giderken birdenbire sadakat

siz anneme kar yeniden intikam hissiyle doldum, srgndeki hayatmn ltsnda unutmutum bu hissi ama Homi Cat-rack'a kar duyduum yeni tiksintiyle birleerek geri dnmt imdi. Beni ele geiren eytan bu iki bal arzuydu ve beni hayatmda yaptm en kt eyi yapmaya evketti... "Her ey yoluna girecek," diyordu annem, "Bekle de gr." Evet anne. Btn bu blm boyunca Geceyars ocuklar Konferans hakknda hibir ey sylemedim galiba; ama o gnlerde bana o kadar da nemli grnmyorlard. Aklmda baka eyler vard. 269 1 Komutan Sabarmati'nin Sopas BRKA AY sonra, Mary Pereira en nihayet suunu itiraf edip on bir yldr Joseph D'Costa'nn hayaletinin kendisine musallat olduu srrn ifa ettiinde, hayaletin Mary yokken iine dt durumun srgn dn onu ne kadar sarstn rendik. Hayalet erimeye balamt, yle ki baz paralar kaypt; kula, ayak parmaklarnn birou, dilerinin ekserisi gitmiti ve karnnda yumurtadan daha byk bir delik vard. Bu eriyip giden grnt yznden zntye kaplan Mary (yaknlarda kimse yokken) "Tanrm Joe, kendine ne yaptn byle?" diye sormutu. O da Mary suunu itiraf edene kadar suun sorumluluunun kendi omuzlarna yklendiini ve sistemini mahvettiini sylemiti. O dakikadan itibaren Mary'nin itirafta bulunmas artk kanlmazd ama bana her baknda bunu yapamayacan hissediyordu. Yine de bu i zaman meselesiydi. Bu esnada ben, bir sahtekr olarak afie edilmeme ne kadar ksa bir sre kaldndan habersiz Methwold Maliknelerine almaya alyordum, burada da baz deiimler olmutu. Bir kere babam artk yzm bile grmek istemiyordu, bu ruh hali beni yaralyordu ama (kopuk parmam dnnce) anlayla karlyordum. kinci olarak Bakr Maymun'un talihi dnmt. "Evdeki konumum," diye itiraf etmek zorunda kalmtm kendi kendime, "gaspedilmi." nk artk babam ofisinin soyut kuytusuna sadece Maymun'un girmesine izin veriyordu, tombul gbeinde Maymun'u hoplatyordu ve gelecek hayallerinin ykn Maymun srtlamak zorundayd. Mary Pereira'nn bile bana syledii kk tekerlemeyi Maymun'a sylediini duymutum: "Ne olmak istersen," diye mrldanyordu Mary, "olabilirsin. stediin her ey olabilirsin!" Annem bile havaya girmi gibiydi; yemek masasnda en bol patates kzartmasn, fazladan nergisi kftesini ve en gzel pasanday alan da kardeimdi. Bu arada ben -evdekilerin bana rastlantyla her g-270 2 ilitiinde- kalarnn arasnda derinleen izginin, bir tereddt ve gvensizlik atmosferinin farkna varyordum. Ama nasl ikyet edebilirdim? Maymun benim ayrcalkl konumuma senelerce tahamml etmiti. Beni dirsekleyip bahemizdeki aatan drd zaman hari (belki de kazayd) nceliimi mthi bir vakar, hatta sadakatle kabul etmiti. imdi sra bendeydi; uzun pantolonlu olduumdan alt rtbeye dme konusunda bir yetikin gibi davranmam gerekiyordu. "u bymek de," demitim kendi kendime, "umduumdan zormu." Belirtmeliyim ki Maymun kayrlan ocuk rolne terfi ediini benden de byk bir hayretle karlyordu. Gzden dmek iin elinden geleni yapyordu ama ne yapsa yanl kabul edilmiyor gibiydi. O gnlerde Hristiyanlkla flrt ediyordu, bunun nedeni ksmen Avrupal okul arkadalar, ksmen de tebih ekip duran Mary Pereira'yd (itiraf korkusundan kiliseye gidemeyen Mary bize ncil hikyelerini vazeder dururdu); ama ben Maymun'un bunu daha ziyade ailenin kara listesindeki eski, rahat konumuna gelmek iin yaptna inanyordum (bu arada kara listedeki Barones Simki de ben yokken uyutulmu, rasgele cinsi mnasebette bulunduu iin lmt). Kardeim efkatli sa'dan vgyle sz ediyordu; annem dalgn dalgn glmseyerek ban okuyordu. Maymun evde dolanrken ilahiler mrldanyordu, annem de ona elik ediyordu. En sevdii hemire kyafeti yerine bir rahibe kostm istemiti; hemen alnmt. Bezelyeleri bir ipe dizip, ilahiler mrldanarak tebih ektiinde anababam parmaklarnn hnerini vmlerdi. Ceza alamama baarszlndan deliye dnerek din konusunda iyice arlam, gece gndz Cennetteki Babamz duasn sylemeye, Ramazan yerine paskalyadan nce oru tutmaya balam ve sonralar kiiliine hkmedecek umulmadk bir fanatizm gelitirmiti; yine de hogryle karlanyordu.

En nihayet konuyu bana at. "Abi," dedi, "artk benim iyi ocuk olmam gerekiyor galiba, btn elence sana kald." Muhtemelen haklyd; anababamn bana olan ilgisinin azalmas daha byk zgrle kavumam salayabilirdi; ama hayatmn her yanndaki dnmler beni hipnotize etmiti ve bylesi bir durumda elenmek zor grnyordu. Fiziksel bir deiim geiriyordum; vaktinden nce enemde kllar belirmiti, sesim de ses perdesinde kontrolszce inip kyordu. Gln grndme dair kuvvetli bir his vard iimde: uzayan kolum bacam beni sakarlatnyordu, klen gmleklerimin ve pantolonlarmn epey anda kalan ellerim ayaklarmla herhalde palyaoya benziyordum. El ve ayak bileklerimin etrafnda komik ko-271 mik savrulan giysilerle bana kar bir kumpas yapld duygusuna kaplyordum; ieri, gizli ocuklarma dndmde de deiim grdm ve bundan hi holanmadm. in Ordusu Hindistan faujunu kk drmek iin Himalayalar ap geldiinde sona eren Geceyars ocuklar Konferans daha o za-mandan zlmeye balamt. Bir eyin yenilii getiinde, bkknlk ve ekimelerin boy gstermesi kanlmaz. Ya da (baka bir deyile) bir parmak koptuunda ve emeden fkrr gibi kan boaldnda her trl alaklk mmkn oluyor... Konferanstaki atlaklar benim parmam kaybetmemin (aktif-metaforik) sonucu muydu bilmem ama kesinlikle genilemekteydiler. Kemir'de Narada-Markandaya gerek bir narsistin tekbenci hlyalarna vermiti kendini, srekli cinsiyet deiimlerinin erotik nazlarndan baka eyle ilgilenmiyordu; zaman gezgini Soumitra ise onun anlatt gelecei dinlemeyi reddettiimiz iin bize krgnd, dediklerine baklrsa gelecekte lke lmeyi reddeden ve kendi iini ien bir bunak tarafndan ynetilecekti, insanlar btn rendiklerini unutacaklard, Pakistan bir amip gibi blnecekti ve iki lkenin de babakanlar yerlerine geecek kiiler tarafndan ldrtle-cekti, ikisinin de ad ayn olacakt -bizim in yeminler ediyordu... krgn Soumitra gece toplantlarmza hi katlmamaya balad, Zamann rmcek ams labirentlerinde uzun uzadya kayboluyordu. Baud'daki kz kardeler de gen yal salaklar bylemekten memnundu. "Bu Konferansn ne faydas olacak?" diyorlard. "Bizim zaten bir sr sevgilimiz var." Simyac yemiz de ona (srrn at) babasnn yapt bir laboratuvarda alyordu; Filozof Tayla o kadar meguld ki bize ayracak zaman yoktu. Onu altnn bys yznden kaybettik. Baka etkenler de vard. ocuklar ne kadar byl olsalar da anaba-balarndan etkileniyorlard; yetikinlerin nyarglar ve dnya grleri zihinlerini ele geirmeye balaynca, Maharashtra'dan ocuklarn Guceratlardan nefret ettiklerini ve ak tenli kuzeylilerin Dravidli "karalan" aaladn grdm; dini rekabetler vard; snf farkllklar da konseylerimize szmt. Zengin ocuklar byle aa tabakalarla birlikte olmak istemiyorlard; Brahman'lar dncelerinin bile dokunulmazlarn dncelerine dokunmasndan rahatszdlar; bu arada dk snflarn arasnda fakirliin basks ve Komnizm aa kyordu... stne stlk kiilik atmalar vard, bir de srf kiilii olumam veletlerden kurulu bir parlamentoda kanlmaz olarak yzlerce ciyakla-mal az dala. 272 gu ekilde Geceyars ocuklar Konferans, Babakann kehaneti-i doru kartt ve gerekten de ulusun bir aynas haline geldi; pasifiz anlam modu i bandayd, buna kar artan bir mitsizlikle, sonlara doru da kaderime raz olarak ne kadar savasam da ... "Kardelerim!" diye yayn yapyordum fiziksel sesim gibi kontrolsz zihinsel sesimle, "Buna izin vermeyin! Kitle-snf, sermaye-emek, biz-onlar kartlklarnn aramza girmesine izin vermeyin! Biz," diye bardm tutkuyla, "nc bir ilke olmalyz, ikilemin boynuzlar arasndaki g olmalyz; nk ancak teki olmakla, yeni olmakla doumumuzun vadettii eyleri yerine getirebiliriz!" Destekilerim vard, en by de cad parvati'ydi; ama benden uzaklatklarn hissediyordum, hepsi kendi hayatna dalp gidiyordu... tpk benim de kendi hayatma dalp gitmem gibi. Muhteem kongremiz ocukluk oyuncaklarndan birine dnr gibiydi, sanki geceyarsnn yarattn uzun pantolonlar bozuyordu... "Bir program belirlemeliyiz," diye yalvaryordum, "kendi Be Yllk planmz, neden olmasn?" Ama endieli yaynmn arka plannda en byk rakibimin alayl kahkahasn duyabiliyordum; hepimizin zihinlerinde iva kmsemeyle "Hayr, kk zengin ocuu; nc ilke filan yok; sadece parayla fakirlik, sahip ya da yoksun olmak, sa ve sol var; btn dnyaya kar sadece-ben var! Dnya fikirden ibaret deil zengin ocuu; dnya hayalcilerin ya da onlarn hayallerinin

yeri deil; dnya, Smkl, nesnelerin ta kendisi. Nesneler ve onlar yapanlar dnyay ynetir; Birla'ya bak, Tata'ya ve btn gllere bak; belli nesneler retiyorlar. lke bu nesneler iin ynetiliyor. nsanlar iin deil. Nesneler iin Amerika'yla Rusya yardm gnderiyor; ama be milyon a kalyor. Elinde belli nesneler olunca hayal edecek zamann da oluyor; olmaynca savayorsun." Biz kavga ederken ocuklar hayran hayran dinliyorlard... belki de dinlemiyorlard, belki bizim diyalogumuz bil e ilgilerini ekmiyordu. Ben diyordum ki: "Ama insanlar nesne deildir; bir araya gelirsek, birbirimizi seversek, bunu, sadece bunu gste-rebilirsek, birlikte olan bu insanlar, bu Konferans, birbirine smsk sarlm ocuklar gsterirsek nc bir yol aabiliriz..." Ama iva po-furduyordu: "Kk zengin ocuu, bunlarn hepsi fasa fiso. Bireyin-nemiymi! nsanln imknym! Bugn artk insanlar da bir nevi nesne." Salim kekeliyor: "Ama... hr irade... umut... insanln byk ruhu, yani mahatma... iir, sanat..." Bunun zerine iva muzaffer: "Grdn m? Byle kacan biliyordum. Lapa gibi yumuak. Bir nine gibi duygusal. Git, senin samalklarn kim ne yapsn? Hepimizin kendi hayat var. Cehenneme kadar yolun var hyar burunlu, senin Kon-273 feransndan bana gna geldi. Hibir eyle alakas yok." Soruyorsunuz: bunlar on yanda m? Cevap veriyorum: Evet, ama Diyorsunuz ki: On ya da neredeyse on bir yandaki ocuklar bireyin toplumdaki yerini tartr m? Ya sermayeyle emein dmanlm') Tarmsal ve endstriyel blgelerin i gerilimleri aklanyor muydu? Ya sosyo-kltrel mirastaki atmalar? Drt bin gnlk bile olmam ocuklar kimlii ve kapitalizmin i atmalarn m tartyordu? Daha yz bin saatlik bile olmamken Gandhi ve Marxlenin'i, iktidarla iktidarszl m kyaslyorlard? Kolektivite bireysellikle karlatrlyor muydu? Tanr ocuklar tarafndan ldrlm myd? ddia edilen mucizelerin doru olduunu varsaysak bile ocuklarn sakall koca adamlar gibi konutuklarna inanabilir miyiz? Diyorum ki: belki tam da bu kelimelerle konumuyorlard; hatta hi kelime kullanmadan, dncenin daha saf diliyle konuuyorlard; ama evet, temelde sz edilen bunlard; nk ocuklar yetikinlerin zehirlerini akttklar kaplardr, bunu da bizim yerimize yetikinlerin zehiri yapyordu. Zehir, bir de seneler sren bir aradan sonra, eli bakl bir Dul. Ksacas: Buckingham Villasna dnmden sonra geceyars ocuklarnn tuzu bile eski tadn yitirmiti; baz geceler zahmet edip ulus apndaki am kurmuyordum bile; iimde pusuda yatan (iki bal) eytan da ktlklerinde serbest kalyordu. (Fahie cinayetlerinden i-va'nn sorumlu olup olmadn asla renemedim; ama Kali-Yuga'nn etkisi yle bykt ki ben, iyi ocuk, doal kurban bile iki lmden sorumluydum. Birinci Jimmy Kapadia; ikinci Homi Catrack.) Eer nc bir ilke varsa ad ocukluk. Ama o da lyor; daha dorusu katlediliyor. O gnlerde herkesin kendi derdi vard. Homi Catrack'n gerizekl Toxy'si vard, brahimlerinse baka endieleri: yllar yl yarglara ve jrilere rvet veren Sonny'nin babas smail Baro Komisyonu tarafndan kovuturulma tehlikesi altndayd; Flora emesi yaknndaki ikinci snf Embassy Otelini ileten Sonny'nin shak Amcas sylenene baklrsa blgedeki gangsterlere grtlana kadar borlanmt ve "haklan-maktan" k (o gnlerde cinayet scak gibi gnlk bir ey halini almt)... bu yzden de hepimizin Profesr Schaapsteker'in varln unutmas belki o kadar da artc deildir. (Hintliler yalandka irile-ip glenir; ama Schaapsteker Avrupalyd ve onun gibiler ne yazk ki yllar getike eriyip gidiyor, hatta tmyle yok oluyordu.) 274 ' Ama belki de eytanm tarafndan harekete geirilen ayaklarm beni Buckingham Villasnn st katna gtrmt; orada yal, deli bir adam buldum, inanlmayacak lde zayft ve klmt, darack dili srekli dudaklar arasnda girip kyordu -titriy ki panzehir aratrmacs, at katili, aapstiker sahib artk doksan iki yandayd ve kendi ismini tayan enstitsnde deildi; en st icattaki, tropik bitkiler ve salamura edilmi ylanlarla dolu karanlk dairesine ekilmiti. Yallk, dileriyle zehir keselerini ekip almay baaramam, onun ylan eklinde tekrar vcut bulmasna yaramt; uzun sre kalan dier Avrupallar gibi Hindistan'n eskiden kalma delilikleri beynine nfuz etmi, Enstitdeki hademelerin batl inanlarna inanmaya balamt; bu inanca gre o, bir kral kobrayla bir kadnn

iftlemesinden doan (ylans) insan ocuun soyundand... hayatm boyunca yeni ve inanlmayacak biimde ekil deitirmi bir dnyaya yuvarlanmak iin bir keyi dnmem yetti hep. Bir merdiveni kyorsun, bir de bakyorsun ki orada seni birylan bekliyor. Perdeler hep ekiliydi; Schaapsteker'in odasnda gne ne doar ne batar, ne de saatler tkrdard. Bizi bir araya getiren eytan myd yoksa ortak yalnzlk hissimiz mi?.. nk Maymun'un ykseldii ve Konferansn dt o gnlerde frsat bulduka merdivenleri kmaya ve tslayan deli ihtiyarn sayklamalarn dinlemeye balamtm. Kilitlenmemi kapsndan ieri girdiimde bana syledii ilk ey: "Demek tifoyu atlattn," olmutu. Bu cmle hantal bir toz bulutuna benzeyen zaman kmldatm.ve beni bir yandaki halime balamt; Schaapsteker'in ylan zehiriyle hayatm kurtardn bana anlatmlard. Sonra, haftalar boyu ayaklarnn dibinde oturdum, o da bana iimde reklenmi olan kobray gsterdi. Benim iin ylanlarn gizemli glerini sayp dken kimdi? (Ylann glgesi inekleri ldrr; bir adamn ryasna ylan girse kars hamile kalr; ldrlrlerse, katilin ailesinde yirmi kuak boyunca erkek ocuk olmaz.) Kitaplarn ve doldurulmu cesetlerin yardmyla bana kobrann daimi dmanlarn kim anlatmt? "Dmanlarn iyi tan ocuk," diye tslamt, "yoksa seni kesin ldrrler..." Schaapsteker'in ayaklar dibinde gelincikle yaban domuzunu, haner gagal muavin kuuyla ylanlarn kafalarn ayaklan altnda ezen barasina geyiini; Msr fravunfa-resiyle eltik kargasn; grnm ve ad babamn sekreteri Alice Pere-ira hakknda pheye kaplmama neden olan korkusuz, kanca burunlu, bir buuk metre boyunda sekreter kuunu; akal ahinini, kokarcay, bal porsuunu; devekuunu, tayassuyu ve korkun cagamba kuunu in-275 celedim. Schaapsteker bunaklnn derinliklerinden bana hayat dersleri veriyordu. "Bilge ol ocuk. Ylann hareketlerini taklit et. Kendini belli etme; alnn ardndan saldr." Bir keresinde yle demiti: "Beni de baban say. Hayatn kaybetmek zereyken onu sana geri vermedim mi?" Bu szyle ben nasl onun etkisi altna girmisem onun da benim etkim altna girdiini ak etmiti; sadece benim dourma gcne sahip olduum anababalardan biri olduunu kabul etmiti. Her ne kadar, bir mddet sonra dairesindeki havay i skc bularak onu bir daha asla bozulmayacak yalnzlna terk etsem de bana nasl hareket edeceimi gstermiti. ntikamn iki bal eytan yznden deliye dnm vaziyette, (ilk olarak) telepatik glerimi silah olarak kullandm; bu ekilde Homi Catrack ve Lila Sa-barmati arasndaki ilikinin ayrntlarn kefettim. Lila ve Pia gzellikte rakiptiler; Donanma Komutan unvannn mstakbel sahibinin kars film yapmcsnn yeni metresiydi. Komutan Sabarmati denizde tatbikattayken Lila ve Homi de kendi tatbikatlarn yapyorlard; denizler aslan o zamanki Amiral'in lmn beklerken, Homi'yle Lila da Azrail'le randevulamlard. (Benim yardmmla.) "Kendini belli etme," demiti aapstiker sahib; kendimi belli etmeden, (Komutan Sabarmati'nin terfiinin sadece bir formaliteye bakt -Sadece zaman meselesi... -gaze telerde ktndan beri havalara giren) Kesikgz'le Yalsa'n sadakatsiz anneleri ve dmanm Homi hakknda bilgi topladm. "Hafifmerep kadn," diye sessizce fsldyordu iimdeki eytan, "En kt ana hyanetlerinin faili! Seni korkun bir namzete evireceiz; senin sayende ehvet dknlerini neyin beklediini herkese gstereceiz. Ey gafil zinac! Onunla bununla dp kalkmann mehur Barones Simki von der Heiden'a neler yaptn grmedin mi? - o da senin gibi bir kanckt." Lila Sabarmati hakkndaki dncelerim zamanla yumuad; ne de olsa ortak bir noktamz vard - onun burnu da benimki gibi byk glere sahipti. Geri onunki tmyle dnyevi bir sihirdi; burnundaki kk bir krk amirallerin en sertini bile batan karmaya muktedirdi; burun deliklerinin azck yaylmas film yapmclarnn yreklerini yakyordu. O burna ihanet ettiim iin biraz pimanm; insann bir kuzenini srtndan baklamas gibi. Kefettiim uydu: her Pazar sabah onda Lila Sabarmati Kesikgz' le Yalsa' Metro Cub Club'n haftalk toplants iin Metro sinemasna gtryordu. (Bizi gtrme iini de gnll olarak stlenmiti; Sonny, Kyros, Maymun ve ben Hint yapm Hindustan arabasnn arka-276 sna skrdk.) Biz Lana Turner'a, Robert Taylor'a ya da Sandra Dee' ye doru ilerlerken Bay Homi Catrack da kendini haftalk randevusuna hazrlard. Lila'nn

Hindustan' raylarn arasndan tngrdayarak geerken Homi krem rengi, ipek fularn boynuna balard; o krmz kta durduunda Homi Teknikolor ceketinin dmelerini iliklerdi; o bizi salonun karanlna brakrken Homi altn ereveli gne gzlklerini takard; o bizi film seyretmeye braktnda Homi de bir ocuu brakrd. Toxy Catrack onun evden her ayrlnda barr, tepinir, bacaklarn saa sola savururdu; ne olup bittiini biliyordu, Bi-Appah bile onu yattramazd. Bir zamanlar Radha'yla Krina, Rama'yla Sita, Leyla'yla Mecnun vard; ayn zamanda (nk Bat'dan hi etkilenmemi deildik) Romeo ve Juliet, Spencer Tracy ve Katharine Hepburn vard. Dnya ak hikayeleriyle doludur, btn klar da bir bakma kendilerinden ncekilerin vcut deitirmi halleridir. Lila Hindustan'n olaba Kavanda bir yere srerken balkonuna kan Juliet'ti; krem rengi fularl, altn gzlkl Homi onunla bulumak iin (annemin Dr. Narlikar'n Do-umhanesine gtrld Studebaker'da) gaza basarken Hero'nun yanan mumuna doru yzen Leandros'tu. Benim bu iteki rolme gelince - ona bir isim vermeyeceim. tiraf ediyorum; yaptmn kahramanlkla alakas yoktu. Homi'yle at srtnda, gzlerim ate saarak ve klcm kvlcmlanarak teketek sa-vamamtm; bunun yerine bir ylann hareketlerini taklit ederek gazetelerden yazlar kesmeye balamtm. GOAN ZGRLK KOMTES SATYAGRAHA KAMPANYASINA BALADI balndan "KOM"u; E-PAK MECLS SZCS UTANMAZLIKLA SULANDI'dan "UT"u, NEHRU MECLS TOPLANTISINDA STFA ETMEY DNYOR'un iinde gizlenmi "AN" buldum, "SAB" karttm balk uydu: SYANLAR: KERALA'DAK KOMNST GSTERDE TUTUKLAMALAR; SABOTRLER HERKESE SALDIRDI; GHOSH MECLS GUNDALARINI SULUYOR ve "ARMA"y N SLAHLI KUVVETLERNN KARMA SINIR HAREKTI BANDUNG PRENSPLERN NYOR yazsndan aldm. smi tamamlamak iin DULLES'N DI POLTKASI TUTARSIZ VE KRTK'ten "T"yi kestim. Alak emellerim uruna tarihi krpklarken NEDEN NDRA GAND MD MECLS BAKANI manetindeki "NE-DEN"i olduu gibi aldm; ama sadece politikaya bal kalmay reddediyordum, bu yzden de reklamlara dndm KLETNZ TADINI MI KAYBEDYOR? P.K. ASLA KAYBETMEZ! sloganndaki "KA" hecesini karmadm. Herkesin ilgisini eken bir sporcu haberi ORTA SAHA 277 STARINIZ MOHUN BAAN EVLENlYOR'da aradm buldum: "Ri. NIZ". "PAZAR" ABDL KELAM AZAD'IN PAZAR GNK CENAZESNE ZNTL BR KALABALIK KATILDI haberinden kardm. O zamanlar Kemir Aslan eyh Abdullah, eyaletinin kendi kaderini tayin etmesi iin bir referandum kampanyas balatmt; onun cesareti bana "SABAHI" kelimesini verdi nk u manetin yazlmasna neden olmutu: ABDULLAH SALI SABAHI TEKRAR TUTUKLANDI - GOVT SZCS. Sonra tekrar kk paralarla devam etmek zorunda kaldm: GNEY OL'DA LM: ERPA AKILDI bana ok ihtiyacm olan "OL" hecesini verdi ama "ABA" daha zordu, en sonunda bir film reklamnda buldum: AL-BABA, ON YEDNC HAFTA - SOLUK KESC BR MACERA!.. On yldr toprakaalarn bhoodan kampanyasndaki fakirlere toprak banda bulunmak iin ikna etmeye alan Aarya Vinoba Bhave balarn bir milyon dnm snrn getiini duyurmu; toplu halde kylerin ("gramdan") ve tek tek canlarn ("civandan") balarn talep eden iki yeni kampanya daha balatmt. C. P. Nara-yan hayatn Bhave'nin iine adadn ilan ettiinde gazetelerde kan NARA YAN BHAVE'NlN YOLUNDA maneti bana aradm "YOLUNA" kelimesini aradan "D"yi kesip karmak suretiyle verdi. Artk bitirmek zereydim, Dou Pakistan'daki olaylar beni finale gtrd. PAKSTAN POLTK KAOSA GDYOR: HZiP KAVGASI TOPLUM HAYATINI FELCE URATTI, cmlesinden de "GlDlYOR"u karttm. Byk bir soru iaretine ihtiyacm vard, onu da o gnlerin daimi sorusunun sonunda buldum: NEHRU'DAN SONRA KM? Banyoya saklanarak tamamladm notumu bir kda yaptrdm - hayat yeniden dzenleme yolundaki ilk giriimim; bir ylan gibi belgeyi cebime soktum, kesesinde zehir gibi. nceden inceye Yalsa ve Kesikgz'le oynamaya gitme iini ayarladm. "Karanlkta Cinayet" diye bir oyun oynadk... Oyun esnasnda Komutan Sabarmati'nin almira-hna girdim ve lmcl fzemi orada duran niformasnn cebine yerletirdim. O anda (saklamaya gerek yok) hedefini vuran ve dilerinin kurbann topuuna girdiini hisseden bir ylann keyfini hissettim... KOMUTAN SABARMAT (yazyordu notumda) NEDEN KARINIZ PAZAR SABAHI

OLABA YOLUNA GDYOR? Hayr, artk yaptm eyden gurur duymuyorum; ama unutmayn intikam eytanmn iki ba vard. Lila Sabarmati'nin sadakatsizliini 278 ortaya kararak kendi annem zerinde de ok etkisi yaratmak istiyordum. Bir tala iki ku; iki kadn birden cezalandrlm olacakt, hem de atall dilimin tek bir darbesiyle. Sabarmati olay diye bilinen eyin esas temellerinin ehrin kuzeyindeki pis bir kahvede, kaan biri daireler izen ellerin balesini izledii zaman atldn sylemek yanl olmaz. jCendimi belli etmedim; bir alnn ardndan saldrdm. Beni harekete geiren neydi? Pioneer Cafe'deki eller; yanl numaralar; balkonlarda elime sktrlan ve rtlerin altna gizlenerek iletilen notlar; annemin ikiyzll, Pia'nn avuntusu mmkn olmayan kederi: "Hay\ Ay-hay! Ay-h&y-hayl"... Benimki ar bir zehirdi; ama hafta sonra etkisini gsterdi. Sonradan ortaya kt ki notumu aldktan sonra Komutan Sabarmati Bombay'n en nl zel detektifi Dom Minto'yu tutmutu. (Yal ve adeta topal olan Minto o zamanlar tarifesini ucuzlatmt.) Minto'nun raporunu alana kadar beklemiti. Sonra: O Pazar sabah alt ocuk Metro Cub Club'da yan yana oturmular Konuan Katr Francis ve Hayaletti Ev filmini izliyorlard. Gryorsunuz tanklarm vard; su yerinde deildim. Ay, yani Sin gibi dnyann gelgitlerini uzaktan ynetiyordum... perdede bir katr konuurken Komutan Sabarmati bir deniz kuvvetleri tehizat deposuna gitmiti. mza atarak gzel, uzun namlulu bir silah ve mermi almt. Sol elinde zerine bir zel detektifin dzenli yazsyla adres yazlm bir kt tutuyordu; sa elindeyse klfsz silah vard. Komutan taksiyle olaba Yoluna gitmiti. Taksinin parasn verip, elinde silahyla dar bir sokaktan tirt sergileri ve oyuncak dkknlarnn yanndan gemi, beton bir avlu yznden sokaktan ieride kalan apartmann merdivenlerini kmt. zerinde 18C yazan kapnn zilini almt; 18B'den zel Latince dersi veren Anglo-Hintli bir enin sesi duyuluyordu. Komutan Sabarmati'nin kars Lila kapy atnda, Komutan karnna sfr mesafeden iki kurun skmt. Kadn dmt; Komutan onun yanndan geip tuvaletten kalkmakta olan, daha kn bile silmedii halde deli gibi pantolonunu ekmeye alan Bay Homi Catrack' bulmutu. Komutan Vi-noo Saba rmati adamn organna, kalbine ve sa gzne birer kurun skmt. Silah susmamt; ama sustuunda apartman byk bir sessizlie gmld. Bay Catrack vurulduktan sonra tuvalete oturmutu ve gler gibi bir hali vard. Komutan Sabarmati apartmandan elinde duman tten silahyla km (korku iindeki Latince retmeni onu kapdaki bir atlaktan gr-279 mt); kk podyumu zerinde duran bir trafik polisi grnceye kadar olaba Yolu boyunca yrmt. Komutan Sabarmati polise, "Biraz nce bu silahla karm ve n ldrdm; imdi size teslim..." demiti. Ama silah polisin burnunun dibinde oynatp duruyordu; memur o kadar rkmt ki trafik ynetirken kulland sopay atp kat. Polisin krssnde, birdenbire karan trafiin ortasnda tek bana kalan Komutan Sabarmati duman tten silahn sopa olarak kullanarak arabalar ynetmeye balad. On dakika sonra gelen on iki kiilik polis timi onu byle buldular, cansiperane zerin e atladlar ve karga tulumba yakalayarak on dakikadr trafii byk bir ustalkla ynettii allmadk sopay elinden aldlar. Sabarmati davas hakknda bir gazete yle yazyordu: "Bu yle bir tiyatro ki Hindistan onun sayesinde gemite ve imdi ne olduunu, gelecekte ne olabileceini kefedecek."... Ama Komutan Sabarmati sadece bir kuklayd; kuklay oynatan bendim ve millet benim oyunumu oynamt - ama niyetim bu deildi! Onun yle bir ey yapacan... ben sadece... bir skandal istemitim, evet bir ibret, btn sadakatsiz annelere ve elere bir ders ama byle bir ey deil, kesinlikle. Eylemlerimin sonucundan dehete kaplm vaziyette ehrin allak bullak dnce dalgalarna vurdum kendimi... Parsi General Hastanesinde bir doktor, "Begm Sabarmati yaayacak ama yediklerine dikkat etmesi gerekecek," diyordu... Ama Homi Catrack lmt... Savunma avukat kimdi? - "Ben onu hi para almadan savunurum," diyen kimdi? -Bir zamanlar Mevduat Dondurma Vakasnn galibi olan, imdi de Ko-mutan'n imdadna koan kimdi? Sonny brahim "Onu olsa olsa babam kurtarr," demiti. Komutan Sabarmati Hindistan hukukundaki en nl katildi. Kocalar onun sadakatsiz

karsn cezalandrmasn alklyorlard; sadk kadnlar sadakatlerinden dolay kendilerini onaylanm hissediyorlard. Lila'nn kendi oullarnn dnceleri unlard: "Onun yle olduunu biliyorduk. Bir deniz subaynn buna dayanamayaca belliydi." Illustrated Weekly of India'da bir makale yazar, "Haftann ahsiyeti" kesindeki renkli karikatrn yanna bir kalem-portresi yazmt: "Sabarmati Vakasnda, Ramayana'mn asil duygular Bombay filmlerinin ucuz melodramna karyor; ama esas kahramann boyuna pouna diyecek yok; ekici olduu da su gtrmez." Homi Catrack ve annemden aldm intikam ulusal krizi trmandrmt... nk Deniz Kuvvetlerinin ynetmeliine gre sivil hapishane-280 ye girmi birisi kesinlikle Donanma Komutanlna getirilemiyordu. gunun zerine Amiraller, ehir politikaclar ve tabii smail brahim "Komutan Sabarmati Deniz Kuvvetleri hapishanesinde tutulmaldr. Sululuu kantlanana kadar susuzdur. Eer kariyerine devam etme ans varsa bu ans bo yere elinden alnmamaldr," diyorlard. Otoriteler de buna yle karlk verdiler: "Evet." Komutan Sabarmati Deniz Kuvvetlerinin kendi tutukevinde emniyet altna alnnca hretin kefaretini kefetti -destek telgraflarna gmlm vaziyette mahkemeyi bekliyordu; hcresini iekler doldurmutu, bir ileke gibi su ve pirin yemek istediini sylese de onun iyiliini isteyenler tepsi tepsi biriyani-ler, pista-ki-lauzlar ve baka besleyici yiyecekle r yolluyorlard habire. Ar Ceza Mahkemesindeki kuyruun nne alnan dava hzla balamt... Savclk, "birinci dereceden cinayet" sulamasnda bulunmutu. enesi kilitli, gzleri sert Komutan Sabarmati: "Susuzum," demiti. Annem, "Tanrm, zavall adam, ok kt deil mi?" demiti. "Ama sadakatsiz bir kadn ok korkun bir ey Amma..." diye cevap vermitim, o da ban evirmiti. Savclk "Davann seyri belli. Sebep, frsat, itiraf, ceset ve plan; silah imzalanp alnm, ocuklar sinemaya gnderilmi, detektifin raporu. Sylenecek baka ne var? Durum meydanda." Kamuoyu: "Ne de iyi bir adam, Allahm!" smail brahim: "Bu bir intihar giriimi vakasdr." Kamuoyu:"????????" smail brahim aklad: "Komutan Dom Minto'nun raporunu aldnda doru olup olmadn kendi gzleriyle grmek istedi; doruysa kendini ldrecekti. mzalayarak silah ald; silah kendisi iindi. ola-ba'daki adrese perian bir halde gitti; bir katil deil, bir l olarak! Ama orada - karsn orada grnce jri yeleri! - onu orada ahlaksz sevgilisiyle yarplak grnce! -jri yeleri, bu byk adamn nevri dnd. Ne yaptysa kendini bilmeden yapt. Bu yzden de nceden planlama sz konusu deildir, cinayet de birinci dereceden deildir. Evet ldrmtr ama serinkanllkla deil. Jri yeleri mvekkilimi iddia edilen sutan sulu bulmamalsnz." ehirdeki fsltlar yleydi: "Yok, bu kadar da fazla... smail brahim bu sefer fazla ileri gitti... ama, ama... ounlukla kadnlarda oluan bir jri var... zengin de deiller.. . bu yzden de Komutan'n ekiciliine ve avukatn czdanna kar zayflar... kim bilir? Belli mi olur?" Jri, "Susuz," dedi. 281 Annem bard, "Harika!.. Ama, ama: bu adalet mi?" Hakim ona cevap verdi: "Bana verilen yetkiyi kullanarak bu sama karar deitiriyorum. ddia edildii ekilde suludur." Ah o gnlerin byk galeyan! Deniz Kuvvetlerinin ileri gelenleri piskoposlar ve dier politikaclar: "Sabarmati temyizi beklerken Deniz Kuvvetleri hapishanesinde kalmal. Bir tek hakimin bozgunculuu bu byk adam mahvetmemeli!" Polis otoriteleri uzlat, "Pekl." Sabarmati Vakas hzla trmanyordu, eine rastlanmam bir hzla temyize gidiyordu... Komutan avukatna yle diyordu, "Artk talihin kontrolmden ktn hissediyorum; sanki baka bir ey g kazand... belki buna Kader demeli." Ben diyorum ki: "Sen ona Salim de veya Smkl veya Keskinbu-run veya Lekesurat; kk-ay-param de." Temyiz karar: "ddia edildii ekilde sulu." Basnda manetler: SABARMAT EN SONUNDA SVL HAPSHANEYE GDECEK M? smail brahim'in karar: "En ste gidiyoruz! Yargtaya!" Sonra bir bomba. ileri Bakanndan bir beyanat: "Kanunlarda

bir istisna yapmak ar bir olaydr; ama Komutan Sabarmati'nin bu lkeye yapt hizmetler dnldnde Yargtay kararn beklerken Deniz Kuvvetleri hapishanesinde kalmasna izin veriyorum." Sivrisinek gibi sran baka manetler: HKMET YASAYA KARI GELYOR! SABARMAT SKANDAL ARTIK BR UTAN!.. Basnn komutann karsna getiini fark ettiimde iinin bittiini anlamtm. Yargtay karan: "Sulu." smail brahim: "Af dileriz! Hindistan Bakanndan af dileriz!" Artk Ratrapati Bhavan'da nemli meselelerin tartlmas gerekiyor - Bakanlk Konutunun kaplar ardnda bir adam, herhangi birinin kanunun zerinde tutulup tutulamayacana karar vermek zorunda; birinin karsnn dostunu ldrmesi Deniz Kuvvetlerindeki kariyeri uruna gzard edilebilir mi; daha da nemli eyler -Hindistan ka nunun stnln m onaylayacak yoksa eskisi gibi kahramanlarn her eyden nce geldiini mi? Rama'nn kendisi yaasayd Sita'y daa kaldran ldrd iin onu hapse gnderir miydik? nemli meseleler; aldm intikamla amn tarihine yaptm mdahale hi de kmsenmeyecek bir sonu dourmutu. Hindistan Bakan "Bu adam iin af kartamam," dedi. Nussie brahim (kocas en byk davasn kaybetmiti) alyor "Ay! Ay-hay!" ve daha nceki bir gzlemini yineliyordu: "Emine karde, o iyi adam hapse giriyor - dnyann sonu mu geldi ne!" 282 pudaklarmn hemen ardnda titreyen bir itiraf: "Hepsini ben yaptm Anma; sen ders alasn diye. Amma, gmlekleri Lucknow ili baka adamlar grmeye gitme; bardak pmeleri yeter artk anne! Artk uzun pantolon giyiyorum, seninle bir erkek gibi konuabilirim." Ama dilimin ucuna gelse de syleyemedim; gerek de kalmad nk anne-nin bir yanl numaraya cevap verdiini duydum - tuhaf, alak bir sesle unlar syledi: "Hayr, burada yle biri yok; ltfen size sylediime inann ve beni bir daha aramayn." Evet anneme bir ders vermitim; Sabarmati olayndan sonra Nadir-Kasm' bir daha hi yz yze grmedi, yaad mddete asla; ama ondan mahrum kalnca ailemizdeki btn kadnlarn kaderine yenik dt, yani zamanndan nce yalanma lanetine; kmeye balad, ayandaki aksama da artt ve gzlerine yalln boluu yerleti. ntikammn ardndan istenmeyen baz gelimeler skn etti; bunlarn belki en ackl olan Methwold Maliknelerinin bahelerinde tahta ve tenekeden yaplma, zerlerine krmz boyayla yazlar yazlm acayip ieklerin amasyd... bizimki dnda btn bahelere dikilen lmcl levhalar glerimin kendi idrakimi bile atnn kantyd; iki kat yksekliindeki tepemden bir keresinde srgn edilmitim, bu sefer de herkesi kovalamay baarmtm. Versailles Villasnn, Escorial Villasnn ve ans Souci'nin bahelerindeki levhalar; kokteyl saatinin deniz melteminde birbirlerine selam veren levhalar. Her levhann zerinde ayn yedi harf, kpkrmz, yirmi be santim: SATILIK. Levhalarn mesaj buydu. SATILIK - Versailles Villasnn sahibi bir klozette ld iin sat ilemi zavall moron Toxy adna korkun dad Bi-Appah tarafndan yaplyordu; sattan sonra bakcyla baklan ortadan kayboldular, Bi-Appah'n kucanda banknotlarla dolu bir valiz vard... Toxy'ye ne olduunu bilmiyorum ama bakcsnn hrs dnldnde pek de iyi bir ey olmamtr herhalde... SATILIK, Escorial Villasndaki Sabarmati dairesi; Lila Sabarmati'ye ocuklarnn vesayeti verilmemi ve hayatlarmzdan silinip gitmiti; Kesikgz'le Yalsa ise bavullarn toplayp Hindistan Deniz Kuvvetlerinin barna doru yola kmlard, babalar otuz yllk cezasn tamamlayana kadar Bahriye kendini in loco parentis ilan etmiti... brahimlerin ans Souci'si de SATILIK't nk shak brahim'in Embassy Oteli, Komutan Sabarmati'nin son yenilgisini ald gn gangsterler tarafndan yaklmt, sanki ehrin cani snflar avukatn ailesini baarszl iin cezalandryordu; sonra smail b-283 rahim meslekten men edilmiti, grevi ktye kullandnn kantlanmas zerine (Baro Komisyonunun raporundan alnt); fnansal "skntya" giren brahimler de hayatlarmzdan kmt; en nihayet Kyros Duba ve annesinin dairesi de SATILIK't nk Sabarmati olaynn yaygaras srasnda, neredeyse hi fark edilmeden, nkleer fiziki de portakal ekirdeinden boulup lmt, bylece Kyros'un zerine annesinin dini fanatizmini musallat etmi ve bundan sonraki kk blmn konusunu oluturacak

ifaat dneminin arklarn harekete geirmiti. Levhalar japon balklar, kokteyl saatleri ve istilac kedilerin anlarn unutan bahelerde balarn sallyorlard; onlar kim indirdi? William Methwold'un miraslarnn miraslar kimlerdi?.. Bir zamanlar Dr. Narlikar'n evi olan mekndan oul vererek ktlar: koca gbekli, fazlasyla i bitirici kadnlar, tetrapodlardan edinilme zenginlikleriyle iyice yay vanlap daha da i bitirici olmulard (nk o gnler her yerde denizin doldurulduu gnlerdi). Narlikar kadnlar - Deniz Kuvvetlerinden Komutan Sabarmati'nin dairesini aldlar, tanan Bayan Du-ba'dan Kyros'unun evini; Bi-Appah'n parasn kullanlm banknotlarla verdiler, brahimler'in alacakllar Narlikar parasyla susturulmutu. Btn malikler arasnda sadece babam evini satmay reddetmiti; ona byk paralar nermilerdi ama o kafasn sallamt. Ryalarn anlattlar - evleri yerle bir edip, iki katlk tepenin zerine otuz katlk, gkleri delecek bir bina dikeceklerdi, pespembe bir dikilita, geleceklerinin bir nianesi; soyutluklar iinde kaybolmu olan Ahmet Sina'nn bunlara karn toktu. "Her tarafn molozla dolduunda kurua satmak zorunda kalacaksn," dediler; (onlarn tetrapod ihanetlerini hatrlayarak) nuh dedi peygamber demedi. Toplanp giderken "Sana sylemitim Emine karde - sonu geldi! Dnyann sonu geldi!" dedi rdek Nussie. Bu sefer syledii hem doruydu hem yanl; 1958 Austosundan sonra dnya dnmeye devam etti ama ocukluumun dnyas gerekten de sona ermiti. Padma - kkken kendine ait bir dnyan var myd? zerine ktalar, okyanuslar ve kutuplarn buzlan resmedilmi tenekeden bir kre? Plastik bir eritle tutturulmu iki ucuz madeni yarkre. Hayr, tabii senin yoktu ama benim vard. Yaftalarla dolu bir dnyayd: Atlantik Okyanusu ve Amazon ve Yenge Dnencesi. Kuzey Kutbunda da u yazyordu: NGLZ MALI. Selamlaan levhalarn ve Narlikar kadnlarnn harisliinin Austosunda bu teneke dnyann plastik eridi kaybolmutu; bir selobant alp dnyay Ekvatordan birletirmitim, sonra oyun ih-284 tjyacm ona duyduum saygya baskn km ve dnyayla futbol oynamaya balamtm. Sabarmati olaynn ardndan havay annemin pimanl ve Methwold miraslarnn ahsi trajedileri doldurduunda (her ne kadar selobantla tutturulmu olsa da) dnyann hl tek para ve ayaklarmn altnda olduundan emin Maliknelerin arasnda teneke jcremi yuvarlardm... ta ki Nussie brahim'in kyamet atlarn yakt gne -Sonny mu Sonny olmaktan kt gne- kadar, o gn kardeim Bakr Maymun anlalmaz bir fkeyle tepeme kt ve bard, "Tanrm, unu tekmeleyip durma abi; bugn bile kendini biraz olsun kt hissetmiyor musun?" Havaya srayp iki ayayla birlikte tam Kuzey Kutbunun zerine inerek dnyay fkeli topuklar altnda patikamzn tozuna gmd. Eziyet ettii, sokan ortasnda rlplak brakt hayran Sonny brahim'in ayrl, hayat boyunca sevgiyi reddeden Bakr Maymun'u etkilemi gibiydi. 285 I faat OM Hare Husro Hare Husrovand Om Ey inanmayanlar bilin ki, SEMAV BOLUUN karanlk Geceyarlarn-da, Zamandan nceki bir zamanda Kutsal HUSROVAND'n kresi bulunmaktadr! !! MODERN BLMADAMLARI bile KUTSAL DORULUK EVNN Hasbndan sual olunmaz GEREK varln gizlemek iin bilmeye hakk olan Halka nesillerdir YALAN sylendiini bugn dorulamaktadr! !! Dnya apnda nde gelen entelekteller hatta Amerika' dakiler bu HAYAT HAVADS gizlemek iin kzllarn, Yahudilerin vs. DN-KARITI BR kurduklarndan sz etmektedir! Pee imdi kalkyor. Kutsal YCE HUSRO rtlemez Kantlarla geliyor. Okuyun ve inann! Bilin ki GEREKTEN-VAROLAN Husrovand'da yaam olan Azizlerin Ruhsal Saflk Terakkisi o kadar byktr ki, MEDTASYON ve benzeri vastalarla, Hayal bile edilemeyecek gler, HERKESN YL N gler kazanmlardr! eliin ARDINI GRR, DLERYLE KRLER BKERLERD!!! * * * MD!* * * lk kez olarak bylesi gler sizin Hizmetinizde kullanlabilir! YCE HUSRO * * * BURADA! * * *

Husrovand'n dn dinleyin: KIZIL EYTAN Bhimutha (ad ba-tasca) nasl korkun bir Meteorit Yamurunu balatt (DNYA GZLEMEVLERNN kaytlarna getii halde Aklanamayan bir olaydr bu)... yle berbat bir TA YAMURUYDU ki Gzel Husrovand YERLE BR OLDU & Azizleri ORTADAN KALKTI. 286 Ama asil Curaell ve gzel Halila bilgeydiler. Kundalini Sanatyla eSriyerek kendiler ini KURBAN ETTLER ve domam oullar YCE HUSRO'nun ruhunu kurtardlar. Yce bir Yoga Transnda (bunun gc artk BTN DNYADA KABUL EDLMEKTEDR) Gerek Teklie ulaarak Kutsal Ruhlarn KUNDALN HAYAT GC ENERJS III' nn Parlak Inna evirdiler, gnmzn herkese bilinen LAZER'i bunun sradan bir taklidi ve Kopyasdr. Bu IIN sayesinde, domam Husro'nun Ruhu Semavi Boluun-Sonsuzluun DPSZ DERNLKLERNDEN szlm, ANS ESER! bizim Dnyamza gelerek, mtevaz, tyi Aileden gelme bir Parsi kadnn rahmine dmtr. Sonra ocuk domutur & gerekten ok yidir & Benzersiz bir BEYNE sahiptir (hepimizin Eit Doduunu da bir gzel YALANLAMITIR! Serseriyle Aziz bir mi? TAB K HAYIR!!) Ama bir mddet gerek mizac Gizli kalmtr, ta ki bir TYATRO oyununda Dnyal bir Azizi oynayana kadar (LER GELEN ELETRMENLER dedi ki Oyununun Safl nanca meydan okuyor) ite o zaman UYANDI & KM OLDUUNU anlad. Artk gerek adn ald, YCE HUSRO HUSROVAN * BHAGWAN * & Zahit Alnna Kl srerek Hastalklar iyiletirmek & Kuraklklar Sona Erdirmek & Geldiklerinde Bhimutha'mn Ordularyla savamak iin yola koyuluyor. KORKUN! Bhimutha'mn TA YAMURU bize DE gelecek! Politikaclarn kzllarn airlerin vs. YALANLARINA inanmayn. Sadece gerek Yce Efendimize GVENN HUSRO HUSRO HUSRO HUSRO HUSRO HUSRO & Balarnz Merkez Postanesi P.K. 555 Bombay-1'e gnderin. ESENLKLER! GZELLKLER!! DORULUKLAR!!! Om Hare Husro Hare Husrovand Om 287 Byk Kyros'un babas nkleer fizikiydi; annesiyse Duba'nn baskn aklcl tarafndan sindirile sindirile iindeki inanc aclam bir din fanatiiydi; Kyros'un babas annesinin ekirdeklerini karmay unuttuu portakaldan boulunca Bayan Duba, merhum kocasn olunun kiiliinden silme iine verdi kendini - Kyros'u kendi kafasndaki imgeye gre yeniden ina etme iine, Byk Kyros'tu ad, Tepsi stnde geldi, Yl dokuzyzkrksekizdi - okul dhisi Kyros - Shaw'un oyununda Aziz Jeanne olan Kyros - birlikte bydmz, altmz btn bu Kyros'lar artk yokolmutu; bunlarn yerini Yce Husro Husrovand'n fazla iirilmi, adeta kz gibi durgun grnts almt. On yanda Kyros Katedral Okulundan alnd ve Hindistan'n en zengin gurusunun meteorik ykselii balad. (Hindistan'da ka Hintli varsa o kadar da Hindistan vardr; Kyros'un Hindistan'nn yanna konduunda benimkisi fazlasyla dnyevi grnyor.) Buna neden izin verdi? Neden ehri kaplayan posterlere ve gazeteleri dolduran reklamlara gkn karmad dhi ocuk?.. nk Kyros (her ne kadar Kadn Vcudunun Blmleri hakknda bize biraz da hnzrca nutuklar ekse de) ocuklarn en uysalyd ve annesine kar kmay aklndan bile geiremezdi. Annesi uruna bir nevi brokar etek ve trban giymiti; evlatlk vazifesini yerine getirebilmek iin milyonlarca dinibtnn kk parman pmesine izin veriyordu. Annesine duyduu sevgi adna gerekten de Yce Husro olmutu, tarihteki en baarl kutsal ocuk; gz ap kapayana kadar yarm milyonu bulan kitleler tarafndan selamlanmaya, mucizeleri dillerde dolamaya balad; Amerikal gitaristler gelip ayaklarnn dibinde oturuyorlar, yanlarnda ek defterlerini de getiriyorlard. Yce Husrovand'n muhasebecileri, vergi kard lkeler ve Husrovand Yldzgemisi adnda bir yat vard, bir de ua - Yce Husro'nun Yldz Ua. Hafiften glmseyerek hayr dua datan ocuun iinde bir yerlerde... annesinin rktc lde muktedir (ne de olsa Narlikar kadnlaryla ayn evde yaamt; onlar ne kadar iyi tanyordu? Onlarn korkun i bitiriciliinin ne kadar ona

da szmt?) glgesinin ardnda ebediyen gizli kalan bir yerlerde benim arkadam olan ocuun hayaleti uyukluyordu. "O Yce Husro mu?" diye soruyor Padma hayretle. "Geen sene denizde boulan mahagurudan m sz ediyorsun?" Evet Padma; suyun zerinde yryemiyordu; benimle temasa geen insanlarn ok az eceliyle ld... itiraf edeyim Kyros'un kutsallamasn biraz kskanyordum. "Onun yerinde ben olmalydm," diye dndm bile olmutu, 288 I "sihirli ocuk benim; sadece evdeki nceliim deil z be z benim olan yetilerim bile alnd." padma: Ben asla "mahaguru" olmadm; milyonlar asla ayaklarmn dibinde oturmadlar; bu da benim suumdu nk seneler nce bir gn Kyros'un Kadn Vcudunun Blmleri dersini dinlemeye gitmitim. "Ne?" Padma aknlkla ban sallyor. "Bu da ne demek?" Nkleer fiziki Duba'n gzel mermer bir heykelcii vard -plak bir kadn- ve bu figrn yardmyla olu, kkrdayp duran olanlardan oluan bir dinleyici kitlesine uzmanlara yarar dersler verirdi. Bedavaya deil; byk Kyros'un bir creti vard. Anatomiye karlk izgi roman talep ederdi - ben de btn masumiyetimle ona en deerli Superman izgi romanlarmdan birini vermitim, Kripton gezegeninin patlamasn ve babas Jor-El'in onu uzaya roketle brakmasn, dnyaya dmesini, iyi huylu Kentler tarafndan yetitirilmesini anlatan blmn... bunu benden baka gren yok muydu? Btn o yllar boyunca Bayan Duba'n modern mitlerin en dokunakls olan spermenin gelii efsanesini yeniden yaratmaya uratn kimse anlamam myd? Afilerin Yce Husro Husrovand Bhagwan'in geliini duyurduunu grdmde, bir kere daha allak bullak masals dnyamda olan bitenler iin kendimin sorumlu olduunu kabul etmek zorunda kaldm. Bana ihtimam gsteren Padma'nn bacak kaslarna nasl da hayranm! Masamdan bir iki adm tede meliyor, sarisi balk kadnlannki gibi svanm. Baldr kaslar hi geriliyormu gibi durmuyor; sarinin kvrmlar arasndan kabaran kala kaslar takdire ayan dayankllklarn sergiliyor. Sonsuza kadar melebilecek kadar gl olan, hem yerekimini hem de kramplar bertaraf eden Padma acele etmeden uzun hikyemi dinliyor; Ey byk turucu kadn! Bisepslerinde, trisepslerinde ne byk salamlk, ne rahatlatc dayankllk... nk kollarna da hayranm, bileimi bir saniyede bkverirler, geceleyin beni beyhude yere sardklarnda onlardan ka yoktur. Krizimizi atlattmzdan artk tam bir uyum iindeyiz; ben anlatyorum, anlatlan o; o bana bakyor ben baklmay vakarla kabul ediyorum. Aslnda Padma Mangroli'nin ikyeti olmayan kaslarndan tam anlamyla memnunum, o ise hikyelerimden ok benimle ilgileniyor. Padma'nn kas yapsndan neden byle uzun uzun sz ettim: Bugnlerde herhangi bir eyden ya da kiiden (mesela daha okumay bile renmemi olumdan) ziyade o kaslara, sadece onlara anlatyorum hikyemi. nk son srat ilerliyorum; hatalar, atlamalar, vurgu farkllkla-289 r mmkn; atlaklarla yar ediyorum ama imdiye kadar yaplan hatalarn bilincindeyim ve km hzlandka (yazma hzm buna yeti, mekte zorluk ekiyor) gvenilir olmama riski de artyor... bu durumda Padma'nn kaslarn klavuz olarak kullanmay reniyorum. Skldnda liflerinde ilgisizlik kprtlarn seebiliyorum; inanmadnda yananda bir tik beliriyor. Kaslarnn dans beni yolda tutuyor; nk btn edebiyatta olduu gibi otobiyografide de gerekten olmu olanlar, yazarn okuyucuyu olduuna ikna ettii eylerden daha nemsizdir... Byk Kyros'un hikyesini kabul eden Padma bana on bir yamn en kt gnlerine ilerlemek iin cesaret veriyor (daha da beteri olacakt) - Austos ve Eyll aylarna, ifaatlarn kandan hzl akt zamana. Narlikar kadnlarnn ykm ekipleri geldiinde levhalar daha henz indirilmiti; Buckingham Villas William Methwold'un lmekte olan saraylarnn yn yn tozuna gmlmt. Toz sayesinde aadaki Warden Caddesinden grlmesek de telefonlara hl aktk; Pia yengemin titrek sesiyle sevgili Hanif daymn intihar ettiini bize haber veren de bir telefondu. Homi Catrack'tan ald maatan mahrum kalan daym gmbrtl sesini, kupa ve gereklik saplantsn alp Marine Drive'daki apartmannn atsna km, akam esen melteme doru bir adm atarak (dtnde) dilencileri o kadar korkutmutu ki kr numaras yapmay brakp bara bara komaya balamlard... yaarken olduu gibi lrken de gerein davasna hizmet etmi ve

yanlsamay yok etmiti. Otuz drt yan doldurmak zereydi. Cinayet lm douruyor; Homi Catrack' ldrmekle kendi daym da ldrmtm. Benim hatamd; hem lmler daha bitmemiti. Aile Buckingham Villasnda topland: Agra'dan Adem Aziz ve Muhterem Valide; Delhi'den, stlerini onaylama sanatn fazlaca cilalad iin artk onlar tarafndan iitilmeyen ve terfi edemeyen Devlet Memuru Mustafa daym ve yan-ranl kars Sonia ve dvle dvle karaktersizletirildiklerinden ka tane olduklarn bile hatrlayamadm ocuklar; Pakistan'dan hnl Aliye ve hatta yirmi yedi bavulla iki hizmetkr getiren, srekli saatlerine bakarak tarihi sormaktan hi vazgemeyen General Zlfikr'la Emerald teyzem. Oullar Zafer de gelmiti. Halkay tamamlamak iin annem Pia yengemi de bize getirmiti, "en azndan krk kana kadar kardeim." Krk gn boyunca tozun kuatmas altnda kaldk; btn pencerelerin etrafna sktrdmz slak havlularn arasndan szan toz, basa-lna gelen herkesi sinsice takip eden toz, duvarlardan szp biimsiz bir hayalet gibi havada asl duran toz, det olduu zre zlgt eken ka-290 dnlanr seslerini, ayn zamanda matemdeki akrabalarn hkrklarn boan toz; Methwold Maliknelerinin kalntlar anneannemin zerine kp onu byk bir fkeye sevk etmiti; Punchinello-yzl General Zlfikr'n dar burun deliklerini tahri edip onu enesine haprmaya zorlamt. Tozun hayalet pusunda zaman zaman gemiten baz ekilleri seer gibi oluyorduk, Lila Sabarmati'nin buharlam piyanolasnn serab ya da Toxy Catrack'n hcresindeki pencerenin parmaklklar; Duba'n plak heykeli toz-halinde odalarmzda dans ediyor, Sonny brahim'in boa grei posterleri bulut bulut ziyaretimize geliyorlard. Buldozerler alrken Narlikar kadnlar baka bir yere tanmlard; toz frtnasnn iinde yalnzlmz bize ihmal edilmi mobilya havas veriyordu, sanki zerleri rtlmeden yllarca bir kede braklm sandalyeler masalar gibiydik; kendi kendimizin hayaleti gibi grnyor-duk. Bir burundan, Adem Aziz'in yzndeki kartals canavardan domu bir hanedandk biz ve bu acl zamanmzda burun deliklerimize giren toz mesafemizi azaltyor, ailelerin varolmasn salayan engelleri andryordu; lmekte olan saraylarn toz frtnasnda hibirimizin asla unutamayaca eyler sylendi, grld ve yapld. Balatan Muhterem Valide oldu, bunun nedeni belki de yllar tarafndan doldurula doldurula memleketi Srinagar'daki Sankaraarya dana benzedii iin tozun taarruzuna kar en geni alann onda olmasyd. Da gibi gvdesinden gibi bir gmbrt kopup geldi ki kelimelere dkldnde yasl dul Pia yengeme kar acmasz bir saldrya dnt. Hepimiz mumanimin biraz acayip davrandn fark etmitik. Onun apnda bir aktrisin dulluun icaplarna skseli bir biimde bakacana dair dile getirilmemi bir beklenti vard; iten ie onun nasl yas tutacan grmek iin can atyorduk, mehur bir trajedi ustasnn kendi felaketinin orkestrasyonunu nasl yapacan merakla bekliyorduk, gsterili bir cesaretle uysalln, ulutan bir acyla yumuak yeisin sanatn kesin orantlaryla harmanland krk gnlk bir raga umuyorduk; ama Pia tepkisiz, kuru gzl ve sessizdi. Emine Sina'yla Emerald Zlfkr Pia'nn yeteneklerini kvlcmlamaya alarak alayp salarn balarn yoluyorlard; ama sonunda hibir ey Pia'y etkileyemezmi gibi grndnde Muhterem Valide sabrn kaybetmiti. Toz onun fkeli ha-yalkrklna szm ve hrnln arttrmt. "O kadn, nederlerona," diye grlemiti Muhterem Valide, "size onun ne mal olduunu sylememi miydim? Benim olum ne istese yapabilirdi ama yoo, bu kadn onun hayatn mahvetti; olum ondan kurtulmak iin, nederlerona, atdan atlad." 291 Laf azdan kmt bir kere. Pia ta gibi oturuyordu; iim muhalle, bi gibi titriyordu. Muhterem Valide hain hain devam etti; lm olu_ nun salar zerine yemin etti. "O kadn olumun hatrasna sayg gsterene kadar, nederlerona, gerek bir e gibi alayana kadar azmdan lokma girmeyecek. Gznde ya yerine srmeyle oturmas, nederlerona, ayptr rezilliktir!" Ev Adem Aziz'le eski savalarnn yanksyla nlad. Krk gnn yirminci gnne kadar anneannemin de leceinden ve krk gnn tekrar balayacandan korktuk. Tozlu tozlu yatanda yatyordu; bekliyor ve korkuyorduk. Anneannemle yengem arasndaki patay ben bozdum; bylece en azndan bir hayat kurtardm meru olarak iddia edebilirim. Yirminci gn kr bir kadn gibi zemin kattaki odasnda oturan Pia Aziz'e gittim; ziyaretime bahane olarak Marine Drive'd aki apartmanda yaptklarm iin zr dilemek istediimi syledim. Pia mesafeli bir

sessizlikten sonra konutu: "Hep melodram," dedi ifadesizce, "Ailesinde, iinde. Melodramdan nefret ettii iin ld; ite bu yzden alamyorum." O zaman anlamamtm; imdi Pia Aziz'in kesinlikle hakl olduundan eminim. Bombay sinemasnn ucuz dokunakl tarzn tepmekle parasz kalan daym atnn kenarndan yryp gitmiti; yere doru son dal melodramdan kaynaklanyor (belki biraz da izini tayordu). Pia'nn alamay reddetmesi onun hatras erefineydi... ama bunu itiraf etmek iin harcad gayret kendine hkimiyetinin duvarlarn ykmt. Toz Pia'y haprtt; haprk gzlerine yalar getirdi; artk yalar durmak bilmiyordu, hepimiz umduumuz performansa ahit olmutuk nihayet nk bir kere dklmeye balayan gzyalar Flora emesi gibi boalyordu ve Pia kendi yeteneine kar koymay baaramyordu; sular selleri oyunculuuna yarar ekilde biimlendiriyor, baskn temalar ve yan motifler ekliyor, hayretlik memelerini kah skarak kah yumruklayara k dverken gerekten de izlemesi ac veren bir sahne yaratyor... elbiselerini, san ban yoluyordu. Bu gzya ifrat Muhterem Vali-de'yi yemeye ikna etti. Yengemden tuzlu su fkrrken anneanneme dal ve am fstklar yayordu. imdi Nesim Aziz Pia'nn zerine inmi, onu kucaklam, solosunu dete evirmi, uzlamann melodisini kederin candayanmaz gzellikteki ezgileriyle birletirmiti. Avularmz aa vuramadmz alklardan kanyordu. Ama daha bitmemiti nk artist Pia epik gayretlerini mkemmel bir sonla noktalamt. Ban kaynanasnn kucana koyarak, teslimiyet ve gayesizlik dolu bir sesle, "Anne, bu deersiz kzn seni bir kez olsun dinlesin artk; sen ne istersen onu yapacam," dedi. Muhterem Valide gzyalar iinde: 292 "Kzm, babanla ben yaknda Ravalpindi'ye gideceiz; yallmzda en kk ocuumuz Emerald'n yannda yaayacaz. Sen de bizimle geleceksin, bir benzin istasyonu alacaz." Muhterem Valide'nin hayali ite byle gerek olmaya balam, Pia Aziz de film dnyasn petrol dnyas uruna brakmaya raz olmutu. Hanif daymn bunu muhtemelen onaylayacan dnmtm. O krk gn boyunca toz hepimizi etkilemiti; Ahmet Sina'y kaba ve nobran yapmt, karsnn ailesiyle oturmay reddediyor, matemdekile-re mesajlarn Alice Pereira ile yolluyor ya da ofisinden bararak iletiyordu: "Kesin tantanay! Bu ciyaklamann iinde almaya urayorum!" Toz, General Zlfkr ve Emerald'n srekli takvimlere ve uak seferlerine bakmalarna neden olmutu; oullar Zlfkr ise Bakr Maymun'a bbrlenerek babasnn onu kendine alacan sylemeye balamt. "ok anslsn," demiti bu cakal kuzen kardeime, "Babam Pakistan'da ok nemli biri." Ama Zafer'in tipi her ne kadar babasna benzese de toz, Maymun'un isyankr ruhunu tkamt ve onunla mcadele edecek gc toplayamyordu. Bu esnada Aliye teyzem yllanm, tozlu hayalkrkln havaya nerediyordu ve en acayip akrabalarm Mustafa daymn ailesi bn bn kelerde oturup her zamanki gibi unutuluyorlard; Mustafa Aziz'in geldii zaman iyice mumlanp ular yukar kaldrlm olan by tozun baskc etkisi altnda nicedir sarkmaktayd. Sonra, matem devresinin yirmi ikinci gnnde dedem Adem Aziz Tanry grd. -O sene altm sekiz yandayd - yzyldan bir on yl daha yal. Ama iyimserlik olmadan geen on alt yln ceremesi ar olmutu; gzleri hl maviydi ama srt kamburlamt. Buckingham Villasnda ili takkesi ve yerlere kadar inen uga-mintanyla -ze ince bir toz tabakasyla- dolanrken bo bo havu geveleyip enesinin parlak beyaz kenarlarndan ince salyalar aktyordu. O ktke Muhterem Valide genileyip gleniyordu; bir zamanlar Merkrokrom grdnde acnacak ekilde inleyen kadn imdi onun zayflklanyla alay ediyor gibiydi, sanki dii ifritlerin erkeklere masum kzlar gibi grnp onlar evlilik yatana ektikten sonra, gerek korkun hallerine brnp ruhlarn yemeye balad efsanevi birlikteliklerdendi onlarn evlilikleri... anneannem o gnlerde neredeyse, geriye kalan tek olunun st duda zerinde tozlu tozlu asl duran kllar kadar gr bir byk edinmiti. Yatann zerinde bada kurup dudann zerine gizemli bir madde s-293 vyor sonra da onu elinin ani bir hareketiyle hzla ekiyordu; ama bu are illeti azdrmaktan baka ie yaramyordu. "ocuk gibi oldu, nederlerona," demiti Muhterem Valide dedemin ocuklarna, "Hanif de onun iini bitirdi." Onun bir eyler grmeye balad konusunda bizi uyarmt. "Olmayan insanlarla konuuyor," diye fsldad yksek sesle, dedem dilerini emerek

odada dolanrken, "Birden barveriyor, nederlerona! Gecenin yars!" Onu taklit etti: "Ho, Tai? Sen misin?" Biz ocuklara kayky, Sinekkuu'nu, Ku Na-heen Ranisi'ni anlatmt. "Zavall adam ok uzun yaad, nederlerona; hibir baba olunun lmn grmemeli." ... Onu dinleyen Emine anlayla ban sallyordu, Adem Aziz'in bu miras ona da brakacandan habersiz - son gnlerinde o da zerlerine vazife olmad halde geri dnen eyler tarafndan ziyaret edilecekti. Toz yznden tavan vantilatrlerini kullanamyorduk; ter, felakete uram dedemin yznden akyor, yanaklarnda amur izleri brakyordu. Bazan yannda her kim varsa yakalayp son derece sarih konuuyordu: "Bu Nehrular kendilerini kral ilan etmeden rahat edemeyecekler!" Ya da feci halde bozulan General Zlfikr'n yzne bararak, "Ah zavall Pakistan! darecileri ona ne kt muamele ediyor!" derdi. Ama sair zamanlarda kendini bir mcevherci dkknnda sanyormu gibi mrldanrd"... Evet yakutlar ve zmrtler vard..." Maymun kulama fsldad: "Dedem lecek mi?" Adem Aziz'den bana ne gemiti: kadnlara kar bir zayflk ama ayn zamanda bunun sebebi de, yani (benim gibi) Tannya ne inand ne de inanmad iin ortasnda oluan o boluk. Bir ey daha - on bir yanda herkesten nce fark ettiim bir ey. Dedem atlamaya balamt. "Kafadan m atlakt?" diye soruyor Padma. Kayk Tai demiti ki: "Buz hep beklemededir, Adem baba, suyun teninin hemen altnda." Gzlerindeki atlaklar grmtm - mavinin ardnda renksiz izgilerden olumu ince bir a; sertlemi derinin altna yaylmaya balam atlak an grmtm; Maymun'un sorusuna "Sanrm yle," diye cevap verdim. Krk gnlk yas sresi bitmeden nce dedemin teni soyulup pul pul dklmeye balad; dudaklarnn kenarlarndaki yaralar yznden yemek yemek iin bile azn zor ayordu; dileri de ila sklm sinekler gibi dklmeye balamt. Ama atlaklardan lmek uzun srebilir; teki atlaklar, kemiklerini kemiren hastal renmemize daha ok vard; yle bir hastalkt ki sonunda iskeleti anm ten torbasnn iinde toza dnecekti. 294 Padma birdenbire panie kaplm gibi grnyor. "Ne diyorsun sen? Efendi sen imdi bana senin de mi... bir adamn kemiklerini kemiren ne menem bir eydir? Yoksa..." imdi ara verecek zaman yok; sempati ya da paniin sras deil; daha imdiden alabileceimden fazla yol aldm. Zamanda biraz geri giderek benden de Adem Aziz'e bir eyler getiini belirtmek zorundaym; nk matem sresinin yirmi nc gnnde btn aileyi kesme cam vazolarn (artk onlar daymdan saklamak gerekmiyordu) yastklarn ve hareketsiz vantilatrlerin olduu odada toplantya ard, benim kendi grdklerimi duyurduum oda... Muhterem Valide "ocuk gibi oldu," demiti; ocuk gibi dedem yaadn ve iyi olduunu sand olunun lmn rendikten hafta sonra hayat boyunca ldne inanmaya alt Tanry kendi gzleriyle grdn ilan etti. Bir ocuk gibi kimse ona inanmad. Bir kii dnda... "Evet, dinleyin," dedi dedem, sesi eski gmbrtl ses tonunun clz bir taklidi gibiydi, "Evet Rani? Burda msn? Sen de mi Abdullah? Gel otur Nadir, haberlerim var - Ahmet nerede? Aliye onun da burada olmasn ister... Tanr, ocuklar; hayatm boyunca savatm Tanr. Oskar, ilse? - Hayr, tabii onlarn ldn biliyorum. Benim yal, hatta bunak olduumu dnyorsunuz; ama ben Tanry grdm." Azda yuvarlamalara ve baka konulara atlamalara ramen hikye ar ar dklyor: Geceyars dedem karanlk odasnda uyanm. Birisi daha varm - kars olmayan birisi. Muhterem Valide kendi yatanda horluyormu. Ama bakas. zerinde batmakta olan ay tarafndan aydnlatlm ince bir toz tabakas olan biri. Adem Aziz, "Ho, Tai sen misin?" demi. Muhterem Valide uykusunun arasnda mrldanm, "Uyu, herif, unut u..." Ama biri, o ey yksek, rktc (ve rkm?) bir sesle haykrm "Yce sa!" (Kesme camdan vazolarn arasnda dedem kafir ismini zikrettii iin zr dilercesine glyor, heh heh.) "Yce sa!" dedem bakm, ellerinde, ayaklarnda delikler varm, sanki bir zamanlar... Ama dedem gzlerini ovuyor, ban sallyor, "Kimsin? Adn ne? Ne dedin?" diyormu. rkten-rkek grnt "Tanr! Tanr!" demi ve biraz duraladktan sonra "Beni grebileceini sanmazdm," diye eklemi. "Ama Onu grdm," diyor dedem hareketsiz vantilatrlerin altnda. "Evet, bunu inkr edemem, gerekten grdm."... Grnt: "Sen olu len adamsn," demi; dedem de gsnde bir aryla "Neden? Neden ld?" diye sormu. Bunun zerine toz sayesinde grnr olan yaratk "Tanrnn kendine gre nedenleri vardr ihtiyar; hayat byle, deil mi?" demi.

295 Muhterem Valide hepimizi datt. "htiyar ne dediini bilmiyor nederlerona. Syledii eye bak, ak den salar adam zndk yapt!1' Ama Mary Pereira'nn yz araf gibi bembeyazd; Mary, Adem Aziz'in kimi grdn biliyordu - Mary'nin suu iin duyduu sorumluluk yznden ryerek elleriyle ayaklarnda delikler alm; topuuna ylann dileri girmi; yakndaki bir saat kulesinde lm ve Tann zannedilmi biri. Dedemin hikyesini hemen burada bitirsem iyi olacak; epeyce anlattm zaten, hem belki bir daha frsatm olmaz... dedemin bana st kattaki Profesr Schaapsteker'in deliliini hatrlatan bunaklnn derinliklerinde bir yerlerde, Tanr'nn Hanif in intiharna kar kaytsz bir tavr taknmakla dedemin bu meselede kabahatli olduunu gsterdii gibi hnl bir fikir kk salmt; Adem General Zlfikr' apoletlerinden tutup kulana fsldamt: "Ona inanmadm iin olumu benden ald Tann!" Zlfikr da "Hayr, hayr doktor sahib kendinizi byle zmeyin..." demiti Ama Adem Aziz grd eyi hi unutmad; geri grd ilahn ayrntlar geriye sadece ateli, evkli bir intikam arzusu (bu ynmz de ortak) brakarak zihninde bulanmt... krk gnlk matem sresinin sonunda (Muhterem Valide'nin planlad ekilde) Pakistan'a gitmeyi reddedecekti nk oras zellikle Tanr iin ina edilmi bir lkeydi; hayatnn geri kalan yllarnda da bastonuyla camilere, tapnaklara girip tapnmaya gelenlerle din adamlarna beddualar savurarak ve saldrarak kendini gln duruma drecekti. Agra'da eski gnlerin ansna ona hogr gsteriyorlard; Cornwallis Caddesindeki paan dkknnda ihtiyarlar hokka vurmaca oynayp Doktor Sahib'in gemiini merhametle yadediyorlard. Muhterem Valide sadece bir tek sebepten ona boyun emiti - bunakln verdii tabu devirme saplants, tannmad bir lkede rezillik yaratrd. Aptallnn ve fkesinin altnda atlaklar yaylmaya devam ediyordu; hastalk srekli kemiklerini kemiriyordu, nefret de geri kalan yerlerini. Yine de 1964'e kadar yaa d. Vaka yle meydana geldi: 25 Aralk 1963 aramba gn Muhterem Valide uyandnda kocasnn gitmi olduunu grd. Evlerinin avlusuna, tslayan kazlarla afan solgun glgeleri arasna karak bir hizmetkr ard ve Doktor Sahib'in rik-ayla i iini rendi. stasyona gittiinde tren kalkmt; ite bu ekilde dedem, bilinmez bir istein peine derek, son yolculuuna balad; bylece hikyesini balad yerde, dalarla evrili gl kenarndaki bir ehirde bitirecekti. Vadi buzdan bir kabuk iindeydi; dalar gln zerindeki ehri 296 yutmaya hazrlanan fkeli diler gibi vadiye yaklamlard... Srina-gar'da k; Kemir'de k. 27 Aralk Cuma gn dedemin egaline uyan bir adam zerinde uga-mintan Hazra miinin etrafnda dolanrken grlmt. Cumartesi sabah drt krk bete Hac Muhammed Halil Gana, caminin muhafazal blmnden vadinin en deerli kutsal emanetinin alndn fark etmiti: Peygamber Muhammed'in kutsal sa. O mu almt? Yoksa o deil miydi? Eer oysa neden elinde bastonu camiye girip alkanl olduu zre mminlere saldrmamt? O deildiyse, o zaman neden? Bunun, "Kemirli Mslmanlarn moralini bozmak" iin hkmetin bir kumpas olduu sylentileri vard; baka sylentilere gre kutsal emaneti Pakistanl ajan provokatrler huzursuzluu krklemek iin almt... yle miydi? Deil miydi? Bu tuhaf hadise gerekten politik miydi yoksa olunu kaybetmi bir babann Tanrdan intikam almak iin son giriimi miydi? On gn boyunca hibir Mslman evinde yemek pimedi; isyanlar kt, arabalar yakld; ama dedem artk politikann zerindeydi ve gsterilere katld grlmemiti. Tek bir misyonu olan bir adamd; bilinenler u kadar, 1 Ocak 1964'te (aramba, Agra'ya geliinden tam bir hafta sonra) Mslmanlarn hatal olarak Sleyman'n Taht dedikleri tepeye yzn dnd, tepenin zerinde bir radyo vericisi ama ayn zamanda Sankaraarya Tapnann kara lts vard. ehirdeki karkl grmezden gelen dedem tepeye trmand; bu srada iindeki atlak hastal sabrla kemiklerini kemiriyordu. Kimse onu fark etmedi. Hkmet Peygamberin sann tek telini bulmak iin yaplan byk aratrmann baarl olduunu duyurmadan be gn nce, {Heidelberg'den dnme) Doktor Adem Aziz ld. Devletin en kutsal azizleri san hakikisi olup olmadn sylemek iin bir araya geldiklerinde dedem iin dorusunu syleyebilecek durumda deildi. (Eer yanlm-larsa... am

orduum sorulara cevap veremem.) Bu su iin Abdl Rahim Bendi diye biri tutuklanm, sonra sal bozuk olduu iin salverilmiti; ama belki dedem yaasayd konuya k tutabilirdi... 1 Ocak gn le vakti Adem Aziz Sankaraarya Tapnana geldi. Bastonunu kaldrd grld; tapnan iinde iva-lingam'da puca ayini yapmakta olan kadnlar geri ekildiler - tpk bir keresinde baka bir tetrapod saplantl doktorun gazabndan katklar gibi; sonra atlaklar onu ele geirdi ve kemikleri ufalanrken bacaklar bkld, bunun sonucunda da iskeletinin geri kalan dnszce parampara oldu. uga-mintan-nn cebindeki ktlar sayesinde kimlii belirlendi: olunun bir fotora-297 fi, karsna yarm kalm bir mektup (neyse ki adres doruydu). Tanamayacak kadar krlgan olan gvde doduu yerde topraa verildi. Padma'y seyrediyorum; kaslar dalgn dalgn seirmeye balad. "Bunu bir dn," diyorum. "Dedemin bana gelenler ok mu tuhaf? Bunu bir san alnmas yznden kopartlan kutsal yaygarayla kyasla; nk bu noktas virglne doru ve kyaslandnda yal bir adamn lm son derece normal grnyor." Padma rahatlyor; kaslar devam etmeme izin veriyor. nk Adem Aziz iin ok zaman harcadm; belki de bunun ardndan anlatmam gerekenlerden korkuyorum ama ifaattan ka yok. Son bir ey daha: dedemin lmnden sonra Babakan Cavaharlal Nehru hastaland ve bir daha dzelemedi. lmcl hastal 27 Mays 1964 gn yaamna son verdi. Eer kahramanlk taslamasaydm Bay Zagallo sam ekmeyecekti. Sam yerli yerinde dursa Bezeli Keith ve iko Perce benimle dalga gemeyeceklerdi; Masha Miovic beni ftklayp parmam koparmama neden olamayacakt. Parmamdan ne Alfa ne de Omega olan kan akm, beni srgne gndermiti; srgnde intikam arzusuyla dolarak Homi Catrack' ldrmtm; Homi lmeseydi belki daym atdan meltemlere atlamayacakt; dedem Kemir'e gidip Sankaraarya tepesine kmann yorgunluundan unufak olmayacakt. Dedem ailenin kurucusuydu, kaderim doum gnm vastasyla ulusunkine balyd, ulusun babas da Nehru'ydu. Nehru'nun lmnn de benim hatam olduu sonucundan ka var m? Ama imdi tekrar 1958'deyiz; nk matem sresinin otuz yedinci gnnde, on bir yldr Mary Pereira'nn zerine -ayn zamanda benim zerime- trmanmakta olan gerek en nihayet aa kmt; gerek, gvdesinde hi parmak kalmam, her yeri delik deik olup banlar karm, Cehennem kokusu benim tkal burun deliklerime bile szmay baarm ok ok yal bir adam eklinde iki katlk tepeciimize trmanp toz bulutu arasndan kendini, verandada panjurlar temizlemekte olan Mary Pereira'ya gstermiti. Mary'nin kbusu gerek olmutu; toz tabakas sayesinde grnr olan Joseph D'Costa buradayd, Ahmet Sina'nn zemin kattaki ofisine doru gidiyordu! Sanki Adem Aziz'e kendini gsterdii yetmiyormu gibi... "Arre Joseph," diye bard Mary elinden toz bezini drerek, "git buradan! Gelme! Sahihleri kendi dertlerinle megul etme! Tanrm, 298 Joseph git, git na, bugn beni ldreceksin!" Ama hayalet eve doru yrmeyi srdrd. Mary Pereira panjurlar brakarak eve koup annemin ayaklarna kapand - kk tombul elleri yakarrcasna birlemiti - "Begm Sahibe! gegm Sahibe, beni affedin!" Annem hayretle: "Ne var Mary? Ne oldu?" diye sordu. Ama Mary konuacak halde deildi, deli gibi alyor baryordu: "Tanrm vadem doldu sevgili hanmm, ltfen brakn sessizce ekip gideyim, beni hapse gndermeyin! On bir yl, hanmm, hepinizi ok sevdim, hanmm, hele yz ay gibi olan o olan; ldm ben, ben ok kt bir kadnm, cehennemde yanacam! Fantu!" diye inledi Mary, "im bitti, fantu!" Ben hl bunun altndan ne kacan anlamamtm; hatta Mary kendini zerime attnda bile (artk ondan daha uzundum; gzyalar boynumu slatyordu): "Ah baba, baba; bugn bir ey reneceksin, benim bir zamanlar yaptm bir ey; ama yeter artk..." ufak tefek kadn kendini byk bir vakarla toparlad, "... Joseph'den nce hepinize ben syleyeceim. Begm, ocuklar, btn sayn baylar ve bayanlar, sahibin ofisine gelin de hepinize anlataym." Hayatm kamuya duyurular belirledi; Delhi'nin bir mahallesinde Emine, gnesiz bir ofiste Mary... arkamzdan merakla gelen btn slaleyle birlikte elimi brakmayan Mary Pereira'nn yannda ofise indim.

