Sevdalinka

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 238

Aye Kulin _ Sevdalinka GNMZ TRK YAZARLARI AYE KULN Arnavutky Amerikan Kz Koleji Edebiyat blmn bitirdi.

eitli gazete ve dergilerde editr ve muhabir olarak alt. Uzun yllar televizyon, reklam ve sinema filmlerinde sahne yapmcs, sanat ynetmeni ve senarist olarak grev yapt. yklerden oluan ilk kitab Gnee Dn Yzn 1984 ylnda yaynland. Bu kitaptaki "Glizar" adl yky, Krk Bebek ad ile senar-yolatrd ve bu sinema filmi 1986 ylnn Kltr Bakanl dl'n kazand. 1986'da sahne yapmclm ve sanat ynetmenliini stlendii Ayah ve Kiraclar adl dizideki almasyla Tiyatro Yazarlar Derne-i'nin En iyi Sanat Ynetmeni dl'n kazand. 1996 ylnda Mnir Nureddin Seluk'un yaam yksnn anlatld Bir Tatl Huzur adl kitab yaynland. Ayn yl, Foto Sabah Resimleri adl yks Haldun Taner yk dl'n, bir yl sonra ayn ad tayan kitab Sait Faik Hikye Armaan'n kazand. 1997'de yaynlanan Ad: Aylin adl biyografik roman ile, istanbul niversitesi iletiim Fakltesi tarafndan yln yazar seildi. 1998 ylnda Geni Zamanlar adl yk kitab yaynland. AYE KULN SEVDALNKA 15. Basm Remzi Kitabevi Gnmz Trk Yazarlar: 45 SEVDALNKA / Aye Kull Kapak: mer Erduran ISBN 975-14-0678-1 BRNC BASIM: 1999 ON BENC BASIM: 1999 Rernzi Kitabevi A.., Selvili Mescit Sok 3, Caalolu 34440, istanbul. Tel (212) 513 9424-25,513 9474-75, Faks (212) 522 9055 WEB: http://www.remzi.com.tr E-POSTA: post@remzi.com.tr Remzi Kitabevi A.. tesislerinde baslmtr.

Varolu mcadeleleri sekiz yz yldr sren onurlu, cefakr, kahraman Bonaklar ve sevgili babam, rahmetli Muhittin Kulin iin Bu kitap, Osmanl ncesinde dini nedenlerle Hal Ordular tarafndan, Birinci ve ikinci Dnya Savalar sonrasnda ve 1992 Sava'nda ise Srplar ve Hrvatlar tarafndan srekli soykrmna tabi tutulan ama asla yok edilemeyen Bonak halknn aclarn, Trk halkna biraz olsun tantabilmek amacyla yazld. , Roman, sava ncesinde Tito'nun kurduu alt federe devletten oluan Yugoslavya Federatif Cumhuriyeti'nde, ar milliyetilii azdrarak sava trmandran ve sonuta Yugoslavya'y alevler iinde brakan gnleri anlatyor, savan ilk ylnda yaananlar okura aktaryor. Kitapta yazlan olaylar belgesel nitelikli, tarihi ve siyasi kiilerin dndaki karakterler kurgudur. i Sevdalinkan Saraybosna, Eyll 1986 Nimeta, mutfakta bulaklar ykarken radyodan ykselen arknn neeli ritmine uygun hareketlerle sallanp durmasna ramen, i skntsndan boulacak gibiydi. Kahvaltda olunun bile gznden kamamt dalgnl. "Anne, tam kere sordum ayn soruyu, sar msn?" demiti olu. "Biraz dalgnm canm. Dn gece hi uyuyamadm." "Neden?" "Ka girerken byle olurum." "Ka Eyll'de girilmez ki anne." "Ne de olsa sonbahar. Ara mevsim ite. Sonra k birden bast-rverir." Olu, yine dn akam ikiyi fazla m kardn, gibilerden bakmt yzne. yldr, bir kadna yakmayacak kadar ok itiinin, kocas, arkadalar ve annesi kadar, olu da farkndayd elbette. On bir yandayd Fiko. Akl da boyu gibi, yana gre hzl gelimiti. Uyank, cin gibi bir ocuktu. Nimeta, zaman zaman, onun baklarn zerinde hissettiinde, iini okuyabilmesinden korkard, yreini okuyabilmesinden... Yreinde, olmamas gereken bir sevgiye yer vermiti nk. Bu sevgiyi, filizlenmeye balad andan itibaren, yeertmemek, bytmemek iin elinden geleni yapmt aslnda. Ama bounayd abalar... Stefan ile ayn ehirde yayor olsalard belki daha kolay olurdu kopmalar. Birbirlerini (*) Sevdalinka: Sevda arklar.

her gn ve her an grr, doyasya seviir, heveslerini alp bkabi-lirlerdi. Ya da ayr ehirlerde yaadklarndan dolay, hi gre-10 meelerdi, unutur giderlerdi belki... Ama yasak aklarn en iddetlisine tutulmalar iin, her trl art' ylesine inceliklerle hazrlamt ki kader, Nimeta, sonunda aresizliini ve utancn ikiyle yenmeye alr olmutu. "Ben kyorum anne, Hana hazr deil, bugn onun keyfini bekleyemem, imtihanm var." Fiko kucandaki sarman kediyi st tabann nne brakt. "Sen git Fiko. Hana'y okula ben brakrm." Fiko, dalgn ve yorgun annesinin yanana bir pck kondurup karken, kapda bir an durup sordu. "Babam bugn m dnyor?" "Evet." Fiko gitti. Nimeta iskemleye kp mutfak masasna uzatt kollarna ban dayad. Yllardr geciktirmeye alt an, hzla yaklayordu. Stefan'a, aralarndaki ilikiyi kocasna anlatacana dair sz vermiti. Bu sz yldr erteliyordu. nceleri ocuklarn kk olduu bahanesini ne srmt. Sonra, babas hastalanmt, onu zemeyecei bahanesine snmt. Derken Ha-na'nn okula balamasn beklemiti. Bahaneler tkenmiti sonunda. "Bir seim yapmak zorundasn Nimeta," demiti Stefan. "Ben bu ekilde devam edemeyeceim. Ya beni se, ya kocan. Sevdiim kadnn baka biriyle evli olmasna daha fazla dayanamayacam." "Ona boanmak istediimi syleyeceim. Bu hayattan bktm, ok yalnz kaldm..." "Olmaz. in asln anlatacaksn Nimeta. Kocan baka bir erkein varln bilmezse, boanmaya raz olmaz. Adama kendinde kusurlar aratma. Baka birine k olduunu syle drste." "Bu onu ldrr." "Sizin inancnza gre, hani sadece ecel ldrrd insanlar?" Glmt Nimeta, "Beni ecel deil, bu ak ldrecek, kocam da benim gnahm, Stejo," demiti... Burhan, her zamanki gibi, bu akam da yorgun argn ve toz toprak iinde dnecekti evine. ocuklarna ve karsna sarlmadan nce, doru banyoya koup, Nimeta'nn hazr ettii scak su dolu kvete brakacakt kendini. Da banda geen gnlerinin yorgunluunu atmak ister gibi, dakikalarca yatacakt scak suyun iinde. Sonra, yemekte, erik raklarn karlkl yudumlarlarken, Nimeta'y hi ilgilendirmeyen mhendislik projelerini anlatp duracakt, en ufak ayrntsna kadar. Hep o konuacak, o anlatacakt. Nimeta'nn yapt i deilmi gibi sanki, aklna bile gelmeyecekti karsna neler yaptn sormak. Yemekten sonra, ocuklarla yle bir ilgilenecek, Fiko'nun derslerinin nasl gittiini renecek, Ha-na'nn srarla syledii yeni okul arksn dinler gibi yapacak, televizyona bakarken Bozo'yu kucana alp usul usul okayacak, sonra da karsn yatak odasna srkleyip, ocuklarn odaya dalmasna kar kapy kilitleyerek, Nimeta'yla sevimek isteyecekti. Gnn en zor an da o zaman balayacakt ite. Nimeta, yirmi yandan beri koynuna girdii, bir zamanlar delice k olduu kocasna kendini vermemek iin, bin dereden su getirecekti. On be gndr evden uzak olan Burhan' atlatmann mmkn olamayaca bildii iin, yemekte erik raksn patlayn-caya kadar iip, dut gibi sarho olacakt.

Nimeta iin, baka bir adama k olduunu syleyip, Bur-han'dan boanmaktan baka k yolu yoktu. Defalarca tekrarlamt bunu Stefan. Ama, boyunca bir olu, bir de kk kz olan, otuzunu gemi bir kadn, bunca yllk evliliini nasl ykard? Bunu, ona kar hibir kusuru olmayan kocasna nasl izah ederdi? ocuklarna, ailesine, arkadalarna ihanetini nasl anlatrd? "Mavi bluzu mu giysem, pembeyi mi anne?" Kk kz elinde iki bluzla dikilip duruyordu karsnda. "Hangisini istersen onu giy." "Sen syle." "stediini giy, kzm. im var benim, baksana." "Masann banda yle duruyorsun ama anne. Nasl i bu?" "Yazacam yazy dnyorum. Sen kafam kartryorsun." "Bugn msamereye katlacak ocuklar seecekler. ok gzel olmalym." "Pembeyi giy." "Neden?" 11 "Hana! Her ocuun neden-niin devri drt yanda biter. Sen niye bylesin?" 12 "Ya sen niye bylesin anne?" "Naslm?" "Hep iin, acelen vardr ya da hep dnr durursun." Kznn yaknmas karsnda kalakald Nimeta. "m ve ok mutsuzum kzm, ne yapacama bir trl karar veremiyorum," diyemedi. Karsnda elinde iki bluzla dikilip duran ve koca mavi gzleriyle kendine mahzun mahzun bakan kk kzna smsk sarld. "Pembeyi giy, nk pembe sana ok yakr. Mutlaka seni seecekler bugn, Hana. Mutlaka seecekler," dedi. Tanrnn bir ailede hi olmazsa bir kiiyi mutlu klmas gerektiini dnyordu. Telefon, kzyla birlikte tam kapdan karken ald. Kk kz okula gecikmiti. Telefona cevap vermekle vermemek arasnda bir an tereddt etti. Zil sesi kesilmeyince, ieri kotu, kaldrd telefonu. "Nerde kaldn, abuk gel. Mthi eyler oluyor. Yirmi dakikaya kadar toplantya giriyoruz," diyordu Sonya. Hana'y okulun nnde brakp, Alipaina'dan aa gazlad, Selimovia bulvarnda televizyon binasna doru srd arabay. Mthi eyler oluyormu! Mthi ne olabilirdi ki? Yaam durgun bir gl gibiydi yllardr. Herkesin ne olduu, ne olabilecei, ne kadar yaayabilecei bile belirlenmi gibiydi. O her gn iine gidip gelecek, televizyon haberlerinin hazrlanmasnda kendine den grevi yapp parasn alacak, Burhan ise Knin'deki inaat bitince, bir baka yerde, bir baka inaatta almaya balayacakt. ocuklar okullarna devam edecekti. Kazandklar paralan iyi gnlerde harcamay sevdikleri iin, yaz tatillerini Split'te geirecekler, klar da Bjelasnica'ya kayaa gideceklerdi. Olu byyecek, babas gibi mhendis kacak, kz da tpk anasnn yapt gibi, niversite biter bitmez, k olduu genle evlenip

hemen ocuklar douracak ve byk sand ak birka yl iinde tkeneceinden, bir mr boyu sklp duracakt. Nimeta'nn dnyasnda ne vard ki mthi olabilecek? Bu akam Burhan'a baka bir erkee k olduunu ve ayrlmak istediini syleyebilirdi. Bu akam eyalarn bir valize doldurup evini terk edebilirdi. Bu akam Stefan'n koynunda sabaha 13 kadar sevierek geirebilirdi. Ertesi sabah sevdii adamn yannda uyandnda, sevda yorgunluunu zerinden atar atmaz, kocasnn ve ocuklarnn onu insafszca sulayan szlerini ve baklarn hatrlar, sonbahar renklerinin cotuu baheye alan balkonun demirlerine trmanr ve kendini bolua brakabilirdi. ite, mthi bir ey ancak o zaman olurdu! "Heyy, salak msn nesin? nne baksana! Kim veriyor sizin gibilere ehliyetleri?" Arabay mthi bir fren gcrtsyla durdururken, pencereyi ap, ezilmekten son anda kurtulan adama seslendi. "Kusura bakmayn. Kabahat benim. Dalmm." "Dertlerini baka yerde dn, direksiyon banda deil," dedi adam. Haklyd. Nimeta bir mddettir herkese hak verir olmutu. Acaba iinde boulduu sululuk duygusunun verdii eziklikten miydi bu ruh hali? Onun dnda herkes, her konuda haklyd. O ise eine, ailesine, ocuklarna ihanet eden bir haindi. Onun bir hain olduunu sadece Mirsada biliyor, bir de annesi sezinliyordu ama, o zerine dikilen tm baklarda bir sulama gryordu sanki. Bu sulayan baklara ba kaldramyor, sadece boyun eiyor ve herkese hak veriyordu. Geenlerde blm bakan Ivan bile, "Sana bir eyler oldu Nimeta, eskiden bu kadar yumuakbal deildin," demiti. "Fena m, hep dikkafallmdan ikyet ederdiniz?" demiti Nimeta. "Ara sra o huysuz kz da zlemiyor deilim," demiti van. O huysuz kz aslnda en ok Burhan zlyordu. Sessiz, isteksiz, yaam sevincini yitirmi gibi duran kadn, onun alk olduu, sivri fikirlerini sonuna kadar savunan, esintili, renkli, grltc Nimeta's deildi ne zamandr. Ama 'zaman' denen gaddar olgu, her eyi deitirmede, unufak etmede mahirdi. Kimi deitirmemiti ki zaman? Burhan, eski Nimeta'y zlemekle birlikte, uzun ayrlklarn sonunda evine dndnde, sessiz suskun bir kadn bulmann kymetini de biliyordu iin iin. Yorgun oluyordu ekseri. Yalnzh-14 gna, sessizliine alm oluyordu. Eskiden, kendininkinden ok baka bir dnyay ona aktarmaya alan karsn, ilgiyle dinler gibi de yapsa, sklrd. Medya alanlarnn o hareketli, renkli, bir saati dier saate uymayan alkantl yaamlar onun planl, programl, rakaml dnyasna ok yabanc derdi. Bir tek ey isterdi

evine dnd zamanlar. Nimeta'nn, on be yl iinde biraz kalnlam, duru beyaz bedenine smsk sarlarak, ban dolgun memelerinin arasna gmerek, onu doyasya sevmek ve onun kokusunu duyarak sabaha kadar uyumak. Bu arzusu hi ama hi deimemiti Burhan'n. Nimeta arabasn park yerine brakp, hzl admlarla ofise yrd. Asansrde heyecanl seslerle konuup duran insanlar dinlemedi. Kafas meguld. Bu akam... Bu akam danann kuyruu kopacakt. Kendi katna geldiini, asansrden kp, sola kvrldn, geni alma alannda, kendi masasna doru yryp, sandalyesini ektiini, ceketini karp sandalyenin arkasna astn hi fark etmedi. Bunlar bilinle deil, otomatie taklm bir makine gibi yapmt. "Nimeta, una baksana." nne fakslanm bir gazete uzatyordu kzlardan biri. Faks kdnda beliren gazete sayfasna bir gz att ve sabah uyandndan beri iinde savrulduu Nimeta'nn kendine zg dnyas birden bire znk diye durdu. Gerek dnyaya geri dnd. Belgrad'da baslan 24 Eyll 1986 tarihli Vecernje Novosti gazetesinde Srp akademisyenlerinin hazrlam olduu bildiriden bir alnt vard. Yazda, Hrvatistan snrlar iindeki Srplar'n byk bir tehlike iinde olduklar ve nlem alnmad takdirde tm Yugoslavya'da ok byk sorunlarn yaanacana iaret ediliyordu. Bu bildiri ile ilgili bilgiler, oktan kulaklarna gelmiti habercilerin. Hatta Akademi'de byle bir almann baladn, Cumhurbakan Stamboli'e, gizli polis haber bile vermiti. Bir Srp milliyetisi olduu iin, Hrvatlar'la Slovenler tarafndan Srp taraftan olmakla, Srplar tarafndan ise Srp menfaatlerini yeterince koru-mamakla sulanan Stamboli, hazrlanmakta olan bildirinin yalnzca baz sosyo-ekonomik eletiriler ierebileceini dnm, pek oral olmamt ama anlalan hata etmiti. nk bildiri bekledii gibi kmamt. Bildiri sadece Srp milliyetiliini kkrtmakla kalmyor, her bir Srp' yreinin en ince telinden yakalyordu. Srplar'n asrlardr ezildiini, smrldn dile getiriyor, atei nicedir iin iin yanmakta olan bir mealeyi ateliyordu. Nimeta, sandalyesine oturup, derin bir nefes ald. Yazy batan sona bir kez daha okudu. Hi yanlmyordu, bu yaznn ayak seslerini yl nce duymutu o. Ne var ki, yl nce uzaktan duyulan ayak sesleri giderek yaklayor, ykseliyor, postal grltlerini artran rap rap'lara dnyordu. Srplar, etnik kkene dayal, ok tehlikeli bir oyuna soyunuyorlard. Byk Srbistan hayallerini gerekletirmek iin, atele oynamaya balyorlard. Ateleri, Srp medyasnda srekli yaynladklar yalanlaryd. Dzmece haberlerle, Srplar'n tehdit ve tehlike altnda yaadklarn yaynlyorlard. Huzursuzluun, kukunun sesi giderek yaylyordu lkeye. Bu sesi ilk kez, Aleksandar Rankovi'in cenazesinde duymutu. Ve ne gariptir, hem Nimeta'nn zel yaamn, hem de Yugoslavya'y alt st edecek olaylarn tohumu ayn tarihte atlmt: 20 Austos 1983'te. Nimeta, Bosna Televizyonu'nun grevlisi olarak, Aleksandar Rankovi'in cenazesini izlemeye Belgrad'a yollanmt. Aleksandar Rankovi, 1966 ylnda, Tito'nun telefonlarn dinleme suuyla itham edilerek, Yugoslav Komnist Ligi'nden ihra edilmi bir gizli polis ajanyd. Yllar iinde, Arnavutlar'n korkulu ryas, Srp milliyetiliinin de bayra haline gelmiti. lkesine

ar milliyetiliin, rkln kt tohumlarn serpip yeerttikten sonra da, her fani gibi, lp gitmiti. Cenazesine katlan on binlerce Srp, Yugoslavya'nn dier cumhuriyetlerinde yaamakta olan Srp aslllarn da adna, bu cenazeyi bir gvde gsterisine dntrmlerdi. Irklarn gvde gsterisine dnen bu cenaze treninde, deiik yerlerden treni izlemeye gelmi pek ok gazeteci vard. Zagreb'den gelen gazeteci Stefan Stefanovi ile tanmas da, bu nedenle ayn gne, 1983'n 20 Austosu'na rastlyordu Nimeta'nn. 16 Srbistan dnda, tm Yugoslav cumhuriyetlerin gazetecileri, cenaze sonrasnda aralarnda anlaarak, o tarihte Belgrad Belediye Bakan olan Ivan Stamboli'e, olaylar kontrol altna alamad iin, protesto mesajlar yollamlard. 1986'da artk Srbistan'n Cumhurbakanl koltuunda oturmakta olan Stamboli, 1983 ylnda o gn, olaylara mdahale etmemi, sadece seyirci kalmt. Stefan ve Nimeta, dier gazetecilerle birlikte, cenaze sonrasnda, bir byk otelin barna iki imeye gitmilerdi. Stefan'n kapkara gzleri, Nimeta'nm mavi baklarna kilitlenmi gibiydi btn gece. Gen kadn, tuhaf bir bynn etkisine girmi gibi, sadece Stefan' gryordu onlarca kiinin arasnda. Sadece onun sesini duyuyordu, onun scakln hissediyordu. Yllardan beri ilk kez yeniden canlanyordu, varln bile unuttuu duygulan. Kocasna ihanet etmek aklnn ucundan bile gememiti o gne kadar. Hana henz kck bir kzd, bebeiydi onun. Fiko'suna deli gibi dknd... Ama o gece, bir zombi gibi, daha nce hi tanmad bu esmer adamn, gece boyunca sadece onunla konumasna, onu kolundan ekip dansa kaldrmasna, bedenine smsk sarlmasna, boynunda hissettii scak nefesine, onu esir alp baka kylara tamasna, onu kul-kle eylemesine hi ses kara-myordu. Uzun gecenin sonunda, kendi otellerine dndklerinde, elinden tutup odasna srklemesine, bluzunun dmelerini teker teker amasna, onu soymasna, rl plak etmesine, dudaklarn gs ularna dedirmesine kar aresiz, savunmasz kalyordu, iindeki yangn sndremiyor, hi itiraz etmeden, hi sorgulamadan, o ne isterse yapyordu. O gece, bir odada deil de bir sahilde dalyordu uykuya sanki. Byk byk dalgalar sahile vuruyor, sallayp duruyorlard stne uzand kumlar. Bana durmakszn yldz yayordu gkten. Bir baka gezegende yayordu. Yrei, vcudunun her bir miliminde ayr atyordu. Ertesi sabah, Stefan'n yatanda uyandnda, utantan, pimanlktan ve mutluluktan alarken, l "Dn cenazesine tanklk ettiim iblis, ruhumu esir alm olmal Stefan, nasl yapabildim bunu ben?" demiti. "Ruhumuz esir alnd Nimeta, ama Rankovi tarafndan de- l/ w -1 -------g1Nimeta, yal gzlerini yerden ayramyordu. Eliyle enesini tutup, ban kaldrmt Stefan, "Ruhumuzu

sevda esir ald, sevgilim." Sonra, Stefan'dan ayrlp Saraybosna'ya dnmt Nimeta. Gazeteye yazlarn yazm, haber programna haberlerini hazrlamt. Evinde ocuklarna ve kocasna yemekler piirmi, byk bir titizlikle evi batan aa silip sprmt. Haftada iki kez temizlie gelen Milica bile armt hanmndaki bu hamaratla. Ek grevler stlenmiti televizyonda ve Burhan yeni iler iin, yeni yerlere giderken hi ikyet etmemiti. Bu sevdann stesinden geleceini zannediyordu. Oysa, ocukluundan beri her srrn paylaan Mirsada, "Yandn sen, kardeim," demiti, "yasak meyvenin tadn bir kere tattn myd, dnn olmaz. Yandn ki ne yandn Nimeta." Mirsada nedense ondan daha iyi biliyordu bana gelecekleri. "Toplant balyor, haydi kalk. Neyin var kuzum senin bu sabah?" Sonya dikilip duruyordu banda. Kdn, kalemini toplayp kalkt, van'n odasna yrdler. Toplant masasnn etraf, allmtan kalabalkt bu sabah. "lgin bir gelime var, ocuklar," dedi Ivan. nnde yl duran eitli gazeteleri datt alma arkadalarna. Hepsi, deiik cumhuriyetlere ait olan gazeteleri teker teker gzden geirirlerken, boazn temizlemek ister gibi, hafife ksrp, devam etti. "u Allah'n cezas bildiriye Belgrad gazeteleri bile tepki gsterirken, liderleri Miloevi'ten ts kmyor. Bu size biraz garip gelmiyor mu?" "Biraz bekleyelim bakalm," dedi Ibo. "Miloevi'in yardaks Duan Mitevi, parti grubunda bir konuma yapacakm. Milosevic, kendi sylemek istedii laf Duan'a syletecektir." "Bu herifin kendi az yok mu?" diye sordu Sonya. "Milosevic denen adam, kartlarn ok iyi oynar. Saman altn-S2 dan su yrtr. O nedenle, Stamboli'in dmen suyunda yze yze, bulunduu mevkiye kadar ykselmedi mi?" 18 Toplantda, Srp milliyetiliinin ar rkla dnmesi halinde, ne gibi nlemler alnabileceini konutular. "Bence ok iyi niyetliyiz," dedi Mate. "Olanlar oldu bile, zile basld. Bundan sonra, Srplar' kim durdurabilecek acaba?" "Senin Zagreb'de dostlarn var Nimeta, onlarla bir temas kur, bakalm ne dnyorlar?" dedi Ivan. Nimeta, toplant sonrasnda, Stefan' gazetesinden arad. Stefan, Nimeta ile ilk kez, sevgilisiyle deil, bir meslektayla konuur gibi konutu. Sesi ciddi ve endieliydi. O da, bu bildirinin musibet ilere balang tekil edeceini dnyordu, ilk kez, kendilerine dair konulara girmedi, ne Burhan'n dnn sordu ne de boanma iinden sz etti. Her zaman yapt gibi onu zlediini, dudaklarndan, ensesinden, boynundan ptn bile sylemedi. Elindeki bilgileri bir saate kadar fakslayacan, yarn tekrar grmeleri gerektiini bildirdi sadece. Telefonu kapadnda, Nimeta yllk derin bir uykudan yeni uyanyor gibi akn, endieli, biraz da mahzundu. Gazeteciler beklediler. Miloevi'in yardaks Duan Mitevi konumasn yapt ve bildirinin

Yugoslavya ve Srbistan iin bir tehlike tekil ettiinden sz etti. stelik bu konumas, hkmetin szcln yapan bir gazetede de tmyle yer ald. Miloe-vi'ten hl ts yoktu ama, Duan'n szleri, byk bir yanlgyla, onun dnceleri olarak yorumlanmt. Akl banda insanlar rahat bir nefes aldlar. Nimeta, o akam Burhan' her zamanki gibi sessiz ve cokusuz karlad. Dier akamlardan farkl olarak, bu kez uzun uzun Ni-meta'nn iyerindeki gelimelerden bahsettiler. Burhan da bildiriden haberdard ve endie duyuyordu. Bildiriye Knin'deki Hrvatlar, Bosna'daki Bonaklar'dan ok daha iddetli bir tepki gstermilerdi ve Burhan da bu tepkiden etkilenmiti. "Senin Zagreb'deki gazeteci arkadan ne diyor bu ilere?" diye sordu Burhan. "Stefan' m kastediyorsun?" "Evet." "Onunla Ivan konutu bugn. Zagreb Bosna'dan daha rahat-szm bu konuda." "Bamzn stnde bir uursuz ku dolayor gibi bir duyguya 19 kaplyorum, Nimeta," dedi Burhan. "Uursuz ku yl nce havaland, Rankovi'in cenaze treninde. Bakalm ne zaman nereye konacak?" dedi Nimeta. Kocas gzlklerinin zerinden yle bir bakt Nimeta'ya. Ya da ona yle geldi. Akam odalarna ekildiklerinde, Burhan karsna sarld ama sevimedi. t karmaya korkarak yatt Nimeta erkein kollan arasnda. Kprdarsa, kocasnn uyanmasndan ve onunla sevimek istemesinden korkuyordu. Sabah Burhan ve ocuklar evden ktktan sonra, Stefan'a telefon etti. "Yine syleyemedim Stefan. Ayrlmak istediimi, baka bir adam sevdiimi, artk onu sevmediimi syleyemeyeceim Bur-han'a. Hibir zaman syleyemeyeceim, beni affet," dedi. "nk Burhan' seviyorsun Nimeta," dedi Stefan. "Ah, hayr Stejo. Ben seni seviyorum deliler gibi. Her an seni dnyor, seni zlyor ve sadece seninle sevimek istiyorum." "Sen bana ksn ama kocan seviyorsun." "Nerden kartyorsun bunu?" "Bunu, onu incitmek istememenden anlyorum, insan, kendi saadeti pahasna ancak sevdiklerine byle duyarl davranr. Nereden mi biliyorum? nk ben sana hem m hem de seni seviyorum Nimeta. Sevdiim iin de, zlmeni istemiyor, balyorum seni." "Beni anlamaya al Stejo," dedi Nimeta. "Bulutuumuz zaman daha iyi anlatacam her eyi. Ne zaman geliyorsun buraya?" "Bosna'ya gelmeyeceim uzun bir sre. Londra kadrosunda bir yer boald, tayinimi isteyeceim bugn."

"Doru mu bu?" Sesi titriyordu. "Elbette." "inanmyorum Stejo. Bir daha grmeyecek miyiz?" "Grrz. Ama iki sevgili olacaksak, bu benim artlarmda olur. Sen artm biliyorsun." "Sen erkeksin. Kimseye bir ban yok. Zor durumda olan benim. Ailemi paralamam istiyorsun benden." 2O "Ak paylaamyorum Nimeta." "Ak paylamyorsun ki. Ben... ben..." "Bir seim yapman istedim senden. Sen seimini yaptn." "Bu seimi isteyerek yapmadm. Mecburdum buna. Sorumluluklarm var benim." "Sorumluluklarn sralanmas da bir seimdir." "Ve sen, beni cezalandrmak iin, Londra'ya gidiyorsun?" "Bunu seni cezalandrmak iin yapmyorum." "Neden gidiyorsun yleyse?" "Seni unutmak iin." "Unutabilecek misin? Bu mmkn m?" "Deneyeceim." "Oysa ben, seni asla unutmayacam denemeden biliyorum." "Ben denemek zorundaym." "Neden?" "nk sevdiim kadn, hayatn benimle paylaamyor." "Elimden geleni yapyorum, biliyorsun bunu. Seninle birlikte olmak iin her frsat kullanyorum, bahaneler yaratyorum, arkadalarma, aileme srekli yalan sylyorum." "Bana yetmiyor Nimeta. Bu yaam tarz beni tatmin etmiyor. Benimle birlikte yrmeyeceksen, ilikimizi bitirmek zorundayz." "Nasl istiyorsan yle olsun, Stejo," dedi Nimeta kuru bir sesle. Telefonu kapadktan sonra, kalkmad yerinden. Bacaklarna, kollarna fel inmi gibi, kprdamadan oturdu. O, Stefan' yaad srece unutamayacan biliyordu. Ama sevgilisi, araya mesafe sokarak onu unutabilecekti, demek! yldan beri deliler gibi sevdii adam, birka bin kilometre ile halledecekti bu

ii. ylesine youn yaamlard ki sevgiyi, imdi onsuz ve sevgisiz ne yapacakt acaba? ilk tantklar gnden geriye doru film eridi gibi akyordu gzlerinin nnden, yaadklar. Gzyalar da yanaklarndan akyordu. yl boyunca, ofiste masasnn stndeki telefona, her alnda atlrken, ince bir umudu yeertirdi iinde. Ya oysa? Eer oysa, dnyay unuturdu. Kular trd sesinde. Stefan sk sk gelirdi Saraybosna'ya. Evropa Oteli'nin barnda buluurlard. Yanlarnda baka i arkadalar da olurdu ama o ikisi sadece birbirlerini duyar, birbirlerini grrlerdi, ayn ilk karlatklar gnk gibi. Stefan, Ali Paino Polye'de, Nimeta'nn iyerine yakn bir daire tutmutu. Burhan kent dna ok sk kt iin, bulumalar kolayd. Nimeta iten ktktan sonra Stefan'n evine gidiyor, birka saat kalyordu. Orada geirdii zaman iinde, iki ocuklu orta yaa yelken am, bezgin ve yorgun bir kadndan, iinden yaama sevinci ve ehvet fkran bir diiye dnyordu. Stefan ona dokunduunda, sanki gsleri dikleniyor, kalalar yuvarlanyor, genleiyor, enerji doluyor, birazdan yaayaca o dayanlmaz hazz vcudunun her bir zerresiyle emebilmek iin bir yay gibi geriliyor, farkna bile varmadan hazrlanyordu sevimeye. Nimeta, sadece seviirken deil, sevgilisinin yannda olduu her an, usuz bucaksz bir mutluluk denizinde yzyor gibiydi. Sevinci sesine, gzlerine, tenine yansyordu, i nedeniyle bir araya geldiklerinde, grup halinde bir kahveye veya bara gittiklerinde, vcut dillerinin onlar ele verdiinden emindi. Srekli birbirlerinin yaknnda oluyor ve gzlerini birbirlerinden ayramyorlard. Bu nedenle Nimeta Stefan'la darda beraber olmaktan kanyor, evde bulumay tercih ediyordu. Srekli i uzad bahanesiyle eve ge dnmeleri ocuklar tedirgin etmeye balamt bir zaman sonra. Nimeta, iki defa i dolaysyla, bir kere de, ksa bir resmi tatilde i bahanesiyle, Zagreb'e gitmiti. Zagreb'de onu tanyan olmad iin ok daha rahat olabilmilerdi; Nimeta sevdii adamla bir lokantada mum nda ba baa yemek yiyebilmenin, sokaklarda, parklarda gen sevgililer gibi el ele dolaabilmenin keyfini srmt. Sonra, yava yava yorgunluu balamt sevdann. Birlikte geirdikleri zaman, Stefan'a yetmiyordu. Bu ikili yaam Nime-ta'nn da houna gitmiyordu ama, esas mzklk Stefan'dan kaynaklanmt. Sonunda bir seime kilitlemiti Nimeta'y. ocukla21 rn brakamayaca savn da rtmt. "Onlar brakman gerekmiyor, ben Saraybosna'ya

yerleebilirim. Yaptm i buna 22 msait," demiti. Nimeta hi bakaldrmamt kimseye o gne kadar. Esintiliydi, zellikle kocasna kar marklklar vard, inatyd ama dzenini darmaduman edebilecek hamleleri yapmaktan hep ekinmiti. Kafasnda kavak yelleri esen gen bir kzken bile. Yetmili yllarn banda, ailece istanbul'a gitmilerdi. Orada hem babasnn hem de annesinin yllardan beri grmedikleri akrabalar vard. On be-on alt yalarndayd Nimeta. Uzun boylu, ak kumral, buday baa gibi bir kzd, istanbul bylemiti onu. Birka yaz st ste gelmiler, Erenky'de oturan akrabalarnn yazlnda kalmlard. Badat Caddesi zerindeki kahvelerde, kuzinleriyle kikir kikir, fkr fkr, dondurma yiyerek, ak hava sinemalarnda mahallenin delikanllaryla buluarak, denize girmek iin kiraladklar sandallarda delice elenerek, hl unutamad gzellikte tatiller yapmlard. O yazlarn birinde, Erenky'deki kkn yan komusunun olu ile flrt etmiti. Yaz tatillerinin gelmesini iple ekerek bekler olmutu. Sevgilisinden gelen mektuplar skmek iin, Trke renmeye balamt. Bir yaz sonu, Bosna'ya dnmeden nce, Nimeta'y istemeye gelmilerdi Erenky'deki komular. Babas bu ie scak bakarken Raziyanm raz olmamt. "Sen kzna niversite okutacaktn hani?" diye sormutu, bir Trk genci ile evlilii onaylayan kocasna. "stanbul'da da niversite var." "Doru drst Trke bile bilmiyor o," demiti Raziyanm. "renir." "Benim baka kzm yok." "Daha iyi ya, baka kzn olmadna gre, Nimeta iin en iyisini istemek zorundasn." "Nesi en iyi bu gencin, kuzum?" "Tahsili var, hali vakti yerinde, stelik terbiyeli ve yakkl." "Saraybosna kaynyor tahsilli, terbiyeli ve yakkl genlerle." "Evet ama oras Saraybosna. Tito'nun ld gn, orada neler olacan kimse bugnden bilemez. Trkiye, Trkiye'dir, be asrlk Osmanl mlkdr. Kz, buraya kk salar, sonunu grerek ya- 23 ar. Bencillik etme hanm." "Kz Trk'e vereceksek, biz de tas tara toplayp istanbul'a gelim," demiti Raziyamm.

Nimeta, ilk akn on sekiz yann tm heyecanyla yayordu. Yine de annesine bakaldrp, "Ben burada kalacam," diyememiti. Bosna'ya vaktinden nce dn yapan annesinin hi yzne bakmadan, yol boyunca alamt, evlerine varana kadar. Onu istemeye gelirken getirilen glleri, kurutup saklamt. Aylarca ailesine surat asmt. Ne ertesi yl, ne de daha sonra dnmemilerdi istanbul'a. Raziyanm'n istanbul'u sevmemesinin nedenleri vard. Osmanl'nn drt yz yl akn saltanat sona erdiinde, Balkan'n o uzun dnem iindeki efendileri, kendilerini g yollarnda bulmulard. Ve o gn bugndr hep gyordu Bonaklar. Sava rzgrlarnn her estiinde, ki Balkanlar'da ok sk eserdi bu rzgr, Bosnal, dengini toplayp der olmutu yollara. istanbul, ayr den ana oullar, kar kocalar, kardeler, sevgililer demekti. Snen ocaklar, solan baheler demekti. Dn olmayan gidiler, hasreti dinmeyen gurbetler demekti. Ne zaman birileri gitmeye kalksa Bosna topraklarndan istanbul'a doru, ac ve zlem elik ederdi gidene, sonsuza kadar. Bosna ve istanbul, ayn kaynaktan fkran ama deiik yataklarda aldayan iki nehir gibi, asrlardr birbirlerine kavuama-dan akp duruyorlard mecralarna doru. stanbul'a Bursa'ya, zmir'e, Adapazar'na g veren Bosna, huzuru, gveni, mutluluu yakalamak iin, be parman aarak, elini Trakya zerinden Anadolu'ya uzatan gsz dm bir dev gibiydi. Ve bir kat istanbul. Umudun yitirildii noktayd. Gzyalar sel gibi akmaya baladnda, nne katar istanbul'a srklerdi umutsuzlar. Gurbet Ne Yana Der, Usta? (1878) En umarsz en yakc ayrlklar Osmanl'nn Bosna'y gzden kard 1878 ylnda yaamt Bonaklar. Bosna-Hersek'in idaresi, Osmanl'dan alnp, Avusturya-Macaristan mparatorlu-u'na verilmiti. aresizliini kabullenmiti Osmanl. Para para zlmekteydi koskoca imparatorluk. Her kprdamnda, sanki bir toprak paras daha kopuyordu barndan. Koskoca Bosna vilayeti, Osmanl'nn anl Rumeli sanca tek kurun atlmadan, savalmadan, uruna kan dklp ehit olunmadan, masa banda alnan kararlarla, atlan imzalarla gvura braklyordu. Eriyordu Osmanl. Raziyamm'n byk dedesinin yrei kan alyordu. Ateten bir el sktryordu barn... aresizlik... Kararszlk... Ya bundan byle 'han glgesinde' onursuz ve boynu bkk srdrecekti kalan mrn ya da kknden, toprandan sklecek, evini barkn, iini gcn brakp decekti yollara... kendi gibi yzlerce garibin yan sra, denkler, ykler, torbalar ve mekkare arabalar arasnda Stambol'a doru... isiz gsz, yersiz yurtsuz kalmaya. Bir karar ki, iki yz keskin bak! Hsrev Aa, ge karar verir vermez, bir an evvel hazr etmiti firuze kolye ile kpeleri. Hatr bykt smarlayann. Salih Zeki Bey, kz kardeinin boynunda grp beenmiti Hsrev'in el emei gz nurunu da, bir benzerini yeni gelini iin smarlamt. ki eli kanda olsa, emanetini teslim etmeden bir yerlere

gitmezdi Hsrev Aa. O ailenin hakk vard stlerinde. Anas, Salih Zeki Bey'in babasnn Travnik'teki iftliinde bytlmt. Anasna hanmlara layk eyiz dzp gelin etmiler, doan ocuklarnn elinden tutmulard. Baar'daki dkkn bile o aileye borluydu Hsrev. Fehim Bey, dkkn amas iin yardmda bulunmakla kalmam, hem Travnik'teki konaklarnn hem Saraybosna'daki evinin btn gmlerini de ona yaptrtmt, tepsilerden, sahanlardan gmlere, kz Reide'nin belindeki kemerlerden, olu Salih Zeki'nin cebindeki ttn kutularna kadar. G kararn aldnda, sktrmt ram, bir an nce akmas iin talar yerlerine. Ve ite imdi nnde gk gk parldayan talaryla firuze kolye, narin bir ylan gibi kvrlm duruyordu tezghn zerinde. Sarkal kpeleri de kolyenin yan sra itina ile paketleyip hazr etmiti, iki adet at hazrlatmt Travnik'e abuk varmak iin. Ama ans varm ki, Salih Zeki Bey'in Saraybosna'da, Vrat-nik'teki konanda olduu haberini almt. Bir kou gider teslim ederdi emaneti, sonra elinde kalan dier siparilerin kimini bitirir, kiminin parasn geri verirdi ve balard g hazrlna. Konaa vardnda, az bekledi i avluda. Ayaklarna, kap nne ifter ifer dizelenmi incecik, yumuack olak derisinden yaplm terliklerden birini geirdi. Gne nn apaydnlk ettii selamla aldlar onu. Souk vine erbeti ve stanbul'dan gnderilmi gll, sakzl lokum ikram ettiler. Dikkat etti, vine erbetini sunduklar ibrik on yedi yl nce eliyle iledii ibrikti. Tepsi de yle. Gs kabard. Genliinde, raklardan medet ummaz, kendi elleriyle ilerdi gm. imdilerde elleri titriyor, gzleri eskisi kadar iyi grmyordu ince ii. Az bekledi, biraz sonra kapdan uzun boyu, akmak akmak mavi gzleri ve tiril tiril sadakor mintamyla Salih Zeki Bey girdi ieri. Hsrev Aa'y ileri yana yarar ekilde hrmetle selamlad, hal hatr sordu. Hsrev Aa, paketi ap kolye ile kpeleri serdi sedirin stne. Gzlerinden bir ton ak mavi talara hayranlkla bakt gen adam. "Hemireme yaptnz mcevherleri pek beendi hanmm. Ben de ona, buralardan ayrlmadan bir Bosna hatras hediye etmek istemitim. Beenmekte haklym Gl hanm. Ellerine salk olsun, Hsrev Aa," dedi. "yi gnlerde kullansnlar, beyim," dedi Hsrev Aa, el emeini tayan mcevherlere beeniyle bakarak. Salih Zeki, ellerini rptnda ieri giren hizmetkra belli belirsiz bir ka gz iareti yapt, o kadar. Biraz sonra gl kurusu kadifeden bir keseyle geri geldi hizmetkr. Keseyi alp Hsrev Aa'ya uzatt Salih Zeki. "Allah bin bereket versin beyim," dedi Hsrev Aa ve biraz sklarak sordu: 26 "Demin buralardan ayrlacanz sylediniz. Stambol'a m gitmeyi dnrsnz?" "Dnrm Hsrev Aa. Gvurun idaresi altna getikten sonra, bir hayr kalmaz artk buralarn. Ailenin yars zaten gm. Ben de, doacak ocuum Mslman topraklarda dosun isterim. Eskiler anlatrlar hep, gvurun zulmn ok ekmitir bu aile." "Bendeniz de aynen yle dnrm. oluu ocuu toplayp gitsem derim. Ama neyle geiniriz, ne

yaparz yaban ellerde?" "Senin zanaatn, sanatn var Hsrev Aa. iin altn bileziktir kolunda. Buralardan ok daha byk ehirdir derler Stambol iin. Grmedim ama ok duydum. Sen her gittiin yerde ekmeini karrsn, hi korkun olmasn," dedi Salih Zeki. "Gten korkmas gerekenler bizleriz. Bu topraklarn, bu mlklerin irad gemeyive-rirse elimize, n'eyleriz yaban ellerde. Senin gibi zanaatmz da yok bizim." "Aman efendim," dedi Hsrev Aa saygl bir sesle, "Beylerin zanaat m olurmu? " "Beyliimiz oralarda da srer mi bilinmez ama, kararmz vermiiz. Bizden nce giden akrabalar piman olmadlar. Yeenim Fehim Bey, birinci Meclis-i Mebusan'da Bosna mebusudur. Haber yollatm, beklerler bizi de. Sen de gecek olursan bir gn Stambol'a, Rami'de ya Fehim Bey'i ya da Meclis-i Ayan yesi Ha-lilbasi Rdvan Bey'i bulur, bizi onlara sorarsn. Bilirler nerede olduumuzu," dedi Salih Zeki Bey. Hsrev Aa konaktan ktnda keyifliydi. Keseyi kuana sokmutu, g iin kesin kararn vermiti. Koskoca Kulinovi Salih Zeki bile, kylerini ve bunca mlkn brakp da gidiyorsa Stambol'a, bu hayra alametti. Bu akam mutlaka aacakt konuyu karsna. Bir an evvel hazrlanmalydlar. Gecikmeden yola d-meliydiler. Farkna bile varmadan bir trk gelip oturdu dudaklarna. Gnein scan duyumsad srtnda. inden kedi gibi gerinmek geldi. Gnlerden beri ilk kez rahatladn hissetti. i huzuru ile yrd. Huzurunun ok ksa sreceini, damadnn ge kar kacan ve sevgili torunu Memo'yu geride brakacaklarn bilmiyordu henz. Bu g kararyla, kznn yavrusundan bir daha hi kavumamak zere ayr deceini bilmiyor- 27 du. Raziyanm, ite bu, olunu terk ederek istanbul'a gen babaannenin yksn dinleyerek byd. Kck bir kzken, yreine istanbul'da yitip giden, olunu ana kucandan, ana scandan mahrum brakan bir kadnn nefreti oturdu. istanbul, ocuklarn analardan ayr dmesi demekti. Ailesiyle istanbul'a gen Faika'nn geride kalan olu Memo, sevgisiz bir ortamda, hayal meyal hatrlad annesine ve tm kadnlara dman yetiti. ok ge yalarna kadar evlenemedi bu yzden. Yllar sonra, soyunu srecek bir oul sahibi olmak iin, ancak ellili yalarnda evlendiinde, gen kars deta alay eder gibi, bir erkek ocuk yerine ikiz kzlar verdi kucana. Yatlar torunlaryla oynarken, onun dizlerine ikiz kzlarn koydu kara talih. Hi sevemedi kzlarn da. Onlara snamadan, sevgiyle artlamadan gp gitti ks olduu dnyadan. istanbul, kzlarn sevmeyen baba demekti. Allahtan ikizlere kol kanat gerecek, babalk edecek, gen, neeli ve yeenlerine dkn bir day vard ailede. ok sevilen, ancak ailesi yine istanbul yznden paralanm, yalnz kalm bir day...

Yllar sonra, bydklerinde Raziye'nin ikizi gelin gitti istanbul'a. Her yl en az bir kere bulumalar vaadiyle gitti. Karde ve yurt hasreti ekti gurbette. aresiz hastala yakaland. Raziye, istanbul'a varabildiinde, ok ge kalmt. Elinde menekeler ve Saraybosna'dan gtrlm bir avu toprakla diz kmt mermer tan karsnda. Kardeinin taa yazl adn parmaklaryla okamt. Topran sulamt. Yalar yamur gibi inmiti yanaklarndan. Dalan aileler demekti, karde acs demekti stanbul. Aclar zaten hi dinmezdi dnyann bu blgesinde, ikinci Cihan Sava dnyay kavurduu zaman da, Balkanlar'da en byk aclar yine Bonaklar'dan yana dmt. 28 Sava onlar kartmamlard. Taraf tutmamlard. Silah ellerine ancak yurtlarn ve canlarn dmana kar korumak iin almlard. Ve onlar dmanlarn sadece igal ordular sanarken, kadana katlana oalmt dmanlar. Kap komular dmana dnmt. Hi bitmeyen bir ileydi Bonaklar'n dram. Srplar'n Byk Srbistan hayalinden dolay, etnikler, 1942 ylnda acmaszca katletmilerdi Bonaklar'. 1943 ylnda yine etnikler, sekiz binini ocuklarn ve yallarn oluturduu dokuz bin Mslman' ldrmlerdi. Sonra Ustae denen faist Hrvatlar'la savamaya balamlard Bonaklar... Daha fazla l, daha fazla yaral, daha fazla sndrlm ocak... alk... ac ve sefalet! Canlarn kurtarabilmek iin, Hitler'in 13. SS Birlii'ne, Haner'e bile katlmlard sonunda. Bonaklar hayatta kalabilmek iin, Almanlar'n yannda Parti-zanlar'a kar, Hrvatlar'm yannda Srplar'a kar, Srplar'n yannda Hrvatlar'a, etnikler'in yannda Ustaeler'e, Ustaeler'in yannda etnikler'e kar ve Partizanlarn yannda hepsine kar savap durmulard. Hi kimseye yaranamamlard. En ok ly onlar vermilerdi. 1945'in Nisan aynda, Saraybosna kurtarldnda, Balkanlar'da yetmi be bin Mslman lmt. Bu say, Hrvat ya da Srp llerinden daha fazlayd. Daynn babas, 13. SS Birlii Haner'de savaan bir yakn sayesinde, Almanlar'dan edindii bir zel izinle, ailesinin stanbul'a kan hazrlamt. Oullarn savamayan bir lkede bytmek, okutmak istiyordu. Korkusuz yaamak, alp kazanmak ve kazancn keyifle yemek istiyordu. Trenle stanbul'a doru yola kacaklar gnn sabahnda, kahvalty erkenden hazr etmiti kars. ocuklarn uyandrmak iin, bir gn nce on sekiz yana basan byk olunun, sonra da kk olunun kaplarn tkrdatmt. Mutfaa geip ay dem-lemiti. Bir trl kalkmak bilmeyen byk oluna seslenmiti mutfaktan. ocuk grnmeyince, odasna kadar gidip, tekrar vurmutu kapy, bu kez daha hzl. Hi ses gelmiyordu ierden. Kapy ap ieri girmiti. Yakt lambann , bozulmam yataa braklm bir mektuba dyordu. Mektubu elleri titreyerek okumutu:

"Sevgili anneciim ve babacm, "Sizinle gelmiyorum. Ben, ideallerimin peinden gidiyor, dalara kyorum. Sakn benim iin zlmeyin, beni beklemeyin ve aramayn. Siz bu mektubu okurken, ben dada olacam. Bu davada baarl olursak, nerede olursanz olun, ben sizi mutlaka bulurum. Beni balayn. Sizi ok seven olunuz, Fikret." Sesi, yrekler paralayan bir lkt annenin. Fikret dalara kmt. Tito'nun birliklerine katlmt. Devrim baarl olunca, orduda kalm, ykselmi, Yugoslav Ordu -su'nun saylan, sevilen bir subay olmutu. Yllar sonra bir resmi ziyaret srasnda Trkiye'ye gitmiti. Yugoslavya'dan ayrldnda on iki yanda kk bir olanck olan kardei de, Harbiye kl, yakkl bir kurmay subayd Trk ordusunda. Aabeyi ile bulumak zere izin alm, stanbul'a gelmiti. Yllar sonra buluan iki karde, stlerinde Yugoslav ve Trk Cumhuriyetlerinin subay niformalar, kol kola, bir batan bir baa yrmlerdi Beyolu'nda. Sonra, annelerinin evine gitmi, stlerini deitirip geri dnmlerdi Beyolu'na. Balk Pazar'nda bir meyhaneye girmilerdi. Aralarnda yar Bonaka yar Trke, sktklarnda Almanca ve ngilizce konuarak hasret gidermilerdi. Raklar devirip devirip Rumeli trkleri, sevdalinkalar sylemilerdi. Zil zurna sarho olmulard. Hikmet sarholuun etkisiyle hkmeti eletirmeye balam, giderek comu, az dolusu kfre dntrmt eletirilerini. Fikret susturmaya almt kardeini. d patlamt. Hesab acele deyip kartmt meyhaneden Hikmet'i. Bir taksiye atlayp Kumkap'ya gelmilerdi. Kumkap meyhanelerinde oryantal seyredip, saz dinlemilerdi. Sabaha kar tan aarrken Arnavutky'de bir ikembecide orba, gnein ilk klarnda Emirgn'daki naralt'nda ay imilerdi. Sonra Hikmet soyunmu, kendini sabahn ayaznda Boaz'n serin sularna brakm, akntyla srklenmi ve bir takann ipine aslp geri dnmt de ancak aylabilmiti. Eve dnerken gazete almlard. Sabah gazetelerinde, kardeinin bir gece evvelki siyasi eletirilerinin aynn grnce, inanamamt Fikret. Kardei ona 29 gazetelerde yazanlar okurken, dalp dalp gitmiti. Ertesi gn, babasnn mezarn ziyaret edip, annesinin elini pp Belgrad'a 30 dnmt. Sevgili yeeni Raziye, taa Saraybosna'dan Belgrad'a ziyaretine gelmiti, hem daysn grmek hem stanbul'dan getirilmi armaanlar almak iin. Daysmdaki durgunluu hemen fark etmiti. "Ne oldu day? Eski neenden eser yok," demiti Raziye. Uzun sre susmu, ne diyeceini bilememi, sonra krk bir sesle konumutu days: "Hayat karm olduumu anladm, kzm. Bir genlik hatas bir mr alp gtrm. Geri dnmek iinse artk ok ge." "Day, sen bu lkede en iyi mevkilerdesin. Hibir sorunun olmamal..." "Ben bir ehrin akarsularna sabahn ilk klarnda kendimi hi brakmadm.

Hkmete az dolusu hi svemedim, ne ayk ne de sarhoken, Raziyem. Hayat karmm... karmm." Day, kahkahalar ev teden duyulan o eski day olamamt bir daha. inden geenleri bilememilerdi ama onun stanbul dnnden sonra deitiini hep bilmilerdi. Day, gnl ve hayal krklklarn anlatmamt ailesine. Mslman mezarlarnn ailelere haber bile verilmeden parklara, yksek binalarn ina edilecei arsalara dntrlmesini sessizce izlemiti. Tito'nun camileri mzeye, depoya, ahra evirmesine ya da yerle bir etmesine ne kadar ierlediini kimseye sylememiti. Mslmanlar'n derneklerini, okullarn, en ok da 1530'dan bu yana srp giden drt yz yllk Gazi Hsrev Bey vakfn kapatmasn, yok etmesini iine hi sindiremediini de. Tito'nun, Mslmanlar' kayrmaya nc Dnya lkele-ri'nin liderliine soyunduktan sonra balam olmasnn, Arap lkelerine ad Ahmet, Mehmet, Mustafa olanlar atamaya zen gstermesinin itenliine inanmadn da sze dkmemiti. Bir yanarda, sadece kendi yreinde patlayp snmt ve sndnde klleri sadece onun gnln mezara evirmiti. stanbul bozgununun dnda, yalnzca tek bir kere sezinler gibi olmutu daysnn gnl krkln Raziyanm. Damad Bur-han'n babasnn da bulunduu bir akam yemei sohbetinde, laf laf am, Tito'nun zel mlkleri devletletirmesinden sz edilirken, dnr: "stanbul'a gm akrabalarn haklarn yollayamaz olduumda, ok znt duymutum. Yllarca her ay iradlarn, erzaklarn, tenekelerle Travnik peynirlerini sektirmeden gndermitik. Ne yaptlar, neyle geindiler bunlar kesilince? Bu rejimi bilmeyen insanlara nasl anlatrsn, yzlerce yllk arazilerinin, Tito'nun keyfiyle artk onlara ait olmadn?" demiti. Daysnn Tito sevgisini bilen Raziyanm tedirginlikle kpr-danmt yerinde. imdi yine o bitmez tkenmez politik mnakaalardan birine balayacaklar diye dnmt. Tito'yu lmne tutanlarla, Tito'nun lkeye yapt iyiliklerin tmn grmezlie gelerek onu karalamak isteyenler, hep yaparlard bunu. Sonu gelmez az dalalarn... "Sen stanbul'dakiler iin hi zlme, azizim. zleceksen bizlere zl," diye yantlamt days. Sesinde derin bir hayal krkl vard. arp kalmt Raziyanm. Raziyanm'n gznde, sevdiklerini zen, kran ehirdi stanbul. Nifak sokan ehirdi. Kznn, komunun oluna kaymakta olduunu grnce, dar karmt stanbul'dan Saraybosna'ya. O, evini datmayacakt, ailesini birlik ve beraberlik iinde tutacakt. Yugoslavya'nn da sembol olan, 'birlikberaberlik' iinde... Bir yl sonra, niversiteye balamt Nimeta. Orada Burhan' la tanmt. lk akn abuk unutmutu. Burhan yakklyd. ok eski bir Bonak ailesinden geliyordu. ki yl sonra mhendis kacakt. Raziyanm bu kez itiraz edecek bahane bulamamt. Burhan diplomasn alr almaz evlenmilerdi ve Nimeta ilk yllar ok sevmiti kocasn, mutlu olmutu.

Ama hayat, zaman iinde tekdze rayna oturduunda, Nimeta lene kadar hep almak, eve para yetitirmek ve ocuklar bytmenin dnda hibir ufku olamayacan grmt. Gri, youn bir sisin iine girmek gibiydi, nn grememek. te tam o noktada, o boulma noktasnda rastlamt Stefan'a. Sisin iinde, sar, scak ince bir k gibiydi gizli ak. Bir maytap gibi parlam, Nimeta'nn etrafn aydnla bomu, sonra snmt... Sonsuza kadar sis vard yine. 32 leden sonra, ocuklar okuldan dndklerinde, Nimeta hl telefonun yanndaki iskemlede dimdik oturmu, duvara bakyordu, bacaklarna srtnp duran Bozo'yu bile fark etmeden. Akam, Burhan karsn klinie gtrrken, arabada yannda oturan doktora, vicdan azab iinde anlatmt. Karsn iinden dolay ok yalnz brakt iin suluydu. Tek bana, hem ocuklara yetimek hem de ok stresli, sorumluluk isteyen bir grevde bulunmak Nimeta'y bir bunalma srklemiti, ilerini bir an nce yeniden dzenleyecek ve artk hep Saraybosna'da ailesinin yannda kalacakt. Onlara daha iyi bir yaam verebilmek iin kouturup durmutu sada solda. Ama demek ki mutluluun yolu, daha ok para kazanmaktan, daha iyi artlarda yaamaktan gemiyordu. Evine refah getirmiti ama, bu kez de huzuru karmt elinden. imdi, kars bunalmda, ocuklar babo, kendi aknd. Ailesinin tm fertleri mutsuzdu. Bu mutsuzlukta, kendine den payn bilincindeydi Burhan. Bilmedii; kars kendi cehennemini yaarken, lkesinin de bir cehenneme adm adm yaklamakta olduu idi. Nimeta klinikte yatarken, Yugoslavya'y kan glne evirecek oyununu sahnelemeye balamt kader. Nisan 1987 Srbistan komnistlerinin lideri Slobodan Milosevic, aziz dostu Cumhurbakan Stamboli tarafndan, Kosova'da yine azm bulunan Srp aznl teskin etmek zere Kosova'ya yolcu edilirken, ipleri kendi lehine ekitirmeyi planlyordu ama, kaderin alar bu denli hzl receinden haberi yoktu. Slobodan Milosevic ile Ivan Stamboli, Belgrad Hukuk Fakl-tesi'ndeki rencilik yllarndan beri ok yakn arkadatlar. Ivan Stamboli, niversite yllar boyunca da parti iinde almakta olduu iin, Milosevic'ten ok daha nce ykselmiti. Ama, arkadan her zaman kollamt. Milosevic, Parti'deki ilk iini bile Stam-boli'e borluydu. Yirmi be yllk bir kader birliinin sonunda, bu iki arkada, ayrlmaz bir ikili oluturmulard. Milosevic, hem Komnist Parti'nin lideri, hem de Stamboli'in sa koluydu. Stamboli, Kosova'ya ilk ziyaretini 6 Nisan 1986'da yapmt. Nfusunun yzde doksan Arnavut olan Kosova'da, ayrlk-eylemci Bulatovi'in tutuklanmasna tepki olarak Kosova Srplar on bin imza toplamlard. Gerginlik had safhaya ulanca, havay yumuatmak iin, Stamboli, Kosova'ya gitmek zorunda kalmt. Bir yl sonra, Srplar yine azmlard ve onlar teskin etmek iin, yine Belgrad'dan yetkili bir kiinin Kosova'ya gitmesi gerekiyordu. Stamboli, bu i iin, hayatta en gvendii dostu Miloe-vi'i seti. En gvendii dostunun onu srtndan hanerleyerek,

Srplar'n liderliine soyunacan aklna bile getirmiyordu. Ama, Miloevi'in planlar, ihtiraslar ve yardaklar vard. Ba mezi, Belgrad Televizyonu'nun bandaki Duan Mitevi, televizyonun gcn ylesine ktye kullanacak, Srplar' ylesine tahrik edecek, halk kurmaca senaryolarla ylesine doldurua getirecekti ki, Yugoslavya'nn Miloevi'in rehberliinde eceline kousunu hi kimse durduramayacakt. 24 Nisan 1987'de, Milosevic, Kosova Polye'deki Kltr Evi'nin kapsnda binlerce Srp tarafndan karland. Polis bir ayaklanmaya kar her trl tedbiri almt. Televizyon kameralar, dier cumhuriyetlerden gelmi medya mensuplar ve gazeteciler, civardaki evlerin balkonlarndan, pencerelerinden sarkyorlard. Nimeta, -drt ay nce iine geri dnmt. Klinikte geirdii iki aydan sonra, bir sre de evinde kalm, ie gitmemiti. Ivan, Nimeta'ya evde halledebilecei yazmalar ve baz tercmeleri yollayarak, evinde bir i ortam yaratmt. Yeni ylda dnmt iinin bana. Onu uzun sre ehir dna yollarnamlard. Artk, geirdii bunalmdan hibir iz tamadna gre, mesleinin gereini yapmaya balamalyd yava yava. Stefan, onun hastalandn duyduunda, Londra'dayd. iek ve kart yollamakla yetinmiti. Hayatn karmakark ettii kadn daha fazla hrpalamak istemiyordu besbelli. S3 33 34 Burhan kars klinie kaldrld andan itibaren, ocuklaryla ilgilenebilmek iin, Knin'e bir baka mhendis arkadan yollamt. Raziyanm, kendi evinden kp, onlarn yanna yerlemiti. Nimeta klinikten ktktan sonra da dnmemiti evine. kisine ve zararl arkadalklarna gz kulak olmak iin yanlarnda kalmak istemiti bir sre daha. Annesinin, srekli ilerine burnunu sokacan bildii halde, aldrmamt Nimeta. Gnl macerasn yeniden balatmaya hi niyeti yoktu. Zaten Stefan Londra'dayd ve bir iki gemi olsun telefonunun dnda hi konumamlard. Gnl ylesine krkt ki, bu ilikinin tamamen bittiine inandrmt kendini. lnceye kadar grmeyecekti Stefan'. Dnmeyecekti de. Ama, Nimeta, kameraman arkadayla Kosova'ya yola karken, iinden bir ses ona, Stefan'la karlaacan tekrarlayp durmaya balamt. Gazetecilerin topland otelde Zagreb'den gelenlerin arasnda gremedi Stefan'. Kimseye sormaya da cesaret edemedi.

Miloevi'i dinlemek iin, nereden ktklar belli olmayan on binlerce Srp, konumann yaplaca Kltr Evi'nin nne birikmiti. Yzde doksan ounluu Arnavut kkenli olan kente sanki gkten zembillerle inmilerdi. Srplar Kltr Evi'nin kapsn zorlarken, coplu polisler, halkn kapya ylmasn nlemeye alyor, arya kaan gstericilerden Miloevi'i koruyabilmek iin, insanlar itip kakyorlard. On binlerce kiinin ieri alnabilmesi imknszd. Polisler, megafonlarla insanlar sakin olmaya davet ediyordu. Birdenbire, sokan kesini tutmu olan bir kamyondan, polislerin zerine ta paralar yamaya balad. Ayn anda Srplar da, ta atanlara mdahaleye davranan polislere, "Katiller! Katiller!" diye tempo tutarak barmaya baladlar. .. Binann kaplar smsk kapatlm olduu iin, holde skp kalan medya mensuplar dardaki kyameti duyuyor ama neler olup bittiini anlayamyorlard. Milosevic balkondan bir sre olup biteni seyrettikten sonra, hayatnn akn deitirecek olan konumasn yapmak zere aa indi. Onu grdkleri anda polislere ve hkmete, "Katiller! Katiller!" diye haykran Srplar, bu kez "Slobo! Slobo!" diye tempo tutmaya baladlar. Milosevic Kosova'ya, Cumhurbakan tarafndan, Srplar' azdrmak deil, teskin etmek iin yollanmt. stelik kimsenin Srplar' dvd filan yoktu. Ama Milosevic orada bulunduu zaman iinde, Kosova Srplar'nm rzgrn arkasna ald takdirde, varaca noktay grmt bile. Artk azndan kan szlerin ne denli kkrtc, ne denli gereklere aykr olduunun hibir nemi kalmamt. Nimeta, holdeki kalabaln arasnda skm kalmt. Ierde-kiler havaszlktan boulmak zereydiler. Ama o anda, Miloevi'i duyabilen medya mensuplarnn yreklerindeki skmann, havaszlkla ilgisi yoktu. Onlar bu konumann, bylesine azm, gz dnm Srplar' nerelere gtrebileceini tahmin edebiliyorlard. in komik yan, Mileovi Srplar'a, "Bu topraklarda sizleri kimse dvemez, kimse size yan bakamaz," diye bas bas barrken, Kltr Evi civarnda grev yapmaya alan Kosova polisinin arasnda, Srplar tarafndan yumruklanmayan, tartaklanmayan, taa tutulmayan tek bir polisin kalmam olmasyd. Miloevi'in sylediklerinden yz bulan dier konumaclar, mitinge Kosova'nn otonomisinin acilen kaldrlmasn talep eden ve Arnavut liderleri sulayan konumalarla devam ettiler. Dramatik ses tonlaryla bara ara, Belgrad' yardma aryorlar ve Srplar'n Arnavut asll komularndan dolay lm tehlikesi iinde yaadklarn haykryorlard. Kltr Evi'nin alt katnda skp kalan gazeteciler, darda ne olup bittiini, pencere kenarlarna doluarak anlamaya alyor, ancak duyabildikleriyle yetiniyorlard. "Bu i rndan kyor Nimeta. Bir kat daha kp, balkondan baz grntler almaya alalm," dedi Mate. "Ne diyorsun, duyamadm!" diye bard Nimeta. "Yukar kalm diyorum, yukar. Balkondan ekim yapmak istiyorum." "Sen git, ben de geliyorum."

Nimeta kalabal yararak merdivenlere doru ilerlemeye alt. Mate'yi gremiyordu. Belki asansre gitmitir diye dnd. 35 Merdivenlerin nne gelebildiinde, sa ba didik didik olmutu. Merdivenler nispeten botu. Nihayet rahat bir nefes ald. Yu-36 kardan koarak biri iniyordu. Mate'nin onu almaya geldiini sanarak yukar bakt ve nefesi tekrar kesildi. "Nimeta!" "Stejo! Ne iin var burada senin?" "Ben de haberci deil miyim?" "Ben seni Londra'da sanyordum." "ki ay nce dndm." "ki ay nce ha?" Sesindeki hzn belli oluyordu Nimeta'nn. "Seni aramadm nk..." "Bana izahat vermeye mecbur deilsin." "izahat vermek iin sylemiyorum, seni aramadm nk. "Stefan, nedenini merak etmiyorum." "Biz dost deil miyiz Nimeta?" "Her zaman dostuz." "Buna sevindim," dedi Stefan, "iyi misin artk? Rahatszln tamamen geti mi?" "iki problemimi mi soruyorsun, uykusuzluumu mu, yoksa geirdiim bunalm m?" "Ben sana ne ok zarar vermiim Nimeta?" "Aldrma Stefan, her iyi eyin bedeli yksek olur. Artk iki sorunum kalmad. Bunalmdan da ktm. Uyku uyuyamazsam, bir ilacm var, onu yutuyorum." "Salna kavutuuna sevindim Nimo. Kocan iyi mi?" "iyi." "Ya Hana?" "iyi."

"Fiko nasl?" "Fiko da iyi... Annem de iyi. Mirsada, Ivan, Sonya, hepsi iyiler. Bozo bile ok iyi. Bozo bizim kediydi, hatrladn m?" Stefan ksa bir sre ne diyeceini bilemeden durdu. Sonunda: "Bu irkin miting bitince, bir yerde bir eyler ielim mi?" diye sordu. "Bunu sen mi soruyorsun? Beni grmek istemeyen sendin." "Eski gnlerin hatrna dosta bir kadeh iki..." "imeyelim Stefan. Bizim ev halknn, kedi dahil, mutlu olabilmesi iin benim senden uzak durmam gerekiyor." Stefan iki basamak aada durmu, yukar doru bakyordu. 37 Birden kollarn uzatp Nimeta'y kendine doru ekti. Ban Ni-meta'nm karnna dayad. Bir sre yle kaldlar. Sonra, "Anlyorum. Hoakal Nimeta," dedi yavaa. Kalan basamaklar koarak indi, gitti. Trmanacak gc kalmam gibi, merdivenlerin basamaklarna oturdu Nimeta, "Bu Allah'n cezas Srplar ne zaman azsalar, benim de iimde frtnalar kopar," diye dnd. Usul usul, bir yara tekrar kanamaya balamt yreinde. Bir hafta sonra, ofiste, ertesi gnn programn hazrlarken, Milo kendi masasndan seslendi: "Nimo, telefonunu yanllkla bana balamlar. Seni Zagreb' den aryorlar." Dizlerinin ba zlr gibi oldu Nimeta'nn. Sesini kontrol etmeye alarak sordu: "Kimmi?" "Bilmem, hatt sana aktardm." Nimeta toparlanabilmek iin, birka kere aldrtt nndeki telefonu, sonra elini uzatp at. "Alo." "Nimeta, ben Stefan." Sesinin titremesine engel olamadan konutu: "Evet, naslsn Stefan?" "Sana bir bilgi aktarmak istedim." "Ne bilgisi?" "Miloevi'in Kosova'daki konumasyla ilgili." Nimeta iskemlesinde dikildi. "Dinliyorum Stejo."

"Bak, niyetim seni rahatsz etmek deil, ama bu bilgiyi duymak istersin diye dndm." "Dinliyorum." "Bizim doalama olduunu sandmz o konuma... Oraya toplanan binlerce insan, ta dolu kamyon, polisin zerine yrmeler, her ey drt-be gn nceden planlanm Nimeta. Hepsi planlym. Hepsi tezghm." "Kim... Kim planlam?" "Elbette Milosevic. O gnn olaylar kimin iine yarad der-38 sin? Her neyse, sana bunu aktarmak istedim. Sen bu bilgiyi istediin gibi kullan. Kaynak sorarlarsa, Belgrad'dan rendim Nimo. Emin yerden yani." "Saol Stejo," dedi Nimeta, "Ivan'la konuacam." "Hoakal. Byle yal bir lokma yakalarsam, sana yine haber veririm," dedi Stefan. Telefonu kapattktan sonra, Nimeta bir sre d krkl iinde oturdu. Onunla sadece bir meslektala konuur gibi konumutu. Bir sigara yakt ve bitirene kadar bekledi. Sonra Ivan'n yanna geti. "Bir gazeteci arkadam, Belgrad'dan szan bir fslt haber verdi bana," dedi Ivan'a. "Nedir? Neden verdi?" diye sordu Ivan. "Ne olduunu anlatacam. Neden dersen, bana bir vicdan borcu olduunu sanyor, ondan," dedi Nimeta. Eyll 1987 1974 ylnda Tito, halknn yzde doksan Arnavut olan Ko-sova'da Arnavutlar'a baz haklar tanmt. Bu haklar sayesinde, hkmette birok nemli pozisyonda Arnavutlar bulunuyordu. Kosova, federe bir cumhuriyet deildi ama, bamsz bir eyaletti. Tito'nun lmnden sonra, Yugoslavya'nn Srp halk kabna . smamaya balamt. Onlarn gznde Kosova, nfusun yzde onunu tekil eden Srplar'a aitti. Bu inanc tayan Srplar, Kosova'daki Arnavut ounluu, aznlktan da beter hale getirmek iin, sinsi bir planla, Srp televizyonlarnda srekli yayn yaptryorlar, Kosova'da yaayan Srp-lar'n Arnavutlar tarafndan tehdit edildiklerini, hayati tehlike altnda bulunduklarn, karlarnn kzlarnn rzna geildiini anlatp duruyorlard. Bu dzmece haberlerin yaynlanmasnda ba aktr, Miloevi'in adam Duan Mitevi'ti. 1987 ylnn l Eyll gn, Yugoslav cumhuriyetlerinin haber ajanslarna, Belgrad'dan bir faks mesaj geldi. Orta Srbistan'daki Parain Klas'nda, Arnavut asll bir er, gece yars, uyumakta olan drt Srp asll eri, tfeiyle ate ederek ldrm, kendi cesedi de klann yarm mil uzanda bulunmutu. Arnavut asll Aziz'in intihar etmi

olmas muhtemeldi. Ayn gn Mirsada, gazetedeki arkadalarn Belgrad'dan arad. "Yahu, Srplar'a kar Arnavutlar'n yapt soykrm diye gsterilen olayn asln biliyor musunuz?" diye sordu. Sesi heyecanlyd. "Seni oraya niye yolladk? Anlat bakalm Mirsada," dedi van. "Silah ekip drt kiiyi ldren er, Arnavut asll. Buras tamam da, ldrlen dier drt erin ikisi Mslman, biri Hrvat, dieri de Srp." Bir sessizlik oldu, sonra, bouk bir sesle, "Emin misin?" diye sordu van. "Olmaz olur muyum. Seni u anda Kla'dan aryorum zaten," dedi Mirsada. "Bir ey daha var, katil gencin cesedi, barakalarn yarm mil tesinde bulunmu. Gya intihar etmi." "Kim sylyor bunu?" "Askeri yetkililer. Ordu cesedi grmemize izin vermiyor." "Yani intihar m etmi, yoksa herifi temizlemiler mi, hi bilemeyeceiz." "Hayr, bilemeyeceiz. Ama Arnavut'un bir bunalm geirip, erleri rasgele ldrd kesin." "Baka bir ey var m, Mirsada?" "Var Ivan. Dier cesetleri aileleri alm, sessiz sedasz gmmler. Srp'n cenazesi yarn kaldrlacak. Bakalm nasl bir maskarala ahit olacaz," dedi Mirsada. Mirsada, on aydan beri, Belgrad muhabiri olarak Belgrad'da yayordu. Kocasndan ayrldktan sonra, Nimeta'nn tavsiyesine uymu, evre deitirmenin iyi geleceini dnerek, Bosna dna tayinini istemiti. Zaten, Bosna dnda grev yapan muhabirler iin rotasyon sistemi uygulanyordu. Sorun olmamt Belg-rad'a yollanmas. Gazeteye yakn bir eve yerlemi, kendine bir de sevgili edinmiti. Sevgilisi de kendi gibi gazeteciydi. Zaten bu 39 meslekte ayn ie bulamaynca, ilikileri srdrmek zor oluyordu. Medyaclarn ne sabahlar belliydi ne akamlar. Muntazam 40 saatlerle alan dier meslek sahibi erkeklerin, medyada alan kadnlara tahamml ok az olurdu. Erkek dediin, akam evine gelince kurulu sofrasn, yemeini, dzenini isterdi. Omzunda fotoraf makinesiyle bir yerden teki yere kouturup duran kadnlar ancak kendi mesleklerinden erkeklerle anlaabiliyorlard. Mir-sada'nn evlilii de bu yzden bitmiti. Kocas dzenli bir hayat ve ocuk istiyordu. Mirsada dkten sonra, mesleinde nemli bir aama yaparken, belki de sonu yine gelmeyecek olan bir baka gebelii gze alamyordu. Sonunda ayrld yollar, kocas evlerinde kalrken, o kiisel eyalarn birka valize sdrp, yeni yaamn Belgrad'da srdrmeye gitti ve Petar ile tant. Petar Srp't. Politikaya bulam bir aileden geliyordu ve ok yakklyd.

Onun sayesinde, Mirsada Srplar arasnda birok arkada ve ona siyasi ipular verebilecek kaynaklar edinmiti. Memnundu hayatndan. O gn ldrlen erin cenazesini izlemeye giderken de memnundu. Bir haber yorumcusu iin, iyi bir frsat yakalamt. Ama, cenaze treninde kan olaylardan sonra keyfi iyice kaacakt. Dier erin cenazesinin sessiz sedasz memleketlerine gnderilmesine karn, bu cenaze, bir babakan cenazesi kadar kalabalkt. On binlerce kii itie kaka, bir azdan dualar ve beddualar okuyarak, treni bir gvde gsterisine evirmilerdi. len gencin acl babas ve annesi alayarak, ldrm kalabala sz geirmeye alyordu. Evlatlarnn lsne hrmeten dalmalar iin yalva-ryorlard. Bu tren, rasgele vurulmu bir gencin cenaze treni olmaktan kmt. Bu tren, Kosova'da Arnavut varln ve liderliini istemeyen, galeyana gelmi, gz dnm Srplar'n Arnavutlar'a kar bir protesto mitingine dnmt. Miloevi'in yardaks Mitevi'in banda bulunduu televizyon kurumu, bu gsterinin baz blmlerini gnlerce tekrar tekrar gstererek, yangna krkle gitmeyi, Srplar' iyice zvanadan karmay ihmal etmeyecekti. Petar, Mirsada ile birlikte yaamaya baladklarndan ksa bir sre sonra, ona evlenme teklif etmiti. Daha yeni boanmt Mirsada. Ku gibi zgr olmann keyfini iyice karmak istiyordu. Birlikte ok keyifli bir yaamlar vard. Hafta iinde ge saatlere 41 kadar alyorlar, hafta sonlar ise sabaha kadar eleniyorlar, akama kadar da uyuyorlard. Dnya grlerinde olduu kadar, yeme ime zevklerinde de anlayorlard. Her ikisi de iki imeyi, gezmeyi, elenmeyi seviyor, rklktan, ar milliyetilikten nefret ediyorlard. Petar'n yal babas, gerek bir Tito hayranyd. Yugoslavya'nn Tito'ya ok ey borlu olduunu dinleyerek bymt Petar. Onun gznde, Yugoslavya ok renkli bir mozaikti ve hep bu haliyle kalmalyd. Bu nedenle Petar ve Mirsada, lkelerindeki tehlikeli gelimeleri endieyle izliyorlard. Her akl banda Srp, gelimelerden endie duymaktayd zaten. Cenaze treninden on be gn sonra, Mirsada zel hattan yine van' arad. Ona, ok zel ilikiler sayesinde edindii baz bilgileri aktarmak istiyordu. Belgrad Partisi Genel Bakan Dragia Pavlovi, bu cenaze treninden on be gn sonra, Belgrad gazetelerinin sahiplerini bir toplantya arm ve gazetelerinde kan yazlar zapt-u rapta almalarn sylemiti. Bu gidi hayrl bir gidi deildi. Basn, Koso-va olaylarna yardmc olmuyor, tam tersine, atele oynuyordu. Milliyetilikleri, rkl krklemek, Yugoslavya iin son derece tehlikeli bir oyundu ve bu iin mimarlar, balattklar yangn bir an nce sndrmeliydiler. sim vermiyordu ama, Genel Bakan'n, bu iin mimarlar derken, Milosevic'! kastettii akt. "Dragia Pavlovi'in sert uyars vard ya, van," dedi Mirsada.

"Evet, ne olmu?" "iki gn sonra da gazetelerin birinde Pavlovi'i yerden yere vuran bir yaz kmt... Onu, Srplar'n ve hatta Yugoslav Birlii'nin dman olarak gsteren bir yaz, hatrladn m? Hatta bu yazya Cumhurbakan Stamboli bile sinirlenmiti." "Evet, hatrlyorum." "O yazy kim yazm, biliyor musun?" "Gazetenin yazarlarndan biri. imzas vard." "Sen yle zannet," dedi Mirsada. "O yazy Miloevi'in kars Mira yazm." 42 "Ne diyorsun? Nasl rendin bunu?" "Kaynam syleyemem. Ama dorusu bu." "Milosevic, Stamboli'e sava ayor yle mi?" "At bile," dedi Mirsada. "Ve eer duyduklarm doruysa, her zamanki gibi saman altndan su yrtecek ve savan galibi o olacak. Yaknda grrsn." Milosevic, plann, evresine toplad ekibiyle zaman zaman yalana ve dolana bavurarak, zaman zaman Mitevi'in kontrol altnda tuttuu televizyon araclyla taraftar kazanarak, adm adm yrtt ve Eyll aynda iki gn sren Meclis oturumundan mthi bir siyasi zaferle kt. Sayesinde ykseldii kader arkada Stamboli'i srtndan baklamt. Bir sre sonra, Mirsada da srtndan baklanacakm gibi bir duyguya kapld. Petar, Belgrad'da gcn el deitirmesinden ok tedirgindi. Miloevi'in hzla ykseliinden ve amacndan korkmaya balamt. Ayn gnlerde nedense, kent dndaki mahallelerin birinde, baheli bir ev tutarak, oraya yerlemek istemiti. Mirsada, ok sama bulmutu bu isteini, yerlerine yakn bir evde gzel gzel otururlarken, taa uzaklara tanmann mantn anlayamyordu. Petar'n bu ev deitirme arzusunu, son gnlerde siyasi olaylardan dolay ok sklp, bir yenilik istemesine balamt. Bir sre sonra vazgeer diye dnmt. Ama Petar srarlyd ve bulduu ev o kadar feraht, yle gzel bir bahesi vard ki, sonunda o da rza gstermiti. Baka acayip davranlar da vard. 'Miza' demeye balamt Mirsada'ya. "Neden adm deitiriyorsun Petar?" diye sormutu bir keresinde. "Miza, Mirsada'nn ksaltlm," demiti Petar. "Yoo, hi de deil." "Ne olur Miza dersem?" "Beni Miza diye armann bir nedeni olmal. Mslman olmam rahatsz m etmeye balad seni?" "Mirsada," demiti Petar, "byle olmadn bilecek kadar iyi tanyorsun beni.

Ben sadece seni korumak istiyorum." "Kime kar?" "Beni zor durumda brakma, Mirsada." "Kime kar Petar?" diye srar etmiti Mirsada. "Bir tehlike iindeysem, bunu bilmeliyim." "Ben sadece nlem alyorum. Bu Allah'n cezas rklarda ne mantk ne de insaf var. Yakn arkadalarmz, meslektalarmz kastetmiyorum elbette. Ama yeni mahallemizde, seni Miza diye tantrabiliriz." "Soyadm ne yapacaksn?" "Benimkini kullanrsn. Sana kimse kimlik sormayacak herhalde." "Mahallede Miza, ite Mirsada m olaym?" "Birileri seni rahatsz etmesin diye, Mirsada." "Kimmi onlar." "Yugoslavya hzla deiiyor sevgilim, insanlarn yarn br gn ne gibi davranlar sergilemeye balayacaklarndan emin deilim. Adn deitirmek istemem, sadece senin iyiliin iin." "Bunca yldr z kimliklerimizle yaayp durduk u lkede. Hi sorun olmad bu. Balarna bir deli geti diye, bu insanlar bir gnde deiecek mi sanyorsun?" "Almanya'da da hi kimse akll uslu Almanlar'n, krk yllk Yahudi komularn, Yahudi dostlarn imhaya kadar gidebileceklerini dnmemiti. Ama bir deli baa geince olanlar oldu ve kimsenin kl kprdamad. Herkes kendi paasn kurtarmaya bakt." "ince dncene teekkr ederim ama, ben benim. Bama gelecekleri gslemeye de hazrm. Ayrca, nmzde bir Almanya rnei dururken, insanln yeni bir soykrmna izin vereceini mi sanyorsun? iyice paranoyak oldun sen." Mirsada byle demiti ama, iine de bir kurt dmt. Acaba Petar'n ondan saklad bir eyler mi vard? Bilmedii gelimeler mi oluyordu Belgrad'da. Yeni evlerine tanma heyecan iinde fazla kurcalamad bu konuyu. Her ikisi de yeni eve gtrlecek baz mobilyalar ve bahe eyalarn seerken ok mutluydular. Mirsada 43 bir ara, keke Petar'n evlenme teklifini geri evirmeseydim, diye dnd. Ama artk ok geti. Petar Mirsada'dan kesin bir 'hayr' 44 aldktan sonra bir daha hi amamt bu konuyu. Mirsada ise fikrini deitirdiini syleyemeyecek kadar gururluydu.

Mirsada ile Nimeta, haftada birka kez telefonla konuuyorlard. ocukluktan beri hayatlarnn her ann, her srrn paylam olduklar iin, telefonda konuamadklarn mektuba dkp yollu-yorlard birbirlerine. Bir nevi gnah kartma, bir ihtiyat bu onlar iin. Nimeta klinikte yatarken, Mirsada onu her gn aram, birka kez de Saraybosna'ya kadar gitmiti arkadan grmeye. Ona elinden gelen destei, Raziyanma ramen, vermeye almt. Raziyanm, kznn kendine kapal olan i dnyasna Mirsa-da'nn girebilmesine hayat boyunca ierlemiti. Nimeta'nn bana gelen ktlklerde, bana buyruk Mirsada'nn parma olduunu dnrd hep. Mirsada bilirdi bunu. Onun gznde de Raziyanm, kznn yeteneklerini snrlam, ufkunu daraltm, baskc, skc bir anneydi. Raziyanm da onun byle dndn bilirdi. Ama hi kimse ve hibir ey, ocukluklarn ve genliklerini beraber yaam bu iki kadnn dostluunu bozmaya yetmemiti. Son mektubunda, "Miloevi'in zafer akamn kim nasl kutlad bilemem ama, Petar ve ben, mthi bir gece geirdik, Nimeta," diye yazyordu Mirsada. "Bu Srp delisinin adm adm ykselmesinin zntsn ve endiesini unutmak iin, o gece iyice dattk. Onun zafer gecesinde, bazlar keyiften imi olabilir, ama biz sinirden itik. Belgrad'da ne kadar gece kulb varsa dolatk ve itik itik itik... ierken ve hemen sonrasnda seviirken ok iyi oluyor da, ertesi sabah bir felaket. Aradan ka gn geti, hl sersem gibiyim. Aklma sen geldin. O narin bedeninle nasl da kaldrabilirdin onca livovika'y(>) kz? Milo bana yolladn kaza ve atky getirdi. Saol canm. Ne kadar gzel bir renk semisin. Senin de ok ok iyi olduunu syledi. Kilo almsn, san kesmisin, gzellemisin. Sakn bir daha k filan olma, bizim yalarda derin ak yaramyor." Nimeta, mektubu katlad, ekmesine koydu. Mirsada'nn ye(*) Erik raks rinde olmak isterdi dorusu. Skc evliliinin stne bir snger ekmi, ban alp gitmiti. Ayn eyi yapmas iin, Tanr ona da bir frsat yaratmt ama o yeni bir hayat yerine, bunalma girmeyi 45 semiti. Kilo almm, salarn kesmimi, gzellemimi! Kim iin? Ne iin? Aynada yzn inceledi. Dudaklarnn stnde bir ince izgi, yzn her gece yasta dayad yerde, enesinin hemen orda bir izgi daha, gzlerinin alt bol pudra srmedike mosmor. "Bu iki ve sigara seni krk yana vardnda kocakarya evirecek," der dururdu annesi, sanki kendi hibirini imedii halde, kocakarya dnmemi gibi. "Anne, piyano hocam sana bir mektup yollad." Kk kz kapda durmu, bir zarf sallyordu elinde. "Ne istiyormu? Yine devini yapmadan m gittin derse?" "Akolsun anne. Yl sonunda konser verecek be kiinin arasna seildim." Nimeta utand kzndan. nce ilerinin younluu nedeniyle ihmal etmiti Hana'y, sonra da bunalm yznden.

