Professional Documents
Culture Documents
Insan Sevgisi
Insan Sevgisi
Insan Sevgisi
SevgI Tezahürleri
---.~- ---
Yrd. Doç. Dr. ~ülgün YAZiCi'
... ...
)
i
Kiymetli
latmak konuklar, adi çalismak
ve anlamaya daima sevgi iletoplanmis
üzere anilan bir bulunuyoruz.
Peygamberi anmak, an-
Öyle degil
mi? Muhammed Mustafa aleyhisselam efendimizden bahsederken hepimiz, onu
sevgi peygamberi olarak nitelendiririz, Sevgili Peygamberimiz deriz. Onun adim
anarken duydugumuz heyecandan kalbimiz yerinden çikmasin diye elimizi gög-
sümüze bastiririz. O peygamber, gönü11erimizesevgi peygamberi, sevgili peygam-
ber ve ebedi sevgili olarak taht kurmustur. Üstelik o, sadece bizim sevgilimiz, yani
habib-i ibad (kullarin sevgilisi) de degildir. O, ayni zamanda "Habibullah"tir,
Allah'in sevgilisidir.
Ona olan bu derin sevgimiz, ona duydugumuz bu tükenmez özlemimiz bizlere
ciltler dolusu kitaplar yazdirinis, ugrunda en sevgili, ey sevgili diye naatlar söylet-
mis, bu naatlann bestelenmesiyle muazzam bir dini musIki hazinesi tesekkül et-
mis, yine ona dair her türlü yazili levhayi süslemek üzere hat, tezhip, minyatür,
ebru gibi süsleme sanatlarinda pek çok saheser vücuda getirilmistir. Velhasil kültür·
ve edebiyatimiz ona ve ona olan sevgimize çok sey borçludur.
Iste bu kadar sevilen bir Peygamberin neden ve nasil bu kadar çok sevildiginin
ancak onun bizi ne kadar çok sevdiginden hareketle idrak edilebilecegini düsünü-
yoruz. Bilindigi üzere kültürümüzde sevginin kaynagi olarak 99 güzel isminden
biri de Vediid olan Allah kabul edilir. Vediid, "seven ve sevilen" anlaminda iki
yönlü bir isimdir, bu sebeple hattatlar bu ismi müsenna olarak yazarlar.
"Muhabbetten Muhammed oldu hasil
Muhammeclsiz muhabbetten ne hasil"
rebmriz:
i. Kur'an-i Kerim'in pek çok ayeti ile ilim ve ibadet noktasinda da yaratilis iti-
bariyle aralarinda fark bulunmayan kadin ve erkekten beklentinin ayni oldugu
vurgulanmis, bütün bu ayetlerle ve vurgularla kadina deger verildigi gösterilmek
istenmistir:
"Rableri onlara cevap verdi: Ben sizden, erkek-kadin hiçbir çalisanin ürettigini
bosa çikarmayacagim" (N-i Imran, 3/195).
"Erkek veya kadin, inanmis olarak hayra ve bansa yönelik isler yapanlar cen-
nete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme ugratilmayacaklardir" (Nisa, 4:124).
"Erkek yahut kadin, her kim inanmis olarak hayra ve barisa yönelik bir is ya-
parsa, onu tertemiz bir hayatla yasatiriz. Ve böylelerinin ücretlerini, isleyip ürettik-
lerinin en güzelleriyle karsilariz" (Nahl, 16/97).
"Kötü bir is yapan, sadece yaptigi.kadariyla cezalandirilir. Erkek ve kadindan
mümin olarak iyi bir is yapana gelince, iste böyleleri cennete girerler ve orada
hesapsiz bir biçimde riziklandirilirlar" (Mfunin, 40/40).
"Bütün bunlar Allah'in; inanan erkek ve kadinlari, içlerinden irmaklar akan,
içinde temelli kalacaklari cennetlere koymasi, onlarin kötülüklerini örtmesi için-
dir. Iste bu, Allah katinda büyük bir basandir. Bir de, Allah'in, hakkinda kötü zan-
da bulunan münafik erkeklere ve münafik kadinlara, Allah'a ortak kosan erkek-
lere ve Allah'a ortak kosan kadinlara azap etmesi içindir. Kötülük girdabi onlarin
basina olsun! Allah onlara gazap etmis, onlari lanetlemis ve kendilerine cehennemi
hazirlamistir. Orasi ne kötü bir varis yeridir!" (Fetli, 4815-6).
