Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 163

O N S O Z

YAZKO FELSEFE YAZILARI, yurdumuzdaki ve dardaki


felsefe ve kuram etkinliklerini duyurmak, tantmak amacm g
dyor. zellikle dnrlerimizin, yazarlarmzn, bilim ve sanat
adamlarmzn, kuramsal yazlarn yaymlayarak, imdiye ka
dar byk lde duyulan bir eksiklii gidermeye yneliyor.
YAZKO FELSEFE YAZILARI, her eyden nce yerli dn
rnlerinin sergilendii bir alan olacak. Biimsel olgunluuna
yani kendi diline kavumu olan Trke felsefenin, dnsel kim
liini bulmas ynnde harcanan abalarn gn na kma
sna katkda bulunmaya alacak. Daha nce bu alanda har
canm abalan tantmak iin Tanzimat'tan bu yana felsefe ve
kuram diye adlandrlabilecek almalarn nesnel bir biimde
irdelenmesine ynelecek. Bu tr bir almann genel ereve
sini verecek ve bir tr dkmn yapacak olan Trk Felsefe
Yaynlan Bibliyografyasn hazrlamaya alacak.
Aynca, felsefeye ilgi duyan okurun gereksinimlerini gz
nnde tutarak, kuramsal dnceye yaklamasn, bu alanda
temel bilgilen edinmesini salayacak telif ve eviri yazlar ya
ymlayacak. Bat ve Dou felsefelerinin tarihine ilikin iki ya
ptn evirisini II. Kitapta yaymlamaya balayacak. Yine ayn
dorultuda klasik felsefe metinlerinden rnekler vererek oku
run byk filozoflarn dnce dnyasna yaklama olanan
yaratmaya alacak. Trke felsefe terimleri zerindeki eleti
rel alma da bu ereve iinde yer alacak. Seilecek belli terim
ler zerinde yaplan aklamalardan sonra, bu terimler genel tar
tmaya ve eletiriye sunulacak. Bylece, terimlerin seimi ve
ieriklerinin aklanmas konusunda genel bir dnce birliine
varlmaya allacak.
YAZKO FELSEFE YAZILARI'n yazlarn derlendii bir
dergi yerine kitap olarak sunmamzn nedeni kitabn daha kal
c olma niteliine baldr. Dergilerin saklanmas ve biriktiril-
mesinin daha g olduunu dnrsek YAZKO FELSEFE YA-.
ZILARI, bu zelliiyle, kitaplnzda yer almas gereken ve
bavuru zellii-olan bir felsefe kitapl oluturacak. Bilindii
gibi yabanc lkelerde de bilimsel ve felsefi yaynlar ayr kitap
lar olarak yaynlanp okura sunuluyor.
Biz de ayn yntemi izliyoruz. Bylece felsefe sorunlar ko
nusunda bir kitaplk oluturacak kitaplarmzn birincisini siz
lere sunmu oluyoruz.
YAZKO
BLMN VE BLMSEL
DSPLNLERN EVRM STNE*
NUSRET HIZIR
Klasik lka biliminin kurulmasnda u iki kavram gze ar
par:
Eidos (somut gr),
Logos (anlaml sz).
Bu iki kavram lka biliminin genel olarak lka'da her
gerek bilginin (episteme'nin) zorunlu koullardr.
Somut gr olmadan Logos olamayaca gibi, somut gr
n dilde izdm olan Logos olmadan da bilim olamaz.
Dikkat edilince grlr ki, bu iki kavram birer ayr btn ola
rak bir arada durmakta ve belirli bir temel-koulu meydana ge
tirmektedir. rnein, birinin oalmasyla brnn azalmas gi
bi bir durum sz konusu olmamaktadr.
Gerek bilgiyi Eidos ile Logos'a dayandrma olay, lka'da
ve Ortaa'da baat gr olarak sregelmitir. Ama bunun ya
nnda (Arkhimedes, Heron, Deophant gibi bamsz lka bilgin
lerinden hi sz etmiyorum), slam bilginlerinden esinlenen tr
l Ortaa dnrlerinde; rnein bir Roger Bacon'da deneysel
bilginin stnlne yer verilmekte, Eidos'un karl olan de
neysel bilgi, Logos'un karl olan akla dayanan bilginin kar
sna konarak deerlendirilmekte, bylece gerek bilgide bunla
rn hangisi stndr? sorusu ve sorunu belirlenmektedir. (Buna
kar yle bir gr ne srlebilir: lka'n byk deneycisi
Aristoteles'te, deneye verilen deer aka meydanda; stelik on
da, akim pay da byk. Bu gre verilecek yant, apak ola-
(*) lkbahar 1978 tarihli bu yas, daha nce hibir yerde yaymlanmam
ve Fsun Altath tarafndan basma hazrlanmtr.
rak udur: Evet, Aristoteles'te deney nemli yer tutmaktadr, an
cak onda, deneyi akla kar deerlendirmenin izi bile yoktur.)
Deney ile akl bylece, rtaa'da ve Rnesans'n ilk ylla
rnda yapld gibi, birbirleriyle karlatrlnca, zamanla ikisi
bir arada sreklilik kazanyor, biri brnn karl (korrelat')
oluyor.
ki korrelat, birbirinin nesidir? Deneyseli ele alalm: Bu
nun deillemesi, deneysel-de'div. Bu ise, deneysel olmayanlarn
btnnn snfdr; oysa snfn belirli bir esi olarak deney
sel in karsnda ok daha somut olan belirli bir kavram (sn
fn bir esi olan) ; Ussal (aklla temellendirilen), bulunuyor. Us
sal ise, deneysel in karsnda, onun eliii deil, kart'd.w. te
bu iki kart, bir kavram ifti'ni meydana getirir. Kavram iftleri
her zaman bir tek konuya uygulandndan, elerindeki kart
l uygulandklar alana da gtrrler. Gtrdkleri nedir?: Ge
rilim.
Kavram iftlerinden birka rnek:
lem-Kaplam: Kavramlarn birbirleriyle ters orantl olabil
dikleri, lka'dan bu yana biliniyor. Bu ters orantllm her ko
ulda doru olmad son zamanlarda gsterildi. Demek ki ift
ok az olan bu hallerde ift olmaktan kyor ve iki ayr kav
ram olarak yanyana duruyor kavram ifti olarak kaldnda,
kavramlar bunlarla belirleniyor.
Soyut - Somut: Her kavram belirli lde soyut, belirli ters
lde somuttur. Kimi hallerde sz konusu ikilik, kavram ifti
olmamasna karn yle sanlr; rnein; Intention-Extention.
Intention, belirli bir kavramn (ya da tmcenin) ilem bakmn
dan; Extention, kaplam bakmndan syleniidir. rnein: Zorun
lu doru-mantksal doru (ya da, Carnap'm dedii gibi: Ldo
ru). Demek ki burada, iki kavram birden konuya girmiyor, sa
dece bir eviri salanm oluyor.
Kavram ifti, yalnz kavrama uygulandnda gerilim, geri
lim olarak kalmakta, ama bilime, ksaca bilgisel nermeye, ba
ka deyile, ierikli durumlara uygulandnda, bilimin ne olduu,
nasl gelitii zerinde aydnlatc durumlar meydana getirmek
tedir.
Bunun iin aadaki iki kavram iftini ele alalm:
1. Tip birey,
2. Eidetik gr lemsel gr.
Hazrlk olarak, bilim'den ne anladmz ksaca bildirmemiz
gerekir:
Bilim, gerei bildirmek iddias ile kurulmu bir dizgedir.
Her bilim, doruluklar ne srlen tmceler ile, uygun yntem-
1re gre bu gibi tmceleri balayan tmcelerden meydana gelen
bir btndr. Yani bilim bir dildir.
Nasl bir dil? Bunu kavramak iin aadaki forml incele-
mek yerinde olur:
[(m | D) A (D )( K)3 3 (m 1 K).
Bu formlde;
m : Simge (symbole).
D : Alg, dnce gibi dolayl bilin erikleri
K : gerek (trnak iine koymamn nedeni, gerek'ten ne
anladm stnde uzun uzadya durmayp, onu glo-
bal olarak aldmdandr).
1 : Simge olma
) ( : ift - ierme (ift - koul)
A
: Ve
Formln btn geili (transitif).
Simge ile izdm (projection) arasnda u ayrlk var: zd-
m, iz-drdnn bir imgesini (imaj'm) verir; ve ancak bu
koulu yerine getirirse, izdm olur. Formlmzde (D )( K),
bir izdm rneidir
1
.
Dikkat edilirse, burada gerein yapsndan sz edilmi-
yor. lenmi bilin ierii gerei nasl tam olarak alglyorsa
o, ift-iermenin temelini meydana getirmektedir. Trl idealist
felsefelerin temeli burada yatar. dealizm bu ift-iermeyi; K tam
belirlidir diye yadsmak dolaysyla K'y da yadsmaktr
2
.
Simgeye gelince; simge ile simgelenen arasnda benzerlik zo-
runlu deildir. Yeter ki aralarnda karlkl birebir tekabl (cor-
respondance bi-univoque, bi-univocal correspondance, ein-einden-
tige Zourdnung) bulunsun. Kimi simgeler, simgelediklerine ben-
zerler; bunlar hem simge, hem izdmdrler. Dil bir simgeler
btn' dr ve bu btn, trl ilemler (sentaks; m-| D) ve yo-
rumlarla (semantik; D )( K), gerek stne dnceler ne s-
rer, yani bugnn moda olan terimi ile iddial dr.
Bu iddial dillerde, tip-birey kavram iftini uygulamaya
gemeden nce tipten ne anlaldnn saptanmas gerekiyor.
Tip-birey ilikisi, klasik mantn smf-birey ilikisinden ayr
bir genel-zel ilikisidir. genler snfnda genlerin yalnz or-
tak yan ( doru kenarl kapal ekil olmak yan) alnm, -
genleri ayrt eden zellikler bir yana braklm olursa, tip olan
gende ne kadar im varsa, o tip'e giren gende de o kadar im
vardr. Tip genin kenarlar a, b, c; alar a, , 8 ise, bu tipe gi-
ren genlerin birinde kenarlar, rnein, 4, 5, 6 m.; alar 30, 50,
100 derecedir.
Bilimsel disiplinler denen iddiali dillerin herbiri, belirli l-
de tipletirir bireyletirir; stelik bir de belirli lde soyut
lar somutlar dersek, bundan u anlalr: Her bir bilim iki ayr
ift gerilimin etkisi altnda kurulmutur. te bu yntemsel-on-
tolojik gerilimlerdir ki onun ileriye atlmasn salar.
Bylece, en ok bireylendiren tarihten, en ok tiplendiren
matematie dek, bilimler dzenli bir srada sralanm oluyor.
ki kavram iftinin salad gerilimlerin herbir ifti, gerek
ya da olanakl bir bilimin; daha genel olarak bir bilgisel disipli
nin yerini verir.
AncaJs burada ayrca dikkate alnacak nokta udur: ift ge
rilim, bilimin yalnz belirli bir zaman noktasndaki durumunu de
il, onun srekli bir dinamik durumda olduunu gsterir. ste
lik bununla da kalmaz, bilimin ileriye atlmn salar. nk bi
lim dildir, ama yaayan bu dil canl bir btndr; her canl btn
gibi geliir. Gelimesinin st-yapdaki nedeni ise, kavram iftinin
ya da iftlerinin meydana getirdii gerilim (1er) dir.
Birbirinin eliii olan iki kavramn, anladmz anlamda
kavram ifti olamayacana deindik. Niin? nk bir kavra
mn eliii onun sadece yadsmasdr. A, B'dir karsna eliii
olan A, B-deildir karsa, bunlar birbirlerini silip sprrler; or
tada da hibir ey kalmaz. Oysa A, B'dirin karsna A, B deildir,
ama C'dir gibi bir kart karsa ve her ikisi birden bir konuyu i
leyecek olursa, o zaman ikisi birden konuya yeni bir dinamizm
getirir ve ileriye doru atlma neden olur.
Fichte ile Hegei'in aslnda ontolojik olan diyalektiklerinde
karlatrlanlar, eliikler deil, kartlardr. Ama her nedense,
bu filozoflarn kendilerinde bile iki kavram kartrlmakta, kimi
hallerde kar-savm eliik, baka hallerde kart olduu ne s
rlmektedir. Ama Hegei'in verdii temel-emada durum aktr
ve yanlgya yer yoktur:
Sav : Das Sein ist das Sein (Varlk varlktr)
Kar-sav : Das Sein ist das Nichtsein (Varlk var-olmayan-
dr) deil,
Das Sein ist das Nichts (Varlk hiliktir) 'dir.
Sein ile Nichts kavram ifti, diyalektik gidiin gelimesini,
birlikte uygulanmalar yoluyla salam ve dn, Das Sein
ist das Werdene (Varlk olutur) gtrmtr. Diyalektik, di
namizmini kartla borludur.
Hegel'de kavram iftinin etkisi apak grlyor.
unu hatrlatmakta yarar var: Kant-ncesi dnte alg,
bulank dntr; alg ile dn arasnda ancak derece ay
rl vardr. Kant burada temelli olduunu ne srd bir iki
lik getiriyor: Ona gre bilginin maddesi duyarlk, bilginin biimi
10
(form'u) ise kategoriler'dvc. Kant'tan sonra gelen felsefe, bu da-
lizmi (ikilii) ortadan kaldrmak istiyor. Niin? nk duyarlk
ile kategoriler ayr ayr kavramlardr ve bir kavram iftini mey
dana getirmezler; onun iin dnceleri birlik halinde tutan, on
larn ileriye atlmlarn salayan gerilimi salayamazlar. Bundan
tr de Kant'm, temeli rk olan bu dizgesi, l domu bir
dizgedir.
Bu durum, baka ynden de gsterilebilir: Salt Akln Eletiri-
sfnde Transandantal Diyalektik in en nemli blm olan An-
tinomilerde:
1. Antinomi : Acunun, zamanla uzayda sonsuz, sonlu oldu
unu;
2. Antinomi : Maddenin sonsuza dek blnebilirliliini;
blnemezliini,
3. Antinomi : Acunu yneten bir zgr neden, hayr bir zo
runlu neden olduunu;
4. Antinomi : Acunda koulsuz bir varln varln, yok
luunu; sav, kar-sav olarak karlatryor, Kant.
Bunlarn iinde yalnz 3. Antinomi, kartlar karlatrmak
ta, onu da iki kavram birbirinin Korrelat olarak almadan yap
makta. br Antinomide elikiler sadece karlatrlmakta,
onun iin de dnce havada kalmaktadr.
Hegel'e dnelim: Kant'tan sonra gelen Schelling, Fichte gibi
filozoflarn en tutarls olan Hegel, sz konusu ettiimiz Kant
dalizmi amak istiyor. Bunun iin de, veri olan ile bilginin veri
olana indirgenebilen elerini, bir tek temelde toplamaya al
yor. Niin? nk onun iin Anschauung (somut gr), alg,
duygu, irade, dnten, ierik bakmndan deil, biim (form)
bakmndan ayrlr. Yani, bunlarla dnme, kavram iftini mey
dana getirir.
Kavram ifti ya da iftleri, bilimi uyank tutup onun ileri at
lmlarnn st-yapdaki nedeni (nedenleri) olmakla kalmazlar;
bunlarn, bilimlerin bir btn olarak tarihsel geliimlerindeki rol
leri de byktr.
Gelimenin temelinde:
Eidetik gr lemsel gr ifti yatmaktadr.
Edios-Logos ikiliine ok yakm grnen bu ift, ift olmak
iin zorunlu ve yeter btn koullar yerine getirmektedir. Nite
kim her bilim konusunun ayn zamanda Eidetik ve lemsel ola
rak; daha basit ve kaba sylemek gerekirse, hem deney, hem akl
(matematik) asndan ele alnmas gerektii kabul edilmitir.
Kavram iftinin bilinli olarak uygulanmas, Galileo Galilei
ile balar. Galilei, metodo risolotivo (olay llebilir elere

ayrmak) ve metodo constitutive) (ya da compositivo ) (e
leri bir matematik fonksiyonda toplamak) yntemlerini birletir
mekle, bunlar iice almakla, bilim yntemini savunmakla, Eide-
tik ile slemsel'i kavram ifti klmtr. Kendisinden sonraki bi
lim geliimi, kavram iftinin konularn iinde yaratt gerilimin
sonucu atlmlar olarak yorumlanabilir.
Bylece Eidetik gr ile lemsel grn meydana getirdi
i ift, Galilei ile balyor; balamakla birlikte etkin oluyor. lk
a Eidetik, hem de kabaca Eidetik idi. Yunan'da geometrinin b
yk gelime gstermesi, buna karlk cebirin hi gelimemesi,
aritmetiin bile ilkel durumda kalmas,' bunu gstermektedir.
Ortaada, bu alanda trl devinimlere tank oluyoruz. r
nein slam'da cebirin kurulmas, lemsel'in hazrlanmasnda b
yk admdr. Galilei'den hemen sonra, bilimin ve st-dil olarak
bilgi kuramnn geliimi, Eidetik gr ile lemsel grn, kimi
durumda birinin kimi durumda brnn yengisi ile belirlenen
bir savamn sonucu olarak kabul edilebilir.
Ancak, arada Descartes sorunu var:
Descartes, byk apta bir matematikidir. Onda, lemsel
yann ar basaca beklenebilir. Nitekim onun (haydi, Fransz
dostlarmz memnun etmek iin yle diyelim) kurmu olduu
Analitik geometri, Euklides'in Eidetik gre dayanarak kurdu
u geometri karsnda, lemsel grn kuvveti ile meydana ge
len gerilimin rndr. Ama ayn Descartes'da, fiziksel dnya g
rnde bu halin tersine tanklk ediyoruz: Girdap (tourbillon)
devinimi sonucu rgtlenen ve iine deimezlik'ilkesi olarak Tan
rnn koyduu mxv (kitle arp hz) (Devinim nicelii: Quantit
de mouvement) ile bir saat gibi ileyen evren! Bu grte, devin
gen m xv, btnn kavranmas iin kullanlan saat benzetmesi
karsnda pek clz kahyorl
Kepler'in yasas kavram iftinin her iki yannn gerilim
sonucu eit kudrette bulunduu bir denge durumudur.
Newton'a gelince, onun btn yapt, kavram iftinin yarat
t gerilimin birka yolda birden etkin olmasnn rndr. r
nein: Mutlak uzay, mutlak zaman dncesi, dinamik devinim
kuram gibi lenie! dncenin salt ilemsel kalmasn engelle
yen mantk bakmndan kabulne olanak olmamasna karn,
Eidetik'in neden olduu gerilimin sonucudur. Ama kuramn b
tnnn Galilei ile Kepler'in genellemesi olmas, bir de, kuramn
kuruluunda, diferansiyel ile entegral hesabn bulunup uygulan
mas, iftin savamnda lemsePin baskn ktm dile getirmek
tedir.
Kuvvet, kitle, hz, ivme gibi kavramlar Eidetik grn kaim-
12
Ulardr. Ama Newton fizii bunlar, lemsel dnceye, dayanan
K
ieriklerle doldurmaktadr. Artk kitle =M gibi bir orant olu-
a
K
yor. Kuvvet, bundan kan bir arpm K=Mxa; ivme ise a=
M
gibi bir kesir oluyor. Demek ki kavram iftinin i-savammda
lemsel gr, Eidetik gr yenmitir.
in kuramnda da, Newton-Huygens tartmasnda sz ko
nusu gerilimin yksek bir lye eritiini gryoruz. Newton'un
^emission kuramna kar, Huygens'in dalga kuramnn yelen
mesi; bu kuramn, mla ilgili balca olgular daha tam olarak
aklayabilmesi, yani Eidetik ynn gereksinimini daha iyi doyu-
rabilmesidir, ama neye kar? Ether gibi varl temellendirileme-
yen bir varln kabulne kar!
II
Varsaymmz, yalnz doa bilimi denen disiplinlere zg de
ildir; en geni anlamda bilim tanmna giren her btn iin ge
erlidir. Nitekim, 17., 18. yzyl Avrupa felsefesindeki byk sa
vam; Aklclk (rasyonalizm)-Deneycilik (ampirizm) tart
mas iin de geerlidir. nk bu byk tartma, dnn ge
netik psikolojisi olarak yorumlanabildii gibi, bunda etkin olan
kavram ifti, Akl-Deney diye zetlenebilir.
Savam, trl evrelerden (bir yandan Locke, Berkeley, Hu-
me'dan; br yandan Spinoza, Leibniz'den) getikten sonra
Kant'a geldi. Ama Kant gerek bir sentez deildi.nk, biraz n-.
ce grdmz gibi, temel kavramlar ne gerilimin rn, ne de
gerilimlerin nedeni idi.
Kavram ifti, rnlerini daha sonra vermi ve ok verimli ol
mutur. Hegelcilik, Marksilk; te yandan -tek yanl olarak
Pozitivizm, mantk ampirizm, analitik felsefe, hatta bozulmu
olarak da fenomenoloji, hep onun yakn ya da uzak sonucu
dur (unutmayalm ki kavram ifti, iinde hibir deer yargs ta
mamaktadr) .
Ondokuzuncu yzylda bilimsel gelime, kavram iftinin sa
lad bunalmn tek byk rn gibi grlebilir. Lagrange'm
analitik mekaniki, ilemsel ynn baskn kmas; ama btn
yzyl boyunca deneysel fiziin gelimesi de Eidetik ynn baskn
kmas anlamna gelir.
Termodinamikte, enerjinin korunmas ilkesinde, entropi kav-
13
ramnn kabulnde ve genel olarak kuramsal fiziin geliiminde,
gerilimin daha ok lemselden yana zld grlyor. Ama,
mantk, matematik disiplinlerinin gelimesi gibi durumlar bir
yana, bilimde ve dnte iki eden biri hibir zaman tek ba
na etkin olmamtr.
Bu yzylda, eskiden manevi denen bilimlerde de, iki et
kenin etkinlik orants deiik olmak zere, benzer gerilimlere ve
gerilimlerin sonular olarak benzer atlmlara tank oluyoruz.
Thukydides, Livius, Tacitus, bni Haldun'da, tam bilinli olma
makla birlikte ad olmasa da kendi var olan tarihin anlam d
ncesi, uzun bir kaybolma evresinden sonra, yeniden bir atlm
olarak belirmektedir. Almanya'da Ranke'de, sonra Mommsen'de;
Fransa'da Augustin Thierry'de, Micheiet'de, hele yzyln sonla
rna doru Fustel de Coulanges'da ngiltere'de Carlyle'da kavram
iftinin etkisi, tarihi gerek bir bilim klma atlmlarnda kendini
belirlemektedir.
Yirminci yzylda kavram iftinin gerilimleri; gerilimlerin
sonucu olan atlmlar bsbtn bilinli olmutur.
Varoluuluu (Existentialisme!), iinde iftin etken olma
d bir zel alan sayyorum. Ama, gariptir, bu grn tarihi ele
alnda herhalde tarihten gelen bir zellikle kavram iftinin
devingenliini gryoruz. Varoluuluk, bilinci, acuna ynelik ve
bu ynelimle kendini meydana koyar olarak kabul eder. Bilin,
belirli bir tarihsel acunu kavrar ve bu kavrayla kendini kavrar.
Bize veri olan herey bir anlam tar, ama bu anlam belirli bir
tarihsel durumun (situation'un) anlamdr.
Kavram iftinin tarihteki etkinlii Markskta daha da kuv
vetli olarak grlr. Yirminci yzyln ilk yarsnda Markslar, in
sann tarih iindeki yerine ayrca nem vermilerdir. nsann olu
u varoluuluun sand gibi sama (absurde) bir olumsal
lk (contingence) deildir. Tarihin anlam vardr. kinci Dnya
Sava'nm hemen sonras, Markslar (biraz ilkelce olarak) yle
diyorlard: nsann dnya (doa) iinde bir yeri var. (Hegel, di
yalektii, tin'in bilincindevinimi olarak ileri srmtr.) Ama
Engels'in yapt biimde, diyalektii doann iine sokunca, mad
desel acunda, bilince zg olan yasalara rastlyoruz demektir. Bu
ise ok kaba bir monizm olur ve bunda ift, etkin olamaz. Kavram
ifti, btn alanlar bir sayarak uygulanr anlamnda deil, her
alana ayr ayr uygulanr anlamnda evrenseldir. (Bu soruna
baka bir yazda dokunulacaktr.)
1945 sonras Marksh bu kadar ilkel deildir. Ona gre de
insan, tarihin iinde yer almaktadr. Tarihin ise bir anlam var
dr dedik; biz bu anlam meydana karabiliriz. O zaman, tarih
14
artk rastlant olamaz. Bu anlamn neden zorunlu olarak ortaya
kacan da biliyoruz: Btn toplumsal yaam, retim mekaniz
malarna ve bunlarla birlikte ekonomik ilikilere baldr. Bu ili
kiler kart olunca, diyalektik bir atlm meydana gelir.
Burada kavram ifti, etkenliini aka gsteriyor: Saptanan
retim durumlar ile bunlara bal ekonomik ilikilerdeki kart
lklar, iftin sezgisel yann; diyalektik yoluyla kartlarn al
mas, ilemsel yann verir.
imdi yle bir soru beliriyor: iftin ilemsel yan, dediimiz
gibi sert, kat ve mutlak m? Unutmayalm ki, gelecekte bekle
nen, tarihin ve doann insanilemesidir. (Marks'm insann homo
sapiens'ten ok homo f aber olduunu belirlemek iin ortaya att
praxis kavram, bu noktada en nemli yeri tutmaktadr.)
nsanda homo sapiens'lik, homo faber'liin iinde yer almak
ta, hatta insan homo faber olmak iin homo sapiens'tir dncesi,
egemenlik kazanmaktadr.
Besbelli ki buraya getiren geliimde de, kavram iftinin etkin
lii belirgin olaraJ kendini gsteriyor.
III
Bir yanl anlamaya dikkati ekmek gerekir: Belirli bir di
siplinin geliiminde kavramlardan birinin brnden baskn k
mas olanakldr, hatta bir gerein ifadesidir; ama bir bilimsel
ya da dnsel baarda bir yann zayf kaldndan yaknmak,
baary yadsmaya kalkmak yanltr; bu, gerek durumu anla
mam olmay gsterir. rnein, Ph. Lenard gibilerin Einstein Ku
ram karsnda yapt gibi, kuram, modeli kurulamyor diye ka
bul etmemek gibi. Bu, ifti ift olarak almayan bir saplantdr.
Oysa, zel Grelilik (Einstein) Kuram, tam tersine, iftin var
saydmz anlamda ilemesi rnne ok gzel bir rnektir. Mic-
helson-Morley deneyiminin olumsuz sonucu karsnda H. A. Lo-
rentz'in skma (contraction) varsaym, ifti, ift olarak sayma
yp, ayr kavramlar olarak almak ve Eidetik gre boyun emek
tir (btn ad hoc kuramlarnn almyazs ite budur). Ancak
Einstein, iftin geriliminin sezgisi yardm ile, doru kuram kur
mutur.
Bunun gibi modern atom fizii, kuantumlar mekanii de, sz
konusu gerilimin neler baarabilecei konusunda gzel rneklerle
doludur.
Geri 4> fonksiyonu, ilemsel yann yengisidir gibi grnyor
sa da, aslna baklacak olursa fonksiyon, bu alanda Reichenbach'
va anomali diye adlandrd karanlk noktalarla birlikte, iftin
15
balad gerilimden meydana gelip gelimitir. Unutmayalm
ki, Heisenberg'in Belirsizlik. Bantlarnn ve Niels Bohr'un
Komplementerlik grnn doa yasas olarak ele alnmas,
varsaymmzn birer yengisidir.
(1) nemli bir noktaya dikkati ekmek isteriz: Kavram-ifti, yalnz
konu dili olan bilim denen btnlerde deil, st-dil olan felsefe
dizgelerinde de etkindir; bununla ilgili kimi rnekleri aada grece.
z. Bilgi kuramnda, yntembimde (metodolojide) de, kavram ift-
terinin etkinlikleri sz konusudur.
(2) ift-ier menin edeerlik olduu sylenir. Edeerden, sadece biim
sel edeerlik, yani birlikte doru, birlikte yanl anlalyorsa, baka
deyimle, karlkl koullama anlalyorsa bu dorudur (bir cisimle,
onun aynadaki imgesi, ift-ierme ile dile getirilebilir). Ama kimi ki
ilerin yaptklar gibi, ift-ierme, zdeliin biimsel temeli olarak
yanl olarak alnrsa, o zaman forml bir eit idealizme gtrr
ki, burada sz konusu olamaz.
16
MACT GKBERK'LE KONUMA
FELSEFE VE KLTR SORUNLARI
FELSEFE YAZILARI. Sayn Gkberk, Deien Dnya, De
ien Dil adl yaptnzda, tekniin amzdaki gelimelerinin in
sann ykn azalttn vurguladktan sonra yle diyorsunuz:
Bu ileri tekniiyle insan bugn, balangta ayak uyduramad
doa iinde byk bir gvenle yaayabilecei kendi unyasn
kurmutur ve bu dnyann gvenilirlii de gn gnden artmak
tadr. ki byk dnya sava geiren yzylmzda doayla sa
vamada ulalan gvenilirlie karn, insann teknik olanaklar
kullanarak kendini yok etmesinin en ileri bir dzeye vard or
tadadr. Bu durum karsnda felsefenin, insann gene olarak
doa, toplum ve teknik ile ilikisindeki yerini ve amzdaki i
levini tanmlar msnz?
MACT GKBERK. Burada ak bir elikiyle kar karya
olduumuz ortada. Bir yandan insan, teknii ile gvenirlii git
tike artan bir dnya iinde bulunuyor, br yandan da, yine
kendisine bu gvenilirlii salayan teknii ile kendisini yok et
menin eiine gelmi durumda. Bu eliki insann, doa kars
na, toplum ve teknik karsna bsbtn baka bir deerleme ile
kmasyla ortadan kalkar. Bir defa insann, doa dediimiz bu
varlk karsnda imdiye kadar taknd tutumu batan aa
deitirmesi gerekir. imdiye kadar doa karsnda insan, onu
istedii gibi smren, keyfince yama eden bir tutum iindeydi.
Bundan byle, doaya sayg duyan, doann iindeki canly se
ven, belki de Rnesans dnrlerinden Giordano Bruno gibi do
ay da kutsal bir varlk gibi gren bir deerleme iine girmeli
dir. Topluma kar da, deerlemesi buna kout olabilir. yle ki:
Nasl evrendeki btn varlklar kendi aralarnda bir uyum iin
de toplanyorlarsa inan da, insan toplumlar da, insanln b
tn iinde bir toplanmaya doru gidebilirler ve gitmelidirler de.
Teknik iin de durum ortada, gayet ak: teknik, insann bir ara
cdr, istediini yaptraca bir klesidir. Oysa durum tersine
dnmtr, insan tekniin klesi olmutur. Buradaki durum,
17
Goethe'nin Bycnn ra adl iirindeki duruma benziyor.
rak, byl sz unutmutur. emeye gidip gelen kovalar, bir
trl durmamaktadr. Ortal su basmtr, sel almtr. Bugn
byle bir durumdayz. Bu elikili durum da, ancak tekniin in
sann gerekten bir arac olmasyla nlenebilir.
F.Y. Bu syledikleriniz daha ok, ideal bir ema oluyor. zel
likle felsefe asndan, belki unun temellendirilmesi, gsterilme
si gerekir: nsanlk iin bu dnm salayabilecek temel ne
dir, yani bu dnm insanlk, z gerei, gerekletirebilecek
midir? nsann znde byle bir ey var mdr? (Belki bir ktm
serlikle, insann znde byle bir eyin olmad da sylenebilir.)
Bunun gerekten bir temeli varsa, ara ve gereleri nedir?
M.G. Efendim doa toplum ve teknik karsna yeni bir de
erlendirmeyle kmada felsefe yardmc olabilir. Felsefenin bir
de normatif yn vardr nk. nsan eylemlerine birtakm ku
rallar gsteren, eylemleri kurallar iine alan bir yn, yani bir
ahlak yn vardr. Btn insanl kapsayan bir ahlak, dediim
gibi, doa karsnda doay kutsal sayan bir tutum; sonra tek
nie insan yaamndaki yerini gsteren bir anlay... Btn bun
larda felsefe yardmc olabilir. Bunu bir topya saymamal. n
k gerekte, gelimeler de buna yardm etmektedir. evre kirlen
mesi, nfus patlamas, enerji ve besin darl, nkleer silahlarn,
insanl ya da yeryzn birka defa havaya uuracak kadar
oalm olmas; btn bunlar bugn, insanlk iin ortak tehli
kelerdir. Bu tehlikeler, sylediim insanlk toplumu idealini ger
ekletirmeye iten reel glerdir. Onun iin bu bir topya deil
dir. Felsefe imdi tam bunlar yapacak aamadadr; byle bir ge
lime iindeyiz.
F.Y. Yani imdi unu mu demek istiyorsunuz? Tehlikenin
bymesi ve insanlkta korkunun artmas, bu gelimeyi hazrl
yor? nsann bu balamda, yine kendi aczini yenmek iin mi by
le bireye giriebildiini sylemek istiyorsunuz?
M.G. Evet, insann bunu yapabilmesi, dediiniz gibi btn
insanl dehet iinde brakan bir tehlike karsnda olmasnda
temellenmektedir. Byle durumlarda da felsefenin n ayak oldu
u, yaamda yol gsterdii de grlmemi ey deildir.
F.Y. Ancak yine de akla yle bir soru geliyor: Felsefe daha
nceki dnemlerle, yani Rnesans dnemiyle ya da Yunan aydn
lanmas dnemiyle karlatrisa, toplumda eski grevini ve yk
sek yerini yitirmi gzkyor. Bugn btn yeryz toplumlar
gittike daralan bir iblmne doru gitmekteler. Bu durum
karsnda filozoflar nasl yol gsterici olacaklar? Byle bir g-
18
lkle karlatmz sylenemez mi? Bu soruyu yle de aabili
riz: Bugn ister geri kalm, ister ileri gitmi bir toplum olsun
ne sradan vatandan ne de dnen kafalarn oyu alnmadan,
filozoflara hi danlmadan birtakm kararlar alnyor. Korkun
bir brokrasi, mthi bir sradzeni ...Birtakm dmelere bas
larak baz iler yrrle konuluyor ve yrrlkten karlyor.
Hatta bunu siz bir insan olarak, bir vatanda olarak ok sonra
fark ediyorsunuz. Bu durum, felsefe iin, felsefenin yol gsterme
si iin, bir glk karmyor mu?
M.G. Bu sylediim yeni deerlendirmeleri yapan bilin b
tn insanl tehdit eden tehlikeden syrlmann yolunu bulabi
lir. Demokratik gler yani buna inanm demokratik gler, y
netimleri, bu tehlike karsnda birlemek iin gerekli nlemleri
almaya zorlayabilir. Tek tek insanlk blmelerindeki bu hareke
tin, son, en yksek organ olarak Birlemi Milletler, ama belki
bugnk tutumunda, statsnde deil, fakat yarnki bir Birle
mi Milletler yoluyla tehlike karsnda birlemeyi salayaca
dnlebilir. Burada diyalektik bir durum da var denebilir. Es
ki deyimle dersek: serden, hayr doabilir. nsanln kendisini
yok edebilecek bir duruma gelmesi, diyalektik bir admla kendi
sini ondan kurtulmaya gtrebilir. Efendim, bu anlayta, u iki
ana dnce var: nsanlk, tarihin yd blmlenmeleri aarak
bir btnde bireebilir, nasl gkyzndeki her yldzn bir ki
ilii varsa; ama yine de, hepsi nasl evrenin btnl iinde
birleiyorlarsa, tpk bunun gibi! Bu bir! Bu birlemeye de ken
disinin stndeki birtakm glere inanmadan yani sadece ken
di aklna ve kendi olanaklarna inanan bir zgrlkle gitmesi.
Bu da iki!
F.Y. Batllamaya ve bilimsel dnceye ynelen Trk top
lumunda, karlalan glkler asndan felsefenin ilevi nedir,
ne olmaldr? Bu konuyu zellikle Bat-Dou kltr karlamas
ynnden irdeler misiniz?
M.G. Bildiiniz gibi biz, aa yukar iki yz yldr, Batya
ynelmi durumdayz. Batya ynelmi olmay da, bir Bat-Dou
kltr karlamas diye anlayanlar vardr. Bence buradaki kar
lama, yalnzca Bat ve Dou kltrlerinin karlamas deil
dir. nk burada karlaan Bat kltr, yani Hristiyan Bat
kltr ile slam kltr evresidir. Ve bu iki kltr evresi de,
birbirine pekok aykr deillerdir. rnein Bat kltr evresi
nin, bir Uzak Dou kltr evresine uzakl gibi uzak deillerdir.
nk Bat kltr evresi ile slam kltr evresinin temelde or
tak ynleri vardr. lkin bu ortak ynlerden bir tanesi, ikisinin de
Akdeniz kltr iinde ortaya km olmalardr. Yani corafya
19
evresi ve kltr evresi bakmndan her ikisi de, Akdeniz'in rn
leridir. kincisi, din olarak da Mslmanlk, Hristiyanlk ve Mu
seviliin yer ald semitik tek tanrc dinler arasndadr. Semi-
tik tek tanrc dinlerin de ortak bir mitolojisi vardr. Ve Msl
manlk da bu ortak mitolojiden pek ok pay almtr. En azn
dan yle bir etrafmza bakalm, zel adlarmza bakalm... Yu
suf, brahim, Yakup, Musa, sa. Bunlarn hepsi semitik mitolo
jideki kahramanlarn adlardr. Sonra, Hristiyan Bat, kendi dn-
yagrn kurarken, gelitirirken Antik Felsefeye dayanmtr.
Antik Felsefenin deerlerinden yararlanarak dnya grn,
retisini oluturmutur. Ayn eyi Mslmanlk da yapmtr. s
lam felsefesinin byk dnrlerini hatrlayalm; bir bn Sina'y,
bir bn Rd'... Bunlar Aristoteles'in izinden giden dnrler
dir. Btn slam tasavvufu, Plotinos'suz dnlemez. Sonra her
ikisi de Helenistik-Roma kltr zerinde yetimilerdir. Btn
bunlar, iki kltr evresini ok ortak yapmaktadr. Onun iin biz
deki atma, birbirine ok aykr iki kltr evresinin atmas
deildir de, bu kltr evreleri iindeki alarn atmalardr.
nk bizim iki yz yldan beri karmza kan, binbir sknt
ya neden olan, bunalmlarmza yol aan ve hatta bugn bile sar
snts iinde bulunduumuz bu Batllama dediimiz ey asln
da, slam kltr evresi iindeki Ortaa dzeninden Bat kl
trnn, bundan drt yzyl nce gemi olduu Yenia dze
nine geme skntlardr. Yani buradaki, kltr atmasndan
ok alarn atmasdr. imdi bu alarn atmas karsn
da felsefeye den byk iler vardr. Felsefe burada, Yeniaa
geiin yollarn, koullarn gsterecektir. Ne demektir Yenia?
Ne demektir Ortaa? Yenian dncesi ne, zihniyeti ne, ilke
leri ne? te felsefe, bu bakmdan aydnlatc olabilir. Bunu bi
limler yapamaz, doa bilimleri haydi haydi yapamaz... Toplum
bilimleri de herbiri kendine aratrma ya da inceleme konusu ola
rak izdii ereve iinde kalarak yapabilir. Btnl, bu ku
bakm ancak felsefe salyabilir. Bu bakmdan byk rol var
dr felsefenin.
F.Y. alarn atmas kavramn biraz daha aklar ms
nz?
M.G. Yenia Avrupa'da aa yukar ondrdnc yzylda
balyor; daha dorusu ilk belirtileri var. Fakat onbeinci, on-
altmc yzyllarda da btn ilkeleri artk ak olarak ortaya
kp belirmeye balyor. Ve onaltmc yzyldan bugne kadarki
gelime de Ortaa kapayp Yenia aan Rnesans dediimiz
geit dneminde ortaya km, belirmi olan ilke ve dncele
rin gereklemelerinin srecidir. imdi ondrdnc yzylda Ba-
20
tda ilk belirtilerini grdmz bu a bizim ancak onsekizinci
yzylda kapmz almaya balamtr. Tanzimatla resmi devlet
anlay olarak benimsenmek zorunda kalm ve Osmanl devleti
erevesi iinde hazr bulduu Ortaa slam dzeni ile ata
ata, onu ite ite Cumhuriyete kadar gelmitir. Atatrk'n yap
t da, bu tarih zorunlulua kesin bir atlm kazandrmasdr.
Yani burada, alarn atmas derken bizde slam Ortaayla
atp onu kenara iten bir gelimeyi anlyorum.
F.Y. Bu soruna bir de bireysellik kavram asndan bakar
msnz?
M.G. Elbette. Batda bireysellik anlayn Rnesans getirmi
tir. Ortaada bireysellik anlay yoktur. Ne insan olarak tek ki
inin, ne de toplumlarn bireysellii sz konusudur. Bunlarn hep
si, Hristiyan dini, Hristiyan Kilisesi dediimiz evrensel btn
iinde, erimi, kaynam ya da eritilmek, kaynatrlmak isten
mitir. Rnesansla birlikte, tek insann yannda insan topluluk
larnn da bireysellii anlay ortaya kmtr. Batda bireye ve
rilen deer, bireyin zgrl, hepsi bu gelimenin sonudur. Biz
de de zellikle eksik olan bir eydir bu.
F.Y. Bugn Trkiye'de zgn bir felsefe var mdr? Varsa,
bunun belirlenimleri nelerdir? Eer yoksa, byle bir felsefeye te-
mel koyacak koullar nelerdir?
M.G. Bugn Trkiye'de zgn bir felsefe olduunu sylemeye
yazk ki olanak yok. Byle bir felsefeye temel koyacak koullar
ise, bu zgn felsefeleri yaratm olan tutumu bizde de yinelemek
yani ksaca, zgn felsefelerin okuluna gitmek, onlarn okulun
dan yetimek, birikimlerine sahip olmaktr, derim.
F.Y. zgn felsefe nedir, tanmlar msnz? rnein zgn
felsefe ulusal felsefe midir? zgn felsefe, bir felsefe dehasnn
yaratt felsefe midir? Yoksa bu tanmlara girmese de bir fel
sefe tarihi konusuna yeni bir a, yeni bir dzenleme getiren bir
alma mdr? Btn bunlar iin zaman zaman zgn szc
n kullanyoruz. Acaba bu tanmlar birbirini tamamlyor mu?
Yoksa bunlardan sadece bir tanesi mi, rnein yaratc ve ulu
sal olan felsefe mi zgn felsefe? Bu konuyu biraz aar msnz?
M.G. Yaratc ulusal felsefe biraz snrlar g belirlenen bir
sz. Onun iin ben, felsefede yaratclk denince, daha ok felse
fenin demirba sorunlar zerinde uraan, bu sorunlara k tu
tan, onlarn gln zmek isteyen bir almay anlyorum;
ite bu lyle bizde zgn bir felsefenin olmadn sylyorum.
F.Y. Felsefeye yeni sorunlar getirmek de zgnlk saylmaz
m?
21
M.G. Yeni sorunlar da olabilir. Yani zemin ve zamana uygun
sorunlar. nk her dnemin gereksindii, merak ettii birtakm
felsefe sorunlar vardr. zgnlk bu sorunlar bulmak ve onla
ra yeni klar getirmede ortaya kar.
F.Y. Bizde zgn felsefe olmaynn nedenleri nelerdir sizce?
M.G. imdiye kadar bizde zgn felsefe olmaynn balca
nedeni, byk bir felsefe geleneimizin olmamasdr. Cumhuri
yetin ilk yllarna kadar bizde, Aristoteles'e dayal slam skolas-
tik'i srmtr. Ben burada zgn felsefe derken ada felsefe
bakmndan zgn olmay anlyorum. te bu konuda geleneimi
zin yeterince derinlii yok. Bu gelenek unun urasnda, kinci
Merutiyette biraz nce balamtr, denilebilir. Yanlmyorsam
Aristoteles mantna aykr yeni mantk; Francis Bacon'm onye-
dinci yzyln balarnda balatt mantk, Trkiye'ye 1860'larda
gelmitir. Oraya kadar, Aristoteles mant iindeydik. Bu kadar
az bir zaman aralnda da, yanlmyorsam, zgn bir felsefe a
lmasnn yaratlmasn beklemek hakszlk olur. stelik zgn
bir felsefe yaratmak iin sayca da azz. Bakn, benim kuam,
Trkiye'de niversite retim yesi olarak felsefe renimini ilk
geirmi olan bir kuaktr. Bizden ncekiler, rnein bir Musta
fa Sekip Tun, bir smayl Hakk Baltacolu, benim hocalarm,
bunlarn hepsi nce baka bir ey okumular, baka bir meslek
te yetimiler, sonradan felsefeye gemilerdir. Biz, yani u bir
iki yl iinde emekliye ayrlan kuak, ilk felsefecileriz, niversite
retim yesi olarak. Biz de, bundan on on be yl nce, topu topu
sekiz kiiydik. Burada drt arkada, Ankara'da drt arkada; bu
kadar insanla da zgn felsefe olmaz. Onun iin, bir defa zaman
gerek, daha dorusu yle: Eer zgn felsefenin koullar burada
sz konusu ise, bir defa kaynaklar gereklidir; Bat felsefesi iin
de erimek, onunla birlemek, kaynaklarna inmek, birlikte dn
mek, yani ksaca onun okuluna gitmek, okulunda iyi yetimek
ve ondan sonra da byle bir almay tutacak bir evre, bir d
nce zgrl olan evre gereklidir. Nerede felsefe zgn ol
mak istiyorsa, orada mutlaka dnce zgrl arttr. Orta
ada olamamtr ve totaliter politik rejimlerde de hibir zaman
felsefe olamaz. lkin zgr bir ortam gerek ondan sonra da bol in
san. Bol felsefecinin iinden, gnn birinde mutlaka zgn felse
fe yaratacaklar da kacaktr.
F.Y. Burada, akla hemen yle bir soru geliyor: zgn fel
sefeye varmada, ada felsefe ile felsefe tarihinin ilikisi nedir?
Yani sadece ada felsefenin bilinmesiyle zgn felsefe gerek
letirilebilir mi? Gerekletirilemezse, bunda felsefe tarihinin ro
l nedir?
22
M.G. Sadece ada felsefe ile gerekletirilemez. Felsefe ta
rihinin byk doruklarn bilmek gerekir. nk felsefe tarihin
de belki bir gelime yoktur, ama bir Platon, bir Augustinus, bir
Descartes, bir Kant, btn bunlar doruklardr. Bunlar, felsefe
yapm, yaratm olan doruklardr; ancak bunlar bilerek felse
fede zgn olunabilir. Ve sonra felsefe bir philososophia peren-
ms'tfr, yani sorunlar zerinde kuaklarn srekli olarak altk
lar kllektif bir almadr ve mutlaka bu almann iine gir
mek gerekir, bunun son parasn bilmek pek bir ie yaramaz.
nk bugn, ada felsefenin zerinde durduu sorunlar, ta
Antikadan beri gelmektedirler; Antikadan beri tam zle
memi sorunlardr bunlar.
F.Y. O zaman alarn atmas kavramyla, yani insanlk,
talihinin bir gelime iinde olmas dncesiyle, philosophic, pe-
rennis kavramm nasl badatryorsunuz?
M.G. Philosophia perennis demek, felsefe sorunlar zerinde
srekli almak demektir. Bunlar, bouna almalar deildir. Bun
larda, az da olsa, skntyla da olsa, bir yere varlmakta, birtakm
yeni grlere ulalmaktadr. Felsefedeki ilerleme de, bu yeni
grlerin bir birikimidir.
F.Y. Bilindii gibi, birok Bat lkesinde felsefeyle eitim
arasnda yakn bir iliki sz konusudur. rnein Fransa'da Des-
cartes'n dncesi yalnz filozoflarn uzmanlk alan deil, genel
olarak o toplumun dn ve yaam gereksinimlerini karlayan
ve bylece eitime kendi damgasn basan bir yntem ve dn
me biimidir. Ayn eyi gerekli deiikliklerle ngiliz deneycilii
iin de syleyebiliriz. Sizce, bugn lise ve niversitelerimizde ya
plmakta olan felsefe eitimi bizim insanmzn kltr ve yaam
gereksinimlerini ne lde karlamakta ve eitimin btn iin
de ne lde etkin olmaktadr?
M.G. Bizde, toplumun dn ve yaam gereksinmelerini kar
layan ve bylece eitime kendi damgasn basan, bir yntem ve
dnme biimini salayan bir Decartes'mz, bir Hobbes ya da
Hume'umuz yok. Liselerde ve niversitelerde yaplan felsefe ei
timinin de, bizim insanmzn kltr ve yaam gereksinimlerini
karladm sylemek ok g. nce, liselerdeki felsefe retimi,
ok kuru, ezbere ve yaamla hemen hemen hi ilgi kuramam
olan bir renim ya da retim biimi. Uzun yllar, niversitede
retim yesi olarak almamdan edindiim izlenimlere gre
(liselerden gelenlerle hep karlamtk), liselerde felsefe sorun
larnn adlar ve felsefe rlarnn da belli bal dnceleri bir
eit formller halinde ezberletiliyor. Felsefe elbette bu demek de
ildir. Ezbere retmek yle dursun genellikle felsefe retile-
23
bilir mi diye sorulabilir. Bir anlaya gre (ki ben de ona katl
yorum), felsefe renilmez, felsefe yaplr. Eer felsefenin yaa
mmza gerekten yararl olmasn istiyorsak, zellikle liselerde
ki felsefenin, genlerdeki felsefe yeteneini, felsefi dnme ye
tisini drtecek, harekete getirecek ekilde yaplmas gerekir. r
nein gen ocuklar, genler, birtakm sorulara doallkla merak
duyarlar. zellikle ahlk sorunlarna. Bir usta retmen, bir yn
tem bilen retmen, snfta baz ahlak sorunlaryla ilgili felsefi
dnceleri pekl ocuklarn kendisine gelitirtebilir. Tpk Sok-
rates'in ilk genlik diyaloglarnda yapt gibi. ocuklar da by
lece iri lakrdlar sylemekten kurtarr. Dorudan doruya, fel
sefi dnceye gtrebilir. rnein byle bir tutum, felsef re
nimi canl klabilir. Sonra hi deilse, benim edindiim izlenime
gre, felsefe liselerde, o kadar yalmiatrrm bir biimde okutu
luyor ki, rencinin yllarca birlikte okuduu teki derslerle ara
snda en ufack bir ilinti bile kurulmuyor. rnein, tarih dersiy
le en kk bir ilintisi olabileceini renci bilmiyor bile. Felse
fenin fizik konularyla da ilikisi olabileceini dnemiyor. Bun
lar da yaplabilir. rnein tarih biliminin snrlarn aan, fel
sefe iine giren birtakm sorular sorulabilir. Bunlarn zm yol
lar aranabilir ya da felsefe metinlerinde zm yollar gsterile
bilir. Tarih nedir, bir dzeni var m, yoksa kaotik bir gidi midir,
varmak istedii bir erek var mdr? Bunlar ocuklarn da kendi
liklerinden merak ettii eylerdir. Byle bir felsefi eitim ere
vesiyle ya da yntemiyle gen ocuklar pekl felsefe yapmaya
gtrlebilirler. Sonra, felsefenin, bizim iin ok yaamsal bir
nemi de vardr u sralarda. Kltr deimesi deyin, a dei
mesi deyin, ne derseniz deyin... nereye gidiyoruz, girdiimiz ya
da girmek zorunda olduumuz bu an, bu kltr evresinin
zellikleri nedir, ilkeleri nedir? Bu ancak genlere felsefeyle gs
terilebilir. Bu bakmdan byk yardmcdr felsefe. Devrim der
sinin, devrim tarihinin, temelidir felsefe. nk devrim dedii
miz eylemler karmaasnn ilkeleri felsefededir. Bu bakmdan da
byk yardmcdr. Btn bunlar gerekletirilirse felsefe, soru
nuzda belirtildii gibi, yaammza, dncemize klavuzluk eden,
ona yararl olan bir bilgi dal olmu olur.
F.Y. Sadece kltr deimesi asndan deil, gemi klt
rmzn tanmlanmas ve bir bireime ynelinmesi asndan da
felsefenin bir rol olduu sylenebilir mi?
M.G. Elbette syleyebiliriz.
F.Y. Bildiimiz kadaryla, zellikle Fransa'da, gerek lise, ge
rekse niversitelerde, ada felsefenin sorunlarna ve konular
na, ok byk yer veriliyor. Bunlarn tamtlmad bir lise kita-
24
b hemen hemen yok; hatta bunlar eksiksiz olarak tantlyor.
ada akmlar zerinde duruluyor. Bizde, bu adan da eksiklik
ler olduunu syleyebilir miyiz?
M.G. Efendim, ada akmlarn retilmesi bakmndan ek
sikliimiz var. Bizdeki eksiklik ve boluk ada akmlarn bug
ne kadarki geliinin, tarihsel srecinin, Batdaki genler tara
fndan bir ekilde renildii halde; zellikle bunu, ulusal ede
biyatlar iinde rendikleri halde, bizde bunun tannp reni-
lememesidir. Bundan tr, ada dnceleri, bunlar yarat
m olan tarihsel srele birlikte mutlaka gstermek gereklidir.
F.Y. Son sylediklerinizden, yle bir anlam da kyor: Fel
sefenin eitli dallarla ilikisi iinde retilmesi gerekiyorsa, bu
dallar iinde edebiyat da herhalde en bata saymak gerekir.
M.G. Evet, en bata edebiyat saymak gerekir.
F.Y. Almanyadaki doktora almanzdan bu yana Hegel'in
felsefesi zerinde durduunuzu biliyoruz. Bu felsefenin ada d
nce bakmndan tad nem sizce nedir?
M.G. Bu soruya belki yle bir yant verilebilir: Hegel felse
fesinde tarihsel ulus diye bir kavram vardr. Evrensel de; ta
rihi, gden, belli bir plana, belli bir eree gre yrten bu evren
sel ilke, belli dnemlerde, planlarn gerekletirmek iin belli bir
ulusu seiyor. Bu ulusa da Hegel, tarihsel ulus diyor. imdi bu
gnk gelimeye gre byle bir ulus yok ortada. Evrensel l
de, dnya lsnde, insanlk lsnde etkili olabilecek birta*
kim ilkeleri gelitiren bir kltr evresi var. Bu kltr evresi de
Bat kltr evresi. Bugn dnyann her yannda olup biten bir
ok ey, hep bu Bat kltr evresinden gelen etkilerle oluyor.
Japonya'nn adalamas, bizdeki iki yz yllk skntlar, in
ve Hindistan; btn bu toplumlar hep Bat kltr evresinin or
taya koyduu birtakm deerlere gre kendilerine biim vermek
denemeleri ve abalar iinde. Buradan denebilir ki, Hegel'in belli
bir dnem iin dnd tarihsel ulus, bugn Bat kltr ev
resiyle insanl bir btnle doru gtrmektedir. Belki Hegel
felsefesini, bu anlamda deerlendirebiliriz.
F.Y. Yani tarihsel ulus kavramnn yerine, kltr evresi
kavramnn getiini, bunun, Hegel'in felsefesinin hem bir ger
eklemesi hem de bir eit klk deitirmesi olarak anlalabi
lecei dncesinde misiniz?
M.G. Evet, Bat kltr evresinden gelen bu etkiler, sonun
da bizi btnlemi bir insanla doru gtrebilir diye dn
yorum.
F.Y. Bundan ayn zamanda, alarn atmas diye tanm
ladmz durumun da ortadan kalkmasn anlyorsunuz, deil
mi?
25
M.G. Yine Hegel'in deyimiyle bu, bir son sentez; yani btn
bu diyalektik gidite, tez antitez ve btn bunlar aan bir sentez
demektir.
F.Y. lkemizde bugne dein tarih alannda yaplm al
malar felsefi anlay ve bilimsel yntem asndan yeterli olmu
mudur? Trk tarih bilimini gelecekte ne gibi devler beklemek
tedir?
M.G. kinci Merutiyet sralarnda, ya da ondan biraz nce
sine kadar, lkemizde, tarihilik deyince, Osmanl tarihilii an
lalrd ve bu da bir hanedan tarihi olmaktan pek ileri gitmezdi.
kinci Merutiyetten az nce balayan ulusuluk hareketiyle, bu
smr; tarihiliin bu gr ufku, genilemi, Ziya Gkalp'in n
ayak olduu Trklk akmyla Orta Asya'ya kadar uzanlm-
tr. Ve ondan sonra da pekok ey tek yanl olarak hep Orta As
ya'dan gelen etkilerle aklanmak istenmitir. Cumhuriyetle bir
likte bu tarih anlaymzda, zellikle Atatrk'n n ayak olma
syla ve Tarih Kurumunun kurulmasyla yeni bir dnem bala
d. Burada bir de, yalnz Orta Asya'ya inmek deil, oradan gel
dikten sonra yerleilen Anadolu topraklarnn da acaba kltr
mze bir ey kazandrp kazandrmad sorusu ortaya kmtr.
Tarihte birok kltr katlarn stste ym olan Anadolu tari
hinde, bu katlardan, bu katmanlardan bizim etkilenip etkilen
mediimiz sorusu ortaya kmtr. Bu soruya yol aan Atatrk-
tr ve bu yolda alanlar arasnda Halikarnas Balks ve Saba
hattin Eybolu'nu da sayabiliriz. te bunun ok ilgin bir ge
lime olduunu sanyorum. Bu bakmdan tarihiliimiz, bsbtn
yeni bir adan tarihimizi ele alabilirse ve Anadolu topraklarnn
kltrmze etkileri ortaya karlabilirse, o zaman Batyla, ta
rihin ok daha derinliklerinden bir ba kurulabilir. nk Ana
dolu Yunan, Hellenistik, Roma kltrlerine byk katks olan
bir yerdir .
F.Y. Szn ettiiniz ve bizde benimsenmi olan bu tarih an
laynn bilimsel bir temele oturduu sylenebilir mi?
