Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 75

İÇİNDEKİLER

4 Demokratik Kitle Örgütleri 30 Gençliğin Gündemi (II)


İçin İleri EğitimSistem
6 İşçi Sınıfı 34 İşkenceye, Baskılara
Türkİş Ve Gerici Eğitim
Gerçekler Yasalarına Yanıt:
8 Netaş İşçileri Yemek Boykotu Ve
Tek Yumruk Siyah Çelenk
10 Grev Dalgası 36 Dünyayı Saran Zincir
Yayılıyor Ya da Tek Tek Ateşler
12 Türkİş Kurultayı Yanıyor (II)
Ve Devrimci Sendika! 40 Din ve Toplum
Mücadelenin Geleceği (l) 45 Karikatür
14 Burjuva İdeolojisi 46 Zaferin Simgesi:
Ve Küçük Burjuvaların Mozambik Devrimi
İdeolojisi 51 Kampuçya Sorununa
17 "Ölüm Hücreleri" Bir Bakış
işkence Ve 56 Kültür Üzerine (II)
insan Haklarında 58 Alçalmanın Yazıcısı:
Çifte Standart Kundera
20 10 Aralık 62 Haberler
İnsan Hakları 64 Yorumlu
Evrensel Bildirisi Felsefe Sözlüğü ...
Ve Tutuklu Aileleri 65 Kitap
23 Gençliğin Gündemi (I) 67 Öykü
Dernekler 70 İçerden Merhaba.,,
26 Mücadele Günlüğünden 71 Şafağa Değen Mektup (II)
19651971
FKFDEVGENÇ

Sahibi: Metin Yavuz Dizgi: İlan Koşulları:


İletişim Yayınları Arka Kapak 250,000 TL,
Film: Kapak İçi 200.000 TL.
Sorumlu Yemişleri Müdürü: Delta Grafik Tam Sayfa 150.000TL,
Çelik Malkoç Baskı: 1/2 Sayfa 75,000TL.
Yeni Doğuş WEB OFSET 1/4 Sayfa 40.000 TL.
Teknik Yönetim: 575 39 09
Halûk Göçener Kapak Baskısı
PanoBASSAN

Yönetim Adresi:
Çatalçeşme Sok. No: 46/9 Abone Şartları Çözüm Dergisi
CağaloğluİSTANBUL 6 Aylık 2500 Çatalçeşme Sok. No: 46/9
Tel: 5128949 1 Yıllık 5000 CağaloğluİSTANBUL
Öyle yıkma kendini
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüneüstüne,
Tukur yüzüne celladın,
Fırsatçının, işbirlikçi hayımn..."
MERHABA...
Bir ay gecikerek de olsa sizlere yeni yüz edilmesinde bilinçlibilinçsiz katkı
den merhaba demenin coşkusunu yaşı ları olan dergilerden olumlu farklılığımı
yoruz. Güzele, doğruya, iyiye yönelik zı belirten ortak değerlendirmeleri, des
olarak çıkan her yenide olduğu gibi bizim tek ve dilekleri her türlü övgünün üzerin
de başımızdan geçenler bir aylık gecik de oldu bizim için.
meye neden oldu. Bu d u r u m u hoşgörüy Başta dergimize ürünlerini gönderen
le karşılayacağınızı umuyoruz. okuyucularımız olmak üzere, yazılısöz
15 Aralık 1986 günü büromuza gelen lü değerlendirme ve eleştirilerini gönde
Emniyet Müdürlüğü Basın Bürosu gö ren. Çözüm alıp okuyan ve okutan t ü m
revlileri, dergimizin 1. sayısının İstanbul okurlarımızın yüreklerinin sıcaklığını
Devlet Güvenlik Mahkemesi kararı ile yüreğimizde duyduk. Bu bile az şey ol
toplatıldığını bildirdiler. masa gerek. Farklı mekanlarda yaşadığı
halde aynı şeylerin duyulup hissedildiği;
Yayına başlayışımızın üzerinden 12
dostluk, dayanışma, dünyadaki hazların
gün bile geçmeden toplatılmış olmak, bu
en güzelidir diye düşünüyoruz. Tüm oku
ülkede basın üzerindeki antidemokratik
yucularımızın da buna yüreklen katıldık
uygulmaların hangi boyutlara ulaştığını
larına inanıyoruz.
görmek açısından çarpıcı bir örnek olsa
Çözüm, ilk sayıda olduğu gibi, bu sayı
gerek.
da da korkunun kırılması, sessizliğin bo
Bizi etkileyense basınımızın bu olaya zulmasında üzerine düşeni, bir derginin
yaklaşımı oldu. Her zaman basına ilişkin işlevleri sınırı içinde yapmak kararında
baskılardan söz edenler nedense bu kez dır. İlk sayımızda da belirttiğimiz gibi
birşeyler söylemekten kaçındılar. Biriki dergi olmanın ötesinde herhangi bir
gazete ve bir haftalık dergide çıkan "Yeni fonksiyonumuz yoktur.
Çözüm" toplatıldı yazılarının dışında ba Görevinin, yaşanılmış tarihin unuttu
sın özgürlüğünden dem vuranlardan bir rulmasına karşı çıkmak, bunu yeniden
ses çıkmaması epeyce düşündürücüdür! gündeme sokmak olduğu kadar süreçte
Ankara'da ve İstanbul'daki Öğrenci ki gelişmelere de kayıtsız kalmamak ol
Dernekleri kurucuları, bazı yayıncılar duğunun bilincinde olan Çözüm, bu sayı
dergi yöneticilerinin gözaltına alınmala da da ele aldığı konularla ilginizi çekecek
rı, demokrasi güçleri ve basın inancındayız.
üzerinde doîaş(tırıl)an karabulutları gös Geçen sayımızda, ilk sayı olmamızın
teriyor. Ancak şurası açıktır ki, bunlar getirdiği bazı yanlışlıklar ve dizgi hataları
aşılacaktır. Kolay olmayacak elbette. Ne vardı. Gayretimiz bundan sonra bunların
var ki süreçte, demokrasi güçlerinin, olmaması içindir. Okuyucularımızın
yurtseversosyalistlerin üzerlerine düşe hoşgörüsüne sığınarak geçen sayımızda
ni yapmaları yolu açacaktır. Bu anlamda yer alan yanlışlıklardan, anlam farklılığı
"Çözüm" ilk sayısında ortaya koyduğu il yaratabilecek bir yanlışı belirtiyoruz:
ke ve anlayıştan sapmadan ve herhangi Nikaragua devrimi yazısının ikinci
bir taviz vermeden yayın hayatına devam sayfasının (sayfa 49) birinci sütununun
etmekte kararlıdır. Özellikle kamuoyu aşağıdan onikinci satırında yeralan ''sa
nun ve okurlarının gösterdiği ilgiden son vaşçıları" kelimesi "lafazanların" olarak
ra; bu tutumun doğru olduğu ve olacağı çıkmıştır. Yani "lafazanların" kelimesi
açıktır. "savaşçıları" olacaktır.
1987'nin, sorunlarımızın çözümünde
Okurlarımızın, özellikle son altı yıldır verimli bir yıl olması dileğiyle... Dostça
oluşturulan gündemin ve güncelin ters selamlar.
DEMOKRATİK
KiTLE ÖRGÜTLERİ
İÇİN İLERİ
Avni ÇALIŞLAR
Bugün Türkiye Sol'unun önündeki dikaptır. yayın faaliyetini tiraj hesabına vardıran
önemli örgütlenme sorunlarından biri de Eğer Faşizm demokrasi güçlerinin anlayış bugün de pek farklı davranmıyor.
"nedennasıl bir yasal mücadele" sorusu önünde hâlâ bir engelse, yapılacak iki şey Yasal faaliyetten "öcü"yle korkutul
dur. vardır(!) Birincisi faşizmin gitmesini, de muş çocuk gibi kaçan ve faaliyetini müm
Bu soruya verilen yanıtlar çeşitli düşün mokratik hakların gelişmesini bekleyerek kün olan en dar kadroların dışına taşır
ce akımlarının kitle çizgisi anlayışlarını da çalışma zemininin kendi dışında oluşma mayan "biz yapalım, istim arkadan gel
ortaya koymaktadır. sını hayal etmek, ikincisi bu boş zamanın sin" diyen anlayış da bugün onca feda
Nedennasıl yasal mücadele sorusunun, da da ülkeyi bu duruma düşüren "goşist" kârlık yapmış olmalarına rağmen(!), hal
böylesine genel aydın çevreden, adının ba lere küfretmek. kın peşlerinden gitmemiş olmamalarından
şına birtakım harfler getirerek kendileri Eğer sorunlar ve ülke gerçekleri iyi kav dolayı kırgın, kafası karışık oturuyor.
ne büyük misyonlar yakıştıranlara değin ranmadığı için gadre uğranılmışsa yapı Gerek sosyalizmin savunulmasında
sorulmasının elbette ki temelli nedenleri lacak tek iş vardır; yeni Amerika'lar keş uzunca bir tatil dönemi geçiren oportü
var. Bu nedenlerin başında kuşkusuz 12 fetmek. nist ve revizyonist kesim, gerekse müca
Eylül'den bu yana "sol"un başına gelen Hele hele içine düşülen yanlışlar arasın deleyi kesintisiz devam ettirmeye çalışan
lerin payı büyük. Ve kuşkusuz ki zaman da DKÖ'lerde deşifre olmak da varsa, De insanlar, demokratik kitle örgütlerinde
iyi bir öğretmendir. Oysa hiçbir zaman, mokratik Kitle Örgütlerinde çalışmaktan, çalışmanın kitlelere varmadaki önemini
zamana karşı kürek çekenlerin azalmadı dolayısıyla kitleden (varlığını koruma yü yeniden gözden geçirmek veya bilgi taze
ğı, tam tersine varoldukları da bir gerçek. ce görevi için) "öcü"den kaçar gibi kaç lemek zorundadırlar!
Gerek kişisel, gerekse örgütsel özeleş mak gerekir.
NEDENNASIL YASAL MÜCADELE?
tiriyi birtürlü beceremeyen ya da kendini Sevindirici bir gelişme olarak gençliğin
gerçekten sorgulayan bir özeleştiri yap günah keçiliğinden yavaş da olsa kurtul Varolan yaygın yılgınlık ve apolitikleş
mayı "misyonuna" yediremeyen sol, ba maya başladığını görüyoruz. "80'li yılla meden yığınların da nasibini fazlasıyla al
şına gelenlerin sorumluluğunu yıkacak, rın başında ne olduysa gençlik örgütlen dığı bir gerçek. Devrimciyurtsever güç
günah keçilerinden biri olarak da, "yasal meleri yüzünden oldu, gençlik eylemleriy lerin cezaevlerine kapatılmasıyla doğan
mücadele"yi seçmiştir. Yine bu "misyoncu" le sınıf politikasını belirlemeye çalıştı" di boşluğa her türden gericiliğin yukarıdan
soldur ki, bugün için özellikle gençliğin ve yen anlayışlar gençliğin yurtseverdevrim aşağı bir iradecilikle yerleştirildikleri de
diğer toplumsal katmanların icazet sınır ci coşkusu ve sınır tanımazlığı karşısında bir gerçek. Sürecin birçok insandan (Ana
larını zorlayan eylemlerim yenilgi nedeni bu ifadelerini yutmuş, gençliğin ayakla yasa bile yasaklamamış olmasına rağmen
olarak alıp, "yasal mücadele" ile aynı ka rına kapanmaya hazır hale gelmişlerdir. (!)) "Ben demokratım, devrimciyim, yurt
zığa bağlayarak kırbaçlamaktadır. 12 Eylül'e gelinceye kadar geçen son 45 severim" deme cesaretini almış olması ve
yıllık zaman diliminde demokratik kitle bu insanların birçoğunun ense köküne ken
Yenilen her darbenin ardından duygu örgütlerinin yönetiminde olmayı, onlara di kendilerini sınırlayan birer otodedek
sallıktan sıyrılmış bilimsel bakış açısıyla pek yakında güzel günler vaadetmeyi sos tifler yerleştirmiş olması da bir başka ger
yapılması gereken özeleştiri süreci yaşan yalizmi savunmakla bir tutanlar, adları çek. Bunu cezaevlerinde "statükoları ko
mıyorsa, takınılan tutumlar her dönem nın başlarına ne getirirlerse getirsinler, rumak" adına her tür gerici dayatmayı
de birbirinin benzeri niteliklere bürünü sübjektif olarak ne kadar iyi niyetli olur kabullenmekte olduğu gibi, demokratik
yor. Ya "uslu durulmadığı" için Faşizm larsa olunlar, verdikleri mücadelenin te kitle örgütlerinde çalışmaktan ürkmede de
gelmiş toprağın üzerinde ne var ne yok si meltali ayrımına devrimci çözümler bu görmek mümkün. Sürecin getirdiği bu
lip süpürmüştür. Ya sorunlar "iyi kavra lamadıklarından Eylül baskısıyla birçoğu olumsuz koşullanmaların ve hastalıkların
namadığı" için ideolojik yanlışlara düşül eriyip gittiler. Geriye kafaları karışmış, aşılması doğru çözümlemeler yapabilmek
müştür. Ya da demokratik kitle mücade yakın hayalleri gerçekleşmeyince yılgınlığa ten geçiyor. Geliştirdiğimiz süreç tahlille
lesinde "deşifre olunduğu" için darbeye düşmüş yüzlerce devrimci ve yığınlar kal rinin, mücadele alanına ilişkin ortaya ko
açık davetiyeler çıkarılmıştır vs. dı. nan perspektif ile uyum sağlayıp sağlaya
Sol'un birbirinden çok farklı gibi görü Zaman öğretmeninden ders alamayan madığını gözlemleyebilmesinin de tek yolu
nen ancak sonuçta mücadelenin hangi bi lar geçmişte nasıl ki kendilerini icazetin yaşam içinde sınamaktır. Çünkü "pratik
çimi olursa ölsün arenayı boş bırakma çemberine hapsedip sendikal faaliyeti fay bilginin ölçüsüdür". Eğer bu ölçüte baş
noktasında birleşilen "darbe fobisi" gü dacı bir ekonomizme, dernekoda vb. fa vurmayıp sürecin olgunlaşması "kendili
nümüz sürecinde hâlâ aşılamayan bir han aliyeti hastalık derecesinde bir popülizme, ğinden" gelişmelere bırakılırsa, "darbe
fobisi"nin, yılgınlığın, karamsarlığın et gasını vermelidir. Bu sebeple DKÖ'leri mümkün olan en
kileri büyük oranda devam ediyor demek Öğrenci gençlik YÖK'ün biçimsel re geniş kitlenin katılım sağlayacağı ve top
tir. Gerçekten mücadele içinde yeralmak formlarla özünde uzaklaştırılamayacağı lumsal muhalefetin yükselmesinde işlevi
hattâ (bir dönemler herkesin kendisine nın, sorunun eğitim sisteminin ve eğitim olan örgütlenmeler haline dönüştürmek
yüklediği misyon gibi) kitleleri toparla sistemine kaynaklık eden sosyoekonomik mümkündür. DKÖ'lerin birinci ana işle
mak gibi iddialar sürüyorsa, kitlelerle bağ koşulların ta kendisi olduğunun bilinciy vi kitlelerin ekonomikdemokratik temelli
kurmanın yolları mutlaka bulunmalıdır. le örgütlenme hakları başta olarak, özerk, istemlerinin dile getirildiği ve kazanılma
Solun önündeki kitlelerle bağ ve örgüt demokratik üniversite mücadelesini her sı için çaba sarfedildiği örgütlenmeler ol
lenme sorunlarının çözüm yollarından biri okulda, her anfide, her kantinde, her yurt masıdır. DKÖ'lerde çalışırken bu gerçek
de akıllıca yapılmış bir istihdamla demok odasında tartışmalı, savunmalıdırlar. Kısa hiçbir zaman gözardı edilmemeli. Keza
ratik kitle örgütlerinde varolmaktan ge sürede önemli mesafe kateden öğrenci bulunduğumuz alanlarda ekonomikde
çecektir. gençlik, mücadelenin geneli içindeki mü mokratik haklan savunacak olan örgüt
Devlet kanun hükmünde kararnameler tevazi yerini abartmadan, ama canlılığına, lenme ihtiyaçlarına cevap verilmelidir.
le yürütülüyor, değil meslek odaları, mec dinamizmine ve dürüstlüğüne sınır tanıma DKÖ'lerin ikinci ana işlevi toplumsal mu
lis bile işlevsiz duruma itildi diye mesleki dan DKÖ'lerde çalışmayı yarış haline ge halefetin yükselmesinde üstleneceği görev
oda birliklerinin dağıtılması mı savunul tirmelidirler. lerdir. Örgüt içinde reformların elde edil
malı? Küçük esnaf ve zanaatçılar, ihracata mesi (ekonomikdemokratik haklar teme
YÖK, öğrenci gençliği siyahbeyaz bir yönelik birikim politikasının kaçınılmaz linde) doğrultusunda çalışmak, antirefor
fotokopi cihazının kopyaları gibi tek tip sonucu olarak, bakkalların süpermarket mist bir propaganda gerekliliğinin gözden
leştirmeyî çalışıyor. Örgütlenmeleri bir ya lere, zanaatçıların da sermayeleri eritile kaçırılması anlamına gelmemelidir. Bu
na konsertiyatro bileti satmaları dahi ya rek tekellerin sermaye dişlileri arasında doğrultuda gerçekleştirilen çalışmalar
sadışı faaliyet sayıyor diye öğrenci dernek eritilmelerine vb., üretim kooperatiflerin DKÖ'lerin yükselen toplumsal muhalefet
leri kapatılmalı mı? de biraraya gelerek karşı çıkışı savunmalı içinde, demokratik halk düzeni için veri
dırlar.
Halkın küçük esnaf ve geniş yığınları Gecekondularda, banliyölerde yaşamak len mücadelede yükleneceği işlevin öne
nı etkileyen üretici ve tüketici kooperatif zorunda bırakılan geniş yığınlar, aracı mini artıracaktır.
leri ezilmeye çalışılıyor, eritiliyor diye ma tefeci kâr baskısını biraz olsun hafiflet Bu nedenle DKÖ'lerin önemi küçüm
halli kooperatiflerden vaz mı geçilmeli? mek için mahalli tüketim kooperatiflerin senmemeli, bir anlamda kitlelerle sağlam
Onbinlerce memur örgütlenme hakkın de biraraya gelebilmelidir. Doğru devrim köprülerin atılacağı bir alan olarak görü
dan bir kez mahkûm edildiler diye me ci politika bunlara cesaretle önderlik et lürken diğer yandan da toplum içinde
murların sorunlarını birarada tartışıp sa  meden geçer. yüklendiği baskı grubu özelliği gözden ka
vunacakları sendikal faaliyet haklarından Örgütlenme hakları (her türlü gerici fa çırılmamalıdır.
feragat etmeleri rni istenmeli? aliyetin dışında) tamamı ile elinden alın Dürüst tavır örgütsüzlükten şikâyet et
Yüksek Hakem Kurulu sendikalısen mış bordro mahkûmları kendi DKÖ'leri mek değil, bugüne değin edinilen perspek
dikasız emekçilerin haklarını yeterince ko ne kavuşma yolunda faaliyet göstermek tif doğrultusunda kitlelerle bağ kurmanın
ruyor deyip, sendikal faaliyet gereksiz mi ten kaçınmamalıdırlar. ve bu bağın sağlamlaştırmasının olanak
sayılmalı? Önündeki tek alternatifi biriki sarı sen larını yaratma çabasıdır. Örgütsüzlük an
Halkın her kesiminin, her meslek gru dika ve konfederasyon çatısı altında bir cak ve ancak iradi müdahalelerle aşılabi
bunun, her yaşın birarada olabildiği, or leşmek durumunda bırakılan işçi yığınlar, lir. Bu iradi müdahale ise kendiliğinden
tak paydalmarda ortak mücadele verebi bağımsız devrimci işçi hareketini ve sen kitle içinden çıkacak dinamik unsurların
lecekleri, üzerinde önemine inanarak ya dikacılığını hedef olarak alıp varolan sen müdahalesini beklemek değildir. Toplu
pılacak bir etüdle yüzlerce örgütlenme dikaları birkaç sendika natronuna terket mun en uyanık kesimleri bu müdahaleyi
odağı yaratabilecek DEMOKRATİK memeli, kendi öz sendikalarını kurduğun gerçekleştirmeyi kendine görev bilerek
KİTLE ÖRGÜTLERİ içinde mücadele et da sendika patronlarını sarı sendikaları kollarını sıvanmalıdırlar.
mek yerine, DKÖ'leri İÇİNDEKİ KİTLE nın sadece tabelaları ve boş binalarıyla Toplumun yüzlerce binlerce sorunu, bu
LERLE BİRLİKTE gericiliğin tekeline mi başbaşa bırakmayı amaçlamalıdırlar. sorunlara temellik eden sosyoekonomik
bırakılmalı? Reformist, revizyonist sapmaların kış sistemi; salt dernek, oda, kooperatif, sen
DKÖ'ler, varolan en nisbi olanakları da uykusundan kalkar kalkmaz çalacağı ka dika vb. etkinliklerle değiştirmenin müm
içerse, daha geniş hak ve özgürlüklerin pının icazetin yasal organları olduğu unu kün olmadığı gözardı edilmeden saplasa
sağlanması ve savunulmasında, yöneti tulmadan, kitleleri legalizmin uzlaşmacı man birbirine karıştırılmadan, temeltali
minde olupolmamak gibi bir sorun öne lığına çekme çabalarım saptamada gecik ayrımı gözden kaçırılmadan, bir derneğin
çıkartılmadan savunulması gereken mü meden DKÖ'lerin mücadelenin kitlesel sendikanın vb.'nin sınırlarının belirli bir
cadele mevzileridir. Önderlik; doğru dev mevzileri olarak yerlerini almalarına ça yere kadar olabileceği bir an olsun unu
rimci politikayı öngörüp uygulayanın ola lışmalıdırlar. tulmadan, yasal mücadele savunulmalı,
caktır. Toplumun her yerinde gözlemlenen ör yasal hakların sınırları genişletilmeye ça
En az 1520 yıl bulunduğu yerdeki mes gütlenme ihtiyacına cevabı, yine toplu lışılmalıdır.
leki konumuna ulaşmak üzere onca feda mun en duyarlı unsurları verecektir. Kit Bir yandan yasal "sınır"ların koydu
kârlıklara katlanan ilericidevrimcidemok lelerin içinde bulundukları ve günbegün ğu aktivite uygulanırken, bir yandan da
ratyurtsever insanlar bilgi, yetenek ve daha da zorlandıkları olumsuzlukların ha geniş hak ve özgürlükler için mücade
becerilerini geliştirmekten başlayarak ül aşılması, onların bugün ekonomik de le etmenin, mücadelelerin bütününe kat
kenin yönetiminde meslekleriyle ilgili mokratik haklarına yönelen saldırılara kısı yadsınamaz, küçümsenemez.
alanlarda bağlayıcı yol göstericiliğe kadar karşı mücadele edeceği birlikler yaratılın Kitlelerin önünde duran hakların savu
varan bir dizi programı önlerine koyma ca, bu birlikler aynı zamanda sorunların nulması, toplumda neredeyse kangren ha
lı, aktif, dinamik, etkin meslek örgütle çözümünün reformlarda olmadığının pro line gelen örgütsüzlüğün aşılması, toplum
rinde üye sayılarını artırmaya çalışmalı, pagandasının yapılabileceği alanlar hali sal muhalefetin yükseltilmesi ve en önem
her sosyal ya da teknik meslek örgütü ne dönüşecektir. Demokratik Kitle örgüt lisi de kitlelerle bağ kurmak ve bu bağı
mensuplarının bilgilerini ülke halklarının lerinin eyleminin sınırları örgütlenmesinin sağlamlaştırmak için:
yararına kullanılması gerekliliğinin kav karakterim de belirler. Demokratik Kitle Örgütlerine ileri!
12 EYLÜL VE İŞÇİ SINIFI:
İŞÇİ SINIFI 12 Eylül yönetiminin ilk uygulamaların
dan bir mevcut grevleri kaldırmak ve iş
çileri zorunlu çalışmaya tâbi tutmak ol
muştur. İşçi ücretlerine yapılacağı açıkla

TÜRKİŞ nan göstermelik zam ilanı da, "şirin" gö


rünmek amaçlı bir demogojik aldatmaca
dan öteye geçmemiştir. İşçilerin işbaşı
yapmaları doğrultusundaki duyurularla
birlikte fabrikaların kışlalara dönüştürül
düğünü bütün kamuoyu görmüştür.

GERÇEKLER Sendikal faaliyetler askıya alınmış, iş


çi sınıfının ekonomikdemokratik sınıf ve
kitle örgütü olma durumundaki DİSK'e
el konulmuş ve dava açılmıştır. DİSK'in
her düzeyde yöneticileri, işçi temsilcileri
ve DİSK üyesi binlerce işçi işkencelerden
geçirilmiş ve zindanlara tıkılmıştır. Ba
ğımsız devrimci sendikalar da aynı uygu
Servet KURTOĞLU lamalardan paylarına düşeni almıştır.
Ülkemizde Amerikan tipi sarı sendika
cılığın örgütü olan Türkİş'e bağlı sendi
Bugün işçi sınıfının karşı karşıya bu yandan grevler yaygınlaşırken diğer yan
kaların bir bölümü zaten "24 Ocak istik
lunduğu sorunları çözmek öncelikle on dan yer yer daha üst mücadele yöntemle rar programına" tepki göstermek bir ya
ların oluşum süreçlerini kavramaktan ge ri gündeme gelmekteydi. na, bu programı desteklemişlerdi. "24
çiyor. En azından sorunların çözümü doğ Emperyalist kapitalist sistemin içeri Ocak istikrar programının" hayata geçi
rultusundaki mücadeleyi geliştirebilmek sinde bulunduğu genel durum ve özellik rilebilmesinin koşullarını yaratmak ama
için bu kavrayış gereklidir. le A.B.D. emperyalizminin Orta doğuda cı ile gündeme gelen 12 Eylül'ü Türkİş
12 Mart d ö n e m i n i n a r d ı n d a n yüz yüze kaldığı koşullar çerçevesinde dü yönetimindeki sendika ağaları alkışlarla
1973'lerde başlayan genel toplumsal ha şünüldüğünde, Türkiye'de yaşanan buna karşıladılar. Türkİş bir yandan 12 Ey
reketlilik içerisinde işçi sınıfı mücadelesi lımın mevcut yöntemler ile aşılamayacağı lül'ü yapanlara övgüler düzerken, diğer
nin önemli bir yeri vardır. Doğru bir ön açıktı. Sık sık değişen hükümetler, binbir yandan da DİSK'e lanetler yağdırmaktan
derliğe sahip olmayışın getirdiği dezavan çeşit koalisyonlar ve 1978 Aralığında ge geri kalmamıştır. Türkİş, 12 Eylül yöne
taja rağmen gelişen işçi hareketleri birçok tirilen sıkıyönetim "istikrar sağlamaya" timiyle tam bir ağızbirliği halinde, işçi sı
ekonomikdemokratik kazanımlar sağla yetmiyordu. Egemen güçler için, nıfı hareketi ve DİSK'i bütün her şeyin so
yabilmiştir. İş yavaşlatma, grev, miting, vb. rumlusu olarak göstermeye çalışmıştır.
ekonomiktoplumsal ve siyasal düzeyde
zengin mücadele yöntemlerinin giderek içerisinde bulunan bunalımdan çıkabil Türkİş, 12 Eylül yönetimini dışarı
daha yaygın biçimde kullanıldığı bir sü dan alkışlamayı yeterli görmemiş olacak
reç yaşanmış ve işçi sınıfı, yaşadığı bu de ki, genel sekreteri Sadık Side, Sosyal Gü
neyler ölçüsünde tecrübeye kavuşmuştur. "türkiş her zaman devlete venlik Bakanı olarak bizzat hükümette gö
Ülkedeki sol hareketin gelişimine bağlı ve baştaki hükümetlere rev almıştır. Türkİş'in hükümete bakan
olarak, önceleri kendi ekonomik çıkarlarıy bağımlı olmuştur.bundan vermesi ve var gücüyle D.İ.S.K.'i suçlama
la sınırlı olan işçi sınıfı mücadele pratiği sı, üyesi bulunduğu Uluslararası Hür
giderek daha bir duyarlılık kazanmıştır.
öte asya amerika hür Dünya İşçi Sendikaları Konfederasyonu
Böylece Türkiye'de yaşanan ve egemen çalışma enstitüsü (AAFLI) (ICTFU) tarafından bile hoş karşılanma
güçlerce işçi sınıfını ilgilendirmediği iddia vb. CIA paravanı örgütler mıştır. Nitekim sağ bir çizgiye sahip olma
edilen toplumsalsiyasal gelişmeler karşı sına karşın ICTFU, Türkİş'in üyeliğini as
aracılığıyla, türkiş
sında işçi sınıfı her geçen gün daha fazla kıya alma gereği duymuştur.
söz söyler olmuş ve daha etkin tavırlar al ABD 'nin güdümündedir." 12 Eylül ile birlikte; değil grev, en ba
ma yoluna girmiştir. Nitekim 12 Eylül ön sit ve doğal hak arama yolları bile işçilere
cesi Türkiye'sinde sivil faşist saldırılardan mek amacı ile daha "radikal" önlemler çok görülüp yasaklanırken, toplu iş söz
kaynaklanan ve halkın en önemli talebi gerekiyordu. leşmesi yapma yetkisi de yönetimin oluş
olan can güvenliğinin sağlanması, faşist İşte tam bu noktada emperyalizmin turduğu Yüksek Hakem Kuruluna (YHK)
saldırıların püskürtülmesi konusundaki dayattığı 24 Ocak kararlarıyla yeni bir verilmiştir. Y.H.K. öylesine bir "hakem"
mücadeleye işçi sınıfı giderek daha aktif ekonomik "istikrar programı" gündeme k u r u l u y d u k i , işlevi egemen güçlerin 12 Ey
katılmaya başlamıştır 197980'lere gelin geldi. Fakat bu "istikrar programının" ha lül yönetimi aracılığıyla dikte ettirdiği ka
diğinde bütün reformistrevizyonist ayak yata geçirilebilmesi o kadar kolay değil rarlan işçilere ve kamuoyuna duyurmak
bağlarına rağmen işçi sınıfının, gerek di. İşçi sınıfı ve halkın bu programı sessiz tan ibaretti.
ekonomikdemokratik hak ve özgürlükleri sedasız kabullenmesi, tepki göstermeme 12 Eylül yönetimi YHK aracılığıyla
konusunda ve gerekse genel toplumsal si mümkün değildi. Bu nedenle "istikrar işçi ücretlerim budamakla kalmamıştır. İş
siyasal gelişmeler karşısında daha gür ses programının" hayata geçirilebilmesi için çilerin çalışma koşulları kışla disiplinine
ler çıkardığını görüyoruz. Artık işçi sınıfı gerekli olan temel hazırlanmalıydı. 12 Ey sokulmuş, görünüşte işçi çıkartma yasağı
mücadelesi yeni boyutlar kazanmakta; bir lül bu temeli hazırlamak amacıyla geldi. olmasına karşın binlerce işçi işten atılmış
ve açlığa mahkum edilmiştir. İşçilerin dikalar kanunu ile 2822 sayılı Topluİş maz", "bu şartlarla grev yapmak
emeklilik hakları, kıdem tazminatları, ik sözleşmesi, Grev ve Lokavt kanununda ve enayiliktir" gibisinden sözler ederken,
ramiyeleri vb. birçok haklarıyla birlikte benzer nitelikteki tüm kanun yönetmelik Türklş genel kurulu yaklaştıkça Genel
sosyal hakları da 12 Eylül yönetiminin ga ve kararlarda Türkİş'in sorumluluğu bi Grev şampiyonu kesildi. Türkİş kongre
zabından kurtulamamıştır. rinci derecedendir. Ve bunların hepsi işçi sinde "Genel grev kararı alalım" diyor bu
işçilerin örgütlenme ve serbestçe sen sınıfı hareketine karşı olduğu tartışma gö tür sendikacılar. Bu sözlerin ne amaçla
dika seçme hakkı gasp edilir, grev hakkı türmez kararlardır. Türkİş'in sözkonusu söylendiği, hangi aldatmacalara hizmet et
yok edilirken, sendikaların politikaya ağır işçi düşmanı tavırları bizim için sürpriz ol tiği ve samimiyetten uzak olduğu açıktır.
lığını koyması da yasaklandı. mamıştır. Çünkü Türkİş kuruluşundan Halkımızın bir deyişi vardır: Ses güzel,
işçi sınıfına yönelik tüm uygulama bu yana güdümlü bir yapıya sahiptir ve ezan güzel ama okuyan bin yıllık papaz...
larda Türkİş yönetiminin birinci derece işlevini yerine getirmektedir. Türkİş her Tam da buna uyan bir durum.
den sorumluluğu vardır. Her türlü işçi zaman devlete ve baştaki hükümetlere ba Sonuç olarak 12 Eylül döneminin ge
hakkını kısıtlayan 12 Eylül yönetiminde ğımlı olmuştur. Bundan öte Asya Ameri nel olarak emekçi halkımıza ve özel ola
Türkİş genel sekreteri Bakan durumun ka Hür Çalışma Enstitüsü (AAFLI) vb. rak işçi sınıfına getirdikleri ortadadır. OD
dadır. Tüm uygulamaların "yasal" çer CIA paravanı örgütler aracılığıyla, Türk TÜ Öğretim üyelerinden Merih Celasun
çevesini oluşturan kararların altında Türk İş ABD'nin güdümündedir. un 197383 arasındaki on yılı kapsayan
İş'li Bakanın (S.Şide) imzası vardır. 1982 Türkİş'in işçi sınıfı hareketini ege araştırmasında (28 Kasım 1986 Cumhuri
Anayasası Türkİş tarafından desteklen men güçlere peşkeş çeken tavrı 1983'teki yet gazetesinden) gelişimin ipuçları belir
miştir. Türkİş başkanı Şevket Yılmaz de seçimlerden sonra da sürmüştür. ANAP li ölçülerdede olsa gözükmektedir. Bu
mogojik bir şekilde bu gerçeği gizlemeye hükümeti ve işverenlerle işbirliği halinde araştırmaya göre Türkiye'de nüfusun en
boşuna gayret ediyor. Olanlar tüm kamu çalışmışlardır. Bu arada özellikle Türkİş düşük gelirli % 20'si toplam gelirden
oyunun gözü önünde olmuştur. 4.11.1982 genel kurulu yaklaştıkça, işçilerin gözü 1973'te % 3.45 oranında pay alırken, bu
tarihli Türkİş icra kurulu açıklamasını, nü boyamaya yönelik "işçi yanlısı" tavır oran 1983'te % 2.63'e düşmüştür. Nüfu
anayasa oylaması öncesinde, Ş.Yılmaz te alma gösterileri düzenlemekten de geri sun en yüksek gelirli % 20'sinin toplam
levizyona çıkarak milyonlarca işçi ve kalmamışlardır. Türkİş tarafından düzen gelirden aldığı pay ise 1973'te % 55.33
emekçinin yüzüne karşı okumuştur. Bu lenen birkaç miting toplantıyla, gazetele iken, 1983'te % 55.93'e çıkmıştır. Bu ra
açıklamada şöyle denilmekteydi; "İşçi hak re verilen "sert" demeçleri bu doğrultu kamlar ülkemizde gelir dağılımdaki den
ve özgürlüklerinin kısıtlanmayacağı yo da değerlendirmek gerekir. gesizliğin hangi boyutlara ulaştığının kü
lunda verilen sözleri, 7 Kasımda halkoyu çük bir göstergesidir. Yine araştırmalara
na sunulacak Anayasa metni ve devlet adı Türkİş'in 1983 seçim sonrası tavrı göre asgari ücret son altı yılda reel olarak
na sürdürülen resmi tanıtma çalışması te na ilişkin birkaç örnek vermek gerekirse; % 50 gerilemiştir, işçilik ücretinin üretim
yid etmiştir". Nedir bu açıklamanın özü? Türkİş 1984'ten sonra kamu sektö maliyetindeki payı ise % 16 gibi zaten dü
işçi hak ve özgürlüklerinin kısıtlanama ründe imzalanacak toplu iş şük bir düzeyde iken daha da düşerek %
yacağı yolunda yetkililer zaten söz vermiş sözleşmelerinde ANAP hükümetinin da 8'lere inmiştir.
lerdi... Nitekim halkoyuna sunulan metin yatmalarına boyun eğmeyi kararlaştırmış İşte 12 Eylül'ün işçi sınıfına verdiği
ve bunu resmi olarak kamuoyuna tanıt tı. Hükümet Koordinasyon Kurulu aracı budur.
lığıyla, işçi ücretlerine % 30 oranında zam NE YAPMAK GEREKİYOR?
öneriyordu, fazlasını vermiyordu. Buna Öyle bir soru ki, hem söylenecek çok
her şart altında işçi karşılık Türkİş başkanlar kurulu topla şey var, hem de uzun söze gerek yok.. Dİ
sınıfının kendi özgücüne nıyor ve işçi ücretlerine % 43'ün altına RENMEK GEREKİYOR? Diş ilen tırnak
zam getiren sözleşmelere imza atmayacak ilen direnmek ve mücadele etmek gereki
güvenen bağımsız sınıf larını açıklıyordu. Fakat bu aldatmacada yor. Türkİş ve ona bağlı sendika yönetim
tavrının gereği olarak, kısa sürede açığa çıktı ve çok değil birkaç lerinin gerçek yüzlerini bıkmadan uzan
devrimcidemokrat sınıf ve gün sonra Türkİş'e bağlı sendikalar % 30 madan anlatmak gerekiyor. Sendika ağa
oranındaki (% 30'un altında zam kabul lığını, sarımafia tipi sendikacılığı ve sos
kitle örgütü anlayışına edenler de oldu) zammı içeren sözleşme yal demokrat geçinen kimi sendikacıların
uygun devrimci leri imzalama yarışına girdiler. gerçek yüzlerini, uzlaşmacılıklarını açığa
sendikacılık ilke ve 1.5.1986 tarihinde ise Türklş başkan çıkartmak vazgeçilmez görevlerdendir. İşçi
lar kurulunun bir başka toplanışında yi sınıfının çaresizlik koşullarında sosyal de
programını hayata
ne "çok sert" bir karar alındı. "...olum mokrat geçinen sendikacıların, reformist
geçirmek gerekiyor." suzluklar devam ederse gündeme genel ve revizyonistlerin aşılamaya çalıştığı ham
grev gelir...". Bu karardan sonra Türkİş'in hayallerin peşine takılıp sürüklenmesini ve
tabiriyle "olumsuzluklar" devam etti. Hü dolayısıyla sonuçta hayal kırıklığına uğ
ma çalışmaları verilen sözde durulduğu kümet öyle bir yeni grev tüzüğü çıkardı ki, ramasına uğramasını engellemek gereki
nu doğrulamıştır. Türkİş icra kurulunun grevler jandarma eşliğinde yapılacak ha yor. Her şart altında işçi sınıfının kendi
dediği buydu. Buna rağmen Ş.Yılmaz bu le getirildi. Tabi Türkİş genel grevin sa Özgücüne güvenen bağımsız sınıf tavrının
gün utanmadan işçilerin karşısına geçip dece sözünü etmişti. Bu bile gelişme sa gereği olarak, devrimcidemokrat sınıf ve
"Biz anayasa oylamasında işçilere sandık yılmalı(!). kitle örgütü anlayışına uygun devrimci
başına gidin dedik". Anayasaya evet de Keza, Türkİş içerisindeki en gerici sendikacılık ilke ve programını hayata ge
yin demedik" muhtevasında yalanlar söy sendikalara doğru gidildikçe "genel grev" çirmek gerekiyor. Bütün hak gasplarına
leyebiliyor. sözleri daha çok duyulmaya başlıyor. rağmen var olan mücadele yollarını sonu
TürkMetal başkanı Mustafa Özbek, bir na kadar kullanmak ve hayatın zengin
Aynı şekilde 1983'te çıkartılan ve ça iki küçük işyerinde başvurduğu grev aldat pratiğinden çıkan yeni mücadele yöntem
lışma hayatını düzenleyen 2821 sayılı sen macasından sonra "bu yasalarla grev ol leri geliştirmek gerekiyor.
NETAŞ İŞÇİLERİ
TEK YUMRUK
Tolga GÜNER

Şu yaşanılası dünyayı, bazıları için lardır Dunlar. nın farkına varıp, büyük  küçük işyerle
yaşanmaz hale getirenler vardır. Sabahın Üretim ilişkilerinin emekçi sınıfın le rinin kapitalist patronculuklarına ve on
6'sında, kuru bir dal gibi yatan yavrusu hine çevrilmesi ise ne bu yazgıyı kabullen larla içice geçmiş sömürü düzenine baş
nu bırakıp sefertasına davranan ve sisli si mekle, ne de kanı donuk beklemekle ger kaldırmayı bilmişlerdir. Gene, bulunduk
ren seslerine karışan çelimsiz  uçuk tenli çekleşir. Bu, sabırla ve inatla, bir müca ları örgütlülük ve işçi sınıfı bilinci çerçe
analar vardır. Hem de bir dolu. Onlarla dele deneyimini yaşamak ve bağrında sak vesinde bayram yerine gider gibi gitmiş
beraber, en az yüzleri ve ciğerleri kadar ku lamakla olacak iştir. İşçi sınıfı bilinci bu lerdir grev yerlerine. Sabah kaptıkları se
rumuş olan evlerinden çıkan, bir o kadar nu gerektirir. Kazanımlar ancak bunların fertasları artık daha hafiftir ama birazda
da baba vardır. Ve bir o kadar babanın, bilincinde olan ve deneyimlerini bir örgüt davul  zurna ile doyarlar grev yerlerinde.
bir o kadar oğlu vardır, onlarla aynı yaz lülük potası altında eriterek doğru hedef Yazgılarını kabullenmeyen insanlar çoğal
gıyı paylaşan. Zaten o yazgıya ortak ol lere yöneltecek olan anaların babaların dıkça davul  zurna sesleri artar, hayaller
sun diye doğar çocuklar, işçi mahellelerin ve hatta kuru dal gibi yatan çocukların el genişler, derinden bir yankı uyanır şehir
de. lerindedir. de, o dev gücün, emekçilerin sesleriyle. O
İşte hergün reklamlarda boy gösteren, 12 Eylül'den önce tüm bu zinciri oluş dönemlerde tüm grevlerden onlarca kat
her çeşit mağazanın vitrinlerinde yer alan, turacak olan emekçi sınıfın özörgütlülü daha coşkulu bir araya gelirdi bu insan
her türden, rengarenk, cici  bici meta'ın ğü, sendikal faaliyetlerle kendini göster lar, l Mayıs'larda.
oluşumunun ardında yatan ve bunları ya miştir. Gerekli örgütlülüğe sahip işçiler,
12 Eylül hareketinden sonra bu anla
şamayanların kanını donduran manzara "uzlaşmaz çelişki"lerden biri oldukları
tılanlar yalnızca hafızalarda kaldı. Amaç
o döneme ait işçi hareketlerini, yüzbinle laması, demokrasi mücadelesinde bir limizi yükseltiyor, hem de arkadaşlarımı
ri m i t l e ş t i r m e edebiyatı ile k u l l a n m a k de adım oluşturuyor. Çünkü; yasaların sen zın k a r a r l ı l ı ğ ı n ı biraz daha arttırıyor. Bu
ğil. Ama şimdi ne l Mayıs'ları kutlamak, dikalaşmaya getirdiğikısıtlamalar, sözleş da bugüne kadar sağlandı ve s ü r e k l i l i k ka
ne de gerçek a n l a m ı y l a sendikal faaliyet melerin yapılmasında belli bir engeldir. İş zandı.
leri yürütebilmek olanaklıdır. Bu yönde te "bu yasalarla grev yapılmaz", "bu ya ÇÖZÜM — Genel olarak işçi s ı n ı f ı n ı n ,
amacımız yalnızca bu dönem işçi hareket salarla toplu sözleşmeler olmaz" diyen ba özel olarak sendikaların durumu ve sorun
l e r i n i n üzerinde olan korkunç baskıların zı sendikacılara da bu yasalara rağmen ları h a k k ı n d a k i düşünceleriniz.
ve k ı s ı t l a m a l a r ı n a l t ı n ı çizmek olabilir. grev yapılabileceğini göstermiş oldu.Netaş ŞAHİN ÖNAYAK — Genel olarak işçi sı
Herşeyden önce, elli küsur milyon nü g r e v i n i n önemi oldukça b ü y ü k tabi. Ne n ı f ı n ı n sorunları elbette çok. Tabi bu so
f u s l u ve bir zamanlar yüzbinleriyle bir taş grevi, Netaş'ı ve Otomobilİş'i de aş r u n l a r ı n çözümlenmesi için de sendikala
amaç uğruna bir alanı doldurabilecek ka tı. Genel bir konu haline geldi. Herkes gre rın ve işçilerin, sandikalarda birliği sağla
dar çok çalışanı olan bir ülkede, 6 yıl bo ve sahip çıkmak zorunda, sahip de çıkı maları gerekiyor. Bu sorunlar ancak sen
yunca i l k defa 2650 rakamına ulaşabilen yor. Netaş grevine destekler ve b ü y ü k da dikal b i r l i ğ i n sağlanması sonucunda işçi
bir grevin altının çizilmesi gerekli. Ve he yanışma örnekleri var. Ayrıca, bu grevle s ı n ı f ı n ı n güçlenmesi halinde çözümlene
men ardından şunlar açıklanmalı; iç ve dış basın ve kamuoyu da yakında il bilecektir. Bunun çalışmalarının da bir an
'80 sonrasında emekçilerin yaşam ko gilenmektedir. En önemli tarafı da 12 Ey önce başlatılmasında yarar vardır. Tabi
şulları daha da zorlaşmış, sömürü kendi lül'den sonraki i l k ciddi ve en b ü y ü k grev sendikalar, bilhassa 12 Eylül'den sonra
ni hemen hemen ikiye katlamış, halkımı alması. Kısaca bunları söyleyebilirim. çok güç durumda kaldılar. Bir çok sıkın
zın üzerinde kara kara dolaştırılan yoz  ÇÖZÜM — Grev yaklaşık olarak 35 gün tılarla karşılaştılar. Sendikaların önünde
kültür bulutları işçimizi de sarmaya baş dür devam ediyor. İşçilerin katılımı ve ka herşeyden önce sendikalar yasası bir en
lamıştır. Bunlar gerekli yasalarla ve bu ya rarlılığı nasıl? geldir. Çok büyük zorluklar var, tabi zor
saların işçilerle ilgili kısımlarıyla pekişti ŞAHİN ÖNAYAK — Bugün grevin 35'i lukları anlatmak için çok zaman gerekli.
rilmiştir. İşçilerin sendikal mücadelesi an g ü n ü , ilk g ü n k ü coşku ve k a r a r l ı l ı k de Gerek toplu sözleşmelerde gerek yetkiler
cak kanatları koparıldıktan sonra serbest vam ediyor. Arkadaşlarımızın moralleri de önemli z o r l u k l a r var. Bunlar sendika
bırakılmıştır. Mücadele etmek için bırakı oldukça yüksek, şu ana kadar hiçbir çö ların güçlenmesinde ve büyümesinde
lan zemin ise hiçbir zaman kanadı olma zülme ve dağılma da olmadı. Bu kararlı önemli ölçüde olumsuz yönde etkilerdir.
mış ve her zaman düzene bağımlı olmuş lığımızı haklarımızı alıncaya kadar sürdü ÇÖZÜM — Bugün başlayan Türkİş
olan Türkİş'ten başkası değildir. receğiz. kongresi h a k k ı n d a k i düşünceleriniz.
İşte böylesi bir ortamda mücadelesi ÇÖZÜM — Grevin sürdürülmesinde kar ŞAHİN ÖNAYAK — Bu dönemki Türk
ni sürdüren NETAŞ grevcileri, demokra şılaştığınız sorunlar nelerdir? Bu konuda İş kongresi çok önemli, bu kongrede bize
sinin kendisini ancak emperyalist düzenin toplumun diğer kesimlerinden neler bek göre mutlaka büyük değişiklikler olması
boğuk kahkahaları ile ifade edebildiği bir liyorsunuz? (Dayanışma  destek  yardım gerekir. Ancak Şevket Yılmaz ve ekibi bü
zamanda, tüm olumsuzluklara rağmen anlamında) yük sendikaların delegelerinin çoğunluğu
umut ışıklarının şalterini tutabilmiş, ka ŞAHİN ÖNAYAK — Karşılaştığımız so na sahip. Bu kongre aynı zamanda işçisı
tılımın, o yazgıyı kabullenmeyen, donuk runlardan biri; PTT'nin işverenle birlikte n ı f ı n ı n geleceğini de belirli ölçülerde çiz
kanlı olmayı istemeyen insanların verdiği grev kırıcılığına gitmesi, bu da bazı mon miş olacaktır. Çünkü sendikal birliğin
dirençle, 2650 insanın sıcaklığını taşımış taj işyerlerinde PTT teknisyenlerinin ça Türkİş'te sağlanması ya da Türkİş'in dı
tır günler boyu gazete sayfalarına, beyin lıştırılmasıyla oldu. Bir diğeri de fabrika şında sağlanması konusu da bundan son
lere, yüreklere, k u r u bir dal gibi yatmasın dan telefon test cihaz makinasının dışarı ra gündeme gelecektir. Bu nedenle bu
diye çocuklar. ya çıkartılmasıdır. Gerek PTT teknisyen kongre bizim açımızdan önemli. Bütün
Otomobilİş önderliğinde gerçekleş lerinin çalıştırılması, gerekse bu cihazın dı kamuoyu ve dış ülkelerde bu kongreyi ya
tirilen NETAŞ grevinde, kendileriyle ko şarı çıkarılmasıyla ilgili de sendikamızın kından izliyorlar. Bizim amacımız bu
nuştuğumuz grev gözcüleri Zeki Güven ve itirazları yapıldı. Müfettişler bu yerlerde kongrede d e ğ i ş i k l i k l e r yapılarak demok
Sevinç Şeker; tüm zorluklara rağmen "da gerekli incelemeleri yaptılar. PTT teknis ratik sendikal m u h a l e f e t ; n yönetime gel
ha da güçlenmiş" olarak ve "tek yum y e n l e r i n i n çalıştığını tespit ettiler. Bu da mesi, yönetime ortak olmasıdır.
ruk" halinde grevi sonuna kadar sürdü yasaya aykırı bir tavır takınıldığı ve grev ÇÖZÜM — Demokrat kesimin sendika
receklerini söylüyorlardı. kırıcılığı yapıldığını ortaya çıkardı. Yasal içinde yönetime gelmemesi durumunda
Kendilerini bekleyen zorlukların bi işlemlerimizi devam ettiriyoruz. Makina neler olabilir?
lincinde olarak, haklarını almak için so nın dışarı çıkartılması da gene müfettiş ŞAHİN ÖNAYAK — Şu anda bir şey söy
nuna kadar direneceklerini dile getiren ler tarafından tespit edildi. Makinanın geri leyemem. Bu, ancak genel kuruldan son
grevci işçilerin, istemleri ve grevi sürdür getirilmesi için yaptığımız bu girişimler so ra tartışılması gereken bir konudur. Genel
mekteki kararlılıkları, dirençleri ve umut nucunda İstanbul Valisi, Vali Yardımcısı, k u r u l d a n sonra mutlaka bir değerlendir
ları, konuştuğumuz Otomobilİş bölge Emniyet M ü d ü r l ü ğ ü Sendikalar Masası me yapılacaktır, hatalar yapılmışsa onlar
başkanı Şahin Önayak'ın konuşmasında A m i r i bu m a k i n a n ı n geri getirileceğini ortaya k o n u l u p tartışılacaktır. Yani bu de
kendisini açıkça ortaya koyuyordu. söylediler. Bununla ilgilide gerekli yerlere ğerlendirme genel k u r u l d a n sonra yapılır.
Aşağıda Otomobilİş Ümraniye böl emir ve talimat verdiler. Karşılaştığımız ÇÖZÜM — Teşekkür ederiz...
ge başkanı Şahin Önayak ile yaptığımız önemli güçlükler bunlar oldu. Bunun dı
konuşmayı aynen aktarıyoruz. (*) şında herhangibir baskıyla k a r ş ı l a ş m a d ı k .
Tabi beklentilerimiz dayanışmalar ve
ÇÖZÜM — Netaş'ta sürdürülen grev 12 ziyaretçiler, bunlar da zaten yapılıyor. Bil
Eylül sonrasının en büyük grevi. Grevin hassa dayanışmalar, hemen hergün az da
önemi üzerine neler söyleyeceksiniz? olsa yardım yapılıyor, tabi bu sadece mad
ŞAHİN ÖNAYAK — Netaş grevi, cidden di dayanışma demek değildir, z i y a r e t l e r i n (*) Bu konuşma 22 Aralık 1986
b ü y ü k bir grev oldu. Netaş grevinin baş kendisi de bir dayanışmadır. Hem mora t a r i h i n d e yapılmıştır.
GREV DALGASI
YAYILIYOR..!
Sinan DOĞANAY
Devrimcidemokratik temelde yük arada Türkİş Genel Sekreteri Sadık Şi yerinde kalıyor. Kafası hep "sağ" basan,
selmeye başlayan toplumsal muhalefe de'yi Ulusu hükümetine Sosyal Güvenlik konuştuğu beş laftan üçü "teslimiyet",
tin, düzenin açtığı kanallarda akan "dur Bakanı olarak vererek (Bu dönemde giz "uzlaşma", "reform" olanlar da rollerini
gunluların yatağını değiştirme konusun liliğin alenileştiğine inandığından olsa gönüllerinin pek istemediği, sert Şev
daki kararlı mücadelesinin yanı sıra, ege gerek, Side de imzasını koyduğu yasalar ket'in ne ettiyse üstesinden gelemediği
men sınıfların içinde bulunduğu siyasi ve la nasıl bir işçi savunucusu (!) okluğunu bağımsız sendikalar t a b a n ı n talepleri
ekonomik krizin giderek derinleşmesi, dosta düşmana gösterdi.) kadirşinas bir doğrultusunda davranmaya gayret gös
bilindiği gibi, 12 Eylül tarihine rastlayan devlet dairesi, pardon sendikası olduğu teriyorlar.
Çankaya değişikliğini gündeme getirdi. nu kanıtladı. Başta öncüleri sendika tem Bu arada bağımsız Otomobilİş sendi
Bugün, artık devrimci süreçte yeni bir silcileri olmak üzere onlara işçi "demo kasına bağlı Netaş işçileri, 12 Eylül son
"tarih dilimi" oluşturan önce ve sonrası" kratik hak ve Özgürlüklerini" kullanma rasının ilk büyük kitlesel grevini 86'nın
diye andığımız 12 Eylül 1980 tarihi, sı nın bedelini zindanlarda ödedi, ödüyor kasım ayında, salı günü saat onbirde baş
nıflar mücadelesinde neyi ifade etmekte? (işkenceden cezaevine sağsalim gitme lattılar. 300()'i aşkın işçinin çalıştığı Üm
Ne anlama gelmekte? Böylesine önemli nin de bir şans olduğunu yaşayanlar iyi raniye'deki Netaş'ta grevin başladığı sı
ve kapsamlı bir sorunun sayfalarca süre bilirler). Yüzde yüz nasıl olmadı diye şa rada İzmir ve Ankara'dakiOtomobilİş'e
cek irdelemesini, yanıtını burada verme şırdığımı yüksek bir oranla "benimse bağlı işçiler de "GREV" diyorlardı. Ve
nin ne olanağı, ne de gereği var. Ancak nen" 82 Anayasasında da yerini alan Netaş işçilerinin "Haydi Greve" haykırış
konumuzla ilgisi olması bakımından, 12 YHK ile burjuvazinin aşan kâr oranları ları yalnızca son yıllarda ilk büyük grevini
Eylül'ün, tekelci burjuvazinin, egemen na ulaşmasını daha da kolaylaştırmak başlatmakla kalmadı. Onlar, örnekleri
sınıflar arasındaki çelişkiyi kendi lehine için,işçiler gerçek değerini günden güne PHILIPS'de, DORA'da, DERBY'de gö
çözmek, süreklilik arz eden siyasi ve eko yitiren ücretlere mahkum edildiler. Açlık rülen büyük bir grev dalgasını da başlattı
nomik krizden "kurtulmak" (bunun ve sefaletle koyun koyuna yaşamak zo lar. Onun, müjdecisi oldular. İki ayı aşkın
mümkün olmadığını kendileri de en az runda bırakıldılar. Sonuçta, çıkarılan an bir süredir, zor koşullara rağmen işçi ka
bizim kadar biliyorlar ya!) yoksul halk tidemokratik yasa ve yönetmeliklerle rarlılığıyla greve devam eden Netaş işçi
muhalefetinin açtığı gedikleri yamamak "temel haksızlık ve özgürlüksüzlük" or leri, Türkiye işçi sınıfının gözbebeği du
ve "bir daha" (ne umutsuz, ne tarih dışı tamında "hizaya getirilmeye" çalışılan iş rumuna geldiler. Netaş'ın ilk "grev" ol
bir istem) geriye dönmemek üzere eko çi sınıfı, 2821 sayılı "sendika yasası" ile ması, işçi kararlığının antidemokratik
nomik, politik, kültürel, sosyal vb. tüm Amerikancı Türkİş'e mahkum edilen, yasaları ile burjuvazi ve teslimiyetçi sarı
alanlarda ihtiyaç duyduğu dönüşümleri 2822 sayılı "Toplu iş Sözleşmesi, Grev ve sendikacılara karşı bir güç gösterisi ol
sağlamak olduğunu da söylemek gerekir. Lokavt Yasası" ile de "işten atılmalar" ması da Netaş işçilerini sınıfın gözbebeği
(Aradan geçen 7 yıl sonra geriye şöyle bir meşrulaştırıldı. Grev, işçinin kullanacağı durumuna getirdi. Şimdi dostuyla düş
baktığımızda, bunun anlamı daha iyi an bir silah olmaktan çıkarılıp, göstermelik manıyla tüm gözler Netaş'da.
laşılır sanırım.) bir niteliğe kavuşturuldu.
Bütün işçi sınıfı, demokratik kamuoyu
Sözünü ettiğimiz hedeflerini büyük öl Böylece dingin sularda kürek çekme dayanışma halinde, Netaş grevcileriyle.
çüde vuran işbirlikçi burjuvazi amaçları ye başlayan (dahası sürdürme hevesinde Ancak onlarla en büyük dayanışmayı,
na ulaşmak için bunalımının sorumlusu olan) burjuvazinin yazdığı senaryoda bağımsız LASPETKİMİŞ sendikasına
olarak gördüğü/göstermeye çalıştığı herkesin rolü belliydi, "iş barışı" adlı bağlı Dora, Derby işçileri greve giderek
gençliğin ve işçi sınıfının üstüne yürüye oyunda Türklş Başkanı sert Şevket'in gösterdiler. Aynı kararlılıkla, aynı diren
rek hizaya getirmeye çalıştı. "Fırsatı gani rolü figüranlıktı. Seyirci sıralarında işçi çle herşeye rağmen grevle haklı mücade
met bilip" hemen ilk elde grevlere son ve ler, suflörlükten arta kalan bürokrat sen lelerini sürdüren Dora'lı, Derby'li işçiler,
rildi. Artık bir gün öncesine kadar, sayı dikacılar da localardan katılıyorlar oyu sınıf onurunun ne olduğunu gösteriyor
ları yüzbinleri aşan işçinin grev bayrağı, na. Ara sıra da rolleri gereği (seyirciler kı lar.
her antidemokratik yola meşruluk ka pırdandıkça) "isyankâr" rollerini oyna Henüz bir kasırgaya dönüşmedi kuş
zandırıldığı 12 Eylül'den sonra indirildi. maya başlıyorlar. Bitmesi hiç istenmeyen kusuz grevler. Zor bir sınavdan geçen
(Bugün o bayrağı yükseltme mücadelesi bu oyunda tüm amaç, kimsenin rollerinin onurlu bir kabarış, bir dalga niteliği taşı
nin ağırlığını, onuru ilk büyük grevi baş dışına çıkmamasını sağlamak. Gel gör ki yor Netaş'ın, Dora'nın, Derby'nin grevle
latan Netaş işçileri taşıyor.) seyirci daha baştan kendi yerinde rahat ri. Ama işçi sınıfının "dipten gelen" dalga
sız oluyor. Tarihsiz değil ki koca sınıf, ta sı bir gün duvarları da dövecek elbet. İşte,
Şevket Yılmaz patronluğundaki rihin öğrettiğini yaşamaya, tarihe malet bu dalgalardan biri Philips'de başlayan
Türkİş'in dışında kalan başta devrimci meyi düşünüyor. Bu arada devlet kapı ve işten atılmaları protesto etmek ama
işçilerin kitle sendikası olan DİSK olmak sında, Türkİş'te sarının tonları yarıştırı cıyla 2 sendika temsilcisinin açlık grevi,
üzere tüm sendikaların kapısına kilit vu lıyor. "Kim daha iyi işçi simsarlığı yapar" diğeri de bağımsız Genel Hizmetİş
ruldu. (DİSK artık resmen kapatıldı). Bu yarışı başlıyor. Kavganizah sert Şevket sendikasının İzmir'deki açlık grevi.