Odada Ahmet Sina'yla birlikte olan neydi? Babamn yznden cinlerle paray silip ona tam bir perianlk veren neydi? Odann kesinde dertop olmu oturan, etrafa lirl kokusunu salan neydi? Adam eklinde, parmaksz, yz (Harika Harikalar Kitab'nda. grdm) Yeni Zelanda'daki scak kaynaklar gibi kabarcklarla dolu olan kimdi?.. Aklayacak zaman yok nk Mary Pereira konumaya balad, on bir yldan beri saklanan bir srr kekeleyerek ifa ediyor, knyeleri deitirdiinde bizi iine att bir hayal dnyasndan hepimizi dar ekiyor, bizi gerein dehetine zorluyor. Bu srada da beni smsk tutuyor; ocuunu koruyan bir anne gibi beni ailemden koruyordu. (Benimle birlikte... aslnda... ailem olmadklarn renen ailemden.) ... Geceyarsn daha yeni gemiti, sokaklarda havai fiekler, kalabalklar, kkreyen ok bal canavarlar vard, Joseph'im iin yaptm, sa-hib, ltfen beni hapse gndermeyin, bakn bu ocuk ok iyi bir ocuk sahib, ben zavall bir kadnm sahib, tek bir hata, seneler iinde tek bir dakika, beni kodese atmayn sahib, ben giderim, on bir ylm verdim ama giderim, ama bu ocuk ok iyi bir ocuk sahib, onu kap dar etmeyin, on bir yldan sonra sizin olunuz saylr... Ah olum, doan g-299 ne yzl olum, Ah Salim ay-param, bil ki baban Winkie'ydi, annen de lmt... Mary Pereira odadan kat. Ahmet Sina, bir ku gibi uzaktan gelen bir sesle: "u kedeki benim eski uam Musa, beni bir keresinde soymaya kalkmt," dedi. (Bir anlat bu kadar ksa zamanda bu kadar ok eyi kaldrabilir mi? Padma'ya bakyorum, balk gibi apallam.) Bir zamanlar babam soyan bir uak vard; masum olduuna yemin etmiti; yalan sylediysem czzam olaym demiti; yalan syledii ortaya kmt. Utanla yanmzdan ayrlmt; ama o zaman size onun bir saatli bomba olduunu sylemitim, patlamak iin geri dnmt. Musa gerekten de czzama yakalanmt; babamdan af dilemek iin senelerin sessizliinden geri dnmt, bylece kendi kendisine ettii bedduadan kurtulacan umuyordu. ... Tanr olmayan birisinin Tanr olduu sanlmt; hayalet olmayan birisi hayalet sanlmt; nc biri de adnn Salim Sina olmasna ramen anababasnn ocuu olmadn renmiti... "Seni affediyorum," dedi Ahmet Sina czzamlya. O gnden sonra saplantlarnn birinden kurtuldu; bir daha asla (tmyle hayali olan) kendi aile lanetini hatrlamaya almad. "Baka trl anlatamazdm," diyorum Padma'ya. "ok ac; yle olduu gibi yazmalydm, deli gibi." "u ie bak," diyor Padma ne yapacan bilmez halde, "u ie bak!" "Bover," diyorum, "eski bir hikye." Ama gzyalar benim iin deil; tenin-altnda-kemikleri-neyin-kemirdiini unuttu; Mary Pereira iin alyor, sylediim gibi ondan ok holanmaya balad. "Ona ne oldu?" diyor krmz gzlerle. "Mary'ye ne oldu?" Mantkszca bir fkeye kaplyorum. Baryorum: "Git kendisine sor!" Kendisine sor, memleketi olan Goa'daki Pancim ehrine nasl gittiini, ihtiyar annesin e utancnn hikyesini nasl anlattn sor! Annesinin bu rezalet yznden nasl deliye dndn sor! (Tam da icap ettii gibi: tam da yallarn akllarn karacaklar bir zamand.) Sor: yal anneyle kz affedilmek uruna sokaklara dmler mi? On ylda bir Bom Jesus Katedralinden alnp ehirde gezdirilen Aziz Francis Xavi-er'in mumyalanm cesedinin (Peygamber'in sa gibi kutsal bir emanet) dar karld zamana denk gelmiler mi? Mary'yle yah, akln 300 karm Bayan Pereira kendilerini katafalkn yannda bulmular m; yal kadn kznn suu yznden duyduu kederden kendinden gemi mi? Yal Bayan Pereira "Hay! Ay-hay! Ay-hay!" diye bararak Mukaddes Adamn ayaklarn pmek iin tabuta trmanm m? Saysz insann arasnda Bayan Pereira vecde gelmi mi? Sor! O lgn ruh halinin penesinde Aziz Francis'in sol ayak baparman azna alm m? Kendin sor: Mary'nin annesi parma hart diye srm m? "Nasl?" diye inliyor Padma, gazabmdan sersemlemi vaziyette. "Nasl soraym?" ... Bu da doru: yal kadnn mucizevi bir biimde cezalandrldn yazan gazeteler yalan m sylyordu; yal kadnn ta kesildiini syleyen Kilise kaynaklar ve ahitler

yalanc myd? Deil miydi? Ona sor bakalm, Kilise azizlere saygszlk edenlere ne olduunu gstermek iin yal bir kadnn tatan heykelini Goa'da kasaba kasaba, ky ky dolatrm m? Sor: bu heykel birok kyde ayn anda grlmemi mi - bu sahtekrlk m yoksa bir baka mucize mi? "Kimseye soramayacam biliyorsun," diye inliyor Padma... ama ben fkem yatt iin bu gece baka ifaatta bulunmuyorum. yleyse ksaca: Mary Pereira bizi brakp Goa'daki annesinin yanna gitti. Ama Alice Pereira kald; Alice Ahmet Sina'nn ofisinde kald ve daktilo etmeye, abur cubur ve gazoz getirmeye devam etti. Bana gelince - Hanif daymn matem sresinin sonunda ikinci srgnme gittim. 301 Biberliklerin Manevralar RAKBM, yer deitirdiim kardeim iva'nn artk zihnimin forumuna kabul edilemeyecei sonucuna varmak zorunda kalmtm; bunun sebepleri, kabul ediyorum, erefsizceydi. Ondan gizleyemeyeceim-den emin olduum eyi reneceinden korkuyordum - doumlarmzn srrn. Dnyay nesnelerden ibaret gren, tarihi insann kalabalkla mcadelesi olarak alglayan iva kukusuz evlatlk hakknn peini brakmayacakt; tokmak-dizli hasmmn ocukluumun mavi odasndaki yerimi alaca ve benim de mecburen iki katlk tepemizden inip kuzeydeki gecekondulara yollanacam fikrinden dehete kaplyordum; Ramram Seth'in kehanetinin Winkie'nin olu iin sylendiini, Babakanlarn mektup yazdnn iva olduunu, balklarn iva'ya denizi gsterdiini kabullenmeyi reddediyordum... ksacas on bir yllk evlatlm basit bir kan bandan daha stn tutuyordum; ykc, vahi te-ki-benimin Geceyars ocuklar Konferansnn her seferinde biraz daha kzan toplantlarna bir daha asla alnmamasna karar vermitim; bir zamanlar Mary'ye ait olan srrm hayatm pahasna koruyacaktm. O gnlerde Konferans hi toplamadm geceler oluyordu - sadece baarszla urad iin deil, ocuklardan gizlemek iin yeni bilgimin etrafna set ekmemin uzun sreceini ve serinkanllk gerektirdiini bildiim iin; bunu zamanla baaracamdan emindim... ama iva' dan korkuyordum. ocuklarn en zalimi, en gls olduu iin tekilerin giremedii yerlere szabilirdi... Her neyse, ocuk yoldalarmdan katm; sonra birdenbire i iten geti nk iva'y srgn ettikten sonra ben de kendimi be yz ksur meslektamla balant kuramadm bir srgnde buldum: Pakistan'n Blnmeyle yaratlm snrnn tesine savruldum. 1958 Eyllnn sonlarnda Hanif daym iin tutulan matem sona erdi ve mucizevi bir biimde hepimizi sarmalayan toz bulutu merha-302 metli bir saanakla bastrld. Ykanp temiz elbiseler giydikten ve vantilatrleri atktan sonra, banyolardan henz sabunlanm temizliin yanltc iyimserliiyle dar ktmzda karmzda ykanmam, tozlu bir Ahmet Sina bulduk, gzleri kan ana gibiydi, cinlerin ldrtc etkisi altnda viski iesini sallayarak ofisinden st kata kyordu. Mary'nin ifaatnn ortaya dkt akl almaz gereklerle zel, soyut dnyasnda bouup durmutu; alkoln arpk bir ileyii sonucunda da, Mary'nin ekip giden srtna ya da barndaki yanamaya deil anneme -yani Emine Sina'ya- ynelttii tarifsiz bir fkeye kaplmt. Belki de ondan zr dilemesi gerektiini bildii halde bunu yapamad iin Ahmet onu, ailesinin de aknlk iinde duyaca ekilde saatlerce azarlad; ona ettii kfrleri ya da hayatnn geri kalannda yapmasn nerdii kt eyleri burada yinelemeyeceim. Ama en sonunda Muhterem Valide araya girdi. "Daha nce de, kzm,"- dedi Ahmet'in devam eden homurtularn umursamadan, "babanla ben; nederlerona, kifayetsiz bir kocay brakmann utanlacak bir ey olmadn sylemitik. imdi ben tekrar sylyorum; senin, nederlerona, gerekten de ok kt bir kocan var. Ondan ayrl; hemen bugn, ocuklarn da al, nederlerona, lamda yaayan bir hayvan gibi dudaklarndan pskrtt bu kfrlerden uzaa gtr onlar. Bence ocuklarn al, nederlerona - iki ocuunu da," dedi beni gsne bastrarak. Muhterem Valide beni merulatrdktan sonra kimse ona kar kmad; yllar gerisinden baktmda bana yle geliyor ki kfrler savuran babam bile onun on bir yandaki smkl ocuu desteklemesinden etkilenmiti. Muhterem Valide her eyi ayarlad; annem onun her eye kadir ellerinde kukla gibiydi -ml eki kili gibi! O srada anneannem (onu bu ekilde anmaya devam etmeliyim) hl Adem Aziz'le birlikte yaknda Pakistan'a g edeceklerine inanyordu; bu yzden de

Emerald teyzeme bizi de yanlarnda gtrmelerini buyurdu -Emine'yi, Maymun'u, beni, hatta Pia yengemi- orada onu bekleyecektik. "Zor zamanda," dedi Muhterem Valide "karde kardee destek olmal." Emerald teyzem hayli honutsuz grnyordu ama hem o hem de General Zlfkr boyun ediler. Babam gvenliimizden endie duymamza neden olan lgnca bir ruh hali iinde olduundan, Zlfikrlar da o gece demir alacak bir gemide yerlerini oktan ayrttklarndan mrmn getii evi hemen o gn terk ettim; Ahmet Sina Alice Pereira'yla yalnz kalmt nk annem ikinci kocasn terk ettiinde btn hizmetkrlar da evden ayrld. Pakistan'da ikinci hzl byme devrem sona erdi. Yine Pakistan'da 303 bir snrn varlnn her naslsa be yzden fazla kiiye dnce yaynlarm ulatrmam engellediini fark ettim; bylece evimden bir kez daha srgn edilmekle doutan hakkm olan yeteneimden de srgn edilmitim: geceyars ocuklarndan. Scaa batm bir ikindide Ku Batakl aklarnda demirliydik. Scak sakat sol kulamda uulduyordu; ama ben gvertede kalp gemimizle bataklk arasnda sahil seferi yapan, brandayla rtlm nesneleri ileri geri ileri geri tayan biraz meum grnl krekli kayklar ve balk kadrgalarn izlemeyi tercih etmitim. Kamaralarda bykler yerle-mecilik oynuyorlard; Maymun'un nerede olduunu bilmiyordum. lk defa gerek bir gemiye binmitim (Bombay limanndaki Amerikan sava gemilerine yaplan seyrek ziyaretler sadece turizmden ibaret olduu iin saylmazd; hem insann dzinelerce karn burnunda kadnla birlikte olmasnn verdii sknt vard, bu kadnlar denizde doduklar iin Amerikan vatanda olmaya hak kazanacak ocuklara sahip olmak istediklerinden gemide doum yapma uruna bu turlara hep katlrlard). Scan pusundan batakla baktm. Ku Batakl... bunun hep byl bir isim olduunu dnmmdr ve senenin yarsnda kara yarsnda deniz olan o bukalemun blgeyi grmeyi hem-istemi-hem-korkmuumdur; sylenenlere baklrsa ekilen okyanus bu blgeye hazine sandklar, beyaz hayaletsi deniz analar gibi masals eyler bra-krm, hatta bir keresinde soluksuz kalm efsanevi bir denizadam bile brakm. Hem su hem kara olan bu topraklara, bu kbus bataklna ilk kez bakarken heyecanlanmam gerekirdi ama scak ve son zamanlarda olanlar zerimde arlk yapyordu; st dudam hl akan burnum yznden ocuka slakt ama fazlasyla uzun damla damla bir ocukluktan vaktinden nce (yine de szntl) bymle geme hissi iimi daraltyordu. Sesim derinlemiti; tra olmaya balamak zorunda kalmtm, jiletin sivilcelerin ban kestii yerlerde yzm benek benek kand... Gemi veznedar yanmdan geerken "Aa insen iyi olur olum. imdi gnn en scak zaman," dedi. Sahil seferi yapan tekneleri sordum. "Erzak tayorlar," dedi ve uzaklat; General Zlfikr'n zoraki misafirperverlii, mutsuz kardei ve yasl gelinine maddi baarsn ve statsn gstermekten memnuniyet duyacak olan Emerald teyzemin bbrlenmeleri ve oullan Zafer'in bo beyinli cakacl dnda bir ey beklenemeyecek bir gelecei dnmeye daldm ben de... "Pakistan," dedim yksek sesle, "Tam bir plk!" Daha gitmemitik bile... Teknelere baktm; badndrc bir pusta yzyor gibiydiler. Hi 304 rzgr olmamasna ramen gverte de lgnca sallanyordu sanki; trab-zanlara tutunmaya altysam da yer tahtalar benden hzlyd; yukar doru ykselip tam burnuma arptlar. Pakistan'a byle geldim, bo ellerime ve doumumla ilgili bilgiye ek olarak bir de haf if gne arpmasyla; ya geminin ad neydi? Politika seyahatlerini bitirmeden nce hangi iki karde gemi Bombay'la Karai arasnda sefere kmaktayd? Bizim gemimiz S. S. Sabarmati'ydi; Karai limanna gelmeden nce yanmzdan geen kardei ise Sarasvati. Srgne Komutann ada bir gemide giderek tekerrrden ka olmadn bir kez daha kantladk. Ravalpindi'ye scak, tozlu bir trenle gittik. (Generalle Emerald havalandrmal blmde yolculuk ettiler, geri kalanlara sradan birinci snf biletleri aldlar.) Ama 'Pindi'ye geldiimizde hava serindi, hayatmda ilk defa kuzeydeki bir ehre ayak bastm... Oray bask, kiiliksiz bir kent olarak hatrlyorum; ordu karargh, meyveciler, spor eyalar endstrisi; sokaklarda uzun boylu askerler; Jipler; oymaclar; polo. inde gerekten de ok nebilecek bir kent. Yeni ve pahal bir inaat blgesinde, zeri dikenli telli yksek bir duvarla evrili, etrafnda nbet tutulan kocaman bir ev: General Zlfikr'n

evi. General'in uyuduu iki kiilik yatan yanna bir kvet yerletirilmiti; evde yaygn olarak kullanlan bir sz vard: "Organize olalm!"; hizmetkrlar yeil asker giysileri ve bereler giyiyorlard; akamlar onlarn kaldklar blmden bhang ve aras kokulan gelirdi. Mobilyalar pahal ve artc lde gzeldi; Emerald'n zevkine diyecek yoktu. Btn askeri havasna ramen durgun, cansz bir evdi; yemek odasnn duvarna yerletirilmi akvaryumdaki japon balklar bile uyuuk gibiydiler; belki de ev sakinlerinin en ilginci insan bile deildi. Bir dakikalna General'in kpei Bonzo'yu anlatmama izin verirsiniz herhalde. Afedersiniz: General'in yal av kpei. Nuh nebiden kalma bu guatrl yaratk hayat boyunca had safhada tembel ve faydasz olmutu; ama ben gne arpmasndan sonra yeni yeni iyilemekteyken misafirliimizin ilk heyecann bize yaatt - "biberlik ihtilalinin" bir tr fragman. General Zlfikr onu gnn birinde askeri eitim kampna gtrmt, zellikle hazrlanm bir mayn tarlasnda mayn imha timinin almalarn izleyecekti. (General btn Hint-Paki snrn maynlama azmindeydi. "Organize olalm!" diye barrd. "Hindular gerek bela neymi grsn! stilaclarn yle kk paralara ayracaz ki geriye yeniden doacak bir ey kalmayacak." 305 Geri Dou Pakistan'n snrlaryla o kadar da ilgili deildi, "o kahrola s zenciler kendi balarnn aresine bakarlar" fikrindeydi.)... Gel gee. lim Bonzo tasmasndan kurtulup, gen Paki askerleri cavanlarn onu hararetle tutmaya alan ellerinden kaarak mayn tarlasna girdi. Byk panik. Mayn imha uzmanlar patlayan mntkada heyecanl bir ar ekimle dolanyorlar. General Zlfkr ve dier askeri erkan patlamay bekleyerek siperlerinin arkasna saklanyorlar... Ama patlama falan olmamt; Pakistan Ordusunun iei varillerin iinden ya da kum torbalarnn ardndan baktnda Bonzo'nun burnu yerde, lmcl tohumlar arasnda hassasiyetle ilerlediini grmt, kaygsz Bonzo gayet rahat. General Zlfkr sivri kepini havaya frlatt. "Bu harika!" diye bard burnuyla enesinin arasndan szan ince sesiyle, "Yal teyze maynlarn kokusunu alyor!" Bonzo drt ayakl bir mayn detektr olarak annda silahl kuvvetlere yazld, hem de baavu rtbesiyle. Bonzo'nun baarsndan sz ediyorum nk bu baar General'in eline bize kar bir koz vermiti. Biz Sinalar -ve Pia Aziz- Zlfkr hane halknn aresiz, retime katks olmayan yeleriydik ve General bizim bunu unutmamz istemiyordu: "Uyuz, yz yanda bir av kpei bile kendi hayatn kazanyor," diye mrldand duyulmutu, "ama bu ev tek bir konuda bile organize olamayan insanlarla dolu." Ama Ekim ay bitmeden (en azndan) benim varlma minnettar olacakt... May-mun'un deiimi de fazla uzak deildi. Dalm bir yuvann ocuklar olduumuz iin artk kardeimle evlenmeye o kadar da hevesli olmayan kuzen Zafer'le okula gidiyorduk; Zafer'in en kt vukuat General'in Murree'nin ilerisinde, Nathia Ga-li'deki da evine gittiimizde gerekleti. Byk heyecan ierisindey-dim (hastalmn iyiletii sylenmiti): dalar! Panter bile olabilir! Souk, titreten hava! - General Zafer'le ayn yatakta yatar msn diye sorduunda, hatta yatan zerine naylon rttklerinde bile hibir eyden phelenmedim... sabaha kar kocaman lk bir gln iinde uyandm ve ciyak ciyak barmaya baladm. General yatamzn yannda bitip olunun emdii st burnundan getirdi. "Koskoca adam oldun! Lanet olsun! Hl yapyorsun, hl! Organize ol! Be para etmez herif! Kim yapar bunu? Korkaklar! Korkak bir oula katlanacaksam Allah belam versin..." Yine de ailesinin utancna ramen kuzenim Zafer yataa i karmaya devam etti; azarlara ramen sv bacaklarndan akp gidiyordu; gnn birinde bu hadise uyankken de meydana geldi. Ama bu benim yardmmla biberliklere baz manevralarn yaptrlmasndan sonrayd; bu da gsteriyordu ki bu lkede telepatik dalgalarn yolu tka-306 j da olsa balant modlar hl iliyordu; hem aktif-dz anlamda hem de metaforik olarak, Paklarn lkesinin kaderini deitirmeye yardm edecektim. Bakr Maymun'la ben annemin canlln yitirdii o gnlerin aresiz gzlemcileriydik. Scakta hamaratl hi elden brakmam olan annem kuzey souunda solmaya balamt. ki kocadan da olunca, (kendi gznde) anlamdan da yoksun kalmt; ana oul arasnda tekrar kurulmas gereken bir iliki de vard. Bir gece bana sk sk sarlp "Sevgi, olum, her annenin rendii bir eydir; bebekle birlikte domaz sonradan yaplr; on bir yldr ben seni kendi olum olarak sevmeyi rendim," dedi. Ama

efkatinin ardnda bir mesafe vard, sanki kendi kendini inandrmaya alyormu gibi... Maymun'un geceyars fsltlar da mesafeliydi, "Hey, abi, gidip Zafer'in zerine su dkelim mi? - altn slatt zannederler." Ama olum ve abi demelerine ramen hayalg-lerinin Mary'nin itirafn sindirmek iin byk gayret sarfettiini aradaki bu mesafeden anlyordum; daha o zamanlar oul ve aabey'i yeniden kurgulamay baaramayacaklarn bilmediimden iva'dan korkmaya devam ediyordum; bu yzden de akrabalar olmaya layk olduumu gsterme hevesine kendimi iyice kaptrmtm. Muhterem Valide'nin beni tanmasna ramen bir daha kendimi hi rahat hissedemedim ta ki yl sonra bir verandada babam "Gel olum; gel de seveyim seni," diyene kadar da hissedemeyecektim. 7 Ekim 1958 gecesi o ekilde davranmamn nedeni belki de buydu. ... On bir yanda bir ocuk, Padma, Pakistan'n i ilerinden pek de haberdar deildi; ama o Ekim gn olaand bir akam yemeinin planlandn grebiliyordu. On bir yandaki Salim 1956 Anayasas ve onun ar ar anmas hakknda hibir ey bilmiyordu ama o ikindi gelip bahedeki her alnn ardna gizlice pusu kuran muhafz subaylar ve inzibatlar grecek kadar keskindi gzleri. Hizip kavgas ve Bay Gu-lam Muhammed'in ifte iktidarszl onun iin bir srd ama Emerald teyzesinin en gzel mcevherlerini takt akt. ki ylda drt babakan komedisi onu gldrmemiti ama General'in evine km dram havasnda son perde gibi bir eyin yaklatn hissedebiliyordu. Cumhuriyeti Partinin kndan habersiz olsa da Zlfkrlarn partisinin konuk listesini merak ediyordu; her ne kadar isimlerin hibir anlam ifa de etmedii bir lkede olsa da -audhri Muhammed Ali ya da Suhre-verdi ya da undrigar ya da Noon kimdi?- yemek konuklarnn teyzesi ve enitesi tarafndan zenle saklanan kimlikleri merak uyandryordu. 307 Geri bir keresinde gazetelerden Pakistan'la ilgili manetler kesmiti -PAKSTAN POLTK KAOSA GDYOR- ama saat altda Zlfikr Maliknesinin duvarlar iine nbeti kulbeleri arasndan geip giren bir dizi siyah limuzinin ne anlama geldiini bilmiyordu; neden nlerinde bayraklar vard; ilerindekiler neden glmyordu; neden Emerald, Pja ve annem sosyal bir toplantdan ok bir cenazeye yarar ifadelerle General Zlfikr'n arkasnda duruyorlard; len kimdi? Limuzinle gelenler kimdi neden gelmilerdi? - hibir fikrim yoktu; ama annemin arkasnda parmaklarmn ucuna ykselmi gizemli arabalarn kara camlarna bakyordum. Araba kaplar ald; yardmclar, emir subaylar aralardan atlayp arka kaplar at, selam durdu; Emerald teyzemin yananda kk bir kas seirmeye balamt. Sonra bayraklar sallanan motorlardan kimler indi? Aa inen byklar, bastonlar, matkap gzler, madalyalar ve apoletlerin isimleri nelerdi? Salim ne isimleri ne de seri numaralarn biliyordu; ama rtbeleri ayrt edilebiliyordu. Gslerde ve omuzlarda gururla tanan yldzlar gerekten de en st dzeydekilerin geldiini gsteriyordu. Son arabadan uzun boylu bir adam indi, kafas artc lde yuvarlakt, meridyen ve paralelleri olmayan teneke bir dnya gibi yuvarlak; gezegen kafasnda bir zamanlar Maymun'un yassltt krenin zerindeki yaz yoktu; NGLZ MALI yazmyordu (geri Sandhurst eitimi almt). Selama durmu yldzlarn arasndan geti; Emerald teyzemin yanna gitti; kendi selamn tekilerinkine ekledi. "Sayn Bakomutan," dedi teyzem, "evimize ho geldiniz." "Emerald, Emerald," sesi kt dnya eklindeki kafann azndan -az dzgn bir byn hemen altndayd, "Bu formaliteye bu tekellfe ne gerek var?" Bunun zerine teyzem ona sarlarak "Madem yle, ok iyi grnyorsun Eyb," dedi. O zaman daha Generaldi ama Mareallik de ok uzak deildi... onun ardndan eve girdik; (su) iiini ve (yksek sesle) gln izledik; yemekte onu yine izledik; nasl kyl gibi yediini, byna sala bulatn grdk... "Aman Em," dedi, "Ne zaman gelsem byle hazrlk yapyorsun! Ama ben basit bir askerim; mutfandan kan dal ve pirin benim iin ziyafet saylr." "Asker olduunuz doru," diye cevap verdi teyzem, "ama basit deilsiniz! Asla!" Uzun pantolonum masada oturmama imkn tanyordu, kuzen Za-fer'in yanna, yldzlarla apoletlerin arasna; geri yamzn kkl ikimizi de sessiz durmaya zorluyordu. (General Zlfikr askeri bir ts308 lamayla bana "Kafanz kaldrrsanz beki kulbesini boylarsnz. Oturmak istiyorsanz

gknz kmayacak," dedi. Sessiz durduumuz srece Zafer'le ben bakmak ve dinlemekte serbesttik. Ama Zafer, benim aksime soyadna layk olduunu kantlama derdinde deildi...) On bir yandakiler yemekte ne duydu? "Pakistan Fikrine hep kar olan u Suhreverdi"ye yaplan en akrak askeri gndermelerden ne anlamlard? Ya da ad le anlamna gelen Noon'a "gnbatm dense dana iyi olur" yollu szlerden. Seim tedirginlii ve kara para tartmalarndan nasl bir tehlikeli dip aknts tenlerine szp kollarndaki ince tyleri diken diken yapmt? Bakomutan Kuran'dan alnt yaptnda on bir yandakilerin kulaklar bunun anlamn ne kadar anlamt? "Ne yazyor?" dedi yuvarlak kafal adam, yldzlarla apoletler sustular, "d ve Semd milletlerini de yok ettik. eytan onlara yaptklarn gzel gsterdi. Onlar doru yoldan alkoydu. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumdaydlar. " Sanki bir ipucu verilmi*gibiydi; teyzem elinin bir hareketiyle hizmetkrlar gnderdi. Kendisi de gitmek iin ayaa kalkt; annemle Pia da onun peine takldlar. Zafer'le ben de sandalyelerimizden kalktk; ama o, ta kendisi uzun masann teki ucundan bize seslendi: "Kk adamlarn kalmas lazm. Ne de olsa bu onlarn gelecei." Korkulu ama gururlu kk adamlar kaldlar ve emirlere uyarak hi seslerini karmadlar. Sadece erkekler kalmt. Yuvarlakkafann yznde bir deiiklik; karanlk bir ey, lekeli ve aresiz bir ey yzn kaplad... "On iki ay nce," diyor "hepinizle konumutum. Politikaclara bir yl verelim demitim, deil mi?" Balar sallanyor; mrltlar onaylyor. "Beyler onlara bir yl verdik; durum tahamml edilmez bir hal ald, benim de artk tahamml etmeye niyetim yok!" Yldzlarla apoletler ciddi, devlet adam ifadeleri taknyorlar. eneler sklyor, gzler sert sert gelecee bakyor. "Bu yzden bu gece," -evet! oradaydm! Ondan birka metre ileride!- "Devletin ynetimini elime alyorum." On bir yandakiler darbe ilanna nasl tepki verir? Acaba"... ulusal kaynaklar korkutucu bir dzensizlik iinde... her yerde ahlakszlk ve bozgunculuk kol geziyor..." trnden szler duyduklarnda onlarn da eneleri kenetlenir mi? Gzleri daha parlak yarnlar zerine odaklanr m? On bir yandakiler General'in haykrn dinliyorlar, "u andan itibaren Anayasa rafa kaldrlmtr! Merkezi ve Yerel ynetimler fesh edilmitir! Siyasi partiler kapatlmtr!" - sizce neler hissediyorlardr? General Eyb Han "rfi idare gelmitir," dediinde hem kuzen Za-309 fer hem de ben anladk ki sesi -gle, kararllkla ve teyzemin en gzej yiyeceklerinin zengin tnsyla dolu sesi- bizim sadece tek bir kelimeyle anlatabileceimiz bir eyden sz ediyordu: hyanet. Gururla sylemeliyim ki bam dik tuttum ama Zafer daha utan verici bir organn kontrol edemedi. Nem pantolonunun nn lekeledi; korkunun sar slakl bacaklarndan akp ran hallarn lekeledi; yldzlarla apoletler bir koku aldlar ve sonsuz tiksintiyle ona baktlar; sonra (en beteri) kahkahalar duyuldu. Olu pantolonunu slattnda General Zlfkr tam da "zin verirseniz efendim bu gece yaplacaklar zetleyeyim," diyordu. Souk bir fkeyle enitem olunu odadan kovdu: "Pezevenk! Kar klkl!" kelimeleri babasnn ince, sert sesiyle Zafer'in peinden yemek odasndan kt; "dlek! Homoseksel! Hindu!" kelimeleri Punchinello-yzl adamn dudaklarndan frlayp merdivenlerde Zafer'e yetiti... Zlfi-kr'n gzleri bana kenetlendi. lerinde bir rica vard. Ailenin onurunu kurtar. Olumun iradesizliinin kefaretini ver. "Olum!" dedi enitem, "Yanma gelip bana yardm etmek ister misin?" Tabii, bam salladm. Erkekliimi, evlatla uygun olduumu kantlamak iin ihtilali yaparken eniteme yardm ettim. Bunu yapp minnettarln kazanmakla, toplanm yldzlarla apoletlerin srtlarn bastrmakla kendime yeni bir baba yaratm oldum; General Zlfkr bana "evlat", "olum Jim" ya da ksaca "olum" demeye istekli adamlar srasnn sonuna eklendi. htilali nasl yaptk: General Zlfkr birliklerin hareketlerini tarif etti; o konuurken ben simgesel olarak biberlikleri kmldattm. Aktif-metaforik balant modunun etkisinde tuzluklar, atni kavanozlarn oradan oraya kaydrdm: Bu hardal kavanozu Merkez Postaneyi ele geirecek olan A grubu; bir tevzi kann etrafndaki iki biberlik B grubunun havaalann ele geirdiini gsteriyor. Ellerimde ulusun kaderi, baharathklan atal baklar kaydryor, bo briani tabaklarn su bar-daklanyla ele geiriyor, tuzluklar srahilerin etrafna nbete dikiyordum. General Zlfkr sustuunda yemek takmlarnn harekt da sona erdi. Eyb Han sandalyesine gmlm gibiydi; bana gz m krpmt yoksa hayal mi grmtm? - her halkrda

Bakomutan "ok gzel Zlfkr; iyi bir gsteriydi," dedi. Biberlikler ve masa zerindeki dier vr zvrla yaplan manevralarda sadece bir tek eye dokunulmad: has gmten bir krema taba, masa darbemizde Devlet Bakan skender Mirza'y temsil ediyordu; hafta boyunca Mirza bakanl srdrd. 310 On bir yanda bir ocuk bir Bakann gerekten kt olup olmad arglayamaz, isterse yldzlarla apoletler yle desin; Mirza'nn zayf Cumhuriyeti Partiyle ilikisinin yeni rejimde onu mevkiinden edip etmeyeni'1" sylemek on bir yamdakilere dmez. Salim Sina hibir politik yargya varmamt; ama 1 Kasm'da geceyans enitem beni sarsp "Kalk olum, iin esasnn tadna varmann zaman geldi!" dediinde yataktan hemen frladm; giyinip geceleyin dar ktm, enitemin olu yerine benimle birlikte olmay tercih etmesi gsm kabartmt-Geceyars. Ravalpindi saatte yz on km. hzla yanm , yanmzda, arkamzda motorsikletler. "Nereye gidiyoruz Zlfi enite?" Bekle de gr. Siyah pencereli limuzin karanlk bir evin nnde duruyor. Kapda silahlarn atm nbetiler bekliyorlar, biz geerken silahlar alyor. Lo koridorlarda enitemin yannda yryorum; sonunda karanlk bir odaya dalyoruz, ay drt direkli bir karyolay aydnlatyor. Yatan zerinde kefen gibi bir cibinlik. Adamn biri korkuyla uyanyor, ne oluyor... Ama General Zlfi-kr'n uzun namlulu bir tabancas var; tabancann ucu adamn aralk dilerinin arasna sokuluyor mmff. "Kapa eneni," diyor enitem hi gerei yokken. "Bizimle gel." plak, fazla kilolu adam yatandan kyor. Gzlerinde soru: Beni vuracak msn? Ter kocaman gbeinin zerinden ayn yanstarak kayyor, pipisinin zerine damlyor; ama hava ok souk; scaktan terlemiyor. Beyaz, bir Glen Buda'ya benziyor; ama glmyor. Titriyor. Enitemin silah azndan kyor. "Dn. abuk yr!"... Tabancann namlusu fazlaca semirmi bir kn yanaklar arasna sokuluyor. Adam baryor, "Allah akna dikkat edin; o eliniz-dekinin emniyeti ak!" plak ten ayna kp limuzine doru itek-lenirke kkrdyor... O gece enitemin askeri bir havaalanna gtrd plak adamn yannda oturdum; bekleyen uak ykn alp hzlanarak havalanrken izledim. Aktif-metaforik olarak biberliklerle balayan ey orada bitti; sadece bir hkmeti devirmekle kalmam bir bakan da srgne gndermitim. Geceyarsnn ocuklar oktur; Bamszln evlatlarnn hepsi insan deildi. iddet, yozlama, fakirlik, generaller, kaos, hrs ve biberlikler... geceyars ocuklarnn benim -benim bile- hayal ettiimden ok daha eitli olduunu renmek iin srgne gitmem gerekmiti. "Gerekten mi?" diye soruyor Padma. "Gerekten orda miydin?" Gerekten de. "Eyb kt olmadan nce iyi bir adamm diyorlar," diyor 311 Padma; bu bir soru. Ama Salim on bir yanda byle yarglara varmamt. Biberliklerin manevralar ahlaki seimler yapmay gerektirmez Salim halk ayaklanmasndan ok kendisini toparlamakla ilgileniyordu Paradoksu gryorsunuz - o ana kadar tarih zerinde braktm en ykc etki gayet muhafazakr bir itkiden kaynaklanyordu. Zaten "benim" lkem deildi - en azndan o zamanlar. Orada drt uzun yl kalsam da benim lkem deildi - yurtta deil mlteciydim; annemin Hint pasaportuyla gelmitim, Punchinello suratl hamimin gc ve yama kkl olmasa fazlasyla phe eker, belki snrd edilir ya da casus diye yakalanrdm. Hilikle geen drt yl. Ergen olmak haricinde. Annemin kendisini brakmasn izlemek haricinde. Benden bir ya kk olan Maymun'un Tanrnn lkesinin meum bysne kaplmasn gzlemek haricinde; bir zamanlar onca asi, vahi olan Maymun'un herhalde ilk bata kendisine bile sahte grnen uysal, ciddi ifadeler taknmasn; Maymun'un nasl yemek yaplacan, evi nasl ekip evireceini, pazardan nasl baharat alnacan renmesini; Maymun'un dedesinin mirasyla btn ban koparp Arapa dualar renmesini ve be vakit namaz klmasn; Maymun'un rahibe kyafeti istediinde ipularn verdii priten fanatizmi aa vurmasn; btn dnyevi sevgileri reddeden Maymun'un dev bir meteorit etrafna ina edilmi pagan tapnandaki bir putun, Byk Siyah Tan mabedi Kabe'deki Allah'n adn alm Tanr'nn sevgisine kendini kaptrmasn izlemek haricinde. Ama hepsi bu. Geceyars ocuklarndan drt yl uzakta;. Warden Caddesi, Breach Candy, Skandal

Mevkii, Bir Metrelik ikolatalar'n cazibesinden uzakta; Katedral Okulu, ivaci'nin at l heykeli, Hint Kaps'ndaki kavunculardan; Divali, Gane aturthi ve Hindistancevizi Gnnden, satmad bir evde, dairesinde oturup kimseyle grmeyen Profesr Schaaps-teker hari tek bana yaayan bir babadan uzakta. Drt yl boyunca gerekten de hibir ey meydana gelmemi olabilir mi? Tabii pek de mmkn deil. Tarihin huzurunda altna kard iin babas tarafndan asla affedilmemi olan kuzenim Zafer'e ya tutar tutmaz orduya yazlaca hissettirilmiti. "Kadn olmadn kantlaman istiyorum," demiti babas. Bonzo lmt; General Zlfkr bol bol alamt. Mary'nin itiraf, kimse hakknda konumadndan kt bir rya hissi verecek kadar unutulmutu; ben hari herkes tarafndan. 312 Bir de (benim katkm olmakszn) Hindistan'la Pakistan arasndaki ilikiler ktlemiti; kesinlikle benim kontrolm dnda Hindistan Goa'y -"Hindistan Ana'nn yzndeki Portekiz sivilcesi"- igal etmiti; ben kenarda kaldm ve Pakistan'n byk lde ABD yardm almasnda rol oynamadm, Ladak'n Aksai in blgesinde in-Hindistan snr sulusu deilim; 1961'de Hindistan'da yaplan nfus saym okuma yazma orannn yzde 23.7 olduunu gsteriyordu ama ben bu kaytlarda yer almyordum. Dokunulmazlar sorunu vahimdi, onu hafifletmek iin hibir ey yapmadm; 1962 seimlerinde B-tn-Hindistan Partisi Lok Sabha'daki 494 sandalyenin 361'ini, Millet Meclisi sandalyelerinin de yzde 61'ini kazand. Bu konu da bile benim grnmez elimin kprdad sylenemez; metaforik olarak hari; Hindistan'da statko korunmutu; hayatmda da hibir ey deimemiti. Sonra 1 Eyll 1962'de Maymun'un on drdnc doum gnn kutladk. Bu esnada (enitemin bana dknlne ramen) iyiden iyiye snt durumundaydk, byk Zlfikrlarn talihsiz, fakir akrabalar; bu yzden de yagn partisi yarm yamalakt. Yine de Maymun eleniyor gibiydi. "Bu benim grevim abi," demiti bana. Kulaklarma inanamamtm... ama belki de kardeim kaderini sezmiti; belki de onu bekleyen deiimin farkndayd; gizli bilgilere sahip olma gcne neden sadece ben sahip olaym ki? Belki o zaman, mzisyenler almaya baladnda (ehnai ve vina vard; sarangoyla sarod karlkl atyordu; tabla ve sitar ustalklarn dktryordu) Emerald Zlfkr'n hissiz bir zerafetle zerine atlp "Hadi Cemile, yle kavun gibi oturup durma, madem kzsn ark syle!" diyeceini tahmin etmiti. Bu cmleyle buz gibi teyzem farknda olmadan kardeimin maymundan arkcya dnmn balatm olacakt; nk kardeim her ne kadar on drt yandakilerin beceriksiz ciddiyetiyle itiraz etse de ii fazla uzatmayan organizasyon merakls teyzem tarafndan mzisyenlerin durduu yere iteklendi ve yer yarlsa da dibine girsem gibilerinden bir hali olsa da ellerini kavuturdu, ka olmadn anlad ve ark sylemeye balad. Sannm hisleri anlatmakta pek baarl olamadm imdiye kadar -okuyucularn yazya katlacana inandm; benim tekrar hayal edemediim eyleri onlarn hayal edeceini, bu ekilde hikyemin ayn zamanda sizin de hikyeniz olacan dndm... ama kardeim ark sylemeye baladnda yle gl bir hissin etkisi altna girdim ki daha sonra dnyann en yal fahiesi bana bu hissin ne olduunu anlatana 313 kadar ne olduunu anlayamadm. nk syledii ilk notayla Bakr Maymun ona taktmz bu ismi bir kabuk gibi zerinden att; (ok zaman nce dalarda bir vadide byk dedesinin yapt gibi) kularla konuan kardeim ark syleme sanatn da onlardan renmiti herhalde. Biri sakat biri salam iki kulamla przsz sesini dinliyordum, on drdnde yetikin bir kadn sesi gibiydi, ku kanadnn safl, srgnn acs, kartallarn uuu, hayatn sevgisizlii, blbllerin melodisi ve Tanrnn muhteem kapsayc varlyla doluydu; sonradan Mu-hammed'in mezzini Bilal'in sesiyle kyaslanacakt bu sska kzn dudaklarndan kan ses. Anlamadm o his anlatlmay biraz daha bekleyecek; burada unu belirteyim ki kardeim namn on drdnc doum gn partisinde kazand ve o gnden sonra arkc Cemile olarak bilindi; "Krmz Muslin Duppatam" ve "ahbaz Kalender"i dinlerken birinci srgnm srasnda balayan bir srecin ikinci srgnmde bitmek zere

olduunu fark ettim; bundan byle Cemile esas ocuktu, ben de onun yetenei ardnda hep ikinci srada kalacaktm. Cemile arksn syledi - ben alakgnlllkle bam edim. Ama krallna tam manasyla girebilmesi iin baka bir eyin daha olmas gerekiyordu: yani benim tmyle silinmem gerekiyordu. 314 Tahliye ve l KEMKLER KEMREN dur durak bilmiyor... sadece zaman meselesi. Beni ayakta tutan u: Padma'ya sarlyorum. nemli olan Padma - Pad-jna-kaslar, Padma'nn kll kollar, benim saf nilferim Padma... utanarak emrediyor: "Yeter. Bala. Hemen bala." Evet, telgrafla balamalrTelepati beni datmt; telekomnikasyon alaa etti... Telgraf geldiinde Emine Sina ayandaki nasrlar kesiyordu... evvel zaman iinde. Yok, bu yetmez, tarihi sylemeden olmaz: 9 Eyll 1962'de annem sa bilei sol dizinin zerinde ayann topuundan trnaks dokuyu sivri ulu bir trnak makasyla kesiyordu. Saat kata? Saat de nemli. yi yleyse, leden sonra. Yok yok, biraz daha ayrntl... Saat tam vurduunda ki kuzeyde bile gnn en scak saatiydi, bir uak gm tepside ona bir zarf getirdi. Bir iki saniye sonra uzaklarda Yeni Delhi'de, Savu nma Bakan Krina Menon (Nehru'nun Uluslar Topluluu Babakanlar Konferansnda olmasndan faydalanarak kendi insiyatifiyle) birdenbire Himalaya snrnda gerekirse in ordusuna kar g kullanlacana karar vermiti. "inliler Thag La dandan atlmaldr," demiti Bay Menon annem telgraf aarken. "Zaaf gsterilmeyecektir." Ama annemin telgrafndaki imalarn yannda bu karar basit bir ayrntyd; nk kod ad LEGHORN olan baarszla yazgl tahliye operasyonu zamanla Hindistan' tiyatrolarn en lmcl olan Sava Tiyatrosuna dntrrken, bu telgraf da beni, i dnyamdan tahliye edilmeme neden olacak krize srkleyecekti belli etmeden. Hindistan XXXIII Birlikleri Menon'dan General Thapar'a aktarlan emirler dorusunda hareket ederlerken ben de byk bir tehlikeye girecektim; sanki grnmez gler benim de yapmama, bilmeme, olmama izin verilen eylerin snrn atma karar vermilerdi; sanki tarih bana haddimi bildirmekte kararlyd. Bu konuda bana hi sz hakk dmedi; an-315 nem telgraf okudu, gzyalarna bouldu ve "ocuklar eve dnyoruz!" dedi... sonras, baka bir balamda da sylediim gibi, zaman me-selesiydi. Telgrafta unlar yazyordu: LTFEN HEMEN GELN SNASAHB KALPPRTLEMES GERD OK HASTA SELAMLAR ALICE PEREI-RA. "Tabii, hemen git hayatm," dedi Emerald teyzem ablasna, "Ama bu kalpprtlemesi de ne acaba, Tanrm?" Kendi, inkr edilemeyecek lde mstesna hayatmn-ve-amn hikyesini yazan ilk tarihi olmam mmkn, hatta muhtemel. Ancak beni takip edenler ilham ve fikir almak iin mecburen bu esere, bu kaynak kitaba gelecekler, bu Hadis yahut Purana yahut Grundrisse'yt. Bu mstakbel tefsircilere unu sylemek istiyorum: "kalpprtlemesi" telgrafn takip eden olaylar incelemeye baladnzda unutmayn ki zerime salnan hortumun tam gbeinde -deiik bir metaforla, darbenin yapld klcn ardnda- tek bir birletirici g yatyor. O da telekomnikasyon. Telgraflar, telgraflardan sonra da telefonlar iimi bitirdi; yine yce-gnlllkle kimseyi kumpasla sulamayacam; geri iletiimi kontrol edenlerin ulusun hava dalgalar zerindeki tekellerini tekrar ele geirmek istediklerine inanmak kolay olurdu... Adi sebep sonu ilikilerine dnmeliyim (Padma kalarn atyor): Dakota yaknlarndaki Santa Cruz havaalanna 16 Eyll'de indik; ama telgraf aklamak iin daha gerilere gitmeliyim. Eer Alice Pereira bir zamanlar kardei Mary'den Joseph D'Costa' yi alarak bir gnah ilemise, son yllarda affedilme yolunda epeyce mesafe almt; nk drt yldr Ahmet Sina'nn grd tek insand. Eskiden Methwold Malikneleri olan tozlu tepecikte yaltlm bir biimde ltufkr iyicil mizacyla devasa taleplere gs germiti. Ahmet cin iip, hayatta urad hakszlklardan sz ederken onu geceyarlar-na kadar yannda oturmaya zorluyordu; yllar sren unutkanlktan sonra Kuran' tekrar tercme edip sraya sokma hayalini yeniden hatrlamt ve ailesini erkekliini elinden alarak onda byle bir ie balayacak enerji brakmamakla suluyordu; dahas Alice yannda olduu iin soyutluk gnlerinde kendi uydurduu ie yaramaz lanetlerle ve kenar mahalle kfrleriyle dolu uzun tiradlar halini alan fkesi

ni genelde ona yanstyordu. Alice ona anlay gstermeye alyordu; karsndaki yalnz bir adamd; telefonla kopmaz ba da devrin ekonomik kaprisleri yznden bozulmutu; finans konularndaki baars onu terk etmi-316 tj,. hem de tuhaf korkularn penesine dmt. Aksai in blgesindeki in yolu kefedildiinde sar haydutlarn bir iki gne kadar Meth-vvold Maliknelerine geleceine inanmt; ama Alice onu buz gibi bir Coca-Cola'yla yattrmt: "Takma kafan. O inliler bizim cavanlan yenemeyecek kadar kk. yisi mi sen Cola'n i; hibir ey deimeyecek." En sonunda Alice'i bktrmt; sonlara doru sadece ykl zamlar talep edip bunlar alabildii iin yannda kalr olmutu, parann ounu Goa'ya ablas Mary'ye gnderiyordu; ama 1 Eyll'de o da telefonun sarsntsna teslim oldu. O zamana kadar, o da ivereni kadar kullanyordu aleti, zellikle de Narlikar kadnlar aradnda. Heybetli Narlikarlar o srada babam kuatma altna almlard, gnde iki kere telefon ediyor, onu kandrp evi satmaya ikna etmeye alyor, durumunun mitsiz olduunu hatrlatyor, yanan ambarn zerinde dnen akbabalar gibi bann zerinde kanat rpyorlard... 1 Eyll'de uzun zaman nce bir akbabann yapt gibi yzne arpan bir el attlar aa, nk Alice Pereira'ya rvet verip ondan uzaklatrmlard. Artk ona tahamml edemeyen kadn "Kendi telefonuna kendin bak! Ben gidiyorum," diye barmt. O gece Ahmet Sina'nn kalbi kabarmaya balad. Kendine acma, nefret, sitem, kederle balon gibi iti, hzla arpmaya balad, birka atm kard, sonunda onu bir kz gibi yere ykt; Breach Candy Hastanesinde doktorlar babamn kalbinin ekil deitirdiini fark ettiler - sol karnckta yeni bir knt olumutu. Alice'in deyimiyle kalbi prtle-mi Alice unuttuu emsiyesini almaya geldiinde tesadf eseri onu bulmutu; iyi bir sekreter olarak telekomnikasyonun gcn hizmete arm, bir ambulans istemi ve bize telgraf ekmiti. Hindistan ve Pakistan arasndaki mektuplarn sansr edilmesi yznden "kalpprtlemesi telgraf" Emine Sina'ya bir hafta gecikmeli gelmiti. "Bom'a dndk!" diye bardm neeyle, havaalan grevlilerini irkilterek. "Bom'a dndk!" Her eye ramen sevinliydim ama yeni-ciddi Cemile, "Aman Salim, kes unu\" deyince i bitti. Alice Pereira bizi havaalannda karlad (onu bir telgraf harekete geirmiti); sonra gerek bir san siyah Bombay taksisine bindik, scak-ana-scak s atclarnn seslerine vermitim kendimi, develer bisikletler insanlar insanlar insanlar, Mumbadevi'nin ehri yannda Ravalpindi'nin ky gibi kaldn dnyordum, zellikle de renkleri yeniden kefediyordum, gulmohr ve 317 begonvilin unuttuum gsterii, Mahalakshmi Tapna barajnn canl yeili, trafik polislerinin emsiyelerinin gzalc siyah beyaz, niformalarnn mavi sars; ama en ok da denizin mavi mavi mavisi... sadece babamn sarslm yznn grilii beni ehrin gkkua isyanndan ekip ciddiletirebildi. Alice Pereira bizi hastanede brakp Narlikar kadnlar iin almaya gitti; sonra dikkate ayan bir ey oldu. Annem Emine Sina babam grnce uyuukluktan, depresyondan, sululuk sislerinden ve nasr acsndan kurtulup mucizevi bir biimde genliine tekrar kavutu; eski hamaratl geri dnnce engellenemez bir iradeyle Ahmet'in iyiletirilmesi iine koyuldu. Dondurulma zamannda ona hemirelik ettii birinci kat yatak odasna getirdi Ahmet'i; gece gndz yannda durup gcn onun iine aktt. Sevgisi de dln ald nk Ahmet Sina sadece Breach Candy doktorlarn hayrete dren bir dzelme gstermekle kalmad daha muhteem bir deiim de geirdi; Emine'nin ihtimamyla kendine gelen Ahmet lanetler deneyip cinlerle green haline deil aslnda bunca zaman hep olabilecei baka bir hale, pimanlk, balama, kahkaha ve cmertlikle dolu haline geri dnd; en byk mucizey-se akt na en sonunda anneme k olmutu. Ben de onlarn aklarn kutsadklar kurbanlk kuzuydum. Hatta tekrar ayn yatakta yatmaya balamlard; her ne kadar kardeim -eski Maymun halini hatrlatr ekilde- "Ayn yatakta, Allah, ck ck ck, ne ayp!" dese de ben onlar adna mutluydum; hatta ksa bir sre kendim iin de mutlu oldum nk Geceyars ocuklar Konferansnn lkesine geri dnmtm. Gazete balklar savaa doru uygun adm giderken mucizevi dostlarmla arkadalm tazeledim, beni bekleyen daha ka son olduundan habersizdim. 9 Ekim'de -HNT ORDUSU PSKRTME HAREKTINA HAZIR-Konferans

toplayabileceimi hissettim (zaman ve gayretlerim Mary' nin sim etrafna gerekli bariyeri kurmay baarmt). Kafama tekrar geri geldiler; mutlu bir geceydi, eski anlamazlklar gmdmz yeniden birlemek iin kendi harektmz yaptmz bir gece. Tekrar birlikte olmaktan duyduumuz neeyi tekrar tekrar syledik; derinlerdeki gerei grmezden geldik - yani bizim de dier aileler gibi olduumuzu, ailenin bir araya gelmesinin gerekte deil grnte daha ho olduunu ve zaman geldiinde btn aile bireylerinin kendi yoluna gittiini. 15 Ekim gecesi -HNDSTAN'IN TEK TARAFLI SALDIRISI- korktuum ve sordurmamaya altm soru ba gsterdi: iva ne-318 den burada deil? Zihninin o blmn neden kapattn? 20 Ekim Hint birlikleri yenilgiye urad, Thag La dandaki in birlikleri tarafndan tarumar edildi. Resmi Pekin aklamas yle diyordu: in snr muhafzlar kendilerini savunmak iin atee atele karlk vermilerdir. Ama ayn gece geceyars ocuklar bana taarruza getiinde kendimi savunacak bir eyim yoktu. Geni bir cephede her ynden saldrya getiler, beni sr tutmakla, yalan sylemekle, byklk taslamakla, bencillikle suladlar; artk bir parlamento odas olmayan zihnim beni yerle bir ettikleri bir sava meydanna dnt. Artk "Salim Aabey" deildim, beni parampara ederlerken aresizce dinledim; nk btn ses-ve-fkelerine ramen mhrlemi olduum eyi aa-myordum; onlara Mary'nin srrn anlatamyordum. Uzun zamandr en byk destekim olan cad Parvati'nin bile en sonunda sabr tkendi. "Ah Salim," dedi, "Pakistan sana ne yapt bilmiyorum ama ok fena deimisin." Uzun zaman nce Mian Abdullah'n lm sadece onun iradesiyle ayakta duran baka bir Konferans bitirmiti; imdi geceyars ocuklar bana olan inanlarn kaybettiklerinden onlar iin yapm olduum eye olan inanlarn da kaybetmilerdi. 20 Ekimle 20 Kasm aras gece seanslarn srdrdm - srdrmeye altm; ama benden katlar, hem de birer birer deil onar yirmier; her gece daha az katlmaya istekli oluyordu; her hafta yzden fazlas kendi zel hayatlarna ekiliyordu. Yksek Himalayalarda, Gurkhalar ve Racputlar darmadan, in ordusundan kayorlard; zihnimin ykseklerinde de baka bir ordu ok kk, onlar etkileyemeyecek kadar nemsiz olduunu dndm eyler -ekimeler, nyarglar, sknt, bencillik-yznden darma (Ama iyimserlik inat bir hastalk gibi yokolmay reddediyordu; ortak yanlarmzn en sonunda farkllklarmza ar basacana inanmay srdryordum - hl da inanyorum. Hayr; ocuklar Konferansnn bitmesinin btn sorumluluunu stlenmeyeceim nk yeni bir balang olasln esas yok eden Ahmet ve Emine Sina'nn akyd.) ... Ya iva? Serinkanllkla anababasndan mahrum braktm iva? O son bir ay boyunca bir kere bile dncelerimi onu aramaya gndermedim; ama dnyann bir yerlerinde varolduu fikri zihnimin bir kesinde kendini hissettiriyordu. Ykc-iva, Tokmak-dizli-iva... benim iin nce rahatsz edici bir sululuk hissine, sonra bir saplantya dnt; sonunda hakiki olduunun ans solmaya baladnda bir nevi ilke halini ald; benim zihnimde btn kincilii, iddeti ve dnyadaki 319 eyleri ayn anda hem sevip hem nefret etmeyi temsil etmeye balad; imdi bile, Hooghly'de balon gibi yzen ve yanlarndan geen tekneler arpnca patlayan boulmu gvdeleri; veya atee verilen trenleri, ldrlen siyasetileri, Orissa ya da Pencap'taki isyanlar duyduumda bunlarda iva'nn izini gryorum, bizi cinayet tecavz tamah sava arasnda ebediyen dnp durmaya mahkm ediyor - ksacas iva bizi biz yapyor. (O da saat geceyarsn vurduunda domutu; o da benim gibi tarihe balyd. Balant modlan -eer benim iin geerli olduklar konusunda yanlmyorsam- onun da gnlerin geiini etkilemesine olanak veriyordu.) Sanki onu bir daha hi grmemiim gibi konuuyorum; bu doru deil. Ama o da dier eylerle birlikte sraya girmeli; u anda o hikyeyi anlatacak kadar gl deilim. yimserlik hastal o gnlerde tekrar salgna dnmt; bu esnada ben de sinzit olmutum. Gariptir, sava konusunda Thag La da yenilgisi tarafndan harekete geirilen halk iyimserlii fazla imi bir balon gibi iko (ve tehlikeli) bir hal almt; te yandan her zaman gereinden fazla dolu olan, benim ileke burun tnellerim en sonunda tkankla kar verdikleri sava kaybetmilerdi. Siyasetiler "in saldrganl" ve "ehit cavanlanmzn kan" konulu demeler pskrtrken, gzlerimden de yalar boalmaya balamt; millet iindike iinip kk sar adamlarn mahvnn yakn olduuna kendini inandrrken, sinslerim de itiler ve Eyb Han' bile hayretle

baktracak kadar irkiltici olan bir yz iyice tipsizletirdiler. yimserlik hastalnn penesinde renciler Mao Zedung ve Chou En-Lai'n kuklalarn yaktlar; alnlarnda iyimserlik atei yanan kitleler inli ayakkabclara, biblo satclarna ve lokantaclara saldrdlar. yimserlikle yanan hkmet in asll Hint vatandalarn -"dman yabanclar"- Racastan'da kamplara srdler. Birla Endstrisi ulusa minyatr bir at poligonu hediye etti; okul kzlar askeri resmi geitlere kmaya baladlar. Ama ben Salim havaszlktan lecek gibiydim. yimserlikten arlam hava cierlerime girmeyi reddediyordu. Ahmet ve Emine Sina yenilenen iyimserlik hastalnn en zavall kurbanlaryd; onu yeni doan aklarnn ortamndan zaten kapm olduklar iin halkn cokusuna balklama daldlar. drar-ien ekonomi bakan Morarci Desai "Silahlanma iin Ziynet" kampanyasn balattnda annem altn bileziklerini, yakut kpelerini vermiti; Morarci savunma bonolar kardnda Ahmet Sina tomar tomar almt. Sava 320 Hindistan'a yeni bir ufuk am gibiydi; Times oflndia'da. "in'le Sa-va" balkl bir karikatrde Nehru, "Duygusal Entegrasyon", "Endstriyel Bar" ve "Halkn Devlete nanc" yazl grafiklere bakyor ve "Hi bu kadar iyi olmamt!" diye baryordu. yimserlik denizinde krlemesine kayalara doru srkleniyorduk - millet, anababam, ben. Millet olarak benzerlik saplantmz vardr. Grnrde alakasz gibi duran eyler arasndaki balantlar bulduk mu sevinle ellerimizi rparz. Bu biime kar duyduumuz bir tr ulusal zlemdir - ya da belki gerekliin altnda biimlerin gizli olduuna, anlamn kendini ara ara ortaya kardna dair derin inancmzn bir ifadesi. Alametlere kar zaafmz da bu yzdendir... mesela Hint bayra ilk gndere ekildiinde bir Delhi tarlasnn zerinde gkkua belirmiti, safran yeil; kendimizi kutsanm hissetmitik. Benzerlikler arasnda doduumdan bu merakn bana musallat olmay srdrdn fark ettim... Hintliler kr-lemesine askeri ke srklenirken ben de kendi felaketime srkleniyordum (hem de hi farknda olmadan). Times of India karikatrleri "Duygusal Entegrasyon "dan sz ediyorlard; Methwold Maliknelerinden geriye kalan son ey olan Buckingham Villasnda duygular hi bu kadar entegre olmamt. Ahmet'le Emine gnlerini iei burnunda klar gibi geiriyorlard; Pekin People's Daily "Nehru Hkmeti sonunda tarafszlk maskesini zerinden att," diye ikyette bulunurken, kardeimle benim ikyet edecek hibir eyimiz yoktu nk senelerdir ilk defa anababamz arasndaki savata tarafszm gibi davranmak zorunda kalmyorduk; savan Hindistan'da baard eyi bizim iki kat yksekliindeki tepemizde dmanlklarn bitii baarmt. Ahmet Sina cinlerle her gece yapt muharebeyi bile brakmt. 1 Kasm'da -HNTLLER TOP ATE ELNDE SALDIRIYA GET- burun dehlizlerim akut bir krize girmiti. Annemin beni her gn Vick's burun acyla ikenceye tabi tutmasna ve bamn zerine havlular koyup suda zlen Vick's merhemiyle buhar banyosu yaptrmasna ramen sinslerim bu tedaviye cevap vermeyi reddediyordu. Babamn "Gel olum - gel de seveyim seni," dedii gnd. Bir mutluluk sarholuu iinde (belki iyimserlik hastal bana da bulamt) tombul gbeinde beni okamasna braktm kendimi; ama kalktmda smk gmleini lekelemiti. Sanrm barda taran son damla bu oldu; nk o ikindi annem saldrya geti. Bana arkadam aryorum numaras yaparak baka bir yeri arad. Hintliler topu desteiyle saldrya geerken Emine Sina da yalan desteiyle benim sonumu hazrlad. 321 Bunu takip eden yllarn lne giriimi anlatmadan nce, anababa-ma cidden hakszlk ettiimi kabul etmek zorundaym. Mary Perej. ra'nn ifaatndan beri geen sre iinde bir kere bile kendi kanlarn tayan ocuu bulma giriiminde bulunmamlard; bu anlatnn birok yerinde bunu hayalgc eksikliine baladm - beni bu roln dnda hayal edemedikleri iin evlatlar olarak kaldm syledim. Daha kt yorumlar da mmkn - mesela on bir yln kenar mahallelerde geirmi bir yetime barlarn amaktaki isteksizlikleri; ama daha soylu bir itki varsaymak istiyorum: belki her e ye ramen, hyar-burna lekeli surata enesizlie boynuz-akaklara eri-bacaklara parmakszla papaz-kelliine ve (onlarn bilmedii) sar sol kulaa ramen, hatta Mary Pe-reira'nn geceyars bebeklere yer deitirtmesine ramen... belki btn bu provokasyonlara ramen anababam beni seviyorlard. Onlardan uzaklap gizli dnyama

ekilmitim; nefretlerinden korkarak sevgilerinin irkinlikten hatta kandan bile daha gl olabilecei ihtimalini kabul etmemitim. Muhtemelen bir telefon araclyla, 21 Kasm 1962'de vuku bulan ey gayet yce nedenlerle yaplmt; anababam beni sevgileri uruna mahvettiler. 20 Kasm berbat bir gnd; gece korkun bir geceydi... alt gn nce, Nehru'nun yetmi nc doum gnnde, in kuvvetleriyle byk arpma balamt; Hint ordusu -CAVANLAR HAREKETE GET!-Walong'da inlilere saldrmt. Walong felaketinin, General Kaul ve drt taburun bozguna uradnn haberi Nehru'ya 18'inde Cumartesi gn ulat; 20'sinde yani Pazartesi radyo ve basn yoluyla Methwold Maliknesine geldi. YEN DELH'DE BYK PANK! HNT KUVVETLER DARMADAIN! O gn -eski hayatmn son gn- kardeim, annem ve babamla Telefunken radyomuzun etrafna toplandk, telekomnikasyon, Tanr ve in korkusunu yreklerimize salmt. Babam korkun bir ey syledi: "Hanm," dedi ackl bir sesle, Cemile ve ben korkuyla titrerken, "Begm Sahibe, bu lkenin ii bitti. flas etti. Fantu." Akam gazetesi iyimserlik hastalnn sona erdiini haber veriyordu: HALKIN MORAL SIFIRA DT. Bu sondan sonra baka sonlar da gelecekti; baka eyler de sfra decekti. Kafam inli yzleri silahlan tanklaryla dolu yataa gittim... ama geceyars kafam bo ve dingindi nk Geceyars Konferans da sfra dmt; benimle konumaya istekli olan tek byl ocuk cad Par-vati'ydi; rdek Nussie'nin "dnyann sonu" diyecei ey yznden allak bullak olduumuz iin sessizce iletiimde bulunmann tesine gide-miyorduk. 322 Daha dnyevi baka eyler de oldu: byk Bhakra Nangal Hidro-glektrik Barajnda bir atlak meydana geldi ve ardndaki byk reserv oradan akp gitti... Narlikar kadnlarnn deniz doldurma konsorsiyumu, iyimserlie, yenilgiye, zenginliin cazibesi dnda hibir eye aldr etmeden denizlerin derinliklerinden toprak peydahlamaya devam ediyordu... ama son sfrlama, bu blme adn veren esas tahliye ertesi gn vuku buldu, tam ben rahatlam ve en azndan bir eylerin yolunda gittiini dnmeye balamken... nk sabahleyin inlilerin hi gerei yokken ilerlemeyi durduu haberini almtk, inanlmayacak kadar ho bir haberdi bu; Himalayalarn tepelerini kontrolleri altnda bulundurmak onlara yetiyordu anlalan; ATEKES! diye baryordu gazeteler, annem yle rahatlamt ki neredeyse baylacakt. (General Kaul'un esir alnd yolunda sylentiler vard; Hindistan Bakan Dr. Radhakri-an "Ne yazk ki bu rapor kesinlikle yanltr," diye bir deme vermiti.) Yaaran gzlere ve imi sinslere ramen mutluydum; hatta ocuklar Konferansnn bitmesine ramen Buckingham Villasn saran yeni mutluluk ltsna serilmitim; annem "Hadi kutlamaya gidelim! Piknie gidelim mi ocuklar?" dediinde doal olarak neeyle kabul ettim. 21 Kasm sabahyd; sandvi ve paratha yapmna yardm ettik; gazl iecek dkknnda durup Rover'mzn bagajna teneke bir kutuda buz ve Coca-Cola aldk; e baba nde ocuklar arkada yola ktk. Giderken arkc Cemile bize ark sylyordu. Tkal sinslerle sordum: "Nereye gidiyoruz? Cuhu'ya m Elephan-ta'ya m Marve'a m? Nereye?" Annem garip garip glmseyerek: "Srpriz; bekle de gr," dedi. Rahatlam, neeli bir kalabalkla dolu sokaklarda ilerledik... "Bu yol yanl," diye bardm; "Buradan hibir kumsala gidilmiyor." Annemle babam ayn anda cevap verdiler "nce bir yere urayacaz, sonra gideceiz; sz." Telgraflar beni geri ard; radyolar korkuttu; ama mahvmn randevusunu alan telefondu... annemle babam da bana yalan sylediler. ... Carnac Caddesinde bilmediimiz bir binann nnde durduk. D dklyordu. Btn camlan kapatlmt. "Benimle geliyor musun olum?" Ahmet Sina arabadan kt; ben babama iinde elik etmenin mutluluuyla, yannda caka satarak yryordum. Kapda pirin bir levha vard: Kulak Burun Boaz Klinii. Ben birdenbire tedirgin oldum: "Bu ne byle Abba? Neden buraya..." Babamn eli omzumu daha da skyor - sonra beyaz nlkl bir adam - hemireler - "Evet Bay Sina, demek gen Salim bu, tam zamannda, gzel gzel", bu arada ben: "Abba, hayr - piknik ne olacak?" ama doktorlar beni gtryorlar, babam 323 geride kalyor, nlkl adamlar ona sesleniyor "Uzun srmez - sava haberleri ok iyi deil mi?" Hemire bana dnyor: "Ltfen hazrlk ve anestezi iin beni takip edin," diyor.

Tuzaa dmtm! Tuzaa dmtm Padma! Sana syledim; bir keresinde piknikler beni tuzaa drmt; sonra kendimi bir hastanede buldum, sert yatakl bir odada, parlak lambalar vard ve ben ba-ryordum "Hayr hayr hayr", hemire kzyordu: "Aptallk etme, koskoca adam olmusun, yat bakaym", ben kafamdaki her eyi burun dehlizlerinin balattn, burun svsnn nasl yukaryukanyukar gitmemesi gereken bir yere ekildiini, seslerimi serbest brakan balantnn nasl yapldn hatrlayarak barp tepmiyorum, beni tutmak zorunda kalyorlar, "Sahiden de," diyor hemire "senin gibi bebek grmemitim." te byle, amar sandnda balayan ameliyat masasnda bitmiti nk elim ayam zaptedilmiti ve adamn biri bana "Hibir ey hissetmeyeceksin, burnunu silmekten bile daha kolay, sinslerini iki dakikada tamamen temizleyeceiz," diyordu, ben "Hayr , ltfen," diye ba-ryordum ama ses konumay srdryordu "Bu maskeyi yzne kapatacam ona kadar say." Say. Saylar resmi geit yapyor bir iki . Alan gazn tslamas. Saylar beni eziyor drt be alt. Yzler sis iinde yzyor. Saylar hl ylyor, sanrm alyordum, saylar gmbrdyor yedi sekiz dokuz. On. "Tanrm, ocuun bilinci hl yerinde. Fevkalade. Baka bir - beni duyuyor musun? Salim'di deil mi? Tamam koum tekrar ona kadar say!" Beni yakalayamazlar. Kafamn iine kalabalklar dolumutu. Saylarn efendisiydim ben. Tekrar balyorlard. On bir, on iki. Ama durmayacaklard... on on drt on be... Tanrm Tanrm sis ba dndrc, geri geri geri, on alt, savan ve biberliklerin tesine, geri geri, on yedi on sekiz on dok uz. Yirm Bir amar sand vard ve burnunu ok hzl eken bir ocuk. Annesi soyunup Siyah bir mango gstermiti. Meleklere ait olmayan sesler gelmiti. Sol kula sar eden bir el. Scakta en iyi ne yetiir: hayal, mantkszlk, tutku. Saat kulesinde bir snak vard, snfta kopya-Bombay'da ak bisiklet kazasna neden olmutu; boynuz akaklar forseps oyuklarna girmiti ve be yz seksen bir ocuk zihnime ziyarete 324 gelmiti. Geceyans ocuklar: zgrlk umudunun vcut bulmu hali olabilirlerdi, ileri-biti -gereken-hilkat-garibeleri de olabilirlerdi. En sadklar cad Parvati ve bir hayat ilkesine dnen iva. Bir ama meselesi vard, fikirlerle nesneler arasnda bir sava. Dizlerle burun, burunla dizler. Kavgalar balamt ve yetikin dnyas ocuklarnkine szmt; bencillik, kendini beenmilik ve nefret. nc bir ilkenin olanakszl; hibir ie yaramama korkusu bymeye balamt. Kimsenin sy-leyemediiyse uydu: be yz seksen birin varlk nedeni yokolmakt; hibir ie yaramamak iin varolmulard. Bunu anlatan kehanetler g-zard edilmiti. faat, bir zihnin kapan; srgn, drt yl sonra geri dn; byyen pheler, artan ayrlklar, onar yirmier ayrlmalar. Sonunda sadece bir tek ses kalmt; ama iyimserlik srmt - ortak noktamzn bizi ayrlmaya zorlayan eyi yenmesi mmknd. Ta ki: Dmda sessizlik. Karanlk bir oda (panjurlar kapal). Hibir ey gremiyorum (grecek bir ey yok). imde sessizlik. Bir balant koptu (sonsuza kadar). Hibir ey duyamyorum (duyacak bir ey yok). Sessizlik, l gibi. Temiz, bo bir burun (burun dehlizleri hava dolu). Mahrem yerleri mi istila eden bir barbar gibi hava. Tahliye edildim. Tahliye .edildim. Parahamsa yerle bir. (Sonsuza kadar.) Syle gitsin, syle gitsin hadi: grnrdeki amac tkanm sinsleri tahliye etmek ve burun dehlizlerini tmyle temizlemek olan ameliyat amar sandnda yaplan balanty koparmaya yaram, beni burnumla edindiim telepatiden yoksun brakm, geceyars ocuklarnn olasln sfra indirmiti.

simlerimiz kaderlerimizi de iinde barndrr; isimlerin Bat'daki gibi anlamszlamad, basit seslerden daha fazla ey ifade ettikleri bu yerde namlarmzn kurbanyz. Sina'da bni Sina var, usta byc, mutasavvf; ayn zamanda Sin yani ay, Hadramut'un kadim tanrs, kendi balant modlar olan tanr, dnyann gelgitlerini uzaktan ynetme gcne sahip tanr. Ama Sin ayn zamanda S harfi de, ylan gibi uursuz; ismin iine ylanlar reklenmi. Ayn zamanda bir aktanm kazas da var - Sina nestalik yazs yerine Latin alfabesiyle yazldnda vahiy 325 gelen yerin ad, emirlerin ve altn buzalarn, ayakkablarn karld! yerin ad; ama btn her ey olup bittikten sonra; bni Sina unutulduk, tan, ay battktan, ylanlar gizlendikten, vahiyler kesildikten sonra bir ln ad - plakln, bereketsizliin, kumun; sonun ad. Arabistan'da -Arabia Deserta- peygamber Muhammed'in zamannda baka peygamberler de vard: Arabistan'n gbei Yemen'de Ben Hanife'nin kabilesinden Mesleme; Hanzala ibn Safvan ve Hlid ibn Sinan. Mesleme'nin Tanrs er-Rahman'd "Esirgeyen"; bugn Mslmanlar Rahman olan Allah'a dua ediyorlar. Hlid ibn Sinan Adb kabilesine gnderilmiti; bir mddet peinden gelenler oldu ama sonra kaybolup gitti. Peygamberler sadece tarihe yenilip onun tarafndan yutul-duklar iin sahte peygamber deillerdir. Kymetli insanlar lleri hep arnlayagelmitir. "Hanm," dedi Ahmet Sina, "bu lkenin ii bitti." Atekes ve tahliyeden sonra bu kelimeler ona musallat oldular; Emine de onu Pakistan'a tanmaya ikna etmeye balad; iki kz kardei de oradayd, annesi de babas ldkten sonra oraya gidecekti. "Yeni bir balang," dedi, "Canm ok ho olacak. Bu Tanrnn unuttuu tepede iimiz ne?" te Buckingham Villas Narlikar kadnlarnn penelerine byle terk edildi ve on be yl gecikmeyle ailem Pakistan'a Paklarn lkesine g etti. Ahmet Sina arkasnda ok az ey brakt; ok-uluslu irketler sayesinde paray transfer etmenin birok yolu vard, babam da bunlar biliyordu. Ben de her ne kadar doduum ehri brakmaktan memnun olmasam da iva'nn iyice gizlenmi bir kara mayn gibi bir yerlerinde pusuda bekledii bu ehirden ayrldma ok zlmyordum. 1963 ylnn ubat aynda Bombay'dan kesinkes ayrldk; tam yola kacamz gn eski teneke bir dnyay baheye gtrp kaktslerin arasna gmdm. inde Babakann mektubu ve "Geceyars ocuu" balkl dev bir fotoraf vard... kutsal emanetler olmayabilirler - hayatmn sradan anlarn Hazreti Peygamberin sayla ya da Bom Jesus Katedralindeki Aziz Francis Xavier'in mumyasyla kyaslayacak deilim - ama gemiimden geriye kalan yegne eyler onlar: ezilmi teneke bir dnya, kflenmi bir mektup, bir fotoraf. Baka bir ey yok, hatta gm bir hokka bile. Maymun-arpm kre dnda yegne kaytlar cennetin mhrl defterlerinde, Siccn ve Illiyyiyn, yinin ve Ktnn defterleri; her halkrda hikye bu. ... Ancak S. S. Sabarmati'rim gvertesine kp Ku Bataklndan demir aldktan sonra yal Schaapsteker'i hatrladm ve birdenbire aca-326 ba birisi ona gittiimizi haber verdi mi diye merak ettim. Cevabn hayr olabileceinden korktuum iin sormaya cesaret edemedim; ykm ekibinin ie baladn dnrken ve ykm makinelerinin babamn ofisini, benim mavi odam dattn, hizmetkrlarn dnen demir merdivenini alaa ettiini, Mary Pereira'nn korkularn atnilerle turulara kartrd mutfa yktn, annemin karnnda kaya gibi bir ocukla oturduu veranday katlettiini gzmde canlandrrken kocaman savrulan bir topun da aapstiker sahibin blgesine indiini hayal ettim; yal deli solgun, km, atal dilli bir vaziyette dalan evin tepesinde aa kyordu, devrilen kulelerin, krmz kiremitli damn ortasnda bzyor, yalanyor, senelerdir grmedii gne nda lyordu. Ama belki de ben dramatize ediyorum; btn bunlar Kayp Ufuk isimli eski bir filmden alm olabilirim. Onda da gzel bir kadn Shang-ri-La'dan ayrldklarnda bzerek lyordu. Her ylan iin bir merdiven vardr; her merdiven iin bir ylan. Karai' ye 9 ubat'ta vardk - ve birka ay iinde kardeim Cemile ona "Pakistan'n Melei" ve "nan Blbl" namlarn kazandracak mesleine balad; Bombay' terk etmitik ama bize de yansyan bir baar kazanmtk. Son bir ey daha; her ne kadar tahliye edilmi olsam da -her ne kadar kafamda artk sesler konumasa ve bir daha hi konumayacak olsa da- bir telafi vard: hayatmda ilk defa koklama duyusuna sahip olmann mthi holuklarn kefediyordum.