M.G. imdilik bir varsaym bu. Ama bilimsel olarak destk
lenmesi gerekir. Desteklenmesi iin de u son otuz krk ylda bir
takm eyler yaplmam deildir. Antropoloji almalarnda,
Atatrk'n n ayak olduu arkeoloji kazlarnda, hep bugnk
varlmzla, Anadolu kltr katlar arasndaki balantlar ara
trlmtr.
F.Y. Tarihimizi, yukarda belirttiiniz gibi dorudan doru
ya Orta Asya'ya balayan anlay konusunda bizi biraz daha ay
dnlatr msnz?
M.G. Ziya Gkalp ve onun yolunda olan ve onun yorumcusu
28
diyebileceimiz Fuat Kprl, kltr deerlerimizin kklerini hep
Orta Asya'ya gtrrlerdi. Bir rnek vereyim: Bundan yllarca
nce Ahmet Kutsi Tecer, bir konferansnda, konu olarak Anadolu
ky tiyatrosunu ele almt; btn aklamalar, ky tiyatrosunun
elerini, Orta Asya Samanlna geri gtryordu. Ben dayana
madm sordum; acaba u kadar yzyldr Anadolu'da oturuyoruz,
buradaki kltrn hibir etkisi olmam mdr? dedim. Hayr, her
ey kesin olarak Orta Asya'dan, Samanlktan gelmektedir diye ce
vap verdi. Oysa bir baka tannm tarihimiz, Mkrimin Halil
Yinan, Seluklular Tarihinde, XI. yzylda Anadolu'yu aan
Trklerin, yz yl ya da belli bir sre iinde, ancak bir milyon kii
olarak geldiklerini ve gelenlerin de ksa zamanda, Hitit ve Firik
kkenli yerli halkla kaynatklarn sylyor ki, bu bence tarih
gereine ok daha uygun. Bu gelen bir milyon kii, Anadolu'da
bulduklar milyonlarca (saylarn kesinlikle syleyemeyiz), in
sanla kaynamadlar m? Onlardan, etkilenmeden mi bugne ka
dar geldiler? Az birey kaynatklarn bile dnsek, Anadolu
toprann bugnk kltrmze baz deerler yerletirdiini ka
bul etmek zorunda kalrz. Nitekim stanbul niversitesi Edebi
yat Fakltesi Filim Merkezi'nin yapt Hitit Gnei adl fi
limde de bu yolda bir tez ileri srlmtr: Hititlerden kalan bir
takm tarihsel amtlardaki figrler ve kabartmalarla, bugn ya
ayan formlar arasnda bir karlatrma yapmaktadr bu filim.
Yani filmin amac, yaayan formlarla Hitit yani Anadolu'nun bu
en eski kltr arasnda dorudan doruya bir balantnn oldu
unu gstermektir.
F.Y. Bugn etnolojinin ve folklorun konusu olan bu yaayan
formlar, teknoloji ama giriimizle birlikte, yava yava silinip
gitmekte; onun yerini, bambaka, yabanc formlar almaktadr. Bu
durumda tarihsel bir sreklilii saptamak g olmayacak mdr?
M.G. Bence bu deerler, bu tarihin biriktirdii deerler, de
erce gncel olmasalar da, bilinaltna yerlemekte ve toplumun
yaratmalarnda bir biimde kendilerini belli etmektedirler.
F.Y. Bizde tarih bilinci ne koullar altnda domutur? Batl
iin, kendi tarihinde bir sreklilik var. zellikle amzda bir
takm sorunlar yaratsa da, yine saptanabiliyor bu. Bizim iin
byle bir sreklilikten sz edilebilir mi? Bunun koullan nelerdir?
M.G. Tarih bilinci, yanlmyorsam, bir toplum iindeki dei
menin balad yerde beliriyor. Hi deimeyen, eskiyi srekli
olarak yineleyen toplumlarda bir tarih bilinci yok. Dolaysyla biz
de de tarih bilinci ancak Tanzimat'tan bu yana olumaya bala
mtr, denilebilir. Ondan nce tarih yok mu? Elbette var tarih!
Ama bu, btn bir topluma yaygn bir bilin olarak deil de, y-
2?
neticiler iin bir eit not; vakanvislerin gnlk olupbiteni bir
yere yazmas eklinde. Ama tarih bilinci deyince, en azndan bir
aydn tabakasn ilgilendiren, ona yaygn bir bilin anlalyorsa,
bu da Tazimat'la balyor gibi geliyor bana. Bu bilin, Cumhuri
yetle bsbtn hzlanyor, younlayor. Bunun nedeni de, bizde,
Cumhuriyet'in ayn zamanda uluslama srecinin de bir hzlan
mas demek olmasdr. Uluslama demek, bir toplumun tarihsel -
lii demektir; tarih iindeki servenin sonu olan, rn olan bir
bireysellie ulamas demektir. Dolaysyla her ulus bu bireysel
liini kuran yapc, kurucu eleri arar, bunu da tarih gsterir,
yani kendisinin nasl olutuunu gsterir kendisine. Bundan t
r, her uluslamada, ulusun bireyselliinin bilinci demek olan
tarih bilinci de doar.
F.Y. Tarih bilimi alannda, gelecee ynelik olarak ne gibi
almalar nerirsiniz?
M.G. nce, Trk tarihinin, dnya tarihi iindeki yerinin iyi
ce belirlenmesi; insanla kazandrdmz deerler varsa, bunla
rn belirtilmesi ve zellikle de zerinde yaadmz topraklarn
kltrmze bir etkisi olup olmadnn, yani kendimizi bu top
raklarn tarihsel katlarna balayp balayamayacamzn gs
terilmesi gerekir.
F.Y. Burada, bir eit karlatrma yntemi acaba yararl
olur mu?
M.G. Elbette. Bunun iin Anadolu kltrlerini ve bunlarn
evresindeki kltrleri, Mezopotamya, eski Yunan ve tm Akde
niz kltrlerini ok iyi bilip bunlarla karlatrmak gerekir.
F.Y. Bat uygarlnn kayna olarak hep eski Yunan kl
tr gsterilmitir. Acaba Anadolu'da doan uygarlklarn Yunan
kltrn de destekledii ve besledii sizce ileri srlebilir mi?
M.G. Evet, ileri srlebilir. Bu konuda da alanlar var. Ya
nlmyorsam arkeolog Ekrem Akurgal'm da ele ald belli bal
sorun budur. Yunan kltrne Anadolu'nun kazandrd deer
ler sz konusudur burda. alacak Yunan kltr sentezine ili
kin olarak bugne kadar benimsemi olduumuz gr bsb
tn deitirir mi bu? bilmiyorum. Ama buradan giden birtakm
deerlerin de Yunan kltrnde yer aldn gstermek ok ye
rinde olabilir.
F.Y. Trkede felsefe dilinin gelitirilmesinde eski metinle
rin kaynaklk grevi nedir? Bu metinlerden bu amala nasl ya
rarlanlabilir?
M.G. Felsefeyle dinin birok ortak kavram vardr. nk,
birok sorular da ortaktr. Dolaysyla Trke felsefe terimlerine
kaynak ararken Trke dinsel metinlere de uzanmak ok yerinde.
28
olabilir. Bunlardan akla gelenler, XIV. yzylda Anadolu Trke-
sine yaplan Kuran evirileridir ilk planda. Sonra XIII ve XIV.
yzyulardaki dinsel ierikli birtakm eserler var; bunlar da tara
nabilir. Bu taramalar bir felsefeci de az bir abayla yapabilir.
Ama eski yazy bilmek gerekir. nk bunlarn hepsinin bugn
k dile, bugnk yazya evrildiini sanmyorum. Bir de Uygur
metinleri, Uygur Trkesindeki metinler akla gelebilir; nk
Uygur Trkesindeki birok metin, Budist metinlerin evirileri
dir ve dolaysyla dinsel dnya gr iinde yer alan ve felsefeye
yarayabilecek birok kavram bulunabilir bunlarda. Ama bu bir
uzmanlk iidir; bir felsefecinin, belki de, yllarca uraarak ya
pabilecei bir eydir; yine de bu isin uzmanlaryla birlikte al
larak birtakm sonular alnabilir.
F.Y. Felsefeye kar ilk ilgiyi ka yanda, hangi koullar al
tnda duydunuz? Felsefeyle ilgilenmenize kar kanlar ya da si
zi destekleyenler oldu mu? Felsefe uranzla ilgili ilgin bir an
nz var m? Bugn felsefeyle ilgilenen genlere yetiimleri iin
neler salk yerebilirsiniz?
M.G. Felsefeye ka yanda merak sardm pek hatrlam
yorum. Kk yatan beri) edebiyat derslerine, tarih derslerine
yakn ilgi duyardm. lkokuldayken retmenim, o zaman tahrir
imdi kompozisyon denilen derste beni yreklendirirdi, beenirdi.
Sonra edebiyata yakn ilgi duydum. Belki birtakm hocalarmn
da etkisi oldu zerimde. Edebiyatta, Sleyman evket Bey; sonra
sosyolojide Mehmet Servet, etkilerini bugn dahi zerimde duy
duum kimselerdir.
F.Y. Bu etkiler ne trdendi acaba?
M.G. Efendim, merakm kamlyorlard. Seviyordum ders
lerini. Ayrca, kk yatan beri, edebiyat ve dnce ile ilgili ko
nulara merakm vard, severek urardm, okurdum.
niversitede Felsefe Blmnde renciyken bizim Nairn Ho
ca dediimiz Babanzade Ahmet Nairn Bey, hocamd. O zaman,
yine Felsefe Blm iinde bir dil atmas, bir dil sorunu var
d. smayl Hakk Baltacolu, Sekip Tun hocalarmz, Ziya Gk-
alpiydiler. Felsefe dilinin Trkelemesinden yanaydlar. Ama
Ziya Gkalp de, felsefe terimlerinin, bilim terimlerinin dnp do
lap yine Arapaya dayatlmas grndeydi. Bundan tr, s
zn ettiim hocalarm, sosyoloji gibi, psikoloji gibi yeni olan ve
Arapa terimlerin geleneinde yeri olmayan yeni terimleri, hep
Arapadan tretmeye alrlard. Nairn Bey ise, tam tersine, s
lam felsefe terimleri kadrosunun dna kmaktan yana deildi
ve kendisi Arapay ok iyi bildii iin, mutlaka en salam Arap
a kurallara gre terim kurulmasn isterdi. Ve benim Ziya Gk-
29
alp hocalarmn yapt terimleri de bu bakmdan beenmez,
eletirirdi. Ve senin hocalarn Arapa bilmezler, Arapadan uy
dururlar, derdi. te ben o zaman bir sarsldm, ardm; benim
hocalarm Arapa bilmiyorlard, ben hi bilmiyordum. O halde,
bana kala kala sadece Trke kalyordu. Paradokstur ama felse
fede benim Trke yoluna dmem, belki Nairn Hocann bende
yaratt bu sarsntdandr.
Genlere verilecek de gelince... Sadece ve sadece felsefe
nin ana kaynaklarna gitmek, byk filozoflarn eserlerini okumak,
okumak ve okuyarak onlar gibi dnmek. Felsefede, yapc, yara
tc olan tek yol, felsefeyi yaratm olan bu byk ustalarla birlik
te dnmek, birlikte dnebilmek iin de onlarn nasl dn
dn kavramaktr. Yalnz bugn felsefe, yapayalnz havada
asl bir ey deil; teki bilimlerle sk ilgisi var; edebiyatla, sa
natlarla ilgisi var. Ancak kltrl bir insan doru drst felsefe
yapabilir. Bilim ve sanat kltr olan bir felsefeci, felsefede yara
tc olabilir ancak.
30
ETHK VE ANTROPOLOJK AIDAN ZGRLK
KAVRAMI*
TAKYETTN MENGOLU
eviren . lker Gkberk
I. zgrlk Kavramna likin Ethik Teoriler
zgrlk problemi, felsef dncenin yneldii en eski prob
lemlerden biridir. teden beri hem ok nemli, hem de g bir
problem olarak karmza kan zgrlk problemi, bu zelliini
bugn iin de koruyor; bundan byle de koruyacaktr. Ancak z-'
grlk problemi, dar anlamda, yani etnik ya da siyasal bir prob
lem olarak anlalm, bu anlamda ele alnmtr. Bu problemi,
felsefede derinlemesine ve temellerine inerek inceleyen, ayn za
manda belli bir zme de vardran ilk dnr Kant olmutur.
Kant'm getirdii zm, gnmze kadar klasik, sarslmaz bir
zm olarak kalmtr.
Ama Kant iin zgrlk problemi, etnik bir problemdi; irade
zgrl probleminin snrlar dma kmyordu. nsan varl
nn btnne ynelen, baka deyile, btn insan etkinliklerini
iine alan antropolojik bir zgrln sz edilmiyordu daha. By
le bir zgrlk anlay, o an filozoflarnn dnce ufkunda
henz belirmemiti. O zamann bilgilerine gre, baka bir ey de
yaplamazd zaten.
Kant'a gre, irade gc dediimiz ey nedir o halde? zgr
lk bir determinationduf geri, ama nedensel (kausal) bir deter
mination deildir. zgrl nedensel bir determination olarak
nitelendirmek istiyorsak, Kant'm da vurgulad gibi, iradenin
(*) .Der ethische und antropologiche Freiheitsbegriff; Sonderausdruck
aus der Festschrift fr Prof. W. Heistermann, Berlin 1979. (Prof. T.
Mengiiolu'nun, Prof. W. Heistermann iin yaymlanm bu armaan
kitabnda yer alan yazsnn ayr basnmdan evrilmitir. .N.)
31
nedensellii diye nitelendirmeliyiz. radenin nedensellii de, ira
denin, yani pratik akim kendi kendini belirlemesi demektir. n
k zgrlk, akln bir faktumudur
3
. Btn br faktumlar gibi,
bu faktumu'da kantlayanlayz, ama reddedemeyiz de
4
. zgrl
reddetme, felsefeyi filodoksiye
5
dntrme' anlamna gelir.
Birbirinin yan sra yryen iki trl nedensellik vardr
Kant'a gre. Bunlardan biri doa nedenselliidir, br ise irade
nin nedensellii. Doa nedenselliinin sonucu, doa zorunlulu
udur; iradenin nedenselliinin sonucu da zgrlktr. nsan, bu
iki determinationun, yani doa ile iradenin pratik akim sa
va alandr; baka bir deyile, insan iki ayr dnyann yurtta
dr. Bu dnyalardan birinde insan zgrdr; brnde ise zgr
deildir, bamldr.
ki zgrlk kavram vardr: Pozitif anlamda zgrlk ve ne
gatif anlamda zgrlk. Asl zgrlk, pozitif anlamdaki zgr
lktr; byle bir zgrlk, bir artdetermination, yani determi-
nationda bir artma demektir. Bu art, pratik akldan kaynak
lanr. Buna karlk negatif anlamda zgrlk, koullardan ba
msz olmaktan baka bir ey deildir. Kant'n zgrlk kavra
m, onun gnoseolojik
7
insan anlayna dayanr. nk Kant'a
gre insan, ikili (dual) bir varlktr. Bir yandan bir doa varl
dr {homo phainomenondur) insan, te yandan da bir akl varl
dr (homo noumenondur). Akl varl olarak insan zgrdr,
nk byle bir varlk, akln yasalaryla belirlenmitir. Kant'ta
akln yasalaryla belirlenmi olmak dolaysyla bu yasalara g
re eylemek zgr olmak demektir. Oysa doa varl olarak insan,
zgr deildir, bamldr; nk byle bir varlk, doa determi-
nationunun, doa yasalarnn etkisi altndadr. Doa yasalaryla
belirlenmi olmak ise, zgr olmamak, baml olmak demektir.
nsann doal yn, duyular alandr.
Gnmz felsefesine rnek olarak, Max Scheler ile Nicolai
Hartmann' ele almak istiyoruz
8
. Bu dnrlerin her ikisi de, yz
ylmzn ileri gelen ethikilerindendir. Max Scheler'e gre zgr
lk, Geist'a
9
ilikin bir konudur. Scheler'de zgr olmak, Geist sa
hibi olmak anlamna gelir. Bu da, insann, kendi psiko-vital
10
ya
nndan; bu yann iinde hareket ettii alandan, yani evreden,
bamsz olmas demektir. Scheler'in zgrlk kavram da, bu fi
lozofun insan anlayna dayanr. Kant, insann gnoseolojik ba
kmdan ikili bir varlk olduunu ne sryordu. Kant'm bu tezi
ne karlk Scheler iin insan, ontik
11
bakmdan ikili bir varlktr.
nsan bir yandan bir Geist varldr; Geist varl olarak da z
grdr. te yandan psiko-vital bir varlktr insan; ama byle bir
varlk olarak, artk zgr deil, bamldr. Psiko-vital bir varlk
32
olarak insan, Kant'm doa varl olarak insan kavramna uygun
der. Scheler'in Geist kavram ise, yine Kant'm akl kavramn
karlar. Bu son iki kavram arasndaki fark yalnzca udur: Sche-
ler'de Geist'n, var olmak iin ne bedene ne de ruha ihtiyac var
dr; oysa Kant'm akl kavram iin byle bir ey sz konusu ola
maz;. Ancak bu fark, Geist ve akl kavramlar arasndaki benzer
lii ortadan kaldrmaz. Scheler'in kendisi, bu benzetmeye iddetle
kar kard kukusuz; ama onun kar kyla durum dei
mezdi. Scheler, yalnzca Kant'n zgrlk kavramn yorumlamak
la kalmyor, Kant felsefesinin baka birok ynn de ele alp
bunlara yorumlar getiriyor. Bununla birlikte Scheler, insan var
lnn ikiynllyle (dualitesiyle) ilgili emay Kant'tan devr
alrken, Kant'm gnoseolojik ikiynllk anlayn, ontolojik" bir
ikiynlluk anlayna evirir. Ayrca, zgrlk probleminin ince
lenmesini ve temellendirilmesini ksa keser Scheler; problemin
zmlemesini yapmaz.
Buna karlk Nicolai Hartmann, zgrlk problemini ok
ciddiye alr; bu problemi derinlemesine ve ayrntl olarak ince
ler. Hartmann iin de zgrlk, iki determinationun sava ala
ndr. Bu determinationlardan biri nedensel, br de erekseldir
(finaldir), baka deyile, teleolojik" determinationdur, yani deer
lerin determinationudur. Bu gryle Hartmann, Kant'm z
grlk anlaynn tesine gemi olur. Hartmann'da nedensel de
termination, yolundan amayan, ak, amasz ve kr bir deter
minationdur. Karsna kan her trl determinationa aktr bu
determination, dolaysyla karlat her determinationu kendi
iine alr. Ereksel determination deerlerle olan determination
ise ters ynl, ama koyan, kapal ve gren bir determination
dur. Konmu olan amatan bu amac gerekletiren aralara geri
gider bu determination; akp giden olaylar rmana kendi ar
ln koyar, bu rman akm baka bir yne evirerek onu ken
di hizmetine sokar. Bylece de, amalarn burada gerekletir
meye alr. Buna gre ereksel determination da, bir art-deter-
minationdur. Kant'ta pratik akim yapt ii, burada ereksel de
termination yapar. nsann zgrl, deterrninationdaki bu ar
t dan baka bir ey deildir. Bu arty ortaya koyan da, ereksel
ballktr (Finalnexus'tur). Nicolai Hartmann bu noktada durup
kalmaz; kendi tabakalar teorisi ve bu tabakalar kategorilerine
gre yneten yasalar yardmyla, zgrlk problemini ontolojik
olarak da temellendirmeye alr. Hartmann'da insan, gerek
(real) dnyann btn tabakalarn iinde tayan tarihsel bir var
lktr. Burada zgrlk, bu tabakalardan yalnzca birinin ayrca
l durumunda deildir. Maddi tabakay bir yana brakrsak, z-
33
grlk btn br tabakalaxm az ok payna der. Ama etnik
zgrlk, Geist'm taycs olan kiiye, bu varlk tabakasna z
gdr yalnzca. Kant'm zgrlk teorisinden sonra Hartmann'm-
k|, en kkten ve ayrntl olarak ilenmi olandr. Hartmann'n
teorisi birok bakmdan Kant'mkinden stndr. Geri Hartmann,
Kant'm emasn korumu gibi grnr; oysa zgrlk teorisini
Kant'tn ok daha geni bir tabana oturtmutur gerekte. Kant'
la Hartmann'n insan anlaylarnn, varlk tabakalar bakmndan
birbirlerinden ayrld noktalar elbette ortaya karlabilir; ne var
ki yazmzn amac bu deil.
Son olarak, bu dnrler iin zgrln ne olduunu zet
leyelim: Kant'a gre zgrlk, pratik aklla ilgili bir konudur;
Seneler iin soyut, beden ve ruhtan arnm bir Geist'a ilikindir;
Hartmann iinse Geist tayan kii varlnda ortaya kar zgr
lk. nk Hartmann'da ters ynl, ereksel determination, Geist
sahibi kii varlnn alandr.
II. Antropolojik Adan zgrlk Kavram
Felsefi antropoloji asndan durum bambakadr; nk fel
sefi antropolojinin insan anlay, bundan nce dile getirdiimiz
anlaylardan btnyle ayrdr. nsan varl somut bir btn
dr felsefi antropolojiye gre; dolaysyla felsefi antropoloi bu b
tnden hareket eder. Ne insan deiik alanlara, yeteneklere b
ler bu gr, ne de varlk alanlarndan ya da yeteneklerden biri
ne ncelik tanr. yleyse zgrlk de bu somut btnle ilgili ol
maldr. zgrlk artk yalnzca Geist'a, iradeye, vb. ilikin de
il, tam tersine, insan varlnn btnne ve insann btn ya
pp etmelerine ilikindir.
nsan, bir yapp etmeler zenginlii iindedir. Bunlarn hep
sini birden gerekletiremez; buna hem gc yetmez, hem de by
le bir ey gerek hayatn gidiine uymaz. O halde insann, yapp
etmelerini dzene sokmak ve sonra bunlar ivediliklerine, hayati
nemlerine gre gerekletirebilmek iin, kendine zg bir giriim
gc olmaldr. Bu, insann doal yaama biimidir ayn zaman
da. Ama insan, yapp etmelerinden birine ya da brne, gerek
letirilmede ncelik hakk tanyabilir; bu durumda, ncelik hak
k tanma yeteneini kullanan ya da kullanabilecek bir yapabil
me gcnn de olmas gerekir insann. te bu imkan, onun z
grldr. Ontolojik temellere dayanan antropolojinin anlad
anlamda zgrlk, insana doutan hazr olarak verilmemi
tir. Hayvan, kendisine verilmi igdleri, trnn gerektirdii
34
gibi kullanr; oysa zgrlk, hayvandaki igdsel davran gibi,
her insann ayn oranda kullanabilecei bir ey deildir. br ye
tenekleri de insana batan, hazr olarak verilmemi, bunlar tr
gerei btn insanlara ayn biimde datlmamtr; bu yete
neklerin geliip ortaya kabilmesi iin uzun bir zamana ihtiya
vardr. nsandaki bu biopsiik tohumlar, yetenekler de, tre g
re deil, bireye gre datlm olan imkanlardan baka bir ey de
ildir.
te zgrln durumu budur. nsana yalnzca imkn ola
rak verilmitir zgrlk. Bu imkn her insan, her birey, kendi
si gerekletirmek zorundadr. Bu imkn, yeteneklerin imk
nndan, insann btn varlyla ilgili olmas bakmndan ayr
lr. Tek tek yeteneklerin hibiri gsterilemez bu imkn aklamak
zere; hibir yetenek bu imkndan sorumlu tutulamaz. Bu im
kndan, yani zgrlkten ve onun gerekletirilme oranndan, bir
btn olarak insan sorumludur.
mkn olarak zgrln yalnzca iradeyle, irade adlary
la
14
, Geist'la vb. ilgili olmayp insann btn yapp etmeleri ve ye
tenekleriyle ilgili olduu artk aka grlyor. nk zgrlk,
bir ya da birka yetenee zg deildir; insan varlnn btn
yeteneklerinin ibirliiyle ortaya kan bir sonutur. Burada in
san, somut bir btn olarak vardr. mkn olarak zgrlk de
bir determinationdur. Ancak bu determination, doa yasalarna
gre gereklemez; nk doa burada, insana zg alanda, dta
braklmtr. Bu alanda sz konusu olan, deerlerin insan ynet
mesi, ynlendirmesidir. Bu deerler de, aa ve yksek deer
gruplar olmak zere ikiye ayrlr. Btn eylemlerimizi, yapp et
melerimizi, aktlarmz belirleyen, yrten, yneten, deerlerdir.
Ama insann btn eylemleri deerlerce ynetiliyorsa, yle bir
soru akla gelebilir: Doada olup bitenler, doa yasalarnca yne
tilmiyor mu? Acaba deerler de eylemlerimizi, tpk doa yasa
larnn doada olup bitenleri ynettii gibi mi belirleyip ynetir?
Bu soruya evet karln verirsek, o zaman byle yrfetilen bir
varlk olarak insann, yine de zgr olabileceini nasl dnebi
liriz? nsan zgrdr dediimizde, bununla insann elinde yle
ya da byle eyleme imknnn bulunduunu anlatmak istiyoruz.
Ama deerler eylemlerimizi doa yasalar gibi ynetiyorsa, bu im
kn daha batan elimizden alnm olmuyor mu? Determinationu
byle anlarsak, elbette zgrlk de elimizden alnm olur. Bu du
rumda doaya da, insann dnyasna da, sert, kat bir determi
nation egemendir; dolaysyla insan zgr olamaz. Bu dnce
den her zaman bu sonu karlmtr. Yapp etmelerimiz ister do
a yasalarnca belirlenip, ynetilsin, ister deerlerce, hepsi ayn
35
kapya kar, denmitir. Bu gre gre, deer determinationu,
yani insan deerlerin ynetmesi, ancak determination biiminin
baka trl olduunu gsterir. Ama problemin anlalmas ve
zm bakmndan bu bakaln tad anlam nedir? Hibir
ey.
Btn bu sorular ne zaman ortaya atlabilir? Birincisi, deer
ler probleminde olduu gibi, somut hayatn fenomenlerini brakp
teorilerin getirdii soyut ve bo dncelere dalarsak; ikincisi, in
sann yapp etmeleriyle doada olup bitenler arasnda ya da ge
nellikle insanla doa arasnda bir paralellik kurarsak; ncs
insan Kant'm emasna gre iki ayrk (heterogen) alana, doa
ve akl alanlarna blersek. Bylece yukarda anlattmz garip
sonulara varlr. Hibir teoriye bavurmadan, insan somut gn
delik hayatnda davrand gibi grebilirsek; insanla doa ara
snda paralellik kurmaktan vazgeersek ve son olarak, insan var
ln paralara ayrmaktan vazgeersek; gerek btn bu sorula
rn, gerekse bunlardan karlan sonularn dayankszln kav
ram oluruz. Gerekten de somut hayatta bir fenomen olarak ne
byle bir paralellie, ne de insann bir blmn doa yasalarnn
eline veren bir ikiynlle rastlyoruz. Eylemlerimizi doa yasa
lar gibi yneten kr, kat bir determinationla da karlamyoruz
gnlk hayatta. nk eylemlerimizin kk, kayna, insann d
nda deil, onun kendi doasnda, yani bir btn olarak insann
kendi iindedir. yleyse bu kkler, aklda, iradede ya da Geist'ta
da aranmamaldr. Doa insan brakp gitmi, insann stne ka
nat germekten vazgemitir. yle seslenmitir doa insana: Git
dnyaya al... Her trl yetenekle donattm seni. Bunlar geli
tirmek sana dyor. yleyse mutluluun da, mutsuzluun da
kendi elinde.
15
Demek ki insan, kendi bana kalmtr; elde et
tii ya da etmek istedii her eyi kendine borludur; baka hibir
varla deil.
Byle bir varln yapp etmelerini, eylemlerini, yabanc bir
g, kr ve kat bir biimde nasl belirleyip ynetebilirdi! Byle
bir varlk, yabanc, kr determinationlara baml olamaz; ancak
gren, zgrle imkn tanyan bir determinationu olabilir insa
nn. nk bu determination, gren, kendi kendini belirleyen bir
varln rndr. Yalnzca byle bir varlk zgrce eyler, eyle
yebilir; ama dizginlenemez, snr tanmaz bir zgrlk deildir bu.
nsann eylemleri, onun kendisi tarafndan da olsa, belirlenmi
tir nk. nsan, yapmak zere olduu bir eyi gerekletirebilir
de, bundan vazgeebilir de. Her iki durumda da, yani gerekle
tirmede de, vazgemede de sorumluluu tayan, insann kendi
sidir; nk vazgeme de, eylemenin bir baka trdr. Gerek-
36
letirilmemi bir eylem, gerekletirilmi eylemle edeerlidir; bu
rada yklenen sorumluluun ayn arlkta olmas gerekmez. Do
ada ise byle bir durum szkonusu olamaz. Dmekte olan ta,
herhangi bir engele arpmadka dmeye devam eder.
Gnlk, somut hayatta, eylemlerimizin zgr olmadn ne
srmek kimsenin aklna gelmez. Bu zgrlk herkese apak ve
kendiliinden anlalr bir ey gibi grnr. Somut hayatta in
sanlar birbirlerine, bunu yapmamalydn, unu yapmalydn
derler. Eylemlerimizde zgr olduumuzu kabul etmeseydik, kar-
mzdakine nasl olur da yle deil byle yapsaydn diyebilir
dik? Oysa doada olup bitenlerden byle bir ey beklenemez; bu
rada herey, nasl olmak zorundaysa yle olur. Buna karlk ey
lem alannda zorunluluk deil, gereklilik egemendir.
Gnk hayatn bir fenomeni olarak zgrlk ne kadar apa
k olursa olsun, karmzda duran, elle tutulabilir fenomenleri
bir yana brakp da ayaklarmz yerden kesince, yani geleneksel
soyut, bo dncelere dalnca, zgrlk karanlk ve problematik
bir ey haline geliverir; aresizliklere der, kendimizin neden ol
duu glklerle karlarz. Burada olduu gibi her yerde, fe
nomenlerden ayrlmamal, onlar konuturmalyz. Bundan sonra
yaplacak i, fenomen zeminini terketmeden, bu zemini kr k
rne teorinin ellerine brakmadan, zgrl teorik bir temele
oturtmann mmkn olup olmadn aratrmak olabilirdi. By
le bir temel bugne kadar bulunamad. Kant'm nc antino-
misi zlmemitir; zaten zlemez de. Bu konuda btn zm
denemeleri baarsz kalmtr. Kant'm kendisi de, hakl olarak,
zgrln, akim bir faktumu olduunu sylemiti. zgrlk bir
faktum olduu iin kamtlanamyordu; bir faktum olarak gzleri
mizin nnde bulunduu ve etimize kemiimize ilemi olduu
iin, yadsmamyordu da. Antropoloji de bu gr savunur. Yal
nz, antropoloji iin zgrlk, akim deil, somut hayatn; btn,
blnmez insan varlnn bir fakturnudur.
Burada, yani antropolojide, insan bir btn olarak, neden-
seliik-st bir varlk (berkausales Wesen) olarak anlalr.
Antropolojiye gre, insan ynetip belirleyen yalnzca deerlerdir;
iki deer grubudur. Bu iki deer grubunun insan belirlemesi, bir
birine hi benzemez. Aa deerlerin getirdii dterminationla
yksek deerlerin ynettii determination arasnda byk bir
fark vardr. Aa deer grubu, yksek deer grubundan ayrlm,
soyutlanm olarak eylemlerimizi ynettii srece, zgrle ya
hi yer vermez ya da pek az yer verir. nk, burada eylemleri
mizi ynlendiren, znel kar alandr. Bu alan, insann ba
kalaryla balantl yapp etmelerine dnktr. Burada insan
37
kendine, nceden tasarlad bir yarar salamak istiyorsa, iinde
bulunduu maddi ilikileri gz nnde tutmak zorundadr. Bu
yzden de hem kendi kar alanm, hem de kar tarafmkini he
saba katmal ve eylemlerini buna gre, yani iinde bulunduu
durumun gereklerine gre, ayarlamaldr; yoksa bu iten eli bo
dner. Demek ki insan, maddi karlarndan oluan aa deer
ler alannda eyledii srece, bu alana bamldr; zgr deildir;
ya da zgrl, bamlla neredeyse eit olacak oranda azdr.
Buna karlk yksek deerler alannda durum bambaka
dr. Bu deer grubunun ynettii eylemler zgrdr, nk bura
da insan, balantlara baml deildir; kendi basmadr. nsan bu
alanda eylemlerini, yapp etmelerini zgrce gerekletirebilir;
bunlara kendi deer duygusuna gre zgrce biim verebilir. Ama,
daha nce de vurguladmz gibi, zgrlk insana hazr bir eyiz
olarak deil, bir imkn olarak verilmitir. zgrl gerekle
tirmek, birey olarak insann iidir. nsann tad yetenekler
iin de ayn ey geerlidir. Doann kendisine vermi olduu ye
tenekleri de insan yine kendisi gelitirmek zorundadr. Bu geli
tirmenin oran bir yandan birey olarak insann kendisine, te yan
dan da onun varolu koullarna, yani bireyin iinde doup b
yd koullara baldr. Bu yetenekleri gerekletirmenin bir
snr vardr; insan bu snr aamaz. zgrlk iin de ayn eyi
syleyebiliriz. zgrlnn oranndan insann kendisi sorumlu
dur; k zgrlk, doann insana vermi olduu bir igd de
ildir. zgrl elde etmek iin savamak, elde ettiini de koru
mak zorundadr insan.
Her insan, kendi gcne gre, bu gizil (potentiell) zgrl
n ancak bir blmn gerekletirir. Gerekletirilecek bu z
grln oran, en az ya da en ok olabilir. Bu, insandaki deer
determinationunun trne baldr. nsan aa deerlerle yneti -
liyorsa, zgrle pek az yer kalacaktr. Buna karlk yksek de
erlerin determinationu, olabilecek en ok oranda zgrlk sa
layacaktr. Demek ki insanda yksek deerlerin determinationu
ne kadar ar basyorsa, insan da o kadar zgr olur; aa de
erlerin ynetimi ne kadar basknsa, zgr olmay da o oranda
artacaktr insann. Ama aa deerleri de ortadan kaldrmama-
lyz; nk somut hayatmz her iki deer grubuna da dayanr.
O halde aa deerleri de korumal ve gerekletirmeliyiz. Ancak,
insan zgr olacaksa, aa deerlere nem verilmemeli, bunlar
yksek deerlerin hizmetine girmelidir. Bu ilikiyi tersine evir
mek, insann zgrln elinden almak demektir. Yksek de
erlerin klavuzluu da insana t ya da bask yoluyla deil,
aneak eitimle benimsetilebilir. Eitim, temelleri biopsiik var-
38
lkta bulunan btn yetenek ve tohumlar gelitirebilir. yleyse
insan, zgr olmak iin de eitilmek zorundadr. Eitim, gen in
sann deer bilincini gelitirip keskinletirebilir; iinde uyukla-
yan ynleri bilin dzeyine ykseltebilir; yetimekte olan insan
yksek deerlerin bilincine vardrabilir. Gen bir insan bir kere
aa deerler dorultusunda eitilmise, bu deer bilincinden
kurtulup yksek deerlerin bilincine .varmas artk ok gtr.
Daha nce de belirttiimiz gibi, zgrlk insann btn akt-
laryla, yapp etmeleriyle ilgilidir; nk gerekletirilecek akt-
larm, yapp etmelerin, eylemlerin hepsi, insann btn varlyla
sk bir iliki iindedir ve bunlar deerlerce ynetilir. Dnme,
gzlemleme, alglama, retme, renme vb. aktlar, ya yksek
deerlerce, ya da yalnzca aa deerlerce belirlenir. Aktlar yk
sek deerlerce ynetildikleri zaman zgrdr, zerktir; yani bun
lar, zgr ve zerk olarak gerekletirilir. Buna karlk bu akt-
lar yneten aa deerler olursa, znel kar alanna bal kal
nr. Bu durumda insann aktar zgr deil, bamldr. Bu tr
aktlar gerekletiren kimse, yalnzca kendisine yarar salayan,
karlarna hizmet eden eyleri dnr; bunlara bakar; bunlar
renir; baka eylere dnp bakmaz bile. Hayatta byle bir in
sana kurnaz deriz. Kurnaz kii, znel kar alannn dnda
kalabilecek hibir eyden sz etmez; nesnel gibi grnen tavrlar
nn altnda bile, kendi kar alan yatar. Byle bir kii, yksek
deerleri nemsemez. Oysa aktlanrnz yksek deerler ynlendi
riyorsa, aa deerlere hi nem vermeyiz. Bu yzden de nesnel,
zgr dnr, renir, retir, gzlem yapabiliriz.
Dnce tarihinde bir de ze bir dnce zgrlnden sz
edilir. Ama btn aktlarrmzm, determinationlarma gre, ya z
gr, zerk, ya da zgr olmayp baml olular nasl anlalabi
lir? zel bir dnce zgrlnden sz etmek, bir yanl anla
maya dayansa gerek. nk zgr insan, btn aktlarmda z
grdr, dolaysyla onun btn aktlar zgrce gerekleir. An
cak, d engeller, aktlarn ya da bu aktlarm rn olan dn
celerin grnr hale gelmesini, ortaya kmasn nleyebilir. Ama
bu engellerin, iin zyle hibir ilgisi yoktur; bunlarn kkleri
baka bir yerde: siyasal, bazen de dinsel alanda aranmaldr. Hi
dnp tanmadan, zel bir dnce zgrl olduu ne s
rld gibi, bir i, bir de d zgrln bulunduu da sylenir.
D zgrlk genellikle siyasal zgrlk olarak, i zgrlk de et
nik zgrlk olarak nitelendirilir. Oysa zgrln byle ikiye
blnmesi, hibir nesnel temele dayanmaz; nk zgrlk hep,
eyleme, yapp etme zgrldr. zgrlkle ilgili bir i eylem
yoktur; eylem dediimiz ey, hep ortaya kmak, gzkmek zo-
39
randadr. O halde tek bir zgrlk vardr: Her insandan, gerek
letirilmeyi bekleyen gizil zgrlk, imkn olarak zgrlk.
yleyse zgrlk, nasl olup da byle ikiye blnebiliyor? Bu
blme, eylemlerin, aa deerlerce ynetilenler ve yksek deer
lerce ynetilenler diye ikiye ayrlmasna dayanr. Aa deerlerin
belirledii eylemler, kendi snrlarn ama eilimini gsterir; n
k bu eylemler, madd eyler alannda hareket eder. Buradaki a
ma her zaman insann kendi kar ve kardakinin zararyla iice
gemitir. te siyasal zgrlk problemi de ancak burada ortaya
kabilir. Ethik alanda ise, aa deerlerin nemsenmemesi n
koul olduundan, byle amalar sz konusu olamaz. Ama, antro
polojik adan bakarsak, zgrl bu ekilde ikiye blmenin ak
sakln grrz. zgrlk, paralara ayrlamaz; olsa olsa iki
yn olduu sylenebilir zgrln. Birbirinden ayrlm iki z
grlk olduu ise ne srlemez.
Buraya kadar ele alp tarttmz grlerden sonra, zgr
ln bir tr determination olduundan artk kukumuz yoktur.
Ne var ki bu determination, nedensel, kr bir determination de
il; deiebilen, gren bir determinationdur. Bu deerler determi-
nationu, insann giriimgcne aktr. nsan her zaman iin
kendi arlm, nnde duran olaslklar, terazinin kefesine ko
yabilecek, lp biebilecek; giriimgcn kullanarak zgrce
eyleyebilecek durumdadr. Yine de, determination problemi, zel
likle de bu determinationun tr, zgrlk probleminde en du
yarl ve belirleyici noktadr. Bu noktada zgrlk problemi, bir
yol ayrmmdadr; ya incelenebilecektir bu problem, ya da ince
leme giriimleri baarszlkla sonulanacaktr. En kolay yol, ba
arszla uramaktr. O zaman zgrlk hemen yok saylr; do
laysyla herey kat, nedensel bir determination altndadr; insan
da kurald olamaz burada; yleyse zgrlk yoktur.
zgrlk problemiyle ilgili inceleme ve zm denemeleri ise
pek oktur. Bu yazmzda bunlardan n ana izgileriyle ver
meyi denedik. zgrlk probleminin ele alnmasnda, hereyin
insan anlayna, yani bu problemle uraan dnrn insan
nasl anladna bal olduunu da grdk bu arada. nsan iki
alana (beden-ruhakl; beden-ruhGeist) ya da alana (beden,
ruh, Geist) ayran dnrler, insann bir yarsn (bu da hep
beden-ruhtur) doayla balant iine sokuyordu; bu yarsyla in
san, doann bir parasyd. Bu dnceye gre insann bu yars,
tpk doann kendisi gibi, kat bir biimde belirlenmitir; br
yars ise byle belirlenmemitir. te bu ikinci yan, bir art-de-
termination olarak insann yardmna koar; bylelikle insan, hi
deilse bir blmyle, doa determinationundan kurtulmu olur
40
ve bu yanyla zgrdr artk. nsann bu yan da ya akl ya irade
ya Geist ya da bunlara benzer bir eydir.
Antropoloji bu tr yaklamlar bir yana brakarak insan
bambaka bir biimde kavrar. Artk bir btn olarak anlalan
insan, doadan, doann nedensel determinationundan kurtul
mutur. Antropoloji ne doayla insan arasnda paralellik kurulma
sna, ne de insan varlnn paralara ayrlmasna izin verir. n
san, bir btn olarak, nedensellik-nst, nedensellik-d bir varlk
tr demek ki. Bu nedensellik-st olu, insan olmann bir ayrca
l olarak, insann btn somut varlna ilikindir.
Doa, insan zel yeteneklerle de donatmtr; insan srekli
olarak, gc yettiince doayla hesaplar. Doa nedenselliinin
iine yerletirilmemitir insan; bu nedensellik onun yan sra y
rr. nsan da bu arada btn gcn kullanarak doa nedensel
liinin ynn deitirmeye, bu nedensellii elinden geldiince
kendi hizmetine sokmaya alr. nsann gc elbette snrldr,
ama onun zne, varlna uygundur bu g. Bilimsel-teknik a
balarn bir amac da, baarlabildii lde, doa glerinden ya
rarlanmaktr.
nsan alannda nedensel bir determinationdan sz edebilmek
iin, insann yapay olarak blmlere ayrlmas gerekir; oysa by
le birey olamaz. nsann eitli alanlara blnmln olmu
bitmi, zgrl de hazr ve akla ya da Geist'a ilikin bir konu
olarak kabul etmenin kkleri, insan dinsel olarak kavrayan g
rte bulunur. Bu gr, dile gelse de gelmese de, bu eit bir z
grlk anlaynda hep etkisini srdrr.
Son olarak unu belirtelim: zgrlk problemiyle ilgili hi
bir ey kantlayanlayz; hibir ey kantlamadk da zaten. Gr
dmz gibi Kant, zgrl akim bir faktumu olarak nitelen
dirmiti. zgrln hem kantlanamaz, hem de reddedilemez
oluu zerinde srarla durmutu. Antropoloji iin de ayn ey ge
erlidir. Yalnz, yineleyerek Kant'm dncesine eklemek istedi
imiz bir nokta var: zgrlk geri bir faktumdur, ama akim
faktumu deil, bir btn olarak insan varlnn faktumudur. Ay
rca zgrlk, hazr olarak verilmi bir faktum da deildir; tam
tersine, her insan onu kendisi kazanmak zorundadr. zgrlk
bir faktum olarak insann karsmdadr; onu elde etmek isteyen
her insan, bu abaya btn gcyle hazr ve kendi kendisiyle he-
saplam olmaldr.
fi) Ethik: (burada) insann eylemlerini, deerler ynnden ve tadk
lar anlam bakmndan inceleyen felsefe dal. (.N.)
(2) Determination: belirlenim; (burada) eylemlerin, insann kendisi. ya
da d bir g tarafndan yrilendirilip ynetilmesi. (.N.)
(3) Faktum: olgu (.N.)
(4) Gnmzn deyiiyle, zgrlk, bozulmam, naif hayatn bit fak.
tumudur.
(5) Filodoksi: sanseverlik (.N.)
(6) Kritik der reinen Vernunft (Salt Akln Eletirisi) ; S. 35 (Ausgabe B.
Erdmann).
(7) Gnoseolojik: bilgi kuram zerinde temellenen, bilgi kuramndan
kaynaklanan; bilgikuramsal (.N.)
(8) Bu dnr semi olmamz, bir rastlant deildir. Bu dnr
lerin de, zgrlk problemi ve ethik asndan dikkate deer ki
ilerdir.
(9) Geist: tin; (M. Scheler'de) insann, deer ve anlamlara ynelen
zgr yan. (.N.)
(10) Psiko-vital: ruhsal - dirimsel (.N.)
(11) Ontik: insann somut varlna ilikin (.N.)
(12) Ontolojik: varla ilikin; varhkbilimsel (.N.)
(13) Teleolojik: eree ynelik (.N.)
(14) Akt: edim; (burada) bir eye ynelerek, bir eyi erek edinerek ger
ekleen eylemler (bilgi akt, irade akt vb.). (.N.)
(15) Kants Werke; Bd. S; S. 461 (Ausgabe Cassirer)
42
EDM FELSEFESNDE BAZI KURAMSAL
GLKLER
ARDA DENKEL
Felsefede Edim sorununun odak noktasn oluturan iki ko
nu, (a) bir edimin ne olduu, yani bir insan bedeninin herhangi
bir yerinin oynamas olaynn o kiinin orasn oynatmasndan
nasl ayrld ve (b) dorudan'nedensel olarak ilintili edimlerin
ayrt edilebilirlikleridir. Edimin her eyden nce bir insan tara
fndan meydana getirilen bir deiiklik oluu ve bir insann mey
dana getirebilecei her deiikliin edim olamamas, meydana ge
tirebildiimiz deiiklikler arasnda edimlerimizi belirleyebilmemi-
ze olanak salayacak bir lt gerektirmektedir. Kolumun oyna
mas, balangcn bende bulan bir deiikliktir. Oysa, kolum bir
refleks, tik, ya da ona bir ey arpt iin oynadysa burada bir
edim sz konusu deildir. te yandan kolumu gzlm dzelt
mek iin, nmdeki kalemi almak veya radyonun dmesini e
virmek iin devinime geirdiysem, br ey yaptm, bir edimde
bulunduum sylenecektir. Kolumun yapt devinim, sarkt
yerden ileri doru uzanmak olsun... Ayn devinimi biracdan rad
yonun dmesine uzanmak, bir adan da basit bir tik olarak d
nelim: bunlarn arasndaki farkllk nerededir? tte bunun ya
nt byk lde edimin ne olduunun da yant olacaktr. D
meyi eviriyorum, radyonun sesi alyor, yanyor, kuvvetli
sesten camlar zangrdyor ve aa komular rahatsz oluyorlar..
imdi ben ne yaptm? Dmeyi tuttum, parmaklarm oynatarak
dmeyi evirdim, radyonun n ve sesini atm, camlar sar
sp komular rahatsz ettim. Burada yapm olduum ka ey,
ka i var? Yaptm yalnzca dmeyi evirmek; ama bunun ya
ratt sonular kapsayarak ayn edimi bir ok edimmi gibi be
timleyebiliyorum. Yoksa, bir ey yaparak birok ey mi yaptm?
43
Yaptm ne ise onu, aslnda yapmadm fakat yapm sayldk
larmdan nasl ayrt edeceim? Bu sorularn yant da edimlerin
nasl belirlenebileceinin yantn verecektir.
Edim felsefesinin bugnk aamasnda bu iki soruya verilen
yantlar ilgin bir eitlilik gstermektedirler. Deiik yaklam
lar bu konularda birbirlerine kart savlar savunmaktadrlar. Ay
n konuda kart grler getiren kuramlar kendi uslamlama ve
aklama yetileri asndan deerlendirebiliriz; ancak belirli bir
yaklamn tutarl bir kuram salayabilmesinin bir ana koulu
her iki konuda ileri srd savlarn karlkl uyumluluu ola
caktr. Bu noktadan kalkarak gnmz edim felsefesinde nemli
bir yeri olan Donald Davidson'un kuramn ele alacaz.
Davidson'un ilk konu, yani edimlerin ne olduklar konusun
da nerdikleri, nemli lde bu alanda gelitirilmi klasik gr
e dn niteliini gstermektedir. 17. Yzyl'dan balayarak ge
litirilen klasik grn kkenini Hobbes ve Descartes'da buluyo
ruz. Locke, Hume ve Kant'm yazlarnda da ayn dorultuda ne
rilere rastlamaktayz
1
. Bu gre gre edimler basit bedensel de
vinimlerden istemli (willed, volitional) olularyla ayrt edilirler.
Eer kolumun uzanmas, kolumu uzatma istemimin neden oldu
u bir sonusa, yaptm bir edimdir. Refleks ve tiklerde byle bir
neden olmadna gre edim olmalar sz konusu olmayacaktr.
Bir edimin ussal (rational) olmas ise, bu edimle onun tesinde
bir sonu elde etme istemimin edime neden olmasna baldr.
rnein, kolumu radyoyu amak iin uzatp eviriyorsam yapt
m bir ussal edimdir. Kolumu, onu uzatm olmak iin uzatyor
sam, edimin ussal deildir.
Edimleri basit olay ve devinimlerden neden niteliindeki bir
istemin varlyla ayrt eden bu gr nce Prichard
2
tarafndan,
sonra da Wittgenstein'm etkisi altndaki Anglo-Sakson felsefeci-
lerince, Prichard'm kendi ileri srd yaklam da beraber ol
mak zere, ar bir biimde eletirilmitir
3
. Bu eletirilerde kul
lanlan ilgin ve karmak uslamlamalarn ayrntsn kapsammz
dnda brakarak klasik grn eletirilerde beliren temel g
lklerini ksaca bildirelim. Bir edimi edim yapan ona neden olan
istem ise ve bu istem tesadfen veya belirlenmi olarak, benm
denetimim dnda oluan bir zihinsel olgu ise, ne isteme 'benim
istemim', ne de onu izleyen edime 'benim edimim' demem doru
olacaktr. nk buna gre, benim denetimim dndaki baz ol
gular adeta benim zihnim ve bedenimi basit bir ara gibi kulla
narak birtakm edimleri oluturuyorlar. Bu durumda zgr iste
mimden (free will) sz etmem olanaksz. Demek ki edimin ve is
temin benim olabilmeleri iin istemimi benim oluturmam, yani
44
onu isteyerek, kendi denetimim altnda meydana getirmem gerek.
Baka bir deyile, zihnimde oluan istem olgusu, herhangi bir zi
hinsel edimim olmaldr. Ancak bu bizi bir kmaza gtryor.
Eer edimleri edim yapan onlara neden olan istemlerse, istemimin
edimim olabilmesi iin istemime neden olan bir istem daha ge
rekecek ve onun da edimim olabilmesi iin bir baka istem... vb.
gibi sonsuz sayda istemler gerekecektir. Demek ki edimi edim ya
pan istemin bir olgu olmas ya da bir neden olarak grlmesi man
tksal adan saknca yaratmaktadr.
kinci bir temel glk de istem gibi bir zihinsel olgunun na
sl olup da edimi oluturan bir fiziksel olguya neden olabildii
sorusunda belirmektedir. Nedensellik yalnzca belirli doa kanun
lar erevesinde geerli deil midir? yle ise, belirli istemler ve
edimleri balayan doa kanunlar var mdr? Var, deniyorsa, bu
kanunlar hangi genellemeler zerine kurulmu olabilirler? Witt-
genstein'm etkisi altndaki felsefeciler, insan bedeninde balayan
olgu ve devinimleri edimlerden neden durumundaki istemlerle ayrt
etmenin hatal olduunu, nk byle 'nedenlerin' bulunmad
n savunmulardr. Klasik grn yerine nerilenlerdeki eit
lilik bir yana braklrsa, genel olarak, bir olgu ya da devinimin
edim saylmasnn o olgunun bir niyetle aklanabilirine ve ol
gunun balamndaki uzlamlara balandn gryoruz. Dolay
syla, bu nerilerde ayrm gereklik dzeyinden ok aklama, yo
rumlama veya betimleme dzeyinde salanmaktadr
4
.
Donald Davidson 1963'te yaynlanarak r aan bir maka
lesinde
5
edimler iin u tanm neriyor. Olgu ve devinimlerin
edim olabilmeleri iin ussal nedenlerle (reason) aklanabilir ol
malar gerei Wittgeiistein'car tarafndan da kabul edilmekte
dir: oysa bu gereklilik bir yeterlilik salayamaz. rnein, bir dav
ranm aklarken gerek ussal nedenlerimin yerine, onlar giz
leyerek, bakalarn bildiren bir ussallatrc aklama verebili
rim: hastay neden ldrdm, 'ektii dayanlmaz acy dur
durmak' ussal nedeniyle aklarken asl ussal nedenim olan 'mi
rasa konmak' amacn saklayabilirim. yle ise bir edimi ussal ne
denle aklamada gerek ve gerek olmayan ussal nedenlerden
sz edebiliyoruz. Bir ussal nedeni, belirli bir edime gre hangi
nitelik gerek ussal neden durumuna getirir? Davidson'a gre,
yukarki rnekten de anlalabilecei gibi, gerek ussal neden
edime neden olan ussal nedendir. Hastann yaamna son verme
min gerek ussal nedeni onun mirasna konmakt; onun mirasna
konmak amacm onu ldrmeme neden oldu. Oysa acsn dur
durmak amacm onu ldrmemin nedeni deildi.
Yine bir nedensel aklamaya dndk. Acaba Davidson'un
45
verdii nedensel tanm klasik grn glklerini iermiyor mu?
Bunun iin nce 'ussal neden' kavramndan ne anlaldn g
relim. Davidson bunu yle aklyor. Bir edimin ussal nedenini
nasl veririz? (a) ama edinilen bir duruma ynelik eilimimizi ve
(b) yaplann bu eilimin nesnesini (object) yerine getirecei inan
cmz beraberce bildirerek veririz... (a) daki eilimi, ksaca, bir
'istek' olarak belirtiyor Davidson... rnein, 'Topa niye vurdun?'
gibi bir soruya karlk ussal nedenimi 'nk gol atmak istiyo
rum ve topa byle vurunca onu kalenin iine gndereceime (ve
bylece gol olacana) inanyorum' gibi bir istek-inan ifti ner
mesinde aklayabilirim. ou kez yalnz istei veya inanc bil
dirip, brn, apak belli olduundan, varsayarm. yle ise,
bu ayrnt dzeyinde aklandnda, Davidson'a gre, edimleri
mizin nedeni bir inanla desteklenmi isteklerimizdir. Neden ola
rak alman bir istein neden olarak alman bir isteme gre avan
tajlar nelerdir?
stekler olay deil eilim ya da dwrum'durlar. Byle olunca
da isteklerin bizim isteklerimiz olmalar iin istemlerde olduu
gibi bizim zihinsel edimlerimiz olma gerei ortadan kalkacak, yu
karda belirtilen ksr dng bylece giderilmi olacaktr. Eilim
ve zihinsel durumlar kendiliinden oluabilecekleri gibi, inanla
rmz erevesinde bizlerin denetiminde de oluabilirler. Fakat,
kendi denetiminde bir eilim oluturabilmek, bir zihinsel edimde
bulunmak gereini getirmemektedir. imdi karlanmas gereken
yeni bir glk udur. Eer istekler ve inanlar eilim ve durum
iseler nasl 'neden' olacaklardr? Nedensel iliki olabilmesi iin
aralarnda bu ilikinin kurulabilecei iki olay gerekli deil midir?
Neden ve sonu birer olay olmalar dnda nasl dnlebilirler?
'Bu tabak, iine yemek koyar koymaz niye krld?' gibi neden
soran bir nermeye karlk 'nk tabak atlakt' gibi bir durumu
bildirmemize karn asl sylemek istediimiz, atlak durumda
ki bir taban krlmasna neden olan olayn onun iine scak ye
mek konmas olduudur. Davidson, istek ve inanlarn birer olay
olmamalarna karn belirilerinin veya ortaya klarnn birer
olay olduunu bildiriyor. Bu da neden iin gerekli olay olma ko
uluna doyum salyor... Unutulmamaldr ki bir istein belir
mesinin, o istein benim denetimimde oluturuluyor olmas iin,
bir eim olmas gerei bulunmamaktadr.
Gelelim szn ettiimiz br gle... Bir olay neden ve
ya sonucunu vererek akladmzda, bunu o nedensel ilikiyi
kapsayan bir genel kanunu dorudan veya dolayl olarak belirte
rek yaparz. Oysa ayn istek ve inanlarla her zaman ayn edim
de bulunduum veya bulunacam neremez. Bundan kalkarak
46
edimlerin nedensiz olduu sylenebilir mi? Davidson'a gre byle
bir sonucu karsayamayz. nce belirtilmelidir ki aka neden
sel iliki iinde bulunduklarn kabul edebileceimiz birok olay
ifti, birbirlerine kanunlarla bal deildirler. Bir p kutusu dik
katsizlikle iine atlan yanar bir kibrit nedeniyle alev alm olsun.
Yangmm nedeni yanan kibritin atlmasdr. Oysa bir p kutu
suna yanar kibrit atacamz her durumda yangn kaca gibi
bir genellemede bulunabilir miyiz? Birinin lm nedenini soru
yoruz. Neden olarak difteri hastaln gsteriyorlar. Bu neden
sel ilikinin doru saylmas iin difteriye yakalanan herkesin l
mesi mi gereklidir? Tersine, bugn iin difterinin ok seyrek ola
rak lme neden olduunu syleyebiliriz. Davidson'a gre Hume'u
yorumlarken, nedensel aklamann gerei olarak aralarnda ne
densel iliki grdmz zel olaylar birletiren bir kanun bildi-
rebilme gerei yerine bu olaylar da kapsayabilecek ve onlardan
daha st dzeyde geerli genel ve karmak bir kanun bildirme
nin yeterli olacan sylemek, yanlla dmek olmayacaktr.