Tefsirlerde Peygamberimizin esi Ümmü Selerne'nin Kur'an'da hep erkeklere
hitap edildigini, kadinlara hitap edilmedigini söylemesi üzerine Ahzab suresi 35.
ayetin indigi rivayet edilir. Bu ayet, muhteva itibariyla Allah'in katinda kadin-
erkek arasinda sorumluluklar itibanyla bir fark bulunmadigini ifade etmesi açisin-
dan önemli oldugu gibi, bir kadinin isteginin Allah ve Peygamber tarafindan dik-
kate alindigini göstermesi bakimindan da dikkat çekicidir. Hem de Kur'an
calismalarinda ayetlerin nüzul sebeplerinin üzerinde durulmasi icab ettiginin de
zarifbir hatirlatmasi olarak göz önünde tutulmalidir.
«Allah su kisiler için bir affedis ve büyük bir ödül hazirlamistir: Müslüman er-
kekler, Müslüman kadinlar, mümin erkekler, mümin kadinlar, itaat eden erkekler,
itaat eden kadinlar, özü-sözü dogru erkekler, özü-sözü dogru kadinlar, sabreden
erkekler, sabreden kadinlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla
ürperen kadinlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadinlar, oruç tutan erkek-
ler, oruç tutan kadinlar, irz ve iffetlerini koruyan erkekler, irz ve iffetlerini koruyan
kadinlar, Allah'i çok anan erkekler, Allah'i çok anan kadinlar" (Ahzab, 33/35).
2. Kur'an'da Nisa (Kadinlar) suresi, Meryem, Nur, Ahzab, Tahrim, Tekvir,
Kadin Bakis Açisiyla Hz. Peygamber Sevgisi i 273
Nahl, Mücadile gibi pek çok surede kadinlarla ilgili sorunlar ele alinmis, kadinlara
kulak verilerek kadinlarin magduriyeti ve mahrumiyeti giderilmeye çalisilmistir.
Örnegin,
a) Tekvir suresinde, kiz çocuklarinin diri diri topraga gömülmesi elestirilmis-
tir:
"O diri diri gömülen kiz çocuguna soruldugunda, hangi günah yüzünden öl-
dürüldü diye!" (Tekvir, 81/8-9)
b) Nahl suresinde, kiz çocugu oldu diye suratini asan erkekler elestirilmistir:
"Onlardan birine kiz çocuk müjdelendiginde yüzü simsiyah kesilir. Öfkeden
yutkunur da yutkunur o! Kendisine mustulananin utancindan ötürü toplumdan
gizlenir. EzikIik üzere tutsun mu onu yoksa topragin bagrina mi gömsün onu.
Bakin ne kötü hüküm veriyorlar!" (Nahl, 4/58-59)
c) Mücadile suresinde, kocasi tarafindan annemin sirti gibisin denilerek
(zihar) dislanan ve magdur birakilan kadinin sorunu ele alinmis ve çözümlenmis-
tir. Burada Peygamber, kadini dinleyen, sorununa kulak veren ve kadinin lehine
hüküm veren konumdadir; erkegi degil kadini hakli bulmus, erkegi azarlamistir:
"Allah, kocasi hakkinda seninle tartisan ve Allah'a sikayette bulunan kadinin
sözünü isitmistir. Allah, ikinizin karsilikli konusmasini isitir. Çünkü Allah en iyi
isiten, en iyi görendir. Içinizden, kadinlarina zihar edenlerin, o kadinlar anneleri
degildir. Onlarin anneleri ancak kendilerini doguran kadinlardir. Böyleleri, kabul
edilemez bir söz ve bos bir lakirdi sarf ediyorlar. Bununla birlikte Allah, gerçekten
çok affedici, çok bagislayicidir" (Mücadile, 58/1-2).