327 arkc Cemile BU yle hassas bir duyuydu ki kzkurusu Aliye teyzemin Karai rhtmnda bizi karlarken taknd hogeldin glnn ardndaki tutka-lms ikiyzllk kokusunun farkna varabiliyordum. Babamn seneler nce kardeinin kollarna kamasna kar dinmek bilmez bir hn duyan mdire teyzem hi azalmayan kskanlndan iyice hantallam, imanlamt; kininin kaln kara tyleri teninin ou gzeneinden f-kryor oru koarak, "Ahmet Bey nihayet! Ge olsun da g olmasn!" diye bararak rmcek gibi -aresizce kabullenilen- misafirperverliiyle anababam ve Cemile'yi kandrmay baarmt; ama ben bebekliimin ounu onun kskanlnn hnl kazaklar ve garezli kukuletalar iinde geirmi olduumdan, fkesini iledii, masum grnl bebek elbiseleri yznden farknda olmadan baarszlk mikrobu kaptmdan, dahas intikam ateine tutulmann nasl bir ey olduunu gayet iyi hatrladmdan, ben tahliye-olmu-Salim, guddelerinden szan intikam kokusunu hissedebiliyordum. Yine de kar koyacak gcm yoktu; intikamnn Datsun'una binerek Bunder Caddesinden Guru Madir'deki evine gittik - sinekler gi bi, ama daha aptaldk nk tutsaklmz kutluyorduk. ... Ama o ne koku duyuuydu yle! oumuz beikten itibaren rayihalarn mmkn olduunca az eidini ayrt etmeye koullanrz; oysa ben hayatm boyunca hibir koku alamadm iin bu duyuyla ilgili tabulardan tmyle habersizdim. Bunun sonucunda da birisi yellendiinde fark etmemi gibi davranmama gibi bir huyum vard - bu da anaba-b amla aramda baz przler karyordu; daha da nemlisi insanln geri kalannn yetinmeyi tercih ettii saf fiziksel esasl kokulardan ok daha fazlasn alma zgrlne sahipti burnum. Bu yzden de Pakistan'daki ergenliimin ilk gnlerinden itibaren dnyann gizli aromalan-n renmeye baladm, yeni akn sarho edici ama abucak uup gi-328 den kokusu; nefretin daha derin ve kalc ac kokusu. ("Paklarn lkesine" geliimden ksa bir sre sonra iimde karde-aknn berbat murdarln kefettim; teyzemin iin iin yanan ateleri de ilk batan beri burun deliklerimi doldurmutu.) Burun size bilgi verebilir ama olaylar zerinde g kazandrmaz; burun mirasmn yeni bir tezahryle silahlanm vaziyette Pakistan' igalim bana dorunun kokusunu alma, havann vaziyetini anlama, iz srme glerini vermiti ama bir igalcinin en ok ihtiyac olan gc -dmanlarm dize getirme kuvvetini- vermemiti. nkr etmeyeceim: Karai'yi Bombay olmad iin hep suladm. Kylar kavruk mangrovlarla evrili rzgra ak, tuzlu koylarla l arasna kurulmu olan yeni ehrim benim irkinliimi bile glgede brakacak bir irkinlikteydi; ok hzl byd iin -nfusu 1947'den beri drt katna kmt- dev bir ccenin biimsiz hantallna sahipti. On altnc doum gnmde bana bir Lambretta mobileti hediye edildi; siperliksiz aracmla ehrin sokaklarn gezerken varolarda kalanlarn kaderci mitsizliini ve zenginlerin bbrlenmeci savunma pozlarn iime ekiyordum; hem mlkszln hem fanatizmin koku-izlerince emilmi, uzun bir yeralt koridoruna ekilmitim, o koridorun sonunda Tai Bibi'nin kaps vard, dnyann en yal orospusunun... ama fazla acele ediyorum. Benim Karai'min merkezinde Aliye Aziz'in evi vard, Clayton Caddesinde eski byk bir evdi (Aliye herhalde musallat olacak kimse bulamayan bir hayalet gibi iinde dolanp durmutu senelerdir) glgelerin ve sararm boyalarn mekn, her leden sonra zerine mahalle camiinin uzun, sulayc glgesi derdi. Seneler sonra sihirbazlar gettosunda, en azndan bir sre koruyucu, iyicil bir glge olan baka bir caminin glgesinde yaarken Karai'de edindiim cami glgesi hissini hi kaybetmedim, bence glgelerde hep teyzemin dar, kavrayc, sulayc kokusu var gibiydi. Teyzem gnn beklemiti; ama sonunda ald intikam eziciydi. Karai o zamanlar bir seraplar ehriydi; lden apartlm olan ehir ln gcn krmay tam anlamyla baaramamt. Elphinstone Caddesinin asfaltnda vahalar parldar, kara kprnn, Kala Pul'un etrafndaki mezbelelikte ltl kervansaraylar grlrd. Yamursuz ehirde (benim doduum ehirle tek ortak noktas hayatna onun da bir balk ky olarak balamasyd) gizli l eski hayaller grdrme gcne hl sahipti, bunun sonucunda da Karaililer geree pek vakf deillerdi, bu yzden de bir eyin gerek olup olmadn renmek iin liderlerine bavuruyorlard. Yanlsamal kum tepeleri ve eski krallarn hayalet-329

leriyle, ayn zamanda ehrin zerine kurulduu inancn adnn "itaat" anlamna geldiinin bilgisiyle kuatlm yeni hemerilerim uysalln zelliksiz, halanm kokusunu salyorlard, son anda da olsa Bombay'n fazlasyla baharatl isyankrlnn kokusunu alm olan bir burun iin ok can skcyd bu. Geliimizden ksa sre sonra -belki Clayton Caddesindeki cami glgeli evin havasndan ii skld iin- babam bize yeni bir ev yapmaya karar verdi. Yeni inaata alm blgelerin en sosyetik olannda bir arazi ald; on altnc doum gnnde Salim bir Lambretta'dan fazlasn kazand - gbek balarnn gizemli glerini rendim. Babamn almirahnda salamura edilmi vaziyette on alt yldr bu gn bekleyen neydi? Eski bir turu kavanozunda su ylan gibi yzen, bize deniz yolculuumuzda elik eden ve sert, plak Karai toprana gmlen neydi? Bir zamanlar bir rahimde yaam beslemi olan, imdi topraa mucizevi bir yaam vererek tek katl Amerikan tarz modern bir bungalovun domasn salayan neydi? ... Bu rtl sorular bir kenara brakarak on altnc doum gnmde, ailemin (Aliye teyzem dahil) Korangi Soka toprandaki arazimizde toplandn belirteyim; bir grup iinin gzleri ve bir mollann sakal tarafndan izlenen Ahmet, Salim'e bir kazma verdi; al yaparak kazmay topraa sapladm. "Yeni bir balang," dedi Emine, "nallah hepimiz bundan byle yeni insanlar oluruz." Onun asil ve olanaksz arzusuyla harekete geen bir ii hzla ukurumu bytt; sonra bir turu kavanozu kt. Salamura susuz topraa boca edildi; kavanozda kalan molla kutsad. Bunun ardndan bir gbek ba -benim miydi iva'nn m?- topraa gmld ve ev hemen bymeye balad. ekerlemeler ve hafif ikiler datld; dikkate deer bir alk sergileyen molla otuz dokuz laddoo yedi; Ahmet Sina bir kez olsun masraflardan ikyet etmedi. Gmlen gbekbann ruhu iileri galeyana getirdi; ama temeller ok derin kazlm olmalarna ramen evin daha biz iine yerlemeden yerle bir olmasn engelleyemeyeceklerdi. Gbekbalar hakkndaki kanaatim: Her ne kadar ev ykseltme gcne sahipseler de anlalan bazlar bu ii dierlerinden daha iyi yapyordu. Karai ehri bu fikrimi doruluyordu; besbelli uygunsuz gbekbalar zerine ina edildii iin deforme olmu evlerle doluydu, eksikli hayatkanallarnn bodur kambur ocuklar, grnrde hi penceresi olmayan esrarl bir biimde krlemi evler, radyoya, klimaya ya da hapishane hcresine benzeyen evler, tekdze bir sklkla sarholar gibi devrilen lgn, an ar binalar; yaam mekn olarak yetersizlikleriy-330 le sadece istisnai irkinlikleri boy lebilen, vahi bir hzla oalan tmarhaneler. ehir l perdeliyordu; ama ya gbekbalar ya da topran bereketsizlii onun gln bir eye dnmesine neden olmutu. Hznn ve neenin, zeknn ve aptalln kokusunu gzm kapal alma yetisiyle Karai'ye geldim, bir de ergenlik vard - alt ktann yeni uluslar ve ben ocukluu geride brakmtk; byme sanclar ve tuhaf, can skc ses deiimleri hepimizi beklemekteydi. Tahliye i hayatm sansre uratmt; ama balant hissim tahliye olmamt. Salim Pakistan' silah olarak sadece an duyarl bir burnu kullanarak igal etti; ama en kts yanl taraftan igal etti! Dnyann o blmndeki btn baarl fetihler kuzeyden balamt; btn fatihler karadan gelmiti. Tarihin rzgrlarna kar gaflane yelken aan ben, Karai'ye gneydoudan ve denizden gelmitim. Olanlar beni artmamalyd yleyse. Geriye bakldnda kuzeyden gelmenin stnlkleri ok belirgin. Emevi komutanlar Haccac bin Yusuf ve Muhammed bin Kasm, ayrca smaililer kuzeyden gelmilerdi. (Sylentiye gre Ali Han'n Rita Hay-worth'la birlikte konaklad Balay Kulbesi gbekbal topramza bakyordu; rivayete baklrsa film yldz buralarda gzalc, effaf Hollywood kostmleriyle dolaarak epeyce rezalete neden olmutu.) Ah kuzeylilerin kar konmaz stnlkleri! Gazneli Mahmut, yannda S harfinin deiik biimiyle bbrlenen bir dil getirerek ne ynden inmiti Hint dzlklerine? Kanlmaz cevap: se, sin ve sad kuzey istilaclaryd. Gaznelileri yenip Delhi Halifeliini kuran Muhammed bin Sam Ghuri nereden gelmiti? Sam Ghuri'nin olu da gneye doru ilerlemeye devam etmiti. Tulak ve Mool mparatorlar da... ama ne demek istediimi anlattm. Sadece unu eklemek lazm: ordular gibi fikirler de kuzey dalarndan gneye gneye gneye inmitir: Sikandar But-ikan efsanesi ve on drdnc yzylda Vadideki btn Hindu tapnaklarn yerle bir eden (dedeme rnek tekil eden) Kemir putkrclar tepelerden nehirlerin akt ovalara inmilerdi; be yz yl sonra Seyit Ahmet Barilvi'

nin mcahit hareketi de bu ok inenmi yolu takip etti. Barilvi'nin fikirleri: kendini-r ed, Hindu-nefreti, kutsal sava... (ksa keselim) krallar gibi felsefeler de bana tek i taraftan geldi. Salim'in anababas "Hepimiz yeni insanlar olmalyz," demilerdi; paklarn lkesinde paklk bizim iin bir ideale dnt. Ama Salim oldum olas Bombayllkla maluld, kafas Allah'nki dnda bir sr 331 dinle doluydu (Hindistan'n ilk Mslmanlar Malabarl tccar Mopla-lar gibi ilahlarnn nfusu halknn nfusuna rakip bir lkede yaamtm, bu yzden de klostrofobik ilahlar gruhuna kar bilinsiz bir isyanla ailem inan deil i ahlakna gnl vermiti); gvdesi de murdara kar belirgin bir eilim gsterecekti. Mopla gibi ben de bir uygunsuz olmaya yazglydm; ama en sonunda paklk beni buldu ve ben Salim bile kabahatlerimden arndm. On altnc doum gnmden sonra Aliye teyzemin kolejinde tarih eitimi grmeye baladm; ama renmek bile kendimi geceyars ocuklarndan yoksun bu lkenin bir paras olarak hissetmemi salaya-myordu, snf arkadalarm daha sk, daha slami bir toplum isteiyle yryler yapyorlard - daha az deil daha ok kural talep ederek dnyann her yerindeki rencilerin antitezi olmaya abaladklarn kantlyorlard. Ama annemle babam kk salmaya niyetliydiler; Eyb Han ve Bhutto'nun (yakn zamana kadar dmanmz olan) in'le ittifak kurmalarna ramen Ahmet'le Emine yeni memleketlerinin eletirilmesine tahamml edemiyorlard; babam bir havlu fabrikas almt. O gnlerde annemle babamda bir bakalk vard; Emine sululuk-sisini kaybetmiti, nasrlar artk canna okumuyor gibiydi; bu esnada Ahmet her ne kadar hl bembeyaz olsa da karsna kar yeni bulduu bu akn ateinden belden aasndaki donukluun zldn hissediyordu. Baz sabahlar Emine'nin boynunda di izleri oluyordu; bazan bir genkz gibi kendini tutamayarak kkrdyordu. "kiniz var ya," demiti ablas Aliye, "balaynda gibisiniz." Ama ben Aliye'nin dileri ardnda gizlenen eyin kokusunu alabiliyordum; dosta kelimeler azndan dklrken iinde ne olduunu biliyordum. Ahmet Sina havlularna karsnn adn vermiti: Emine Marka. "O mlti-mltiler de kim oluyormu? Davutlar Saygollar Harunlar da kim?" diye bard neeyle, lkenin en zengin ailelerini kmseyerek. "Valikalar Zlfikrlar da kim oluyormu? Onlarn onunu bir kerede yutarm. Bekle de gr!" diye sz vermiti "ki yl iinde btn dnya Emine Marka havluyla kurulanacak. En iyi pamuklu! En modern makineler! Btn dnyay kurutup temizleyeceiz; Davutlarla Zlfikrlar srrm renmek iin yalvaracaklar; ben de evet diyeceim havlular en iyi kalite; ama iin srr retimde deil sevgide." (Babamn konumasnda iyimserlik hastalnn etkilerini gryordum.) Emine Marka temizlik adna dnyay fethetti mi? Valikalar ve Saygollar Ahmet Sina'ya gelip "Tanrm, aakaldk yaar, bunu nasl yaptn?" dediler mi? Ahmet'in kendisinin izdii desenleri (biraz fazla caf-332 lar belki ama olsun akla yaplmlard) tayan yksek kalite havlular Pakistanllar ve d pazarlar kurulam myd? Ruslar ngilizler Amerikallar kendilerini annemin lmszlemi ismine sarmlar myd?.. Emine Marka'nn hikyesi biraz beklesin nk arkc Cemi-le'nin kariyeri balamak zere; Clayton Caddesindeki cami glgeli evi puf Amca ziyaret ediyor. Gerek ad Binba (Emekli) Alaaddin Latifti; kardeimin sesinin gzelliini kimden mi duymutu: "acayip iyi arkadam General Zlf-kr'dan; 47'de onunla Snr Devriyesindeydik". Cemile'nin on beinci doum gnnden ksa bir sre sonra Aliye Aziz'in evinde boy gsterdi; neeli, kpr kpr, az som altn dilerle kapl bir adamd. "Ben basit bir adamm," dedi, "mehur Bakanmz gibi. Param gvenli yerde tutarm." Mehur Bakanmz gibi Binbann kafas da yusyuvarlakt; Eyb Han'n aksine Latif ordudan ayrlp ov dnyasna atlmt. "Pakistan'n bir numaral emprezaryosuyum dostum," dedi babama. "in srr organizasyonda; eski Ordu alkanlklar, acayip zor geiyor." Binba Latifin bir teklifi vard; Cemile'nin sesini duymak istiyordu, "Eer bana sylediklerinin yzde biri kadar iyiyse onu mehur yaparm! Hem de bir gecede! in srr balantlar; balantlar ve organizasyon; dostunuz Binba (Emekli) Latifte her ikisi de var. Alaaddin Latif," diye vurgulad Ahmet Sina'ya doru yaldzl yaldzl srtarak, "Hikyeyi bilirsiniz, deil mi? Lambacm biraz ovaladm m an hret cini

frlayve-rir. Kzn acayip iyi ellerde olacak. Acayip iyi." Ne mutlu arkc Cemile'nin blk blk hayranlarna ki Ahmet Sina karsna k bir adamd; kendi mutluluundan iyice yumuam olduu iin Binba Latifi hemen orackta bandan defetmedi. imdi bana yle geliyor ki annemle babam kzlarnn bu yeteneklerinin kendilerine saklayamayacaklar kadar olaanst olduuna karar vermilerdi; onun o melek sesi onlara yetenein kanlmaz zorunluluklarn retmeye balamt. Ama Ahmet'le Emine'nin bir endieleri vard. "Kzmz," dedi Ahmet -aslnda o anneme gre daha geri kafalyd- "iyi aile kzdr; ama siz onu sahnede Tanr bilir ka yabanc adamn nne karacaksnz..." Binba gcenmi gibiydi. "Beyefendi," dedi sert bir sesle, "siz benim saduyulu bir adam olmadm m dnyorsunuz? Benim de kzlarm var, dostum. Tannya kr yedi tane. Onlara kk bir seyahat acentesi atm; btn i telefonla hallediliyor. Onlar bir broya oturtmay aklmdan bile geirmem. Aslna baklrsa burann en byk telefonik seyahat acentesi. Tren makinistlerini ve otobs srclerini 333 ngiltere'ye yolluyoruz. Demek istediim," diye ekledi aceleyle, "kznza da benim kzlarma gsterilen sayg gsterilecek. Hatta daha da fazlas; o bir yldz olacak." Binba Latifin kzlar -Safiye, Rafye ve dier afiyeler- kardeimde geri kalan son Maymun krnts tarafndan Pufye diye adlandrld; babalarna da nce "Baba-Pufiye" sonra da kibar olsun diye Puf Amca ad takld. Dorusu sznn eriydi; alt ay iinde arkc Cemile'nin hit plaklar, bir hayran ordusu, her eyi olacakt; hem de birazdan anlatacam gibi yzn hi gstermeden. Puf Amca hayatmzn demirba haline geldi; ou akamlar, benim kokteyl saati diye dndm saatte Clayton Caddesindeki evi ziyarete gelir, Cemile'den bir eyler sylemesini rica ederek nar suyunu yudumlard. Kzlarn en yumuak mizalsna dnmekte olan Cemile onu hi krmazd... sonra Binba sanki bir ey taklm gibi boazn temizler ve bana evlilik konusunda taklmaya balard. Yirmi drt ayar-lk srtlar beni de onun gibi kr etmiti, "Artk evlenme ana gelmisin, delikanl. Beni dinle: beyni dzgn dileri bozuk bir kz al; hem bir dostun hem de kasan olur!" Puf Amca'nn iddiasna baklrsa kzlar yukardaki tarife tamamen uyuyordu... ben utanp sklr, onun tam da aka yapmadnn kokusunu aldmdan barrdm: "Aman Puf Amca!" Takma adn bilir, hatta severdi de. "Kendini naza ekiyorsun ha? Acayip iini biliyorsun. Tamam olum; kzlarmdan birini alrsan btn dilerini ektirmeyi garanti ediyorum; onunla evlendiinde eyiz olarak milyonluk bir gl getirecek!" Bunun zerine annem konuyu deitirmeye alrd; diler ne kadar kymetli olursa olsun Puf Amca'nn fikrinden holanmyordu... o ilk gece, sonradan da birok kereler olaca gibi, Cemile Binba Alaaddin Latife ark syledi. Sesi pencereden szlp trafii durdurdu; kular akmay brakt, sokan karsndaki hamburgerci radyosunu kapad; yol durduklar yerde duran insanlarla doluydu, hepsi kardeimin sesinde ykanyorlard... ark bittiinde Puf Amca'nn aladn fark ettik. "Bir mcevher," dedi mendiline smkrerek, "Beyefendi hanmefendi, kznz bir mcevher. Mtehassis oldum. Acayip mtehassis oldum. Bana altn bir sesin altn dilere bile ye olduunu gsterdi." arkc Cemile'nin n bir halk konseri vermekten kaamayaca hale geldiinde Puf Amca onun korkun bir araba kazas yznden ir-kinletii sylentisini yaymt; Cemile'nin cemiyet iinde ark sylerken edeple ardnda durduu o mehur, her yerini kapatan, simle zerine dini yazlar ilenmi beyaz ipek adar, perdesi yahut araf da Binba 334 (Emekli) Latifin buluuydu. arkc Cemile'nin adarn yorulmak bilmez iki kasl figr tutuyordu, onlar da tepeden trnaa rtlyd (ama daha sade) - resmi olarak kadn elikilerdi ama burkalarndan cinsiyetlerini anlamak mmkn deildi; kuman tam ortasna da Binba bir delik amt. ap on santim kadard. Etraf en nadide simle nak-lanmt. Aile tarihimizin bir kere daha bir milletin kaderine dnmesi byle olmutu nk Cemile dudaklarn brokar delie dayayarak ark sylediinde, Pakistan sadece altn yaldzl beyaz bir kuman deliinden grd on be yanda bir kza k olmutu. Kaza sylentisi de poplerliini son haddine kard; konserlerinde Karai'deki Bambino tiyatrosunu, Lahor'daki alimar-bagh' tklm tklm dolduruyordu; plaklar sat listelerinin hep en stndeydi. Halkn mal, "Pakistan'n Melei", "Milletin Sesi",

"Blbl-e-Din" yani inan-blblne dnmeye ve haftada bin bir evlilik teklifi almaya baladnda; lkenin en makbul kzna dnp ailemiz iindeki yerine ar basan bir yaantya girdiinde hretin ifte virsn kapt, birincisi onu halkn gzndeki kendi imgesinin kurban yapt nk kaza sylentisi onu her zaman altn yaldzl, beyaz bir burka giymeye zorluyordu, hatta devam ettii Aliye teyzemin okulunda bile; ikinci virs ise onu yldzln kanlmaz yan etkileri olan kiiliini fazla abartmaya ve basitletirmeye maruz brakyordu, bylece karakterinde zaten ba gstermi olan kr ve krletirici sofulukla, doru-yanl milliyetilik kiiliini hkm altna almaya balamt, geri kalan eylerin neredeyse hepsini darda brakmt. Halka malolmak onu ltl bir adra kapamt; yeni ulusun-kz olunca kiilii Maymun yllarnn ocuk dnyasndan ok ulusal personann daha sivri ynlerine dnmeye balamt. arkc Cemile'nin sesi srekli Pakistan'n Sesi Radyosundayd, yle ki Dou ve Bat Kanatlarndaki kylerde, asla yorulmayan insanst bir varlk, gece gndz insanlara ark syleyen bir melek gibi grlmeye balanmt; bu esnada Ahmet Sina'nn kznn meslei hakkndaki son pheleri de mthi kazanc karsnda silinip gitmiti (her ne kadar bir zamanlar gerek bir Delhili olsa da artk iten ie tam bir Bom-bayh Mslman'd ve paray her eyin zerinde tutuyordu) kardeime sk sk: "Grdn m kzm; iffet, saflk, sanat ve iini iyi yrtmek aslnda birbirinden farkl eyler deil; yal baban bunu anlayacak kadar akll," derdi. Cemile tatl tatl glerek ona katlrd... sska bir erkekfat-madan, narin, mahcup, altn tenli bir gzele dnyordu, salar zerine oturabilecei kadar uzamt; hatta burnu bile gzel grnyordu. "Kzmda," demiti Ahmet Sina Puf Amca'ya gururla "benim ailemin 335 asil hatlar var." Puf Amca benden tarafa rahatsz, akn bir bak frlatp boazn temizlemiti. "Acayip gzel kz, beyefendi," demiti babama, "biricim su." Alk gmbrts kardeimin kulaklarndan pek uzun sre ayr kalmyordu; imdi efsanelemi olan o ilk Bambino resitalinde (Puf Am-ca'nn gsterdii koltuklarda oturmutuk - "Acayip iyi yer!" - yanmzda hepsi peeli yedi Pufiya vard... Puf Amca kaburgalarm dirsekle-yip "Se bakalm! stediini al! eyizi de unutma!" demiti de ben kpkrmz kesilip gzlerimi bir an olsun sahneden ayrmamtm) "Aman! Aman!" barlar bazan Cemile'nin sesinden bile daha yksekti; gsteriden sonra sahne arkasnda Cemile'yi ieklere boulmu vaziyette bulmutuk, yle ki ulusun sevgisinin ieklenmi kafuru bahesinde ilerlerken epeyce zorlanmtk; yanna gittiimizde Cemile baylacak gibiydi, yorgunluktan deil ieklerin odaya doldurduu tatl hayranlk parfmnden. Ben de kafay bulur gibi olmutum; sonra Puf Amca cam ap iekleri kucak kucak aa atmaya balamt -bir hayran kitlesi onlar toplamt- bu esnada "iekler ok gzel ama ulusal bir kahramann bile havaya ihtiyac vardr," diye baryordu. arkc Cemile (ve ailesi) Bakanlk Konutuna biberlikler komutan iin ark sylemeye davet edildiinde de alk vard. Yabanc dergilerdeki zimmetine para geirme ve svire bankalarnda hesap atrma haberlerini gzard ederek, parlayacak kadar temizlenip paklandk; havlu iindeki bir ailenin tertemiz olmas gerekiyordu. Puf Amca altn dilerini daha bir zenle cilalad; Pakistan'n kurucusu, Kaid-i Azam Muham-med Ali Cinnah'la suikaste urayan arkada ve halefi Liyakat Ali'nin elenkli portreleriyle dolu byk bir salonda delik bir rt gerildi ve kardeim arksna balad. Cemile'nin sesi sustuunda; brokar kenarl arky altn srmal bir ses takip etti. "Cemile kzm," dediini duyduk, "sesin bir saflk klc olacak; insanlarn ruhlarn paklamak iin kullanacamz bir silah olacak." Bakan Eyb kendisinin de kabul ettii gibi basit bir askerdi; kardeimin iine liderlere-inan ve Tanrya-gven gibi askeri erdemlerin tohumlarn atmt; Cemile ona yle cevap verdi: "Bakann dilei yreimin sesidir." Bir rtdeki delikten arkc Cemile kendini milliyetilie adamt; divan- kaas, bu zel dinleyicilerin salonu alklarla nlad, kibar alklarla, Bambino'daki kalabaln lgn aman amanlar deil, srmal apoletlerle yldzlarn organize tasdikleri ve gz yal ailenin kendinden gemi alklar. "Demitim!" diye fsldad Puf Amca, "Acayip gzel, deil mi?" Benim kokusunu aldm eyleri Cemile arklarnda sylyordu. 336 Gerek gzellik mutluluk ac; hepsinin kendine has kokular vard ve burnum onlar ayrt edebiliyordu; Cemile arksn sylerken de her biri ideal seslerini buluyordu. Benim burnum, onun sesi: kesinlikle birbirlerini tamamlayan yeteneklerdi; ama ay

r ayr geliiyorlard. Cemile milliyeti arklar sylerken burnum onu istila eden kt kokularda daha fazla oyalanr gibiydi; Aliye teyzenin hnc, okul arkadalarmn kapal zihinlerinin kat, deimez kokusu; yle ki o bulutlara ykselirken ben yerin dibine dyordum. Ama dnp geriye baktmda daha o zamanlardan ona k olduumu dnyorum, bana sylenmeden ok nce... Salim'in aza alnmaz karde aknn kant var m? Var. arkc Cemile'nin kaybolan Bakr Maymun'la tek bir ortak tutkusu vard; ekmei severdi. apati, paratha, tanduri, nan. Evet, ama. Peki madem, mayal m tercih ederdi ? Evet; kardeim -milliyetiliine ramen- mayal ekmee tutkundu. Btn Karai'de kaliteli, mayal ekmein tek kayna neydi? Bir frn deil; ehrin en iyi ekmei kr bir duvarn zerindeki tek kapaktan, her Perembe sabah, gizli Santa Ignacia mezhebinin rahibeleri tarafndan datlrd. Her hafta Lambretta mobiletimle kardeime rahibelerin lk, taze somunlarn getirirdim. Kvrla kvrla uzayan kuyrua ramen; manastrn etrafndaki dar sokaklarn fazla baharatl, scak, gbreli kokusunu dikkate almadan; zamanmn harcanmasna aldrmadan ekmek almaya giderdim. Yreimde hi tenkit yoktu; kardeime bir kere bile nan Blbl olarak bu yeni rolnde Hristiyanlkla flrtnn bu son kalnts acaba kt kamayacak m diye sormadm... Doaya aykr akn balangcn bulmak mmkn mdr? Tarihin merkezinde bir yer edinmek iin yanp tutuan Salim kardeinin kendi mitlerini gerekletirdiini grnce sersemlemi miydi? Sasz-parmaksz sabk-Smkl, Geceyans ocuklar Konferansnn yara-izli dilencisi Sundari gibi yetisini kaybetmi bir yesi, kardeinin yeni btnlne mi k olmutu? Bir zamanlarn Mbarek'i olarak kardeimde en mahrem ryamn gerek oluunu mu grmtm?.. Sadece unu syleyeceim, on-altlk bacaklarmn arasnda bir mobiletle fahielerin izlerini srmeye balayana kadar bama gelenden benim de haberim yoktu. Aliye kinle iin iin yanmaktayken, Emine Marka havlularn ilk gnlerinde, arkc Cemile'nin ykselii srasnda, bir gbekbann emriyle ykselmekte olan tek katl ev henz tamamlanmaktan ok uzakken, annemle babamn neden sonra k olduklar zamanlarda, paklarn lkesinin kuru mutlaklanyla sarlm vaziyette Salim Sina 337 kendisiyle hesaplat. zgn olmadn syleyemeyeceim; gemiimi sansrlemeyi reddederek onun o yataki birok ocuk gibi somurtkan, iine kapank, gn gnne uymayan birisi olduunu kabul ediyorum. Geceyars ocuklarndan mahrum kalan ryalar bulantya varacak denli zlemle dolmutu, yle ki duyularn etkisiz hale getiren kederin ar kokusundan boulur gibi uyanyordu sk sk; kbuslarnda resmi geite km saylar gryordu, bir iki , grtlan skan gl dizler gryordu... ama yeni bir yeti kazanmt, Lambretta mobileti vard, bir de kardeine kar duyduu (bilind) mtevaz, uysal ak... anlatcmn gzlerini anlatt gemiten ayrarak, Salim'in imdi olduu gibi o zaman da dikkatini henz anlatlmam gelecee yneltmeyi baardnda srar ediyorum. Mmkn olduka, teyzesinin kskanlnn kekre kokularnn hayat dayanlmaz kld evden ve ayn lde naho kokularla dolu okuldan kap motorlu aygrma atlyor, yeni ehrin koku bulvarlarn kefe kyordum. Dedemin Kemir'de ldn duyduktan sonra gemii imdinin koyu, kaynayan koku-yahnisinde bo yice karar vermitim... Snflandrmadan nceki badnd-rc gnler! Ben onlar ekillendirmeye balamadan nce kokular bi-imsizce iime dklyorlard; Frere Caddesindeki mzenin bahesindeki hayvan dklarnn ackl rm buulan, Sadar akamlan elele gezen bol pijamal gen adamlarn sivilceli vcut kokusu, tkrlm areka cevizinin bak-keskinlii, arekayla esrarn ac-tatl karm: Elphinstone Sokayla Victoria Caddesi arasndaki seyyar satc dolu meydanlarda "roket paan" kokusu. Deve-kokusu, araba-kokusu, motor-lu-rika dumanlarnn sivrisinek sokmas gibi batmas, kaak sigarayla "kara parann" kokusu, ehrin otobs ofrlerinin rekabeti rayihas ve sardalya gibi istiflenmi yolcularn basit teri. (O sralarda bir otobs ofr, baka firmann ofrne geildii iin o kadar ierlemiti ki -yenilginin mide bulandrc kokusu fkryordu guddelerinden-geceleyin le rakibinin evine gitmi, zavall adam dar kana kadar korna alm ve tpk teyzem gibi intikam kokan tekerlekleriyle onu ezip gemiti.) Camiler zerime inancn trl kokusunu boca ediyorlard; bayraklar sallanan Ordu tatlar gcn tumturakl salgsn brakyorlard havaya; sinemalarn daha afilerinden ithal

spagetti Westernle-rin ve yaplm en vahi dv sanatlar filmlerinin ucuz, baya parfmn hissedebiliyordum. Bir mddet haplanm gibi dolatm, kokularn karmakl karsnda bam dnyordu; ama sonra biim arzum n plana kt ve kendimi kurtardm. Hint-Pakistan ilikileri bozuldu; snrlar kapatld, bu yzden de de-338 demin yasn tutmak iin Agra'ya gidemedik; Muhterem Valide'nin Pakistan'a ilticas da biraz ertelendi. Bu esnada Salim genel bir koku teorisi zerinde alyordu: snflandrma ilemleri balamt. Bu bilimsel yaklam dedemin ruhuna ahsen gsterdiim sayg olarak gryordum... ilk bata ayrt etme konusunda ustalatm, yle ki deiik areka cevizi trlerini ve (gzlerim kapal) mevcut on iki gazl iecei ayrt edebiliyordum. (Amerikal gzlemci Herbert Feldman Karai'ye gelip bir dzine iine hava baslm su markas olan bir ehirde sadece ie st firmas bulunmasn knamadan ok nce Pakola'y Hoffman's Mission'dan, Citra Cola'y Fanta'dah ayrabiliyordum. Feldman bu iecekleri kapitalist emperyalizmin gstergesi kabul ediyordu; ben neyin Canada Dry neyin 7-Up, neyin Pepsi neyin Coca-Cola olduunu hatasz saptayarak hassas koku testlerinden geme derdindeydim. Double Kola ve Kola Kola, Perri Cola ve Bubble Up krlemesine belirlenip adlandrlyordu.) Ancak fiziksel kokular zerinde ustalatmdan emin olduktan sonra sadece benim kokusunu alabildiim dier aromalara getim: hislerin ve bizi insan yapan bin bir itkinin parfmleri: ak ve lm, hrs ve alakgnlllk, malik olmak yoksun olmak etiketlenip, zihnimin dzenli kompartmanlarna konmutu. lk dzenleme giriimleri: kokular renklerle snflandrmaya altm - kaynayan i amarlan ve Daily Jang'm mrekkebinde bir mavilik vard, oysa eski tik aac ve taze osuruklar kahverengiydi. Otomobilleri ve mezarlklar ortaklaa gri olarak snflandrmtm... arlkla snflandrma da vard: sinek sklet kokular (kt), filiz sklet (yeni sabunlanm gvdeler, imen), orta sklet (ter, gece ecesi); ahi-korma ve bisiklet ya benim sistemimde ba altyd, ancak fke, patuli, ihanet ve gbre dnyann en ar sklet kokularyd. Ayn zamanda bir geometrik sistemim de vard: nee yuvarlak, hrs keli; elips, oval ve kare kokularm da vard... bir burun lugats olarak Bunder Caddesi ve P.E.C.H.S.'de dolardm; bir bcek toplaycs olarak, kokular kelebek gibi burun kllarmn ayla yakalardm. Ah felsefenin douundan nceki o harika seyahatler! ... nk eserimin bir deer kazanmas iin ahlaki bir boyut edinmesi gerektiine karar vermitim ok gemeden; en nemli ayrmlar iyi ve kt kokulann son derece incelikli dereceleriydi. Ahlakn ne kadar hayati olduunu anlaynca, kokularn kutsal yahut kfir olabildiklerini fark edince mobilet seyahatlerimin yaltlml-nda burunsal etik bilimini icat ettim. Kutsal: purdah-peeleri, helal et, mezzin minareleri, seccadeler; kfir: Bat plaklar, domuz eti, alkol. Artk mollalarn (kutsal) yeni ay 339 grebilmek iin neden Ramazan'dan bir gece nce uaa (kfir), hatta gizli kokulan tanrsalln antitezi olan vastalara binmediklerini anlyordum. slam'la sosyalizmin kokusal uyumazln ve Sind Club yelerinin tra losyonuyla kulp kaplarnda uyuyan dilencilerin ztlm renmitim... ama irkin bir geree gitgide daha fazla ikna oluyordum - yani kutsaln veya iyinin benim ilgimi ekmediine, hatta ark sylediinde kardeimi byle aramalar sarsa bile; oysa kenar mahallenin keskin kokusu mthi dayanlmaz bir cazibeye sahip gibiydi. Dahas on alt yandaydm; kemerimin altnda, rdek beyaz donumun altnda bir eyler kprdanyordu; kadnlarn kilit altnda tutan hibir ehir fahieden yana sknt ekmez. Cemile kutsallk, memleket-sevgisi arklar sylerken kfr ve ehveti kefe ktm. (Bol param vard; babam sevgi dolu olduu kadar cmertlemiti de.) Asla bitirilemeyen Cinnah Mozolesinde sokak kadnlar bulurdum. teki genler buraya Amerikan kzlarn batan karmaya, onlar otel odalarna ya da yzme havuzlarna gtrmeye gelirlerdi; ben bamszlm korumay tercih eder, creti neyse derdim. Sonunda da orospular orospusunun kokusunu aldm, yetenei benimkinin aynas gibiydi. Ad Tai Bibi'ydi ve be yz on iki yanda olduunu iddia ediyordu. Ama o kokusu yok mu! Salim'in burnuna gelmi olan en zengin kokuydu; o kokudaki bi r eylerden bylendiini hissediyordu, tarihi bir ihtiamdan... disiz yarata yle derken buldu kendini: "Yan um-rumda deil; ben kokuyla ilgileniyorum." ("Tanrm," Padma araya giriyor, "Byle bir eyi nasl yaparsn?")

Her ne kadar Kemirli bir kaykyla balants olduundan dem vurmasa da ad beni eken en gl ey oldu; "Evlat, ben be yz on iki yandaym," derken Salim'i kandrsa da tarih merakn uyandrmay baarmt. Hakkmda istediini dn; scak, nemli bir ikindiyi iinde pireli bir dek, plak bir ampul ve dnyann en yal orospusu olan bir barnakta geirdim. Tai Bibi'yi dayanlmaz klan neydi? teki orospular mahcup brakan hangi kontrol yeteneiydi? Bizim Salim'in yeni hassaslam burun deliklerini ne lgna evirmiti? Padma: kadim fahiem guddelerine o kadar hkimdi ki gvdesinin kokusunu istedii kiininkine uydurabili-yordu. Ekkrin ve apokrinler onun o kadim iradesinin emirler ine uyard; "Sakn ayakta yapmam bekleme; ona paran yetmez," dediyse de parfm yetisi Salim'in dayanabileceinden ok daha fazlayd. (... "Ck ck ck," Padma kulaklarn kapatyor, "Byle pis, edepsiz adam hi grmedim!"...) 340 Bu fazlasyla tipsiz gen "Ayaa kalkamam, nasrlarm," diyen sonra da nasr lafnn onu tahrik ettiini fark eden yal bir cadyla birlikteydi; ekkrine-apokrin yeteneinin srrn onun kulana fsldayarak taklit etmesini istedii bir koku olup olmadn sordu, o tarif ederdi kadn da denerdi, deneme yanlma yntemiyle belki... ilk bata ocuk itiraz etti, Hayr hayr hayr, ama kadn buruuk kt sesine benzeyen sesiyle onu kandrd, yle ki ocuk yalnz olduu iin, zamann ve dnyann dnda olduu iin, bu imknsz mitolojik kocakaryla yalnz olduu iin mucizevi burnunun btn hassaslyla kokular tarif etmeye balad, Tai Bibi de onun tariflerini taklit ediyor, deneme yanlma yoluyla annesinin teyzelerinin kokularn retmeyi baararak onu akna eviriyordu, oho bunu sevdin deil mi kk sahibzade, hadi burnunu istediin kadar yanatr, komik bir ocuksun dorusu... sonra birdenbire, kazara, yemin ederim ben yaptrmadm, bir deneme yanlma srasnda dnyann en aza alnmayacak kokusu atlak, krk, ksele gvdeden ykseldi, artk ocuk kadnn grd eyi saklayamyordu, oho kk sahibzade, imdi ne buldum, kim olduunu sylemene gerek yok ama bu o. Salim "Sus sus -" Ama Tai Bibi tarihi gevezeliinin kaytszlyla steliyor, "Oho, evet, mutlaka senin sevgilinin kokusu bu kk sahibzade - kim? Kuzenin mi? Kardein..." Salim'in eli yumruk oluyor; sa el, kopuk parmaa ramen iddete hazr... Tai Bibi bunun zerine "Tanrm doru! Kardein! Vur bana ne duruyorsun, alnnn ortasnda duran eyi saklayamazsn!.." diyor. Salim giysilerini topluyor, pantolonunu ayana geiriyor Kes sesini yal cad Bu srada kadn Evet git git ama param vermezsen seni seni, gr bakalm ne yapmyorum, rupiler havada uuarak be yz on iki yandaki fahienin zerine iniyor, Al al o iren suratn kapat yeter bu srada kadn Dikkat edin prensim kendiniz de o kadar yakkl deilsiniz, giyinmi vaziyette barnaktan kayor, Lambretta mobileti onu bekliyor ama sokak ocuklar selesine iemi, mmkn olduunca hzl uzaklayor ama gerek de onunla birlikte gidiyor, pencereden sarkan Tai Bibi baryor "Hey bhaenud! Karde-dzc, nereye kayorsun? Doruya doru..." Sormaya hakknz var: Byle mi oldu yani tam... Tabii be yz on iki yanda olamaz... ama ben her eyi itiraf edeceime yemin ettim ve arkc Cemile'ye akmn aza alnmaz srrn o en mstesna fahienin azndan ve koku guddelerinden rendiim konusunda srar ediyorum. "Bizim Bayan Braganza hakl," diye azarlyor beni Padma, "Erkek-341 lerin akl pislikten baka eye almaz diyor." Onu dikkate almyorum; Bayan Braganza ve kardei Bayan Fernandes'le zaman geldiinde ilgileneceim; u anda ikincisi fabrikann hesaplaryla uramakla yetinmeli, birincisi de oluma bakmakla. Bu esnada ben isyan eden Padma Bibi'min dikkatini ekmek iin bir masal anlatacam. Bir zamanlar kuzeydeki Kif prensliinde iki gzel kz, bir o kadar yakkl bir de olu olan bir prens yaarm, yepyeni bir Rolls-Royce'u, harika politik balantlar varm. Bu prens ya da Navab ilerlemeye yrekten inanrm, bu yzden de byk kzn zengin ve nl General Zlfkr'n oluyla nianlam; kk kz iin Bakan'n olunu ayarlamak peindeymi. Arabasna gelince, dalarla evrili vadide grlm ilk arabaym, onu da ocuklar kadar ok severmi; Kif sokaklarn sosyal iletiim, kavga ve hokka-vurmaca oyunlar iin kullanmay det edinmi olan tebasnn yolundan ekilmeyii onu derinden zer-mi. Arabann gelecei temsil ettiini, bu yzden de

gemesine izin verilmesi gerektiini anlatan bir duyuruda bulunmu; bu duyuru dkknlarn camekanlarna, duvarlara, hatta ineklerin iki yanna yaptrlm olduu halde insanlar bunu kulak ard etmiler. kinci duyuru daha tepeden inmeymi, vatandalara arabann kornasn duyar duymaz yollar tahliye etmelerini buyuruyormu; ama Kifliler sokaklarda sigara imeye, tartmaya, tkrmeye devam etmiler. Kanl bir izimle sslenmi olan nc duyuru, arabann bundan byle yoluna kim karsa ezeceini bildiriyormu. Kifliler posterdeki resme baka, rezil resimler eklemiler; sonra iyi bir adam olan ama sabr sonsuz olmayan Navab dediini yapm. Mehur arkc Cemile ailesi ve emprezaryosuyla kuzeninin nian treninde ark sylemek iin geldiinde araba onu hibir sorun kmadan snrdan saraya tam; Navab gururla yle demi: "Sorun yok; arabaya artk sayg duyuluyor. lerleme kaydedildi." Navab'n yurtdna gitmi olan ve salarn "beetle-tra" tabir edilen ekilde kesen olu Mtasm babas iin bir endie kaynayd; nk yle yakklyd ki ne zaman Kif te dolasa gm hzmal kzlar gzelliinin scandan bayltyordu ama onun bu konularla hi alakas yok gibiydi, sadece polo-atlar ve tuhaf Bat arklar ald gitaryla ilgileniyordu sanki. Notalarla yabanc sokak isimlerinin yar plak pembe kzlara kart gmlekler giyiyordu. Ama arkc Cemile altn brokarl bir burka iine gizlenmi vaziyette saraya geldiinde Yakkl Mtasm -yabanc lkelerde olduu iin onun kaza geirdiine dair sylentileri hi duymamt- onun yzn grme fikrini saplant haline 342 getirdi; delik rtden grd arbal gzlerine srlsklam k olmutu. O gnlerde Pakistan Bakan bir seim yaplacan duyurmutu; nian treninin ertesi gn Temel Demokrasi denen bir oy kullanma yntemiyle yaplacakt. Pakistan'n yz milyonu hemen hemen birbirine eit yz yirmi bin blgeye blnmt ve her blge bir Temel Demokratla temsil ediliyordu. Yz yirmi bin T. D.'den oluan bir semen topluluu bakan seecekti. Kif te 420 Temel Demokrat arasnda mollalar, pler, Navab'n ofr, Navab'n arazisinde hep birlikte haha hasad yapm bir sr adam ve baka sadk yurttalar vard; Navab bunlarn hepsini kznn kna trenine davet etmiti. Ancak iki kara koyunu da armak zorunda kalmt, Birleik Muhalefet Partisinin temsilcilerini. Kara koyunlar srekli aralarnda kavga ediyorlard ama Nava b nazik ve misafirperverdi. "Bu gece benim saygn dostlarmsnz," dedi onlara, "yarn baka." Kara koyunlar sanki ktlktan km gibi yiyip iiyorlard ama herkese" -hatta babas kadar sabrl olmayan Yakkl Mtasm'a bile- onlara iyi davranlmas tembihlenmiti. Sizin de tahmin edeceiniz gibi Birleik Muhalefet Partisi su katlmam serseriler ve ekyalardan mteekkildi, Bakan' yerinden etmek ve askerlerin deil sivillerin ceplerini hazinedeki parayla doldurduu o eski kt gnlere dnmek istiyorlard ama her naslsa mthi bir lider edinmilerdi. Bu lider Bayan Fatma Cinnah't, ulusun kurucusunun kardei, yle kuru yle yalyd ki Navab onun ok zaman nce ldnden ama usta biri tarafndan doldurulduundan phe ediyordu -El Cid adnda bir filmde lm bir adamn savata bir ordunun ban ektiini izlemi olan olu da bu fikri destekliyordu... ama kadn seimlere katlmt ite, hem de Bakan, aabeyinin mozolesine mermer d-emedii iin; iftira ve phelerin stnde korkun bir dmand. Hatta onun Bakan'a muhalefet etmesinin halkn Bakan'a kar gvenini sarst bile syleniyordu - ama eski zaman slam kahramanlarnn vcut bulmu hali deil miydi Bakan? Muhammed bin Sam Ghuri'nin, ltutmu'un ve Moollarn. Hatta Kifte bile Navab acayip yerlerde B.M.P. kartmalar gryordu; hatta birisi Rolls Royce'un bagajna bir kartma yaptracak kadar ileri gitmiti. "Devir kt," demiti Navab oluna. Mtasm da "Seim yaptn m bana bunlar gelir ite - hela te-mizleyicileriyle z terziler bir ynetici semek iin oy kullanmak zorunda m?" demiti. Ama gn mutluluk gnyd; harem odalarnda kadnlar Navab'n kznn ellerini ve ayaklarn ince kna desenleriyle kaplyorlard; ya-343 knda General Zlfikr ve olu Zafer geleceklerdi. Kif i ynetenler seimi akllarndan karmlard; hissizce ocuklarnn seimini etkilemeye karar vermi olan mader-i millet yani ulusun anas Fatma Cin-nah'n km grntsn dnmeyi brakmlard. arkc Cemile'nin hanesinde de mutluluk hkimdi. Karsnn yumuak elini bir trl brakamyormu gibi grnen havlu-reticisi babas baryordu "Gryor musun? Kimin

kz ark sylyor? Harun-larn m? Valikalarn m? Davudlarn m Saygollarn m? Yaa!"... Ama yz karikatre benzeyen talihsiz olu Salim derin bir illete tutulmu gibiydi, belki de byk tarihi olaylara sahne olmu bir yerde bulunmaktan etkilenmiti; yetenekli kardeine gzlerinde utanla bakyordu. O leden sonra Yakkl Mtasm Cemile'nin aabeyi Salim'i bir kenara ekip onunla arkada olmak iin epeyce ter dkt; blnmeden nce Racastan'dan getirilen tavuskularn, Navab'n kymetli by kitaplar koleksiyonunu (ferasetle hkm srmek iin bunlarn arasndan tlsmlar ve efsunlar seiyordu) gsterdi; Mtasm (ok zeki ya da temkinli bir gen saylmazd) Salim'e polo sahasn gezdirirken bir parmene bir ak bys yazdn itiraf etti, bunu mehur arkc Cemile'nin eline sktrp onu kendisine k etmeyi mit ediyordu. Bu noktada Salim sinirli bir kpek havasna brnp oradan kamaya alt; ama Mtasm arkc Cemile'nin aslnda nasl grndn soruyordu. Ancak Salim sessizliini korudu; ta ki Mtasm vahi bir saplantnn penesinde, byy Cemile'nin eline sktrabilecei kadar yaknna gtrlmeyi rica edene kadar. Bunun zerine Salim, arplm Mta-sm'n fark etmedii kurnaz baklarla "Parmeni bana ver," dedi; Avrupa ehirlerinin corafyas konusunda uzman olsa da by ilerinden bihaber olan Mtasm baka birisi tarafndan verilse de kendi yararna alacan dnerek byy Salim'e verdi. Akam saraya yanayordu; General ve Begm Zlfkr'la oullarn ve arkadalarn getiren konvoy da yanayordu. Ama rzgr deimi kuzeyden esmeye balamt; souk, ayn zamanda kafa yapan bir rzgrd nk Kif in kuzeyinde blgenin en iyi haha tarlalar bulunuyordu; yln bu zamannda dii bitkiler olgunlap harekete geiyorlard. Hava bitkilerin sarho edici parfmyle doluydu ve o havay iine eken herkes biraz kafay buluyordu. Bitkilerin bo saadeti konvoyun ofrlerini de etkilemiti, yle ki yol kenarndaki birka berber tezghn devirip, en azndan bir aycya daldktan sonra doru yere ans eseri varabilmilerdi. Kifliler de yeni atsz arabalarn sokaklardan sonra evlerini de ele geirip geirmeyeceini merak etmeye balamlard. 344 Kuzeyden gelen rzgr Cemile'nin aabeyi Salim'in devasa ve pek hassas burnuna da girdi ve onu yle maytrd ki odasnda uykuya dald; bu yzden de o akam olup bitenleri sonradan renebildi: hahal rzgr nian davetlilerinin davranlarn deitirmi, hi durmadan kkrdamalarna, birbirlerine gz szmelerine, srmal generallerin altn yaldzl sandalyelerde bacaklarn yayarak oturup Cenneti hayal etmelerine neden olmutu. Mendi treni ylesine uykulu bir memnuniyet havasnda gemiti ki kimse gveyin fazlasyla rahatlayp donunu slattn fark etmemiti; hatta birbirleriyle kavga eden B.M.P. kara koyunlar kolkola girip bir folk arks bile sylemilerdi. Haha bitkilerinin ehvetine esir den Yakkl Mtasm tek delikli byk srmal-ipek rtnn arkasna gemeye kalknca Binba Alaaddin Latif onu yle saadetli bir efkatle durdurmutu ki arkc Cemile'nin yzn grmesini burnu bile kanamadan engellemiti. Btn misafirler masada uyuyakaldklarnda tren bitmiti; ama arkc Cemile uykulu neeli Latif tarafndan odasna kadar gtrlmt. Geceyars Salim uyandnda Yakkl Mtasm'n sihirli parmenini hl sa elinde tuttuunu fark etti; kuzey rzgr hl usul usul odasna dolduu iin zerinde appal ve sabahlyla sevimli sarayn karanlk koridorlarndan, ryen bir dnyann birikmi plerinin arasndan, paslanan zrhlarn, sarayn bir milyar gvesine asrlardr yiyecek temin eden tarihi hallarn, cam denizlerde yzen dev mahaseer alabalnn, eski bir Navab'n Lord Curzon avenesiyle bir gnde 111.111 teetar-kuu vurduu gn hatrlatan, tik tnek zerinde donuk altn bir teetar-kuunu da kapsayan bir av ganimetleri ifratnn arasndan geerek; l ku heykellerinin arasndan saray kadnlarnn uyuduu harem blmne girdi, sonra havay koklayarak kapy seti, kulbu evirdi ve ieri girdi. Cibinlii delirtici geceyans mehtabnn renksiz nda uuan dev bir yatak vard; Salim ona doru ilerledi, sonra durdu nk pencerede odaya girmeye alan bir adam vard. Yakkl Mtasm'n kara sevdadan ve hahal rzgrdan ar damar atlam ve her ne pahasna olursa olsun Cemile'nin yzn grmeye karar vermiti... Odann glgeleri arasnda grnmeyen Salim "Eller yukar! Yoksa ate ederim!" diye bard. Salim blf yapyordu; ama pencere pervazndaki elleri btn arln ekmekte olan Mtasm bunu bilmiyordu, bu yzden de ne yapacan bilemedi: tutunmaya devam edip

vurulsa myd yoksa brakp aa m dseydi? Kar saldrya yeltendi, "Senin de burada olmaman gerekiyor," dedi, "Emine Begm'e syleyeceim." Kendisine ki-345 min zorbalk ettiini anlamt; ama Salim onun ne kadar zayf bir konumda olduuna iaret etti, Mtasm bunun zerine "Tamam, ate etme," diye yalvarnca geldii yoldan geri dnmesine izin verildi. O gnden sonra Mtasm babasn Cemile'nin anababasna resmi bir evlilik teklifinde bulunmaya ikna etti; ama sevgisiz doup bym olan Cemile onu sevdiini iddia eden herkese duyduu o eski nefreti hl koruyordu ve teklifi kabul etmedi. Mtasm Kiften ayrlp Karai'ye geldi ama Cemile onun srarl tekliflerine kulak asmad; sonunda Mtasm orduya yazlp 1965 savanda ehit dt. Ancak Yakkl Mtasm'n trajedisi hikyemizin sadece bir yan olay; nk imdi Salim'le kardei yalnzlard ve iki gen arasndaki konumalardan uyanan Cemile "Salim, ne oluyor?" diye sormutu. Salim kardeinin yatana yaklat; elini tuttu ve parmen tene bastrld. Ancak bundan sonra mehtap ve ehvete batm esintiyle dili zlen Salim btn saflk mefhumunu bir kenara brakp kendi akn az bir kar ak dinleyen kardeine itiraf etti. Bir sessizlik oldu; sonra Cemile bard "Aman tanrm, byle bir eyi nasl..." ama parmenin bys sevgi nefretinin gcne kar koyuyordu; bu yzden de gvdesinin kaskat kesilip bir greininki gibi seirmesine ramen Cemile onun bu ite bir gnah olmadn anlatn dinledi, Salim meseleyi zmt, ne de olsa gerekten aabey karde deillerdi; damarlarndaki kan ayn deildi; o rndan km gecenin esintisinde Mary Pereira'nn itirafnn bile zmeyi baaramad btn dmleri zmeye urat; ama daha konuurken bile szlerinin kulaa bo geldiinin farkndayd, syledikleri tam anlamyla doru olsa da zamanla kutsallat iin daha fazla nem kazanan baka dorular da vard; utan ve dehete gerek olmad halde Cemile'nin alnnda her iki duyguyu da gryor, teninde kokularn duyuyordu, daha da beteri bunlar kendisi de hissedip kokularn kendi zerinde duyuyordu. Bu yzden de neticede Yakkl Mtasm'n parmeni bile Salim Sina'yla arkc Cemile'yi bir araya getiremedi; kzn ceylan gibi rkek gzleriyle takip edilerek ba nnde odadan kt; zamanla tlsmn etkisi iyice azalnca Cemile korkun bir intikam alacakt. O odadan ayrlrken sarayn koridorlar birdenbire yeni nianlanm bir prensesin lyla inledi, ryasnda gerdek gecesi yatann aniden nereden geldii belli olmayan sar, pis kokulu bir svyla dolduunu grmt; sonra kk bir aratrma yapt ve ryasnn bir kehanet gibi doru ktn anlaynca Zafer hayattayken bulua ermemeye yemin etti, bylece kzlk odasnda kalacak ve onun zayflnn kt kokulu dehetinden kurtulacakt. 346 Ertesi sabah Birleik Muhalefet Partisinin iki kara koyunu uyandklarnda kendilerini kendi yataklarnda buldular; ama giyinip kapy atklarnda Pakistan'n en iri kym askerlerinden ikisinin kapnn nnde atlm tfekleriyle k kapam bir ekilde huzur iinde durduklarn grdler. Kara koyunlar barp szlandlar ama askerler sandklar kapanana kadar pozisyonlarn bozmadlar; sonra sessizce ortadan kayboldular. Kara koyunlar Navab'a gittiklerinde onu mstesna gl bahesinde buldular; kollarn sallayp seslerini ykselttiler; adaletin pi edilmesi ve seimlere hile hurda kartrlmasndan dem vurdular, iin iinde dzenbazlk da vard; ama Navab onlara kendisi tarafndan apraz dllemeyle retilen on yeni Kif gln gsterdi. Onlar az kalabaln srdrrken -demokrasinin lm, otokratik tiranlk- Navab kibarca glmseyip onlara kibarca yle dedi: "Dostlarm, dn kzm Zafer Zlfikr'la nianland; hayrlsyla teki kzm da yaknda Bakanmzn sevgili oluyla evlenecek. Bir dnn - Kiften mstakbel akrabamn aleyhine bir tek oylsile ksayd ne kadar mahcup olurdum bir dnn! Dostlarm benim iin erefim nemlidir; gelin evimde oturun, yiyin iin; ama size veremeyeceim bir eyi benden istemeyin." Onlar erdi muradna... her halkrda, peri masallarnn geleneksel son cmlesi olmadan bile hikyem gerekten de bir fantaziyle bitiyor; nk Temel Demokratlar grevlerini bitirdiklerinde gazeteler - Jang, Dawn, Pakistan Times - Bakan'n Mslman Birlii'nin Mader-i Mil-let'in Birleik Muhalefet Partisi'ne kar ezici bir zafer kazandn du-yuruyorlard; bylece benim gerek-cambazlarnn en mtevazs olduum kantlanyordu; dorunun ne buyurulmusa o olduu bir lkede gerein varl sona eriyor bu yzden de bize doru olduu sylenen ey dnda her ey mmkn klnyordu; Hindistan'daki ocukluumla Pakistan'daki ergenliim arasndaki fark

buydu belki de - ilkinde sonsuz sayda alternatif gereklikle kuatlmken, ikincisinde yine sonsuz sayda sahtelik, gerekdlk ve yalan arasnda serseri mayn gibi gezinip duruyordum. Kk bir ku kulama fsldyor: "Hakszlk etme! Yalan zerinde hi kimsenin, hibir lkenin tekeli yoktur." Bu eletiriyi kabul ediyorum; biliyorum, biliyorum. Seneler sonra Dul da biliyor. Cemile de; o (Zaman tarafndan, alkanlk tarafndan, bir anneannenin syledikleri tarafndan, hayalgc eksiklii, bir babann tasdiki tarafndan) do-ru-diye-kutsanm-eylere kendi doru bildiklerinden daha fazla inanmt. 347 Salim Nasl Pakland ANLATACAK ne kald: tiktakn geri dn. Ama imdi zaman bir sona doru ilerliyor, bir douma doru deil; anlatlmas gereken bir bezginlik var, bu genel bitkinlik yle derin ki ancak sonun geliiyle bir zme kavuacak nk insanlar da uluslar ve kurgusal karakterler gibi istimsiz kalabilirler, o zaman da ilerinin bitmesi dnda hibir zm yoktur. Aydan bir para nasl dt ve Salim nasl pakland... saat tkrd-yor; btn geri saymlar bir sfr gerektirdiinden izin verirseniz sonun 2 Eyll 1965'te geldiini belirteyim; sfr noktas da, kanlmaz bir biimde tam geceyarsyd. Geri Aliye teyzemin evindeki hi amayan ama iki dakika ge alan eski dolapl saat geceyarsn asla vuramad. Anneannem Nesim Aziz Pakistan'a 1964'n ortasnda geldi, ardnda Nehru'nun lmnden sonra hain bir g mcadelesine sahne olan bir Hindistan brakmt. Ekonomi Bakan Morarci Desai ve dokunulmazlarn en gls Cagcivan Ram bir Nehru hanedan olumasn nleme kararllyla birlemilerdi; bu yzden de ndira Gandhi liderlikten mahrum kalmt. Yeni Babakan Lal Bahadr astri'ydi, lmszlkle turusu kurulmu gibi grnen o politikac neslinin bir baka temsilcisi ama bu sadece maya, yani yanlsamayd. Nehru da astri de lml olduklarn kantladlar; yine de geriye kalanlar ok fazlayd, zaman mumyalanm parmaklaryla sk sk tutup hareket etmesine izin vermiyorlard... ancak Pakistan'da saatler tiktaklyordu. Muhterem Valide kardeimin mesleini pek de onaylamyordu; film yldzlna ok benziyordu. "Ailem, nederlerona," demiti iini ekerek Pia mumaniye, "petrol fiyatndan bile daha kontrolsz." Ama iten ie houna gidiyordu belki nk gce ve mevkiye sayg duyard, Cemile de o kadar yceltilmiti ki lkenin en gl ve en yksek hane-348 lerinde aranr olmutu... anneannem Ravalpindi'ye yerleti; ama bir bamszlk gsterisi yaparak General Zlfikr'n evinde oturmamaya karar verdi. Pia yengemle birlikte ehrin eski mahallesindeki mtevaz bir bungalova yerletiler; biriktirdikleri paralan bir araya getirerek uzun zamandr hayali kurulan benzin istasyonunu aldlar. Nesim Adem Aziz'den ne sz ediyor ne de yasn tutuyordu; genliinde Pakistan hareketinden nefret etmi ve arkada Mian Abdullah'n lmnden muhtemelen Mslman Birlii'ni sorumlu tutmu olan kavgac dedemin lerek onun Paklarn lkesine tek bana gitmesine olanak tanmasndan memnun gibiydi. Gemie srtn dnen Muhterem Valide gaz ve petrol zerinde younlat. stasyon ilek bir yerdeydi, Ravalpindi-Lahor otoyolunun kenarndayd ve iyi kazan getiriyordu. iler arabalarla ordu kamyonlarnn depolarn doldururken kadnlar nbetlee camdan ynetici kulbesinde oturuyorlard. Byl bir ikiliydiler. Pia solmay reddeden gzelliinin cazibesiyle mterileri ekiyordu; lm aclar yznden kendi hayatndan ok bakalarnnkiyle ilgilenen bir kadna dnen Muhterem Valide ise istasyonun mterilerini cam kulbeye davet edip pembe Kemir ay ikram etmeyi det edinmiti; mteriler bu teklifi biraz duraksayarak kabul eder ama sonra yal kadnn sonu gelmeyen anlarla onlar skma niyetinde olmadn grnce rahatlar, yakalaryla dillerini gevetirlerdi, bylece Muhterem Valide baka insanlarn hayatlarnn kutlu unutuuna dalard. stasyon ok gemeden o blgede mehur oldu, ofrler onu grebilmek iin yollarn deitirmeye baladlar - genelde iki gn st ste giderlerdi, bylece hem ilahi yengemle kendilerine gz ziyafeti ekerler hem de bir sngerin emme zelliini edinmi son derece sabrl anneanneme dertlerini anlatrlard; anneannem dudaklarndan bir iki damla basit, salam neri karmadan nce misafirlerinin szlerini tamamyla bitirmesini beklerdi - arabalar benzinle dolup iiler tarafndan parlatlrken anneannem de onlarn hayatlarn doldurup cilalard.

