Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 6

Japon Bir Arkadaş’a Mektup

10 Haziran 1983

Sevgili Profesör Izutsu*,

Son görüşmemizde size dekonstrüksiyon (1) kelimesine dair bazı şemasal ve ön bilgi
(preliminary) mahiyetinde olacak açıklamalarda (reflections) bulunacağıma söz vermiştim. Bu
kelimenin Japoncaya çevrilmesi hususunda yaptığımız tartışma iyi bir girişti, en azından
kelimenin anlamının ve çağrıştırdıklarının yaratabileceği olumsuz havadan imkan dahilinde
kaçmaya çalışmamız gerektiğinin anlaşılması açısından gayet yararlı oldu. Böylece sorunun
,dekonstrüksiyon’un ne olmadığı ve ne olmaması gerektiği üzerinde vücut bulduğu ortaya
çıktı. Ben burada “imkan” ve “olması gereken” (ought) kelimelerinin altını çizmek istiyorum.
Dekonstrüksiyon kelimesinin (anlaşılmasındaki) zorluğunun tercümeden kaynaklandığı
zannedilebilir (problem bir çeviri sorunu olmakla birlikte aynı zaman da kavramsal dil,batılı
metafizik olarak adlandırılan kavramsal çerçevenin problemidir). Dekonstrüksiyon
kelimesinin Fransızca da gayet açık ve tek bir anlamı olduğu hissine kapılmamak gerekir.

Benim kendi dilim Fransızca da bile kelimenin kullanım şekli ve barındırdığı anlamlar
ile asıl mahiyeti arasındaki ilişkiyi anlamakta ciddi çeviri zorluklarıyla karşılaşılmaktadır.
Fransızca’nın içinde bile kelime bir bağlamdan başka bir bağlama geçişte farklılıklar
göstermektedir. Dahası Alman, İngiliz ve Amerikan dillerinin bağlamlarında aynı kelime çok
farklı çağrışımlarla, çekimli isim ve fiillerle (inflection) duygusal anlamlarla ilintilidir. Bu
dillerdeki dekonstrüksiyon kelimesinin yarattığı oluşumların incelenmesi, çok ilgi çekici bir
nitelikte olacak ve kelimenin anlaşılmasının ne kadar zor olduğu kanaatini haklı çıkaracaktır.
Benim kelimeyi seçmemde ya da kelimenin bana kendisini seçtirmesinde-sanırım ilk, dil
bilgisel çağrışımları nedeniyleydi-, söylem içersinde sahip olduğu merkezi role dair merak
etkili olmuştu. Destruksiyon(2) ya da Abbau(3) gibi Heiddergerci kelimeleri kendi düşünce
dünyama tercüme etmek ve uyarlamak istedim. Bu arka plan önündeki her anlam, ontolojinin
ya da batılı metafiziğin temel kavramlarının geleneksel mimarisi ya da yapısı ile doğrudan
ilgiliydi. Ama Fransız dilindeki dekonstrüksiyon kelimesi Heideggerci yorumdan ya da
benim varmaya çalıştığım okuma tarzından çok,yok olma(annihilation) anlamına gelmekte ya
da Nietzcheci yok etme (demolish) kavramının negatif etkisinin biraz azaldığı bir hal
almaktaydı. Buradan yola çıkarak, dekonstrüksiyon kelimesinin kendine has bir Fransızca
kelime olup olmadığını –bana gayet orijinal bir Fransızca kelime olarak gözükmekte-
araştırmam gerektiğini düşündüm. Ona Littre’ de rastladım(4). Dil bilgisel açıdan, linguistik
açıdan ve belagat (retorik) açısından mekanik anlamlarla sarıldığını fark ettim. Bu birliktelik
çok talihli bir birliktelikti,en azından benim yapmak istediğimle oldukça uyumluydu. Bu
sebeple Littre’den aldığım bazı maddeleri örnek olarak hizmetinize sunuyorum.