10
nası önünde açlık grevine baúladı, iúvere- sekiz aylık hakları bir anda gasbedilmiú
GENEL HøZMET-øù nin yanısıra Belediye-øú'in iúçi düúmanı ve iúverenlerin cebine kalmıútı.
tavrına da karúı olan açlık grevi, belediye Bunun üzerine iú mahkemelerine baú-
iúçileri olmasına ra÷men, Belediye-øú vurarak yasal mekanizmayı iúleterek
üyesi olmamaları nedeni ile haklarını ala- haklarını kazanmayı amaçlayan Genel
øúçi sınıfı, ekonomik-demokratik hak- mamaları ve Genel Hizmet-øú'in üyesi Hizmet-øú bundan da sonuç alamayınca
larını ayaklar altına alan anti-demokratik açlık grevine baúladılar.
olan bazı iúçilerin sürgüne gönderilmesi
yasaveuygulamalarakarúı,giderekçeúit- "Bu arkadaúları yönlendiren çeúitli
lenen eylem biçimleriyle mücadelesini üzerine baúlatıldı. Belediye-øú, øzmir Be-
ideolojik güçler var. Mesele parayı al-
yükseltiyor. Netaú'daki, Dora'daki, lediyesinde sözleúme yapmayı yetkili tek
maksa çok zor yolu seçiyorlar. Açlık gre-
Derby'deki hak grevleri devam ederken, sendika kararını çıkarttırarak iúverenle vi yapmak çözüm de÷il. Arkadaúlarımı-
bu kez "hak verilmez alınır" diyen Ba- toplu sözleúme masasına oturdu. (øzmir zınbizekayıtlarınıyaptırsınbütünprob-
÷ımsız GenelHizmet-øúsendikasınaba÷- Anakent Belediye Baúkanı Burhan Özfa- lemleri bitecektir" diyecek kadar sararan
lı belediye iúçileri øzmir'de baúlattıkları tura da karúısında Belediye-øú'in yetkili eylem kırıcısı Belediye-øú sendikası yö-
açlık greviyle hak eylemlerini sürdürü- sendika olmasından çok mutlu olmalı ki, netim kurulu üyesi Burhan Gündüz'ün
yorlar. açlık grevi eylemcilerini "muhatap kabul tüm çabalan, kararlı iúçi tutumu karúısın-
Ba÷ımsız Genel Hizmet-øú sendikası- etmedi÷ini" söyleyerek "bizim muhatabı- da sökmedi.
nın yeni yılın ilk günlerinde baúlattıkları mız Belediye-Iú'tir" diyerek iúveren nez-
iúverenyardakçısı sarı sendika Belediye- dinde geçer akçenin Belediye-øú oldu÷unu
øú'in çirkin teslimiyetçi yüzünü bir kez
daha açı÷a çıkarttı. Ço÷unlu÷ununkapa-
vurguluyordu .
øzmir'de 28 ùubat 984'de yürürlü÷e giren
PHILIPS
tılan DøSK'e ba÷h Genel-øú üyelerinin
oluúturdu÷u ba÷ımsız Genel Hizmet-øú ve imzalanması gereken sözleúme
Sendikasının øzmir l nolu ùube Baúkam Kasım'da imzalanıyor ve Genel Hizmet-øú øúçi sınıfı üzerindeki çok yönlü baskı -
Hıdır Barut, sırtındaki battaniyesiyle hi- Sendikasının üyeleri yasal haklarını lartüm úiddetiyle sürüyor. Bunun son ör-
çe sayılan haklarını almak ve iúçi arka- kullanarak dayanıúma aidatı ödemek su- neklerinden birisi de Philips'te yaúandı.
daúlarının sürgüne gönderilmesini pro- retiyle yararlanmak istedikleri sözleúme- Artık alıúılmıú olan sudan nedenlerle ye-
testo etmek için, Ana-Kent belediye bi- den ikza tarihinden itibaren yararlandırı- di iúçinin iúine son verildi. Pervasızca iú-
lıyorlardı. Bu iúverenlerin arayıp da bula- ten atılmalar özellikle son yıllarda adeta
madıkları bir kazançtı. Yüzlerce iúçinin iúçinin "kaderi" haline getirildi. Ama Phi-
lips'li iúçiler bunu "sessizce" sineye çek-
mediler. Ba÷ımsız Otomobil-øú sendika-
sının Philips baú temsilcisi Mehmet Hel-
vacının baúlattı÷ı açlık grevine temsilci
OKUYAN BøR øùÇø Faruk Saydam da katılarak atılmalara
SORUYOR! karúıprotestoeylemlerinibaúlattılar.
Kapısında sürekli polisin bekledi÷i ve
Yedi kapılı Tebai úehrini kuran kim ? atılan iúçilerin içeri alınmadı÷ı fabrikada
Kitaplar yalnız kralların adını yazıyor iúçilerarkadaúlarınınatılmalarınıprotes-
Yoksa krallar mı taúıdı kayaları? to etmek, açlık greviyle dayanıúmadabu-
Sir de Babil varmıú boyuna yıkılan lunmak amacıyla çay ve yemek boykotu-
Kim kurmuú Babil'i her seferinde na gittiler.
Altınúehir Lima'nın hangi evlerinde otururmuú Soruna atılanlar açısından bakmadık-
acaba yapı iúçileri? larını, 3. ve 7. maddelerin(Philips'liiú-
Nereye gittiler dersin çileriniútenatılmalarınagerekçegösteri-
Çin úeddinin bitti÷i gece duvarcılar len maddeler) tüm iúçilerin sorunu oldu-
Yüce Roma'da zafer anttı çok ÷unu ve mutlak kader olmadı÷ım, var
Kimlerdi acaba bu anıtları diken olan mücadelenin bir halkasını buradan
Sezar kimleri yendi de kazandı bu zaferleri? baúlattıklarını söyleyen iúçiler "tüm iúçi-
Dillere destan olmuú koca Bizans'ta yok ler mücadele saflarına" ça÷rısını yaptılar.
muydu saraylardan baúka Tabandan geliúen bu açlık grevi ve
oturacak yer? benzeri eylemleri örgütlü ve güçlü bir ya-
pı kazandırarak daha üst boyutlara sıç-
Atlantis'te, o masallar diyarında bile bo÷ulurken ratmakla yükümlü olan Otomobil-øú'in
insanlar uluyan denizde bir gece yarısı ba÷ırıp imdat yeterince bu bilinçle hareket etmemesi,
istemiúler kölelerinden. Genç iskender Hindistan'ı eylemlerin hak alma düzeyinde baúarıya
zaptetti Bir baúına mı ? ulaúamamasında etkili oldu.
Sezar Galya'lılan yendi øúçilerin haklı mücadelesi karúısında
Bir aúçı olsun yok muydu yanında? burjuva basınının duyarsız kalması úa-
ispanya'lı Filip a÷lamıú derler úartıcı de÷il kuúkusuz. Ancak "demo-
batınca tekmil filosu krat" basınımızın da anlaúılmaz (aslında
Ondan baúkası a÷lamadı mı acaba? Kitapların her anlaúılır) bir úekilde duyarsız kalması ba-
sayfasında bir zafer Piúiren kim zafer aúını iúte bir sürü sının gerçek yüzünü bir kez daha sergile-
di. Onlar bakar-kör olmakta dirensinler.
olay sana Ve bir sürü soru
Philips'li iúçilerin mücadele ça÷rısı
er geç karúılı÷ını bulacaktır. Ve 'o
Bertolt Brecht gün' selin önünde kimse
duramayacaktır.

Türk-øú Kurultayı ve Devrimci
Sendikal Mücadelenin Gelece÷i
Gencay OZANOöLU
22-28 Aralık tarihleri arasında Anka- karmakarıúık, belirsiz bir durumdaydı ve dar sendikal hak ve özgürlükler için gün-
ra'da toplanan Türk-øú 4. Genel Kuru- zaten profesyonel, sendikacıların istedik- deme gelen eylem önerilerine "siz 2 Ey-
lu, baúta bünyesinde topladı÷ı .5 milyon leri de buydu, "suyu bulandırıp içinden lül öncesini istiyorsunuz" tekerlemesiyle
iúçi ve emekçi olmak üzere siyasi iktida- çıkmak" alıúagelmiú taktikleriydi. karúı çıkan, kendi iúkolunda iúveren ör-
nn, sermaye çevrelerinin, siyasi partilerin, Genel Kurul'un koúullan buna uygun- gütü MESS'e karúı sa÷lanmaya çalıúan
ilerici-devrimci-demokrat kamuoyunun, du. 4. Genel Kurul'un ortaya çıkardı÷ı "birlik ve dayanıúmayı" beklemeden grup
basının kısaca toplumun tüm katmanla- bir gerçek vardı ki, o da úuydu: .5 mil- sözleúmelerini imzalayarak MESS'in tak-
rıyla büyük bir merak ve ilgiyle izledi÷i; yon iúçiyi temsilen Türk-øú Genel Kuru- dirlerini alan ve böylece öncelikle iúkolun-
986 senesi biterken tüm dikkatleri üstün- lu'na katılan delegelerin ço÷unun, iúçi kit- daki iúçilere ihanetini gösteren Türk
de toplayan en büyük olaydı. lesini, iúçi tabanını temsil etme bilinç ve Metal-øú Baúkanı ve aynı zamanda Türk-
Her siyasi etkinli÷in istem ve görüúleri yetene÷inden yoksun oldu÷uydu. Bunun øú baúkanlı÷ına aday Mustafa Özbek'in
çerçevesinde de÷erlendirdi÷i ve bu do÷rul- birçok ama esas olarak iki nedeni vardı. keskin "genel grev" ça÷rılarına inanıp, bu
tuda beklentiler içinde oldu÷u bu Genel Birincisi, Türk-øú'te e÷itimin olmaması, demagojileri alkıúlayabiliyorlar.
Kurul nihayet sonuçlandı. Genel Baúkan varsa bile bu e÷itimin gerçek anlamda iú- Kulislerde dolaúan söylentilere göre
ùevket Yılmaz ile Genel Teúkilatlanma çi sınıfının ekonomik-demokratik-politik Mustafa Özbek, Baúbakan Özal ve MESS
Sekreteri Orhan Balaban dıúındaki üç yö- ve kültürel sorunlarından uzak, iúçiyi ken- tarafından, ùevket Yılmaz da TøSK Baú-
netici Sadık Side, Kaya Özdemir ve Ömer di sınıfsal konumundan uzaklaútırıp, dıú- kanı Halit Narin tarafından destekleni-
Ergunseçilemediler. Yerlerine Genel Sek- layan, günlük yaúam derdine düúen edil- yordu . Do÷rusu hükümeti en sert úekilde
reter Emin Kul (Denizciler Sendikası), gen bir insan konumuna getiren devletçi eleútiren, en keskin çıkıúlarla "genel grev"
G.Mali Sekreter Çetin Göçer (Belediye- politikayı amaçlayan bir e÷itim, Kısacası ça÷rısı yapan ve her seferinde ùevket Yıl-
øú), G.E÷itim Sekreteri Mustafa Baúo÷lu bugün üniversitelerde YÖK vasıtasıyla, maz'ı Halit Narin'in adayı olarak suçla-
(Sa÷lık-øú) seçildiler. kitlelere basınla TRT ile verilen e÷itimin yan Mustafa Özbek ve Türk Metal dele-
Üç baúkan adayının üç ayrı listeyle gir- bir parçası. økinci neden ise sendika içi de- gelerinin konuúmalarında, iúkolunda kar-
di÷i bu seçimde Sosyal Demokratların mokrasinin olmaması. Bilindi÷i gibi Ge- úılarındaki tek iúveren örgütü MESS'e
baúkan adayı, Petrol-øú Sendikası Baúkanı nel Kurul'a gelinceye dek bir sıra seçim karúı onu suçlayan tek söz çıkmaması bu
Cevdet Selvi ve listesi kılpayı seçimi ka- yapılmıútı önce iúyeri delege seçimleri, söylentileri do÷rular nitelikteydi. Yine
zanamazken, sa÷ın ikinci adayı Mustafa sonra úube, daha sonra sendika genel ku- ùevket Yılmaz ve Teksif delegelerinde de
Özbek beklenenden çok daha fazla oy al- rul seçimleri yapılmıú ve Türk-øú Genel TøSK ya da Halit Narin aleyhinde bir söz
dı. Kurul delegeleri belirlenmiútir. Bu aúama- çıkmadı. Acaba Özbek ve úürekasının de-
Kongre geliúmelerini, Genel Kurul'a gi- larda yapılan antidemokratik tüzük di÷i gibi kongre öncesi Teksif iúkolunda
dilirken hangi çevrelerin nasıl istem ve oyunlarıyla iúçilerin istedikleri de÷il, ço- yüzbin iúçiyi kapsayan toplu iú sözleme-
beklentiler içinde oldu÷unu, Türk-øú Ge- ÷unluklaprofesyonel sendikacıların iste- lerini imzalayarak Halit Narin, ùevket
nel Kurulu'nun hangi istem ve beklenti- dikleri kiúiler delege seçilmiúlerdi. Seçim- Yılmaz'ın kongreye girmesini mi sa÷la-
lere ne ölçüde yanıt verdi÷ini, bundan lerde ise, çıkar iliúkilere ve buna uy- mıútı? Bilinmez ama Türk Metal delege-
sonra sendikal mücadelenin seyrini bu ya- gun/ba÷lı olarak da hemúerilik iliúkileri leriyle Teksif delegeleri arasındaki atıúma-
zımızda koymaya çalıúaca÷ız. temel ölçüt alınmıútır. lar, küfürler mücadelenin sanki MESS,
4. Genel Kurul; seçim çalıúmalarının, Böyle bir kanıya nasıl varıyoruz? dolayısıyla Özal hükümetiyle TiSK, yani
kulis faaliyetlerinin, liste hazırlıklarının ùöyle ki, sendikacılık hayatları boyun- Halit Narin arasında geçti÷i úeklindeydi.
a÷ırlıklı gündem konusu oldu÷u bir Ge- ca greve karúı çıkmıú, genel grevi ise Devlet sendikası da olsa Türk-øú úu an-
nel Kurul oldu. Öyle ki bilinen ve bekle- "anarúistlik" olarak de÷erlendirmiú, sınıf, da iúçi sınıfının en büyük iúçi kitlesini için-
nen sendikacıların konuúmaları dıúında sınıf bilinci, artı-de÷er vb. gibi sözler söy- de barındırmaktadır. 282-2822 sayılı ya-
Genel Kurul Salonu'nda çok az sayıda de- lendi÷inde tepki gösterip Genel Kurul'u saların çıkmasının ardından DøSK üyele-
lege bulunuyordu. Delegelerin bulunduk- terketmiú insanlar bu Genel Kurul'da rinin Türk-øú içindeki sendikalara geçme-
ları salonlar, otel lobileri özellikle akúam en keskin "grev", "genel grev" sinden sonra kitlesel anlamda Türk-øú'in
saatlerinden sonra kulis çalıúmalan nede- savunucusu kesilerek "gerekirse hapse gücü yadsınamaz, sanırız bu gerçe÷i ka-
niyle Genel Kurul Salonu'ndan daha ha- bile girebileceklerinden" dem vurdular. bul etmeyen hiç kimse yoktur. Ama önemli
reketliydi. Genel Kurul'da iúçi sorunları- Kimler tarafından ne amaçla ve neden olan sayısal anlamda büyük olmak de÷il,
nın tartıúılıp çözümler aranması, iúçi hak kullanıldı÷ına bakmadan sömürü ve önemli olan etkili olma, baskı unsuru
ve özgürlüklerinin geliútirecek bir prog- baskılan dile getiren yakınmalar, parlak olma açısından güçlü olabilmektir.
ram üzerinde çalıúılması gibi hususlar ye- ama anlamsız sözler deyim yerindeyse Türk-øú kâ÷ıttan bir kaplan olmuú, bunun
rine úark oyunlarıyla mavi boncuk da÷ıt- demagojiler kıyasıya alkıúlanabiliyoru. kime bir yaran var.
malar, pazarlıklar ön plandaydı. Her úey Çok de÷il daha birkaç ay öncesine ka- Türk-ølú 4. Genel Kurulu toplanırken

2
Kurultayı ve Devrimci
Sendikal Mücadelenin Geleceği
(D
2228 Aralık tarihleri arasında Anka karmakarışık, belirsiz bir durumdaydı ve dar sendikal hak ve özgürlükler için gün
ra'da toplanan Türkİş 14. Genel Kuru zaten profesyonel, sendikacıların istedik deme gelen eylem önerilerine "siz 12 Ey
başta bünyesinde topladığı l milyon leri de buydu, içinden lül öncesini istiyorsunuz"
işçi ve emekçi olmak üzere siyasi iktida alışagelmiş taktikleriydi. karşı çıkan, kendi işkolunda işveren ör
rın, sermaye çevrelerinin, siyasi partilerin, Genel koşullan buna uygun gütü karşı sağlanmaya çalışan
kamuoyunun, du. 14. Genel ortaya çıkardığı ve dayanışmayı" beklemeden grup
basının kısaca toplumun tüm katmanla bir gerçek vardı ki, o da şuydu: 1.5 mil sözleşmelerini imzalayarak tak
büyük bir merak ve ilgiyle izlediği; yon işçiyi Türkİş Genel dirlerini alan ve böylece öncelikle
senesi biterken tüm dikkatleri üstün katılan delegelerin çoğunun, işçi kit işçilere ihanetini gösteren Türk
de toplayan en büyük olaydı. lesini, işçi tabanını temsil etme bilinç ve Başkanı ve aynı zamanda Türk
Her siyasi etkinliğin istem ve görüşleri yeteneğinden yoksun olduğuydu. Bunun İş başkanlığına aday Özbek'in
çerçevesinde değerlendirdiği ve bu doğrul birçok ama esas olarak iki nedeni vardı. keskin "genel grev" çağrılarına inanıp, bu
tuda beklentiler içinde olduğu bu Genel Birincisi, eğitimin olmaması, demagojileri alkışlayabiliyorlar.
nihayet sonuçlandı. Genel Başkan varsa bile bu eğitimin gerçek anlamda iş Kulislerde dolaşan söylentilere göre
Şevket Yılmaz Genel Teşkilatlanma çi sınıfının Mustafa Özbek, Başbakan ve MESS
Sekreteri Orhan Balaban dışındaki üç yö ve kültürel sorunlarından uzak, işçiyi ken tarafından, Şevket Yılmaz da TİSK Baş
netici Sadık Kaya ve Ömer di sınıfsal konumundan uzaklaştırıp, dış kanı Narin tarafından destekleni
Yerlerine Genel Sek layan, günlük yaşam derdine düşen edil Doğrusu hükümeti en sert şekilde
reter Emin Kul (Denizciler Sendikası), gen bir insan konumuna getiren devletçi eleştiren, en keskin çıkışlarla "genel grev"
G.Mali Sekreter Çetin Göçer politikayı bir eğitim, Kısacası çağrısı yapan ve her seferinde Şevket
Sekreteri Mustafa bugün üniversitelerde YÖK vasıtasıyla, Halit adayı olarak suçla
seçildiler. kitlelere basınla TRT ile verilen eğitimin yan Mustafa Özbek ve Türk Metal dele
Üç başkan adayının üç ayrı listeyle gir bir parçası. İkinci neden ise sendika içi de gelerinin konuşmalarında, işkolunda kar
diği bu seçimde Sosyal Demokratların mokrasinin olmaması. Bilindiği gibi Ge şılarındaki tek işveren örgütü MESS'e
başkan adayı, Sendikası Başkanı nel gelinceye dek bir sıra seçim karşı onu suçlayan tek söz çıkmaması bu
Cevdet ve listesi seçimi ka yapılmıştı önce işyeri delege seçimleri, söylentileri doğrular nitelikteydi. Yine
zanamazken, sağın ikinci adayı Mustafa sonra şube, daha sonra sendika genel ku Şevket Yılmaz ve Teksif delegelerinde de
Özbek beklenenden çok daha oy al rul seçimleri yapılmış ve Türkİş Genel TİSK ya da Halit Narin aleyhinde bir söz
dı. Kurul delegeleri belirlenmiştir. Bu aşama çıkmadı. Acaba Özbek ve şürekasının de
Kongre gelişmelerini, Genel Kurul'a gi larda yapılan tüzük diği gibi kongre öncesi Teksif işkolunda
dilirken hangi çevrelerin nasıl istem ve oyunlarıyla işçilerin istedikleri değil, ço işçiyi kapsayan toplu iş
beklentiler içinde olduğunu, Türkİş Ge ğunlukla profesyonel sendikacıların iste imzalayarak Halit Narin, Şevket
nel hangi istem ve beklenti dikleri kişiler delege seçilmişlerdi. Seçim kongreye girmesini mi sağla
lere ne ölçüde yanıt verdiğini, bundan lerde ise, çıkar ilişkilere ve buna uy mıştı? Bilinmez ama Türk Metal delege
sonra sendikal mücadelenin seyrini bu ya gun/bağlı olarak da ilişkileri leriyle Teksif delegeleri arasındaki atışma
zımızda koymaya çalışacağız. temel ölçüt alınmıştır. lar, küfürler mücadelenin sanki MESS,
14. Genel Kurul; seçim çalışmalarının, Böyle bir kanıya nasıl varıyoruz? dolayısıyla Özal hükümetiyle yani
kulis faaliyetlerinin, liste hazırlıklarının Şöyle ki, sendikacılık hayatları boyun Halit Narin arasında geçtiği şeklindeydi.
ağırlıklı gündem konusu olduğu bir Ge ca greve karşı çıkmış, genel grevi ise Devlet sendikası da olsa Türkİş şu an
nel Kurul oldu. Öyle ki bilinen ve bekle olarak değerlendirmiş, sınıf, da işçi sınıfının en büyük işçi kitlesini için
nen sendikacıların konuşmaları dışında sınıf bilinci, vb. gibi sözler söy de barındırmaktadır. 28212822 sayılı ya
Genel Kurul çok az sayıda de lendiğinde tepki gösterip Genel saların çıkmasının ardından DİSK üyele
lege Delegelerin bulunduk insanlar bu Genel en rinin içindeki sendikalara geçme
ları salonlar, otel özellikle akşam keskin "grev", "genel grev" savunucu sinden sonra kitlesel anlamda
saatlerinden sonra kulis çalışmaları nede su kesilerek hapse bile girebi gücü sanırız bu gerçeği ka
niyle Genel Kurul daha ha leceklerinden" dem vurdular. Kimler ta etmeyen hiç kimse yoktur. Ama önem
reketliydi. Genel işçi sorunları rafından ne amaçla ve neden kullanıldı li olan sayısal anlamda büyük olmak de
nın tartışılıp çözümler aranması, işçi hak ğına bakmadan sömürü ve baskıları dile ğil, önemli olan etkili olma, baskı unsu
ve özgürlüklerinin geliştirecek bir prog getiren yakınmalar, parlak ama anlamsız ru olma açısından güçlü olabilmektir.
ram üzerinde çalışılması gibi hususlar ye sözler deyim yerindeyse demagojiler kıya Türkİş kâğıttan bir kaplan olmuş, bunun
rine şark mavi boncuk sıya kime bir yararı var.
malar, pazarlıklar ön plandaydı. Her şey Çok değil daha birkaç ay öncesine ka 14. Genel Kurulu toplanırken

12
işçi sınıfı ve emekçilerin büyük beklenti bir uygulamayla bünyesinde topladığı
leri vardı. 12 Eylül 1980 sonrasında işçi DİSK üyeleriyle 1.5 milyonluk bir örgüt
lerin ve tüm ücretlilerin gerçek ücretlerin olan TürkIş yönetimine karşı işçi ve
de yüzde 30 oranında bir azalma sözko emekçi kitlelerde had safhaya varan mem
nusu. 12 Eylül öncesinde iş güvencesi, işin nuniyetsizlik ve hoşnutsuzluğun ne ölçü
sevk ve idaresinde işçinin söz ve karar sa de Türkİş Genel Kurulu'na yansıyacağı
hibi olması, işçi sağlığı, örgütlenme, hak en çok merak edilen konular arasınday
grevi vb. kazanılmış haklar geri alındı. dı. Bu memnuniyetsizlik ve hoşnutsuzluk
DİSK ve bağlı sendikaların faaliyetleri ya Türkİş'in devletçi ve işbirlikçi politikası
saklanıp yöneticileri tutuklandı. Bütün "partilerüstü politika"yı alaşağı edebile
demokratik kitle örgütleri kapatılırken cek bir muhalefete dönüşebilecek miydi?
Türkİş'in tüzel kişiliğine dokunulmadı. Sermaye çevrelerinin, siyasi iktidarın en
Çalışma hayatıyla ilgili sendikal özgürlük çok korktukları işte böyle bir muhalefe
leri yok eden yasal düzenlemeler hazırla tin Türkİş'te yönetime gelmesidir. Baş
nırken tepki göstermesi, karşı çıkması ge kent çevrelerinde dolaşan ve Türkİş Ge
reken Türkİş, aksine askeri hükümete ge nel Kurulu'na kadar gelen, basına yansı
nel sekreterini bakan olarak verip, işçile yan söylentilere göre DİSK davasının, ka
re, emekçilere karşı getirilen antidemok rar duruşmasının Türkİş Genel Kurulu'
ratik düzenlemelerin altına imza atarak na rastlaşması bir tesadüf değil, bilinçli
iktidara olan diyet borcunu ödedi. olarak planlanan bir olaydır. Olay işçi sı
nıfına özellikle delegelere gözdağı vermek
Türkİş bir işçi örgütü olarak işçi sını amacını taşıyor. "İşte görüyorsunuz, mu ACININDA SINIRI VAR
fına en büyük ihaneti yapmıştır. Bundan halefeti desteklerseniz başımıza gelecek
dolayı yalnızca üyesi işçilerin tepkisini al ler bunlardır" diye... Bu tehdit bir dere
makla kalmamış üyesi bulunduğu ulusla ceye kadar başarılı oldu ki, dünyadaki Ülkemin günlüğü yalnız
rarası kuruluşların ICFTUILOETUC tüm işçi örgütleri özellikle Avrupa kamu acıyla yazılır oldu
(Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Kon oyu tarafından kınanan DİSK'le ilgili ka acıyla örüldü günler
federasyonuUluslararası Çalışma Örgü rar konusunda Türkİş Genel Kurulu'nda acılar yaşatıldı halkıma
tüAvrupa Sendikaları Konfederasyonu) bağlayıcı hiçbir karar çıkmadı. ve acı bir ağıt gibi
da tepkisini çekerek örgütlerdeki üyeliği Sonuç olarak "partilerüstü politika damarlarında dolaşır oldu
askıya alınmıştır. nın" mahkûm edilemediği, işçi sorunla hayıtımızın
rının tartışılıp çözümlerin bulunmadığı,
sendikal mücadelenin geleceği konusun ve ozanlar
"Türkiye'yi 12 Eylül askeri darbesine da bir programın çıkmadığı seçim ve ku konuşan diller
götüren 'terörün' başlıca sorumluları iş lislerin ağırlıkta olduğu bir genel kurul ol hep acıyı yazar oldular
çi sendikaları ve öğrenci gençliktir." Rad du Türkİş 14. Genel Kurulu. Kongre son oysa bir halkın
yolarda, televizyonlarda, basında yayın rası Şevket Yılmaz'ın "1987 eylem yılı bütün birhayatında
lanan "Milli Güvenlik Konseyi" bildiri olacaktır" biçimindeki soyut, güven ver acı hep olmayacak
lerinde, "anarşi"yle ilgili hazırlanan te meyen açıklaması bu gerçeği değiştirmez. acınında sınırı var
levizyon programlarında söylenen, anla Oluşan yeni yönetim DYP (Doğru Yol yaşıyanların
tılan buydu. 1982 Anayasası da, 2821 Partisi) ağırlıklı bir yönetim. Çünkü Mus Kanlı kırık dişleriyle
2822 sayılı sendikalar, toplu iş sözleşme tafa Başoğlu ile Çetin Çöçer DYP'li Şev Kopanlacak bir gün
si, grev ve lokavt kanunlarıyla ilgili diğer ket Yılmaz'ın da uzun süre AP milletve acınmda zincirlen
yasalar da bu tespiti esas alarak hazırlan killiği yaptığı şu anda da DYP ile iyi iliş
dı. 52 maddesiyle bir nevi sendikalar ya kileri olduğu gerçek. Genel Sekreterliğe acı yaşanarak
sası denilebilecek 1982 Anayasası gibi de seçilen Emin Kul sözüm ona Sosyal de tüketilecek
taylara inen bir başka anayasa dünyanın mokrat diye lanse edilmesine rağmen sos ve yenilecek
hiçbir ülkesinde bulunamaz. Kötü olan yal demokratlardan fazlaca bir oy alma gelecek ise
sendikal hak ve özgürlüklerin, işçi hak dı. Sosyal demokratların Genel Sekreter acılardan ağulardan
larının köküne "kibrit suyu" eken bu adayı Kenan Durukan 2 oy farkla seçimi süzülüp durulmuş
anayasaya bir işçi örgütü olarak Türkİş yitirdi... Sosyal demokrat ama MDP'li bir coşkulu
yönetiminin "evet" oyu vermeye çağrı "milliyetçi" Emin Kul. Kongrede en fazla mutlu bir aydınlık
yapmasıdır. Anayasaya evet demenin oyu alarak yeniden Teşkilatlanma Sekre olacak
ölüm fermanını imzalamakla eşanlamlı teri seçilen Orhan Balabanın sosyaldemok
olduğunu bile bile bu çağrıyı yapan Türk ratlığına hiç kimsenin itirazı yok. ve geleceği kuracaklar
İş yönetiminin kalkıp "bu yasalarla sen Listesiyle birlikte kıl payı da olsa 14. o geleceği yaşayacak olanlar
dikacılık, grev yapılmaz" demesi inandı Genel Kurul'da yeniden başkan seçilen bütün bu yaşanılanları
rıcı olamaz. Bu ne perhiz bu ne lahana Şevket Yılmaz'ın işi hiç de kolay değil. Se ve acıyı hiç unutmayacaklar
turşusu... Zaten kimsenin inandığı ya da çimi kaybetmelerine rağmen solun ya da Çünkü acı
aldırdığı yok. Sanki Demirsoy'la Halil "sosyal demokratların" bu denli birlik artık geleceğin
Tunç zamanında "yağmasamda gürle sağlayabildikleri bir başka genel kurul da Kozası olmuştur
rim" misali "Ankara'da varolan Türk ha yok. Türkİş'te henüz her şey bitme Ateş ve kan renginde patlıyacaktır
İş" artık yok. 1.5 milyon üyesiyle Türki di, aksine yeni başlıyor. Toprak her şeye
ye'nin en büyük işçi örgütü, görüşmek gebe "gün doğmadan neler doğar" der
için, değil Başbakan, bir devlet bakanın ler. Gelecek yazımızda Devrimci Sendikal
dan bile randevu almakta zorlanıyor. Mücadelenin Geleceği konusuna değine 22 Haziran '85
Yasal düzenlemelerle, bir nevi zoraki ceğiz. Hüseyin İlhan

13
• o

BURJUVA İDEOLOJİSİ
VE KÜÇÜK
BURJUVALARIN
İDEOLOJİSİ
Şükran DERELİ
gördüğünden "Lütfen herkes bir koltuk çük burjuvazi  ki kendi içinde çeşitli kat
Kaçsan nereye kaçacaksın kendinden sağa/sola kayabilir mi?" der. Herkes bir man ye kategorilere ayrılabilir  tüm bur
yerin belli yurdun belli, çağın belli koltuk sağa/sola kayar. Sıra başındaki kol juva toplumlarında burjuva iktidarının
sığınsanda yalnızlığın korumanlarına tuk boşalır, yeni gelen de oraya oturur. devamının temel dayanağıdır, özünde kü
işin belli, gücün belli, düşüncen belli 12 Eylül olayı da Sol'da böyle bir so çük de olsa burjuvadır (X). Küçük yanıy
nuç yaratmıştır. Kimisi kendiliğinden bir la emekçi sınıflara, burjuva yanıyla da ha
Kaçsan nereye kaçacaksın kendinden koltuk sağa kaymıştır. Kimisi de böyle bir kim sınıflara yakındır. Ancak her zaman
ay ışığı belli, deniz belli, akşam belli "rica"yla... Dominoya benzer türden... her ikisi (neden biri) olamamanın sıkın
sanma ki avutur bu görüntüler seni Bu bir sosyal olgudur. Sosyalistler tısını yaşar. Çünkü ne proleterya özünde
doğuş belli, yaşam belli, ölüm belli içinde, küçük burjuvaların' yaygınlığının onu proleter olarak görür ne de burjuva
sonucudur. Biz de küçük burjuva zi burjuva olarak... Kaldı ki, kendi ken
"ideolojisi" üzerine belki bilinen şeyle disini bu sınırlardan birine mensup ola
ri söyleyecek olsak da  bir deneme yaz rak görse ve onun yanında tavır olsa da
maya çalışacağız. eğer ortada doğru bir devrimci taktik ve
Küçük burjuvazi her şeyden önce sı doğru devrimci bir önderlik yoksa uzun
nıfsal anlamda ARADA KALIŞI ifade vadede küçük burjuva yanı ağır basar,
eder. Bir geçiş durumunu (hiçbir zaman Yeni/yarı sömürge ülkelerde nispeten
Hiç başınıza geldi mi? Sinemada ve gerçekleşmeyen) anlatır. Genel olarak bur daha geniş bir tabana sahiptir. Ülkemiz de
ya tiyatroda sıralardan birinde oturuyor juva toplumlarında toplumu oluşturan iki geniş kır ve kent küçük burjuvazisiyle, bir
sunuz. Ortada bir yerlerde bir koltuk boş temel sınıftan birine ideolojikekonomik küçük burjuvalar ülkesi olarak telakki edi
tur. Sıra başına yeni gelen birisi ortadaki olarak tabi olmayan katmanları küçük lebilir. Ancak şurası açıktır ki, küçük bur
boş koltuğa gitmeyi zahmetli ve gereksiz burjuvazi olarak değerlendiriyoruz. Kü juva ideolojisinin etkinliği ve yaygınlığı

14
küçük burjuvazinin nicel gücüyle oranlan ö z e l l i k l e r i taşıyan (insan) lan kastediyo list hareketin gelişmesine engel oldukla
mayacak kadar büyüktür. Gerçi yüzlerce ruz. rı, yavaşlattıkları gibi, mücadelenin zor
yıllık ideolojiksiyasal etkilenim ve eklem Yazımızın başında küçük burjuvazi dönemlerinde ''gericilik y ı l l a r ı " n d a sos
lenmeler dolayısıyla proleterya ideolojisi, kü için arada kalış ve geçişten söz etmiştik. yalistleri en önce terkedenler onlar olmak
çük burjuva ideolojisinden bir şeyler al Çağımız burjuva toplumlarında küçük tadırlar. Tabi binbir gerekçelerle. Bu ge
dığı gibi küçük burjuva ideolojisi de pro burjuvazi tavır ve davranışlarıyla iki temel rekçelerde i k i cümlede özetlenebilir; "yan
leterya ideolojisinden pek çok şeyi içlem s ı n ı f arasında yalpalayıp durur. Burjuva lış yapıyorduk" ve "insana önem vermi
lemiştir. Küçük burjuva ideolojik litara laşmak, sınıf atlamak istemekte fakat bu yorduk". Bunda dışsal nedenlerin şu ve
türünde buna çokça rastlarınr. Kaldı ki nu başaramadığı gibi, burjuvaziden  yeni ya bu oranda etkisi olabilir. Ancak şunu
bugün burjuva ideolojisi de saf değildir. sömürge ülkeleri de artı emperyalizmden  kesinlikle belirtelim ki dışsal nedenler hiç
Zira bugün i n s a n l ı k Marks'lı ve Mark darbe yemektedir. (Tekelleşme olgusu). Bu bir zaman % 49'u geçmez. Önemli olan
sizm'li bir dünyada yaşıyor. Metropol ül yanıyla emekçi sınıflara yanaşmakta, an içsel neden ve öznel yapıdır.
kelerde de k ü ç ü k burjuvazinin ve orta sı cak onun başarısından da korkmaktadır. Küçük b u r j u v a z i n i n sosyalist müca
nıfların görece genişliği Marksizm'li bir Zira k ü ç ü k burjuvazinin temeli mülkiye dele ile uyuşmayan, proleterleşmesine en
dünyada yaşadığımızın bir kanıtı ve belki te, özel mülkiyete dayanmaktadır. Küçük
gel olan özellikleri nelerdir? Özellikle kü
de b u n u n sonucudur. burjuvazi ile i t t i f a k yapılan bütün devrim çük burjuvaların mevcut düzende yaşa
ci mücadele süreçlerinde k ü ç ü k b u r j u v a  makta oluşundan dolayı içinde bulundu
Bugün yaygın olarak kullanılan kü
zi her zaman ya mücadele h e d e f l e r i n i ge ğu nesnel durumam değinmek gerekiyor.
çük burjuva "ideolojisi" deyimini açmak
riletmeye  yumuşatmaya çalışmıştır, ya da Tüm sınıflar gibi küçük burjuvalar da
gerekiyor. Zira "küçük burjuva
gücü oranında önderliği ele geçirmeye ça
ideolojisi" d e y i m i ile sosyalist ideoloji doğduğu günden itibaren antisosyalist
lışmıştır.
ve/veya b u r j u v a ideolojisi deyimlerinde bir propaganda, sınıfsal olmayan bakış,
Bütün bu ön değerlendirmelerden emperyalist k ü l t ü r , feodal gelenek ve din
ki İDEOLOJİ kavramı kategorik olarak
sonra asıl konumuz olan küçük burjuva sel baskı altında kalmaktadır. Bunlara
f a r k l ı şeyleri ifade ederler, ideoloji kav
sosyalistlerine sosyalist mücadele ve sos karşı çıktığı anda baskı, tehdit, işkence ile
ramı sosyalist ideoloji ve burjuva ideolo
yalistler içindeki küçük burjuvalara, bun korkutulmaktadır. Sürekli kendini düşün
jisi deyimlerinde KATEGORİK OLA
ların temel özelliklerine ve tavırlarına ge mesi "kurtarması" öğütlenmektedir. İle
RAK aynı şeyi anlatmasına rağmen (bun
çebiliriz. tişim araçları ve "sanat" yapıtlarıyla bur
lar gerçek anlamda ideolojidirler) küçük
b u r j u v a z i n i n i n gerçek a n l a m d a  juva yaşama ve hiç bir zaman başaramı
kelimenin kendi anlamında bir ideoloji gözlerini gözlerimden kaçırıyor sun yacağı sınıfsal atlamaya özendirilmekte
sinden bahsedilemez. İnsanlık tarihi i k i bir gizlediğin mi var dir. Küçük burjuva insan bunlarla şartlan
ideoloji yaratmıştır. Burjuva ideolojisi ve ellerin titriyor, belli yüreğin soğumuş maktadır.
sosyalist ideoloji. Birey, sınıf, grup, kat artık insansan ne olur inanmazsan ÖYLE Bu etkenlerin boyutları insanı biçim
manlardan herhangi birinin bir tavrı ve Mİ lendiren etkileri burada anlatamayacağı
ya düşüncesi bu i k i ideolojiden birine te sen böyle değildin sana bir hal olmuş mız  bir başka yazının konusu olacak 
kabül eder, ya da aynı anlama gelmek üze denli büyüktür. Bundan hareketle, yeri gel
re hizmet eder. Bu, son tahlilde tekabül avuçların mı terliyor, neden albastı yüzü mişken söyleyelim ki, burjuva toplumun
ediştir ki, burjuva ideolojisi ve sosyalist nü da insan, direnebildiği verili şartlandırma
ideoloji dışında da ideoloji kavramının dizlerin çözülüyor belli bir korktuğun var lardan, özendirmelerden, korkutmalardan
kullanılmasına bu anlamda da varolma artık dönek olsan ne olur, ol masan ÖY etkilenmediği, onlara direnebildiği oran
sına olanak vermektedir (Dinsel ideoloji LE Mİ da varolabilmektedir. Ki bu da hergün
vb. gibi). Bu açıdan küçük burjuva ideo sen böyle değildin sana bir hal olmuş kendini yenilemesi gereken bir SÜREÇ
lojisini kategorik olarak burjuva ideolo TİR. Aksi halde düzenin çarkları arasın
jisinin bir varyantı olarak telakki edebili Bir küçük burjuvalar ülkesinde, kü da eriyip yok olmaları işten bile değildir.
riz. Bir ideoloji olarak küçük burjuva ide çük burjuvaların sosyalist hareket içinde Bunu başarabilmek de sağlam bir inanç
olojisi toplumlar tarihini ve sınıflar mü yaygın olarak bulunması doğaldır. Emper ve bilinç, halkına korkunç bir sevgi ve bağ
cadelesini her zaman etkilemiştir. Ancak yalizm ve tekelci burjuvaziden darbe yi lılık gerektirir.
temel sınıfların karşılıklı denge durumun yen, sürekli ekonomik olarak yoksullaşan, Elbetteki özellikle küçük burjuvanın
da olduğu istisnai ve geçiş dönemleri ha kültürel yozlaşmadan etkilenen küçük bunları kırması, bunlardan kurtulması ol
ricinde belirleyici olamamıştır. Sınıfı gibi ide burjuvazi her türden "kurtarıcı" ideolo dukça güç olacaktır. Zira binlerce yılda
olojisi de temel değil arızi bir karaktere sa jinin ve propagandanın etkisine açık ha oluşmuş sosyalist olmayan kültür ve ge
hiptir. le gelmektedir. Antiemperyalist anti lenekler (aile, okul, eğitim, din, mülkiyet
Küçük burjuvazinin sınıfsal tavrın tekeîci bu yanıyla da sosyalist ideolojiyi duygusu, bencillik vb.) etkisini en fazla
dan  ki temel sınıf değil, ara sınıftır, bu kabul etmeye hazır hale gelmektedir. Bu küçük burjuvazi üzerinde gösterir. Başka
nu herzaman gözönünde tutmak gerekir  nu bir çıkış olarak görmekte sosyalist mü bir değişle bu etkiye en fazla açık olan ke
ve temel özelliklerinden sözetmek bize da cadelenin gelişkin dönemlerinde sosyalist sim küçük burjuvazidir. Diğer sınıflar, bu
ha doğru olarak görünmektedir. Küçük lere angaje ve kanalize olabilmektedir. El arada proleterya da aynı şartlandırmalar
burjuva ideolojisi derken biz, daha çok bette kendi olumsuz özelliklerini de (dev aynı propagandalar altında yaşamaktadır.
bu anlamda söz edeceğiz. Şunu da belir rimci mücadele açısından olumsuz) bera Ancak proleteryanın sınıf yapısı mevcut
telim ki, küçük burjuva ideolojisi derken berinde getirerek. Bu süreç küçük burju yaşam altında kendisine zincirden başka
küçük burjuva sınıfının dünya görüşü ve valar açısından kendi zaaflarından arın kaybedecek şey bırakmamaktadır. Küçük
düşünme biçimleri kadar, ondan daha çok ma sürecidir aynı zamanda. Bunu başa burjuvazi açısından bu böyle değildir. Kü
ve esas olarak hangi sınıfsal kökene sahip rabildikleri oranda kalıcı olabileceklerdir. çük burjuva mevcut yaşamdan ne kadar
olursa olsun küçük burjuvazinin temel Küçük burjuvalar bu özellikleriyle sosya koptuğuna inansa da herzaman ona dön

15
me umudu taşır. Kaldıki çoğu zaman köp yapmak. Bu yanıyla da sınıfsal olmayan leşir. Tedrici olarak gerçekleşen bu süreç
rüleri bilinçli olarak atmaz. Bunu göze ideoloji arar. İdeolojide sınıflar üstülük te de kişi bazında küçük burjuva Özellik
alamaz. Dönüş için pay bırakır, oportü arar. ler kendini gösterir İdeolojik plana yansı
nisttir. Bu anlamda; politikada hiçbir za Etkilenmeye açıktır. Çabuk etkilenir. m a s ı n ı " s i v i l t o p l u m " c u l u k , yeni
man tek ata oynamayan burjuvaziden da Kendine yabancı düşüncelerin etkisinde sol'culuk (XXX), troçkizm'de göstermiş
ha kurnazdır. Bu durum pratik yaşamda kalır. Ve onu kendi ideolojisi gibi savunur. tir. 12 Eylül sonrası Batı'dan es(tiril)en bu
belki bu basitliği ile gerçekleşmez, ama yi (Belki sosyalist ideoloji de kendine yaban rüzgarlar yurseversosyalist hareketleri bu
ne de özde bundan başka değildir. cıydı geçmişte). Şu veya bu ölçüde duyar akınların ge(tiri)lmesinde avantgarde rolü
Küçük burjuvanın sosyalist yaşam ve lı olanları  ki duyarlılıkları ayrıntıya iliş oynamışlar, yeni moda bu akımlar yılgın
mücadeleye uyumunda veya kendini ver kindir, gerek değil (XX)  hasta ve buna lık içindeki küçük burjuvalara çok uygun
mesinde en büyük engel kendi yaşamışlı lımdadır. Bunun için din'den içki ve sefa düştü. Herzaman "yeni"nin, "daha ye
ğıdır. Küçük burjuva bir yaşamın insan hata kadar çeşitli ilaçlara başvurabilirler. ni"nin peşinde olan küçük burjuvalarımız
da bir proleter karakter yaratmayacağı Küçük burjuvanın hayalciliğinin bir bunlara angaje olarak hem zorluklardan
açıktır. (Ama bu bir küçük burjuvanın diğer yönü aceleciliğinden kaynaklanır. ve sorumluluklardan kurtulmuşlar hem de
sonradan bu karakteri yaratmayacağı an Her şey erken (den) olacaktır. Bunu bek "solculuk"larını devam ettirmişlerdi. Bu
lamına gelmez. Kaldıki işçide mücadele ler. Olmayınca, artı birde zorluklar çık durum onların yurtseversosyalistleri ter
içinde proleterlesin) Öncelikle proleterya mışsa, homurdanır, usanır, yılar, ayrılır. kediş için uygun bir araç bir ara durak ol
nın sabır ve sabatından yoksundur. Çabuk muştur.
yorulur ve sıkılır. Uzun vadeli zorluk ve artık ayrılıyoruz Bunların dışında biri de mütereddit
sıkıntılara gelemez! Disiplin ve fedakar eski sevinçleri yanına al küçük burjuvalar vardır. Yurtsever sosya
lık yaşamlarında ve litaratürlerinde bulun biliyorum önümüz bahar listlere ne kendini verebilmekte ne de gi
mayan kavramlardır. GEREKEBİLİR debilmektedirler.
Bir belirgin özelliği de güce tapması,
güçlünün yanında yer alması ve kaypak artık ayrılıyoruz UYARI(LAR)
lığıdır. Her zaman güçlünün ve gündemi Eski hüzünleri yanına al şimdi tam sırasıdır
belirleyelim yanında yer alır. Bu noktada sözünde durmayan biri çıkar, daima kaldır başını ve çevrene bak
çoğu zaman kraldan kralcı kesilir. Bu da GEREKEBİLİR vazgeçilmiş güzellikler göreceksin
kendi özgücüne güvenmemesinden kay ALIŞMALISIN
naklanır. Politikada bir modadır onun artık ayrılıyoruz
için. Parka modasında parka giymiştir. eski özlemleri yanına al şimdi tam sırasıdır
Kalpak modasında da kalpak giyecektir. dönmek istersen birgün kaldır başını ve yüzlerine bak
GEREKEBİLİR ısrarlı aldanışlar göreceksin
kimbilir ALIŞMALISIN
hangi sözlere kandın Bu noktada özelliği sosyalist hareke
şimdi pişmansın tedirginsin belki tin geçmişini karalamak, kendi bireysel şimdi tam sırasıdır
ele vermek zuldür gizli sevinçleri geçmişiyle övünmektir. kaldır başını ve gidenlere bak
gün gelir özeleştiri Küçük burjuvalar geneli yakalaya yanlış yalnızlıklar göreceksin
YETMEYEBİLİR mazlar. Uzun vadeli ve tarihsel bakamaz ALIŞMALISIN
lar. An'da takılıp kalırlar. An'ın kalıcılı
ğına inanır, an'ı abartırlar. Halka güven şimdi tam sırasıdır
kimbilir
mez, umutsuzluğa düşerler. Ve bu süreç kaldır başını ve kalanlara bak
hangi antlara kandın
kendi doğal sonucunu getirir. söyleyecek söz bulamayacaksın
şimdi yalnızsın terkedilmiş belki
silmek zordur geçmişin izlerini ALIŞMALISIN
gün gelir ölmek nicedir
YETMEYEBİLİR görmek istiyorum seni "...paylaşmaya bağlı, becerili, bilgi
önce yüzün kayboluyor ARDINDAN ye vurgun, karar vermekten çekinmeyen,
Ne iş yaparsa yapsın kendine hayran kimliğin sorumluluğunu alan, insanı ve sanatı se
dır. En iyisini en doğrusunu kendisi yap şimdi kimbilir nerdesin ven, dirençli, acıya ve sevince dayanıklı"
maktadır. Kendisinin gördüğünü, yakala kimlerlesin (Yalçın Küçük) olması gereklidir ve sanıl
dığını, kimse yakalayamamakta göreme kimsin dığı kadar zor değildir.
mektedir. Ne kadar aptal (!) insanlardır NE HAZİN BİR YOKOLUŞTUR BU
onlar. Oncacık şeyi göremiyorlar mı? Or nicedir
tamı görmüyorlar mı? ''Çıkmaz sokak" özlemek istiyorum seni (X): Küçük burjuvazi kimi ülke örnekle
olduğunu hala anlayamıyorlar mı? Küçük önce sesin kayboluyor ARDINDAN söz rinde olduğu gibi, burjuvazi ve emperya
burjuva ortama uymak da pek maharet lerin lizme karşı proleteryadan daha aktif ta
lidir. Eskiden ortam başkaydı şimdi baş şimdi kimbilir nerdesin vır alması bunu değiştirmez/yadsımaz.
ka... Şimdi rüzgar başka yönden esiyor. kimlerlesin (XX): Bunlar "Hayvanları Koruma Der
Küçük burjuvazinin bakışı sınıfsal kimsin neği"nin eylemli birer üyesi olabilir, uy
bakışın dışındadır. Olaylaraolgulara, sı NE HAZİN BİR ALDANIŞTIR BU gar Avrupa şehirlerinin sokaklarında iş
nıflar ve bunlar arasında mücadele yok çilere sopa atan polisi ilgisizce seyredebi
muş gibi bakmak ister ve bakar. Barışçı Evet şairin dediği gibi ne hazin bir al lirler. (Gorki.M.: Küçük Burjuva İdeolo
ve barıştırıcıdır. Uzlaşıcı ve uzlaştırıcıdır. danış ve yokoluştur bu... jisinin Eleştirisi. Ortam Yay. s.49)
Hayalcidir ve ütopyası budur, sınıfları uz Ancak belli bir yaşanmışlıktan kop (XXX): "Yeni Sol"a bundan sonraki sa
laştırmak. Bunu da kendi hakemliğinde mak kolay değildir. Tedrici olarak gerçek yımızda değinmek düşüncesindeyiz.

16
"ÖLÜM HÜCRELERİ"
İŞKENCE VE İNSAN
HAKLARINDA ÇİFTE
STANDART
Kürşat İSTANBULLU

Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklular tü. Bu olaydan sonra hastalık kaptı ve rah gut Özal "insan h a k l a r ı n a s a y g ı l ı
bugüne kadar neler yaşadı ve hala neler minden ameliyat olmak zorunda kaldı. olduklarını" açıkladı. Hatta Avrupa in
yaşıyorlar? Benim bildiğim üç arkadaşım daha var.'' san Hakları Komisyonuna "bireysel baş
Cezaevi'nde yaşamayı başarmış ve Belki de daha birçok kişi aynı olayla vuru hakkı"nı da kendilerinin vereceğini
altıyedi yıllık bir tutukluluk dönemi ya karşılaşmıştı; ama onun bildiği dörttü. Bu söyledi. Bu açıklamanın ardından Türki
şayarak dışarıya sağ çıkabilmiş, az sayıda sayı kim bilir kaçtı? Şemdinli'de karako ye'nin insan h a k l a n açısından k a d r e uğ
insan var. Bunların anlattıklarına işken lun önünde PKK'lı olduğu söylenen kol ramış bir ü l k e olduğu i m a j ı n ı y a r a t m a k
ce demek güç; çünkü anlatılanları  yaşa ları ve bacakları kopmuş bir insan cesedi için basın ve yayın organları hep bir ağız
nanları işkence sözcüğü karşılamıyor. Bel dan AET'nin "işçilerin serbest dolaşım
ki "Vahşet" demek daha doğru, yaşanan hakkını" kabul etmemesi nedeniyle Toplu
"son yıllarda sözde fizik
ları başka bir sözcükle anlatmak imkan luk ülkelerini insan haklarını ihlal etmekle
sız.
işkenceler durdu. Veysi suçlamaya başladı. Bu kararın Türkiye'
Bugün artık sokaktaki insan bile Di Şimşek, nisan 1986'da deki insanlık dışı uygulamalarla bağlan
yarbakır Cezaevi'nde yaşananlar karşısın atılan dayak sonucu tılı olduğu da unutturulmaya çalışıldı.
da şaşkınlığını gizleyemiyor. Sıradan bir AET'nin aldığı karara karşı başlatılan ka
kahvede Diyarbakır Cezaevi'nde yapılan
hastaneye kaldırıldı ve mpanyanın ardından hemen piyasaya
işkenceleri dinlemek mümkün. Anlatılan beyin travmasından öldü. "temcit pilavı" tekrar sürüldü: "Bulga
olaylar cezaevinin sınırlarını da geçiyor. cezaevinde tutukluları ristan da soydaşlarımızın zorla dini ve is
Diyarbakır Cezaevi'nde kadınlar ko mi değiştiriliyor"
ğuşundan sağ çıkmayı başarmış bir
zorla itirafa zorlama
Şu anda 12 Eylül sonrası çıkan bir ya
kişi; ismini açıklamamak için eylemleri devam ediyor." saya göre Türkiye'de kimse istediği ismi
"Arkadaş" diyorum. Cezaevini anlatıyor. çocuğuna koyamaz. Eğer koyduğunuz
Yüzündeki, gözlerindeki ifade, uzun uzun isim "Türk örf, adet ve milli duyguları 
ağaca asılmış, sallanıyor ve PKK'lı oldu
yaşadıklarını anlatmasına gerek bırakma 'yla uyuşmuyorsa cezalandırılırsınız. Me
ğu söylenen bir kadının bir geceliği o ka
yacak kadar gerçeği anlatıyor. Ama o ken sela yeni doğan çocuğunuza Sıvan ismi
dını yakalayacak olana veriliyor. Sayının
dini zorlayarak yaşadıklarını anlatmak is koymak istediniz. Nüfus memuru bu is
kaç olduğunu bugün için bilmek güç, iş
tiyor. Bir vahşeti yaşamak, sonra bunları mi kabul etmeyeceği için bir de savcılığa
kencede öldürülenlerin sayısını da tam
anlatmaya çalışmak, bunları dinlemek, başvurulup içeri tıkılmanız bile m ü m k ü n .
olarak bilmiyoruz; ama bu sayının az ol
okumak... Kolay değil, Vahşeti yaşamak Türkiye'de yaşayan Rum ve Ermenilerin
duğunu kimse söyleyemiyor.
kadar olmasa bile işkencecinin olmadığı, birçoğunun dükkanı veya evinin kapısın
ama bir hayalet gibi hissedildiği ayrı bir da bu kişilerin esas isimlerini göremezsi
işkence. İŞKENCEYLE "MÜSLÜMAN niz. Acaba kullandıkları isimleri çok sev
"Birçok kız arkadaşımın zorla ırzı ve TÜRK" OLANLAR... diklerinden mi?
na geçildi. İğfal edildi. Bir arkadaşı iğfal Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Millet Bu çerçevede sözü "Arkadaş'a" bı
eden bir albaymış. Arkadaşın yaşı küçük ler İnsan Hakları Günü dolayısıyla Tur rakıyorum: "Diyarbakır'da yanlış hatır

17
lamıyorsam 11 Ermeni arkadaşın s ü n n e t rafı yok. Bütünüyle Türkiye'de uygulanan işkence yapmaya hem de "bana işkence
edileceği açıklandı. Garabet Demirci isimli "demokrasi"yi tanımlıyor. yapılıyor" demeye imkan sağlıyor.
bir arkadaşın ben cezaevindeyken sünnet Türkiye'deki demokrasiyi tanımla
edildiğini duydum." mak oldukça kolay. Bunun eğer bir göz Türkiye'nin bugün işkenceler, işken
Cezaevinde erkekler koğuşu havalan altına alınır ve işkence görürseniz daha ko cede ölümler ve kayıplar konusunda izle
dırmaya çıkarılır ve hepsinin çırıl çıplak diği politika çok açık: 'Bunlar söylenir,
soyunması istenir. Sonra sırayla kontrol söylenir bir süre sonra usanılır. Bu konu
başlar ve sünnetsiz olanlar ayrılır. Cezae "işkenceyi mutlaka dayak ların üzerine gidenlerde bir süre sonra bı
vi müdürlüğünce bir "sünnet listesi" bi olarak anlamak da yanlış, kar usanırlar. Onun için bu konularda ya
le hazırlanır. Listede kimin hangi gün sün pılan açıklamaları duymamak en iyisi"
bizim kadınlar koğuşuna
net olacağı ve tabii "Müslüman ve
uzun süre pamuk ANAP kendi iktidarı döneminde hiç
T ü r k " ( ! ) olacağıda bu listede yazılıdır. bir işkence olayı olmadığını açıklarken,
İik olarak Garabet Demirci sünnete verilmedi, yatakların SHP'nin bazı yöneticileri de Avrupa Kon
a l ı n ı r . Garabet'in adı da değiştirilir. Esas içindeki kirli pamuklan seyi Sosyalist Grup üyelerine yaptıkları
işkence sonra başlar. Günlerce Garabet'e
"Kelirnei Şahadet" getirtilir. Koğuşlara
kullanmak zorunda açıklamalarda da aynı şekilde" 1984 yı
lından itibaren Türkiye'nin demokrasi
yerleştirilen hoperlörden tutuklular her kaldık, birçoğumuzun
doğrultusunda önemli adımlar attığı ve iş
gün birkaç kez Garabet'in "Kelimei rahmi iltihaplandı, tedavi kence olaylarının hükümet tarafından teş
Şahadet" getiren sesini dinlerler. Gara olmak zorunda kaldık." v i k edilmediği" i d d i a l a r ı n d a b u l u n d u 
bet'in artık ismi de değişmiştir. Hoperlör' lar. Bu iddialarda bulunan kişi Aydın Gü
den duyulan sesi "Adım Ali, müslüm ol ven Gürkan'dı. Erdal İnönü'nün de her
dum" la başlar. Fakat "müslüman" olmak lay anlayabilirsiniz, tabii bu işkencede öl ne kadar sonradan "yanlış anlaşıldı" tar
ve adının "Ali" olması da işkenceyi dur mezseniz. Önce işkence görürsünüz, son zında geri dönüşleri olsada benzer açık
durmaz. Bir de "Türk" olması gerekir. Bir ra uzun uğraşlar sonucu size işkence ya lamaları basında yer aldı.
gün Garabet'in koğuşlarda hoperlörden pıldığım söylemeye başlarsınız. Bu konu
sesi duyulmuş: "Türküm, doğruyum..." da bir soruşturma açtırmaya çalışabilirsi Biz de Diyarbakır Cezaevi'nden ye
Yani Garabet uzun bir "tören" sonucu ni niz... Ve tabii bu uğraşınız uzar ve yılları ni çıkan bir "Arkadaş"ın açıklamalarına
hayet "Türk olmuş"(!) "Türk olmak ko alabilir. Yani Türkiye'de demokrasi hem yer verelim:
lay değil" (!) Garabet Türk "olduktan"
sonra veya Türk "yapıldıktan" sonra ar
tık kıpırdayacak halde değildir. Hatta öl
düğü haberleri cezaevine yayılır. Çünkü
ondan kimse uzun süre haber alamaz.

Vietnamlı Çocuğu
Diyarbakır'da gördüm

Yıllar önce bir afiş görmüştüm: Sa


vaşın korkunçluğunu olanca canlılığıyla
anlatan bir afişti. Vietnamlı bir çocuk ce
setlerin ve tankların ortasında yalnız du
ruyordu. Bu çocuğun bakışını anlatmak
güç. Kin ve korkuyla karışık bir duygu se
ziliyordu bu bakışta. Belleğime kazınan bu
bakış Diyarbakır'da bir çocuğun gözlerin
deydi, hem de dipdiri, capcanlı. Bir tari
hin hesabını sorar gibi bakıyordu.
"Onlar" geçip gittiler, çocuk sanki
bir savunma aracı gibi elindeki topu yü
züne kapatmış, gözleri topun üzerinde ışıl
ışıl bakıyordu. Korku ve nefret dolu ba
kışları anlatmaksa imkansız.
"Onlar geçip gittiler, çocuk elindeki
topu yüzünden yavaş yavaş indirdi ve son
ra ansızın ara bir sokakta kaybolup gitti.

"Cezaevinde işkence yok"mu?