3. Peygamber Efendimizin kadinlarla diyalog konusundaki üstünlügünü ve
özelligini ortaya koyabilmemiz için mevcut literatüre müracaat etmemiz gerekli ve
yeterli olacaktir. Zira böyle bir mukayese eldeki dokümanlar üzerinden birtakim
verilere ulasmamizi saglayacaktir. Tevrat ve Incil metinlerinde kadinin gerek es
gerekse anne olmasinin çok büyük bir izzet ve serefle ele alinmadigi dikkat
çekicidir. Hatta insan olarak bile zikrediImedigi, adinin hiç anilmadigi söylenebilir.
Daha açik bir sekilde söyleyecek olursak Kur'an'dan önceki kutsal metinlerde
kadinin es olarak da anne olarak da özellikle sahiplenilip savunuldugunu, el
üstünde tutuldugunu göremiyoruz. Öteki kutsal metinlerde, Tevrat ve Incil'de
kadinlar kusurlu ve suçlu ortamlarda, en azindan ikinci üçüncü planda ele
alinirken Kur'an-i Kerim'de ise onurlu, saygin, sikayeti dinlenen, dikkate alinan,
itibar edilen, kendisine yasal haklar taninan, sosyal ve siyasal alanda esit muamele
gören bir varlik olarak ele alinir. Tabii ki Tevrat ve Incil'de de yer yer kadin
duyarliligi ve anne sefkati konulari islenmektedir. Fakat bunlar bir bütün olarak,
ya da bir mesaj olarak aktariImis degildirler. Sonuçta Tevrat ve Incilokundugu
zaman insanda ana tema olarak kadin haklarina verilen önem ya da anneligin
274 i Insan Sevgisi
önemi gibi bir izlenim birakmaz. Örnegin i. Krallar 3. Bab'da, 2 kadinin bir
çocugu paylasamamasi üzerine Hz. Süleyman'in çocugu kiliçla ikiye ayirmak
istemesini ve bu duruma razi olmayan kadinin gerçek anne oldugunun
anlasilmasini anlatan bölüm, anne sefkatini de göstermekle birlikte daha çok Hz.
Süleyman'in bilgece yargilamasi baglaminda ele alinmis gözükmektedir. i
Örnegin, Incil metinlerinde Hazret-i Isa'nin annesi Meryem, yok denecek ka-
dar az ve kisa olarak islenmisken Kur'an'da müstakil bir sure olarak ele alinmistir.
Meryem suresinde tam bir sayfa boyunca bir kutlu dogum hadisesi olarak Hz.
Isa'nin dogumu anlatilir. Ayrica muhtelif ayetlerde Hz. Meryem, irzini korumus,
26. "Artik ye, iç. Gözün aydin olsun. Eger insanlardan birini görürsen söyle söyle: 'Ben Rahman için
oruç adadim. Onun için bugün, insan cinsinden hiç kimseyle konusmayacagim."
27. Meryem, onu tasiyarak toplumuna getirdi. "Ey Meryem, dediler, sasilacak bir is yaptin!"
28. "Ey Harun'un kiz kardesi! Baban kötü bir adam degildi. Annen de bir kahpe degildi."
29. Meryem, çocuga isaret etti. Dediler: "Besikteki bir sabiyle nasil konusuruz?"
30. Sabi dedi: "Ben Allah'in kuluyum. O bana kitap verdi, beni peygamber yapti."
31. "Beni, bulundugum her yerde kutsal ve bereketli kildi. Yasadigim sürece bana naniazi/duayi,
zekati önerdi."
32. "Anneme iyilik etmemi önerdi. Beni zorba bir eskiya yapmadi."
3 7. Musa'nin annesinesunu vahyettik: "Emzir onu! Onun aleyhinde bir korku hissedince de nehire
birakiver onu. Korkma, üzülme! Kuskun olmasin ki, biz onu sana geri döndÜfecegiz ve onu
resullerden biri yapacagiz."
8. Nihayet, Firavun ailesi onu kayip bir seyolarak bulup aldi. O, kendileri için bir düsman ve tasa
olacakti. Gerçek olan su ki Firavun, H4nian ve bunlarin ordulari yanlis yoldaydilar.
9. Firavun'un karisi söyle dedi: "Benim için de senin için de bir göz aydinligidir bu. Öldürmeyin
onu, bize yarari olabilir, yahut onu çocuk ediniriz." Onlar isin farkinda olmuyorlardi.
