Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 68

Zamanmzn Bir Kahraman

Lermontov
NSZ
Her kitapta nsz, hem ilk hem de son eydir. Ya eserin amacn aklamak iin yazlr, ya da onu hakl
gstermek, eletirmelere cevap vermek iin. Ama okurlar, genellikle, ne ahlaki amalarla ne de
eletirilerdeki saldrlarla, ilgilenirler; onun iin de nszleri okumazlar. Yazk ki her yerde byledir bu,
zellikle bizim lkemizde. Halkmz hl yle toy, yle saftr ki, sonunda "kssadan hisse" karamad bir
yky anlamaz. Bakarsnz gln bir yeri atlar, bir hicvi kavrayamaz; yani kt yetitirilmitir ksacas.
Saygdeer bir kitapta olduu gibi, saygdeer bir toplulukta da aalamann yeri olmadn daha
renmemitir; ada eitimin ok daha keskin bir silah yarattn, bu silahn da, grnmez olmasna
ramen, dalkavukluk klna brnerek tam hedefi bulan, kanlmaz, ldrc bir silah olduunu
bilmemektedir. Bizim halkmz, savaan saraylara mensup iki diplomatn konumalarna kulak verip
onlarn yakn bir arkadalk uruna kendi hkmetlerini aldattklarna inanan saf bir taralya benzer.
Bu kitap baz okurlarn, hatta baz eletirmenlerin, kelimenin tam anlamyla, talihsiz inanlarnn acsn
ekti. Bazlar "Zamanmzn Bir Kahraman " gibi ahlaksz bir insann rnek olarak gsterilmesine pek
ierledi; bazlar da,
byk bir incelik gstererek, yazarn kendisinin ve arkadalarnn portresini izdiini belirtti. Ne bayat, ne
acnacak bir davran! Apak ortada: Rusya 'nn yle bir yaradl vardr ki, her ey o lkede iyiye gider
bu eit samalklarn dnda. Bizde masallarn en masal bile kiilere yneltilmi bir aalama olarak
grlr.
Beyler, "Zamanmzn Bir Kahraman" gerekten bir portredir, ama bir tek kiinin portresi deildir;
kuamzn gittike anan ktlklerinden yaratlm bir portredir. Bana bir insann bu kadar kt
olamayacan syleyeceksiniz yine; ben de diyeceim ki, madem bir sr trajik ve romantik haydutun
varlna inandnz, yleyse neden Peorin gereine inanmyorsunuz? ok daha korkutucu, ok daha
irkin yk kahramanlarn beendiniz, yine bir yk kahraman olan bu kiiyi neden benimsemiyorsunuz?
Yoksa bu kiideki gerek pay sizin isteinizden daha m fazla?
Bu ykden ahlakn bir ey kazanamayacan syleyeceksiniz. zr dilerim, insanlarn tatlyla beslendii
yeter; bundan mideleri bile bozuldu: Biraz ac ila, kat gerekler gerek onlara. Yine de szlerimden bu
kitabn yazarnn, insanlarn ktlklerini silip sprmek gibi yce bir de kapld sonucunu karmayn.
Tanr onu byle bir kstahlktan korusun! O sadece, ada bir insan kendi anlad gibi, kendi grd
gibi izmei elendirici buldu. Hastaln belirtilmi olmas bile yeter; nasl iyiletirileceini Tanr bilir.
IBella "Tiflis'ten geliyordum. Kk yaysz arabamdaki tek yk, yarsna kadar Grcistan yolculuumun
notlaryla dolu bir bavuldu. Bu notlarn ou, talihiniz varm ki, kayboldu; iinde teki eyalarmn
bulunduu bavul ise, talihim varm ki, sapasalam duruyor.
Kayavur Vadisine girdiimde, gne karl doruklarn arkasnda saklanmaya balamt bile. Bir Oset olan
arabacm, karanlk basmadan nce Kayavur Da'na kabilmemiz iin durmadan kamlyordu atlar,
sesinin olanca gcyle de trkler sylyordu. Ne tatl bir yerdir bu vadi! Yeil sarmaklarla rtl, nar
aalaryla talanm kzl kayalar ve almaz dalar ykselir evresinde; sularn oyduu sar yarlar,
uzakta tepelerde karlarn altn saaklar; aada kasvetli, kara bir derbentten grltyle fkran adsz bir
dereyle birleen Aragva Irma gm bir iplik gibi uzanr, bir ylann derisi gibi parldar.
Kayavur Da'nn eteine gelince bir hann yannda durduk. Yirmi kadar Grc ve dal toplanmt
burada, barp duruyorlard; biraz tede, geceyi geirmek iin bir deve kervan konaklamt. Arabam bu
uursuz daa karabilmek iin mutlaka kz tutmam gerekiyordu, nk gz gelmiti bile, yerler buz
iindeydi; yol ise iki kilometreden uzundu.
Elden ne gelir: Alt kzle birka Oset tuttum, ilerinden biri bavulumu srtlad, tekiler de kzlere yardm
etmeye koyuldular, ama yardmlarn sadece barmakla yapyorlard.
Arabamn arkasndan, tepeleme ykl olmasna ramen, drt kzn kolaylkla ektii baka bir araba
geliyordu. Bu durum artt beni. Arabann arkasnda, gm kakmal Kabarda ubuunu tttrerek,
sahibi yryordu. Srtnda apoletsiz bir subay niformas, banda tyl bir erkez kalpa vard. Elli
yalarnda grnyordu; yank teni, yznn Kafkas gneine alk olduunun belirtisiydi; vaktinden nce
aarm byklar dimdik yryne, din grnne yakmyordu. Yanna yaklap selam verdim.
Usulca ald selamm, sonra da koca bir ttn duman kard azndan.
-Anlalan sizinle yol arkadayz.
Sessizce ban edi yine.
-Stavropol'a gidiyorsunuz galiba?
-Evet efendim. Beylik eyayla.
-Syler misiniz bana, benim bo arabam u Osetlerin yardmyla alt kz zor kprdatrken, nasl oluyor
da, sizin ar arabanz drt kz kolayca ekiyor?
Kurnazca glmsedikten sonra kendini nemseyerek bana bakt:
-Anlalan Kafkasya'da uzun zaman bulunmadnz.
-Buraya geleli bir yl kadar oldu, diye cevap verdim.
Bir daha glmsedi.
-Niye sordunuz?
-unun iin, efendim: Bu Asyallar mthi dzenbazdr! Barp armayla hayvanlara yardm ettiklerini mi
sanyorsunuz? Ne diye bardklarn eytan bilir. Bakn bir de kzler anlar onlarn dilinden; isterseniz
yirmi kz birden koun arabanza,
10
u srcler bildikleri gibi bir barmaya balasnlar, hibiri yerinden bile kmldamaz... Ne madrabazdr bu
herifler! Ama elden ne gelir? Yolculardan para szdrmaya baylrlar... marttlar bu haydutlar!
Greceksiniz, sizden de bahi koparacaklar, yi bilirim onlr, beni tongaya baaramazlar!
-Uzun zamandr m burada grevlisiniz? Biraz kabararak,
-Aleksey Yermolov'un zamannda baladm greve, dedi. Snr komutasn aldnda ben temendim, diye
ekledi, dallarla arpmalarmdan tr, iki kere terfi ettim... onun komutasndayken.
-imdi?
-imdi snrda, nc Tabur'daym. Ya siz? Ben de kendimi anlattm.
Konumamz burda sona erdi, yan yana, sessizce yrmeye devam ettik. Dan doruunda, kara
rastladk. Gne batmt, gneyde olduu gibi, gece, hi ara vermeden gn takip etti; yine de, karn
beyazl yznden yolu kolayca karabiliyorduk, hl trmanyorduk, ama yoku artk o kadar dik deildi.
Bavulumun arabaya konmasn, kzlerin yerine de atlarn koulmasn byrdm ve vadiye son bir kere
bakmak iin arkama dndm; boazlardan dalgalar halinde kan youn sis btn btne kaplamt
vadiyi, en ufak ses bile gelmiyordu kulamza. Osetler grltyle evremi sarp bahi istediler, ama
Yzba onlar yle bir halad ki, hepsi bir anda dalverdi.
-Ne herifler, dedi Yzba, daha Rusa'da "ekmek" demesini bilmezler, "subaym, bahi ver" szlerini
ebzerlemiler. Bana kalrsa, Tatarlar daha iyidir, hi olmazsa iki imezler.
Konak yerinden bir kilometre kadar uzaktaydk hl. Her yer o kadar sessizdi ki, bir sivrisinek usa
vzltsn dinleyerek kendisini takip etmek mmknd. Solumuzda derin bir boaz kapkara azn am;
arkasnda, bizim nmzde, gn batm
11
nn son akislerini tayan solgun ufukta kar tabakalaryla, krklarla kapl lacivert tepeler var. Karanlk
gkte yldzlar parldamaya balamt; gariptir, burada yldzlar kuzeyde olduundan daha ykseklerde
duruyorlar sanki. Yolun iki yannda, plak, kara kayalar frlam; tede beride, karn altndan allar
grnmekte, ama bir tek kuru yaprak bile kprdamyor; tabiatn bu l uykusu arasnda yorgun posta
atnn soluyuunu, ngran dzensiz sesini dinlemek ok tatl.
-Yarn gzel olacak! dedim. ' Yzba tek kelime bile
sylemeden parmayla nmzdeki
yce da gsterdi. '
-Nedir bu? diye sordum.
-Gud Da.
-Ne olmu?
-Bakn nasl ttyor.
Gerekten de, Gud Da ttyordu; yamalarndan incecik bulutlar trmanyordu, tepesinde de, karanlk
gkte bir leke gibi grnen simsiyah bir bulut duruyordu.
Konaklayacamz hanla onu evreleyen da evlerinin damlarn seebiliyorduk artk, ilerimizde sevimli
ateler ldyordu; souk bir rzgr esti anszn, boaz uuldad, incecik bir yamur balad. Yamm
srtma atmaya ancak vakit bulabilmitim ki, lapa lapa kar yamaya balad. Saygyla Yzba'ya baktm.
Skntyla,
-Geceyi burada geirmemiz gerekecek, dedi. Bu tipide dalardan geilmez.
Sonra,
-Krestovaya Goro'da var m? diye sordu srcye. Oset src,
"' -Daha yok efendim, diye cevap verdi, ama yaknda olur. x Konaklayacamz yerde yolcular iin
ayr bir oda olmad iin isli bir yerli kulbesine gtrdler bizi, geceyi orada geire
12

ektik. Kafkasya'daki yolculuklarmn tek lks olan dkme aydanlm vard yanmda, yol arkadam bir
bardak ay imeye davet ettim.
Kulbenin bir duvar yara yapkt; kapsnn nnde kaygan basamak vard. El yordamyla ieri
girerken bir inee arptm (Bu insanlarn evlerindeki dehlizler, ahr olarak kullanlr.) Hangi yana
gideceimi bilmiyordum: Burada koyunlar meliyor, ilerde de bir kpek hrlyordu. Neyse ki, lgn bir k
parldad tede, ben de kapya benzer bir aral grebildim. Olduka garip bir manzarayla karlatm.
Tavann isten kararm iki direin tuttuu geni kulbe insanlarla tkabasa doluydu. Yerde bir ate
yaklmt, tavandaki bir delikten giren rzgrn savurduu duman ortal ylesine kaplamt ki, uzun sre
evremi gremedim: Yal iki kadn, bir sr ocuk, bir de sska Grc oturmutu atein evresine, hepsi
paavralar iindeydi. Yaplacak bir ey yoktu, atein yanna kp pipolarmz yaktk; biraz sonra
aydanlk dosta fokurdamaya balad.
Bir eit aknlkla bizi sessizce seyretmekte olan pis ev sahiplerimizi gstererek,
-Ne zavall insanlar! dedim Yzba'ya.
-Son derece salak insanlardr bunlar, diye cevap verdi. Dnebiliyor musunuz, ellerinden hibir i
gelmez, eitim de grmemilerdir! Bizim eenlerle Kabardallar soyguncudurlar, ipsizdirler ama hi
olmazsa hepsinin gzpektir; bunlarn silahla en ufak ilgileri yok: Hibirinde yle doru drst bir haner
bile gremezsiniz. Ne olacak, Oset ite!
-eenlerin bulunduu yerde ok kaldnz m?
-Kemenniy Brod yaknlarndaki bir kalede blmle birlikte on yl kaldm. Bilir misiniz oray?
-Duymutum.
-Aman efendim, oradaki haydutlarla uramaktan canmz kt. Neyse ki, iler biraz dzeldi imdi; eskiden
olsa, kale du
13 .
varndan on adm uzaklasan yolunu gzleyen bir Allann belasna rastlardn: Bir an bo bulunsan,
tamam: Ya boynuna bir kement sarlr, ya da ense kkne kurunu yerdin. Ama yiit adamlard!...
Merakla,
-Banzdan ok serven gemitir herhalde, dedim.
-Gemez olur mu hi? Tabii geti...
Szn burasnda, bynn sol yann ekitirmeye balad, kafasn nne eip dnceye dald.
Bandan gemi bir olay renmek iin can atyordum yolculuk edip de gnlk tutmakta olan her kii bilir
bu tutkuyu. Bu arada, ay da demlenmiti; bavulumu ap iki kk bardak kardm, doldurup birini onun
nne koydum. Bir yudum alp kendi kendine sylenir gibi,
-Geti tabii! diye mrldand.
Bu sz byk umutlar verdi bana. Kafkasya'da savalara katlm insanlarn konumay, balarndan
geen olaylar anlatmay pek sevdiklerini biliyordum; byle frsat da ellerine kolay kolay gemezdi: Bir
bakarsnz, blyle birlikte be yl ssz bir yerde grevlendirilir, kimse kendisine "Merhaba" bile demez
(nk avu dese dese, "Saol" der). stelik ok ey de vardr anlatacak; evrenizi merak uyandracak
yabani kiiler sarmtr, her gn bir tehlikeyle, inanlmaz bir olayla karlalr; byle eyleri pek azmz
kda geiririz, buna zlmemek elde deil.
-aya biraz rom koymak istemez miydiniz? diye sordum karmdakine. Beyaz Tiflis romum var; gece de
souk.
ok teekkr ederim ama istemem, ben iki imem.
-Nasl olur?
-yle ite. Kendi kendime yemin ettim. Temendim, gnn birinde ikiyi fazla kardk, geceleyin alarm
verdiler; erlerin nne sarho ktk, Aleksey Petrovi bunu renince canmza okudu. Hay Allah, lgna
dnmt! Az kalsn, divan

harbe verecekti bizi. stelik buralarda in cin grmeden geirirsiniz yl, bir de votkaya altnz m, iiniz
tamam demektir. Bunlar duyunca, az kalsn btn umudumu kaybediyordum!
-erkezlere bakn mesela, diye devam etti. Dnde olsun, cenazede olsun bozayla kafay buldular m
hemen hanerlerine sarlrlar. Bir keresinde canm zor kurtardm, stelik de arkadam olan bir prensin
evinde.
-Nasl oldu bu i?
-Nasl m oldu?... (Piposunu doldurup bir nefes ekti, sonra anlatmaya balad.) Blmle birlikte Terek'in
tesinde bir kalede bulunuyordum yaknda be yl olacak. Bir sonbahar gn, erzak postas geldi; postada
bir de subay, yirmi be yalarnda bir delikanl vard. Tepeden trnaa niformal, yanma kp kalemde
kalmak zere emir alm olduunu bildirdi. yle ince biriydi ki, teni yle narin, giydii niforma yle yeniydi
ki, Kafkasya'ya yeni geldiini hemen anladm. "Herhalde daha nce Rusya'da grevli bulunuyordunuz?"
diye sordum. "Evet efendim," diye cevap verdi. Elini skarak, "Memnun oldum," dedim, "Memnun oldum.
Biraz skc bulacaksnz buray, ama anlarz sizinle, ikimiz. Onun iin sadece Maksim Maksimi deyin
bana; hem sonra byle tepeden trnaa niformayla dolamanzn da gerei yok. Beni grmeye gelirken
banza kasketinizi geirirsiniz, yeter." *
Yatacak yer verdik ona, o da kaleye yerleti. *
Maksim Maksimi'e,
-Ad neydi? diye sordum.
Ad... Gregoriy Aleksandrovi Peorin'di. Tatl, evet, tatl bir adamd, ama garipti biraz. Bir bakarsnz,
btn gn yamur altnda avlanmakla geirmi; herkes donar, yorulur, onun umurunda bile deil; bir
bakarsnz odasnda otururken pencereden rzgr girmi, souk aldn syleyip sabahtan akama kadar
yatar; kepenk arpar, irkilir, bembeyaz kesilir; ama bir yaban do
15

muzunu tek bana yakaladn da grdm; gn gelir, saatlerce tek kelime alamazdnz azndan, bir de
konumaya balad m katla katla lrd insan... Evet, garip davranlar vard; herhalde zengindi de:
eit eit deerli eyayla doluydu odas! , Yine sordum: , -Uzun zaman kald m sizinle?
-Bir yl kadar. Benim iin unutulmayacak bir yld dorusu; ne dertlere soktu bam, ama onu bu yzden
unutmam deilim. Bilirsiniz, baz insanlarn alnyazlarnda inanlmaz servenler yazldr.
Bardana biraz daha ay koyarken, merakla,
-inanlmaz servenler mi? diye sordum.
-Bakn anlataym. Kaleden drt mil kadar uzakta dostumuz bir prens otururdu. On be yalarndaki olu
atma atlar, bize gelirdi: Her gn bir bahane bulurdu mutlaka. Peorin de ben de, onu ok martmtk.
Kan fkr fkr kaynard, ya drtnala giderken yerde duran bir apkay kapar, ya da tfekle ate ederdi.
Yalnz kt bir huyu vard: Paraya pek dknd. Bir gn, aka olsun diye, Peorin eer babasnn
keilerinden birini arp kendisine getirirse bir altn vereceini sylemiti ona. Ne dersiniz? Ertesi gece,
boynuzlarndan srkleye srkleye keiyi getirmez mi? Arasra da taklrdk kendisine, ite o zaman
gzleri kan anana dner, elini hanerine atard. "Hey Azamet, kellen omuzlarnn stnde uzun zaman
durmayacaa benzer," derdim, "bana yaman eyler gelecek!"
Bir gn yal prens kalkp ayamza kadar geldi, bizi bir dne ard: En byk kzn evlendiriyormu,
biz de dostlarydk; ne yapalm, prens Tatard ama gitmemek olmazd. Biz de gittik. Kynde havlaya
havlaya kyamet kadar kpek karlad bizi. Kadnlar geldiimizi grr grmez saklandlar. Zaten yzlerini
grebildiklerimizin de gzellikle ilgileri yoktu. Peorin, "erkezleri daha baka sanrdm," dedi bana.
Glmseyerek
16
"Dur bakalm!" diye karlk verdim.
Ben biliyordum kimlerle karlaacamz.
Prensin evine bir sr insan toplanmt. Bilirsiniz, bu Asyallar kim var kim yok hepsini dnlerine
arrlar. Byk bir saygyla karladlar bizi, en gzel odaya aldlar. Ama ben yine de atlarmz nereye
baladklarna dikkat ettim, ne olur ne olmaz.
Yzba'ya,
-Nasl olur dnleri? diye sordum.
-teki dnler gibi. nce imam Kuran'dan bir eyler okur; sonra gen iftle akrabalarna armaanlar
verilir; yerler, boza ierler; ata binip cirit atarlar; her zaman bir aklaban bulunur dnlerde, st ba ya
iinde, topal bir ata binip maskaralklar yapar, herkesi elendirir; sonra da, karanlk basnca, konuk
odasnda, bizim deyimimizle, balo balar. Zavall ihtiyarn biri eline telli... adn unuttum bu zatn...her
neyse, bizim balalayka gibi bir saz ite, onu tmbrdatr. Kzlarla delikanllar karlkl sralanp ellerini
rparlar, trk sylerler. Derken bir kzla bir delikanl kar ortaya, karlkl mni okurlar, akllarna ne
gelirse; tekiler de onlarn szlerini tekrarlar. Peorin'le ben ba kede oturuyorduk; ev sahibinin 'on alt
yalarndaki kk kz Peorin'in yanna gelip bir... nasl derler... bir eit vg syledi ona.
-Hatrlayabiliyor musunuz, nasl bir eydi?
-Evet, galiba yleydi: "Bizim gen yiitlerimiz yakkldr, kaftanlar gmle ilenmitir, ama gen Rus
subay onlardan da yakkl, onun ceketi altnla ilenmi. Kavak gibi ycelir onlarn arasnda, ama bizim
bahemizde boy atmyor." Peorin ayaa kalkp onun nnde eildi, elini kendi bana, sonra da kalbine
gtrd, kza cevap vermemi istedi. Dillerini iyi bilirim, Peorin'in sylediklerini evirdim.
Kz yanmzdan uzaklanca, Peorin'e "Ne dersin?" diye fsldadm.
17
"Enfes," diye cevap verdi. "Ad ne?" "Bella," dedim.
Gerekten de gzeldi: Uzun boylu, ince, gzleri bir da ceylannn gzleri gibi kapkara, baklar insann
iine iliyor. Dncelere dald Peorin, gzlerini kzdan ayrmad; kz da arada bir kalarnn altndan
kaamak bir bak atyordu Peorin'e. Ama gen, gzel prensesi beenen sadece Peorin deildi: Odann
bir kesinden, canl, ateli bir ift gz daha dikilmiti Bella'nn stne. Biraz daha baknca, eskiden beri
tandm Kazbi olduunu anladm onun. Biliyor musunuz, ne dosttu bizimle, ne de dman. Su
ilememiti ama pheli biri olarak grlrd. Zaman zaman koyun getirirdi bizim kaleye, ucuz fiyatla
satard, hi pazarlk etmezdi: Ka para derse o kadar vereceksin... Boazn kessen fiyat indirmezdi.
Kuban Irma'nn Rus tarafnda Abreklerle dp kalkt sylenirdi. Dorusunu isterseniz tam da hayduta
benzerdi hani: Ufak tefek, kuru, geni omuzlu... Ama yle evikti ki, eytan gibi evik! Srtna ald
bemet'i yrtk prtkt, ama silahlan gm kakmalyd. Atnn n btn Kabarda blgesine yaylmt.
Sahiden de dnyada bundan daha gzel bir at olabileceini insan dnemez bile. Btn atllar
kskanrlard Kazbi'i; zaman zaman atn almak istemiler, ama baaramamlard. u at imdi bile
gzmn nnde sanki: Zifiri yaz, ayaklar t gibi, gzleri Bella'nn gzlerini aratmaz; gc de ne g
ya! bin srtna otuz mil kotur; yle de terbiye edilmi ki-efendisinin peinden kpek gibi gider; sesini bile
tanr! Kazbi hi balamazd onu. Tam haydut at!
O gece Kazbi her zamankinden de skntlyd, baktm bemet'inin altna kalmaki'sini de giymi. "Bu
kalmaki'yi bo yere giymez," diye dndm, "aklndan mutlaka bir eyler geiyor." erde bunaldm, temiz
hava almak iin dar ktm biraz. Dalara gece kyordu, sis boazlar rtmeye balamt. Yem
verilmi mi diye atlarn bulunduu ahra bir bakaym dedim,
18
stelik tedbirli olmakta da fayda vardr; atm cins bir att, az m Kabardal onu tatl baklarla szerek,
"Yahi the, ok yahi (gzel at, ok gzel)!" diye mrldanmt.
it boyunca ilerlerken birtakm sesler duydum anszn; seslerden birini hemen tandm: o haylazn, ev
sahibimizin olu Azamet'in sesiydi bu; teki daha az, daha hafif sesle konuuyordu. "Ne konuuyorlar
acaba?" diye dndm. "Sakn benim attan konumasnlar?" itin yanna meldim, tek kelime bile
karmamaya alarak szlerine kulak verdim. Evden gelen trkler, grltler, ilgimi eken bu
konumay arasra bouyordu.
"Ne gzel atn var," diyordu Azamet. "Evin efendisi ben olaydm, elimde de yz ksraklk bir sr olayd,
yarsn senin ata deiirdim Kazbi!"
"Haa, demek Kazbi'mi," dedim kendi kendime, kalmaki'yi hatrladm.
Biraz sustuktan sonra, "Evet," diye cevap verdi Kazbi. "Btn Kabarda'da onun gibisini bulamazsn. Bir
keresinde, Terek'in tesinde, Abreklerle Rus srlerini karmaya gitmitim; talihimiz yokmu, daldk,
herkes kendi bann aresine bakt. Ardmdan drt Kazak geliyordu, gvurlarn seslerini bile
duyabiliyordum, nmde dersen sk aal'bir orman vard. Eyerin stnde eilip kendimi Allaha emanet
ettim ve mrmde ilk defa atma kt davrandm, bir krba vurdum ona. Ku gibi dald dallarn arasna;
dikenler elbiselerimi paralyor, karaaalarn kurumu dallar suratma arpyordu. Atm, aa ktklerinin
stnden atlyor, allar gsyle ayryordu. Onu ormann kenarnda brakp aalarn arasnda yoluma
yayan devam etseydim daha iyi olacakt benim iin, ama ondan ayrlamadm, Tanr halime acd. Kafamn
stnde birka kurun vzldad; atlarndan inmi Kazaklarn peimden kotuklarn duyuyordum... Anszn
derin bir sel yata grdm nmde; atm biraz duraladktan sonra srad. Arka ayaklaryla kar kyy
tuttura
19
mad, n ayaklarndan asl kald. Dizginleri brakp yataa yuvarlandm; atmn hayatn kurtard bu; yukar
trmand. Kazaklar olanlarn hepsini grmt, ama ilerinden hibiri beni aramak iin aa inmedi;
herhalde ldm sanmlard, atm yakalamak iin koutuklarn duydum. Yreim kan alad; sel
yata boyunca bir atn einerek, kineyerek ileri geri kotuunu duydum. Karagz'mn sesini tandm:
Oydu, dostumdu!... O gnden beri de hi ayrlmadk."
Olduum yerden, Kazbi'in, atnn dzgn boynunu okayarak ona gzel szler sylediini
duyabiliyordum.
"Bin ksraklk bir srm olayd," dedi Azamet, "hepsini Karagz'e deiirdim."
Kazbi kaytszca, "Yok, istemem," diye karlk verdi. Azamet yaltaklanarak, "Dinle, Kazbi," dedi. "Sen iyi
bir adamsn, gzpek bir yiitsin. Babam Ruslardan korkuyor, benim da etecileri arasna katlmama izin
vermiyor. Atn ver bana, ne istersen yaparm, babamn en gzel tfeini, en gzel klcn, ya da ne
istersen onu alarm sana. Babamn klc da sahici Gurda'dr haa; eline dedirsen etine kendiliinden
girer; senin kalmaki'n bile durduramaz onu." Kazbi susuyordu.
"Atn ilk grdmde," diye devam etti Azamet, "senin altnda dnp srarken, burnundan solurken,
toynaklarnn altndan kvlcmlar sratrken grdmde iim bir tuhaf oldu, o gnden beri de her ey
anlamsz geliyor bana: Babamn en iyi atlarna irenerek bakyorum, stlerinde grnmekten utanyorum,
yreimde srekli bir ar var; ite bu aryan yrekle btn gn bir kayann tepesinde oturuyorum,
gzmn nnde gsterili yry, ok gibi dzgn srtyla senin yaz atn var hep; canl gzleriyle
gzlerimin taa iine bakyor, sanki benimle konumak istermi gibi." Titreyen bir sesle, "Atn bana
satmazsan lrm Kazbi!" dedi Azamet.
20

Sonra alamaya balad galiba, bana yle geldi: inatnn inats biriydi Azamet, kklnde bile ne
kadar urasan gznden tek damla ya karamazdn.
Gzyalarna Kazbi kahkahayla cevap verdi.
Azamet, kararl bir sesle, "Dinle" dedi. "Gryorsun, her eyi yapacak haldeyim, istersen sana
kzkardeimi karaym. yle gzel dans eder ki! yle gzel trk syler ki! iledii srmalarn ei yoktur!
Trk padiahnn bile byle kars olmamtr... istersen yapaym bu ii. Yarn gece derenin oradaki
boazda beklersin; kardeimi komu kye gtreceim alr gidersin. Artk Bella da senin atndan deersiz
deildir ya?"
Kazbi uzun, ok uzun bir zaman sustu; sonunda, cevap verecei yerde, alak sesle eski bir trky
mrldand (*):
Bizim kylerimizde gzel kzlar oturur,
Nice yldzlar parlar iinde gzlerinin.
Onlarla sevimenin esiz bir tad vardr;
Ama daha tatldr zgrl yiidin.
Altn versen verirler drt kadn birden sana,
Ama gzelse eer, kim vazgeer atndan:
Bozkrda rzgr bile yakalayamaz onu.
Sahibini aldatmaz, kandrmaz hibir zaman.
Azamet, bo yere, isteklerini kabul ettirmeye alt ona, bo yere, umutsuzca alad, yaltakland, yeminler
etti. Sonunda Kazbi dayanamad, szn kesti onun:
"Ykl karmdan, deli olan! Benim atma sen mi bineceksin? adm gitmeden srtndan atar seni,
talarn stne dp kafan krarsn."
fkeyle, "Beni mi atacak?" diye haykrd Azamet; ocuk
(*) Kazbi'in trksn iir haline getirdiim iin okurlardan zr dilerim; bana dzyaz olarak aktarlmt.
(M.L.)
21
hanerinin demiri Kazbi'in kalmaki'sine arparak nlad. Gl bir kol geri itti onu, ite yle hzl arpt ki,
it sarsld. "Elence balyor artk," diye dnerek ahra daldm, atlarmz eyerleyip arka avluya
kardm, iki dakika sonra, evin iinde mthi bir grlt koptu. yle olmu: Bemet'i parampara,
Azamet odaya dalarak Kazbi'in kendisini ldrmek istediini sylemi. Herkes tfeini kapp dar
frlam elence de balam! Barmalar, grltler, ate sesleri... Ama Kazbi atna atlamt bile,
sokakta kalabaln ortasnda eytan gibi drt dnyor, kendini korumak iin evresine kl alyordu.
Kolundan yakalayarak, "Misafirlie gidip de dayak yemek tatl bir ey deil," dedim Peorin'e. "Bir an nce
kirii krsak."
"Bir dakika daha durun, sonunu grelim."
"Sonu nasl olsa kt bitecek. Bu Asyallar byledir: Bozay ektiler mi hemen hanere sarlrlar!"
Atlarmza atlayp kalenin yolunu tuttuk.
Yzbaya merakla,
-Kazbi ne oldu? diye sordum. ayn iip bitirirken,
-Byle heriflere bir ey olur mi hi? dedi. Tabii ki svp gitmi!
-Yaralanmadan m? diye sordum.
-Orasn Tanr bilir! Bu haydutlarn srtlar yere gelmez. Onlar dvrken grdm, efendim; isterse
gvdesi kalbura dnsn, hl kl sallar.
Ksa bir sessizlikten sonra Yzba ayan yere vurarak szlerine devam etti:
-Yaptm bir eyden tr kendimi hi balamayacam: Kaleye dndmzde eytan drtt, itin
arkasndan duyduklarm Peorin'e anlattm; glmsedi hinolu hin!-bir eyler gelmiti aklna.
-Ne gelmiti? Anlatr msnz bana?
22

-Madem baladm, bari sonunu da getireyim:
Drt gn sonra Azamet bizim kaleye urad. Her zamanki gibi, kendisine tatl ikram eden Peorin'in yanna
kt. Ben de oradaydm. Sz dnd dolat, atlara geldi; Peorin, Kazbi'in atm vmeye balad: yle
evik, yle gzel bir atm ki, tpk bir ceylanm, dnyada ei benzeri bulunmazm.
Kk Mslmann gzleri parldad, ama Peorin bunun farkna varmam gibi davranyordu; ben sz
baka bir eye getirdim, ama konuma yine Kazbi'in atna srad. Azamet ne zaman kaleye gelse hep
bu konu alyordu. hafta kadar sonra Azamet'in sararp solmaya, erimeye baladn fark ettim, tpk
romanlardaki sevgililer gibi, efendim. akna dndm.
Sonunda btn meseleyi anladm: Peorin onu yle oynatm ki parmanda, ocuk sonunda kendini suya
atacak hale gelmi. Bir keresinde, "Gryorum ki, Azamet," demi, "bu attan ok holanyorsun; ama
insan nasl kendi ensesini gremez, senin de bu at greceim yok! Syle bana, bu at sana verene
karlk olarak sen ne verirdin?"
"Ne isterse," diye cevap vermi Azamet.
"yleyse bu at ben sana getireceim, ama bir artla... Yemin et istediimi yapacana..."
"Yemin ederim... Ama sen de yemin et!"
"yi! Yemin ederim ki bu at senin olacak; ama karlnda kzkardein Bella'y istiyorum. Karagz onun
bal olacak. Bu alveriten krl kacak olan sensin."
Azamet cevap vermemi.
"Olmad m? Peki, nasl istersen! Ben de koca adam sanyordum seni, bakyorum daha ocukmusun;
daha ata binmek iin yan pek kk."
Azamet fkelenmi.
"Ya babam?" demi.
"Hi evden ayrlmaz m?"
23 - .
"Ayrlr..."
"Tamam m, o halde?"
l gibi bembeyaz kesilmi Azamet.
"Tamam" diye fsldam. "Ne zaman?"
"Kazbi'in buraya ilk geliinde; on tane ko getirecek, sz verdi; gerisi benim iim. Sana gveniyorum,
Azamet!"
Bylece anlamlar... anlama da ne berbat bir anlama ya! Bunu Peorin'e de syledim sonradan, ama
bir erkez kznn kendisi gibi bir koca bulduu iin talihine kretmesi gerektiini syledi. erkezlerin
detlerine gre kocas saydrm Peorin; hem sonra Kazbi de cezalandrlmas art olan bir haydutmu.
Siz kendiniz karar verin, ne diyebilirim? Ama o sralarda, planlarn bilmiyordum. Neyse, bir gn Kazbi
gelip koyuna ya da bala ihtiyacmz olup olmadn sordu. Ertesi gn getirmesini syledim.
Peorin, "Azamet," demi, "Yarn Karagz elimde olacak; Bella'y bu gece getirmezsen bu at hi
gremezsin..."
"Peki," demi Azamet, drtnala kye yollanm.
Akamleyin Peorin silahlarn kuanp kaleden kt. Bu ii nasl becerdiklerini bilmiyorum; yalnz o gece
ikisi de dnd, nbeti Azamet'in eyerinde bir kadnn yatmakta olduunu grm, elleriyle ayaklan
balym kadnn, bana da bir yamak sarlm.
Yzba'ya,
-At ne oldu? diye sordum.
-Anlatyorum, anlatyorum. Ertesi sabah erkenden Kazbi geldi, yannda satlk on tane ko getirmiti. Atn
ite baladktan sonra, yanma kt; haydut olmasna ramen konuumdu, onun iin ay ikram ettim ona.
Surdan burdan konumaya baladk... Birdenbire Kazbi irkildi, yz deiti... Pencereye kotu; ama
pencere yazk ki, arka avluya bakyordu. "Ne oldu?" diye sordum.
24

Tepeden trnaa titreyerek, "Atm!... atm!" dedi.
Ben de nal sesleri duymutum. "Herhalde bir Kazaktr," dedim.
"Yok! Urus yaman, yaman (kt, kt bir Rus)!" diye bard, pars gibi odadan frlad, ki admda avluya
vard; kale kapsnda, nbeti, tfeiyle Kazbi'in yolunu kesmeye alt. Tfein stnden atlayp yolda
komaya balad Kazbi... Uzakta toz kalkyordu Karagz'n srtna atlam giden Azamet'ti bu. Kazbi,
koarken, bir yandan da tfeini klfndan karp ate etti. Bir an kprdamadan durdu, vuramadn
anlaynca tiz bir lk atarak tfeini taa alp parampara etti, sonra da yere kp ocuk gibi alamaya
balad... Bu arada kaledekiler evresinde toplanmlard onun, ama o, kimsenin farknda deildi; bir sre
Kazbi'in evresinde durup onu seyrettikten sonra geri dnd herkes: Kolarn parasn yanna
braktrdm; elini bile srmedi paralara, l gibi yzkoyun yatt durdu, inanr msnz, btn gece ylece
yatt. Ertesi salah kaleye gelip hrszn kim olduunu sordu. Azamet'in at zp kardn gren nbeti
bunu saklamad, ak ak anlatt. Azamet'in adn duyunca gzleri parlad Kazbi'in, prensin oturduu
kye doru yola kt.
-Azamet'in babas ne yapm?
-Mesele bunda zaten; Kazbi bulamam onu; bir yere gitmi, alt gndr kyde deilmi; yoksa Azamet
kardeini karabilir miydi?
Babas dnnce bir de bakm ki ne kz var, ne de olu. Sinsi kerata! Ele geirilirse canndan olacan
pekl anlam. O gnden beri ortada yok; herhalde bir Abrek etesine katlp ya Terek ya da Kuban'n
Rus kysnda lp gitmitir; can cehenneme!
itiraf edeyim, bu yzden benim de bam derde girdi. erkez kznn Peorin'in dairesinde bulunduunu
renir renmez apoletlerimi taktm, klcm kuandm, oraya gittim.
Peorin n odda, bir elini bann altna koymu yatyordu;
25
teki elinde snm bir ubuk vard; ikinci odaya alan kap kilitliydi, anahtar da kapnn stnde deildi.
Bir anda fark ettim btn bunlar... Boazm temizleyip topuklarmla eie vurmaya baladm; o,
duymam gibi davranyordu.
Sert olabildiim kadar serte, "Mlazm efendi!" dedim. "Burada olduumu grmyor musunuz?"
Yerinden kalkmadan, "Ooo, merhaba Maksim Maksimi! Bir ubuk imez miydiniz?" diye cevap verdi.
"Affedersiniz ama, ben Maksim Maksimi deilim; sizin Yzbanzm."
"Fark etmez. Biraz ay? Ne ac ektiimi bir bilseniz!" Yataa doru yryerek, "Her eyi biliyorum," diye
cevap verdim.
"iyi yleyse. Zaten anlatacak halim yok." "Mlazm efendi, benim de sizinle birlikte sorumlu tutulabileceim
bir su ilediniz..."
"Hadi canm! Ne kar bundan? Her eyi paylamyor muyuz zaten?"
l "akann sras deil. Klcnz verin ltfen!" "Mitka, klcm!"
Mitka klc getirdi. Grevimi yapmtm, yatan kenarna oturup, "Bana bakn Gregoriy Aleksandrovi,"
dedim, "yaptnz iin ho bir i olmadn kabul etmek zorundasnz."Hangi in?''
"Bella'y karmanzn... Ah, u Azamet iti!... Hadi, kabul edin," dedim.
"Ya kz beeniyorsam?"
Buyrun bakalm, ne der insan?... Dilim tutuldu. Yine de, biraz sessizlikten sonra, babas kz isterse geri
gndermemiz gerektiini syledim.
"Gerekmez."
"Ya burada olduunu renirse?"

