Professional Documents
Culture Documents
Basinda en Çok Kullanılan İngilizce Kelimeler
Basinda en Çok Kullanılan İngilizce Kelimeler
(to) keep abreast with the new developments : Son gelişmeleri takip etmek
(to) keep Turkey out of the club : Türkiye’yi topluluğun dışında tutmak
(to) keep under surveillance : Gözaltında tutmak
Key advisor : Baş danışman
(to) knock the doors of the E.U. : AT’nin kapılarını çalmak
Korea is a party with China. : Kore Çin’le aynı tarafta.
Kurdistan Worker’s Party : PKK
Pacifism : Barışseverlik
Package of compensation : Telafi paketi
Palestinian self-rule : Özerk Filistin
Parliamentarian : Parlamenter
Parliamentary immunity was lifted. : Milletvekili dokunulmazlığı kaldırıldı.
Partisan warfare : Çete harbi
Partnership agreement : Ortaklık anlaşması
(to) pass the bill : Yasa çıkarmak
Pay hike : Ödeme (maaş) artışı
Peace and reconciliation : Barış ve uzlaşma
Peace enforcement approach : Barışı kuvvetlendirme yaklaşımı
Peaceful settlement : Barışçıl çözüm
Peacekeeping operations : Barış sağlama operasyonları, çabaları
Peacekeeping troops : Barış gücü birlikleri
Peacetime Establishment : Barış Kuruluşu
Pentagon’s push to position more heavy armor
in the region : Pentagon’un bölgeye ağır silah
yerleştirme yolundaki teşviki
Per capita income : Kişi başına düşen milli gelir
Period of profound change and uncertainty : Tam bir değişim ve kararsızlık dönemi
Permanent end to fighting in Bosnia : Bosna’daki savaşa kalıcı çözüm
Peshmerga : Peşmerge
Pirate CD : Korsan CD
Pity to UN : Birleşmiş Milletler’i kınama
Pipeline : Boru hattı
PKK and Armenian collaboration : PKK ve Ermeni işbirliği
PKK and their adherents : PKK ve destekçileri
PKK’s mask falls from its face. : PKK’nın maskesi düşüyor.
(to) place high emphasis on technology :Teknolojiye önem vermek
(to) place wreath at the Atatürk’s mausoleum : Atatürk’ün mozolesine çelenk koymak
(to) play a bridge role : Kilit rol oynamak
Policy makers : Politika güdücüler
Political asylum : Siyasi sığınma / iltica
Political awareness : Siyasi duyarlılık
Political blackmail against Turkey : Türkiye’ye yapılan santaj
Political climbdown : Politik çöküş
Political criminal : Siyasi suçlu
Political disputes : Politik tartışmalar
Political gain : Politik kazanç
Political immunity : Politik dokunulmazlık
Political nightmare : Politik kabus
Political party representatives : Siyasi parti temsilcileri
Political rights and duties : Siyasi haklar ve sorumluluklar
Political setback : Siyasi engel
Political sovereignty : Politik hakimiyet
Poll-weary Germany : Seçim yorgunu Almanya
(to) pose a danger for stability : İstikrar için tehlike arzetmek
Post-cold war era : Soğuk savaş sonrası
Postgraduate education (PG) : Mezuniyet sonrası öğrenim
Post-mortem = autopsy : Otopsi
Post-war political scene : Savaş sonrası politik sahne
Precipitation : Yağış
(to) present credentials : İyi niyet mektubu sunmak
Press conference : Basın toplantısı
Price hikes for petrol : Petrol fiyatlarında artış
Privatization : Özelleştirme
Privatization Administration Chairmanship : Özelleştirme Kurulu Başkanlığı
Progress of stand-by agreement : Protokol anlaşmasında gelişme
(to) promote economic growth : Ekonomik büyümeyi sağlamak
(to) promote human rights : İnsan haklarını iyileştirmek
Promulgation of reforms : Reformların yürürlüğe konması
(to) provide humanitarian support : İnsani yardım desteği sağlamak
Purchasing power : Satın alma gücü
(to) pursue a policy : Bir politika takip etmek
(to) put the agreement into force / operation : Anlaşmayı yürürlüğe koymak
Vast irrigation and energy scheme : Geniş çaplı sulama ve enerji projesi
Vehicle registration paper : Ruhsatname
Veneral disease : Zührevi hastalık
Village guards : Köy korucuları
(to) violate public order : Kamu düzenini bozmak
Violation of constitutional rights : Anayasal hakların ihlali
Violation of human rights : İnsan haklarının ihlali
Violation of U.N. decisions : B.M. kararlarının ihlali
Virtue Party : Fazilet Partisi
(to) voice his adverse condition : Karşı olduğunu açıklamak
(to) vote for independence : Bağımsızlıktan yana oy kullanmak
Vulnerable to enemy attacks : Düşman saldırılarına karşı zayıf