10. Musa'nin annesinin kalbi ise bombos bir halde sabahladi. Eger inananlardan olmasi için kalbine
bir bag vermeseydiiç.,onu açiga vuracak bir durumdaydL
iL. Annesi, Musa'nin kiz kardesine, "onu izle" dedi. O da onu kenardan gözledi. Onlarsa isin
farkinda olmuyorlardi.
12. Biz daha önce ona, süt emziren kadinlari haram kilmistik. Bu sirada kiz kardesi dedi ki: "Onun
bakimini sizin için üstlenecek, onu egitip ögretmeyi yüklenecek bir ev halkini size tanitayim mi?"
13. Nihayet Musa'yi öz anasina geri çevirdik ki, o ananin gözü aydin olsun, kederlenmesin ve
Allah'in vaadinin hak oldugunu bilsin. Fakat çoklari bunu bilmezler.
276 i insan sevgisi
"Allah, küfre sapanlarla ilgili olarak Nuh'un karisi ile Lut'un kansini örnek
verdi. Bu ikisi, kullariinizdan iki bansçi kulun nikahi altinda idiler, onlara hiyanet
ettiler de esleri, Allah'tan onlara gelecek olani hiçbir seyle geri çeviremediler. Söyle
dendi onlara: 'Girin atese diger gireceklerle birlikte!' Allah, iman edenlerle ilgili
olarak da Firavun'un karisini örnek verdi. Hani, o söyle demisti: 'Ey Rabbim!
Benim için katinda, cennette bir barinak yap; beni, Firavun' dan, onun yapip
ettiginden kurtar; beni zulme sapmis topluluktan da kurtar.' Ve Allah, irzini bir
kale gibi koruyan Imran kizi Meryem'i de örnek verdi. Biz onun içine
ruhumuzdan üfledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplanni tasdikledi de içten
baglananlardan oldu" (Tahrim, 66/10-12).
Kur'an-i Kerim'in Neml suresinde Belkis, lider bir kadin olarak övülmektedir,
onun Hz. Süleyman'a tabi olmasi akilli bir hareket olarak degerlendirilmistir. So-
nuçta bir kadin, bu surede akil ve yönetim dairesi içinde kabul görmüstürA.
• Melike dedi ki: "Ey ileri gelenler, bana önemli bir mektup birakildi."
(i) "Süleyman'dan bir mektup. Rahman ve Rahim Allah'in adiyla basliyor."
(2) "Söyledigi su: Bana büyüklük taslamaya kalkmayin. Teslim olarak huzuruma gelin."
(3) Melike dedi: "Ey danismanlarim, bu meselem konusunda bana fikir verin. Siz onaylamadikça,
hiçbir ise kesin karar vermem."
(4) Dediler ki: "Biz çok güçlüyüz, çok yaman savasiriz. Buyruk senin. Ne karar verecegini sen
bilirsin."
(5) Melike dedi: "Su bir gerçek ki krallar bir kentelbir memlekete girdiler mi, orada bozgun
çikarirlar; oranin onurlu insanlarini zelil-sefil ederler. Iste böyle yaparlar."
(6) "Simdi ben onlara bir hediye gönderecegim ve bakacaArm elçiler neyle geri dönecekler."
(7) Elçi, Süleyman'a gddiginde, o dedi ki: "Siz bana bir mal ile mi destek veriyorsunuz? Allah'in
bana verdigi, size verdiginden daha kiymetlidir. Sizin hediyenizle, benden çok siz ferahlarsiniz."
(8) "Seni gönderenlere dön. Vallahi, karsi koyamayacaklari ordularla üstlerine gdirim ve onlari
oradan, baslari egik. asagilanmis bir halde sürer çikaririm."
(9) Süleyman, kurmaylarina dedi ki: "Onlar teslim olup huzuruma gelmeden önce, o kadinin
tahtini hanginiz bana getirebilir?"
(lO)Cinlerden bir urit söyle dedi: "Sen daha makamindan kalkmadan, onu sana getirebilirim. Ben
bunu yapacak güçteyim ve gerçekten güvenilir biriyim."
(ll)Kendinde Kitap'tan bir ilim olan kisi de söyle dedi: "Ben onu sana, gözünü açip yumuncaya
kadar getiririm." Derken Süleyman, tahti, yaninda kurulmus görünce söyle konustu: "Rabbimin
lütfundandir bu. Sükür mü edecegim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasinda, sükre-
den, kendisi lehine sükretmis olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Gani'dir, cömert-
tir."