Turgut Özal "Türkiye'de tutuklula


ra işkence yapılmadığını, işkencenin bir
devlet politikası olmadığını, münferit olan
işkence vak'alarınınsa üzerine gidildiğini"
açıkladı. Bu açıklamanın hiçbiryanhş ta _

18
"Son yıllarda sözde fizik işkence dur kalma mücadelesi veriyor. Fakat bugüne Örümcek, akrep, yılan, fare ve lağım su
du. Veysi Şimşek Nisan 1986'da atılan da kadar bu kişilerle ilgili tek bir kelime edil larıyla dolu bu hücrelerde insanlarımız,
yak sonucu hastaneye kaldırıldı ve beyin diğini görmek oldukça güç. ölüme terkedilmiş durumda,
l travmasından öldü. Cezaevinde tutuklu Bu kişilerin "ölüm hücreleri"ine atıl
ları zorla itirafa zorlama eylemleri devam masına hiç ses çıkarmayan basın ve yayın Bu insanların PKK'li veya başka bir
ediyor. Yalnızca işkencenin şekli değişiyor. organları bu kişiler yakalandığında ne ga siyasal düşünce taşımaları asla onların
Suphi Çevirici zorla yaptığı itiraftan do ripki yasalardan etkilenmeden aleyhleri "ölüm hücreleri"ne konmasını haklı gös
layı intihar etmek zorunda kaldı. İşken ne salvo atışlara başlıyor. Yasalara göre de termez. Hiç kimse bu hücrelerin insan
ceyi mutlaka dayak olarak anlamak da vanı eden bir dava hakkında lehte veya haklarıyla, insanların yaşamahaklarıyla
yanlış. Bizini kadınlar koğuşuna uzun süre aleyhte yayın yapmak yasak olduğu hal bağdaştığını söyleyemez.
pamuk verilmedi. Yatakların içindeki kirli de, daha bu insanlar yakalandığı anda suç
pamuklan kullanmak zorunda kaldık. lu ilan ediliyor ve bu kişiler aleyhindeki Cevdet Yıldırım, Şeyho Sağır; Haşim
Birçoğumuzun rahmi iltihaplandı, tedavi yayınlar bitmek sizin devam ediyor. Bu ko Kılıç, Hasan Akdoğan, A l i Toprak, Rıza
olmak zorunda kaldık. Sonra birgün Ce nuda, yayınlarının hiçbir meşru yanı ol A l t u n Adana Cezaevinde "ölüm hücrele
zaevi İç Emniyet Amiri koğuşumuza ge mayan ve yasaları sürekli olarak ihlal eden ri"nde bulunan yalnızca isimlerini tesbit
lerek "Biz Türkler kadım namusumuz yayın organlarının başında TRT'nin gel edebildiğimiz insanlar. Bu insanların zi
olarak görürüz. Biz Türk askeriyiz kadı diğini söylemek hiçte yalnış olmaz. yaretçiler ile görüşmesi yasak, gazete ve ki
nı düşmanımız da olsa anamız, bacımız Kişilerin farklı ırk, dil, din, kültür tap okuması yasak, havalandırmaya çıkar
gibi görürüz Size pamuk aldıracağım. Bir den olmaları onların işkence görmelerini tılması yasak, temizlenmeleri, banyo yap
de çöp kutusu vereceğim. Pamuklarınızı maları imkansız, mektuplaşmaları yasak..
buraya atın, ben döktürürüm. Siz anamız, Ve bu insanlar ve daha birçoğu hücrele
bacımız sayılırsınız!' dedi Bir süre son rinde ölümü bekliyorlar,
ra çöp kutusundaki pamuklan alıp götür
"toplumda bazı örgütler
düler. Bu pamukları alarak erkekler ko birer suç makinası gibi Özal, Avrupa İnsan H a k l a r ı Komis
ğuşuna götürmüşler. Orada birçoğumu tanıtılıyor ve sonra bu yonu'na "Bireysel Başvurma Hakkı"nı
zun kardeşi, eşi, nişanlısı, arkadaşı kalı örgütlere bağlı olduğu tanıyacağız" diyor. Acaba bu insanlar bu
yor. Orada "Bak akşam kardeşinle yattım. durumlarını nasıl kanıtlayacak? Bunların
İşte kanlı pamukları. İşte senin karınla
iddia edilen kişiler daha şu anda bu hücrelerde olduklarının kanı
yattım..." gibi iğrenç sözler etmişler. Hüc baştan toplumun önünde tı var mı? Evet bir kanıtı var. Şu anda hüc
relerin önüne bu pamuklan dökerek 'İşte mahkum ediliyor, böyle redeler; ama yarın bunu kanıtlamak müm
karılarınızın, kardeşlerinizin kanlı bir şartlandırma sürecinde, kün mü? Bunun cevabını böylesi bir ola
pamukları' diye bağırdılar. yı yaşayan "Arkadaş" şöyle anlatıyor:
yasalar da bir kenara
itilerek zaten zihinlerde "Diyarbakır Cezaevi'nde yabancı bir
mahkum edilmiş insanlar heyet geleceği gün herkesi hücrelerden çı
kartıyorlardı. Sonra koğuşlara gelerek
İki yıldır hücredeler rahatlıkla ölüme 'Eğer ters birşey söylerseniz elimizden çe
gönderilmeye, "ölüm keceğiniz var. Bunlar burada sizinle bir
hücreler inende likte yatmıyorlar. Gelip biraz sonra gide
cekler sonra siz elimizdesiniz" diyorlar
Türk "aydın"ı "nedense" eskiden
öldürülmeye çalışılıyor." dı. Birgün Avrupa Konseyi'nden bir he
beri Türkiye'de yaşayan ve ülkemiz insa yet geldi. C.Ş adlı bir kız arkadaş hücre
nı Kürtler konusunda sessiz kalmayı "de deydi. Hemen çıkardılar. Heyet gittikten
mokratlığının bir gereği saymıştır. Gü haklı göstermez. Çünkü işkencenin ken sonra tekrar onu hücreye koydular. Biz ko
ney Afrika'daki ırkçılığı gerektiğinde her disi başlı başına bir insanlık suçudur ve ğuşta gelen heyete yapılanları anlatmaya
gün protesto ederken, Kürtler konusunda bugün bu suç PKK'li olarak görülen ki başladığımızda onlarla birlikte koğuşa ge
ağzını açmamayı bir politika olarak be şilere karşı işleniyor. len subaylar neredeyse onların yanında bi
nimsemiştir. Halbuki Türk hükümetleri zi öldüreceklerdi..."
kendine zarar vermediği sürece Güney Af Toplumda bazı örgütler birer suç ma
rika tarzı rejimleri dünyadaki genel eğili kinası gibi tanıtılıyor ve sonra bu örgüt Askeri yetkilinin söylediği "doğru
me uygun olarak protesto ediyor. Mesela lere bağlı olduğu iddia edilen kişiler da 'ydu. Geldiler gittiler ve C.Ş tek bir ışık
Güney Afrikadaki ırkçı rejimi Türk Hü ha baştan toplumun önünde mahkum edi huzmesinin bile girmediği "kör hücre"
kümeti neredeyse haftada bir protesto edi liyor. Böyle bir şartlandırma sürecinde ya olarak adlandırılan "ölüm hücresi"ne
yor; ve Radyo ve TV'de sık sık Güney Af salar da bir kenara itilerek, zaten zihin kondu.
rika'daki ırkçı rejim aleyhine haberler yer lerde mahkum edilmiş insanlar rahatlık
alıyor. Eh! Bir de bunlara Türk "aydın la ölüme gönderilmeye, "ölüm hücreleri
nın, ruhunu rahatlatmak için protestosu nde öldürülmeye çalışılıyor.
ekleniyor, Türk aydınlarının Kürtler'e ayı
racak zamanları kalmıyor (!) Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Diyarbakır'daki çocuğun bakışının
Denetleme K u r u l u ' n u n cezaevleriyle ilgi yalnızca bir avuç işkenceciden hesap sor
Şu anda PKK ile ilgili bir davadan li hazırladığı raporda insanın yaşamasının duğunu sanmıyorum. O bakış kan ve ateş
dolayı mahkum olan birçok kişi "Ölüm imkansız olduğunu belirtmek zorunda le yoğurulmuş bir tarihe karşı sorumsuz
hücrele ri"nde ve bu hücrelerde bazı ki kaldıkları Diyarbakır ve Adana Cezaevi ca bakan Türk aydınından da hesap so
iki seneyi aşkın bir süredir hayatta ndeki bu hücreler şu anda yine dolu. ruyor.

19
Tutuklu ve
Hükümlü Aileleri
Cezaevlerini Anlatıyor
10 Aralık insan haklan gününde ya- dönemde bundan payını aldılar. Yer yer tında kaldım, 85 Nisanında alındı÷ımda
pılan basın toplantısının amacı bu günün yıldırıcı baskı politikası biz ailelerde de ya- gördü÷üm iúkenceler üzerine tüm yetkili
öneminin ulaúabildi÷imiz, ulaúamadı÷ımız úandı. Yakınlarımıza sahip oldu÷umuz mercilere dilekçeyle úikayette bulundum.
tüm kesimlere iletilmesini taúıyor. müddetçe - Ölüm cezalarına karúı çıktı÷ı- Ve ko÷uúturmanın açılması talebinde bu-
insan haklarının ihlalinin yaúandı÷ı mız oranda iúkencesiz adil bir yargılama- lundum. Günlerce uzatılıp, ifadelerim za-
ve dan yana oldu÷umuz müddetçe çeúitli en- mangeçirilerekalmdı.Dosyamsıkıyöne-
tartıúmalarının,yo÷unlaútı÷ıgünümüz-de gellerle karúılaúaca÷ımız bir gerçektir. time devredildi. østanbul'da sıkıyönetim
øNSAN HAKLARI GÜNÜNÜ KUT- ÖLÜM CEZALARININ, demokrasinin kalkınca Diyarbakıra gönderildi. Diyarba-
LAMAK bizlere do÷ru gelmedi. Basın yaratılma ve yaúatılma koúullarının tartı- kır kendisiyle ilgili olmadı÷ım belirterek
toplantımızın ana hatlarında da belirtti- úıldı÷ı günümüzde kaldırılması gerekir. dosyayı iade etti. Cumhuriyet savcılı÷ına
÷imiz gibi iúkencelerin, baskıların keyfî uy- 120 dosya meclistedir. ødam cezası onay- iúkenceme úahit olanın ifadesini almayı
gulamaların, yıldırıcı politikaların dönem lanmıú hükümlülerin bazı aileleriyle iliú- sa÷ladıktan sonra esiminde ifadesine baú
dönem uygulandı÷ı günümüzde bu úart- kimiz devam etmektedir. Onların yaúadı- vuruldu. Öyle ki eúimin ifadesi alındı÷ın-
lan yaratan koúulların kaldırılması u÷ra- ÷ı o anlamsız insanlık dıúı beklentiye ses- da cezaevinde olan birine "sen eúinin iú-
úını vermek gerekiyor. Basın toplantımıza siz kalmamak gerekiyor.. Yaúanan gergin- kence gördü÷üne úahit oldun mu?' soru-
Dernek baúkanımızın ve yöneticilerimizin likler korkunçtur. Kelimelerle anlatıldı÷ın- su çerçevesinde alınıyor.
büyük bir kısmının katılamamasının da vicdanen rahatsız olunabilir. Ancak
bizler bu konularda gözyaúı döktürmek ni- Cezaevine, úubeye bir itirafçının
nedeni østanbul dıúındaki cezaevlerine zi- ifadesi üzerine götürülmek üzere gelen
yaret ve inceleme, derleme amacıyla git- yetinde de÷iliz. Sadece ölüm cezalarının
imza kampanyalarıyla, basın açıklama ve ekibin içerisinde yer alan KEM1KKIRAN
tiklerinden dolayı toplantıya dernek yö- adlı polis davadan vazgeçmemi kendileriyle
neticilerimizden SULTAN ÇELøK ve PA- röportajlarıyla çözülece÷i düúüncesinde
de÷iliz. u÷raúmamamı söyledi. Bende yasalar nez-
KøZE ASMA katılmıútır. ønsan hakları dinde hakkımı sonuna kadar aradım. Di-
komisyonu baúkanı olarak toplantıyı ben Cezaevlerindeki yakınlarına sahip çı-
kan anne babaların zaman zaman u÷ra- lekçelerle sordum. Ancak 4 Aralıkta ile-
Sevgi Erdo÷an üstlenmiú bulunuyorum. tilen bir yazıyla úikayetimin deliller nede-
Ayrıca Dernek avukatımız OSMAN ER- dı÷ı haksızlıkların yanında biz eúlerine de
çeúitli baskılar oldu. Bizzat benim yaúa- niyle (yetersizlik söz konusu ediliyor) ek-
GøN ve Gazeteci KÜRùAT øSTANBUL- sik oldu÷u gerekçesiyle ko÷uúturması dur-
LU görüúlerini belirtmek üzere aramızda- dıklarımı burada insan haklan gününde
insanlık dıúı uygulamaları yaúayan biri duruldu ve takipsizlik karan verildi. Avuka-
lar. tım gerekli itirazı yaptıysa da sonuç bizim
Komisyonumuzca de÷erlendirilen olarak anlatmak isterim.
81 yılının Mart ayında eúim ve çocu- için sorudur. Üstelik iúkence iddiasında
çerçevede basın metninde yer almıútır. Te- bulundu÷um polislerin ifadesi alındı÷ın-
mel noktamız Baskı ve øúkencelere duyar- ÷umla birlikte göz altına alındım. Kaldı-
÷ım iki yıl içinde ve siyasi úubede bahsi da bana bunlar mıydı úeklinde sorma ih-
sız kalmamak ve yüre÷imizle, sesimizle kı- tiyacı bile duyulmamıútır.
saca insanca yaúama insan olabilme ko- geçen tüm iúkenceleri yaúadım, açlık grev-
pullarının yaratılması için her yaútakilerin lerine katıldım. 83 yılının baúlarında tah- Evet eú olarak yaúadı÷ımız sahip çık-,
tavrını yükseltmeliyiz. Yazının baúında da liye oldum. Zaman zaman siyasi úube ta- tı÷ımız sürece bir sürü insanlık dıúı uygu-
belirtti÷imiz gibi tavırsız kaldı÷ımız, ba- rafından göz altına alındım. Eúimden ay- lamaya devam edilecektir. Evet kamuoyu-
naneci oldu÷umuz zaman yaúanan insan- rılmam veya itirafa zorlamam konusunda nun dikkatini iúkenceler üzerine toplama-
lık dıúı uygulamalardan hepimiz de payı- baskı altında kaldım. 12 eylül, ve bazı özel ya calıúıyorsakta iúkence devlet politika-
mızı alırız. günler bahane edilerek yapılan tahliye sınca reddediyorlarsa da øùKENCE-
Öncelikle oniki Eylülden bu yana ce- operasyonlarının içinde alındım. Zaman LER GÖZALTLARINDA VE CEZAEV-
zaevleri ve gözaltı yerleri iúkencenin rahat- ……………………………………..
.......................................................................
ça uygulandı÷ı alanlar oldu. Aileler de her

ÇÖZÜM 20
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneğinin 10 Aralık 1986 tarihinde yapmış olduğu
Basın toplantısında okunan ve Basın'a da dağıtılan metni aşağıda aynen yayınlıyoruz.

Bu gün 10 Aralık İnsan Hakları Gü altına alınan Yusuf Yıldırım gibi babalar, yersiz d i s i p l i n cezalarına dayanarak ceza
nü. Basın açıklamamıza Nazi toplama Doğu'da Bingöl'de Sıddık Bilgin olayın evi yönetimi bir h ü k ü m l ü n ü n yarı yarıya
kamplarından kurtulan bir Alman profesö dan sonra Bingöl Genç ilçesindeki Doğan şartlısalıverme h a k k ı n ı ortadan kaldıra
rü şu sözlerini kulaklarımıza küp olması te lı köyünün aniden boşalması sadece ba bilmektedir. Keyfi uygulamaların kurum
mennisiyle başlamak istiyoruz. "İlkönce sından izlediklerimizdi. laştırılmasına bir diğer örnek de zorunlu
geldiler, komünistleri alıp götürdüler, ben Bütün bu insanlık dışı uygulamala giysiyle insan iradesini kırmak, insan ol
sesimi çıkarmadım, sonra Yahudileri alıp rın yanında bizim açımızdan en önemli maktan çıkarmak uğraşı içinde olanlar bu
toplama kamplarına işkenceye götürdüler, konular, idamlar ve cezaevi koşullarıdır. gün tektip elbise konusunda serbestlik ta
ben sesimi çıkarmadım. Sosyal demokrat 1) Ölüm Cezaları: Bugün TBMM'de nımasıdır.
ları topladılar, işkenceye götürdüler, ben 120'yi aşkın idam dosyası Adalet Komis Tutuklu ve h ü k ü m l ü aileleri yardımlaş
gene sesimi çıkarmadım, bana dokunan yonundadır. Ölüm cezasının, insani açıdan ma derneği olarak i m k a n l a r ı m ı z elverdi
bir şey yoktu. Bir gün kapım çalındı, be baktığımızda kaldırılması konusunda ğince yaptığımız inceleme ve araştırmalara
ni alıp işkenceye götürdüler. Hiç kimse ses hemfikiriz. Ancak, günümüzde siyasal göre, belli başlı cezaevlerinin sorunları
çıkarmadı. Çünkü ses çıkaracak kimse tutuklular açısından bakıldığında Aldıkaç başlıklar halinde aşağıdadır.
kalmamıştı." tı gibi profesörlerin "Ayda 45 kişi asıldı
ğında birikme olmaz", gibi şaşırtıcı açık MALATYA: E Tipi cezaevinde 15'nci
lamalarına da şahit oluyoruz. Albert Ca koğuşunda idare tarafından insanlık onu
mus'un da dediği gibi "Ölüm cezaları ne runa yakışmayan arama yapılıyor, arama
"günümüz de siyasal kadar nadir olarak uygulanırsa uygulan da elbise ve eşyaları darmadağın edilen
tutuklular açısından sın bugünkü şekliyle iğrenç bir kasaplık, siyasi t u t u k l u l a r reçele ve yağa bulaştırıl
bakıldığında Aldıkaçtı gibi insan kişiliğine ve vücuduna karşı girişil mış gördükleri manzaraya itiraz edince
miş bir tecavüzüdür." (Aramanın normal yapıldığı günler de ol
profesörlerin 'ayda 45 kişi
"Doktorlar Davası" olarak bilinen muştur.) "İnsanca arama yapılması gere
asıldığında birikme olmaz' beraat kararı ile sonuçlanan "Ölüm cezası kirdi", itirazında bulunan Mustafa Kur
gibi şaşırtıcı kaldırılmalıdır", çağrısına bizler de katı şun adındaki t u t u k l u dışarı çıkarılıp da
açıklamalarına da şahit lıyoruz. yak ve hakarete maruz bırakılıyor. Daha
2) Cezaevi koşulları: 12 Eylül sonra sonra herkes aramaya karşı çıktı şeklinde
oluyoruz." sı güncelliğini her an koruyan cezaevleri tüm tutuklu ve hükümlüler hücreye atılı
(askeri cezaevleri daha çok) gerek siyasi yor. Bunlardan Abdurrahman Kayıkçı,
tutuklu ve hükümlülerin kararlı, bilinçli Müdür'e cezaevinin başka sorunları da ol
Evet, bizler de 1986 Barış Yılı'na çe tavırları, gerekse dünya ve Avrupa kamu duğunu söyleyince özellikle başgardiyan
şitli beklentilerin umuduyla girdik. An oyunun gözlemlemesi nisbi bir yumuşa Yasin.... ve diğer gardiyanlar tarafından
cak, daha Ocak ayının ilk günlerinde Bü mayı getirdiyse de bizler cezaevlerinin ya dövülüyor, çene kemiği kırılıyor, halen te
lent Akarcalı'nın Ceza ve Tutukevlerinde lın gerçeklerinden kendimizi uzak tutma davi için Ankara Numune Hastanesinde
inceleme yaptıktan sonra ki açıklamalarına malıyız. Fiili anlamda dayak, işkence her bulunmaktadır. Siyasi tutuklular, cezae
gelen tepkileri t u t u k l u ve hükümlü aile gün olmasa da güncelliğini aba altında so vindeki baskıları ve insanlık dışı uygula
lerinin içerdeki yakınlarının insanca yaşa pa misali devam ettirmektedir, keyfi uy maları protesto etmek için iki günlük aç
ma koşullan, aile ve avukat görüşü için yap gulamalar sürmektedir. İnfaz Yasası ile lık grevi yapıyorlar. Bugün Malatya Ce
tıkları girişimleri biliyoruz. Sedat Caner
adlı işkenceci polisin itirafları basını gün
lerce meşgul etti. Üstelik, tutuklu ve hü
kümlülerin mahkemelerde getirmiş olduk
ları tüm işkence iddialarını doğrulayan bu
açıklamalara yetkililerin cevabı "itirafçı
polis solcudur" şeklinde oldu. Öyle ki, iş
kencenin insanlık suçu olduğunu paylaş
maları gerekirken işkencenin savunuculu
ğuna hizmet edici oldular.
"Hukuk ve Ulusal Barış" konulu
Marmara bölge barolarının düzenlediği
seminerin iptali aklımızdadır. Ayrıca ör
gütlenme hakkının ne kadar keyfi çiğnen
diği Derneğimizin dosya kabulü ve tüzük
onayı, kod numarası alma uğraşımızın ör
nekleriyle doludur. Daima her dernekleş
menin ardından yasadışı örgütler araştı
rılır, oysa yasaların tanıdığı ölçüde dernek
leşmeye dahi tahammül edilmediği dö
nemleri yaşıyoruz. Gözaltında kaybolan
lar, işkencede öldürüldükleri tespit edilen
ler, çocuğu yakalanmadığı için 27 kez göz.
zaevi koşulları çözümlenmemiştir, bu kının, keyfi uygulamanın işkencenin yo yaşam koşulları birçok hükümlü ve tutuk
amaçla yöneticilerimiz halen Malatya'da ğun bir şekilde uygulandığı, en küçük bir l u y u hasta kılmıştır. Havalandırmaya çı
dır. hareketin dahi cezaevi yönetimince yargı karılmayan tutukluların yakın akrabala
AYDIN: Haziran 86'da yapımı ta sız, savunmasız ceza verebilme hakkını rıyla da görüşleri engellenmektedir.
mamlanan Aydın Cezaevinin korumasını kendilerinde bulabildiğinin vurgulandığı ERZİNCAN: Genellikle l ve 2 nolu
özel yetiştirilmiş köpekler tarafından da dilekçelerine çözüm bulamamışken bazı cezaevlerinde kalan h ü k ü m l ü ve tutuklu
yapılacağının duyurusu hepimizce bilini tutukluların özel tip cezaevlerine sürgün ların şu an ciddi bir durumu yoktur.
yor. 1500 kişilik yapılan E tipi cezaevine edilerek tutuklu ve hükümlülerin bir kıs GAZİANTEP: Cezaevinde kitap alı
Ege'deki hükümlülerden sevk başlamıştır. mının dağıtımına gidilmiştir.Ekim 1986'da mı yoktur. Ayrıca açık görüşlerde ailele
Şevki yapılan tutuklular, cezaevi yetkili keyfi uygulamalar boyutunu arttırınca hü rin yiyecek ve çiçek alınması talebi vardır.
lerince dayaktan geçirilmişlerdir. Aileleri, kümlüler açlık grevine giderler. A ç l ı k
gerekli yerlere başvurarak sorunları dile DİYARBAKIR: Diyarbakır Cezaevi
grevinin gerekçeleri:
getirmiş Dernek olarak gerekli girişimler önceliğini ve önemini her dönem için ko
Kurban Bayramında görüş, mektup rumaktadır. Dernek olarak ayrı ve özel
yapılacaktır. yasağı gibi yatırımlarla yetinmemişler, tah
araştırma yapılması gereken cezaevlerin
liyesi yaklaşmış hükümlüleri zorla sağ gö
dendir.
rüşlülerin yanına koymuşlardır. Bölge sav
Türkiye'deki cezaevlerinden kısaca
"cezaevi doktorunun ve cısı bu konunun, uygulamanın yasalara
bahsetmeye çalıştık. Sorunlar hiçbir za
uygunluk taşıdığını belirterek keyfi dav
cumhurbaşkanlığına bağlı ranan cezaevi yönetimine arka çıkmıştır.
man çözücü noktalara ulaşmamıştır.
Yapılan müracaatlar ve yetkililerle
denetleme kurulunun Bu ana sorunla birlikte yemeklerin kalo görüşmeler devamlı kılındığında cezaevin
'insan yaşamaz' kararı o risi düşük ve temiz değildir. İçine suyunun
deki baskı ve keyfi uygulamaların ciddi
insan bünyesinin kaldıramayacağı kadar
lan hücrelerde hükümlü mikroplu olan arıtılmamış ve gözle görü
olarak araştırılacağı gerçeği kendini gös
ve tutuklular vardır." terecektir.... Bizler de "Aman bize ne,ba
len pislik dolu bu suyu görevliler kullan
na dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" cı
m ı y o r , kendileri için kullandıkları çeşme
lığı bırakarak insan haklarına 10 Aralık'
suyunu hükümlülere kullandırtmıyorlar.
ta değil nefes aldığımız sürece sahip çıka
istiklal Marşını zorla söyletmeye devam
BUCA: 21.7.1986 Tarihinde siyasi tu lım, koruyalım.
etmektedirler, on gün süren açlık grevi so
tukluların yeniden tek tip elbise uygula
nuca gidici olmamıştır. Sorunlar devam et
masının başlatılmasına tepkileri cezaevi
mektedir.
yönetiminin hücre ve görüş yasağı veril
mesiyle sonuçlanmıştır. Askeri görevlile ADANA: Adana Cezaevinin sorun
rin sivil gardiyanı dövmesi yönetim kad ları Cumhuriyet Savcısı Ali Galip Dinçer TUTUKLU VE
rosunda da uyumsuzluğun göstergesidir. in tutum ve desteğiyle işkence yuvası ha
Tutuklu ve hükümlülerin de can güvenli line gelen cezaevi sorunları halen gündem HÜKÜMLÜ AİLELERİ
ği söz konusudur. dedir. Cezaevi doktorunun ve Cumhur YARDIMLAŞMA
BARTIN: 7 Aralık 1985 tarihli tutuk başkanı Denetleme Kurulunun kararı "İn
lu ve hükümlü yakınlarının SHP'ye (Ge san yaşayamaz" olan hücrelerde hüküm DERNEĞİ BAŞKANLIĞI
nel Merkez) ve Adalet Bakanlığı'na baş lü ve tutuklular vardır.
vurularından öğrendiğimiz kadarıyla bas SAMSUN: Samsun cezaevinde kötü

AYLIK SİYASİ DERGİ


"Bir gazete yalnızca kollektif bir propagandacı ve
kollektif bir ajitatör değil aynı zamanda kollektif
bir örgütleyicidir."

• Demokratik Kitle Örgütleri Kedi Davası


• 80 Sonrası Sendikal Hareket Özeltip Cezaevleri
ve Öğrenci Hareketleri Dünyada Devrimci Hareket
• Latin Amerika'nın Kesik Damarları
• DevGenç Geleneği • El Salvador'da Devrim
• Yalçın Küçük: "THKPC Jakoben Geleneğinde Sinema Notlan
Bir Canlanmadır" Ayın Haberi

ŞUBAT'TA ÇIKIYOR!

22
GENÇLİĞİN GÜNDEMİ (I)

DERNEKLER

Serdar GÖKTUNA

Yaklaşık olarak iki yıldır örgütlenme "illegalite" hastalıklarına tanık olundu. Ayrı ayrı tartışılmasında fayda bulu
sini sürdüren ve 1985 sonlarından itiba Hazır ortalıkta kimse yokken "Bir an ön nan bu nedenlerin her üçünün de ortak
ren gelişmeye doğru ivme kazanan öğrenci ce malı götürme (!) parsayı toplama" te özelliği, sürecin hâlâ halk muhalefeti açı
dernekleri, bu süre içinde günlük sorun laşına düşen dergi çevreleriyle sık sık kar sından ağır darbelerin izlerini taşımasıdır.
lara yaklaşımdan uzun vadeli perspektif şılaşıldı. Sonuçta da bebeğin sağlıklı do Deneyimsizliklerin ve sübjektif güç yeter
üretmeye kadar birçok defa seçeneksizlik ğumu elbirliğiyle gerçekleştirileceğine sizliklerinin zaman içinde aşılabileceği
ve kısırlıklar içinde kaldı. "hoyrat ebe" rolleri epeyce sergilendi. Ge tahlili, bizleri daha çok dernekler içinde
ki parsacı anlayışların ilkesizliği ilke hali
Zaman zaman kendine yetememez
ne getiren tavırlarının eleştirisine yönelti
lik, zaman zaman da devinen sürece ayak
yor.
uyduramama biçiminde baş gösteren bu ''bebeğin sağlıklı doğumu
olumsuzluklar, birbirine bağlı fakat ayrı
başlıklar altında incelenmesi gereken şu elbirliğiyle
İlkeli Birliğe Kim Yanaşmaz?
ana nedenlere bağlanabilir. gerçekleştirileceğine
Birinci olarak, demokratik kitle faa
'hoyrat ebe' rolleri epeyce
Öğrenci Derneklerinin kendi iç işle
liyetinin uzun bir süre kesintiye uğraması sergilendi, gelişen sağlıksız yişlerini ve aralarındaki ilişkilerin niteli
genç kuşağın, dernek faaliyetine tüm de örgütlülük içinde, ğini belirleyen, mücadele çizgisini ortaya
neyimsizlikleri ile birlikte omuz vermesi koyan ortak paydaların aradan geçen uzun
sonucunu doğurdu. Yılgınlık edebiyatının
deneyimsiz insanlar türlü
süreye rağmen saptanmamış olması, öğ
toplumun özellikle "sol" cenahında yay etkilenmeler arasında renci gençlik hareketini daha en başta sağ
gınlığını devam ettirdiği ve pasifikasyonu sıkışıp kaldılar." lıksız bir görünüme büründürdü. Dernek
nun "teorik pilavının" ısıtılıp ısıtılıp kit ler içinde başgösteren, kitleye açık olma
lenin önüne sürüldüğü böylesi bir dönem ma, çalışan insanların aralarındaki çeliş
de kendilerine yol gösterecek "eski (mis) lisen sağlıksız örgütlülük içinde, deneyim kilerde yanlış çözüm yollarına sapılması,
tüfeklere"de rastlayamayan üniversiteli siz insanlar türlü etkilenmeler arasında sı sekter, gurupçu, tekkeci sahiplenme anla
gençlik, karanlıkta elyordamı misali, kendi kışıp kaldılar. yışları, sağlıksız bir zemin üzerinde, geli
yolunu kendisi çizmek için kolları sıvadı. Üçüncü olarak da günümüz sürecin şebilmek için en uygun koşulları yakala
ikinci olarak, sağlıksız anlayışlar öğ de demokratik kitle hareketine perspek dılar. Öğrenci derneklerinin kitleselleşme
renci dernekleri platformuna faaliyetin tif sunması gereken, onunla kendi arası si, demokratikleşmesi ve gelişen muhale
başlangıç aşamasında ağır bir yük oldu na örgütsel anlamda değil, fakat ideolo fet içinde önemli bir mevzi karakterine sa
lar. Geliştirilmeye çalışılan canlı faaliyet jik anlamda köprüler atacak olan devrim hip olmasından çok parsa toplama man
içinde nelerle karşılaşılmadı ki? özde hiç ci aktivitenin sübjektif yetersizlikleri, ge tığı ile çalışma yapanlar; ilkesiz, ahbap
birşey yapmaya niyetli olmayan insanla lişimin ağır aksak yolalmasında etkileyi çavuş birliklerini kitlenin önüne sürekli
rın "aman deşifre olmayalım" yollu ci rol oynamıştır. olarak dayattılar. Zaman zaman tartışma

23
larda ve yayın organlarında onaya ilke di de tanışılacak ilkeler... böyle bir derginin nin tartışıldığı dönem içinde demokratik
ye a t t ı k l a r ı olguları çiğnemekten kaçınma içeriği ve işlevi"dir. (Yarın sayı 56 syf 5) kitle örgütlerinde ilkeli birliği sağlamanın
yarak, faydacı kafa yapısının ü r ü n ü ola biçiminde ortaya atılan ve parmak sayı en temel görevlerden okluğunu savunan
bilecek her t ü r l ü çirkin yönteme başvur sıyla ağır basan gurubun tüm öğrenci devrimcidemokrat temsilcilerin o dönem
dular. gençlik hareketi adına, dergi çıkarma yet de dile getirdikleri kaygıların doğruluğu,
Öğrenci derneklerinin örgütlenme kisini ele geçirme çabası göze çarpıyordu. bugün öğrenci derneklerinde çalışan kim
aşamasına girmesiyle birlikte, derneklerin Kendi savunduğu görüşü arz'in merkezi senin gözardı edemeyeceği gerçeklikler ha
toplumda sağlıklı bir mücadele odağı ha ilan ettikten sonra da "ilkeler örneğin line geldi. Bu anlayışın kendi denetimi al
line gelmesini isteyenler, demokratik kit dergi alanında somut bir biçimde ifade tındaki derneklerde kitleyi, kendi deneti
le örgütlerinin kendine özgü bir demok edilemiyorsa ilkeleri tartışalım sözü anla mi altında olmayan derneklerde ise biri
ratikliği taşıyan iç ilişkilerini, birliği, ide min tümünü küçümseyen, kendini arzın
lojik birlik temelinde birliği içeren sınıf ör merkezi sayan elitist yaklaşımları artık
gütlenmelerinden ayıranlar, demokratik "işte popülizm ve eliîizm herkesi rahatsız ediyor.
kitle örgütlerinde farklı sınıf ve tabakala İşte popülizm ve elitizrn yani küçük
rın düşüncelerinin (anti faşist, anti emper
yani küçük burjuvanın iki burjuvanın iki değişik görüntüdeki has
yalisı kaynak noktasına sahip olması ge değişik görüntüdeki talığı; vardığı yer ise "ilkeli birlikten kork
rektiği unutulmamalı) birarada bulunma hastalığı; vardığı yer ise mak, ortak mücadeleye yan çizmek"
koşullarını sağlamanın görev olduğu bi
'ilkeli birlikten korkmak,
lincini taşıyanlar; dernekler plâtformunun
ilkeli bir birlik üzerinde şekillenmesi ge ortak mücadeleye yan Söz hakkına kotalar, vekaletler,
rektiğini ısrarla yinelediler. çizmek". parmak demokrasisi ve ötesi...
Bunun karşısında özellikle halk mu
halefetinin en sağlıklı unsurlarının ağır Öğrenci derneklerinin örgütleniş sü
darbeler yemesinin ardından "meydanın mini yitirir" (Yarın, agy) demekte herhan reci bir yandan öğrenci gençlik içinde mü
boş olduğu" bir dönemde gençlik içinde gi bir sakınca da görmüyordu. cadele azminin dirilmesinde, suskunluğun
belirli bir etkinliğe kavuşan "Abdurrah Öğrenci Derneklerinde yaşanan kısa aşılmasında önemli etkilere sahip olurken
man Çelebiler", kısa bir süre için yakala sürecin netleştirdiği gibi öğrenci gençlik diğer yandan da insanların olumsuz an
hareketinin ivme kaydetmesi yerine mü lamda ifade edilen "dernekçilik"in ne ol
cadeleyi entellektüel boyutta ahbapcavuş duğunu öğrenmesine yardımcı oldu.Der
ilişkileri derekesine düşürmek ya da ortak nekçilik, demokratik kitle faaliyetinin ön
hareketin koşullarını yaratmak isteğiyle gördüğü kazanımları hedeflemez. Dernek
"meydanın boş olduğu bir dergi fikrini karşı karşıya koyarak müca çilik saf mücadele istemlerinin ötesinde
dönemde gençlik içinde delenin sağlıklı gelişmesinin önünde en gizli istemlerle örülüdür. Dernekçilik,
belirli bir etkinliğe gel olmak, küçük burjuva bencilliğinin açıktan açığa ifade ettiklerini arkasını dö
kavuşan Abdurrahman açık ifadeleri olarak karşımıza çıkıyor. ner dönmez unutmaktır. Dernekçilik ilke
Birinci anlayış, ortak ilkeler üzerin olarak ortaya koyduğunu işine gelmediğin
çelebi' ler, kısa bir süre için de şekillenecek mücadele sürecinin, ken de reddetmektir. Dernekçilik gurııpçuluk
yakaladıkları etkinliğin di üzerindeki bağlayıcılığını yadsımanın tur, ilkesizliktir, üçkağıtçılıktır, parsacılık
ellerinden kaçacağı telaşı koşullarını bugünden yaratmak kaygısına tır, alicengiz oyunudur.
düştü. "Henüz kitleselleşemedik" diyerek "Dernekçilik"! bu şekilde tanımla
ve bilinciyle hareket gelinen noktayı küçümsediği gibi birlikte dıktan sonra ortaya koyulacak birkaç ör
ettiler." hareketin koşullarını aramak yoluna da nek tanıma daha da açıklık kazandıracak
hi gitmedi. Burada yaldızlı lâfızlarla ağ tır. Örneğin dernekçi bir yandan "azınlık
zından eksik etmediği "kitle" terimini kendi görüşlerini, serbestçe çoğunluk ha
olur olmaz kullanan fakat kitlevi müca line getirecek koşullara sahip olmalı" (ya
dıkları etkinliğin ellerinden kaçacağı te dele konusunda parmağını dahi kıpırda rın, agy) der, diğer yandan da dernek tem
laşı ve bilinciyle hareket ettiler. Örgütlen tacak dinamizme sahip olmayan tipik kü silcilerinin ilkeler ve derneklerin deney ak
menin henüz başlangıç aşamalarında il çük burjuva popülistlleri ile karşı karşıya tarımları ile ilgili konular tartışılırken tem
keli birlik çağrılarına bu arkadaşların ver yız. silcilerin konuşmalarına ''parmak
dikleri yanıtlar, iki farklı anlayıştan kay İkinci anlayış, ortak ilkelerin belirle hesabıyla" kotalar koymaya, söz hakkını
naklanmasına karşın ilkesizlik konusun nerek sağlıklı bir mücadele odağının oluş akıl almaz süreler içine sıkıştırmaya çaba
da sergiledikleri benzerliğin bir eşine da turulma çabalarına "somut iş (dergi)" çığ sarfeder. Dernekçi örneğin "Tüm öğren
ha ancak "siyam ikizlerinde" rastlanabi lıkları atarak karşı çıktı. Yarın dergisinin ci derneklerinin akademikdemokratik
lirdi. Birinci anlayışa göre dernekler kit 56. sayısının 5. sayfasında "itirazlar yer sendikal temelli olan ve temsilci gönder
leselleşmesini tamamlayamamıştı. Kitlesel siz ve tutarsızdır. Sorunları çözmeye yö diği kurul, dolaysız ve eşit tartışma hak
olmayan derneklerde de ilke tesbit etmek nelik değildir. Başka kaygıların sonucudur. kını sağlayan platformdur" sözleriyle baş
ve bu doğrultuda tartışmalara girmek kit Bu kaygılar da yersizdir." şeklinde yapı layan bir 'üst kurul' önerisini getirir ve ka
leyi vesayet altına sokmak demekti. O hal lan gizli itiraf o dönemde birçok kimse bul edilmesinin hemen ardından başlayan
de günümüz sürecinde ilke olmadan da nin gözünden kaçmakla birlikte dergi ya dergi tartışması sonucunda yapılan oyla
"idare edilebilirdi" ve kitleselleşmek için yın kurulunun oluşturuluş biçiminden, mada platformda bulunmayan dernekle
(???) çaba sarfedilmeliydi. Öğrenci Postası'nın kullanılışına kadar rin başka derneklere verdikleri 'vekâletna
birçok kez ortaya çıkan elitist mantık şim me'leri kullanarak "dolaysızlık" ilkesini
İkinci anlayışta ise, "Bu çerçeve di daha iyi anlaşılıyor. Dergi düşüncesi ayaklar altına almakta hiç bir sakınca gör

24
mez. Dernekçi, böylesi ilkeleri neden na girişecek bu t u t u m u da açığa çıkartı ları yakalamaksa, b u n u gerçekleştirebil
ortaya atar gibi bir soru hiç aklınıza gel lınca kendisini kitleyle özdeşleştirerek çığ menin y o l u n u n tekkeci, oportünist sahip
meşin, kendisinden başka herkese uygu lıklar atacaktır. Örnek mi gerektiriyor? İş lenme anlayışlarının, eleştiri süzgecine so
lanması için yasaların savunucusu kesilen te örnek; ''Aynı hatalı eğilimin bir diğer kulmasından geçtiği unutulmamalıdır.
kurnaz yahudiyi kim tanımaz ki? Dernek görüntüsü dar kapıcılıktır. İnsiyatifi kay Bu nedenle her kim kendi popülist ve
çi, bir yandan öğrenci gençlik adına çıka betme korkusu k i t l e katılımından kork elitist küçük burjuva mantığının ürünü
rılacak olan dergiyi "bütün birim örgüt maya varır." (Gökyüzü s. 12 syf 4) İstan olarak mücadelenin önüne set çekiyorsa,
lerinin aktif katkısı, yönlendirilmesi ve bul'da gerçekleşen açlık grevine (tüm risk her kim ortak mücadelenin koşullarını
desteği ile çıkartılacak" (Yarın sayı 56 syf ler sona erdikten, kalacak ev bulunduk grupsal kaprisi uğruna başvurduğu çirkin
4) bir dergi olarak tanımlarken, birkaç sayı tan sonra) ikinci gün katılma talebinde bu yöntemlerle engelliyorsa onların bu tutu
çıktıktan sonra ise "Sonuç olarak dergi, onu l u n a n Gökyüzü dergisinin bir yöneticisi mu karşısında t u t a r l ı bakış açısına sahip
savunan grupların sorumluluğu altında nin eyleme alınmaması ( A G n i n iç işleyiş olan devrimci gençlik, dur demeyi bilme
çıkmak zorunda kaldı." (Yarın sayı 64 syf ilkesi gereği] kitle katılımının engellenmesi lidir. Çünkü toplumsal mücadelenin böy
3) sözlerini ağzından kaçırarak gerçek ni ve dar kapıcılık olarak nitelendiriliyor. Oy lesi anlayışlarla önünün tıkanmasına ta
yetini ve kimliğini ortaya koyar. Dernekçi sa açlık grevinin t ü m kitleye açık oldu hammülü yoktur. Eleştirmemek, kabul
daha neler yapar? öğrenci postası yayın ğu duyurusu bu arkadaşlar tarafından da lenmek ve onaylamak anlamını taşır.
kurul olarak parmak hesabıyla seçilen in b i l i n i y o r d u . Şimdi sormak gerekiyor. Ey
sanları biranda "Güçlü ulusal önderlik" lemin başında "kitleden insanlar olarak"
(Yarın sayı 64 syf 5} olarak ilân ediverin nerelerdeydiniz. ("Adem toprağı beller,
Havva iplik eğirirken soylu kişi neredey
"ilkeli birlik, mücadele
Öğrenci gençiliğe de hiç bir yerde önün
de görmediği kendi okulunu temsil etme di?" Almanya'da Burjuva Demokrakit ivmesinin yükselmesini, ve
yetkisi dahi vermediği "ulusal önderleri" Devrim. F.Engels), Aynı dernekçinin da sağlıktı bir gelişim rotasına
ha önce ayrı plâtform oluşturma, meşru oturmasını isteyenler için
laşma çabalan ile kendisini gösteren öğ
"önemli olan toplumsal renci gençlik hareketini bölme çabalan da ACİL BİR GÖREVDİR."
mücadele içinde güçlü bir devrimcidemokrat öğrencilerin gözünden
kaçmadı. Dernekçinin sıkça karşılaşılan
sese duyulan ihtiyaçsa, bu bu tipi ile ilgili olarak da söylenecek çok Devrimcidemokrat gençlik bulundu
ihtiyacı giderecek olan bir şey var. Ancak gençlik içinde meydana ge ğu birimlerde, dernek üst geçici yönetim
örgütlenme, öğrenci len netleşmeye bağlı olarak hızlanan leri hangi anlayışa sahip olursa olsun kit
soyutlama bu konuyu daha fazla ele ala le içinde ilkeli, sağlıklı mücadele edecek
gençliğin birliğini rak tartışmamızı gereksiz kılıyor. insanlarla ilişkilerini geliştirmeli ve gere
sağlayacak niteliğe sahip Bugün gelinen nokta, yavaş yavaş kiyorsa öğrenci derneğini üçbeş kişinin
olmalıdır, birlik masa "dernekçi" öğrenci gençlik hareketini top derneği haline getiren "dernekçi" hempa
lumsal muhalefet içinde sağlıklı bir mü larını yönetimden uzaklaştırmalıdır. An
başında oluşmaz, esas cadele mevzii haline getirmek isteyen dev cak yönetimden uzaklaştırmanın da kalı
olarak mücadeleden çıkar." rimcileri birbirinden ayırıyor, ayıracak. cı bir çözüm olmadığı unutulmamalıdır.
Kampanyalarda "doruk noktasını" ken Yönetim faaliyeti sırasında olumsuz tavır
disine göre tesbit edenler, ivmenin yük sergilemiş olan bu arkadaşlarla da birlik
selmesi karşısında baka kalanlar kendile te kotarılabilecek birçok şey olabileceği
seyretmek düşer. Ve dernekçi "ulusal biran olsun akıldan çıkarılmamalı, onlarla
rinin yeralmadığı eylemlere sürekli olarak
önderliğin" verdiği mütevazi (!) pişkinlikle da birlikte hareket etmenin koşullan aran
karaçalma eğilimi gösterdiler. Reformiz
tekkeci anlayışlarını eleştirenlere "bugün malıdır. Yönetimde yer alan ve sağlıklı or
min önceleri pek göze batmayan bu tutu
tek hedefleri öğrenci hareketinin önderli ganize edilmesi gereken yapının da orta
mu, gençliğin atılgan ve coşkulu eylemle
ğini yürüten kesimleri yıpratmak, onun ya konulan ilkeler konusunda duyarlı dav
riyle açığa çıkartıldıkça hırçınlaşma ve
gücünü kırmaktır." (Yarın s.64 agy) biçi ranması, hiç bir koşulda çift ölçütlere sap
yükselen hareketi geri çekme çabasına da
mindeki yaygaralarla ortalığı birbirine ka maması gereklidir.
ha sık rastlanacaktır. Çünkü mantık salt
tar. iyileştirmelerle sınırlıdır. Önemli olan toplumsal mücadele
Dernekçinin tek bir görüntüsü yok içinde güçlü bir sese duyulan ihtiyaçsa bu
tur. Dün ''pasosu olan herkes okula girer" ihtiyacı giderecek olan örgütlenme, öğren
çığlıkları atarak okullardaki faşist işgalle ci gençliğin birliğini sağlayacak niteliğe sa
re açık davetiyeler çıkartanların bugün Böyle geldi de böyle mi gidecek? hip olmalıdır. Birlik masa başında tartı
üstlendikleri 'aktif görüntüler' sizleri hiç şarak oluşmaz. Esas olarak pratik müca
yanıltmasın. Ağabeyleri panellerde sosya deleden çıkar. Derneklerin örgütleniş sü
listçilik oynayanların dergilerinde yaptık Demokratik kitle örgütlerinde ve reci ve kendi bünyesinde açtığı kampan
ları 'başkaldırı' edebiyatı da nereden çık özelde öğrenci derneklerinde mücadele et yalar birliğe güç kattı. Fakat bu kampan
tı demeyin. Öğrenci gençlik hareketi me onur ve cesaretini üzerlerinde taşıyan yaların da gösterdiği gibi mücadele, örgüt
netleşme sağlanmadan, dünü ve bugünüy lar, sergilenen bu olumsuz tablo içinde lenme ve çalışma ilkelerinin belirleneme
le mücadele çizgilerini sağlıklı bir değer umutsuzluğa kapılmasınlar. Her gelişim, miş olması nedeniyle eleştiritartışma ve
lendirme olanağına kavuşmadan, bir sü esas olarak olumsuzun olumsuzlanması yeni öneriler büyük oranda sonuçsuz kal
re daha bu tür parsa eğilimleriyle yüzyü üzerinde şekillenir. Ana amaç, derneklerde dı. İşte bu nedenle ilkeli birlik, mücadele
ze gelecektir. Öyleki inisiyatifi elinden ka kitlevi mücadeleyi yükseltmekse, farklı gö ivmesinin yükselmesini ve sağlıklı bir ge
çırdığı anda türlü şark kurnazı tutumla rüşe sahip insanların birarada bulunma lişim rotasına oturmasını isteyenler için
ra girişerek faaliyete sahiplenme çabası koşullarım sağlayacak olan ortak payda ACİL BİR GÖREVDİR.

25
GÜNLÜĞÜNDEN 19651971

FKF  DEVGENÇ

Türkiye Devrimci Gençlik Federasyo


nu'nun (DEVGENÇ) IV. kongresi olağa
nüstü kongre olarak 910 Ekim 1969 tari
hinde toplanmıştır. Daha önce FKF adı
m taşıyan örgüt ad ve tüzük değiştirmiş
daha da önemlisi yürütülen bir dizi tar
tısına ve ideolojik mücadele sonucunda
Milli Demokratik Devrim çizgisini savu
nan anlayış örgütte egemen olmuştur.
Aralık 1965'de kurulan FKF zama
nının tek sosyalist örgütü TİP'e ideolojik
olarak bağımlı fakat örgütsel olarak özerk
bir yapılanma arzediyordu. FKF'in ilk yıl
ları çalışma raporlarında da belirtildiği gi
bi daha çok örgütlenme, her fakültede bir
f i k i r k u l ü b ü oluşturmaya yönelik faliyet
lerle geçti. Bu arada adıtabelası olup da
kendisi  kitlesi olmayan gençlik cemiyet
leri bir çözülme süreci yaşıyorlardı.
TMGT, TMTF, MTTB gibi yapılar genç 
ligin istemlerinin gerisinde kalıyor, istem.
lere sahip çıkamıyor, giderek de statü
kocu bir içerikle donanıp eriyorlardı.
27 Mayıs sonrasında ortaya çıkan di
ğer bir çizgi ise TİP'e muhalefet eden Do
ğan Avcıoğlu yönetimindeki YÖN dergi
siydi. Kemalizm'in sözcülüğünü yapan
YÖN, 'geniş cephe' politikası öneriyor ve
işçi sınıfının güçsüz olduğunu, köktenci
dönüşümleri yapamayacağını, bu neden
le küçük burjuvazinin ileri kesimi olan as
ker  sivil aydınların halktan yani geniş işçi
ve köylü kitlelerinden yana yapacağı giri
şimlerin bunların daha üst düzeyde eko
nomik ve toplumsal yaşama katılımını
sağlayacağım ileri sürüyordu. Kaynağı
YÖN'de bulunan Milli Demokratik Dev
rim hareketi evrimleşip YÖN'den kopar
ken sol'daki ilk ayrılığın da temelini oluş
turuyordu. MDD'ye göre "Ülkemiz yarı
sömürge  yarı feodal bir yapıya sahiptir.
Türkiye bugün emperyalist sistem içinde
dir, ve bu sistem ekonomiden kültüre de
ğin bütün toplumu baskı altında tutmak
tadır. Türkiye'de feodal güçler ülkenin bir
çok bölgelerinde ekonomiye hükmetmekle
kalmamakta, ideolojisi ile feodalizm ha
yatımızı her yönden etkilemektedir. Bu
Ali YILDIRIM  Suat ÇELEBİ durumda Türkiye toplumunun önündeki
devrimci görev Türkiye'nin bağımsızlığı

26
m gerçekleştirmek feodalizmi tüm izleriy Perinçek'in temsil ettiği MDD anlayı
le ortadan kaldırmaktır. Anti  feodal, anti şıylaFKF Nisan 1968'de 27 kuruluşça ger
emperyalist demokratikdevrim sosyalist çekleştirilen "Türkiye Devrimciler Güç
devrimin önünde aşılması gereken zorunlu birliği"ne katıldı.
bir aşamadır". 1966 sonlarında Malatya' Türkiye çapında anti emperyalist mü
da yapılan TİP kongresinde somutlaşan cadele dalga dalga gelişirken FKF içeri
muhalefet doğal olarak FKF'ye de yansı sinde de MDD  Sosyalist Devrim çatış
dı. ması büyüyordu. 11 Temmuzda FKF Ge
İki çizgi mücadelesi FKF içinde gün nel Yönetim Kurulu toplanarak Perinçek'i
deme gelirken embriyon halindeki MDD başkanlıktan aldı ve yerine başkanlığa sos
anlayışının gelişimi ve formülasyonunda yalist devrim yanlısı Zülküf Şahin atan
Kasım î967'de çıkan TÜRK SOLU der dı.
gisi önemli bir işlev gördü, "Eylem yapmayalım faşizm gelir"
22 Ocak 1967'de yapılan I. FKF ku anlayışıyla kitlelerin istemlerinin gerisine
rultayında sosyalist devrim'i savunan düşen TİP'e karşı MDD hareketi güçlenir
gençlerin adayı İzzet Ararat başkanlığa se ken FKF'de yönetimi sosyalist devrimci "Bu kurultayda MDD çizgisi büyük
çildi. Temmuz ayında kurulan İstanbul lerin alması birşeyi değiştirmedi. İşçi köylü bîr ü s t ü n l ü k sağlamasına karşın örgüte
Sekreterliğine ise Veysi Sarısözen getiril gençlik arasında dayanışma güçlenirken b ü t ü n olarak egemen olamadı, İstanbul
di. Bu dönemde gerek polis gerekse geri eylemler de durmaksızın birbirini izliyor sekreterliğini yine Sosyalist Devrimciler
çilerden kaynaklanan FKF'ye yönelik bas du. Nisan 68'de Antalya Elmalı köylüleri kazandı. Bunda İstanbul'da MDD çizgi
kılar yoğunlaşırken FKF'de örgütleme ça ağaların topraklarını işgal ederken öğrenci sinin DÖB'de yani FKF dışında örgütlen
lışmalarım hızlandırdı. Konferanslar, açık kuruluşları da onların yanındaydı. mesinin de önemli bir payı vardı. Merkez
oturumların yanısıra, 6.Filonun İstanbul'a Mayıs ayında "NATO'ya HAYIR" yürütme kurulu şu kişilerden oluşuyordu:
gelmesini protesto etmek amacıyla Dol haftası 17 kuruluşun ortak eylemleriyle Yusuf Küpeli, Mehmet Demir, Tunç Çe
mabahce'de bir çadır kurularak açlık gre anti emperyalist kutlamalara dönüşüyor tin, Münir Ramazan Aktolga, Çağatay
vine başlanıldı. 10 Ekim 1967'de '6.Filo du. Anadol, Tuncer Eşsizhan, Ruhi Koç, Mus
Defol' adıyla gerçekleştirilen eyleme ka HAZİRAN 68 ise Avrupa'dan esen tafa Ulusoy, Süleyman Coşkun. Sıtkı Coş
tılanlar tutuklanıp çeşitli cezalara çarptı eylem rüzgarının Türkiye'nin somut ko kun İstanbul sekreteri olurken kurultay ce
rıldı. şullarıyla birleşerek "reform değil DEV zaevinde b u l u n a n Deniz Gezmiş ve Türk
14 Kasım 1967'de ise arasında RİM İSTİYORUZ" fırtınasına dönüştü Solu yazı işleri müdürü Vahap Erdoğdu
FKF'nin de bulunduğu gençlik kuruluş ğü tarihti. Bütün Üniversitelerde işgal kon ya birer telgraf çekti. Çok geçmeden Ni
ları İstanbul'dan Ankara'ya "Özel okul seyleri kurulup haklı istemler en geniş kit san 68'de İstanbul sekreteri istifa edince
lar devletleştirilmelidir" yürüyüşünü ger leye duyurulurken gençlik her kesimden yerine MDD çizgisinden Rahmi Aydın
çekleştirdi. Yürüyüşe katılan 300 kişi özel yoğun bir destek görüyordu. Haziran ey atandı.
yüksek okulların anayasaya aykırı oldu lemleri bir dolu deneyimi, ders çıkarılacak
İşçi köylü eylemleri giderek artarken
ğunu ilan ederek devletleştirilmesini ister mücadele biçimlerini bağrında taşımakta MDD çizgisi içerisindeki ayrılıklarda ken
lerken gittikleri yerlerde mitingler düzen dır. disini göstermeye başlıyordu.
leyerek halkçı eğitime nasıl darbe vurul 15 Temmuzdan başlayarak 6.filoya
Ocak 69'da Ataman  Gollüce köy
duğunu anlattılar. karşı bir dizi eylemler yapılırken, devrim
lülerinin eylemleri geniş yankılar yarattı.
1968'in başlarında ise İstanbul Yük ciler de ilk şehitlerini veriyorlardı. Vedat
Ege tütün mitingleri düzenlenirken Kara
sek Öğretmen Okulunda fikir kulübü kur Demircioğlu Gümüşsüyü öğrenci yurdu
deniz'de ise fındık yürüyüşleri yapılmak
dukları gerekçesiyle İbrahim KAYPAK na yapılan baskın sonucu polis tarafından
taydı.
KAYA ve Muzaffer Oruçoğlu okuldan katledildi. A n t i emperyalist gösterilerin eri bü
uzaklaştırıldı. Demircioğlunun öldürülmesini pro
yüklerinden biri 16 Şubat 1969'da tarihe
2324 Mart 1968'de yapılan FKF II. testo etmek amacıyla yürütülen eylemle
'Kanlı Pazar' olarak geçen olaylardı. 30
kurultayında seçilme olayı farklı kesimler ri ise Deniz GEZMİŞ yürütüyordu. Gez
bin kişilik işçi öğrenci topluluğunun
ce farklı bir şekilde açıklanan bir kişi, Do miş İstanbul'da FKF'ye alternatif olarak
"Emperyalizme Karşı Y ü r ü y ü ş Mitingi"
ğu Perinçek başkanlığa seçiliyordu. TİP kurulan Devrimci Öğrenciler Birliğinin
gericilerin ve polislerin saldırısına uğradı.
liler daha sonra MDD saflarında yer alan (DÖB) başındaydı. Kurucuları arasında
İki işçi ölürken çok sayıda insan da yara
Perinçek'in seçilmesini partinin istediği Cihan ALPTEKİN'in de bulunduğu DÖB
landı. Dinci gericiliğin siyasal gericilikle
ni, bu zamanda Perinçek'in sosyalist dev ekibinin önderliğinde Dolmabahce Dire
bu dayanışması devrimci güçler açısından
rimi savunduğunu seçildikten sonra ise nişi olarak bilinen anti emparyalist  anti
birçok dersi barındırıyor.
gerçek düşüncelerini açıkladığını yani Pe faşist gösteriler yapıldı.
rinçek'in hile yaptığını iddia ederlerken, 46 Ocak 1969'da toplanan FKF III. Yine bu günlerde Türkiye'ye büyükel
Perinçek ise kurultayda MDD çizgisini kurultayında MDD hareketinden Yusuf çi olarak atanan "CIA ajanı ve Vietnam
bütün açıklığıyla savunduğunu ve verilen Tüpeli başkanlığa seçildi. Çalışma rapo kasabı katil Commer"in arabasının ÖD
zorlu bir ideolojik mücadele ile başkan se runda şöyle deniliyordu: "Ulusal kurtu TÜ'yü ziyareti sırasında devrimci öğren
çildiği savunusunda bulunmaktaydı. FKF luş savaşları hızla gelişiyor. Zincirlerinden cilerce yakılması, devrimcilere büyük pres
daha önce salt üniversite gençliğinin ör başka kaybedecek şeyleri olmayan maz tij sağlamıştır,
gütü iken kurultayda alınan bir kararla işçi lum dünya halkları ağır ve nasırlı ellerini FKF İstanbul sekreterliği Mart ayın
ve köylü gençliğin de örgütü oluyordu. Yi toprağa basıp usul usul doğruluyorlar. da "İşçi  Köylü  Öğrenci Birliği"ni ku
ne kurultayda Vietnam halkının devrim Emperyalizm geriliyor Mazlum halklar rarak mücadele çizgisini geniş alanlara
ci önderi HO Şİ MİNH'e bir telgraf çe kahraman bir sabahı karşılamaya hazırla yaymakta daha örgütlü hareket eder ol
kildi. nıyorlar." muştur. Diyarbakır'da Özgürlük miting

27
leri düzenlenirken, baskı  terör yasa ta ter Devrimci A y d ı n l ı k Dergisi'ni çıkarma
sarısını protesto gösterileri, b ü y ü k Yargı ya başlaması Dev  Genç i ç e r i s i n e y a n s ı 
tay y ü r ü y ü ş ü , 28  29 N i s a n l a r ı anma mi mış PDA y a n l ı s ı A k t a n İnce, Ora! Ça
tingleri yapılmıştır. lışlar, Gün Z i l e l i M Y K ' d e n a y r ı l m ı ş on
910 Ekim 1969 tarihinde yapılan ola ların yerine ise Oktay Etiman, N u r e t t i n
ğanüstü IV. kongrede artık MDD çizgisi Öztürk, Ruhi Koç getirilmişlerdir. PDA
ni savunan anlayış bütün olarak egemen alarm a y r ı l m a s ı y l a DEVGENÇ, M a h i r
liği eline almıştır. Kongrenin başında su Çayan'ın önderliğinde geleneksel çizgisi
nulan bir önerge ile üç TİP'li örgütten ih ne ulaşmıştır. MDD içindeki ilk ayrılık
raç edilmiştir. "Oportinizmin kesin ihra lardan başlanarak bunların irdelenmesi
cından sonra" bu kez tartışma MDD için Türkiye Devrimci Hareketinin önemli bir
de yani Perinçek ile Cayan grupları ara kesilme ışık tutacak niteliktedir. MDD'den
sında sözkonusu olmaya başlamıştır. önce PDA/ASD ayrımı sonrasında ise
Kongrede bir t ü z ü k değiştirme komisyo ASD / K u r t u l u ş a y r ı m ı n ı n teorik ve pra
t i k bazda t a h l i l edilmesi bugün için de iş a. Kurultay,
nu kurularak FKF'nin adı Türkiye Dev
levsel bir çalışma olacaktır. b. Genel Yönetim Kurulu,
rimci Gençlik Federasyonu (TDGF  Dev
Önümüzdeki yazılarda bu ayrımların c. Merkez Yönetim Kurulu,
 Genç) olarak d e ğ i ş t i r i l i r k e n FKF tüzü
kökenine inmeye, THKPC, THKO, TİİKP, d. Merkez. Onur Kurulu,
ğü de yenilendi. Bu kurultayda merkez yü
TİKKO gibi yapıların oluşan sürecine eğil e. Merkez Denetim Kurulu,
rütme kuruluna Atilla Sarp, İrfan Uçar,
meye çalışacağız. f. Bölge Yürütme Kurulları.
Oral Çalışlar, Tuncay Çelen, Gün Zileli,
Madde 6 — KURULTAY: Kurultay,
Ömer Özerturgut, Ergun Aydınoğlu, Ah Genel IV. Kurultayda kabul edilen t ü z ü k
Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu
met Bozkurt, Aktan İnce seçilirken İstan şöyledir:
nun en yüksek organıdır. Kurultay, Genel
bul sekreterliğine Cihan Alptekin, İzmir ADI VE MERKEZ:
Başkan, eski'Genel Başkanlar, kurucular,
Sekreterliğine Ali Karşılayan getirildiler. Madde l — Türkiye Devrimci Genç
Genel Yönetim Kurulu üyeleri, Merkez
Atilla Sarp ise bir uzlaşma sonucu başkan lik Federasyonu, Cemiyetler Kanununa
Onur Kurulu üyeleri, Merkez Denetim Ku
lığa seçildi. (M.Belli'nin aracılığıyla) göre k u r u l m u ş bir dernekler birliğidir.
rulu üyeleri, Bölge Yürütme Kurulları baş
Kurultay sonrasında yayınlanan l no Merkezi Ankara'dadır.
kanları ve kurul üyeleri dernek başkanla
lu genelge de "Kurultayın sosyalist gençliğin Madde 2 — AMAÇ: Türkiye Dev
rı ile Dernek Genel Kurullarında seçilecek
geçmiş eylemlerini geliştirdiği, halkımızın rimci Gençlik Federasyonu emperyalizm
genel kurula katılma hakkınada sahip her
Milli Demokratik Devrim mücadelesinin ve feodal kalıntılara karşı verilen h a l k ı m ı 
on üye için bir kurultay temsilcisi üyeden
genel meselelerini ve bu mücadele içinde zın m i l l î demokratik devrim mücadelesin
oluşur. İki kurultay arasında genel kurul
devrimci gençliğin yerini ve görevlerini tar de sosyalist gençliğin düşünce ve eylemi
yapmamış dernekler, kurultaya katılamaz
tışarak kararlaştırdığı, bilimsel sosyalizmin nin geliştirilmesi amacı ile k u r u l m u ş t u r .
ışığı altında ve sosyalist ahlaka uygun bir Türkiye Devrimci Gençlik Federasyo lar. Yönetim Kurulu aksine karar verme
biçimde eleştirilerle önümüzdeki devrim nu amacına ulaşmak için gerekli eğitim ve dikçe olağanüstü kurultaylara katılabil
ci mücadelemize ışık tutmuştur" denil propaganda çalışmalarında bulunur, top mek için derneklerin genel kurullarını yap
mekte ve kurultayın oy birliğiyle aldığı ka lantılar, gösteriler düzenler, yayın yapar, ma zor unluğu yoktur. Kurultay, genel yö
rarda ise şunlar dile getirilmektedir: sergi açar. netim kurulu üyelerini, merkez onur kuru
"TDGF sosyalist gençliğin düşünce ve ey Madde 3 — ÜYELİK: Federasyona lu üyelerini, merkez denetim kurulu üye
lem örgütüdür. İçinde bulunulan dönem onun amacım benimseyen yüksek öğretim lerini seçer. Gençlik, yurt ve dünya sorun
de, h a l k ı m ı z ı n milli demokratik devrim k u r u m l a r ı n d a ki sosyalist öğrenci kuru larını görüşür. Genel yönetim kurulu gü
mücadelesindeki görevlerimiz: luşları ve sosyalist işçi ve köylülerin kur dülecek politika konusunda açık, tutucu
1. Anti emperyalist gençlik hareket duğu dernekler katılabilir. kararlar alır, hesaplan inceler, genel yö
lerine öncülük etmek, bu amaçla üniver Üyeliği kabul için Merkez Y ü r ü t m e netim kurulu raporunu tartışır, arındırma
site gençliğini mücadele içinde örgütlemek Kurulunun karan gerekir. Merkez Yürüt konusunda karar verir.
ve hedefe ulaşmak için devrimci örgütlen me Kurulunun herhangi bir derneğin mü Toplantı yeter sayısının 2/3'nün oyu
memizi sağlamlaştırmak, devrimci disip racaatını reddetmesi halinde, Genel Yöne ile federasyon tüzüğünde değişiklik yapı
l i n i güçlendirmek ve eylem içerisinde dev tim Kuruluna baş vurulabilir. Bağlı der labilir.
rimci ideolojik eğitimimizi sağlamak ve nekler sosyalizmin bilimini eylem kılavu Kurultayı, genel yönetim kurulu top
oportinizmle mücadele etmek, 2. Milli de zu edinen üyelerden oluşur. lantıya çağırır, kurultay yılda bir kez top
mokratik devrim mücadelemizin kesin za Madde 4 — DERNEKLERİN FE lanır.
fere ulaşması için işçi ve köylü yığınları ile DERASYONA KARŞI HAKLAR! VE
mücadele içerisinde devrimci bağlar ku ÖDEVLERİ: Dernekler, federasyon, or Madde 7 — GENEL YÖNETİM
rarak, işçi  köylü ve gençlik dayanışma ganlarına, TDGF, Tüzüğü gereğince tem KURULU: Genel Yönetim kurulu kurul
sını sağlamlaştırmak, 3. Emperyalizme, iş silci yollarlar, her dernek Merkez Y ü r ü t  tayca seçilen her dernekten ikişer üyeden
b i r l i k ç i b u r j u v a z i y e ve kapitalizm öncesi me Kurulunca belirlenen oranda, federas oluşur. Aydınların kurultaya katılmış ol
k a l ı n t ı l a r a karşı b u t ü n , milli sınıf ve taba yona gelirinin belli bir bölümünü verir. Fe ması gerekmez. Bu durum, üye sayısının
k a l a r ı n d e v r i m c i güç b i r l i ğ i n i n gerçekleş derasyon yetkili organlarınca alınan karar tek olması için kuruluş önceliği göz önün
mesi için mücadele etmektir. Türk Solu, lar dernekleri ve dernek üyelerini bağlar. de t u t u l m a k ve bir kurultay dönemi ge
A y d ı n l ı k , İşçi  Köylü gazetesi halkımızın Dernekler federasyondan ancak, genel ku çerli olmak üzere dernekler sırası ile ge
y ü r ü t t ü ğ ü m i l l i demokratik hareketimizin rullarının aldığı kararla ayrılırlar. nel yönetim kurulana bir fazla üye verir
propaganda ve eylem silahlarıdır... ler. Her demekten bir yedek üye seçilir. Bo
Ocak 1970'de Perinçek grubunun Ay Madde 5 — FEDERASYON OR şalan üyeliğe, varsa kendi yedeği, yoksa oy
dınlık Sosyalist Dergiden ayrılarak Prole GANLARI: TDGF, organları şunlardır: alış sırasına göre yedekler seçilir.