Canm elma istedii her yerde grdm elmay alp yiyecek de
ilim: zellikle grdm elma benim deilse veya bana sunulma -
msa onu yememeyi yeleyeceim. Demek ki, ussal neden ve edim
ilikilerini verirken aslnda daha karmak olan bir aklamann
yalnzca basit bir parasn veriyorum. Tam kapsamyla, ok yn
l bir aklama vererek ussal nedenim yansra edimimi etkile
yen baka etmenlere de deinsem, bir kanun genellemesine temel
hazrlayabilirim: x ....x
n
gibi istek ve inanlarla, Yi.... Y
h
gibi et
menlerden oluan bir ortamda A gibi biri z ediminde bulunacak
tr...
Davidson'un edim kuramnn ilk temel konuyla ilgili savn
savunmasyla birlikte grdk. imdi ikincisine bakalm. Radyo
nun dmesini eviren adamn edimi, birok deiik biimde be-
timlenebildiine gre, dmeyi evirerek bir tek edim mi yoksa
bir ok edim mi yapt sorusu belirmektedir. Bu konudaki felse
fe literatrnn en basit yantn Davidson vermektedir: sz ko
nusu durumda bir tek olay (event) vardr ve bu yzden de dei
ik biimlerde betimlenmi bir tek edim sz konusudur. Adamn
yapt dmeyi evirmektir. Bu edim eitli alardan on ayr
betimleme gtryorsa bir tek devinimde bulunan bu elin on de
iik i yaptn sylemek gerekecek midir? Davidson'a gre by
le bir gerek olmad gibi, yukarkini nermek ayrca eliik de
olacaktr, nk gereklikte edimler, dilsel anlatma gre onla
rn temelini oluturan olaylardan farkl eyler deildirler.
Edimlerin, temellerini oluturan olaylardan ok farkl olma
dklarn kabul ederek Davidson'un tam kart bir gre varmak
47
olanakldr. J. Kim'den esinlenerek ilgin bir edim kuram geli
tiren Alvin Goldman'a gre* hemen her deiik betimleme dei
ik bir edimi belirlemektedir. yleyse, bu deiik olduu sylenen
edimler gerekte birbirlerinden nasl ayrt edilecektir? Eer 'betim-
leni farkllklarndan' diyecek olursak dilsel anlatmn gerekli
i yaratt ve deitirdii gibi kabul g bir ey sylemi ola
caz: buna gre edimler geree ait olmaktan ok bizim yorum
ve anlatmmza ait olacaklar... Kim ve Goldman gr bu g
l iermiyor. Bu felsefecilere gre ele aldmz rnek bir du
rumda bir tek deil, bir ok olay vardr, ve her bir olay ayr bir
biimde betimlenen bir edimi belirlemektedir. rneimizde, bir
ok olayn bulunduunun nasl nerilebildiini grmek iin bu
yazarlarn olay tanmna bakmak yeterlidir: bir olay belirli bir
nesnenin, bir nitelii (veya: zellii) zellemesidir (instantiate).
Ayn nesne deiik nitelikleri zellediinde, ayn zaman ve yerde
birden ok olay meydana gelmektedir. Bu son nokta Davidson
iin her zaman kabul edilemeyebilir, nk onun olay tanmna
gre olaylar birbirlerinden neden ve sonularyla ayrt edilebilir
ler: ayn neden ve sonucu olan birden ok olay olanakszdr. r
neimizde, 'dmeyi evirmem' ve 'radyoyu amam', betimlemele
rinin betimledikleri ayn neden (istek ve inancm) ve ayn sonu
ca (camlarn titremesi veya komularn rahatsz olmalar) sahip
olduklarndan ayn olay ve ayn edimdirler. Yalnzca deiik 'ba
k alarndan' betimlenmitirer. Goldman'a gre ise 'dme e
virmek' ve 'radyo amak', mantksal olarak birbirinden bamsz
nitelikler olduklarna gre, birinin bunlar ayn yer ve zamanda
zellemesiyle ayr olay ve edimler meydana gelmektedir. Grl
yor ki edimlerin ayrt edilebilirlii konusundaki gr ayrl, ol
gularn ayrm gibi daha temel bir dzeyden tryor.
II
Davidson'un edimlerin ayrt edilebilirlikleri konusundaki sa-
vnn savunma ve eletirisine, sz konusu dorudan ilintili edim
ler iin verilmi bir ulamlamay (categorization) grerek girelim.
1965'te A. Danto tarafndan ileri srlen neriye gre
7
edimleri
mizi 'temel' ve 'temel-olmayan' edimler olmak zere iki bee
ayrabiliriz. Danto'ya gre nedeni olabileceim edimlerim yalnz
ca temel-olmayan edimlerimdir. Nedeni olmadm temel-edim-
lerimle, temel-olmayan edimlerimi meydana getirir, onlara neden
olurum. rneimizi yeniden kullanacak olursak, 'dmeyi tuta
rak elimi evirmem' yaptm bir temel edimdir. Bylece 'radyo
yu amam' ve 'camlar zangrdatmam' temel olmayan edimlerim-
48
dir. Bu sonrakilere elimi evirerek neden oluyorum. Temel edim
ler bedenimle, yani onun blmleriyle meydana getirdiklerimdir.
Danto, temel edimleri herhangi baka bir ey yaparak yerine ge
tirmediimize gre onlara neden olmuyoruz, diyor. Onlar yalnz
ca yapyoruz; neden olmadan yapyoruz, diyor. Temel-olmayan
edimler, aralarnda, onlara neden olan temel edime olan uzak
lklarna gre, 'daha az temel' ve 'daha temel' olma ilkesince s
ralanyorlar. rnein, 'grlt etmem', 'komular rahatsz et
mem' e gre daha temel iken, 'radyoyu amam' a gre daha az
temeldir.
Danto'nun gr, nemli bir gerei yanstmasna karlk
Davidson'un anlattmz kuramyla iki noktada elimektedir.
lki, temel-edimlere neden olmadmz nerisi, ikincisi de doru
dan ilintili edimlerimiz arasnda nedensel iliki bulunduu neri
sidir. Gerekte, ilk nokta byk lde tanmsal bir uzlamazlk
tr. Edimi nasl tanmladmza bal olarak temel edim kavra
mn yorumlayabiliriz. Danto ile tutarl kalarak bir temel edimi
meydana getirmede ona neden olan baka bir ey yapmadmz
kabul ederken Davidson'a uyarak temel edimlere baka edimlerin
deil zihinsel durumlar olan inan ve isteklerin neen olduklarn
nrebiliriz: bylece ilk noktada her iki gr badatrmak ola
nakl grnmektedir.
kinci noktada ise Danto bir yanllk yapmaktadr. Bu yan
lln ortaya karlmas hem Davidson grnn Goldman g
rne kar bir stnln belirleyecek, hem de bu stnle
karn bir dzeltme gereksinimi bulunduunun anlalmasna
yardmc olacaktr. Danto'nun bir temel-olmayan edimin nede
ninin ondan daha temel bir edim olduu savma nasl vardn
grelim. Bu amala kulland uslamlamay berrakiatrarak or
taya koymaya alalm.
1. Radyonun almas gibi bir olaya baka bir ey yaparak
(dmeyi tuttuum elimi evirerek) ben neden oluyorsam, bu
yaptm edim radyonun almas olaynn nedenidir diyebiliriz.
2. Oysa, 'radyonun almasna neden olmak' = 'radyoyu a
mak'.
3. Buna gre, radyonun almasna ben neden oluyorsam,
radyonun almas iin yaptm edim benim radyoyu amamn
da nedeni olmaldr.
4. yle ise, 'dmeyi tutarak elimi evirmem', 'radyoyu a
mam'm nedenidir.
nce, varlan sonucun, yani Danto'nun incelediimiz sav
nn sezgilerimize ne kadar ters debildiini grelim: dmeyi tu
tup elimi evirerek radyonun almasna neden oluyorum. Oysa,
49
radyoyu amam (baka ynleri yarara) benim dmeyi tutarak
elimi evirmenidir. yle ise, Danto'nun savn doru olarak ka
bul edersek, olgunun baka ynleri yamsra, dmeyi tutarak
elimi evirmem, dmeyi tutarak elimi evirmemin nedeni
dir, dememiz gerekecektir... Danto'nun uslamlamasmdaki
yanl nerededir? yle grnyor ki nemli bir ayrm
gzden karm: 'bir olaya neden olmak' baz durumlarda 'bir
edim yapmak' ile zde olabilir. Oysa, 'bir olaya neden olmak', 'bir
edime neden olmak' ile zde deildir. Herhangi bir olaya neden
olduum yerde, bu olay edimim olarak yorumlayarak bir edim
yaptm syleyebilmemize karn, ayn edime neden olduumu
syleyebilme durumunda deiliz.. Radyonun almasna neden
oluyorsam, bunu doru bir yorum olarak 'radyoyu atm' anla
tmyla bildirebilirim. Fakat bu benim radyoyu amama neden
olma durumum deildir. Burada bir edime neden olmuyorum. s
telik bu ayrm grp gerekli dzeltmeyi yapmazsak bir sonsuz
gerileme (infinite regress) dourulmu olacaktr: eer 'edim yap
mak' = 'bir olaya neden olmak' gibi, 'bir olaya neden olmak' =
'bir edime neden olmak' doru bir nerme olsayd, geililik il
kesi ile 'bir edime neden olmak'='edim' doru olurdu. Bu son
nermede de edim szcn e anlamls ile deitirerek 'edim'
= 'bir edime neden olmaya neden olmaya neden olmaya... (son
suza dek)... neden olmak' gibi bir sonsuz gerileme gerektirilmi
olurdu.
Danto'nun yanlln grmemiz buradaki ilikiyi doru sap
tamamza olanak salyor: dmenin tutularak elin evrilmesi ve
radyonun almas, mantksal olarak birbirinden bamsz, fakat
nedensel olarak ilikili iki olaydr. lki ikinciye neden olmaktadr.
'Dmeyi tutarak eli evirmek' edimi yalnzca dmenin tutula
rak elin evrilmesi olayn kapsarken, ayn zamanda radyonun
almas olayna neden olarak da gsterilebilir. nemli olan nok
ta 'radyoyu amak' ediminin yalnzca radyonun almas olayn
kapsamaddr. Bylece betimlediimiz edim, radyonun almas
olay yamsra, ona neden olan, dmenin tutularak elin evril
mesi olayn da, yani edimi yapan bireye kadar uzanan nedensel
olaylar zincirinin tmn, kapsamaktadr. te bundan tr
'dmeyi tutup elini evirmek' edimi 'radyoyu amak' edimine
neden olamamaktadr. Bunu yle bir ema ile aklayabiliriz.
50
nedensel
iliki
ol a
y
Dmenin tutularak
elin evrilmesi * Radyonun almas
edim :
'Dmeyi tutarak
elini evirmek'
edim :
'Radyoyu amak'
zmlememize gre, temel edimlerin baka edimlere neden
olmadklarm nerebilmek yamsra, bir temel edimi oluturan
olayn sonucu olan baka bir olayla birlikte edim olarak betimlen
mesinin bu (birinci) olaydan mantksal olarak bamsz olmayan
bir edim belirlediini de nerebiliriz. Bu da bize, Davidson'un sav
ile ilgili olarak bir dzeltme olana salayacaktr. Davidson, 'd
meyi tutarak elimi evirmek' ve 'radyoyu amak' iin ayn edi
min deiik betimlemeleridirler, derken, birbirinden mantksal
olarak bamsz olmayan edimler olular lsnde doru bir
nermede bulunmaktadr. Ancak, ortaya kan zmlemeye g
re bu edimlerin btnyle de ayn olduklar sylenemez: ikincisi
birincisinden daha ok olay kapsamaktadr. Verdiimiz zm
lemenin, Davidson'un grne olan stnln belirtecek ba
ka noktalar var mdr? zmlememizin aklayc stnl, Da-
vidson'a kar gelitirilen btn uslamlamalarda belirmektedir.
Bunlar 3. blmde greceiz.
Bu blm kapamadan nce, zmlememiz nda Gold-
man-Kim tipi yaklamn karlaaca nemli bir gle dei
nelim. Eer bu yazarlarn dedii gibi 'dmeyi tutarak elimi e
virmem' ve 'radyoyu amam' farkl edimler iseler, ne kadar fark
l olduklarnn yantlanabilmesi gerekir. Eer nerdikleri gibi bu
farkllk edimlere temel olan olaylarn ayrl ise, bu olaylarn
mantksal olarak birbirlerinden bamsz olabilmeleri gerekir. r
nein, elde iki ayr olay varsa, en azndan ilke olarak birinin b
rne neden olabileceini dnme olana bulunmaldr. Oysa bu
bizi Danto'nun glklerine geri gtryor. 'Radyoyu amam'a
'dmeyi tutarak elimi evirmem' in neden olduu sylenebile-
cekse 'radyoyu amam' ediminde dmenin tutulup elimin evril
mesi olgusunun bulunmadnn nerilmesi gerekecektir. Bu du
rumda ise benim radyoyu nasl aabildiimin aklamas yitirilmi
olacaktr: radyoyu amak, benim bir edimim olarak bana ba
lanmyor olacaktr! te yandan, Goldnan-Kim gr sz konu-
51
su olaylar ayr, fakat mantksal olarak baml olarak yorumla-
yacaksa, nerdiimiz zmlemeye ok yaklam olacaktr. Yine
de kabul edilebilir olmak iin yapmalar gerekecek ey, ayr, fa
kat mantksal olarak baml olaylar doyum salayacak bir bi
imde belirlemek olacaktr.
III
Davidson'un nerdii, ve deiik betimlemelerce deiik yo
rumlar bulunabilmesine karlk yalnz bir 'neden' olay, ve onun
sonularn kapsayan edimin bir tek zde edim olduu sav, il
gin eletiri uslamlamalarna konu olmutur. Bunlardan en ok
n yapm ikisini grelim. Goldman yle diyor:
8
A'nm tetii e
kip B'yi ldrmesi edimini ele alalm. Bunun yamsra tabanca
nn ate almas olayn dnelim. Aka bu olayn nedenini A'
nn tetii ekmesi olarak belirleyebiliriz. Fakat ayn olayn ne
deni olarak A'nn B'yi ldrmesi edimini nerebilir miyiz? 'A'nm
B'yi ldrmesi tabancann ate almasna neden oldu' yanl bir
nerme izlenimi vermesi yamsra, gariptir de... Eer yanl oldu
unu kabul edersek, Davidson'un, olaylarn zde olmalarnn e
neden ve e sonular olmasna balayan ilkesine gre, 'A'nm te
tii ekmesi'nin 'A'nm B'yi ldrmesi ile ayn edim olamayaca
m kantlama durumunda oluruz.
Lawrence Davis'e ait olan
5
ikinci uslamlama da yle: A, B'yi
le vakti vurmu ve B bunu izleyen geceyars lm olsun. A'nm
B'yi ldrd ve bunu onu vurarak yapt doru nermelerdir.
Fakat vurmak ile ldrmek bu balamda zde edimler midirler?
B'nin lmnn A'nm onu vurmasndan 12 saat sonra meydana
geldii aka doru iken B'nin lmnn A'nm onu ldrmesin
den 12 saat sonra meydana geldiini sylemek yanl gibi durmak
tadr. Fakat lm olay vurma ediminden sonra olmasna kar
lk ldrme ediminden sonra deilse, vurma ve ldrme ayr edim
ler olmaldrlar. Eer ayn edim olduklarnda diretecek olursak
A'nm B'yi B lmeden 12 saat nce ldrd iddiasnda bulun
ma durumuna deceiz... Davidson bu tr sorunlar ele ald
bir yazsnda
10
gl bilgi (epistemolojik) yetersizliinden
kaynaklanyor olarak gstermitir. u anda tetiin ekildiini
aka alglayp bilebiliyoruz; oysa ayn edimin bir ldrme edi
mi olduu henz bilgimiz dndadr. Bu nedenle lm meydana
gelmeden edimi 'ldrmek' olarak betimlemiyoruz... Goldman'm
da aka belirttii gibi, lm olayndan sonra bile lmn ldr
meden 12 saat sonra meydana geldiini sylemek yanl olmaktan
kurtulamayacaktr. Durum, bilgiden te, bir metafizik sorununu
52
iermekte, ve bu dzeyde de Davidson gr bir yanlla mah
kum bulunmaktadr.
Davidson'un edimlerin belirleni ve betimenileri zerine
nerdiklerini 2. Blmde kabaca izdiimiz zmlemeye gre d
zeltecek olursak Goldman ve Davis'in bildirdikleri glklerden
kurtulunmu olacaktr. zmlememizin daha nce verdiimiz b
lmn ylece geniletelim: bir temel edim ve onu izleyen, onun
neden olduu olaylar zinciri olsun. rnein, parma kasmak, te
tiin ekilmesi, silahn ate almas, adamm vurulmas ve adamn
lmesi gibi ...Temel edim olarak betimlenen olay, bu nedensel zin
cir iinde herhangi bir olaya dek zincir iinde kalan olaylar kap
sanmak zere, yeni bir edim betimlemesiyle verilebilecektir. Sila
hn ate almas olayna' dek kapsayan bir betimleme, parman
kaslmasndan bu olaya dek btn 'ara' olaylar mantksal ieri
inde bulundururken dta kalanlardan mantksal olarak bam
sz olacaktr. Bylece elde edeceimiz 'ate etmek' tetii ekmeyi
(ve tetiin ekilmesini) ierirken adamm vurulmas ve ldrl
mesinden bamszdr. yle ise, zincir iinde bir olaya dek bir
edim betimlemesi verdiimizde, daha temel olanlar kapsyor ve
daha az temel olanlar dta brakyoruz. Davidson, 'tetii ek
mek', 'adam vurmak' ve 'adam ldrmek' edimlerinde, eer bun
lar ayn nedensel zincir zerinde iseler, birbirinden farkh eyler
yaplmadn nerirken hakl grnmektedir. Bu edimde, edi
mi yapan ayr ayr betimlemelere karn ayn eyi yapyor. Be
deninin devinimi asndan birinde yapp da brlerinde yapma
d hibir ey yok... Oysa, bu betimlemelerin hepsi ayn temel
edimi (parma kasmak) kapsamalarna karn bu edimin ne
densel sonularn da kapsamaktadrlar. Davidson'un yanlgs bu
noktaya nem vermemekten domaktadr. Deiik betimlemeler
de deiik uzaklktaki sonular kapsamyorsa, ortak olan bir te
mel edime karn, betimlemelerin ayn eyin betimlemeleri olduk
larn neremeyiz. Bir uta Danto, Goldman ve Kim, edim betim
lemelerini tam bamsz olarak yorumlarken br uta Davidson
bu betimlenen edimleri, zdelik dzeyinde baml olarak gr
mektedir. Eletiriler her iki ucun da yanl olduunu gsteriyor
sa, bu eletirilerden etkilenmeyen zmlememiz, aklayabilirlik
asndan bu u grlerden stn durumdadr. zmlememize
gre, ne 'A'nm B'yi ldrmesi tabancann ate almasna neden
oldu' ne de 'A B'yi, B lmeden 12 saat nce ldrd' nermelerini
syleme durumundayz. zmlememiz bunlar iermemekle kal
myor, yanllklarn da aklayabiliyor..
11
nerdiimiz biimde dzeltilmedike, Davidson'un edimlerin
belirlenmesi konusundaki sav, yalnzca bu eletirilerden etkilen-
53
meyecek, ayn 2amanda edimlerin olaylardan nasl ayrldn,
yani bir edimin ne olduunu aklayan kendi gryle de tutar
szlk iine decektir. Bu tutarszlk eliki lsndedir. Eer
bir konudaki Davidson grn kabul edersek, br konudaki
Davidson grn kabul etmek olanak d kalmaktadr. u us
lamlamaya gz atalm.
a. Eer radyoyu amay, komularm rahatsz etmeyi isteme
den isteyebiliyorsam, ve bu iki betimlemenin betimledikleri bir
tek zde edimse, tek tek edimlere ynelik isteklerimiz betimle
melere gre greceli olmaldr. Yani, bir betimleme ile bildirilen
bir edimi yapmak isteyen bir kii ayn edimi baka bir betimle
me ile bildirilmi olarak yapmak istemeyebilir. Komumu rahat
sz etmeden radyoyu amak isteyebileceim gibi, kimseyi vurma
dan ate etmek, yakmadan dmeye basmak isteyebilirim.
b. Eer edimlerin nedenleri betimlemelere gre greceli olsa
lard, ayn istein ayn edime hem neden olduunu hem de neden
olmadn nermek gerekirdi.
c. imdi, edimlerin nedenleri greceli deilseler, ve bunun ya-
nsra edimlere ynelik istekler de greceli iseler, edimlerimizin
nedenleri bu istekler olmamaldr
12
. Bu uslamlamay aklayalm:
eer komumu istemeden rahatsz ediyorsam, komumu rahatsz
ediimin nedeni onu rahatsz etmeyi isteyiim olamaz. te yan
dan, radyoyu amn nedeni Davidson'a gre radyoyu amak is-
teimdir. Yine Davidson'a gre 'radyoyu amam' 'komumu ra
hatsz etmem' ile zdese, buna gre radyoyu amak isteim, kom
umu rahatsz etme edimimin nedeni olmu olmaldr. Bu iste
in, bu edimin nedeninin bir parasn oluturduunu kabul et
sek bile, bu edimi nedensel olarak aklayabilecek bir neden gs
terdiini syleyemeyiz. Eer nedeni olsayd, radyoyu amak iste
i komular rahatsz etmek istei ile zde olurdu. Bunlarn z
de istekler olmadklar ak olduuna gre, Davidson'un her iki
savn birden benimsemek ayn istein ayn edimin hem nedeni
olduunu hem de olmadn nermeye gtrmektedir. Dahas, bu
durumda, radyoyu amak isteimin komumu rahatsz ediimin
nedeni olduu samaln kabul etmeye kar direnmek, komu
mu rahatsz etmek edimimin nedensiz olduunu da nermeye g
trecektir.
Davidson'un edim sorununun iki ana konusundaki grle
rini bunlara kart savlarla birlikte sunduk. Ele aldmz eleti
riler kart savlar benimsememizi nlerken, bize iki noktay da
ha gsterdi: (i) Davidson'un iki konu zerine grleri olduklar
gibi alndklarnda, aralarnda tutarszlk ve eliki domakta, ve
54
(ii) bu grlerden zellikle edimlerin betimlenmeleri ile ilgili ola
n ar glkleri iermektedir. Bu glk ieren gr, kart
ucu oluturan nerileri kabul etme durumuna dmeden, sundu
umuz bir zmleme nda deitirip dzelterek Davidson ku
ramn tutarl, ve glkten arnm duruma getirmeye altk.
Getirdiimiz deiikliklerin, gr artk 'Davidsoncu' olmaktan
kard sylenebilir. Bu bir adan doru olacaktr da... Fakat
buna karlk baz noktalar ammsamalyz. nce iki konuda ne
rilen Davidsoncu savlar birbirinden mantksal olarak treyen ve
ya birbirini mantksal olarak gerektiren grler deildir. Arala
rnda bulunduunu grdmz eliki bunu kantlamtr. De
mek ki, bir konuda Davidson gr benimsenirken, ayn yaza
rn br konudaki nerisini yadsmak kolayca olanakldr. Bildir
memiz gereken ikinci nokta da udur: edimlerin betimlenmeleri
ve belirlenmeleri ile ilgili konuda Davdson'un ileri srd temel
tema, rnek olarak alman durumlarda edimi yapann, deiik be
timlemelerde, yapt i asndan, deiik eyler yapmad olgu
sudur. Edimi yapann bedeninde balayan olay her betimlemede
tek ve zdetir. Yalnzca neden olduu br olaylar farkldr. Biz
nerdiimiz dzeltmede bu ana temay olduu gibi koruduk. Bu
adan Davidson'un grnn 'ruhunu' deitirmedik. Unutul
mamaldr ki, Davidson'a almak olan savlara gre, deiik be
timlemelerde edimi yapann bedeninde balayan ayr ve birden
ok olay bulunduu nerilmektedir.
Davidson'un bu konu ile ilgili nerisinin karlat glk
ler, bizim ileri srdmz dzeltme yerine yle bir deiiklikle
giderilebilirdi: edim betimlemeleri gerek ve yapay olarak ikiye
ayrlr ve yalnz temel edim betimlemelerinin gerek edim betimle
meleri olduu sylenerek, bunun dnda kalanlarn aslnda edim
lerimizin nedensel sonularn betimleyen yapay deyimler olduu
nerilebilirdi. Buna gre, yalnz temel edimler edim olarak say
lrken, temel olmayan edimler yok saylarak, yerlerine sonu-olay-
lar konmu olacakt. Buna gre 'komular rahatsz etmek' veya
'adam ldrmek', edimleri betimlemeyen yapay deyimler olacak,
'dmeyi tutarak eli evirmek' ve 'parma kasmak' gerek edim
lerinin neden olduu, komularn rahatsz olmas ve adamn l
mesi olaylarn gsteriyor olarak yorumlanacaklard. Byle bir yol
tutulabilir; ancak bir kuram kurtarmak uruna, edim, ahlak, ve
hukuk dilinin nemli bir blmn kesip atmann ne lde ge
erli olaca tartma gtrecektir. Byle bir bak as, adam
ldren birine, yaptnn 'yalnzca parman kasmak olduu'
gibi bir savunma (!) yolu aacaktr.
55
(1) Hobbes, T., Leviathan (1651), blm S; Descartes, R., Les Passions
de L'Ame (1650) ; Locke, J., An Essay Concerning Human Understan
ding (1690), Book II, ch.xx'i; Hume, D., A Treatise of Human Nature
(173S), Bk. II, part in, chs. 1-4; Kant, I. Grundlegung der Metaphy
sik der Sitten, Ed. Otto, R., Gotha: Klotz (1930), blm 2.
(2) Prichard, H.A., 'Acting, Willing, Desiring', Moral Obligation, Claren
don Press (1949).
(3) Eyle, G., The Concept or Mind, Hutchinson: London (1949), blm
3-4; Melden, A.I., Free Action, Routledge: London (1963).
(4) Ayn yapt.
(5) Davidson, D., 'Actions, Reasons, and Causes', The Journal of Philo
sophy, V. 60 (1963).
(6) Goldman, A., 'The Individuation of Action', The Journal of Philo
sophy, V. 63 (1971); Kim, J., ve Brandt, R., 'The Logic of the Iden
tity Theory', The Journal of Philosophy, V. 64, 1967.
(7) Danto, A., 'Basic Actions', The American- Philosophical Quarterly, 2
(1965).
(S) Goldman/ ayn yapt, s. 565-66.
(9) Davis, L., 'Individuation of Actions', The Journal of Philosophy, V.
67, (1970), s. 525.
(10) Davis'in nerisi buradaki zmlemeye yaknlk gstermektedir-
(bkz. s. 529) Ayrldklar nokta, nedensel iliki iinde olmayan do.
nidan ilikili betimlemeler, ve edimlerin doas dzeyindedir.
(11) Davidson, D., 'The individuation of Events', Ed. Rescher, N., Essays
in Honor of Carl G. Hempel, Dordrecht: Reidel, (1969).
(12) Margolis, J., 'Puzzles Regarding Explanation by Reasons and Exp
lanation by Causes', The Journal of Philosophy, V, 67 (1970).
56
BAUDRLLARD VE YABANCILAMA
NUR BLGN,
Bu yazda, Fransa'da gen kuak sosyolog ve dnrlerinin
en nemlilerinden biri olan ve lkemizdeki dnce dnyasnda
henz adna rastlanmayan Jean Baudrillard'm yabanclama ko
nusundaki grlerine ksaca deinilecek,
Nanterre'de sosyoloji dersleri veren Baudrillard, retken bir
yazar. Bertolt Brecht'in iirleri ve Peter Weiss'in oyunlarnn e
virileri yansra, 1968'den bu yana, sosyoloji alannda son dere
ce nemli yaptlarn sahibi. Bunlar arasnda Tketim Toplumu
(La Socit de Consommation, 1970), ada sosyolojinin en te
mel yaptlarndan saylyor. Reading niversitesi'nden J.P. Ma
yer, bu kitab, Durkheim'in De la division du travail (1893), Veb-
len'in Theory of the Leisure Class (1899) ve Riesman'm The Lo
nely Crowd (1950) adl yaptlaryla kyaslanabilecek bir deerde
gryor.
Baudrillard yazlarnda, ada Bat toplumlarn 'eya tke
timi erevesinde ele alarak zmlemektedir. Gnlk yaamn
usta bir gzlemcisidir. Eya tketiminde, sembolik yan ve deer
lerin nemini grm ve eya zerine kurulu sylemlerdeki ideo
lojik temellere dikkati ekmitir.
O'na gre tketim, kltrel sistemimizin stne temellendi-
i sistematik bir etkinlik biimi; sadece eyalarla deil, ayn za
manda toplum ve dnya ile ilikimizin de etkin bir biimi. Belirli
bir nesnenin tketimi ile ihtiyalar arasnda kpr kuran varsa
ym, O'nun deyiiyle grgl varsaym hataldr. Eyann birin
cil konumu, eyann kullanm deerleriyle deil, sembolik dei
im deeriyle ilgilidir. Gerek bir tketim ve eya kuram, ihtiya
lar, gdler ve bunlarn doyumu zerine deil, toplumsal farkl
lama mantna dayanmaldr. Bizim eyayla ilgili gnlk pra
tiimiz, toplumun hiyerarik dzeniyle btnlemeyi ve deerler
sisteminin temelindeki saygnlk ve ayrcalk mekanizmalarn
57
yanstr. Tketimi aklayan ilevsel ya da pragmatik sylemler,
bir alibi (sululuktan kurtulma gerekesi, kant, iddias) ol
maktan te anlam tamazlar.
BaudriUard, retimci bir model ve alma fetiizmine dn
trlen Marksizmin, Bat metafiziini yanstan bir retim ayna
sndaki grnnn krlmasn, yani dar bir politikekonomi
balamndan kurtarlmas gerektiini de savunmaktadr.
BaudriUard'm eitli yazlarnda ve on kadar kitabnda ile
dii grlerini toparlamak balbama bir almay gerektire
cek genilikte ve derinlikte. Burada, O'nun yabanclama konu
sundaki grlerini, temel yapt Tketim Toplumu'mm sonu b
lmnde yer ald biimde aktarmaya alalm.
ada yabanclamaya ilikin grn BaudriUard u cm
lede veriyor: Ortaa toplumu, Tanr ve eytan zerinde den
gelenirken, bizimki tketim ve onun knanmas stnde denge
sini bulmaktadr. Yabanclamay eytanla Anlama olarak
niteleyen yazar, dncelerini iki filme gnderi (rfrence) ya
parak aklyor.
Bunlardan biri, Prag rencisi'dir (Der Student von Prag).
Film, H.H. Ewers'in yaptndan hareketle ve S.R'ye ile J. Wegener
ynetiminde ilk olarak 1913 ylnda evrilmitir. Bu filmin senar
yosunu hazrlayanlardan Henrik Galeen tarafndan, daha sonra
1926'da yeniden evrilmitir. Alman davurumcu (ekspresyonist)
ekolnn bir rn olan filmde, yoksul, ama rahat bir yaamn
dn kuran ve gelecee ynelik tutkular olan bir rencinin
yaam anlatlyor. renci, bir gn Prag dnda bir meyhane-
v
de bir iki lemine katlr; ayn anda evrede, yksek sosyetenin
gnlnce elendii bir av partisi yaplmaktadr. Av partisine ka
tlan grubu yneten ve ipleri elinde tutan biri vardr; av istedii
yne ekmekte ve avclarn hareketlerini istedii gibi ynetmek
tedir. Bu adam, onlara benzemektedir: uzun boylu, eldivenli, bas
tonlu, hafif gbekli, yzyln banda moda olan kei sakall biri;
bu adam eytandr. Bir ara, gruptaki zengin kadnlardan birinin
yolunu artr ve renciyle karlatrr. renci, yldrm aky
la kadna vurulur, ama zengin kadn ondan kaar. Evine dnen
renci, cinsel bir biim alan tutkusunu ve duyumsuzluunu ya
ar. te o anda, rencinin sadece kitaplar ve bir boy aynas bu
lunan odasnda eytan grnr. renciye, aynada grnen im
gesi karlnda, bir kle altn nerir. Pazarlk yaplr ve an
lama salanr. eytan, aynadaki grnty, tpk bir grayr ve
ya karbon kad gibi sker, katlar, cebine atar ve gider. renci
para sayesinde, byk skse yapar, yksek sosyeteye katlr. Ay
nalarn nnden geerken biraz saknr, ama, balangta, ken-
58
dini grememek onu fazla rahatsz etmemektedir. Bir gn ken
dini etten ve kemikten karsnda grr: bu, onun grntsn
tayan eidir; eytan tarafndan ortala karlmtr. Her yerde
renciyi izlemekte ve renci, birlikte grlmelerinden kork
maktadr. Giderek sorunlar artmaya balar. renci, kendi iftin
den kamak iin sosyeteye gitmediinde, ifti yerini almakta ve
onun adna birtakm iler evirmekte veya ilerini kartrmak
tadr. Birgn bir delloya davet edilir. afak vakti, zr dilemek
iin vuruma yerine gittiinde, iftinin daha nce davranp kar
sndakini ldrdn grr. renci saklanmaya balar. An
cak onun ifti, sanki satlm olmann intikamn almak isterce
sine onu kovalamaya devam eder. Her yerde onunla karlar. Ar
tk ne toplum yaam ne de varolu olanakszdr. Bu umutsuzluk
iinde, kendine itenlikle yaklaan bir kadnn akn geri evirir
ve grntsn ldrmeyi tasarlamaya balar.
iftinin onu odasna kadar izledii bir akam kavga balar.
renci kavgann belirli bir annda, iftini, kt ayna nnde
grr ve gemiin zlemiyle grntsne ate eder. Ayna krlr
ve ifti bir fantazma haline dnerek kaybolur. Fakat ayn anda
renci yklr, len odur. nk kendi imgesini ldrrken, biz
zat kendini yoketmektedir. Yerde acyla kvranrken krk ayna
paralarndan birini alr ve bakar, yeniden kendini grebilmek
tedir; lmeden az nce; kendi normal imgesini bulmutur, cany
la deyerek.
Buradaki hayalet grnt, bizim eylemlerimizin anlamn sim
gelemektedir. Eylemlerimiz, etrafmzda kendi imgemize uygun
bir dnya oluturmaktadr. Bireyin, bir aynadaki imgesiyle olan
ilikisi, bizim dnyyla ilikimizi olduka doru bir biimde an
latmaktadr: grntnn sadakati, dnyayla bizim aramzda ger
ek bir karlklm tandr. Demek ki, simgesel olarak, bu im
geden yoksun olmak, dnyann matlamasnn ya da saydaml
n yitirmesinin ve eylemlerimizi denetleyememizin gstergesi
dir. Bu durumda, herhangi bir kimlik tamak olanakszdr: ken-
dikendine kar bir bakas haline gelmi ve dolaysyla yabanc
lamtr insan.
Filmin ilk bakta gze arpan yan bu. Ancak tesi var. y-
klenen durumun somut anlam da veriliyor: sz konusu grnt
ya da imge rastlantsal olarak yitirilmemi veya yok edilmemi
tir, ama satlmtr, meta haline dnmtr. Somut toplumsal ya
banclamann anlam budur. eytann, bu imgeye bir eya gibi
sahip olabilmesi, mal fetiizminin gerek srecinin fantastik bir
anlatmdr. Emeimiz, iimiz ve eylemlerimiz, yapldklar andan
itibaren, nesneleiyor, bizim dmza kyor; denetimimizden
59
kurtuluyor ve bir bakma eytann eline dyor.
Yukarda iaret edilen ikinci film Chamisso'nun filmi: Peter
Schlemihl ya da Glgesini Yitiren Adam. Bu filmde, glge, kii
den kopuyor, salt ey haline dnyor; insann unutkanlkla evin
de brakt bir elbise gibi veya buz kestiinde topraa yapp
kalan bir nesne gibi. Schlemihl, glgesini yitirince, bir ressama
yeni bir glge smarlar. lk filmdeki grnt yerine, bu filmde
glge vardr. kisi de ayn ey; kendimizle veya dnyayla ilikimi
zin saydaml krldnda, yok olduunda, yaam anlamn yi
tiriyor. Her ikisi de eytanla anlamalarn merkezine, yabanc
lamann zne, meta mantn ve deiim deerini koyuyorlar.
Ancak, iki film farkl ynlerde geliiyor. Chamisso, glgenin
metalamasmm mantksal sonularn sonuna kadar gtrmyor:
Schlemihl, glgesinin yabanclamasnn aclarn dorudan yaa
myor; bu durumun neden olduu toplumsal knama ve aypla
malarn ykn hissediyor; glgesizlikten utanyor. Glgesi geri
geldiinde, bedelini varlyla demiyor. Sclemihl yalnzla mah
kum. Bilinci ve cam yok edilmiyor; toplumsal yaamdan yoksun
braklyor. Bu noktada, eytanla ikinci bir pazarla girimiyor,
glgesine karlk ruhunu vermiyor. Glgesiz, fakat canl kal
yor.
Prag rendsnde daha sk bir mantk izleniyor. renci,
imgesini, yani kendinden bir paray satar satmaz, bu para ta
rafndan lnceye kadar kovalanr. Yabanclamann gerek ve
renksiz sreci budur: bizde yabanclaan hibir ey, karsnda
zgr ve ilgisiz olduumuz bir d dnyaya dmez, yani sadece
bu parann yoksunluunu duymak, zel yaammzda bir tr
kendini rahatlatma yoludur. Yabanclama daha derin bir olay.
Biz, bizden kaandan kaamyoruz; bizden kopan, bizi brakm
yor; bu para (glge, grnt, emek) bizden intikam alyor. Bi
ze ait olup da elimizden kaan her ey, bize bal kalyor, ama
olumsuz olarak. Satlan ve unutulan paramz, aslnda bizi izle
yen, bizim uzantmz olan ve bizden intikam alan hayaletimiz,
karikatrmz oluyor.
Burada zne ve nesne arasnda bir dnm var. Bizim, can
l bir paramz tarafndan ve kollektif olarak rahatsz edilmemiz
sz konusu. Toplumsal igc, satldktan sonra, meta kanalla
rndan geri gelerek, bizden bizzat iin, almann anlamn al
yor. gc, iin rnnn maddi engeli haline geliyor; kukusuz,
eytanca olmayan bir toplumsal yoldan. Tm bunlar, Prag -
rencisne imgenin ani ve dmanca belirmeleriyle ve renciyi
yava bir intihara zorlamasyla simgeleniyor. Burada nemli olan
u; yabanclaan insan, sadece yoksullam, azalm, bireyler yi-
60
tirmi olan ve znde ayn kalm biri deil; yabanclaan insan,
kendi kendine dmaniaan, kendine kar kan biri. Yabanc
lamada, varln nesnellemi gleri her an varla kar var
la dnyor ve lme gtryor. kinci filmin kahraman, ya
amna greli bir anlam verir ve eceliyle lr; tpk yalnz kalm
bir Amerikal sanayicinin, vaktiyle zenginken ba vurduu bir
yardmseverler kurumunda lmesi gibi. Yani glgesini satmak,
yani yabanclamak, yaamn sonu deil. Yabanclama, toplum
sal grnte bir atma yaratyor. Dolaysyla, filmin kahrama
n yalnzlk iinde soyut olarak yabanclamay ayor. Prag -
rendsi'nde, eytanla ikinci bir pazarlkla cann kurtarma yok.
Yabanclamann nesnel mant egemen filme. k yok, lm
den baka. Yabanclamadan kurtulmann tm yollar kapal, al
mas olanaksz; nk eytanla pazarln z budur. Yabanc
lama, ticarete dayanan (kapitalist) toplum yapsnn ta kendi
sidir.
Baudrillard, Prag rencisi'nde, bireysel ve toplumsal yaa
mn, meta mant tarafndan ynetilii srecinin, yani yabanc
lama srecinin genel bir emasn grmektedir. eytanla anla
ma, Ortaadan bu yana, doaya egemen olma gibi tarihsel ve
teknik bir sreci yaayan bir toplumun en merkezi mitosu dur
ve bu sre, ezamanl olarak cinselliin bastrlmasnn da sre
cidir. Batda, Prometeusvri ilerlemeye ve baz Protestan mezhep-
lerdeki giriimcilie bal bir sululuk duygusu temas, srekli i-
lenegelmitir. Nitekim, bastrlann ortaya kmas korkusu ve ru
hunu eytana satma konusu, sanayi devriminin balangcnda, ro
mantikler tarafndan ele alnmtr ve bugn de, hl, gnlk mi
tolojide ve bilim-kurgu rnlerinde (rnein atom sava tehlikesi
ya da uygarln teknik intihar) ele alnmaktadr.
Tketim a, teknik uygarln ve verimlilik yarnn tarih
sel bir sonucu olarak, radikal bir yabanclama adr. Meta
mant genellemitir: sanayi rnleri ve i srelerinden taa
rak, tm kltre, cinsellie, insan ilikilerine, bireysel itepi ve
fantazmalara kadar yaylmtr. Herey, kr ve tketim ereve
sinde anlmakta, adlandrlmakta, gsterilmekte ve ilenmekte
dir.
Ama, tketim, Prometeus'a uygun bir olgu deil. Tketim
toplumunda, birey, artk, kendi imgesiyle atmyor. Tketimde,
zevk ilkesi egemen; tketim, Marcuse'n deyiiyle, akmln so
nu. Her ey bir gsterge olarak tketildiinde, varln elikisi;
zyle grntsnn atmas sz konusu olamaz. Tketici, hi
bir zaman kendi zihtiyalaryla ve almasnn rnleriyle, do
laysyla kendi grntsyle karlamyor, dzenledii gster-
61
gelerde ikin durumda bulunuyor. Akmlk, ereklilik ve ama
yok oluyor. Bu toplum, kendi stne dnmyor. Artk, eytan
la Faustvari bir anlama sayesinde zenginlii ve baary elde et
mek szkonusu deil.
Tketim toplumunda ayna yok, vitrin var; bireyin kendi ken
dini dnemedii, ancak gsterge eyalarn seyrine dald, gs
tergelerin mantksal hesabn yapt geometrik bir tketim yeri
var. Tketimin znesi, gstergeler dzenidir. Prag rencisi'
ndeki insan ve grntsnn yerine, uykudan nce aynaya bakp
da kendini pen ocuun durumu konulabilir burada. ocuk, ken
dine yabanc olan bir grnt karsnda deil. Tketici, bir gs
tergeden dierine kiiselleme oyunu iinde. Gstergeler ara
snda eliki yok. Burada, kimlik trajedisi tketim oyununa d
nyor. Bugn, varlk ile ifti arasndaki elikiyi yanstan ey
tanla anlama ya da neden olup balatt olaylar durdurama
yan insan mitosuna benzer ve barl bir birlikte varolu mitosu
yok. nsann zne ve onu kaybetme zorunluluuna bal olan
byk mitoslardaki varlk ve grnts nn yeri yok tketim
de. Birey, yabanclam bir tz olarak tanmlanamyor. Mitoslar,
konuma, dnce ve yazma yetisi olarak anlaldnda, akiRk-
la bantldr ve onunla birlikte yok olurlar. Tketim toplumu,
mitos retmiyor; zira kendi kendisinin mitosu durumunda. Altm
ve zenginlik getiren eytann yerini, bolluk almtr. eytanla an
lama, refahla anlamaya dnmtr. Nasl ki eytann en ey
tan yan, var olmadan varlna inandrmaksa, bolluk iin de
ayn ey sz konusu. Tketim bir mitos. ada toplumun kendi
stne rettii bir sz, toplumun kendini konuma biimi. Her
mitos gibi kendi zsylemine ve kar-sylemine sahip. Bolluk veya
refah ycelten sylem, tketim toplumunun ktlklerini anla
tan ve moral hocal yapan bir kar-sylemle birlikte geliiyor.
Aydnlardan gelen eletirilerin yamsra, kitle iletiim aralarn
da da bu olgu grlyor. Reklamlar, kar-reklamlan ieriyor ve
zmsyor. Bu, oyunun bir paras. 1968 Mays olaylarna kat
lanlar bu tuzaktan kurtulamamlardr: tketime eytan deer
ler verirken ve onu sularken bir st dzeyde eyalarn ve tketi
min eyletirilmesine (rification) yol amlardr. Mitos reti
minin temeli burada ite. Tm knamalar ve yabanclama sy
lemleri, kolaylkla ele geirilmekte ve kurtarlmaktadr.
Tketim toplumu hakkndaki kar-sylemler, hibir gerek
uzaklamaya yol amadndan, tketim toplumuna ikin bir ol
gu olarak deerlendirilebilir. Baudrillard'm balangta belirtti
imiz cmlesi burada anlamn buluyor: tketim toplumu, tke
tim ve tketimin knanmas stnde dengede durmaktadr.
62
AFRKA^ASYA KNCt FELSEFE KONFERANSI
,'IOANNA KUURAD
Okumu olanlarmz anmsayacaktr: Milliyet Sanat Dergisi
nin 8 Mays 1978 tarihli saysnda, ilk defa 1978 ylnn Mart ayn
da Kahire'de toplanan Afrika-Asya Felsefe Konferans zerine k
sa bir tantma yazs yaymlanmt. Orada, bu Konferansn ana
amacnn, nc Dnya lkelerinin nemli bir blmn olu
turan Afrika ile Asya lkeleri felsefecileri arasnda bir dialou
balatmak olduu belirtiliyordu.
Gerekten de o Konferansta bu dialog balam oldu. Ancak
ikinci konferans bu yl, Kenya Felsefe Kurumu ile Nairobi ni
versitesi Felsefe Blmnn ibirlii ve Unesco'nun desteiyle d
zenlenebildi ve 30 Ekim 4 Kasm 1981 tarihleri arasnda Nairo
bi'de topland.
Konferansn ana konusu Felsefe ve Kltrler'di. (Bu yl ya
plan birok blgesel felsefe toplantlarnn felsefe ve kltr (1er)
olmas, uluslararas felsefe etkinliklerine ilikin haberleri izleyen
lkemizdeki baz okurlar artmtr, kukusuz. Bu seimin ana
nedeni, sanrm, 1983'te Montreal'de toplanacak olan 17. Dnya
Felsefe Kongresinin genel konusunun Felsefe ve Kltr olma
sndan ileri geliyor.)
Toplantya, Uluslararas Felsefe Kurumlan Federasyonunun
temsilcisinden baka, eitli Afrika ve Asya lkelerinden, yirmibe,
bildiri sunarak, krk felsefeci, bilim adam ve sanat katld. o
unluu, siyah Afrika lkelerinden gelen delegeler oluturuyordu.
Birou, bamszlna yeni yeni kavumu Afrika lkelerin
den gelen bu dnrlerin hepsinde gze arpan bir aba, kafa
lardaki kolonizasyonla (smrgeletirmeyle) savama abasyd.
Ancak bu abada iki ana eilim beliriyor: biri, bunu yapabilmenin
yolu olarak, Afrikallarn kendi kltrlerine drt elle sarlmay ve
Avrupa kltrne srt evirmeyi gryor. Bu eilimde olanlar bu
Konferansta felsefeye de kltrler asndan bakmay denediler.
63
Dier eilim ise zm, kendi kltrlerinin zelliklerini unut
madan ve hakkn vererek, ada kltrn oluturulmasna ya
ratc bir biimde katlmakta gryor. Sonuncu eilimde olanlar,
Afrika'ya ve amza zg eitli sorunlara felsefe asndan bak
tlar ve dikkate deer bildiriler sundular.
Bunlara rnek olarak burada bildiri Joseph M. Nyasani'
nin (Nairobi niversite) Kltrel etnosentrism, U.Z. Njogore'
nin (Kenyata niversitesi) Felsefe ve Afrika Kltrnn Bala
m iinde Sosyal Bilin ve H. Odera Oruka'mn {Nairobi niver
sitesi, Kongre Bakam) Felsefe ve'Kltrel Bilin zerine ba
lkl bildirileri verilebilir.
Nyasani etnosentrismi, kendi grubunun ve kltrnn
yapsnda bulunan stnle inanma, bundan dolay da dier
gruplar ve kltrleri kk grme olarak tanmlar ve sapk
diye nitelendirdii bu inancn, insan kendi yapsna yabancla-
trdma dikkati eker. Bu yabanclamann grnmn u drt
noktada toplar: a) Etnosentrism insanda bir ikinci doa ya
ratr. Bu inanta olan kii, insanlara ilikin yarglarda, dolaysy
la eylemde bulunurken, iki ayr deer lt kullanr, sonunda
da iki kiilikli bir varla dnr. Bu kii iin doru bilgiye ula
ma yolu kapanmtr; b) Kendisinin ve kendi kltrnden olan
insanlarn yaptklarn ve ortaya koyduklarm, kendi doal yap
larna balar; yani doal zelliklerinin rnleri olarak ve en s
tn rnler olarak grr; c) Bu inancn, benliini zenginletir
diini ileri srer. Oysa byle bir inan kiiyi yoksullatrr. nk
etnosentrist olmayp kendi kltrn seven kii, kendi jkil-
tr araclyla dnyay tanr, ama ayn zamanda dier kltr
lerin tantt dnyalarn, kendi dnyasndan kopuk olmadn
ve bu kltrlerin hepsinin birden bir mozaik oluturduunun
farkna varr. Etnosentrism ise, yalnz baka kltrleri deersiz
grmekle kalmaz, kendi varoluunun epistemolojik temellerini de
yok eder; etnosentrisim, insann evrensel kaderi kavramm yok
eder. Bunun iin etnosentrism, insanda insan yapsn yadsr ve
insann olmak istedii eyi grmezlikten gelir.
Njoroge, sosyal bilini, sosyal fenomenlere kar bilgisel bir
tutuma dayanan normatif bir tutum olarak tanmlar ve bunun,
bakalarna ynelik bir bilin olduunu syler. Bu bilin, bir
biri zerinde kurulu, a) sosyal ilikilerin bilgisinden, b) bu
ilikilerin baka bir dzen oluturmak iin, nasl dzenlenebile
ceinin bilgisinden, c) bu ilikilerin nasl kurulmas gerektii
konusunda ahlaksal bir farknda olutan ve ) bu sonuncusu uya
rnca, tehlikelere ramen, eylemde bulunmaktan oluur. Bu bi
lince sahip kiiler olarak Gandhi'yi ve Martin Luther King'i,
64
kurtulu sava srasnda Kenya'daki nl Mau Mau hareketini;
Mozambik, Angola, Zimbabwe'deki kurtulu hareketlerini yr
tenleri; gnmzden de Nambia ve Gney Afrika'da ayn sava
srdrenleri verir. Ne var ki bu bilin bamszlklarna kavu
tuktan sonra bugn birok Afrika lkelerinde zayflam, nerdey-
se yok olmutur; bugn Afrika'da kendine ynelik bir bilin ege
mendir ounlukta. Njoroge'ye gre, sosyal bilincin anmasyla,
onur duygusu da yitirilmitir. Bugn Afrika'da egemen olan grup
lar, bakalarnn kanyla ulalm olan yerde rahat rahat yaa
mak eilimindedirler. Onur duygularn yitirerek, yeni kolonya-
lizmin getirdii mekanizmalara uymakta ve gvensizlik duygu
larn bu ekilde yenmee almaktadrlar. Afrika'da sosyal bi
lincin yeniden kazanlmasnn ana koullarndan biri, kiilerin
Afrika'ya ithal edilmi dinlerin ve ideolojilerin onlara verdii
bilinten syrlmalardr. Afrika dncesini zgrletirmek filo
zoflarn grevidir. Ve felsefe bugn ilevini yerine getirecekse, fi
lozoflarn, daha nce belirtilen anlamda sosyal bilince sahip ol
malar ve bu bilincin Afrika'nn bugnk koullarnda oluturul
masna yardmc olmalar gerekir.
Odera Orukada, Afrika'daki kltr bilinlerini sraladk
tan sonra, bugn Afrika'da bir rklararas ideolojik kltrel bi
lin gelitirme gerekliliine iaret eder. Odera Oruka'ya gre,
bugn Afrika'da birbirinden domu ama ayn zamanda yanya-
na bulunan birka kltr bilinci vardr. Siyah Afrika'nn klt
rel kimlik aranmalarndaki atmalar aklamak iin Oruka'nm
drt be balk altnda toplad bu bilinleri bilmek yararl olur:
a) Efendi-kle kltr ve bilinci: bu bilince sahip kii, doutan
efendiler ve kleler olduuna, klelerin de efendilerine hayran
olmak ve rahat yaamalarn salamak iin var olduklarna ina
nr. Beyaz uygarlk efendilikle, siyahlk da klelikle bir tutulur.
Bugn Afrika'da, grdkleri kolonial eitim ve altrlm olduk
lar ynetim yznden, bunu kabul eden geni bir zenci kitlesi var
dr; b) Kolonial kltr ve bilinci de, efendi-kle kltr bilinci gibi,
btn iyi zelliklerin beyazlara zg olduunu kabul eder; ama
bu bilince gre, baz siyahlar, sk bir eitimle, kendi fciii zel
liklerinden syrlabilir ve Tanrnn ltfuyla da beyazlara zg
zellikleri edinebilirler. Bunun ilk koulu ise, zenci kltrn ve
geleneklerini reddetmek ve hereyi beyazlarn stilinde yap
maktr: beyazlar gibi yrmek, beyazlar gibi konumak, beyazlar
gibi glmek, beyazlar gibi giyinmek. Fransz kolonilerinde volu,
Portekiz smrgelerinde assimilado denilenler, bu bilinci temsil
ederler; c) Zenciliin ideolojik kltr ve bilinci: Zenci olma bi
lincini Afrika'da br deneyim yaratmtr ve ne kadar volu ya
65
da assimilado olursa olsun, er ge zencinin beyazla eit tutulma
mas deneyimidir bu. Ne yaparsa yapsn beyazla eit saylama
yacan gren ve yaayan zenci, zeneilie snm ve dnya
kltrne kendi kltrnn katklarm danslarn, trklerini
gstermee almtr. FESTAK
1
byle bir gsteriydi. Bu bilincin
gzden kard ey, zenci dnyasnn kendi iindeki farkllklar
ve bu arada snf farklardr; ) Siyah varoluun kltr ve bi
linci: Buna gre, btn iyi zellikler siyah renge zgdr. Bu,
beyazlara ve kltrlerine kar olan ve bunlara kar dmanca
bir tutum isteyen milliyetiliin bilincidir. Bu bilincin en nemli
yanlgs, btn zencilerin ideolojik bakmdan anlama iinde ol
duunu sanmasdr; d) Bugn iin ise istenecek olan, rklara-
ras ideolojik bir kltr bilinci dir. Bu bilin, rk atmalarn
ideolojik atmalar olarak grr; rklarn ve kltrlerin kurtu
luunun, ekonomik kurtuluun sonucu olarak gerekleeceini d
nr. Afrika'daki Bat emperyalizminin ekonomik smrs ve
onu izleyen siyasal basks, Avrupa kltrnn znden gelen
yanllar deil, belirli bir snfn ve dnya grnn yanllar
dr. Dolaysyla bunlara kar kmak gerekir, Avrupa kltrne
kar deil. deoloji den, siyasal olarak kavranan ve belirlenen
sosyal bir ama iin, bir teoriye ya da inanlar btnne bal ol
mann ifadesi ni anlarsak, bu tr inanlar kefetmek ve arn
drmak felsefenin iidir. deolojik sorunlar da, politika ile felse
fenin ibirlii yapabilecekleri alanlardr.
Arap lkelerinden gelen felsefecilerin sunduu dikkat ekici
bildiriler arasnda, Mona Abusena'nm (Ain-Shams niversitesi)
ada Arap Dncesinde Mutlaklar ve Gelime balkl bildirisi
de vard. Felsefeyle bakldnda, ada Arap kltrnn nasl
bir grnm olduunu, Abusena, baka Arap dnrlerinden
de alntlar vererek, yle dile getirir: Arap kltr, gemiin ek
seni etrafnda dnp dolamaktadr. Bu olgunun saptanmas,
ada Bat karsnda Araplarn elikili tutumunu aklamada
yardmc olabilir. Araplar, ada uygarln rnlerini kabul et
mekte, ama bunlarn yaratlmasn salam olan ilkeyi reddet
mektedirler. Oysa gerek adalk, rnlerde deil, yaratma et
kinliinde bulunur. Araplar pheyi, denemeyi, aratrmada ka
ytsz artsz zgrl yadsmaktadrlar. nsann, evresini de
itirmek ve ona egemen olmak yetenei olarak yaratclk, Arap
dnyasnda eksiktir; dolaysyla grnteki gelime yanltc
oluyor ve gemi, gelecekte srdrlmee allyor. Ortaya k-
66
makta olan yeni dnya uygarlnda Araplarn yer alabilmesi iin,
mutlaklarn greceletirrnek zorunda olduklarn kavramalar
gerekir. Felsefe, Arap dnyasnda bugn ilevini yerine getirmek
istiyorsa, bu greceletirmede rol oynamal ve bu arada akim
politikada etkili klnmasna yardmc olmaldr.
Afrika-Asya kinci Felsefe Konferansna Trkiye'den Trk-
kaya Atav (Birlemi Milletlere bal, Hertrl Irk Ayrmn
Ortadan Kaldrmak iin Uluslararas Organizasyon u temsil ede
rek) ve Ioanna Kuuradi (Hacettepe niversitesi) katld.
Trkkaya Atav, Slonism Felsefesi ve Afrika iin Dourdu
u Sonular balkl bildirisinde, rk bir tepki olarak sionismin,
teoride ve pratikte, emperyalizmden ayrlamayacan, dolaysy
la reaksiyoner (gerici) apartheid ile ve onun temsil ettikleriyle
anlama iinde olduunu gstermee alt.
