Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 2

Akne Vulgaris

Ertuğrul H. AYDEMİR
İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Dermatoloji Anabilim Dalı, İstanbul

Akne Vulgaris, üzerinde en çok konuşulan, en çok yo- donlardır. Tipik olan ve tanınan komedonlarda folikül
rum yapılan dermatozlardan bir tanesidir. Türkçe olarak ağızları açık ve uçları siyah görünür. İri ve açık kome-
“Ergenlik Sivilcesi” diye anılır. Pilosebase birimin kronik donlar çirkin olmakla birlikte, enflamasyon bunlarda
iltihabi bir hastalığı olup, her iki cinste ve tüm ırklarda değil, ucu açık veya kapalı mikrokomedonlarda geliş-
eşit oranda görülür. Genellikle ergenlik döneminde baş- mektedir. Eritemli papüller enflamasyonun ilk belirtileri
lar fakat, bitiş zamanı değişkendir. 18-20 yaş olabileceği olup, bunları püstüller izler. Akne şiddeti kişiden kişiye
gib 25-30 yaşlara kadar da uzayabilir veya bazan daha çok değişir. Seyrek olarak yağ bezlerinin çok irileştiği ve
geç yaşlarda başlaması da söz konusu olabilir. deri altında nodüllerin oluşumuna neden olduğu kistik
akne tipleri görülür ki bunlar çirkin görünüşlü olduğu
Aknenin etyolojisi çok tartışmalıdır. Kesin olan yanı yağ
kadar tedaviye de dirençlidirler.
bezlerindeki büyüme ve aşırı çalışmadır ve bunların or-
taya çıkması ise kişisel yatkınlığa yani kalıtsal özelliklere
bağlıdır. Tedavi
Akne tedavisinde genel ilke en az yan etkiyle hastalığı
Etyopatojenezde üç ana faktör vardır:
kontrol altında tutabilmek, hastanın aknesiz yaşamasını
a. Sebum yapımında artış sağlamak, görünüşü ve psikolojisini düzeltmek, iz kal-
b. Anormal foliküler keratinizasyon masını önlemektir.
c. Mikrobik kolonizasyon
Akne tedavisinde en önemli şey ise hastayı ilgiyle din-
Sebum miktarının artışının yanı sıra sebumun yapısı da leyip, aydınlatmak, hastalık hakkında bilgilendirmek
değişiklikler gösterir ki aknenin temel patolojisi veya di- ve gerçekçi beklentiler oluşturarak hastanın tedavi uyu-
ğer bir deyişle olmazsa olmazı sebum artışıdır. Sebumun munun en üst düzeyde olmasının sağlanmasıdır. Yine
artışı bakterilerin üremesine de uygun bir ortam hazır- aynı şekilde hastanın yanlış bildiği, “yiyeceklerin akneyi
layarak enflamatuar fazın oluşumuna dolaylı bir katkıda arttırıcı etkisi, karaciğer bozukluğunun neden olması”
bulunur. Foliküllerdeki keratinize hücrelerin yapımında gibi kulaktan dolma bilgiler de düzeltilmelidir. Makyaj
ve yapışkanlıklarında da bir değişiklik vardır ve bu yapı- konusunda da yağlı ürünlerin kullanılmaması dışında
şık hücrelerin sebumla birleşmesi sonucu aknenin temel kısıtlayıcı olmamalı, aksine makyajın bayanlarda çok
elemanı olan komedonlar oluşur. Akne patojenezinde olumlu psikolojik katkıları olabileceği unutulmamalıdır.
etkili olan, folikülde yerleşik asıl mikrorganizma Propio- Bunun yanı sıra, tedavi beklentileri gerçekçi kurulmalı,
nibacterium Acnes’tir. Staf. Aureus, P. Orbiculare ve sey- tedavinin yavaş olacağı, ikinci ayın sonunda %40 kadar
rek olarak ta Demodex Follicularum vardır fakat bunlar bir iyileşme beklenirken, altı ayın sonunda iyileşmenin
enflamasyon sürecini etkilemez. Çoğalan P.Acnes’e karşı %80-90 düzeyine varacağı, bu nedenle sabırla ve istik-
oluşan enflamasyon, aknenin papül ve püstül gibi enfla- rarlı bir şekilde ilaçlarını kullanması gerektiği vurgulan-
matuar elemanlarını oluşturur. malı, ilaçlara bağlı tahrişler, kızarma, soyulma vb. yan
etkilerin olabileceği ve bunlardan ürkmemesi ve tedaviyi
Etyolojide androjenik hormonların kısmi etkileri dışında
bırakmaması gerektiği çok iyi vurgulanmalıdır
bilinen ciddi bir tetikleyici yoktur ki bunlar da yalnızca
bayan hastaların sınırlı bir kısmında etkilidir (Özellikle Tedaviler temel etyopatojenetik kaynaklar olan; a)Artmış
polikistik over eşliğinde). Yiyeceklerin ve stresin etkisi sebase gland aktivitesi, b) Artmış foliküler keratinizas-
çok tartışılmışsa da bu konuda da kesin bulgular göste- yon, c) P. Acnes ve d) Enflamasyon üzerine yönlendirilir.
rilememiştir. Makyaj malzemelerinin de sanıldığı kadar Yerel ve sistemik tedaviler tek tek veya birlikte kullanı-
etkisi yoktur, yalnızca yağlı ürünlerin sürekli kullanıl- labilir.
ması akneyi alevlendirir, hiç aknesi olmayanlarda dahi
akneyi tetikleyebilir. Yerel Tedavi
Akne, yağ bezlerinin fazla bulunduğu başta yüz olmak Sistemik tedavi kullanılsın veya kullanılmasın, yerel te-
üzere sırt, göğüs ve omuzlarda yerleşir. Seyrek olarak davi tüm hastalara gereklidir ve yalnızca yerel tedaviyle
kalçalarda da bulunabilir. Yüzde özellikle alın, burun, kontrol altında tutabileceğimiz hafif tipteki hastalarda
çene ve yanaklarda yerleşir. Başlangıç lezyonları kome- yalnızca yerel tedavi kullanmak genel kabul gören bir