26

"Nerden renecek?"
Yine dilim tutuldu. Dorularak, "Bana bakn, Maksim Maksimi," dedi Peorin, "siz iyi bir insansnz. Bu
kz o yabani herife verirsek, ya boazn keser ya da satar. Olan oldu, ileri daha da kartrmayalm artk;
Bella bende kalsn, benim klcm da sizde kalsn..."
"Hi olmazsa onu bir kere greyim," dedim.
"u kapnn ardnda. Onu grmek iin ben de bouna uratm bugn; rtlere sarnm, bir kede
oturuyor, ne konuuyor, ne de adamn yzne bakyor; yabani bir ceylan gibi rkek. Bizim hancnn
karsn tuttum; Tatarca biliyor, Bella'ya bakacak, kendisinin bana ait olduunu iyice sokacak kafasna."
Yumruunu masaya indirerek, "nk o benden baka kimsenin olamaz," diye ekledi.
Ben de kabul ediyordum bunu... Yapacak baka bir ey yoktu ki! yle insanlar vardr ki onlarn dedikleri
kabul edilir.
-Sonra ne oldu? diye sordum Maksim Maksimi'e. Kz kendine altrd m, yoksa kzcaz yurdunun
zlemiyle eriyip gitti mi?
-Yok canm, niye zlesin yurdunu? Onun kynden grnen dalar bizim kaleden de grnr bu
yabanilere de, yeter bu kadar. stelik Peorin her gn bir hediye veriyordu ona; ilk gnlerde hi ses
karmadan kibirle geri evirdi hediyeleri; o zaman da hancnn karsna gidiyordu hediyeler, bu da onun
gevezeliini artryordu. Ah, hediyeler! Renkli bir bez uruna neleri gze almaz kadnlar... Neyse,
konumuzdan ayrlmayalm... Uzun zaman Peorin kzla urat durdu; bu arada Tatarca renmeye
balyordu, kz da biraz biraz Rusadan anlyordu artk. Derken kalarnn altndan Peorin'e bakmaya
balad; hep kederliydi, kendi topraklarnn trklerini sylerdi usul usul, yle hznl trklerdi ki, yan
odadan dinlediimde ben bile hznlenirdim. Bir sahneyi hi unutmayacam: Penceresinin nnden
geiyor
27
dum, ieriye bir gz attm; Bella, ba nne eik, bir minderde oturuyor, Peorin de yannda ayakta
duruyordu.
"Kulak ver bana, periciim," diyordu. "Biliyorsun ki nasl olsa gnn birinde benim olacaksn... yleyse
neden bu acy ektiriyorsun bana? eenin birine tutkun deilsin, deil mi? Tutkunsan syle, hemen
brakaym seni." Belle ok hafif titreyerek ban iki yana sallad.
"Yoksa," diye devam etti Peorin, "benden ireniyor mu
V
sun?
Kz iini ekti.
"Yoksa inanlarn m beni sevmene engel oluyor?"
Bella bembeyaz kesildi, cevap vermedi.
"nan bana, Allah btn insanlarn Allahdr; madem benim seni sevmeme izin verdi, senin beni sevmeni
neden yasaklasn?"
Bu yeni fikirle bylenmi gibi Peorin'in yzne bakt Bella; gzlerinde hem gvensizlik, hem inanma
istei vard. Gzler de ne gzlerdi ya! Kor gibi ldyorlard.
"Dinle, iyi kalpli, canm Bella'cm!" diye devam etti Peorin. "Seni ne kadar sevdiimi gryorsun; seni
sevindirecek ne varsa yapmaya hazrm; mutlu olman istiyorum, yine suratn asarsan, ben lrm. Syle
bana, daha neeli olacak msn?"
Kara gzlerini ondan ayrmadan dncelere dald Bella, sonra tatl tatl glmseyerek ban "olur"
anlamnda sallad. Peorin, kzn elini tutup kendisini pmesi iin dil dkmeye balad ona; Bella, kendini
korumaya alarak, krk dkk Rusasyla, "N'olur, n'olur, hayr, hayr," deyip duruyordu.
Peorin steleyince titreyip alamaya balad. "Ben senin klenim," dedi, "klenim; tabii, ne istersen
yaparsn bana."
Sonra yine gzyalar dkt.
Peorin yumruuyla alnna vurup teki odaya geti. Ben de yanna gittim; skntl skntl oday
arnlyordu, kollarn da gsnn stnde kavuturmutu. "
28

"Eee, ne var ne yok?" dedim.
"Kadn deil, eytan!" diye cevap verdi. "Bakn size erefim stne yemin ediyorum ki bu kz benim
olacak..."
Bam salladm.
"Bahse girer misiniz?" dedi. "Bir hafta iinde."
"Kabul!"
El skp ayrldk.
Ertesi sabah ilk yapt i, teberi almak iin bir posta erini Kzlar kasabasna gndermek oldu; er, eit
eit Acem kumalaryla dnd.
Bana hediyeleri gsterirken, "Ne dersiniz Maksim Maksimi," dedi, "bir Asya gzeli byle bir yaylm
ateine dayanabilir
mi?"
"Siz bu erkez kzlarn bilmezsiniz," diye karlk verdim. "Bunlar ne Grc kzlarna, ne de Uzak
Kafkasya'daki Tatar kzlarna benzerler... hi benzemezler. Bunlarn kendi kurallar vardr, baka trl
yetitirilmilerdir." Peorin glmsedi, slkla
bir mar tutturdu.
Benim hakl olduum anlald; hediyeler, beklenen amacn ancak yarsn salayabildi: Daha neeli,
Peorin'e daha gvenen biri oldu Bella, ama hepsi bu kadar; Peorin de son bir areye bavurmaya karar
verdi. Bir sabah atnn eyerlenmesini buyurdu, erkez elbiseleri giyip silahlarn kuand, sonra da yanna
gitti Bella'nn. "Bella!" dedi, "seni ne kadar sevdiimi biliyorsun. Bir kere beni tanynca seversin diye
dnp seni kardm; yanlmm, hoakal! Nem varsa senin olsun; babann yanna dnmek istersen
dnebilirsin. Senin nnde suluyum, kendi kendimi cezalandrmam gerek. Hoakal, gidiyorum... Nereye
mi? Nerden bilebilirim? Belki de ksa zaman sonra ya bir kurun, ya da bir kl darbesi gelip bulur beni: O
zaman beni hatrla, beni bala."
Bella'ya srtn dnp elini arkaya doru uzatt. Bella elini
29 . '
tutmad onun, susuyordu. Ama kapnn aralndan yzn grebiliyordum, yle zldm ki onun iin... O
sevimli, kck yzne bir l solgunluu gelip kmt! Cevap alamaynca kapya doru birka adm
att Peorin; o da titriyordu. Hem ben size bir ey syleyeyim mi, numara diye balad bir ii
gerekletirebilirdi de. Tanr bilir ya, yle bir adamd. Ama elini tam kapya atmt ki, Bella srayarak
boynuna doland onun, hkrarak alamaya balad. nanr msnz, kapnn arkasnda dikilirken ben bile
alamaya baladm; yani, aslnda alamak deildi bu, eydi... budalalk ite!"
Yzba sustu.
Bir sre sonra byklarn ekitirerek,
-Evet, dedi, itiraf ederim ki zlmtm. Hibir kadn tarafndan bylesine sevilmediim iin.
-Mutluluklar uzun srd m? diye sordum.
-Evet, Bella da sonradan bize itiraf etti: ilk grd gn Peorin'e tutulmu, onu sk sk ryalarnda
grmeye balam, kimse kendisini Peorin kadar etkilememi. Evet, mutluydular!
Kendimi tutamadm,
-Ne tatsz! diye bardm.
Gerekten de, ackl bir sonu bekliyordum, umutlarm anszn krlmt!
-Bella'nn kalede olabileceini babas hi aklna getirmedi mi? diye devam ettim.
-Galiba onun da aklna gelmi bu. Birka gn sonra ihtiyarn ldrldn rendik. Nasl ldrlm,
onu da anlataym...
Dikkatim yeniden uyanmt.
-Kazbi, Azamet'in, at babasnn rzasn alarak aldn sanyordu bana kalrsa. Bir gn, kyden birka
kilometre uzakta, yol kenarnda bekliyormu; ihtiyar da kzn aramaktan dnyormu kye; adanlan
arkada kalmlar, akam olmak zereymi, dne dne giderken Kazbi anszn kedi gibi bir
30

allktan frlayvermi, arkadan ata atlayp ihtiyar hanerlemi, sonra da yere atm onu, dizginleri
yakalayp "uzaklam, ihtiyarn adamlar uzaktan grmler bunu, Kazbi'in ardndan gitmiler, ama
yakalayamamlar.
Karmdakinin dncelerini anlamak iin,
-Atnn cn alm, dedim.
-Tabii kendi kurallarna gre tamamen haklyd, dedi Yzba.
Bir Rusun, aralarnda yaad kiilerin detlerine uymakta gsterdii bu hastala hayran olmadan
edemedim. Bu eit bir davran artk vlr m, ktlenir mi, orasn bilemem; yalnz bu, akln esnekliini
ve gereine ya da ortadan kaldrlamayacana inand yerde ktl balayan berrak bir saduyunun
varln gsterir.
Bu arada, aymz bitirmitik; koumlu atlar, karda souktan titriyorlard; ay batda soluyor, uzaktaki
doruklarda yrtk bir perdenin saaklarna benzeyen kara bulutlarn arasna dalmaya hazrlanyordu.
Kulbeden ayrldk. Yol arkadamn dediinin tersi kt, hava dzeldi, gecenin ardndan gzel bir sabah
gelecei besbelliydi; yldzlar nefis ilemeler gibi birbirlerine karmlard uzaklarda, derken birer birer
sndler, afan solgun yanklar mor g kaplad, el dememi karlarla rtl dalarn dik yamalarn
ar ar aydnlatt. Sada solda kasvetli, esrarl uurumlar kara birer az gibi almlard; her yanda,
ylanlar gibi kvrlan, bklen, yaklaan gnden korktuu iin kamak ister gibi evremizdeki kayalklara
ekilen sis vard.
insann yrei sabah duasnda nasl durgun olur, yer de gk de ylesine durgundu; yalnz arada srada,
atlarn krayla slanm yelelerini hafife uurarak souk bir yel esiyordu doudan. Yola koyulduk; be
clz at, Gud Dana kan yolda glkle ekiyordu arabalarmz. Biz de atlar yorulduka tekerleklerin
arkalarna ta koyarak, yaya devam ediyorduk yolumuza;
31
yol gkyzne kyor gibiydi, gzn grebildii kadar trmanyordu nk, sonunda da, bir nceki
akamdan beri Gud Dann tepesine avn bekleyen bir akbaba gibi tnemi olan bulutun iinde
kayboluyordu; kar, ayaklarmzn altnda gcrdyordu; hava baya azalmt, soluk alrken glk
ekiyordu insan; kan beyinlerimize doluyordu sanki, buna ramen damarlarma tatl bir duygu yayld,
dnyann bu kadar tepesinde olmaktan sevindim; tabii ocuksu bir duyguydu bu, ama toplum kurallarndan
kurtulup tabiata bu kadar yaklanca, insan ocuklamadan edemiyor: Sonradan edinilmi ne varsa akp
gidiyor insandan, ruh temizleniyor, eskiden nasl idiyse, bir gn yine nasl olacaksa, o durumu alyor.
Benim gibi yabani dalarda dolam, uzun zaman onlarn garip biimlerini incelemi, aralarn dolduran
havay byk bir istekle iine ekmi bir insan, benim o byl manzaralar anlatma, izme duygumu
anlar. Sonunda Gud Dana ktk, durup evremize baktk: Souk soluuyla bir frtnann haberini veren
boz bulut hl tepemizdeydi; ama douda her ey yle berrak, yle altn gibi parlakt ki, o bulutu btn
btne unuttuk, Yzba da, ben de. Evet, Yzba bile: Tabiatn byklnn, gzelliinin yaratt
duygu, basit kalplerde, bizim gibi, szle olsun yazyla olsun, cokuyla hikyeler anlatan kiilerin
kalplerinde olduundan ok daha gldr.
Bu esiz manzaralara alksnzdr herhalde? dedim.
-Evet efendim, insan kurunlarn vzldamasna bile, yani kalbinin arpntsn gizlemeye bile alabilir.
-Ben aksini duymutum, eski askerler bu musikiden holamrlarm.
-Aslna bakarsanz hotur tabii; insann kalbini hzl hzl arptrd iin.
Douyu gstererek,
-Bakn, diye ekledi, ne lke!
32

Gerekten de, byle bir manzaraya baka yerde kolay kolay rastlayamam: iki srmay andran Aragva ile
bir baka rman kestii Kayavur Vadisi altmzda uzanyordu; vadide kayan solgun, mavimsi bir sis
sabahn lk klarndan kaarak yaknlardaki derbentlere akyordu; samzda ve solumuzda, karla ya da
allarla rtl, hepsi birbirinden yksek, kesien doruklar vard; uzakta da dalar grnyordu, ama
hibiri birbirine benzemiyordu; karlar kzl bir ltyla yle canl, yle prltl yanyordu ki, insan neden
mrnn sonuna kadar burda kalamayacana kendisi bile ayordu; lacivert bir dan arkasndan
grnen gnei frtna bulutlarndan ancak usta bir gz ayrabilirdi; ama kan rengi bir erit vard gnein
stnde, arkadam zellikle buna dikkat etti.
-Syledim size, diye bard, bu gece hava berbat olacak; acele edelim, yoksa Srestovaya Danda frtna
yakalar bizi. Hadi! diye seslendi srclere.
Arabann hzn kessin diye tekerleklerin altna fren yerine zincirler takld; atlar geme alnd, inmeye
baladk; sada kayalklar vard, solda da bir uurum; yle derin bir uurumdu ki bu, dibinde bulunan koca
bir Oset ky krlang yuvas gibi grnyordu; iki arabann yan yana geemeyecei bu yolu, resmi evrak
gtren bir memurun ylda on iki kere, sarsntl arabasndan hi inmeden gece vakti gemek zorunda
kaldn dnnce titredim. Arabaclarmzdan biri Yaroslav mujiklerinden bir Rus, teki de bir Osetti,
Oset yanlardaki atlar zm, ndeki at da geminden tutmu, btn dikkatini kullanarak gtryordu;
ama bizim tasasz Rus, yerinden bile kprdamamt! Peinden bu uuruma inmek istemediim bavulum
iin biraz rahatn bozabileceini syledim kendisine.
-Aman efendim, diye cevap verdi. Tanrnn izniyle biz de onlardan geri kalmayz: Zaten bu benim ilk
seferim deil ki!
Haklyd, onlardan geri kalabilirdik, ama kalmadk ite; in
33
san bir eyin stnde ok kafa yorsa, bir de bakar ki, hayat urunda tasalanmaya demiyor...
Ama siz belki de Bella'nn yksnn sonunu renmek istersiniz. nce unu belirteyim ki, bu yazdm
bir yk deil, yolculuk notlardr; onun iin, Yzba yky yolculuun neresinden anlattysa ben de
orasndan anlatacam. Demek ki, biraz beklemeniz ya da birka sayfa atlamanz gerekecek; yine de
bunu yapmanz tlemem dorusu, nk Krestovaya'dan (ya da bilgin Gamba'nn yanl olarak le Mont
St. Christophe diye adlandrd dadan) geiimiz ilginizi ekecektir. Gud Dandan ertovo Vadisine
iniyorduk... Ne romantik bir ad! ertovo deyince ort (eytan) gelir gznzn nne, sarp kayalarn
arasnda kt ruhlarn dolatn duyar gibi olursunuz, ama aslnda byle deildir, vadinin ad ort'dan
deil erta'dan (snr) gelmektedir, nk eskiden Grcistan snr buradayd. Bu vadi, insann aklna
anayurdumuzun Saratov, Tambov ve baka gzel yerlerini getiren kar ynlaryla doluydu. Snr vadisine
indiimizde Yzba,
ite Krestovaya! dedi ve karla kapl bir tepeyi gsterdi; dorukta, tatan bir ha kapkara grnyordu; han
yanndan belli belirsiz bir yol geiyordu dan evresini dolanan aa yol karlarla kapl olduu zaman
kullanlan bir yoldu bu: Srcler daha tehlikesi olmadn sylediler ve hayvanlar yormamak iin
aadaki yoldan gtrdler bizi. Dnemete alt Oset'e rastladk; bize yardm ederek tekerleklere
yaptlar, bara bara arabalarmz ekmeye, itmeye baladlar. Gerekten de tehlikeli bir yoldu bu:
Sada, balarmzn stnde, ilk rzgrla boaza yuvarlanmaya hazr koca koca kar ynlar sarkyordu;
dar yol yer yer karla rtlyd, baz yerler gne nlarnn ve donun etkisiyle buz tutmutu, yrmekte
glk ekiyorduk, atlar durmadan dyorlard; solumuzda, kh buz tabakalarnn altnda gizlenerek, kh
kara talarn stnden kprerek bir
34

rman akt derin bir yar vard. Krestovaya'nn evresini iki saatte dnebilmitik iki saatte iki kilometre!
Bu arada bulutlar toplanm, dolu ve kar balamt; boazlara dolan rzgr masallardaki Haydut Solovey
gibi kkryor, slk alyordu; tatan ha da doudan gittike kaln tabakalar halinde gelen siste
kaybolmutu. Bu haa dair olduka garip, ama birok insann inand bir sylenti vardr: Kafkasya'dan
geerken Byk Petro dikmi o ha. Ama aslna baklrsa, Byk Petro Dastan'a gitmitir, bu bir; ikincisi
de, han stnde koca koca harflerle oraya General Yermolov'un buyruuyla 1824'te dikildii yazldr.
Ama yazya aldran kim, sylenti ylesine kk salmtr ki insan hangisine inanacan aryor, stelik biz
yazlara inanmaya pek yle alk deiliz.
Kobi durana ulaabilmemiz iin buzlu kayalardan, tehlikeli karlardan daha be kilometre inmemiz
gerekiyordu. Atlar yorulmulard; biz donuyorduk; bora, tpk bizim kuzeydeki boramz gibi, uultusunu
artrmt, yalnz bunun yabani sesi daha ac, daha hznlyd.
Sen de srgnsn, diye dndm. Sen de geni bozkrlarn zlemi iindesin! Souk kanatlarn rahata
aabilirsin orada, ama burada demir kafesinin parmaklklarna haykrlarla saldran tutsak bir kartal
gibisin.
Yzba,
-Bu kt ite, dedi. Baksanza, kardan, sisten baka bir ey grnmyor; insan ya uuruma yuvarlacak, ya
da fundalklara taklp kalacak, aada da Baydar Irma yle kabarmtr ki kardan karya gemek
imknszdr imdi. Ne olacak, Asya ite, rmana olsun, insanna olsun, gvenilmez!
Srcler, kineyen, yrmek istemeyen, kamlarn gzel dilinden baka hibir dilden anlamayan atlar
dverken bir yandan da barp kfrediyorlard. Arabaclardan biri sonunda,
-Beyefendi, dedi, bugn Kobi'ye varmak imknsz; yol ya
35
knken brakn da sola dnelim. Dan yamacnda baz karartlar var orada, herhalde kulbedir bunlar;
kt havalarda yolcular hep orada kalr, efendim. Osetlerden birini gstererek,
-Bahi verirseniz klavuzluk edecekmi, dedi. Yzba,
-Biliyorum, dostum, dedi. Sen sylemeden anlamtm ben! Ah, bu alaklar! Bahi frsatn buldular m hi
karmazlar.
-Yine de kabul etmelisiniz ki, dedim, bunlar olmasayd halimiz harapt.
-yle, yle, diye mrldand. Bktm bu klavuzlardan! Sinekten ya karrlar. Sanki yolu onlar olmadan
bulamazmz gibi!
Biz de sola saptk; nasl olduysa oldu, bir sr zorluktan sonra, ats kerpi ve talardan atlm,
duvarlar da ayn malzemeyle klm iki kulbeden meydana gelen derme atma bir snaa vardk.
stleri balan paavralar iinde ev sahipleri gler yzle karladlar bizi. Sonradan rendiime gre
hkmet, frtnaya yakalanm yolcular barndrmak artyla kendilerine para ve yiyecek veriyormu.
Atein yanna kerek,
-Neyse, artk iler yolunda, dedim. imdi Bella'nn hikyesini bitirebilirsiniz artk: Herhalde i o kadarla
bitmemitir.
Kurnaz kurnaz glmseyip gzn krparak,
-Nerden biliyorsunuz? diye cevap verdi Yzba.
-Baka trl olamaz ki; olaanst balayan olaylar olaanst biter...
-Doru sylyorsunuz...
-Sevindim buna.
-Siz sevinin bakalm, ben dndke zlyorum. Tatl bir kzd u Bella! Zamanla ona kendi z kzm
gibi altm; o da benden holanyordu. urasn belirteyim ki benim ailem yoktur; on iki yldr annemden
babamdan hi haber almyo
36

rum, evlenmeyi de aklma bile getirmedim. Zaten bundan sonra da evleneceim yok. martacak birini
buldum diye keyifleniyordum. Bize trkler syler, lezginka oyunlar oynard. Hem de nasl oynard ya!
Tara ehirlerinde bizim kzlar grdm, hatta yirmi yl kadar nce Moskova'da Soylular Derneini ziyaret
bile ettim. Bella'y ilerinden hibiriyle kyaslamam. Bambaka bir kzd o! Peorin, tabebekler gibi
giydirirdi, onu, ssler pslerdi; bizim yanmzda o kadar gzelleti ki! Elleriyle yz esmerliini kaybetti,
yanaklarna renk geldi... yle de neeliydi ki! Durmadan benimle elenirdi kerata. Tanr gnahlarn
balasn!
-Ona babasnn ldn sylediiniz zaman ne yapt?
-Durumuna alncaya kadar bunu uzun zaman sakladk ondan; babasnn ldn syleyince de birka
gn alad, sonra da unuttu.
Drt ay, btn iler yolunda gitti. Galiba daha nce de syledim size, Peorin avlanmaktan mthi
holanyordu: Zaman zaman kendini tutamaz, yaban domuzu ya da da keisi avlamak iin ormana
giderdi, ama artk kale kapsndan dar bir adm bile atmyordu. ok gemedi, baktm yine dncelere
dalm, elleri arkasnda, bir aa bir yukar odada dolayor. Bir gn kimseye sylemeden ava kt,
leye kadar da gelmedi. Derken bir kere daha, bir kere daha kt; sonra sk sk tekrarlanmaya balad
bu. "Bu kt ite," diye dndm, "mutlaka aralarna bir soukluk girdi."
Bir sabah onlar grmeye gittim. Hl gzmn nnde: Bella, ipekli kara bir bemet'e brnm, yatan
stnde oturuyordu, zavallck yle solgun, yle zntlyd ki, korktum!
"Peorin nerede?" diye sordum.
"Ava gitti."
"Bugn m gitti?"
Syleyeceklerini toparlamas zormu gibi cevap vermedi bir
37
sre. Sonunda derin derin iini ekerek, "Hayr, dn gitmiti," dedi.
"inallah bana bir ey gelmemitir."
Gzyalar iinde, "Dn dndm, btn gn dndm," diye karlk verdi. "eit eit kazalar geldi
aklma; ya bir yaban domuzu tarafndan yaralandysa, ya bir een tarafndan daa karldysa, dedim.
Bugn inanyorum ki beni sevmiyor."
"Senin aklna da en kt ihtimal gelmi yavrum!"
Alamaya balad, sonra kibirle ban kaldrp gzlerini sildi, devam etti:
"Eer sevmiyorsa, beni eve yollamasna kim engel oluyor? Zorlamyorum ki onu. Ama byle devam
ederse ben kendim giderim: Ben klesi deilim onun, bir prens kzym!"
Onu yattrmaya altm. "Dinle Bella, hep burada, senin dizinin dibinde kalamaz ya; gen bir adam o,
avlanmaktan elbet holanacak; biraz orada burada oyalanr, sonra da kalkar gelir; ama sen byle surat
asarsan hemencecik bktrrsn onu."
"Haklsn, haklsn!" diye cevap verdi. "Neeli olacam."
Bir kahkaha atarak tefini kapt, evremde dnerek ark sylemeye, oynamaya balad; ama uzun srmedi
bu da; yeniden yatan stne att kendini, yzn elleriyle kapad.
Onun iin ne yapabilirdim ki? Zaten kadnlarla hi ilgim olmamt. Onu nasl rahatlatabilirim diye
dndm dndm, aklma bir ey gelmedi; bir sre ikimiz de konumadk... ok tatsz bir durum
efendim!
Sonunda, "istersen kale surlarnda biraz dolaalm," dedim. "Hava ok gzel!"
Eylld. Gerekten de nefis bir gnd, prl prld her yer, pek yle scak da deildi; dalar, insann
avucunun iindeymi gibiydi. Avluda, hi konumadan dolap durduk; sonunda imenlerin stne oturdu,
ben de yanna ktm. Dndke
38
-
glmem geliyor, dadsym gibi peinden kouyordum.
Kalemiz yksek bir yerdeydi, surlardan grnen manzara ok gzeldi: Bir yanda, da yamalarna kadar
uzanan ormann balad yerde biten, sel yataklaryla izilmi geni bir otlak vard; tede beride, bacalar
tten yerli ky evleriyle, dolasan at srleri grnyordu; ilerde ise Kafkaslarn uzants olan tal tepeler
vard, bu tepeleri rten sk fundaln hemen yanndan kk bir dere akyordu. Biz tam burca
oturduumuz iin her yan grebiliyorduk. Bir de baktm, boz bir atn stne binmi biri kt ormandan,
yaklat yaklat, bizden yz adm kadar tede, derenin kar kysnda durdu, atn deli gibi koturmaya
balad sonra. Ne demekti bu?
"Bir baksana Bella," dedim, "senin gzlerin daha iyi grr, kim bu zpr atl? Kime fiyaka yapyor?"
Baktktan sonra, "Kazbi bu!" diye haykrd Bella. "Ah yezit! Bizimle alay etmeye mi gelmi?" Daha dikkatli
baktm. Evet, kara suratyla, elbisesiyle Kazbi'ti bu, her zamanki gibi de kirliydi.
Kolumu tutarak, "Altndaki de babamn at," dedi Bella; yaprak gibi titriyordu, gzleri alev alev parlyordu.
"Ohooo," diye dndm, "demek ki senin damarlarnda da haydut kan kaynyor yavrum!"
"Buraya gel," dedim nbetiye. "Tfeini gzden geir, u ilerdeki adam vurursan sana gm bir ruble
var." Glerek, "Emret dursun," dedim.
Nbeti elini sallayarak, "Hey ahbap!" diye bard. "Dursana biraz, ne diye yle topa gibi drt
dnyorsun?"
Kazbi durup sylenenlere kulak verdi; herhalde kendisiyle uzlama yollar arayacamz sanyordu. Ne
uzlama ya! Benim nbeti nian ald ate etti... Ama vuramad. Daha namludaki barut ate almadan
Kazbi atn bir yana sratt. zengilerin stnde dorulup kendi diliyle bir eyler bard, kamsyla bi
39
zi tehdit eder gibi bir iaret yapp kayboldu. Nbetiye, "Kendinden utan," dedim.
"Yok oldu namussuz," diye cevap verdi. "Bu Allann belas herifleri vurmak imknsz."
Onbe dakika kadar sonra, Peorin avdan dnd. Bella onun boynuna att kendini, yokluundan tr ne
tek kelime yaknd, ne de sitem etti.
Artk ben bile kzmtm Peorin'e. "Yahu," dedim, "biraz nce Kazbi hemen urackta, derenin kysnda
duruyordu, kendisine ate ettik: Az kalsn sen de karlaacaktn onunla. Bu dallar kincidir; Azamet'e
senin yardm ettiini bilmiyor mu sanyorsun? stelik, bahse girerim ki Bella'y grmtr bugn. Daha
geen yl tutkundu bu kza, bana kendisi syledi, yeteri kadar balk bulabilseydi onunla evlenecekti."
Peorin dnceli grnyordu.
"Evet," dedi, "daha dikkatli olmalyz... Bella, bundan sonra surlara kmayacaksn."
O gece, onunla uzun uzun konutum. Zavall kzcaza kar deitiini syledim; gnn yarsn avda
geirmek bir yana, Bella'ya kar artk souk davrandn, onunla ilgilenmediini, kzn da gzle grlr
ekilde ktn syledim; yz incelmi, iri gzleri parlaklklarn kaybetmilerdi.
"Niye i ekiyorsun Bella?" diye sorardm. "zgn msn?"
"Hayr."
"istediin bir ey var m?"
''Hayr''
"Aileni zlyor musun?" "Benim ailem yok."
Baz gnler "evet" ve "hayr"dan baka kelime kmazd azndan.
Neyse, bunlar anlattm Peorin'e.
"Bana bakn, Maksim Maksimi," diye cevap verdi, "kt
40

bir huyum var benim: Artk byle mi yetitirildim, yoksa Tanr m beni byle yaratt, orasn bilmiyorum.
Bildiim tek ey u: Bakalarnn mutsuz olmasna sebep oluyorsam, bilin ki ben onlardan daha az mutsuz
deilim. Tabii ki karmdakileri rahatlatan bir ey deil bu, ama bir gerek. Genliimde, ailemden
ayrldm andan itibaren parann satn alabilecei her zevki lgncasna tatmaya baladm, hepsinden de
bktm tabii. Grand monden, atldm sonra, sosyeteden usandm, kibar kadnlar sevdim, onlar da beni
sevdiler, ama onlarn sevgisi sadece kafamla onurumu dolduruyordu, yreim ise bombotu... Okumaya,
almaya baladm renmekten de skldm-ne nn ne de mutluluun renmekle ilgisi olmadn
anladm, en mutlu insanlar bilgisiz insanlardr nk, n de bir talih meselesidir, n kazanmak iin becerikli
olmak yetiyor. Derken bunalmaya baladm... Ksa zaman sonra Kafkasya'ya gnderildim; hayatmn en
mutlu anyd bu. een kurunlar arasnda bunaltnn yeri yoktur sanyordum. Bounaym! Bir ay geti,
kurun vzltlarna da, lmn yanbamda dolamasna da yle altm ki, sivrisineklerle daha ok
ilgilenmeye baladm; son umudumu yitirdiim iin eskisinden de ok bunalyordum. Bella'y evimde
grdm zaman, kucaklayp kara buklelerinden ptm zaman, bana acyan kader tarafndan
gnderilmi bir melek olduunu sandm onun, ne budalaymm!... Yine yanlmm. Yabani bir kz
sevmek, kibar birkadn sevmekten pek farkl deilmi; birinin hoppal insan nasl bktryorsa tekinin de
bilgisizlii, basitlii o kadar bktryor. Yine de holanmyorum ondan; mutlu anlar yaatt bana; onun
uruna canm bile veririm; ama arkadal renksiz bir arkadalk. Budala mym, kt bir insan mym,
bilmiyorum; bildiim bir ey var: Ben belki de ondan daha ok acnacak haldeydim. u anlamsz dnya
ruhumu bozmu; kafam tedirgin, yreim doymak bilmiyor; hibir eyle yetinmiyorum; zevke nasl
altysam acya
41
da yle alyorum, hayatm gittike boalyor; bir tek are kald benim iin: Yolculuk etmek. En ksa
zamanda yola kacam ama, Avrupa'ya deil, Tanr korusun! Amerika'ya, Arabistan'a, Hindistan'a
gideceim belki de yolda bir yerlerde lrm! Hi olmazsa bu son rahatlm frtnalarla, kt yollarla
bozulmaz." Uzun zaman buna benzer eyler syledi, szleri aklmda kald, nk yirmi be yandaki bir
adamn azndan bu szleri ilk duyuyordum, dilerim Tanrdan, bundan byle de duymam... Yzba, bana
bakarak,
-Ne garip! diye devam etti, syler misiniz bana; siz de bakentte yaadnz, btn genler byle midir?
Byle konuan ok insan olduunu syledim Yzba'ya; bazlar dndklerini sylyorlard; ama
toplumun yksek katlarnda balayan bunalt, her moda gibi, aa katlara da yaylmaya balamt; artk
eskiyordu, gerekten bunalanlar ise bunu bir ayp gibi gizliyorlard. Yzba bu ayrntlar pek
kavrayamad. Ban sallayarak kurnazca gld. l
Bunalma modasn karanlar da herhalde. Franszlardr.
-Hayr, ingilizler.
-Ya, demek byle, diye cevap verdi. Zaten eskiden beri ayyatr onlar.
Byron'un bir ayyatan baka bir ey olmadn ileri sren Moskoval kibar bir kadn hatrladm. Ama
yzbann szleri balanabilirdi: ikiyi brakmak iin btn ktlklerin ikiden geldiine inanmt bir
kere. Sonra yeniden anlatmaya balad:
-Kazbi bir daha grnmedi. Yine de, kaleye gelmemesinin bir sebebi olduunu, bir eyler tasarladm
sanyordum.
Neyse, bir gn Peorin, yaban domuzu avna kmamz iin stelemeye balad beni; uzun zaman kar
koydum: Zaten yaban domuzu av benim iin yeni bir ey deildi; yine de beni kandrp peinden
srkledi. Yanmza alt er alp sabahleyin er- 42
'

kenden kaleden ayrldk. Saat ona kadar allarn, aalrn arasnda oyalandk, ama bir tek domuza bile
rastlayamadk.
"Artk dnsek," dedim, "inat etmenin ne anlam var? Besbelli, bugn talihimiz yok!"
Ama scaa ve yorgunlua ramen, Peorin bir domuz ldrmeden dnmek istemedi. yle bir adamd;
aklna ne koyduysa mutlak yapmak isterdi, kkken annesi martmtr herhalde. Sonunda, leye
doru u Allann belas domuzla karlatk. Bum! Bum! ate ettik, ama bouna. Domuz, kamlarn
arasnda kayboldu. Talihimiz yokmu o gn! Biraz dinlenip kaleye doru yola kovulduk.
Atlarmz yanyana gidiyordu, konuuyorduk, dizginleri de koyuvermitik; yaklamtk, nmzdeki aly
dnsek kale grnecekti. Bir silah sesi duyduk anszn. Birbirimize baktk, kafalarmzda ayn kuku
uyanmt. Silah sesinin geldii yere doru drt nala koturmaya baladk atlarmz. Surlara toplanm
askerlerin tarlay gsterdiklerini grdk, bir atl vard tarlada, atnn eyerine beyaz bir ey atm, drtnala
gidiyordu. Peorin tpk eenler gibi bir nara att. Tfeini klfndan karp ileri frlad; ben de
arkasndan. Neyse ki, avdan eli bo dnmemiz yznden, atlarmz yorulmamt, hzla gidiyorlard,
gittike yaklayorduk. Sonunda Kazbi'i tandm, ama eyerinde ne olduunu kestiremedim. Peorin'e
yetimitim.
"Kazbi bu!" diye bardm.
Ban sallayp atn kamlad.
Neyse, Kazbi'e bir tfek atm yaklamtk; at ya yorulmutu, ya da bizim atlar daha iyiydi, orasn
bilmiyorum; yalnz Kazbi ne kadar abalasa aray aamyordu. Herhalde o srada Karagz hatrlamtr.
Baktm ki Peorin drtnala giderken nian alyor, "Ate etme!" diye bardm. "Nasl olsa yakalayacaz
onu."
Ama bu genlerin tepeleri en olmadk zamanlarda atar. T
43
fekten kan kurun Kazbi'in atnn arka ayan krdrd, o hzla on adm kadar gitti at, sonra yere
kapakland. Kazbi srad, baktk ki kollarnda yamaa sarlm bir kadn var. Bella'yd bu, zavall Bella!
Kendi diliyle bir eyler bardktan sonra hanerini kzcazn stne doru kaldrd Kazbi. Kaybedecek
zaman yoktu; ben de ate ettim; kurun omzuna sapland herhalde, nk o srada kolunu indirdi. Duman
dald zaman, baktk ki yerde at yatyor, yannda da Bella var; Kazbi tfeini atm, kedi gibi,
yamataki allklara trmanyordu. Onu aa indirirdim indirmesine ama, tfeim dolu deildi.
Atlarmzdan adayp Bella'nn yanna kotuk. Zavallck, hareketsiz yatyordu, yarasndan da oluk gibi kan
boanyordu. Alak haydut! Hi olmazsa haneri kalbine saplayabilirdi, o zaman orackta ii biterdi
kzcazn; ama srtna, en olmayacak yere saplanm! Kendinde deildi. rty yrtp yaray smsk
baladk. Peorin umutsuzca souk dudaklarndan pt Bella'y, ama faydasz.
Atna bindi; Bella'y kaldrp onun eyerine yerletirdim; kollaryla sard kz, kaleye yollandk.
Birka dakika sren sessizlikten sonra Peorin, "Bakn Maksim Maksimi," dedi, "byle gidersek ancak
ls varr kaleye." "Doru," dedim, drtnala gitmeye baladk. Kalenin kapsnda bizi bekleyen kalabalkla
karlatk. Yaral kz dikkatle Peorin'in dairesine gtrp doktora haber saldk. Sarho olmasna ramen
geldi, yaray inceledi, kzn bir gnden fazla yaayamayacan syledi, ama yanlmt...
ister istemez sevinerek kolundan tuttum Yzba'yi,
-iyileti mi? diye sordum.
-Hayr, diye cevap verdi, doktor yanlm, iki gn yaad.
-Kazbi nasl karm onu, anlatr mydnz?
-Anlataym; yle olmu; Peorin'in yasana ramen Bella kaleden kp dereye gitmi. ok scak bir
gnd; bir tan stne oturup ayaklarn suya sallandrm, ite o srada Kazbi
44

sinsice yaklap kucaklam kz, eliyle azn kapayp allara srklemi. Orada da atna atp karm.
Nasl olmusa olmu, bir ara Bella bir lk atm; l duyan nbetiler durumu anlayp ate etmiler
ama, Kazbi'i vuramamlar; ondan sonra da biz yetitik.
-Peki Kazbi kz niye karmak istemi?
-Bu erkezlerin hrsz srs olduu herkese bilinir. Ellerinin uzanaca ne varsa almak isterler; ilerine
yarasn yaramasn kapp gtrrler. Bunun iin onlar sulamak bouna! stelik uzun zamandr kzdan da
holanyordu.
-Demek Bella ld?
-ld; ama epey ac ekti. Onunla birlikte biz de ektik. Gece saat on sularnda kendine gelir gibi oldu;
yatann yannda oturuyorduk; gzlerini aar amaz Peorin'i ard. Peorin onun elini tutarak, "Burada,
yanndaym canm," diye cevap verdi.
Bella, "lyorum," dedi.
Onu yattrmaya altk; doktorun kendisini iyiletireceini syledik. Ban sallayp duvara dnd; lmek
istemiyordu!
Geceleyin sayklamaya balad; aln ate gibi yanyordu; arada srada btn gvdesini bir titremedir
alyordu. Anlalmaz szlerle babasndan, kardeinden bahsediyordu; dalara, evine gitmek istediini
sylyordu. Peorin'den sz ayordu sonra, ona taklyor, kendisini artk sevmedii iin sitem ediyordu.
Peorin, ban ellerinin arasna alm, hi konumadan onu dinliyordu; ama gzlerinden bir tek damla
yan aktn bile grmedim: Artk hi alamaz myd, yoksa kendini mi tutuyordu, orasn bilmiyorum.
Bana gelince, ben bundan ackl bir sahne grmemitim.
Sabaha kar sayklama kesildi; bir saat kadar, benzi kl gibi, hi kprdamadan yatt, yle ki insan soluk
alp almadnn farkna bile varamyordu nerdeyse; sonra biraz iyileti, konumaya balad, neler syledi
dersiniz? Byle bir fikir gelse gelse
45 .
lmekte olan birinin aklna gelebilir! Hristiyan olmadna zldn syledi, teki dnyada ruhu
Peorin'in ruhuyla bulumayacakm, bir baka kadn onun sevgilisi olacakm. Bari lmeden nce
kendisini vaftiz ettirelim dedim, bu dncemi ona da atm. Kararszca bana bakt, uzun zaman azn
amad; sonra hangi dinde domusa o dinde leceini syledi. Koca bir gn bylece geti. Gn biterken
nasl da deimiti! Solgun yanaklar artk iyice km, gzleri adamakll irilemiti, dudaklar ate
gibiydi. Gsne kzgn bir demir paras koymulard sanki, ii yanyordu.
ikinci gece balad; ne bir damla gzlerimizi krptk, ne de yatan bandan ayrldk. ektii ac korkuntu:
inliyor, arlar biraz kesilince daha iyi olduuna inandrmaya alyordu Peorin'i, ona uyumasn
sylyor, elini pp avucunun iine alyordu. Sabaha kar lmden nceki tedirginlii duymaya ve
rpnmaya balad; sarglar zd, yaras yine kanad. Yeniden pansuman yaplnca biraz yatt,
Peorin'in kendisini pmesini istedi. Peorin yatan yannda diz kp ban yastn stne doru
uzatt, dudaklarn Bella'nn artk soumaya balam dudaklarna bastrd; Bella titreyen kollarn smsk
boynuna dolad Peorin'in, sanki bu pckle kendi ruhu sevdiinin ruhuna geecekti.... Ah, iyi ki ld! Ya
Peorin onu braksayd hali ne olurdu? Nasl olsa gnn birinde brakacakt...
Bizim askeri doktorun lapalarla, uruplarla eziyet etmesine ramen, ertesi gnn yarsn durgun, sessiz
ve sylediklerimize boyun eerek geirdi.
"Allahakna," dedim doktora, "nasl olsa lecek diyen siz deil miydiniz, bu ilalar niye veriyorsunuz
boubouna?"
"Bylesi daha iyi Maksim Maksimi," diye cevap verdi, "insann ii rahat eder." Ne desem, bilmem ki!
leden sonra susuzluk balad. Pencereleri atk, ama da
46
l
Zamanmzn Bir Kahraman
rs ieriden daha scakt; yataa buz koyduk; bouna! Bu dayanlmaz susuzluktan sonra lmn
geleceini biliyordum; bunu Peorin'e de syledim.
Bella yatakta dorularak, ksk bir sesle, "Su, su!..." diye inledi.
araf gibi bembeyaz kesildi Peorin, bir bardak alp azna kadar doldurdu, Bella'ya verdi. Gzlerimi
ellerimle kapayp dua etmeye baladm. Hangi duayd, hatrlamyorum imdi. Evet efendim, hastanelerde
olsun, sava alanlarnda olsun, bir sr insann ldn grmtm, ama hibiri, hibiri bu kadar
dokunmamt bana! Sonra zntm artran bir ey daha vard, onu da syleyeyim: lmeden nce beni
bir kerecik olsun hatrlamamt, ben ki bir baba gibi sevmitim onu. Neyse, Tanr gnahlarn balasn!...
Aslna baklrsa ben kimim ki son nefeste hatrlanaym?
Suyu itikten hemen sonra kendini daha iyi hissetmeye balad, dakika sonra da teki dnyaya gt.
Dudaklarna bir ayna tuttuk, buulanmad! Peorin'i odadan kardm, surlarn yanna gittik; uzun zaman,
ellerimiz arkamzda, tek kelime sylemeden, yan yana bir aa bir yukar dolatk; yz her zamanki
gibiydi, bu zoruma gitti benim; yerinde olsam acdan lrdm. Sonunda glgeye oturup bir denekle
kumlara bir eyler izmeye balad. Biliyor musunuz, yaknlk gstereyim diye konumaya baladm;
ban kaldrp gld. Bu glten tylerim diken diken oldu. Kalkp tabut yaptrmaya gittim.
Dorusunu isterseniz, biraz oyalanrm diye bu ile urayordum. Bendeki ipekliyle tabutun iini dedim,
sonra da Peorin'in zaten Bella iin alm olduu gm erkez srmalaryla ssledim.
Ertesi gn, kalenin arkasna, rman yanna, son kere oturduu yere gmdk onu; kk mezarnn
evresinde beyaz akasyalarla mrver fidanlar var imdi. Bir ha dikeyim dedim,
47
ama ekindim; zaten Hristiyan deildi ki.
-Peorin'e ne oldu? diye sordum.
-Peorin uzun zaman hasta yatt, zayflad; zavallck, kendisiyle bir daha Bella hakknda konumadk:
Bunun cann skacan dndm, ne faydas vard? ay kadar sonra E... Alayna atand, Grcistan'a
gitti. O gnden beri de karlamadk... Bakn, imdi geldi aklma, geenlerde biri Peorin'in Rusya'ya
dndn sylyordu, ama bltenlerde buna dair bir eye rastlamadm. Haberler bizim gibilere ge
ular.
Burada, haberleri bir yl sonra almann ne kadar tatsz olduuna dair uzun nutuklar ekti.. zc anlardan
kurtulmak istiyordu galiba.
Ne szn kestim onun, ne de dinledim.
Bir saat sonra yolculua devam etmemiz mmkn oldu; frtna dinmi, hava almt, yola ktk. Yolda
yine Peorin ve Bella'dan sz amadan edemedim.
-Kazbi'e ne oldu, bu konuda bir ey duydunuz mu? diye sordum.
-Kazbi'e mi? Dorusunu isterseniz pek bilmiyorum... apslarn sa kolunda Kazbi adnda bir adam
varm, krmz bir bemet giyen gzpek bir yiitmi bu, bizim atelerimizin altnda dolar dururmu,
yannda bir kurun vzldad zaman da eilip kibar kibar selam verirmi; ama ayn adam deildir
herhalde!
Kobi'de Maksim Maksimi'le ayrldk; ben posta arabasyla devam ettim yoluma; o, ar eyalarndan
tr, benimle gelmedi. Bir daha buluacamz pek sanmyorduk, ama bulutuk, isterseniz anlatrm
size; bu da ayr bir hikyedir... Yine de, Maksim Maksimi'in saygdeer bir insan olduunu kabul
etmelisiniz. yle deil mi? Kabul edersiniz, belki de gereksiz yere uzattm hikyenin karln bol bol
alm olacam.


