Richard Bachh - Mavi Tüy PDF

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 112

Tarama WATAS

Dzenleme Beydaba
MAVI TUY
Orijinal Ad: Illusions
Yazar: Richard Bach
eviri: Mehmet Harmanc
Dizgi: Epsilon Yaynclk
Dzenleme: Erol ahnac
Yayna Hazrlayan: Meltem Erkmen
Bask: ahinkaya Matbaas
4. Bask: Ekim 2003, stanbul
Copyright: 1977 by Creature Enterprises Inc.
Trke Yayn Hakk: Akal Ajans Araclyla
O Epsilon Yaynclk Hizm. Tic. San. Ltd. ti.
ISBN 975 331 157 5
u eserin tm basm ve yaym haklar Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'
Epsilon Yaynclk'a aittir.
Yayncnn izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz.
Genel Datm:
Yeni izgi Yayn Datm Ltd. ti.
Grsel Mah. Alaybey Sk. No:7
Kthane/stanbul
Tel: 0212.220 57 70 pbx Faks: 222 61 55
nternet adresi ve on-line alveri: www.yenisayfa.com
www.cizgiliforum.com
RICHARD BACH
MAV TY
Gnlsz Bir Mesihin Servenleri
eviri
Mehmet Harmanc
Epsilon Yaynclk Hizmetleri Tic. San. Ltd. ti.
Osmanl sk. 24/4 80090 Taksim/stanbul
Tel: 0212.252 38 21 pbx Faks: 252 47 29
Internet adresi: www.epsilonyayinevi.com
e-mail: epsilon@epsilonyayinevi.com
( e ) p> s i I o ~
J
'onathan Seagull (Mart) yaymlandktan sonra bana ok so-
rulan sorulardan biri de uydu: "Richard, bundan sonra ne
yazacaksn? Jonathan'an sonra ne gelecek?"
O zamanlar bir ey, bir tek kelime bile yazmama gerek olmad,
kitaplarmn bir btn olarak onlardan sylemelerini istediim her
eyi syledikleri yantn verirdim. Bir sre a kaldktan, arabam
haczedildikten falan sonra gece yarlarna kadar almak zorunda
olmamak ho bir eydi dorusu.
Yine de hemen hemen her yaz ift kanatl antika uam Ameri-
kan orta batsnn yemyeil ayrdan denizlerine karr, dolara
yolcu alrken o eski gerilimi hissetmeye baladm yeniden -syle-
yecek bir eyler kalmt ve ben de bunlar sylemi deildim.
Yazmaktan hi holanmam. Orada karanlkta bir fikre srt evire-
bildiim takdirde, ona kapy amaktan kanabildiim takdirde ka-
leme bile uzanmam.
Ancak arada srada n duvar byk bir patlamayla uan cam,
tula ve kymk olarak ieri yklr, molozlarn zerinden biri gelir
ve boazmdan yakalayarak hafif bir sesle, "Beni kelimeler halinde
kda dkmeden seni brakmam," der. Mavi Ty'le byle tantm.
Ortabat'da srtst yatp bulutlan buharlatrma deneyleri yap-
yordum ve hikyeyi bir trl aklmdan karamyordum... Bu ite
gerekten usta biri gelseydi de bana dnyamn nasl ilediini ve
onu nasl kontrol edebileceimi retseydi. Sper derecede ilerle-
mi biriyle karlasaydm... Ardndaki gerekleri bildii iin dn-
yann yanlsamalar zerinde g sahibi bir Siddharta ya da sa za-
manmzda ortaya ksa ne olurdu? Onunla bizzat tansaydm, o da
bir ift kanatl uakla uuyor olsa ve benimle ayn ayra inseydi?
Ne derdi, neye benzerdi?
Belki de gnlmn yaa bulanm, ot lekeli sayfalarndaki
Mesih gibi olmazd, belki bu kitabn syledii eyleri sylemezdi.
Ama bir de bunun bana syledikleri: biz dncelerimizde olan
mknats gibi yaammza ekeriz -eer bu doru ise o zaman her
naslsa u ana bir nedenle varmm demektir, ve siz de ayn durum-
dasnz. Belki de bu kitab elinizde tutuyor olmanz bir rastlant de-
ildir; belki bu servenlerde sizin buraya hatrlamak iin geldiiniz
bir eyler vardr. Ben yle dnmeyi tercih ettim. Ve benim mei-
nimin orada baka bir boyutta tnediini, hayal rn olmadn,
ikimizi de izlediini ve aynen bizim planladmz gibi byle bir
eyin olmasna gldn inanmay seiyorum ben.
Richard Bach
6
1
I.
KutsalIndiana topraklarnda domu,
Fort Wayne'in dousundaki
mistik tepelerde yetimi
bir Usta gelmiti yeryzne.
2.
Usta bu dnyay ndiana'nn
okullarnda ve yetikinliinde de
otomobil tamircilii mesleinde rendi.
n \
Ancak sta baka lkelerden, baka okullardan
ve yaad baka yaamlardan da ok ey
renmiti. B unlar hatrlad ve hatrlaynca da,
akll ve gl oldu, dierleri onun gcn
grdler ve kendisine akl danmaya geldiler.
U.
sta kendine de btn insanla da yardmc
olacak gce sahip olduuna inanyordu,
ve buna inand iin bu kendisi iin
geerli oluyordu. Dierleri onun gcn
grdler ve dertlerinden ve hastalklarndan
kurtulmak iin ona geldiler.
5.
Usta her insann kendini Tanr'nn olu olarak
grmesinin doru olduuna inanyordu
\^ ve buna inand iin de yleydi. alt ^
8
garaj lar, atlyeler onun bilgeliini, onun elinin\
temasn arayanlarla, dardaki sokaklar
sadece o geerken glgesinin stne
dmesini ve bylece yaamlarnn
deimesini isteyenlerle doldu.
6.
Kalabalklar yznden ustabalar ve dkkn
sahipleri onun da tamircilerin de otomobiller
zerinde alacak yer bulamadklar iin
aletlerini toplayp baka bir yere gitmesini
istediler.
Bylece o da krlara gitti ve kendisini
izleyenler ona Mesih, mucizeler yaratan
demeye baladlar; buna inandklar iin de
yle oldu.
9
O konuurken bir frtna kopsa, dinleyenlerden
birinin bana bir damla dmyor, gkler
grlese, yldrmlar dse bile kalabaln en
sonundakiler szlerini en ndeki kadar ak
seik duyuyorlard. Ve onlarla hep mesellerle
konuuyordu.
9.
Ve Usta onlara dedi ki:"Her birimizin iinde
sala ve hastala, zenginliklere ve
yoksullua, zgrle ve klelie rzamz yatar.
B unlar kontrol eden sadece bizleriz, baka biri
deil."
10.
Bir deirmenci ortaya kt:"5enin iin byle
konumak kolay, Usta, nk sen bizim gibi
10
deilsin, ynlendiriliyorsun ve bizler gibi
almak zorunda deilsin. Bu dnyada insan
yaamak iin almak zorundadr."
II.
Usta dedi ki."Bir zamanlar byk bir billur
rman dibinde bir ky dolusu yaratk yaard.
12.
Gen ve yal, zengin ve yoksul, iyi ve kt
hepsinin zerinden sessizce akar geerdi
rmak.Sadece kendi billur varln bilir, kendi
yolunda giderdi.
13.
Her yaratk kendi bildiince rmak dibinin
kklerine ve talarna tutunurdu, nk
tutunmak onlarm yaam biimiydi ve doutan
beri rendikleri ey akntya direnmekti.
\ J
I 1
Ama sonunda bir yaratk yle dedi: 'Ben
tutunmaktan bktm artk, gzlerimle
gremiyorsam da, rman gittii yeri bildiine
inanyorum. Kendimi brakacam, beni istedii
yere gtrsn. Burada asl kalrsam skntdan
leceim artk.'
teki yaratklar gldler, 'Aptal,' dediler. 'Hele
bir brak, o zaman taptn o aknt seni
kayalardan kayalara arpar ve skntdan
leceinden daha abuk lr gidersin.'
16.
Ama o onlar dinlemedi ve derin bir soluk
alarak kendini koyverdi. Ayn anda aknt
kendisini kayalara arp\.
15.
12
r
17.
Ancak yaratk bir daha tutunmay reddedip de
aradan bir zaman geince aknt onu dipten
kaldrd ve ondan sonra bir yere arpp bir
yann incitmedi.
Irman aasnda kendisine yabanc olan
baka yaratklar, 'Bir mucize bu!' diye
bardlar. 'Bizim gibi bir yaratk, ama uuyor
ite! Bizleri kurtarmaya gelen Mesih bu!'
19.
Akntya kaplm giden, 'Ben sizden fazla
Mesih deilim,' dedi. 'Irmak bizleri
zgrlmze kavuturmaktan zevk alyor,
eer kendimizi koyvermeye cesaret
edebilirsek. Bizim gerek iimiz bu yolculuktur,
bu servendir.'
18.
13
Ama onlar, 'Kurtarc!' diye daha ok bararak
sk sk tutundular kayalarna. Bir daha
baktklarnda yaratk gitmiti ve onlara da artk
sadece bir Kurtarc efsanesi yaratmak
kalmt.
Usta kalabaln evresinde her gn biraz
daha arttn grd, kendisine her
zamankinden daha ok yaklap kendilerini
iyiletirmesini, mucizeleriyle beslemesini, onlar
iin renmesini, onlarn yaamlarn
yaamasn istediklerini grnce, bir gn tek
bana bir da tepesine gidip dua etti.
Ve kalbinde yle dedi: Ey Ebedi Parlak Olan,
22.
14
r
eer istediin buysa, bu kadehi al elimden, bu
imknsz grevi bir yana brakmama izin ver.
Baka bir insann yaamn yaayamam, oysa
on bin kii benden yaam bekliyor. Bunlarn
olmasna izin verdiim iin pimanm. Eer
istersen beni brak da motorlarma ve
makinelerime dneyim ve baka insanlar gibi
yaayaym.
Ve dan tepesinde birses duydu.Me erkek ne
kadn, ne yksek ne hafif, sonsuz derecede
sevecen birses. Ve bu ses dedi ki."Benim
deil, senin istediin olacak, nk senin
istediin benim senin iin istediim eydir.
teki insanlar gibi sen de yoluna git ve
yeryznde mutlu ol."
15
sta bunu duyunca sevindi, teekkr etti ve
dadan bir tamirci arks mrldanarak indi.
Kalabalk dertleriyle evresini sarp kendileri
iin iyiletirmesini, kendileri iin renmesini,
anlayyla kendilerini srekli beslemesini ve
mucizeleriyle kendilerini elendirmesini
istediinde sta kalabala glmsedi ve yle
dedi:"Ben bu ii brakyorum."
Kalabalk bir an aknlktan donakald.
Ve sta onlara dedi ki:"Bir insan ann'ya en ok
istedii eyin, kendisine bedeli ne olursa olsun,
strap eken dnyaya yardm etmek olduunu
sylerse ve Tanr da ona yant verip ne
25.
26.
16
yapmas gerektiinisylerse, o insan
syleneni yapmal mdr?"
27.
"Elbette, Usta!" diye bard kalabalk. "Tanr
istedii takdir de cehennem az abekmekbile
bir zevktir onun iin!"
28.
"Bu azap ne olsa da, bu grev ne kadar g
olsa da m?"
29.
"Tanr istemise aslmak bir ereftir, bir aaca
ivilenip yaklmak insan yceltir," dediler.
30.
Usta kalabala,"Tanri5izin yznze konusa
17
^ ve YAADII N 5RECE YERYZ/S/DE MUTLU^
OLMA/s/I EMREDYORUM deseydi, o zaman ne
yapardnz?" dedi.
31.
Ve kalabalk sustu, ylece durduklar
vadilerden, tepelerden tek ses kmad.
32.
Ve Ustasessizlie dedi ki."Mutluluk yolumuzda
bu yaam iin setiimiz bilgiyi bulacaz. Bu
gn ben bunu rendim ve imdi sizi kendi
yolunuzda istediiniz gibi yrmeye brakmay
seiyorum."
33.
Ve Usta kalabaln arasndan geerek kendi
yoluna gitti, onlar brakp kendi gndelik
insanlar ve makineler dnyasna dnd.
s
2
D
onald Shimoda ile yaz ortasnda karlatm. Drt yllk
uuum srasnda benim yaptm ii yapan baka bir pi-
lot bulamamtm. Ben rzgrla birlikte kasaba kasaba
dolar, eski bir ift kanatl uakta on dakikas dolara adam uu
rurdum.
Bir gn llinois'de Ferris'in hemen kuzeyinde Fleet'imin kokpi-
tinden aa baktmda limon zmrd samanlarn arasna szlr
gibi inen altn renkli ve beyaz bir yal Travel Air 4000 grdm.
Benim zgr bir yaantm vardr, ama kimi zaman ok yalnzlk
ektiim de olur. Orada ift kanatl ua grnce bir an dndm,
sonra yanna inmenin bir zarar olmayacana karar verdim. Gaz
kolunu boa alp dmeni iyice krnca Fleet ile yanlamasna yere
dmeye baladk. Kanat telleri arasndaki rzgarn o yumuak ve
keyifli sesi, pervanesini eviren yal motorun pok-poklar. nii daha
iyi izlemek iin gzlklerin yukarya itilmesi. Msr baaklar altm-
da hrdayan yeil yapraklardan bir cangl, bir it ve sonra da gz
alabildiince uzanan yeni biilmi otlar. Levye ve dmenin hafife
itilmesi, topran zerinde kk bir yuvarlak dzlk, tekerleklere
srtnen otlar, ardndan tekerlek altndaki sert topran o allm
sakin titreyii, yavalama, ani bir ses patlamas ve teki uan ya-
nna kadar gidip durma. Levye geriye, motoru kapat, pervanenin
temmuz aynn o mutlak sessizliinde durmasna kadar dnerken
kard klak-klak sesi.
19
Travel Air'n pilotu imenlere oturmu, srtn uann sol te-
kerleine dayam beni seyrediyordu.
Yarm dakika kadar ben de onu seyrettim, o sakinliinin esrarna
baktm. Bir baka uan benimle ayn ayra inip metre ilerime
konmasn ben o kadar sakinlikle seyredemezdim. Bam sallaya-
rak selamladm adam, nedenini kestiremiyordum ama ondan ho-
lanmtm.
Aramzdaki mesafeden, "Yalnz grnyordun," dedim.
"Sen de yle."
"Seni rahatsz etmek istemem. Eer kalabalk ediyorsam hemen
eker giderim."
"Hayr, gitme. Seni bekliyordum."
Glmsedim. "Geciktiim iin zr dilerim."
"nemi yok."
Kaskm ve gzlm kardm, kokpitten kp yere atladm.
Fleet'le iki saat utuktan sonra ayan yere basmak insana iyi gelir.
"Jambon ve peynire bir diyecein yoktur umarm," dedi. "Jam-
bon ve peynir ve belki de bir karnca." Ne bir tokalama, ne de tan-
ma.
ri yar bir adam deildi. Omuzlara kadar inen salar srtn da-
yad lastikten daha karayd. ahin gzleri kadar siyah gzler, bir
dostta grmekten holandm ve bakasnda beni rahatsz eden kap-
kara ahin gzleri. Epey sert bir gsteriye giden bir karate ustas
olabilirdi.
Sandvile termos kapana doldurduu suyu aldm. "Sen kim-
sin?" diye sordum. "Yllardr uar dururum ama buralarda benim
gibi birine daha rastlamamtm."
"Baka bir ie pek yaramam," dedi mutlu bir tavrla. "Biraz ta-
mircilik, biraz kaynaklk, biraz serserilik, Cat operatrl; bir
yerde fazla uzun kaldm m sorunlar balar. Ben de ua yaptm,
imdi milleti uuruyorum ite."
"Nasl bir Cat?" ocukluumdan beri dizel traktrleri delisiy-
dim.
"D-Sekizler, D-Dokuzlar. Bir sre, Ohio' da."
20
"D-Dokuzlar, ha! Ev kadardr onlar! Gerekten dalar yerinden
oynatabilirler mi?"
"Dalar yerinden oynatmak iin daha iyi yollar vardr," dedi
ancak saniyenin onda biri kadar sren bir glmsemeyle.
Uann alt kanadna bir an yaslanp yzne baktm. Ik oyunu
muydu neydi... Adama yakndan bakmak ok gt. Sanki bann
evresinde bir k vard, hafif, sisimsi bir gm iinde eriyip yok
olan bir k.
"Bir ey mi var?" diye sordu.
"Ne gibi sorunlarn vard?"
"Fazla bir ey deil. Bugnlerde bir yerde duramyorum ite, tp-
k senin gibi."
Sandviimi alp uann evresinde dolandm. 1928 veya 1929
modeliydi ve bir tek izik bile yoktu. Fabrikalardan bylesine yeni
uak kmazd. Elle srlm en az yirmi kat boya ahap iskeletin
zerine geirilmi aynadan farkszd. Kokpitin kenarnn hemen al-
tnda eski ngiliz yazsyla altn varakla Don yazlyd, harita kutu-
sunun zerinde ise D. W. Shimoda yazyordu. Aletler kutusundan
yeni karlm zgn 1928 uu aletleriydi. Cilal mee tahtasndan
kontrol levyesi ve dmen kolu; gaz kolu, solda ateleme dmesi.
Bu erken ateleme dmeleri artk en iyi ekilde restore edilmi an-
tikalarda bile pek grlmyordu. Ne bir izik, ne branda zerinde
bir yama, ne motor kapandan szm bir ya izi. Kokpitin zemi-
ninde bir tek ot paras bile yoktu, sanki ua hi umam da ya-
rm yzyllk bir zaman kaymasyla birden orada bitivermi gibi.
Ensemde souk bir rperti hissettim.
Uan te yanndan, "Ne kadardr yolcu tayorsun?" diye ses-
lendim.
"Bir ay kadar oldu, be hafta."
Yalan sylyordu. ayrlarda be hafta geirdikten soma kim
olursan ol, uak pislenir ve yalanrd, ne yaparsan yap kokpitin ii
ot dolard. Ama bu uakta... n camda ya yoktu, kanatlarn ularn-
da ve kuyrukta yapm kalm ot paralar yoktu, pervaneye arpp
len tek bcek yoktu. llinois yazlarnda uup da bunlarn olmamas
21
mmkn deildir. Travel Air' be dakika kadar daha inceledikten
sonra dnp kanadn altna, pilotun karna oturdum. Korkuyor de-
ildim, adamdan hl holanyordum, ama ortada bir aksilik vard.
"Bana neden gerei sylemiyorsun?"
"Sana gerei syledim, Richard," dedi. Benim de uamn ze-
rinde adm yazldr.
"Bir insan bir Travel Air' da bir ay yolcu tarsa uakta ya lekesi
olur, dostum. Biraz toz olur. Brandada bir yama da m olmaz? Ve
Tanr akna, yerde ot olmaz m?"
Sakin sakin glmsedi. "Senin bilmediin baz eyler var."
O anda baka bir gezegenden gelmi bir yabancyd. Syledikle-
rine inanyordum, ama o yaz gnnde ayrlarn ortasnda duran o
mcevherden farksz uan aklayamyordum.
"Doru. Ama bir gn hepsini bileceim. Ve o zaman umaya
ihtiyacm olmayaca iin uam sana verebilirim, Donald."