"Gel buraya kk sincap," dedi. Yanma sokulan kzn smsk gsne bastrd. Sarn ba limon kokuyordu. "Ne gzel kokuyor salarn byle." "Anneannem limonlu ampuanla ykad." Bir kere daha utand. O oktan iyilemiti ama, hl Raziyanm ilgileniyordu ocuklaryla. Annesini evine gnderip, kznn salarn kendisinin ykama vakti gelmemi miydi? "ok gzel salarn var Hana, anneanneme ekmi. Onun da byle gr, sar salar vard." "Barts rter miydi o?" "Yoo, rtmezdi." "Emin misin anne?" "Eminim tabii. Nerden kt bu barts?" "Saliha'nn annesi barts rtyor. Eskiden herkes rter-mi." "Herkes deil. Eskiden de isteyen rterdi." "Neden?" Nimeta bir an durdu, yutkundu. "Allah rtn dememi mi anne, byle uzun bir earpla?" 46 "Allah'n moda desinatrl yapt nerede grlm k-zm?" "u kitabmzda yle demi, bizimkilerin Tanrs." ocuk eliyle yatan baucunda asl, st ilemeli mavi atlas keseyi iaret ediyordu. "Hana, bizimkilerin Tanrs da ne demek? Tanr bir tanedir." "Mirka'larnki baka deil mi anne?" "Evladm, deiik olan Peygamberlerdir. Allah tektir." "Eminsin deil mi?" "Elbette." "Sylerim Saliha'nn ninesine. Biliyor musun, piyanoya da 'eytan oyunca' diyor o."

"Kim?" "Saliha'nn ninesi." "Saliha?" "Snf arkadam." Nimeta kzn elindeki zarf ald. ocuk karken arkasndan bakt bir sre. Ne kadar ihmal etmiti evini, ocuklarn. Kznn kimlerle arkadalk ettiinin bile farknda deildi. O bir seim yapmt. Kocasn ve ocuklarn akna tercih etmiti. O halde seiminin gereklerini yerine getirmeliydi. Bu yl sonu ya yarm gnlk bir greve geirilmesini talep edecekti ya da ayrlacakt iinden. Hana byyordu. Onu Saliha'nn ninesinin etki alanna brakmaya hi niyeti yoktu. Yarn, ie gider gitmez konuacakt van'la. 1988 Bahan Televizyon binasndan ieri girer girmez, Nimeta'nn ilk ii danmaya, van'n gelip gelmediini sormak oldu. "Geldi. Hepinizi odasnda istiyor. Hemen yukar k," dedi, danmadaki kz. Asansrde Milo'a rastlad Nimeta. "van'n bizi niye toplantya ardn biliyor musun?" diye sordu. "Hayr, ama bu saatte hepimizi topladna gre nemli bir ey olmal." Genellikle herkes kendi iini, yazsn bitirdikten sonra, leye doru bir deerlendirme toplants yaparlard. 47 "Benim ne zaman konuacak bir zel meselem olsa, mutlaka daha nemli bir ey kar," diye sylendi Nimeta. Aylar nce ald karar bir trl aktaramamt patronuna. Yarm gn almak istediini bildirmeye karar verdii her sefer, hep ok nemli olaylar km, bir yerlere haber takibine yollanm ya da o srada eleman eksiklii bagstermi, bir trl konu-amamt van'la. Artk bugn, kararn, sulandrmadan, geciktirmeden ve onlar Nimeta'ya geri eviremeyecei bir gezi, bir rportaj teklifinde bulunmadan nce, Ivan'a iletmek istiyordu. Masasnn bulunduu blmde kimse yoktu. Ceketini asp van'n odasna kotu. Oval masann etrafna dizilmilerdi hepsi. "Bil bakalm Slovenya'da neler oluyor?" dedi Sonya. "Slovenya'da ne olabilir ki? Alp dalarnn Katolik kylleri besili ineklerinden yourt yapyorlardr, krmz yanakl, koca memeli kzlar da peynir," dedi Milo. Gltler. "Miadna1") olay vard ya," dedi van, "Ordu dergisi ile Miadna az dalana girmiti hani?" "Yahu bu olay taa Ocak aynda olmad m?"

"Evet ama, ordu ve basn arasndaki anlamazlk o gn bugndr sryor, biliyorsun." "Eeee, imdi ne olmu?" diye sordu Nimeta. "imdi de Mladina'nm editr Franci Zavrl' ve derginin danman Janez Jana'y tutuklamlar." "Hangi sulamayla?" "Askeri dokman almak ve yaynlamak suundan." "Kimler?" dedi Nimeta. Akl hl van'la yapmak istedii konumadayd. "Aptal sorular sorma, ordu elbette. JNAr) denen anl ordumuz. (*) Slovenya'da yaynlanan bir politika dergisi. (**) iinde Yugoslavya'nn tm cumhuriyetlerinden subaylarn ve erlerin bulunduu Yugoslav ordusu. Federal ordu. "Haydi bakalm ocuklar, Slovenya'ya doru yola kmaya hazrlann. Durumalar ve gelimeleri izleyeceksiniz." 48 Kimse kprdamad. "Slovenya muhabirimizi aradnz m? Her eyin dorusunu o bilir," dedi Milo. "Git masann bana ara," dedi van. "Sen de hazrln yap Ni-meta. Yanna bir kameraman alacaksn. Bir muhabir daha alabilirsin, kimi istersen al. Milo'u bana brak. Ben sana Kuan(ll)>dan bir randevu almaya alrm. ansn varsa, onu da grr yle gelirsin. Yolluun muhasebede hazr." Kendi blmlerine dndklerinde, Burhan'n telefonunun balanmasn beklerken, "Sonya, anneme artk evine dnmesini, ocuklarmla kendim megul olacam sylemeye hazrlanyordum. Ne olacak benim hayatm byle?" dedi Nimeta. "Kocama yine bu gece evde olamayacam syleyeceim. Oysa Burhan benden yarm gn alacamn mjdesini bekliyordu." "Bu ok ilgin bir gelime, bunu da kotar, sonra dnrsn," dedi Sonya. Nimeta, Lubliyana'ya vardnda, ehir bir askeri darbenin beklentisi dedikodularyla alkalanmaktayd. Sokaklarda dolaan, arlarda alveri eden insanlar, okullarda renciler, brolarda iadamlar sadece bu konuyu konuuyorlard. Bu arada Savunma Bakan Amiral Mamula, alelacele emekliye sevk edilmi, Slovenya'y dize getirmek zere, 1981 ylnda, Koso-va'daki Arnavut ayaklanmasn baaryla bastrm olan Albay Va-silevi, Lubliyana'ya gnderilmiti. Nimeta, hapishanedeki cam blmelerin ardnda durup, Janez Jana'nn trasz, yorgun yzne baktnda, zel hayatnn bugne kadar ona sknt vermi ayrntlarnn ne kadar nemsiz olduunu fark etti. Aclar bile, zgr ortamlarda ekilmeliydi. Kendine o kadar yakn duran, ama elini uzatp da dokunamad adamn yznde tarifsiz bir mitsizlik vard. Deil

bir hafta, bir (*) Slovenya Komnist Partisi'nin lideri ve bamsz Slovenya'nn ilk cumhurbakan. ay, bir yl sonrasn, bir saat sonrasn bile bilemeyen bir insann aresizliini yanstyordu gzleri. Sanki Yugoslavya'da gven ortam tamamen yok olmutu. 49 Her an herkesin bana beklemedii bir i gelebilirdi. "Sana ikence yaptlar m?" Nimeta sesini kendi bile zor duyuyordu. Ban hayr anlamnda sallad Jana. "Seni kim sorgulad?" "Vasilevi'in kendisi. Tek renmek istedikleri, dokman ordudan bize kimin vermi olduu. Ne yazk ki bunu ben de bilmiyorum." Nimeta, dinlendiklerini biliyordu, ama Jana'nn ona baz eyleri hi olmazsa ima etmesini bekliyordu. Bir taraftan da camn gerisinde duran ve bir hayaleti andran adama umut vermek istiyordu. "Jana, darda inanlmaz bir btnleme var. Herkes Franci ve senin iin imza topluyor, yryler yapyor." "Vasilevi bana, 'tm Slovenya yollara dklse bile fark etmez, devletin yksek menfaati yle gerektiriyorsa, seni on be yl ierde tutabilir veya hemen gebertiriz. Aileni perian eder, ocuklarn bile ldrebiliriz,' dedi ve biliyor musun..." Lafn bitiremeden, bir grevli Nimeta ile cam blmenin gerisindeki mahkmun arasna girdi. Tam Jana'nn nnde durdu. "Grme bitmitir," dedi sert bir sesle. "Daha be dakikam dolmad ki," diye itiraz etti Nimeta. "Grme bitmitir." Nimeta, grevlinin arkasndaki Jana'y grebilmek iin, eildi, "Hoakal Jana, iyi olduunu, sana iyi davranldn, ikence grmediini arkadalara bildireceim," diye bard, uzaklaan mahkmun arkasndan. Bir gn nce grmesine onay verdikleri halde, Franci Zavrl' grmesi mmkn olmad. Ordu mensuplarnn Srbistan kl veya Srp asll olmayan medya mensuplarnn tmnden nefret ettii, her hareketlerinden belli oluyordu. leden sonra Kuan'n karsndayd. Geni ve aydnlk odada, maroken koltuklarda karlkl oturuyorlard. S4 "Beni kabul etmeniz byk bir incelik, efendim. Bir parti bakannn ne kadar dolu olduunu ok iyi bilirim. Ama buradaki 5O gelimeleri, Bosna kamuoyu da yakndan takip ediyor," dedi Ni-meta. Kahvelerini iip, iki dakika hal hatr sordular. "Albay Vasilevi'in tutuklamalarndan, sizin nceden

haberdar olduunuz syleniyor..." Kuan, lafn kesti Nimeta'mn, suratnda tatsz bir ifade belirmiti. "Bu tutuklamalar Ordu'nun ve Ordu gizli istihbarat blmlerinin sorumluluundadr. Sloven hkmetinin bu ilerden hi haberi olmad." "Ama bana verilen bilgilerde..." Nimeta'mn sz yine kesildi. "Bizim tutuklamalarla ne ilgimiz olabilir ki? Baka sorunuz var m?" "General Kadijevi, Sloven hkmetinin btn gelimelerden haberdar olduunu bizzat syledi." "Ben de bizzat 'hayr' diyorum. Kk hanm, be dakika iinde bir toplantya gireceim, izin verirseniz." Sesi sert, surat askt adamn. Ayaa kalkt, Nimeta ile kapya kadar yrd Kuan, elini skt Nimeta'y nazike kapnn dna iteledi ve kapy arkasndan ka-patverdi. Nimeta, Parti binasndan sokaa ktnda, yry yapan byk bir kalabalkla karlat. Yanna yaklaan bir kadn elindeki kd uzatt: "Mahkmlarn serbest braklmas iin imza topluyoruz." imzalad kd. Dnyann en muhafazakr, tutucu insanlarnn yaad Slovenya'da, Lubliyana sokaklar ilk defa bir protesto gsterisine tank oluyordu. Nimeta, kalabaln arasna kart ve halkn nabzn tutmaya alarak otele kadar onlarla birlikte yrd. Kalabaln arasnda gazeteciler, profesrler, aydnlar vard. Slovenya, sanki bu tutuklamalar, kendi istiklalleri iin bir zgrlk bayrana dntrmt. Otele gelince, Sonya'y arad. "Ivan, Kuan ordu ile ibirlii yaptn iddetle reddetti ama onda sulularn telan grdm," dedi. Sonra masann bana kp, Bosna'ya ekecei faks hazrlad: 51 "Durumalarn yapld binann n maher gibi. Her Allah'n gn binlerce insan bkp usanmadan buraya toplanyor ve gsteri yapyorlar. Ellerinde, halka kapal, sanklara avukat tutma ve kendi dillerinde savunma yapma hakk tanmayan bu mahkemeyi iddetle protesto eden pankartlar tayorlar. Ierdekiler pankartlar ve kalabal gremiyorlar ama, barmalar, atlan sloganlar duymamalarna imkn yok. Bu muazzam grlt askerlerin asabn bozarken, onlarn moralini ykseltiyordun Zaten askerler bir hataya bir bakasn ekleyerek, upuzun bir hatalar zinciri rmekteler. Yanl uygulamalar bir kar topu gibi byye byye Yugoslavya'nn iine yuvarlanyor. Miloevi'in kumandasnda, Yugoslavya'y byk bir Srbistan'a dntrmeye abaladklar iin bu Cumhuriyetin de itimadn ve sevgisini kaybetmiler. lkemiz korkarm zlmeye balad, Ivan. Arkadalara selamlar, sevgiler. Yaknda grmek zere. Nimeta." Nimeta faks ektikten sonra, evini arad. Annesi at telefonu. Fiko'yu, Hana'y sordu. Fiko henz dnmemiti. Hana, Saliha diye bir arkadann evine gitmek istiyordu, Raziyanm izin vermiyordu. Kzn telefona ard Nimeta.

"Naslsn benim kk kuum?" diye sordu. "Anne, anneciim eve ne zaman dneceksin, anneannem bana ok karyor," dedi Hana. "Sen de sz dinle biraz. Neden dalayorsun hep anneannenle?" "Saliha'ya gitmek istiyorum, izin vermiyor." "Piyanoya eytan oyunca diyen insanlarn evinde ne iin var, kzm?" dedi Nimeta. "nk ok gzel kabak brei yapyorlar." "Ben yarn dnyorum Hana, bir gn daha dayan, anneanneni zme," dedi Nimeta. Bu kez, bitmiti bu i. Dnnce van'la konuacakt. Cumhuriyetler ister batsn isterse savaa girsinler, gitmeyecekti artk evin-52 den uzaa. Kararlyd. Gazimestan-28 Haziran 1989 "Dnyada her milletin vatan dier bir milletin mirasdr." YAHYA KEMAL "Pritina'ya kim gidecek, Nimeta?" diye sordu Mate. "bo gitmek istiyor," dedi Nimeta. "Senin gelmeye niyetin yok mu? Karlacak bir olay deil bu," dedi Mate. "Her eye benim kouturmam doru deil Mate," dedi Nimeta. "iinizde en kdemli ben olabilirim ama, her tan altndan knca, antipatik olmaya balyorum." "Kime kar?" "alma arkadalarma, daha da kts, kocama." "Bunca yldr, Burhan almad m daha medyann temposuna?" "Burhan alt almasna ama, ocuklar ayn anlay gsteremiyor. Hele Hana o kadar hassas bir dnemde ki, onu fazla ihmal etmek istemiyorum, Mate, Annelik damarm tuttuunda, bazen ii tamamen brakmay bile dndm oluyor." "Dnyada yapamazsn bunu Nimeta," dedi Mate. "Benden sylemesi, bunalma girersin inan bana. Habercilik tozuna bulaan iflah olmaz bir daha." "Biliyorum canm," dedi Nimeta, "bunu ben de biliyorum. Hatta sana bir itirafta bulunaym, van ille de ben gideyim istesin diye, iin iin dua ediyorum. Ama burada kalmam daha doru olur." "Sen dorusunu yap ama sonra piman olma, akln kalmasn," dedi Mate. "Bu kutlamaya aylardan beri hazrlanyorlar. Yer yerinden oynayacak, haberin olsun."

lkenin Belgrad'dan ynetilmesine, Srplar'in hem Parti iinde hem de Ordu'da ounlukta olmasna karn, bir trl rahat duramayan, srekli ikyet eden ve mevcut durumu sanki yeteri kadar avantajl deilmi gibi daha da kendi lehine deitirmek isteyen bir cumhuriyetti Srbistan. ikinci Dnya Sava sonrasnda, Yugoslavya Federasyonu kurulurken, askeri katksnn ve zaferinin karl olarak kendisine verilmesini bekledii Makedonya, Srbistan'a katlacana, Tito tarafndan ayr bir cumhuriyete dntrlmt. Oysa 1912-1913 yllarnda Srplar bu topraklar igal etmiler ve Makedonya'ya 'Gney Srbistan' diye bir de yapay isim icat etmilerdi. Ama ne are ki, o topraklarda Srplar deil Makedonlar yayordu. Hayal krklklar bununla da bitmemiti. Voyvodina'da nfusun ancak yzde ellisi Srp't ve bu blge hibir zaman Srbistan tarafndan zaptedilememiti. Dolaysyla, Tito Voyvodina'y da zerk bir eyalet konumuna getirmi ve Srplar' bir kez daha illet etmiti. Ama Srplar Tito'ya en ok, Kosova yznden kzmlard. Balkan Sava'nda igal ettikleri Kosova, ikinci Dnya Sava'nn sonunda, halknn yzde doksan Arnavut olduu iin, Tito tarafndan, Srbistan'n 'zerk blgesi' diye tanmlanm, yllar iinde giderek yerel idare asndan glenmi ve nihayet 1974 ylnda Yugoslavya'nn dier cumhuriyetleri gibi, Federasyon'a temsilci yollama hakkn da kazanmt. Arnavutlar kendilerini demir pene gibi skan Rankovi'in balarndan alnmasndan sonra, lkenin kilit mevkilerinde hzla 'Arnavutlama' balatmlar ve Srplar' bsbtn ileden karmlard. Tam bir cumhuriyet olmamakla birlikte, Kosova, Federasyon iinde zerk bir eyaletti artk... Miloevi'in baa gemesine kadar... Milosevic 1988 Temmuzu'nun ii yrylerini bahane ederek Politburo yelerini istifaya zorlam, boalan yerleri kendi adamlaryla doldurmu, inanlmaz bir manevrayla, 1989 Mart'nda Koso-va'nn eyalet zelliklerine son vererek onu belediye statsne indirgemiti. Bu siyasi zaferden sonra Srplar, en nemli milli gnleri olan Kosova Sava'nn 600. yln kutlamaya, inanlmaz bir cokuyla hazrlanmlard. 53 Kosova ovasna otuz metre yksekliinde devasa bir ant dikilmiti. zerine bir kl resmi ve'13891989' tarihleri kaznmt. Siyah bir 54 tan zerinde ise, kan rengiyle, Kral Lazar'n Kosova Sava ncesi verdii buyruk yazlyd. Daha aylar ncesinden, Sultan 1. Murat'a kar 1389 Kosova Meydan Muharebesi'ni kaybeden ve sava meydannda len Srp Kral Lazar'n temsili tabutunu tm Srbistan kylerinde geziye karmlard. Her gtrld yerde, yre halk bir hac grevinin kutsall iinde, Kral'n tabutunu alayarak, dvnerek ziyaret etmiti. Pritina'nn gneyindeki Graanica Manastr'nda, gnlerden beri ucu hi nihayete ermeyecekmi gibi duran bir kuyruk uzanyordu. Srplar, Srbistan turunu tamamlayarak evine dnen kutsal tabuta sayglarn sunmaya geliyorlard. Ortodoks Kilisesi'nin metropolitleri siyah cbbeleri, Srp arkclar rengrenk folklorik kostmleri, tm

polis tekilat ise geleneksel koyu renk elbiseleri ve kara gzlkleri ile hazr ve nazrdlar. Gazimestan ayrnn stnde bir milyon insan vard. Srplar, sadece Yugoslavya'dan deil, dnya yznde yaamakta olduklar her yerden akn akn gelmilerdi. Milosevic, 28 Haziran 1989'da, Gazimestan'da toplanan bir milyon Srp'a hitaben konumaya baladnda, Kosova yenilgisinin gn, tarihe bir kez daha geecekti, ama bu kez Yugoslavya'nn sonunun ilan edildii gn olarak. Milosevic, ayn yerde iki yl nce, yine 28 Haziran'da bir konuma daha yapmt. Kral Lazar'n yenik dt noktaya parman uzatarak, orada toplanm bulunan on binlerce Srp'a, "Sizi kimse bir daha asla yenemeyecek!" diye barmt ve Kosova'da Tito'nun Arnavut Mslmanlara tanm olduu yar zerklie ite o gn, orada son verilmiti. Srp milliyetiliini yllarca bask altnda tutan Hrvat asll Ti-to'dan intikam alma zaman nihayet gelmiti Srplar'n. Mate, Nimeta'ya Gazimestan olayn en ufak ayrnty bile unutmadan aktarrken, sesi titriyordu. "Televizyonda grdn yeterli deil Nimeta, o mthi elektrii duyumsayabilmek iin orada olmalydn," diyordu, "bir milyon kii bylenmi gibiydi. Milosevic bir eytan gibi, ruhlarn esir almt Srplar'n. Zannedersin ki, Srplar ok ok byk bir tehlike iindeydiler. Sanki gaipten bir muazzam ordu onlar perian etmek iin yola karlmt. Sanki birileri Srplar' soyuyor, eziyor, ldryordu. Milosevic tir tir titriyor ve hayatnn en byk roln icra ediyordu, inanlmaz bir aktrd. Srplar vecde gelmi gibiydiler. Korkuntu. Milosevic, o gn orada, Srp milliyetiliini ateledi, kardeim." "Milosevic o ii 28 Haziran 1987'de yapt," dedi Nimeta. "Evet doru. Ama o gn akt kibriti, iki yl sonra 28 Haziran 1989'da alev alev yanan kocaman bir mealeye dntrd. Allah hepimizin yardmcs olsun, Nimeta," dedi Mate. Yznde derin bir endienin izleri vard. 55 zlmeler Knin Olaylar (1990-1991) 1990 ylnn ilk aylar, Yugoslavya'da, medyada alan tm habercileri nefes nefese brakacak kadar hareketli geti. Hrvatlar'la Srplar arasnda yz yllardr sren ve ikinci Dnya Sava'nda had safhaya ulaan husumet,

Tito zamannda iyice hasr alt edilmiti, ikinci Dnya Sava'nda, Hrvatlar'n, Alman-lar'dan aldklar gle, faistlere ait siyah niformalar giyerek yaptklar kymlar o kadar byk bir antipati uyandrmt ki, Hrvatlar Tito dnemi boyunca, o olaylarn sululuk duygusuyla, seslerini soluklarn karmadan uslu uslu oturmular, Srplar'a kar besledikleri kmseme duygularn aralarnda bile konumaya ekinmilerdi. Hrvatlar'n gznde Srplar, douya ait, ilkel ve kaba bir rktlar. Balkanlar'n kylsydler. Geri kafal komnistlerdi. Dinlerine ihanet ederek Ortodoks olmular ve yabanclamlard. Kendi-leriyse, stn Avrupa devletleriyle ayn mezhebi ve kaderi paylayorlard. Onlar Avrupal'yd ve Tito ldne gre, Hrvatlar'n da Yugoslavya'dan ayrlarak, Avrupa ktasnda yaayan Katolik ve karde devletlerle kucaklamasnn zaman oktan gelmiti. Ar utaki politikaclar, gizlemeye gerek grmeden ak ak dile getirebiliyorlard zlemlerini; Hrvatistan'da kendilerinden olmayanlar, "ya ldrlmeli, ya dndrlmeliydi". Dndrlmek! Katolikler'in Balkanlar'da yzyllardan beri szlerini geirebildikleri her zaman yaptklar bir ilemdi, baka dinden olanlar Katolik eylemekti, dndrlmek. Srplar'm baz blgelerde youn olarak yaad Hrvatistan Cumhuriyeti'nde, Srplar, hi unutmadklar kymlarn tekrarlanmasndan korkuyorlard ve bu korku, kendi taraflarnda da ar uta liderlerin filizlenmesine imkn veriyordu. 57 1990 ylnda, ar milliyetilikler hortlatlmaya balaynca, Hrvatlar'la Srplar'n birbirlerine kar duyduklar antipati iyice su yzne kt. Srplar ve Hrvatlar, rkl kkrtmakta birbirlerinden aa kalmyorlard. Hrvatlar'n, 1941'i aratmayan davranlar, Krajina Srplar'nn silahlanmalarna yol at. Krajinal-lar ve Kninliler Drina nehrinin en dousunda, Bosna snrnda yaadklar iin, kendilerini Srbistan'dan ok uzakta ve tehlikede hissediyorlard. Hrvatistan'n 1990 ylnda kurulan Srbistan Demokratik Par-tisi'nde, kimsenin henz farkna bile varmad biri vard. Milan Babi, demiryollarnn kesitii dalk ve tozlu Knin kasabasnda yaayan gen bir diiydi. Doumundan on be yl nce gereklemi bir kym en ince ayrntlarna kadar dinleyerek bymt. Onu tarihe balayan, zihninden asla silemedii anlarn en can alcs, 1941 ylnda Hrvat Ustaeler'in simsiyah giysileriyle gelip, Krajinallar', Kninliler'i ve aralarnda kendi ailesinin fertlerini de ktr ktr kesmelerinin yksyd. O, Yugoslavya Federasyonu iinde 'kardelik-birlik-beraberlik' ilkelerini soluyarak yetimiti ama, yrei, ahit olmad bir katliamn kiniyle dopdoluydu. Tel gzlkl Babi, yresel bir parti kurduunda belki pek fark edilmeyecekti ama, Tudjman'n0 Knin'de yaayan Srplar'la aras alp, Srplar'n bu blgede kendi devletlerini kurmas sz konusu olunca, onu tanmayan kalmayacakt. Hrvatistanl Srplar'n bamszl peinde koan Milosevic, Tudjman ile pazarlklarn srdrrken, bu blgede Belgrad kaynakl silahl ayaklanmalarn ince planlarn ite bu tel gzlkl Babi yapacakt. Burhan, i dolaysyla Knin'e sk sk gidip geldii ve Beledi-ye'ye ait birtakm yol ihalelerinde alt

iin, Knin'de giderek artan tansiyonun farkndayd. Bu blge olaylara gebeydi ve bu blgede yaayan Srplar da ne istedikleri konusunda kararszdlar. (*) Hrvatlar'n lideri ve bamsz Hrvatistan'n ilk Cumhurbakan. Bir ksm, Babi'in destekledii ve planlad gibi, silahl bir atmayla Hrvatistan'dan ayrlmak, bir ksm da barl yollarla hak-58 larn elde etmekten yanayd. Burhan'n i yapt irket, nceleri Hrvat asll idarecilerin elindeydi. Politik rzgrlarn esintisiyle zellikle Srplar ve dier 'yabanclar' temizlenmi, kontratlar iptal edilip, paralar denmi, ile ilikileri kesilmi, alanlarn ounluunu Hrvat aslllar oluturmutu. Sonra birdenbire dnmt ibre. Bu kez ipler, Babi'in Belediye Bakanl seimlerini kazanmasyla ar milliyeti Srplar'n eline gemi ve tek bir Hrvat mhendis kalmamt irkette. Srp asll olmayan her taeron veya mteahhit gibi, bir gn srann kendisine de geleceini biliyordu Burhan. Ama, banda bulunduu ekip o kadar hzl ve verimli alyordu ki, sra ona gelmiyordu bir trl. Tedirginliini saklyordu karsndan. Nimeta zaten ok stresli bir ite alyordu. Bir de kendi i endieleriyle, ykn artrmak istemiyordu karsnn. Hayatlarnn naslsa ok yaknda o veya bu ekilde karacan hissediyordu. Nisan sonuna doru Knin'deki ar yamurlardan bozulan otoyol inaatn kontrole gitmiti. Nimeta telefon ettiinde, brodayd. nemli bir ey olmadka, iyerinden aramazd onu kars. Sesini duyunca heyecanland. "Hayrola Nimo, tatsz bir durum mu var?" diye sordu. "Asl sen bana oradaki durumlardan haber ver, Burhan," dedi Nimeta. "Knin polisinde bir olay olmu. Dedikodular kulamza geliyor ama ben iin asln renmek istiyorum. Bunu baarabilir misin?" "Ne olmu?" "Knin polisi, Tudjman'n yeni hazrlatt polis kyafetlerini giymek istememi." Bir kahkaha patlatt Burhan. "Neden?" diye sordu. "Ustaeler'in niformalarn hatrlatyormu. Polise dattklar kalkanlarn zerinde de gamal ha resimleri varm. Srp aslllar, bu kyafetlere brnmeyi reddetmiler. Aralarndan biri Belg-rad'a mektup yazp ikyet mi etmi ne? Belediye'de bu iin asln bilen birileri mutlaka vardr." "Hadi canm sen de," dedi Burhan. "Byle sama sapan ey olur mu? ocuk mu bunlar?" "Evet, biliyorum ok komik ama, doru mu deil mi rene- 59 medik." "Bir soruturaym len yemeinde, bir ey renirsem ararm seni," dedi Burhan. Nimeta'mn telefonu leden sonra ald.

"Haklymsn, Knin Polis Mfettii Marti, bu kyafetleri giymemek iin, Zagreb'i atlayarak Belgrad'a ileri Bakanl'na mektup yazm. Sylediin doru, niformalar siyahm ve polis kalkanlarnn stndeki desen gamal ha andrd iin, asaplarn bozuyormu. Deli bu herifler, nelerle urayorlar," dedi Burhan, "i bu kadarla da kalmam Nimeta, Tudjman'n srf bu ii halletsin diye Knin'e kadar yollad delegasyonu da benzetip geri gndermiler, ister misin polis kyafeti yznden bir savaa bulaalm?" "Moda yznden kacak ilk sava olur," dedi Nimeta. Telefonu kapatrken o da glyordu. 5 Mays'ta Hrvatistan iileri Bakan, dikbal polisleri soruturmak zere kiilik bir delegasyonu Knin'e gnderdi. Gidenler, gidip gideceklerine bin piman olup dndler. Srplar'n delegelerden sonsuz istekleri vard. Belediye snrlar iinde Hrvat bayrann dalgalanmasn istemiyorlard. Latin harfleri ile yazlan tm sokak levhalarnn Kiril harfleriyle deitirilmesinde srar ediyorlard. Bu arada Babi, Hrvatlar'n ikinci Dnya Sava srasnda tadklar emelleri yeertmeye baladklar, bu yzden polis kyafetlerini bile faist renklerinde tasarladklar dedikodularnn yaylmas iin elinden geleni yapyordu. Krajina Srplar', blgelerinde hkimiyetlerini merulatrmak iin Austos ay iinde bir referandum yapmak karar aldlar. Sonu lehlerine karsa, Hrvatistan iinde ayr bir Srbistan oluacakt. Zagreb'in bu referandumu yaptrmayacana ait dedikodular kulaktan kulaa yaylmaya balaynca, Srp polisi, Krajinah Srp-lar'a silah datmaya balad. Nimeta, 17 Austos'ta Hrvatlar'n silah ykl ar vastalar Knin'e doru yola kardn duyunca, kocasnn o srada Knin'de 60 deil de Saraybosna'da bulunduuna krler etti. nk ayn anda, polis dolu helikopterler de, Zagreb'den Knin'e doru yolu karlm, ama menzillerine varmadan, yollar Belgrad'dan yollanan JNA jetleri tarafndan kesilmiti. iler, tezcanl bir delinin verecei yanl bir emirle nndan kabilirdi. Knin radyosu halka 'hazr ol' ars yapyordu sabahtan beri. Dkknlar, iyerleri kapanm, halk sokaa dklmt. Radyo, Babi'in sava durumu ilan ettiini duyurunca mthi bir panik balad. Ortodoks kiliselerinin hi susmayan an sesleri arasnda, halk il yavrusu gibi dalara, tepelere kat. Zagreb ve Belgrad'da, birbirlerinden nefret eden siyasiler telefonlarn ucunda, birbirlerini sulayan bir az dalandaydlar. Bir gn sonra Hrvatistan Cumhuriyeti iileri Bakan, kan dklmemesi iin, Knin'e doru yola karlm polis glerini geri ektiini aklad. Srplar, her zamanki televizyon maskaralklarndan birini daha sergileyerek, Hrvatlar'n soykrm ataklarnn sonuncusunu, kendi kahramanlklar sayesinde atlattklar masaln haftalarca tekrar tekrar yinelediler televizyonlarnda. Bu, nceleri souk savat. Tm yayn organlar srekli bir biimde Knin ve Krajina blgesindeki Srp aznln, lm tehlikesi iinde olduu yaynm yapyor, Tudjman'n her att admn arkasnda bir faist terr arayp buluyor, yapay terr olaylar yaratyor, halk dzmece haberlerle korkutup, ky ve kasaba sakinlerinin silahlanmasna yol ayor ve polis gelip de halk silahla donanm bulunca, ayaklanmay aklndan bile geirmeyen Srplar, kendilerini ister istemez Hrvat Polisine kar safta buluyorlard. Be ay sonra, 1991'in Ocak aynda bu blge Srplar tarafndan 'Krajina Srp zerk Blgesi' ilan edildi.

Bu da yetmedi, Mart aynda Krajina'dan kan bir silahl grup, Hrvatistan'n en gzde turizm alanlarndan biri olan Plitvice Par-k'n kuatt. Hrvatistan'n bu olay da grmezden gelmesi, artk mmkn deildi. Kurunlarn atlmasna, savan scak, smscak hale dnmesine az zaman kalmt. Slovenya ve Hrvatistan'da Ayak Oyunlar (Nisan 1990-Ocak 1991) "Bana somut rneklerle dolu bir rapor hazrlayn, ocuklar," dedi van, "u JNA'nn yapmakta olduu ii artk aa karalm." "Hangi ocuklar kastediyorsun?" diye sordu bo. "Onlar kendilerini bilirler," dedi Ivan glerek. "Biliyor musun Ivan," dedi Nimeta, "srekli aratrma yapp, rapor hazrlamaktan bktm. Biraz da erkekleri altr. Bak Ibo iki haftadr makinenin bana hi oturmad." "Ama ben hep sokaklardaym, haber peinde," dedi Ibo. "Biraz da sen masa banda otur da biz gezelim," dedi Sonya. "O zaman Slovenya ile Hrvatistan'a kadar bir uzanverin de, JNA'nn marifetlerini, benim gibi gzlerinizle grn. Ordu, bal gibi bu iki cumhuriyetin yerel savunma silahlarna aktrmadan el koyuyor." "ite ben de bu yzden esasl bir haber program istiyorum bu konuda," dedi Ivan. Giderek ekilmez oluyordu. Elinden hibir ey gelmeyeceini, hatta haberi bile doru drst kullanamayacan bile bile hep en zoru istiyordu ekibinden. JNA, yani Federal Ordu, komnist devrimin yaratt, varoluunu bu devrime borlu bir orduydu. Rejim Yugoslavya'da da kecek olursa, doal olarak ordu da birlikte kecekti ve ordu mensuplar sadece glerini deil, yllardr elde etmi olduklar tm avantajlar da kaybedeceklerdi bylece. ok partili bir sistemle demokrasiye geilmesi, hem devletin hem de askerlerin gcnn sonunu getirecekti. Kim isterdi oturduu daln kesilmesini? JNA, Slovenya'da seimler biter bitmez, yeni hkmetin i ba yapmasndan sadece iki gn sonra, Slovenya'nn Yerel Savunma Gc'n silahszlandrmaya balamt. Uzun bir sre, bu iten Sloven hkmetinin haberi olamad. Nasl olsundu? Slovenya'nn Savunma Bakanl makamnda, sa-62 dece iki yl nce, orduya ait gizli bilgileri yaynlad iin askerlerin hapse attrd Janez Jana oturuyordu ve JNA komutanlar ondan her eyi gizliyorlard. Sonya, Nimeta'nn bana dikildiinde, yznde ok komik bir ifade vard. "Nimo, bir ey syleyeceim ama inanamayacaksn," dedi. "Sloven Cumhurbakan Milan Kuan, bizim Ivan'n bile ne zamandr bildii eyi daha yeni renmi. JNA'nn marifetlerini yani. Sen ie bak!" "Dnyada her eyi nce haberciler duyar," dedi Nimeta. "Haber olumadan nce de bizim Ivan duyar." "Kuan, Yerel Gler'e, JNA'ya bundan byle tek bir silah bile teslim etmemeleri iin kesin emir vermi.

Silahlarn depoland yerleri polis korumas altna alm." "Evetama ge kalm," diye lafa girdi bo, "Jana, onlar uyanana kadar Slovenya'nn elindeki silahlarn yarsndan ounu JNA'ya verdiklerini itiraf etti bile." "Yaa, nereden rendin bunu?" diye sordu Nimeta. "Ben evvelki gn neredeydim? Ha?" "Lubliyana'da miydin?" dedi Sonya. "Elbette, siz burada knzn stnde otururken, ben gizli istihbarat peinde kouyordum. Bir ey daha rendim ki, buna baylacaksnz." "Bu raporu biz hazrlyorduk hani?" dedi Sonya. "Ama ben sizden birka adm daha ndeyim, kzlar," dedi bo, "Jana, kendi Savunma Gc'n, JNA'dan tamamen bamsz klmak istiyor. Ona kalsa bir gn iinde tm balar koparacakm. Oysa Kuan daha temkinli davranmak istiyormu. Cumhurbakanyla Savunma Bakan'nn ayn gr paylamamalar, hkmet iinde ileri zorlatryormu." "Zaten bu iki adamn aras, Jana'nn mahkmiyetinden beri hibir zaman tam dzelememiti. Jana, hep Kuan'dan kukuland o mahkmiyet olaynda," dedi Nimeta. "Arkasnda halkn destei ve kamuoyundaki itibar olmasayd, zor atard onu Savunma bakanlna Kuan. Birbirlerini hi sevmezler." Gerekten de Jana, Milan Kuan'a gvenmedii iin, ona danmadan, el altndan silah satn alp silahlar azar azar lkeye sokmaya balamt. 63 Gn geldiinde, elinde silahl bir ordusu olacakt. Yani Slo-venya, yapaca referandum sonrasnda, halkn oylaryla Yugoslavya'dan kopup bamsz devlet olduunu ilan ettiinde... Eyll aynda, Yugoslavya'nn Savunma Bakan Veliko Kadije-vi , Yerel Savunmalarn JNA'nn kontrol altna girdiini aklad. Federal Cumhuriyetlerin Savunma Gleri, bundan byle JNA'nn yani Federal Ordu'nun kontrolne geecek ve silahlarn orduya teslim edeceklerdi. Slovenya, JNA ile atmaya hazrd. Hem Bat lkelerinin desteinden emindi, hem de Miloevi'le pazarlkta anlam, iini yoluna koymutu. Slovenya, Hrvat ve Bonak snrlar iinde kurulacak Srp devletlerine destek verecek, karlnda Srplar'dan anlay grecek, bamszlna kavuacakt. Kendini zgr klacak referandumun yaplaca tarihi, gnl rahatl iinde beklemekteydi. Ama Hrvatistan bu duruma hazrlksz yakaland. Tudjman'n elinde on be bin adet tfek ve bir adet kurun geirmez personel arabasndan baka silah yoktu. aresizlikten, polis kuvvetlerini orduya dntrme abas iine girdi. Ayrca hzla silahlanmas ve polisin iindeki Srplar'dan kurtulmas gerekiyordu.

Alt cumhuriyetin hepsinin gvenlik glerinde Srplar ounluktayd. Bu saysal stnlk, Miloevi'in uzun vadeli gryle seksenli yllardan beri yava yava hayata geirilmiti ve aynen Yugoslav Ordusu'nda olduu gibi, cumhuriyetlerin gvenlik glerinde de ounluk nihayet Srplar'a kaydrlmt. Miloevi'in yllar iinde saman altndan su yrterek, baarm olduu bir dengesizlikti bu. Hrvatistan'n Savunma bakanlna getirilen Martin pegeli, bu iin hzla aresine bakmaya karar verdi. Hatta, Tudjman' bile i'diten ve artan bir hzla. Hrvatistan snrlar iinde, ok ksa bir zamanda, binlerce Srp kendilerini isiz buluverdiler. Polis gleri Hrvatlar'in eline geti. Binlerce gnll Hrvat genci, polis merkezlerinde gerektiinde askercilik oynamak zere yetitirilmeye ve silah kullanmay -64 renmeye balad. Silahlarsa, d lkelerde yaayan Hrvatlar'n pa-ras ve organizasyonu ile, mthi bir nakliyat a iinde, kiilere ait zel otolarla, kamyonetlerle, araba vapurlaryla, teknelerle tanp yerlerine ulatrlmaktayd. pegeli, Hrvatistan iinde bulunan klalarda, lkenin davasna ba koymu gen Hrvat subaylar buluyor ve bir ayaklanma olduunda, onlara izleyecekleri yolu retiyordu. Nimeta Hrvatistan'daki gelimeleri yrei aznda takip ediyordu. Orada bir sava karsa, Stefan orduya katlmasa bile, gazeteci olarak, atmann ortasnda bulurdu kendini mutlaka. Ondan uzun zamandr haber almamt. Zagreb'deki siyasi gelimeleri renmek iin bile aramamt onu. Yaam tempolar o kadar hzlanmt, sava rzgrlar o kadar sert esmeye balamt ki, kimse iinden ban kaldrp, yreinin sesini dinleyecek zaman bulamyordu. Nimeta, bu tempoya minnettard, iinin ok olmasna ramen, ailesiyle daha sk balar kurmutu son zamanlarda. Burhan eskiye nazaran daha fazla evde oluyor, Knin'e hemen hemen hi gitmiyor, ocuklarna daha ok vakit ayrabiliyordu. Akamlar sofra banda toplandklarnda, bir zamanlar olduu gibi, sevecen, scak bir aile oluturuyorlard. Bu sofralarda en ok Hana sklyordu. nk eskisi gibi, onun anlatt okul hikyelerini dinlemiyordu bykler. Azndan her kan laf hayran hayran dinleyen anneannesi bile onu susturuyor, sadece memleket meselelerini konuan annesiyle babasn duymak istiyordu. Hep son durumlar stne konuuyorlard... Slovenya'da u oldu, Hrvatistan'da bu oldu... Ona yz veren sadece Bozo kalmt evde. Kedi de baka hi kimsenin ilgisini ekmeyi baaramad iin, Hana'nn bacaklar arasnda dolanp duruyordu hep. Yine akam yemei iin masann etrafnda toplanmlard. Anneannesi uzun zamandan beri yapmad hurmack tatlsn piirmiti o gn. Hana yemekten nce tabaa dadanp bitirmesin diye, bfenin stndeki tatl tabam gz hapsine almt Raziyanm. "Sonunda Hrvatistan ve Yugoslavya, kanlmaz olarak kar karya gelecekler," dedi babas. "Kadijevi, Hrvat polisinin elindeki tm silahlara el koymak istediinde, Hrvatistan bu istei ge- 65 ri evirmi, doru mu bu Nimeta?"

"Keramet Hrvatlar'da deil, Amerika'da. Silahlarn teslim edilme sresi dolunca, Milosevic Ordu'yu alarma geirecekti ve Hrvatistan'daki polislerin tm silahlarn zorla alacakt ama Amerikan elisi, Srplar'a asla askeri g kullanmamalarn sylemi. Hem de ok sert bir dille. Srplar imdilik geri adm attlar," dedi annesi. Haberleri karmamak iin koup televizyonu at Fiko. Hana hari, btn aile heyecanla haberleri beklediler. "Anne, sen bu haberleri nceden bildiine gre, ne diye izliyorsun ki bir kez daha?" diye sordu Hana. Yant alamad. "Anne, annece sen neden sunmuyorsun haberleri, eskiden ne gzel sunardn," diye lafa girdi bu kez. "Annen akamlarn ailesinin yannda geirmek istiyor da ondan kzm," dedi babas. "Ama ben annemi seyretmeyi seviyoruuum." "marma Hana, kes sesini de haberleri dinle," dedi Fiko. "Kendini bir ey zannediyorsun, boyun daha da uzad iin," diye yantlad Hana. Dizlerinde okayp durduu Bozo'yu Fi-ko'nun kucana frlatt. "Size kedi alann... Hayvan sevgisi nedir bilmeyen ocuklar!" diye azarlad Raziyanm. "Haberler verilirken, ltfen sessiz olun!" Nefeslerini tutup haberleri dinlediler. Haber sonrasnda, Nimeta: "Aslnda Milosevic de u aamada Ordu'nun top tfek ie girimesinden yana deil," dedi, "o, askerler gibi Yugoslavya'y birletirmeyi deil, tam tersine, Srplar iin, bsbtn blmeyi dnyor. Bu nedenle de, Slovenya bamszln ilan ettii takdirde, buna itiraz etmeyeceini bildirmi Kuan'a." "Slovenya'nm ne yapaca umurunda bile deildir," diye fikir yrtt Burhan, "Srp aznlk yok ki Slovenya'da!" "Aralarnda anlamlar. Milosevic, Slovenya'y serbest brakr-S5 sa, Kuan da Hrvatistan konusunda onun istedii gibi oy kullanacakm." 66 "Elbette kullanr, Kuan' hi ilgilendirmez Hrvatlar'n i ileri. O sadece kendi cumhuriyetini kurtarmaya bakyor." "Ama Tudjman, hrstan deliye dnm," dedi Nimeta, "Milosevic ve Kuan, ona sormaya gerek bile grmeden, aralarnda karar veriyorlar diye." "Baba, bana da anlatsana u ii. Tam anlayamadm."

Fiko hep zel izahat isterdi nedense. Hana, boyu bu kadar uzayacana biraz da akl uzasa, diye dnd. Srk! Hep aptal aptal sorular sorar dururdu aabeyi. "Hrvatistan'n Knin, Krajina blgelerinde Srplar ounluktadr olum. Eer Tudjman Hrvatlar iin zerklik isterse, bu blgeleri gzden karmak zorunda kalacak. Buralarda bir Srbistan Cumhuriyeti kurulmas iin Milosevic yllardr plan stne plan yapyor," diye anlatt Burhan. "Kuan'la bile bu yzden anlam baksana. Sen benim srtm ka, ben de seninkini hesab." Hana'nn bu bitmez tkenmez Hrvatistan laflarndan ii sklyordu. Hi neesi kalmamt akam yemeklerinin. Ne zamandr a-kalamyorlard, onu ilgilendiren ho eylerden konumuyorlard, yeni rendii arklar bile dinlemek istemiyorlard bu bykler. "Ne oluyormu sylesene bana da," dedi Hana, Fiko'nun koluna yapm ekitiriyordu. "Sen kksn, anlamazsn." "Hi de deil. Bal gibi anlarm. Haydi syle." "Kuan kendi kn kurtarmak iin, Miloevi'le pazarlk yapm," dedi Fiko. "Anladn m?" "abuk odana git. Hemen imdi," diye bard Burhan. "Bu ne biim konumak byklerinin yannda. Ne gzel rnek oluyorsun kardeine." Fiko kpkrmz oldu. Raziyanm, oh olsun der gibi ban iki yana sallarken, Hana atee krkle gitmek iin, "Kuan'n k... Kuan'n k," diye bir ark tutturmutu bile. "Bu laf bir daha duyarsam, azna biber srerim. abuk sen de odana git. ikinizi de grmesin gzm," dedi Nimeta. na. "Ben saat e doru evde olacam Nimeta, nemli bir gelime olursa, beni habersiz brakma," dedi Burhan. Bata Hrvatlar olmak zere, tm Yugoslavlar nefeslerini tutup beklediler. Aceleye getirilen toplantya, Sloven, Bonak, Srp, Kosova, Voyvodina ve Montenegro delegeleri geldiler. "Arsz kedini de gtr," diye seslendi Raziyanm odadan iti kak kan ocuklarn arkasndan, "Pissst... pissst... ekil ayaklarmn altndan, orabm kardn yine, Allah'n cezas kedi." 67 Burhan glmemek iin kendini zor tutarak, "Bu evin kedisi de ocuklar da terbiyesiz," dedi. "Anneleri evin dnda alan ocuklarn terbiyeleri eksik olur elbette," dedi Raziyanm. Nimeta cevap

vermemek iin dudaklarn srd, iine burnunu sokamad bir i hayat, ondan bamsz bir dnyas var diye, kskanyor muydu acaba annesi onu? Bu evde deiik gr hkm sryor, diye dnd; alan kadnlara sayg duyan ama kendi karsn evinde isteyen kocam, alan kadn fikrinden nefret eden annem ve ne istediini bilmeyen ben! O gnlerde Yugoslavya'da da deiik gr hkm sryordu: lkeyi tek bir btn olarak tutmakta srarl Ordu, baka cumhuriyetlerin topraklarnda yaayayan Srplar' Srbistan'a balamaya kararl Milosevic ve Yugoslavya'dan ayrlmay kesinlikle kafaya koymu olan Slovenya ile Hrvatistan. Bir de henz ne istemesi gerektiini bilmeyen ama bir i sava nlemek iin elinden geleni yapmaya hazr Bosna vard. Ve ne istediini ok iyi bilen Milosevic, Hrvatistan'n silahlarn JNA'ya teslim etmesi iin on gnlk sre tanmt. 25 Ocak gn, Nimeta Burhan' ofisinden arad. ok telalyd. "Burhan, neler oldu biliyor musun? Milosevic, Ordu'ya Knin' deki Srplar' korumak zere harekete gemesini emretmi. Kadije-vi ise federal cumhuriyetlerden gereken onay almadka, Ordu'nun harekete gemeyeceini bildirmi. Tm delegeleri Belg-rad'a arm Milosevic. Saat ikide toplanp, Ordu'nun Hrvat polisini silahszlandrma operasyonunu oylayacaklar," dedi kocas-Kosova, Voyvodina ve Montenegro delegeleri zaten Srplar'n antasndaki kekliktiler. Onlar, Ordu'nun hemen harekete geerek 68 Slovenya'daki ve Hrvatistan'daki yerel gleri datmas ynnde oy kullandlar. Slovenya delegesinin, kendi Cumhurbakan ile Milosevic arasndaki gizli anlamadan dolay elleri balanmt. Paay kurtarmak iin, bir kavga karp, oy kullanmadan kapy vurup gitti. Bosna delegesi red oyu kulland. Milosevic olanlara inanam-yordu. Her trl tezgh kurmasna ramen, baaramamt. Gerekli be oyu bulamad iin, Kadijevi harekete gemeyi reddediyordu. Toplant Srplar iin hsranla bitti. Sonuta, Kadijevi, kanunlara illa da uymak istedii, Hrvatistan'daki gizli silahlanmay bildii halde zamannda mdahale edemedii ve Miloevi'e kar geldii iin, onun kara defterine yazld ve defterinin drlmesine ok az bir zaman kald. Milosevic kararlyd; Slovenlerin ve Hrvatlar'n Yugoslavya'dan kopuunu engellemeyecekti ama, Hrvatistan snrlar iinde, onun indinde Srp topra olarak deerlenen yerleri asla Hrvat-lar'a brakmayacakt. Ayrca Yugoslavya'y ilgilendiren kararlar alnrken, her bir cumhuriyetten teker teker onay istemek, Miloevi'e gre deildi ve bu durum hemen dzeltilmeliydi, iki eye daha karar vermiti Milosevic: Hrvatistan topraklarnda olmalarna ramen Krajina ve Knin, Ordu beense de beenmese de onun korumas altna gireceklerdi. Yani Srbistan'a katlacaklard. Ve Ordu, ne pahasna olursa olsun, sadece ve sadece onun emri altna alnacakt. Ordu'nun da buna pek itiraz olmayacakt dorusu. nk federal btenin yzde elli bei, Ordu'ya ayrlyordu. Slovenya'nn Federasyon'dan kopaca ayan beyan belli olmutu, ilerde tm gc kesinlikle elinde tutacak olan Miloevi'le iyi geinmenin, Ordu iin saysz faydalar vard. Mart-Haziran 1991 Nimeta, elinde faks mesajyla kotu koridorda. Kapy bile vurmadan, Ivan'n odasna dald. Nimeta'nn yzndeki karmakark ifadeyi grnce,

"Hayrola?" dedi Ivan. Faks hibir ey sylemeden uzatt Nimeta. "Mirsada yollad," dedi. Faks, aralarnda kararlatrdklar ifrelere gre hazrlanmt. "Ekibi toplant odasna ar ve bana biraz zaman ver," dedi Ivan. Belgrad kaynyordu. renciler, hkmetin basn ve televizyonu kontrol altnda tutmasna, rk ve faist eilimlerine kar gsteri dzenlemilerdi. Revolucije Bulvar, atl, kpekli polisler ve tanklarla doluydu. Polisin dvd, coplad rencilerin lklar silah seslerine karyordu. Her tarafa gzya bombalarnn mide bulandran gaz kokusu sinmiti. On yedi yanda bir lise rencisi, polis tarafndan vurulmu olarak, bir kan glnn iinde yatyordu. Drt yl nce, Kosova'da yaayan Srplar'a, "Sizi hi kimse d-vemez," diye baran Milosevic, eletiriye dayanamad iin, imdi kendi halknn stne tanklar salyor, polise kendi genlerini dvdrtyor, kurunlatyordu. Televizyon muhabirleri masann etrafnda toplandklarnda, Ivan, "Olaca buydu," dedi. "Belgrad televizyonunu avcunun iine alm, istedii gibi kullanyordu Milosevic. Srplar' nce Koso-val Arnavutlar'a, sonra Slovenler'e, sonra da Hrvatlar'a kar nefretle besledi durdu. Kendi snrlar iinde ise, ne rekabete ne muhalefete tahamml var." "Televizyonu muhalefete kar da kullanmaya kalknca, silah geri tepti. Atele oynadn yeni yeni fark ediyor," dedi Mate. "len, yaralanan var mym?" diye sordu Sonya. "l says imdilik tek. Ama dnsene Sonya, len on yedi yanda gencecik bir ocuk," dedi Ibo. "Mirsada ile hatlar ak tutun," dedi Ivan. "Bu cehenneme gitmeye gnll var m?" Gemi yllarda, Bosna dndaki grevlere, zellikle de Hrvatistan'a gidilere balklama atlayan Nimeta'dan ts kmad. "Ben kameram ykleneyim mi?" diye sordu Mate. "Biraz daha bekleyelim gelimeleri," dedi Ivan. "renciler, tutuklanan muhalefet lideri Drakovi'in serbest braklmasn, 69 Duan Mitevi'in Belgrad Televizyonu'ndan hemen atlmasn ve iileri Bakan'nn istifasn istemiler." 70 "Milosevic, lse Mitevi'in ban vermez," dedi Nimeta. "iki eytann ittifak bu. Televizyon avcunun iinde olmasa, Milosevic zor gelirdi bulunduu yere."

"yle bir verir ki," dedi Ivan. "Milosevic, kendi kar iin, anasnn bile ban verir." Yry takip eden hafta boyunca, renciler Terazije'deki, on dokuzuncu asrdan kalma emenin etrafnda kamp kurdular, istekleri yerine getirilene kadar, kalkmamacasna oturacaklard orada. Belgrad'n liberal grl aydnlan gecelerce, demokrasi mcadelesi veren rencilere yemek, iecek ve battaniye tadlar. Yazarlar, profesrler, oyuncular, sanatlar el ele tutuarak bar arklar sylediler. emenin stnde oluturduklar bir platformdan halka nutuklar attlar, Srbistan'n dier blgelerinden yollanan destek telgraflarn, mesajlarn okudular. 11 Mart'ta, Mirsada'dan bir faks daha geldi. Milosevic sonunda renci hareketlerinin tm Srbistan'a yaylmasndan korktuu iin, renci temsilcileriyle grmeyi kabul etmiti. Ivan ve ekibi, heyecanla Mirsada'dan telefon beklediler. Sonunda, bekledikleri telefon geldi. "Anlat abuk," dedi Ivan. "Ah Ivan, anlatacaklarma inanamayacaksn. Milosevic en iyi aktr madalyasn hak ediyor bence," dedi Mirsada. renci ayaklanmasnn lideri olan gen, Milosevic tarafndan kabul edilmiti. Masann bir ucuna o ve arkadalar, dier ucuna Milosevic oturmulard. Aradaki geni mesafeyi gr sesiyle katet-meye alarak, genlere, Ustaeler'den, lkeyi blmek isteyen ayrlk Arnavutlar'dan ve daha pek ok tehlikeli unsurdan sz etmiti Milosevic. renciler hi oral olmam, isteklerini sralamlard. Milosevic, bu istekleri yerine getirecek gc olmadn ne srmt. Mirsada olanlar anlatrken glmeye balamt: "Sonra ne olmu, biliyor musun Ivan?" "Ne olmu?" "Odann sigara dumanndan dolay ok havasz kaldn ileri sren bir baka renci pencereyi amak iin izin istemi ve pencere alr almaz odaya darda tempo tutarak avaz avaz baran insanlarn sesi dolmu: Slobo Saddam! Slobo Saddam!" 71 Mirsada rencilerin Milosevic ile grmesini ayrntlaryla anlattktan sonra sustu. "imdi ne olacak?" dedi Ivan. "Skynetim karar almak iin tm Federal Bakanlar bir araya toplamaya alyorlar," dedi Mirsada. "Sizi dakikas dakikasna haberdar edeceim, Ivan." 13 Mart'ta, muhalefet lideri Draskovic serbest brakld, Mite-vi iin de grevden uzaklatrlma sz verildi. renciler davalarn kazandklarm sanyorlard. Aslnda kazanan her zamanki gibi Milosevic olmutu. Halkn protestosu karsnda, bir daha asla geri adm atmamas gerektiini renmiti. Birka gn sonra, Mirsada'dan olduka ilgin bir haber daha geldi.

"Burada yeni bir senaryo yazlmakta, bir bomba habere hazrlkl olun," diyordu. Nitekim bu telefonun hemen arkasndan televizyonlarm aanlar Srbistan temsilcisi Jovi'in, Yugoslav Cumhurbakan ile ayn grleri paylamad iin istifasn verdiini reneceklerdi. Jovi'in yaratt boluktan Ordu'nun yararlanmas bekleniyordu. Ama beklenen olmad. Ordu, federal cumhuriyetlerden gerekli oylar toplayamad iin, Slovenya'ya ve Hrvatistan'a mdahale etmedi. Bir gn sonra, Milosevic, "Yugoslavya'nn sonunun geldiini ve bundan byle Srbistan'n federal cumhuriyetlerden biri saylamayacan," ne srd ve bamszln ilan etti. Artk Srbistan kendi ordusunu kendi kuracak ve kimseden onay beklemeden kendi kararlarn alabilecekti. Ayn gn, Knin'deki ayrlk Srplar da Hrvatistan'dan ayrllarn ve bamszlklarn ilan ettiler. Milosevic, Tudjman'm Knin Srplar'n bastrmak iin, stlerine gvenlik glerini yollamasn bouna bekledi. Tudjman bu oyuna gelmedi hi. Milosevic nihayet maskesini drmt. Ordunun bir i savata Srplar'n yannda arpmas gerektiini sylyordu ak ak. Oysa Ordu, o gne kadar anayasaya aykr hibir eylemde 72 bulunmamt. Hi kimse ne olacan bilemiyordu. Yugoslavya bir kaosun ortasndayd. Kimse Miloeyi'ten nasl kurtulacan bilmiyor ama herkes ondan nefret ediyordu. renciler, onun snepe bir komnist raktan bir milli kahramana dnmesine katkda bulunmu olan aydnlar, milliyetiler, herkes! Ar milliyetiler bile, Miloevi'in onlar sadece kendi karlar iin kullanmakta olduunu anlamlard sonunda. Ama artk Miloe-vi'ten kurtulmak iin ok ge kalnmt. At alan skdar' gemiti. Yine de renciler son bir gayretle, Yugoslavya'nn tek kurtulu aresinin demokratiklemede yattn anlatmak istediler ve Miloevi'e istifa etmesi iin yalvardlar. Milosevic istifa etmedi ama, hzla kaybolan itibarn toparlayabilmek iin, Tudjman ile gizli bir pazarla oturdu. Bu pazarlk iin setii yer, bir zamanlar Tito'nun da en gizli grmelerini yapt, Yugoslavya'nn temellerini att ve ok sevdii av kkyd. te bu kkte, Milosevic ve Tudjman, Yugoslavya'y nasl birletireceklerinin deil, nasl paralayp bleceklerinin planlarn yaptlar. Birbirlerine rvet olarak, Bosna'nn baz blgelerini ikram ediyorlard. Birka ay sonra kacak olan vahi savata birbirlerini acmaszca yerlerken bile, onlar birletiren ortak umudu hi kaybetmeyeceklerdi; Bosna'dan bir byk lokma koparma umudunu... Bosna'dan... Hrvatlar'la Srplar'n birbirlerine kar besledikleri husumetten payna hep kan ve gzya dm olan Bosna'dan... topranda altnc asrdan beri barnan Bonak-lar'm, Katolikler'in gznde Hrvat, Ortodokslar'n gznde Srp sayldndan, dierleri gibi snacak kaps olmadndan, hep iki ara bir derede kalan... bir gn kendi bamszln ilan etmeye kalktnda, kaderi, Srp magandalarnn oluturduu etelerin elinde ekillenecek olan Bosna'dan... ki liderin arasndaki, Bosna'nn paylalmasna dayanan bar havas uzun srmedi. Mays aynda,

rotasyon sistemine gre, Federal Cumhurbakanl'na, otomatik olarak bir Hrvat'n, Stipe Mesi'in gelmesi gerekiyordu. Srbistan allm hrnl iinde bu doal sraya itiraz etti. Hrvatistan, bu frsat deerlendirerek 73 19 Mays'ta,.bamszl iin referanduma gitti ve sandktan yzde doksan iki orannda 'evet' oyu kt. 25 Haziran'da Hrvatistan ve Slovenya bamszlklarn ilan ettiler. Ertesi gn, Federal Ordu'nun bir taburu, tanklarla desteklenerek Slovenya'ya girdi. Tm Avrupa devletleri Katolik Sloven-ya'nn arkasndayd. Silahlar patlamad, kan dklmedi. Milosevic haddini biliyordu, orduyu Slovenya'dan geri ekti. "Grdn m kzm?" dedi Raziyanm Nimeta'ya. "Kar-koca bouna telalandnz. Slovenya bamszln ilan etti diye sava filan kmad. Siz harbi bilmeyen kuak, kolay m zannediyorsunuz sava. Allah dmanmn bile bana vermesin. Akl banda hi kimse yanamaz savaa. Biz yaadk da biliriz. Sadece lm acs, alk, sefalet iin deil korkum, sava insanda insanlk brakmaz. stelik Yugoslavya'da herkes karde, herkes akraba. En azndan yetmi yldr, sakncaszca birbirleriyle evlenip duruyor insanlar. Komular, akrabalar birbirlerini mi vuracak yani? Bouna telalandnz." Temmuz-Arahk 1991 Nimeta elindeki raporlar bir kere daha okumutu, bu kez radyonun sesini ksm, Bozo'nun yemeini vermi ve bulaklar da ykam olarak. Tm dikkatini verdii halde, kafasn bir trl toplayamyordu. Hrvatistan iyice karmt, Nimeta'nn gzleri deminden beri bakp durduu yazlardayd ama akl-baka yerdeydi. Bir sava karsa, Stefan orduya alnabilir miydi? Savaa katlmak, yaralanmak ve lmek demekti. Ne zamandr haber almyordu ondan. Hayatnda mutlaka bir kadn vard. Belki de evlenmiti. O kadar ocuk seven biri, ocuu olsun isteyen biri... Ama evlenecek olsa, haber vermez miydi? Vermezdi elbette. Kendini yar yolda brakm bir eski sevgiliye niye hesap verme gerei duy-sundu ki? 74 "Her ne yaparsa yapsn ama sakn savaa katlp lmesin," diye dnd. Burhan, karsmdaki huzursuzluu fark etmiti. "Tam yarm saattir hrdatp duruyorsun ktlar Nimo, bir ey mi var?" "Okuduklarm zetlemem lazm ama ben bir trl kafam toplayamyorum." "Neden?" "Bilmem. Fiko'nun futbol takmna girmesine ok bozuldum, belki ondandr. Notlar bu kadar iyi olan bir renci, dnya kadar seenek varken see see futbolu mu semeliydi hobi olarak?" "Bugnn genlerinin deer yarglarn anlamaya kalkma, nk beceremezsin.

Bover, ne isterse yapsn." "Sence bu kadar basit mi?" "Evet. Zorla kimseye bir ey yaptramazsn. Sen keman alsn istiyorsun, o futbol oynamak istiyor. Hana'nn piyanosuyla yetin ve olan rahat brak Nimo." "Her eyi ne kadar kolay hallediyorsun Burhan." "Ver u notlarn da bir de ben bakaym," demiti kocas, konuyu deitirmek iin. Dosyay elinden ekmi, ksa bir sre incelemi ve gzlklerinin stnden bakp sakin sakin konumutu. "Sahiden akln Fiko'nun futbol sahasnda geziyor olmal senin Nimeta. Burada anlalmayacak bir ey yok ki. Hrvatistan Cumhurbakan Tudjman ile Savunma Bakan pe^li'nin bir trl uz-laamadklan belli. pegeli Hrvatistan'daki JNA mensuplarn tutuklamak, silahlarna el koymak ve askeri zafer kazanmak istiyor. Tudjman ise lkesinin zgrln uluslararas platformda kazanmaktan yana. Silaha sarlrsa, frsat karacan dnyor, bu kadar basit." "Peki sen ne diyorsun?" diye sormutu Nimeta. "Srplar, Slovenya fiyaskosundan sonra moral bulmak iin rahat durmayacaklar kancm. Tudjman istese de istemese de savaa bulamak zorunda kalacak. Belgrad yeni bir arbede kartmak iin kanmaya balamtr bile." "Yani Hrvatistan'da sava m kacak, Burhan?" l "Kesinlikle. Bu yzden ben bir ara Knin'e gidip, mhendislere son kalan demelerini yapacam ve broyu tamamen kapatacam Nimeta." 75 "Bunu oktan yaptn zannediyordum." "Atlmas gereken birka imza kald, devir iin. Ofisin eyalarn da keke satm olsaydm, bu sava arifesinde kim bro malzemesi satn alr ki?" demiti Burhan. "Sen sava balattn bile. Bak Slovenya'da kimsenin burnu kanamad. Bakarsn bir iki kurun atldktan sonra, Zagreb'le de an-laverirler." "Sanmam," diye yantlamt kocas. "O szde sava, Sloven-ya'nn kopuunu kolaylatrmak, Srplar'in ayana dolanan JNA'y rezil etmek ve Federal Cumhuriyet'in ie yaramazln gstermek iin dzenlenmi bir Srp-Sloven oyunuydu." Nimeta, gn be gn gelien siyasi olaylarn kendisine kyasla olduka dnda yaayan kocasnn ne kadar

ileri grl olabileceini fark ettiinde, elinde olmadan tuhaf bir kskanlk duymutu. Burhan meslek olarak mhendislii deil de politikay veya medyay semi olsayd, kukusuz kendisi de dahil, tand ok kiiden daha baarl olurdu diye dnmt. Temmuz ve Austos aylar boyunca, Srplar Hrvatistan snrlar iindeki kontrol noktalarn oaltmaya devam etmilerdi. Belg-rad'daki iileri Bakan'nn rgtlemesiyle, 'Srp Gnll Muhafzlar' ad altnda toplanan Srp genleri, sonradan Arkan olarak tannacak bir mafya yesinin, eski bir gizli servis ikencecisinin eitimine sunulmutu. JNA gleri ise, sonunda tercihlerini yapm, herhangi bir atma olduu takdirde Srplar'n tarafn tutmak iin tetikte beklemilerdi. atma filan kmamt. Arkan'n Kaplanlar tarafndan Hrvatistan'da bir gece iinde zorla evlerinden atlm insanlar, mallarn mlklerini geride brakarak yollara derlerken, evleri, iyerleri Srplar tarafndan yama edilmi, yaklm, yklmt. Latin harfleriyle yazl sokak tabelalarn kra dke yerlerinden skp, Kiril alfabesiyle yeniden yazmlard Srplar. Srp ordusuyla karlatrldnda, inanlmaz zavalllkta bir grnt sergiliyordu Hrvat gleri. Mays aynda balatlan bir operasyonla, arln polislerin oluturduu derleme bir ordu yaratmaya almt Tudjman. Srplar'in tanklarna, zrhl arala-76 rina ve ar silahlarna karlk, Hrvatlar'n bakkal kamyonetlerinden ve turist otobslerinden bozma askeri aralar, gnll genlerden oluturulmu tecrbesiz ordusu insana hem glme hem de alama duygular ilham ediyordu. Ve bu iler acs ordu, Srplar'n ilerleyiini durdurmaktan ok uzakt. Zaten Tudjman da, Burhan'n tahmin ettii gibi savan sava alannda deil, masada kazanmaya karar vermiti. Ama, Krajinal Srplar ve JNA, silahn atelemekten kanan Tudjman' istese de istemese de savaa sokacaklard sonunda; yine aynen Burhan'n tahmin ettii gibi. Burhan'n Knin'e gitmesi, ertelene ertelene Austos'a sarkmt. nceleri, deme yapmas gereken mhendisleri bulamamt Burhan. Adamlar yer yarlp iine girmilerdi sanki. Hepsi Srp saldrganlndan paalarn kurtarmak iin baka yerlere gmlerdi. altklar i yerlerinde kalm hesaplar neydi ki geride braktklarnn yannda? Ama artk, Srplar'a ait blgede hibir baka yabanc istemeyen Belediye, irketin devir teslimi iin, kendisi sktrmt Burhan'. Bu 'yabanc' lafna takmt Burhan. "Be yz yllk yabanclk, gzel bir ark ad olabilirdi," demiti, telefonda konutuu Srp'a. "Bonaklar' 'yaDanc> diye tanmlyorsanz, Yugoslav olmayanlara hangi sfat yaktrdnz? Onlara 'Marsl' m diyorsunuz?" "Biliyor musun Ivan, bu benim kocam, olacaklar hep bildi," demiti Nimeta patronuna. "Darlma ama, o kadar akllysa Knin'de ii ne?" diye lafa girmiti Sonya. "Mecburdu. Gitmeseydi hi gidemeyecekti. Yollar kapadlar, ite grdn," diye savunmaya almt kocasn Nimeta. Kendinde Burhan'dan ikyet etmeye hak grrd ama baka kimseye de sz syletmezdi, deil arkadalarna, annesine bile. "Ama imdi de dnemiyor ite." "Ivan, ltfen bu Kijevo iini takip etmek iin beni yolla!" Nimeta deta yalvarmt Ivan'a.

"Bu sefer durum ciddi, kzm. Bir erkein gitmesi daha doru olur." "Ivan, bugne kadar nereye yolladnsa gittim. Hi mahzur 77 grmedin beni Kosova'ya, oraya buraya gnderirken." "O zaman iler bakayd. imdi basbaya bir sava durumu var." "Cinsiyet ayrmcl m yapyorsun Ivan?" "Samalama Nimeta. Git bamdan, len haberlerini hazrlamlardr, onu kontrol et." "Yalvarrm Ivan." "Bu bir aile meselesi deil." "Ivan... ltfen." Nimeta, Ivan'n odasn kanad krk ku gibi terk etmiti. len haberlerinin son halini gzden geirmek iin iki numaral stdyoya giderken, Knin'e nasl gidebileceini evirip eviriyordu kafasnda. Kijevo, Knin'in hemen yan banda, etraf Srplar tarafndan ele geirilmi kasabalarla evrili bir Hrvat kyyd. Plitvie'deki silahl atmadan beri, bu kyde yaayan Hrvatlar kylerini barikatlarla evrelemi ve ky terk etmeyi reddetmilerdi. Srplar da, ilan ettikleri Krajina Cumhuriyeti snrlar iinde bir ban ba bulunmasn reddediyorlard. Mademki Kijevo'da Hrvatlar yayordu, Kijevo haritadan silinmeliydi, ite bu kadar! Nimeta elindeki haber bltenine gz att. Hrvat polisine krk sekiz saat iinde Kijevo'yu tamamen terk etmesi ltimatomu verilmiti. O gn, yani 20 Austos'da mhlet doluyordu. Kocas gndr Kijevo'nun hemen yanndaki Knin'deydi ve hibir haber alnamamt ondan. Haber bltenini tutan eli titriyordu. Gzlerine yalar dolduu iin, doru drst okuyamyordu bile blteni. "Neyin yar Allahakna?" diye sordu Sonya. "Burhan'dan haber alamyorum," dedi Nimeta. "Sizin eviniz yok muydu Knin'de." "oktan boalttk o evi. Otelde kalacakt Burhan, iini tamamen kapatmak iin son birka belge kalmt imzalamas gereken." "Otelden aramadn m?" "Aramaz olur muyum. Her zamanki kald otelde yoktu. Da-78 ha vahimi o da hi aramad. Oysa hep telefon ederdi varr varmaz. ocuklarn, benim sesimi duymak isterdi." "Kim bilir hangi avcnn torbasnda vurulmu yatyordur," dedi Mate. "Niye vursunlar susuz adam?" Gzyalar akt akacakt Ni-meta'nn.

"Ayy ne oldu senin aka anlayna kuzum? Bir Srp yosmasn kastettim ben avc derken," dedi Mate. "Burhan yle ey yapmaz," dedi Nimeta. "Sen yle bil," dedi Mate ok alak bir sesle, "erkek milletinin ukurunun ne zaman zlecei hi belli olmaz." Nimeta duymad Mate'yi, dikkatini elindeki bltene vermiti. Bltende Yarbay Ratko Mladi'ten sz eden satrlara taklmt Nimeta. Kadnlara has bir nsezi ile, bu adn bir gn kendi kaderlerini tayinde de nemli b;r rol oynayacan hissediyordu sanki. Ratko Mladi, doma byme Bosnal bir Srp't. Knin'e Pri-tina'dan sevkedilmiti. Yat pek ok asker gibi, beyni ykanm bir komnistti. Komnizmin knden sonra, kiisel ve ruhsal kn nlemek iin, kendini bir baka saplantya adamt; lkesini bu kez de Hrvat faizmi karsnda savunmaya. Ve lkesi artk Yugoslavya deil, sadece Srbistan'd... Nimeta, Burhan'dan haber alamad o gnlerin birinde, akam evde ocuklarna babalaryla ilgili olumlu bir haber uydurmaya urarken, bir telefon gelmiti evlerine. Knin'den eski bir arkadalar Nimeta'ya Burhan' merak etmemesini, u anda oralar ok kark olduu iin, Burhan'n iki gndr saklandn, Bosna'ya normal yollardan dnemediini, iyi olduunu ve ilk frsatta ailesini arayacan haber vermiti. "Ne olur onu nerede ve nasl bulacam syle Boris," diye yalvarmt Nimeta. "Ban derde sokma Nimeta. Ben yine haberdar ederim seni. Burhan iyi. Ama bir sre saklanmak zorunda. Bu sralar Knin'de ve civarnda sadece Srplar barnabiliyor. Dolaysyla, o da bir sre saklanmak zorunda kald. Bir yolunu bulup, Bosna'ya kapa atmaya alyor," demi ve hemen kapamt telefonu. Ertesi gn, yani 29 Austos'ta, Kijevolu Hrvatlar'a evlerini boaltmalar emrinin verilmesinden tam bir hafta sonra, Kijevo yerle bir edilmiti. Operasyonun banda Ratko Mladi vard. Mla-di'in arkasnda da Belgrad. Tudjman barl tutumunu gzard etmek zorundayd artk. Hrvat halk, bir 'bar' laf daha duyarsa, alaa etmeye hazrd Cumhurbakanlarn. Kijevo'nun 'temizlendii' (bu; Srplar'n yerle bir ettikleri ky kasaba ve ehirler iin kullandklar tabirdi) gn, Hrvatistan seferberlik bildirisi yaynlayarak, kendi 'Kurtulu Sava'n ilan etmek zorunda kald. Burhan, balkon ve pencereleri kum torbalanyla kapatlm, yollar dikenli tel rglerle kesilmi, kprleri maynlanm, otoyollar sadece tek bir eridin dnda trafie kapatlm, telefon hatlar kontrol altna alnm bir lkede mahsur kalmt. Karsnn ona ulaabilmek iin tm kaplar zorladndan, Hrvatistan'a gnderilmek iin abaladndan haberi yoktu. Boris ile yollaya-bildii son haberde, ters

istikamette olmasna ramen, Zagreb'e ulamaya altn bildirmiti. Ama artk bu lkede bir kentten dierine gebilmek iin sihirbaz olmak gerekiyordu. Hrvatistan halk, kendini bir paranoyaya kaptrm, sokaklara dklmt. Henz tek bir kurun atlmam olmasna karn, sokaklarda nereye gideceklerini bilemeden saa sola kouturan yz binlerce insan kaynayordu. ilk atma, Zagreb'in gneyindeki Karlova'ta kt ve Dou Slovenya'daki Vukovar'a doru geniledi. Bu izgi, Miloevi'in kendi snrlar iine almak istedii izgiyi oluturuyordu zaten. imdi artk JNA da, tm Yugoslavlar'n ordusu olmaktan resmen km, Hrvatistan'sz bir Yugoslavya'nn snrlarn saptamak iin savamaya balamt. Yalnz bir sorunu vard; Srbistan snrlar iindeyken, tamamen bir Srp ordusu gibi hareket edebiliyordu ama, Hrvatistan snrlar iindeki klalarda, ordu mensuplar Hrvatlar tarafndan ablukaya alnmlard. stlerine dorultulmu silahlarn glgesinde, barakalarnda mahsur kalmlard. 79 Hrvatlar tm JNA klalarnn su, elektrik ve telefon balantlarn kesmilerdi. JNA klalar teker teker dyordu. 80 Gospi klasndaki komutann intihar ettiini, subaylarn da esir alndn duyduklarnda, Srplar batya doru yaylmalarnn , durdurulduunu kabul etmek zorunda kaldlar. intikamlar ac oldu. Ellerine geirdikleri Hrvat kasabalarnda akl almaz bir vahet uyguladlar. Karlnda Hrvatlar da, Hrvatistan'dan kalmay tercih etmi yirmi adet Srp profesr ve yargc ldrdler. Karlkl vahetin, dehetin ve terrn nlenemez ykselii balamt. Nimeta, Hrvatistan'a, Varazdin'deki kararghn komutan Vlado Trifunovi'in, komutasndaki gen askerleri, Hrvat kymndan kurtarabilmek iin, silahlaryla birlikte teslim olduu gn geebildi. "Mavi gzlerini yine krptrdn, krptrdn, sonunda arzuna nail oldun," demiti Mate. "Ben de gnderilmemek iin elimden geleni yaptm ama bouna. Bu dnyaya kadn olarak gelmek varken, Allah bana niye bu lzumsuz aleti takt bilmiyorum." Eliyle nn iaret etmiti. "Cehennemin ortasna yollanmay 'arzu' sanyorsan, sen zaten aptaln tekisin Mate." "yleyse ne diye yrtnp durdun Hrvat cehennemine yollanmak iin?" "Kocam ancak ben karabilirim oradan. Uluslararas rgtler, habercilere kar ok hassas." "Bir koruyucu meleksin yle mi?" Keke bir koruyucu melek olabilseydim, diye dnmt Nimeta. Beyaz teni, bal rengi salar, iri mavi gzleriyle ortaa tablolarnn melek tasvirlerini andryordu andrmasna ama, ne Bur-han' ne de mitsizce sevmi olduu Stefan' savan dehetinden koruyamyordu ite. Elinden gelen ancak Burhan'n yerini saptamak ve birlikte Bosna'ya dnlerini salamakt. Tm yayn rgtlerine, televizyon istasyonlarna haber yollamt. Burhan'la yle konumulard yola kmadan nce, bir aksilik olursa, medya

aracl ile haberlemeye alacaklard. Birka gne kadar ses gelirdi Burhan'dan. Stefan ise yreinde yaamaya devam ediyordu Nimeta'nn. 8l Onu aramamt. Nerede olduunu bile bilmiyordu. Ama naslsa bir gn bir yerde karlaacaklard. Onu grecekti, belki bir iki laf edecekti. Ona dokunacakt, elini skacakt, yanandan pecekti. Herhalde bulumalar be on dakikay gemeyecekti. Deiik nedenlerle birbirlerine mesafeli ve krgn olacaklard. "Evlendin mi?" diye sorard belki, "Hayatnda bir kadn var m?" Ona mutluluklar dilerdi. Sonra ok kez yapm olduu gibi, arkasn dner yrrd, sendelememeye alarak. Kulaklarnda sesi, hayalinde yz, avucunda scakl kalrd uzun, ok uzun bir zaman. Hrvatlar, Trifunovi'in silahlarna el koyduktan sonra, JNA askerlerinin niformalarn karttrm ve sivil giysileriyle evlerine yollamlard. Srplar'a iyice azmalar iin bir koz daha verdiklerini bilmiyorlard henz. 19 Eyll sabah, otel odalarnda uyumakta olan gazeteciler bomba gibi bir haberle uyandrldlar. Srplar, on kilometreye yaklaan uzunlukta bir konvoyla, Hrvatistan'a doru yola kmlard. Konvoyda en az yz tank, ynla asker tayan kamyon ve ar silahlar vard, iki ay nce Slovenya'ya doru yola ktklarnda olduu gibi, yine coku iindeki halk tarafndan uurlanyor-lard. Sokaklara dizilen, balkonlardan pencerelerden sarkan Srp kadnlar, konvoydaki askerlere sigara ve yiyecekler uzatyor, iekler serpiyordu. Ordu, bu kez eli bo dnmemeliydi seferinden. Gazeteciler, Savunma Bakanl'nn avlusunda toplanmlard. Herkes bir azdan konuuyor, srekli bir eyler soruyor, iti kak basn szcsn bekliyorlard. Nimeta o kalabalkta Mate'yi kaybetmiti. Yannda duran ingiliz gazeteciye, duyduklarn tercme etmeye alyordu. Biri omzuna dokunduunda, Mate'nin onu nihayet bulduunu zannederek dnd ve Stefan' grd. "Ne iin var burada Nimeta. Senden baka birini bulamadlar m sava muhabiri yapmak iin?" diye soruyordu Stefan. "Ahh, Stefan!" Aznn kulaklarna kadar yayldn fark etti. Sevincin gzlerine yansmasna engel olamad Nimeta. S6 Stefan, elini avularna alp, yanana bir pck kondurdu. "Seni ok iyi grdm. Her zamanki gibi, fstksn Nimo." 82 "Naslsn Stefan?" "Nasl olabilirim dersin? Savaa giriyoruz, iki gn iinde orduya katlacam. Srp kasabn durdurmak mmkn olmad, grdn gibi."

"Gnll m yazldn?" "Gnlls gnlsz yok bu iin. Ayaklar stnde durabilen her Hrvat, eline bir silah almak zorunda. Bizim artk bir ordumuz yok ki Nimeta. Yakn zamana kadar JNA diye bir ordumuz vard. Ama onu Srplar ald. Her neyse, benden durumlar byle. Sen ne aryorsun bu cehennemde?" "Kocam," dedi Nimeta. "Anlamadm." "Knin'deki antiyeyi, aresiz devretmiti Burhan. Son birka muamele iin Hrvatistan'a..." Sustu. Knin artk Hrvatistan'da deildi... "Knin'e gitmiti ki, Kijevo olaylar patlad. Ondan hi haber alamadm. Zagreb'e geecei haberini yollad, bir arkada vastasyla. Onu bekliyordum burada, birlikte dnelim diye ama bu sefer de bu i..." "Bu durumda biraz zor gelir," dedi Stefan. "Sen Bosna'ya dn, Nimeta. Hrvatistan karyor. Burhan naslsa bir yolunu bulur dnmenin." "ok srar ettim buraya gelmek iin, imdi sava patlad diye dnemem. Ortalk durulana kadar kalp, haber geeceim Saray-bosna'ya." Basn szcs balkonda gzkt. Avluda uultu azalr gibi oldu. Adamn sesi hoparlrden ykseldiinde, Stefan, "Nimo, len yemeine otele gel, birlikte bir eyler attralm," dedi. Yannda duran ingiliz gazeteci, Nimeta'nn sylenenleri evirmesini istedii iin, kolunu ekitirip duruyordu. "Bekleyin, birazdan her eyi ingilizce olarak tekrar edecekler," dedi Nimeta, adamn srarla sorduu bir iki eyi yantlad. Tekrar te yanna dndnde, Stefan uzaklayordu. Ona, "Yemee gelemem," diyemeden gitmiti Stefan. Nimeta, len yemei iin otele gitmedi. Tm gazeteciler, televizyoncular ve haberciler boazlarna kadar ie batmlard. Yaklak saat ba verilen basn bltenlerini izliyor, resmi haberler dnda bilgi toplamaya alyor, havay kokluyor ve yorumlarn kendi kanallarna, gazetelerine bir an nce iletmeye alyorlard. Kimsenin, deil yemek yemek, ban kayacak vakti olmamt. Nimeta nefes nefeseydi. Gn boyunca, youn kouturma iinde, dnecek, i hesaplama yapacak zaman bulamamt. Tanr bu sefer, onu Stefan'dan korumaya kesin karar vermiti demek ki! Btn gn ordan oraya savrulduktan, son haberleri takip edip van'a ilettikten sonra, dier habercilerin ve Mate'nin uzun gn bir barda ikiyle yorgunluk atarak bitirmeleri srarna kar koyarak, nihayet otel odasna kapa attnda, saat gece yarsn gemiti. Nimeta'nn ayakta duracak hali kalmamt. Yorgun bedenini dua srkledi, scak suyu bouna bekledi, souk suyla banyo yapp, sarnd havluyla yataa uzand. Telefonu kucana ekti, bu saatte uyumu olduunu bile bile arad annesini. Annesinin uykulu sesi endie doluydu. "Hayrola kzm? Nerdesin, iyi misin?" diye sordu Raziyanm. "Anne, kusura bakma, uyuduunu tahmin ettim ama, bu haberi sabah erkenden ocuklara ver istedim.