(l2)Emir verdi: "Onun tahtini baskalastirm, bakalim taniyacak mi, taniyamayanlarm arasina mi
girecek?"
(13)Melike gelince söyle denildi: "Senin tahtin da böyle mi?" Dedi: "Bu sanki o. Zaten daha önce
bize bilgi verilmisti ve biz Müslüman olmustuk. "
(l4)Daha önce Allah disinda ibadet ettikleri, onu engellemisti. çünkü o, küfre sapmis bir
topluluktandi.
(15)Ona denildi: "Köske gir!" Melike onu görünce su sandi ve baldiriarini açti. Süleyman dedi ki: "O,
cilali sirçadan yapilmis bir parlak aviulzemindir." Mdike dedi: "Rabbim, dotrusu ben öz benligime
zulmetmisim. Artik Süleyman'la birlikte, alemlerio Rabbi olan Allah'a teslim oluyorum."
Kadin Bakis Açisiyla Hz. Peygamber Sevgisi i 2n
Yine NemI suresinde bir disi kanncanin bile ne denli sefkatli olabileceginin
vurgulamligini görmekteyiz. Sured~ disi bir kanncaya rol verilmistir. Bu disi ka-
rinca kendi toplumunun Süleyman'in ordusunun ayaklan altinda ezilmemesi için
uyarida bulunmakta, dolayisiyla kurtanci ve koruyucu kimligiyle zikredilmektedir.
Böylece Arap toplumunda zayif görülen ve horlanan kadinin tam da bu disi varlik,
zayif varlik kimligiyle ne kadar büyük fonksiyonlar ICraettigi toplumda ne kadar
büyük roller oynayabildigi kabul edilmistir.
16. Süleyman, Davud'a mirasçi oldu ve söyle dedi: "Ey insanlar, bize kuslarin
dili ögretildi ve bize her seyden biraz verildi. Kuskusuz bu, apaçik lütfun ta
kendisidir."
17. Cinlerden, insanlardan ve kuslardan ordulari, Süleyman'in huzurunda bir
araya getirildi. Onlar, düzenli bir biçimde sevk ediliyorlardi.
18. Karinca vadisine geldiklerinde bir kannca söyle seslendi: "Ey karincalar!
Yuvalariniza girin ki, Süleyman ve ordulan farkinda olmayarak sizi ezmesinIer."
19. Bunun üzerine Süleyman, kanncanin sözüne güldü ve dedi: "Rabbim, bana
ve ebeveynime lütfettigin nimetine sükretmeme, hosnut olacagin hayirli ve bansçil
bir is yapmama im.kan ver. Ve rahmetinle beni iyilik ve barisi seven kullarinin
arasina sok."
Bunun karsiti olarak tipki Hz. Nuh ile Hz. Lut'un karisi gibi EbU Leheb ile
birlikte onun karisi da, bir varlik olarak, suç ortagi olarak muhatap alinmis ve
Kur' an' da zikredilmistir:
"Elleri kurusun Ebu Leheb'in; zaten kurudu ya! Ne mali kurtardi onu ne de
kazandigi. Alevli bir atese yaslanacaktir o; karisi da, odun hamali olarak. Gerda-
ninda bir ip olacaktir onun, en saglam fitillisinden ..." (Tebbet, 111/1-5).
Nur suresinde, saygin kadinlara zina iftirasinin ne kadar agir oldugu, Hz.
Aise'ye iftira hadisesinde kadinin korunmasi, dört sahit istenmesi, Peygamberimi-
zin bu hadisede ashabina sitem ederek onlara, "Neden o yapmaz demediniz de,
kadin degil mi, belli mi olur" dediniz seklinde çikismasi da çok dikkat çekicidir.