Camdan gnah karma kulbesinin iinde oturup dnyann sorunlarn zerdi; ama kendi ailesi artk ona nemsiz gelmeye balam gibiydi. Bykl, ana, gururlu: Nesim Aziz trajediyle ba edebilmenin yolunu byle bulmutu; ama onu bulmakla o dalgn bitkinlik ruhunun da ilk kurban olmutu ki bunun tek olas zm sondu. (Tik tak)... Ancak grne gre, kocasnn peinden mminler iin ayrlm cennet bahesine gitmeye niyeti yoktu; terk ettii Hindistan'n methselah liderleriyle daha ok ortak noktas var gibiydi. rktc bir hzla daha da geniliyordu; sonunda cam kulbeyi bytmek iin inaatlar arld. 349 I "Byk yapn, byk," dedi onlara kendisinde pek az rastlanan bir mizah duygusuyla, "Belki bir asr sonra hl burada olursam, nederlerona, Allah bilir ne kadar genilerim artk; sizi on-on be ylda bir uratrmak istemem." Gel gelelim Pia Aziz "pompa mompa" ileriyle yetinmiyordu. Albaylar kriketiler polo oyuncular diplomatlarla bir dizi ilikiye balamt, yabanclar dnda kimsenin ne yaptyla ilgilenmeyen Muhterem Valide'den saklamak kolayd; ama kk yerde ondan baka herkesin diline dmt. Emerald teyzem Pia'y kenara ekip sormutu; Pia ona yle karlk vermiti: "Sonsuza kadar inleyip sam bam yolmam m istiyorsun? Hl gencim; gen dediin gnn gn edecek." Emerald dudaklarn bzerek "Biraz sayg gster... ailemizin ad..." diyecek olmutu ama Pia omuz silkmiti. "Sen saygdeer olabilirsin abla, ben hayatm yaayacam." Ama Pia'nn kendini ispat etme abas bomu gibi geliyor bana; o da kiiliinin geen senelerle birlikte akp gittiini fark ediyordu; o ateli ak maceralar "karakterine" uygun (onun gibi bir kadndan beklenecei gibi) davranmak iin mitsiz, son bir abayd. Yrekten istemiyordu bunu; iten ie o da bir son bekliyordu... Akbabann drd bir elin Ahmet Sina'nn suratna tokat atmasndan beri ailecek havadan den eylere kar hep zayf olmuuzdur; topu topu bir yl sonra da yine byle tepeden inme bir eylere maruz kalacaktk. Dedemin ld haberi ve Muhterem Valide'nin Pakistan'a gelmesinden sonra ryalarmda srekli Kemir'i grmeye baladm; alimar-bagh'da hi gezinmemi olsam da geceleri geziniyordum; ikaralara biniyor dedemin yapt gibi Sankaraarya tepesine kyordum; nilfer kklerini ve fkeli dilere benzeyen dalar gryordum. Bu da hepimizi (Tanr ve lkesiyle ayakta duran Cemile dnda) etkileyen dnyadan kopukluun bir gstergesi olarak alnabilir - ailemin hem Hindistan hem Pakistan'dan uzak oluunun bir gstergesi. Ravalpindi'de anneannem pembe Kemir ay iiyordu; Karai'de torunu hi grmedii bir gln sularnda ykanyordu. Kemir ryasnn Pakistan'n geri kalan nfusunun zihinlerine de bulamas fazla uzun srmeyecekti; tarih-le-balant beni brakmay reddediyordu. 1965'te ryamn ulusun ortak mal haline geldiini grdm, yaklamakta olan sonun nemli bir hazrlaycsyd bu ve o son geldiinde havadan bir sr eyler decek, ben de sonunda paklanacaktm. 350 Salim bundan fazla batamaz: kendi zerimde gnahlarmn lam kokusunu duyabiliyordum. Paklarn lkesine gelmi, orospularn peine dmtm - kendime yeni, doru dzgn bir hayat kuracam yerde aza alnmayacak (karlksz) bir ak peydahlamtm. Beni tmyle ele geirecek byk bir kaderciliin ba gsterdii sralarda Lambret-ta'mn zerinde ehrin sokaklarnda dolayordum; Cemile'yle mmkn olduunca birbirimizi grmemeye alyorduk, hayatmzda ilk defa konuacak tek szmz yoktu. Saflk, paklk - ideallerin en by! - Pakistan'a adn veren ve kardeimin arklarnn her notasndan damlayan o meleksi erdem! -ok uzaklarda grnyordu; gnahkrlarn affetme gcne sahip olan tarihin o anda beni bir vuruta tepeden trnaa temizleyip paklayacak bir ana doru yaklamakta olduunu nereden bilecektim? Bu esnada baka gler kendilerini gsteriyordu; Aliye Aziz korkun kzkurusu intikamn almaya balamt. Guru Mandir gnleri: paan-kokular, yemek-kokular, caminin uzun iaret parmann, minarenin glgesinin bitkinlik veren kokusu; bu srada Aliye teyzemin kendisini terk eden adama ve onunla evlenen kardeine kar duyduu nefret elle tutulur, gzle grlr bir eye dnmt; oturma odasnn kilimi zerinde kusup duran kocaman bir kertenkele gibi oturuyordu ama kokusunu galiba bir tek ben alyordum nk Aliye'nin

gizleme becerisi, enesinin kllar kadar ve her akam sakallarn kknden koparmak.iin kulland adadaki ustal kadar gelimiti. Aliye teyzemin -ilkokulu ve lisesi sayesinde- uluslarn kaderine katks kk grlmesin. Kzkurusu nadanlnn ikiz eitim kurumunun ders programna, tulalarna, ayn zamanda rencilerine de sinmesine gz yumuyordu; kendilerini nedenini tam olarak anlayamadklar ok eski bir kinin penesinde bulan bir ocuklar ve genler kabilesi yetitirmiti. Ey bakire teyzelerin her yerde hazr ve de nazr kral! Evinin boyasn solduruyordu; mobilyalar tka basa hnla dolu olduklarndan kambur zumburdu; kzkurusu bastrlmlklar perdelerin eteklerine dikilmiti. Tpk bir zamanlar bebek elbiselerine dikildii gibi. Hn topraktaki atlaklardan fkryordu. Aliye teyzem neden zevk alrd: yemek piirmekten. Senelerin yalnz deliliinde bir sanat biimi seviyesine getirdii neydi: yiyeceklerin hislerle doldurulmas. Bu alanda ki baars kimden sonra geliyordu: eski ayahm Mary Pereira'dan. ki yal ahy da geen kim: Salim Sina, 351 -I Braganza turu sanayiindeki ba turucu... yine de onun Guru Mandir' deki evinde oturduumuz zamanlar bize ekimenin brianilerini, anlamazln nergisi kftelerini yapard; azar azar annemle babamn g2 aklarnn akordu bile bozulmaya balamt. Ama teyzem hakknda sylenecek iyi eyler de var. Politikada askeri gdml hkmete kar sesini ykseltiyordu; eer kaynbiraderi General olmasayd ilkokulu ve lisesi pekl elinden alnabilirdi. Onu sadece kendi acmn karanlk gzlklerinden gstermeyeyim; Sovyetler Birlii ve Amerika'da konferanslar vermiti. Hem yemekleri de lezzetliydi. (Gizli ieriklerine ramen.) Ama o cami glgeli evde hava ve yiyecekler ii ele almaya balamlard... Korkun ak ve Aliye'nin yemeklerinin ifte sersemletici etkisi altndaki Salim aklndan ne zaman kardei gese kzarmaya balamt; Cemile'yse farknda olmadan temiz havaya ve karanlk hislerle yorulmam yemee zlem duyduundan evde gitgide daha az zaman geirmeye balamt; konser vermek iin lkenin eitli yerlerini dolayordu (ama asla Dou Kanadna gitmeden). Aabey kardein birbirlerini ayn odada buluverdikleri o nadir anlardaysa ikisi birden rkerek yerden bir kar havaya sryor, sonra zerinde sradklar o nokta aniden ekmek frn gibi kzmasna ne yapacaklarn bilmez halde yere bakyorlard. Baka zamanlarda da, evdekilerin hepsinin kafas baka yerlerde olmasa kolayca anlayacaklar baz davranlarda bulunuyorlard: mesela Cemile srmal beyaz yolculuk peesini evde de takar olmutu, scaktan baylacak gibi olsa da aabeyi evden kmadan karmyordu; Salim ise -bir kle gibi Santa Ignacia manastrndan ekmek getirmeyi srdryordu- ekmekleri kendisi vermekten kanyordu; zehirli teyzesini arac olarak kullanmt bir keresinde. Aliye ona merakla bakp "Neyin var olum - bulac bir hastala m yakalandn?" diye sormutu. Salim teyzesinin satn alnan kadnlarla ilikisini tahmin ettiini dnerek kpkrmz kesilmiti; belki de tahmin etmiti ama daha byk bir baln peindeydi. ... Salim dnceli sessizliklere gmlmek gibi bir eilim edinmiti, bu sessizlikleri aniden "Hayr!" yahut "Ama!" hatta anlamszca "Dan!" yahut "Bammm!" diye bararak bozard. Bulutlu sessizlikler arasnda anlamsz kelimeler; sanki Salim yle youn bir i diyaloga girmiti ki baz paralar ya da acs kaynayarak dudaklarnn yzeyinden tayordu. Bu i srtme yemek zorunda kald huzursuzluk kri-leriyle kukusuz daha beter bir hal alyordu; sonunda Emine grnmez amar sandklaryla konuur bir hal aldnda ve Ahmet felcin kn-352 tiis yznden sadece kkrtlar ve hrltlar karr vaziyete geldiinde, ben ahsi inzivamda sessiz bir fkeyle etrafa bakmaya baladmda teyzem Sina klanndan ald intikamn bu kadar etkili olmasndan memnun kalmtr herhalde; tabii o da uzun zamandr besledii bu tutkunun nihayet gereklemesi sonucu bolua dmemise; o zaman onun da bekleyecek bir eyi kalmamtr; bir yeeni yerdeki scak noktalarn zerinde aniden srarken, teki yeeni durup durup "Yaa!" diye barrken, eski sevgilisinin enesinden salyalar akarken ve Emine gemiinden gelen hayaletleri "Demek yine sen geldin, neden olmasn? Hibir ey ekip gitmiyor sanki," diyerek karlarken, teyzem enesi adayla kapl bir biimde tmarhaneden beter evinin koridorlarnda dolanyor ve ayak sesleri bo bo yanklanyordu. Tik tak... 1965 Ocanda annem Emine Sina, on yedi yl aradan sonra tekrar hamile

olduunu fark etti. Kesinlikle emin olduktan sonra iyi haberi ablas Aliye'ye syleyer ek teyzeme intikamn mkemmelletirmek iin bir frsat verdi. Aliye'nin anneme ne dedii bilinmiyor; yemeklerine ne kartrd sadece tahminden ibaret; ama Emine zerindeki etkisi ykc olmutu. Kafasnda beyin yerine karnbahar tayan bir canavar ocuun hayalleri dadand Emine'ye; Ramram Seth'in hayaleti ve iki bal bir ocuk kehaneti onu tekrar endieye garketti. Annem krk iki yandayd; bu yata bir ocuk dourmann (hem doal hem Aliye'den kaynaklanan) korkulan kocasn iyiletirerek ak dolu bir gze ulatrd zaman zerinde peydahlanan parlak haleyi matlatrmt; teyzemin intikamnn -kakulenin yan sra uursuz kehanetler de katlm-kormalarnn etkisi altnda annem ocuundan korkar oldu. Aylar getike annemin ardnda brakt krk iki yl burnundan fitil fitil gelmeye balad; drt on yln arl gn be gn artyor onu yann altnda eziyordu. ki aylk hamileyken salar beyazlad. nc ayda yz ryen bir mango gibi burutu. Drdnc ayda yal bir kadna dnmt, krkl, tombul; nasrlar ona tekrar musallat olmu, yznn her yerinden kllar fkrmt; onun kadar yal bir kadnn ocuk dourmas byk bir rezaletmi gibi tekrar bir utan sisiyle sarmalanmt sanki. O kargaa dolu gnlerin ocuu iinde byrken onun kklyle kendi ya arasndaki ztlk artt; ite o noktada eski hasr bir koltua kp gemiinin hayaletlerini arlamaya balad. Annemin zlnn anilii ok iticiydi; bunu aresizce izleyen Ahmet Sina kendini birdenbire gveni krlm, bolukta, erkekliini yitirmi halde buldu. imdi bile btn olaslklarn sona erdii o gnleri yazmak bana zor geliyor; o gnlerde babamn havlu fabrikas ellerinde dalmt. Aliye' 353 nin yemeklerle yapt bynn (hem yediinde midesinde, hem de karsn gren gzlerinde i gryordu) etkileri artk iyiden iyiye kendini hissettiriyordu; fabrikann ynetimini gevetti, alanlaryla da aras bozuldu. Emine Marka Havlularn mahvn zetlemek gerekirse yle: Ahmet Sina bir zamanlar Bombay'da hizmetkrlara davrand gibi otoriter davranmaya balamt iilerine, dokuma ustas, paketleme iisi ayrt etmeden uak-efendi ilikilerinin eitlemeleriyle onlar aalyordu. Sonunda iileri er beer ona kar gelmeye baladlar, mesela "Ben sizin hela temizleyiciniz deilim sahib; ben kalifiye birinci snf dokumacym," diyerek onlar ie almakla gsterdii bykle gereken minneti gstermiyorlard. Teyzemin paketleyip yanna verdii le yemeklerinin sersemletici gazabnn etkisinde hepsinin ekip gitmesine gz yumdu ve onlarn yerine bobinlerle makine paralarn alan ama yeri geldiinde eilip etek pen be para etmez adamlar doldurdu; defolu havlu says rktc bir biimde tavana vurdu, kontratlar yerine getirilemiyordu, yeni siparilerde d vard. Ahmet Sina eve geri evrilmi havlu dalan -Himalayalar!- getirmeye balamt nk fabrikann ambar onun kt ynetiminin sonucu dk standartl rnlerle dolup tamt; tekrar imeye balad, o yaz Guru Mandir'deki ev cinlerle savann o eski mstehcenlikleriyle ykanyordu, koridorlar ve hol kaplayan kt dokunmu havlu Everestleri ve Nanga-Parbatlar yanndan glkle szlebiliyorduk. Kendimizi teyzemin uzun zamandr semirttii gazabnn kucana brakmtk; evden sk sk uzak kald iin fazla etkilenmeyen Cemile dnda hepimiz hap yutmutuk. Annemle babamn aklar, yeni bebekleriyle teyzemin asrlk hncnn ortak arl altnda dalnca acl ve sersemletici bir devreye girmitik; zamanla kafa karkl ve knt evin pencerelerinden dar szp btn ulusun kalpleriyle zihinlerini ele geirdi yle ki sonunda kagelen sava bizim iinde yaadmz o aptallatrc gerekdlk pusuna sarlyd. Babam dosdoru felce doru ilerliyordu ama onun beynindeki bomba patlamadan nce baka bir fitil atelendi: 1965 Nisannda mstesna Ku Batakl hadisesini duyduk. Teyzemin intikamnn anda sinekler gibi debelenirken tarihin deirmeni tmeyi srdryordu. Bakan Eyb gzden dmekteydi: 1964 seimlerinde hile yapld sylentileri alm yrmt. Bakan'n olu meselesi de vard: Gohar Eyb'n Gandhara Sanayii onu bir gecede 354 mlti-mlti yapmt. Ey byk-adamlarn alak ocuklarnn bitmez tkenmez silsilesi! Zorbalklar ve atp tutmalaryla Gohar; sonra Hindistan'da Sancay Gandhi ve Maruti

Araba irketiyle Kongre Genlii; bu yaknlarda Kanti Lal Desai... byk adamlarn ocuklar yzlerini kara kartyor. Ama benim de bir olum var; Adem Sina emsallerinin aksine bu eilimi tersine evirecek. Oullar babalanndan kt olduklar gibi iyi de olabilirler... ancak 1965 Nisannda havada oullann alaklnn uultusu vard. 1 Nisan'da Bakanlk Konutunun duvarlarn aan kimin oluydu - Bakan'n yanna koup karnna silahn dorultan o iren adam ad bilinmeyen hangi baba peydahlamt? Baz babalar tarih neyse ki tanmyor; zaten suikast baarsz olmutu nk silah mucizevi bir biimde tutukluk yapmt. Her kimin evladysa polis onu alp gtrm, dilerini bir bir skm, trnaklarn yakm, -knn ucunda sigara sndrmt; bu yzden de isimsiz suikast aday, oullann genelde fazlasyla kt davrandnn gzlendii bir tarih akntsna kendini kaptrdn rense pek fazla avuntu bulamazd herhalde. (Kendimi de bunun dnda tutmuyorum.) Haberlerle gerekler arasnda kopukluk: gazeteler yabanc ekonomistlerden alntlar yapyorlard -PAKSTAN GELMEKTE OLAN LKELER N RNEK TEKL EDYOR- oysa (rapor edilmeyen) kyller, yeni alan su kuyularnn ounun faydasz, zehirli ve yanl yerlerde olduklarn iddia ederek szde "yeil devrim"e kfrediyorlard; editrler ulusun ne kadar drste ynetildiini anlatrlarken, svire bankalanndaki hesaplar ye Bakan'n olunun yeni Amerikan arabalar hakkndaki sylentiler ortal sarmt. Karai Dawn yani afak gazetesi baka bir afaktan sz ediyordu -HNT-PAK LKLER DZELME YOLUNDA MI?- ama Ku Bataklnda baka bir oul baka bir hikyeyi kefediyordu. ehirlerde seraplar ve yalanlar; kuzeyde, yksek dalarda inliler yollar ap nkleer patlamalar planlyorlard; ama artk genelden zele gemenin zaman geldi, daha dorusu General'in olu, kuzenim sidikli Zafer Zlfkr'a. Nisanla Haziran arasnda lkenin hayalkrkl yaratan oullarnn bir timsaline dnmt; tarih onu kullanarak Gohar', gelecekteki Sancay' ve Kanti Lal'i gsteriyordu; doal olarak beni de. Kuzen Zafer'e dnelim. O srada onunla birok ortak noktamz vard... kalbim yasak akla doluydu; onun pantolonu da, btn abalarna ramen, ayn lde yasak ama daha somut bir eyle dolu oluyordu hep. Mitolojik klar hayal ediyordum, hem mutlu hem talihsiz - hem ah Cihan ve Mmtaz Mahal hem Montague ve Capulet; Zafer de Kifli 355 nianlsn hayal ediyordu, kzn on altnc doum gnnden sonra bile bulua ermemesi onu eriilmez gelecekteki bir hayale dntryordu Zafer'in dncelerinde... 1965 Nisannda Zafer, Pakistan'n kontroln-deki Ku Batakl blgesindeki manevralara gnderilmiti. Ktann gevek sidik torballara zulm: Zafer, temen olmasna ramen Abotabad askeri ssnde alay mevzu olmutu. Paki Ordusunun anl niformasna hakaret etmesin diye cinsel organnn etrafna balon gibi plastik bir ey takmasnn istendii yolunda sylentiler vard; basit cavanlar, o yanlarndan geerken, yanaklarn balon iirir gibi kabartyorlard. (Btn bunlar, cinayetten tutuklandktan sonra sular seller gibi gzya dkerek verdii ifadesinde ortaya kt.) Zafer'in Ku Bataklna tayin edilmesinin kurnaz bir stnn fikri olmas muhtemel, adam onu Abotabad mizahnn ate menzilinden uzaklatrmaya alyordu herhalde... iini tutamamas Zafer Zlfkr' benimki kadar iren bir su ilemeye mahkm etmiti. Ben kardeime k olmutum; o ise... ama hikyeyi batan anlataym. Blnmeden beri Bataklk "ihtilafl blgeydi"; ancak pratikte iki tarafn da ihtilafa decek cesareti yoktu. 23. paralel boyundaki tepelerde, resmi olmayan snrda, Pakistan hkmeti bir dizi nbeti kulbesi ina etmiti, her birinde alt asker ve bir projektrden ibaret bir garnizon vard. Bu kulbelerin birou 9 Nisan 1965'te Hindistan Ordusunun eline gemiti; kuzenim Zafer'in de iinde bulunduu, manevra blgesindeki bir Pakistan kuvveti snrda seksen iki gn sren bir mcadeleye girmiti. Bataklktaki sava 1 Haziran'a kadar srd. Bu kesin; ama geri kalanlar, o gnlerde olup biten her eyi etkisi altna alan gerekdlk ve dzmecelik pusunun ardnda gizli, zellikle de hayallerle dolu Bataklkta olanlar... bu yzden de kuzenim Zafer tarafndan anlatlm olan bu hikye de, resmi azlardan doru olduu sylenen eyler dnda, sylenen her ey kadar doru. ... Gen Pakistan askerleri Ku bataklklarna girdiklerinde alnlarnda souk, yapkan bir ter peydahland ve deniz dibindeki a benzeyen yeilimsi k sinirlerini bozdu; birbirlerine anlattklar hikyeler onlar daha da korkuttu, bu kh deniz kh kara olan blgede meydana gelmi korkun eylerin efsaneleri, gzleri ldayan eytani deniz

canavarlar, balks kafalar suyun altnda nefes alrken tmyle insana benzeyen alt taraflar rlplak karada duran ve gafilleri lmcl (nk bir balk-kadnla yatp da hayatta kalan kimse olmadn herkes bilir) cinsel edimlere zorlayan balk-kadnlar... yle ki snr kulbelerine gidip de savaa girdiklerinde on yedi yanda bir avu rkek ocuktu-356 lar, karlarndaki Hintliler Batakln yeil havasna onlardan da uzun bir sre maruz kalmam olsalard kukusuz telef olacaklard; ite o camlar dnyasnda, iki tarafn da dmanlarnn yannda eytani hortlaklarn savatn grdkleri lgn bir sava balad; ama sonunda Hint kuvvetleri teslim oldular; ou gzyalar iinde kerek krler olsun Tanrm bitti, diye aladlar; geceleyin snr kulbelerinin etrafnda dolanan kocaman i yaratklar, boulmu adamlarn yosundan elenk-ler ve gbeklerinde denizkabuklaryla havada uan ruhlarn anlattlar. Teslim olan Hint askerlerinin syledii bir ey kuzenimin kulana alnmt: "Zaten bu snr kulbelerinde kimse yoktu; bo olduklarn grnce ieri girdik." Terk edilmi snr kulbelerinin gizemi, yeni snr nbetileri gnderilene kadar onlarda oturmalar gereken gen Pakistan askerlerine ilk bata muammal grnmedi; kuzenim Temen Zafer yannda sadece be cavanla kulbede geirdii yedi gn boyunca sidik torbas ve barsaklarnn isterik bir sklkta kendilerini boalttklarn fark etti. Cadlarn lklar ve karanln ne id belirtisiz hrtlaryla dolu gecelerde alt gen yle dalgn bir hale gelmilerdi ki artk kimse kuzenime glmyordu nk kendi donlarna doldurmakla meguldler. Son geceden bir nceki gece cavanlardan biri korkuyla fsldad: "Bakn ocuklar mr billah burada kalmam gerekecekse ben de kaarm daha iyi!" Askerler deniz anas gibi bir kendini brakmlk iinde Bataklkta terliyorlard; sonra son gece korktuklar balarna geldi, bir hayalet ordusunun karanlktan onlara doru geldiini grdler; denize en yakn snr kulbesindeydiler ve yeilimsi ay nda hayalet gemilerin, hortlak kadrgalarn yelkenlerini grebiliyorlard; askerlerin barlarna ramen hayalet-ordu ftursuzca ilerledi, hayaletlerin yosun kapl gsleri ve grnmeyen eylerle dolu zeri rtl tuhaf tahtrevanlar vard; hayalet-ordu k iinde kuzenim Zafer ayaklarna kapanp mahvolmu bir biimde yalvarmaya balad. Kulbeye giren ilk hortlak dilerinin ou dklm, kemerine kv-nk bir kama taklm bir adamd; kulbede askerleri grnce gzleri kzl bir fkeyle yand. "Tanrm!" dedi hayaletlerin reisi "Lan gtolanla-n burada iiniz ne? Paranz almadnz m?" Hayalet deillerdi; kaakydlar. Alt gen asker kendilerini sefil bir dehetin drd gln durumda buldular; toparlanmaya alsalar da utanlarndan kmldayamyorlard... imdi sadede geliyoruz. Kaaklar kimin adna alyorlard? Kaak reisinin dudaklarndan 357 dklen ve kuzenimin gzlerini dehetle falta gibi aan kimin adyd? Balangta 1947'de kaan Hintli ailelerin felaketleri zerine kurulan imdi de korumasz Bataklktan geerek bahar-yaz Pakistan ehirlerine dalan kaak konvoylaryla beslenen servet kimin servetiydi? Sesi jilet gibi olan hangi Punchinello suratl G eneral hayalet birliklerine komuta ediyordu? ... Ama gerekler zerinde younlamalym. 1965 Temmuzunda kuzenim Zafer izin alarak babasnn Ravalpindi'deki evine dnmt; bir sabah ar ar babasnn yatakodasna doru yrmeye balad, srtnda sadece ocukluunda yaad aalanmalarn dayaklarn ans, sadece hayat boyu iini tutamamann utanc deil babasnn Bataklkta olanlardan, Zafer Zlfkr'n salya smk yere kapanmasndan sorumlu olduunun bilgisi de vard. Kuzenim babasn yatann yanndaki kvette buldu ve uzun, kvrk bir kaak kamasyla grtlan kesti. Gazete haberleri ardnda gizlenen -ALAK HNT STLASI KAHRAMAN EVLATLARIMIZ TARAFINDAN BERTARAF EDLD- General Zlfikr gerei belirsiz, mulak bir eye dnt; snr muhafzlarnn satn alnmas gazetelerde, MASUM ASKERLER HNT KUVVETLER TARAFINDAN KATLEDLD eklinde yer ald; enitemin kaaklk faaliyetlerini kim duyuracakt? Enitemin yasad transistorlu radyolarn, gnahlarnn klimalarn ve saatlerini kullanmayan politikac general var myd? General Zlfikr ld; kuzen Zafer hapse dt ve sadece onunla evlenmemek iin det grmeyi reddeden Kifli bir prensesle evlenmekten kurtuldu; Ku Bataklndaki hadiseler de Austos'ta patlak verecek daha byk bir yangnn ilk

kvlcmlar oldu ki bu yangn sonucunda Salim kendisine ramen paklanacakt. Emerald teyzeme gelince, g etmesine izin verildi; bunun iin gerekli hazrlklar yapt, ngiltere'ye Suffolk'a gitme niyetindeydi, orada kocasnn eski emir subay Tugeneral Dodson'la kalacakt; adam bunakln etkisiyle zamann kendisi kadar yal Hintli hizmetkrlarla yarenlik ederek, Delhi Durbar ve V. George'un Hindistan Kaps'na geliiyle ilgili filmler seyrederek geiriyordu... teyzem nostaljinin bo unutuunu ve ngiliz kn bekliyordu ki sava kp btn sorunlarmz halletti. Sadece otuz yedi gn srecek "yalanc bar"n ilk gnnde Ahmet Sina'ya fel geldi. Fel sol tarafn tmyle etkisi altna alarak onu bebekliinin agu gugularna dndrd; ayn zamanda sama sapan kelimeler sylyordu, dklara ocuklukta taklan isimlerse en sevdii eylerdi-358 "Ka-ka!", "Suu-suu!" diyerek kkrdayan babam bir kez daha ama nihai olarak yolunu v e cinlerle savan kaybederek olayl kariyerinin sonuna gelmiti. Kmltsz vaziyette hayatnn defolu havlular arasnda oturuyordu; defolu havlular arasnda, canavarca hamileliinin devasa arl altnda ezilmi olan annem Lila Sabarmati'nin piyanolas, kardei Hanif in hayaleti ya da kendi elleri etrafnda ate evresindeki gveler gibi dans eden bir ift el tarafndan ziyaret edildike ban hznle eiyordu. Komutan Sabarmati elinde tuhaf sopasyla onu grmeye gelmiti ve rdek Nussie annemin buruuk kulana fsldamt: "Sonu geldi, Emine karde! Dnyann sonu geldi!"... imdi Pakistan'da geirdiim yllarn hastalkl gerekliini g bela katettikten, (Aliye teyzemin intikamnn sisinden) kklerimizi Bombay'dan kopardmz iin bize yaplan korkun, esrarl bir dizi misilleme gibi grnen eyleri derleyip topladktan sonra size sonlardan sz etmemin zaman geldi. Su gtrmez bir gerei sylemek istiyorum: 1965 Hint-Paki savann gizli amac gafil ailemi dnya yznden silmekten baka bir ey deildi. Yakn tarihimizi anlayabilmek iin o savan bombardman hedeflerini analitik, nyargsz bir gzle incelememiz gerek. Sonlarn bile bir balangc vardr; her eyi srayla anlatmak lazm. (Ne de olsa Padma arabay kzn nne koma giriimlerimin hepsini baltalyor.) 8 Austos 1965'te aile tarihim kendini yle bir vaziyete sokmutu ki bombardman-plan-sayesinde-kazandklar ona m erhametli bir rahatlama salad. Hayr: izin verin de nemli kelimeyi kullanaym: paklanmamz iin anlatacam lekte bir ey gerekliydi. Korkun intikamyla hepimizi doyuran Aliye Aziz; dul kalan ve srgne gitmeyi bekleyen Emerald teyzem; bo bir ehvet iindeki Pia yengem ve cam kulbede inzivaya ekilmi Nesim Aziz; asla blua ermeyen prensesi ve hapishane hcrelerinde dek slatmaktan ibaret geleceiyle kuzenim Zafer; babamn ocuklua ka ve hamile Emine Sina'nn hortlaklarla dolu, hzl yalan... btn bu korkun vaziyetler Hkmet tarafndan benim Kemir'i ziyaret ryamn benimsenmesiyle son buldu. Bu esnada kardeimin akmla yzlemeyi merhametsizce reddetmesi yznden fazlasyla kaderci bir ruh hali edinmitim; geleceim hakkndaki yeni umursamazlmn etkisinde Puf Amca'ya benim iin seecei Pufiyalardan biriyle evlenmek istediimi syledim. (Bunu yapmakla da hepsini lanetlemi oldum; ev ahalisiyle ba kurmaya niyetlenen herkes sonunda kaderimizi paylat.) Kafa bulandrmak istemiyorum. Tmyle olaylar zerine younlamak gerek. Ama hangi olaylar? On sekizinci doum gnmden bir haf-359 ta nce, 8 Austos'ta Pakistan birlikleri sivil giysilerle Kemir'deki atekes hattn geip Hint blgesine girdiler mi girmediler mi? Delhi'de Babakan astri "devleti ykmay amalayan byk apl bir szma harekt" diye aklamada bulundu; ama Pakistan'n Dileri Bakan Zl-fkr Ali Bhutto buna hemen cevap verdi: "Kemir'in yerli halknn zulme kar ayaklanmasyla herhangi bir alakamz olduunu kesinlikle reddediyoruz." Bunlar olduysa ardnda yatan itkiler neydi? Yine bir sr olas aklama: Ku Bataklnn kabartt fkenin srmesi mi; Mkemmel-Vadiye-kimin-sahip-olaca sorununu tam olarak zme istei mi?.. Yoksa gazetelere kmayan sebep mi: Pakistan'daki i politik sorunlarn basks - Eyb'n hkmeti sallantdayd, byle zamanlarda sava mucizeler yaratr. ster o sebep olsun ister bu sebep; ben ii kolaylatrmak iin kendi bulduum sebebi sylyorum: sava ben Kemir ryasn yneticilerimizin fantazilerine soktuum iin kt; dahas saflktan uzaktm ve sava beni gnahlarmdan kurtaracakt.

Cihad Padma! Kutsal sava! Ama kim saldrd? Kim savundu? On sekizinci doum gnmde gereklik korkun bir darbe daha indirecekti. Delhi'deki Kzl Kale'nin istihkamlarndan bir Hindistan Babakan (uzun zaman nce bana mektup yazan deil) bana doum gn kutlamasn yollad: "Kaba kuvvete kar kaba kuvvet kullanlacaktr; bize kar giriilen bir saldrnn baarl olmasna asla izin vermeyeceiz!" Guru Mandir'de hoparlrl jip-ler beni ikna etmeye alyorlard: "Hint mtecavizleri kesinlikle bertaraf edilecektir! Biz savalar rkyz! Bir Pathan; bir Pencapl Mslman o silahl babularn onuna bedeldir!" arkc Cemile on-kiiye-bedel cavanlarmza konser versin diye kuzeye arlmt. Bir hizmetkr camlar siyaha boyuyordu; geceleyin babam ikinci ocukluunun aptallyla camlan ap, klar yakyordu. Talar, tulalar ieri atlyordu: on sekizinci doum gn hediyelerim. Olaylar habire daha da karmaklayordu: 30 Austos'ta Hint birlikleri Uri yaknlarnda "Pakistanl igalcileri kovmak iin" mi yoksa saldrmak iin mi atekes hattn gemilerdi? 1 Eyll'de on-kat-iyi askerlerimiz hamb'da snr getiklerinde mtecaviz miydiler deil mi? Baz kesin eyler: arkc Cemile'nin sesi Pakistan birliklerini lme gndermiti; mezzinler minarelerinden -evet Clayton Caddesinde bile- savata lenlerin dorudan cennet bahesine gideceine sz vermilerdi. Seyit Ahmet Barilvi'nin mcahit felsefesi her yere hkimdi; "daha nce hi olmad kadar" fedakrlkta bulunmaya arlyorduk. 360 Radyoda ne ykm ne kargaa! Savan ilk be gnnde Pakistan'n Sesi Hindistan'n sahip olduu btn uaklardan daha fazla sayda ua-ffinn drldn haber vermiti; sekiz gnde Hindistan Radyosu Pakistan Ordusunu son adamna kadar, hatta fazlasyla katletmiti. Savan ve zel hayatmn rndan kmasyla mitsiz dncelere kapldm... Byk fedakrlklar: mesela Lahor sava. 6 Eyll'de Hindistan birlikleri Wagah snrn geerek artk Kemir'le snrl olmayan cepheyi epeyce geniletti; peki byk fedakrlklar gerekten de yapld m yaplmad m? Paki Ordusu ve Hava Kuvvetlerinin hepsi Kemir blgesinde olduu iin ehrin tmyle korumasz olduu doru muydu? Pakistan'n Sesi yle diyordu: Ey unutulmaz gn! Ey gecikmenin getirdii felaketten karlacak o tartlmaz ders! ehri ele geireceklerinden emin olan Hintliler kahvalt etmek iin durdular. Hindistan Radyosu Lahor'un dtn duyurdu; bu esnada zel bir uak kahvalt eden igalcileri vurmutu. B.B.C.'H.R.'nun hikyesini benimserken Lahor milisleri harekete geti. Pakistan'n Sesi'ne kulak verin! - ihtiyarlar, genler , nineler Hint Ordusuyla savat; ellerine geeni kapp kpr kpr ehri savundular! Sakatlar ceplerini el bombalaryla doldurup pimlerini (ekerek Hint tanklarnn altna atladlar; disiz yal kadnlar yabalarla Hint babularnn barsaklarn dktler! Son adam, son ocuk kalana jfkadar ldler ama hava destei gelene kadar Hintlileri oyalayarak ehri kurtardlar! ehitler Padma! Itrl baheye gidecek kahramanlar! Erkeklere, ne cin ne insan eli demi drt gzel hurinin verilecei yer; kadnlara da ayn lde yakkl drt erkek! Tanrnn ltuflarndan hangisini istemezdin? Bu kutsal sava nasl bir ey ki insann tek bir byk fedakrl btn ktlklerini telafi ediyor! Lahor'un savunmasna amamak lazm; Hintlilerin ne beklentisi olabilirdi ki? Sadece yeniden dou -belki hamam bcei, akrep ya da yeil-ila-wallah' olarak-| mukayese kabul etmez. Ama yle miydi deil miydi? Byle mi olmutu? Yoksa Hindistan I Radyosu mu gerei sylyordu - byk tank muharebesi, Pakistan byk kayplar verdi, 450 tank imha edildi? Hibir ey gerek deildi; hibir ey kesin deildi. Puf Amca Clayton Caddesindeki evi ziyarete geldi, aznda hi di kalmamt. (Hindistan'n in'le savanda, baka bir lkenin uyruuyken, annem "Silahlanma iin Ziynet" kampanyasna bileziklerini tal kpelerini vermiti; ama bir az dolusu altnn yannda o neydi ki?) "Millet," dedi disiz azndan, zor anlalr bir biimde, "bir tek adamn bencillii yznden 361 kaynaklardan mahrum kalmamal!" - Ama yle miydi deil miydi? Diler gerekten de kutsal sava uruna feda m edilmiti yoksa evde bir dolapta duruyorlar myd? "Korkarm," dedi Puf Amca damandan "sz verdiim zel eyiz iin beklemen

gerekecek." - Milliyetilik mi yoksa cimrilik mi? Damaklarnn plaklamas vatanperverliinin kant myd yoksa Pufye'nin azn altnla doldurmaktan kamann kaypaka bir yolu muydu? Peki paratler var myd yok muydu? "... belli bal btn ehirlerin zerine indirme yapld," diyordu Pakistan'n Sesi. "Eli aya tutan herkes silahlanacak; karartma srasnda grdnze ate edin." Ama Hindistan'da "Pakistan hava saldrs provokasyonuna ramen," diyordu radyo, "karlk vermedik!" Kime inanmal? Pakistan bombardman uaklar Hindistan Hava Kuvvetlerinin neredeyse te birini asfalta yaptran o "cesur saldry" gerekletirmi miydi? yle mi deil mi? Pakistan Mirage (serap) ve Mystere'lerinin (gizem) Hindistan'n ismi o kadar da romantik olmayan MiG'leriyle havada yapt o gece danslar; slam seraplar ve gizemleri Hindu igalcilerle savamlar myd yoksa garip bir yanlsama myd bu? Bombalar atlm myd? Patlamalar doru muydu? Hatta gerekten len olduu belli mi? Ya Salim? Savata o ne yapt? unu: silah altna alnmak iin sram beklerken, dostane, yok edici, uyutucu, Cennete kavuturucu bombalar aramaya ktm. Son zamanlarda zerime ken korkun kadercilik daha da berbat bir hal almt; ailenin, ait olduum iki lkenin, akl selimle gerek denebilecek her eyin zlnde boularak, kirli karlksz akmn acsyla kendimden geerek unutuu... byle sylenince kulaa ok asil geliyor; tumturakl szler kullanmamalym. Ak ak yleyse: geceleyin ehrin sokaklarnda lm aryordum. Kutsal savata kim ld? Ben parlak beyaz kurta ve pijamayla Lambretta'mn tepesinde karartmadaki sokaklarda dolanrken benim aradm kim buldu? Kim savata ehit derek dorudan trl baheye gitti? Bobardman hedeflerine bakn; tfek atlarnn srrn renin. 22 Eyll gecesi hemen hemen btn Pakistan ehirlerine hava saldrlar dzenlendi. (Geri Hindistan Radyosu...) Gerek yada hayal rn uaklar sahici ya da yalanc bombalar attlar. Ayn ekilde, ister kabul edilmesi gereken bir gerek, ister hastalkl bir zihnin rn deyin Ravalpindi'ye den ve patlayan bombann birincisi masann altnda saklanan anneannem Nesim Aziz'le Pia yengemin bungalovuna isabet etti; ikincisi ehir hapishanesinin bir kanadn yerle bir ederek kuzenim 362 Zafer'i mahpuslukla geecek bir hayattan kurtard; ncs yksek duvarlar ve nbeti kulbeleriyle evrili byk, karanlk bir malikneyi buldu; nbetiler kulbelerindeydiler ama Emerald Zlfkr'n Suf-folk'dan daha uzak bir yere gitmesine engel olamadlar. Teyzemin ziyaretine o gece Kif Navab' ve inatla ergenlemeyen kz gelmilerdi; bylece kz da yetikin bir kadn olma gerekliliinden kurtuldu. Karai'de de bomba yeterli olmutu. Alalmak istemeyen Hint uaklar ok ykseklerden brakmt bombalan; bombalarn ou hibir zarar vermeden denize dt. Ama bir bomba Binba (Emekli) Alaaddin Latif ve yedi Pufye'sini ortadan kaldrarak beni verdiim szden ebediyyen kurtard; son iki bomba daha vard. Bu esnada cephede Yakkl MUta-sm tuvalete gitmek iin adrndan kt, sivrisinek sesine benzer bir ses duydu (belki de duymad) ve keskin bir niancnn mermisiyle sidik torbas dolu vaziyette ld. Son iki bombay hl anlatmadm. Geriye kim kald? Bombalarn bulamad arkc Cemile; Hindistan'da, bombalarn rahatn bozmaya demeyecek Mustafa daymn ailesi; ama babamn uzak akrabas Zehra'yla kocas Amritsar'a tanmlard, bir bomba da onlar buldu. Anlatlmas gereken iki bomba daha kald. ... Bu esnada ben, savala aramdaki yakn balantdan bihaber salak salak bomba peine dmtm; karartmadan sonra mobiletimle geziyordum ama ekiya bombalar hedeflerini bulmay baaramadlar... Ra-valpindi'de bir bungalovdan ateten araflar ykselmiti, ortalarnda gizemli kara bir delik olan araflar, sonra da yanaklarnda benler olan yal, iman bir kadna dnmlerdi... ve sava ii boalm, mitsiz ailemin yelerini birer birer dnya zerinden silmiti. Ama artk geri saym sona ermiti. Sonunda Lambretta'm eve dndrdm, Guru Mandir civarlarna geldiimde yukardan uaklarn uultusu geliyordu, seraplar ve gizemler, tam o srada babam felcin verdii budalalkla klar yakp pencereleri ayordu, hem de bir Sivil Savunma memurunun karartmay kontrol etmek iin gelmi olmasna ramen; Emine Sina eski beyaz bir

amar sandnn hortlana "Git hadi - seni bu kadar grdm yeter," derken ben Sivil Savunma jiplerinden bana fkeyle sallanan yumruklarn yanndan geiyordum; talarla tulalar Aliye teyzemin evinin klarn sndremeden o slk sesi duyuldu, lm aramak iin uzaklara gitmem gerekmediini bilmeliydim ama lm, sokak kpekleri gibi uluyan, kendini yklan duvarlara, alev toplarna ve beni Lambretta'mdan d-363 recek kadar byk bir g dalgasna dntren lm, babamn budalalnn aydnlk pencerelerine doru ekl gibi indiinde ben hl caminin geceyars glgesinde sokaktaydm, teyzemin byk hncnn evin-deyse babam, annem, teyzem ve hayata balamasna topu topu bir hafta kalm olan kardeim, hepsi hepsi ezilip kadayftan bile daha yass olmulard, ev kafalarnn zerine bir tost makinesi gibi inmiti, bu esnada Korangi Sokanda petrol rafinerisini hedefleyen son bir bomba, hedefi skalayp bir gbekbann tamamlatmay baaramad tek katl Amerikan tarz bir evin zerine inmiti; ama Guru Mandir'de bir sr hikye sona ermekteydi; Emine'nin hikyesi, ok eskilerde kalm yeralt kocasnn, hamaratlnn, kamuya duyurularn, kendi-olu-olma-yan-olunun, at yarlarndaki ansnn, nasrlarnn, Pioneer Cafe'de dans eden ellerin, sonunda ablasna yeniliinin hikyesi ve Ahmet'in, her zaman yolunu kaybeden, frlak bir alt dudayla tombul bir gbei olan, dondurulma srasnda beyazlayan, soyutlamaya teslim olan, sokak ortasnda kpek atlatan, ok ge k olan, havadan den eylere kar zayf olduu iin len Ahmet'in hikyesi; kadayftan bile daha yassydlar imdi, etraflarnda ev patlyor, kyordu, yle vahim bir ykm an ki insanlar, anlar, baka eyler hibir kurtulu umudu olmakszn crufun altna gmlrken unutulmu teneke sandklarn diplerine gmlm eyler havaya savruluyordu; patlamann parmaklar aa aa aa bir almirahn dibine inip, yeil teneke bir sandn kilidini ayor, patlamann kavrayc eli sandn iindekileri havaya frlatyordu ve senelerdir sakl duran, grlmeyen bir ey dnenen bir ay paras gibi gecenin iinde dnyor, aynda parlyor, ben patlamadan sonra kendimi toparlamaya alrken ay gibi gmi bir ey dnerek, takla atarak, savrularak aa iniyordu, muhteem bir iilii olan lacivertta kakmal gm bir hokka, beni-paklayp-zgrletirene akbabann drd el gibi zerime aklyordu nk tam bam kaldrm bakarken kafamn arkasnda bir ey hissediyorum, sonra ailemin cenaze ateinin nnde sendeleyerek yere kapanrken ksack ama sonsuz bir tam berraklk an, minicik ama bitimsiz bir vukuf an yayorum ve ardndan gemiten imdiden bellekten zamandan utantan ve aktan arnyorum, bu bitiveren ama kalc patlamayla darbenin gerekliliine boyun eiyorum evet raz oluyorum evet, sonra bo ve zgrm nk btn Salim'ler dar boalyor benden, birinci sayfada tam sayfa resmi kan bebekten iren kirli bir aka den on sekizlik delikanlya kadar, utan ve sululuk ve memnun-etme-istei ve sevilme-ihtiyac ve tarihi-bir-rol-bulma-kararll ve ok-hzl-364 byme akp gidiyor, Smkl'den, Lekesurat'tan, Kelto'tan, Keskin-burun'dan, Haritasurat'tan, amar sandklarndan, Evie Burns'den, dil yrylerinden, Kolynos Kid'den, Pia mumaninin memelerinden, Al-fa-ve-Omega'dan kurtuluyorum, Homi Catrack, Hanif ve Adem Aziz, Babakan Cavaharlal Nehru'yu ldrmekten temize kyorum, be-yz-yllk orospulardan, geceyars yaplm ak itiraflarndan azadeyim artk, kayglarn tesinde asfalta yapyorum; yere den bir ay paras sayesinde masumiyet ve saflk saflarna kazandrlyorum, tahta bir yaz sand gibi gcr gcr paklanyorum (tpk kehanetteki gibi) gm bir hokka alyor beynimin yerini. 23 Eyll sabah Birlemi Milletler Hindistan'la Pakistan arasndaki atmann sona erdiini duyurdu. Hindistan Pakistan topraklarnn 700 kilometre karesini igal etmiti; Pakistan ise Kemir ryasnn sadece 510 kilometre karesini fethedebilmiti. Atekesin iki tarafn da cephanesinin hemen hemen ayn zamanda bitmesi nedeniyle ilan edildii syleniyordu; bylece uluslararas diplomasinin gereklilikleri ve silah satclarnn siyasi kaynakl gdmlemeleri ailemin toptan yokolmasn nlemiti. Bazlarmz hayatta kalmtk nk hi kimse tmyle yok olmamz salayacak bombalar mermileri uaklar, mstakbel katillerimizi satmaya yanamamt. Ama alt yl sonra bir sava daha olacakt. 365 NC KTAP I Buda

ANLAMI olduunuz gibi (yoksa bu "lml zarf" iinde varlm nasl srdrdm konusunda fantastik bir aklamada bulunmam gerekirdi) ben de 65 savann ortadan kaldrmay baaramadklar arasn-daydm. Hokka-beyinli Salim sadece ksmi bir erozyona uramt, daha talihsiz olanlar dnya zerinden silinirken benim sadece hafzam silinmiti; bir caminin gece-glgesinde bilincimi yitirip mhimmatn bitmesi sayesinde kurtulmutum. Gzyalar -Kemir souundan uzakta sertleip elmasa dnme anslar yok-Padma'nn yanaklar rndan aa akyor. "Ah efendi, bu sava temaas iyileri ldrp geri kalan brakyor!" Sanki kzarm gzlerinden aa blk blk salyangozlar inmi de yapkan parlak izlerini yznde brakm gibi bombalarn yassltt klanmn yasn tutuyor. Her.zamanki gibi gzlerim kuru, Padma'nn gz yaartc isyanndaki kastsz hakareti yzne vurmay reddediyorum. "Sen yaayanlara zl," diye usulca azarlyorum onu, "llerin trl baheleri var." Salim'e zl! Kalbinin arpmaya devam etmesi yznden semavi imenliklerden mahrum kalarak bir hastane kouunun rutubetli madeni kokusu iinde uyanan Salim'e; sonsuzluun vaat edilmi avuntularn salayacak ne cin ne insan eli dememi huriler yoktu onun iin - bam bandajlarken garezle, sava olsun olmasn doktor sa-hibler Pazar gnleri yazlklarna gidiyorlar, diye mrldanan ve lazml takrdatarak benimle zoraki ilgilenen iri yar bir erkek hastabakc bulduum iin anslydm. "Keke bir gn daha kendine gelmeseydin," demiti biraz daha nee samak iin kouta ilerlemeden nce. Sen Salim'e zl - yetim kalm, paklanm, tarihin itike ien uukluunu daha rahat baedilecek insani bir lee indiren aile hayatnn yzlerce skntsndan mahrum kalmt, kklerinden koparlp derbederce senelere savrulmutu, her ynyle gn be gn glnleen bir 369 yetikinlie ansz dalmaya yazglyd. Padma'nn yznde yeni salyangoz izleri. "Dur dur alama," deme zorunluluuyla areyi film fragmanlarnda buluyorum. (Metro Cub Club'da onlar ne kadar da severdim! Ondlah mavi kadife zerine konmu GELECEK PROGRAM yazsn grnce aprdayan dudaklar! OOK YAKINDA barlaryla azlar sulandran sahneler! - nk egzotik gelecek vaatleri bana hep imdinin hayalkrklklarnn panzehiri gibi grnmtr.) "Sus, alama," diyorum zntyle bada kurmu dinleyicime, "Daha bitirmedim! Daha elektrikli sandalye ve bir de yamur orman var; atlm kanl kemiklerle dolu bir arazinin ortasnda bir kafa piramidi; kl pay kurtulular ve baran bir minare ok yaknda! Padma, hl anlatmaya deecek bir sr ey var: grnmezlik sepetinde ve baka bir caminin glgesinde atlatacam badireler var; Ream Bibi'nin kehanetlerini ve cad Parvati'nin somurtmasn bekle! Babalk ve ihanet, tabii kanlmaz Dul, yukarlardaki-tahliye tarihime aalardaki-boluk kepazeliini de katan Dul... ksacas hl gelecek programlarmz ve ok yakndalarmz mevcut; insann ailesi ldnde bir blm sona eriyor ama yeni bir blm de balyor." Yenilik tekliflerimle bir nebze olsun avunan Padma'm burnunu ekiyor; smklerini sili p gzlerini kuruluyor; derin derin nefes alyor... en son yatakta karlatmz hokka beyinli adamn hayatnda hemen hemen be yl geiyor benim gbre nilferim nefesini brakmadan nce. (Padma sakinlemek iin nefesini tutarken ben de araya Bombay-flmi tarz bir yakn ekim koyma iznini kendime veriyorum - rzgrdan yapraklan uuan bir takvim, yapraklar senelerin hzla getiini gstermek iin birbiri ardna evriliyor; bunun zerine sokak ayaklanmalarnn, yanan otobslerin, British Council ve United States Information Service'in ngilizce kitaplar ieren, alevler iindeki ktphanelerinin grntlerini montaj lyorum; takvim hzlandrlm bir biimde akp giderken Eyb Han'n d, bakanl General Yahya'nn ele geirii ve seim vaatleri grnyor... ama imdi Padma'nn dudaklar aralanyor; Bay Z. A. Bhutto ve eyh Mucib'r-Rahman'n fkeyle imgeleriyle oyalanacak vakit yok; cierlerinden brakt hava dudaklar arasndan grnmeden kyor ve Pakistan Halk Partisi'yle Avami Birlii'nin liderlerinin hayal-yzleri titreyip siliniyor; onun boalan cierlerinden kan hava paradoksal bir biimde benim takvimimin yapraklarn uuran rzgr dindiriyor ve takvim 1970 tarihinde duruyor, lkeyi ikiye blen seimden nce, Dou Kanadyla Bat Ka-370

nadnn, PHP'yle Avami Birlii'nin, Bhutto'yla Mucib'in savandan nce... 1970 seiminden nce ve kamuoyu sahnesinden uzaklarda gen asker Murree Tepelerinde gizemli bir kampa geliyorlar.) Padma kontroln yeniden kazand. "Tamam, tamam," diyor gzyalarn savuturmak iin kolunu sallayarak, "Ne bekliyorsun? Bala-sana," diye emrediyor nilfer ycelerden, "En batan bala." Tepelerdeki kamp hibir haritada yok; Murre Yolundan kpeklerinin havlamas duyulamayacak kadar uzak, hatta en keskin kulakl srcler tarafndan bile. Dikenli telli iti iyice kamufle edilmi; kapda ne bir simge ne de isim var. Oysa kendisi mevcut, mevcuttu ite; geri varl kesinlikle reddedildi - mesela Dakka'nn dnde, Pakistan'n malup Kaplan Niyazi'si, eski dostu, Hindistan'n muzaffer General Sam Manekav' tarafndan bu konuda sktnldnda glerek u cevab verdi: "z Srme ve stihbarat Faaliyetleri iin Kpek Birimi mi? Hi duymadm; seni kandrmlar dostum. Kusura bakma ama ok gln bir fikir." Kaplan'n Sam'e sylediklerine ramen ben srar ediyorum; kamp gerekten de oradayd... ... "Hizaya gir!" diye baryor Tugeneral skender acemi askerlerine, Eyuba Balo, Faruk Reit ve ehit Dar'a. "Artk bir SFK birimisiniz!" Kamsn kalasna vurarak topuklar zerinde dnyor ve meydanda onlar yakc da gneine ve dondurucu da havasna brakp gidiyor. Gsleri darda, omuzlar geride, itaatten kaskat gen, Tugeneralin emir eri Lala Moin'in kkrtl sesini duyuyorlar: "Demek in-san-kpee den gariban enayiler sizsiniz!" O gece ranzalarnda "z Srme ve stihbarat!" diye fsldyor Eyuba Balo gururla. "Casus olduk olum! O.S.S. 117'lerden! Bizi u Hindula-rn zerine bir salsnlar da bak neler oluyor! Ka-dang! Ka-pov! u Hindular da ne ktpiyoz, yara! Hepsi vejeteryan! Sebzeci," diyor Eyuba dilerinin arasndan "eti azlarna koymuyorlar." Tank gibi yapl. Krplm salar kalarnn hemen zerinde balyor. Faruk soruyor: "Sence sava kacak m?" Eyuba pofurduyor. "Ne olcakt ya? Sava olmaz m hi? Bhutto sahib her kylye bir dnm arazi sz vermedi mi? Nerden gelcek o toprak? O kadar toprak iin Bengal'le Pencap' ele geirmemiz lazm! Bekle hele; seimlerden sonra Halk Partisi kazandnda - Ka-pov! Ka-boom!" Faruk edieli: "O Hintlilerin Sih birlikleri var olum. Salan sakallan o kadar uzun k i, scakta acayip kanyor, hepsi lgna dnp manyak gibi savayorlar...!" 371 Eyuba neeyle gurultulu sesler karyor. "Vejeteryan onlar, yaar... bizim gibi etileri nasl yencekler?" Ama Faruk uzun boylu ve incecik. ehit Dar fsldyor, "Ne demek istedi: insan-kpek de ne?" ... Sabah. Karatahtal bir odada, Baavu Necmettin acemi erlere ders verirken Tugeneral skender yakasnda trnaklarn parlatyor. Soru-cevap eklinde; Necmettin hem sorular soruyor hem cevaplar veriyor. Lafa girilmesi yasak. Tahtann zerindeki Bakan Yahya ve ehit Mtasm'n resimleri sert sert aa bakyor. Kapal camlardan ieri srarla havlayan kpeklerin sesi geliyor... Necmettin'in soru cevaplar da havlar gibi syleniyor. Neden buradayz? - Eitim iin. Ne alanda? - Takip ve ele geirme. Nasl alacaksnz? - Kpekli birimlerde, bir kpek adam. Olaand zellikler neler? - Subay yok, kendi kararnz kendiniz vereceksiniz, ayrca disiplin ve sorumluluk gibi yce slam erdemleri gerekiyor. Birimlerin amac ne? - stenmeyen unsurlarn kknn kaznmas. Bu unsurlarn zellikleri neler? - Sinsi, iyi gizlenmi, herkes olabilir. Bunlarn niyetleri neler? - Aile hayatnn sona erdirilmesi, Tanrnn katli, toprakaalarnn mlksz braklmas, film sansrlerinin kaldrlmas. Hedeflenen ne?-Devletin yklmas, anari, yabanc egemenlii. Endieyi arttran sebepler neler? -Yapla eim ve sonuta sivil idare. (Siyasi sulular serbest braklyor. Her trden serseri ortalkta.) Birimlerin esas vazifeleri neler? - Sorgusuz sualsiz itaat; du r durak bilmeden iz srmek; acmaszca tutuklamak. Usul ne? - Gizli, etkili, hzl. Bu tevkiflerin yasal dayana nedir? Pakistan Kanunlarnn Korunmas, istenmeyenlerin tutuklanmasna ve alt ay boyunca gzaltnda tutulmasna olanak tanyor. Dipnot: bu sre bittiinde alt ay daha uzatlabilir. Sorusu olan var m? - Hayr. Gzel. Siz 22. SFK Birimisiniz. Yakalarnza kpek armalar dikilecek. Ya insan-kpek ne? Bada kurmu, gzleri mavi, bolua bakar vaziyette bir aacn altnda oturuyor. Bu

ykseklikte Bodi aalar yetimiyor; bir narla idare ediyor. Burnu iri, hyarms, ucu souktan mavilemi. Kafasnda bir zamanlar Bay Zagallo'nun elinin at papaz kellii. Bezeli Keith kapy arptktan sonra Maa Miovi'in ayaklarnn dibine den kopuk bir parmak. Yznde harita gibi lekeler..."Hakkkh-tuuuV (Tkryor.) Dileri lekeli; areka suyu dilerini krmzlatrm. Dudaklarndan kzl bir paan-svs fknp, byk bir isabetle nnde yerde duran, mkemmel iilikli gm bir hokkay vuruyor. Eyuba ehit Faruk aknlkla ona bakyorlar. "Sakn elinden almaya kalkmayn," diyor Ba-372 avu Necmettin hokkay gstererek, "lgna dnyor." Eyuba lafa giriyor "Efendim insan bir de-" ama Necmettin havlyor, "Soru yok! Sorgusuz sualsiz itaat! Bu sizin iz srcnz; ite o kadar. Daln." O zaman Eyuba ve Faruk on alt buuk yandaydlar. ehit (ya hakknda yalan sylemiti) belki bir ya daha kkt. ok gen olduklarndan insann gereklii salam bir biimde kavramasna neden olacak trden anlar (mesela ak ya da ktlk anlar) edinmeye zaman bulamamlard; ocuk askerler efsanelerle dedikodunun etkisine fazlasyla aktlar. Yirmi drt saat iinde, dier SFK birimleriyle dinlenme salonu muhabbetlerinde, insan-kpek tmyle efsaneletirilmiti... "ok iyi bir ailedenmi olum!" - "Gerizekl bir ocukmu, adam olsun diye orduya yazdrmlar!" -"65 sav r kaza geirmi, hibir ey hatrlayamyormu!" - "Biliyo musunuz kimin abisiymi," - "Yok canm, olmaz yle ey, o ok iyi, yle sade ve ulvi ki, bu nasl onun abisi olur?" - "Zaten bu konuda konumay reddediyor." - "ok korkun bir ey duydum, kz ondan" nefret ediyormu, ite o yzden!" - "Bellei yok, insanlarla ilgilenmiyor, kpek gibi yayor!" - "Ama iz srd doru! O burnu grdn m?" -"Evet olum, yecei iz yok!" - "Suda, kayalklarda! Byle izsrc grmemisindir!" - "Hibir ey hissetmiyor! Cidden! Yemin ederim hissiz; tepeden trnaa hissiz! Dokunsan da anlamaz; sadece kokundan orada olduunu anlyor!" -"Savata al d yaradan olmal!" - "Ama o hokka neyin nesi belli deil. Nereye gitse bir ak hatras gibi yannda tayor!" - "Dorusu sizin nz ona verdiklerine sevindim, benim tylerimi diken diken ediyor, u mavi gzleri yok mu!" - "Burnunu nasl kefetmiler biliyor musun? Mayn tarlasna girip iinde bir gzel dolam, sanki maynlarn kokusunu alyormu gibi!" - "Yok ya, ne anlatyorsun sen, o baka hikye, SiFK biriminin ilk kpei Bonzo'nun hikyesi, kafamz kartrma!" - "Hey, Eyuba, attn adm kolla, V.I.P.'lerin gz onun zerindeymi!" - "Dedim ya, arkc Cemile..." - "Kapa eneni, masallarn ok dinledik!" Eyuba, Faruk ve ehit tuhaf, tepkisiz izsrclerine altktan sonra (tuvaletteki hadisenin ardndan) ona buda adn taktlar, yani "yal adam"; sadece onlardan yedi ya byk olduu ve alt yl nce ocuk asker ksa pantolonla dolarken 65 savana katld iin deil, ok yahym gibi bir havas olduu iin. Buda zamanndan nce yalanmt. Ah evrimyaznn mesut kargaas! Urduca yal adam anlamna gelen "buda" kelimesinin D'leri sert, patlamal bir sesle syleniyordu. 373 Ama yumuak D'lerle sylenen Buda kelimesi de vard ki bodi-aac-altnda-aydnlanmaya-ulaan lamna gelir. Bir zamanlar dnyadaki aclara katlanamayan bir prens dnyada yaad halde dnyada yaamama becerisini kazanmt, hem vard hem yoktu; gvdesi bir yerdeydi ruhu baka bir yerde. Eski Hindistan'da Buda, Guatama Gaya'da bir aacn altnda aydnlanm vaziyette otururdu; Sarnat'ta geyik parknda bakalarna da kendilerini dnyann kederlerinden kurtarp i huzura kavumann srrn retirdi; yzyllar sonra buda Salim de bir aacn altnda oturuyordu, kederi hatrlamaktan aciz, buz gibi donuk, arduvaz gibi tertemiz... Biraz utanarak itiraf etmeliyim ki bellek kayb bizim dehetengiz film yapmclarmzn sklkla bavurduklar bir hiledir. Bam hafiften eerek hayatmn yeniden Bombay filmi havasna b-rndn kabu ma biraz etrefil bir mevzu olan yeniden douu bir kenara brakrsak insann tekrar domas iin varolan yntemlerin says snrl. Bu yzden de melodram iin zr dileyerek, benim, onun, hayata yeniden balad konusunda srar edeceim; senelerce bir amaca hizmet iin yanp tututuktan sonra bu hikyeden temelli kurtulmutu(m); arkc Cemile'nin intikam almak iin beni terk etmesinden, gznn nnden uzaklatrmak iin orduya sokmasndan sonra akn bedeli olan kaderi kabul etmitim(ti) ve bir nar aacnn altnda hi ikyet etmeden oturuyordum; tarihten yoksun kalnca buda boyun eme sanatlarn renmiti ve

sadece kendisinden istenenleri yapyordu. zetlemek gerekirse: tam bir Pakistan vatanda olmutum. Eitim srasnda budann Eyuba Balo'un sinirine dokunmaya balamas kanlmazd. Belki de askerlerden uzakta, kpek kulbelerinin teki tarafnda yeri saman kapl bir ileke kulbesinde yaamay tercih ettii iindi; ya da genelde aacnn altnda bada kurmu, elinde gm hokkay smsk tutar vaziyette, bo gzler ve dudaklarnda aptalca bir glmsemeyle oturduu iindi - sanki beyin namna bir eyi kalmad iin memnunmu gibi! Dahas Eyuba, et havarisi, izsrcsn yeterince erkek bulmuyordu. "Brinjal gibi, olum," demesine izin veriyorum Eyuba'nn, "Valla sebze gibi!" (Daha geni bir adan bakarsak, sene sonuna doru havada bir tedirginlik olduunu iddia edebiliriz. eyh Mucib'in yeni hkmeti kurma hakkn kullanmaktaki huysuzca srar General Yahya'yla Bay Bhutto'yu bile sinirlendirip endielendirmiyor muydu? Aalk Ben-galli'nin Avami Birlii 162 Dou Kanad sandalyesinin 160'n kazanmt; Bay Bhutto'nun PHP'si Batdakilerin sadece 81'ini alabilmiti. 374 gvet, sinir bozucu bir seim. Her ikisi de Bat Kanadndan olan Yahya'yla Bhutto'nun nasl ileden ktn tahmin etmek zor deil. Byk adamlar bile fkelenip hrnlarken, kk adamlarn suu ne? Eyuba Balo'un siniri, onu mkemmel, hatta yce adamlarla ayn snfa sokuyordu, diyerek bitirelim.) Eitim manevralarnda, Eyuba ehit Faruk, allarn kayalarn arasnda, derelerde en hafif kokularn bile izini sren budann ardndan kotururlarken onun becerisini kabul etmek zorunda kalyorlard; ama Eyuba hl tank-gibi sorup duruyordu: "Gerekten de hatrlamyor musun? Hibir ey mi? Allah, kendini kt hissetmiyor musun? Belki bir yerlerde bir annen baban kardein vardr", ama buda kibarca onun szn kesti: "Kafam bu hikyeyle doldurmaya alma. Ben buyum, tesi yok." Aksan ok dzgnd, "Gerekten de klas, Lucknow Urdu'su, vay vay\" demiti Faruk hayranlkla, bedevi gibi kaba konuan Eyuba Balo sesini kesmiti; ocuk da sylentilere daha fazla inanmaya balamlard. Burnu salatala benzeyen, kafas anlar aileleri tarihleri reddeden, kokular dnda hibir eyi barndrmayan bu adama ellerinde olmadan hayran kalyorlard... "birilerinin iini boaltt bozuk bir yumurta gibi," diye mrldanmt Eyuba arkadalarna, sonra ana temasna dnerek eklemiti, "Allah, burnu bile sebzeye benziyor." Rahatszlklar sryordu. Budann uyuuk boluunda "naho" bir eyler mi seziyorlard? - nk gemi-ve-aileyi reddi, "kkn kazmaya" adandklar ykc tutumlarla ayn trden deil miydi? Ama kamp subaylar Eyuba'nn "Efendim biz de normal bir kpek alamaz myz?" tekliflerine kulaklarn tkyorlard... bu yzden de Eyuba'y lideri ve kahraman olarak kabullenen, anadan doma bir takipi olan Faruk barmt "Ne yapabiliriz ki? O adamn ailesinin balantlar sayesinde yukardakilerden biri Tugenerale onu idare etmesini sylemitir, hepsi bu." Rahatszlklarnn temelinde izofreni korkusunun, her Pakistan-h'nn kalbinde bir gbekba gibi gml olan blnme korkusunun yattn dnyorum (geri lnn biri bile byle bir fikri ifade edemezdi). O gnlerde lkenin Dou ve Bat Kanatlar almaz Hindistan topraklan yeknu tarafndan ayrlmt; ama gemile imdinin arasnda da almaz bir uurum vard. Din Pakistan'n iki yansn bir arada tutan bir zamkt; bilincin, insann kendisinin zaman iinde homojen bir btnlk olarak, gemile imdinin karm olarak varolduunu bilmesinin kiiliin zamk olmas, gemiimizle imdimizi bir arada tutmas gibi. Bu kadar felsefe yeter; dediim u, buda bilinci terk etmekle, ta-375 I rihten kopmakla ok kt bir rnek tekil ediyordu - Dou Kanadn ayrlmaya tevik eden ve "Banglade" adyla bamsz ilan eden eyh Mucib de ite bu rnei izlemiti! Evet Eyuba ehit Faruk kendilerini rahatsz hissetmekte haklydlar - nk sorumluluktan ekiliimin derinliklerinde bile, metaforik balant modlannn ettikleri yznden 1971 savana yol aan olaylardan sorumluydum. Ama yeni arkadalarma geri dnmeliyim ki tuvaletteki hadiseyi anlatabileyim; birimin ban tank Eyuba ekiyor, Faruk da memnun mesut onu takip ediyordu. Ama nc ocuk daha karamsar, iine kapank bir tipti, bu yzden de kendimi en ok ona yakn hissediyordum. On beinci doum gnnde ehit Dar yan byk syleyip askere yazlmt. O gn ortak olan babas ehit'i tarlaya gtrp alamaktan niformasn srlsklam etmiti. Yal Dar oluna isminin anlamn sylemi ve bu isme layk olup

belki de ailenin trl baheye giren ilk yesi olacan umduunu ifade etmiti, bylece bir babann hem borcunu deyip hem de on dokuz ocuunu doyuramad bu acnas dnyay ardnda brakacakt. simlerin insan aan gleri ve neticede ehitliin yaklamakta oluu ehit'in zihnini kemirmeye balamt; ryalarnda kendi lmn gryordu, lm parlak bir nar eklindeydi, havada asl arkasndan gidiyor, nereye gitse onu takip ediyor, zamann kolluyordu. Nar lmnn huzursuzluk verici ve pek de kahramanca olmayan grnts ehit'i ie kapank, somurtkan biri yapmt. ehit iten ie, glmsemeden, eitli SFK birimlerinin kamptan atmaya gnderildiini gzlemliyordu; kendi sonunun, nar zamannn yaknlatna iyiden iyiye ikna olmutu. adam bir kpekten oluan birimlerin kamufle edilmi jiplerle kamptan ayrldklarn grdke politik bir kriz olduu sonucuna varyordu; ubat gelmiti ve y-celerdekilerin rahatszlklar her geen gn kendini daha fazla hissettiriyordu. Ancak tank Eyuba yerel bak asn koruyordu. Onun da rahatszl byyordu ama nesnesi budayd. Eyuba, kampn tek diisine, memeleri eski bluzunun altnda daha yeni kabarmaya balam on drdnden byk olmayan sska bir tuvalet temizleyicisine tutulmutu; aa tabakadand besbelli ama ondan baka kz yoktu, hem bir tuvalet temizleyicisi iin dileri ok gzeldi, omzunun zerinden baklar da bir iim suydu... Eyuba kz takip etmeye balad, onun budann yerleri samanl ahrna girdiini de byle grd, bisikletini kulbenin duvarna dayayp selesinin zerine de bu yzden kt, yere dmesinin nedeni de buydu nk grd houna gitmemiti. Sonra tuvaleti kz kolundan serte tutarak sordu: "Neden 376 o deliyle - neden, halbuki ben vanm, ben Eyuba'yla yapabilcekken?" Kz insan-kpekte n holandn syledi, ok komik, hibir ey hissetmediini sylyor, hortumunu iime srtyor ama onu bile hissetmiyor lama ok ho biri hem bana kokumdan holandn syledi. Kimsesiz kzn ak szll, u tuvalet temizleyicilerine has drstl Eyuba'nn midesini bulandrmt; kza domuz bokundan bir ruhu olduunu, dilinin de dk kapl olduunu sylemiti; kskanlktan kvranrken bir eek akas gelitirdi, elektrikli pisuvar oyunu. Mekn da houna gidiyordu; kaderin tecellisi gibi geliyordu ona. "Demek hissedemiyormu," diyerek srtt Eyuba Faruk'la ehit'e, ^"Grrsnz; onu kesin zplatcam." 10 ubat'ta (Yahya, Bhutto ve Mucib st-dzey grmeleri reddederken) buda doann gereklerine uydu. Endieli bir ehit ve en bir Faruk tuvaletin etrafnda aylak aylak dolayorlard, bu esnada jipin aksn pisuvarn metalgiderine balayan Eyuba gzden uzakta, tuvaletin arkasnda alr vaziyetteki jipin yannda duruyordu. Buda, bir ara-ineyicisininkiler gibi i i gzleri ve bulutlarn arasndaym gibi yryyle boy gsterdi; o tuvaletin iine doru szlrken Faruk "Ohe! Eyuba yara!" diye barp kkrdamaya balad. ocuk-askerler aptal iz srclerinin iemeye baladn, elektriin altn akntya trmandn ve onu uyuuk, yetimlere-srtnen hortumundan soktuunu gsteren lmcl ac ln bekliyorlard. Ama lk filan gelmedi; Faruk kendini aldatlm hissederek kalarn att; biraz daha zaman geince ehit huzursuzlanp Eyuba Ba-lo'a bard, "Eyuba ne halt ediyorsun orda?" Bunun zerine tank Eyuba cevap verdi "Ne yapcaktm, konta be dakika nce atm!"... Bunu duyan ehit -SON SRAT!- tuvalete dald ve buday puslu bir keyif ifadesiyle ier vaziyette buldu, sanki sidik torbasn on be gndr hi bo-altmam anlalan hi fark etmeden salatalndan gvdesine iletilirken elektrikle doluyor, devasa burnunun ucunda mavi bir k kmldanyordu; hortumundan elektrik emebilen bu akl almaz yarata dokunmaya cesaret edemeyen ehit bard "Balanty kes, yoksa bur-da soan gibi kavrulacak!" Buda kaygszca tuvaletten kt, sol elinde gm hokkay tutuyor sa eliyle dmelerini ilikliyordu; ocuk-asker sylediinin gerekten de doru olduunu anlamlard, Allah, buz gibi uyuuk, anlara kar olduu kadar hislere kar da anestezili... Olaydan bir hafta sonrasna kadar budaya dokunan arplyordu, hatta tuvaleti kz bile barakasnda onu grmeye gidemiyordu. Gariptir bu eek akasndan sonra Eyuba Balo budaya sinir olmak-377 tan vazgeip ona sayg gstermeye balad; kpek birimi bu acayip olay sayesinde gerek bir takma dnt ve dnyadaki ktlerle mcadeleye hazr hale geldi. Tank Eyuba buday oka uratmay baaramamt; ama kk adamlarn beceremedii

eyleri byk adamlar becerir. (Yahya'yla Bhutto eyh Mucib'i zplatmaya karar verdiklerinde hata yapmadlar.) 15 Mart 1971'de SFKB ajanlarnn yirmi birimi karatahtal bir kulbede toplandlar. Bakann elenkli yz altm bir adamla on dokuz kpee bakyordu; Yahya Han przleri gidermek iin hayati konularda kendisi ve Bhutto'yla grme yapsn diye Mucib'e zeytin dal uzatmt; ama portresi o kadar ifadesizdi ki ok yaratacak niyetini hi aa vurmuyordu... Tugeneral skender trnaklarn yakasna srterken Baavu Necmettin emirleri bildiriyordu; altm bir adamla on dokuz kpek niformalarn karacakt. Kulbede grltl bir hrt; sorgusuz sualsiz itaat eden on dokuz kii kpeklerin boyunlarndaki knyeli tasmalar karyor. Mkemmelen eitilmi kpekler kalarn kaldryorlar ama hi sesleri kmyor; buda da uysallkla soyunmaya balyor. Be dzine insan aynsn yapyor; be dzine, gz ap kapayana kadar hazrola geiyor, dzenli bir biimde yere ylm askeri bereler, pantolonlar, ayakkablar, gmlekler ve dirsek yerleri derili yeil sveterlerin yannda souktan titriyorlar. Eksik gedik i amarlar dnda plak altm bir adama (emir eri Lala Moin'in temin ettii) Ordu-onayl sivil giysiler veriliyor. Necmettin emrini havlyor; hepsi giyini-veriyorlar, kimi lungiler kurtiler iinde, kiminde Pathan trbanlar. Ucu z suni ipekli pantolonlar, izgili ktip gmlekleri giyenler var. Bu-dann zerinde dhoti ve kamiz var; rahat yerinde ama etrafndaki askerler zerlerine uymayan siviller iinde kmldanp duruyorlar. Ama bu bir askeri operasyon; bu yzden de ne insanlar ne de kpekler hi ikyet etmiyor. 15 Mart'ta klk kyafet emirlerini yerine getiren yirmi SFK birimi Seylan zerinden Dakka'ya uuruldular; aralarnda ehit Dar, Faruk Reit, Eyuba Balo ve budalan da vard. Ayn zamanda bu dolayl rotadan Dou Kanadna Bat Kanadnn en sk birliklerindeki altm bin asker de gnderiliyordu; altm bin de altm bir gibi siviller iindeydi. Operasyona (zarif mavi bir kruvaze takm giymi olan) Tikka Han komuta ediyordu; Dakka'nn yola getirilmesi ve teslim alnmasyla grevli subayn ad Kaplan Niyazi'ydi. Safari gmlek, pantolon ve haval bir kee apka giymiti. 378 Altm bin altm bir masum uak yolcusu olarak Seylan zerinden utuk, Hindistan zerinden gememek iin, bu yzden de yedi bin mete ykseklikten de olsa ndira Gandhi'nin yenilerde yaplm baka bir seimde ezici bir zafer kazanan -Lok Sabha'daki 515 sandalyenin 350'sini alan- Yeni Kongre Partisi'nin kutlamalarn gremedik. ndi-ra'dan habersiz, Hindistan'n kocaman elmasnda btn duvarlara panolara yazlm kampanya slogann (GARB HAT AO, Yoksulluktan Kurtulun) gremeden bahar balarnda Dakka'ya indik ve zel olarak talep edilen sivil otobslerle askeri bir kampa gtrldk. Yolculuumuzun bu son safhasnda, grmediimiz bir gramofondan yaylan bir arky duymadan edemedik. arknn ad "Amar Sonar Bangla"yd ("Altn Bengalimiz", besteci R. Tagore) ve bir blm yleydi: "Baharda mango korularn yreimi evkle doldurur." Ancak hibirimiz Bengalee bilmiyorduk, bu yzden de ark szlerinin uursuz ykclndan korunmu olduk ama ayaklarmz farknda olmadan melodiye tempo tuttu. lk bata Eyuba ehit Faruk ve budaya geldikleri ehrin ad sylenmedi. Vejetaryenlerin ortadan kaldrlacan hayal eden Eyuba fsldad: "Sylememi miydim? Onlara gstercez! Casusluk olum! Siviller filan! 22. Birim saldr! Ka-bang! K a-dang! Ka-pov!" Ama Hindistan'da deildik; hedefimiz vejetaryenler deildi; biraz soluklandktan sonra tekrar niformalarmz datld. Bu ikinci grnt deiiklii 25 Mart'ta vuku buldu. 25 Mart'ta Yahya.ve Bhutto aniden Mucib'le mzakerelerini kesip Bat Kanadna geri dndler. Gece oldu; Tugeneral skender, arkasnda Necmettin ve altm bir niformayla on dokuz tasmann yk altnda sendeleyen Lala Moin'le SFKB klasna daldlar. Necmettin bard: Pabuk! Laf deil i istiyorum! Bir-ki hzl!" Uak yolcular niforma-arn giyip silahlandlar; bu esnada Tugeneral skender sonunda yol-:uluumuzun amacn duyurdu. "u Mucib var ya," dedi "Onun iman-Li gevreteceiz. Kn tututuracaz!" (25 Mart't, Bhutto ve Yahya'yla mzakerelerin kesilmesinden sonra eyh Mucib'r-Rahman Banglade'in bamszln ilan etmiti.) SFK birimleri klalardan kp bekleyen jiplere dolutular; bu esnada askeri ssn

hoparlrlerinden arkc Cemile'nin sesi milliyeti arklar sylyordu. (Eyuba buday drtkledi: "Dinle bak, hatrlamyor musun - dn o senin z - Allahm, bu tip de koklamaktan baka I bir eye yaramyor!") Geceyans -baka ne zaman olacakt ki?- altm bin kiilik birlikler 379 de klalarndan ayrldlar; sivil olarak yolculuk edenler imdi tanklarn kontaklarn eviriyorlard. Eyuba ehit Faruk ve buda Tugeneral skender'e gecenin en byk macerasnda elik etmek zere seilmilerdi. Evet Padma; Mucib tutuklandnda onun izini sren bendim. (Bana eski bir gmleini vermilerdi; kokuyu aldn m gerisi kolay.) Padma adeta zntden kendinden geiyor. "Ah efendi, bunu yapma-msndr, olamaz, byle bir eyi nasl...? Padma: yaptm. Her eyi anlatacama, hibir gerei gizlemeyeceime yemin etmitim. (Ama yznde salyangoz izleri var, ona aklamada bulunmam gerek.) Bu yzden de -ister inann ister inanmayn- bir hokka kafamn arkasna arptnda her eyin bitip, yeniden baladn yinelemek zorundaym. Bir anlam, deerli bir ama, al gibi omuzlarna inecek deha iin yanp tutuan Salim gitmiti; bir cangl ylan onu sokana kadar da - neyse, u anda sadece buda var, vard; ark syleyen sesin akrabas olduunu fark etmeyen buda; ne anne ne baba hatrlayan, geceyarsnn hibir anlam ifade etmedii, artc bir kazadan sonra bir hastane yatanda gzlerini aan, Orduyu nasibi kabul eden, kendini iinde bulduu hayata boyun eerek grevini yapan, emirlere itaat eden, hem bu dnyada yaayan hem de bu dnyada yaamayan, boyun een, insan hayvan demeden sokaklarda, nehirlerde izini sren; kimin himayesinde, kimin hatrna, kimin intikamc kkrtmasyla silah altna alndn ne bilen ne de umursayan; ksacas 22. SFK biriminin izsrcsnden baka bir ey olmayan bir buda vard. Ama bu bellek kayb da ne kullanl, ne ok eyi affettiriyor! Msaadenizle kendimi eletireyim; budann kabullenme felsefesi merkez-de-olma arzusundan ne daha az ne de daha ok talihsiz sonu dourmutu; ite o sonular da burada Dakka'da meydana kmt. "Hayr, doru deil," diye inliyor Padma'm; o gece meydana gelenlerin ou da byle inkr edilmiti. 25 Mart 1971 geceyars; buda bombalanan niversite'nin yanndan birlikleri eyh Mucib'in inine gtryordu. rencilerle retmenler yatakhanelerden koarak kyorlar, kurunlarla karlanyorlard, imlerde Merkrokrom lekeleri oluuyordu. Ama eyh Mucib vurulmamt; elleri ayaklan balanp Eyuba Balo tarafndan beklemekte olan karavana gtrlmt. (Tpk daha nce biberlikli darbeden sonra olduu gibi... ama Mucib plak deildi; yeil sar izgili pijamas vard.) ehrin sokaklarnda ilerlerken ehit pencereden bakyor ve doru ol-380 mayan, doru olamayacak eyler gryordu; askerler kapy almadan kadnlarn yatakhanelerine giriyorlar; sokaklara srkledikleri kadnlara da giriyorlard, kimse kapy almaya zahmet etmiyordu. Gazete binalar, ucuz sokak gazetelerinin sansiyah kirli dumanlarn kararak yanyorlard; sendika brolar yerle bir ediliyor, sokaklarn kenarlarndaki hendekler sadece uyuduu sylenemeyecek insanlarla doluyordu - plak gslerde mermi delikleri vard. Eyuba Faruk ehit ilerleyen camlardan sessizce seyrediyorlard, Allah iin bizim askerler, on-babuya-bedel cavanlarmz alev silahlarn, makinelileri, el bombalarn kenar mahallelere ynelterek Pakistan' birarada tutuyorlard. eyh Mucib'i havaalanna getirdiimizde Eyuba kna silahn dayayp onu Bat Kanadndaki mahpuslua tayacak uaa bindirdiinde buda gzlerini kapamt. ("Kafam bu hikyeyle doldurmaya alma," demiti bir keresinde tank Eyuba'ya, "ben buyum, tesi yok.") Tugeneral skender birliklerine komuta ediyordu: "Hl sklp atlmas gereken blc unsurlar var." Dnce fazlasyla ac vermeye baladnda eylem en gzel devadr... tasmalarna aslan kpek-askerler serbest braklp neeyle ilerine koyuldular. Ah istenmeyenlerin srek av! Ah profesrlerle airlerin bol bulama tutuklanmalar! Avami Birlii taraftarlarnn ve grn onlara benzeyenlerin talihsizce mukavemet-ettikleri-iin-vurulmal Sava kpekleri ehri yamalyordu; ama her ne kadar iz sren kpekler yorgunluk nedir bilmeseler de askerler daha zayft: Faruk ehit Eyuba yanan kenar mahallelerin kokusu burunlarna geldike srayla kusuyorlard. Budaysa, burnuna alnan kokularn yaratt dalayc canllkta imgelere ramen iini yapmaya devam ediyordu. Onlar bul kar; gerisini asker ocuklara brak. SFK birimleri ehrin

duman tten kalntlar arasndan avlarna sezdirmeden yanayorlar. Bu gece tek bir istenmeyen bile gvencede deil; girilemeyecek tek bir snak bile yok. Tazlar kaan milli birlik dmanlarnn izini sryor; kurt kpekleri onlardan geri kalmamak iin vahi dilerini avlarna geiriyorlar. Ka tutuklama -on mu, drt yz yirmi mi, bin bir mi?- yapt 22 Numaral SFK birimimiz o gece? Kadn sarileri ardna gizlenmi ka tavan yrekli entelektel Dakkal sokaklara srklendi? Tugeneral skender ka kere -"Koklayn bunu! Bu blcln kokusu!- birlik ve beraberliin sava tazlarnn tasmalarn brakt? 25 Mart gecesi yle eyler oldu ki hep bir bilinmezlikle rtl kalacak. 381 statistiklerin faydaszl; 1971'de on milyon mlteci Dou Pakistan-Banglade snrndan Hindistan'a kat - ama on milyon (bin birden daha byk olan btn saylar gibi) idrak edilmeyi reddediyor. Kyaslamalar ie yaramyor: "insanlk tarihinin en byk g" - anlamsz Musevilerin Msr'dan kndan daha kalabalk, Blnme kitlelerinden daha byk ok bal canavar Hindistan'a boalmt. Snrda Hint askerleri Mukti Bahini ad verilen gerillalar eitiyorlard; Dakka'da meydan Kaplan Niyazi'ye kalmt. Ya Eyuba ehit Faruk? Yeiller iindeki ocuklar? Onlar dost et-yiyicilerle savamaya nasl altlar? syan etmediler mi? Subaylar -skender, Necmettin, hatta Lala Moin-tiksindi rici mermiler yznden akna dnmediler mi? Hayr. Masumiyet yitirilmiti; ama gzlerdeki yeni bir gaddarla, inancn dnszce kaybedilmesine, ahlaki mutlaklarn anmasna ramen birim iini yapmay srdryordu. Kendine syleneni yapan bir tek buda deildi... bu esnada kavgann zerinde arkc Cemile'nin sesi de anonim seslerle savayordu; R. Tagore'un arksn sylyordu bu anonim sesler: "mrm, tarlalarndan gelen pirinle dolu glgeli ky evlerinde geti; gnlm evkle ldrtyorlar." Gnlleri ldrmt ama evkle deil, Eyuba ve takm emirleri uyguluyorlard; buda kokularn izini sryordu. Bat Kanad askerleri yaptklarnn yanl olduu duygusuna ters tepki verdike vahi, rn-dan km, kana bulanm bir yere dnen ehrin barna gidiyordu 22 Numaral Birim; karartlm sokaklarda buda yere konstantre oluyor, sigara paketlerini, inek dklarn, devrilmi bisikletleri, ortada braklm ayakkablar grmezden gelerek izleri kokluyordu; sonra baka grevler aldlar, ehir dnda, Mukti Bahini'ye yataklk ettikleri iin topluca sorumlu tutulan kyler topyekn yaklyordu, budayla ocuk Avami Birlii yelerinin ve iyi bilinen Komnistlerin izlerini sryorlard. Kafalarnn zerindeki bohalarda tadklar eyalaryla g eden kyllerin; sklm raylarn, yaklm aalarn yanndan geiyorlard; her seferinde sanki grnmez bir g admlarn ynlendiriyor, onlar lgnln karanlk barna ekiyor gibiydi, gneye gneye gneye, hep denize doru, Ganj'n azna ve denize doru. Sonunda - o srada kimi takip ediyorlard? simlerin nemi var myd hl? Becerileri budannkine eit ve onunkilerin zdd olan bir av verilmiti onlara, yoksa onu yakalamalar neden bu kadar uzun srsnd ki? Sonunda durmadan-izle-acmadanyakala eitimlerinin etkisiyle sonu olmayan bir grev iinde buldular kendilerini, onl ar srekli atlatan bir dman takip ediyorlard ama sse eli bo dnemediklerinden 382 ilerlemeye devam ediyorlard, gneye gneye gneye, her daim uzaklaan koku-izinin peinde; belki daha fazlas da vard nk hayatmda kader gidiata mdahale etmekten asla kanmamt. gir kaya el koymulard nk buda izin nehirden aa ilerlediini sylemiti; terk edilmi pirin tarlalar evreninde grnmez avlarnn peinde a, uykusuz, yorgun krek ekiyorlar; byk boz nehirde aa ilerliyorlar, ta ki sava hatrlanamayacak kadar uzakta kalana dein ama koku onlar hl ekiyor. Burada nehrin tandk bir ad var: Padma. Ama bu isim yerel bir yanlsama; gerekte nehir hl O, su-ana, i-va'nn salarndan topraa akan tanra Ganga. Buda gnlerdir konumam; parmayla iaret ediyor sadece, tekiler de gidiyorlar, gneye gneye gneye denize. simsiz bir sabah. Eyuba ehit Faruk sama takiplerinin kaynda uyanyorlar, Padma-Ganga'n da demirliler - bir de bakyorlar buda gitmi. "Allah-Allah," diye baryor Faruk, "Hemen dua etmeye balayn, bizi bu batk yere getirdi sonra da kat, hepsi senin suun Eyuba, o eek akasnn intikamn alyor bizden!" Gne

ykseliyor. Gkyznde tuhaf, yabanc kular. Alk ve korku karnlarnda fareler gibi; ya, ya Mukti Bahini... ana babalar anlyor. ehit nar ryasn grm. mitsizlik kayn kenarlarn dvyor. Uzaklarda, ufka yakn, akl almaz, sonsuz, devasa yeil bir duvar, sal sollu dnyann sonuna uzanyor! fade edilmeyen korku: nasl olur, grdmz nasl doru olur, kim dnyann bir ucundan bir ucuna duvar rer?.. Sonra Eyuba "Bakn bakn, Allah!" diye baryor. nk pirin tarlalarndan onlara doru acayip ar ekim bir kovalamaca yanayor; nde bir kilometre teden bile grnebilen hyar burnuyla buda, arkasnda sular srata srata koarak elini kolunu sallayan orakl bir kyl, fkelenmi Zaman Baba, bir su kanalnda sarisini bacaklarnn arasna sktrm koan, salar ak, yalvaran, baran bir kadn, orakl intikamc sulara gml pirinlerin zerinde sendeleye sendeleye kouyor, tepeden trnaa amur iinde. Eyuba asabi bir rahatlamayla baryor: "Zampara herif! Kadnlardan uzak duramyor! Ko buda, sakn yakalanaym deme, iki hyarn da dorycak yoksa!" Faruk atlyor, "Sonra ne yaparz? Bu-day dorarsa ne yaparz?" Tank Eyuba tabancasn klfndan karyor. Eyuba nian alyor: iki elini de yukar kaldrm, sallamamaya alyor, Eyuba kabzay skyor; bir orak havada daire iziyor. Yava yava kylnn elleri dua eder gibi havaya kalkyor; dizleri amurlu suya gmlyor; yz su yzeyinin altna dalp alnn topraa dediriyor. Su 383 kanalnda kadn haykryor. Eyuba budaya "Bir dahaki sefere seni vururum," diyor. Tank Eyuba yaprak gibi titriyor. Zaman bir pirin havuzunda l yatyor. Ama anlamsz takip hl sryor; asla grnmeyen dman ve buda, "u tarafa," drd birden krek ekiyor, gneye gneye gneye, saatleri ldrdler ve gn unuttular, takip mi ediyorlar yoksa kayorlar m belli deil ama onlar iten hangisiyse akl almaz yeil duvara daha da yaklatryor, "u yana," diyor buda srarla ve iine giriyorlar, cangl yle kesif ki tarih iine szmay hi baaramam. Sundarbans, onlar yutuyor. 384 Sundarbans'da SUU STLENYORUM: bizi habire atlatarak gneye gneye gneye eken, son bir av yoktu. Btn okuyucularma ak yreklilikle itirafta bulunuyorum: Eyuba ehit Faruk kovalyorlar m kayorlar m bilemezlerken buda ne yaptn-biliyordu. Geri mstakbel yorumcularn veya zehir mrekkepli eletirmenlerin (ki onlara unu sylemek istiyorum, iki kere ylan zehirine maruz kaldm ve ikisinde de zehirlerden daha gl olduumu kantladm) eline koz verdiimin farkndaym -suu-kabul, ahlaki-dkl nt- ama unu da sylemek zorundaym ki buda, grevini itaatle srdrmeyi baa-ramayarak, tabanlar yalayp kamt. Karamsarlk, faydaszlk ve utancn ruhu kemiren solucanlarnn etkisiyle yamur ormanlarnn tarihsiz anonimliine intikal etmiti, ocuu da dmen suyundan srkleyerek. Turular kadar kelimelerle de lmszletirmek istediim ey u: ruhun, kabullenmenin sonularndan kalamad zaman, ar dozda gereklik dlerin gvenliine kamak iin bulac bir zlem yaratt zaman girdii vaziyet... Ama cangl, dier btn snaklar gibi, onun beklediinden ok baka -hem eksik hem fazla- kmt. "Sevindim," dedi Padma, "iyi ki kamsn." Ama srar ediyorum: ben deil. O. O, buda. Ylanla karlaana kadar Salim olmayacak; kamasna ramen hl gemiinden ayr; hem de avucunda gm bir hokkay tutmasna ramen. Cangl arkalarnda mezar gibi kapand; labirentimsi tuzlu su kanallarnda katedraller gibi ykselen aalarn altnda gitgide artan bir bitkinlikle ve hzla krek eken Eyuba ehit Faruk nereye gittiklerini bilmiyorlard; "u tarafa" veya "Buradan," diyen budaya dnyorlard ara sra ama yorgunluklarn dikkate almadan deli gibi krek ekseler de bu yerden kma olaslnn bir hayaletin feneri gibi uzaklap gittiini 385 hissediyorlard; en sonunda gya hi amayan iz srclerinin zerine ullandlar, belki bir utan yahut bir rahatlama grdler onun normalde st mavisi gzlerinde; Faruk ormann kabir yeilinde fsldad-"Bilmiyorsun. Kafadan atyorsun." Buda sesini karmad ama onlar bu sessizlikte kendi kaderlerini okudular ve artk cangln onlar bir sinei yutan kurbaa gibi yuttuuna inanan, artk gnei bir daha gremeyeceinden emin olan Eyuba Balo, tank Eyuba kendini brakp muson gibi alamaya balad. Asker tral bu iri adamn bebek gibi alarken yaratt mnasebetsiz grnt Faruk ve ehit'in de akln bandan ald; yle ki Faruk budaya saldraym derken neredeyse kay devirecekti, ehit bir kaza kmasn diye Faruk'u

yerine oturtana kadar buda kollarna ve gsne yaan yumruklara uysalca katland. Eyuba Balo saat, gn ya da hafta alad, ta ki yamur balayp da gzyalarn gereksiz klana dein; ehit Dar azndan "Bak alaya alaya yamuru balattn, iyi mi oldu?" cmlesinin ktn duydu, bylece canglm mantna daha imdiden teslim olduklarn kantlamt, hem bu henz balangt nk akamn esrar aalarn gerekdln glendirirken Sundarbans yamurla bymeye balamt. lk bata kayklarnn suyunu boaltmakla o kadar meguldler ki fark etmediler; ayn zamanda su seviyesi de ykseliyordu, bu belki onlar artabilirdi ama gnn son klarnda cangln cesamet, g ve vahet kazandna phe yoktu; devasa yal mangrov aalarnn hava kkleri alacakaranlkta susam vaziyette, ylanlar gibi kvrlyorlar, yamuru emerek fil hortumlarndan bile geni bir hal alyorlard, bu esnada mangrovlarn kendileri de o kadar uzuyordu ki ehit Dar'n sonradan syleyecei gibi, tepedeki kular herhalde Tanrya akyorlard. Kocaman nipa palmiyelerinin ykseklerindeki yapraklar devasa yeil avular gibi gece saananda iiyorlard yle ki sonunda btn ormann tepesinde bir at olumu gibi oldu; sonra nipa meyvalan dklmeye balad, dnyadaki btn hindistancevizlerinden daha byktler ve ba dndrc yksekliklerden aa derken korkutucu bir hz kazanarak suda bomba gibi patlyorlard. Yamur kay dolduruyordu; suyu boaltmak iin ellerinde sadece yeil, kuma apkalar ve eski bir ya tenekesi vard; gece indike nipa mey valar havadan bombardmana devam ediyordu; ehit Dar "Yapacak bir ey kalmad, karaya kmalyz," dedi; geri dnceleri nar ryasyla doluydu ve meyvalar farkl olsa da ryann burada gerek olabilecei aklna gelmiti. Eyuba gzleri kpkrmz dehet iinde otururken Faruk kahramannn zlmesiyle mahvolmu gibiydi; buda sesini karmadan kafasn 386 i eerken aralarnda dnebilen bir ehit kalmt nk srlsklam olsa da, yorgunluktan lse de, gece-cangl etrafnda lklar atsa da, lmnn narn her dndnde zihni ksmen berraklayordu; bu yzden de batan kaymz, kayklarn karaya gtrme emrini ehit verdi. Bir nipa meyvas kay be santim farkla syrd ve yle bir dalga yaratt ki alabora oldular; yamurluklarn, silahlarn, ya tenekesini kafalarnn zerinde tutarak karanlkta glkle kyya kp kay da arkalarndan ektiler; nipa bombardmann ve ylan kvrml mangrov-lar dnecek halleri kalmadndan kendilerini slak teknelerine brakp uykuya daldlar. Scaa ramen srlsklam-titreyerek uyandklarnda yamur ince ince yamaya devam ediyordu. Gvdelerinin, dorudan gne almadklar iin adeta renksizlemi on santim uzunluunda slklerle kapl olduunu grdler ama hayvanlar krmzya dnyorlard nk kanla doluyorlard ve doyduklar zaman kan emmeyi brakamayacak kadar obur olduklarndan drt insann gvdeleri zerinde birer birer patlyorlard. Kan, bacaklardan ormann zeminine akyordu; cangl bu kan emmi ve onlarn neye benzediklerini anlamt. Nipa meyvalar da cangl zeminine akldklarnda krmz bir sv aktyorlard; bu krmz st annda milyonlarca bcekle kaplanyordu, slkler kadar saydam olan dev sinekler de dahil. Sinekler de mey vann style dolunca krmzya dnyorlard... btn gece boyunca Sundarbans bymeyi srdrm gibiydi. Btn aalarn en yksekleri cangla da adn veren sundri aalaryd; azck bir gne grme umudunu bile yok etmeye yetecek kadar yksek aalar. Drdmz, drd, kayktan indiler ve ancak, uuk pembe akreplerle boz renkli vngr vn-gr solucanlarn kaynat sert plak topraa ayak basnca a susuz olduklarn hatrladlar. Etraflarnda btn yapraklardan yamur suyu akyordu, azlarn cangln atsna kaldrp itiler ama belki de su onlara sundri yapraklar mangrov dallan ve nipa meyvalar yoluyla geldii iin yolculuu srasnda cangln akldlna bulanmt, bu yzden de sesi tahta tkrts gibi olan kularla kr ylanlarn canl yeil dnyasnn esaretinin derinliklerine ekildiler suyu itike. Cangln neden olduu bulank, hastalkl ruh haliyle ilk yemeklerini hazrladlar; nipa meyvalar ve ezilmi solucan karm bu yemek yle iddetli bir ishale yakalanmalanna neden oldu ki barsaklarnn da dp dmediini grmek iin dklarn kontrol eder oldular. Faruk "leceiz," dedi. Ama ehit hayatta kalmak iin gl bir arzu duyuyordu nk gecenin phelerinden kurtulduktan sonra byle