Yarn gn boyu, telefon edecek vakti yine bulamayabilirim. Burhan'dan haber aldm. Bulunduu blgede arpma knca Zadar'a gemi. Zadar'daki haberci arkadalara ulam. Bugn bir ara konuabildim bile onunla. Ortalk biraz sakinleince, Zagreb'e gelecek, birlikte dneceiz. Bizi merak etmeyin," dedi. "Sen niye onu bekliyorsun bu hengmenin ortasnda, kzm? Kalk gel ocuklarnn bana. Burhan naslsa bulur bir yolunu." "Benim yerime bakasn yollayamaz artk Ivan. Bir sre daha kalmaya mecburum anne." "art myd gitmen? Buradan da arayabilirdin kocan." "Neyse anne, bu saatte tartmayalm canm. Beni merak etmeyin, kendinize iyi bakn," dedi Nimeta. Telefonu kapamak iin acele ediyordu ama annesi laf uzattka uzatyordu. "ok yorgunum anne. Sen de her zaman olduu gibi drdr ediyorsun, artk kapatyorum, Allah'a emanet olun," dedi Nimeta. "Beni azarlamak iin mi uyandrdn, kzm?" dedi Raziyanm. "Burhan' bulduumu sylemek iin uyandrdm," dedi Nime-84 ta. Telefonu yerine koydu. Her zamanki gibi, annesi yormutu yine onu. Islak havluyu bedeninden syrp, yatan iine girdi, uykuya brakt kendini. Tam dalmak zereydi kaps vurulduunda. Frlad, yatan ayakucunda yere dm yatak rtsne sarlp kapya kotu. "Kim o? Ne istiyorsunuz?" diye sordu. "A Nimeta," dedi Stefan. Nimeta aralad kapnn arkasnda, Stefan'n yorgun, sararm yzn grd, zinciri zp at kapy. Odann ortasna yrd Stefan, "Neden gelmedin?" diye sordu. "Nereye?" "lende otele." "iim vard Stefan. Merkezden ayrlamazdm." "Yalan syleme" "Yemin ederim. Yarm saat olmad otele dneli. O kadar yorgunum ki, hemen uyumuum." "iin olmasayd gelir miydin?" Yantlamad Nimeta. "Neden korkuyorsun benden? istemediin hibir eye zorlamadm seni." Stefan yatan ucuna oturdu. Nimeta ayakta rtye sarl, Stefan yatan ucunda bir sre sessiz durdular.

"Yanma gel, Nimeta," dedi Stefan. Nimeta kmldamad. "Yanma gel, nk sanrm bu beni gerekten son grn olacak. Darda tahmin edemeyecein kadar gaddar bir sava var. Hi kimsede insanlktan eser kalmam. Ne Srplar'da ne de bizde. Size de sra gelecek yaknda. Ama nce lmek, bize dt, iki gn sonra orduya alnyorum. Srplar ok gl. Onlarn ar silahlarna, toplarna, tanklarna ve profesyonel ordusuna karn biz tencere, tava, av tfei gibi nesnelerle karlk vereceiz. Hibirimiz asker deiliz, yurdunu korumak isteyen adamlarz sadece. Hepimiz leceiz, hi kukun olmasn. Bu sava Srplar kazanacak. Ama en azndan kt stnde kazanmamalar iin, savaarak lmeyi gze aldk." Nimeta, rt ayaklarna taklarak yrd yataa doru. "Nimeta, lme gitmeden nce, benimle ol. Brak seni doya doya son kez seveyim." Stefan elini uzatt, Nimeta'y sarmalayan rty ucundan tutup ekti. Nimeta'mn beyaz dolgun gvdesi sedef gibi parlad lo kta. Yalar yanaklarndan kayp, gslerinin zerine damlyordu. Stefan o damlalara dudaklarn dedirdi. Ate gibiydi dudaklar. "Sev beni Stefan," dedi Nimeta, "Beni hi durmadan sev... gidene kadar." Gnein ilk klar stlerine dtnde nce Nimeta uyand. Yannda yatan adama bakt. Yine her zamanki gibi yenik dmt duygularna. Mirsada hakl kmt. "Ona hayr dememek iin, her zaman ok geerli bir nedenin olacak Nimo, nk sen ona ksn," demiti. Nimeta artk her trl bahanenin tkendiini dnd, iradesine hkim olduunu sand bir anda, hi aklna gelmeyen bir nedenle, yine onunlayd. Stefan' lme yollamadan nce 'son kez' iin. Onun kollarnda, onun dudaklarnn, ellerinin arasnda defalarca 'son kez' sevimek iin. iki gndr doyasya yaad bu akn, ona bir mr yetebileceine inanyordu. Hi kmamlard odadan. Mate'nin bitip tkenmeyen telefonlarn susturmak iin, bir not yollatmt ona: "Mate beni bir iki gn arama, zel bir iim var. Sen anlarsn." Mate'nin, iki gnn kocasn aramakla geireceini ya da onu bulduunu sanacandan emindi. Israrla Hrvatistan'a gelmek istemesinin nedenini biliyorlard arkadalar. Bu satrlar yazarken utantan kpkrmz kesilmiti. Elleri titremiti. Kocasn da alet ediyordu stelik, kendi suuna. O anda farknda deildi ama, yreinin en derinlerinde, dedikodular nleyerek, Burhan' korumak drts de vard. Vazgeemedii kocasn korumak.

Sevimekten yorgun dtkleri zamanlar konumular, atmlar, hayal kurmular ve glmlerdi Stefan'la. Stefan, "Eer benimle evlenmeyi kabul etseydin, sana benzeyen ocuklarmz olurdu. Kzmza adn sen seerdin, olumuzun adn Stefan koyardk," demiti. "Babamn adn yani..." "Babann ad da m Stefan'd?" "Evet." _86 "Ya bykbabann?" "Onun da." "Niye ille de Stefan'snz hepiniz? Baka isim yok mu Hrvat-lar'da?" diye sormutu Nimeta. "Bir bymz yzyllar nce yle vasiyet etmi diye anlatlr, aile iinde. Kuaktan kuaa aktarlm bu vasiyet. Deimez bir gelenee dnm. Hepimiz Stefan'z ite." "Benim bir olum daha olursa, kendi babamn adn koymak isterdim." "Fikret, babann ad deil mi?" "Oluma, annemin ok sevdii daysnn adn koyduk," demiti Nimeta. Stefan Nimeta'nm ellerini tutup, gzlerinin iine bakmt, "Nimeta, ok ciddiyim. Bu sava biterse, ben sa kalrsam. "Hayr Stefan. Burhan' hibir ekilde terk edemem ben. O, ocuklarmn babas. Bana sz vermitin 'son kez' diye. Yalvarrm lme, sa kal ve ok uzun yaa, ama dnme sznden, bir daha arama beni. Beni biraz olsun seviyorsan arama. Her bir bulumamzda, sevimemizde ben yirmi savaa birden katlm gibi hissediyorum kendimi. Yaralanyorum. lyorum. Utan ve pimanlk beni ldryor. Senden ayrlyorum, bu kez de iim lyor. ok zor toparlanyorum Stefan. Ltfen!" "Peki Nimeta," demiti Stefan, kim bilir kanc kere. Ama bu kez gerekten sondu. Yreinde hissediyordu bunu Nimeta. Bu sabah uyandnda giyinip gidecek, gnll orduya teslim olacak ve muhtemelen o gnn sonunda, bir bombal saldrda lecekti Stefan. Yataktan sessizce kp banyoya geti. Souk suyun altnda dakikalarca kald, vcudu gibi ruhunu da ykamak istercesine. Uzun uzun dilerini fralad. Salarn fralad. Gzlerinin altndaki mor halkalar kapatmaya alt pudra ile. Ruju nce dudaklarna srd, sonra yanaklarna dedirip parmaklaryla yayd, bembeyaz yzne biraz renk gelmesi iin. Odaya geri dndnde yatak botu. Baucundaki komodine bir not brakmt Stefan. "Elveda sevgilim, beni lme ok mutlu yolluyorsun, ama eer sa kalrsam, sana verdiim sz tutacam," diye yazyordu.

Srp milisleri ve JNA, kuzey-dou Hrvatistan'da petrol zengini bir geni ellerinde tutuyorlard. Vukovar ehri, ilerlemelerine bir engel tekil etmekteydi. Tuna boyundaki bu gzelim ehir, Srplar tarafndan halla pamuu gibi datlmadan bir gn nce, Burhan Zagreb'e sa salam ulaabildi. Kar koca kavumann sevincini yaayamadlar. 4 Ekim gn, Vukovar'daki hastanenin zerine iki bomba indirdi Srplar. Bombann biri, hastanede yatmakta olan bir yal adamn yatanda patlad. Sokaklarda cesetler st ste ylarak tmsekler meydana getiriyordu. Yaklak iki bin sivil insan, Vukovar sokaklarnda deliler gibi saa sola kouuyor, rasgele alan ate altnda vurulup, olduu yere yklyordu. Kije-vo basknnn daha geni kapsamlsn uyguluyordu Srplar.

Evler yamalanyor, kan gvdeyi gtryordu. Srplar, Ekim aynda Karada zerinden Dubrovnik'e saldrdlar. Bu saldr iin geerli bir nedenleri de yoktu. Dubrovnik'te ne bir Srp aznlk yayordu ne de Hrvatlar tarafndan ablukaya alnm bir JNA klas mevcuttu. Ama Adriyatik kysnn bu gney ehri itahlarn kabartyordu Srplar'n ve Hrvatlar'n aresiz rpnmalar karsnda iyice marmlard. Saldr beklemeyen Dubrovnikliler hazrlkszdlar. Gafil avlandlar. Savan her bir yana sramasyla, Burhan ve Nimeta, Zagreb'de mahsur kalmlard. Nimeta, sa salim Hrvatistan' terk edebilmesi iin, kocasna da bir gazeteci belgesi almaya urayordu. Ayrca her gn yaynlanan l listelerinde Stefan'n adn aryordu. Onun nerede olduunu bilmiyordu ama, o sralarda Vu-kovar'da olduuna emindi. nk Vukovar, kendinden ok stn gte bir dmana kar lm kalm sava vermekteydi. Gnlllerin ou ve Hrvat glerine yeni katlanlar, ehri savunmak iin oraya yollanmt. Asker olmayan insanlarn dzenli bir ordu karsnda ne kadar tutunabileceklerinin hesab yaplyordu Zagreb'de. Birlemi Milletler'in, Avrupa Birlii'nin, Amerika'nn, sz geen bir Allah'n kulunun, Srplar'a 'dur' demesini bekliyordu Tudjman, mitle. Avrupa'nn drdnc en byk ordusu JNA'nm gerek durumu ise iler ayd. Ordudan kaann haddi hesab yoktu. Srp asll olmayan erlerin hibiri savamak istemiyordu. Ordudan kaanlara ar milliyeti olmayan Srplar da dahildi. Disiplin sfr noktasna inmiti, emir-komuta zinciri krlmt. Ordu iinde kimin ba, kimin ayak olduu birbirine karmt. O yzden de Vukovar halk, disiplinli bir ordu olmas gereken }NA karsnda direniini srdrebiliyordu. Sonuna kadar kahramanca direnen, dmanyla gs gse savaan Vukovar nihayet tamamen dt. Vukovar polisi, sadece sivil halk arasnda be yz civarnda ceset tehis etti. Hastaneler yaral doluydu. Vukovar'da yaayan Hrvatlar, Zagreb'i yardmlarna komamakla ar bir ekilde suladlar. Tudjman'n uluslararas sempati kazanmak iin, onlar harcamay gze aldn dnyorlard. |j Nimeta son l ve yaral listelerini de satr satr inceledi. Stefan Stefanovi, Vukovar Hastanesi'nde, hafif yaral olarak ayakta tedavi grm ve taburcu edilmiti. Dubrovnik Srp atei altndayd. Gzelim ehir bombalardan delik deikti. Dubrovnik'i ve varolarn korumakla grevli bir avu Hrvat Ulusal Muhafz tabanlar yalayp kanca, JNA elini kolunu sallayarak blgeye girmi, kyleri, kasabalar teker teker nce yamalayarak, sonra da yamalad evleri atee vererek ilerliyordu. Dubrovnik'in savunmas, ehrin iindeki birka Milli Muha-fz'a kalmt. Eski kalenin iine mevzilenen Muhafzlar, savunmay sonuna kadar srdrmeye kararlydlar. Ivan, Nimeta'dan ilgin olaylarn yaand Dubrovnik'e kadar uzanvermesini istemiti. Sava srasnda

nlenen Otel Argentina, yabanc gazeteciler ve Avrupa Topluluu yeleriyle tklm tklm doluydu. Nimeta'nn da bir sre bu otele yerlemesini istiyordu Ivan. Karsnn ilerine hi burnunu sokmayan Burhan, sonunda patlamt. "Evimize dnyoruz Nimeta. Ivan kendine senden baka bir sava muhabiri bulsun." "Aslnda beni o yollamak istemedi Burhan. Ben sana ulamak . 89 iin..." "Tamam karcm, ama aylardr evimizden uzaktayz. Eve dnme zamanmz geldi. Dubrovnik'e Mate gitsin." Burhan'n sesi o kadar kesin kyordu ki, Nimeta biraz ard, fakat stelemedi. Saraybosna'ya dnmek iin hazrlklarn yaptlar, iki gn sonra, Bosna'ya hareket edecek bir grup gazeteciyle birlikte dneceklerdi Saraybosna'ya... Zagreb'deki son akamlarnda, kaldklar otelin barnda ikilerini ierlerken, Burhan arkas kapya dnk oturan karsna eildi: "Bak u ieri giren adam, senin haberci arkadalarndan biri deil mi?" diye sordu. Nimeta, Burhan'n gsterdii yne bakt. Barn giriinde birka adam ayakta garsonla konuuyorlard, adamlardan bir tanesi Stefan'd. Kocas ayaa kalkm, onlardan yana bakan Stefan'a eliyle buyur iareti yapyordu. Stefan arkadalarndan ayrlp, bulunduklar masaya doru, hafife topallayarak yrd. Nimeta'y selamlamadan nce, ayakta bekleyen Burhan'n elini skt. Nimeta dizlerine fel inmi gibi, kmldamadan oturuyordu. Stefan eildi bir pck kondurdu yanana. "Bizimle bir iki imez misiniz?" diye sordu Burhan. Stefan bir iskemle ekip oturdu. "Naslsnz Burhan?" dedi, "Nimeta sizi ok merak ediyordu, ama gryorum ki her ey yolunda gitmi." ok zayflamt. Ksa srede on ya ihtiyarlam gibiydi. "Evet, yarn evimize dnyoruz artk," dedi Burhan. "Asl sen naslsn Stefan?" diye sordu Nimeta, sesi titreyerek, "yaralandn duydum." "Kim dedikodu yapyor byle?" dedi Stefan glerek. "yle eyler grdm ki, yaralandm demeye utanrm." "Savayor muydunuz?" diye sordu Burhan. "Vukovar'daydm. Oras bitti, inann bana kelimenin esas anlamyla bitti. Yarn tekrar Dubrovnik'e geiyorum." "Yine savamaya m?" Sesinde sayg vard Burhan'n. "Evet," dedi Stefan. nne braklan ikiyi bir dikite bitirdi, I Nimeta'ya dnd: "Bu kez syrdm ama, lmek iin nmde da- | ha ok frsat var." 90 Nimeta yantlamad. Burhan atld, "Allah korusun," dedi. "insann lm yaama tercih ettii anlar oluyor," dedi Stefan. "Sava

insanlarn bana gelebilecek en pis, en korkun ey." ikiye teekkr edip ayaa kalkt. Veda etmek iin elini skarken, "ansl adamsnz," dedi Bur-han'a. Nimeta'nn gzleri hep yerdeydi. Burhan acyla glmsedi, "ansm uzun srmeyecek," dedi, "sizden sonra, sra bize de gelecek." Nimeta kendinde yeterli gc bulunca, o da ayaa kalkt, Ste-fan'n elini tuttu. "Yolun ak olsun Stefan," dedi ksk bir sesle, "Allah seni korusun." Solgun yanaklarndan pt Stefan'n. Gzpnarlarnda yalar parlyordu. Stefan gittikten sonra, birer iki daha smarladlar. "zntn anlyorum Nimo," dedi Burhan. "Bir meslekta savaa uurlamak herhalde kolay deil." Nimeta sessizdi. Konuan yine Burhan oldu: "Arkadan bana anslsn dedi ama, ona da sylediim gibi, ok yaknda sra bize de gelecek!" Gelecekti. Birbirlerinin gzlerini oyan Hrvat ve Srp liderleri, tek bir konuda anlaabilmilerdi: BosnaHersek'i paylamakta. Ve Burhan belki o anda bu gerei bilmiyordu ama hissediyordu. Ne Giysek Alev Eyll 1991 -Mart 1992 Nimeta ve Burhan, Hrvatistan'da sava devam ederken, kurbanlk koyun gibi boynunun vurulaca gn bekleyen Saray-bosna'ya sa salim dndler. Bosna'da insanlar gergin ama sakindi. Belki de islam'a mahsus bir tevekklle, balarna ok yaknda gelecek olan belay vakar ve sabrla bekliyorlard. Cumhurbakan Aliya Izetbegovi, Hrvatistan ve Slovenya'nn Yugoslavya'dan kopularnn uluslararas camiada tannmasn geciktirmek iin elinden geleni yapyordu. Bosna Cumhurbakan btn hazrlklar tamamlanmadan, vaktinden evvel onaylanacak bir tanmann, Bosna'y ok zor bir duruma sokacan iyi biliyordu. Hrvatistan ve Slovenya'nn bamszl tannd anda, Bosna'nn da ayn ekilde davranarak Yugoslavya'dan kopmas gerekecekti ki bu; Bosna snrlar iinde yaayan Srplarla i sava gze almak demekti. Ya da, Yugoslavya Federasyonu iinde kalacaklar, Kosova, Voyvodina ve Montenegro gibi, tamamen Srp-lar'n yumruu altna gireceklerdi. Izetbegovi'in bu konuda endielerini anlayan tek bir kii daha vard; Yugoslavya'ya bar getirmekle grevlendirilmi Lord Car-rington. Lord Carrington, ingiltere Babakan Mrs. Thatcher kabinesinin ilk Dileri Bakan'yd ve dosyas baarl siyasi operasyonlarla doluydu. Avrupa Topluluu Dileri Bakanlar Konseyi'nin o sradaki Bakan Hans van den Broek, Carrington'dan iki ay iinde Yugoslavya'da bar salayacak bir forml gelitirmesini istediinde, Carrington iinden glmt. Yugoslavya'nn ilerinin iki ayda yola girebileceini dnmek iin budala olmak gerekiyordu. Lord Carrington ise budala deildi. stelik Tudjman ve Milosevic 92 ile ilk grmesini yapar yapmaz, bu iki adamn kafasnda ekillenen haritay

hemen grmt. Slovenya'nn Yugoslavya'dan kopuu, ne Srplar' ne de Hr-vatlar' ilgilendiriyordu. Onlar, kendi zerkliklerini ilan ederlerken, Slovenya'nn dnda kalan Yugoslav topraklarn nasl paylaacaklarnn hesabn yapmaktaydlar. Ve Carrington biliyordu ki, geride kalan cumhuriyetlerin karlar ince ince dnlmeden, planlanmadan ve taraflarca onaylanmadan, Hrvatistan ve Slo-venya, uluslararas platformda tannrsa, tm Yugoslavya Hrvatistan ve Srbistan arasnda paylalacak ve dier halklar eriyip gidecekti. Snrlar dahilinde sadece Slovenler'in yaad Slovenya, paay kurtaran tek cumhuriyet olacakt. Bu arada Bosna-Hersek'in de eninde sonunda bamszln istemek zorunda kalacan bilen Radovan Karadzic, Hrvatistan'da uygulanan taktii, imdi Bosna-Hersek'te uygulamaya balamt; hem de ok daha bilinli olarak. nk elinin altndaki Arkan'm Kaplanlar artk iyice deneyimliydiler ve Radovan tecrbelerinden renmiti: gl olan ve erken vuran kazanyordu. Yirminci asrda bile, byleydi bu i! Eyll banda, Bosnal Srplar 'zerk' ilan ettikleri drt ayr blgede Federal Ordu tarafndan korunma istediler. Bu kez, faist Hrvatlar'dan deil de, fanatik Mslman Bonaklar'dan korkuyorlard. Ordu, bu ok tutarsz istei yerine getirmekte hi gecikmedi. Ar silahlarla donatlm taburlar Eyll sonuna kadar Bosna ve Hersek'in Srplarca 'Srp' ilan edilmi blgelerini kuattlar ve devlet iinde devlet yaratm olmakla kalmadlar, bu topraklar Hrvatistan'a saldrmak iin de kullanmaya baladlar. Zaten Banya Luka'daki 'Tank Eitim Birlii'ni de bir sredir bu niyetle kullanmaktaydlar. 14 Ekim'de Srplar'n bu oyunlarna ok can sklan Aliya Izetbegovi, savataki tarafszln yasallatrmak iin Meclis'te bir oylama istediinde, Radovan Karadzic, Cumhurbakan'n 'kan emen Hrvatlar'a' yardm etmekle sulayp Srp delegasyo-nuyla Meclis salonundan kp gitmi, oylamay boykot etmiti. imdi, Hrvatistan' kan glne eviren oyunun tm piyonlarn Bosna-Hersek'e dizmekle meguld artk Radovan. Bosna iindeki zerk Srp blgelerinde bitip tkenmeyen ve yreklere dehet saan bir propaganda yayn, yapay olarak karlan ve bastrlmas iin ordunun yardma arld abuk subuk atmalar ve Srp halknn her vesileyle ak seik bir biimde silahlandrlmas... Srplar ev devlerini ok iyi yapmaktaydlar. Bir ey daha yapt Srplar. Lord Carrington'un hazrlad, tm cumhuriyetleri ayn lde gzeten, etnik halklara, dil, din, eitim ve bayrak zgrl tanyan, hem Izetbegovi hem de dier cumhuriyetler tarafndan onaylanan plan Milosevic nce kabul eder gibi yapt, zaman kazand ve 18 Ekim'de kesinlikle reddetti. Bu plan, Miloevi'in emrinden kmayan, Srplar'n dmen suyunda giden Karada Cumhuriyeti bile kabul etmiti oysa. Miloevi'in bir ikilemi vard. Yugoslavya'da, deiik cumhuriyetlerde yaayan tm Srplar'n tek bir Srp devleti iinde toplanmasn ve bulunduklar yerlerde aznla dmemelerini istiyordu. Milosevic, iktidara Kosova Srplar'nn haklarn kullanarak ykselmiti. imdi ise, Carrington'un hazrlad plan, onun Srplar iin istedii haklarn, Arnavutlar'a da tanmasn ngryordu. Plan reddetti.

Zaman geiyor, ama Yugoslavya'ya bar getirecek almalarda hibir gelime olmuyordu. nne her konan neriye bir bahane buluyordu Milosevic. Sonunda bir zme ulamak iin alan komisyona, Amerika'nn eski Dileri Bakan Cyrus Vance da katld. Vance, yeni bir neri getiriyordu; Birlemi Milletler'e ait bir Bar Gc! Bar Gc'ne her neriyi reddetmeye hazr Srbistan bile scak bakarken, bir unsur daha ortaya kt: Almanya! Aralk balarnda Tudjman Almanya'ya giderek Babakan Kohl ve Dileri Bakan Genscher ile grt, ikinci Dnya Sava-'ndan beri Srplar'a olan antipatisiyle nlenen Almanya, Carrington'un rpnmalarn gz ard ederek, Tudjman'a istedii btn destei verdi, ingiltere ve Amerika'nn Hrvatistan' tanmakta ihtiyatl davranmalarna karlk, Almanya bu lkeye tannma konusunda garanti veriyordu. 93 Aralk'n ilk haftasnda Ivan, Bosna'y destekleyen lkelerde bir aratrma yaparak, Bonaklar'a moral verebilecek bir program 94 hazrlamay dnd ve Nimeta'ya geri eviremeyecei bir teklif-le geldi. Nimeta gn iin Ankara'ya giderek dnemin Babakan ve Dileri Bakan'yla grecek, ayrca byk kentlerde halkn nabzn tutacakt. Nimeta evine o gn sevin iinde dnd. "Mthi bir ey oldu, Burhan," diye karlad kocasn, "van beni Trkiye'ye yollamak istiyor. Senin u anda naslsa pek iin yok. ocuklarn da ylba tatilleri geliyor..." Gerekten de Bosna'da tm inaat ileri, dier sektrler gibi tamamen durmutu. Bakkal, kasap gibi dkknlarn dnda hibir yerde al veri yaplmyordu artk. Hi kimse ne alyor, ne satyor, ne de retiyordu. Gri ve youn bir sisin iinde, yrekleri azlarnda bekliyorlard Bonaklar. Sanki ilk kurunun atlmasn, ilk bombann dmesini bekliyorlard. Brosuna birok meslekta gibi laf olsun diye gidip gelen Burhan, "Olur, gidelim," dedi. Nimeta ocuklar gibi sevindi. Sevinci Fiko ve Hana'ya da sirayet etti. ocuklar, hep byklerinden duyduklar, hayalini kurduklar, ailenin yarsnn yaamakta olduu bu masal lkesine gidecekleri iin yerlerinde duramaz oldular. "Ben de gelirim sizinle," dedi Raziyanm. "istanbul'a gitmeyeli nerdeyse yirmi yl oldu." "Anneanne sen de gelirsen Bozo'ya kim bakar?" diye sordu Hana. "Ben kedinizin bekisi miyim?" dedi Raziyanm. Ierlemiti torununa. "Bozo'yu Azra'ya brakrz," dedi Nimeta. "O seyahatteyken, ben ka kere onun kpeine baktm." "iyi ite, madem Bozo'ya dad bulundu, ben de gelirim sizinle." "Ama anne bil ki ben birka gn Ankara'da kalmaya mecburum. Sen Burhan ve ocuklarla istanbul'da kalr gezersin."

"Ben akrabalarm arar, onlarda kalrm," dedi Raziyanm. "Nereden bulacaksn akrabalarn imdi? Kim bilir nerelere savrulmutur onlar da. ileri gleri vardr." "Sizin kuakta akraba anlay ne yazk ki tamamen deiti, ki- 95 zm," dedi Raziyanm. "Eskiden, aradan krk yl da gese, akraba akraba idi. O kan ba hi zlmezdi insanlarn arasnda. Sana bir ey syleyeyim mi Nimeta, eer byk halamn ocuklarn bulabilirsem, Bursa'ya da gitmek istiyorum bu sefer." "Nereye?" "Bursa'ya ite. Benim slalemin Osmanl'ya gtklerinde, ilk mekn tuttuklar ehir. Tpk Saraybosna'ya benzermi. Bir karl dan eteindeymi... arlar ayn... Kubbeler ayn..." "ilahi anne. Adreslerini bulsan bile, ehirler deiti, evler, arlar deiti. nsanlar da deimitir. Hi grmediin, bilmediin insanlarn iine mi gireceksin?" "Onlar benim soyum." "Nece konuacaksnz? Senin Trkenle mi anlaacaksn, Bonaka bilmeyen soyunla?" Yantlamad Raziyanm. "Ben istanbul'da otelde kalmam, akrabalarmn yannda kalrm. Erenky'deki kkte," demekle yetindi. Nimeta, tevekklle sava bekleyen kasvetli lkesinin gaml insanlarndan, umutsuz konumalarndan ksa bir sre iin bile olsa, ayrlacandan memnundu. ok uzun bir zamandr, ailece yolculuk yapmamlard. oluk ocuk birlikte yolculua kma fikri gerekten ok hotu. Bir haftalna da olsa, neeli seyahatlerin yapld o eski gnlere dnebilmek... Eski gnlere! Yreinde alm kocaman bir yara ile, eski gnlere nasl dnebilirdi? Hibir ey eskisi gibi deildi artk. Hibir ey eskisi gibi olmayacakt. Yugoslavya, Bosna, Saraybosna sratle deiiyorlard. istanbul bile eski istanbul deildi. Bu kente ilk geldiklerinde, binebilmek iin saatlerce kuyrukta bekledikleri araba vapurlarn Raziyanm bouna arad. Masal ehir ve Boazii, Rumeli'yi Anadolu'ya balayan iki muhteem kprnn altnda, btn ihtiamyla masmavi uzanyordu. Nimeta, ilk genliinde istanbul'a geldiinde, Arnavutky'deki akrabalarnn evinin balkonundan oltalarn denize frlatr balk tutarlard. Fiko ile Hana'ya da su zerindeki bu evi gstermek istedi. Arnavutky'deki akraba evi, deniz kenarnda deildi artk. 96 Deniz yoktu. O koyu lacivert, serin deniz, iine atlayana bir kristali tr tr kryormu hissi veren su, yoktu. Yerine, herhangi bir liman ehrinin, bulank, kirli, yzlmez suyu gelmiti. Erenky'de ise yazlarn geirdikleri kkten, korudan eser kalmamt. Kklerin, narl, aml

bahelerin yerini gkyzne ykselen byk beton apartmanlar almt. Raziyanm'n akrabalar yksek tavanlar elii oymalarla ssl, ok odal konaktan, yeni gelimi semtlerden birinde bir siteye tanmlard. Misafirler iin fazla odas bulunmayan bir apartmana. Genler lgn bir trafikte saatler harcayarak ulatklar i yerlerinde yine lgn bir tempoda alp duruyorlard. ok yallar ba dndrc bir hzla akan ehrin gnlk kargaasna karmaktan rktkleri iin, ancak,, evlerinin pencerelerinden takip ediyorlard yaam. Raziyanmr yatlar iinse, bir zamanlarn en byk keyiflerinden biri olar misafir arlamak, bir angaryaya dnmt artk. Burhan ve Nimeta anneleriyle birlikte, ocuklarna OsmanlJ eserlerini hakkyla tantabilmek iin, Sultanahmet civarnda, eskj bir konaktan bozma, yeni restore edilmi bir otele yerletiler. "Salih Zeki Bey'le Gl Hamm'n da buralarda bir baheli ko-| naklar vard," dedi Raziyanm. "Salih Zeki Bey'le Gl Hanm, u anda hayattalarsa, yz otuz yalarn kutlamlardr herhalde anneciim," dedi Nimeta. "Seni tanyabilirlerse eminim ok sevinirler." "Aptal aptal konumasana. ocuklar, torunlar vard. Bu insanlardan hi olmazsa biri, elbette o evde oturuyordur." Nimeta, annesinin peinde, brahim Paa Saray'nn bir arka sokana den yerlerde o eski kona arad. Bir zamanlar pembe boyal olduuna dair ipular veren ve keban tutan harabenin nnde durdu Raziyanm. "Burasyd," dedi. Birka ku kanat J rparak uuup gitti harabenin saaklarndan. Kar kedeki bakkala girdi Nimeta. nce ingilizce, sonra Almanca sordu. "Yu turist? Vant hal? Vant kokakola?" dedi bakkal. "Anneciim, vazgeelim," diye yalvard annesine. Raziyanm ar aksanl krk Trkesiyle denedi, eliyle evi iaret ederek. "Bo- | nak aile burada? u ev... Sarayevolu Salih Zeki Bey, Gl Hanm... Saadet Hanm?" "Haa," dedi bakkal. "Evin eski sahiplerini soruyorsunuz. ld- 97 ler onlar oktaaan..." Elini sallad uzun uzun. "Kzlar Saadet Hanm da lm. Torunlar sattlar evi. Alan adam evi otel yapacakt, yapamad. Temellerinin altnda antika ehir mi varm ne?" "Yr anne," dedi Nimeta, "Otelde telefon rehberine bakarz. Ne kadar Kulin varsa ararsn, tamam m?" Akam telefon rehberinde iki adet Kulin buldular. Raziyanm, "Ben torunlar tanmyorum, nasl karlarlar, bilemem," diyerek son anda telefon etmekten vazgeti. "Byle damdan der gibi olmaz, zaten," dedi Burhan. "Herkesin ii gc vardr. Bir dahaki sefere hazrlkl geliriz, nceden haber veririz. Bilirler, beklerler. u numaralar not edeyim ben."

"Et tabii," dedi Raziyanm. "Onlar asl senin akrabalarn." Burhan, dnya ilerinin ne tuhaf olduunu dnyordu. Bu ehirde onunla ayn soyu ve soyadn paylaan, hi tanmad, hi grmedii insanlar yayordu. Her biri kendi yoluna ynelmiti, lkeleri, dilleri, detleri bakayd ama yine de, bir kaln rgnn sa telleri gibi, ayn baa aittiler. Belki ok deiiktiler, belki de ok benziyorlard birbirlerine. Nimeta, geldiklerinin ertesi gn, ailesini istanbul'da brakp Ankara'ya geti. Babakan ve Dileri Bakan'yla randevusu vard. Ayrca, sokaklardaki insanlarn Bosna'ya gnderilecek Bar Gc hakknda nabzn tutacakt. TRT'den yanma bir kameraman ve gen bir kz vermilerdi evirmen olarak. Kzlay Meydan'nda, serpitiren kar altnda hzl hzl yryen insanlar durdurup sorularn sormaya balad Nimeta, tercman kz araclyla, ilk durdurduklar orta yal bir kadnd. "Bosna? Haa, Bosna... Evet, tabii ok mhim bizim iin. ok Bonak var burada. Dolu. Benim komunun damad da Bonak-tr... Hayrl olur inallah," dedi, yrd gitti. Bir bakas, "Bonaklar, Trkler hepimiz biriz. Mslman deil miyiz? Elbette, karde millet onlar," dedi, altn diini gstererek srtt, el sallad kameraya. S7 "Yahu, bir zamanlar bizim ordu hep oradan devirilirdi zaten," dedi gzlkl bir yal adam, "Sonraaa, neydi ad... Sokollu-98 su... Hsrev Bey'i... eysi... Bonaklar' severiz de ilgileniriz de. Gitsinler bizim askerler, korusunlar Bonaklar'." Gen bir adam, sigarasn yere tkrd, "Bamzda bir bu Bonaklar eksikti," dedi hrsla, "Kbrs belas yetmiyormu gibi, bir de Balkanlar'a bulaalm. Artk elli sene de Bosna yznden kt kii oluruz." "Yani orada kurulacak Bar Gcne asker yollamaktan yana deil misiniz?" diye sordurdu Nimeta. "Deilim. Trk askeri, sadece kendi yurdunu korumal, i ne orada burada?" kinci sigarasn yakarken uzaklat. Bir gen kz, "Kimler? Bonaklar m? Ay bana ne! N'aparlarsa yapsnlar," dedi, acelesi vard, kotu otobse yetimek iin. Raziyanm'a Hdavendigr vilayeti Bursa'y grmek nasip olamad. Burhan ve Nimeta ocuklarna, hem ok bakml hem de ok sefil insanlarn bir arada yaad, bu ok gzel, geliigzel yaplat iin ayn zamanda ok irkin, karmakark, amurlu, grltl, dinamik, gizemli ve byl ehre bir kere daha gelme sz vererek biraz da apar topar dndler Saraybos-na'ya. Hayran kaldklar Boazii'nde, kar-koca ba baa bir akam yemei yemek istemilerdi. Onu bile

yapamadlar. Ivan, Nime-ta'y geri ard. Baz nemli gelimeler oluyordu. Tatil zaman deil, karar zamanyd. Alman Dileri Bakan Genscher, Brksel'de toplanan Avrupa Topluluu'nun Dileri Bakanlarna, onlar tanmasa bile, kendisinin Hrvatistan'n bamszln tanyacan sylemiti. Bu aklama herkeste souk bir du etkisi yapmt. Carrington'un bu tanmann bir felakete yol aacan, bar abalarn sfrlayacam srarla sylemesine karn, Almanya bastrmt. Amerika, Carrington'la ayn gr paylamasna ramen, bu ii Avrupa devletlerinin kendi aralarnda halletmesi gerektiini dnyordu. Aralk aynn 17'sinde, Avrupa Topluluu tarafndan, Yugoslavya'dan ayrlmak isteyen cumhuriyetlere, 24 Aralk tarihine kadar bavuru yapmalar bildirildi. Nimeta'nn iinin bana dndnn ertesi gn, Slovenya, Hrvatistan, Makedonya ve Bosna-Hersek, bamszlklarnn tannmas iin bavurularm yaptlar. Nimeta istanbul'dan getirdii lokumlar, fstklar datyordu ofiste. Ivan'n masasna iki ie rak koydu. "Haydi unu hemen aalm, bavurumuzu kutlayalm," dedi Ivan. "ldrdn m sen? Bu saatte iilir mi rak?" "Bugn her ey yaplr. Danann kuyruunun kopmas iin ilk adm atld," dedi Ivan. Bardaklara drder parmak doldurduu raklar datt. "Dur! yle iilmez rak, stlerine su koymak lazm." Nimeta elinde srahi drt dnyordu odada. Bir ara telefonu evirdi, "Burhan, gelsene kutlama yapyoruz getirdiim raklarla," dedi kocasna. "Sen sakn ime bu saatte a karnna," diye sk sk tembih etti Burhan. Kendi ilerini toparlaynca arabasna atlayp Nimeta'nn iyerine kotu. Televizyona vardnda herkes zil zurna sarhotu. Bir azdan avaz avaz sevdalinkalar sylyorlard. Burhan'n geldiini grnce, "Gel bize katl, Burhan! "diye bard Ivan. "Belki de son keyifli sarholuumuz olacak bu. Gel paam, gel." Bosna'da yaayan yediden yetmie her bir insan, bu bamszln bir fiyat olacan biliyordu. Srplar ounlukta olduklar blgelerde Srbistan, Hrvatlar da Hrvatistan devletleri kurmak isteyeceklerdi. Milosevic, Bosna'y hatta Saraybosna'y bltrt ayrntl haritalarn oktan yaymt masasnn zerine, Tudjman da kendi hesaplarn oktan yapmt ama bir de Milosevic dahil olmak zere, kimsenin szn dinlemeyen, Krajina Srplan'nn lideri Milan Babi vard. Miloevi'in eliyle dnyaya getirip besledii ve artk kontrol edemedii canavar, Milan Babi, kafasn Bosna'ya takmt. Bonaklar

bamszlklarn ilan ettikleri takdirde, Sr-99 bistan'la aralarnda bir baka lke oluacakt. Oysa Babi, Srp-lar' yanbanda istiyordu. Aralarnda bir baka devlete raz de-100 ildi. Hrvatistan ve Slovenya'nn bamszl Avrupa Topluluu tarafndan 15 Ocak 1992 tarihinde tannd. Bu tannmayla Hrvatistan'daki sava da sona ermi oldu. Ayn gnn akamnda, Saraybosna televizyonunda haberleri sunan haber sunucusunun yznde, derin bir keder vard. "Deli midir nedir, l bilanosu bildirir gibi bamszlk haberi veriyor, una bir not yollayn, kuzum," dedi Ivan. "Ne yapsn, bamza gelecekleri hepimiz gibi o da biliyor," dedi Mate, "imdi Hrvatistan'da iini bitiren Ordu, Bosna'ya yerlemeye balad. Tabur tabur asker, topu birlikleri, ar silahlar Birlemi Milletler'in emriyle Hrvatistan'dan karlp Bosna'ya gnderildiler." "Dahas da var," dedi Sonya, "bizimki iyi niyetini ispat etmek iin, yerel glerin elindeki silahlar da orduya teslim etmi. Bartan yana olduunu ispat ederse, sava nleyeceini sanyor." "Izetbegovi'e yklenip durma," dedi Ivan. "Ordu da srf ona gsteri olsun diye Srp etelerinin silahlarna el koymad m?" "Ay sen yuttun mu onu?" dedi Sonya. "Ivan'n yutup yutmamasnn ne nemi var? zetbegovi yuttu, sen ona bak!" dedi Mate. "Yutmak zorunda olduunu anlayamyorsunuz deil mi geri-zekllar?" dedi Ivan. "O bir devlet adam. Onun grevi savatan kamak, ite o kadar!" zetbegovi savatan kamaya alyordu ama, referandumdan kaamad. Bamszlk iin oylama Bosna-Hersek'te 29 ubat ve l Mart gnleri yapld. Radovan Karadzic Bosna'daki Srplar'n oylamaya katlmalarn yasaklad. zerk ilan ettii blgelerin girilerini ablukaya alarak oralara oy sandklarnn girmesini engelledi. Federal Ordu uaklar iki gn boyunca Bosna semalarnda uarak, gkten referandumun boykot edilmesi propagandas yapan brorler yadrdlar. Tm bu basklara karn yine de byk ehirlerdeki Srplar oylamaya katlarak bamszlk iin 'evet' dediler. Radovan Karadzic, Avrupa Topluluu'na Bosna-Hersek'in de bavurusunu yaptn duyduunda, terbiye snrlarn aarak, "Bu ocuk l doar. Topraklarmzda bir Mslman piinin do- 1O1 up bymesine elbette izin vermeyeceiz," demiti. Yaamasna izin verilmeyecek olan ocuk domak zereydi. imdi, referandumla felek Bonaklar'n kader arkn evirmi, zarn 'sava'a dmesini bekliyordu.

Zar sava'n stne serin bir Mart gn dt. Baar'nn Srp bayraklaryla donatlmasna kafas bozulan bir serseri, ikiyi fazla karp sarho olunca, elindeki tabancayla kiliseye gitmekte olan bir dn alayna rasgele ate etti. Srp gelinin babasn ldrd ve bir papaz yaralad. Olay son derece vahim fakat mnferitti. Cinayeti ileyen serserinin ar bir cezaya arptrlmas veya idam edilmesiyle kapana-bilirdi. Ama Karadzic iin, bu cinayet ele gemez bir frsatt ve bu frsat kullanmakta gecikmedi. Kimi suratlarna siyah ynden kar maskeleri, kimi de kadn oraplar geirmiti. Yzlerini semek mmkn olmuyordu ama maskelerin ardndaki gzleri, pars gz gibi parldyordu. Hepsi silahlydlar. Grnte soyguna km bir ehir etesi gibiydiler. Ama ok iyi eitilmi askerler gibi, mthi bir disiplinle ve el a-bukluuyla altlar. 2 Mart 1992'de, yarm gn iinde, Saraybosna barikatlarla evrili bir labirente dnmt. Saraybosna Ordu birliklerinin komutan General Kukanjak, Bistrik'teki klasnda durumu dehetle izledi. O bile emri altndaki JNA glerini Saraybosna'nn blnmesinde kullanmak istemiyordu. Karadzic ile Izetbegovi'i anlamalar iin bir araya getirmeye alt. Karadzic Cumhurbakanl konutuna gitmeyi kabul etmedi, zetbegovi de hakl olarak Holiday Inn otelinde grmeyi kabul etmedi. Sonunda Televizyon Istasyonu'nda bulutular. Herkesin iddetle birbirini sulad bu buluma, barikatlarla blnm Saraybosna'da sava ancak bir ay erteleyebile-cekti. 1O2 5 Nisan 1992 "BOSNA'YI BLMEYN" yryne, sadece Mslmanlar deil, Bosna'da yaayan, farkl dinlerden, deiik etnik gruplardan binlerce insan katld. Yry, kentin batsnda kk bir grupla balad. ehir merkezine doru ilerlerlerken, her mahalleden, her sokaktan, her binadan, insanlar bek bek konvoya katlmaya baladlar. O gne kadar Bosna'da asrlardr i ie, yan yana, ahenkle yaam olan, deiik yalarda kadnl erkekli Bonaklar, Srplar, Hrvatlar, Mslmanlar, Ortodokslar, Katolikler ve Yahudiler; ellerinde Tito'nun resimleri ve Yugoslav bayraklaryla, bir renk ve duygu cmb iinde, her admda daha da oalarak, misyonlarna daha da inanarak, dnya gzeli kentlerini, utan barikatlary-la bldrmemek iin, yryorlard. Yal gen tm Bosnallar hem yryorlar hem de kk lkelerinde asla sava kmayacana itenlikle inanyorlard. Be yz yldan beri birlikte yayordu bu insanlar. Mahallelerini, iyerlerini, okullarn zaten hi ayrmamlard. Tito devrimi sonrasnda ise, bu kaynama gnlk yaamlarnda her trl etnik ve dini ayrm silmi gibiydi. Her ocuk, doduu andan itibaren, komu evdeki ocuk her kimse, onunla en yakn arkada

olarak byyordu. Aliya'lar Boris'lerle, Boris'ler Janko'larla ayn bahelerde ve avlularda oynuyor, ayn okullara gidiyor, Srp kadnlar, Mslman erkeklerin, Mslmanlar Katolikler'in koynuna hi gocunmadan girebiliyor, deiik inanlara ve kkenlere sahip insanlar birbiriyle dost, meslekta, ortak oluyor veya evleniyordu. eitli dinlere, rklara sahip olduklar iin zenginleen, gzelleen bir mozaik oluturuyordu Bosnallar. Bu durumdan honut olmayanlar, deiik etnik ve dinsel yaplarndan dolay birbirlerini knayanlar hi mi yoktu? Vard elbette. Her lkede olduu gibi, her trl insan burada da vard. Ama, en homojen yapl memleketlerde bile, insanlar deiik partilere ve hatta deiik futbol takmlarna mensup olduklar iin, birbirlerini knar, kskanr ve krabilirlerdi. Bosna, varolal beri, bunca deiik kkenli ve deiik inanl insann, savalara ramen uyum iinde yaad tek beldeydi belki de Avrupa'da. Bosnallar, bu nitelikleriyle gurur duyuyorlard. 103 Ve ite imdi, Bosnal bile olmayan bir Karada kylsnn kentlerine kurduu barikatlar istemediklerini gstermek, gurur duyduklar beraberliklerini onun gzne iyice sokmak iin, yryteydiler. Nimeta, Srp asll Sonya ile kolkolayd. Ibo, Yahudi asll meslekta ile omuz omuzayd. Milo, yry akam haberlerine yetitirmekle grevli olduundan, aralarnda deildi, konvoyun nnde gidiyordu. Televizyonda nbeti kalan biriki kiinin dnda tm ekip oradaydlar. Mslman, Katolii, Ortodoksu, Musevisiyle tm Saraybosnahlar. Radovan Karadzi'in tehditlerinin hibirini ciddiye almamlard. Onun Saraybosna'ya ilk geldii gnleri anmsayabilen, orta yan stndeki Bosnallar iin, Radovan Karadzic, sivri burunlu rk papularyla, kyl aksanyla, ellerini koyaca yeri bilemeyen bir garip taralyd. Asrlardan beri tahsil seviyesi yksek olan Bonaklar'n arasnda, kendi ailesi iinde ilk yksek tahsil grm kii olma zellii ile, biraz takdir edilen, ama kyllnden tr biraz da kmsenen ve pek ciddiye alnmayan bir taral! Oysa, Radovan'n, Bosna'ya ilk adm att gnden bu yana ok sular akmt kprlerin altndan. Radovan, belki de, yllar boyunca horlanmann, kmsenmenin ve en nemlisi, ciddiye alnmamann intikamn almaya hazrd artk. Parlamento Binas'nn nnde toplanan cokulu kalabalk, "Bosnay Blmeyin" sloganlar atarak, bar trkleri syleyerek, Vrbanya Kprs'nn te yanndaki barikatlara doru ilerlemeye balamt. Amalar, kpry geerek, Grbavika'ya ulamak ve kentin her kesinin, hl tm Saraybosnallar'a ait olduunu gstermekti. Hibir kt niyetleri yoktu. Ellerindeki bayrak ve pankartlarn dnda hibir ey tamyorlard ve farkna bile varmadan, bir gece evvel, etraf ar silahl Srp militanlaryla evrilmi Polis Aka-demisi'ne doru gidiyorlard. Yani, kendilerine dorultulmu nefretin, aymazln ve silahlarn tam stne. Silah hi ummadklar bir anda, birdenbire patlad. Durmadlar. Ellerinde sadece bayraklar ve pankartlar tayan sivil halka 104 ate alabileceine, hibiri inanmyordu. Birka silah sesi daha duyuldu ve birden ortalk cehenneme dnd!

Gstericilerin ortasna bir el bombas frlatlmt. Yirmi bir yanda bir tp rencisi olan uada, gsnden vurulup yere ykld. uada kendi ehri Srp kuatmas altnda olduu iin Saray-bosna'ya tp okumaya gelmi gencecik bir kzd. Mays aynda doktor kacakt. O gn bu gsteriye katlmayabilirdi. Dubrov-nikli'ydi o. Ama eitim grd ve ok sevdii bu kentin bln-meine onun da gnl elvermemiti. Sar ipek salar uuarak, ;* bar arklar syleyerek yryordu ykldnda. Suada'nn gsnde, imdi kpkrmz bir karanfildi lm. 8 Nisan 1992 "Avrupa Topluluu Ocak aynda Hrvatistan'n bamszln tanmam olsayd, imdi zetbegovi, rpnp durmayacakt," dedi Burhan. kisinden kocaman bir yudum daha ald. "imdi artk aa tkrse sakal, yukar tkrse byk. Kendi bamszln ilan etmeseydi, bu sefer de Srplar'n yumruu altna girecekti." "Herifin dediini hatrlyor musun?" dedi Raif. "Eer Avrupa topluluu Bosna-Hersek'i tanyacak olursa, Bosna'y 'l domu bebek' yapacakt. Srf bu szn tutmak iin kana bulad kenti." "Hatrlamaz mym," dedi Burhan. "Ne kadar kzmtm, 'Srp atalarmzn topraklar stnde, bir Mslman piinin doup bymesine izin vermeyeceiz,' demiti, kstah." "Kim demiti?" diye sordu Raziyanm. "Radovan demiti, anne," dedi Nimeta. "Radovan dediin Karadzic mi, kzm? Karada kyls m?" "Ta kendisi." "O kendi delileriyle urasa ya," dedi Raziyanm. Karadzic,! ruh doktoruydu, ayn zamanda. "Nereden onun atalarnn topra-1 oluyormu Saraybosna?" "Anne, herkes kendi atasn bahane ederse, parampara olur ehir." "Oldu bile." "ehri savamadan blmeyi teklif etti ama zetbegovi kabul etmedi," dedi Nimeta. "Naslsa blnecek olduktan sonra... gencecik kz hayatta olurdu imdi." "Nasl sylersin bunu?" dedi Raif. "Blnm bir Saraybosna! Ne korkun!" "Geen yl Karadzic kimseye danmadan Mays aynda Srp zerk blgesini, Ekim'de de parlamentosunu burnumuza dayatrken, fikrimizi sordu mu? Ha, sordu mu? Bonaklar'la Hrvatlar'a da bir danaym, dedi mi? Srp ilan ettii yerlerde, az da olsa hem Mslmanlar hem Hrvatlar yayordu," dedi Burhan.

Dardan koumalar ve silah sesleri duyuluyordu. Hana, pazen geceliinin iinde, bir kk melek gibi, kucanda kedisiyle koridorun banda belirdi. "Baba sava m kacak?" diye sordu. "Allah korusun. Nereden karyorsun bu laflar," dedi Burhan, silah seslerini duymazla gelerek. "Okulda herkes yle sylyor," dedi Hana. "Birka serserinin kurun atmasyla sava m karm?" dedi Nimeta ocuu yattrmak iin. "Bu Srplar ezelden beri kaplarna samazlar nedense. Pek gz dnk insanlardr," dedi Raziyanm. "Hi de deil," dedi Fiko. "Benim en yakn arkadalarm Srp' tr. Janis, Milo, Konrad." "Arkadalarna bir diyeceim yok da, babalar bugn ehrin drt tarafna barikatlar dediler," dedi Raif. Nimeta, Raif e ocuklarn yannda konumamas iin ka gz iareti yapt. "Hadi Hanuka, doru yatana, yallah. Sava mava yok ama yarn okul var," dedi Nimeta. "Geceliinin st kedi ty olmutur. Ka kere syledim unu kucana alma diye," dedi Raziyanm, "stn silkelemeden yataa girme sakn." "Biz savan eiindeyiz, annem hl kedi ty dnyor," diye fsldad Nimeta, Raif e. 105 "Sen de artk odana ekil Fiko," dedi Burhan. "Ge oldu." "Baba, olup biteni renmek istiyorum." 106 "Olup biten bir ey yok ki olum. Televizyonda duydun ite, 'Bosna Blnmesin' gsterisinde atma km, o kadar." "Siz beni hl ocuk yerine koyun. Herkes benim yama gelen oluna, silah kullanmasn retiyor," dedi Fiko. "Marifet, ileri yoluna silahsz koymaktadr yeenim," dedi Raif. "Eer adam yerine konmak istiyorsan, sana olup biteni anlatrm ama, sen de bana silahtan sz etme bir daha. Anlatk m?" "Tamam day." "Brak ocuu gidip yatsn," dedi Nimeta. "O ocuk deil, delikanl oldu," dedi Raif. "Sen bile hl ocuksun benim gzmde," dedi Raziyanm oluna, l "Day, sen bakma kadnlara. Anlat, dinliyorum."

"Mesele u," dedi Raif. "Asrlar boyunca, bu topraklarda Srplar, Hrvatlar ve Bonaklar i ie yaadlar..." "Bonaklar'la Mslmanlar' m kastediyorsun, day?" "Tito'ya kadar Bosnal Mslman'a Bonak denirdi olum. Mslman olmak bakadr, Bonak olmak baka. Dnyann her tarafnda Mslmanlar var. Trkler, iranllar, Araplar, Endonezyallar, daha pek ok insan Mslman, tpk bizim gibi. Neden Hrvatlar'a Katolik, Srplar'a da Ortodoks demiyorlar da bize Mslman diyorlar anlamak mmkn deil." "Bunda anlamayacak ne var?" dedi Burhan. "Bonak tanmnn anlamn deitiriyorlar aktrmadan. Bizim etnik kimliimizi silecekler, dinsel kimliimizle kalvereceiz. O zaman dokuz asrlk yurdumuza, hemen sahip kacaklar da onun iin. Mslman damgas yedik miydi, Avrupa'dan kovulmak daha kolay ne de olsa." "Ama biz Mslmanz," dedi Fiko. "Elbette Mslmanz. Ve hep yle kalacaz evelallah. Ama biz, ayrca Bonak'iz yeen. Bizim admz Bonak. Bonaklar da Mslman olur. Bunu byle belle." "Tamam day, anlat sen." "ite, her grup, kendi etnik ve dinsel zelliklerini koruyarak! bir arada yaarken, ve bir arada yaayabilmek iin, rotasyon sistemi gibi ideal bir forml bulunmuken, Srbistan'da Milosevic adnda bir deli ortaya kt ve koca Yugoslavya'nn drt bir tarafnda yaayan Srplar' illa da Srbistan'a dahil etmeye karar verdi. Kosova'da, Hrvatistan'da atmalar niye kt? Bu yzden kt. imdi de Bosna'da yaayan Srplar', ayr bir Srp devleti kurmaya kkrtyor." "Srplar zaten bizim cumhuriyetin bir paras deiller mi?" "idiler olum. -Bosna-Hersek'te bir seim yaplmt. Msl-manlar'n partisi seksen yedi, Srplar'nki yetmi bir, Hrvatlar'nki de krk bir iskemle kazanmt parlamentoda. Bu koalisyon sadece bir yl srd. Sonra ayn artlarda yeni bir hkmet kuruldu ama, Srplar Izetbegovi'in Cumhurbakanln hazmedememeye baladlar." "Neden, day?" "Bamszlk mcadelesinde, Izetbegovi, Slovenler'le Hrvat-lar'n tarafn tuttu diye. Edepsizlik etmek iin, bir bahaneydi bu." "Bir gizli neden daha var," dedi Burhan. "Izetbegovi'in 1991 Temmuz'unda, Trkiye'de islam lkeleri konferansna katlmas, Srplar'n tylerini diken diken etti. Zaten ezelden beri, Aliya'nn bir eriat devleti kurmasndan korkmulardr." "Devenin nal!" dedi Raziyanm. "Adam bu yzden yllarca hapislerde rtmediler mi?" dedi Burhan. "Durum bu kadar gerginse, ne diye katld bu konferansa? Biraz kanm bence." "Bu konferansa katlrken, Aliya'nn amac onun da arkasnda dostlar olabileceini esas kananlara gstermekti," dedi Burhan. "Hrvatlar Hrvatistan'a, Srplar Srbistan'a gveniyor. Aliya da kendine

Mslman lkelerden destek salamak istemise neden kabahat olsun?" "eeli haini ne demiti unuttun mu?" diye sordu Raif. "Ne demiti day?" "Bonaklar, zorla Mslman edilmi Srplar olduklarn kabul etmedikleri takdirde, vururuz klarna tekmeyi, kendilerini Anadolu'da bulurlar, demiti." 107 "Raif ltfen! Bu konuyu kapatalm artk. Yarn bu ocuk okulda onlarla birlikte oturacak snfnda." Nimeta'nn surat giderek 108 ekiyordu. Raif hi aldrmad ablasna. "Bak yeenim, madem surda erkek erkee konuuyoruz, gerekleri ren bari. 91 Mart'nda, Milosevic ve Tudjman, hem de hi utanmadan Tito'nun av kknde buluup, Bosna-Hersek'i aralarnda nasl paylaacaklarnn planlarn yaptlar. Onlar karde karde, Bonaklar' nasl haritadan sileceklerini planlarken, halklar birbirini boazlyordu, o baka." "Raif, bu konular biraz ar kamyor mu bu yata bir ocua? Yarn okula gidince..." Nimeta'nn szn kesti kardei, "Yarn okula gidince, kimin dostu, kimin dman olduunu bilsin," dedi. "Day, neden hep bizim arkamzdan komplo kuruyorlar byle?" "nk olum, onlarn gznde Bonak diye bir kimlik yok. Srplar'a sorarsan biz Osmanl basks altnda din deitirmi Srplar'z. Hrvatlar'a sorarsan, Katolik'ten dnme Hrvat'z. Bu yalan utanmadan ilerine sindirip sonra da topraklarmza gz dikiyorlar." "Zaten herkes birbirini boazlyor. ocua ayrlk fikirler alama," dedi Nimeta. "Nimeta, ge kaldn karcm. 25 Ekim'de Srplar kendi parlamentolarn ilan ettiler bile. Zaten ocuk, blnm bir lkede yayor. Brak da gerekleri rensin," dedi Burhan. "6 Nisan'dan beri de, Miloevi'in basksndan kurtulmu, zgr bir lkede yayor ama. Kendi, zerk Bosna-Hersek Cumhuri-yeti'nde." livovia iesini, bardan stne ters evirip bir sre bekledi Raif. "Yahu, burada iki kalmam. Baka ie yok mu?" "Ben getireyim," diye frlad Fiko. "Otur oturduun yerde. Yeteri kadar itiniz," dedi Raziyanm. "Kutluyoruz anne," dedi Raif.

"Kanc kutlama bu? Daha nce de kutladnz, hem de nasl kutladnz." "Hazr Fiko dardayken... bu konular kapat artk Raif. Her J eye ramen, bu Allah'n cezas Srplar'la birlikte yayoruz ite. iindeki dmanlk tohumlarn yeertme Fiko'nun n'olur," dedi Nimeta. "Bir tek ey daha syleyip, susuyorum," dedi Raif. "Neymi o?"' "Fiko bari u gerei bilsin. Miloevi'in emriyle, Bosna ordusunda, Bosna doumlu olmayan tm askerler, rtbeleri ne olursa olsun, Belgrad'a geri gnderiliyor. Tm Yugoslavya'da, ordu iinde Bosna doumlu ne kadar Srp varsa, hepsi Bosna birliklerine sevk edildi. Bu ne demek anlyor musunuz?" "Doru mu bu?" diye sordu Burhan. "Senin bundan haberin var m Nimeta?" "Var. Uzun zamandan beri, byleymi bu i. Evet, bu bilgiyi aldk maalesef," dedi Nimeta. Sofraya ar bir sessizlik kt. "Izetbegovi, hl Bosna birliklerinin bizlere ate amayacana inanyor mu acaba?" dedi Burhan bitkin bir sesle. "iyimser Aliya'nn, 91 Ekimi'nde, televizyonda yapt konumay hatrlyor musunuz?" diye sordu Raif, ayaa kalkt ve edasn, ses tonunu, el hareketlerini zetbegovi'e benzeterek, Cumhur-bakan'nn televizyon konumasn taklit etmeye balad. "Karazdi'in hayalindeki Yugoslavya'y, bugnn dnyasnda artk hi kimse istemiyor. Srplar'n dnda, hi kimse. Onun yaratmaya alt Yugoslavya'dan herkes nefret ediyor! Bu nedenle, Bosna-Hersek halkna, korkmamalarn sylemek istiyorum, sava olmayacak! Korkmayn ve huzur iinde uyuyun!" Raif iskemlesine oturdu, yznde eki bir glmsemeyle, kan masaya vura vura tempo tutarak, Balkanlar'da ok bilinen bir halk trks sylemeye balad: "Sonun geldi Aliya. Sonun geldi Aliya." "Ne souk bir aka," dedi Nimeta. "Kardeine kzma Nimo," dedi Burhan, "bu arky, Milosevic ile Tudjman, 91 Mart'nda, Bosna'y paylama plan yaptklarnda bir azdan sylemilerdi de, orada bulunan biri olay azndan karp, basna szdrmt. Sen anlatmtn bana, unuttun mu?" Raziyanm'n dudaklar titremeye balad. Kocasyla kardeine dik dik bakt Nimeta. 109

"Ne bakyorsun bize yle? Duymadn m yoksa? Ne biim gazetecisin sen, kuzum?" HO "Sen benimle uraacana, artk ime de git valizini topla,': dedi Nimeta, "yarn erken kacaksnz yola." "iim hi rahat deil, kzm. Sen iteyken, Hana'ya kim bakacak? Bir trl anlaamadn bir hizmetiyle, sen de bir tuhafsn." "ilahi anne, sanki hizmeti bolluu var. Milica Srp olduu iin yanmzda kalmak istemediyse benim kabahatim ne?" dedi Nimeta. "Yllardr bu evde grd iyi muamele gzne dizine dursun," dedi Raziyanm. "iyi kzd zavallck. Bu eve ok hakk geti. Kendi kmak istemedi ama aabeyleri brakmam," dedi Nimeta. "Kii kiiyi kendi gibi bilir de ondan," dedi Raziyanm. "Bizim kime ne zararmz dokunmu bunca yldr? Onlar gibi hain miyiz biz? Hana okuldan bo eve gelecek diye zlyorum ben." "Anne, zlme sen. Hana evde hi yalnz kalmayacak. Bu haftadan itibaren ben yarm gn alacam. oktan verilmi bir sz var van'm. Ama hep artlar msait deil diye uygulanamyordu. imdi de benim artlarm dodu ite." "Toruncuum olmasa, dnyada gitmezdim ama..." "Anneciim, ben yllarca tek bama idare etmemiim gibi konuuyorsun. Senin yanmza geliin unun urasnda birka ykk. Sanyorsun ki sensiz hepimiz alktan, bakmszlktan leceiz." "Onlar bilmem ama ben, sizin yemeklere altktan sonra, Ni-meta'nn elinde alktan lebilirim," dedi Burhan. Gzleri parlad 'Raziyanm'n. "Anne, istersen ben yalnz dneyim. Sen kal," dedi Raif. "Mh ocuk olmasa..." "Ama var ve sen de onun biricik babaannesisin. Birka aylk bir ayrl abartmayn byle," dedi Nimeta. Evinin tekrardan hanm olmak iin, iinde byk bir zlem vard. Yakt her sigarann, dudaklarna gtrd her yudum ikinin onaylanmayan baklarla izlenmesinden ve evinin sinir bozucu llerde tertipli olmasndan bkmt. Bazen raflardaki tozlar alnm, boy srasna gre hizaya konmu kitaplar dat- | vermek, evin her kesine sigara klleri savurmak, divann stne zenle yerletirilmi yastklar yerlere frlatmak gibi lgnca duygulara kaplyordu. ocukluunu ve genliini, annesinin tertipli klasnda bir asker olarak yaadn dnrd zaman zaman. Ka kere yatana yattktan sonra, ak unuttuu di macununun kapan kapatmak zere banyoya, yerlere brakt giysilerini asmak zere gardrop bana arlmt. Babasnn, "O daha kck bir ocuk Raziye, rahat brak kz," dediini duyar gibi oldu. "Hana'ya koca bir kavanoz reel yaptm. Sabahlar mutlaka yedir, kahvaltda."

"Olur anne." Nimeta, kocasnn ve kardeinin nnden, boalan tabaklar toplayp mutfaa gtrd. Birazdan elinde dier tabaklarla Raif girdi mutfaa. "Konyak nerde?" "Bir de konyak m ieceksiniz, bunca livovia'dan sonra?" "Kahvemizle, bir parmak." "Olmaz Raif. Yarn erken kalkp araba sreceksin taa Bijeli-na'ya kadar." "Bak, konyam vermezsen, annemi gtrmem yarn." Konyak iesini dolabn altndan kartt Nimeta, "Al, patla-yncaya kadar zkkmlan," dedi. "Abla, ok mu skt annem seni?" "Evimde biraz yalnz kalmak istiyorum Raif. Bana gerekten ok yardm dokundu. O olmasa ne yapardm bilmiyorum ama, kendimi yatl okulda renci gibi hissediyorum." "Eee, ne yapalm, kadn emekli retmen gibi. Disiplin ruhuna sinmi." "Torun zlemi tam zamannda tuttu, biliyor musun? Sabrmn sonuna geldiimi hissediyorum. Ama bir yandan da oradan gelen haberler canm skyor. Srp komandolar dolumaya balam Zvornik'e. Ya bir tatszlk olursa, annem oradayken?" "Hayatmz srekli Srplar'n ne yapacaklar kukusuyla geiremeyiz ki. Onlarn tehditlerine almal ve pek de kulak asmama-lyz. Sen biraz kafa dinle evinde, ben annemi sonbahardan nce geri getirmem. Belki de temelli orada kalmak ister." 111 "Byle hissettiim iin ok utanyorum ama, yalnz kalmaya gerekten ihtiyacm var." 112 "iki karde beni mi ekitiriyorsunuz?" diye mutfan kapsnda belirdi Raziyanm. "Bu bizim en kutsal grevimizdir. ocukluumuzdan beri, bir araya gelince hep seni ekitiririz anne," dedi Raif. "Hayatmzda l senden nemli ne var ki?" "Terbiyesizler," dedi Raziyanm, "Banz skt myd, hemen l tepeme rsnz ama. Aaa, sen konyak m iiyorsun? Yarn l erkenden..." "Kalkp, araba kullanacaksn, ime evladm, yi bir Mslman | ol, iki ieceine git namazn kl." Raif sesini annesine benzetmeye alt. "Ne haliniz varsa grn. Kim evladna yaranabilmi ki? Ben yatmaya gidiyorum," dedi Raziyanm.

"Yarn, biz bu kapdan ktk m, sana yeni bir gn doacak, | hayrn gr," dedi Raif, ablasna gz krparak. "Yarn hepimiz iin yeni bir gn doacak," dedi Nimeta. "Ba- || kalm kime ne getirecek, yarnki yeni gn?" 9 Nisan 1992 Raif yolculuk boyunca slk alp durdu ama hi keyfi yoktu, l kafas karmakarkt. lerin giderek sarpa saracan ok iyi biliyordu. Her Bonak gibi, savan kmayacana tm yreiyle inanmak istese bile, taa derinden gelen bir ses, baka eyler fsldyordu kulana. Yine de slk eksik olmuyordu dudaklarndan nedense. "Bir daha hi slk almayacaksn herhalde. mrnn tm ar- .1 klarn ttn durdun kulamn dibinde," dedi annesi. "Anne, sigara sevmezsin, iki sevmezsin, kfr sevmezsin. Islk da m yasak?" "Bu milletin iki, sigara ve kfr akn hibir zaman anlaya- | mammdr. Neden sizler, herifsiz, kansz, eek spasz konuamazsnz Allah akna?" "Laf saptrma. Ben sana slk yasak m diye sordum." "Ben de sana kfr niye seversiniz diye sordum." "Kfr sevenler kim?" "Siz, Bonaklar." "Eee, sen Bonak deil misin?" "Ben kfr sevmem." "Sevmediin iin Bonak saylmyor musun yani? Trk olmaya m karar verdin? inan bana onlarn az bizden bozuk." "Ne zaman gittin de grdn?" "Yaz tatilerimizi geirmedik mi istanbul'da, ocukken? Akrabalarmz ziyarete gider, tm klk giysilerimizi satn alr dnerdik. Sen paket paket naylon orap tardn ee dosta. Nimeta o delikanlya tutulmasayd, daha ok gidecektik ama, sen kzn gzden karmak istemedin." "istemedim. Taa istanbul'larda yaasn istemem tabii." "Bencil kadn. Kardn da ne oldu, ertesi yl kendine Burhan' buldu, onunla evlendi." "Hi olmazsa gzmn nnde kald."

"Evet, ocuklarn illa gznn nde duracak, onlar bebek-miler gibi kollamaya, korumaya devam edeceksin." "Sen de baba ol da grelim." "Aaa anne, bu kadar da olmaz! Ben baba deil miyim?" "Daha aylk babasn. Babalk duygularn yeterince gelimedi, insan evlatlarna gn be gn daha fazla balanr. Bak bakalm, Muho bir yana gelsin, ondan ayr kalabiliyor musun?" "Oluma imdi de baylyorum ama, hibir zaman stne kilise fanusu gibi kmeyeceim." "Ben size yle mi yaptm demeye getiriyorsun? Sizinle konuulmaz zaten. Nankrler! Sen yine slk al, ben razym." Bir sre daha gittiler yemyeil doann iinde hi konumadan. Zvornik'e yaklarlarken, taa uzakta bir tuhaf hareketlenme grd Raif. Yolun sa yannda rengrenk bir dalgalanma vard. Hzland. "Aaaa, baksana Raif, orada bir sr insan var," dedi Raziyanm, kstn unutarak. Uultuyu biraz daha yaklatklarnda duydular. 113 S8 Raif ne olur ne olmaz diye arabay uzakta durdurup indi. "Sakn kma arabadan anne. Kaplar kitle, pencereleri kapat, 114 beni bekle," dedi. Annesinin arkasndan seslenmesine aldrmayarak komaya balad. Be bin kii! Tam be bin kii... Kadn erkek, oluk ocuk, yaral ya da lmek zere binlerce insan... Ve ynlarla ceset... Kurunlarn, baklarn at yaralar kanayarak ar ar lenler... Lime lime kesilmi kadnlar... Karnlar deilmi, barsaklan dar-da erkekler... Gzleri yuvalarndan uram, ok geireren bebeler... Defalarca tecavze uradklar iin, bacaklarnn arasndan kan szan gen kzlar... Kurun skalam ama sonuta kalp krizinden lm ihtiyarlar... Dili tutulmular... Akln kaybetmiler... Zvornik kentinin aa yukar yars... Ve hepsinin ortak paydalar, Mslman olmalar. Raif deliler gibi koutu insanlar arasnda. Ne dediklerini, ne olduunu anlamaya alt Bir tandk yz grmeye alt. Dehetli kt bir koku genzini yakyordu. Yarallarn kan kokusu ve korkudan altna yapm, stne iemi insanlardan ykselen idrar ve pislik kokusu.

"Arkan'n Kaplanlar... Arkan'n Kaplanlar..." Net olarak alglayabildii tek cmle buydu. Srp terristlerinin azgn boas, acmasz hain faist komandosu Arkan! Kan dondu. Baylacak gibi oldu. Kendini toparlamaya alt. imdi, yeni bir ey daha fark ediyordu... Bu insanlarn arasnda hi gen veya orta yata erkek yoktu. Yaralar kanayan, barsaklan ya da dier organlar deilmi erkeklerin hepsi altm, yetmi yan zerindeydiler. Kadnlar o kadar ok bartyorlard ki, ne dedikleri anlalmyordu. Raif in kulaklar bir sre sonra alt bu grltye, kelimeleri ayrtrmaya balad. Gece gelmilerdi. Kaplar omuzlayp herkesi sokaa dkmlerdi. Bir saat iinde herkese evlerini olduu gibi brakp gitmelerini sylemilerdi. Almayan kaplan krmlard. Genlerin tmn ldrmlerdi. Kadnlarn, kzlarn rzna gemilerdi. Bebeleri ilemilerdi. Kaanlarn, evlerinden hibir ey almasna izin vermemilerdi. Kuran'lar ayaklarnn altnda ezmi, duvarlardaki aile resimlerini parampara etmilerdi. Raif be bin kiinin arasnda karsn ve ocuunu arad. Yerde yzkoyun yatan kadnlar, bebeleri evirip evirip, kk bir mitle bakt durdu. 115 "Raif... Raif... Benim ben, Mijda." Raif stne eildii cesetten doruldu. "Mijda!" Birbirlerinin kollarna atldlar. "Mijda, karm grdn m? Olumu, halam...?" "ok zgnm Raif." Hkrmaya balad Mijda. "Alama, anlat." "Raif, onlar ld." "Nasl? Nasl ldler? Niye ldler?" "Bianka'ya komandolar tecavz etti. ikimiz ayn evdeydik. Talan balaynca, bizim daireye geldi Bianka, bebekle beraber. Kapy kitledik, ykle saklanp bekledik. Biz ierden amaynca, kapy tekmeleyerek krdlar. Bulamayabilirlerdi ama, bebek alad. Oysa, Bianka alamasn diye, memesini hep aznda tutuyordu Muho'nun. Bebek karanlktan ve havaszlktan skld. Alad." Mijda hkrmaya balad. Bir sre sakinlemesini bekledi Raif. "Yklkten ekip kardlar bizi. ikimize de tecavz ettiler. Masann zerine srkleyip, yan yana yz koyun yatrdlar. nden ellerimizi, tekmelemeyelim diye arkadan bacaklarmz tuttular. Birbiri ardna tecavz ediyorlard. Arkam paraland... Raif..." Yine avaz avaz alamaya balad Mijda. Raif ancak o zaman fark etti kzn etekliinin kan ve pislik iinde olduunu.

"Bianka'ya ne oldu? Ne yaptlar ona?" "Muho ok alyordu. lk la baryordu. Arkan'n Kaplanlarndan biri, onu tutup pencereden dar frlatt." Raif in grtlandan bir hrlt ykseldi. "ite o zaman Bianka'ya bir deli kuvveti gelmi olmal. Ellerini ayaklarn kurtard, masadan frlayp pencereye kotu. Kfrler, lanetler yadryordu Srplar'a. Bir tanesi onu yakalad, yere itti, tfeini bacaklarnn arasna soktu... Raif... taa dibine kadar soktu tfei... Sonra bir patlama duydum... Baylmm." Arabann iinde beklemekten sklan Raziyanm, yava yava kapy at, dar kt. Hava yumuackt. Balkan'a erken inmiti bahar. Mis gibi imen kokusunu iine ekti. Uzakta kaynaan kalabala doru sakin admlarla yrmeye balad. 116 Arabada beklerken, kararn vermiti; madem ocuklarna ya-ranamyor, ne yapsa kabahat oluyordu, kendi yat dul grmce-siyle yayacakt bundan byle. Allah, ona salk verirse, Zvor-nik'te hep onunla kalacakt artk. l O Nisan 1992 Bijelina artk yoktu. Zvornik artk yoktu. Nimeta'nm halas, Raif in gencecik kars, aylk olu yoktular. Yzlerce, binlerce gen adam yoktu. Yzlerce binlerce gen kadn ve ocuk yoktu. Geride kalanlar ise mr boyu zedelenmiti. Vajinas ve anusu parampara kadnlar, bir daha hi konuamayacak ocuklar, bir yanlarna inme inmi, hl yaadklar iin utan duyan ihtiyarlar kalmt geride. Etnik temizlik tamamlanmt. Arkan'n Kaplanlar, Belgard'dan, yani Milosevic'den aldklar gle, Radovan Ka-radzi'in emrinde, ar milliyeti eelj'in sevk ve idaresinde Zvornik'i 'kurtarmlard.' Kimlerden kurtarmlard Zvornik'i? Ayn topraklarda be yz yldr yaamakta olan dostlarndan, komularndan, yakn arkadalarndan, i arkadalarndan, hatta sevgililerinden, hatta kuzen ve yeenlerinden kurtarmlard. Kendileriyle ayn dili konuan, ayn kltr paylaan, ayn heyecanlar duyan, yortu ve Noellerini onlarla birlikte kutlayan, kutsal gnlerinde onlara armaanlar sunan, acl gnlerinde dertlerine ortak olan insanlardan kurtarmlard. Zvornik'i kurtarmak uruna, evlerini yama ettikleri, kestikleri, dipikledikleri, derilerini yzdkleri, rzlarna getikleri bu insanlarn kendilerinden tek farklar, ylda bir ay oru tutmalar, iki dini bayram kutlamalar, bayramlarda bayram namaz klmalar ve erkek evlatlarn snnet ettirmeleriydi. Sadece bu fark yznden, canlarm, ailelerini, ilerini, mallarn ve topraklarn kaybetmi, bir gece iinde sfra indirgenmi, dilenciye dntrlm, be bin insan! Nimeta deta ta kesilmi gibi dinliyordu len haberlerini. Hibir ifade yoktu yznde. Ivan scak bir

fincan kahve getirdi, " bunu Nimeta, iyi gelir," dedi. "Hepsinden umudumu kesmemi mi istiyorsunuz?" dedi Nimeta. Cam gzlerle bakyordu. "Sa kalanlarn adlar belli oldu. Vadide olmayanlar iin, hi mit yok canm. Bence sen lleri brak, gcn sa kalanlara sakla." "Annem hastanede dnden beri. Ona devaml sakinletirici veriyorlar," dedi Nimeta. "Kardeimi hepten uyuttular." Ivan, Nimeta daha nce bir bunalm geirdii iin, yine yklacan sanmt onun. Ama tahminlerin tesinde gl kmt Nimeta bu kez. Sanki, olanlar daha nceden tahmin etmi gibi, pek de ar-mamt. Sadece stne garip bir durgunluk gelmiti. Bir de srekli tekrarlad bir ey vard: "Dnebiliyor musun Ivan, bu kym yapan Srp ordusundan yardm istedi Aliya tzetbegovi. Bir insan bu kadar dar grl olabilir mi? Soruyorum sana, olabilir mi? Srp canileri, silahlan, el telefonlar, cipleriyle Zvornik'e dolutuklarnda, katliam durdurmas iin, JNA'y resmen Zvornik'e davet etti." "Bouna zme kendini, kzm," dedi Ivan. "Ordudan yardm istemeseydi, gidip bu ii yapmayacaklar myd yani? Aliya 'Zvornik'e adm atmayacaksnz' da demi olsa, gidecek ve bu kym yapacaklard. Srplar etnik temizlik yapyor, anla bunu artk." "Biz imdi ne yapacaz Ivan?" "Ya hemen bir yolunu bulup kaacaz ya da sramz bekleyeceiz. Sramz geldiinde lmlerden lm beeniriz artk." "Susun be! iimi karartmayn," diye bard Sonya. "Dnya buna izin vermez. Koca dnya gzlerini bir soykrmna daha kapatamaz. Hi kimse aldrmasa, bu yollardan gemi Yahudiler var, onlar izin vermez. Ben midimi yitirmeyeceim. Bu lgnlk bitecek." "Bu lgnl bitirmek iin, nce Bonaklar'm bitmesini bekliyorlar. Azra'nn hakk varm," dedi Nimeta. "Kimler?" diye sordu Sonya. 117 "Balkanlar'da Bonak kimliini istemeyenler." Sesi, grtlandan deil metalik bir borudan kyor gibiydi Nimeta'nn. Kuru 118 ve duygusuzdu. "Biz varz ama," dedi Sonya. "Bitmeyeceiz kardeim. Hep olacaz, biz Bonaklar!" 2-3 Mays 1992

Nimeta, ie gitmeden nce, Hana'nn yemeini len iin hazr etmeye alt. Elektrikler sk sk kesildiinden, yemek bir trl pimek bilmiyordu. Bu tr ileri annesinin omuzlarna ykledii, ar, pazar dnmedii, yemek yetitirmenin telan yaamad gnleri zlemeye biraz erken balamt. Yarm gn almak, zaman kazandracana evin klesi haline dntrmt onu. Tek lks, ev halk sabah kp gittikten sonra, kahvesini ve sigarasn eline alp, telaa kaplmadan koltua yaylarak i sesini din-leyebilmesiydi. Sabah ocuklar okula hazrlamak iin yine erken kalkyordu ama, hi olmazsa, evi toplamaya ve yemek ilerine balayana kadar bir saati kendine ayrabiliyordu. Uzun yllar boyunca, zamannn hep kstl olmasndan yaknp durmutu. imdi ise, nnde silah sesleriyle sslenmi bir sabah sereserpe uzanrken, bir sigara tellendirip, gazete kartrmaktan baka hibir ey gelmiyordu aklna. nk, yapacak hibir ey ey de kalmamt Saraybosna'da. Deil bir iki galeri gezmek, gzel bir film grmek, bir arkadaa sabah kahvesine uramak, ar pazara alverie gitmek bile hayal olmutu. Hayatlarna bir kasrga gibi birdenbire girmiti sava. Oysa, alt yap temelleri, taa 89 Mays'ndaki Kosova olaylarndan beri atlmaktayd savan. Srplar Miloevi'in ynetimi altnda adm adm emellerini uygularken, Bosnallar uyumulard. Derin ve tatl bir uykuya dalmlard. Bu derin uykuda, Cumhurbakanlar Aliya Izetbegovi'le birlikte bir rya grmekteydiler. Bat lkelerinin bu asrda, burunlarnn dibinde byle bir savaa asla izin vermeyeceklerinin ryasyd bu. Bir zorbann kaba g kullanarak insanlar evlerinden, yurtlarndan ve canlarndan etmesine, soykrmna ve ikenceye izin verilemeyeceinin ryasyd. ok gzel, tatl, ho bir ryayd, insan onuruna yakan, insancl bir rya! 119 6 Nisan olaylarndan beri okullar kapalyd. Ama birka mte-ebbis retmen, emniyetli kilerlerde ocuklara ders vermeye devam etme karar almlard. ocuklar ate altnda yrmek zorunda kalmasn diye, hemen hemen her sokakta byle bir kurs almt. Yalar karkt. Hana'nn grubunda kendi yanda ocuklar olmakla birlikte, on-on bir yalarnda da birka ocuk vard. Fiko, kendi ya grubunun bulunduu baka bir 'kiler'e devam ediyordu. Saraybosnal Bonaklar bir seim yapmak zorunda kalmlard. Ya sonunu gremedikleri bir savaa tamamen teslim olacak ve bir gn, sava bittiinde, sa kalabilenler yaama gleriyle birlikte her eylerini yitirmi olarak yalnzca anlarna snacaklard ya da sava mmkn olduunca grmezlikten gelerek, gndelik hayatn gereklerini yerine getirmeyi srdreceklerdi. Eer ilerinde kck bir mit varsa gelecee dair, ocuklarnn eitimini ve ilerini, her eye ramen devam ettireceklerdi. Burhan ve Nimeta gibi ikinci kozu seenler iin yaam, yeraltna inmiti. retmenler, ailelelerin de yardmyla, ocuklarn eitimini srdrmeye alyorlard. Karanlk ve rutubetli zemin katlar, klar sk sk kesildii iin, gaz lambalar ve mumlarla aydnlatyor ve etrafta cirit atan fareleri grmezlie gelerek yaama devam ediyorlard. Fareden korkan birok kadn, bu korkunun

anlamszlnn farkna, savan onlara aniden tantrd lm korkusuyla burun buruna geldiklerinde varmlard. Fareler, bcekler, karanlk, rutubet, pis kokular ve durmak bilmeyen silah sesleri gnlk yaamn iine rlmt, insanlarn ska ektikleri can sknts, yerini can derdine brakmt. Raziyanm, Kraya Tomislav'da, kzna ok yakn olan kendi evine tanm, Zvornik katliamnda karsn ve aylk ocuunu kaybeden Raif ile birlikte oturmaya balamt. Raif, o gnden beri konumuyordu. Nimeta ocan stndeki yemei bir kere daha kontrol etti. lene kadar piecei yoktu. Hana'ya, le yemeine anneannesine gitmesi iin bir not brakmay dnd. Annennenin evinde nasl olsa yiyecek bir eyler bulunurdu. 120 Raziyanm, her zaman ocuklarnn dertlerine, eitli yemeklerle deva olabileceini zannetmiti, nedense. ocuklarndan birinin yzn ask veya cann skkn grd myd, zm frndan yeni km, st kabarm bir brek ya da mis kokulu bir muhallebi eklinde belirirdi. "Bunu bir ye bak, hi derdin kalmayacak. Senin iin, ellerimle yaptm," der ve duman tten bir tabak yemek veya bir tepsi hur-mack uzanrd nlerine. Nimeta bir keresinde kardeine, "Annem, kulan da yemekleri kadar sk ve cmerte sunabileydi bize, bambaka insanlar olabilirdik, sen ve ben," demiti. "Annem dinlemeyi deil, sylemeyi sever," demiti Raif, "bir de piirdiklerini yedirmeyi. Ama hakkn ver, iyi adr." Ne yazk ki, konumay reddeden olunu, lezzetli yemek terapisiyle iyiletirebilme imkn, hzla kayboluyordu Raziyanm'n. Saraybosna'da hibir ey bulunmaz olmutu. Kasaplar, bakkallar yamaya urayp boalmt. Yeni mal gelmiyordu. Saraybosna, Karadzi'in ehri Srp, Hrvat ve Mslman halklara gre blme plan dorultusunda ablukaya alnmt. Srp komandolar ehire giri klar kontrol ediyorlar ve Bonaklar'n alktan lmeleri iin ellerinden geleni yapyorlard. Her eye ramen, Srp aslllar dahil hi kimse byle bir blnmenin gerekleebileceine hl ihtimal vermiyordu. Bonaklar'n, Srplar'n, Hrvatlar'n ve Yahudiler'in evleri, iyerleri, dkknlar, okullar, ksacas yaamlar, asrlardr i ieydi. Bu gne kadar bu insanlar hibir eylerini ayrmay dnmemilerdi. Ama onlar gibi dnmeyenler de vard. Pale'deki kararghnda, Karadzic, ehrin haritalarn masalarn zerine yayyor, krmz kalemle kentin iinden bir Berlin duvar geiriyordu. ehrin dousunda kalan, darack darack sokakl Osmanl mahallelerini, Baar'y Bonaklar'a, Habsburglar zamannda ina edilen geni bulvarlar Hrvatlar'a brakyordu. Kentin batsnda kalan yirminci asrda ina edilmi modern blmn, tm ticaret ve endstri merkezleriyle birlikte, Srplar'a ayryordu Karadzic. Ksacas, Saraybosna'nn byk ounluu ehrin dou blgelerinde st ste ylrken, Srplar en modern mahallelere sereserpe yerleeceklerdi. Nimeta, insanlarn bylesine duyarsz ve rk davranlar karsnda dehete dyordu. Okul ncesi

yllarnda bahelerde, mahallelerde, sokaklarda, sonra okulda i ie byyen, genlik ve niversite senelerini omuz omza geiren, birlikte elenen, sevien, birlikte zlen ve sevinen insanlar deiiyorlard. Krk yllk komularna bir eyler oluyordu. Asrlarn birikimi, insanlar teknolojinin en st kademelerine ulatrm, zeklarn gelitirmiti ama ayn insanlarn i dnyalar, davran biimleri, iki ayaklarnn stne dikildiler dikileli sanki hi gelimemiti. Nimeta bugn ie gecikmeden gitmeliydi. gnden beri Lizbon'da bulunan Aliya zetbegovi, len saatlerinde geri dnyordu. Grmelerden eli bo dndn biliyorlard ama, yine de karlamak iin havameydanna gitmek ve haberi birinci azdan almak gerekecekti. "van inallah hava meydanna gitme iini bakasna ykler," diye dnd. Hi hali yoktu bugn. Dn akam yine almlard Burhanla. Kocasna yarn, kendi gecikecei iin eve erken gelmesini sylemi, Burhan da patlamt. "Bu evde ev hanmln ben yapacaksam, sen de bari inaatlara git," demiti. "ocuklarn sorumluluunu uygar kar kocalar gibi paylaamaz myz yani?" "Paylayoruz zaten. Ama senin geceye sarkan ilerin gn be gn artyor." "Bir sava iindeyiz Burhan. Ben habercilikle urayorum. Tek i bu kald zaten Saraybosna'da. Bu i de olmasa, eve kim para getirecek?" Bu laf eder etmez, ileri gittiini fark ederek, susmutu. Bur-han'n en byk ii Knin'deydi ve oradaki inaat ilerini tasviye etti edeli eve para getiremiyordu doru drst. Aslnda, pek ok Bonak, Hrvatistan'da ok nceleri iini kaybederken, yine iyi dayanmt kocas. nce Hrvatlar balamlard Mslmanlarla uramaya. Ama onlarn hmna uramamt nedense. Dier m-121 hendislerin anlamalarna son verilir, arkadalarnn teker teker ile ilikileri kesilirken, onun hl yerinde kalmas, biraz da rahat-122 sz etmiti Burhan'. Sonra Srplar gelmiti. Knin'e el koyunca, nce Hrvatlar' temizlemilerdi. Srplar tarafndan kontrat feshedilmeden kendisi kapatmt iyerini. Onun gibi birini inaat firmalar havada kapard. Ayrca birok baka ileri de vard baka yerlerde. Ama tm Yugoslavya'da bu kez de Srplar, Srp asll olmayanlarn ilerine son vermeye balamlard. Burhan Saraybosna'ya ait tek bir projeyle kalmt elinde. Zaten ksa bir sre sonra, savalardan dolay inaat sektr tamamiyle durmutu. Modern Saraybosna'nn simgesi saylan Momo ve zeyir adl ikiz gkdelenlerden Mo-mo'daki ofisine laf ola gidip geliyordu ne zamandr. Raziyanm, "ilahi olum, zeyir dururken ne diye Momo'da atn ofisini?" diye sorduunda, kar koca o kadar ok glmlerdi ki, bir izahat yapmak zorunda kalmt yal kadn, "Gvurdan kimseye hayr gelmez," demiti. Sanki eref saatine denk dmt Raziyanm'n sz. Momo'daki ofisler teker teker kapanyordu. Ama melanet sadece Momo'yu deil, tm kenti sarp sarmalyordu hzla. Her geen gn biraz daha karsnn eline bakar olmas, hrn-latrmt Burhan'. Uzun sredir olmadk

nedenlerle surat asyordu. Bu hrnlnn sebebini anlyor ve alttan alyordu Nimeta. Srplar'n gadrine urayanlardan biri de Mirsada'yd. Birka ay nce, bir telefon gelmiti Mirsada'dan. Alamaklyd sesi. "Hibir neden yokken, iten attlar beni Nimo," demiti. Uzun uzun konumulard telefonda. Bu durumu Ivan'a sylememeye karar vermilerdi. nk Mirsada, Nimeta'nn ve dier arkadalarnn srarna ramen, srf Petar'a daha yakn olmak iin, iinden istifa etmi ve Petar'n alt Srp ajansna gemiti. Bunu Petar ayarlamt ona. Gerek kimliini, birtakm manevralarla gizlemeye almlard, sanki bir gn duyulmayacakm gibi. "Yapma, Mirso, sakn yapma, istifa etme sonra ok piman olursun," diye yalvarmt Nimeta. Dinletememiti. Ve sadece birka ay sonra, hibir geerli neden olmakszn, Mirsada kendini kap nnde bulmutu. Ivan'dan yardm dileyecek yz yoktu. Zaten o kadar kibirliydi ki, Nimeta onu ara sra 'bayan gurur' diye arrd, isiz kaldn kimsenin duymasn istememiti. Ivan'dan yardm istememesi iin yemin stne yemin ettirtmiti arkadana. "Evine dn, Mirso," demiti Nimeta. "Saraybosna'da nerede istesen i bulursun. Senin deneyimin ka kiide var?" "Petar'dan ayrlmak istemiyorum Nimo," demiti Mirsada. "u dnyada ak diye bir eyin olabileceine inanmazken, bu yatan sonra ak buldum, nasl vazgeebilirim?" Nimeta, aktan nasl vazgeileceini iyi bildii iin, dudaklarn srm, yantlamamt arkadan. Allahtan yine Petar'n yardmlaryla baka bir yerde i bulunmutu Mirsada'ya. Gerek kimliini saklamt Petar. Yeni iyerinde Srp diye biliyorlad 'Miza'y. Bunu rendiinde, Nimeta kocasna, "Bu kadar nl bir mhendis olmasaydn, belki senin kimliini de saklardk. Ama tm inaat firmalar tanyor seni," demiti. "Bu dnya dndke, benim kimliim deimez Nimo, on asrlk bir kimlik benimki," demiti Burhan, ilk kez duyuyordu Nimeta, kocasnn adyla bbrlendiini. armt, isizlik, umutsuzluk karakterlerini deitiriyordu demek insanlarn. Nimeta ok ansl biri olmadn biliyor ve aln yazsn kabulleniyordu ama, ufak tefek tm aksiliklerin de hep gelip onu bulmasna deli oluyordu. e ge kalmamas gereken bir gn, ocan oyunu da ite bu aksiliklerden biriydi. Mercimein lene kadar piemeyeceini anlaynca, aceleyle bir kda, "Hana, bebeim, len yemeini anneannende ye ve eve dnnce beni iten ara," yazd, kap giriindeki aynann nne brakt. Tam karken, dnd, anneme de bir haber vereyim diye dnd. Telefonu kaldrd, hat bekledi. Hat yoktu. Tk tk tk vurup durdu telefona. Telefon mu bozuktu yoksa hatlar m kesikti? Yan komusunun kapsn ald, bu kez. Azra gecelii ile at kapy. "Kyafetimin kusuruna bakma Nimo," dedi. "Artk geceler gndzlere kart.