Yzme ilgiyle bakt, kara kalar havaland. "Sahi mr? Anlat
bakalm."
ok sevinmitim. Biri kuramm dinlemek istiyordu!
"nsanlar uzun sre uamadlar, bence bunun mmkn olmad-
na inanmadklarndan deildi bu, bu yzden de aerodinamiin o ilk
kk ilkesini renemediler. Ben baka bir ilke olduuna inanmak
isterim: umak iin uaa ihtiyacmz olmadna ya da duvarlardan
gemek veya gezegenlere gitmek iin. Biz bunu her yerde, makine-
miz olmadan renebiliriz. Eer istersek."
Ciddi bir ekilde hafife glmsedi, ban bir kere sallad. "Ve
sen de renmek istediini ayrlardan bir seferi dolara adam
uurarak reneceini sanyorsun."
"rendiim nemli tek ey kendi bama rendiklerim, istedi-
imi yapyor olmam. Yoktur ama, yeryznde bana bilmek istedii-
mi uamn ve gkyznn reteceinden daha ok retecek biri
olsa bir an bile durmam, o adam bulmak iin uar giderim. Ya da o
kadn."
Kara gzleri bana dikilmiti. "Eer bu ii gerekten renmek
istiyorsan buna yneltildiine inanmyor musun?"
22
"Evet, yneltiliyorum. Herkes de yle deil mi? Beni hep birinin
gzetliyor olduunu hissetmiimdir."
"Ve sana yardmc olacak bir retmene gtrleceini dn-
yorsun."
"Eer o retmen ben deilsem, evet."
"Belki de bu iler byle olur," dedi.
*
Modern, yeni bir kamyonet ardnda kahverengi bir toz bulutu
kaldrarak yoldan bize doru geliyordu. ayrn kenarnda durdu.
Kap ald, yal bir adamla on yalannda bir kz indiler. Hava y-
lesine durgundu ki, toz bulutu havada ylece kalmt.
"Parayla insan havada gezdiriyormusunuz, yle mi?" dedi adam.
ayr Donald Shimoda'nn bulduu bir yerdi; sesimi karma-
dm.
"Evet, efendim," dedi sevinli bir sesle. "Umak istiyorsunuz
galiba?"
"Eer uarsam yukarda bana takla attracak msn?" Adamn gz-
leri parlyor, o kyl konumas ardnda kendisini tanyp tanyama-
yacamz merak ediyordu.
"sterseniz yaparm, istemezseniz yapmam."
"Ve bunun iin de bir servet istersiniz herhalde."
"Havada on dakika umak iin dolar, efendim. Bu da dakikas
otuz ve te bir sente gelir. Ve ok kimse bana buna deer oldu-
unu sylemitir."
Orada hibir ey yapmadan durup adamn i kapmaya almas-
n dinlemek garip bir seyirci duygusuyla dolduruyordu iimi. Szle-
rinden holanmtm, hep alttan alyordu. Ben kendi sat yntemi-
me o kadar almtm ki ("Yukarsnn on derece daha serin oldu-
unu garanti ederim, dostlarm! Sadece kularla meleklerin utuk-
lar yerlere gelin! Hepsi de sadece dolara, cebinizden ya da cz-
dannzdan karacanz bir dzine eyrek sadece... ") bir bakas-
nn da ayn eyi yapabileceini unutmutum.
23
Tek bana umann da insanlar umaya ikna etmenin de bir ger-
ginlii vardr. Buna alkndm ama gerginlik hl oradayd ite: in-
sanlar alp havada dolatrmazsam yemek yiyemezdim. imdi ak-
am yemei iin bu konumann sonuna bal olmadm u anda
bir kere iin olsa bile geveyerek arkama yaslanp seyre koyuldum.
Kz da biraz geride durmu bakyordu. Sarn, kahverengi gz-
l, ciddi yzlyd, bykbabas geldii iin oradayd o da. Umak
istemiyordu.
ounlukla bunun tam aksi olur, hevesli ocuklar ve ihtiyatl
bykler, ancak insan geimini bundan salyorsa bu eyleri uzak-
tan hisseder ve ben de btn yaz boyu beklesek bile kzn bizimle
umayacan biliyordum.
Adam, "Siz beylerden hanginiz...?" dedi.
Shimoda kendisine bir bardak su doldurdu. "Sizi Richard uura-
cak. Ben le tatilindeyim. Eer beklemek istemezseniz yani."
"Ben umaya hazrm. iftliimin zerinde uabilir miyiz?"
"Elbette," dedim. "Siz ne tarafa gitmek istediinizi gsterin, ye-
ter." Fleet'in n kokpitinden uyku tulumumu, alet antam ve kap
kaam karp yere indirdim, adamn yolcu koltuuna oturmasna
yardm edip kemeri baladm. Sonra arka kokpite geip kendi ke-
merimi baladm.
"Pervaneyi bir evirir misin, Don?"
"Elbette." Elindeki bardakla gelip pervanenin yannda durdu.
"Nasl istiyorsun?"
"Motor scak ve frenler ekilmi. Ar ar ek. ttiin anda d-
necektir."
Fleet'in pervanesini biri evirdiinde, her nedense hep hzl e-
virir ve karmak bir sr nedenle motor almaz. Ama bu adam
sanki ezelden beri ayn eyi yaparm gibi pervaneyi ok yava e-
virdi. Germe yay yerinden kt, silindirlerde bujiler atelendi ve
bizim yal motor kolaycack alt. Adam uana dnd, yere otu-
rup kzla konumaya balad.
Bir beygirgc patlay ve uuan otlar arasnda Fleet havalan-
d, yz fite ktk (motor bozulursa u anda msrlarn arasna ine-
24
riz), be yz fit (imdi dnp imenlie ineriz... imdi de ineklerin
otla zerindeyiz), sekiz yz fite gelip dzelince adamn gneyba-
ty gsteren parma dorultusunda umaya baladk.
dakika soma bir iftliin evresinde dnyorduk, korlam
kmr rengi ambarlar, bir nane rengi deniz ortasnda fldiinden bir
ev. Arkada bir bostan: tatl msr ve kvrck salata ve domatesler
byyor.
n kokpitteki adam eilip kanatlar arasnda erevelenmi olan
eve bakt.
Aa verandada mavi elbisesi zerinde beyaz bir nlk olan bir
kadn belirdi, el sallamaya balad. Adam da elini sallad. Daha son-
ra birbirlerini aralarndaki ge ramen ne kadar iyi grdklerini
konuacaklard.
Adam sonunda dnp bu kadar yeter, teekkr ederim der gibi
bana bakt; artk geri dnebilirdik.
nsanlara uan biri olduunu bildirmek iin Ferris evresinde geni
bir daire izdim ve bu iin nerede yapldn gstermek iin de i-
menliin zerinde dne dne alaldm. Ben inmek zere msrlarn
zerinde yan yattm srada Travel Air havaland ve bizim az nce
ayrldmz iftlie doru dnd.
Bir zamanlar be uaklk bir sirkte alrdm ve bir an iin o
kalabalk duygusunu bir daha yaadm... uaklardan biri yolcularla
havalanrken bir dieri yere konuyor. Yere hafif bir sarsntyla kon-
duk, imenler zerinde ta yola kadar yuvarlandk.
Motor durdu, adam emniyet kemerini zd, aa inmesine yar-
dm ettim. Tulumunun cebinden czdann kartp dolaran sayar-
ken ban sallyordu.
"ok esasl bir uutu, evlat."
"yle. Sattmz mal ok iyidir."
"Asl satc olan senin arkadan!"
"Ya?"
"Hem de nasl. ddiaya girerim o eytana kl bile satabilir, deil
mi ama?"
"Bunu da nereden kardnz?"
25
"Kzdan elbette. Torunum Sarah'a uak yolculuu, ha!" Konuur-
ken Travel Air'a bakyordu: havada gm bir nokta, iftliin evre-
sinde dolanyor. Sakin bir insan gibi konuuyordu, sanki bahedeki
kurumu aa aniden iee durmu ve olgun elmalar vermi gibi.
"O kz doduu gnden beri yksek yerlerden korkar. Ciyak ci-
yak barr. d patlar. plak elini ar kovanna sokmay aaca tr-
manmaya tercih eder neredeyse. Samanlkta merdivene trmanmaz,
avluyu sel bassa bile. Makinelere gelince tam bir ustadr, hayvanla-
ra da pek fena bakmaz, ama ykseklie gelince orada dur ite. Ve
imdi de havada."
Hem bundan hem de baka zamanlardan sz etmeye balad son-
ra. Yllar nce Galesburg ve Monmouth' tan bizim gibi gezgin pilot-
lar gelirmi ama onlar bin trl tehlikeli oyunlar yaparlarm.
Uzaklardaki Travel Air'n bydn, yksekliklerden korkan
bir kzla asla yapmayacam kadar dik bir dnle baaklarn ve
itin zerinden kayp seyrederken insann gzlerini kamatran
nokta iniiyle yere konduunu grdm. Donald Shimoda epey uzun
sredir uuyor olmalyd bir Travel Air' i yle indirebilmek iin.
Uak daha fazla bir g gerektirmeyerek yuvarlanp yanmzda
durdu, pervane dnn yavalatt, sonra o da sessizce durdu. Ya-
kndan baktm. zerine yapm bcek yoktu. O sekiz ftlik perva-
neye arpp len bir tek sinek olmamt.
Hemen yardma kotum, kzn emniyet kemerini zdm, n kok-
pitin kk kapsn ap kza ayan kanat bezini delmemesi iin
nereye koyacan gsterdim.
"Houna gitti mi?" diye sordum.
Benim konutuumu fark etmedi bile.
"Bykbaba, hi korkmadm! Doru sylyorum, bir kere bile
korkmadm! Ev kk bir oyuncak gibi grnyordu, annem bana
el sallad. Don benim eskiden bir kere dp ldm ve ondan
korktuumu, bir daha korkmama gerek olmadn syledi! Ben pi-
lot olacam, bykbaba. Bir uam olacak, motorunu hep ben ta-
mir edeceim ve her yere gidip insanlar uamda uuracam! Bunu
yapabilir miyim, ha?"
26
Shimoda adama glmseyip omuzlarn silkti.
"Eh, onu annenle konuursun. Artk eve dnme zamanmz gel-
di."
kisi de bize teekkr ettiler, biri kamyonete yrrken dieri ko-
uyordu, ikisi de ayrda ve havada olan eyle deimilerdi.
ki otomobil geldi, sonra bir tane daha geldi ve le zeri Ferris'i
havadan grmek isteyen insanlarn hcumuna uradk. O gn on iki
on kere havalandk ve ben ondan sonra Fleet'e benzin almak iin
kasabadaki benzinciye gittim. Daha soma birka kii daha geldi,
ardndan yine gelenler oldu ve gne batana kadar arka arkaya u-
tuk durduk.
Bir yerde bir tabelada Nfus 200 yazyordu ve karanlk basarken
ben btn kasabalyla birka da yabancy uurduumuzdan emin-
dim.
O uu acelesi iinde Sarah'y ve Don' un kendisine syledikleri-
ni sormay unuttum. lm hakkndaki o eyi uydurmu muydu yok-
sa gerek olduuna m inanyordu? Arada srada da yolcular inip
binerken uana bakyordum. zerinde tek bir iz, tek bir ya lekesi
yoktu ve benim iki saatte bir n camm silmemi gerektiren bcek-
lerden bir tekine bile arpmad anlalyordu.
i braktmzda gkyznde pek az k kalmt. Kuru msr
koanlarn tenekemin iine doldurup stne kmr yerletirerek ate
yaktmda ortalk tmyle kararmt ve alevler yaknmzda park
etmi duran uaklardan ve evremizdeki altn renkli baaklardan
yansyordu.
Erzak kutuma baktm. "orba, yahni ya da makarna var," dedim.
"Veya armut ve eftali. Biraz scak eftali ister misin?"
"Fark etmez," dedi. "Olsa da olur olmasa da."
"Ackmadn m? ok hareketli bir gn geirdik!"
"Bana ackacak bir ey sylemedin ki, yahnin iyiyse, peki."
svire Hava Subay Kurtulu Bamla yahni kutusunu atm,
ayn eyi Spagetti O kutusuna da yapp her ikisini de tencereye bo-
alttm.
Ceplerim para doluydu... Bu, benim iin gnn'en iyi saatiydi.
27
Paralan kartp sayarken dzeltme zahmetine bile girmedim. Kafa-
dan hesap ettiimde 147 dolar buldum ki, yle kafadan hesap yap-
mak pek bana gre bir i deildir.
"Bu da... bu da... drt., kald iki., krk dokuz uu eder! Don, ben
ve Fleet yz dolarlk rekoru krdk! Sen de en az iki yz dolar topla-
m olmalsn... Her zaman iki kii mi alrsn?"
"ounlukla," dedi.
"Aradn bu retmen," dedi sonra.
"Ben retmen falan aramyorum. Para sayyorum! Bir hafta byle
devam edersem souklar baladnda bir hafta ense yapabilirim!"
Bana bakp glmsedi. "Parann iinde yzmen bitince benim
yahniyi verir misin?"
28
3
K
alabalklar, insan topluluklar, bir insan seli, ortalarnda
durmakta olan bir tek adama doru akyordu. nsanlar
soma adam boacak bir okyanusa dntler, ama bo-
ulmak yerine slklar alarak okyanusun zerinde yrd adam ve
gzden kayboldu. Su okyanusu bir imen okyanusuna dnt. Be-
yaz ve altn sars bir Travel Air 400 imenlerin zerine kondu, pilot
kokpitten inip bez bir yafta at: UUN -3 DOLAR- UUN.
Grdm ryadan uyandmda saat sabahn yd ve ryam
hatrlyor, her nedense mutluluk duyuyordum. Gzlerimi anca ay
nda Fleet'in yannda duran kocaman Travel Air' grdm. Shi-
moda kendisine ilk rastladm zaman olduu gibi iltesinin zerinde
oturuyordu, srtn uann sol tekerleine yaslamt. Aslnda onu
ak seik gryor deildim, sadece orada olduunu biliyordum.
Karanlkta hafif bir sesle, "Hey, Richard," dedi. "Bu sana neler
olup bittiini anlatyor mu?"
"Ne bana neyin olup bittiini anlatyor mu?" dedim uykulu bir
sesle. Hl hatrlyordum ve onun uyank olmasna amak aklma
gelmemiti.
"Ryan. O adam, kalabalklar ve uak," dedi sabrla. "Beni me-
rak ediyordun ve imdi de rendin, tamam m? Haberler vard: Ta-
mirci Mesih demeye baladklar Donald Shimoda bir gn yirmi be
bin grg tannn nnde kayboluverdi."
Bunu hatrlyordum, kk bir Ohio gazetesinde grmtm, o
da ba sayfada olduu iin.
29
"Donald Shimoda m?"
"Hizmetinizde," dedi. "Artk bildiine gre beni merak etmene
gerek yok. imdi uykuna dn bakalm."
Uyuyakalmadan nce uzun uzun dndm bunu.
*
"zin var m... Yani hi sanmyordum... Sen Mesih'sin ve dnya-
y kurtarmak iin geldin deil mi? Byle bir i yapmak... Ben Me-
sih'in yl anahtarlarn atp istifa edebileceini bilmiyordum." Fle-
et'in motor kapa zerinde oturduum yerden bu garip arkadama
baktm. "Bana on altlk anahtar atar msn ltfen, Don?"
Don alet antasnda anahtar bulup bana att. O sabah att btn
dier aletler gibi bu da havada yavalad ve arlksz bir halde eli-
min bir kar tesinde durdu. Ama elimi srdm zaman yine ar-
layor, sradan bir krom vanadyum madeninden bir uak somun
anahtar oluyordu. Eh, pek sradan diyemeyiz ya. Ucuz bir sekizlik
anahtar elimde krldndan beri en iyi aletleri alrm... bu elimdeki
de imdi her tamircinin sradan anahtar olmadn bildii bir Snap-
On' du. Fiyatna bakarsanz altndan yapldn sanrdnz, ama ne
yaparsanz yapn krlmayacan da bilirdiniz.
"Elbette ii brakabilirsin! Yapmak konusunda fikrini deitir-
misen her iten ayrlabilirsin. stersen soluk almaktan bile vazgee-
bilirsin." Kendini elendirmek iin bir Phillips tornavidasn da uur-
du havada. "Ben de Mesihlii braktm, eer biraz kendimi savunu-
yormuum gibi geliyorsa hl kendimi savunuyor olduumdandr.
Nefret ettiim halde ie devam etmekten daha iyi. yi bir mesih hi-
bir eyden nefret etmez ve istedii yolda yrmekte zgrdr. Hepi-
miz Tanr'nn ocuklaryz, ya da Olan'n ocuklaryz, veya Zihnin
fikirleriyiz ya da nasl sylemek isterse oyuz ite."
Kinner motorunun silindir kapa cvatalarn sktryordum. Bu
yal B-5 esasl bir g kaynayd ama yz ksur saatlik uutan
sonra somunlar gevemek eilimindeydiler ve onlardan nce dav-
ranmak akllca bir davran olurdu. Anahtar geirdiim birincisi-
30
nin hafife sklabildiini grnce yeni mterilerle umadan nce
bu sabah hepsini kontrol etme akllln gsterdiim iin pek mem-
nun oldum.
"Don, anlyorum ama Mesihlik bana dier ilerden farkl olma-
lym gibi geliyor, biliyor musun? Geimini salamak iin ivi ak-
maya dnen bir sa? Kulaa bir garip geliyor ite."
Benim grm anlamaya alarak dnd. "Ne demek iste-
diini pek anlayamyorum. Garip olan ey kendisine ilk kez Kurta-
rc demeye baladklarnda ii brakmam olmas. O kt haberi
duyar duymaz iten el ekecei yerde mant denedi: 'Tamam, ben
Tanr 'nn oluyum, ama hepimiz yleyiz; ben kurtarcym, ama siz
de ylesiniz! Benim yaptklarm sizler de yapabilirsiniz!' Akl ba-
nda olan herkes anlar bunu."
Motor kapann st scakt ama ben pek almak istemiyor-
dum. Bir eyi ne kadar ok bitirmek istersem ona i demekten o
kadar vazgeerim. Silindirlerin motorun stnden uup gitmelerini
nlediimi bilmek beni tatmin ediyordu.
"Bir baka anahtar istiyorsun diyelim."
"Baka anahtar istemiyorum. Ve Shimoda, senin bu hilelerini orta
derecede gelimi bir insann partilerde yapt hileler olarak d-
necek kadar ruhen ilerlemi biriyim. Belki de hipnotizmacla ba-
lyorsundur."
"Hipnotizma m!Amma da yaptn, ha. Ama Mesih'ten daha iyi
bir hipnotizmac. Ne skc bir i! Bunun skc olacan neden bile-
medim ki?"
"Bildin," dedim bilgece bir tavrla. O sadece gld.
"i brakmann pek kolay olmayacan hi dndn m, Don?
Normal bir insann yaamna kolayca alamayacan hi dndn
m?"
Buna glmedi. "Haklsn," diyerek parmaklarn kara salarnn
arasna soktu. "Bir yerde bir iki gnden fazla kaldm takdirde in-
sanlar bendeki gariplii seziyorlard. Koluma dokununca lme
mahkm olduun kanserin iyileiveriyordu ve bir hafta gemeden
kendimi yine kalabaln ortasnda buluyordum. Bu uak sayesinde
31
bir yerde fazla kalmyorum ite, insanlar nereden gelip nereye gitti-
imi de bilmedikleri iin bu da iime geliyor."