28
Genel başkan bu k u r u l u n da başka Madde 12 — BÖLGE YÜRÜTME
nıdır. Genel yönetim k u r u l u iki kurultay KURULLARI: Bölge y ü r ü t m e kurulları,
arasında federasyonu yönetir. Üyeleri ara en az üç üye derneğin b u l u n d u ğ u ve ge
sında genel başkan ve merkez yürütme ku nel yönetim k u r u l u n u n uygun gördüğü şe
rulunu ve bölge y ü r ü t m e k u r u l l a r ı ile üye h i r ve bölgelerde k u r u l u r . Başkan ve ge
lerini seçer. nel yönetim k u r u l u n u n tespit ettiği 5 ya
Madde S — MERKEZ YÖNETİM da 7 üyeden oluşur. Bölge yürütme kuru
KURULU: Merkez yürütme k u r u l u fede lu üyelerini ve başkanın genel yönetim ku
rasyonun en yüksek yürütme organıdır. r u l u o bölge veya şehirdeki dernek üyele
Genel yönetim k u r u l u kararlarını uygular rinden tespit eder. Bölge y ü r ü t m e kurul
ve federasyonun işlerini y ü r ü t ü r . Mer ları bulundukları şehir veya bölgedeki der
kez y ü r ü t m e k u r u l u , genel yönetim k u r u  nekler ve derneklerle federasyonunun ge
lunun merkezde oturanları arasından se nel merkezi arasındaki i l i ş k i y i sağlamak
çilen sekiz asıl ve dört yedek üye ile genel la görevlidir. B u l u n d u k l a r ı bölgede fede maktadır ki, TDGF," emperyalizm ve fe
başkandan oluşur, genel başkan başkan rasyonu temsil ederler. Federasyon karar odal kalıntılara karşı verilen Millî Demok
lığında haftada en az bir kere toplanır. İlk larını uygularlar. ratik Devrim mücadelelerinin için sosyalist
toplantıda genel sekreteri ve genel saymanı Madde 13 — DERNEKLER: Der gençliğin düşünce ve eyleminin geliştiril
seçer, merkez yürütme k u r u l u federasyo nekler federasyon tüzüğüne, k u r u l t a y , ge mesi" amacını güden, gençlik kesiminden
nun tüzüğü ve genel tutumuna, kendi ka nel yönetim kurulu kararlarına ve genel olsun, işçi kesiminden olsun, köylü kesi
rarlarına, dernek tüzüğüne aykırı davran gelere uymak zorundadırlar. Bunun dışın minden olsun sosyalist dernek veya kuru
dığı an ya da örgüte zararlı olduğu kanı da kendi tüzüklerine göre çalışırlar. luşların meydana getirdiği bir üst kuruluş
sına vardığı zaman dernek yönetim kuru Madde 14 — FEDERASYON GE tur.
luna işten el çektirir. Ancak, yerine hemen LİRLERİ: Federasyonun başlıca gelirle Tüzüğün üçüncü maddelerinde
üç kişilik geçici kurul kurar. Bu kurul bir ri, üye ödenekleri, bağışlar, federasyon TDGF'nin sadece bir gençlik örgütü ol
ay içinde genel kurula gitmek zorundadır. malları, yayınlar, rozet, k i m l i k kartı gelir madığı sosyalist işçi ve köylülerin kurduk
Gerekli gördüğü çalışma ve uzmanlık kol leridir. ları dernekleri de bünyesine almakla ol
larını kuran Madde 15 — ORTAK HÜKÜMLER: duğu, bu derneklerin üyelerinin bilimsel
Federasyon tüzüğü ve üst organ kararlan, sosyalizmi kendilerine eylem kılavuzu
Madde 9 — GENEL BAŞKAN: Ge
alt organları ve dernekleri bağlar. edinmeleri gerektiği, bilimsel sosyalizmi
nel başkan, genel yönetim kurulu üyeleri
Madde 16 — Yedek üyelerin,bulun eylem klavuzu olarak seçen üyelerin bağ
arasından seçilir. Yeri boşalınca genel yö
dukları organda söz hakkı vardır. Oy hak lı derneklere girebileceği zikredilmektedir.
netim k u r u l u üyeleri arasından ve kurul
kı yoktur. Nitekim tüzüğün üçüncü maddesine
taya kadar görevli olmak üzere bir yenisi
ni seçer. Genel başkan federasyonu tem Madde 17 — Bu tüzükte düzenlen uygun olarak yurdun çeşitli yerlerinde, ör
sil eder. Federasyon adına demeç vermek, meyen ayrıntılarda merkez yürütme kuru neğin GAZİANTEP, MERSİN, KARS,
yalnız genel başkanın hakkıdır. Genel baş lunca hazırlanacak ve genel yönetim ku SİLİFKE, ELBİSTAN, ADANA ve IĞ
kan, temsil ve demeç verme yetkilerini, rulunca onaylanacak iç tüzüğü ve orada DIR'da devrimci gençlik dernekleri, TAR
merkez yürütme kurulunun onayı ile ge da yoksa, Türkiye Büyük Millet Meclisi SUS, ZONGULDAK, MALATYA ve
çici olarak belirli bir konu da başkasına İç Tüzüğüne baş vurulur. BURSA'da Fikir Klüpleri, ANTALYA'da
devredebilir. Madde 18 — Bir kurula ya da bir Devrimci Fikir Klübü, KONYA Gençlik
Genel yönetim kurulu, merkez yürüt kimseyi atayan ya da geçen kuru! o kuru Birliği, BALIKESİR, ESKİŞEHİR, Dİ
me kurulu toplantılarına başkanlık eder. la ya da o kimseye işten el çektirebilir. YARBAKIR'da Devrimci Fikir Klüpleri
Bu kurulları toplantıya çağırır. Madde 19 — Federasyondan çıkarı kurulmuş.
Madde 10 — MERKEZ ONUR KU lan, kapatılan ya da fesh edilen derneğin A N K A R A ' d a k i yüksek okul ve fa
RULU: Merkez onur kurulu, kurultayca se federasyon organlarındaki üyesinin göre kültelerdeki f i k i r klüpleri ve devrimci
çilen üç asil, bir yedek üyeden oluşur, bu vi iş gördüğü kurul ya da üst organ tersi gençlik dernekleri federasyona bağlanmış.
kurula bir dernekten iki üye giremez. ne karar almazsa sürer. Karadeniz Teknik Üniversitesinde
Dernekler, dernek yönetim kurulu Madde 20 — Fesih durumunda fede devrimci gençlik örgütü kurulmuş,
üyeleri, dernek onur kurulu üyeleri hak rasyon malları ve varlığı merkez yürütme KAYNAKLAR:
kında disiplin cezaları verir. Ayrıca üst kurulunun kararına uygun olarak dağıtı — 196571 Türkiyesinde devrimci müca
yargı yeri olarak da iş görür. lır. dele ve DevGenç, KURTULUŞ yayın
Merkez onur kurulu, genel başkan, Madde 21 — GEÇİCİ MADDE ları (Kimi yerlerde broşürün yazarı ola
genel yönetim kurulu üyeleri, merkez de LER: Bu tüzüğün kurultayca kabulünden rak M a h i r Cayan gösterilmesine kar
netim kurulu üyeleri hakkında disiplin ce sonra merkez yürütme k u r u l u gerekli iş şın yazan Yusuf Küpeli'dir)
zası veremez, bu hak kurultayındır. Mer lemleri yerine getirerek federasyona bağlı — Türk Solu
kez onur kuruluna, merkez yürütme ku örgütlerin belgelerini ve onların üyelikle — Ant
rulu, merkez denetim kurulu ve dernek yö rinin durumlarını yani tüzüğü uygular. — Türkiye Halk K u r t u l u ş Partisi / Cep
netim kurulları karar alarak başvurabilir. Madde 22 — Merkez y ü r ü t m e kuru hesi dava dosyası
Madde 11 — MERKEZ DENETİM lu, federasyon tüzüğüne göre değişiklik — Ankara sıkıyönetim komutanlığının ha
KURULU: Merkez denetim kurulu, ku lerin yapılması için dernek yönetim kurul zırladığı DevGenç iddianamesi (1971
rultayca seçilen üç asil ve bir yedek üye larına gerekli talimatı verir. Bu talimat üye
211 sayılı)
den oluşur, görevi genel merkezde genel örgütlerinin genel k u r u l l a r ı n a sunulur.
— istanbul sıkıyönetim komutanlığının
saymanca tutulan hesapları denetlemek ASKERİ SAVCININ NOTU: h a z ı r l a d ı ğ ı DevGenç iddianamesi,
tir. Tüzüğün açık ifadesinden anlaşıl (1972214 s a y ı l ı )

29
GENÇLİĞİN GÜNDEMİ (II)
EĞlTlMSİSTEM

Serdar GÖKTUNA
insanı "insanlaştıran" yani diğer hay Eğitimin üretim için olması aynı za bilgiye göre geri kalır."
vanlardan ayıran özelliği üretim faaliyet manda eğitimin insan için olması da de Kapitalizm, üretim sürecinde, insanı in
leridir. Bu üretim faaliyeti sosyal pratiğin mektir. Çünkü insanı "insan" yapan üre sanlaşmaya yabancılaştırırken bunu üst
diğer faaliyetlerini eğitim de dahil belir tim faaliyetleridir ve üretimde "insan"sız yapı kurumlarıyla meşru kılar, pekişti
ler. gerçekleşemez. rir. Zaten üretim sürecinde üretime gide
Eğitim, insanın sosyal pratiğinin ayrıl Yani üretim için eğitim aynı zamanda rek ilgisiz kalan insan, beraberinde siya
maz bir parçasıdır. Eğitimi, sosyal yaşam "insan yapma" olayıdır. Buraya kadar sete, sanata, bilime vb. yani kendi sosyal
dan ayırmak, içini boşaltmak anlamına belirtilenlerden eğitimin "her toplum için pratiğinin öteki faaliyetlerine de ilgi duy
gelir ki bugün yapılan ve egemenlericin ge zorunlu yaşama ve gelişme koşulu oldu mamaya başlar. Burjuvazi için de olması
rekli olan da budur. ğu" sonucu çıkmaktadır. gereken en iyi durum budur.
Eğitim sosyal pratikten ayrılmaz diyo Ancak sınıflı toplumlarda insanlaşma Böylece kapitalizmde insan emeğinin ya
ruz, çünkü o, sosyal pratikte edinilmiş süreci olarak eğitimin özü ne ölçüde ko bancılaşması, insan eğitiminin güdük ge
edinilen bilginin aktarılması sürecidir. runmakta ya da başka bir deyişle ne için, liştirilmesine yolaçar.
Bilginin kaynağı ise insanın üretim faali neden tahrip edilmektedir? Çünkü ege Kapitalist üretim ilişkilerinde insan ken
yetleridir. men sınıflar için her dönem sorun sömü di emeğine ve emeğin ortaya koyduğu
Bu anlamda bilgi, birikimdir, geçmiş rünün en iyi nasıl gerçekleşeceği ve nasıl ürününe sahip değildir. Çünkü, satın alı
te ve o anda insanın üretim sürecinde (do gizleneceği olmuştur, işte eğitimde tahrip nan emek ve üretimde oluşan metalar,
ğa ile mücadelesinde) kazanılan bir biri liğin kaynağı bu durumdur. üretim araçlarını özel mülkiyetinde bulun
kim. Sömürü, egemen sınıfın gerici ideoloji duran kapitalistlerin sahipliğine girmişler
Bir toplumun gelişebilmesinin ve yaşa sinin, üstyapı kurumlarıyla kitlelere empo dir, işçi, ürettiği ürünü istediği gibi değer
masının olmazsa olmaz koşullarından biri ze edilmesi ve kitlelerin "yanlış bilince" sa lendiremez, kullanamaz. Onun üretimde
de, bu bilginin, birikimin aktarılması sü hip olmalarının sağlanması yoluyla gizle ki yeri, sadece "makina"nın parçası ol
recinin (eğitimin) varlığıdır. nir. mak biçiminde belirlenmiştir.
Burada kavranılması gereken ana hal "Bize yanlış bir bilinç vermek ve yöne O, her çeşit zenginliği üretirken, gün
ka, bilginin ve bilginin aktarılması süre tici sınıflar ideolojisinin sömürülen sınıf lük yaşamında bunların hiçbirinden "ge
cidir. Eğitimin, üretim sürecinden ayrıl lar üzerindeki etkisini geliştirmek için el rektiği kadar" yararlanamaz. Üretimi ile
mazlığı ve onun tarafından belirlendiğidir. den gelen her şeyin yapıldığını da görme yaşamı arasında giderilmez bir açıklık var
liyiz. Aldığımız hayat anlayışının ilk un dır. Ürettikçe bu açıklıkta artmakta ve iş
"Her şeyden önce maddeciler insanın surları, eğitimimiz, öğretimimiz, bize hep çiyi de giderek ürettiği nesneye, üretim sü
üretim faaliyetlerini bütün ötekilerini ta yanlış bir bilinç veriyorlar!' recinde yabancılaştırmakta. Böylece üre
yin eden en asli eylem olarak görür, in Bu nedenledir ki emek sürecim salt va timin artışı işçinin fizyolojik ve zihinsel
san bilgisi aslında maddi üretim faaliye rolan toplumsal yapının devam etmesini olarak tükenişine ve/veya önemli oranda
tine tabidir. Bu maddi üretim faaliyeti sağlayacak biçimde organize eden ve bu yıpranışına, ekonomik olarak da yoksul
içinde insan, tabiat olaylarını, tabiatın süreci insanlaşma süreci olmaktan çıka laşmasına (aşın üretim, aşırıkâr) yolaç
özelliklerim ve yasalarını, kendisi ile ta ran egemen güçlerin yine emek sürecinin maktadır.
biat arasındaki ilişkileri yavaş yavaş an bir unsuru olan eğitimi de ayrı amaç doğ Burada yabancılaşmanın boyutu, salt in
lamaya başlar, gene bu üretim faaliyetle rultusunda örgütlemeleri doğaldır. sanın kendine ve emeğine yabancılaşmasıy
ri sırasında insan ile insan arasındaki belli Örneğin can çekişmekte olan kapita la sınırlı değildir. Insan(lar)ın yabancılaş
ilişkileri de değişik derecelerde kavrama lizmde Politzer'in belirttiği bilimsel ve tek ması, birbirlerine, topluma da yabancılaş
ya başlar. Üretim faaliyetleri olmaksızın nik ilerleme gibi eğitimi de "yalnız sos ması demektir.
bu bilgilerin hiçbiri elde edilemez." yal ihtiyaçların hizmetinde olmamakla Emeğin köle, sermayenin özgür olarak
Eğitimin üretim sürecinden ayrılmazlığı kalmazlar, çünkü kapitalist kârın hizme dolaştığı kapitalizmde, bilinçli üretim,
ve üretim için olması bizi aynı zamanda tindedirler. Fakat, hattâ bilimsel fikirler, toplum ve "insan" için üretim yapılamaz.
eğitimin insanın "insanlaşması" süreci ol yığınların içine eni konu giremezler ve on Böyle olunca da insanlararası ilişkilerde
duğu noktasına da götürür. Bu nedenle ların kültür düzeylerini yükseltmeye hiz gerçek ilişkiler olamaz.
"eğitim insan içindir" ve "eğitim üretim met edemezler. Gerici burjuva ideolojisi Toplumda, bireylerin, giderek üreten
içindir" kavramları birbirini dışlamaz, yığınlara hakim olur, burjuva üstyapısı le üretilene sahip çıkanların arasındaki
tümlerler. Bunları karşı karşıya getirmek onların kültür düzeylerini belirler ve bu farklılık, gerçek ilişkilerin olmayışı ve ya
yanlıştır. kültür düzeyi kaçınıhnaz olarak bilimsel bancılık, beraberinde çatışmayı getirir.

30
İnsanın yabancılaşması, insanın eğiti Politeknik eğitim insanı çok yönlü kılar, Kapitalizm ise, eğitimin halk yara
mini de güçleştirir, tek yanlı kılar demiş onun yaratıcı yeteneklerinin, üretim süre rına olmasını, bilimin üretici güçlerin ge
tik. Çünkü insanın yabancılaşması, kapi cinden kopup körelip yok olmasını engel lişiminde kullanılmasını, insanın insanlaş
talist üretim ilişkilerinin, bir sonucudur ve ler. masını, kendi sisteminin çıkarları açısın
bu ilişkilerde kol emeği ile kafa emeği bir "Eğitimin görevi, soyut bilgiler yığın dan düşmanca karşılamaktadır. Tersini
birinden ayrılmıştır. Kol emeğinin kayna larıyla yüklenmiş insanlar yaratmak de beklemek kapitalizmin bugünkü aşama
ğı işçilerdir. İşçi bu ayrım sonucu salt kol ğil, içinde bulundukları ortamın madde sının tabiatına aykırıdır.(*)
emeğinin kullanımına yarayacak bilgileri sel ve kültürel gereklerini karşılayacak ye Çıkarın niteliği onun ilerici ya da geri
öğrenirken, burjuvazi zihinsel faaliyet tenekleri yetiştirmektir" ve bunu ancak ci özelliklerini de ortaya koyar. Eğer işçi
alanlarını el altında tutar, insanın eğiti toplumcu eğitim başarabilir. sınıfının ve ezilen kitlelerin çıkarlarının
mi böylece bu toplumsal sürecin başından Yazımızın bu başlığında eğitim kavra korunmasından söz edersek bu ilericidir.
itibaren tek yanlı olarak belirlenmiştir. Ar mından ne anladığımızı kısaca açmaya ça Ve bu çıkarı gözeten eğitim de ilericidir.
tık sınıfın eğitimi ve öğrenimi, üretimdeki lıştık. Şimdiki başlıkta eğitim sürecinde Yok eğer bir avuç azınlığın, çoğunluğun
ve üretim ilişkilerindeki yerine göre sınır fonksiyonel rolü olan üniversitelerin işlev zararına, yoksulluğu pahasına çıkarından
lar içine alınmıştır. lerini ve sorunlarını ele alacağız. söz ediyorsak bu gericidir ve bu çıkarı
Burada neden tek yönlü eğitiliyoruz, gözeten eğitim de gericidir.
neden "bu öğretiliyor da öteki öğretilmi Doğal olarak da gerici eğitim, statüko
yor?" sorusuna yanıt isteyen, "öğretilen ÜNİVERSİTE VE TEMEL İŞLEVLERİ nun korunmasını hedefleyecek ve politi
leri kim saptıyor" sorusuna yanıt bulun kasını, programını ona göre şekillendire
malıdır diyor, haklı olarak A.Rovter... cektir.
Öğretilenler, egemen bir azınlık tarafın Üniversiteler, "bilimleri genişletip de
dan sömürüsünü devam ettirmek, meş rinleştirecek" ve araştırmalarının verile
ru kılmak, gizlemek için saptanıyorsa tek rini yalnız sayılı bir öğrenci kitlesine de
NASIL BİR ÜNİVERSİTE
yönlü ve güdük olacaktır. ğil, halk yığınlarına da götürmesi gereken
İSTİYORUZ?
Çünkü kapitalizmde sanayiin dallarının kurumlardır."
geliştirilmesi nasıl dallarda elde edilen kâr "Üniversite bir toplum içinde, bir üst
oranına göre değişiklik gösterebiliyorsa, yapı kuruluşu olarak en üst eğitimi yapıp, "Üniversite temel amacı yeni bilgi üret
insanın yönlerinden birinin geliştirilmesi uzmanlaşmış bilimsel düşünebilme yete mek olan insanları eğiten kurumdur."
ve eğitimin buna hizmet etmesi de, serma neğine sahip ve araştırıcı elemanlar yetiş Bu amaca ulaşmak için mevcut bilgile
yenin kârına göre belirlenmektedir. Bu tirmekle (toplum içinhalk yararına) araş ri de elbette öğretecektir. Çünkü eski bil
ı durumun giderilmesinin tek yolu da üre tırmalar yapmakla görevlidir. Üniversite gi öğrenmeden bilgi üretilemez.
tim araçları üzerindeki özel mülkiyetin nin yetiştirdiği kişiler beyinleriyle, emek Üniversite sadece bilgi üreten bir kurum
ve eylemleri (bilimsel düşünebilme ve uy da değildir. Bilgi üretim yöntemlerini de
değiştirilmesidir.
gulama yetenekleriyle) bir ülkenin üretim araştırmak tekniklerini de öğretir. Yeni
Eğitimin tek yönlülükten kurtarılması ve
güçleri arasında ve ekonomik yaşamı için bilgi üretme yöntemleri geliştirir...
insanın insanlaşma sürecini bütünlemesi
gerekir. Bunun yolu ise üretim biçiminde de yer alırlar. Bir üniversite aynı zaman Türkiye'deki üniversitenin niteliği de
köklü değişimden geçer. da ülkenin sosyopolitik yaşamına, yani
halka dönük olmalıdır.
Toplumun üretim biçiminin insan eğiti ülkenin üst yapısına da ürettiği kültür, ya
Nedir halka dönük üniversite?
mi, çok yönlü ve üretim süreci ile içiçedir. rattığı değer, plan ve programları ile etkir.
Eğitimle üretim arasında sıkı bir işbirliği Gerek Server Tanilli'nin gerekse TÖS
olmalıdır. Devrimci eğitim şürasının üniversite kav — Türkiye sorularını ortaya koyup açık
Toplumcu eğitim, "toplum üyelerinin is ramına getirdikleri açıklık oldukça yerin ça tartışabilen, bir üniversite.
tedikleri işi seçebilmelerini ve ömürleri bo dedir.
yunca bir tek işe bağlanıp kalmamalarını Bu anlamıyla üniversiteler, insanın eği — Sınırlamalara aldırmayan bir üniver
sağlayacak, evrensel, zorunlu politeknik bir tim sürecinde nitel bir aşamayı karakte site.
eğitim" olmalıdır. rize etmektedir. Üniversiteler, kişiye, ül
kesinin toplumsal yapısına, üretim süre — "Dünya Dönüyor" diyebilen ve bu
Marx'ta politektik eğitimi, eğitimin zi cine ilişkin sorunlara ve gelişmelere etki nu için çarmıha gerilemekten korkmayan
hinsel ve bedensel unsurlarıyla birarada ele de bulunabilecek ve bilimi halkın yararı bir üniversite. Giardona Suruno, Galilei
almakta ve onu, eğitimin temeline otur na kullanabilecek, insani yönlerini ve ye Galileo gibi yürekli kişilerin toplandığı bir
maktadır. Politektik eğitim, üretimin bilim teneklerini geliştirebilecek özellikler ka kuruluş.
sel ve teknik temellerini eğitmene verir. Eği zandırır. Bu öğrenim sürecinden geçmiş
tilen insan, üretenin kendisi olduğundan kişi, üretim sürecine girdiğinde zaten öğ — Bütün engellemelere rağmen, halkın
kafa ile kol emeğinin ayrılığı ortadan kal reniminde üretimi de yaşadığı için yaban içinde bulunduğu çıkmazları emekçilerin
kar. Bu eğitim, salt üretimin gelişmesine cılık çekmez, bir adaptasyon mesafesine sömürülmesini, ezilmesini, kahredilmesin],
hizmet etmez, o, emeğin insancıllaşmasını gerek duymaz. israf edilmesini, korkmadan söyleyebilen
:la sağlar. Üniversitenin, toplumsal yaşamda bir üniversitedir.
önemli bir yer tuttuğu, kavramın tanımıy
Politeknik eğitim, bu anlamda ne tek la da ortaya çıkmaktadır. Önemli yer tut Halka dönük üniversite, okumak iste
başına teknik eğitim ne de mesleki eğitim ması sorumluluğunun da büyük olması yen herkese kapılarını açacaktır.
dir. O meslek eğitimlerinin üzerine oturt demektir. Bu sorumluluk ise halka, insa Akademikdemokratik taleplerin dile
nası gereken temel eğitimdir. Kişiyi tek na ve bilimedir. getirilmesi ve kazanımlarının sağlanması
nesleğe bağlı kılmaz, tersine meslekler insanın "insanlaşması" sürecine katkı mücadelesinin üzeri atlanamaz.
hakkında genel bilgiyi insana verir ve bu da bulunmayan, halkının ve üretimin so Somutlarsak, bugün nihai hedef çarpık
da mesleklerarası geçişi olanaklı kılar. Po runlarına çözümler getirmeye çalışmayan, eğitim sisteminin değiştirilmesi iken ya
liteknik eğitim, yoğunlaşmış bilgi biriki bilimi gerici hakim ideolojilere kurban kın gelecekte YÖK politikasının ve ken
üretimle içice verildiği eğitimdir. eden üniversite "üniversite" olamaz. disinin iflas ettirilip, kaldırılması, bu

31
gün ise YÖK nezdinde antidemokratik diyalektik yöntemi de olabilmelidir. Yön ğına oturtmuştur. Üstyapı kurumlarında
uygulamalara karşı, mücadelenin kıyası temin seçimi, doğruluğu, yanlışlığı bilim "kurumsallaştırılmaya" çalışılan ve başa
ya verilmesi gereklidir. Bu yol karmaşık adamının kişisel sorumluluğuna, "akade rılan eklektik, şovengerici ideolojinin is
tan basite değil, basitten karmaşığa doğ mik çevreler"in ve toplumun yargılarına, tediği insanlar "tek tip" insanlardır. Bu
ru bir nota izlemelidir. Küçük zaferlere de değerlendirmelerine bağlı olmalıdır. noktada gençlik önemlidir. Çünkü gençlik
mücadelenin sağlıklı ve güvenli ilerleme "tek tip"leştirilirse toplumun aktivitesine
si için ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır. "Nasıl insanı doğa karşısında özgür ve büyük darbe vurulmuş olacaktır.
onurlu kılabilmek için kilise öğretisinin
hacri altından sıyrılmak gerekmişse, insa Eğitimde ve bilimsel düşüncede stan
BUGÜNKÜ HEDEFE İLiŞKiN nın insan karşısında özgür ve onurlu kılı dartizasyonu sağlamaya çalışmak en ge
nabilmesi için de egemen sınıfların "po rici istem ve politikadır.
litiküstü üniversite" aldatmacasının hac Çünkü "tek tip" insan yetiştirme poli
Bugün, YÖK ve antidemokratik uygu ri altından sıyrılmak gerekecektir. tikası insanı "insan" olarak görmeyen,
lamaları, sistemin eğitim politikası olarak İnsanı özgürlüğe götüren bilgi, doğal "kitleleri sürü olarak kabul etmek lazım
karşımızda cisimlenmektedir. YÖK, üni ruhsaltoplumsal tüm "zorunruluklar"ı ve dır" diyen anlayışın ürünüdür. Bu anla
versite özerkliğini bir kalemde silip atmış, "yabancılaşmalar"ı, bunların yenilebilir yışı ülkemizde Hitler hayranı, Nasyonal
öğrenimi paralı kılmış, bilim adamının liği, aşılabilirliği, değiştirebilirliği bilinciy sosyalizmin savunucusu faşistler, 'Dina
haysiyetine darbe vurup, onun bilimsel le kavrayan ve bu kavrayışın doğrultusun mik Ana Stratejiler' adlı kitaplarında sa
her türlü üretimini araştırısını kendi po da, aktifpratikkritikpoiitik tavırlar alan vunmaktadırlar. Aynı kitabın eğitim bö
litikasına uygun düşmedikçe olanaksız kıl "bilim"dir. Yoksa insanı "zorunluluk lümünde 5. maddenin "c" şıkkı üniver
mış, öğrencileri derse devam zorunlulu lar" karşısında pasif, "mütevekkil", boy sitenin ıslahı için "üniversite muhtariye
ğu altında ders çalışma makinası haline nu bükük, dişleri üstüne çökük bir "köle" tinin" kaldırılması gerekir der. Şimdi bu
getirmiş ve en önemlisi eğitimde standart kılmış olan metafizik "bilgicilik" değil... noktada sormak hakkımız olsa gerek. Ne
laşma adı altında, düzene uygun kafalar Pratikkritikpoiitik, özlü ve özgür bir dendir bu çakışma?
yetiştirmeyi, "tektip insan" üretmeyi te bilim ise, ancak iç yapısı eksiksiz demok Eğitimde, standartlaşma değil, demok
mel hedef olarak almıştır. ratlaştırılmış gerçekten "özerk" bir üni ratikleşme, standart eğitim değil, bilim
Bu noktada bugünkü görev, bütün ola versitede sözkonusu olabilir." sel ve çok yönlü eğitim gereklidir.
rak YÖK'le ve özel olarak da bu anti Özerkliğin diğer önemli unsuru idari c) Parlak öğretim, yoksul kesimin çocuk
demokratik uygulamalarına karşı, prog bağımsızlık, üniversitenin yine üniversite larına öğrenim kapılarının bilinçli olarak
ramlı ve hedeflerini tespit edilmiş müca içinde ve kendisi tarafından oluşturulan kapatılmasıdır:
deleyi hayata geçirmektir. organlarca yönetilmesi, bu konuda siya Sosyal devlet kavramına sıkı sıkı sarı
YÖK'ün uygulamalarını kaba olarak si baskılardan etkilenmez durumda olun lan hakim sınıf, devletin sosyal yaşama
ele alıp bu konudaki düşüncelerimizi şöyle ması demektir. ilişkin her türlü kurumunu ve faaliyetini
dile getirebiliriz: Üniversitenin kendi eliyle seçtiği organ asgariye indirmenin teorilerini, ABD
a) YÖK üniversite özerkliğine darbe lar, idari bağımsızlığın göstergeleridirler. emperyalizminin ideologlarından kapmış
vurmuş ve tamamen ortadan kaldırılmış Ancak bu seçimin salt üniversite içi şek ve asgari ölçüde hayata geçirdiği sosyal fa
tır. linde belirtilmesi eksik kalır. aliyetlerden dolayı da yığınlardan "ekstra
Özerklik üniversitenin gerek okul içe Üniversite içinde eğer, en üstteki öğre ücret" talep etmeyi sorumluluğu olarak
risindeki gerek dışarıdaki egemen güçle tim görevlilerinden başka diğer hiçbir ke saymıştır.
re ve onların baskıcı kurumlarına karşı bi simin (öğrenciler, asistanlar üniversite Sadece propaganda noktasında, devlet
l i m s e l idare ve de giderek mali bağım personeli vb.) söz hakkı yoksa, idari ba sözcüğünün başına sosyal kelimeleri ko
sızlığı demektir. Üniversite özerkliğinin en ğımsızlıktan söz etmenin ne anlamı ola nulmakta, diğer yandan topluma karşı
önemli öğesi ve temel taşı bilimsel bağım bilir. devletin yükümlülüğünün yerine getiril
sızlık veya başka bir deyişle akademik öz Demek ki idari bağımsızlık, demokra mesi sözkonusu olduğunda, kronik enf
gürlüktür. Akademik özgürlük, üniversite tik üniversite yönetimini de şart koşar. lasyonun, bütçe açlığının, üretimdeki ve
camiası içinde yeralan tüm insanların Bu noktada üniversite yönetimi, üniver rimsizliğin vb. temel nedenlerinden biri
öğretim üyeleri ve yardımcıları, öğrenci sitenin çağdaş yapıya kavuşması, özerk olarak sosyal devlet kavramı gösterilmek
ler serbestçe yayında bulunma ve araş liğin ve bilimsel özgürlüğün daha işlevsel tedir. Kısacası kapitalizm, sisteminde çö
tırma hakkına sahip olması demektir. hal alması, araştırmaların daha yaygın ve zümlenemez sorunlarının günahını yine
Yani bir üniversite öğretim üyesinin, geniş katılımlı yapılabilmesi için, üniver başka yerde aramaktadır.
düşünce söz ve yazılarından ötürü hiçbir site, kapsamı içerisinde öğretim, eğitim ve Bu anlamda "ekstra ücret" üniversiteli
kovuşturmaya uğramaması gerekir. bilim yapma uğraşı veren tüm kesimleri gençlikten de istenmekte, zaten fırsat eşit
Ancak bilimsel bağımsızlığın gerçekle içinde barındırmalı, söz hakkı, temsil hak sizliğine dayanan eğitimde bir de ekono
şebilmesi, belli bir yöntemin, bilim ada ki tanımalıdır. Bunlar öğretim üyeleri ol mik eşitsizlik ön plana çıkarılmakta, eği
mına yukarıdan aşağıya zorla dayatıldığı duğu gibi, asistanlar, öğrenciler ve üniver tim kapıları yoksul emekçi çocuklarının
bir ortamda, bilim adamı için mümkün site personelidirler. üstlerine kapanmaktadır.
değildir. Üniversite özerkliğini, üniversitelerüs Örneğin bugün nüfusun %76'sını tem
Yöntem bağımsızlığı bilimsel bağımsız tü bir kurul değil, üniversitelerarası bir sil eden tarım kesiminin içinden gelen
lığın zorunlu koşullarından biridir. kurul ve ancak üniversitelerarası işbirli gençliğin üniversitelerdeki oram üniversi
Bilim adamı muhakkak ki kendi dalı ğini sağlama, birtakım konularda itiraz teli gençliğin % 17'sidir. Yine ülke nüfu
nın özgül yöntemlerini kullanmak zorun ları inceleme noktasında, ortak bir organ sunun %20'sini oluşturan işçi kesiminin
dadır. Ancak bunun yanısıra doğayı açık zedelemeyebilir. çocuklarının üniversitedeki oranı %8'dir.
lamaya çalışan, en genel sorunları incele b) Üniversitelerin verdiği eğitimde stan Yani işçi ve köylülüğün içinden gelen
yen "felsefe yöntemi"ni de bağımsızca se dartlaşma: gençliğin, üniversitedeki toplam oram
cebilmeli, kullanabilmelidir. %25'dir. İşçi ve tarım kesiminin ülke nü
Bu, idealist felsefenin metafizik yönte YÖK eğitimin standartlaştırılarak "tek tip" fusundaki toplamı ise %96'dır. Diğer yan
mi olabileceği gibi, metaryalist felsefenin insan yetiştirme çabasını politikasının oda dan ülke nüfusunun yüzde birinden bile

32
düşük (%0.67) bir orana sahip olan yük araştırmayı yapan olmalıdır, Bilginin ile Çünkü "büyüme nicel ve süreklidir. Ge
sek gelirli çeşitli kesimlerin çocukları, üni tilmesi gereken yer üniversiteüstü ve dışı lişme ise nitel ve süreksizdir."
versiteli gençliğin %33'ünü kapsamaktadır. antidemokratik bir kurum olamaz. Bu Rotasyonun doğubatı arası eğitim uçu
diyalog öğretim üyesi ile üniversite biri rumunu ortadan kaldırmak amacıyla de
Bu korkunç uçurumun paralı öğretim mi (fakülte vb.) yönetimi arasında, ola ğil, YÖK Düşüncesinde olmayanlara uy
aracılığıyla daha da açıldığını söylemek nakların en geniş nasıl kullanımı mümkün gulanan "tehcir" olayıdır, kaldırılmalıdır.
için kahin olmamıza gerek yoktur. olur noktasında sürebilir. Bu nedenle her Sorun Anadolu'ya hizmete karşı olmak
türlü denetim kaldırılmalıdır. değildir. Karşı çıkılması gereken, doğru
Paralı eğitim hiçbir biçimde savunula f) Derslere devam zorunluluğu özünde görünen yanlış olarak ve bilerek bir amaca
maz ve haklı gösterilemez. Paralı eğitim öğrencinin sosyal yaşamdan koparılması hizmet ettirilmesi politikasıdır.
kaldırılmalı, ''sosyal devlet" deniliyorsa na hizmet etmektir:
tam tersi öğrencilere, tüm giderlerini kar Bugün derslere devam zorunluluğunun SONUÇ:
şılayacak geniş kredi olanakları ve sos gerekçesi olarak, başarı oranının artma
yalkültüreî gelişmeleri için faaliyet alan sının sağlanması gösterilmektedir. Öğren
ları, kurumlan yaratılmalı, sağlanmalıdır. cilere, üretimden kopuk ansiklopedik bil Gençliğin birliğini sağlama, mücadele
d) Rektör ve dekanların YÖK tarafın gilerle donatılmış ders programları zorla sine ivme kazandırma, somut taleplerden
dan saptanıp, atanması bilim adamına dayatılmakta, bu şekilde tüm zamanlan hareketle bir eylem platformu oluştur
saygısızlıktır: "müfredatla" doldurulup, insan olarak maktan geçmektedir.
Bu uygulama, özünde bilim adamına ve diğer sosyalkültürel faaliyetlerde bulun Ülkede varolan dağınıklıktan sürekli
bilimlere karşı açık bir güvensizliktir. Ki ması bilinçli olarak engellenmektedir. dert yanarak sorunlar halledilemeyeceği
bu durum kimseyi şaşırtmamalıdır. Çün Derslere devam zorunluluğu başarı ora ne göre, örgütlü, bilinçli, üretken çalış
kü "akla karşı" tavır alış, güvensizlik salt nının artıp artmayacağını belirlemez. Ba mayla her geçen gün kitleyle daha fazla
YÖK'e özgü bir olay değildir. şarı oranının artması dersin ve genelde alı kaynaşarak mücadeleye hız vermeliyiz.
Bu uygulama üniversite özerkliğine en nan eğitimin öğrenci için yaşamında kul Gençliğin birliğini sağlamak için farklı
ı kaba hakaret anlamını taşımaktadır. Bi lanıp kullanamayacağını bilmesine ve biz görüşlerin, ayrılıkların üzerini kapatma
lim adamı açıkça küçük düşürülmekte ve zat yaşamasına bağlıdır. ya çalışıp birlik için birlik oluşturulması
ulaştığı seviyeye verdiği emeğin ve sene Sosyal pratikten ve özel olarak üretim na şiddetle karşı çıkmalıyız.
lerin kazandırdığı en doğal hak olan, için sürecinden kopuk eğitime, öğrencinin ya Evet, gençliğin devrimci mücadeleye
de geliştiği bilini yuvasında, seçmeseçilme bancılaşması, ilgisiz kalması devam zo kazandırılması ancak ve ancak oportüniz
hakları, seviyesizce yok sayılmaktadır, runluluğu ile giderilemez, tersine o, bu du min teşhiriyle mümkündür. Bunun yoluy
Buna dur denilmeli ve karşıtı yani doğ rumu daha da pekiştirir, güçlendirir. Za sa kitle içerisinde yoğun bir çalışma ve ey
ru olanı talep edilmelidir; rektör ve dekan ten aslında bu istenmektedir ondan. lem programının yaşama geçirilmesidir.
lar YÖK tarafından değil, üniversite/fa
külte içinde öğretenin, öğrenenin ve üni Derslere devam zorunluluğu, genç ne
versite eğitimine yardımcı olan persone silin de eğitimini yaparken çalışmak, ya
lin de söz sahibi olduğu üniversite yöne şamını kazanmak zorunda olduğu ülke
tim kurumlarınca, demokratik seçimle mizde, öğrenciyi tüm zamanıyla sınıflara (*) "Çıkarların yönlendirmediği bir eğitim var
saptanmalıdır. hapsetmeyi, onu ekonomik olarak da bi mıdır? Çıkar peşinde olmak belirli bir şeyi
e) Araştırmaların YÖK denetiminden, tirmeyi amaçlamaktadır, istemektir. Belirli bir şey istemeyen eğitim
onayından geçmesi: olamaz. Bizler bu belirli şeyleri yapmak ya
Derslere devam zorunluluğu, kendi
da yapmamak doğrultusunda eğitiliriz. Bu
Bu zorunluluk YÖK'e "bilimlerüstü" hakkında kararı kendisinin verebileceği ve bizim bazı bilgilen almamız diğerlerini de
bir sıfat kazandırmakta, YÖK üyeleri de hattâ sosyal gelişmeleri izleyip, yorumla almamamızla sağlanır. Yapmamız ve yapma
bilim adamlarıüstü kişiler mertebesine yabilecek kapasiteye sahip gençliğin, bu mamız gereken şeylere göz atarsak, eğitim
ulaşmaktadırlar. yönünün tüketilmesinin ve güvensizliğin plancısının kim olduğunu da ortaya çıkarı
Bir bilim adamının araştırma faaliyeti onun bir başka yoludur. rız. Yalnızca yaptıklarımızın ve yapmadık
varlık koşuludur. Bu faaliyeti daha düşün Derslere devam zorunluluğu genel ola larımızın kime yaradığını araştırmamız yeter.
sel planda iken denetim altında tutmak is rak kesinlikle kaldırılmalı, özel olarak fa
teyen bakış açısı ve davranış çağdışıdır. Ve külte yönetimlerince (öğrenci temsilciliği (**) "Burjuvazi'... artık kendi sömürü sınıf çıkar
larına zarar vermeden toplumlar bilimim
aslında bu bakış açısı, bu politika, bilim nin de katılımıyla) ana ve uygulamalı ders
teşvik edemezdi, çünkü bilim kapitalizmin
den, araştırmadan ileriye dönük ne tür ve ler için kararlaştırılmalıdır. önlenemez olarak yıkılacağı sonucuna va
ne olursa olsun korkmaktadır.(**) g) Rotasyon bir tehdit aracıdır: rıyordu!' (A.Router)
Egemen güçler toplumbilimin yanısır Anadolu'daki öğretim açığının kapatıl
da tüm pozitif bilimlere de aynı gerekçeyle ması amacıyla getirildiği söylenen bu "zo.
düşman olmuştur. runlu hizmet" iddiaya uygun değildir. Yararlanılan Kaynaklar:
Bilim adamının araştırma ve inceleme Çünkü özellikle doğudaki temel sorun
Marksist Ekonomi SözlüğüSosyal Yayınlar
sinin kendi iradesi dışında denetimde tu üniversitelerdeki öğretim üyesi açığı de Felsefenin Temel İİkeleriPolitzer
tulması ve egemenler yararına yönlen ğil, doğubatı arası "aşılamaz" görünü DevGenç Dosyası
dirilmeye çalışılması YÖK politikasıdır. me sahip eğitimöğretim kurumlarının ye Yükseliş ve DüşüşAli Gevgili
Bu YÖK politikası aracılığıyla "1980' tersizliği, gençliğin ve hattâ halkın bun Türkiye'nin Toplumsal YapısıEmre Kongar
den sonra... üniversite öğretim üyelerinin lardan yararlanma olanağı, giderek doğu Düşün Dergisi1984 Ö.Canatan
çalışma, düşünme ve yazma özerkliği bir daki bu kurumların gerçekte "gecekon Düzene Uygun Kafalar Nasıl Yetiştirilir?
kumanda, zincirine bağlandı." Buna kar du üniversite" olup olmadıklarıdır. A.RouterGözlem Yayınları
Sosyalist Kültür Ansiklopedisi
şı çıkmak, öğrenci gençlik kadar ve do Burada değinmeden geçemeyeceğimiz
Devlet ve DemokrasiServer Tanilli
ğal olarak daha da ileri noktada bilim bir nokta da, üniversitelilerin sayısının Uygarlık TarihiServer Tanilli
adamının görevidir. artmasının bir "gelişme" demek olmadığı TÖS Yayınları
Araştırmada bağlayıcı, konunun seçi dır. Bugünkü durumu ile olsa olsa "bü Öğrenci AyaklanmalanA.T.Kışlalı
mini ve yönetimini belirleyecek kişi yine yüme"dir, üniversite enflasyonudur. SomutYazko Yayınları

33
NCEYE, BASKILARA
VE GERİCİ EĞİTİM
YASALARINA YANIT:
YEMEK BOYKOTU VE
SİYAH ÇELENK
istanbul Üniversitesi Turan Emeksiz grevini sadece ziyaret ettiler diye insanlar rum onu andırıyor bize. "Mundar" de
yemekhanesinin iki katında bir anda 600'e dekanlık kovuşturmasına uğruyor, öğren mek bu seferde "önderler"e düştü, ne ya
yakın öğrenci ayağa kalktı ve "dışarı çık cilere derneklere üye olmama yaptırımı palım nasipmiş...
tı. Salondaki sessizlik, garsonların ve getiriliyordu. Suskunluk bir kabulleniş Çelenk'in izi ve rengi bu sistem sürdük
"garsonumsu" kişilerin tabldotları top anlamına geliyor ve bu da elde varolan ve çe hiç çıkmamacasına İ.Ü. kapısına ası
lamasıyla son bulurken bu olay aynı sa çapı bilinen haklara saldırıyı gündeme ge lırken, öğrenci gençlik haklı eyleminin ba
atlerde İstanbul'daki diğer üniversite ye tiriyordu. İstanbul Üniversiteleri'ndeki şarısını ve gururunu alkışlarıyla dile geti
mekhanelerinde de yaşanıyordu. yemek boykotu da yayınlanan basın bil riyordu.
Perşembe gününden itibaren yaratılan dirisinin ifade ettiği gibi "suskunluk Bu alkışlar demokratik öğrenci hareke
tüm gerginlik ortamına, "flaş patlatmala kabullenmekse" susulmayacağının bir ifa tinin baskı politikasına indirdiği tokatlar
ra" rağmen öğrenci gençlik kararlaştırdığı desi olmuş ve işte bu noktada bir anlam idi...
haklı protestoyu dile getirdi. kazanmıştır. İstanbul'da hayata geçirilen bu eylemle
İ.Ü. Merkez binasındaki ve çevredeki rin değerlendirilmesi ve gereken derslerin çı
fakültelerin katılımıyla Turan Emeksiz ye ÇELENK EYLEMİ karılması için açıkça ve dürüstlükle yaşan
mekhanesinde, MBYYO, Cerrahpaşa ması gereken bir eleştiriözeleştiri süreci
Tıp, Marmara iktisadi İdari Bilimler, olmak zorundadır. Kucaktaki taşlar yere
Yemek boykotuna katılım İstanbul
Atatürk Eğitim, Yıldız ve İTÜ Taşkışla dökülmeli ve en uygunları seçilerek ortak
Üniversitelerinde haklı mücadelenin gide
yemekhanelerinde gerçekleştirilen yemek rek daha kitleselleştiğini ve kitlenin de ba hedefe birlikte atılmalıdır.
yememe protestosu, öğrenci gençliğin üze SÖZDEKİ KiTLE
şarı ile sonuçlanan örgütlü davranışlardan
rine yönelen baskılara, 44. madde deği EYLEMDEKİ KİTLE
sonra bir coşku ve güven kazandığını gös
şikliğine yanıt niteliği taşıyor ve öğrenci
teriyordu. Eylemlerin örgütlenişi süreci, kararın alı
gençliğinde söz hakkının olduğu gerçeği Sistemli ve organizeli bir baskıya kar nış biçimi vs.yi bir yana bıraksak ile bu ey
nin altını çiziyordu.
şı, aynı derecede sistemiliorganizeli karşı lemler kitle çizgisi ve kitle kavramı konu
Demokratik Öğrenci Hareketi'nin so tavırın gerek ve zorunluluğunu kavrayan sundaki yanlış anlayışları, dar ama bir o
mut taleplerinden yola çıkarak akademik
demokratik kavrayan demokratik öğrenci kadar da geniş hayal gücüne sahip görüş
demokratik mücadelenin ivmesini yükselt
hareketi süren baskıya, gözaltına alınma leri bir kez daha tanımamızı sağladı.
mesi ve öğrenci gençlik üzerinde uyarla
lara rağmen ikinci karşı çıkışını da İst. Öyle ki kitle deyince "YÖK'e karşı olan
nan apolitikleştirmenin kırılması çabası,
Ün. Merkez bina kapısı önüne bıraktığı herkesi" anlayan ve bu aşamada demok
karşılığım bugün için yeni baskı ve keyfi
"Baskılara ve işkenceye son" yazılı siyah ratilericiyurtsever insanların içinde yer
uygulamalarla buluyor.
çelenekle yapmıştır. . aldığı kitleden bahsedenleri de dar görüş
44. madde değişikliği için sürdürülen
8 Ocak günü saat 13.30'da İ.Ü. önü, lülük(?) ve "acelecilikle" suçlayan bu be
kampanyanın ardından çeşitli bahaneler
gök delinmişçesine yağan yağmura ve aya beği emekletmeden koşturmaya çalışan
le kampanyada aktif görev alan öğrenci za rağmen İstanbul'un tüm üniversitele gerçek "aceleci ve dar görüşlü" Saint
ler ve öğrenci dernekleri yoğun bir baskı rinden gelen yüzlerce öğrenci tarafından Simon'larımız şimdi önlerine düşen saç
ya tâbi tutuldu. doldurulmuştu. larının rengine baksınlar.
Ankara'da yürüyüşe katılanlar hakkın Bu insanlar "militarizmle karşı karşı Sormamak elde değil diyoruz ve affı
da soruşturmalar açılırken, açlık grevine ya gelmekten korkmayan önderler" de nıza sığınarak soruyoruz; siz hangi ülke
katılanlar gözaltına alınıyor, yurtlardan ğildi. Bunlar sadece demokratilerici nin toplumsal pratiğinde, sol güçlerin ağır
atılıyor, dekanlık odalarında siyasi polis yurtsever ve devrimci, dürüst, duyarlı öğ darbe yediği bir ortamdan ve kitleler üze
tarafından tehdit ediliyorlardı. Öğrenci renci gençlikti. rindeki zor yoluyla yaratılan politik erez
derneklerinin bazısının dernek merkezle Dürüst ve duyarlı idiler, çünkü "dış" yondan sonra en geniş kitlelerin o alan
ri kapatılırken, bazısı da tümden fesedi tan çok "iç"teki engellemelere rağmen daki devrimci politikaların (bakın hem de
liyordu. baskılara, işkenceye hayır demek için ala devrimci doğru politikaların diyoruz) pe
Okul kantinlerinde sivil polisler kendi na gelmişlerdi. "Dış" engellemeler bu in şinden harekete geçtiğim gördünüz. Ya da
lerince(!) "sivrilmiş" öğrencileri izliyor sanlara doğal geliyor ve bunu göze alarak soruyu biraz değişik soralım: Yine siz han
lardı, amaç ise genel bir tedirginlik hava protestoyu gerçekleştiriyorlardı da, işin gi ülkede özellikle ilericidemokratdev
sı yaratmaktı. doğrusu "iç"tekilerin zorunu anlayamı rimci potansiyel harekete geçirilmeden,
Baskının keyfiliği öylesine bir noktaya yorlardı. Halkımızın güzel bir deyişi var daha ona yeterince güven verilmeden en
ulaşıyordu ki, okullarda tiyatro bileti sa dır: "Kedi erişemediği ciğere mundar der geniş kitlenin harekete geçirildiğini gör
tanlar hakkında cezalar veriliyor, açlık miş". Bire bir tekabül etmese de bu du dünüz? .5

34
Kitle kavramına artık açıklık getirmek ti. Bunu "başarmaya" kimsenin hakkı suçlu olduğu teması sürekli işlenerek öğ
gerekir. İlericidevrimci güçler için kitle yoktur ve aynı şekilde devrimcidemokrat rencilerin kendi içlerinde de bu suçluluk
kavramı her dönem değişiklik içerir. Ör gençliğin de bu "başarıya" izin vermeye psikolojisini oluşturması sağlanmaya ça
neğin bir parti için eğer toplumsal düzeni hakkı yoktur. Bu unutulmamalı... lışılmaktadır. Yürütülen karşı kampanya
değiştirmek için yola çıkmışsa ilk aşama Antidemokratik baskılara karşı müca nın hedefi çok açıktır. Demokratik öğren
da birkaç binle ifade edilen işçi sayısı ya dele, programlı, zamanlaması yapılmış, ci hareketinin toplumsal meşruiyetini or
da insan sayısı onun için yeterli kitle ola hedefleri belirlenmiş ve netleşmiş, öğren tadan kaldırmak, yalnızlaştırmak ve sü
bilir, ancak toplumsal düzenin değişikli ci gençliği harekete geçirebilecek, dina reç içinde boğmak, yok etmek. Bu anla
ğinden sonra o parti için kitle birkaç bin mizm kazandırabilecek ve en önemlisi öğ yışın ürünü olarak hem yıldırmak hem de
le değil, yüzbinlerle ifade edilebilir. renci gençliğin yasal örgütlenmeleri olan kamuoyunu şartlandırmak adına yapılan
Demek ki mevcut topluma muhalefet öğrenci dernekleri içerisindeki tüm "ses lara şu örnekler verilirse olaylar berrak
eden politik ya da ekonomikde.nokratik lerin" katılımını sağlayabilecek eylemler laşacaktır.
alanların Örgütlenmelerinin ilk aşamada dizisinin hayata uygulanmasından geçer. Son dönemde dernek yöneticileri sürek
ki kitle anlayışı hiçbir zaman için bilinçsiz Öğrenci gençliğin bu mücadelesi, kam li gözaltına alınıp bırakılmakta, dernek lo
güdüsel davranışları ağır basan topluluk panyalar şeklinde yürütülmelidir. Çünkü kalleri kapatılmaktadır. Bu doğrultuda
lar olarak ele alınamaz. Bu aşamadaki kit kampanyalar güçlerin yoğunlaştırılabile Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yük
le, harekete geçtiği olayların kaba siyasi ceği ve daha verimli kullanılabileceği or sek Okulu, Uludağ Üniversitesi İktisadi
hatlarını bilenbenimseyen insanlar olarak tamı sağlarlar. İdari Bilimler Öğrenci Dernekleri Büro
algılanmalıdır. Bunlarda üniversitelerde Bugün öğrenci gençliğin üzerinde yo ları kapatılmış, Balıkesir Mühendislik Öğ
ilerici, demokrat, yurtsever ve devrimci ğunlaşan gerici baskıları püskürtebilme renci Derneği feshedilmiştir. Protesto ey
gençliktir. nin ve bir ileri kazanımını elde edebilme lemlerine katılan öğrenciler önce yurtla
Bu kitle anlayışını, "kitle sınırlarını nin, kitleye güven vererek hak alma mü rından atılmakta, ardından polis idare iş
daraltmaktır" denilmesin. Çünkü diyen cadelesinin önünü açabilmenin yolu ivme birliği ile soruşturmalar yapılmakta, toplu
hata yapar, yanılır, onlara 80 öncesi genç yi yükseltecek kampanyalardan geçer. bilet satma gerekçesiyle dernek yönetim
lik örgütlerinin harekete geçirdiği anti Etkiye tepki gelecektir diyoruz, ancak kurullarında yeralan öğrenciler okuldan
faşist, antiemperyalist, demokrat, yurt bu tepkinin etkisiz kılınmasının yolu da uzaklaştırılmakta, kantinler sürekli sivil
sever ve devrimci gençlik gösterilir. bir ileri aşamada yeni etkiler de bulun güvenlik görevlileriyle denetim altında tu
Kısacası, bu eylemde göstermiştir ki de maktan geçer. Bu konuda cezaevleri mü tulmaktadır. Aralıksız biçimde stres altın
mokratik öğrenci hareketinde birlik zo cadelesi açık bir örnektir. Örneğin işken da olmak, öğrencilerin ruhsal dengesini
runludur hem de kitle tabanına oturabil cenin durdurulması için yapılan bir AG' bozmakta, bunun uzantısı olarak intihar
mek için zorunludur. Bu birlik çok sesli ye tepkisi, ziyareti, kantini vb. kesmek bi ların arttığı görülmektedir. Sayıldığında
olmalı ve kimsenin babaca "Mülkiyetin çiminde olur, bu durum eylem kararlılıkla zinciri uzatıp gidecek olan tüm bu baskı
de" bulunmamalıdır. Demokratik plat sürdürülürse tersine döner, ziyaret, kan lar sonuçta öğrenci gençliğin alabildiğine
formda hendek yarışına gerek yok, en faz tin vb. açılır, sıra ana talebinişkencenin doğal, insanca haklarını aramak, savun
la ve uzun atlayanın gücü bellidir. Yan durdurulup durdurulmasına gelir. Güçler mak, konusunda edilgen kılınmasmda ve
gından mal kaçırma mantığı terkedilme dengesinin durumuna göre de "pazarlığa birleşikörgütlü gücünü oluşturmasında
lidir. Çünkü bu mal öğrenci gençliğin ma oturulur". engel olarak kullanılmaktadır. Gysa bu
lıdır, gençlik de "neden?" sormayı sever. Öğrenci gençlikte bir kampanya yürüt güne dek haklılık zincirinde ve yasal çer
Yine bu eylem ve hattâ 44. madde kam muştur, ardından baskılar yoğunlaşarak çevede gelişen hak arama mücadelesi, or
panyasındaki eylemlerde göstermiştir ki gelmiştir. Şimdi sorun kararlılığı göster tak sorunları, ortak çözümlerde aşmaya
harekete geçirilmesi gereken kitle ilk aşa mek, programlı karşı çıkışı sağlamaktır. çalışan öğrencilerin birlikte davranma ira
mada ilericidemokratyurtsever ve dev Ancak baskılar böyle bertaraf edilip, ta desinin doğal bir uzantısıdır. Bu gerçek
rimci gençliktir. Ancak bu kitle hareket lebe yönelik kazanımlara ulaşılabilir. hiçbir çarpıtmaya yer vermeyecek kadar
lendirilirse daha geniş kitle için çekim Öğrenci gençlik bir yandan baskılara açıktır. Bu noktada yapılan tüm spekü
merkezi yaratılabilir. son derken ve çıkan gerici eğitim yasala lasyonları kınıyoruz. 44. madde değişik
rına tavır alırken diğer yandan artık söz lik önerisi konusunda öğrencilerin daha
BUGÜN VE BUGÜNDEN hakkı kullanmasının zamanının geldiğini önce belirttikleri taleplerden kopuk ve il
SONRASINA İLİŞKİN de dile getirmelidir. Eylem programları gisiz yeni düzenlemede ise getirilen telafi
Gençliğin etkisinin tepkiyi getirmesi nı bu istem üzerine de oturtmalıdır. vizesi vb. ek haklarla oyalama mantığı gü
doğaldı. Öğrenci gençlik haklı taleplerini l.Ü.'LÜ BİR GRUP ÖĞRENCİ dülmekte, üniversite gençliğinin bu kadar
dile getirmiş, gerekli etkiyi yaratmıştı, sı saf olmadığı unutulmaktadır. Sorun üret
ra tepkide idi. İşte yukarıdaki baskılar bu me konusunda temposuna yetişilmesi ola
tepkinin ifadesidir. naksız olan YÖK kurumu ortadan kalk
GENÇLİĞİN BASIN BİLDİRİSİ madıkça bu bataklık içine her gün bir öğ
Öğrenci gençlik hak alma mücadelesin
de, bu tepkinin her zaman varolacağını ve renciyi daha çekerek, genişleyecek, gide
dozajının artacağım unutmamalıdır. Mü Ülkemizde çağdaş demokratik özerk rek bilimsel üretimde çağa yetişmek ha
cadele programı ve örgütlülüğü de, bu du üniversite istemiyle sorunlarına sahip çı yal olacaktır.
rum gözönüne alınarak yaratılmalıdır. kacak gücü gösteren, çözüm yolunu da öz Öğrencilerin acil taleplerinin dikkate
Mücadelenin kısa vadeli, programsız ve örgütlenmesi olan öğrenci derneklerini alınması konusunda bugüne dek yürütü
günü birlik eylem kararları ile sürdürüle oluşturmakta gören, yüksek öğretim len kampanyalara YÖK ve yöneticiler dü
ceğini sanmak ve pratik yaşamda da bu gençliği üzerindeki baskılar son dönem zeyinde gereken yanıtın verilmemesini kı
nu uygulamaya kalkmak öğrenci gençli de alabildiğine yoğunlaştırılmış bulun nıyor, bu doğrultuda akademikdemokra
ğin mücadelesinde onarılmaz yaralara yol maktadır. tik taleplerimizi bir kez daha duyurmak
açacaktır. Bu politika sonucu, giderek kit Bilinçli biçimde günümüze dek sürege ve baskıları protesto etmek için 26 Ara
le ile öz örgütlenmesi arasındaki zaten şu len kampanyalar ile kamuoyunda demok lık günü yemek boykotuna gideceğimizi
aşamada varolan ayırım daha da derinle ratik öğrenci lehine oluşan sempati silin bildiriyoruz. Susmak, kabullenmekse sus
şecek, güven de güvensizliğe dönüşecek meye çalışılmakta, gençliğin potansiyel! mayacağız.