387 lmemesi gerektiine karar vermiti. Yamur ormannda kaybolduklar ve musondaki bu azalmann geici bir duraklama olduunu bildikleri iin ehit dar kmaya almann pek bir anlam olmadna karar verdi nk muson yeniden bas gsterdiinde kk kayklarn batrabilirdi; onun talimatlarna uyarak yamurluklar ve palmiye yapraklarndan bir barnak ina edildi; ehit dedi ki: "Sadece meyva yediimiz mddete hayatta kalabiliriz." Yolculuklarnn amacn ok zaman nce unutmulard; uzaklarda gerek dnyada balayan takip Sundarbans'n farkl nda sama bir hayale dnmt, bylece onu kolayca akllarndan kardlar. Eyuba ehit Faruk ve buda kendilerini ite bylece rya-ormann korkun hayaletlerine teslim ettiler. Geri dnen yamurun gc altnda gnler birbiri iinde eriyerek geip gidiyordu; titremelere, atee, ishale ramen hayatta kaldlar, sundrilerle mangrovlarn alt dallarn koparp barnaklarn salamlatrarak, nipa meyvalarnn krmz stn ierek, ylanlar boazlamak, sivriltilmi omaklar renkli kular kursaklarndan vurabilecek kadar isabetli atmak gibi hayatta kalma becerileri edinerek yaamlarn srdrdler. Ama bir gece Eyuba karanlkta uyandnda kalbinde kurun delii elinde orak olan saydam kylnn hznle ona baktn grd; zel barnaklarnn altna ektikleri kayktan inmeye abalarken kylnn kalbindeki delikten akan renksiz sv Eyuba'nn silah tuttuu koluna akt. Ertesi sabah Eyuba'nn sa kolu kmldamyor, sanki allanm gibi kaskat gvdesinin yannda duruyordu. Faruk Reit'in yardm ve sempatisi ie yaramad; kol, hayaletin grnmez svsyla raptedilmiti. Bu ilk hayaletten sonra yle bir ruh haline girdiler ki ormann her eyi yapmaya muktedir olduuna inanmaya baladlar; her gece onlara yeni cezalar gnderiyordu; izini srp yakaladklar adamlarn karlarnn sulayc gzleri, onlarn yaptklar i yznden babasz kalan ocuklarn barp maymunlar gibi tepinmeleri... bu ilk safhada, cezalandrma safhasnda tepkisiz buda bile o ehirli sesiyle geceleri uyanmay det edindiini, ormann bir ktlk gibi zerine kapandn, nefes alamadn sylemiti. Onlar yeterince cezalandrdktan sonra -hepsi eski hallerinin titrek birer glgesine dntkten sonra- orman onlara zlemin iki ucu keskin lksn sundu. tekilerin hepsinden daha hzl ocukluuna dnmekte olan Eyuba bir gece kmldatabildii tek baparman emmeye balad, annesinin banda durup ona baktn grd, sevgisinin pirinli tatllarn ikram ediyordu ona; ama elini ladulara uzattnda geri e-388 jcildi, dev bir sundri aacna trmanp yksek bir dala kuyruuyla tutunarak sallanmaya balad; annesinin yzn tayan beyaz hortlams bir maymun Eyuba'y her gece ziyaret etmeye balad yle ki sonunda annesi hakknda yapt tatllardan daha fazla ey hatrlamak zorunda kald; sanki kendisi de bir eyaym, babasnn kocasna verdii hediyelerden biriymi gibi eyiz sandklarnn arasnda oturmay ne kadar seviyordu annesi; Sundarbans'n barnda Eyuba Balo annesini ilk olarak anlad ve parman emmeyi brakt. Faruk Reit'in payna da bir hayal dmt. Bir gn alacakaranlkta kardeinin ormanda deli gibi kotuunu grdn sand ve babasnn ldne kanaat getirdi. Unutulmu bir zamanda kyl babas, %300 faizle bor veren toprakaas-nn son borca karlk ruhunu almaya raz olduunu sylemiti onunla ayana abuk kardeine. "Ben ldmde," demiti baba Reit, Faruk'un kardeine, "azn aacaksn, ruhum iine girecek; sonra ko, hi durmadan ko nk zamindar peine decek!" Yine byk bir hzla gemie dnmekte olan Faruk babasnn lm haberi ve kardeinin kan renince cangln onda tekrar yaratt ocuka alkanlklar brakacak gc kendinde buldu; acktnda alamaktan ve Neden diye sormaktan vazgeti. ehit Dar da bir akrabasnn yzn tayan bir maymun tarafndan ziyaret ediliyordu; ama onun tek grd adnn hakkn vermesini tembihleyen bir babayd. Ama grd ey savan sadece-emirleri-uygulama gerekliliinin yok ettii sorumluluk duygusunu yeniden kazanmasna yardm etmiti; yle grnyordu ki onlara kabahatleriyle ikence eden byl cangl yeni bir yetikinlie ulamalar iin elini uzatyordu. Gece-ormannda mitlerinin hortlaklar rpnyordu ama bunlar net olarak grmeyi ya da yakalamay baaramyor-lard. Fakat budaya ilk bata zlem ihsan edilmemiti. Bir sundri aacnn altna bada kurup oturmay det edinmiti; gzleri ve zihni bo gibiydi, geceleri de uyanmyordu. Ama sonunda orman onun da iine szacak bir yol buldu; bir leden sonra yamur aalan dver, zerlerinden buhar olup uar ve buda aacn altnda otururken kr,

saydam bir ylann onu sokup, zehirini topuuna boalttn grd Eyuba ehit Faruk. ehit Dar ylann ban bir sopayla ezdi; tepeden trnaa hissiz olan buda hibir eyi fark etmemi gibiydi. Gzleri kapalyd. ocuk-askerler insan-kpein lmesini beklemeye baladlar; ama ben ylan zehirinden daha kuvvetliydim. ki gn boyunca aa gibi kaskatyd buda, gzleri alamt, dnyay aynadan grr gibi gryordu, sa solunda solu sanda; neden sonra gevediinde gzlerinde o stl dal-389 gnlktan eser kalmamt. Gemie kavumutum, ylan zehiri sayesinde kendimle birlemitim ve eskiler budann dudaklarndan dklmeye balamt. Gzleri normale dnerken szleri o kadar hzl akyordu ki musonun bir paras gibiydiler. ocuk askerler bylenmi gibi azndan kan hikyeleri dinliyorlard, geceyars domasyla balayp hi durmadan devam eden hikyeleri, nk her eyi yeniden kazanyordu, hepsini, btn kayp tarihleri, insan insan yapan binlerce karmak ileyii. Azlar ak, kendilerini ekip alamadan hayatn iiyorlard o-cuk-askerler yaprak tad sinmi tatl su gibi, yatak slatan kuzenleri, darbeci biberlikleri, bir kzkardein mkemmel sesini... Eyuba ehit Faruk (bir zamanlar) bu sylentilerin doru olup olmadn renmek iin her eylerini verirlerdi ama Sundarbans'da seslerini bile karmyorlard. Hikye hzla devam ediyordu: ge bulunan ak, sonra bir yatak odasnda zerine k vurmu Cemile. Sonunda ehit mrldanyor: "Demek bu yzdenmi, ona alnca kz yaknnda duramaz olmu..." Ama buda devam ediyor ve zel bir eyi, geri dnmeyi reddeden bir eyi hatrlamaya alt belli oluyor, onu inatla atlatan bir eyi, ama bunun ne olduunu bulamadan sona geliyor ve kutsal sava, havadan neyin dtn anlattktan sonra bile kalar atk, tatmin olmam vaziyette oturuyor. Bir sessizlik oldu; sonra Faruk Reit "Bir insann iinde amma ok ey, yaar; amma kt eyler, enesini kapal tuttuuna amamak lazm!" dedi. Grdn m Padma; bu hikyeyi daha nce de anlattm. Peki geri dnmeyi reddeden neydi? Renksiz ylann zgrletirici zehirine ramen dudaklarmdan kmayan neydi? Padma; buda adn unutmutu. (Daha dorusu: ilk adn.) Yamur hl yamaya devam ediyordu. Su seviyesi her geen gn ykseliyordu, sonunda daha yksek bir yerler bulmak iin cangln ilerine girmeleri gerekti. Yamur o kadar iddetliydi ki kayk ie yaramazd; bu yzden de hl ehit'in talimatlar dorultusunda Eyuba Faruk ve buda kay sular altnda kalan kydan ieriye ekip bir sundri dalna baladlar ve zerini yapraklarla kapladlar; sonra baka areleri kalmad iin cangln kesif belirsizliine doru yola ktlar. Sundarbans bir kere daha doasn deitirmiti; Eyuba ehit Faruk'un kulaklar, yzyllar nce "istenmeyen unsurlar" adn verdikleri kiileri barlarndan kopardklar ailelerin zntl lklaryla dol-390 maya balamt tekrar; kurbanlarnn sulayc, ac dolu seslerinden kamak iin cangln ilerine daldlar deli gibi; geceleyin de hayalete benzeyen maymunlar aalarda toplanp "Altn Bengalimiz" arksn sylediler: "Ah Anne yoksulum ama elimde ne var ne yok ayaklarna seriyorum. Yreimi evkle ldrtyor bu." Dinmeyen seslerin dayanlmaz ikencesinden kamay baaramayan, canglda rendikleri sorumluluk hissiyle artan utancn ykne bir an daha katlanamayan o-cuk-asker en sonunda olmadk areler aramaya baladlar. ehit Dar yere eilip yamurdan arlam iki avu cangl topra ald; o berbat ha-lsinasyonun penesinde yamur ormannn hain amurunu kulaklarna doldurdu. Onun ardndan Eyuba Balo ve Faruk Reit de kulaklarn amurla tkadlar. Sadece buda (biri sakat) kulaklarn tkamad; sanki sadece o cangln verdii cezay ekmeye gnllyd, sanki bir tek o suunun barizlii nnde ban eiyordu... Cangl bceklerinin gizli saydamln ve parlak turuncu ku pisliklerinin eytanln barndran rya-ormannn amuru ocuk askerin kulaklarn enfekte edip onlar kp gibi sar etti; bu yzden de cangln arkl sulamalarndan kur-tulsalar bile birbirleriyle ilkel bir iaret diliyle konumak zorund a kaldlar. Ama hastalkl sarlklarn sundri yapraklarnn kulaklarna fsldad katlanlmaz srlara yeliyor gibiydiler. Sonunda sesler susmutu ama artk sadece buda (tek salam kulayla) iitebiliyordu; sonunda drt gezginin panie kaplmasna ramak kalmken cangl onlar pskll bir perdeden geirip onlara yle tatl bir grnt gsterdi ki boazlarna yumrular takld. Buda bile hokkasn daha bir skm gibiydi. Drd, duyan tek kulakla, akyan kularn melodileriyle dolu bir akla ktlar, akln tam ortasnda unutulmu bir asrda tek

para kayaya oyulmu antsal bir Hindu tapna vard; duvarlarnda dans eden erkek ve kadn kabartmalar benzerine rastlanmam bir atletiklikle, zaman zaman da fazlasyla komik vaziyetlerde iftleiyorlard. Drtl inanamayan admlarla bu mucizeye doru yrd. eride, ok uzun zaman sonra, bitmek tkenmek bilmeyen musondan bir kurtulu ve Pakistanl ocuk askerlerin adn bilmedikleri kocaman, siyah bir dans eden tanra heykeli buldular ama buda onun adnn Kali olduunu biliyordu, dilerinde biraz yaldz kalm dourgan ve korkun tanra. Drt yolcu heykelin ayaklar dibine yatp yamursuz bir uykuya daldlar; bu uyku hemen hemen geceyarsnda sona erdiinde uyandlar ve gz kamatrc gzellikte drt kzn kendilerine glmsediini grdler hep birlikte. Onu trl bahede bekleyen drt huriyi dnen ehit ilk nce geceleyin ldn zannetti ama hu-391 riler geree benziyordu ve altnda hibir ey olmayan sarileri canglcja yrtlp lekelenmiti. Sekiz gz sekiz gze bakarken sariler karlp gu_ zelce katlanarak yere kondu; sonra ormann plak ve birbirinin ayn kzlar onlara yanat, sekiz kol sekiz kola uzand, sekiz bacak sekiz bacakla kenetlendi; ok-kollu-bacakl Kali'nin heykelin in altnda yolcular kendilerini geree benzeyen okamalara, yumuak ve acl pcklere, ak-snlarna, iz brakan trmalamalara braktlar ve ite buna buna tam da buna ihtiyalar olduunu fark ettiler, bilmeden zlemini ektikleri buydu; cangldaki ilk gnlerinin ocuklua dnlerini ve ocuksu zntlerini atlattktan, anlarn sorumluluun yenilenen sulamalarn hcumundan sa ktktan sonra ocukluu tmyle geride brakyorlard; sonra sebepleri, ima edilenleri ve sarl unutarak, her eyi unutarak kafalarnda tek bir dnce bile olmakszn kendilerini birbirinin ayn drt gzele braktlar. O geceden sonra tuvalet ve yemek hari hibir ey iin tapnaktan kendilerini koparamyorlard; her gece en mesut ryalarnn yumuak kadnlar temiz ve dzgn sarileriyle sessizce dnyor, hi konumuyor ve her seferinde kayp drtly inanlmaz ortak bir hazzn doruuna karyorlard. Hibiri bu dnemin ne kadar srdn bilmiyordu nk Sundarbans'da zaman bilinmedik yollar izliyordu ama sonunda, gnn birinde birbirlerine bakp saydamlatklarn, gvdelerinin te tarafnn belki ok net deil ama mango suyunun ardndan bakar gibi dumanl dumanl grndn fark ettiler. Dehet iinde bunun cagln hilelerinin sonuncusu ve en kts olduunu anladlar, onlara gnllerinin istediini vermekle ryalarn harcamalarn salyordu, rya-hayatlar darya akp gittike bardak gibi bo ve saydam kalyorlard. Bceklerin, ylanlarn, slklerin renksizliinin gne nn yokluundan ok, onlarn bceksi slks ylans hayalglerinin yamalanmasndan kaynaklandn anlamt buda... saydamln okuyla sanki ilk defa uyanm gibi tapnaa baka gzlerle baktlar, kayada alan atlaklar vard, kocaman paralarn zerlerine dp onlar ezmesi an meselesiydi; sonra terk edilmi tapnan karanlk bir kesinde drt kk atein kalntlarn grdler -kadim kller, tata ate izleri- ya da belki drt cenaze atei; drdnn de ortalarnda kk, kararm, yanm kemikler vard. Buda Sundarbans' nasl terk etti: tapnaktan kayklarna kaarlarken yanlsamalar orman zerlerine son ve en korkun oyununu sald; daha kaya ancak ulamlard ki uzaklardan gelen bir uultu duydular, sonra amurdan sarlam kulaklara bile szan bir gmbrt hasl 392 oldu, dalga geldiinde kay zp deli gibi iine atlamlar, artk sularn insafna kalmlard; bir sundri, mangrov ya da nipa aacna arpmalar iten deildi ama gel git dalgas onlar dalgal boz kanallarda ileri itiyor, ikenceler orman kocaman yeil bir duvar gibi yanlarndan geiyordu, sanki cangl oyuncaklarndan sklm onlar tantanaszca blgesinin dna atyordu; suyla tanarak, dalgann tahayyl edilmez gcyle ileriye daha da ileriye itilerek, dm dallarn ve su ylanlarnn deitirdii derilerin arasnda bata ka ilerlediler ta ki cezir dalgas kayklarn bir aa gvdesinde krp onlar suya dkene kadar, dalga ekilirken sular altnda kalm bir pirin tarlasnda bellerine kadar suya gml vaziyetteydiler ama yayorlard, ryalar canglnn barndan frlamlard; huzur bulmak iin katm, bundan hem daha fazlasn hem daha azn bulduum cangldan kmlard ve ordularla tarihlerin dnyasndaydlar tekrar. Cangldan ktklarnda 1971 Ekimiydi. Kabul etmeliyim ki (geri bence bu gerek sadece be'ni ormann zaman-deitiren bysne hayran olmaya zorluyor) o ay

kaytlara geen hibir gelgit dalgas olmamt ama bir sene nce seller blgeyi yerle bir etmiti. Sundarbans'dan sonra eski hayatm beni barna basmak iin bekliyordu. Bilmem gerekirdi: eski bilgilerden ka yoktur. nsan yedisinde neyse yetmiinde de odur. 1971 ylnn yedi ay boyunca askerle iz srcleri savan yznden silinmilerdi. Ama-Ekim'de yamurlar dindiinde Mukti Bahini gerillalar Pakistan askeri karakollarnda terr estirmeye balamt; Mukti Bahini keskin nianclar askerlerle dk rtbeli subaylar vurmaya balad sralarda drtlmz grnmezlikten km, baka bir seenei olmad iin de igalci Bat Kanad kuvvetlerine katlmaya niyetlenmiti. Sonradan, sorgulandnda, buda kayboluunun yksn tahrif ederek anlatacak, aa kklerinin insana ylan gibi sarld bir canglda kaybolduunu syleyecekti. Kendisinin de dahil olduu ordunun subaylar tarafndan resmen sorgulanmad iin anslyd belki de. Eyuba Balo, Faruk Reit ve ehit Dar da byle sorgulamalara maruz kalmamlard; ama onlarn kurtulma sebebi herhangi bir soruya cevap verebilecek kadar canl olmamalaryd. ... Saz daml, tezek sval evleri tmyle terk edilmi bir kyde -tavuklarn bile kat bu bo mahalde- Eyuba ehit Faruk kaderlerine yandlar. Yamur ormannn zehirli amuruyla sarlam olmalar artk canlarn epeyce skmaya balamt nk ormann insann yakas-393 n brakmayan sesleri yoktu artk, hep bir azdan szlanyorlar, konuuyorlar, birbirlerini duymuyorlard; ama buda hepsini dinlemek zorunda kalyordu; Eyuba plak bir odann bir kesine yzn dnm, salar rmcek alarna taklm "Kulaklarm, kulaklarm, sanki ieride ar kovan var," diye baryordu Faruk'a, Faruk aksi aksi haykryordu "Kimin hatas? - Burnundan hibir eyin kokusu kamayan kimdi? - Kim u tarafa, bu tarafa dedi? - Kim inanr ki? - Cangllara, tapnaklara, saydam ylanlara kim inanr? - Ne hikye, Allahm, buda seni urackta vursak yeri!" Bu esnada ehit yumuak bir sesle "Am," diyordu. Gerek dnyaya tekrar ktktan sonra cangln onlara verdii dersleri unutmaya balamlard, Eyuba syleniyordu "Kolum, felli kolum! Sv aktan o hayalet..." ehit mrldanyor "Kaaklar diyecekler bize - elimiz bo, ne esir ne bir ey, o kadar aydan sonra! - Allah, askeri mahkemeye bile karabilirler bizi, ne dersin buda?" Faruk baryor "tolu it bizi ne hale getirdin bak! Tanrm niformalarmzn haline bak! niformalarmza bak buda - dilenciler gibi yrtk prtk! Tugeneral ne der - ya Necmettin - annemin ba zerine yemin ederim ben kamadm! Korkak deilim ben! Deilim!" Karncalar ldrp avcundan yalayan ehit, "Nasl geri dneceiz ki imdi? Nerede olduklarn nerden bileceiz? Mukti Bahini'yi duymadk m grmedik mi - dan! dan! saklandklar yerden ate ettiler mi gidiyorsun! Karnca gibi lyorsun!" Ama bir yandan Faruk da konuuyor, "Sadece niformalar deil, salar da var! Bu asker sa m? ok uzun, solucanlar gibi kulaklar kapatyor. Kadn sa gibi. Bizi ldrcekler -duvara dayayp dan dan!- ldrmezlerse neyim!" Tank Eyuba yavatan sakinleiyor; Eyuba yzn ellerinin arasna gmyor; Eyuba kendi kendine usul usul konuuyor "Ya, ya, ben o kahrolas vejetaryen Hindular la savamaya gelmitim. Ama bambaka bir ey kt karma. ok kt bir ey." Kasm aynn bir yerlerinde; ar ar ilerliyorlard, kuzeye kuzeye kuzeye, garip eci bc yazl uuan gazetelerin, bo tarlalarn, terk edilmi yerleim birimlerinin, zaman zaman srtna knn vurmu bir kocakarnn veya gzlerinde alk ceplerinde bak tehdidi olan sekiz yalarnda bir grup ocuun yanndan geiyorlar Mukti Bahini'nin duman tten toprak zerinde nasl grnmeden ilerlediini, nereden geldii belli olmayan mermilerin nasl an gibi vzldadn reniyorlard... artk bir k noktasna ulamlard "Sen olmasaydn buda - Allahm, yabanclar gibi mavi gzl atlak pezevenk, Tanrm, yaar le kokuyorsun!" diyordu Faruk. 394 Hepimiz kokuyorduk: terk edilmi kulbenin pis zemininde (botunun erimi topuuyla) bir akrebi ezen ehit; san kesmek iin aptal aptal bak arayan Faruk; kafasn dayad kede banda rmcekler gezinen Eyuba ve buda; le gibi kokan ve sa elinde matlam gm bir hokkay tutarak adn hatrlamaya alan buda. Aklna sadece lakaplar geliyordu: Smkl, Lekesurat, Kelto, Keskinburun, Ay Paras. ... Yol arkadalarnn korkusunun inleyen frtnas ortasnda, kendini hatrlamaya zorlayarak bada kurmu oturuyordu; ama kartamyor-du bir trl. Sonunda buda hokkay toprak zemine frlatarak sar kulaklara haykrd: "Bu HAKSIZLIK!"

Savan harabeleri arasnda haklyla haksz kefetmitim. Hakszlk soan gibi kokuyordu; kokusunun keskinlii gzlerimi yaanmt. Adaletsizliin ac rayihasnn etkisiyle arkc Cemile'nin bir hastane yatann (kimin yatayd? Yatann ad neydi?) zerine eiliini hatrladm - askeri yldzlafla apoletler de vard - kzkardeim - yoo, kardeim deil! o - o kz demiti ki "Abi, benim gitmem lazm, lkeme hizmet iin ark syleyeceim; Ordu bundan byle sana bakar - benim iin sana ok iyi bakacaklar." Yznde pee vard; beyaz ve srmal brokarn ardnda o haince glnn kokusunu almtm; yumuak tln ardndan alnma intikamnn pcn kondurmutu; sonra onu gerekten sevenlerden hep korkun bir biimde intikam alan Cemile beni yldzlarla apoletlerin insafna brakp gitmiti... onun ihanetinden sonra Evie Burns'n beni ok uzun zaman nce srgn ediini hatrladm; sonra dier srgnleri, piknik hilelerini ve hayatma musallat olan o kocaman mantkd olaylar dan; imdi salatalk burnuma, lekeli suratma, arpk bacaklanma, boynuz akaklanma, tepemdeki kele, kopuk parmama, beni hissizletiren beynimin yerini alan hokkaya yan-yordum; hkra hkra alyordum ama ismim hl aklma gelmiyordu, yineleyip duruyordum -"Hakszlk AKSIZLIK!" Tank Eyuba artc bir biimde kesinden ayrlmt; Eyuba belki de Sundarbans'daki kendi ruh kntsn hatrlayarak nmde bada kurup tek salam kolunu boynuma dolad. Onun verdii teselliyi kabul edip gzyalanmla gmleini slattm ama sonra bir ar bize doru vzldayarak gelmeye balad; o kulbenin camsz penceresine srtn dnm otururken ar scak havada bir ey slk ald; o "Sakin ol buda, kendini topla!" derken ve kulaklarnda baka arlar, sarln arlar vzldarken bir ey onu boynundan soktu. Grtlann derinliklerinden bir lm sesi kt ve zerime ykld. Eyuba Balo'u ldren keskin ni-395 anc kurunu, eer nmde o olmasayd beni alnmn ortasndan vuracakt. lmekle benim hayatm kurtarmt. Eski aalanmalar unutarak; haklyla haksz ve baa-gelen-ekiliri bir kenara brakarak tank Eyuba'nn cesedinin altndan ktm, bu esnada Faruk, "Aman Tanrm, aman Tanrm!" ehit de "Allahm, silahm hl iliyor mu onu bile-" diyordu. "Aman Tanrm! Aman Tanrm, kim bilir pezevenk nerede?" dedi ama ehit filmlerdeki askerler gibi camn yanndaki duvara srtn yaptrmt. Srasyla u pozisyonlarda: ben yerde, Faruk bir keye bzm, ehit tezekli svaya yapm; aresizce ne olacan bekledik. kinci el ate edilmedi; belki de keskin nianc kerpi duvarl kulbenin iinde gizlenen kuvvetin bykln bilmediinden vurup kamt. Eyuba Balo'un gvdesi kendini hissettirmeye balayana kadar bir gece bir gn mz de kulbenin iinde kaldk. Ayrlmadan nce birka kazma bulup onu gmdk... ok sonra Hint ordusu geldiinde, onlar etin sebzeye stnl konusundaki teorileriyle karlayacak bir Eyuba Balo bulamayacaklard; "Ka-dang! Ka-blam! Ka-pov!" diye bararak onlarla arpan bir Eyuba olmayacakt. Belki de bylesi daha iyiydi. ... Aralk aynda bir gn mz alnt bisikletlerle Dakka ehrinin ufukta grlebildii bir tarlaya vardk; yle tuhaf, yle mide bulandrc bir mahsul yetiiyordu ki bu tarlada bisikletlerimizin zerinde duramadk. Dmek zereyken inip korkun tarlaya girdik. Srtnda kocaman bir uval olan bir kyl slk alarak etrafta ple-niyordu. uval tutan elinin beyazlam eklemleri ne kadar kararl olduunu ortaya koyuyordu; ok tiz ama nameli olan sl moralini yksek tutmaya altn gsteriyordu. Yere salm miferlerin zerinden sekerek, amura batm silahlarn namlularndan bo bo yansyarak tarlada yanklanan slk, kokulan hakszln kokusu gibi budann gzlerine yalar getiren o tuhaf, ok tuhaf mahsuln dalm botlarna iz brakmadan gmlyordu. Bilinmedik bir hastala tutulan mahsuller lmt... hepsi olmasa da ounluunun zerinde Bat Pakistan Ordusunun niformalar vard. Islk sesi dnda duyulan tek ses kylnn hazine uvalna den nesnelerin sesiydi: deri kemerler, saatler, altn diler, gzlk ereveleri, sefer taslan, mataralar, botlar. Kyl onlar grnce sevinle glerek yanlarna kotu, sadece budann duymak zorunda kald my my bir sesle hzl hzl konuuyordu. Kyl aklamalarna baladnda Faruk'la ehit bo gzlerle tarlaya bakyorlard. 396 "ok ate ettiler! Dann dann!" Sa elini silah gibi yapmt. Kt, an resmi bir Hinte konuuyordu. "Ho Beyler! Hindistan geldi beylerim! Ho evet! Ho evet." - Btn tarlada

mahsuller kanyor topra ke-mikleriyle gbreliyorlard, bu esnada kyl konuuyordu: "Ben ate etmek yok beylerim. Ho hayr. Bende haber var - ho, haber! Hindistan geldi ! Jessore dt beylerim; bir-drt gnde Dakka da, evet-hayr?" Buda dinliyordu; budann gzleri kylnn arkasna tarlaya bakyordu. "Neler neler, beyim! Hindistan! Bir askerleri ok gl, bir kerede alt kiiyi ldryor, dizleriyle boyunlarn kryor, krt krt. Dizleriyle -doru mu?" Kendi dizlerine vurdu. "Ben grdm, beylerim! u kendi gzlerimle, ho evet! Ne silah ne kl. Dizleriyle, alt boyun krtkrt. Ho Tanrm." ehit tarlaya kusuyordu. Faruk Reit teki uca doru yrm bir mango korusuna bakyordu. "Bir iki haftada sava biter, beylerim! Herkes dner. imdi yoklar ama ben kaldm. Askerler Bahini'yi aramaya geldi bir sr bir sr ldrdler, olumu da. Ho evet beyler, ho evet." Budann gzleri bulutlanp matlamt. Uzaktan top atelerinin gmbrts geliyordu. Duman stunlar renksiz Aralk gne ykseliyordu. Tuhaf mahsuller hareketsizdi, rzgr onlar kmldatmyordu... j"Ben kaldm beylerim. Burada bitkilerle kularn isimlerini biliyorum, lo evet. Adm Demuk; tuhafiyeciyim. Bir sr gzel eyler satarm. ster misiniz? Kabzlk iin ila, ok iyidir, ho evet. Var. Karanlkta parlayan saat ister misiniz? O da var. Kitap da var, akalar. Eskiden Dakka'da mehurdum. Ho evet, gerekten. Ate etmeyin." Tuhafiyeci konuup duruyor, onlara eya zerine eya sunuyordu, mesela takan kiiyi Hinte konuturan byl kemer - "imdi benim de zerimde var, ok gzel konuuyorum deil mi? Bir sr Hint askeri ald, hepsinin dili baka baka, bu kemer tanr vergisi!" - sonra budann elinde tuttuu eyi grd, "Ho beyim! Birinci snf! Gm m? Talar gerek mi? Ona karlk radyo, fotoraf makinesi veririm, neredeyse alr vaziyette! ok iyi pazarlk dostum. Bir hokka iin ok iyi. Ho evet. Ho evet beyim, hayat devam ediyor; ticaret devam ediyor, deil mi beyim?" "Bana u dizleriyle boyun kran askerden biraz daha sz et." Ama uzaklarda tekrar bir ar vzldyor; tarlann teki ucunda birisi dizleri stne kyor; birinin aln namaz klar gibi yere deiyor; tarlada srgn verebilecek kadar canl grnen bir mahsul birden kprtsz kalyor. ehit Dar bir isim baryor: "Faruk! Faruk olum!" Ama Faruk cevap vermeyi reddediyor. 397 ok sonra buda Mustafa daysna sava anlatrken zerinden kan szan kemiklerle dolu tarlada den arkadana doru nasl bata ka kotuunu syleyecekti ve Faruk'un namaz klan cesedine ulamadan nce tarlann en byk srrnn onu nasl olduu yere mhladn. Tarlann ortasnda kk bir piramit vard. zeri karnca doluydu ama karnca yuvas deildi. Piramitin alt aya kafas, arada da birbirine girmi gvde, niforma, barsak, krk kemik paralarndan ibaret bir alan vard. Piramit hl canlyd. kafasndan birinin sol gz krd, ocukluktaki bir tartmann miras. tekinin salar briyantinle iyice yalanmt. nc kafa en acayipleriydi; akaklarnda derin oyuklar vard, doumda fazla sklan jinekolog forsepslerinin neden olduu oyuklar... ite budayla konuan bu nc kafayd: "Merhaba," dedi, "Burada ne halt ediyorsun?" ehit Dar dman askerleri piramitinin budayla konutuunu grd; ehit birdenbire akl almaz bir enerjiyle zerime atlayp beni yere ykt, "Kimsin sen? Casus mu? Hain mi? Nesin? Seni nereden tanyorlar?" Bu esnada tuhafiyeci Demuk dvne dvne etrafmzda dnyordu "Ho beylerim! Burada yeterince kavga yapld. Hadi toparlann, beylerim, yalvarrm. Ho Tanrm." ehit beni duyabilseydi bile sonradan kesinlikle ikna olduum gerei ona o anda anlatamazdm; yani savan tek amacnn beni eski hayatmla birletirmek, eski dostlarmla bir araya getirmek olduunu. Sam Manekav eski arkada Kaplan Niyazi'yi grmek iin Dakka'ya ilerliyordu ve balant modlar hl iliyordu nk kanl kemik tarlasnda dizlerin yaptklarn duymu lmekte olan bir kafa piramidi tarafndan selamlanmtm; Dakka'da da cad Parvati'yle karlaacaktm. ehit sakinleip zerimden kalktnda piramit artk konuamyor-du. O leden sonra bakente doru yolculuumuza devam ettik. Tuhafiyeci Demuk arkamzdan neeyle bard: "Ho beyler! Ho zavall beylerim! nsann ne zaman leceini kim bilebilir? Kim, beylerim, nedenini bilebilir?" 398

Sam ve Kaplan BAZAN eski arkadalarn yeniden bir araya gelebilmesi iin dalarn yerinden oynamas gerekir. 15 Aralk 1971'de yeni zgrlne kavumu Banglade devletinin bakentinde Kaplan Niyazi eski okul arkada Sam Manekav'a teslim olmutu; bense iri gzl, uzun parlak siyah bir halat gibi atkuyrukl, dudaklar henz o kendilerine has somurtmayla bzlmemi bir kzn kucaklamalarna teslim olmutum. Bu karlamalar o kadar da kolay elde edilmemiti; onlar mmkn klanlarn hepsine sayg mahiyetinde anlatma ksa bir ara verip nedenleri niinleri aktarmalym. yleyse tam anlamyla ak olaym: Yahya Han ve Z. A. Bhutto 25 Mart'taki darbe kumpasn kurmam olsalard ben de Dakka'ya sivil giysilerle umayacaktm; General Kaplan Niyazi de o Aralk aynda ehirde olmayacakt. Devam edelim: Banglade anlamazlna Hindistan'n karmas da byk glerin karlamas sonucunda gereklemiti. Belki de on milyon insan Hindistan snrndan geip de Delhi'deki hkmeti mlteci kamplarna ayda 200.000.000 dolar harcamaya zorlamasayd (yegne amac ailemi yok etmek olan 1965 sava onlara sadece 70.000.000 dolara mal olmutu) General Sam'in ynetimi altndaki Hint askerleri snrn te tarafna hi gemeyecekti. Ama Hindistan'n gelmesinin baka nedenleri de vard: Delhi Cuma Camiinin glgesinde yaayan Komnist sihirbazlardan da reneceim gibi Delhi sarkar, Mucib'in Avami Birlii'nin etkisinin azalmasndan ve devrimci Mukti Bahini'nin gnllere taht kurmasndan son derece endieliydi; Sam'le Kaplan Dakka'da Bahini'nin g kazanmasn engellemek iin bulumulard. Yani Mukti Bahini olmasayd cad Parvati "zgrletirme" turundaki Hint birliklerine belki de hi elik edemeyecekti. Ama bu bile tam bir aklama saylmaz. Hindistan'n mdahale etmesinin nc bir nedeni de Banglade'deki huzursuzluklarn hemen bast-399 almazsa Bat Bengal snrna da yaylaca korkusuydu; bu yzden de Sam'le Kaplan ve Parvati'yle ben bulumalarmz en azndan ksmen Bat Bengal politikasndaki kark unsurlara borluyduk; Kaplan'n yenilgisi Kalkta ve havalisinde Sol'a kar bir kampanyann balangcyd sadece. Her halkrda Hindistan gelmiti ve geliinin hzn da -nk hafta iinde Pakistan, deniz kuvvetlerinin yarsn, ordusunun te birini, hava kuvvetlerinin drtte birini ve nihayet Kaplan teslim olduktan sonra da nfusunun yarsn kaybetmiti- yine Mukti Bahini'ye borluydu; nk Hindistan'n ilerleyiinin igalci Bat Kanad askerlerine olduu kadar kendilerine kar da taktiksel bir manevra olduunu anlayamayan Bahini saf saf, General Manekav'a Pakistan birliklerinin hareketleri, Kaplan'n gl ve zayf noktalar hakknda danmanlk yapmt; ayrca Bhutto'nun ricalarna ramen Pakistan'a savata maddi yardm yapmay reddeden Chou En-Lai'a da borluydu. in silahlarndan mahrum kalan Pakistan Amerikan silahlan, Amerikan tanklar ve uaklaryla savamt; koskoca dnyada bir tek Amerika Birleik Devletleri Bakan Pakistan'dan yana kmt. Henry A. Kissinger Yahya Han'n davasna destek karken, ayn Yahya gizliden gizliye Bakan'n mehur in ziyaretini ayarlyordu... yani benim Parvati'yle Sam'in Niyazi'yle bulumasna kar da byk gler hareket halindeydi; ama destek kan Bakan'a ramen her ey haftada oldu bitti. 14 Aralk gecesi ehit Dar'la buda kuatlm Dakka ehrinin etrafnda dolanyorlard; kuatma olsa da budann burnu (bildiiniz gibi) oundan daha iyi koku alabiliyordu. Gvenliin ve tehlikenin kokusunu alabilen burnunun dorultusunda giderek Hindistan mevzilerinin arasndan geip geceden faydalanarak ehre girdiler. Bir iki a dilenciden baka kimsenin grnmedii sokaklarda sine sine ilerliyorlard, Kaplan son adam kalana kadar savamaya yemin ediyordu; ama ertesi gn teslim olacakt. Bilinmeyen bir ey var: o son adam hayat kurtulduu iin minnettar myd yoksa trl baheye girme ansn yitirdii iin mutsuz muydu? Karlamalara birka saat kala dndm bu ehirde ehit'le ben gerek olmayan, mmkn olmayan bir sr ey grmtk nk bizim ocuklar bu kadar kt eyler yapamazd; yumurta kafal gzlkl adamlarn ara sokaklarda vurulduunu grmtk, ehrin entelijansiya-snn yzlerle katledildiini grmtk ama doru deildi nk doru olamazd, Kaplan erefli bir adamd ne de olsa, hem bizim cavanlar da on babuya bedeldi, gecenin olanaksz halsinasyonunun iinde ilerli-400 yor, yangnlar iekler gibi birbiri ardna aarken kap eiklerine saklanyorduk; bu yangnlar bana Bakr Maymun'un dikkat ekmek iin ayakkablar atee veriini hatrlatyordu; isimsiz mezarlara gmlen grtla kesik insanlar vard, ehit "Hayr, buda- bu ne byle, Allahm gzlerime inanamyorum - hayr doru olamaz, nasl - buda,

syle bana gzlerimde bir ey mi var?" deyip duruyordu. Sonunda buda ehit'in duyamayacan bile bile konumaya balad: "Ah ehida," dedi m-klpesentliini vurgulayarak, "insan bazan neyi grp neyi grmemesi gerektiine kendi karar vermeli; baka tarafa bak, oraya bakma." Ama ehit kadn doktorlarn nce snglenip sonra tecavze urad bir meydana bakyordu, kadnlar vurulmadan nce bir kere daha rzlarna geiliyordu. Arkalarnda bir caminin serin, beyaz minaresi sahneye kr kr bakyordu. Buda kendi kendi konuur gibi "Artk kendi postumuzu kurtarmay dnme zaman; kim bilir neden geri dndk," dedi. Sonra terk edilmi bir binaya girdi; tir zamanlar bir ayhane bir bisiklet tamircisi bir ambar ve ufack bir avluda bir noter barndran ykk, boyalan dkk bir kabuk gibiydi bina; noterin bir zamanlar oturduu alak sehpann zerinde yarm ereveli gzlkleri kalmt, bir zamanlar onun yal bir hikimseden daha te birisi olmasn salayan mhrlerle pullar da duruyordu - bir zamanlar neyin doru neyin yanl olduu konusunda sz sahibi olmasn salayan mhrlerle pullar. Noter mevcut deildi bu yzden de ondan olanlar tasdik etmesini isteyemezdim, yeminli bir ifade veremezdim; ama sehpasnn arkasndaki minderde cellabaya benzer bol bir giysi vard, daha fazla beklemeden SFK birimlerinin di-i-kpek resimli band da dahil niformam kardm ve dilini konuamadm bir ehirde isimsiz biri oldum, bir kaak. Ama ehit Dar sokakta kalmt; sabahn ilk klarnda askerlerin yapmadklar-eyin bandan aceleyle ayrllarn izlerken el bombas patlad. Ben, buda hl bo evin iindeydim; ama ehit'i koruyan duvar yoktu. Kim bilir neden nasl kim; ama bombann atld bir gerekti. Tek para halindeki hayatnn o son saniyesinde ehit yukar bakmak iin kar konmaz bir istek duymutu... sonra erefede budaya "ok tuhaf, Allahm kafamdaki - nar - her zamankinden daha byk ve parlakt -ampul gibi buda - Allah, baka ne yapabilirdim, baktm!" - Evet, oradayd ite, bann tam zerinde, ryalarnn el bombas bann hemen zerindeydi, aa iniyordu, aa aa, tam bel hizasnda patlayarak bacaklarn ehrin baka bir yerine frlatacakt. 401 Ona ulatmda ikiye blnmesine ramen ehit'in bilinci yerindeydi, bana yukary gsterdi, "Beni oraya kart buda, ben ben", bunun zerine sadece yars kalm (iyice hafiflemi) ocuu yukar tadm, dar spiral merdivenlerden serin, beyaz minarenin yukarlarna; yukarda ehit anlalmaz bir biimde ampullerden sz ederken krmz karncalarla kara karncalar l bir hamabcei iin savayorlard zensizce dklm betonun zerindeki mala izlerinin arasnda birbirlerine girmilerdi. Aada yanm evlerin, krk camlarn, duman pusunun arasnda karncalara benzeyen insanlar dar km bar iin hazrlanyorlard; ancak karncalar karncalara benzeyenlere aldrmadan savamaya devam ediyordu. Budaysa kmldamadan oturuyor, buulu gzlerle aaya bakyordu, ehit'in st yarsyla kartal yuvasnn tek mobilyas arasndayd: zerinde hoparlre bal bir gramofonun durduu alak bir sehpa. Yarya blnm arkadan, sesi ezamn hep ayn yerinde atlayan bu mekanik mezzinin hayalkrc grntsnden koruyan buda biimsiz kaftannn kvrmlar arasndan parlak bir nesne kard ve bulank baklarn gm hokkaya evirdi. Dalp gittii iin lklar duyduunda aknlkla ban kaldrd; ban kaldrdnda hamambceinin braklm olduunu grd. (Kan mala oyuklarnn arasndan akyordu; karncalar bu karanlk, yapkan izi takip ederek szntnn kaynana ulamlard ve ehit bir deil iki savan kurban olduu iin duyduu fkeyi ifade ediyordu.) mdada yetien buda karncalarn zerinde zplarken dirseini bir dmeye arpmt; hoparlr sistemi harekete gemiti, sonralar bir caminin savan korkun acsn nasl haykrdn hep hatrlayacakt duyanlar. Bir iki dakika sonra sessizlik. ehit'in ba yana dmt. Buda yakalanmaktan korkarak hokkasn saklayp tam Hindistan ordusu geldii srada ehre indi; artk hibir eyi umursamayan ehit'i karncalarn bar ziyafetine yardm etsin diye brakarak General Sam'i karlamak zere sabahn ilk saatlerinde sokaklara indim. Minarede bulank gzlerle hokkaya bakmtm; ama budann kafas bo deildi. Karncalar gelene kadar ehit'in st yansnn da tekrarlayp durduu iki kelime vard aklnda; bir zamanlar beni bir ar vzlda-yana kadar Eyuba Balo'un omzunda alatan, soan kokulu ayn iki kelime "Bu hakszlk," diye dnyordu buda, bir ocuk gibi

tekrar tekrar "Bu hakszlk", tekrar tekrar. ehit babasnn en byk dileini yerine getirerek, sonunda adna layk olmutu; ama buda kendi adn hl hatrlayamyordu. 402 Buda ismini tekrar nasl kazand: ok uzun zaman nce, baka bir bamszlk gnnde dnya safran ve yeildi. Bu sabahn renkleriyse yeil, krmz ve altn rengiydi. ehirlerde "Cay Bangla!" barlar duyuluyordu. Kadnlar yrekleri evkle ldrarak "Altn Bengalimiz" arksn sylyorlard... ehrin merkezinde yenilgisinin podyumunda General Kaplan Niyazi General Manekav' bekliyordu. (Biyografik ayrntlar: Sam Parsiydi. Bombay'dan geliyordu. O gn Bombayllar mutluluu temsil ediyorlard.) Yeil, krmz ve altn renkleri arasnda ekilsiz anonim giysisiyle buda kalabalk tarafndan yutulmutu; sonra Hindistan geldi. Banda Sam'le Hindistan. General Sam'in fikri miydi bu? Yoksa ndira'nn m? - Bu anlamsz sorulan bir kenara brakarak Hindistan'n Dakka'ya giriinin askeri bir resmi geitten te bir ey olduunu kaydediyorum; bir zafere yakacak ekilde yan gsterilerle sslenmiti. zel bir H.H.K arac Hindistan'n en iyi yz bir sihirbaz ve ovmenini Dakka'ya uurmutu. Delhi'deki mehur sihirbazlar gettosundan gelmilerdi; ou bu gsteri iin Hint faujunun niformalarn giymilerdi, yle ki Dakkallarn ou Hindistan'n zaferinin daha batan beri engellenemez olduu fikrine kaplmlard nk niformal cavanlar bile birinci snf bycyd. Sihirbazlarla dier sanatlar birliklerin yannda yryerek kalabal elendiriyorlard; beyaz kzlerin ektii kanlar zerinde insan piramitleri oluturan akrobatlar vard; bacaklarn dizlerine kadar azlarna soka-bilen pla tik vcutlu olaanst kadnlar; yerekimi kanunlarnn dnda eyler yapan hokkabazlar vard, yle ki oyuncak el bombalaryla numaralarn dktrrken, ayn anda yz yirmi tanesini havada tutarken, hayret iindeki kalabalktan aknlk nidalar ykseliyordu; iriyas kzn (kularn hkimi, sineklerin imparatoriesi) kadnlarn kulaklarndan karan kart hilebazlar vard; ad "nar goncas" anlamna gelen byk dans Anarkali bir eek arabasnn zerinde zplayp dnerken, kvrlp bklrken sa burun deliindeki kocaman gm hzma sallanyordu; sitarc stad Vikram da oradayd, sitan dinleyicilerinin en hafif hislerini bile yakalayp onlar abartmaya muktedirdi yle ki (sylenenlere baklrsa) bir keresinde ok aksi bir dinleyici kitlesine alyor-mu ve adamlann kt hislerini yle bir raddeye getirmi ki tablacs ragasn orta yerinde kesmese adamlarn hepsi birbirini baklayp sahneyi de yerle bir edecekmi... bugn stad Vikram'n mzii insanlarn kutlamalar srasndaki cokusunu son haddine karmt; deyim yerindeyse yreklerini evkle ldrtmt. 403 Resim Sing de bizzat oradayd, iki on boyunda yz on kilo arlnda bir devdi ve Dnyann En Byleyici Adam diye tannrd nk ylan byleme konusunda eline kimse su dkemezdi. Bengal'in efsanevi Tubriwallahlari bile onun yetenekleriyle bo y lemezdi; tepeden trnaa zehir keseleri alnmam lmcl kobralar, mambalar ve kraitlerle rlm vaziyette neeyle lk atan kalabaln arasnda yryordu... Resim Sing babam olmak isteyen adamlarn sonuncusu olacakt... ve onun hemen arkasnda da cad Parvati vard. Cad Parvati kalabal kapakl kocaman bir sepetle elendiriyordu; mutlu gnlller sepete giriyor Parvati de onlar yok ediyordu, yle ki o isteyinceye kadar hibiri ger i dnemiyordu; geceyarsndan gerek cadlk yetisini alan Parvati bu becerisini mtevaz illzyonistlik mesleinin hizmetine sunmutu; bu yzden de "Ama adam nasl kaybediyorsun?" tr sorulara maruz kalyordu. "Hadi gzel kkhanm u iin hilesi neyse syle." - Parvati glerek, ltlar saarak, byl sepetini yuvarlayarak zgrl getiren birliklerle birlikte bana doru geliyordu. Hindistan Ordusu sihirbazlarn arkasndan gelen kahramanlarla ehirde ilerliyordu, savan en azametli ahsiyeti, lmcl dizli fare suratl Binbann da onlarn arasnda olduunu sonradan rendim... ama imdilik illzyonistler henz bitmemiti nk ehrin hl hayatta olan hokkabazlar saklandklar yerlerden kmlar, misafir sihirbazlarn yaptklaryla boy lp onlar geebilmek iin muhteem bir yara girmilerdi; ehrin acs onlarn keyifle dktrdkleri bylerle ykanp dindiriliyordu. Sonra cad Parvati beni grd ve ismimi bana iade etti. "Salim! Tanrm Salim, sen Salim Sina'sn, Salim sensin deil mi?"

Buda kukla gibi yerinde sryor. Kalabaln gzleri bakyor. Parvati milleti ite kaka ona doru yryor. "Sen olmalsn!" Budann bileini tutuyor. ri gzleri st mavisine bakyor. "Tanrm, bu burun, kabalk yapmak istemem ama kesin sensin! Bak ben Parvati! Salim aptal aptal bakma, hadi... !" "te buydu," diyor buda. "Salim; adm buydu." "Ah Tanrm ne heyecanl!" diye baryor. "Arre bap, Salim, hatrladn m - ocuklar yaar, Ah bu harika! Ben sana sk sk sarlmak isterken sen neden bu kadar ciddisin peki? Senelerce seni sadece burada grdm", alnna vuruyor, "imdi karmdasn ama balk gibi bakyorsun. Hey Salim! En azndan bir merhaba de!" 404 15 Aralk 1971'de Kaplan Niyazi Sam Manekav'a teslim oldu; Kaplan ve doksan bin kiilik Pakistan birlikleri sava esiri oldular. Bu esnada ben de Hintli sihirbazlarn gnll esiri olmutum nk Parvati beni alayn iine srklemiti: "Seni bir kere buldum ya artk brakmam." O gece Sam'le Kaplan viski soda iip ngiliz Ordusundaki eski gnleri yad ediyorlard. "Kaplan," dedi Sam Manekav, "Teslim olmakla ok iyi ettin." Kaplan ona cevap verdi: "Sam, acayip iyi savatn." General Sam'in yznden kk bir bulut geiyor: "Bak dostum; insann kulana acayip yalanlar alnyor. Kymlar, toplu mezarlar, muhalefeti kknden kazmak iin gelitirilmi SFKB mi nedir zel birimler... bunlar doru deildir, deil mi?" Kaplan "z Srme ve stihbarat Faaliyetleri Kpekli Birimi mi? Hi duymadm. Seni kandrmlar dostum. ki tarafta da ok berbat istihbarat wallahlan var. Hayr, gln, ok gln, yani kusura bakma ama..." "Ben de yle dnmtm," diyor General Sam, "Seni grmek ok ho Kaplan, seni yal eytan!" Kaplan da ona, "Uzun zaman oldu deil mi Sam? ok uzun."... Eski dostlar subay yemekhanesinde "Auld Lang Syne"i sylerken ben Banglade'den, Pakistan'da geirdiim yllardan kap kurtuldum. "Ben seni dar karrm," dedi Parvati ona anlattklarm dinledikten sonra. "ok mu gizli olsun istiyorsun?" Bam salladm. "ok gizli." ehrin baka yerlerinde doksan bin asker esir kamplarna gnderilmek zere hazrlanyorlard; ama cad Parvati beni kapa smsk kapanan hasr bir sepete soktu. Sam Manekav eski arkada Kaplan koruyucu gzaltna almak zorundayd; ama Parvati beni ikna etti "Kesinlikle yakalanmazsn." Sihirbazlarn Delhi'ye dnmeyi bekledii bir klann arkasnda Resim Sing, Dnyann En Byleyici Adam etraf kollarken ben grn-mezlik sepetinin iine girdim. Resim Sing bana adnn nereden geldiini anlatrken ortada hi asker kalmayana kadar biri tttrerek aylak aylak oturmutuk. Yirmi yl nce bir Eastman-Kodak fotorafs onun vesikalk resmini ekmiti - glmsemeler ve ylanlarla ssl bu resim daha sonra Kodak reklamlarnn yarsnda ve Hindistan'daki btn sergilerde kullanlmt; o gnden sonra da ylan-bycs u anki lakabn almt. "Ne dersin kaptan?" dedi dosta. "Gzel isim deil mi? Ne yapaym kaptan, ondan nce hangi ismi kullandm bile unuttum, annemle babamn bana verdikleri ismi! Bu aptalca, deil mi kaptan?" Am a Resim Sing aptal deildi; sadece byyle de ilgilenmiyordu. Birdenbire sesi o gndelik, uykulu iyicilliini kaybetti ve fsldad "imdi! 405 imdi kaptan, ek dum, abuk!" Parvati sepetin kapan at ben de onun gizemli sepetine balklama daldm. Kapanan kapak gnn son n da yuttu. Resim Sing fsldad, "Tamam kaptan - ok gzel!" Parvati yaknma eildi; herhalde dudaklarn sepete yaptrmt. Cad Parvati hasrn rgleri arasndan ne mi fsldad: "Hey Salim; bir dn! Senle ben baym - geceyars ocuklar, ya-ar! Ne i ama deil mi?" Ne i... Karanln hasrna sarlm Salim yllar nceki geceyarla-rn, ama ve anlamla yapt ocukluk grelerini hatrlad; kendimi zleme kapp koy verdiim halde o iin ne olduunu hl anlayamyor-dum. Sonra Parvati baka kelimeler de fsldad ve grnmezlik sepetinin iinde ben Salim Sina, bol anonim giysimle birlikte puf diye kayboldum. "Kayp m oldun? Nasl kayboldun?" Padma'nn kafas yukar dikiliyor; Padma'nn gzleri bana inanmadan bakyor. Omzumu silkerek tekrar sylyorum; Kayboldum ite. Yok oldum. Cisimsizletim. Cin gibi; puf. "Yani," diye steledi Padma, "gerekten de cad myd?" Gerekten de. Sepetteydim ama deildim de; Resim Sing sepeti tek eliyle kaldrp,

onu, Parvati'yi ve dier doksan dokuz kiiyi askeri havaalannda bekleyen uaa gtrecek Ordu kamyonunun arkasna atver-di; sepetle birlikte ben de atlmtm ama atlmamtm da. Sonradan Resim Sing "Senin arl hissedemiyorum kaptan," demiti; ben de hibir arpma zplama hissetmiyordum. H.H.K. vastasyla Hindistan'n bakentinden yz bir sanat gelmiti; yz iki kii geri dnyordu; geri bunlardan biri hem vard hem yoktu. Evet byl szler arada bir baar kaydedebilirler. Ama baarsz da olabilirler: babam Ahmet Sina kpeimiz Sherri'yi lanetlemeyi asla baaramamt. Pasaportsuz vizesiz; grnmezlik pelerinine brnerek doduum lkeye geri dndm; ister inann ister inanmayn, kuku duyan varsa burada oluumun baka bir izahatn buyurmak zorunda. Halife Harun Reit de (eski masallarda) Badat sokaklarnda kendini kimseye gstermeden, kimseye fark ettirmeden pelerinine brnerek gezmez miymi? Harun'un Badat sokaklarnda baard eyi altktamn semalarnda uarken cad Parvati benim iin mmkn klmt. Yapmt ite; grnmezdim; bas. Bu kadar. Grnmezlik anlar: sepette lmenin nasl olduunu, olacan -406 rendim. Hayaletlerin temel zelliini edinmitim! Mevcuttum ama cismim yoktu; oradaydm ama varlm ve arlm yoktu... Sepette hayaletlerin dnyay nasl grdklerini anladm. Bulank puslu silik... etra-fmdayd ama hepsi o; kylarnda silik yansmalar gibi sepetin grld bir yokluk kresinde asl duruyordum. ller lyor ve zamanla unutuluyorlar; zaman yaralan iyiletirdike siliniyorlar - ama Parva-ti'n in sepetinde bunun tam tersinin de doru olduunu rendim; hayaletler de unutmaya balyorlard; ller canllarla ilgili anlarn unutuyorlard ve onlarn hayatlarndan ktka yokoluyorlard - yani lm, birisi ldkten sonra uzun sre devam ediyordu. Sonradan Parvati dedi ki "Sana sylemek istemedim - ama kimsenin o kadar uzun sre grnmez yaplmamas gerekir - ok tehlikeliydi ama yapacak baka ey yoktu." Parvati'nin bysnn etkisiyle dnyadan kopmaya -bir daha hi geri dnmemek ne kadar kolay ne huzurlu olurdu!- bu bulutlu hilikte szlmeye, rzgrda srklenel tyl bir tohum gibi uzaklamaya balamtm; ksacas lm tehlikesiyle kar karyaydm. Bu hayalet zaman ve meknnda neye mi ttndm: gm bir hokkaya. Parvati'nin fsldad kelimelerle benim gibi biim deitirmi olsa da dary hatrlatyordu... adsz karanlkta bile parlayan, mkemmel iilikli gm sk sk tutarak hayatta kaldm. Tepeden trnaa hissiz olmama ramen belki de kymetli yadigarmn parltlar sayesinde kurtuldum. Hayr - sadece hokkann ii deildi bu: artk hepimizin de bildii gibi kahramanmz dar yerlerde kapal kalmaktan ok ekmiti. Deiimler onu hep kapal karanlkta bulmutu. Bir rahmin (annesininki deil) mahremiyetindeki kck bir embiryoyken yeni 15 Austos mitinin ete kemie brnm haline, tiktak ocuuna dnmemi miydi -Mbarek, Kutsal am myd? Skntl bir banyo odasnda isim knyeleri deitirilmemi miydi? Bir amar sandnda tek bana, burnunda bir kordon, Siyah Mango'yu grp nefesini iddetle ekerek kendini ve yukardaki salataln bir eit doast amatr radyoya evirmemi miydi? Doktorlar, hemireler ve anestezi maskeleriyle yere serildiinde saylara teslim olunca st-tahliye ye maruz kalp ikinci bir safhaya, burun filozofluuna ve (sonra) mkemmel bir iz srcle intikal etmemi miydi? Kk terk edilmi bir kulbede Eyu-ba Balo'un gvdesinin arl altnda ezilirken haklyla haksz renmemi miydi? Neyse, hikyeye dnelim - grnmezlik sepetinin esrarl tehlikesi beni kstrdnda, sadece bir hokkann parltlar sayesinde 407 deil, baka bir dnm sayesinde de hayatm kurtulmutu: mezarlklar gibi kokan, o berbat gvdesiz yalnzln penesinde fkeyi kefetmitim. Salim'in iinde bir eyler silinip, yeni bir eyler douyordu. Silinen uydu: bebek fotoraflar ve ereveli Nehru mektubundan duyulan gurur; kehanetlerde sylenmi tarihi bir rol bile isteye kabullenme konusundaki o eski kararllk; msamaha gstermeye, irkinlii yznden ailesinin ya da yabanclarn onu hakir grmesini anlayla karlamaya kar duyduu o yatknlk; kopuk parmaklarla papaz kellikleri artk ona ve bana kar taknlan davranlar mazur gstermiyordu. Aslnda gazabmn nesnesi o zamana kadar krlemesine kabullendiim her eydi: annemle babamn bana yaptklar yatrm karlnda byk adam olmam beklemeleri; her eyi-kuatan-deha;

hatta bizzat balant modlar bende kr, saldrgan bir fke uyandryordu. Neden ben? Neden doum, kehanet vesairedeki srmeler yznden dil isyanlarndan, Nehru'dan-sonra-kim'd en, biberlik darbelerinden ve ailemi yok eden bombalardan sorumluydum? Neden ben, Salim, Smkl, Keskinbu-run, Haritasurat, Ay Paras Dakka'da Pakistan birliklerinin yapmadklarnn suunu yklenecektim ki? ... Neden be yz milyondan fazla insan dururken bir tek ben tarihin ykn omuzlayacaktm ? Hakszl kefimin balatt eyi grnmez fkem bitirmiti. Gazap grnmezliin yumuak siren cazibesinden kurtulmam salamt; Cuma Camiinin glgesinde yokluktan salverildikten sonra, o andan itibaren kendi geleceimi, kaderim olmayan gelecei seme kararllm bana salayan kzgnlkt. Mezarlk kokulu yaltlmln sessizliinde gemite kalm bakire Mary Pereira'nn sesini duymutum: Ne olmak istersen olabilirsin stediin her ey olabilirsin. Bu gece fkemi hatrlarken son derece sakinim; Dul uzun zaman nce btn her eyle birlikte kzgnl da benden tahliye etti. Kanlmazla kar sepette doan fkemi imdi anmsadmda ac, anlayl bir glmseme bile mmkn benim iin. "ocuklar," diye mrldanyorum yirmi drt yandaki Salim'e "hep ocuk kalr." Dulun Misafirhanesinde Ka Yok dersi hain bir biimde kesin ve net retildi bana; imdi apraz bir k havuzunda kdn zerine kamburlam otururken kendimden baka bir ey olmak istemiyorum. Kimim neyim ben? Cevabm: Benden nce olup biten her eyin, btn yaptklarm ve grdklerimin, bana yaplan her eyin zetiyim. Dnyadaki varlklar be-408 nimkini etkilemi, benimkinden etkilenmi herkesim. Ben dnyaya gel-meseydim vuku bulmayacak, ben gittikten sonra olan her eyim ben. Bu konuda pek istisna da deilim ; her "ben", artk alt-yz-milyon-ksur olan her birimiz benzer bir oulluu ieriyor. Son kez tekrarlyorum: beni anlayabilmek iin bir dnyay yutmanz gerekecek. Geri imdi, iimdekilerin dar boal sona ermekteyken; atlaklar ieriden bymekteyken -tkrtlar, ufalanmalar, kopmalar duyabiliyorum- incelmeye baladm, adeta saydamlatm; benden geriye pek fazla bir ey kalmad, yaknda hibir ey kalmayacak. Alt yz milyon toz zerresi, hepsi de saydam, cam gibi grnmez... Ama o zamanlar kzgndm. Hasr bir amforadaki hiper-aktif guddeler: ekkrin ve apokrin guddeleri ter ve koku boca ediyorlard, kaderimi gzeneklerimden dkmek istercesine; gazabma da hakkn vermek lazm, ani bir baar kaydetmiti - caminin glgesinde sepetten yuvarlandmda hissizliin soyutluundan isyan sayesinde kurtulmutum; sihirbazlar gettosunun tozu toprana elimde gm hokkayla dtmde tekrar hissetmeye baladm fark ettim. En azndan baz illetler dzelebiliyor. 409 Caminin Glgesi H PHE YOK: bir hzlanma sz konusu. Tak, tuk, ktr - korkun scaktan asfaltlar atlarken ben de hzla zlmeye doru ilerliyorum. Kemikleri kemiren (etrafmdaki ok sayda kadna srekli aklamak zorunda kaldm gibi tp adamlarnn deil iyiletirme, tehis etme gcnn bile tesinde) anlalan artk pek gzard edilemeyecek; ama hl anlatacak ok ey var... Mustafa daym iimde byyor, cad Parva-ti'nin somurtmas da; kahramann sandan bir bukle de srasn beklemekte; ayn zamanda on gn sren bir doum da; sonra bir babakann sa biimine benzeyen tarih; ihanet, kaak yolculuk ve demir bir tavada kavrulan bir eylerin kokusu (dullarn zlgtlaryla ykl esintilerin tand koku)... bu yzden ben de hzlanmak zorunda kalyorum, biti izgisine doru deli gibi frlamalym; bellek atlayp tamiri mmkn olmayan paralara blnmeden ipi gslemeliyim. (Ama imdiden, imdiden solmalar, boluklar var; yeri geldike doalama yapmak gerekecek.) Yirmi alt turu kavanozu vakarla raflarnda oturuyor; yirmi alt zel karm, hepsinin zerinde tanmlayc etiketi var, gzel bir yazyla yazlm tandk kelimeler: "Biberlik Manevralar" mesela ya da "Alfa ve Omega" ya da "Komutan Sabarmati'nin Sopas". Banliy trenleri sar-kahverengi gemie giderken yirmi alts da zarafetle tngrdyor; masamn zerinde be bo kavanoz bana grevimin bitmediini hatrlatarak sabrszca ngrdyor. Ama imdi bo turu kavanozlaryla kaybedecek vaktim yok; gece szn, yeil atni srasn beklesin. ... Padma zlem dolu: "Ah efendi, Kemir Austos'ta ne gzeldir kim bilir, buras

cehennem gibi scak!" Kafas baka yerlerde olan tom-bul-yine de-kasl arkadama sitem etmek durumundaym; bizim ileli, anlayl, avutucu Padma Bibi tam da geleneksel bir Hint zevcesi gibi davranmaya balad. (Ben de mesafemle, sadece kendimle ilgilenmem-410 le bir koca gibiyim.) Son zamanlarda alan atlaklar konusundaki stoik kaderciliime ramen Padma'nn nefesinde alternatif (ama imknsz) bir gelecek ryasnn kokusunu alyorum; ierideki atlaklarn durdurulmaz ilerleyiini gzard ederek evlilik-umudunun acl kokusunu salglamaya balad. Uzun zamandr kll kollu kadnlardan oluan ii taifesinin inelemelerini kafasna takmayan; benimle birlikte yaamay toplum kurallarnn dna ve tesine yerletiren gbre nilferim meruluk isteine yenik dm gibi... ksacas, bu konuda tek bir sz bile sylememesine ramen benim onun iffetini kurtarmam bekliyor. Hznl umudunun parfm en masum szlerine bile szyor - u anda bile "Efendi, neden yazma iini bitirip tatile kmyorsun, Kemir'e git, biraz kafa dinle, belki Padma'n da yanna alrsn, sana baksn diye..." Filizlenen b u Kemir tatili ryasnn (ki bir zamanlar Mool mparatoru Cihangir'in de ryasyd bu; zavall unutulmu ilse Lubin'in de; belki sa'nn bile) ardnda baka bir ryann kokusunu alyorum; ama her ikisi de gerek olamayacak. nk artk atlaklar, atlaklar, hep atlaklar geleceimi ka olmayan tek noktaya doru daraltyor; hikyemi bitirebilmem iin Padma'nn bile arka koltuklardan birine gemesi gerekiyor. Bugn gazeteler Bayan ndira Gandhi'nin szde politik diriliinden sz ediyor; ama ben hasr bir sepetin iinde Hindistan'a dndmde, "Madam" ihtiamnn zirvesindeydi. Bugn belki kolayca unutuyoruz, bellek kaybnn meum bulutlarna bile isteye gmlyoruz; ama ben hatrlyorum ve kaydedeceim, benim nasl - onun nasl - her eyin nasl - yok imdi syleyemem, srayla anlatmalym, ta ki her eyi ifa etmekten baka are kalmayana kadar... 16 Aralk 1971'de sepetten, Bayan Gandhi'nin Yeni Kongre Partisi'nin Ulusal Mecliste te ikiden fazla ounluu elinde tuttuu bir Hindistan'a yuvarlanmtm. Grnmezlik sepetinde, hakszla urama hissi fkeye dnmt; bunun yan sra bir ey daha vard - fkeden deimi halimle, sadece doum asndan ikizim olmakla kalmayp bana (deyim yerindeyse) kndan bal olan (birimizin bana gelen tekinin de bana geliyordu) bu lkeye kar strapl bir yaknlk duymaya balamtm. Ben s-mkl an zor gnler geirmisem, altkta ikiz kardeim de ayn eyleri yaamt; artk kendime daha iyi bir gelecek seme hakkn vermi olduumdan ulusun da bunu paylaacana inanyordum. Tozun topran, glgenin, aknlk nidalarnn arasna yuvarlandmda lkeyi kurtarmaya oktan karar vermitim sanrm. (Ama atlaklarla gedikler var... daha o zamandan arkc Cemile'ye 411 olan akmn bir bakma hata olduunu grmeye balam mydm? imdi imdi byk, snr tanmaz bir lke sevgisi olduunu anladm hayranl sadece onun omuzlarna aktardm daha o zamanlar anlam mydm? Gerek ensest hislerini beni bir ylann derisini brakt gibi umursamazca brakan, Ordu hayatnn metaforik p kutusuna atan o arkc fahieye kar deil doum-kardeime, Hindistan'n kendisine kar hissettiimi ne zaman anlamtm? Ne zaman, ne zaman, ne zaman?.. Yenilgiyi kabul ederek bunu tam olarak bilmediimi kaydetmek zorundaym.) ... Salim caminin glgesinde tozlarn iinde gzlerini krptrarak oturuyordu. Karsnda bir dev dikiliyordu, kocaman glmsemesiyle sordu: "Eee kaptan, yolculuk gzel miydi?" Gzleri heyecanla alm Parvati de bir testiden atlam, tuzlu dudaklarna su serpitiriyordu... Hisler! Toprak srahilerde soumu suyun buz gibi dokunuu, susuzluktan kurumu dudaklarn atlak atlak szs, bir avcun iinde tutulan gmle lacivertta... "Hissedebiliyorum!" diye bard Salim halim selim kalabala. kindinin aya denilen vaktiydi yksek, krmz tulayla mermer karm Cuma Camiinin glgesinin, ayaklan dibinde toplanm gecekondu mahallesinin karmakark kulbeleri zerine dt vakit; gecekondularn derme atma teneke damlar yle byk bir scaklk yaratyordu ki aya ve gece haricinde dokunsan yklacak kulbelerde oturmak mmkn deildi... ama imdi sihirbazlar, lastik kadnlar, hokkabazlar ve fakirler bir yangn musluunun etrafnda toplanm yeni geleni karlyorlard. "Hissedebiliyorum!" diye bardm, bunun zerine Resim Sing sordu: "Syle bakalm kaptan yeniden domak, Parvati'nin sepetinden bir bebek gibi kmak nasl bir his?" Resim Sing'in