Sokaa kamyoruz ki, giyinip de ne olacak?" 123 "Haklsn. Bugn de silah sesleri her zamankinden de fazla gibi sanki." 124 "Ben silah seslerini duymamak iin radyoyu avaz avaz bartyorum." "Elektrik yok ki." "Benimki pilli." "Ah, ne iyi fikir. Eve dnerken pil alaym." "Bulursan almamazlk etme. Benim piller, eskiden aldklarm." Nimeta hayatlarnn en ufak ayrntlarna kadar nasl darmadan olduunu fark etti. Kahveden ilaca, yiyecek maddesinden pile kadar hibir ey yoktu artk. Havagaz, elektrik, su sk sk kesiliyordu. Bir ortaa ortamnda yayorlard sanki. "Senin telefon alyor mu, Azra?" diye sordu. "Sabahtan beri hi almad," dedi Azra, telefona yrd, ahizeyi kaldrd. "Aaa, Nimeta, telefon l." "Demek genel bir kesilme var," dedi Nimeta. "Hay Allah, annemi arayacaktm. Neyse, yolda postaneye urarm." Birden gkgrltsn andran bir sesle, yerlerinden frladlar. Sanki binlerce uak ayn anda evlerinin stnde dolayor gibiydi. Grltden patlayan camlarn angrtlarn da duyuyorlard. "Kilere insek mi?" "Bo ver, birazdan geer," dedi Azra. Silah ve bomba seslerini kanksam grnyordu. Bir aydan beri her gn havan toplar yamur gibi iniyordu ehre. Srplar tepelere kurduklar mevzilerinden srekli ate altnda tutuyorlard Saraybosnallar'. "Bir ay iecek vaktin var m?" "Yok canm. Bugn Izetbegovi dnyor ya, ok i var. Ge bile kaldm." "Deli mi bu Izetbegovi?" dedi Azra. "Kap kap dolap are aryor. Gvur milleti Mslman'a yardm eder mi hi!" "Bu i Gvur-Mslman ii deil canm, bu bir insan haklan meselesi... Karadzic Mslman ounluun oturduu blgeleri kuatma altna ald ve orada yaayan insanlar silah zoruyla evlerinden atyor,

ldryor. Daha geen hafta, krk yldr Dobrin-ya'da yaamakta olan zavall Bosnallar, bir gn iinde kendilerini, bir delinin ilan ettii Srp Cumhuriyeti'nde buluverdiler. insan haklarna bu kadar dkn Bat devletleri bu ie gz yummaz..." Lafn bitirtmedi Azra, "Ben senin kadar tahsilli ve akll deilim Nimo, ama unu bil, Cumhurbakan ve sen Bat'dan medet umuyorsanz, bouna beklersiniz. Bat insan haklarn, son Mslman da can verdikten sonra hatrlar." "Nasl byle dnebiliyorsun?" "Senden daha gerekiyim de ondan. Git sor bakalm Izetbe-govi'e, ne koparabilmi Lizbon toplantsnda? Eli bo dndne kalbm basarm." Azra ile tartmay gereksiz grd, "Eve dnerken getirmemi istediin bir ey var m?" diye sordu Nimeta. "Bu silah sesleri altnda sen kendini getir, yeter," dedi Azra. Nimeta Goria'dan aa indi, hzl hzl yrmeye balad. Sa-raybosna'nn yeni atmalara gebe olduunu biliyordu. General Kukanjak'n idaresindeki JNA birliklerinin bulunduu klay, Bosna birliklerinin kumandan Sefer Halilovi kuatma altna alm durumdayd. JNA birliklerine, silahlarn brakmalar ve Bo-naklar'n ounlukta olduu blgeden ekilmeleri iin ltimatom vermiti. Srplar'n bu durum karsnda susup oturmalarn kimse beklemiyordu. Nimeta bunlar dnerek yrrken, birden yer-gk korkun bir grltyle bir kere daha sarsld, yryenler saaklarn altna, bina ilerine katlar. Uzakta bir yere bir bomba dt anlalnca, sindikleri kap diplerinden kp, yrmeye devam ettiler. Sokakta her an tedirgin ve kap diplerine sine sine yrmeye almt Bosnallar. Mareal Tito Caddesi'ni kesen sokaklarn birine sapt Nimeta. Postane ynnde komaya balad. Silah sesleri giderek daha yakndan geliyordu. Derken, aniden etraf bir duman ve bir kzllk kaplad, gkyznn gne batarken ald renk gibi, krmzya ald bulutlar. Nimeta, "Yangn kt," diye dnd, "bir yerde mthi bir yangn var." Ve Kulin Ban Sahil Yolu'na kan sokan bana gelip sola, caddeye dndnde, grdklerine inanamayarak, donakald. 125 Cam krklar kristal bir elale gibi iniyordu gkten, insanlar yamur gibi yaan camlara tr tr basarak saa sola savruluyor-126 lard. Kocaman alev dilimleri, bir canavarn dili gibi yalayp yutuyordu her eyi. Her eyi. Yeni onarlm gzelim Postane binasnn yerinde, imdi ta, moloz, cam ynlar ve kvrla bkle ge ykselen alevler vard. Birka itfaiyeci, umutsuzca rpnp duruyordu azgn alevlerin ortasnda. Nimeta diz boyu cam krnn iinde, dimdik durmu, kmldamadan, hibir ey duyumsamadan ve dnemeden, bir ahir zaman Neron'u gibi az ilerdeki ate

dansn seyrediyordu. Postane binasnn yan sra, Milli Tiyatro, Hukuk Fakltesi ve civardaki binalar da yanyor, yeni patlamalarla bu ate dansna elik ediyorlard. Rzgrda uuan kzl salar gibi savrulan alevleriyle har har yanyorlard. Yandka, krmz bir fona izilmi, simsiyah iskeletlere dnyorlard. "ite bu, cehennem!" diyordu Nimeta iinden. "Sonunda cehennemi grdk. Tanr gnahlarmz bu dnyada dememize karar vermi olmal." Srplar, Hrvatistan'da savarken JNA birliklerine, kentleri ele geirmeden nce, ta stne ta brakmamacasna yerle bir ettirt-mi, yamalatm ve yzyllarn tarihini harabe haline getirdikten sonra teslim almlard. imdi, uzmanlatklar bu yntemi Saray-bosna'da da uygulamaya balamlard, demek... insanlk d eylemlere ylesine almlard ki, vicdanlarnda en ufak bir sz duymuyorlard onlara da ait olan bu ehirde yarattklar cehennemin karsnda. Nimeta, ta kesilmi, gemiini seyrediyordu alazlarn tesinde. ocukluu, genlii, anlar, sevinleri, kederleri incelip uzayarak, bklerek alevlerin arasnda ge ykseliyor, Saraybosna klleriyle birlikte saa sola savruluyordu. "Heyy, Nimeta! oka m girdin, kuzum?" "Mate! Ne aryorsun burada?" "Asl sen ne aryorsun burada, byle bylenmi gibi? Yr, haydi yr, kafamza bir ey inmeden kaalm burdan." Mate, koruyucu melek gibi bitivermiti yan banda. Omzuna ykledii kamerasnn arlna aldrmadan, bylenmi gibi yangn seyreden Nimeta'y kolundan ekitire ekitire bu cehennemden uzaklatrmaya alyordu. "Anneme telefon edecektim Mate." "Olmu sana olanlar Nimeta. Postane mi kald? Telefonlar kesikti zaten. Ahlakszlar sabahtan kestiler telefonlar, farknda deil misin?" Cam krklarnn iinde tr tr yrdler. "Araba u tarafta," dedi Mate. Arabann da btn camlan krlmt. Nimeta'nm bacaklar dizlerine kadar cam kesiklerinden dolay kan iindeydi. Ele gelen cam kymklarn Mate ile birlikte ekip aldlar bacaklarndan. Kk paralar etin iine girmi mthi zdrap veriyordu. "urada bir eczane vard," dedi Nimeta, eliyle sa taraf iaret ederek. "Demin bombaland." "Ya ilerdeki doum klinii?" "Az nce yanyordu. Televizyona gidelim, orada hallederiz. " "Ah Mate, ocuklarm! ocuklarm..." "Neredeler?"

"Bizim mahalledeki kilerlerde derse gitmilerdi." "Oraya dnemeyiz imdi Nimeta. O taraflarda bir atma veya hasar yok. Bu durumda, zaten retmenler onlar salvermez, merak etme." "Ama Mate..." "Amas yok. Benimle geliyor musun?" Nimeta arabaya girdi. Arabann camlar paraland iin, koltuklarn st krklarla doluydu. Cam krklarn Nimeta'nm ear-byla dar doru sprp, oturdular. Gerekten de, belki kentin u anda en emniyetli yeri, kendi mahalleleriydi. retmenler, Mate'nin syledii gibi, bomba ve silah sesleri yatmadan ocuklar salvermiyorlard evlerine. stelik, dn akamki kavgaya ramen, Burhan'n eve erken dneceini ad gibi biliyordu. Mate arabay delice bir hzla srd. ehrin batsndaki televizyon binasna ulatklarnda, yangn sersemliini zerlerinden atamadan, yeni bir haberle sarsldlar. Cumhurbakanlar Aliya Izet-begovi kaypt. Ua bir gece nce Lizbon'dan havalanm ve 127 bunca zaman gemesine ramen, hibir yere ini yapmamt. Uak ya dmt ya da karlmt. 128 ehirde tam krk bin telefon hatt sabahtan beri kesik olduu iin, soruturmalar, aratrmalar da ok zor oluyordu. Allahtan televizyon binasnn telefon hatt, postaneye bal deildi ve Cum-hurbakan'nn kkne direkt ve zel bir hatla balanmt. O tek telefon da devaml meguld. Nimeta'nn niyeti, iyerinde bir boy gsterip, bir an nce evine dnmekti. Ama 'Izetbegovi olay' zlmeden, hi kimsenin bir yere ayrlmamas iin kesin talimat vermiti van. Mrn krn edenlere, ok sert bir sesle barmt: "Sava iindeyiz. Televizyonculuk sorumluluk isteyen bir itir. Mesai saatleri yoktur. Gerektiinde yirmi drt, hatta elli drt saat i banda kalmak var. Bu deveyi gtmek istemeyenlere kap, naa orada!" iinden bir kfr savurup masasnn bana kmt Nimeta. Azra haklyd bir yerde, ne ii vard zetbegovi'in gvurlarn peinde. Eli bo bile dnememiti. Hi dnememiti Izetbegovi. Sonya, ald birtakm duyumlar anlatp duruyordu. Gya, zetbegovi'in siyasi rakibi Fikret Abdi, Srplar'la birlikte hain bir plan hazrlam. Izetbegovi'i ldrp, Bonaklarn bana geecekmi. "Ayol, o adam Yugoslavya iinde kalma yanls deil miydi?" diye bard Nimeta. "Mirsada bize gizli bilgi szdrmt. Ynetimi o ele alrsa, sava bitecekti, biz de Yugoslavya'ya katlp..." "Bir etnik aznlk olarak, itelene kakalana Srp yumruu altnda yaayp gidecektik. yle bar eksik olsun," dedi Mate. Muta, kapdan kafasn uzatp bard.

"Ivan bizi hemen odasnda istiyor. Yeni bir deerlendirme ya-pacakmz. Telefonlar ilemediine gre, herhalde bir yerlere dalp bilgi toplayacaz." Toplantda, haberleri ne ekilde sunacaklarna dair karar aldlar. Onlar Cumhurbakanl'na balayan telefon, srekli meguld. Hl bir haber gelmemiti Cumhurbakan'ndan. Herkes tedirgindi. Nimeta, bir akam nce kocasyla yapt mnakaay unutamad iin, daha da tedirgindi. Bir an nce evine gitmek ve Jj aralarndaki gergin havay yumuatmak istiyordu. Ama nedense, aksilikler hep onu bulurdu, aynen bu akam olduu gibi. Bur-han'n eve erken dnecei akamlar i kar, o kent dnda oldu- 129 u zamanlar, yaprak kmldamazd lkede. Izetbegovi, kaybola-ak baka gn bulamamt! Toplantnn sonunda, "Gzlerini kurbanlk koyun gibi dikip bakma yzme mell mell. Akam haberlerinden sonra, hl bir gelime yoksa gidersin Nimeta," dedi Ivan. Spiker haberleri okuyordu. Mate'nin ektii yangn filminin gsterimi yeni bitmiti. Hep birlikte haberleri izliyorlard. Telefon ald yine. Ivan, uzanp at. Yz bir anda bembeyaz oldu. "Ne?... Ne?... Ne diyorsunuz?" Herkes dehetle birbirine bakt. Spikerin kulana bal diktafona eildi Ivan, kendine bile yabanc gelen bir sesle, "Hatta Cumhurbakan var," dedi. "Hemen canl rportaj yap onunla." Haberleri dinlemekte olan Saraybosnallar, sunucunun aknln fark edemediler. Cumhurbakan'nn sabahtan beri kayp olduundan halkn haberi yoktu. Spiker, ilk aknln atana kadar biraz bocalad, Lizbon grmeleri hakknda bir iki soru sordu ve neden sonra, "Sayn Cumhurbakanm, u anda neredesiniz?" demeyi akl etti. "Lukavika"daym," dedi Izetbegovi. Bir an iin, herkes nefesini tuttu. Kimse kulaklarna inanamad. Saraybosna'da yaayan her Bonak, Lukavika'nn Srplar'n en nemli kararghlarndan biri olduunu ve tm saldrlarn orada planladklarn biliyordu. Yani, Cumhurbakanlar dmanlarn elindeydi. Sunucu, sesi hafife titreyerek sordu: "Hangi konumla orada bulunuyorsunuz, Cumhurbakanm?" "Grne baklrsa, karldm," dedi Cumhurbakan. Telefonun ucundaki Izetbegovi, Cumhurbakanl Kk'n-den, yardmcs Eyp Gani ile grmek istedi. Balanty saladlar. Cumhurbakan, kendisi zgrlne kavuana kadar, vekletini Eyp Gani'e braktn aklad. Yava yava, neler olduunu herkes renmeye balamt.

Lizbon dn, uak Roma'da petrol ikmali yapp, yeniden S9 havalandktan biraz sonra, uan pilotu, Saraybosna'da atmalar younlat ve yer yer yangnlar balam olduu iin, Saray-130 bosna Havaalam'na inme izni alamadn, Belgrad veya Zagreb arasnda seim yapmalarn sylemiti. Zagreb'i semiti Izetbego-vi. Bir mddet sonra, pilot geri gelmi, Cumhurbakan sorumluluu ve riski gze ald takdirde, Saraybosna'ya inebileceini anlatm, ne yapmas gerektiini sormutu. "Saraybosna'ya inelim," demiti zetbegovi kesin bir tonla. inite, artk Srplar'n elinde tutsakt Cumhurbakan. Havaalan mdrnn odasnda, sonunun ne olacan bilemeden oturuyordu. Oradan ayrlmasna izin vermiyorlard. Cumhurbakanl Kk'ne ve evine telefon etmek istemiti ama, mdr ehirdeki btn hatlarn kesik, telefon etmenin de imknsz olduunu sylemiti. Tam o srada, mdrn masasnn zerinde duran telefon almaya balamt, zetbegovi yerinden kalkm, kararl admlarla yrm, masann nnde durmu ve sert bir sesle, "Telefonu bana verin," diyerek ekip almt ahizeyi mdrn elinden. Cumhurbakan telefondaki kiiye talimatlarn verirken havaalan mdr, hibir ey sylemeden, donmu gibi, ylece bakyordu. Bosnallar artk Cumhurbakanlarnn kaderinden haberdardlar, zetbegovi bir dei tokuta rehin olarak kullanlacakt. Srp militanlar Izetbegovi'i ve yanndakileri bir arabaya bindirip, az tedeki JNA kararghnn bulunduu Lukavika'ya gtrmlerdi. Niyetleri, imdi onu sk bir pazarla zorlayarak, Sefer Halilovi'e, Kukanjak'n ve kumandasndaki Srp askerlerinin etrafna rd kuatmay kaldrtmakt. zetbegovi, Bonaklar'n elinde tutsak bulunan JNA komutan Kukanjak ile dei tokuu kabul etmiti. Izetbegovi'in Bonak-lar'a iadesinin yan sra, Sefer Halilovi de el koyduu silahlar, Srplar'a iade edecekti. "Kukanjak ve zetbegovi ayn aracn iinde yola karlmlar. Onlara Birlemi Milletler'in Kumandan MacKenzie elik ediyormu," dedi Ivan. "Birazdan Saraybosna'da olurlar. Mate, yklen bakalm kameran. Sonya, Mate'ye sen elik et. Muta, sen burada benimle kal. Sen gidebilirsin Nimeta ama yarn len burada ol. Sakn gecikme." Telefonlar kesik olduu iin, sabaha kadar almak zorunda olduunu ailesine haber veremeyen Nimeta, yorgunluktan yklarak evine girdiinde, Burhan' kan ekilmi, bembeyaz bir suratla onu beklerken buldu. "Saatten haberin var m?" dedi Burhan. "Olanlar bilmiyor musun? Televizyon da m kesikti? Haberin yok mu? zetbegovi karld. Tam eve gelmek zereydim ki..."

"Fiko'yu ve Hana'y, kocan, anneni, kardeini, zetbegovi kadar merak etmiyorsun deil mi Nimeta? Onlar umurunda deil. Evin stne bomba m dt, ocuklar sa salim dnebildiler mi? Alar m, toklar m, umurunda bile deil." "Nasl sylersin bunu?" diye bard Nimeta. "Srf onlar iin, yarm gn almaya balamadm m?" "Bu mu yarm gn almak? Saat sabahn bei." "Bu ii de kaybedersem ne yaparz? Senin getirebildiin para yetmiyor ne zamandr, farknda deil misin Burhan?" "Sen ne zamandr paragz oldun Nimeta?" "Sava iindeyiz, iki yakamz bir araya gelsin diye, elimden geleni yapyorum, sabahn krne kadar alyorum. Nihayet eve dndmde bana syleyecein bu mu?" "Nerede alyorsun sen?" diye sordu Burhan. Gzleri, bembeyaz suratnda, kor gibi yanyordu. Elleri ve sesi titriyordu. Nimeta, Burhan'n bir hortla andrdn, halinin normal olmadn fark etti. "Ne demek bu?" "Nerede alyorsun sen? Televizyonda m yoksa o Hrvat'n yatanda m?" Nimeta'nm bir an ii geer gibi oldu. Duvara yasland. Yreinin atlarn duyuyordu. Sadece yrei deil, tm atardamarlar byk bir gmbrtyle uulduyordu kulanda. "Sana bir soru sordum," dedi Burhan. Sesi slk gibi tslad. "Ne demek bu?" Nimeta ancak fsldayacak gc buldu kendinde. "Bu, u demek!" Burhan yanamt karsna. Dve hazr iki 131 horoz gibi burun buruna, soluk soluaydlar imdi. Kocasnn ne-1 fesindeki alkol kokusunu duydu Nimeta. 132 "Bu, u demek; senelerdir bir Hrvat itinin altna yatyorsun, l demek. Hi utanmadan kocana, ailene ihanet ediyorsun, demek. Yasak akn yznden girdiin bunalmlarda, beni sulu durumuna soktun ve beni bir kere de yle aldattn, demek. Sonsuza kadar' renemeyeceimi mi sandn Nimeta? rendim ite! Hem de nasl rendim, bir bilsen." Nefes nefese sustu. Kan ana gibi gzlerinden biri durmakszn seiriyordu. Nimeta, bir bcek gibi yapmt duvara. Srtn, duvarn iine girmek istermi gibi bastryordu sert betona. Duvarn iine geerek, kaybolmak istiyordu. Ama duvara geemiyor, sadece hibir ey sylemeden duruyordu ve yrei, btn gn kanayan bacaklarndan ok daha fazla ac vererek kanyordu. "Hayr, yle deil. Senin sylediin gibi deil," demek istiyordu. "Ben sadece k oldum. aresizce k oldum ama yine de seni ve ocuklarm brakamadm Burhan. Sizden hi ayrlamadm ben."

"Konu!" diye bard Burhan. "Bana bunu neden yaptn, anlat. Byle bir cezay hak etmek iin ok byk bir ktlk yapm olmalym. Ama ben hi kimseye ktlk yapmadm. Belki de atalarmn iledii bir gnahn bedelini dyorum, kim bilir?" Nimeta avaz avaz bararak, bir eyler sylediini sanyordu ama hi ses kmyordu boazndan. "nkr bile edemiyorsun." Burhan'n sa eli havaya kalkt ve imek gibi indi Nimeta'mn yzne. Bir an dilerinin azna dkldn ve gerekten de duvarn iine getiini sand Nimeta. Gznde imekler akt. Az sonra, kendine geldiinde, artk Burhan yoktu ve Fiko, koridorun ucunda yaral bir hayvan gibi gzlerinde tarifsiz bir ac ve korkuyla, yerde yatan annesine bakyordu. Mays-Haziran 1992 Nimeta, akam yemei iin sofray kurarken, tedirgindi. Biraz sonra Burhan geldiinde, ocuklar yatana kadar hibir ey olmam gibi davranmaya karar vermiti. Onlar ortalktan ekildikten sonra aacakt konuyu. Hibir eyi saklamayacakt. Burhan'n Stefan'la ilikisini renmi olduunu biliyordu artk. Ama bu ilikinin oktan bitmi olduunu da renmeliydi kocas. Bur-han'a onu brakmay baaramadn, evini ve ocuklarn asla terk edemediini, kendiyle i hesaplamasnda, kocasn tercih ettiini anlatmalyd. Burhan'dan onu anlamasn ve balamasn istemeliydi. Tm insanlar gibi, o da hatalara akt. Kocasyla ilikilerinin zorland, birbirlerinden uzaklatklar, kendini yapayalnz hissettii bir srada, bir adam kmt karsna, bir anda kaplp gitmiti. Yok, kaplm ama gidememiti. Kalmt. Kocasnn, ocuklarnn yannda kalmt ve kendi kendine bir sz vermiti; bir daha asla Stefan ile grmeyecekti. Onunla bulumayacak, konumayacak, pmeyecek ve sevimeyecekti. Stefan srf o bu karara vard iin, Yugoslavya'dan ayrlp, Londra'ya gitmiti. Bunu takdir edebilecek miydi Burhan? Stefan'la birbirlerinden kopmak iin verdikleri abay anlayabilecek miydi? Bir ya tanesi yanaklarndan szlp yeni yayd rtnn zerine dt. Hayr, ne Burhan, ne ocuklar ne annesi, kimse, hi kimse anlayamazd bu abay. Stefan ve o, herkesin gznde, yasak ak yaayan iki lgndlar. Hele o! Evli ve ocuklu bir kadn olduu iin, ak sarholuu iinde pembe bulutlarn zerinde dolat, en mutlu olduu dnemde bile lanetlenmi gibi hissetmiti kendini. Hem vicdan azab ekmi, hem de baz eyleri sanki hep nceden bilmiti. Annesinin, yasak akn rendii takdirde onu asla balamayacan, rnein. Olu ve kz da balayamazlard herhalde... Belki Hana gen bir kadn olduu zaman, ayn eyler onun da bana gelirse. .. Evli ve ocuklu bir kadnn da aka ak bir yrei, bir bedeni olabileceini, baz duygularn engellenemeyeceini bizzat renirse... Yok, yok, asla byle bir tecrbeyi yaasn istemezdi kz. Onu lene dek affetmesin, ama yeter ki Nimeta'mn ektii acy ve utanc asla yaamasnd Hana. Tabaklar getirip sofray kurdu. Masann her bir kenarnda bir tabak! Yllar nce, Stefan'dan ayrlmaya kesin karar verdii gn de, ayn imdi olduu gibi, masaya tabaklar

dizmiti. O akam Bur-133 han'a baka bir adam sevdiini sylemeye hazrlanyordu. Ertesi gn, masaya bir tabak eksik koyabileceini dnmt... Bir ek-134 sik tabak; Burhan'n taba... Eli yle ok titremiti ki, tabak elinden dp krlmt. Akam karsnn syleyeceklerini dinleyip de rendiinde, Burhan'n yrei de tpk bu tabak gibi parampara olacakt. Sprgeyi getirip, faraa doldurmutu krklar, pe atmt. Sofray kurduktan, yemein altn yaktktan sonra, birden koa koa gidip, pe att taban paralarn, plerin arasndan dar karmt. Kocasnn yreinin krklarn ykar gibi, zenle teker teker ykamt seramik paralarn. Burhan, sonradan bu krklar bir kenara konmu grdnde, "At bunlar karcm, yenisi alrz," demiti. "Ben gzelce yaptracam onu." "Artk hayr gelmez bu tabaktan. Krlm bir kere, at gitsin." Nimeta ertesi gn telefonda Stefan'a, "Burhan'a yine syleye-medim. Onu terk edemeyeceim, affet beni Stejo," demiti. Bunlar anlatsa kocasna, anlar myd Burhan? Dn ona dehet iinde, sulayan gzlerle bakan Fiko anlar myd? Onun, ailesini terk etmemek iin kendi kendine kar verdii sava izah edebilir miydi oluna? Denememiti bile. "Olum, kar kocalarn arasnda olur byle eyler. Sava hepimizin asabn bozdu. Git biraz buz kar dolaptan. Sakn Hana'ya da bir ey syleme," demiti, gzlerinde mthi bir korku ve acyla bakan Fiko'ya. "Anne, babam sana neden vurdu?" "Kavga ettik." "Neden vurdu?" "Vurmad olum. Ben dtm. Ayam kayd dtm." "Neden vurdu, anne?" Nimeta yatt yerden toparlanp kalkmaya almt. "Fiko, bana yardm edeceine abuk subuk sorular soruyorsun. Sana ne dedim? Ko biraz buz getir, haydi." "Anne, babam duydum. 'Ben bir gnah dyorum,' dedi sana. Ne demek istedi babam?" "Fiko, sen dediimi yap, git bana buz getir. Sana ne olduunu sonra anlatrm," demiti. Hem zaman kazanmak hem de yznn morarmasn, imesini nlemek istiyordu. Fiko gidince

tutuna tutuna kalkp, tuvalete girmiti. Aynaya bakmaya cesaret edememiti. Kapy kilitlemi, sesi duyulmasn diye, ban havluya gmerek hkra hkra alamaya balamt. Fiko'yu ok zor ikna etmiti, bu iin her kar-koca arasnda geebilecek, sradan bir mnakaa olduuna. Sabah ie gidememiti Nimeta. O gn, sadece Mirsada ile konumak istemiti. Annesinin telefonu alt iin, onun evine kadar gitmiti arkadana telefon etmeye. Allah'tan annesi evde yoktu. Bo gzlerle bakan Raif e arkasn dnerek, Mirsada'y aramt, bouna. Onu bulabilseydi, "Sonunda korktuun oldu, Mirso, Burhan renmi," diyecekti. En yakn arkadana iini dkp, hkra hkra alayacakt belki de. Ama Mirsada yine yoktu. Uzun zamandr haber almyorlard ondan. Bir ara, Petar ile kent dna kmaktan bahsettii iin, kt eyler dnmek istemiyordu Nimeta. Raif, morarm gzne, i suratna gzlerini dikip bakm, hibir ey sylememiti. "Bana neler olduunu sormayacak msn Raif?" Hi tepki yoktu kardeinde. "ilalarn alyor musun sen?" Gzn bile krpmamt Raif. "Konumaman hibir eyi halletmiyor. Bunun bir ka olduunu bilmiyor muyum sanyorsun? Hepimiz savan gerekleriyle, alaryla yzleirken, sen suskunluunun arkasna gizlen bakalm. ocukken de byle yapardn Rafo. Houna gitmeyen bir ey oldu mu yorgann altna gizlerdin kendini saatlerce. Ama artk bydn. k yorgann altndan." Bunlar sylerken bir taraftan da kapy gzlyordu, annesinin gelip gelmediini grmek iin. Raziyanm dnyada syletmezdi bunlar Raif e. Hayat boyunca, olunu hep korumu, hep savunmu ve en ok onu sevmiti. Bazen Nimeta vey ocuk olup olmadn bile dnrd, annesinin kendine olan farkl tutumu karsnda. ocukluklarndan beri, Raziyanm sadece kzn azar135 lar, kzn tenkit eder, kznn ilerine karrd. Raif ne isterse yapmak hakkna haizdi. Annesinin paasyd o. 136 "Raif, o korkun olaylar srasnda evinde bulunmadn iin kendini suladn da biliyorum. Aptal deilim ben. Ama orada olsaydn bir tek ey deiecekti, imdi sen suskun bir canl yerine, parampara bir l olacaktn, o kadar! Karn ve ocuunu naslsa kurtaramayacaktn. Kim kurtarabildi ki? nce seni ldrecek, sonra yine istediklerini yapacaklard. Bunu anla ve ne olur konu ark. Konu!" Raif i konuturmaya almann bouna olduuna anlaynca, tekrar telefona yrmt. Bir kere daha deneyecekti Mirsada'y bulmay. Ona yle ok ihtiyac vard ki. Ama yarm saat nce alan telefon, artk almyordu. Kfr basp, kp gitmiti Ni-meta. Evine dnmt. Evde, zaman zaman alayp, zaman zaman uyuyarak btn sabah yatmt. Kmldayacak hali yoktu. Yatt yerde kafas srekli almt. Bu evlilii kurtarmas gerekiyordu. Kocasna her eyi anlatp, zr dilemeliydi. ocuklarn

ayrca bir de evin iinde yaanan ikinci bir savaa sokmaya hakk yoktu. Burhan onu balamak istemese bile, hi olmazsa, sava bitene kadar bir arada kalmalar gerekiyordu. "Ben Stefan'dan uzaklaarak, payma den fedakrl yapmtm, imdi fedakrlk sras sende, beni affetmek zorundasn," dese, ne yapard acaba Burhan? Erkeklerin nezdinde, kendi gururlarndan ve egolarndan daha nemli eyler olabilir miydi? Balama yetenei, evlat sevgisi veya bir kadna duyabilecekleri dostluk duygusu gibi? Deneyecekti. Burhan'n ok sevdii piryan'*' piirebilmek iin, marketteki et kuyruunda bir saate yakn beklemi, alt yz gram ete normal fiyatn be mislini demiti. Kocasnn ona ok yaktrd yeil bluzunu giymiti. Yzndeki morluu makyajla kapamaya, sabahn erken saatlerinde olanlar unutmaya almt, ite nihayet her ey hazrd ve ailece Burhan' bekliyorlard. Burhan bir trl gelmiyordu. ocuklara, babalar geciktiinde her zaman yapt gibi ye(*) Et ve pirin ile yaplan bir Bonak yemei. meklerini vermedi, beklemelerini syledi, Nimeta. Beklediler. Saat sekiz, sekiz buuk, dokuz oldu. Dokuzda, Hana'ya yemeini yedirdi, Fiko'ya biraz daha beklemesini syledi. Saat on oldu. Fiko ackt iin, ona da yemeini verdi. Telefon kesik olduundan, Burhan'n brosunu arayamyorlard. "Babamn bana bir ey gelmi olmasn, anne?" dedi Fiko. "Sk sk gecikir baban, biliyorsun olum," diye yantlad ama, kendi de endie iindeydi artk. Endiesi katmerliydi. Hem bana bir ey gelmi olmasnden korkuyordu kocasnn, hem de onu terk etmi olmasndan. zenle kurduu sofray toplad. Mutfakta ayak st, soumu yemeklerden bir eyler attrd. Yiyemediklerini Bozo'nun tabana aktard. Kedi yemei bir iki kere koklayp, arkasn dnd gidip iskemlenin altna reklendi. Sanki o da farkndayd evdeki ar havann. Fiko, etrafnda bir sre dolanp durduktan sonra, dikildi karsna. "Belki de sana kzgn olduu iin dnmyor eve babam," dedi. "Samalama." "Ama bu sabah kavga ettiniz. ok kzgnd babam, baryordu." "Kar kocalar her zaman kavga eder. Normaldir bu." "Ben sizi daha nce hi kavga ederken grmedim, anne," dedi Fiko. ocuk doru sylyordu. Hi kavga etmezlerdi onlar. Belki de hi kavga etmedikleri iin k olmutu bir

baka adama, ilerinde biriken isteklerini, hayal krklklarn, kzgnlklarn aktama-mlard. Durgun bir su gibiydi Burhan, hi kabarmazd, hi kzmazd, sorgulamazd da. Nimeta'nn drdrlarna dayanamaz hale geldiinde, dudaklarm sarktp surat asard sadece. "Sen artk yat, Fiko," dedi. "Keke bir telefon edebilseydik, anne." "Ama edemiyoruz ite. Allann belas sava. Hadi yat artk olum, yarn okulun var senin." ocuk odasna gittikten sonra akl etti, annesine kadar gidip, onun telefonunu kullanmay. Tamamen unutmutu o sabah annesinin telefonun da kesilmi olduunu. Olunun odasna girip, 137 uyandrd ocuu. "Ben anneannene kadar gidiyorum, babann brosuna telefon edeceim. Baban gelirse, sylersin." 138 "Bu saatte yalnz bana kamazsn. Ben de geleceim seninle anne." Olan kalkm pantolonunu ekiyordu stne. "Hayr Fiko, bana bir ey olmaz, sen evde kal Hana ile. Ben hemen gider gelirim." "Brakmam seni anne. Sonra babam kzar bana." Ne zaman bymt de annesine gz kulak olacak yaa gelmiti Fiko? ard Nimeta. Olu giyinmi karsnda duruyordu. Alc gzle bakt ona. On alt yanda, uzun boylu, yapl, yakkl bir ocuktu. Ne kadar ok benziyordu Burhan'n genliine. "O halde Azra'ya haber verelim, Hana'nn evde yalnz olduunu bilsin," dedi Nimeta. "Azra teyzeyi uyandrma bu saatte, anne," dedi Fiko. "Bir not yazar brakrz babama, eve dnerse bizi merak etmesin diye." Nimeta tam kapdan kmak zerelerken, hatrlad o telefonun da almadn. "Vazgetim Fiko, haydi soyun yatalm. Sabaha Allah kerim," diyerek geri dnd. "Ne oldu anne?" Nimeta, olu tarafndan bsbtn aptal yerine konmamak iin, gerei saklad. "imdi anneanneni de telaa dreceiz bu saatte. Zaten ne olduysa oldu, elimizden bir ey gelmez. Hana'y yalnz brakmayalm evde," dedi. itiraz etmedi olu. Odasna gidip yatt. Nimeta, koltuu pencerenin nne ekip oturdu. Bir sigara yakmak istedi. Evde sigara kalmamt. Sigara da bulunmazlarn arasna girmeye balamt kahve gibi. Kalkt, antasn alp geri geldi. Bir kk mitle kartrd kartrd ceplerini antann. Frlatt att antay. Mate ince gazete ktlarna ay sarp iiyordu sigara niyetine.

Anneannesi ok eskiden, ttnn byle ince bir kda sarlarak iildiini anlatmt ona. Sigara sarmann balbana bir seremoni olduunu sylemiti. Demek sigara iin bile tarih tekerrrden ibaretti. Yaknda o da ktlara ay sarmaya balayacakt, tabii ay bulabildii takdirde. ay niyetine balkonlarnda, pencere nlerinde sakslar iinde yetitirdikleri eitli otlar imeye balamt Saraybosnallar bir sredir. Nimeta, yabanc gazetecilerle sk birlikte olduu iin, birok \ kimseye nazaran daha iyi durumdayd. ay, kahve, sigara ihtiyacn bir dereceye kadar karlyordu arkadalar. Komusu Azra, Nimeta ona kendi kahvesinden veremedii zamanlarda, ou kimsenin 139 yapt gibi, mercimekleri havanda ezip, kavurup neskafe niyetine iiyordu. Bir keresinde denemiti Nimeta, yzn buruturmu, tkrmemek iin zor tutmutu kendini. "Yapma kzm," demiti Raziyanm hemen, "bunu bile arya-camz gnler gelebilir. Savan insana neler yaptrdn, sava yaamayanlar bilmez." Ama sen bilirsin, demiti iinden Nimeta, senin bilmediin hibir ey yok mudur anne? Yava yava uykuya teslim olmaya balad oturduu yerde, iyi ki annesine gitmemiti. Telaa drmekten ok, meraka drmekten korkuyordu onu. Raziyanm kznn yznn neden morarm olduunu soracakt. Fiko, sabaha dair azndan bir ey karrsa, artk usandrana kadar sorard annesi. Arkadan da hi bitmeyen sulamalar gelecekti. Uykusu iyice bastryordu. Odasna gidip yataa uzanmaya endi. Pencerenin karsna ektii koltukta, kh dalarak, kh srayp uyanarak sabaha kadar bekledi Burhan'. Burhan hi gelmedi. Ne ertesi gn ne de daha sonra. Nimeta ertesi sabah, erkenden iyerine gitti Burhan'n. ie de gelmemiti. Nerede olduunu kimseler bilmiyordu. Televizyondaki telefondan, kocasnn Travnik'teki akrabalarn arad. Deil Burhan'n akrabalarn, kendine muhatap olacak tek bir kii bile bulamad. Ne olur, ne olmaz diye Knin'de alm olduu broyu ve antiyeyi arad. Hi kimse bir ey bilmiyordu. Sonunda Ivan'n karsnda buldu kendini. "Ivan, kocamn ldrlm olmasndan korkuyorum. Ya bir karanlk sokakta kurunlandysa, baklandrysa?" Alamaya balad. "Bunu renmek o kadar zor deil, Nimeta. imdi karakollar ve hastaneleri arattracam. Akama kadar bir haber alrz," dedi Ivan. "Sen iini ferah tut ve MacKenzie ile yapacan rportajn sorularn hazrla. Adam fena halde sktrman istiyorum. Silah ambargosunun kaldrlmamasnn balca sorumlularndan biri o." "Ivan, beni affetsen de, bu ii bakasna versen..."

"iimize zel meseleleri kartrmaya balarsak, bu iin sonu 140 gelmez." Nimeta kapy vurup kt. Uykusuzdu, yorgundu ve sululuk duygular iindeydi. Halsiz bedenini masasna srkleyip, Mac-Kenzie sersemine ait dosyay ekti nne. Kafasn toplayabilmesi iin, iddetle bir ac kahveye ihtiyac vard ve ekmecesinde kilit altnda tuttuu kahvesi bitmiti. Allah'tan ingiliz meslektann verdii kartonda bir iki paket sigara kalmt. Bir sigara yakt. Si- I garalar da bittiinde ne yapacakt acaba? Lewis MacKenzie, Birlemi Milletler ordusunun Saraybos- f na'daki Kanadal kumandanyd. Mslman Bonaklar'in durumunun vahametini savan en kanl gnnde bile anlayamamt. Onun gznde Izetbegovi, kumandasndaki askerleri savan iine sokmakta srar eden, mantksz bir politikacyd. Srekli olarak Srplarla Hrvatlar'n Bosna'y haritadan silmek iin komplo kurduklarnn ryasn gren inat bir paranoyakt. MacKenzie'nin askerlik bilgileriyle donanml kafas, siyasi manevralar anlamaktan ok uzakt. stelik, Izetbegovi, Srp komandolar tarafndan karld gn de bana bir sr sknt amt. Sevmiyordu Bosna Cumhurbakan'n. Bonaklar' da sevmiyordu. Kendini, dilini bile anlamad insanlarn birbirini yedii bir ortamda buluver-miti. Saraybosna'ya yolland gne lanet ediyor ve imdilik stnl ellerinde tutan Srplar'dan baz menfaatler temin edebildii iin, kendini onlara daha yakn hissediyordu. Ne de olsa Srplar Hristiyan'd. Nimeta, MacKenzie'den bu randevuyu koparana kadar akla karay semiti. stnde ok dnlm, en ince ayrntya kadar dikkat edilmi, baka sorulara da yol aabilecek sorular hazrlamas gerekiyordu. Hep byle olurdu. Tanr ona ka ile bir ihsanda bulundu-1 unda, sapyla gzn karrd nedense. Bir taraftan sorular ha- ,1 zrlarken, dier taraftan da Burhan'n gidebilecei yerlerin listesini karmaya alyordu. ok fazla dostu olan biri deildi kocas, Birka yakn arkadann dnda, pek kimseyle grmezdi. Akl l baka yerde, kendi sigara kl tepeleme dolmu tablann karsnda, MacKenzie rportajnn ana hatlarn hazrlad. len yemeine bile kmad. Hastanelerden, karakollardan gelen-son haberleri ald. Saraybosna snrlar iinde l ya da yaral deildi Bur- 141 han. Sonya'nn ln duyduunda, bir ingiliz gazetesinde km bir haberin tercmesini yapyordu. Frlad yerinden, Sonya'nn blmne doru kotu. Mate, Sonya'y belinden yakalamt. Musa yumruklar, tekmeler savuran kadnn ellerini, ayaklarn tutmaya alyordu. Sonya, kendini zaptetmeye alanlarn arasnda deli gibi rpnrken bir taraftan da avaz kt kadar alayarak baryor ama ne syledii anlalmyordu. Dier blmlerde alanlar da koa koa geliyorlard. Nimeta dmemek iin duvara yasland. "ldrd m?" diye sordu Ibo. "ldrmak zere," dedi, ilerinden biri. "Oslobodenje'nin nnde, ocuklar tayan bir otobs sniperle taranm. Otobsteki ocuklarn hepsi lm." Nimeta dayand duvardan yava yava yere doru kaydn hissetti. Kulaklar uulduyor, midesi bulanyordu. Yere kt anda kusmaya balad. Sonya'nn lklarn duymaz oldu. Sonya

baramyordu, baylmt. Onu, masalardan birinin stn boaltp, karga tulumba masaya yatrmlard. Ivan kendine gelmesi iin kk tokatlar atyordu yzne. Nimeta kusmuk iinde, kt yerde, Ibo'nun sesini duyuyordu. "Sonya, otobs kimsesiz ocuklar yurduna aitmi. len ocuklarn hepsi, be yann altnda. Senin ocuunla ilgisi olamaz. Duyuyor musun beni? Heyy Sonya... ocuklar be yan altnda... Sonya..." Nimeta ertesi gn, Burhan'n birka fotorafn yanna alp, kendi dolat hastane ve karakollar. Hibir netice alamad. Akam evine geldiinde, Fiko pencerenin nnde onu bekliyordu. "Bulamadm baban, Fiko," dedi. "iyi arasaydn anne, nk babam sen kaybettin," dedi olu. "Ne demek istiyorsun?" "Bilmiyorum zannetme sakn. Babam senin yznden gitti an-1 ne." 142 Nimeta, kendi kontrol dnda, elinin bir anda olunun yzne inmek iin gerilip, havaya kalktn hissetti. Ama tuttu kendini, vurmad. Kar karya iki dman gibi durdular bir an. Sonra Nimeta elini indirdi, Fiko arkasn dnd odasna yrd, gmm diye arpt kapsn odann. Annesinden ancak bir hafta saklayabildi kocasnn kayboldu-1 unu. Raziyanm, Burhan'la kavga etmi olduklarn da Fiko'dan] rendi. "Kocann seni ldrmediine kret," dedi kzna. "Son pimanlk fayda etmez. Bana gelecekleri zamannda dnseydin." "Her kar koca kavga eder, anne," dedi Nimeta. "Biz babanla hi etmezdik." "Seninle kavga edilmez de ondan. Sen her zaman haklsndr." "Ve ben baban hi aldatmadm kzm, bu yzden hi eik dmedi bam, kocamn karsnda." "Neler diyorsun sen anne, duyan da ben Burhan' aldattm sanacak." "Ben ocuklarmn iini okurum Nimeta." Raziyanm, bir pars andran sert bakl ela gzlerini kzna dikmiti. Okurdu gerekten. Ama nedense hep, Raif inkini deil de, Ni-meta'nn iini okurdu. ocukluundan beri, gizli kapakl bir ey yapmaya kalksa, annda duyard. Birine k olsa, hemen sezerdi. Hesap sorar, sorgular, canndan bezdirirdi.

Nimeta cevap vermedi annesine. Yorgundu. zgnd. Periand. Bir haftadr kaypt Burhan. Olu ve annesi gibi, o da artk kendini sulamaya balamt ar ekilde. Btn bunlarn balarna kendi yznden geldiini dnyordu. Derdini kimseyle paylaamad iin de Mirsada'y mthi zlyordu. ocukluk arkadayla konumak, dertlemek istiyordu. Bir tek o anlayabilirdi neler ektiini. Ama o da Burhan gibi bulunamyordu, ne zamandr. Sava, lkelerini olduu kadar, zel yaamlarn da altst etmiti. Nimeta, gnlerce, belki de iine gitmitir umuduyla sabahlar iyerine urad Burhan'n. Her gece sofray kurup bekledi. Burhan dnmyordu. , Tanrnn kendini en korkun yntemleri kullanarak cezalandrdna inanmaya balamt. Fiko konumuyordu annesiyle. Hana da bir sre sonra fark etmiti annesiyle aabeyi arasndaki gerginli- 143 i. Allahtan o sralarda okulunda Zlata adnda bir kk kzla arka-da olmutu. Zlata geri Hana'dan daha bykt ama, ok akll ve ilgin bir ocuktu. Hana'nn tm arkadalarn ince elemeden geiren Raziyanm bile sevmiti bu kz. Zlata bir gnlk tutuyordu ve Saraybosna'da gn be gn yaadklarn bu gnle aktaryordu. Hana da bu gnln devaml okurlar arasndayd. Bazen kendi yaadklarn aktararak katkda bile bulunuyordu yazlanlara. Her gn Zlata'ya uramak istiyordu okul sonrasnda. Okul dnlerinde ocuklarnn hemen eve dnmelerine titizlenen Nimeta, bu aralar kk kznn ilgisinin evin dnda bir yerlere odaklanm olmasndan memnundu. Evlerinde kederden baka ne kalmt ki? Bir gn aklna gazeteye bir ilan vermek geldi Nimeta'nn. ilana hem ocuklarn, hem de kendi adn koydu. Oslobodenje'de her gn kmaya balad, Burhan'a bulunduu yeri bildirmesi iin yalvaran kk ilan. Bir gn eve dndnde, kapda bir zarf buldu Nimeta. Zarfn stnde ad yazlyd ama pulu yoktu, ieri girmeyi beklemeden at zarf, iindeki kd titreyen elleriyle ekip ald. Ktta sadece, "Burhan hayatta. Yahudi Mezarl'nn arkasndaki dada savayor" yazyordu. mza yoktu. Yaz, kocasnn yazs deildi. Ertesi gn iyerinde, onu Yahudi Mezarl'na karabilecek birini bouna arad durdu. Hi kimse, Srplar'n kurunlarna ve bombalarna tabak gibi ak sokaklardan geerek, ate hattna kmak istemiyordu. Deli diye bakyorlard yzne. van'dan da yz bulamad. "Ahh Mirsada," diye geirdi iinden, "sen burada olsaydn, her ey bambaka olurdu." Sava baladndan beri daha da ok zlemeye balamt, onu karlksz seven ve anlayan tek can arkadan. O imdi benim yerimde olsa ne yapard, diye dnd. Mirsada, Yahudi Mezarl'na, ona refakat edecek birilerini bulamady-sa, tek bana kard. Nimeta kararn verdi. Bu gece deneyecekti ate hattna kmay. Burhan' ne pahasna olursa olsun bulacakt. Olunun sulayan baklarn ve yreinde ta gibi oturan vicdan azabn bir gn daha tayamayacan biliyordu, Burhan'n yerini rendiinden beri. 144 Nimeta havann kararmasn bekledi. ocuklar yattktan son-ra, etekliini kartp kot pantolonunu

giydi. Bir not yazp sokak^ kapsnn yanndaki masaya brakt. Yanna ona gece sokaa k-j ma izni veren belgeyi ald. Yaz geceleri serin olurdu Saraybos-j na'da, zerine bir hrka, ayaklarna olunun basketbol ayakkabla^ rm geirdi. Tam kapdan karken, geri dnd, ekmecelerir iinde el fenerini arad. Ne zaman telala bir ey arasa bulamazd] ekmecelerin iindeki eyalar, zarflar, mektuplar, resimler yerlerd saldlar. Hana'nn doduu hastanede, babasnn kollarnda ekilmi, ilk resmi... Nedense, alp cebine att resmi. El fenerini buldu. Yakt, sndrd. liyordu. Dklenleri geri tktrd ekme-1 elere. Sabahtan beri yamur iselemiti zaman zaman. Fiko'nun l kepinin iine salarn tktrd. kt. Gndzn cehennemi grltsne karn, bir lm sessizlii J iindeydi ehir. Ciglane'den aa yrd. Yollar bombotu. Kilisenin arkasndan dolanp, Parlamento binasnn nne kt, ilerde birilerini fark edince, apartmanlardan birinin kap aralna s- | np bekledi. Sesler kesilince, yerinden kp, hzl hzl uada Kprs'ne doru ilerledi. uada Dilberovi'in ldrld Vrbanya Kprs artk uada Kprs diye anlyordu. Tam kprye kmak zereyken, "Durr!" diye bard biri. Bir an, komakla durmak arasnda bocalad. Silaha merminin srldn duy- | du. Kprnn ikinci kurban ben olmak zereyim, diye dnd imek hzyla. Durdu. "Sakn kprdama. Arkan dnme. Ellerini bann stne koy." Syleneni yapt. Ayak sesleri yaklat. Gece o kadar sessizdi ki, arkasnda duran kiinin amfzemli nefesini duyabiliyordu. Srtna i bir namlu dayand. Bir ift el, iki yanna koltuk altlarndan bala- | yarak topuklarna kadar pat pat vurarak arama yapt. Eller, yanlarda ilerini bitirince, arkadan ne doru uzandlar. Gsleri-1 nin zerinde kk bir tereddt geirdiler. "Bu bir kadn," dedi adam. Sonra arama devam etti. Cebinde| kabarklk yapan feneri ekip ald, inceledi. "Dn!" dedi ses. Dnd. Karsnda silahl iki kii duruyordu. "Kimsin? Ne aryorsun bu saatte darda?" "Televizyon habercisiyim. Acil bir i iin televizyona gitmem gerekti." Kimliini karmak iin elini cebine atmaya yeltendi. Si- 145 lah gsne dayad adamlardan biri. "Kprdarsan, vururum." "Kimlii gsterecektim..." "Sus." Biri silah gsnde tutarken, teki yine ceplerine soktu ellerini. Kimliini ve gece dolama iznini buldu, fenerin nda bakt. "Tamam, silah indir," dedi arkadana. "Nimeta Hanm, bu saatte sokaklarda lmne mi susadn." "lm gnn her saatinde kol gezmiyor mu?" dedi Nimeta.

"Biz seni televizyona kadar gtrelim," dedi adamlardan biri. "Yollar tehlikeli karanlkta." "Bence geceler gndzlerden daha emniyetli, hi olmazsa sni-perle vuramyorlar," dedi Nimeta. "Merak etmeyin ben giderim, alm." Televizyon binas onun gitmek istedii yerin ok uzana dyordu. Bir an nce kurtulmaya bakyordu adamlardan. "Nasl istersen," dedi adam, "ama sahilden yrme, arka yolu kullan." Nimeta teekkr etti, ara sokaktan bir arka caddeye geti, biraz bekledi ve sonra kprye doru son srat komaya balad. Kar sahile geince, binalarn saak altlarna sna sna ilerledi. Fakir mahallelerin bulunduu mevkiye geldi. Hafiften bir yamur sepe-lemeye balamt. Nimeta, iki katl evlerin bulunduu tepeye doru yrrken, yamur iddetlendi ve birden bardaktan boanrcas-na yamaya balad. Tanr, avlularnda, balkonlarnda oturan insanlar evlerine sokmak iin, yardmc oluyordu sanki Nime-ta'ya. Nimeta amurlara batarak trmanmaya balad tepeye doru. Ortalkta kimseler yoktu. Yamurun etkisiyle balk olmu toprakta kpek gibi drt ayak srnerek itlerin altndan szlerek ya da stlerinden atlayarak, bahelerden bahelere geiyor, yukar doru trmanyordu. amurda ayaklar kaydka, allara, aalarn dallarna yapp, yukar ekiyordu kendini. Yamurun grltsnden, bahelerinden geerek tepeye trmanan kadn duymuyordu s 10 evlerdeki insanlar. Nihayet tepedeki Yahudi Mezarl'na vardnda, itlere taklmaktan pantolonu, hrkas yer yer yrtlm, trnak-146 lar krlmt, elleri syrk iindeydi. Her taraf amura belenmiti. Yahudi Mezarl, Srp ve Bonak mevzilerinin tam ortasnda, yan yatm tarihi mezar talaryla suskun ve hznlyd. Sanki gklerden insanlar daha mutlu gnlere ulatrmak iin indirilmi byk din adna kskn duruyordu. Bar, umut ve iyilik yerine, kan, kavga ve lm ilham etmiti dinler. Hal seferlerinden beri bitmez tkenmez bir kin... Mezar talar, boyunlarn bkm utanla yere bakyorm gibi geldi Nimeta'ya. Bir tan zerine doru srkledi yorgunluktan bitik dm bedenini, oturdu. Yamur hzn kaybetmiti. Nime-ta soluklanana kadar tamamen durdu. imdi, aaya baktnda, bulutlardan syrlan ayn nda, yamurdan ykanm ehir, tabak gibi gzlerinin nndeydi Nimeta'nn. Milaka ay nda yer yer prldayan bir ylan gibi kvrla bkle uzanyordu Sahil yolu boyunca. Biraz saa kaydrd gzlerini. Yeni yanm Postane binasndan, Tiyatro'dan ve Hukuk Fakltesi'nden tten dumanlar grr gibi oldu... sonra da Mhendis Mektebi'ni... ve genliini... Ona bin yl ncesinde kalm gibi gelen genliini... Beline kadar uzanan sar salarn savura savura Hukuk Fakl-tesi'nin kapsndan kt, Kulin Ban Sahil Yolu'nda, nce hzl hzl yrmeye, sonra komaya balad. umuriya Kprs'nden eski ehire geti. Burhan'la bulumaya gidiyordu. Kprnn az tesinde balk tutacaklard nce. Sonra sarma dola yryecekler, Alifakora'a kacaklar ve orada, kendileri gibi bir sr gen insann arasnda, saatlerce peceklerdi. nk tam o mevki,

klarn buluma yeriydi. Orada kimse bir bakasna yan gzle bakmazd. Her gen kendi sevdasnn zrh iinde, duygularn yaard alabildiine. Tpk Nimeta'yla Burhan'n defalarca yapm olduklar gibi. Aada, tepenin eteklerindeki ehirde, kocasyla birlikte yaad bir mr duruyordu. Onu hi zmemi, krmam ve hep sevmi olan kocasyla... Elleriyle lme ittii kocasyla. Burhan onunla konumadan vurulursa, kendini asla affedemeyecekti. Olunun sulayan baklarna, annesinin imalarna dayanamayacakt. Bakalarna ne kadar inkr ederse etsin gerek, yreinde tayamayaca kadar ar bir azapt. Biraz nce yamur damlalaryla srsklam olan yanaklarnda imdi gzyalar yuvarlanyordu Nimeta'nn. Srtn ehire, yzn ehire doru mevzilenmi silahlara dnd ve avaz avaz barmaya balad. "Burhaaan. Burhaaaan. Benim, ben, Nimeta. Neredeysen k. Beni duyuyorsan, Allah akna k ortaya." Sesi hkrklarla kesiliyor, ama hep baryordu. Kendi grltsnden, baka birinin kard sesleri duyamad. Bann stnden vnlayp giden kurunun da farknda deildi. Ama birden kuvvetli bir kol belinden kavrad Nimeta'y ve teki eliyle azn kapad. nce debelendi kendini kurtarmaya alt kadn, beceremeyeceini anlaynca durdu, bo bir uval gibi brakt bedenini, kendini sarmalayana. "Akln m kardn sen? Ne barp duruyorsun deli gibi, az daha bir kurun yiyecektin kafana." Bu ses Burhan'n sesi deildi ama, yine de o olmasn umut ederek, yavaa dnd kendini kavrayan adamn kollarnda. Yz yzeydiler imdi. Bulutlarn arasna girip kan ay nda semeye alt kim olduunu. Belki de tanyordu ama karanlkta karamyordu bu yz. Ona mektubu yollayan kii olabilir miydi? "Ne yapyorsun burada gecenin bu saatinde? Nasl ktn buralara? Kim yollad seni?" "Kimse yollamad. Kocam bulmaya geldim. Burhan Kulino-vi'i... burada savatn sylediler." Cebinden Burhan'n kucanda Hana ile ekilmi resmini karp uzatt adama. Adam ald resmi, Nimeta'nn fenerinin nda inceledi. "Burhan Komutan, Stup'a geti bu sabah. Burada deil artk. lm bouna gze aldn yani," dedi adam. "imdi aaya nasl ineceksin bakalm?" "Yalvarrm beni kocama ulatrmann bir yolunu bulun. Yalvarrm." 147 "Herkesin ya kocas ya olu ya da kardei savayor buralarda. Hi kimse byle bir lgnlk yapmaya kalkmyor," dedi adam. 148 "Benim ok zel bir durumum var. Kocamla mutlaka grmeliyim. On

dakika iin bile olsa, grmeliyim onunla." "Nedir bu kadar mhim olan?" "zel bir ey. Ona mutlaka sylemem gereken bir ey var." "Hamile misin?" Kulaklarna inanamad Nimeta. "Ne?" diye sordu. "Yani, nedir bu kadar acil olan ey, seni byle bir lgnla iten?" "Onu grmeliyim, be dakika iin bile olsa." Arkalarnda bir hrt duydular. Nimeta'y mezar talarndan birinin arkasna ekip yere kertti ve zerine kapand adam. "Buras gya tarafsz blge ama Srplar'a gvenilmez," dedi. Biraz beklediler, sonra karlkl oturdular taa srtlarn dayayp. "Kocam bir grsem... bir an iin..." "nce on dakika diyordun, sonra be dakikaya fit oldun," dalga geiyordu Nimeta'yla. Ban dizlerine dayad, alamaya balad Nimeta, usul usul. Adam, karsnda srlsklam, amur iinde, insanlktan km, bir sinir krizinin eiine gelmi perian kadna acyarak bakt. "Adn ne senin?" "Nimeta." "Bak Nimeta, bu delilii gze aldna gre, iyi bir sebebin olmal. Burhan' tanyorum. Bulunduu blgeye baz sevkiyatlar yaplacak yaknda. Gn henz belli deil ama herhalde nmzdeki hafta iinde. Nerde bulurum seni?" "Televizyondaym hep. Orada alyorum ben," dedi Nimeta. "Haa, tevekkeli deil, tandk geldi yzn," dedi adam. "Sana haber veririm bir gn nce. Gider grrsn kocan. Yolda mayna arpar veya bombalanrsanz, sorumluluk senin." Adamn ellerine atld Nimeta. "Saol, saol kardeim... saol ... adn sylemedin." Bir an tereddt eder gibi oldu adam, sonra "Esat," dedi. "Esat, bu iyiliini hi unutmayacam." "imdi bekle burada, birini yollayacam seni aa indirsin diye. Hava aydnlanmadan gitmelisin buradan. Bir daha kendi bana byle ilere kalkma. u anda tesadfen yayorsun, bunu bil." "Ben kendim inerim aa, geldiim gibi."

"Olmaz. Yamur dindi artk. Tk diye vurulursun. Bekle beni burada," dedi Esat. Nimeta bsbtn bzld oturduu yerde ve ayaa kalkan adama ilk kez dikkatle bakt. ok gen bir delikanlyd. Uzun boylu, yakkl ama ok sskayd. Bosna snrlar iinde yaayan her Bonak, kadn olsun erkek olsun ok sskayd artk. .. Sava baladndan beri, en az onar-on beer kilo vermiti Bosnallar... Esat'n salarnn, gzlerinin rengini karanlkta see-miyordu Nimeta. stnde koyu renk giysiler vard. Acaba Burhan da byle bir eyler mi giyiyordu yoksa o gn evden ayrldnda stnde olan pantolonu ve gmlei ile mi savamaktayd? "Hibir yere gitme, burada bekle," diye bir kere daha tembih etti Esat, uzaklamadan. Fiko, sabaha kar amur iinde, srlsklam eve giren annesine hayretle bakt. "Nereden geliyorsun sen?" diye sordu buz gibi bir sesle. "Televizyondan m?" "Notumu okumadn m olum?" "ie gidiyorum diye yazmsn." "Neden bu kadar erken kalktn sen? Daha saat alt bile olmad." "Nereden geliyorsun anne?" diye yineledi olu, sesini ykselterek. "Baban aramaktan," dedi Nimeta. stndeki srlsklam sveteri, amurlu ayakkablar kard. Fiko, annesine dargn olduunu unuttu. "Ne diyorsun, anne?" diye bard. "Baban 'ordu gnlllerine' katlm. Daa km savamak iin. Tanrm, yayormu. lmemi. lmemi Fiko." Fiko bir anda annesinin kollarnda buldu kendini. Onun da yalar gzlerinden sel gibi akyordu imdi. Babasnn kaybolduu o akamdan beri, annesine yaptklar iin, byk bir pimanlk duyuyordu. Ne zamandr, nedenini bilmeden dargnd annesiyle. Bu kayboluta, onun bir katks olduunu hissetmi, onu sula-149 mt ama ks durduu zaman iinde ok da zlemiti. Ona sarlmay, kanepede ban dizlerine koyup yatmay, ona marmay 150 zlemiti. "Nasl rendin bunu, anne? Bize haber mi yollad?" "Benim yaynladm ilanlara bir yant geldi. Ondan deil ama onu tanyan birinden." "Bu gece grebildin mi onu?" "Hayr. Ama beni ona ulatracak birini buldum." "Yani onu bulamadn, gremedin?"

"Hayr, ama artk yerini rendim Fiko. imdi gidip onunla grebilirim, artk." "Ne zaman?" "nmzdeki hafta iinde." "Kendi bize hi yant vermediine gre, bulunduu yerin belki gizli kalmas gerekiyor anne." "Benim onunla grmem art, olum," dedi Nimeta. "Sen gideceksen ben de gelirim." Nimeta nce 'olmaz' diyecekti... Yalnz bana gidip, Bur-han'a kaybolduu gnden beri, iinde biriktirdiklerini anlatmak ve ondan zr dilemek istiyordu. Ama, Burhan'n onu kovma ihtimaline kar, Fiko ile birlikte gitmesi daha doru olurdu belki. Burhan olunun nnde daha ll davranr ve Nimeta bir ara onunla ba baa konuma imkn bile bulabilirdi. "Olur Fiko. Baban grmeye birlikte gideriz," dedi. "Bu hafta iinde, oraya nasl gidebileceimizin bilgisi ulaacak bana. Sen henz kimseye bir ey syleme emi. Hana'ya bile." Toprak yolda etraf toza dumana katarak, sarsla sarsla gidiyorlard cipin iinde. Yeilli, sarl arazi giysileriyle spanakl yumurtaya bulanm duygusu veren iki asker nde, Nimeta ve Fiko arkada erzak kutularnn arasnda oturuyorlard. Hava scakt. Cipin ii daha da scakt. Nimeta arasra hasr apkasn karp yelpazeliyordu olunu. "Yapma anne, istemem," dedi ocuk. Kazk kadar olduu halde ocuk yerine konmak, annesinden gereksiz ihtimam grmek, hele askerlerin yannda, arna gidiyordu. Askerler hi konumuyorlard. Ara sra hafif bir rzgr esiveriyordu. O zaman askerlerden yaylan eki ter kokusu genzini yakyordu Nimeta'nn. Besbelli gnlerdir, haftalardr onlar da su yz grmemilerdi. Yzle- 151 ri gne yanndan kahverengiye alm, derileri atlamt. "Daha ok var m gideceimiz yere?" diye sordu Nimeta. Fiko annesinin bu sorusuna sinirlendi ama ses karmad. Babas kim bilir ka kez inip kmt bu yokuu. Kadn milletinin hibir eye tahamml yoktu. Onlar sadece ikyet etmeyi bilirlerdi. Anneannesi, annesi, Hana... Hepsi aynyd. "Bir yarm saat daha trmanacaz," dedi erlerden biri. "iyice tepeye kmsnz." "Emniyet iin." Bir sre daha gittiler. "Babam tanyor musunuz?" diye sordu Fiko. "Burhan Kuli-novi?"

"Uzun boylu mhendis mi?" dedi erlerden biri. "Evet, evet, o." "Mhendis komutan. Tanyorum. Yeralt tnellerinin, gizli barnaklarn ve kprlerin tasarmlarn yapyor." "arpmyor mu?" diye sordu Fiko. "arpmaz olur mu? Hepimiz arpyoruz. Ama herkesin ayr bir de ii var." "Nasl yani?" "Doktoru, mhendisi, terzisi, ofr, as, iisi... Herkes hem bildii ii yapyor, hem vuruuyor." "Ka kiisiniz?" diye sordu Nimeta. "Askeri srlarmz veremeyiz, abla," dedi asker. "Baka askere ihtiyacnz var m?" diye sordu Fiko. "Olmaz olur mu. Keke on misli insan olsa yukarda. Her vurulann yerini doldurmak lazm." "Ne o, sen de bize mi katlacaksn?" dedi arabay kullanan asker. "O daha ocuk. Biraz bysn o da katlr," dedi Nimeta. Fiko yine mthi ierledi annesine. "Onun yanda bir sr gen var yukarda," dedi er. "Fiko abuk uzad. Daha onun ya ..." Laf aznda kald Nimeta'nn. "Bizim evdeki kadnlarn ocuklar hi bymez," dedi Fiko, "anneannem de byledir." 152 "Btn anneler byledir," dedi cipi kullanan. Bir sre hi konumadlar. Nimeta'nn iine, hedeflerine yaklatka bir korku dyordu. Burhan onu grdnde ne yapacakt acaba? Son dnemeci de dndklerinde, uzaktan kararghn derme atma korunan grdler, nce bir duman szlyordu bir bacadan. Cip durur durmaz Fiko atlayp korunaa doru komaya balad. "Bekle, bekle," diye bard erlerden biri, "seni tanmazlar, bamza bir dert ama." Fiko'nun durduunu, sonra yanna gelen askerle birlikte uzaklatklarn grd Nimeta. O, olduu yerde kald ve bekledi. Olu, babasna annesiyle beraber geldiklerini syleyecekti elbette. En iyisi burada durup, Burhan'n ona gelmesini beklemekti. Az ilerdeki aacn glgesine oturup, srtn aacn gvdesine dayad. "Siz gelmiyor musunuz?" diye sordu, cipi kullanan asker. Bir eyler indiriyordu arabadan.

"nce Fiko hasret gidersin babasyla. Erkek erkee konusunlar. Ben sonra gelirim," dedi. Gnlerce Burhan' grmek, ona do-j kunmak ve sarlmak istedikten, onu buluncaya kadar uratktan! ve lm de gze alp buraya kadar geldikten sonra, imdi, onun-1 la gz gze bile gelmeden kap gitmek istiyordu. Esat'tan onun l sa ve salkl olduunu rendiinden beri onu grme arzusu giderek azalmt. Utanmasa, kilometrelerce yolu koa koa inebilirdi bayr aa. Zaman gemek bilmiyordu. Nimeta, oturduu yerde kaykla kaykla, sonunda boylu boyunca uzand topraa. Ellerini bann altna yastk yapp, yapraklarn arasndan mavi g seyretmeye., koyuldu. Tek bir bulut yoktu havada. ylesine gzel bir toz ma-1 viydi, ylesine huzurluydu ki sema, sanki aylardan beri kan, deh-J et ve ac iinde bulunan bir lkeye deil de, yaz tatilini yaayan! mutlu ve huzurlu bir memlekete kanat germiti. Bir gn Bosna'ya] da huzur ve mutluluk gelir miydi acaba? G seyrederek ne kadar yattn bilmiyordu srt st. Aya-^ a kalkt, stne yapan otlar, tozu topra silkeledi. Her taraf tutulmutu, ilerdeki barakaya doru yrmeye balad. Bu manevi ikenceye daha fazla tahamml edemeyecekti. Ne olacaksa ol- 153 sun, diye dnd. Barakann nnde silahl gen adamlar vard. Onlar getiren erlerden biri de oradayd. Nimeta'ya eliyle barakann arka tarafn iaret etti. O yne yrd. Barakann yannda, aalarn glgesine konulmu bir tahta masada karlkl oturuyorlard baba oul. Ne konutuklarn duymuyordu Nimeta. Ama derin bir sohbete dalm olduklar belli oluyordu. Burhan'n arkas dnkt. Biraz daha yaklanca, Fiko grd annesini, eliyle iaret ederek: "Annem geliyor," diye bard. Burhan yerinden kalkt, Nimeta'ya doru dnd. Nimeta'nn ii ezildi. Burhan ok zayflam, kadidi km, avurtlar kmt. Sakallan uzamt. stnde onlar getiren askerlerin de giydii sarl yeilli gmlek vard. Pantolonu kendi pantolonuydu. Bir torba gibi bumburuuk sarkyordu stnden. Pantolonun belini kaln bir sicimle skmt. O kadar deimiti ki, sokakta yanndan gese, Nimeta tanyamayabilirdi kocasn. Ama o ok iyi bildii, ruhunu aksettiren, koyu mavi gzleri hi deimemiti. Bir anda her eyi unutup, kocasnn kollarna atlad. Kendini ekmedi Burhan. Karsnn yanaklarn pt. "Naslsn Nimeta?" dedi kuru bir sesle. "Burhan! ok merak ettik, ok aradk seni. Bir haber bile vermedin. ocuklarla endieden deliye dndk. Neden aramadn bizi?" "Bana kzmakta haklsn. Fiko ile konuurken, hata yapm olduumu anladm. Aramam, nerede olduumu bildirmem lazmd..." "Burhan, konumalyz. yle yryelim mi biraz?"

"Nimeta, konumamz gerekmiyor..." "Olmaz Burhan, baz eyleri bilmeni istiyorum. Beni anlaman istiyorum." Fiko masadan kalkp, barakann n kapsnda duran askerlere doru yrd. Bizi yalnz brakmak istedi, diye dnd Nimeta. "Bak, Fiko da gitti, imdi beni dinle..." "nce sen beni dinle," dedi Burhan. Sesinde ne kzgnlk ne de 154 gcenmilik vard. Her zamankinden bile heyecansz, duru bir sesle konuuyordu. "Nimeta, buraya geldiimden beri, birok ey yer deitirdi kafamda ve yreimde. lmle burun buruna yaamaya baladktan sonra, benim iin eskiden ncelik tayan eylerin, ne denli nemsiz olduunu fark ettim." "Baz eyleri sana izah etmeme izin ver," diye szn kesti Nimeta. "Bir gn izah edersin belki. Bu sava sona erer ve hepimiz sa kalrsak, o zaman konuuruz. Ama u anda benim iin tek bir eyin nemi var, o da Bosna'nn kurtuluu. Kendimi tamamen bu ie adadm Nimeta. Bu dalarda, bu am ormanlarnn arasnda, elimde olmadan bir deiim yaadm. Beni buraya gelmeden nce kzdran, zen, sevindiren her ey nemini yitirdi. Gnlk yaamn iindeki bayalklardan ok uzam artk. Sana vurduum iin de zgnm. Keke vurmam olaydm. Ama, o an yaama-saydk, beni buraya getiren nedenler olumayacakt ve ben mrm, ta binalar yaparak geiren bir mhendis olarak srdrmeye devam edecektim. imdi iimi doldurmakta olan duygular, o korkun hrs, kini, nefreti, varolma tutkusunu, Bonak olmak ve Bonak kalmak olgusunu hi bilemeyecektim." "Evine dnmeyecek misin, Burhan?" "Benim evim daha uzun bir sre buras Nimeta. Burada bana ihtiyalar var. Savaan insanlara yardmm dokunuyor. Onlara istihkam kprleri, barakalar yapyor, tneller ayorum. Ayrca gerektii zaman savayorum da. lkem iin savayorum." "Bir gn... btn bunlar bittiinde..." "O gn yeniden konuuruz." "Ben seni hep sevdim, seni terk etmek aklmn ucundan gemedi..." "Bunlarn da bir nemi yok artk, Nimeta," dedi Burhan. "Her ne olduysa oldu. Sen zaman zaman yalnz yaadn. Ben para kazanma peinde seni yalnzla ittiimi fark edememiim. Ama sen de yalnz yaamay becerebildin. Glydn. Belki benden bile glydn, sen. Meslein vard, arkadalarn vard, i gezilerin

vard..." Sustu. 'Kendine bir sevgili bile buldun,' dememek iin tuttu kendini. "ocuklara kanat germesini bildin. Hayatn bensiz de srdrebileceini biliyorum," dedi. "Ben eve dnmeni istiyorum." "Sava bittiinde sa kalrsak konuuruz." Nimeta'nn gznden yalar srekli akarak dudaklarnn kenarndan boynuna, bluzuna damlyordu. "Hi inmiyor musunuz aa?" diye sordu. "Ne kadar sk inersek, o kadar ok tehlikeye atyoruz, hem kendimizi hem arkadalarmz. Mecbur olmadka, hibirimizin gitmesine izin verilmiyor, ihtiyalarmz ve ara sra da silahlarmz almak iin inip kan bir ekibin dnda, biz hep burdayz. Size nasl izin verildiine atm kaldm, zaten." "Yahudi Mezarl'nda, Esat adnda gen bir sava buldum. O bana acd, buraya geliimi ayarlad," dedi Nimeta. "Ne iin vard orada senin. Deli misin sen?" Elini uzatp, karsnn elinin zerine koydu. "Seni bulmam gerekiyordu. Acnacak haldeydim. Burhan, galiba bir sen acmyorsun bana." "Sen hibir zaman acnacak biri olmadn. Ben senin iindeki gc her zaman bildim. Annenin seni bytrken ok fazla bask altna alm olmasndan hep ikyeti olduun iin, belki de gereinden fazla zgrlk tandm sana, seni yalnz braktm. Ama artk bambaka bir yola girdi hayatmz. Gemie dnp durmann manas yok." "Baz olumlu gelimeler var Burhan," dedi Nimeta, "Londra konferansnda Miloevi'i ok sktrdlar. Panic baz szler verdi biliyorsun. Bu adamn Yugoslavya'nn babakanlna getirilmesi iyi oldu. Ne de olsa, uzun yllar Kanada'da yaam, medeni biri. insan haklar ne demek, biliyor." "O bir kukla," dedi Burhan. "Kim hangi mevkiye gelirse gelsin, ipler hep Miloevi'in elinde olacak." "Ama konferans srasnda, herkesin nnde atp durmular, duymadn m? Milosevic, sz istedii zaman, Panic bir kda 'kapat eneni' yazm, Miloevi'e doru tutmu ve herkes de grm bunu." 155 I "Evet duydum," dedi Burhan. "Yaknda defteri durulur Pa-ni'in. Bekle bakalm verdii szlerin hibirini tutabilecek mi? 156 Srplar silahlarn teslim edecekler mi? igal altndaki topraklarmzdan ekilecekler mi? Yaptklar ykm ve kym iin tazminat deyecekler mi?" Nimeta, hayretle dinliyordu kocasn. Hayat boyunca hibir politik olaya karmak istemeyen, inaatlarnn dnda her eye uzaktan bakan Burhan, bambaka bir adam olmutu. Gzlerinde imekler akyordu konuurken. "Mecburlar Burhan," dedi yorgun bir sesle. "Londra konferansnda ok ar yaptrm kararlar alnd. Eer artlara uymazlarsa, Belgrad alktan lr."

"Bir bok olmaz onlara," dedi Burhan. "Onlar cehennem zebanileridir." "Peki ya sen ne kadar dayanabilirsin bu hayata? Evini zleme-yecek misin?" "Ben burada iyiyim. Hi olmadm kadar iyiyim. Sen de kendine ve ocuklara iyi bak. Beni arayp bulma zahmetine katlandn, geldiin iin teekkr ederim, Nimeta," dedi Burhan. Ayaa kalkt. Babasnn kalktn grnce, onlar uzaktan gzleyen Fiko yanlarna geldi ama oturmad. Bir Nimeta kald oturduu yerde. "Haydi gidin artk" dedi Burhan. Olunun omzuna elini att. Nimeta bir trl kalkamyordu yerinden. "Nimeta, bir daha sakn gelme buraya," dedi Burhan. "ok byk bir riske girdin. Yolda ate altnda kalabilirdiniz." "Haydi anne," dedi Fiko. "Kalk da gidelim." Nimeta masaya tutunarak, zorlukla kalkt ayaa. Korktuklarnn hibiri gelmemiti bana. Burhan, ne onunla konumamaz-lk etmiti ne ona kt davranmt. Yine de btn gcn yitirmi gibiydi Nimeta. ilk kez, kocasnn ondan artk iyice koptuunu, deta baka bir boyuta getiini fark ediyordu. Her zaman sakin olan Burhan, yine ok sakindi. Ama bu sknetin ardnda bir frtna gizleniyor gibiydi ve Nimeta, kocasndaki bu tehlikeli deiimden sorumlu tutuyordu kendini. Burhan'a yaklap, sarld. Onu yanaklarndan perken de yalar szlyordu gzlerinden. Kollarn smsk dolad kocasnn boynuna, bir sre yle asl kald. Sonra zld kollar, aresizlikle yanna dt. Veda iin srasn bekleyen olunu daha cokulu kucaklad adam. Yanaklarndan, alnndan, salarndan tekrar tekrar pt. birlikte, barakann nne yrdler. Onlar getiren erler, cipe girmi, bekliyorlard. Burhan karsnn cipe binmesine yardm etti. "Allah'a emanet olun," dedi tok bir sesle. "Babacm, kendine iyi bak. Sakn yaralanma," dedi Fiko. "Annen ve Hana sana emanet, Fiko," dedi Burhan. Cip iindekileri birka kez sarsaladktan sonra hareket etti. Fiko yar beline kadar sarkp el sallad babasna. Burhan' ilk viraj alana kadar grebildiler, yol sola kvrldktan sonra aniden gzden kaybettiler. Nimeta suskundu. Kocasn yitirdiini biliyordu. Bu kaybolua katk payn da biliyordu. Ama Burhan hi mi har koymamt aralarnda ykseliveren duvara? Birka gn sonra, Burhan' sa salim bulmu, onunla bulumu olmalarnn erefine, Raziyanm'n evine, hazrlad yemekleri yemeye gittiler. O ktlk gnlerinde bile, eline zar zor geirebildii malzemelerle, sava llerine gre nefis bir sofra dzenlemiti anneleri. Hana her zamanki gibi yerinde duramyordu. Oradan oraya kouuyor, anneannesinin piyanosunu tngrdatyordu. Fiko da babasn bulmu olmaktan dolay ok sevinliydi. Ama Nime-ta'nn durgunluu gznden

kamamt annesinin. Yukarda olup bitenleri renmek iin, srekli Fiko'yu sktryordu Raziyanm. "Ne zaman dnecekmi baban?" "Sava bitince. Oradakilerin hepsi, lene kadar savaacaklar-m. Bizi gtren askerler yle sylediler," dedi ocuk. Raziyanm, Raif in bu szleri duymam olmasn umut ederek oluna bakt. Her zamanki gibi duvara dikmiti gzlerini, kimseyi dinledii yoktu. Yine de konuyu deitirmek istedi yal kadn. Sava, tfek, kan gibi laflar onun yannda sylememeye gayret ediyordu. "Bu brei Burhan severdi, onun iin piirdim," dedi torununa, "madem bu gece aramzda yok, onun yerine sen iki misli ye." Fiko, anneannesinin nne tepeleme doldurup srd tabaa bakt. "Keke babam da yiyebilseydi, o kadar zayflam ki..." dedi. 157 "Bu brek peynirli deil ki," dedi Hana, "tatsz tuzsuz bir ey bu." 158 "arparm imdi," dedi Fiko kardeine, "savata peyniri ner-den bulsun anneannem." "Nasl peynirli deilmi. Bal gibi peynirli bu brek, peyniri evde ben yaptm," dedi Raziyanm. Pirinci lapa gibi piirmi, iine tuz ve maya atmt, beyaz peynir tad versin diye. Ne zamandr bulamadklar malzemeleri trl icatlarla yaratmaya alyordu Bonak kadnlar. Bykler, uyduruk tatlan sineye ekmeyi renmilerdi ama, ocuklar ok daha gerekiydiler. "Eskiden yediimiz peynire benzemiyor, anneanne," dedi Hana. iki kardein dalamasn nlemek iin, "Neden Burhan' alp getirmediniz anlayamyorum," dedi Raziyanm. "Oralara kadar bouna gittiniz. Ben de sizinle geleydim, mutlaka ikna ederdim onu." "Anne, Burhan ocuk deil. Orada kalp savamak istiyor. imdi onun bir misyonu, bir grevi var." "Onun bir de ailesi var. insan oluk ocuunu savan ortasnda yapayalnz brakp gider mi?" dedi Raziyanm. "Biz yapayalnz deiliz ki," dedi Fiko. Raif nne konan yemee dokunmamt bile. Sofrann banda, ailenin erkei olarak kendine ayrlan ba kede her zamanki gibi dnyadan kopuk oturuyordu. "Konumuyorsun, anladk. Bari yemeini ye," dedi annesi. Ni-meta kendini tutamayp gld. "Glnecek bir ey yok. Bu yemek yememek, yeni icadmz., insan konumazsa bir ey olmaz, ama yemek yemezse lr," dedi j Raziyanm.