IIMaksim Maksimi
Maksim Maksimi'den ayrldktan sonra, Terek Boazyla Daryal Boaz'm hzla getim, Kazbek'te le
yemei yiyip Lars'da ay itim, akam yemei vaktinde de Vladikafkas'a vardm. Dalar anlatmayacam
burada, oralarda bulunmam kimseler iin bo szler sylemek, anlamsz tablolar izmek, kimsenin
okumak bile istemeyecei gereksiz bilgiler vermek olur bu.
Btn yolcularn mola verdii bir handa ben de mola verdim; ama ne bir sln kzarttrmak ne de bir
lahana orbas yaptrtmak mmknd burada; idaresi yle budala, yle ayya harp malulne verilmiti
ki zaten onlardan doru drst bir i beklemek bounayd.
Handa gn geirmem gerektii bildirildi: Uursuzlar, Yekaterinograd'dan gelmemiti daha, biz de yola
kamayacaktk. Ne uursuzluk ya!... Ama byle kt kelime oyunlar bir Rusu rahatlatmyor. Maksim
Maksimi'in anlatt Bella hikyesini yazmakla vakit geiririm dedim. Bu hikyenin uzun bir hikyeler
zincirinin ilk halkas olacan aklma bile getirmedim; baten nemsiz bir olay bile ac sonular
douruyor!... Uursuzlarn
49
kimler olduunu bilmezsiniz belki, bu arada onu anlataym: Uursuzlar, Kabarda blgesinde,
Vladikafkas'tan Yekaterinograd'a kadar ulatrmay yneten piyadelerle toplarna verilen addr.
ilk gn ok skntl geirdim; ertesi sabah erkenden bir araba girdi avluya. Baktm, Maksim Maksimi!
riski iki dost gibi karlatk. Benim odamda kalabileceini syledim kendisine; hi nazlanmad, omzuma
bile vurdu, dudaklarm da glmser gibi arptt. Tuhaf adam!
Ahlk sanatnda byk bir ustal vard Maksim Maksimi'in; bir sln enfes bir ekilde kzartmay
becerdi, sala bile yapp stnde gezdirdi; aka syleyeyim ki, o olmasayd kuru yemeklerle yetinmek
zorunda kalacaktm. Bir ie de KaJetin arab eit eit yemekleri (zaten bir eit vard) unutmamza
yardm etti, ubuklarmz yakp oturduk: Ben pencerenin yanna, rutubetli ve souk bir gn olduu iin o
da ocan bana. Sustuk. Konuacak ne vard ki? Kendisi hakknda ilgi ekici ne varsa anlatmt bana,
benim ise anlatacak bir eyim yoktu. Pencereden darsn seyrediyordum. Aalarn tesinde, burada
gittike genileyen Terek Irma'nn kysnda tede beride tek katl evler vard; uzaklarda girintili bir duvar
gibi grnen mavi dalarn ardndan bembeyaz kardinal balyla Kazbek Da beliriyordu. Onlardan artk
ayrlacam iin baya zlyordum.
Uzun zaman bylece oturduk. Gne, souk doruklarn ardna gizlenmiti, akl bir sis yaylmaya
balamt vadilere; dardan bir ngrak sesiyle arabaclarn amatas geldi. Birka araba dolusu pasakl
Ermeni girdi avluya, arkalarnda da bo bir yol landosu geliyordu; landonun hafif, rahat gidiinden, k
grnnden yabanc yaps olduu anlalyordu. Macar redingotu giymi palabyk bir adam takip
ediyordu landoyu, bir uak iin olduka iyi giyinmiti; ubuunun kln almla silkisinden, arabacya
barndan kim olduunu kolayca anla- 50
"Zamanmzn Bir Kahraman
mak mmknd. Pek ince eleyip sk dokumayan bir efendinin mark uayd besbelli... Bir eit Rus
Figaro'su.
-Hey, ahbap, diye bardm pencereden, Uursuzlar m geldi nedir?
Kmseyen bir tavrla bakt bana, boyunbam dzelterek ban evirdi; yannda yrmekte olan
Ermeni, onun yerine cevap verdi; glmseyerek, Uursuzlarn geldiini, ertesi sabah yeniden yola
klacan syledi. Bu arada pencerede durmakta olan Maksim Maksimi,
-Yarabbi kr, dedi. Sonra ekledi:
-Ne enfes araba! Mutlaka Tiflis'e teftie giden bir memurdur. Bizim darack da yollarn bilmiyor galiba!
Yandn demektir ahbap, senin bildiin yollara benzemez bu; araban ingiliz mal olsa bile cvatalar gever!
Koridora ktk. Yan odalardan birine alan bir kap vard koridorun sonunda; uakla arabac bavullar
yerletiriyorlard.
-Bana bak, ahbap, dedi Yzba, bu enfes araba kimin arabas? Harika bir araba!
Adam, bavullardan birini zerken, ban bile evirmeden bir eyler mrldand. Maksim Maksimi
fkelenerek omzuna dokundu saygszn.
-Sana soruyorum ahbap! dedi.
-Kimin arabas m? Efendimin...
-Efendin kim?
-Peorin.
Beni kolumdan ekitirerek,
-Ne dedin? Ne dedin? Peorin mi? Hay Allah!... Kafkasya'da grevde bulunmu mu? diye bard Maksim
Maksimi. Gzleri neeyle parlyordu.
-Bulunmu galiba. Ben hizmetine gireli ok olmad.
-Tamam! Tamam! Gregoriy Aleksandrovi mi? Ad Gregoriy Aleksandrovi mi?
51
Uan omzuna dosta yle bir vuru vurdu ki, adam sarsld.
-Efendinle ben arkadatk, diye ekledi. Uak, kalarn atarak,
-zr dilerim efendim, iime engel oluyorsunuz, dedi.
-Tuhaf davranlarn var ahbap!... Duymadn m, sana efendinle yakn arkada olduumuzu syledim; ayn
evde bile kaldk! Kendisi nerede?
Uak, Peorin'in akam yemei ve gece yatsna Albay N...'lerde kaldn syledi.
-Bu gece buraya gelmez mi? Ya da, sen onu grmeye gitmeyecek misin? Gidersen, Maksim Maksimi'in
burada olduunu syle... Sen o kadar syle, o anlar. Seksen kpek bahi veririm sana.
Bu kadar az bahiin szn duyunca suratn buruturdu uak, ama yine de Maksim Maksimi'in dediini
yapacan syledi.
Maksim Maksimi, gzlerinde bir zafer parltsyla, -Bakn nasl koa koa gelecek imdi! dedi. Gidip
kapda bekleyeyim bari... Yazk ki Albay N., ile tanmyorum.
Kapnn nndeki bir sraya oturdu sonra, ben de odama ekildim, itiraf ederim ki, bu Peorin'i ben de
merakla bekliyordum; Yzba'nn anlattklarna baklrsa pek vlecek birine benzemiyordu, ama kiilii
ilgi ekici grnyordu bana. Bir saat sonra, harp malullerinden biri, kaynayan bir semaverle bir aydanlk
getirdi. Pencereden, --Maksim Maksimi, diye seslendim. ay imez misiniz?
-Teekkr ederim, imdi istemem.
-Siz bilirsiniz!
Bir bama ay imeye baladm; on dakika sonra bizimki de geldi.
-Haklsnz galiba, bir bardak ay isem iyi olacak. Anlarsnz ya, Peorin'i bekliyordum. Ua gideli ok
oldu; herhalde nemli bir ii kmtr.
52

Aceleyle bir bardak ay mideye indirdi, arkasndan bir bardak daha iti, endieli grnerek kapnn nne
kt yine. Peorin'in ilgisizliine krld besbelliydi; uzun uzun arkadalklarn anlatmt bana, daha bir
saat nce de Maksim Maksimi adn duyar duymaz koarak geleceini sylemiti onun.
Pencereyi yine ap Maksim Maksimi'e yatma zamannn geldiini sylediimde hava kararmt artk;
dilerinin arasndan bir eyler mrldand; arm tekrarladm; cevap vermedi.
Kaputa sarnarak kanepeye uzandm, ini sobann stnde yank braktm mumu, uykuya daldm. Maksim
Maksimi gecenin ge saatinde odaya girerek uykumu karmasayd rahat bir gece geirecektim.
ubuunu masann stne atarak dolamaya balad, sobann kllerini kartrd, sonunda yatt; yatt ama
uzun zaman bir yandan bir yana dnerek ksrd durdu.
-Tahtakurular m var? diye sordum. Derin derin iini ekerek,
-Evet, dedi.
Ertesi sabah erkenden uyandm, ama Maksim Maksimi benden nce davranmt. Kapnn nndeki
srada oturur buldum onu.
-Komutan grmem gerekiyor, dedi, Peorin gelince bana
bir haber yollar mydnz?
Yollayacama sz verdim. Koarak uzaklat, bacaklar eski glerini, genliklerini yeniden kazanmlard
sanki.
Serin, ama gzel bir sabaht. Altn bulutlar, sradalar gibi toplanmt tepelerin stnde. Kapnn nnde
geni bir alan vard; karya da, gnlerden pazar olduu iin, pazar kurulmutu, bir sr insan birikmiti;
srtlarnda kfelerle petek bal tayan Oset delikanllar bama t, hepsini kovdum. Bir de onlar
tarafndan rahatsz edilmek istemiyordum dorusu. Sevimli Yzba'nn tedirginliini paylayordum, bu da
yeterdi.
On dakika ya gemi ya gememiti ki, beklediimiz kimse
53
alann karsnda belirdi. Yannda Albay N... vard; Albay, konuunu hana kadar getirdikten sonra dnp
kaleye doru gitti. Harp malullerinden birini hemen Maksim Maksimi'e yolladm.
Efendisini karlamak zere, Peorin'in ua avluya kt, atlarn hazrlanmakta olduunu syledi, bir kutu
sigara uzatt ona, baz emirler aldktan sonra da eyalara bakmak zere ayrld. Efendisi, bir sigara
yaktktan sonra birka kere esnedi, kapnn teki yanndaki sraya oturdu. imdi onun portresini izeyim
size.
Orta boyluydu; ince gvdesiyle geni omuzlar, avare yaaynn da iklim deiikliklerinin de getirdii
glklere dayanabildiim ve ehir hayatnn dknlkleriyle ruh frtnalarna yenilmediini gsteriyordu;
tozlu kadife ceketinin yalnz alt iki dmesi iliklenmiti, altndan grnen tertemiz beyaz amarlar, kibar
bir beyin alkanlklarn belirtiyordu; kirli eldivenleri smarlama yaplmt sanki, soylu ellerine ylesine
uyuyordu; eldivenlerden birini kard zaman soluk parmaklarnn ne kadar ince olduunu aknlkla
grdm. Kaytsz, rahat bir yry vard, ama kollarn sallamyordu; ie kapank bir kiiliin belirtisi.
Yine de, bunlar kendi gzlemlerime dayanarak karaladm zel notlar, bu notlara krkrne inanmanz
istemem.
Sraya otururken, dik gvdesi ylesine bkld ki, helkemi; inde hi kemik yok sanrdnz; btn
gvdesinin davranlar ; sinirli bir gszlkten gelen davranlard; Balzac'n otuz ya-ndaki koketi,
yorucu bir balondan sonra kuty minderlere nasl ker, o da sraya yle kt. Yzne ilk bakta, olsa
olsa yirmi yandadr diye dnmtm, sonralar ise otuz yalarnda grnd bana. Glmseyiinde
bir ocuksuluk vard. Teninde kadns bir incelik gze arpyordu; doutan dalgal yumuak sa soylu,
soluk alnn ereveliyordu; alnndaki, fke
54

ya da tedirginlik anlarnda daha ok beliren krklar uzun bir gzlemden sonra seebildim. Salarnn
ak rengine karlk, byklaryla kalar karayd, hani baz beyaz atlarn yeleleriyle kuyruklar nasl siyah
olur, bu da yle... soyluluk belirtisi. Portresini tamamlamak iin, hafife kalkk bir burnu, prl prl, beyaz
dileri ve kahverengi gzleri olduunu syleyeyim. Gzleri iin birka kelime daha eklemeliyim.
Kendisi glerken gzleri hi glmyorlard! Baz insanlarda buna benzer acayip elimelere rastladnz m
hi? Ya kt bir huyun ya da derin, srekli bir acnn belirtisidir bu. Yar kapal kirpiklerinin ardndan
fosforlu bir ltyla patlyorlard diyebilirim. Ne iindeki parltnn ne de cvl cvl bir hayal gcnn
yanksyd bu; dzgn bir eliin gz kamatrc ama souk parltsna benziyordu daha ok; baklar,
evresiyle oyalanmad zamanlarda, insann iine ileyen, yrtc baklard, saygsz bir sorunun tatsz
etkisini brakyordu insann stnde, bu kadar kaytsz, bu kadar durgun olmasalard, kstaha baklar
olarak da deerlendirilebilirlerdi. Belki de onun hayatnn baz ayrntlarn bildiim iin dndm bunlar,
bakasnn stnde bambaka bir etki de brakabilirdi bu baklar; ama Peorin'i size yalnz ben
anlatacama gre, benim izdiim portreyle yetinmeniz gerekecek. Sz, onun yakkl bir adam,
yznn de kibar kadnlarn houna giden bir yz olduunu syleyerek balayaym.
Atlar koulmutu artk; koum ngraklar nlayp duruyordu, Peorin'in ua iki kere efendisinin yanna
gelip hazr olduklarn sylemiti, ama Maksim Maksimi hl grnrlerde yoktu. Neyse ki, Peorin
Kafkas sradalarnn mavi tepelerine bakarak dncelere dalmt, yola kmakta acele etmiyordu.
Yanna gittim.
-Biraz daha bekleyecek olursanz, dedim, eski bir dostunuzu yeniden grmenin mutluluunu tadacaksnz.
-Ha, sahi, diye cevap verdi aceleyle, dn gece de sylediler
55
bana. Ama kendisi nerede?
Alana baknca, Maksim Maksimi'in olanca gcyle koarak, geldiini grdm. Biraz sonra yanmzdayd;
suratndan ter damlyordu; apkasnn altndan sarkan slak salar alnna yapimiti; dizleri titriyordu.
Peorin'in boynuna atlacakt nerdeyse; Peorin, dosta glmseyerek, ama souka elini uzatt. Yzba
bir an olduu yerde kalakald, sonra karsndakinin elini iki eliyle skt; hl konuamyordu.
-Nasl da sevindim, sevgili Maksim Maksimi! dedi Peorin. Naslsnz bakalm?
Yal adam, gzlerinde yalarla,
-Ya siz? Ya siz? diye kekeledi. Bu kadar zaman... Bu kadar zaman siz nerelerdeydiniz?... Nereye
gidiyorsunuz?
-ran.'a gidiyorum, sonra daha da telere...
-u anda gitmiyorsunuz ya?... Biraz bekleyin sevgili dostum!... Hemen ayrlacak deiliz tabii. Uzun
zamandr birbirimizi grmedik.
-Hemen gitmem gerekiyor Maksim Maksimi, diye cevap ald.
-Yok canm! Aceleniz ne? Anlatacak, soracak o kadar ok eyim var ki... Naslsnz? istifa m ettiniz? iler
nasl? Neler yaptnz?
Peorin glmseyerek,
-Skldm, diye cevap verdi.
-Kaledeki gnlerimizi hatrlyor musunuz? Avlanmak iin gzel yerdi dorusu! Siz de amma tutkuyla
avlanrdmz haa.. Bella'y da hatrladnz m?
Peorin hafife sarararak ban evirdi. Esnermi gibi yaparak,
-Tabii hatrladm, dedi.
Maksim Maksimi birka saat daha kalmas iin yalvarmaya balad ona.
56

-Enfes bir yemek yeriz, dedi. Bende bir ift sln var, burann Kahetin arab da nefis; tabii Grcistan'daki
araplar kadar gzel deil ama bu da birinci snf. Konuuruz.. Petersburg'daki hayatnz anlatrsnz
bana. Oldu mu?
-Aslnda anlatacak bir eyim yok, sevgili Maksim Maksimi... Artk hoakaln diyeyim size, gitmem
gerekiyor, acelem var.
Elini skarak,
-Beni unutmadnz iin teekkr ederim, diye ekledi. Yzba suratn ast. Saklamak istemesine ramen
zgn ve
fkeli olduu besbelliydi.
-Unutulmuum, diye homurdand. Ben ki hibir eyi unutmadm. Peki, nasl isterseniz yle yapn. Bir daha
bu ekilde karlaacamz ummamtm.
Peorin, onu dosta kucaklayarak,
-Hadi hadi, dedi. Eskiden naslsam imdi de yle deil miyim? Elden ne gelir? Herkes kendi yoluna. Bir
daha birbirimizi grp gremeyeceimizi Tanr bilir.
Bunlar sylerken arabaya binmiti bile; arabac dizginleri e
line almt.
Maksim Maksimi, arabann kapsna yaparak,
-Durun, durun! diye bard anszn. Az kalsn unutuyordum. Ktlarnzn bazlar bende kalmt,
Gregoriy Aleksandrovi. Belki Grcistan'da sizinle karlarm diye onlar yanmda tayordum, Tanr bizi
nerede karlatrd. Onlar ne yapaym?
-Ne isterseniz, diye cevap verdi Peorin. Hoakaln. Maksim Maksimi, onun arkasndan,
-Demek iran'a gidiyorsunuz?.. Ne zaman dneceksiniz? diye bard.
Bu arada, lando epey uzaklamt, ama Peorin eliyle "Hi dnmeyeceim! Zaten niye dneyim?"
gibilerden bir iaret
yapt...
Tal yolda araba tekerleklerinin grltsyle ngrak sesleri
57
kesildikten sonra uzun sre zavall Maksim Maksimi olduu yerden kmldamad; derin dncelere
dalmt.
Gzlerinde zaman zaman beliren yalara ramen kaytsz bir hava taknmaya alarak,
-Evet, dedi sonunda, eskiden arkadatk; ama gnmzde arkadaln deeri kald m zaten? Onun
gznde ben neyim ki? Ne paran ne rtbem var, stelik yat da deilim. Bakn zppeye, Petersburg'u
ziyaretinden sonra ne hale gelmi? Ne gzel bir bando! Ne ok bavul! Bir de burnu byk uak!
Alayl bir glmseyile sylenmiti bu szler. Bana dnerek,
-Syleyin bakalm, diye devam etti, siz ne dersiniz bu ie? Hangi eytana uyarak iran'a gidiyor? Samalk,
baka bir ey deil, dpedz samalk! Aslna bakarsanz, ben onun gvenilmez, uar bir insan olduunu
ta batan beri biliyordum. Yine de, sonu kt olacak diye zlyorum... Baka trl olamaz! Her zaman
sylemiimdir: Eski dostlarn unutanlardan adama hayr gelmez.
Szn burasnda, heyecann gizlemek iin dnp avluda dolamaya balad; gzleri ya iinde, sanki
tekerleklerini kontrol ediyormu gibi, arabasnn evresini doland birka kere.
Yanna yaklaarak,
Maksim Maksimi, dedim. Peorin'in size brakt ktlar nelerdir?
-Tanr bilir! An gibi bir eyler ite...
-Ne yapacaksnz onlar?
-Ne mi yapacam? Fiek sks yaptrtrm artk. -Bana verseniz...
aknlkla bana bakt, dilerinin arasndan bir eyler mrldanarak bavullardan birini kartrmaya balad;
bir defter karp tiksinerek yere att; ikinci, nc derken tam on defter ayn sonula karlat. fkesinde
bir ocuksuluk vard Maksim Maksimi'in; hem eleniyor, hem duygulanyordum.
58
-
-te hepsi burada, dedi, ele geirdiiniz hazine iin kutlarm sizi...
-Bunlar ne istersem yapabilir miyim?
-isterseniz gazeteye verin. Bana ne? Ne dostuyum onun, ne de akrabas. Evet, uzun zaman bir at
altnda yaadk... Ama kiminle yaamadm ki?
Ktlar alp aceleyle oradan uzaklatm, Yzba'nn piman olacandan korkuyordum. Ksa zaman
sonra, kervann bir saat iinde yola kaca bildirildi. Atlarn hazrlanmasn byrdm. Yzba odaya
girdiinde ben apkam giymekteydim artk; o, yola kmak iin hazrlanmyor gibiydi; grnnde bir
soukluk, bir tatszlk vard.
-Ya siz, Maksim Maksimi, siz gelmiyor musunuz?
-Hayr efendim.
-Niye?
-Daha komutan grmedim; kendisine vermem gereken baz beylik eyalar var.
-Ama siz onu grmeye gitmemi miydiniz?
Bunlarak,
-Gitmitim tabii, dedi, ama kendisi yoktu... ben de bekleye
medim.
Onu anlyordum. Zavall ihtiyar, belki de mrnde ilk olarak, grevini, resmi dille syleyecek olursak, "zel
ileri urunda ktye kullanmt", ald karlk da ne karlkt ya!
-ok zldm, dedim, bu kadar erken ayrlacamza ok zldm Maksim Maksimi.
-Bizim gibi bilgisiz ihtiyarlar sizin gibilerle bir olabilir mi hi? Sizler kibarsnz, kibirlisiniz. Burada erkez
atei altnda dost olabilirsiniz bizimle... Ama ilerde karlanca elimizi bile
skmaya utanrsnz.
Ben bu talar hak edecek bir ey yapmadm, Maksim
Maksimi.
59
-Aklma gelmiken syleyeyim, dedim. Neyse, mutluluklar ve iyi yolculuklar dilerim size.
Biraz souka ayrldk. Sevgili Maksim Maksimi inat, hrn bir Yzba olup kmt! Neden mi?
Peorin'in boynuna atlmaya hazrlnrken, Peorin ya dalgnlk ya da baka bir sebepten tr kendisine
sadece elini uzatt diye! Bir delikanlnn, insanlarn davranlarna ve duygularna arkasndan bakt
pembe tller yrtld iin en gzel umutlarn, dlerini kaybetmesi ok zc; ama eski hayallerin yerini
daha kalc, daha tatl hayaller de alabilir. Gelin grn ki, insan Maksim Maksimi'in yanda olunca eski
hayalleri yeni hayallerle deitiremiyor. Kalp katlayor, ruh kendi stne kapanyor. Yola yalnz ktm.

Peorin'in Gnl ;?..
60
ONSUZ
Peorin 'in Iran 'dan dnerken ldn rendim geenlerde. Bu haber sevindirdi beni, hem bana bu
notlar yaymlamak hakkn salyordu, hem de baka birinin eserine kendi imzam atmak frsatn
veriyordu. Dilerim okuyucular byle ufak bir sahtekarlk iin beni sulamazlar.
Hi tanmadm bir insann en derin srlarn neden aklyorum, onu anlataym imdi. Arkada olsaydm
neyse gerek bir arkadan hesapl boboazln herkes hogrr-ama hayatmda bir kerecik, da
yolunda grmtm onu; onun iin de, arkadalk maskesi arkasnda saklanp sitem, t, alay ve
yaknmalarla boy gstermek iin, sevdii kimsenin lmn ya da dmesini bekleyen biri de olamam.
Bu notlar okurken, kendi kusurlarn, ktlklerini hi acmadan ortaya seren bu adamn itenliine
inandm, isterse en kt insann olsun, bir insann nhunun tarihi, btn bir ulusun ruhunun tarihinden
daha az merakl, daha az eitici deildir; zellikle bu tarih, olgun bir kafann kendi zerindeki gzlemlerinin
sonucuysa ve yaknlk salamak tutkusuyla yazlmsa. Rousseau'nun itiraflar bile, yazan tarafndan
arkadalarna okunmu olmann kusurunu tar. Onun iin, rastlantyla elime geen bir gnlkten baz
blmleri yaymlamaya, yalnzca yararl olabilmek amac srkledi beni. zel adlan deitirdim
61
ama bu adlarn gerek sahipleri herhalde kendilerini tanyacaklardr; belki de, artk dnyamzla hi iliii
kalmayan bir adam, suladklar hareketlerinden tr ho greceklerdir. Biz, anladmz hemen her eyi
balarz.
Bu kitaba Peorin 'in yalnz Kafkasya anlarn koydum, iinde btn hayatn anlatt koca bir defter
duruyor elimde. Bir gn o da dnyann yargsna sunulacaktr, ama imdilik byle bir sorumluluu
yklenmemem iin nemli sebepler var.
Baz okurlar Peorin 'in kiilii hakknda benim dncemi renmek isteyebilirler. Cevabm kitabn addr,
-Ama bu kt bir alay! diyeceklerdir.
Acaba?
I'Taman
62
T aman, Rusya'daki btn ky kasabalarnn en ktsdr. Az kalsn alktan lecektim orada, stelik beni
bomaya da kalktlar. Bir gece ge vakit menzil atlarnn ektii ufak bir yaysz arabayla vardm oraya.
Arabac, yorgun atlarn, kasabann giriinde, Taman'daki tek ta yapnn kapsnda durdurdu. ngrak
seslerinden irkilerek uyanan Karadenizli Kazak nbeti, yabani sesiyle,
-Kim var orada? diye bard.
Bir avula bir Onba grnd. Seyyar bir tabura katlmak zere resmi grevle yolculuk eden bir subay
olduumu syledim onlara, yatacak yer istedim. Onba beni kasabada dolatrd. Kapsn aldmz her
kulbe dolu. Hava souktu; gecedir uyumamtm, bitkindim, fkelenmeye balyordum artk.
-Rezil herif, bana bir yer bul! diye bardm, isterse eytann
evi olsun, bir ev bul bana. Ensesini kayarak,
-Bir ev daha var, dedi Onba, ama kt bir yerdir, efendimiz orasn beenmezler!
63
"Kt" kelimesinin tam anlamn kavrayamamm; beni oraya gtrmesini byrdm, iki yannda eski
itlerin sraland pis sokaklardan geip denizin tam kysndaki bir kulbeye vardk.
Dolunay, yeni konann sazl damn, beyaz badanal duvarlarn aydnltyordu; bahede, akllar arasnda
derme atma ikinci bir kulbe daha vard; tekinden de eski, tekinden de kk bir kulbeydi bu. Ky,
sanki bu kulbenin duvarlar dibinden denize dklyordu; aada lacivert dalgalar bitmek bilmeyen bir
mrltyla arpyordu karaya. Ay, kendisine hem bakaldran hem de boyun een dnyay seyrediyordu
usulca; onun nda, kydan epey uzakta, kprtsz karaltlar soluk ufkun nnde belirmi iki gemiyi
seebiliyordum.
-Limanda gemiler var, dedim kendi kendime. Yarn Gelincik'e hareket ederim.
Yanmda emirber olarak snr alayndan bir Kazak vard. Bavulumu almasn, arabacy da salvermesini
syledim. Sonra ev':' sahibine seslenmeye baladm. Cevap yok. Kapy aldm yine'i cevap yok. Tuhaf bir
durum. Sonunda on drt yalarnda bir ocuk grnd dehlizden.
-Evin efendisi nerede?
-Evin efendisi yok.
''-Nasl yani? Bu evin efendisi yok mu?
Yok.
-Evin hanm?
-ehre gitti.
-yleyse kim aacak bana kapy? diye sorup bir tekme attm. Kap ald, bir rutubet kokusu geldi ierden.
Kkrtl bir kibrit yakp olann burnuna tuttum; , bembeyaz iki gz1 aydnlatt. ocuk krd,
doutan kr. nmde kprdamadan duruyordu, kendisini incelemeye baladm.
itiraf ederim, krler, tek gzller, sarlar, dilsizler, olaklar,
64
Peorin'in Gnl
topallar, kamburlar, vs. hakknda kesin yarglarm vardr, insann grnyle ruhu arasnda garip balar
olduunu fark etmiimdir; sanki bir kolun yok oluuyla birlikte ruh da bir duygusunu kaybeder.
Onun iin, kr ocuun yzn incelemeye baladm, ama gzleri olmayan bir yzde insan ne okuyabilir?
Uzun zaman, elimde olmayan bir acmayla baktm onun yzne; anszn ince dudaklarna belli belirsiz bir
glmseme yayld, bu glmseme nedense tatsz bir etki brakt bende. Kafamda, kr ocuun
grnd kadar kr olmad kukusu uyand; ama bouna! Kr olmayan biri kendini kr gstermekle ne
kazanabilirdi? Yine de, aklma takld bu. Baz inanlarm vardr. Sonunda,
-Sen evin hanmnn olu musun? diye sordum.
-Hayr- Kimsin yleyse?
-Yetimin biri. Bir sakat.
-Evin hanmnn hi ocuu yok mu?
-Yok. Bir kz vard, o da bir Tatarla denize kat.
-Ne Tatar?
-eytan bilir! Krm'dan bir Tatar ite, Kerli bir kayk. Kulbeye girdim; btn eya, iki sra, bir
masa, bir de ocan
yanndaki koca bir sandktan ibaretti. Duvarlarda bir tek ikona bile yoktu ktye alamet! Krk pervazlar
arasndan deniz yeli giriyordu. Bavulumdan bir mum karp yaktm, onun nda eyalarm
yerletirmeye baladm. Odann bir kesine klcmla tfeimi koydum, tabancalarm masaya braktm,
sralardan birinin stne pelerinimi yaydm; benim Kazak teki sraya uzand, on dakika sonra horlamaya
balad. Ama uyku tutmuyordu beni, karanlkta kr ocuk geliyordu gzlerimin nne.
Bylece bir saat kadar geti. Ay pencereyi aydnlatyordu, szlen kulbenin toprak zeminine
vuruyordu. Szlen
65
ktan bir glge geiverdi anszn. Kalkp pencereye bir gz attm; biri, bir daha koarak geip kayboldu,
nereye gittiini Tanr bilir. Kyya inen dik yokutan aa komas imknszd; ama gidecek baka yer de
yoktu ki. Kalkp bemet'imi srtma geirdim, hanerimi kuandm, hi ses etmemeye alarak kulbeden
ktm; nmde kr ocuk beliriverdi. itin arkasna saklandm hemen; salam, ama dikkatli admlarla
yanmdan geti. Kolunun altnda bir boha vard; limana yneldi, dar, dik yoldan inmeye balad.
"Bir gn gelecek ki dilsizler konuacak ve krler grecektir(*)", diye dnp, beni gremeyecei bir
uzaklktan takip etmeye baladm onu.
Bu arada, ay bulutlarla rtnm, denizin stn sis kaplamt; yaknlardaki bir geminin burnunda yanan
fener grnyordu sislerin arasndan. Kydaki kpkl dalgalar neredeyse batracak gibiydi gemiyi.
Glkle yokutan indim. Grdklerim unlard: Kr ocuk bir an duralad, sonra yokuun sana sapt; o
kadar kyda yryordu ki, bir dalga gelip onu gtrebilirdi; ama besbelli bu yolu ilk tepmiyordu, tatan taa
atlayndan, ukurlara basmayndan yle anlalyordu. Sonunda, bir eye kulak veriyormu gibi, durdu,
yere oturup bohay yanna brakt. Bir kayann arkasna saklanp onun hareketlerini takip ettim. Birka
dakika sonra, aksi ynden, beyazlar giyinmi biri geldi. Gidip krn yanna oturdu. Rzgr, konumalarn
zaman zaman kulama kadar getiriyordu. Bir kadn sesi,
-Ee, kr? dedi. Frtna iddetlendi; Yanko gelmeyecek. teki,
-Yanko frtnadan korkmaz, diye cevap verdi. Kadn, sesinde bir hznle,
-Sis de artyor, diye steledi. (*) incil'den
66
Peorin'in Gnl
-Siste devriyeleri atlatmak daha kolay.
-Ya batarsa?
-Batarsa batsn, ne kar bundan? Sen de pazar gn yeni kurdeleni takmadan gidersin kiliseye.
Bir sre konumadlar; dikkatimi eken bir ey vard: O zamana kadar Ukrayna ivesiyle konumu olan
kr, artk tertemiz bir Rusayla anlatyordu diyeceklerini.
Ellerini rparak,
-Grdn m, haklymm, dedi. Yanko ne denizden, ne rzgrlardan, ne sisten, ne de devriyelerden
korkar. Dinle bak! Bu, suyun sesi deil... Ben aldanmam... Onun uzun kreklerinin sesi bu!
Kadn, ayaa frlayp, endieli endieli uzaklara bakmaya
balad.
-Yanlyorsun, kr, dedi. Ben bir ey grmyorum.
itiraf ederim, ne kadar uratysam ben de kaya benzer bir ey gremedim uzaklarda. On dakika kadar
geti; sonra da gibi dalgalar arasndan kara bir nokta grnd, bir byyor bir klyordu. Dalgalarn
stnde inip kalkarak, kayk kyya yaklayordu. Byle bir gecede on be millik boaz gemeyi gze
aldna gre yiit bir denizci, diye dndm; herhalde nemli bir sebep de vard! Zavall kaya, kalbim
arparak bakarken bunlar dndm. Kayk, bir rdek gibi dalyordu dalgalara, sonra dalgalarn krek gibi
alyla birlikte derin karanlktan kpkler arasnda kyordu. imdi kyya arpp paralanr, dedim kendi
kendime; ama ustalkla yan dnp sapasalam, krfeze girdi. Koyun postundan bir Tatar kalpa giymi
orta boylu bir adam kt kyya. Elini sallad; birden, kayktan kardklar bir eyi srmeye baladlar;
yk yle kocamand ki, kayk nasl batmam, bugn bile ayorum. Her biri bir boha yklendi, kyda
uzaklap gzden kayboldular. Kulbeye dnmek zorunda kaldm; ama, itiraf ederim, btn bu
67
garip olaylar kafam kurcalad benim, sabah bekledim.
Uyannca beni giyinmi gren emirber ard; ona niye erken kalktm sylemedim tabii. Bir sre,
pencereden yrtk bulutlar ve beyaz bir deniz fenerinin tepesiyle birleen mor renkli uzak Krm kylarn
hayranlkla seyrettikten sonra, Gelincik'e hareket saatini renmek zere Fonagorio Kalesine, komutanla
grmeye gittim.
Yazk ki, komutan kesin bir ey syleyemedi. Limandaki gemiler ya devriyelerdi ya da daha yklenmeye
balanmam tc-car gemileriydi.
-Belki drt gn sonra posta gemisi gelir, dedi komutan, o zaman bir'ey dnrz.
Skntl ve aksi, kulbeye dndm. Kapda benim Kazak korkulu bir yzle karlad beni.
-ler kt, efendim, dedi.
-Evet, dostum, biliyorum. Buradan ne zaman kurtulacamz Tanr bilir!
Bunlar duyunca daha da telaland, bana doru eilerek,
-Kt bir yer buras! diye fsldad. Bugn Karadenizli bir avua rastladm; geen yl ayn blkteydik
onunla. Ona nerede kaldmz syler sylemez, "Karde, berbat bir yer oras, sahipleri de berbattr!"
dedi. Sahiden de ne biim kr bu? Her yere, pazara, ekmek, su almaya tek bana gidiyor... buralar iyi
biliyor...
-Evin hanmm grdn m?
-Siz burada yokken yal bir kadnla kz geldi.
-Ne kz? Onun kz yok ki.
-Kz deilse kim olduunu Tanr bilir. Neyse, kadn imdi kulbede.
Kk kulbeye girdim. Ocak yanyordu, yoksullar iin olduka gzel saylabilecek bir yemek piiyordu
iinde. Sorduum btn sorulara, kadn sar olduunu, tek kelime duymadn syleyerek cevap verdi.
stelemek bouna! Atei al r
Peorin 'in Gnl
pyla alevlendiren kre dndm. Kulandan yakalayarak,
-Syle bakalm, kr eytan! dedim. Dn gece o bohayla sinsi sinsi nereye gidiyordun, ha?
O anda kr ocuk, alayp inlemeye, barmaya balad:
-Nereye mi gidiyordum? Hibir yere... Bohayla m? Ne
bohas?
Bu kere sylenenleri duyan yal kadn homurdand:
-insanlar neler de uyduruyorlar! Hem de bir sakat iin! Niye urayorsunuz onunla? Size ne yapt?
Usandm, bu bilmeceyi zmeye karar vererek kulbeden
ktm.
Pelerine sarnp itin yanndaki bir taa oturdum, avare avare uzaklar seyretmeye baladm. nmde,
dn geceki frtnadan kabarm deniz vard; dalgalarn tekdze sesi, uykuya dalmaya hazrlanan bir ehrin
mrltsn andryordu; bu, gemi yllarm hatrlatt bana, dncelerim, kuzeye, souk bakentimize
uzand. Anlar rahatsz etti beni, onlarn arasnda kayboldum. Bylece bir saat, belki de daha ok zaman
geti. Anszn arkya benzer bir ey arpt kulama. Gerekten bir arkyd, gen bir kadn sylyordu...
Ama nereden geliyordu ses? Dinledim; garip, bir ar, bir hznl, bir hzl, bir neeli arkyd bu.
Dndm... Kimseler yoktu; yeniden dinledim, kelimeler gkten dyorlard sanki. Gzlerimi kaldrdm;
kulbenin damnda, izgili bir elbise giymi, salar zk bir kz, bir su perisi duruyordu. Gne gelmesin
diye elini gzlerine siper etmi, uzaklara bakyor, bir glp bir dnyor, arksn sylyordu.
O arky kelime kelime ezberledim:
Bu yemyeil denizin
dalgalar stnde
kadrgalar salnr
beyaz yelkenleriyle.
69
Benim kaym da var kadrgalar iinde, yelkeni yoktur ama krei iki tane.

Patlaynca frtna o eski kadrgalar kanatlarn ap denize dalrlar.