hayretinin kokusunu alabiliyordum; Parvati'nin numarasna akl amt ama gerek bir profesyonel olduundan bunu nasl yaptn sormay aklna bile getirmezdi. Bu ekilde snrsz glerini beni gvenlie karmak iin kullanan cad Parvati'nin foyas meydana kmamt; bunun sonradan kefedeceim bir nedeni de sihirbazlar gettosunun, alayl illzyonistlerin mutlak kendinden eminliiyle by diye bir ey olduuna inanmamasyd. Bu yzden de Resim Sing bana hayretle "Yemin ederim kaptan, ierideyken bir bebek kadar hafiftin!" dedi ama hafifliimin hileden baka bir ey olacan asla dnmezdi. "Bak bebek sahib," diye bard Resim Sing, "Ne dersin bebek kaptan? Seni omzuma yatrp geirteyim mi?" - Bunun zerine Parvati tahammlle: "Bu adam yok mu baba, aka etmeden duramaz," dedi etraf-412 takilere glckler saarak... ama bunu tatsz bir olay takip etti. Sihirbazlar grubunun arkasnda bir kadn sesi inlemeye balad: "Ay-o-ay-o! Ay-o-o!" Kalabalk aknlkla ikiye ayrlnca aradan yal bir kadn kp Salim'in zerine yrd; bana doru savrulan bir tavadan kendimi korumam gerekiyordu ama Resim Sing harekete geerek kadnn tavay savuran kolunu yakalad ve bard: "Hey hatun, bu grlt patrt da ne?" Yal kadn srarla inliyordu: "Ay-o-ay-o!" "Ream Bibi," dedi Parvati aksi aksi, "Beynini mi yedin?" Resim Sing atld: "Bu adam bizim misafirimiz hatun - senin barman m dinleyecek? Arre kes sesini, Ream, bu kaptan bizim Parvati'nin eski arkada! Onun nnde barp arp durma!" "Ay-o-ay-o! Kt ans geldi! Yabanc diyarlara gidip onu buraya getirdiniz! Ay-ooo!" Sihirbazlarn huzursuz yzleri Ream Bibi'den bana dnd - nk olaanst eyleri reddeden insanlar olmalarna ramen sanatydlar ve btn sanatlar gibi'ansa, iyi ansa, kt ansa alttan alta inanyorlard. "Sen kendin de syledin," diye inledi Ream Bibi, "bu adam iki kere dodu, hem bir kadndan bile deil! Perianlk, felaket ve lm gelecek. Ben yalym, ben bilirim. Arre baba," diyerek bana dnd, "Bize ac; git burdan - abuk git!" Bir mrlt duyuldu - "Doru, Ream Bibi eski hikyeleri bilir" -ama son a Resim Sing'in tepesi att. "Kaptan benim eref misafirimdir," dedi, "Benim kulbemde istedii kadar kalr, ister uzun ister ksa. Ne diyorsunuz siz? Buras tevatrlerin yeri deil." Salim Sina'nn sihirbazlar gettosundaki ilk misafirlii topu topu birka gn srd; ama o ksa sre zarfnda ay-o-ay-o'nun yaratt korkular yattracak birka ey oldu. Sade, sssz gerek u ki o gnlerde getto illzyonistleri ve dier sanatlar baarlarnn doruuna ulamlard - hokkabazlar ayn anda bin bir topu havada tutabiliyordu, bir fakirin daha eitilmemi ra sanki ustasnn yeteneklerini ozmoz yoluyla edinmi gibi kaygszca kzgn kmrlerin zerinde yryordu; ip numarasnn da baaryla icra edildiini sylemilerdi bana. Polis de gettoya aylk basknn yapmamt, bu o zamana kadar grlm ey deildi; kampa srekli ziyaretiler akn ediyordu, zenginlerin uaklar u ya da bu gala gecesinin elentileri iin koloninin bir ya da daha fazla elemannn profesyonel hizmetlerini talep ediyorlard... esasna baklrsa Ream Bibi ii ters tarafndan anlam gibiydi, bylece ben de gettoda hzla popler oldum. Bana Salim Ksmeti yani ansl Salim adn taktlar; Parvati beni mahalleye getirdii iin tebrik edildi. Sonunda da Resim Sing Reham Bibi'yi zr dilesin diye bana getirdi. 413 "Afedersin," deyip kat Ream Bibi; Resim Sing ekledi: "Yallar iin zor oluyor; beyinleri peltelemi her eyi tersten hatrlyorlar. Kaptan, burada herkes bize ans getirdiini sylyor; peki bizden ok mu abuk ayrlacaksn?" - Parvati koca gzlerle hayr hayr hayr diye yal-vararak bana bakyordu; ama ben evet demek zorundaydm. Salim bugn, "Evet" dediinden emin; o sabah zerinde ayn ekilsiz kaftan, yannda hl ayrlamad gm hokkas, onu sulamalardan nemlenmi gzlerle izleyen bir kza bakmadan ekip gittiinden emin; talim yapan hokkabazlarn ve burnunu rasgullalarn cazibesiyle dolduran ekerleme tezghlarnn, on paysaya tra eden berberlerin, aylak aylak dolaan kimsesiz kocakarlarn yanndan; hnzr dalkavuk rehberler tarafndan kafalarna uygunsuz sar trbanlar balanm, birbirinin tpks mavi giysiler giymi otobs otobs Japon turiste yapan ayakkab boyacs ocuklarn Amerikan aksanl mart kedisi bartlar arasnda Cuma Camiinin dimdik merdivenlerinin yanndan, tuhafiyecilerin, tr kokularnn, Kutb Minar'n al kopyalarnn, boyal oyuncak atlarn, ayaklar bal debelenen tavuklarn, horozdv rtkanlarnn, bo gzlerle oynanan kt oyunlarnn yanndan geerek illzyonistler gettosundan kt ve Faiz Pazarnda, Kzl Kale'nin alabildiine uzanan duvarlarnn karsnda buldu kendini; bir zamanlar bir babakann burlarndan bamszl ilan ettii ve glgesinde bir kadnn bir

harikalar gstericisiyle, bir Dilli-dekocuyla bulutuu Kzl Kale'nin; adam daha sonra kadn, gelincikler, akbabalar, krklar yapraklarla sarlan adamlar arasnda olunun geleceini rensin diye daralan sokaklara gtrmt; ksa kesmek gerekirse ite o kaleye san verip Eski ehirden, uzun zaman nce pembe tenli fatihler tarafndan ina edilmi gl krmz saraylara doru yrd; kurtarclarm terk ederek Yeni Delhi'ye yayan girdim. Neden? Neden cad Parvati'nin nostaljik zntsne nankrce srtm dnp eskiyi arkamda brakm, yeniye doru yola koyulmutum? Neden zihnimdeki gece kongrelerinde yllar yl en salam mttefikim olmu kiiyi sabah vakti yle kolayca brakvermitim? atlakl boluklarla bouarak geriye dndmde iki sebep hatrlayabiliyorum; ama hangisinin daha nemli olduunu ya da nc bir neden olup olmadn hatrlayamyorum... her neyse, birincisi kafamda bir dkm yapmtm. Salim, ihtimalleri deerlendirdiinde bunlarn pek de iyi olmadn kabul etmek zorunda kalmt. Pasaportum yoktu; yasal olarak gayri meru bir mlteciydim (nk bir sre nce yasal olarak iltica etmitim); esir kamplar her yerde beni bekliyordu. Kaak-yenik-asker 414 statm bir kenara braksam bile dezavantajlar listem cesaret krcyd: Ne param ne kyafetim vard; bir vasfm da yoktu - eitimimi tamamlamadm gibi tamamladm blmyle ilgili bir belgem de yoktu; iddial lkeyi kurtarma projemi kafamn zerinde bir at ya da koruyacak destekleyecek yardm edecek bir ailem olmadan nasl hayata geirecektim... ama bunun yanl olduunu anlaynca yldrm arpma dndm; burada, bu ehirde akrabalarm vard - hem yle sradan akrabalar da deil, etkili akrabalar! Daym Mustafa Aziz; yksek dzey bir brokratt, son duyduumda blmnde ikinci adamd; Mesihlik hrsma kavumam ondan iyi kim salayabilirdi? Onun ats altnda hem balantlar hem de yeni giysiler edinebilirdim; onun himayesinde Ynetimde terfi edebilir, hkmetin gereklerini inceledike milli kurtuluun anahtarn bulabilirdim; bakanlarn duyduklarn duyar, belki de byklerimizle senli benli konuabilirdim...! Bu muhteem hayalin etkisi altnda cad Parvati'ye "Gitmem lazm; beni bekleyen nemli eyler var!" dedim. Birdenbire kzaran yanaklarndaki krgnl grnce de onu teselli ettim: "Sk sk gelir seni grrm. Sk sk." Ama o hi de teselli olmad... o zamanlar bana yardm edenleri terk etmemin altnda yce gnlllk de yatyordu; ama daha bencilce, daha alak, daha kiisel bir ey de yok muydu? Vard. Parvati beni, teneke ve tahta paralarndan yaplma bir kulbenin arkasna gizlice ekmiti; hamambcekleri cirit atyor, fareler seviiyor, sinekler kpek boklarndan zkkmlanyordu; bileimi sk sk tuttu, gzleri parlad, sesi ksld; gettonun kokumu belden aasnda, yoluna kan ilk geceyars ocuunun ben olmadm itiraf etti! Dakka'daki bir resmi geidin hikyesini anlatmaya balad, kahramanlarn yannda yryen sihirbazlarn hikyesi; Parvati bir tanka bakyormu, sonra Parvati'nin gzleri devasa, boucu bir ift dize taklm... kolal-tl niformay gururla kabartan dizler; Parvati barm "Sen, sen..." sonra o aza alnmayacak ismi sylemi, suumun ismi, bir doumhanede ilenen bir su olmasa benim hayatm srecek birisinin ismi; isimlerinin ilahi kaderi yznden karlamaya yazgl olan Parvati'yle iva, iva'yla Parvati zafer annda bir araya gelmiler. "O bir kahraman!" diye tslad gururla, kulbenin arkasnda. "Onu byk bir subay yapacaklar!" Peki yrtk prtk elbisesinin kvrmlar arasndan ne karyordu imdi? Bir zamanlar bir kahramann kafasnda gururla byyen, imdi de bir cadnn gsleri arasnda saklanan neydi? "Rica ettim o da verdi," dedi cad Parvati ve bana onun sandan bir tutam gsterdi. O meum sa tutamndan m katm? Salim, ok uzun zaman nce 415 gece konseylerine almad teki-beniyle tekrar karlamaktan korkarak sava kahramannn mahrum brakld o ailenin rahatna m kat? Yce gnlllk myd yoksa sululuk mu? Artk bu sorunun cevabn bilemiyorum; sadece hatrladklarm kaydediyorum, yani cad Parvati' nin fsldadklarn: "Belki zaman olduunda buraya gelir, o zaman kii olmu oluruz!" Yinelen bir sz daha: "Geceyars ocuklar yaar, az ey mi?" Cad Parvati bana aklmdan kartmaya altm eyleri hatrlatyordu; ondan uzaklap Mustafa Aziz'in evine gittim. Aile hayatnn vahi mahremiyetiyle son temasmdan geriye para para anlar kald; ancak her eyin kda dklp, turusunun kurulmas gerektii iin paralar bir araya getirmeye almalym... ncelikle Mustafa daymn, Lutyens'in ehrinin gbeinde

Racpath'n hemen dnda dzenli bir Devlet Hizmeti bahesi iindeki ferah, tek tip bir Devlet Hizmeti bungalovunda oturduunu sylemekle balayaym; bir-zamanlar-Kralyolu olan yolda, Devlet El Sanatlar Maazalarnn ve motorlu rikalarn egzoslarnn sokaa sald saysz kokular iime ekerek ilerledim; banyan ve deodar aramalar mazide kalm valilerle eldivenli memsahiblerin hayaletvari kokularna ve haval zengin begmlerle serserilerin daha keskin kokularna karyordu. Dev seim saym panosu da buradayd (ndira'yla Morarci Desai arasndaki ilk iktidar sava srasnda konmutu), seim srasnda kalabalklar etrafna toplanp birbirlerine hevesle sormulard: "Kz m erkek mi?"... eskiyle yeninin arasnda, Hindistan Kaps'yla Bakanlk binalarnn arasnda dncelerim, yok olmu imparatorluklarla (Mool ve ngiliz) ve kendi tarihimle dolu -nk buras kamuya duyurunun yapld ehirdi, ok bal canavarlarn ve havadan den elin ehri- kararl admlarla, etraf koklaya koklaya, grnrdeki her ey gibi ycelere ilerledim. Sonunda Dupleix Caddesinden saa dnnce alak duvarl, itli anonim bir baheye geldim; bir kesinde rzgrda sallanan bir tabela vard, tpk bir zamanlar Methwold Maliknelerinde olduu gibi; ama gemiin bu yanks baka bir hikye anlatyordu. uursuz sesli harften ve drt meum sessiz harften oluan SATILIK yazs deildi; daymn tahta iei tuhaf bir biimde unu ilan ediyordu: Bay Mustafa Aziz ve Fly. Son kelimenin, duygusal armlar olan "familya" kelimesinin daym tarafndan sk kullanlan kuru bir ksaltmas olduunu bilmediimden kafasn sallayan tabela karsnda aknla kapldm nk fly sinek anlamna geliyordu; ama evde ksa bir sre yaadktan sonra bu ksaltmann kesinlikle yerinde olduunu anladm nk Mustafa 416 Aziz'in budanarak Fly haline dnm familyas gerekten de sinek gibi ezilmi, bcekvari ve karaktersizdi. Yeni bir meslee atlma umuduyla, biraz tedirgin kapy aldmda hangi szlerle karlandm? Sinek telli d kapda hangi yz belirip kzgn bir aknlkla burutu? Padma: beni Mustafa daymn kars, deli Sonya yengem karlad, u nidayla: "Pf! Allah! una bak nasl da kokuyor!" Benim yaltaklanp "Merhaba sevgili Sonya yengeciim," diyerek yengemin telle glgelenmi ran gzeli krk suratna srtmama ramen o aksilii srdrd, "Sen Salim misin? Evet, seni hatrlyorum. Haylaz piin tekiydin. Kendini bi bok zannediyordun. Hem de neden? B.B.'n sekreteryasndaki on beinci yardmcs sana o salaka mektubu yazd diye." O ilk karlamada planlarmn yklacan nceden grmem gerekirdi; deli yengemde, dnyada bir yer edinmek iin yapacam btn giriimleri dumura uratacak Memuriyet kskanlnn tahamml edilmez kokularn sezmem gerekirdi. Bana bir mektup gnderilmiti, ona gnderilmemiti; bu bizi mr billah dman yapmt. Ama bir kap alyordu; temiz giysilerin ve banyolarn kokusu geliyordu; kk ltuflara minnettar olan bendeniz de yengemin lmcl kokularn es geiyordum. Bir zamanlar gururla mumlad by Methwold Maliknesindeki toz frtnasndan sonra iflah olmayan Mustafa Aziz daym blmnn bakan olmay krk yedi kere karm, sonunda yetersizlikleri iin teselliyi ocuklarn aalamakta, her gece Mslmanlara kar olan nyargnn kurban olduundan yaknmakta, gnn hkmetine elikili ama mutlak bir sadakatte ve babam Ahmet Sina'nn ok eskiden Mool mparatorlarnn soyundan geldiini kantlama isteinden bile daha youn bir seere saplantsnda bulmutu. Bu tesellilerin ilkine yar-ranl mstakbel-mhim kars Sonya (doumu Hosrovani) da seve seve katlyordu; iki-numarann ei olan kadn, -numaralarn el muazzam bir tenezzl edasyla mesafeli davrand krk yedi kadn birbiri ardna, teker teker bir-numarann ei olunca hayat boyu "amca olmaya" (kelime anlam kak ama mecazi anlam yalaka) zorlanarak sertifikal bir delilie srklenmiti; daymla yengemin ikili marizleri altnda kuzenlerim dvle dvle yle prelemilerdi ki saylarn, cinsiyetlerini, byklklerini, yzlerini hatrlayamyorum; tabii karakterleri de ok zaman nce silinip gitmiti. Mustafa daymn evinde tozlam kuzenlerimle birlikte oturup sessizce onun her gece att, birbiriyle elien nutuklarn dinliyordum; terfi ettirilmemesine duyduu kzgnlkla 417 Babakann her bir hareketine kar duyduu, kr krne kucak-kpei sadakati arasnda lgnca gidip geliyordu bu nutuklar. ndira Gandhi ondan intihar etmesini

isteseydi Mustafa Aziz bunu Mslman kart banazla yorard ama ayn zamanda bu nerinin hikmetini savunur ve doal olarak itiraza cesaret bile etmeden (ya da itiraz etmeyi istemeden) bu grevi yerine getirirdi. ecereye gelince: Mustafa daym btn bo zamann dev defterleri rmcee benzer soy aalaryla doldurmakla geiriyordu, lkedeki en nemli ailelerin garip cedlerini srekli aratrp lmszletiriyordu; ama ben oradayken bir gn Sonya yengem Hardwar'da yz doksan be yanda olduu rivayet edilen bir kiinin yaadn ve lkedeki her Brahman klannn eceresini ezbere bildiini duymutu. "Bu konuda bile," diye bard dayma, "iki numarasn!" Hardwar riisinin varl onun delilie gmlne noktay koydu; ocuklarna uygulad iddet yle bir seviyeye geldi ki her gn bir cinayet beklentisiyle yaamaya baladk, sonunda Mustafa daym onu bir yere kapatmak zorunda kald nk arlklar onu iinde rahatsz ediyordu. Yani iine dtm aile buydu. Onlarn Delhi'de bulunmas sanki gemiime bir tecavzm gibi grnmeye balamt bana; benim iin gen Ahmet'le Emine'nin hayaletlerine ait olan bu ehirde bu korkun Sinek-Familya kutsal topraklar zerinde srnyordu. Ama kesin olarak kantlanamayacak bir ey varsa o da uydu, ilerki yllarda daymn seere saplants, iktidar ve astrolojinin ikiz bysne gitgide kendini daha fazla kaptran bir hkmetin hizmetine sunulacakt; yle ki Dulun Misafirhanesinde olanlar onun yardm olmakszn asla mmkn deildi... ama doruya doru, ben de ihanet ettim; onu sulamyorum; tek sylemek istediim bir keresinde onun seere defterlerinin arasnda OK GZL ibareli, G..K. PROJES balkl siyah deri bir dosya grdm. Son yakn ve uzun sre savuturalamayacak; ama ndira sarkar, babasnn ynetiminde olduu gibi, her gn gizli gleri olan kiilere danmaktayken; Benarsi khinleri Hindistan'n tarihinin ekillenmesine yardm etmekteyken ben acl, ahsi anlara dnmek zorundaym nk ailemin 65 savanda ldn kesin olarak Mustafa daymlarda renmitim, ayn zamanda benim geliimden birka gn nce mehur Pakistanl arkc, arkc Cemile'nin ortadan kaybolduunu da. ... Deli Sonya yengem savata kar tarafta olduumu renince bana yemek vermeyi reddetmi (sofradaydk) ve ciyaklamt: "Tanrm ne cesaret! Senin beynin yok mu? st dzey bir Devlet Memurunun 418 evine geliyorsun - kaak bir sava sulusu, Allah! Daynn iini kaybetmesini mi istiyorsun? Hepimizi sokakta brakmak m istiyorsun? Utan utan! Git - k git burdan, yoksa polis arp seni hemen teslim ederiz. Git sava esiri ol, bize ne, merhum kardeimizin gerek olu bile deilsin..." Birbiri ardna imekler: Salim gvenliinden endie ediyor, ayn zamanda annesinin ld gereini reniyor, ayrca durumunun dndnden de zayf olduunu nk ailenin bu kanadna kimse onu kabullenmemi; Mary Pereira'nn itirafn bilen Sonya her eyi yapabilir!.. Ben titrek bir sesle soruyorum, "Annem ld m?" Belki de karsnn fazla ileri gittiini hisseden Mustafa day istemeye istemeye, "Takma kafana Salim, kalacaksn tabii - kalacak hanm, baka ne yapacaktk ki? - zavallnn haberi bile yokmu," dedi. Sonra bana anlattlar. O lgn ailenin ortasnda lme birka yas borlu olduumu fark ettim; annemle babamn, Aliye ve Emerald teyzelerimin, Pia yengemin, kuzen Zaferle Kifli prensesi nin, Muhterem Valide'nin, uzak akrabam Zehra'yla kocasnn vefatlarn renince drt yz gn yas tutmaya karar verdim, dorusu da buydu; her biri krk gnlk on yas sresi. Sonra, sonra arkc Cemile meselesi vard... Banglade'te sava arbedesi srasnda kaybolduumu duymutu; sevgisini hep i iten getikten sonra gsterdiinden belki de havadisler onu ileden karmt. Cemile, Pakistan'n Sesi, nan Blbl, budanm, gve yenikli, savata blnm Pakistan'n yeni yneticileri aleyhine bir eyler sylemiti; Bay Bhutto B.M. Gvenlik Konseyine "Yeni bir Pakistan ina edeceiz! Daha iyi bir Pakistan! lkem beni dinliyor!" derken kardeim onu herkesin iinde ktlyordu; paklarn en pak, vatanseverlerin en vatanseveri benim ldm duyunca asi olmutu. (En azndan ben yle gryorum; daymdan duyduklarm sadece plak gereklerdi; diplomatik kanallardan duymutu bunlar ki onlar psikolojik teori retmezlerdi.) Sava balatanlara kar tiradndan iki

gn sonra kardeim ortadan kaybolmutu. Mustafa daym szlerini yumuatmaya alyordu: "Orada ok kt eyler oluyor Salim; insanlar srekli kayboluyor; en kt ihtimali dnmek zorundayz." Hayr! Hayr hayr hayr! Padma; yanlyordu! Cemile devletin penelerinde kaybolmamt nk o gece onu ryamda grdm; karanln glgelerinde ve basit bir peenin perdesi altnda (Puf Amcann annda gze arpacak srmal brokar cadn deil sradan siyah bir bur-kayla) hava yoluyla bakentten kayordu; sonra sorgulanmadan, tutuk-419 lanmadan Karai'ye geliyor, bir taksiyle ehrin ilerine giriyordu, kilitli kaplar, ykse k bir duvar, duvarda benim ok zaman nce ekmek aldm, kardeimin zaafnn mayal ekmeklerini aldm bir kapak; ieri girmek iin izin istiyor, o snmak iin yalvarrken rahibeler kaplar ayor, evet gvenle ieri giriyor, kaplar arkasndan kilitleniyor, bir grnmezlikle baka bir grnmezlii dei toku ediyor, bir zamanlar Bakr Maymunken Hristiyanlkla flrt eden arkc Cemile gizli Santa Ignacia tarikatnn iinde gvenli bir snak bulurken bir Muhterem Valide daha ortaya kyor... evet orada, gvende, kaybolmad, vuran dven ldren polisin penesinde deil dinlenmede, ndus kysnda isimsiz bir mezarda deil, hayatta, ekmek piiriyor, gizli rahibelere tatl arklar sylyor; biliyorum, biliyorum, biliyorum. Nereden mi biliyorum? Bir aabey bilir; ite o kadar. Sorumluluk hissi beni yine saryor; nk ondan kurtulu yok - Ce-mile'nin d de her zamanki gibi benim hatamd. Bay Mustafa Aziz'in evinde drt yz yirmi gn kaldm... Salim lleri iin gecikmeli bir mateme girmiti; ama sakn kulaklarmn kapal olduunu sanmayn! Etrafmda sylenenleri, daymla yengem arasnda tekrarlanan kavgalar (belki de daym bu yzden yengemi tmarhaneye kapatma kararn almt) duymadm sanmayn; Sonya Aziz baryor "O bangi - o pis, iren herif bizim yeenimiz bile deil, neyin var anlamyorum, onu kulandan tuttuumuz gibi kapnn nne oturtmalyz!" Mustafa sknetle cevap veriyor: "Zavall ocuk zntden mahvoldu, byle bir ey yapamayz, anlaana, akl pek yerinde deil, ok kt eyler yaam." Akl pek yerinde deil! Bunu onlardan duymak ok acayipti - bir yamyam kabilesi bile bu aileden daha sakin ve uygard! Bunlara neden katlandm? nk bir ryam vard. Ama drt yz yirmi gn boyunca bu rya gerek olmad. Dk bykl, uzun ama kambur, ebediyyen iki numara Mustafa daymn Hanif daymla alakas yoktu. Artk ailenin byyd, kendi neslinden 1965 felaketini atlatan tek kii; ama bana hi yardm etmedi... Hznl bir akam onu seere dolu alma odasnda yakaladm ve -gerekli ciddiyetle, alakgnll ama kararl jestlerle- ulusu kaderinden kurtarmak yolundaki tarihi misyonumu akladm; ama o iini derin derin ekerek "Salim benden ne yapmam bekliyorsun? Seni evimde arlyorum; ekmeimi yiyor hi i yapmyorsun - nemli deil, sen benim len kardeimin hanesindensin, sana bakmam gerekir - iyisi mi burada kal, dinlen, kendini toparla; sonra bakarz. Sana bir katiplik fi-420 lan ayarlayabiliriz belki ama bu ne id belirsiz hayalleri bir kenara brak. lkemiz iyi ellerde. ndiraji daha imdiden radikal reformlar yapmaya balad -toprak, vergi, eitim reformu, doum kontrol- bu ii ona ve sarkarna brakabilirsin." Beni idare etmeye alyordu Pad-ma! Sanki kk bir ocukmuum gibi! Ahmak yerine konmann o byk aalayc utanc! Nereye dnsem ketleniyorum; lde bir peygamber, Mesleme gibi, ibn Sinan gibi! Ne kadar urarsam uraaym lden kurtulamyorum. Ah yalaka daylarn ktcl yardm bilmezlii! En iyi ikinci dalkavuk akrabalarn krd umutlar! Daymn terfi ricalarm reddetmesi ters bir etki yaratt: o ndira'sn vdke ben kadndan daha da nefret ettim. Daym aslnda beni sihirbazlar gettosuna geri dnmem iin hazrlyordu ve onun iin... Dul iin. Kskanlk: sebebi buydu. Deli Sonya yengemin byk kskanl bir zehir gibi daymn kulaklarna damlyor, onu yeni mesleime balamam iin bir adm atmaktan alkoyuyordu. Byk adamlar hep kk adamlarn insafna kalmlardr zaten. Tabii bir de kk deli kadnlarn. Oradaki drt yz on sekizinci gnmde tmarhanenin atmosferinde bir deiiklik oldu. Birisi yemee geldi; iman bir gbei, yal buklelerle kapl sivri bir kafas ve kadn

tenasl uzvu gibi etli dudaklar olan birisi. Onu gazetedeki resimlerinden karr gibi oldum. Cinsiyetsiz, yasz, yzsz kuzenlerimden birine dnerek merakla sordum, "Acaba bu Sancay Gandhi deil mi?" Ama tozlam yaratk ylesine sindirilmiti ki cevap bile veremedi... o muydu deil miydi? imdi yazdm eyleri o zamanlar bilmiyordum: o olaanst hkmetteki baz st dzeyler (ayn zamanda seilmemi baz babakan oullar) kendilerini oaltma gcn ele geirmilerdi... bir iki yl sonra btn Hindistan'da Sancaylardan kurulu eteler kol gezecekti! nanlmaz hanedann geri kalan herkese doum kontroln mecbur tutmasna amamak lazm... yani belki oydu belki deildi; ama birisi Mustafa Aziz'le birlikte daymn alma odasna girmiti; o gece -aktrmadan ieriye gz attm-zerinde OK GZL ve G..K. PROJES yazan kilitli siyah deri bir dosya grdm; ertesi sabah daym bana baka trl bakyordu, adeta korkuyla ya da brokratlarn resmilerin nezdinde gzden denler iin bir kenarda saklad o zel tiksintiyle. Daha o zaman beni neyin beklediini anlamam gerekirdi; ama imdi dnp baknca her ey ok kolay-m gibi grnyor. imdi geriye baknca anlyorum ama ok ge, artk tarihin dna atldm, artk hayatmla ulusun hayat sonsuza dek aynl-421 di... daymn anlalmaz bakndan kurtulmak iin baheye ktm ve cad Parvati'yi grdm. Yannda grnmezlik sepetiyle kaldrmda oturuyordu; beni grnce gzleri sitemle parlad. "Geleceini sylemitin ama hi gelmedin," dedi bir rpda. Bam edim. "Yastaydm," dedim zrmn yersiz olduunu bile bile. "Ne fark eder - Tanrm, Salim, bizim kolonide kimseye gerek bymden sz edemiyorum, babam gibi olan Resim Sing'e bile, srekli iine at iine at, nk byle eylere inanmyorlar, ben de dndm ki, te Salim geldi, artk en azndan bir arkadam olacak, konuabiliriz, birlikte olabiliriz, birbirimizi biliyoruz ve arre nasl sylemeli, Salim, senin umr unda deil, istediini aldn, ekip gittin, ben senin iin hibir ey ifade etmiyorum, biliyorum..." O gece, deli gmleiyle alnp bir yerlere kapatlmasna (gazetenin i sayfalarndan birinde kk bir haber kmt; daymn blm huzursuz olmutur herhalde) birka gn kalm olan deli Sonya yengeme gerekten akln karm olanlara olduu gibi malum olmu ve yarm saat nce koca gzl birinin gizlice zemin kat camndan girdii odaya baskn yapmt; beni cad Parvati'yle yatakta yakalad ve bunu mteakip Mustafa daym beni korumaktan cayarak "Zaten hangilerden domutun, hayatn boyunca pis kalacaksn," dedi; geliimin drt yz yirminci gnnde, aile balarndan mahrum bir vaziyette daymn evinden ayrlarak, Mary Pereira'nn suu yznden bilmeden bydm gerek mirasm fakirlik ve sefillie dndm. Cad Parvati beni kaldrmda bekliyordu; bu baskndan bir bakma memnun olduumu ona sylemedim nk o aydnlk gecenin karanlnda onu perken yz nn deitiini, yasak bir akn yzne dntn grmtm; arkc Cemile'nin hayaletvari yz hatlar cad-kznkilerin ye anastrda gvenlikte olan (biliyorum!) Cemile birdenbire burda da belirmiti, tek farkla, karanlk bir dnme uramt. rmeye balamt, yasak akn korkun kabartlar ye dkntleri yzne yaylyordu; tpk bir zamanlar Joe D'Costa'nn hayaletinin sululuun efsunlu czzamndan erimesi gibi ensestin le kokulu iekleri kardeimin hayaletvari yz hatlarnda ayordu; yapam-yordum, o tahamml edilmez hayal yze dokunamyor, bakamyor, onu pemiyordum; tam ayaa frlayp zlem ve utanla barmak zereydim ki Sonya Aziz elektrik ve lklarla bizi bast. Mustafa'ya gelince Parvati konusundaki tedbirsizliim onun gznde de benden kurtulmak iin faydal bir bahaneydi sadece; ama bundan emin deilim nk siyah dosya kilitliydi -elimdeki yegne 422 kantlar gzlerindeki bir bak, korku kokusu, bir etiketteki harf-nk sonradan, her ey bittiinde yerini kaybeden bir hanmla, tena-sl-dudakl olu kilitli kaplar ardnda iki gn boyunca dosya yakacaklard; onlardan birinin zerinde G..K. etiketi olup olmadn nereden bilebiliriz ki? Zaten kalmak istemiyordum. Aile: fazla abartlm bir mefhum. zldm zannetmeyin! Bana alan son irin yuvadan kovulurken boazma bir yumru takld sanmayn -ayrldmda ke eydi... belki bende bir anormallik var, kkl bir duygusal tepki verme eksiklii ama dncelerimin gz hep ykseklerdeydi. Unutkanlm da

bundandr. Bana bir yumruk at; geri kaarm. (Ama atlaklara kar hibir direncin faydas yok.) Ksacas: kamu hizmetinde terfi etme konusundaki eski saf mitlerimi bir kenara brakp sihirbazlar mahallesine ve Cuma Camiinin ayas-na geri dndm. lk ve gerek Buda Gautama gibi hayatmla rahatm brakp bir dilenci gibi dnyaya atldm. Gnlerden 23 ubat 1973't; kmr madenleriyle buday piyasas kamulatrlyordu, petrol fiyat hzla ykseliyordu, bir senede drt katna kacakt ve Hindistan Komnist Partisi'nde Dange'nin Moskova hizbiyle Nambudiripad'n H.K.P. (M.)si kopma safhasna gelmiti; ben Salim Sina da Hindistan gibi yirmi be yl alt ay sekiz gn arkada brakmtm. Sihirbazlarn hemen hemen hepsi komnistti. Gerekten de yle: kzllar! Asiler, toplum dmanlar, dnyann crufu - Tanrnn evinin glgesinde zndka yaayan tanrszlar topluluu! Dahas utanmaz; masum kzl; ruhlarnda kahrolas lekeyle domular! unu da syleyeyim ki bunu renir renmez, Hindistan'n izm denebilecek dier gerek inancyla bytlm olan ve onu uygulayanlar terk etmi-onlar-tara rk edilmi olan ben kendimi evimde gibi rahat hissettim. Dnek bir ist olarak byk bir gayretle kzllamaya koyuldum, sonra babamn bir zamanlar bembeyaz kesilmesi gibi hepten kpkrmz oldum yle ki lkeyi kurtarma grevimi baka bir k altnda gryordum artk; daha devrimci yntemler kefediyordum. Yardmn esirgeyen emir kulu daylarla sevgili liderleri olmaz olsun! Kafam kitlelerledorudan-iletiim dncesiyle dolu, sihirbazlar kolonisine yerletim; burnumun harika nfuz yeteneiyle yerli ve yabanc turistlerin basit, turiste srlarnn kokularn alp onlar artarak hayatm kazanyordum. Resim Sing onun kulbesinde kalmam istemiti. Ylan tslamala-nyla dolu sepetlerin arasnda prk prk uvallarn zerinde uyu-423 yordum; ama umrumda deildi, hele hele ala susuzlua sivrisineklere ve (balangta) Delhi knn kuru souuna dayanabildiimi rendikten sonra. Dnyann En Byleyici Adam olan bu Resim Sing gettonun da sorgusuz sualsiz reisiydi; srtmeler ve meseleler onun her an hazr ve de nazr kocaman siyah emsiyesinin altnda zlyordu; koku aldm kadar okuyup yazabildiim iin de ben, ylanl gsterilerine her seferinde bir sosyalizm nutku ekleyen ve ehrin ana caddele-riyle pasajlarnda ylan bycs yeteneklerinden daha fazlasyla nl olan bu antsal adamn bir nevi yaveri olmutum. unu kesinlikle syleyebilirim ki Resim Sing tandm en byk adamd. Bir leden sonra aya srasnda, gettoya Mustafa daymlarda grdm o tenasl-dudakl genci s geldi. Caminin basamaklarnda bir pankart ap iki yardmcsnn eline tututurdu. zerinde FAKRL YOKEDN yazyordu ve ndira'nn Kongre'sinin buza emziren inek semboln tayordu. Adamn kendi yz de tombul bir buza yz gibiydi ve konuurken kt kokan nefesi bir tayfun gibi zerimize boalyordu. "Biraderlerim! Hemirelerim! Kongre size ne diyor? Btn insanlar eit yaratlmtr!" Daha fazla ileri gidemedi; kalabalk gne altndaki manda pislii gibi kokan nefesinden uzaklayordu; Resim Sing dalga gemeye balad. "Ha hay, kaptan, ok iyi ya!" Tenasl-dudak salak salak "yi de kardeim glnecek bir ey varsa bize de sylesen," dedi. Resim Sing ban sallayarak ellerini beline koydu: "Konuman kaptan! Tam anlamyla harika bir konuma!" Kahkahas emsiyenin altndan yuvarlanp btn kalabala bulat, yle ki glmekten yerlerde yuvarlanyorduk, karncalar eziyor, tozlara bulanyorduk; Kongre buzasnn sesinde panik vard: "Bu da ne byle? Bu adam eit olduumuza inanmyor mu? Byle bir fikre de nerden -" ama Resim Sing bann zerinde emsiyesiyle kulbesine doru ilerliyordu. Tena-sl-dudak rahatlayarak konumasna devam etti... ancak fazla uzun srmedi nk Resim Sing sol kolunun altnda kapakl kk yuvarlak bir sepet ve tahta fltyle geri dnmt. Sepeti Kongre-wallah'in ayaklan dibine basamaa brakt; kapa at; flt dudaklarna gtrd. Yeniden ykselen kahkahalar arasnda gen politikac uykulu uykulu yuvasndan ykselen bir kral kobray grnce bir kar havaya srad... Te-nasl-duda e yapyorsun? Beni ldrmek mi istiyorsun?" emsiyesini kapam olan Resim Sing onu hi kaale almadan gitgide artan bir tempoyla flt almay srdryor, ylan ykseliyor, fltn sesi mahallenin her kesini doldurana ve caminin duvarlarn tehdit etmeye balayana kadar hzlana hzlana almay srdryor Resim 424

Sing, en nihayet o koca ylan havada asl duruyor, tek dayana ezginin efsunu, sepetten iki metre ykselmi kuyruu zerinde dans ediyor... Resim Sing tempoyu dryor. Nagaraj yeniden rekleniyor. Dnyann En Byleyici Adam flt Kongre gencine veriyor: "Hadi bakalm kaptan," diyor Resim Sing makul bir biimde, "bir de sen dene." Ama tenasl-dudak: "Dostum, bunu yapamayacam biliyorsun!" diyor. Bunun zerine Resim Sing kobray bann hemen altndan tutuyor; viran haldeki dilerini kahramanca sergileyerek kendi azn iyice iyice ayor; Kongre gencine sol gzn krparak dilini sallayan ylann kafasn kendi berbat oyuuna sokuyor! Resim Sing kobray tam bir dakika sonra sepetine brakyor. ok kibar bir biimde gence diyor ki: "Grdn ya kaptan, iin dorusu bu; bazlar dierlerinden daha iyidir. Ama belki de teki trl dnmek senin daha ok iine gelir." Bu sahneyi izleyen Salim Sina, Resim Sing ve sihirbazlarn geree ayaklan salam basan insanlar olduunu renmiti; gerei o kadar iyi kavramlard ki zanaatlerinin hizmetinde onu istedikleri gibi eip bkebiliyorlar ama ne olduunu asla unutmuyorlard. Sihirbazlar gettosunun problemleri Hindistan'daki komnist hareketin problemleriyl e aynyd; koloninin snrlar iinde lkedeki Partiyi sarsan blnmelerin ve ayrlklarn hepsi minyatr halde mevcuttu. Hemen eklemeliyim ki Resim Sing bunlarn hepsinin zerindeydi; gettonun babas olarak, ekien hizipleri glgesinde uzlatran bir emsiyenin sahibiydi ama ylan bycsnn emsiyesi altna getirilen anlamazlklar gitgide daha uzlamaz bir hal alyordu; illzyonistler, apkadan tavan kartanlar Bay Dange'nin Olaanst Halde Bayan Gandhi' yi destekleyen Moskova izgisindeki resmi H.K.P.'si ardnda saf tutmutu; ancak akrobatlar daha da sola kaymaya, in-odakl kanadn girift sapmasna meyletmeye balamlard. Ate ve kl yutucular ise Naksalit hareketinin gerilla taktiklerine alk tutuyorlard; ispiritizma-clarla, scak korlar zerinde yryenler Nambudiripad'n (ne Mokso-vac ne Pekinci) manifestosunu destekliyorlar, Naksalitlerin iddetini knyorlard. Ktlar arasnda Trokist eilimler vard, hatta vantri-log kesiminin lml yeleri arasnda seimle-gelen-komnizm ha i bile gelimiti. Dini ve blgesel banazln hi olmad ama o milletimizin kadim blnme marifetinin yeni k noktalan bulduu bir ortama girmitim. 1971 genel seimi srasnda Naksalit bir ate yutucunun fikirleri yznden deliye dnen Moskova-izgisinde bir sihirbazn apkasndan bir silah karmas sonucu meydana gelen tuhaf bir cinayeti bana zntyle anlatmt Resim Sing; daha adam silah karr kar-425 maz Ho Chi Minh yanda hasmnn zerine alev pskrterek onu korkun bir biimde yakp ldrmt. emsiyesinin altnda Resim Sing yabanc etkilerle hi alakas olmayan bir sosyalizmden sz ediyordu. "Bakn kaptanlar," diyordu kavga eden vantriloglarla kuklaclara, "kylerinize gidip Stalinlerden Maolar-dan m sz edeceksiniz? Troki'nin ldrlmesinden Bihari yahut Tamil kyllerine ne?" Onun byl emsiyesinin ayas cadlarn en tahammlszlerini bile sakinletirirdi; benim zerimdeyse ylan bycs Resim Sing'in yaknda Mian Abdullah'n seneler nceki ayak izlerini takip edecei hissini yaratt; efsanevi Sinekkuu gibi o da gettodan ayrlacak ve saf iradesinin gcyle gelecei ekillendirmeye gidecekti; dedemin kahramannn aksine kendisi ve davas baarya ulaana kadar da durdurulamayacakt... ama, ama. Hep bir ama. Olan oldu. Hepimiz biliyoruz. zel hayatmn hikyesini anlatmaya devam etmeden nce, lkemizin aalk "kara" ekonomisinin, resmi "beyaz" olan kadar byk olduunu bana gsterenin Resim Sing olduunu da belirtmeliyim, bu ii de Bayan Gandhi'nin gazetedeki bir fotorafn gstererek yapmt. Ortadan ikiye ayrlm olan salarnn yars karbeyaz yars gecekara-syd yle ki hangi taraftan profil verdiine bal olarak ya kakma ya da asa benziyordu. Sa ayrnn tarihte tekerrr; ayn zamanda Babakann sa biiminin bir benzei olarak ekonomi... bu nemli ayrmlar Dnyann En Byleyici Adamna borluyum. Demiryolu bakan Mira'nn ayn zamanda resmen atanm rvet bakan olduunu, kara ekonominin en byk pazarlklarnn onda bittiini ve hangi bakanlara ne kadar deme yaplacan onun ayarladn da Resim Sing'den renmitim; o olmasayd Kemir'deki seimlerde hile yapldn da asla renemezdim. Ama pek yle demokrasi merakls da deildi: "Bu seim iinin can cehenneme," demiti bana, "Ne zaman seim yaplsa kt bir ey oluyor; vatandalarmz da soytar gibi davranyor."

Devrim ateinin etkisi altnda olan ben akl hocama itiraz etmeyi dnemedim. Tabii getto kurallarnn baz istisnalar da vard; bir iki sihirbaz Hindu inanlarn koruyorlar ve politikada Hindusekter Cana Sangh partisini yahut bednam Ananda Ma rg ainalarn tutuyorlard; hokkabazlar arasnda Swatantra'ya oy verenler bile vard. Politika bir yana, yal Re-am Bibi iflah olmaz be fantazistten biriydi; mesela kadnlarn mango aalarna kmasn yasaklayan batl inanca inanyorlard n-426 k bir mango aac bir kadnn arln tad m ilelebet ac meyva verirdi... sonra iti Han denilen tuhaf fakir vard, yz yle yumuak ve krkszd ki ya on dokuz mu doksan m anlamann imkn yoktu; kulbesinin etrafna bambu ubuklarndan ve renkli ktlardan masals bir ey yapmt, evi yakndaki Kzl Kale'nin rengrenk minyatr bir benzeri gibi duruyordu. Ancak kaleletirilmi kapsndan ieri girdiinizde bambu-ve-kt burlarla mazgallarn, inceden inceye ilenmi ihtiaml cephesinin ardnda herkesinki gibi tenekeyle kartondan ibaret bir kulbe olduunu anlyordunuz. iti Han uzmanlk alan olan illz-yonistliin gerek hayatn etkilemesi gibi byk bir aykrla sapmt; gettoda pek sevilmezdi. Sihirbazlar hayallerinden hastalk kapmamak iin uzak dururlard ondan. Gerekten mucizevi glere sahip cad Parvati'nin bu zelliini mr billah neden gizli tuttuunu anlamsnzdr herhalde; geceyarsnn ona verdii bu yetiyi bylesi olaslklar srekli inkr eden bir topluluk kolayca balayamazd. Cuma Camiinin kr tarafnda, yegne tehlikenin plkte yemek arayanlardan, iinde yatacak hurda bir araba yahut pasl teneke arayanlardan gelebilecei, sihirbazlarn gznden uzak bir yerde cad Parvati byk bir hevesle bana neler yapabildiini gsterdi. On-on beinin kalntlarndan yaplm mtevaz bir alvar-kamiz'de geceyans cads bir ocuk hevesi ve heyecanyla bana numaralarn sergiledi. Kocaman gzl, halat gibi atkuyruklu, gzel dolgun krmz dudakl... ona bu kadar uzun sre direnmem mmkn deildi ayet o yz, o hasta, ryen gzler burun dudaklar olmasayd... lk bata Parvati'nin yeteneklerinin sonu yok gibiydi. (Ama vard.) Peki yleyse: eytanlar bylenmi miydi? Zenginlikler ve denizar uan hal seyahatleri vadeden cinler peydahlanm myd? Kurbaalar prenslere dnm, talar mcevhere evrilmi miydi? Ruhlar satlm, ller diriltilmi miydi? Hibiri olmamt; cad Parvati'nin bana gsterdii by -uygulamaktan holand yegne by- "beyaz" diye bilinen trdendi. Sanki Brahman'larn kutsal kitab Atharva-Veda btn srlarn ona ifa etmi gibiydi; hastalklar iyiletiriyor, zehirlerin panzehirini buluyor (bunu kantlamak iin kendini ylanlara sokturuyor ve garip bir trenle zehirle savayordu; bu tren ylan tanrs Takasa'ya dua etmekten, Krimuka aacnn iyiliiyle, eski, kaynam giysilerin gcn tayan suyu imekten ve bir by mrldanmaktan ibaretti: Garudamand, kartal, tehiri iti ama zehir gszd; ayn ekilde onun gcnn ynn deitirdim, tpk 427 bir okun ynn deitirir gibi) - yaralar iyletirip tlsmlar hazrlayabiliyordu -sraktya inini biliyordu. Btn bunlar bir dizi olaanst gece gsterisinde, caminin duvarlar altnda bana ifa etti - ama hl mutlu deildi. Her zamanki gibi bunun sorumluluunu stlenmek durumundaym; cad Parvati'nin zerinde asl duran matem kokusu benim marifetimdi. nk yirmi be yandayd ve benden onun izleyicisi olmamdan daha fazlasn bekliyordu; kim bilir neden, beni yatanda istiyordu - ya da daha dorusu onun gibi, benim gibi, yetim olan Keralal elastik kzla paylat kulbedeki uval parasn onunla paylamam istiyordu. Benim iin neler yapt: onun bysnn etkisiyle Bay Zagallo yolduundan beri kmayan salarm kmaya balad; bitkisel lapalarn iyiletirici gc sayesinde yzmdeki doum lekeleri soldu; onun ihtimam bacaklarmn arpkln bile azaltyor gibiydi. (Ama sakat kulam iin yapabilecei hibir ey yoktu; dnyada insann ailesinden kalan miras silebilecek gte bir by yok.) Ama o benim iin ne yaparsa yapsn, ben onun yapmam en ok istedii eyi bir trl yapamyor-dum nk caminin kr tarafnn duvarlar altnda yan yana yatmamza ramen ay bana onun gece yznn hep uzaklarda kaybolmu kar-deiminkine dntn gsteriyordu... hayr hayr kardeim deil... arkc Cemile'nin ryen, korkun bir biimde bozulmu yz. Par-vati gvdesine erotik tlsml yalar sryordu; afrodizyak geyik kemiklerinden yaplma bir tarakla salarn bin kere taryordu ve (eminim) benim yokluumda aklna gelen btn ak bylerini deniyordu ama ben daha eski bir tlsmn etkisi altndaydm

ve ondan kurtulamyor gibiydim; beni seven tm kadnlarn yzlerinin... kimin zlen yzne dntn zaten biliyorsunuz, hem de burnumu dolduran o berbat kokuyla birlikte. "Zavall kz," diyerek iini ekiyor Padma, ben de ona hak veriyorum ama Dul gemii imdiyi gelecei benden tahliye edene kadar Maymun'un bys altnda kalacaktm. Cad Parvati en nihayet yenilgiyi kabul ettiinde yz bir gecede korkutucu ve fazla belirgin bir somurtmaya brnd. Elastik yetimlerin kulbesinde uyumu ve dolgun dudaklar, tarifsiz lde hisli bir ksknlkle bklm vaziyette uyanmt. Yetim l endieyle kkrdayarak yznn ne halde olduunu sylemilerdi; yz hatlarn eski haline getirmek iin ne kadar gayret gsterirse gstersin ne kaslar ne de cadlk baar gsterememiti; sonunda trajedisine boyun eerek direnmeyi brakt Parvati; Ream Bibi de kendini dinleyen birini buldu mu 428 "Zavall kz - suratn asarken bir tanr yzne fledi herhalde," demeye balad. (O yl, tesadf eseri, ehirlerdeki k hanmlarn hepsi erotik grnmek iin byle ifadeler taknyorlard; Eleganza-73 moda ovunun hnzr mankenleri podyumda yrrken dudaklarn iiriyorlard. Sihirbazlar gettosunun berbat fakirliinde somurtuk cad Parvati yz modasnn doruklarndayd.) Sihirbazlar enerjilerinin byk bir ksmn Parvati'yi tekrar gldrmeye vakfettiler. lerinden, sert rzgrda devrilen teneke ve karton kulbeleri tekrar yapma angaryasndan ya da fare ldrmekten artan zamanlarnda onu elendirmek iin en zor numaralarn yapyorlard ama somurtma yerinde duruyordu. Ream Bibi kafuru kokan yeil bir ay yapm ve onu Parvati'nin grtlandan aa zorla dkmt. ay onu yle bir kabz yapt ki dokuz hafta boyunca barakasnn arkasnda tuvaletini yaptn gren olmad. Hokkabazlarn aklna, kzn merhum babasnn yasn tekrar tutmaya balad gibi bir fikir taklmt, bunun zerine eski bir muamba parasna adamn resmini yapp uval deinin zerine asmlard. l akalar yapyor, fazlasyla can sklan Resim Sing kobralar dm dm ediyordu ama nafile nk Parvati'nin engellenen ak kendi iyiletirme gcnn bile ok tesindeydi, tekiler ne yapabilirdi ki? Parvati'nin somurtmasnn gc gettoda ad konamayan bir huzursuzluk hissi yaratt, btn sihirbazlarn bilinmeyene kar duyduu husumetin bile bertaraf edemedii bir huzursuzluktu bu. Sonra Ream Bibi'nin aklna bir fikir geldi. "Hepimiz aptalz," dedi Resim Sing'e, "burnumuzun dibindeki eyi gremiyoruz. Zavall kz yirmi beine geldi baba neredeyse evde kalacak! Koca istiyor!" Resim Sing etkilenmiti. "Ream Bibi," dedi o na tasdik ederek, "beyninde hl hayat var." Bunun zerine Resim Sing Parvati'ye uygun bir adam bulma iine svand; gettodaki gen adamlarn ouna dil dkld, zorland, tehdit edildi. Birka aday bulundu ama Parvati hepsini reddetti. Kolonideki gelecei en parlak ate yutucu olan Bismillah Han'a, ac biber nefesini de alp ekip gitmesini sylediinde Resim Sing bile mitsizlie kapld. O gece bana "Kaptan bu kz benim iin hem imtihan hem znt; o senin iyi arkadan, aklna bir ey gelmiyor mu?" dedi. Sonra aklna bir fikir geldi ama bu fikri iyice mitsizlie kaplana kadar kendine saklayacakt nk Resim Sing bile snf farkndan etkileniyordu - otomatik olarak benim Parvati iin "fazla iyi" olduumu dnyordu, szde "iyi bir aileden" olduum iin, yal komnist o ana kadar benim... "Syle-429 sene kaptan," dedi bana utanarak, "gnn birinde evlenmeyi dnmyor musun?" Salim Sina iinde bir panik hissetti. "Kaptan bu kzdan holanyor musun peki?" - Ben de byle bir eyi inkr edemeyeceimden "Tabii," diye cevap verdim. Ylanlar sepetlerinde tslarken Resim Sing'in az kulaklarna varyordu: "Ondan ok mu holanyorsun? ok mu?" Ama geceleyin beliren Cemile'nin yzn dnyordum; umutsuz bir karar aldm: "Resimji, onunla evlene-mem." imdi de o kalarn atyordu: "Yoksa evli misin kaptan? Seni bir yerlerde bekleyen karn ocuklarn m var?" Artk yapacak bir ey kalmamt; byk bir utanla "Ben kimseyle evlenemem Resimji. Ben ocuk sahibi olamam," dedim. Kulbedeki sessizlik tslayan ylanlarla ve gecede vahi kpeklerin ulumalaryla iyice barizlemiti. "Doru mu sylyorsun kaptan? Bu tbben kantland m?" "Evet."

"nk insann byle konularda yalan sylememesi gerekir, kaptan. nsann erkeklii hakknda yalan sylemesi kt ans getirir. Her ey olabilir kaptan." Ben de Nadir Han'n illetinin, ayn zamanda daym Hanif Aziz'in de illetinin, dondurulmann ardndan uzun bir sre babam Ahmet Sina'ya musallat olan illetin bama gelmesini dileyerek daha da fkeyle yalan syledim: "Syledim ya," diye bard Salim, "dorusu bu, o kadar!" "yleyse kaptan," dedi Resimji trajik bir tavrla yumruunu alnna vurarak, "vay zavall kzn haline." 430 Bir Dn 23 UBAT 1975'te cad Parvati'yle evlendim, kovulup da sihirbazlar gettosuna dnmn ikinci yldnmnde. Padma kaskat: amar ipi gibi gergin gbre-nilferim soruturuyor: "Evlendin mi? Ama dn gece evlenmeyeceini sylyordun - bana bunca gndr, haftadr, aydr neden sylemedin?" Ona hznle bakp zavall Parvati'min ldn daha nce de sylediimi hatrlattm, hem doal bir lm de deildi... Padma ar ar geverken ben hikyeme devam ediyorum: "Beni kadnlar yapt, kadnlar bozdu. Muhterem Valide'den Dul'a kadar, hatta onlarn da tesinde szde cins-i latifin (bence hatal bir terim) insafna kaldm hep. Belki de bir balant mese-lesiydi bu: Hindistan Ana, Bharat-Mata genelde dii dnlmez mi? Hem bildiiniz gibi ondan ka yoktur." Bu hikyede benim doumumdan nce anlatlan otuz iki yl vard; yaknda ben de otuz bir yam dolduracam. Altm yl boyunca, geceyarsndan nce ve sonra kadnlar ellerinden gelenin hem en iyisini hem de (sylemeden olmaz) en ktsn yapmamazlk etmediler. Bir Kemir glnn kysnda kr bir toprakaasnn evinde Nesim Aziz beni delik araflarn kanlmazlna yazglad; ayn gln sularnda ilse Lublin tarihe kart, onun son isteini unutmadm; Nadir Han yeraltna saklanmadan nce anneannem Muhterem Vali-de'ye dnerek isimlerini deitiren kadnlar zincirini balatt, bugn bile devam ediyor bu - hatta Kasm ismini alan ve Pioneer Cafe'de elleri dans eden Nadir'i bile etkiledi; Nadir sahneden ekilince de annem Mmtaz Aziz Emine Sina oldu; Sonra evde kalmlnn fkesiyle diktii bebek elbiselerini bana yollayan Aliye vard ve benim biberlikleri talim ettirdiim masay kuran Emerald; Vzldanan bir adamn hizmetine sunduu parasyla hl ara ara nkseden iyimserlik hastaln balatan Ku Naheen Ranisi vard; Eski 431 Delhi'nin Mslman mahallesinde Zehra adnda uzak bir akraba vard, flrtleri babamda sonradan ortaya kacak Fernanda'lar ve Flory'ler zaafn yaratmt; Sra Bombay'da. Winkie'nin Vanita's William Methwold'un sa ayrna dayanamamt ve rdek Nussie bir bebek yarn kaybetmiti; Mary Pereira ise ak adna tarihin bebek knyelerini deitirmi ve ikinci annem olmutu... Kadnlar, kadnlar, kadnlar: Toxy Catrack sonradan geceyars ocuklarnn girecei kapy aralamt; dads Bi-Appah dehet saan bir kadnd; Emine'yle Mary'nin rekabeti sevgisi, annemin ben amar sandndayken bana gsterdii ey: evet Siyah Mango burnumu ekmeme neden olmu ve melek-olmayan bir eyleri ortaya salmt!.. Sonra Evelyn Lilith Burns, bisiklet kazasnn nedeni, beni tepeden aa tarihin orta yerine atmt. Bir de Maymun. Maymun'u unutmamalym. Ama beni parmam kaybetmeye kkrtan Masha Miovic de vard; yreimi intikam ateiyle dolduran Pia yengem ve hoppalyla korkun, uzaktan kumandal, gazete kesikli intikamm mmkn klan Lila Sabarmati; Benim hediye ettiim Superman izgi romann bulup, olunun yardmyla onu Yce Husro Husrovand'a eviren Bayan Duba vard; Bir de hayalet gren Mary. Pakistan'da, boyun emenin lkesinde, paklarn evinde Maymun'un arkc'ya dnmesini izlemitim, ona ekmek tam ve k olmutum; kendim hakkndaki gerei bana syleyen de bir kadnd, Tai Bibi. karanlmn barnda Pufiyelere ynelmi ve altn dili bir gelin tehdidinden kl pay kurtulmutum. Buda olarak yeni bir balang yaptmda bir tuvalet temizleyici-siyle yatm ve sonucunda da elektrikli pisuvara maruz kalmtm; douda bir iftinin kars beni

batan karmt, sonucunda Zaman katledilmiti; tapnaktaki hurilerden de son anda kurtulmutuk. Caminin glgesinde Ream Bibi bir uyanda bulunmutu. Ben de cad Parvati'yle evlenmitim. "Aman efendi," diye baryor Padma, "bu kadar kadn ok fazla!" Onunla ayn fikirdeyim; stelik Kemir ve evlilik hayalleri kanlmaz bir biimde bana da szan Padma'y saymadm bile, benim de istememe neden oluyor, keke, keke, yle ki bir zamanlar atlaklara boyun emiken imdi memnuniyetsizlik, kzgnlk, korku ve znt hissediyorum. 432 Ama hepsinin tesinde Dul. "Vallahi!" diyerek dizine vuruyor Padma, "ok fazla efendi; ok fazla." ok fazla kadnm nasl dnmeliyiz? Bharat-Mata'nn pek ok yz gibi mi? Hatta daha da fazlas... dii cinsel organyla temsil edilen mayann dinamik yn, kozmik enerji olarak m? Mayann dinamik ynne akti denir; belki de Hindu panteonunda bir ilahn aktif gcnn kraliesinde bulunmas rastlant deildir! Ma-ya-akti analk eder, ama ayn zamanda "bilinci, rya-anda bulandrr". ok fazla kadn; hepsi de akti olan, bufalo eytann ldren, Ma-hia gulyabanisini yenen, Kali Durga andi amunda Uma Sati ve Par-vati olan... ve aktif olduunda krmzyla resmedilen tanra Devi'nin tezahrleri mi? "Onu bilmem," diyerek ayaklarm yere basmaya zorluyor Padma, "Onlar sadece kadn, hepsi bu." Katm hayal dnysndan geri dnp hzn nemini hatrlyorum; t tk takrn zorlamasyla dnceleri bir kenara brakp balyorum. Her ey nasl oldu; Parvati kaderini kendi ellerine almaya nasl karar verdi; benim dudaklarmdan kan bir yalan onu nasl bir mitsizlie evketti ki bir gece dknt giysileri arasndan bir tutam kahraman sa karp tnlayan kelimelerle konumaya balad. Salim tarafndan defedilen Parvati onun en byk dmann hatrlad; zerinde yedi boumu olan, ucuna metal kanca ilitirilmi bir bambu ubuunu alp kulbesinde bada kurarak mrldanmaya balad; sa elinde ndira'nn Kancas sol elinde bir tutam sa, kahraman yanna ard. Parvati iva'y ard; ister inann ister inanmayn iva geldi. Batan beri dizler ve burun vard, burun ve dizler; ama bu anlat boyunca onu, tekini arka plana itip durdum (tpk bir zamanlar ocuklarn konseylerinden uzaklatrdm gibi). Artk daha fazla gizlenemeyecek nk 1974 Maysnda bir sabah - acaba atlayan belleim yznden bana m yle geliyor, yoksa gerekten Racastan llerinin Hindistan'n ilk nkleer bombasyla sarsld 18 Mays myd? iva'nn hayatmda patlamas Hindistan'n nceden uyarmadan nkleer aa adm atmasyla gerekten de ayn anda m olmutu? Sihirbazlar gettosuna geldi. niformal, srmal yldzl bir Binba olan iva Ordu motosikletinden indi; Ordu pantolonunun mtevaz hakisine ramen lmcl dizle-433 rinin mehur ifte yumrusunu semek mmknd... Hindistan'n en fazla niana sahip sava kahramanyd ama bir zamanlar Bombay'n arka sokaklarnda bir apa etesinin bakanln yapmt; bir zamanlar, savan meru iddetini kefetmeden nce fahieler sokak kenarlarnda boazlanm olarak bulunuyordu (biliyorum, biliyorum, hi kant yok); imdinin Binba iva's ama ayn zamanda Wee Willie Winkie'nin olu uzun zaman nce susmu arklarn szlerini hl hatrlyordu: "yi Geceler Hanmlar" yeri geldike hl kulaklarnda nlyordu. Burada atlanmamas gereken ironiler var; Salim dtke iva yk-selmemi miydi? imdi kenar mahallede oturan kimdi, komuta ycelerinden aa bakan kim? Hayatlarn yeniden retilmesi iin sava gibisi yok... her neyse, pekl da Maysn 18'i olabilecek o gn Binba iva sihirbazlar gettosuna gelip mahallenin zalim sokaklarnda yznde garip bir ifadeyle yrmeye balad, bu ifade yeni zenginlerin fakirlie kar duyduu snrsz tiksintiyle daha gizemli bir baka eyin karmyd: nk mtevaz meknmza cad Parvati'nin byleriyle ekilen Binba iva onu buraya gelmeye zorlayan gcn ne olduunu bilmiyordu. Aadakiler Binba iva'nn kariyerinin son dneminin bir zeti; bu hikyeyi evlendikten sonra Parvati'nin anlattklarn toparlayarak oluturdum. yle grnyor

ki bir numaral dmanm yiitlikleri hakknda ona bbrlenmekten holanyormu, bu yzden de anlattklarnn gerei biraz arpttn hesaba katmakta fayda var; ancak onun Parva-ti'ye anlattklar, Parvati'nin de bana yinelediklerinin iin esasndan ok da uzak olduunu dnmeyi gerektirecek bir sebep yok. Dou'daki sava bittiinde iva'nn korkun yiitliklerinin efsanesi ehirlerin sokaklarnda fsldanyordu, sonra gazetelerle dergilere srad ve bylelikle kalbur st ailelerin salonlarna szarak lkenin ev sahibelerinin kulaklarna koyu bulutlar halinde ktler, bylece iva sadece askeri rtbesinin deil sosyal statsnn de ykseldiini fark etti; artk bin bir deiik davete -ziyafetlere, mzik dinletilerine, bri partilerine, diplomatik resepsiyonlara, partilerin politik konferanslarna, byk lenlere, ayn zamanda kk yerel pikniklere, okul spor msabakalarna, son moda balolara- arlyor, lkenin en soylu ve kibarlar tarafndan alklanyor, kaplyordu; btn bu gruha yiitliklerinin efsaneleri sinekler gibi yapmt, bu sinekler gzlerinin zerinde yryor gen adam efsanesinin sisi ardndan grmelerine neden oluyordu, parmaklarnn ularn kaplyor ona efsanesinin byl katmanndan dokunmalarn salyordu, dillerine yerleiyor onunla sradan bir 434 insanm gibi konumalarn engelliyordu. O srada nerilen harcama kesintileriyle politik bir savaa girmi olan Hint Ordusu bylesi kariz-matik bir elinin kymetini anladndan kahramann etkili hayranlar arasnda gezinmesine gz yumuyordu; iva yeni hayatn memnuniyetle kabullenmiti. Brakt gr bya emir eri her gn kinili ketenya sryordu; byk adamlarn oturma odalarna iki dirhem bir ekirdek giriyor, politik dedikodulara katlyor ve Bayan Gandhi'yi gnlden desteklediini ilan ediyordu, byk lde de muhalifi Morarci Desai'ye duyduu nefret yznden; adam katlanlmaz lde yalyd, kendi sidiini iiyordu, pirin kd gibi hrdayan bir teni vard ve Bombay eyaletinin bakan olduunda alkol yasaklam, gen gundalar, yani holiganlar yahut apalar, yani ocuk iva'nn ta kendisini tutuklatmt... ama byle bo konumalar dncelerinin kk bir blmn megul ediyordu, geri kalan blm tmyle hanmlara ayrlmt. iva da ok fazla kadn arasnda kalmt ve askeri zaferi takip eden o sarholukta askeri nne rakip kan gizli bir nam salmt - "beyaz" bir efsanenin yanna "kara" bir efsane. Kadn toplantlarnda ve kanasta oyunlarnda kulaktan kulaa ne fsldanyordu? ki ssl hanmn bir araya geldii her yerde kkrtlar arasnda mrldanlan neydi? uydu: Binba iva'nn ad apkna kmt; kadn avcs; zengin boynuzlaycs; ksacas bir damzlk. Nereye gitse kadnlar vard -Parvati'ye byle anlatmt- kvrml, ku gibi yumuak gvdeleri .mcevherlerinin ve ehvetlerinin arl altnda inliyordu, gzleri efsanesinin sisiyle kaplanmt; istese bile onlar reddetmek g olurdu. Ama Binba iva'nn reddetmek gibi bir niyeti yoktu. Onlarn kk trajedilerini -iktidarsz kocalar, dayak, ilgi eksiklii- sevimli yaratklarn ne srdkleri bahaneleri sempatiyle dinlerdi. Benzin istasyonundaki anneannem gibi (ama daha sinsi emellerle) kadnlarn szlanmalarnn sabrl bir dinleyicisi olurdu; balo salonlarnn avizeli ihtiamnda viskisini yudumlarken, onlarn gzlerini krptrmalarn, inlerken imal bir biimde i ekmelerini izlerdi; her seferinde de, sona geldiklerinde ya antalarn drr, ya ikilerini dker, ya elindeki bastonu devirirlerdi, srf o yere eilip deni kaldrsn diye, o zaman sandaletlerinin arasna sktrlm, ojeli parmaklar altnda zarife duran notlar grrd. O gnlerde (Binbaya inanrsak ayet) Hindistan'n gzel, rezil begmleri acayip sakarlamlard, hizmetkrlar da geceyars randevularndan, yatakodas camlarna trmanan begonvil sarmaklarndan, gemilerini yolcu etmekle, ay ihra et-435 mekle ya da svelilerden rulman satn almakla megul kocalardan sz eder olmulard. Bu talihsizler evde yokken Binba evlerini ziyaret edip en kymetli varlklarn alyordu; kadnlar onun kollarna dyorlard. Bu apknlk dneminin en hararetli zamanlarnda ona k en az on bin kadn vard (Binbann verdii rakam ikiye bldm). Tabii sonuta ocuklar da oldu. Aydnlk geceyanlarnn dlleri. Zenginlerin beiklerinde gvencede olan gzel neeli bebekler. Hindistan haritasnn her yerinde piler brakarak yoluna devam etti sava kahraman; ama (bunu da Parvati'ye kendi sylemi) hamile kalan kadna kar ilgisini aniden kaybetme gibi tuhaf bir kabahat iliyormu; ne kadar gzel, duygulu, sevgi dolu olurlarsa olsunlar kendi ocuunu ,

tayanlarn hepsinin yatakodalanndan ayan ekmi; gzleri kzarm gzel hanmlar boynuzlu kocalarn ikna etmek zorunda kalyorlar-m, tabii senin ocuun sevgilim, hayatm, hk demi burnundan dm, zgn olduumu da nereden kardn, bunlar mutluluk gzyalar. Bu ekilde terk edilen kadnlardan biri de Roanara'yd, elik imparatoru S. P. Shetty'nin ocuk kars; Bombay'da Mahalakshmi Hipodromunda iva'nn gururunun o kocaman balonunu patlatmt. iva'y grnce adeta canlanp kendilerini sahiplerinin ellerinden atan allarla emsiyeleri sahiplerine iade ederek padokta dolarken Roanara Shetty binbann karsna kmt, tam yolunun ortasnda duruyor gemesine izin vermiyordu, on yedi ya gzlerinde ocukluun vahi markl vard. iva souk bir tavrla askeri apkasna dokunarak kz selamlad ve yanndan gemeye yeltendi ama kz tehlikeli, buz gibi bir glmsemeyle ine gibi sivri trnaklarn koluna geirerek onunla birlikte yrmeye balad. Yrrlerken ocuksu zehirini onun kulana aktt; sabk na kar duyduu nefret ve hn iva'y kendine inandracak ustal gstermesini salad. Umursamaz bir tavrla bunun ok gln olduunu fsldad, Tanrm, yksek sosyetenin arasnda nasl da horoz gibi dolayordu, btn kadnlar da arkasndan glyordu, Evet Binba Sahib kendinizi kandrmayn, yksek snftan kadnlar hayvanlarla kyllerle vahilerle yatmaktan oldum olas holanmlardr, sizin hakknzda da byle dnyoruz, Tanrm, yemek yemenizi izlemek ok iren, eneden akan o sala, ay fincanlarn hi saplarndan tutmadnz grmyor muyuz sanyorsunuz, geirtilerinizi, yellenmelerinizi duymuyor muyuz, siz sadece bizim evc il maymunumuzsunuz, Binba Sahib, ok faydal ama temelde bir soytar. Roanara Shetty'nin saldrsndan sonra sava kahraman dnyasn baka bir gzle grmeye balad. Artk nereye gitse kadnlarn yelpaze-436 leri arkasnda kkrdadn grr gibi oluyordu; daha nce hi fark etmedii tuhaf alayl baklar fark ediyordu; her ne kadar davranlarn dzeltmeye alsa da ie yaramyordu, ne kadar dikkat ederse o kadar sakarlayordu, yle ki tabandaki yemekler paha biilmez Kelim hallarna dklyor, geirtileri grtlandan karken tnelden kan bir tren gibi grlyor, tayfun iddetinde yelleniyordu. Yeni parltl hayat onun iin her gn yinelenen bir aalanmaya dnmt artk; gzel hanmlarn sarkntlklarn tekrar yorumlad, ak notlarn parmaklarnn altna sktrmakla onun nlerinde eilmesini saladklarn anlad... bir adamn ne kadar erkek olursa olsun, bir ka nasl tutacan bilmedii iin hakir grldn rendiinde o eski iddetin, yukardakilere ve glerine duyduu nefretin iinde tekrar canlandn hissetti, ite (sanrm - yok eminim) bu yzden Olaanst Hal diz-iva'ya biraz g kapma ans tandnda ikinci bir davet beklemedi. 15 Mays 1974'te Binba iva Delhi'deki birliine dnd; kendi iddiasna gre, gn sonra, ok uzun zaman nce Geceyars ocuklarnn Konferasnda tand o koca gzl gzeli, Dakka'da sandan bir tutam isteyen at kuyruklu fettan bir kez daha grme isteine kapld. Binba iva Parvati'ye onu sihirbazlar gettosuna gelmeye iten eyin Hindistan yksek sosyetesindeki fahielerden kurtulmak olduunu sylemiti; grr grmez o dolgun dudaklarna vurulmutu; onunla gelmesini istemesinin yegne nedeni de bunlard. Ama imdiye kadar Binba iva'ya kar fazla cmert davrandm - kendi ahsi tarih versiyonumda onun ifadesine fazla yer ayrdm; bu yzden de tokmak-dizli Binba onu gettoya getirenin ne olduunu dnrse dnsn ben cad Parva-ti'nin bys olduunda srarlym. Binba iva motosikletiyle geldiinde Salim gettoda deildi; nkleer patlamalar, l sathnn altnda gzden rak Racastani oraklarn sarsarken, benim hayatm deitiren patlama da gzmden rak meydana geldi. iva Parvati'yi bileinden yakaladnda ben Resim Sing'le birlikte ehrin bir sr kzl hcresinin dzenledii bir acil durum konferansnda, ulusal demiryolu grevinin iyi ve kt ynlerini tartyordum; Parvati hi tereddt etmeden kahramann Honda'snn selesine binerken, ben hkmetin sendika liderlerini tutuklamasn knyordum. Ksacas ben politikayla, ulusu kurtarma hayalleriyle megulken Parva-ti'nin cadlnn gleri knal avular, arklar ve imzalanan bir mukaveleyle bitecek bir plan harekete geiriyordu. ... Mecburen bakalarnn adna da cevap vermek zorundaym; bana ne geldiini sadece iva syleyebilir; dndmde Parvati'nin nasl 437 gittiini bana Ream Bibi anlatmt, "Zavall kz, brak gitsin, ne zamandr ok

zntlyd, suu ne?"; uzaktayken bana neler geldiini de bana sadece Parvati anlatabilirdi. Binbann sava kahraman olarak ulusal stats askeri kurallarn biraz dna kmasna olanak tanyordu; bu yzden de kimse, ne de olsa evli-erkekler blm olmayan bir yere neden kadn getirdiini ona sormad; iva da hayatndaki bu hayret verici deiimin nereden kaynaklandn bilmeden, kendisine sylendii gibi hasr koltua kuruluyordu, Parvati botlarn karyor, ayaklarn ovuyor, ona yeni sklm limon kokan sular getiriyor, emir erini yollayp byn kendisi yalyor, dizlerini okuyor, stne stlk yle nefis bir de biriani piiriyordu ki iva bana ne geldiini merak etmekten vazgeip tadn karmaya balamt. Cad Parvati o basit ordu kararghn bir saraya evirmiti, tanr-iva'ya layk bir Kailasa'ya; kzn gzlerinin byl gllerinde kaybolan, dudaklarnn erotik dolgunluundan dayanlmaz lde tahrik olan Binba iva da drt ay boyunca mtemadiyen onunla ilgilendi; daha dorusu yz on yedi gece boyunca. Ancak 12 EylTde her ey deiti; nk Parvati bu konudaki fikirlerini bile bile, nnde diz kp hamile olduunu syledi. iva'yla Parvati'nin ilikisi artk frtnal bir meseleye dnmt, tokatlarla, krlan tabaklarla doluydu; byk Himalayalar'da Kailasa Danda kendileriyle ayn ad tayan tanrlarn sonsuz evlilik savann dnyadaki bir yanksyd... Binba iva bu sefer kendini ikiye verdi, bir de orospulara. Sava kahramannn Hindistan'n bakentindeki orospu rotas Salim Sina'nn Karai sokaklarndaki Lambretta seya-hatleriyle byk bir benzerlik gsteriyordu; Roanara Shetty'nin ifaat yznden zenginlerin yannda elden ayaktan kesilen Binba iva keyfi iin para demeye balamt. O dillere destan bereketi yle fazlayd ki (bir yandan dverken bir yandan Parvati'yi ikna etmeye alyordu) bir sr dk kadn terk edemeyecek kadar ok sevecekleri bebeklere hamile brakarak meslek hayatlarn sona erdirmiti; avizeli salonlarn begmlerinden peydahlad piler taburunun bir aynasyd bakentte peydahlad sokak ocuu ordusu. Politik gklerde de kara bulutlar toplanyordu; ahlaki kntnn, enflasyonun, aln, cehaletin, toprakszln kol gezdii Bihar'da Caya Praka Narayan bir ii ve renci koalisyonuyla ndra Kongre'sine kafa tutuyordu; Gucerat'da isyanlar kyor, trenler yaklyor, Morarci Desai o kurak eyalette (Chimanbhai-Patel'e bal) Kongre hkmetini drmek iin lm orucuna balyordu... lmesine gerek kalmadan baarya ulatn sylemeye gerek yok; ksacas iva'nn zihninde f-438 ke kabanrken lke de fkeleniyordu; peki Parvati'nin karnnda bir eyler byrken doan neydi? Cevab biliyorsunuz: 1974'n sonlarnda C. P. Narayan ve Morarci Desai Canata Morca, halk cephesi diye bilinen muhalefet partisini kurdular. Binba iva o orospudan bu orospuya savrulurken ndira Kongresi de savruluyordu. Sonunda Parvati onu bysnden kurtard. (Baka bir aklama mmkn deil; bylenmemi olsayd daha hamile kaldn renir renmez onu kapnn nne koymaz myd? By kaldrlmasayd bu ii hi yapabilir miydi?) Bir ryadan uyanr gibi ban sallayan Binba iva artk ona en ok korktuu eyleri temsil ediyormu gibi grnen balon karnl bir kenar mahalle kzyla buldu kendini - ocukluunun kenar mahallelerinin, kat o yerlerin kiilemi haliydi bu kz; ve ocuu vastasyla o yerler onu tekrar aa aa aa ekmeye urayordu... onu salarndan srkleyerek motosiklete att, ksa bir sre sonra Parvati sihirbazlar gettosunun kysnda tek bana duruyordu, geldii yere geri dnmt, yannda oradan ayrlrken sahip olmad tek bir ey getirmiti; o ey hasr bir sepetteki grnmez adam gibi iinde saklyd, byyor byyor byyordu, tam planlad gibi. Neden byle sylyorum? - nk dorusu bu olmal; nk sonradan olanlar bunu gsteriyor; nk cad Parvati'nin benim onunla evlenmemek iin ne srdm tek savunmay ortadan kaldrmak iin hamile kaldna inanyorum. Ama ben sadece anlatacam ve analizi gelecek kuaklara brakacam. Ocak aynn souk bir gnnde, Cuma Camiinin en yksek minare-sindeki mezzinin bar' dudaklarndan kar kmaz donup kutsal kar halinde ehrin zerine dklrken Parvati dnd. Durumu hakknda hi phe kalmasn diye beklemiti; iva'nn artk sona eren sevdasnn ona kazandrd temiz, yeni giysilerinin altndan kabanyordu iindeki sepet. Yaknlaan zaferden emin olan dudaklar moda somurtularn brakmlard; mmkn olduunca ok kii grnndeki deiiklii grsn diye Cuma Camiinin basamaklarnda dururken kocaman gzlerinde simli bir tatmin lts seiliyordu. Resim Single caminin ayasna dndmde onu byle buldum. ok kederliydim; cad Parvati'nin i karn zerinde ellerini sknetle