Kuuradi ise, Felsefe ve Sosyal Adaletsizlik balkl bildirisin
de, nc Dnya lkelerinin ortak bir sorunu olarak sosyal ada
letsizliin bu lkelerde siyasal ynetimler tarafndan tannan
haklar ile dolayl olarak korunan temel kii haklan arasnda bir
kopukluk olduu zaman ortaya kan bir durum olduunu gs
termeye ve buna dayanarak sosyal adalet ilkesinin ieriini be
lirlemeye alt. Ayrca, sosyal adaletsizliin ortaya k bu e
kilde saptandnda, bugn iin karlabilecek baz sonulara ia
ret etti. Bu sonularn en nemlisi de, Kuuradi'ye gre, sosyal
adaletsizliin, bugn, ulusal dzeyle hemen (fakir lkelerin zen
ginlemesi beklenmeden) kaldnlabeceidir.
Konferansn sonunda, Afrika-Asya nc Felsefe Konfe
ransnn, 1983'te Trkiye'de yaplmas dileinde bulunuldu.
(1) Siyah Sanat ve Kltr Dnya Festivali, Lagos, Ocak 1977.
67
BALKAN LKELER FELSEFE ve KLTR
KONFERANSI
AHN YENEHRLOLU
Felsefe ve Kltr: Trnak iine alnm bu balk kinci
Balkan lkeleri Felsefe Kongresine aitti. Kongre Bulgaristan'n
Romanya snrna yakm, Karadeniz kysndaki Varna'da yapld.
Geen yl, Trkiye Felsefe Kurumu'nun giriimiyle gerek
leen ve Ankara'da Balkan lkeleri'nin felsefecilerini bir araya
getiren Birinci Balkan lkeleri Felsefe Kongresi, Bulgaristan'n,
bu yl bu kongreyi dzenlemesiyle bir lde sreklilik kazanm
oldu. nc toplantnn gelecek yl, ya Romanya ya da Yuna
nistan'da yaplmas bekleniyor.
Otuzun zerinde felsefeci, bilim adam, tarihi, kltr ta
rihisi, sosyolog ve sosyal bilimcinin katld kongrede bildiri ve
tartma dili olarak Franszca, ngilizce ve Rusa kabul edilmiti.
Kongrenin resmi dili genellikle Franszca oldu. nk, bildirilerin
ou bu dilde verildi. Tartmalarda da bu dil hemen hemen ege
mendi.
Yirmialt ve yirmidokuz Ekim tarihleri arasnda yaplan Bal
kan Felsefe ve Kltr Konferanslarnda, Arnavutluk'un dnda
Trkiye, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya tem
silcileri katld. Konferansn al konumasn Todor Pavlov'tan
sonra gelen ve Bulgaristan'n en nemli felsefecisi ve devlet ada
m olan Sava Ganovski yapt. Ganovski, bu konumasnda, daha
ok Balkan lkeleri arasnda var olmas gereken srekli bir ba
r ve dostluktan sz etti. Ayrca, bu lkelerin, Osmanl mpara
torluu tarihinden dolay ortak bir tarihleri de olduunu dile ge
tirdi. Bu nedenle, bu lkelerin halklarn birletiren ve ayran bir
tarih bulunduunu, bunun da kltr alannda ortak, benzer, ama
bunun yamsra ayrlk gsteren yerel zellikler yarattm vur
gulad. Konumasnda en ilgi ekici nokta, srekli olarak, bir
nkleer sava temasnn ileniiydi. Ganovski'ye gre, nkleer a-
68
tma olasl ok ciddi boyutlara ulamt, bu durum karsn
da felsefe, bilim ve kltr adamlarnn bu olasl gidermek iin
yneticiler zerinde etkin olmak zorunda bulunduklarn kabul
etmeleri gerekmekteydi. Ayrca bu, yine Ganovski'ye gre, bir g
rev ve bir insanlk borcuydu. Bu borcun denmesinde felsefe ve
kltr alannda yaplan aratrmalar nemli bir rol oynayacakt.
nk, birbirlerine benzeyen ve birbirlerinden ayr yerel ve ev
rensel zellikler gsteren toplumlar, ancak bu aratrmalar sonu
cu birbirlerine daha ok yaklaabilecekler ve birbirlerini tanya
bileceklerdi.
Burada ister istemez, Platon'un filozof-krallar, bir baka
deyile filozof-yneticiler tanmlamas aklmza geliyor. Zaten, Ga-
novski'nin konumasndan sonra balatlan tartma seansnda
bu gerek, Trkiye yelerinden . Yeniehirliolu tarafndan dile
getirildi: Yalnz bu arada, ortada bir gerek bulunduu, bu ger
ein de sermaye ve ok uluslu irketler olduu, bu nedenle, yal
nz bireylerin kii ve yurtta olarak sermayeye tapmalarnn ya-
nsra, bir de devlet adm verdiimiz evrensel ynetim rgtleri
nin ayn biimde paraya tapmaya baladklar, bir baka deyile,
artk devletin kendisinin tccar ve sermayedar olduu, olmasnn
yansra, sermayenin devlet yerine gemeye balad, yine bu
ye tarafndan belirtildi.
Bunun zerine, Yunanistan temsilcilerinden ve Yunanistan
Felsefe Kurumu kinci Bakan Prof. Constantin Despotopoulos
da . Yeniehirliolu'nun olduka karamsar (pessimist) bir
grle filozoflarn ve bilim adamlarnn yneticiler zerinde et
kinliini kmsediini ve byle bir gr paylamadn belir
ten szleriyle tartmaya katlm oldu. Buna karn, Yeniehirli-
olu'nun, bu grn karamsar olmayp gereki olduunu, bi
lim adamlarnn zellikle filozoflarn yneticileri etkileyebilmele-
rinin bu tr bir gereki grten kalkmalaryla olaslk kazana
bileceini, nemli olann gerei, somutlaan gerei irdeleyip,
onun elerinin temel olarak kullanlmasnn gerektiini vurgu
lamas zerine, felsefeci Sava Ganovski yemden sz alarak uzun
ca bir konumadan sonra nemli olann bu etkilemeyi gerekle
tirmek ve karamsarlktan uzak bir abayla bar pekitirmek ol
duunu yeniden dile getirdi.
lk gnn sabah konumalarnda, Trkiye Felsefe Kurumu
Bakan Prof. Dr. Ioanna Kuuradi Hmanizma konusuna ar
lk vererek, insan ilikilerini ve uluslararas ilikileri baz evren
sel deerlerin belirlediini syledi. Ancak bu deerin, birey ve
onun tm yaamn izen deerler olmas gerekmekteydi. Birey
sel deerler ise somutluk kazand zaman evrensel boyutlara
66
ulamaktayd. Bunun da temelinde zgrlk ve bar gibi evren
sel deerlerin bulunduunu belirten Kuuradi'nin konumasna
Yunan ye Prof. Ghiorgos Papagunos (bu konumac Felsefe ve
Kltr ve Bunlarn Karlkl Etkileim Biimleri zerinde bir
bildiri vermiti) bir soruyla katld; deer ad verilen eyin ta
nmnn ne olabileceini, Kuuradi'nin belirlemelerinden sonra
deerin soyut bir kavram gibi gzktn, oysa deerde etik
ahlaksal bir yan bulunduunu belirterek, bu konularda neler
dndn sordu.
Dr. Erturul zkk de, bilimler aras alveriin daha ok
pekimesi iin bu tr toplantlara yalnz felsefecilerin arlma-
snm yeterli olamayacan, bunun yamsra topluma ilikin bi
limlerin dier kollarnn da birer bilim dal olarak rnein sos
yoloji gibi felsefenin yannda yerlerini almalar gerektiini sy
ledi. Bylece, zkk, Auguste Comte'un 1830-1842 yllarnda Pa
ris Politeknik'te sosyolojiyi bir bilim dal olarak kurmak iin ver
mi olduu konferanslarndaki eski temay gndeme getirmi ol
du. zkk'e gre, felsefe teki bilim dallaryla da yakn ilikidey
di. Prof. Papagunos bu gre katlrken, Prof. Despotopoulos bu
saptamann doru olduunu, bununla birlikte, felsefenin br bi
lim dallarn kapsayan ve onlarn tesinde daha evrensel bir d
n dnyas olduunu ve olmas gerektiini dile getirdi. Platon
ve Aristoteles arasndaki bilim nedir? sorusunun tartmas
Despotopoulos tarafndan bir baka dzeyde belirtilmi oldu by
lece. Ayrca, sosyoloji, gerekten bir bilim midir sorusuyla tart
maya bir baka yaklam da getirdi konumac.
Bildirilerin tmn burada anlatmak iin ne yazk ki yerimiz
yeterli deil. Bu nedenle, en ilgin olanlara birka tmceyle dein
mekle snrlandracaz yazmz. Romanyal kltr tarihisi ve
felsefeci Prof. Alexandra Tanase, (Romanya Bilimler Akade
misi Felsefe ve Mantk Birimi kinci Bakan) Modern Kltrel
Bilincin Olumas Srecinde Rnesans ve Hmanizmay anlatt.
Bu srete, zellikle, Romanya ulusal kltrnde Latin, eski Yu
nan ve Bizans kltrnn etkilerini dile getirdi. Bu arada doal
olarak, Osmanl mparatorluu dneminde Trk-slam kltr
yanklarndan da sz etmi oldu. Tm bu deiik kltr eleri,
diyalektik materyalizmin tarihsel srecinde Romanya ulusal kl
tr olarak bir bileim (sentez) oluturmaktayd.
Belgrad Kltrel Gelitirme Enstits yesi Prof. Veselin
Iljic, nan ve Kltr balants zerinde durdu. lgin
olan bildirilerden biri de Dr.Assen Davidov'a aitti. Bulgar ye,
zellikle, Toplumsal Eylem Biimi Olarak Kltrn Felsefi Kav
ram stne baz aklamalar getirdi: Dr. Davidov'a gre top-
70
lumu anlamann kuramsal-dizgesel bir yan olmak zorundayd.
Bu nedenle, kanlmaz bir biimde toplumu, nce kuramsal - diz
gesel bir biimde anlamak ve aklamak gerekmekteydi. Ama bu
anlama ve aklama, dorudan doruya kendini, kendi yapsnda
rgtleyen ve yine kendini bu srete dnerek bir dizge olgu
suna sokan bir toplumun anlalmas ve aklanmasn ieriyor
du. Kendi kendini rgtleyen bu dizge, bir btnn yansmas,
bu yansma ise, ilevi olan tm eleri bir btn olarak diz
ge oluturmasyd. Kendi kendini tasarmlayp da yanstan
bir dizge olarak da bu rgtlenme, yalnzca tm elerinden bir
tekini alp, ondan kalkarak, tm bir dizgeyi, yine bu tek enin
ilevine gre aklamak anlamna geliyordu. Bu, bize, bir b
tn n bir tek esine dayanlarak aklanmas olanan hazr
lamaktayd. Davidov, bu noktada, bize anahtar olarak, V.A. Lefev-
re'in Moskova'da, 1965'te rusa olarak baslan Problems of Systems
and Structure Research adl yaptn gsterdi. Bylece, top-
lumsal-kltrel ev gerei yalnzca olgularndan, srelerden
kalkarak bir nesne yap olarak aklamann olanaksz olduu
nu dile getirdi. nk Dr. Davidov'a gre, kltr e bir btn
olarak girebilmek iin, z ve anlam diyalektik ilikisini gz-
nnde bulundurmak gerekmekteydi. Bunun iin de, kuramsal-
eletirel bir anlam verile dnya yi dnmek, irdelemek ge
rekiyordu. Felsefe, ancak, bu erevede Hegel ve Marx'tan sonra,
tarihsel evrimlemenin ve anlamn eletirel srecini, usun
evrimlemesinin bir gereklemesi ve yce bir biimde yap
snda iermesi olarak tasarmlayabilirdi. (Davidov'a gre anah
tar yapt, E, Judin'in Philosophy in the Contemporary World,
Philosophy and Science. Moskova, 1972, adl kitabyd.)
Tm bu bildirilerin yansra . Yeniehirliolu: Ulusal Kl
tr ve Balkan lkelerinde Oynad Rol ; E. zkk: slm Tr-
kiyesinde Bir Kltrel Deiim Deikeni Olarak Yaznn ve K
tiplerin Rol; S. yi: Modern Trkiye'de Felsefe; Prof. C. Des-
potopoulos (Yun.) : Kltre ve zellikle XIX. ve XX. y.y. Yunan
Felsefesine likin Bilgiler; Prof A. Tanase (Rom.): Modern
Kltrel Bilincin Oluumu Srecinde Rnesans ve Hmanizma;
Prof. M. Butshvarov (Bul.) ; Bulgar Felsefesinin Yeniden Dou
unun Oluumunda Kaynaklar ve Ana izgiler; Dr. A. Potaga
(Yun.): Doal Felsefe: ki Uyan ann (Revivals) Ara
sndaki Ara Dnem; Dr. G. Vladutescu (Rom.): Dimitrie Can-
temir'de Dnyann Alglan ; Dr. G. Papagounos (Yun.) : Fel
sefe ve Kltr, Aralarndaki liki Biimleri ; Dr. A. Kelessidou -
Galanos (Yun.): Yunan Felsefesinin Gncel Durumu zerine
Eletiriler, Dnceler ve Ulusal Kltre Kazandrdklar; Prof.
71
E. Moutsopoulos (Yun.) : Fransz Eklektizminin 19. yy. da Yuna
nistan'daki Uzantlar; Dr. S. Ghita (Rom.): 19. yy.'da Roman
ya'da Modern Kltrn Geliiminde Ortaya kan Sorunlarn
Aklk Kazanmasnda Felsefenin Katks ; Dr. L. Latev (Bul.) :
Sosyalist Devrimden Sonra Bulgar Felefesi; Dr. M. Staynova
(Bul.) ; Osmanl mparatorluunda Kltrel Etkileimin Ba
langc; Dr. V. Dimova (Bul.): Yeniden Dou (Revival) S
recinde Gney Slav Halklarnn Kltrel Kurumlar; Dr. N. Da-
nova, A. Alexieva (Bul.): Yeniden Dou (Revival) Dnemin
de Bulgar - Yunan Kltr likileri; Dr. T. Chakarof (Bul.):
Balkan Halklar Arasnda Doal ve Ynlendirilmi Bir Biimde
Ortaya kan Karlkl Kltr Etkileimi, adl bildiriler kon
feransn anayapsm oluturdular.
Yukarda adlarn sraladmz bilim, felsefe ve kltr adam
larnn bildirilerinin konulan olduka deiik ve olduka ayr d
nemleri ieriyordu dnce ve kltr ilikilerinde. Yalnz, birka
konumacnn dnda, genellikle bildiriler tarihsel bir perspektif
iinde kaleme alnmt. Oysa, bu tarihsel bak asnn yansra,
temalarn kuramsal bir aba erevesinde de ilenmesi gerekmek
tedir. nk, tarihsel anlatm ve zmlemeyi kuramsal yapnn
dna kaydrma, onu byk bir lde dncenin ilikisinden
koparmaktr. Bir baka deyile, tarihsel anlatm vakanvisce
bir bak iinde brakmamak gerekmektedir.
Buna karn, kinci Balkan lkeleri Felsefe-Kltr Konfe
rans, hem konular ve hem de bak alar nedeniyle olduka zen
gin bir ierik ve yap kazanmtr. Bu nedenle, geen yl Trkiye
Felsefe Kurumu'nun giriimiyle gereklik kazanan ve Bulgaris
tan Felsefe Kurumu'nun bu ylki konferans dzenlemesiyle s
reklilie kavuan bu tr toplantlarn nmzdeki yllarda da
yaplmas kltr ve zgrle olumlu katklar getirecektir.
72
TRKYE'DE FELSEFENN YKS
ARSLAN KAYNARDA
Trkiye'de felsefe, Tanzimat'a kadar dinsel dncenin tam
anlamyla etkisi altndayd. Medreselerdeki hukuk, mantk ve fel
sefeyle ilgili almalar Aristoteles'in biimci dnce yntemi
uygulanarak yaplyordu. Ayrca toplumun eitli tabakalarna
yansyan ye daha ok tekkelerden yaylan gizemci bir felsefe var
d. eitli deiiklikler gsteren bu felsefe slm dncesinin
Trk geleneklerine gre yorumlanmasndan baka ey deildi. Bir
halk felsefesi de vard ki, Nasrettin Hoca ve halk hikayeleriyle,
ataszlerinde dile getiriliyordu. Bacon, Descartes, Spinoza, Kant
vb., gibi Rnesans sonras filozoflardan hemen hemen kimsenin
haberi olmamt.
Trklerin, Farabi, bni Sina, Birun gibi byk filozoflarla
10. ve 11. yzyllarda felsefeye katklarda bulunduklarm elbette
unutmamak gerekir. Ne var ki, sonradan arada kesin bir kopuk
luk olmu, o kltr ile Osmanl kltr arasnda ba kurulama
mtr. Ancak 15, yzylda yaayan eyh Bedrettin'in dncele
rinde felsefi bir zellik, bir zgn yn bulunduu sylenebilir.
Tanzimat'dan nce ou matematik ve corafya olmak zere
Batdan yalnz bilimsel kitaplar evrildi. Antik Yunan sonras
Avrupa felsefesine kar duyulan ilgi ise Tanzimat'la" ortaya
kacaktr.
Tanzimat'tan sonra medresenin yerini Darlfnun
1
almaya
balad. lk gazete olarak Tasvir-i Efkr yayn hayatna girdi. Bu
gazetenin nemli yararlarndan biri Batdan gelmeye balayan
bilimsel ve felsefi dnceleri halkn kolaylkla tamyabilmesini
salamasyd. Ahmet Vefik Paa'mn niversitede verdii Hik-
met-i Tarih (Tarih Felsefesi) dersinin zeti bu gazetede yaym
land.
Felsefe konusunda nce Ziya Paa'mn J.J. Rousseau'dan yap
t Emile evirisini gryoruz. Tanzimat yazar ve dnrleri-
73
nin ilgisi hemen hep Fransz devrimini hazrlayan aydnlanma
filozoflarna ynelmi, onlardan eviriler yaplmaya allmtr.
Bu eviriler balangta ksa ya da eksikti; nemli kitaplarn tam
olarak evrilmesi sonraya kald.
Tanzimatdaki kltr hareketlerinin nclerinden Mnif Pa
a Ansiklopediciler'in 18. yzylda Fransa'da yapt almalara
benzer yaynlar yapt; dergi kard, okul ve dernek kurdu. Onun
Muhaverat- Hikemiye (Felsefe Konumalar) adl kitab, ikisi de
Fransz olan, Fontenelle ve Fenelon'dan evirdii diyaloglardan
meydana gelir. Yazarlar bu diyaloglarda, Herakleitos ve Demok-
ritos gibi Yunan filozoflarn konutururlar.
Tanzimat tarihinin en nemli dn adamlarndan biri de
kukusuz Ali Suavi'ydi. Trkiye'de ilk felsefe tarihi bilgisini, Ali
Suavi kendi gazetesinde Tarih-i Efkr, (Dncelerin Tarihi) ba
l altnda vermitir. Bu yazlarda Sokrates - ncesi Yunan fel
sefecilerinin grleri olduka geni bir biimde anlatlr; slm
felsefesiyle karlatrmalar yaplr. lgin olan ey, Yunanl fel
sefeciler anlatlrken, onlarn hep Bat Anadolulu olduklarnn,
yaadklar kentlerin bugnk adlar da verilerek iyice vurgu-
lanmasdr. yle ki, Stoa felsefesine dahi Anadolu'dan gen
lerin n ayak olduklarna iaret edilir. Haikarnas Balks'nm
(Cevat akr Kabaaal) yllarca sonra bu konuda sylediklerini
Ali Suavi sanki daha o zaman sylemektedir. Ali Suavi dilde sa
delemenin nclerindendi. Terimlerin trkelemesi iin ilk a
bay o gsterdi.
Tanzimat dneminde edebiyat yazlarnn yannda felsefeye
byk ve srekli yer veren Ahmet Mithat olmutur. Ahmet Mit
hat, Batnn tekniine, bilimine ve felsefesine hayrand. Halkn
kafasna Acem basks eski masal kitaplarndaki samalar yerine
aydn dnceler yerletirmek gerekir, diyordu. Onda, tanrsz
lktan dincilie, maddecilikten ruhulua doru bir gidi grlr.
Diyebiliriz ki, Trk dncesinde Bat felsefesindeki sorunlar ze
rinde dnmeye ilk olarak Ahmet Mithat'la balanmtr. O za
mana kadar Tanzimat dnrlerini, Yeni Osmanllar, Bat fel
sefesinin yalnz siyasal yn ilgilendirmiti. Ahmet Mithat'n ise
Bat dncesinde deinmedii bir yn kalmamtr. Fakat bu de
inmeler hep yzeysellikten kurtulamyor; derinleemiyordu. Ah
met Mithat'n yanl bir biimde de olsa Schopennauer'i eletirmek
iin bir kk kitap yazdn bile grmekteyiz. Bu yazar ayrca,
Tarih-i Hikmet adndaki kitabyla kk bir felsefe tarihi dene
mesi yapmt. Yazlarnda idealist felsefeyi gittike daha ok tu
tan Ahmet Mithat'a kar, Baha Tevfik ve Ahmet Nebil, maddeci
lii ve bu arada o gnlerde moda olan Buchner'i savundular ve
74
Buchner'den Madde ve Kuvvet adl kitab evirdiler. Bizde ilk fel
sefe dergisini Baha Tevfik kard. lk felsefe szl almas da
bu dergide grlmektedir. Baha Tevfik ayn zamanda Alfred
FouiUe'den iki ciltlik Felsefe Tarihni evirmi daha baka kitap
lar yaymlamtr.
Trkiye'de maddeci felsefenin yannda pozitivist, naturalist
felsefenin etkisi de olduka genitir. Pozitivist dnce akmn
dan yana olanlar daha ok Rza Tevfik'in kard Ulum-u ti
maiye ve ktisadiye dergisinde yaz yazdlar. Derginin ad bugn
k dilimizle sylersek Toplum Bilimleri ve Ekonomik Bilimler
oluyor.
Rza Tevfik, ampirizm ve agnostisizm (bilinemezcilik) yo
lunda olduunu syler. air de olan R. Tevfik zel bir lisede bilgi-
kuram zerine dersler verirken Batl dnrlerden alntlar ya
pyor, szlerini iirlerle sslyordu. Bu dersler baslmtr.
Bacon'un ve Stuart MilPin dncelerini, Musa Akyiit'den
sonra bizde ilk savunanlar arasnda bulunan Rza Tevfik ken
disine Bacon'un ve Stuart Mill'in rencisi adm vermiti. Ma
kalelerinde Feylesof diye imza att iin Feylesof Rza Tev
fik olarak anld. Rza Tevfik'in Abdlhak Hamit'in iirlerini fel
sefe asndan yorumlayan bir kitap yazmas da ilgi ekicidir.
Pozitivist felsefeye ilk ilgi, daha dorusu pozitivistlerin Trki
ye'ye ilgisi Auguste Comte'un Mustafa Reit Paa'ya yazd mek
tupla balar. Comte bu mektubunda Tanzimat' kendi felsefesine
gre aklamaya alyor, tasarlad byk insanlk dini iin Tr
kiye'den yararlanmay dnyordu.
Bizde Auguste Comte'un felsefesiyle asl ilgilenen; bu felse
feye yaknlk gsteren dnrn ise Ahmet Rza (1858-1930) ol
duunu sylemeliyim.
Birok yazar ve dnr arasnda maddeci, pozitivist ve na
turalist felsefenin ilesini eken adam ise Beir Fuad'tr. Bilim
din, Bat-Dou atmasndan doan ruhsal bunalm ilk olarak
o yaam; sonunda intihar etmitir.
Pozitivist felsefe etkisini, Cumhuriyet dneminde de byk
lde gsterecektir. yle ki, Atatrk'n Auguste Comte'a ve po
zitivist felsefecilere zel bir igi duyduu anlalmaktadr.
1895 yl felsefenin en nemli kitaplarndan birinin evrilip
yaynland tarihtir. Bu tarihte Siyasal Bilgiler Fakltesi'ni o za
manki adyla Mlkiyeyi bitiren gen bir aydn, bilinli bir giri
imle Descartes'm Yntem zerine Konuma kitabn evirip
yaynlad. eviri ilkin pek ilgi ekmediyse de sonralar yeterince
deerlendirilmitir. Descartes'm bizdeki ilk eviricisi olan bra
him Ethem adndaki bu gen, eviriye yazd nsz'de Bilim-
75
siz felsefe, felsefesiz bilim olmaz, diyerek nemli noktalar zerin
de duruyor.
Bat felsefe ve edebiyat konusunda uzun sre ilgiyi eken
yer Fransa olmutu. Nitekim Serveti Fnun'un deerli yazar Ah
met uayip, Hayat ve Kitaplar bal altnda hazrlad bir dizi
yazda, filozof Taine'in felsefesinden balayarak btn 19, yzyl
Fransz felsefesini ok iyi anlatmaktadr.
Yllar ilerledike Batya duyulan ilgiler bilim felsefesini de
iine alarak geliti. Matematiki Salih Zeki, Alexis Bertrand'dan
Felsefe-i lmiye'yi daha sonra Henri Poincar'den lmin Kymeti'
ni evirecektir. Bunlar bilim felsefesi ve metodoloji asndan
nemli kitaplardr. lgintir ki, Felsefe-i lmiye gibi zor bir kita
bn o zaman liselerde okutulmas dnlmt.
te stanbul niversitesi'ndeki Felsefe Blm byle bir d
nce ortam iinde ald ve derslere baland (1900). Bu blm
de felsefeye bal olarak, toplumbilim, ruhbilim ve eitim ders
leri de veriliyordu.
Kltr etkinliklerinin daha da canland yllar, kinci Me
rutiyet yllardr. Felsefe alannda olduka planl ve programl
yaynlar grlr bu yllarda. rnein Hseyin Cahit Yalm'm
Olumun Ktphanesi bal altnda yaynlad bir dizi kitap
arasnda felsefe evirileri olduka byk bir yer tutar. Felsefe
kitaplar yalnz stanbul'da yaynlanmamaktadr o srada.
Selnik'de de felsefe almalar vardr. rnein Yeni Felse
fe adnda bir dergi karlmakta ve felsefe kitaplar yaynlanmak
tadr. Dergi ve kitaplardaki ana dnce Batmm bilimden ya
na aklc felsefesinin Trk toplum hayatna uygulanmas dr. Se
lanik her bakmdan nemli bir kentdir o sralarda. Dilde sadele
me akm Selnik'deki Gen Kalemler dergisinde yaz yazanlarn
abasyla balamtr. O akm edebiyatlarn gizlenmez bir dil so
runu ile karlatklarn gsteriyordu. Ayn gnlerde felsefecile
rin daha etin dil sorunlar vard. niversitedeki hocalarn kul
land felsefe dili, zellikle terimler koyu arapann etkisi altn
dayd. Bu durumda hi olmazsa terimlerde bir karara varmak
iin bir komisyon kurularak almalar yapld. Felsefe terimleri
kitap halinde yaymland. Profesr Ahmet Naim'in, franszca bir
psikoloji kitabndan yapt evirinin sonundaki yz sayfalk sz
lk, felsefe dilimizin o sradaki durumunu yanstmas bakmn
dan ok ilgi ekicidir.
Felsefe yaynlan durmad. kinci Merutiyet dneminde Maa
rif Nezareti'nin de planl yayn iine nem verdii grlmekte-'
dir. Telif ve Tercme Ktphanesi dizisi bu amala yaynlan
maya balad. Dizideki yerli ve yabanc eserler o dneme gre g-
76
zel baslarak yaymlanyor, bunlarn arasnda felsefe kitaplarna
da yer veriliyordu. Nitekim yukarda ad geen Salih Zeki Bey'in
felsefe ile ilgili evirileri bu kitaplar arasnda kmt.
kinci Merutiyetin felsefe etkinlikleri incelenirken tannm
Jn Trklerden Dr. Abdullah Cevdet'in yaynlarn gzden geir
menin yarar vardr. kard itihat dergisiyle uzun yllar pozi-
tivist, maddeci ve tanrtanmaz dnceleri savunan Abdullah
Cevdet, felsefe ve toplumbilim konusunda eviri olan ve olmayan
kitaplar da yaymlad. tihadn Kitaplar dizisi olarak karlan
bu kitaplar arasnda, zellikle Gustave Le Bon'dan ve Voltaire'
den yaplan eviriler dikkati eker.
Maddeci ve pozitivist dnce akmlar lkede oalp geni
lemeye balaynca .bunlara kar iki eletiri kitabnn yaymlan
dn gryoruz: 1915'de yaymlanan birincisi, adn Akl ve
Bilim Karsnda Maddeci Felsefenin Yanllar diye evirebile
ceimiz Huzur-u Alcl- Fende Maddiyun Meslek-i Delaleti'h ve
bir zamanlar niversitede felsefe dersleri okutan Ahmet Hilmi'
nin kitabdr. Yazar burada maddeci dedii Cell Nuri'nin Ta-
rih-i stikbal (Gelecein Tarihi) adl eserini eletirirken ayn za
manda felsefe tarihindeki birok dnre kar kyor. Ahmet
Hilmi, panteist (tmtanrc) felsefeden yana olduu halde Hangi
Meslek-i Felsefeyi Kabul Etmeliyiz'de (1913) niversite genleri
ne belli bir grn savunulmasndan ok, btn felsefelerdeki
en doru ynleri alarak hareket etmelerini tlemekteydi.
kinci eletiri kitab spritualist (ruhu) smail Fenn (Er-
turul) tarafndan kaleme alman Maddiyun Mezhebinin zmih-
lli'ix (Maddeci Grn k) ve 1928'de yaymlanmtr. Bu
kitapda Buchner, Saint Simon, Auguste Comte, Darwin ve La
marck eletirilmeye allmaktadr.
Cumhuriyet dnemindeki felsefeye gemeden nce, 1923'de
yaynlanan nc ve nemli bir felsefe eletirisi kitabna daha
deineceim: ntikal ve Mlahazalar (Eletiriler ve Dnceler).
Mehmet Ali Ayn, eitli yerlerde yaynlad eletirilerini topla
mtr bu kitapda. slam felsefesiyle birlikte Arap ve Fransz dil
lerini iyi bildii anlalan Mehmet Ali Ayn, o dneme gre gl
bir eletirmeci, yetenekli bir tartmacdr. Kitaptaki eletiri ya
zlar arasnda Abb Barbe'dan yaplan Felsefe Tarihi evirisinin
ayrntl eletirisi zellikle dikkati ekmektedir. Abb Barbe'n
Felsefe Tarihi, okullardaki ders kitab gereksinmesini karlamak
iin evrilmiti. Yaymlanan baka bir felsefe tarihi Mehmet
Emin (Eriirgil)'in, niversite'de verdii derslerden olumaktadr
(1920). nc bir felsefe tarihi daha grlecektir. 1925'de, Paul
Janet'den evrilen bu kitap Tarih-i Felsefe, Metalip ve Mezahip
77
(Felsefe Tarihi, Sorunlar ve rlar) adn tamaktadr. Bu ki
tap o zaman Medresede ve niversitede okutulmaktayd.
eviriler arttka eski genel szlklerin yetmedii grlyor.
Yalnz felsefe terimlerini ieren szlkler aranmaya balyor. Ni
tekim iki felsefe szl giriimi vardr bu yllarda. Birini Rza
Tevfik, tekini smail Fenn hazrlamt. Rza Tevfik'in szl
nn tamam baslamad, Franszcadan Trke'ye olan ikincisi ta
mam olarak yaymland (1928).
Batan beri sraladm felsefe almalar tm abalara kar
n dar aydn evreleri iinde kalyordu. Fakat bizde Ziya Gkalp
Osmanl mparatorluu'nun son yllarnda olduu kadar, Cum-
huriyet'in ilk yllarnda da, dnceleriyle toplumu byk l
de etkilendi ve adn gittike genileyen geni bir alana duyurdu.
Aslnda toplumbilimci olan Ziya Gkalp, yazlarnda bata
Durkheim olmak zere birok Bat felsefecisinden alntlar yapa
rak Trkiye'nin sorunlarn inceledi. Bizde bir toplumbilim okulu
meydana getiren Gkalp'i, smayl Hakk Baltacoiu, Ziyaettin
Fahri Fmdkolu vb., izledi.
Cumhuriyet dneminin balarnda zellikle pragmac felse
feye ilgi duyuldu. William James ve John Dewey'in temsil ettii
bu akm, gerein uygulama dnda bir ls yoktur; her var
saymn, her yasann geerlii ancak deneme sonunda belli olur,
diyordu. Bu bakmdan, geri kalmlnn nedenlerini Dounun
gizemci ve metafizik etkilerinde bulan Trk aydnlarnn prag
macl benimsemesi doald. Mehmet Emin Eriirgil ve Avni
Baman'la birlikte pragmacl benimseyenler eitim ilerinde
grev aldlar. John Dewey'in kitaplar dilimize evrildii gibi ken
disi de eitim konusunda rapor vermek zere Trkiye'ye arld.
Ayn gnlerde Bergson'un sz edilmeye balad Trkiye'de.
Kimi aydnlarmz, Bergson'un yaama atlm kuramn iten
likle savundular. Bu akmn Trkiye'ye gelmesine eviri ve yaz
laryla Mustafa Sekip Tun n ayak oldu. Sekip Tun daha son
ra Freud' evirecek ve Freuduluu tantacaktr (1926). Her
yerde olduu gibi Trkiye'de de Freud byk ilgi grd, birok
kitab evrildi.
Cumhuriyet'in ilk yllarndaki dn hareketlerinden biri de
Konya'da Yeni Fikir dergisini karan Naci Fikret ile Namdar
Rahmi Karatay'm benimsedikleri enerjetizm di. Enerjetizm,
madde ile hatta ruhla ilgili her eyi enerji ile aklyordu. Prag
macla ve enerjetizme kar olanlarn banda ise Mehmet zzet
vard ve felsefi idealizmi savunuyordu. Bu profesr ve onun asis
tan olan Orhan Sadettin, niversitede felsefe tarihi dersleri okut
tular; Kari Vorlander'in ciltlik Felsefe Tarihi'ni evirdiler.
78
Her yeni felsefe ve bilim akm artk olduka hzl biimde
Trkiye'ye gelmeye balad. Nitekim Einstein'in grelilik kura
m nm Avrupa'da aklanmasndan sonra bu konuda bizde de
kitap kmas gecikmedi. Einstein kuramna ilikin ilk iki kita
bmz 1922 ve 1925 tarihlerini tamaktadr.
1928'de latin yazsnn kabul ile Trk eitiminde olduu
kadar dnce ve yayn hayatnda da yepyeni bir dneme girildi.
Ksa alma sresinden sonra, gazete, dergi ve kitaplar daha ok
yaymlanp daha ok kimselerce okunmaya balad.
1930'da dil devrimi balaynca Trk dilinin dnyadaki en
zengin dillerden biri olduunu syleyen Atatrk, dilimizin bilin
le ilenmesi gerektiini belirtti. lkesini, bamszln koruma
sn bilen Trk ulusu, dilini de yabanc dillerin boyunduruun
dan kurtarmalyd. Dil devrimi Atatrk'n zerinde en ok dur
duu devrim oldu.
1933 ylnda da niversite reformu yapld. Eski niversite
nin yerine yeni bir niversite kuruldu. O zamann Milli Eitim
Bakan bu yeniletirmenin gerekesini aklarken yle diyordu:
niversite devrimlerle ilgilenmemitir. Yaz devrimi, dilde yeni
leme, yeni tarih dncesi btn yurdu sararken niversite al
drmazlk, iindeydi. Demek ki yeni niversitenin kadrolar dev
rimci olacakt. Bu balam iinde niversitedeki felsefe reni
minin ne gibi deiiklikler gsterdiine bakalm:
1933'de felsefe blmnde biri doent teki ikisi asistan
felsefeci greve balyordu. Doentin ad Hilmi Ziya lken, asis
tanlarn adlar Macit Gkberk ve Halil Vehbi Eralp't.
Hilmi Ziya'nm Umumi timaiyat (Genel Toplumbilim) ve
Trk Tefekkr Tarihi kitaplarn gren Atatrk onu Ankara'ya
ararak konumu, aratrma yapmas iin Almanya'ya gn
dereceini, dnnde niversite'ye Trk Dncesi Tarihi Kr
ss ne atanacan bildirmiti. Bir yl kadar Almanya'da kal
dktan sonra yurda dnen Hilmi Ziya byk bir hevesle derslerine
balad-
Hilmi Ziya ve Macit Gkberk'in niversite'deki almalar
iyi bir gelime gsterecek, nemli eserler vereceklerdir. Onlarn
bu almalarna daha sonra deineceim.
Fransa'da iyi bir felsefe renimi gren Vehbi Eralp genel
felsefe ve mantk dersleri verdi. Alfred Veber'in Felsefe Tarihi'ni
evirdi. Almanya'da felsefe renimini yeni tamamlayan Mazhar
evket pirolu'nun sanat tarihi ve estetik krssne atanma
syla kadro tamamlanyordu.
niversite Felsefe Blm'nde 1933 ylnn en nemli olay
Almanya'dan arlan nl bilimsel felsefe profesr Hans
79
Reichenbach'm gelmesidir. Reichenbach'm asistanln ve evir
menliini Nusret Hzr yapt. Alman felsefeci, doa bilimleri ile
felsefe arasnda ba kurulmasndan yanayd. Bu amala bir de
dernek kurdu. Ne var ki, stanbul'da be yl kalan Reichenbach,
beklenildii kadar verimli olamad. Yalnzca Lojistik adl eseri
evrilebildi o yllarda. Bilimsel Felsefenin Douu adl nemli ki
tabnn evrilmesi iin 1980 yln beklemek gerekti.
lkenin kltr hayatnda grlen canlla ve devrimci or
tama az yukarda deinilmiti. Bu ortamda iki nemli dizinin ya
ynlanmaya balad grlmektedir: Birinci diziyi Milli Eitim
Bakanl yaymlyordu. Aslnda devlet, Merutiyet yllarnda da
bilim, felsefe ve kltr yaymna nem vermiti.
Daha Cumhuriyet iln edilmeden Ankara Byk Millet Mec
lisi Hkmeti'nin Eitim Bakanl, birok konuda, bu arada fel
sefe konusunda da kitaplar yaymlamt. Bunlardan ou birka
eviri dnda felsefeci Namdar Rahmi'nin kitaplaryd. niver
sitede felsefe tarihi dersleri veren M. Emin Eriirgil'in Kant' ve
Felsefesi adl kitab da bu yaynlar arasnda kt.
1934'de yaymna balanan dizi Lise Felsefe Derslerine Yar
dmc Kitaplar balm tayordu. Gerekten hepsi de felsefeyle
ilgiliydi bunlarn ve yalnzca ikisi eviriydi. Spinoza, Leibnitz,
Kant, Berkeley'den olduu kadar, Bergson, Ernst Mach, Bertrand
Russell gibi olduka yeni felsefecilerden de eviriler yaplarak ya
ynlanmt ayrca. Dizi 19 kitaptan oluuyordu.
stanbul Felsefe Blm yeni dzenlenmeden sonra bir sre
pek az yayn yapt. Fakltenin ortak sreli yayn olan Edebiyat
Fakltesi Mecmuas ise artk kmyordu.
Bakanln ve niversitenin dnda da felsefe ile ilgili ya
ynlara nem veren yaynclar grld. Bu bakmdan, Haydar R
fat'n ynetimindeki Dn ve Yarn eviri dizisinin (1934) zerin
de biraz durmak gerekiyor. Elliye yakn kitab iine alan bu di
zide, Herakleitos, Aristoteles, Young, Heidegger gibi felsefeci
lerin eserleri yannda Lenin, Kautski, Stalin, Buharin, Kropot-
kin gibi dnr ve yazarlarn siyasal ve toplumsal konulu eser
leri yer alyordu. Dizideki kitaplardan anlalaca gibi, o yllar
da Trkiye'de, her eit dnya grnn yer ald kitaplar ra
hatlkla baslp satlabilmekteydi.
Yeni bir niversitenin zellikle dil ve tarih almalar iin
yararl olaca dnlerek Ankara'da Dil ve Tarih Corafya Fa
kltesi kuruldu. ok gemeden bu fakltenin felsefe blm al
d. Bu fakltenin blmlerine gen ve yetenekli profesrler atan
d. Bugnk felsefeci kuaklarnn yetimesinde byk emei ge
en; gnmz Trk felsefesini deta biimleyecek lde etkili
80
olan ve hayranlk uyandran Nusret Hzr, Felsefe Blmne ve
rildi. Fransa'dan, Descartes uzman Lacombe, hoca olarak geti
rildi. Gelien dil devrimi ve Cumhuriyetle birlikte oluan yeni
kavramlar felsefe dilinin yeniden ele alnmasn gerekli kld. 1938'
den sonra da TDK ve Tarih Kurumu almalarna devam etti.
1939'da ok nemli bir ey oldu : Hasan li Ycel milli ei
tim bakanlna getirildi. Felsefeciydi Hasan li Ycel bu konu
da almalar vard. Geri Emrullah Efendi gibi felsefeci sayla
bilecek kltrl bir milli eitim bakan Osmanl dneminde de
grlmt. O da elinden geldii kadar hizmet etmiti lkenin
eitimine ve kltrne. Liselere felsefe dersleri onun zamannda
konmutu. Ama Hasan li YceFin bakan olmasyla eitim ve
kltrn her alannda bu arada felsefede yeni ve bereketli bir
dnem balad. Klasiklerden eviriler dzenli ve zenli biimde
kmaya balad. 1940'da balayan bu dizi, 1946'ya kadar gittike
artan saylarda felsefe kitabn ieriyordu. Bakanln yaynlar
1946'dan sonra yavalad. 1950'den sonra tm niteliklerini yitirdi.
1940'larda grlen yayn hareketi kltrn, millet sevgisi ile bir
likte humanist temellere dayandrlmasn amalamt.
Felsefe terimleri sorunu bu eviri etkinlii iinde yeniden
gndeme geldi. ok gemeden Trk Dil Kurumu Felsefe ve Gra
mer Terimleri'ni yaymlad. Bunu vakitsiz bir oldu bitti gibi g
ren stanbul niversitesi bir sre bu terimlere ilgisiz kald, hatta
direndi. Ama pek fazla srmedi bu direnme, stanbul Felsefe B
lm bu terimlerin kullanlmasnn yerinde olacana karar verdi.
Bundan sonra bata Macit Gkberk olmak zere blmn btn
retim yeleri dilde zlemenin ncln ele aldlar. Onlarn
arkasndan, denemeci eletirmeci, bilim adam, birok kimsenin
ztrkeyL ve yeni felsefe terimlerini severek, benimseyerek kul
land grld. rnein Nurullah Ata gibi etkili bir eletirmeci
ve denemeci Trkenin zlemesi ve yeni terimlerin yerlemesi
urunda byk bir sava verdi. Yllardr sren felsefe dili sorunu
zmlenme yoluna girmiti artk.
ok partili dneme geildikten sonra 1950'de yeni bir parti
nin ynetimi ele almas, bir takm kimselerin devleti let ederek
devrimlere kar gelmesine neden olduysa da, dilde zleme al
malar azalmad, tersine daha da artt. Dilin felsefe yapmaktaki
nemini ok iyi anlayan felsefeciler zlemeye var gleriyle sahip
ktlar.
imdi biraz geriye dnyorum: 1936 ylnda stanbul ni-
versitesi'ne tannm bir Alman felsefeci daha geldi. Ernst Von
Aster admdaki bu felsefe tarihisi Almanya'y, Nazi basks y
znden terk etmiti.
81
Von Aster geliinden 1948'de lmne dek, felsefe tarihi ders
leri verdi; seminerler yapt. Bu profesrn verdii derslerden olu
an kitap yaymland: Felsefe Tarihi, Bilgi Teorisi ve Mantk,
Hukuk Felsefesi Dersleri, Almanya'daki Yeni-Kant grn tem
silcisi olan Von Aster, bizde, bu grnden ok, felsefe tarihin
deki ak ve yan tutmaz durumuyla etkili oldu. Von Aster'in ders
lerinden yetien renciler, liselerimizde uzun sre felsefe ret
menlii yaptlar. Aster derslerinde, felsefenin ayr ayr bilim dal
lan arasndaki birletirici ilevi zerinde duruyor, bilimlerin ii
nin bittii yerde felsefenin ii balar, diyordu. Felsefenin en nem
li ii bilimlerin yntemlerini denetlemekti. Aster'e gre felsefenin
nasl bilimleri birletiren bir ilevi varsa, deiik milli grleri
birletiren bir ilevi de olmalyd. Von Aster niversitede slm
felsefesinin de bir yeri olmasn istedi. slm felsefesi krss, pro
fesrle ykseltilen Hilmi Ziya lken'e verildi. lken bu krs
de verdii dersleri yaymlad: slm Dncesi, lken, Felsefe B-
lm'nde yalnz slm felsefesi dersleri deil, eitli zamanlarda
toplumbilimden ahlaka, bilgikurammdan sanat felsefesine kadar
deiik konularda dersler verdi. Deinmedii konu kalmad. Ki
taplar kard arka arkaya, gazete ve dergilerde yazlar yazd.
Onun kendine zg bir felsefe sistemi kurma abas iinde oldu
u grlyordu. Bir mr verdi buna. Belki tutarl ve derinleme
sine bir felsefi gr koyamad ortaya. Ama yine de, onun al
malarna sayg duymak gerekiyor. Yazlarnda, felsefe almas
yapacaklar iin byk bir malzeme bolluu var. Onun zellikle
uyan Devirlerinde Tercmenin Rol, Trk Tefekkr Tarihi, Yir
minci Asr Filozoflar, Mantk Tarihi, slam Dncesi, Trkiye'
de ada Dnce Tarihi gibi kitaplar her zaman bavurulacak
deerli eserlerdir.
stanbul'da felsefe tarihi derslerini Aster'den sonra uzun s
re onun doenti ve eviricisi olan Macit Gkberk verdi. Gkberk
ayrca yapt seminerlerde dil felsefesi ile birlikte eitli sorun
lar zerinde durdu. Verdii derslerden oluan Felsefe Tarihi kita
bn yaynlad.
Burada baka bir Alman profesrden, Valter Kranz'dan sz
etmeliyim. Kranz Eski Yunanca uzman olduu ve Yunan felse
fesini iyi bildii iin 1945-50 yllar arasnda Antik Felsefe ders
lerini o verdi; bu alanda yararl ve etkili oldu. Kranz'm, Antik
Felsefe dersleri yaynland.
stanbul Felsefe Blm'ne 1950lerde iki Alman profesr
daha ders vermek zere geldiler: Heinz Heimsoeth ve Joachim
Ritter. Tannm Kant aratrcs Heinz Heimsoeth'un 1950-51
deki dersleri aydnlanma ve Kant felsefesi konusundayd. Bu
82 .
dersleri evirip yaynlayan Takiyettin Mengolu, yazd n-
sz'de yle der (1967) : Kant'm urat birok sorunlar bizim
bugnk hayatmzda, Doululuktan gelen yanllarn kayna
olarak srp gitmektedir. rnein kavramclk bunlardan biri
dir. Kant kavramclkla arpm, insan aklnn bu alandaki s
nrlarn gstermitir. nsandan kavram retmesi deil, insan ol
mas beklenir. Bu bakmdan Kant' felsef antropolojinin kurucu
su sayabiliriz. Heimsoeth'un Trkiye'de Ahlk Denen Bilmece
(1957) ve Felsefenin Temel Disiplinleri (1952) adl iki kitab da
ha evrildi. J. Ritter varoluuluk felsefesinde uzmanlamt.
Derslerinde daha ok bu konuya arlk verdi. Derslerini doenti
Hseyin Batuhan eviriyordu. Ritter Varolu Felsefesi konusunda
bir konferans da verdi (1954). Batda Husserl'in balatt feno
menoloji ve felsefi antropoloji akmlarn Trkiye'ye, Takiyettin
Mengolu tantt ve onun stanbul'da verdii derslerin arlk
noktasn bu anlaylar oluturdu. Mengolu bu grlerle il
gili olarak Max Scheler'den nsann Kosmosdaki Yeri'ni evirdi
ve Kant ve Scheler'de nsan Problemi'ni yazd. Daha sonra yaz
d Felsefeye Gtri'de Almanya'dayken derslerini izledii Nicolai
Hartmann'n yeni ontoloji felsefesine yer verdi ve Trkiye'nin
kltr sorunlarna deindi.
Fenomenoloji ve felsefi antropoloji artk uzun sre stanbul
Felsefe Blmnn gndeminde kalacaktr. Nitekim bu blmn
yaynlad Felsefe Arkivi dergisinin deiik saylarnda ad ge
en akmlara ilikin ok yaz kt.
Nermi Uygur da felsefeye fenomenoloji ile balad. Bir ara
Russell zerinde duran Uygur, dil felsefesinden yaama felsefe
sine kadar uzayan bir alma iine girdi. Felsefe yannda dene
me yazlarnda da baarl oldu. Denemelerini Gnele adl kitap-
da toplad, daha sonra nsan Asndan Edebiyat' yaymlad
(1969). Nermi Uygur'un bence en ilgin eseri Trk Felsefesinin
Boyutlan'dr. Kendisi bu kitap iin Trkiye'de felsefenin gele
ceine ilikin aykr dnceler diyor.
Dil, ahlk ve fenomenoloji konusunda alma yapanlar ara
snda Bedia Akarsu da var. Akarsu, Max Scheler'de Kiilik Prb-
lemi'ni 1962'de yaymlad. Ahlk retileri 1970'de, ada Fel
sefe 1979'da kt. Bedia Akarsu ayn zamanda Felsefe Terimleri
Szl'n hazrlayarak, terim alanndaki en nemli almay
yapt. Bylece, felsefe dilindeki g bir sorunun yllar sren al
malardan sonra ulat olumlu sonu ortaya konuyordu. Bu
szlk ile felsefe yazlarnn dilinde bir birlik salanabilecekti.
stanbul'da Husserl'in fenomenolojisi ile en son ilgilenen
retim yesi Onay Szer oldu. Edmund Husserl'in Fenomenolojisi
83
ve Nesnelerin Varl'm yaymlad 1976'da. Daha sonra Encyclo
paedia Britannica'daki Fenomenoloji maddesini evirdi (1980).
Husserl bu maddede kendi fenomenoloji felsefesini zetlemiti. S-
zer'in 1981'de yaynlanan kitab Dil-Tarih likisi zerine Bir
nceleme idi. Anlayan Tarih adn tayan bu kitapda Szer,
uluslarn dnme biimleriyle dilleri ve tarihleri arasndaki ili
kiyi inceledi. Bu arada N. Hzr'n yazlarnn yllardr beklenen
derlenmesinin de gerekletiini sylemeliyim: Felsefe Yazlan
(1976).
Trkiye'deki felsefe evriminin gzden geirildii byle bir
yazda sanat felsefesi (estetik) konusunda yaplan almalara
da deinilmelidir.
niversitelerimizdeki sanat felsefesi, estetik dersleri olduka
eskidir. H. Suphi Tanrver ve . Hakk Baltacolu ile balayan
estetik derslerini Suut Kemal Yetkin ve Mazhar evket Ipirolu
srdrd. Bugn stanbul Felsefe Blmnde bu dersler Siste
matik Felsefe Krss n baldr ve smail Tunal'mn yneti
minde verilmektedir. ada resmi felsefe asndan inceleyen s
mail Tunal, Grek estetii, Benedetto Croce ve Marks estetie
ilikin aratrmalar yapt; bu konularda kitaplar yazd. Ayn kr
sde Necla Arat estetik ve genel felsefe konusunda almalar ya
pyor. Necla Arat yeni Kantc E. Cassirer'in nemli kitab nsan
stne Deneme'yi evirdi (1980). retime estetik ile balayan
pirou ise giderek daha ok sanat tarihine yneldi ve bu konu
da deerli eserler verdi. Onun zellikle Sebahattin Eybolu ile
birlikte yapt incelemeler sanat tarihimizde r aacak nite
liktedir.
Suut Kemal Yetkin'e gelince, o derslerini stanbul'dan son
ra Ankara lahiyat Fakltesi ile Eitim Fakltesi ve Hacettepe
niversitesi'nde verdi. Estetik Doktrinler'i 1972'de, Estetik ve Ana
Sorunlar' 1979'da yaynlad. talya'da sanat felsefesi konusunda
doktora yapan Bedrettin Cmert'i, lmnden ksa sre nce ya
nma asistan olarak almt. Yetenekli bir estetiki ve iyi bir ele
tirmeci olan Bedrettin Cmert ok ksa sren hayatnda nemli
ve rnek almalar yapt.
stanbul ve Ankara'daki iki niversiteden sonra Ortadou
Teknik niversitesi ve Hacettepe niversitesi kurulmutu. Bu
niversitelerde de felsefe dersleri verilmeye balad. Orta Dou Tek
nik niversitesi'ndeki dersler ngilizce olarak veriliyor. Hacette
pe niversitesindeki felsefe dersleri teki niversitelerdeki gibi li
sans dzeyinde deil, doktora dzeyinde yaplmakta. Yani lise
lere retmen yetitirmek amac gdlmyor. Felsefe doktoras
iin bir bilim dalnda uzman olmak koulu aranyor.
84 . "
Bu yerlerden baka lkemizde, hukuk, iktisat ve siyasal bi
limler fakltelerinin hepsinde felsefe dersleri okutulmakta ve fel
sefeye ilikin yaymlar yaplmaktadr. rnein Kant'm Trkeye
evrilen ilk kitabn Ankara niversitesi Siyasal Bilgiler Fakl
tesi yaynlad: Ebed Bar zerine Felsef Deneme (1960).
Btn bu abalarn sonucu, bizdeki felsefe renimi yaym-
larmdaki dzeyin epeyce ykseldii grlmektedir. Nitekim Ha
cettepe niversitesi son zamanlarda ok yararl bir yaym al
mas planlamtr. Bu plana gre felsefe tarihinde ad geen bel
li bal ana kitaplar Trkeye evrilip dizi halinde yaymlanacak
tr. Dizinin ilk kitab olarak Davide Hume'un nsann Anlama
Yetisi zerine Bir Soruturma, ikinci kitab olarak da Kant'n
Pratik Akln Eletirisi ok zenli bir biimde hazrlanp bastrl
mtr. Dizideki kitaplarn nemli zellii eviri ile birlikte, ya
banc dildeki ana metnin de verilmesi ve eviriyi bir kii deil yet
kili birka evirmenin birlikte yapmasdr. Planlanan byle bir
dizi, bu tr bir takm almas, kanmca, lkemizdeki felsefe et
kinliklerinde, nemli bir aamaya gelindiinin gstergesidir. n
k uzun sreden beri niversitelerimizin felsefe blmleri verim
sizlikle hatta tembellikle sulanyor, eletiriliyordu. Biraz sonra
Trk Felsefe Kurumu'ndan sz ederken deineceim gibi bu ele
tirileri felsefecilerin kendileri de yapmaktalar.
Felsefe konusunda niversitelerin dnda almalar da var.
Bu alanda bir iki ad zerinde duracam. lkin Afar Timuin'in
adn anmak istiyorum. Timuin'in uzun sre kard Felsefe
dergisi, Aristo ve Descartes konusundaki kitaplar h. Goldman'
dan yapt eviriler, felsefenin Trkiyedeki yaylma alann ge
niletmitir. niversite dnda felsefe almalar yapanlar ara
snda Orhan Hanerliolu'nun da belli bir yer ald grlmek
tedir. Daha nce Cemil Sena Ongun'un balad yolda etkinlik
gsteren Orhan Hanerliolu nce yk ve romanlaryla tannd,
daha sonra felsefe alanna yneldi, Dnce Tarihi, Felsefe An
siklopedisi ve nan Szl'n yazd. Bunlar genel kltr edin
mek isteyenlerle felsefeye balayanlarn iine yarayacak nitelik
te kitaplar. Varoluuluk ve Marks felsefenin Trkiye'deki du
rumuna gemeden nce, stanbul niversitesi'nde yaplan fel
sefeye ilikin tezlere deinmek istiyorum:
Bizde ilk felsefe doktorunun Orhan Sadettin olduu sylenir.
niversitede 1920'lerde retim grevlisi olarak bulunan Orhan
Sadettin'in tez konusu kesinlikle bilinmiyor. Byk olaslkla fel
sefe tarihinde yntem konusundayd. 1933 ile 1973 aras doktora
lar iin bir liste bulunuyor elimde. Liste, Edebiyat Fakltesini]*
btn blmlerini kapsyor. 1933-46 arasnda btn fakltede
85
15 kii doktor olmu, yalnz biri felsefeci: Ziya Somar. (Z. Sonar,
daha sonra Bergson adl kitabyla, evrileriyle dikkati ekti).
1947-53 arasnda doktor olan 186 kiiden ise 15 tanesi felsefeci.
Az m ok mu, deerlendirmeyi size brakyorum. Vaktiyle psiko
loji Profesr Peters yle demiti: rencilerin geldikleri ev
relerde, dn almalarn deerlendirme, dn ilgisi henz
pek ok eksiktir. Okul (niversite) onlara eksik olan vermiyor,
bir eyler retiyor ama, retilenleri ilemek, bunlarn zerinde
dndrmek yok. rencilerin ou niversiteyi lisenin bir uzan
ts olarak gryor. Bu durumda elbette doktora says dk
olur. Von Aster'in rencilerinden iki kii doktora yapabilmi. O
gnden bugne 15 felsefe doktoru, hepsi bu kadar.
Lisans tezlerine gelince kukusuz bunlarn says oktur. Ne
var ki bitirme tezleridir bunlar, derinlemesine aratrmay ier
mez. Fakat yine de aralarnda nemli saylacaklar vardr. Bun
larn hi olmazsa bir listesi yaymlansa iyi olur.
Varoluuluk (egzistansiyalizm) Trkiye'ye Jean-Paul Sartre'
in kitaplar ve teki eserleriyle geldi. 1945 ile 1950 arasnda Fran
sa'y byk lde etkileyen Sartre'm almalar bizde nerdeyse
gn gnne izlendi. Yeni bir insan ve zgrlk felsefesi getiren,
edebiyata teki felsefe grlerinden daha yakn olan Sartre'm
varoluuluu aydnlarmzn byk lde ilgisini ekti. Sartre
ve Simon de Beauvoir'm eserlerinin ou dilimize evrildi.
Varoluuluk bu denli gncelleince Kirkeggard, Heidegger,
Jaspers gibi felsefecilerin varoluu grlerine ilgi duyulmaya
baland.