Burada da kadinlara yaklasim hususunda kadini koruma ve kayirma, kadindan
yana taraf olma durusu vardir. O dönemde bir kadinin böyle bir iftiraya maruz
kalmasi halinde sorgusuz sualsiz aninda suçlanarak linç edilmesi isten bile degil-
ken Sevgili Peygamberimiz, yine bir sevgi ve merhamet tezahürü olarak konuya
teenni ile yaklasmis, her iki taraf ile de konusarak gerçegi aramis, hüsnüzanda
bulunmus, gerek Hz. Aise'ye gerekse onu kervana ulastiran sahsa kötü söz ve
muamalede bulunmayarak il. yüzyil için bile çok medeni bir tavir sergilemistir:
"O ifki/yalan haberi/iftirayi getirenler, içinizden bir gruptur. Onu sizin için ser
sanmayin. Aksine, o, sizin için bir hayirdir. Onlardan her kisiye o günahtan ka-
zandigi vardir. Onlarin, günahin büyügünü yöneltenine de büyük bir azap vardir.
278 i Insan sevgisi
Onu isittiginizde, erkek ve kadin müminlerin birbirleri için iyi zanda bulunup 'Bu
apaçik bir iftiradir" demeleri gerekmez miydi?" Ona dört tanik getirselerdi ya!
Mademki, taniklari getiremediler, o halde, Allah katinda onlar yalancilardir. Eger
dünya ve ahirette Allah'in lütfu üzerinizde olmasaydi, içine daldiginiz o yaygarada
size mutlaka büyük bir azap dokunurdu. O zaman siz, onu dillerinizle birbirinize
yetistiriyordunuz ve agizlarinizIa, hakkinda hiçbir bilginiz olmayan seyi söylüyor,
üstelik bunu önemsiz saniyordunuz. Oysaki Allah katinda o, çok büyük bir günah-
ti. Onu duydugunuzda, 'Bu konuda söz söylememiz bize yakismaz; basa, bu büyük
bir iftiradir' demeniz gerekmez miydi?" (Nur, 24/11-16).
Kadinlar Kur'an-i Kerim içinde korunmasi, ugrunda cihat edilmesi gereken
varliklar olarak da zikredilmistir. Erkeklere kadinlarin feryadina yetisme emri
verilmistir:
"Ey insanlar! Sizi bir tek canlidan yaratan, ondan esini vücuda getiren ve o iki-
sinden birçok erkekler ve kadinlar üreten Rabbinize karsi gelmekten sakinin. Adi-
ni anarak birbirinizden dilekler dilediginiz Allah'tan korkun. Rahimlerin haklarina
saygisizliktan da sakinin. Su bir gerçek ki Allah, Rakib'dir, sizin üzerinizde sürekli
ve titiz bir gözetleyicidir" (Nisa, 4/1).
"Size ne oluyor da Allah yolunda ve 'Ey Rabbimiz bizi, halki zulme sapmis su
kentten çikar; katindan bize bir dost gönder, katindan bize bir yardimci gönder!'
diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadinlar, yavrular için savas miyor-
sunuz!" (Nisa, 4/75).
Kari koca tartismalarinda ve kavgalarinda dahi ilkel Arap toplumunun
uygulamalarinin hilafina, ailenin korunmasina yönelik olarak Kur'an, yeni bir
açilim getirmis, meta statüsündeki kadini muhatap statüsüne getirerek kadin
lehine asamali olarak bir dizi çözüm önerisinde bulunmustur:
"Erkekler; kadinlari gözetip kollayicidirlar. Sundan ki, Allah, insanlarin bazila-
rini bazilarindan üstün kilmistir ve erkekler mallarindan bol bol harcamislardir.
Iyi ve temiz kadinlar saygilidirlar; Allah'in kendilerini korudugu gibi, gizliligi gere-
ken seyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktugunuz kadinlara önce
ögüt verin, sonra onlari yataklarinda yalniz birakin ve nihayet onlari evden çika-
rin! Bunun üzerine size saygili davranirlarsa artik onlar aleyhine baska bir yol
aramayin. Allah çok yücedir, sinirsizca büyüktür.
Eger kari-kocanin aralarinin açilmasindan endise ederseniz, bir hakem erkek
tarafindan, bir hakem de kadin tarafindan gönderin. Bunlar, baristirmak isterlerse
Allah, kadinla erkegin aralarini düzeltmede onlari basarili kilacaktir. Allah
Alim'dir, her seyi bilir; Habir'dir, her seyden haberdardir.