Selamlarm denizi
eilip dalgalara:
"Ey azgn deniz, sakn
kayma dokunma.
Benim kk kaym deerli eyler tar, kaptan da ne kaptan, gzpek bir bahadr!"
Geceleyin duyduum sesin bu ses olduunu anlayverdim birdenbire; bir an dndkten sonra yeniden
dama baktm, kz yoktu. O srada koarak geti yanmdan, bir baka ark mrldanarak, parmaklarn
krdatarak yal kadnn kulbesine gitti; sonra da bir tartma balad aralarnda. Yal kadn kplere
binmiti, kz ise kahkahalar atyordu. Baktm, benim su perisi kulbeden kt. Yanma gelince durup,
orada bulunmama am gibi gzlerini gzlerime dikti; dnd, ar ar limana doru yrd sonra.
i bununla bitmedi: Oturduum kulbenin evresinde doland btn gn; ark sylemesi de, zplamas da
bir dakika kesilmedi. Ne garip yaratkt! lgnlk izleri yoktu yznde; aksi;
70
Peorin 'in Gnl
ne, prl prl; insann iine ileyen baklar vard. Gzleri, mknatsl birer gce sahipti sanki, ne zaman
baksalar karlarndakinden bir soru bekliyor gibiydiler. Ama ben daha.azm aar amaz, kurnazca
glmseyerek kayordu.
Dorusunu isterseniz, byle bir kadn grmemitim imdiye kadar! Gzellikle ilgisi yoktu, ama benim de
gzellik konusunda kendime gre dncelerim vardr. Cins kadnd... cins olmak, atlarda olduu gibi,
kadnlarda da byk bir eydir; bunu bulanlar; la jeune France. Yryten, ellerden, bir de ayaklardan
anlalr bu (yani la jeune France deil, cins olmak), zellikle burun da nemlidir. Rusya'da dzgn burun
bulmak kk ayak bulmaktan daha zordur. Benim arkc on sekizinden fazla gstermiyordu.
Grnndeki olaanst yumuaklk, ban sadece kendine zg bir biimde eii, gneten yanm
boynuyla omuzlarnn altna benzer parlts ve zellikle, dzgn burnu... btn bunlar beni bylyordu.
Gzlerinin ucundan baklarnda yabani, kukulu bir eyler okuyordum geri, glmseyiinde tuhaf bir
belirsizlik vard, ama inancn gc diye buna denir ite: dzgn burnu aklm bamdan almt. Goethe'nin
Mignon'unu (onun Alman hayal gcnn garip yaratn) bulduumu sanmtm; aralarnda yle ok
ortaklaa zellikler vard ki sonsuz tedirginlikten tam durgunlua ayn hzl geiler, ayn kapal szler,
ayn zplamalar, garip arklar.
Akamst, kapnn yannda nn kestim onun; aramzda
yle bir konuma geti:
-Syle bana, gzel kz, dedim, damda ne yapyordun bugn?
-Rzgrn nereden estiini anlamaya alyordum.
-Sana ne bundan?
-Rzgrla birlikte mutluluk da gelir.
-Demek mutluluu arkyla aryordun?
71
-arklarn olduu yerde mutluluk da vardr.
-Ya insan kederli bir ark sylyorsa?
-Ne kar? Bir yerde iyi yoksa o yerde kt bulunur; iyi ile ktnn aras pek yle uzak deildir.
-Kim retti sana o arky?
-Kimse retmedi; iimden ark sylemek geliyorsa sylerim; dinlemek isteyen de dinler; dinlemeyen
anlamaz.
-Peki arkc blbl, adn ne senin? -Beni vaftiz eden bilir.
-Kim vaftiz etti seni?
-Nereden bileyim?
-Ne byk sr! Bak, senin hakknda bir ey rendim. (Sanki kendisine sylemiyormuum gibi, yz
deimedi, dudaklar kmldamad.) Dn gece kyya inmisin.
Burada, btn grdklerimi ciddi ciddi anlattm kendisine, telalanr sanyordum. Hi mi hi telalanmad!
Kahkahalar atmaya balad.
-ok ey grmsn, ama az ey biliyorsun, dedi. Bildiini de kendine sakla!
-Ya grdklerimi komutana sylemeyi aklma koymusam? ok ciddi, hatta sert bir tavr takndm szn
burasnda.
Anszn srad, bir arkya balayp allar arasndan frlayan bir ku gibi gzden kayboldu. Son szlerim
yersizdi: O srada bu szlerimin nemini kavrayamamm, sonradan piman oldum. Hava daha yeni
kararmt; Kazaa, ay yolculuk usul demlemesini byrdm; bir mum yakp masann bana oturdum,
sessizce ubuumu tttrdm, ikinci bardak aym bitirmek zereydim ki, kap gcrdad, arkamda bir
elbisenin hafif hrtsyla baz ayak sesleri duydum; rkerek dndm: Oydu, benim su perisi. Usulca
karma oturup gzlerini benim gzlerime dikti; neden bilmiyorum, baklar alacak kadar candan
grnd bana; baklar, bir zamanlar hayatmla zalimcesine
72
- Peorin'in Gnl
oynayan baz baklar hatrlatt. Soru sormam bekliyor gibiydi, ama anlatlmaz bir karklk iindeydi
kafam, ses karmadm, iinin heyecann aa vuran hafif bir solgunluk kaplamt yzn, elleri masann
stnde amaszca dolayordu, belli belirsiz titriyordu; gs bir kabaryor, bir iniyordu; zaman zaman
soluunu tutuyordu. Bu komedi skmaya balamt artk beni; sessizlii en kolay ekilde, yani ona bir
bardak ay sunarak, bozmak zereydim ki anszn ayaa kalkp kollarn boynuma dolad, nemli, ateli bir
pck kondurdu dudama. Gzlerim karard, bam dnd, genlik tutkusunun btn gcyle sardm
onu; ama o, ylan gibi kayarak kollarmdan kurtuldu.
-Bu gece, diye fsldad, herkes uyuyunca kyya gel. Sonra ok gibi frlayp kt odadan. Dehlizde,
aydanlkla yerde durmakta olan mumu devirdi.
Samanlarn stne uzanm, geri kalan ayla snmay kuran
Kazak,
-eytan kar! diye bard.
Ancak o zaman kendime gelebildim.
iki saat kadar sonra, liman sessizlie brnnce benim Ka
'za uyandrdm.
-Ate edersem, dedim, hemen kyya gelirsin. Gzleri falta gibi ald; hemen cevab
yaptrd:
-Bastne, efendim!
Kuama bir tabanca sokup dar ktm. Kz beni yokuun banda bekliyordu; kvrak gvdesini saran
al incecikti. Elimi tutarak,
-Beni takip et! dedi.
Yokutan inmeye baladk. Nasl oldu da kafam krmadm, hl aarm, inince saa saptk, bir gece
nce krn arkasndan gittiim yolda ilerledik. Ay daha domamt, iki yldz, bir ift deniz feneri gibi
parlyordu lacivert gkte. Kyya yanam
73
kay ar ar sallayan koca dalgalar kayalara birbiri arkasndan arpyorlard.
. . .
-Hadi, kaya binelim, dedi.
Durakladm. Deniz gezintilerine alktm; ama sras deildi duraklamann. Kaya atlad, arkasndan ben
de bindim. Kydan aldmz anlaynca aklm bama geldi.
-Bu da ne demek? dedim serte.
Beni oturtup kollarn boynuma dolayarak,
-Bu, seni seviyorum demektir, dedi.
Yanan yanama bastrd; yzmde alevli soluunu duydum. Anszn bir ey dt suya. Kuam
yokladm, tabancam yoktu. Ah, ne byk bir kuku girdi iime! Kan beynime srad; evreme baktm,
kydan elli kula almtk, bense yzme bilmiyordum! Onu itmeye altm, ama elbiselerime kedi gibi
yapmt; birdenbire, gl bir itile az kalsn denize dyordum. Kayk sallanyordu, toparlandm;
byk bir mcadele balad aramzda; fkem g verdi bana, ama baktm ki karmdaki benden daha
evik. Kk ellerini skarak,
-Ne istiyorsun? diye bardm.
Parmaklar atrdad, ama barmad kz; ylan gibi biriydi, bu acya dayand.
-Grdn, dedi, syleyeceksin!
insanst bir abayla beni bordaya yatrd; ikimiz de yar belimize kadar kayktan sarkmtk; salar suya
deiyordu; artk en nemli and bu. Dizimi kayn oturak tahtasna dayayarak bir elimle salarn, bir
elimle de boazn yakaladm onun; elbiselerimi brakt, o anda kz suya attm.
Hava iyice kararmt; birka kere kpkler arasnda ban seebildim, o kadar...
Kaykta eski bir kree benzer bir ey buldum; nasl olduysa oldu, bin glkle kyya geldim. Kulbeye
doru yrrken,
74
Peorin'in Gnl
bir gece nce krn denizciyi bekledii yere bakmadan edemedim. Ay prl prld gkte, beyazlar giymi
biri kyda oturuyordu; merakla yaklap yokuun bandaki imenlerin arasna uzandm. Bam biraz
karnca her eyi ak seik grebiliyordum; benim deniz kzn fark edince pek armadm dorusu,
biraz sevindim. Uzun salarn skyordu; slak al, kvrk gvdesini ve dik memelerini ortaya karmt.
Uzakta bir kayk grnd; yaklat; iinden, bir gece nceki gibi, Tatar kalpakl, ama salar Kazaklarnki
gibi kesilmi, deri kemerine koca bir haner sokmu bir adam kt.
-Yanko, dedi kz, her ey bitti artk!
Daha sonra konuma devam etti, ama yle hafif konuuyorlard ki sylediklerini duyamyordum. Bir ara
Yanko, sesini ykselterek,
-Kr nerede? dedi.
-Bir ie gnderdim onu, diye cevap ald.
Birka dakika sonra kr grnd, srtndaki uval bir kaya yerletirdiler.
-Dinle kr, dedi Yanko, sen o yeri korursun... anlyorsun
ya... orada epey deerli eya var... Sylersin.....'a (sylenen ad
duyamadm), artk bana gvenmesin, iler bozuldu, bundan byle beni gremez; tehlikeli olur bu. Ben
baka yerde i bulurum, ama o benim gibi gzpek birini bulamaz. Sylersin, bana daha ok para
verseydi Yanko da onu brakmazd; rzgrn estii, denizin kabard yerlerde bana i ok!
Bir sre sustu, sonra devam etti:
-Kz da benimle geliyor, burada kalamaz, ihtiyar karya da sylersin, artk gebersin gitsin, yaad
yaayaca kadar; insan lecei zaman bilmeli. Ona gelince, o da bizi gremez bundan
byle.
Acnacak bir sesle,
-Ya ben? diye sordu kr.
75
-Senin bana ne faydan dokunacak? diye cevap ald.
Bu arada, benim deniz kz kaya atlamt, eliyle Yanko'ya iaret ediyordu; Yanko bir eyler sktrd
krn avucuna.
-Al unu, pasdispanya alrsn kendine, dedi. Kr,
-Yalnz bu kadarck m? diye sordu.
-Peki, unu da al bakalm.
Yere, bir tan stne dt para. Kr onu almad. Yanko kaya bindi; kydan esiyordu rzgr; ufak bir
yelken ap uzaklatlar. Uzun zaman ay nda, karanlk dalgalarn arasnda bembeyaz parldad
yelken; kr, kyda oturuyordu; hkra benzer bir ey duydum, alyordu. Uzun uzun alad... zldm.
Kader beni bu namuslu kaaklarn huzurlu ortamna niin atmt? Bir kaynan dzgn suyuna frlatlan
bir ta gibi, huzurlarn bozmutum onlarn, az kalsn bir ta gibi kendim de batacaktm!
Kulbeye ekildim. Dehlizde, tahtadan bir anan stnde mum yanyordu. Kazak, buyruuma ramen,
tfek elinde, uykuya dalmt. Rahatn karmadan odaya girdim. Bir de baktm ki, yolculuk antam,
gm kakmal klcm, bir arkadan armaan olan Dastan hanerim ortada yok! Krn srtndaki
uvalda neler olduunu o zaman anladm ite! Pek nazik saylmayacak bir tekmeyle Kaza uyandrp
adamakll haladm onu, fkem biraz yatt; yaplacak bir ey yoktu ki! Aslnda baklrsa, komutanla
gidip kr bir ocuun beni soyduunu, on sekiz yanda bir kzn da bomaya kalktn sylemem sama
olmaz myd? Neyse ki, ertesi sabah yolculuuma devam etmem imkn kt, Taman'dan ayrldm. Yal
kadnla zavall kr ocuk ne oldular, bilmiyorum. Zaten insanlarn sevinlerinden, aclarndan bana ne?
Ben, yolculuk eden bir askerden, elinde resmi grevlilere verilen bir yol belgesi bulunan bir insandan
baka neyim ki?
76
2Prenses Meri
11 Mays
Dn Pyatigorsk'a geldim, ehir dna yakn bir yerde, Mauk Dann eteklerinde, blgenin en yksek
noktasnda bir ev tuttum: Frtna ktnda bulutlar evimin damna kecekler. Bu sabah saat bete,
penceremi anca, odam, evimin nndeki kck bahede byyen ieklerin kokusuyla doldu. iee
durmu kiraz aalarnn dallar penceremin iine kadar uzanyorlar ve rzgr arasra onlarn
tayapraklarn serpiyor yazmasama. tarafta da harika bir manzara var; batda, be tepeli Betu
"yatm bir frtnann son kara bulutu" gibi masmavi uzanyor; kuzeyde, Mauk Da kvrck tyl bir
Acem kalpa gibi, boydan boya kapatyor ufkun o kesimini; douda, daha i ac bir manzara var; tam
aada da rengrenk, tertemiz, yepyeni kk bir kasaba; maden suyu kaynaklar kpk kpk, ayr ayr
dillerden konuan kalabaln uultusundan ayrt edilemiyor; ehrin tesinde ise, sra sra dalar
ykseliyor, nasl mavi, nasl tepeleri bulutlu dalar, oysa ufkun son noktasnda karl doruklardan bir dizi
uzuyor gz alabildiine, Kazbek'le balayp ifte tepeli Elbrus'la biten bir dizi.
77 '
Byle bir lkede yaamak ne gzel! Bir eit sevin yaylyor damarlarm. Hava, kk bir ocuun p
gibi saf ve taze, gne prl prl, gk mavi; kiinin, bundan fazla ne istenebilir, diyecei geliyor. Kim tutku,
zlem ya da pimanlk ihtiyc duyar burada? Her neyse, vakit tamam. Elizabet Kayna'na gideceim:
Dediklerine gre, sabahlar, kaplcalardaki btn kibarlar orada toplamyorlarm.
ehrin merkezine indiimde bulvar boyunca yrdm; usul usul daa trmanan bir sr bezgin kiiler
arpt gzme. Bunlarn ou, tara bozkrlarndan gelme toprak sahiplerinin aileleriydi: Kocalarn eski
psk, modas gemi redingotlarna, karlarla kzlarn ssl psl elbiselerine bir kere bakmak yetiyordu
bunu anlamak iin. Kaplcalardaki gen adamlar bir bir tanm olmallar ki, sevimli bir ilgiyle beni
incelediler. nce, kaputumun Petersburg modasna uygunluu yanltt onlar, ama sonra alelade bir subay
olduumu belirten apoletlerimi grnce tiksintiyle balarn evirdiler.
Mahalli yksek memurlarn hanmlar, yani bir bakma kaplcalarn ev sahibeleri, daha bir yakn
davranyorlard; onlarn el gzlkleri vardr, niformaya pek dikkat etmezler, Kafkasya'da, sra sra dmeli
asker ceketlerinin altnda ateli yreklere, beyaz kalpaklar altnda zeki kafalara rastlamaya alkndrlar.
ok sevimlidir bu kadnlar, uzun zaman da sevimli kalrlar! Her yl, eski hayranlarnn yerini yenileri alr;
onlarn bitmek tkenmek bilmeyen insancllm buna balayabiliriz belki. Elizabet Kayna'na giden dar
patikadan karken, kimi sivil kimi asker bir erkek grubuna yetitim; bunlar, sonradan rendiime gre,
sulardan yararlanmak isteyenlerin arasnda zel bir snf meydana getiriyorlarm. Ierlermi, ama su
deilmi itikleri, az yrrlermi, geici maceralara atlrlarm, kumar oynarlarm ve can skntsndan
ikyet ederlermi. Basbaya zppe bunlar: Hasr
78
Peorin'in Gnl
zarfl bardaklarn kkrtl suya daldrrken bilgece pozlar taknrlar; sivil olanlar, soluk mavi boyunba
takarlar; askerler, yakalarnn arasndan krmal gmleklerini gsterirler. Tara evlerini mthi kmserler
ve bakentin iine admlarn bile atamadklar soylu konaklarn dnp i ekerler.
Sonunda, kaynaa vardm. Kaynan yanbandaki alanda, banyolar evreleyen krmz kiremitli bir yap
vard, biraz daha tede de, yamurlu havalarda yrye klabilecek bir avlu. Birtakm yaral subaylar,
denekleri yana dayam, bir sraya kmlerdi, soluk ve bitkindiler. Birtakm hanmlar, bir aa bir
yukar dolanyor, suyun ifal etkisini bekliyorlard, ilerinde biriki tane gzel yzl olan vard. Mauk
Dann yamacn kaplayan asmalarn arasnda, ba baa kalmay kalabala tercih eden renkli kadn
apkalar gze arpyordu, nk bylesi bir apkann yannda mutlaka ya bir asker kalpa gryordum
ya da u yuvarlak, sakil sivil apkalarndan birini. Eol Harp diye anlan blmn bulunduu sarp tepenin
stnde, manzara merakllar durmu, teleskoplarn Elbrus Dana evirmilerdi: Aralarnda,
rencilerinin sarlk hastaln iyiletirmek iin buralara kadar gelmi iki eitmen vard.
Tepenin kenarna geldiimde soluum kesilmiti; kiremitli yapya yaslanarak ilgin manzaray gzlemeye
balamtm; ama o srada bildik bir ses duydum arkamda: -Peorin! Ne zamandr buradasn?
Dndm ki, Grunitski! Kucaklatk. Seyyar taburda tanmtm onunla. Bacana bir kurun yemi,
benden bir hafta kadar nce gelmi kaplcalara.
Grunitski harp okulu rencisidir. Hizmete gireli ancak bir yl olmutur; zppelik adna erlere zg kaln
kaputlardan giyiyor. Erlerin takt Giyorgi nian var gsnde. Vcudu birnli, karayaz bir adam;
grnne kanarsanz yirmi be yainda falan dersiniz, oysa yirmi birinde bile yok daha. Konu
surken ban geriye atar, sol eliyle de boyuna byn burar, sa eliyle koltuk deneine yaslanr nk.
Konumas hzl ve zentilidir; her durumda kullanlabilecek ezberleme deyimlere nem veren, yaln
gzellikten etkilenmeyen, kendilerini ciddi ciddi olaanst duygulara, yce tutkulara ve bilinmedik aclara
kaptrveren kiilerden biridir o. Byleleri etki yaratabildiler mi mutlu olurlar; taral hanmlar baylrlar bu
tiplere. Yalannca ya akl banda iftlik sahipleri olurlar, ya da ikiye vururlar; bazen iki iin de stesinden
geldikleri olur. Yrekleri, ou kere, erdemlerle doludur ama iirsel ynden be para etmezler.
Grunitski'nin en byk tutkusu parlak szler sylemekti; konuma gndelik kavramlarn dna kar
kmaz kelime yamuruna tutard insan: Hibir zaman tartamadm onunla. Ne kar klarnza kulak
asar, ne sylediinizi dinler. Bir susmayagrn, hemen sizin biraz nce sylediklerinizle ilgili gibi grnen,
ama aslnda kendi konumasnn devam olan bir tirada giriir.
;
Ortalama bir zeks vardr; nkteleri epey gldrcdr, ama ou kere yersiz kaar, stelik zeks keskin
falan da saylmaz; bir kelimeyle alt edebilecei tek kii yoktur dnyada; insanlar tanmaz, zayf
noktalarndan habersizdir, nk btn mr boyunca yalnz kendisiyle ilgilenmitir. Amac bir roman
kahraman olabilmektir. Kendisinin bu dnyaya gre yaratlmadna, bu yzden de hep ac ekmeye
mahkm olduuna bakalarn inandrmaya ylesine alt ki, kendisi bile nerdeyse inand sylediklerine.
Er kaputunu kurumla tamas bundan. Kendisini iyi tandm iin holanmaz benden, ama grnte ok
iyi dostuz. Grunitski'nin olaanst cesur olduu sylentisi yaygndr. Onu harektta grdm: Klcn
sallyor, haykryor, gzlerini yumup ileri atlyor. Nedense Rus cesaretine pek benzemiyor bu!
Ben de sevmem onu: Gnn birinde dar bir geitte karla
Peorin'in Gnl
saaz gibi gelir bana; o zaman mutlaka ikimizden biri kaybedecek.
Onun Kafkasya'ya gelii de bu gzkara romantizmin sonucu. Kalbm basarm, babaevinden ayrlrken
gzel bir komu kzna, pek hznl bir tavrla, Kafkasya'ya gitmesinin nedeninin yalnz askerlik etmek
olmadn, asl... gibi eyler syledikten sonra, szn tam burasna gelince gzlerini eliyle kapayarak
yle demitir:
-Hayr, siz asla bilmemelisiniz bunu! Yoksa o tertemiz ruhunuz sarslr! Hem de neye? Ben neyim sizin
iin? Beni anlar mydnz?., vesaire.
K... Alayna katlmasnn asl nedeninin kendisi ile Tanr arasnda ebedi bir sr olarak kalacam syledi
bana.
Yine de trajik havadan syrld anlarda, Grunitski olduka sevimli, elenceli bir adamdr. Onu kadnlarn
yannda grmek isterdim, kim bilir nasl yrtnr!
Eski ahbaplar gibi kucaklatk. Kaplcalardaki hayat, nemli kiiler hakknda sorular sordum ona.
-Buradaki hayatmz olduka basittir, dedi iini ekerek. Sabahlar maden suyu ienler, btn hastalar gibi,
sinamekidirler; akamlar arap ienlerse, btn salam kiiler gibi, can skc. Kadnlar sosyetesi de var,
ama neye yarar? ou iskambil oynar bunlarn, kt giyinir, feci bir Franszca konuurlar! Bu yl
Moskova'dan yalnz Prenses Ligovskiy ile kz gelmiler, ama onlarla tanmadm. Er kaputum, yadsnma
damgas gibi bir ey. Uyandrd ilgi, acma gibi ar geliyor.
Bu srada iki soylu kadn yanmzdan geip kaynaa doru yrdler; biri yalcayd; br, gen ve zarif.
apkalar, yzlerini iyice grmeme engel oldu, ama sekin zevkin kesin kurallarna gre giyindikleri
belliydi: Hibir fazlalk yoktu giyimlerinde. Gen olan, yakas kapal, gm grisi bir elbise giymiti, ince,
ipekli bir earp dolamt zarif boynuna; ak renk ayakkab
81
lan ince bileini yle gzel kavryordu ki, gzelliin srlarndan habersiz olan biri bile, hi deilse
aknlktan kendini tutamaz, haykrverirdi. Hafif ve soylu yrynde szle anlatlamayacak, ancak
gzle grlebilecek bir el dememilik gze arpyordu. Yanmzdan geerken, sevilen bir kadnn
mektubundan szan o silinmez koku yayld evreye.
-te Prenses Ligovskiy, dedi Grunitski, yanndaki de ingiliz modasna uyarak Meri dedii kz. Onlar
burya geleli daha gn oldu.
-Yine de sen adn renmisin ama?
-yle bir kulama alnmt, dedi kzararak. Onlarla tanmay katiyen istemediimi itiraf edeyim. Bu
kibirli asiller biz askerlere yamyamlara bakar gibi bakyorlar. Alayn numarasn tayan bir kasketin altnda
parlak bir zek, kaln bir kaputun altnda yrek olup olmad onlarn ne umurunda?
-Zavall kaput, dedim glmseyerek. Peki, imdi yanlarna gidip byk bir saygyla onlara su bardaklar
sunan sayg deer bay kim?
-Moskoval zppelerden Rayevi! Kumarbazn biri, gkmavisi yeleinden sarkan kocaman altn kstekten
de hemen belli oluyor ya. u Robinson Crusoe'nun bastonunu andran kaln baston! Sayla sakal da a
la. mou jik kesilmi, hepsi birbirine uygun.
-Sen btn insanla kin balamsn galiba.
-Hakkm da var.
-Yapma?
Bu srada kadnlar kaynan bandan ayrlp yaknmza geldiler. Grunitski, koltuk deneine dayanarak
dramatik bir poz alr almaz yksek sesle ve Franszca bir karlk verdi bana:
-Mon cher, j e hais le hommes pour ne pas les mepriser car autrement la vie erait ne farce trop
degoutante. (*)
(*) Azizim, ben insanlar kmsememek iin nefret ederim onlardan, yoksa hayat ok iren bir komedi
olurdu.
82
Peorin 'in Gnl
Gen ve gzel prenses ban evirdi, ilgiyle, uzun uzun inceledi sylevciyi. Bu, olduka belirsiz bir bakt
ama, alayc deildi; bundan tr iimden, btn kalbimle kutladm Grunits
ki'yi.
-u Prenses Meri ok gzel bir kz, dedim. Kadife gibi gzleri var. Evet, evet, kadife tam kelimesi.
Gzlerinden sz atn zaman bu benzetmeyi kullanman tlerim: st ve alt kirpikleri ylesine uzun ki
gzbebekleri gnein nlarn yanstamyor. Byle parltsz gzlere baylrm ben: ok yumuak olurlak,
okarlar sanki insan. Ne var ki yzndeki tek gzel yer, gzleri galiba. Acaba dileri nasl, beyaz m? Bak,
bu ok nemli! Yazk ki senin parlak szlerine glmsemedi.
-Gzel bir kadndan, bir ingiliz atndan bahseder gibi bahsediyorsun, dedi Grunitski fkeyle.
-Mon cher, dedim onun tavrn taklide alarak, Je meprise le femmes pour ne pas le aimer, car
autrement la vie erait un melodrame trop ridicule(*).
Dnp yanndan uzaklatm. Yarm saat kadar, asmalarn altnda, madenli kayalar ve kayalardan sarkan
allar arasnda dolatm. Scak bastryordu, hemen dnmeye karar verdim. Kkrtl kaynan yanndan
geerken, glgeli yolda durup derin bir soluk almak istedim; bylece olduka ilgin bir sahneyi kairmam
oldum. Oyuncular, yle sralanmlard. Yal prensesle Moskoval zppe glgeli yolun stndeki bir
srada oturuyorlard; grne baklrsa hararetli bir konumaya dalmlard. Gen prenses ise, herhalde
son bardak suyunu da yudumlam, kaynan kenarnda dnceli bir yzle dolayordu. Grunitski tam
yanbandayd kaynan; avluda baka kimse yoktu. Yanlarna yaklatm, yolun kesine gizlendim. Tam
bu srada, Grunitski bardan yere, kumlarn stne drd ve kal
'*) Azizim, kadnlar sevmemek iin kmserim, yoksa hayat ok sama bir melodram olurdu.
83
drmak iin vargcyle eilmeye abalad. Sakat aya engel oluyordu eilmesine. Zavall! Koltuk
deneine dayanarak nasl abalyordu, ama bouna. Yznden, ektii acy okuyabilirdiniz. Prenses
Mari, olanlar benden daha iyi grmt. Bir kutan daha hafif admlarla onun yanna seirtti, eildi,
barda kaldrd ve anlatlmaz bir incelikle ona uzatt. Sonra kpkrmz oldu yz, dnp glgeli yola bir
gz att, annesinin bir ey grmediine emin olduktan sonra kendini toparlar gibi oldu. Grunitski, ona
teekkr etmek iin azn atnda, o oktan uzaklamt. Bir dakika sonra, annesi ve o zppeyle birlikte
oradan ayrld; yalnz, Grunitski'nin yanndan geerken son derece ciddi, soylu bir tavr taknd, ban
bile evirmedi, kendisini tepenin eteklerine varana kadar uzun bir sre izleyen o tutkulu bak
nemsemeden bulvarn kavak fidanlarnn arasnda gzden kayboldu. Uzakta caddeyi geen apkas
seilebiliyordu; Pyatigorsk'un en gzel evlerinden birinin kapsndan telala girdi. Annesi de izledi onu ve
kapda ayrlrken bayla selmlad Rayevi'i.
Ancak o zaman, zavall tutkun harbiyeli benim varlmn farkna vard.
-Grdn m? dedi kolumu skarak. Tam bir melek! Byk bir saflkla,
-Nedenmi? diye sordum. Grmedin mi?
-Grmesine grdm: Senin bardan kaldrd. Bekilerden biri de o srda buralarda olsayd, ayn eyi
yapard, stelik bahi bekledii iin daha da atik davranrd. Bununla birlikte, sana acmas olaan bir
ey: Sakat ayann stne bastn zaman yzn o kadar acnacak bir haldeydi ki.
-Yani, gzel ruhunun yznde yansd o anda, ona bakarken iin titremedi mi?
-Hayr.
84
Peorin 'in Gnl
Dpedz yalan sylyordum, ama amacm onu fkelendirmekti. Kar kmak, vazgeemediim bir
tutkumdur; zaten btn hayatm, zc ve krc bir kar kmalar zincirinden ibaret, gerek duygularma,
gerek mantma. Takn birinin yannda buz kesilirim; galiba ancak ekingen, donuk biriyle kuracam
yakn bir iliki tutkulu bir hayalperest karabilirdi benden. Hem bir ey daha itiraf etmeliyim; o anda bildik,
kt bir duygu yoklamt yreimi. Bu duygu kskanlkt: ekinmeden "kskanlk" diyorum, nk her
eyde amdr kendime kar, stelik sanmam ki, dikkatini eken gzel bir kadnn, birdenbire ayn
derecede tanmad bir baka adam tercih etmesini hazmedebilecek bir gen adam, tekrar ediyorum,
sanmam ki byle bir gen adam bulunsun (tabii, yksek tabakalarda yaam, gururunu yeterince
beslemi olanlar hari).
Hi konumadan Grunitski'yle tepeden indik ve bulvar izleyerek bizi byleyen gzelin girdii evin
pencereleri nnden getik. Pencerede oturuyordu. Grunitski kolumu drtt ve ona, kadnlarn stnde
fazla bir etki yapmayan bulank, sevecen gzlerle bakt. Ben, el gzlm kza doru evirdim; bu bak
glmsetmeti onu, el gzlmeyse, olduka sinirlenmiti. yle ya, Kafkasyal bir asker, Moskoval bir
prensesi denetlemeye nasl cesaret edebilirdi?