kavuturmu grnts, kristal havada usul usul savrulan uzun salar da beni neelendirmedi. Resimji ile ben Genel Posta Binasnn arkasndaki dar, yoksul sokaklara gitmitik, rzgrda khinlerin, harikalar gstericilerinin, kklarn anlar aslyd; Resim Sing orada her geen gn daha politikle-en bir gsteri yapmt. Efsanevi ustal halim selim byk bir kalaba-439 lk ekmiti; ykselip alalan flt namelerinin etkisiyle ylanlarnn mesajn hareketleriyle vermesini salad. Ben rak rolnde nceden hazrlanm bir tirad sylerken ylanlar konumam sahneledi. Ben refah dalmndaki byk eitsizlikten sz ederken iki kobra bir dilenciye para vermeyi reddeden zengin bir adamn pantomimini yapyorlard. Polis tacizi, alk hastalk cehalet hem konuuldu hem de kobralarn danslaryla gsterildi; sonra Resim Sing gsterisini bitirerek kzl devrimin doasndan sz etmeye balad, havay vaatler dolduruyordu, yle ki polislerin postanenin arka kapsnda belirip coplarla ve gz yaartc bombalarla kalabal datmasna kalmadan kalabalkta az laf yapanlar Dnyann En Byleyici Adam'n sktrmaya balamlard bile. Belki de ylanlarn, dramatik ierii belli ki biraz mulak olan st rtl mimleri onlar ikna edememiti, bir gen bard: "Ohe" Resimji, seni Hkmete alsnlar, ndiramata bile seninki kadar gzel vaatlerde bulunmuyor!" Sonra gz yaartc bomba atld ve ksrerek, azmzda bir eyler geveleyerek, krlemesine, sulular gibi ayaklanma polisinden kamak zorunda kaldk, koarken yalandan baryorduk. (Tpk bir zamanlar Callianvalla Bagh'da olduu gibi - ama en azndan bu sefer kurun yoktu.) Ama gzyalar gazdan kaynaklansa da Resim Sing boboazn samalklar yznden korkun bir karamsarla kaplmt nk adam onun en byk gururu olan geree balln sorgulamt; gazla sopalarn ardndan ben de iime kapanm, birdenbire midemde bir huzursuzluk gvesinin varln fark etmitim; iimde bir eyler Resim Sing'in ylan dansyla resmettii zenginlerin mutlak ktlne itiraz ediyordu; "Her eyin iyisi kts var - beni onlar bytt, bana onlar bakt Resimji!" demek geldi iimden. Sonra Mary Pereira'nn suunun beni sadece bir deil iki dnyadan da ayrdn anlamaya baladm; daymn evinden kovulduktan sonra Resim-Sing'e-gre-dnyann da iine tam giremiyordum; aslnda lkeyi kurtarma isteim de bo bir hayaldi; olanaksz bir ey, bir aptaln aylakl. Sonra k gnnn hain berraklnda deimi profiliyle karma Parvati kt. Tam da -yanl m hatrlyorum? Acele etmeliyim; srekli bir eyler unutulup gidiyor-bir deh gnyd. Tam da -eer baka zaman deilse- Ream Bibi'yi Dalda Vanaspati kolilerinden yapt kulbesinde souktan donmu, yatar vaziyette bulduumuz gnd. Rengi masmavi kesilmiti, Krina mavisi, sa mavisi, arada bir gzlere akan Kemir g mavisi; onu Yamuna kysnda amurlarn ve bufalolann 440 arasnda yaktk, sonuta benim dnm de karm oldu ki zc bir eydi bu nk btn yal kadnlar gibi dnleri severdi; gemite kna trenlerine byk bir evkle katlp, gelinin arkadalarnn damatla ailesini aalad tresel arklarda ba ekerdi. Bir keresinde yle zekice ve incelikli hakaretlerde bulunmutu ki damat alnp dnden vazgemiti; ama Ream hi umursamamt, son zamanlarda delikanllar tavuk gibi yreksiz ve kararszsa, bunun kendi suu olmadn sylemiti. Parvati gittiinde yoktum; dndnde de orada deildim; tuhaf bir gerek daha vard... eer unutmadysam, eer baka bir gn olmamsa... yine de bana yle geliyor ki Parvati'nin dnd gn, Samasti-pur'da bir tren kompartmannda bulunan Hintli bir bakan bir patlama tarih kitaplarna uurmutu; atom bombalar patlarken ayrlan Parvati, demiryolu ve rvet bakan Bay L. N. Mira bu dnyadan ebediyyen ayrldnda geri dnmt. Alametler, alametler... belki Bombay'da, l pomfretler ters dnm kyya vuruyorlard. 26 Ocak Cumhuriyet Gn illzyonistler iin iyi bir zamand. Byk kalabalklar havai fiek gsterileriyle filleri izlemek iin toplandnda ehrin hilebazlar hayatlarn kazanmaya kard. Ama benim iin gnn baka bir anlam vard; evlilie dair kaderim Cumhuriyet Gnnde mhrlenmiti. Parvati geri dndkten sonra gettodaki yal kadnlar ne zaman yanndan geseler utantan kulaklarn tutmay det edinmilerdi; gayri meru ocuunu hibir sululuk belirtisi gstermeden tayan Parvati masumane gler, yrmesine devam ederdi. Ama Cumhuriyet Gnnn sabah uyandnda eski ayakkablara balanm bir ipi kapsnda

buldu ve sular seller gibi alamaya balad, serinkanll hakaretlerin bu en by karsnda eriyip gitmiti. Resim Sing'le ben ylan sepet-leriyle dolu kulbemizden ktmzda onun (hesapl m? samimi mi?) zntsyle karlatk, onu gren Resim Sing kararl bir edayla dilerini skt. "Kulbeye geri dnelim kaptan," dedi En Byleyici Adam, "Konumamz lazm." Kulbede, "Kusura bakma kaptan, ama konumak zorundaym. Bir erkein hayatnda hi ocuk sahibi olmamas ok kt bir ey bence. Bir oul sahibi olamamak seni zyor, deil mi kaptan?" ktidarszlk yalanna kslm olan ben, Resim Sing Parvati'nin erefini koruyacak, ayn zamanda benim ksrlk meselemi de halledecek bir evlilik teklif ederken sessiz kaldm; Parvati'nin yzne baskn kan ve beni delirte-441 cek gibi olan arkc Cemile'nin yznden korkmama ramen bu teklifi reddedemedim. Parvati -eminim tam da planland gibi- beni hemen kabul etti, gemite rahatlkla hayr dedii gibi bu sefer de kolayca evet dedi; bunun ardndan Cumhuriyet Gn kutlamalar da zellikle bizim iin d-zenleniyormu gibi bir havaya brnd ama benim kafam baka eyle meguld; kader, kaszlk, seimin antitezi hayatm bir kez daha hkm altna almt, bir kez daha bir ocuk kendi babas olmayan bir adamn olu olacakt, ama korkun bir ironi neticesi ocuk babaanne-siyle dedesinin gerek torunu olacakt; bu i ie gemi neseplerin ana tutulmu vaziyette, neyin baladn, neyin bittiini, baka gizli bir geri saymn ilerlemekte olup olmadn ve ocuumla birlikte neyin doacan merak ediyordum. Ream Bibi'nin yokluuna ramen dn hi de fena gemedi. Parvati' nin Mslmanl kabul (Resim Sing'i rahatsz etmiti ama gemiteki bir hayatn beni mecbur kld bir eydi) kzl sakall bir Hac tarafndan gerekletirildi, adam bunca kkrtc, drteleyeci kfirin arasnda kendini biraz huzursuz hisseder gibiydi; kocaman sakall bir soana benzeyen adamcazn kard baklar altnda Parvati Allah' tan bata Tanr olmadna ve Muhammed'in onun peygamberi olduuna inancn beyan etti; onun iin hayallerimin hazinesinden setiim bir ismi ald, Leyla oldu, gece, bylece o da tarihimin yinelenen dnglerine tutuldu, isimlerini deitirmek zorunda kalan btn dier insanlarn bir yanksna dnt... annem Emine Sina gibi cad Parvati de ocuk sahibi olabilmek iin baka bir insan oldu. Kna treninde sihirbazlarn yars beni sahiplenip "aile" ilevini yklendiler; geri kalan yans Parvati'nin tarafn tuttu ve alengirli kna desenleri avularyla topuklarnda kururken gecenin ilerleyen saatlerine kadar arklarla neeli hakaretler sylendi; Ream Bibi'nin yokluu hakaretlerin kycln biraz yumuatsa da buna pek zldmz syleyemem. Nikh srasnda mutlu ift, Ream'n yklan kulbesinin Dalda-kutularndan aceleyle yaplan bir kerevete oturuyorlard, sihirbazlar da ciddi yzlerle yanmzdan geerken kucaklarmza bozuk paralar atyorlard; yeni Leyla Sina bayldnda herkes memnuniyetle glmsedi nk her iyi gelinin dnnde baylmas gerekirdi, hi kimse onun mide bulantsndan ya da sepetindeki ocuun tekmelerinden baylm olabileceini syleme densizliinde bulunmad. O gece sihirbazlar yle harika bir gsteriye baladlar ki sylentisi Eski ehri 442 sard ve seyretmeye bir sr kii geldi; bir zamanlar kamuya duyurunun yapld yaknlardaki bir mahalleden Mslman iadamlar, gmler, andni ouk'tan milk-shake satc aya kanlar ve (bu sefer) saf kibarlktan, kendi mikroplarn bize bulatrmamak iin taktklar cerrah maskeleriyle Japon turistler geldi; Japon turistlerle fotoraf makinesi mercekleri hakknda konuan pembe Avrupallar, -krdayan deklanrler, patlayan flalar vard; turistlerden biri bana Hindistan'n bir sr ilgin gelenei olan, gerekten de harika bir lke olduunu syledi, ah bi de srekli Hint yemekleri yemek zorunda kalmasay-d. Valima, yani gerdekte (bu sefer delikli ya da deliksiz kanl araf filan yoktu nk gerdek gecemizi gzlerim sk sk kapal, gvdem ka-rmnkine arkasn dnm, karanlkta arkc Cemile'nin yz gelip de bana musallat olacak diye korku iinde geirdim) sihirbazlar dn gecesi yaptklarnn da fevkinde gsteriler yaptlar. Ama btn tantana sona erdiinde (bir salam bir sakat kulakla) gelecein amansz sesinin zerimize ktn duydum: tik tak, gitgide kuvvetleniyordu, ta ki Salim Sina'nn -ayn zamanda bebein babasnn da- doumu 25 Haziran gecesinin olaylarnda aynen yansyana kadar. Gizemli suikastlar hkmet grevlilerini ldrmekteyken, Bayan Gandhi'nin bizzat setii Ba Yarg A. N. Ray kl pay kurtulmuken, sihirbazlar gettosu baka bir gizem

zerinde younlamt: cad Parvati'nin bydke byyen karn. Canata Morca olmadk ynlere doru genileyip, (tpk Parvati'nin benimle evlenip de gettonun bize dn hediyesi olarak Ream Bibi'nin kulbesinin yerine yapt barakaya tanmadan nce yanlannda yaad, bizim lastik vcutlu lmz gibi) Maocu Komnistlerden Ananda Marg'n ar sac yelerine kadar her trl gr iine alrken, Sol-Sosyalistlerle muhafazakr Swantantra yeleri ayn saflara gemiken... halk cephesi byle gln bir biimde genilemekteyken ben, Salim, karmn genileyen n cephesinin ardnda neyin bymekte olduunu dnyordum durmadan. Halkn ndira'nn Kongre'sinden duyduu memnuniyetsizlik hkmeti bir sinek gibi ezme raddesine gelmiken, gzleri her zamankinden daha da irilemi yeni Leyla Sina, arl kemiklerini tuzla buz etme raddesine gelmi bebein altnda ta gibi kmldamadan oturuyordu; Resim Sing ok eski bir laf masumane yanklad: "Hey kaptan! Toraman bir ey olacak bu; nur topu gibi bir bebek!" Sonra Hazirann on ikisi geldi. 443 Tarih kitaplar, gazeteler, radyo programlan 12 Haziran gn saat ikide Babakan ndira Gandhi'nin, Allahabad Yksek Mahkemesi Yargc Jag Mohan Lah Sinha tarafndan, 1971 seimlerine hile kartrmaktan sulu bulunduunu sylyor; ama imdiye kadar hi aklanmam bir ey var ki o da cad Parvati'nin (yeni Leyla Sina) saat tam ikide sanclanmasdr. Parvati-Leyla'nn doum sanclar on gn srd. Birinci gn Babakan, mahkmiyetinin onu kamu hizmetinden alt yllna men eden zorunlu hkmne ramen istifa etmeyi reddedetmekteyken cad Parvati'nin rahim az da katr tepmesi kadar ac veren tekmelere ramen almay inatla reddediyordu; ebe vazifesini stlenmi elastik l tarafndan kadnn ikence ektii kulbeden atlm olan Salim Sina ve Resim Sing onun faydasz lklarn dardan dinlemek zorunda kalmlard, sonra ate yutucular, ktlar, kor zerinde yryenler gelip srtlarna vurarak pis akalarda bulundular; gerisaym sadece benim kulaklarm duyabiliyordu... Tanr bilir neye doru bir geri saymd bu, sonunda korkuya kaplp Resim Sing'e "Bana ne gelecek bilmiyorum ama hi de iyi bir ey deil..." dedim. Resimji beni ikna etmeye alt: "Merak etme kaptan! Her ey yolunda gidecek! Nur topu gibi bir bebek doacak, bak grrsn!" Parvati bardka baryor, gece gne aanyordu; ikinci gn Gucerat'da Bayan Gandhi'nin seim iin gsterdii adaylar Canata Morca tarafndan alaa edilirken Parvati'm yle byk aclarn penesindeydi ki elik gibi kaskat kesilmiti, bebek doana ya da ne olacaksa olana kadar azma lokma koymamaya karar verdim, onun ac ektii kulbenin dna bada kurup scakta korkudan titreyerek ltfen lmesin ltfen lmesin ltfen lmesin diye dua etmeye baladm, evliliimiz boyunca onunla hi sevimememe, arkc Cemile'nin hayaletine ramen dua edip oru tuttum, Resim Sing'in "Allah akna kaptan," demelerini umursamadm; dokuzuncu gn gettoya korkun bir sessizlik kmt, yle mutlak bir sessizlikti ki mezzinin sesi bile iine szamyordu, yle muazzam glere sahip bir sknetti ki Ratrapati Bhavan'da Babakan'n evinin nndeki Canata Morca gsterisinin sesini bile bastryordu, bir zamanlar anneannemle dedemin Agra'daki evlerine ken o byk sessizlikle ayn sarmalayc byy tayan yle dehet dolu bir dilsizlikti ki dokuzuncu gn Mo-rarci Desai'nin Bakan Ahmet'ten erefsiz Babakan azletmesini isteyen konumasn duyamadk; dnyadaki yegne sesler Parvati-Leyla' nn mahvolmu iniltileriydi, sanclar zerine dalar gibi yldka sesi sanki uzun bo bir ac tnelinin iinden gelir gibiydi, bu esnada onun 444 acsyla elden ayaktan kesilmi olan ben bada kurmu beynimdeki sessiz tiktakla oturuyordum; barakann iinde elastik l Parvati'nin gzeneklerinden eme gibi fkran nemi korumak iin zerine su dkyorlar, dilini srmasn diye azna ubuk sokuyorlar ve gzkapakla-rn zorla kapamaya urayorlard, gzleri yle korkutucu bir biimde dar frlamt ki yere dp kirlenecekler diye korkuyorlard, sonra on ikinci gn, ben alktan leyazmken ehrin baka bir yerinde Yargtay Bayan Gandhi'ye temyize kadar istifa etmesine gerek olmadn ama ne Lok Sabha'da oylamaya katlabileceini ne de maan alabileceini bildirirken ve Babakan bu ksmi zaferin sarholuuyla muhaliflerini Kolili bir balk kadnn gurur duyaca bir slupla taciz ederken, Parvati'min doumu yle bir safhaya girdi ki had safhada bitkin olmasna ramen rengi akp gitmi dudaklarndan bir dizi kt kokulu kfr savuracak

enerjiyi bulmay baard, kfrlerinin lam kokusu burunlarmz doldurup midemizi bulandrd ve elastik bararak barakadan dar frladlar, o kadar kaslm, o kadar renksizlemiti ki adeta effaflamt, eer bebek hemen gelmezse kesin lecekti, kulaklarmda tik tak zonklayan o tik tak, ta ki emin olana kadar, evet, yaknda yaknd a yaknda, l on nc gnn akamnda yatann yanna geri dndklerinde l bastlar Evet evet itmeye balamt, hadi Parvati, kn kn kn ve Parvati gettoda knrken C. P. Narayan'la Morarci De-sai de ndira Gandhi'yi drtyorlard, l it it it diye barrken Canata Morca liderleri polisi ve Orduyu yetkisi elinden alnm Babakann gayri meru emirlerine uymamaya zorluyordu, yani bir bakma Bayan Gandhi'yi knmaya zorluyorlard, gece geceyarsna doru kararrken, nk ne olursa hep o saatte olur, l geliyor geliyor geliyor diye lklar atmaya balad, baka bir yerde de Babakan kendi ocuunu douruyordu... gettoda, yannda a bila, bada kurmu vaziyette oturduum barakada olum geliyor geliyor geliyordu, kafa kt, diye bard l, bu esnada Merkezi htiyat Polisi Canata Mora'nn liderlerini tutukluyordu, tarifsiz yal, neredeyse mitolojik Morarci Desai ve C. P. Narayan da da hil, kn kn kn, o korkun geceyarsnn tam gbeinde tiktak kulaklarm zonklatrken bir ocuk domutu, gerekten de nur topu gibi, sonunda yle kolay k vermiti ki meselenin ne olduunu anlamak mmkn deildi. Parvati acnas son bir lk atmt ve olan frlayvermiti, bu esnada Hindistan'n her yerinde polis insanlar tutuk-luyordu, Moskova-yanls Komnistler dnda btn muhalefet liderlerini, retmenleri, avukatlar, airleri, gazetecileri, sendikaclar, aslna baklrsa Madam'n konumalar srasnda haprmaya yeltenmi olan 445 herkesi; elastik kz bebei ykayp eski bir sariye sararak grsn diye babasna getirdiklerinde, tam o anda Olaanst Hal laf ilk kez duyuluyordu, yurttalk haklan askya alnm, basn sansrlenmi, silahl birimler alarma gemi, blc gler tutuklanmt; bir ey bitiyordu, bir ey douyordu ve tam da yeni Hindistan'n doduu, iki uzun yl srecek daimi bir geceyarsnn balad anda olum, yenilenen tiktakn ocuu dnyaya gelmiti. Dahas da var: nk o sonsuz uzun geceyarsnn bulank alacakaranlnda Salim Sina olunu ilk grdnde kendini tutamayarak glmeye balad, beyni alktan hrpalanmt, evet, ama ftursuz kaderinin o komik kk oyunlarndan bir yenisini oynamas da vard iin iinde; gszlkten kk bir kzn kkrtsna benzeyen glm yznden ileden kan Resim Sing: "Yapma kaptan! Deli gibi ne o yle! Olun oldu kaptan, sevin!" dese de Salim Sina doumu kadere isterik bir biimde kkrdayarak karlad nk olan, bebek, olan-olum Adem, Adem Sina'nn her eyi yerli yerindeydi - bir kulaklar hari. Kafasnn iki yannda yelken gibi iki iitme knts vard, yle byk kulaklard ki bunlar l ilk anda korkuyla bunun kk bir fil kafas olduunu zannetmilerdi. ... "Kaptan, Salim kaptan," diye yalvaryordu Resim Sing, "kendine gel! nsan iki ku lak yznden delirir mi?" Eski Delhi'de dodu... evvel zaman iinde. Yok, bu yetmez, tarihi sylemeden olmaz: Adem Sina 25 Haziran 1975'te, gecenin glgeledii bir gecekondu mahallesinde dodu. Ya saati? Saat de nemli. Sylediim gibi: geceleyin. Yok, yok, biraz daha ayrntl... Aslna baklrsa saat tam geceyarsn vurduunda. Akreple yelkovan tokalamlard. Sy-leyiver gitsin, syle hadi: tam Hindistan Olaanst Hal'e girdii anda o da bu dnyaya girmiti. Herkes nefesini tutmutu; lke apnda sessizlik ve korkular vard. O gece vaktinin gizemli zorbal yznden bebek esrarl bir biimde tarihe kelepelenmiti, kaderi sk skya lkesinin kaderine zincirlenmiti. Hakknda kehanette bulunulmadan, kutlamalar yaplmadan gelmiti; babakanlar ona mektup yazmamt; ama yine de benim balantmn devri tamamlanrken onunki balamt. Tabii onun bu konuda fikri hi sorulmamt; ne de olsa o zaman daha kendi burnunu bile silmekten acizdi. Babas olmayan bir babann ocuuydu; ama ayn zamanda gereklii kimsenin dzeltemeyecei bir biimde tahrip eden bir zamann da ocuuydu; 446 Byk bykbabasnn gerek torunuydu ama fil hastal burnu yerine kulaklarn

etkilemiti - nk ayn zamanda iva ve Parvati'nin oluydu; fil bal Gane'ti; Enine boyuna yle byk kulaklarla domutu ki Bihar'daki kurun sesleriyle Bombay'daki lathi-maduru liman iilerinin lklarn duymu olmalyd... ok fazla ey duyan, sonuta da hi konumayan bir ocuktu, ses ifratndan dilsizlemiti, yle ki o zamanla imdi arasnda gecekondularla turu fabrikas arasnda tek kelime sylediini duymadm; Gbei ieri girmek yerine dar frlamay semiti, bu yzden de Resim Sing huuyla barmt, "Bimbisi, kaptan! Bimbisine bak!" ve daha ilk gnlerden itibaren vakarla, saygmza mazhar olmutu; yle sabrl iyi huylu bir ocuktu ki alamay ya da mzldanmay klliyen reddediiyle vey babasnn kalbini kazanm, babas glmeyi brakp sessiz bebei usulca kollarnda sallamaya balamt; Kollarda sallanrken bir ark dinlemiti, gzden dm bir ayahn tarihi aksanyla sylenen bir ark: "Ne olmak istersen olabilirsin, istediin her ey olabilirsin." Ama artk yelken kulakl, sessiz olumu da dourduuma gre ayn anda meydana gelen dier doum hakknda yantlanmas gereken sorular var: Salim'in ulusu kurtarma hayali, tarihin ozmotik dokularndan bizzat Babakan'n dncelerine mi szmt? Devletle benim aramdaki denklie olan inancm Madam'n zihninde o gnlerin o mehur sloganna m dnmt: Hindistan ndira'dr Indira Hindistan'dr? Merkezde olmak iin birbirimizle rekabet halinde miydik - benimki kadar derin bir anlam tutkusuyl a m doluydu - o yzden mi, o yzden mi?.. Sa biimlerinin tarihin ak zerindeki etkisi: nazik bir mesele daha. William Methwold'un sa ayr olmasayd bugn burada olmayabilirdim; eer Milletin Anas'nn sa tek renk olsayd yumurtlad Olaanst Hal'in karanlk bir taraf olmayabilirdi. Ama sann bir taraf beyaz bir taraf siyaht; Olaanst Hal'in de -halka ak, grnr, belgeli, tarihilerin urat- bir beyaz ksm, bir de gizli sakl sylenmemi karanlk taraf vard, bizim konumuz da o. Bayan ndira Gandhi 1917 Kasmnda Kamala ve Cavaharlal Nehru' nun kzlar olarak dnyaya gelmiti. Gbekad Priyadarini'ydi. "Ma-hatma" M. K. Gandhi'yle akrabal yoktu; soyad 1952'de sonradan "ulusun damad" denecek olan Feroze Gandhi'yle yapt evlilikten mirast. ki oullan olmutu, Raciv ve Sancay ama 1949'da babasnn evine dnm ve onun "resmi yardmcs" olmutu. Feroze de orada yaa-447 mak iin bir giriimde bulundu ama baarl olmad. Nehru Hkmetinin ateli bir eletirmeni oldu, Mundra skandalini ortaya karp zamann ekonomi bakan T. T. Krinamaari'yi istifaya zorlad. Bay Gandhi 1960'ta krk yedi yanda kalp durmasndan ld. Sancay Gandhi ve sa-bk-model kars Menaka Olaanst Hal srasnda iyice n plana ktlar. Sancay Genlik Hareketi zellikle ksrlatrma kampanyasnda ok baarl oldu. Bu biraz basit zeti Hindistan Babakannn 1975'te on be yllk dul olduunu gzden karmayn diye yazdm. Daha dorusu (byk harfin faydas olabilir) bir Dul. Evet, Padma: ndira Ana daha o zamandan kancay bana takmt. 448 Geceyans HAYIR! - Ama yapmalym! Anlatmak istemiyorum! - Ama her eyi anlatacama yemin ettim. - Hayr, geri alyorum, bunu anlatamam, baz eylerin anlatlmamas kukusuz daha iyi. - Yok olmaz; baa gelen ekilir! - Ama fsldayan duvarlar, ihaneti, krt krt, gsleri yaralanm kadnlar nasl anlataym? - zellikle de onlar anlatmalsn. - Ama nasl yapabilirim, bana bir bak, kendimi paralyorum, kendimle bile uzlaamyorum, deli gibi konuup atyorum, atlaklar, bellek gidiyor, evet, bellek yarklara akp karanlk tarafndan yutuluyor, sadece paralar kald geri, onlar da artk anlaml deil! - Ama yarglamaya kalkmamalym, sadece devam etmeliyim (madem baladm) sonuna kadar; anlamly-anlamsz ya artk bana dmez (belki de hi dmedi). - Ama ya deheti, yapamam, yapmayacam yapmamalym yapmayacam yapamam hayr! - Kes unu, bala. - Hayf! - Evet. Ryay m? Belki de bir ryaym gibi anlatabilirim. Evet, belki bir kbus: yeil ve siyah Dul'un salar ve kavrayan eli ve ocuklar mmff ve kk toplar ve birer birer ve ikiye blnyorlar ve kk toplar yeil siyah uuyor uuyor ve eli yeil trnaklar katran kara. - Rya filan yok. Ne yeri ne zaman. Hatrland ekilde, gerekler.

Olabildiince. Nasl olduysa: Bala. - Baka ansm yok mu? - Hi yok; hi oldu mu zaten? Hep zorunluluklar, mantki sonular, kanlmazlklar, tekerrr; maruz braklmalar, kazalar, kaderin drtklemeleri; ne zaman ansn oldu ki zaten? Ne zaman seme hakkn oldu? Ne zaman unu, bunu, tekini zgrce seebildin? Baka ansn yok; bala. - Evet. Dinleyin: Sonsuz gece, gnesiz gnler haftalar aylar, daha dorusu derede ykanm bir tabak kadar souk bir gnein altnda (nk en ufak bir ayrnty bile atlamamak lazm) bizi deli bir geceyans nda ykayan 449 bir gnein altnda geen gnler; 1975-76 kndan sz ediyorum, K, karanlk, bir de verem. Bir zamanlar denize bakan mavi bir odada, bir balknn iaret parmann altnda tifoya yakalanm ve ylan zehiriyle kurtulmutum; imdi, benim onu evlatla kabul etmemle birlikte tekerrrn hanedanlk alarna taklan bizim Adem Sina da hayatnn ilk aylarn hastaln grnmez ylanlaryla bouarak geirmek zorunda kalmt. Veremin ylanlar boazna dolanp onu havasz brakyorlard... ama o kulaklarn ve sessizliin ocuuydu, havasz kaldnda da hi ses karmyordu; soluk almaya alrken hi hrlt kmyordu grtlandan. Ksacas olum hastalanmt ve annesi Parvati veya Leyla'nn by yeteneiyle otlar aramaya gitmesine, suda iyice kaynatlm otlardan yaplan merhemlerin srekli tatbik edilmesine ramen veremin hayaletsi solun-canlar ekip gitmeyi reddediyordu. lk andan itibaren hastalnda karanlk bir metafor olduundan kukulanyordum - benim tarihle balant devremin onunkiyle rtt o geceyars aylarnda, bizim zel olaanst halimizin, gnei bile olumuz gibi solgun ve hastalkl klan genel, makrokozmik hastalkla balantsz olmadna inanyordum. O zamanlar Parvati (imdiki Padma gibi) bu soyut dncelere iltifat etmiyor, gittike artan k saplantm budalaca bulup bana kyordu, bense bu saplantnn etkisiyle olumun hastalnn barakasnda kk idare lambalar yakmaya, len vakti kulbemizi mum klaryla doldurmaya balamtm... ama tehisimin doruluunda srarlym; "Bak grrsn," diyordum o zaman da inatla, "Olaanst Hal devam ettii mddete iyilemeyecek." Asla alamayan o sabrl ocuu iyiletirme konusundaki baarszlndan akln oynacak gibi olan Parvati-Leyla'm karamsar teorilerime inanmay reddediyordu; ama dier btn sama sapan fikirlere akt. Sihirbazlar kolonisindeki yal kadnlardan biri -muhtemelen Ream Bibi'nin de diyebilecei gibi- ocuk konumadka hastaln dzelmeyeceini sylediinde Parvati bunu akla yakn buldu. "Hastalk gvdenin kederidir," diye nutuk att bana, "Gzyalar ve iniltilerle atlmas gerekir." O gece barakaya gazeteye sarlm ve pembe iple balanm bir tutam yeil tozla dnd ve bu karmn ta bile bartacak kadar gl olduunu syledi. lac tatbik ettiinde ocuun yanaklar sanki az yemek doluymu gibi imeye balad; bebekliinin uzun sredir bastrd sesleri dudaklarnn ardna yld ve azn fkeyle kapad. Yeil tozun ayaklandrd hapsedilmi seslerin gl kusmuunu yutmaya alan bebein boulmak zere olduu anlalyordu; ite o za-450 man dnyann en gl iradelerinden birinin karsnda olduumuzu anladk. Olumun nce safran, sonra safran-yeil, sonra da imen yeiline dnt bir saatin sonunda daha fazla dayanamayarak bardm: "Kadn, ufaklk sessiz kalmay bu kadar ok istiyorsa, konuturacaz diye ldrmemize gerek yok!" Adem'i sallamak iin kucama aldm ve kk gvdesinin kaskat kesildiini hissettim, diz eklemleri, dirsekleri, boynu ifade edilmemi seslerin bastrlm akntsyla doluyordu, sonunda Parvati de teslim olup bir eyler mnldana mrldana ararotla kzgzn teneke bir kapta ezerek bir panzehir hazrlad. Ondan sonra kimse Adem Sina'ya yapmak istemedii bir eyi yaptrmaya almad; onun veremle savan izlerken bylesi elik bir iradenin basit bir hastala yenilmeyi reddedecei dncesinden avuntu buluyorduk. O son gnlerde karm Leyla veya Parvati de iten ie mitsizlik gveleri tarafndan kemirilmeye balamt nk uyku saatlerimizin yalnzlnda rahatlamak ya da snmak iin bana yanatnda onun yznde hl arkc Cemile'fin korkun bir biimde erozyona uram fizyonomisini gryordum; her ne kadar Parvati'ye grdm bu hayaleti itiraf etmi ve bu hzla rmeyi srdrrse yaknda tmyle yok olacan syleyerek onu avutmaya alm olsam da kederle hokkalarn ve savan beynimi pelteletirmi olduunu sylyor, asla tamama ermeyecek evliliinden znt

duyuyordu; ar ar dudaklarnda kederin o lanetli somurtuu beliriyordu... ama ne yapabilirdim? Ona ne teselli sunabilirdim - ailemin himayesinin ortadan kalkmasyl a fakirlie mahkm olan, koku alma yeteneiyle, insanlarn bir gn nce ne yemek yediklerini ya da hangilerinin k olduunu syleyerek hayatn kazanmay semi olan (seim diye bir eyden sz edilebilirse) biri olarak ben Smkl Salim ona ne teselli verebilirdim, hele hele kendim de o uzatmal gecenin souk elinin penesindeyken ve havada son kokusu almaktayken? Salim'in burnu at dksndan daha ilgin eylerin de kokusunu alabiliyordu (unutmu olamazsnz). Hislerle fikirlerin parfmleri, neyin-nasl-olduunun kokusu benim tarafmdan kolayca ayrt edilebiliyordu. Babakana hemen-hemen-mutlak g verebilmek iin Anayasa deitirildiinde kadim imparatorluklarn hayaletlerinin kokusunu aldm havada... Kle Krallarnn ve Moollarn, amansz Evrengzeb'in ve son pembe fatihlerin hayaletleriyle dolu o ehirde tekrar despotluun keskin kokusunu duyuyordum. Yanan yal paavralar gibiydi koku. Ama burnu o kadar iyi koku almayanlar bile 1975-76 knda bakentte bir eylerin kokutuunu hissedebilirdi; beni korkutan daha tu-451 haf, kiisel bir kokuydu; ahsi tehlike kokusu, iinde bir ift hain, cezalandrc dizin varln ayrt ediyordum... aktan lgna dnm bir bakirenin knyeleri deitirmesiyle balayan eski bir atmann yaknda bir ihanet lgnl ve kesiklerle sona ereceini ilk seziimdi. Belki de burnumu kandran bylesi bir uyar karsnda kamam gerekirdi - burnumun verdii tyoyla tabanlar yalamam gerekirdi. Ama pratik engeller vard: nereye gidecektim? Karm ve olumla ne kadar hzl hareket edebilirdim? Hem bir kere daha katm unutulmamalyd, sonra kendimi nerede bulmutum: Sundarbans'da, hayaletler ve kefaretler ormannda; kendimi kl pay kurtarmtm!.. Her neyse, kamadm. Muhtemelen bir ey fark etmezdi zaten; iva -amansz, hain, doutan dmanm- beni sonunda bulurdu. nk bir burun her ne kadar baz eylerin kokusunu alacak ekilde donanm olsa da i eyleme geldi mi kska gibi boucu bir ift dizin stnl tartlamaz. Bu konuda son bir paradoksal gzlemde daha bulunacam: hayatm boyunca yakam brakmayan ama meselesinin zmn inleyen kadnlarn evinde bulduuma gre, kendimi imha sarayndan kurtarmakla keiflerin en kymetlisinden de olacaktm. Daha felsefi bir biimde sylersek: her bulutun kys gm rengidir. Salimle iva, burunla dizler... paylatmz ey vard sadece: doduumuz an (ve onun sonular); ihanetin verdii sululuk; bir de olumuz, Adem, sentezimiz, glmeyen, ciddi, her eyi duyan ocuk. Adem Sina birok adan Salim'in tam zddyd. Ben ilk bata ba dndrc bir hzla bymtm; hastaln ylanlaryla bouan Adem adeta hi bymyordu. Salim'in batan itibaren yac bir gl vard; Adem ise daha vakurdu, gllerini kendine saklyordu. Salim iradesini aile ve kaderin ortak zorbalna teslim etmiti oysa Adem yeil tozun basksna bile boyun emeyi reddederek inatla savamt. Salim evreni tmyle iine sindirmek kararllyla bir sre gzn bile krp-mamt ama Adem gzlerini sk sk kapatmay tercih ediyordu... ara sra, onlar amaya tenezzl ettiinde renklerini inceliyordum, maviydi. Buz mavisi, tekerrrn mavisi, Kemir gnn kasz mavisi... ama daha fazla uzatmaya gerek yok. Biz Bamszlk ocuklar gelecee deli gibi hzla atlmtk; Olaanst Hal'de doan daha tedbirli olacak, zaten imdiden tedbirli, zamann kollayacak; ama harekete getiinde kimse nnde duramayacak. imdiden daha gl, daha kat, daha kararl; uyuduunda gzkapakla-r altnda gzleri kmldamyor. Adem Sina dizlerle burnun ocuu r-452 yalara teslim olmuyor (en azndan bana yle geliyor). Zaman zaman bildiklerinin ateiyle yanar gibi grnen o yelken kulaklar neler duymutu? Konuabilseydi beni ihanete ve buldozerlere kar uyarr myd? Seslerle kokularn okluunun hkm altndaki bir lkede iyi bir ekip olurduk; ama bebek olum konumay reddediyordu, ben de burnumun emirlerine uymuyordum. "Arre baap," diye baryor Padma, "Ne oldu sen onu anlat efendi! Bir bebein oturup muhabbet etmemesinin nesi garip?" imde yine ayrlklar: Yapamam. - Yapmalsn. - Evet.

1976 Nisan beni hl sihirbazlar gettosunda ya da kolonisinde yaar vaziyette buldu; olum Adem hibir tedaviye cevap vermez gibi grnen ar bir veremin penesindeydi hl. Ben korkularla (ve kama dnceleriyle) doluydum; gettoda kalmamn bir nedeni varsa o da Resim Sing'di. Padma; Salim Delhi'deki sihirbazlarla yaamaya ksmen bir layn bulma hissiyle balamt - gecikmeli de olsa fakirlie dnn pek isabetli olduuna inanyordu kendini actmaktan zevk alrcasna (daymn evinden iki beyaz gmlek, iki beyaz pantolon, pembe gitarlarla ssl bir tirt ve bir ift siyah ayakkab almtm); ksmen de sadakatten gelmitim buraya, kurtarcm cad Parvati'ye minnettarlk dmle-riyle balydm; ama orada kaldm -mrekkep yalam gen bir adam olarak bir bankada i bulabilir, geceleri okuma yazma retmenlii yapabilirdim- nk hayatm boyunca bilerek bilmeyerek hep bir baba aramtm. Ahmet Sina, Hanif Aziz, aapstiker sahib, General Zlfikr, William Methwold'un yokluunda hep hizmete koulmutu; Resim Sing bu soylu neslin son temsilcisiydi. Belki de babalara ve lkeyi kurtarmaya kar duyduum ifte ihtirasn etkisiyle Resim Sing'i abartmtm; rktc bir ihtimal var ki bu da onu kendi hayalgcmn bir d-icadna dntrm olmam (ve bu sayfalarda da iyice arptmam)... doru, ona "Bizi ne zaman ardnda takacaksn Resimji - byk gn ne zaman gelecek?" diye her soruumda skntyla kmldanarak "Byle eyleri kafandan kar kaptan; ben Racastanl fakir bir adamm, bir de Dnyann En Byleyici Adam; beni baka bir ey yapmaya alma," derdi. Ama ben stelerdim: "rnek alacan biri var - Mian Abdullah, Sinekkuu..." bunun zerine Resim, "Kaptan, sen kafay yemisin," derdi. Olaanst Hal'in ilk aylarnda Resim Sing Muhterem Valide'nin sknetini hatrlatan (tekrar!) kasvetli bir sessizliin etkisi altna girmi 453 (ki oluma da szmt bu sessizlik), Eski ve Yeni ehirlerin caddelerinde, arka sokaklarnda eskiden srarla yapt ekilde izleyicilerine nutuk atmay ihmal eder olmutu; ama o her ne kadar "Zaman sessizlik zaman, kaptan," dese de ben gnn birinde, geceyarsnn sonunda bir binyllk afakta, bir ekilde, byk bir mlkszler julusu, yani alaynn nnde Resim Sing'in, belki fltn alarak zehirli ylanlarnn eliinde bizi a karacana inanyordum... aslnda belki de bir ylan bycsnden te bir ey deildi; bu olasl reddetmiyorum. Sadece unu sylyorum; ince uzun, sakall, salar ensesinde dmlenmi son babam, Mian Abdullah'n dnyaya yeniden gelmi haliydi; ama belki de benim onu tarihin iplerine saf kendi irademle balama isteimin sonucu ortaya kan bir yanlsamayd hepsi. Hayatmda pek ok yanlsamalar oldu; bunu bilmediimi sanmayn. Ama artk yanlsamalarn tesinde bir zamana geliyoruz; artk baka arem kalmad iin btn akam kap durduum o son noktay siyah beyaz kaydetmek zorundaym. An paralar: bir doruk noktas byle yazlmamal. Bir doruk noktas Himalaya zirvesine doru hzla kabarmal ama benim elimde sadece paralar var ve mahvma doru ipleri kopmu bir kukla gibi yuvarlanmaktan baka arem yok. Byle planlamamtm; ama belki de insann bitirdii hikyenin balad hikyeyle hi alakas olmuyor. (Bir zamanlar, mavi bir odada, Ahmet Sina sonlarn uzun zaman nce unuttuu peri masallarna uydurma sonlar yazard; Bakr Maymun'la ben Sin-bad'n seyahati ve Hatim Tai'nin maceralarnn pek ok deiik versiyonunu dinlemitik seneler iinde... acaba ben de tekrar balasam baka bir yerde mi bitiririm?) Neyse: paralarla krpklarla yetinmek zorundaym; yzyllarca nce yazdm gibi, iin srr azck ipucunun klavuzluunda boluklar doldurabilmek. Hayatmzdaki en nemli olaylar biz orada yokken olur; bir keresinde gzme ilien o dosyann zerindeki her eyi anlatan harflerin ansn klavuz almalym; bir de talan edilmi bellek kubbelerimde bir kumsaldaki krk ieler gibi duran geriye kalm dier paralar... Bellek krpklar gibi gazete ktlar da sihirbazlar kolonisinde sessiz geceyars rzgrnda uuurlard. Rzgrn uurduu gazeteler barakama misafirlie gelip daym Mustafa Aziz'in faili mehul bir cinayete kurban gittiini bana haber vermilerdi; gzmden tek ya aktmadm. Ama baka bilgi krntlar da vard; ite onlardan yola karak gerei ina etmeliyim. Bir gazete parasnda (algam kokuyordu) Hindistan Babakan'nn zel astrologu olmadan hibir yere gitmediini okumutum. Bu para-454 nn zerinde algam kokusundan da fazlas vard; gizemli bir biimde burnuma tekrar

ahsi tehlike kokusu gelmiti. Bu uyarc aramadan ne karmam gerekiyordu; khinler benim iin kehanette bulunmulard; sonunda mahvma da onlar sebep olamazlar myd? Yldzlar saplant edinmi bir Dul, astrologlardan, ok uzun zaman nce bir geceyars domu btn ocuklarn gizli potansiyelini renmi olamaz myd? Acaba ecereler zerinde uzmanlam bir Devlet Memurundan da bunlarn izini srmesi istenmi olamaz myd... o sabah daym bu nedenle mi yzme garip garip bakmt? Evet, gryorsunuz, paralar birbirine oturmaya balad! Padma, sence de her ey ak deil mi? Indira Hindistan'dr Hindistan ndira'dr... acaba kendi sloganlam merkezi-liinin ink edildii bir mektubu, uzun zaman nce kendi babasnn bir geceyars ocuuna yazm olduu bir mektubu okumu olamaz m; ulusun-aynas olma rolnn bana verildii o mektubu? Gryor musun? Gryor musun?.. DahaS da var, daha kesin kantlar da var nk Times oflndia'mn dier bir parasnda Dul'un kendi haber ajans Sama-ar "bymekte olan derin ve yaygn komployla mcadele etme kararll" cmlesini aktaryor. Bir ey diyeyim mi: Canata Mora'y kastetmiyordu! Hayr, Olaanst Hal'in beyaz taraf olduu kadar kara taraf da vard, ite o bastrlm gnlerin maskesi altnda ok uzun zamandr gizlenen sr: Olaanst Hal ilan edilmesinin ardndaki hakiki, asl ama geceyars ocuklarnn ezilmesi, toz haline getirilmesi, dnszce tarumar edilmesiydi. (Konferanslar seneler nce dalmt ama tekrar bir araya gelmelerinin ihtimali bile krmz alarm verilmesine yetmiti.) Astrologlar -kukum yok- tehlikeyi haber vermilerdi; zerinde G..K. yazan bir dosyada gnmze kadar gelen kaytlardan isimler toplanmt ama dahas da vard. hanetler ve itiraflar; dizlerle burun -burunla dizler. Krpklar, paralar, blmler: bana yle geliyor ki burnumda tehlike kokusuyla uyanmadan hemen nce ryamda uyuduumu gryordum. Ryalarn bu en sinir bozucusundan uyandmda barakamda bir yabanc buldum: dz salan kulaklarnn zerinde llelenen air klkl bir adam (ama st taraf ok inceydi). Evet: anlatlmas-gere ceki son uykumda Nadir Han'n glgesi ziyaretime gelmiti, akn akn lacivertta kakmal gm hokkaya bakp "Bunu aldn m? -nk almadysan -bu mmk demiti. Ben "Evet, ta kendisi, ben oyum!" diye onayladm-455 da Nadir Kasm'n rya hayaleti beni uyard: "Saklan. Zamann azald. Vakit varken saklan." Dedemin hals altna saklanan Nadir kendi yaptn yapmam tlemek iin bana gelmiti; ama ok ge ok ge nk tam anlamyla uyandmda tehlike kokusunun burnumu trampet gibi dvdn fark ettim... nedenini bilmediim bir korkuyla ayaa kalktm; acaba ben mi uyduruyorum yoksa Adem Sina mavi gzlerini ap ciddi ciddi bana bakm myd? Olumun gzlerinde de korku mu vard? Bir burnun kokusunu ald eyi koca kulaklar duymu muydu? Her ey balamadan nce baba oul sessizce anlamlar myd? Bu soru iaretlerini bylece brakmak zorundaym, cevapsz; ama Parvati'nin, Leyla'mn da uyanp "Neyin var efendi? Hayrola?" diye sorduu bir gerek. Ben nedenini tam bilmeden: "Saklan; burada kal sakn dar kma," dedim. Sonra dar ktm. Sonsuz geceyarsnn karanl gettonun zerinde sis gibi asl dursa da sabaht herhalde... Olaanst Hal'in bulank nda yedi ta oynayan ocuklar ve emsiyesi sol kolunun altnda Cuma Camiinin duvarna ieyen Resim Sing'i grdm; ufak tefek, kel bir illzyonist on yandaki rann boazna bak sokarak deneme yapyordu, bir sihirbaz da daha imdiden izleyici bulmu kocaman yn yumaklarn yabanclarn koltuk altlarndan karyordu; bu esnada gettonun baka bir kesinde mzisyen and Sahib trompet alyordu, bozuk bir kornonun tarihi azln boynuna dayam grtlak kaslarn ayordu... uzakta elastik l koloninin tek emesinden su almlar, balarnda testiler kulbelerine dnyorlard... ksacas her ey normal grnyordu. R yalarm ve burun alarmlarm yznden kendi kendimi azarlamaya balamtm ki kendini gsterdi. nden karavanlarla buldozerler geldi, anacaddeden gmbr gmbr; sihirbazlar gettosunun karsnda durdular. Bir hoparlrden anons yaplmaya balad: "ehri gzelletirme program... Sancay Genlik Komitesinin izinli operasyonu... yeni yerleim alanna gitmek iin hazrlann... bu mahalle halkn gzn rahatsz etmektedir, daha fazla hogr gsterilmeyecektir... herkes kar koymadan emirleri uygulamak zorundadr." Hoparlr anonsu srdrrken birileri karavanlardan indiler: hzla renkli bir adr kuruldu, kamp yataklar ve cerrah aletleri vard... karavanlardan gzel giyimli,

iyi aileden gelme, yabanc memlekette eitim grm hanmlar boald, sonra da ayn lde iyi giyimli erkekler: gnlller, Sancay Genlik gnllleri topluma hizmet ediyorlard... ama sonra onlarn gnll olmadklarn fark ettim nk 456 hepsinin salar kvrck dudaklar da kadn-tenasl-uzvu-eklindeydi, zarif hanmlarn hepsi de birbirinin tpksyd, hatlar da gazetelerin "uzun boylu gzel" diye tarif ettii, zamannda bir yatak irketi iin gecelik reklamlarna km Sancay'n Menaka'snn aynyd... gecekondu temizleme programnn kaosu iinde dikilirken Hindistan'n ynetici hanedannn kendi kendini oaltmay nasl rendiini bir kere daha grdm; ama dnecek zaman yoktu, saysz tenasl-dudak ve uzun-boylu-gzel sihirbazlarla yal dilencileri kollarndan tutup karavanlara srklyordu, sihirbazlar kolonisini bir sylenti almt: "Nasbandi yapyorlar - ksrlatryorlar!" - kinci bir lk "Kadnlarnzla ocuklarnz kurtarn!" - syan balyor, biraz nce yedi ta oynayan ocuklar k istilaclara ta frlatyorlar; Resim Sing emsiyesini fkeyle sallayarak sihirbazlar yanna topluyor, bir zamanlarn uyum sembol imdi bir silaha dnm, savrulan bir Don Kiot mzrana, sihirbazlar da savunmaya gemi bir ordu, byl bir biimde molotof kokteylleri kartlp atlyor, sihirbazlarn antalarndan tulalar kyor, hava lklar ve frlatlan eylerle dolu; k tenasl-dudaklarla uzun-boy nistlerin kaba fkesi karsnda geri ekiliyorlar; Resim Sing vasektomi adrna kar saldrya geiyor... Emirlere uymayan Parvati veya Leyla yanmda "Tanrm bunlar ne-" derken yeni ve daha korkun bir saldr salnyor mahallenin stne; sihirbazlara, kadnlarla ocuklara kar birlikler gnderiliyor. Bir keresinde hokkabazlar, kt oyuncular, kuklaclar, hipnozcular zafer kazanm bir ordunun yannda gururla yrmlerdi; ama btn bunlar unutulmu artk, Rus silahlar getto sakinlerinin zerinde deneniyor. Komnist cadlarn sosyalist silahlar karsnda ne kadar ans var? imdi her yne kayorlar, kayoruz, askerler atee balaynca Parvati'yle ayr dtk, Resim Sing'i de gzden kaybettim, dipikler iniyor, silahlarn fkesi altnda elastik lden birinin yere dtn gryorum, insanlar salarndan tutulup az ardna kadar ak bekleyen karavanlara srkleniyor; ben de kouyorum, ok ge, omzumun zerinden geri bakyorum, Dalda-tenekelerine, bo sandklara, korku iindeki sihirbazlarn braktklar uvallara taklp sendeliyorum ve omzumun zerinden Olaanst Hal'in bulank gecesinde btn bunlarn bir duman-perdesi, bir yan-mesele olduunu gryorum nk karmaann iinden bana doru mitik biri geliyor, kaderin ve ykmn canlanm hali: Binba iva da kavgaya katlm ve sadece beni aryor. Koarken arkamdan felaketimin ikin dizleri geliyor... ... Zihnimde bir baraka resmi canlanyor: olum! Sadece olum da 457 deil; lacivertta kakmal gm bir hokka! Gettodaki karmaann iinde bir yerlerde bir ocuk tek bana braklm... ok uzun zamandr korunan bir tlsm terk edilmi. Ben bam ksm sarslan kulbelerin arasnda koarken Cuma Camii pasif pasif izliyor, ayaklarm beni yelken kulakl olumla hokkama gtryor... ama o dizlere kar ne ansm vard ki? Sava kahramannn dizleri ben kaarken gitgide yaklayor, sonumun eklemleri bana doru gmbrdyor ve sryor, sava kahramannn bacaklar havada uuyor, boynumun etrafna bir ene gibi kilitleniyor, dizler grtlamdaki son nefesi de skp kartyor, ben kvranarak dyorum ama dizler smsk tutmay srdryor ve bir ses -ihanetin, nefretin, hyanetin sesi!- "Kk zengin ocuk: tekrar karlatk. Selam," diyor, dizler gsmn zerinde beni gettonun tozuna mhlarken. Ben hrldadm; iva gld. Bir hainin niformasndaki parlak dmeler! Gm gibi gz krpan, ldayan dmeler... bunu neden yapmt? Bir zamanlar Bombay kenar mahallelerinde anarist apalarn efliini yapm birisi neden despotluun savaefendisi olmutu? Geceyars ocuu neden geceyars ocuklarna ihanet etmi ve beni kaderime gtrmt? iddet sevgisi ve niformalardaki dmelerin merulatrc lts yznden mi? Bana kar duyduu o eski antipati uruna m? Yoksa -en mantkls bu geliyor- geri kalanlara verilen cezalardan kurtulmak iin mi... evet, yle olmal; Ah doduu ana kar duran sava kahraman! Ah bozulup rm rakibim... Ama hayr, btn bunlara bir son verip hikyeyi olabildiince basit anlatmalym: askerler sihirbazlar takip eder, tutuklar, srklerken Binba iva benim zerimde younlamt. Ben de bir karavana doru sert bir biimde srklenmeye baladm; bu esnada buldozerler mahalleye girmiti, bir kap arparak kapand... karanlkta bardm, "Ama olum! - Ya Parvati nerede, Leyla'm

nerede? - Resim Sing! Kurtar beni Resimji!" Ama buldozerler i bandayd ve bardm kimse duymad. Cad Parvati benimle evlenmekle btn yaknlarma musallat olan dehetli lm lanetine kurban dmt... iva'nn beni zifiri karanlk bir karavana kapattktan sonra onu aramaya m gittiini yoksa buldozerlere mi braktn bilemiyorum... nk artk ykm makineleri ortamlarn bulmulard ve gecekondu mahallesinin kk kulbeleri dayanlmaz yaratklarn gc altnda devriliyor, kyordu, barakalar dal paralan gibi krlyordu, kuklaclarn kk karton kutular ve illz-yoncularn byl sepetleri birbirine geiyordu; ehir gzelletiriliyor-du, bir iki lm olmu, kocaman gzl somuttuk dudakl bir kz palet-458 lerin altnda kalm ne fark eder, gz rahatsz eden bir ey ehrin tarihi ehresinden kaldrlyordu... rivayetlere baklrsa, sihirbazlar gettosunun lm sanclar arasnda her tarafna ylanlar sanlm sakall bir dev (biraz abart olabilir) harabeler arasnda kouyormu -SON SRAT- yaklaan buldozerlerin nnde, elinde darmadn olmu emsiyesi, sanki hayat buna balym gibi etrafta bir eyler arayarak kouyormu. Gn sona erdiinde Cuma Camiinin glgesine m gecekondular yeryznden silinmiti; ama sihirbazlarn hepsi ele gememiti; hepsi Kiripur denen dikenli telli kampa, Yamuna Nehrinin teki ucundaki aure kye gtrlmemiti; Resim Sing'i asla yakalayamadlar, sylenenlere baklrsa sihirbazlar gettosunun buldozerlenmesinden sonra ehrin tam gbeinde yeni bir getto ortaya kmt, Yeni Delhi istasyonunun hemen yannda. Buldozerler rapor edilen yere gittiler hemen ama hibir ey bulamadlar. Ondan sonra kaan illzyonistlerin seyyar gecekondu mahallesi elirdeki herkesin bildii bir geree dnt ama ykm ekipleri onu hi bulamadlar. Mehrauli'de olduu rapor ediliyordu; ama vasektomistlerle askerler oraya gittiklerinde Kutb Minar'n etrafnda yoksulluun barakalarn gremiyorlard. Muhbirler gettonun, Jai Sing'in Mool gzetleme mevkii Cantar Mantar bahelerinde grldn haber veriyordu ama oraya yetien ykm ekipleri sadece papaanlar ve gne saatleri buluyorlard. Ancak Olaanst Hal sona erdikten sonra seyyar getto olduu yerde kald; ama bu biraz bekleyecek nk artk, sonunda, kontrolm kaybetmeden, Bena-res'de Dul'un Misafrhanesindeki tutsaklm anlatma zaman. Bir zamanlar Ream Bibi "Ay-o-ay-o!" diye barmt, haklyd da: kurtarclarmn gettosuna ykm getirmitim; belli ki Dul'un kesin emirleriyle hareket eden Binba iva beni yakalamak iin koloniye gelmiti; bu esnada Dul'un olu dikkat datmak iin ehir gzelletirme ve vasektomi programlann ayarlamt. Evet, tabii, byle planlanmt; ok da etkili olmutu. Sihirbazlar isyan srasnda kazanlanlar: Geceyars ocuklarnn her birinin nerede olduunun anahtarn elinde tutan dnyadaki tek kiinin ele geirilmesi az baar deildi - her gece her biriyle ayr ayn balant kuran ben deil miydim? simlerini, adreslerini, yzlerini onca zaman hep kafamda tamam mydm? Bu sorunun cevabn vereceim: evet, tamtm ve ele geirilmitim. Evet, tabii byle planlanmt. Cad Parvati bana rakibimden sz etmiti; benden de ona sz etmi olmas muhtemel deil miydi? Bu soruyu da cevaplayacam: muhtemeldi. Bu yzden de sava kahraman-459 'IF mz, efendilerinin en ok istedii kimsenin bakentin neresinde gizlendiini biliyordu (Mustafa daym bile yanndan ayrldktan sonra nereye gittiimi bilmiyordu, ama iva biliyordu!) - rvet (terfden ahsi gvenlik garantisine kadar eitli rvetler) alp ihanet ettikten sonra beni sahibesinin, Madam'n, iki renk sal Dul'un eline vermesi ok kolay olmutu. iva'yla Salim kazananla kurban; bizim rekabetimizi anlarsanz iinde yaadnz a da anlarsnz. (Bu szn tersi de doru.) O gn zgrlm dnda bir ey daha kaybetmitim: buldozerler bir gm hokkay yutmulard. Beni elle tutulur, tarihsel olarak kantlanabilir gemiime balayan son nesneden de mahrum kaldktan sonra geceyarsnn bana verdii i hayatmn sonularyla yzlemek zere Benares'e gtrldm. Evet, her ey orada oldu, Ganj'n kysnda dullar saraynda, dnyann yaayan en eski ehrinde, Buda'nn genliinde bile yal bir ehir olan Kasi Benares Varansi'de, Kutsal Ik ehri, Kutsal Kitabn yuvas, iinde gemi imdiki gelecek btn hayatlarn kaytl bulunduu zayieler zayiesi. Tanra Ganga yeryzne iva'nn salarndan akarak inmiti... tanr-iva'nn mekn olan Benares'e kahraman-iva tarafndan kaderimle yzlemek iin getirilmitim. Zayielerin memleketinde Ram-ram Seth'in

bir at katnda nceden bildirdii o ana erimitim, "askerler zorlayacak... tiranlar kavuracak!" demiti khin yksek sesle; yle resmi bir yarglama yaplmad -bir tek iva'nn boynuma sarlan dizleri var- ama bir k gn, demir bir kazanda kavrulan bir eylerin kokusu geldi burnuma... Nehri takip et, beyaz petemall gen cimnastikilerin tek elle snav ektii Scindia-merdive lerini, cenazelerin yapld, atei koruyanlardan kutsal atein satn alnabildii Manhikarnika-merdivenlerini, kpeklerle ineklerin yzen lelerini - uruna ate satn alnmayan talihsizleri, Dasavamed-merdivenlerinde sarlar giymi, herkesi kutsayan hasr emsiyeler altndaki Brahmanlar ge... artk duyulmaya balamtr o tuhaf ses, sanki uzaklardan gelen kpek havlamalar gibi... sesi takip et, ekillenene kadar git git, o zaman bunun nehir kysndaki sarayn pencerelerinden kan kesintisiz bir inilti olduunu anlarsn: ite oras Dullar Misafirhanesidir! Bir zamanlar bir mihracenin malikne-siymi; ama gnmz Hindistan' modern bir lke olduundan bu tr yerlere Devlet tarafndan el kondu. Saray artk matem tutan kadnlara ait; kocalarnn lmyle gerek hayatlarnn bittiini anlayan ama ar-460 tk satiyle kurtulmalarna izin verilmeyen bu kadnlar deersiz gnlerini yrekten kopan zlgtlarla geirmek iin kutsal ehre geliyorlar. Dullar saraynda srekli dvnmekten gsleri morarm bir kadn kabilesi yaar, salar yoluna yoluna kafalar kellemitir ve kederlerini srekli tiz bir biimde ifade etmekten sesleri atlamtr. Koskoca bir binayd, yukardaki kk oda labirentlerinin yerini aada kocaman matem salonlar alyordu; evet, her ey orada oldu, Dul beni korkun imparatorluunun mahrem yreine emip ekmiti, st katta kck bir odaya kapatlmtm ve matemdeki kadnlar bana hapishane yemekleri getiriyorlard. Ama baka ziyaretilerim de oldu: sava kahraman muhabbet amacyla iki meslektan daha davet etmiti. Baka bir deyile: konumaya tevik ediliyordum. Beni gldrmeyi asla baaramadklar iin Abbott-ve-Castello adn taktm birbirine uymayan biri zayf teki iman bir ikili tarafndan. Bu noktada belleimde-merhametli bir boluk var. O mizahsz, niformal ikilinin muhabbet ettirme tekniklerini hatrlamaya hibir g zorlayamaz beni; o gnleri ardna kilitlediim kaplar aabilecek ne bir atni ne de bir turu var! Hayr, unuttum, baklay azmdan karmam nasl saladklarn syleyemem, sylemeyeceim - ama meselenin utan verici znden kamamn imkn yok, yani akalarn yokluuna ve iki-bal sor elde pek sempatik olmayan tavrlarna ramen konutum. Hatta konumann da tesinde: onlarn aza alnmaz -unutulmu- basklar altnda fazlasyla gevezeletim. Dudaklarmdan blk prk dklenler (imdi dklmeyecek olanlar) nelerdi: isimler, adresler, egaller. Evet, onlara her eyi anlattm, be yz yetmi sekiz kiinin hepsini tek tek syledim (nk bana nazike bildirdiklerine gre Parvati lmt, iva dman saflarna katlmt ve be yz seksen birinci de konuuyordu...) - bir bakasnn hyaneti yznden hainlie zorlanarak geceyars ocuklarna ihanet ettim. Konferansn kurucusu olan ben sonunu da kendim hazrladm, bu esnada Abbott-veCastello glmsemeden lafa giriyorlard: "Aha! ok gzel! Onu bilmiyorduk!" ya da "birlii yapman ok iyi; bu adam daha nce duymamtk!" Byle eyler oluyor. statistikler tutuklanm bir balama oturtabilir; Olaanst Hal srasnda ieri atlan "siyasi" tutuklularn says konusunda ciddi bir fikir ayrl olmasna ramen, otuz bin ya da eyrek milyon insan kesinlikle zgrln kaybetmiti. "Yzdeye vurulduunda Hindistan nfusunun ok kk bir blmdr bu," demiti Dul. Bir Olaanst Hal srasnda pek ok ey olabilir: trenler zamannda 461 hareket eder, kara-paraclar korkutulup vergi demeleri salanr, hatta hava durumu bile dizginlenip byk mahsuller toplanabilir; tekrar ediyorum kara bir taraf olduu kadar beyaz bir taraf da vard. Ama kara tarafnda ben demir parmaklklar ardnda, kullanmama izin verilen tek mobilya olan saman deimde oturuyor, gnlk pirincimi hamambcekleri ve karncalarla paylayordum. Geceyars ocuklarna (ne pahasna olursa olsun engellenmesi gereken bu komploya) astroloji tutkunu bir Babakan'n karlarnda korkuyla titredii o grtlak kesen serseriler etesine, modern bir ulus-devleti n ne zaman ne de efkat ayrabilecei sapkn garabelerine gelince, hemen hemen yirmi dokuz yanday-dlar, Dullar Misafirhanesine getirildiler, Nisan'la Aralk arasnda hepsi tamamland ve fsltlar duvarlarn arasn doldurmaya balad. Hcremin duvarlar (kt gibi ince, svalar dklm, plak) utan verici itiraflarmn sonularn salam kulamla sakat kulama fsldamaya balad. Salatalk burunlu bir

mahkm, bir sr doal ilevi -yrmeyi, otura kullanmay, melmeyi, uyumay-imknsz kla e halkalarla bal vaziyette, svalar dklen bir duvarn dibinde dertop olup oturuyor ve bir duvara fsldyordu. Bu sondu; Salim kederine teslim olmutu. Btn hayatm ve hatrlayp anlattklarmn ou boyunca zntm kilit altnda tutmaya, cmlelerimi acmn tuzlu, ar duygulu slaklyla lekelememeye altm; ama buraya kadar. Neden hapsedildiimi bana kimse sylememiti (ta ki Dul'un Eli...); ama o otuz bin ya da eyrek milyon insandan hangisine nedeni niini sylenmiti ki? Bunu duymaya gerek var myd? Duvarlarda geceyars ocuklarnn sessiz seslerini duyuyordum; daha baka dipnota ihtiyacm yoktu, dklen svayla konuuyordum. 1976 Nianyla Aral arasnda Salim duvara neler fsldad: ... Sevgili ocuklar. Nasl syleyeceimi bilemiyorum... Sylenecek ne var zaten? Benim suum benim utancm. Geri bahane bulmak mmkn: iva'nn suunu da stlenemem. Hem her trden insan kapatlyor, bizim ne farkmz var? Sululuk karmak bir mesele, bir bakma hepimiz bundan sorumlu deil miyiz - herkes layk olduu ekilde ynetilmez mi? Ama byle bahaneler ne srmeyeceim. Ben yaptm, ben. Sevgili ocuklar, Parvati'm de ld. Cemile'm kayboldu. Herkes kayboldu. Tarihim boyunca tekerrr eden o tipik eylerden birisi de kaybolmak; Nadir Han ardnda bir not brakarak bir yeralt dnyasndan kaybolmutu; anneannem kazlar beslemek iin kalkmadan nce Adem Aziz de ortadan kaybolmutu; ya Mary Pereira nerede? Ben bir 462 sepetin iinde kaybolmutum ama Leyla veya Parvati bylerin yardm olmakszn srra kadem bast. imdi de hepimiz buradayz, dnya zerinden kaybolduk. Kaybolma laneti belli ki size de bulam ocuklar. Yo, su meselesine gelince daha geni bir adan bakmay kesinlikle reddediyorum; olanlara ok yaknz, perspektif imknsz, belki analistler daha sonra nedenini niinini sylerler, altnda yatan ekonomik eilimleri ve politik gelimeleri aklarlar ama u anda sinema perdesine ok yaknz, grnt benek benek, sadece znel yarglar mmkn. yleyse znel olarak bam utanla eiyorum. Sevgili ocuklar: balayn. Hayr, balamanz beklemiyorum. Siyaset, ocuklar: en iyi tarafndan bakldnda pis bir itir. Ondan uzak durmalydk, ben asla bir ama hayal etmemeliydim, mahremiyetin, insanlarn kk, zel hayatlarnn, bu fazla iirilmi makrokoz-mik faaliyete tercih edilmesi gerektii sonucuna varyorum. Ama ok ge. Yapacak bir ey yok. Baa gelen ekilir. yi soru ocuklar: ekilecek olan ne? Neden buraya byle birer birer toplandk, neden boyunlarmzdan zincirler, halkalar sarkyor? Tuhaf mahpusluklar da var (fsldayan bir duvara ne kadar inanlrsa artk): uma yetisine sahip olan bileklerinden yere aklm halkalara balamlar, kurtadama da azlk taktrmlar; aynalardan kaabilene suyun yansmal yznden kaamasn diye kapakl bir kabn kk deliinden su iiriyorlarm; baklaryla ldrebilenin bana uval geirmiler, Baud'un batan karc gzellerinin kafalarna da torba geirilmi. Birimiz metal yiyebiliyordu; onun ban raptetmiler, sadece yemek yerken ayorlarm... bizim iin planlan ne? Kt bir ey, ocuklar. Ne olduunu henz bilmiyorum ama yaklayor. ocuklar, bizim de hazrlanmamz lazm. Duyurun: birisi kam. Duvarlarda eksiklik kokusu var. Mjde ocuklar! Hepimizi ele geirememiler. Mesela zaman-seyyah Soumitra -Ah genlik aptall! Ona inanmamakla amma salaklk etmiiz!- burada deil; belki de hayatnn daha mutlu bir zamannda dolanyordur, arama ekiplerini hep atlatm. Yok, onu kskanmayn; geri ben de ara sra gemie kamay istiyorum, belki de evrenin gzbebei olarak William Methwold'un saraylarnda tur attm zamanlara -Olasln ok olduu, tarih ncesi zamanlara duyulan uursuz zlem, mesela Delhi'deki Genel Posta Binasnn arkasnda son noktaya doru daralan bir sokaa!- ama hepimiz buradayz imdi; byle dnceler moral bozuyor; en azndan birimiz zgr ya sevinin! Bazlarmz da lm. Parvati'min lmn bana onlar syledi. Son 463 ana kadar yznn stnde o erimi hayalet yzyle... Hayr, artk be yz seksen bir kii deiliz. Aralk souunda kamz kapatlm, titreyerek bekliyor? Burnuma soruyorum: drt yz yirmi diyor, hile ve sahtekrln says. Dullar tarafndan hapsedilmi drt yz yirmi kii; biri daha var, Misafirhanenin etrafnda postallaryla dolayor -ihanetin kokusunun yaklatn hissediyorum!- Binba iva, sava kahraman, diz-iva mahkmiyetimizden sorumlu. Drt yz yirmi kii onlara yetecek mi? ocuklar, daha ne kadar bekleyeceklerini bilmiyorum.

... Hayr benimle dalga geiyorsunuz, durun aka yapmayn. Fslt-larnzdaki bu iyi huyluluk neden niin nasl? Hayr, beni mahkm etmeli ve asla balamamalsnz -teker teker e kapatldka gnderdiiniz neeli selamlarla bana ikence etmeyin, selamlarn, na-maskarlarn, naslsnlarn ne yeri ne zaman - ocuklar anlamyor musunuz bize her eyi yapabilirler her eyi - hayr, bunu nasl sylersiniz, ne-yapabilirler demekle neyi kastediyorsunuz? Size ne yapacaklarn syleyeyim, elik denekler bileklere vurduunda actr; dipikler alnda iz brakr. Ne mi yapabilirler? Anslerinizden ieri elektrik kablolar sokabilirler, ocuklar; bu tek olaslk deil, ayaklarnzdan asabilirler ve mum -ah mum nn tatl romantik lts!- yaklm vaziyette tende gezdirildiinde pek de ho deildir. Kesin u dostluk muhabbetini, korkmuyor musunuz? Beni dvmek, tekmelemek, para para etmek istemiyor musunuz? Durmadan fsldanan bu anlar, eski kavgalara, dncelerle nesnelerin savana duyulan bu zlem neden, bana neden sknetinizle, normalliinizle, bir krize teslim olmama gcnzle meydan okuyorsunuz? Dorusu kafam kart ocuklar; yirmi dokuz yana gelmi insanlar olarak nasl birbirinizle flrt edercesine fslda-arak hcrelerinizde oturabiliyorsunuz? Lanet olsun, bu bir pilav gn deil! ocuklar ocuklar, zr dilerim. Kabul ediyorum son zamanlarda pek kendimde deilim. Buda oldum, sepete konmu bir hayalet oldum, ulusun mstakbel kurtarcs oldum... Salim hep kmaz sokaklara girdi, gereklikle ciddi sorunlar oldu, bir hokka dtnden beri... ne yazk: Hokkam bile kaybettim. Ama yine hata yapyorum, bana acmanz istemiyordum, ey diyecektim - belki de olan biteni yanl anlayan benimdir siz deil. nanlmaz, ocuklar: biz ki fikir ayrlna dmeden be dakika konuamazdk, biz ki ocukken kavga eder, ekiir, bozuur, kserdik oysa imdi birdenbire bir aradayz, toplandk! Ah harika ironi: bizi mahvetmek iin buraya getire n Dul aslnda hepimizi bir araya getirmi oldu! Ah despotlarn kendini gerekletiren paranoya-464 s... nk bize ne yapabilirler ki artk hepimiz ayn taraftayz, ne dillerin rekabeti ne dini nyarglar; ne de olsa artk yirmi dokuz yandayz, size ocuklar dememem lazm... ! Evet ite iyimserlik, bir hastalk gibi; gnn birinde bizi salverecek, ite o zaman, bekleyin de grn, belki de yeni bir siyasi parti kurabiliriz, evet, Geceyans Partisi , balklan o-altabilen, madenleri altna evirebilen insanlara kar siyasetin ne ans var? ocuklar, burada bir eyler douyor, tutsaklmzn bu karanlk zamannda; brakn Dullar ellerinden geleni ardlanna koymasnlar; birlik yenilmezliktir! ocuklar: biz kazandk! ok ac veriyor. Gbre ynnda biten gl gibi iyimserlik: hatrlamak canm actyor. Yeter: gerisini unuttum. - Hayr! - Tamam, hayr, hatrlyorum... Deneklerden, prangalardan, tene deen mumlardan daha da beteri neydi? Trnak skmeyle, a brakmay glgede brakan neydi? Dul'un en ince, en hassas akasna ifa ediyorum: bize ikence etmek yerine umut vermiti. Bylece geri alaca bir ey -bir ey deil, en harika ey- oluyordu. Biraz sonra bunu nasl bak gibi kestiini anlatmam gerekecek. Ektomi (sanrm Yunanca'dan geliyor): kesmek demek. Buna tp bilimi bir takm nekler takyor: apendektomi, tonsilektomi, mastektomi, tubektomi, vasektomi, testektomi, histerektomi. Salim bu kesip atmalar kataloguna bedavadan bir katkda bulunmak istiyor; ancak bu terim gerektii gibi tarihle ilintili, geri tbbn da bu ite parma var, vard: Sperektomi: mit tahliyesi. Yeni Yln ilk gnnde biri ziyaretime geldi. Kap gcrts, pahal ifonun hrts. Desen: yeil siyah. Gzlkleri yeil, ayakkablar katran kara... Gazete makalelerinde bu kadna "kocaman, yuvarlak kalal gz kamatrc bir kz... kamu hizmetine girmeden nce bir mcevher dkkn iletiyordu... Olaanst Hal esnasnda ksrlatrmadan yar-resmi olarak o sorumluydu," deniyordu. Ama ben ona bir isim taktm: o Dul'un Eli'ydi. O el teker teker ve ocuklar mmff ve kopan kopan kk toplar... yeilli karal hcreme girmiti. ocuklar: balyor. Hazrlann ocuklar. Birlikte glyz. Brakn Dul'un Eli Dul'un iini yapsn ama sonra, sonra... sonray dnn. imdinin dnlmeye tahamml yok... ve kadn tatl bir sesle, gayet makul "Temelde bu bir Tanr meselesi," diyor. (Dinliyor musunuz ocuklar? Herkese duyurun.)