"Sandndan daha g gnler geireceksin, Don."
"yle mi?"
"Evet. Zamanmzda maddiden maneviye doru bir hareket var...
Biraz yava da olsa yine de epey byk bir hareket. Dnyann seni
rahat brakacam sanmyorum."
"stedikleri beh deilim ki! Onlar mucizeleri istiyorlar! Ve onlar
da bir bakasna retebilirim; o Mesih olsun. Ona bunun skc bir
i olduunu syleyecek deilim. Ayrca, Kendisinden kalamaya-
cak kadar byk bir sorun yoktur. "
Motorun zerinden yere inip ve drt numaral silindirlerin
somunlarn sktrmaya baladm. Hepsi gevememiti ama geve-
yenler de vard. "Kpek Snoopy'nin szlerini tekrarladn galiba?"
dedim.
"Gerei nerede bulursam tekrar ederim, sen hi merak etme."
"Kaamazsn, Don. Ya imdi sana tapmaya balarsam? Ya moto-
rumu onarmaktan bkp da sana onu benim iin dzelt diye yalvar-
sam? Bak, havada umay retirsen sana u andan balayarak g-
ne batana kadar kazanacam her kuruu veririm. Bunu yapmazsan
o zaman sana dua etmeye balamam gerektiini anlarm: Ey Yk-
m Hafifletmek in Gnderilmi Kutsal Varlk."
Bana bakp glmsedi sadece. Kaamayacan anladna hl
inanamyorum. Onun anlamadn ben nasl bilebiliyordum peki?
' "Hint filmlerindeki her ey oldu mu? Sokaklar dolduran kalaba-
lklar, sana dokunan milyarlarca el, iekler ve tts, konutuun
zaman zerinde durman iin gm kuma denmi altn platform-
lar falan?"
"Hayr. i istemeden nce bile onlara katlanabileceimi sanm-
yordum. O yzden Birleik Devletler'i setim ve evremde sadece
kalabalklar oldu."
Hatrlamak ona ac veriyordu ve konuyu atm iin pimanlk
duyuyordum.
imenlere oturup beni delip geen baklarla konumaya bala-
32
d. "Tanr akna, eer zgrl ve mutluluu bu kadar ok istiyor-
sanz, bunlarn sizin dnzda olduunuzu anlayamyor musunuz,
demek istiyordum onlara. Ona sahip olduunuzu syleyin ve sahip
olun! Sanki sizinmi gibi davrann, sizin olsun! Richard, bunun ne-
resi g? Ama ou sesimi bile duymad. Mucizeler-otomobil yar-
na kaza grmek iin gider gibi bana da mucize grmeye geldiler.
lk bata insanda d krkl yaratr bu, soma da skc olur. teki
mesihlerin buna nasl katlandklar hakknda hibir fikrim yok do-
rusu."
"Konuyu byle ortaya koyduunda bysnden ok ey kaybe-
diyor," dedim. Sonuncu somunu da sktrp aletleri kaldrdm. "Bu-
gn nereye gidiyoruz?"
Benim kokpitime yaklat, n camdaki bcekleri silecei yerde
elini zerinden geirdi ve paralanm yaratklar canlanp utular.
Kendi n camnn hi temizlenmeye ihtiyac yoktu tabii ve artk
motorunun da bakma ihtiyac olmadn anlamtm.
"Bilmiyorum," dedi. "Nereye gideceimizi bilmiyorum."
"Ne demek istiyorsun? Her eyin gemiini ve geleceini bilir-
sin sen. Nereye gideceimizi de ok iyi biliyorsun!"
ini ekti. "yle. Ama onu dnmemeye alyorum."
Silindirler zerinde alrken bir ara, bu adamn yannda kalr-
sam hibir sorunum kalmaz, kt bir ey olmaz ve her ey iyi olur,
diye dndm. Ama, ' Onu dnmemeye alyorum,' deyince
bu dnyaya gnderilmi teki mesihlerin balarna gelenleri hatrla-
dm. Saduyum bana kalktan soma gneye ynelmemi ve bu adam-
dan mmkn olduunca uzaklamam sylyordu. Ama dediim gibi
byle birler gibi tek bana umak ok yalnzlk veren bir eydir,
onu bulduuma seviniyordum, bir kanat ubuunu dikey denge u-
buundan ayrt edebilecek biriyle sadece konumak iin olsa bile.
33
4
" ^ t n bunlar nereden reniyorsun, Don? O kadar ok ey
* biliyorsun ki. Ya da ben yle sanyorum. Hayr hayr, ok
-Mi^^ey biliyorsun. Hepsini uygulamayla m elde ediyorsun?
Usta olmak iin bir eitimden gemiyor musun?"
"Sana okuman iin bir kitap veriyorlar."
Yeni ykanm ipekli earbm kanatlar arasndaki tellere asp
yzne baktm. "Kitap m?"
"Kurtarcnn Rehberi. Ustalar iin bir tr ncil'dir. Eer merak
ediyorsan buralarda bir tane olacakt."
"Elbette! Yani baya bir kitap ve sana...?"
Travel Air 'n ba dayayacak yeri arkasndaki bagaj blmn ara-
trp set gibi bir eyle ciltlenmie benzeyen kk bir kitap kard.
zerinde siyah harflerle yle yazyordu:
Mestim 'EttaS
dimi Ruhlar iin
Uyarlar.
"Kurtarcnn Rehberi de ne demek? Burada Mesihin El Kitab
yazyor."
34
"Oyle bir ey ite." Sanki gitme zaman geliyormu gibi uan-
da teberisini toplamaya koyuldu.
Bir zdeyiler ve ksack paragraflar koleksiyonu olan kitab yle
bir kartrdm.
(Bak as -
'Kukan ya da 'Kaybet
15u sayfay amsan
evrende olup bitenlerin
gerekolmadvn unutuyorsun demedir.
(Bunu bir dn.
zereden geldiini dn,
nereye gittiini ve iim dtn bu
piii neden yarattn.
orkm bir dimle leceksin, unutma.
yi bir eitimdir bu ve gerekleri
aklndan karmazsan
bundan daha okfceyif alacafcsm.
lmn ciddiyetle kabul et ama.
dama giderken glmek^daha azgelimi
canl/arca pek^anlahnaz ve onlar sana
drmt diyeceklerdir.
"Bu gr an kaybetmek konusunu okudun mu, Don?"
"Hayr."
"Korkun bir lmle leceini yazyor."
"lle de yle olmas gerekmez. Duruma baldr, bir de ileri na-
sl dzenleyeceine."
"Korkun bir lmle lecek misin?"
"Bilmiyorum. Artk ii braktma gre bunun fazla bir anlam
35
yok, deil mi? Sakin bir ge ykseli yeterli olur. Birka haftaya
kadar karar vereceim, yapmak iin geldiim ii bitirince."
Zaman zaman yapt gibi benimle alay ettiini tahmin ettim.
Birka hafta konusunda ciddi olduunu o zaman bilemiyordum. Yine
kitaba dndm; gerekten de bir ustann ihtiya duyaca bilgileri
ieriyordu.
renmek^
zaten bddiini
fark\etmeltir.
^apmakjonu bildiini
gstermektir
Oretmekjbakalarna
senin kadar iyi ba^i^lermi hatrlatmaktr.
^Hepiniz renensiniz, yapansnz,
retensiniz.
9~ierhangi bir yaamda
tek^ykmifiinz
kendinize kar drst otmaltr.
(Bakfistna ya da baka bir eye drst olmak\_
sadece imknsz deil, ayn zamanda
sahte bir mesihin belirtisidir.
Tn basit sorular
en derin olanlardr.
9\jerede dodun? Tvin nerede?
zereye gidiyorsun?
9^[e yapyorsun?
36
!Arada uada
bunlar dn ve
yantlarnn nasl
deitiini gr.
C
EI iyi
rettiin ey
en ok_renmen gereken
eydir.
Shimoda sanki benimle konumak istiyormu gibi, "ok sessiz-
sin, Richard," dedi.
"yle," diyerek okumaya devam ettim. Bu kitap sadece ustalar
iinse elimden brakmak istemiyordum.
^aptymya da sylediin
bir ey dnyada yaynlanrsa
ve yaynlanan eylergerek
deilse
yaptndan ve sylediinden
asla utanma.
(Dostlarn seni tantm
dk\dakjkada
tanlarmm bin y Uda
tanyacaklarndan
daha iyi tanrlar.
Sorumluluklardan kamanm
en iyi yolu,
'"Benim sorumuukjartm
var," demektir.
37
Kitapta garip bir ey fark etmitim.
"Sayfalar numaral deil, Don," dedim.
"yle," dedi. "Rastgele aarsn ve en ok ihtiyacn olan ey kar-
na kar."
"Tlsml bir kitap!"
"Hayr. Her kitapla ayn eyi yapabilirsin. Eer dikkatle okursan
eski bir gazeteyle bile yapabilirsin. Bunu hi yapmadn m? Aklnda
, bir sorunu dnp sonra el altndaki ilk kitab ap sana syledikle-
rini okumadn m?"
"Hayr."
"Eh, bir ara dene yleyse."
Denedim. Gzlerimi kapattm, bu garip insann yannda daha fazla
kalmaya devam edersem bana neler olacan merak ettim. Yannda
olmak elenceliydi, ama ok gemeden ona olacaklarn hi de e-
lenceli olmayaca duygusunu stmden atamyordum ve o ey ol-
duu zaman da yaknlarnda olmak istemiyordum. Bunu dnerek
gzlerim hl kapal olduu halde kitab atm, sonra gzlerimi ap
okudum.
38
^aadn srece
iindeki o renen yaratp
o gerek\benhin oan
o akac manevi yaratk,
tarafndan yneltdirsin.
Oas geleceklere bam
evirme
onlardan renecekbir eyin
oimadtndan emin olmadan.
fikrini deitirmekte
ve farkl birgelecekya da
farkl birgemi
semekte her zaman
zgrsn.
Farkl bir gemi semek mi? Szck anlamnda m yoksa meca-
zi anlamda m?.. Ne demekti bu?.. "Kafam kart sanrm, Don. Bun-
lar nasl renebileceimi bilemiyorum."
"Uygulayarak. Biraz kuram ve pek ok uygulama. Bir buuk hafta
falan srer."
"Bir buuk hafta."
"Evet. Btn yantlan bildiine inan ve btn yantlar bilecek-
sin. Usta olduuna inan, ustasn demektir."
"Ben usta olmak istediimi hi sylemedim ki."
"Doru," dedi. "Sylemedin."
Ama el kitabn ben alkoydum ve o da hi geri istemedi.
40
5
O
rtabat'nn iftilerinin refaha kavumak iin iyi topraa
ihtiyalar vardr. Tpk gebe pilotlar gibi. Pilotlar da
mterilerine yakn olmak zorundadrlar. Kasabaya ya-
kn ayrlar, veya biilmi tarlalar bulmaldrlar; evrede uaklar-
nn bez ksmlarn yiyecek inekler olmamaldr; arazi arabalarn du-
rabilecekleri bir yolun yannda olmaldr, halkn girebilmesi iin i-
tin arasnda bir kap olmaldr; uan ynn belirlemesi iin evle-
rin stnde alaktan umasn gerektirmeyecek izgiler olmaldr tar-
lada, sonra toprak uan saatte 50 mil hzla gittiinde para para
olmasn nleyecek kadar dzgnce olmaldr; yazn scak ve sakin
gnlerinde gvenlikle konup kalkabilecei kadar uzun olmaldr ve
sahibinden o bir gnlk uu iin izin alnmaldr.
Cumartesi sabah mesihle birlikte bin fit altmzda topran yeili
ve sars akp giderken kuzeye doru uuumuzda bunlar dnyor-
dum. Donald Shimoda'nn Travel Air' sa kanadmn tesinde g-
rltyle uarken, aynay andran boyas her yanndan gne nlarn
yanstmaktayd. ahane bir uak, diye dndm, ama aslnda byle
skntl gnlerde yolcu tamak iin ok byk. Bir kerede iki yolcu
alyordu ama bir Fleet'in iki kat arlndayd ve kalkp inmek iin
daha uzun alan gerektirirdi. Bir zamanlar benim de bir Travel Air'm
vard ama sonunda bir kasaba yaknlarnda bulacamz boyda kk
arazilere kolaylkla inebilen Fleet'le deitirmitim. Ben Fleet'le 500
ftlik bir alana inip kalkarken, Travel Air 1000, 1300 fitlik uzunluk
41
isterdi. Bu adama balanrsan onun uann snrlarna bal kalrsn,
diye dndm.
Tam bunu dnrken altmzdan geen kasabamn hemen kysnda
kk bir otlak grdm. Bu 1320 ftlik standart bir tarlann ikiye bln-
myd ve bir paras bir beysbol alan olarak kasabaya satlmt.
Shimoda'nn uann oraya inemeyeceini bilerek uam sol ka-
nad zerine yatrdm, gaz boa aldm ve gkten den bir kasa gibi top
sahasna doru inie getim. Sahamn sol itinin hemen kenarndaki i-
menlie kondum ve nmde epey bir mesafe brakarak durdum. yi
ynetilen bir Fleet'in neler yapabileceini gstermek, biraz da gsteri
yapmak istiyordum.
Gaz levyesine hafife dokunup tekrar kalk iin dndm, ama o
anda da Travel Air'n inmek zere olduunu grdm. Kuyruk aada,
sa kanat yukarda, bir sprge sngna konmak zere olan bir akbaba
kadar zarifti.
O kadar alakta ve o kadar yavat ki, ensemdeki tyler diken diken
olmutu. Bir kazaya tank olmak zereydim. Bir Travel Air' inmek
iin en az 60 milde tutmak zorundasnz, 50 milin altnda uamayan bir
ua ondan aa bir hzla indirmek isterseniz yere aklmak iten bile
deildir. Ama bu altn ans ve kar beyaz ift kanatl uak havada duru-
yordu. Yani demek istediim durmuyordu ama 30 milden fazla hzla da
umuyordu ve 50 milde yere aklan o uak bir i ekii gibi nokta
ini yapverdi. stelik benim Fleet'i indirmek iin kullandm mesafe-
nin drtte n falan kullanmt.
O yanma kadar gelip de motorunu kapatrken ben kokpitte ylece
oturup kendisine baktm. Hl yzne aptal aptal bakarak motorumu
kapattmda, "Gzel bir yer bulmusun," dedi. "Kasabann hemen ya-
nnda, deil mi?"
lk mterilerimiz, bir Honda motosikleti zerinde iki delikanl ne-
ler olduunu grmek iin gelmilerdi bile.
Kulaklarm hl motor grltsyle nlarken, "Kasabaya yakn da
ne demek?" diye bardm.
"Eh, sadece yarm parsel uzaktayz."
"Onu demiyorum! O N NEYD YLE? Hem de Travel Air'la?
Buraya nasl indin?"
42
Gz krpt. "Sihir!"
"Hayr, Don... Ciddi sylyorum! Nasl indiini grdm!"
Dehet iinde olduumu ve epey de korktuumu grebiliyordu.
"Richard, havada uan anahtarlarn, hastalklar iyi etmenin, suyu
araba dntrmenin ve Travel Air' lan otuz metrelik tarlalara in-
dirmenin yantn gerekten bilmek istiyor musun? Btn bu muci-
zelerin yantn bilmek istiyor musun?"
Sanki stme bir lazer evirmi gibiydi. "Buraya nasl indi-
ini bilmek istiyorum..."
"Dinle! " diye seslendi aramzdaki boluun tesinden. "Bu dn-
ya. Ve iindeki her ey. Yanlsama, Richard! Hepsi de yanlsama!
Bunu anlyor musun? " Ne bir glmseme, ne bir gz krpmas; san-
ki bunu ok nceden bilmediim iin aniden bana kzm gibi.
Motosiklet onun uann kuyruu nnde durdu; delikanllar
umak hevesinde grnyorlard.
Sadece, "Evet," diyebildim. "Yanlsamalar anlald."
Sonra delikanllar kendilerini uurmas iin ona yalvardlar ve
arsann sahibini bulup ineklerinin otlana inip kalkmak iin izin
almak da bana dt.
Travel Air'n o gnk ini kalklarn anlatmann tek yolu onun
sahte bir Travel Air' e benzediini sylemektir. Sanki bir E-2 Cub
ya da Travel Air klna girmi bir helikopterdi. Benim iin dokuz-
luk anahtarn umasn kabullenmek, iinde yolcusu olduu halde
saatte onun 30 mil hzla kalkn seyretmekten daha kolayd. Gr-
dnzde bir eyin gz boyacl ile havalandna inanmak ba-
ka eydi mucizelere inanmak baka.
Onun ylesine atelilikle syledii eyi dnyordum. Yanlsa-
malar. Biri bunu daha nce sylemiti... Ben ocukken, sihir re-
nirken -sihirbazlar sylerdi bunu! Bize yle derlerdi: "Bakn, im-
di greceiniz ey mucize deildir; bu aslnda sihir de deildir. Bu
sadece bir etkidir, sihrin yanlsamasdr." Sonra bir cevizden bir avi-
ze karrlar ve bir fili bir tenis raketine dntrrlerdi.
Ani bir kavray patlamasyla cebimden Mesihin El Kitab'm -
kardm ve atm. Bir sayfada sadece iki cmle vard.
43
Sana Bir yaran
olmayacakJiT sorun diye
bk ey yoffur.
Sararlarna ihtiyacn
olduu iin sorunlar
ararsn.
Nedenini bilmiyorum ama bunu okumak kafamdaki karkl
hafifletmiti. Ezberleyene kadar tekrar tekrar okudum ayn eyi.
Kasabann ad Troy'du ve otlak bize Ferris'teki ayrlk kadar iyi
geldi. Ancak Ferris'te belirli bir sakinlik hissetmitim, burann ha-
vasnda ise hi holanmadm bir gerilim vard.
Yolcularmz iin mrlerinde bir kerelik bir serven olan u-
mak benim iin o huzursuzluun glgesinde kalan sradan bir olay-
d. Benim servenim birlikte utuum bu kiiyleydi. Uan o mm-
kn olmayan ekilde kullanmas ve onu aklamak iin syledii
garip eyler.
Troy halk Travel Air' n uuundaki mucizeye ben altm yldr
lenleri almayan bir kasaba annn aldn duyduumda ne ka-
dar anrsam ancak o kadar armlard... Olmakta olann mm-
kn olmadn bilmiyorlard ki.
"Teekkr ederiz!" diyorlard, "Siz geiminizi byle mi salars-
nz... Baka yerde bir iiniz yok mu?" ya da "Neden Troy gibi kk
bir yeri setiniz" ve "Jerry, senin iftliin bir kutu kadarm," diyor-
lard.
leden sonramz ok youn geti. Umak iin akn akm geli-
yorlard ve ok para kazanacaktk. Yine de iimde bir ses git bura-
dan, uzakla buradan diyordu. Bu sesi daha nce de duymazdan gel-
mi ve hep de piman olmutum.
Saat e doru yakt almak iin motorumu kapattm ve Skelly
benzincisinden iki beer galonluk benzinle iki kere gidip geldiim-
de birden aklma Travel Air' n bir kere olsun yakt ikmali yapmad-
takld. Shimoda Ferris'e inmeden ncesinden bu yana uana
benzin koymamt ve o ua sekiz saattir uurduunu grmtm.