13 Mays
Bu sabah, doktor arkadam beni yoklamaya geldi; soyad Werner'dir ama Rus aslldr. Bunda aacak
ne var? Ad Ivanof lan bir Alman tandm da vard bir zaman.
Werner, birok ynden, olaanst bir adamdr. Btn doktorlar gibi pheci ve maddecidir, ama airdir
de, gerekten sylyorum airdir. Eylemlerinde airdir, konuurken sk sk air otar, ama hayat boyunca
iki msra drmemitir, insan yrei
nin bam telerini, bir cesedin damarlarn inceler gibi incelemi tir, ama bu bilgiden yararlanmay asla
bilememi: Bakarsnz] bazen kusursuz bir tehisi, stmann nasl iyiletireceini bile mez. ou kere,
hastalaryla sinsi sinsi alay ederdi, yalnz bit defa l bir askerin arkasndan aladn grdm. Yoksul bi
adamd; hep milyoner olmay kurar, ama para kazanmak iin bir adm atmazd. Bir zamanlar, bana,
dostunun hatrn yapmaktansa dmannn hatrn yapmay tercih ettiini sylemiti, yoksa sevecenlik
satmak gibi bir ey olurmu bu; oysa nefret,; dmann cmertliine oranla artarm. Zehirli bir dili vard!
Werner'in: Onun hicivleri yznden sryle iyi insann ad kabaya, salaa'kmt. Rakipleri, haseti
sayfiye doktorlar, onun, hastalarnn karikatrlerini yapt sylentisini yaymaya almlard. Hastalar
kudurdular tabii; hemen hemen hepsi onunla ilikiyi kesti. Dostlar, yani Kafkasya'da hizmet gren
namuslu kiiler, onun sarslm itibarn yerine getirmek iin bouna uratlar.
insan ilk bakta biraz yadrgatan, sonralar, yani gz, dzensiz izgilerde gvenilir, yce bir ruhun izlerini
zmeye alnca, ekici hale gelen bir grne sahipti. Kadnlarn bu tiplere delicesine tutulduklar,
sonradan da onlarn irkin yzlerini, en taze, en pembe beyaz delikanllara deimedikleri grlmtr.
Kadnlarn hakkn vermeliyiz; ruh gzelliini anlama gds vardr onlarda. Belki de, Werner gibi
adamlarn onlara neden delicesine tutkun olduklarn buna balayabiliriz.
Werner, ufak tefek, zayf, ocuk gibi gsz bir adamd. Bacaklarndan biri ksayd Byron'un baca gibi;
gvdesine gre ba koskocamand; san ok ksa keserdi; kafasnn bylece bsbtn ortaya kan
yamru yumruluu, kafatasndan karakter tahmin edenleri bile artacak kadar iinden klmaz bir
haldeydi. Durmak bilmeyen kk kara gzleri, aklnzdan geeni okumak isterdi. Giyimi, temiz ve
dzenliydi; kemikli, zayf
Peorin'in Gnl
ellerini ak sar eldivenlerle rterdi. Redingotu, boyunba ve yelei hep siyaht. Genler, "Mefistofeles"
derlerdi ona. Gya kzard bu takma ada, ama aslnda basbay gurur duyduu belliydi. abuk kaynap
ahbap olduk; nk ben gerek dostluk kuramam. Byle durumlarda dostlardan biri, mutlaka brnn
klesi olur, ama ikisi de kendi balarna kaldklar zaman kabul edemezler bunu. Ben hi kimsenin klesi
olamam, te yandan dizginleri ele almak da, gerek dostlukta kandrmayla birletii iin, can skc bir itir.
Hem benim uaklarm da var, param da! Werner'le yle tanmtk: ilk, S... ehrinde, kalabalk, grltc
bir genler grubunda rastlatk onunla. Gecenin sonuna doru konuma, felsefi, metafizik bir yne kayd;
inanlar tartld; herkes bir eylere inanyordu.
-Bana gelince, ben tek eye inanrm, demiti doktor.
-Neye? diye sordum, o ana kadar azn amam birinin dncesini renmek iin.
-Er ge gzel bir sabah vakti leceime.
-Ben sizden bir adm ilerdeyim yleyse, dedim. Sizinkinin yan sra bir inancm daha var, o da u: Felaket
bir akam vakti domak mutsuzluuna uramm.
Herkes, sama sapan konutuumuzu ileri srd, oysa ilerinden hibiri daha akllca bir sz
syleyememiti. Bylece, kalabaln iinden birbirimizi semi olduk. Sk sk bir araya gelir, ciddi ciddi,
soyut konulardan konuurduk, ta ki birbirimizi akna evirdiimizi anlayana kadar. Sonra, birbirimizi
anlaml gzlerle szerek iero'nun szn ettii Romal kahinler gibi kahkahalar koyverirdik; neemizi
bulunca da, geceden honut,
ayrlrdk.
Werner odama girdiinde, sedire uzanm, gzlerim tavanda, kollarm bamn altnda yatyordum.
Koltua oturdu, bastonunu bir keye dayad, esnedi, havann gittike scaklatn syledi. Ben de
sineklerden tedirgin
87
olduumu syledim; sonra bir sre karlkl sustuk.
-Sevgili doktorcuum, dedim, una zellikle dikkatinizi ekerim ki budalalar olmasayd bu dnyann
yaanacak hali kalmazd... Bakn: urada akl banda iki insanz; her konuda sonu gelmez tartmalara
girimenin mmkn olduunu batan biliyoruz, bu yzden de tartmyoruz; birbirimizin btn gizli
dncelerini seziyoruz hemen hemen; bir kelime bir konuyu btnyle aa karyor bizim iin; her
duygumuzun dibinde yatan tohumu tabaka zar altndan bile bulup karabiliriz. zc eyler gln
geliyor bize, gln eylerse hzn veriyor; doruyu sylemek gerekirse, genellikle, kendi benliklerimizin
dnda kalan her eye kar olduka kaytszz. Demek ki aramzda bir duygu ve dnce alverii sz
konusu deil: Birbirimiz hakknda bilmek istediimiz her eyi biliyoruz, daha fazla bilgi edinmeye de
niyetimiz yok. Bir tek zm yolu kalyor geriye: Yeni yeni havadisler vermek. Hadi bakalm, yeni bir
havadis verin bana.
Bu uzun konumadan bitkin derek gzlerimi kapadm ve esnedim.
O, bir an dndkten sonra karlk verdi:
-Ne olursa olsun, u laf kalabalnda bile bir fikir bulmak mmkn.
-ki fikir, diye karlk verdim.
-Siz bir tanesini syleyin, ben tekini aklayacam. Tavandan gzlerimi ayrmadan, iin iin glerek,
-Peki, dedim, siz balayn bakalm!
-Kaplcalara gelenlerden biri hakknda baz bilgiler edinmek istiyorsunuz; zaten bu kimsenin kim
olabileceine ilikin bir ipucu da var elimde, nk oradan da sizi soruturdular.
-Doktor! Biz katiyen konuamayz: Birbirimizin iinden geeni okuyoruz.
-imdi teki fikre gelelim...
Peorin'in Gnl
-teki fikir u: Size bir eyler anlattrmak istedim nk bir kere, dinlemek daha az yorucudur; ikinci
olarak, dinleyen katiyen kendini aa vurmaz; nc olarak, bylelikle, bakasnn srrn
renebilirsiniz; drdnc olarak da, sizin gibi zeki adamlar, anlatanlar deil dinleyenleri severler. imdi
konuya dnebiliriz! Yal Prenses Ligovskiy neler syledi benim iin?
-Yal prensesin sylediini nereden biliyorsunuz bir kere? Genci olmasn?
-Yalsdr, kesin olarak eminim. Neden?
-Gen prenses, Grunitski'yi sormutur da ondan.
-Her eyi rahata birbirine balamakta stn bir yeteneiniz var. Gen prenses, asker kaputlu gencin
rtbesinin, bir dello sonucunda erlie indirildiinden emin olduunu syledi.
-Umarm bu gzel aldan dzeltmeye kalkmadnz.
-Tabii.
-Planmza burada bir balang noktas bulabiliriz, diye haykrdm sevinle. Bu komedinin sonunu
getirmek de artk bize der. Kader, can skntmdan kurtarmaya alyor beni
galiba.
-Zavall Grunitski kurbannz olacak gibi geliyor bana. s
-Sznze devam edin, doktor.
-Yal prenses, yznzn kendisine yabanc gelmediini syledi. Ben de, mutlaka Petersburg'da, sekin
bir toplantda karlam olduunuzu syledim. Adnz hatrlattm. Hatrlar grnd. Anlalan,
serveniniz dilden dile dolam orada. Prenses, kendi grlerine sosyete dedikodularn da katarak
servenlerinizden bahsetmeye balad. Kz, ilgiyle dinliyordu bizi. Onun gznde modern bir romann
kahraman olmutunuz. Kadncazn sylediklerini yalanlamadm, sama sapan eyler olduklarn bile
bile.
-Sevgili dostum benim! dedim elimi uzatarak.
Doktor, duygulanarak skt elimi, szne devam etti:
-isterseniz, sizi tantraym...
-Aman dostum, dedim ellerimi kaldrarak. Roman kahramanlar tantrlr m hi? Onlar sevgilileriyle
ancak, onlar mutlak bir lmden kurtarmaya alrken tanrlar.
-Demek gen prensese gz koydunuz?
-Tam aksi! Tam aksi! Sonunda sizi yendim: Anlamyorsunuz beni! Her ne kadar bu beni zyorsa da, diye
devam ettim bir sre sustuktan sonra. zyor, nk srlarm hibir zaman kendim amam, karmdakinin
tahmin etmesinden holanrm, nk bylelikle gerekirse syleneni yalanlayabilirim. Yalnz, u anayla kz
bana mutlaka iyice anlatmalsnz. Nasl insanlardr?
-Bir kere ana, krk be yalarnda bir kadn, diye devam ettim bir sre sustuktan sonra. zyor, nk
srlarm hibir zaman kendim amam, karmdakinin tahmin etmesinden holanrm, nk bylelikle
gerekirse syleneni yalanlayabilirim. Yalnz, u anayla kz bana mutlaka iyice anlatmalsnz. Nasl
insanlardr?
-Bir kere ana, krkbe yalarnda bir kadn, diye balad Werner. Sindirim sistemine diyecek yok ama,
kannda bir bozukluk var; yanaklarndaki krmz lekeler, szlerimi. Hayatnn ikinci yarsn Moskova'da
geirmi, o rahatlk iinde imanlam. Uygunsuz fkralardan holanr; bazen, kz odada yokken, kendi
de ak sak eyler anlatr. Kznn bir gvercin kadar saf olduunu syledi. Bana ne? Neredeyse
zlmemesini, duyduumu bakalarna sylemeyeceimi belirtecektim. Romatizma tedavisi iin gelmi;
kznn derdini bilen yok. ikisine de gnde ikier bardak kkrtl su imelerini, haftada iki kere de
sulandrlm kkrt banyosu yapmalarn salk verdim. Yal prenses, buyurmaya pek alkn deil galiba;
kznn zeksna ve kltrne sonsuz saygs var; kz, Byron'u ingilizcesinden okumu, stelik cebir de
biliyor. Anlaldna gre, Moskova'da
90
Peorin 'in Gnl
gen kzlar bilime vermiler kendilerini, kt de etmemiler dorusu! Erkeklerimiz, genel olarak, yle kaba
saba ki, onlarla oynamak akll bir kadn iin katlanlmaz bir ey olsa gerek. Yal prenses, delikanllara
pek dkn; oysa gen prenses, bir eit kmsemeyle bakyor onlara. Moskova ve alkanl!
Moskova'da, ya krk bulmu dhilerle grrler.
-Siz Moskova'da bulundunuz mu doktor?
-Evet, uzunca bir sre altm orada.
-Devam edin.
-Sanrm her eyi syledim... Ha, bir ey daha var: Gen prenses, duygulardan, tutkulardan falan
bahsetmeyi pek seviyor. Bir k Petersburg'da bulunmu, oray hi beenmemi: Herhalde kendisini fazla
scak bir ilgiyle karlamam olacaklar.
-Bugn evlerinde kimseye rastlamadnz m?
-Ne gezer, bir sr kiiye rastladm; bir yaver, yapmack tavrl bir muhafz subay, bir de buraya yeni
gelmi bir hanm; hanm, prensesin koca tarafndan akrabasym, ok gzel bir kadn ama ayn zamanda
ok hasta sanrm... Kaynakta grmsnzdr belki. Orta boylu, sarn, dzgn hatlara sahip, veremli bir
yz, sa yananda kk, kapkara bir beni var. Anlaml yzyle dikkatimi ekti.
-Kk bir ben mi? diye mrldandm dilerimin arasndan.
Sahi mi?
Doktor bir gz att bana, sonra elini kalbimin stne koyarak, ciddi bir sesle,
-Onu tanyorsunuz! dedi.
Gerekten de kalbim, her zamankinden daha hzl arpyordu.
-imdi zafer kazanma sras sizde, dedim. Ama size gveniyorum; biliyorum srrm aa vurmazsnz.
Szn ettiiniz kadn daha grmedim, ama anlattklarnzdan sezdiime gre, eskiden sevdiim bir
kadn o. Benden hi bahsetmeyin ona; sorarsa, ktleyin.
-Peki, yle olsun, dedi Werner omuz silkerek. O gidence mthi bir hzn sard kalbimi. Bizi Kafkasya'da
yeniden karlatran ey, kader miydi? Yoksa o buraya beni bulacan bilerek mi gelmiti? Nasl
karlaacaktk? Sonra gerekten o kadn myd? nsezilerim yanltmaz beni. Gemi, dnyada hibir
insan, beni etkiledii kadar etkileyemez. Gemi bir hzn, ya da sevinci hatrlatan her ey ruhumu
derinden sarsar ve eski gnleri geri getirir... Salaka bir yaradlm var, hibir eyi unutmam, hibir eyi!
le yemeinden sonra, saat altya doru, bulvarda dolamaya ktm; kalabalk gze arpyordu;
prensesle kz bir sraya oturmulard, evrelerinde, dikkatlerini ekmek iin ne yapacaklarn arm
delikanllar drt dnyordu. Ben biraz uzaktaki bir sraya oturdum, D... Alayndan tandm iki subay
durdurarak onlarla konumaya baladm; glnecek bir ey anlatm olmalym ki lgnlar gibi glmeye
baladlar. Gen prensesin evresini kuatanlardan bazlar, merak edip, benim yanma yanatlar; yava
yava hepsi onu yalnz brakarak benim yanmda kmelendi. Durmadan konuuyordum; anlattklarm
budalala varacak kadar zekiceydi; yanmzdan geen garip tiplerle, denebilirse, zehirli bir dille alay
ediyordum. Gne batana kadar dinleyicilerimi elendirdim. Prensesle annesi, aya hafife aksayan bir
ihtiyarla birlikte, kol kola yanmdan getiler birka kere; gen prenses, birka kere bana bakt; kaytsz
olmaya alrken sinirliliini saklayamayan baklard bunlar. Nezaketi gereince yanna dnen
genlerden birine, -Ne anlatyordu size? diye sordu. ok elenceli eyler herhalde. Belki de sava
alanlarndaki kahramanlklarn...
Bunlar olduka yksek sesle, besbelli beni inelemek niyetiyle sylemiti.
"Ya! Demek pek ierlediniz sevgili prenses; durun bakalm, iin bandayz daha."
92
Peorin 'in Gnl
Grunitski, yrtc bir hayvan gibi bakyordu ona, gzlerini stnden ayrmyordu: Kalbm basarm, yarn,
annesiyle tantrabilmek iin bir aracya bavuracaktr. Anne de ok sevinecek buna, nk can olduka
sklyor.
16 Mays
u son iki gn iinde, iler son derece yolunda gitti. Gen prenses, kelimenin tam anlamyla, nefret ediyor
benden: Benimle alay ederken kulland deyimler alnd kulama: Biraz ineleyici tabii, ama ayn
zamanda vc de. En ok at da, benim gibi yksek sosyeteye girmi, Petersburg'daki kuzinleri ve
teyzeleriyle ilidl olmu birinin, kendisiyle tanmaya almamasym. Her gn, ya kaynakta ya da
bulvarda rastlayoruz; parlak yaverleri, soluk benizli Moskovallar, ksaca btn hayranlarn elinden
almak iin yapmadm brakmyorum ve aa yukar her keresinde de baaryorum. Evimde misafir
arlamaktan teden beri nefret ederim. imdi, evim sabah akam misafir dolu; le, akam yemeklerini
bende yiyorlar, kt oynuyorlar; yani benim ampanyam, prensesin gzel gzlerinden
daha ekici geliyor!
Dn, olakov'un maazasnda karlatk: Ei bulunmaz bir Acem hals iin pazarla girimiti. Annesine
cimrilik etmesin diye yalvaryordu; hal odasn ne kadar gzelletirecekti! Krk ruble fazla verip pazarlk
d ettim onlar; beni, derin bir fkeyle yanan bakyla dllendirdi. leye doru, erkez atmn bu
halyla rtlmesini ve onun penceresinin nnden geirilmesini emrettim. Werner o srada orada
bulunuyormu. Gen prenses, bana kar bir kampanyaya girimek istiyor: Her gn le yemeklerini
bende yiyen iki yaverin, geende, onun yannda, bana souk souk selam verdiklerini fark ettim.
Grunitski esrarl bir tavr taknd: Elleri arkasnda dolayor,
93
herkesi tanmazlktan geliyor; baca birdenbire iyileti, ok hafif aksyor artk. Yal prensesle konuup
kzn vmek frsatn bulmu. Kz da pek ince elemiyor galiba, nk o gnden sonra Grunitski'nin
selamna en tatl glmsemesiyle karlk veriyor. Dn, Grunitski bana,
-Gerekten Ligovskiy'lerle tanmak istemiyor musun? diye sordu.
-Neden isteyeyim?
-Yapma imdi! Evleri, kaplcalarn en gzel evi! En sekin kiiler...
-Dostum, ben burada olmayan sekin kiilerden usanmm zaten. Peki... sen gidiyor musun oraya?
-Daha gitmedim. Gen prensesle bir iki kere konutum, o kadar. Davet frsatn kollamak tuhaf geliyor,
geri burada det yle, biliyorsun... Apoletli olsaydm, o zaman durum bakayd tabii...
-Yok canm! Sen byle ok daha ekicisin! Yalnz, ansndan yararlanmay bilmiyorsun. Her duygulu gen
kzn gznde, er kaputu bir kahraman haline sokar seni, hatta bir martir.
Grunitski keyifle glmsedi.
-Samalyorsun! dedi.
-Eminim gen prenses sana imdiden k olmutur bile. Kulaklarna kadar kzard, sonra gsn iirdi.
Ah kibir! Arkhimedes'in dnyay yerinden oynatmada kullanmay tasarlad kaldrasn sen! Darlm
grnmeye alarak,
-Sen hep aka edersin zaten, dedi. Hem, beni o kadar az tanyor ki.
-Kadnlar ancak tanmadklarna k olurlar.
-Ben kendimi ona beendirmeye almyorum ki. Amacm, gzel bir eve kabul edilmek; zaten herhangi bir
umut beslemem gln kaard... Ama sizin gibilere gelince i deiiyor; siz Pe
94
Peorin'in Gnl
tersburglu apknlar, bir baknzla eritirsiniz kadnlar... Ha, Peorin, gen prenses senin iin ne dedi,
biliyor musun?
-Nasl? Sana benden bahsetti imdiden, yle mi?
-Dur, dur, fazla sevinecek bir ey yok. Geen gn tesadfen kaynan orada karlap konumaya
baladk, iki satr konutuktan sonra bak ne dedi: "Tatsz baklaryla insan tedirgin eden o bay kim?"
Hani siz... O gnk inceliini hatrlaynca kzard. "O gnn szn etmeyelim," dedim, "hibir zaman
unutmayacam bir gndr." Peorin dostum! Seni kutlayamayacam ne yazk ki; onun kara listesine
girmisin. zldm dorusu, nk Meri'ciim ok sevimli bir kz!...
unu gzden karmamak gerekir ki, Grunitski, yeni tand bir kadndan bahsederken, Meri'ciim, ya da
Sophie'iim diyen erkeklerdendir, yeter ki o kadn bunlar tarafndan beenilmek mutluluuna ermi
bulunursun.
Ciddi bir tavr taknarak karlk verdim:
-Evet, fena kz deil... Yalnz, kendini kolla Grunitski! Rus gen kzlarnn ou platonik akla beslenirler,
evlilikle birletirmezler bu duyguyu: Oysa platonik ak, aklarn en tatszdr. Gen prenses, gnln
elendirmek isteyen kzlardan; yannda iki dakika sklmayagrsn, kaybettin demektir. Belki de
suskunluun, merakn uyandryordun konuman, asla doyurmamaldr bu merak; her an onu tedirgin
etmelisin. Bakarsn, senin uruna herkesin iinde kurallar ayak altna alr, sonra da fedakrlk diye
adlandrr bunu ve kendini dllendirmek iin senin cann karmaya balar, daha sonra da sana
katlanamadn syleyiverir. Onun karsnda bir stnlk elde edemezsen, ilk pckten sonra ikinci bir
pck bile koparamazsn; seninle bkncaya kadar oynar, iki yla kalmadan da, annesini krmamak iin
bir canavarla evlenir, o zaman kendini mutsuz olduuna inandrmaya abalar, yalnz bir tek erkei
sevmitir, yani seni, ama o erkek er kaputu giyiyor diye kader izin verme
95
mistir birlemenize, oysa o kaln, boz kaputun altnda cokun ve soylu bir yrek arpmaktadr...
Grunitski, yumruunu masaya indirdi, odada bir aa bir yukar dolamaya balad.
iimden kahkahalarla glyordum, hatta biriki kere glmsedim; iyi ki farkna varmad.
Tutkun olduu gn gibi ortada, her zamankinden daha kolay kanyor. Parmanda anszn yerli ii siyah
oymal gm bir yzk beliriverdi. Midemi bulandrd bu yzk, inceledim, ne greyim dersiniz?...
Yzn i tarafna kk harflerle Meri ad kazlm; yannda onun mehur barda yerden kaldrd
gnn tarihi var. Grdm syledim ona. Zorla itiraf ettirmek istemiyorum, istiyorum ki kendisi srda
sesin beni. O zaman keyfm tamam olacak!...
Bu sabah ge kalktm; kaynaa geldiimde grnrde kimseler kalmamt. Scak bastryordu; frtna
habercisi krl, ykl bulutlar, karl dalardan hzla uzaklayordu; Mauk'un tepesi, snm bir meale
gibi ttyordu; evresinde, hzlar kesilmi, sanki allarn dikenlerine taklp kalm kuruni bulut paralan,
ylanlar gibi kvrlp srnyorlard. Hava, elektrikle doluydu. Bir maaraya kan, asma ardaklaryla kapl
yola saptm; zgndm. Doktorun szn ettii benli gen kadn dnyordum. Neden gelmiti? O
muydu? O olduunu nereden karyordum? Hatta neden emindim byle? Yanaklar benli kadnlar az
myd? Bunlar dnerek maaraya gelmiim, ieri baknca, kubbenin serin glgesindeki ta bir srada,
hasr apkal, omuzlarna siyah bir al atm, ba nne dm bir kadnn oturduunu grdm:
apkas, yzn grmeme engel oluyordu. Tam onun dlerini datmamak iin geri dnmek zereydim
ki, ban kaldrp yzme bakt.
-Vera! diye haykrdm elimde olmadan.
Peorin'in Gnl
rkildi, sarard.
-Burada olduunu biliyordum, dedi.
Yanna oturup elini tuttum. O sevgili sesini duyunca, uzun sredir unutmu olduum bir rperme kaplad
iimi: Derin, durgun gzleriyle gzlerimin iine bakt; gvensizlikle siteme benzer bir eyler okunuyordu
gzlerinde.
-Birbirimizi grmeyeli ok oldu, dedim.
-Evet, ok oldu; ikimiz de birok bakmdan deitik.
-Yani beni artk sevmiyorsun?...
-Evlendim!... dedi.
-Yine mi? Yllar nce de ayn durumdaydn, ama o zaman...
Elini avucumdan ekti. Yanaklar kpkrmzyd.
-Belki de bu ikinci kocan seviyorsundur... Karlk vermeden bam te yana evirdi.
-Yoksa ok mu kskan? Bir sessizlik.
-yleyse? Anlalan gen, yakkl, stelik zengin biri, ok zengin, sen de korkuyorsun ki... Yzne
baknca mthi ardm: Derin bir umutsuzluk vard yznde, gzleri ya iindeydi.
-Syle, diye fsldad sonunda, bana ac ektirmek ok mu houna gidiyor? Senden nefret edebilmeliyim.
Tantmzdan bu yana bana acdan baka ne verdin ki... Sesi titriyordu, ban gsme dayamak iin
bana doru eildi.
"Belki de bu yzden seviyorsun beni," diye dndm, insan sevinlerini unutur da, aclarn asla
unutmaz...
Sk sk sarldm ona, uzun bir sre yle kaldk. Neden sonra dudaklarmz birleti; ateli, haz dolu bir
pe braktk kendimizi, elleri buz gibiydi, aln yanyordu. Aramzda, kt stnde anlamn yitiren,
tekrar, hatta hatrlanmas mkn olmayan konumalardan biri balad: italyan operalarndaki gibi,
97
seslerin anlam szlerin anlamn bastrr ve tamamlar byle konumalarda.
Kocasyla karlamam katiyen istemiyor; kocas, bulvarda karma kan aksak ihtiyarm: Onunla
olunun hatr iin evlenmi. Zenginmi, romatizmas varm. Kocasyla alay etmeye kalkmadm bile:
Onu babas gibi sayyor, koca olarak aldatacaktr mutlaka. Ne garip ey u insan kalbi, zellikle kadn
kalbi!
Vera'nn kocas Semion Vasilyevi G... v, Prenses Ligovskiy'in uzak akrabasym. Onlarn evine bitiik
evde oturuyormu; Vera da sk sk yokluyormu yal prensesi. Ona, Ligovskiy'lerle tanacama ve
dikkati gen prensesin stne ekmek iin ona kur yapacama dair sz verdim. Bylelikle hem
tasarlarm bozulmam oluyordu, hem de hoa vakit geirecektim.
Hoa vakit! Evet, dorusunu isterseniz, insan ruhunun yalnzca mutluluk istedii, yrein birini byk bir
gle, bir tutkuyla sevmeye ihtiya duyduu dnemi atlatmm ben. imdilik, btn isteim sevilmek, hem
de az kimse tarafndan: Arasra, bir tek srekli balln yeteceini bile dnmmdr kalbin acnacak
bir alkanl!
Bir nokta hep acayip grnmtr bana: imdiye kadar sevdiim hibir kadnn esiri olmadm; tersine,
onlarn iradeleri ve kalpleri stnde tartlmaz bir egemenlik kazandm, hem de hi kendimi zorlamadan.
Neden? Hibir zaman hibir eye yeterince deer vermediimden mi, onlarn beni elden karmamak iin
durmadan korkmalarndan m? Yoksa gl bir organizmann etkisi mi bu? Yoksa, kendi bana buyruk bir
kadna rastlamamamdan tr m?
Dorusunu isterseniz, kendi bana buyruk kadnlardan oldum bittim holanmam mdr, alt edemem
onlar; hem zaten onlarn alan deil ki bu.
Evet, bir zamanlar iradesi etin bir kadn sevmi, asla altede
- Peortn'in Gnl
memitim onu. Dman olarak ayrlmtk; ona be yl sonra rastlam olsaydm, baka trl ayrlrdk
belki.
Vera hasta, ok hasta, ama kabul etmeye yanamyor bunu: Onda verem, hele fievre lente dedikleri
hastalktan olmasndan korkuyorum, nk Rus yapsna taban tabana zt bir hastalk bu, Rusa karl
bile yok.
Frtna, maarada yakalad bizi, orada yarm saat kadar oyalad. Vera, kendisine bal kalacama sz
vermemi istemedi benden, ayrkl beri baka kadnlar sevip sevmediimi de sormad. Eskisi gibi
dnmeden brakt kendini kollarma. Onu aldatmam. Dnyada, aldatmaya katlanamayacan tek kadn
odur. Biliyorum, yaknda ayrlacaz belki de bir daha karlamamacasna; ikimiz de ayr yollardan
mezara gideceiz. Ama onun ans, bozulmadan kalacak yreimde. Bunu kendisine hep syledim; o da
inand ama, inanmam grnd.
Neden sonra ayrldk: Uzun bir sre baklarmla onu izledim, ta ki apkas allklarla kayalklarn
arasnda kaybolana kadar. Yreim, ilk ayrltaki gibi szlad. Buna nasl sevindim! Yoksa genlik, btn o
verimli frtnalaryla geri mi dnyor, belki de son bir bak frlatyor bana, hatra olarak son bir armaan?
Bir olan ocuu izlenimi uyandrdm sanmam ne kadar sama! Yzm soluk ama canl, vcudum
evik, esnek; sk salarm kvr kvr, gzlerim yanyor, kanm kaynyor...
Eve dndmde ata atladm, drtnala stepe srdm hayvan. Azgn bir at stnde uzun imenler
arasnda, bozkrn rzgrna kar drtnala gitmeyi severim; gzel kokan havay itahla iime eker,
gzlerimi mavi engine diker, nesnelerin her an biraz daha kesinleen belirsizliini saptamaya alrm.
Yreim ne kadar keder dolu olursa olsun zihnimi hangi dnce ezerse ezsin, hepsi bir anda dalverir:
iim hafifler, vcut yorgunluu akln kayglarn bastrr. Bana sk yeillerle donanm gney gneiyle
aydnlanm dalan, mavi gkyzn ya da
Peorin'in Gnl
kayadan kayaya akan suyun arltsn unutturacak bir kadn, bak yoktur.
i
Galiba nbet kulelerinde esneyen Kazaklar benim byle keyfmce, amasz, doludizgin gittiimi grnce
uzun bir sre dnp durdular, nk giyiniime baknca beni erkez sanmlardr. Dediklerine baklrsa,
erkez giysileriyle at stnde giderken, gerek Kabardallann oundan fazla benziyormuum bir
Kabardalya. Bu soylu sava giysisiyle, kelimenin tam anlamyla, zppe oluyorum: Fazladan srmalarm
yok; deerli silahlarm gze batmayan klflarda; kasketimin krk ne fazla uzun, ne fazla ksa; deri
tozluklarla botlar ayaklarma tamtamna uyuyor; yakalm beyaz, erkez cepkenim koyu kahverengi.
Uzun bir sre, dallarn ata bini yntemini inceledim: Kafkas usul ata biniimdeki ustal kabul etmek
her eyden fazla gururlandrr beni. Drt atm vardr ahrmda: Biri benimdir, br de, krlarda tek
bama dolamam salayacak dostlarmn: Dostlarm byk bir hevesle alrlar atlarm, ama hi
binmezler. le yemei vaktinin geldiini hatrladmda saat akam alty bulmutu. Atm yorgundu;
Pyatigorsk'tan kaplca sosyetesinin sk sk piknikler dzenledii Alman kyne giden , yola vardm. Yol,
fundalklar arasndan bklp gidiyordu, u-J zun otlarn glgesine gizlenen aylarn grltyle akt kk
s sel yataklarna iniyordu arasra; her yanda mavi kitleler ykseli-yordu basamak basamak. Betu,
Zmeinaya, Yeleznaya ve Lisaya. ' Yerli lehesinde "kiri" denilen bu sel yataklarndan birine inince,
atm sulamak zere durdum; tam o srada, yolun stnde, grltl, gz alc bir binici grubu belirdi;
kadnlar, siyah ya da ak mavi binici giysileriyle, erkeklerse, erkez slubuyla kaba Rus biiminin
karmndan meydana gelen bir kyafetle. nden, Grunitski ile Prenses Meri geliyorlard.
Kaplcalardaki bayanlar, erkezlerin gpegndz saldrya geebileceklerine inanrlar hl: Belki de
Grunitski'nin kapu
100
tunun stne bir klla iki tabanca takmas bu yzdendi; kahraman klnda olduka gln grnyordu.
Yksek bir allk aramza girmiti, yine de yapraklarn arasndan olan biteni grebiliyordum; yzlerinden
duygusal eyler konutuklar belliydi. Sonunda, inie geldiler; Grunitski, prensesin atn dizginlerinden
tuttu; o zaman konumann sonunu duyabildim:
-Demek btn mrnz boyunca Kafkasya'da kalmak istiyorsunuz? diyordu prenses.
-Rusya benim iin nedir ki? diye karlk verdi arkada, binlerce kiinin, kendileri daha zengin olduklar
iin beni kmseyecekleri bir yer; oysa burada, u kaln er kaputu sizinle tanmama engel olmad...
-Aksine, dedi kk prenses kzararak.
Grunitski'nin yznden honutluk akyordu. Szne devam etti:
-Buradaki hayatm grlt iinde geecek, pek farkna varmadan geecek bu vahilerin kurunlar altnda;
Tanr, her yl parlak bir kadn glmseyii esirgemeseydi benden, o gnk...
Tam o srada biraz yakna gelmilerdi; atm kamlayarak alln arasndan syrldm.
-Mon dieu, un circassien!...(*) diye haykrd prenses; korku i
indeydi.
Onu kesin bir ekilde yattrabilmek iin hafife eilerek
Franszca karlk verdim:
-Ne craignez rien, madame -Je ne suis pas plus dangereux que
votre cavalier(**).
Prenses kzarmt. Peki ama neden acaba? Yanldndan tr m, yoksa sylediklerimi kstaha
bulduu iin mi? kinci tahminimin doru olmasn isterdim. Grunitski sinirli bir bak frlatt bana.
(*) Tanrm, bir erkez!...
' ) Hi korkmayn, madam -kavalyenizden daha tehlikeli deilim.
101
Bu akam ge satlerde, yani on bir civarnda, bulvardaki kavaklarn arasnda dolamaya ktm. ehir
uykuya dalmt: Yalnz baz pencerelerde klar yanyordu hl. tarafmda, kayalarn kara srtlar
ykseliyordu; tepesinde uursuz bir kk bulut barndran Mauk Dann uzantlaryd bunlar. Ay,
doudan kmak zereydi; telerde, karla kapl dalarn gm yamalar parldyordu. Nbetilerin
sesleri, geceleri serbeste aktlan scak su kaynaklarnn arltsna karyordu. Arasra, sokakta nal
sesleri yanklanyordu, hemen arkasndan da bir nogay arabasnn gcrtsyla ili bir Tatar arks. Bir
sraya kp dnceye daldm, iimden geenleri bir dosta rahata amak isterdim, ama kime? Acaba
Vera u anda ne yapyordu? O anda elini skabilmek iin neler vermezdim!
Anszn hzl, dzensiz bir ayak sesi duydum Grunitski olmalyd. Tamam! Ta kendisi!
-Nereden geliyorsun? Pek stnde durmadan,
-Prenses Ligovskiy'lerden, dedi. u Meri'nin ne gzel sesi var!
-Sana bir ey syleyeyim mi, dedim, bahse girerim ki o senin harbiyeli olduunu bilmiyor; rtbenin alnm
olduunu sanyor.
-Belki de! Bana ne? dedi dalgn dalgn.
-Hi, aklma geliverdi de.
-Farknda msn bilmem, bugn ok kzdrdn onu. Byle saygszlk grmemi. Senin ok iyi yetimi biri
olduuna, grg kurallarn ona hakaret edemeyecek kadar iyi bildiine inandrncaya kadar canm kt:
Kstah bir bakn varm onca, mutlaka kendini pek beeniyormusun.
-Yalan deil... Yoksa savunmak m istiyordun onu?
-Yazk ki henz byle bir hakkm yok...
"Vay, vay!" diye dndm. "imdiden umutlu."
102
Peorin'in Gnl
-Olan sana oldu, diye devam etti Grunitski. Artk onlarla tanman gleti; yazk! Grdm en gzel
evlerden biri.
iimden gldm.
-u anda benim gzmde en gzel yer kendi evimdir, dedim esneyerek, ayaa kalktm.
-Ama nce zldn itiraf et...
-Sama! Canm ekerse, yarm akam yal prensesin evine
gidebilirim. -Grrz...
-Seni honut etmek iin, gen prensesle flrt bile ederdim...
-Konumay kabul ederse...
-Senin konumann ona bkknlk verdii an kollayacam... yi geceler.
-Ben gezeceim; ta atlasa imdi uyuyamam... Hadi, gel lokantaya gidelim, orada kumar oynanyor... Bu
gece, byk heyecanlara ihtiyacm var...
-Kt anslar dilerim. Sonra eve gittim.
21 Mays
Bir hafta geti aradan, daha Ligovskiy'lerle tanamadm. Uygun bir frsat bekliyorum. Grunitski, tam bir
glge gibi, gen prensesi her gittii yerde izliyor; durmadan konuuyorlar: Bakalm ne zaman onu
bezdirmeye balayacak? Annesinin duruma pek aldrd yok, nk onun gznde uygun biri deil
Grunitski. Aln size ana mant! Bir iki sevgi dolu bak fark ettim. Artk bunlara son vermeli.
Dn, Vera ilk defa kaynaa geldi. Maaradaki bulumamzdan beri evden dar adm atmamt, ikimiz de
bardaklarmz ayn anda kaynaa daldrdk, belli belirsiz bana doru eilerek kulama fsldad:
103
-Ligovskiy'lerle tanmak istemiyor muydun? Birbirimizi grebileceimiz tek yer, oras.
Sitem! ff! Ama hak ettim dorusu...
Tam da yarn lokantann balo salonunda yelere bir balo var; mazurkay gen prensesle edeceim.
22 Mays
Lokanta salonu deimi, Asiller Dernei'nin balo salonuna dnmt. Saat dokuzda herkes geldi.
Prensesle kz herkesten ge geldiler: Birok kadn, kskan baklarla szd gen prensesi, nk
Prenses Meri ok iyi giyiniyor. Orann asil geinenleriyse kskanlklarn gizleyerek ona yanatlar. Elden
ne gelir? Kadnlarn bulunduu bir toplulukta mutlaka yksekalak tabaka ayrm bagsteriverir.
Pencerenin dnda, kalabalk bir grubun arasnda Grunitski duruyordu, cama yzn yaptr-) m,
tanrasndan gzlerini bir an ayrmyordu; yanndan geerken, prenses belli belirsiz bir ba iaretiyle
selamlad onu. Grunitski zevkten drt ke olmutu. Dans, bir polkayla ald; sonra orkestra bir vals
almaya balad. Mahmuzlar sakrdad, etekler havalanp dnd.
Ben, ba pembe tylerle kapl, iman bir kadnn arkasnda duruyordum; elbisesinin gzalcl, kasnak
eteklik dnemini hatrlatyordu; przl teninin rengi de siyah tafta beneklerin moda olduu mutlu a.
Boynundaki en byk siil, gerdanlnn tokasyla rtlmt. Kavalyesi svari Yzba'sna,
-u kk prenses de katlanlr ey deil! Bana arpt da zr bile dilemedi, stelik dnp el gzlyle
szd beni... C'est impayablel... (*) Nesine gveniyor, bilmem. Ona haddini bildirmeli...
(*) Olmaz yle ey!...
104
- Peorin'in Gnl
-Oras kolay, dedi nazik Yzba, sonra yan odaya geti. Buradaki detlere gre, insan tantrlmad bir
kadn dansa kaldrabiliyor; bundan yararlanarak prensese doru yrdm, kendisini valse ardm.
Zaferini aa vurmamak, glmsememek iin g tutuyordu kendini: Yine de hemen olduka kaytsz,
hatta sert bir tavr taknmay baard. Elini, geliigzel omzuma brakt, gzel ban birazck yana edi ve
dnmeye baladk. Bundan daha ok ehvet uyandran, daha kvrak bir bel grmedim! Taze soluu
yzm yalayp geiyordu; arasra valsin kasrgas iinde salarndan zlen bir lle ate kesilmi
yanaklarna deiyordu. kere dndk pisti (alacak kadar gzel vals yapyor). Soluu kesilmi, gzleri
bulanmt: Yar ak dudaklaryla glkle, "Merci, monsieur," diyebildi.
Birka dakikalk bir sessizlikten sonra pek boynu bkk bir
tavrla,
-Prenses, dedim, beni hi tanmamanza ramen galiba tarafnzdan sevilmemek talihsizliine uradm...
Beni kstah bulmusunuz... Doru mu acaba?
-Siz de bu dncemi dorulamak istiyorsunuz herhalde, dedi yznn havasna pek yakan alayl bir
ifadeyle.
-Eer sizi herhangi bir ekilde rahatsz etmek kabaln gsterdimse, brakn daha byk bir kabalk
edeyim de sizden zr dileyeyim. Aslnda, hakkmdaki dncelerinizin yanl olduunu ispat edebilmek
isterdim.
-Sizin iin epeyce g olacak bu.
-Neden?
-nk bize gelmiyorsunuz, bu balolar da sk sk verilmeyecek herhalde.
s "Demek ki," diye dndm, "kaplar bundan byle bana
kapal."
Azck sinirlenerek,
105
-Biliyor musunuz, prenses, dedim, pimanlk duyan bir suluyu geri evirmemeli: nk bu kere de
umutsuzluk yznden eskisinden iki kat daha sulu hale gelebilir, o zaman da...
evremizdekilerin kahkahalar, fsltlar, dnp cmleyi yarda kesmeye zorlad beni. Bir iki adm
temizde birtakm deli1 kanllr duruyordu, aralarnda gzel prensese haddini bildirmek isteyen svari
Yzbas da vard. Besbelli, bir eye ok sevinmi: Ellerini uuturuyor, yksek sesle glp arkadalarna
gz j krpyor. Birdenbire kalabalktan, frakl, uzun bykl, krmz yzl bir bay, yalpalayarak gen
prensese doru yrd: Sar-] hotu. Ne yapacan aran prensesin nnde duralad, ellerini j arkasnda
kavuturarak i kapayc, gri gzlerini ona dikti, atlak ve titrek bir sesle,
-Permettez... Yani, ite... Bu mazurkay sizinle edebilir miyim?
evresine yalvaran gzlere bakan gen prenses,
-Ne istiyorsunuz? diye sordu. Ne yazk ki anas uzaktayd ve yaknlarda tandk kimse gremiyordu.
Sanrm bir yaver, olan biteni grmt ama kavgaya karmamak iin kalabaln arasna karmt.
Sarho, bunun zerine, kendisini gz krparak yreklendiren svari Yzbasna dnd ve,
-Eee? dedi, yani benimle dans etmek istemiyor musunuz? te bir kere daha sizi benimle mazurka
yapmaya aryorum... Belki de sarho olduumu sanyorsunuz? Ne zarar var! Bana inann, insan bu
halde daha serbeste...
Korkudan ve fkeden baylmak zereydi prenses.
Sarhoa doru yrdm, kolunu iyice skp gzlerinin iine bakarak prensesi rahat brakmasn, kendisinin
bu dans oktan bana ltfetmi olduunu syledim.
-O zaman baka! Bir dahaki sefere! dedi glerek ve utantan
106
Peorin'in Gnl
yerle bir olan arkadalarnn yanna gitti; hemen yan odaya gtrdler onu.
Prenses, derin, ok gzel bir bakla dllendirdi beni. Anasna gidip olanlar anlatt: O da, kalabaln
iinde beni bulup teekkr etti. Annemi tandm, teyzelerimden birouyla ahbap olduunu syledi.
-Nasl oldu da imdiye kadar sizinle tanmadk, diye ekledi, ama unu kabul etmelisiniz ki bunda yalnz
sizin suunuz var; herkesten kayorsunuz: Grlm ey deil. Umarm salonumun havas bunalmnz
datr... Hakl mym caba?
Bu gibi hallerde kulanmak zere ezberde tutulan szlerden birkan syledim.
Kadriller, bitmek bilmiyordu.
Sonunda, st balkondan mazurka sesi duyuldu. Gen prensesle yerlerimizi aldk.
Ne sarho adamdan, ne gemiteki davranmdan, ne de Grunitski'den sz atm. Yava yava, o tatsz
olayn stndeki etkileri dald. Gzel yz nee ile parlad; akll akalar yapyordu; konumas, hibir
zek zentisi tamadan zekiceydi, canlyd, rahatt; derin gzlemleri vard. Dolambal yollardan, kendisini
oktan beri beendiimi syledim. Kk ban yana
eerek hafife kzard.
Sonra, kadife gzlerini gzlerime dikerek, zoraki bir glmsemeyle,
-Tuhaf bir insansnz! dedi.
-Sizinle tanmak istemiyordum, dedim, nk evrenizde ylesine byk bir hayran kitlesi vard ki
aralarndan beni ayrt
edemezdiniz.
-Korkularnz bounaym: Onlarn hepsi bo insanlar...
-Hepsi mi! Gerekten hepsi mi?
Bir eyler hatrlamak istercesine dikkatle bakt yzme, sonra yine hafife kzard, sonra da kesinlikle,
107
-Hepsi! dedi.
-Dostum Grunitski de dahil mi?
-O nereden sizin dostunuz oluyor? dedi kukuyla.
-Dostum ya.
-O "bo"lar snfna katlamaz tabii.
-Talihsizler snfna katlabilir ama, dedim glerek.
-Elbette! Glecek ne var bunda? Siz onun yerinde olsaydnz grrdm.
-Neden? Ben de bir zamanlar harbiyeliydim; hem hayatmn en iyi dnemiydi!
-Peki o harbiyeden mi? diye ekledi abucak, ben ey...
-Ne sanmtnz?
-Hi!... u bayan kim?
Artk konuma baka alana kaymt, bir daha da ayn konuya dnmedik.
Mazurka bitmiti, ayrldk bir dahaki bulumamza kadar. Kadnlar gittiler. Akam yemei iin ktmda
Werner'le karlatm.
-Yaa, dedi, demek byle! Hani prensesi ancak mutlak bir lmden kurtarmak amacyla tanacaktnz
onunla?
-Daha iyisini becerdim, dedim. Onu baloda baylmaktan kurtardm.
-Ne, ne? Anlatn bakaym...
-Anlatmayacam, dnn de bulun. Siz dnyada her eyi kefedebilirsiniz!
23 Mays
Bu akam saat yediye doru, bulvarda gezintiye kmtm. Grunitski beni uzaktan grnce yanma
kotu: Gzleri, bir eit budalaca mutlulukla parlyordu. Elimi tuttu, sonra trajik bir sesle,
108
Peorin'in Gnl
-Teekkr ederim, Peorin... dedi. Beni anlyorsun demek?
-Hayr, anlamyorum; ama her neyse, minnettarla demez, diye karlk verdim. Vicdanmda iyi bir i
yaptma ilikin bir duygu yoktu.
-Peki ya dn gece? Unutmu olamazsn... Meri her eyi anlatt bana...
-Demek artk her eyini paylayorsun onunla? Minnettarln bile!
-Bak, dedi Grunitski nemli bir sesle, ltfen akmla alay etme, dostum kalmak istersen... Delicesine
seviyorum onu. Sanrm, umarm o da seviyordur beni... Senden bir ricam var. Bu gece onlar ziyarete
gidiyorsun: Sz ver bana, hibir eyi gzden karmayacaksn. Bu ilerde tecrbeli olduunu bilirim,
kadnlar benden daha iyi tanyorsun... Kadnlar! Kadnlar! Kim anlar onlar ki? Glleri baklaryla eliir,
szleri umut verir, kandrr, te yandan sesleri uzaklatrr bizi. Bir an bakarsn, en gizli srrmz
sezmilerdir, bir an gemez en belirgin ipularndan bir ey karamazlar. u prensesi ele alalm, mesela.
Daha dn gzleri bana dediinde ate gibi yanyordu, bugnse baklar tatsz, souk...
-Belki de kaplcann etkisidir, diye karlk verdim.
-Her eyi ktye yoruyorsun... Sen maddecinin birisin, dedi kmsercesine. Hadi, imdi baka konuya
geelim.
Sekiz buuk sralarnda, prensesin evine birlikte gittik.
Vera'nn evinden geerlerken, onu camda grdm. Alelacele szdk birbirimizi. Bizden hemen sonra
Ligovskiylerin evine geldi. Yal prenses, bir akrabasyla tantrr gibi tantrd beni onunla. ay
datlmt; sryle misafirleri vard; genel konular tartlyordu. Kendimi yal prensese beendirmeye
altyordum; akalar yaptm onu bir iki kere iten gldrdm: Gen prenses de glmek istiyordu ama,
girdii rolden uzaklaiin zor tutuyordu kendini. Kendisine dnceli bir
109
tavrn yaktn sanyor, belki de yledir. Grunitski, onun neemi paylamamasndan honuttu. aydan
sonra hepimiz salona getik.
-Szn dinlediime sevindin mi, Vera? dedim yanndan geerken.
Bana ak ve minnet dolu bir bakla bakt. Artk bu baklarna altm, oysa bir zamanlar nasl mutluluk
duyardm. Yal prenses, kzn piyanonun bana geirdi: Herkes bir ark istiyordu. Ben azm amadm
ve kargaadan yararlanarak Vera'nn yanna, pencereye doru seirttim; bana ikimizle ilgili ok nemli bir
ey syleyecekti. Ne kadar samaym meer.
Bu arada, kaytsz tavrmn gen prensesi sinirlendirdiinin farkndaydm, fkeyle yanan bakndan
arlayabiliyordum bunu... Dorusu bu eit konumadan iyi anlarm ben, sessiz ve anlaml, ksa ve zl!...
Prenses arksna balamt: Sesi kt saylmazd ama kt sylyordu. Zaten dinlemedim. Grunitski,
dirseklerini piyanoya dayam, onun gzlerinin iine bakyor, her an yava sesle, "Charmant! Delicieux!"
diyerek durumu kurtaryordu.
-Bak, dedi Vera bana, kocamla tanman istemiyorum, gelgelelim yal prensesi de mutlaka honut
etmelisin. Senin iin g olmasa gerek; istediin her eyi elde edersin sen. Birbirimizi ancak burada
grebiliriz...
-Yalnz burada m?..
Vera kzararak szn tamamlad:
-Senin klen olduumu bilirsin; hibir zaman isteklerine kar duramadm... Bu yzden de cezam
ekeceim. Benden naslsa bkacaksn. Ben de onurumu koruyaym... Kendi adma istemiyorum bunu,
biliyorsun! Yalvarrm, eskisi gibi bo kukularla, yapmack souk tavrlarla ikence etme bana. Belki de
yaknda leceim. Her geen gn biraz daha gsz kaldm hissediyorum... Buna ramen br dnyay
deil, seni dn
110
Peorin'in Gnl
yorum... Siz erkekler bir bakn, bir el skn ne tatlar verdiini bilmezsiniz... Bense, yemin ederim, senin
sesini dinlerken, yle derin, yle garip bir mutluluk duyuyorum ki en ateli pler bu mutluluun yerini
tutamaz.
O srada Prenses Meri arksn bitirmiti. evresinden vg dolu sesler ykseldi. Herkes uzaklatktan
sonra yanatm yanna, sesi hakknda bir eyler syledim.
Alt dudan bkp buruturarak alayl bir reverans yapt.
-Sesimi dinlememi olmanz da ayrca sevindiriyor beni, dedi, ama belki de mzikten holanmyorsunuz.
-Tam aksi... Hele yemekten sonra olursa.
-Grunitski, tutarl bir zevkiniz olmadn sylemekte haklym... Gryorum, mzii de midenizle
seviyorsunuz.
-Yine yanldnz. Hi de mideme dkn deilim: Sindirimim son derece bozuktur. Ama yemekten sonra
mzik, insann uykusunu getirir; yemekten sonra uyku ise salk bakmndan ok yararldr. Demek ki,
mzii tbbi bir ynden seviyorum. Akam oldu muydu, mzik sinirlerimi bozuyor, ya ok zgn oluyorum
ya ok sevinli, kisi de yoruyor, hele zgn ya da neeli olmak iin belli bir neden yoksa; stelik
toplantlarda hznlenmek sama kayor, lsz nee de ho karlanmyor...
Szlerimi sonuna kadar dinlemedi, yanmdan uzaklat, gidip Grunitski'nin yanna oturdu; bir eit
duygusal konuma balad aralarnda. Gen prenses, onu dikkatle dinliyormu gibi grnmesine ramen
parlak szlerine dalgn, bazen yersiz karlklar veriyor olmalyd ki Grunitski arasra aknlkla
szyordu onu, sk sk tedirgin baklarla da vuran bu derin duygu gerginliinin nedenini anlamak
amacyla.
Ama ben sizin oyununuzu kavradm sevgili prensesim. Kendinizi kollayn! Siz, beni kendi silahmla
vurmak, gururumu incitmek istiyorsunuz, ama baaramayacaksnz. Hele bana bir sava amayagrn,
katiyen acmam size.
111
Gece boyunca birka kere zellikle konumalarna katlmaya altm, ama prenses sylediklerimi souk
bir tavrla, yapmack bir tedirginlikle dinledi; sonunda yanlarndan ayrldm. Gen prenses zaferi
kazanmt; Grunitski de. Zaferi elde ettiniz demek dostlarm, aman sk tutunun, nk bu uzun zaman
byle gitmez. Ne yaplabilir? iimde bir nsezi var... Bir kadnla tantmda hemen hemen her zaman
onun bana k olup olamayacan nceden kestiririm.
Gecenin geri kalan ksmn Vera'nn yannda geirdim, gemi gnlerden konutum doya doya. Neden
beni bylesine seviyor, gerekten bilmiyorum; stelik beni tam tamna, btn aalk zaaflarmla, btn
kt tutkularmla anlayan tek kadn o. Ktlk bu kadar ekici olabilir mi ki?
Grunitski'yle birlikte ktk; darda koluma girdi ve uzun bir sessizlikten sonra,
-Eee, dedi, ne dnyorsun bakalm?
"Senin dpedz salak olduunu," demek geldi iimden, ama kendimi tuttum, omuz silkmekle yetindim.
27 Mays
Bu sre iinde planmdan hi ayrlmadm. Gen prenses konumamdan holanmaya balyor.
Hayatmdaki baz ilgin olaylardan sz ettim ona; beni olaanst bir insan olarak grmeye balad.
Dnyadaki her eyle, zellikle duygularla alay ediyorum: Bu zelliim, rktmeye balad onu. Ben
yaknlardayken Grunitski ile duygusal tartmalara girimeye yeltenmiyor, hatta onun yaknlama
abalarn alayc bir glmsemeyle karlyor; yine de Grunitski yanna gelince, uysal bir tavr taknp ba
baa brakyorum onlar, lk keresinde buna sevindi ya da sevinmi grnd; ikinci keresinde bana,
nc keresinde ise Grunitski'ye darld.
112
Peorin 'in Gnl
-Sizde de gurur diye bir ey yok! dedi dn bana. Neden Grunitski'nin yannda daha iyi vakit geirdiimi
sanyorsunuz?
Bir dostumun mutluluu uruna kendi zevkimi feda ettiimi syledim.
-Benim zevkimi de feda ediyorsunuz, diye ekledi. Gzlerinin iine bakarak dnceli bir tavr takndm. Bu
o
laydan sonra btn gn tek kelime konumadm onunla. Akamst, durgunlamt; bu sabah, kaynakta
daha youn bir durgunluk kt stne. Yanna gittiimde, dalgn dalgn, doaya vgler dzen
Grunitski'yi dinliyordu; ama beni grr grmez kahkahalar atmaya balad (ortada glnecek bir ey
olmad halde), beni grmezlikten geldi. Biraz uzaklap gizlice onu gzetlemeye koyuldum: Ban
evirdi, iki kere skntdan esnedi. Grunitski'den bkt besbelli. Daha iki gn onunla konumayacam.