Dekonstrüksiyon: Dekonstrükte etme eylemi(Dilbilgisel bir terim),Bir cümledeki


kelime düzenini bozmak (disarranging). Dekonstrüksiyon genel olarak inşaa (consruction)
etmenin karşılığı olarak kullanılmaktadır. - De la maniére d'apprendre les langues, ch.17, in
*Cours de langue Latine. Dekonstruire;1) Bir bütünü parçalarına ayırma,bir makineyi
parçalayıp başka bir yere götürme. Dilbilimsel bir terim;bir dörtlüğü yapı sökümüne
uğratmak,şerh etmek(render),ölçüyü gizleyerek düz yazıya benzetmek.Kesinlik(Yargı
belirtmeyen cümle sistemlerinde,cümleler tercüme kanalı ile başlatılır ve bu başlangıcın
avantajlarından biri,yapı sökümüne ihtiyaç duyulmamasıdır).3; Se deconstruire(Kendini yapı
sökümüne sokmak)...iç düzenin kaybolması.Modern aydınlar,zamanın olmadığı Doğu
coğrafyasında bir dilin kendi mükemmelliğini yapı sökümüne uğratarak,dilin kendi içinde
taşıdığı biricik değişim yasasının doğadan insan aklına evrildiğini bize göstermiştir'
Villemain, (Preface du Dictionaire de l'Academie)."

Elbetteki bütün bunları Japoncaya çevirmek çok önemli ama bu durum problemi tehir
etmekten başka bir işe yaramaz. Littre’nin belirttiği anlamlar, kullandığı metaforlar,yapmak
istediklerimle bağlantılı olduğu için ilgimi çekiyordu. Ama sadece ( Littre’nin tasarladığı)
modeller ve anlam alanları dekonstrüksiyonun vermek istediklerini tam olarak karşılamaya
yetmez. Dekonstrüksiyon linguistik-dil bilimsel yaklaşımın sunduğu mekanik modelle sınırlı
değildir. Bu anlam modelinin kendisi de yapı sökümsel sorgulamadan geçmek
mecburiyetindedir. Dekonstrüksiyon kelimesini böyle anlam katmanlarına indirgemenin
yüzeyselliği, kelimenin manasında bazı yanlış anlamalar da doğurmaktadır. Bu durumun
sebebi kelimenin genellikle kullanılmaması ve çoğu kişi tarafından bilinmemesi olarak izah
edilebilir. Kelime bazı yollar içinde yeniden yapılandırılmalı ve dil bilim temelli ve dil bilim
etrafında yaratılmaya çalışılan söylemce kullanım değeri yeniden tanzim edilmelidir. Ben
size yol haritası olarak mütalaa edilebilecek bazı bilgiler aktarmaya çalışacağım. Yalnız bu
bilgilerin ne ilksel bir anlam barındırdığı ne de etimolojik ya da herhangi bir bağlamsal
yapıdan çıkarılmış düşünceler olduğu fikrine kapılmamak gerekir. Hazır bağlam demişken bir
kaç kelam da bağlam üzerine edelim. Yapısalcılığın ana düşünce ekolü olduğu şu zamanlarda,
dekonstürüksiyon da yapı sorununa eğildiği için; kendisi katî surette hiç bir temel öneri,
şekil,sentez ve sistem sunmamasına rağmen yapısalcılığın bir şubesi olarak
değerlendirilmektedir. Yapı-sökümü yapısalcı yönteme ya da yapısalcı problematiğe
ehemmiyet kesbeden çevrelerce kullanılmaktadır. Ama aynı zamanda yapısalcılık karşıtı
çevrelerce de kullanılmaktadır. Dekonstrüksiyonun en büyük “şansı” böyle bir muğlaklığın
üzerinde ikamet ediyor olmasıdır. Yapılar çözülebilir, dağılabilir,posası
çıkarılabilir(Saussurecü linguistik,”toplumsal-kurumsal,siyasal,kültürel ve hepsinden fazla
felsefi linguistik modeli”, olarak da tesmiye edilen yapısalcı linguistik modelince bütün
yapı,linguistik, söz-merkezli ve ses merkezli yapısalcılıkla domine edilmiştir). Bu sebeple
özellikle Birleşik Devletlerde, yapı sökümü kavramı post-yapısalcılıkla anılmıştır. (Hatta
öyleki dekonstrüksiyon kelimesinin kendisi, Amerika üzerinden gelene kadar Fransızca’da
bilinmeyen bir kelimeydi). Ama yapıları bozmak, parçalamak,posasını çıkarmak yapısalcığın
onu sorun olarak nitelendirmesinden daha eski bir tarihe sahiptir ve bu olumsuz bir işlem de
sayılmaz. Bir kelime birliğinin nasıl oluşturulduğunu, bir sona göre nasıl inşaa edildiğini
anlamak, kelimeleri bozmaktan daha önemlidir. Bununla birlikte, yok etmekten (demolish)
ziyade kelime üstünde kökensel (genealogical) bir düzeltmeye gidilse bile, kelimenin dil
bilgisel anlamının yarattığı etkiyi azaltmak çok zordur. Bu sebeple kelimenin ne olduğuna
dair bende tezahür eden şeyler beni memnun etmemektedir. Kanaatimce kelimenin her zaman
bütün bir söylem tarafından sarılması iktiza etmektedir. Bütün bunlardan sonra
dekonstrüksiyon işleminde, her zaman yapmak zorunda olduğum ve burada da yaptığım gibi,
tehlike oklarını çoğaltıp, bütün geleneksel felsefi kavramları bir kenara bırakırken bir yandan
da onlarla yeniden ilişki kurmak oldukça zor bir etki yaratmaktaydı. Bu sebeple
dekonstrüksiyon peşin bir hükmün eseri olarak negatif teoloji olarak yorumlandı.(Bu tanımla
ne doğru ne de yanlıştır ama; bu satırlarda bu tartışmaya girmek istemiyorum)