35
EMPERYALøST
AùAMADA SINIF DÜNYAYI SARAN
SAVAùIMLARI:
l- EùøTSøZ GELøùøM YASASI ZøNCøR
VE TEK ÜLKEDE DEVRøM
SORUNU

YA DA
Emperyalizmle beraber bütün "ulu-
sal ekonomiler" dünya ekonomisi denilen
zincirin halkaları haline geldiler. Emper-
yalist aúamaya ulaúan kapitalist üretim iliú-,
kileri, üretici güçlerin geliúimi önünde ge-
rici bir set haline gelerek toplumsal devi-
nimin objektif úartlarını yarattı. Ulusla-
rarası emperyalist zincire eklemlenen dün-
yanın en ücra köúelerindeki ülkelerde bile
TEK TEK ATEùLER
devrim tavına girdi. Artık tek tek
ülkelerdeki üretim iliúkilerinin geliúim
seviyesine ve olgunlu÷una bakmak
YANIYOR
toplumsal dönüúüm için temel olguları
ifade etmez. Artık devrim için gerekli
olan olgu, objektif koúullar de÷il (çünkü
emperyalist zincirin dünyayı sarmasıyla
objektif koúullar olgunlaúmıúta), sübjektif
koúullar yani devrim için örgütlülü÷ün
(2)
oluúması sorunudur. Marks ve Engels'in Tek bir ülkede devrimin gerçekleúebi-
tekel öncesi için do÷ru olarak önerdi÷i lece÷i, iktidarın mücadele ile alınabilece-
minin Savaú Programı, Sosyakzm ve Sa-
(ancak tekel öncesinde geliúimi elverme- ÷i bizzat pratikte yaúanıyor ve "emperya-
vaú), Lenin bütün ileri kapitalist ülkeler-
di÷i için zaten gerçekleúmeyecek olan) ilk list zincir en zayıf halkasından", yani Çar-
proletarya devriminin kapitalizmin de aynı anda devrimi savunan II.Enternas-
yonal parti ve sözcülerini úu úekilde eleú- lık Rusya'sından kopuyordu ve bu
en geliúmiú oldu÷u, demokrasinin
tiriyor, "kendileri çok akıllı sayanların ve devrim" proleterya devriminin mayası ve
ve kültür seviyesinin en yüksek ol-
üstelik sosyalist geçinenlerin, devrim bü- baúlangıcı oluyordu. "Tarih bizi, (yani Rus
du÷u ülkede olaca÷ı teorisi, emperyalist
dönemde geçerlili÷ini yitirdi. "Emperyalist tün ülkelerde birden patlak vermedikçe, Marksistlerini, J.St.) herhangi bir ülkenin
cephenin zinciri, halkanın en zayıf oldu÷u iktidarın mücedele ile ele geçirilemeyece- proleteryasının karúılaútı÷ı hemen yerine
noktada kırılmalıdır; ve bu noktanın ille ÷ini iddia edenlerin her türlüsünü biliyo- getirilmesi gereken görevler içinde en dev-
de kapitalizmin en geliúmiú oldu÷u, rimcisi olan acil bir görevle karúı karúıya
proleterlerin yüzde úu, köylülerin yüzdebu 'emperyalizmin getirmiútir. Bu görevin yerine getirilmesi,
kadar oldu÷u bir ülkede olması koúul de- sadece Avrupa irticainin de÷il, Asya irti-
çeliúkilerini, devrimci yoldan cainin da en güçlü kalesinin yıkılması, Rus
÷ildir. "(Stalin, Leninizmin ølkeleri)
Öte yandan kapitalizmin eúitsiz geli- çözümlemeye sahip gerçek proleteryasını, uluslararası devrimci pro-
úim yasası gere÷i, çeúitli kapitalist ülkele- kuvvetin'yani geliúmiú leteryanın öncüsü durumuna getirir." (Le-
nin, Ne Yapmalı, Aktaran J.Stalin, Le-
rin geliúimleri düz bir hat izlememekte, be- proletaryanın varlı÷ı, ninizmin ølkeleri) Devrim neden Rusya'da
lirli ülkeler o ana kadarki birikim ve geli-
úimlerine göre çok daha hızlı geliúerek sıç-
emperyalizm aúamasında baúarıya ulaútı? "øúte bunun için, Rusya'-
ramak bir geliúim gösterebilmektedir. Te- hazır olan objektif koúullara nın, emperyalizmin çeliúkilerinin kesin so-
nucunu verecek olan çatıúma noktası ol-
kelci dönemde kapitalizmin bu eúitsiz ve ilaveten rusya 'da sübjektif ması gerekiyordu; bu sadece, bu çeliúki-
sıçramak geliúimi tek tek ülkelerde dev-
rimi olanakk, hatta zorunlu kıldı. Böyle-
koúullarında yaratılmasını, lerin Rusya'da özellikle rezilce, özellikle
ce Marks ve Engels tarafından tekel ön- yani çeliúkileri devrimci tahammül edilmez úekilde bekrlenmesin-
den ötürü de÷ildi. Sadece Rusya'nın, Ba-
cesi dönemde önerilen, burjuvaziyi yık- tarzda çözecek tının mak sermayesini Do÷unun sömür-
mak için bütün ileri ülkelerde veya bun- örgütlenmenin de
ların ço÷unda ortak mücadelenin gerek- gelerine ba÷layan Batı emperyakzminin
kk÷i öngörüsünden çıkan "devrim bütün yaratılmasını sa÷lıyor ve baúkca deste÷ini teúkil etmesinden ötürü
ülkelerde birden patlar verecektir" düúün- devrimi baúarıya de de÷ildi; fakat bunlarla birlikte, emper-
cesi geçerlik÷ini yitirdi. "...Kapitakzmin yalizmin çekúkilerini, devrimci yoldan çö-
ulaútırıyordu." zümlemeye sahip gerçek kuvvetin yalnız
geliúmesi farklı ülkelerde hiç de muntazam
olmayan bir úekilde yürümektedir. Meta Rusya'da bulunmasından ötürüydü." (Sta-
rum. Bu adamlar, bu gevezekklerle dev- lin, Leninizmin ølkeleri)
üretim sisteminde baúka türlü de olamaz.
rime sırt çevirdiklerini ve burjuvazinin ya- "Emperyalizmin çeliúkilerini, dev-
Bundan da reddedilemez bir úekilde úu çı-
nına geçtiklerini sezmiyorlar. Çakúan sı- rimci yoldan çözümlemeye sahip gerçek
kıyor ki, sosyakzm bütün ülkelerde aynı
nıfların uluslararası oranda devrim yap- kuvvetin" yani geliúmiú proletaryanın
anda zafere ulaúamaz. Önce bir ya da bir-
kaç ülkede zafere ulaúacak, ötekiler bir sü- malarını beklemek herúeyin bekleyiú için- varlı÷ını, emperyalizm aúamasından
de donakalması demek olur. Bu saçma- hazır olan objektif koúullara ilaveten
re burjuva ya da burjuva öncesi dönem-
de kalacakta." (Lenin, Proleterya Devri- dır!' (Lenin'den aktaran Stalin, Sa÷ ve Sol Rusya'da sübjektif koúullarında
Sapmalar) yaratılmasını, yani çeliúkileri devrimci
tarzda çözecek ör-

36
leyisin k o ş u l l a r ı n ı yaratıyor, emperyalist
z i n c i r i n zayıf h a l k a l a r ı birer birer kopu
yor, e m p e r y a l i s t pazar daralıyordu.
Geri b ı r a k t ı r ı l m ı ş ülkelerde devrimin
rotası p r o l e t a r y a n ı n gelişmemişliği, şehir
lerde emperyalizmin s ı k ı denetimi ve
e m p e r y a l i z m i n k ı r l a r d a ekonomik, aske
ri, siyasi, k ü l t ü r e l ve ideolojik denetimi
nin z a y ı f l ı ğ ı (yani k ı r l a r ı n emperyalizmin
y u m u ş a k k a r n ı olma espirisi) nedeniyle
kırlarda g e l i ş i p buralarda k u r t a r ı l m ı ş böl
geler o l u ş t u r m a ve n i h a y e t ş e h i r l e r i kuşa
tıp, şehirlerde genel ayaklanma ve grev
şeklinde sürerek n i h a i hedefe ulaşan bir
n i t e l i k arzediyordu (Örneğin V i e t n a m ve
Çin devrimleri).

3 YENİSÖMÜRGECİLİK
V E YENİSÖMÜRGE
ÜLKELERDE DEVRİMCİ
MÜCADELE

gütlenmenin de yaratılmasını sağlıyor ve kede, özellikle emperyalizmin en zayıf hal


devrimi başarıya ulaştırıyordu. Bu doğrul kasında gerçekleşeceği kanıtlanıyor ve dev
tuda köylülükle ittifak sorunu çözülerek, rimin odağı batıdan doğuya kayıyordu. Emperyalizmin ikinci bunalım döne
köylülük devrimin yedeğine alınıyor, dev minde görünen acık ve yarı açık işgalin var
rim gelişkin proletaryanın bulunduğu şe lığı, emperyalizmin ve işbirlikçi kukla yöne
hirlerde başarıya ulaşarak kırlara doğru t i m l e r i n i n niteliğinin kitleler tarafından ko
yayılıyordu. Gerçekleşen devrimin ilk aşa layca görülmesini sağlıyordu. Yaygınlaşan
ması, çarlık despotizmini devirme, feodal 2 II.BUNALIM ulusal b i l i n c i n mücadele içinde kısa süre
kalıntıları temizleme, toprak sorunu ve DÖNEMİNDE DEVRİMCİ de yığınları kucaklaması, emperyalizmi,
ulusal sorunu çözme doğrultusunda de kullandığı s ö m ü r ü yöntemlerinde değişi
MÜCADELE
mokratik devrim, bunun arkasından ke me yöneltti. Öte yandan emperyalizmin
sintisiz bir şekilde geçilen ikinci aşama ise ulaştığı ekonomik aşama ve sermaye ih
sosyalist üretim ilişkelerini yaşama geçir racıyla sömürge ülkelerde kapitalist üre
me doğrultusunda sosyalist devrimdi. tim ilişkilerinin temelinin yaratılması ve
Devrimin odağının doğuya kayması, yaşam bulması, emperyalizmin yeni poli
emperyalizmin feodal üretim ilişkelerinin tikalarını uygulamasını olanaklı kıldı.
tam olarak tasfiye edilmediği ülkelere yö
"emperyalizmin açık ya nelik olarak, emperyalist dönemde gerçek
da yan açık işgalleri leştirilen işgaller ve ortaya çıkan emper
"emperyalizm yeni
yalist sömürgecilik, bu ülkelerde yaşanan
sömürgelerde ulusal ve sömürgelerde kendisine
çelişkileri keskinleştirmekte ve bu çelişki
sınıf sal tepkileri lerin adım adım devrimci tarzda çözülme göbekten bağlı işbirlikçi
yoğunlaştırdı." ye başlaması devrimin odağının batıdan
tekeller yaratarak,
doğuya kaymasının maddi göstergelerini
oluşturur. sömürgeciliğini bu
"Her şey söylediğimiz gibi oldu. Devrimin Emperyalizmin açık yada yarı açık iş işbirlikçi tekeller eliyle
izlediği yol çıkardığımız sonuçların doğru galleri sömürgelerde ulusal ve sınıfsal tep yürütmeye başladı."
luğunu saptadı. İlk önce 'bütün' köylü kileri yoğunlaştırdı. Halk güçlerince ge
lük ile beraber monarşiye karşı, (ve dev liştirilen ulusal kurtuluş savaşları da ezi
rim bu aşamada burjuva devrim, burju len halkların emperyalist boyunduruktan Emperyalizmin yaşama geçirdiği yön
va demokratik devrim olarak kalıyor.); kurtulmasının aracı oldu. Bu ülkelerde temleriyle yeni sömürgecilik emperyalist
sonra da yoksul köylülük ile birlikte, yarı proloteryanın nicel ve nitel anlamda geri tekellerin, pazar alanlarındaki ülkelere
proleterya ile birlikte, bütün sömürülen oluşu temel güç olarak köylülüğü ön pla doğrudan yatırıma yöne meşini sağladı.
lerle birlikte, zengin köylüler, kulaklar, na çıkartıyor ve proleteryanın ideolojik İçinde bulundukları süre eli bunalıma ge
sperülatörler dahil, kapitalizme karşı  ve önderliği altında, ezilen tüm halk kitlele çici çözümler bulma yo unda girilen ve
devrim artık sosyalist devrim olmuştur." ri, halk iktidarını kurma doğrultusunda yenisömürgecilik olarak adlandırdığımız
(Lenin, İki Taktik, Aktaran J.Stalin, Le ulusal demokratik devrimlere yöneliyor 2.paylaşım savaşı sonrasına gelen bu dönem
ninizmin İlkeleri, s.3637) du. Ulusal bağımsızlık savaşlarının zafe de emperyalizmin jandarmalığı rolünde en
Sovyet devrimiyle beraber devrimin re ulaşması, demokratik halk devriminden öne çıkan emperyalist güç A.B.D.'ye bak
emperyalist zincir içindeki herhangi bir ül sosyalist devrime kesintisiz bir rotada iler tığımızda A.B.D. tekellerinin yabancı ül

37
kelerde doğrudan doğruya yaptığı yatırım Sermaye olarak gönderilenden, 9,5 gulandığı emekyoğun sanayii alanları
lar 1946 yılında 7.2 milyar dolar iken 1961 milyar dolar fazlası A.B.D.'ye nakdi ola yenisömürge ülkelere devredilirken met
y ı l ı n d a 34.7 milyar dolar olmuştur. Yani rak döndürülmüştür. ropal ülkelerdeki yatırımlar sermaye
yatırımlar 27.5 milyar dolar artmıştır. Öte Yapılan yatırımlar öncelikle gıda, gi yoğun ileri teknolojinin uygulandığı alan
yandan yapılan yatırımlar, dolaysız serma yim, dokuma, kimya ve montaj sanayii gi larda gerçekleşiyordu. Emperyalizm, es
ye ihracını b ü y ü k ölçüde aşarken, doğru bi emek yoğun alanlarda geri kalmış tek ki sömürge yöntemlerinin devamı olarak,
dan y a t ı r ı m l a r ı n sağladığı gelirler de, yapı nolojilerle gerçekleştirilmiştin Böylece iş yenisömürge ülkelerdede gerçekleştirilen
lan sermaye ihracım aşmıştır. Bunu aşa birlikçi tekellerce yeni bir işbölümü ger her yatırımda, ucuz emekgücünü ve ucuz
ğıdaki tabloda görebiliriz. çekleşiyor, geri kalmış teknolojilerin uy hammaddeyi kullanıyor ve artıdeğer sö
mürüsüne katılıyordu. Ancak yeni sömür
Ülke dışına doğrudan doğruya Dolaysız yatırımların geci ilişkiler, emperyalizmin klasik sömür
sermaye akımı (milyon dolar) geliri (milyon dolar) gecilik ilişkilerinden farklılıklar gösteri
yordu. Birinci olarak emperyalizm yeni sö
1950 621 1294 mürgelerde kendisine göbekten bağlı işbir
1951....... 528 1492 likçi tekeller yaratarak, sömürgeciliğini bu
1952...... 850.... 1419 işbirlikçi tekeller eliyle yürütmeye başladı.
1953 722 1442 (Emperyalizmin 1. ve 2. bunalım dönem
1954 644 1725 lerinde böylesi işbirlikçi tekellere rastlan
1955 779........ 1975 maz. Bu dönemde görülen komprador
1956 1859 2120 burjuvazinin niteliği yatırımlara yönel
1957 2058 2313 mekten ziyade emperyalizm adına acen
1958 1094 2198 talık görevini yürütmektir). İkinci olarak
1959 1372 2206 emperyalizm, yeni sömürgelerde açık iş
1960 1694 2348 galleri bir yana bırakarak, sömürge ülke
1961. 1467........ 2672 ordularını iç savaş ordusu halinde örgüt
Toplam... 13708., 23204 lendirerek gizli işgallere yöneldi. Kısacası
emperyalizm yeni sömürgelerde içsel ol
gu haline geldi.
Kaynak: US. Deperrnent of Commerce, Survey of Current Business, kasım 1954, s.9 Artık emperyalist tekelin ihraç ettiği
13; ağustos 1955 s.1820; ağustos 1957 s.25; ağustos 1959 s.31; ağustos 1961 s.2223; bazı mallar içerde, çeşitli ortaklıklar adı
ağustos 1962 s.223. Aktaran Sweery Baran, Çağdaş Kapitalizmin Bunalımı, s.134. altında üretiliyor, ülke içindeki ve dışın

38
daki pazarlara sunuluyordu. Emperyalist c ı l ı k , b a y i l i k yapan komprador b u r j u v a  lerdeki devrimci mücadeleyi de yeni bir
tekel yaptığı y a t ı r ı m l a , elde edilen kârın ları yeninin sanayi b u r j u v a l a r ı oluyor, içeriğe b ü r ü n d ü r d ü . Emperyalizmin var
büyük bir bölümünü kendi ülkesine ak emperyalist tekellere ortak, emperyalizm l ı ğ ı n ı açığa çıkartan, emperyalist k ü l t ü r
tarıyordu. Nakdi sermaye yerini, gittikçe adına yatırımlara yöneliyordu. Çıkar iliş p o l i t i k a l a r ı n ı n , demogojilerinin yarattığı
teknik bilgi, patent hakkı, yedek parça, kisi emperyalizmle bu "işbirlikçi" burju politik duyarsızlığı kırıcı nitelikte bir si
teknik eleman gibi üretim bileşenlerinin vaziyi bütünleştiriyordu. yasi gerçekleri açıklama kampanyasını ön
diğer unsurlarına bırakıyordu. Emperya Ekonomik gelişimin dışa bağımlı ka gören, s i l a h l ı mücadeleyi politik perspek
lizmin uluslararası işbölümünde yeni rakteri nedeniyle, gelişen kapitalizm reka t i f t e y ü r ü t e n bir ön aşayamayı, halk sa
sömürge ülkelere devrettiği alanlarda bu betçi dönemini yaşamadan tekele yönel vaşının öncül halkası olarak biçimlendirir.
ülkelerde gerçekleştirdiği yatırımların sağ di, dış dinamiğin (emperyalizmin) yönlen
ladığı gelir, kendi ülkesinde bu alanlarda dirdiği yapay bir tekelleşme yaşandı. Eko Bu perspektifle yürütülen uzun süreli
elde ettiği geliri aşmıştır. Y i n e A.B.D. için nomik ilişkiler içinde kapitalizm öncesi ve halk savaşları, tek tek ülkelerde zaferi ger
aşağıdaki tabloya bakalım: tekel öncesi biçimler tasfiye edilemeden, çekleştirecek, emperyalist pazarı sürekli
olarak daraltacaktır. Emperyalizm ile ezi
len dünya h a l k l a r ı arasında varolan çeliş
kinin, dünya çapında baş çelişki olarak
varlığını sürdürdüğü bu dönemde; metro
Yabancı ülkelerdeki A.B.D.'den yapılan pol ülkelerin devrimci halkaya eklenmesi
ortaklıkların satışları: ihracat: ise baş çelişkinin çözüm sürecine bağlı ola
rak değerlendirilmelidir.
1957 1965 Artış 1957 1965 Artış
Kâğıt ve bağlı ürünler 881.... 1820.. 939.... 223.... 389.... 166 Sermaye ihracı ve emperyalist sömü
Kimya sanayi ürünleri 2411.. 6851.. 4440.. 1457.. 2402.. 945 rü nedeniyle, metropol ülkeler sömürge
Lastik ürünleri 968.... 1650.. 1682.. 161..... 167.... 6 lerden büyük bir sömürü payı almakta,
Madenler 1448.. 3357.. 1809.. 8181.. 1735.. 146 sömürge ve yenisömürgelerde devrimci
Makinalar (elektrik) bunalımı yoğunlaştırırken, kendi bunalı
makinaları hariç) 1903.. 5257.. 3354..' 3102.. 5158.. 2056 mını görece rahatlatmaktadır. Metropol
Elektrik mak. ve lerce elde edilen bu sömürü payının bir
araçları 2047.. 3946.. 1899.. 874.... 1661.. 747 b ö l ü m ü n ü n kendi ülkelerindeki emekçe
Ulaşım araçları 4228.. 10760. 6532.. 1784.. 3196.. 1412 lere sus payı olarak dağıtılması, metropol
lerde s ı n ı f ç e l i ş k i l e r i n i yumuşatıcı etki ya
ratmaktadır. Emperyalist sömürü nede
niyle metropollerde artıdeğer sömürüsü
nün yumuşak olması, emekçi yığınların
Kaynak: Yabancı ülkelerdeki ortaklıkların satışları. Survey of Current Busines, Ka
düzene karşı tepkilerini nötralize ederken,
sım, 1966, İhracat: US.Buseau of the Census, Statistical Abstracks of the United Sta
işçi sınıfı içerisinde bir işçi sınıfı aristok
tes, 1966 ve age.i965 Aktaran Sweezy Baran. Ç.K.B.s.174
rasisi yarattı. Oluşan bu işçi s ı n ı f ı aristok
rasisi, proleteryanın mücadelesinin önü
ne yanlış hedefler koyarak, mücadeleyi bu
lanıklaştırıp, önünü tıkayarak metropol
lerde sınıf mücadelesinin zayıflamasına ve
Emperyalist tekellerin yenisömürge birlikte varlıklarını sürdürmeye devam et güçsüzleşmesine neden oldu. Böylece, de
ülkelerde yaptıkları yatırımlara oranla elde tiler. Bir yandan emperyalizmin yoğun sö rinleşen çelişkilere karşılık metropol ülke
ettikleri kâr ise daha fazladır. Ucuz emek m ü r ü s ü ve kendi b u n a l ı m ı n ı yeni lerin malioligarşileri henüz rahat soluk
gücü ve rahat sömürü koşullarının yarat sömürgelere aktarması, diğer yandan var alabilmektedir.
tığı bu durumu ABD'ni Standart Oil of lığını sürdüren tekel, tekel öncesi ve kapi
New Jersy tekelinin 1958 sonundaki var talizm öncesi egemen sınıfların sömürü Bu nedenle devrimin odağı sömürge,
lık ve kazançlarının çeşitli bölgelere göre sü emekçi yığınlar üzerindeki sömürüyü yenisömürge ülkelere kaymakta metropol
dağılımından görelim: kat kat artırırken, egemene sınıflar arasın ülke proleterlerinin k u r t u l u ş u ve kapita
Varlıklar Kazanç da da sömürüyü paylaşma doğrultusun l i z m i n bir sistem olarak y o k o l u ş u
da çekişmeleri de gündeme getirdi. emperyalizmleezilen halklar arasındaki
ABDKanada. 67............ 34 çelişkelerin çözümüne bağlanmaktadır.
Latin Amerika 20 39 Yenisömürge ülkelerde siyasi yöne Ezilen halkların verdikleri ulusal bağım
Doğu Yarımküre 13 27 tim sürekli faşizm olarak biçimlendi. Fa sızlık savaşıyla emperyalist zincirden kop
Toplam 100 100 şizm zaman zaman parlamenter biçim al maları, emperyalizmin pazar alanı olmak
Aktaran, Sweezy Baran, Çağdaş Ka tında, örgütlü olarak, zaman zaman da tan çıkmaları, metropollerin bunalımla
pitalizmin Bunalımı s.129 egemen sınıfların oluşturduğu yönetimsel rını bu ülkelere aktararak b u n a l ı m ı ve sı
ittifakın "ipi elden kaçırmaya başladığın n ı f çelişkilerini yumuşatmayı engelleye
Yeni sömürge ülkelerde geliştirilen sa
da da" açık, askersel biçimde uygulama cektir. Bu da metropollerde artıdeğer sö
nayi ise kendi gelişim dinamiğini oluştu
ya başlar. Emperyalist işgal ordularının ye mürüsünü yoğunlaştıracak, sınıf savaşımı
ramayan, emperyalizme bağımlı, onsuz
rini de o ü l k e n i n ordusu alıp, ülke içinde nı keskinleştirecek, metropollerdeki dev
yaşayamayacağı bir sanayi konumundadır.
ki ordu içsavaş koşullarına göre örgütle rim hareketlerini yaratıp başarıya götüre
Yatırımlar, bağımsız bir ekonomik geliş
nir.
me yerine bağımlılığı pekiştiren, bağım cektir. İşte bu şekilde emperyalizm (dola
sız ekonomik gelişmeyi tümden yokedip, yısıyla kapitalizm) t a r i h i n çöp tenekesin
emperyalizme bağımlı gelişim sürecini Yenisömürgecilik i l i ş k i l e r i n i n ve sü de yerini alacaktır. Tek tek ateşler,
başlattı. Eskinin komisyonculuk, acenta rekli faşizmin varlığı, yenisömürge ülke dünyayı saran zinciri yok edecektir.
Dünyada buğdaylar var
Bütün insanlara yetecek kadar;
DIN VE TOPLUM
Güller, mersin ağaçlan, zevk ve güzellik,
Ve ballı bezelyeler var: Herkes için.

Evet, birkaç kişinin değil bezelyeler,


Kabuklan çatlamış tatlı bezelyeler herkesin.
Melekler, Şeytanlar
Ve tanrı sizin olsun, yeryüzü bizini.

İlker ÖZKAN

"İnsanı din yaratmaz, dini insan leşen ayaklanmalarda mezhep ayrılıkla Bugün OrtaDoğu'da dinin yukarıda
yaratır" diyor Marx. İnsanoğlunun doğa rının, bu ayaklanmaların gerçekleşmesin belirttiğimiz gibi, ezilen halkların baş
karşısındaki güçsüzlüğünü ve doğayı çö de önemli bir rolü olmuştur. kaldırı aracı olma işlevini yüklendiği bir
zümleyememesinden ortaya çıkan din; in Bugün Latin Amerika'da ve birçok durum yaşanmaktadır.
sanın doğa karşısında güçsüzlüğünde sı ülkede kilise, faşist diktatörlüklerin insan 1979 Şubat devrimiyle dünya politi
ğındığı ve kendince açıklayabilmesini sağ lık dışı işkence ve katliamlarına tavır ala kasında öne çıkan şii hareketi, İran dışın
ladığı bir kurum olmuştur.Sınıflı topluma bilmekte; hatta, yer yer din adamları halk da diğer bölge ülkelerinde de yaygınlaşa
geçişle birlikte bu özellikleriyle egemen sı ların faşist diktatörlüklere karşı mücade rak önemli bir etkinlik sağlamış ve bugün
nıfların hizmetine giren din, Kapitalizm lelerine (bu genellikle de olsa) aktif ola için bölgedeki antiemperyalist güçler için
öncesi toplumlarda, ekonomi dışı zorun rak katılabilmektedir. İrlanda halkının İn de önemli bir konuma sahip olmuştur.
temel olduklarından biri olmuş (bazen en giliz emperyalizmine karşı sürdürdüğü ba Bu durum devrimci güçlerin dinci ha
önemlisi) ilerici döneminde, feodalite ta ğımsızlık mücadelesinde katolik kilisenin, reketleri doğru bir şekilde değerlendirip
rafından kendisine karşı kullanılması ne ulusal bütünlüğü sağlama konusunda bu bakış açısıyla tavırlarını belirlemeleri
deniyle dini reddeden kapitalist egemen sı önemli bir etkisi vardır. ni zorunlu kılmaktadır. Bizde bu yazımız
nıflarda, tarihi olarak gericileşmeleriyle ABD'de kilise demokratik özlü ba da dini hareketleri özel olarak da şii ha
birlikte, iktidarlarım sürdürme yolunda rış hareketinin en büyük destekçisidir. reketini değerlendirmeye çalışarak bilim
halkı düşünsel olarak etkisizleştirmenin Bu örneklen daha da çoğaltmak sel bir görüş sunmaya çalışacağız.
Önemli bir aracı olarak dini kullanmışlar mümkündür. Ancak hemen altını çizerek
dır. belirtelim ki, dinin bazen böylesi bir işlev İRAN'DA DİNCİ
Kullanmaktadırlar... Marx'ın deyişiy üstlenmesi onun asıl işlevi olan "halkın
le din, "halkın afyonu" olma işini gör afyonu" olma özelliğini kalıcı olarak yad HAREKET:
mektedir. sımaz, yadsımıyor. Dinin tarihi ve sınıflar Emperyalizmin OrtaDoğu'daki en
mücadelesinin karmaşık, zengin pratiğin Önemli üsleri, karakolu ve en büyük pa
de ortaya çıkan, egemen baskı ve zulme
DİNİN BASKIYA  karşı olma işini de üstlenmesi geçici, özel
zarı olan İran, bir avuç egemen dışında her
sınıf ve tabakadan, her politik görüşden
ZULME KARŞI ve istisnai bir durumdur. Dinin zaman za güçlerin onyıllarca süren zorlu, uzun ve
man böylesi işlevler üstlenmesinin kökenin
BAŞKALDIRMALARA de kendi iç yapısı değil, sınıflar mücade
kanlı mücadelesiyle, 1979'da Şah oligar
şisinin alaşağı edilmesiyle bu konumunu
ARACILIK ETMESİ: lesi vardır. Ezilen bir sınıfın, ezen ve sö kaybeder.
Yaşamın zenginliği içersinde bazen, müren sınıfa karşı, ilhak edilen ve bölge Sahneye çıkan güçlerin başında mol
din'ir belirtilen işlevine ters düşen bazı gö nin, ilhak edene karşı, haksızlığa uğrayan lalar gelmektedir. Mollaların sınıfsal ta
revlerde üstlendiğini görmek olasıdır. bir kesimin, haksızlık edene karşı müca
banı, şehir de küçük orta burjuvazi kır
Hıristiyanlığın ilk olarak ortaya çıkı delesinde din, ezilen sınıfların, yoksul
da da, şah oligarşisi ile bütünleşen en bü
şında kölelerin ve köylülerin köleci devle halkların başkaldırmasında düşünsel bir yüklerin dışında kalan hariç feodal top
te karşı isyanlarına düşünsel temel oluş liği sağlıyor; halkları birleştiren ideolojik
rak sahipleridir. Dinin İran toplumunda
turmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nda maya olabiliyor. Yani dinsel başkaldırının
ki etkisi büyüktür şii ibadet kurumlarının
Rumların, Bulgarların ve İmparatorluk kökeninde, sınıfsal başkaldırı, ezilmiş
ve din adamlarının dokunulmazlığı var
lik ve zulüm vardır ve ancak böylesi du
bünyesindeki diğer ezilen ulusların ulusal dır.
rumlarda din, ezilenlerin mücadelesine Dönemin çarklarım emperyalizm ve
gelişimi ve bağımsızhk mücadelelerinde
hizmet edebiliyor. Nitekim bazen ezilen onun çevresinde odaklasan yerli işbirlik
kilise kurumu önemli bir rol oynamıştır.
lerin başkaldırısında etkili olan din, ege çilerle döndüren, ülkeyi emperyalizmin ile
Yine müslümanlığın ilk ortaya çıkışında
menlerin, ilhakçıların dini olduğunda en ri karakolu ve silah pazarı yapan, çeşitli
Arap yarımadasında köleciliğin keyfi öl
ufak bir ilerici işlev görmüyor ve egemen milliyetlerden halkları birbirine kırdıran, ül
dürme, zulüm ve benzeri uygulamalarına
lerin iktidarlarını sürdürmek için kullan keyi halklar hapishanesine çevirerek kurt
karşı çıkmıştır. İlerki yıllarda İran'da, Os
dık lan başlıca araçlardan biri haline ge ulusunun ulusal gelişimini çarpıtan ve ulu
manlı'larda merkezi otoriteye karşı gerçek

40
sal mücadelesini kanla boğan, halkları se
falete tutsak eden Sah yönetimine karşı
toplumda büyük bir tepki ve gelişen mü
cadele vardır.
Mollaların Şah'a karşı tavır almaları
'Ak devrim" ile daha da yoğunla
şır. AK devrim ile Şah oligarşisi, kırsal
alanda da yukarıdan aşağıya kapitalist
(daha da somutlarsak emperyalist) üretim

"ve dinsel önderler


kuramsal olarak aynı
zamanda toplumsal
yaşamda da önderdirler,
bu yan bile yarı feodal
ilişkilerin yoğun olduğu
bölgelerde geçmiş
gücünden çok şey
kaybetmiş olsa da şii din
adamları aynı zamanda
toplumsal yaşamın da
önderleridirler." lümanlığın diğer mezheplerinden daha maz. Demokratik ve bağımsızlıkçı niteli
çoktur. Ve dinsel önderler kuramsal ola ğin gelişmesi ve giderek sosyalist devrime
rak aynı zamanda toplumsal yaşamda da dönüştürülmesi, proletaryanın doğru bir
ilişkilerini inşa ederek; şehirde de tekelleş önderdirler. Bu yan bile yarı feodal ilişki mücadelesi ve ittifakları politikasıyla ola
meyi hızlandırarak toplumsal yaşama her lerin yoğun olduğu bölgelerde geçmiş gü bilir.
şeyiyle egemen olmayı amaçlamaktadır. cünden çok şey kaybetmiş olsada Şii din İran'da bu süreç, ileriye doğru yaşan
Şah yönetiminin bu adımı, yarı feodalle adamları aynı zamanda toplumsal yaşa mamış, devrim çarkı geriye dönmüştür.
rin, orta ve küçük burjuvazinin; emper mında önderidirler. İranlrak savaşının başlamasından
yalizme bağımlılığın artmasının ve tekel 1979 "İslam devrimi'' devrimi sosyal bir süre sonrasına kadar rejim nispeten de
leşmenin yoksullaşmalarını hızlandırdığı bir devrime dönüşememiştir. Yani Şah oli mokratiktir. Komünistler dahil tüm poli
için Şah yönetimine karşı tavır alanların garşisinin karşı mücadele eden güçler (sınıf tik güçlerin örgütlenme, propaganda, gös
sınıfsal tabanı genişler, mücadelede ak sal yapılarına bağlı olarak) politik bir dev teri serbestliği vardır. Ancak devrimci ve
tif ve yoğun bir düzeye sıçrar. rim olarak niteleyebileceğimiz İran devri demokratik güçlerin tutarlı, esnek, kararlı
Bu ekonomik temele karşı çıkışvede minde, mevcut üretim ilişkisini (kapitalist) çizgilerinin olmamasında kolaylaştırıcı et
sınıfsal ( 1 ) üst yapıda yaşam biçimi ve de yıkıp yerine bir ileri üretim ilişkisi (sosya kisiyle mollalar iktidara tek başlarına ha
ğerler sisteminde zıtlığın derinleşmesiyle list) kuramamışlardır. Emperyalizm ve kim olurlar ve diğer güçleri katliama va
de desteklenir. Şah hanedanlığı ve saray onun yerli işbirlikçisine dayanan Şah oli ran baskı ve terörle susturdular. Kürdis
çevresine çöreklenen büyük ticaret ve sa garşisini aşağıdan yukarıya gelişen bir dev tan'ın hiç bir ulusal talebine esneklik gös
nayi tekelleriyle, toprak sahiplerinin yaşa rimle yıkıp yerine ağırlıkla orta ve kısmen terilmez ve ulusal mücadele boğulmaya ça
mı ve ahlaki değerleri doğaldır ki, göbek küçük burjuvazinin değişik politik temsil lışılır.
lerinden bağlı oldukları emperyalizmin cilerinden kurulu bir yönetim kurmuşlar 1979 öncesi halkın baskı ve zulme kar
yoz, kozmopolit, çürüyen kültürel yapısı dır. şı mücadelesine bayrak açan din, bugün
na uygun olacaktır. Bu durum, dinci güç Bu yapının ikili yanı vardır; emper
halkı ezmenin, savaş alanlarında katletme
lerin yoğun tepkisini çekiyordu. Ekono yalizm ve yerli işbirlikçisi olan saray çev
nin bir aracı olmuştur. İran devriminde de
mik çelişki ile bütünleşen bu tepki, geniş resinde kümelenen Şah oligarşisine ve
görüldüğü gibi din'in iktidara gelmeden
bir sınıfsal tabanı olan ve kırsal alanda da onun baskıcı, kuramcı rejimine son ver
miş olması; ama sonuçta burjuvazinin kat önceki işlevi iktidara geldikleri ve egemen
ha yoğun olmakla birlikte şehirlerde de lerin aracı olmaya başladıktan sonra tam
emekçi halk kesimleri arasında önemli manlarına dayanması, sömüren bir sınıf
olmaları ve kapitalist üretim tarzının sü tersine döndü. Bugün bu yönetim İran
dinsel ve politik etkinliği olan mollaların da halka karşı aynı katılıkta sürüyor ve ar
mücadelesini körükler. 1945'lerdeki Şah regelmesi...
tık antiemparyalisttikleri ise büyük oran
yönetimine tavır 1960 Ak devrimi sonrası Devrimin ilerlemesi, demokratik ve da kaybolmuş, edeta anti ABD tavırlara
bir üst düzeye sıçramış düzene alternatif ulusal yanların güçlenmesini sağlaması ve bürünmüş.
(2)

çıkmaya çalışan bir öze dönüşmüştür. ya gerileyerek halk için diktatörlük olması Dış ticarette özel mülkiyete yer vere
Müslümanlıkta din, insanın sadece ve emperyalizmle bütünleşmesi sınıf mü rek, tekelleşme önündeki bir engel daha
ölümünden sonraki yaşamına hazırlık cadelesinin seyrine bağlıdır. Bu tip devrim yıkılmış, orta ve küçük burjuvaziye daya
için bugünkü yaşamına kurallar koyamaz, lerde, devrimi yapan tarafların çokluğu ve narak ve bizzat devletin temel sanay'i in
toplumsal yaşamınada müdahale eder. Şi değişik ittifaklara dayanması var olan du şa ederek kurulmaya çalışılan "ulusal ka
i'likte toplumsal yaşama müdahale, müs rumun aynen korunmasına olanak tanı pitalist ekonomi" programı bir çok ye

41
rinden delinmiştir. 1979 devrimiyle emekçi riminin ABD emperyalizmini zedeleyen lardadır. Bu üstünlük ekonomik olarak
halkın elde ettiği kazanımlar yok olmuş, bir yanıda budur. Bu hareketler, bir avuç güçlerini geliştirip, pekiştirmelerine des
tüm demokratik haklarına el konulmuş, işbirlikçinin baskıcı, emperyalizm uşağı ik tek oluşturmuştur. Sınıflı toplu olması do
alım gücü hızla kötüleşmiştir. tidarlarına zaman zaman korku yaratır. layısıyla doğal olarak hristiyanlar arasın
Iran hala ve bir süre daha ABD Dinci hareketlerin ulusalcı ve bağım da da emekçi sınıflar vardır. Ancak sömü
emperyalizminin OrtaDoğu 'daki çıkarları sızlıkçı özleri yoktur. Hedefleri, İslami ik rücü egemenler arasında hristiyanların ezi
için bir tehlikedir. Bu tehlike durumu sa tidarlar kurmaktır. İslamcılık ise sınıflar ci üstünlükleri vardır.
dece Iran devriminin gerçekleşmesi ve üstü bir ideoloji değil, günümüzde yok ol Nüfusun yarısını oluşturan müslü
ABD emperyalizmine karşı tavır alması ma sürecini yaşayan orta b u r j u v a n ı n ve manlar ise toplumun en yoksul kesimidir
na bağlı değildir. Iran molla diktatörlüğü bazı feodal unsurların yok olmalarına kar ler. Ve devlet yapısında ve toplumsal örgüt
bölgenin bir çok ülkesine islam devrimi şı sarıldıkları "can yeleğindir. H a l k ı n de lenmelerde yasal siyasal varlıkları çok az
ni yaymak için çıktı (uğraş veriyor) Orta mokratik bilincine ve ulusal istemlerine ce dır.
Doğu'nun gerici, ABD uşağı şeyhlerinin vap veremeyeceği içinde, emperyalizm ve Lübnan adeta din ve mezhep mozai
tekeller dünyasına yöneltilen ilk dönem ğidir. Çok çeşitli dinsel ve mezhepsel top
lerde görülen antiemperyalist tavırda yok l u l u k l a r vardır.
"dinci hareketlerin olmaya mahkumdur. Yani kısa sürede ba Toplumsal uyumsuzlukların ve sınıf
ğımsızlıkçı politika emperyalizmin çıkar sal uçurumların derin olduğu Lübnan'da,
ulusalcı ve bağımsızlıkçı komünist ve ulusalcı demokratik güçler,
larını (ekonomik ve politik) zedeler. An
özleri yoktur, hedefleri, cak uzun sürede onunla bütünleşmesi ka varolan çelişkileri sınıfsal ve ulusal 'de
iktidarlar kurmaktır, çınılmazdır. mokratik temellerine doğru çözme konu
sunda hiç başarılı olamamışlar, halk yığın
islamcılık ise sınıflar üstü larını bu temelde örgütleyememişlerdir.
bir ideoloji değil, LÜBNAN'DA DİNCİ Bu eksiklikler, kapalı ve yarı feodal, dini
günümüzde yok olma HAREKET: i l i ş k i l e r i n güçlü olduğu Lübnan'da, her
sürsecini yaşayan orta topluluğun kendi varlığını korumak için
iç örgütlenmesinin ve dayanışmasının içe
burjuvazinin ve bazı Dinsel görünüşlü örgütlenmelerin kapanmasını kolaylaştırır. Din de içe ka
feodal unsurların yok çok güçlü olduğu ülkelerden biriside Lüb panıklığın ve var ofrna mücadelesinin ma
nan'dır. yası olmuştur. Yani, bu örgütlenmenin özü
olmalarına karşı
Emperyalizm, Lübnan'a siyasi ba dincilik değil, kimi(hıristiyanlar) ayrıca
sarıldıkları bir 'can ğımsızlığı sömürüsünün ülkedeki en bü l ı k l ı egemen konumlarını korumak, kimi
yeleği'dir." yük ortağı olan hristiyanlara toplumsal ya (dürziler) varolan konumlarını devamet
şam ve devlet kurumlarında çok büyük ay tirmek, kimide (müslümanlar özellikle şi
rıcalıklar sağladıktan sonra vermiştir. Bu i"ler) siyasi ayrıcalıklara son vererek eko
ve krallarının yönettiği arap ülkeleri baş durum, geçmişte güçlü olan Hristiyanla nomik ve sosyal ezilmişliklerine son ver
ta olmak üzere bir çok ülkede dini hare rın bağımsızlık döneminde, ekonomik ve me temelinde, iç dayanışmalarını geliştir
ketlere İran devriminin verdiği maddi ve siyasi olarak dahada gelişmelerinde etkili mişler; bu uğraşlarında daha güçlü olabil
moral destekle, mevcut yönetimlere alter olur. Sayıca bugün az olmalarına karşı mek ve tüm topluluğu peşlerinden sürük
natif ciddi bir güç olmuşlardır. İran dev devlet kurumlarında üstünlük hristiyan leyebilmek için topluluğun ortak inancı
olan dini kendilerine bayrak edinmişler
dir. Sınıfsal ve ulusal temelde örgütlenen
sosyalist ve ulusalcı güçler zayıftır. Top
luluk örgütlenmeleri ise çok güçlüdür.
Devletin en büyük örgütü ve silahlı
koruyucusu olan ordu ise hem sayıca az
lığı, teknik geriliği ve hemde toplumsal ya
pının mozaiğini hristiyan ağırlıkta yansıt
ması nedeniyle devlet otoritesinin güçlü
bir biçimde varolmasını engellemiş, daha
sonrada 1970 Ürdün katliamı üzerine Lüb
nan'a geçen Filistinlilerin moral ve mad
di desteğiyle de güçlenmeye başlayan
müslümanların mücadelesiyle de gücü
azalmış, 1978 Lübnan iç savaşından son
ra ise Lübnan ordusunun ve devletinin
otoritesi başkentin belli mahallelerinde ve
birkaç kasabada kalmıştır. Ancak hemen
hemen, toplumsal olarak bir çok hizmet
kurumunu yaratan ve silahlı milis kuran
topluluklar ülkede adeta özerk bölgeler
yaratmışlardır.
Bu güçlerin asıl sorunu ulusal veya sı
nıfsal mücadele değil, topluluk olarak çı
karlarıdır dedik.

42
3
Nitekim 1982'de< >; önce sınır bo rarlanan benzer veya değişik, çok geniş de çıkar çelişkilerine, görünürde ise din
yunca üstlenen filistin devrimci güçlerini y a n k ı l a r uyandıran eylemlerin hemen he sel çelişkilere bağlı olarak çalışıyorlar. Tu
yoketmeyi ve giderek de Lübnan demok men çoğunu böylesi örgütler gerçekleşti tarsız politikaları ve halkı bölen bir top
ratik hareketinin en önemlisi olan F i l i s t i n rebilmiştir. Bugünde bu örgütler, devletin l u l u k l a sınırlayan örgütlenmeleri bu güç
9
devrimci h a r e k e t i n i t ü m ü y l e yok etme he yeniden var olan güç dengelerine göre ör lerin zayıflığımda beraberinde getiriyordu.
defli israil saldırılarına karşı bu g r u p l a r g ü t l e n d i r i l m e s i mücadelesinde en ön saf Zayıflık, varolma mücadelelerinde kendi
ilk dönemde hiç bir direniş göstermemiş tadırlar. İsrail işgaline karşı Lübnan dev öz güçlerine dayanma yerine, kendileri dı
lerdir. Bu tavırsızlıkta İsrail hareketinin kı leti hiç bir tavır almamıştır. Devlet kada şında ki güçlere bel bağlamalarını, paslan
sa süreceği ve toplumsal yaşama hiç mü melerinde yer alan m ü s l ü m a n l a r ı n bazı malarında beraberinde getirir. Ortadoğu
dahale etmeyeceği, sadece Filistinlilere yö ları sadece cafcaflı sözlerle yetinirken, nün çok çeşitliliği ve sürekli değişen taraf
neleceği ham hayali; kendi aralarında ulu hristiyanlar tam bir suskunlukla işgali des lar, sağlam sınıfsal tabam olmayan ve tu
sal demokratik birliğin olmamasına bağ teklemişlerdir. Sivil hristiyan örgütlerin az tarlı bir çizgileri olmayan ülke ve örgütle
lı zayıflıkları ve kendi özgüçlerine güven bir kesimi tavırsız kalırken, büyük bir kıs rin k u r d u k l a r ı i t t i f a k l a r ı n k u r u l u p 
sizlikleri yanında Filistin güçleriyle arala mı adeta İsrail askeri gibi terör ve katli y ı k ı l m a s ı ikileminden kurtulamayanla
rında ki zaman zaman silahlı çatışmaya am uygulayarak, halkın baskı, zulüm ve rın en önemli nedenidir. İttifakların yıkıl
dönüşen çelişkilerininde etkisi vardır. işgale karşı yükselen bilinç ve mücadele ması ve taraflar arasındaki çelişkilerin de
İsrail işgali genel olarak dürzi'lerin sini ezmeye çalışmıştır. rinleşmesi, bu güçlere yaslanan'Lübnan'
gücüne dokunmamıştır. Ancak sınıra ya İsrail'e karşı mücadelenin, işgal böl daki örgütîerede yansıyor ve çatışmaların
kın güney Lübnan'ı kendisi açısından tam gelerinde çoğunluğunda şii o l m a s ı n ı n önemli nedeni oluyor. Ortadoğu dengesin
güvenli yapabilmek için, yandaşı hristiyan etkisiyle daha çok şiilerden geldiğini be
güçleri destekleyerek bu bölgede yaşayan lirtmiştik. Diğer etkenlerle birlikte bu mü
şii'leri ve örgütlenmelerini dağıtmaya yö cadele zaten azalan ve ülke topraklarında
nelmiştir. çok dar bir alanda etkili olabilen devlet "günümüzde din olgusu
İşgalin uzaması ve toplumsal siyasal otoritesini tamamıyla yitirtmiştir. Hristi
bazı ülkelerde özel bir
yaşama müdahalesi, bundan en çok etki yanların egemen olduğu devlet bugün,
lenen şii'ler başta olmak üzere birçok ör hristiyanlara bile söz geçirememektedir. durum olarak baskıya
gütlenmeyi harekete geçirmiş, yaklaşık bir Hükümetin bakanları devlet başkanının zulme karşı başkaldırıların
yıllık bir s u s k u n l u k ve şaşkınlık dönemin ölüm fermanını imzalıyor ve her topluluk gerçekleşmesinde etkin
den sonra özellikle şii'ler İsrail'e karşı si kendi örgütlenmesini toplumsal yaşamını
lahlı eylemler ve kitlesel gösteri ve grev giderek güçlenen bir şekilde herşeyiyle dü
olma fonksiyonunu
lerle direnmeye başlarlar. zenlivor ve silahlı milislerini güçlendiriyor. üstlenmiş olsada esas
Şii t o p l u l u ğ u n en b ü y ü k örgütü İsrail işgali amaçlandığının tam ter işlevini 'halkların afyonu'
Emerdir. Dinsel topluluk örgütü olsada si bir sonuç yaratmıştır. Halkın ve toplu
Emel, dinselfanatik yanı güçlü değildir, lukların toplumsal yaşantıya katıl
olma özelliğini koruyor ve
Antiemperyalist ve özelliklede AntiABD ma bilinci yükselmiş ve çeşitli topluluk bu amaç için yaygın
yanı olan bu örgüt şiilerin toplumsal ya lar silahlı örgütlenmeler yaratarak bu bi şekilde kullanılıyor."
şamdan i t i l m i ş l i ğ i n e son vererek, toplum linçlerini gerçekleştirmeye çalışmaktadır
sal örgütlenmelerin ve devletin, Lübnan lar. Bugün emperyalizmin bu sorunları,
toplumunun ve çeşitli topluluklarının güç çözme adıyla piyasaya sürdüğü planlan de gücünü artırma isteğiyle taraflar ken
dengelerine göre tekrar düzenlenmesi için kimse dikkate bile almıyor. Eski ilkelere di politikaları doğrultusunda buradaki si
mücadele ediyor. Pragmatist, küçük bur göre toplumsallaşmanın ve devletin örgüt lahlı örgütleri bir koz olarak kullanmaya
juva milliyetçisi olan bu örgütün bağım İenemeyeceği açıktır. Kaldıki, silahlanmış çalışmaktadırlar ve yer yer kullanıyorlar
sızlıkçı ve demokratik yanlan oldukça yo halkı bir yana iten çözümlerin gerçekleş da.
ğundur. mesi olasılığının çok az olduğu dünya ta Bu çatışmaların bir nedenide emper
İsrail işgalinde ilk dönemlerde Emel' rihi tarafından kanıtlanmıştır. yalist ajanların pravakasyonlarıdır. Ortak
in karşı tavır almamasının etkisiyle hızla Lübnan halkının ezici çoğunluğu yü
bir hedef için kararlı bir şekilde bir araya
gelişen ve şii topluluğu içinde önemli bir rüttüğü silahlı mücadeleyle emperyalizmin
gelemeyen bu örgütler arasında varolan çe
yoğunluğa erişen dinsel, fanatik örgütlen ve yerli işbirlikçilerinin ülkeyi ve bölgeyi at
lişkiler, provakasyonlarla daha üst boyut
melerde vardır. Bu örgütlenmelerin bir kıs lama tahtası yaparak Ortadoğu'nun sö
lara sıçrayarak çatışmalara dönüşebiliyor.
mı İran'dan aldıkları para, insan, silah ve mürülmesine uygun oluşturulan devleti ta
Feodal ilişki ve kafa yapısını atamamış bu
lojistik destekle "islam devrimi"ni Lüb nımıyor ve devletin tekrar, eskisinden da
örgüt insanlarında ki öç alma duygusu
nan'da gerçekleştirmeye çalışırken, bir kıs ha ileri demokratik ilkelerle örgütlendiril
da yoğun olarak vardır. Bu doğaldır, yad
ımda Suriye güdümünde bir Lübnan kur mesini istiyor, bunu gerçekleştirmek için
sınmamalıdır. Bugün antiemperyalist ay
mak için mücadele ediyorlar. Aktifsilahlı de mücadele ediyor.
rıcalık temelinde örgütlenen örgütler dev
eylemleri diğer örgütlemelerin çıkıp müca İşte bu mücadelede halkın önderi,
lete karşı mücadele yürütselerde, bu örgüt
dele vermediği koşullarda hızla gelişerek mayası din olmuş, dinsel topluluk teme
lerde topluluk çıkarı ön plandadır. Ve
kitle tabanı yaratmalarını sağlamıştır. linde örgütlenen yapılar baskı, zulüm ve
pragmatik bir çizgi izlerler.
1983'de Amerikan, Fransız askerlerinin itilmişliğine karşı mücadelede halkın ön
kaldığı karargaha intihar kamyonu ile sal deri olmuştur. Din, her koşulda halkın ulusal ve sı
dırarak Lübnan halkının bağımsızlık ve Bu araplar arasında hala sürekli ça nıfsal bilinçlenmesinin önünde engeldir.
demokratik Özellikleri olan mücadelesini tışmalar olmaktadır. Halkları birleştiren, Halkın sorunlarına gerçek anlamda sahip
boğmak amacıyla Lübnan'a gelen emper bütünleştiren sınıfsal ve ulusal temelde de çıkıp, bilinçlenmesini ve ortak mücadele
yalist askerlerinin 300'e yakınını öldürmesi ğilde, halkları daha da az ayıran dinsel sini köstekleyen din, çağ dışı konumlarla,
le başlayan ve daha sonra birçok kere tek mezhepsel kapsamın Örgütleridir. Temel devrimcidemokratik mücadelenin ve bi

43
linçin geri olduğu koşullarda halkın ezil ci politika ve gündeme geldiğinde i t t i f a k  sağlamayacak, gerçekten demokratik dü
mişliğe, sömürülmüşlüğe karşı bir sığma lar politikasını kesin sınırlarıyla buna göre zen kurulamayacaktır.
ğı olmaktadır. Ezilmişliğe karşı mücade belirlemelidir. A k s i d u r u m büyük yanıl Günümüzde din olgusu bazı ülkeler
le sürdüren halkların düşünsel bayrağı gılara yol acar. Halkın antiempetyalist, de özel bir durum olarak baskıya, zulme
olan din ve dinci ilkelere göre örgütlenen antifaşist devrimci b i l i n c i n i n köreltmesi karşı başkaldırıların gerçekleşmesinde et
güçler, ezilmişliğe, emperyalizmi karşı mü ne hizmet eder kin olma fonksiyonunu üstlenmiş olsa da
cadeleleriyle ilerici misyon y ü k l e n i r k e n , İran'da 79 öncesi devrimci güçlerin esas i ş l e v i n i " h a l k l a r ı n a f y o n u " olma
halkların gerçek kurtuluşu için ulusal şah diktatörlüğünü yıkmak için dolaylı ve özelliğini koruyor bu amaç için yaygın şe
sımfsal bilinç ve mücadelesinin önünde ya dolaysız yollarla i ş b i r l i ğ i yapmaları, yi kilde kullanılıyor. Dünyanın birçok yöre
engel olmakla gerici bir misyonuda yük ne Lübnan'da devrimci  demokratik güç sinde faşist diktatörlükler derinleşen eko
lenirler, Emperyalizme karşı mücadele sü lerin İsrail işgaline ve ABD emperyalizmi nomik krize bağlı olarak yoksulluğa ter
recinde ağır basan yan ilerici özüdür. An ne, hristiyan azınlığın çıkarlarını koruyan kedilen halkın kendi sorunlarına sahip çık
cak iktidara hakim olduktan hemen son devlete karşı mücadelelerinde dinsel temel masını, bilinçlenmesini engellemek için,
ra, ilerici misyonunu hızla kaybederek, sö deki örgütlenmelerle gücbirliği yapmala yükselen mücadelesini bastırmak için din
m ü r ü n ü n koruyucusu olmaya başlarlar. rı doğrudur. olgusunu alabildiğince kullanmaya çalışı
İran bunun açık örneğidir. 1979 devrimi Ancak dinsel propagandanın halkın yor. Hatta Pakistan vb. görüldüğü gibi şe
öncesi tüm halk güçleriyle Şah oligarşisi bilinçlenmesi ve gerçek k u r t u l u ş u n u sağ riat yasalarını uygulamaya koyuyor. Papa,
ne karşı savaşırken mollalar, iktidara gel laması önünde engel olduğunu bilerek, dünyayı dolaşarak sosyalist ülkelerde
dikten sonra kendi dışındaki hiç bir güce devrimci propagandanın en önemli hedef karşıdevrimin hortlaması amacına yöne
yaşam hakkı tanımazlar. Halk güçlerini lerinden biri olarak da din görüşüne yönel lik propagandalar yapıyor. Yoksulluk için
Şah dönemini aratır oranlarda ezmişler meleri gerekir. İran'da devrimci  demok de, açlıkla ve ölüm mangalarının kurşun
dir. Ve antiemperyalist özellikleri hızla rat güçler bu konuda' yetersiz kalmışlar larıyla ölen emekçi halka "tanrıya şükür
kaybolurken halkını kendi çevresinde tut dır. Din düşüncesinin geniş emekçi yığın etmelerini" salık veriyor. Yoğun işkence,
ma amaçlı antiABD tavırlara girmişler ları etkilemesinin engellenmemiş olmasıdır. baskı ve katliamlarla birlikte din etkeni
dir. Şah diktatörlüğünü y ı k m a k t a güçbirliği nide kullanarak halkların mücadelesi en
Dinci güçlerin ( 4 ) gerici özelliklerinin yapabilecek dini güçler, Şah y ı k ı l d ı k t a n gellenmeye, durdurulmaya çalışılıyor. Hal
ağır basması iktidara geldikten sonra de sonra gündemin baş kefesine oturan de kın kendi gücüne olan güveni yok edilir
ğilde öncede olabilir. Bu durum egemen mokratik devrim mücadelesinin önünde ar ken, "bu dünya için değil, öbür dünya
güçlerce aralarındaki ilişkinin geçici çö tık engel olmaya başlamışlardır. O nokta için" uğraşması hedefleniyor. Bu anlam
zümlere bağlanması nedeniyle olabilece dan sonra çağdışı, fanatik, kendi dışında da din olgusuna ve dini örgütlere karşı ta
ği gibi (Pakistan vb.) halk güçlerinin mü hiç bir güce tahammülleri olmayan mol vırdan sözederken sadece i t t i f a k l a r poli
cadele ve örgütlenme bilinçlerinin kendi lalarla devrimci güçlerin artık ittifakı sür tikası için değil, karşı durum için de tavrı
durumlarını sarsabileceği (Tunus gibi, vb.) dürmelerinin bir anlamı kalmamıştı; bu it belirlemek gerekmektedir.
veya daha değişik hedeflerle olabilir. tifaka en kısa zamanda son verip, molla
iktidarını hedef alan yeni bir mücadele
nin ve bunun i t t i f a k l a r ı n ı n örgütlenmesi
ne girişmeleri gerekiyordu. Ancak devrim DİPNOTLAR:
DİNCİ HAREKETLER ci güçler bunu başaramamış, bir kısmı
mollaların peşine t a k ı l ı r k e n , diğer kısmı (1) Biz burada Şah yönetimine karşı mü
VE TAVIR: da mollaların gerçek niteliğini açığa çıka cadele eden ulusalcı, sosyalist, demok
racak bir mücadeleyi geliştirecek ittifak ratik güçleri konu dışına taştığı için be
ları kurmayı başaramamışlar, bu koşullar lirtmiyoruz.Amacımız mücadele eden
Günümüzün baş çelişkisi, emperya da mollalar i k t i d a r ı n ı yerleştirebilmiş ve güçlerin taktiğim belirtmek değil,
lizm ile ezilen halklar arasındadır. Sosya iktidarlarını yerleştirip, sağlamlaştırdıktan dinci güçleri belirtmektir.
listler, yürüttükleri mücadelelerinde itti sonra, kendi dışlarındaki tüm güçleri vahşi (2) Kaldı ki, bu antiABD tavrı (politika
fak politikasını doğru tespit etmelidirler. bir fanatizmle, katliamlarla ezmeye yönel sı), emperyalizmin ekonomik özüne
Çelişkinin iki tarafından biri olan emper mişlerdir. set koyma biçiminde değildir. İzlenen
yalizme vurulan her darbe, çelişkinin di Eğer Lübnan'da da bugün İsrail iş bu politikanın ağırlık yanı, halkların,
ğer tarafı olan ezilen halkların ulusal ve galinin, ABD emperyalizminin ve hristi içi boşaltılarak görünüşteki hedeflere
sosyal kurtuluşlarını daha da güçlendire yan azınlığın bekçiliğini yapan Lübnan yönelecek bilincinin çarpıtılmasıdır.
cektir. Bu anlamda emperyalizme karşı devletine karşı mücadelede, dinsel temel Bu politika ABD elçiliği işgalinde çok
mücadele eden her güç güvenilmez de deki örgütlerle gücbirliği yapan devrimci net ortaya çıkar. Sansasyonel tavırla
olsalar, gerici de olsalar nispeten devrimin  demokratik güçler güçbirliğini ilkeli bir halk yığınları olayın özüne yöneltil
ittifaklarıdır, emperyalizme vurulan her temele oturtamaz; dinin halkın bilinçlen mez, öz örtülerek biçime saldırılır.
darbe, devrimin temeline bir taş koymak mesi önünde engel olduğunu gözönünde (3) Bunu söylerken bu güçlerin temel özel
demektir. Bu genel bakış açısı, ittifakla bulundurmaz, dinin etkinliğini kıracak bir liklerini vurguluyoruz, farklı gruplar
rı politikasını pratik adım olarak belirler mücadeleyi örgütleyemezlerse; topluluk çı da değişik yoğunlukta da olsa, demok
ken, temel önemli bir anahtardır. karlarını savunan dinci örgütleri, topluluk ratikulusalcı yatılanda vardır. Ancak,
Dinci güçlere de bu genel bakış açı çıkarlarını savunmaktan çıkarıp, ulusal bir b u g ü n için temel özelliği bu olan
sıyla yaklaşmalıyız. platforma çekemezlerse, varolan devlet yı topluluk örgütlenmesi göremiyoruz.
Çağdışı bir düşünce olması, halkın kılıp, hristiyan azınlığın çıkarlarına son ve (4) Kastedilen geçmişte emperyalizm ile iş
ulusal ve sınıfsal bilincini köreltmesi ne rilse ve toplulukların güç dengelerine gö birlikçilerine karşı mücadele edilirken,
deniyle dini örgütler ve din görüntülü mü re bir devlet kurulsa dahi (ki bu geçmişe daha sonra bu mücadeleyi terkeden
cadeleyi dikkatle değerlendirmesi, devrim göre ileri bir adım olur) ulusal kurtuluşu dincilerdir.