Trkiye'deki Markslk ve tarihsel maddecilik akmna ge
iyorum:
Bizdeki kimi felsefe evreleri, uzun sre, sanki yeryznde bu
akm, byle bir felsefe yokmu gibi davranmlar diyalektik sz
cn bile sylemekten ekinmilerdir. Oysa Trkiye'de tarihsel ve
diyalektik maddecilik konusundaki almalarn balangc olduk
a eskiye uzanr. Kerim Sadi, Sadrettin Cell vb. yazarlarn ele
alp tanttklar Markslk konusunda daha sonra bakalar bir
ok kitap ve yaz yazdlar; dergiler kardlar. Ne var ki, Marx ve
Engels'in ana kitaplar. 1961 Anayasasndan sonra evrilebilmi,
bu eviri etkinlii 1980'e dek olduka youn biimde srmtr.
Lukacs, Garaudy, Lefebvre, A. Schaff, Althusser gibi gnde mark-
sistlere kadar birok felsefecinin - kitaplar bu yllarda okuyucu
nun yararlanmasna sunulabilmitir. Georges Politzer'in Felsefe
nin Balang lkeleri ve Felsefenin Temel lkeleri evrilip yayn
lanmtr. Marksist sanat felsefesiyle yabanclama kuramnn
yazarlarmzla sanatlarmzn byk lde ilgisini ektiini
86
sylemeliyim. Ayrca Selhattin Hilv ve Sencer Divitciolu gibi
dnrler Markslktaki Asya tipi retim tarz kavramn ak
lamak iin almalar yaptlar. Burada Sencer Divitiolu'nun
Asya Tipi retim Tarz ile Asya Tipi retim Tarz ve Osmanl m
paratorluu adl eserlerini anmak isterim.
Diyalektik, kavram olarak eski Yunandan bu yana birok
filozofta grlmekte ve bir dnce yntemi olarak Herakleitos'
daki biimiyle ilgi ekmektedir. Bizde de az yaz yazlmamtr di
yalektik iin. Selhattin Hilv'm Diyalektik Dncenin Tarihi
(1966) bu konuda yazlm nemli bir kitaptr. (Hilv'm bask
yapan Felsefe El Kitab'm da burada analm.) Daha nce bu ko
nuda yaymlanan kitaplar eviriydi. Diyalektie ilikin son e
viri L. Goldmann'un kitabdr: Diyalektik Aratrmalar (1976).
Fsun Akat (Altok)'nm Niin Diyalektik?"ine gelince bu kitap,
diyalektik yannda felsefenin teki konularna da deinen bir
deneme kitabdr. Diyalektik ile ilgilenenlere son olarak bir ma
kalenin szn edeceim: eitli Diyalektik Kavramlar, Metot
ve Gr baln tayan bu makale 1974'de Orta Dou Amme
daresi Enstits Dergisi'nde kt ve Ioanna Kuuradi yazd. Ya
zar bu makalesinde, dnce tarihi boyunca Platon ve Aristote
les'ten bu yana, diyalektik szcne verilen anlamlar zerinde
durmakta bunlar arasndaki ilikiyi ortaya koymak istemektedir.
Ona gre bu szc kimin, ne anlamda kulland belli olma
dka kavram karkl olacaktr. Kuuradi genelde hakl. Ama
ben de diyeceim ki, maddeci diyalektik ak bir kavramdr, onun
anlamnda bir karklk sz konusu olamaz.
Felsefeler durmuyor, yorumlar bitmiyor: Marksla yeni bir
yorum getiren Herbert Marcuse'n felsefesi 1960'larda Avrupa'da
byk etki yapmt. Devrimci renci hareketleri onun grle
rine yaknlk gsterdi, szlerini slogan olarak kulland. Hipilik
dediimiz bir yaama felsefesi ondan kaynaklandn ne srd.
zellikle genlerin bu derecede ilgi duyduu Herbert Marcuse'n
kitaplar kse mamanda dilimize evrildi. Marcuse'n ve teki yeni
dn adamlarnn grlerini tantan gzel bir kitap da yaym
land (1979). Yeni Dn Adamlan'm o zamanki Milli Eitim
Bakanl kard. Kitap ngiliz televizyonunun felsefe konusun
daki 15 programlk bir dizisini ieriyordu.
Yazmda batan beri bizdeki felsefe akmlarnn szn et
tim, niversitelerdeki felsefe blmlerinin servenini anlattm. Fel
sefenin yks yine de bitmedi. felsefe cemiyeti denemesi
olmutur Trkiye'de, bugn de bir Felsefe Kurumu var; onlar
da anlatmalym:
Felsefe, niversitelerde, okullarda, hatta kitaplarda kaldka,
87
etkisinden kaybettii gibi yozlaabiliyor da. Giderek yararsz, ya
da lks bir ey gibi gzkmeye balyor. Byle durumlarda fel
sefenin kendini savunmas gleiyor. O bakalarn eletirecei
yerde herkes onu eletirmeye balyor. Bu nedenle felsefeciler ses
lerini daha geni bir alanda duyurmak, felsefenin ilevini belli et
mek istemilerdir. Ayn amala felsefe cemiyeti kurmay dn
dler. lk Felsefe Cemiyeti 1927 ylnda kuruldu. Cemiyete kat
lanlarn bir de dergisi vard: Felsefe ve timaiyat Dergisi.
Bu dergi ayn zamanda Cumhuriyet dnemi genliinin fel
sefede ilk ortak almasdr. Felsefe Cemiyeti'nde birka kez top
lanan bu genler, bildiriler okumular, ortaya koyduklar sorun
lar halka ak olarak tartmlardr. Bata olduka hzl giden
almalar, yazk ki sonradan yavalad ve Cemiyet kapand.
Felsefe Cemiyeti ikinci kez Mustafa Sekip Tun'un bakan
lnda 1931'de kuruldu. Gene tartmal toplantlar yaplyor,
Peyami Safa'dan smayl Hakk Baltacogl'na, Ahmet Hamdi Ba-
ar'dan Ahmet Aaolu'na kadar o dnemde Trk dn haya
tnda etkili olmu kimseler eitli felsefe konulannda hazrladk
lar bildirileri okuyorlard. Yayn organ bu kez, Hilmi Ziya l-
ken'in kard Felsefe Yll'yd. Bu ikinci cemiyetin alma
lar 1933'e dek srd. Hilmi Ziya lken 1934'deki yeni bir cemi
yet giriiminden sz ediyor. Giriim yazk ki, bir yangn yzn
den, daha balamadan bitmi. Btn belgeler yanm.
Trkiye'nin, oktan beri gereksinmesini duyduu Felsefe Ku-
rumu'nun almaya balayabilmesi iin 1974 ylm beklemek ge
rekmitir. Bakan Ioanna Kuuradi Kurum'un amacm yle be
lirtiyor: Felsefeyi dar akademik evrelerin dna karmak, l
kenin sorunlarna eilen ve toplumsal yaamn gerek gereksin
melerine karlk veren bir ura haline getirmek. Trk Felsefe
Kurumu'nun etkinlikleri bugne dek aralksz srd. Kurum 1974
ve 1975 yllarnda seminer dzenledi. lkemizdeki bilgisel ve
toplumsal sorunlar, felsefe retimi ve eitiminin bugnk du
rumu, bizdeki tarih- retimi ve eitimi, felsefi bakla ele alnp
deerlendirildi, nerilerde bulunuldu. zleyebildiim kadaryla da
ha sonra u etkinlikleri oldu Trk Felsefe Kurumu'nun: 1978'de
zgrlk Sorunu ye Trkiye, Trkiye'de Felsefenin Dn,
Bugn, Yarn, nsan Haklarnn Felsefi Temelleri. 1981'de
de eviri Deerlendirmesi ye Hegel'in 150. lm Yldnm
dolaysyla iki ak oturum. lk seminerin tutanaklar yaym
land. Tutanaklar okuduumuzda edindiimiz ilk izlenim, felse
fecilerimizin topluma hesap verme abas iinde olduklardr. Ve
ok nemli bir ey, felsefecilerimizin seminerlerde kendilerini kya
sya diyebileceim bir biimde eletirmi olmalardr. Bu arada,
88
mantk, felsefe tarihi, metodolojinin gereksizlii gibi dnceleri
ne srenler olmusa da genel belirlemeler ve neriler asndan
sonu ok olumludur. Konumalarda fazla akademizme kama
dan stn bir dzeye eriilmi ve bu dzey seminerlerin sonuna
kadar korunabilmitir. Bu konuya deinmiken bir neride bu
lunmak istiyorum, belki yararl olur: Kurum bir yllk karrsa bir
bakma yayn sorununu zmleyecek ayn zamanda btn etkin
liklerini gecikmeden ve dzenli olarak aklayabilecektir. Trk
Felsefe Kurumu Uluslararas toplantlara temsilci gndermekte
ve yurt dndaki felsefe etkinliklerine katlmaktadr.
Trkiye'de felsefenin yks burada bitiyor. Yazm oku
yanlar eksik ynler bulacaklardr. Hemen syleyelim ki burada
amalanan ey, Trkiye'deki felsefeye ok genel bir baktr. Ge
ni bir inceleme deil, kk sayabileceim bir zet yapmak is
tedim. Tanzimat'dan bugne Trkiye'de felsefenin geirdii de
imeleri bir derginin dar lsnde de olsa sergileyebildim san
yorum. Yapmak istediim ey felsefecilerin ve felsefe kitaplarnn
tam bir listesini vermek deildi. yle bir alma bu yaznn a
pn kat kat aard.
Kukusuz bizdeki felsefe almalarnn zerinde durulacak
daha nice ynleri vardr. slm felsefesi konusunda zellikle dur
mak isterdim. Sreli yaynlarn ayrntlarna inmek iyi olurdu.
Dnya felsefe kongrelerine katlmalara yer verilebilirdi vb. Bun
lar ilerdeki yazlarma brakyorum. nemle belirtmek istediim
bir ey var: Felsefenin Trkiye'deki btn boyutlarn gemiten
bugne iyice aratrabilmek iin, bir kaynaka (bibliyografya)
almas zorunludur. Bu kaynaka, felsefe kavramna neler giri
yorsa onlarn hepsine ynelmeli; kitaplar olduu kadar sreli ya
ynlardaki makaleleri de iine almaldr. yle sanyorum ki, nasl
bir yazn toplumbilimi varsa, felsefe toplumbilimi de olma
ldr. Dnce tarihi almalar iin olduu kadar bu trden
toplumbilim almalar iin de gvenilir bir kaynaka ve yaam-
yks (biyografya) almasna hemen balanmaldr.
ap, ele ald konuya gre kk olan bu yazda grlecei
gibi lkemizde hi de azmsanmayacak bir felsefe birikimi bulun
maktadr. Geri sentezlere gidilememi, zgn eserler verileme
mitir ama, yine de, Hilmi Ziya lken, Ismayl Hakk Baltaciolu,
Macit Gkberk, Takiyettin Mengolu, Nusret Hzr, Nermi Uy
gur gibi felsefeye bir mr vermi, onun ilesini ekmi insanlar
yetimitir Trkiye'de.
lkemizde felsefeye duyulan ilgi azalmam, giderek oal
m, felsefi eletiri tavr olumu ve u anda says olduka &ok
aydnlarmz dnyadaki felsefi dinamizmin iine girebilmitir.
89
Sorunlara felsefi bir bakla bakmann, felsefi eletirinin nemi
hergn daha ok anlalmaktadr. Felsefe ve felsefi dnce yle
bir eydir ki, iinde zgrce yaanlan toplumlar ister. Elbette ki
-btn kltr almalar gibi felsefe almalar da toplumun
btnnden, eitim dzeyinden, lkedeki gler dengesinden so
yutlanamaz. Felsefenin zgrce retilmesi, ortaya kan dn
celerin uygulanabilmesi iin gerek demokrasi ortam zorunlu
dur. Bat lkelerinde olduu gibi bizde de felsefi gr sahibi her
kes dncelerini korkusuzca, etki altnda kalmadan, dn ver
meden syleyebilmen, eletiri yapabilmelidir. Doru, gzel ve iyi
olana ancak byle ulalr. Ne var ki amzn felsefecisi, zgr
ortam olusun diye eli bal bekleyecek bir insan deildir. Bu or
tamn olumasnda onun da grevi vardr. Gnmzde yalnz evi
mizin, kentimizin evresi, topraklar, denizler hava kirlenmiyor.
Beyinler de kirleniyor, duygular da kirleniyor, kltr kirleniyor.
Btn bu kirlenmelerin hepsinde insann ve insanln yazgs
sz konusudur. Kltrel evre kirlenmesi ancak felsefeyle nle
nebilir. Hattar fiziksel evre kirlenmesi de...
ti) Yazda, bundan sonra, Osmanl dnemi iin de olsa .Darlfnun den
meyecek, niversite denecektir.
90
TRKYE'DE ADA DNCE TARH
SELAHATTN BADATLI
Hilmi Ziya lken
1
, son yz ylm Trk dnce dnyasn Tr
kiye'de ada Dnce Tarihi
2
adl kitabnda sergiliyor.
Kitabn nsz'ne bakarsak lken'in, konusunu tarafsz ve
nesnel bir adan ele almak istediini grrz: Burada tarafsz
ve objektif olabilmek iin ele aldmz dnrler hakknda ken
di hkmlerimizi mmkn olduu kadar bir yana brakmaya ve
onlar kendi azlarndan konuturmaya altk. Ancak bu art
lar altnda, bu objektifliin de bir snr olacaktr. nsz'den bir
ka alnt daha yapalm: ada dediimiz fikir hayat itimai-
siyasi byk sarsntlar iinde gelimitir. Yzyllar boyu sava
halinde bulunduumuz bir dnya karsndaki mukavemetler ve
devrimler, sonunda mparatorluun yklmasyla yeni bir siyasi
bnyenin meydana k, bu bir asrlk fikir hayatn ou ihti
rasl, gnlk eyleme bal ve derin olmaktan uzak brakm, Ba-
t'nn fikir kklerine nfuz etmek ve yeni fikirleri geni buutla-
riyle kavramak imkn brakmamtr.
lken, bu devir Trk dnrlerinin toplumsal eyleme, gn
lk politikaya ballklarn, koullarn bir zorunluu olarak g
ryor, ama bu durumun olumsuz etkilerini de belirtmekten geri
kalmyor: ... itimai eyleme ar ballk bu devir Trk dn
cesinin belki de bir bakmdan kusuru gibi grlebilir. Derinle
tirilmi fikir eserlerini, bu ballktan kurtulabildii nisbette ver
mesini beklemelidir.
lken, 1966 ylnda yazd nsz' u iki cmle ile bitiriyor:
Trkiye'de ada Dnce Tarihi, orijinal fikirler ve dnya iin
yeni grlerin tarihi deildir. Fakat btn ile Trkiye iin ye
ni ve gerek yaradllar hazrlayan eserlerin tarihidir.
Kitabn Giri blmnde, Dou ile Bat'nn karlatrmas
yaplyor. lken, Trk dncesinin Bat dncesi karsndaki
en tartmal alann, kltr ve uygarlk konusunu ak bir biim-
91
de ortaya koyuyor: Sanatsn, ahlaksn, hukukusunu, filo
zofunu milli, alimini milletleraras sayan bir kltr evresi ola
maz. Yaratn ada kltrde stn ve birleik btn ilemleri
milletleraras, bu seviyeye erien milletlerden her birinin ona ka
tl tarz millidir. diyor. lken'in bu yargs Bat'nn tekniini
alalm, fakat kltr deerlerini almayalm, diyenlere bir cevap
tr, ayn zamanda. ... Bat ile Dou'yu, ksaca iki ayr dnya g
rn hem ayrmak hem uzlatrmak kabil olacan sananlar,
hatta kltr ve medeniyet ikililiini kaldrmak iin modernle
meyi yalnz ekilde, teknikte ve ekonomik gelimede gren ve bu
nun derin bir kltr paradoksunun sonucu olduunu, bu kltr
paradoksunun asl modern kltr seviyesine erimedike ve bu
faaliyete katlmadka elde edilemeyeceini anlamayanlar arasn
da yalnzca derece fark vardr. diye yazyor. (Altn ben izdim.
S.B.)
lken, Tanzimat sonras toplumsal durumu belirlemek iin
daha nceki toplumsal tabakalamaya ksaca deiniyor: Osman
l imparatorluu, 19. yzyl banda btn snflar ve zmreleri
ile birlikte bir sosyal piramit manzaras gsteriyor. Bu piramidin
zirvesinde padiah ve saray, onun altnda savalar snf (ehl-i
seyf ), onun altnda ve yannda ilim ve din adamlar (zmre-i ule
ma), daha aada zenaat korporasyonlar ve gedikler (ehl-i hi-
ref) en sonra piramidin tabannda raiyye (re'aya) adiyle tan
nan oban ve iftiden ibaret halk tabakas bulunurdu. mpara
torluun gl dnemlerinde sarslmaz gibi grnen bu pirami
din 18. yzyl sonlarna doru bozulmaya baladn belirten l
ken, Timar denen toprak sisteminin yerini alan ltizam sis
teminin halk soymaya ve ktye kullanmaya ok elverili bir
zemin hazrladn yazyor. Dzensizliin bir baka nedenini de
Avrupa mallarnn lkeye girmesiyle yerli zanaatlarn ortadan
kalkmasnda buluyor. ... Bat sermayesinin basks nnde
zlmekte olan saltanatn feodal korporatif sistemi kendi iine ka
panyor, bir yanda Ohannes Paa, Namk Kemal iktisadi libera
lizmi savunurlarken, te yanda Ali Suavi, Gazali'den ilham ald
bir iktisat grn canlandrmaya alyordu. Fakat her iki
gr de memleket iin isabetli deildi. Birincisi, zlmekte olan
kapitalizmden nce (pr-capitaliste) bir sistem iinde vakitsiz ve
yersiz bir hrriyet savunmas yaparken bilmeden onu bozguna
uratan faktr savunuyordu. kincisi ise slm - Osmanl me
deniyetine drt elle sarlarak gelenei brakmamak ve kiilii kay
betmemek iin rpmrken, aslnda dme gc kalmam bir
iktisat sistemini savunduu iin, iktisadi bakmdan geri bir ha
reketten baka bir ey olmuyordu, diyor. lken bu paragrafta
92
saltanatn feodal korporatif sistemi deyimini kullanmaktaysa
da bir dip notu dyor ve ... Osmanl timar ve zeamet sistemi
tam bir infodation deildir diyerek Osmanl toplum yapsnn
tam feodal nitelikte olmadn belirtiyor.
u noktay hatrlatmalyz ki diyor lken, Tanzimat ha
reketi hatta onun sonular yalnz idarecilerin (devlet banda
bulunanlarn) derinden derine duyduklar bir ihtiyacn eseri, ya
hut dorudan doruya milletin hamlesi deildir. Fakat byk bir
nisbette dtan (yani Avrupa'dan) gelen siyasi-iktisadi vakalarn
basks eseri olarak meydana gelmitir.
Tanzimattan nceki kltr hayatn gayri ahsi (imperso-
nel) olarak deerlendiren lken, Tanzimat devrinin bariz ka
rakterini de dnce ve hayatta ikilik olarak niteliyor.
Kitapta, Tanzimat dnemi iinde Yeni Osmanllar Cemiyeti'
nin kuruluunu ve belli bal temsilcilerini tanyoruz. Aydnlan
ma Devri ve Terakki Fikirleri bal altnda inasi, Mnif Paa
ve Ali Suavi'yi ele alan lken, slam Mantk ve Hukukunun Can
lanmas bal altnda Cevdet Paa ve Mecelle stne ayrntl
bilgiler veriyor. Cevdet Paa'y adalaryla karlatryor...
Osmanlclk hareketinin iki yan var: Bir yanda slamclar:
Ali Paa, Fuat Paa ve Cevdet Paa. Dier yanda Yeni Osmanllar
ve Jn Trkler... lken'e gre birinciler slami esaslara sarlarak
siyasi btnl sarsan tehlikeleri nlemek isteyen devlet adam
lardr. kinciler de bu esaslardan ayrlmadan Bat'nn hrriyet
ve merutiyet fikirlerini uygulamak isteyen kiilerdir.
lken, Ali Suavi'nin Trkiye'de layiklii ilk defa savunan ki
i olduunu yazyor. Namk Kemal'in edebiyat kiilii ile siya
sal yazar kiilii arasndaki farklar aklyor. Namk Kemal'den
bol miktarda alntlar yapmasna ramen onu orta apta aydm-
lanmac bir dnr olarak gryor. li Suavi ile Namk Kemal
arasnda yapt karlatrmada A. Suavi'nin daha ileri ve derin
bir dnr kiilii olduu inancn veriyor: Suavi, Yeni Osman
llarla Avrupa'ya gitmi fakat onlar gibi yalnz rejim deitirmek
problemi ile ilgilenmemiti, diyor. lken, Suavi'nin siyasal
zmlerden daha ok kkl toplumsal zmler aradn syl
yor. lken'e gre, Bu devrimci Trk dnrnn fikirlerinin
bazlarna bugn bile eriilmi deildir. Suavi islamlamak, mo
dern medeniyet seviyesine erimek ve Trklk grlerini bir
letiren terkipi kafas ile sonraki birok dnre nclk etmi
tir.
Ali Suavi, Namk Kemal ve Ahmet Mithat' birlikte deer
lendiren lken, u yargya varyor: Ali Suavi'nin cumhuriyet
fikrini savunuu ile Namk Kemal'in aka cumhuriyete kar
93
yazdklar bu iki yazarn dn tarzlar arasndaki fark ve da
ha Paris'te aralarnda balayan anlamazln derinliini gste
rir, Ahmet Mithat ile Namk Kemal'in fark ise... mutlak hkm
dara ballk ile meruti hkmdara ballk fark idi.
lken, Ahmet Mithat'n, vulgarizatr ve dncelerinde sat
hi olmakla birlikte ilk defa Bat felsefesinin sorunlarna dein
mi bir kii olduunu belirtiyor.
kinci Merutiyete Doru bal altnda ttihat ve Terakki
Cemiyeti'nin kuruluu, Ahmet Rza, Mizanc Murat, tekrar Na
mk Kemal, Ali Suavi ve Ahmet Mithat stne aklamalar var.
(Kitapta kronolojik bir sra izlenmekteyse de zaman zaman geri
ye dnler gryoruz. Bu yzden kitap rahat bir ekilde izlene
miyor. Karklklar douyor.) Bu balk altnda Prens Sabahat
tin'den ve II. Abdlhamid'in eitim almalarndan sz ediliyor.
Trk siyasal hayatnda nemli bir yeri olan ttihat ve Terakki
Cemiyetinin kuruluunu, Ahmet Rza'y, Mizanc Murad'm a
lmalarn ve dncelerini reniyoruz. Prens Sabahattin'in
Fransa'daki science sociale ekol ile ilintilerini aklayan lken,
onunla ilk defa Trk dnrler arasnda siyasi gr ilmi bir
temele dayandrmak ihtiyac duyuluyordu diyor.
kinci Merutiyet blmnde pozitivizm hareketinin douu
Birinci ve kinci Merutiyet arasndaki balant, pozitivizmin ge
limesi inceleniyor, kinci Merutiyet dneminin belli bal d
nrleri ele almyor.
Serveti Fnun dergisinin fikir ynn vurgulayan lken
... memleketimizde henz fikir tarihini yazma gelenei kurulma
d iin bu yeni dergiyi ve onun at r edebiyatlar ken
dilerine mal ederek yalnz edebiyat akm gibi gstermektedirler,
diyor. Serveti Fnun dergisinin dnrleri olarak Hseyin Cahit
Yaln, Ahmet uayb, Kadri, Mehmet Rauf, Cavit ve Cenap a-
habettin'i gryoruz. lken, Ahmet uayib'i Serveti Fnun nes
linin en kuvvetli felsefecisi ve tenkitisi olarak tanmlyor.
Pozitivizmin Gelimesi blmnde Ulumu ktisadiye ve
timaiye dergisinden alntlar gryoruz. Derginin ilk saysnda
kurucular (Ahmet uayb, Mehmet Cavit, Rza Tevfik) amala
rn aklyorlar ve yle diyorlar: Dergiyi milletin iktisadi ve i
timai eitimine hizmet edebilecek bir dereceye ykseltmeye b
tn kuvvetimizle alacaz. Bu almamz Osmanl milletinin
bugn iktisadi ve itimai problemleriyle her eyden ok ilgilen
mi olmasndan ileri geliyor. Son yarm asrlk dnya tarihi in
celenince btn siyasi mcadelelerin temelinde iddetli iktisadi
bir mcadelenin bulunduu grlr. Halbuki imdi bizde btn
dikkat yalnz bu temel problemin zerinde yer alan siyasi prob-
94
lerne evrilmi bulunuyordu. Dergimiz ayn zamanda itimai ilim
ler dergisidir.
Yine bu blmde Bedi Nuri (1875-1913) ve Asaf Nefi'i'nin g
rlerine yer veriliyor. Bedi Nuri, sosyal bilimlerin snflamasn
yapyor. lken Onun snflamas Trkiye'de sosyoloji ve sosyal
ilimlere ait ilk denemedir, der.
Asaf Nef i, Hayat Mcadelesi ve Cemiyetlerin Evrimi adl
yazsnda Gumlopvicz ve Novicow'un eserlerinde savunulmu olan
darwinisme social' ele alyor. (Novicow, Les luttes entre socits
humaines, la justice et l'expansion de la vie). Asal Nefi'nin Dar
win ve Lamarck'a dayanmakla birlikte Marx'a kadar gittiini g
ryoruz. Asaf Nef'i, sosyal snflar ve sosyal adalet sorununu dile
getiriyor: nsanlar iin hrriyet istemek bir hak olduu gibi h
kmetten beden ve fikir kuvvetlerinin korunmasn istemek de
bir haktr. nk cemiyet ancak onunla devam eder. Bir hk
met, hrriyeti salamakla siyasi grevini yapm saylyor. Fakat
hayat ve rkn korunmasn reddetmekle itimai grevini yap
maktan kand iin her trl tenkide deer... Merutiyet iyi
kurulmusa hrriyetle birlikte adaleti de salamak zorundadr,
diyor. Yl 1909. lken, Asaf Nef'i'yi yle deerlendiriyor: Asaf
Nefi'nin yazs, positiviste ve evolutioniste evreyi yine o cinsten
yaynlara dayanmakla birlikte birden aarak yeni bir kavramla
karlatryor: timai adalet... Asaf Nefi'nin bu dergideki ya
zlar dahi onun yeni bir cemiyet grne ynelmi olduunu
gsterir. Sz edilen dergi Ulumu timaiye olsa gerek.
Ulumu timaiye dergisinin en nemli dnrlerinden biri
olarak nitelenen St'nm (St el Husri) eitim ve pedagoji ko
nusundaki dncelerini reniyoruz. lken onun Gkalp'le olan
polemiklerine deiniyor. Bat yazarlar tarznda ciddi ve objek
tif tartmay ilk yapanlardan biri St'dr... Bu iki fikir adam
nn stn seviyede tartmalar fikir tarihimizde unutulmaz bir
rnek olarak kalacaktr, diyor. St'nm Fenni Terbiye, adl ese
rinin pedagoji alannda Trkiye'de ilk kitap olduunu reniyo
ruz.
lken, Hoca Kadri'yi (1860-1918) Jn Trklerin dikkate de
er bir simas olarak tantyor. Onun nce Abdlhamid'e sonra
lar szlerinde durmadklar, vaat ettikleri hrriyet ve kardeli
i getirmedikleri iin ttihatlara kar ynelttii eletirilere de
iniyor.
Musa Akyiit'in (1865-1923) kiiliinde Merutiyet dnemi
nin ilgin bir tipini gryoruz. Onun en nemli zellii dnemi
nin liberal iktisat anlayn eletirerek devlet mdahaleciliini
savunmu olmasdr. O dnemin somut artlar (mparatorluun
95
yar smrge haline getirilmi olmas) ierisinde mdahaleci bir
iktisat siyasetinin savunuculuunu yapmas nemlidir. Kitapta
ki aklamalardan anlald kadaryla Akyiit'in iktisat siyase
ti kuramsal olmaktan ok pratik zorunluklardan kaynaklan
yordu.
Felsefi Dncenin lk Admlar blmnde lken, Trk
dncesi konusunda nsz'de yapt deerlendirmeyi tekrar
lyor: Bat dncesi siyasi felsefe ve sosyal ilimlerle balam ve
uzun bir sre asl felsefeye girilememitir. Bunun sebebini Tr
kiye'nin gndelik meselelerinin n planda gelmesinde ve buhran
l cemiyetin soyut dnceye frsat brakmamasnda aranmaldr,
diyor. Felsefi dncenin Trk toplumunda geliememesini da
ha derin nedenlere dayandn syleyenlerin
3
de gereki ve inan
drc olduklar ileri srlebilir.
Ayn blmde, Vidinli Tevfik Paa ile matematiki Salih Ze-
ki'nin felsefe ile matematik arasndaki ilikiler konusunda ileri
srdkleri dncelere yer veriliyor.
Baha Tevfik'in (1881-1914) kiiliinde ilk kez Dou ile Bat
arasnda tereddd olmayan bir dnr grmekteyiz. O, bt
n ile dikkatini Bat'ya evirmi bir dnrdr. lken, Baha
Tevfik iin ... bize radikal hareketi retti, karar verme prob
lemine rnek oldu. O zaman materyalizm gibi korkun sz bay
rak yapmaktan korkmad, diyor. Baha Tevfik'in ak ve all
mn dnda dnceler ileri sren bir kii olduunu anlyoruz.
Bir Osmanl dnr iin ilgin ve nemli bir nitelik! Trkiye'de
ilk felsefi dergi olan Felsefe'de Baha Tevfik, Bizde bir felsefe dili
yoktur, ben bunu yapmaya alyorum. ark ve Garp arasndaki
zigzaglar kesmek, ark kaynaklarnn artk yeni bir mahsul ver
meyeceini iln etmek istiyorum. Garbn hayatnn stnl,
felsefesinin stnl ile paraleldir, diyor. ... Szlerimize inan
mayanlar idamla, siyasi zulmlerle, karde ve ana baba katille-
riyle, Yenieri kavgalar ile dolu olan tarihimizi gzden geirsin-
ler... Dn Turan'm kaba kelimeleri ile maksatlarn anlatabilen
kafalar, bugn ayn vasta ile medeni ihtiyalar ifade edemez
ler. leri bir kafa ileri bir dil ister... diyor. Felsefe Mecmuas
nn ikinci saysnda ahlk konusuna deinen Baha Tevfik, Ah
lk iyiyi kty bilmek deildir... iyiyi ve kty ayrmaktan zi
yade, iyi olduu kabul edilen hareketlerin icras...dr diyor. Ba
ha Tevfik'in on bir cilt tutan eserlerinin arasnda Felsefe-i Ferd,
Teceddd- ilmi ve edebi, Feminizm, Psikoloji adl kitaplarnn
bulunduunu reniyoruz. Felsefe Kamusu ise tamamlanamam
tr.
lken, Abdullah Cevdet'i (1869-1931) hr dnceli olmak-
96
la tannm bir pblisist olarak tanmlyor. Hayat hikyesi ve
yerleik inanlara srarl kar koyular ile ilgin bir kiilii olan
dnr ve aksiyon adam. Gerek bir birey belki. Dnceleri
belki biraz soyut kalyor. Ancak davran ve dnceleri arasnda
tam bir uyum var. Umumi kanaate aykr dnceler ileri sr
mekten holanyor. A. Cevdet'in kurduu tihat Ktphanesi
otuz yl srekli yayn yapyor. zellikle Dou ve Bat klsiklerin
den yapt tercmelerle Trk dncesine nemli katklarda bu
lunduunu reniyoruz. Sleyman Nazif, onun iin Shakespear'i
katletti diyorsa da bu sz, bir gerei dile getirmekten ok onun
dnce dnyasna ynelik bir saldrdr. Nazif, duygu dnyas
asndan tam bir alaturka olduu halde A. Cevdet formel olarak
tam bir alafrangadr.
Spencer'in salam kafa salam vcutta bulunur ilkesini
memleketimizde yerletirmeye alan Rza Tevfik (1868-1951)
Ulum-u timaiye dergisinde grlerini aklyor; Bektailie ve
tekke iirine duyduu ilgiyi dile getiriyor. lken, onun iin,
Trkiye'de felsefeyi retim haline koyan ilk zattr, diyor. Ay
rca Trkiye'de Bergson'u ilk tantanlardan biri olduunu re
niyoruz.
lken, Gkalp tarafndan gelitirilen Trklemek, slam
lamak, Muasrlamak ilkelerinin ak bir biimde ilk Ali Turan
{Hseyinzade Ali) (1864-1942) tarafndan 1905'te ileri srld
n yazyor. Trkiye'yi temsilen birok uluslararas kongreye
katlan Dr, Hseyinzade Ali Turan, ttihat ve Terakki Cemiyeti
nin kurucularndan ve ilk trklerindendir
1
.
Ali Turan'm dil konusunda nemli almalar olduunu
reniyoruz. lken'in belirttiine gre, Ali Turan, 1905 ylnda yaz
d Yazmz, Dilimiz, kinci Elimiz adl seri yazlarnda, yaz
nn fonetik deil etimolojik esaslara gre yazlmasn savunuyor.
Ali Turan 1916 ylnda Berlin'de toplanan bir kongrede Trk ka
vimlerinin haklarn savunan bir rapor okuyor. 1917 ylnda Stok-
holm'de toplanan sosyalist kongresine Trk delegesi olarak kat
lyor. Kongreye sunduu raporda Trkiye'nin savaa girii, sla-
miyetle sosyalizm arasndaki ilikiler, Trkiye ve Dnya Sava
sorunlarn ele alyor. Sosyalistlerin bir ksm kapitalist dnya
nn, slm alemine kar ald tavr benimsemektedir... Sosya
listler arasnda yalnz byk Jaurs, Osmanl devletinin para
lanmasnn sosyalist idealine aykr olduunu grd. Eer Jaurs
trajik bir surette lmemi, Stokholm kongresinde bulunmu ol
sayd bu ok yaygn olan Trk dmanl ile mcadele ederdi,
diyor. lken, Ali Turan'm, 1926 Baku 1. Trkoloji kongresi za
btlarm not defteri halinde braktn, yazyor.
97
Modernist islamclar, Ismail Hakk zmirli (1868-1946), Ah
met Hilmi (1865-1913), smail Fenni Erturul (1885-1946), Meh
met Ali Ayni (1869-1945) zerinde ayrntl aklamalar getiriyor,
lken.
lken'in kitabnda en geni yer, Ziya Gkap'e (1876-1924)
ayrlm. Gkalp, ister bir filozof ya da sosyolog ister bir siyaset
ideologu olarak ele alnsn Trk dncesinde nemli bir yeri olan
kii olarak grnyor. Gkalp, ilk dnemlerinde bir Osmanl mil
liyetisidir. Bu dnemde G. Tarde'n etkisi altndadr. Henz
Durkheim' tanmyor.
Ziya Selanik'e gidince iddetli bir ruhi dn (conversion)
geirdi, diyor lken. Bu ani deimenin nedenlerini bilmiyoruz.
Ancak onun Gen Kalemler dergisindeki yazlarnn ak bir bi
imde eski yazlarndan farkl dnceler ierdii grlyor.
Gen Kalemler dergisindeki Yeni Hayat ve Yeni Deerler
adl yazsnda Gkalp, u dnceleri ileri sryor: Bir siyasi
devrimi yaptktan sonra ikinci bir i nnde kaldk: itimai dev
rimi hazrlamak! Yaz 1911 ylnda yazlyor. Gkalp'm siyasi
devrim dedii olay ttihat ve Terakki ynetiminin siyasal iktidar
ele geirmesi olsa gerek.
Gkalp, bir yandan yaz almalarn srdrrken bir yan
dan da ttihat ve Terakki Cemiyetinde siyasal danmanlk ve
ideologluk yapyordu. lken, Gkalp'm Trk Yurdu dergisinde
kan Trklemek, slamlamak, Muasrlamak adl yazsnn
ona gerek kiiliini kazandrdn yazyor. Giderek dneminin
siyasal ideologu ve resmi yazar olan Gkalp'm siyaset, sosyoloji,
felsefe, dil kltr ve uygarlk alanlarnda fikir yrtm olduu
nu gryoruz. lken'in kitabn nsznde deindii toplumsal
eyleme ar ballk nitelii Gkalp iin fazlas ile geerli olsa
gerek. Gkalp, belki de bu yzden fazla derinleememi, acele ge
nellemelere girimitir.
. Meslek-i timai ve Prens Sabahattin bal altnda lken,
Prens Sabahattin'in siyasal alandaki grlerini dile getiriyor.
Prens Sabahattin, ynetimdeki ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin
siyasal anlayna kar dnceler ileri srmektedir. Merkezi y
netimin karsnda olan Sabahattin, ahsi teebbs konusunda
olduka demokratik dnceleri savunuyor. Umumi hayat
zel hayata hakim klan cemaat kuruluta idare ekli ne olursa
olsun netice ayn: Siyasi tahakkm, itimai sefalet... Mutlakiyet-
te olduu gibi Merutiyette de zulm, istibdat ve anariden kur
tulamadk... diyordu. Ynetimdeki ttihad ve Terakki Cemiye
tinin brokratik ve baskc siyasal anlay yannda Prens Saba
hattin'in teebbs-i ahsi dncesinin, daha demokratik bir
98
siyasal anlay dile getirdii sylenebilir. ... zel hayatta ba
mszl salayacak faal bir retim ve salam bir dzeni olma
yan, fertleri kendilerini idareden aciz bir cemiyet umumi hayat
nasl idare eder?. Gereklik pay olan dncelerdir bunlar. An
cak ileri srd teebbs-i ahsi dncesi nasl gereklee
cekti?
Nzhet Sabit (1883-1919) iin lken mparatorluun
k yllarnn en dikkate deer ve nevinde tek simas diyor.
Milliyeti, vatanc, ateli idealist Nzhet Sabit'in sosyalistlii
ni, lken'e gre umumi akmn sosyalistliine kartrmak ola
nakszdr. Nzhet Sabit'in nce ttihat ve Terakki Cemiyetine gir
diini, ancak hayal krklna urayarak oradan ve mason
luktan istifa ettiini Teavun- tirnai (Solidarizm) cemiyetini
kurduunu reniyoruz. ttihatlar eletirmesi yznden gaze
tesinin kapatlp mahkemeye verildiini yazyor lken. Fafur
dergisinde Gkalp'm Trklemek, slamlamak, Muasrlamak
adl kitabn eletiriyor. Gkalp iin, ... tetkik ettii sorularn
hibirinde ilmi olmamtr, diyor. Gkalp'n bu baarszlna
bilimsel yetersizlikten ok fazla lkclnn sebep olduunu
sylyor.
mparatorluun sonuna geliyoruz. lken, bu blmde ksa
bir aklama yapyor ve Cumhuriyet dnemine geiyor.
mparatorluun knn yaratt moral bozukluu iin
de iki trl dncenin filizlendiini sylyor. Birincisi, maddi
olanakszlklarn yerini dolduracak manevi ve mistik eilimler:
Bu Bergson metafiziiydi, diyor. kincisi, diyalektik materya
lizm.
lken, Bergsonculuun Trkiye'ye giriini ve bu dncenin
belli bal temsilcilerini aklyor. Bu akmn srarl savunucusu
Mustafa Sekip Tun zerinde bilgiler veriyor.
Bergsonculua paralel olarak gelien bir akm da Tarihi
Materyalizmdir. Ethem Nejat, efik Hsn, Sadrettin Celal ve
dier maddeci yazarlarn daha ok gnlk siyasal konulardaki d
ncelerinden alntlar yapan lken, nedense Kadro dergisini de
bu grubun iine alm. Yine bu blmde Kurtulu ve Aydnlk
dergilerinden sz ediliyor. 1933 ylndan balayarak Haydar Rfat'
m ynetiminde srdrlen Dn ve Yarn serisindeki yaynlar
konusunda bilgi veriliyor. Kerim Sadi ile Hikmet Kvlcml ara
sndaki polemiklere deinen lken yle bir yargya varyor: G
rlyor ki marxist olmayan aydnlan paralamak, halk nnde
ki otoritelerini krmak iin ba vurduklar silah zaman zaman
onlarn birbirlerine kar da evirdikleri bir silah halini alyor.
lken'in Tarihi Maddecilie reddiye dnemi diyebileceimiz
1950 sonras dnce evresinde yazd bu kitabnn imdi ele al
dmz blm, zel yorumlardan olduka etkilenmie benziyor.
Zaten Onsz'de nesnelliin de bir snr vardr diyordu lken. Biz
daha nesnel olmaya alarak, lkenin 1940-1950 arasnda mad
deci diyebileceimiz ok ilgin ve etkili bir dneminin de oldu
unu, ama bunun ayr bir inceleme gerektirdiini belirtmekle
yetineceiz.
Son yzyln Trk dnrleri iinde, Yusuf Akura'nn (1879-
1935) ayr bir yeri vardr. Trk Ocann kurucularndan ve
Trk Yurdu dergisinin srekli yazarlarndandr Akura. Trk Ta
rih Kurumuna da bakanlk etmitir ve Trklk akmnn
nde gelen isimlerindendir. lken, Akura'nn Tarz- Siyaset,
Siyaset ve iktisat, Fikir Cereyanlar adl kitaplarndan ve baz
makalelerinden alntlar yaparak onun dncelerini sergiliyor.
Cumhuriyet dnemi ierisinde ayrca Celal Nuri leri (1870-
1939), Ahmet Aaolu (1869-1939), Emin Ali avl (1889- -),
Mehmet Ali evki (1881-1963), Hasan li Ycel (1897-1961) ve
baka isimler yer alyor. Trk Felsefe Cemiyeti, Pragmatizm, Fel
sefi dealizm... konularnda bilgiler veriliyor.
Bildiim kadaryla, Hilmi Ziya lken'in Trkiye'de ada
Dnce Tarihi, kendi trnde ilk kitaptr. Eksik ve yanllar da
olsa, bu adan nemlidir sanrm. Yz yldan fazla bir zamandr
srdrlen dnce abasnn gz kamatrc parlak rnleri
yoktur belki. Ama yakn gemiin dnce dnyasnn bu du
rumu, ona ilgisizliimizin bir mazereti de olamaz. Bir toplumun
dnce tarihinden yoksun olmas kolay anlalr bir durum ol
masa gerek. Gemii bilmekle, hi deilse bugn neden ar bir
sentezler yuma oluturamadmz renebiliriz belki.
Bu kitapta sergilenen dncelerden anlyoruz ki, yakn ge
miin Trk dnrlerinin ou yaadklar dnemin toplumsal
koullar tarafndan kuatlmlar, bu koullarn altnda ezilmi
ler. Toplumsal koullarn insan dncesi stndeki etkilerinin
belki de en tipik rneini vermilerdir. ounun belli yaam d
nemleri yurt dnda da gese, durum deimemitir.
Bu dnrlerin byk bir blm kkl bir eletiri getire
memitir. Siyasal eletirilerin ou, belli ve derinlemesine bir d
nceye dayanmyor. Felsefi dncelerin bir blm de, aktar
mac nitelikte. Dnce ile somut maddi hayat arasnda ilintiler
kopuk gibi. Trk dncesinin bu nitelii bugn de deimi g
zkmyor. Bu durumun nedenlerini bilebilmek iin gemiin d
nce dnyasnn bilinmesi gerekiyor sanrm. lken'in kitabnn
nemi, bylece bir kez daha ortaya kyor.
Yakn gemiin dnrleri iinde en az tannanlar daha z-
oo
gn, daha tutarl gzkyorlar. Szgelimi Ali Suavi'yi Namk Ke
mal kadar tanmyoruz. Ama Suavi, lken'in de belirttii gibi da
ha bir dnr kiiliine sahip. Baha Tevfik de ok tannm bir
kii deil. Oysa ilgin dnceleri var. Asaf Nef i ka kii tara
fndan biliniyor acaba?
Dnemleri iinde yerlemi ve yaygn inanlara kar dn
celer ileri srenler: Prens Sabahattin, Abdulah Cevdet, Baha Tev
fik, Asaf Nef'i... Bunlarn yannda tarihi maddeciliin savunucu
lar da var. Ancak lken'in kitabnda bu konudaki aklamalar
pek yeterli gzkmyor.
Kitabn bir eksii de, son yz yl dnrleri iinde Beir
Fuat'tan sz edilmeyii. Oysa Beir Fuat, kitapta ad geen birok
dnr etkilemi, onlara nclk etmi bir kiidir sanrm
3
.
lken, ksa bir dipnotunda Beir Fuat'a deiniyor. Beir Fuat,
am'da okumu, Almanca, Franszca, Arapa bilen, etrafl bilgisi
olan bir zattr, diyor.
lken'in kitabnn ikinci basks iin Cavit Orhan Ttengil'in
hazrlad sunu yazs ile diyeceklerimizi noktalayalm:
Tanzimat sonrasnn fikir akmlarna aydnlk getiren Tr
kiye'de ada Dnce Tarihi'nin bellek yanlglarndan kay
naklanan baz yanllar da yok deildir. Fakat almann byk
l ve kapsam yannda ok kk kalan bu kusurlar ilk olma-
nm kanlmaz sonular saylmak gerekir...
o
) Hilmi Ziya lken (1901-1974): stanbul Erkek Lisesi'ni ve Mlkiye'yi
(1921) bitirdi. Edebiyat Fakltesi Felsefe Blmnden iki sertifika
ald (1923). Ayn Fakltede asistanlk yapt. Doent (1933), felsefe
ve sosyoloji profesr oldu (1940); ordinarysle ykseldi. Yetmie
yakn kitab, gazete ve dergilerde yaymlanm pekok makale ve in
celemesi vardr. Dnr; felsefe kltr ve sanat tarihisi, toplum
bilimci, romanc olarak ok yanl bir kiilii olan lken, yaam bo
yunca, farkl ve kimi zaman kart dnce evrelerinden gemiti.
Felsefi dncesinin, bu bakmdan titizlikle ve ayrntlara inerek in
celenmesi gerekir. lken'in, gnmzn Trk dncesine dolaysz
ve dolayl olarak byk etkisi vardr. Balca eserleri: Umumi Ruhi
yat (1928), Ak Ahlk (1931), Felsefe Yll (1931), nsan Vatanper
verlik (18,13), Yirminci Asr Filozoflar (1936), tima Doktrinler Ta
rihi (1940), Yarm Adam (roman, 1942), Posta Yolu (roman, 1942),
eytanla Konumalar (1943), Mantk Tarihi (1943) Milletlerin uya
n (1945), slam Dncesi (1945), Millet ve Tarih uuru (1948),
Tarih Maddecilie Reddiye (1951), Bilgi ve Deer (1965), slam Fel
sefesi, Kaynaklan ve Tesirleri (1967).
(2) Trkiye'de ada Dnce Tarihi 1. Bask 1966 Seluk Yaynlar;
2. Bask 1979 lken Yaynlar.
(3) S. Hv, Felsefe El Kitab, V. Blm, Gerek Yaynevi.
:'4) AH Turan, uzun sredir Paris'te bulunan nl ressam Selim Turan'n
babasdr,
() Beir Fuat stne yazldm bildiim tek kitap: M. Orhan Okay,
Beir Fuad. lk Trk Pozitivist ve Naturalisa, Hareket Yaynlar 1969.
102
RESMLE FELSEFENN BAKIMASI
MER ULU
Sanatlar, dnce ve felsefe bakrlar; ne oluyoruz? ze
rinde temellenen eletirel bir bakmdr bu. lkemizde, biz iyi
yiz?, siz naslsmz?a dayanan bir durum srp gidiyor. Geni
anlamalarn ve sradan ilerin at koturduu bir yerde de sa
natlar, dnce ve felsefe arasnda bir konuma balamal; ola
anst koullardan, nasl oluyor da bu kadar sradan iler k
yor? diye sorulmaldr herhalde. nemli olan, kimin ne yapmas
gerektii deil (bir ham hayaldir bu), ne yapabilecei ne olabile
ceidir. rnein, genel olarak gnmz Trkiyesinde ne yapla
bilir; ve zel olarak felsefe ne yapabilir? diye sorulabilir. Felsefe
nin ne yapabilecei, ne olaca sorusuna cevap vermek benim iim
deil. Ben ancak, dardan bakarak sorular sorabilir; sanatlarn ve
felsefenin karlkl olarak lkemizde neler yapabilecei konusun
da baz szler syleyebilirim.
Akla ilk gelen, dnce ve sanat alanlarnda olduu gibi, fel
sefenin de kendi alannda, Bat'da yaplanlar fazla kazaya u
ratmakszn alp buraya getirmesidir; biraz deitirerek, ruhumuza
gre biraz yourarak... Byle yaplnca da, a ve mutlu bakm
lar ortaya kar.
teki uta, felsefi sistemlerin, felsefi rlarn olumas var.
Geni yollar aan bir felsefe sisteminin, genel olarak insan kafa
snda kendiliinden domayacan; eitli alanlardaki nemli bi
limsel bululara, zmlemelere bal olduunu; onlardan sonra
gelerek doa ve insanolu asndan onlarn ne gibi bir anlam
tadn aklayp evrensel diyebileceimiz sonulara vardkla
rn sanyorum. Bu tr bir felsefe ve onda ierilmi olan eylem,
yeni yollar aar insanoluna... Bugn lkemizde, bu tr bir fel
sefe anlayna dayanaklk edecek nitelikte bilimsel bulular ve
zmlemeler var m? Ya da yoksa (ki olduunu sylemek g),
bu bulunmaysn bilinci zerinde temellenen ve baka yerdeki
103
bulular zmleyerek kendi varln kurmaya alan bir felsefe
abas, yaratc olmaya alan bir didinme var m?
Bir ressam olarak konutuumu (siz de ben de) hatrlaya
rak devam edelim.
Tarihi, eitli boyutlar, zgllkleri bakmndan Bat dn
daki en nemli lkelerden biri olan Trkiye'de, yaratc dnce
vardr diyeceim. Ama kapsayc bir felsefe sistemi, gr, r
yaratmasa bile, zgn sanat ve dnce biimleri treyebilir mi
bundan?
Bir yandan toplumumuzun zgl yanlan, geirdii hzl de
iim; te yandan, Bat'yi taklit etme ve etmeme arasndaki iki
yzyllk bouma, ilgin sonular vermitir ve daha da ilgin
sonular verecektir, diyorum. Bugnn aresiz, eksik ve fakir g
zkeni, yarn iin bir umut alandr aslnda. Her yerde rastlanma
yan esiz delilerimiz vardr bizim. Eletirel zekmzn, ite tam
burada ortaya kmas, ilevini yerine getirmesi gerekmez mi?
Ortaya ktnda da, sanatlar, dnce ve felsefe birbirine bak
rlar...
Ama buna karn, gnmzde, sanat ve dnce dnyasnn
bir kesimi, kurumlar, kurulular evresinde yerini tutmu, yerine
yerlemitir. Bunlarn rettii sanatsal ya da dnsel ideoloji,
yapay ama bir bakma zorunluk tayan ciddiyetiyle, lkenin ger
ek eletirel zeksn adeta kanlmaz bir biimde rtmektedir.
Bu tr ideolojiler, yerli ruhla yorulmutur kukusuz; araclk,
yerel bir olaydr; ama ounlukla aktarmadr bunlar, geerlikten
yoksundur ve en kts de sradandr. Herkes bu ideolojileri pay
layor ya da hi kimse bunlara kar kmyor demek istemiyo
rum. Ama bilgileriyle, bbrlenenleriyle, kendilerini ne bahas
na olursa olsun beendirmek isteyenleriyle, kurnazlaryla, safla-
ryla, inanlmaz lde ince duyarlkllaryla mutlu ounluk b
yk bir kalabalk oluturmakta; herkesin ve her eyin birbirine
kararak byyen bir gibi devinmesine yol amaktadr, I
Hemen kavranlmas, beenilmesi, yaratclarna, seyirci
lerine ve tketicilerine mutluluk; bir kltrl evreye bal ol
ma duygusu, ad, urada ya da burada geme doyumu veren
estetikten ya da dnceden sz ediyorum. Ama gaddar sanat ta
rihi, bu patoslu, mitoslu, k ve ho ve bundan tr de sradan
estetii, eninde sonunda her zaman geri evirmemi midir?
Sradan estetik, resmi de, bir tat alma sorununa, yalnkat bir
beeni konusuna dntrr. Resme uyumdan, holuktan, s ve
kiiliksiz beeniden daha uzak ne var! Yaratc resim, resmi be
eni (sabeeni diyebiliriz) ve donmu ustalk sorunu olarak ele
alan akademizmden olduu gibi bunun tam kartndan, yani re-
104
sim olmayan iaretler toplamndan da ayn uzaklktadr; dn
dadr bunlarn. ocuklarn, sinir hastalarnn, ressam olmayan
larn yapt resimler; duvarlara, kaldrmlara, kaplara, srasn
da kat paralarna ya da tuvallere izilenler ilgintir kimi za
man; s bir eitimle bozulmam duyarl iletirler bize. Bunu,
mutlaka ba keye yerlemeye alan kk akademizme ye
tutarm kukusuz. ldrlmemi, donmam bir renk, biim, dize
ve ezgide, bizi yakalayan, bilinmeyeni hatrlatan, belli belirsiz
duyuran bir eyler vardr; bir gizil sanat vardr diyebiliriz. Ne var
ki resim tarihinde, ocuk ressam, deli ressam, daha dorusu bi
linsiz ressam ve bilinsiz deli ressam yoktur. Sanat tarihi zaman
la kendini dzeltir. Bundan tr sanat tarihinde akademizmi
benimsemi bir ressam da yoktur. ocuk ya da deli resmi nasl
pedagoji ya da maraz ruhbilim konusuysa, akademik resim de
detler, eyalar, kostmler, kullanlan ve tekrarlanan biimler ta
rihinin konusudur. Sanrm teki sanatlar iin de geerlidir bu.
Gnmzde anlaml gzken ve sonra yava yava ya da hzla
anlamszaan iirler, ykler, romanlar, filimler, toplumlarn ge
irdikleri dnemler iin yalnzca belge niteliindedirler.
Yaratc sanat, bilinmeye ynelen, buluu iinde tayan
sanattr. Tpk gerek felsefenin, en genel ve sonda yer alan so
runlarnn ierdii bilinmeyeni irdeleyip durmas; srekli olarak
inceltip derinletirdii kavramlarnda bulu lar ortaya koyma
s; gz kamatrc aydnlklar getirmesi gibi.
Msr, Yunan, Rnesans, Uzak Dou, Afrika, Orta Dou, Os
manl sanatlar, bilinmeyenin, zel aralarla yakaland, avlan
d alanlardr.-Bilinenlerin toplam ile bilinmeyenlerin toplam
arasndaki bu alanda dnenir sanat ve buluunu gz nne se
rer; bilinmeyenin bir yerini aydnlatr, bilineni oaltr. Dnyada
oluunu, olu nedenini bulmutur sanki.
Yaratc sanaty, hep bu tutum iinde gryoruz. Ama ger
ek sanatn ortaya k sreci, tarihsel - toplumsal koullara ba
l olarak deiiyor kukusuz. Afrika sanatnn byk rneklerin
de bile sanatmm bir birey olarak ortaya kmamas; yrelerin,
dnemlerin daha ar basmas ile Bat'daki birey, sanat birey
olgusu arasnda, sanatn ortaya konu sreci bakmndan fark
lar vardr ve gnmzde bu, belki de ok daha karmakla-
mtr.
Son yzyl, Bat iin de, Bat dndaki lkeler iin de, bizim
iin de byk deimeler a oldu. Bu deimelerin insan iin
tad anlamn ne olduu sorusuna cevap vermek de, bunun
haberini iletmek de sanatn bir baka grevi. Picasso, yaratc res
samn her allmadk ve yeni alana, her tr resme girebileceini;
105
ama her zaman bir haber vermek, bir ngr getirmek zorunda
olduunu gsterdi. Gerek sanat didinmesinin tehlikesi, heyeca
n buradan geliyor; gerek estetik te bu yneliten kaynaklan
yor. Ve gerek estetik, kurumsallamaktan, akademizmden, y
zeysel ve sradan beeniden uzak durmay gerektiriyor; sanat
ya, dnya ile tehlikesiz bir iliki kurmamak bir szde denge iin
de bulunmamak grevini yklyor; onu, olan irdeleyip aarak
olacak olana, en genel anlamyla eletiriye (sanat alanndaki
kkl eletiriye) yneltiyor. Felsefenin, ada ve canl felsefenin
de byle bir ynelii olduunu sanyorum.
Buluun, yaratn, ortaya kt zaman, onu gerekletiren
kiiye ilintisi sorunu var bir de. Sylenen sz, ileri srlen dn
ce, yaplan resim (zgn olduklar varsaylnca), kanlmaz
myd? diye sorabiliriz. Belli bir sanat bir resmi yapmasayd,
bir baka sanat o resmi yapacak myd? Bilimde, elmann yere
dnn aklanmas kanlmazd. Newton olmasa, bir baka
s ortaya koyacakt bu buluu. Resimde, Czanne'm doay yap
sal ynde soyutlamas; kpleri, kreleri, konileri de kanl
mazd sanrm. Kukusuz, Cezanne'n resmi, tm olarak ve bil
diimiz somut varl iinde baka birisi tarafndan gerekleti
rilemezdi. Bilimle sanat arasndaki farklardan biri de bu olmal.
Czanne'm kendi resminde genelletirdii tikelin izleri, yalnzca
Cezanne'm kiiliine ait olan, benzersiz ve tekrarlanmaz olan bir
yan. Resim adeta, Czanne'm tikel duyarlnda dayanan bu
larak gerekleip genelleiyor ve daha nce biimlenmemi, izgi
leri belirsiz, gizli haldeyken, yani am duyarlnda aslt ha
lindeyken, genelken, Cezanne'n kiiliinde, bak ve yaratnda
tekillik kazanyor diyebiliriz. Bilinmeyenle-bilinenin, anlatlana-
yanla-anlatlann, henz insansallamamla-insansailaanm,
gizle-edimselin, zgrlkolmayanla-zgrln diyalektii bu.