Bütün benzerliklerine rağmen, dekonstrüksiyon ne bir analiz ne bir eleştri ne de nazar-


ı itibara alınması gereken bir tercüme şeklidir. Özellikle bir analiz hiç değildir, çünkü; bir
yapıyı sökmek o yapıyı en küçük birimine,çözülemeyecek noktasına kadar parçalamak
değildir. Analizin belirttiğim anlamı dahi yapı söküme uğratılması gereken felsefi bir
aksiyomdur. Dekonstrüksiyonun genel anlamda ya da Kant’ın kullandığı anlamda eleştiri
olmadığı artık anlaşılmıştır. Bir eleştiri (krinein) örneği ya da “krisis” (karar,seçim,hüküm)
örneği olmanın kendisi;aşkın bir eleştirinin bütün araçları,özel(araştırılmaya değer)
temalardan biri olarak, yapı sökümünün nesnesi konumundadır.
Aynı şeyi yöntem için de söyleyebilirim. Dekonstrüksiyon bir yöntem değildir ve
yönteme de dönüştürülemez. Bu durum özellikle kelimenin teknik ve prosedürel anlamında
sıkıntı yaratmaktadır. Bazı çevrelerde(Özellikle Amerikalı üniversite ve entellektüel
camialarda) dekonstrüksiyon kelimesinin karşılık geldiği anlamdan saparak; teknik ve
metodolojik bir metafor haline geldiği gözükmektedir. Dekonstrüksiyon okuma ve
yorumlama hususunda bir yöntem haline gelebilir mi?. Kelimenin anlamı akademik
kurumların onu kendilerine uydurmasına ve onu içselleştirmesine müsade eder mi?.

Dekonstrüksiyonun bir takım metodolojik araçlığa ya da onunla bir kurallar bütününe