Tek bir damla benzin ya da ya ikmali yapmadan. Onun iyi bir insan
olduunu ve bana bir zarar vermeyeceini bilmeme ramen yine
korkmaya balamtm. Motor devrini drerek, uarken benzin hava
karmnda benzini ksarak bir Travel Air ' fazladan be saat uura-
bilirsiniz. Ama srekli kalkp inerek bunu sekiz saat srdremezsi-
niz.
Ben orta depomu normal benzinle doldurup motora eyrek litre
ya ilave ederken o srekli uuyordu. Umak iin bekleyenler bir
kuyruk oluturmutu ve o da onlar d krklna uratmak iste-
mez gibiydi.
Bir adamla karsnn uan n kokpitine binmelerine yardm
ederken yanna yaklatm. Elimden geldiince olaan ve sakin dav-
ranmaya alyordum.
"Don, yaktn ne alemue? Benzine ihtiyacn var m?" Elimde be
galonluk bidonla kanadnn nnde duruyordum.
Gzlerimin iine bakt, kalarn att, sanki soluk almak iin
havaya ihtiyac olup olmadn sormuum gibi aknd.
"Hayr," dedi. Kendimi snfn en arkasndaki birinci snf ren-
cisi gibi hissettim. "Hayr, Richard, benzine ihtiyacm yok."
Buna sinirlenmitim. Uak motorlar ve yakt hakknda biraz bil-
gi sahibiydim. "yleyse biraz uranyuma ne dersin?" diye sordum.
Gld ve beni saniyesinde yumuatverdi. "Teekkr ederim.
Depoyu geen yl doldurmutum." Ve sonra kokpite atlad gibi
yolcularyla birlikte o doast ar ekim kalkyla havaland.
nce insanlarn evlerine dnmelerini, sonra da mteri ksn
kmasn oradan bir an nce ekip gitmeyi istedim; sonra da oradan
hemen, tek bama gidecek aklm olmasn diledim. stediim tek
ey havalanmak, herhangi bir kasabadan uzak bo bir tarla bulmak,
orada oturup dnmek ve olup bitenleri gnlme geirerek bir
anlam karmaya almakt.
Shimoda bir daha inene kadar Fleet'e girmeyip dinlendim. Sonra
onun kokpitine yrdm.
"Ben yeteri kadar utum, Don. Artk gideceim, kasabalardan
uzaa konup bir sre biraz daha az alacam. Seninle umak ok
keyifliydi. Yine grrz, tamam m?"
Gzlerini bile krpmad. "Bir uuum daha var, sonra birlikte gi-
deriz. Adam oktandr bekliyor."
"Peki."
Harap bir tekerlekli sandalyede bekleyen adam bize doru yak-
layordu. Sanki ok gl bir yerekiminin etkisiyle oturduu yere
yapm gibiydi. Kimi arabalarndan inmi krk elli kii bir kenarda
46
durmu Don' un adam tekerlekli sandalyeden uaa nasl bindirece-
ini grmeyi bekliyorlard.
Don bir an bile dnmedi. "Umak istiyor musun?" diye sordu.
Tekerlekli sandalyedeki adam arpk bir glmsemeyle ban salla-
d.
"Gidelim o halde!" dedi Don. Sanki uzun zamandr kenarda bek-
leyen ve oyuna girme zaman gelmi olan biriyle konuur gibiydi.
imdi gemiteki o an dndke, eer bir gariplik varsa, bunun
onun o konumasndaki younluk olduunu fark ediyorum. Normal
konuuyordu ama ayn zamanda ses tonunda bir emir vard, sanki
adamn hibir mazeret ileri srmeden kalkp uaa binmesini bek-
lermi gibi. Ondan soma olanlar bir garipti: adam sanki rol yapyor-
du, sakat-yatalak rolnn son sahnesini oynayp bitirmiti. Her ey
planlanm gibiydi. Sanki hi olmam gibi o gl yerekimi bir-
den kopuverdi; adam tekerlekli sandalyeden kalkt ve kendi haline
kendisi de aarak uaa kotu.
Ben yaknlarnda durduum iin adamn sesini duydum.
"Ne yaptn? Bana ne yaptn? "
"Uacak msn umayacak msn?" dedi Don. "Fiyat dolar-
dr. Ltfen kalktan nce deyin."
"Uacam!" Shimoda genelde dier mterilerine yapt gibi
adamn kokpite kmasna yardm etmedi.
nsanlar arabalarndan frladlar -seyircilerden bir mrlt yksel-
di soma akn bir sessizlik kaplad ortal. Adam kamyonu on bir
yl nce bir kprden aa utuundan beri yryemiyordu.
Adam araftan kanat takm bir ocuk gibi kokpite srad, kol-
tua oturdu, sanki oynamas iin yeni verilmi gibi kollarn kaldrp
indiriyordu.
Kimse azn aamadan Don levyeyi ekti, Travel Air havaya
frlad, aalarn evresinden dnd, hzla ykseldi.
Bir an ayn zamanda hem mutlu hem de rktc olabilir mi?
Bunun gibi pek ok an geldi daha soma. Bu, hak etmi gibi grnen
insann bir mucizeyle iyilemesi olabilecek olan eye sevinmekti,
ama ayn zamanda o ikisi bir daha yere indiklerinde rahatsz edici
47
bir ey olacakt. Kalabalk sk bir dm olmu bekliyordu ve yle
gergin bir kalabalk da hi de iyi bir ey deildir. Dakikalar ilerledi,
gzler gnein altnda ylesine umursamazca dolaan kk uak-
tan ayrlmyorlard ve kt bir ey patlamaya hazr bekliyordu.
Uak havada sekizler izdi, dar bir sarmal dn yapt, sonra yere
inmeye hazrlanan grltl bir uan daire gibi itin zerinde belir-
di. Don' da akl olsayd yolcusunu alann teki ucunda indirir ve he-
men havalanp oradan uzaklard. Gelen insan says artmt, ko-
an bir kadnn ittii bir tekerlekli sandalye daha gryordum.
Don kalabaln yanna kadar geldi, pervanenin ynn onlar-
dan uzaklatrmak iin dnd ve motoru kapatt. nsanlar uaa doru
kotular ve bir an nce adama eriebilmek iin gvde bezini para-
layacaklarn sandm.
Yaptm korkaka bir ey miydi? Bilemiyorum. Uama yr-
dm, levyeyi ektim, motoru altrmak iin pervaneyi evirdim.
Sonra kokpite kp ua rzgara sokup havalandm. Donald Shi-
moda' y en son grdmde kokpitin kenarnda oturuyordu ve ka-
labalk evresini sarmt.
Douya, sonra gneydouya dndm, bir sre sonra da glgelik
aalar ve bir kenarnda suyunu iebileceim deresi olan byk bir
arazi grdm ve gecelemek iin hemen indim. Herhangi bir kasaba-
ya ok uzak bir yerdi.
48
6
B
ugn bile bana neler olduunu syleyebilecek durumda
deilim. Beni Donald Shimoda olan o garip adamdan bile
uzaklatran ey bir kt kader duygusuydu. Eer kt
kaderle yakn bir iliki iinde bulunacaksam Mesih bile beni orada
tutacak kadar gl deildir.
Gkyzne ak o sessiz byk ayrlk ok sakindi... Duymak
iin kendimi epey zorlamam gereken tek ses kk dereden geliyor-
du. Yine yalnzdm. nsan yalnzla alr, ama bunu bir gnlne
bile bozarsanz yeniden almak gerekir ve bunun iin de her eye ta
batan balamalsnz.
ayra yksek sesle, "Pekl, bir sre iin elenceliydi," dedim.
"Elenceliydi ve belki de adamdan renecek pek ok ey vard.
Ama mutlu olduklar zaman bile ben kalabalklara dayanamam... Ve
kalabalklar eer rkmlerse ya birini armha gererler ya da ona
taparlar. zr dilerim ama bu kadan da biraz fazla benim iin!"
Bunu sylediim anda birden durdum. Azmdan kan szleri
Shimoda sylemiti sanki. Neden orada kalmt? Bende oradan ka-
acak kadar akl vard ve ben mesih falan deildim.
Yanlsamalar. Yanlsamalarla ne demek istemiti? Bu onun sy-
ledii ya da yapt her eyden nemliydi - "Hepsiyanlsama!" der-
ken ok ateliydi, sanki fikri kafama olanca gcyle kazmak ister
gibiydi. Bu bir sorundu gerekten ve onun bana verebilecei eye
ihtiyacm vard ama hl ne demek olduunu bilemiyordum.
49
Bir sre sonra ate yaktm, kalm et paralaryla soya fasulyesi
ve ehriye ile gn nce kaynatmam gereken iki sosisten bir gula
yaptm. Alet antam erzak kutumun yanndayd, herhangi bir neden
dnmeden iinden dokuzluk anahtar aldm, baktm, iyice silip
temizledim ve gula onunla kartrdm.
Yalnzdm, beni seyredecek kimse yoktu, ben de vakit geirmek
iin anahtar tpk onun gibi havada uurmaya altm. Anahtar
dmdz havaya atp da yukar kmas sona erip aa inmesi bala-
d anda gzlerimi krparsam yarm saniyelik bir sre kadar utuu
izlenimine kaplyordum. Ama sonra otlara ya da dizime dyor ve
bu etki bir anda kaybolup gidiyordu. Ama bu anahtar... O ii nasl
yapmt?
Bay Shimoda eer o bir yanlsamaysa o zaman gerek olan ney-
di? Ve eer bu hayat bir yanlsamaysa neden yayorduk ki? Sonun-
da pes ettim, anahtar bir iki kere daha frlatp braktm. Ve braknca
da birden bir sevin doldu iime, nerede olduumu bildiim iin,
tm varln hatta bir iki yanlsamann bile yant olmad halde
bildiklerimi bildiim iin mutluydum.
Yalnz olduum zamanlar bazen ark sylerim. "Ben ve o yal
PAINT!..." Yine arkya baladm ve gerek bir sevgi duyduum
uam okadm (beni duyacak kimse olmadn unutmayn): "Gk-
lerde gezeceiz... Birimiz tkenene kadar ayrlarn evresinde do-
lanacaz... " Mzii de szleri de kendim uydururum her seferinde.
"Ve pes eden ben olmayacam, PAINT... eer sen ubuklarndan
birini krmazsan... o zaman da seni balya teliyle balarm... ve u-
maya devam ederiz... DEVAM EDERZ UMAYA... "
Keyifliysem ve mutluysam dizelerin sonu hi gelmez, kafiye hi
nemli deildir nk. Mesih sorununu dnmeyi brakmtm; onun
kim olduunu ya da ne demek istediini bilmemin yolu yoktu, o
nedenle onu brakmtm ve sanrm beni mutlu eden de buydu.
Saat on sularnda ate snerken benim arkm da sona ermiti.
Battaniyemi kanadn altna aarken, "Her neredeysen Donald
Shimoda sana mutlu uular ve kalabalklardan uzak kalmalar dile-
rim," dedim. "Eer istediin buysa. Hayr, szlerimi geri alyorum.
Sevgili yalnz mesih, bulmak istediini bulman dilerim."
50
Gmleimi kartrken onun el kitab cebimden dt, ben de
ald sayfay okudum
Senin gerek\_aeni
Birbirlerine balayan
kan ba deil, birbirlerinin
yaamlarna duyduklar sayg
ve mutluluktur.
Aile bireyleri
pek\seyrek\olarak\_
ayn at altnda
byrler.
Bunun bana nasl uygulanacan anlayamadm ve kitabn kendi
dncelerimin yerine gemesine asla izin vermemeyi unutmamaya
karar verdim. Battaniyenin altna girdim, sonra sndrlm bir elekt-
rik ampul gibi birden kendimden getim; gkyznn ve belki de
yanlsama olan ama gzellikleri de kukusuz binlerce yldz altnda
ryasz bir uykuya daldm.
*
Bir daha kendime geldiimde pembe ve altn sars glgelerle
gne douyordu. Iktan deil de, hafife bama dokunan bir eyle
uyandm. Rzgrda sallanan bir ot diye dndm. kinci kere ayn
ey olduunda bunun bir bcek olduunu dnp elimi savurdum
ve az daha parmaklarm krlyordu... Dokuzluk bir anahtar elini yle
hzla arpmak iin ok sert bir demir parasdr. Bir anda uyandm.
Anahtar kanat ubuu menteesine arpp savruldu, bir an otlarn
arasna gmld, sonra yine ar ar havaya ykseldi. Ben artk
51
iyice uyanm olarak bakarken yine ar ar yere indi ve dt
yerde kald. Onu yerden almay akl edebildiimde bunun tandm
ve sevdiim o dokuzluk anahtar olduunu grdm, hl eskisi kadar
ard, hl o skk somunlar ve cvatalar skmek iin hevesliydi.
"Hay, lanet olas!"
Ben aslnda lanet ya da cehennem szcklerini azma almam -o-
cukluktan kalma bir eydir bu. Ama ok armtm ve syleyecek ba-
ka bir ey yoktu. Anahtarma ne oluyordu? Donald Shimoda buradan
en az altm mil tede, ufkun berisinde bir yerdeydi. Anahtar aldm,
elimde tarttm, dengeledim, kendimi gzlerinin nnde dnen tekerlek-
ten hibir ey anlamayan tarih ncesi bir maymun gibi hissediyordum.
Bunun basit bir nedeni olmalyd...
Sonunda sklp pes ettim, anahtar alet kutusuna koyup tava ek-
meimi yapmak iin ate yaktm. Bir yere gitmek iin acelem yok-
tu. Canm isterse btn gn orada kalabilirdim.
Tavada ekmek iyice kabarm, evrilme zaman gelmiti ki, gk-
yznde bat yanndan gelen bir ses duydum.
Bunun Shimoda'nn uana ait olmas imknszd, kimse beni
ortabatnn milyonlarca tarlas iinde buraya kadar izleyemezdi, ama
gelenin o olduunu biliyordum ve slk almaya baladm... Hem
ekmee bakyor, hem gkyzne bakyor, hem de indii zaman sa-
kince syleyebileceim bir iki ey dnyordum.
Gelen gerekten de Travel Air'd, Fleet zerinden alaktan geti,
dik bir gsteri dn yapt ve bir Travel Air' n inmesi gereken 60
mil hzla indi. Uan benimkinin yanna kadar getirip motoru ka-
patt. Hibir ey sylemedim. El salladm ama konumadm. Ancak
slk almay kestim.
Kokpitten inip atee yrd. "Selam, Richard."
"Ge kaldn," dedim. "Ekmek az daha yanacakt."
"zr dilerim."
Bir marapa dere suyu, teneke bir tabak iinde ekmein yarsyla
bir para margarin uzattm.
"Nasl gitti?" diye sordum.
"Fena deil," diye hafife glmsedi bir an. "Canm kurtardm."
52
"Bundan kukuluydum dorusu."
Bir sre konumadan ekmei inedi. Sonunda yemei gstere-
rek, "Biliyor musun, bu gerekten berbat," dedi.
"Kimse benim tava ekmeimi yemeye zorlamyor seni," diye
sylendim. "Neden herkes benim tava ekmeimden nefret ediyor?
KMSE BENM TAVA EKMEM BEENMYOR! Nedendir bu,
ey Yce Usta?"
"Eh," diye srtt. "Ve imdi Tanr gibi konuuyorum, bence sen
bunun iyi olduuna inanyorsun ve o yzden sana lezzetli geliyor.
Bir de o kadar inanmadan denersen tpk., tpk su basknndan sonra
bir deirmendeki ate gibi... deil mi? indeki otlan bilerek koy-
dun herhalde."
"Kusura bakma. Kolumdan dm her naslsa. Ama sence ek-
mek... otlu ya da u yanm ksm deil... asl tava ekmei, sence..."
"Berbat," diyerek kendisine verdiimi bir lokma eksik olarak
uzatt. "Alktan lmeyi tercih ederim. eftaliler duruyor mu?"
"Kuruda."
Beni bu tarlada nasl bulmutu? On bin kare millik tanm arazisi
iinde dokuz metrelik bir kanat akln hele de gne gzne gi-
rerken bulmak hi de kolay deildir. Ama sormamaya yemin ettim.
Kendisi sylemek isterse nasl olsa sylerdi.
"Beni nasl buldun?" dedim. "Herhangi bir yere inmi olabilir-
dim."
eftali kutusunu am, eftalileri bir bakla yiyordu ki bu hi
de kolay bir i deildi.
"Benzer benzeri eker," dedi bir eftali dilimini kararak.
"Ya?"
"Kozmik yasadr bu."
"Ya."
Ekmeimi bitirdim, tavay dereden aldm kumla temizledim.
Gerekten nefis bir ekmekti.
"Sence sakncas yoksa aklar msn? Ben nasl senin o deerli
varlnn benzeri oluyormuum? Yoksa ' benzer' le uaklarn birbir-
lerine benzediklerini mi kastetmitin?"
53
"Biz mucize yaratanlar birlik olmalyz," dedi. O syleyi bii-
miyle bu cmle hem iyi hem de rktcyd.
"yle mi, Don? Bu son dediini ele alrsak, biz mucize yaratan-
lar derken aklndan ne getiini sorabilir miyim?"
"Alet kutusundaki dokuzluk anahtarn yerine bakarak bu sabah
eski anahtar-havaya-uurma numarasn yaptn syleyebiliyorum.
Yanlyorsam syle."
"Ben hibir ey yapmyordum! Uyandmda... o ey beni kendi-
liinden uyandrd."
"Ha, kendiliinden demek." Benimle alay ediyordu.
"EVET KENDLNDEN! "
"Richard mucize anlayn ekmek yapma anlayndan pek farkl
deil."
Buna yant vermedim, battaniyemin zerine uzandm ve sessizli-
e gmldm. Eer syleyecek bir eyi varsa can istediinde sy-
leyebilirdi.
"Kimimiz bu eyleri bilinaltmzda reniriz," dedi. "Uyank
zihnimiz byle bir eyi kabul etmeyecei iin mucizelerimizi uyku-
muzda gerekletiririz." Gkyzne, gnn ilk kk bulutlarna
bakt. "Sabrsz olma, Richard. Hepimiz daha ok ey renme yo-
lundayz. Artk her eyi daha abuk reneceksin ve bir de bakacak-
sn ki, farknda olmadan yal bir bilge usta oluvermisin."
"Farknda olmadan ne demek istiyorsun? Bunu bilmek istemiyo-
rum! Hibir ey bilmek istemiyorum!"
"Sen de hibir ey renmek istemiyorsun."
"Dnyann neden olduunu, ne olduunu ve niin burada yaa-
dm ve bundan soma nereye gideceimi bilmek istiyorum... Evet,
onu da bilmek istiyorum. Eer istersem uaksz nasl uabileceimi
de."
"zr dilerim."
"Neden?"
"Bu i byle deildir. Eer bu dnyann ne olduunu, neden by-
le olduunu renirsen otomatik olarak mucizeler gelmeye balar,
mucize denecek eyler. Ama tabii aslnda hibir ey mucizevi deil-
54
dir. Sihirbazn bildiklerini renirsen sihir diye bir ey kalmaz."
Baklarn gkyznden ayrd. "Sen de herkes gibisin. Bunlar bi-
liyorsun ama henz bildiinin farknda deilsin."