Bireysel ve tekil-olan ire ileyen bir diyalektik; tpk felsefede
(ki filozof ya da dnrn tekilliinde gereklemesi bakmn
dan bilimden ayrlr) olduu gibi. Yani burda da bir bakm sa
konusu...
Bilimin byk atlm alarnda tikel gr ve yaratta, te
killikte bir azalma olduu; genelin ve kapsaycnn ar bast
sylenebilir. zlenimciler, doadaki renkler ve k konusunda bi
limsel olmaya varacak kadar genelletiklerinde, aralarndaki ki
isel slup farklarnn azalmasndan, adeta silinmesinden kana
madlar. Bir anlamda kanlmazd da bu. Picasso ve Braque da,
bir dnemde, bulu adna, yaknlamaktan, benzemekten, genel
lemekten kamamamlard.
Sanatlarla bilimler arasndaki iliki; temeldeki ekonomik ve
106
toplumsal deimelerle bunlarn ilikisi, uzmanlarn irdelemesine
kalm bir i. Ben, bilimsel bulular, tarih boyunca birbirlerini
dzelttikleri halde, byk sanatn, dzeltilmez, almaz ve indir
genmez olduunu sylemekle yetineceim. Eski Msr bilimleri ve
teknolojisi oktan ald halde, Msr sanatnn byk rnekleri
almamtr; btn teki byk rnekler gibi. Msr kedi heykeli,
bir gece sanat rn; lm ve esirlikle sonuna kadar zdeleen
bir kltrn rn olarak zgndr, indirgenemez; kendi yalnz
l, almazl, korkutuculuu ve gecesi iinde kendi lmszl
n tar.
Byk sanatn, toplumlarn gerekiliini de, imgelemini de,
duygusalln da ve en nemlisi bulu glerini ve zgnlkle
rini de gsterdii besbelli. Son yzylda Bat sanat, arka arkaya
bulular yaparak tarihte grlmedik bir canllk, yaylmaclk ve
saldrganlk gsterdi. Resmin byk misyonerleri, her yere, her
yne dald. Gauguin'in resimlerine den glge, uzak denizle
rin glgesidir; dnyann genilemesi, corafyann resme girii,
yeni insan biimlerinin iziliidir. Van Gogh'un Japon sanatna,
Matisse ve Klee'nin slam sanatna, Picasso'nun Afrika sanatna
sevgileri, ilgileri, baklar, bilinen eyler. Snrsz bir zenginlik
ve canllkla, figrn giderek soyutlanmas, ortadan kalkmas, fi-
grszn ve soyutun ortaya kmas; ama figrn yine de sr
mesi, soyutun yeni ynleri, kavramlarn, mizansenlerin ortaya
kmas gereiyle kar karyayz burada. Bat sanatnn, ba
larda bir tr resmin baka bir tr resmi izlemesi, bir izgisellik
olarak grnen gelimesi, her tr sanatn yapld, yanyana ya
ad ok canl bir dnyaya ulamtr sonunda.
Btn bunlar hayran brakyor bizi, ama bir keye de s
ktryor. Her konuda olduu gibi, bunlarn arasna girmek, ka
labala karmak istiyoruz. Akademizm, yeni akademizm, al
p duruyor; Batda her yaplan belli zaman farklaryla (bu fark
lar da giderek azalmakta) bizde tekrarlyor. teki sanat dallarnda
da byle. Hangi kla brnrse burunsun, bu ok gelimi
tekrarclm gerek yerellikle bir ilgisi yok; gerek evrensellikle
de yok bundan tr. Bir eye benziyor, ama asl deil; o san
yorsunuz, o deil. Sradan ve kalp bir ey var karnzda o kadar;
bir sorun-yokluu var yalnzca. Yani ada felsefenin etkileyici
bir biimde zerinde durduu haslk ve sorun yok ama tak
lidi var. Oysa nemli olan her eyden nce hasla ynelen bir so
run olmak.
107
FREUD VE LACAN*
LOUIS ALTHUSSER
eviren . Selhattin Hilv
nnot
Aka syleyelim unu: Bugn, Freud'un gerekletirmi
olduu devrimci buluu kavramak; yalnzca varln kabul et
mek deil de, anlamn da bilmek isteyen kimse, bizi Freud'dan
ayran ideolojik nyarglarn usuz bucaksz alann ap gemek
iin eletirel ve kuramsal byk abalar harcamak zorundadr.
nk, ilerde grlecei gibi Freud'un buluu, zleri bakmndan
kendisine yabanc bilgi dallarna (biyoloji, ruhbilim, toplumbilim,
felsefe) indirgenmekle yetinilmemi; birok psikanalizci (zellik
le Amerikan okuluna bal olanlar), bu revizyonizmin suorta
olmakla kalmam; dahas, bu revizyonizmin kendisi, psikanalizi
konu edinen ve ona gadreden olaanst smrye nesnel ola
rak hizmet de etmitir. Bundan tr, bir zamanlar (1948'de)
Fransz Markslar, bu smrnn, ideolojik mcadelede, Marks-
la kar bir kant; bilinleri yldrmak ve artmak iin pratik
bir ara olarak kullanldm bouna sylememilerdi.
Ne var ki bugn, sz geen Markslarm, i yzn aa
kardklar bu ideolojinin, dolayl ya da dolaysz olarak ael bir
biimde kurban olduklarm syleyebiliriz. Bunun nedeni, Fran
sz Markslarmm, bu ideolojiyi, Freud'un devrimci buluu ile ka
rtrmalar ve bylece pratikte, dmann dayanak noktalarn
olduu gibi kabullenmeleri, onun zel durumunu benimsemeleri
ve dmann kendilerine kabul ettirdii imgede, psikanalizin kalp
gerekliini alglamalardr. Markslk ile psikanaliz arasndaki
ilikilerin btn tarihi, z bakmndan, bu karkla ve sahte
cilie dayanr.
Bu durumdan syrlmann ok g olduunu, bu ideolojinin
(*) Keli ayra iindekiler bizim eklemelerimizdir. (.N.)
108
yerine getirdii ilevden anlayabiliriz. Gerekten de bu durum
da, egemen fikirler, egemenlik altna alma roln kusursuz
bir biimde oynamlar, bu fikirlerle savamak isteyenlere, onlar
farkna varmakszn kendilerini kabul ettirmilerdi. Ayn gl,
bu smry olanakl klan psikanalitik revizyonizmin varlyla
da aklyoruz: Gerekten de, ideoloji derekesine d, psikana
lizin, biyolojicilie, ruhbilimcilie ve toplumbilimcilie
1
dmesiy
le balamtr.
Bu revizyonizmin, yetkesini (otoritesini), yeni bir bulu ya
pan herkes gibi bu buluunu, o gn el altnda bulunan ve bun
dan tr baka amalar iin kurulmu olan kuramsal kavramlar
iinde dnmek zorunda kalan Freud'un (Marx da, buluunu,
belli birtakm Hegelci kavramlar iinde dnmek zorunda kal
mam myd?) baz karanlk kavramlarna dayandrdn da ko
layca gryoruz. Yeni bilimlerin tarihinden biraz haberi olan ve
bir buluu, ilk ortaya ktnda dile getiren, ama bilgilerin iler-
leyiiyle battallaarak daha sonra maskeleyen kavramlarda, bu
buluun ve nesnesinin indirgenmez yann saptayp ayrt etme
kaygusunda olan bir kimseyi artacak bir ey yoktur burada.
Demek ki bugn, Freud'a dn, unlarn yaplmasn gerek
li klyor:
1. Freud'un, gericiliin elinde smrlmeinin ideolojik ka
buunu kaba bir artmaca olarak bir yana atmakla yetinme
mek;
2. Psikanalitik revizyonizmin u ya da bu lde bilimsel
bilgi dallarnn byleyici etkisiyle desteklenen daha ince an
lam karklklarna dmekten de kanmak;
3. Ve nihayet, Freud'un kulland kavramlarda, bu kav
ramlar ile tadklar dnce ierii arasndaki gerek epistemo-
lojik iliki'yi bulup tanmak ve tanmlamak iin ciddi bir tarih-
sel-kuramsal eletiri abasna girimek.
Fransa'da, Lacan'n pratikte balatt bu katl ideolojik
eletiri (1., 2.) ve epistemolojik aydnlatma almas (3.) yapl
makszn, Freud'un buluu, zgll iinde, ulaamadmz bir
ey olarak kalacaktr. Freud'un gerici ideolojik smrln red-
detsek de; biyolojik-ruhbilimsel-toplumbilimsel revizyonizmin e
itli trlerini, u ya da bu lde bilinsizce benimsesek de, bize
sunulmu olan Freud'un kendisi sanarak kabul etmek zorunda
kalmz, daha da sakncal olacaktr. Her iki durumda da, ideo
lojik smrnn ve kuramsal revizyonizmin belirtik ya da rtk
kategorilerinin, farkl dzeylerde tutsa olmaktan kurtulama
yacaz. Marx'in dncesinin, dmanlar tarafndan nasl ar
ptldm bilen Markslar, Freud'un da kendi bakmndan, ba-
109
sna benzer eylerin geldiini ve gerek bir Freud'a dnsn
kuramsal nemini kavrayabilirler.
Bylesine nemli bir sorunu irdelemek isteyen bu denli ksa
bir yaznn, ele ald soruna hyanet etmek istemiyorsa, esasla
yetinmek; bu nesneyi aydnlatmann kanlmaz nkoulu olan
eyi yaparak, yani bir ilk tanmn vermek iin psikanalizin nes
nesini, bu nesnenin saptanmasn salayan kavramlarn iine
oturtmakla snrl kalmak zorunda olduunu da kabul edecek
lerdir sanrm. Bundan tr, bu kavramlar, kaba bir vlgari-
zasyon amlamasyla bayalatrmayarak ve ok daha uzun bir
yazy gerektirecek gerek bir zmlemeden geirerek gelitir
meye de kalkmayarak, her bilimsel bilgi dalnda olduu gibi el
den geldiince amaz bir biimde ortaya koymak gerektiini de
kabul edeceklerdir.
Herkesin yapabilecei bir ciddi Freud ve Lacan incelemesi, bu
kavramlarn deerini doru olarak saptayabilecek ve imdiden
zengin sonular ve vaatlerle ykl bu kuramsal dnm [rf
lexion] alannda askda kalm sorunlarn tanmlanmas olana
n yaratacaktr.
*
Dostlarm, Lacan'dan satrla sz ettiim iin hakl olarak
sitem ettiler bana
5
: Hakknda sylediklerime oranla onun zerin
de ok fazla konutuumu, kardm sonular bakmndan da
ok az ey sylediimi ileri srdler. Hem yaptm antrmay
(telmihi) hem de nesnesini hakl karmam iin birka sz
sylememi istediler. te, bir kitabn yazlmasn gerektiren ko
nuda birka sz.
Bat Akl'nm tarihinde, doumlar sz konusu olunca, byk
titizlik gsterilmi, ngryle davranlm, btn nlemler aln
m ve uyanlar yaplmtr. Doumncesi tedavi kurumlamtr.
Bir yeni bilim doduunda, aile evresi, aknla kaplmak, se
vinip kutlamak ve vaftiz etmek iin hazr ve nazrdr. Terk edil
mi bile olsa her ocuk, bir babann olu saylmtr eskiden beri
ve bir harika ocuk sz konusu olduunda, babalar, anneden ve ona
duyulmas gereken saygdan tr birbirinin boazna sarlma-
mlardr. Azna kadar dolu dnyamzda, doum iin bir yer ay
rlmtr, doum tahmininin bile ayrlm bir yeri vardr: beklen
tiler.
Benim bildiim kadaryla, XIX. yzylda, beklenmeyen iki ya
da ocuk dodu: Marx, Nietzsche ve Freud. Bunlar, trelere,
ilkelere, ahlaka ve terbiyeye aykr dme anlamnda doal
[gayri meru! ocuklard; nk doa, ayak altna alnm ku
ral, evlenmemi-anne ve meru babann yokluuydu. Babasz bir
o
ocua, bunu ok ar detirdi Bat Akl. Marx, Nietzsche ve Fre
ud, ayakta kalabilmenin kimi zaman ok korkun olan cere
mesini ektiler: karln, her eyin dna atlmakla, mahkum
edilmekle, aalanmakla, sefalet ekmekle, alkla ve lmle ya
da ldrarak dediler. Yalnzca onlardan sz ediyorum ben {lm
kararlarn renkler, sesler ya da iir dnyasnda tadan ve yaa
yan teki lanetlenmilerden de sz edilebilir). Yalnzca onlardan
sz ediyorum nk onlar, bilimlerin ve eletirinin douu oldu
lar.
Freud'un, yoksulluu, karaalmalar ve eza cefay tatm; yz
yln btn aalamalarna, onlar yorumlamaktan da geri kal
mayp dayanacak kadar salam yrekli bir kimse olmas; evet ite
bu, dehasnn belli birtakm snrlar ve kmazlar ile ilikisiz de
ildir belki de. Ama, irdelenmesinin henz zaman gelmemi ol
duundan kuku duyamayacamz bu konuyu bir yana braka
lm. Freud'un, a iindeki yalnzln ele alalm yalnzca. n
san olarak yalnzlndan sz etmiyorum Freud'un (yoksulluu
tatt halde hocalar ve dostlar vard onun), kuramsal yalnzl
ndan sz ediyorum. Gerekten de, pratiinde her gn karsna
kan olaanst buluu, bir tutarl soyut kavramlar sistemi ola
rak dnmek, yani dile getirmek istediinde, kuramsal ncler
ve kuram alannda ustalar bulmak iin ne kadar didinse, abas
boa kyordu. Freud u kuramsal durumun acsn ekmek ve
bu durumu yoluna koymak zorundayd: Kendisinin babas olmak;
bulularm koyaca kuramsal alan kendi zanaatkar elleriyle a
mak, sadan soldan dn alman ipliklerle, insanlarn, uyuduk
lar zaman bile konutuu iin dilsiz dedikleri bilindmn bere
ketli balm kr deneyimin [tecrbenin! derinliklerinde yakala
may salayacak byk a rmek.
Kant'n terimleriyle yle diyebiliriz: Freud buluunu ve pra
tiini, ithal edilmi kavramlarla; o ada egemen olan termodina
mik fiziinden, ann ekonomi-politiinden ve biyolojisinden
dn ald kavramlarla dnmek zorunda kalmt. Arkasn
da yasal bir miras yoktu: Elinin altnda ise, kstland yerde bi
le kendini gsteren bir bilin sorunsalnn damgasn tadklar
iin belki de verimli deil kstekleyici olan bir kavramlar (bilin,
nbilin, bilind, vs.) ym vard yalnzca. nc diye birka
yazar sayabilirdi ancak: Sophokles, Shakespeare, Molire, Goethe.,
ya da ataszleri, vs. Kuramsal olarak Freud, iini tek basma ku
rup yrtt; o gnk bilimlerden dn alman, ithal edilen kav
ramlarn koruyuculuu altnda ve bu kavramlarn devindii ideo
lojik dnyann snrlar iinde kendi kavramlarn; yerli mamu-
lt kavramlarn retti.
m
Bize ite byle geldi Freud. Yani, kimi zaman ak anlaml,
kimi zaman karanlk, ounlukla bilmece gibi ve eliik, sorun
lu ve ou ilk bakta bize battal, ieriine aykr, alm gibi
grnen kavramlarla donatlm bir yn metin olarak. Gerek
ten de bugn, u ieriin varlndan; yani, psikanaliz pratiin
den, verdii sonutan kuku duymuyoruz.
Freud'un bizim iin ne tr bir nesne olduunu zetleyelim
yleyse:
1. Bir pratik (psikanaliz tedavisi). .2. Kuramsal grnml
soyut bir aklamaya yol aan bir teknik (tedavinin yntemi).
3. Pratik ve teknik ile ilikili olan bir kuram. Bu pratik (1), tek
nik (2) ve kuramsal organik btn, her eit bilimsel bilgi dal
nn yapsn hatrlatyor bize. Biimsel olarak Freud'un bize ver
dii, bir bilimin yapsn kendinde tamaktadr. Ama yalnzca bi
imsel olarak sahiptir bu yapya. nk, Freud'un kavramsal ter
minolojisinin glkleri, kavramlar ile ierikleri arasnda kimi
zaman elle tutulurcasma fark edilen oranszlk, u soruyu sor
mamza yol ayor: Bu pratik-teknik-kuramsal organik bek, bi
limsel dzeyde, gerekten yerine oturmu ve temellenmi midir?
Baka bir deyile, kuram, bilimsel anlamda bir kuram mdr ger
ekten? Yoksa tam tersine, pratiin (tedavinin) basit bir yer de
itirmesinden baka ey deil midir? Kuramsal d grnnn
(bunu, Freud'un saygdeer, ama beyhude iddialarna borluyuz)
altnda psikanalizin, her zaman deil de kimi zaman sonu veren
basit bir pratik; teknik (psikanaliz ynteminin kurallar) olarak
geniletilmi, ama kuramdan yoksun ya da en azndan gerek
kuramdan yoksun basit bir pratik olduu; kuram dedii eyin,
pratiinin kurallarn yanstan kr teknik kavramlardan; kuram-
sz basit bir teknikten baka ey olmad ve yine psikanalizin
belki de dpedz bir by olduu; ve btn byler gibi, yayd
etki ve hayranlk sayesinde; bir toplumsal gereksinime ya da
talebe hizmet eden ve bylece, varln hakl karabilecek biri
cik temeli, gerek temeli oluturan kendi etkileri ve duyurduu
sayglar sayesinde baarya ulat hakkndaki yaygn dnce,
ite buradan kaynaklanmaktadr. yle ki, Levi-Strauss, psikana
liz olarak grlebilecek bu bynn, bu toplumsal pratiin kura
mn, Freud'un atas olarak aman' gstererek ortaya koyabilirdi-
Psikanaliz, yan suskun bir kurama gebe bir pratik midir?
Modern zamanlarn toplumsal bysnden baka ey olmad
iin gurur duyan ya da utanan bir pratik midir? Evet, nedir psika
naliz?
112
Lacan'm ilk syledii u: Freud, ilke olarak, bir bilim kurdu.
Bu yeni bilim, yeni bir nesnenin yani bilindnm bilimidir.
Kesin ve ak bir ileri sr sz konusu burada. z nesnesi
nin bilimi olduuna gre, psikanaliz gerekten bir bilimdir ve ay
n zamanda, btn teki bilimlerin yaps uyarnca da bir bilim
dir i olmaldr!. Yani zgl bir -pratik iinde, nesnesinin bilgisini
ve dnme uratlmasm olanakl klan bir kurama ve teknie
(ynteme) sahip olmaldr. Her kurulmu gerek bilimde grl
d gibi pratik, bilimin mutlak bir esi deil, kuramsal olarak
baml bir uradr ve bu urakta, yntem haline gelmi kuram
(teknik), kendi z nesnesiyle (bilind), kuramsal (bilgi) ya da
pratik (tedavi) iliki iine girer.
Bu tez doruysa, itiraf edilen hastalk ile profesyonel gizlili
in znellikier-arasma ilikin karlkl kutsal vaatlerde bulun
duklar zemini oluturan ve gven duygusuyla donanm olan
iftin [hasta ve psikanalizci] mahremiyetine girmek iin can
atan yorumcularn ve filozoflarn btn dikkatlerini evirdikleri
psikanaliz pratii (tedavi), psikanalizin srlarn deil; gerekli
inin ancak bir blmn, pratikte var olan blmn elinde tu
tuyor demektir; yani, kuramsal srlarn elinde tutmuyor demek
tir. Bu tez doruysa, teknik ve yntem de, psikanalizin srlarn
elinde tutmuyor ya da ancak, her yntem gibi pratikten deil
ama kuramdan ald yetkiyle fkuram temsil ettii lde! elin
de tutuyor demektir. Her bilimsel bilgi dalnda olduu gibi, bu
srlar elinde tutan yalnzca kuramdr.
Freud, bir kuramc olduunu kitaplarnda belki ys kere
sylemi; bilimsellik bakmndan, psikanalizi Galileo'dan kaynak
lanan fizikle karlatrm; psikanaliz pratiinin (tedavi) ve tek
niinin (psikanaliz yntemi), yalnzca, bilimsel bir kuram zerin
de temellenmesinden tr haslk tadklarm tekrarlayp dur
mutur. Hatta, verimli bir pratiin ve tekniin bile, bilimsel s
fatn hak edebilmesi iin, br kuramn, pratik ve teknie, yalnz
ca lafta deil kesin bir temellendirmeyle bu hakk vermesinin ge
rektiini her zaman sylemitir.
Lacan'n ilk sz, Freud'un bu sylediklerini harfi harfine
kabulenmekten ve onlardan sonu karmaktan baka ey deil-
. dir. Yani, teknik ve pratik gibi btn teki uraklarn da yasal
bir biimde iinden tredikleri kuram aramak, ayrt etmek ve
saptamak iin Freud'a dnmek sz konusudur burada.
Freud'a dnmek! Kaynaklara ynelen bu yeni dnn ge
rei ne? Lacan, Husseri'in Galileo ya da Thales'e dnd gibi bir
113
douu, tam doum annda yakalamak iin dnmyor Freud'a.
Yani, toprak- yzne fkran her kaynak gibi, ancak doum ann
da, douunun katksz annda; bilim-olmayandan bilime gt
ren katksz geite aranan felsefi-dinsel katkszlk nyarg
sn gerekletirmek (yerine getirmek, gereklemek] iin dnm
yor Freud'a. Lacan iin bu gei, katksz deildir; henz kat-
kldr: katkszlk, bu geiten sonra gerekleir ve henz a
murlu olan geite bulunmaz (saydamm, yani masummu gi
bi grnmeye alan yeni domu suda, gemiinin amuru, asl
t halindedir). Freud'a dnmek, Freud'un kendisinde iyice yerine
oturmu, temellenmi, pekimi kurama, olgunlam, dnl
m, dayandrlm, dorulanm kurama, yuvasn kurmak, yn
temini ortaya koymak pra-tiini tretmek iin yaamn iine yer
lemi (pratik yaam da dahil olmak zere) ve hayli gelimi ku
rama dnmek demektir. Freud'a dn, Freud'un doumuna bir
dn deildir; olgunluuna bir dntr. Freud'un genlii, he-
nz-bilim-olmayandan bilime ulatran o heyecan verici gei
(steri zerine ncelemeler'e 1895 kadar sren ve Charcot,
Bernheim, Breuer'le olan ilikilerini kapsayan dnem), bizi ilgi-
lendirebilir kukusuz; ama tamamen baka bir adan; yani, bir
bilimin arkeolojisinin bir rnei ya da olgunluun kendisinin ve
ortaya knn zamann iyice saptamay salayan bir belirti,
yani olgunlamamlm olumsuz belirtisi olarak ilgimizi ekebi
lir. Bir bilimin genlii, olgunluk adr onun; yaad nyar
glarn yan edindiinden bu adan nce yalanmtr ve tpk,
nyarglar ve bundan tr anabasmm yan yaayan ocua
benzer.
Gen ve dolaysyla olgun bir kuramn, ocuklua, yani b
yklerinin ve onlarn ocuklarnn nyarglarna debileceini
[dnebileceini] tm psikanaliz tarihi kantlamaktadr. Lacan'
in ilan ettii Freud'a dnn derin anlam buradadr ite. Freud'
un kuramnn olgunluuna; ocukluuna deil de, gerek gen
lii olan olgunluk ama, dnebilmemiz iin, Freud'a dnmemiz
gereklidir. Kuramsal ocukal; ada psikanalizin byk bir
blmne ve zellikle Amerikan psikanalizine iyice yararlandk
lar avantajlar salayan terk edilere yol aan ocuklua d
meyi ap geerek Freud'a dnmemiz gereklidir.
Bu ocuklua dn, ienomenologlarm hemen anlayaca
bir ad vardr: ruhbilimcilik; ya da Markslarn ok kolayca
anlayaea bir baka ad vardr: pragmaclk. Psikanalizin a
da tarihi, Lacan'n yargsn dorulamaktadr. Bat akl (bilimsel
akl kadar, hukuksal, dinsel, ahlaksal ve siyasal akl da), yllarca
sren kmseme ve aalamadan (baar salanamaynca her za-
114
man el altnda olan aralardr bunlar) sonra, psikanaliz ile bar
iinde yanyana yaama anlamasna, psikanalizi, kendi bilimle
rine ve mitoslarna; davran (Dalbiez) ya da fenomonolojik
(Merleau-Ponty) ya da varoluu (Sartre) ruhbime; u ya da
bu lde Jackson'cu bionrolojiye (Ey) ; kltralist ya da ant
ropolojik tipten sosyolojiye (ABD'de egemendir: Kardiner, M.
Mead, vs.) ve felsefeye (bkz. Sartre'm varolusal psikanalizi,
Binswanger'in Daseinsanalysei, vs.) katmak kouluyla rza gs
terdi ancak. Kuramsal ghettolarmdan nihayet dar kabildik
leri; ruhbilimn, nrolojinin, psikiyatrinin, tbbn, sosyolojinin,
antropolojinin ve felsefenin oluturduu byk ailenin tm hak
lara sahip bir yesi olarak benimsendikleri iin ok sevinli ve
mutlu olan psikanalistler, bu karman ormanl; hayali balara
dayanan ama aslnda gerek iktidarlarla kurulmu olan uyuma
ittifaklar pahasna resmen bir bilgi dal olarak kabul edilen psik
analizin bu mitoslatrlmasm onaylamaktan geri kalmadlar. Bu
psikanalistler pratik baarlarnn zerine, onyllar sren aalan
malardan ve srgnlerden sonra nihayet, adam yerine konma;
bilim, tp ve felsefe dnyasnda adlarn geirebilme hakkm sa
layan bu kuramsal kabullenimenin etiketini yaptrarak b
yk mutluluk duydular. Bu psikanalistler, bu dnyann an ve e
refini, aalamalarna ye tutarak, en sonunda, kendi syledik
lerine geldiine inanmlar (oysa an ve erefe kaplarak bu dn
yann sylediklerine, en sonunda, psikanalistlerin kendileri geli
yorlard) ve bylece bu ittifakn kukulu yanndan ikillenme-
milerdi.
Bu psikanalistler, bir bilimin bilim olabilmesi iin kendisinin
z nesnesine (kendisinin ve yalnzca kendisinin olan bir nesneye)
sahip olma konusunda tam anlamyla hak iddia edebilmesi gerek
tiini; bir baka bilimin, dn verdii, elden kard, terk et
tii bir nesnenin zar zor yeten bir parasna; patron karnn do
yurduktan sonra geri kalanla mutfakta keyfince yiyecek bir ey
ler hazrlar gibi nesne artklarna, bu nesnenin yanlarndan bi
rine, sahip olma konusunda hak iddia etmenin yetmeyeceini
unutuyorlard. Gerekten de, psikanalizin tm, ocukluun ilk
yllarnn davran ya da Pavlovcu koullanmalarndan ba
ka bir ey deilse; Freud tarafndan oral, ana ve jenital, rtk-
lk ve ergenlik terimleri ile belirtilen aamalarn diyalektiine
indirgenebiliyorsa; ve nihayet Hegelci atmann, fenomenolojik
teki-iin'in ya da Heideggerci varln uurumunun kksel de
neyinden {yaanmasndan! baka ey deilse; eer btn psika
naliz, nrolojinin, biyolojinin, ruhbirnin, antropolojinin ve felse
fenin artklarnn hale yola sokulmasysa, psikanalizi bu bilgi dal-
115
larmdan gerektii gibi ayran ve onu tam anlamyla bir bilim
haline getiren kendi zgl nesnesi olarak ne kalmaktadr geriye?
3
Lacan, ite burada, psikanalizin kuramsal yorumlarnn b
yk bir blmn bugn egemenliinde tutan bu indirgemele
re ve sapmalara kar yine psikanalizin indirgenmezliini, onun,
nesnesinin indirgenmeslii'nden baka ey olmayan indirgenmez
liini savunmak iin ie karr. Bu savunmay yapabilmek iin,
yukarda saydm bilgi dallarnn doymak bilmez konukseverli
inin btn saldrlarn pskrtecek olaanst bir klyutmaz-
lk ve ayakdiremenin gerekli olduundan kuku duyamayz. Yeni
ve zel bir bilimin ortaya kmasnn yaratt gvenlik (kuram
sal, ahlaksal, toplumsal ekonomik) gereksinimini, yani dengele
rini ve huzurlarn kaybetme tehdidi altnda kalan meslek kuru
lularnn (ki bunlarn stats kaynam biimde bilimsel-mes-
leki-hukuksal-ekonomiktir) tedirginliini; bu yeni bilimin, her
kesi, yalnzca kendi bilgi dal zerinde deil, bu dala inanmasna
yol aan nedenler zerinde de dnmeye, yani onlardan kuku
duymaya zorladn; pek inanlmasa bile byle bir bilimin or
taya knn mevcut snrlar bozma ve bundan tr de eitli
bilim dallarnn statu-que'sunu deiiklie uratma tehlikesini
yarattn bir kez bile grm olan bir kimse, kuku duyamaz
bundan. Gzn drt amakszn ve sulamakszm yaayamayan
ve ayakta kalamayan Lacan'm dilindeki gemlenmi tutku ve tut
kulu gerilim, buradan kaynaklanmaktadr. Tehdit altndaki ya
plarn ve meslek kurulularnn ezici gc dolaysyla, daha nce
vurmak ve en azndan, vurulara maruz kalmadan nce vuru
yor gibi grnerek dman, vurularyla kendisini ezmekten cay
dran bir kuatlm ncnn dilidir bu. Lacan'm, bilimsel girii
mine tepeden trnaa yabanc filozoflarn (Hegel, Heidegger) sa
lad gvenlie, saygl davranmalar iin bazlarnn suratlarna
frlatlan korkutucu tanklar ya da bazlarna gven vermek ve
hocalk etmek iin, dncesinin doal bir mttefiki olabilecek
bir nesnelliin tanklar olarak ounlukla paradoksal bir biimde
ba- vurmas da bundan trdr. Bu ba vurmann, yalnzca
doktorlara ynelik olan ierden bir sylemi temellendirmek iin
gerekli olduu aa yukar kesindir ve bunu kkten sulamak
iin genellikle tp reniminin kuramsal zayflndan da, en iyi
hekimlerin kuram bakmndan ektikleri yoksunluktan da ha
bersiz olmak gerekir. Bazlarnn gznde Lacan'm (tepeden tr
naa Parizyen bir bylenmeyi olduu kadar bir gerek iletii
min trensel yann da oluturabilecek davranlarn; susmann
ve ar balln yer ald irek bir tapnn ba rahibi, Oba
ba, Psikanalizin Gongoras' olan Lacan'm) btn etkisini
116
ve bysn; bazlarnn gznde ise, (bunlar, zellikle bilginler
ve filozoflardr), gz boyamac yann, acayipliini ve irekli-
ini oluturan dilinden sz ettiime gre, bu dilin, Lacan'm pe
dagojik grevi ile ilikili olduunu belirtmeliyim. Gerekten de,
bilind kuramn, psikanaliz yapan ya da psikanalizden geen
hekimlere retmek durumunda olan Lacan, konumasndaki us
talklarla, herkesin bildii gibi en derin znde witz, cinas, ba
arl ya da baarsz eretilemeden baka ey olmayan bilind
dilinin pandomime dayanan edeerlisini, yani ister psikanalizci
ister psikanalizden geen olsunlar, onlara, yaam olduklar de
neyin edeerlisini vermektedir.
Bu dilin ideolojik ve eitsel koullarn kavramak (yani, ta
rihsel ve kuramsal dsallktan onun pedagojik iselliini ay
ran mesafeyi grebilmek), nesnel anlamm ve kapsamm ayrt
edebilmek ve benimsedii amac bilip tanmak iin yeterlidir. Bu
ama, tm nesnesini oluturan bilindnt ve onun yasalar m
bugn elden geldiince salam ve tutarl bir biimde tanmlaya
rak Freud'un buluuna, layk olduu kuramsal kavramlar sa
lamaktr.
II
Psikanalizin nesnesi nedir? Bu nesne, psikanaliz tekniinin
tedavi pratiinde ele ald eydir; yani, tedavinin kendisi deil
dir; nne gelen fenomenolojinin ya da ahlakn, aradm kolay
ca bulduu o szde ikili durum da deildir. Bu nesne, doumdan
Oidipus'un ortadan kaldrlmasna kadar sren ve bir kadm ile
bir erkekten treyen hayvan yavrusunu, bir insan yavrusuna d
ntren olaanst servenin, canl kalm yetikinde sregi-
den (^etkilerin dir.
nsann yavrulamasnn dnyaya getirdii kk biyolojik
varln insanlamasnn etkilerinden biri: psikanalizin, bildi
imiz bilind adn tayan nesnesi, ite burada, tam yerinde
dir.
Bu kk biyolojik varln canl kalmas [yaayakalmas]
ve hem de, kurt ya da ay yavrusu haline gelmi bir kurt-
ocuk (XVIII. yzylda prens saraylarnda gsteriliyordu bun
lar) olarak deil de, insan yavrusu, olarak (yani ou insansal
nitelik tayan; insanlamadaki baarszln cezas olan btn
ocukluk lmlerinin hepsini atlatarak) ayakta kalmas, btn
yetikin insanlarn geirmek zorunda kaldklar bir snavdr ve
bu insanlar, hibir zaman bellekyitimine uramadan ve varlk
larnn derinliklerinde, yani en barp aran kesiminde, insan
?
lm kalm iin verilen bu savan yaralarn, sakatlklarn, s
zlarn tayarak, bu zaferin tanklar ve ounlukla da kurban
lar olurlar.
ounluk, hemen hemen hi zarara uramadan kmtr
bundan ya da zarar grmediini yksek sesle ilan edip durur;
bu emekli askerlerin ou, yaam boyunca savan izlerini tar;
bazlar, olumsuz tedavi tepkisinin en son zorlamasnda; psi
koz patlamasnda ve delilikte eski yaralar anszn alarak; sa
ylar kabark olan daha bakalar da, organik bir yitip gitme
nin ireti grnm iinde bildiimiz en normal biimde bir
sre sonra lrler bu sava yznden. nsanlk, resmi llerini
yalnzca sava belgelerinde saptar; zamannda lmeyi bilenleri,
yani yalnzca insansal kurtlarn ve tanrlarn birbirini paralad
ve kurban ettii insan savalarnda gecikerek lenleri saptar. Psik
analiz, yalnzca, ele ald canl kalm kiilerin de bir baka m
cadeleyle, insanln hibir zaman girimemi gibi grnmeye a
lt, her zaman daha nceden kazandn dnd savala
(nk insanlk bu savatan arta kalmaktan, insan kltr iin
de kltr olarak yaamak ve dl vermekten baka ey deildir),
ansz ve belgesiz biricik savala urar. nsanln, ileriye frla
tlm, arptlm, geri evirilmi olan ve her biri tek bana yal
nzlk iinde ve lme kar, memeli kurtuklar birer insan yav
rusu; birer zne haline getiren uzun cebri yry yapmak zo
runda kalan insanln ocuklarnn barnda srp giden bir sa
vatr bu.
Bu nesneyle ii yoktur biyoloji bilgininin; bu hikye, biyolo
jik deildir kukusuz! nk bu hikye, batan beri, her annenin,
annece sevgi ya da nefret iinde, ilk beslenme ritmi ve yetiti
rilmesi srasnda insansal yavru hayvana kazyp yerletirdii in
sansal dzenin tepeden trnaa egemenlii altndadr. Tarihin,
toplumbilimin ya da antropolojinin de bu nesneyle ii olmama
sna amamak gerekir. nk bunlar, toplumla; dolaysyla kl
trle, yani artk hayvan yavrusu-olmayanla urarlar ve b
hayvan yavrusu, yaamsal insansaldan, biyolojii tarihselden,
doa yi kltr den ayran sonsuz alam atktan sonra insan
olabilir ancak. Ruhbilim de ne yapacam bilemez burada ve a
lacak bir ey yoktur bunda! nk psikoloji, nesnesinde, bir
insan doasyla ya da insan doas-olmayanla uratn;
kltrn (insansalm) denetimleri altnda kimlii saptanm ve
tescil edilmi bu varolann oluumunu ele aldn dnr. Oysa,
psikanalizin nesnesi, mutlak ncelik tayan bir sorudur; domak
ve var olmaktr; her insan dlndeki, belli belirsiz insansal uu
rumdur. Felsefe nin de, burada, yol gsterici iaretlerini ve ba
ns
nnaklarn yitirdii besbellidir. nk bu benzersiz balang
lar, felsefenin, kendi varln temellendirmek iin sayg duydu
u, ycelttii balanglardan yoksun klar felsefeyi. Bu balan
glar, bu kkenler ise, Tanr, akl, bilin, tarih, kltr gibi ey
lerdir. Psikanalizin nesnesinin zgl olabilecei; mekanizmala
r m (Freud'un bir deyiini kullanrsak) zgll kadar ie
riinin kipliinin [modalit'sininl de, biyoloji bilgininin, nrolo
gun, antropologun, toplumbilimcinin, ruhbilimcinin ve filozofun
bildikleri ierik ve mekanizmalar dan baka bir ey olduu bel
lidir. Psikanalizin, nesnesindeki zglle uygun decek kav
ramlarnn zgllne sahip olmaya tam anlamyla hakk oldu
unu kabullenmek iin, bu zgll ve bundan tr de ken
disini temellendiren nesnenin apayrlm kabul etmemiz yeter
lidir. Bu da, bilind ve onun etkilerinden baka ey deildir.
III
Lacan, yeni bir bilim, yani dilbilim ortaya kmam olsayd,
gerekletirdii kuramlatrma giriimini yapamayacan kabul
edecektir kukusuz. Bilimlerin tarihi byle ilerler ite; bir bilim
teki bilimlere bavurarak, onlar dolanarak bilim haline gelir an
cak ve bavurduu bilim, onun vaftizinde hazr bulunan bilimler
deildir yalnzca; teki bilimlere ge katlan, domas iin belli
bir zaman gerekli olan yeni bir bilim de olabilir bu. Helmoltz ve
Maxwell termodinamik fizii modelinin, Freudu kuram zerine
drd koyu glge, yapsalc dilbilimin, psikanalizin nesnesi
nin dncede kavranlabilmesi olanan yaratarak bu nesneyi
aydnlatmalyla bugn ortadan kalkmtr. Freud, her eyin Dile
dayandn sylemiti daha nce. Lacan iyice aklyor bunu:
bilindnn sylemi, bir Dil gibi yaplamtr, diyor. nemsiz
ve yzeysel sanld halde, hi de byle olmayan ilk byk ya
pt Ryalarn Yormnu'nda, Freud, ryalarn btn eitlilikleri
ni ikiye, yani yer deitirmeye ve younlamaya indirgeyerek me
kanizmalar m ya da yasalarn incelemiti. Lacan, yer dei
tirmeyi ve younlamay, dilbilimde dzdeimece ve eretileme
diye adlandrlan iki temel deimece olarak grr. Bylece sr
me (lapsus), boa giden edim, espri (nkte) ve belirti [hastaln
belirtisi^, tpk ryann eleri gibi, bastrlmann etepme-
nin, refoulement'inl bilinip tannmas iinde, insan znesinin sz
sel syleminin zincirini sessizce, yani sar edercesine iftlendi-
ren ve bir bilind sylemin zincirine kaznm olan mleyenler
haline gelirler. Yine bylece, dilbilimcilerin bildikleri bir para
doksla; ifte alan olarak yalnzca tk bir alana sahip olan ve ken-
119
diinden baka bir tedunyas bulunmayan ifte ama yine de tek,
bilind ama yine de szsel bir sylemle, yani mleyen Zincir
in alanyla karlarz. De Saussure'n ve ondan kaynaklanan
dilbilimin en nemli edinleri de ite bylece, znenin szsel sy
leminin olduu kadar bilindmm syleminin srecini ve bun
larn arasndaki ilikiyi, yani ilikilerine zde olan iliki yoklu
unu; ksacas ift kat edilmelerim ve yerlerinden oynatlmalar
n kavramada, hak ettii yeri almaa balad. Ayrca, bilindnm,
btn felsefi-idealist yorumlanmlar; bilindmm ikincil bilin,
kt niyet [bilmezlenme] (Sartre), geerlii olmayan bir yap
nn kanserli kalnts ya da anlam-olmayan olarak yorumlanmas
(Merleau-Ponty); yine bilindmm biyolojik temelli bir en ilk
d (Jung) olarak yaplm btn yorumlarnn gerek yz or
taya kyordu; yani bunlarn bir kuram balangc deil de h
kmsz kuramlar, ideolojik yanl anlamalar olduu grl
yordu. ;
Bundan sonra yaplmas gereken (kaba bir emaclk yapma
ya mecburum; bu kadar ksa bir yazda nasl kanabilirim bun
dan?), psikanaliz yorumu pratiinde karlalan Dilin biimsel
[formel] yapsnn ve mekanizmalar nm bu ncelii'nin tad
anlam, bu pratiin temeline olan ilikisinde tanmlamakt;
nesnesini, yani insann hayvan yavrusunu, erkek ya da kadna
dntren mecburi insanlatrmadan geip de sa kalanlar
da hl grlen etkileri tanmlamakt. Bu soruna cevap ver
mek iin psikanaliz pratiinin biricik nesnesi ve arac olan Dil
olgusunun nceliinden sz etmek yetmez. Tedavide ortaya kan
her ey (susma, ritimleri ve duraklamalar da dahil), Dilde ve
Dille ortaya kar. Ama tedavide, psikanaliz pratiinin hem ilk
maddesi hem de etkilerinin retilmesinin arac (Lacan buna,
bo szden, dolu sze gei der) olarak Dilin olgusal rolnn,
niin ve nasl, ancak nesnesinde (ki bu nesne son kertede hem
bu pratii hem de teknii temellendirir) ilkece temellenmi oldu
u iindir ki, somut olarak (fiilen) psikanaliz pratiinde de te-
mellenebildiini ve burada bir bilim sz konusu olduuna gre de,
nesnesinin kuramnda temellenebildiini ilkece gstermek gere
kir.
Lacan'm yaptnn en zgn yan, buluu; hi kukusuz bu
rada yatar. En snr durumunda tam anlamyla katksz biyolo
jik olan varlktan insansal varla (insan ocuu) geiin, Kl
tr Yasas diye adlandracam Dzen Yasas iinde gerekleti
ini ve bu Dzen Yasasnn, biimsel [formel] z bakmndan
Dilin dzeni ile kartn gsterdi Lacan. lk bakta bilmece
gibi gelen bu formlden ne anlamamz gerekir? lkin unu anla-
120
malyz: Bu geiin btn, geri dnl ve yinelemeli bir Dil bii
mi iinde, tedavi durumundaki yetikinin ya da ocuun Dilinde
belirtilmi olarak; btn insan dzeninin, yani her insan rolnn
iine yerletii ve sunulduu t verildii] Dil yasasnda belirtilmi,
belirlenmi, yeri saptanm olarak kavranabilir ancak. Daha sonra
da unu anlamalyz: Tedavi dilinin bu belirlemesinde, dzenin, bu
geiteki; Kltr Yasasnn insanlatrmadaki mutlak etkililii
nin hl yinelenen, srp giden varl [bulunuu] kendini gs
termektedir.
Bunu birka szckle aklamak iin, szn ettiimiz ge
iin iki byk urana deineceim. 1) Oidipus ncesi, ikili ba
nt ura. Bu urakta ocuk, yalnzca bir ikinci-benlikle; ya
amn ortaya k (da!) ve ortada bulunmay (fort!)
5
ile ke
sintilere uratan annesiyle ilgilendii iin bu ikili banty, ben
liin imgelemsei bylenii kipi iinde yaar ve bu durumda o
cuk kendisi, ilk narkise [narcissique] zdeleme iinde u ba
kas, herhangi bir bakas, her bakas, btn bakalardr; ve ne
bakas ne de kendisi karsnda, nc kiinin nesnelletirici
mesafesini alamaz; 2) Oidipus ura. Bu urakta, nc kii
(baba) ortaya kt, btn altst edip bylenmeleri bozarak
ikili bylenmenin salad imgelemsei doyumun iine bir ya
banc gibi girdiinde, ikili yap zerinde bir l yap oluur ve
bu, ocuu, Lacan'm Simgesel Dzen dedii eyin iine sokar; ya
ni, ben, sen o demesini salayacak ve bylece bu kk yavruya,
yetikin nc kiilerin dnyasnda kendini bir insan ocuu
olarak konumlama olanan gerecek olan nesnelletirici Dilin
dzeni iine sokar.
Demek ki iki byk urak sz konusu: 1) (Oidipus-ncesi)
mgeselin ura; 2) Simgeselin ura (Oidipus zme ulam
tr) ya da baka bir deyile, simgesel kullanl iinde tannm
ama henz bilgisi edinilmemi nesnelliin ura (nesnelliin bil
gisi bambaka bir dnemde ve baka bir pratikte ortaya kar).
Lacan'm aydnlatt ok nemli nokta da udur: Bu iki u
rak, bir tek Yasann, Simgeselin Yasas'nn egemenliindedir. Bi
raz yukarda, daha kolay anlalsn diye, simgeselden nce geldi
ini, ondan ayr olduunu sylediim imgelemsei urak (yani
kk ocuun, simgesel bant olduunu; bir insan yavrusunun
bir insan- annesi ile bants olarak tanmad ve yalnzca bir
insanla -anne- dolaymsz bantsn yaad bu ilk an) da kendi
diyalektiinde, Simgesel Dzenin diyalektii tarafndan; yani in-
sansal Dzenin, insansal normun (kuraln) diyalektii tarafn
dan damgalanm, yaplatrlmtr (beslenme ve temiz tutma
nn zamansal ritimlerinin; davranlarn, somut tanma tavrla -
121
rmn normlar; kabullenmeler, reddetmeler, ocua evet ya da
hayr demeler, verici ya da yoksun brakc belirlemeler yapan
Yasann ve Hak Dzeninin kulland bozuk paradan, amprifc
kipliklerden baka ey deildir) ve bu, imleyenin Dzeni altmda,
yani Dilin dzenine biimsel olarak zde bir Dzen iinde ger
eklemektedir
6
.
Lacan, Freud'un yzeysel ya da gdmlendirilmi biimde
okunmasnn bize, mutlu ve yasasz ocukluk, ok ekilli sapk
lksn cenneti, insan vcudunun belli blmlerine, hayati nem
tayan yerlere (oral, anal, jenital)
7
bal ve yalnzca biyolojik
yan ar basan dnemlerle vurgulanm bir tr doa durumu
gibi kavram ve bilgilerden baka bir ey vermedii yerde; doa
cak her insan yavrusunu daha doumundan nce bekleyen ve
ilk alayyla birlikte onu ele geiren ve bylece ona hem yerini
hem roln veren, yani belirlenmi yazgsn ykleyen Dzenin,
Yasann etkililiinin bulunduunu ileri srer ve gsterir. n
san yavrusunun ap getii btn dnemler, insansal verme [at
fetme], iletiim ve iletiimsizlik kuralnn, Yasann ynetimi al
tndadr; bu yavrunun ((doyumlar da, herkes tarafndan ve zel
likle bilmeyenler tarafndan bilinmesi zorunlu olan, ama herkes
tarafndan ve zellikle kendisine en fazla bal olanlar tarafndan
yolundan saptrlabilen ya da nenebilen Yasann, yani insansal
Yasann silinmez ve kurucu damgasn tar. Bundan tr, ocuk
luk ann btn rselenmelerini (traumatisme'lerini) yalnzca
biyolojik boa kmalarsn [doyumsuzlua uramalarn] dengesi
ne indirgemek ilkece yanltr; nk, onlara ilikin olan Yasa, bir
Yasa olarak btn ierikleri soyutlar; Yasa olarak yalnzca, bu
soyutlamada ve bu soyutlamayla varoluur ve insan yavrusu bu
kurala, ilk soluk alnda boyun eer ve edinir onu
8
. Bu, yaayan
bir baba olmad zaman bile Babann (ki Yasadr) resmi varl
nn [bulunmaklnn] ve bundan tr de insansal imleyenin
Dzeninin, yani Kltr Yasasnn balangcdr ve her zaman ba
langc olmutur; her sylemin mutlak nkoulu olan sylemdir
bu; her szsel sylemde yukarda var olan [bulunan], yani derin
lerde bulunmayan sylemdir; Bakasnn (tekinin) sylemidir,
bu Dzenin ta kendisi olan byk nckiinin sylemidir; &r
lindtnn sylemidir. Her insan varlnda, bu varln zel sy
leminin kendi z yerini arad, arayp skalad, skalarken, ken
di imgelemsel bylenmelerinin zorlaynda, sahteciliinde su-
ortaklmda ve yadsymda, kendi z yerini; demirleme yerine
kendini balayan z demirini bulduu mutlak yerdir.
yle ki, Oidipus dneminde, belli bir cinsiyet tayan ocuk,
imgelemsel fantasmalarn, Simgeselin snavndan geirerek cin-
122
siyet tayan insan ocuu {erkek, kadn) haline gelir ve her ey
yolunda giderse ne ise o olur ve o olmay kabulenir en sonun
da; yetikinler dnyasnda ocuk haklarna sahip olan ve her o
cuk gibi gnn birinde tpk babas gibi, yani bir kars (yal
nzca bir annesi deil) olan bir erkek insan kiisi ya da tpk an
nesi gibi, yani bir kocas (yalnzca bir babas deil) olan bir dii
insan kiisi olmann btn hakkn edinen olan ya da kz ocu
u haline gelir ve bunu ylece kabullenir. nsan ocukluuna y
nelen uzun cebri yryn hedefinden baka ey deildir bu.
Bu en son dramn daha nceden biimlenmi bir dil malze
mesi iinde oynanmas ve bu dilin, Oidipus evresinde, Babann
simgesi [remzi], hakkn simgesi, Yasann simgesi, her tr Hakkn
fantasmasal imgesi olan phallus imiemi evresinde merkezlenme
si ve dzenlenmesi; evet bu dzenlenme, artc ve keyfi bir ey
olarak grnebilir, ama btn psikanalizciler, bir deney olgusu
olduuna tanklk ederler bunun.
Oidipus'un son aamas, yani idi edilme, bu konuda bir
fikir verebilir bize. Olan ocuu, idi edilmenin trajik ve ya
rarl durumunu yaayp zme ulatrarak babas gibi ayn Hak
ka (phallus'a) ve zellikle babasnn annesi zerindeki Hakkna
(ki annesinin, hem olan ocuk iin anne hem de baba iin kar
olarak bir ifte kullanmn hogrlmez durumu iinde bulundu
u ortaya, kmtr) sahip olmamay kabullenir; ama, babasyla
ayn hakka sahip olmadm kabullenerek de, daha sonralar, ye
tikin olduu zaman gnn birinde, gerekli aralar dan yoksun
olduu iin o gn kendisine verilmemi olan hakka sahip olma
gvencesini kazanm olur. Olan ocuunun, ok uslu, dav
ranp bymesini bilirse, byyecek olan bir ufak hakk vardr
yalnzca. te yandan, kk kz ocuu da, idi edilmenin tra
jik ve yararl durumunu yaayp yklenerek annesinin sahip ol
duu ayn hakka sahip olmamay kabullenir; demek ki, kadn ol
duu halde ve kadn olmasndan tr annesinde o (phallus) ol
mad iin babasnn sahip olduu ayn hakka (phallus) sahip
olmadn ve ayn zamanda annesinin sahip olduu hakka da sa
hip olmadm, yani henz annesi gibi bir kadm olmadm kat
merli olarak kabullenir. Ama buna karlk ufak hakkn elde
eder. Yani kk kz hakkn ve Dzen Yasasn kabullenerek; ya
ni gerektiinde yasay saptrmak iin ok uslu davranmakszm ama
bu yasaya yine de boyun eerek bymesini bilirse, byk bir hak
kn kendisine tannaca vaadini alm [kazanm] olur.
ster mgelemselin ikili bylenme ura (1), ister simgesel
Dzenin (2) iine yerletirilmenin yaanan tannmas (Oidipus)
ura olsun, her iki durumda da, geiin btn diyalektii, en
123
derin znde, biimsel [formel'] yasalarn, yani biimsel kavra
mn dilbilimin verdii insansal Dzenin, Simgeselin mhryle
damgalanmtr.
Bylece, psikanaliz kuram, her bilimi, katksz bir soyut
kurgu [speklasyon] deil de bir bilim yapan eyi sunuyor bize;
yani nesnesinin biimsel znn tanmm, somut nesnelerine y
nelik herhangi bir pratik ve teknik uygulamann olanann ko
ulunu veriyor. Bylece, psikanaliz kuram, Politzer'in, bu bilim
den, somutun bilimi; gerek somut ruhbilim olmasn iste
yip (psikanalizin devrimci kapsamn Fransa'da ilk kavrayan Po-
liteer'dir), Mlind, Oidipus kompleksi, idi edilme kompleksi,
vs., gibi soyvManvalarnan dolay sitemlerde bulunurken bir r
neini verdii klasik idealist atklardan [antinomilerden] sy
rlabilir. Poitzer, psikanaliz, soyut ve metafizik bir ruhbilimde
yabanclam somut tan baka ey olmayan bu soyutlamalara
taklp kalrsa, nasl olur da, olmak istedii ve olabilecei somu
tun bilimi olduunu iddia edebilir? diyordu. Oysa gerekte, hibir
bilim soyutlamadan vazgeemez; hibir bilim, pratikinde (dik
kat edelim: bilimin kuramsal pratii deil, ama somut uygulan-
mnn pratiidir bu) bireysel dramlar dan yani tekil ve benzeri
olmayan eitlenmelerden baka eyle uramasa bile vazge
mez soyutlamadan. Lacan'n Freud'dan geerek dnd (La
can, bilimselliimizin; var olabilecek biricik bilimselliin biimini
kazandrd Freud'un kavramlarndan baka ey dnmez) psik
analiz soyutlamalar, nesnelerinin kavramlar olarak kendile
rinde soyutlanmalarnn zorunluunun belirtisini, lsn ve
temelini tadklar; yani somuta olan ilikilerinin (oranlarnn)
lsn ve dolaysyla yaygn olarak psikanaliz pratii (tedavi)
diye adlandrlan uygulanmlarmm somutuna olan z ilikilerinin
(oranlarnn) lsn tadklar lde nesnelerinin halis bilim
sel kavramlardrlar.
Demek ki Oidipus evresi, yalnzca bilinten ve szden (ko
numadan) yoksun gizli bir anlam tamaz; bu evre, anlam
ters tepkilendirilerek yeniden yaplatrlabilen ya da alabi-
len ve gemiin derinliklerine gml olan bir yap deildir;
Oidipus [kompleksi], insanla, istemeden ve zorla her aday
olana, Kltr Yasas tarafndan zorla kabul ettirilen dramatik
yapdr, tiyatro mekanizmasdr'. Eiine ulap kendisini ya
ayan ve daha sonra canl kalabilen her birey iin, zerinde
varolutuu somut eitlenmelerin yalnzca olabilirliini deil,
zorunluluunu da kendinde ieren [tayan] bir yapdr. Bu so
mut eitlemelerde varoluan bir yapdr. Psikanaliz, uygulam-
mmda, pratii diye adlandrlan eyde (tedavide), bu eitlen-
124
melerin somut etkileri
10
zerinde alr; yani Oidipus geii
nin daha nceden varoluundaki, u ya da bu birey tarafndan
yaklalmdaki, andaki, ksmen skalamndaki ya da syrl-
nndaki zgl ve mutlak olarak tekil basallm [dmselliin]
kipliini ele alr. Bu eitlenmeler, deimez Oidipus yapsndan
kalklarak zce dnlebilir ve belirlenebilirler; bunun nedeni,
szn ettiimiz bu geiin tmnn, ilk balanglardaki
bylenmeden bu yana, en normal biimlerinde olduu gibi
en ar sapn biimlerinde de, Simgeselin Yasas altnda,
Simgesele ulamann en son biimi olan bu yapnn Yasas ta
rafndan damgalanm olmasdr. Bu ksa irdelemelerin, bir zet
ve ema olarak grnmekle kalmayp yle de olduklarn; DU
yazda sz edilen ve ileri srlen birok kavramn, hakl
karlmak ve temellendirilmek iin enine boyuna gelitirilmesi
gerektiini biliyorum. Bu kavramlar, temelleri ve onlara daya-
naklk eden kavramlar bei ile olan ilikileri [oranlar] ba
kmndan aydnlatlp aklansalar; Freud'un zmlemeleri
nin kesin ve ak anlamyla iliki haline getirilseler bile, sorun
lar ortaya koymaktan geri kalmazlar ve bunlar yalnzca kav
ramsal oluturmalarn, tanmlarn ve aydnlatmalarn sorunlar
deil, irdelediimiz kuramsallatrma abasnn gelimesin
den zorunlu olarak domu gerek yeni sorunlardr. rne
in, bilindmm varomaklmm ve kavranabilirliinin mut
lak nkoulu olan Dilin biimsel yaps ile, akrabaln somut
yaplar ve nihayet akrabalk yaplarnda ierilmi zgl ilev
lerin yaand [algland] ideolojik somut oluumlar (baba
lk, analk, ocukluk), arasndaki iliki, tutarl ve mantksal ola
rak nasl dnlebilir? Bu sonuncu yaplarn (akrabalk, ideo
loji) , tarihsel eitlenmelerinin, Freud'un bir bana ele ald
[yaltt] rneklerin u ya da bu yann, elle tutulur biimde
deiiklie uratabilecei dnlebilir mi? Bir baka soru da
ha: Aklsalh iinde dnlen Freud'un buluu, nesnesinin ve
bulunduu yerin tanmlanmasyla, kendisini ayrt ettii bilgi
dallarnda (ruhbilim, ruhbimseltoplumbiiim ve toplumbilim
gibi) yanklar [etkiler] uyandrabilir ve bu bilimlerin nesneleri
nin stats (ki bu kimi zaman sorunsal bir statdr) konusunda
sorular ortaya atlmasna yol aabilir mi? Birok soru arasndan
sonuncu olarak unu seelim: Psikanaliz kuram ile, l'inci olarak
bu kuramn ortaya knn tarihsel koullar ve 2'nci olarak da,
uygulammnn toplumsal koullan arasnda bulunan ilikiler ne
lerdir?
l'inci olarak: Psikanaliz kuramnn hem kurucusu, hem de
bir numaral Psikanaliz uygulaycs, Psikanalizden gemi kii,
125
babalarn babas olarak, kendisine dayandklarn syleyen Psik
analiz uygulamaclarnn uzun soy zincirinin balatcs nitelik
lerini tayabilen Freud kimdi? 2'nci olarak; Hev Freudu ku
ram ve Freud'a dayanan didaktik gelenei dnyann en doal
eyiymi gibi benimseyiveren, hem de mesleklerini icra ettikleri
ekonomik ve toplumsal koullar (tp meslek kuruluuna lon
casna sk skya bal derneklerinin toplumsal statsn)
kabulleniveren psikanalizciler kimlerdir? Psikanalizin yaplma
snn (icra edilmesinin) tarihsel kkenleri ve ekonomik-toplum-
sal koullar, psikanaliz kuram ve teknii zerinde ne lde
yanklanmakta ve etkili olmaktadr? Gereklerin ok ak bir
biimde ortaya koyduklarna gre, Psikanalizcilerin bu sorun
lar konusundaki kuramsal susular, psikanaliz dnyasnda bu
sorunlara ynelmi bastrma; ierikleri bakmndan hem psika
naliz kuramn hem de tekniini zellikle ne lde etkilemek
tedir? ncesizsonrasz psikanalizin sonu sorusu, baka neden
lerin yan sra, bu bastrma ile; yani, psikanalizin epistemolojik
tarihinden ve psikanaliz dnyasnn toplumsal ve (ideolojik) ta
rihinden kaynaklanan bu sorunlarn dnlmemi-olmakl'
ndan kaynaklanmamakta mdr?
u anda bir yn aratrma alan oluturan bir yn ger
ekten zlmemi sorun var ortada. Yakn bir gelecekte, baz
kavramlarn, bu snavdan, dnme urayarak kacaklarn
syleyebiliriz.