ya da sırası değiştirilmiş bazı prosedürlere indirgenebileceğini söylemek yeterli değildir. Her
yapı- sökümsel durumun tekillik arz ettiğini ya da her durumda deyim ya da vecize gibi söz
öbeklerini yapı sökümüne sokmanın mümkün olabileceğini iddia etmek de doğru değildir.
Şunu da bir açıklığa kavuşturalım ki dekonstrüksiyon, kendisi hakkında arızalı ya da durağan
bir bilgiye sahip olmadığından ne bir hareket (act) tarzı ne de bir işletim şeklidir(Blanchot’un
söylediği gibi, pasiflikten daha pasif, akltifliğin karşıtı olan pasiflikten çok daha pasiftir).
Dekonstrüksiyon,bir nesneye,bir metne, bir temaya başlangıç olan ve uygulanan bireysel ve
kollektif bir özneye dönmez. Dekonsrtüksiyon temkinli ve bilinçli olmayı ya da bir öznenin
oluşumunda bulunmayı hatta modernitenin içinde var olmayı bile beklemeyen bir yerde
durur. Dekonstrüksiyon kendini de yapı sökümüne uğratır ve o,kendisini yapısökümüne
uğratabilmelidir de (Ça se dekonstruit). Buradaki “o”(ça) bazı çevresel öznelliklere karşı
çıkan gayr-ı şahsi bir şey değildir. Dekonstrüksiyon,dekonstrüksiyonun içindedir (Littre,yapı
sökümünü yapı sökümüne uğratmanın,onun yapısını kaybetmek olduğunu savunur) ve bir
egonun,bir bilincin izafiyeti olmayan (refleksivity) “dekonstrüksiyonun kendisinin kendisi”(se
of se dekonstruire) bütün bir bilinmezi taşır. Benim yaptığım sevgili dostum, dekonstrüksiyon
kelimesinin tercümesine yardımcı olmak için,bu kelimeyi daha anlaşılır kılmaktan ibarettir.
Bu münasebetle ben sadece zorlukları arttırıyorum:”Mütercimin imkansız görevi”
(Benjamin). İşte bu da dekonstrüksiyonun demek istediği şey. Eğer dekonstrüksiyon gibi bir
kelime yerini aldığı şeylerin yerini (tamamen) doldurursa,( kast edilen anlamında ya da
kelimenin umumî ve kitabi anlamında sınırlama olmazsa),dekonstrüksiyonun kendi lafzı,
kendi özerkleşmiş temaları, kendi hareket stratejisi olan bir motif haline geldiği bir
zamanda,biz dünyamızda ve modernitede neyin olup bittiğini hala (harıl harıl) düşünmek
zorunda kalırız. Bu soruna verilecek basit ve formülleşmiş bir cevabım yok. Bütün
çalışmalarım bu müthiş soruyu dışarda bırakmaya uğraşmıştır. Onlar, dekonstrüksiyonun
mütevazı bulguları,iddiasız olduğu kadar da tartışmaya açık yorumlarıdır. Dekonstrüksiyonun
içindeki varlığın (being) bir devrinde bulunduğumuzu veya dekonstrüksiyonun içindeki
varlığın,diğer devirlerle bir ve aynı zaman içersinde kendini izhar ve ifsad edeceği gibi
Heiddegerci şemayı takip eden bir cümle kurma cüretinde bulunmayacağım bile. Bu
“devirlendirme” düşüncesi, özellikle de varlığın kaderinin yattığı, varlığın akışının ya da
yayılışının birliği fikri (Schicken,Geschick) bana hiç inandırıcı gelmemektedir.

Dekonstrüksiyon kelimesi tarif edilirken ya da tercüme edilirken kelimenin


beraberinde getirdiği bütün beklentiler,tanımlanmış kavramlar,sözcüksel nitelikler ve hatta
cümle-dizimsel oluşumlar dahi dolaylı ya da doğrudan yapısökümüne uğratılması ya da
uğratılabilecek durumda bulunması şemasal bir anlama ulaşmamızı zorlaştırmaktadır. Bu
durum dekonstrüksiyon kelimesi için olduğu kadar bütün kelimeler için de geçerlidir.”Of
Grammatology”(5) kelimenin biricikliğini ve özellikle itibarî şekli içersinde edindiği bütün
özerkliği sorgular. O böylece yalnızca bir söylem ya da yetersiz durumdaki kelimeyi
düşünce ile eşitlenmesi için bir şekle sokan telif etme işidir. Dekonstrüksiyon’un “X’dir ya
da X,değildir”gibi bir anlam barındırdığını belirten bütün cümle şekillerinin a priori olarak
gözden kaçırılmış birer nokta olduklarını, en azından yanlış anlaşıldıklarını söylemeliyiz.
Seninde bildiğin gibi benim dekonstrüksiyon olarak adlandırılan metinlerimdeki temel kural
tam olarak ontolojinin sınırlarını ve üçüncü şahsın tamamının sunduğu göstergeleri
kaldırmaktır: S,P’dir.