44
KARİKATÜR
Artık gözümüz açıldı. Daha önceleri size tahammül etmek,
çılgınlıklarınızın ve isteklerinizin korkunç sonuçlarına katlanmak
zorundaydık... Bundan sonra kararlarınızın kahredici sonuçlarına
katlanamayız. Bugünden sonra, daha büyük ve faydasız fedakarlıklar
yapmayı reddediyoruz... YETER... ye artık bizimde taleplerimiz var...
EKMEK VE IŞIK

MOZAMBİK DEVRİMİ
Adnan SAATÇİ
Kasım ayı sonlarında bir uçak kazası sonuna dek sahip çıkması ve hatta çok il MOZAMBİK'İN TARİHİ 1498'DE
ve ardından ülkeler arası yoğun politik kel çok eşitsiz koşullarda bunun savaşımı BİTER 1975'DE BAŞLAR
suçlamalar gündemi meşgul etti. Uçak ka nı vermesi gerçekten ilginç bir özelliktir,
zasında hayatım yitiren Samora Machel, Bu özellik, kaynağını dile getirilme 1498'de çıktığı gezi sonucu Mozam
salt liderliğini yaptığı Mozambik devrimi mis bir yaşayış biçimi olan ortaklaşa ya bik'e adımını atan Vasco da Gamma'dan
için değil, aynı zamanda dünya ezilen şamın verdiği politik olgunluktan almak itibaren, Portekiz varlığı bu topraklardan
halkları içinde bir kayıptı... tadır. Sömürgecilik ilişkilerinin var olma eksik olmamıştır. Sömürgeciler, bu süre
Afrika kıtası, özellikle 19601973 yıl dığı dönemleri de, toprak ve diğer üretim boyunca kontrol altında tuttukları liman
ları arasında bir dizi devrimlere gebe ol araçlarının topluma ait olması ve bunla lar aracılığı ile özellikle madeni zenginlik
du ve yaşadı. Gine  Bisau, Angola gibi rın bireyler tarafından kullanımının yine leri (altın, gümüş vb.) Portekiz ve batıya
Mozambik devrimi de bu sürecin ürünü toplum tarafından denetim alımda tutul aktarmışlardır. İkiyüz y ı l l ı k bir dönem
idi. ması, şeflerin değiştirebilmesi özelliği ve boyunca, pek çok Afrika ülkesi gibi Mo
Kapitalizmin emperyalizm aşaması kabile demokrasisi, bu politik olgunluk zambik'te, Avrupa için sermaye birikim
öncesi döneminde ki klasik sömürgecili için yeterli geleneksel şartlar idi. kaynağı olmuştur. Avrupalının, Afrikanın
ği ve emperyalizm dönemindeki, sömür • Ancak Afrika toplumunun bu gele yeraltı zenginliklerini fark edişi ve ona yö
geciliği, yenisömürgeciliği altında yaşayan neksel, komünal ve eşitlikçi yapısı, kurtu nelik korkunç, acımasız hırsı, ondokuzun
Afrika kıtası halkları, ulusal bilince var luş hareketlen içerisinde çeşitli eğilimlerin cu yüzyıl içerisinde, k ı t a n ı n paylaşımı için
dıkları ölçüde bu gidişe dur demeye baş doğmasına da neden teşkil etmiştir. "Af ortak anlaşmalar şeklinde kendini kağıt
ladılar. rika sosyalizmi" teorisi bunlardan biridir. üzerinde resmileştirdi. Bu paylaşım müca
20. yy. başlarında, ilk dünya sosya Afrika'nın bu yapısından yola çıkan ve delesinin ilk t a r i h i ise a s l ı n d a Vasko da
list devriminin gerçekleşmesi, ardından Afrika'ya özgü bir sosyalizmden söz Gamma gibi gezginlerin, devletleri adına
1950'lere kadar diğer kıtalarda ki ulusal eden Afrika sosyalizmi, son tahlilde ka servet ve toprak aramaya çıktıkları dö
kurtuluş hareketlerinin başarısı, Afrikada pitalizme hizmet eder. Bu teori... bilimsel nemlere dek uzanır.
ki bağımsızlık mücadelesinin kıvılcım al sosyalizmin evrenliğini bölgeselliğe ve mil
masında önemli rol oynadılar. liyetçiliğe indirger. Gelişen toplumsal mü 18845 Berlin konferansı sonucu, Af
19601975'li yıllarda Afrika'nın uya cadeleyekumanda edebilmenin yolunu po rika resmen paylaşılır ve Mozambik, An
nışı, kendini tüm Afrikayı saran gerilla litikada "sosyalizmi savunmaktan" geç gola, Gine Bissau ile birlikte Portekiz'e
hareketleri biçiminde göstermişti. Sömür tiğini kavrayan bu teori ve liderleri, Afri düşer.
ge politikası gereği irili ufaklı onlarca ül ka'da ki gerçek sosyalist hareketlerin
Hemen harekete geçen Portekiz, üç
keyisuni olarak bölünmüş Afrika kıtasın önünde engel oluşturmuşlardır. Mozam
yıllık bir savaştan sonra Mozambiği işgal
da, gerilla savaşları. Bu yılllar içinde, Af bik devrimi bu teorilere de darbe vurmuş
eder, yönetimini eline alın
rikada 25 hükümet darbesinin oluşu ve ge tur. Samora MACHEL bu konuda şöyle
rilla savaşlarının kıtayı kaplaması, yöne der; "Bir tek sosyalizm vardır: İşçi sınıfı Bu yıllardan ilk direniş hareketlerine
tenlerin yönetemez oluşunun, yönetilen nın bilimsel sosyalizmi. Bir Mozambik (192030) kadar, Portekiz sömürgeciliğinin
lerinde yönetilmek istemeyişinin bir gös sosyalizmi, bir Afrika sosyalizmi asla var merkezi Despot yönetimi altında ki Mo
tergesidir. olmadı ve var olmayacak." zambik toprakları, yabancı şirketlere ge
Bu süreçte, kurtuluş örgütleri, sırasıy Bu yazımızda, ağırlıkla Mozambik niş ölçeklerde kiraya verilmiş, köylüler en
la MPLA ve PAIGC olan Angola ve Gine devriminin tarihçesini vermeye çalışacağız. yoğun ve baskıcı koşullarda buralarda kö
Bisau ile birlikte FRELİMO önderliğin İsteyen ders çıkartmayabilir. Bu tür yaşan lece çalıştırılmış, misyonerler aracılığı ile
de ki Mozambik devrimi, emperyalizmin mış toplumsal deneyimleri göz ardı ede din afyon görevini görmekten öte, din ku
Afrika katısında ki siyasi  ekonomik çı bilir ve bu devrimide istisna, özgül bir rumu kilise (katolik) bizzat ülkede ki ege
karlarına startejik önemde bir darbe vur mücadele yöntemini temel almış diye de men güçlerden birisi olmuş ve sonuçta do
muştur ğerlendirebilir. Ancak bu istisnalar o ka ğal kaynaklar acımasızca sömürülmüştür.
Mozambik devriminde de görüldüğü dar çoğaldıki, yakında istisnalar kaideyi Bu duruma ilk direniş, köylülerden
gibi, Afrika halklarının, kurtuluşlarına gi bozmaz deyişi yerine "kaideler istisnayı gelmiştir. Sömürgeciliğin adetlerini silah
den yolu ve bu yolu kendilerine gösteren bozmaz" demek zorunda kalacaklarım zoruyla kabul ettirmeye çalışması, her tür
doğru politikaları, politik örgütlenmelere da unutmasınlar. lü devlet işini kontrolunda bulundurma

47
sı, h ü k ü m e t l e r i ataması, Mozambik'i Mo
z a m b i k l i l e r e pazarlamaya çalışması, köy
l ü l ü ğ ü n derinden derine kinini biliyordu.
1930'larda bir grup köylü tarımsal
ü r ü n l e r i n i pazarlamak, üretimini düzenli
k ı l m a k amacıyla kooperatifler kurarlar.
Sömürgeci faşist yönetim. Böylesi kollektif
hareketleri her türlü olanaktan yoksun k ı l 
ı n ı ş ağır denetimle, vergilerle kuşatmıştır.
Bu baskılara yönelik köylülerin tepkisi ar
t ı k politik bir nitelik almıştı.
Portekiz sömürgeciliği, direniş hare
k e l l e r i n i n filizlendiği 1920'lerden FRELİ
MO'nun organize bir güç olarak ortaya çı
k ı ş ı n a dek geçen süre boyunca, oluşan di
reniş örgütlerini satın aldıkları liderler ara
c ı l ı ğ ı ile bölmeye ya da yönlendirmeye ça
l ı ş m ı ş l a r d ı r . Satın alma yolunun temelin
de faşist baskı (1930'lar sonrası) ve zor yer
a l ı r k e n , para, mevki ve kabile şeflerine
bölgelerinde destekli egemenlik hakkıda FRELIMO'nun ilk başkanı Eduardo Montlane (sağ baştaki)
bu yolun aralarındadır.
Örneğin; 1920'lerde kurulan Gremic Ancak grevlerde kendiliğindenciliğin ve sından iki yıl sonra başladı. Bu iki yıl bo
A f r i c a n o (Afrika Birliği) liderlerinden bir bölgeciliğin ağır basması, politik grupla yunca, teknik eksiklikler giderilmiş ve
k ı s m ı Portekiz yönetimince satın alındı r ı n yeraltı örgütü olarak faliyetlerinin kı halk içerisinde, kadrolar tarafından, kur
ğından örgüt ikiye bölünmüştü. Bu t ü r ör sa süre önce başlaması ve güçsüz olması so tuluş için silahlı mücadelenin gerekliliği te
gütler, faşist Salazarın "Yeni nucu, grupların İradi; yönlendirme çaba melinde politik ajitasyon yapılmıştır. (*)
Devletin'in" kurulmasından sonra gelen larına rağmen, eylemler başarısızlığa Frelimo 25 Eylül 1964'de Mozambik
uğramıştır. halkına, kendi öz örgütleri Frelimo'nun
baskılar, satın almalar sonucu yozlaşmış,
giderek burjuva k u l ü p l e r i haline gelmiş Buna rağmen, eylemlerin ve halkın ülkenin tam bağımsızlığının kazanılması
lerdir. Ancak artık direniş tohumlan atıl h o ş n u t s u z l u ğ u n u n artması, baskıyı, bas için silahlı mücadeleye başladığını ilan
m ı ş t ı . Tüm etnik gruplar, sosyal yapılar, kıda yeni yeraltı örgütlenmelerini ya da eder.
örgütlenmelerini yaratıyorlardı. Direnişin bunların arasındaki birliği doğurur. FRE "Mozambik Halkı  Bu gün Frelimo
LİMO yani Mozambik Kurtuluş Cephe hepiniz adına Mozambik'in tam bağımsız
c a n l ı l ı k ve örgütlülük süreci 1945'lere ge
si'de ülke çapında ki bu yeraltı Örgütlen lığına kavuşması için Portekiz sömürgeci
l i n d i ğ i n d e daha da netleşmiş, belirginleş
melerinden en büyük üçünün birleşmesi liğine karşı Mozambik halkının genel silahlı
mişlerdir.
ile 1962'de kurulur. Bu üç örgüt 1960'da ayaklanmasının başladığım gururla ilan
Ö z e l l i k l e 2. dünya savaşı sonucu,
kurulan UDENOMO(Mozambik Demok eder."
dünya faşizminin yediği ağır darbeler, sos Böylece ülkenin iç taraflarında baş
ratik Ulusal Birliği) 1961'de kurulan MA
y a l i s t s i s t e m i n b ü y ü k kazammları, Mo layan silahlı mücadele, askeri hedef ola
NU (Mozambik Afrikası Ulusal Birliği) ve
z a m b i k direnişi üzerinde de önemli etki rak Karakol ve idari noktaları seçmiştir.
de UNAMI (Mozambik Afrikası Ulusal
ler yapmış ve politik faaliyetlerin canlan Bu eylemlerin başarısı örgüte katılanların
Bağımsızlığı) idi.
masında işçi, öğrenci ve köylülüğü kapsa sayısını ve örgütlenmenin gücünü arttır
masında olumlu bir rol oynamıştır. Birleşmeyle birlikte 1962 Eylül'ünde,
mıştı. 1964'de Frelimo'nun eğitim görmüş
1947'de işçi grevleri patlak verir, ar FRELIMO'nun 1. Kongresi gerçekleştiri
250 adamı, 1967'de donatılmış 8000 kişi
d ı n d a n öğrenci gençlik mücadeleye katı lir. Kongre sonucunda Frelimo, Sömürge
lik bir ordu oldu.
l ı r . I949'da liseli öğrencilerin k u r d u k l a r ı ciliğin kovulmasının ve ülke bağımsızlığı Silahlı mücadelenin toparlayıcı ve bi
NESSAM adlı örgüt, bağımsızlık mücade nın, ancak silahlı mücadele ile kazanıla reysel değil kitlevi karakteri kendini bir
lesinde aktif olarak yeralır. Bu örgüt, ülke bileceğini kabul eder ve dünyaya açıklar. kez daha gösteriyordu. Temel mücadele
çapında bir iletişim ağı oluşturabildiği gi "Barışçıl yollardan bağımsızlığımızı metodu olarak alınan ve politik mücade
bi, sonraları Frelimo için harekete geçebi kazanabilmemiz için gerekli her çareye lenin bir biçimi olan silahlı mücadele sa
lecek kadro kaynağıda olmuştu. NESSAM, başvurmakta kararlı olmamıza rağmen, yesinde "Frelimo'nun savaşma gücü 3 yıl
varlığını resmi olarak 1964'e kadar sürdür savaşın gerekli ve kaçınılmaz olduğu so da 32 kat artmıştır."
dü. Faliyetlerini sosyal ve kültürel etkinlik nucuna varmıştık." Frelirnonun silahlı mücadeleye yük
lerle kamufle eder. Ancak bu tarihdedir ki Portekiz Sömürgeciliğinin faşist po lediği işlev, reformistlerin söylediği ve sa
gizli polis tarafından kapatılır. Fakat kara litikası, sömürgelerin kendi kaderlerini ta vunduğu gibi mevcut düzeni salt rahatsız
rın pek fonksiyonu kalmamıştır. Çünkü yin h a k k ı n ı tanımadığı gibi, her türlü ba edici eylemler şeklinde olmamıştır. Freli
1963'de NESSAM yöneticileri Mozambik rışçıl politik eylemleri (Grev, gösteri, Di mo silahlı mücadeleyi, sonunda portekiz
Öğrenci Birliği'ni kurmuşlar ve Frelirnonun lekçe vb.) silah zoruyla ve kanla bastırmay sömürgeciliğini koyacak bir halk savaşı
örgütsel iradesi altına girmişlerdir. ya çalışmıştı. A r t ı k Ulusal Kurtuluş hare nın temel aracı olarak görmüştür.
İşçi grevleri 1956, 196263'de yeniden keti için iki başlı tek alternatif vardır. "Ya "Frelimo... Portekizlileri rahatsız ede
patlak verir, bu grevler politik yeraltı grup zafer ya ölüm" cek eylemlerde değil sonunda onları yene
larınca yönlendirilir. Ç ü n k ü kurulması "Bu nedenle Frelimo liderleri, silah cek bir halk savaşına hazırlanmıştır."
na izin verilen sendikalar sadece beyazla lı mücadelenin tek (Temel  bn) mücadele Kuzey Mozambik, silahlı mücadele
rın ve bazende asimile edilmiş Afrikalı metodu olduğunu inandılar." nin başladığı 1964 yılından sonra Porte
ların üye olabildiği faşist sendikalardır. Silahlı mücadele, örgütün kurulma kiz işgalinden kurtulur.

48
Bu k u r t a r ı l m ı ş bölgelerde her t ü r l ü dos Santos önderliğinde ki devrimci ka bölgesine yayacak, kitleleri devrim için sev
sömürüye son verir, eğitim kampları, okul nat ilk sağ sapmanın temsilcisi Papaz Uria ferber edecek ve Halk Savaşı Stratejisini
lar, sağlık ocakları k u r u l u r . Halk, kendi Slmango} önderliğindeki uzlaşmacı kanat hayata geçirecekti.
yönetimine i l i ş k i n her t ü r l ü politik tartış arasında geçen yoğun tanışmalar sonucu FRELİMO'nun bölünmeden sonra
mayı yapar ve karar alır. Aynı zamanda sağ sapma etkisiz kılınmıştır.(**) ki bu başarısı, ancak yaşanan süreci örgü
bu bölgeler kurtuluş ordusu için, asker ve Kongre sonucu yenilgiye uğrayan tün gerçek bir "parti" olması süreci olarak
lojistik destek kaynağıdır. Lazzaro Kavadame , Uria Simango gru ele alınırsa anlaşılabilir. Çünkü Marksist'
1968'de ki 2. kongre, bu k u r t a r ı l m ı ş bu " İ k t i d a r ı n geleneksel yapısını sürdür leninist bir politik organizasyonunun par
bölgelerden olan NlASSA eyaletin de ya mek isteyen A f r i k a Feodalitesinin çıkar tileşme süreci ideolojik birliktennetlikten,
pılır. 2. kongre bir y ı l sonra gündeme ge larını temsil ettiği kadar; özelliklede silahlı kadro üretkenliğindenyetiştirilmesinden
lecek ayrılık öncesi örgüt için mücadeleyi mücadelenin hızla gelişimine karşı koy ve hiyerarşide konumlandırılmasından» is
de yansıtır. mak için Portekiz sömürgeciliğini destek tenilen toplumsal dönüşüme ilişkin prog
Bu yıla kadar geniş halk yığınları içe leyip harekete geçirdiği daha çekirdek ha ramın yaratılmasından geçer. Bu koşulla
risinde'örgütlenen Frelimo'nun, iç sorun linde olan  yerli burjuvazinin çıkarlarının rı sağlayan politik organizasyon, doğru ül
ları da halk içi s ı n ı f ve sosyal katmanla savunucusuydu. ke t a h l i l i ile yine doğru mücadele anlayı
rın aralarındaki çelişkilerden farklı değil iki kanat arasında ki mücadele bir şını temel almışsa hızla gelişir ve sınıf ta
dir. başka anlatımla uzun süreli bir halk sa banına oturur.
Mozambik ve diğer Afrika ülkelerin vaşının emperyalizmin  sömürgeciliğini
de ki prekapitalist ilişkilerin cisimlen kovabileceğini savunan "İşçi  Köylü SONUÇ
diği kabilecilik, bu ülkelerin sosyal, siya i t t i f a k ı " ile sömürgeci sistemle uzlaşıcı, bi
çimsel b a ğ ı m s ı z l ı k t a n yana olan "Burju Evet sonuç... Bazılarına göre bu "rna
sal yaşamında önemli bir rol oynamakta
vazi  Feodalite i t t i f a k ı " arasında idi. ceracılığın"da hüsranla bitmesi gerekiyor
dır. Bağımsızlık savaşlarını yöneten poli
Bu kongre ile artık mücadelenin Por du... Ne yazık ki bitmedi.
tik örgütler içinde de göz ardı edilemez bir
tekiz sömürgeciliğine karşı savaşım yönün Bu gün Mozambik halk demokrasisi
gerçeklik olarak kabilelerin varlığının, ulu
den ayrı olarak ' k u r t a r ı l m ı ş bölgelerde ya ile yönetilen bir ülkedir.
sal savaşa yığın katılımı noktasında baş
r a t ı l m a k istenen toplumsal düzenin nüve 1977'de 3.Kongresini yapan FRELİ
langıçta ki olumlu et k isi, politik yapının
o r g a n l a r ı n ı n örgütlendirilmesi ve hayata MO, halk demokrasisini "demokratik
hedef ve programı netleştikçe olumsuzlu
geçirilmesi için somut kararlar alınır. halk örgütlenmelerinin, bir başka deyiş
ğa dönüşüyor, örgüt içi çelişkilerin yoğun
Devrimci kanadın" örgüte hakim ol le, k u r t u l u ş savaşı sırasında ortaya çıkan
laşmasına, kabilecilik  bölgecilik çatışma
masının ardından uzlaşmacılar ve kabile ve kurtarılmış bölgelerde kökleşen halk ik
sına yolaçıyordu. Bu gelişim seyri diğer
şefleri FRELİMO'dan ayrıldılar ve por tidarının örgütsel y a p ı l a r ı n ı n bütün ülke
Afrika ülkeleri k u r t u l u ş hareketlerinde ol
tekizlilerle anlaşıp t e s l i m oldular. Bu ge ye yayılması ve sağlamlaştırılması olarak
duğu kadar Frelimo'da da yaşandı.
lişme sonucu bağımsızlık hareketinin güç tanımlamıştır.
Frelimo'nun 1962'de ki kongresinde
ten d ü ş ü c e ğ i b e k l e n i r k e n tam tersi oldu. Devrim sonrası Mozambik halkı bir
başkan seçilen Eduvardo Mondlane
Örgüt giderek daha h ı z l ı geliştive güçlen yandan diğer ulusal k u r t u l u ş hareketleri
1968'de k u r t a r ı l m ı ş bölge olan Kuzey Mo
di.. ne yardımını s ü r d ü r ü r k e n , diğer yandan
zambikte yapılan i k i n c i kongrede tekrar
bir ileriki toplumsal düzenin t e m e l l e r i n i
başkan seçilmesinin ardından 1969'da Da Işçiköylü i t t i f a k ı n ı temel alan FRE
yaratma mücadelesini sürdürüyor.
res Sallarn katledilince, örgüt içi çelişki LİMO II. kongreden 1975 y ı l ı n a yani ba
Kitlelerin harekete geçirilmesinde di
lerde tamamen açığa çıktı. 2. kongrede ğ ı m s ı z l ı k i l a n ı n a kadar geçen mücadele
narnızador (harekete geçirici grup) adı ve
marksist Samora Machel ile Marcelino süreci boyunca silahlı savaşımı ülkenin her
rilen örgütlenmeler anahtar rol oynuyor.

Monilane'den sonra

FRELtMO'nun başına geçen

Samora Machel.

49
Bu örgütlenmeler, her çalışına biriminde
(fabrika, okul vb.) üyelerinin s ü r e k l i bir
araya gelip, sorunları tartışmaları, çözüm
ler bulmaları, planprogram hazırlamaları
kısacası en geniş şekilde demokrasiyi iç
lerinde işletmeleri sayesinde kitlelerle, uy
gulanan politika arasında kopukluk teh
l i k e s i n i ortadan kaldırıyorlar.
Kırsal alanda yaratılan "Komün
Köy"ler, insanların ortak hastanelerinin,
okullarının, doğumevlerinin, hamamının,
halk pazarının, yüzme havuzunun ve bir
toplama salonunun olduğu kırsa! bir yer
leşme biçimi idiler. Burada toprak ortak
işleniyor, ürün aynı şekilde ortaklaşa kal
dırılıyor ve kooperatifler aracılığıyla genel
l i k l e devlete pazarlanıyor.

Şehirlerde ve kırsal alanda ki küçük


esnaf ve zanaatkarların mülkleri devletleş
tirilmemiş aksine üretimlerini arttırabilme
leri ve sosyalekonomik güvencelerinin
sağlanması için kendi istekleriyle koope
ratiflerde örgütlenmeleri teşvik edilmiştir.
Bu gün Mozambik devrimi, dünya iş
çi s ı n ı f ı devriminin bütünleyici bir parça
sıdır ve sosyalizme geçişin maddi temeli
ni yaratacak ve ideolojik temellerini sağ
lamlaştıracak bir yönetim biçimi olan halk
demokrasisi ile vönetilmektedir. FRELlMO içinde Machel'in muhalifi Marcelino Dos Santos.

DIP NOTLAR dırılar kolaylıkla bastırılabile türlü kabile insanını, ortak bir
(if) Mozambik devrimi silahlı kadro cekti. noktada, ülkenin bağımsızlığı
ların eğitimi konusunda Cezayir Bu nedenle uluslaşma süreci Af noktasında mücadeleye sokabil
ve Tanganika (Tanzanya) tarafın rika kıtasında aynı zamanda baş miştir. Örgütün bölge örgütlen
dan büyük yardımlar görmüştür. kaldırış sürecidir de. Başkaldırış melerinde veya alt organlarında
(**) Samora Machel Mozambik dev ne denli hızlı yayılır ve etkinleşir değişik kabile insanlarını birara
riminde anahtar rol oynayan Te se kabilebölge ilişkilerinin, dar ya getirme ve çalıştırma başa
te Eyaletinin siyasi komiseri ve görüşlülüğün yerini ulusal bilinç rının etkeniydi. Mozambik hal
politik  askeri liderliğin en ve karakterin alışı da o denli hızlı kının uluslaşma sürecinin örgüt
önemli kişilerinden idi. gelişmiştir. içi işleyişi bu şekilde idi. Olayın
Marcelino dos Santos: Ülke için Mücadelenin emperyalizme ve bir yanı böyle. Diğer yanı ise ül
de sanatsal etkinliklerirde aktif onun ülke içindeki işbirlikçilerine ke çapındaki uluslaşma sürecin
rol almıştır. Paris'te yaşadığı sür karşı sürmesi demek, ulusal sa de kurtuluş örgütünün halka ulu
gün hayatı sırasında FRELl vaşım ile sınıfsal savaşımın bir sal bilinci taşıması, geniş örgüt
MO'nun kuruluşunda yer ahr.Bu arada verilmesi demektir. Açık iş lük ağı ile bölgeler, kabileler arası
gün Mozambik'te en etkin lider gal, savaşımın ulusal yanını ön ilişkiyi, birliği ve bir ulusuh in
lerdendir. plana çıkarırken, gizli bir emper sanları oldukları düşüncesinin
Uria Simango: Katolik papaz. yalist işgal olgusu savaşın sınıf yayılmasını sağlamasıdır.
Frelimo'nun kuruluşunda genel sal yanını ön plana çıkaracaktır. "FRELİMO bizim tek bir halk
sekreter yardımcısı. Özellikle Afrika kıtasında, daha olduğumuzu gösterinceye kadar
(* * *) Afrika kıtasında emperyalist sö doğrusu yaygın prekapitalist bir ulus olduğumuzun farkında
mürgecilik politikasının bir işle ilişkilerin ağır bastığı ülkelerde, değildik.
vi de ülke halklarının uluslaşma emperyalizmin izlediği **böl
sürecinin bilinçli olarak engellen yönet" politikasını boşa çıkar
mesi, kabilecilik yaşamının, böl masının tek yolu, temel alınan KAYNAKÇA:
gesel parçalanmışlığın muhafa mücadele yönteminin, uluslaşma FRELİMO  Üç Kıta Yayınları
zası olarak şekillenmiştir. Böyle süreci içerisinde "bağ" sağlayı Mozambik Kurtuluş Hareketi  Yöntem
ce bu politika aracılığıyla top cı görevi görmesidir. Ki böyle de Yayınları
lumsal uyanış, ağır sömürü ve olmuştur. Dünyada Neler Oluyor?  Alan Yayınları
baskı koşullarında da olsa Bu noktada Mozambik için, Devrimler Karşı  Devrimler Ansiklopedisi
örgütselulusal birliğini sağlaya uluslaşma sürecinde Frelimo'nun  Gelişim Yayınları
mayacak, tek tek bölgesel başkal ayrı bir yeri vardır. O, içinde her Afrikada Sınıf Mücadelesi  Nukrumah

50
KAMPUÇYA
SORUNUNA
BİR BAKIŞ

Nadir KARACA
Bilimsel sosyalizm kuramcılarının ka Uzakdoğu'yu kaynar kazan haline ge Bu darbeden sonra ülkede kıpırdan
pitalist toplumun ilişki ve çelişkilerini çö tiren bu gelişmeleri sadece sonuçlarıyla malar başladı Lon Nol'ün diktatörlüğü
zümlemesi, onları sosyalist üretim ilişki değerlendirmek bilimsel bir yaklaşım ola ne karşı ordunun içinde dahil olmak üze
lerin kapitalizmin yıkıntıları üzerinde yük maz. Nedensonuç diyalektik bütünlüğü re çeşitli çevrelerden muhalefet yükseldi.
seleceği tespitine ulaştırmıştı. İdeolojik nü gözden kaçırmamak için Kampuçya Bu muhalefetin merkezinde Kızıl
düzlemde gerçekleştirilen bu bilimsel yar sorununu biraz daha eskiye uzanarak ir Kmerler vardı. "Halk Savaşı"nı savunan
gı, 1917 Sovyet Ekim Devrimi ile ete ke delemek durumundayız. Kızıl Kmerler, bu strateji çerçevesinde mü
miğe büründü. Ve dünyanın 1/6'sında cadeleyi yönlendirecek, geniş halk yığın
sosyalist üretim ilişkilerinin örgütlenme
si olanağı doğdu. 19171945 arasında da KIZIL KMERLER'İN larıyla yönlendirerek, Giderek yayılan
mücadelede Kızıl Kmerler. Kuzey Vietnam
Çin, Vietnam Devrimleri'nin yanısıra Do İKTİDARI ALMADAN ve Çin tarafından destekleniyordu. Çin,
ğu Avrupa'da meydana gelen Demokra
tik Devrimler dünyanın 1/3'üne sosyaliz ÖNCESİNE KISA Kızıl Kmerlere silah ve malzeme yardımı
min kapılarını araladı. İlerleyen süreç sos yaparken, Kuzey Vietnam'da 30 bin ki
yalizmin, salt iktidarın ele geçirilmesi de
BİR BAKIŞ: şilik bir kuvvetle yardım etmekteydi.
ğil, aynı zamanda uzun erimli ve belki de 19 Nisan 1975'te başkent Phoum
iktidarın ele geçirilmesinden daha da zor Eski adı Kamboçya, yeni Kampuçya Penh (Pom Pen), Kızıl Kmerlerin eline
evreleri içeren bir aşamanın yaşanması ge olan bu ülke, 1877 yılında özgür bir ülke geçti. Ülkenin adı Kampuchea (Kampuç
rektiğini gösterdi. Birçok ülkede halkları olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Fa ya) oldu. Kızıl Kmerler, emperyalizmin
ilerleyen tökezletecek olumsuzluklarla kat bu süreç içinde Fransız sömürgecili k u k l a s ı faşist iktidarı, uluslararası sosya
karşılaştı. Keza burjuvazinin ideoloji ve ği, ülkeyi istila etti. Bu işgal 1945 yılına list güçlerin de yardımıyla devirmişlerdi.
üretim gücünün sosyalist toplum içinde kadar sürdü. Vietnam  Fransız savaşı so Sıra yeni toplumsal ilişkilerin ülkede tesis
bulduğu yansılar, sağ ya da sol görünüm edilmesine gelmişti. Ve bugünkü sorunla
de de olsa revizyonizmin etkinlik kazan rın başlangıcı da bu noktadan itibaren
ması uygun zeminler yarattı. Bu etkileme "Kızıl Kmerler başladı.
ler sosyalist üretim ilişkilerinin örgütlen emperyalizmin kuklası
dirilmesinin önüne setler çekerken, ulus
lararası planda da sosyalist sistemin ken faşist iktidarı, uluslararası KIZIL KMERLERİN
di iç ilişkilerinde farklı revizyonist kamp sosyalist güçlerin de YÖNETİMİ VE
laşmaları ortaya çıkardı. SSCBÇin çatış yardımıyla devirmişlerdi,
ması, Etiyopya'da yaşanan Eritre sorunu, GELİŞMELER
Angola devrimi sırasında MPLA ile sıra yeni toplumsal
FNLA arasındaki saflaşmalar, daha da ilişkilerin ülkede tesis KARŞISINDA
önemlisi Kampuçya'da yaşanan Pol Pot
edilmesine gelmişti, ve VİETNAM'IN
rejiminin Heng Sambrinie önderliğinde
devrilmesiyle yaşanan ÇinVietnam sıcak bugünkü sorunların KAMPUÇYA'YA
savaşı vb. sosyalist sistem içindeki sağlık
sızlığın nedenleriyle tartışmaya açılması
başlangıcıda bu noktadan MÜDAHALESİ
nı zorunlu kılıyor. itibaren başladı."
Kampuçya'da sosyalizmin örgütlenmiş rı üç yıl sürdü. DHD (Demokratik Halk
süreci ve 1984 yılında meydana gelen ge nucu yapılan Cenevre antlaşmasıyla Kam Devrimi) programının uygulanması gereken
lişmeler, bir yandan sosyalizmin örgütlen boçya'da bağımsızlığına kavuştu. 1970 yı bu üç yıl içerisinde, Kızıl Kmer'lerin izle
mesi sorununa ilişkin yanlış anlayışların lına kadar ülke Prens Sihanuk'un idare diği yanlış politika sonucunda ülkede ade
eleştirisini görev haline getirirken diğer sinde kaldı. 1970'de' Maraşal Lon Nol'ün ta felakete uğramıştı. Bu zaman zarfında
yandan da sosyalist sistemin iç çelişkile yaptığı bir darbe ile Sihanuk iktidardan kaba mantığın yaptığı hataların en somut
rinin sorgulanabilmesine olanak sağlıyor. düşürüldü. göstergesi 3.5 milyon ölüydü.
A m e r i k a n e m p e r y a l i z m i n i n desteği B i l i n ç l i k u l l a n ı l d ı ğ ı n d a sosyalist bi r e j i m i n i n y ı k ı l m a s ı n ı n nedenlerinden bi
ne sahip faşist r e j i m i n devrilmesinden son l i n ç ve ü r e t i m i n g e l i ş m e s i n d e ö n e m l i kat r i n i o l u ş t u r m u ş t u r . PolPot rejimine kay
ra Kmerler, geçmişte burjuva yozluğunun kıları olabilecek teknolojik gelişmelere sırt n a k l ı k eden bu sakat anlayış ve bunun kar
merkezi olarak gördükleri kentleri zor yo çevirmenin y a n ı sıra, aydın kesim üzerin ş ı t ı d u r u m u n a düşen SSCB r e j i m i n i bir
l u y l a boşaltmaya yöneldiler. Emperyalist de yoğun baskılara g i r i ş i l d i . İş bunlarla da kaç c ü m l e y l e anlatmaya çalışalım.
i l i ş k i a ğ ı n ı n bir sonucu olarak yeni sömür kalmadı. Herşeye ekonomik ilişkiler çerçevesin
ge ülkelerde çarpık bir kentleşme olması Yaşanan sürece eleştirilerde b u l u n a n de bakan ve ekonomik i l i ş k i l e r a ğ ı n ı n do
ve bu çarpık kentleşmenin içinde barındır ve muhalefet eden d e v r i m c i l e r de bu bas ğal gelişiminin sosyalist insan yaratacağın
d ı ğ ı s o r u n l a r ı n ç o k l u ğ u yadsınamaz. kılardan nasibini aldı. dan hareket eden modern revizyon izm
DHD'nin önündeki görevlerden biri de bu Baskılar giderek tırmanır, katliamlara SSCB'de ete kemiğe bürünürken, diğer gö
çarpık şehirleşmenin aşamalı bir şekilde dönüşün Can korkusuna düşen h a l k ı n bir rüş Çin t a r a f ı n d a n ileri s ü r ü l ü y o r d u . Bu
düzeltilmesidir. Aynı süreçte kırın önemi na göre sosyalist i n s a n her şeydir. Sosya
a r t ı r ı l a r a k kentlerdeki n ü f u s fazlasının kı l i s t k ü l t ü r tüm s o r u n l a r ı çözebilecek güç
ra aktarılması da gerekecektir. Ama bun "PolPot rejiminin tedir. Ekonomik ilişkiler, bu valontirist ya
ların yapılabilmesi, sürecinin karakterine uyguladığı politika, na göre tali konumdadır. Sosyalizmin hem
uygun olabilmesidir. DHD, proletaryanın b i l i n ç l i insan hem de buna denk düşecek
diğer s ı n ı f k a t m a n l a r ı y l a iktidarı bölüştü sosyalist sistem içindeki ekonomik i l i ş k i l e r b ü t ü n ü o l d u ğ u n u kav
ğü kendi önderliğini kaybetmeden zorun iki farklı görüşten biri rayamadan bu i k i sapmanın, devrimini
lu bir süreçtir. Bu süreçte diğer sınıf ve ta olan Çin'in milliyetçi yapmış ülkeleri ve hatta devrim mücade
bakalarla olan ilişkiler, proletaryanın güç lesi veren güçleri bile az  çok e t k i s i altına
lenmesine paralel olarak sürekli yeni baş
sapma anlayıyşının hiç bir
aldığını görüyoruz. Sosyalist sistemin baş
tan düzenlenir. Özellikle i k t i d a r burjuva süzgeçten geçirilmeden lıca i k i gruba a y r ı l m a s ı ve giderek bu i k i
katmanlarla bölüşülüyorsa, ortaya çıkan otomatikman Kampuçya 'ya grubun çatışmaya girmesi, devrimini yap
sorunların aşılabilmesi İÇİP proletaryanın aktarılmasıdır.'' mış ü l k e l e r i o l d u ğ u kadar Çin Hindi yarı
zora başvurması gerekebilir. Proletaryanın madasındaki ü l k e l e r i de etkiledi.
u z u n vadeli m ü t t e f i k i olan kent k ü ç ü k
burjuvazisi ve köylülükle olan i l i ş k i l e r çok kesimi çareyi y u r t d ı ş ı n a kaçmakta bulur. Kampuçya devrim sırasında Çin'in
daha esnek yürütülmelidir. Emperyalizm Bu arada ülkede PolPot rejimine ideolojisini tamamen benimserken, Viet
t a r a f ı n d a n s ü r e k l i körüklenen ve giderek karşı oluşan muhalefet "Kampucya'nın nam da SSCB i l e k a r ş ı l ı k l ı yardim ve iş
t ü m t o p l u m u kangren gibi saran k ü ç ü k Ulusal Kurtuluşu İçin Birleşik Cephe" birliği i l i ş k i l e r i n e girdi, Bu durum bile baş
burjuva özlemleri devrimle birlikte bir an (KUKlBC) adlı örgütte toplandı. Bu ör lı başına sorun yaratacak önemdedir. Ara
da koparıp atmak imkansızdır. Burada ya gütün yürüttüğü mücadeleye Vietnam des l a r ı n d a k i ideolojik a y r ı l ı k Kampuçya'nın
pılması gereken, alt yapıda üretim ilişki tek verdi. Çin K ü l t ü r Devrimi'nden esinlenen aşırı
lerini giderek kollektefleştirirken, üst ya PolPot rejiminin uyguladığı politika, sert u y g u l a m a l a r ı y l a b ü t ü n l e ş t i . Bu baskı
pıda ise emperyalizmin k ü l t ü r ü n ü tasfiye sosyalist sistem i ç i n d e k i i k i f a r k l ı görüş ve u y g u l a m a l a r ı Heng SamrirTninönder
ederek, yerine halkların k ü l t ü r ü n ü yerleş ten biri olan Çin'in milliyetçi sapma an liğinde oluşan cephenin PolPot rejimine
tirmektir. Bu ise, Kampuçya'da da bugün layışının hiçbir süzgeçten geçirilmeden, karşı mücadeleyi y ü k s e l t m e s i n e yol açın
den yarına bir çırpıda olacak birşey değil otomatikman Kamapuçya'ya aktarılması ca, ülke içindeki dengeler yeniden değiş
dir. dır. Zaten kendi sapma olan bir anlayışın meye başladı. İktidara alternatif yeni bir
Kmerler'in kentleri boşaltıp kıra sür zaman  mekan kavramlarını hiçe sayarak, güç varidi ."Kampuçya'nın Ulusal K u r t u 
meye çalışmaları, en azından yeni sömür farklı bir ülke koşullarında uygulanmaya luşu İçin Birleşik Cephe"... (1978)
gecilik ilişkiler içersinde palazlanan küçük çalışılmasının yarattığı sorunlar PolPot Tüm bu nedenlerin yanısıra muha
burjuva özlemlerle çatışmaya yolaçabilir
n i t e l i k t e d i r . Bunun dışında, sosyalizmi il
ke olarak benimseyyen antiemperyalist,
anti  Lon Nol'cü kesimlerin de böyle bir
olaya tepki göstermeleri çok doğaldır. Ni
tekim bu uygulama muhalefetin oluşma
sında önem taşıyacaktır.
Kmerlerin diğer büyük girişimi ise,
geniş köylü kitlelerini büyük sulama pro
jeleri için seferber etmekti. Bunun yürü
tülmesinde de yine zor, temel öğe olarak
ele a l ı n d ı . Tarımsal kalkınmanın can da
man sulama projesinin yaran tartışılmaz.
Yalnız, böylesi bir projenin hayata geçi
rilmek istenmesinde yapılabilecek yanlış
lıklar, amaçlarının tam tersi sonuçlan ve
rebilir. Kampuçya'da da böyle olmuştur.
Feodal ilişkilerin oldukça yoğun olduğu
bu ülkede uygulanan zor, ters tepmiş ve
geleneksel olarak pirinç ihraç eden Ka
mpuçya, sonuçta üretimin düşmesiyle cid
di ek sıkıntı içine girmiştir.
Bunların dışında TV, daktilo, otomo
bil vs. gibi araçlar yozlaşmış bir hayatın
unsurları olarak değerlendirildi. Fotoğrafta Prens Shanouk'un askerleri görülüyor.

52
l e f e t i n en a ğ ı r l ı k l ı ayağını oluşturan şim r i n i n çatışması şeklinde bir boyut kazan ki mücadeleye müdahalesi tasvip edilemez.
d i k i Kampuçya yönetiminin merkezi V i  dı. İşte bu nokta önemlidir. Ç ü n k ü bu ça Enternasyonalizm, geniş halk kesim
etnam'da olmasından dolayı, i k i ü l k e ara tışma, diğer b i r anlamda emperyalizm l e r i n i n t a l a b i üzerine diğer devrimci güç
amda i l i ş k i l e r hızla bozuldu. 1977'den iti den kopma mücadelesidir de. ÇinSovyet l e r i n destek vermesiyle sözkonusu olabi
baren s ı n ı r çatışmaları başladı. K a r ş ı l ı k l ı çatışmasının bu ülkeye yansıması, ise mü lir. İşte bu çerçevede baktığımızda "modern
toprak i h l a l l e r i oluyordu. 1977 Aralık ayı cadelenin ayrı bir boyutudur. Ve soruna revizyonizm"in birçok ülkedeki çıkmazı
n ı n son g ü n l e r i n d e Vietnam, Kampuçya' yaklaşımda ön plana çıkarılmaması gere n ı n da izahı kolaylaşıyor ve sonunun Af
ya b ü y ü k kayıplar verdirdi. 1978 Şubatın ken bir yandır. g a n i s t a n ' d a k i gibi "devrim ihracı" olma
da V i e t n a m çatışmaları durdurmayı, sını Bugün Kampuçya'daki çatışmaların dığım görebiliyoruz.
r ı n her i k i tarafından 5 km. genişliğinde eriştiği boyut, ABD emperyalizminin des Vietnam'la SSCB arasında çeşitli
askerden a r ı n d ı r ı l m ı ş bölge tesis etmeyi teğindeki güçlerle sosyalist güçler arasın alanlarda işbirliği olduğu bir gerçektir.
ö n e r m i ş ve b i r b i r l e r i n i n iç işlerine karış d a k i çalışmaya dönüşmesi biçimindedir. Ama b u n u n l a V i e t n a m ' ı n SSCB'nin doğ
mamayı t e k l i f e t m i ş t i . PolPot rejimi bu Bu noktada sosyalist güçler arasındaki ça r u l t u s u n d a hareket e t t i ğ i n i söyleyemeyiz.
nu kabul etmedi, çatışmalar giderek tır tışmaya dönüşmesi biçimindedir. Bunu söylemek, bugün modern revizyo
mandı. Muhalefet cephesiyle, Vietnam, Bu noktada devrimci güçlerin çatışmayı nizmin sosyalist sisteme damgasını vurdu
b i r l i k t e 27 A r a l ı k 1978'de saldırıya geçti. kendi lehine çevirmesi için Vietnam halkın
7 Ocak 1979'da başkent PomPen ele ge dan enternasyonal destek istemesi doğal
ç i r i l d i . PolPot ise yanına aldığı bir kışını dır. Ve Vietnam'ın da destek vermesi, Pol
''enternasyonalizm, geniş
k u v v e t i y l e , Tayland s ı n ı r ı n d a k i dağlık ve Pot'a karşı çatışma içinde yer alması doğ halk kesimlerinin talebi
ormanlık bölgeye çekildi. 8 Ocak 1979 gü ru bir tavır olarak görülebilmelidir. Zaten üzerine diğer devrimci
nü Heng Samrin kendi başkanlığındaki enternasyonal destekyardım da bunu ge
"Kampuçya Halk İhtilal Konseyi"ni kur rektirir.
güçlerin destek vermesiyle
du ve "Kampuçya Halk Cumhuriyetinin Ancak bu noktada desteklenen güç söz konusu olabilir."
k u r u l u ş u n a açıkladı. l e r i n n i t e l i ğ i n e ve de emperyalizmle olan
Durum bu noktaya geldiğine göre, bu ilişkilerine göre de değerlendirme yapılma
noktada akla hemen şöyle b i r t a k ı m s o r u  lıdır. A ç ı k t ı r ki Sosyalistler gericiliğe ve ğ u n u n ve o çizginin onaylanmasının bir
lar gelmektedir. Vietnam'ın Kampuçya' emperyalizme hizmet eden her türden ça başka şekilde izahı demektir. Bu anlam
ya açık müdahelede bulunması doğru mu tışmada, devrimci güçlerden yana olmak da ö z e l l i k l e V i e t n a m , Küba. vb. ülkelerin
dur? Ve devrimci görev ne o l m a l ı d ı r ? Ya durumundadırlar. SSCB'nin bölgede Çin'le a y r ı m ı n ı da koymak gereklidir.
pılan, enternasyonelist bir dayanışma mı çatışmasının bir görünümü de olsa, esas Peki tüm haklılıklarına rağmen Viet
dır? Yoksa devrim ihracı mıdır? olarak ABDCIA destekli hareketler ol nam'ın PolPot rejimini yıkmak için ülke
Başından beri Kampuçya'daki dev ması nedeniyle Kızıl Kmerlerle Prens Si deki m u h a l e f e t güçlerinide yedekleyip
rimci güçleri destekleyen V i e t n a m , Pol Pom Pen'e kadar ilerlemesi ve giderek bu
hanuk taraftarlarına karşı Vietnam ve Heng
Pot'un yönetime gelmesi ve DHD süreci Samrin k u v v e t l e r i n i desteklerler. hareketi t ü m Kampuçya'ya yaymasını da
nin bilinen biçimiyle gelişmesi sonucu bu Ama esas belirleyici güç olan Heng doğru olarak değerlendirebilir miyiz?
sefer güçlerini devrimci m u h a l e f e t i n ya Samrin'in kuvvetleri olmalıdır. Yani Heng Vietnam güçlerinin Kampuçya'da bir
nında seferber etmiştir. PolPotrejimi sa Samrin k u v v e t l e r i n i n halk güçleri ile olan çatışmada b i r i n c i derecede rol oynaması
dece ülke içindeki k a t l i a m l a r ı y l a kalma i l i ş k i l e r i açısından h a l k ı n çoğunluğunca n ı n k a b u l ü ancak emperyalizmin karşı
mıştır. Çatışmalar, uluslararası planda tasvip edilmiyorsa ve h a l k ı n çoğunluğu güçleri t ü m olanakları ile destekleyip sal
ABDCIA, destekli ve çeşitli gerici rejim sosyalizm taraftan değilse, devrimi garanti dırıya geçirmesi halinde m ü m k ü n olabi
lerin desteklediği Kızıl Kmerler ve Siha altına alacak halk k i t l e l e r i n i n desteği söz lir. Emperyalizm birinci derecede işin için
nuk Kuvvetleriyle Heng Samrin kuvvetle konusu değilse. Vietnam'ın Kampucya'da de rol oynamadıkça. V i e t n a m ' ı n Heng
Samrin k u v v e t l e r i n i yedeklemesini k a b u l
e d e b i l m e k m a n t ı k l ı b i r görüş olamaz.
Karnpuçya'da giderek gelişen ve güç
lenen bir m u h a l e f e t vardır. Vietnam bu
m u h a l e f e t i başlangıçtan beri çok yönlü
olarak desteklemektedir. PolPot rejimi
Kampuç h a l k ı n ı n gözünde hızla prestij
kaybetmekte ve Kızıl Kmer örgütünde top
lanan dar bir m i l i t a n gücün baskı yöntem
leriyle a y a k t a durmaya çalışmaktadır. Hız
la gericilesen bu rejime karşı giderek b ü 
yüyen KUKİBC iktidara alternatif durum
dadır ve zaman bu gücün lehine çalışmak
tadır. Bu durumda Vietnam'ın yapmış ol
duğu askeri müdahele birleşik cephenin as
keri zaferini kolaylaştırmışa da karşılığın
da bazı s o r u n l a r ı n doğmasına da yol aç
mıştir. Bugün yeni Kampuçya yönetiminin
Kızıl Kmerlerden koparmaya çalıştığı Prens
S h a n u k ' a bağlı olan g r u p b u n u n bir ör
neğini teşkil ediyor. Birleşik cephenin ken
di özgücüne bağlı olarak i k t i d a r a gelmesi
d u r u m u n d a m ü t t e f i k l e r i n i n ve kendisinin
daha g ü ç l ü , k a r ş ı s ı n d a k i askeri güçlerin
daha zayıf olması kuvvetli bir ihtimaldi.
Prens Sihanuk taraftarlarına göre; işgalci
güç g ö r ü n ü m ü n d e k i Vietnam b i r l i k l e r i n e
b i r t a k ı m m i l l i c i eğilimlerin muhalefet et beri ÇKP ideolojisi d o ğ r u l t u s u n d a hare nedene dayanmamaktadır. Sosyalistlerin
mesi doğaldır. Sosyalizmin ve h a l k ı n uzun ket etmekteydi. PolPot r e j i m i n i n i k t i d a r ı b a k ı ş ı açısı Ç i n ' i n Vietnam'a müdahale
vadeli olarak çıkarı için bu t ü r kısa vade ele geçirdikleri sonra,ÇKP ideolojisini t ü m sini değil, aksine Pol Pot döneminde reji
li o l u m s u z l u k l a r göğüslenmelidir. y a n l ı ş l a r ı y l a dogmatik bir şekilde ülkeye min antisosyalist uygulamalarına karşı çı
taşıyınca, ortaya çıkan sorunların büyük kılması gerektiğini savunur. Sosyalizm adı 
l ü ğ ü n ü ve rejimin yanlışlarını, oluşan mu na geniş h a l k y ı ğ ı n l a r ı n ı katleden Pol Pot
ÇİNVİETNAM halefeti katliamlarla nötralize etmeye yö rejimine karşı destek vermek ve bugün de
ARASINDAKİ nelmesi, Vietnam'ın tavır almasına yol aç bu desteği s ü r d ü r m e k Çin'i de Pol Pot re
mıştır. Bu d u r u m , Çin'in V i e t n a m ' a karşı j i m i n i n suçlarına ortak etmektedir.
ÇELİŞKİLER VE t a v ı r almaya yönelmesinin i k i n c i ana ne
KAYNAĞI denidir.
Bu nedenlerden d o l a y ı V i e t n a m 
VietnamKarnpuçya arasındaki sava Kampuçya arasındaki çatışmada Çin, Ka
şın başlamasıyla birlikte, Çin devreye gir mpuçya'dan yana taraf olmuştur. 17 Şu POLPOT REJİMİNİN
di. Ç i n ' i devreye sokan. Vietnam toprak bat 1979 gün yüzbin k i ş i l i k bir k u v v e t l e
l a r ı m işgale yönelten nedir? Bunları i k i YIKILMASINDAN
b a ş l ı k a l t ı n d a toplayabiliriz: SONRAKİ DURUM VE
a.) Dünya sosyalist sisteminde iki ayrı "Vietnam güçlerinin
sapma olarak ortaya çıkan Çin, SSCB ça Kampuçya'da bir
SON GELİŞMELER
tışması, bu çatışmanın bir ürünü olarak
b i r i SSCB'yi sosyal emperyalist olarak çatışmada birinci derecede
görmekte ve SSCB ile sıkı ilişkilere sahip rol oynamasının kabulü
olan tüm ülkelere ise ona bağlı sömürge ancak emperyalizmin karşı Vietnam ile Kızıl Kmerler arasında
ler olarak değerlendirmektedir. Bu anla ki çatışmalar İ984'ün son aylarında tek
yış, ulusal k u r t u l u ş savaşı veren Vietnam'
güçleri tüm olanakları ile
rar şiddetlendi. Öyle ki, bu çatışmalar Çin
in savaş sonrasında ülkeyi yeni baştan ona destekleyip saldırıya ile Tayland'ı da kapsayacak şekilde boyut
rabilmek için SSCB ile girdiği yakın iliş geçirmesi halinde mümkün lanmaya başladı. Heng Samrin yönetimi
k i l e r i de aynı şekilde görmektedir. 3 Ka olabilir." ni devirmeye çalışan güçlere bir göz atar
sım 1978'de Vietnam, SSCB ile "barış, sak, çatışmaların vardığı boyuta daha iyi
dostluk ve işbirliği" antlaşması imzalan anlayabiliriz.
dı. Buna göre, karşılıklı yardımlaşma vs. Çin Vietnam sınırından içeri girdi. Kuzey
yanısıra, taraftarlardan biri saldırı veya de birtakım topraklan işgal etti. Daha Daha önceden de belirttiğimiz gibi,
saldırı tehdidi altında kalırsa, taraflar ge sonra, bu askeri harekatın amacına ulaş ülkeden kaçan K ı z ı l Kmerler, Tayland sı
rekli tedbirleri almak amacıyla derhal bir tığını söyleyerek geri çekildi. Bugün de Çin nırındaki dağlık bölgelere yerleşmişler ve
birlerine danışacaklardı. Bu durum Çin ile Vietnam arasında genellikle Çin'den Tayland'ın da yardımıyla üsler oluştur
için Vietnam'ı SSCB'nin uzantısı olarak kaynaklanan sınır çatışmaları gündeme muşlardır. Bu ülkeden yaptıkları vurkaç
değerlendirmeye yetecekti. gelmektedir. saldırılarıyla. ''Kampuçya Halk Ulusal
b.) PolPot rejiminin daha Lonnol Çin'in yukarda anlatılan nedenlerden Konseyi" adındaki Vietnam'ın destekle
i k t i d a r ı n a karşı mücadele ettiği süreçten kaynaklanan mücadelesi ise, hiçbir haklı diği yönetimi yıpratmaya çalışmaktadır.
Şu anda adı geçen üslerin mevcut yö "ülkede barış ve düzenin sağlanabilmesi rnüştür. A s k e r i alanda fazla gücü olmayan
netimi yıkmaya çalışan üç grup var. Bun için böyle bir cezanın" gerekir olduğunu Sihanuk'a hükümette görev verilmesinin
lar: söyledi. Çatışmalar kısa sürede boyutlan başka bir anlamı olmasa gerek.
1 Eski başbakan Lon Nol başkanlı dı. V i e t n a m b i r l i k l e r i , Poain Mater ve PolPot yanlısı Kızıl K ı n e r l i r i n Ka
ğındaki "Kmer Halk Kurtuluş Rum TM'ci kamplarını ele geçirdiler, karşı mpuçya içlerine sızmasını önlemek için V i 
Cephesi" bu cepheye bağlı 12 bin devrimcilere b ü y ü k kayıplar verdirdiler. etnam b i r l i k l e r i n i n Tayland, Kampuçya
kişilik silahlı gücün olduğunu ga Prens Sihanuk yaptığı açıklamada, "Vi a r a s ı n d a k i d a ğ l ı k bölgede b i r sura daha
zete haberlerinden çıkarabiliriz. etnam birliklerine karşı koyan güçlerin iyi b u l u n d u r u l a c a ğ ı m söyleyen Hoang Dich,
2 Kızıl Kmerier: PolPot önderliğin ce köşeye sıkıştığını" bildirerek, başta Çin "Kampuçya ordusu g ü ç l e n d i k t e n sonra,
de 90 bin kişilik vurucu gücü ol olmak üzere diğer ülkeleri yardıma çağı Vietnam birliklerinin bu ülkeden
duğu söyleniyor. rıyordu. çekileceklerini" belirtti ve ' " V i e t n a m , Ka
3 Prens Shanuk'a bağlı 5 bin kişilik mpuçya'yı PolPot'un k a t l i a m c ı yöneti
Savaş alanı da genişledi. Tayland sı
silahlı güç. minden k u r t a r d ı ğ m ı b u g ü n Kampuçya
nırında üstlenen Kmer b i r l i k l e r i Vietnam
h a l k ı n ı n kendi kaderini tayin hakkından
Bu güçlerin içersinde Prens Sihanuk' güçleri karşısında tutunamayınca, Tayland
sözedenler aslında 3 milyon Kampuçya
un özel bir yeri var. BM'de Kampuçya' içlerine doğru çekilmeye başladılar. Bun
lının katili PolPot y ö n e t i m i n i i k t i d a r a ge
nın esas ve yasal temsilcisi olarak kabul ları kovalayan Vietnam birlikleri de Tay
tirmek iseyenlerdir" dedi.
ediliyor. Tüm ülkeler tarafından tanınıyor. land sınırından içeri girdiler ve bir müd
PolPot rejiminde bile Kampuçya'nın ger det sonra geri çekildiler. Bu gelinen noktada y ö n e t i m k a r ş ı n
çek yönetimi olarak BM'de Sihanuk tanı Tayland sınırında bunlar olurken, Çin grupların büyük güç kaybettikleri ortada
nıyordu. topçuları da Vietnam sınır bölgelerini dır. Bu gruplar da içinde b u l u n d u k l a r ı du
bombalıyordu. Bu gelişmelere paralel ola r u m u n f a r k ı n d a o l d u k l a r ı n d a n , başka
Bu güç birleşerek "Kampuçya De güçlerden daha fazla destek islemektedir
rak ÇKP adına Hu Yoa Bak yaptığı açık
mokratik Koalisyonu" adlı birlik oluştur
ler. Emperyalizm, bu çatışmalardan ken
dular. Şu anda bu koalisyonun başında
di lehine nihai çözüm elde etmese bile,
Prens Shanuk bulunuyor. İşin ilginç yanı, "denilebilir ki, mevcut durumu koruyarak Kampucya'da
bu koalisyonu oluşturan bu güçler arasın emperyalizm ile Çin'in ki yönetimin güçlenmesini engellemek is
da geçmişte sürekli çatışmalar oluyordu. istemleri bu olayda üst temektedir. Aynı istek Çin için de geçerli
Önemli görüş ayrılıklarına rağmen, Heng dir. Yapılan son askeri hareket, yönetime
Samrin'i devirmekte anlaşmış ve kendi ara
üste düşmüştür, bu karşı savaşanların b ü y ü k kayıp verdirmiş
larındaki ayrılıkları bir kenara koymuş gö anlamda hu iki güç, olsa da, hala belirli bir güce sahip olduk
rünüyorlar... Vietnam ve Heng ları yadsınamaz. Bu gücün tamamen ber
taraf edilmesi, ancak yeni yönetimin Ka
Bu gerici güçler, Tayland, Endonez Sammrin'in yönetimi mpuçya halkıyla bütünleşerek ülkede de
ya, Malezya, Singapur ve Filipinler gibi
konusunda birbirini mokratik halk devrimi programının başa
ABD emperyalizminin bölgedeki temsil
cileri görünümünde olan yeni sömürge ül bütünleyen bir rol rıyla uygulaması, böylece yönetim karşıtı
keler tarafından desteklenmektedir. Yeni oynamaktadır." gruplara kaynak teşkil edebilecek olum
Kampuçya yönetimini dolayısıyla Viet suzluklara yolaçmamasından geçecektir.
nam'a karşı savaşan bu gruplara, askeri ve Halkla kurulan sıkı bağlar, Kampuçya'nın
maddi yardımlarda bulunmaktadırlar. savaş gücünü de artıracak ve böylece kendi
lamada "Vietnam ile Çin arasındaki iliş
başlarına mücadele yürütebilecektir.
Heng Samrin ve Vietnam birliklerine kiler Vietnam'ın Kampuçya işgaline son
karşı savaşanların yönlendirilmesinde ağır verdiği takdirde düzelebilir. Vietnam ya
lıklı fonksiyonu Çin üstlenmiş gibi görün yılımcı politikasında ısrar ederse, karşısın
se de emperyalizmin bölgedeki yeni sö da Çin'i bulacaktır" dedi ve Çin'in Ha
mürgeleri yukarıda adlarını saydığımız noi'ye ikinci kez dersim verme hakkına sa "Ağlamak istiyorum,
vasıtasıyla Çin'den geri kalmadığı belirt hip olduğunu da belirtti. Gül renkli yanaklar üstüne
mek gerek özellikle de Tayland aracılığıy Bunun karşısında Vietnam askeri yet Ama, diyorum
la karşı devrimcilere silah, cephane ve yi kileri yaptığı açıklamada ise, "sınır Boğulsun istemiyorum
Gün ışığı şiirim hüzne
yecek yardımını sürdürüyor. Gerektiğinde bunalımının" Çin tarafından körüklendi
Gözyaşlarımla...
Tayland topçularının Kampuçya toprakla ğini, eğer Çin'in gerçekten gerilimi azalt
Benim şiirim
rını ateşe tutması da ayrı bir askeri yardım mak diye bir düşüncesi varsa, kendileri Çiçek gibi açmalı,
fonksiyonu taşıyor. Bunların dışında, nin (Vietnam'ın) yaptığı ateşkes çağrısını Buz tutmuş yüreklerde
emperyalizmin uluslararası planda diplo kabul etmesini" söylüyordu. Toprağı evren,
matik desteği de sürüyor. Denilebilir ki, Yine Vietnam'ın BM'deki temsilcisi Yaprağı sonsuzluk kokmak
emperyalizm ile Çin'in istemleri bu olay Huang Dich tarafından yapılan açıklama Ve bir kurşun gibi
da üstüste düşmüştür. Bu anlamda bu iki da; "Kampucya'da yönetime karşı müca Delip geçmeli karanlığı
güç, Vietnam ve Heng Samrin'in yöneti dele eden gerilla güçlerin oluşturduğu ko Peşinde alev gibi yürekler
Kelepçesiz bilekler
mi konusunda birbirini bütünleyen bir rol alisyondan çekilmesi halinde Prens Siha
Ve zincirsiz beyinlerle
oynamaktadır. nuk'a Kampuçya hükümetince görev veri
Yarının aydınlığına ulaşmalı.,."
Çatışmalar 24 Aralık 1984 tarihinde leceği" söyledi. Görülen odur ki, Viet
Vietnamın, karşıdevrimci Tayland sınırın nam ve Heng Samrin yönetimi dünyadaki
daki kamplara saldırısıyla başladı. Bu ta aleyhlerine oluşan diplomatik trafiği böy Ali Özdemir
rihte açıklama yapan Vietnamlı bir yetkili: le bir taktikle tersine dönüştürmeyi düşün