Derine inersek, bu snavn, Freud'un, kendi alannda; in
sanolu nun, insan znesinin belli bir geleneksel, hukuksal,
ahlaksal, felsefi, yani szn ksas ideolojik imgesini tbi tuttu
u snav olduunu grrz. Freud, buluunun eletiriyle kar
lanmasn, Copernicus'un gerekletirdii devrimle bouna kar
latrmam t kimi zaman. Copernicus'tan beri, yeryuvarla-
nn, evrenin merkezi olmadm biliyoruz. Marx'tan beri, insan
znesinin, ekonomik, siyasal ya da felsefi ben'in, tarihin mer
kezi olmadn biliyoruz. Hatta, Aydnlanma Felsefesi'ne ve He-
gel'e kar, tarihin bir merkezi olmadn; ama tarihin yal
nzca ideolojik yanl-biliten baka hibir eyden kaynaklan
mayan zorunlu merkezden yoksun bir yap olduunu da bili
yoruz. Freud ise bize, gerek znenin, tekil znde bireyin; ben
de, bilinte ya da varoluta (ister kendisiiinin, ister z be
denin ya da ister davransn varoluu olsun) merkezini bulan
bir ego biimine brnm olmadn; insan znesinin, ben
in imgelemsel yanlbiliinden, yani, iinde kendisini tand
ideolojik oluumlardan baka bir eyden kaynaklanmayan mer-
kezden yoksun bir yap tarafndan merkezsizletirdiini ve ku-
126
rulduunu aklyor ve gsteriyor.
Bylece, ideoloji zerinde yaplacak her aratrmay temel
den ilgilendiren eyi, yani yanltbiin (tanmaysn) yapsn'm
daha iyi biimde kavramamz belki de bir gn salayacak olan
yollardan biri nmzde alm bulunuyor kukusuz.
(1) Gerekleri, yalnzca biyolojiye, ruhbilime, toplumbilime indirgeyerek
tek yanl bir biimde aklamaya kalkan anlaylar sz konusu bu
rada. (.N.)
(2) Revue de l'Enseignement philosopiqe, Haziran - Temmuz .1963, Phi
losophie et Sciences Humaines, s. 7 ve 11, not 14: Marx, kuram
n, 'homo economicus' mitosunu bir yana atarak kurdu, Freud, kt-
127
ravitni, 'homo psychologies' mitosunu bir yana atarak kurdu. La
can, Freud'un zgrletirici kopuunu grd ve kavrad. Onu harfi
harfine alarak ve hem aralk hem de dn vermeden z varglarna
ulamas konusunda zorlayarak tam anlamyla kavrad. Herkes gibi,
Lacan da ayrntlarda, hatta felsefi kerterizlerinde yanlabilir: ama
esas borluyuz ona. ,
(3) En tehlikeli giriimler, felsefe (ki btn psikanalizi, tedavinin ikili
deneyimine hemencecik indirger ve orada, fenomenolojik znellik-
lerarasnn, tasar.varoluun, ve daha genel olarak kiilikiliin te
malarn dorulayacak eyler bulur); bana i amyormu gibi
grnen psikanaliz kategorilerinden ounu bir znenin znitelik-
lerl gibi grerek kendine katan ruhbilim ve nihayet ruhbilimin yar.
dmna koarak, znenin bir stbenle ona tekabl eden katego-
rileri edinebilmesi iin Hiletirmesi yeterli olan nesnel ierii, yan
gereklik ilkesi iin gerekli olan nesnel ierii (toplumsal ve aile
sel buyruklar) veren sosyoloji tarafndan yaplmtr. Bylece, ruh-
bilime ya da toplumbilime boyun een psikanaliz, ounlukla, he
yecanlar ya da duygunluk bakmndan evreye yeniden uymay
salayan bir teknik; bantm ilevsin bir yeniden eitimden ge
irilmesi durumuna dmtr ve btn bunlarn, psikanalizin ger
ek nesnesiyle hibir ilgisi yoktur; ama btn bunlar, ada dn
yada, gl ve stelik tam anlamyla ynlendirilmi bir talebe cevap
vermektedir. Psikanaliz, ite bu yola saptrlarak kltrde, yani mo
dern ideolojide gnlk bir tketim meta haline getirilmitir.
(4) Yapmack ve ssl bir slupla yazan nl spanyol airi (XVI. yz
yl). (.N.)
(5) Bunlar, Freud'un n kazandrd Almanca iki deyimdir. Freud'un
gzlemledii bir kk ocuk, annesini temsil eden herhangi bir
nesneyle oynarken bu deyimlerle (geldi!, gitti!) onun ortaya
kn ve gzden kayboluunu berkitiyordu. Nesne bir makarayd.
(6) Biimsel olarak: nk ilk biimini ve ilk sunuluunu Dilin sala
d Kltr Yasas, dden daha fazla bir eydir; bu Yasann ierii
gerek akrabalk yaplan ve belirli ideolojik oluumlardr ve bu ya
plara bal kimseler ilevlerini yine bu yaplar iinde yerine getirir
ler. Bal ailesinin babaerkil ve dttanevlenmeli (akrabalk yaps)
olduunu bilmek yetmez; kankocal, babal, annelii, ocukluu
yneten ideolojik oluumlar da aydnlatmak; bugnk dnyamzda,
tkankoca olmak, baba olmak, anne olmak, ocuk olmak* ne
dir? sorularna cevap getirmek gerekir. Bu zgl ideolojik oluumlar
zerinde daha birok aratrma yaplmas gerekir. Tarihsel madde
cilie den bir itir bu.
(7) Belli bir nro-biyoloji ve belli bir ruhbilim, Freud'da, bir aamalar
kuram bularak ok memnun oldu ve bunu, hi duraksamadan do
rudan doruya ve tketici biimde nro-biyolojik ya da biyo-nro-
ruhbilimsel bir aamasal olgunlama kurama haline getirdi ve bu
nu da, nro-biyolojik olgunlamaya, mekanik bir biimde bir s ro
l ykleyerek ve Freudu ^aamalarn da onun dpedz fenomen
leri olarak ele alp gerekletirdi. Bu perspektif, eski mekanist
128
-paralelizmin bir tekrarndan baka ey deildi. zellikle, Wallon'un
izleyicilerine yneltilmiti bu; nk Wallon'un kendisi, Freud'un
hi farkna varmamt.
(8) Bu biimsel koulun karsna, Freud'un, bilindnn tierimni d
nrken kulland kavramlarn (libido, iteper, istek) biyolojik
grn karlacak olursa, ayn biimsel koulun kuramsal nemini
ve kapsaycln kavrayamama ve bu konuda yanlma tehlikesi do
ar. rnek olarak Freud'un rya, zdek-gerekletirimidin (Wnsc
herfllung) szn verelim. Lacan da, bu anlamda, insan, bilin-
d isteinin Diline yeniden yneltmeyi ister. Ne var ki, biyolojik
gibi grnen bu kavramlar, gerek anlamlarm bu biimsel kouldan
alrlar; bu anlam, ancak bu koul sayesinde, verilebilir (atfedilebilir)
ve dnlebilir; bir tedavi teknii belirlenebilir ve uygulanabilir.
Bilindnn temel kategorisi olan istek, kendi zgll iinde,
ancak insan znesinin bindmn syleminin tekil [benzersizi an
lam olarak kavranabilir. Bu anlam ise, bilindnn sylemini olu.
turan imleyici zincirin oynunda [ileyiinde, deviniminde] ve oy-
nuylan ortaya kar. Bylece istek, insansal oluu [gelimeyi] y
neten yapyla damgalanmhr. Byle olmas bakmndan istek, biyo
lojik z tayan organik gereksinimden kke ayrlr. Organik ge
reksinim ile bilind istek arasnda, z sreklilii yoktur; nitekim,
insanolunun biyolojik varl (yaam) ile tarihsel varl arasnda
da z sreklilii yoktur, istek, ok yanl varlnda (var olamay
nda diyor Lacan), ona damgasn vuran ve onu arelerinde ol
duu gibi hayal krklklarnda da yersiz yurtsuzlua, bastrmann
varoluuna [yaamna] mecbur eden Denin yaps tarafndan be
lirlenmitir. Organik gereksinimden hareket ederek istein zgl
gerekliine ulalmad gibi; biyolojik varlktan [yaamdan] kah
karak ta tarihsel varln zgl varlna ulalamaz. Bunun tersine,
tarihsel varln, bir katksz biyolojik varlktan ayrt ederek insa
nn tarihsel varlnn zglln (bunun iinde insann gereksi-
nimlerm ve demografik olaylar gibi katksz biyolojik belirlenimler
de vardr) tanmlamamz nasl tarihin kategorileri olanakl klyor
sa; ayn biimde, istein gerek anlamn kavrayp belirlememizi de,
onu tayan (bu tpk, biyolojik varln tarihsel varl tamas,
ona temellik etmesi gibidir), ama ne kuran ne de 'belirleyen biyolo
jik gerekliklerden ayrt ederek bilindnn temel kategorileri ola.
nakli klar.
(9) Freud'u (ein anderes Schauspiel... Schauplatz) yineleyen Lacan'n
kulland deyim (machine} [dilimizde .mekanizma*nn daha uy
gun dtn dndk]. Dramsdan sz eden Politzer'den, Uy at.
rodan, sahneden, sahneye koymadan, sahne aralarndan, tiyatro t
rnden, sahneye koyandan, vs., sz eden Freud ve Lacan arasnda
kendisini tiyatro sanan seyirci ile tiyatro arasndaki kadar mesafe
vardr.
(10) Etki terimi, klasik bir nedensellik kuram balamnda anlalrsa
[dnlrse], bu terimle nedenin etkideki (sonutaki) somut var
l [bulunuu] kavranm [dnlm] olur (bkz. Spinoza).
129
JACQUES LACAN: BR OZAN - FLOZOF -
PSKYATRN SORUNLARI
ONAY SZER
S. Ovadya ve Y. ifti ile Lacan
okumalarmzn ansna
ok yalna indirgeyerek, Freud'un psikanaliz retisinin
zgn bir yorumcusu diye tantabileceimiz, ama bu tantma
nn getirebilecei birtakm sorularla (Freud'un psikanaliz
retisini yorumlamak ne demektir?, Freud'u zgn olarak yo
rumlamak ne anlama gelir? vb.) yine kendisine dnmek zorun
da kalacamz Jacques Lacan, 9 Eyll 1981'de Paris'te ld. Bu
lmle birlikte ada Fransz dnce tarihinin nemli bir say
fas kapanm oluyor. Nerede bu nem? Bu nemin, somut ola
rak grlebilen (ama kukusuz yine de tartmaya ak kalan)
bir ynyle, Lacan'm Freud yorumunda ortaya ktn, br
ynyle ise eitli bilim dallar (dilbilim, yaznbilim, halkbilim,
insanbilim vb.) ve felsefe iin uyar ve arlar getiren, ierik
ve kapsam henz tam anlalmam bir dnce karmaasyla
belirlendiini syleyebilirim. Bu iki nokta zerinde srasyla ayr
ayr duracam. Ancak bu durmam hemen belirteyim ki
bir deinmenin snrlarm aamayacak: gnmzde Lacan'a an
cak deinebiliyor da ondan. Bu noktay Lacan'm dncesinin
dallar aras ilikilerini ele alrken daha iyi aklayabileceimi sa
nyorum. imdi ilkin Lacan'm psikanaliz katksnn ne olduu
nu ksaca grelim.
Lacan kendi iddiasna ve kabul edilene gre Freud'un
psikanaliz retisini ilk kez tutarl bir kuram dzeyine karma
iini baarmtr. Bunun iin de, Freud'la ilgili o gne dein
basknlk ve yaygnln koruyan belli bir yorumu geri evirmi,
kendi yorumunu ise tek (ve zgn) bir merkez evresinde kur-
130
mutur. Lacan'n geri evirdii yorum, Freud'un Amerikallarca
(zellikle Karen Homey, Erich Fromm ve Sullivan) gerekleti
rilen yorumudur. Laan'm kendi yorumu ise ada dilbiliminin
nda, Freud'un retisinde dil in ve dilsel yapnm oynad
rol zerinde merkezlemektedir. imdi bu noktalar ve onlarn ge
litirilmesinden doan, yanklar da bugne dein sren sonu
lar Jacques Laan'm dnce yaam ve savamnn izinde can
l olarak grelim.
Lacan 13 Nisan 1901'de Paris'te dodu. Tp ve psikiyatri
okudu. Asl dorultusunun yannda, 1933 ylnda, Sartre, Nizan,
Asturias ve Queneau'nun da yazlarn yaynladklar bir yazn
dergisinde iir yaynladn gryoruz
1
. 1932'de verdii psiki
yatri tezinin bal yle: Kiilikle likileri inde Paranoyak
Psikoz. Bu almasnda Lacan'n geleneksel psikiyatriyi ince
lerken kuramsal i bir zorunlulukla Freud'un zmleme reti
sine vard gzlemlenebiliyor! Ama Lacan'n psikanaliz dnya
sna girdii ilk yazs 19.36'da ilk uluslararas psikanaliz kongre
sine sunduu bildiri oluyor: bu bildirinin gelitirilmi bir biimi
olan 'Ben' levinin Oluturucusu Olarak Ayna Aamas 1949
da Zrich'de toplanan XVI. Uluslararas Psikanaliz Kongresi'nde
okunuyor. Kendisine ilk nn salayan bu yazda Lacan, ay
nann karsnda kendi grntsn sevinli mimiklerle selam
layan ve bu imgenin kendisi iin nemini dlatracak eitli
davranlara girien alt aylk ocuun durumunu k noktas
olarak almaktadr: Burada ayna aamasn psikanalizin ona ver
dii tam anlamda bir zdeleme (identification) olarak anla
mak' yeter: yani bir imgeyi stne ald zaman zneden mey
dana gelen dnm...
2
. Bu aamayla birlikte ocuk, dilin ken
disine salayaca her trl bildirime ve bakalaryla ilikiden
nce, bakas olarak kavrad bir imge ile belirlenir: temel bir
zdeleme dir bu
3
. ocuun ilk ideali aynadaki souk bir im
gedir, artk yalnzca bu Gestalt'a. erimeye alacaktr O. Daha
bu ilk yaklamda Lacan'n sonraki yapsalclnn ekirdeini
bulmak olanakldr: Nasl Saussure'e gre imleyen (Signi
fiant) dilsel dizgenin asl deer tayc esi ise, burada da
imge, tpk imleyen gibi belirleyici bir rol oynamaktadr. O
(Lacan) unu gsterecektir: insan imleyen dzeninin efendisi
deildir, fakat daha ok bu dzendir onun insan olarak kurulu
unu salayan; insan gzden kard ve kendini btnyle
aan bir dnyada merkezden kaydrlmaktadr srekli...
4
. By
lece Lacan'n kuramsal tavrnn kesinlik ve keskinlik kazand
1950'li yllara geliyoruz. 1951'de Lacan Paris, Psikanaliz Der
nei ni (la Socit psychanalitique de Paris) ayor, bundan
131
ama zmleyicilerin yetiimi sorununa el atmak. 1953 yaznda
Roma'da sonradan Roma Konumas diye anlan konferansn
sunuyor ve ayn yldan balayarak, Paris'te ilkin Saint-Anne
hastanesinde, sonra l'cole normale suprieure de ve daha da
sonra Hukuk Fakltesi'nde nl seminerlerini srdryor. 1975'
ten bu yana yazl metinlere dntrlerek cild cild yaymla
nan bu seminer konumalarn renciler yannda, bugn psika
naliz alannda balca birer ad olmu kiiler, eitli uzmanlk ve
bilim dallarndan merakl ve ilgililer izliyor ve zamanla her se
miner bir olay haline geliyor. Yukarda ksaca deindiim gibi,
Lacan'm eitli yazlarnda ve seminerlerinde dile gelen tutum
ilkin Freud retisinin belli bir yorumunun eletirisini iermek
tedir. Freud'un lmnden sonra, (kendi zgn dorultularn
gelitiren Jung, Adler, Reich gibilerini saymazsak) bu retiye
Amerikallarca sahip klm ve hatta Avrupadaki yaygnl da
onlarca salanmt. Bunlarn getirdii yorumun tm psikanaliz
retisini davran bir bak asna yerletirdii sylenebilir.
Buna gre ruhsal saaltmada ba ben in, ego nun glendi
rilmesi ekmektedir, hastann psikanaliz sreci srasnda da ye
nilerini gelitirdii savunma sreleri zmlenmeli ve ortadan
kaldrlmaldr. Ama hastann evre koullarna uy durulmas
dr, buradaki pragmatik baarsdr. Bu gr karsnda, Lacan,
ilkin zellikle hastann savunmalarna kar giriilen savamn
nasl balca dil iinde gerekletiine, burada baat, belirleyici
olann hastayla zmleyicinin konumas olduuna dikkatinizi
ekmektedir. Ona gre Egoya gvenilemez, nk zm-
lemeciyle hastann konumasnn aka gsterdii gibi
Ego yabanclamann, frustration un kaynadr, ocuun
aynada izledii ve kendisi sand bo bir hayldir. yleyse ku
ramsal k noktas olarak Egonun yerine en baa Freud'un
7d olarak adlandrd eyi koymaldr ki klg ve saaltma
alannda onun ngrd ey, yani bilinsizin karanlklarnn
aydnlatlmas gereklesin: Id'in bulunmu olduu yerde, ben
olmaldr (Wo es oar, soll ich werden-). Freud'un eitli ba
k alarna gre iledii ben (Ich, Ego) kavram temelde
insann birbiriyle elien deneyleriyle hesaplamasnda bir ara
c durumundayd: bir yandan gereklikle iliki iindeydi, orga
nizmann gereklie uymasn salyordu, br yandan drtleri,
Id'in libiosunu denetliyordu, bu drtler de st-ben tarafn
dan yasakland lde st-ben le de ilikide bulunuyordu
5
.
Lacan'a gre, en bata unu belirtmek gerekir: insan deneyinin
iinde dilsel imleyen (signifiant) vardr, deney imleyenle
balar. Bylece deneyin eliik ilikileri, imleyen lerin, daha
132
doru olarak imleyen lerin iinde yer ald imleyenler a
mn, dilsel dizgenin ilikilerine dnr. Bu an btn zne
den baka birey deildir. yleyse idsin bulunduu yerde de
zne vardr: Burada, dlerin alannda, kendi evindesin'.
mleyenlerin ilikilerinin insan deneyinin her noktasnda kar
mza ktn kabul ettiimiz anda, zne kavrammz dleri
mizin, drtlerimizin dnyasn da iine alr. eliki imleyenle
rin ann (tm insan konumasnn, simgelerin oluturduu
am) delinip yrtlmas, psikanalitik saaltma ise bu am ona
rlmas demektir. Bu trl ego'nun glendirilmesinden fer
sah fersah uzak olan bir saaltma kavram, Lacan'a gre,
Freud'un retisine asl uygun olandr. nk, yine Lacan'm
gsterdiine gre, nevrozlarn temelini oluturan kopukluk ya
da eliki bilinle bilinsizin arasnda deildir, ama bilinsizin
kendi iindedir (bu nokta drtlerin, id'in alannda da zne
nin varolmasnn doal bir sonucu oluyor)'. Bylece, Lacan'm
Freud yorumunun mantk ekonomisi ynnden iki ana ilke
de toplandn syleyebiliriz: nsan deneyinin ulat her yerde
imleyenlerin ilikilerinin bulunmas (bilinsizin bir dil gibi ya
plam olmas), nevroz atmasnn bilinsizin kendi iindeki
bir atma olarak, bu ilk ve n aamada, adeta kendi canevi
nde yakalanmas. Bu yorum tarz rtk bir biimde de olsa Fre-
ud'da bulunmaktadr: Freud'un eitli yaptlarnda, ama ku
kusuz en bata D Yorumu (Die Traumdeutung, 1900) adl ya
ptnda dile, simgelere verdii nem bu adan ilgin ve anlam
ldr. Sonu udur: Saussure'un bize tantt, dilin bir dizge ola
rak btnsellii, dil iindeki her enin ancak dilsel dizge iin
de kendi deer ine kavumas, dil zerine eilen bakmzn,
her trl sezgi, anlam ve tarih kaygsn bir yana brakarak
imleyen / imlenen ilikisinin karlklnm gsterdii you
izlemesindeki gereklilik, btn bunlar Lacan'da kuramsal ola
rak geniletilerek yeniden deerlendirilmektedir: dil dizgesi bi
linaltn da iine almtr artk, imbilim yalnzca toplumun
deil, bireyin bilinaltnn da yapsalln incelemektedir.
Buraya kadar, Lacan'm psikanaliz kuramyla ilgili olarak
yaptm, kukusuz kaba bir zettir. Bu kuram'm, kurucusunun
yaamyla birlikte yaad servenin devam da yle: 1964'te
Paris Psikanaliz Dernei iindeki bir blnme sonucu Freud-
u Okul (l'Ecole Freudienne) kuruluyor. Bu okul da 1980'de
kapanyor ve Lacan lmne dein eitli eletiri ve gr ay
rlklar nnde savamn srdryor. Dergilere, gazetelere yan
syan ve Lacan'm gr ve kiiliinin gncel olarak ypranma-
syla sonulanan bu ayrlklar burada ayrntlaryla tantmak
133
olanaksz. Dikkatimizi, gncel alan brakarak, Lacan'n dn
cesinin kuramsal arka planna ve felsefesinin geleceine evi
relim.
Yazmn banda Lacan'n kuramnn dallar aras ilikile-
risnden sz etmitim. Bu ilikiler, kukusuz, psikanalize getirdik
lerinden ancak soyut bir biimde ayrlabilir; hatta belirtmek ge
rekir ki, Lacan'n psikanaliz kuram asl bu ilikilerin tann
mas ve tanmlanmasyla gerek anlamda aydnlatlabilir. An
cak tam da bu noktada hatr saylr glklerle karlamakta
yz. Lacan' kendi dillerine evirmeyi baaran Amerikallar, onu
karanlk, anlalmaz bulmaktan geri kalmamlardr. l
mnden aa yukar bir yl nce, Lacan zerine Die Zeit'a
bir yaz yaymlayan gen Alman yazar Bodo Kirchhoff yle
diyor: Lacan'n almasn sergilemek olanakszdr, bu konu
da ancak ima ve iaretle bulunulabilir". Buradaki olanakszlk
nerelerde kaynaklanyor? lkin Lacan tek tek hastalk olaylarn
inceleyen bir hekim yazar, kitaplarnn balklar genel olarak
pek az ey anlatyor: bunlar da imleyen gibi; anlamak iin,
iinde yer ald a tanmak gerek. Ayrca Ecrits dndaki
tm yaptlar, seminer almalarnn yazya geirilmesinden olu
uyor: Yani Lacan szl bir dnr. Onu anlamak iin dinle
mek gerekirdi, diyenler var. Konumac ve yazar olarak Lacan,
Franszcayla, okanlaml szcklerle srekli oynuyor, tpk bir
ozan gibi. Ama ozandan ayr olarak bu oynamalarla estetik etki
den ok ve ncelikle kavramlar derinletirmeye almas, ay
krlk lan anlamn kuruluuna ait grmesi ii bsbtn g
letiriyor. Aslna baklrsa, Lacan'n dilbilimden, yazmbilimden,
halkbilimden, insanbilimden ne aldn ve onlara ne verdiim
saptama, ondan sonra, bu saptamann nda psikanaliz re
tisini yorumlama ve gelitirmede nerelere vardn gstermek
gerekir. Freud'un kendi dneminin bilimleriyle olan ilikisi ze
rinde durulmutur; Lacan'n da bilimlerle ilikisi aydnlatlma
ldr. Bu tr almalar (rnein, Lacan'n Saussure ve Jakob-
son'la ilikisinin bilinenden daha ak olarak ve derinliine ini
lerek gsterilmesi) bildirdiim zel glkleri ortadan kaldr
mayacaktr, ama hi deilse Lacan'a Fransz yazarlarnn, r
nein Jean-Luc Nancy ve Philippe Lacoue-Labarthe'm imdiye
dein yaptklarnn tersine daha zmleyici bir tutumla yak
lamann yararl sonularn ortaya koyacaktr. Bu da ilerde
varlmas istenebilecek kapsayc bir bireim yolunda ileri bir
aamadr.
Byle bir alma iin Lacan'n felsefeyle ilikisi ynnden
kk bir taslak nerisinde bulunmay deneyeceim. lm ze-
134
rine Le Monde da kan ilk yazlardan birini yazan Christian
Deiacampagne yle diyor: ... Lacan'm dnceleri, belki de,
geleneksel anlamyla felsefede en ok izler brakt.' Lacan bir
filozof muydu? Bir anlamda, evet. Yalnz yle bir filozof ki,
felsefe iin ilk artc ilemleri, hem de kesinlikle tanmlana
bilen ilemleri yaptktan sonra bunlardan bildiimiz anlamda
fenomenolojik, ontolojik sonular karacana tm bir psikana
liz ve insan bilim kuramnn ormanna dalan, tek tek aalarna
gre bu orman irdelemeye balayan bir filozof. Felsefeyle ura
yorsanz unu sormak zorunda kalyorsunuz: felsefe atmosfe
rine ktan sonra, bu dal neden? Felsefe iin o denli verimli
olabilecek yeni rnler niin derlenmeden braklyor? Acaba
henz Platon'un btnlememi olduu bir Sokrates de byle
miydi? Szn ettiim ilemlerin balca ikisi Descartes ve He
gel felsefeleri zerindedir. Lacan Descartes'i bir karabasan gibi
okuyalm! diyor. Yukarda Lacan'm Freud'un izinde zne kav
ramn bilinaltn da iine alacak biimde genilettiine dein
mitim: bu genilemenin nemli bir sonucu znenin kendi ken
disine cogito gibi salt bir sezi-dnle eriememesidir. Ara
ya, Ayna Aamas nda gsterildii gibi insan vcudunun im
gesi, ama ayn zamanda dilsel imleyen 1er girmektedir. Cogito-
ya vcut imgesinin ve dilsel imin maddesel varl karmak
tadr. Lacan Descartes'm Cogito kavramn eletirirken onun
yeni bir geniletici tanmm yapm, ama bu tanm felsefe y
nnden gelitirmeden brakmtr. Benzer bir nokta HegePle ili
kisinde de ortaya kmaktadr. Hegel'in Tin'in Fenomenolojisi
yaptnn nl Kendinin Bilincinin Bamszl ve Bamll;
Efendilik ve Klelik baln tayan blm Marx'tan sonra
ikinci kez Lacan'ca ok d
o
-
s
bir adan -apsalc bir dil fel
sefesi asndan vorumlanm ve yine orada braklmtr. Bence
bu tr brakmalarn Lacan'da aklanabilir bir nedeni vardr:
Lacan'm btn amac psikanaliz (ve dolaysyla insanbilim) ala
nnda kuramla eylemin birliini gzetmek ve yaratmak olmu
tur. Logos, onda, ortaya kt anda bilgi anlamndan dil
anlamna gemekte ya da dnmektedir: dile, yani Lacan'm
psikanalizin belkemii olarak grd, diyaloga, yeni, saaltc
bir diaektike. Bu byk eylem kuramnn yeniden kuramla-
trlmas, yani rnein Lacan'm Descartes ve Hegel'den (ama
ayn zamanda bir Kant, bir Husserl ve Heidegger'den) ayrld
noktalarla birlikte onlarn dncesini nasl baka bir dnce
evrenine doru gelitirmi olduunun gsterilmesi, kukusuz
Lacan dmn zmeye nemli bir katk olacaktr.
Ama biz, daha zlmeden, bu dm bir kez daha elimize
135
alalm. Lacan'm bizim kltr evremize kadar ulaan ekimi,
albenisi nereden ileri gelmektedir? Bunu yalnzca bir Paris mo
dasna balamak yanltr. Yzylmzn bandan beri Freud'
un retisinin yeni kuaklarn dncelerini nasl etkilemi ol
duunu, bu etkinin ok eitli alanlarla (bilim, sanat-yazm, fel
sefe) yayldn gz nnde bulunduralm. Freud, tp ve psiki
yatri mesleinden olmayanlarca da okunmutur, klinik kayd
olmayan hastalarca da, diyelim. Bu geni almlayc kitlesine
Freud'dan sonra ne getirmitir Lacan? Psikanaliz dille diya
logla yaplyordu, ama zmleyicinin de bu dil olaynn iinde
bulunduu unutuluyordu; hastayla konuan hekim kendi ko
numasn bir yolunu bulup soyutluyordu.. Lacan belki de ilk
kez bilinle bilinsizi zde bir dilsel imler dizgesinin iinde,
onun ana dm olarak grd lde, hastayla hekimin
konumasn da dizgesel bir btn olarak ele alm bylece ilk
kez Freud'un dili kuramsal bir sorun olarak karmza k
mtr. Lacan'm bize armaan ettii dm, onun kendi ellerin
de kendisi iin de bir dmdr ve bu dm dilin yaznn, ko
numann, diyalogun, textin halkalarndan olumakta, bura
da psikanalizin diliyle dilin psikanalizi birbirine kavumaktadr.
Bu kavuma noktasnda bir de bakyoruz ki, daha nce tatmin
edilmemi istek ben, libido, bask, ((transfer vb. balk
lar altnda grdmz ve bizden ayr fiziksel varlklar oldu
unu dndmz her ey bir soru ile yantnn karlkl ve
sonsuz ekiminde ierilmektedir, soru yantn araya dursun, ya
nt da soruyu beklemektedir. nl bir seminerinde, Poe'nun a
lnm Mektup yks zerine olan seminerinde Lacan bir
mektup varaca yere daima varr, diyor
10
. Niin varr? n
k, yine Lacan'm ok yinelenmi bir formlyle, bilinsiz bir
dil gibi yaplamtr. Psikanalizin zmledii isteksin, li
bido nun gerek eyleminin dil de olduunun, baskya alnm
istein kendisiyle ilikisini koptuu noktada dil de sa
ladn ve srdrdn gstermesi psikanalizi bir eit mito
loji ve metafizike dnmekten kurtarmakta ve kavramlara yeni
bir dayankllk getirmektedir. Lacan'm ekimi karanlkla ay
dnl srekli birbiriyle iftletirmesindedir, ama dil zerine
eilirsek, belki de onun bu iftlemeden baka birey olmad
n, her saptadmz ak ve ilk anlamna belirli olmayan baka
bir anlamsn elik ettiini biz kendimiz grebileceiz. Bunun
iin her yant yeni bir soru izlemektedir. Lacan'm gerekten bir
albenisi varsa, bu albeni kendi kuramsal-olmayan, gnlk
dilimizle (yantlar) psikanalizin kuramsal-bilimsel dilini (so
rular) edeer klarak, birlikte ve ayn zgrle kavuturma-
136
smdadr. Lacan'm rencilerinden Shoshana Felman'n filozof
j . L. Austin iin sylediini Lacan'm tm abalar iin de yine
leyebiliriz:
... Hereyden nce kuram iin duyulan istei iletmek iste
yen bir istek kuramnn baars ya da eyleme konmas"
(1) J. Lacan: Hiatus rrationalis. Magazine Littraire, say: 121, ubat
1977, S. 11.
(2) J. Lacan: Ecrits I, Paris 1966, s. 90.
(3) Jean-Michel Palmier: Lacan, Paris 1972, s. 22.
(4) a. g. y., s. 20^21.
(5) J. Laplanche J.B. Pontalis: Das Vokabular der Psychoanalyse,
Frankfurt am Main 1975, s. 196.
(6) J. Lacan: Les quatre concepts fondamentaux de la psychanalyse.
Le sminaire Livre XL Paris 1973, s. 45.
(7) Marc Rouanet: Lacan et Freud. Magasine Littraire, say 121, ubat
1977, s. 12.
(8) Ich denke da, wo ich nicht bin. Die Zeit. s. 49, 28 Kasm 1980.
(9) L'avenir d'un phnomne. Le Monde: S. 11389, 11 Eyll 1981.
(10) J. Lacan: Ecrits I, Paris 1966, s. 53.
(11) ...la performance ou la mise en acte d'une thorie du dsir qui
cherche avant tout communiquer le dsir de la dorie*. Shoshana
Felman. Le Scandale du corps parlant. Paris 1980, s. 147.
137
LACAN ZERNE
SELHATTN HLV
1969'da kendisiyle yaplan bir konumada, kiilii ve yapt
konusunda byk br deiikliin gereklemekte olduunu; bir
oyun oynandn belirtiyor Lacan. yzn srekli olarak aa
vurmaya alt dilin, sylemin, imleyenin, kendi dncelerini
ele geirdiini; yaymaya, aktarmaya baladm sylyor. Ak
lanmak, belli kalplara oturtulmak, yaygnlatrlmak, Laean'm
pek istemedii eyler. Bundan tr, yaptlar zerinde yazlanlar
dan honut deil. zellikle niversitelerdeki demenden, niver
site sylememden, (Lacan'vri bir dil kullanmyla niversite
cavcavndan diyebiliriz) yakmyor. Eitsel kaygular zerinde
temellenen, yani aktaran ve iten deil de dtan)) retmeye
alan bu tr bir sylem, gerek bilgiye ve bilime deil, doksa-
ya, kanya, sanaya yakndr Lacan'a gre. Oysa gerek bilgi,
dilin imlerinin allagelmi kullanmnn yol at yanllar, ya
nltmalar ortaya koyan, onlarn i yzn aa vuran bilgidir.
Bu tutum, Lacan', kendi zel alannda, yani psikanalizde,
byk bir atlganlkla, dernekilike; psikanalizin, kurulu top
luma yararl bir teknik; bireyleri, bu toplumla uyumlu hale geti
ren ve onunla btnletiren bir tedavi uygulamas olarak kulla
nlmasna kar kmaya gtryor. Lacan, bunu, kimi zaman
skandalar yaratarak yapmaktan geri kalmamt.
Bir yazar ya da bilim adamn, yaznsal yaratnda ve bilim
sel aratrmasnda gdleyen (belirleyen)ve farknda olmad ey
isteinin (bilinaltnn) srekli,olarak arad yasaklanm nes
nedir (Laean'm nl nesne [a]s) ve imgelemsele girip yerlemi;
orada varln srdrm olan bu nesne, yazann ya da bilim ada
mnn bir toplumsal yer edinme, kendini ortaya koyup beenilme
arayna dnmtr, diyor Lacan. Bundan tr, kendini bir
salt doru olarak ileri srd anda, bilimden bile kukulan
yor; gvenmiyor ona. Ve her insan eyleminin, (en zgeci davran-
138
u bile) kke, bakas (teki) tarafndan beenilip benimsenme
(kabaca adam yerine konma, takdir edilme diyebiliriz) ; u
ya da bu biimde kendini beenme, kendine bir deer verme dile
inden kaynaklandn, dnyor.
Ksacas, allagelmie, kalplam dnce ve deerlere, yay
gn olana kar Lacan. Kltr-kart ya da kltr-dman dere
cesine varan bir non-conformisme bu. Louis Althuser, Freud
ve Lacan adl incelemesinin ngilizce evirisinin yaymlanmas do
laysyla 21 ubat 1989'da Ben Brewster'e gnderdii mektupta
yle der: zellikle, bu incelemede, Lacan'm kuram, sakngan
lkla davranlm olmasna ramen 'kltr-yanhs' anlamlar ta
yan terimlerle aklanmtr (oysa, Lacan'm kuram, iliklerine
kadar kltr-kart'dr). Baka bir deyile, insanolunun uygar
lk ve kltr iinde, bir yerde kazandn, bir baka yerde kay
bettiini ileri srer Lacan; ilerlemeye inanmaz. Politikann, ger
ek zerinde oynanan bir oyun olduunu ve bundan tr de
geree ilemediini; bir d grn olarak kaldn, bundan
tr ds kurulu dzemi, olan, deitirmektense, en iyi biim
de ynetmeyi semenin daha akllca bir ey olduunu d
nr.
Dilinin gz kamatrc etrefilliiyle, allmadk ve ok zel
bir terminoloji kullanmas ve hi kukusuz baz yeni gr a
lar ve aklamalar getirmesiyle dikkati eken Lacan'm, psikanaliz
ve felsefe alannda ortaya koyduu zgnlkten ok, yukarda zet
lemeye altmz kalplara kar kan, eletirici ve bir lde
ktmser dncelerinden ve ona uygun den davranma biim
lerinden tr byk yank yarattm ve n kazandn syle
yebiliriz. ada Fransz dncesi, her on ylda bir (kimi zaman
birok) ilgin ustalar karr. Birbirleriyle srekli olarak tar
tmalarna ramen bu ustalarn ortak yanlar, genellikle eletiri
ci ve non-conformiste olmalardr. rnein, burjuva dman
l ve zgrln kstlanmas na kar kma bakmndan
Sartre ve Lacan arasnda ortak bir nokta bulunmasna ramen,
iki dnr bilin ve bilindmn insan yaamnda oynad
rol ve tad arlk konusunda, birbirini darda brakan d
nceler ileri srerler. Bu dnrlerin her birinin zgn yan, y
zeysel ortak yanlarndan ok, bu sonuca gtren dnce ilkele
rinde ve sonuca vardran aklamalar zincirinde aranmaldr.
Baka bir deyile, modann, ilgin olann ve n kazanmn altn
daki kke farkl kaynaa, ilkeye ynelmek gerekir bu durumda.
rnein, Lacan'm felsefede Cogito'ya. (ve dolaysyla bu ara
da Sartre'a da); ruhbilimde de bilin ruhbilimine, tasarmc
ve uyarlamaci ruhbilime, Bene kar olduunu sylemeliyiz.
. 1 3 9
Yani, Lacan, insan varlnda, Cogito'ya., bilince kar, bilind-
nm ar bastn ileri srd gibi; insann oluumunu tasarm-
sal bir modelle zdeleme ye duygusal yaam bakmndan olgun
lamay, evrenin sunduu toplumsal ve kltrel modele uyarlan
ma olarak anlayan ruhbilimin de, bir bilim olmadm ileri s
rer. Lacan iin nemli olan, insann Dil'e ve dolaysyla toplum
ve kltr dzenine girmesinden nceki dolaymsz tasarm z
delii (ocuun aynada kendini tanyarak, ilkel bir biimde ken
dini alglamas ve konumlamas gibi) deil, araya bir nc
enin (Dil, toplum, kltr) girmesinden sonra insann geirdii
trajik geliimdir; baka bir deyile, temel kategorisi istek olan
bilinaltnn toplumsal dzenle ve dzenin taycs olan imleyen-
lerle bastrlmasdr; insann ilk ve en temel varln (hakikati
ni) kaybedii ve toplumsallama srecinde, ne yaparsa yapsn,
hangi ben 1re brnrse burunsun hibir zaman doyuma ulaa-
mamasdr; yani btn olumlu sonularna ramen, bilincin bi
linaltna, toplumun doal istee, imleyenin imlenene denk de-
memesi, onu, tamtamma kaplayamamas ve arada ncesizsonra-
sz bir yarn, atlamann kalmasdr ve bu, insanolunun ilk
btnln, isteini, hakikatini bir trl ele geirememesi, ger-
ekletirememesidir. Lacan insanolunu imleyen ile imlenen ara
sndaki bir yarlma ve hakikatin sonumazsal (asymptotique)
tasarmyla (projesiyle) tanmlar. Tam anlamyla Lacan'a zg
olan bu iki terim (yarlma ve sonumaz), kuramnn belke
mii ve ar bir zeti olarak da grlebilir.
Bir eriye srekli olarak yaklaan ama hibir zaman onunla
birleemeyen ya da sonsuzda birleen dzizgiyi belirten sonuma
z Lacan, istekte dile gelen bilindnmn (ki bu istein en kk ve
temel biimi, anneyle-birlemektir), yani insann asl varlnn,
hakikatinin; toplum ve kltr dzeni iinde ne kadar baarl
zmler gerekletirilirse gerekletirilsin, kendini hibir zaman,
bulamayn, srekli eksik kaln; insanolunun, bitip tkenmez
bir araya ynelmesini, hibir zaman doyuma ulamamasn be
lirtmek iin kullanyor. Yarlma ise, dilden nceki imgelemsel d
nemde, bir bakasnda kendini bulan, onunla dolaymsz olarak
zdeleip beni belli bir doyuma ulatran (burada narkislik
narcissisme sz konusu) insan yavrusunun, bir ncnn
yani toplumsaln, simgenin, nlemin araya girmesiyle, isteini bir
baka yne evirme, bastrma, dolaym iine girme ve bundan
tr atlama, ayr dme durumunu yaamasn belirtiyor.
* * *
nsann oluumu, bilin, bilind, toplum ve kltr dzeni,
bireydeki varolusal eksiklik ve sonsuz aray konusunda Lacan'm
140
ileri srd bu temel ve felsefi dnceler, psikanaliz alanndaki
belli bir tavr alnn ve bu alandaki bilimsel almalarnn (prak-
sis'inin) ve bulularnn zerinde temelleniyor kukusuz.
Lacan'm amac, bilindmm eklemlerini bulmak; yapsn,
temel mekanizmalarn aklamak. Psikanalizin kendine zgn
nesnesi olarak bidm, yabanc bir alana dayatmakszn bir ba
sma aklayabilmek. Bundan tr, psikanalizi ve dolaysyla bi-
indn teki bilgi dallarna (felsefe, biyoloji, ruhbilim, toplum
bilim, nroloji, vs.) indirgeyen kuramsal aklamalara ve bireyi
topluma (ideolojiye) uyarlamaya, onunla uyum haline getirmeye
ynelen tedavi anlaylarna kar kyor ve eletiriyor bunlar.
Ama bu olumsuzlayan (ne olmadn syleyen) eletiriyi olumla-
yan (ne olduunu syleyen) aklamalara dayandryor. Bunu ya
parken de Freud'un gerek dncesine dnyor; onu bulup
karmaya, belirlemeye ve gelitirmeye yneliyor.
Bu almada, yani bilindmm eklemlenmelerini ve meka
nizmalarn gstermede, yapsalehktan, ada antropolojiden
dilbilimin getirdii aydnlktan yararlanyor.
Lacan'a gre, toplum yaamnn simgesellii ve dilsellii, in
san yavrusu-znesinden nce ve onun dnda vardr ve ona ken
dini kabul ettirir. ocuk, bu toplumsal-simgesel dzen yani Dil'in
dzeni iine girer girmez, onun tarafndan, ona zg yaplar ta
rafndan biimlendirilir. Dilin ve toplumun simgesel dzeni ise,
belli ve kesin bir takm imlerin dzenidir. mleyenden ve nlenen
den oluan imde, imleyenlerin dizisi (dzeyi), imlenenlerin dizi
siyle yani kavramlarla, ancak imleyenlerin tmnn dolaym
araclyla (dolaymmdan geerek) iliki kurabilir (onlara ula
abilir)
1
. De Saussure'n nl algoritmas S/s'in tad anlam
budur. Bir imleyenin imlenene olan ilikisi, ancak Dil'in imle
rinin tmnn dolaymmdan geerek gerekleir.
Lacan'a gre, znenin kurulmas bakmndan bu dolaym ok
byk nem tar. Burada konumuz dil deil de bilind olduu
na gre, znenin derinlemesine ve derinlerinde yaad bir eyi
(duygu, istek, vs.) imlenene benzetebiliriz ve bu nlenenin dn
cede (bilinte), imleyenlerin karlkl bamtlaryla dolaymland-
m; zamanla saylar oalan bu imleyenlerin, imlenenin yerine
getiini syleyebiliriz. Bunun sonucu, znenin, bir simgeler (im-
leyenler) dzeni iine girmesidir. Ve simgeler dzeni, z gerei,
bir dolaymlaycdr (araya giren bir eydir, bir araltdr). Ayn
zamanda bu dzen, zneyi, dorudan doruya, yani dolaymsz
olarak yaadklarndan (i yaantlarndan) ; dolaymsz hakikat'
inden ayrr, uzaklatrr (araya bir mesafe koyar).
Bylece Dil, znenin kendisi ve derin yaants konusunda
141
yanlmas, kendini aldatmas olanan yaratm olur. Ayrca, bi-
lindmm olumas ve ortaya kmas olana da doar. Baka
bir deyile, sylenen ile yaanan; asl z ile szl sylemde
zn ortaya k arasnda ortak bir l yok demektir bu. zne,
kendisine ilikin syleminde, znn hakikatinden gitgide uzak
lar. (Lacan, nevroz kuramn bu noktadan gelitirecektir).
Lacan, De Saussure'n algoritmasnda, imleme kar koyan,
onu engellemeyi dile getiren direnen izgi zerinde nemle dur
mutur. Ona gre bu izgi, D'de, anlam arayan dncenin (zih
nin) dolanmasn simgeler; psikanalizde ise, imlenenin bastrl
masnn simgesidir. Psikanalizin simgeselliinde, onu Dilinkin-
den ayran ey, simgenin, ayrca (ek olarak) bir kiisel gdlen-
meyle kullanlmas; bireysel znelliin de buna eklenmesidir. Ruh
hastasn normal insandan ayran da, simgeyi kiisel yaantla
ryla farkna varmadan ve nceden yklemesi ve zamanla arpt-
masdr. Hasta, bu durumda, imlem izgisini geip imleyenden im-
lenene, ancak psikanaliz pratiiyle, yani zmlemeyle (tedaviyle)
ulaabilir.
Lacan'm insanvarlmdaki dzeyde de bu ayrc /izgiyi
bulduunu sylemeliyiz (Bylece, De Saussure'n Dil'e ilikin ola
rak ortaya koyduu S/s algoritmasn ok daha geni alanlara
yayarak gelitiriyor Lacan) : 1. Bilindmm bilinmesi olanaksz
berisi ile bilindmn kendisi arasnda; 2. Dil olarak biind ile
bilinli dil arasnda; 3. Bilinli dilin kendi dzeyinde; imleyenle
imlenen arasnda, bu almas g izgi vardr.
Lacan bensin bilinli ve kavrayc gibi grnen rts al
tnda bilinaltnn, gizli bir yap olarak durduunu syler. Bu,
onun, bir yapsalc olduunu aka gsteren kuramsal zellikle
rinden biridir. Bilindmm, Dil gibi yaplam olduunu syle
mesi de bu zelliklerden bir bakasdr. Nitekim, rencisi J. Lap-
lanche'm biind, Dilin kouludur szn yanl bulur ve
kendi kuramnn, Dil bilindmn kouludur diye aklanmas
gerektiini syler Lacan.
te yandan, yakn akrabayla cinsel iliki kurma yasa, top
lumlarn dta yansyan rgtleniinin derininde yatan bir yap
dr. Bylece insan yavrusu, toplumsal ve kltrel dzene girerken,
Oidipus sorunuyla karlaacak ve bunu zmeye alacaktr. Top
lum yaamna katlmas, bu sorunu zteki baarsna bal ola
caktr. Dil olgusu ve Oidipus durumunun kesime noktasnda o
cuk, bir zne olarak bamszln edinme olanayla; toplumun
bir yesi olabilme durumuyla karlar. Bu adan, simgesel d
zenin, insanlar arasnda, genellikle, dolayml bantlar kurdu
unu; benin (kendinin) bakasyla (tekiyle) bantsn bir sim-
142
geyle dolaymladm syleyebiliriz. (Ben, sen, o szck
leri bunun en temel rnekleridir.) Lacan'a gre Dil (sz), eyann
zn simgeler; insan iin var olan anlam kurar. nsanolu iin
anlam tayan her ey, varlnn, bilindmm en derinlerine, bi
imsel, retorik, semantik yaplar iinde ileyen Dille, Dilin yaplar
araclyla kaznr, yerletirilir. Toplumsal ve akrabalk ilikileri
iinde kltr dzeni, Dil'in dzeniyle edeerlidir. Ama Lacan,
toplumsal yaplarn, oluumlarn (rnein akrabalk), dilbilimsel
taslaklara, krokilere dntrlebileceini; onlarn yerine bu tas
laklarn konabileceini, bir dei-tokuun sz konusu olabilecei
ni ileri srmez. Bu adan, benzer grleri ileri sren birok d
nrn ve bilim adamnn Dil idealizmine katlmaz.
nsanlar aras ilikilerin, dolayml olduunu syledik biraz
nce. Bu dolaymn en nemli ve kurucu ilevi, kiinin, bireyin,
kendi ayr ve tekil znelliini kavramasn salamasdr. Oysa, do-
laymsz (simgelerin olmad) bir bantda benin (kendinin)
ve bakasnn (tekinin) ayrt edilmesi olanakszdr.
Gerekten de bir eye bir ad vermek, onu simgelemek, (dola-
ymlamak), o eyin ben (kendi) olmadn saptamak, onu ken
dinden ayrt etmek demektir. Bylece, bir znellik ve adlandrlan
eyin bir imleyeni elde edilmi olur. Bundan tr, simgesel d
zene giri, znelliin, tekilliin koulunu da birlikte getirir.
Lacan'n yapsalc dilbilimle psikanaliz verileri arasnda kur
duu balanty; dilbilimin modelini bu verilere uygulamasn ba
ka bir adan yaklaarak da kavrayabiliriz. Dilbilimde yap, kar
lkl ve ilevsel koullanmann belli kurallarna gre, bir btnn
paralarnn dzenlenimidir; rgtleniidir. Dilbilimde, aralarn
daki eitli ve farkl bantlar bakmndan farkl dzeylerin dil
birimlerinin ayrt edilmesi amalanr; aralarndaki bu bantlar,
ayn dzey iinde ve daha st dzeylerle olan ilikisinde ele alnr.
Farkl'dzeylerdeki dil birimleri, sesbirimler, anlambirimler, sz
ckler, deyimlerdir. Demek ki ,yapsalc yntem, balantnn te
rimlerinden ok terimlerin balantlar zerinde duruyor; eitli
elerin, ayn dzeyde rgtleniini, her dilde, farkl dzeylerdeki
zel (tikel) dzenegirilerini, bir araya gelilerini inceliyor; bu
dzenlenimin biimsel yasalarn, ilkelerini bulmaya yneliyor.
Paralarn bu biimsel dzenlenimlerinin onlara bir ilev kazan
drdn; kurucu paralarn farkl dzeylerin birimleri olduunu,
bu dzeylerin bir kademeleme iinde yer aldm, her birimin,
st dzeyin bir altbirimi olduunu ortaya koyuyor.
Lacan da, dilbilimin bu aklayc modelini benimseyerek, z
nenin yaplar halinde kademelemi (katlam) bir ema olarak
kavranmas gerektiini ileri srer. Lacan'n katlar ya da kade-
143
meleri, bilin, nbilin, bilind arasnda Freud'un belirledii
farkl zne. alanlarn, yerleri yeni bir aydnlk iinde ele alyor.
Bindm da, benin (kendi'nin) bilinli ve kaVrayc durumu
nun rtt (maskeledii) ikincil bir yap olarak gryor. By
lece, nlemlerden oluan bilindmm yaplam olduunu sy
lyor. Bu eler birbirinden ayr ve eklenebilir, toplanabilir ey
ler; ama yine de kategoriler ve altbekler halinde eklemleniyor
lar ve bu, belli dzenlenim yasalar uyarnca gerekleiyor.
Dilbilimde, sylemin katlam bir yaps var ve bu S/s'le be
lirtiliyor. Bu, sylemin, anlama, kavramlara, fikirlere oranla belli
bir lde zerk (bamsz) olduunu belirtmek demektir. Ger
ekten de, dzenlenimleri ve bireimleri iinde szckler, tm
cenin btnlnden kan anlama dorudan doruya gnder-
miyorlar (ulatrmyorlar) bizi. Psikanalizde de benzer bir te
mel zellik gryoruz. Psikanaliz, bilindmm oluumlarnn
(bunlar karanlk bir eklemlenme iindedir); imleyici birleim
lerinin kendi dzenlenimlerinde, bilind imleme oranla, bir
ayrklk (htrognit) tadn ortaya koyuyor.
Sylemdeki bu belli lde zerklik nereden geliyor? Bu ko
nuyu irdelemek iin iki dilsel mekanizmay, iki sz ilemini ya
kndan incelememiz gerekiyor.
* * *
Dilde, birimler ya da terimler, iki temel ilemle bir araya
gelir. Dilin iki byk ekseni diyebileceimiz bu iki ilemden bi
rincisi seme, ikincisi birleimdir. Seme, kullanlabilecek terim
ler arasndan birini semektir ve bir terimin yerine bir baka
sn koyma olanan birlikte getirir. Seme, belli bir benzerlik
ya da kartlk ilikisi zerinde iler. Birleim ise, ilintiye, ba
lama, ilikiye, bitiiklie dayanr. rnein, bekar, evlenmemi,
bakire, kz szckleri benzerlik temeli zerinde birbiriyle ilinti
halindedir ve biri tekinin yerine geebilir. Konumada ve yaz
mada bu szckler arasnda bir seme ilemi yaplr. te yandan,
atal, bak, imek, yemek bitiiklik ilikisi iinde yani bire
imle birbirinin yerine geebilir.
Demek ki, Dilin terimleri, benzerlik ve bitiiklik ilintisi ara
clyla bir araya gelirler, toplanrlar. Dncenin bu iki iler
leyi biimi, eretileme (mtaphore) ve dzdeimecede (m
tonymie) youn olarak dile gelir.
Lacan bu ilevlerin ve mekanizmalarn, bilindmn olu
umlarnda (ryalar, dil srmeleri, nkteler, belirtiler) benzer
bir biimde bulunduklarn syler. Hastann, szcklerle, tpk
air gibi oynadn, benzetmeler, eretilemeler, dzdeimece-
ler yaptn syler. (Freud'un, bilind oluumlarda bulduu-
144
nu syledii 'younlama' ve 'yer deitirme'nin yerine, ereti
lemeyi ve dzdeimeeeyi koyar). Ama hastann benzetmeleri,
yaklatrmalar, ya da imleyenler arasnda gerekletirdii ba
ka ilemler, kimi zaman yeni ve ounlukla tam anlamyla kii
seldir. Dilde daha nce hazr bulunan eretilemeleri ve dzdei-
rneceleri kullansa bile hasta, bunlar i ruhsal gdlenmeleriyle
ykler. rnein normal bir insan bir gen kz bir taya benze
tebilir. (Bu bir eretilemedir). Ama hastann kulland ayn e
retileme, bakalarnn anlayamad ve anlatlamayan (iletile-
meyen) kiisel bir yaantdan kaynaklanr ve onu tar. Dildeki
bu tr normal ve yaygn ilemler ile bilindndaki ilemler ara
snda ite bu fark vardr. Dzdeimeceler iin de ayn eyi sy
leyebiliriz. rnein Freud'un isterik bir hastas, yank kokular
duyuyor ve bundan rahatsz oluyordu. Yaplan psikanaliz uygu
lamas, yani zmleme sonucunda yank kokusu, bir yemein
yanmas gibi eski bir olaya, kk bir drama geri gtrld. Ama
bu yanm yemek aslnda hastann belleinde ok daha ac bir
dramn yerine gemiti. Yani burada bir yer ,deitirme, yerine
geme; bir dzdeimece sz konusuydu. Gerekten de, hasta,
yemek yanarken bir ayrlk mektubunu tekrar tekrar okuya
rak byk ac ekmiti. Yank kokusu, dzdeimece yoluyla ba
l olduu bir gnl yarasn gsteriyordu. Ksacas dil, bilind-
nm yapsn sunuyor bize ve bylece psikanalizci, serbest a
rm uygulamasyla, bilind oluumlarn derinlerine inebi
liyor ve bunu hem dille hem de dilde gerekletiriyor. Yani idili,
hem zerinde alt nesne hem de ara olarak kullanyor.
* * * .
Bilindnm yaplamas, dilbilimsel mekanizmalar (ilemler)
ve bilindndaki benzer ilemler konusunda Lacan'm ileri sr
d grlere ksaca deindikten sonra insann oluumundaki
evrelere ve zdeleme fenomenine ilikin kuramn ana izgiler
de ele almaya alalm.
nsan bireyinin oluum tarihi iinde, kendini arayan ocuk,
libidosunu narkislik (narcissisme) balamnda, kendisini temsil
eder grd her eye yatrr (ykler).
lk olarak 6 ile 8 aylar arasnda bebek, bir aynada grd
grnts araclyla bedeninin btnselliini ve bir varlk ola
rak kendini kavrar. Bir buuk yama kadar sren bu evrenin
yanklar, ite bu zelliinden tr ok nemlidir. Lacan'n g
znde, daha sonraki btn yabanclama ve znelleme diyalek
tiinin dram, bu evrenin yani ayn dneminin yaplatrc et
kisiyle ilk olarak burada nceden grlmtr ve bundan tr
de daha kapsayc bir aklama olanan ierir.