Allah'a ibadet edin. O'na hiçbir seyi ortak kosmayin. Ana-babaya, akrabaya,
yetim ve öksüzlere, çaresizlere, yakin komsuya, uzak komsuya, yaninizdaki
Kadin Bakis Açisiyla Hz. Peygamber Sevgisi i 279
arkadasa, yolda kalmisa, size bagimli olanlara iyi ve güzel davranin. Allah, kasilip
böbürlenen simariklari sevmez" (Nisa, 4/34-36).
Bu üç asamali ögüt bize gösteriyor ki uygulama baska türlüdür, maalesef dün
oldugu gibi bugün de baska türlüdür. Erkeklerin kadinlara karsi haksiz uygula-
malarina dayanak gösterdikleri bu ayet dikkatlica incelenirse hiç de erkekleri hakli
çikaracak unsurlar içermedigi görülecektir, ayette aile bütünlügünü tehlikeye
sokacak çok özel sartlarda tamamen aileyi korumaya yönelik olarak tedbirler
alinmasi öngörülmektedir.
Sonuç
Kur'an'da alemlere rahmet olarak gönderildigi buyurulan Hz. Peygamber, in-
sanlik için ahlaki ile örnektir. Hz. Peygamber 622'de Mekke'den Medine'ye hicret
emri geldikten sonra kendi yasalariyla asikare bir cemiyet önderi olmus, cemiyet
kurmustur. Kurdugu bu cemiyette kadin, erkek bütün Müslümanlarin esit hak ve
sorumluluklarla yasadiklarini müsahede etmekteyiz. Kur'aIi-i Kerim'den seçtigi-
miz bütün bu ayetler ve bu ayetlerin uygulayicisi olan Peygamberimizin hayati
bize gösteriyor ki Peygamberimizin kadinlarla diyalogu insan sevgisi temeline
dayanmakta hak ve adalet ölçüleri ile de icrasini bulmaktadir. Kocasinin zihar
uyguladigi kadinin hakkinin aranmasi, kocasindan dayak yiyen kadinin bosanma-
sina hükmedilmesi, iftiraya ugrayan kadinin iffetinin korunmasina yönelik arayis-
lar ve sitemler bize gösteriyor ki Hz. Peygamber kadin ve erkek ayrimi yapmadan
toplumun her ferdiyle ilgilenmis, ne kimsenin cinsiyet ve sosyal konumlari dolayi-
siyla öne çikmasina ne de magdur olmasina izin vermistir.
Hz. Resul'un getirdigi mesaj, o cemiyet sartlarinda tarihi olarak bir devrim, bir
inkilaptir. Bugün bütün sosyal bilimlerin, sosyoloji, psikoloji, tarih, edebiyat ve
ahlak bilgisinin, insan haklarinin, özgürlüklerin, adaletin, hukuk devleti, tolerans,
etkin dinleme ve demokrasi gibi modern dünyaya ait bütün kavramlarin ilk örnek-
lerini Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) de görmüs ve bu kav-
ramlari ilk onun sayesinde tanimis olmamiz dolayisiyla sükrediyoruz. Bu kavram-
lari 2 i. yüzyilda mirasyedi olarak telaffuz etmek ya da gündeme getirmek aslinda
bir büyüklük olarak degerlendirilemez. Bu kavramlari Fransiz Devrimi'nden, Rö-
nesans'tan, Insan Haklari Beyannamesi'nden yüzyillar önce telaffuz eden, prensip-
lerini vazeden ve bizatihi icra eden, icrasinin basarili olmasi için kan ter ve gözyasi
döken o sanli peygamber, o kahraman insan gerçeklestirmistir.
Sorumluluk insanlik icabidir. Kendini bilen Rabbini bilir, ögreticisini, ögre-
tenini bilir fehvasinda Hz. Peygamber'in sefkat, merhamet ve rahmet varliginin iki
cihanda alemlerin nuru olarak yaratilmis olmasinin sirrini insallah bizler de bugü-
nün sartlarinda yasar, ögrenir ve ögretir insanlardan oluruz niyazi ile muhterem
hazirunu hürmetlerimle selamlarim, efendim.
Insan Sevgisi
2007 Yili Kutlu DoQum Sempozyumu Tebli!:! ve Müzakereleri
ISBN 978-975-389-542-2
08.06.Y.0005.395