55
KÜLTÜR ÜZERİNE (II)

Kaya DOĞRUER

YENİ SÖMÜRGECİLİK VE yuyordu. Ama asıl sancı tahakkümün al bunalımlarına biraz olsun deva olacak ça
tında bulunan ülkelerdeki başkaldırıydı. releri b u l m a k t a d ı r .
EMPERYALİZMİN KÜLTÜR Hasta yatağındaki emperyalizm,
Açık işgalin zorba işkenceci gerçeği işbir
POLİTİKASININ likçilerle teröre dönüşen yüzü ve kan emici ölümcül hastalığına geçici de olsa nasıl bir
KAYNAKLARI azgın sömürünün doğurduğu koşullar ra deva bulacaktır. Öyle yapacakki hem ken
hatlıkla işgalciye karşı bir tepkiyi doğur di içindeki tepkileri nötralize edecek hem
duğu gibi ülke içinde bütünleşilen işbir de bağımlı ülkedeki çıkarlarının ikamesi
Emperyalistler arası çelişkilerin, uz ni sağlıyacak. İşte bu noktada özellikle bi
likçi, kukla iktidarların varlığını da tehli
laşmazlık kazanması ve uluslararası plan keye sokuyordu. Açık ki emperyalizm çı zim gibi ülkelerde geçerli olan yeni sömür
da emperyalistler arası bir paylaşım sava gecilik espirisi önümüze çıkıyor. Özde bir
şına dönüştüğü 1940'lı yılların ardından ülkenin ekonomiksiyasikültürel, kısaca
yeni sömürgecilik, özelde A.B.D.'nin po 'sorunsalımızın can alıcı her alanda emperyalizme tam bağımlılı
litikaları açısından da dönüşümlerin ya noktasıda burada ortaya ğını sağlıyacak olan bu kayıtsızşartsız kö
şandığı yıllarda başlamıştır. Emperyaliz çıkıyor.emperyalizmin içsel lelik görünümündeki "bağımsızlık",
me bağımlı sömürgecilik ilişkileri içinde "demokrasi" manevralarıyla siyasi alan
bulunan ülkeler de bu yeni biçimleme için bir olgu haline gelmesi ve
da genel oyla seçilen kukla parlamentolar,
de koşullarına uygun yeni roller aldılar. kaleleri içeriden fethetmesi dan vücuda gelen hükümetler ve özel ola
Yeryüzünde artık geçerliliğini yitirmeye espirisi, kültür alanında da rak yukarıdan aşağı geliştirilip, destekle
yüz tutmuş bulunan politikalar rafa kal nen güdük, çarpık gelişmiş yerli bir işbir
dırılıyor. Yerine daha özgün, daha nitelikli
amansız sinsi bir istilayı
likçi sınıfın desteğinde, çıkarlarını gözete
programlar uygulamaya konulmaya baş toplum yaşamında giderek cek baskı güçlerinin oluşumuyla gerçek ni
lıyordu. Emperyalizmin açık işgali altın derinleşen etkilerini teliğine kavuşuyor. Ülkenin sivil, askeri, si
da tutulan ülkelerdeki uyanış ve özel ola
karşımıza getiriyor." lahlı güçleri de bu tabloda elitin baskı ay
rak metropollerdeki sosyal, siyasal bilinç gıtı olma işlevi kadar yeni sömürgecilik
lenme böylesi bir değişimi kaçınılmaz kı ilişkilerinin oluşumundan önce emperya
lıyordu. Artık, emperyalizm açısından ge karlarını zaafa sokacak gelişmeler karşı list, açık işgal ordularının fonksiyonları
cerliolan uzun vadeli politikalardır.Emper sında tedbir almakta gecikmeyecektir. nı üstlenecek biçimde örgütlenir. Demok
yalist işgalin topuyla, tüfeğiyle, askeriyle Açık işgalin avantajları, yarattığı büyük rasi yutturmacası ise, nisbi hakların dü
arenada boy gösteren varlığı kaçınılmaz riskleri karşısında geçerliliğini yitirmiştir. zeni tehdit eder konuma gelmesinden he
olarak karşıtını da hızlı bir şekilde yara Artık Il.paylaşma savaşının arifesinde men sonra egemen sınıflarca her an rafa
tıyordu. Nitekim sonraki yıllarda Çin, köklü değişikliklere gitmek kaçınılmazdır. kaldırılıp, açık faşizan yöntemlerle yerini
VietnamKore örnekleri tarihin bu yönde İşte bu noktada emperyalist gizli işgal bırakabiliyor. Dünyada bu konuda sayısız
ki kaçınılmaz dinamiği kadar sömürgeci espirisinin niteliğini belirlemenin önemi or örnek verilebilir. Demokratik hak ve öz
ülkelerin de ömürlerini uzatacak yeni po taya çıkıyor. Tabiki bu şekilde değişikliği gürlüklerin rafa kaldırılması ve yukarıdan
litikalar yaratmaktaki tercihlerinin haklı sömürgecilerin çıkarlarından vazgeçmeleri aşağı devlet eliyle elitin açık baskı ve ta
lığını kanıtlıyordu. Bir kere dünya çapın ya da taviz vermeleri anlamına gelmiyor. hakkümünün kurumlaştırılıp, sürekli ha
daki değişen dengeler kadar bizzatihi met Söz konusu olan sömürülerini daim kıla le getirilmesi de her an mümkündür. Ay
ropolün kendi içindeki çelişki ve toplum cak yeni arayışlarına pratikte geçerlilik ka rıca, uluslararası planda emperyalizm
sal muhalefeti ilk tehlike sinyallerini du zandırmak, derinleşen sarsıcı hale gelen bunca özel çaba ve programlarına rağmen

56
ipin ucunu bazen kaçırabilir ve son Nika tün bunlar hep birden olmadı. Sinsi bir be üretmeyen, hep yönetilen, tüketen, verile
ragua, Libya örneklerinde olduğu gibi yin yıkama programıyla on yularca top ne razı olan, istendiği biçimde emeğini ve
kendi askeri gücünü de devreye sokabilir. lum katlarına egemen K ı l ı n d ı . Açık ki, ka ren, boyun eğen bir t o p l u m yaratmanın
Yaşamsal çıkarlarının ortadan kalkması pitalizmin dünya görüşüyle yoğrulmuş, bi yöntemlerinin bulunmasıydı. Egemen ide
karşısında yeni sömürgelerinde işbirlikçi reyci yoz bir toplum yaratma amacı i n s a  oloji bu konuda süreçle yaşanan deneyler
iktidarları gibi kirli, azgın dişlerini göste nın yabancılaşması o l g u s u n u n gerçekleş le b i r l i k t e giderek y e t k i n l e ş t i , güçlendi.
rebilir. Yaşadığımız süreçte istisnai de ol tirilmesi ancak ve ancak yerli i ş b i r l i k ç i sı İdeolojik baskı aygıtlarının resmen ellerin
sa bunlar emperyalizmin bunalımı açısın nıfların tam ve kayıtsızşartsız i ş t i r a k ı y l a de olmasıyla antenlerden, vericilerden be
dan önemli ipuçlarıdır. Bunun karşısında sağlanabildi. Nasıl gelindi bu noktaya? yinlere ulaşan standart programlar, boyalı
halk güçlerinin dünya çapındaki gelişimi Ülke içinde kendi öz dinamiğiyle ge basının her t ü r l ü çarpıklık ve sapmayla al
ve yayılması emperyalistlerin bu çabala lişmiş yerli tekelci burjuvazi gelişemediği lanmış, pullanmış katkısıyla bütün toplum
rının çıkmazını da açıkça gösteriyor. için bu dinamik dışarıdan, emperyalizm ta katmanlarının tutsak alınabilindiği günü
Sorunsalımızın can alıcı noktası da rafından verildi. Yerli burjuvazi emperya müzde i n s a n l a r ı n hayatı a r t ı k kendi ira
burada ortaya çıkıyor. Emperyalizmin iç lizmle birleşip içice geçti... E m p e r y a l i z m d e l e r i n i n dışında belirleniyorsa, insanlar
sel bir olgu haline gelmesi ve kaleleri içe olgusu her alandaki bütünleşmeyle içsel bu kıskaca hergeçen gün dahada boğulup
riden fethetmesi espirisi, kültür alanında olgu haline geldi. Artık günümüzde yerli batıyorsa, bunda toplumun alternatif güç
da amansız sinsi bir istilayı toplum yaşa tekelci burjuvaziyle emperyalizmi keskin yaratma, bilimsel doğru seçenekleri yarat
mında giderek derinleşen etkinliklerini ma ve bunu proleter d e v r i m c i h a l k ı n kül
karşımıza getiriyor. Emperyalist değerler t ü r ö z e l l i k l e r i y l e b i r l e ş t i r i p , halka u l a ş t ı r 
"kendi dinamiğiyle ma k o n u s u n d a k i e k s i k l i k t e de görmek ge
ve yaşam alışkanlıkları yukarıdan aşağı
yerli işbirlikçilerin bütünleşmesi çerçeve demokratik devrimim rekiyor. Bu d i n a m i k ve b i l i n ç b i r i k i m i n i n
sinde bütün toplum katlarına empoze edi yapamayan burjuvazi hemen y a r a t ı l m a s ı tabi ki beklenemez.
liyor. Devletin elinde tutulan radyo, TV. A m a bu konuda o n u r l u b i r geçmişin bi
emperyalizmle alaturka r i k i m i n i n gücü de gözardı edilemez. Her
gibi ideolojik baskı araçları ve en temel
de yürürlükteki eğitim programı bu ama
arabesk alışkanlıklarını nekadar zor g ü n l e r d e k e n d i n i b u r j u v a z i 
cın rahatlıkla uygulanmasını sağlıyor. Yeni yitirmeden bütünleşti. bu n i n a p o l i t i k l e ş t i r m e ve dejenerasyon po
sömürgeleşme sürecinin başlangıcındaki bütünleşme güdük, gerici, l i t i k a s ı n d a n kurtaramayıp, h a l k ı n müca
"Küçük Amerika Olma" hayalleri özde delesinin(değerlerinin)tahrip edilmesine ses
ülkemizin bugün geldiği, (getirildiği) du
tutucu baskıcı bir egemen çıkarmayıp asgari görevlerini savsaklayan
rumu çok iyi özetliyor. Küçük Amerika sınıf kliği yarattı" ların yarattığı ek bir tahribat söz konusuy
olamadıysa da topluma özümletilen hayat sa da asıl sorun bugünden yarına devrimci
tarzıyla ülkemiz bugün u y u ş t u r u l a n içten proleter k ü l t ü r ü ulusaldan evrensele uza
çizgilerle birbirinden ayırtetmek i m k a n s ı z nacak bir yelpazade geliştirecek mücade
içe çürüyen ve yeni sömürge i l i ş k i l e r i n i n
hale geldi. Kendi dinamiğiyle demokratik lenin bilincini oluşturacak, giderek nitelik
yarattığı çöküntüyle ilk sırayı alan Güney
devrimini yapamayan burjuvazi emperya kazanacak çalışmalardır.
Kore, HongKong gibi ülkelerin konumu
lizmle alaturkaarabesk alışkanlıklarını yi Ancak, bu şekilde b ü t ü n hayatımıza
na getirildi. Hayat damarları kurutuldu.
tirmeden bütünleşti. Bu bütünleşme, gü giren, somut ifadesiyle k ü l t ü r emperyaliz
Ülkede kesintisiz uygulanan depolitizas
dük, gerici, tutucu, baskıcı bir egemen s ı  mi olarak karşımıza çıkan halkın kendi ik
yon politikalarıyla tek tipleştirme sürecin
nıf kliği yarattı. Bunlarda beraberinde tidarı önünde en büyük setlerden b i r i n i
halk kültürüne düşmanlığı getirdi. Resmi oluşturan bu düşmanı tanıyabilir, yenebi
ideoloji her şeyin üzerine çıkarıldı. Resmi liriz.
ideolojinin, kurulu düzenin dışındaki bü
"gençlik ülke gerçeklerinden tün düşünceler hareketler suç sayıldı. So
Öz k ü l t ü r ü m ü z ü n silahlan k ü l t ü r
emperyalizminin karşısında en b ü y ü k di
koparılıp apolitik bir run halkın kendi değerlerinden, yaşam tar renine odaklarından olacaktır. Amaç,
kuşak yaratma yönünde zından vazgeçirilmesi, kendi ülke gerçeğin sadece direnmek değil, yenmekse, gerekli
önemli mesafeler den koparılıp, sıradan g ü n l ü k s o r u n l a r b i l i n ç silahlarıyla donanmamız şarttır.
içinde kayıp olanı düşünmeyen, düşünce
kaydedildi, bu kuşatmayı
yaranlar ise katledildi,
işkenceye tabi tutuldu,
zindanlara dolduruldu."

de önemli mesafeler aldı. Uyuşturucu, fu


huş, gibi, ahlak çöküntüsü egemen hale
getirildi. Gençlik ülke gerçeklerinden ko
parılıp apolitik bir kuşak yaratma yönün
de önemli mesafeler kaydedildi. Bu kuşat
mayı yaranlar ise, zindanlara dolduruldu
ve bu durum yeni kuşaklara sürekli gös
terildi. Tercihlerini emperyalizmden, ku
rulu düzenden yana yapmaları için
yeterli örnekler önlerine konuldu. İşçi
sınıfıköylülük gibi bütün halk güçlerinin
nötralize edilmesi, beyinlerinin uyuşturul
ması için ne gerekirse yapıldı. Tabii ki, bü

57
ALÇALMANIN YAZICISI
KUNDERA
Yalçın KÜÇÜK

Kundere'ya geçmeden Önce söyleye Bu doğduktan sonra altını çizmek is Ancak eğer sanatçı iseniz, eleştiriniz
ceklerim var. tediğim ikinci nokta şu; bu tür sanat ürün ve gücünüz yetiyorsa karalamanızı bir
12 Eylül'den sonra Türk sanatı dev lerini ortaya çıkartanların, ne 12 Eylül'ü estetik bütünlük içinde yapmak zorunda
rimcilere ve devrimciliğe düşman kesildi. yapanların, ne tekellerin, ne de emperya sınız. Daha önce de belirttiğim gibi bu
"Eylülist" rejiminin idamlar, hapisler ve lizmin ajanları olmasına gerek yok. Da ürünlerde bir estetik değer bulamıyorum.
işkencelerle başlattığı, Türk ilericileri ve ha açık olarak söyleyeyim; herhangi bir Peki sanatçı kimdir. Herşeyden önce sa
ilericiliğini mahkum etme politikasını sa yazarın, herhangi bir yerden emir aldığı natçı çağının tanığıdır. Ama bizim sanat
natçılar yazdıkları ve yaptıkları ile sürdür nı düşünmemiz gerekmiyor. Herbirini bü çılarımız biraz fazla ampirisist görünüyor
meyi bir görev bildiler. Hiç bir estekik de tün bunlardan tenzih ediyorum. Eleştir lar. Güncelle fazla ilgileniyorlar, güncelin
ğeri olmayan ürünleri, yalnızca başkaldı diğim yazarların, sanatçıların hiçbirine öz fazla etkisinde kalıyorlar. Çok sevdiğim
rıyı ve başkaldıranı karaladığı için okuyu nel olarak kötü niyet yüklemiyorum. An bir romancının, üç romanını, tarih için
cuya kabul ettirmeye çalıştılar. Sadece cak bunları aklamak da istemiyorum (X). deki üç romanını, çok kısa olarak özetle
Türkiye'de üretilen sanat ürünlerinin ço Türkiye'de artık çok basit genellemeleri yerek, bu söylediklerimle neyi kastettiği
ğunda değil, aynı zamanda ithalatı da aynı aşmak durumundayız. Türkiye artık da mi anlatmaya çalışayım. Adalet Ağaoğlu'
yönde yapıyorlar. ha karmaşık bir ülkedir. Türkiye artık te nun üç romanından söz edeceğim. Birin
Bugün bütün edebiyatta, sanatta baş kelci aşamadadır. Tekelci aşamada artık cisi "Ölmeye Yatmak", ikincisi "Bir Dü
kaldırıya, her türlü haksızlığa, adaletsiz insanlara bir şey yaptırmak için mutlaka ğün Gecesi", üçüncüsü "Üç Beş Kişi".
liğe yönelik bir estetiğin var olma şansı or onun ajan olmasına gerek yok. Nedir? Romancı toplumdan nasıl aşırı ölçüde et
tadan kalkmış görünüyor. Bunu bir üç Bugün Türkiye'de veri kabul ettiğimiz üç kileniyor, eğer benim bu üç romana ba
genle sağlıyor Türkiye. Bu üçgeni şu şe gen içinde başarılı olmak istiyorsanız, eğer kış açım doğruysa bunu görebileceğiz,
kilde açıklamak mümkün; bir yanda ya sizi bu holding sanat dergilerinin eleştir imajları, kurguyu, tipleri doğru anladıy
yıncılar var, diğer yanda holding sanat menlerinin övmesini istiyorsanız, mutla sam.
dergilerinin eleştirmeleri var, bir üçüncü ka devrimci hareketi karalayacaksınız. Pi Ölmeye Yatmak, bir üniversite pro
köşesinde de propagandist fıkra yazar yasanın normları böyle. fesörü hanımla, bir öğrenci arasındaki aşk
ları var. Bu üçgenin içinde yazar, sanatçı, Yanlış anlaşılmasın. Ben kesinlikle ilişkisidir. Üniversite Öğretim Üyesi hanım
sadece başkaldırıyı, haksızlığa karşı mü Türk solcusunun eleştirilmesine karşı de profesör veya doçent bunun rahatsızlığı
cadeleyi karalayan edebiyatın geçerli ol ğilim. Tam tersine eleştiri olmadan biz ge nı duyar. Ve bunun için intiharı düşünür.
duğunu düşünüyor ve buna göre yazıyor. lişemeyiz. Mutlaka eleştiri olacak. Birbi Bütün roman bunun üzerindedir. Nedir
Kuşkusuz bu üçgenin etkin olabilme rimizi eleştireceğiz. Ama her zaman söy bu roman? Bu roman şudur; 1960'lı yıl
si için, buna uygun bir ortama hitap et lediğim gibi; bu toplumu için, halkı için lar dünyada ve Türkiye'de devrimci hare
mesi gerekiyor. Bu da Türkçe'ye "yenikçi" bu kadar meşakkate katlanan, beğenilsin ketin yükseliş döneminin romanıdır. Dev
diye çevirdiğim  başka dillerde de. var, in beğenilmesin inandıkları yolda yürüyen, rimcilik sahneye hakimdir.
gilizce "defeatist" deniyor  bir psikozdur. acıya ve sevince dayanıklı bu büyük küt Doçent Aysel, dünyada ve Türkiye'
12 Eylül Türkiye'de ilericiyi, devrimciyi bir lenin sıcaklığını, toplumu değiştirme sı de tartışma gündemini oluşturan, akade
yenikçi psikoz içine itti. Bu psikoz içinde caklığını duymadan karalanmasını redde mik yaşamı sarsan, yeni bir dünya için or
bir çok devrimci, ilerici, kendisini karala diyorum. Yaptıklarının bir bölümünü ben taya çıkan, yeni insana takılıyor. Devrim
yan, yaptığı işin yanlış olduğunu göster de eleştiriyorum; onlar beni, çok daha faz ci öğrencisinden "gebe" kalıyor.
meye yönelik edebiyata, sanata çok alıcı la eleştiriyorlar. Hiç bir itirazım yok; biz Bu dönem de, Türkiye'nin sıcak top
bir duruma geldi. Hapishanedeki arkada eleştiriden ve katılımdan çıkacağız, büyü rağına yeni bir tohum atılıyor; genç öğ
şının bir eksikliğini görüp, içine girdiği yeceğiz. Eleştiri var; bugün az bile ve art renci ve işçiden. Eski kuşak bu tohumla
devrimci mücadeledeki bir yanlışı genel ması gerek. Karalama var; bugün yalnız sarsılıyor. İkirciklidir. İntihar girişimi bir
leme eğilimi var.Bu eğilim, 12 Eylül'ün fiili ca karalama var ve kalkması gerek; sorun güvensizliği yansıtıyor. Kısaca 1960'lı yıl
baskısından doğdu. kadar basit. larda Türkiye'de ve dünyada başını kaldı

58
ran insanlar var. Büyüyen baş kaldıran bir okuyor. Latin A m e r i k a romanını okuyor. sı olarak ortaya çıkıyor. İnsanı başkaldı
şey var. Başkaldıran adam var orada. Avrupalı' ran yaratık olarak değil, ezilen ve sürünen
Evet Ölmeye Y a t m a k ' t a başkaldırı nın başka okuyacağı "imaj" yok artık; bu canlı olarak yazıyor.
var. Fakat Bir Düğün Gecesi'ne geldiği ortaya çıkıyor. Tekrar olacak ama yine de Ben Kundera'yı öven diğer arkadaş
miz zaman bir değişiklik görülüyor. Ömer yazıyorum. Tekelci aşamada birey, her larımdan ne daha zekiyim, ne de daha faz
diye bir profesör var. Plancı profesör ve hücresi iltihapla dolu bir yaratıktır. Hiç bir la b i l g i l i y i m . Kundera'yı propoganda
birde A y ş e n diye bir kız var. Ölmeye Yat istenci, hiç bir iradesi olmayandır. Bu söy edenlerden iki farkım var. Bir: Türkiye be
m a k ' ı n k a h r a m a n ı Aysel'in yeğeni olan lediğim sadece teorik değil. Batılılar bu nim işim. Günün yirmidört saatini Türk
Ayşen. Bu kez Ayşen Profesör Ömer'e nu yaşıyor. ,Batı Avrupa'da Amerika'da iye'yi düşünmeye ayırıyorum. İki: ben on
aşık. Hikaye tersine dönüyor. A r t ı k pro aydın bitmiştir Birey bitmek üzeredir. Kaf ların tersiyim. Onlar, 12 Eylül'ü, Kunde
fesör Ömer'den ilham alıyoruz. Artık 12 ka'nın Metomorphoses romanı, romanda ra'yı övenler, propoganda edenler, Eylü
Mart gerçekleşmiştir; Ömer siniktir. Ömer, Samsa b u n u gösterir. Bugün Avrupalı, list düzeni kabul ediyorlar. Küçük küçük
toplumsal sorumluluklara yabancı yaşa Kafka'nın Samsa'sına dönüşüyor. Kafka' değiştirmelerden yanalar. Benim soyadım.
yan bir imaj veriyor. Y e n i k l i ğ i n i l k to nın d ö n ü ş ü m ü n d e Samsa kendisinin ha Küçük olduğu için, büyük değişiklikler
humlarını içeriyor. Bu yüzden profesör mamböceğine dönüşmesini izliyor. Batı den yanayım. Kundera ise değişiklik dü
plancı Ömer'i sevmedim. dünyasında, tekelci aşamada, insan ha şüncesine karşı çıkıyor. İlerleme'yi redde
Üç Beş Kişi ise E y l ü l i s t dönemde ya mamböceğine dönüşüyor. Hamamböceği diyor. Bütün kahramanlarım bunun için
zılıyor; sanayicinin b a ş a r ı l ı o l u ş u a n l a t ı  nin romanı yazılmaz. Bir kez yazılır; Kaf yaratıyor. Türkiye'de bunun için kampan
lıyor. Eylülist dönem de, yalnızca sanayi ka yazdı. İ k i n c i s i yazılmaz aslında. Bir de ya haline getiriliyor. Kundera "Ben mis
ciyi ve hatta ithalat ve ihracatla uğraşanı Kundera yazıyor. Kunderada önemli kah yonlu insana karşıyım" diyor. "Ben Sov
başarılı sayıyor. Bir anlamda Orta Çağ raman Sabina. i h a n e t i seviyor. Böyle ya yetler Birliğindeki Sosyalizme de razıyım,
ın "efendi" adamı bezirgan, tekrar ön pla zıyor. İhanete t u t k u n Sabina'yı bulan ideali gelirse, kitaplardaki gelirse daha
na geliyor. Kundera, Türkiye'de övülüyor. Türkiye' kötüdür" diyor. Bunun için çevriliyor ve
Sanatçı güncelde kalıcı olabilene gö de nasıl övülür, sevilir. yayılıyor.
rebilendir. Gelen dalgayı hem duyan ve Kundere'ya geçmeden önce son bir Kundera'yı övenleri utandırmak ar
hem de dalganın arkasını görebilendir. Es parantez açıyorum. Yayıncı, holding sanat tık benim acil görevimdir (XX). Hep öv
tetik, hiçbir zaman o l u m l u y u göstererek dergileri eleştirmenleri, propogandist fıkra düler; çok az yeren oldu. Yerenler, iyi ro
gelişmiyor. Hep olumsuzu göstermek du yazarları üçgeninden söz ettim. E t k i n l i k  man olduğunu ve ancak antisovyet çizgi
rumundadır. leri var Ancak bu etkinliğin ötesinde bir taşıdığını söylediler. Böyle yerenler, öven
Sanatçımızdan, biri Faust bir Don çizgi var, ortaya çıkarmaya çalışıyorum. ler kadar yanılıyorlar. Antisovyet oldu
Kişot ya da bir Julien Sorel y a r a t m a l a r ı n ı "Bizim" içimizde "yenikçi" pisikozu var. ğu kesin; ancak antisovyetizm bu roman
istemiyorum. Ancak gelecek i n s a n ı m ı z ı n "Biz" ölümle, işsizlikle, işkence ile hapis olmayan yazıyı sunmaya yarıyor. Kunde
ipuçlarını görmek de hakkımızdır. Gele likle, toplumumuzu değiştirme ve daha ile ra'nın yazdıkları Antisovyetizmden çok
cek insanımızın ipuçları, bu günün eyle riye götürme mesleğimizi, bizimki bir mes daha ötede, insanın hamam böceği olma
minde var, yansıtmak durumundalar. lek'tir, bilerek kullanıyorum, "yanlış" sını dile getiriyor.
Cumhuriyet Kitap K l ü b ü ' n ü n dergi bulmaya başladık. "Biz"tümden olmasa Dayanılmaz Hafiflik'in dört kahra
si Çerçevesinde bir söyleşide ifade etmiş bile kısmen "çözüldük". Bizler kısmen manı var. Hepsini kısaca tanıtacağım.
tim. Burada tekrar yazarak aktarıyorurn "çözülmüş" olduğumuz için, dünyanın İşimi böylece bitiriyorum.
"Romanımızın temel işlevi, gelecek insa her yanında insanı alçakanyazılara daha Önce tereza ile başlıyorum. Kadının
nımızı, embriyonik ölçüde yazmaktır. Ge yatkınız. Bunun değişmesi gerek. bir derdi van güçsüz olmak istiyor. Güç
lecek insanımız, paylaşıma bağlı, beceri Şimdi Kunderaya ve Dayanılmaz Ha süzlük için yalvarıyor: "Güçsüz olmanı is
li, bilgiye vurgun, karar vermekten çekin fiflik'e geçebilirim. tiyorum. Benim kadar güçsüz" (1). Türkçe
meyen, sorumluluğunu alan, insanı ve sa Tekelci aşamanın iltihaplı düzenine ve çevirisinin sayfa numaralarını veriyorum.
natı seven, dirençli, acıya ve sevince da dönemine denkdüşüyor. Göz kararmasına güçsüzlerin esrimesi de
yanıklı insanımız, yaşadığımız eylemin Bu dönemde özellikler ve çizgiler var. diyebiliriz. Güçsüzlüğünün farkına varan
içindedir; romancımız b u n u yazmak d u  Gazete okumamayı öğretiyor. bir kişinin güçsüzlüğüne karşı çıkmak ye
rumundadır" Bu insan t ü r ü Batı'da tü Tiyatro, seyretmemeyi öğretiyor. rine ona boyun eğmeye karar vermesi..
kenmişse, bu bizim s o r u n u m u z olamaz. Üniversite, cehaleti öğretiyor. Güçsüzlükten sarhoştur, daha da güçsüz
Batı'da bu insan türü, gittikçe gelişen bi Kundera, bütün bu söylenenlerin ve leşmek ister, kentin en büyük meydanın
rey, tükendiği için roman b u n a l ı m ı n ı ya ileri sürülenlerin doğrulanması oluyor. Bir da herkesin gözü önünde yere yuvarlan
şıyor. Eğer Avrupa'da roman bir sanat, bir de, Türk basının kampanyalarının ya mak, daha da alçalmak, aşağının aşağısı
anlatım kolu olarak kendini bitirmişse, bu boş ya da halkıma zararlı olduğu yolun olmak ister" (2). Bu Kundera'nın baş kah
bizim kabahatimiz değildir. Biz eğer geri daki tezime yeni bir pratik getiriyor. ramanı Tereza'dır; aşağıaşağısı olmayı is
kalmışsak geri k a l m ı ş l ı ğ ı n da bazı avan Kundera adındaki dejenere yazarın tiyor.
tajları var. kitabını, sadece sosyalist sisteme düşman
Batı'da ş i m d i en iyi romanmış! Ne l ı k saçtığı için eleştirmek y a p t ı k l a r ı n ı ha Karakolda yediği iki sopa karşısında
rede? Onüçüncü y ü z y ı l ı yazıyor: Gülün fife almaktır. Bu dejenere yazar anti çözülmüş ve bozulmuş bir lümpen ortaya çı
Adı. Polis romanı tekniğini orta cağın ma sovyetizm kayığına binerek insanın alçal kıyor. Çözülmüş insanı anlatıyor. Bir çö
nastırına getiriniz; lingüistik eklemeler ya masının edebiyatını deniyor. Bireye geliş z ü l m ü ş l ü k ortamında piyasaya sürülüyor.
pınız. İşte "Gülün Adı" ortaya çıkıyor. mesine ve varolmasına küfrediyor. Sabina'ya geliyorum. Kundera'nın
Birey'in gelişimi tekelci aşamada dur Kundera'nın AntiSovyet olduğuna ressam kahramanı oluyor. "Franz'ın bilme
muş olduğu için Batı'da roman b i t m i ş t i r . k u ş k u yok. Ancak bu Kundera'nın asıl diği şey Sabina'nın bağlılıktan çok ihanet
Bittiği için Batı İnce Memed'i okuyor. Yaşar özü y a n ı n d a i k i n c i derecede önemli olu le baştan çıktığıydı" (3). Birinci kadın Te
Kemal Toros Dağlan'm yazıyor, onlar yor. Kundera insanın alçalmasının yazıcı reza, aşağılanmayı seviyor, ikinci kadın

59
Sabina, ihanete t u t k u n olarak ortaya çı mek isterdi. Ama onlara b u n u hiçbir za davranış içine girmek istiyor. Tek yaptığı
kıyor. man anlatamayacağını biliyordu." (5). işi bu, ancak Franz oraya gidince, Türk ro
Herhalde artık Dayanılmaz Hafiflik, Kundera, her t ü r l ü başkaldırıya, havaya manlarında da, Türk filmlerinde de olmaz
kendisini b e l l i etmeye başlıyor. kalkan y u m r u k l a r a ve dolayısıyla insan'a birşey oluyor. Tam gidip Kamboçya hal
"Güçsüzlük" "alçalma" ve "ihanet" bir karşı çıkıyor. Çoban türünden kendi ha kına yardım edecekken, karşısına iki ta
yazıcılık malzemesi yapılıyor ve dünyada linde yaşayan bir insan türünü özlüyor. ne hırsız çıkıyor.
y i r m i n c i yüzyılın orta çağında ve Türki "Öğrenimini sürdürürken yurtta kalı Hırsızlar, Franz'a, "ver paranı" di
ye'de bir Eylülist yılgı döneminde piyasa yordu, Sabina. l Mayıs sabahı bütün öğ yorlar. Vermiyor. "Birden başına ağır bir
ya sürülüyor. Eğer kısmi bir çözülme psi renciler resmi geçite katılmak üzere erken f; şey indi ye o an ikiye büküldü. Bir yere
kozu olmasa, yayıncı, holding sanat der den boy göstermek zorundaydılar. Öğrenci götürülmekte olduğunu hayal meyal sezi
gileri eleştirmenleri ve propagandist fık görevlileri eksik bulunmadığından emin yordu. Sonra boşluğa fırlatıldı ve düşme
ra yazarları, böyle bir kitabı bir kampan olmak üzere tüm binayı tepeden tırnağa ye başladığını hissetti. Şiddetli bir çatırtı,
ya haline getiremezlerdi. ararlardı. Sabina helada sak sonra bilincini kaybetti." (8). Bir dahada
AntiSovyetizm, şu aşamada, yalnız lanırdı."(6). Sabina l Mayıs gösterileri ye kendisine gelemedi. Büyük Yürüyüş'e ye
ca yoz estetik ölçüleri gizlemeye yarıyor. rine helayı tercih ediyor. niden heveslenen Franz, kitsch yoluna gi
Bu yoz estetik ve ahlak programına Bir kısmî yenilmişlik, bir kısmî çözül diyor.
karşı çıkma, Sovyet yanlısı olmakla ozdeş müşlük psikozuna denk düşürülüyor: 12 Buna estetik denmez, ilkellik deniyor.
tutulabiliyor. Öyle sanıyorum belli bir Eylül, l Mayıs gösterilerinimi yasakladı? Büyük Yürüyüş'e çıkan Profesör Franz'ı
a ç ı k l ı k sağladıktan sonra "antisovyet" Siz pek üzülmeyin. Sosyalist ülkelerde ay i k i h ı r s ı z a öldürtmek yeni Türk romancı
yanlıları bile, mücadele ve direnç ölçütle dınlar l Mayısı helada geçiriyorlar. Eylü larının bile aklına gelmiyor.
rine bağlı kaldıkları ölçüde, Kundera'dan list dönemde havaya kalkan yumruklar kı Son olarak Tomas'ı anlatacağım. Al
uzaklaşacaklardır. İlk işimiz, içimizdeki rıldı mı? Üzülmeyin. Yumruklar önemli çalmış bir alçaktır; görülüyor. Prag'da ün
kısmi yenilikçi psikozunu atmaktır. Bunu değil. "Bedensel sevgi şiddetsiz düşünül lü bir cerrah olarak başlıyor, sonra Sov
yaptığımız ölçüde, çoğunun sevdiği Daya mez."(7). Önemli olan budur. Sabine, şid yetler Birliği'nin müdahelesi üzerine Çe
nılmaz Hafiflik, çoğunun tiksindiği bir ro deti yalnızca yatakta istiyor. Yumrukları koslavakya'yı bırakıyor. Geri dönüyor.
mana dönüşecektir. kaldırmasanızda olabiliyor. Hepsi bu; işini yapıyor. Bir süre sonra da
Devam ediyorum. Sanki Dayanılmaz Hafiflik, bir Ey alçalma süreci başlıyor. Bütün estetik bu
"İhanet. Küçük yaştan başlayarak baba lülist Türkiye için yazılmış! alçalma süreci üzerine kuruluyor.
mız, öğretmenimiz bize ihanetin düşünü Ben Kundera'yı öven arkadaş ları Dubçek döneminde ki bir yazısından
lebilecek en alçakça suç olduğunu söyle mın tersi olduğumu tekrarlıyorum. Onlar, dolayı gözden düşüyor. Taşraya gönderi
yip dururlar. Peki ama nedir, ihanet? İha kendilerinin doğrularıdırlar. lecek; hiç bir itirazı yok; bir tek sorunu
net setleri yıkmak ve bilinmeyenlere doğ Felsefe artıklarından bir sebze çorba olabiliyor, hergün sevişecek kadın bulama
ru başını alıp gitmek demektir" (4). İha sı yapan Kundera, "kitsch" felsefesini öne maktan korkuyor.
netin bir alçaklık değil bir özgürlük oldu sürüyor. 'Bok" demek oluyor. Kundera "Taşraya taşınırlarsa hayatlarının ne
ğu yazılıyor. Kundera'nın Sabina'sı için ya göre komünizm, sosyalizm, l Mayıs, yi andıracağını gözünün önüne getirme
"ihanet, setleri yıkmak ve bilinmeyenlere yumruklar, yürümek hepsi hepsi "kitsch" ye çalışıyordu. Her hafta başka bir kadın
doğru başını alıp gitmek" oluyor. Daha sayılıyor. bulmakta zorluk çekecekti. Erotik serü
devam etmemi istiyormusunuz? Bir tek "olumlu" tip var: Franz. venlerin sonu demekti, bu."(9). Yalnızca
Kaldığı yerden devam ediyorum: "Sa Franz'ı da okuyacağım. Bir profesör. Öğ bunun için istemiyor; ancak yinede taşra
bina bilinmeyene doğru başını alıp git  renciliğinde Castrocu ve sonra Maocu da doktorluğa başlıyor.
mekten başka birşey düşünemiyordu". omuş daha sonra bırakmış ve eski tüfek' Alçalması sürüyor, doktorluğu da gi
Prag'da hastabakıcı Tereza, yalnızca alçal liği seçmiş. Sabina, 1968 yılından sonra diyor. Mesleğini sevmeyen Dr. Tomas, es
mayı ve yerlerde yuvarlanmayı istiyor. Batı'ya ve özgürlüğü setleri yıkınca Franz ki dönemde yanılmış olduğunu açıklayan
"O zaman yine bir ihanet özlemi ile tanışıyor. Sevişiyorlar. Franz solculu bir kağıdı imzalamayarak çok büyük ay
duydu." Sabina hep ihanet özlemi duyu ğunu hatırlıyor. Frariz; solculuğu bir Bü dınca bir davranış içine giriyor. Cam sili
yor. Devam ediyorum; dar anlamda bu ki yük Yürüyüş olarak görüyor. cisi oluyor.
tabı antisovyet bile sayamıyorum. Hitler Sabina'ya "senin eski ülkendeki bir Dayanılmaz hafiflik, böyle bir este
ile Stalin'i faşist Almanya ile buna karşı tek yasaklanmış kitabın bile bizim üniver tik üzerindedir: Tomas artık apartman
savaşan Sovyetler Birliğini aynı sepete ko sitelerimizde çiğenen milyarlarca sözcük camları siliyor. Her cam sildiği evde ev sa
yan bir kitaba antisovyet diyemem. An ten daha değerli olduğunu anlatmaya ça hibesi ile sevişiyor. Türlü türlü sevişiyor
ti sovyetizminde bir ölçüsü var; olması ge lışıyor. Sabina, bütün bunları "kitsch" sa ve roman bunları yazıyor. Tomas işinden
rekiyor. yıyor; bok olarak görüyor. Sevgileri uzun memnun görünüyor.
"Fransız arkadaşlarına bundan söz sürmüyor. Sabina, yeniden Büyük Yürü "Açıklarken Tereza'nın ses tonu yas
ettiğinde, kulaklarına inanamadılar. 'Ya yüş sevdasına düşen Profesör Franz'ı bı lı, hınçsız, neredeyse sevecendi. 'Aylardır
ni ülkendeki işgale karşı savaşmak isteme rakıyor. Franz'da genç bir öğrenci ile se saçın ağır ağır bir koku saçıyor.. Kadın
diğini mi söylüyorsun?' Onlara, komüniz vişmeye başlıyor. Öyküsü de asıl burada cinsel organı kokuyor. Sana söylemek is
min, faşizmin, bütün işgallerin, bütün is başlıyor. temedim ama gecelerce sevgililerinin apış
tilaların ardında çok daha temel, yaygın O kıza kendini göstermek için ve aralarını kokusunu solumak zorunda kal
bir kötülüğün yattığını ve kötülüğün yat Kamboçya'da "Sovyetler'in köpeği Viet dım."(10) Tomas işinden hoşnut görünü
tığını ve kötülüğün havaya kalkmış yum namın'ın esiri" olduğu için, Kamboçya'ya yor,
ruklar ve dillerinde bir ağızdan haykırılan giden aydınlar grubuna katılıyor. İlaç gö Tereza ise artık Tomas'ın yıkanmışın bi
bir örnek heceler uygun adım yürüyen türecekler. Hani bizede geliyorlar ya ay le istemiyor. Kendisini suçlu sayıyor. To
insanlardan oluşan bir resmi geçitte en so dınlar. Franz da Kamboçya'ya gidiyor. mas'ın tekrar ülkesine dönüşünü kendisi
m u t görünümüne kavuştuğunu anlatabil AntiSovyetliği ayrı. Franz bir aydınca ne bağlıyor.

60
Bitiriyorum. Tereza ile Tomas'ın ko
nuşması ile bitiriyorum.
"Burada mutluyum, fark etmedin mi BELGE YAYINLARI ALAN
Teraza?" dedi Tomas.
"Cerrahlık senin misyonunda" dedi
Tereza.
"Misyon dediğin sersemce bir şey Te
reza. Misyonum yok benim. Kimsenin
yok. Özgür olduğunu, bütün misyonlar B.J.Odek Gülten Akın
dan arınmış olduğunu fark etmen o ka LÜBNAN'DA İÇ SAVAŞ 42 GÜN
dar büyük bir ferahlama ki." "Tel örgüler içindeki oğullar,
Türkçesi: Yavuz Akdoğan
Hepsi bu kadar. Bu konuşmadan yarım (yeni çıktı) kızlar, dışındaki analar, nişanlılar,
sayfa sonra Dayanılmaz Hafiflik, sona eri kızkardeşler... 42 gün süren açlık
yor. grevinin acılan..."
Antonio Gramsci Nokta
Kaynaklar: HAPİSHANE DEFTERLERİ
(1): Kundera M. "Var Olmanın Dayanıl Türkçesi: Adnan Cemgil Hasan Kanafani
maz Hafifliği", iletişim Yayınları, GÜNEŞTEKİ ADAMLAR
İst: 1986, s.81 "Türkçe'de ilk kez Filistin
(2): a.g.e. s.84 Sacide Çekmeci öyküleri..."
(3): a.g.e. s.99 NİZAMİYE KAPISINDA Sanat Olayı
(4): a.g.e s.99 Bir Ananın Anlatısı
(5): a.g.e. s.108109 (2. baskı) Joseph Conrad
(6): a.g.e. s. 108 KAZUMOV'UN ÖYKÜSÜ
(7): a.g.e. s.120 "1918 yılında Rus devrimcilerinin
(8): a.g.e. s.277 çabaları... Devrimin insan
(9): a.g.e. s.237 Domitila malzemesi... Kopacak fırtınanın
(10): a.g.e. s. 239 KONUŞMAK İSTİYORUM sezinlemesi..."
Bolivya Madenlerinden Nokta
(*): Yalnız Türkiye'de mi? 1848 Dev Bir Kadının Aniatısı
rim Rüzgârı'nın ardından gelen George Orwell
yenikçi dönemdeki edebiyat da bu KATALONYA'YA SELAM
durumda. Dominique Eudes
KAPETANİOS "İspanya iç savaşından ilginç bir
"Kırklar, demokratik düşün
Yunan İç Savaşı kesit..."
celerin hala yayıldığı ve geliştiği YeniGündem
bir dönemdi."
"Zamanın edebiyatının ve Thomas Hauser
edebiyat eleştirisinin, büyük bölü Perry Anderson KAYIP
mü devrim korkusu içerisinde, da TARİHSEL MATERYALİZMİN
ha önceki devrimci inançlarına "Şili'deki 1973 Pinochet
İZİNDE darbesinin çarpıcı bir anlatımı"
ihanet halinde bulunan ve bütün
ülkelerde gericilerle uzlaşmış olan
Almanya'da Hohenzollern'le,
Anna Seghers
Fransa'da III. Nopoleon'la, İngil
Sabiha Serte! ÖDÜL
tere'de Viktorian'la önde gelen
ROMAN GİBİ "1932 Almanya'sının sokak
Avrupa burjuvazisinin yönettiği Demokrasi Mücadelesinde çatışmaları, Hitler öncesi ortamın
Bir Kadın (çıkıyor) gerçek bir anlatımı"
gerici yolu izler."
"Caryle'in 1848'den önce ve
H. A. K.
sonraki yazdıklarını karşılaştır Mustafa Sönmez Sorgu
mak yeter. Ötekiler, dönemin ger TÜRKİYE EKONOMİSİNDE
çekten büyük yazarları Flanbert BUNALIM III "Cezayir ve Yunanistan'da
gibi, son yıllardaki haliyle Dickens (3. basım) çarpıcı iki tanıklık
gibi derin bir sarsıntıya ve umutsuz
luğa batmışlardı. Bir başka bölüm
ise hem de çoğunluktadır bunlar
 gericilik ideolojik bir uzlaşma
ya girmeyi seçmişlerdi." G.Lukacs;
Avrupa Gerçekçiliği, İstanbul,
1977.S.136
(**): Bu konu ya ilişkin "Estetik belge
Heseplaşma" adını verdiğim bir yayınlan alan yayıncılık
yeni çalışma içerisindeyim. Ocak
ayın başında yayınevine teslim
edebileceğim.
HABERLER HABERLER HABERLER HABERLER HABERLER HABERLER

DİN SİLAHININ kim güçler her zaman dini kitlelerin pa


sifize edilmesi ve statikliği için kullana
DİSK GERİ TEPİŞİ:
gelmişlerdir. 80'den sonra da din ve
dinsel ideoloji kitlelerin ve gençliğin
devrimci ideolojiye kanalize olmaları
TÜRBAN nı engellemek için bir paratoner görevi
DAVASI görmesi amacıyla pompalanmıştır. Bu
olgu aynı zamanda Türkiye'nin Orta
Din Türkiye'nin sorunlarından bir doğu ve Arap ülkeleriyle yakınlaş(tı
tanesidir. Tesettür de (örtünme) dinin... rıl)ması politikalarıyla da bağlantılıdır.
SONUÇLANDI Türbanda tesettür içinde ayrıntı bir ol
gudur. Ancak bu, son günlerde bir nu
Ancak yazının esas konusunu oluştur
madığı için bunu geçiyoruz.
maralı sorun haline ge(tiri)lmiştir. Biz Böylesi amaçlarla bilinçli olarak kö
de bu "belirlenen gündem" üzerine gö rüklenen ''irtica'', üstyapısal bir olgu
rüş belirtmek durumunda kaldık. Fa olarak dinsel ideolojinin görece bağım
DİSK ve bağlı sendikalar davasında ka
kat buna rağmen türban olayına oldu sızlığından dolayı kendileri açısından
rar, 6 yıllık bir yargılamadan sonra 24
ğundan fazla önem vermek niyetinde artık denetlenebilir bir olgu olmaktan
Aralık 1986 günü verildi. İstanbul 2 Nu
maralı Askeri Mahkemesi'nde süren 1477 değiliz. çıkma emarelerini gösterince, tavır al
Sanıklı DiSK davasında, DİSK'in ve bağlı Altı yıldır varolan gelişmeler ve bu mak durumunda kalındı. Bu tavır da
sendikalardan Taperİş ve Devrimci Yapı günkü gerçekler ışığında türban olayı somut olarak türban konusunda orta
Iş Sendikası dışında kalan sendikaların na bir kişisel özgürlükler sorunu olarak ya çıktı. Kısaca son günlerde kamu
kapatılmasına karar verildi. 1169 kişinin bakmak bizi yanlış değerlendirmelere oyunu meşgul ve üzerinde fırtınalar ko
beraatiyle sonuçlanan davada 264 kişi çe götürür. Türban yasağı kararı karşısın parılan "türban olayı" bilinçli olarak
şitli hapis cezalarına çarptırıldı. da tavır alışta, öncelikle olayı yerli ye körüklenen bir silahın geri tepmesidir.
rine oturtmak geçmişinden ve diğer Türban konusundaki ısrardan dolayı
DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk
bağlarından koparmamak gerekiyor. "irtica" gelişmemektedir, aksine
ve Genel Sekreter Fehmi Işıklar ile birlikte
yürütme kurulunun 5 üyesi, TCK'nın Bu karara, YÖK'ün ve düzenin öğren "irtica" geliş(tiriî)diğinden dolayı tür
141/1 maddesi uyarınca 10'ar yıl hapis, ciye, öğretim elemanlarına ve insana ki ban konusunda örgütlü direnmeler
3 yıl 4 ay genel güvenlik gözetimi altında şiliksizleştirici, robotlaştırıcı ve tek gündeme gelmektedir.
bulundurulma cezasına çarptırıldılar. tipleştirici biçim vermesi açısından karşı Genel olarak dinsel hareketlerle itti
olmak gerekiyor. Karşı oluş ancak bu fak özel olarak da türban olayına sa
Son sözleri sunulan sanıklardan Fehmi anlamdadır. Konuya genelde böyle ba hip çıkmak aynı şekilde Sol için de ge
Işıklar; "DİSK sendikal bir örgüt olarak kılmalıdır. Çünkü bugün alınacak ta ri tepen bir silah durumuna gelebilir.
bağımsızlığı, demokrasiyi ve sosyalizmi vır gericiliğe alet olma tehlikesi mevcut Dikkatli olmak gerekmektedir. Önce
savunmuştur. Verilecek bu karar ülkemiz tur. Böyle bir platforma düşülmemeli likle Sol, ideolojik olarak kendine gü
de insan haklarının ve demokrasinin öl
dir. Elbette aksi şekilde de YÖK ve ege venmelidir. Kişisel özgürlüklerin sınır
çüsü olacaktır" dedi.
men güçlere angaje olma tehlikesi de landırılmasına karşı çıkmak ve insan
Aldığı 10 yıl mahkûmiyeti, toplam 4 yıl mevcuttur. Sınıf mücadelesini, sınıfla hakları konularında sosyalistyurtse
7 gün cezaevinde kalarak karşılayan Ab rı ve bunların ideolojilerini yok sayan verlerin tavrı açıktır. Ama bu herkes
dullah Baştürk, Brüksel'den yaptığı açık sivil toplumcu bir bakış da yararsız ve açısından böyle değildir. Bugün dev
lamada hemen yurda dönerek kararı tem bunun ötesinde sakattır. Bu açıdan ola rimcilerin türban olayında kendilerini
yiz edeceklerini açıkladı. yı bugün almış olduğu Biçim'inden kur sınamaya ihtiyaçları yoktur. Sınanma
tarmak gerekiyor. Olay özünde hakim larına da izin vermemeleri gerekmekte
Davada ceza alan sendikalar şunlardı: güçlerin ideolojik çelişki ve açmazının dir. Amiyane tabirle dolduruşa gelme
MADENIŞ, BANKSEN, TEKSTiL,
bir varyantıdır mek gerekiyor. "Siz insan haklarını ve
BASINlŞ, GIDAIŞ, LASTİKİŞ, GE
Mevcut türban olayına neden salt bir kişisel özgürlükleri savunmuyorsu
NELIŞ, SOSYALlŞ, OLEYlS, BAY
kişisel özgürlükler sorunu olarak bakı nuz?" sorusuna sosyalistler muhattap
SEN, NAKLlYATIŞ, DEV.MADEN
IŞ, KERAMlKIŞ, DEVRiMCi SAĞ lamaz. Zira türban kendiliğinden orta olmamalıdır. Eğer olurlarsa ki bu, so
LIKlŞ, HÜRCANlŞ, PEKTİMİŞ, ya çıkmış ve kendi başına bir olay de ruyu soranın demogoji yaptığını göste
YERALTI MADENİŞ, ASİSDEVRlM ğildir. Olay toplumsaldır, bir tarihi ve rir anlatacakları şey, salt türban olayı
Cl TOPRAKİŞ, SİNESEN, YENİ HA bir temeli vardır. Bu yanı gözönüne alı değil türban olayına nasıl gelindiği ola
BERİŞ; LİMTERİŞ, TİS, ASTERİŞ, narak değerlendirilmelidir. caktır, irtica ve dinsel ideolojinin han
TEKGESİŞ, İLERİCİ DERİİŞ, TÜM Dinin toplumdaki işlevinin ne oldu gi düşünce ve amaçlarla nasıl körüklen
KAİŞ, FINDIKİŞ. ğu konusuna DİN ve TOPLUM yazı diği olacaktır. Ve bugün, neden ve han
sında değiniliyor 12 Eylül olayı bir yân gi amaçlarla tavır alındığı olacaktır.
TAPERİŞ, DEVRİMCİ YAPIİŞ ve dan da kitlelere yönelik olarak sosya Kaldı ki bugün, biçimselliğin dışında ve
EMAŞ'ın davalarında ise ceza alan olma list ideolojinin (etkinliğinin kırılması bir uyarı mahiyetinden öte bir tavırda
dı. yönünde onun) yerine bir ideoloji ikâ alınmamaktadır "irtica"ya... Ve bek
me edilmeye çalışılmasını anlatır. Ha lenmemelidir.