"Bana bu eyi renmek isteyip istemediimi sorduunu hatrla-
myorum," dedim. "Sana btn mrnce kalabalklar ve sknt ge-
tiren bu eyi. Aklmdan kam sanrm." Bunu syler sylemez onun
bunu daha sonra hatrlayacam syleyeceini ve hakl da olaca-
n anlamtm.
imenlerin zerine uzand, iinde son kalan unuyla uval da yas-
tk olarak bann altna yerletirdi. "Bak, kalabalklar iin kayglan-
ma. Sen istemedike sana dokunamazlar. Sen sihirlisin, unutma: PUFF!
-ve gze grnmez olur, kapal kaplarn iinden geersin."
"Troy'da kalabalk seni kstrd, deil mi?"
"Ben onlar istemediimi syledim mi? Ona ben izin verdim.
Bundan holandm da. Hepimizin amatr bir yan vardr, yoksa asla
usta olamayz."
"Ama neden terk etmedin? Ben okumadm m ki...?"
"Olaylarn gidiinden Tek-ve-Biricik Tam Gn Mesih' e dn-
yordum ki o ii hemen braktm. Ama renmek iin o kadar mr-
ler harcadm eyleri unutamam, deil mi?"
Gzlerimi kapatarak bir saman p inedim. "Bak, Donald,
bana ne sylemeye alyorsun? Neden ak ak konumuyorsun?"
Uzun bir sessizlik oldu, sonra, "Belki de senin bana sylemen
gerek bunu," dedi. "Benim ne sylemek istediimi sen bana syle,
bir yanln varsa dzeltirim."
Bir an dndkten sonra onu artmaya karar verdim. "Pekl,
syleyeceim," dedim. Sonra konumamn pek akc olmamas du-
rumunda ne kadar bekleyeceini lmek iin bir sre durakladm.
Gne artk ortal stacak kadar ykselmiti, uzaklarda grnme-
yen bir tarlada bir ifti dizel traktryle pazar gn buday bii-
yordu.
"Pekl syleyeceim. Bir kere Ferris'teki o ayra indiinde seni
grmem bir rastlant deildi, doru mu?"
Byyen imenler kadar sessizdi.
55
"kincisi, seninle benim aramda anlald kadaryla benim unut-
tuum ve senin unutmadn bir tr mistik anlama var."
Sadece esen yumuack rzgr ve onunla gelip giden uzaktaki trak-
trn grlts.
imde szlerimi dinleyen bir yanm sylediklerimin uydurma ol-
madn dnyordu. Gerek bir hikye yazyordum.
"Aa yukar drt bin yl nce karlam olduumuzu syle-
yeceim. Ayn tip servenlerden holanyoruz ve herhalde ayn tr
ktlerden nefret ederiz, rendiklerimizi keyifle ve epey hzl re-
niriz. Senin daha salam bir bellein var. Tekrar bulumamz 'benzer
benzeri eker' dediin gibi bir ey."
Yeni bir saman p aldm. "Nasl gidiyorum?"
"Bir ara ok uzun konuacaksn sandm," dedi. "Aslnda uzun s-
recek ama bu kere baarabilmen iin hafif bir de ans gryorum.
Konumaya devam et."
"Bir ey daha var, konumaya devam etmeme gerek yok, nk
sen insanlarn bildikleri eyleri zaten biliyorsun. Ama bu eyleri sy-
lemeseydim, benim ne bildiime inandm bilemeyecektin ve bu
olmadan da renmek istediklerimi renemem." Saman pn b-
raktm. "Bu ite senin karn ne, Don? Neden benim gibi insanlarla
urama zahmetine giriyorsun? Bir insan senin kadar gelimise b-
tn bu mucize glerini yan rnler olarak elde eder. Senin bana ihti-
yacn yok, senin bu dnyadan alabilecein hibir eye ihtiyacn yok."
Bam evirip yzne baktm. Gzleri kapalyd. "Travel Air'da-
ki benzin gibi mi?" dedi.
"Evet. Bylece dnyada sadece can sknts kalyor geriye... Bu
dnyada hibir eyin seni etkilemeyeceim bildiin zaman serven
de kalmyor. Senin tek sorunun hi sorunun olmamas!"
ok esasl konuuyorum, diye dndm.
"Arada bir ey kardn," dedi. "Bana iimi neden terk ettiimi
syle. Benim Mesihlik iini neden braktm biliyor musun?"
"Kalabalklar yznden dedin. Herkes senden kendilerinin muci-
zelerini yapman istiyordu."
"Doru. Birincisi deil, ikincisi. Kalabalk korkusu senin taya-
56
can hatr, benim deil. Beni bktran kalabalklar deil, sylemeye
geldiim eyi hi umursamayan kalabalklar. New York'tan Londra'ya
kadar deniz zerinde yrrsn, sonsuza kadar altn sikke kanrsn cep-
lerinden ama onlar yine de umursamazlar, bunu biliyor muydun?"
Bunu sylerken hibir canlda grmediim bir yalnzlk iindeydi.
Yiyecee, barnaa, paraya ya da ne ihtiyac yoktu. Bildiklerini sy-
lemek ihtiyacyla lyordu ve kimse kendisini dinlemiyordu.
Alamamak iin kalarm attm. "Ama bunu da hak ettin," de-
dim. "Mutluluun bir bakasnn yapaca eye dayanrsa sorunun
vardr sanrm."
Ban kaldrd, gzleri sanki kafasna bir anahtar indirmiim gibi
parlad. Birden bu adam kzdrmamann daha doru olacan aklma
geldi. Yldrm arpan insan bir anda kavrulurdu.
Sonra o yarm saniyelik glmseme belirdi yznde. "Richard,
biliyor musun, sen haklsn..." dedi.
Szlerim kendisini transa sokmu gibi sessizleti sonra. Ben bunu
fark etmeden ona saatlerce nasl karlatmz, renecek neler ol-
duunu anlattm durdum. Btn bu fikirler sabahn kuyruklu yldzla-
r ve gndzn meteorlar gibi hzla geiyordu kafamn iinde. O ise
imenler zerinde kprtsz yatyor, tek kelime bile sylemiyordu. le
olduunda benim evren ve btn evrende olanlar hakkndaki grle-
rimi tamamlamtm.
"... ve daha yeni balam gibiyim, Don, anlatacak o kadar ok ey
var ki. Btn bunlar nasl biliyorum? Bu nasl oldu?"
Yant vermedi.
"Eer kendi sorumu yantlamam istiyorsan itiraf edeyim ki bunu
nasl yapacam bilemiyorum. Daha nce hi denemediim halde
btn bunlar neden anlatyorum ki? Bana ne oldu?"
Yant yoktu yine.
"Don? Artk konuabilirsin, ltfen."
Tek kelime bile sylemedi. Ona yaamn panoramasn anlatm-
tm ve mesihim btn bunlarn iinde mutluluu iin gerekli o bir tek
tesadfi kelimeyi duymu gibi derin bir uykuya dalmt.
57
7
f~ aramba sabah, saat alt, ben hl uyanmamm ve
GUMM! diye bir ses. Grltl bir senfoni kadar ani ve
^ ^ * ^ i dde t l i bir ses, bir anda bin kiilik korolar, Latince sz-
ler, carmar paralayacak kadar keskin keman, timpani ve borazan
sesleri. Yer sarslyor, Fleet tekerlekleri zerinde sallanyordu. 400
volt cereyana tutulmu da tyleri nlem iaretleri gibi dikilmi bir
kedi gibi frladm kanadn altndan.
Gkyznde ate gibi bir gne douyordu, bulutlar lgn renk-
lerle canlanmt ama hepsi de o dinamit patlay gibi kreendonun
yannda soluk kalyordu.
"KES! KES! MZ KES! "
Shimoda o kadar fkeli o kadar yksek bir sesle baryordu ki,
grlty bastran sesini duyuyordum. Ses birden kesildi, yanklan
giderek uzaklat. Soma yumuak bir ilahi balad, meltem kadar
sakin, ryada bir Beethoven.
Ama Shimoda bundan etkilenmi deildi. "BANA BAK, KES
DEDM! "
Mzik kesildi.
"ff!" dedi.
Yzne baktm.
"Her eyin bir yeri ve zaman vardr, deil mi?" dedi.
"Eh, zaman ve yer..."
"Az bir ilahi mzik iyidir, ama belki baz zel durumlarda ve
58
zihninin mahremiyeti iinde... Sabahn krnde ve o kadar yksek
sesle deil. Ne yapyorsun?"
"Ne mi yapyorum, Don? Derin bir uykudaydm... Ne yapyor-
sun demekle ne kastediyorsun?"
Ban sallad, omuzlarn aresizce silkeledi, kanadn altndaki
uyku tulumuna dnd.
El kitab imenlerin arasnda dt yerdeydi. Kitab dikkatle
evirip okudum.
Svurlarm tart,
onlarn gerekten senin olduundan
emin ol.
Mesihler hakknda anlamadm o kadar ok ey vard ki.
59
8
G
n Wisconcin'de Hammond' da bitirdik, birka pazar-
tesi mterisini uurduktan sonra yayan olarak kasaba
ya yemee gittik ve dn yoluna koyulduk.
"Don, bu yaamn ilgin, skc ya da biz ne istersek o olacan
kabul ederim. Ama en parlak zamanlarmda bile neden burada oldu-
umuzu anlayabilmi deilim. Bana o konuda bir eyler sylesene."
Nalburu getik (kapalyd), sinemay getik (akt: Butch Cas-
sidy ve Sundance Kkid) ve Don yant verecei yerde dnd.
"Paran vard, deil mi?"
"Hem de ok. Ne oldu?"
"Filmi grelim. Biletler senden, tamam m?"
"Bilemiyorum, Don. Sen git istersen. Ben uaklara dneceim.
Onlar uzun zaman yalnz brakmak istemem." Bir film neden byle
aniden nemli olmutu ki?
"Uaklara bir ey olmaz. Haydi filmi grelim."
"Balam ama."
"Biz de ge gelmi oluruz."
Biletini alyordu bile. Karanlk salona ardndan girdim, arkalar-
da bir yere oturduk. O lo yerde evremizde elli kii kadar vard.
Bir sre sonra neden geldiimizi unuttum ve her zaman klasik
bir film olan hikyeye daldm; Sundance' nc kere gryordum.
Sinemada zaman her iyi filmde olduu gibi dne dne uzad ve ben
de bir sre teknik nedenlerle izledim... Her sahne nasl bir sonrakine
60
uymas iin tasarlanmt, bu sahne neden imdiydi de daha sonra
deildi falan filan. Filmi byle grmeye altm ama sonunda hik-
yeye dalp bunlara bakacam unuttum.
Butch ile Sundance'n Bolivya ordusunun tm tarafndan sarl-
dklar sonlara doru Shimoda omzuma dokundu. Gzlerimi film-
den ayrmadan ona doru eilirken syleyecei eyi filmin sonuna
saklam olmasn istedim.
"Richard?"
"Efendim?"
"Neden buradasn?"
"Gzel bir film, Don. t." Kan revan iindeki Butch ve Sun-
dance neden Avustralya'ya gitmeleri gerektiini konuuyorlard.
"Neden iyi?" dedi.
"Elenceli ite. t. Soma anlatrm."
"Uyan artk. Btn bunlar yanlsama."
rkilmitim. "Donald, bir iki dakika kald, sonra istediin kadar
konuuruz. Ama imdi brak da filmi seyredeyim, tamam m?"
Dramatik bir sesle fsldad. "Richard, neden buradasn? "
"Bak, sinemaya girmemizi sen istedin." Dnp filmin sonunu
seyretmeye altm.
"Girmek zorunda deildin, istemem teekkr ederim diyebilir-
din."
"FLMDEN HOLANIYORUM..." nndeki adam bir an d-
np bana bakt. "Filmden holanyorum, Don. Bir sakncas m var?"
"Hayr." Film bitip de kullanlm traktrlerin satld arsann
nnden karanlkta tarlaya ve uaklara dnene kadar hi konuma-
d. ok gemeden yamur yaacakt.
Sinemadaki o garip davrann dndm. "Senin her yaptnn
bir nedeni vardr, Don."
"Bazen."
"Neden sinemaya gittik? Neden yle aniden Sundance'i grmek
istedin?"
"Bir soru sordun."
"Evet. Senin de bir yantn var m?"
61
"te yantm. Sen bir soru sorduun iin gittik sinemaya. Film
sorunun yantyd."
Benimle alay ediyordu, bundan hi kukum yoktu.
"Sorum neydi?"
Rahatszlk veren uzun bir sessizlik oldu. "Richard, en parlak
zamanlarnda bile neden yeryznde olduumuzu bilemediini sor-
mutun."
Hatrladm. "Ve film de soruma yantt, yle mi?"
"Evet."
"Ya."
"Anlamyorsun," dedi.
"Hayr."
"yi bir filmdi, ama dnyann en iyi filmi bile bir yanlsamadr,
deil mi? Resimler hareket etmezler, sadece hareket eder gibi gr-
nrler. Karanlkta asl dz bir perde zerinde hareket eder gibi g-
rnen yer deitiren klar, deil mi?"
"Eh, evet." Anlamaya balyordum.
"Dier insanlar, herhangi bir yerde herhangi bir filme giden in-
sanlar, karlarndaki sadece bir yanlsama ise, neden oradadrlar?"
"Eh, bir elencedir," dedim.
"Elence. Doru. Bu bir."
"Eitici olabilir."
"Gzel. O her zaman vardr. renme. ki."
"Hayal, ka."
"O da elencedir. Bir."
"Teknik nedenler. Filmin nasl yapldn grmek."
"renmek. ki."
"Skntdan kamak..."
"Kamak. Onu sylemitin."
"Sosyal. Arkadalarla birlikte olmak iin."
"Gitmek iin bir neden olabilir, ama filmi grmek iin deil. O
da elenceye girer. Bir."
Ne sylersem syleyeyim o iki parmana uyuyordu: insanlar
sinemaya elenmek veya renmek ya da her ikisi iin giderlerdi.
62
"Ve film bir hayat gibidir, Don, deil mi?"
"Evet."
"O zaman insan neden kt bir hayat, bir korku filmi seer?"
"Korku filmlerine sadece elenmek iin gelmezler, sinemaya gir-
meden nce onun korku filmi olduunu bilirler," dedi.
"Ama neden?"
"Sen korku filmlerini sever misin?"
"Hayr."
"Korku filmlerine gider misin?"
"Hayr."
"Ama baz insanlar korku filmi ya da baka insanlara skc gelen
sabun kp filmlerdeki sorunlar grmek iin avu dolusu para ve
bir o kadar da zaman kaybederler, deil mi?"
"Evet."
"Onlarn filmlerini grmek zorunda deilsin, onlar da senin film-
lerini grmek zorunda deildir. Buna 'zgrlk' denir."
"Ama insan neden korkmak ister? Ya da sklmak?"
"nk bir bakasn korkuttuklar iin onu hak ettiklerine ina-
nrlar, ya da korkunun verdii heyecandan holanrlar veya filmle-
rin hep skc olduunu dnrler. ou insann kendi filmlerinde
aresiz olduklarna inanmaktan zevk almalarn kendileri iin ok
salam nedenler olarak grdklerine inanabilir misin? Hayr, inana-
mazsn."
"Hayr inanamam," dedim.
"Onu anlayana kadar baz insanlarn neden mutsuz olduklarn
merak edip duracaksn. Mutsuz olmay setikleri iin mutsuzdurlar,
Richard ve bu da normaldir."
"Hmm. "
"Bizler oyun oynayan, elenceden holanan yaratklarz, evre-
nin su samurlaryz. Biz lemeyiz; perdedeki yanlsamalar ne kadar
incinebilirse kendimizi de ondan fazla incitemeyiz. Ama incindii-
mize inanrz, hem de ok ac ektiimizin btn ayrntlarn hisse-
derek. Kurbanlar olduumuza, ldrldmze ve ldmze, iyi
ve kt talih arasnda gidip geldiimize inanabiliriz."
63
"Birka yaam sresince mi?" diye sordum.
"Ka film grdn?"
"ok."
"Bu gezegende yaamak hakknda, baka gezegenlerde yaamak
hakknda filmler; iinde zaman ve mekan her ey filmdir ve yanlsa-
madr," dedi. "Ancak bir sre iin yanlsamalarmzdan ok ey -
renir ve ok eleniriz, deil mi?"
"Bu film olayn nereye kadar gtrmek niyetindesin, Don?"
"Nereye kadar gitmesini istiyorsun? Bu gece o filmi grmenin
bir nedeni benim de grmek istememdi. Pek ok insan birlikte bir
ey yapmaktan zevk aldklar iin yaamlarn seerler. Bu geceki
filmdeki aktrler baka filmlerde de birlikte oynadlar -nce ya da
sonra hangi filmi nce grdne baldr, ya da hepsini birden ayr
ayr perdelerde grebilirsin. Bu filmlere bilet alyoruz, mekann ger-
eini ve zamann gereine inanmay kabul ederek bir giri paras
dyoruz... Her ikisi de gerek deildir, ama o bedeli demek iste-
meyen bu gezegende yer alamaz, ya da herhangi bir zaman-mekan
sisteminde."
"Zaman-mekanda hi yaamam insan var mdr?"
"Hi sinemaya gitmemi insan var mdr?"
"Anlyorum. retilerini farkl yerinden alyorlar, yle mi?"
"Haklsn." Benden memnun kalmt. "Zaman-mekan epey ilkel
bir okuldur. Ama pek ok kimse skc da olsa yanlsamalarla kalr-
lar ve klarn erken yaklmasn istemezler."
"Bu filmleri kim yazyor, Don?"
"Bakasna deil de kendimize sorduumuz takdirde ne kadar ok
ey bildiimiz garip deil mi? Bu filmleri kim yazyor, Richard?"
"Biz," dedim.
"Kimler oynuyor?"
"Bizler."
"Kameraman, k, sinema mdr, bilet toplaycs, datmc
kimlerdir ve btn bunlarn meydana geliini kim izler? Herhangi
bir anda ortasnda kmakta, senaryoyu deitirmekte, ayn filmi arka
arkaya defalarca seyretmekte zgr olan kimdir?"
64
"Tahmin edeyim," dedim. "Can isteyen herkes, yle mi?"
"Bu senin iin yeterli zgrlk mdr?"
"Sinemalar bunun iin mi o kadar popler? Gdsel olarak onla-
rn kendi yaamlarmzn paraleli olduunu bilmemizden mi?"
"Belki... belki de deil. Ama fazla nemli deil, deil mi? Filmi
oynatc makine nedir?"
"Sihir," dedim. "Hayr. Hayal gc. Ne dersen de, bizim hayal
gcmzdr."
"Film nedir?" diye sordu.
"Bilmem."
"Hayalimize konulmas iin izin verdiimiz ey mi?"
"Olabilir, Don."
"Bir film rulosunu elinde tutabilirsin," dedi. "Ve elindeki tamam-
lanm bir eydir -ba, ortas ve sonu hep ayn saniyede, saniyenin
ayn milisaniyesinde oradadr. Film zamann tesinde vardr ve ko-
nuyu biliyorsan genellikle sinemaya girmeden nce ne olacan bi-
lirsin: sava ve heyecan olacaktr, kazanan ve kaybedenler, ak, fe-
laket olacaktr ve sen hepsini biliyorsundur. Ama kendini kaptrmak
iin, en fazla zevki alabilmek iin filmi bir oynatcya takp dakika
dakika mercekten geirmelisin... Her yanlsama yaanmak iin za-
man ve mekana gerek gsterir. Sen de paran dersin, biletini alr-
sn, koltuuna yerleip darda olanlar unutursun ve film senin iin
balar."