465 "Hindistan halk," diye aklyor Dul'un Eli, "Leydimize bir tanr gibi tapyor. Hintliler sadece tek bir tanrya tapnmay becerebilirler." Ama ben Bombay'da bymtm, orada iva'nn, Vinu'nun, Ga-ne'in, Ahuramazda'nn, Allah'n ve saysz baka tanrnn tebalar vard... "Ya panteon," dedim, "sadece Hinduluun yz otuz milyon tanrsna ne demeli? Ya slam, ya Bodisatvas...?" te cevab: "Evet! Tanrm, milyonlarca tanr, haklsn! Ama hepsi ayn OM'un tezahrleri. Sen Mslmansn: OM nedir bilir inisin? Gzel. Kitleler iin Leydimiz OM'un bir tezahrdr." Drt yz yirmi kiiydik. Hindistan'n alt yz milyonluk salam nfusunun yzde 0.00007'si. statistik asndan hibir kymetimiz yoktu; tutuklanm olan otuz bin (ya da iki yz elli bin) kiinin bile sadece yzde 1.4'ydk (ya da 0.168'i)! Ama Dul'un Eli'nden unu rendim, tanr olmak isteyenler en ok dier potansiyel ilahlardan korkuyorlard; sadece Hindistan Babakan olmayan, ayn zamanda Devi, en korkun ynyle ana-tanra, tanrlarn aktisinin sahibi, sa ayrkl ve izofren sal, ok kollu bacakl bir ilah olmak isteyen Dul'un bizden, geceyar-snn byl ocuklarndan korkmasnn, nefret etmesinin, bizi yok etmesinin tek nedeni de buydu... rk gsl kadnlarn dklen saraynda varoluumun anlamnn ne olduunu ite byle rendim. Ben kimim? Biz kimdik? Sizin hibir zaman sahip olamadnz tanrlardk, yleyiz, yle kalacaz. Ama bir ey daha vard; onu aklamak iin de en zorunu en son anlatmalym. Madem yle ok hzl, yoksa hi kmayabilir, 1977'nin ilk gn yuvarlak kalal gz kamatrc bir kz bana drt yz yirmi kiiyle yetineceklerini syledi, yz otuz dokuz kiinin ldn saptamlard, sadece bir avu insan kamt, artk balayabilirdi, krt krt, anestezi yaplacakt, ona kadar say, numaralar resmi geitte bir iki , ben duvara fsldyorum, Brakn yapsnlar, brakn, yaadmz ve beraber olduumuz mddete bize kim kar koyabilir?.. Mahzendeki odaya bizi teker teker kim gtrmt, nk biz vahi deiliz baym, havalandrma birimleri kuruldu, zerinde lamba olan bir masa, yeil kara doktorlar hemireler, nlkleri yeil gzleri kara... kim, kar konmaz, tokmak dizli, mahvmn gerekletii odaya kadar bana elik etti? Ama biliyorsunuz, tahmin edebilirsiniz, bu hikyede sadece bir tek sava kahraman var, dizlerindeki zehire kar koyamayacam iin nereye isterse oraya gidiyordum... sonra oraya vardm, geni yuvarlak kalal gz kamatrc kz "ikyet edemezsin, bir zamanlar Peygamberlie soyunduu-466 nu inkr etmeyeceksin herhalde," diyordu nk her eyi biliyorlard, Padma, her eyi her eyi, beni masaya yatrdlar, maske yzme indi, saylar zonkluyordu yedi sekiz dokuz... On. "Tanrm, hl bilinci yerinde, hadi bakalm yirmiye kadar say..." ... On sekiz on dokuz yirm yi doktorlard: hibir eyi ansa brakmamlard. Kitleler zerinde uygulanan basit vas- ve tubesektomiler uygulanmamt bize nk byle operasyonlardan kk bir olaslk da olsa dn vard... ektomiler yapld ama dnszce: testisler keselerinden alnd, rahimler tmyle ortadan kaldrld. Test- ve histerektomiye urayan geceyars ocuklarnn reme anslar ellerinden alnmt... ama bu sadece bir yan etkiydi nk onlar gerekten de olaand doktorlard ve bizden bundan fazlasn tahliye ettiler: mit de kesilip atld, bunun nasl yapldn bilmiyorum nk zerimden saylar gemiti, ben say saymakla meguldm, sadece unu syleyebilirim; aptallatrc operasyonlarn gnde 23.33 gibi tuhaf bir ortalamayla yapld on sekiz gn boyunca sadece kk toplarla, i keselerimizi kaybetmekle kalmyor baka eyler de yitiri-yorduk: bu adan ben oundan daha avantajlydm nk st-tahliye geceyarsnn verdii telepati yetisini benden tahliye etmiti, kaybedecek hibir eyim yoktu, bir burnun hassasiyeti de yok edilecek bir ey deildi... ama baran dullarn sarayna yetileri tam gelenler iin anesteziden aylmak cidden ok gaddarca olmutu, duvardan mahvolulan-nn ykleri fsldanyordu, bylerini kaybeden ocuklarn acl barlar: bylerimizi iimizden ekip kard, o gz kamatrc geni yuvarlak kalal silinme operasyonumuzu ynetti, artk biz hitik, kimdik ki, sadece yzde 0.00007, artk balklar oaltlamyor, madenler dntrlemiyordu; uma olana, kurtadamlk, mucizevi geceyarsnn ilk bataki bin bir muhteem vaadi gitmiti. Alt tahliyesi: dnsz bir ameliyat.

Biz kimdik? Krk vaatler; krlmak zere yaplm. imdi size kokuyu anlatmalym. Evet hepsini renmelisiniz; ne kadar abartl, ne kadar Bombay-filmi-melodram olsa da iinize ilemesine izin vermelisiniz, grmelisiniz1. 18 Ocak 1977 akam Salim'in burnuna ne kokusu geldi: demir bir tencerede kavrulan bir ey, zerdeal, emen, kini ve kimyonla baharat-467 lanm yumuak, ismi lazm deil bir eyler... ksk ar bir atete pien kesilip-atlanlar dumanlar. Drt yz yirmi kii ektomiye maruz kaldktan sonra intikamc bir Tanra ektomize edilen paralarn soan ve biberle yahni yaplp Be-nares'teki sokak kpeklerine yedirilmesini buyurmutu. (Drt yz yirmi bir ektomi yaplmt nk Narada yahut Markandaya cinsiyet deitirme yetisine sahipti; onun iki kere ameliyat olmas gerekmiti.) Hayr hibirini kantlayamam. Deliller dumanlara karp utu; bir ksm da sokak kpeklerine yedirildi; sonra 20 Mart'ta iki renk sal bir anne ve sevgili olu tarafndan dosyalar yakld. Ama Padma artk neyi yapamadm biliyor; bir keresinde fkeyle "Tanrm, peki sen neye yararsn, bir k olarak?" diye baran Padma. En azndan bunun kant var; Resim Sing'in barakasnda kendimi iktidarszlk yalanyla lanetlemitim; uyarlfnadm syleyemem nk bana "Her ey olabilir, kaptan," demiti. Oldu da. Bazan kendimi bin yanda hissediyorum; daha dorusu (imdi bile biimi terk edemediimden) tam olarak bin bir yanda. Dul'un Eli'nin yuvarlak kalalar vard ve bir zamanlar mcevher dkkn iletiyordu. Ben de mcevherler arasnda balamtm: Kemir'de 1915'te elmaslarla yakutlar vard. Byk bykannem bir mcevher dkkn iletiyordu. Biimden -yine tekerrr ve ekil!- ka yok. Duvarlarda sersemlemi drt yz on dokuz kiinin mitsiz fsltlar vard; drt yz yirminci kii -sadece bir kereliine atp tutmaya izin vard- aksi bir soruya yol amt... avazm kt kadar bardm: "Ya o ne oldu? Hain Binba iva'ya ne oldu? Onu dikkate almyor musunuz?" Gz kamatnc-yuvarlak-geni-kalalarn cevab: "Binba gnll olarak vasektomi yaptrd." Salim penceresiz hcresinde kahkahalarla glmeye balyor, kendini hi tutmadan; hayr ba-rakibime gaddarca glmyordum, "gnll" kelimesini alayla baka bir eye yormu da deildim; hayr, bana Par-vati veya Leyla'nn anlatt hikyeleri hatrlamtm, sava kahramannn hovardalklarnn efsanevi hikyelerini, saygn hanmlarla orospularn ektomiye uramam karnlarnda byyen pi taburlarn; glyordum nk geceyars ocuklarnn katili iva, isminde sakl olan teki rol, iva-lingam, yaratc-iva ilevini de yerine getirmiti, yle ki tam u anda ulusun k yatak odalaryla barakalarnda, geceyarsnn 468 en karanlk ocuunun peydahlad yeni bir ocuk nesli gelecek iin yetitiriliyordu. Her Dul nemli bir eyi unutabilir. 1977 Martnn sonlarnda umulmadk bir biimde, uluyan dullarn sarayndan salverildim, ne neden nasl bilmeden gne nda bir bayku gibi gzlerimi krptrarak durdum. Sonralar, nasl soru sorulduunu hatrladmda, 18 Ocak'ta (krt krtn son gn ve demir bir kazanda bir eylerin kavrulduu gn; Dul'un en ok biz drt yz yirmi kiiden korktuunun daha byk bir kant olabilir mi?) Babakan'n herkesi artarak genel seim yaplacan ilan ettiini rendim. (Artk durumumuzu bildiinize gre an gveninin nedenini anlamanz daha kolay olabilir.) Ama o gn onun hezimete uradn ya da yanan dosyalar bilmiyordum; ancak daha sonra ulusun paralanm mitlerinin am fst ve mahun cevizi yiyip her gn kendi "kk suyunu" ien bir bunaa emanet edildiini rendim.- drar iiciler iktidara gelmiti. Liderlerinden biri bbrek makinesine mahkm olan Canata Partisi bana yeni bir afa temsil ediyormu gibi grnmedi; ama belki de kendimi iyimserlik virsnden kurtarmay sonunda baarmtm - belki kannda hl virs tayan dierleri yle hissetmiyordu. Her neyse Mart aynn o gn politikayla hi iim yoktu. Gne ve Benares derelerinin altsnda gzlerini krptran drt yz yirmi kii; drt yz yirmi kii birbirlerine bakp, baktklar gzlerde reme glerinin yok ediliinin ansn grdler ve bu grntye tahamml edemeyerek birbirlerine veda szleri mrldanp kalabalklarn iyiletirici mahremiyetine daldlar son defalna.

iva'ya ne oldu? Binba iva yeni rejim tarafndan askeri hapishaneye kondu; ama orada fazla uzun kalmad nk tek bir kiinin onu ziyaret etmesine izin verdiler: Roanara Shetty rvetle, iveyle hcresine szmann bir yolunu buldu, hani Mahalakshmi Hipodromunda kulana zehrini aktan, bu zaman zarfnda konumay reddeden ve istemedii hibir eyi yapmayan pi olu tarafndan lgna evrilmi olan Roanara Shetty. elik kralnn kars antasndan kocasna ait kocaman bir Alman tabancas karp sava kahramann kalbinden vurdu. Sylenenlere baklrsa, lm ani olmu. Binba, safran-yeil bir doumhanede, unutulmaz bir geceyarsnn mitolojik kaosunda, akl kark ufak tefek bir kadnn bebek knyelerini deitirerek onu doutan kazanlan haklarndan, yani para, kolal beyaz giysiler, nesneler nesneler nesneler kozasna sanl bir tepe-st 469 dnyasndan, sahip olmay gerekten de ok isteyecei bir dnyadan mahrum ettiini renmeden ld. Ya Salim? Artk tarihle bam kalmam, hem stten hem alttan tahliye edilmi bir biimde bakente geri yollandm, ok uzun zaman nce o geceyars balayan bir an bir bakma sona erdiinin bilincindey-dim. Nasl yolculuk ettim: Benares veya Varanasi istasyonunda elimde sadece bir platform biletiyle platformun arkasnda bekledim ve posta treni batya doru yola ktnda birinci snf bir kompartmann basamaklarna atladm. Artk, en azndan, bir yandan gzne is kurum toz dolarken bir yandan da kapy yumruklayp "Ohe mihracem! An kapy! Brakn gireyim sayn mihracem!" diye barrken cann pahasna aslmann ne demek olduunu biliyordum. Bu esnada ieride bir ses tandk kelimeler syledi: "Kesinlikle kap almayacak. Kaak yolcular, o kadar." Delhi'de Salim sorular soruyor. Nerede grdnz m? Sihirbazlar nerede biliyor musunuz? Resim Sing'i tanyor musunuz? Gzlerinde ylan-byclerinin hayali solan bir postac kuzeyi gsteriyor. Daha sonra dili kararm bir paan-wallah beni geldiim tarafa geri yolluyor. Sonra en sonunda iz bulunuyor; sokakta gsteri yapanlar beni doru ize kouyorlar. Harikalar kutusu tayan bir Dilli-dekocu, ocuklarn yapt gemiler gibi kt bir apka giyen gelincik ve kobra eitmeni, sihirbaz rakl yapt ocukluuna zlem duyan sinemann bilet giesindeki bir kz... balklar gibi parmaklaryla gsteriyorlar. Bat bat bat, sonunda Salim ehrin batsnda adipur otobs terminaline varyor. A susuz zayf hasta, garaja grltyle girip kan otobslerin yolundan kendini zor ekiyor -rengrenk otobsler, nlerinde Allah'n Dedii Olur! arkalarnda da Allah'a kr! gibi yazlar var- beton bir demiryolu kprsnn altna toplam yrtk prtk adrlarn yanna geliyor ve betonun glgesinde ylan bycs bir devin yznde rk dili koca bir glmsemenin belirdiini gryor, kollarnda da pembe gitarlarla ssl bir tirt giyen yirmi bir aylk kk bir olan var, kulaklar fil kula gibi, gzleri koskocaman, yz de mezar gibi ciddi. 470 Abrakadabra DORUYU sylemek gerekirse, iva'nn lm hakknda yalan syledim. Aktan aa sylediim ilk yalan - geri Olaanst Hal'i alt yz otuz be gnlk bir geceyars klnda sunmam da fazlasyla romantikti ve meteorolojik verilerle eliiyordu. Yine de kim ne dnrse dnsn Salim iin yalan sylemek hi de kolay deil, itirafta bulunurken bam utanla eiyorum... Peki bu tek, aikr yalan neden? (nk gerekte, yer deitirdiim rakibimin Dullar Misafirhanesinden sonra nereye gittiini bilmiyorum; cehennemde de olabilir sokan aasndaki keranede de, ruhum duymaz.) Padma, anlamaya al: ondan hl korkuyorum. Aramzda bitmemi bir mesele var; gnn birinde sava kahramannn doumundaki srr kefedebilecei dncesiyle titremekle geiyor gnlerim -malum baharfleri tayan o dosyay grm myd?-gemiini tela r biimde kaybetmenin ga-zabyla, boucu bir intikam almak iin ya peime derse... byle mi bitecek, hayatm bir ift insanst, amansz diz tarafndan m alnacak? Yalan sylememin nedeni bu; ilk olarak her otobiyografi yazarnn cazibesine kapld o yanlsamann kurban oldum, yani eer gemi sadece insann anlarnda ve onlar yakalamaya alan kelimelerde varln srdryorsa sadece olduklarn syleyerek gemiteki olaylar yaratmak mmkn sandm. Benim u anki korkum Roanara Shetty'nin eline bir silah verdi; omzumun zerinden bakan Komutan Sabarma-ti'nin

hayaletiyle onun iva'nn hcresine rvetlerle, cilvelerle szmasn saladm... ksacas ilediim ilk sulardan birinin ans sonuncusunun (kurgusal) ortamn oluturdu. tirafn sonu: artk fena halde anlarmn sonuna yaklayorum. Gece; Padma yerinde; bamn zerindeki duvarda bir kertenkele az nce bir sinei yuttu; insann beynini turuya eviren iltihapl Austos sca kulaklarmn arasnda neeyle uulduyor; be dakika nce son banliy 471 treni gneye Churchgate stasyonuna san-kahverengi akt, bu yzden de Padma'nn ya gibi kuvvetli bir kararll perdeleyen bir utangalkla ne sylediini duyamadm. Tekrar sylemesini rica ettim, inanmayan kaslar baldrlarnda seirmeye balad. Gbre-nilferimizin evlilik teklifinde bulunduunu hemen belirteyim, "bylece elleme rezil olmadan sana bakabilirim." Tam korktuum gibi! Ama artk her ey ak ve Padma (eminim) hayr cevabn kabul etmeyecek. Utanga bir bakire gibi nazlanyorum: "Bunu hi beklemiyordum! - ya ektomi, ya kpeklere yedirilenler, um-runda deil mi? - Padma, Padma kemikleri-kemir en de var, dul kalrsn! - bir dn, korkun lm laneti var, Parvati'yi dn -emin misin, ndan emin misin...?" Ama sarslmaz bir kararllkla enesini skan Padma, "Bana bak efendi - amas mamas yok! O uydurma hikyeleri bir kenara brak. Gelecei dnmek lazm," diyor. Balay Kemir'de olacak. Padma'nn kararllnn yakc scanda belki de byle bir eyin mmkn olduu gibi lgnca bir fikre kaplyorum, belki de iradesinin o mthi gcyle hikyemin sonunu deitirebilir, belki de atlaklar -ve lmn kendisi- onun bastrlamaz arzusunun gcne yenik debilir... "Gelecei dnmek lazm," diye uyard beni - belki (bu anlatya baladmdan beri ilk defa kendime dnme izni veriyorum) lazmdr! Scak-bcekler yan sonsuz sayda yeni son kafamn etrafna yor... "Evlenelim, efendi," diye teklifte bulundu ve heyecan gveleri midemde kprdand, sanki bir kabala formlnden, muhteem bir abrakadabradan sz ederek beni kaderimden kurtarm gibi -ama gerek drtklyor. Bombay filmleri dnda hibir yerde ak her eye kadir deil; tk t trak basit bir trenle yenilgiye uratlamaz; iyimserlik bir hastalktr. "Doum gnnde, ne dersin?" diye neride bulunuyor. "Otuz birine gelmi bir adamn mutlaka bir kars olmas gerekir." Ona nasl anlatacam? O gn iin baka planlar olduunu, en byk zarar hep nemli gnlerde vermekten holanan biim-delisi bir kaderin esiri olduumu... ksacas lm ona nasl anlatacam? Anlatamyorum; bunun yerine minnettar olduumu belli ederek teklifini uysalca kabul ediyorum. Bu akam yeni nianlanm bir erkeim; bu son beyhude, sonusuz keyfi kendime -ve nianlm nilfere- reva grdm iin kimse hakkmda kt dnmesin. Padma, evlilik teklif etmekle, ona gemiim hakknda anlattm her eyi "uydurma hikye" diye bertaraf etmeye istekli olduunu gs-472 terdi; bir demiryolu kprsnn glgesinde etrafa glckler saan Resim Sing'i bulduumda, sihirbazlarn da belleklerinin zayflamakta olduu ksa srede ortaya kt. Seyyar gettonun saysz hareketlerinden birinde zihinde tutma yeteneklerini yitirmilerdi, bu yzden de olan biteni kyaslayabilecekleri her eyi unuttuklarndan muhakemede buluna-myorlard. Olaanst Hal bile hzla gemiin unutuuna havale ediliyordu; sihirbazlar salyangoz gibi sabit fikirle imdi zerine younlamlard. Deitiklerinin bile farknda deillerdi; bir zamanlar baka trl olduklarn unutmulard, komnizm ilerinden akp kertenkele gibi hzl, susuz toprak tarafndan emilmiti; (her zamanki gibi) imdiyi oluturan alk, hastalk, susuzluk ve polis tacizinin sersemliiyle yeteneklerini de unutmaya balamlard. Ancak eski arkadalarmdaki bu deiim bana pek mstehcen geldi. Salim geirdii bellek kaybnn ardndan bunun ne kadar gayri ahlaki olduunu anlamt; zihninde imdi (baklarn onun ebediyyen ayrd imdi) renksiz, karmakark, anlamsz grnrken gemi her geen gn daha da canlanyordu; gardiyanlarla cerrahlar sann teline kadar hatrlayan ben, sihirbazlarn dnp geriye bakma isteksizliklerinden oka uramtm. "nsanlar kediler gibidir," dedim oluma, "onlara hibir ey retemezsin." Gerektii gibi ciddiyetle bakt ama sesini karmad. Ben illzyonistlerin hayalet kolonisini kefettiimde olum Adem Sina, bebekliinde ona musallat olan veremden kurtulmutu. Ben doal olarak, hastalnn Dul'un dyle ortadan kaybolduunu dnyordum; ama Resim Sing bu ii Durga adndaki

bir amarc kadnn baardn, hastal boyuncaonastannelii yapp, devasa memelerinin bitmez tkenmez bereketinden onu faydalandrdn syledi. "u Durga yok mu, kaptan," dedi yal ylan bycs, bu yatan sonra dho-bann ylans bylerine kurban dt sesinden belli oluyordu, "Ne kadn ama!" Bisepsleri gelimi bir kadnd; doast memeleri alaylar besleyecek kadar bol st retiyordu; karanlk rivayetlere baklrsa iki rahmi vard (geri bu sylentiyi kendisinin yaydndan pheleniyorum). St kadar dedikodusuyla gevezelii de boldu; her gn dudaklarndan bir dzine yeni hikye dklrd. Bu meslei yapanlarn hepsinde grlen snrsz enerjiye sahipti; tan zerinde gmleklerle sarilerin ccn karrken gc daha da fazlalayormu gibi grnrd, sanki yasslaan, dmeleri kopan, lene kadar dvlen giysilerin hayatiyetini emiyordu. Yaad gn daha gn biter bitmez unutan bir canavard. Onunla tanmay byk bir isteksizlikle kabul ettim; bu sayfalara girmesine de 473 byk bir isteksizlikle izin veriyorum. smi, daha onunla tanmadan nce bile yeni eylerin kokusunu tayordu; yenilii, balanglar, yeni hikyelerin olaylarn karklklarn devreye girmesini temsil ediyordu ve ben yeni olan her eye kar ilgimi kaybetmitim. Ama Resimji onunla evlenmek niyetinde olduunu syledikten sonra baka arem kalmad; ancak ona mmkn olduunca ksa deineceim. Madem yle, ksaca: amarc Durga dii bir ifritti! nsan klna girmi kan emici bir kertenkele! Resim Sing zerindeki etkisi de tata ezdii gmlekler zerindeki gcnden aa kalmyordu; onu tek kelimeyle yamyass etmiti. Kadn bir kere grdkten sonra Resim Sing'in neden yal ve hznl grndn anladm; kadnlarla erkeklerin fikir danmak ve glgelenmek iin altna toplatklar uzlatrma emsiyesinden mahrum gn be gn kyordu sanki; ikinci Sinekkuu olmas olasl gzlerimin nnde silinip gidiyordu. Ama Durga serpiliyordu: dedikodular iyice mstehcenleiyor, sesi ykselip couyordu yle ki en sonunda bana Muhterem Valide'nin son zamanlarn hatrlatt, hani o geniledike dedem klyordu. Bu arsz amarc kadnn kiiliinde beni ilgilendiren tek ey de anneannemle dedemin bu nostaljik yanksyd. Ama meme salglarnn bolluunu inkr edemem: yirmi bir aylk Adem hl memnuniyetle meme emiyordu. lk bata stten kesilmesi iin srar etmeyi dndm ama sonra olumun sadece kendi istedii eyleri yaptn hatrlayp bask yapmamaya karar verdim. (Bu konuda hakl olduum da sonradan ortaya kt.) Szde ifte rahmine gelince ne gerei ne de hikyeyi bilmek istemediimden fazlaca aratrmadm. Dhoban Durga'dan sz etmemin esas sebebi bir akam kii bana yirmi yedi pirin tanesinden oluan yemeimizi yerken lmm grenin ilk o oluu. Onun bitmez tkenmez havadis ve dedikodu selinden bkp barmtm, "Durga Bibi, kimse senin hikyelerini duymak istemiyor!" Bunun zerine kln bile kprdatmadan: "Salim Baba, sana iyi davrandm nk Resimji tutuklandktan sonra kendini toparlayamad-n syledi ama ak konumak gerekirse etrafta aylak aylak dolamak dnda hibir eyle ilgilenmiyor gibisin. nsan yeni eylere ilgisini kaybederse Kara Melee kapsn am demektir, unutma," dedi. Resim Sing'in mlayimce "Yapma hatun, ocuun stne gitme," demesine ramen dhoban Durga'nn att ok yerini bulmutu. Tahliye edilmi vaziyette geri dnmn bitkinliiyle, gnlerin anlamszlnn beni kaln jelatin gibi bir eyle kuattn hissediyor-474 dum; ertesi sabah Durga'nn, belki de acmasz szlerinden gerekten pimanlk duyarak, sa memesini ekitiren olumun yanna, gcm yerine gelsin diye sol memesine de beni armasna ramen, "belki emdikten sonra akln bana gelir", dncelerimin ounu lm igal etmeye balad; sonra adipur Garajndaki tevazu aynasn kefettim ve sonumun yaklatna iyice ikna oldum. Garaj kapsnn zerinde eik bir ayna vard; garajda aylak aylak dolanrken aynada krpan gne dikkatimi ekti. Aylar, hatta yllardr kendimi aynada grmediimi fark ettim ve altna gittim. Bam kaldrp aynaya baktmda koca kafal, geni gvdeli bir cceye dntm grdm; insan tevazuya zorlayan bu ksalmi yansmada salarmn yamur bulutlar gibi krlatn grdm; izgili yz ve yorgun gzleriyle aynadaki cce bana byk bir canllkla, bize Tanry grdn syledii zamanki Adem Aziz'i hatrlatt. O gnlerde cad Parvati'nin iyiletirmi olduubtn

illetler (tahliyenin ardndan) tekrar bama musallat olmaya balamt; dokuz parmakl, boynuz akak-h, papaz-kellikli, lekeli suratl, arpk bacakl, hyar burunlu, hadm, imdi bir de vaktinden nce yalanm birini grdm tevazu aynasnda, artk tarihin ona yapabilecei bir ey kalmamt, onu neredeyse uurunu kaybedene kadar hrpalam olan kaderden azad edilmi gln bir yaratkt; bir sakat bir de salam kulamla lmn Kara Meleinin hafif ayak seslerini duydum. Aynadaki ccenin gen-yal yz derin bir rahatlama ifadesine brnd. Hznleniyorum; konuyu deitirelim... Paan-wallahn iddias Resim Sing'i Bombay'a gitmeye kkrtmadan tam yirmi drt saat nce, olum Adem Sina bizim de ylan bycsne bu yolculukta elik etmemize msaade eden bir karar ald; koca kulakl Adem bir gecede, hi ikaz etmeden ve amarc stannesini derin zntlere gark ederek (kalan stn be litrelik vanaspati tenekelerine samak zorunda kald) kendi kendini memeden kesti, sessizce memeyi azna almay reddederek kat yiyecekler talep etti: pirin lapas, halanm mercimek, biskit. Sanki benim ahsi ve artk ok yaklam fini izgime ulamama izin verme karar almt. ki yandan kk bir ocuun dilsiz istibdad; Adem acktn, uykusu geldiini ya da doal ihtiyalarn karlamak istediini bize haber vermiyordu. Bizden anlamamz bekliyordu. Ona gstermem gereken srekli ilgi, aksi yndeki btn gstergelere ramen hayatta kalma-475 m salayan nedenlerden biridir... tutsaklktan kurtuluumun ardndan hibir ey yapmay beceremediim o gnlerde dikkatimi olumu izlemeye veriyordum. "Biliyor musun kaptan, geri dnmen byk ans," diye dalga geiyordu Resim Sing, "yoksa bu hepimizi ayah yapacakt." Adem'in birinci byl ocuklar neslinden daha etin bir neslin, kaderlerini kehanetlerde ya da yldzlarda aramayacak, iradelerinin geit vermez frnlarnda ekillendirecek bir neslin yesi olduunu bir kere daha anlamtm. Hem kendi olum olmayan, hem de kendi etimden bir ocuun olabileceinden ok daha fazla varisim olan bu ocuun gzlerine baknca bo, uyuuk gzbebeklerinde ikinci bir tevazu aynas gryordum; bana bundan byle rolmn btn fazlalk yallar gibi kenarda kyda kalmak olduunu gsteriyordu: belki de hatrlanann, hikye anlatcnn o geleneksel rol... lke apnda iva'nn btn pi oullarnn aresiz yetikinlere benzeri despotluklar yapp yapmadn merak ediyordum; o korkun gl ocuklar kabilesi bir kez daha geldi gzlerimin nne, byyor bekliyor dinliyor, dnyann kendi oyuncaklar olaca ann provasn yapyorlard. (Bu ocuklar gelecekte nasl tehis edileceklerdi: bimbileri ieri gmk deil dar frlakt.) Ama artk ilerleme zaman: bir bahis, gneye gneye gneye son bir tren, son sava... Adem'in memeyi brakmasnn ertesi gn Salim Resim Sing'e ylan byclnde yardm etmek iin onunla birlikte Connaught Place'e gitti. Dhoban Durga olumu dhobi-m erdivenlerine gtrmeye raz olmutu: Adem gnn, zenginlerin giysilerinden gcn nasl kartlp ifrit kadnlar tarafndan emildiini izleyerek geirdi. Scak havann oul vermi arlar gibi ehre dnd o kritik gnde buldozerlerin ezdii gm hokkama duyduum zlem beni yiyip bitiriyordu. Resim Sing bana yedek bir hokka temin etmiti, bo bir Dalda-Vanaspati kutusu ama her ne kadar sihirbazlar kolonisinin kasvetli havasna areka suyu fkrtp hassas hokka-vurmaca sanatndaki ustalm oluma gstererek onu elendirsem de bu kutu beni teselliden uzakt. Soru: basit bir tkrk kabna bu kadar zlmek niye? Cevabm, bir tkrk hokkasn asla kk grmemelisiniz. Ku Naheen Ranisi'nin salonunda zarafetiyle entelektellerin halkn sanatn icra etmesini salyordu; bir mahzende parldayarak Nadir Han'n yeralt dnysn ikinci bir Tac Mahal'e evirmiti; eski bir teneke sandkta tozlar arasnda da olsa tarihim boyunca mevcuttu, amar sandklanndaki hadiseleri, hayaletleri, donmay zlmeyi, tahliyeyi, srgnleri kendini belli etmeden massetmiti; ay paras gibi gkyznden derek bir dnm balatmt. Ey tlsml hokka! Ey tkrk kadar anlarn da gzel kab! 476 Hangi duyarl insan onu kaybettiim iin duyduum zlemli kederi anlamaz! ... Tk tk insan dolu bir otobsn arka tarafnda Resim Sing yanmda kucandaki masumane ylan sepetleriyle oturuyordu. Eski, mitolojik Delhilerin yeniden dirilmi hayaletleriyle de dolu olan ehrin iinden sarsla sarsla geerken Dnyann En Byleyici Adam sanki uzak karanlkodada bir sava oktan bitmi gibi solgun bir yeis iindeydi... ben dnene kadar kimse Resim Sing'in dillendirmedii esas korkusunun yallk, glerini yitirmek, anlamad bir dnyada ne yapacan bilemeden kalakalmak

olduunu anlayamamt; benim gibi Resim Sing de Bebek Adem'in varlna sarlmt, sanki ocuk uzun karanlk bir tnelin ucundaki km gibi. "yi bir ocuk, kaptan," demiti bana, "gururlu bir ocuk; insan kulaklarnn farkna bile varmyor." Ama o gn olum bizimle deildi. Connaught Place'de Yeni- Delhi kokular zerime saldrd - J. B. Mangaram reklamnn biskit'gibi kokusu, ufalanan svalarn hznl tebeirimsilii; ykselen benzin fiyatlar yznden a bir kadercilie boyun emi oto-rikaclarn trajik kokusu; trafik girdabnn ortasndaki yuvarlak parktan gelen taze im kokulan, yabanclar glgeli kemer altlarndaki karaborsada dviz bozdurmaya ikna eden satclarn kokusu, tentelerinin altnda bitmez tkenmez bir dedikodu mrlts duyulan From the India Coffee House'un naho yeni balayan hikyeler aroma-s: ay ve biberli pakora kokusuna karan entrikalar, evlilikler, kavgalar. Connaught Place'de neyin, kokusun u aldm: bir zamanlar gzeller-gzeli-Sundari olan yaral yzl bir kzn yaknlarda dilendiinin kokusunu ve bellek kaybnn, gelecee-bakmann, aslnda-deien-bir-ey-yokun ko u... burnumun bu sezgilerinden uzaklaarak, (insan) idrar ve hayvan dksnn daha basit, her eyi bastran kokular zerinde younlatm. Connaught Place'deki F Blokun kolonlar altnda, kaldrmdaki bir kitap sergisinin yannda bir paan-wallahn kk kovuu vard. Yeil cam bir tezghn ardnda meknn kk ilahlarndan biri gibi bada kurmu oturuyordu; onu bu son sayfalara kabul ediyorum nk yoksulluk aromas yaymasna ramen aslnda hali vakti yerindeydi, Lincoln Continental marka bir arabas vard, Connaught sirkinde gzden uzak bir yere park ederdi, arabay alacak paray da kaak sigara ve transistorlu radyo satarak kazanmt; her yl iki hafta hapse tatile giderdi, geri kalan zamanlarda da bir sr polise ykl bir maa derdi. Hapishanede ona krallar gibi bakarlard ama yeil cam tezghnn arkasnda 477 zararsz, sradan bir grnm vard, bu yzden de (Salim'inki gibi hassas bir burnunuz yoksa) bu adamn her konuda malumat sahibi olduunu, snrsz balantlar a sayesinde gizli bilgilere ulaabildiini anlamazdnz... ayrca Karai'deki Lambretta seyahatlerim srasnda tandm benzer bir tipin naho saylamayacak bir yanksyd benim iin; zlem parfmlerini iime ekmekle o kadar meguldm ki konutuunda beni gafil avlad. Gsterimizi onun kesinin yaknnda yapacaktk; Resimji fltleri parlatmak ve kocaman safran rengi bir trban bana sarmakla urarken ben de terifatlk yapyordum. "Gelin toplann - byle frsat hayatta bir kere ele geer - ladiler ladalar gelin seyredin! Burada kim var bakn. Sradan bir bangi deil; sokaklarda uyuyan bir kt deil; hemeriler, baylar bayanlar karnzda Dnyann En Byleyici Adam! Evet gelin grn, gelin grn: Eastman Kodak Limited fotorafn ekmiti! Yaklan yaklan, korkmayn - karnzda RESM StNG!"... Byle abuk sabuk baka eyler de sylerken paan-wallah konutu: "Ben daha iyisini biliyorum. Bu adam bir numara deil; hem de hi deil. Bombay'da bundan daha iyisi var." Resim Sing rakibinin varln ite byle rendi ve gsteri yapma planlarn olduu gibi bir kenara brakmasnn, bo bo srtan paan-wallahin zerine yryp, iinin derinliklerinde o karizmatik sesi aramasnn nedeni de buydu; "u kt konusunda bana doruyu syle kaptan, yoksa dilerini sana yle bir yuttururum ki mideni srrsn," dedi. Gerektii takdirde maalarn hak etmek iin hemen devreye girecek polisin yaknlarda olduundan emin olan paan-wallah kln bile kprdatmadan bize alimimutlaklnn srlarn fsldad, kim nerede ne zaman syledi, sonunda Resim Sing kararll korkusunu gizleyen bir sesle "Gidip u Bombaylya kimin en iyi olduunu gstereceim. Bir dnyada iki En Byleyici Adama yer yok, kaptanlar," dedi. Areka satcs belli belirsiz omzunu silkerek ayaklarmzn dibine tkrd. Bir paan-wallahn iddialar byl kelimeler gibi Salim'i doduu ehre, en byk zleminin meknna dndrecek kapy amt. Evet, al susam al; demiryolu kprsnn altndaki yrtk prtk adrlara dndmzde Resim Sing topra kazp dml sigorta mendilini kard, yall iin bir kenara koyduu birka kuruun durduu kirli bir bezdi bu; amarc Durga "Sen ne sanyorsun Resimji, ben yle tatile matile kacak zengin bir kadn mym?" diyerek onunla gitmeyi redde-478 dince gzlerinde yalvarma gibi bir eyle bana dnp ona elik etmemi rica etti, bylece

hayatnn en berbat savana, yalln snamaya, yannda bir dostu olmakszn gitmeyecekti... evet, Adem de duymutu, yelken kulaklaryla bynn ritmini duymutu, ben kabul edince gzlerinin parladn grdm, sonra kendimizi bir trenin nc mevkiinde gneye gneye gneye giderken bulduk, tekerleklerin be heceli tekdzeliinde o gizemli kelimeyi duyuyordum: abrakadabra abrakadabra abrakadabra diye bir ark tutturmutu tekerlekler bizi Bom'a geri gtrrken. Evet, sihirbazlar kolonisini ebediyyen ardmda brakmtm, beni bu sayfalar yazacak (ve ayn sayda turu yaratacak) kadar hayatta tutacak nostaljinin abrakadabra abrakadabra yreine ilerliyordum; Adem, Salim ve Resim Sing nc mevkii bir kompartmana skm, iplerle bal birka sepeti de yanmza almtk; sepetler srekli tslayarak kompartmandaki tk tk insanlar korkuttuklarndan kalabalk ylanlarn tehdidinden olabildiince'geriye ekilerek bize bir nebze olsun yer ve rahatlk salamt; bu esnada tekerlekler de abrakadabralarn Adem'in yelken kulaklarna akyorlard. Bombay'a doru ilerlerken Resim Sing'in bedbinlii bym bym, sonunda adeta yal ylan bycsnn sadece grntsne sahip, ayr bir fiziksel varla dnmt. Mathura'da enesi sivilceli, kafas yumurta gibi cascavlak kaznm Amerikal bir gen seramik hayvan ve alo-ay satclarnn barlar arasnda kompartmanmza girdi; elinde tavuskuu tynden yaplma bir yelpaze vard, tavuskuu tylerinin getirecei kt ans Resim Sing'in acayip cann skt. Hin-du-Ganj ovasnn sonsuz dzl ikindi lu-rzgrnn scak cinnetini bize ikence etsin diye ieri frerek pencerenin dnda yaylrken tral Amerikal kompartmandakilere Hinduizmin incelikleri hakknda nutuk atmaya ve ceviz aacndan bir dilenme kabn uzatarak onlara mantralar retmeye balad; Resim Sing bu kymetli grnty grmyor, tekerleklerin abrakadabrasn duymuyordu. "Bouna gidiyorum, kaptan," diye hznle iini dkt, "Bu Bombayl gen ve gldr herhalde, artk dnyann en byleyici ikinci adam olmaya mahkmum." Kotah stasyonuna vardmzda tavuskuu yelpazenin sald ansszlk kokular Resimji'yi iyice etkisi altna almt; onu yle kntye uratmt ki herkes treni siper alp iemek iin platformun en ucuna giderken o hi oral olmamt. Ratlam Kavanda benim heyecanm artmaktayken, o uyku deil bedbinliin getirdii felle transa gemiti. "Byle giderse," diye dndm, "rakibine meydan bile oku-479 yamayacak." Baroda geti; hi deiiklik yok. Surat'da, eski John Company garajnda vakit kaybetmeden bir eyler yapmak zorunda olduumu fark ettim nk abrakadabra bizi Bombay Merkez stasyonuna her geen dakika biraz daha yaklatryordu, bunun zerine Resim Sing'in eski tahta fltn alarak yle mnasebetsizce aldm ki btn ylanlar acyla kvranarak Amerikal genci talatnp susturdu, yle cehennemi bir ses kardm ki kimse Bassein Caddesinin, Kurla'nn, Mahim'in getiini anlamad, tavuskuu tylerinin zehirini yenmitim; sonunda Resim Sing hafif bir glmsemeyle kendini mitsizlikten kurtarp "B-raksan daha iyi olacak, kaptan, ver de ben alaym; yoksa birileri acdan lecek," dedi. Ylanlar sepetlerine dndler; sonra tekerlekler arky kesti, ite gelmitik: Bombay! Adem'e sk sk sarldm ve kendimi tutamayarak eskisi gibi bardm: "Bom'a-dndk!" Bu mantray hi duymam olan Amerikal gen akna dnd; tekrar tekrar, tekrar tekrar: "Dndk! Bom'a-dndk!" Otobsle Bellasis Caddesinden, Tardeo kavana doru kk gzl Parsilerin, bisiklet tamircilerinin ve ran kahvelerinin yanndan getik; sonra Hornby Vellard samzda belirdi - mesirecilerin sokak kpei Sherri'nin barsaklarn yere dkn izledikleri yer! Vallab-hbhai Patel Stadyumunun girileri zerinde ykselen karton greiler hl duruyordu! - gne emsiydi trafik polislerinin, Mahalakshmi Tapnann yanndan sarsla sarsla getik- sonra Warden Caddesi! Breach Candy Yzme Havuzlar! Bakn, dkknlar... ama isimleri deimi: Superman izgi romanlar satan Okuyucu Cenneti nerede? Band Box amarhanesi ve Bir Metrelik ikolatalaryla Bombelliler nerede? Tanrm, bakn, bir zamanlar William Methwold'un begonvillere sarl saraylarnn denize gururla bakt iki kat yksekliindeki tepenin zerinde... bakn kocaman, pembe bir bina canavar, Narlikar kadnlarnn glkurusu gkdelen dikilita ocukluun sirk meydan zerine dikilmi ve onu yok etmi... evet benim Bombay'md ama bir yandan da deildi nk Kemp Kesine geldiimizde Hindistan Havayollarnn kk racasnn ve Kolynos Kid'in yokolduunu grmtk, bir daha dnmemek zere; Thomas Kemp ve Co. da uup gitmi... bir zamanlar ilalarn datld ve klorofil apkal bir perinin trafie srtt yerde st geitler birbirini kesiyordu. Bir at syler gibi fsldadm:

"Diler Temiz, Diler Parlak! Diler Kolynos Sper Pak!" Ama bu sihirli szlere ramen gemi tekrar belirmedi; Gibbs Sokandan geip hovpati 480 kumsal yaknlarnda indik. En azndan hovpati byk lde eskisi gibiydi; yankesicilerle, gezinenlerle, scak-anna-a , kulfi, bhel-puri ve chutter-mut-ter satclaryla dolu kirli bir sahil eridi; ama Marine Drive'n daha aalarnda tetrapodlarn ne i becerdiklerini grdm. Narlikar konsorsiyumu tarafndan denizden kazanlan alann zerinde devasa canavarlar gkyzne uzanyorlard, tuhaf yabanc isimleri vard: OBEROI-SHE-RATON bana uzakl rdan baryordu. Ikl Jip tabelas neredeydi?.. "Gel Resimji," dedim neden sonra Adem'i gsme bastrarak, "Nereye gideceksek gidelim de u i bitsin; ehir deimi." Geceyars-ekim Kulb hakknda ne syleyebilirim ki? Yeraltnday-d, gizliydi (sadece alimimutlak paan-wallahlar biliyordu); kapsnda iaret yoktu; mterileri Bombay sosyetesinin kaymak tabakasyd. Daha baka? Evet, Anand "Andy" Shroff diye birisi tarafndan ynetiliyordu, iadam-playboy ou zamann Cuhu kumsalndaki Sun'n'Sand Otelinde film yldzlar ve devrik prenseslerle gnelenerek geiriyordu. Size soruyorum: bir Hintli neden gnelensin? Ama anlalan bu dettendi, uluslararas playboyluk kurallarna harfiyen uyulmas gerekiyordu, sanrm gnee her gn tapnmak da bu kurallar arasndayd. Ne kadar da masumum (forseps oyuklu Sonny'nin saf olduunu dnrdm bir de!) -Geceyars-e den yerlerin varolduunu tahmin bile edemezdim! Ama vard ite; biz mz de elimizde fltler ve sepetlerle kapsn almtk. Gz seviyesindeki kk demir zgarann ardnda bir hareketlenme: alak, bal gibi tatl bir kadn sesi sebebi ziyaretimizi sordu. Resim Sing bildirdi: "Ben Dnyann En Byleyici Adamym. Burada bir ylan bycs alyormu; ona meydan okuyup stnlm kantlayacam. Bunun iin cret talep etmiyorum. Bu bir eref meselesi." Akam olmutu; Bay Anand "Andy" Shroff ans eseri mekndayd. Fazla uzatmayalm, Resim Sing'in meydan okumas kabul edildi ve ismi sinirime dokunan yere girdik nk iinde geceyars kelimesi geiyordu ve ba harfleri de bir zamanlarki gizli dnyam simgeliyordu: Geceyars ocuklar Konferansi'nin ba harfleri G..K. imdi gizli bir gece kulb tarafndan gaspedilmiti. Kendimi tek kelimeyle istila edilmi hissediyordum. ehrin kalburst, kozmopolitan genliinin ikiz sorunlar: iki yasa olan bir eyalette nasl alkol almal; hem kzlara Batl tarzda kur yapp, ehrin altn stne getirmek zere randevulap hem de arkl re-481 zalet utancndan kanmak iin tam bir mahremiyeti nasl salamal? Geceyars-ekim ehrin yaldzl genliinin sancl mklat iin Bay Shroff un bulduu zmd. Burada, ahlakszln yeraltnda cehennem gibi kara bir Stigya karanl yaratmt; geceyars karanlnn mahremiyetinde ehrin klar buluuyor, ithal iki iiyor ve flrt ediyorlard; yaltkan yapay gecenin kozasnda hibir cezaya maruz kalmadan pp koklayorlard. Cehennem bakalarnn fantazileridir: her hikyede en az bir kere Cehennem'e inilir, ben de Resim Sing'in peinden kucamda bebek olum kulbn mrekkepli karanlna indim. Kaln siyah halnn zerinde ilerledik -geceyars karas, yalan karas, karga karas, fke karas, "seni kara surat!"n karas; ksacas koyu renk bir hal- cinsel cazibesi insan kendinden geiren (sarisi erotik bir biimde kasklarna dm, gbek deliinde yasemin takl) bir kadn garsonun ardndaydk ama karanla inerken bizi rahatlatmak iin dnp glmsediinde gzlerinin kapal olduunu fark ettim; gzkapak-larnn zerine dnyada rastlanamayacak kadar parlak gzler izilmiti. "Neden?" diye sormaktan kendimi alamadm. "Ben krm; hem buraya gelen kimse grlmek istemez. Yzlerle isimlerin olmad bir dnya buras; burada insanlarn anlar, aileleri, gemileri yok; buras sadece imdi iin, hepsi bu," dedi bana. Karanlk bizi yuttu; n prangaya vurulduu, zamann dnda, tarihin reddi olan bu meknda kz bize klavuzluk ediyordu... "Buraya oturun," dedi, "teki ylanc birazdan gelir. Zaman geldiinde zerinize bir k tutulacak; o zaman yarmanza balarsnz." Orada -dakikalarca m, saatlerce mi, haftalarca m?- oturduk; kr kadnlarn ltl gzleri grnmez misafirleri yerlerine gtryordu; zamanla, karanlkta, kadife farelerin iftlemesi gibi yumuak ak hr-tlaryla evrildiimizi fark ettim; birbirine sarlm kollarn tokuturduu bardaklarn, dudaklarn usul srtnlerinin

seslerini duydum; bir salam bir sakat kulamla memnu cinselliin sesinin geceyars havasn doldurduunu iittim... ama hayr, ne olup bittiini bilmek istemiyordum; kulbn hrtl sessizliinde burnum, btn yeni hikyelerle balanglarn, egzotik ve yasak aklarn, kk grnmez mahcubiyetlerin, kimin-fazla-ileri-gittiinin, ksacas her tr lezzetli lokmann kokusunu alyordu ama onlar yok saymay tercih etmitim nk bu, iinde bana yer olmayan yeni bir dnyayd. Ama olum Adem, kulaklar hayranlkla yanarak yanmda oturuyordu; etraf dinlerken gzleri karanlkta parlyordu, ezberliyor, reniyordu... sonra k yand. Geceyars-ekim Kulbnn zeminindeki bir havuza tek bir k 482 huzmesi dkld. Aydnlk alann snr dndaki glgeler arasndan Adem'le ben Resim Sing'in, yakkl briyantinli bir gencin yannda bada kurmu kaskat oturduunu grdk; ikisi de mzik aletleri ve sanatlarnn kapal sepetleriyle evriliydi. Bir hoparlr Dnyann En Byleyici Adam unvan iin yaplan efsanevi yarmann baladn duyurdu; ama kim dinliyordu ki? Hi kimse dnp de bakm myd yoksa elleri dudaklar dilleri ok mu meguld? Resimji'nin rakibinin ad uydu: Ku Naheen Mihracesi. (Bilmiyorum; bir unvan kullanmak ok kolay. Ama belki, belki de gerekten ok uzun zaman nce Doktor Aziz'in arkada olan o Ra-ni'nin torunuydu; belki Sinekkuu'nun destekisinin varisi ironik bir biimde ikinci Mian Abdullah olabilecek adamla kapmak zorundayd. Her ey mmkn; Dul maalarn kestiinden beri bir sr mihrace yoksul dmt.) O gnesiz inde ne kadar mcadele ettiler? Aylarca m yllarca m asrlarca m? Syleyemem: birbirlerini glgede brakmak iin aba sar-federlerken, Bombay'daki ylan iftliinden (Bir zamanlar Doktor Schaapsteker'in...) nadide trler getirterek akla gelebilecek her trl ylan bylerlerken hipnotize olmu gibi seyrettim; Mihrace her ylanda Resim Sing'le boy lt, hatta daha nce sadece Resim Sing'in by-leyebildii ldren ylanlarda bile baar salad. Karanl, yneticisinin siyah renk saplantsnn (onun etkisiyle her gn Sun'n' Sand'de tenini biraz daha yakyordu) bir baka yn olan o cehennemi Kulpte iki virtz ylanlar imknsz maharetler sergilemeye kkrttlar, hayvanlar dmler ve fiyonklar yapmaya, arap kadehlerinden su imeye, ate emberlerinden atlamaya ikna ettiler... yorgunluu, al, yall bertaraf eden Resim Sing hayatnn gsterisini sergiliyordu (peki kimse bakyor muydu? Bir kii olsun bakyor muydu?) - sonunda gen adamn daha abuk yorulduu kendini belli etti; ylanlar fltne ayak uyduramyordu artk; en nihayet grlmeyecek kadar hzl bir el hareketiyle Resim Sing bir kral kobray Mihrace'nin boynuna dolamay baard. Resim yle dedi: "Pes et kaptan, yoksa seni hayvana soktururum." Bu yarmann sonuydu. Kk den prens kulpten ayrld, sonra bir takside kendini vurduunu duyduk. Resim Sing de son byk savan verdii yerde devrilen bir banyan aac gibi kt... kr garsonlar (birine Adem'i vermitim) onu sava alanndan tamam iin bana yardm ettiler. Ama Geceyans-ekim'in son bir gizli hilesi daha vard. Her gece 483 bir kere -ie daha da lezzet katmak iin- rasgele bir spot yasak iftlerden birinin zerinde odaklanr ve onlar dostlarnn gizli gzlerine ifa ederdi: bir nevi kl Rus ruleti ki muhtemelen hayat ehrin gen koz-mopolitanlar iin daha heyecanl bir hale getiriyordu... peki bu gece seilen kurban kimdi? Rezalet nda boulan boynuz akakl, lekeli suratl, hyar burunlu kimdi? Spotlarn tehirciliiyle kadn garsonlar gibi krleen, bilinsiz arkadann ayaklarn elinden drecek gibi olan kimdi? Salim doduu ehre bir mahzende aydnlatlp Bombayllar karanlktan ona kkrdasn diye dnmt. Daha hzl, nk artk olaylarn sonuna geldik, n girmesine izin verilen bir arka odada Resim Sing ayld; Adem ml ml uyurken kr garsonlardan biri tebrik mahiyetinde, canlandrc bir yemek getirdi. Zafer talisinde: samosalar, pakoralar, pilav, dal, puriler ve yeil at-ni. Evet, kk alminyum bir atni ksesi, yeil, Tanrm, ekirgeler gibi yeil... fazla vakit geirmeden elime bir puri aldm; zerine atni koydum; sonra tadna baktm, neredeyse Resim Sing'in baylmasn taklit edecektim nk beni bir hastaneden dokuz parmakl olarak taburcu olduum, Hanif Aziz'in evinde srgne gittiim ve dnyann en gzel atnisini yediim zamanlara gtrd...

atninin tad o ok uzun zaman nceki tadn bir yanksndan te bir tatt - o tadn ta kendisiydi, gemii sanki hi geride kalmam gibi geri getirme gcne sahipti... heyecanla kendimden geerek kr garsonun kolunu yakaladm; kendimi kontrol etmeye alarak sordum: "atni! Bunu kim yapt?" Barm olmalym nk Resim "Sakin ol kaptan, ocuu uyandracaksn... neyin var? En azl dmannn hayaletini grm gibisin!" dedi. Kr garson souk bir sesle sordu: "atniyi beenmediniz mi?" Byk bir iniltiyi zor bastrdm. "Beendim," dedim elik kafese kapatlm bir sesle, "Beendim -bunun reden geldiini syleyebilir misiniz?" O tedirginlikle, bir an nce ekip gitme isteiyle cevap verdi: "Bragan-za Turular; Bombay'n en iyisi, herkes bilir." Ondan kavanozu istedim; etiketin zerinde adres vard; kapsnn zerinde krpan safran-yeil neon bir tanra olan, neon Mumbadevi tarafndan kollanan, yanndan sar-kahver engi banliy trenleri geen bir fabrika: Braganza Turular (zel) Ltd., ehrin genilemekte olan kuzeyinde. Bir kez daha abrakadabra, al susam al; bir atni kavanozunun zerine yazl kelimeler hayatmn son kapsn ayor... bu imknsz 484 hatra atnisini yapann izini bulmak iin kar konmaz bir istek duyuyordum ve "Resimji gitmem lazm..." dedim. Resim Sing'in hikyesinin nasl bittiini bilmiyorum; aray servenimde bana elik etmeyi kabul etmedi ve mcadele ederken sarfettii gayretin iinde bir eyleri krdn, zaferinin aslnda bir yenilgi olduunu grdm gzlerinde; ama hl Bombay'da m (belki Bay Shroff iin alyordur) yoksa amarc kadnna geri mi dnd; hayatta m ld m bilmiyorum... "Seni nasl brakabilirim?" diye sordum mitsizce ama o "Aptallk etme kaptan; yapman gereken bir ey var, o zaman yapmaktan baka aren yok. Git git benim seninle ne iim olacak? Yal Ream'n syledii gibi: git git, hemen git!" dedi. Adem'i de yanma alarak gittim. Yolculuun sonu: kr garsonlarn yeralt dnyasndan olum kollarmda kuzeye kuzeye kuzeye yrdm ve sonunda sineklerin kertenkeleler tarafndan yutulduu, kazanlarn kaynad, gl kollu kadnlarn ak sak akalar yapt yere geldim; konik gsl eki suratl teftiile-rin ve ieleme blmndeki turu kavanozlarnn her yeri kaplayan ngrtsnn diyarna... peki yolumun sonunda karma dikilen, gsnde kavuturduu kollarnn zerindeki tyler terden parlayan kimdi? Kim her zamanki gibi akszllkle "Efendi, sen ne istiyorsun?" diye sormutu? "Ben!" diye baryor Padma heyecanla, bu an biraz da utandryor onu. "Tabii kim olacak? Ben ben ben!" "yi gnler Begm," dedim, (Padma araya giriyor: "Yaa - zaten hep ok kibarsndr!") "yi gnler; mdrle konuabilir miyim?" Ah ciddi, savunmac, inat Padma! "Mmkn deil, Mdire megul. Randevu alp sonra gelmelisiniz, imdi gidin ltfen." Orada kalabilir, Padma'mn kollarndan kurtulmak iin onu ikna ya da tehdit edebilir, hatta g bile kullanabilirdim; ama asma iskeleden bir bar duyuldu -brolarn dndaki u iskeleden, Padma!- u ana kadar adn sylemek istemediim birinin dev turu kazanlar ve parlayan atniler arasndan aa bakt iskeleden bir bar duyuldu - birisi metal basamaklar nlatarak ve avaz kt kadar haykrarak aa kotu: "Tanrm, Tanrm, yce sa, baba, olum, kim gelmi, arre" baba, beni grmyor musun, ah nasl da incelmisin, gel gel, seni bir peyim, sana kek vereyim!" Tam tahmin ettiim gibi Braganza Turular (zel) Ltd.'nin Mdi-485 resi kendine Bayan Braganza diyen eski ayahm, geceyars sulusu, Bayan Mary Pereira'yd, bu dnyada kalan tek annem. Geceyars sular. Elinde kapal (ve salam) siyah bir emsiye tayan bir adam raylarn oradan pencereme doru geliyor, duruyor, meliyor, syor. Sonra benim k nndeki siluetimi gryor ve rntgenciliime kzmak yerine baryor: "yi bak!" ve hayatmda grdm en uzun boku kartyor. "Otuz be santim!" diye baryor, "Seninkiler ne kadar?" Daha enerjik bir zamanma denk gelseydi hayat hikyesini anlatrdm; onu hayatmn dokusuna katma ilemine balamak iin ihtiyacm olan yegne balantlar gecenin bu saatiyle elindeki emsiye olurdu ve eminim sonunda, hayatmla karanlk zamanm anlamak isteyen herkese onun vazgeilmezliini kantlardm; ama artk balantm koptu, fiim ekildi, sadece mezar kitabeleri kald geriye. Bu yzden

de sma ampiyonuna el sallayarak baryorum: "Ta atlasa on bei gemez", ve onu unutuyorum. Yarn. Ya da br gn. atlaklar 15 Austos'u bekleyecek. Hl biraz zaman var: Yarn bitiririm. Bugn kendime izin verip Mary'yi ziyarete gittim. Yaklamakta olan Bamszlk Gnnn heyecanyla kprdanmaya balam sokaklarda uzun ve tozlu bir otobs yolculuu, ama baka, daha mat kokular da alabiliyorum: hayalkrkl, kinizm, rvet yeme... otuz bir yan doldurmak zere olan zgrlk miti artk eskisi gibi deil. Yeni mitlere gerek var; ama bu beni ilgilendirmez. Kendini Bayan Braganza diye tantan Mary Pereira, imdinin Bayan Fernandes'i kardei Alice'le oturuyor, iki kat yksekliindeki tepenin zerine, bir zamanlar hizmetkr deinde uyuduu ykk bir sarayn yerine dikilmi pembe Narlikar kadnlar dikilitann bir dairesinde. Yatakodas, bir balknn iaret parmann bir ift ocuk gzn ufka ynelttii meknla hemen hemen ayn yerde; tik aacndan yaplma bir sallanan sandalyede Mary olumu sallayarak "Gnbatmnda Kzl Yelkenler" arksn sylyor. Kzl kadrga yelkenleri uzak gkyzne kar alyor. Eski gnlerin hatrland gayet ho bir gn. Eski bir kakts tarhnn Narlikar kadnlarnn devriminden kurtulduunu anladm ve maliden bir krek alp uzun zamandr gml duran dnyay toprak altndan kardm gn; Kalidas Gupta'nn ektii sylenen, karnca yenikli sa-486 rarm kocaman bir bebek fotorafyla bir Babakan'n mektubunu barndran dnyay. Geride kalm gnler: onuncu kez Mary Pereira'nn dnen talihinden konuuyoruz. Btn her eyi nasl sevgili Alice'ciine borlu olduunu. Alice'in zavall Bay Fernandes'i renk krlnden lm; o zamanlar ehirde pek az bulunan trafik klarndan birinde eski Ford Prefect'iyle akl karnca olanlar olmu. Sonra Alice'in nasl Goa'ya onu ziyarete gelip korkun, giriimci patronlar Narlikar kadnlarnn tetrapod paralarn bir turu firmasna yatrmak istediklerini syledii. "Onlara hi kimsenin senin gibi aar-atni yapamayacan syledim Mary," demi Alice byk isabetle, "nk o ie hislerini katar," demi. Yani sonunda Alice'in iyi bir kz olduu ortaya km. Baba, sen ne diyorsun, btn dnyann benim fakir turularm yemek istediine nasl inanaym, ngiltere'de bile yiyorlarm. Bir dn, burada senin eski gzel evinin olduu yerde oturuyorum, bu arada senin bana kim bilir neler geldi, onca zaman bir dilenci gibi yaadn, ne dnya, ba-apu-re! Ac-tatl atlar: Ah zavall annen-baban! O tatl madam ld ha! Zavall adam da ne onu kimin sevdiini ne de nasl sevmek gerektiini asla renemedi! Maymun bile... ama araya giriyorum, hayr, o lmedi; hayr, doru deil, lmedi. Bir manastrda ekmek yiyerek gizleniyor. Bu adalar ngilizlere veren zavall Kralie Catharine'nin adn alan Mary bana turu ilemlerinin srrn retti. (Tam da bu uzamda, bir mutfakta sululuk duygusunu atniye kartrrken onu izlediim yerde balayan bir eitimi bitirtti.) Artk evinde oturuyor, salar beyaz, yal, bytecek bir bebei olan birayah olarak tekrar ok mutlu. "Artk yazmay bitirdin baba, oluna daha ok zaman ayrmalsn." Ama Mary ben bunu onun iin yazdm. O hemen konuyu deitiriyor nk son zamanlarda zihni byle pire gibi sryor: "Baba, baba, u haline bak, ne kadar da yalandn, byle erkenden!" Zengin olacan aklna bile getirmemi olan zengin Mary hl yatakta uyuyamyor. Ama gnde on alt Coca-Cola iiyor, dileri umrun-da deil nk hepsi dklm. Bir pire sray: "Neden byle aniden evleniyorsun?" nk Padma istiyor. Hayr, hamile filan deil, benim durumumda nasl olsun ki? "Tamam baba, ylesine sordum." Gn huzur iinde sona erebilirdi, zamann sonuna yakn alacakaranlk bir gn, eer yl bir ay iki haftalk Adem Sina en nihayet bir ses karmasayd. "Ab..." Arre\ aman Tanrm, dinle baba ocuk bir ey sylyor! Adem byk bir dikkatle "Abba..." diyor. Baba. Bana baba diyor. Ama 487 I hayr, daha bitirmemi, yznde bir zorlanma var ve sonunda ona braktm dnyayla baa kabilmek iin sihirbaz olmas gerekecek olum syledii ilk mthi kelimeyi bitiriyor:"... kadabba." Abrakadabra! Ama hibir ey olmuyor, kurbaaya dnmyoruz, pencereden ieri melekler girmiyor: velet sadece kaslarn ayor. Onun mucizelerini gremeyeceim...

Adem'in bu baarsn kutlayan Mary'nin sevin lklar arasnda Padma'ya ve fabrikaya geri dnyorum; olumun dile ilk gizemli hcumu burnumda endie verici bir koku brakt. Abrakadabra: Hinte bile deil, Basilida gnostiklerinin ba tanrsnn adndan kma kabalistik bir forml, 365 saysnn, bir yln gnlerinin, semann ve tanr Abraxas'tan kan ruhlarn says. "Bu ocuk kendini ne zannediyor?" diye dnyorum kim bilir kanc kez. zel karmlarm: Onlar sona saklyordum. Turu yapma ileminin simgesel deeri: Hindistan nfusunu douran alt yz milyon yumurtann hepsi bir tek, standart byklkteki turu kavanozuna sabilir; alt yz milyon sperm tek bir kakla alnabilir. Demek ki her turu kavanozu (bir anlk bezemeyi bana ok grmeyin) olaslklarn en ycesini barndrr; yani tarihten atni yaplabilmesinin mmkn olduunu; zamann turusunu kurma umudunun varln! Ancak ben, blmlerin turusunu yaptm. Bu gece zerinde zel Forml No. 30: "Abrakadabra" yazan bir kavanozun kapan sk sk kapayarak uzun otobiyografimin sonuna geldim; kelimelerle ve turularla anlarm lmszletir-dim, geri iki yntemde de sapmalar kanlmaz. Korkarm kusurlarn glgesiyle yaamak zorundayz. u sralarda Mary adna fabrikay ynetiyorum. Alice -Bayan Fer-nandes-muhasebeyle ilgilen iyor; ben iin yaratc tarafndan sorumluyum. (Tabii Mary'nin suunu baladm; babalar kadar annelere de ihtiyacm var ve anneler sulanmaz.) Braganza Turularnn tmyle kadnlardan oluan igc arasnda, Mumbadevi'nin safran-yeil krpan neonlar altnda afak vakti kafalarnn zerinde sepetlerle gelen kadnlarn getirdii mangolar, domatesler, misketlimonlan arasndan beendiklerimi seiyorum. Mary, erkeklere kar duyduu o kadim nefretle benden baka hibir erkei yeni, rahat evrenine sokmuyor... ben ve tabii bir de olum. Sanrm Alice'in hl baz kk ilikileri var; Padma da daha beni ilk grd anda o usuz bucaksz efkat deposunu boaltabilecei bir yer olarak bana tutuldu; geri kalanlar iin konuamam ama Narlikar diilerinin korkun ibitiricilii bu fabrikann zemininde 488 kendilerini ilerine vermi kazan kartrclarn gl kollarnda da yansyor. atni iin neler gerekli? Tabii i malzemeler - mey veler, sebzeler, balk, sirke, baharatlar. Sarileri bacaklarnn arasnda tutturulmu Koli kadnlar her gn geliyor. Hyarlar patlcanlar nane. Ama ayn zamanda: buz gibi mavi gzler de gerekli, meyvelerin yzeysel albenisine kanmayacak, narenciye kabuklarnn altndaki rmeyi grebilecek gzler; en hafif dokunula yeil domateslerin gizli, yumuam yreklerini hissedebilecek parmaklar; hepsinden te turu-yaplmas-gereken-lerin gizli dillerini, ruh hallerini, mesajlarn ve hislerini anlayacak bir burun gerekli... Braganza Turular'nda Mary'nin efsanevi tariflerinin yaplmasna nezaret ediyorum; ama benim de zel karmlarm var, tahliye olmu burun dehlizlerimin gleri sayesinde anlar, hayalleri, fikirleri de katmay baarabildiim zel karmlarm, yle ki seri retime girdiklerinde onlar tketenler Pakistan'da biberliklerin neler yaptn ya da Sundarbans'da olmann nasl bir ey olduunu anlayacaklar... ister inann ister inanmayn bu doru. Otuz kavanoz unutkan bir milletin zerine salnmay bekleyerek raflarnda duruyorlar. (Yanlarnda da bo bir kavanoz var.) Yenileme ilemi srekli ve bitimsiz olmal; yaptklarmdan tatmin olduumu zannetmeyin! Mutsuz olduum eyler arasnda babamn anlarn barndran kavanozlardaki ar sert tat var; arkc Cemile'nin ak-tadnda (zel Forml No. 22) hafif bir mulaklk var, bunu anlamayanlar bebek deitirme hikyesini bir ensesti makul gstermek iin uydurduumu zannedebilir; "amar Sandndaki Kaza" etiketli kavanozda belli belirsiz tutarszlklar var - turu cevab tam olarak verilemeyen sorulara neden oluyor, mesela: Neden Salim'in glerinin ortaya kmas iin bir kaza gerekiyordu? Dier ocuklarda byle bir ey olmamt... Ya da "Hindistan Radyosu" ve dierlerinde orkestra edilmi tatlarda bir uyumsuz ses var: gerekten telepati gc olan biri Mary'nin itirafna gafil avlanabilir miydi? Bazan turularn tarih versiyonu nda Salim ok az ey biliyormu gibi grnyor; bazan ok fazla... evet, durmadan yenilemeliyim, durmadan gelitirmeliyim; ama ne zamanm ne de enerjim var. u inat cmleden baka sunacak bir eyim yok: yle oldu nk yle oldu. Ayrca baharat meselesi de var. Zerdealle kimyonun hileleri, emenin incelikleri, ne

zaman byk ne zaman kk kakule kullanlmal; sarmsan milyonlarca deiik etkisi, garam masala, ubuk tarn, kini, zencefil... bir para tozun lezzet dolu katklar da cabas. (Salim 489 artk saflk takntsndan kurtuldu.) Baharatlar sz konusu olunca turu yapma ileminin kanlmaz ayar bozukluklarna boyun eiyorum. Ne de olsa bir eyin turusunu kurmak ona lmszlk kazandrmaktr: balk, sebze, meyve baharat ve sirkeyle mumyalanr; belli bir farkllk, hafif bir tat younluu kk bir meseledir, deil mi? Sanat, tad bir nebze deitirmek ama tadn trn deitirmemektir; hepsinden te (otuz bir kavanozumda) tada bir ekil ve biim kazandrmaktr - yani bir anlam. (Anlam yokluundan ne kadar korktuumu sylemitim.) Gnn birinde belki de dnya tarihin turularnn tadna bakacak. Baz damaklar iin fazla sert olabilirler, kokular ok baskn olabilir, insann gzleri yaarabilir; ben yine de gerein esas tadn tadklarnn syleneceini umuyorum... her eye ramen ak edimleri olduklarnn. Bo bir kavanoz... nasl bitirmeli? Tik aacndan sallanan sandalyesinde Mary'yle ve konumaya balayan bir oulla mutlu bir son mu? Tarifler ve isimlerini blm balklarndan alan kavanozlar arasnda m? Cemile, Parvati, hatta Evie Burns'n anlarna boulup melankolik bir biimde mi? Yoksa byl ocuklarla m... ama bu durumda bazlar yakay kurtard iin memnuniyetle mi bitirmeliyim yoksa tahliyenin g-ertici etkilerinin trajedisiyle mi? (nk atlaklarn balangc tahliyeye balyd: hem stten hem alttan tahliye edilmi, aresiz, toza dnm gvdem kuruduu iin atlamaya balamt. Kupkuru kesilip hayatboyu hrpalanmann sonularna teslim oldu. imdi de tak tk atr ve atlaklardan kan kt bir koku, herhalde lm kokusu. Kontrol: olabildiince kontrol kaybetmemeliyim.) Yoksa sorularla m bitirmeliyim: artk, yeminle, atlaklar ellerimin stnde, salarmn bittii yerde, ayak parmaklarmn arasnda grebildiime gre neden kan akmyor? imdiden o kadar boalp, kuruyup, turuya m dntm? Daha imdiden kendi mumyam mym? Yoksa ryalarla m bitirmeliyim: nk dn gece Muhterem Vali-de'nin hayaletini grdm, delik bir bulutun deliinden aa bakyordu krk gn boyunca alayp musonlar yadrmak iin lmemi bekliyordu... ben gvdemin iinden ykselerek kendi ksalm grntme baktm ve bir zamanlar bir aynada rahatlam grnen o kr sal cceyi grdm. Hayr, byle olmaz, bir peygamberin mutlak kesinliiyle bitirmek iin gemii yazdm gibi bir gelecek de yazmalym. Ama gelecek kava490 nozda saklanamaz; kavanozlardan biri bo kalmak zorunda... Yaanmad iin turusu da kurulamayacak olan ey, bugn otuz birinci yag-nm grecek olmam, kukusuz bir dn yaplacak, Padma'nn avularnda ve topuklarnda kna desenleri olacak, bir de yeni isim alacak, belki Muhterem Valide'nin beni izleyen hayaletinin erefine N esim adn alr, pencerenin dnda kalabalklar ve havai fiek gsterileri olacak nk Bamszlk Gn kutlanacak ve ok bal kalabalklar sokaklarda, Kemir de beklemede olacak. Cebimde tren biletleri olacak, bir zamanlar Pioneer Cafe'de oturup film yldz olmay dleyen bir tara ocuunun kulland bir taksiyle gneye gneye gneye cokulu kalabaln yreine gideceiz, kalabalk birbirlerine ve taksinin kapal camlarna boya balonlar atacak, sanki Holi boya festivaliymi gibi; bir kpein lme terk edildii Hornby Vellard boyunca kalabalk, youn kalabalk, snr tanmayan kalabalk dnyay doldurana kadar byyp geii imknsz klacak, taksiyi ve ofrnn hayallerini brakp aa ineceiz, o izdihamda yrmeye balayacaz ve evet Padma'dan ayr deceim, gbre nilferim dalgal denizde bana doru elini uzatyor ta ki kalabalkta boulana kadar ve ben saylarn okluu arasnda yalnz kalyorum, saylar yryor bir iki , tk tk atr zirveye ulamaktayken saa sola itiliyorum, gvdem haykryor, artk byle muamelelere dayanacak gc yok ama kalabalkta tandk yzler grmeye balyorum, hepsi burada, dedem Adem, kars Nesim, Aliye, Mustafa, Hanif, Emerald, eski Mmtaz Emine, Kasm'a dnen Nadir, Pia, yatan slatan Zafer, General Zlfikr beni itip ekerek etrafma doluuyorlar, gvdemin paralar dyor, bugn burada bulunmak iin manastrn brakp gelen

Cemile de orda, gece kyor, km, geceyarsna doru bir gerisaym tiktaklyor, havai fiekler ve yldzlar, greilerin karton resimleri ve Kemir'e asla ulaamayacam anlyorum, Mool mparatoru Cihangir gibi dudaklarmda Kemir'le leceim, insanlarn hayatn tadn karmaya ya da lmeye gittikleri hazlar vadisini gremeyeceim nk artk kalabalkta bakalarn da gryorum, lmcl dizli bir sava kahramannn korkun grnts, ondan doumunun srrn sakladm renmi, sadece tandk yzlerden oluan kalabal ite ite bana doru geliyor, Ku Naheen Ranisi'yle kolkola girmi rikac Reit'i gryorum ve Yakkl Mtasm'la birlikte Eyuba ehit Faruk'u, baka bir ynden, Hac Ali'nin ada trbesi tarafndan mitolojik bir grntnn yanatn gryorum, Kara Melek, bana yaklatka yz yeil gzleri siyah, salar ortadan ayrlm, solu yeil sa siyah, gzleri Dul'un gzleri; iva'yla Melek yaklayor yaklayor, geceleyin 491 sylenen yalanlan duyuyorum, istediin her ey olursun, en byk yalan, imdi atlyor, Salim'in yanl, ben Bombay'n bombasym, patlaym izleyin, kemikler blnyor, kalabaln basks altnda krlyor, kemik uval dyor dyor dyor tpk bir zamanlar Callian-valla'da olduu gibi ama Dyer bugn burada yok galiba, Merkrokrom da yok sadece krk bir yaratk paralarn sokaa sayor nk ben ok fazla ar fazla insan oldum, sentaksn aksine hayat insana ten fazla kii olma izni veriyor ve sonunda bir yerlerde bir saat alyor, on ikiyi vuruyor, kurtulu. Evet beni ineyecekler, saylar zerimden geecek bir iki , drt yz milyon be yz alt, beni sessiz toz zerrelerine evirecekler, tpk zaman iinde olum olmayan olumu, onun olu olmayan olunu ve onun olu olmayan olunu ezip geecekleri gibi, ta ki bin birinci nesle kadar ta ki bin bir geceyars korkun yetilerini datana ve bin bir ocuk lene kadar nk geceyars ocuklarnn ayrcalklar ve lanetleri alarnn hem efendileri hem de kurbanlar olmaktr, kendilerinden vazgeip kalabalklarn imha edici girdabna ekilmek ve yaarken bulamadklar huzuru lrken de bulamamaktr. 492 METS EDEBYAT Salman Rushdie HARUN LE YKLER DENZ eviren: Yurdanur Salman "Bence Salman Rushdie gcn her zaman szcklere, onlarn renk ve arlklarna, biim ve parlaklklarna duyduu sevgiden alyor. Kimse, bylesine byk bir hokkabaz ustalyla, bylesine byk bir el hneriyle oynayamaz szcklerle. yk insan hemen saryor ve kendini okutuyor; bunda alacak bir ey yok nk bu yk Sinbad', Binbir Gece Masallan'n, Altn Post'u yaratan sihirli lkeden geliyor." - Doris Lessing METIS EDEBYAT Henry Bauchau ODPUS YOLLARDA eviren: Aysel Bora Kehanetin arlndan kurtulmann tek aresi yollara dmek, tekilerle karlamak, bir eser yaratmak. Oi-dipus, kimilerinin acyarak, kimilerinin nefretle baktklar, dm bir kral, eski gnlere, tarihe ait olan bir hesaplamann ancak yerini terk etmekle, yolculua kmakla zlebileceini renecek. "Oidipus'un ba dnyor. Kentin glgeli sokaklarn terk edip, stte yok bata yok bir halde, kendini yolun rzgrna, iniine kna vurduunda fark etmiti bunu. Gzlerindeki yaralara vuran gnein parlakl m bunun nedeni, yoksa sarayn kk salonunda, yerde bir stunun dibinde oturarak hareketsiz geirdii bunca aydan sonra temiz havann arpmas m? Sanki koyu imeklerle izik izik kzl bir sisin iinden geiyormu, ya da anszn bastran beyazln cann ok actt blgelere giriyormu duygusuna kaplyor. Her admda, bu hareketi dene kadar srdrme, hzlandrma isteiyle, korkusuyla bir saa bir sola yalpalyor. Tela bir yere yetiememe derdinden deil, nk nereye gidebileceini bilmiyor, artk bilmek istemiyor. Acele ediyor, nk daima acelesi olan, daima bakalar tarafndan, olaylar tarafndan, kehanet tarafndan sktrlan Oidipus o." METS EDEBYAT Julio Cortzar AYAKZLERNDE ADIMLAR eviren: Arzu Etensel Ildem

"Kimbilir nasl bitebilirdi ba bile olmayan bir olay, ortalarda balamt anszn ve belli bir snrla evrelenmeden bitiverdi, baka sislerin balad bir noktada; her neyse, konuya girmek iin unlar sylemek gerekiyor: Pek ok Arjantinli, yaz Luberon vadisinde geirir, bu blgenin en eski sakinleri olan bizler onlarn uzaklarda yanklana n seslerini sk sk duyarz, byklerle birlikte ocuklar da gelir, bu da Silvia demektir zaten, inenmi baheler, atalla et yenilen le yemekleri, ocuklarn al yanaklar, korkun alamalar izleyen ttalyanvari barmalar..." METS EDEBYAT John Berger FOTOKOPLER eviren: Cevat apan Bir hayat oluturan her ey; siyasetin, iktisadn ve tarihin tesinde, belki de berisinde, hayatlarmz yaanm, yaanlr klan kck eyler; gnlerimizi ren, bizleri var klan detaylar... te bunlarn kaydn tutmu John Berger. Szcklerle kard bu "fotokopi"lerde kendisinde sevgi dolu bir iz brakm kiileri anlatyor: Bir yabancya uydurduu masallarda yaayan Kathleen'i; hayatnn son gn Le Corbusier'nin tasarlad evden yapan Andre'yi; "Yeni tasarm, armak!" diyen Cartier-Bresson'u; btn ksraklarna ayn ad veren Theo-phile'i; anlalmaz biimde akc ve gzel resimleriyle Abidin Dino'yu; dalarda bile mizah duygusunu kaybetmeyen Subcomandante Marcos'u... Ve yava yava, hi bir araya gelmez sanacanz bu insanlar Berger'n kaleminden tanrken, yazarn istemeden eleverdii otoportresi de belirmeye balyor gzlerinizin nnde. 20. YZYILIN EN U/hL KUMAN LAKIN DAN bIKl: GECEYARISI OCUKLARI 1981'de Booker, 1982'de James Tait Black, daha sonra da 25 yln Booker dll kitaplar arasnda birincilik anlamna gelen Booker of Bookers dln alan ve 20. yzyln en iyi 100 roman arasnda saylan Geceyars ocuklar imdi Trke'de... Kahramanmz Salim Sina 15 Austos 1947de, tam geceyars dnyaya gelir: Ayn anda Hindistan bamszlna kavumutur. O gece byl glere sahip yzlerce ocuk doar. Cad Parvati, Tokmak Dizli iva ve niceleri... Onlarn maceralarnn iinden, yeni doan bir ulusun emekleme an, ergenlik sanclarn, ye-tikinleme abalarn okuyacaksnz bu gzel kitapta... "Uzaklndan tr gemi somut ve anlaml grnr, oysa bugne yaklatka herey gitgide daha inanlmaz grnmeye balar," diyor Salman Rushdie, "kendinizi byk bir sinemada farze-din, nce en arka srada oturuyorsunuz, sonra sra sra ne doru ilerleyip neredeyse burnunuzu dayyorsunuz perdeye. Oyuncularn yzleri ar ar oynaan zerrelere dnyor; kk ayrntlar devasa boyutlara ulayor, yanlsama zlyor daha dorusu yanlsamann kendisinin gereklik olduu ortaya kyor." Roman Geceyars ocuklar m anlatacak en iyi ifade de bu: Dle hakikat, gizemle by, fantaziyle tarihsel olgu arasnda ustalkla rlm bir anlat... Metis Edebiyat ISBN 975-342-276-8

You might also like