62
HABERLER HABERLER HABERLER HABERLER HABERLER

Okullarda din dersi okutulmasının duğu için tüm demokrasi düşmanı güçler ni açıkça gösteriyor. Varlıklılara verilen
zorunlu hale getirilmesi daha az "ir kendi geleceklerinden endişelenmektedir haklar, yoksul çocuklarına verilen ise bas
tica" mıdır, ya da daha az insan hak ler. Baskıların temelinde yatan gerçek iş kılar olmaktadır. Ama zaten onlar kendi
lan ve kişiselvicdani özgürlük sorunu te budur. haklarının ancak kendi mücadeleleri so
mudur? Örnekler çoğaltılabilir. SBFÖD ve AÜOD'nin bazı yönetici nucunda, sıkıntılara göğüs gererek alına
Bugün türban yasası koya zihniyet lerinin gözaltına alınmasının ardından bileceğini yaşanan deneylerle bilmektedir
de, buna karşı çıkan zihniyet de Sol' GÜBYYO da resmen idarepolis işbirliği ler.
ile "göze batan'' bazı öğrenciler karako Bu baskılar yaşanırken öğrenci gençlik
un yabancısı değildir. Sosyalistyurt
la alınıp dayak, gözdağı ve hakarete ma içindeki demokrasi güçleri ilkeli birlikler
severler karşısında olduğu bu ilkel zih
ruz bırakıldılar. Salt gelir getirmek ama oluşturup ülke düzeyinde bir mücadele
niyetlerden birine angaje olmak duru perspektifini hayata geçirmeleri gerek
cıyla yeni yıl kartları satan öğrenciler göz
munda değildir. Kendi düşünceleri ve mektedir. Bu gerçeği bir kenara iten Ya
altına alındılar, sergilen dağıtıldı, içlerin
kendi gündemleri vardır. Bu konuda de ilerici ozanların sözleri geçen kartpos rın dergisi çevresindeki arkadaşlar "par
tercih etme durumda değillerdir. Şu tallar "suç unsuru" diye müsadere edil sacı" ve "benmerkezci" bir anlayışla aç
unutulmamalıdır; sosyalistler için her di. "Kartpostallarla bir sınıfın diğer sınıf lık grevini başlattılar. Eylemin hedefini de
zaman tehlikeli bu açıdan dikkatli lar tahakküm kurmaya yönelik örgüt kur oldukça daraltarak "Yarın" çevresine yö
olunması gerekli durumlardan biri ha mak" suçu sabit görülememiş olacak ki nelik gözaltına alınmaları protesto için ey
kim güçler arasındaki çelişkilerde nasıl gözaltına alman 20'ye yakın öğrenci ser leme giriştiklerini açıkladılar. Bizler de
tavır alınacağıdır. Bu problematik'in best bırakıldı, kartpostallar "tutuklandı," hangi ilerici kesimden olursa olsun, tüm
çözümü; olayı toplumsallığı ve sınıf EGO'dan toplu taşım kartı uygulamasın gözaltına alınmalara, işkencelere karşıyız
mücadelesi içinde yerine oturtmak, ola da öğrenci indirimi yapılması için imza ve bunu şiddetle protesto ediyoruz ve bu
ya emekçi sınıfların ve sosyalist ideo toplayan öğrencilerden bazıları hakkında na tepki duymanın tüm ilericilerin ortak
lojinin çıkarı açısından bakmaktır. dava açıldı. Bütün bunlara ilave olarak da görevi olduğuna inanıyoruz. Hele bu tepki
Sol, sosyalist ideoloji yerine bunu en solcu olarak bilinen bazı öğrencilere kı demokratik kitle örgütlerinin platformun
gellemeye yönelik ikame edilen dinsel rık not verme türünden yeni tür bir baskı da dile getirilecekse o kitle örgütlenmesi
ideolojinin gelişip güçlenmesine alet da göndeme geldi. Öğrenci örgütlülüğü nin içinde bulunan tüm eğilimlerin katı
olamayacağı gibi, hakim güçlerin insan nün YÖK denetimine sokulması için ida lımını sağlamak için çaba sarf edilmeli. Bu
ları ve üniversite gençliğini robotlaştı re denetiminde dernek kurma çalışmala yapılmayıp sözkonusu eylemde olduğu gi
rına hız verildi. bi "tekkeci" bir zihniyetle "ben yaparım,
rıcı, kişiliksizleştirici, tektip'leştirici
Gözaltına alman öğrencilere bir yandan gelen gelir" mantığıyla değil, yukarıda
uygulamalarını savunamaz. Ki son tah
sistemli işkence uygulanırken, diğer yan açıkladığımız gibi, demokratik kitle ör
lilde bunların ikisi de aynı hakim güç gütlerinde demokrasiden yana tüm güç
dan öğrenci derneklerine güvensizlik to
lere hizmet eder. humları ekmek için olsa gerek, "dernek lerin ilkeli birliktelikler oluşturarak ve
lerin tümünde ajanlarının bulunduğu, her bunları ülke düzeyine yayarak gerçek ka
gelişmeyi bildiklerini... vb." demagojik ifa zanımlar elde edebileceğine inanıyoruz.
BAŞKENTTEN delerle insanların yıldırılarak kendileriy Yaygınlaşarak süren bu saldırı dalga
le 'işbirlikciliğe' zorlandılar. Ayrıca ken sı, aslında devrimci gençlik hareketini he
dilerine muhbirlik yapacaklara da "kesin nüz rüşeym halindeyken boğmayı amaç
HABERLER olarak okul bitirme garantisi ve ücret" lamaktadır. Bilinmektedir ki, o bir kez
Diğer büyük kentlere oranla aralık ayı teklifleri yapılarak insanlar kişiliklerinden kök salınca, geçmişinden sıhhatli dersler
Ankara'da çok yoğun bir baskı ortamın uzaklaştırılmak istendi. Bütün bunların çıkartarak atılım yapınca, artık onu dur
da geçti. Özellikle öğrenci gençliğin üze daha sonra salıverilen öğrenciler tarafın durmak için yeni Eylül'ler gerekecek.
rinde yoğunlaşan ve sistemli karaktere bü dan kitle içinde anlatılacağı ve bunun da Ankara'daki baskı sadece gençlik ke
rünen uygulamalar bazı okullarda devre dolaylı olarak pasifikasyona hizmet ede simine yönelik olmadı. Belirli yayınevle
ye idarenin de girmesiyle kendini açıktan ceği elbette hesaplanmıştı. ri basıldı. Üç yayıncıyla birlikte yayınevi
açığa gösterdi. Bu masum öğrenci talebi Öğrenci gençlik üzerinde bunca baskı müşterilerinden de bazıları gözaltına alın
nin ardında gizli örgüt, kışkırtıcılık, va yaşanırken Ankara'da yeni bir okul, Doğ dı. Oyun yazan Yılmaz Onay, oğlu ile bir
tan hainliği... vb. arayışları devletin her ramacı'nın Bilkent'i bütün ihtişamıyla likte AST'taki oyun provasından alınarak
düzeydeki yetkilisi tarafından dile getiri açılıyordu. En elit kesimin çocuklarına işkenceden geçirildi ve serbest bırakıldı.
lerek öğrenci gençlik hedef tahtası haline eğitim vermek amacıyla, kurulmuş olan Bu karşıdevrimci saldırı dalgasına kar
getirildi. Sözkonusu saldırılar da bu açık Bilkent ile diğer üniversiteler arasındaki şı alternatif politikalar, üretip, ülke dü
lamaların mantıksal bir sonucuydu. farkı Milliyet gazetesi çok açık bir şekil zeyinde organize bir kampanya ile her tür
öğrenci gençliğin "depolitize olmuş de dile getirdi. Üniversitelerde en ufak bir lü yasal yollar ve direnişlerle sorunlar gün
gençlik" kategorisinin dışına taşma eği hak için mücadele eden halk çocukları iş deme getirilmeli, kamuoyunda haklılığı
limi göstermesi ve bunun kamuoyunda da kencelere, baskılara, okuldan atılma ce mızı pekiştirecek ve toplumsal desteği ar
sempatiyle karşılanması, varlık şartlarını zalarına katlanırlarken, Doğramacı'nın tıracak yeni yollar bulup, iktidar üzerin
12 Eylül e borçlu olan tüm kesimleri de Bilkent'inde akademikdemokratik hak de demokratik baskı gücü oluşturulmalı.
rinden rahatsız etti. Gençlikteki kıpırda lar yukarıdan aşağıya verildi. (Örneğin, Saldırıları geriletmenin başka yolu yok
nış aslında toplumun derinlerinde yatan öğrenci konseyleri, modern laboratuvar tur. Baskıların genel olarak öğrenci kit
antagonist sınıf karşıtlıklarının dolaysız lar, lüks denilecek yurtlar, kütüphane lesini derneklerden uzaklaştırmasının
bir dışavurumudur, işte bu dışavurum de ler... vb.) Bu karşılaştırma bile ülkede önüne geçilmeli, baskılara göğüs gerebi
mokratik gelişmelerin bir önhabercisi ol kimlerin demokratik hakları olabileceği leceğimiz bilinci yığınlara maledilmelidir.

63
YORUMLU FELSEFE SÖZLÜĞÜ YORUMLU FELSEFE SÖZ
önemli yasası, üretici güçlerle üretim iliş
İKTİDARIN ELE GEÇİRİLİŞİ kileri arasındaki zorunlu uygunluk yasa
sıdır".
"Sosyal ilişkiler, üretici güçlere sıkıca
bağlıdırlar, insanlar, yeni üretici güçleri
VE elde ederken, kendi üretim biçimlerini de
değiştirirler ve üretim tarzını, yani hayat
larını kazanma biçimini değiştirirken, bü
tün sosyal ilişkilerini de değiştirirler. El
KORUNMA ARACI OLARAK değirmeni, size feodal toplumu, buharlı
değirmen de kapitalist toplumu verir."
(Marks, Felsefenin Sefaleti)
Üretim faaliyetindeki insanlar, üretim
araçları, bilimsel teknik bilgiler, iş alış
"ZOR" kanlıkları ve her çeşit iş tecrübesini içeri
ğine dahil edeceğimiz üretici güçlerle, üre
tim sürecindeki insanların birbirleriyle
maddi ilişkilerini betimleyen üretim iliş
kileri uyum sağladığı sürece toplumsal
üretim biçimi değişikliğe uğramaz. Dıştan
Tarihsel gelişimi çözümlemek, insanla şulların varlığını, yani daha çok yetkin gelen zor araçları ne boyutta olursa olsun
rın beyninde oluşan (sübjektif) fikir ve olanların, daha az yetkin olanları altetti bu nesnel gerçekliği değiştiremez.
yargılara temel dayanak noktası yapmak ği aletlerin varlığını gerektirdiğini; ayrı Toplumsal üretimin değişikliğe uğra
la sağlanamaz. Fikir ve yargılar idealist ca, genellikle silah denen bu aletlerin üre ması da ancak üretim ilişkilerinin, üreti
yaklaşımlarla olayların altında yatan ne tilmesi gerektiğini, bunun da yetkin zor ci güçler önünde set oluşturmaya başla
denleri araştırmadan "tarihin büyük araçları üreticisinin daha az yetkin araç masından, egemen sınıfın gerici bir karak
adamların ürünü olduğu" sonuçlarına va ları üreteni altetmesi anlamına geldiğini, tere bürünmesinden itibaren olanaklıdır.
rabilir, Bu anlayış biçiminin, dünya savaş ve tek sözcükle, zorun zaferinin silah üre Artık üretim ilişkileri, üretimin en hare
larından tutun da, toplumsal devinimle timine ve silah üretiminin de genel olarak ketli, en devrimci unsurları olan üretici
re varıncaya değin, zaman, mekân ve di üretime dolayısıyla 'ekonomik güç'e, güçleri geliştirmez. Artık mevcut üretim
ğer dinamik unsurları bir yana bırakarak, 'ekonomik durum'a, zorun emrinde bu ilişkilerinin devri kapanmıştır.
tarihi kahramanlara, onların politik ey "Üretici güçler nasılsa üretim ilişkile
lemine maletmesi kaçınılmazdır. Öyle ki rinin de öyle olması gerekir... Zamanı geç
gün gelir çaresiz kaldığı durumlarda ken miş üretim ilişkilerinin yerini yeni üretim
disini ve toplumu kurtaracak kahraman "Eskinin parçalanması ve ilişkileri alır." (Stalin, Diyalektik ve Ta
lar aramaya başlar. Bulamayınca da öf yıkıntılarının üzerinde yeninin rihsel Materyalizm)
ke ile haykırır "Kahramanı olmayan ül Eskinin yerine yeninin geçiş sürecine
keye ne yazık". (BrechtGalileo Galilei) gelişip serpilmesi için tek yol determinizm yetmez. Çünkü eski, tarih
"Politik eylemlerin, devletin şaşaalı ic vardır o da zor'dur. Çünkü ten silinmemek için, yaşamını biraz daha
raatının tarihte belirleyici olduğu fikri, ya 'zor yeni bir topluma gebe uzatmak için her yola başvurur, elindeki
zılı tarih kadar eskidir ve halkların, geri tüm olanakları kullanır. Eskinin parçalan
de, sahnedeki gürültülü oyunun arkasın her eski toplumun ebesidir." ması ve yıkıntılarının üzerinde yeninin ge
da sessizce cereyan etmiş olan gerçekten lişip serpilmesi için tek yol vardır o da
de ileriye doğru evrimine ilişkin bize ka (Marks) ZOR'dur. Çünkü "Zor, yeni bir topluma
dar ulaşan malzemenin bu kadar az olma gebe her eski toplumun ebesidir". (Marks,
sının da ana nedenidir." (Engels, Anti Kapital cilt I)
Dühring) lunan maddi araçlara dayandığını herhal Eskinin temsilcileri zor'u tarihsel devi
Siyasal güç, ekonomik gelişmenin buy de kavratacaktır." (Engels, AntiDüh nimi engellemek amacıyla kullanırlar. Ve
ruklarına boyun eğmek zorundadır. Ör ring) ellerindeki iktidar aracılığıyla gelişimin
neğin siyasal zor araçlarından olan "ya İşte bu yüzden tarihin anahtarını "üre önünde güçlü bir set oluştururlar. Alt ya
sa h u k u k diline çevrilmiş ekonomidir" tim toplumsallaştığı andan itibaren ege pıdaki sınıfların antagonizmaya varmış
(Engels). Siyasal zor ekonomik gelişmeyle men ekonomik yasalarda aramak gere çelişkileri olgunlaşan diğer sübjektif şart
uyumlu olduğu sürece varlığım sürdürür. kir". Başka bir deyimle aslında yine sı ların (kitlelerin ve önder örgütlenmenin
Ama ne zaman ki ekonomik gelişmeyle nıf mücadelesinin ortaya çıkardığı büyük durumu) bütünleşince devrimci durum
çatışır, işte o zaman yenilmeye mahkum adamların arasında araştırmak yerine sı gerçekleşmiş olur.
dur. Bunun yanısıra zor araçlarının nite nıfların, sınıf mücadelelerinin tarihi ola "Marksist devrim anlayışı, sürekli ve
liğini ve gelişkinliğini de üretici güçlerin rak algılamak, üretimin gelişim yasalarıy kesintisiz bir ihtilal sürecini öngörmekte
gelişim seviyesi belirler. Örneğin b u r j u v a la birlikte değerlendirmek bilimsel bir dir. Devrim halkın devrimci girişimiyle 
hukuku, feodalizmin hukuk sisteminden yaklaşım olur. aşağıdan yukarı mevcut devlet cihazının
çok daha ileri ve gelişkindir. Keza "taban Toplumların tarihsel gelişimini ekono parçalanarak, politik iktidarın ele geçiril
ca kılıcı yener, ve bu en çocuksu belitçiye mik yasalarla açıklamak için, bu gelişimi mesi ve bu iktidar aracılığıyla yukarıdan
bile, zorun salt bir istek işi olmadığını, yü sağlayan temel yasayı belirlemek gerekir, aşağıya daha ileri bir üretim sürecinin ör
rürlüğe girmeden önce, çok gerçek ön ko işte bu devinimi sağlayan "tarihin en gütlenmesidir."

64
YORUMLU KİTAP
İşçi sınıfının ele geçirdiği iktidar aracı
lığıyla bir ileri üretim tarzını örgütleme
si, oluşturulan sosyalist devletin ilk ve son
en büyük görevi hayata geçirmesiyle ola
EL
naklıdır. Bu görev "mülksüzleştirenleri
mülksüzleştirmektir". İşte tarih sosyalist
toplumun örgütleniş sürecinde o çağa de
ğin rastlanan devrimlerden farklı bir dev
DEVRiM
rimi karşımıza çıkarıyor. Daha önceki
devrimlerin görevi alt yapıda gerçekleşmiş
yeni üretim ilişkilerine uygun üst yapı ör da devrimcilerin savaşım azmi de sınır ta
gütlenmeleri yaratmakken, sosyalist dev nımıyor. El Salvador halkı kendisini her
rim öz itibariyle yukarıdan aşağıya bur gün biraz daha köleleştiren zorbaya kar
juvazinin zor yoluyla mülksüzleştirilerek şı mücadelenin içine yaklaştıkça yaklaşı
sosyalist üretim ilişkisinin örgütlenmesi yor. Ve işte bu yüzden El Salvador devri
ni içermektedir. me gebe..
Örgütlenen yeni üretim ilişkilerinin üre "...Rejime karşı direniş yükseliyor: Bu
tici güçlerle uyum halinde olması sınıf mü gün, Salvador halk güçlerinin zaferi ülke
cadelesinin bir süre için de olsa ertelendi çapında yayılıyor. Ocak 1981 'de Farabun
ği anlamına gelmez. Ellerindeki mal var do Marti Ulusal Kurtuluş Cehpesi
lıklarını ve iktidar güçlerini yitiren "eski (FMLN), ilk büyük saldırısını gerçekleş
toplum" temsilcileri yenilginin verdiği hır tirmesinden bu yana rejime karşı güçleri
çınlıkla daha da saldırgan olurlar. Hattâ ni büyük ölçüde arttırdı. FMLN, 1982
i uzun sürede edindikleri yönetim tecrübe Ekim'inden 1983 ilkbaharına dek süren
leri ve uluslararası ilişkileri sayesinde güç eylemleriyle, Salvador savaşında öncülü
lerini yığmayı, toparlanmayı ve saldırmayı ğü ele aldı. Ülkenin doğu ve merkez ke
yeni kurulan genç devletten daha iyi bi simlerinde, sabotaj eylemlerinden düşman
lirler. "Emekçilerin iktidarı, sınıf müca birliklerinin yokedilişine dek, çeşitli ey
delelerinin sonu değil, bu mücadelenin ye Emperyalizmin ortaya çıkmasıyla kapi lemlerini içeren geniş kapsamlı bir gerilla
i biçimlerde devamıdır. Emekçilerin ik talizmin, ilerici karakterini sürdürdüğü savaşı yürüttü. 1983 Nisan ayında San
tidarı, siyasi iktidarı ele geçiren muzaffer burjuva devrimleri çağma göre değişikli Salvador ve Santa Ana'de yaptığı eylem
emekçilerin yenilmiş ama yok edilmemiş, ğe uğrayan çelişkiler içinde, emperyalizm lerle de, başkentte ve ülkenin batısında da
ortadan kalkmamış, direnmeden vazgeç ile ezilen haklar arasındaki çelişki, baş çe her zaman büyük saldırılar gerçekleştiri
mek şöyle dursun direnmeyi daha da art lişki haline geldi. Devrim dalgası dünya lebileceğini gösterdi." (El Salvador'da
tırmış olan sömürücü burjuvaziye karşı nın sanayileşmiş merkezlerinden, geri kal Devrim, s y f . l 1)
mücadelesidir." (Lenin) mış, sömürge yörelerine doğru hızla kay FMLN, beş partinin oluşturduğu, ülke
İşte bu yüzden iktidarın ele geçirilmesi dı. Ezilen halkların emperyalizme karşı en nin demokratik güçlerine politik ve aske
zoru ve mücadeleyi ortadan kaldırmaz, önde gelen mücadele mevzilerinden olan ri anlamda önderlik yapan bir savaş cep
İktidar aracılığıyla, baskı araçlarıyla es Latin Amerika'da da devrim dalgası dur hesi olarak oluşturuldu. FMLN'nin mer
ki toplumun direngen öğelerinin tarihin durak tanımıyor. Bolivya'da, Arjantin' kezi komutanlığı da bünyesinde barındır
çarkını geri çevirme çabalan boşa çıkarı de, Şili'de, Nikaragua'da, Kolombiya'da, dığı beş ayrı partinin üst düzey sorumlu
labilir ve buna uygun zor yöntemlerini de Honduras'ta, Guatemala'da, El Salva larından birer temsilcinin katılmasıyla or
içeren bir örgütlenme yaratılabilir. dor'da ezilen halklar günden güne "sö ganize edildi. Bu örgütlenme, birbirinden
"Sadece sınıf mücadelesini kabul eden mürüşüz bir dünya" istemlerini kararlı tu farklı anlayışlara sahip ayrı devrimci stra
bir kimse henüz Marksist değildir. Çün tumlarıyla daha fazla ortaya koyuyorlar. tejileri savunan partileri biraraya getir
kü burjuva düşüncesinin, burjuva siyase Latin Amerika önemli bir mücadele mekten öte ileri hedeflere doğru yönelin
tinin çerçevesi dışına çıkmayabilir. Mark mevkii. Çünkü Latin Amerika, dünyanın rnesinde uyumlu bir koordinasyonu da
sizmi sınıf mücadelesi öğretisi içinde tut jandarması olan emperyalizminin en az sağladı. Komutan Schafik Jorge Handal
mak, onu güdükleştirmek, çarpıtmak, gın sömürü yöntemlerini hayata geçirdi bu gelişim sürecini, şöyle açıklıyor:
burjuvazi tarafından kabul edilebilecek ği, bir "arka bahçe". Çünkü Latin Ame "Biz, değişik ve politik koşulları ile her
duruma getirmek demektir. Bir kimse sı rika, egemen işbirlikçi oligarşilerin halk birinin kendi silahlı kuvvetleri olan beş
nıf mücadelesini kabul etmekle yetinme ların alınterini, pervasızca ABD'ye peşkeş partiyiz. Biraraya gelmemiz çok güçtü
yerek bunu proletarya diktatörlüğünü ka çektiği, sınıflararası çelişkilerin günden ama her şeye karşın bunu başardık... Ön
bule kadar vardırırsa Marksist'tir." (Le güne derinleştiği gelişmelere sahne... ce ayrılıkları görenler, gerçekleri ve geliş
nin) El Salvador, Latin Amerika'da yakla me eğilimlerini doğru çözümleyemiyorlar
şık beş milyon nüfusuyla ufacık bir ülke... demektir. Biz tek bir parti değiliz, beş par
Ufak ama aynı zamanda devrimci müca tiyiz. Bundan dolayı beş ayrı görüş var.
Kaynakça: Ancak sorunlar ve çelişkiler her seferin
 Kapital ciltI (K.Marks)
delenin oldukça ileri boyutlara vardığı
patlamaya hazır bir barut fıçısı... Nika de daha aza indirgeniyor. Daha olgunla
 AntiDühring (F.Engels) şıyoruz ve anlıyoruz ki, bizim ortak ça
 Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm (J.Stalin) ragua devriminden sonra kurtuluşa en çok
 Felsefenin Sefaleti (K.Marks) yaklaşan ve ABD'nin devrimi geciktirmek lışmamız, ortak mücadelemiz bizi tüm
 Galileo Galilei (B.Brecht) için her yola başvurduğu, yeni silahlarını farklılıklara karşın ileri götürecektir."
 Felsefenin Temel İlkeleri (G.Poützer) denediği bir savaş alam. Bunun karşısın (a.g.e., syf.31)

65
KİTAP KİTAP KİTAP KİTAP KİTAP KİTAP KİTAP
Ei Salvador'da devrimci demokrat güç varacağından korkan PCS yöneticileriyle deleye geçiş için nasıl örgütlenmek gerek
lerin biraraya gelmeleri ve silahlı müca açıktan çatışmaya girilmek istenmemesiy tiğini ne de bunun politik mücadeleyle
dele temelinde örgütlendirilen ortak bir di. Nitekim Komutan Carpio "Bazı grup bağlantısının nasıl kurulacağını bilmiyor
cephede yeralmaları "masa başı birlikçi ların, sona ermemiş mücadeleyi lafla yü lardı" (a.g.e., syf.90).
leri "nin anlayamayacağı bir gelişim süreci rütmeye çalıştıkları ama, hiçbir sonuca Bunun nedeni oldukça açıktı. PCS ge
yaşadı. El Salvador'da birlik, silahlı mü varamadıkları yola girmek istemiyorduk. çen yıllar boyunca silahlı mücadele gibi
cadelenin prestijinin halk kitleleri arasın Bunlar konuşmaya başlarlar ama, sonun bir konuyu gündemine bile almamış, gün
da yaygınlaşmasının ve yine bu prestijin da görürler ki, silahlı mücadeleyi yürüre demine aldığında ise 1968 Mart ayında ya
geleneksel revizyonist çizgileri de etkile çek ne parti ne bir örgüt kalmıştır" yınlanan parti belgesinde olduğu gibi "ge
yip radikaleştirmesinin ürünüdür. Kırk yıl {a.g.e., syf.73) diyerek lafazanlıkla pra nel bir ayaklanmayla kazanılan devrimci
dır sağ bir çizgi izlemeyi gelenek haline ge tik mücadele arasındaki ayrımı da net bir iktidarın korunması dışında, bu ülkede bir
tiren El Salvador Komünist Partisi (PCS) şekilde belirliyor. gerilla savaşının mümkün olmadığı"
bile, bugün silahlı mücadeleyi savunur du Salvador Carpio, silahlı mücadelenin (a.g.e.,, syf.94) şeklinde kararlar alınarak
ruma gelmişse bu çok anlamlıdır, gelişim süreci içinde baştan sona temel ol silahlı mücadele "büyük günlere" sakla
FMLN içinde en yaygın örgütlenmeye masının yanısıra bunun uzun süreli bir nıyordu(!).
FPL (Farabundo Marti Halk Kurtuluş halk savaşı anlamına geldiğini de vurgu Oysa mücadele deneyimi, silahlı sava
Güçleri)'nin Başkomutanı Salvador Caye luyor. El Salvador'un denetim ve coğrafi şımın devrimci sürecin başından sonuna
tone Carpio, 1970 yılma kadar PCS'nin konumuna ilişkin şartları halk savaşının kadar temel olduğunu ve iktidarın parça
içinde yeraldı. Fakat parti çizgisinin silahlı gelişim seyrine özgün taktikler kazandır parça elde edileceğini göstermeye başla
mücadele konusunda kesin karşı tutumu sa da politikleşmiş askeri savaş stratejisi mıştı. 1982 seçimleriyle birlikte yükselen
nu değiştiremeyeceğini anlayınca PCS'den ni öz itibariyle değişikliğe uğratmıyor. mücadele bayrağı ülkenin üçte birinde
ayrılarak bir grup "Compenaros" (yol "Başka bir yerde uzayan savaş dağlar FMLN bayraklarının dalgalanmasını ve
daş) ile birlikte FPL'yi kurdu, FPL silahlı daki savaşla birlikte yürür ve gerillanın buralarda halk iktidarının nüvelerinin
mücadele çizgisini pratik eylemleriyle or dağlarda düşmandan daha iyi korunaca oluşturulmasını sağlamıştı.
taya koydukça, kitlelere önderlik ettikçe ğı görüşünden hareket edilir, çünkü bu "Halk iktidarı, en iyi ve en yaygın bi
Ei Salvador'un en güçlü örgütü haline yıllar boyu uzamıştır. Biz ise mücadeleye çimde kırsal bölgelerde gelişmiştir. Ora
ulaştı. kent gerillasıyla başlamaya zorlandık. Tu larda daha ileri adımlar atılmıştır" (a.g.e.,
Komutan Carpio, El Salvador'da ön pamaros (Uruguay) deneyimi, bize bunun syf.57).
gördükleri devrimci stratejiyi genel hat mümkün olduğunu gösterdi. Bugün sava Poder Popular (Halk İktidarı) örgüt
larıyla şöyle ortaya koyuyor: şı üç stratejik cephede yürütüyoruz: Kent lenmesinin her yerde kalıcılığı sözkonu
"Politik değişimin silahlı eylemlerle lerde, dağlarda ve kırlarda. Ancak baş su değildir. Ancak iktidarın tümden ele
bağlantılı olması ve başlangıçta ilk olarak langıç ve ilk gelişme aşaması için kentleri geçirildiği dönemde Poder Popular gü
kalan tüm mücadele biçimlerinin kombi seçtik. İkinci adımda, kırlarda savaşa baş venceye kavuşmuş olacaktır. Aynı zaman
nasyonu. Silahlı mücadele, başladığında ladık, bugün ise üçüncü aşama olarak da, bu gelişme iktidarın tümüyle ele geçi
henüz ülke düzeyinde uygulanmasa ve he dağlardaki savaşı güçlendiriyoruz" rilme aşamasına kadar önemli derecede
nüz belirleyici olmasa da, bütün sürecin (a.g.e., syf.78). birikim yaratacağı için devrimin ilerleme
belirleyici faktörüdür. Yani temeldir, di FPL'nin önderi Salvador Cayatone sinde büyük katkılarda bulunacaktır.
ğer mücadele biçimleri silahlı mücadele Carpio'nün silahlı mücadeleyi savunma El Salvador halkı emperyalizme karşı
yi rayına oturtmak içindir. dığı için ayrıldığı PCS (El Salvador Ko kurtuluş mücadelesi veriyor. Onun işbir
Biz El Salvador'da politikaskeri örgütü münist Partisi) silahlı mücadelenin pres likçileriyle canını dişine takarak savaşıyor.
kurduğumuzda bu bir gerekliliğe cevap tij kazanmasıyla radikalleşmek zorunda El Salvador'da devrimciler kararlı.
veriyordu. Çünkü silahlı yolu reddeden ve kalmıştı. Ancak PCS'nin sözcülerinin açık Komutan Joaquin Villalobos bu karar
hareketi politik yola indirgeyen örgütler lamalarında bu konuda bir özeleştiriye lılığı şu cümlelerle açıklıyor:
vardı. Yani halkın anlayabileceği açık rastlamak mümkün değil. PSC'nin eski "Eğer emperyalizm halkımızın kendi
kavramlar bulmak zorundaydık. tavrı ya reformistlerin parti içinde etkin(!) geleceğini belirlemesini engellemeye kal
Bu kavram (poîitikaskeri örgüt) parti olmasına bağlanıyor, ya da "biz bunu o karsa, eminiz ki Vietnam'dakinden çok
çizgisinin inkârı anlamında ele alınamaz, zaman da söylemiştik" gibi sözlerle PCS' daha ağır bir yenilgiye uğrayacaktır. Hiç
tersine bu çizgi içinde halka doğru çizgi nin ne kadar ileri görüşlü(!) olduğu ka bir şey ve hiç kimse özgürlük mücadele
yi ve katılımın iki yanını açıklamak zorun nıtlanmak isteniyor. Ancak 1930 yılından mizi durduramayacak. Halkımız ve hal
daydık. Kitlelerin mücadelesi ve silahlı beri örgütlülüğünü sürdüren PCS'nin si kımızın savaşçıları, zaferi kazanmaya ka
mücadele. Bunların ikisinin de bu örgüt lahlı mücadele kararıyla birlikte silahlı rarlıdır ve kazanacağız.
tarafından yönlendirilmek zorunda mücadelenin örgütlenişi konusunda gös Venceremos! (Zafer Bizimdir)" (a.g.e.,
oluşu" (a.g,e., syf.70). terdiği acemilikler bu konuyu şimdiye ka syf.123).
Komutan Carpio PCS'den ayrıldıktan dar hiç dikkate almadıklarının gösterge "El Salvador'da Devrim" Yarın Yayın
ve net ayrılıklar taşıdıkları hâlde polemik sidir. lan tarafından Federal Almanya'da Welt
lere girmekten kaçındıklarım söyledikten FMLN merkez komutanlığında PCS kreis Verlags tarafından 1983'te "El Sal
sonra bu tavırlarını üç ana nedene bağlı temsilcisi olan Schafik Jorge Handal bu vador, die unsichtbare front" adıyla çı
yor. Bunlardan birincisi doğru ve yanlışı gerçeği açıkça dile getiriyor: karılan aslından Türkçe'ye çevrilerek ya
pratik mücadelede elde edilebilecek kanıt "Parti yetkilileri, partinin beyni, çatı yınlandı.
larla günışığına çıkarmaktı, ikincisi, ay sı ve sinir sistemi olan ve merkezi bütün "El Salvador'da Devrim" mücadelesi
rılık sonrası PCS içinde ayrılanlara karşı kararların hazırlayıcısı ve uygulayıcısı du nin gelişimi önemli seviyelere ulaşmış bir
gelişen ihbar kampanyasını durdurmak. rumundaki ulusal yönetim kadroları ve halkın deneylerinden yararlanmak için
Üçüncüsü ise ayrılığın önemli boyutlara orta düzeydeki kadrolar, ne silahlı müca mutlaka okunmalı.

66
ÖYKÜ ÖYKÜ ÖYKÜ ÖYKÜ ÖYKÜ ÖYKÜ ÖYKÜ

ŞİMDİ VE HEP
"ATEŞİ CANLI TUTMAK İÇİN"
Hüseyin İLHAN
Artık dünden çok uzak bir günde... üzerinden hasretlerine. İşte şimdi yürüye ğümlenmiş ve çok uzun zamanların anla
Dünle bütünleşen koskoca bir beş yılı hep rek ve ilk defa bileklerini yakan damarla tısı, konuşması, sıcak ellerine akmıştır iki
ama hep içinde taşıyacak... Saniye saniye rındaki kanı boğup, derin yaralar açan ke sinin de. Tiz uyarıcı bir ses doluyor, tam
ruhunda duyacak. O ardı ardına gelen acı lepçeler olmadan yürüyecek koridorlar bir sıra aralığa. "Yasak yasak hemşerim.
dalgalarını anımsayacak, bedeni aynı ta da... Başını kaldırdığında renksiz korido Niye açtın yerinde bekle ve kımıldama..."
zelikte gerilecek, gövdesinden çığlıklar ko run ucunda gürültü makinasının donuk Kendisine doğru koşan üniformalı görev
pacak yine. Sevinçleri de öylesine duya siluetini görüyor. Kulaklarını patlatırca liler mazgalda kenetlenen ellerini zorla ko
cak. Yaşamının beş yıllık kesitini böylesi sına en anlamsız çığlıkların beyinde pat pararak, hızla kapatıyorlar mazga.. Acıy
ne bölüşmüşlüklerle. Bir yürek olmalar lamalara durduğu ses verme aygıtını son la burkuluyor yüreği. Kendisinin de daha
la, bir gurur denizi anaforunda hep yaşa kez görüyor. Ama her radyo açıldığında önce içinde yaşadığı bir lahite kapatılmış
yacak. Ama şimdi düşünceleri de duygu gecenin bir yarısında uykularını bölen ka gibi duyuyor arkadaşını. Canlı canlı gö
ları gibi tutunumsuz. Doğrusu onları ra iç bulandırıcı müziği, sonuna kadar açı mülmenin duygusu bir yerlerden kayalar
kontrol altına almak için bir çaba da har lan sesiyle yine o iç titremeleriyle anımsı kopartıyor içinden. Arkadaşının şen hay
camak istemiyor, istiyorki, bu kapalı, yacak ve hiç unutmayacak... Koridorun kırışı doluyor koridora. "Güle güle...gü
zevksiz yontular yığını mekanda beş yılı bir ucundan bir ucuna karşılıklı sıralarla le güle... kendine iyi bak... Benim için bo
nı noktalayan zamanı çoğaltan ve zama uzayıp giden demirden kapıları görüntü ğazda çay içmeyi bir de, vapurlara binmeyi
nı müthiş daraltan, şu dakikaları bütün lüyor şimdi. Hiç açılmayan kapılar, beden sakın unutma..." Koridor seslere boğulu
derinliğiyle yaşasın. Her dakika unutul lerini tutsaklıyan kapılar ve şimdi üzerle yor. Koridordaki bütün hücredekiler he
maz resimlerle bilincine çakılıyor. Kurgu rinde varlıklarını yoksıyan beyaz yuvarlak nüz götürülmediğini koridorda bekletildi
suz yaşamak istiyor zamanı. Tam bu an taki siyah numaralar gibi. Simsiyah, ka ğini hissediyor ve adıyla çağırmaya başlı
da o müthiş uğultu. Giderek ritmik ses ranlığı sahiplenenlerin varlıklarını simge yorlar. "Muhtar muhtar..." Dönmek hüc
lerle, tanıdık türkülere, anlamlanmış çağ liyorlar. relerine varmak herbirini kucaklamak is
rılara dönüşüyor. Ama belli ki duvarlar yi tiyor. Görevlilerden tek tek vedalaşmak
ne sallanıyor. Koyu gri yüzeyleri boğulma Zamanın ölçüsünü yitirmiş gibi... Ne için izin istiyor. "...Kurtuldun onlardan
nın yok olmanın sarsıntısını duyuyor. Yal zamandır bekliyor burada. Hücresinin ka daha ne istiyorsun... Görüşüp ne yapa
nız değil, hiç yalnız olmadı ki... Ama şim pısında dışarıya son çıkışı... Az önce ken can?..." Buz dağlan öfke sesleriyle devri
di fiziki olarak o bir yürek olmuş sesler disini uğurlayan, daracık pencerelerde sı liyor beyninden. Anlatamaz ki o hep in
den ayrılmanın acısını derinden duyuyor. cak gülümseyişlerim bütün hayatına yer san hep yüce kalan bağlılığını sevgisini...
Anlamlandıramadığı karşılığını koyama leştiren dostlarının kendisini uğurlayan Her hücreden yeniden türküler başlıyor.
dığı duygularla bildik, depremlerinden bi türkülerini duyuyor yeniden. Yayından Bu uğurlamanın sevinci ve hüznü sesler
rini daha yaşıyor. Hep ıslak, hep rutubet kopmuş çelik gibi fırlıyor, yerinden. Ka den süzülüp ilmik ilmik bilincine, akıyor.
li soğuğu iliklerindeki çürütücü etkisiyle pının üzerinde duran avuç içi kadar yeri Hiç ama unutamayacak dostlarını beraber
yine duyuyor. Ama şimdi bunu usta taşı kaplayan mazgalın sürgüsünü şakırtıyla yaşadıkları hep canlı kalacak... Ateşi hep
maya hiç gerek yok, diye düşünüyor. Za çekip, mazgalı açıyor. Arkadaşının adını sıcak duracak. Türküleri dinliyor. Dağla
manı şu çirkin mekandaki son soluklanış söylüyor, sıcak kucaklaşmalarını engelle rın özgürlüğün havası yürüyor damarla
larını bilincine iyice kazımak istiyor ve bir yen demir kapının soğukluğuna çarpıp rında... Tanısı olmayan bir çağıltı. Ya da
den bu mekanı çirkinlikle anlamlandırma avuçlarını kenetliyorlar. Gözlerinin, söz hep beraber yaratılan bir durmaz nehir.
sına kızıyor. Ne güzellikler yarattılar bu lerinin içindeyim hep seninleyim der gibi Türküler içinde nehirlere dönüşüyor...
rada. Duvarlarda işlevlerini unuturcasına duran gülümseyen dudakları görüyor. Yü Mutlu mu? Özgürlüğü adımlamaya baş
karşılarında eğildi, çirkin gri yüzeylerin zünü aşağı eğdikçe burnunu sonra gök layışı güzel mi? Bilemiyor... ve sadece ay
de her mevsimin tablosu nice özlemlerle mavisi gözlerini görüyor. Arkadaşının çe rılığı düşünüyor... Dün başka bir gündü.
çizildi,canlandıda duvarlar varlık neden nesini artık göremiyor. Çünkü mazgal de Anadolu hapishanelerine nakledilen arka
lerini unutup bir sevgi çağlayanında ku liğinden bütün bir yüzün suretini görme daşlarından boşalan yatağa onlardan ay
cakladı hep o sıcak kalan soluklarını, si imkansız. Durulmaz bir sıcaklığı ve hüz rılmanın burukluğuyla özenle yerleşmiş
Ne sellerle taşıp gittiler bu duvarlar nü bir arada yaşıyor. Kelimeler sanki dü ti. Elinde bırakılabilen kitapları incitmek

67
ten korkarcasma yerleştirmişti plastik se mayacağım..." Müthiş bir uğultu yüreği, yor. Direnişlerinde coplanarak kendilerin
pete, kartlarını dizmişti üzerlerine özgür yüreği sıkışıyor. Soluğu kesilir gibi oluyor. den geçtikleri karanlıklarda savruldukla
lüğün... Mektup yazmış sonra artık gece bütün hücrelere yeniden doluyor sanki... rı anların inatçı direngen ışıkları gibi. (C)
leri bir kaç saat akabilen suyla buz gibi Hepsini birden kucaklıyor duygusunda. bloktan sızan ışıklar; kollarında, düşen ar
soğukluğunu duyarak ve sıradaki arkada Ara koridoru, iki yanında yürüyen görev kadaşlarının yansısını taşıyarak bulduğu
şını gözeterek yıkanmıştı. Açık pencere ca lilerle geçiyor. Sesler geride kalıyor. (C) gediklerden dışarı fırlayıveriyor. İçinden
mından soğuk dökülüyordu. Kaskatı ke blokun ara girişinin önünde geçerken göz o günlerde bu bloka kapatılan direnişçi
silmiş iliklerine değin donmuştu. Artık İeri süzülüyor, parmaklardan içeri. Firari lerin seslerini duyarak çoğultarak "Hay
alışmışlardı... sıcak su ise ulaşılmaz bir gözlerinin süzülüşünü görmüyor kimse. di gidelim..." diyor. Beraber yürüdükleri
şeydi. Yıkanma faslı bittikten sonra çama ni biliyor çok mutlu. Beraber çıkacaklar
Ölüm orucunda dostları bu bloğun hüc
şır yıkamaya koyulmuşlardı, çamaşırları canlarıyla aydınlattıkları zindan karanlı
relerine birer birer atıldı. Ölüme terkedi
nı nasıl kurutacağını d ü ş ü n m ü ş t ü uzun ğından. İkinci ara koridora geçişten önce
lerek ölüm yolculuğundaki direnişleri kı
uzun. Nerdeyse iki sene olmuştu, hücre bir kez daha görevlilerin elinden kurtula
rılmaya çalışıldı. Bu aşağılık uygulamaya
lerden hiç çıkarılmıyorlardı, Çamaşırları rak havalandırmalara seslenmek istiyor.
da yenilmedi dostları. Vücudunun kaskatı
daracık pencerelerden sarkıtıp kurutmak Bu kez koparılıp alınıyor parmaklıklar
kesilerek, sedyeyle buradan geçirilişini
da "Yasak..."ti. Sabah ise adı okunmuş dan. Görevliler sinirli. Dudaklarında gü
anımsıyor. Tedavi kabul etmeyişlerinin o lümsemesinin izlerini eksiltmiyerek arala
tu. "Hazırlan gidiyorsun.....hazırlan gidi
sıcak kalan anları gibi sedyeyle geçtikleri rında yürüyor yeniden. Görevlilerin rit
yorsan." ''Nereye" demişti. Yeniden sor
guya alınmakta olasıydı. Geçmiş, gele koridorlarda yürüyerek başı dik geçiyor mik, tek perdeden yürüyüşlerinin sesini
cek... bilincinde karmakarışık akıp gidi şimdi... Yeni bir yaşama geçmişten daha ayaklarındaki plastik terliklerin aykırı sesi
yor. Elinde yalnız ilaç tor basıyla çağrılan güçlü bağlarla adım atıyor. Heyecanını ta bozuyor. Senelerdir bu plastik terliklerden
seslere uzanıyor. Şaşkın duygulu. "Torban şıran, bilincindeki setlerden aşıran o gü başka ayaklarına giysi verilmedi. Bu ter
nerede.." diyor. Tek telden tiz ses resmi do cü nerden aldığını çok iyi biliyor. O hep liklerle buradan çıkmanın onurunu adlan
nuk anlamsız. "Arkadaşlarıma bıraktım beraber ölümü bir sevgili gibi karşılayan dırıyor bilincinde. Görevli bir subay yeni
eşyalarımı..." Karşısındaki ses yine tanı arkadaşlarının görüntüleri geçiyor gözle nöbete gelenleri soyarak anyor.Bu tanık
şız. "Yaa" yine üzerinde bir pijamasıyla... rinin önünden... Bir an onların bedenle lığını da unutmak istemiyor. Aynı görev
Elbiseye saatler sonra kavuşabilecek. Tu riyle ruhlarıyla bütünleşmiş duruyor ken liler kendi bedenlerindeki, bilinçlerinde
tukevini, tek renkı ki elbiselerini giyme disini... Bütün benliğiyle kendisiyle bera ki aşağılanmayı belki de bilinçsizce aşma
diklerinden katılmadıkları acılarını yaşa ber taşıyor hepsini. Yürek vuruşları bera yolu olarak t u t u k l u l a r ı verilen buyruklar
tacak bir şıklıkta duruyor pijamalarıyla. ber ölüme koştukları o sıcak ateş günle la soyarak, gidermek istiyorlar diye düşü
ölçülü... rahat... kendine güvenli. Şimdi rinin vuruşu kadar hızlı. Bu çarpıntının nüyor. Blok defterinde son çıkışı yapılır
iki yıldır görüştürülmediği ailesinin kar hızı ve devingenliği hep belli tablolara ka ken kayıtsızca yanıbaşında süren görevli
şısına da başı dik olarak, direnmesinin, patılmış koridorun duvarlarından bir ışık aramasını seyretmesine kızıyor bir görev
başeğmemesinin armağını gibi olan bu demetiyle yansıyıp nice renklere dönüşü lide.
pijamalarla çıkacak ve pijamasız donatlet
kaldığı günleri de zindanın o kara soğu
ğunda hep hatırlayacak. Öldüresiye çırıl
çıplak soyularak, direnmelerinin kenetlen
melerinin cop darbeleriyle bazı abartma
sız kalaslarla, demir çubuklarla kırıldığı,
kenetli kollarının yerlerinden kesilircesine
sonsuz acılarla vurularak birbirinden ko
partılmalarının izlerini taşıyan koridoru
da hiç unutmayacak. Yerlerde sürükleniş
lerini ardı ardına inen tekmelerin copla
rın kafalarından, göğüslerinden, ağrının
da sınırlarını aştığı vuruşları bir yaşam bo
yu duyacak. Bu çirkin bina kadar, hatta
ondan daha da çok bu çirkinliği içinde ta
şıyan, insan özelliklerini yitiren uygulayı
cıların o çirkin gülüşlerini, acı vermekten
mutluluk duyan, direnme karşısında çıl
dıran varlıklarını hiç ama hiç unutmaya
cak.
Şimdi tahliye oluşunun sevincini du
yamıyor. Sevincine baskın çıkan bu iç kay
namayı bütün benliğiyle yaşıyor. Kendi
sini uğurlayan türküler, coşkulu sesleniş
ler, o zindan günlerini saran sloganlarını
duyuyor. Burdaki son anlarını bütün de
rinlikleriyle yaşamak istiyor. Şimdi ken
disini susturmak isteyen görevlilerin uğ
raşı içinde bağırıyor bağırıyor. "Hoşcaka
lın dostlarım... hoşçakalın, sizi hiç unut

68
Artık sayısını çok iyi bildiği bir baş lığındaydı. Kendisinden söz ediyorlardı. çıkmanın şenliğini yaşıyorlar. İlk defa se
ka demir kapının eşiğindedir. İki tarafın Yine kapının altındaki dar oyuktan tabak nelerce kapatıldıkları, can verdikleri, bu
da iki demir kapı bulunan bir mezarı an larını uzatacak, yemeklerini alacaklardı.. binanın dışını bu kadar kapsamlı görüyor,
dıran mahkemelere giriş gelişlerinde aran Bu uygulamaya çok direnmişlerdi.. Ama ilgiyle gözlerini gezdiriyorlar.. Yürekleri
dıkları kelepçelendikleri arama odasında daha şimdiden o dost sofrasının özlemiş usları yine duvarların ardında.. O yaşamı,
dır. Tek tek alındıkları her duruşmaya çı ti. Açlık grevleri sonrasının sofraları da çoğaltan sevinçleri coşkuları büyüten dar
kışın ve dönüşün işkenceli karşılama ve geçti gözünden ılık ürpertilerle doldu içi.. mekanın içinde.. Duvarın ötesinde yürürken
uğurlamalarının yapıldığı oda insanlık dışı Kopabilirmiydi bir daha bu dostluklardan, arkadaşlarına dokunuyor gibiler... Ve ilk de
arama ve zincirlemelere karşı direndikle bu ölümüne bağlılıklardan, sevgilerden.. fa bir duvarla karşılaşmadan bu kadar uzun
ri karanlık bölüm.. Bir an tavanın üzeri İdare binasına çıkarken yıllardan yürüyorlar. Yer çekimsiz havada uçar gibi..
ne doğru acı çığlıklarıyla indiğini duyu sonra ilk defa bir boy aynasından kendi Ya da yürümeyi yeni öğrenir gibi. İki yıl dı
yor. Başını kaldırdığında duvarlara bulaş ni görüyor. Bir an durur gibi oluyor. Şa şarı çıkarılmadan hücreye kapatılmışlıklarını
mış kanları görüyor. Kendi kanları.. Bir şırmış, aynadaki kendisine gülümsüyor. geride bırakır gibi. Gerçek olanla yaşananın
çağın yaşanmış zamanların tanığı gibi.. Arkadaşlarından ayrıldığından bu yana çelişkisi. İnsan direncinin vardığı akıl al
Bütün bedeninin gerildiğini, içindeki dağ içini ısıtan ilk sıcak karşılama bu.. Ayak maz düzey. İradenin kınlamadığı koşul
ların depreminin başladığını duyuyor ye larında terliklerini sürüyerek geçiyor ko larda insan bedeninin uyum sağladığı ko
niden. Hiç bir anlatıya sığmayacak kadar ridoru. Sağdaki odalardan birine giriyor. şulları insan ancak yaşamakla biliyor. Ve
yoğun usundakiler.. Arama odasındaki Memurlar son çıkış evraklarını hazırlıyor. şimdi yeni ama geçmişine sımsıkı bağlı bir
bekleyişinde derin bir çoğalmayı yaşıyor. Şimdi karşısında uygulamalarıyla övünen yaşamın eşiğinde yürürken yol sallanır gi
Sevdikleriyle dostlarıyla inançları ve dire cezaevi müdürü var. Kapıdan giren sıhı bi. Her an ayağının dibinde kayıpda gi
nmeleriyle bu çoğalmanın arama ye görevlisi esas duruşta yanlarında diki der gibi. Görevliler hırçın, hala saldırgan,
odasına sığmadığını görüyor. Çoğalmala liyor. Müdür boğuk sesiyle yanına çağırı tehditkar.. Ama alışıklar ve şimdi onlarla
rının renkleriyle haykırışlarıyla ulaşacağı yor onu. Hemen oracıkta pantolonunu sı uğraşmaya niyetleri yok. Doyasıya açık
nehirleri denizleri yaşıyor. Boşuna geçme yırıp iğne yaptırıyor sıhiye görevlesine. Bir havayı yıllardır kendilerinden gizlenen
di burada beş yılı. Bütün yaşadıklarının yandan da kendileriyle konuşmaya çalışı toprak kokusunu içine çekiyor. Hiç yaban
bir karşılığı olacak. O "bir günü" besli yor. "Kantini iflas ettireceksiniz bu gidişle. cısı değil. Hep bu duyuşlarla içice oldu.
yecek gücünü çoğaltacak suların damarı Yine ne kararı aldınız.." diyor. Giderayak Yaşama sevincini doğayı hiç eksiltmedi
olacak diyor içinden.. Müthiş coşkulu bir şeyler kapmaya çalışıyor, "kantin çok içinde.. Şimdi daha canlı, daha somut içi
"Bu kez kelepçelenmeyeceksiniz. Bu kı pahalı, fiyatlar çok fahiş, alım gücümü ne doğru y ü r ü y o r . Dış büyük demir kapı
yağımı unutmayın.." diyor yılışık bir gö zün üzerinde., ailelerimizin sırtından kö ağır ağır açılıyor önlerinde. Nizamiye göz
revli, ona yalnızca buz gibi baktığını his şeyi döndünüz zaten.." diyor bir arkadaş, üküyor. Ellerini arkasına düğümleyip bu
sediyor. İlk tutuklanışında belleğinde bir "tabiy döneceğim.." diyor yine gülerek. anların keyfini bütün derinliğiyle duyma
"gözlüklü İsmail" diye adıyla bir de o çir Ne konuşulur, ne tartışılır bu adamla.. çabasıyla yürüyor. Rahat sakin.. Kendisi
kin sırıtışıyla kalan görevliyi anımsıyor. Mahkeme gidişleri sırasındaki ahlak dışı de şaşırıyor nasıl böyle olduğuna kapı
"Altın bilezik takacağım sizlere.." diye ke arama ve dövülmeleri protesto ettiklerin önünde heyecanlı bir kıpırdanma aileleri
lepçeleriyle övünen.. Geceleri bile işken de "işkence yapmak şerefsizliktir." diye sevdikleri.. Yıllardır kendilerine can yol
ce yapmaktan zevk alan sıradan bir gö haykırdıklarında "İşkenceyi bana mı an daş olanlar, daha can olacaklar.. Yakın
revli. Ve ona emir verenler. Ve onun gibi latacaksınız. Siz daha işkence nedir gör larını uzaktan ayırmaya çalışıyor. Seçemi
işkence yapanlar. Tek kalıptan dökülmüş mediniz.. Ben iyi bilirim nasıl olduğunu." yor. El sallayışlarına ellerini kaldırarak ya
gibi birbirine benzeyen. Soğuk, buz gibi diyebilen birisiyle ne konuşulurki.. Sıkın nıt veriyor. Görevliler bunada karışıyor.
yontular. İşte o kapıda açılıyor.. Kapı ar tılarını anlamış gibi çıkıyor odadan.. Bu Onları dinleyen kim. Yoklar artık. Niza
dında yeniden kapanırken bilincinde hep miye kapısına yaklaştıkça yeni hayatının
kısa görüşmede usunda sanki tutanakla
duyacağı o demir kapıların açılıp kapanır başlangıcını iyice duyumsuyor. Önce geri
ken çıkardığı sesler çakılıyor.. Sanki bilin ra geçiyor. Tam bu sıra.. havalı bir subay
"Bir daha böyle şeylerle uğraşmayın" dönüp arkadaşlarını çevreleyen ama yine
cinde bir daha unutulmamacasına çıkma de onları tutamayan tutamıyacak olan du
macasına çivileniyor kapının sesi. Tutsak öğüdünde bulunuyor pişkince. Bunca ezi
yetinin üzerine ne denir. En iyisi yanıt ver varlara nöbetçi kulübelerine bir kez daha
yaşamı boyunca bu kapı sesleri hep çok ay bakıyor.. Sonra bulutların arasında sıyrı
rı, çok özel bir ayrıntı olmuştu. Çünkü hep memek diye düşünüyor. Ama bu öğüdü
bırakılışında emniyet götürülüşündede lan güneşe çeviriyor bakışlarını. Gökyü
önce kapı seslerini duymuşlardı, hücre ka zü, sakin ve iç açıcı. Yüreği göğün rengiy
pılarının açılmasından önce bu seslerle göz duyacak bir daha. "Bir kez daha sağ ola
rak gelmeyi bekleme." diyecekler. le birleşiyor. "Her şeyimle ayaktayım,
leri dışarıya uzanmıştı. Seslerden, görün ayaktayız, yıkılmayacağız." haykırışı dö
tüler oluşmuştu bilinçlerinde. Kapı ve pos İşlemler çabuk bitiyor." Kendisiyle bı
külüyor dudaklarında, "insanlık onuru iş
tal seslerinin ardında işkence başlamıştı. İş rakılan arkadaşlarıyla karşılaşıyor ilk kez.
kenceyi yenecek" sloganları kadar diri ve
kencenin başlayıcı da, sevinç haberlerinin Sımsıkı kucaklıyor onları. Şimdi daha ra
güçlü, Yeniden görevlilerin tehditkar ba
mektuplarında, mahkeme dönüşlerininde, hat. Gülüyorlar. Bloklardan birbirlerine
kışları arasında çıkışa doğru yürürken ka
çayın yemeğin gelişide hep bilinçte ayıkla arkadaşlarını soruyorlar. Görevliler gül
pıda bekleyenlere el sallıyor. Sanki ayrı
nan seslerle kendi niteliklerinde özelleş melerinden böyle şen sohbet etmelerinden
lıkları düşmüş gibi dinç yüreğiyle, hep
mişti. Hemen anlaşılıyordu. Şimdi o ka rahatsız oluyor fakat ses çıkarmıyorlar.
genç hep coşkulu kalan bilinciyle dün ka
pılar ardında kalıyordu. İdare kısmının İki yanlarında önlerinde arkalarında ka dar yakın gördüğü ayrılmanın hasretini tü
merdivenlerinden yukarı çıkarken geride labalıkça dizilmiş görevlilerle dış avluya ketmeye doğru yürüyor. Tüketilecek ve
kalanların yemekleri götürülüyordu. Bir çıktıklarında, ilk aydınlıkla gözleri kama yengiye uğratılacak daha çok şey varken,
defa daha yıllarına yerleşen bir alışkan şıyor. Güzel bir İstanbul sabahı şimdi dış bunları aşma azmiyle yürüdüğünü bili
lıktan kopuşunun hüznünü bu kadar de kapıya kadar yürüyecekler. Her zaman yor...
rin duydu. Dostaları şimdi yemek hazır ki gibi bir bayram şenliğinde, başları dik KasımAralık'86

69
İÇERDEN
Mayıs
Haziran1985

"ŞAFAĞA DEĞEN MEKTUP"

Hep anlatmak istedim çoktan pankartlarını


şafağa değen seslerimizi hazırlıyorduk
taşımak istedim hü düştü ha düşeceklerin
Ama biliyorsun/ama biliyorlar işte öylesine bir günde
uğruna şafak doğumlarına ateşlenen fitiller
can verilenler son gıdımındayken
Duyacaklar çağrıyı saniyeler saniyeden daha az zaman
büyüyüp gelişecek söz konusuyken
yayılacak biri erken davrandı
ve öyle bir tutku saracakki bedenleri ve müthiş bir gürültüyle
her yürekte o ilk patlayan düştü şafağa
gümbürtüler sarsıldı zindan geceleri
Tarlalarımızda koşacağız sanki dağlar
o güne denizler yerinden oynadı yerinde
Günler devriliyordu ardı sıra öylesine bir andı
günler parçalanmış atom yanıbaşında fitili
zerreleri gibi tutuşturulmuş
milyonlarca öldürücü acı vurgunu patlamaya hazır olanlar
gibi yayılmıştı bedenlere yanıbaşlarında yaşayanlar
Yani sevdiğim ancak anlatabilir bu anı
masa başında
rahat yatakta geçen günler değildi, Yürek deryada sevdiğim
Ya da oturup havuz başına bilsen anlatmak yazmak
ayaklarını suya salıp şimdi nasıl zor
bir sigara içimlik sefa değildi. hergün hergün
Günler öyle zor her gece o günleri yaşadık
öyle acı sürümüydü günlerimizin sularını
büyüyen büyüyen o günlerin aşkı dolduruyor
ağrılar ve sen beni anlarsın
her an gövdeden kopan günümüz günümüz
yiten parçalar şafağımıza değen
Yürüyordu zaman ya bu gümbürtülerle
yürüyordu hain gece fırlayıverecek yuvasından
ama indi inecekti artık kimse tutamaz
hain gecenin üzerine hiç bir güç önüne geçemez
bir şafak gümbürtüsü daha tetiğe dokunan parmak
niceleri hazırdaydı ve haznede fırlayan
işte o günlerde sevdiğim mermi gibi
yüreklerimiz ayaklanmıştı saplanacak göğsüne egemenlerin
gecelerimiz uykusuz bitirecek hükmünü
ve gözlerimizden esirgeyip içimize akan
gözyaşlarımızla işte bu söz
Tetikte bekliyorduk söylenmekle kalmadı
zaman uzamış şafağımıza değen gümbürtülerle
düştü düşecekti tarlalarımıza / bir bir ateşlendi
hep birden onlarca Bekle şafağımız
Karanfil daha bekle günümüz
Ateş menzilinde bekle sevdiğim
Fitil tam bombanın ucunda Tarlalarımızda yürüyerek
her saniye/her saniye akın akın geleceğiz
patlayacak Şimdi yüreklerimiz
ve kopacak gümbürtüler haziran sıcağı
şafağımıza düşecek ve gelincik tarlaları
yarınımız olacak canlar karanfillerimizi
o bekleme anlarım selamlıyor selamlıyorum
anlatabilir miyim güzelim kucaklıyorum seni
ÇÖZÜM'Ü
OKUOKUT
ÇÖZÜM, ilk sayısından başlayarak abone kampanyası açmıştır. Derginin nite
liğinin yükselmesinde göndereceğinizi yazıların etkisi olacağı kadar, abonelerin
sayısının artması da derginin yasaması ve güçlenmesine katkıda bulunacaktır. Yazı
ve abone kampanyasında göstereceğiniz çalışmalarda şimdiden başarılar diliyor
ve teşekkür ediyoruz.

ABONE KARTI
ADI SOYADI
MESLEĞİ
YAŞI
ADRES

TEL
SÜRE 6 AYLIK ( ) l YILLIK ( )
HESAP NO METİN YAVUZ, Ziraat Bankası Çem
berlitaş şubesi 6059 no'lu hesaba 2500
( )TL. 5000 ( )TL. yatırdım.
Banka alındı belgesi ilişiktedir.

Önemli not Abone kartı için lütfen dergiyi kesmeyi


niz. Sayfanın fotokopisini çektirip ke
siniz.  Aboneliğinizin hangi sayıdan
itibaren başlamasını istediğinizi bildi
riniz.

AÇIKLAMA:
ÇÖZÜM Dergisi, ayda bir çıktığı için önemli bazı olayları yorumlarıyla birlikte
okuyucuya aktarmakta gecikmektedir. Bu nedenle abonelerimize ay içinde geliş
miş bulunan ve duyurmakta geç kalmak istemediğimiz bazı olay ve gelişmeleri
periyodik olmayan ve gerçeğinde çıkacak olan "ÇÖZÜM DUYURU" ekiyle ilet
mek istiyoruz. ÇÖZÜM D U Y U R U ' n u n bayilerde satışı olmayacaktır. Bu ek sa
yılar sadece abonelerimize gönderilecektir.

You might also like