Klinik Gelişim 35
yaklaşım şeklidir. Salt komedonlu nonenflamatuar akne- Sistemik Antibiyotiklerin asıl etkileri P. Aknesin üreme-
ler veya hafif ve orta derecedeki enflamatuar akneler bu sini engelleyerek olur. Bunların neden olduğu enflamas-
gruba girebilir. Ayrıca idamede de tek başına yeterlidir. yonu da dolaylı olarak engellerler. Fakat bunun yanı sıra
doğrudan antienflamatuar etkileri de vardır. Sistemik
Yerel tedavide, kullanılan ürünün niteliğine bağlı olmak-
antibiyotiklerden tetrasiklinler (250-1000 mg/gün) hem
sızın temel uygulama ilkesi, göz çevresi, ağız ve burun
aknedeki etkinlikleri, ucuzlukları ve hem de yan etkile-
deliklerinin köşeleri korunarak ilaçların tüm yüze veya
rinin azlığıyla en çok yeğlenenlerdendir. Son zamanlarda
tüm gerekli alanlara sürülmesidir. En çok kullanılan te-
doksisiklin (100-200 mg/gün) daha öne geçmiş durum-
davi ajanları benzoyl peroksit, retinoik asitler, soyucular,
dadır. Trimetoprim ve eritromisin (1000 mg/gün) diğer
antibiyotikler ve azelaik asittir.
çok kullanılan ve etkili olan ilaçlardır, eritromisin diren-
Yerel antibiyotikler P.Acnes’in üremesini inhibe ederek ci en çok olanlardandır. Son zamanlarda azitromisin ve
enflamasyon gelişimini önlerler, yalnızca antibiyotiklere diğer makrolidler de kullanılmaktadır. Genelde 3-6 aya
direnç gelişmesi söz konusu olduğu için, zaman başka kadar sürdürülebilirler ve sistemik antibiyotik kullanıl-
antibiyotiklerle veya antiseptiklerle dönüşümlü kullanı- dığında direnç gelişimini önlemek için yerel antibiyotik
lır. Ayrıca doğrudan antienflamatuar etkileri de vardır. kullanımı önerilmemektedir. Direnç gelişimi antibiyotik
Günde 1-2 kez uygulanabilir. Bunlardan en çok kullanı- kullanımındaki en önemli sorunlardan biridir.
lanlar eritromisin, klindamisin ve tetrasiklindir. Antiandrojenler daha çok polikistik overli bayan hasta-
Yerel antiseptikler de aynı şekilde etki ederler. Bunlarda larda kullanılır, fakat kullanımları sınırlıdır.
direnç gelişimi yoktur ve etkilerinin antibiyotiklerinki- Retinoidler, özellikle kistik akneler gibi sorunlu tipler-
ne yakın olduğu bildirilmektedir. En çok kullanılanlar de çok kullanılırken günümüzde inatçı ve psikolojik
Benzoyl peroksit (%2.5-10), azelaik asit (%5) ve sodyum sorun yaratan orta şiddetli, klasik aknelerde de kullanı-
sulfasetamiddir. Aynı zamanda hafif komedolitik etkiye labilmektedir. Aknedeki dört ana faktöre de etkili olan
de sahiptirler. Benzoyl peroksit giysilerin rengini açabi- tek ilaçtır ve akne tedavisinde bir devrim olarak kabul
lir, hasta uyarılmalıdır. edilmektedir. Sebum yapımı ve komedojeneze doğru-