3 Haziran
ou zaman kendi kendime sorarm, neden batan karmay aklmdan bile geirmediim, evlenmeyi
dnmediim bir gen kzn akn kazanmak iin bylesine steliyorum? Neden bu kadnca cilveler?
Vera, beni Prenses Meri'nin en ok sevebilecei erkekten fazla seviyor: Onu ele geirilmez bir gzel olrak
grseydim, belki de herhangi bir iliki kurmann gl bana
ekici gelirdi.
Gelgelelim, ortada yle bir durum yok! Anlalan, benimki, genliimizin ilk yllarnda acdan acya
srkleyen, kadndan kadna koturan duraksz sevilme ihtiyac deil. Ta ki bize katlanamayan bir kadna
rastlayncaya kadar koarz, o zaman gerek ballk balar; o gerek ve sonsuz tutku; matematik
deyimleriyle, bunu belli bir noktadan bolua indirilen bir izgi diye adlandrabiliriz: Bu sonsuzluun srr
yalnz amaca ulamann
m
imknszlnda yatar, yani sona vardrmann imknszlnda.
Peki yleyse neden bu abalara giriiyorsun? Grunitski'yi kskandm iin mi? Zavall! Bu kskanlk
onun nesine? Yoksa bizi, yakn bir arkadamzn tatl dlerini bozmaya iten o kt ama nnde
durulmaz duygu mu, umutsuzluk iinde size, neye inanmak gerektiini sorduunda ona unlar
syleyebilmenin verdii aalk zevk mi?
"Dostum, ayn ey benini de bama geldi, ama gryorsun pekl yemek de yiyorum, rahat bir uyku da
uyuyabiliyorum, acsz, gzya dktrmeden gelecek bir lm bile umabiliyo
rum.
Ama yine de... toy, henz gn grmemi bir ruha sahip kabilmek snrsz bir sevin verir kiiye! O
ruh, en gzel kokularn saabilmek iin gnein ilk nn bekleyen bir iektir. Hemen koparlmaldr ve
doyunca kokladktan sonra yere atlmaldr: Belki kaldran biri bulunur!
Yolu stne kan her eyi yalayp yutan bu doymak bilmez itah duyuyorum. Bakalarnn alaryla
sevinlerine ruhumu besleyen bir gda olarak, kendimle ilgili olduu srece ilgi gsteriyorum. Sevginin beni
lgnlklara srklemesi artk imknsz: Hrs, yaadm artlar yznden bastrlm, ama baka bir
biimde ortaya kar bende, nk bence hrs, egemenlik isteinden baka bir ey deildir; benim de
btn evremdekileri boyunduruum altna almak, kendime gre ak, ballk ve korku yaratmak demek
olan asl zevkim egemenliin balca belirtisi ve en byk zaferi deil mi? Baka birinin aclarnn ya da
sevinlerinin kayna olmak hak, sz konusu deilken-gururumuzu bundan ok besleyen bir ey
dnlebilir mi? Peki mutluluk ne? Doyma noktasna ulam bir gurur. Kendimi dnyadaki br
insanlardan daha iyi, daha gl hissedebilseydim, mutlu olurdum; herkes beni severdi. Kendimde sonsuz
bir sevme yetenei bulurdum. Ktlk, ktle yol ayor: ilk s
114
~Peorin'in Gnl z, bakasna ac ektirmenin zevki hakknda bir ipucu veriyor bize. Ktlk kavram,
geree uygulamak istenmedike, insan kafasnda biimlenemez: Fikirler, organik yaratklardr. Derler ki,
doularndan biim alrlar fikirler, bu biim de eylemdir; kafasnda daha fazla fikir barndran biri,
tekilerden daha eylemcidir. Bu yzden de memur masasna balanm bir dhi, ya tpk durgun bir hayat
sren, rnek davranlar gsteren, sonra da damar tkanmasndan lveren biri gibi lmek, ya da
ldrmak zorundadr.
Heyecanlar, evrimlerinin ilk dnemini yaayan fikirlerden baka bir ey deildir; yrein genliinden
gelme armaanlardr onlar; btn hayat boyunca onlarn etkisinde kalacan sananlarsa budalalardr.
Durgun rmaklarn ou grl grl biralayan olarak balar, ama hibiri coup kprerek denize
ulaamaz. Ama bu durgunluk, ou kere, gizli bir gcn belirtisidir; duygularla dncelerin cokunluu ve
derinlii lgnlklara izin vermez; ruh, ister ac ekerken, ister sevin duyarken olsun, kendisiyle kesin bir
hesaplamaya gider ve her eyin byle zmlenmesi gerektiine inanr; bilir ki, frtnalar olmasayd,
gnein srekli scakl gcn kuruturdu; bylece hayatnn temellerine iner ve kendi kendini bir ocuk
gibi okar ya da azarlar. Kendini tanmann yceliine erimi bir kii tanrsal a'Afcti deerlendirebilir
yalnz.
Bu sayfay yeniden gzden geirince, konudan olduka uuzaklm olduumu gryorum... Ama ne
zarar var?.. Ben bu gnl srf kendim iin tutuyorum, o zaman bu sayfalara doldurduklarm, zamanla,
deerli bir an olacak benim iin.
Grunitski koarak geldi ve kollarma atld: Subay olmu. Bir iki kadeh ampanya itik. Onun ardndan
Dr.Werner skn etti.
-Sizi kutlayacak deilim, dedi Grunitski'ye.
115
-Neden?
-nk er kaputu pek yakyordu size, hem tarada diki mis bir piyade subay niformas yakkllnz
artracak deil. Yani, imdiye kadar kuraldnda kalyordunuz, imdi herkes gibisiniz.
-Konuun, konuun, doktor! Ne derseniz sevincimi baltalayamazsnz.
Sonra kulama eilerek,
-Bu apoletlerin bana ne umutlar verdiini bilmiyor ki, dedi... Ah u poletler! Sizin kck yldzlarnz
yolumu aydnlatacak. Artk tam anlamyla mutluyum.
-Maaraya kadar yryeceiz, bizimle gelir misin? diye sordum.
-Ben mi? niformam hazrlanana kadar gen prensese ta atlasa kendimi gsteremem.
-Mutlu haberi syleyeyim mi ona? -Hayr, hayr, n'olur syleme... artmak istiyorum...
-Ha, aklma gelmiken soraym... Aranz nasl?
Yz birden asld, dalgnlat: vnmek, yalan sylemek istiyor ama utanyordu; doruyu sylemek de
onurunu kryordu.
-Ne dersin, seni seviyor mu?
-Sevmek mi? Aman Peorin, neler dnyorsun!... Bu kadar abuk k olunur mu?... Aslnda sevmi
olsa bile sylemez, akl banda kadnlar sylemezler...
-ok gzel! Herhalde sence akl banda bir erkek de tutkularndan sz amamaldr.
-Sevgili dostum! Her eyin bir yolu var; sylenmeden kalan sryle ey tahmin edilebilir.
-Doru... Ne var ki gzlerden okunan ak, kadnlar hibir ekilde balamaz, oysa kelimeler... Ayan tetik
bas Grunitski, kz seninle oynuyor.
116
Peorin 'in Gnl
-O mu? diye atld, gzlerini ge kaldrp hogryle glmsedi:
-Sana acyorum Peorin! Gitti.
Akamst, kalabalk bir grup maaraya doru yrye ktk.
Yerli bilginlerin dediklerine baklrsa, "maara", snm bir yanarda azndan baka bir ey deilmi:
Mauk Dann yamalarndan birinin stnde, ehirden bir mil kadar uzakta bir yanarda az. allklar,
kayalklar arasndan geen dar bir patikadan gidiliyor oraya. Da trmanrken kolumu gen prensese
verdim; btn yry boyunca bir an brakmad.
Lafa dedikoduyla baladk: Orada bulunan, bulunmayan btn tandklarmz bir bir ele aldm, onlarn
gln yanlarn gsterdim nce, sonra da kt yanlarn. Damarm tutmutu. aka derken gareze dnd
i. nceleri holand, sonra rkt.
-Siz tehlikeli bir adamsnz! dedi. Sizin zehirli dilinizin kurban olacama ormanda bir katilin ba altna
yatarn, daha iyi... Bakn ak ak sylyorum, bir gn cannz beni ekitirmek isterse, elinize bir bak
alp boazm kesin: Zaten size g de gelmez bu.
-Katile mi benziyorum?
-Katile olsa iyi... Bir an dndm, sonra iten krlm gibi
yaparak,
-Evet, ocukluumdan beri kaderim budur zaten! dedim. Herkes, yzmde kt eilimlerin belirtilerini
arard; aslnda olmayan ama onlarca olmas gereken eilimleri: Sonunda dilekleri gerekleti.
Alakgnllydm; beni hesapllkla suluyorlard: Sonunda hi konumaz hale geldim, iyilikle ktl
ayrt edebiliyordum; anlamyorlard beni, herkes kryordu: Kin gtmeye baladm, iine kapank bir
ocuktum, bakalar gibi en, konukan deilim; onlardan stn gryordum kendimi
117
ama herkes beni onlardan aa tutmakta szbirlii etmiti: Kskan oldum. Btn dnyay sevmeye
hazrdm; deerlendiren kmad: Bylelikle de nefret etmeyi rendim. Renksiz genliimi, kendime ve
dnyaya kar giritiim savata tkettim. Alaya alnmaktan korktuum iin, en iyi duygularm yreimin
derinlerine gmdm: Orada silinip gittiler. Hep doru syledim, inanlmadm: O zaman kandrmaya
baladm. Kibarlarn dnyasn, toplumun ileyiini iyiden iyiye kavraynca, hayat biliminde ustalk
kazandm; bakalarnn bu ustal kazanmadan mutlulua nasl ulatklarm grdm; benim hi ylmadan
erimeye altm nceliklerin tadn, onlar kendilerini hi yormadan karyorlard. O zaman iimi bir
karamsarlk kaplad; tabanca kurunuyla giderilecek trden bir karamsarlk deildi bu: Souk, aresiz,
sevimliliin, iyi niyetli bir glmsemenin altna gizlenen bir umutsuzluktu. Ruh ynnden sakat olmutum.
Ruhumun yars yoktu; solmutu, umutu, lmt. Ben de o yary kestim attm; oysa teki yar
kmldanyordu, diriydi, herkesin hizmetindeydi. Kimse farkna varmad bunun; nk bir zamanlar var olan
teki yandan haberleri yoktu; ama siz bir hatray uyandrdnz, ben de size bir kitabe okudum. Biroklarna
kitabeler gln gelir, ama ben hi de yle dnmem, hele onlarn altnda nelerin gml olduunu
dndm zaman. Yine de sizden grlerime katlmanz isteyemem; bu ani km size gln
geliyorsa ltfen gln: Ak sylyorum, katiyen gcendirmez beni.
O anda, gzlerim gzlerine takld: Yalar parlyordu gzlerinde; koluma dayanan kolu titriyor, yanaklar
yanyordu: Bana acmt! Acma duygusu... Btn kadnlarn kolaylkla kapldklar bu duygu toy yreine
penelerini geirmiti. Yry boyunca dalgnd, hi hoppalk etmedi. nemli bir belirtiydi bu.
Maaraya vardk: Kadnlar, kavalyelerinin yanndan ayrldlar, ama o benim kolumu brakmad. Kaplca
zppelerinin nkl
118
Peorin'in Gnl
teleri onu gldrmyordu, ucunda durduu uurumun derinlii korkutmuyordu; oysa teki kadnlar lklar
atarak gzlerini
kapamlard.
Geri dnerken, zc konumay yenilemek istemedim, ama sorduum sudan sorulara, yaptm
geligzel akalara ksa karlklar verdi, dalgnd. Sonunda,
-Hi sevdiniz mi? diye sordum.
Dikkatle gzlerimin iine bakt, ban iki yana sallad ve yine dnceye dald: Besbelli bir ey sylemek
istiyor, yalnz sze nereden gireceini kestiremiyordu. Gs inip inip kalkyordu... O anda ne olsun
istersiniz... Muslin elbise kollar pek korumaz insan; bu yzden bileimden kan bir kvlcm onun bileini
de sard. Hemen hemen btn tutkular byle balar; ou kere, bir kadnn bizi fiziksel ya da moral
zelliklerimiz yznden sevdiini sanarak kendimizi byk lde aldatrz. Tabii ki onlar kutsal atei
karlamak iin hazrlarlar yreklerini, yumuatrlar: Yine de, meseleyi zmleyen ilk dokunutur.
Gezintiden dndmzde gen prenses, zoraki bir glmsemeyle,
-Bugn ok iyiydim, deil mi? diye sordu.
Ayrldk.
Kendinden honut deil; bana souk davrandndan tr
kzyor kendine... ilk zafer, asl zafer bu ite!
Yarn gnlm almak isteyecek. Bunlar ezbere biliyorum iin can skc yan da bu ya.
4 Haziran
Bugn Vera'y grdm. Kskanlk gsterileriyle rahatm iyice kard. Anlaldna gre gen prenses
kalbinin srlarn Vera'ya amay aklna koymu: Tam da adamm semi!
119
-Bunlarn ne demek olduunu biliyorum, diyordu Vera durmadan. Ne olur bana imdiden ak ak onu
sevdiini itiraf et.
-Peki ama ya sevmiyorsam?
-yleyse neden peini brakmyor, umutlandryorsun onu? Ben seni bilmez miyim? San inanmam
istiyorsan gelecek hafta Kislovodsk'a gelirsin; biz br gn oraya gidiyoruz. Ligovskiy'ler daha bir sre
burada kalacaklar. Bize yakn bir ev tutarsn. Biz kaynan yaknlarndaki byk evde kalacaz, ikinci
katta; Prenses Ligovskiy alt katta oturacak; bitiiimizde ayn adamn bir evi daha var, henz tutulmam...
Gelecek misin?
Sz verdim, ayn gn evi tutmak iin birini yolladm. Grunitski, akam saat altda beni grmeye geldi,
ertesi gn niformasnn hazr olacan bildirdi: Baloya yetiiyormu.
-Nihayet, onunla btn akam dans edebileceim, dedi. Neler konuuruz kim bilir! diye ekledi.
-Balo ne zaman?
-Yarn tabii! Bilmiyor muydun? Yarn byk bir enlik var, yerel ynetim dzenliyermu...
-Gel bulvarda dolaalm biraz.
-imknsz, bu berbat kaputla dar adm atamam.
-Ne zamandan beri kaputunu sevmemeye baladn?
Gezintiye tek bama ktm, Prenses Meri'ye rastladm, mazurkay kendisiyle etmek istediimi syledim.
Hem ard, hem sevindi.
-Geen sefer, zorunluluk yznden dans ettiinizi sanmtm, dedi tatl bir glmsemeyle.
Grunitski'nin yokluunun farknda deil galiba.
-Yarn ok gzel bir srprizle karlaacaksnz, dedim.
-Neymi o?
-imdilik sr... Baloda kendiniz anlarsnz.
Akam, yal prensesin evinde geirdim: Vera ile sevimli bir ihtiyardan baka kimse yoktu. Keyfim
yerindeydi, olaanst
120
Peorin'in Gnl
eyler anlatp duruyordum: Gen prenses karma oturmu, samalklarm yle derin, dikkatli, hatta ince
bir ilgiyle dinliyordu ki kendimden utandm. Nereye gitmiti o canll, o uarl, kaprisleri, kstah tavr,
kmseyen glmseyii, dalgn baklar?
Vera da bunlarn farkndayd: Hasta yznde derin bir hzn belirdi: Pencerenin kenarndaki geni bir
koltua km, glgede ylece oturuyordu... Ona ok acdm.
O zaman onunla nasl tantm, onu nasl sevdiimi, akmzn btn hikyesini oradakilere anlattm,
tabii uydurma adlarla.
Ona duyduum yaknl, ektiim zntleri yle canl bir dille anlattm, onun davranlarn, kiiliini
ylesine gklere kardm ki, sonunda ister istemez gen prensesle flrt etmemi
balad.
Ayaa kalkt, yanmza geldi, canland biraz... Doktorun, saat on birde yatmasn tlediini, ancak
gecenin ikisinde hatrlayabildik.
5 Haziran
Balodan yarm saat nce, Grunitski, prl prl piyade subay niformasyla kageldi. Ceketinin nc
dmesine, ucuna ifte el gzl asl tuntan bir zincir takmt; akl almaz byklkteki apoletleri ak
tanrsnn kanatlar gibi yukar kvrkt; izmeleri gcrdyordu; sol elinde, kahverengi eldivenleriyle kasketini
tutuyor, sa eliyle de durmadan kvrck salarn kabartyordu. Hem bir eit kibir, hem de bir eit
gvensizlik okunuyordu yznde: Bayramlk kl, gururlu yry beni kahkahalarla gldrebilirdi, eer
tasarlarma uygun dseydi tabii.
Kasketiyle eldivenlerini masann stne att, sonra ceketinin eteini ekitirerek aynada kendine
ekidzen verdi: Kenar e
121
nesine deer son derece sert bir yakaln stne dolanm kocaman atks, yakasnn altndan yarm
kar kyordu. Bunu yeterli grmemi olmal ki, atky kulaklarna kadar ekti. Bu g i nk
niformasnn yakas ok skyd-kann yzne kartt.
-Dediklerine gre bu gnlerde prensesimle pek fazla ilgileniyormusun, dedi kaytsz bir tavrla, yzme
bakmadan.
Gemiteki nl apknlardan birinin pek sevdii bir deyimi; tekrarladm: Bir zamanlar Pukin de sz
etmiti o apkndan:
-Bize mi kalm o iei koklamak?
-Syleyin bakalm, ceket nasl duruyor? Allahn belas Yahu-i di!... Kollarmn alt nasl da skyor!..
Yannda lavantas olan var m?
-Aman, daha lavanta m istiyorsun? Srdn glsuyunun kokusundan yanna yaklalmyor zaten.
-Zarar yok. Verin.
ienin yarsn boynuyla atksnn arasna, mendiline ve ceketinin yenlerine aktt.
-Sen dans edecek misin? diye sordu.
-Sanmam.
,' -Korkarm mazurkaya prensesle katlmam gerekecek, oysa
bir figrn bile bilmiyorum.
, -Ondan mazurka iin sz aldn m?
-Henz almadm.
-Senden nce davranmasnlar da...
Elini alnna vurarak,
-Doru ya! dedi. imdilik hoa kaln... Giri kapsnda buluacam onunla.
Kasketini kapt gibi koar admlarla uzaklat.
Yarm saat sonra ben de ktm. Sokaklar karanlk ve botu;' kulbn (isterseniz meyhanenin de
diyebilirsiniz) dolaylarna youn bir kalabalk birikmiti; pencereler l sld; akam rz
Peorin'in Gnl
122
gar, askeri bandonun ald mzii bulunduum yere kadar getiriyordu. Yava yava yryordum;
zgndm... "Acaba," diye dnyordum, "benim hayatta tek iim bakalarnn umutlarn ykmaktan
ibaret mi? Yaamaya, hareket etmeye baladmdan beri kader beni bakalarnn dramlarnn sonuna
yetitiriyordu, sanki kimse bensiz lemezmi ya da ac ekemezmi gibi! Ben beinci perdenin
vazgeilmez kiilerindenim; ister istemez cellatn ya da hainin sevimsiz roln oynamak zorundaym.
Kaderin bundan amac ne olsa ki? Belki de burjuva trajedileri, aile romanlar yazar ya da Halk
Ktphanesi iin hikye yazanlarla ibirlii eden biri olmam istiyordur benden. Ne bileyim? Ka kii
hayatn Byk iskender ya da Lord Byron olarak bitireceini kestirebilir nceden? ite bu yzden de
varln, fahri danmanlktan teye gidemeyen bir grevle srdrr."
Toplant salonuna varnca, kalabaln arasna kararak gzlemler yapmaya baladm. Grunitski, gen
prensesin yannda durmu, heyecanl heyecanl bir eyler anlatyordu ona: Prenses, dalgn gzlerle
dinliyor. uraya buraya bakyor, yelpazesini dudaklarna gtyordu. Yznden sabrszlk okunuyordu,
gzleriyle etrafta birini aryordu sanki: Konumalarn duyabilmek iin usulca arkadan yaklatm.
-Bana ac ektiriyorsunuz, prenses, diyordu Grunitski. Sizi son grdmden bu yana mthi deitiniz...
Prenses ban ona evirdi:
-Siz de deitiniz, dedi.
Grunitski, bu baktaki gizli alay sezememiti.
-Ben? Ben mi deitim?... Asla! Bunun imknsz olduunu siz de biliyorsunuz! Sizi bir kere gren, o
taplas yznz mr boyunca unutamaz.
-Susun ltfen...
-Bir sre nce sevinle dinlediiniz eyleri neden imdi duymak istemiyorsunuz?
123
Gen prenses glerek,
-Tekrardan holanmam da ondan, dedi.
-Ne kadar yanlmm Tanrm!... O kadar budalaymm ki hi olmazsa bu apoletlerin dlerimi
gerekletireceini... Yok yok, herhalde hep o berbat kaputla kalmak daha iyi olurdu; belki de ilginizi ona
borluyum.
-Gerekten de kaput, size daha iyi gidiyordu.
Tam o srada prensese doru yryerek nnde eildim; hafife kzard, sonra telala,
-Haksz mym ama Msy Peorin? dedi. Er kaputu Msy Grunitski'ye daha iyi gidiyordu.
-Ben sizinle ayn fikirde deilim, diye karlk verdim, subay niformas onu olduundan da gen
gsteriyor.
Grunitski bu hareketi hazmedemedi: Btn delikanllar gibi o da yal olmak iddiasnda; yzdeki derin
tutku izgilerinin ya izlerinin yerini tuttuunu sanyor. fkeli bir bak frlatt yzme, ayan hrsla yere
vurdu ve yanmdan uzaklat.
-tiraf edin bakalm, dedim gen prensese, teden beri gln olduu halde siz yakn zamana kadar ilgin
buluyordunuz onu... Boz kaputu muydu ilginizi eken?
Gzlerini yere indirdi, karlk vermedi.
Grunitski btn gece prensesin peini brakmad; ya onunla dans ediyor ya da karsnda bir yer bularak
gzleriyle onu yiyordu; iini ekiyor, prensesi yalvarmalaryla, sitemleriyle tedirgin ediyordu. nc
kadrilden sonra, kz kendisinden bsbtn usandrmt.
Bir ara yanma geldi, kolumu tutarak,
-Senden bunu beklemezdim, dedi.
-Neyi?
-Mazurkay onunla edecekmisin, yle mi? Bana kendisi syledi...
-Bundan ne kar? Sr deil ya...
124
Peorin 'in Gnl
-Tabii deil... Byle mark, uar bir kzdan her ey beklenir... Ama cm alacam!
-Sen suu onda deil, subay niformanla apoletlerinde ara. Artk kendisine ekici geliniyorsan ne yapsn
yani?
-Neden umutlandrd yleyse?
-Sen neden umutlandn? Bir eyi elde edebilmek iin aba gsterenlere aklm erer; ama umutlanmak ne
demek?
Kin dolu bir glmseyile,
-Bahsi kazandn ama daha tamtamna deil, dedi. Mazurka balamt. Grunitski, prensesten baka
kimseyle
dans etmiyor, teki erkekler de boyuna onunla dans ediyorlard; besbelli, bir tuzak hazrlamlard bana.
Daha iyi. Benimle konumak istiyor, engel oluyorlar o zaman, daha ok isteyecektir. Bir iki kere elini
tuttum; ikinci keresinde bir ey sylemeden
ekti.
-Bu gece gzme uyku girmeyecek, dedi.
-Grunitski'nin yznden.
-Hayr, hayr! Sonra gzleri dald, yle dnceli, mahzun bir hali vard ki o akam mutlaka elini pmeye
karar verdim.
Dalmaya balanmt. Prensesi arabasna bindirirken kk elini abucak dudaklarma gtrp ptm.
Karanlkt; kimseler gremezdi.
Kendimden honut, salona dndm.
Uzun bir masada genler akam yemei yiyorlard; aralarnda Grunitski de vard. Ben ieri girince hepsi
sustular; benden bahsediyorlard besbelli. Geen balodan beri ou bana kar dmanca bir tavr taknd,
zellikle svari Yzbas; imdi de Grunitski'nin bakanlnda bir ete kuruyorlar bana kar. Grunitski
yle kibirli, yle cesur bir havada ki...
ok sevindim; Hristiyan anlamnda olmasa bile dmanlarm severim; beni elendirirler, nabzmn atn
hzlandrrlar. Her zaman tetikte olmak, her bak kollamak, her kelimenin
125
anlamn yakalamak, amalar sezinlemek, tuzaklar ortaya kartmak, aldanm grnmek, sonra da,
anszn, bir tekmede kurnazln o karmak, yce dokusunu yerle bir etmek hayat diye buna derim ben.
Akam yemei boyunca Grunitski svari Yzbasyla fsldap durdu, birbirlerine hep gz krptlar.
6 Haziran
Bu sabah Vera, kocasyla Kislovodsk'a hareket etti. Prenses Ligovskiy'lere giderken karlatm
arabalaryla, Vera, bayla bana selam verdi: Baknda bir eit sitem vard. Su kimde peki? Neden
kendisiyle ba baa kalma farsatn vermiyor bana? Ak da, ate gibi, yalm tkenince biter. Belki de
yakarmalarmn baaramadn kskanlk baaracak.
Prensesin evinde tam bir saat kaldm. Meri kmad; hastaym. Akam da bulvarda grnmedi. El
gzlkleriyle silahlanm yeni dman etesinin niyeti iyice bozuk anlalan, iyi ki prenses hasta: Ona
saygszlk edebilirlerdi. Grunitski'nin salar darmadankt; her yanndan umutsuzluk akyordu. Galiba
derinden sarsld. zellikle gururu yara ald; ama bazlar umutsuzluklarnda bile glntrler!
Eve dnnce, bir boluk hissettim. Onu grmemitim! Hastayd! Sakn gerekten tutulmu olmayaym?..
Sama!
7 Haziran
Sabah saat on birde yani yal Prenses Ligovskiy'in Yermolov hamamnda terlemekte olduu saatlerde
ben onlarn evinin nnden geiyordum. Gen prenses, dalgn dalgn pencerede oturuyordu. Beni
grnce hemen ayaa kalkt.
Hole girdim; hizmetilerden hibiri ortalkta yoktu; ben de
126
Peorin'in Gnl
kaplcalara zg rahat detlerden yararlanarak adm vermeden salona daldm.
Gen prensesin gzel yzn donuk bir sarlk kaplamt. Piyanonun banda bir eliyle koltua dayanm
duruyordu. Eli hafife titriyordu. Usulca yanna yaklaarak,
-Bana dargn msnz? diye sordum.
Bitkin, cansz bir bakla yzme bakp ban iki yana saladi; azn ap bir eyler sylemek istiyordu,
beceremedi, gzleri yala doldu; koltua kerek ellerini yzne kapad.
Elini tuttum.
-Neyiniz var sizin? dedim.
-Siz bana sayg gstermiyorsunuz!... N'olur, yalnz brakn
beni!
Bir iki adm attm... Koltukta doruldu; gzleri parlyordu. Elimi kapnn tokmana koyarak durakladm.
-zr dilerim, prenses, dedim, lgnlk ettim... Bir daha olmayacak; elimden geleni yapacam... Bugne
kadar iimden neler getiini bilmenizin ne gerei var? Bunlar hi renemeyeceksiniz; sizin iin bylesi
daha iyi olacak. Hoa kaln.
Dar karken aladn duyar gibi oldum. Akama kadar Mauk Dann eteklerinde dolatm, son
derece yoruldum, eve gelince de bitkin derek kendimi yataa attm. Werner urad. Gen prenses
Ligovskiy ile evlenecekmisin, doru mu? dedi.
-O da ne demek?
-ehirde herkes bunu konuuyor; btn hastalarm bu nemli haber stne kafa yoruyorlar: Hastalar
byledir ite, bilmedikleri yoktur.
"Grunitski'nin marifeti", diye dndm.
-Size bu sylentilerin aslsz olduunu gstermek iin unu gizlice syleyeyim ki doktor, dedim, yarn
Kislovodsk'a gidiyo
rum.
127
-Ligovskiy'lerle mi?
-Hayr, onlar bir hafta daha kalyorlar.
-Demek onunla evlenmiyorsun?
-Yazklar olsun doktor! Yzme bir bak bakaym: Gveye falan benzer bir yanm var m benim?
-yle bir ey demedim...
Sonra, kurnaz bir glmsemeyle ekledi:
-Ama siz de pek iyi bilirsiniz bazen yle eyler olur ki, onurlu bir adam evlenmek zorunda kalr ve baz
analar bu frsatlar hi karmazlar. Bu yzden bir dost olarak daha temkinli olmanz tlyorum. Burada,
kaplcalarda hava olduka tehlikelidir: ok daha iyilerine laykken kendilerini kaptrp soluu kilisede alan
nice deerli genler grmmdr. inanr msnz, beni bile evlendirmeye kalktlar? Solgun yzl bir kz
olan taral bir anne. Kznn yznn ancak evlendikten sonra renklenebileceim kendisine sylemek
budalaln etmitim. O zaman, minnet dolu yalarla, bana kzyla evlenmemi teklif etmi, btn
servetlerini galiba elli kadar kle-ayaklarnn altna sermiti. Ama ben evlenemeyeceimi sylemitim
kendisine.
Werner, beni uyandrdndan emin, kt.
Sylediklerinden, ehirde gen prensesle benim hakkmda daha imdiden irkin sylentiler yaylm
olduunu anladm. Grunitski bunun hesabn verecek!
10 Haziran
Kislovodsk'a geleli gn oldu. Veray'ya her gn kaynakta ve bulvarda rastlyorum. Sabahlan, kalkar
kalkmaz pencerenin kenarna oturuyor, el gzlm onun balkonuna eviriyordum: O oktan
hazrlanm, giyinmi oluyor, nceden kararlatrdmz iareti bekliyor; evlerimizden kaynaa inen yolda,
gya tesadfen karlayoruz. Canlandrc da havas rengini ve
128
Peoririin Gnl
kuvvetini geri getirdi. Narzan'a bouna Hayat emesi dememiler. Blgenin yerlileri Kislovodsk'un
insanda ak istei uyandrdn, Mauk Da eteklerinde balayan her ak macerasnn burada sonuca
ulatn ileri sryorlar. Gerekten de, burada her ey yalnzlk alyor; her ey gizemli yeil tepeler
arasndan grl grl kpklerle akarak kendine yol aan suyun stne eilmi kavak aalarnn sk
glgeleri; drt bir yana kol salan karanlk, sessiz sel yataklar; beyaz akasyalarla, uzun otlarn buusuyla
dolu havann tazelii; vadinin ucunda buluarak dosta bir yarma sonucu Podkumok'a karan serin
rmaklarn o duraksz, uyuturucu arltlar, hepsi. Bu kyda boaz genileyip yeil bir sel yatana
dnyor; arasndan tozlu bir yol gemekte. Oraya her bakmda, st kapal bir arabann geldiini,
arabann penceresinden kk, pembe bir yzn baktn grr gibi oluyorum. imdiye kadar o yoldan
ka tane araba geti, ama o asla. Kalenin arkasna den yre iyice kalbalklat: Benim kaldm evden
birka adm tedeki bir tepeye kurulmu lokantada, ift sra halinde uzanan kavaklar arasnda klar
titreiyor akamlar; gece ge saatlere kadar sesler ve bardak angrtlar
duyuluyor.
Hibir yerde buradaki kadar Kahetin arab ve maden suyu
iilmiyordur.