Herhalde o da lmek istiyor, anne, diye geirdi iinden Nime-ta, ama seslendiremedi dncesini. Ne kadar ok insan ya lyor ya da lmek istiyordu bir sredir. Raziyanm, olunun onlardan iyice kopuk olduuna kanaat, getirince, kafasn kurcalayan soruyu bir kez daha sormadan edemedi, "Baban neden daa ktn anlatt m sana Fiko?" "Syledim ya anneanne." "Neden km?" "Anne, ne biim soru bu? insan vatann korumak iin neden savar?" Nimeta, sofraya oturduklarndan beri, annesinin Fi-ko'nun azndan laf almaya altn seziyor, sinirleniyordu. "Ben oluma bir soru sordum," dedi Raziyanm, "sen niye lafa karyorsun?" "Babam grevini yaptn syledi," dedi Fiko. "Eli silah tutabilen herkesin, Bosna iin savamas gerekiyormu." Raif, ilk kez gzlerini duvardan ekip, Fiko'ya dikti. "Hepsi bu muymu? Grev yapmaya m gitmi, yani?" dedi Raziyanm. Hana birden atld, "Zlata, doum gnm iin parti yapp yapmayacamz sordu, anne. Ben de yapacamz syledim," dedi mark bir sesle. "Bir partimiz eksikti," dedi Raziyanm. "Aznda yemek varken konuma demedik mi sana?" dedi Fiko. Azndaki patatesleri gstere gstere, "Ona annesi parti yapt ama doum gnnde," dedi Hana. "Biz de sana yaparz, kzm," dedi Nimeta. Konunun baka yne ekildiine memnun olmutu. "Savan iinde parti mi olurmu?" dedi Raziyanm. "ocuklarn yaamlarn normal artlarda srdrmeleri iin, elimizden geleni yapmalyz anne, hem fena m sana yine bir eyler piirmen iin frsat doar. Bir patates pastas icat edersin belki, bu seferde." "Oldum olas benim yemek piirmemle bozmusundur sen, Nimeta," dedi Raziyanm. "Keke sen de bir mr, daktilo makinesi takrdatacana, mutfanda yemekler piirseydin. Kocan belki hl evinde olurdu." Raif in hi dokunulmam taban nnden hrsla ekip mutfaa yrd. Nimeta, gzlerini duvara dikmi oturup duran kardeine eilip, "Ne kutlamayd ama, yle deil mi Rafo," dedi, "Her zamanki gibi, kakla verip, sapyla gzm kartt, bizimki." Dier tabaklar toplayp

arkasndan gitti annesinin. Mutfakta annesiyle ba baa kalp, dalamamak iin, "Siz de bir eyler tasanza ieri, ocuklar," diye seslendi ocuklarna. 159 "Ben bilmece zeceim," dedi Hana. Fiko cevap bile vermedi Mutfakta, "Bak anne," dedi Nimeta, "Burhan'n savamak is-160 temesinin benimle bir ilgisi yok. Beni sulamaktan vazge. ok stme geliyorsun." "Savan ortasnda, ocuklarnla, erkeksiz tek bana kalakalman houma gitmiyor, kzm." "Kim hayatn houna gittii biimde ynlendirebilmi ki, anne?" dedi Nimeta, "Sen de tek bana deil misin?" Raziyanm azn amak zereyken sustu. "Bana sakn Raif var, deme," dedi Nimeta. Ana kz mutfaktan geri dndklerinde, yemek odasnn kapsnda donup kaldlar. Raif ve Fiko, ba baa vermi, mrl mrl bir ey konuuyorlard. Gzlerine inanamad Nimeta. Raziyanm, nce hayal grdn sand dmemek iin, kznn kolunu tuttu smsk. Nimeta, eliyle azn kapatt annesinin. Dier eliyle, annesini elinden tutup geri ekti. Parmaklarnn ucuna basa basa koridorda geri geri yryp mutfaa girdiler. Nimeta sesleri duyulmasn diye, kapy kapatt. "Anne, sakn Raif i tedirgin edecek bir ey yapma, heyecan gsterme," diye yalvard. Raziyanm tirtir titriyordu. "Bana m yle geldi acaba? Gerekten konuuyor muydu? Sen de grdn deil mi, Nimo?" diye sordu. "Evet anne, Fiko'ya bir eyler sylyordu," dedi Nimeta. "Haydi yanlarna gidelim evladm." "Olmaz anne. rktmeyelim. Biraz daha bekleyelim burada." "Allahm, ierde bir mucize oluyor ve sen beni oraya brakmyorsun." "Yalvarrm biraz bekle burada. Bir on be-yirmi dakika daha bekle anne. Sonra naslsa gideceiz, mutfakta mahsur kalacak deiliz ya." "Olum konutu. Dnsene Nimo, konutu Raif!" Alamaya balad yal kadn. "Anne, bu kadar heyecanlanma. Dur bakalm... ieri girdiimizde, her ey ok normalmi gibi davranacaz, tamam m?" "Nasl yani?" dedi Raziyanm. "Sanki hibir ey olmam gibi," dedi Nimeta. Sesi o kadar kesindi ki, kendi bile ard annesine emrediyormu gibi konumasna. Acaba Burhan doru

mu sylemiti, sandndan daha m glyd Nimeta? 161 Bir sre sonra, ana kz, yine parmaklarnn ucuna basa basa yemek odasna doru ilerlediler. Fiko ve Raif, masann etrafnda, her zamanki yerlerinde oturuyorlard ve bu kez Fiko, daysna bir eyler anlatyordu. Onlarn.ieri girdiini grnce, Fiko annesiyle anneannesine dnd ve en doal haliyle, "Daym da babamn yanna gidip savarnak istiyor, anne," dedi.

Nimeta, annesinden nce atld, "O zaman yine Esat' bulmam gerekecek," dedi. "Bizim daa kmamz o organize etti. Yarn bana hatrlat da Fiko, gazeteye bir ilan koyalm, beni aramas iin." "Ben hatrlatrm," dedi Raif. Aylardr konumayan o deilmi gibi, sesi son derece normaldi. Nimeta, heyecandan kslan sesiyle, "Olur," dedi kardeine. Sonra annesine dnd, "Anne, Hana senin odanda yine neler kartryordur bir gidip baksana," dedi. Yerinden kmldamad Raziyanm. Ta kesilmi duruyordu ayakta. "Haydi gel anne, hem Hana'ya gz kulak olalm, hem de ierde laflarz biraz." Kolundan ekip odasna srkledi annesini. Odaya girdiklerinde, ok geiren kadn yatana oturttu, kolonyayla akaklarn ovdu. "Sen demez miydin her ite bir hayr vardr, diye. Bak Burhan'n dalarda savayor olmas, Raif in dilini zd, onu hayata dndrd, anne," dedi, "insann iine, intikam atei dmeye grsn. Artk yaamak iin bir nedeni var olunun." Evlerine dnmek zere yola ktklarnda, Raif in nasl konumaya baladn en ince ayrntsna kadar renmek istedi Nimeta. Ama Fiko sadece, "Daym bana daa nasl ktmz sordu," demekle yetiniyordu. Bu ksa yant tatmin etmiyordu Nimeta'y. "lk o mu konutu, Fiko? " "Evet." "Yani nasl konutu? yle birdenbire mi sordu?" sn "Syledim ya yz kere," dedi ocuk. "Siz ierdeydiniz, ben ka-l lan tabaklan topluyordum, bana birden babam nasl bulduu-l 162 muzu, daa nasl ktmz soruverdi." "~~ "Eee?" "Ben de ona bunu senin organize ettiini anlattm. Dadaki ka- J rargha ait sorular da sordu. Meer o bizi hep dinliyormu, anne." "Sence gerekten gitmek istiyor mu oraya?" "Elbette istiyor. Ben de gitmek istiyorum." rkildi Nimeta. "Senin yan kk. Birka sene sonra ancak," dedi.

"Benim yamda arpan ok gen varm." "Baban m syledi bunu?" "Hayr, yukarda konutuum askerler." "Sen gidemezsin Fiko. Okulun var. Yan kk. Ben ve baban izin vermiyoruz." Yantlamad olu. Evlerine girdiler. Nimeta'y Hana'nn grltl cvltsyla ba baa brakarak, bir glge gibi sessiz, odasna J gitti Fiko. Ertesi gn, Nimeta, bu kez de kardei iin, bir kere daha svad l kollarn. Esat'a hitaben kk bir ilan koydu gazeteye. Esat, onu ;1 Burhan'a ulatrmak iin iyerinde aradnda, aralarndaki dostluu gelitirmiti Nimeta. Esat, artk Nimeta'nn iki ocuu, bir l de ruhen yaral bir kardei olduunu, kardeinin Zvornik'teki kat- f Hamda karsn, olunu, halasn, arkadalarn ve karsnn btn | akrabalarn kaybettiini ve o gn bugndr konumadn biliyordu. Dost olmulard olmasna ama, Nimeta'ya kendi adresini f kesinlikle vermemiti Esat. Nimeta, yardmlarna karlk, yabanc | televizyonculardan ve gazetecilerden, kahve, sigara gibi baz eyler temin edebileceini sylemesine ramen, ne yardmna karlk is- l temi ne de adres brakmt. "ok gerekirse, Oslobodenjeye k- l k bir ilan koy, ben seni hemen ararm," demiti. Nimeta, ilan koydu ve beklemeye balad. Her gn, iten son- j ra kardeine gidiyor ve onu oyalamaya alyordu. Savamaya ka- l rar verdii gnden beri, normale dnen Raif de, bu skntl bekle- | yiin yeni bir bunalm yaratmasndan korkuyordu. Esat'tan umudunu keser gibi olduu bir ara, kendisi bir arabaya atlayp kardeini daa karmay bile dnd. Kafalarna yiyecekleri kurunlarla ya da bir mayna arparak lr giderlerdi. Aslnda lmden filan korktuu yoktu ama, Fiko ve Hana savan iinde yalnz kalrlard. Onlar babalar yanlarndayken, sakin, huzurlu bir yaamn iinde bile brakp gidememiti Nimeta. Esat'tan ses, Nimeta'nn midinin tamamen kesildii bir perembe gn geldi. Televizyona bir not gndermiti. Bir hafta sonra, erzak vexil^ ikmali yaparken kardeini de daa karmaya sz veriyordu. Zaman ve yeri, son dakika bildirecekti. Nimeta i filan dinlemedi, koa koa annesinin evine gitti hemen. "Raif nerede?" dedi kapy aan Raziyanm'a. "Nerede olabilir ki Raif? Odasnda duvara bakyor." Kardeinin odasna kotu. Kapy vurmadan girdi. Raif yatana oturmu, duvara bakyordu. "Oldu Raif, sonunda iin oldu kardeim. Esat'tan haber geldi. Haftaya gideceksin, inallah." "Kapy vurmadan girdin odama," dedi Raif. Bu kap vurma ii, taa ocukluklarndan beri bir sorundu

aralarnda. Nimeta, hep annesinin odasna kapy vurmadan dalmasndan ikyet ederdi, Raif de ablasnn. Nimeta glmeye balad. "Affedersin. zel veya gizli bir ey yapmyordun anladm kadaryla. Burnunu bile kartrmyordun, girdiimde." "Ama ok zel bir ey dnyordum," dedi Raif. "Sana getirdiim haberin hi mi deeri yok?" "Artk hibir eyin hibir deeri yok, Nimeta," dedi Raif. "Biz yaayan lleriz, hepimiz." "Bu savama fikrinin seni yeniden hayata baladn dnyordum." "Beni hayata filan balamad. Konumayan bir lyken, konuan bir l oldum, o kadar. Haftaya daa ktmda, inallah, Srplar' geberten bir l olacam." Nimeta kardeine yaklap, kollarn boynuna dolad. "Geecek bunlar. Hepsi geecek Raif," dedi. "Bir gn, ok ac grm insanlar olarak yalanacaz. Anlarmzn arasnda, mut-163 lu resimler de olacak, eminim. Hayattan vazgeme. Sakn vazgeme." Raziyanm, olunun valizine, bir insana mr boyu yetebile-cekmi hissi veren bollukta i amar ve orap doldurdu. "Nereden buldun bunca donu ve atleti, anne?" diye sordu Ni-meta. "Babann eyizinden bile amar var bunlarn arasnda," dedi Raziyanm. "Ne yapacak Raif, krk yl ncesinden kalan donlar anne?" "Kendi giymezse oradakilere verir. Sakla saman gelir zaman," dedi Raziyanm. Hibir eyi atmadan, sandklarda saklamak Bonaklar'n vazgeemedikleri alkanlklarndan biriydi. Her an sava yznden gmeye, yerlerinden edilmeye alm bir kavmin alkanlklar... Bir gn lazm olur, bir gn muhta kalnr kaygsyla tutumluluk, mal kymeti bilmek! Osmanl'dan beri ka el deitirmi, ka sava grmt memleket. Avusturya-Macaristan , Imparatorlu-u'ndan, Srbistan Krall'na, cumhuriyetinden diktatrne, Balkan Sava'ndan Birinci ve ikinci Dnya Savalarna savrulup durmutu. Her bulduunu sanda atar, saklard Bonaklar, ne olur ne olmaz diye. "Ya bu antada neler var anne?" diye sordu Raif, baka bir antay iaret ederek. "Onu sakn ama. Yerine vardnda aarsn." "Ne koydun antaya?" Raziyanm soruyu geitirmeye alt.

"Yemek mi var burada anne?" "Sana kabak brei yaptm olum." "Piknie mi gidiyorum ben?" Raif antann iindeki torbann smsk balanm azn zmeye alt. "Yapma Raif," dedi Nimeta. "Yukarda ok makbule geebiliri annemin yemekleri." "Rezil mi olaym istiyorsun Nimo? Alay m ettireceksin benimle?" "Yukardakilerin kimseyle alay edecek halleri yok Raif," dedi l Nimeta. "Bir fazla kii katld m aralarna bayram ediyorlar. Yemeklere de sevinirler, inan bana. Yukardakiler bizden daha a. Hele Burhan ne zlemitir kimbilir annemin yemeklerini." Gzlerinde minnetle bakt Raziyanm kzna. arda gda maddesi bulmak imknsz hale gelmiti. Ama baheleri olan insanlar, bahelerinde domates, kabak, patates yetitiriyor ve bunlar satyorlard. Raziyammn bir arkada da arka bahesinde yetitirdii sebzeleri, markete gtrmeden, insafl fiyatlara veriyordu Raziyanm'a. Nimeta, annesinin becerileri karsnda aknd. Yal kadn, su bulmak iin, taa Ciglane'den bira fabrikasna kadar bir el arabasyla yryordu haftada iki kere. ehrin teki ucundaki bira fabrikasnda bir su kayna vard. Saraybosnallar, lm gze alarak, saklana saklana bu kaynaa kadar gidip gelmeye mecburdular su ihtiyalar iin. Su, elektrik ve gaz ebekeleri bombalanmt. Bir damla su akmyordu musluklardan. En iyi koullarda 5-6 gnde bir su verilebiliyordu kente. Bazen on-on iki gne de uzayabiliyordu bu sre. Su, ne elektrie, ne gaza benziyordu. Susuz yaamak mmkn deildi. "Anne, su peinde koarken, hayatndan olacaksn," demiti Nimeta bir keresinde. "Susuz kalrsam yine hayatmdan olacam. stelik bu sefer, insanlktan karak," demiti annesi. Haklyd. "Mektubumu yanna almay unutma Raif," dedi Nimeta, "Mutlaka Burhan'n eline gesin o mektup. Mutlaka." "Bak cebime yerletirdim bile," diye, ceketinin i cebini gsterdi Nimeta'ya Raif. "Haydi, ok ge oldu. Gidin artk evinize, beni merakta brakmayn," dedi Raziyanm. "Sabah bee doru alacaklar seni, saatini kurdun mu?" dedi Nimeta. "Ben naslsa uyumam btn gece," dedi Raziyanm. Olunun gidiine seviniyor mu zlyor mu belli deildi. Evladn savaa yollayan hibir anne sevinemezdi ama, Raif i hayata bu savama fikri dndrmt. Bunu kabul etmek zorundayd yal kadn. "Anne, sakn mani olmaya kalkma gidiine," demiti Nimeta. "Bir kerecik sevginden fedakrlk et ve daa

kmas iin destekle 165 onu. ocuklarn eteinin dibinde istediini biliyorum ama, bu kez yapma." 166 Beni asla affetmedi, diye dnmt Raziyanm, hl yirmi sene evvel olan bir hadise iin suluyor beni. Onu istanbul'a yollamadn iin lene kadar da balamayacak. Aslnda derin bir pimanlk da duymuyor deildi. Kz bir Trk'le evlenip, istanbul'a yerlemi olsayd, sava rzgrlar esmeye balar balamaz, kznn yanna gidebilirlerdi oluk ocuk. imdi gelini, torunu, hatta grmcesi hayatta olabilirdi. Raif evinin arka odasnda lmekle dalarda lmek arasnda seim yapmak zorunda kalmazd. Nimeta kollarn smsk dolad kardeinin boynuna. "Kendine ok dikkat et Rafo'm," dedi. "Sakn tehlikelere atma kendini. Yaralanma, sa salim dnp gelin Burhanla. Daha ok gzel gnlerimiz olacak, inan bana, bu aclarn hepsini unutaca-giz-" "Allah kullarn bu dnyada snar, olum," dedi Raziyanm, "ileden gemeyen kul yoktur, Nimeta doru sylyor. Kendine dikkat et de bana baka ac ektirme." Yine kendi ekecei acnn pazarln yapyor annem, diye dnd Nimeta. "Gel buraya yeenim," dedi Raif, Fiko'ya. "Ayrlmadan nce, seninle biraz erkek erkee konualm ierde." Kadnlar salonda brakarak, Raif in odasna getiler. "Uzatmayn," diye seslendi Nimeta. "Hana'y Azra'ya braktk. ok gee kalrsak ayp olur." "Bak gryor musun anne," dedi Raziyanm'a, "eskiden olduu gibi, yine daylk etmeye balad Fiko'ya. Btn bunlar iyiye iaret. Savan iine girip de, lm burnunun dibinde grnce, o da dierleri gibi can derdine decek ve gemite olanlar unutacak. Yaamn dnda hibir eyin nemi olmadn anlayacak." "Sen yle mi dnyorsun, kzm?" dedi Raziyanm. "Sen yle dnmyor musun?" "Benim yama vardnda, kendin karar verirsin neyin en nemli olduuna," dedi Raziyanm. Fiko, days ile birlikte koridorun ucunda gzkt. Son kez sarld kardeine, Nimeta. Alamamak iin dilerini skt. Raif hem Fiko'yu hem ablasn tekrar tekrar pt. "Anne, yarn i k gelir alrm seni, bizde kalrsn istediin kadar." "Siz bu eve gelin," dedi Raziyanm. "Anneciim, bu eve drdmz birden rahata smayz. stelik ocuklarn okullar da bize ok yakn."

"Bunu yarn konuursunuz," dedi Fiko. Eve gitmekte acele ediyordu nedense. "Allaha emanet ol canm," dedi Nimeta, gz pnarlarnda biriken yalarn akmasna daha fazla mani olamayarak. ktlar. Evlerine doru komaya baladlar. Raziyanm bir sre, evlerini ayran parkn imenleri zerinde ana oulun yan yana koarak uzaklamasn seyretti pencerede. Birka saat sonra da biricik olunun, sabah serinliinde belki de lme doru uzaklamasn seyredecekti ayn pencereden. Eve vardklarnda, Hana komunun balkonunda bekliyordu onlar. "Yatmas iin ok srar ettim ama yatmad bir trl," dedi Az-ra. "Eline bir defter geirmi, ha babam hatralarn yazyor." "Zlata'ya zeniyor," dedi Nimeta. "Kendi okulunda bir kz hatra defteri tutuyormu, ondan rendi. Her gece bir eyler karalyor defterine." "Gitti mi Raif?" diye sordu Azra. "Sabah ok erken yola kacak," dedi Nimeta. "Allah yolunu ak etsin. Anneme onun acsn gstermesin." Hana'y alp kendi dairelerine geti. Fiko odasna kapanmt. Kapsn tklatt. "Yattn m olum?" "Yatmak zereyim anne." Kapy aralad Nimeta. Olunun yastnn altna bir ey sokuturduunu grd. Grmezlie geldi. Surat allak bullakt Fiko'nun. "Daynn gidiine zldn biliyorum Fiko," dedi, "onu zleyeceini de biliyorum. Ama onun iin en dorusu buydu. Ailesini kaybettikten sonra, tutunacak dal kalmamt. Baban kollar onu. Bu sama sava da yaknda biter inallah, birlikte evlerine dnerler sa salim." 167 Fiko yatandan kt, Nimeta'ya doru yrd, smsk ku-| caklad annesini. Bir tek annesi kalmt yannda ona kol kanat ge-1 168 recek. Bir sre sarma dola kaldlar yle. "iyi geceler olum," dedi Nimeta, kapy ekip kt. Kendi | odasna gitti. Hana yatana girmi, araf boazna kadar ekmi | annesine bakyordu. "Hayrola kk hanm, yatan m ardn?" "Bu gece burada yatabilir miyim anne?" "Yat bakalm," dedi Nimeta. "Ama Bozo'yu odaya sokmam, bilmi ol!" Onun da yatan paylaacak bir

kz kalmt hayatta. Sarld ocuun incecik bedenine, kbuslarla blnen kt bir uykuya dald. Sabah gzlerini atnda, saat neredeyse dokuza geliyordu. Yannda hl bir melek gibi uyuyordu Hana. Gece yatarken saati kurmay unutmu olmalyd. almamt saat. Telala frlad yataktan, mutfaa koup o ta parasna dnm ekmei kesmeye urat. ay ibriini alp apartman giriine indi. Onlar uyuyakalm olduklar iin, komular ilerini oktan bitirip evlerine ekilmilerdi. Sobann nnde sabah kuyruu yoktu bugn. Evlerin girilerine kurulan sobalarda, ehrin sokaklarn ssleyen aalan kesip, yemek piirmek iin yakyordu Saraybosnallar. ibrii koydu sobann stne. Su kaynayana kadar beklemedi, evine geri dnd. Hana iin, bin bir eziyetle bir gn nce bulduu st kard ilemeyen buzdolabndan. Bozulmutu st. Le gibi bir koku geldi burnuna. Muslua dkerken st ii cz etti. Tuvalette yzne annesinin bira fabrikasndaki kaynaktan getirdii, iedeki suyu arptktan sonra Fiko'nun kapsn tklatt. "Saat almad nedense bu sabah, beleten yarm saat daha uyudun Fiko," diye seslendi oluna. Dn akamn geriliminden son- ,| ra, o da kt bir gece geirmi olmalyd. nce babas, sonra days... Ailesindeki erkekleri teker teker kaybetmekte olan, ergenlik! anda, dal gibi bir gen ocuk. Yetebilecek miydi oluna tek ba- i sna? Mutfaa girip kahvalt masasn kurdu. Birazdan aadaki sobada kzartaca kurumu ekmee katk etmek iin, biraz zeytin, l buzdolab almad iin vck vck olmu ya. Sofraya bakt. I Kar-koca, biz bunun iin mi altk yllarca eekler gibi, diye dnd. ocuklara daha iyi bir hayat yaatmak... besin deeri yksek gdalarla beslemek onlar... iyi yedirmek, iyi giydirmek... iyi 169 bir eitim vermek... bir yumru boazna oturmu ylece duruyordu. Fiko hl yataktayd. "Fikooo," diye seslendi, "beniodana kadar getirtme, sonra bilirsin neler olacan. Kalk haydi." \ Fiko bilirdi neler olacan. Olunun stne kar, onu bacaklarnn arasna sktrr, gdklamaya balard. Avaz avaz barrd Fiko. O kadar ok gdklanr, yle ok glerdi ki, kkken Raziya-nm, ocuu bayltacaksn diye, mdahale ederdi her seferinde. Ayn evde yaarlarken olunu gdklamasna bile rahat yoktu ksacas. Su fokurdamaya balam olmalyd. Demlie atmak iin, bir tutam nane, biraz da ay koydu kk bir fincana. Bir kou aa inip, fincandakileri aydanla boaltt. aya da ay demeye bin ahit isterdi. Kahverengi, kokusuz bir ot! O idare ediyordu da, tiryakiler ne yapyordu acaba? aydanl alp, ekmekleri dizdi sobann stne. Burhan' dnd. Ka kii vurulacak, ka kii lecekti acaba bugn. Kt haberleri ie gider gitmez alyordu her gn. llerin arasnda kocasnn ve dostlarnn ad yoksa, o gn kazanlm bir gn sayyordu, yaamaya deer bir gn! imdi bir de kardeinin adna kulak kesilecek, yeni kalp arpntlar iinde inceleyecekti listeleri bugnden itibaren.

Kzaran ekmekleri ve aydanl alp eve kt. Bozo ayaklarna srtnp duruyordu. Balkonun kapsn at, hayvan kutusuna gidebilsin diye. "Haydi Fiko, ok oldun ama," diye bard oluna son kez. "Bak tuvalete giriyorum. Sonra ikyet etmek yok. Kalkyor musun?" Olandan ses gelmeyince girdi banyoya, kapsn kilitledi. Alkanlkla duu at. Tss diye bir ses geldi nce musluktan. Uzanp su dolu ieyi ald eline. Souk su damla damla akmaya balad bedenine. Damlalarn gvdesinden yuvarlanmalarn seyretti. Raif u anda ulam myd yerine acaba? Normal artlar altnda iki, iki buuk saat sren yol, bu koullarda bazen drt saat bile srebiliyordu. yle demiti Esat. Onlar, mayn korkusundan dura kalka, Fiko ile saatte ancak ulaabilmilerdi karargha. l/O Bornozu stnde mutfaa girdiinde Fiko'yu kahvalt ederken bulacan umuyordu. Ama olu hl kalkmamt. Mutfakta sadece Bozo vard. Kararl admlarla arnlad koridoru, kapy tklat-masyla amas bir oldu. Fiko odada yoktu. Mutfaa geri dnd, oradan salona, yemek odasna, Hana'nn odasna kotu. Kendi odasna gitti. Hana yzkoyun yatyor, uyuyordu yatakta. Tekrar mutfaa ve Fiko'nun odasna gitti. Telandan, bornozun cebi olunun oda kapsnn koluna taklp skld. Perdeleri amadan, yakt. Ik, yatan yannda duran gece masasnn stndeki zarfa vurdu. Nimeta yataa kadar eyalara tutunarak ilerledi, oturdu, elleri titriyerek stnde 'Anneme' yazan zarf ald, Fiko'nun defterinden koparlm izgili sayfay kard zarftan, okudu: "Sevgili anneciim, "Sana daha nce sylemek istedim ama bana mani olmandan korktum. Ben de daymla birlikte, babamn yanna Bosna iin savamaya gidiyorum nk benim yamda birok gen savayor ve ben de onlardan biri olmak zorundaym. Babam ziyarete gittiimiz gnden beri istiyordum bunu. Aklm baka hibir eye veremiyordum. Beni anlayacan, affedeceini , biliyorum. Anneannemi, Hana'y ve seni binlerce kere perim. Benim iin zlmeyin ve merak etmeyin. Babam ve daymla birlikte olacam ne de olsa. "Yaknda, zgr Bosna'mzda, bulumak zere. Seni ok seven olun, Fiko" Etnik Temizlik 1992 Yaz Stefan Stefanovi, Hrvatistan'a gemek zorunda braklan Bonak mltecilerle ilgili bir aratrma yapp, bunu uluslararas kamuoyunun dikkatine sunmak istediini belirttiinde, gazete ynetimi hi de scak bakmamt projesine. Hrvatistan, bir yl nce, Srp mezaliminden kaan yzlerce Hrvat'a zaten kapsn am bulunuyordu. lke tklm tklm gmen doluydu ve hi kimse 'gmen' laf duymak istemiyordu. Ama Nisan bandan itibaren, zorlanarak, ikenceye tabi tutularak, kafalarna dayanm namlularn souk demirleri altnda, yurtlarndan gmek zorunda braklan on

binlerce Bonak, Hrvatistan snrna yldnda ve Avrupa devletleri bu durumu grmezlie geldiinde, bu zoraki srgnn bir an nce uluslararas platforma tanmas art oldu. Stefan, projesini bir kez daha gtrd gazete ynetimine. "Ne yazk ki dnyann dikkatini ancak televizyon yoluyla ekebiliyoruz," dedi. "Bu konuda arpc bir eyler yapmazsak, ne snrlarmz zorlayan on binlerce insan, ne de onlarn ikence grm olduklarn gndeme getiremeyeceiz. Kimsenin umurunda deil, Mslmanlar'a Karadzi'in etnik temizlik uygulad-g." "Dorusunu istersen, benim umurumda da deil ama, bu konuda illa bir eyler yapmak istiyorsan, dene bakalm," dedi Boris. Stefan, "Karadzic, Nisan aynda Bosna'da kendi Srp Cumhu-riyeti'ni ilan ettiinden beri ka kiinin ldrldn veya yerinden edildiini, biliyor musun, Boris?" diye sordu. " yz bin civarnda." "Bu rakam Nisan iin geerliydi. imdi Haziran sonundayz ve bu say tam bir milyon yz bine ulam durumda." 172 "Vay canna," dedi Boris. "Vicdannda ufak bir kprdanma oldu mu, Boris?" "Ne dersen de, bu konuda senin kadar duyarl olamam. Bonaklar sz konusu olduunda, senin vcudunda, vicdannn dnda baka kprdanmalarn da olduunu biliyorum, arkadam," dedi Boris. "i sulandrp, kafamn tasn attrma." "Projeni onayladm. Daha ne istiyorsun? Benim vicdanmla uraacana, git iini yap." Stefan hemen kt. Boris bir yerde haklyd, bir sr i onu bekliyordu. ncelikle, kendine Bosna'daki Srp Devleti'ne kolayca girip kn salayacak bir Srp kimlii edinmeliydi, sonra da kurbanlarn doldurulduklar kamplarn bir listesini. Kamplarda iki grup insan vard. Birinci grubu, Saraybos-na'dan ve dier byk ehirlerden kaan ya da ge zorlananlar tekil ediyordu. Bir de byk kentlerin dnda kalan kylerden, kasabalardan gelenler vard. Mslman Bonaklar' taradan srmek, byk kentleri boaltmaktan ok daha kolay olmutu. Birok kasaba ve ky, bir gecede veya yirmi drt saat iinde halledi-vermilerdi Srplar. Kendi terimleriye 'temizlemiler'di. Yaz balarnda, ilk nce Bosna'nn kuzeyinde ve dousunda younlatrmlard katliamlarn. Bu blgelerdeki kentleri ve kyleri tamamen 'temizlemek' hi de zor olmamt. ou kez direnmemiti bile insanlar. rnein, Biha'n gneyindeki Oarak yirmi drt saat iinde dmt. Halkn elinde silahlan yoktu, seslerini dnyaya tayacak medya imknlar yoktu. Srp militanlar ileyi kuatm, btn insanlar

sokaa dkmt. Kadnlar ve ocuklarn stndeki tm ziynet eyalar ekilip alndktan ve her biri teker teker esasl bir dayaktan geirildikten sonra, Biha'a doru kamalarna izin verilmiti. Geriye bakma cesareti bulan kadnlar evlerinin yama edilip, sonra atee verildiini grebiliyorlard. Erkekleri ok daha korkun eyler bekliyordu. Bir Srp askeri elinde bir liste ile gelmi ve rasgele setii birine, listedeki insanlar gstermesini emretmiti, iaret edilen kiikr bir kamyona doldurulup gtrlmt. Bunlar kasabann belli bal, hali vakti yerinde kiileriydi. Balarna ne geldiini hi kimse bilmiyordu. Balarna ne geldii sava sonrasnda bile renilemeyecek-ti. 6 Nisan'dan itibaren, 'etnik temizlik' Karadzi'in evk ve zevkle uygulad bir oyun haline dntrlmt. Mslman Bonak-lar'n ileri gelenlerini; yani varlkllarn, okumularn, aydnlarn, sanatlarn ve zellikle orduda grev yapm olan asker kkenlilerini ayklyor, akl almaz ikencelere tabi tuttuktan sonra, birbirlerine ldrttryorlard. lm, Mslman Bonaklar'a kurtulu gibi geliyordu. Ama lm kolaylatrmyordu Srplar. ldrmeden nce, onlara karlarnn kzlarnn, kz kardelerinin ve annelerinin nasl rzlarna getiklerini anlatyorlar, kadnlarn nasl kvrandn, yalvardn tarif ediyorlar, sonra daha da ileri boyutta bir manevi ikence teknii uyguluyorlard. Erkekleri soyuyor, silahlarnn namlularn stlerine dorultuyor ve birbirleriyle cinsel ilikiye girmeye zorluyorlard. Kabul etmeyenlerin kollarn bacaklarn ve yumurtalklarn kesiyor, ya da birbirlerine kestiriyorlard. Ayakta duracak gc kalanlar, kendilerine evrili namlularn glgesinde mezarlar kazyor ve son gvdeyi ukura braktklarnda, kafalarna kurunu yiyerek en son cesedi de kendilerinin oluturacann bilincinde, arkadalarn teker teker mezarlarna srklyor ve kurtuluu, yani lm bekliyorlard. Byk ehirlerde katliam, kylerdeki kadar kolay ve elenceli olmuyordu. Banja Luka ve Drina vadisindeki halkn ounluu Mslman'd. Yedi yz bin kiiyi bir gecede 'temizlemek' kolay i deildi ne de olsa. Ama ok gen ve gzel kadnlar, yakkl erkekler ve itah kabartan gl yzl ocuklar vard aralarnda. Ve Srp militanlar, dnyaya cinsel tecavz iin gnderilmi ehvet makineleri gibi alyorlard. Yedi yandaki ocuklardan, yetmi yandaki ihtiyar ve felli ninelere kadar, herkes alyordu nasibini. Erkeklerin de kafalarna tabanca dayyor, pantolonlarn aa indirip, organlarn azlarna zorluyorlard. ou lm seiyordu. lm korkusuna yenilenler, lmediklerine piman ediliyordu. 173 Ky ve kasabalara bir gecede yarasalar gibi inen Arkan'n Kaplanlar ksa srede buralar yerle bir ederken, ehirler uzun ve ar 174 bir ikenceyle 'temizleniyorlard'. | Kentlerde nce ilerinden atlmt Mslmanlar. Kendi iyeri olanlarn iyerleri bombalanm, Bonaklar yollarda yrrken saldrya uramaya balamlard. Priyedor yaknlarndaki Celinac'da Belediye Bakan, bir bildiri yaynlayarak, Bonaklar'n uymak zorunda olduklar yasaklar sralamt. Araba kullanmalar yasakt. Postane dnda, herhangi bir yerden telefon etmeleri yasakt. ten fazla kiinin bir arada bulunmas yasakt. ehir dna kmalar yasakt.

Her eylerini, tanr tanmaz tm mal varlklarn, evlerini, arazilerini, arabalarn, evlerindeki ve iyerlerindeki btn eyalarn, banka hesaplarn ve mcevherlerini kaytsz artsz Srplar'a devrettikleri takdirde, kentten ayrlmalarna izin veriliyordu. Bu artlan kabul edenler, pencerelerine beyaz bez balyorlar, evlerinden alnarak 'Devir Teslim Brolar'na gtrlyorlar ve orada her eylerinden vazgetiklerine dair imza atyorlard, i o kadar rndan kmt ki, ou kez, 'Devir Teslim Brolar'nda soyulmak iin, rvet teklif etmek zorunda braklyorlard. Ve, ezilmi onurlarndan baka hibir eyi kalmam bu insanlar, ruhsuz ve bahtsz bedenlerini, lkenin Hrvat idaresindeki blgelerine srklyorlard. Srp etelerinin terr eylemlerindeki en elenceli oyuncaklar gen ve gzel kadnlard... gnde otuz-krk erkein tecavzne urayan kzlar, kadnlar. Srp askerleri onlar ayrp, genelev. kamplar diyebileceimiz yerlere kapatyorlard... yani 'tecavz1, ederek' ldrme kamplarna. Birok otel ve restoran Mslman' Bonak kadnlarn ile hcresine dntrlmt. Stefan, Hrvatistan'daki gmen kamplarna kapa atabilmil insanlardan almt bu bilgileri. Sonra 'Tresnyevka' rgtne bal vurmutu. Bu rgt, tecavze urayan kadnlarn ve ocuklar! zerine younlam, cinsel vahet eylemleriyle ilgilenen bir r-f gtt. Stefan, bu rgt sayesinde, birka kadnla grme olanag bulmutu. Kadnlar, anlattklarna gre, gtrldkleri yerleri ta nmasnlar diye, gzleri birer bantla kapatlyor, hapsedildikleri odalara girdikten sonra bantlar zlyordu. Odalarda genellikle tek bir somyann ve plak bir ampuln dnda hibir eya bulunmuyordu. Hep hazr olmalar iin, stlerindeki giysiler de alnyor ve art arda odaya giren Srplar'n tecavzne uradktan sonra nlerine bir tabak yemek atlyordu. Aylar boyunca, kendilerine tecavz eden Srplar'n dnda kimseyi grmeyenler olmutu. Kimileri kapatldklar odada baka kadnlarn iler paralayan lklarn duymulard. Bazlar da Srp milislere yemek piirmek ve plak hizmet etmek zorunda braklmlard... Kar gelenlerin nce memeleri kesilmi, sonra ldrlmlerdi, ibret olsun diye, dierlerinin gzleri nnde... Stefan'n konutuu kadnlarn ou psikolojik tedavi altndayd. Kimi hi susmadan konuuyor, kimi hi durmadan ykanyor, kimi de ne yemek yiyebiliyor, ne konuabiliyor ne de uyuyabiliyordu. ocuklar da bu vahetten nasiplerini almlard. rgte snm bir papaz, ve drt yalarnda iki ocuun, annelerinin gz nnde imento kartrma makinesinin iine nasl atldm anlatmt Stefan'a. Trnopolye Kamp'nda ise baka ykler dinlemiti. Bu kamp, evlerini Srp ailelere brakarak srgne zorlanan zavall insanlarla doluydu. Hemen hemen herkes ok yalyd. Genler Bosna Or-dusu'na katlarak savata lmlerdi. Hi deilse, vatanlar iin arprken birer kurunla ehit dmler, ikence grmeden, gzleri oyulmadan, dileri sklmeden, birbirinden gzel ve gen cesetler olarak gmlmlerdi. Geride kalan yallar sa kalmann dayanlmaz utancyla ve hafzalarndan asla silemeyecekleri korkun anlaryla yaamaya mahkmdular.

Bir yal kadn, bana geleni anlatrken, titrek elleriyle smsk kollarna yapmt Stefan'n, ondan g almak ister gibi. Gsne bastrd iki yandaki torununu zorla ekip almlard kollarndan. Kprden tek bana gemesini sylemilerdi. ocuun tek bana yryemeyecek kadar kk olduunu anlatmaya almt alayarak. Bir asker ocuu tuttuu gibi nehire frlatmt. 175 Kadn ocuun nehre uuunu grmt. Gzlerini yummutu smsk. O da kendini kprden aa brakmaya almt. Onu 176 tutmulard. Bir daha denerse baka bebekleri de nehire atabile-eklerini sylemilerdi. Yal kadn szlerini bitirdiinde fenalap kendinden gemiti. Kadnn ellerini glkle skebilmiti Stefan kollarndan. Parmak izleri mor rkler brakmt kollarnda. Ertesi gn, sahte kimlik iin fiyat getiren adama, "Tamam," demiti. "Ne istiyorlarsa ver. Bir an nce istiyorum kimlii." Stefan Stefanovi, sahte kimliinin kmasn beklerken, Hr- vatistan kaplarn yeni glere kapyor, Kuzey Bosna'da dalarda I mahsur kalan on binlerce insan Srplar'n eline dyor ve Bosna Cumhurbakan Izetbegovi ile Saraybosna halk, Bat'nn onlar kurtaraca ryasndan iddetli bir silkinmeyle yeni uyanyorlard. Bat'nn; o insan haklar bayraktar ve insan haklan ba savunucusu lkelerin, asla yardmlarna komayacan anlamlard sonunda. Yardmlarna komayacaklard, nk ldrlen ve ikence* gren insanlar baka bir dine mensup olduklar iin, Bat lkelerinde yayan halklarn ounluu byk bir ilgi duymuyorlard Bosna'da olup bitene. Yardmlarna komayacaklard, nk o uygar lke liderleri-; nin menfaatlerini odaklayacaklar petrol de fkrmyordu, bu,j baka dine mensup insanlarn topraklarnda. Ve nk, herhangi bir atmada, kendi ordularndan bir tek gen bile lecek olsa, demokrasi denen rejimin, seimlerde hesap soracan ve onlara oy kaybettireceini biliyordu liderler. Bu nedenle, Bat lkelerinin liderleri, durmadan bir araya geliyor, bol bol ahkm kesiyor, ve meseleye eilmi olmann huzuru iinde lkelerine geri dnyorlard. Bonaklar, Cumhurbakanlar'yla birlikte, sonunda uyanmlard. Tatl rya bitmiti. Ne Bat lkeleri, ne insan haklar rgtleri, ne Birlemi Milletler vard onlar kurtaracak. Yalnzdlar. Yapayalnzdlar. Yllardan beri, sinsi sinsi hazrlanan dmanlar ile ba baa braklmlard. Ve artk zetbegovi'in tek bir seenei kalmt: Bosna'y haritadan sildirmemek iin, lke snrlar iinde mmkn olduunca ok insan tutmak, Bonaklar'n lkeden kan nlemek. 177 / Jovan Plavi / Stefan Stefanovi, aynann nnde durdu ve inanamayarak bakt bir yerlerden tanr gibi olduu aksine. Koyu renk salar drt ton almt. Yllardr kanksad by artk yoktu. Burnu ile dudaklarnn aras be santim uzam

gibi geldi. Ve en tuhaf, sanki on ya genlemiti. Kendini tanyabilmesi iin, gzlerine, burnuna ve enesinin belirgin hattna dikkatli bakmas gerekiyordu. Musluun kenarnda duran sklm boya tp m baarmt bu mucizeyi, yoksa lavaboya dklm byk krpklar m? Salarn alkanlkla her zamanki gibi ayrmadan arkaya tarad. Sonra, kimliine araclk eden adamn szlerini hatrlad. Ne olur ne olmaz, bir tanyan kar, bana i alrd. Simasnda gerekli deiimi yakalayabilmek iin, salarn nce ortadan ayrd. Bu modeli Hitler'in salarna benzettii iin vazgeti, soldan ayrd, yle tarad. Salar sol yana yatmaya alk olmadklar iin, horoz kuyruu gibi dikildiler. Bu kez, sadan ayrp taramay denedi. Yine olmad. Jleyle yaptrmaya alt. Kendini otuzlu yllarn italyan zamparalarna benzettii iin, ondan da vazgeti, kafasn yeni batan slatt ve her zaman yapt gibi, elleriyle arkaya doru ynlendirdi salarn. Bir sre yzn inceledi aynada, sonra aceleyle giyindi, koar admlarla indi merdivenleri, arabasna atlad ve Zagreb'in kuzey mahallelerinde hi tanmad bir berberin dkknna girdi, koltua oturdu, banda dikilen adama, "Kes," dedi, "iki numara olsun." imdi aynada askere giden erler gibi, diken diken salar, alk olmad byksz yzyle, tanmad gen bir adam vard. "Dorusu uzun sa daha yakmt size," dedi berber. "Uzun srecek bir yolculua kyorum," dedi Stefan, "bylesi daha pratik." S 12 'Dndnzde uzam olur. Yine beklerim, gzel bir stil veririz. 178 "inallah," dedi Stefan. Berber hayretle bakt yzne, ifadesi deiti. Nimeta'dan vazgemiti ama, ondan kapt szlerden vazgeemiyordu bir trl. Tpk onu dnmekten vazgeemedii gibi. Ve bu gidiin arkasnda, Bonaklar'a yaplan soykrmn incelemek ve dnyaya duyurmak kadar, onu yine grebilme ihtimalinin dayanlmaz ekicilii vard. Ne kadar inkr ederse etsin, Nimeta yreinin bir kesinde ince ve keskin bir haner yaras gibi duruyordu. Acs dinmi ama izi kalmt ve Stefan o izi, lene kadar tayacan biliyordu. Sa kesiminin cretini dedi kasaya, bahii avucuna ayrp, berbere vermek zere dnd. Adam almak istemedi, eliyle itti paray. Sinirlendi Stefan, "Bir ey mi var?" diye sordu. "Yok bir ey," dedi Berber. "Bahii 'inallah' dediim iin mi kabul etmiyorsunuz?"

"Evet." "Neden?" Sesi sertti. Sinirleri gerilmi, nnde duran nemli | misyonu unutmu, her trl kavgaya girmeye hazr bir tavr iindeydi. "Anneannem Mslman'd. Onun lmnden beri duymamtm bu sz, iime bir scaklk bast, siz syleyince." "O halde yar Mslman'snz," dedi Stefan, biraz mahcup. "Drtte bir. Ama zaten Balkanlar'da kim kimin nesi iinden | kmak kolay m? Hepimiz karp gitmiiz, asrlardr. Neyin kav-Jj gasn yapyoruz, bir anlasam." f "Sapk adamlarn iktidar hrsndan kaynaklanyor ktlkler,! dedi Stefan. "Hep byle olmuyor mu? Bir deli kyor, dnya) karmakark ediyor." "Ve bizler de peinden srkleniyoruz, koyun gibi," dedi ber<f ber. "Dnte gelirim, salarm da uzam olur," dedi Stefan, "laflarz yine." Glerek ekledi: "inallah. Buralarda bir fotoraf var m: "Kar srada iki yz metre sonra bir ipak var. Siz de Mslman msnz?" diye sordu Berber. "Drtte bir." "Ana tarafndan m, baba tarafndan m?" "Bir kadn tarafndan." Dkkndan dar ktnda, ban kaldrp tabelaya bakt, berberin adn hatrlamak iin. Adam gle, iman yzyle el sallad Stefan'a. Kar kaldrma geip iki yz metre yrd. Eliyle koymu gibi buldu fotorafy. ok abuk iki vesikalk istedi. "On dakika bile srmez ama, iki adet olmaz. Sekizlik almanz lazm," dedi fotoraf. Adamn, enesini eliyle hafife yana dndrn, ban saa eiini, resmini ekiini, arkasn dnp birtakm ilemler yapn ve sonra fotoraflar makasla teker teker kesiini sabrla bekledi. Parasn dedi, kt dkkndan. Resmine bakmad bile. Berberin nne brakt arabasna yryd, biner binmez gazlad. Evine geldiinde koar adm kt merdivenleri, pasaportu adam arad. "Resimler hazr, gel al," dedi. Ertesi sabah saat dokuzda elindeydi yeni kimlii. Bakt. ok ksa kesilmi ak kumral sal, burnu ile

dudaklarnn aras biraz fazla uzun, aydnlk yzl, gen bir adamd. Gzlerinde ince bir hzn vard. Ad Jovan Plavi'ti. Yaye doumluydu. Jovan Plavi, Bosna'ya, ne olur ne olmaz diye, Stefan Stefanovi olduu zamanlarda sk sk giri k yapt kuzey kapsndan girmek istemedi. Hi enmeden, memleketi yukardan aa katede-rek, gneye indi. Bu yolu sememi olsayd, Foa ve Vigrad'dan kovularak yollara dm ve sarp dalan aarken, Arkan'n Kap-lanlar'na yem olmu kader yolcularna hi rastlamayabilirdi. Split'e geebilmek iin, da yollarnda, kzgn gnein altnda gnlerce yol yrmlerdi. Zaman zaman otobslerinden indirilip soyulmular ve dvlmlerdi. Bazlar bu korkun yolculukta can vermiti. Aralarnda ok az sayda seksen ya civarnda erkek vard. Bir gruba yaklap, gen bir kadna, "Erkekleriniz nerde?" diye sorma budalaln gsterdi. Sanki bilmiyordu. "Yetmi yan altndakilerin hibiri kurtulamad," dedi kadn. "Onlar ya ldrdler ya da kamplara aldlar." 179 ite, Jovan Plavi'i bekleyen bu kamplarn esirleriydi. Onlar grmeye, onlarla konumaya, durumlarn dnyaya ilan etmek 180 iin, seslerini duymaya gidiyordu. Belki Nimeta'ya da rastlayve-rirdi bu arada. Bir baka kadn yaklat yanna, "Siz Srp deilsiniz deil mi?" dedi. "Hayr." "Hemen anladm bunu," dedi kadn. Yantlayamad Stefan. Ad ve yz deimiti ama iindeki de- 'l iim henz tamamlanamamt ve gzlerine de vuruyordu demek ki. Oysa, ona kimliini getiren, "Bann belaya bulamasn istemiyorsan, Srp gibi dnmeye bala, ak verme," demiti. Ne olup olmadn, bitkin bir yal kadn bile anlayabiliyordu, bir bakta. Bu ktyd ite. Kadn fsltlarla bir eyler sylyordu Stefan'a: "Tanmadnz kimselere byle almanz doru deil. Banza dert aabilirsiniz," diye uyard Stefan. "Ah nerde o gnler. lm iple ekiyorum," dedi kadn. "Keke lseydim de yaplanlar grmeseydim. nce kocalarmzn, oullarmzn derilerini yzdler, sonra da intihar edemesinler diye ellerini ayaklarn kesip, lmeye braktlar. Yaralarna sinekler, anlar kondu, kimi acdan ldrd, kimi hemen ld, kimi..." "Heyy, sen! Ne konuuyorsun bu karlarla?" Bir Srp polisi dikiliyordu karsnda.

"Yollar nasld diye sordum." "Ge yle! Ge!" Stefan, snrda kimlik kontrol yapan Srp polisinin kendine bir sorun karacan sanmyordu ama, yanlmt. "Herkes Bosna'dan kamaya bakyor, sen neden ters yne gidiyorsun?" diye sordu polis. "Sava baladnda Zagreb'de grevliydim. Ben Bosnal'ym. Ailemin yannda olmak istiyorum," dedi Stefan. "Nereye gideceksin?" "Saraybosna'ya." "Ne kadar kalacaksn." "Kesin dn yapyorum." "Eyalarn bunlar m?" Elindeki antaya ve kk valize bakyordu polis. "Evet." "Kesin dn iin, btn eyan bu mu?" / "Bekr adamn eyas ne olacak? Koltuk takmlarn tayacak halim yoktu ya." "Zevzeklik etme," dedi polis, "istersem seni hi sokmam." "Elbette ama bundan patronum hi holanmayacaktr," dedi Stefan. "Patronun kimmi bakalm." "Mitevi." "Nee?" Polis armt: "Mitevi senin nereden patronun oluyormu?" "Ben televizyoncuyum. Belgrad televizyonu iin, Bosna'da ekimler yapacam." "Ge surda bekle," dedi polis. Elinde kimlikle derme atma barakaya girdi. Stefan az ilerdeki banka oturdu. Gnein altnda beklerken her taraf dklen, toz iinde bir otobs daha durdu az ilerde, iinden yzleri ifadesiz perian insanlar dkldler. Kk bir ocuk alamaya balad. Bir baka polis, ocuun anasna, "Sustur unu!" diye bard. Kadn ocuu kucana ald, sallad, pt, koklad, kulana bir eyler fsldad. ocuk susmuyordu. Polis ocuu kadnn kollar arasndan hzla ekerek ald, parmaklaryla burnunu skt, skt. ocuun nefesi kesildi. Annesi bacaklarnn ba kesilip yere derken, ocuk yine barmaya balad. Polis ocuu duvara doru frlatt. ocuk duvara arpp yere dt. Hi sesi kmad. Kimse

kprdamyordu. Kimse mdahale etmiyordu. Hepsi ok alk olduklar bu sahneleri bir kez daha yayorlard o kadar. Anne yerde yatyordu hl. Bir baka kadn koup ban dizlerinin stne ekti annenin. Kimse ocuun yanna gitmeye cesaret edemiyordu. Stefan oturduu yerden kalkt, ocua doru yrmeye balad. "Plavi," diye bir ses duyuldu. Hi oral olmad Stefan, yrmeye devam etti. 18 "PLAAV1. JOVAN PLAAVl!" Stefan dnd bakt. Demin onu sorguya eken polis baryor-182 du avaz avaz. "Plavi! Kendi iinle mi ilgilenmek istiyorsun, Trk piiyle mi? Ne bartyorsun beni byle?" "ocuk ld m diye bakacaktm," dedi Stefan. "ldyse ld. Sana ne?" "Doru, bana ne," dedi, geri dnd. Polis elinde kimlik, suratnda hnzr bir ifade, ylece dikiliyordu. "Mitevi, Trk pileriyle ilgilenmeni istemedi senden herhalde." "Alabilir miyim? Tamam m iim?" Elini uzatt kimlii almak iin. "Acelen var galiba." "Var," dedi Stefan. "Al bakalm Jovan," dedi polis, yznde o ylk ifadeyle. Bir an kar karya durdular. Yrei azna geldi Stefan'n. Elini uzatt, parmaklar sert kartona dedi. ekip ald kimlii. Arkasn dnp gitmeden nce, "O ocuk, o yerde yatan olan Trk deil," dedi. "Bonak o." Bosna'nn Srp kuatmas altnda olmayan blgelerine geldiinde, sol postaln ayandan karyor, postaln tabanndaki keeyi kaldrp, altndan esas gazeteci kimliini buluyor, onun yerine Jovan'n kimliini, stne de dikkatle keeyi yerletirip, postal tekrar ayana giyiyordu. Saraybosna bir cehennemdi. Bazen nerede olduunu bile anla-yamyordu Stefan. Btn yollar barikatlarla kapalyd. Sokaklarn ortasnda devaml bir eyler yanyordu. Yol kenarlarnda cesetler yatyordu. Her an bir silah patlyor, bir bomba dyor, bir makineliden boalan kurunlar bir anda yamur gibi yayor, sonra etrafa bir sre bir lm sessizlii siniyordu. Bir zamanlar Nimeta ile seviirken oturduu Ali Paino Polye'deki bina delik deikti. Hasar grmemi tek bir yer yoktu. Buna ramen yaam devam ediyordu ehirde, insanlar sokaklardan koar adm geiyor, bir yerden bir yere gidiyor, artk raflarnda ok az mal kalm dkknlara, srf ya-

ama sarlmak iin uradklar iyerlerine kouturuyorlard. Genler kahvelere barlara doluup mzik dinliyorlard. Ak ise her zaman olduu gibi, doludizgindi ve lme meydan okuyordu. Saaklarn altna snan gencecik insanlar ou kez, sarma dola, el eleydiler. Stefan, kan ve lm kokan sokaklardan geip, duvarlar delik deik olmu bir otelin kapsndan ieri kendini attnda, ierdeki sradanla gerekten ard. Darnn telandan eser yoktu ierde. Uzaklarda bir yerden mzik sesi geliyordu. Sesin geldii yne yrd. Karanlk, izbe bir bard buras ve piyanonun etrafna sralanm birka kii ellerinde saksofonlar, baterileri, trompetle-riyle caz yapyorlard. Nimeta ile buraya hi gelmiler miydi acaba? Hatrlayamad. Bara gidip bir iki istedi. Fiyat duyunca kulaklarna inanamad ama olan olmutu bir kere. aresiz dedi fahi fiyat, yudumlamaya balad bir daha imeye o anda tvbe ettii, yirmi be dolarlk viskisini. "Burada yenisiniz galiba?" dedi barmen. "Evet." "Gazeteci misiniz?" "Bildiniz." "Medyaclardan baka kim gelir ki buraya? insan kendi arzusuyla cehenneme gider mi hi," dedi barmen. "Haklsnz." "Ne taraftansnz?" "Zagreb." Konumak istemiyordu Stefan. Ksa, kesik yantlar veriyordu ama barmen sinek gibi yapmt. Niyeti, mterisine derdini dktrp, bir iki daha iirtmekti belki. Adamdan kurtulmak iin, "Tuvalet ne tarafta?" diye sordu. "ilerde solda," dedi barmen. Stefan kalkt tuvalete yrd. Tuvalet botu. Yine kimliini deitirmesi gerekiyordu. Eildi postalnn bacn zd, ayan kard iinden, keeyi kaldrd, kimlii ald, yerine dierini koydu tam dorulurken arkasnda bir trt iitti. "Kprdama, kal yle." Kaln bir sesti bu. ylece kald. "Elinde ne var?" 183 I "insann tuvalette elinde ne olur?" dedi Stefan. Sustuu anda kna bir tekme yedi ve ne doru yuvarlanp ban duvara arp-184 ti. Derken kimliini kemerinin kenarndan pantolonunun iine doru itti.

"Madem cevabn bu, elindekini imdi sana yedireyim de gr," dedi kaln sesli kaba aksanl adam. Dt yerden, karsnda bir polis grmeyi bekleyerek doruldu Stefan. Ama karsnda polis, milis ya da jandarma deil, siyahlar giymi iri yar bir herif vard. Resmi bir kiilii olmad belliydi. "Ayakkabnn iinde ne aryordun?" Yantlamad Stefan. "Paran oraya sakladn deil mi, aptal herif?" imdi kar karya duruyorlard ve Stefan bu ayy tepeleyebilir miyim diye hesap yapyordu kafasnda. Herifin, parasnn peinde bir serseri olduunu anlad anda, ii rahatlamt. "Papucuna deil, kna saklasan, ben yine alrm parann kokusunu," dedi adam, elinde bir sustal ldad. "Ve nerene sokarsan sok, o paray almasn da bilirim. Ulan bakalm. " Stefan yan cebinden czdann alp, paralarn kartt. "Cebindekini deil, postalmdaki paralar ulan, ulan," dedi adam. Yerde duran postal ald ters evirip silkeledi, iinden kirlenmi bir kimlik dt postaln. Ayann ucuyla evirdi yerdeki kimlii. "Vay vay vay, Hrp'm beyimiz." "Hrvat," dedi Stefan, Srp zannedilmekten korkarak. "Hrp, Srvat, Srp, Hrvat. Hepiniz ayn bokun soyusunuz ulan. Hi farknz yoktur birbirinizden." Aslnda doru sylyor ay, diye geirdi iinden. "kar teki ayan da postaldan." Kurulmu makine gibi aceleyle postaln karp adama uzatt Stefan. Sa postaldan kimlik bile dmedi. Kurbannn elindeki paralar ekip ald ve cebine tktrd adam. Yerdeki kimlii de alp helaya att. "Peimden gelirsen geberirsin. On dakika ierde kal," dedi Ste-fan'a, kapy vurdu gitti. Stefan hemen helaya kotu, sularn iinde yzen kimliini ald. Kurulamak iin bir havlu arand. Bulamad. Tuvalet kd bile yoktu. Silkeledi durdu kimlii. Sonra postallarn giydi ayana. Islak kimlii bo czdana, czdan da cebine tkt, kt tuvaletten. 185 Barda hl caz alyordu mzisyenler. Nimeta'yla birlikte sk sk dinledikleri bir paray alyorlard. Acaba ne yapyordu imdi? Evde miydi, ite miydi?

Otelden kt. Yklm, perian ehirde bir sre daha babo dolat. Sevgilisiyle sk sk gittikleri Holiday Inn, n camlan srekli krlm olmasna ramen, yabanc gazetecileri barndrd iin, koruyabilmiti kendini. Tepeden bomba yememiti. Ama Bristol Oteli batan aa yanmt. Saraybosna'nn mehur Unis'i, mavi caml ikiz gkdelenleri Momo ile zeyir de perian haldeydiler. Kentin deiik kkenlerinin bir sembol olan ikiz binalardan hangisinin Mslman zeyir, hangisinin Hristiyan Momo olduunu karamadklar iin Srplar her ikisini de insafszca bombalamlard. O gzelim Postane binas, mzeler, Hukuk Fakltesi, Tiyatro binas... Stefan boaznda bir yumru, hayalet gibi dolanyordu enkazn iinde. Sonra, kk bir midin peinde, Oslobod-enje gazetesinin bulunduu gkdelenin hl yerinde olmas iin dua ederek o yne doru gitti. anslyd. Gazete alanlar baka yere tanmak zorunda kalmamlard. Binann st katlar harabeye dnmt. Ama alanlar yerin altna inmi, karmaya devam ediyorlard gazetelerini. Danmadaki kiiye, Rasim'i grmek istediini syledi. Rasim'e yukar kmas iin haber gnderildi. Biraz sonra, Rasim gzkt. Kocaman gbeinden eser kalmamt, avurtlar kmt. "Buyrun," dedi Rasim. "Beni niye grmek istediniz?" "Rasim, ben Stefan." "Kim?" "Stefan Stefanovi. Stejo. Tanmadn m?" "Aaaa, Stejo! Bu ne hal byle? Deimisin." "Dorusunu istersen sen de deimisin," dedi Stefan. "Keke senin gibi deiseydik, biz burada kalanlar," dedi Rasim. "Bizi sava vurdu olum. Sen on ya genlemisin. Ne oldu, k m oldun?" "Ben Srp oldum," dedi Stefan, hemen melip sol postaln kard ayandan. Eline teki kimliini ald. Rasim akn akn 186 bakt kimlie. "Yr," dedi, "orta yerde olmaz byle iler, yr aa inelim." Akam gazeteden ayrlrken, kendini ok iyi hissediyordu Stefan. Mslman Bonaklar'n topland temerkz kamplarna nasl girebileceine dair planlan en ufak ayrntsna kadar gzden geirmilerdi. Tam zamannda gelmiti aslnda, bundan iyi bir zamanlama olamazd. New York'ta baslan Newsday gazetesinden bir muhabir, bu kamplara gidip esirlerle grmek zere Bosna'ya gelmiti ama izin alamamt. Guardian gazetesi de bir muhabir yollamt. Birlemi Milletler genel sekreteri Butros-Butros Gali'ye Amerika'dan byk bir bask yaplmaktayd.

Butros Gali, ister istemez Srplar' sktrmaya balamt. Bu kamplarn daha uzun bir sre gzlemcilerden gizlenmesi imknsz bir hale geliyordu. Kamplar gezmek iin orada bulunan yabanc gazeteciler, belki de yanlarnda bir Srp gazeteci-evirmenle birlikte bavururlarsa izin daha kolay kard. Rasim gerekli tm ipleri ekip bu ii kotaracan sylyordu. "Bu ii baarabilecek misin Rasim?" diye sk sk sormutu Stefan. "Evet," demiti Rasim. "Seni Zlatko ile tantracam." "O da kim?" "Sana ok yardm dokunacak biri, Saraybosnal bir avukat. Aylardr kamplarla ilgili delil ve bilgi topluyor. Onun bugne kadar edinebildiklerine, senin Srp kimliini de eklersek, ok baarl bir alma balatabiliriz. Yeterki sen gerek kimliini ortaya karabilecek bir budalalkta bulunmamaya sz ven Biz, ne pahasna olursa olsun, seni hi olmazsa bir iki kampa sokmay baarrz." Kimliini ortaya karabilecek budalalktan uzak durmak, Ni-meta'ya bulamamaktan geiyordu. Stefan kararlyd onu arama-maya. Ama ne zaman ayn kararla Bosna'ya veya Yugoslavya'nn bir baka cumhuriyetine gitse, kader alarn ryor ve onlar bir araya getiriyordu. Son ayrlmalarnda, "Biz ne dersek diyelim, bilmediimiz bir g bizi srekli buluturuyor," demiti Nimeta. Stefan, Jovan kimlii ile, Srp kuatmas altnda olan blgede, Mslman bir ailenin boaltm olduu bir dairenin arka odasna yerleti. Rasim 'postal operasyonu'nu ok tehlikeli bulduu iin, gerek kimliini almt Stefan'm elinden. "Bizim tarafa getiinde, gelir kimliini alrsn. Bunu evinde veya stnde bulurlarsa, seni hemen gebertirler," demiti. "Sen imdi Srp tarafna ge ve bavurunu yap. Biz, hazr olunca, sana haber uuracaz." Stefan, srekli yanan ve srekli lp lp dirilen bir ehrin ortasnda, kiiliksiz ve tedirgin bekledi. Yaklak bir on gn sonra geldi haber. Ekmek almaya gittii frnda, frnc ald ekmei elinden ekti, "Bu bayat, unu aln," diyerek bir baka ekmek tututurdu eline. Koa koa evine dnd, ekmein sarld gazetede bir not vard. "10 Temmuz iin bavuru yap." Hemen banyoya gitti. Bavuru yapmak zere Basn Brosu'na gitmek iin tra olacak ve hazrlanacakt. Aynaya baknca, dondu kald. Salar uzamaya balamt ve dipler kendi renginde kt iin, kafas alacal bulacal bir renk almaktayd. Bana byle bir ey gelebileceini hi dnmemiti. San bir kere boyad m, hep yle kalacan zannetmiti. imdi eczanelere gidip, sa boyas m alacakt? Kim bilir onu ne zannederlerdi? Haydi, ne zannedeceklerine bo versin, sa boyas almas dikkati ekmez miydi? Neden yannda bir iki tp boya getirmeyi akl edememiti? Ama ya snrda sa boyalarn bulsalard torbasnda? "Ben ldryorum," dedi aynadaki aksine, "paranoya geirmeye baladm. Kendime gelmeliyim. Kimse benden phelenmiyor, sam boyamam kimsenin umurunda deil.

stelik sa boyasn nereden bulacam, ekmein zor bulunduu ehirde? imdi bu sa iini hemen halledip, bavurumu yapmaya gitmeliyim." Uzayan salarn makasla krpt, kafasn sabunla gzelce kprtt, kalan salar usturayla kazd, durulad. Yine aynaya baktnda, Yul Bryner'n genlii ile gz gze geldi. Aynadaki aksine gz krpt ve, "Haydi bakalm Jovan Bryner Plavi," dedi, "i bana!" Sonra, sakin sakin kk valizini toplad ve evini terk etti. 187 Rasim szn tutmu, Zlatko ile iyi hazrlanmt. Yabanc gazetecilerin de kendilerine katlmalarn beklediler ve Stefan ilk zi-188 yaretini 10 Temmuz'da Manyaka Kamp'na yapt. Bu kamptaki esirlerin elleri arkalarnda zincire vurulmutu. Sskack boyunlarnn stnde sfr numara kaznm kafalar, tarifsiz bir elem ve korkuyla bakan, yuvalarndan frlam gzleri, teker teker saylan kaburga kemikleri ile, tarih ncesi hayvan iskeletlerine benziyorlard. Gardiyanlar ellerindeki lastik sopalar ara sra avularnda aklatarak ve srekli sallayarak, her an dayak yemeye hazr olmalarnn iaretini veriyorlard deta. Stefan, Srp kimlii tad iin, nbetiler onu rahat brakm, Amerikal ve ingiliz gazetecilerin peine dmlerdi. Stefan, renebilecei her eyi sratle renmeye alyordu. Ama bu insanlar ylesine korkuyorlard ki, hibiri ona gvenemi-yordu. Stefan', durumlarndan ikyet edip etmeyeceklerini kontrol iin yollanm bir ajan sanyorlard. Ama, aralarndan bir tanesi, "Baksana, biz zaten lmz," diye seslendi, "istersen casus ol, umurumda deil. Gerekleri mi istiyorsun, al ite, sylyorum!" Hemen yanna seirtti Stefan. Buraya Banya Luka'dan srlmlerdi. Hayvanlarn tand davar vagonlarna kadn erkek, oluk ocuk tk tk bindirilmiler, hayvan pisliklerinin stnde a susuz getirilmilerdi. Kadnlara ve ocuklara ne olduunu bilmiyordu. Bu kampta bulunan erkeklerin ellerindeki zincirler, uyurken bile zlmyordu. Geceleri beton zeminde, st ste yatyorlard. Nispeten salam olanlar, romatizma sanclar ekenlerin ve kalp sorunu olanlarn altna yatyorlard geceleri, hastalar tmesin diye. Ama artk pek salam kalmamt aralarnda. Hepsi bir deri bir kemiktiler. Osmanl'dan beri milletin; Bonaklar'm, Hrvatlar'n ve Srplar'n i ie yaad blgelerin Mslmanlar, bir yn insan iskeleti halinde, zincire vurulmulard. Gnde n yemek yer gibi, gnde fasl dayaktan geiriliyorlard. Stefan, Manyaka'dan sonra Omarska ve Keratern kamplarna da girmeyi baard. Omarska Kamp'nda, Banya Luka'nn dousuna den Priye-dor kentinin tm ileri gelenlerini, aydnlarn, entelektellerini ve

sanatlarn toplamt Srplar. Onlara insan onuruna yakmayacak davranlarda bulunarak manevi ikence de uyguluyorlard. Kamp yeri artk kullanlmayan bir maden iletmesiydi. Hayvanlar 189 gibi mazgal demirlerinin arkasna ylm Bonaklar, bulunduk-lan yerde tuvalet olmad iin, ihtiyalarn aresizlikten olduklar yere yapmak zorundaydlar. Keskin bir asit kokusu, kampa yaklaanlarn genzini yakyordu. Demir parmaklklarn arasndan dk ve sidik szyordu dar. Keratern ise, eski bir seramik fabrikasyd. Buraya tktrlan esirler, her trl ikenceyle birbirleri hakknda bilgi vermeye zorlanyordu. Bosna halknn zellikle milis glerini destekleyenleri ve savunmada hizmet vermi olanlar seilerek, akl almaz ikencelere tab tutulduktan sonra ldryorlard. Stefan, bazen cann tehlikeye atma pahasna gerei syleyerek esirlerden her eyi renmeye alyordu. Yanlarndan ayrlmayan nbetileri uzaklatrmak iin bir yntem gelitirmiti. "Bakn kardeim," diyordu, "siz yanmzdan ayrlmadka, bu yabanc gazeteciler esirlerin konumaya korktuklarn zannediyorlar. yle biraz beri durun. Tercmanlk yapacak olan ben deil miyim, neticede? Nasl olsa her syledikleri eyi evirecek deilim, idare edeceim elbette. Bu bizim hepimizin davas, Byk Srbistan davamz bu." Nbetiler az teye gidiyorlard. Ama esirler o kadar byk bir korku iindeydiler ki ayakta zor duran kemik ynlarydlar. Sadece gzlerinden okunabiliyordu yaamakta olduklar vahet. Gerei anlatabilecek cesareti ya da gc olan ok az kyordu aralarndan. Ona da razyd Stefan. Kamp ziyaretlerinden sonra gn iki gece, hemen hemen hi uyumadan almlard. Konumalar tercme etmiler, ektikleri filmleri monte edip seslendirmiler, eitli ajanslara yollamlard. Dnya, Cumhurbakan zetbegovi'in, Birlemi Milletler'in Bosna Elisi Mehmet Sacirbey'in rpnmalarna kulaklarn tkam, dosyalanp gnderilen delillere gzlerini yummu gibiydi. Bu gidie 'dur' diyebilecek yegne g olan Bat devletleri, inanlmaz bir umursamazlkla, yanbalarnda olup biten insanlk d uygulamay grmezden geliyordu. Ama, bu kamplardan grntler uluslararas televizyonlarda gsterilmeye balad zaman, dnyada bir kprdanma oldu. San-190 ki dnya liderlerinin vicdanna giden tek yol, televizyon ekranla-rmdan geiyordu. Onca uyarya, anlatmaya, yalvarmaya, dosyaya, delile kulaklarn tkayan adamlar televizyon programlarn seyredince, olup biteni ilk defa duyuyormu gibi oka girdiler. "Cumhurbakanlarnn, elilerin yapamadn televizyon yayn yapt Stefan. Hepinizin eline salk," dedi Rasim. "Miterrand, Bosna Cumhurbakann makamnda ziyaret etmeye karar vermi. Srplar ister istemez havaalanndaki kuatmay kaldrmak zorundalar imdi." Stefan, Nimeta'ya verdii sze uzun bir sre sadk kald. Onu aramad. Zaten Saraybosna'dan sonra, elindeki kimlikten dolay Bosna'nn iinde, eitli yerlerde zel grevlere gitmeye balamt. K bir nevi casusluk yaparak geirdi. Bu ie balarken, hi aklna gelmemiti byle eylere bulaaca-; . Birka kampn iinde olup bitenleri renmek istemiti o ka-| dar. Ama yabanc gazeteciler, ellerindeki altn madenini kefedir ce, aklna gelmeyen paralar demeye balamlard, hizmetled karlnda. Onlarn giremedii yerlere, Srp

kimlii ile o giriyor du. Sadece Srplar'a ak olan grntleri elde edebiliyordu. Hrvatistan'da lkesi iin arprken lmek nasip olmamt belki eceli Bosna'da, sevdii kadnn memleketinde yakalard. Kay bedecei nesi vard ki? Ne kars ne ocuklar vard. Sevdii kadir yaam, yaam sevincini de sava alp gtrmt. Bu topraklar! insanlar iin, zaten umut deil elem vaat ediyordu gelecek. K bu tr ilerle geirdikten sonra, k sonunda, Zagreb'e! dnmeye karar verdi. Yeteri kadar para kazanmt. Her gn kafa-* sini sfr numara tra etmekten ve kstebek gibi yaamaktan usanmt. Evini, arkadalarn zlemiti. Rasim de artk bu ii ok uzattn dnyordu. Bana bir i gelmeden Hrvatistan'a dnmesini istiyordu Stefan'n. Gorazde'deki son grevini de tamamladktan sonra, toparlanp gitmeliydi. Stefan, ehirden ayrlmadan iki gn evvel, Nimeta'y arayp, hatrn sormak istedi. Naslsa yaknda dnyordu, yle uzun l boylu bulumalarna imkn yoktu. Sadece yzn grr, sesini duyar, iyi olduunu renirdi. Belki de Bonaklar iin yaptklarndan haberi olsun istiyordu, iin iin. Geri onu aramayacana sz vermiti ama, be dakika grmek, szn tutmamak anlamna gelemezdi ki. Telefonlar almad iin, evine gitti Nimeta'nn. Evde kimseler yoktu. Kapy hzl hzl vurup, grlt karnca, bir kadn kendi kapsndan kafasn uzatp, Nimeta'nn annesinin evine tandn syledi. "Neden?" diye sordu Stefan. Kadn cevap vermeden kapatt kapsn. iyerine uramay dnd ama, bunun Nimeta'y ok rahatsz edeceini biliyordu. Ertesi gn Rasim'in yanna gitti. "Sen hl burada msn? Hani dn gece gidiyordun? Her geen gn kendini daha fazla tehlikeye atyorsun," dedi Rasim. "Bir iim vard halletmem gereken. u telefon hl almyor mu?" "Stejo, biliyorsun almadn. Ne yapacaksn telefonu?" "zel bir i. Birini arayacam. Baksana Rasim, Televizyon'daki telefon alyor ama." "O ayr bir ebekeye bal. Tek alan telefon o. Bir de Cumhurbakanl'ndaki telefon alyor, istersen Izetbegovi'e gidi-ver telefon etmek iin. 'zel bir iim var, sevgilimi arayacam,' dersin, eminim anlay gsterir." "Kapat eneni," dedi Stefan. Nimeta'nn neden evinden ayrldn renmeden gidemeyeceini biliyordu. Acaba kocasn m kaybetmiti? Yoksa yaral myd? Onu nasl bulacakt? Televizyona da gidemiyordu. Bir zamanlar iyerinden aramamas iin o kadar ok tembih etmiti ki Nimeta.

"Birok insan fark etmeye balad Stejo. bahanesiyle bile, beni asla brodan arama," demiti. Aradan onca zaman gemiti ama, iyerini aramak istemiyordu yine de. Suratnn asldn grnce, "Her kimi aryorsan, kalkp evine gitsene Stejo?" dedi Rasim "Gittim. Evinde yoktu." 191 "Sokaa kmtr. Dner." "Baka eve tanm." 192 "Tand evin adresini ren o zaman." "insan zor duruma sokma be," dedi Stefan. "O kadarn ben de biliyorum. Ama yeni adresini bulamyorum ite." "Sava iindeyiz, unuttun mu? Belki de aradn kii lmtr." ' Stefan'n yz bembeyaz oldu. "Allah cezan versin senin," dedi. kt Rasim'in yanndan. Merdivenleri koarak trmand. Gazetenin bulunduu binadan knca, kar kaldrma geti, ehir istikametine yrd sniperlere hedef olduuna aldrmadan. Az sonra televizyon binasndayd. Resepsiyondaki adama, Mime-ta'y armasn syledi. "Haso olum, git bak bakalm," dedi resepsiyon memuru genten bir ocua. ocuun gitmesiyle gelmesi bir oldu. "Yokmu," dedi ocuk. "Ne zaman gelir?" diye sordu. "Bilemem." "Git ren." ocuk sylene sylene yine kt yukar. Bu kez aa inmedi yukardan seslendi: "Bilmiyorlar." "Yaa, yle mi!... Mirsada orada m?... O da m yok? Ya Sonya, Sonya orada m?" Biraz bekledi. "Beni kim aryor aada?" diye seslendi Sonya. Stefan, merdiven boluunda Sonya'mn sesini duyuyordu sadece. "Sonya! Oh nihayet birinizi bulabildim," dedi sevin iinde. "Ben Stefan'm, Sonya... Stefan, Zagreb'den... Nimeta almyor mu artk orada?" "Aaa Stefan. Nereden ktn sen. u anda elimdeki ii brakamyorum, akama bulualm, konuuruz. ok eyler oldu," diye seslendi Sonya. "ok ey mi oldu? Neler oldu?" Cebinden sigarasn karp dudaklarna ilitirdi. "Sonya daha evvel bulualm. Akam bekletme bana. len tatili yapmyor musun sen? Saat on ikide kapdaym," dedi

Stefan. "Yarma doru gel bari," diye seslendi Sonya. Stefan tekrar Rasim'in yanna dnd, koa koa. "Olum, tehlikeli iler yapyorsun. Hangi taraftan olursa olsun, bir kontrolda stn arand myd ifte kimlik bulacaklar. Ne halt edeceksin, o zaman? Senin bir an nce gitmen gerek. Brak kar kz peinde dolamay," dedi Rasim. "Bugn lende reneceimi renip, gideceim. imdi bana bir Turko kahve sylesene Rasim," dedi Stefan. "Ne Turko kahvesi? Ot gibi ay bulursan p de bana koy," dedi Rasim. "Ben senin yerinde olsam, burada ay ieceime bir kiliseye gider mum yakardm, Tanr bu ii kazasz belasz atlatmama yardmc olduu iin." "Beni Tanr'nn koruduuna sahiden inanyor musun, Rasim?" diye sordu Stefan. "Ben Mslman'm olum, elbette inanyorum. Sen Tann'ya inanmaz msn? Nasl Katolik'sin sen yle?" "Bana Katolik demek pek doru olmaz aslnda," dedi Stefan. "Biliyor musun Rasim, hi kiliseye gitmem ben." "Aaa! Ateist misin yoksa? Ben seni Katolik sanyordum." "Deilim. Dnyada en korkun savalarn din yznden ktna, kann en ok din uruna aktna inananlardanm." "Dindar olmayan bir Hrvat'a ilk kez rastlyorum. Annen bu yzden san ban yolmu olmal." "Biz ailece byleyiz." "Neden?" "Uzun hikye." "insann bir dini olmal olum," dedi Rasim. "Snaca, efaat dileyecei bir tanrs olmal." "Acaba?" dedi Stefan. "Evet, belki de olmal." Saat on ikiyi on gee dikildi Televizyon binasnn kapsna. Tam yarmda geldi Sonya, etrafna baknp Stefan' arad. "Hit, Sonya." Sonya, adn aran adama dnp bakt: "Ne var? Sen de kimsin?" "Sonya, ben Stefan. Tanmadn m?" "Haydi canm... Aaaa, Stefan... Aaaa, sahiden sensin. Bu ne S 13 193 hal Stejo? Dnyada tanyamazdm. Seni de kampa m aldlar yoksa?" 194 Gld Stefan. "Kampa girdim ama, esir olarak deil," dedi. "Neden san, byn kestin, birinden mi gizleniyorsun?" "yle de diyebiliriz. Uzun hikye, anlatrm. Nimeta neden evinden tand, Sonya. Bir ey mi oldu yoksa."

"O da uzun bir hikye. Gel gidip bir yere oturalm." "Hava ok gzel. Parka gidelim." "Deli misin sen? Parka gidilir mi? Her an kafamza bir kurun yiyebiliriz ak yerlerde, istersen bana gidelim. ok yakna tandm, ie gidip gelmek kolay olsun diye." "Nimeta?" "Anlatacam." "imdi syle." "Sabrszlanma Stejo." Stefan korktu. Bu, Srp milisler tarafndan sorguya ekilirken duyduuna hi benzemeyen yepyeni bir korkuydu. Bu kez, korku karnnda deil, dorudan yreinde balyordu. Bir demir pene yreini skmaktayd. "Nimeta sa m?" "Elbette sa." "Dur bir saniye," dedi Stefan. Derin bir nefesi, skm cierlerine doldurdu. Sonra, cebinden sigarasn kard. "Ay sen sigaralar nereden buldun, bana da ver," dedi Sonya, "yle, soldan gideceiz. Bak az ilerde, yeil binalar gryor musun, orada ite. Geldik saylr." Artk Sonya'y dinlemiyordu Stefan. Ak yeil bir binann ikinci katma ktlar yryerek. Sonya, anahtarn karp kapy at. Karanlk holden geip, kk ama aydnlk bir odaya girdiler. Bir yatak, bir portatif oyun masas ve iki sandalye. "yle buyur," dedi Sonya. iskemlelerden birine iliti Stefan. "Sana bir eyler ikram etmek isterdim ama, sudan baka bir ey yok. ier misin?" "Hayr, teekkr ederim." "Bu sava mahvetti hepimizi. Annemi ve kzm istanbul'a gnderdim. Kocaman gzelim evimizi, Amerikal bir generale kiraladk. Parann bir ksmn evsiz kalan Bonaklar'a yardm iin bir fona yolluyoruz. yle istedi annem. Geici olarak ben buraya tandm..." 195 Stefan bir an nce konuyu deitirip, laf Nimeta'ya getirmek istiyordu. Sonya'nn ise onu ilgilendirmeyen sryle anlatacaklar vard. Sonunda dayanamad, "Ne olur Sonya,"

dedi. "Sen bana Nimeta nerede, onu syle. Neden evinde yok?" "Evinden kt o. Artk o evde oturmuyor. Aile dald, darmaduman oldu, Stejo." "Nasl?" dedi Stefan. "Burhan savamak iin gnlllere katld, daa kt. Olu da peinden gitti. Nimeta annesinin yannda kalyor kzyla." "ie devam ediyor mu?" "Evet. Ama gndr yoktu. Tuzla'ya gitmiti. Bugn dnmesi gerekiyor." "Hemen gidelim, belki dnmtr," dedi Stefan. "Nereye?" diye sordu Sonya. ;: "Annesine." : "Ben sana adresi vereyim, sen git," dedi Sonya. s "Sonya," dedi Stefan, "Senden bir ricam olacak. Ben byle pat diye annesinin evine gidemem. Ayp olur. Sen gider haber verir misin Nimeta'ya. Yarn Zagreb'e dnmem gerekiyor. Gitmeden nce onu grmek isterdim." "Ancak iten sonra gidebilirim. Bu telefonlarn almamas deli edecek beni," dedi Sonya, "kimi aryorsak, bulunduu yere kadar gitmemiz gerekiyor. Bu yzden Mirsada'nn bana gelenleri de neden sonra renebildik." "Ne geldi Mirsada'nn bana" diye sordu Stefan. "Bilmiyor musun?" "Belgrad'a gitmiti. Sava balaynca geri gelmedi mi?" Bembeyaz oldu Sonya'nn yz, "Demek duymadn, Stejo," dedi. "Ne oldu, anlat." "Mirsada ld." Yutkundu Stefan. nce, cokun bir rmak gibi, kabna samayan, cvl cvl gen kadnn lm olabileceini iine sindiremedi. Sonra, Nimeta'y dnd. En yakn arkadan kaybedince nasl perian olmutu kim bilir. Usulca sordu: 196 "Nasl ld? Kurunland m?" Yantlamad Sonya.