Retinoidler aknede en çok kullanılan ilaçlardandır. Açık dan, P.Aknes’e ve enflamasyona ise dolaylı olarak etki
ve kapalı komedonları çok iyi etkileyerek, hem eskilerin eder. Sebum üretimini azaltır, aktif, enflamasyonlu yağ
atılmasını sağlar ve hem de yeni yapımı engeller. Dolaylı bezlerini inaktive eder ve küçültür. Lipidlerin yapısını
olarak, P. Acnes üremesi de durur ve enflamasyon bas- değiştirir. Sebum miktarını azalttığı için de dolaylı olarak
kılanır. Antibiyotik veya antiseptiklerle kombinasyon- bakteri sayısını azaltır. Ayrıca keratinizasyonu da düzen-
ları çok iyi sonuç verir. İlk 20-30 günde tahrişe neden leyerek, komedon gelişimini iki yönlü engeller. Doğru
olurlar fakat daha sonra deri tolerans geliştirir ve tahriş doz ve sürede kullanılırsa %80-90 oranında, kalıcı etki
azalır. Tretinoin ve adapalen bu grubun en çok kullanı- yapabilir. Buna karşılık, karaciğer enzimlerini, trigliserid-
lanlarıdır. leri ve kolesterolü arttırabilir. Depresyona eğilim, kemik-
lerde sorunlar gibi seyrek görülen diğer yan etkilerinin
Ayrıca soyucu ürünler de komedolitik olarak kulla- yanı sıra en önemli yan etkisi gebelikte kullanıldığında
nılabilirler. Bunlardan en geleneksel olanı ve en çok teratojenik etki yapmasıdır. Bu nedenle bayan hastalarda
kulanılanlardan biri salisilik asittir. %2-5 oranlarında çok dikkatli olunmalıdır. Son zamanlarda izotretinoinle
solüsyon, süspansiyon, krem şekillerinde kullanılabilir. düşük doz, intermitan tedavi kavramı da ortaya çıkmış-
Rezorsin %3 aynı amaçla kullanılabilir. Son zamanlarda tır. Gerek retinoidler ve gerekse antiandrojenler kesin
gerek ilaç, gerekse de kozmetiklerde alfa hidroksi asitler olarak dermatoloji uzmanı tarafından kullanılmalıdır.
de etkin bir şekilde kullanılmaktadır.
Kaynaklar
Sistemik Tedavi 1. Aydemir EH: Akne Vulgaris tedavisi. II. Vakıf Gureba TIP Kongresi
Aknede sistemik tedavinin kullanım yeri, yerel tedavinin 1995 İstanbul.
tek başına etkili olamayacağı, komedonal veya yirmiyi 2. Aydemir EH: Akne Vulgaris etyopatojenez ve patolojisi. Çukurova
Tıp Günleri. 2002 Adana.
geçmeyen papül sınırında kalan hafif akne sınıfının üze-
3. Gülekon A. Akne etyopatojenezi. II. Vakıf Gureba Tıp Kongresi
rindeki orta ve şiddetli akne tipleridir. Sistemik tedavide 1995 İstanbul.
antibiyotikler en sık kullanılanlardır. Eğer hormonal 4. Cunliff WJ, Simpson NB. Disorders of the sebaceous glands. Text-
bir sorun varsa antiandrojenler sınırlı ölçüde devreye book of Dermatology. 2004.
girebilir. Retinoidlerse giderek kullanımı artan özgün 5. James WD, Berger TG, Elston DM. Andrew’s Deri hastalıkları. Çeviri
ilaçlardır. Ed. Ertuğrul H. Aydemir. İst. Medikal Yay. 2008.

36 Klinik Gelişim

You might also like