ikisini birlikte yrten ok, bilirim
Yine de syleyeyim, ben onlardan deilim,
Grunitski, her gn, dostlaryla meyhanede buluup iiyor, zoraki bir selam veriyor bana.
Daha dn geldii halde kendisinden nce banyo yapmak isteyen ihtiyar adamla kavga etti: uras
kesin, bana gelenler askerlik damarlarn kabartyor.
129
11 Haziran
Sonunda geldiler. Arabalarnn sesini iittiimde pencere kenarnda oturuyordum: Yreim titredi... Bu da
nesi? Ak m oldum acaba?.. yle budala bir yapm var ki, benden beklenir.
le yemeini onlarda yedim. Yal prenses, beni tatl tatl szyor, kznn yanndan da hi ayrlmyor..
Kt! te yandan, Vera, gen prensesi kskanyor; ileri amma da kartrdm! Erkeini paylat sand
kadn ileden karmak iin nelere bavurmaz kadnlar? Hi unutmam, bir keresinde, srf baka bir kadna
am diye bir kadn k olmutu bana. Kadn kafasndan daha elikili bir ey yoktur; kadnlar herhangi
bir eye inandrmak gtr: Onlar yle bir noktaya getirmelisiniz ki kendi kendilerini inandrsnlar. Onlarn
nyarglarn rtme usulleri de ok ilgintir: Diyalektiklerini zebilmek iin btn mantk kurallarn altst
etmeniz gerektir. Szgelimi, sradan bir rnek:
Bu adam beni seviyor, ama ben evliyim: demek ki onu sevmemeliyim.
imdi de kadnlarn yntemi:
Evli olduum iin onu sevmemeliyin; ama o beni seviyor, demek ki...
Burada bir sr nokta sralanabilir, nk mantk durur, artk sz geen dildir, gzlerdir ve sonra da, eer
varsa, yrek konuur.
Bu yazdklarm bir kadn grse ne olurdu? "iftira!" diye haykrrd fkeyle.
airler iir yazal, kadnlar da onlar okuyal beri (bunun iin de kadnlara iten bir teekkr borluyuz)
melek olarak nitelendirilmeye ylesine altlar ki, ayn airlerin Neron'u bile para uruna yar tanr katna
kardklarn unutarak byk bir safiyetle kendileri de inandlar melekliklerine.
Kadnlardan bylesine kinle bahsetmek, benim gibi gz
130
Peorin 'in Gnl
dnyada onlardan baka hibir ey grmeyen birine dmezdi; ben onlarn uruna i rahatlm,
amalarm, hayatm feda etmeye hep hazrdm. Belki de bir fke annda, gururum krld iin, ancak
tecrbeli gzlerin deerlendirebilecei o byl rty ekip atmak istiyorum stlerinden. Hayr, hayr,
onlar iin btn sylediklerim unun sonucu:
Akln serin gzlemleri Kalbin ac deyileri
Kadnlar, btn erkeklerin kendilerini benim tandm kadar iyi tanmalarn istemeliler, nk onlardan
duyduum korkuyu yeneli beri, onlarn kk zaaflarn anlayal beri yz kat daha ok seviyorum onlar.
Aklma geldi: Geen gn Werner, kadnlar Tasso'nun Kurtarlan Kuds kitabnda szn ettii byl
ormana benzetti.
Yakna gelmeyegr, dedi, drt bir yandan yle belalar saldrr ki Tanr korusun: Sorumluluk, gurur,
drstlk, kamuoyu, alay, kkseme... Yapacan tek ey, evrene bakmadan dosdoru yrmektir:
Yava yava, canavarlar yok olur ve nnde durgun, gneli bir imenlik alr, ortasnda yeil mersinler
biten bir imenlik. Gelgelelim, ilk admlarda yrein titrer de ardna bakarsan mahvoldun gitti!
12 Haziran
Bu akam olaylar asndan ok zengindi. Kidlovods'un iki mil kadar tesinde, Podkumok Irmann akt
geitte "Halka" denilen bir kaya vardr. Bu, doa tarafndan oyulmu bir eit kapdr; yksek bir tepeden
kar ve arasndan, batan gne, son alevli bakn frlatr dnyaya. Bu ta pencereden gnein batn
seyretmek iin byk bir grup, atlarla oraya git
131
mistik. Dorusunu sylemek gerekirse, hibirimiz gnein batn falan dnmyorduk. Ben gen
prensesin yannda gidiyordum; dnerken, Podkumok'un kysndan gemek gerekti. En s da dereleri
bile tehlikelidir, nk dipleri kaleidoskop gibidir; her gn dalgalarn basncna gre deiir. Dn bir ta
bulunan yerde, bugn bakarsnz bir ukur vardr. Prensesin atn dizgininden tutarak suya doru srdm;
su, diz boyundayd; akntya kar ilerlemeye baladk. Bilindii gibi, hzl derelerden geerken suya
bakmamak gerekir, yoksa insann hemen ba dner. Prenses Meri'yi bu konuda uyarmay unutmutum.
Tam derenin ortasna, akntnn en hzl olduu yere varmtk ki, prenses eyerinin stnde salland.
-Fena oluyorum! dedi zayf bir sesle. abucak eilip ince belinden kavradm.
-Yukarya bakn! diye fsldadm, bir ey deil, korkmayn; yannzdaym.
Daha iyiceydi, kolumdan kurtulmak istedi, ama ben bsbtn sk sardm kvrak, yumuack gvdesini;
yanam yanana deiyordu; yz ate gibiydi.
-Ne yapyorsunuz... Tanrm!...
Onun titreyiine, aknlna kulak asmadm, dudaklarm yumuak yanaklarna dedi; anszn irkildi ama
ses karmad. Arkada kalmtk: Olanlar kimse grmedi. Kyya ktmzda herkes atn koturmaya
balamt. Gen prenses atn tuttu; ben de yannda kaldm. Anlalan, sessizliim onu tedirgin ediyordu,
ama srf merak yznden azm amamaya ant itim. Bu g durumdan nasl syrlacam grmek
istiyordum.
Bouk bir sesle,
-Siz ya beni aalamak istiyorsunuz, ya da gerekten ok seviyorsunuz! dedi. Belki de benimle alay
etmek, beni incitmek, sonra da brakmak istiyorsunuz... Bunu dnmek bile yle alaka, yle haince bir
ey olurdu ki... Yok, yok! Olamaz,
132
Peorin'in Gnl
deil mi, diye ekledi tatl bir gvenle, bende saygszlk uyandracak bir ey yok, deil mi? u kstaha
hareketiniz... Sizi balamak zorundaym, nk ben izin verdim buna... Cevap verin ltfen, sesinizi
duymak istiyorum!...
Son szlerinde yle kadnca bir sabrszlk vard ki, kendimi glmekten alkoymadm. Neyse ki hava
kararmaya balamt. Karlk falan vermedim.
-Susuyorsunuz, diye devam etti. Belki de nce benim sizi sevdiimi sylememi bekliyorsunuz.
Sustum.
Anszn bana dnerek,
-yle mi istiyorsunuz? diye sordu.
Bakndaki ve sesindeki kesinlikte rktc bir ey vard. Omuzlarm silkerek,
-Neden yle isteyeyim? dedim.
Atn kamlayarak dar ve tehlikeli yoldan drtnala umaya balad. Her ey yle abuk olmutu ki kendimi
toparlayp yanna gittiimde o, ndekilere katlmt. Dnerken, btn yol boyunca durmadan konutu ve
gld. Hareketlerinde hastalkl bir nee gze arpyordu; yzme bir kere bile bakmad. Herkes bu
olaanst neeyi fark etmiti, ihtiyar prenses, iin iin seviniyordu kzna baktka; oysa kz tam bir sinir
buhran geiriyordu. Btn gece uyumayacak, alayacak. Bu dnce, sonsuz bir sevin veriyor bana:
Bazen vampirleri anlyorum... Bir de, iyi yrekli, keyifli bir insan olarak n saldm, stelik bu sfatlar hak
etmeye altm dndke...
Atlardan inildikten sonra, kadnlar ihtiyar prensesin evine gittiler. Ben heyecanlydm, kafama en
dnceleri datmak iin dalara doru drtnala srdm atm. Islak akam, tatl bir serinlik yayyordu.
Ay, karanlk doruklarn ardndan domak iin dalara doru drtnala srdm atm. Islak akam, tatl bir
serinlik yayyordu. Ay, karanlk doruklarn ardndan
133
domak zereydi. Nalsz atmn her adm, dar boazlarn sessizliinde bo yanklar brakyordu. Cavlann
yannda atm suvardm, gney gecesinin taze havasn bir iki kere itahla cierlerime ektikten sonra yola
ktm. Kenar mahallelerden getim. Pencerelerde klar teker teker snyordu; kaledeki nbetilerle
evre kulelerdeki Kazaklar, birbirlerine uzun uzun sesleniyorlard.
Mahallenin uurum kenarna kurulmu evlerinden birinde olaanst bir aydnlk dikkatimi ekti: Arasra
ykselip alalan sesler, haykrlar, bir asker elentisinin yapldn gsteriyordu. Atmdan inerek
pencereye gizlice yanatm: Doru drst kapanm bir pancur, elenenlerin kimler olduklarn grmeme
ve konutuklarn duymama yardm etti. Benden bahsediyorlard.
Yz araptan al al olmu svari Yzbas masaya yumruunu indirerek sz istedi:
-Baylar, dedi. Bu gerekten katlanlmaz bir durum! Peorin'e mutlaka bir ders vermeliyiz! Petersburglu
zpktlar birtakm tavrlar taknrlar, ta ki burunlar yere srtlnceye kadar! O, yalnz kendisinin kibarlar
arasnda yaadn sanyor her zaman temiz eldiven ve boyal izme giydii iin.
-Ya o kstaha glmseyii! Kalbm basarm korkan biridir, dpedz korkak!
-Ben de yle dnyorum, dedi Grunitski. ii akayla geitiriyor. Bir keresinde ona yle eyler
sylemitim ki bakas olsayd beni para para ederdi, ama Peorin alaya ald. Tabii delloya
armadm; bu ona derdi. stelik, bulumak...
-Grunitski, gen prensesi elinden ald diye ona kzyor, dedi birisi.
-Amma da laf! Geri onunla azck flrt ettim ama, evlenmek istemediim iin hemen vazgetim; gen
kzlara boyun emek detim deildir.
134
Peorin in Gnl
-Evet, evet, bence birinci snf bir korkaktr. Yani Peorin tabii, Grunitski deil. Grunitski, bulunmaz bir
adam, hem de gerek bir dost! dedi svari Yzbas. Baylar! Hibiriniz brnden yana deilsiniz, deil
mi? Hibiriniz. Gzel! Onun yiitliini denemek ister miydiniz? Elenceli olurdu.
-Tabii isterdik, ama nasl?
-Dinleyin. Grunitski ona ayrca kzgn; asl rol ona dyor! Durup dururken, hi yznden bir hr karr,
Peorin'i delloya davet eder... Durun bakn, imdi asl meseleye geliyoruz... Onu delloya arr. Gzel!
Btn bunlar, arl ekli, hazrlklar, artlar... Bunlarn hepsi mmkn olduu kadar ciddi ve rktc bir
ekilde yaplmal; bunlar bana brakn. Zavall dostum, senin ahidin ben olurum! O da gzel! imdi iin
can alc noktasna geldik: Tabancalara kurun koymayacaz. imdiden sylyorum Peorin yutacaktr.
Alt adm arayla kar karya gelirler, ff be! Kabul ediyor musunuz, baylar?
-Mkemmel bir tasar! Kabul ediyoruz! Neden etmeyelim? Sesleri geldi drt bir yandan.
-Ya sen Grunitski?
Sabrszlktan titreyerek Grunitski'nin karln bekledim. Bu tesadf olmasa, u ahmaklarn elencesi
durumuna deceini dndke fkeden kuduruyordum. Grunitski, hayr deseydi, boynuna atlacaktm.
Ama ksa bir sessizlikten sonra iskemlesinden kalkt, elini Yzbaya uzatarak kurumlu bir sesle,
-Peki, dedi, kabul ediyorum.
Btn bu namuslu kiilerin sevincini tamtamna anlatmak ok g olurdu.
ki ayr duygunun etkisinde eve dndm. Bu duygulardan biri zntyd. "Neden benden nefret ediyorlar?"
diye dndm. "Neden? Kime ne zararm dokundu? Hi. Acaba ben de d grnleriyle dmanlk
uyandranlardan biri miyim?" Zehirli bir kinin btn benliimi doldurduunu duyumsuyor
135
durn. "Ayan tetik bas, Msy Grunitski!" diyordum boyuna, odamda bir aa bir yukar dolarken.
"Ben byle oyunlara gelmem. Salak dostlarnn gzne girmek pahalya oturur sana. Ben senin oyuncan
deilim!"
Btn gece gzme uyku girmedi. Sabahleyin, limon gibi sarydm.
Sabah, kaynakta gen prensesle karlatm. : -Hasta msnz? dedi beni dikkatle szerek.
-Btn gece uyumadm.
-Ben de... Sizi suladm... Yanldm belki. Ama n'olur davrannz aklayn, her eyi balayabilirim.
-Her eyi mi?
-Evet, her eyi... Yeter ki doruyu syleyin bana ve abuk olun... ok kafa yordum, davrannz hakl
karmaya, yorumlamaya altm: Belki de ailemin karaca zorluklardan korkuyorsunuz... Zarar yok.
Duyduklar zaman... (sesi titriyordu) yalvarr yakarr kandrrm onlar... Yoksa belki de kendi durumunuz...
Yalnz unu bilin ki, ben sevdiim kimse iin her eyi gze alabilirim... N'olur abuk cevap verin... Acyn
bana... Beni kmsemiyorsunuz deil mi?
Elime sarld.
Yal prenses, nde Vera'nn kocasyla yryordu, bir ey grmemiti; yine de gezintiye kan hastalar
grm olabilirlerdi bizi btn merakl dedikoducularn en merakllardr onlarelimi scak avucundan
kurtardm.
-Size gerei syleyeceim, dedim prensese, kendimi hakl karmaya da, davranlarm aklamaya da
niyetim yok. Size k deilim.
Dudaklar hafife sarard.
Ancak duyulabilecek bir sesle, -Brakn beni, dedi. Omuz silktim, dndm, yryp gittim.
. . . 136
Peorin'in Gnl
14 Haziran
Bazan kendimi ok kk gryorum... Belki de bakalarn kmsemem bu yzdendir. Soylu
davranlarda bulunamyorum. Kendi gzmde gln olmaktan korkuyorum. Benim yerimde baka birisi
olsa gen prensese yreini ve servetini hemen sunuverirdi, ama "evlenme" kelimesinin benim stmde
gizemli bir etkisi var. Bir kadn ne kadar seversem seveyim, kendisiyle evlenmek zorunda olduumu bana
hissettirirse... Ne ak kalr, ne bir ey! Yreim ta kesilir ve hibir ey onu eski scaklna getiremez. Bu
fedakarln dnda her fedakarlk istenebilir benden. Yirmi kere hayatm ya da namusumu ortaya
koyabilirim, ama zgrlm asla! Neden bunca deer veriyorum ona? Bana ne iyilii dokunuyor?
Kendimi neye hazrlyorum? Gelecekten ne bekliyorum?.. Aslnda hi. Bu benimki, iten gelen bir korku,
silinmez bir nsezi.
Grunitski, bir sredir bana selam vermiyor; bu gece de bir iki kere saygsz baklarla szd beni.
Hesaplamaya giritiimizde bunlarn hepsi gz nnde tutulacak. Saat ondan az nce kalkp gittim.
Dars zifiri karanlkt. evredeki dalarn doruklarnda souk, karanlk bulutlar birikmiti; yalnz arasra
rzgar lokantann yaknlarndaki kavak alarnn tepelerinde inildiyordu. Pencerelerin dnda ahali
birikmiti. Tepeden indim, kapdan knca admlarm sklatrdm. Anszn, arkamdan biri geliyormu gibi
yaptm. Gen prensesin penceresinin altndan geerken yine ardmda ayak sesleri duydum. niforma
giymi biri, koarak yanmdan geti. Bu beni kukulandrd: Yine de, gizlice sahanla doru yrdm ve
karanlk merdivenlerden ktm. Kap ald; kk bir el elimi tuttu.
-Hi kimse grmedi ya? diye fsldad Vera, gsme iyice
yaslanarak.
-Kimse grmedi.
137
-imdi seni sevdiime inandn m? Nasl kararszdm, nasl aclar ektim!.. Ama sen eninde sonunda beni
yola getiriyorsun.
Yrei deliler gibi arpyordu; elleri buz kesmiti. Hemen kskanlk sitemlerine, yaknmaya balad: Her
eyi kendisine itiraf etmemi, tek dilei benim mutluluum olduuna gre ihanetimi kavgasz grltsz
kabul edeceini syledi. Bunlara pek inanmadm ama onu yeminlerle, vaatlerle falan yattrdm.
-Demek Meri ile evlenmiyorsun? Onu sevmiyorsun? O da sanyor ki... Biliyor musun zavallck sana
delicesine tutkun, zavall!
rmceklerden, hamambceklerinden, farelerden neden korktuklarn bilmeyen insanlar yok mudur? itiraf
edeyim mi? Ben daha ocukken, ihtiyar bir kadn annemin falna bakm. Benim "kt bir evlenme
sonucunda leceimi" sylemi. Beni ok etkilemiti bu: Ruhumda evlenmeye kar sonsuz bir isteksizlik
uyand. Yine de, bir ey, faln doru kacan gsteriyor, ama ben bunun mmkn olduu kadar
gecikmesi iin elimden geleni yapacam.
15 Haziran
Dn, buraya hokkabaz Apfelbaum geldi. Lokantann kapsna yukarda ad geen harika hokkabaz,
cambaz, kimyager ve gzbacnn bu gece, saat sekizde, saygdeer mterilere Soylular Dernei
salonunda (yani lokantada) olaanst bir gsteri yapacana dair bir ilan asld; giri ikier buuk ruble.
Herkes harika hokkabaz grmeye gidiyor: Prenses Ligovskiy bile kznn hasta olmasna ramen bir bilet
ald.
Bugn le yemeinden sonra Vera'nn penceresinden getim. Tek bana balkonda oturmutu. Ayamn
dibine bir kt paras dt:
"Bu gece, saat dokuz buuk sularnda giri merdiveninden
138
Peorin 'in Gnl
gel. Kocam, Pyatigorsk'a gitti, yarn sabahtan nce dnmeyecek. Uam ve oda hizmetilerim evde
olmayacaklar: Hepsine bilet aldm, prensesin hizmetilerine de. Seni bekliyorum. Mutlaka gel."
"Tamam," diye dndm. "Sonunda istediime gelmedi
V
m?
Saat sekizde, hokkabaz seyretmeye gittim. Seyirciler dokuza kalmadan yerlerini almlard: Gsteri
balad. Arka sralarda Vera'yla prensesin uaklarn, oda hizmetilerini grdm. Herkes oradayd.
Grunitski, el gzlyle, n srada oturmutu. Hokkabaz, mendil, saat, yzk falan gibi eyler istediinde
hep ona bavuruyordu. Sabaha kar saat ikide, iki al birbirine baladm, yandaki stuna dayanarak st
balkondan alt balkona indim. Gen prensesin odasnda hl k yanyordu. Bir ey, beni o pencereye
doru itti. Perde tamtamna ekilmedii iin odann iini ilgiyle seyredebiliyordum. Meri yatanda
oturuyordu; elleri dizlerinin stndeydi; gr salar, dantelli bir gece balnn altnda toplanmt; geni,
kzl bir al beyaz omuzlarn rtyordu. Kprdamadan duruyordu, ba gsne dmt; nnde, kk
bir masann stnde ak bir kitap duruyordu, ama hareketsiz ve yasl gzleri belki de yznc keredir
ayn sayfada dolayordu, dnceleri ise baka yerdeydi.
O srada allarn arasnda bir hrt oldu. Balkondan imenlie atladm. Gremediim bir el omzumu
kavrad.
-Naslm? dedi kaba bir ses. Yakalandn ite!... Gen prensesleri gece ziyaret etmek neymi,
gstereceim sana!...
Keden frlayan baka biri,
-Sk tut onu! diye haykrd.
Biri Grunitski, teki de svari Yzbasyd.
Yzbay bir yumrukta yere serdim, hemen alla daldm. Evlerimizin nndeki meyilli topran btn
patikalarn bir bir biliyordum.
139
-Harsz var! imdat! diye bardlar.
Bir silah patlad, dumanlar saan bir fiek ayaklarmn dibine dt.
Bir dakika sonra odamdaydm; soyunup yattm. Daha uam kapy yeni kilitlemiti ki svari Yzbasyla
Grunitski kapy vurmaya baladlar.
-Peorin! Uyuyor musun? Orada msn? diye baryordu Yzba.
-Uyuyorum, diye cevap verdim bozuk bir sesle.
-Kalk bakalm!... Hrszlar!... erkezleri..
Gittiler. Aslnda cevap vermemeliydim onlara: Bir saat daha bahede dolanp beni ararlard. Bu srada,
ortalk kart. Kaleden drtnala bir Kazak geldi. Herkes ayakland: allklar arasnda erkez aramaya
baladlar ve tabii tek erkeze rastlamadlar. Ama mutlaka biroklar, garnizon askerleri daha cesur ve
tetik olsayd, u apulculardan en aa yirmisi yere serilmi olurdu, diye dnmlerdir.
16 Haziran
Bu sabah, kaynakta, geceki erkez basknndan baka laf edilmiyordu. Narzan suyundan doktorun
tledii kadar itikten ve kavaklar arasnda on kere kadar gidip geldikten sonra Vera'nn kocasyla
karlatm; Pyatigorsk'tan henz dnmt. Koluma girdi; lokantaya le yemei yemeye gittik. Karsnn
durumuna ok zlyordu. Durmadan,
-Dn gece nasl korkmu, diyordu, tam da benim olmadm zamana rastlamas...
ilerinde Grunitski de bulunan bir sr gen yan odaya giden kapnn yanna birikmilerdi, onlarn yanna
oturup yemek smarladk. Kader, bir kere daha, bana Grunitski'nin geleceini kararlatracak bir
konumay duyma frsatn verdi. Beni gre
140
Peorin 'in Gnl
medii iin gizli bir amac olduundan kukulanmadm; gelgelelim, bu, onun suunu gzmde bsbtn
bytyordu.
-Gerekten erkezler miymi? dedi birisi. Gren olmu mu ki?
-Ben size iin asln anlataym, dedi Grunitski, ama sakn beni ele vermeyin. yle oldu; dn gece, adn
vermeyeceim biri bana urad ve saat ona doru birinin, Ligovskiy'lerin oturduu eve gizlice girdiini
syledi. Bu arada unu da belirtmeliyim: Yal prenses buradayd, gen prenses ise evindeymi. Biz de bu
talihli genci enselemek iin oraya gidip pencerelerin altnda durduk.
Karmdaki, yemeiyle son derece megul grnd halde itiraf edeyim ki irkildim. Houna gitmeyecek
eyler duyabilirdi, tabii eer Grunitski gerei sezmise. Ama kskanlk gzn ylesine balamt ki
aklna baka bir ey gelmiyordu.
-Biz, diye devam etti Grunitski, srf onu korkutmak amacyla aldmz mermisiz fiekle dolu tfeklerimizle
yol kmtk. Gecenin saat ikisine kadar bahede bekledik. Neden sonra, nereden ktn artk Tanr
bilir, ama uras muhakkak ki pencereden kmamt, nk pencerenin aldn grmemitik, herhalde
stunun arkasndaki caml kapdan km olacak evet ne diyordum, neden sonra balkondan birisinin
indiini grdk... Prensesin bu hareketine ne buyrulur? u Moskoval kzlar da az deillermi! Ondan
sonra ne olsa beenirsiniz? Herifi yakalamak istedik, ama elimizden kurtuldu, tavan gibi kaarak alla
dald, ite o zaman stne ate ettim.
Grunitski'nin evresindekiler sylenenlere pek inanmamlard; fsltlar duyuldu.
-Bana inanmyorsunuz demek? dedi. Size namusum ve erefim stne yemin ederim ki sylediklerim
kelimesi kelimesine dorudur; isterseniz, o kimsenin adn bile verebilirim.
Hepsi birden,
141

-Syle bakalm, kimmi? diye haykrdlar.
-Peorin! dedi Grunitski.
O anda gzlerini kaldrd ben, tam karsnda, kapnn eiinde duruyordum-yz kpkrmz oldu. Yanna
yrdm, yava yava, tane tane unlar syledim:
-Bu alaka iftiray dorulayabilmek iin namusunuz stne sz verdiiniz andan sonra ieri girdiim iin
zgnm. Burada olsaydm, sizi byk bir adilikten kurtarm olurdum.
Grunitski yerinden frlad, tam barmak zereydi ki,
-Rica ederim, dedim ayn soukkanllkla, rica ederim szlerinizi bir an nce geri aln: Sylediklerinizin
uydurma olduunu kendiniz de pek iyi biliyorsunuz. Sizin parlak zelliklerinize kaytsz kald iin bir
kadndan bylesine korkun bir almaya hakknz yok sanrm, yi dnn. Sylediklerinizi
tekrarlarsanz hem onurlu bir erkek sfatn kaybedecek, hem de hayatnz tehlikeye sokacaksnz.
Grunitski, gzlerini yere indirmi, heyecandan titreyerek duruyordu karmda. Ama vicdanla gurur
arasndaki atma uzun srmedi. Yannda oturan svari Yzbas dirseiyle drtt onu, o zaman
kendine geldi, gzlerini yerden ayrmadan,
-Sayn bay, dedi, ben bir ey sylediim zaman dnerek sylerim, tekrar etmeye de hazrm dediimi.
Sizin tehditlerinizden rkecek deilim; her eyi gze aldm.
-Sonuncu sznz zaten doruladnz, dedim souk bir sesle ve svari Yzbas'nn koluna girerek
odadan ktm.
-Ne istiyorsunuz? dedi Yzba.
-Grunitski'nin dostu olduunuza gre, dedim, herhalde ahidi olmay kabul edersiniz?
Yzba, byk bir ciddiyetle eildi.
-Doru tahmin ettiniz, dedi, aslnda onun ahidi olmak zorundaym da, nk ona edilen hakaretin ucu
bana da dokunuyor.
Eri omuzlarn dikletirmeye alarak,
142
Peorin in Gnl
-Dn gece, diye ekledi, onunla beraberdim.
-Ya? dedim, demek bana yumruk savurduum adam sizdi
nz?
Sarard, morard; gizli bir kt niyet seziliyordu baknda. Son derece kibar bir ekilde eilerek,
-Ben de bugn ahidimi size yollamaktan eref duyacam, dedim, kzgnlna aldrmam grnerek.
Lokantann taraasnda Vera'nn kocasyla karlatm. Galiba beni bekliyordu. Gzleri yala dolarak,
-Asil delikanl, dedi. Hepsini duydum. Ne alak bir adam! Ne kadar nankr! Byle bir olaydan sonra kim
bunlar temiz bir eve alr? iyi ki kzm yok! Ama uruna hayatnz tehlikeye attnz gen kz sizi
dllendirecektir. Zaman gelinceye kadar, azmdan hibir ey karmayacama gvenebilirsiniz. Ben de
gentim, ben de askerlik yaptm: Bu eit ilere karlmamas gerektiini bilirdim. Hoa kaln.
Zavallck! Kz olmadna seviniyor.
Doruca Werner'e gittim, kendisini evde buldum, olan biteni anlattm; Vera'yla ve gen prensesle
ilikilerimi, tesadfen duyduum konumay, bu konumadan, o adamlarn beni mermisiz fiekle delloya
zorlayarak alaya almak istediklerini rendiimi, hepsini. An imdi i ciddileiyordu: Byle bir sonu
akllarna gelmemiti herhalde.
Doktor, ahidim olmaya raz oldu; dellonun artlar hakknda bilgi verdim ona. Bu iin gizli tutulmas iin
steleyecekti, nk lme meydan okuyacak kadar cesur olduum halde geleceimi mahvetmeye
niyetim yok.
Sonra eve gittim. Bir saat sonra, doktor aratrmasnn sonularn getirdi.
-Gerekten size kar bir tuzak hazrlyorlar, dedi. Grunitski'nin evinde o svari Yzba'syla adn
bilmediim bir baka
143
adama rastladm. Bir an, izmelerimi karmak iin sofada duraklamtm. Barp aryor, tartyorlard.
Grunitski, "Katiyen raz olmam," diyordu, "beni herkesin gz nnde rezil etti: Ondan nce i bakayd."
"Peki, bundan sana ne?" diyordu svari Yzba's. "Ben her eyi stme alyorum. Be delloda ahitlik
ettim, bu ileri dzenlemeyi bilirim, inan bana. Hepsini tasarladm. Yalnz sen karmayacaksn. Herifi
korkutmann bir zarar yok, hem insan kurtulma imknna sahipse neden kendini tehlikeye atsn?.." Tam o
srada ben ieri girdim. Birden, sustular. Grmemiz olduka uzun srd. Sonunda u sonuca vardk:
Buradan mil kadar uzakta ssz bir boaz var; yarn sabah saat drtte oraya gidecekler, biz de onlardan
yarm saat sonra yola kacaz; alt adm aralkla durup birbirimize ate edeceksiniz. Bunu Grunitski
istedi. ldrlen, erkezlere braklacak. imdi, benim baz kukularm var: Onlar, yani Grunitski'nin
ahitleri, nceki tasarlarnda deiiklik yapma benziyorlar; yalnz Grunitski'nin tabancasn doldurmak
istiyorlar. Bu biraz cinayeti andryor ama sava srasnda, hele Asya savalarnda, hileye izin verilir. Yine
de Grunitski arkadalarndan biraz daha namuslu. Ne dersiniz, onlara meseleyi anladmz belli edelim
mi?
-Asla, doktor! Gvenin bana, onlarn tuzana dmeyeceim.
-Ne yapacaksn yleyse?
-Oras sr ite.
-Aman oyuna gelmeyin de... Unutmayn, mesafe alt adm...
-Doktor, yarn sabah drtte sizi bekliyorum; atlar hazr olacak... Gle gle.
Akama kadar evden kmadm, odamda kilitli kaldm. Bir uak, yal prensesten bir davetiye getirdi.
Hasta olduumu bildirmesini syledim.
144
Peorin'in Gnl
Sabahn saat ikisi... Uykum bir trl gelmiyor... Ne var ki yarn elimin titrememesini salamak iin uyumak
zorundaym. Alt admdan vuramamak imknsz ama. Ah, Msy Grunitski! Beni kk
dremeyeceksiniz... Rolleri deiiyoruz; artk sizin solgun yznzde korku belirtileri aramak bana
dyor. Neden u ldrc alt adm kendiniz istediniz? Alnm, hi tartmadan, size sunacam
sandnz... Ama ans ii bu., sonra... sonra... ya kaderi benimkinden ar basarsa? Ya yldzm bana
ihanet ederse?.. Tuhaf olurdu dorusu, imdiye kadar btn ufak tefek delimenliklerime boyun edi.
Gkte de, yerdekinden fazla bir ballk aranamaz ki...
N'olacak yani? leceksem leceim! Dnyann byk kayb olmayacak bu ite, stelik ben de yeteri kadar
usandm. Baloda esneyip de, srf arabas kapya gelmemi diye yatana gidemeyen bir adama
benziyorum. Ama artk arabam hazr... Hoa kaln!..
Aklmdan btn gemiimi geiriyor, elimde olmadan ayorum: Neden yaamm sanki, ne amala
dnyaya geldim?.. Yine de o ama var olsa gerek. Kaderim mutlaka yksek bir amaca ynelmiti, nk
ruhumda sonsuz bir g hissediyorum. Ama o kaderin ne olduunu kestiremedim, bo, nankr tutkularn
ekiciliine kapldm; onlarn ocandan demir gibi sert ve souk ktm, ama soylu duygularn ateini de
bir daha gelmemecesine yitirdim-hayatn en gzel tomurcuklarn. O zamandn bu yan, ka kere, kaderin
elinde bir balta grevini yaptm! Cellatn baltas gibi, ou kez kt bir niyet gtmeden, ama hibir zaman
da pimanlk duymadan mahkmun bana indim. Akm, hi kimseye mutluluk getirmedi, nk
sevdiklerim uruna bir eyi gzden karmadm. Kendi adma sevdim, kendi zevkim iin; onlarn
duygularm, sevecenliklerini, sevinlerini ve kederlerini itahla tketerek kalbimin garip bir ihtiyacn
karladm hi doymak bilmedim. Tpk, alktan ve yorgunluktan bitkin dm birinin uykusunda gzel
yemekler
145
ve kpren araplar grmesi gibi; uykusunda hayal gcnn uucu tatlarn iine eker, rahatlam sanr
kendini: Ama uyanr uyanmaz grntler kaybolur. ki katna km bir alkla, bir umutsuzlukla ba baa
bulur kendini!
Belki yarn leceim!... Dnyada beni tamtamna anlam hibir yaratk kalmayacak. Bazlar beni
olduumdan kt, bazlar olduumdan iyi sanrlar. Bazlar iyi bir adamd, brleri, rezilin tekiydi
diyecekler. kisi de yanl olacak. Byleyken, yaamaya deer mi zaten? Yine de insan yayor, merak
yznden. Yeni bir eyler bekleyip duruyor... Sama, sinir bozucu bir du
rum!
te bir buuk aydr N... Kalesi'ndeyim. Maksim Maksimi ava gitti. Yalnzm, pencerede oturuyorum. Boz
bulutlar, dalar eteklerine kadar rtt; sisin arasndan gne, sar bir leke gibi grnyor. Hava souk:
Rzgr inildeyip duruyor, pancurlar sallyor... f ne skc!... Bir sr garip olay yznden yarda brakmak
zorunda kaldm gnlme devam ediyorum.
Son sayfay yeniden gzden geiriyorum. Ne gln! leceimi sanmm, mknszm. Daha aclarn
sonu gelmemimi, imdi nmde sryle yl olduunu biliyorum.
Gemi, hafzamda ne kadar kesin ve duru bir ekil ald! Zaman, tek izgiyi, tek glgeyi bile silememi.
Dellodan bir gece nce gzme uyku girmediini hatrlyorum. Uzun uzun yazamamtm: Gizli bir
tedirginlik sarmt iimi. Bir saat kadar odada dolatm, sonra oturup masamn stnde duran bir roman
atm: Walter Scott'un skoya Pritenleri idi. nceleri okuyabilmek iin basbaya aba gstermeni
gerekti, ama sonra kitaptaki byl hayal gcne kaptrdm kendimi, zaman unuttum. u sko airi,
kitabnn insana verdii zevkin karln teki dnyada mutlaka almtr.
Neden sonra afak skt. Sinirlerim yatmt. Aynada kendimi gzden geirdim: Yzmde, skntl bir
uykusuzluun iz
146
Peorin'in Gnl
lerini tayan bir donukluk vard; ama gzlerim, her ne kadar mor glgelerle kaplysa da gururla, cesaretle
parlyordu. Kendimi pek beendim.
Atlarn eyerlenmesini syledikten sonra giyindim ve banyo yapmaya kotum. Narzan suyunun souk
kpklerine gmlrken gvdemin ve ruhumun yepyeni bir gle dolduunu duydum. Baloya gidecekmi
gibi taze, diri ktm sudan... Bundan sonra gelin de ruhun gvdeye bal olmadn ileri srmeye kalkn!
Eve dndmde doktor gelmiti. stnde boz renkte klot pantolonla bir Kafkas yelei vard; bana bir
erkez kalpa takmt. O kocaman hantal kalpan altndaki kck gvdesini grnce kahkahay
koyverdim; yznde zaten bir kavgac ifade yoktur, stelik o gn her zamankinden de ask grnyordu.
-Neden bu kadar mahzunsunuz, doktor? diye sordum. Bundan nce en azndan yz kere, bakalarn
byk bir kaytszlkla br dnyaya uurlamadnz m? Tutun ki, bende safra kesesi iltihab var;
iyileebilirim de, lebilirim de; ikisi de olaandr. Bana, bilmediiniz bir hastala tutulmu bir hasta gzyle
bakn; o zaman ilginiz mthi uyanacaktr. Beni gzlemleyerek ok nemli fiziksel incelemeler
yapabilirsiniz. Ani bir lm beklemek de aslnda gerek bir hastalk deil midir?
Bu dnce doktoru etkilemiti; neesi biraz yerine geldi.
Atlarmza bindik. Werner, iki eliyle dizginlere asld; yola ktk. Gz ap kapayana kadar bir kenar
mahalleden, sonra da drtnala kalenin yanndan getik, grltl bir rman eitli yerlerinden kestii bir
boazd bu. Dereyi sudan gemek gerekiyordu; doktor, ok sklyordu bu iten; nk at suya girince
duruyordu.
Daha mavi, daha duru bir sabah dnemiyorum. Gne, yeil doruklarn ardndan daha yeni domutu,
ilk nlarnn lld, gecenin solan serinliiyle birleince tatl bir geveklik ve
147
riyordu insana. Yeni doan gnn neeli nlar daha szmamt boaza, iki yanmz tepeden kuatan
kayalarn tepelerini yaldzlyordu. Derin yarklarda boy atan sk allar en hafif bir rzgr estiinde bile bir
gm yamuruna tutuyordu bizi. O gn her zamankinden daha fazla doaya tutkundum hatrladma
gre. Geni asma yapraklarnn stnde titreyerek milyonlarca n saan iy tanelerini nasl bir titizlikle
inceliyordum! Gzlerim, sisli ufuklar nasl itahla yarmaya alyordu! Bir ara, yol daralmaya, kayalar
bsbtn mavi ve rktc gelmeye balad: O kadar ki, sonunda, nmzde almaz bir duvar halinde
birletiler. Ses karmadan yol alyorduk.
-Vasiyetnamenizi hazrlam mydnz? diye sordu Werner anszn.
-Hayr.
-Ya lrseniz?
-Miraslarm kendiliklerinden ortaya karlar.
-Yani, son bir veda yazs yollamak istediiniz bir dostunuz yok mu?
Bam salladm.
-Yani, kendisine hatra olarak bir ey brakmak isteyeceiniz tek kadn da m yok bu dnyada?
-Size almam m isterdiniz doktor? diye sordum, insann sevgilisinin adn anarak ld ya da sevgili bir
dostuna pomatl yahut pomatsz bir tutam sa brakt yllar oktan geride braktm ben. Yakn bir lm
aklma gelince yalnz kendimi dnyorum: Bazlar bunu bile yapmazlar. Yarn beni unutacak, daha
kts, hakkmda yalanlar uyduracak dostlardan, bakalarn kucaklarken bir lye kar kskanlk
uyandrmamak iin arkamdan glecek kadnlardan bana ne? Hayatn kasrgas iinden birka fikirle ktm
ben, duygu aramayn. Uzun sredir kalbimle deil kafamla yayorum zaten. Kendi tutkularm ve
davranlarm dikkatle inceliyorum, ilgiyle, ama hep
148

Peorin'in Gnl
darda kalarak. Benliimde iki kii barnyor: Bunlardan biri, kelimenin tam anlamyla yayor, br ise
onu yarglyor. Birinci, belki de bir saate kadar sizden ve dnyadan ayrlacak, tekiyse... teki ne
olacak?... Bakn doktor, sada, u kayann stndeki siyah glgeyi gryor musunuz? Galiba,
hasmlarmz onlar.
Atlarmz hzlandrdk.
Kayann dibindeki alla at balanmt. Biz de atlarmz oraya baladk ve patikadan bir dzle
ktk; orada Grunitski, svari Yzba's ve br ahidiyle bizi bekliyordu; bu ahidin ad Ivan
Ignatyevi'ti. Soyadn sylemediler. .,
Svari Yzba's alayl bir glmsemeyle,
-Sizi uzun zamandr bekliyoruz, dedi. Saatimi karp gsterdim.
zr dileyerek kendi saatinin ileri olduunu syledi. Birka dakika, skc bir sessizlik oldu, sonra doktor,
Grunitski'ye dnerek sessizlii bozdu:
-Bana kalrsa, dedi, iki taraf da dvmeye hazr olduklarn gstererek namus kurallarn yerine getirdiler,
artk dosta konuup meseleyi aramzda halledebiliriz sanrm.
-Ben hazrm, dedim.
Yzba, Grunitski'ye gz krpt; o da korktuumu sanarak kurumlu bir tavr taknd, oysa o ana kadar
yz sapsaryd. Geldiimizden beri ilk defa gzlerini kaldrp yzme bakt; bu baktan i
huzursuzluunu anlamak mmknd.
-artlarnz bildirin, dedi, sizin iin elimden ne gelirse, emin olun...
-artlarm unlar: Bugn herkesin iinde iftiralarnz geri alp benden zr dileyeceksiniz.
-Bana yle bir ey nasl teklif edebilirsiniz ayorum, ba
ym.
Ne teklif edebilirdim?
edebilirdim?
149
-yleyse dveceiz. Omuz silktim.
-Siz bilirsiniz; yalnz unu unutmayn: ikimizden biri mutlaka lecek.
-Dilerim len siz olursunuz.
-Ben tam tersinin olacandan eminim. Bozuldu, sonra kzard, zoraki bir kahkaha att.
Yzba, koluna girip bir kenara gtrd onu; uzun bir sre fisldap durdular. Buraya gelirken huzurum
yerindeydi, ama btn bunlar canm skmaya balyordu.
Doktor yanma geldi.
-Dinleyin beni, dedi telala, galiba size kurduklar tuza btn btne unuttunuz. Ben tabanca doldurmay
bilmem a; ma bu durumda... Tuhaf bir adamsnz! Niyetlerini bildiinizi sylerseniz cesaret edemezler...
Ne zorunuz var? Ku gibi vura: caklar sizi.
-Ltfen telalanmayn doktor, biraz bekleyin.. Her eyi ylesine yoluna koyacam ki kazanma anslar
kalmayacak. Brakn da fsldasmlar bakalm.
Sonra,
-Baylar! Canm sklmaya balad, dedim yksek sesle. Dvelim; dn, bunlar konuacak bol bol
zamannz vard.
-Hazrz, dedi Yzba. Yerlerinizi aln, baylar! Doktor, ltfen alt adm ler misiniz?
Ivan Ignatyevi tiz bir sesle,
-Yerlerinizi aln! diye tekrarlad.
-Bir dakika! dedim. Bir artm daha var. Dvmz mutlaka lmle sonulanacana gre bu ii gizli
tutmak iin elimizden geleni yapmalyz, ahitlerimizin ilerde sorumlu tutulmamalarn salamalyz. Kabul
m?
-Kabul.
-Ben yle dndm. Samza den yaln kayann tepe
150
Peorin 'in Gnl
sini gryor musunuz? Darack bir alan. Oradan aaya, hi deilse, otuz kulalk bir derinlik olsa gerek;
aada da sarp kayalar var. Dzln iki ucunda yerlerimizi alrz; bylelikle hafif bir yara bile lmle
sonulanr. Teklifim sizin dileinize de uygun olsa gerek, nk alt admlk aray kendiniz istemitiniz.
Yaralanan, ister istemez aaya yuvarlanp paralanacaktr; o zaman doktor, cesetten kurunu karr ve
bu lm yanl bir adma balamak imkn doar. Kimin nce ate edeceini, kura ekerek anlarz. Son
olarak unu da syleyeyim ki, baka artlar altnda katiyen dvmem.
Yzba, artlar kabul ettii anlamnda ban sallayan Grunitski'ye anlaml anlaml baktktan sonra,
-Peki, dedi, sizin dediiniz gibi olsun!
Grunitski'nin yz her an deiiyordu. Onu g bir duruma sokmutum. Normal artlar altnda dvm
olsaydk, bacamdan falan vurur, beni hafife yaralayarak cn alm olurdu; vicdan da fazla rahatsz
olmazd. Oysa imdi ya havaya ate etmek, ya katil olmak ya da alaka baarsndan vazgeip benimle
ayn tehlikeye atlmak zorundayd. Bu anda, onun yerinde olmak istemezdim dorusu. Hemen yzbay
kenara ekip telal telal bir eyler sylemeye balad. Morarm dudaklarnn titrediini gryordum;
gelgelelim Yzba kmseyen bir glmsemeyle ban evirdi. Olduka yksek bir sesle Grunitski'ye,
-Sen budalann birisin, dedi, hibir eyden anladn yok! Hadi gidelim baylar!
allklar arasnda kalan yara, dar bir patikadan klyordu; bu tabii merdivenin basamaklar kaya
paralarndand. allara tutunarak trmanmaya balardk. Grunitski nden gidiyordu, arkasndan
ahitleri, onlardan sonra da doktorla ben. ' -Size ayorum, dedi doktor elimi kuvvetle skarak. Nabznz
verin bakaym!.. f, nasl da hzl atyor!... Oysa yznz
151
den hibir ey belli deil... Yalnz gzleriniz her zamankinden daha parlak.
Anszn, ayamzn dibine grltyle kk talar yuvarland. O ne? Grunitski'nin aya kaymt.
Tutunduu dal krld; ahitleri tutmasalard tepetaklak yuvarlanmas iten bile deildi.
Aman dikkat! diye haykrdm. Sakn deyim demeyin; kt alamettir. Julius Caesar' unutmayn!
Az sonra, yaln kayann tepesine ulamtk; dzlk, sanki zel olarak dello iin hazrlanm ince bir
kumla kaplyd. Drt bir yanmzdan tepeler, sabahn altn sisine bulanm srler gibi uzanyordu;
gneyde ise Elbrus Da, aralarnda doudan kopup gelen incecik bulutlarn doland buzlu tepeler
zincirinin son halkas halinde uzatyordu beyaz ban. Dzln kenarna giderek aaya baktm: Az
kalsn bam dnyordu. Aas bir mezar gibi karanlk ve souktu; frtnalarn ve zamann frlatt,
dilerini yosun brm kaya paralar, avlarn bekliyorlard.
stnde dveceimiz dzlk dzgn bir gen biimindeydi. kntdan itibaren alt adm lld ve
kurada kaybedenin, kayann en ucunda, uuruma srtn vererek durmas kararlatrld. O lmeyecek
olursa hasmlar yer deitireceklerdi.
Grunitski'nin yararna elimden geleni yapmaya karar verdim; denemek istiyordum onu. Belki de bir
ycelik bagsterirdi ruhunda, o zaman her ey yoluna girmi olurdu; ne yazk ki kibir ve zayflk ar
basacakm!...
Kaderim yardmc olursa hi acmayacaktm ona. Kim vicdanyla byle hesaplara girimemitir?
-Paray atn, doktor, dedi Yzba.
Doktor, cebinden gm bir para karp havaya kaldrd.
Grunitski, bir dostun dirsek vuruuyla anszn kendine gelmiesine,
152
Peorin 'in Gnl
-Yaz! diye haykrd.
-Tura! dedim.
Para havaya frlad, sonra hafif bir ngrtyla dt; herkes kotu.
anslsnz dedim Grunitski'ye, ilk siz ate edeceksiniz! Ama unu bilin ki beni ldrmezseniz, ben
mutlaka sizi vuracam; erefim stne ant ierim.
Kzard; silahsz bir adam ldrmekten utanyordu. Dikkatle onu gzlyordum; bir an bana yle geldi ki
ayaklarma kapanp zr dileyecek, ama bylesine alaka bir tasary aklamay gze alr m insan?..
Tek kar yol kalyordu: Havaya ate etmesi. Havaya ate edeceinden emindim! Buna ancak tek ey
engel olabilirdi: Benim ikinci bir dello isteinde bulunmam.
Doktor, ceketimin kolunu ekerek,
-Tam zaman, diye fsldad onlara kurduklar tuzaktan haberiniz olduunu imdi sylemezseniz
mahvolursunuz. Bakn, tabancasn dolduruyor... Siz sylemezseniz, ben...
-Sakn doktor, diye karlk verdim koluna aslarak. Her eyi bozarsnz yoksa. Bana karmayacanza
dair sz vermitiniz... Hem size ne? ldrlmek istiyorum...
akn baklarla beni szd.
-O zaman baka tabii!... Yalnz br dnyada benden ikyeti olmayn da.
Bu arada Yzba uhlar doldurmutu; birini Grunitski'ye verdi, glmseyerek bir eyler fsldad
kulana; brn bana uzatt.
Dzln ucunda durdum, sol ayam sk skya kayaya dayadm; kk bir yara alrsam srt st
dmeyeyim diye de hafife ne doru eildim.
Grunitski tam karmda durdu, iaret verilir verilmez tabancasn kaldrmaya balad. Dizleri titriyordu.
Tam alnma nian almt...
153