"Bomba m?" "Deil Stefan. Sorup durma, anlatmaya gcm yetmiyor. ld ite. ldrld. Srplar ldrd onu." Sonya'nn sesi giderek ksld, son sylediklerini anlayabilmek iin, dudaklarn okumak zorunda kald Stefan. "Onu ldrdler. Ensesinden kurunlayp ldrdler... bel kemiini krdlar... sonra da parampara ettiler. Doradlar... doradlar Stefan." Mart 1993 Saraybosna'dan Tuzla'ya kadar bir cipin iinde sarslmaktan ii dna kt Nimeta'nn. Doru drst tek bir kilometre yol kalmam gibiydi Bosna'da. Kalar, kirpikleri toz iinde kald. Bozuk yolda hoplayp zplamaktan beli o kadar fena tutuldu ki, bir daha hi ama hi dorulamayacam dnd. Ama aklna kocasn, kardeini ve olunu getirdii zaman, btn skntlarn unutuyordu. Onlar, ok daha beter artlar altnda, ne zamandr dalardaydlar. Bir cipin koltuuna oturup, arkalarna dayanma lksleri bile yoktu belki. Onlar dndnde, bir de kzgnlk oturuyordu yreine. Nimeta'y yapayalnz brakp gitmilerdi. Onun, bir kz ocuunun ve yal bir annenin sorumluluunu tayarak, tek bana, savan ortasnda neler ekebileceini hi ama hi dnmemilerdi. En ok da oluna kzyordu. Raif zaten daa ktnda akln yar yarya yitirmi saylrd. erefli bir lme komutu, aclarndan kurtulu iin. Burhan, karsnn ihanetini renmi, kalbi krlmt. Ama Fiko, sevgili Fiko'su neden gitmiti, bir veda bile etmeden? Ona kar hi ama hibir kusurda bulunmamt, Nime-ta. Stefan'dan vazgeme nedeninin altnda, annesine dkn bir erkek ocuunun onurunu korumak vard, oysa. "Yarm saat sonra oradayz," dedi ofr. Gzlerine biriken yalar, elinin tersiyle sildi Nimeta. Yaam devam ediyordu. O yrei krld halde dalara kaamamt. 197 Annesi ve Hana, onun kazand para ile doyuruyorlard karnla-rn. Kuru ekmek ve ara sra karaborsadan bulabildikleri sardalya konserveleriyle ne kadar doyabiliyorlarsa artk. Fiko'yla Burhan' grmeye daa ktklar o gn, acaba doru mu sylemiti Burhan, "Sen glsn Nimeta," dediinde. Kocas onu herkesten daha iyi tanyor olabilir miydi? Penny Mcgire ban, boynunun altna koyduu antasna dayam, uyuyordu yannda. Bu ingiliz gazeteci, Tuzla'daki snma evinde tedavi gren, tecavze uram drt yanda bir kz ocuunu grmeye gidiyordu. Nimeta, iki yldr srekli gvurlara lanetler okuduu iin, biraz utanyordu imdi. Evlerinden, yurtlarndan edilerek gmek zorunda braklan Bonak kadnlarn ve ocuklarn dolutuklar kamyonlara, talar atm, kaynar sular dkmt pencerelerden Srp kadnlar. Bu sahnelere ahit olduunda, Nimeta, Mslman olduuna kret-miti. Hibir Mslman'n, en amansz dmanna bile byle davranamayacana itenlikle inanyordu. Bir keresinde, "Utanmadan, Hristiyan olmakla vnrler. Hani, sevgiye dayanan, sevgi ilham eden dindi onlarnki? Hani peygamberleri, 'sana tokat

atana, br yanan evir' demiti? Bunlar m sevgi dininin insanlar?" diye sormutu Azra'ya. "unu hi unutma, gvur hain olur," demiti Azra. "Bakma Avrupahlar'n yle insan haklan havarisi kesilmelerine filan. Kendilerinden olmayana hi merhametleri yoktur." Ayplamt Azra'yi. Her ikisinin de ka tane ok yakn arkada vard Hrvat veya Srp. stelik bir zamanlar deli gibi sevdii adam da Hristiyan deil miydi? Sonra, bu konumann zerinden bir hafta bile gemeden, Azra, ona sylediklerini kantlamak ister gibi, Ferhadiya'daki ekmek kuyruunda**' beklerken ldrlmt. Nimeta alt iin, onun da aylk hakk olan yarm kilo ekerle kilo unu ve kuru (*) Saraybosna'daki ayr ar katliamndan ilki, ekmek kuyruu katliam. ekmeklerini almak iin sraya girmi, dier kadnlarla birlikte bekleirlerken bombalanmt. Tam yirmi alt kii. Kollar bacaklar 198 havalarda uumutu. Kafalar bir tarafa gvdeleri bir baka tarafa savrulmutu. Nimeta, arkadann cesedini bile bulamamt gmmek iin. Akam eve dndnde, Azra'nn kapsnn nne km, saatlerce kalmt orada. Alamadan, konumadan... "Yalvarrm anneciim, ne olur eve gir artk," demiti Hana. | Kollarn boynuna dolamt annesinin. "Annem, n'olur eve gel artk." ocuk yllar nce, annesinin yine byle heykel gibi donup kald bir gn hatrlyor olabilir miydi? Sonra aylarca eve dneme-dii bir gn. Onu evine sokmaya alan Hana'nn yzne baktnda, ocuun gzlerindeki korkuyu grmt Nimeta. Silkinip dorulmutu. "Haydi eve girelim ve eyalarmz toplayp, kedimizi de alp, anneannenin yanna tanalm Hana," demiti. "Azra teyze yok artk. Biz de gidelim buradan." "Kim ldrd onu anne?" "Gvur." Oysa, u anda yannda uyuklayan gvur kadn, bir Mslman ocua Srplar tarafndan yaplanlar dnyaya duyurmak zere, cann diine takm, lm gze alm, belki de dn olmayan bir yola dmt. Nimeta, yllarca yreinde bir gvurun akn barndrmt. Karncay bile incitmeyeceine emin olduu bir gvurun. Yine, karncay bile incitmeyeceine emin olduu kendi kocas aylardr dalardayd ldrmek iin. Gencecik masum olu da! Gerekten tuhaft dnya. Annesi telaa kaplmasn, Hana'y da heyecanlandrmasn diye, evine bildirmemiti gidecei yeri. Sadece iki gece eve dnemeyeceini, sabaha kadar almak zorunda kaldn sylemiti. Ra-ziyanm, Raif gittiinden beri, bsbtn vesveseli olup kmt nk. Nimeta'nn Saraybosna dna kmas gerektiinde ok fazla zlyordu. ingiliz gazeteci kprdad yannda. "Gelmek zereyiz, Penny. Uyan artk," dedi Nimeta. Kadn gzlerini at, tutulan boynunu ovuturdu.

Soluk bir gne, Mart ayazn krmaya alyordu. Her ikisi de yorlard. Dizlerinin stnden yere kaym kirli, yrtk battaniyeyi stlerine ekti Nimeta. Az ilerde, Tuzla tabelasn grdler. Birbirlerine fark ettirmeden, sa salim gelebilmi olduklar iin, ilerinden krettiler. Bir de dn yolunu kazasz belasz atlatabilirlerse, cehennemde birka gn daha yaamay baarm olacaklard. Ev, beyaz boyal, krmz daml ve iki katlyd. Dardan bakldnda mutlu bir aileyi barndran ferah, aydnlk bir ev grnts veriyordu. Kim bilir belki de savatan nce birka ocuklu, birbirini seven bir kar-kocaya aitti, iinde bykanne ve bykbabann da bir odas olduu, scak bir yuvayd. imdi ise, civardaki ar katliamdan artakalan kadnlar ve ocuklar barndryordu Tuzla'daki 'Kadn ve ocuk Evi'... Sava yaralarn ilerinde tayan kadnlar ve ocuklar. Hibirinin grnrde bir sakatlklar yoktu. Onlarn hastalklarna sava semptomlar deniyordu. Uyuyamyorlar, kbus gryorlar, balan, karnlar, srtlar aryor, srekli mideleri bulanyordu. Hatrlaya-myorlar ya da unutamyorlard. Konsantre olamyor, diyalog ku-ramyorlard. Kalabalktlar. ocuk, bann stnde toplanan sar bukleleri terden bsbtn kvrlm, kocaman mavi gzleriyle kendinden baka kimsenin grmedii bir eye bakarak, masann stnde oturuyordu. Hep o eye bakyordu. Konumadan, ackmadan, susamadan, bkmadan usanmadan bakyordu. Bir sorunu daha vard; yutku-namyordu. Yutkunamadndan dolay, doktorlarn, hemirelerin onu beslemek iin rpnmalarna ramen, her gn biraz daha zayflyordu. Ona yedirmeye altklar sulandrlm gdalar k-srerek geri pskrtyordu. Boaznda, yemek ve nefes borularnda hibir hasar yoktu oysa. Birka gn sonra, aresiz hastaneye kaldrlacak ve beslenmek iin seruma balanmak zorunda kalacakt. Doktorlar, bana gelenlerden sonra, ona daha fazla korku ve ac vermemek iin, bu ii geciktirmeye, ocuu doal yollardan beslemeye alyorlard. Annesi, kapatldklar evde on-on be Srp'n kendine arka arkaya tecavz etmesinden ve ekip gitmesinden sonra, ayaa kalkacak gc olmad iin, bo odalar drt ayak srnerek dolam 199 ve onu mutfakta, byk tahta masann altnda bulmutu. ocuk azndan beyaz bir kpk, bacaklarnn arasndan kan szarak, ha-2OO reketsiz yatyordu. Donu paralanm olarak bann yannda duruyordu. O gn bu gndr yutkunamyordu. ocuk hi kprdamamt. Bir hemire ona lapa yedirmeye alyordu. Doktorlar kzn oku ne zaman ve nasl atlatacan bilmiyorlard. Onca kiinin tecavznden sonra, vajinas yrtlm, sidik torbas hasara uramt, i organlar zaman iinde iyileecekti, bu kesindi. Ruhu iyileemeyebilirdi. Drt yandayd

ocuk. Bana gelenleri mr boyu hatrlayabilecek yatayd, bu da kesindi. st katta, oyun odasndaki olanck ise alt yandayd. Bann etraf ince yastk gibi bir kaln bezle sarlyd. O da konumuyordu. Kum dolu masann nnde ayakta duruyor, kurun askerleriyle oynuyordu. Ara sra bir kou odann ucuna gidiyor ban iddetle duvara vurup geri geliyordu. Aln bu yzden mosmordu. Nimeta, "Aman Allahm, neden ban duvara vurmasna izin veriyorsunuz?" diye sorduu zaman, hemire, ocuun iinde biriken kini bu yolla boaltmaya altn anlatmt. Nimeta evine dnp zili aldnda, telala kapya koturan annesine, hayatnda hi yapmad bir eyi yapt. "Anne," dedi, "uzun bir mddet kimseyi grmek istemiyorum. Ne seni ne Hana'y ne de bir bakasn. Ben odamdan kana kadar, asla ieri girmeyeceksin, yemek getirmeyeceksin ve soru sormayacaksn." Odasna girdi kapy kilitledi, ban yasta gmp alamaya balad. Niye aladn, kim iin aladn bilmiyordu. Kapnn hafif hafif vurulduunu ancak uykusunda duydu Nimeta. oktan dalmt, kbus gryordu. Ryasnda, boynuzlu, ko kafal adamlar Hana'y bir tavuk kmesine sokmaya alyorlard. Hana baryor ama sesi kmyordu. Aznn kenarndan beyaz bir kpk szyordu. Srayarak uyand. Bir an toparlaya-mad nerede olduunu. Oda karanlkt. Sabah olmutu da annesi haber mi veriyordu kalkmas iin? Bouk bir sesle: "Ne var?" diye seslendi. "Sabah m oldu?" El yordamyla bau-cundaki lambay yakt. Saat on buua geliyordu. Frlad yatandan, koup perdeleri at. Kapkaranlkt dars. stnde giysileri vard. Dehete kapld. Kapya kotu, kap kilitliydi. "Annee, annece," diye bard. Kouturmalar duydu koridorda. "Ne var kzm?" dedi Raziyanm'n endieli sesi. "Anne, kim kitledi beni buraya?" "Ne kilidi? Ne diyorsun sen?" Annesinin kapy kurcaladn duydu. Neden sonra anahtarn kapnn stnde olduunu grd. Anahtar evirdi, ald kap. Annesi akn akn bakyordu kapnn te yannda. "Ne var kzm? Ne oldu?" "Yok bir ey anne. Dalmm, birden uyannca toparlayama-dm kendimi," dedi. Yava yava normale dnyordu nefesi. "Kapy sen mi vurdun?" "Ah Nimo, isteyerek vurur muyum hi. Sen tembih ettin ya bana, odaya girmemem iin. Laf anlatamadm arkadana. Tutturdu, illa da seni grecek. 'Yorgun geldi, uyuduysa uyandrmayalm,' diye yalvardm, laf anlatamadm ki." "Kime anne?"

"Arkadana. Sonya mdr, nedir?" "Sonya m? Sonya burda m?" "ierde," dedi Raziyamm, bayla salonu iaret etti, "Sen soyun yat. Ben ona, 'Nimeta uyumu, uyandramadm,' derim. Hadi yat sen. Yorgunsun." Kapda dikilen annesini usulca itip, ieri kotu Nimeta. "Sonya, hayrola? Bir ey mi oldu? Niye geldin bu saatte?" "Asl sana bir ey mi oldu, Nimo? Niye yattn erkenden? Bu kanc uraym. Annen uyuyorsun diye bir trl brakmad beni odana." "Tuzla yolu yorucuydu. ki gn boyunca korkun eyler grdm, dinledim. ylece uzanmtm yataa, uyuyakalmm," dedi Nimeta. "Ne oldu, sylesene!" "Seni grmek isteyen biri var." "Kim?" "Stefan." 2O1 Nimeta bir an nefesini tutup bekledi. Sonra sakin olmaya alarak sordu: 202 "Ne zaman geldi?" "Bugn." "Ne istiyormu?" "Onu kendin sor," dedi Sonya. "Saraybosna'dan seni grmeden ayrlmak istememi. Yarn dnyormu Zagreb'e." "Nerede imdi o?" "Holiday Inn'de, barda bekliyormu." "Yarn ofise gelsin," dedi Nimeta. "Orada hem beni hem arkadalar grr." "Ofise geldi. Arkadalar grd. O seni grmek istiyor, Nimeta." "Bu saatte kamam Sonya," dedi Nimeta. "ok yorgunum." "Yarn dnyor, ama."

Omuzlarn kaldrd Nimeta, ne yapaym der gibi. "Sana bir ey ikram edemedim. Elma hoaf vard, annem yapm, ister misin?" Raziyanm adn duyar duymaz geldi yanlarna. "Ne olmu Nimeta, yeni bir haber mi var?" dedi. "Bir ey yok, anne, Tuzla gezisinin nasl getiini renmek istemiler." "Tuzla'ya m gittin?" dedi Raziyanm. "Hani sen Saraybosna dna kmayacaktn?" "Ben artk kaaym," dedi Sonya. Nimeta kapya kadar geirdi onu. "Ne diyeceim Stefan'a ben imdi." "Yatm, uyandramadm, dersin," dedi Nimeta. "Buraya kadar zahmet ettin, saol Sonya. Yarn ite grrz." Sokak kapsn kapatp salona geldi bir sigara imek iin. "Demek Tuzla'ya gittin," dedi Raziyanm. "Ltfen anne," dedi Nimeta. Vazgeti sigara imekten. Arka tarafa yrd. Hana'nn odasnn nnden geerken, kapy aralad, uyuyan kzna bakt, kapatt kapy usulca, odasna girdi. Soyundu, geceliini giydi, gzleri tavanda, elleri bann altnda yataa srt st uzand yine. Hibir ey dnmeden, ylece yatt bir sre. Uzun bir sre yatt. Sonra kalkt, geceliini kard, giyindi, san tarad, dudana rujunu srd. Odasndan kt. Salonda ts yoktu, annesi de oktan uyumutu besbelli. Ayak ularna basarak usul usul sokak kapsna yrd, yavaa at kapy, dar szld. Sokakta hava arpnca yzne, tokat yemi gibi irkildi. Gecenin iinde, yoku aa komaya balad Holiday Inn'e doru. ayr noktada durdurdular Nimeta'y. Gazeteci kimliini karp gsterdi. Gecenin bu saatinde nereye, niin gittiini sordular. Tecavze uram ocuklar grdnden beri bulanklam zihni, gecenin serinliinde alm gibiydi, kna edici yantlar bulmay baard, Holiday Inn'de ona baz bilgiler aktaracak bir meslektan greceini syledi. Israrc davrand, braktlar. Sonunda varabildi otele. Savatan beri arka kapsndan giriliyordu ieri. n kap, Srp ateine ak olduu iin kullanlmyordu. nce doru bara gitti. Kimseler yoktu barda, klar snkt. Bar kapanmt. Mor koltuklara, kanepelere gz att. Karanlkta rk renkleri seilmiyordu. Resepsiyonda uyuklayan adama doru yrd. "Stefanovi?" dedi.

Adam gzlerini krptrarak bakt Nimeta'ya. "Stefanovi. Stefan Stefanovi hangi odada?" Adam nce nnde duran deftere, sonra saatine bakt. "Ben haberciyim," dedi Nimeta, cebinden kimliini kard. "Tanyorum sizi. Televizyonda grdm," dedi adam. "Stefanovi yz be numarada." "Ltfen arar msnz?" "imdimi?" "nemli bir i kt da." Adam telefona uzand, evirdi, bekledi. "Yantlamyor. Herhalde derin uykuda." "Bir daha arayn." Adam tekrar evirdi oda numarasn, ahizeyi Nimeta'ya uzatt. Yirmi kere aldrd telefonu Nimeta, ahizeyi geri verdi. "Acaba ayrld m otelden?" "Hayr, kayd silinmemi." 203 N'imeta tekrar gzleriyle tarad lobiyi, erkekler tuvaletine yr- ! d, kapy itti. ierde k bile yanmyordu. Kentin baz yerlerine 204 yirmi vatlk elektrik balanabilmiti sonunda, insanlar olduundan da kederli gsteren sar, clz bir k, Holiday Inn'i, Cumhur-bakanl'n ve hastaneleri aydnlatmaktayd bir sredir. Otelin kapsndan karken seslendi resepsiyondaki adam, "Not brakmayacak msnz?" "Hayr," dedi Nimeta. kt. Koarak geldii caddede, Kranj-cevia'da ters istikamete doru, ar ar yrmeye balad. Bir zamanlar kocasnn brosunun bulunduu Momo ve zeyir'in nnden geerken, niye geldim buraya? diye sordu kendi kendine. Neden nce hayr dedim Sonya'ya ve sonra kalktm geldim? Ne iin? Ne sylemek iin? Stefan u anda Sonya'nn yatanda uyuyor olabilirdi, incecik bir sz yoklad yreini. Boaz, gzleri yand. Hibir hakk yoktu Stefan'n zerinde. Eskiden ok sevmi olduu biriydi, o kadar. Kiminle isterse, onunla yatard. Hzland.

meye balamt. Ba nnde koar adm giderken, bir karalt dikildi nne. Kk bir lk koptu boazndan. Bir adam, yolunu kesmek ister gibi, iki kolunu yanlara am, nnde duruyordu. "ekilin, ltfen," dedi Nimeta sert bir sesle. "Nimeta!" Bo bo bakt Nimeta. "Nimeta ne aryorsun sokaklarda bu saatte?" "Kimsiniz?" Bana yn bir bere giymi, uzun boylu biriydi. Sesi ok tandkt. Nimeta'nn tanyamadn grnce, bandaki bereyi syrd, cascavlak kafas kt ortaya. "Siz... Siz... Karanlkta tanmak zor da..." "Ben Stejo, Nimeta, tanmadn m hl? Ben, Stefan!" "Aaaa! Stefan! Sensin! Ne oldu salarna, byna?" "Anlatrm, ama Nimeta, sen neden sokaktasn bu saatte?" "Ya sen?" "Otelime dnyorum." "Ben sana geldim," dedi Nimeta. Buz gibi olmu ellerini tuttu Stefan. "Sonya gelmeyeceini syledi. Niye bu kadar ge kaldn?" dedi. Ellerini avularnda ovuturarak stmaya alyordu. "Gel, otele gidelim." "Hayr, hayr. Otele gitmeyelim." "Merak etme, istemediin hibir..." "Otele gitmeyelim Stefan." "Sen otelden gelmiyor musun zaten?" "Seni alp dar kacaktm." "yi, o zaman parka gidelim. Ben de Veliki Park'ta dolatm, uyku tutmaynca. Yr, orada bir yere otururuz," dedi Stefan. "Neler oldu arada, bana anlatrsn.

O kadar uzun zaman oldu ki grmeydi." Nimeta'nn alnna den salarn eliyle geriye itti, yzn avularnn iine alp, usulca pt yanaklarndan. Kol kola parka doru yrdler karanlkta. Nimeta evine girdiinde aydnlanmt etraf. Raziyanm ve Hana henz uyanmamlard. Ayaklarna dolanan kediyi itekledi, odasna gitti. Tam soyunacakken vazgeti. Bu saatte yatmann bir anlam yoktu. Annesinin mutfaa koyduu mangalda, acele bir su stp, iine limon skt, scak scak iti. Ne zamandr ay da bulunmaz olmutu. Burnu akyor, arka arkaya hapmyor, boaz da biraz aryordu. Yine de uzun zamandan beri bu kadar iyi hissetmemiti kendini. Stefan'la konutuktan sonra ku gibi hafiflemiti. Stefan'a, Zvornik katliamndan balayarak, balarna gelen her eyi teker teker anlatmt. nce Burhan'n sonra da Raif ile Fi-ko'nun gnlllere katlmalarn, Azra'mn ekmek kuyruunda bombalanmasn, kzyla annesinin evine tanmalarn, Mirsa-da'nn lm haberini aln. Sadece Burhan'la yaadklar son gecede, Stefan'la ilgili ksm saklamt. "Savamak iin, bu lgn ehirde seni yapayalnz m brakt Burhan?" diye sormutu Stefan. "Stejo, ben zaten ou zaman yalnz olurdum, unuttun mu?" "Ama o srada sava yoktu," demiti Stefan. Burhan'n evini, kendi yznden terk ettiini hi bilmeyecekti. Bandan geenleri donuk bir sesle makine gibi anlatan Nime-205 ta, sra Mirsada'ya geldiinde hkra hkra alamaya balamt. Stefan bir ocuu kucaklar, pplar gibi, efkatle sarlmt ona. 206 Ban gsne gmp avaz avaz, burnunu eke eke alamasnn durulmasn beklemiti. O kadar uzun zamandr iinde tayordu ki isyanlarn, kendi de amt aclarnn sel sular gibi aniden tap boalmasna, Nimeta. Gecenin kuytu gvenliinde, kendine kalan tek sadk dostunun kollarnda, tm zehrini aktmt iinin. ok dn bile fark edememiti o duygu selinin girdabnda. Sonra kalkp yrmlerdi parkn iinde. Mirsada'nm lm haberini nasl aldn bir kez daha anlatmt. Alt yandan beri onu en iyi tanyan, ona en iyi gelen, her eyini paylat can arkada, srda, Mirso'su yoktu artk. Telefonu ap, "Ne oldu, biliyor musun," diye lafa balayaca, iini dkecei dostu yoktu. Tekrar tekrar anlatyordu Nimeta. Anlattn unutuyor, yeni batan anlatyordu. Sabrla dinliyordu Stefan. Salarn okuyor, kolunu srtna doluyor, ellerini tutuyor, dinliyordu. "Bunlar birka kez anlattn, Nimeta," demiyordu. Mezar talarnn zerine oturmu konuurlarken iki milis bitmiti yanlarnda. Haberci kimliklerini, gece izinlerini gstermilerdi. "Sizin eviniz yok mu?" diye sormutu biri. "Ka kiinin evi kald ki?" demiti Nimeta. Adamlar kadnn yzndeki acy, gzpnarlarnda parlayan yalan grnce, gitmilerdi. Nimeta anlatrken, parkn iine serpili, kim bilir ka yz yllk kavuk biimi, kararm talarn yan sra, gencecik llerin bembeyaz mezar talar da yksn dinliyorlar ve acsn paylayorlard sanki Mirsada'nm.

Saraybosnallar, sava baladndan beri, yamalardaki mezarlklar Srp atei altnda olduu iin, llerini parklara, bahelere camilerin ve evlerin avlularna gmmeye balamlard. Her adm banda bir mezara rastlamak mmknd. ehir, ak mezarlk grnmndeydi, ne zamandr. "ok uzun zaman bilemedik ne olduunu, Stejo. Telefonu cevap vermiyordu, iten ayrlmt. Petar' da bulamyorduk. lm hi mi hi gelmedi aklma. Savata olduumuzu unutmutum sanki. aylk yeenim bile lmt sava yznden ama ben bir baka kurbann da Mirsada olabileceini, niye dnemiyordum acaba? Biraz da benim yzmden oldu aratrp soruturmamamz. Son konumalarmzn birinde, bir hafta izin alp, Belg-rad'dan uzaklamak istediini anlatmt. Petar'n akrabalar varm Ni'de, birlikte Ni'e gidebileceklerini sylemiti bir sre iin. Ben herkesi yanlttm. mrm boyunca, hep nerede olduumun izlenmesinden bktm iin, aramayn yahu, neredeyse nerede, size ne dedim." Yalar art arda iniyordu yanaklarna. "Dememi olsan bile... lm ite... Ne yapabilirdin ki?" "Belki yaral bulunur, kurtarlrd." "Srplar, insan yaral brakmaz Nimeta. Hele Bonak ve gazeteciyse. ldne emin olmadan kmamlardr evinden." "Ona ikence etmiler. Sadece ldrmekle kalmamlar ki, neler yapmlar ona." "Keke iler rndan kmadan dneydi Bosna'ya." "Ben de ok syledim bunu. Hepimiz syledik. Ivan bile, gelsin, bir eyler yaparz, diye haber yollad. Ama o Petar yok mu, o Petar! Brakmad Mirso'yu. Kimliinde sahtekrlk yapmak da onun bann altndan kt. Yok Srp asllym da, yok eski kocasndan dolay ad Efendi'mi de. Bana bunlar gelmeyebilirdi. Bsbtn kzdrd Srp kasaplarn bu yalanlar." "Sen Srplar'n ldrmek iin bahane aradklarn m zannediyorsun Nimo?" diye sormutu Stefan. "Onlarn tek bir gayeleri var: Bonaklar'n gzn ylesine korkutmak ki, kazara sa kalanlar bir an nce bu topraklardan kartmak ve asla geri dnmemelerini salamak. Bu nedenle, zellikle ikence ediyorlar insanlara. Kendilerinden baka, Balkanlar'da yaayan herkesi kartacaklar. Planlar, politikalar bu ite!" ikence lafn duyunca, Nimeta yine Tuzla'daki ocuu hatrlamt, ifadesiz gzlerle bolua bakan, sekiz kiinin art arda rzna getii, drt yandaki ocuu. Tekrar alamaya balamt. Onu, susana kadar yine kollarnda avutmutu Stefan. Hl arkada iin aladn zannediyordu. "Mirsada imdi huzur iinde uyuyor. Kurtuldu o. Belki de biz yaayanlardan daha ansl," demiti usulca. 207 208

Ne Nimeta ile Stefan, ne de dierleri biliyordu Mirsada'nn lmndeki esrar. Drt Srp komandonun dnda, Mirsada'nn ld gn, orada, onun evinde olanlar bilen yoktu. Petar uzun srecek bir yolculuktayd. Medya alanlar sk sk yolculuk yaptklar iin, nce hibir eyden kukulanmamt Mirsada. Ama sonra gelien olaylar bir soru iareti uyandrmt kafasnda. Mirsada'ya ay sonunda iine son verileceini bildiren mektup, Petar yokken konmutu masasnn stne. Akam eve dnnce, ge saatlere kadar Petar' aram, bulamamt. Herhangi bir giriimde bulunmadan ona danmak istiyordu. Ertesi gn, sevgilisine danamam olmann gerginlii iinde, mdre kp hesap sormutu. Neden iine son veriliyordu? Bir hata m yapmt? zellikle son gnlerde herkesten fazla mesai yapyordu, ingilizce ve Almanca tm yaynlar o taryor ve tercme ediyordu. Ondan istenen aratrmay, zamanndan nce bitirip teslim etmemi miydi? iki hafta nce yapt rportajlar ses getirmemi miydi? Niye son veriliyordu iine? Kadro kltyoruz, demiti Mdr. Kadroda ondan nce gitmesi gereken kiiler vard. Hibir ie yaramadn herkesin bildii o torpilli kz, bir milletvekilinin mark yeeni, Mitovi'in yakn olduunu sylenen o rk kar ve tepsi suratl kekeme muhabir. Adamn kekeleyerek rportaj yapaca dncesine hepsi glmt ama, Georg, "O gazeteci filan deil, sadece muhbir," demiti. Mirsada muhbir'i muhabir anlayp: "Nasl bir muhaberat yapacak?" diye sormutu. "Onun ii muhaberat deil, istihbarat," demiti Georg. "Neden?" "nk biz bir polis devletiyiz, Miza." Miza! nceleri kendini irkilten bu isme tam da yava yava alrken konmutu kapnn nne yine. Petar bouna zahmet etmiti ona yeni bir kimlik bulmak iin. Nimeta'nn hakk vard, almak istiyorsa, Bosna'ya dnmeliydi. Ama o, sadece Petar' istiyordu. Akam saat sekize doru almlard kapy. Mirsada banyoda olduu iin, hemen duymamt. Tekme seslerini duyunca, koarak gelmiti. Kap krlmadan, yetiip amt. "Adn?" demiti ilerinden biri. "Miza." "Esas adn?" "Syledim ya," demiti Mirsada. Islak salarna bir havlu sarlyd. "Bu ad sana n m takt?"

Yantlamamt Mirsada. "Soyadn?" "Efendi." "Efendi'sin ha?" demiti bir dieri. "Petar Miragoslav isimli vatan haininin orospususun ayn zamanda." "Efendi, benim boandm kocamn ad. Petar da vatan haini deil, en az sizin kadar vatansever," demiti Mirsada. "Sen bizimle vatan tartmasna girme de, esas kimliini syle bakalm, Bonak kars." "Ben Bosna doumluyum." Son derece soukkanlyd Mirsada. "Mslmansn yani." "Deilim. Ama ne fark eder? Bosnal olduuma gre, Mslman da olabilirdim." Yanaklar kzarmt yalan syledii iin. ilk kez kimliini inkr ediyordu ve Petar'a uyduu iin bin kere pimand. Adamlarn biri yannda kalm, dier arka odalara gemilerdi. ok ksa bir srede btn evi talan etmilerdi. ekmeceleri, dolaplar am, evrak, kimlik, mektup aramlard. "Kimliini gster." "alnd. On gn kadar nce, bir akam eve dnerken soyuldum. Yeni kimliimi karamadm daha." "En gzel kimlik, kara gzlerin, Mslman orospusu," demiti en uzun boylusu. "Kara gzl Srp grdn m sen hi." "ook. istersen adlarn sayaym." Bir tokat patlamt yznde. Bir dieri, sabahlnn kuan ekip, nn amt. Gsleri gzkmt. nn kapatmak isterken, uzun boylusu, ellerini arkasnda tutmutu. Esmer memeleri iyice ortadayd artk. "Sevgilin yle demedi ama. Senin bir Mslman Bonak orospusu olduunu syledi." "Syleyemez, nk doru deil." S 14 209 "Belki bilhassa yalan sylemitir," dedi yana benzeyen, "kendi geberirken, seni de yanna istedii iin, cehennemde." 210 "ONU LDRDNZ M?" Sesi hi beklemedii kadar gr kmt Mirsada'nn. "Mslman kpeklerle ibirlii yapan hainleri yaatmayz."

Mirsada dizlerinin stne dmt. "Bonak kars, asl adn syleyecek misin?" abuk pes etmiti Mirsada. Onu hayata balayan tek kiinin, kendisi yznden ldn rendiinde, gerekten de yan suratn dedii gibi, Petar'n yanna gitmek istemiti. Bir an evvel. "Adm Mirsada Efendi." Bandaki havluyu ekip, slak salarndan tutarak ayaa kaldrmt Mirsada'y uzun boylusu. "imdi bize, tm arkadalarnn adn vereceksin. Senin gibi kpeklerle arkadalk eden gazetecilerin, medyaclarn, komularnn. Herkesin adn vereceksin." "Hibir ey vermeyeceim size," demiti Mirsada ve annda bir tokat daha yemiti suratna. Aznn kenarndan kan szyordu imdi. "yle bir vereceksin ki. Ama daha nce, bir ey daha vereceksin, hem de hepimize. Mslman karlarn tad nasl olur, deneyip greceiz. Eh, senin de keyfin yerine geldiinde, gzel gzel cevaplarsn sorularmz." yan surat bir eliyle kemerini zyor, dieriyle Mirsada'nn memelerini mncklyordu. ''nce ben," demiti, uzun boylusu. Pantolonunu indirip, nnde durmutu Mirsada'nn. "Diz ok!" Mirsada kmldamaynca, arkasnda duranlar, stne ullanp zorla diz ktrmlerdi... Ellerini hl arkasnda tutuyorlard ve hl kan szyordu aznn kenarndan. "Memeleri de hi fena deilmi, karnn." Mirsada'nn dolgun, esmer memelerinin ortasna doru, uzun boylu Srp'n kabarm organ uzanyordu. Adam Mirsada'nn ban, salarndan hoyrata ekerek, kendine yaklatrmt. Gzlerini kapamt Mirsada. "abuk! Nazlanma, azna al!" Mirsada amt gzlerini. nce Srp'n enesinde, dudaklarnda, yanaklarnda gezdirdii, seiren organna bakm, sonra azn 211 aabildii kadar am, organn tmn azna alm ve btn gcyle srmt. Adamn grtlandan, hayvan inlemesini andran bir brt kopmutu. Ne olduunu aran yan surat, arkasnda tuttuu ellerini brakvermiti Mirsada'nn. Elleri bota kalan Mirsada, can havliyle adamn hayalarna trnaklarn geirmi ve tm gcyle skmaya balamt. Srp o kadar ok haykryordu ki, sralarn bekleyen, pantolonlar dizlerine dm dierleri, iki bklm kvranan arkadalarnn bana mler ve ancak o zaman idrak

edebilmilerdi neler olduunu, ikisi Mirsada'y salarndan kavrayp geri ekmeye alrken, yan surat da kendini kadnn sivri dilerine kaptrm olan arkadan, belinden tutmu ekitiriyordu. Adam artk yere kmt. Mirsada da onunla beraber yatmt yere ve ne bir timsah gibi adama geirdii dilerini, ne de hayalarna kilitlenmi ellerini zyordu. Srp'n bacaklarnn arasndaki siyah salarn tm gleriyle ekiyorlard Mirsada'nn. Ama kadnn dileri kenetlenmiti sanki. Onlar Mirsada'y ektike, yerde kvranan adam daha byk bir acyla bryordu. Birden oluk oluk kan akmaya balamt Mirsada'nn aznn kenarndan. Srp'n brts de aniden kesilmiti, ite tam o anda, Mirsada belinin ortasna korkun bir tekme yemiti. Gz kararmt, kulaklar uuldamt ve birden bir ku gibi hafiflemiti. Ne salarnn, ne belinin acsn duyuyordu, ne de azna dolan, adama ait kann tadn. Ensesine dayanan tabancann namlusunu bile hissedememi-ti... Ama elleri hl, imdi yerde sessiz yatan Srp'n hayalarnday-d smsk. yan surat, Mirsada'y vurduktan sonra, trnaklarn arkadann etinden skebilmek iin uramak zorunda kalmt. Aralarndan birinin, bir 'Mslman kar' tarafndan ldrlmesi, hem de bu ekilde ldrlmesi, lgna evirmiti Srplar'. Gzleri dnmt. Mutfaktan ekmek ban alp gelmiti yan surat. Ne var ki, Mirsada'ya ac vermeleri mmkn deildi artk. Uzun zamandan beri ilk defa huzur iinde olduunu fark etti Nimeta. iini dkmt. Mirsada iin dkemedii, gzpnarlarn-212 da; yreinde biriktirdii btn gzyalarn dkmt. Burhan' in, Raif in ve Fiko'nun gidilerinden beri, ilk kez yalnzlk ekmemiti birka saat iin. Onu anlayan, onu dinleyen Stefan vard. O hep vard aslnda. Nimeta'y korkutan da bu deil miydi? Stefan'n hayatnn kendininkiyle birlikte rlm olmas. Ne kadar kaarsa kasn, sonunda karanlk ve ssz bir sokakta bile, kveriyordu karsna. Kurtulu yoktu Stefan'dan. Stefan da kendi servenini anlatmt Nimeta'ya. Saraybosna'ya geli nedenlerini ve neden iini bitirdiinde kp gidemediini. Nimeta'y bir kere olsun grmeden gitmesinin mmkn olamadn. Nimeta'nn kapma geldiklerinde, ayrlmadan nce, yzn yine avularnn iine almt Stefan. "Nimeta, ne sras ne de yeri ama sana bir ey sylemek istiyorum," demiti. "Kocana, ocuklarna olan ballna anlay gstermeye altm yllardr. Ama eer sava baz durumlar deitirirse, bizim iin bir umut doabilir mi? Kimseye kt bir ey olsun istemiyorum ama... eer... eer..." Elini dudaklarna gtrp susturmutu onu Nimeta. "Sus Ste-jo, sus. Sakn dncelerini sesli syleme," demiti. "Sava bitsin. Bu uursuz, anlamsz sava bitsin, nce." Smsk sarlmt Stefan'a, sonra evine girmiti. Tan aarmak zereydi. Ev karanlk ve souktu. Annesinin holdeki sobada yakm olduu odunlar oktan snmt. "Bu hangi aa, biliyor musun Nimeta?" demiti annesi bir keresinde sobay tututururken, "hani senin

yatak odandan gzken bir mee vard..." ii szlamt Nimeta'mn. Tm ehrin aalar teker teker kesilip yakacak olarak kullanlmaya balandnda, bu eylemi protesto eden bir program yapmalarn nermiti van'a. "Kn ayaznda donsun mu insanlar, Nimeta?" demiti van. "Yemeklerini nasl piirsinler? Savata olduumuzu unutuyorsun!" Ne kadar budala olabiliyordu bazen. u anda o kadar ok yordu ki, Veliki Park'n asrlk narlarn bile yakabilirdi. Bir fincan scak su hazrlad kendine. Tam mutfaktan kmak zereyken, masann zerindeki defter iliti gzne. Hana hazrlad ev devlerini bazen annesi bir gz atsn diye, ortada brakrd. ocuk 213 mutfakta unutmu olmalyd devini. Tabaa biraz ya aktp fitili yakt, solgun kta kartrd defteri. "Aaaa, bir gnlk bu!" dedi kendi kendine. Hana'nn arkadana zenerek bir hatra defteri tutmaya baladn biliyordu ama, dorusu hi grmemiti kznn yazdklarn. Gnle bir gz atmakla onu hi ellememek arasnda bir tereddt geirdi. Bir mr boyu, kendi annesini her iine burnunu sokmakla suladktan sonra, doru muydu imdi Hana'nn defterini kartrmas? Defteri nce yerine brakt. Sonra yine ald eline. Rasgele bir sayfa at, yaklatrd, okudu. "2 Temmuz, 1992 Babamdan sonra daym ve Fiko da orduya katlmak zere gittiler. Annemle ve Bozo'yla yapayalnz kaldk. Fiko'dan kurtulduum iin ok sevineceimi sanyordum ama onu inanlmaz zlyorum. Tpk babam zlediim gibi... hatta daha ok. ok ok ok zlyorum. Annem ve anneannem onu benden daha ok seviyorlar diye onu kskandma yle pimanm ki. Keke burada olsa da beni hep kzdrsa, salarm ekse, ukalalk yapsa ve onu benden ok sevseler. Hepsine razym. En kt ey yalnzlk! Tanrm ne olur Fiko'yu koru. Onun lmesine, yaralanmasna izin verme." Nimeta daha fazla okuyamad. Gnl gsne bastrd, ve suyunu da alarak oturma odasna geti, koltua oturdu. Kznn aabeyini kskandn hi fark etmemiti. Hana, annesinin olunu daha fazla sevdiini zannediyordu demek. Tpk hayat boyunca kendi annesinin Raif i daha fazla sevdiini sanmas gibi. Baka bir sayfa at. "Azra teyzeyi ar katliamnda kaybedeli gnler oldu ama ben hl geceleri alyorum. O benim tek 'byk' arkadamd. Beni adam yerine koyan tek bymd. Bana hep kocaman bir kzmm gibi davranrd, iimi ona dkerdim, annemle Fiko'yu, anneannemi hep ona ikyet ederdim. Tanrm, bu acya nasl dayanaca-214 m? Onu ne ok seviyor muum meer. zntm anneme de belli edemiyorum. nk onun ld gn, o kadar feci oldu ki, annemin yine hastalanmasndan korktum. Onu alp bir kere daha yaptklar gibi, uzaklara gtrecekler diye ok korktum. Ona da bir ey olursa, ben ne yaparm? Yarn anneannemin evine tanyoruz. Artk kadn bir arada yaayacaz. kadn ve bir kedi. Annem bundan byle evimizin erkeinin Bozo olduunu sylyor. Anneannemden Bozo'ya saygl davranmasn isteyeceim." Nimeta "Ah Hana," dedi yavaa. "Hana, minicik sevgili kzm benim, sakn korkma, seni asla yalnz brakmayacam. Asla." yi ki bulmutu bu defteri.

Okuduka kznn i dnyasnda geziniyor, ona kar duyarszlklar, hakszlklar bir tokat gibi arpyordu suratna. Hana'nn ilgiye, sevgiye en muhta olduu yalarda, Stefan'a k olmutu. Keke zaman durdurabilseydi. Keke yaamn bir film eridi gibi baa sarp, yeniden yaayabilseydi. Keke... Keke... Gzlerine biriken yalan elinin tersiyle silip, yeni bir sayfa at. "7Mart, 1993 Yasna, elbiselerine samayan bir leylee benzemeye balad. Btn giysileri ona kk geliyor. Pantolonlar, kazaklar, etekleri, yle komik duruyor ki stnde! Annesi bu yoklukta nasl byle uzayabil-diine ayormu. iyi ki ben onun gibi uzamyorum. nk annem yeni giysiler alacak paramz olmadn sylyor hep. Yiyecekler o kadar pahalym ki, paramz ancak gdamza yetebiliyormu." Nimeta, savaa ramen byyor ocuklar, diye dnd. Hana da byyor muydu acaba? Her gn gznn nnde olan birinin boy attn, gelitiini ya da yalandn gremiyordu insan. Hana'nn uzadn ancak pantolonlar, etekleri ksa, kazaklar dar gelmeye baladnda fark edebiliyordu. Henz giysilerinden ikyet etmemiti ocuk. Acaba azna etin, taze meyvamn zerresi giremedii iin geliemiyor muydu? Raziyanm meyve ve sebze bulmak iin ne zamandr ehrin gneyindeki bahelere gitmez olmutu. nk, havan toplarndan, sniperlerden kurtulabilenlerin de iini grmek iin, her tarafa rasgele mayn demiti Srplar. Annesinin dikkatini ekmiti Hana'nn sskal... "Bu ocuk gdasz kalyor Nimeta, geenlerde Lamia Hanm diyordu ki, kular..." "Hayr... hayr anne, byle bir eyi dnme bile. Sakn ha!" demiti Nimeta. Saraybosnallar alktan ve aresizlikten kular da avlamaya balamlard. Tm itirazlarna ramen, srf Hana'nn boazna bir para protein girsin diye annesinin ku suyuna orba yapacandan ad gibi emindi. Kznn giysileri daralm-yordu. Beslenemedii iin serpilemiyordu ocuk. Annesine mani olduu iin pimand imdi. Raziyanm'n yle bir ey yaptn fark etse bile, anlamamazla gelmeye karar verdi Nimeta. Defteri brakt, suyundan bir yudum iti. Birden arka arkaya haprmaya balad. Elindeki fincan sallannca, limonlu su dkld yere. Mutfaa kotu bir bez ald geldi, yeri silmek iin. Dorul-duunda Raziyanm, bana dikilmi, ona bakyordu. "Ne oldu Nimeta? Niye bu kadar erken kalktn?" "Uykum kat anne." "Ne yapyorsun, yerde?"

"Su dkld de." "Niye giyindin kzm, bu saatte. Haydi sen git yatana uzan, ben silerim," dedi annesi. "Dn ok yorulmutun. Biraz daha uyu, ben seni sekize doru kaldrrm." Nimeta birka kez daha haprd arka arkaya. "Nezle mi oldun sen?" Elini kznn alnna dayad Raziyanm. "Aaaa, senin atein var, kzm. Yanyorsun sen." "Abartma anne. Biraz nezlem var, o kadar." Odasna kotu Raziyanm, elinde bir dereceyle dnd, "Koy unu azna." "istemem anne. Biraz uyur, dzelirim." "Koy, koy." Raziyanm Nimeta'ya uzatyordu dereceyi. Nimeta, kurtuluu olmadn bildii iin, dereceyi alp, dilinin altna yerletirdi. Bir de titreme gelmiti aniden. Demek ok tmt 215 dn gece farkna varmadan. Raziyanm, bana dikilip, bekledi, iki dakika sonra, derecesine bakt Nimeta. 216 "Ka?" diye sordu annesi. Yalan sylemenin anlam yoktu, "Otuz dokuz," dedi Nimeta. "Nereden kt bu Tuzla anlamyorum. Ne iin vard oralarda?" dedi Raziyanm. "Haydi doru yatana git. Sana bir hlamur kaynatacam. Saat sekiz olsun, evine kadar gider, Selukovi'i alr gelirim." itiraz etmedi Nimeta. Soyundu, yatana girip yatt. Selukovi, kapsna kadar gelen Raziyanm'n srar zerine, saat ona doru evlerine uradnda, Nimeta'nn atei krka kmt. Annesi alnna sirkeli bir bez sarm, kolonya ile kollarn, akaklarn ovuyordu kznn. Doktor, Nimeta'y uykusunda sayklarken bulunca, sabahn krnde kapsna dayanan yal kadna inanmad ve biraz da sitem ettii iin, vicdan azab duydu. "ilahi Raziyanm, Saraybosna acil bakma muhta yarallarla doluyken, sen beni bir souk algnl iin, evine mi aryorsun?" demiti, "Syle Nimeta'ya bir ara hastaneye urayversin." Yine de, Raziyanm'n yalvarmalarna dayanamayarak, gelmiti. ok eski ahbaptlar. Rahmetli kocasyla ocukluklar birlikte gemiti. Kramamt eski dostunun eini. Ama dorusu, Nimeta'y ateler iinde bulacan ummuyordu. Srtn, gsn dinledi, boazna bakt Nimeta'nn. "Nerede ttn byle kzm? ok fena souk almsn."

Hemen atld annesi, "Tuzla'ya gittiydi. Orada kim bilir ne artlarda kaldlar iki gn boyunca. Kendine bakmay bilmez ki. Bilseydim gideceini, yanna yn hrkasyla battaniyesini de verirdim." Selukovi gz krpt Nimeta'ya. "Biberonunu da hazr ediyor mu her sabah, annen?" Glmsedi Nimeta, konuacak hali yoktu. Gsndeki hrlt bir iki saat iinde iyice artmt. "Sana hastaneden antibiyotik getireceim akama. Reete yazacak olsam, hibir yerde ila bulamazsnz." "Ben hastaneye kadar gelir alrm. Akam beklemeyelim," dedi Raziyanm. "Sen kznn banda kal, Raziyanm," dedi Selukovi. "Ona srekli likit iireceksin. Evde aspirin bulunuyorsa, hemen ver iki , tane... Akam beklemem, bizim hademelerden biriyle yollarm ilac. Akam eve dnerken de urarm." j Doktor gittikten sonra, Raziyanm yine bir sre sylendi ama, .< derin bir uykuya dald iin, dediklerini duymad Nimeta. Raziyamm, ocuklarndan biri hastaland zaman, illa nedeni-T',' ni bulmak isterdi. Hastann nerede ttn, kimden nezle ; kaptn, kimin evinde abur cubur yiyerek ishal olduunu ren-'' meden bir trl rahat edemezdi. Nimeta, birka saat sonra, gzlerini atnda, annesini elinde bol limonlu bir ehriye orbasyla, ba ucunda otururken buldu. "Gzel kzm, Selukovi ilacn yollam, orban hemen i de ilac tok karnna al. Bir de bana sz vereceksin, bir daha Tuzla muzla yok," dedi Raziyanm. Bir tasn iine sirkeli su ve tlbent hazrlamt. Nimeta, kendini be alt yalarnda olduu gibi, tamamen annesinin ellerine brakt bir on gn boyunca. O ne piirdiyse yedi, ne dediyse yapt. Atei o kadar yksekti ki, hibir eye itiraz edecek hali yoktu. Yatakta ateler iinde yatt gnlerde, hayal meyal Sonya'mn gelip gittiini, Hana'nn da ptr ptr evresinde dolatn duyuyordu. Gnler sonra, ilk kez yataktan kalkt, oturma odasna kadar yrd. Her gn ziyaretine gelen, ama halsizlikten konuamad Sonya'y, bu kez yatanda deil, oturma odasnda arlamak istemiti. Atei bir-iki gn nce dmt ama, mthi halsizdi ve ayaa kalktnda ba dnyordu. "Senin ilerini de bize ykledi van. Drt gzle dnn bekliyoruz," dedi Sonya, "Son yaptn Tuzla rportajlar bir harikayd. Keke onlar kendin sunabilseydin." Nimeta gmbr gmbr ksrd, annesi bir fincan hlamur koydu nne. Bu hlamuru bulmak iin, her eyi gze alp yine kentin teki ucunda baheli bir evde oturan arkadan ziyarete gitmiti yal kadn. Nimeta'nn atei dtkten sonra, iyice gsne inmiti. gndr ksryordu kei gibi. Sonya, gzleriyle 217 yalnz kalmak istediini anlatmaya alt arkadana. Ihlamurundan bir yudum aldktan sonra, annesinin gzlerinin iine bakt 218 Nimeta.

"Bir ey mi istedin kzm?" dedi Raziyanm. "Anne, Sonya ile ile ilgili eyler konuacaz. Sen sklma diye yani..." Raziyanm, Nimeta'nn dizlerine rtt battaniyeyi dzeltip, kt odadan. "Tuzla'dan dndn akam, ok yorgun olduunu sylediinde, sana inanmamtm. Meer sen hakikaten haJEKruvormu-un, Nimo," dedi Sonya. "Stefan ziyaretine gelmek iin izin istiyor. Ne zaman gelsin?" "St-h-fan m?" Az daha hlamur boaznda kalyordu Nimeta'nn. "Daha gitmedi mi o?" "Hayr." "Hani gidiyordu ertesi gn? Hani, taa Tuzla'dan dndm akamn ertesinde?" "ii uzam, kalm," dedi Sonya. "Bu hafta iinde seni grmeye gelsin mi?" "Gelmesin," dedi Nimeta telala. "Ben birka gne kadar dnerim ie. Ararm onu." "Gelmek istediini syledi, seni ok merak etmi." "Annemle bam belaya sokmasn benim," dedi yavaa. "Aaa, neden?" Bir an ne diyeceini bilemedi Nimeta. "Annem, Hrvat sava srasnda Hrvatlar'a ok kzmt, bizi arkadan vurmaya kalktklar iin. Yaldr, saati saatine uymuyor, bakarsn mnasebetsiz bir laf ediverir." "Stefan aldrmaz. Anlayldr." Nimeta, o gece parklarda gezerlerken tm olduu iin, Stefan'n kendini sulu hissettiini tahmin edebiliyordu. Herhalde dnmek iin, iyilemesini beklemiti. "Ben ona bir not yazaym da iletiver olur mu Sonya," dedi. "Saolsun, ilgilendii iin. Ama eve kadar zahmet etmesin." Halsizdi. ksryordu. Annesini artk var olmayan bir iliki iin, bana musallat etmek ve lzumsuz mnakaalara girmek istemiyordu. Ya Stefan, hastaland gece parklarda sabaha kadar dolatklarn kanverirse azndan, Raziyanm'n dilinden hi 219 kurtulamazd artk. Sonya, bir iki evrak brakp kalkt, van, kendini iyi hissederse, bir gz atversin Nimeta, demimi. Nimeta, btn iyi niyetiyle ktlar dizlerine yayd, okumaya alt. Ama harfler sanki gzlerinin nnde dans ediyorlard. "Gitti mi arkadan?" dedi Raziyanm. "Ambargo kalktysa gelebilir miyim?"

Elinde Nimeta'nn orbas kapda dikiliyordu. Nimeta oturduu yerden, kapnn yannda hayali fener gibi duran annesine bakt. Yal kadn, ateli hastal kendi geirmi gibi zayflam, avurtlar kmt. Gzlerinin alt mor, yz sapsaryd. Birden mthi bir acma duygusu kaplad iini. Bir mr boyu, Raif ve o, her yaptna, her sylediine kzmlard annelerinin. Ar sevgisinden, ocuklarna dknlnden bunalm, haklarnda her eyi bilme, renme merakna kzm, srekli yemek piirip onlara yedirme arzusunu kmse-milerdi. Ne yapsa yaranamamt Raziyanm ocuklarna. Yine de hep bir eyler yapp durmutu. Takdir grmemesine karn, hep o bitmez tkenmez iyi niyetiyle rpnmt. Evlerine su getirebilmek iin bu yata taa bira fabrikasna kadar kilometrelerce yol tepiyor, lm gze alp ar pazarda yemek kuyruklarnda bekliyor, onlar stabilmek iin aa ktklerini el arabasyla eve kadar tayordu. stelik, en sevgili torunu Fiko ile gznn bebei Raif i onu, bir teekkr bile ok gren cad kzyla ba baa brakp gitmilerdi. "O nasl sz, anne," dedi Nimeta. "istiyorsan otursaydn keke. Ben, sen sklrsn diye..." ksrk lafn bld. "O kz ok yordu seni," dedi annesi. "Hasta ziyareti de bu kadar uzun tutulmaz ki a canm. Bak yine ksrmeye baladn, ite." Tepsiyi getirip dizlerine koymak istedi Nimeta'nn. Nimeta'nn yreini bir an iin kaplayan sevecenlik ksa srd. "Ne olur arkadalarmla bozma, anne," dedi bkkn bir sesle. "orban i," dedi Raziyanm. "Et suyu koydum iine. 'Et suyunu nasl bulduumu da hi sorma. Hastalandn, kvetten dtn diye yapmadm kalmad iki yz gram et bulana kadar. Ziyan etme de i bari. 220 "Eline salk anne," dedi Nimeta gcn toplayp. "Yaptklarna demitir, eminim ok gzel olmutur. Biraz da Hana'ya ayr olur mu?" Dizlerinin stndeki ktlar kenara koydu, tepsiyi almak iin. Bir ksrk nbetine daha tutulduundan, hemen balayamad orbasna. Ne gariptir, onu ok sevmesine karn en byk zarar da, farkna bile varmadan Stefan veriyordu Nimeta'ya. Onun yznden, ikinci hastalanyd bu. Doktor, kendine dikkat etmezse, hastaln zatlcenbe evirebileceini sylemiti. Zatlcenbin sonu belliydi. Kan donmutu Nimeta'nn. Savan ortasnda verem olmak! Hem de annesi ve Hana onun avucuna bakarlarken. Burhan da u anda Stefan'n yznden savatayd, hatta Fiko bile. ldren ak! Lanetli ak! Bir kak orba iti, ii snd. Kt huylu olmaya baladm, diye dnd, kabahati bakasnda aryorum. Parkta sabaha kadar dolamak isteyen de kendisiydi, Stefan'a k olan da.

Nimeta'nn evdeki nekahat gnleri uzad. Sand gibi, atei dtkten sonra, bir iki gn iinde toparlanp, dnemedi iine. Raziyanm, kzn glendireceine inand yemekleri piirip, piirip getirdi nne. Bir hafta sonra, kendini daha iyi hissetti Nimeta. Pazar akam, evlerine urayan Selukovi'ten de izin alnca, ertesi gn iba yapmak zere hazrland. Ne tuhaft u hayat. Yllardr ie gider gelirdi. Kendi bata olmak zere, tm ailesi sylenir dururlard, alt iin. Ksa bir aradan sonra, yeniden ie gitmek ok zlenen, ok mutluluk veren bir eymi gibi sanki, imdi de evcek heyecan iindeydiler. Hana bile kaptrmt kendini bu heyecana. Annesinin yarn ne giyeceini o semek istemiti. "Rengim ok soluk, sakn yarn bana bej tayyrm giydirmeye kalkma, Hana," dedi Nimeta. "Ne giyersen giy, yeter ki kaln olsun. Yeniden tme," dedi Raziyanm. Hana, annesinin dik yakal krmz kazan ve lacivert eteini serdi yatan stne. Bir sredir mthi bir giyim kuam merak-na kaplmt. Ne yazk ki kk kzn bu merak, alveri etme- 221 nin mmkn olamad bir dneme rastlyordu. "O kazak ok kaln, terletir beni," dedi Nimeta. "Ama krmz sana yakyor, anne" dedi kz. "Bence bunu giymelisin." Nimeta, kaza nne tutup, aynaya bakt. Canl renk, bsbtn soldurdu yzn. Kilo da vermiti, bir hortla andryordu. Ama giyim kuam mnakaas yapacak hali de hi yoktu. Ksacas, her zaman olduu gibi, sadece onu ilgilendiren bir ayrntda bile, yine onun deil, ailesinden birinin istedii olacakt. Gld kendi kendine, "Tamam evladm, hatrn iin yarn bunlar giyeceim. Haydi imdi git yat, ge oluyor," dedi. Kazakla etei dolaba kaldrmad. Eline o gnn gazetelerini alp, yataa girdi. Yarn yeni bir gnd, ie gidecekti, muhtemelen Stefan' grecekti. Eve dnmeden nce ardan geip alverii o yapard belki. Annesini ok yormutu gnlerdir. Hana'ya Zlata'sn eve davet etmesi iin izin verecekti. Ka zamandr tasarruf yapabilmek iin, eve arkada getirmesini istemiyordu kznn. Ama yatakta yatt srece dnm, zavall ocuktan normal bir yaam esirgeme-meye karar vermiti. Gazetelerini okurken, dald gitti. Kapnn vurulduunu nce uykusunda duydu. Ryasnda kap vuruluyordu, koup ayordu kapy ve babas kyordu karsna. Kollarna atlayp alamaya balyordu babasnn, "Babacm, seni ok ama ok zledim. Nerelerdeydin?" diyordu. Babas ld yata deil, krk yalarndayd. Gen ve yakklyd.

Ryann etkisiyle uyanp, yatanda dikildiinde, kapnn gerekten vurulduunu anlaynca irkildi. Ba ucundaki lambay yakmaya alt. Yanmad lamba. Uyku sersemi olduu zamanlarda hep unutuyordu nedense elektriklerin kesik olduunu. Bu saatte kim gelebilirdi? "Aman Allahm," dedi, "Aman Alla-hm." Terliklerini giymeden kotu. Annesi koridorun kapsn ka-222 pamt. Karanlkta byk bir grltyle kapya arpt. Kfr savurarak, sokak kapsna yrd, el yordamyla, hole braktklar mumu ve kibriti buldu. "Kim o?" diye seslendi, kapy vurana. Mum , enesinin altndan yzne vuruyor, korkudan bym gzleri, dank salaryla, bakmsz bir azizeyi andryordu. Raziyanm ve Hana da odalarndan koridora km, bembeyaz suratlaryla bekliyorlard. "Nimeta hanm orada m?" "Kimsiniz?" dedi Nimeta. O kadar ok dinlemiti ki eve girerek btn ailenin rzna geen Srp milislerini. Mirsada'nn rnei daha taptazeydi belleinde. Dizleri titremeye balad. "Kimsiniz, ne istiyorsunuz?" "Burhan komutandan haber getirdik." Nimeta, stnde sadece bir gecelik olduunu bir anda unutup at kapy. Karsnda siyah giysili iki adam vard. "Korkmayn yenge, bizi Burhan komutan gnderdi." "Kzm, git stne bir ey giy," dedi Raziyanm. Nimeta'nn kmldamadn grnce, sabahln getirmek zere ieri kotu. Hana annesinin arkasnda, eteine yapm titriyordu. "Ne oldu? Burhan'a bir ey mi oldu?" "Olunuz yaralanm," dedi adam. Raziyanm geri dndnde, kzn yere km buldu. Srtna sabahln rtt. Adamlar Nimeta'nn koluna girip, onu yerden kaldrdlar, en yakndaki iskemleye oturttular. "Komutan size haber yollatt. Yarn erkenden indiriyor olunu. Mutlaka hastanede bir yatak temin etmenizi istiyor." "Nesi var olumun? Vuruldu mu? Bomba m? Kendinde mi, baygn m? Yaras ar m?" "Korkmayn, yenge," dedi gen olan. "Bacandan yaraland. Ama yukarda halledebileceimiz bir durum deil. Tam tehizatl hastane gerekebilir." "Ne zaman geliyorlar?"

"Bilemem. Gn rken kacaklard yola. Sabaha mutlaka burada olurlar. Bir aksilik karsa, size haber ederiz." Selam aktlar ve kp gittiler. Nimeta, annesi ve kz bir mddet hi kprdayamadan donmu gibi kaldlar olduklar yerde. Hibiri konuamad. Sanki dilleri tutulmutu, ilk konuan Raziyanm oldu: "Selukovi'e hemen haber salalm," diyebildi. Nimeta annesinin sesiyle kendine geldi, elinde mumu, odasna kotu, Hana'nn yatmadan nce hazrlad giysileri geirdi stne. Aceleden oraplarn giymeyi unuttu, paltosunu srtna ald, kapdan karken annesi haykrd arkasndan: "Dur. Allahakna dur, gece karanlnda nereye gidiyorsun tek bana? Beni bekle." Nimeta merdivenlerden ikier er atlayarak koarken, annesinin sesini ve kznn alamasn duyuyordu. Sabah yedide, Fiko iin gerekli her trl yardm hazr etmi olarak evine dnd. "Selukovi'i..." "Buldum anne. Her eyi hazrlad eksik olmasn. O olmasa ne yapardm acaba? Hastaneler tklm tklm dolu. insanlar ikier er yatyor yataklarda. Ne iyi insann bir doktor dostu olmas, Kranjcevia'da ba hekimin odasnn arkasnda bir blm varm, oray hazr ettirdi. Ne de olsa yllarn profesr, hatrn sayyorlar. .." Daha anlatacakt ama, bir ksrk nbeti kesti lafn. "Aaaa, ayanda orap yok senin!" dedi Raziyanm. "Deli mi edeceksin beni, byle mi ktn sokaa sen?" Kzna orap getirmek iin odasna kouturdu. Saat on bire kadar sakin beklediler. Hana o sabah dersanesine gitmedi. Nimeta, bir battaniyenin altnda, pencerenin nnde oturuyordu. Saat on bire doru elektrikiler geldi yirmi vatlk elektrii Nimeta'nn da evine balamak iin. Haberci olduundan dolay baz torpilleri olabiliyordu byle, ii yavatan alp, yarm saate yakn oyalandlar. Raziyanm, kz iin kaynatt hlamurdan ikram etti onlara. Ihlamurlarn iip gittiler. Nimeta pencerenin nnde hl bekliyordu. On ikide sabr tamaya balad. Kimi nasl arayabileceini bilmiyordu. Drt dnyordu evin iinde. Annesinin odasna girdi. Razi-yanm, eline Kuran'n alm, ksk sesle Kuran okuyordu odasnda. "Kuran okumak dara dnce aklna geldiine gre, Allah' bsbtn kzdrmayasn, anne," dedi. 223 "Allah', her dakika ona rahat vermeyenler kzdrr asl, Nime-ta," dedi annesi. "Allah, ihtiyacmz olduu zaman ona snma-224 mz ister. ek kapy, rahat brak beni." Nimeta kendi tavrn annesinde grnce biraz bozuldu. Kapsn kapatt Raziyanm'n, oturma odasna geldi. Koltuun zerine kurulmu kediyi ititirip yere att. Kedi takla atp drt ayak indi yere, akn akn bakt. Hana pilli radyosunda cazr cuzur istasyon aryordu. "Kapat unu," diye bard kzna. "Haydi sen derse git." "len oldu anne. Dersler paydos," dedi Hana. "Zlata'ya Mlata'ya birine git."

"Hibir yere gitmeyeceim," dedi ocuk. Ks ks odasna yrd. Sakin olmalym, dedi iinden Nimeta, sakin ve cesur olmalym, Tanrm bana yardm et. Saat bire doru kap vuruldu. Nimeta frlad yerinden, dizlerinden kayan battaniyeye taklarak az daha dyordu. Kapya kotu. Raziyanm ve Hana da ayn anda koutular. Kapda parka-l, gne yan bir adam vard. Nimeta, pencerenin nne mhland iin, apartmana birinin girdiini grmt ama, gelenin Burhan'la ilgili olabileceini dnememiti. "Olumdan haber mi getirdiniz?" dedi Nimeta, adamn konumasna frsat vermeden. "Evet." "Nerede kaldlar?" "Srplar iki ayr yere barikat kurmu. Ambulans ile barikat yarmak mmkn deil. Ben, ormana dalarak arkadan dolap geldim. Hastay ormanda sedye ile tayamayz." "imdi ne olacak?" diye bard Nimeta. "Syleyin ne olacak imdi?" Raziyanm sendeledi ve duvara yasland. "Ne olacak imdi?" dedi Nimeta. Sesi insan sesine benzemiyordu. "Ancak douya doru giderlerse, Hrvat blgesinden geerek girebilirler ehre. Onu yapabilmek iin de bir sr belge, izin mizin gerekiyor. Bir de, akam beklemek var, ansmz denemek iin." "Yani, Srp barikatlarn yaracanz m sanyorsunuz?" "Baka yapacak bir ey kalmaz ise..." "Hrvat blgesinden gein." "Eer geirmezlerse, bou bouna hastay sarsalam ve zaman kaybetmi oluruz. Her neyse, Burhan komutan size haber iletmemi istedi. Medyac olduunuz iin, belki bir yardmda bulunabilirsiniz, gei belgesi filan... Yoksa o yolu denemek bouna olur. Siz o ileri yapp... " "eri girer misiniz ltfen," dedi Nimeta. "Uzun srmez deil mi? Fazla zamanm yok." "ieri girin. Aklma bir ey geldi. Ltfen, biraz zaman tanyn bana." Adam ekine ekine girdi, bir keye iliti. Hana ve Raziyanm hi konumuyorlard. Raziyanm ilk defa evine gelen birine ikramda kusur ediyordu. "Ne iersiniz?" diye sormuyordu. Nimeta paltosunu giymi olarak geldi. "Size hemen belge bulmaya gidiyorum. Bekleyin beni," dedi.

"Uzun srmesin," dedi adam. Kapdan frlad, merdivenleri er beer atlayarak indi. Arka sokaklardan deliler gibi kotu yoku aa. Holiday Inn'in arka kapsndan girip resepsiyona gitti. Nefes nefeseydi. Taranmam salaryla yorgun bir cady andryordu. "Stefan Stefanovi ka numaradayd?" "Bir hafta nce ayrld," dedi memur. "Adres brakt m?" Adam bir defter kartrd, "Hayr, brakmam," dedi sakin sakin. Nimeta kt otelden, koacak gc kalmad iin hzl hzl yrd bu kez. Arka yola kt. Otobsler sava baladndan beri ana caddelerden deil barikatlarn arkasnda kalan ara sokaklardan geiyordu. Yoldan geen otobs el kol sallayarak durdurdu. Televizyona yaklanca, "Duurr!" diye bard ofre. Kendini otobsten aa att. Televizyon binasndan ieri rzgr gibi girdi. Sonya'y yakalad. "Bana abuk Stefan' bul, Sonya," dedi. "Aman Allahm, bu suratnn hali ne? Ne oldu Nimeta?" 225 S 15 "imdi anlatamam. ok ok mhim. lm kalm meselesi. Onu bul ve hemen evime yolla." 226 "Hani evine gelmesini istemiyordun? Annen..." "Bo ver annemi filan. Sana ok acil diyorum, anlamyor musun? Sen eniyorsan, yerini syle bana. Otelden ktn sylemitin ..." "van seni merak etti bu sabah, iba yapacaktn Nimeta." Nimeta iki eliyle yakasna yapt Sonya'nn, "Sonya, elini ayan peyim soru sorma. Frla ve bana Stefan' bul. Hemen. HEMEN! ANLADIN MI?" Nimeta'nn salar diken diken, surat bembeyazd. "Tamam," dedi Sonya. "Ona ne diyeyim?" "Ne mi de? Nimeta lyormu, son nefesim veriyormu, de... Hemen gelsin." iskemlenin arkasna ast kabann ald Sonya. "Sen nereye?" diye sordu.

"Ben evdeki adam tutmak iin eve dnmek zorundaym," dedi Nimeta. "Hangi adam? N'oluyor Allah akna?" "Sonya, zaman kaybediyorsun. Git imdi. Sonra anlatrm," dedi Nimeta. Sonya'y iteleye kakalaya merdivenlere srkledi. Dierleri akn akn bakyorlard ne olduunu anlamadan. Televizyonun avlusuna braklm bisikletlerden birine atlad. Beki kulbesindeki nbetiye, "Akama geri getireceim, acil bir i kt," diye seslendi. Adamn cevabn beklemeden bariyerin yanndan syrlp hzla geip gitti. Evine girdiinde, annesini mutfakta, Hana'y ve adam yanya-na pencereden darsn seyrederlerken buldu. Adama, "Bekliye-ceiz," dedi. "Ne kadar?" "Bilmiyorum, Aradm kii bulunana kadar." "Ben burada saatlerce kalamam. Yaplacak baka ilerim var. Ka saat sonra geri gelmem gerekiyorsa. "Bilmiyorum. Biraz bekleyeceksiniz. Aradm kii hemen de bulunabilir, birka saat da srebilir." "Bekleyemem. Ben gider, sonra gelirim." "Durum acil dememi miydiniz?" "Dedim ama, siz ne kadar bekleneceini bilmiyorsunuz ki." "Bir dakika o zaman," dedi Nimeta koa koa ieri gitti. Geri 227 geldiinde elinde kocaman bir tfek vard. Babasnn Nuh Ne-bi'den kalma av tfei. Raziyanm, Hana ve adam, hayretler iinde Nimeta'ya baktlar. "Ne kadar beklememiz gerekiyorsa, o kadar bekleyeceiz," dedi Nimeta. "Bu odada hi kimse kmldamayacak yerinden." Adam ayaa kalkt. Kapya yryecek oldu. Bir kurun vnlayarak sa kulann yanndan geti, duvara sapland. "Sen resmen delisin," diye bard Raziyanm. Hana alamaya balad. "Zrlamay kes!" diye bard kzna Nimeta. Adam olduu yerde durdu. Yavaa geri dnd, kalkt yere oturdu. "Adn ne?" "Nusret."

"Buradan ayrlmadan nce, beni ldrmen gerekiyor," dedi adama. "Ya ben ya da sen, ikimizden biri lecek. Veya, bekleyeceiz. Anladn m Nusret?" Nimeta'nn gzlerinde yle korkun bir ifade vard ki, adam cevap vermedi. Avn hem paralamaya hazrlanan bir pars, hem son nefesinde, her eyi yapmaya hazr yaral ve aresiz bir hayvan gibiydi kadn. Nimeta elini uzatt, en yakndaki iskemleyi ekti altna, tfei adama dorultup yerleti. "Kzm ben ieri..." diyecek oldu Raziyanm. "Kimse kmldamayacak," dedi Nimeta. Esirlerinin yerlerinden kalkmalarna izin vermedi, elinde tfek, bir saate yakn bekledi ksrerek. Saat ikiye doru kap vuruldu. "Git kapy a, Hana," dedi Nimeta. Kk kz anneannesinin kanatlan altndan frlad kapya kotu. Stefan ve Sonya ile birlikte geri geldi. Sonya, oturma odasndaki manzaray grnce, bir an Nimeta'nn delirmi olabileceini dnd. "Nimo, tamam Nimo, her ey yolunda, sakin ol canm," dedi, en tatl sesiyle. 228 "Samalama Sonya, hibir ey yolunda deil," dedi Nimeta, sonra adama dnd. "Sabrn sonu selamet derler, Nusret. Bekleyi bitti." "Sizin bu evde ne iiniz var?" diye sordu Raziyanm Stefan'a. "Sus anne!" dedi Nimeta. "Tuvalete gitmem lazm," dedi Nusret. Nimeta, elinde ne zamandr tuttuu silah indirdi, bayla koridoru iaret etti. Adam koar adm odadan knca, "Kim bu adam?" diye sordu Stefan, "Size bir ktlk m yapt yoksa?" "Stefan," dedi Nimeta, "senden bir ey istiyorum. Yalvarrm olumu kurtar." "Fiko'yu mu?" diye sordu Stefan. aknd. "Fiko yaral. Acele bir hastaneye ulatrlmas lazm. Srplar yeni barikatlar kurmular. Ambulans geemiyormu. Senin hem Srp hem de Hrvat kimliin var. Fiko'yu ya buraya geir, ya Hrvat tarafna. Ama acele et, nk ar yaral." "Nerede o imdi?" diye sordu Stefan. Adam geri gelmiti tuvaletten. "Nusret seni ona gtrecek," dedi Nimeta. "Acele edin." "Kaldm yere uramam gerekiyor," dedi Stefan. "Haydi, hemen kalm Nusret." "Beni de aln, ben de geliyorum, bir dakika," dedi Nimeta.

"Sizi geri getiremeyiz," dedi adam. "Hem iki kii daha kolay olur iimiz. Bize vakit kaybettirmeyin. Zaten yeteri kadar geciktim ben." "Geleceim." Adam k cebinden bir silah kartt, "Bakn, sizi etkisiz hale getirebilirdim, isteseydim. Ama acnz anladm iin, oturup bekledim. imdi size 'gelmeyin,' diyorum. Beni uratrmayn, istemediim eyleri yapmaya zorlamayn," dedi. Kapdan karlarken, smsk ellerine yapt Stefan'n Nimeta. Ellerini dudaklarna gtrp pt, "Allah senden raz olsun, Ste-jo," dedi. "Allah senden raz olsun." Stefan ve Nusret gittikten sonra, Nimeta, annesinin odasna gidip, Raziyanm'n sehpann zerine brakt Kuran'n ald, pencerenin nne geldi, ban ge kaldrd: "Allahm, olumu kurtar," diye yalvard. Kuran' pencerenin 229 pervazna koydu, sa elini Kuran'a bast skca. "Allahm, bak sa-na kitap stne yemin ediyorum. Olumu kurtar, onu bana sa salim geri getir; bir daha Stefan' hi ama hi grmeyeceim. artlar ne olursa olsun grmeyeceim onu." ; Trebevi-Mart 1993 ! Burhan, nnde uzanan, saa sola sapan tm yollara, patikalara ve geitlere girip ktktan, her eyi denedikten sonra, yine Nusret'i indirdii yere gelip durmutu. Kararlatrdklar gibi, ilerleyebiliyorsa gidecek, baaramad takdirde geriye, tam bu noktaya dnecekti. Nusret'le bu noktada buluacaklard. Byk bir ihtimalle, Nimeta btn kaplan zorlayarak bir k yolu bulmu olacakt, Fiko'yu bir an nce Hrvatistan'a sokabilmek iin. Kars da aresiz kalmsa, yeniden dnecekti Burhan. ok vakti olmadn biliyordu. Olu, gecikirlerse bacan, daha da gecikirlerse hayatn kaybedebilirdi. ocuu srtna vurup, Nusret'in yapt gibi aalarn, allarn arasndan aa inmeyi de dnmt. Ama bu bsbtn tehlikeye atmak olurdu Fiko'nun hayatn. Tek are, biraz daha beklemekti. Nimeta, bir mucize yaratabilmise ne l, olmad, lm gze alp, yarmaya alacakt barikatlar. Fiko, hastaneye yetitirilemedii takdirde, naslsa lecekti. Kaybedecek bir eyi olmadna gre, deneyecekti ansn. Ama imdi, bir mitle beklemeyi tercih ediyordu. Panie kaplmadan, sakin sakin, dua ederek, mitle beklemeyi-Burhan ambulansn kapsn amt. Kap alnca ieri dolan serinlik iyi gelmi gibiydi Fiko'ya. Olunu kucana ekerek, biraz ykseltmiti ban. Yaral bacan, kat kat edip dizdii parkalarn stnde mmkn olduunca yksee uzatmt. Doktorun yanlarna verdii morfini, bir de kanama durdurucu ineyi vurmutu biraz evvel. Susadka su veriyordu Fiko'ya.

Ambulansn dnda volta vurup duran Raif, sayg ve hayretle seyrediyordu enitesini. 230 Ablasyla evli olduu yllar boyunca, iine ok dkn ve fazla ciddi bulduu enitesinin, hi bilmedii taraflarn kefetmiti, daa ktndan beri. Burhan'da ok az insanda rastlanan bir tevekkl vard. Bana gelebilecek her eye ok nceden hazrlanm gibiydi. Hibir eye fazla amyor, fazla sevinmiyor, ok zlmyor ve kolay kolay yklmyordu. Soukkanl ve ileri grlyd. Her eyi ince ince hesap ettii, her ihtimali dnme yeteneine sahip olduu iin, askerler arasnda ok sayg gryordu. Raif, enitesini yalandan tandka, bulunduklar tepenin, dier kararghlara gre neden ok daha baarl savunulduunu anlyordu. Fiko yaralandnda da panie kaplmamt. adrna girmi, ban elleri arasna alm, bir be dakika mddetle dnmt. nce doktorla sonra oluyla konumu ve ocuktan, baca kesilirse, lmeyi tercih edebileceini renmiti. "Enite, o daha ocuk. Onun lafyla nasl karar alabiliyorsun?" demiti Raif. "Fiko yanda binlerce gen kolsuz ve bacaksz kald bu savata. Yaasn da, bir baca olmasn." "Onun lafyla karar almyorum. Bir bacak kaybetmenin onun iin nemini renmek istedim," demiti. "Bana, 'beni kurtarn, hemen kesin bacam, yaamak istiyorum' da diyebilirdi. Demedi." "imdi ne olacak?" "imdi bacan kurtarmaya alacam. Son ana kadar. Yoksa bacak gidecek." "Burada m kesecekler?" "Sorun ite orada Raif. Bu artlarda bacan kesmeye kalksalar, septisemi olma ihtimali ok fazlaym. Onu bir hastaneye indirebilmek iin elimden geleni yapacam." "Ben de sizinle geleyim." "iyi olur," demiti Burhan. Ambulans Nusret kullanyordu. Barikatlar fark ettikleri zaman, hemen geri dnmlerdi ve da ii yollarn ok iyi bilen komando, Nimeta'ya haber iletmek zere ayrlmt onlardan. imdi bekliyorlard. Fiko, babasnn kollarnda, aada uzaktan gzken Mila-ka'ya bakyordu. Nehir, ufukta yeni beliren gnein etkisiyle kpkzld. "Bak baba, uraya bak," dedi Fiko, "Milaka kpkrmz." "Bonaklar'n asrlardr akttklar kann hatrna, gn doar- ken bu rengi alr Milaka, olum," dedi Burhan, i "Hi duymamtm bunu." s Olunun salarn, ii titreyerek efkatle okad, Burhan. "ok ; eski bir deyitir bu, Kulin kadar eskidir". Sen duymadn, nk senin kuann vurumayacan, sava tarihte braktmz sa-i nyorduk biz. Artk Bonak kan akmayacak sanyorduk. Yanlm-! sz," dedi.

Vadide alevden bir ylan gibi, kvrla bkle, kvrla bkle 1 uzanyor ve Bosna Nehri'ne ulayordu Milaka. i Fiko, babas ve days kurtuluu bekliyorlard... Sabrla... Bonaklar beklemeye talimliydiler. 231 *) ok eskiyi anlatmak iin kullanlan, 'Nuh Nebi'den kalma' anlamna gelen Bonaka bir deyim. Bonaklar Yangn kavmindeniz ne giy sek alev HULK AKTUN Yaye, 1180-1190 Tvrtko, stnden szlen sular kurutabilmek iin, kk bir kpek gibi silkelenip durdu bir sre. Nehir, sabahn ilk klarnn avkyla kpkrmzyd. Ama bu renk, birka dakika iinde giderek alacak, kan krmzdan ak krmzya, pembeye, sonra sarya dnecekti. Gnein gkyznde iyice ykseldii saatlerde ise, nehir boyunca uzanan aalarn rengi vurduu iin suya, uzun bir sre yemyeil akard Vrbas. Bosna Nehri'nin birok kolundan biriydi ve ocuk srekli rengi deien bu nehrin tutkunuydu. Ama en ok, sabahn ilk klarnn boyad al rengini severdi. Birka yl nce, hayatnn ilk avna ktnda, babasyla yine byle ok erken bir saatte gelmilerdi nehir kenarna ve sularnn rengini grnce, arp kalmt. "Baba, baba, uraya bak! Sular kpkrmz." "Elbette olum. Bosna'ya yllar boyunca Bonaklar'n kan akt. Her sabah gne doarken, Bosna Nehri btn kollaryla, bir an iin tm o sava kahramanlarnn hatrna, bu rengi alr." Olunun zgn yzne bakp glmsemiti. "Ama, artk hi kimsenin kan dklmeyecek ne Vrbas'a ne de baka rmaa. Sava bitti. Bundan byle bar iinde yaayacaz. Sizler ve ocuklarnz tahta getiinde, her yeni gnn douunda, lenler adna kzarmaktan vazgeecek nehir." "O mmkn deil baba, nk bu topraklarda birilerinin gz hep olacak," demiti Stefan. Aabeyi her zaman ukalalk ederdi byle. "Ben umudumu yitirmeyeceim Stejo. Bonaklar'n kl dar- 233 beleriyle sava meydanlarnda deil, uzun uzun yaayp kocaya-rak, yataklarnda lmelerini salayacam. Sen de bir gn benim yerime getiin zaman, kendini benim gibi bana adayacaksn. Topramzn altnda ve stnde ylesine bir zenginlik var ki olum, savatan uzak kalabilirsek, halkmz ebede kadar refah ve mutluluk iinde yaar. Gerek liderlik de budur zaten, halkn mutlu klmaktr," demiti babas. Birka gn sonra Tvrtko, Dyed'e(>) aktarmt babasyla aralarnda geen konumay. Btn srlarn,

dertlerini, dncelerini Dyed'le paylard kendini bildi bileli. "Nehir, savamasak bile, her sabah kpkrmz olacak Tvrtko, nk gne, insanlar yaadka, her sabah domaya devam edecek ve klar suyu o renge boyayacak," demiti Dyed. Bir uval andran kahverengi giysisini, dnyann en grkemli niformasn giyiyormuasna, dimdik ve gururla tayan bu yal adam, babasnn yan sra en gvendii insand dnyada. Doduu gnden beri, en yakn evresinde, aile fertlerinin arasndayd hep. Uzun sre akrabas zannetmiti Dyed'i ocuk. Bir gn halasnn kz Mijda, "Dyed senin akraban deil. Sadece bir rahip o," demiti. Alt yandayd Tvrtko. Kelimelere yklenen anlamlar irdeleme andayd. "Nasl yani? Akrabamz deilse neden 'dede' diyoruz ve neden bu kadar sk geliyor evimize?" "nk baban ona ok gveniyor. Babann yol gstericisi, o." Stefan atlmt, "Babam kendi yolunu kendi izer. Kimsenin rehberliine ihtiyac yok." Stefan, hep byle insann azna laf tkard nedense. "Annem syledi, senin babann ruhunun yol gstericisi Dyed'mi ite," diye yantlamt Mijda. "O bir rahip. Rahiplerin ii te dnyalar iin yol gstermektir, bu dnya iin deil." (*) Din adam, din by, dede. "te dnyada yolumuzu biz kendimiz bulamaz myz?" diye sormutu Tvrtko. Karmak allklarda, aalarla kapl arazilerde, 234 kck yana ramen iz srmede, yol bulmada ustayd. "Hayr. te dnyada yolumuzu bulup Tanr'ya ulamamz iin, Dyed'in elimizden tutmas art. Yoksa kayboluruz, Tvrtko." Stefan kendinden ok emin bir tonda konuuyordu. "Madem o kadar nemli bir grevi var, neden o irkin uval gibi eyi giyiyor. Bizim papazmz mor atlas kaftanyla, ne kadar k." Mijda'nn sesinin mark tonlamasna karn, Stefan'n sesi tok ve kesindi: "Tann'nn gznde, stndeki giysilerin hi nemi yoktur da ondan. Tanr kullarnn stndekileri deil, yreindekileri grr," demiti Stefan. Tvrtko, bu son cmleyi Dyed'den de duyduunu hatrlyordu ama olsun, bir kere daha hayran kalmt aabeyinin hazrcevaplna. Zaten Mijda, her konuda yenik derdi, kuzeni Stefan'a. Mijda, Hum Dk Miroslav ile evli olan halalarnn kzyd. Her yaz ba, annesiyle birlikte, Bosna'ya akrabalarn ziyarete gelir ve Yaye'de sarayda kalrd. Stefan ile Mijda, sk sk papaz-dyed kavgas yaparlard. Mijda, kendi babasnn ok nem verdii ssl kilisesinin mor kaftanl papazn ver, Stefan ise, iinde tahta bankolar ve plak bir mihrabn dnda, hibir eya bulunmayan Bosna Kilisesi'ni savunurdu.