145
nsann birey olarak oluumunun eitli evrelerinde gr
len ve ierden (benden, kendi'den) da (simgesel alana girmi
olan zneye) ynelen ban (emberin) kopuu, bir blnme ve
yabanclama dramdr. Nitekim ocuun, simgesel dzeye ge
ii, aile ve toplum tarafndan kabulienii demektir ve bu, ayna
devresinden sonra gelen Oidipus dneminde gerekleir kabaca.
Oidipus, daha nceki dnemden, yani narkislik zerinde temel-
lenen ikili ve dolaymsz yans dneminden ya da aynasal d
nemden (Lacan'm ok zel bir terimi olan spculaire, yan-
ssal ya da aynasal diye evrilebilir), simgesel dneme, do-
layml balantya geitir ve insanolunun kkten ve evrensel
bir dnmn dile getirir.
Ayna evresinde kk ocuun, kendi imgesiyle, bir baka
ocukla, annesiyle ya da onun yerine konabilen bir eyle dola
ymsz balantya girmi olduunu syleyebiliriz. ocuk bu yolla
libidosunu bir d nesneye yneltmi ve belli bir lde doyum
bulmutur. Ama dilden nceki ayna evresinde ocuk tekillik
anlamnda znellik kazanm deildir (oysa biz znellik! ge
nel olarak bu anlamda kullanrz). Ama yine de, bu ikili ve do
laymsz balantda, daha nce blk prklk olarak yaanan
bedenin, btnlk olarak alglanmas sz konusudur ve znellie
doru bir admdr bu.
Ayrca bu ilk zdelemede ocuk, kendini karsmdakin-
den ayrt edemedii iin tam bir geililik gsterir. Baka bir
ocuu dvd halde, dvldn syler; birisinin dtn
grnce alar, vs.
Demek ki, ayna evresi, bensin ilk eklemleniidir; simgesel
dzene girmeden nce, imgesel (imgelemsel) iinde ben olu
turan ilk aamadr.
Psikoz durumunda, ocuk bu evreye aklp kalm; simge
sele geememi, sen, ben, o dzeyine ykselememitir. Ve bun
dan tr, ne kendini ne de tekileri gerektii gibi konumlaya-
maz. Nitekim psikozlularda ve buna yaklaan normal durum
larda evredekilerin iyice ayrt edilemedii, birbirine kartrl
d grlr. evredeki belli kiiler, kimi zaman aranlan, se
vilen ve tercih edilen kimi zaman da ktlk yapan kiiler olur-'
lar.
Demek ki, dnyann ve eyann, insansallatrlmas iin
simgeselin dzeyine ulamak orada yerlemek gereklidir. Dil
(toplum, kltr, aile dzeni) gerek zerinde egemenlik kurma
sn salar insanoluna ve bu dolaynszlktan dolayma geile
rek, yani dolaymszlk olumsuzlanarak gerekletirilir.
Ayna evresinde, idnya ile evreyi (ddnya) balayan
146
emberin krlmas (bu, imgesellik iinde olmaktadr), benin,
kendini srekli olarak bir baka eye (imgeye, simgeye, ideale)
yaptrma zorunluunun, zdeleme gereksiniminin balan
gc ve nrneidir. Ama daha sonra, znenin, gerekliini, ba
langtaki varln, hakikatini bulmak, ona yeniden ulamak
iin yapaca diyalektik sentezler ne gibi nitelik tarsa tasn,
Ben ile hakikat i arasnda hibir zaman tam bir akma, kay
nama, kavuma gerekleemeyecektir. Yani burada bir sonu-
mazlk durumu bulunacaktr her zaman. Lacan, ayna evresinde,
gerek bir yapsal drtyol az gryor. nk bireyin, ken
disini yabanclatran bir imgeye erotik bir balantyla balan
masnn ve bakasna ynelik bir geikenliin yansra, baka
snn istek nesnesine (beenmesine) ynelen bir nesne tercihi
ve lm bahasna da olsa, bakasnda (tekinde) kendi yerini
kazanmak, yuvalanmak isteyen ve insan varln kuran saldr
ganlk bu evrede kendini gsteriyor.
Oidipus dneminin z ise, l ve simgesel dzenin kabul-
ienilmesiyle, daha nceki (ayna dnemindeki) ikili yabancla
ma balantsnn almasdr.
Anne ile imgelemsel birliin yerine, yeni idealler geer bu
dnemde. stek (libido), kendi gerekliini dile getiremez ve e
itli talepler biiminde ortaya kar. stein nesnesi artk geri
dnmemecesine kaybolmutur. Onun yerine eitli varlklar kon
mutur; ama bu yzden, doyum da eski varl iinde ulalmaz
bir ey olarak kalacaktr artk.
Btn bunlarn temelinde, Ailenin yani baba, ana ve o
cuklarn oluturduu lemin olumasn salayan simge vardr.
Bakasnn bakma gre ve idealler uyarnca kendini biimle
mek, bu dnemde de benliin donmas ve kendine hyanet etme
si demektir. Oidipus dneminde yceltimier gerekleir. stek,
kltrel ve toplumsal ideallere ynelir, kendini onlara aktarr.
Bylece hem libidonun normallemesi, hem de kltrel bir nor
malleme salanr.
Lacan, bu aklamalaryla, ben (moi) ile kendiyi (soi)
birbirine kartrmann byk bir yanlg olduunu gsteriyor.
Benin, gerek doasnn, d ideallere (imagolara) narkislie da
yanan bir zdeleme diyalektii iinde balanmaktan baka ey
olmadn kavrayamamann bu yanlgya yol atm sylyor.
Bylece, benin bir merkez deil, yaplarn bir ilevi olduunu,
merkezden yoksun bir varl dile getirdiini belirtmek istiyor.
(Yani klasik ben ruhbilimini bilin ruhbilimini olumsuzlu-
yor Lacan).
Bylece Lacan'm, bu yaznn balangcnda aklamaa a-
147
htgmz, insana, yaamna ve yaamnn anlamna ilikin genel
ve felsefi dncelerine yeniden dnm oluyoruz.
nsann yabanclamas, yabanc varlkla zdelemesi, her
zaman bir vazgeile sonulanr diyor Lacan. Bu iimizdeki do
rudan, hakikatimizden vazgemedir; daha dorusu onu kaybet
medir bu. te, Ben ile varlk arasndaki bu ilerleyip duran
uyumazlk, aykrlk, btn ruhsal tarih boyunca koyulaacak
ve katmerleecektir. znenin tarihindeki her yceltme, norm
lara her uyarlanma (toplumsallama), bir ykm da birlikte
getirir. nsanolu, toplumsal ve kltrel alanda kendini kabul
ettirmeye alrken, kendi idam fermann da imzalamaktadr.
Uzun yllar boyunca hekimlik deneyinden elde ettii sonu
lara dayanan Lacan, sadece hastalar iin deil, genellikle nor
mal insanlar ve insanlk iin de geerli bir doruyu dile getirdi
ini dnerek, simgenin ve imleyenin kiiyi tutsak ettiini, ez
diini syler. Lacan'a gre simgesele boyun emek, insanlk iin
yararl ama insan iin snrlayc ve kstlayc bir ey olmutur.
Kendisinde merkezsizlemi olan insan, kendi kendini beyhude
aramann bitimsiz bir diyalektiinden baka ey deil. Ben, bu
arayn ortaya kard, oluturduu bir yap; ama yapdaki
her ta da, insann znn tad hakikatin bir blmnn
kurban edilmesinden baka ey deil. nsan hayvandan ayran
simgesel dzen, onun hem ycelii hem de dknl. Bura
daki yanlgy, insann kendini aldatn ve harcayn ortaya
koymak, bunun i yzn gstermek hem psikanalizcinin hem
de filozofun grevi. Simgesel, insan hayvandan ayrt ediyor;
ama insann yceliinin de dknlnn de kayna bu ayrt
edilite. Bir toplum bireyi, bir insan olmak, simgeselin ve top
lumun biriktirdii btn bayalklar ve alaklklar da zm
lemeyi, benimsemeyi gerektiriyor. Bakasnn gzne girmek,
kendini beendirmek, beenilmek zorunda insanolu. Ve bunu
yapmak iin, varln, gereini, halis yann, en gerek eilim
lerini, rtyor, kalplatryor, arptyor; ksacas z varlna
hakikatine hyanet ediyor. nemli olan bununla savamak,
Lacan'a gre.
(1) Anika Lemaire, Jacques Lacan, s. 36 Bruxelles, 1977. (Bu yasnn ha
zrlanmasnda, zellikle A. Lemaire'in kitabndan yararlandk.)
148
Psikanaliz Deneyiminin Ortaya Koyduu Biimiyle
ZME-BENN LEVNN OLUTURUCUSU
OLARAK AYNA EVRES*
JACQUES LACAN
eviren: Nilfer Kuya
17 Temmuz 1949 Zurih
Uluslararas 16. Psikanaliz
Kongresi'ne Sunulan Bildin
nsan gelimesindeki ayna evresi zerine gelitirdiim an
lay sizlere ilk kez bundan on yl nce yaplan son kongre
mizde tantmtm. O zamandan beri Fransz psikanaliz evre
sinin kullanmna az ok girmi bulunan bu kavray zellikle
u sralar psikanaliz deneyimimizde tandmz biimiyle zne -
ben'in ilevine k tutmas bakmndan, bugn tekrar dikkatle
rinize sunmaya deer buldum. Kabul etmek gerekir ki bu dene
yim bizi, Cogito'yu dorudan doruya balang noktas alan
her trl felsefenin karsnda olmaya zorluyor.
Belki hatrlayanlarnz olacaktr, k noktamz olan dav
ran esi, bir karlatrmal psikoloji olgusundan esinlenmiti:
buna gre yavru insan kullanc zekda ksa bir sre, ama gene
de bir sre iin, empanzenin gerisinde kald bir yata iken
bile, aynadaki imgesini kendisi olarak tamyabilmektedir. Bu
tanyn ocuun iine doduunun bir belirtisi olan, Aha-Er
lebnis [ite! - deneyimi} dediimiz el ve yz anlatmlar, Khler'e
gre, iinde bulunulan konumun algland bilincini, yani zek
eylemi iin zorunlu olan n simgeler.
Gerekten de bu eylem maymunda, imgenin yararszl ya
da boluu, bir kez denendikten sonra yitip gittii halde, ocuk
ta daha belirdii n bir dizi davransal tepki yaratmaktadr. Ta
mamen cyun niteliinde olan bu davranlarla ocuk, imgesinin
taknd tavrlarn aynada yansyan evre ile ilikisini snad
iin, bu karmak ilikinin aynada ikiletirmi olduu asl ger-
(*) Keli ayra iindekiler, bizim eklemelerimizdir. (.N.)
49
eklikte de, gerek kendi bedeni ve dier kiilerle, gerekse evre
sinde duran eyalarla, ayn balantlar kurmay dener.
Bu olayn alt aylktan itibaren meydana gelebilecei Bald-
win'den beri biliniyor. Tekrar gzlemlediimiz zaman, ayna kar
sndaki st-bebeinin bu ii ac manzaras nnde ou kez
dncemizi yarda kesip, daha yrmeyi becerememi, hatta
ayakta bile tam duramayan bu yavrunun insan kucanda ya
da (Fransa'da trotte-bb yrte dediimiz) yapay bir
destek iinde sevinli bir aba ile engelini ap, bedeninin duru
unu az ok sarkmaya benzer bir tavrda eerek, imgenin bir
anlk bir parasn tekrar yakalamaya almasn seyre dalm-
zdr.
Birbuuk yama kadar sylediimiz anlamda sren bu et
kinliin bize, daha nceleri sorunsal saylan cinsel igd gerili
mi [dynamisme libidinal] hakknda rettikleri, en az parano
yak bili zerindeki dncelerimiz arasnda bulduumuz var-
hkbilimsel dnya yaps kadar aydnlatc olabilir.
Yeter ki ayna evresini, zmlemenin bu terime kazandr
d anlamda, bir zdeleme olarak kavrayabilelim: zdeleme,
yani znede, bir imgeyi benimsedii zaman meydana gelen d
nm olarak. Kuramda bu olgu iin antik bir terim olan ima-
yo'nun kullanlmas da zaten, imgenin byle bir evre etkisi yap
maya hazr bir yazgs olduunu yeterince gstermektedir.
Demek ki, yavru insan dediimiz, henz konuma ama
bile gelmemi, hareket ve beslenme bamszl olmayan bu ya
ratn kendi yansyan imgesini byle sevinle kabulleniini bun
dan sonra, insandaki simgesel dlyatamm rnek bir balamda
kendini belli etmesi olarak grebileceiz. Buna gre zne-ben, ba
kasyla zdelemenin diyalektiinde kendini henz nesnele-
tirmeden ve znelik ilevini dil yoluyla evrensel dzeyde yeniden
kazanmadan nce, zn en ilk biimiyle bu dlyatanda -
keltmekte, oluturmaktadr.
Szn ettiimiz biim eer allm kalplara sokulmak
isteniyorsa, daha ok ideal-zne-ben
1
olarak belirtilmeli ki ayn
zamanda ikincil zdelemelerin de kkeni olduu anlalsn.
nk, bilindii gibi, ideal-ben teriminin kapsamna ikincil z
delemelerin cinsel gdleri [libidoyu] normalletirme ilevleri
ni de dahil ediyoruz. Fakat nemli olan nokta, bu biimin o an
da varlk bulan nesne-ben'i [benlik'i] toplumsal belirleniin
den ok nce saymaca bir sreklilik izgisine yerletirmesidir.
Bu, bireyin sonradan hibir zaman tek basma indirgeyemeye-
cei bir izgidir. Daha dorusu, znenin kendi zgerekliiyle
uyumazln zne-ben olarak zmek iin vard diyalektik
sentezler ne kadar baarl olursa olsun, bu ben-lik izgisi zne-
150
nin oluum erisi ile, tpk sonumaziardaki [asimptot'lardaki]
gibi, hi bir zaman tam birleemez.
Bunun nedeni, zneyi bir serap grnts gibi aldatarak
gcnn esas gelimesinin ilerisine gemesine neden olan beden
sel biim btnlnn, znenin kendisi tarafndan yalnzca bir
Gestalt eklinde yani paralarna ayramayan bir btn olarak
alglanabilmesidir. Baka bir deyile, bedenin alglanma dsal -
lmda bu biim btnl oluturulan algnn kendisi deil,
yalnzca alglanan oluturan elerden biri olduu halde, bu al
glayta duru/ykseklik boyutunun dier elerden daha gl
gze arpmas, biim btnlnn zihinde yer etmesine neden
olur. Ayn zamanda biim btnl, kendi tersine evrildii bir
simetri [bakm] iinde alglandndan, znenin kendisini e
itli ynlerde harekete geirdiklerini ayrt ettii i kaynamalar
ile eliki halindedir. Sz konusu sreleri harekete geiri tar
zn henz tam bilemediimiz, fakat dourganlnn insan t
rnden ayr dnlemeyecei kesin olan alglama kalb (Ges
talt) bu iki ynyle ayn zamanda hem zne-ben'in zihindeki s
rekliliini simgeler hem de onun yabanclatrc yazgsn haber
verir. nk Gestalten gebe olduu ilintiler, kiinin boyundu
ruunda olduu grntlere iz drmesi gibi dar yansya
bilmek iin yaratt kendi grnt-heykeli ile sne-ben'i bir
letirir ve nihayet Gestalt, zne-ben'in, kendi uydurmas olan
bu grntler dnyasnn belli belirsiz bir uyum iinde bam
szlama eilimini simgeleyen kurgu-kii ile [otomatla] ak
masn salar.
Yalnzca d izgileriyle yakalayabilme ayrcalna sahip
olduumuz imago'l&r asndan bakarsak, gnlk deneyimimiz
iinde, simgesel etkinliin
2
alacasnda beliren bu dumanl, r
tl yzler yani yansyan imgeler gerekten de grme dn
yamzn eii saylrlar. Bunu anlamak iin, kendimizi asl be
denin imago'sxma brakmamz, ona sanrlarda ve dlerde g
rnd gibi, aynada dzenlenmi haliyle inanmamz yeterlidir,
bunu ister bedenin kendine has zellikleri asndan yapalm,
ister kusurlar hatta yalnzca nesnece yansy asndan yapa
lm, fark etmez. Hatta bunun yerine, ayna denen aygtn, bize
benzer olann ortaya kmasnda oynad rol fark etmemiz
de ayn ie yarar, ki burada ayr trden ruhsal gereklerin hep
birden kendilerini gstermeleri sz konusudur.
Bir Gestalt'm rgenlik [organizma] zerinde gerekten bu
denli belirleyici etkileri olabilecei biyolojik bir deneyle saptan
mtr. Aslnda bu deney bile, konumuz olan ruhsal nedensellik
dncesine o kadar yabanc ki, olay bu terimle tanmlamakta
tereddt eder bir hali var. Fakat gene de kabul etmekten ka-
151
mamad gerek u ki, deneyin sonunda, gonad denilen cinsel
hormonun gvercinlerde olgunlaabilmesi iin, cinsiyeti ne olur
sa olsun bir trdein grlmesinin zorunlu bir koul olduu bulun
mu. Bu ayn zamanda o kadar yeterli bir koul ki, gvercini bir
aynann yansma alanna koymak bile ayn sonucun alnmasna
yol aabiliyor. Ayn ekilde, gezginci ekirgenin soyunda, bir ba
sma yaama tarzndan sr halinde yaamaya gei, bireyi belli
bir evrede kendisine benzeyen bir grntnn, tamamyla gr
sel dzeyde, etki alanna sokmakla elde edilebilmektedir. Bunun
iin gerekli olan, grnty canlandran hareketlerin o tre zg
davranlara yakn tarzda olmas. Bu olgular, ebiimsel [hom-
omorphique] zdelemenin kapsamna giriyor. Onun da bir s
tnde yer alan asl sorun ise, gzellik duyusunun benlik-olu-
turma ve cinsel uyarma ilevleridir.
Ebiimsel zdeleme olarak dndmz bu yanslama
[mimtisme] olgular ile, meknn yaayan rgenlik iin ne an
lama geldii sorununa deindikleri lde, ilgilenmek zorunda
yz. Sanrm bu konuya psikolojik kavramlarla belli bir aklk
getirmek, ayn olgular szm ona temel kural olan evreye u-
yum yasasna indirgemek iin gsterilen sama abalardan daha
yersiz olmasa gerek. Yalnzca bir Roger Caillois'nm, dnce
siyle bu alanda aktrabildii kvlcmlar anmsayalm (ki bu
henz gen bir dnceydi ve iinde olutuu sosyolojik gzal
tndan kendini daha yeni kurtarmt) : biim yanslamasn,
psychasthnie lgendaire
1
terimiyle ve gerei bozma etkisi ya
pan daha geni bir mekn saplants erevesinde aklamas, bu
kvlcmlar aktrmak iin yetmiti.
Aslna baklrsa, insan biliini hayvanmkine kyasla istekle
rin g alanndan daha zerk klan, fakat onu gene de gerek-
stc doyumsuzluun bu g alanna tand dar gereklikte
belirleyen nedeni, ayn insan biliini paranoyak biimde yaplan
dran toplumsal diyalektikte bulup karan da* bizler olduk. Bi
raz da bu dncelerin itiiyle, ayna evresinin ortaya kard
mekn aldatmacasnda, insann doal gerekliinde duyduu
rgensel yetersizliin sonularn grebiliyor, sz konusu diya
lektikten daha nce yer eden etkileri olduunu kabul edebiliyo
ruz, (tabii, doa terimine gerekten bir anlam verebilmi say-
lrsak).
Bunu kabul ettiimiz andan balayarak ayna evresinin i
levi gzmze imago'ya. ait ilevin tikel [zel] bir hali, bir r
nei olarak grnmeye balyor. Bu ilev de, rgenliin kendi
gerei ile ilikisini salamak, yani dier bir deyile Innenwelt [i
dnya] ve Umwelt [ddnya] arasndaki balanty kurmak.
Fakat doa ile olan bu iliki, rgenliin iinde meydana
152
gelen bir yarlma ile, insanda deiime urar. Bu deiimin ara
c, doumu izleyen aylarn temel devinimi olan rahatszlk ve
egdmszlk belirtilerinin de da vurduu gibi., en-ilk bir ba
lang Uyumsuzluudur. Bizim znede bulduumuz bu eilim
leri nesnelletirerek piramidal sistemin [sinir sisteminin] anato
mik bitmemilii olarak gren ve bunu anne ergenlikten arta
kalan svlarn bir sre devam eden etkisiyle aklayan yaklam,
bizim oluturmaya altmz psikolojik grn, insan trnde
doumun zgl, psikolojik bir anlamda gerekten de gereinden
ok erken meydana geldiine dair bir veri olduunu dorulamak
tadr.
Bu verinin embriyologlar tarafndan ,'foetalisation' [dltle-
me]
5
terimiyle ve aynen anlatld biimde kabul edildiini belirt
meden geemeyeceiz. Burada ama, cortex' ve nevrax gibi st
sinir merkezlerine ilikin aygtlarn birincil nemini belirlemek
tir, ki zellikle cortex'in, ruhsal amala yaplan cerrah mdaha
leler sonucunda zamanla rgenliin bir tr i aynas olarak g
rleceine kesin gzyle bakmaktayz.
Bu gelime bireyin oluumunu kesin olarak tarihsel evrime
eviren bir zaman diyalektiidir. Yani, ayna evresi, i drts, ye
tersizlikten nalmaya dnen bir dramdr: kendi meknsal kim
liine taklm olan zne iin bedenine ilikin kapld yalanc
grntleri reten bir dram. Bedenin paralarna ayrlm bir im
gesi ile balayan bu grntler giderek ortopedik dediimiz bir
btnlk kazanrlar ve sonunda, kat yapsyla zihinsel gelime
nin tmnde iz brakan yabanclatrc bir kimliin zrhna gi
rilir. Bylece, krlm olan idnya-ddnya emberinin, nesne-
ben'i [benlik'i] snamak iin srekli olarak drdle tkareyel ev
rilmesi yani olanakszn aranmas sreci balar.
Kuramsal iletme sistemimize bir terim yoluyla katlmasn
salamaya altm bu paralarna ayrlm beden, zmleme
[psikanaliz], bireydeki saldrgan zln belli bir dzeyine eri
ebildii n, kendini dlerde gstermeye balamaktadr. Bu d
lerde beden paralanm kollar ve bacaklar, an boyutlarda ta
sarlanm organlar eklinde grnr. Srasnda kanatlanan, sra
snda beden-ii zulmler iin silahlanabilen bu organlar, onlar b
tn zamanlar iin saptam olan telerin ressam Hiyeronimus
Bosch'un fras ile, daha 15. yzylda modern insandaki d g
cnn doruuna trmanmlard. Ama ayn paralan, rgenlik
dzeyinde de son derece elle tutulur bir biimde kendini gstere
bilir. rnein, histeri kasnmas ya da histerik zihin blnmesi
[schize] semptomlarnn iyice belirdii hastalarn zihninde, rgen
lik yapsnn zihinde yansy, bu tr bir paralanmaya hazr bir
takm krlganlk izgileriyle tanmlanr.
153
Bununla bantl olarak, zne-ben'in oluumu, evresi korun
mal bir kalede, hatta snrl bir sahada dsel olarak kendini sim
geler. arenasndan surlarna doru, kendini evreleyen bataklk
ve moloz ynlarna doru iki kart-mcadele alan bltrerek,
kibirli ve uzak ben-lik kkn elde etmek iin kendini zora koar.
Bu kkn biimi (ki bazan ayn kurguda kendi kendisiyle kar
latrlr), ite bu duygusunun arpc bir simgesidir. Ayn glen
dirilmi yap paralarn tamamen zihinsel bir dzeyde de tekrar
gereklemi buluruz: kullandmz bu benzetme ve eretileme
ler de, znenin kendisinde de, sanki kendi semptomlarndan kay
naklanm gibi, birden bire ortaya kar. zne kendisindeki sap
knlk [inversion], yaltlmlk [isolation!, deersizleme [annu
lation], oalma [reduplication! ve saplantsal nevroz [nvrose
obsessionnelle I mekanizmalarn bu benzetmelerle anlatr.
Fakat kavramsal abalarmz, bu sezgileri bir dil tekniinden
elde etmemizi salayan deneyimin koullarndan onlar bamsz
latrmaya alsak bile, yalnzca bu tr znel veriler zerine ina
edildikleri srece, saltk bir zneyi dnce ile varlamayacak bir
dzeyde yanstmaya almakla sulanacaktr. Bu nedenledir ki,
burada nesnel baz verileri bir araya getirerek temellendirmeye a
ltmz varsaymda, simgesel bir indirgeme ynteminin yn ve
rici erevesini aratrdk.
Bu yntemle, nesne-ben'in savunmalarna getirilen geliimci
sralamann [dzenlemenin] sayn Anna Freud'un byk eserinin
ilk blmnde yer verdii dilee bir yant getirdiine inanyoruz.
Yntem ayrca, histerik bastrma ve geri tepmeleri (sk sk ifade
edilen bir nyargnn tersine) saplantsal sapknlk [inversion
obsessionnelle] ve onun srelerinden ok daha erken bir aama
ya yerletirmekte, stelik bu srelerin de ayn biimde, yansma
zne-ben'in toplumsal zne-ben'e dnmesi srasnda meydana
gelen paranoyak yabanclamadan daha nce yer almas gerek
tiini ortaya koymaktadr.
Ayna evresinin tamamland (yani yansyan zne-ben'in top
lumsal zne-ben'e dnt) aama, benzer olann imago'suyla
zdeleme ve ilkel kskanln olumas ile birlikte, (ki bu dram
ocuktaki geililik Itransitivisme! olgularn inceleyen Charlotte
Bhler okulu tarafndan ok ustaca deerlendirilmitir) 'zne-
ben'i artk toplumsal yn daha belirgin durumlara balayan di
yalektii balatr.
nsan bilgisinin hep teki'ne duyulan arzunun dolaymyla
[mdiatisation] dengeleniini kesinletiren, bu bilginin nesneleri
ni yalnzca bakalar ile rekabet zerinden kazanabilecekleri so
yut bir edeerlilik iinde oluturan, zne-ben'i, igdlerin tm
drtlerim, doal geliim sonucu olanlar bile, tehlike sayan bir
154 '
ara haline getiren, hep bu ndr. Oidipus kompleksindeki cinsel
nesne rneinde de aka grld gibi, bu andan itibaren do
al gelimenin normalletirilmesi insanda artk kltrel bir ak~
tarma bamldr.
retinin, szn ettiimiz na zg gdsel [libidinal] biri
kimi, birincil narsisizm terimiyle aklamas, bizim anlaymza
gre, kuramclarnn szcklerdeki anlam dnyasnn gizillikleri-
ne ne kadar derinden duyarl olduklarn gsteriyor. Fakat bunun
yan sra aydnlanan bir olgu daha var: bu kiiler, narsisist libido
ile zne-ben'in yabanclatrc ilevi (yani zne-ben'in teki ile
olan btn ilikilerinde en hayrsever yardm isteinde bile
ortaya kan saldrganlk) arasnda var olduu bilinen ilikiyi
aklamak iin ykc gdleri, hatta lm gdlerini ne srer
ken, gerekte narsisist libido ile cinsel libido arasndaki dinamik
atmay tanmlamaya almlardr.
Bylelikle dokunduklar varolusal olumsuzluk gerei, a
mzn varlk ve hilik felsefesinde son derece derinlemesine geli
tirilmitir.
Fakat ne yazk ki, bu felsefe sz konusu gerei ancak bilincin
z-yeterlilik snrlar iinde kavrayabiliyor. Bilin, kendi nclle
rinin erevesinde yerleebilmek iin, nesne-ben'i oluturan yanl
glara bir de zerklik yanlsamasn ekleyerek, oraya snr. Bu
garip zihin oyunu, zellikle zmlemesel deneyimden yararlana
rak beslenebilmek iin sonuta kendi kendine varolusal bir psika
naliz yntemi salam gibi grnmeye kadar varr.
Bir toplumun, kendisine fayda dnda hi bir ilev tanma
may amalad tarihsel giriimin sonunda ve sanki bu abann
rnym gibi ortaya kan toplumsal balarn younlatrc,
baskc biimi karsnda bireyin duyduu endie nnde, varolu
uluk kendi deerini bu koullarn bir sonucu olan kiisel, znel
kmazlar hakl karmakla lebiliyor: yani, gerekliini hi bir
yerde hapishane duvarlar arasnda olduu kadar gsteremeyen
bir zgrlk, katksz bilincin hibir durumu aacak gc olma
d iin duyulan eylem gereklilii, cinsel ban dikizci-sadik ekil
de lkletirilmesi, kendini yalnzca intiharla gerekletirebilen
bir kiilik, yalnzca Hegelci 'ldrme' [okama] ile doyum sala
yabilen bir tefefnin bilinci sz konusu burada.
Nesne-ben'i bu ekilde, alglama-bilin sistemi zerinde odak
lanm ve gereklik ilkesi tarafndan rgtlenmi olarak gren,
bili diyalektiine olabildiince ters den ve ar bilimci nyar
glar tayan bu anlay benimsemekten bizi, gerek insan dene
yimimizin tm alkoyuyor. Alkoyduu lde de, saydmz bu
maddelerle eliiyor. Kendi deneyimimiz bize k noktas olarak
yanlgnn ilevini almay retiyor. Nesne-ben'i asl niteleyen,
155
asl tanmlayan bu yanlg, Anna Freud'un son derece etkileyici bi
imde gelitirmi olduu yaplara gerekten de sahiptir: nk,
nesne-ben'in ounlukla gizil olan biimini en belirgin haliyle tem
sil eden gerekten Verneinung yani Hayr-deyi ise, bu biimin
etkileri kalc olacaktr, olmaya ki 'ite bu' duygusunun kendini
belli ettii lrri-yazgs dzeyinde dnlm bir yaklamla ay
dnlanabilsinler.
Kendini bu ekilde gsteren 'zne-ben'in oluumlarna zg
sredurum [inertie] aslnda nevrozun en geni tanmdr: tpk
znede, belli bir duruma yakalanma, kaplma olaynn, deliliin
(ister tmarhane duvarlar arasna gml tr delilik, ister grl
ts ve fkesiyle ortal birbirine katan tr delilik olsun) en ge
nel anlatm olduu gibi.
Nevroz ve psikoz aclar, bizim iin ruhsal tutkularn bir oku
lu, hatta psikanaliz terazisinin denge ibresi gibidir. Yarattklar
tehditin btn olarak topluluklarn ne kadar yaknnda olduunu
lmek istediimiz zaman, siyasadaki tutkular iin denen zarar
bedelinin belirtilerini bize bu ibre gsterir.
Gnmz antropolojisinin inatla inceledii, doa ile kltr
arasndaki bu birleme noktasnda, sevginin srekli olarak z
mesi ya da kesip amas gereken, hayal rn kleletirilme d
mn yalnz psikanaliz grebilmektedir.
Byle bir aba dorultusunda da, insansever, lkc, eitim
bilimci ve hatta 'slahat' eylemlerin aslnda ierdii saldrgan
l gn na karan biz psikanalistler iin zgeci [altruiste]
duygunun salayabilecei hi bir yarar yok.
Psikanaliz, zneye gene znenin kendisinin yardm etmesini
salarken, hastay ancak sen busun gereinin esrimeli snrna,
lmllk yazgsnn anahtarna kadar gtrebilir. Fakat onu ger
ek yolculuun balad yere, yani insann kendisine balad
na ulatrmak, tek bamza biz pratisyenlerin elinde deil.
(1) Freud'un Ideal Ich deyimine, bu makale iin benimsediimiz karln
ayrkslm, bakaca aklama yapmadan, kabulleniyoruz. Fakat bu
karl artk desteklemediimizi belirtmemiz gerek.
(2) Bkz. Claude Lvi-Strauss, L'Efficacit symbolique (Simgesel Et.
kinlik) Revue d'histoire des religions Ocak-Mart, 1949.
(3) Gerein arptlarak masals algland bir zihin gszlemesi. (.N.)
(4) Bkz. Lacan, Ecrits (Yazlar) s. 111 ve s. 180.
(5) Dllenmenin rn olan embriyon (cck), hamileliin nc ayn
dan sonra, douma kadar, foetus (dlt) adn almaktadr. (.N.)
(6) Cortex: beyindeki gri hcrelerin dis tabakas, bir st sinir merkezi.
(.N.)
156
FELSEFE - 81
BR BBLYOGRAFYA ALIMASI
ATLLA BRKYE
Kitap yaymnn olduka azald ve felsefe kitaplarnn da
hi yok denecek kadar az olduu bir yl 1981. Yine de baz ilgin
yaptlar gze arpyor.
1981 yl felsefe kitap yaynlar bibliyografyas, ilerde daha
geni bir zaman dilimini kapsayacak bir almann ilk admlar.
Ama, nce 1928'den bu yana, daha sonra, geen yzyldan ba
layarak tam bir felsefe bibliyografyas hazrlamak. Bu yl iin yap
tmz aratrma ve tarama sonucu dokuzu zgn, derleme -
eviri, on de eviri olmak zere yirmi be kitap saptadk. Ere
imiz 1981 ylnda yaynlanan tm felsefe kitaplarn almamza
almakt. 19 Kasm 1981 tarihine kadar yaymlanan kitaplarn lis
tesini Derleme Mdrl'nde bulduk ve 3637 adet kitap arasn
da yer alan felsefe kitaplarn aykladk. Bir iki kitap bu tarama
dan sonra yaymland. Onlar da kiisel ilikilerimizle saladk ve
almamza koyduk.
Bu almamzda eksiklerimiz olabilir. Bunun birok nedeni
var. Birincisi Derleme Mdrl'ndeki kartoteks sistemi elveri
li deil. kincisi yaznn yaymlanmas iin ylm tam sonunu bek-
liyemez bir durumda oluumuz. Sonuncusuysa, genel olarak ki
tap tantma almalarnn yetersiz oluu.
almamz balkta topladk: zgn-Yaptlar, Derleme-
eviri Yaptlar, eviri Yaptlar. Birinci balkta yazarlarmzn
yaptlar, ikinci balkta evirmenlerimizin derlemeleri, nc
balkta ise, eviriler yer alyor. Kitaplarn ieriine dair ksa bil
giler vermeye; yer yer de deerlendirmeler yapmaya altk.
157
ZGN YAPITLAR
FELSEFE EL KTABI
Selhattin HLV
Gerek Yaynevi, stanbul - Ocak 1981
Yemden Yazlm nc Bask
208 Sayfa, 150 TL.
Kitap Yz Soruda dizisinden yaymlanm, adndan da anla
laca gibi bir el kitab. Felsefe Nedir, lkada Felsefe, Ortaa
da Felsefe, Yeniada Felsefe, Tarihsel Gereimiz ve Felsefe ba
lkl blmlerde toplanan yz sorunun yantlan yapt oluturu
yor. Felsefedeki ve dildeki gelimeler gznne alnarak, nc
basm iin yeniden yazlm.
Felsefenin tanm; tarihsel geliimi, felsefe tarihinin ke-
ta sorular ele alnm ve aklanm. El kitab kimlii, yantlarn
ve aklamalarn ksa ancak zl olarak verilmesini gerek
tirmi.
Kitabn sonunda, bylesine bir el kitabnda olmas gereken
zel adlar dizini var; ayrca kk bir felsefe szl de eklenmi.
Genellikle felsefenin akademik almalarla snrlanmasnn
devam ettii lkemizde, felsefeyi bilmek-renmek isteyenlerin ve
de felsefeseverlerin yararlanaca bir yapt, FELSEFE EL KTABI.
ANLAYAN TAR^H
Dl-Tarih likisi zerine Bir nceleme
Onay SZER
YAZKO Yaynlan, nceleme Dizisi, stanbul . 1981
1981 YAZKO nceleme Byk dl
no Sayfa, 120 TL.
Hermeneutik (yorumbilgisi) ada felsefenin gr ve re
tilerinden biri olarak ileri srlr. Ve birouna gre de, yazl
yaptlar yorumlamada bavurulmas gerekliliini tayor.
Dil ile tarih ilikisi ve bu ilikinin dourduu sonular ele
almyor kitapta. Ne var ki buradaki bakas hermeneutik'in ba-
kasdr; denilebilir ki, bu da, Trke yaznda ^fctir.
Kitap blmden oluuyor. I. Yorumbilgisinin Kltr, Dil
ve Tarih Karsndaki Genel Tutumu. II. J. Lohmann'da Dil-Tarih
likisi. III. Tarihsiz Diller ve Dil Tarihinin Sona Ermesi,, Bu b
lmlerden sonra Sonu ve Geriye-Bak balkl bir blm daha
var. Anlayan Tarih, gnmzde adndan sz ettiren ve bizde de
olduka az tannan-binen hermeneutik'in tannmasna yardmc
olan bir yapt.
158
FELSEFE IIINDA MODERN RESM
smail TUN ALI
Remzi KUabevi, stanbul, - 1981
240 Sayfa, $00 TL. Renkli-Resimli
Yazar, kitabn nsz'nde ... Felsefenin Inda Modern
Resim bir sanat tarihi deildir ve byle grlmemelidir, ama o,
modern sanat bir varlk sorusu asndan grp inceleyen felsefi
bir aratrmadr, diyerek ksaca aratrmasnn niteliini akl
yor.
Modern Sanatm irdelendii kitapta iki ana blm var: Im
pressionism (daha nce yaymland) ve Soyut Resim. Kitabn so
nunda, yazarn setii ve konusuna rnek olan, tannm ressam
larn yaptlar yer alyor.
BENC BOYUT
Toygar AKMAN
Karacan Yaynlan, stanbul - Nisan 1981
424 Sayfa, 400 TL.
Geni ve kapsaml bir aratrma. Ve olduka deiik, ilgin
bir konu. Zaman ve mekn tartmalarna yeni bir bakas da
diyebiliriz. Evrende insann yerinin ne olduu, hep tartlagelmi-
tir; T, Akman insan, insan bilincini bir boyut yani beinci boyut
olarak ileriye sryor. Bu savn ok geni bir malzeme iinde
dorulamaya alyor.
Dalizm-Monism, Madde-Ruh, Mekanism-Materyalism, Sez-
gicilik-Ruhculuk, Kesnlik-Kesinsizlik, Modern Bilimde Gelimeler
ve Besinci Boyut, kitabn blmlerini oluturuyor. Ayrca sonunda
da geni bir kaynakalar dizini yer alyor.
MANTIK
Tarihesi-Problemleri
Necip T AY LAN
Marifet Yaynlan, stanbul - 1981
176 Sap fa, 100 TL.
Yazar, mantn ne olduunu ve tarihesinin nasl bir geliim
gsterdiini; Aristoteles'in manm merkez alarak ksaca Bat'
da ve slm dnyasndaki mantn yerini kendi felsefi bakas
ve onun dorultusundaki yntemiyle irdeliyor.
Mantn tanmnn, ieriinin ve konusunun akland Gi-
n'ten sonra Mantn Tarihesi, Ortaada Mantk, Yeniada
Mantk, Mantn Problemleri ve Kyas balkl blmler, kitabn
btnn oluturuyor.
159
TARH MADDECLE REDDYE
Hilmi Ziya LKEN
stanbul Kitabevi Yaynlar, stanbul - 1981
Drdnc Basm, 404 Sayfa, 300 TL.
dealizm ve maddecilik, Herakliatos'tan beri atma duru
mundadr ve bu atma deiik evrelerden gemi, deiik ko
numlarda farkllklar gstermitir. Hibir zaman da bir uzlamaya
ynelmemitir. Yazar bu kitabnda belli bir dnya grnden
ki bu idealizmdir kalkarak maddeciliin ve zellikle diyalektik
ve tarihsel maddeciliin bilimsel olmadn kantlamaya al
maktadr.
SLM VE MATERYALZME GRE NSAN
Muhammed KTB
amil Yaynlar, stanbul - 1981
kinci Basm, 508 ayia
Kitabn konusunu insan ve ona yaklam. Bu yaklam iki
ayr grten sergileniyor: Bir yanda slm dnyasnn bakas
dier yanda da materyalizm in ve onun ortasna oturtulmu
Freud'un bakas var.
Freud burada Marks olarak anlyor. Ve bir Marks olarak
da, insana yaklam, ya da insana dair syledikleri, yazarn ba
k asndan irdeleniyor, eletiriliyor.
FELSEF DOKTRNLER SZL
S. Hayri BOLAY
tken Yaynlan, stanbul - 1981
ikinci Basm, 328 Sayfa, 200 TL.
Bir szlk almas. Ancak tam anlamyla bir felsefe szl
deil, adndan da anlalaca gibi, felsefe akmlarnn ve bu akm
larla ilgili kavramlarn yerald bir alma. Yazar kitbmm kap
samna giren kavramlar, szckleri ve akmlar kendi felsefesiyle
aklyor ve yer yer yarglyor.
YAAMA FELSEFES
Nermi UYGUR
ada Yaynlar, stanbul - Ekim 1981
248 Sayfa, 200 TL.
Yaama felsefesi, somut soyut tm boyutlaryla insan yaa
mnn iine da yaranklarmdan iner gibi inmektir, diyor yazar,
160
kitabnn nsz'nde ve ksaca da olsa, yaama felsefesinin ne
olduu sorusunu yantlyor.
Yaamn iinde yer alan belli bal etkinlikler, yaam olutu
ran eler, sorunlar insanolunun karamsarlk, ' iyimserlik gibi
tavrlar zerine, gerek bir dnrn grlerini buluyoruz bu
kitapta.
Yazar kendi yaama felsefesiyle yer yer tartyor, zmle
meler ve sonular getiriyor. Konuya derinlemesine ve zgn bir
biimde ynelen yazar, kltrmze, Trke yaznda bu trde
deneme trnde pek az rastlanan bir yapt armaan ediyor.
DERLEME - EVR YAPITLAR
VAROLUULUK
Existentialism
Derleyen: Asm BEZRC
YAZKO Yaynlan, nceleme Dizisi. stanbul - 1981
kinci Basm, 120 Sayfa, 80 TL.
Varoluuluk Sartre'la balamazsa da, varoluuluk ile Sartre
birbirini artrr olmutur. Ve byle gidecee de benzer. Edebi
yaptlarnn ounun dilimize evrilmesine karn, felsefi yaptlar
yeni yeni evrilmeye baland. Bu kitapda, Sartre felsefesinin yer-
ald ilk eviridir.
Varoluuluk'un banda A. Bezirci'nin varoluuluu tantan
bir nsz; yine hazrlad bir kaynaka ile Sartre'm yaptlar ve
Trke evirilerinin olduu bir dizin de konmu.
Daha sonra srasyla, Gaeton Picon'un, Sartre'm yaam, kii
lii ve yaptlar hakkndaki grleri; Laffont Bonpiani'nin far-
oluguluk Bir nsancllktr balkl ksa yazs; Varoluuluk ba
lkl blmde Sartre'm kaleminden varoluuluunu aklayan
daha dorusu, eletirileri yantlayan bir yaz bulunuyor. Kitabn
sonunda da felsefi dzeyde ilgin bir tartma eklenmi: Sartre -
P. Naville.
Trke'de beinci basmn yapan yapt, Sartre'm yeni
bir konuma getirdii varoluuluunu tantan, ksaca aklayan
bir bavuru kitab.
ADA DYALEKTN KAYNAI HEGEL
Derleyen: Attila TOKATLI
YAZKO Yaynlan, nceleme Dizisi, stanbul - 1981
40 Sayfa, 100 TL.
Hegel felsefe tarihinin en bykleri arasnda yeralr, kuku
suz. Modem idealizmin ana kaynadr. Ama maddeci diyalekti
in de k noktasdr.
161
Trke yaznda Hegel'in yaptlar ve zerine yazlm kitap
lar olduka az. Bu kitap Hegel'i sevdirme, tantma ereiyle hazr
lanm. Hegel'e bir eit yaklama, zet olarak da olsa felsefesi
konusunda bilgi edinme olanan salyor.
Yapt ana blmden oluuyor: Hegel ve Dncesinde
felsefesinin geliimini Henri Denis'in kaleminden reniyoruz;
Hegel zerine de, Goethe, Alain, Heine, Proudhon, Marks, Lenin,
Rosenthal, d'Hont, Macit Gkberk ve Selhattin Hilv'a ait ak
lama ve deerlendirmeler yer alyor; Hegel'den Semeler de ise,
yaptlarndan seilmi ve felsefesi hakknda ipular verilen yaz
lar bir araya getirilmi.
ESTETK SEME METNLER
Derleyen: Necla ARAT
I. . Edebiyat Fakltesi Yaynlar, istanbul - Arahk 1981
176 Sayfa
Felsefenin ana dallarndan biri olmasna ramen Trke ya
znda estetikle ilgili yaptlar olduka az, bu yapt gibi bir estetik
antolojisiyse hi yok diyebiliriz. Kitap, estetik zerine seilmi me
tinleri biraraya getiriyor; Shaftesburg, F. Hutcheson, E. Cassirer,
L. Tolstoy, J. Hospers, C. Bell ve W. E. Kennick'in yazlarn kap
syor.
Estetik derslerinde ve yaplan seminerlerde, sanat sorunu da
ha yakndan, rencilerin tanmalarn salamak ve rnek metin
ler gstermek ereiyle derlenmi. Ders kitab, kaynak kitap olma
sndan baka, genellikle sanatla ve sorunlaryla ilgilenenlerin de
yararlanaca bir kitap.
EVR YAPITLAR
YNTEM ARATIRMALARI
Diyalektik Akln Eletirisi
Jean-Paul SARTRE ev.: Serdar Rfat KIRKOLV
YAZKO Yaynlan, nceleme Dizisi, stanbul - 1981
1981 YAZKO eviri . nceleme Byk dl
190 Sayfa, 110 TL.
Sartre'n en nemli yaptlarndan biri olan ve 1960 ylnda
yaymlanan Diyalektik Akln Eletirisi adl yaptnn ilk blm
nn evirisi.
Sartre'm vMarx''dtk ve Varoluuluk, Dolaymlar Sorunu
ve Yardmc Disiplinler, leriyeynelik-Geriyeynelik Yntem,
Sonu balklarm tayan drt uzun denemesinden oluuyor.
Birinci denemede Sartre, Marksl kendi varoluuluu a-
162
smdan irdeliyor ve eletiriyor. kinci denemede, bireyi ve birey ile
toplum arasndaki ilikileri ncde ise, kendi diyalektik anla-
laym sergiliyor. Kitabn son blmnde de, varoluuluuna
Markslkta bir yer aryor; ya da varoluuluunu Markslm
iine yerletirmeye alyor.
SARTRE'IN YAZARLII VE FELSEFES
Ins MURDOCH Selhattin HLV
YAZKO Yaynlan, nceleme Dizisi, stanbul - 1981
140 Sayfa, 100 TL.
Jean-Paul Sartre' anlamak, iinde yaadmz aa ilikin
nemli bir eyi anlamak demektir. Yazarn bu szleri, Sartre hak
knda neler dndn aklyor bize. Kitap batan sona bir
zmleme. Sartre'm yazarl, yaptlar ve kiileri ele almyor;
felsefesi, dnceleri, eilimleri ve yaklamlar irdeleniyor.
Trke yaznda birinci basmn onyedi yl nce yapmasna
karn gncelliini koruyan kitapta, nesnel gerekle akma ere
i gden bir bakasn, I. Murdoeh'un bakasm buluruz.
Sartre'm yaptlarn anlamada, aklamada ya da zmlemede,
yapt, bir Sartre szl nitelii tayor denebilir.
ESTETK - II
Georg Szegeredi LUKACS ev.: Ahmet CEMAL
Payel Yaynlar, stanbul - Mays 1981
336 Sayfa, 250 TL.
ada estetikte Lukacs ad kukusuz en nde gelenlerden
biri. Lukacs, Estetik zerine uzun yllar (yaklak elli yl) al
t. Estetik - II, drt cildik byk yaptnn ikinci cildi. Yaptta,
sanat veriminin oluum sreci; sanatn hammaddesinin gnlk
yaamdan karlp, sanat dzeyinde ilendikten sonra yeniden
gnlk aka braklmas ve bunun karsnda izleyicinin konu
mu; sanat yaptnn deiik almlama biimleri; Lukacs'm este
tik kuramnn temel kavram olan badak ortam kavramnn
aklanmas ve uygulanmas gibi konular yer alyor.
Drt blmden oluan kitabn bana Lukacs'm bir biyogra
fisi, sonuna da kavramlar ve adlar dizini eklenmi.
KONFYS
Esra POUND ev.: Ahmet YKSEL
Brde Yaynlar, stanbul - Mays 1981
208 Sayfa
nl air E. Pound'un Konfuys dncesini tantmak iin
yapt bir derleme-inceleme bu.
163
Kitap ana blmde toplanyor: zdn, Sarslmaz Ek
sen, Baak. Bu para, Konfys'n deiik konulardaki d
ncelerini ieriyor. Devlet ynetimi, ekonomi, sanat, metafizik,
politika gibi sorunlarda Konfys'n dncelerini, nerilerini,
ksacas, yazarn felsefesini reniyoruz bu yazlardan.
DN LE BLM
Bertrand RUSSELL ev.: Akit GKTRK
SAY Kitap Pazarlama, stanbul - 1981
nc Basm, 168 Sayfa, 150 TL.
Kitabn zgn basks, 1935 ylnda yaymlanm. Trke'ye
de 1963'te (ikinci bask 1972'de evrilmi.
Din ile bilim yzyllardan beri atagelmekte; dinin egemen
bir bask unsuru olduu dnemlerde bile bu atma, her zaman
varln hissettirmi. Gnmze gelene dein, bilimsel-teknik ge
limede yeni yeni bulgular ortaya km, bu atma da deiik
ve geni boyutlara ulam. RusselPm kitabnda bu atmann,
yksn ve deerlendirilmesini buluyoruz. Yazar Copemicus'tan
amza kadar olan sreyi bu adan gz nne seriyor ve 1935'e
kadar geliyor. zellikle Hristiyanln banaz tutumunun yeril
mesi, bilimin neminin ve rolnn ortaya konmas dikkati eki
yor.
ETM VE TOPLUM DZEN
Bertrand RUSSELL ev.: Nail BEZEL
Varlk Yaynlan, stanbul . Haziran 1981
ikinci Basm, 176 Sayfa, 120 TL.
Russell'm 1981'de, Trke yaznda yaymlanan ikinci yapta
Kitap kinci Dnya Sava'ndan nce yazlm. Russell, eitimi
toplum asndan ele alyor, irdeliyor; renci-aile-toplum ba
lamnda eitimin yerini, grevini ve sorunlarn sergilerken, h
km sren yanl kanlan da eletiriyor, yeriyor. Russell'in eitim
zerine bu grleri, yarar]anlabilecek neriler olarak gncellii
ni srdrmekte. Kitab oluturan yazlardan bazlarnn balk
lar yle: Birey ve Yurtta, Ev ve Okul, Soylular, Demokratlar ve
Memurlar, Eitim ve Soyaekim, Eitim ve Ekonomi, Eitimde
Cinsiyet vb. vb..
ZERDT BYLE DYORDU
Friedrich Wilhelm NIETZSCHE ev.: Osman DERN SU
Varlk Yaynlar, stanbul . Haziran 1981
ikinci Basm, 376 Sayfa 200 TL.
Nietzsche'in felsefesi gnmzde hl gncelliini koruyor;
kimine gre koyu bir milliyeti, kimine gre dengesiz bir dnr,
164
kimine gre de felsefesi yaamn derin anlamyla uyuan bir filo
zof. Ne olur&a olsun Nietzsche bir adamz. Sonrasz dn ve
insanst, bu birbirini tamamlayan iki dnce Nietzsche'nin
felsefesinin temelini oluturuyor.
Bir insanstnn nasl olmas gerektiini, Zerdt'te bulu
ruz. Daha dorusu Zerdt aklar nasl insanst olunacan.
Ve bunun gerekliliini, yollarn; tm insanlara aklayarak yle
der: Sizlere stninsan retiyorum. nsan almas gereken bir
eydir.
Suut Kemal Yetkin'in Nietzsche'yi anlatan, felsefesini ksaca
deerlendiren bir nsz'n bulunduu kitap, drt ayr blmden
olumakta. Yazar bu blmleri 1883-84 yllar arasnda yazm.
Nietzsche'nin felsefesini renme, O'nu tanma bakmndan nem
tayan bir yapt.
YAAMA SANATI
Andre MAUROS ev.: Nihal N OL
Varlk Yaynlan, stanbul - 1981
16S Sayfa, 130 TL.
Fransz yazar Andre Maurois, daha ok romanlaryla tannr.
Yaama Sanat bir yaama felsefesi; insanla bir t, bir
yolgsterme. Yazar insann mutlu olma yollarn dnyor, bu
yollan aratryor. Kiinin baarya nasl ulaacann yantn
vermeye alyor.
Dnmek Sanat, Sevmek Sanah, almak Sanat, Emret
mek Sanat, Yalanmak Sanat? balkl yazlardan oluuyor ki
tap; ve Maurois'nm yaama felsefesini tantyor bize.
BLMSEL FELSEFENN DOUU
Hans REICHENBACH ev.: Cemal YILDIRIM
Remsi Kitabevi, stanbul - 1981
232 Sayfa, 200 TL.
H. Reicenbach, amzn nl filozoflarndan ve mantksal
amprizmin kurucularndan. Hitler'in iktidar ele geirmesi ze
rine lkemize de gelen (1933-38) yazar, daha sonra Amerika'ya
geiyor ve almalarn orada srdryor. 1953 ylnda da Los An-
geles'de lyor. zellikle ampirik bilimlerin felsefesine ynelen
Reicenbach, en ok zaman-mekn, mantk, nedensellik ve olas
lk sorunlaryla uram, zmler aramtr.
Felsefe bilimsel midir ya da felsefe ile bilim arasndaki iliki
nedir sorusundan yola kan Reicenbach, ada felsefeye zg
bir tezi, felsefenin bilimsel olabilecei tezini kantlamaya alr.
165
Yazar felsefenin birbiriyle atma durumundaki dnce
lerin, sistemlerin alam olmadn, bilimsel bir alma ve bilgi
lenme yntemi olduunu ileri srer.
Bilimsel felsefeye giri niteliindeki kitap, Speklatif Felse
fenin Kkleri'ni aratran ve Bilimsel Felsefenin Sonular'n irde-
syen iki ana blmden olumakta.
ADA SYASET FELSEFECLER
Derleyenler: Anthony De CRESPINGNY Kenneth R. MINOGUE
Remzi Kitabevi, stanbul - 1981
296 Sayla, 300 TL.
Siyasal felsefe zerine on iki yazdan oluan bir derleme. Her
birini baka bir evirmen dilimize aktarm. Tm evirileri de
Mete Tuncay denetlemi. Ayrca kitabn sonunda, ad geen filo
zoflarla ilgili Bio-Bibliyografik Bilgiler adl bir bavuru blm
de var.
Yirminci yzyl filozoflarndan, siyaset felsefecileri diye ad
landrlanlar tartlyor yaptta; bu filozoflarn siyasi felsefeleri
irdeleniyor. Tartmaya ve incelemeye, deiik uluslardan, ngil
tere, ABD, Kanada, Fransa ve Almanya'daki aratrmaclar katl
maktadr. Yaptta ad geen siyaset felsefecileri nin arsnda
Trke yaznda olduka iyi tannan H. Marcuse, J. P. Sartre, gibi
dnrlerin yan sra, tannmayanlar da yer almakta.
BATI DNCESNDEK BYK DEME
Paul HAZARD ev.: Erol GNGR
TUR Yaynlan, stanbul - 1981
472 Sayfa, 300 TL.
Avrupa'daki 1680-1715 yllar arasndaki dnem ele almyor
kitapta ve bu dnemin dnce yaps, dnsel deiimler irde
leniyor, deerlendiriliyor. P. Hazard (1878-1944) bizde pek tann
mayan nl bir Fransz edebiyat ve dn tarihisi. zellikle 18.
yzyl Bat dncesi tarihi ve bu dncedeki bunalm sorunu
zerinde durmu.
FELSEFEYE GR
Karl JASPERS ev.: Mehmet AKALIN
Dergh Yaynlan, stanbul - 1981
kinci Basm, 152 Sayfa, 100 TL.
Varolu felsefesinin nl temsilcilerinden Jaspers, insanolu
nu tarihsel ve somut konumunda ele alyor. Kitabn banda,
166
Bochenski'nin Jaspers'i ve varolu felsefesini tantan bir yazs
var. Felsefe nedir, felsefenin tarihi, felsefede insan, Tanr fikri, in
sanlk tarihi gibi konular, Jaspers'in zel bakasmdan ele al
np inceleniyor.
YEN BR NSAN YEN BR TOPLUM
Erich FROMM ev.: Necla ARAT
SAY Kitap Pazarlama, stanbul - 1981
224 Sayfa, 250 TL.
Fromm, bu yaptnda, Freud ve Marks'm insan ve topluma
ilikin dncelerini, yeni bir bireime ulaabilmek iin irdeliyor;
teknokratik faizmi yenmek iin insansal bir toplum yapsnn
gerekietrilmesinin gerekli olduunu da savunuyor.
1981'de yaymlanan son felsefe yapt :
Mehmet Aydn, Kant ve ada ngiliz Felsefesinde Tanr -
Ahlak likisi (stanbul, 160 s. 250 TL.); Kant, Evrensel Doa Ta
rihi ve Gkler Kuram, ev: Sekin Clzolu; afak Ural (doktora
tezi) Pozitif Bilimlerde Basitlik lkesinin Belirlenmesi Yolunda
Bir Deneme (i.V. Edebiyat Fakltesi Yaynlar, 141 s. 110 TL.)
167

You might also like