"Ve kimse incinip yaralanmaz, deil mi? Grdn sadece do-
mates salasndan kandr, yle mi?"
"Hayr, kandr. Ama gerek yaammza etkisi domates salas
kadardr...."
"Ve gerek?"
"Gerek tmyle kaytszdr, Richard. Bir anne ocuunun oyun-
larnda oynad role aldrmaz; bir gn kt adamdr, ertesi gn iyi.
' Olan' yanlsamalarmz ve oyunlarmz bilmez bile. O sadece
Kendisini bilir, ve kendisine benzeyen bizleri, kusursuz ve tamam."
"Ben kusursuz ve tamam olmak istediimden emin deilim. Can
skntsndan sz ederken..."
65
"Gkyzne bak," dedi. Bu ylesine ani bir konu deiikliiydi
ki, gkyzne baktm. Ykseklerde, ayn ilk klarnn kenarlarn
gme dntrd sirs kmeleri vard.
"ok gzel," dedim.
"Kusursuz bir gkyz m?"
"Hep kusursuz gkyzdr, Don."
"Her an deimesine ramen bana gkyznn hep kusursuz mu
olduunu sylyorsun?"
"Baya akllymm. Evet!"
"Ve deniz her zaman kusursuz bir denizdir, srekli deiir," dedi.
"Kusursuzluk durgunluksa o zaman cennet bir bataklktr. ' Olan' da
herhalde bataklk bekisi deildir."
"Kusursuz ve srekli deiiyor, ha. Evet, bunu kabul edebilirim."
"Eer zamanda srar ediyorsan onu ok eskiden kabul ettin de-
mektir."
Yrrken kendisine dndm. "Don, bu bir tek boyutta kalmak
senin iin skc olmuyor mu?
-
"
"Ben sadece bu boyutta m kalyorum?" dedi. "Sen yle mi kal-
yorsun?"
"Her sylediim neden yanl oluyor?"
"Her sylediin yanl m?" dedi.
"Ben yanl ite alyorum sanrm."
"Belki de emlki olmay dnyorsun," dedi.
"Emlkilik ya da sigortaclk."
"Emlkilikte gelecek vardr, eer bir gelecek istiyorsan."
"Tamam, zr dilerim," dedim. "Gelecek istemiyorum. Gemi
de. Yanlsamalar Dnyas Ustas olmak bana yeter. Bir haftada da
olabileceim galiba?"
"Umarm o kadar uzun srmez, Richard!"
Yzne dikkatle baktm, ama glmsemiyordu.
06
9
G
nler birbirine kart. Her zamanki gibi uuyorduk ama
artk yaz indiimiz kasabalar ya da yolculardan kazan-
dmz paralarla hesap etmekten vazgemitim. ren-
diim eyleri sayyordum artk, uu bittiinde yaptmz konu-
malarla, yol boyunca arada srada olan ve sonunda hi de mucize
olmadklarn anladm mucizelerle.
C
EJwenzelve
adilve
Iusursuz hayalet
demiti kitap bir kere bana.
Sonra bir eyden emin ol:
Ola n onu senden
biraz daha iyi hayal etmitir.
67
10

leden sonra sakindi... Ara sra bir yolcu, hepsi o kadar.


Yolcu aralarnda bulutlan buharlatrmay deniyordum.
Ben uu retmenlii yapmmdr ve rencilerin ko-
lay eyleri gletirdiklerini bilirdim. Ve bunu bildiim halde yine
renciydim ve kmls hedeflerime fkeyle kalarm atyordum.
Bir kere iin uygulamadan ok renmeye ihtiyacm vard. Shimo-
da Fleet'in kanad altna uzanm, uyuma taklidi yapyordu. Koluna
hafife bir tekme indirince gzleri ald.
"Yapamyorum," dedim.
"Yapabilirsin," dedi ve gzlerini yine kapatt.
"Don, ok denedim. Tam bir ey olduunu sandm anda bulut
kar saldnya geip daha da iiyor."
ini ekerek doruldu. "Bana bir bulut se. Ama kolay bir tane
olsun, ltfen."
Gkyzndeki en byk en kt grnl bulutu setim: Bin metre
yksekliinde, cehennemden beyaz dumanlar pskrten bir tane. "u-
radaki silonun stndeki," dedim. "Hani u anda karanyor."
Sessizce yzme bakt. "Benden neden nefret ediyorsun?"
"Bunlan seni sevdiim iin soruyorum, Don." Glmsedim. "Sana
meydan okunmasna ihtiyacn var. Eer daha kk bir ey seme-
mi istiyorsan..."
Yine iini ekerek gkyzne dnd. "Deneyeyim bakalm. Han-
gisi demitin?"
68
Baknca bir milyon ton yamuruyla o canavarn kaybolmu ol-
duunu grdm; yerinde irkin bir gk mavisi delik vard.
"Vay canna!" diye sylendim.
"Yapmaya deer bir i..." diye sze balad. "Hayr, bana yadr-
dn iltifatlar kabul etmek istersem de, sana ak yreklilikle bir
ey sylemeliyim: kolaydr."
Bamzn stndeki kk bulutu gsterdi. "te. Haydi sra sen-
de. Hazr msn? Bala."
O kck buluta baktm, o da bana bakt. Gitmi olduunu d-
ndm, olduu yeri bo dndm, zerine hayal s nlar gn-
derip baka bir yere gitmesini syledim ve ar ar, bir dakikada,
be dakikada, yedi dakikada bulut gitti. teki bulutlar byrken be-
nimki uzaklat.
"ok hzh deilsin," dedi.
"Bu ilk seferimdi! Daha yeni balyorum! mknsza... eh, olas
olmayana kar ilk denemem ve sen sadece ok hzl olmadm
sylyorsun, ha. Bu ok parlak bir baaryd ve bunu sen de ok iyi
biliyorsun!"
"artc bir ey. Ona o kadar balydn ve yine de senin iin
kayboldu."
"Bal m! O buluta olanca gcmle ate ediyordum! Ate topla-
r, lazer nlar, bir apartman yksekliinde elektrikli sprge..."
"Negatif ballk, Richard. Yaamndan bir bulum gerekten uzak-
latrmak istiyorsan o kadar tantanaya gerek yok, sadece gever ve
onu dncelerinden uzaklatrrsn. Hepsi bu ite."
(Bir bulut
neden bir ynde ve belirti bir
hzla hareket ettiini
bilmez
diyordu el kitab.
69
itkj- hisseder... gidecekjuer
odur imdi.
Ama gkyz btn bulutlarn
ardndaki nedenleri ve biimleri
bilir,
ve sen de kendini
ufuklarm tesinigrecek^kadar kaldrrdmda
beceksin bunu.
70
11
Sna hibir del_
verilmemitir i,
onu gerelletirecel de
verilmi olsun.
!A.ncakj
bunun iin almangerefebilir.
"""llinois-ndiana snr arasnda kasabalardan uzak bir yerde
I dnmlk bir at sulama havuzunun yanndaki byk otla
M a inmitik. Yolcu falan yoktu; bugn de bizim iin tatil ol-
sun, diye dnmtm.
"Dinle," dedi. "Dinleme. Sadece sessiz dur ve seyret. Grecein
ey bir mucize deildir. Atom fizii kitaplarn oku... Bir ocuk bile
su zerinde yryebilir."
Bana bunlar syledi ve sanki suyun orada olduunu grmemi
gibi havuzun zerinde kydan birka metre uzaklat. Grne ba-
klrsa havuz bir ta gl zerindeki scak yaz serabyd. Suyun s-
tnde yere salam basyor, ne bir dalga ne de bir rpnt pilot iz-
melerini slatyordu.
"Haydi, gel de yap," dedi.
Kendi gzlerimle grmtm. Orada durduuna gre mmkn-
d bu. Yanna yrdm. Saydam mavi bir muamba zerinde yr-
yormuum gibiydi. Gldm.
"Donald, bana neler yapyorsun?"
"Sana herkesin er ge rendii bir eyi gsteriyorum sadece,
artk hazrsn."
"Ama ben...
"Bak. Su sert olabilir..." Ayan vurunca meinin taa arpma-
sndan kan ses kt, "ya da olmayabilir..." Bir daha vurdu, bu kere
ikimizin de zerine su srad. "Anladn m? Dene hele! "
Mucizelere ne de abuk alyoruz! Bir dakika gemeden su ze-
rinde yrmenin mmkn, hatta doal olduunu dnmeye bala-
mtm. Ne vard bunda?
"Ama su imdi katysa onu nasl iebiliriz?"
"zerinde yrdmz gibi, Richard. Kat da deil, sv da.
Bizim iin ne olacan biz saptayacaz. Suyun sv olmasn isti-
yorsan sv olarak dn, svym gibi davran, i. Hava olmasn
istiyorsan, havaym gibi davran, onu solu. Bir dene haydi."
Belki de gelimi bir ruhun varlndandr, diye dndm. Bel-
ki de bu gibi eylerin belirli bir ap iinde, onlarn evresindeki yir-
mi metre apnda bir daire iinde olmalarna izini veriliyor...
72
Suyun stnde meldim, ellerimi havuza daldrdm. Svyd.
Soma uzandm, yzm gvenle mavisine dayayp soluk alp ver-
dim. Scak sv oksijen gibi solunabiliyordu, yle bir tkanma, bo-
ulma yoktu. Oturup bir soruyla baktm yzne, aklmdan geeni
bileceinden emindim.
"Konu," dedi.
"Neden konumam gerekiyor?"
"Syleyecein ey szcklerle daha kesin sylenir. Konu."
"Suda yryebiliyorsak, onu soluyup iebiliyorsak neden ayn
eyi topraa da yapamyoruz?"
"Evet. Gzel. imdi greceksin ki..."
Bir gl resminin zerinde yrrm gibi rahatlkla kyya yr-
d. Ama ayaklar topraa, su kysndaki otlara ve kumlara deince
batmaya balad; bir iki ar adm sonunda omuzlarna kadar topra-
a ve imenlere gmlmt. Sanki havuz birdenbire ada olmu,
toprak da suya dnmt. Bir dakika kadar otlakta yzd, evre-
sine kara topraklar sald, soma topran stne yatt suyun stn-
de yatar gibi, soma da kalkp yrd. Bir insan toprak zerinde
yrr grmek birden bir mucizeymi gibi gelmiti!
Ben havuzda durup bu gsterisini alkladm. O da belini krarak
selam verdi, benimkini alklad.
Havuzun kenarna yrdm, topra sv olarak dnp aya-
mn ucuyla dokundum. imenler zerinde halkalar belirdi. Nere-
deyse yksek sesle, 'Toprak ne kadar derin?' diye soracaktm. Top-
rak benim olduunu sandm kadar derin olacakt. Elli santim diye
dndm, elli santim derin olacakt, ben de girip iinde yryecek-
tim.
Gvenle kyya ayak bastm ve toprak birden bamn stne k-
t. Yerin alt karanlk ve rktcyd; soluumu tutuyor, kat suya
erimek iin rpnyor, havuzun kenarna tutunmak istiyordum.
Don imenler zerine oturmu halime kahkahalarla glyordu.
"ok olaanst bir renci olduunu biliyor muydun?"
"Ben renci falan deilim. kar beni buradan!"
"Sen kendin k."
73
rpnmay kestim. Kat grrsem dar kabilirdim. Kat gr-
dm., ve kara topraklara bulanm olarak dar ktm.
"Bu ii yaparken amma da kirleniyorsun!"
Kendi mavi gmlei ve blucini lekesizdi, bir damla toz bile yoktu.
"Aaah! " Topraklar samdan kulaklarmdan silkeledim. Sonra
czdanm otlarn zerine braktm, sv suya girdim ve allagelmi
slak biimde temizlendim.
"Bundan daha iyi temizlenmenin bir yolu olduunu biliyorum."
"Daha hzl bir yolu vardr, doru."
"Bana syleme sakn. Orada otur, gl ve brak kendim bulaym."
"Tamam."
Sonunda her tarafmdan sular fkrarak uaa dnp stm
deitirdim, slak eyalarm kurumas iin kanat tellerine astm.
"Richard, bugn yaptn unutma. renme zamanlarmz unut-
mamz, onlar eski zamann ryalar veya eski mucizeler olarak d-
nmemiz kolaydr. yi olan hibir ey mucize deildir, gzel olan
hibir ey rya deildir."
"Dnya bir ryadr diyorsun ve de kimi zaman gzeldir. Gnein
bat. Bulutlar. Gkyz."
"Hayr. Grnt bir ryadr. Gzellik gerektir. Aradaki fark
grebiliyor musun?"
Neredeyse anlar gibi olarak bam salladm. Daha sonra gizlice
kitaba baktm.
(Dnya senin attrma defterindir, sayfalarna
Hesap larmyaptujm.
Oraya istersen gerei ifade edebdiin
halde
gerek\deUdir.
Oraya samalklar ya da
yalanlar yazmakta,
veya sayfalarm yrtmakta
zgrsn.
74
12
Iik\gnah Olan'
smvlamakttr.
Yapma.
Saanaklar arasnda gayet keyifli lk bir leden sonrasyd.
Kasabadan karken sokaklar slakt.
"Duvarlarn iinden geebilirsin, deil mi, Don?"
"Hayr."
"Yapabildiin bir eye hayr deyince soruyu sorma biimimden
holanmadn anlyorum."
"ok gzlemciyiz, deil mi?" dedi.
"Sorun gemekte mi, duvarlarda m?"
"Evet ve giderek daha da kt oluyor. Sorun benim snrl bir
zaman-mekanda varolduumu ve baka bir zaman-mekana getii-
mi ima ediyor. Bugn benim hakkmdaki varsaymlarn kabul ede-
cek havada deilim."
Kalarm attm. Ne sorduumu biliyordu. Neden bana doru-
dan doruya bir yant vermiyor ve bu gibi eyleri nasl yaptn
renmeme frsat tanmyordu?
"Senin dncelerinde kesin olmana ite byle kk eylerle
yardm ediyorum," dedi.
75
"Pekl. Duvarlarn iinden geiyormusun gibi yapyorsun, eer
istediin buysa. Bu daha iyi bir soru mu?"
"Evet. Daha iyi. Ama kesin olmak istiyorsan..."
"Sakn syleme. Ben ne demek istediimi sylemesini bilirim.
te sorum: Bu mekan-zaman sreklilii inanc iinde 'vcudun' ola-
rak ifade edilen kstl kimlik duygusu yanlsamasn 'duvar' deni-
len maddi bir engel yanlsamas arasndan nasl geiriyorsun?"
"Aferin!" dedi. "Soruyu doru drst sorunca kendi kendini ya-
ntlyor, deil mi?"
"Hayr, soru kendi kendini yantlamad. Duvarlarn iinden nasl
geiyorsun?"
"RCHARD! Az daha doru syleyecektin ve imdi bir uval
inciri berbat ettin! Ben duvarn iinden geemem... Byle dediin
zaman benim hi stlenmediim eyleri varsayyor oluyorsun; ben
bunlar stlenirsem yantm 'gemiyorum'dur."
"Ama her eyi o kadar kesin bir ekilde sylemek kolay deil,
Don. Ne demek istediimi bilmiyor musun?"
"Bir ey kat diye yapmay denemeyecek misin? Yrmek de ilk
bata ok gt, ama uratn ve imdi de kolaym gibi gsteriyorsun."
imi ektim. "Tamam. Peki. Soruyu unut."
"Unutacam. Benim sorum da u: Sen unutabilecek misin?"
Dnya umurunda deilmi gibi bakt bana.
"u halde sen vcudun bir yanlsama olduunu, duvarn bir ya-
nlsama olduunu ama varln gerek olduunu ve yanlsamalarla
snrlanamayacan sylyorsun."
"Bunu ben sylemiyorum. Sen sylyorsun."
"Ama doru."
"Doal olarak," dedi.
"Bunu nasl yapyorsun?"
"Richard, bir ey yapyor deilsin. Yapldn grdn ve oldu
bitti."
"Kulaa ne kadar kolay geliyor."
"Yrmek gibi. renmenin neden g olduunu hi merak et-
tin mi?"
76
"Don, duvarn iinden gemek benim iin g deil, imknsz."
"Bin kere imknsz dersen g eyler senin iin kolaylar m
dersin?"
"zr dilerim. Olabilir ve yapma zamanm gelince ben de yapa-
cam."
"Sular zerinde yryor, arkadalar ve duvarlarn iinden gee-
medii iin de cesareti krlyor."
"Ama o kolayd, oysa bu..."
"Snrllklarn zerinde bu kadar ok durursan onlardan kurtula-
mazsn. Daha bir hafta nce toprak iinde yzmedin mi?"
"Yzdm."
"Duvar da sadece dikey bir toprak deil midir? Yanlsamann
hangi ynde gittii senin iin bu kadar nemli mi? Yatay yanlsama-
larn stesinden geliniyor da, dikey yanlsamalarn gelinmiyor, yle
mi?"
"Dediklerini anlyorum galiba, Don."
Bana bakp glmsedi.
"Anlamaya baladnda seni bir sre yalnz brakma zaman
gelmi demektir."
Kasabann son binas turuncu tuladan bir tahl deposuydu. Don
uaklara farkl bir yoldan gitmeye karar vermi gibi bir ara sokaa
sapt. Sokak bir duvarla kesiliyordu. Birden saa dnd, duvara gir-
di ve gzden kayboldu. imdi dnyorum da, eer o anda onunla
dnseydim ben de duvarn iinden geip giderdim. Ama ben kald-
rmda durdum ve onun az nce olduu yere baktm. Elimi uzatp
dokunduumda duvar kaskatyd.
"Bir gn, Donald," dedim. "Bir gn..." Uaklara kadar olan uzun
yolu tek bama yrdm sonra.
Tarlaya gelince, "Donald," dedim. "Bir sonuca vardm: Sen bu
dnyada yaamyorsun."
Depoya benzin doldurmakta olduu kanadn stnden akn
77
baklarla bakt bana. "Elbette," dedi. "Bana bu dnyada yaayan
bir kii gsterebilir misin?"
"Bir kii gsterebilir misin de ne demek oluyor? BEN! Ben bu
dnyada yayorum!"
Sanki yaptm bamsz bir alma sonunda gizli bir srr orta-
ya karmm gibi, "ok iyi," dedi. "Sana bugn bir yemek smar-
lamam unutturma bana.. renmekten srarla vazgememene a-
yorum dorusu."
Bunu dndm. Alay ediyor deildi; sylediini kastetmiti. "Ne
demek istiyorsun? Elbette bu dnyada yayorum. Ben ve daha drt
milyar insan. Ama sen..."
"Aman Tanrm! Richard, sen baya ciddisin! Yemei iptal et.
Ne hamburger, ne bira, ne de baka bir ey! Ben de senin o byk
bilgiye..." Susup fkeli bir acmayla bana bakt. "Bundan eminsin.