Aile iinde, dini konular aldnda, Hum Dk olan eniteleri, Ortodoks mezhebini vc szler sarfeder, iyi Hristiyanlar'm cennette en mutena keleri kapacan iddia ederdi ama babas, bu konuda enitesi gibi fazla konumazd. Byk oluna, insanlarn Tanr ile olan balarna kimsenin karmasnn doru olmadn sylemiti bir keresinde. "Siz bir Ban'snz baba. Her eye karma hakknz var," demiti Stefan. "Ben, Bonaklar'n bu dnyadaki liderleriyim. lm tesine ancak Tanr karr," demiti Ban Kulin. "Tanr'nn ilerine insanlar burunlarn fazlaca soktuklarnda, Tanr da kullarn, savalar ve felaketlerle cezalandrmtr her seferinde." Stefan, babasnn 'Hal Seferleri'nden sz ettiini anlamt. Stefan, babasyla enitesinin arasnda, kilise konusunda, sze dklmemi bir anlamazln varolduunu biliyordu. Hum D-k'yle bir arada olduklar zaman, din konularnda herkes temkinli davranrd. Olduka hassas bir konuydu bu. Aile iinde kimse eelemek istemezdi 'kilise' meselesini. Bonaklar'n etraf deiik kiliselere ait halklarla evriliydi. Macarlar, Hrvatlar, Romallar Katolik mezhebindeydiler. Douda yaayan halklar, rnein Srplar ayrca Karada ve Hum halk Bizans kilisesine bal olduklar iin Ortodoks'tular. Oysa Bonaklar'n kendilerine zg bir mezhepleri, din ve ahlak anlaylar vard. Kiliseleri, dier kiliseler gibi zengin deildi, her trl ssten arndrlm yerlerdi. Papazlarn nnde diz kp ha kartmazlard. Gnah, asla kartmazlard. Vaftiz edilmezlerdi. Pazar ayinlerine gitmezlerdi. Yln yalnzca belirli birka gnnde yaplan ayinlerde, arap iilmez, ancak ekmein blnerek herkese datld bir tren yaplrd. Ortadou dinlerinden izler tayan, baz pagan seremonileri ve deiik anlaylar olan bir tarikatt bu. Bu tarikata gnl verenlere Bogomil deniyordu. Din byklerine 'dede' karl bir kelime olan 'dyed' diye hitap ediyorlard. Bogomil inanlarna gre, iinde yaadmz dnya ve dnyevi zenginlikler eytann bir aldatma-casyd. Bu nedenle rahipleri, stnde ok sade bir urbayla dolard. Tanr egemenliinin, ancak manevi alanda varolduuna inandklar iin, Bonaklar'n gznde i disiplin, doruluk, drstlk, verilen szn tutulmas, iyilik ve efkat ok byk nem tard. Dinlerine bal sofular, disiplinlerini kaybetmemek iin, asla iki imezlerdi. ok dindarlar et bile yemezdi. Belli zamanlarda oru tutarlard. Bir Hristiyan tarikat olmalarna, isa'y peygamber kabul etmelerine ramen, mucizelere ve Isa Peygam-ber'in Allah'n olu olduuna inanmyorlard. Bu inanlarndan vazgemedikleri iin de, yllar boyunca, Katolikler'den ve Orto-dokslar'dan ekmedikleri kalmamt. Ayn tarihlerde, Anadolu'da yaylmakta olan hogrl, sevecen, insancl nitelikleriyle Arap Islamiyeti'nden ayrlan Anadolu Mslmanlarnn tasavvuf felsefesini ve Aleviler'in Tanr'ya yaklamn andran bir din 235 anlay idi bu. Tpk onlar gibi, Zerdt'den etkiler tayan, e-kilsel teferruattan ok, isel derinlie

nem veren bir yol tutmu-236 lard. Bogomilizm, 10. yzylda Bizans'da ve Bulgaristan'da zellikle soylu aileler arasnda yaygnd. Daha sonralar, Balkanlar'n batsna doru yaylmaya balamt. Bosna'da nce soylular, sonra da alt tabaka tarafndan sratle benimsenmiti. Bizans'da, Ortodoks Kilisesi iinde kokumakta olduklar iyice su yzne kan yksek rtbeli din adamlarna bir bakaldr olarak balayan bu reformist akm, ahlak anlaylar karmak olmayan, drst ve sadelikten holanan Bonaklar'n arasnda hzla yaylyordu. Bonaklar'in bana geen 'Ban'lar Katolik olmakla beraber, 'Bosna Kilisesi' olarak tannan kiliselerinin kendine zg retisini, Bonaklar'a dair bir z-kimlik oluturduu iin, asla engellemiyorlard. 'Bosna Kilisesi', Bonaklar'n; blgede Srbistan ve Hrvatistan Krallklarndan apayr bir topluluk, ayr bir 'devlet' olduklarnn canl simgesi gibiydi. Ban Kulin de, kendinden nce, Bizans, Macaristan veya Srbistan tarafndan atanarak Bosna'y idare etmi dier prensler gibi, resmen vaftiz edilmi bir Katolik'ti. Ama ulusal kimliklerinin, Bosna Kilisesi'nin onlara verdii alt kimlikten g aldn ok iyi biliyordu. Ban Kulin acele etmiyor, Bosna Devleti'nden sonra, Ki-lisesi'nin de bamszln ilan edebilmek iin, doru zaman bekliyordu. nce lkeye refah getirecek, orduyu glendirecekti. Gereksiz atmalara yol amayacakt, ilerde... bir gn olu Stefan iyice salamlatrlm temeller stnde tahta getiinde, Bosna Kilisesi'nin bamszlnn ilan edilmesi hayalden geree dnecekti. Elbette gerekleecekti bu rya... hatta belki o bile hayattayken. Her zaman uzlamadan yana olmutu Ban Kulin. Halkn uyum ve bar iinde yaatmay temel amac olarak grmt. Slavlar'n kannda varolan o atak, heyecanl, kavgac ve kfrbaz genden, onun kannda eser yoktu. Bar, gereinde dnler de vermek pahasna gerekletiriyordu adm adm. Bat kanadndan gelebilecek saldrlar nlemek ve o kanad iyice emniyete almak iin, kz kardeini, Hum Dk ile evlendirmi, doudaki komusu Srbistan Zupan'*1 ile de ok yakn ve dostane ilikiler kurmutu. 1189 ylnda yapt zel ticaret anlamalar ile, Ragusallar'a (Dubrovnikliler), Bosna'daki madenleri karma izni vermiti. 237 Asillerden oluturulan 'Stanak'ta***', Ragusa'ya tannan bu imtiyazlara itiraz sesleri ykselmiti nce. Zaman iinde, Stanak'taki asilleri de ikna etmeyi baarmt Kulin. Ve imdi nihayet, ok zledikleri bar srecinin tadn karyordu Bonaklar. Bosna, blgede 'en ok ticaret yapan, en mreffeh halka sahip olan devlet' diye isim yapmaya balamt. Romallar zamanndan kalma ticaret yollarnda kervanlar, srekli maden ve kereste tayorlard komu devletlere. Kuzeydeki msr ve buday tarlalarndan ve Yaye civarndaki ekili arazilerden mahsul fknyordu. arlar, kadnlarn iledikleri rengrenk geometrik desenli rtler ve gmleklerle, ustalarn dktkleri prl prl bakr ve gm gmler, taslar, kaplarla, pazarlar ise taptaze mevsim meyveleri, sebzeleriyle dolup tayordu. ehirler, maln tezghlayan tacirlerle, alveri eden Bonaklar'la ve Belgrad'dan, Raska'dan, Zeta'dan gelip, Ragusa'ya gemek isteyen gezginlerle kpr kprd. Yzyllardr hasretini ektikleri bir bolluk ve bereket dnemi yayordu Bonaklar. Eer Macaristan'n ve

hep Macaristan'n dmen suyunda giden Zeta'nn huzur karc eylemleri olmasayd, stlerine barn rehaveti km bile denebilirdi. Bonaklar, kimsenin topranda gzleri, dini inanlarnda zorlamalar olmad halde, Balkanlar'da varolularndan beri, bar yz grmemilerdi. ok zengin madenleri, gm, kurun gibi yeralt kaynaklar ve bugne dek dnya yzndeki en iyi kemanlara hammadesini veren akaa, mee ve am ormanlaryla, asrlar boyunca, komularnn haris isteklerinin hedefi olmutu Bosna. Osmanllar'n bile, Bosna'ya gz dikmelerinin nedenleri arasnda, gemilerinin karkasn ina ettikleri salam tahtann elde edildii ormanlarn nemi rivayet olunurdu. (*) Srbistan liderlerine verilen ad. Ban "in Srbistan'daki karl. (**) Asiller meclisi 238 Kimdi Bonaklar? Nereden gelmiti bu ilesi hi bitmeyen kavim? Balkanlar'a yerleen ilk insanlarn, lliryal olduklar sylenirdi, lliryahlar, zaman iinde gneyden gelen Romallar, kuzeyden gelen Gotlar, doudan gelen Hunlar, Alanlar ve Avarlar'la karmlard. Slavlar ise, der ve Dinyeper arasnda kalan ovalklardan ancak altnc yzylda gelmilerdi Balkanlar'a, blgede yaamakta olan dier kavimlerle karmlard. Slavlar, tarmla uraan aile birlikleri iinde kalmayp, klanlar ve kabileler oluturmu, topra ileyip, boylar kurarak, kendilerini komu topluluklardan bamsz klmlard. Kaba izgilerle anlatlacak olursa, ayn dili konuan Slavlar'n douda yaayanlar kendilerini Srp olarak tanmlam, kuzeybat blgesine ve Adriyatik sahiline yerleenlere Hrvat denmiti. Bonak ise, Bosna nehrinin adn tayan dalk ve ormanlk blgenin halkna verilen isimdi. Bonaklar Travnik, Yaye, Srebrnica ve Sa-rayevo'yu kapsayan Bosna blgesinde yayorlard. Kuzey komular Hrvatlar'd. Gneylerinde Srbistan ve Karada vard. Adriyatik Denizi'ne paralel inen Dalmaya batda kalyordu. nceleri oktanrl dinlere itibar eden Slavlar, Roma mpara-torluu'nun Hristiyanl kabulnden sonra, Hristiyan olmulard. Varolularndan itibaren, srekli olarak, Roma ve Bizans Imparatorluklar'nn, Macaristan ve Bulgaristan Krallklarnn boyunduruu altna girip kan Slavlar, ayn zamanda durmakszn birbirleriyle de savamlard. Sekizinci yzyla gelindiinde, Hrvat topraklarnn byk bir ksm ve Bosna'nn kuzeybat blgeleri, arlman'n Frenk askerleri tarafndan zaptedilmiti. Bir asr boyunca Frenkler'in etkisinde kalan bu yreler, o gne kadar benimsemi olduklar airet sisteminden, bat Avrupa'da yaygn olan feodalizme gemeye balayarak, bir aama yapmlard. Bu siyasi oluumun yan sra, Bonaklar ve Hrvatlar, Frenk etkisi altnda kalarak Katolik mezhebine girmilerdi. Frenk igaline uramayan Srbistan, Dou-Roma mparatorlu; u'nun bakenti Bizans'taki Ortodoks Kilisesi'ne balyd ve bir ,' 'Zupan' tarafndan idare ediliyordu. '; 12. yzyl, Balkanlar'da yaayan Bonaklar iin bir dnm l noktas oldu. Macarlar, Hersek'i

zaptettikleri zaman, krallar Ko-lomon'u Macaristan ve Hersek Kral ilan ettiler ve Bosna'y da bu Krala baladlar. Bosna uzaktayd. Sarp dalarn tesindeydi. Macaristan'dan idare edilmesi imknsz grlyordu. Sonuta, Bosna'nn idaresi, Macar Kral'na bal, Bosnal bir Ban'a verildi. 'Ban', Hrvata bir kelimeydi. Byk Macaristan Krall'nn, Slav asll valilerine verdii 'Prenslik' unvanyd. ilk Bosna Ban Stefan, bu makama 1081 ylnda Macar Kral Kolomon tarafndan atand. Bosna Banlar, yllar iinde giderek bamszlaacak ve Macar Kral Kolomon'un lmnden yetmi yl sonra, Bonaklar, o srada bal olduklar Srbistan Zupan'na bakaldrarak, bamszlklarn ilan edeceklerdi. Bonaklar, nihayet zgr bir devlet olarak tarihte yerlerini aldklarnda balarnda Ban Kulin vard. Ban Kulin, halkn zgrle savaarak kavuturmutu ama, savatan nefret eden bir liderdi. Krk yl aan idaresi boyunca, Bosna'nn zerinden hi eksik olmayan sava rzgrlarn, siyasi manevralarla bar meltemlerine dntrecekti. Be yz yllk bir kavgadan sonra, Bosna vadisinde gelincikler ilk defa asker cesetleriyle ezilmiyor, baharda erik ve elma dallan pembe beyaz iekler ayordu, Bonak kzlar balarna ta yapsnlar diye. Tvrtko, bu sabah aabeyi de onunla nehre girmeye gelsin istemiti. Uyandnda doru Stefan'n yanna komu, onu yatandan kaldrmaya almt. Her zaman oyunbaz olan ve kardeiyle akalamaktan holanan Stejo, "ekil bamdan, beni rahat brak," diye avaz avaz barmt Tvrtko'ya. Zaten ne zamandr, eskisi gibi ilgilenmiyordu kardeiyle, sorularna yant vermiyor, onu terkisine alp at stnde gezintilere kmyor, oyun oynamyordu. stne bir durgunluk gelmiti. "Hasta msn Stejo, niye byle bir tuhafsn?" diye sormutu bir 239 keresinde, Tvrtko. Dadsnn onlara zel olarak hazrlad karpuz reeline bata ka kahvalt ediyorlard bahede. 24 Dads hemen atlp, "Aabeyin byyor. O artk senin gibi kk bir olanck deil. Stejo delikanl oldu. Belki biraz da k. Durgunluu ondandr," demiti. Stefan, elindeki reelli ekmei tabaa frlatp, kalkp gitmiti masadan. "Heyy, nereye gidiyorsun Stejo? Beni bekle..." Azna yeni doldurduu karpuz reelinin yeil paracklarn tabaa alelacele tkrp, komutu peinden. Ama oktan atnn zerindeydi, tozu dumana katarak uzaklamaktayd Stefan. "Gel Tvrtko gel, otur uraya da kahvaltn bitir." Dad iin dnyadaki en nemli ey yapt yemeklerin son lokmaya kadar bitirilmesiydi.

"Nehre gidecektik beraber. Sz vermiti bana." "Aabeyinin eteinden d km, artk o sana zaman ayramaz." "Nehre bensiz gitti," dudaklar titriyordu Tvrtko'nun. "O nehre deil, Rujia'ya gitti. Oraya da seni gtrecek deil elbette," demiti dad. Tvrtko, o anda, nehir kenarnda deil de sarayda olmas gerektiini ok iyi biliyordu. Ne zamandr heyecanla hazrlandklar tren leye doru balayacakt ve Tvrtko, kiliseden saraya kadar, babasyla annesinin hemen gerisinde, aabeyi Stefan ile kz kardei Doria'nn arasnda yryecekti. Gnlerden beri, bu nedenle gzne uyku girmiyordu Tvrtko'nun. ilk kez kalabalklarn nnden bir 'Ban' olu olarak geecekti, lk kez dere kenarnda iti kak oynat, dvt, ormanlarda aalara trmand arkadalarndan ok ayr bir platformda bulunacakt. Onlarn nnden, giymek zorunda olduu kenarlar ilemeli beyaz pelerininin eteklerini yerlerde sryerek yrrken de yerlerin dibine geecekti. Bundan byle hayat deiecek miydi acaba? En yakn dostlar Haris ve Kresmin onu o tuhaf giysiler iinde grdklerinde alay ederler miydi? Kendini dier ocuklardan ayrcalkl klacak bu . trenden sonra, yine aralarna karp oynayabilecek miydi arkadalaryla? Srlarn paylaabilecek, kzlar hakknda ileri geri konuabilecek, kfr edebilecek miydi? On iki yanda bir olanck iin tamas zor bir arlkt Ulu 241 Ban'n olu olmak. Allah'tan ki ailenin en k idi o. Ban Ku-lin, beklentilerini Stefan'a odaklam, tm gcyle byk oluna devlet idaresinin pf noktalarn retmeye, onu yetitirmeye alyordu. Tvrtko'nun yetitirilmesinde ise, onu dier arkadalarndan ayrtran hibir zellik yoktu. Buna gvenerek, trene katlmamak iin izin istemiti babasndan. "Bu trende ailemin tm fertleri yanmda olacak," demiti babas. "Hem sen de artk byyorsun Tvrtko, bir prens gibi davranma zamann oktan gelmedi mi?" Hayr 'o zaman' daha gelmemiti. 'O zaman' elinden geldiince ertelemeye alan sadece kendisi de deildi stelik. Annesi, kz kardei, dads ve bykanneleri ona srekli kk sevimli hayvancklarn adyla hitap ediyor, severken hl kucaklarna oturtup sktrmaya alyor ve hi de bir erikine yakr biimde davran-myorlard. Babas daha geen gnlerin birinde, evdeki kadnlar, "Bu ocuu yirmi yama geldii zaman bile martacaa benziyorsunuz. Bymesine msaade etmiyorsunuz," diye azarlamt. Yine de bu trenden sonra, kendi iin pek ok eyin deiebileceinin farkndayd Tvrtko. Sabah erkenden uyandnda nehir kenarna komas ve kendini, belki de son kez rlplak, serin sulara atarak, kollan yana alm, ba kulaklarna kadar suyun iinde bir ceset gibi hareketsiz, elleri ve ayaklan donana kadar srt st yatmas bundand. ocuklua, oyunbazla, umursamazla ve nehirde plak yzmeye bir nevi veda treniydi bu. Gnein ilk klaryla uyanp, nehre atlamak iin evden svrken, annesine yakalanmt.

"Artk hareketlerine dikkat etmek zorundasn Mao"," demiti annesi. "Sen herhangi bir ocuk deilsin, ama boyun ne yazk ki aklndan daha hzl byyor. Nehre sakn plak gireyim deme. Bugnden itibaren, bir erikin gibi davranmaya bala." (*) Kedicik S 16 "O zaman sen de bana Mao demekten vazge, anne." "istemiyorsan demem ama, ne kadar byrsen by, sen hep 242 benim Maom olarak kalacaksn." "Neden btn hayvan isimleri bana taklyor da onun ad hep Stefan?" "nk o bir gn babann yerine geecek. Ciddiyete ok kk yata altrmas lazm kendini. Ama sen.. .benim kk kedi-ciimsin ite." "Kediciklerin giysisi olmazki anne," diye barmt merdivenlerden inerken, "onlarn sadece tyleri vardr." imdi suyun zerinde srt st yatarken, ban hafife kaldrm, bir sredir inanlmaz bir hzla, bir kedi gibi tylenmekte olan vcudunu seyrediyordu hayretle. Haklyd annesi, ailenin 'bebei' ve 'kedicii' olarak damgalanm da olsa, Tvrtko byyordu. Yanna havlu almadan kmt evden. Islak gvdesine geirdii giysilerinin iinde, sabah serinliinde rpererek kente doru komaya balad. Daha yeni yeni uyanyordu Yaye kenti. Sokaklarda kimseler yoktu. Kepenklerin hepsi kapalyd. Bir saate kalmaz hareketlenme balard ehirde. len saatlerinden evvel tm sokaklar ve zellikle Saray'n evresi tertemiz ykanacak, her tarafa, aalara, direklere, balkonlara bayraklar aslacakt. Sonra, herkes en k en renkli giysilerini giyecek, kadnlar taklarn takacak, aylardr evlerinde hazrladklar bayraklar ve flamalar, bayramlklarn giydirdikleri ocuklarnn ellerine verip, Kilise meydannda toplanacaklard. Tren, gnein gkte ykseldii len saatlerinde balayacak, ama enlikler gn batmna kadar devam edecekti. Bonaklar bugn, 1163'te Srbistan'a bal tahta oturan ve 1180'de Bosna'nn bamszln ilan eden Ban Kulin'in idaresinde, tarihe zgr bir devlet olarak gemelerinin, onuncu yl treninde, dans etmeye, ark sylemeye ve lgnca elenmeye hazrlanyorlard. Bu trende ayrca, Ban Kulin'e Bonak halknn ona olan ballnn ve sevgisinin bir simgesi olan 'Ulu' sfat verilecekti. Bu sfat sadece lkenin bamszln kazand iin deil, halkn on yldr bar ve refah iinde yaatm olduu iin de hak ediyordu Ban Kulin. ocuk yrei tanmlayamad duygularla doluydu Tvrtko' nn. Tren yrynde yer alaca iin, bir taraftan heyecandan lyor, dier yandan dehete kaplyordu. Acaba Doria, her zaman olduu gibi, tren srasnda da onu gldrmeye kalkar myd? Annesi tren srasnda arszlk yapmamalar iin sk sk tembihler etmiti. Ama kz kardeiyle birlikteyken arszlk yapmamas mmkn deildi. Herkese ve

her eye glmeye alktlar... Bunlar dnerek yrrken, yol stndeki evlerin birinden ince uzun bir erkek siluetinin dar szlp, komaya baladn grd. Yan sokaklardan birine dalan erkein stndekiler hi de yabanc gelmemiti Tvrtko'ya. Acaba? Hzland, o da ayn sokaa sapt. Bir sre, pepee kotular ayn istikamete doru. Sonra, ndeki birden durdu ve Tvrtko'ya doru dnd. Tvrtko, arm gibi yapt. "Stejo! nmde koan sen miydin? Madem erken kalkacaktn, neden benimle yzmeye gelmedin?" |i "Baka iim vard?" "Sabahn bu saatinde ne iin vard, Stejo." "Sana ne?" "Ben de anneme sorarm, o bana syler." "Sakn ha!" "O zaman sen syle." "Sen Allah'n bir belas olmaya baladn, biliyor musun Tvrtko." "Hani biz srdatk, aabey." imdi artk saraya doru, yan yana birlikte kouyorlard. "Sen daha kksn, anlamazsn." "Rujia'y m grmeye gittin?" "Kim syledi bunu sana?" "Dad bile biliyor, Stejo. k msn ona? Evlenecek misin onunla?" "isterdim ama, herhalde mmkn olmayacak, kardeim. Babam benim siyasi bir evlilik yapmamn uygun olduu grnde. Ona kar gelemem." "Ak iin bile mi?" 243 "Ak iin bile. istiklalimiz her eyden stn. Onu korumak iin fedakrlklar gerekiyor." 244 "Peki, bu satte ne yaptn Rujia ile." "Trenden nce, onu son kez grmek istedim. Uzun bir sre gremeyebiliriz, nk babam artk benim de Stanak toplantlarna da katlmam istiyor." "Sadece grmek mi istedin?" "pmek de istedim. Tamam m, tatmin oldun mu?"

Admlar yavalad iki kardein. Tekrar ana yola ktlar. Saray uzaktan gzkt. "Sorarlarsa, birlikte yzdmz syle," dedi Stefan. Gzleri hlyalyd. Aznda hl Rujia'nn dudaklarnn bal tad olduu iin, yalanp duruyordu. "Ama sen kupkurusun Stejo." "Olsun, sen yle syle." Tvrtko, aabeyinden tamamen koptuunu zannederken, ksa bir aradan sonra, yine Stefan'm srda olmay baarmt. Hem de bu kez, erikin iki erkek gibi paylaacaklard srlarn. pmek! Stejo kzlarla pyordu demek. Nasl bir duygu olmalyd kzlar pmek. Arkadalar Haris ile Kresmin de hi pmemilerdi daha. Mijda'ya yalvarsa, acaba izin verir miydi onu bir kerecik pmesine. Dncesinden utand. Ama iinin bir tuhaf olmasn da nleyemiyordu. Nefes nefese odasna girdiinde, ilk ii aynann nnde soyunmak oldu ve bir kez daha inceledi nemli, plak gvdesini. Tvrtko, bir gn nceki ocuk deildi. Her ey byk bir sratle deiiyordu, ve her gn bir baka yenilik oluyordu hayatnda... Hele o gn! zellikle o gn, Tvrtko iin, ilklerin yaand bir gnd. leden sonraki trene, ilk kez gen bir prens olarak katlacakt. Stejo, ona ilk kez kzlara dair bir srrn vermiti. Bedenindeki deiiklikleri, ilk kez derede yzerken fark etmiti. Ya yreindeki deiimler? Hibir anlam veremedii duygular? Aynaya bir gz daha att ve hafife kzard. Evet, byyordu. Ban Kulin, sanda kars, solunda byk olu ve hemen arkasnda kz ve kk oluyla, Dyed'in nnde dimdik duruyordu i avluda. Dyed hari hepsinin zerinde, sar, yeil ve mavi ipek ipliklerle naklanm, beyaz tren giysileri vard. Kulin, tacn elinde tutuyordu. Dyed, sakin ve alak sesiyle, tpk tad giysi gibi yaln ve ssten arndrlm kelimelerle konuuyordu: "Birazdan giyecein ta, sana halknn ihsandr. Onun kymetini bil ama, deerini abartma. u anda sen, Tanr'nn deil, ey-tan'n hkmran olduu bir mekndasn. Sen ve ailen, bu dnya nimetlerinin getirecei itibara kanarak kibir ve gurura kaplrsa-nz, Tanr'nn hkmran olduu mekna kavuma ansnz yitirirsiniz. Doruluktan, iyilikten ve alakgnlllkten sakn ola ki sapmayn. Bonaklar'n kral olabilirsin ama hibir zaman Tanr'nn kulu olduunu unutma olum." "Unutmayacam, Dyed," dedi Ban Kulin. Kars ve ocuklar tekrarladlar. "Kibire ve gurura kaplmayacaz. Bu dnyann geici olduunu asla unutmayacaz." Dyed, tac elinden alp, Kulin'in bana koydu.

"Yolunuz ve ansnz ak olsun evlatlarm." "Dyed, bilin ki, bugn Kilise'deki ayinde sizi grebilmeyi her eyden ok isterdim," dedi Ban Kulin. "Yreim ve dualarm yannzda olacak olum. Ama inanlarma ihanet edemem, bala beni," dedi Dyed. "Yaknda, ok ksa bir zaman sonra, daha da glendiimiz zaman kimsenin vesayetini kabul etmek zorunda kalmayacaz. Kilisemiz de devletimiz gibi, tamamen bamsz olacak, Dyed. Sz veriyorum," dedi Kulin. Bir an iin, gz gze geldi Dyed'le Tvrtko. Dyed'in gzlerinde ok tuhaf bir ifade vard. Kuzularn kurtlarn nne salan bir oban andryordu baklarndaki ifade. Trampetlerin sesi giderek ykseliyordu. Bonaklar'n cokulu grlts arasnda, ona iaret verecek notay duymaya alt Ban Kulin. Sonra, bayla iaret verdi muhafzlarna. Muhafzlar, borularndan flamalar sarkan borazanlarn dudaklarna gtrp iki sra halinde d avluya doru yava yava yrmeye baladlar. 245 Tvrtko'nun yrei yle hzl atyordu ki, gsnden frlayp, yere decek sanyordu. Oysa aabeyi sakin sakin, gzlerini bir 246 noktaya dikmi, sabahtan beri yapt gibi dudaklarn yalayp duruyordu, nnde. Tvrtko, kz kardeinin eline dokundu yavaa. Kz smsk tuttu elini, ki karde, anne-babalarmn bir adm gerisindeki aabeylerinin pei sra, uygun adm yrdler saray bahesinin ana caddeye alan kapsna doru. Ulu Ban Kulin, lkesinin refah dzeyini artrmaya ve halkn l bar iinde yaatmaya devam etti. Ragusallar'a verilen imtiyazlarla, Sarayevo bir madencilik merkezi haline gelmiti. kartlan cevherlerin satndan ve kullanmndan kazanlan para su gibi akyordu Bosna'ya. stelik maden iilerinin okluu, ailelerini getirmi olmalar, sat iin gidip gelen tccarlar da blgeye her alanda katkda bulunuyorlard. Her trl ticaretin hacmi artmt. Seyyah bolluundan dolay, han iletmecilii bile ok para kazandran bir i kolu olmutu. Bonak soylular, yaklak yz yl nce bltkleri bereketli topraklarn stnde, artk birbirleriyle itiip kakmadan, ynetimdeki bann yerine kendi yandalar bir baka ban oturtmak iin entrikalar evirmeden huzur iinde yayorlard. Toprak da zerinde sregelen barl dzenin farkna varm gibi, yllardr vermedii kadar iyi mahsul veriyordu. Soylular memnundu, kyl memnundu. Halk ozanlar 'Ulu Han'larnn devrini ve ynetimini ven trkler sylyorlar, ezgiler alyorlard. Komular Srbistan ile Hrvatistan'n ve hatta Bizans'n gzleri uzun bir sredir, Bonak topraklarna dikili deildi. Srbistan ve Hrvatistan, snr komularnda esen refah rzgrndan etkilenmie benziyorlard. Srbistan Zupan Stephen Nemanja da Ban Kulin gibi, lkesini kalkndrmaya ynelmiti o dnemde. Kafasndaki 'Byk Srbistan' hayalini gerekletirmek iin, o da komusu gibi ekonomik sorunlarn halletmeye ncelik vermiti.

Bizans ise, doudan gelmekte olan bir tehlikeye, Trk tehlikesine odaklanm, bir sredir kendini savunmaya ekmiti. Kimseyle uraacak hali yoktu. Hum Dukal, yakn akraba ilikileri iinde, Bosna'ya kar yumuakbal davranyordu. Ama Macaristan rahat duramad ve Ban Kulin, Bonaklar'n ona sunduu 'Ulu' payesinin keyfini ancak alt ay srebildi. Macarlar, Bonaklar'la askeri ynden baa kamayacaklarn anlaynca, baka bir oyuna bavurdular. Bu kez de kiliseler arasnda srdrdkleri yazmalarla siyasi bir sava balattlar. Bonak Kilisesi, Ragusa Bapiskoposu'nun blgesi iindeydi. Corafi uzaklktan dolay, Ragusa Bapiskoposu, Bosna'ya atama yapamyordu. Bosna Kilisesi'nin banda, Bonaklar'n setii ama Ragusa'ya bal bir Piskopos bulunuyordu. Macarlar, 1190 ylnda, Bosna Kilisesi'nin, Ragusa'ya deil de, kendi etki alanlar iinde olan, Split Bapiskoposluk blgesine dahil edilmesini talep eden, bktrc bir kampanya balattlar. Ro-ma'ya mektup stne mektup ve haberci yolluyor, Ban Kulin ve ailesinin dinden dnm 'sapknlar' olduunu ikyet ediyor ve Papa'dan bu ie el koymasn istiyorlard. Niyetleri, idaresini elden kardklar Bosna'y, hi olmazsa dini idare asndan, kendi nfuz alanlarnn iine ekmekti. Bosna'da, huzur bozulmutu. Ban Kuin, byk olunu, durumun vahametini zel olarak Hum Dk olan enitesine iletmesi ve ondan destek istemesi iin, Hum'a yollamaya karar verdi. Stefan'a, Stanak'tan iki asil ve Bosna Kilisesi'nin nde gelen din adamlar elik edeceklerdi. Macaristan'n Papala yapt bavurudan vazgemesi iin grmeler yaplacak, siyasi nlemler alnacakt. Gen Stefan iin, ok heyecan verici bir yolculuk ve bir snav olacakt bu. "Beni de yolla baba, Mijda'y ok zledim," dedi Tvrtko. "Yaz bekle, Mijda naslsa her yaz halanla birlikte geliyor Bosna'ya," dedi babas. Tvrtko ilk kez aabeyini kskandn hissetti. Akl Mij-da'dayd. "Mijda'y da per misin, Rujia'y ptn gibi Stejo?" diye sordu. "Sen deli misin? benim kuzenim." "Kuzenler plmez mi?" 247 "plr ama yle deil." "Nasl plr?" 248 "Her zaman ptmz gibi, yanaklarndan. Mijda'y azndan pemezsin!" "Ben Mijda'y yle pmek istiyorum ama."

"Olmaz. Hele bir p, seni bir gzel dverim," dedi Stefan. Yola gitmek iin son hazrlklarn yapyordu. Dadnn yeni ykad ilemeli gmlekler sakz gibi bembeyaz, yatan zerine dizilmilerdi. Onlardan birini ekti ald. "Yola giyme bunlar Stejo," dedi dad. "Bu gmleklere yle bir gz nuru aktld ki, yolda giyersen yazk olur. Oraya varnca, sarayda giyersin." Stefan duymam gibi geirdi gmlei stne, backlarn balad. Telal grnyordu. "Beni duymadn m olum?" "Duydum dad. Yola kmadan deitiririm stm. Daha yola ok zaman var. Piskopos, dier rahipler ve babam toplant halindeler yukarda." "Sen burada ne aryorsun, yleyse?" Duymamazla geldi delikanl. "Sen torbam hazrlarsn deil mi dad?" diye sordu. "Benim bir iim var grlecek." Alelacele izmelerini geirdi ayaklarna. "Ne ii bu, Stejo?" "zel bir i!" "Ben senin ne ie gittiini biliyorum serseri," dedi dad. "Sakn ge kalaym deme." Stefan koar admlarla indi merdivenleri. Tvrtko, ahra giden aabeyinin peinden yrd. Stefan'n atna atladn grd. Saman ynnn arkasnda bekledi bir sre, sonra o da kendi atn zd, eyerledi. "Nereye byle, bu kadar erken, kk Prens?" diye sordu yal seyis. "zel bir i," dedi Tvrtko, hayvana binerken. Stefan'n atn srd istikamete doru uzaklat. Dere kenarna geldiinde, indi atndan, hayvan bir aaca balad. Yeilliin younlat i taraflara doru yrd grlt karmadan. Aalarn arasndan ilerledi. Biraz tede, Stefan'n atn grd. Rzgr da bir aaca balanmt, eeleyip duruyordu 249 topra. Nefesini tutup, aranmaya balad Tvrtko. Aabeyinin Ru-jia'yla buluacan anlamt. Onlar prken grmek istiyordu. Kzlarn azlarndan nasl pldklerini mutlaka ama mutlaka renmeliydi. Stefan kzarsa kzsn, yazn geldiinde, Mijda'y dudaklarndan pmeyi kafasna koymutu. Stejo'nun, Rujia'y ptn syledii o gnden beri, kafasnda sadece bu vard. Parmak ularna basa basa yrrken, birden bir inilti duydu. Ar ekermi gibi acl, tuhaf, ince bir sesti bu. Biri, tilki tuzana m yakalanmt acaba? Sesin geldii yne yrd. Birden yzne bir ey arpt. Dala aslm bir yelek!

Bu... bu Stejo'nun biraz nce evden karken giydii yelekti, ilerledi. Sesler oalmt. Bir baka aac siper edip, bakt. Az ilerde, meenin dibinde, Stefan yzkoyun, bir kzn stnde yatyordu. Kzn alm eteklerinden kan plak bacaklar, aabeyinin beline dolanmt. inleyen ite bu kzd. Kzn yzn gremiyordu ama, yere salm sar salarndan kim olduunu tahmin edebiliyordu. "Sevgilim benim, akm, birtanem," diyordu Stefan, bouk bir sesle, "Bu dnyada yalnz seni... bir tek seni seviyorum... Hep seveceim..." Tvrtko, kskanln bir demir pene gibi yreini sktn, gzlerine yalarn dolduunu hissetti. "Stejo... Yalanc Stejo, hani sen en ok beni seviyordun bu dnyada? Doria'dan ve annemden bile ok seviyordun. Hani ben senin dnyaya deimeyecein kardeindim?" Stefan kzn stnde gidip gelirken srdryordu konumasn, "Kiminle evlenirsem evleneyim, kalbim hep seninle dolu olacak. Ben sadece seni seviyorum." "Beni de seviyorsun Stejo," diyordu Tvrtko, "Bana hep yle syledin." Bir ya tanesi yanaklarna doru yuvarlanyordu. Stefan, kz kollarna alp evirdi. imdi kz da yzkoyundu topran stnde. Bir sre iki gen, hi kmldamadan ylece st ste yattlar. Sonra Stefan, kz belinden ekerek dizlerinin zerinde ykseltti. Kz dizlerinin zerinde, kollaryla abanyordu yere. Omuzlarna indirilmi bluzundan diri memeleri dar frlamt. stne abanm Stefann gidi gelileriyle sarslrken, daldaki ef-250 taliler gibi sarkan pembe memeleri, birbirine arpyordu Ruji-a'nn. Yzndeki ifadeden Tvrtko, kz ac m ekiyor, yoksa honut mu, anlayamyordu bir trl. Aabeyi kzn uzun salarn arasra ekitiriyor, yzn kendine evirip, dudaklarn, boynunu pyordu. Her ikisi de birbirlerini deta hrpalayarak seviyorlard. Tvrtko'nun, bu manzara karsnda dili tutulmutu. Bir an nceki kskanlk duygular, yerini o gne kadar hi bilmedii baka duygulara brakyordu. O da bedenini, aabeyinin kza yapt gibi, bir yerlere srtmek, yaslamak iin lgn bir arzu duyuyordu. Siper ettii aacn gvdesini delip, te yana gemek ister gibi, smsk yaptrmt kendini aaca. Sonra, bedeninde bir deiim fark etti, vcudundaki tylenmenin de tesinde bir deiim. Birka gn nce, Kremsin ve Haris'le, dere kenarnda, pantolonlarn indirip, kiminkinin daha byk olduuna bakmlard. Ne yazk ki, o gn caka satmak Haris'e nasip olmutu. Haris, imdi grmeliydi onu! Keyifle siper ald aaca trmand ve aabeyi ile sevgilisini ku bak dikizlemeye balad. Stefan da Rujia gibi sesler karmaya baladnda, Tvrtko bulunduu daln stnde, biraz daha ne eildi ve krlan dalla birlikte paldr kltr yere, kurumu otlarn stne dt. nce, "Kim var orada," diye grleyen sesini duydu, sonra, havada uarken grd Stefan', ocuk. Stefan inanlmaz bir hzla indiriyordu , yumruklan Tvrtko'nun suratna. Debelene debelene ayaa frlayp kamaya altnda, dizlerine dm pantolonuna taklp yeniden yere yuvarland. Bu kez acmaszca tekmelemeye balad Stefan, yerde top gibi kvrlm bedenini.

Tvrtko, kendini kaybederken, uzaktan uzaa kzn sesini duydu, "Ne yapyorsun Stejo, ldreceksin... Dur!... Allahakna dur... Aaaa, Tvrtko bu!" Tvrtko, uzun sre yataktan kalkamad. Kaburgalar zedelenmi, burnu davul gibi imiti. Kann stndeki yumrudan dolay, sa gzn aamyordu. Dadyla annesi sabahtan akama kadar, souk su doldurduklar keselerin birini koyup, tekini kaldryorlard yzne. Dyed, zel hazrlad bulamalarla srtn ve ban ovdurtu-yordu gnde iki kere. "Kim yapar bunu el kadar bir ocua? Hem de Ban'n oluna? Kim cesaret edebilir buna?" diyordu annesi durmadan. Pek ok kii, bu iin bir Srp ya da Macar tarafndan yapldna emindi. Ban Kulin, dere kenarnda yaayan, balk avlayan pek ok kyly sorguya ektirmi, hibir sonuca varamamt. Allah'tan, Ste-fan'n yola kmadan nce, son kez dere kenarna inecei tutmu ve kardeini bu vaziyette bulup, kollarnda taya taya Saraya getirmiti. Yola hemen kmas gerektii iin, fazla ayrnt da veremeden gitmiti. Herkes gnlerce Tvrtko'nun neden ve kimler tarafndan dvldn konuup durdu. Bir tek dadnn azn baklar amyordu. Bir keresinde, Tvrtko'nun srtna merhemini srerken, "eytan, kadn klna brnd myd, kardelerin bile arasn aar," demiti, hepsi bu. Tvrtko, yava yava iyileiyor ve yedii dayaa ramen ok z-lyordu aabeyini. Ona aacn zerinde neden ktn, aslnda meraktan te kt bir niyeti olmadn anlatamadan gitmiti Stefan. Her taraf aryor, yine de kzamyordu Stefan'a. Yreinden gelen bir ses, o anda, orada bulunmakla ok ama ok yanl bir i yapm olduunu sylemekteydi. Stefan burada olsayd, ne ok ey soracakt, o gne ve kendine dair. Rujia'ya neler yaptn, kzn niye inlediini, kendine olanlar... Durmadan yorgann kaldryor ve esefle bacaklarnn arasna bakyordu. Ne yazk! O mucize sadece birka dakika srmt, Stefan zerine ullanana kadar. Tvrtko'ya, o gn dere kenarnda yanl bir i yaptn syleyen i sesi, bir ey daha fsldamaktayd kulana. "Stefan'n ba dertte," diyordu bu ses. Nedenini bilmiyordu ama, aabeyinin, o burada rkler iinde yatarken, kendinden daha iyi bir durumda olmadn hissediyordu deta. 251 Stefan' Ragusa'da bir srpriz bekliyordu. Hum Dk, Ban 252 Kulin'in Papalk makamyla arasn dzeltmesi iin, Stefan'n Ro-ma'da yksek rtbeli kilise mensuplarndan birinin yeeni ile evlenmesinin uygun olacan dnmt. Bosna Prensi'nin olu, byle bir evlilik yaparsa, hele yarn br gn tahta getiinde, Macaristan yanls Split Bapiskoposu'na kar, Bosna ve Hum, birlikte daha gl olabilirlerdi.

Dk Miroslav, laf dolandrmadan, aka sylemiti Stefan'a. "Bu evlilik babana byk bir rahatlama salayacak Stefan," demiti. "Sen bu izdivaca evet dersen, Roma'da ok nemli bir destek salanacak ve Macar Kral'nn oyunlar bylece suya decek." Stefan allak bullakt. Yreinde genlik ateinin tututurduu ilk ak, vicdannda ise bir prens olarak grevleri vard. Enitesine hak veriyor, ama yant veremiyordu. "Bizler dnya yzne belli grevlerle yollanrz, Stefan. Halklarmzn oban, tahtlarmzn bekisiyiz bizler. Kendi isteklerimiz, kendi tercihlerimiz yoktur. Olmamaldr. Her ey ama her ey, devletimizin bekas iindir." "Babamdan ok dinledim bunlar. Ksacas en byk esirler bizleriz, enite. Karmz seme hakkmz bile yok." "Olaya byle bakma. Ben de halanla siyasi nedenlere dayanan bir evlilik yaptm. Dnyada hibir baka kadn, beni halan kadar mutlu edemezdi, inan bana. Bize bu grevleri ykleyen Tanr, mkfatlarmz da birlikte veriyor." "Karar vermeden nce, kz grmek isterim." "Yarn akam yemeinde burada olacaklar. Amcas ile birlikte geliyor. Amcas, Roma Kilisesi'nde, byk senyr. Bunun nemini kavryorsun deil mi?" "Evet, enite," dedi Stefan. Demir bir pene yreini skyordu. Zaten, gnlerdir kardeini bir anlk hrsna kaplp, ldresiye dvm olduu iin ektii vicdan azab ve Rujia'ya duyduu iini yakan zlemle perian haldeydi. nce Monsenyr ile tant Stefan. zerindeki grkemli giysileri gururla tayan, zayf, orta boylu, esmer bir adamd. Kor gibi delici baklar vard. Stefan, mrnde hi bu kadar siyah bir ift gz grmediini dnd. Monsenyr, sanki Stefan'n kafasnn, yreinin taa iini grmek istermi gibi bakyordu gzlerine. deta kstah bir ifade ile. Dk Miroslav ile birlikte atonun giriindeki byk odada bir sre grtler. Stefan, babasnn yollam olduu evraklar gsterdi. Monsenyr, yazlanlar inceledi. Sorular sordu. Stefan, Bosna'nn komular ile olan ticaret anlamalarndan ve yeralt zenginliklerinden bahsetti. Monsenyr, Stefan'n anlattklarna pek ilgi gstermiyor, laf dndrp dolatrp, kiliselere getiriyordu hep. Bosna'daki Katolik Kilisesi'nin tamire ihtiyac vard. Bu tamirat yaplrken, ek bir inaat sz konusu olabilir miydi? Ro-ma'dan bir grup din adam gndermeyi dnyorlard. Bir ikinci nemli konu da, Split Bapiskoposu tarafndan aforoz edilerek, Split ve Trogir ehirlerinden srlm insanlarn, Ban Kulin tarafndan Bosna'ya kabul edilmi olmalaryd. Monsenyr, bu kiilerin acilen Bosna snrlar dna atlmalar gerektiini sylyordu... Yoksa, 'Ulu Ban' Roma'ya gnlden bal bir Katolik deil miydi? Stefan, Bosna Kilisesi'nin zgrl konusunda babasnn ne kadar hassas davrandn biliyordu. Roma'ya bal olmakla birlikte kiliselerinde Bosnal papazlar grev yapard. Roma'dan gnderilecek din

adamlar ne iin geleceklerdi Yaye'ye? Aforoz edilen zevatn inanc ise nemli deildi babas iin. O adamlar, ilerini ok iyi bilen tccarlard. Bir ky halk olmayan Bonaklar'n, sahil ticaretini incelikleriyle kavrayabilmeleri iin, onlarn bilgisine ihtiyalar vard. nk Bosna ticaret hacmini geniletiyor, madenlerini uzaklara pazarlamak istiyordu. Stefan ile bu konularda tartrlarken, birdenbire, zel bir soruya geti Monsenyr. "Ne sklkta gnah karyorsunuz olum?" diye sordu. Stefan ard. Bu soruya doru yant vermesi imknszd. Bonak alkanlklarnn dnda bir uygulamayd bu. Macaristan'n Bosna'y Roma'ya ikyetinde, gnah ve ha kartmak gibi, onlara sama gelen uygulamalara itibar etmemeleri yatyordu zaten. "Ben sk gnah ilemiyorum, efendim," dedi. 253 "Yine de her pazar, kutsal damn altnda, gnahlarnzdan temizlenerek, ruhunuzu ykamanz gerekmez mi?" 254 Stefan, Dyed'in szlerini anmsad, "Ruhunu da bedenin gibi, en iyi nehirde ykarsn olum," demiti bir keresinde, "Vrbas'n serin suyuna kendini braktnda, doa ile btnletiini hissedersin. Aalarn ve dan glgesinin vurduu suda, kendi varlnn da tabiatn bir paras olduunu anlarsn. Ruhunun kalc, bedenin gelip geici olduunun ayrma varrsn." "yle gerekmez mi, sayn Prens?" Israrla tekrarlad sorusunu Monsenyr. "Gerekir efendim." "En son ne zaman gnah karttnz, Prens?" "Buraya gelmek zere Bosna'dan ayrlmadan nce." Stefan, bunu sylerken, kilisede gnah karmay deil, nehirde ykanmay kastediyordu. Aslnda, Rujia ile sevitikten sonra, eve dnmeden suya atlamaya niyetliydi, ama Tvrtko ile olan olaydan dolay, deil nehre girmesi, doru drst sevimesi bile mmkn olamamt. Stefan, babas gibi duygularn kontrol edebilen biri deildi. fkeye kaplarak hemen parlayan, ama fkesi abuk geen insanlardand. Bu manasz sorgulamadan dolay yava yava sinirlenmeye baladn hissediyordu. "Yarn sabah sarayn kilisesine urayp, gnah kartmak istemez misiniz? Ben de orada olacam." Hum Dk Stefan'n imdadna yetiti. "Yarnn programn yemekten sonra grrz, Monsenyr," dedi, "imdi msaade ederseniz yukar kalm ve yeeninizle tanalm." st kattaki salona getiler. Salonda, halasyla Mijda'nn yan sra kadn daha vard. Bir tanesi orta yalyd. Dier ikisi, hemen hemen ayn yalardaydlar. Stefan kalbi arparak bekledi. Monsenyr, kzlardan bordo elbiselisini elinden tutarak Stefan'n nne getirdi. Kz eildi, gzleri yerde, Stefan' selamlad. Stefan da eilerek selam verdi. Yelena Marguerita'nn grnte Rujia ile yakndan uzaktan ilikisi yoktu. Slav kznn belleinde kalan

duru beyazlnn yannda, buday teni olduundan da esmer gzkmt Stefan'a. l Koyu kumral gr salar topuz yaplarak, ensesinde toplanmt. Salar incilerle sslenmiti. Kahverengi gzleri, iri dudaklar, byke burnuyla tipik bir Akdeniz kadnyd. Bordo kadife elbisesi de incilerle sslyd ve ufak tefek bedeninin dolgun hatlarn giz-leyemiyordu. Gsleri dekoltesinden ylesine tamt ki, kolunu kprdatsa frlayacakm hissi veriyordu. Ama ne yemek boyunca, ne de sonradan bahede gezerlerken, Stefan'n bekledii gibi frlayvermediler. Tanmann ilk heyecan getikten sonra, yemekte yan yana otururlarken, Stefan az bildii talyancasyla, elinden geldii kadar sohbet etmeye gayret etti. Kzn gzlerinde ve dudak kvrmlarnda, alayc bir tebessm vard hep. Biraz bouk sesiyle, Stefan'n sorularn yantlarken, ayn alayc tny sesinde de yakalayveri-yordu Stefan. Tatllarn yerlerken, Yelena birdenbire Slavca konumaya balad. Stefan'n lokmas azndan dyordu. "Siz bu dili nerede rendiniz?" "Anneannem Zadarl'dr." "Neden Slavca bildiinizi daha nce sylemediniz" diye sordu. "Sizin talyancanz duymak istedim, Prens." "Snav getim mi?" "yle diyebiliriz." "Buna memnun oldum," dedi Stefan. "Neden? Gemeseydiniz de bir ey deimeyecekti ki!" "Sizin de fikrinizi sormadlar deil mi?" "Hayr Prens. Sadece durumu bildirdiler." "Bu, evlilie istekli olmadnz anlamna m geliyor, Sinyori-na?" "Ya siz? Benim fikrimi sormadklar gibi, sizinkini de sorduklarn sanmyorum." "Hayr sormadlar. Ama istemezsek kabul etmeyebiliriz, yle deil mi?" "Birok sorun karr bu," dedi Yelena, dudaklarnda hep o muzip ifadeyle, "ben imdiye kadar kii reddettim, red hakkm doldu." "Buna memnun oldum. Ayrca, dilimi konumanz da beni ok sevindirdi." 255

"Bu, kendi red hakknz kullanmayacanz anlamna m geliyor?" 256 Stefan, yemek boyunca, ilk bakta hi gzel bulmad kzn kaln dudaklarnda, hafif baygn bakan gzlerinde ve dolgun gslerinin esmer parlaklnda depdeiik bir lezzet olabilecei ihtimalini dnr olmutu. "Red hakkm kullanmamaya beni ikna edin Yelena," dedi yavaa. "Yemekten sonra, baheye gelin." Yelena'nn fsltsn sadece o duydu... Ay gmten bir rt gibi dklyordu havuzdaki suya. O kadar gzel bir geceydi ki, Stefan, mziin ve itii araplarn etkisinde, Rujia'nn duru beyaz teninin ve mis kokusunun zleminin bir an iin azalr gibi olduunu sand. Havuza inen ta merdivenlere oturup bekledi. Yelena belki ok gzel deildi, ama akll ve elenceliydi. Rujia'ya tutkun olmasa, gzel bile bulabilirdi onu Stefan. Ama Slav kznn beyaz bir zambak kadar narin ve duru gzelliini, bal rengi gzlerini, klar saan sar salarn hatrladka, ii eziliyordu. Keke bir prens olacana, Bosna'da ar iinde gmlk yapan bir esnaf veya tarlasn sren bir kyl olsayd. Keke Rujia ile evlenip, her gece sevise ve bir sr ocuk dourtsayd ona. Keke kendini omuzlarna yklenen bunca sorumluluktan kurtarp, hayatn istedii gibi yaayabilseydi. Omuzunda yumuak bir temas hissetti. Ban evirince, Yelena'nn bordo eteini grd. Hemen ayaa frlad. "Geldiinizi duymadm Sinyorina." "ok dalgndnz Prens. Neler dnyordunuz?" "Dncelerimle sizi skmak istemem." Yelena merdivenlere otururken, Stefan'n elinden tutarak onu da yanna ekti. "Bence dncelerinizin hepsini an bana." "Haklsnz. Birbirimizi tanmamz lazm," dedi Stefan. Kzdan yasemin kokusunu andran ok ho bir koku yaylyordu. Kokuyu iek koklar gibi iine ekti. Kz gsnden bir mendil kard. "Yasemin esans, sizi rahatsz m etti?" diye sordu. "Aksine, ok beendim." Kz mendili gslerinin arasna geri koydu. Hareketleri son derece serbestti ve doald. "Bosna'da yaamaya istekli misiniz, Sinyorina. Roma'dan son- 257 ra ok yavan gelebilir benim lkem size." "Yar Slav olduumu unutmayn Prens. ocukluum Za-dar'da geti saylr. Hem beni her yl ara sra ailemin yanna da yollarsnz herhalde."

"Babanzn vefatndan sonra, anneniz yalnz yayormu. O da sizinle gelmek istemez mi?" diye sordu Stefan. "Sorun annem deil. Amcam bana ok dkndr. Babamn lmnden sonra, beni o bytt," dedi Yelena. "Beni zler sanyorum." Yantlamad Stefan. Kapkara delici baklaryla, efkatli bir babaya pek benzemeyen asabi grnl Monsenyr' dnd. Bir sre konumadan oturdular. Yelena yannda oturan gen erkein muntazam profiline bakt. Ay , Stefan'n gr sar salarn altn bir ta gibi parlatmt. Kz elini yavaa Stefan'n elinin stne koydu. Hareketleri bir kedininki gibi yumuak ve zarifti. Stefan kza dndnde kzn hafif aralanm dudaklarn ve parlayan dilerini grd. Yzn ona doru kaldrmt ve gzleri kapalyd. Dolgun dudaklarn azna ald Stefan. Bir an her eyi unuttu. Kz belinden kavrayarak kendine ekti. Yumuak gvdesini smsk bastrd kendi bedenine. Sonra dudaklar boynunda gezindi, dekoltesine, yasemin kokusunun kaynana doru indi. Kz hi direnmeden, yumuack duruyordu kollarnn arasnda. Rujia'nn taze bahar gzelliine, pembe beyazlna inat, esmerlii gizemli bir gece gibiydi. "Balayn beni Yelena, bir an kendimi kaybettim." "nemli deil Prens, istediiniz takdirde, zaten sizin saylrm." "Yelena, evliliimiz bir buyruktur ama, her ikimizin de kabul etmeme hakk var. Siz red kullanm olabilirsiniz. Ben henz hakkm kullanmadm. Benimle srf amcanzn arzusu iin evleniyorsanz ve evlenmemeyi tercih ediyorsanz, ben kendi hakkm sizin iin kullanrm." "Benden kurtulmaya alyorsunuz Prens. Bir sevdiiniz mi var?" S 17 Stefan irkildi. "Nereden kardnz bunu?" "Beni perken sanki aklnz baka yerdeydi." 258 "Ka yandasnz Yelena?" diye sordu Stefan. Bu kz olgun bir kadn tecrbesine sahipmi gibi davranyordu. "Yirmi ikiye yeni bastm." Kz, Stefan'dan birka ya bykt. Stefan gerek ak tatm olduuna gre, mutlaka o da gnl drm olmalyd birilerine. "Ya sizin sevdiiniz biri var m? Sizi benden nce pm olan biri?" "Amcamn buna izin vereceini mi sanyorsunuz. Bir din adam o, bu tr ilikilere asla izin vermez," dedi Yelena. "Bana cevap vermediniz. Amcanzn izni dnda, gnlnz kaymad m kimseye?"

"Bu soruturmay neden yapyorsunuz?" "Benimle mecburiyet karsnda m, yoksa..." Yelena szn kesti Stefan'n, "Red hakknz benim iin kullanmayn. Ben sizinle evlenmekten eref duyacam," dedi. "Teekkr ederim," dedi Stefan. Ne dneceini bilemiyordu. Kz bir kedi gibi sokulgan ve diiydi. Rujia ile evlenmesine babas asla izin vermeyecekti. Yelena'y istemese, Bonak soylularnn iri kemikli, koca ayakl kzlarndan biri de kalabilirdi bana. "Amcam beni merak etmeden, ieri girelim," dedi Yelena. Ay iyice ykselmiti gk yznde, hafif bir ayaz kmt. "Yarn btn gn, nce Hum Dk ile, sonra da Katolik Kili-sesi'nin szcleriyle toplant halindeyiz. Ama br sabah erken, ata bineceim. Benimle birlikte..." "Ben ata binmesini bilmiyorum," diye kesti kz. "Ama ata binmek yerine beni ziyaret etmek isterseniz, biz amcamla kilisenin bahesindeki kk kkte kalyoruz." "Atm her sabah bir sre koturmam gerekiyor. Yarn hi vaktim olmayaca iin, br sabah kesinlikle Rzgr'a binmeliyim." "Sizin yerinize seyisler koturabilir." "Rzgr, stne benden baka kimseyi bindirmez," dedi Stefan. O anda evlenmenin eiinde bir gen adamdan ok, ergenlik andaki mark bir olana benziyordu. "Nasl isterseniz." Kzn sesinde hayal krkl seziliyordu... Stefan, Yelena'mn ellerini tuttu. Bu eller, Rujia'nn elleri gibi gl ve uzun parmakl deillerdi, iki kk tombul ku gibi, yu- 259 muack duruyorlard avularnda. "Belki leden sonra urarm," dedi Stefan. "br gn, leden sonra," dedi Yelena. Stefan, Rzgr' bir saate yakn koturduktan sonra, Saray'a geri dnd. Yelena'mn davetini kabul etmediini, annesi duysa, ne derdi acaba? Bir hanm onu davet etmi, o ise atn koturacan sylemiti. Dncesizlii aklna geldike, yz kzaryordu. Yelena yaral bir ku gibi bakmt yzne kocaman kara gzleriyle. Atn koturacakm! Bir kz, hele at binmeyen bir kz, hi anlayamazd atlarn her gn gezdirilmesi gerektiini. Rujia olsayd belki anlard, nk birlikte ata binerlerdi ocukluklarndan beri... Rujia'y dnnce bsbtn skld cam. Bir gn nce, grmelerin younluundan hi binememiti Rzgr'a. Bu sabah hayvan onu grdnde, hatta ahra yaklamakta olduunu sezdiinde, arka ayaklar stne dikilip uzun uzun kinemiti, "Nerelerdeydin, beni niye ihmal ediyorsun?" demiti deta. zerine atlayp, drtnala srmt Rzgr'

gz alabildiine uzanan ovada. Ama gerektii gibi koturamamt hayvan. Kafasnda hep ayp ettiine dair bir soru takl olduu iin, Saray'a geri dnyordu. Atn ahra brakacak, odasna gidip ykanacak, stn deitirip, Yelena'y ziyarete gidecekti. leden sonra yerine, ziyarete davet edildii saatte, sabah giderek, yapt kabal balatmay dnyordu. Bu ie en ok enitesi sevinecekti. Dk Miroslav, bir gece nce, konuklar gittikten sonra, Stefan' odasna arm ve uzun uzun konumutu. Babasnn sayesinde giderek glenen Bosna devletinin kralla dnmesi iin, baz siyasi yaplanmalara ihtiyac vard. lerde bir gn, Bosna-Hersek olarak, blgede birlikte geni bir etki alan oluturabilirlerdi. Stefan, hazr myd kendine deni yapmaya? Stefan, kendine denin Yelena olduunu biliyordu. "Enite, yarn leden sonra onu grmeye gideceim. Bu konuyu akama konualm," demiti. 260 "Olum, siyasi evlilikler, ou kez, eler birbirlerini grmeden gerekleir. Sen ne kadar anslsn ki Yelena'y grdn. ok irkin biri de kabilirdi ansna." "Yarn akam konualm..." "Hangi akam olmasnn nemi yok. Naslsa, 'yeenimiz Prens Stefan, kznz beenmemi,' diyemeyiz." Aniden bir sknt basmt Stefan'a. "Enite, bu izdivac kabul etmezsem ne olur, sava m kar?" diye sormutu. "Hayr ama, ilerde bir sava ktnda baban ok yalnz kalr, olum," demiti Dk Miroslav, "ok geerli bir nedenin yoksa, yle bir ey yapman tavsiye etmem." Glmt Stefan, "Endielenmenize gerek yok, sorumluluumu biliyorum," demiti. Babasna ve Bosna'ya kar, grevini yapacakt. O, bir prensti, ilk akn unutup, iki gece nce tand bu kara kzla evlenecekti. Allah'tan, akll ve sevimliydi kz ve itahn kabartan bir yan vard. Acaba kaln dudakl az m yoksa, sedef gibi przsz esmer teni mi ekmiti onu? Dadnn eliyle hazrlad tiril tiril keten gmleklerden birini - geirdi srtna, tki gndr yeteri kadar koamad iin, yerinde duramayan Rzgr'a atlad, aheste revan, hi acele etmeden koyuldu yola. Dad, ok terledii zamanlar, "Yine kei peyniri gibi koktun, Stejo," derdi. At, drtnala koturup, kei peyniri gibi kokmak istemiyordu. Kentin ana yolundan ayrlp yemyeil bir vadide gitti bir sre. atonun hemen yanndaki ve kentin iindeki kiliseler Ortodoks kiliseleriydi. Katoliklerin devam ettii kiliseye varmak iin, ana yoldan ayrlmak gerekiyordu. Bahar erken gelmiti bu yl. Cokulu doann iinde, yeni iee durmu aalarn arasnda ilerledi. nce kilisenin an kulesi grnd. Kilise aalardan hemen gzkmyordu. Az ilersinde iki katl bir ev daha vard. Yelena'nn amcasyla kaldklarn syledii kk, bu olmalyd. Ortalarda pek kimseler yoktu. Atn kilisenin arkasndaki ahra gtrp balad. Kiliseye girdi. Bosna Kilisesi'nden ok daha grkemli bir binayd bu. Mihrabn n uzun beyaz, taze ieklerle

sslenmiti. Duvarlarda altn yaldzl ikonalar aslyd. Sandal aacnn i bayltan kokusu sinmiti her yere. Bir zango, pirin amdanlar parlatyordu. Yelena ile amcasn sordu, zangoa. Kilisenin az ilersindeki evi iaret etti adam. Yava yava yrd eve doru. Kapy vurdu, biraz bekledi, almaynca evin arka tarafna doland Stefan. Tekrar n tarafa geldi, kapnn nnde biraz oyaland ve demir tokman ipini tuttu, tokma vurmadan nce. ipini daha ekmeden alverdi kap. ieri girdi. Geni ta holde sama soluna baknd. Kimseler yoktu. Salon olduunu tahmin ettii odaya doru gitti. Salonun kaps aralkt. Kafasn uzatt ieri. Birtakm sesler geliyordu. Tuhaf bir inilti... derinden gelen soluma sesleri... Bir terslik olabileceini dnerek, seslerin geldii yne doru yava yava ilerledi. Perdeleri smsk kapal lo salonda, nce hibir ey gremedi. Bir an sonra, gzleri karanla alnca ilerde, koltukta oturan Monsen-yr' ve kucandaki kadn grd. Olduu yerde, ne yapacan bilemeden, heykel gibi kald Stefan. Kprdarsa, fark edileceinden korktuu iin, nefesini tutup bekledi. Monsenyr ve kucandaki, kendilerinden ylesine gemilerdi ki, ierde baka birinin olduunu fark etmediler. Bir gece evvel, kendine din ve ahlak nutuklar eken, gnah karp karmadn sorgulayan yal bal saygn Monsenyr' bu durumda yakalad iin aknd ve odaya girmi olduu iin de ok pimand. Kadn Monsenyr'n kucana eteklerini syrp, yz ona dnk, ata biner gibi oturmutu ve tpk at biner gibi inip kalkyordu adamn dizlerinin stnde. Monsenyr de kendi eteklerini svamt, kilise giysilerinin altndan kll plak bacaklar grnyordu. Kafasn kadnn gsne daldrm olduu iin, farknda bile deildi Stefan'n. Her ikisi de o kadar kaptrmlard ki kendilerini sevimenin cokusuna, odaya birinin girdiini duymamlard. Kadnn beline kadar inen uzun siyah salar yzn rtyordu. Adam gslerini diledike kesik lklar atyor, bouk bir sesle "daha... daha" diye inliyor, bam iddetle bir o yana bir bu yana sallyor, gr salar ipek pskller gibi sadan sola savruluyordu. Stefan durduu yerde aklp kalm, grmek istemedii bir 26l gsteriyi seyre mahkm edilmi bir mahpus gibi, karmakark duygular iinde, ne yapacan bilemeden bir mddet bekledi. K-262 prdamaktan korkuyordu, ama orada daha fazla da kalamazd. Kapya doru, yavaa, parmaklarnn ucunda geri geri gittiinde, ayann altndaki tahta yer demeleri gcrdad. Telaa kaplarak hzlanmasayd, masaya arpmayabilirdi. Ama, arpt ve Monsen-yr'le sevien yosma, ban yana evirip, ondan tarafa bakt. Stefan, yzn rten siyah salarnn arasnda, Yelena'nn kara gzlerinin, lo odada bir an kedi gzleri gibi parlayp sndn grd. "Yelena!" Kendi sesi, bir bakasnn sesi gibi kt grtlandan. Arkasn dnp hzla odadan, holden ve kapdan kt, ahra koup, atn zd, stne atlad ve Rzgr' mahmuzlayarak, drtnala koturdu, koturdu... Vadideki insanlar, bir atlnn frtna gibi geip gittiini grdler.

saat sonra, Saray'a geri dndnde, kei peyniri gibi kokuyordu Stefan. Koa koa Prens Miroslav'n alma odasna girdi ve nefes nefese: "Enite," dedi, "kararm isterse bir savaa yol asn, o kzla asla evlenmeyeceim." Geceyi gzn krpmadan, odasn arnlayarak geirdi. Uyku tutmamt hi. Gzlerini her kapadnda, evlenmeyi planlad kzn, yal amcasnn kucanda kendini ehvete brak geliyordu aklna. Monsenyr'n dili gslerinde gezindike, boynu, dudaklar dilendike Yelena'nm kesik lklar kulanda nlyordu. Birka dakikalk bir zaman diliminde, yaad srece unutamayaca, iren bir ehvete ahit olmutu. Hem dnmemek istiyor, hem de o sahneden kopamyordu. Tan aarmaya baladnda uykusuzluktan kan anana dnm gzleriyle, Rzgr'a binmek iin ahra indi. Dk Miroslav, anlamakta zorluk ekiyordu yeenindeki bu deiiklii. Daha bir gece nce, uzun uzadya konutuklarnda, ne kadar anlaylyd Stefan. Hatta Yelena'nn Bosna'ya onlarla birlikte giderek, annesi ve babasyla tanma olasln konumulard. Stefan, fikir deitirdii gnn sabahnda bile, olumlu bakyordu bu evlilie. Ne olmutu yarm gnn iinde de, bu kadar iddetle kar kmt gen ocuk? Dk Miroslav'n srarlar fayda etmeyince, halas girmiti ara- 263 ya. Stefan'n annesine dkn olduunu bildii iin, babasyla bu yzden aras alrsa annesinin ne kadar ok zlebileceini anlatmt, Stefan'a. Nuh diyor, peygamber demiyordu yeeni. Geri dnmek iin hazrlklara balamt. Onu kalmaya ikna edemeyeceklerini anlaynca, aresiz kabullenmilerdi durumu. Ama, Hum Dk, Yelena ile evlenmek istemese bile, Stefan'n terbiye icab, veda iin Monsenyr'e gitmesinde o kadar srarc olmutu ki, sonunda ba emiti gen Prens. Dk Miroslav'n valyeleri ile birlikte, alt kiilik bir heyet halinde, Katolik Kilisesi'ne vedaya gitmilerdi. Onlar bir kar suratla karlamt Monsenyr. Yelena ortalkta grnmyordu. Bu ie hi amamt Hum Dk. Yeeninin evlilie nce olumlu bakmas, hatta kz akam havuz kenarnda, sktrp pmesi, (hibir ey gizli kalmazd saraylarda) sonra da fikir deitirmesi affedilir gibi deildi. Ksa ve net cmlelerle, Stefan, Bosna'ya erken dnmesi gerektiini sylemiti. "Anlyorum," demekle yetinmiti, kara bakl Monsenyr. Tam ayrlacaklar srada, bir ara ikisi yan yana dtnde ve hi kimse yaknlarnda deilken, Stefan'a bir eve izinsiz girmenin terbiye kurallarna smadn syleyivermiti. Stefan sa elinin iaretparman adamn yzne doru uzatm ve, "Sakn ola ki, hayatnz boyunca hibir Bonak'a neyin doru, neyin yanl olduunu retmeye kalkmayn. Hele Kilisemize karacak olursanz, sizi piman ederim," demiti. Sesinde, grm geirmi yal bir bilgenin tns vard. Kendi kulana bile yabanc gelmiti Stefan'n. Tantklar andan itibaren, bakmaktan huzursuzluk duyduu karanlk gzlerine, kendi berrak baklarn ilk kez korkusuzca dikmiti. Drstln ve safln, eytana meydan okumasyd sanki, o bir saniyelik an.

Bosna'da zor gnler, zor aylar hatta zor yllar bekliyordu gen Prensi. Ban Kulin, olunun bu kaprisini asla balamayacan ifade etmiti. 264 "Devletimizin glenmesine katkn esirgedin. imdi dediimi yapacak ve hi itiraz etmeden, Dumiilerin ortanca kz ile evleneceksin Stefan!" "Emredersiniz," demiti Stephan. "Madem emirlerime boyun emeyi biliyordun, Yelena Margu-erita ile evlenmeyi neden kabul etmedin? Katolik Kilisesi ile aramzn dzelmesi..." "Sizin emirleriniz benim iin kutsaldr, sevgili babam. Ama Katolik Kilisesi ile aramzn dzelmesi umurumda deil, efendim. Kendi Kilisemizin ahlak dzeyi, inann dier kiliselerinkinden ok daha yksek. Ben Bosna Kilisesi'nin stnde hibir kurum kabul etmek istemiyorum. Hele Katolik Kilisesini, asla!" "Olum, bunu gerekletirmek iin, nce daha glenmemiz gerekiyor. Byle olmasn ben de senin kadar arzu ediyorum ama, devlet idare etmek, sadece arzu etmekle olmuyor. Uzun vadeli planlar yapmalyz. Bu planlarda, Katolikler'le iyi geinmemiz de nemli bir yer tutuyor," demiti babas. Annesi ve dad da ok sktrdklar halde, azndan hibir ey alamamlard Stefan'n. Neden Yelena Marguerita ile evlilie bata olumlu bakp bir anda vazgetiini renememilerdi. Tvrtko, Stephan'n dnne kadar ancak iyilemiti. Yznn ilikleri gemi, tekrar normal yaama dnmt. Aabeyi ile ilk kez dnnn ertesi gn len yemeinde karlamlard. Yemek boyunca, herkes gergindi. Kimse konumamt. Ste-fan'n deta bir skandal yaratarak dnm olmasn hazmetmeye alyordu ailesi. Tvrtko, bir kere olsun gz gze gelmemiti aabeyi ile. Yemekten hemen sonra Ban Kulin, Stanak yeleri ve Stefan ile toplant yapmak iin, aa kata inmi ve hi kimse iki kardein arasndaki allmam iletiimsizlii fark etmemiti. Sonra, o gece Tvrtko yatanda uyurken, Stefan odasna gelmi ve onu her zaman yapt gibi, gdklayarak uyandrmt. Aabe- i yinin boynuna atlmt Tvrtko. "Bir daha beni dikizlersen ldrrm seni, bilmi ol, yumurcak," demiti aabeyi. "Seni ele vermedim, Stejo. Beni haramiler dvd zannediyorlar." Bartklar iin o kadar mutluydu ki, Hum yolculuuna ait bir sr soru soruyordu art arda. Sonunda, dilinin altndakini de karm, dadnn renmesi iin sk sk tembihledii konuyu amt. "O kzla neden evlenmeyi kabul etmedin Stejo. Rujia'y sevdiin iin mi?" diye sormutu. "Hayr, kesinlikle hayr. Tvrtko, bana bir sz vermeni istiyorum," demiti Stefan. Ay nda, yzn iyice gremiyordu ama, aabeyinin ses tonundan ok ciddi bir ey sylemek zere olduunu sezmiti Tvrtko.

"Eer bana bir ey olur da, tahta sen kacak olursan..." Tvrtko eliyle azn kapatmt aabeyinin, "Asla, asla Stejo." "Dinle beni, eer yle bir ey olursa, Bosna Kilisemizin retilerini resmi dinimiz klmak iin elinden geleni yap, emi. Asla Katolik olma. ocuklarmzn Katolik olmalarna asla msaade etme." "Sana niye bir ey olsun Stejo?" "Sz ver bana Tvrtko, sz ver." "Tahta sen geeceksin..." "Tvrtko, senden bir sz istedim." "Sz veriyorum. Stefan, ben sen ne dersen onu yaparm. Katolik olmayacam. ocuklarmzn da Katolik olmasna asla msaade etmeyeceim." Sesinde, kk kardelerin o yalarda, aabeylerine duyduklar sonsuz hayranlk ve gven titreiyordu. Stefan sevgiyle sarlmt kardeine, ince ocuk gvdesini smsk barna basmt. Birka yl iinde, Tvrtko da bir delikanl olduunda, her eyi paylaabilecei ok sadk bir dostu olacakt. Belki o zaman, Yelena ile neden evlenmediini anlatrd Tvrtko'ya. Birine anlatacaksa eer, bu sadece Tvrtko olacakt phesiz. Dumiilerin ortanca kz, Stefan ile birlikte bym, gsterisiz, ama temiz huylu, iyi yetimi bir kzd. Bosna'nn, says onu gemeyen, asil ailelerinden birine mensuptu. Zaten Bosna bu 265 sekiz-on asil ailenin blt topraklar zerine kuruluydu. en-giler, Dumiiler, Baagiler, Ciniler, Kulenoviler bunlardan 266 balcalaryd. Stefan ile Marina'mn dn trenleri Bosna Kilisesi'nde yapld. Dyed tarafndan kutsandlar. Evlilikleri, Saray bahesinde ve Saray' evreleyen sokaklarda kutland. Hum, Zeta, Raska asillerinin de davetli olduu dn gn srd. Halk byk bir coku iinde, gen prenslerinin evlenme trenine katkda bulundu. Kylerden, kasabalardan, zerlerinde en gzel elbiseleri, alglar ve armaanlaryla akn akn geldi Bonaklar. Armaanlarn Saray bahesinin kapsna ydlar. Hevenk hevenk zmler, karpuzlar, besili tavuklar, keiler... Tm armaanlar saray alar tarafndan deerlendirilip, yeniden halka sunuldu. Bosnallar, krmz zemin zerine srma bezekli, koyu mavi ksa abalarn, desenli arklarn giyip, pskllerle sslenmi pelerinlerini srtlarna alp geldiler dn yerine. Kadnlar, yan yatrdklar pskll balklar, edik denen yumuack potinleri, rengrenk ipliklerle ilenmi beyaz dekolte bluzlaryla elik ediyorlard erkeklere. gn boyunca, alg alp dans ettiler, horon teptiler, arklar sylediler. Tvrtko bir ara, Kremsin ve Mijda ile bahe kapsndan dar szlp halkn arasna kart. Halka olmu horon tepen genlerle birlikte zplayarak dnmeye balad. Pazar yerinde kocaman bir ate yaklmt, birok gen ift, nce bir dua okuyor, sonra birlikte, el ele atein stnden atlyorlard. Orta Asya'dan Balkanlar'a tanm aman alkanlklar hl srdrlyordu Bonaklar'n arasnda.

Dnleri prensin dn ile ayn tarihe den genler, byk bir coku ile, kendi evliliklerini de kutluyorlard bu mutlu gnde. Dyed, tam yirmi bir genci evlendirmiti ayn gn. "Gel biz de atlayalm atein stnden Mijda," dedi Tvrtko. "Deli misin sen? Biz evlenmedik ki, Tvrtko." "Atlarsak, evleniriz belki ilerde." "Aptal! Biz evlenemeyiz nk ok yakn akrabayz, bu bir. ikincisi, benim kiminle evleneceim imdiden belli." Bir haner sapland Tvrtko'nun yreine. "Sen daha on yandasn, nereden bilebilirsin ilerde kiminle evleneceini?" "Ben ilerde, on alt yama basnca, Srbistan Zupan Stefan Nemenja'nn en kk olu Slobodan ile evleneceim." "Yaa!" dedi Tvrtko. Kzn elini brakt, horon teperek dnp duran halkann dna kt, iinden alamak, avaz avaz barmak geliyordu. Kalabal ititirerek ilerlemeye balad. Az ilerde, duvar dibinde, boynu ondan daha bkk birini grd. Rujia, hznl yz, krk yrei ile duvarn dibine km, etrafnda dnp duran kalabala bakyordu bo gzlerle. Tvrtko yanna gitti kzn, elini tuttu. "Naslsn Rujia, eleniyor musun?" "Elenmiyorum Tvrtko. Ben iyi deilim ama, sen de pek iyi gzkmyorsun, neyin var?" diye sordu. "Kalbim krld." "Benim de yle." "Rujia, Stefan'n asl seni sevdiini biliyorum ben. Ama o, babamn setii kzla evlenmeye mecbur." "Bunu ben de biliyorum." Bir ya tanesi szld gzlerinden. "Ne olur alama Rujia," dedi Tvrtko, "Dadm diyor ki, insan birok kez k olabilirmi yaadka." "Bu benim iin kolay olmayacak." "Benim iin de kolay olmayacak ama, Mijda'y unutmaya kesin karar verdim. O bakas ile evlenecekmi." "Sen ona m ksn? O senin halann kz Tvrtko." "Ama ben k olmak iin baka kz tanmyorum ki." Glmeye balad Rujia. "Sen daha kksn, Tvrtko. Bir sr kz tanyacaksn zamanla," dedi. Baka eyler de syleyecekti ama, birden rmeye balaynca susmak zorunda kald. Tvrtko ok telalanmt. Rujia, rp duruyor ama bir trl kusam-yordu. "Sen hastasn Rujia, evine git yat," dedi Tvrtko.

"Evet, eve dnsem iyi olacak," dedi kz. Tvrtko brakmad Ru-jia'y. Evine kadar onunla birlikte yrd. Eve gidene kadar birka rt krizi daha geirdi Rujia. Evin kapsnda, "Tvrtko, nemli bir eyim yok. Sabah yediklerim dokunmu olacak. Sakn kimseye rdm syleme. Hele Stefan'a katiyen syleme," diye sk sk tembih etti. 267 268 Btn keyfi kamt Tvrtko'nun. insanlarn coku iinde elendikleri sokaklardan hzl hzl yryerek Saray'a dnd. Stefan, kutlamalarn sonunda, akam gerdek odasna girdiinde, Marina'y gelinliini karm, stnde gm simlerle ili mavi ipek gecelii ile onu beklerken buldu. Topuzu zlm, uzun kumral salar omuzlarna dklmt. Yatan kenarna oturmu, geni yznde parlayan ela gzleriyle ona bakyordu. Kapnn eiinde, bir an ne yapacan bilemeden durdu Stefan. ocukluklarnda birok kez birlikte oynad, byrken birlikte ata bindii bu kza kar hibir ey hissetmiyordu yreinde. Yele-na'y su st yakalamam olmay ok isterdi. O kzda, Rujia'ya duyduu sevgiyi hafifletebilen bir eyler vard. Arsz grnl, kaln dudakl az, esmer teni sevime arzusu uyandrmt Stefan'da. Oysa Marina, yznn ve teninin bembeyazh, ince dudaklaryla ancak bir melek olabilirdi. Sevilmek iin deil, saylmak iin bu dnyaya yollanm bir melek! Ve u anda Stefan, bu saygdeer melei odada tek bana brakp, sevgilisinin kollarna komak istiyordu. "Yanma gel, Stefan," dedi Marina, eliyle, yann iaret etti. Yrd Stefan, kzn gsterdii yere oturdu. Srf bir ey sylemi olmak iin, "ok yorgun olmalsn. Dinlenmek ister misin?" diye sordu. "Yorgunum ama grevimi yapamayacak kadar deil," dedi Marina, "sana sylemek istediim baz eyler var Stefan. Beni dinler misin ltfen?" Kz son derece sakin ve kendinden emin bir tonda konuuyordu. "Elbette," dedi Stefan. "Bana k olmadn biliyorum Stefan. Bir kz sevdiini duydum." Stefan irkildi. "Yok yle bir ey," diye mrldand. "Dediklerime kzma sakn Stefan. Yaye'de hibir ey gizli, sakl kalmaz. ocukluumuzdan beri birlikte oynadmz, saray hizmetkrlarndan birinin torununu sevmisin. ok doal bir ey bu. Belki de biz, ayn ey balarna gelmesin de ilerde zlmesin-ler diye, kendi ocuklarmzn hizmetkr ocuklaryla oynamalarna izin vermemeliyiz byrlerken." Stefan hayretle bakt Marina'ya. Kz son derece sakin grnyordu.

"Evlenmen gereken o Katolik italyan kzn neden istemediini bilmiyorum ama benimle evlenmeyi kabul ettiin iin ok mutlu oldum, nk ben seni hep sevdim Stefan. Hibir karlk beklemeden, ocukluumdan beri sevdim seni. Tanr bana senin karn olmay ihsan ettii iin de, mrm boyunca sana ok iyi bir e olmaya alacam. Umarm zaman iinde sen de beni seversin." Stefan iinde bir eziklik hissetti. Babas yine en doru seimi yapmt onun iin. Acaba bu iyi huylu, duru beyaz, ela gzl, geni yzl kz zaman iinde sevebilecek miydi? Marina'nm elini tutup dudaklarna gtrd. Omuzlarna ipek yn gibi dklen salarn okad. Kz bir kuu gibi uzatt boynunu kocasna plmek iin. Gzlerini yumup, Rujia'y dnmeye alt. Olmuyordu. Hi olmuyordu. "Bugn her ikimiz de ok yorulduk Marina," dedi usulca. "Bu gece seni yalnz brakmam ister misin?" "Sen bilirsin Stefan. Ama, odamzdan kman doru olmaz. u divanda uzanp uyumak ister misin?" Hayranlkla bakt Marina'ya. Ne kadar akllyd bu kz. Bir sr dedikoduyu nlerdi geceyi kars ile birlikte geirmi olmas. Babasjnn bir lafn hatrlad. "Sadece Saray'a girecek insanlarn deil, atlarn, kpeklerin bile soyunu aratrmalsn olum. Kkl terbiyenin, grgnn yerini hibir ey tutmaz. Eini soylu bir aileden semekle, isabetli bir ey yapm oluyorsun," demiti, sanki eini kendi deil de Stefan semi gibi. Marina'y geni yatakta tek bana brakp, yatan ayak ucundaki dar divana uzand, giysileriyle. O kadar ok arap imiti ki, ba zonkluyordu. Ellerini bann altna koydu, tavann sslemelerine bakarak dnrken, derin bir uykuya dald gitti. Ryasnda, Rujia, i gmleinin backlarn zyordu usul usul. Her zd backta, akta kalan tenini pyor, sonra bir back daha zyordu. Sevgilisinin sar salar yzne, boynuna, gsne srnyordu. Rujia'nn, zledii, zambak kokusu bur269 nuna doluyor, genzini yakyordu. Rujia, pantolonunu ekip karyordu, yumuack hareketlerle. Smsk sarlyordu kza. Sonra 270 dolgun diri gvdesini kucaklayp geni yataa tayordu. Ormanda, tr tr kuru am dallarnn stnde, ya da dere kenarnda yaptklar gibi, kenetleniyorlard birbirlerine. Rujia beyaz bacaklarn Stefan'n beline saryordu. Gsleri Stefan'n azna doluyordu. Dudaklar Stefan'n boynunda, gvdesinde, her yerinde dolayordu. Stefan kzn gslerini diliyordu, Monsenyr'n Yelena'ya yapt gibi. Rujia bir ara Yelena'ya dnyordu. stnde tpk Monsenyr'nki gibi siyah bir pelerin vard ve arzulu lklaryla bsbtn coturuyordu Stefan'. Yelena ve Rujia ikisi birden pelerinin iinde bir kayboluyor bir grnveriyorlard. Her ikisine de yetiebilmek iin kendini aan bir gayret sarf ediyordu Stefan. Ve Yelena, Rujia'ya dnt bir anda, Rujia'y her sevdiinde olduu gibi, o dayanlmaz hazza teslim oluyordu. "Sevgilim, bir tanem, seni ok seviyorum," diyordu, nefes nefese. Soluklar birbirine karyordu. Bedenleri birbirine kilitleniyordu. Rujia, bu gece Stefan'n hi tank olmad lde bir cokuyla seviiyordu. Tekrar tekrar yeni batan yayorlard ak. Gece hi bitmiyordu. Ne Stefan ne Rujia hi tkenmiyorlard. Belki de o gece, hayatnda hi imedii kadar ok imi olduu iin, ryalarn en

gzelini gryordu ve aylmak istemiyordu Stefan. Gnein kepenklerden szan gl klaryla nihayet uyandnda, Stefan kendini geni yatakta Marina'nn yannda buldu. O, dn gece divanda yatmam myd? Dehetle dikilip oturdu yatakta. Marina, srt ona dnk, uzun salar yasta serili, huzur iinde uyuyordu. Yorgann dnda kalan omuzlan plakt. Lo odada gne ktan izgiler izmiti sanki. Bir k huzmesi, Marina'nn boynunun ve plak omzunun zerinden geiyor ona ulayor, onun da plak gsnn... plakt Stefan! Baklaryla oday tarad. Dn gece karsnn giydii mavi gecelik ve kendi giysileri, zensizce zerinde uykuya dald divana atlmt. Neler olduunu anlayamad. Yataktan sessizce szlmeye alrken, Marina ona doru dnd ve gzlerini at. Kaarken yakalanveren bir hrsz gibi, hareketini tamamlayamadan olduu yerde kald Stefan. "yi sabahlar," dedi kars, yznde tatl bir glmsemeyle, "iyi sabahlar Marina... Ben dn divanda yatmam mydm?" "Daha rahat edesin diye... sen uyurken seni soymaya altm 271 da..." dedi Marina. "Sen beni soymaya m... ben uyumutum... ben divanda yatyordum." "Ama sonra yataa geldin. Birlikte yataa dndk." Stefan kmak zere olduu yataa geri girdi, bir tehlikeden korunmak ister gibi boazna kadar ekti yorgan. Tuhaf duygular iindeydi. Sanki biri onun onayn almadan iplerini ekmeye balamt. Ne demiti dads ona, bir zamanlar ok yaramazlk yapp sz dinlemediinde, "Kadnlar en azgn krallar bile dize getirir, Stejo, senin de hakkndan bir gn bir kadn gelecek," demiti. Stefan, dnden sonra, uzun bir sre Tvrtko'yu gremedi. Artk o evli barkl bir prens, bir devlet adam olmutu. Babas olunun hem Stanak toplantlarnda, hem de ordu ile yapt oturumlarda bulunmasn istiyordu. Zor zamanlardan geiyordu Bonaklar. Macaristan'n artan basklar, Ban Kulin'i iyice rahatsz etmeye balamt. Stefan, ilikileri salamlatrmak iin ngrlen izdivac reddettikten sonra, Katolik Kilisesi'nin desteini kaybetmilerdi. Macaristan'n verdii skntlar yetmiyor gibi, dost olduunu sand Srbistan Kral da, Ortodoks Kilisesi'nin nde gelenleriyle bir divan toplam ve Bosna topraklarnda srdrlmekte olan dini uygulamalar etkileyecek kararlar aldrtmt. Ban Kulin, kendine her iki Kiliseden de bir emri vaki yaplmadan nce, Bosna Kilisesi'nin zerkliini ilan etmeyi ciddi ekilde dnmeye balamt. Ban kayacak vakti yoktu Stefan'n. Bu yzden, uzun bir aradan sonra, kardeiyle birlikte nihayet, sabahn ok erken saatlerinde at kotururlarken, olduka keyifliydi. Tvrtko'yu devlet ilerinde yetitirme grevini, evlendiinden beri Stefan'a vermiti babas. "Ben seni yetitirerek sram savdm olum. Kardeinin devlet ilerinde tecrbe edinmesini sana brakyorum. Bylece ilerde kendi ocuklarn da tahta hazrlamak iin tecrbe kazanm olursun," demiti. 272 "Bugn leden sonraki toplantya sen de gel, yanmda otur ve neler konuuluyor dinle, Tvrtko," dedi Stefan.

"Ah, leden sonra gelemem, Rujia'y grmeye gideceim," dedi Tvrtko. "Bu da nereden kt? Sana ne Rujia'dan?" diye sordu Stefan. "Senin dn gecende ok hastaland. Onu evine kadar ben gtrdm. Sonra bir trl gidip bakamadm nasl oldu diye. Bugn gidecektim..." "Nesi vard?" "Midesi bulamyordu. rp duruyordu. Kusturmaya altm ama, kusamyordu nedense. Rengi de bembeyazd," dedi Tvrtko. "Kimseye bir ey syledin mi, hastal hakknda?" "Dadya sormay dndm. O her eyin aresini bilir ya, hangi otun kaynatlacam filan..." "Sordun mu dadya?" Telalyd Stefan'n sesi. "Hayr. Rujia o kadar srar etti ki, kimseye bir ey sylememem iin, soramadm," dedi Tvrtko. Hi konumadan bir sre at bindiler. Sonra Stefan, tane tane konutu, "Tvrtko, sen benim kardeimsin. Srlarm ancak seninle paylaabilirim, yle deil mi?" Yrei sevinle doldu Tvrtko'nun. "Elbette Stejo." "Sana bir grev vereceim. Bugn Rujia'y grmeye gittiinde, ona syle gne batar batmaz, dereye gelsin, her zamanki yere." "Sylerim. Ama hastaysa gelemez ki." "Hasta bile olsa, gelsin," dedi Stefan. "Ve bundan kimseye bahsetme kardeim, dadya bile. Bu ikimizin arasnda bir sr olarak kalacak.". "Byle ey dadya sylenir mi? Bu bizim srrmz, aabey, elbette ikimizin arasnda kalacak," dedi Tvrtko. Stefan yan gzle kardeine bakt. Onun ksa srede ne kadar gelimi olduunu ilk kez fark etti. Gerekten de hzla byyordu kk kardei. l Rujia, dere kenarna hava henz kararmadan indi. Stefan ile birlikte gezdikleri dere boyunca yrd.