Dekonstrüksyon kelimesi tıpkı diğer kelimeler gibi değerini,çok kötü bir şekilde
bağlam olarak isimlendirilmiş bir dizi değişiklik içindeki ithaflardan alır. Bana göre yaptığım
ve hala yapmaya çalıştığım gibi; kelimenin yer aldığı
“ecriture”,”trace”,”differance”,”supplement”,”hymen”,”pharmakon”,”marge”,”entame”,
”parergon” gibi kelimeler kendisinin belirlediği mutlak bir konteks içinde bir anlama sahiptir.
Bu tanımlamayla,liste asla kapanmaz.Ben sadece meramını anlatmakta yetersiz de olsa ve
daha önce kullanılmış da olsa bu konuda bir kaç örnek vermek istedim. Aslında bazı
metinlerimde yer alan, saydığım kavramların ortaya çıkmasını sağlayan cümleleri ve cümleler
arası ilişkileri göstermeliydim.

Dekonstrüksiyon,ne değildir?. Elbetteki,her şeydir. Dekonstrüksiyon nedir?.


Elbetteki hiçbir şeydir. Bütün bu sebeplerden ötürü, dekonstrüksiyonun iyi bir kelime
olduğunu sanmıyorum(Un bon met). Kesinlikle zarif (beau) bir kelime değil. Dekonsrüksiyon
tamamen tanzim edilmiş bir durum içersinde işleyebilir. Bilindiği gibi,bir dizi muhtemel
değişiklik üzerine inşaa edilmeye çalışılan dekonstrüksiyon, kendine has problemlerine
rağmen,bu belirlenmiş durumun tahlil edilmesine ve yapı sökmüne uğratılmasına ihtiyaç
duyar. Bu oldukça zor bir uğraş ve ben buna şimdi girecek değilim. Zaten fazlasıyla uzun olan
mektubumu bitirirken son bir söz. Ben tercümenin ikincil yahut özgün olmayan bir dil ya da
metin ile kurulan ilişkiden çıkarılmış bir olay olduğuna inanmıyorum. Dekonstrüksiyon
kelimesi gibi bir kelime, belirttiğim gibi, özellikle bir dizi değişiklik içersinde yeri
doldurulabilicek, bir lîsandan başka bir lîsana aktarılabilecek bir kelimedir. Dekonstrüksiyon
kelimesinin şansı(belki de bütün şansı) Japoncada bulunabilecek(aynı kelime ya da başka bir
kelime),aynı şeyi söyleyecek, dekonstrüksiyona karşılık gelen,onun yazılışını başka bir yere
götürecek,aynı zamanda çok daha güzel bir kelimenin varlığıdır. Daha güzel olacak bir
kelimeden bahsettiğimde ben açıkçası şiirin içerdiği riski ve şansı içerecek bir çeviriyi
anlıyorum. Şiir nasıl çevrilir? ,bir “şiir”...

En iyi dileklerimle

Jacques Derrida

Dipnotlar

(1)Dekonstrüksiyon kelimesi,Türkçe’de yapısökümü lafzıyla karşılık bulmuştur.Yapı


sökümü kelimesi anlatılmak istenen manâyı tam olarak karşılamamakta,deconstruction
kelimesinden ziyade yıkma eylemini çağrıştırdığı için destruction kelimesini
hatırlatmakta.Bununla birlikte; kelimenin bir kavrama işaret ettiği yerlerde dekonstrüksiyon
lafzını,eyleme işaret ettiği yerlerde yapı sökümü kelimesini kullandım

(2) Heiddegerci anlamda varlığın oluş sürecindeki imha durumu

(3) Tahrip olma

(4) Paul-Maximilien-Emile Littré(1801-1881),”Fransız Dili” sözlüğünün yazarı

(5) Derrida’nın bir eseri (1967)

* Toshihiko Izutsu (4 Mayıs 1914 - 7 Ocak 1993), Japon araştırmacı,yazar ve dil


uzmanı

You might also like