Yani sen... nasl diyeyim... bir borsacyla ayn dnyada yayorsun,
yle mi? Yani SEC ekonomik politikasyla, yatrmlarnda yzde
elliden fazla zarar eden ortaklarn portfylerinin zorunlu incelen-
mesi kararyla yaamn altst oldu, yle mi? Bir satran turnuvas
oyuncusuyla ayn dnyada yayorsun demek. New York Open bu
hafta balyo'r, Petrosyan, Fischer ve Browne yarm milyon dolarlk
dl iin Manhattan' da iken seni Ohio' nun bu Maitland kasabasnn
otlanda ne iin var peki? 1929 Fleet'in bir tarlaya inmi, hayatta
nceliklerinin banda iftilerin izinleri, on dakika umak isteyen
insanlar, Kinner motoru tamircilii ve dolulardan lesiye korkmak
varken... Senin dnyanda ka kii yayor dersin? Dnyanda drt
milyar insan yayor, yle mi? Yani orada durmu bana drt milyar
insann drt milyar ayr dnyada yaamadklarn sylyor ve buna
inanmam m bekliyorsun?"
Hzl konumaktan soluk solua kalmt.
"zerindeki peyniri eriyen o hamburgerin tadn neredeyse a-
zmda duymak zereydim," dedim.
"zr dilerim. Seve seve alrdm. Ama artk gemite kald ve en
iyisi onu unutmak sanrm."
Onu bu dnyada yaamamakla sulamamn sonuncusuydu bu,
78
ama yine de kitabn ald yer-de karma kanlar anlamam ok
uzun srd.
(Bir sre hayal kurmay
denersen
hayal kahraman karakterlerin
kimi zaman bedenleri olan ve
yrekleri corvan insanlardan
daha gerek\olduklarmt
anlarsm..
79
O
gece Donald, "Hepimiz istediimizi yapmakta zgrz,"
dedi. "Bu gayet ak, temiz ve basit deil mi? Bir evreni
ynetmek iin ok esasl bir yol deil mi?"
"Hemen hemen. Epey nemli bir ksmn unuttun ama," dedim.
"Ya?"
"Baka birini incitmediimiz takdirde istediimizi yapmakta z-
grz. Bunu demek istediini biliyorum ama ne demek istediini
aka sylemelisin."
Karanlkta bir ayak srme sesi duyunca bam kaldrp yzne
baktm. "Duydun mu?"
"Evet. Sanki biri..." Kalkp karanla doru yrd. Birden gl-
d sonra, anlayamadm bir isim syledi. "nemli deil," dediini
duydum. "Gelirsen memnun oluruz... Hayr hayr, yle ayakta dur-
mana gerek yok... Gel, buyur yle..."
Ses epey aksanlyd, ne Rus ne de ek, daha ok Transilvanyal.
"Teekkr ederim. Sizin rahatnz bozmak istemem..."
Don' un atein yanna getirdii adam bir ortabat gecesinde pek
kolay bulunamayacak biriydi. Ufak tefek, zayf, kurdu andran biri,
insan rkten bir havas vard, smokin giymi, srtna krmz saten
astarl siyah bir pelerin atmt, kta rahatsz olmu grnyordu.
"Buradan geiyordum," dedi. "Tarla evimin kestirme yoludur
da..."
"yle mi?" Shimoda adama inanmamt, yalan sylediini bili-
yordu ama ayn zamanda da kahkahalarla glmemek iin kendini
g tutuyordu. Ben de ok gemeden ne olup bittiini anlayacam
umuyordum.
"Rahatnza bakn," dedim. "Size bir yardmda bulunabilir mi-
yiz?" Aslnda o kadar da yardmsever bir havada deildim, ama adam
ylesine iine ekilmiti ki, eer imkan varsa rahat etmesini ister-
dim.
Beni buz gibi donduran umutsuz bir glmsemeyle yzme bak-
t. "Evet, bana yardm edebilirsiniz. Buna ok ihtiyacm var, yoksa
istemezdim. Kannz iebilir miyim? Az bir ey. Bu benim yiyece-
imdir, insan kanna ihtiyacm vardr..."
81
Belki de aksanyd, ya da ngilizceyi pek iyi bilmiyordu, veya
ben dediini anlayamamtm ama aylardan beri olamayan bir hzla
ayaa frladm. Hzmdan havada otlar uutu.
Adam geriledi. Ben genelde zararsz bir insanm ama ufak tefek
deilim ve gayet tehdit edici grnm olabilirim. Adam ban e-
virdi. "Beyefendi, zr dilerim! Ltfen kan hakknda syledikleri-
mi unutun! Ama bakn..."
"Sen ne diyorsun?" Korktuum iin daha da serttim. "Sen ne di-
yorsun, baym? Sen nesin ha? Nesin sen? Bir VAM...."
Szck azmdan kmadan Shimoda araya girdi. "Richard, ko-
nuumuz konuuyordu ve sen de szn kestin. Ltfen devam edin,
beyefendi; arkadam biraz acelecidir de."
"Donald, bu herif..."
"Kes sesini!"
Bu szne yle armtm ki, sustum ve kendi karanlndan ate-
imizin na girivermi adama bir tr korku dolu sorguyla baktm.
"Ltfen anlayn. Vampir olarak domay ben istemedim. Talih-
sizlik bu. Fazla arkadam yoktur. Ama her gece az bir ey taze kan
imezsem korkun aclar iinde kvranrm ve kandan biraz daha
uzun zaman yoksun kaldm m da yaayamam! Eer kannzdan az
bir ey emmeme izin vermezseniz yaayamam." Dudaklarn yala-
yarak bana doru bir adm att. Herhalde Shimoda'nn her naslsa
beni kontrol ettiini ve kendisine boyun edireceini dnyordu.
"Bir adm daha atarsan kan gerekten akacak, baym. Bana do-
kunursan lrsn..." Onu ldrmezdim ama daha fazla konumadan
hi olmazsa balamay dnyordum.
Bana inanm olmal ki, durup iini ekti. Shimoda'ya dnd.
"Ne demek istediini anlatm oldun mu?"
"Sanrm. Teekkr ederim."
Vampir bana bakp glmsedi, artk ok rahatt, oyun bittikten
sonra sahnede kalan bir aktr gibi. Aksansz, kusursuz bir ngiliz-
ceyle, "Kann imeyeceim, Richard," dedi. Sonra gzlerimin nn-
de, sanki kendi n sndryormu gibi soldu... Be saniye iin-
de de kayboldu.
82
Shimoda yine atein bana kt. "Sylediklerini kastetmedii-
ne ne kadar seviniyorum bilemezsin!"
Ben vcuduma dolan adrenalin etkisiyle hala titriyordum, bir
canavarla mcadeleye hazrdm hl. "Don, ben bu ileri kaldracak
biri deilim sanrm. Belki de neler olup bittiini bana da aklasan
iyi olur. Neydi... o?"
"Dot Tronsilyanyal bir vampirdir," dedi yaratnkinden daha
koyu bir aksanla. "Ya da daha kesin olarak sylemek gerekirse, Dot
Transilvanyal bir vampir dnce-biimiydi. Eer bir konuyu vur-
gulamak istiyorsan ve karndaki seni dinlemiyorsa, dediklerini ka-
fasna sokmak iin bir dnce-biimi yaratrsn. Pelerini ve frlak
dileriyle biraz fazla m ssledim onu? dn patlatt galiba."
"Pelerin birinci snf iilikti, Don. Ama ok klielemi, ok...
hi korkmadm."
ini ekti. "Neyse. Ama hi olmazsa ne demek istediimi anla-
dn ve nemli olan da o."
"Ne demek istiyordun ki?"
"Richard, vampirime kar o kadar sert davranarak yapmak iste-
diini yapmaktaydn, bunun bir bakasna zarar vereceini bile bile.
Adam sana ac ekeceini syledi, eer kann...."
"Ama kanm emecekti."
"Ki bu da eer bizim gibi yaamadklar takdirde incineceimizi
sylediimizde bakalanna olan davranmzdr."
Uzun bir sre konumadan bunu dndm. Bir bakasna zarar
vermedike istediimizi yapmakta zgr olduumuza inanmtm
imdiye kadar. Ve bu da pek doru deildi. Bunda eksik bir ey var-
d.
"Seni artan ey aslnda mmkn olmayan bir deyimdir. Bu
deyim ''birine zarar vermek 'tir. Ne olursa olsun incinmeye veya in-
cinmemeyi seen bizleriz. Karar veren bizleriz. Bakas deil. Vam-
pirim sana istediini yapmasna izin vermediin takdirde zarar g-
receini sylemiti. Bu zarar grme karar onundur, onun seimidir.
Bu konuda bir ey yapmak ise senin kararndr: ona kann verirsin;
onu duymazdan gelirsin; elini kolunu balarsn; kalbine bir kazk
83
saplarsn. Eer kalbine kazk saplanmasn istemiyorsa istedii gibi
direnmekte, kar koymakta zgrdr. Bu seimler bylesine uzayp
gider."
"Duruma yle bakarsan..."
"Dinle," dedi. "Bu nemlidir. Hepimiz. Her istediimizi. Yapmak-
ta. zgrz."
84
14
^aamnm Her olay ve
Stn insanlar
sen onlar oraya ektiin iin
oradadrlar.
Onlarla ne yapacan
Sana kalm bir eydir.
S
en hi yalnzlk ekmez misin, Don?" Ohio' da Ryerson ka-
sabasndaki kafeteryada otururken aklma gelmiti bunu
sormak.
"ok atm bunu..."
"t!" dedim. "Sorumu bitirmedim. Birazck olsun yalnzlk
ekmez misin?"
"Senin..."
"Dur. Btn bu insanlar birka dakikalna gryoruz. Arada
srada kalabalk iinde bir yz belirir, orada kalmak ve bir merhaba
demek, be on dakika konumak ihtiyacn veren gzel bir kadn.
Ama benimle on dakika uar veya umaz ve eker gider ve ben de
ertesi gn Shelbyville'e giderim ve onu bir daha hi grmem. Bu
yalnzlktr ite. Ama ben kendim kalc deilken kalc dostlar bula-
mam herhalde."
Don sessizdi.
"Yoksa bulabilir miyim?"
"imdi konuabilir miyim?"
"Konuabilirsin sanrm." Bulunduumuz yerde hamburgerler
ince yal kda sarlyd ve kd atnzda ortala susam tane-
leri salyordu; susamlar ie yaramazd ama hamburgerler iyiydi.
Don da ben de bir sre konumadan yedik. Ne syleyeceini merak
ediyordum.
"Richard, bizler mknatsz, deil mi? Hayr, mknats deiliz,
demiriz, bakr tele sarlm demirler ve kendimizi mknatsa dn-
trmek istediimiz zaman bunu yapabiliyoruz. imizdeki cereyan
telden geirince kendimize ekmek istediimiz her eyi ekeriz. Bir
mknats nasl altn merak etmez. O kendisidir ve doas gere-
i baz eyleri eker, dierlerine dokunmaz."
Azma bir patates atp kalarm attm. "Bir eyi sylemedin
ama. Bunu nasl yapyorum?"
"Sen bir ey yapmyorsun. Kozmik yasalar var, unuttun mu? Ben-
zer benzeri eker. Sen olduun gibi kal, sakin, ak ve parlak. Biz
olduumuz gibi parlarken, her dakika gerekten yapmak istediim bu
mu diye sorarken ve kendi kendimize evet yant verdiimizde onu
86
yaparken, bu otomatik olarak bizden bir ey renemeyecekleri iter
ve bizim kendilerinden bir ey renebileceklerimizi bize eker."
"Ama bunun iin de epey inan gerek ve bu arada da epey yal-
nzlk ekersin."
Hamburgerinin zerinden garip garip bakt. "nan sahtedir," dedi.
"nanca gerek yoktur. Hayal gcne gerek vardr." Aramzdaki ma-
sann stn temizledi, tuzlukla kzarm patatesleri, ketab, atal
ve baklan bir kenara itti. Ne olacan, gzlerimin nnde ne beli-
receini merak etmitim.
"Bir susam tanesi kadar hayal gcn varsa," diyerek rnek bir
susam tanesini masann ortasna ekti. "Her eyi yapabilirsin."
Susam tanesine, sonra da yzne baktm. "Siz mesihlerin bir ara-
ya gelip baz konularda fkirbirliine varmanz isterdim," dedim.
"Ben dnya bana kar iken gerekenin inan olduuna inanrdm."
"Hayr. Ben altm zamanlar bunu dzeltmek isterdim ama
epey g bir mcadeleydi. ki bin yl, be bin yl nce hayal gc
iin bir szckleri yoktu ve pek de ciddi olan taraftarlan iin bula-
bildikleri en iyi szck inant. Ayrca o zaman susam tohumlan da
yoktu."
Susam -tohumlar olduunu ok iyi biliyordum ama bu yalan
duymazlktan geldim. "Bu mknats iini hayal etmem mi gerekiyor
yani? llinois'in Tanagon kasabasnda bir ayrl dolduran kala-
balk arasnda bu gzel ve mistik bir kadnn belireceini mi hayal
edeyim? Bunu yapabilirim, ama olacak da sadece odur, benim haya-
limdedir."
Umutsuz bir tavrla o anda Em ve Edna'nn kafeteryasnn tene-
ke kapl ats ve souk klaryla temsil edilen ge bakt. "Sadece
senin hayalinde mi? Elbette hayalinde olacak! Bu dnya senin ha-
yalindedir, bunu unuttun mu? Dncen neredeyse, deneyimin de
oradadr; bir insan dnd eydir; Korktuum bama geldi ite;
Dn ve zengin ol; Elence ve kr iin yaratc hayaller; Olduun
kii olarak nasl arkada edinirsin. Senin hayallerin Olan' bir nok-
ta kadar deitirmez, gerei hi etkileyemez. Ama biz Warner Brot-.
hers dnyalarndan, MGM yaamlarndan sz ediyoruz ve onlarn
87
her saniyesi yanlsama ve hayaldir. Biz gzleri ak rya grenlerin
kendimiz iin yarattmz sembollerle gelen ryalardr."
Kendi nnden bana doru bir kpr kurarm gibi atalyla b-
an bir sraya dizdi. "Ryalarnn ne anlattn merak ediyorsun,
deil mi? Uyank yaamndaki nesnelere bak ve senin iin ne anla-
ma geldiklerini sor kendi kendine. Yaamnda ne yana dnse uak
bulunan sen! "
"Evet ama, Don," dedim. Biraz daha ardan almasn, bunlarn
hepsini bir anda zerime ymamasn isterdim; dakikada bir mil
yeni fikirler iin ok byk bir hzd.
"Eer ryanda uak grrsen bu senin iin ne demektir?"
"zgrlk. Uak ryalar katr, uutur, kendimi zgrle
brakmaktr."
"Sana ne kadar ak konumam istersin? Uyank grlen rya-
lar da ayn eydir: seni balayan her eyden, skc ilerden, otorite-
den, can skntsndan, yerekiminden kurtulmak iraden. Senin far-
ketmediin ey zaten zgr olduun ve hep zgr olduundur. Bu
eylerden yarm susam tanesi kadar olsayd sende... sen zaten senin
sihirbaz yaamnn mutlak efendisisin. Sadece hayal gc, ha? Sen
ne diyorsun?"
Garson kadn bir yandan tabaklar kurularken arada srada da garip
garip Don' a bakyor, adamn kim olduunu merak ediyordu.
"Demek sen hi yalnzlk ekmezsin, Don?" dedim.
"Eer yalnzl istemiyorsam. Zaman zaman evremde olan baka
boyutlardan arkadalarm vardr. Tpk senin gibi."
"Hayr, ben bu boyutta, bu hayal dnyasnda diyorum. Bana ne
demek istediini gster, bana mknatsn kk bir mucizesini gs-
ter... Bunu renmek istiyorum."
"Sen bana gster," dedi. "Yaamna bir ey sokmak iin onun
zaten orada olduunu hayal et."
"Ne gibi? O gzel kadn gibi mi?"
"Ne olursa. O kadn deil. nceleri kk bir ey."
"imdi mi deneyeyim bunu?"
"Evet."
88
"Pekl... Mavi bir ty. "
Bo baklarla bakt yzme. "Richard? Mavi bir ty m?"
"Kadn gibi olmasn dedin, kk herhangi bir ey dedin."
Omuzlarn silkti. "Pekl. Mavi bir ty. Ty hayal et imdi.
Her izgisini, kenarm, ucunu, koparld yerdeki V biimindeki
yar, sapn evresindeki incecik tyleri. Sonra da brak gitsin."
Bir an gzlerimi kapattm ve hayalimde on be santim boyunda,
kenarlarnda gm rengi alan mavi bir ty dndm. Karanlkta
ar ar uan bir mavi ty.
"stersen evresini altn bir kla sar. O iyiletirici bir eydir,
gerekletirmeye yarar ama bu mknats iinde de yararldr."
Tym altn sars bir parltyla kuattm. "Tamam."
"Oldu. imdi gzlerini aabilirsin."
Gzlerimi atm. "Tym nerede?"
"Eer dncelerinde ak seik grmsen u anda koskoca bir
Mack kamyonu gibi stne geliyordur."
"Tym m? Mack kamyonu gibi mi?"
"Mecazi olarak, Richard."
Btn gn bir tyn ortaya kmasn bekledim ama kmad.
Akam zeri scak bir hindili sandvi yerken grdm. Bir st kutusu
zerinde kk bir resimdi. Scott Mandras iin Mavi Ty iftlii
tarafndan paketlenmitir. Bryan, Ohio.
"Don, tym!"
Bakt, omuzlarn silkti. "Ben senin gerek bir ty istediini san-
mtm."
"Balang olarak her ty olur, deil mi?"
"O ty yle tek bana m grdn, yoksa elinde mi tutuyordun?"
"Tek bana."
"Eh, bu da durumu aklyor. Eer mknatsladn eyle beraber
olmak istiyorsan kendini de resmin iine koymalsn. zr dilerim,
onu sylemeyi unutmuum."
Garip, rktc bir duygu. Olmutu! lk nesnemi bilinli olarak
mknatslamtm! "Bugn bir ty, yarn btn dnya!" dedim.
"Dikkatli ol, Richard, yoksa piman olursun..."
89
U
amn altnda srtst yatm, gvdenin altndaki ya-
lar siliyordum. Her naslsa motor artk eskisi kadar ya
pskrtmyordu. Shimoda bir mterisini uurdu, sonra
gelip ben alrken yanma oturdu.
"Richard, herkes geimini salamak iin alrken sen btn gn
bu ift kanatl lgn uanla hibir eyi umursamadan kasaba kasa-
ba dolap milleti uurmakla dnyay nasl etkileyeceini dnebi-
lirsin?" Beni snyordu yine. "Bu soruyla pek ok kere karlaacak-
sn."
"Donald, Bir: Ben dnyay etkilemek iin var olmu deilim. Ben
yaamm beni mutlu edecek biimde yaamak iin varm."
"Tamam. Peki ikincisi?"
"ki: Herkes geimini salamak iin cannn istediini yapmakta
zgrdr. : Sorumlu olan karln verebilir, istediimiz gibi
yaamann yantn verebiliriz. Bu yant verecek bir tek insandr ve
o da..."
"... bizleriz," dedi Don evremizdeki hayal bir kalabalk adna
beni yantlayarak.
"Kendimize bile bir aklama yapmak zorunda deiliz, eer iste-
miyorsak... Sorumsuzluk kt bir ey deildir. Ama oumuz neden
belirli bir ekilde davrandmz, seimlerimizi nasl yaptmz,
yapmak istemediimiz bir ite para iin alacak yerde neden bir
kuu seyrettiimizi veya bir karncay ezdiimizi renmeyi daha
ilgin buluruz." Hafife irkilerek, "ok uzun bir yant m oldu?"
dedim.