Aalarn altnda dolat. 273 Gvdesine akyla kocaman bir yrek ekli oyulmu akaac buldu. Stefan ilk kez onu bu aacn altnda pmt. Sonra da dakikalarca uraarak bir yrek izmiti aacn gvdesine. Bir baka aacn altnda kavga etmilerdi. On iki, on yalarndaydlar. Stefan onun pskll baln suya frlatmt. Rujia da bir kozalak frlatmt Stefan'n kafasna. Yzn evirince kozalak gznn kenarna arpm ve kan iinde kalmt Stefan. O aacn gvdesine bir 'K' kazmlard, kozalan ansna. Aacn adn 'kavga aac' takmlard. Yllar sonra, akam rzgrnda nazl bir yelpaze gibi sallanan bir ulu amn altnda ilk defa sevimilerdi. Bu kez adlarnn ba harflerini kazmt Stefan aaca. Ama amn gvdesi msaade etmedii iin, hemen yandaki komu aacn gvdesine kazmt harfleri. Sonralar hep bu aacn altnda bulumulard. ounlukla bu aacn altnda sevimilerdi. Rujia, mutluluu hi bitmeyecek sanmt. Evlenmelerinin mmkn olmadn bildii halde, iinden bir ses, ok gl bir ban onlar lnceye kadar birbirlerine balayacan sylyordu. imdi aralarnda bir kadn vard; Stefan'n kars... nce Stefan'n bir italyan kontesiyle evlenecei haberleri yaylmt Bosna'da. Kskanlktan ldrmt Rujia. Sonra, Stefan gittii yerlerden yalnz dnmt ve aceleye getirilen bir hazrlk dneminden sonra, o italyan'la deil Bosna asillerinden birinin kzyla nianlanmt. Kz tanyordu Rujia. ocukluunda bykbabasyla Saray'a gittiinde defalarca birlikte oynamlard, bahede. Tepsi suratl, sarn bir kzd. Hi de gzel deildi. Bir italyan kadnnn gizeminden de yoksundu, kukusuz. Bu kz hakknda tek anmsyabildii, ok hzl kotuu ve saklamba oynadklar zaman, en akla gelmez kelere saklanp, oyunu hep kazand idi. Stefan', bu tepsi suratl kzla seviirken dnemiyor-du bile. iindeki kskanlk duygulan, yerlerini adlandramad baka duygulara brakyordu yava yava. Kaderine isyan etmek gibi, o gne dek tanmad birtakm duygulara. S 18 Rujia, R ve S harflerinin kazl olduu aacn altna oturup, uzaklara bakt. Uzaklara baktnda, ya Stefan'la birlikte geen o-274 cukluk anlarna geri dnyordu ya da korku dolduyordu iini. Gelecee dair sadece korku vard yreinde. rperdi. amlarn arasnda, siyah pelerinli birini seer gibi oldu. Stefan hi siyah pelerin giymezdi, hem de havann kararmasna daha hayli zaman vard. Hava kararrken gelsin diye haber yollamam myd ona? Bu gelen Stefan olamazd. Yerinde kalmakla, kap gitmek arasnda bocalad bir an, sonra sevgilisinin sesini duydu, "Rujia'm sen de mi erken geldin benim gibi?" Ayaa frlayp kotu, Stefan'n kollarna atld. Ne kadar ok zlemiti onu. Grmeydi nerdeyse ay olacakt. Tvrtko'nun onlar dikizlerken aatan dt gnden beri grememilerdi birbirlerini. Stefan, pelerininin iine ald kz, smsk sarld. ok uzun bir sre birbirlerinin kollarnda kaldlar. Sonra yryp aalarnn altna oturdular. Anlatacak ok eyleri vard. Uzun uzun konutular.

Birbirlerini son grdklerinden bu yana neler yaptklarn anlattlar. Stefan, evliliinden ksa cmlelerle sz etti. Babasnn arzusu stne evlenmiti. Kars iyi bir kadnd. Hayr, ona k deildi. Yrei baka birine aitken, nasl sevebilirdi karsn? Rujia, evliliine dair bitmez tkenmez sorular sordu. Stefan birok soruyu yantlamaktan kand, istedii kadar karsna k olmadn sylesin, yine de onu zmekten korkuyor olduu belliydi. Yoksa tannmamak iin, tepeden trnaa bir kara pelerine brnr myd byle? Rujia onu ne kadar zlediini, bykbabasnn yaland iin Saray'daki iinden ayrldn, eve yardm etmek iin, kendisinin de annesi gibi arda satlmak zere naklar ilediini anlatt. Her ikisi de birbirlerine muhabbet kular gibi sokulup, el ele, dizdize oturduklar halde sevimekten kandlar. Rujia, ilk admn Stefan'dan gelmesini bekledi. Stefan onu byk bir efkatle pp, salarn, ellerini okad halde, daha ileri gitmedi. Rujia, sevmese bile onun artk baka bir kadna, karsna ait olduunu hissetti. Ac ve kskanlk doldu yreine. Duygularn belli etmemeye alt. l Stefan, akln kurcalayan konuyu dile getirmesi iin, Rujia'ya birok frsat yaratt. Salndan sz etti. Tvrtko'nun onu dn gnnde hastaland iin evine gtrdn bildiini syledi. 275 Hi ak vermiyordu Rujia. Sonunda dayanamad, "Rujia, hamile misin?" diye sordu ak ak. Rujia ne diyeceini bilemeden bir sre sustu, sonra gzlerini yere indirdi, "Evet," dedi. Stefan, kz kollaryla sarp barna bast. Sonra ba ellerinin arasnda, suskun oturdu. Kafasndakileri nasl anlatacan bilemeyen bir hali vard. Nihayet, "Ne kadar?" diye sordu " buuk aylk," dedi Rujia. "Rujia, ocuumuza babalk etmeyi ok istediimi biliyorsun, deil mi?" "Biliyorum Stefan." "Bunu sen de ister miydin?" "Her eyden ok isterdim." "Sen istersen, ona babalk edebilirim Rujia." "Nasl?"

"Onu doduunda bana verirsen, sarayda bir prens veya prenses olarak byr. Hibir eyi esirgemem ondan. Doacak ocuklarmdan ayr tutmam." "Ya ben Stefan, ben ne olacam?" Stefan yantlanmad bu soruyu. Gerekten o anda kendi de bilemiyordu cevab. "Senden bana kalan tek ey bu ocuk olacak Stefan. Onu kimseye vermem. Sana bile," dedi Rujia. "ocuktan vazgeersen hayatna daha kolay devam edersin. Evlenirsin. Baka ocuklarn olur." "Asla!" "Rujia, makul ol. Kucanda bir ocukla kim alr seni?" "Stefan ben evlenmek filan istemiyorum, bunu bil," dedi Rujia, "Hayatmdaki tek erkek sen olacaksn. lnceye kadar yalnz seni seveceim." "Sen de unu bil," dedi Stefan, "Ben bu evlilii mecbur olduum iin yaptm. Sen de benim hayatmda sevdiim tek kadn olacaksn. Ben de lnceye yalnz seni seveceim. Bir daha hi g-276 rmesek bile, sadece seni seveceim." "Stefan... Stefan... keke..." Alamaya balad Rujia. Ste-fan'n kollarnda uzun mddet hkrd. Bir ocuk avutur gibi, usul usul salarn, yzn okuyordu Stefan. "Sevgilim, sen de benim gibi, ister istemez bir dzen kurmaya mecbur olacaksn sonunda. Ne olur ocuu bana vermeyi kabul et." "Hayr," dedi Rujia. Ayaa kalkt, yava yava ormann iine doru yrmeye balad. "Heyy, dur. Nereye gidiyorsun Daha konuacaklarmz var." Yerden bir kozalak alp, tm hzyla frlatt Stefan'a kz. "Allah belan versin Stefan," diye bard. Stefan'n yz bir anda kan iinde kald. Gznn hemen yannda alan bir derin syrktan, kan szyordu. Rujia yaptn grnce geri geldi, eteini yarann zerine bastrd. "Stejo, biliyor musun nereye oturmuuz?" dedi. "Kavga aacmzn altna oturmuuz Stejo." Stefan, yzne ok yakn duran kzn kiraz dudaklarn ald azna, uzun uzun pt. Yanaklar yalarla srlsklamd Rujia'nn. "ocuumu sana veremem. O benim olacak Stefan," dedi, "Ama sana sz veriyorum, erkek olursa senin adn tayacak. Stefan olacak ad ve soyu devam ettike, akmzn bir kant gibi, bu ad da devam edecek. Kuaklar boyunca bu ad srdrmesini vasiyet edeceim ocuuma. Torunlarm, onlarn ocuklar, byk bir aktan rediklerini hep bilsinler diye."

Doruldu, stn ban silkeledi, koruya birdenbire inen akam karanlnn iinde, beyaz bir kuu gibi ar ar szlerek uzaklat. "Sana yine haber yollayacam, Rujia," diye seslendi Stefan. "Fikrini deitirirsen sen de bana haber yolla." Stefan, srt aaca dayal bekledi kz gzden kaybolana kadar, sonra yzn ellerinin iine gmerek, sessizce uzun uzun alad. zerine K harfi kazl kavga aalar, bundan byle ayrlk aacyd artk. Rujia'dan uzun bir mddet ses kmad. Stefan'n akl, devlet ; ileriyle uramad zamanlarda, hep Rujia'ya taklyordu. Tvrtko sk sk haber getiriyordu kzdan, iyiydi, ara sra dere kena-:' rnda yrrken grlyordu. imanlamt biraz. Sonralar evin-:; den kmamaya balad kz. Stefan, Rujia hamileliinin yedinci ayn doldurduu sralarda, ocuk konusunu Marina'ya amaya karar verdi. Kars, evlen-'-. dikleri gnden beri hibir falso yapmamt. Hep gleryzl ve ; sabrlyd Stefan'a kar. Akll ve alkand. zellikle kaynvalide-1 sinin gzne ylesine girmiti ki, Prenses, olu italyan kzyla evlenmedii iin, ne kadar zldn hatrladka, deta utanyordu. Marina, evlendikleri gece, kocasna sz vermi olduu gibi, son derece iyi bir e olmutu. Ama o akam yaam olduklar ak gecesini bir daha yaayamamlard. Stefan hi o kadar ok iip, kp gibi sarho olmamt. Kendinden hi gememiti. O geceyi takip eden baka gecelerde, karsn ihmal etmiyor ama, bir vazife ifa eder gibi, cokusuz ve heyecansz yaklayordu Marina'ya. Marina hibir eyden ikyet etmiyordu. Kocasnn kollarna kendini brakyor, Stefan ne kadar sevgi verirse, o kadarla yetiniyordu. Zifaf gecesinde yaadklarnn gerekten de bir rya olabileceini dnmeye balamt Stefan. Bir akam odalarna ekildiklerinde, "Marina, sana bir ey sylemek istiyorum," dedi karsna. ; "Syle Stefan." "Nasl syleyeceimi bilemiyorum. Kabul etmeyebilirsin. Ama : sana sormam gerekiyor, benim iin ok nemli bir konu var." 'i "Senin iin nemli olan bir konu benim iinde yledir," dedi :': Marina, Stefan'n yanna gelip oturdu, elini tuttu. "Kabul etmeyebilirsin." ' "Stefan kabulm eer seni mutlu klacaksa, her ne olursa ol-'. sun, kabul ederim." Stefan, karsnn elini tutarak, ama onun yzne hi bakmadan, ksk bir sesle anlatt. Szlerini bitirdiinde, "ocuu kendi ocuum gibi bytrm Stefan," dedi Marina, "O bebek seninse, benim de saylr. Ama bir artm var. ocu-277 un annesini grmesini istemem. Anne diye beni bilmeli. O kadn, buradan uzaklamay kabul eder mi?" 278 "ocuumun en iyi artlarda bymesi iin, bu fedakrl yapmasn isteyeceim ondan," dedi Stefan. "Ona yalvaracam, ne isterse vereceim."

O akam, karsna yine ehvetle deil ama derin bir sevgi ve minnetle sarld, yattklarnda. Evlendikleri geceden beri ilk kez, uyumadan nce, arkasn dnmedi, kollarnda uykuya dald Ma-rina'nn. Deliksiz uyudu. Ertesrgn Tvrtko'yu yollad Rujia'ya. Hava kararnca, dere kenarna mutlaka gelmesini tembihledi. ok nemli bir toplant yapyorlard Saray'daki byk salonda. Btn soylu ailelerin temsilcileri, Stanak mensuplar, Bosna Kilisesi'nin ileri gelenleri, hatta Bosna erafndan hatr saylr tccarlar, Yaye'nin iki nl doktoru, birka sayg deer hocas ve Dyed... Uzun sredir yeerttikleri umutlarn geree dntrmek zereydiler. Yaklak iki yz yldr bask yznden aa karamadklar mezheplerini, Kiliselerini bamszlatrarak, resmi dinleri olarak ilan etmeyi tartyorlard. Ban Kulin, Kiliselerinin Katolik Kilisesi'nden ayrlmasn yrekten destekleyen olunu yanna oturtmutu. "Macaristan, Dubrovnik merkezli Bapiskoposluk'tan ayrlp, kendi egemen olduu merkeze balanmamz iin sre tanmt. Sre doldu. Cevabmz hemen vermeliyiz." Ban Kulin, orada bulunanlarn teker teker gzlerinin iine bakt. "Bu durum, kendi Kilisemizi, hibir merkeze balamadan, kendi inanlarmzn dorultusunda, bamsz klmak iin bir frsat yaratyor bize. imdi burada bulunan herkes, aka dncesini sylesin," dedi. Stefan, bulunduklar oday holden ayran perdenin arasndan, Tvrtko'nun ban uzattn grd. Herhalde, Rujia'ya haber verdiini anlatmaya alyordu. Gz ka iaretleriyle uzaklamasn anlatmaya alt. Ama bir trl gitmiyordu kardei. Sonunda kalkt, perdenin ayrd blme yrd. "Ne var Tvrtko, sana deminden beri, git diye iaret ediyorum. ok nemli bir toplantdayz, anlamyor musun?" dedi sinirli sinirli. "Stejo, Rujia'y bulamadm..." "Sonra yine gider bakarsn. Sakn gelme bir daha buraya." "Ne dediimi anlamadn, Rujia yok." "Tamam Tvrtko, hadi git artk." "Rujia yok, gitmi," dedi Tvrtko. "arya gitmitir, dner," dedi Stefan. "Aabey, Rujia gitmi. Gnler nce, bykbabasyla gitmi. Kimse nereye gittiini bilmiyor." Stefan'n dizlerinin ba zlr gibi oldu. "Nereye gitmi?" diyebildi sonunda. "Dedim ya, kimse bilmiyor. Sana bir haber brakm, ocuk benim ama ad hep senin olacak, diye. Ne demek bu Stejo?" Stefan, holde duran bankolardan birinin stne ylr gibi oturdu. Henz domam ocuunu ve Rujia'y bir daha gremeyeceini yreinin derinliklerinde, ince bir sz gibi hissediyordu.

Toplantya geri dndnde, yz sapsaryd. Ban Kulin'in ; gznden kamad olunun perian hali. ok yrekli bir karar almakta olduklar iin, Stefan'n fazla heyecanlanm olabileceini ':, dnd. ': Kendi kiliselerini, Vatikan ve Bizans'dan bamsz klmakla, i tehlikeli bir yola girdiklerini biliyorlard. Ama, Bosna Kilisesi, sa- dece dini inanlar asndan deil, siyasi adan da Bonaklar'n i zgr ve bamsz bir devlet olduunu sembolize edecekti. Ve ne 1 kadar tehlikeli olursa olsun, Bosna snrlar iinde ister soylu, ister kyl, tek bir Bonak'm dahi, bu davadan vazgemeye niyeti yok-i tu. ' Osmanl'nn geliine kadar, yaklak iki yz elli sene boyunca, zerlerine gnderilen hal seferlerine, binlerce kiinin lm ile '-' sonulanan kymlara, diri diri yaklmalara, ikencelere, maddi ve manevi eziyetlere ramen, Bogomilizm mezhebi, Bosna topraklarnda yaayan insanlarn, itenlikle balanacaklar bir inan olarak kalacakt. 279 280 Yaye, 1202-1203 Prens Stefan, mektubu okumakta olan babasnn ellerinin titrediini fark edince, anlad durumu. Yal adamn yz, bembeyazd. ok skld zamanlarda yapt gibi, alt dudan sryor-du ve sa aka seiriyordu. iine bir sknt bast. Yllar evvel, yine bu odada toplant ha-lindelerken, skntdan boulduu, acdan kavrulduu bir baka gn hatrlad. On yl kadar nce, bu salonda ok nemli bir karar almlard. Bosna Kilisesi'ni zerkletirmilerdi. Kvanl olmas gereken o gn, Stefan'n sevinci kursanda kalmt. Tm Bosna mutluluktan sarho haldeyken, Stefan, Rujia'y ve domam ocuunu tamamen yitiriyordu. Akam, Bosna halk kutlamalardayken, o Rujia'y. ocuunu almak iin bask yaparak kardn dnyor, pimanlk duygular iinde kendini yiyordu. Bonaklar'n cokulu sevincini yrekten paylaamamt bu yzden. Ban Kulin, mektubu bir kenara koyup aznn iine bakan Sta-nak yelerine dnd, "Beyler," dedi. "Hayatm boyunca sadece savatan korktum ben. Sava btn ktlklerin anasdr. insann iinde vahi ve kt ne varsa ortaya dklmesinden baka hibir ie yaramaz. Hibir topluma hayr getirmemitir bugne kadar. eytan iidir sava. Ama korkarm bizim iin artk kanlmaz oldu." Herkes bir azdan konumaya balad. Kimseyle dalamayan bu devleti kim savaa srkleyebilirdi? Yllardr huzur, bar ve refah iinde yaayan Bonaklar imdi neden bir savaa girsinlerdi? Ban Kulin, keleri armalarla, halarla ssl berat masaya yayd. Ac dolu bir sesle, "Papa nc

Innocent, Bosna'ya bir Hal Ordusu yola karm," dedi. Herkes sustu. Odaya bir lm sessizlii kt. Stanak yesi engi tane tane konutu, "Papa, bir Hristiyan toplumunun zerine Hal seferi mi yolluyor?" "Bizim Kilisemizi Hristiyan Kilisesi olarak kabul etmiyor," dedi Ban Kulin. l "Hristiyan deilse, ne Kilisesi bu?" diye sordu Stefan. "Mslman ya da Yahudi Kilisesi mi?" "Roma'nn gznde, onun uygulamalarn en ince ayrntlar- 281 na kadar kabul etmeyen her Hristiyan, dinden sapm kabul ediliyor," dedi Ban Kulin. "ite bu yzden biz de kendi kilisemizi ayrdk ya," dedi Stefan, "Piskoposlar o kadar ekilci oldular ki, manevi deerleri tamamen unuttular, Roma'da." "Ne yapacaz imdi?" diye sordu Dumii. Sesi titriyordu. Ban Kulin, sakin ve kendinden emin bir tonla yantlad: "nce her trl tedbiri alacaz, sonra Papa nc Innocent'i ikna etmeye alacaz, Roma'y mantkl olmaya davet edeceiz." Stefan, "Hallar Kotor zerinden yollayabilirler, oraya bir nc g gnderelim," dedi. "Dubrovnik zerinden de gelebilirler," dedi Ban Kulin. "pheli noktalarn hepsine haberciler yerletirilsin." Stefan, devlet idaresinde, babasnn sa kolu haline gelmiti. Artk kocaman bir delikanl olan Tvrtko da Bosna Ordusu'nda' Bat komutanyd. Yaps itibariyle, bir askerden ok bir bilim adam kiilii tayordu. Hatta, Mijda'nn evlendii yaz, din adam olmak iin ok srar etmiti babasna ama, Ban Kulin, her iki olunu da Bosna Ordusu'nun banda grmek istemiti. Dou ve Bat komutanlklarn iki olu arasnda paylatrmt. Bosna Ordusu savamayan sembolik bir ordu olduu iin, her iki Prens de ilgi alanlarna vakit ayrabiliyorlard. Stefan, brokrasi ve devlet ileriyle ilgileniyor, Tvrtko ise hem kendi dilinde, hem de italyanca ve Latince din, felsefe ve edebiyat kitaplar okuyordu. Ama bu gidiat, deiecee benziyordu yaknda. Askeri tatbikatlar sadece talim iin yapmaktan gurur duyan orduya sava, adm adm yaklayordu. "Tvrtko'nun bat blgesinde baz hazrlklar yapmas gerekecek," dedi Ban Kulin. "Bir nc kol batda, bir baka nc kol da gneyde incelemelerde bulunmak zere hemen yola kmal." Stanak'ta baka kararlar da alnd. Bir ana andran Bosna'nn dalarn ap ovaya inmek kolay deildi. Bu yzden, Hallarn hangi kaplar aarak geleceklerini az ok tahmin edebiliyorlard. Halk korumak iin alarm Vermek, her ihtimale kar ambarlar doldurmak, madenleri zel korumalar altna almak ge282 rekecekti. Tvrtko, iki gn sonra, kumandasndaki atllarla batya doru yola kt. iki gn boyunca yol stndeki hanlarda konaklayarak ilerlediler. Gittikleri yerlerde herhangi bir sava

hazrl yoktu. Halk sakin sakin gndelik yaantsna devam etmekteydi. Mostar yaknlarna vardklarnda, kylerin bazlarnda savan yaklamakta olduuna dair ipularna rastladlar. Kylnn mahsuln istifleyen yabanclar, sava talimleri yapan birtakm silahl adamlar... Tvrtko, Mostar yaknlarnda bir handa bir sre konaklama karar ald. Casuslar olup biteni renene kadar, o ve arkadalar, handa, tccar kimlikleriyle kalacak ve baz temaslarda bulunacaklard. Yolcu han kalabalkt. Dubrovnik'e mal yklemeye giden, ya da Bosna'ya doru yol km tacirlerle, maden iileriyle doluydu. Akam yemeinde, herkes ikiden nasibini bolca aldktan sonra, Tvrtko, batdan gelenlerden daha fazla bilgi edinebileceini dnyordu. Haris ve dierleri saa sola dalnca, Tvrtko yatakhanenin bulunduu st kata kt, dengini bir kenara yd ve yataklarn serilmesine yardmc olan kk olana seslendi: "Heyy, bakar msn yavrum, adn ne senin?" "Stejo," dedi ocuk. Yataklara teker teker elindeki battaniyeleri brakyordu. Dnd Tvrtko'ya bakt. Alnna dklen sar salarnn altnda kocaman mavi gzleri prl prld. Tvrtko bir an iin kannn damarlarnda donduunu hissetti. Azndan bir ad frlad: "Stejo!" "Efendim." ocuk adn bu kadar duyarllkla syleyen yabancya biraz hayretle bakt. "Stejo..." Boazn temizledi yabanc. "Gel buraya olum." ocuk yaklat. Yabanc elini bann stne koydu, salarnn okad, gzlerinde tarifi imknsz bir zlemle, yzne bakt ocuun uzun uzun. "Annen burada m senin?" "Mutfakta alyor." "Baban?" "Benim babam yok. Ben ok kkken lm." Tvrtko, sevgili aabeyinin, ona en hayran olduu on-on iki yalarndaki haliyle karsnda duran hayaline bakyordu, inana-mayarak. Sanki Stefan birden onu elinden tutup ekecek, "Ko peimden Tvrtko, dereye gidelim, sana yzme reteceim," diyecekti. O, kendinden hayli byk olduu iin taparcasna sevdii ve her eyine zendii aabeyinin peinde, kk bir kei yavrusu gibi atlayp zplayarak koacakt, yemyeil amlarn, meelerin arasnda. "Su ister misiniz?" diye sordu ocuk. "Yatanzn bana su koyaym m?" Kendini yabancnn ellerinden kurtard, aa inmek iin arkasn dnd, ki admda bir zplayarak... ormanda ceylan yry... Stejo nde, Tvrtko arkada... iki adm dz, bir adm zplayarak... gitti.

"Evet, su getir. Hemen!" diye seslendi Tvrtko. Yataa oturdu. ocukluu geri dnmt. Ona yzmeyi, aalara trmanmay, sapanla ku vurmay reten Stejo'su deil miydi bir an nce karsnda duran? Birazdan ocuk bakr bir gmle dnd. "Stejo," dedi Tvrtko. "iin yoksa, beni gezdirir misin civarda?" "Anneme yardm edecektim. Kzar yoksa." "Birlikte gidip izin alalm annenden." "Annem yabanclarla gezmeme izin vermez." "Ben yabanc saylmam," dedi Tvrtko. "Senin babann ok yaknym ben." "Babamn arkada mydnz?" diye sordu ocuk. "Evet." ocuun peinden merdivenlere yrd. Birlikte aa indiler. Bahede ardan altndaki byk tahta masaya inko tabaklar diziyordu bir kadn. Arkas dnk olduu iin, Tvrtko onun beline kadar inen kaln sar rgsn grebiliyordu sadece. "Rujia!" dedi. Sesi, Tanr'ya dua eder gibi kmt. Dnd kadn. Bal rengi gzlerini ksarak bakt, adn bilen yabancya. 283 Tvrtko nefesini tutup bekledi. Bir an sonra, o ok iyi tand k parlad gzlerinde kadnn, ona doru kotu. imdi birbirlerinin 284 kollarndaydlar. Tvrtko smsk bastryordu ocukluunun anlarn, rengini, kokusunu, hasretini gsne. "Ne kadar bymsn Tvrtko! Ne kadar yakkl olmusun!" dedi Rujia titreyen sesiyle. "Sen hi deimemisin oysa. Her zamanki gibi ok ok gzel-dedi Tvrtko. Aslnda ok deimiti Rujia. Kalnlamt, sn ypranmt. Teni eskisi gibi yasemin ve defne kokmuyordu. Uzun parmakl gzel elleri, i yapmaktan kzarm, bozulmulard. Ama sesindeki ve gzlerindeki k, hi azalmamt. Rujia'dan taan scaklk, Tvrtko'ya uzakta kalan ocukluunun btn renklerini iletebiliyordu. "Stejo, bize ierden ayran getir bir bakra," dedi Rujia oluna. Masann bana ktler. Tvrtko elini uzatp Rujia'nn yanan okad.

"Evlendin mi Rujia?" diye sordu. "Hayr Tvrtko," dedi Rujia. "Stefan'a sadk kaldm. Kolay olmad hayat. Stejo buradan uzaklarda dodu. Buraya sonra gelip yerletik. nce hayvanclk yapmay denedik, beceremedik. Hastalk geldi, hayvanlarmz ldrd. Bykbabam bir baka i denedi. Yol stnde olduumuz iin, yolcular evimizde konaklamaya balaynca, evi byttk, hana dntrdk. ok altk, ok. Ben ve annem yemek yapar, yolculara hizmet ederdik. Annem iki yl nce ld. imdi btn iler bana ve bykbabama kald. Allah tan Stejo byd de yardmc olmaya balad..." Tvrtko, Rujia'nn gne vuran yznde, zor yllarn izini daha iyi grebiliyordu imdi. "Benimle Bosna'ya dnn, size bakmak iin elimden geleni yaparm," dedi. "Olmaz, Tvrtkocuk. Stefan ocuumu almaya kalkar. Bunca eziyeti neden ektim yllardr? Kk Stejo'yu kimseye kaptrmamak iin." "Rujia," dedi Tvrtko. "Stefan seni zecek bir eyi asla yapmaz. Hayatta yalnz seni sevdi o. stelik kendi ocuklar da var artk. Matey adnda bir olu, iki de kz var." Rujia'nn yzne bir glge dt. Demek ocuklar olmutu Stefan'n. O yllardan beri, ilk aknn hayaliyle yaar, doyar, nefes alrken, Stefan tepsi suratl karsyla defalarca sevimiti. Ondan 285 ocuklar yapmt. "Olu, Stefan'a benziyor mu?" diye sordu. "Senin olunu grene kadar, Matey'in babasna benzediini sanyordum, Rujia. Matey de sarn, ince bir olan. Ama Stejo'yu grnce..." Stejo'nun yanlarna gelmesiyle sustular. "Bu bey, babann eski bir arkada Stejo," dedi Rujia, "civar grmek istiyor, haydi, atn hazrla da rehberlik et ona." Stejo'nun ince parmakl elini tuttu Tvrtko. Bu temasla, iindeki sevgi rma alayarak akt kk olana doru. Kocaman mavi gzlerini Tvrtko'ya dikti Stejo, "Baym," dedi, "madem tanyordunuz, yolda bana babam anlatr msnz ltfen?" Stejo ve Tvrtko, ancak zirvede durup vadiye baktklarnda grebildiler tozu dumana katarak ilerleyen atllar. Gne, gm rengi zrhlarna vurduka, baka bir gezegenden gelmi dnya d yaratklar gibi, gz kamatrarak parldyorlard. ocuk aknlk ve hayranlkla izliyordu aa patikada bir k rzgr gibi esen atllar. "Gizlenecek bir yer biliyor musun buralarda?" diye sordu Tvrtko. "Var," dedi olan. "Arkadalarmla kefettiimiz bir maaramz var, u arkadaki dan orada. Gtreyim mi sizi?"

"nce annene ulamamz lazm. Kestirme yolu da biliyor olmalsn Stejo." "Elbette," dedi ocuk. Tvrtko ve Stefan, Bosna kylarn, Bosna ormanlarn nasl adm adm, aa aa biliyorlarsa, ocuk da buralar avucunun ii gibi biliyor olmalyd. "Hemen o kestirme yola gtr beni. Annene bir an nce ulaalm." "Aadaki atllar..." "Onlar Hallarn ncleri," dedi Tvrtko. "Stejo, onlardan bir an evvel kamalyz. Onlar dokunduklar her eyi yerle bir ederler." "Ama ok gzeller," dedi ocuk, "zrhlar prl prl parlyor." "Tanr, kullarn snamak iin yaratmad m eytan?" diye sor-286 du Tvrtko. "Ben hi eytan grmedim, henz." "Dilerim hi grmezsin. Grmemen iin kayoruz ya Hallardan." "Hallar eytan m?" diye sordu Stejo. "Allah'n adn kullanarak, insanlara Allah adna eziyet ve kym yapan herkes eytandr," dedi Tvrtko. "Bunu byle bil olum." Sonra ocuun gsterdii istikamete doru srd atn. Rujia, bulak ykyordu hana vardklarnda. Mutfaa tela iinde dalan olunu grnce ard. "Misafirimiz nerede?" diye sordu. "Eyalarn toplamaya, arkadalarn bulmaya kotu. Sana da haber yollad hemen hazrlanman iin. Hallar geliyormu." Bembeyaz oldu Rujia'nn yz. "Ko dedene haber ver," dedi, "arka ardakta uyuyordu, syle hemen kalksn." Tvrtko atyla gzkt, ocuk arka baheye giderken. "Rujia, kymetli eyalarn al, atn hazrla, gidiyoruz," dedi. "Ben gelemem Tvrtko, bykbabam yal, iimiz burada bizim..." "Rujia, sana anlatmama gerek yok, buraya urarlarsa bana gelecekleri biliyorsun. Bykbaban da al, hemen gidelim. Bosna'ya onlardan nce ulaalm ki sizi koruyabileyim. abuk hazrlan, ben birliimdeki arkadalarm aramaya kyorum. Hemen dneceim," dedi Tvrtko. Atna atlad, mahmuzlad hayvan. Tvrtko yalnz dnd. Arkadalar yannda yoktu. Rujia bykbabasyla hararetli bir mnakaann ortasnda olduu iin, Tvrtko'nun ne kadar bitkin gzktn hemen fark edemedi. "Arkadalarmn n bulabildim ancak," dedi Tvrtko, "Sadece gvdeleri vard.

Balarn uurmular." Yz bembeyazd, elleri titriyordu. "Benimle uramay brak ve hemen git," dedi torununa yal adam. "ierdeki mterilere ben bakarm." "Bykbaba, biz burada canmz kurtarmaktan sz ediyoruz, sen mterilerini dnyorsun," dedi Rujia. "Bu yatan sonra ben at zerinde gnlerce gidemem. Gelir de ldrrlerse, ldrrler, umurumda bile deil. Zaten leceim, bir iki yl iinde. Kzm, olunu ve kendini kurtar, git Prens'le. O sizi benden iyi korur," dedi. "Rujia, ltfen acele et," dedi Tvrtko. Kk olan smsk sarlmt dedesine. Tvrtko olann ince kollarn zorla zmek zorunda kald dedesinin boynundan. Rujia'nn gzlerinden yalar ip gibi iniyordu. Bykbabasn birka kez st ste kucaklad. Atlarna bindiler. "Hallarn gelmekte olduunu yolculara bildirin," dedi Tvrtko, "aralarnda Hristiyan olmayanlar bulunabilir." "Hal bir yerden gemeye grsn, her eyi, herkesi talan eder, din iman tanmaz," dedi yal adam. "Ama ben yine de onlara bildireceim." "Bykbaba, kendine ok dikkat et. Atllar uzaklanca, hemen geri dneceiz," dedi Rujia. "Beni merak etme yavrum. Onlara hizmet edeceim iin, bana dokunmazlar. Dokunsalar ne fark eder, zaten surda iki gnlk mrm kalm. Siz kendi cannz kurtarn bir an evvel." "Askerlerim urayacak olurlarsa, nehir boyunca kuzeye doru ilerleyeceiz. Beni mutlaka bulsunlar," dedi Tvrtko. Arkalarnda ba, baheyi, ta han, hamaklara serilmi yolcular, ardan altnda onlara el sallayan ihtiyar brakp kuzeye doru ilerlediler. "Nereye gtryorsun bizi?" diye sordu ocuk. "Seni ve anneni ana vatannza gtryorum," dedi Tvrtko. Bosna'ya vardklarnda Rujia ve oluyla ne yapacan u anda hi bilmiyordu. Onlar Saray'a sokmas imknszd. Ama, geici olarak bir hana yerleebilirlerdi. Dyed'e bavurup, ondan yardm isterdi. O, mutlaka bir yolunu bulurdu Rujia'y barndrmann. Bu yaa geldi geleli, Tvrtko onun herhangi bir derde deva olamadn grmemiti daha. ok yalanm olmasna karn hl dinti, kafas hl alyordu ve babas bile her ba sktnda ona danmaya devam ediyordu. Bunlar dnrken, bir taraftan da drtnala at sryordu Tvrtko. Rujia ve ocuk ona yetimekte zorlanyorlard. Aalarn

287 seyreldii dzle geldiklerinde, at birden kineyerek aha kalkt. Dizginlere tm gcyle aslmasa az daha atn stnden frlayp 288 ileri uacakt. Hayvan bir eyden rkme benziyordu. Etrafna baknd ve az ilerdeki aacn dallarnda sallanan cesetleri grd. Bir an gzlerine inanamad. Onun askerleri... onun ocukluk ar-i;|| kadalar... kuzeye doru at srp, onu mutlaka bulmalar iin haber brakt yoldalar... armut gibi sallanyorlard bir ulu narn dallarnda. Hallar gemiti buradan. "Rujia," dedi, "dostlarm gmmeme yardm eder misin? Onlar bu halde brakamam." "Elbette ederim ama, zaman kazanmak isteyen sendin, Tvrtko," dedi Rujia. Kk olan atndan indi, yere yatt ve kulan topraa dayad. "Nal sesleri var," dedi ayaa kalktnda. "Bana bunu handa kalan bir Trk retti. Sen de denemek ister misin?" "Hayr, sana inanyorum. Bizi hemen o gizli maarana gtr, Stejo," dedi Tvrtko. Stejo, tekrar atna bindi, o nde, annesi ve babasn tanyan yabanc arkada dalara doru ilerlemeye baladlar. "Stejo ha kartmasn biliyor mu Rujia?" diye sordu Tvrtko. "Hayr." "Ne olur ne olmaz, ona bir an evvel retsen iyi edersin," dedi Tvrtko. "Ben Bogomil'im. Ha kartmayz biz," dedi ocuk. "Ne olduunu biliyorum olum. Ama ukalalk etmenin hi sras deil," dedi Tvrtko, elini gsnn stnde soldan saa, yukardan aa gezdirdi. "Bak, yakalanrsak byle yapacaksn. Vaftiz edildiini de sylersin emi. Bu belay atlatana kadar, koyu bir Ka-toliksin sen." "Ben ne ha kartrm ne de yalan sylerim," dedi ocuk. "Babann burnundan dmsn Stejo," dedi Tvrtko. "O dik kafal, inat, dnmeden konuuveren Stefan'in olusun sen." Yabancnn sesi o kadar sevecendi ki, ocuk iltifat m iitiyor yoksa azar m, iinden kamad. Tvrtko, Rujia ve kk Stejo'nun dalardaki maceralar tahminlerinden ok daha uzun srd. Hallar, k geirmek iin Bosna'ya uzanan yolun zerindeki Hum kylerine yerlemilerdi. Mahsul bol, hava lml, kzlar ve kadnlar gzeldi. Kyller, sevgili dinlerinin bekas iin yola dm bu askerlere her trl misa- 289

firperverlii gsteriyordu. Douda yaylmakta olduunu bildikleri baka bir inancn aralarna szmasn, kendi topraklarna yaylmasn nlemek iin savaacak olan bu kutsal ordunun askerlerine ikram ve saygda kusur etmiyorlard. Ama, birka gn sren bir arlamadan sonra, iin gerek yz yava yava ortaya kmaya balyordu. Askerler nce mahsule el koyuyorlard sonra da kzlara ve kadnlara, itiraz edenler, din adna ldrlyordu. Katolik mezhebinden olmayan Ortodokslar'a, lm ok daha abuk geliyordu. Ama Katolikler de alyorlard talan, tecavz ve iddetten nasiplerini. Bir ky soyup sovana evirdikten sonra, ikinci kye gidiyorlard. Aralarnda ahlak ve izan sahibi pek az komutan kyordu. En iyi niyetli, en cesur komutanlar bile, araplar itikten sonra sarholayp azan askerlerine sz geirmekte zorlanyorlard. Balkan topraklarnda, 'Hal' asker grdnde tit tir titremeyen kyl kalmamt. Tvrtko, Rujia ve kk Stejo, dalarn tepelerinde kurulu, kei besleyen birka evden meydana gelmi kk kylerde barndlar bir k boyu. Tvrtko, zerinde tad kymetli eyalarn, altn yzn, ucunda Kraliyet armas bulunan ksteini, srma ili i gmleini, evlerinde kalma karl kyllere armaan etti. birden k boyunca altlar. Tvrtko ve Stejo btn k dalarda odun kestiler. Rujia kyl kadnlara bilmedikleri yemekleri piirdi, hamurlar at, diki ve nak retti, hastalarna bakt. Bahar gelip karlar eriyince, Hallarn gidecekleri yerlere varm olabileceklerini dnerek, tekrar yola koyuldular. Yanlmlard. Hallar, mnbit topraklar kolay kolay brakacaa benze-miyorlard. Ama onlarn peinde deil, nlerindeydiler, Allah'tan. Tvrtko, korumasna ald kadn ve ocukla, onlarn talan edip getikleri yerlere bir iki gn sonra ulaarak, emanetlerinin canlarn korumay baarabiliyordu. Bin bir cefa ve glkten sonra, Bosna topraklarna vardklarnda, ilk yola ktklar gne gre her de ok deimiti. Bir yla uzayan eziyetli yolculuun sonunda, Stejo zamanndan evvel S 19 gen bir delikanlya, Rujia bsbtn ypranarak orta yal bir kadna dnmt. Tvrtko ise olgunlamt. Yurduna, ailesine 290 ulama isteinin yan sra, iki kiinin sorumluluunu da yklen-mis olduu iin, hzl hareket edememiti. Rujia'y ve yeenini sa salim Bosna'ya ulatrabilmek iin, yollarda bunca zaman kaybetmiti. Hi tehlikeye atlmamt. Zaten dvmekten oldum olas holanmamt Tvrtko. O, aabeyi gibi atak, dvken deildi. Onun yerinde Stefan olsa, oktan varm olurdu menziline. Ama Tvrtko, ar ar, sorumluluundaki kadn ve ocuu hibir tehlikeye atmadan yol almay tercih etmiti. O zaman iinde ise, hep dnmt. Yannda getirdii ve gz gibi saklad bir iki kitab, batan sona defalarca okumu, yine dnmt, insanolunun srrn zmeye almt. Neydi acaba insan bylesine a gzl, iddet yanls ve dvken yapan? Etrafna sadece sevgi ve efkat ilham etmi bir peygamberin getirdii din adna, gkten indirilmi melekler gibi parlayan valyeler bir yldr talan ediyorlard Balkanlar'. Balar baheleri datyor, kadnlarn rzna geiyor, erkekleri ldryorlard. Allah adna yapyorlard bu ileri. Tvrtko hep dnyor ama zm veya yant bulamyordu. Ara sra Dyed'in szleri taklyordu aklna, "G ve para, ssler, mcevherler, zengin giysiler, ar yemekler insan ruhundan, Tanrsndan koparp eytann meknna eker. Dnya nimetleri eytan iidir.

Allah'a yakn olmak istiyorsan, sakin ve sade ol." Prl prl niformalar, gm gibi parlayan miferleri, ssl ve besili atlar ile Hal ordusu, eytan temsil eder hale geldiine gre, bir doruluk pay olmalyd dediklerinde. Ruhunun derinliklerine indike, bsbtn kmaza giriyordu Tvrtko. Yantsz kalan sorular giderek oalyordu. Sonunda, sevgili ehrinin surlarna vardnda, st ba perian, ruhu, yrei ve zellikle de karn ok ok at. nce ailesine kavumak, bir gzel ykanmak ve rahat bir yatakta uyku ekmek, uyannca artk sadece yemek piirmekle ilgilenen yal dadsnn onun iin hazrlayaca nefis breklerini yemek, sonra da Dyed ile uzun uzun konumak istiyordu. ok ey vard syleyecei. Rujia ve Stejo hakknda da konuacakt Dyed'le. Tvrtko hayal ettiklerinin hibirini yapamad. ehir kuatma altndayd. Hallar epeevre sarmlard surlar. ehire girip kan kyllerinden bir eyler renmeyi umdu. Ama ehire ne giren 291 vard ne kan. Rujia ile olunu emin bir yerde brakp, ehire tek bana girmeyi denedi. Kaplarda Hal muhafzlar vard. Kimliini onlara aklayamazd. Madene doru srd atn. Orada alan amelelerle konuabilirdi. Doru dnmt. Maden ilemeye devam ediyordu. Havann kararmasn, nbetilerin azalmasn bekledi. Madenden kp, kyne yollanan bir ameleye yaklat, ehirde neler olduunu sordu. "Papa'nm askerleri kenti muhasara altnda tutuyor," dedi amele, "Bosna kylerinde ok kym yaptlar. ok kiiyi ldrdler. Ban Kulin, daha fazla kan akmasn nlemek iin, bugn anlama imzalayacakm. Papa'ya boyun eecekmi. Bosna Kilise-si'ni, Split Papazlan'na balayacaklarm. Ulu Ban gnah ve ha kartacak, iyi bir Katolik olduunu ispat edecekmi. Ne gnlere kaldk!" Rujia ve Stejo, yal bir narn glgesinde dinleniyorlard. Uzaktan bir atlnn tozu dumana katarak geldiini grdler. "Aaa, bu gelen Tvrtko," dedi Rujia. "Kt bir ey var galiba, bu gelii beenmedim." Tvrtko, yanlarna geldiinde atndan inmedi. "Geri dnyoruz," dedi. "Babam Kilisemizi Papa'nn Kilise-si'ne balyormu yeni batan. Hallarn bir yldr yaptklarn yakndan grdkten sonra, yaadm srece, kimse bana ha -karttramaz. Sevgili babamn hatrna bile yapamam bunu." "Biz de seninle dneriz," dedi Rujia. "Evet, siz de benimle geleceksiniz. Yllar ncesinden aabeyime verilmi bir szm var, Rujia," dedi Tvrtko. "Ona verdiim sz tutmak zorundaym. ocuklarmzn asla Katolik olmayacaklarna dair ona sz verdim ben." "Ya Stefan'n ocuklar, Matey ve kzlar?" diye sordu Rujia.

"Onlar Stefan'n sorumluluu altmdalar. Ama Stejo'dan ben mesulm. Yaadm srece, kimse sizin klnza bile dokunmayacak, ve inancnz deitiremeyecek. Sz veriyorum," dedi Tvrtko, "Sen ve olun, benim korumam altndasnz artk. Geldiimiz yere dnyoruz." 292 Atnn stnde, yksek tepelerden Vrbas'a baktnda, gne batmak zereydi. Sabahn ilk klarnda hep olduu gibi, yine kpkzld nehir, Bonaklar iin kan alyordu. iki kk olann, nehrin krmz sularna dalp ktklarn, gle elene ititiklerini grr gibi oldu bir an. "Elveda benim gzel Bosnam," dedi Tvrtko. "Elveda sevgili yurdum, sevgili ailem. Elveda cefakr Bonak kardelerim. Elveda." Trebevi Ah, gaml k gnei, aydnln Btn sularn kalbimde tarm Grerek ah grerek, bilerek bir yn Karanlk gndzn stnde yaarm C. A. KANSU Mart 1993 Drbnle baktnda, taa yokuun en dibinde, bir toz duman grr gibi oldu Burhan. "Tanrm ne olur, bu gelen Nusret olsa, Nimeta bir zm bulmu olsa," diye dua etti iinden. Toz duman younlaarak yaklayordu. Her an umutlar biraz daha artyordu Burhan'n. Bu bej bulutun arkasnda, belki de olunu yaama balayacak mucize geliyordu. Nimeta'nn, bulup buluturduu gei izinleri, kimlikler, belgeler, bir eyler geliyordu. Bu hayale inanmak istiyordu Burhan. Dnyada bugne kadar istedii her eyden fazla istiyordu dne dne yoku yukar trmanan yolda onlara yaklamakta olan vastann, oluna umut tamasn. Saatlerdir, Fiko'nun ba dizlerindeydi. ocuk yaral bacan st ste konan parkalara uzatm, babasnn kucanda yatyordu. Ar kesici inenin etkisi bir sre sonra azalmaya yz tutmu, Fiko hafif hafif inlemeye balamt. Burhan, ocuun dikkatini yaral bacandan alp, baka eylere ekmek iin ne yapacan bilememiti. Bir ara Fiko'ya Milaka krmzya dnt iin, "Nehir yine Bonaklar iin kan alyor," dediinde, olu bu sz ilk kez iittiini sylemiti babasna... "Oysa bu deyim, Kulin kadar eskidir," demiti Burhan. "Baba, bu 'Kulin kadar eski' laf nereden km, Allah akna?" 294 diye sormutu ocuk. Kendi soyadma da atfta bulunan bu benzetmeyi ne zaman duysa, irkilirdi Fiko. Nedense kendini eski psk eyalarn satld bir tozlu eskici dkkanndaki eprimi, solmu, yer yer yrtk bir ilemeli boha gibi hissederdi.

Anneannesinin sandnda bolca bulunan o hibir ie yaramaz, naftalin kokulu bohalardan biri gibi. Burhan biraz da olunu oyalamak iin, bu szn nereden ktn anlatmaya koyulmutu. Fiko o kadar ilgiyle dinlemeye balamt ki okul kitaplarnda olmayan bu bilgileri, inlemeleri azalm, dikkati Burhan'n ona zetledii Bonak tarihi zerine younlamt. Fiko da her ocuk gibi, Tito'dan sonra yazlan resmi tarihi okumutu okulda. Oysa, imdi bir ambulansta, babasnn kucanda, hayat pamuk ipliine bal, arlar iinde beklerken, lkesinin tarihine dair ne varsa renmek istiyordu. ocuun ilgisini eken bir konu yakalayabildii iin sevinmiti Burhan. Hi olmazsa, dayanlmas zor bekleyii kolaylatryordu olu iin. Bir masal anlatr gibi anlatmaya balamt, Bonaklarn servenini. "Bir varm bir yokmu, altnc, yedinci yz yllarda Bosna topraklarn, says onu gemeyen derebeyleri aralarnda paylam, geinip giderlermi. Avrupa'nn en gl, en bamsz dere-beyleriymi onlar. Bal olduklar krallklara kar grevlerini yerine getiremedikleri zamanlarda bile, dier feodal sistemlerde olduu gibi, topraklarn kaybetmezlermi. Yllar akp gitmi. 1082 ylnda, Macaristan Kral, Bosna topraklarn igal edince, Stefan adndaki soyluyu, kendine bal bir 'Ban' olarak atam Bosna'ya ki, Stefan, onun adna idare etsin ileri. Yani, Macaristan Kral iin vergileri toplasn ve asker yetitirsin. te o zamandan sonra, birbirlerinin topraklarnda gz olmayan derebeyleri, sk sk 'Ban' olabilmek birbirleriyle de savar olmular. Ortaalarda gl 'Ban' vurmu damgasn Bosna'nn tarihine. Bu prenslerden ilki, 1180 ylnda, Bonaklar' Srbistan'n egemenliinden kurtararak, tarihe Bosna'y ilk kez zgr bir devlet olarak yazdran, Ban Kulin'mi. Daha sonra, Ban Kulin, Bosna Kilisesi'ni de zgrletirmi. Bogomil mezhebini Bonaklar'n resmi dini ilan etmi. Ne are ki yllar sonra, halknn Papa'nn Hal ordular tarafndan diri diri yaklmasn nlemek iin, 1203'te Katoliklii kabul etmek zorunda kalm. Bir yl sonra da kederinden lm." "Ya tekiler?" "Bosna tarihinde ok nemli iki Ban daha varm, olum, isimleri, Kotromani ve Tvrtko'ymu. Prens Kotromani, 1322 ylnda tahta km. Onun zamannda Hersek de Bosna devletinin snrlarna dahil edilmi. O da Bogomil olduu iin, Papa'nn Hallar tarafndan ikenceyle Katolik olmaya zorlanm. Tvrtko ise, 1353'te tahta gemi. Snrlarn Dalmaya kylarna kadar geniletmi ve unvann 'Ban'dan 'Kral'a deitirmi. Bosna Krall onun zamannda en geni snrlarna ulam. Ama gelmi gemi on sekiz adet Bosna Ban ve Kral arasnda, efsanevi bir kimlie sahip olmak sadece Ban Kulin'e nasip olmu. Bonaklar onun adna iirler ve arklar dzmler. Devrinden 'bereketli altn yllar' diye sz etmiler ve herhangi bir eyin zaman iindeki eskiliini anlatmak iin de, bildiin gibi, 'Kulin kadar eski' deyimini kullanr olmular." Burhan, gzleri kapal olduu iin, uyuyor sanmt olunu, susmutu. Ba nne dm, bir sre onun da ii gemi, bir ryann tam ortasnda Fiko'nun, "Baba, biz madem Hristiyan'dk, neden sonra Mslman olmuuz?" diyen sesiyle irkilip, kendine gelmiti.

Olunun kuruyan dudaklarn slatmt matarasndaki suyla. Ayandaki yaray kontrol etmi, sarg bezini incelemiti. Kanama durmu gibiydi. Ambulansa sinmi kan kokusuna burnu biraz almt Burhan'n. "Biraz uyumak ister misin?" diye sormutu. "Baba, biz niye Mslman olduk?" diye yinelemiti ocuk. "Hristiyanken niye dndk?" "imdi bunu renmek istiyor musun gerekten?" Gne gkyznde ykselmeye baladndan beri, ambulansn ii snm, kan kokusu Burhan' yeniden tutmaya balamt. Nusret bir trl dnmyordu. Zamana kar bir sabr sava ver-295 mekteydiler ve Bonaklar'n neden Mslman olduklar u anda umurunda bile deildi Burhan'n. Olmasalard, belki de balarna 296 bu ilerin gelmeyeceini dnyordu. O zaman bu Srp kasaplar ya da kalle Hrvatlar ne bahane bulacaklard acaba onlar yerlerinden etmek iin? "Bonaklar aslnda pek de 'dnm' saylmaz, Fiko," demiti Raif. "Bogomil inanlarna ok yakn bir dindi Mslmanlk. Anadolu denen topraklarda, Osmanl imparatorluu kurulmutu, biliyorsun. Trkler aknlar dzenlerken, ufak ufak g de etmeye balamlar Balkanlar'a. Bu gler meer Osmanllar'n fetih pro-pagandalarym. Fethetmeyi dndkleri topraklara, nceden Anadolu dervilerini gnderip, gnl kazanrlarm." "Bir nevi halkla ilikiler, yani," demiti Burhan. "Aynen yle." Burhan'n gz Fiko'nun bacandayd. Sargnn zerine taze kan ktn fark etmiti ama, olunu rktmek istemiyordu. Raif, Burhan'n ila antasn kartrmaya baladn grnce, Fi-ko'yu oyalamak iin, o srdrmt anlatmay. "Ortaa, Hristiyanln en karanlk dnemi. Papa, Roma'ya bal Katolik Kilisesi adna, Patrik de, Bizans'a bal Ortodoks Kilisesi adna canna okuyor Bogomiller'in. Onlara yaplan eziyetin haddi hesab yok. Bonaklar inat adamlar. Kymlara, ikencelere, eziyetlere ramen vazgemiyorlar inanlarndan." "Bu Bogomiller de Hristiyan deil mi zaten, alp veremedikleri neymi?" Fiko ilgileniyordu konuyla. Burhan, antadan bir enjektr karmt. "Yine mi ine yapacaksn baba?" Bkknd Fiko'nun sesi. "Bover benim ne yaptma olum, sen dayn dinle," demiti Burhan. "Evet day, anlat! Gider ayak tarihimi reniyorum ite, ben de. Neden acaba bunlar hi konumamz daha nceleri?" "Nereye gidiyorsun yeen?" diye sormutu Raif. Ayn anda, bir azdan Fiko, "br tarafa", babas da, "En yakndaki hastaneye," demilerdi. Burhan olunun szn kendi laf bittikten sonra alglamt. Tekrar konumaya baladnda sesi titriyordu,

"Fiko, br tarafa gitmiyorsun olum. Daha ok ok gensin. nnde uzun ve mutlu bir yaam olacak. Buna btn kalbinle inan. Annen biraz sonra bir zmle bize ulatnda, bu kbus bitecek. Her eyin yolunda gitmesi iin, umutlu olmalyz. Tek aremiz bu." Raif, bu ok hassas konuyu bir an nce kapatmak iin, gevezelie balamt yine. "Nerede kalmtk? Haa, hi konumazdk bunlar, sahi. nk biz artk tek bir millet olmutuk. Farkllklarmz n plana kartmak istemiyorduk. yle veya byle, Yugoslavlar'dk ite!" Yznde ok tuhaf bir glmseme vard Raif in biraz tkrr, biraz alar gibi. Mslman olmalarn kimsenin gzne sokmadklar halde, balarna neler gelmiti. "Bu Bogomiller de Hristiyand ama, ha karmaya, vaftiz edilmeye ve isa'nn Allah'n olu olduuna inanmyorlard, Fiko. Isa, sadece bir peygamberdi onlarn gznde. Kiliseye gitmeyi de sevmezlerdi. Ama ileri sevgi dolu ve tertemizdi. Dnya nimetlerinden uzak kalarak Tanr'ya ulaacaklarna inanyorlard. nk dnya eytann cirit att yerdi, cennetse Tanr'ya aitti. Gerek kyller olsun gerekse Bonak Beyleri, o srada Balkanlar'a yaylmakta olan Bektai dervileri ile bir gnl ba kurmaya balamlar, inanlarnda benzerlikler de olduu iin. Biliyor musun, Anadolu Mslmanlarnn da Bogomiller gibi Zerdt'ten etkilendiklerini, amanist izler tadklarn okumutum, bir zamanlar." "Kafam kartryorsun, day." "Kafa kartracak bir ey yok ki burada. Kendi kiliselerinden ekmedikleri kalmayan Bogomiller, inanlar arasnda da bu kadar benzerlik olduuna gre..." "aresiz Mslman olmular, desene day." "aresizlikten deil." Raif, Fiko'nun bir eyi iyi anlamasn istiyordu. "Katoliklii seselerdi, Osmanl'ya hi fark etmezdi. Din basks yapmyordu Osmanl, onun derdi vergisini toplamakt, ibadetlerinde serbest kalmak artyla, Osmanl defterlerine Mslman olarak gemeleri teklif edilmi. Hristiyan olarak kaydedildikleri takdirde, yine Katolik ya da Ortodoks kiliselerinin basks altnda kalacaklarn dnen Bonaklar, bu teklifi kabul etmiler. Islam-297 lama 'bir gecede olmam, Fiko. Yzyllara yaylm. On beinci yzyln sonlarna doru, Bosna'da Mslmanlar'n says Hristi-298 yanlar'in sekizde biriyken, on altnc yzyln ortalarna gelindiinde, bir de bakyorsun Bonaklar'n yars Mslman olmu." Burhan bir meterjin inesi daha yapmaya hazrlanyordu oluna. "Tarih dersine bir dakika ara verin," demiti, olunun kalasna ineyi batrrken. "Baba, sen ine vurmay ne zaman rendin?" diye sormutu Fiko. "Sava insana her eyi retir. Bir de bar iinde yaamay -retse, keke." Burhan, ineyi yaptktan sonra, Raif e dnmt. "Yahu ben senin tarihe bu kadar merakl olduunu hi

bilmiyordum," demiti. "Enite, hepimizin bir gizli ynn ortaya kard bu sava yle deil mi? Ben de sende sakl bunca cevheri grememiim yllardr." Glmt Burhan, "Keke..." demi ve susmutu. Raif dnmt, bu cmle nasl tamamlanrd diye, "Keke sava olmasayd da, sen bendeki cevheri grmeseydin," mi, yoksa "Keke bendeki cevheri Nimeta da grebilseydi," mi? Burhan' bu kadar yakndan tanyal beri, ablasn ne zaman dnse, ince bir sknt kaplyordu iini. Bu kez de kendi skntsndan kurtulmak iin, yine Fi-ko'ya dnm, tarih dersine devam etmiti. ocuun atei kmaya balamt. nce hafif bir titreme gelmiti. Burhan parkalardan birini bacann altndan alp, stne rtmt. Sonra, uyku ile uyanklk arasnda gidip gelmeye balamt Fiko. Uyank olduu zamanlarda, "Anlat, day," diyordu. Geceyi kazasz belasz sona erdirmeye alan ehrazad gibi, masaln uzata uzata, ayrntlarla ssleye ssleye anlatyordu Raif. O yorulduunda, Burhan balyordu anlatmaya. Sanki susarlarsa, anlatacaklar biterse, Fiko da bitecekti. Sanki her nn arasnda, Bosna tarihine ilikin bir by olumutu. "Anlat, day... anlat, baba..." Onlar anlattka, sesleriyle hayata balanyor gibiydi ocuk. Onlar anlattka, ecel ambulansn kapsndan ieri uzatamyordu ban. Hep anlatyorlard. Fiko, yar uyku yar baygnlk iinde, tarihin labirentlerinde gidip geliyordu. Osmanl aknclar at koturuyordu Balkanlar'da. 1350'lerden itibaren, Trakya'y, Bulgaristan' ap geliyorlard akn akn. Srplar, Bonaklar, Macarlar, Hrvatlar kar koymaya alyordu aknclara. Gidiyor ama her bahar daha da glenerek geri dnyorlard. Fiko ekiyordu ordularn ban. Klc elinde, atnn stnde drtnala kouyor, kouyordu Kosova'da. Kh o tarafta, kh bu tarafta savayordu. Bosna topraklar, Vibosna dolaylar, bir Macarlar'n bir Osmanllar'in eline geiyordu. Bonaklar, Macar-lar'la Osmanllar'n arasnda bunalyordu. Yaln kl Osmanl aknclar, birden gm miferleri, elikten rlm zrhlaryla Hal ordularna dnyordu. Yine savayordu Fiko. Bu kez de Hallar'a kar savayordu. Sava hi bitmiyordu. Durmakszn akyordu kan. O kadar ok akyordu ki, Milaka nce pembeye dnyor, sonra kpkzl oluyordu. Burhan sigara tabakasna sard gazl bezi, tm gcyle bastryordu yarasna olunun. Raif fanilasn kartp mataradaki suyla slatyordu Fiko'nun ateten yanan alnna koymak iin. Fiko elinde klc, atn koturuyordu. "Anlat day... anlat baba..." Raif anlatyordu. Anlatrken gzyalar yanaklarndan sessizce yuvarlanp azna giriyordu. Tuzun tadn alnca fark ediyordu aladn, ama susmuyor, anlatmaya devam ediyordu Raif. "Son Bonak Kral Stefan Tomaevi, Papa'ya mektup stne mektup yazyor, Osmanhlar' durdurmak iin Venedik'ten yardm talep ediyordu. Mezhep ayrlnn nemsiz ayrntlar yznden stlerine defalarca yollanan Hal ordular, bu kez hi gnderilmiyordu. Kral her gn dua ediyordu Kilise'nin mihrabnda, kendini Osmanl'dan kurtaracak nal seslerini duymak iin. Stefan Tomaevi, hi gelmeyecek ordular bekliyordu. Bouna."

Burhan'n dudaklar kpr kprd. Olunu kurtarmas iin, Tanr'ya sessizce dua ediyordu iinden. Fatih Sultan Mehmet'in askerleri, 20 Mays 1463'te, Bobo-va'da Bonak Kalesi'ni aldktan sonra, Bonak Kral kuzeye do-299 ru kaarken, ellerini ge kaldrm dua ediyorlard bir azdan. Sesleri gkyzne ilahi bir koro gibi ykseliyordu. 3OO Bir r alyordu Bosna'da. Kilisenin mezaliminden illallah demi Bonaklar, sevecen, hogrl, filozof dervileri barlarna basyordu. Dini inanlar yznden ldrlmek, kesilmek, yama edilmek, ikence yoktu. Inanamyorlard duyduklarna... Osmanl Sultan dinlerine karmayacakt... Vergilerini versinlerdi... Osmanl ordusuna asker yetitirsinlerdi... Bosna Nehri'nin tm kollan prl prl parldyordu gnein nlaryla, altn gibi. Fiko, Mi-laka'nn altn rengi sularnda hi durmadan yzyordu. O kula atarken sularda, Anadolu akn akn iniyordu Balkanlar'a. Karaman beylii yrelerinden, Tokat'tan, Mardin'den, Konya'dan geliyorlard. .. Konyarlar... Akkoyunlular... Karadeniz'in kuzeyinden Pe-enekler... Balkan topraklan, Iliryahlar'dan sonra, Slav ve Macar rknn yan sra, Anadolu Trk'yle de hercmer oluyordu. "Drt yz yl iinde tam iki yz krk Osmanl valisi, dn hele, yeen," diyordu Raif. Fiko ateler iinde, dnyordu. nce Osmanl'nn kulu, sonra bir tr efendisi olan ve sonunda Osmanl'nn eliyle boulan Bonak yenierileri dnyordu. Mslman Bonak Beyleri dillerini, geleneklerini, yazlarn deitirmiyorlard. Osmanl'nn yollad paalarn Osmanl tarafndan kurulan Bosna Saray'da yaamalarna bile izin vermez oluyorlard. Sadece haftada bir gece, tek bir gece misafir ediyorlard Bosna Saray'da valilerini ve sonra seksen kilometre uzaktaki Travnik'e yolluyorlard, hibir ilerine karmadan uzakta oturmalar iin. Efelenmeye, itiraz etmeye kalkanlar, ya da idareyi eline almaya yeltenenler, hemen Sultan'a ikyet edilip geri yollanyordu. Bonaklar kimseden emir almyorlard. Yenieri ocann kaldrlmasn kabul etmiyor, isyan stne isyan karyorlard. nc Selim'in ve ikinci Mahmut'un reform hareketlerine kar kyor, modern-letirilen ordunun niformalarn giymeyi reddediyorlard. Fiko inliyordu uykusunda. Tm Avrupa'da feodal sistem kerken, yzyllarn iinde, efendilerinin efendisi konumuna gelmi Bonak Beyleri direniyordu. Yenieriler ve Bonak soylular kar koyuyordu her trl yenilie ve Sultan'a... isyanlar kyordu. Bir onlarn, bir Sultan'n ordular heder oluyordu... Yeniliyordu Yenieriler... krmz, sar, siyah izmeleri, bol mavi alvarlar bir tarafa, cennet kular ilenmi uzun

kee klahlar te yana dyordu... ocaklarn vermemek iin balarn veriyorlard. Birka ay sonra, 1828 ylnn Temmuzu'nda, yine toparlanp ayaklanyorlard... gn gece kym yapyorlard gafil avlanan dmanlarna... intikamlar ylesine korkuntu ki, 1850 ylna kadar sryordu deheti... Bir sre yaprak kmldamyordu Bosna'da. Ve sonunda, onu ba tac yapan, ona en byk imtiyazlar tanyan, en geni haklar veren Osmanl'nn eliyle silinirken tarihten, efendisini de bitiriyordu Bosna kendiyle birlikte... Bosna ve Osmanllar, birbirinin kucanda can ekien iki sevgili gibi art arda tkeniyordu. "Raif... ocuk kendinde deil. Sus artk." ocuk kendinde deildi. ocuk gidiyordu. Burhan ne yapacan bilemez haldeydi. Ambulanstan inmi, ila antasn olduu gibi, yere, topraa boaltm, kartrp durmu, birini alp, tekini brakmt ila kutularnn. stlerini okuyup okuyup frlatp atmt. Hepsini tek tek elden geirip, yapacak bir ey olmadn grdkten sonra, yine ambulansa binmi, olunun ban dizlerine ekip oturmutu. Kafasn cama dayam, Fiko'nun ate gibi yanan alnn, salarn okarken, bir taraftan da yaam sorgulu-yordu. Kendilerine sunulan yetmi, seksen yllk mrn ilk ve son onar yl, ocukluun bilinsizlii ve yalln aresizlii iinde getiine gre, ellerine kalan elli yl, itiip kakarak, dverek, sonra da dvmenin getirecei ykntlara ve kayplara hayflanarak heba etmek iin mi dnyaya yollanmt insanolu? Bogomil, Hristiyan, Musevi ya da Mslman, ne olursa olsun, ne biim bir kaderdi insanolununki? Sonra baka eyler dnmt. Uzun sren bir suskunluktan sonra, nihayet konutuunda: "Biliyor musun Raif," demiti Burhan. "Bu aresizlie bir son vermemiz lazm." 301 "Fiko'yu akam beklemeden, ormandan geirelim mi diyorsun?" 302 "Yok, u andan sz etmiyorum ben. Demin halimizi dnrken, bir imek akt kafamda... Abluka altndaki ehirden bir k yolu bulunamaz m?" "Herifler dalara hkimler, enite. Yolda yryeni sniperle vuruyorlar." "Yerin stnde evet, ama yeraltna inilirse..." "Ne demek istiyorsun?" "Bir tnel... bir tnel kazlacak olursa, tek k noktamza doru, o zaman gda ve ila sevkiyat yaplabilecei gibi, yarallarmz da kurtarabilirdik." "imdi tnel mi kazalm enite?" "u andan sz etmiyorum ben. Bu tnel fikrini gelitirmek lazm."

Raif, Burhan'n olunu bu badireden karabilmek iin cann vermeye hazr olduunu biliyordu. Soukkanlln kaybetmemesi artyla belki mmkn olabilirdi kurtulu. Ama adam, gcn yitirmi, samalamaya balamt. Tnelmi! Cevap bile vermemiti. Bir sre nce grdklerini sandklar ara yaklayordu... Ban dorultmutu dayad yerden, kvrla kvrla ykselen yolun taa en aalarndaki toz bulutunun bir hayal deil de gerek olduunu grmek iin. "O ara trmanyor yukarya, enite," demiti Raif. "Sanrm bir cip bu, ok da hzl geliyor olmal, bu kadar toz kardna gre..." Nefeslerini tutup beklemilerdi. Fiko acyla buruturmutu yzn. Kmldanmt babasnn kucanda. Fiko'nun alnna koyduklar fanilay yeniden slatm, akaklarn vmt Raif. "Atei drebilseydik... ," demiti Burhan. Yz bembeyazd. eytanla pazarla hazrd olunun hayat iin. Ama bu da bana eytan bile uramyordu nicedir. eytan aadayd, Saray-bosna'ya giden yollar tutmutu. "Kanamay durdurmak daha da nemliydi, bak onu baardk enite." Homurtu giderek yaklayordu. Bir korna sesi duyduunu sand Burhan. Bib-biib-bib-biib. Sanki biri, geliini mjdeliyordu onlara. Olunu sarsmamak iin kmldayamyordu. "Raif, inip baksana," dedi. Raif de enitesi gibi, duyduunun, mit ettiinin hayal olmasndan korktuu iin, kmldayamamt yerinden. Burhan yle syleyince, frlad. Camdan baknca, Raif in sevinle ellerini kollarn salladn grd Burhan. Hayal grmemilerdi, bir cipti gelen. Demek Ni-meta baarmt. Olunu selamete gtrecek bir eyler ayarlamt. Saatine bakt. ard. Ona yzyllarca srm gibi gelen zaman dilimi sadece birka saatti topu topu. Bonaklar'n tarihini bir batan bir baa yaarlarken ambulansn iinde, yarm gn ancak gemiti. Raif yoku aa kouyordu imdi. Gzlerini yumdu, kmldamadan bekledi. Az sonra Nusret'in sesini duydu. "Komutanm," diyordu. "Baardk komutanm. Yenge, Fiko'yu kolayca Hrvat tarafna geirecek birini buldu." "uradaki antay versene," dedi Burhan, n koltukta duran antay iaret etti. Nusret'in uzatt antay alp, olunun bann altna, kendi dizinin durduu yere yerletirdi, indi ambulanstan. Cipteki yabanc da inmi, ona doru geliyordu. Karsndaki sivil giyimli, ba tral adama bakt. Bu yz bir yerlerden hatrlar gibiydi ama karamyordu.

"Dilerim ge kalmadm. Fiko'yu gtrmeye geldim," dedi adam, elini uzatt Burhan'a. "Burhan, ben Stefan, hatrladnz m beni?" Burhan'n adama uzatt eli, bu ad duyunca havada kald. Stefan! STEFAN! OLAMAZ! "Zagreb televizyonundan... Nimeta'nn arkada. Hani bizi tantrmt, taa Zagreb'de..." Kulaklar uulduyordu Burhan'n. Dizleri titriyordu. Olunun hayat iin pazarlk yapaca eytan kendi deil miydi isteyen? O kadar istemiti ki gelmesini, gelmiti ite. Gelmi, karsnda durmu, "Olunu ver," diyordu. Burhan artk pazarlk yapmak istemiyordu eytanla. Sadece ldrmek istiyordu onu. 303 "Herkes iini kaybederken, Knin'deki iinden niye atlmadn sanyorsun, sen" diyordu kaba bir ses, "karn beceren o Hrvat 304 televizyoncunun torpili olmasayd, sen de oktan bizim saflarmza katlmtn. Grrdk seni o zaman, savatan ve Hrvatlar' ldrmekten yana msn, deil misin? Sen, irketinle ilikilerin mhendislik dehan yznden sryor sanyordun, deil mi?" Burhan kulaklarn kapatyordu eliyle, ama yine de duyuyordu adamn sesini. Oysa adam yoktu. Adam yedii yumruktan bir tane daha yememek iin, krlan burnu avularnn iinde, oktan kap gitmiti. Ama sesi hi durmadan yanklanyordu Burhan'n kulaklarnda, "Karn beceren o Hrvat'n torpili... Ka-r-n be-ce-ren- o-Hr-vat..." Eli, farknda olmadan belindeki tabancaya gitti. "Enite!" Raif in sesiyle kendine geldi. Nusret ve Raif aknlk iinde ona bakyorlard. Yznden kan ekilmiti Burhan'n. "Ne var?" diyebildi. "Ne istiyorsunuz?" "ocuu almaya geldim. Fiko'yu. Stup zerinden Saraybos-na'ya geirecektim ama, imdi Raif in dediine gre, zamanmz ok dar. Onu bir an evvel, bizim tarafta tam teekkll bir hastaneye yetitireceim. Biraz acele etsek." "Nereden ktnz siz?... Kim yollad sizi?..." "Bana Nimeta haber yollad. Benim her iki tarafa da gei belgelerim olduu iin... ans eseri bulabildi beni, Sonya. Yarm saat sonra arasayd gitmi olacaktm. Aslnda ok nceden ayrlacaktm Saraybosna'dan... Sonra bir iim kt, kaldm. Ksmet ite." Fiko'nun uykusunda inlediini duydu Burhan. Olu on yedi yandayd. Yaamalyd. Hibir eyin nemi yoktu, Fiko'nun hayat karsnda. eytanla pazarla oturacakt aresiz.

"Evet, ksmet!" dedi. Her eyin oluumunda bir neden olduuna inanrd. Nimeta'ya daha nce syledii gibi, mutlaka hesab yanllkla ona yazlm bir gnah dyordu Burhan. "Ka saatte gideriz?" diye sordu. "Sizi de o tarafa geiremem, Burhan. ocuun girii de tehlikeye der sonra. Ama hastanede, onu doktorlara teslim eder etmez haber yollarm size." "Beni sokamazsanz, Fiko'yu nasl sokacaksnz snrdan?" diye 3^5 sordu Burhan. " "Syledim ya, benim gei belgelerim var. Fiko ise daha ocuk saylr. Olum veya yeenim diyeceim onun iin. stelik ar yaral. Acil bir durum var... onu sokmay baaracama eminim." iki adam ayakta kar karya duruyorlard. Burhan, "nce karm aldn, imdi de olumu alyorsun benden," diye dnyordu. Dudaklarn ylesine skmt ki, ince bir haneri andryordu az. Birbirine kenetledii dileri acyordu. Stefan tahmin ediyordu Burhan'n aklndan geenleri. Burhan'n yz ifadesini grd an, bildiini anlamt. u anda belindeki silah ekip kendine dorultsa, onu vurabilirdi. akanda bir damar seiriyordu Burhan'n. Gzleri iki derin kuyuydu. Renkleri solmu, sadece ac kalmt yuvalarnda. Koyu ve derin bir ac. Bosna'nn asrlardr biriken kini, onun yreini yakyordu ve onun gzlerinde yansyordu. Bir kapana skmt Burhan. Baka zm, baka kurtuluu yoktu. Stefan'a olunu teslim edecekti, aresiz. Yeter ki Fiko dayanabilsin hastaneye kadar. Birka saniyelik bir zaman dilimi iinde, Burhan bir on ya daha ihtiyarlad. Hzla akt seneler. Asrlar ncesinden gelen anlar ona arptlar, sarsaladlar onu. Yzyllardr kh sarma dola yaadklar, kh birbirlerinin gzlerini oyduklar komu topraklarn adamna bakt. Ne tuhaf, ocuunu kurtarmaya karar verdii anda, iini kavuran o kzgnlktan, o yakc hrstan eser kalmam gibiydi yreinde. Karsndaki adam, ok uzun zamandr tanyormu gibi bir duyguya kaplmt. Olunun tek kurtulu aresi o olduu iin mi? Can verdii bir hayatn srmesine dair umudu, u anda sadece o mmkn klabildii iin mi? Arkasn dnp ambulansa yrd. Fiko yine sayklyordu uykusunda. Alnndaki fanilay, matarasmdaki son damlalarla slatp, yeniden yerletirdi bana. Geri geldi. S 20 "ocuu sarsalamak istemiyorum, ambulans alr msnz?" diye sordu. 306 "Elbette," dedi Stefan.

"Fiko'yu doktora teslim edince, televizyona telefon edin, biliyorsunuz o telefon alyor," dedi Burhan, "ila antasnda fazla bir ey kalmad ama, gazl bezler orada... yolda kanama olursa, yarann stne bastrrsnz." v "Tamam, lk yardm ilemlerini bilirim zaten. Ama gerek kalmayacak. Kestirmeden gideceim ve hastaneye varr varmaz size hemen haber yollatacam," dedi Stefan. "Fiko'ya..." Tam, 'olum gibi' diyecekken sustu. Daha fazla yaralamaya hakk yoktu Burhan'. "... z kardeim gibi, en yaknm gibi bakacam. Sakn merak etmeyin," dedi. Burhan ambulansa girdi yine. Olunun ate gibi yanan elini avcuna ald, yreine bastrd. "Gle gle git sevgili olum. Gle gle git, iyile ve bize sa salim dn," dedi, "Allah'a emanet ol." Dudaklarn dedirdi ocuun solgun yzne, indi ambulanstan, Stefan'n nnde dikildi. Bu kez o uzatt elini nce. iki adam elleri birbirlerine kenetli kaldlar bir an. Ayn rktan, kim bilir belki de ayn soydan geliyorlard. Ayn yalarda, ayn boylardaydlar. Ayn kadn sevmilerdi. Atalar ayn Tanr'ya ayr yollardan ulamak istedikleri iin, biri Bonak dieri Hrvat't. Bunu kendileri sememilerdi, savamay ve kaderlerini de semedikleri gibi. Ve ambulanstaki ocuu kurtarmann dnda, beklentileri yoktu yarnlar iin. Yarnlar, kurun, havan topu ve bombayd, kand. Ama her ikisi de farkna bile varmadan 'daha gzel gnleri' bekliyorlard, insanlar, deiik inanlarla ve hrslaryla ne kadar kartrrlarsa kartrsnlar, kana, acya, iddete bulatrsnlar bu muhteem dnyay, yaam bir umuttu sonuta. Hi bitmeyen bir umuttu. Sarsla sarsla giden ambulansta, Fiko gzlerini at bir ara. Bir yabancnn yannda, Hrvat blgesine doru yol almakta olduunu renince, yrei skt. "Ben yabanc saylmam Fiko," dedi Stefan, "annenin ok yakn bir dostuyum, meslektaym. Seni az sonra bir hastaneye ulatracam. Sakn korkma, pansumann, tedavin yapldktan, atein dtkten sonra kararn vereceksin, evine veya istanbul'daki akrabalarnn yanna dnmek iin." "istanbul'da ne iim var?" dedi Fiko. "lyileebilirsem, Saray-bosna'ya geri dnerim." "Sava bitene kadar emniyet iinde yaamak istersen... Neyse, hastaneden ktn zaman verirsin kararn." "Eer yaarsam." "Yaayacaksn," dedi Stefan, bir emir verir gibi kesindi ses tonu. Yatt yerden sadece mavi g ve yol boyunca sralanm aalarn yapraklarn grebiliyordu ocuk. "Snra ok var m?" diye sordu. "On be dakika kadar sonra snrdayz."

Az daha gittiler. Hrvat blgesini belirleyen barikatlara yaklanca yavalad Stefan. "Fiko, sen gzlerini kapat ve uyur gibi yap. Senin kendinde olmadn syleyeceim polislere. Sakn beni yalanc kartma emi," dedi. Fiko, son kez bakt yatt yerden, kendi yurdunun semalarndaki beyaz bulutlara. Sonra smsk yumdu gzlerini. "Elveda benim gzel Bosnam," dedi iinden. "Elveda doduum toprak, sevgili memleketim, sevgili ailem. Elveda." Bosna, kahraman, cefakr ve ileli Bosna, bir evladn daha bekliyordu imdi, geri dnmesi iin. Umutla. 307 Sonsz Nimeta'nn yksnn son bulduu 1993 Mart'ndan sonra, Saraybosnallar, havameydanmn altna bir tnel kazmay akl ettiler. Bir metre altm santim yksekliinde ve yedi yz altm metre boyunda olan bu tnel, uvallarla patates ve yumurtann srtlarda iki bklm tanarak ehre sokulmasna imkn vererek, alktan lme noktasna gelmi olan Bonaklar'n hayatn kurtard. Tnel ayrca hastalarn ve yarallarn ehrin dna kart-labilmelerine ve kente ila sevkiyatna yarad gibi, Saraybos-na'nn durumunu incelemek iin gelerr yabanc politikaclarn da ehre girip kabilmelerini mmkn kld. Bonaklar'n, 5 Nisan 1992 ylnda Bosna-Hersek'in bakenti Saraybosna'da balayan sava 26 ubat 1996 ylna kadar srd. Saraybosna ehri tam 1.395 gn kuatma altnda kald. 1.600'n ocuklarn oluturduu 10.600 Bonak hayatm yitirdikten sonra, savaan taraflara Dayton anlamas kabul ettirildi. Bu anlamaya gre, Bosna-Hersek'in yzde elli biri Bonak ve Hrvat Federasyonu'na, yzde krk dokuzu da, Bosna snrlar iinde savatan nce nfusun ancak yzde otuz drdn oluturan Srbistan'a brakld. Bonaklar'n varln Balkanlar'dan, adn ansiklopedilerden silmek iin drt yl boyunca tm dnyann gzleri nnde bir soykrm yaanm, mzeler, ktphaneler, arivler bombalanmtr. Ama tarihin ve gerein asla deiemeyeceinin bir kant olarak, Bonaklar, amansz bir soykrmndan sonra bile, Bosna'daki sekiz yz yllk varlklarn hl srdryorlar. Teekkrler Beni Bosna, Bonaklar ve ailemiz konusunda aydnlatarak bu kitabn yazlna katkda bulunan kuzenim Ecvet Kulen'e, deerli ressam Ferruh Baaa'ya, Muzaffer Kaleolu Hanmefendi'ye, beni birok konuda aydnlatan Bnyamin Trk'e, Hakime Sancak'a, Hseyin Gl'e, Emel Akal'ya ve elime deerli belgelerin gemesini salayan Ayzen Topalolu'na teekkr ediyorum. Bosna'da bana evlerini, yreklerini aan Bonak dostlarm asla unutmayacam. En bata, beni Bosna'da hi usanmadan gezdiren, bilgilendiren, en ince ayrntlara kadar aydnlatan, romann zihnimde canlanmasn salayan sevgili Esat Mavri'e ve Esat' bana tantran Halide Mezinovi ile Belks Tekeliolu'na da teekkr etmek isterim.

Bana, Bonaklar'n gerek dnyasn, yaamlarn tantan, anlarn paylaan deerli dostlarm Prof. Lamia Hacosmanbegovi ve ikram, sevecenliiyle 'Beyliini kantlayan Muhammed Gra-daevi ile ei Zmrt Hanm'a, sevgili Mirso ile Yasna Sijeri'e, Hana Alikadi'e ve Mnire Acm'a, nme, savata yaayan bir kentin ayrntl gereklerini serdikleri iin, kran borluyum. Bosna-Hersek Trkiye Bykelisi Sayn Mehmet Grkay ve ei Sema Hanmefendi'nin misafirperverliini, yakn ilgisini de asla unutmayacam. Historija Bonajaka adl eserin 12. yzyla ait blmlerini benim iin Trkeye eviren Nusret Uluca Beyefendi'ye en iten teekkrlerimi sunuyorum. Kaynaka Bu kitabn yazl srasnda yazar; Bosnia, A short History: Noel Malcom, Paper Mac, 1994-96; Bosna Tarihi: mer Bosnavi, Kltr Bakanl, 1978; Black Lamp and Grey Falcon: Rebecca West, Penquin Books, 1969; The Bosniak: Adil Zulfkarpasi, Hurst & Company, 1998; Balkan Yolcusu: Firuzan, Yap Kredi Yaynlar, 1996; Bosna Yazlar: Erturul Gnay, AD Yaynclk A.. 1997; Historija Bonajaka: Mustafa mamovi, Bonaca Zajednica Kltre, 1996; u Bizim Rumeli: Ylmaz etiner, Milliyet Yaynlar, 1994; Etnik Tecavz: Elena Doli, Chiara Valentini, Real Yaynclk, 1994; Zlata'nm Gnl: Zlata Filipovi, Papirs Yaynlar, 1997; The Death of Yugoslavia: Laura Silber, Allan Little, Penguin Books, 1995; Gzm Yas Tuna Selidir imdi: Selma Fndkl, Sel Yaynlar, 1997; Devletler ve Hanedanlar, cilt 4: Ylmaz ztuna, Kltr Bakanl Yaynlar/134; Devletler ve Hanedanlar, cilt 2: Ylmaz ztuna, Kltr Bakanl Yaynlar/1101; Sokollu Mehmet Paa: Radovan Samari, Sabah Yaynlar, 1997; Saraybosna: M-nire Acm, Ali Koak, mge Basmevi, 1996; Byk Darbe: Altan Deliorman, Boazii Yaynlar, 1975; Balkanlarn Tarihi: Georges Castellen, Milliyet Yaynlar, 1995; Bonak Kz Melo: Muzaffer Kaleolu, 1998; adl kitaplardan Bosna-Hersek'in tarihi, konumu, sosyal ve siyasi yaps hakknda genel bilgi sahibi olduktan sonra, ayrntl bilgiler iin aadaki kitaplardan yararlanmtr: 1) Black Lamp and Grey Falcon (Rebecca West) 2) History of Bosnia (Noel Malcom) 3) The Death of Yugoslavia (Laura Silber ve Allan Little) 4) Historija Bonajaka (Mustafa mamovi) 5) Devletler ve Hanedanlar, cilt 4. (Ylmaz ztuna) AYE K U LIN * Sevdalinka 15. BASIM Remzi Kitabevi Postane binasnn yan sra, Milli Tiyatro, Hukuk Fakltesi ve civardaki binalar da yanyor, yeni patlamalarla bu ate dansna elik ediyorlard. Rzgrda uuan kzl salar gibi savrulan a/ev/er/y/c har har yanyorlard. Yandka, krmz bir fona izilmi, simsiyah iskeletlere dn yorlard.

Nimet a, ta kesilmi, gemiini seyrediyordu alazlarn tesinde. ocukluu, genlii, anlar, sevinleri, kederleri incelip uzayarak, bklerek alevlerin arasnda ge ykseliyor, Saraybosna klleriyle birlikte saa sola savruluyordu. Ki " .f Bosnal bir gazeteci olan Nimeta, dnya tarihinin en acmasz soykrmlarndan birinin yaand Bosna savann ortasnda kendisi ve ailesi iin yaam mcadelesi verirken, iinde kyasya sren bambaka bir savala da baetmek zorundayd... ISBN 975-14-0678-1 9"789751"406781" Aye Kulin _ Sevdalinka

You might also like