Sonsuz bir fke kabard iimde.
Anszn, tabancasnn namlusunu indirdi, ahidine dnd.
-Yapamayacam, dedi bouk bir sesle.
-Korkak! dedi Yzba.
Tabanca patlad. Kurun, dizimi syrp geti. Uurumun kysndan bir an nce uzaklamak iin elimde
olmadan ileri doru bir iki adm attm.
-Dostum Grunitski, yazk ki isabet ettiremedin! dedi Yzba. imdi sra sende, yerini al bakalm! nce
kucaklaalm: Bir daha birbirimizi gremeyeceiz!
Kucaklatlar. Yzba glmemek iin g tutuyordu kendini.
-Korkma, dedi, kurnaz bir bakla Grunitski'yi szerek. Dnyada her ey botur!... Ne doa be para
eder, ne kader, ne de hayat.
Bu trajik sylevi kelimelerin stne basa basa syledikten sonra yerine ekildi. van gnatyevi de yal
gzlerle Grunitski'yi kucaklad; karmda imdi bir Grunitski kalmt. Bugne kadar hep o anda
yreimde kabaran duygunun kesinlikle ne olduunu zmeye almmdr; bir yandan yaralanm
gururumun uyandrd fkeyle kark tiksinti duygusu, te yandan o anda byk bir gven ve son derece
sakin bir saygszlkla yzme bakan u adamn iki dakika nce, stelik kendini hibir tehlikeye atmadan,
beni bir kpek gibi ldreceini dnmekten doan fke. (nk bacam biraz daha derinden
yaralansayd, mutlaka kayadan aa decektim.)
Birka dakika aralksz gzlerinin iine baktm, en ufak bir pimanlk belirtisini karmamak iin. Ama,
iinden glyornu gibi geldi bana.
-lmeden nce dua etmenizi salk veririm, dedim o zaman. -Benim ruhumu kendi ruhunuzdan fazla
dnmeyin. Yal
tek isteim var sizden: abuk ate edin.
-Demek iftiranz geri almyorsunuz? zr dilemiyorsunuz
154
Peorin 'in Gnl
benden? yi dnn: Vicdannz bir ey demiyor mu?
-Msy Peorin! diye haykrd svari Yzba's. Buraya gnah karttrmaya gelmi deilsiniz, hem...
imizi abuk grelim ltfen, belki boazdan bir geen olur da bizi grr.
Doktor yanma geldi. Zavallck! On dakika nceki Grunitski'den daha saryd yz.
Syleyeceklerimi tpk bir lm kararn bildirir gibi tane tane ve yksek sesle syledim:
-Doktor, bu baylar, herhalde o tela iinde, tabancam doldurmam, olacaklar: Sizden onu yeniden
doldurmanz rica edeceim, bu sefer doru drst!
-Olamaz, diye haykrd Yzba, olamaz! Ben iki tabancay da kendi elimle doldurdum: Belki sizinkinin
kurunu dmtr!... Su bende deil! Hem bir daha doldurmaya hakknz yok... Hi yok. Usule aykr;
buna izin veremem...
-Peki yleyse! dedim Yzba'ya. O zaman ikimiz ayn artlarla dvelim.
Duralad.
Grunitski, ba nne dm, kederli ve utanga, ylece duruyordu.
Nihayet, doktorun elinden tabancam kapmaya yeltenen Yzba'ya,
-Rahat brak onlar! dedi. Hakl olduklarn sen de biliyor
sun.
Yzba'nn btn iaretleri boa gidiyordu. Grunitski o yana bakmyordu bile.
Bu srada doktor tabancay doldurmu, bana uzatmt.
Yzba hrsla tkrp ayan yere vurarak,
-Sen de budalann tekiymisin birader! dedi. Basbaya budalann teki!... Bana gvendiysen her dediimi
dinlemeliydin... Hak ettin bunu! Sinek gibi leceksin...
Arkasn dnd, yanmzdan uzaklarken,
155
-Ne olursa olsun, usule aykr davranyorlar, diye mrldand.
-Grunitski, dinle beni! dedim. Daha vakit varken iftiran geri al; yaptklarn balayacam. Beni
aldatamadn; bylece kendime olan saygm yeniden kazandm. Unutma, bir zamanlar dosttuk...
Yzn ate basmt, gzleri yanyordu.
-Vurun! dedi. Kendimden ireniyorum, sizden de nefret ediyorum. Beni ldrmezseniz karanlk bir kede
sktrp, boaznz keserim. Bu dnyada ikimize birden yer yok...
Ate ettim.
Duman daldnda Grunitski yerinde deildi. Yalnz, hafif bir toz bulutu uurumun kenarndan havaya
doru ykseliyordu.
Herkes bir azdan haykrd.
-Finita la commedia! dedim doktora.
Karlk vermedi, dehet iinde ban te yana evirdi.
Omuz silktim, Grunitski'nin ahitlerine selam vererek oradan uzaklatm.
Yoldan aa inerken kayalarn arasnda, Grunitski'nin kanl cesedi gzme iliti. Elimde olmadan
gzlerimi kapadm.
Atm zdm, ar ar eve yollandm: Kalbimde sanki bir ta vard. Gne, kararm gibi geliyordu bana;
nlar stmyordu.
Mahalleye gelmeden saa, boaza giden yola saptm. Birine rastlamak katlanlmaz bir ey olacakt. Yalnz
kalmak istiyordum. Dizginleri gevek tutarak, bam nmde, uzun bir sre atla gezindim; neden sonra,
kendimi hi bilmediim bir yerde buldum. Atm geri evirerek yolu aramaya baladm. Bitkin dm
atmn stnde bitkin bir ekilde Kislovodsk'a vardmda gne batmak zereydi.
Uam, Werner'in geldiini syledi, iki tane not uzatt bana: Biri Werner'den, teki... Vera'dan.
156
Peorin'in Gnl
Birinciyi atm; yle diyordu:
"Her ey mmkn olduu kadar iyi halledildi: Paralanm ceset getirildi; kurun, gsten karld.
Herkes bu lmn bir kaza sonucu olduuna inanyor; yalnz blge kumandan kavganz duymu olacak
ki ban sallad, ama bir ey demedi. Aleyhinize hibir delil yok; rahat uyuyabilirsiniz... Becerebilirsiniz...
Hoa kaln."
Uzun bir sre ikinci notu okuyamadm... Vera ne syleyebilirdi bana?... iimde kt bir nsezi vard.
te, her kelimesi aklma bir bir kazlan mektubu:
"Birbirimizi bir daha hi grmeyeceimize kesinlikle inanarak yazyorum sana. Yllarca nce senden
ayrlrken yine ayn eyi dnmtm; ama kader beni ikinci bir kere denemek istedi. Bu snav baaryla
atlatamadm: Zayf yreim alt sese boyun edi yine. Beni bu yzden kmsemezsin, deil mi? Bu
mektup hem bir ayrl mektubu olacak hem bir aklama: Seni seveliberi iimde biriken eyleri aklamak
zorundaym gibi geliyor. Seni sulayacak deilim hangi erkek olsa byle davranrd; sen, beni kendi maln
olarak, sevinlerinin, tedirginliinin, zntlerinin, durmadan deien bu duygularn kayna olarak grdn;
bunlarsz hayat skc ve tekdze olurdu. Bunu ta batan beri biliyordum; ama mutsuzdum, ben de bir gn
davranm deerlendirirsin umuduyla, artlara gre deimeyen sevecenliimi anlarsn umuduyla
kendimi feda ettim. O zamandan bu yana ok vakit geti. Senin ruhunun btn gizli kapakl yanlarn
kavradm... ve anladm ki umudum bounaym. ok buruldum tabii! Ama akm, yreimle ylesine
birlemiti ki, o da karard, ama snmedi.
Bir daha karlamamacasna ayrlyoruz; senden baka kimseyi sevmeyeceimi bilmelisin: Ruhun olanca
hazinesini, gzyalarn ve umutlarn senin urunda tketti. Seni bir kere sevmi olan kadn, baka
erkekleri kmsemeden.edemez, onlar
157
dan daha iyisin diye deil, yok canm! Ama senin yaradlnda kendine zg bir ey var, gururlu, esrarl
bir ey. Ne sylersen syle, altedilmez bir g var sesinde. Hi kimse senin gibi durmamacasna sevilmek
isteyemez: Kimsede ktlk bunca ekici deildir; kimsenin bak bylesi bir mutluluk vaat edemez,
kimse stnlnden bu derece ustalkla yararlanamaz, stelik kimse gerekten senin kadar mutsuz
olamaz, nk kendini aksine inandrmaya bu kadar aba gstermemitir.
imdi, buradan alelacele gidiimin nedenlerini anlatacam: Senin iin nemsiz eyler, nk yalnz beni
ilgilendiriyor.
Bu sabah, kocam odama geldi ve Grunitski'yle tartmanz anlatt. Herhalde yzm ok bozulmu
olacak; nk uzun uzun beni inceledi. Bugn dveceini ve buna benim sebep olduumu dndke
az kalsn baylacaktm; delireceimi bile sandm... Ama imdi mantm alt iin sa kalacandan
eminim: Bensiz lmen imknsz bir ey, imknsz! Kocam, uzun sre odada dolat durdu. Bana ne
sylediini bilmiyorum, ne karlk verdiimi hatrlamyorum imdi... Yalnz seni sevdiimi syledim. Bir de
unu hatrlyorum: Konumamzn sonuna doru bana feci bir hakaret ederek odadan kt. Arabann
hazrlanmas iin emir verdiini duydum... U saattir pencerenin banda senin dnmeni bekliyorum...
Biliyorum hayattasn, lemezsin sen!... Araba neredeyse hazr... Allahasmarladk... Bittim ben, ama ne
zarar var? Beni hep hatrlayacan, seveceini demiyorum, yalnz hatrlayacan bir bilsem...
Allahasmarladk... Biri geliyor... Bu mektubu saklamam gerek...
Meri'yi sevmiyorsun, deil mi? Onunla evlenmeyeceksin? Bak, benim iin bu fedakrl gze almalsn:
Senin urunda her eyimi kaybettim..."
lgnlar gibi kapya atldm, avluda gezdirilen erkez atma atlayarak drtnala Pyatigorsk'a doru yola
ktm. Durmadan soluyan, kpklerle kapl atm hi acmadan krbalyordum:
158
Peorin'in Gnl
Hayvan, tal yolda rzgr gibi uuruyordu beni.
Gne, bat dalarnn tepelerine km kara bir bulutun arkasna girmiti bile; boaz kararmt, hava
slakt. Podkumok Irma, talarn stnden geerken skc, tekdze sesler karyordu. Pyatigorsk'a ge
varp onu bulamamak dncesi, bir eki gibi iniyordu yreime. Onu bir dakikack grebilmek, bir
dakikack daha, onunla vedalaabilmek, elini tutabilmek... Dua ediyor, lanetler savuruyor, alyor,
glyordum... Hayr, hayr, hibir ey zntm, umutsuzluumu dile getiremez! Vera'y ebediyen
kaybetme ihtimaliyle yz yze gelince, onun benim iin dnyada her eyden deerli olduunu anlamtm
hayattan da, ereften de, mutluluktan da! Kafamda nasl lgnca tasarlar dolayordu, artk Tanr bilir...
Bu srada drtnala gidiyor, boyuna kamlyordum atm. Bir aralk, atmn daha sk soluduunu hissettim;
dmdz yolda bir iki kere tkezlemiti. Bir Kazak ky olan Yesentuki'ye mil kalmt; orada at
deitirebilirdim.
Atm on dakika daha dayansayd her ey yoluna girecekti! Ne yazk ki kk bir sel yatandan geerken
karmza kan ilk sarp dnemete yere yuvarland. Hzla yere atladm, onu kaldrmaya altm,
dizginlerine asldm, ama bouna. Kenetlenmi dilerinin arasndan glkle duyulabilecek bir inilti kt;
birka dakika sonra lmt. Son umudumu da yitirmi, tek bama istepte kalmtm; yayan gitmeye karar
verdim; ama dizlerim tutmuyordu. Gnn heyecanlarndan ve uykusuzluktan bitkin derek slak otlarn
arasna attm kendimi, ocuk gibi alamaya baladm.
Uzun zaman kprdamadan yattm; gzyalarm, hkrklarm tutmaya almadan ac ac aladm.
Gsm atlayacakt sanki; btn salamlm, soukkanllm uup gitmiti; ruhum bitkindi, mantm
durmutu; o anda beni biri grecek olsayd, tiksintiyle ban evirirdi.
159 .
iyle da rzgr yanan bam serinletip de aklm almaya balaynca anladm ki kaybolmu
mutluluun peinden komak faydasz, sama bir ey. Ne istiyordum sanki? Onu grmek mi? Ne iin?
Aramzda her ey bitmemi miydi? Yasl bir ayrlk p anlarma bir ey katacak deildi ki; zaten ondan
sonra ayrlmak daha da g gelirdi bize.
Yalnz, alayabilmem houma gitti. Belki de altst olmu sinirlerime, uykusuz bir geceye, birka dakika
tabanca namlusu karsnda beklemi olmaya ve bombo mideme borluyumdur bunu.
Her eyde bir hayr var! Acm, askerlik deyimiyle, bende mutlu bir artma hareketi yapt. Gzyalar
salk iin yararldr, hem belki de ata binmeseydim, o on millik yolu yayan dnmek zorunda kalmasaydm,
o gece de gzme uyku girmezdi.
Kislovodsk'a sabahn beinde vardm, kendimi yataa attm ve Napolyon'un Vaterlo'dn sonraki uykusuna
benzer bir uykuya daldm.
Uyandmda hava kararmt. Ak pencerenin karsnda oturdum, erkez kaputumun dmelerini
zdm; da rzgr o ar bitkinlik uykusundan sonra bile yatmayan gsm serinletti. Uzakta,
rman tesinde, suyu glgeleyen sk kavaklarn tepelerinde kalenin, mahallenin klar yanp snyordu.
Evin penceresinde t kmyordu. Prensesin evi karanlklara gmlmt.
Doktor geldi; kalar atkt; her zamankinin aksine elini bana uzatmad.
-Nereden geliyorsunuz, doktor?
-Prenses Ligovskiy'nin evinden. Kz hasta bir sinir krizi geirmi... Ama asl mesele o deil: ilgililer
phede, hibbir ey ispat edemeseler bile size daha dikkatli olmanz tlerim. Prenses bugn bana kz
yznden dello ettiinizi bildiini
160
Peorin 'in Gnl
syledi. O kk ihtiyardan renmi, ad neydi canm? Siz Grunitski'yle lokantada atrken o da
yannzdaym. Sizi uyarmaya geldim. Hoa kaln. Birbirimizi bir daha grmeyeceiz sanrm: Sizi baka
bir yere gnderecekler.
Eikte duralad. Elimi skmak istiyordu; eer ben ufack bir yaknlk belirtisi gsterseydim boynuma
atlacakt; ama put gibi durdum o da gitti.
Aln size, ite insanlar! Hepsi byledir. Bir davrann kt yanlarn nceden bilirler. Size yardm ederler,
t verirler, hatta baka kar yol olmadn grerek desteklerler bile sizi, ama sonra iin iinden
syrlverirler ve btn sorumluluu yklenmek cesaretini gsterenden fkeyle yz evirirler. Hepsi
byledir, en inceleri, en zekileri bile.
Ertesi gn, komutanlktan N... Kalesine hareket emrini aldktan sonra, yal prensesi yoklayp
Allahsmarladk demek istedim.
Sylenecek zel bir eyim olup olmad sorusuna, kendisine mutluluk dilediim falan karln alnca
ard.
-Bense sizinle ciddi eyler konuacaktm. Ses karmadan oturdum.
Sze nasl balayacan kestiremiyordu besbelli. Yz al al oldu, tombul parmaklarn sinirli sinirli masaya
vuruyordu; sonunda kesik cmlelerle sze balad:
-Beni dinleyin Msy Peorin, sizin soylu bir insan olduunuzu sanyorum.
Eildim, selam verdim.
-Hatta bundan eminim, diye devam etti, davranlarnz her ne kadar garipse de... Belki benim aklma
gelmeyen nedenler vardr, ama imdi o srlar bana amak zorundasnz. Kzm iftiralara kar
savundunuz; onun uruna dvp lm gze aldnz. Cevap vermeyin. Biliyorum, Grunitski ld diye
(istavroz kard) bunu itiraf etmeyeceksiniz imdi. Tanr onu ba
161
lasn, umarm sizi de balar!... Bunlar beni ilgilendirmez.. Sizi sulamak elimden gelmiyor, nk
bilmeden de olsa, bunlara yol aan lazmdr. Bana her eyi syledi... Sanrm her eyi. Siz kendisine
aknz sylemisiniz, o da sizi sevdiini aklam. (Szn burasnda prenses derin bir soluk ald.) Ama
kzm hasta; bunun sradan bir hastalk olmadn biliyorum! Gizli bir znt kemiriyor onu; bir trl ne
olduunu sylemiyor, yalnz ben bu zntnn nedeninin siz olduunu biliyorum... Dinleyin beni, belki de
yksek mevki, ya da byk servet aradm sanyorsunuzdur. yle dnmeyin! Ben yalnzca kzmn
mutluluunu isterim. Sizin imdiki durumunuz pek parlak deil ama ilerde dzelebilir: imknlarnz var.
Kzm sizi seviyor; kocasn mutlu klabilecek ekilde yetiti. Ben zenginim, o da benim tek ocuum...
Syleyin bana, neden karar veremiyorsunuz?... Biliyorsunuz, bunlar size sylemeneliydim aslnda, ama
yreinize ve namusunuza gveniyorum.. Unutmayn, bir tane kzm var...
Alamaya balamt.
-Prenses, dedim, size karlk vermeme imkn yok. Ltfen kznzla ba baa grmeme izin verin.
iskemlesinden heyecanla frlayarak, -Asla! diye haykrd.
-Nasl uygun grrseniz, dedim ve kalkmaya hazrlandm. - Dnd, beklemem iin iaret etti ve
odadan kt.
Be dakika geti; kalbim hzla arpyordu, ama dncelerim salamd, kafam yerindeydi. Gzel Meri iin
gsmde hi olmazsa bir ak kvlcm aradm, ama bouna.
O srada kap ald ve Meri ieri girdi.Tanrm! Grmeyeli ne kadar da deimiti onu son grdmden bu
yana ok mu gemiti?
Odann ortasna gelince sendeledi. Hemen yerimden frladm, kolumu uzatp onu koltua doru gtrdm.
162
Peorin 'in Gnl
Karsnda durmu, yzne bakyordum. Uzun bir sre ikimiz de konumadk. Mthi bir hznle dolu
gzleri, gzlerimde umuda benzer bir eyler aryordu; solgun, kenetli duran zarif elleri ylesine ince ve
saydamd ki ona acdm.
-Prenses, dedim, sizinle alay ettiimi biliyorsunuz, deil mi? Beni kmsemeniz gerekir.
Hastalkl bir krmzlk sard yanaklarn. Devam ettim:
-Demek ki beni sevemezsiniz... Ban evirdi, dirseini masaya dayayarak eliyle
yzn rtt; galiba gzleri yala doluydu.
-Tanrm! diye fsldad glkle duyulabilir bir sesle. Dayanlmaz bir eydi bu: Bir dakika daha srse,
ayaklarna
kapanacaktm.
-Kendiniz de gryorsunuz, dedim mmkn olduu kadar sert bir ses ve zoraki bir glmseyile, kendiniz
de gryorsunuz ki sizinle evlenemem. imdi bunu isteseniz bile ok gemez, piman olursunuz.
Annenizle konumam, sizinle aka, hatta kabaca hesaplamam gerektirirdi. Galiba anneniz hayal
dnyasnda yayor: Siz kolaylkla onu kendine getirebilirsiniz. Sizin gznzde iren, sefil bir insanm,
ama unu da itiraf edeyim ki, sizin iyiliiniz iin yapabileceim tek ey bu. Gryorsunuz, size gre ok
aalardaym. imdiye kadar beni sevdinizse bile, imdiden sonra beni aalayacaksnz. Haksz mym?
Bana dnd, yz mermer gibiydi; yalnz gzleri prl prl yanyordu.
-Sizden nefret ediyorum! dedi.
Teekkr ettim, karsnda saygyla eilerek ktm.
Bir saat sonra posta arabas beni hzla Kislovodsk'tan uzaklatnyordu. Yesentuki'ye birka mil kala, yol
kenarnda, atmn leini grdm. Oradan geen bir Kazak eyeri alm olmalyd;
163
eyerin bulunduu yere, l hayvann srtna iki karga konmutu, iimi ektim, bam te yana evirdim.
imdi burada, bu can skc kalede, sk sk gemii hatrlyor, kaderin bana izdii yoldan neden
gitmediimi soruyorum kendi kendime; o yolda durgun sevinler ve i huzuru bekliyordu beni. Yok, hayr!
yle bir hayata katlanamazdm ben! Ben, bir korsan kadrgasnn gvertesinde domu bym bir
denizci gibiyim. Denizci ruhu frtnalara ve savalara alktr, kyya atlnca, glgelik onu ne kadar ekerse
eksin, gne ne kadar dinlendirirse dinlendirsin can sklr, ii ezilir. Btn gn boyunca kumsalda
dolar, dalgalarn tekdze mrltsna kulak verir, sisli ufuklar kolaan eder. Acaba mavi denizi boz
bulutlardan ayran o soluk izgide, nceleri mart kanad gibi duran, ama sonra, yava yava dalgalarn
kpklerinden syrlarak usulca ssz rhtma yanamaya alan o zlenen yelkenli belirecek midir?
164
3Kaderci
Bir zamanlar, cephemizin sana den bir Kazak kynde iki hafta kalmtm. Ayn kyde bir piyade
taburu da bulunuyordu; subaylar akamlar srayla birbirlerinin evlerinde toplanp kt oynuyorlard.
Bir keresinde bostondan bkp ktlar masann stne frlattktan sonra Binba S...'nin evinde uzun bir
sre oturmutuk. Konuma, her zamankinin aksine, elenceliydi, insann alnyazsnm gkte yazld
konusundaki Mslman inancnn biz Hristiyanlar arasnda da birok taraftar bulduu gereini
tartyorduk; herkes ya bunu dorulamak ya da yalanlamak iin birtakm olaanst olaylar anlatyordu.
-Btn bunlar bir eyi aydnlatmyor ki baylar... dedi yal Binba. Herhalde hibiriniz dncelerinizin
doru olduunu pekitirmek iin anlattnz olaylar gznzle grdnz syleyemezsiniz.
Biroumuz,
-Tabii grmedik, dedik, ama inanlr kimselerden duyduk...
-Sama sapan eyler bunlar! dedi birisi. lmmzn ne zaman olduunu gsteren listeyi gren o
gvenilir kimseler
165
nerde? Hem kader diye bir ey varsa, neden zgr bir irade ve akl verilmi bize, neden hareketlerimizin
hesabn vermek zorundayz?
O anda odann kesinde oturmakta olan bir subay ayaa kalkt ve yava admlarla masaya doru gelerek
odada bulunanlar durgun, ciddi bir bakla szd. Soyadndan da anlald gibi Srp asllyd.
stemen Vuli'in d grn, kiiliine tamtamna uyuyordu. Uzun boy, karayaz bir yz, siyah salar,
siyah, keskin gzler, rkna zg geni fakat dzenli bir burun, dudaklarndan bir an eksilmeyen mahzun,
souk bir glmseyi... Bunlarn hepsi, kaderin kendisine arkada olarak verdii kiilerle hibir dnceyi,
hibir tutkuyu paylaamayan zel bir yaratk havasn veriyordu ona.
Cesurdu, az ama z bir konuma tarz vard; kendisiyle ve ailesiyle ilgili srlar hi kimseye amazd; arap
imezdi fazla; Kazak kzlarna ilgi gstermezdi. (Kazak kzlarn grmeyenler onlarn ne kadar ekici
olduklarn akllarna bile getiremezler.) Sylenirlere gre Albayn kars onun anlaml gzlerine kar
kaytsz deilmi; ama biri bunu azna alacak olsa, Vuli iyice ierlerdi.
Sr olarak saklamad tek tutkusu vard, kumar. Yeil uhal masaya bir oturmayagrsn, her eyi
unuturdu, ounluk kaybederdi de; ama yakasn brakmayan kt talih, inadn krklemekten baka ie
yaramyordu. Denilenlere baklrsa, bir gece harekat srasnda, yastk stnde vist oynayanlara bankoluk
ediyormu; ans da mthi yaver gidiyormu. Anszn tfek sesleri iitilmi, tehlike iareti verilmi; herkes
silahna sarlm. Vuli, yerinden bile kmldamadan oyunculardan birine, "Rest eksene!" diye
baryormu. br, can kaygsyla dar frlarken, "Yediliye gidiyorum!" diye cevap vermi. Vuli, genel
karmaaya kulak asmam, ktlar amaya devam etmi; bir de bak
166
Peorin 'in Gnl
m, ateli oyuncunun yedilisi kmasn m?
Snra vardnda bir mermi yamurudur gidiyormu. Vuli, een kurunlarna, kllarna aldrmadan
ansl kumarbaz aram. Sonunda, onu, dman ormandan pskrtmekte olan avc hattnda grm:
"Yedili kazand!" diye haykrm, yanna giderek ona czdann uzatm br istedii kadar orada deme
yaplmasnn yersiz olduunu sylesin. Bu tatsz devi yerine getirdikten sonra peine askerleri de takarak
ileri atlm ve harektn sonuna kadar serinkanllndan bir ey kaybetmeden eenleri ate yamuruna
tutmu.
stemen Vuli masaya yananca herkes sustu; umulmadk bir k bekliyorduk.
-Baylar, dedi (sesi, her zamankinden bir perde aa olmasna ramen, sakindi) baylar, bu bo
tartmalarn ne gerei var? Delil mi istiyorsunuz? Sizi kendi stmde bir deneme yapmaya aryorum:
Bakalm insan, hayatn istedii gibi kullanabilir mi, yoksa her birimizin bir alnyazs m vardr?.. Kim
gelecek?
-Benden paso, benden paso! Sesleri ykseldi her yandan. Amma da garip adam! Kimin aklna gelir bu!...
-Bahse girmeyi teklif ediyorum, dedim akayla.
-Ne biim bir bahis bu?
-Ben alnyazs diye bir eyin olmadn ileri sryorum, dedim ve on be yirmi altn, ksacas cebimde ne
kaldysa hepsini, masann stne boalttm.
Vuli, bouk bir sesle,
-Ben de kabul ediyorum, dedi. Binbam, siz hakem olacaksnz, ite size on be altn; geriye kalan be
altn bana olan borcunuzdan bunlara eklerseniz ok sevinirim.
-Peki, dedi Binba, yalnz meselenin ne olduunu kavrayamadm. Nasl zmleyeceksiniz bunu?
Vuli, ses karmadan Binba'nn yatak odasna yneldi, biz
167
de peinden. Silahlarn asl durduu duvara yrd, boy boy tabancalardan rastgele birine uzand;
ividen kurtard. Bir ey anlayamamtk, ama horozu kaldrp da namluya barut doldurunca subaylar
dayanamayarak haykrdlar, eline yaptlar.
-Ne yapmak istiyorsun sen? Bak, delilik derler u senin yaptna? diye haykrdlar.
Kollarn kurtararak,
-Baylar, dedi yavaa, hanginiz benim iin yirmi altn demeyi gze alyor?
Hepsi susup kenara ekildiler.
Vuli br odaya geti ve masann bana oturdu; biz de arkasndan masaya yneldik. Bayla, yanna
oturmamz iaret etti. Ses karmadan istediini yerine getirdik; o anda stmzde tuhaf bir egemenlik
kazanmt. Gzlerinin iine baktm; pheci bakm sakin, sabit bir bakla karlad, soluk dudaklaryla
glmsedi; yleyken ben btn soukkanllna ramen onun soluk yznde lmn izlerini
grebiliyordum. Sk sk rastlammdr birok usta sava da bu inancma katlrlar-bir iki saat iinde
lecek birinin yzn, genellikle, kanlmaz yazgsnn garip izlerini tar; tecrbeli bir gz bunu hemen
fark eder.
-Bu gece leceksiniz, dedim ona.
abucak dnd, ama telasz ve sakin bir sesle karlk verdi: -Belki, belki de deil... Sonra
Binba'ya,
-Tabanca dolu mu? diye sordu.
' Binba aknlktan unutmutu.
-Yatan baucunda asl durduuna gre mutlaka doludur.
-Yapma imdi Vuli dedi birisi, adam m kandryorsun?
-Tatsz bir aka, diye atld bir bakas. Bir nc,
-Bee elli bahse girerim ki tabanca dolu deildir! diye haykrd.
168

Peoririin Gnl
Yeni yeni bahislere girildi. ' Bu uzun merasim canm skmt.
-Bana bak, dedim, ya kendini vurur ya da tabancay yerine asarsn, biz de evlerimize gideriz.
-Doru! diye haykrdlar. Hadi gidelim artk. Vuli, tabancann namlusunu alnna dayayarak,
-Baylar, ltfen yerinizden kmldamayn! dedi. Herkes, sanki ta kesilmiti.
-Msy Peorin, dedi Vuli, desteden bir kt seip havaya atn.
Dn gibi hatrmda: Desteden ektiim kt, kupa beyiydi; aldm, havaya frlattm. Herkes soluunu
tutmutu; btn gzler, korku ve garip bir merak iinde, tabancaya ve havaya frlatlm iskambil kdna
gidip geliyordu durmadan; havada dalgalanp usulca yere inen, o kader tayin edecek iskambil kdna.
Kt masaya deer demez Vuli tetii tekti... Tabanca patlamad!
-kr Tanrya, dediler, dolu deilmi... -Yine de bir bakalm biz, dedi Vuli.
Tetii tekrar drd, pencerenin stnde asl duran kaskete nian ald. Tabanca ate ald; oda dumanla
doldu. Duman daldnda kasket yerinde yoktu. Tam ortasndan delinmiti; kurun duvara girmiti.
dakika kadar hibirimiz azmz aamadk. Vuli, mthi bir soukkanllkla altnlarm kesesine indirdi.
Tabancann ilk keresinde neden ate almad konusunda bir tartmaya giriildi. Bazlar, tabancann
tutukluk yaptn ileri srdler; bazlar ise ilk barutun nemli olduunu, sonradan Vuli'in yeni barut
koyduunu fsldadlar; ama bu son dncenin yanl olduunu, nk bu sre iinde gzlerimi
tabancadan bir an bile ayrmadm syledim.
-ansl bir kumarbazsn! dedim Vuli'e.
. 169
Tatl tatl glmseyerek,
. -Hayatmda ilk defa, dedi. Bu, deme kt oyununu aratmyor.
-Ama azck tehlikeli.
-Ha sahi!... Alnyazs var mym?
-Alnyazsna inanrm inanmasna, gelgelelim bu gece neden bana mutlaka lecekmisin gibi geldi, onu
bilemiyorum.
Bir dakika nce kendi alnna tabanca dayayan u adam bu sz stne dpedz bozulmutu; yz
kpkrmzyd.
Yeter artk! dedi ayaa kalkarak. Bahis bitti; bundan sonra syledikleriniz yersiz kayor.
Kasketini alp kt. Bu, nedense tuhaf geldi bana; meer bouna deilmi.
ok gemeden herkes kt; Vuli'in gsterileri stne fikirler yrtmekten geri kalnmad: Hepsi benim
kendini vurmak zere olan bir adama kar bahse girimekle bencillik ettiimde birletiler: Sanki ben
olmasaymm o byle sudan bir frsat bulamazm!
Yrenin ssz sokaklarndan eve doru yryordum. Kpkrmz dolunay, bir yangn klyla atlarn girintili
kntl izgisi stnde ykseliyordu; yldzlar, koyu mavi gkyznde parldyordu. Bir zamanlar, toprak
kavgas ya da sudan haklar gibi birtakm gndelik sorunlarmzda tanrsal glerin sz sahibi olduunu ileri
sren bilginlerin yaadn dndke glmemek iin kendimi g tutuyordum. Neye yaramt btn
bunlar? O bilginlerin zekalaryla aydnlanm, yalnzca onlarn savalarn ve enliklerini aydnlatmaya
yaram u kandiller her zamanki gibi alev alev yanmaktalar, oysa o tutkularla umutlar, sahipleriyle birlikte,
tpk en bir gezgincinin ormann kenarnda yakt kk bir ate gibi snp gittiler! te yandan, saysz
varlklaryla btn bir gn kendilerini sessiz, fakat deimez bir sevecenlikle gzetmesinden kim bilir
nasl tat almlardr!
170
Peorin 'in Gnl
Oysa biz, onlarn yeryzn inan ya da gurur, haz ya da korku tanmadan tepen zavall torunlar (tek
korkumuz, kanlmaz son aklmza gelince iimize ken korkudur) artk btn insan soyu iin de, kendi
mutlulumuz iin de byk fedakrlklara giriemiyoruz, nk mutluluun imknsz olduunu rendik;
bylece, tpk dedelerimizin bir aldantan baka bir aldana srklenileri gibi biz de bir pheden
brne kaytszca geiyoruz. Ama bizde ne onlarn umutlar var, ne de insanla ya da kaderle yaplan
savata duyulan o belirsiz, ama tadna doyulmaz heyecan.
Buna benzer sryle ey geti aklmdan. stlerinde fazla kafa yormadm; byle soyut dncelere
aldrmam, sonucu yoktur ki soyut dncelerin. Delikanlyken durmadan hayal kurardm; ele avuca
smaz, doymak bilmez hayal gcmn biimlendirdii bazen kararan, bazen prl prl yanan grntleri
nasl severdim! Onlardan geriye ne kald? Korkun bir ryayla cebellemenin bitkinlii gibi bir bitkinlik ve
pimanlklarla dolu silik bir an. Bu bo abada, gerek hayatn can damar saylan ruh ateini, irade
direncini tkettim. Hayata, onu btn ayrntlarna kadar kafamda yaayarak atldm ve tpk nceden
okunmu bir kitabn kt bir taklidini okur gibi bunaldm, tiksinti duydum.
Akamki olay beni iyice etkilemi, sinirlerimi bozmutu. imdi, alnyazsma kesin olarak inanp
inanmadm bilemiyorum; ama o akam yrekten inanyordum; deliller apak ortadayd ve ben
atalarmzla alay etmeme, onlarn kaypak gkbilimine glp gememe ramen elimde olmadan onlarn
izinden gitmitim. Yalnz, bu tehlikeli yolda zamannda durmay becerdim; hibir eyi kr krne
yadsmamak, hibir eye gzbal inanmamak ilkesine uyarak metafizii bir kenara attm, bastm yere
bakmaya baladm, iyi ki tetikte olmaya almn: Neredeyse decektim; anszn tombul, yumuack,
ama galiba
171
cansz bir ey takld ayama. Eildim. Ay, yolu batan baa aydnlatyordu; ne greyim? nmde, klla
ikiye ayrlm bir domuz yatmyor mu? Daha incelemeye vakit kalmadan ayak sesleri duydum. Yan
sokaktan iki Kazak koarak geliyorlard; bunlardan biri yanma yaklaarak bana domuz kovalayan sarho
bir Kazaa rastlayp rastlamadm sordu. Rastlamadm syledim, ama fkesine hedef olan
hayvancaz iaret ettim elimle.
-Serseri! diye haykrd ikinci Kazak. arab bitirip kafay buldu mu, nne her kan silip sprr. Hadi,
peinden gidelim Yeremi; onu balamak gerek, yoksa...
Uzaklatlar; ben de btn dikkatimi toplayarak yoluma devam ettim ve bama bir i gelmeden evi
buldum.
Yal bir Kazak avuunun evinde oturuyordum; nazikliinin yan sra gen ve gzel kz Nastya yznden
de sevdiim bir adamd bu.
Nastya, her zamanki gibi, gocuuna sarnm, bahe kapsnda beni bekliyordu. Ay, gece ayaznda
morarm tatl dudaklarn aydnlatmt. Beni grnce glmsedi; ama ben baka eyler dnyordum o
anda. Yanndan geerken,
-yi geceler Nastya, dedim.
Bir eyler syleyecekti ama, iini ekmekle yetindi.
Odamn kapsn kapadm, bir mum yakp kendimi yataa attm; her gecekinden daha uzun srd
uykumun gelmesi. Daldmda, tanyeri aarmak zereydi, ama o gece uzun boylu uyumak kaderde
yokmu. Sabah saat drtte penceremi biri yumrulamaya balad. Hemen yataktan frladm: Neler
oluyordu?
-abuk kalk, giyin! diye batryorlard darda. abucak giyinip ktm.
Beni almaya gelen subaylarn de bir azdan,
-Biliyor musun ne oldu? dediler. Yzleri, l yz gibi sapsaryd.
-Ne oldu?
172
.Peorin'in Gnl
-Vuli ldrlm. Sersemletim.
-Evet ldrlm, diye devam ettiler. Hadi abuk olalm.
-iyi ama nereye gidiyoruz?
-Yolda renirsin.
Yrdk. Olay uzun uzun anlattlar; bu arada, Vuli'i, lmnden yarm saat nce yz yze geldii
kanlmaz lmden kurtaran garip alnyazs stne fikirler de yrttler tabii. Vuli tek bana, karanlk
bir yolda gidiyormu. Domuzu bien sarho Kazak karsna km, belki de onu grmeden geip
gidecekmi ama, Vuli birdenbire durmu: "Kimi aryorsun, arkada?" diye sormu. Bunun stne Kazak,
"Seni!" diye haykrarak klcn savurmu, omzundan ta kalbine kadar yarm Vuli'i. Benim karma kan,
katili aradklarn syleyen Kazaklar yetimiler; yaral subay yerden kaldrmlar, oysa o son nefesini
vermek zereymi, tek kelime syleyebilmi: "Haklym." Bu kelimelerdeki gizli anlam yalnz ben
zebiliyordum; beni kastetmiti. Farknda olmadan zavallnn kaderini bilmiim; sezgim yanltmamt
beni, deiik bir anlam tayan yznden sonunun geldiini okumutum.
Katil, kyn dndaki bo bir kulbeye saklanmt: Oraya doru yola ktk. Bir sr kadn alaarak
peimizden geliyordu; arasra, gecikmi bir Kazak sokaa frlyor, yolda kamasn beline takyor, koarak
geiyordu yanmzdan. Bir kargaadr gidiyordu.
Oraya vardmzda kulbenin evresini kalabaln sarm olduunu grdk; kaplarla kepenkler ierden
kilitlenmiti. Subaylarla Kazaklar, kendi aralarnda ne yaplacan tartyorlar, kadnlar alayp szlyor,
dua ediyorlard, ilerinden birinin, ihtiyar bir kadnn lgnca bir umutsuzlukla dolu yz gzme arpt.
Dirseklerini dizlerine dayam, ban elleri arasna alm, kaln bir ktn stnde oturuyordu: Katilin
annesiydi o. A
173
rasra dudaklar kmldyordu... Dua m ediyordu, lanet mi?
Bu karara varp suluyu yakalamak artt. Gelgelelim hi kimse ilk atlm yapmaya cesaret edemiyordu.
Pencereye yanatm, kepengin aralndan ieri baktm.Katil, yz sapsar, yerde yatyordu; sa elinde bir
tabanca tutuyordu, kanl bir kl vard yanbanda. Anlaml gzleri durmadan evreyi kolaan ediyordu;
bazen titriyor, geceki olaylar tamtamna hatrlamyormu gibi ban tutuyordu. Tedirgin baklarnda bir
kararllk yoktu. Binba'ya, neden Kazaklara kapy krp ieri girme emri vermediini sordum; imdi daha
kolayd, sonra, tamtamna ayldktan sonra, g olacakt.
Tam o srada yal bir Kazak Yzba's kapya yanat, ona adyla seslendi; o da karlk verdi.
-Yanl bir i yaptn, Yefimi karde, dedi Yzba. Teslim olmaktan baka aren yok.
-Teslim olmayacam! dedi Kazak.
-Tanrdan kork! Dinsiz bir een deil, namuslu bir Hristiyansn sen, iyi dn. Gnaha girdinse yapacak
ey yok; kaderin dedii olur.
-Teslim olmayacam! diye haykrd Kazak fkeyle; tabancasnn horozunu kaldrdn duyduk.
Yzba, bunun stne ihtiyar kadna dnerek,
-Kadnm, dedi, biraz konu olunla, belki seni dinler... Bu yapt Tanry bsbtn kzdrmaktan baka bir
ie yaramaz. Hem bak, baylar iki saattir bekliyorlar.
ihtiyar kadn, donuk baklarla onu szerek ban iki yana sallad.
Kazak Yzba's bu kere Binba'ya kotu:
-Vasiliy Petrovi, dedi. Ben bu adam tanrm, teslim olmaz; kapy krarsak adamlarmzdan birounu
ldrr. En iyisi ate emri verin. Kepenkte geni bir delik var.
O an, garip bir fikir geti kafamdan. Vuli gibi ben de kade
174
~Peorin'in Gnl
rimi denemek istedim.
-Bir dakika, dedim Binba'ya, onu diri diri ele geireceim. Yzba'ya katili lafa tutmasn syledim;
kararlatrdmz
iareti verir vermez kapy krp yardmma koacak Kazak diktim girie, sonra kulbenin etrafn
dolanp uursuz pencereye doru yrdm. Kalbim hzla arpyordu.
-Seni melun, seni! diye baryordu Yzba. Bizimle alay m ediyorsun sen? Yoksa seni ele
geiremeyeceimizi mi sanyorsun?
Kulbeye yaklap olanca gcyle kapy yumruklamaya balad. Gzm delie dayam, bu ynden
hibir saldr beklemeyen Kazan hareketlerini izliyordum. Birdenbire kepengi kopardm ve pencereden
ieri daldm. Tabanca kulamn dibinde patlad, mermi apoletlerimden birini kopard; ne var ki oday
dolduran duman, dmanmn, yanbanda duran klca uzanmasna engel olmutu. Onu kollarndan
kavradm; Kazaklar odaya daldlar; dakikaya kalmadan katil yakalanm, kollan balanarak muhafzlar
tarafndan gtrlmt. Kalabalk dald. Subaylar beni kutluyorlard; hak etmitim de dorusu.
Btn bunlardan sonra kaderci olunmaz m? Ama insan bir eye kesinlikle inanp inanmadn nereden
bilebilir? stelik sk sk duyularmzn aldann, mantmzn yanln inan sanmaz myz? Ben, pheci
olmay severim: Bu eilim karakter salamln baltalamaz ki...Tam aksine, nme ne kacan
bilmediim zaman daha byk bir cesaretle atlrm. nk lmden daha kt bir ey gelemez bama;
lmden de kamak olmaz!
Kaleye dnnce, bamdan geenleri, gzmle grdm olay Maksim Maksimi'e anlattm, alnyazs
konusunda neler dndn renmek istedim. nce, kelimenin anlamn karamad, ben elimden
geldiince akladktan sonra da ban sallayarak,
175

-Tabii efendim, dedi, olduka kark bir i bu!... Ama bu Asya tabancalar, horozlar iyi yalanmad,
yahut parmakla kuvvetlice bastrlmad takdirde, ate almaz. unu da belirteyim, ben erkez tfeklerini
de pek sevmem.Nedense bizim gibilerin eline yakmyor onlar: Kundak yle kk ki, burnun yanmasn
diye cann kyor... Ama kllarna diyecek yok dorusu!
Biraz dndkten sonra ekledi:
-Yaa, acdm zavallya... Geceleyin neden sarhola konumaya kalkar sanki?... Anlalan alnyazs
buymu!...
Azndan baka bir ey alamadm: Metafizikle ilgili tartmalardan pek holanmyor.
176

You might also like