Ban sallad. "ok ok uzun."
"Tamam... Sen dnyay nasl etkileyeceini umuyorsun?.." Ua-
n altndan ktm, bir sre kanatlarn glgesinde dinlendim. "Dn-
ya istedii gibi yaasn ve ben de canmn istedii gibi yaayaym.
Buna ne dersin ha?"
Mutlu ve gururlu bir glmsemeyle bakt yzme. "Gerek bir
mesih gibi konutun ite! Basit, dorudan doruya, kolayca tekrar-
lanabilir ve biri ok dikkatle dnme zahmetine katlanmad tak-
dirde soruyu da yantlamyor."
91
"Bir daha dene." Bu ii yaparken zihnimin almasn incele-
mek ok keyifliydi.
"Efendi," dedi. "' Ben sevilmek istiyorum, sevecen bir kiiyim,
bakalarna bana davranlmasn istediim gibi davranrm, ama yine
de arkadam yok ve yapayalnzm.' Buna ne yant vereceksin?"
"Bilemem," dedim. "Sr.na ne syleyebileceim hakknda en ufak
bir fikrim bile yok."
"NE?"
"Bir aka sadece, Don. Geceyi biraz neelendirmek iin. Zarar-
sz bir tempo deitirici."
"Geceleri nasl neelendirdiin konusunda biraz dikkatli olmal-
sn. Sorunlar, kendileri ileri derece gelimi deillerse, -ki onlar kendi
mesihleri olduklarn bilirler- sana gelenler iin aka ve oyun deil-
dir. Yantlar sana verildiine gre onlar aka syle. yle 'Bilmi-
yorum' falan dersen bir kalabaln bir insan kazkta ne byk bir
hzla yaktn renirsin."
Gururla doruldum yerimde. "Ey Arayan nsan, bana yant iin
geldin ve ben de sana yantm veriyorum: Altn Kural ilemiyor
artk. Kendisine yaplmasn istemediini bakalarna yapan bir ma-
zohist ile karlamak ister misin? Ya da ukura canl canl atlma
erefini zleyen bir Timsah Tanr mridiyle? Ya da her eyi balatan
o Samiriyeli ile... Yolun kenarnda yatan adamn yaralarna ya d-
klmesini istediini nereden karmt o? Ya o adam o sakin anlar-
n kendisini ruhsal olarak tedavi etmek iin kullanyor ve bundan
zevk alyor idiyse?" Kendi kulama gayet inandrc geliyordum.
"Kural Bakalarna kendine davranlmasn istediin gibi dav-
ranma evirsek bile, bizden bakasnn kendisine nasl davranlmas-
n istediini nereden bilebiliriz? Ne kadar drste uygularsak uy-
gulayalm Kuraln anlam udur: Bakalarna, bakalarna gerek-
ten davranmak istediin gibi davran. Bu kuralla bir mazohistle kar-
larsan onu kendi kamsyla kamlaman gerekmez, nk bu
onun senden kendisine yapmam istedii eydir. O mridi timsahlara
atma gerei de kalmaz." Yzne baktm. "ok mu laf kalabal
oldu?"
92
"Her zamanki gibi. Richard, szlerini ksa tutmay renmezsen
dinleyicilerinin yzde doksanm kaybedeceksin."
"Dinleyicilerimin yzde doksann kaybetmenin ne sakncas
var?" diye sordum hemen. "HEPSN kaybetmemin ne sakncas var?
Bildiimi biliyorum, konutuumu konuuyorum! Bu yanlsa ne
yapalm yani. Uak yolculuu dolar nakittir!"
"Biliyor musun?" diye Shimoda pantolonundaki otlar silkerek
ayaa kalkt.
"Ne?" diye sordum kskn bir sesle.
"u anda mezun oldun. Usta olmak naslm, ha?"
"Berbat bir ey."
Belli belirsiz bir glmsemeyle yzme bakt. "Alrsn," dedi.
93
16
H
rdavat dkknlar raflar ta gerilere kadar uzanan upu-
zun yerlerdir. Hayward Hrdavatsnn loluunda Fle-
et'in kuyruk mahmuzu iin sekizlik somun, cvata ve
rondela aryordum. Shimoda tabii bir hrdavat dkknndan alna-
cak hibir eye ihtiya duymad iin sabrla beklemekteydi. Eer
herkes onun gibi olsa, ihtiyalarn dnce-biimlerinden ve hava-
dan salasa, onarmlarn parasz ve uramadan yapsa ekonomi
olduu gibi ker diye dnyordum bir yandan da.
Sonunda aradm cvatalan buldum ve alp dkkn sahibinin hafif
bir mziin alnmakta olduu tezghna dndm. Greensleeves; o-
cukluumdan beri beni mutlulua boan melodi imdi grnmeyen
bir ses dzeninden yaylmaktayd... Drt yz nfuslu bir kasabada
insann bulmay beklemeyecei bir eydi dorusu.
Ancak o yana gidince bunun Hayward iin de pek garip olduu-
nu anladm, nk ortalkta bir ses dzeni falan yoktu. Dkkn sahi-
bi taburesinde arkasna yaslanm mesihin ucuzluk rafndan ald
alt telli bir gitarda ald melodiyi dinlemekteydi. Mzik ok ho-
tu, ben de orada sessizce yetmi sentimi derken yine etkisi altn-
da kalmtm. Belki de aletin tenekemsi kalitesindendi, ama yine de
uzak ve sisli teki yzyl ngiltere'sinin sesiydi.
"Donald, ne kadar da ho! Gitar alabildiini bilmiyordum!"
"Bilmiyor muydun? u halde birinin sa'ya bir gitar verdii tak-
dirde, 'Kusura bakmayn ama almasn bilmiyorum' diyeceini
dnyorsun o halde? yle mi derdi, ha?"
95
Shimoda gitar yerine brakp benimle birlikte dar gnee k-
t. "Ya da Rusa ya da Farsa konuan biri geldiinde kendisine usta
diyen birinin onun ne dediini anlamayacan m sanyosun? Ya da
bir D-10 Cat' i altrmak ya da uak uurmak istese yapamayaca-
n m?"
"Demek sen her eyi bilirsin, yle mi?"
"Sen de bilirsin. Ben sadece her eyi bildiimi bilirim."
"Ben de yle gitar alabilir miyim?"
"Hayr, senin stilin benimkinden farkl olurdu."
"Bunu nasl yapabiliyorum?" Dkkna koup gitar satn alacak
deildim, merakmdan soruyordum.
"alamadn hakkndaki btn ekingenliinden ve inanlarn-
dan kurtul. Gitara sanki yaamnn bir parasym gibi dokun, ki
baka bir yaamda yleydi de. yi alabileceim bil ve parmaklarn
bilind benliine brak ve al."
Hipnotizma ile renme konusunda bir eyler okumutum. -
rencilere o sanatn ustalar olduu telkin edilirdi, onlar da usta sa-
natlar gibi alarlar, resim yaparlar ya da yazarlard. "Gitar alma-
sn bilmediimi unutmak ok g bir ey, Don."
"O zaman gitar almak da senin iin g olacaktr. Kendine do-
ru olan yapmak iin izin vermen, ekingen zihninin iyi alma hak-
kn kazanmak iin yeterli strap ektiini sylemesine kadar yllar-
ca alman gerekecek."
"Neden umasn renmem o kadar uzun srmedi peki? Pilotlu-
un g olduu sylenir ama ben ok abuk renmitim."
"Umak istiyor muydun?"
"Benim iin ondan nemli bir ey yoktu! Her eyden ok istiyor-
dum! Bulutlara tepeden bakyor, sabahlar bacalardan ykselen du-
manlar gryor, o sakinlik iinde dosdoru yukar kp... Anla-
dm. 'Gitar iin ayn eyi hissetmedin, deil mi?' diyeceksin."
"Gitar iin ayn eyi hissetmedin, deil mi?"
"Don iimde bir ses senin umay byle rendiini sylyor,
Don. Gnn birinde Travel Air' e bindin ve uurdun. Daha nce hi
uaa binmemitin."
96
"Sezgilerin baya glym."
"Ehliyet almak iin uu snavna girmemisindir. Dur dur. Se-
nin ehliyetin de yoktur, deil mi?"
Yznde bir glmseme iziyle bakt bana, sanki kendisine ehli-
yetini gstermesini istemiim de bunu yapabilirmi gibi.
"Yani bir kt paras m demek istiyorsun, Richard? yle bir
ey mi?"
"Evet, yle bir kt paras."
Elini cebine sokup czdann kartmad. Sa elini at ve avcun-
da bir pilotluk ehliyeti duruyordu. Sanki hep elinde tayor da be-
nim sormam bekliyormu gibi. Kt solmu ya da kvrlm deil-
di; on saniye nce yle bir eyin var olmadn dndm.
Ama alp baktm. Resm bir pilot ehliyetnamesiydi, Ulatrma
Bakanl mhrl, ndiana'da bir adresi olan Donald William Shi-
moda' ya verilmiti. Tek ve ok motorlu uaklar ve planrler kulla-
nabilirdi.
"Deniz ua ya da helikopter ehliyetin yok mu?"
"htiyacm olursa onlar da olur." Bunu yle esrarengiz bir tavrla
sylemiti ki, ondan nce ben bastm kahkahay. International Har-
vester maazasnn nn spren adam durup bize bakt, o da g-
lmsedi.
"Ya ben?" dedim. "Ben de yolcu ua kullanma hakkn iste-
rim."
"Kendi ehliyetnamelerini kendin yapmalsn," dedi.
97
17
J
eff Sykes radyo sohbetinde daha nce hi grmediim bir
Donald Shimoda ile karlatm. Program saat 21:00'de ba-
lad ve bir saat onarmcsnnkinden daha byk olmayan
ve dmeler, kollar ve raflar dolusu kasetlerle dolu bir odada gece
yarsna kadar devam etti.
Sykes bu kadar eski bir uakla kasaba kasaba dolap insanlar
uurmada yasad bir ey olup olmadn sorarak at program.
Yant hayrd, yasad bir durum yoktu, uaklar herhangi bir jet
ua kadar dikkatle kontrol edilirdi. Pek ok maden uaktan ok
daha gvenli ve salamd ve btn gereken bir ehliyet ile alann
sahibi olan iftinin onayyd. Ama Shimoda yle konumad. "Kimse
bizi yapmak istediimizi yapmaktan alkoyamaz, Jeff," dedi.
Bu dorudur ama bu uaklar merak eden bir radyo dinleyici ka-
labal varken byle konumann hi gerei yoktu. O bunu syle-
dikten bir dakika soma Sykes'n masas stndeki telefonun
yanmaya balad.
"Telefonda bir dinleyicimiz var," dedi Sykes. "Sizi dinliyorum,
hanmefendi."
"Canl yaynda mym?"
"Evet, hanmefendi, canl yayndasnz ve konuumuz pilot Bay
Donald Shimoda. Buyrun, sizi dinliyoruz."
"O adama herkesin cannn istediini yapmadn, bazlarnn
bir karnavalla uacaklar yerde geimlerini salamak iin altkla-
98
rn ve biraz daha sorumluluk sahibi olduklarn sylemek istiyo-
rum! "
"Geimleri iin alan insanlar da en ok yapmak istedikleri eyi
yapyorlardr," dedi Shimoda. "Geimlerini salamak iin oynayan-
lar kadar..."
, "Kutsal Kitap ekmeini almmn teriyle kazanacaksn ve elem iin-
de yiyeceksin der."
"Eer istiyorsak onu da yapmakta zgrz."
'"stediini yap! ' Senin gibi insanlarn bunu sylemelerinden
usandm artk! nsanlar babo brakrsan dnyay ykarlar. u anda
da yaptklar bu zaten. Yeilliklere, canllara, rmaklara ve denizlere
olanlara bakn!"
Kadn Shimoda'ya elli tane farkl yant imkn vermiti ama o
hepsini gzard etti. "Dnyann yklmas iyidir," dedi. "Seip yara-
tabileceimiz milyonlarca baka dnya vardr. nsanlar gezegenleri
istedikleri srece zerinde yaanacak gezegenler olacaktr."
Bu dinleyiciyi yattracak bir yant deildi. aknlkla baktm
Shimoda'ya. Pek ok eski yaamn gr asyla, sadece bir usta-
nn hatrlayabilecei bilgilerle konuuyordu. Telefon eden doal ola-
rak tartmann doumun balang lmn son olduunu sand
bir tek dnya gereiyle ilgili olduunu dnmekteydi. Shimoda
bunu biliyordu ama neden yle davranyordu ki?
Kadn, *'Her ey yolunda, deil mi?" dedi. "Bu dnyada ktlk
yok, evremizde gnah diye bir ey yok, yle mi? Bu sizi hi rahat-
sz etmiyor demek?"
"Rahatsz olacak bir ey yok ki, hanmefendi. Biz yaam olan
btnn sadece ok kk bir noktasyz ve o tek nokta da sahtedir.
Her ey dengelidir, kimse kendi rzas olmadan ac ekmez ve l-
mez. Kimse istemedii eyi yapmaz. Bizi mutlu eden ve mutsuz eden
eylerin dnda iyi de yoktur kt de."
Bunlarn hibiri telefondaki kadn sakinletirecek eyler deil-
di. Ama kadn birden sylediini kesip, "Sylediiniz bu eyleri
nereden biliyorsunuz? Sylediklerinin doru olduunu nasl biliyor-
sun?" dedi.
99
"Doru olup olmadklarn bilmiyorum. Onlara inanmak elen-
celi olduu iin inanyorum."
Gzlerimi kstm. Bunu denediini ve doru olduunu grd-
n syleyebilirdi... ama sylemedi. Neden?
Bunun bir nedeni vard. Gzlerimi glkle ak tutuyordum,
odann ou gri bir renk iindeydi ve Shimoda'nn konumak iin
mikrofona eilmi konuan bulank imaj. Btn bunlar aka sy-
lyordu, herhangi bir seim sunmuyor, zavall dinleyicilere yardm
iin bir aba gstermiyordu.
"nemli olan her kim varsa, kim mutlu olmusa, kim dnyaya
bir ey vermise bencil bir varlktr, kendi kar iin- almtr.
Hibir istisnas yoktur bunun."
Akam hzla akp giderken bir erkek telefon etti. "Bencil! Ba-
ym, sen Deccal' m ne olduunu bilir misin?"
Shimoda bir an glmseyip rahata yerleti koltuuna. Sanki
karsndaki adam tanyor gibiydi.
"Belki de bunu bana siz syleyebilirsiniz," dedi.
"sa hemcinslerimiz iin yaamak zorunda olduumuzu syle-
miti. Deccal bencil olun, kendiniz iin yaayn ve sizden bakas-
nn can cehenneme der."
"Ya da cennete veya nereye gitmek isterlerse oraya."
"Sen tehlikelisin, bunu biliyor muydun, baym? Ya herkes seni
dinler de cannn istediini yaparsa? O zaman ne olur dersin, ha?"
"Bence galaksinin bu kesindeki en mutlu gezegen olur bura-
s."
"Baym, ocuklarmn senin szlerini duymalarm istediimi san-
myorum."
"ocuklarn ne duymak istiyorlar?"
"Eer hepimiz istediimizi yapmakta zgrsek, o zaman da tfe-
imle oraya gelip senin kafan uurmakta zgrm."
"Onu da yapmakta zgrsn elbette."
Telefon kapand. Kasabada en az bir fkeli adam vard. tekiler
ve hatta fkeli kadnlar da telefondaydlar, makinenin tm dmele-
ri yanp snyordu.
100
Byle olmas gerekmezdi; ayn eyi daha farkl syleyebilir ve
kimsenin tylerini kabartmazd.
Troy' da kalabalk birden evresini sardnda duyduum o his
byyordu iimde. kimizin de yola kma zaman gelmiti artk.
O stdyoda el kitabnn hibir yarar yoktu.
zgr ve mutlu
yaamak\icin
can stkjntsmfeda etmelisin.
(Bu her zaman kolay bir
jeiakarhkjolmaz.
Jeff Sykes herkese bizim kim olduumuzu, uaklarmzn 41 no.lu
otoyol zerinde John Thomas'n tarlasnda durduunu ve geceleri
kanadn altnda yattmz sylemiti.
ocuklarnn ahlak ve Amerikan yaam biiminin gelecei iin
korkan insanlardan ykselen fke dalgalarn hissediyordum ve bun-
dan hi de honut deildim. Programn yarm saati kalmt ve du-
rum giderek ktleiyordu.
Bir sonra arayan adam, "Baym, sen bir sahtekrsn," dedi.
"Elbette sahtekrm. Bu dnyada hepimiz sahtekrz, hepimiz ol-
madmz eymiiz gibi davranyoruz. Bizler gezip dolaan gvde-
ler deiliz, atomlar ve molekller" deiliz, biz Olan'n ldrleme-
yen, yok edilemeyen fikirleriyiz, her ne kadar yle olmadmza
inansak da..."
Sylediklerinden holanmyorsam gitmekte zgr olduumu ha-
trlatacak ilk kii kendisiydi ve ellerinde mealelerle uaklarn ya-
nnda bizi lin etmek iin bekleyenler korkuma glerdi.
101
18
JAynlvlar seni umutsuzlua
drmesin.
'Bir daha bulumak^ iin
bir elveda gereklidir.
'Ve bir daha bulumak^ dakikalar ya da
mrler sonra, dost olanlar
iin katndmazdvr.
102
E
rtesi len millet umaya gelmeden Don kanadmn yan-
na geldi. "Sorunumun ne kadar mucize gstersem de kim-
senin beni dinlemeyecei olduunu anladnda ne syle-
diini hatrlyor musun?"
"Hayr."
"O zaman hatrlyor musun, Richard?"
"Evet, zamann hatrlyorum. Aniden yapayalnz grnmtn.
Ama ne dediimi hatrlamyorum."
"nsanlarn benim sylediklerime aldr etmelerini nemseme-
min mutluluum iin bakasna bal olduum anlamna geldiini
sylemitin. Ben buraya bunu renmeye geldim ite: letiim ku-
rup kurmamam nemli deil. Ben bu yaam dnyann nasl iledi-
ini bakalaryla paylamak iin setim ve bunu hibir ey syleme-
mek iin de semi olabilirdim. Olan'n benim bunun nasl iledii-
ni bakalarna anlatmama ihtiyac yok."
"Bu belli bir ey, Don. Bunu sana ben de syleyebilirdim."
"ok teekkr ederim. Bulmak iin bu hayat yaadm tek fikri
buldum ite. Koca bir yaamn almasn bitiriyorum ve o da, 'Bu
belli bir ey, Don,' diyor."
Glyordu, ama ayn zamanda hznlyd ve o srada bunun
nedenini bilemiyordum.
103
19
(Bilgisizliinin-belirtisi
Adaletsizlikle trajediye olan
nancnn derinliidir.
(
Irtdn dnyann sonu
dediine
usta
ke\bek\der.
M ^ 1 Kitab'ndaki bu szckler benim iin tek uyaryd. Bir
m4 an umay bekleyen normal az bir kalabalk vard; uaa
J L - ^ e r de yaklayor, pervanesinin yaratt rzgrla yanlarnda
duruyor. Benim depoya benzin doldururken Fleet'in kanad zerin-
den seyrettiim sradan bir sahne. Bir an sonra bir lastik patlamas
gibi bir ses duyuldu ve kalabalk da patlayarak komaya balad.
Travel Air'n lastiine el srlmemiti, motor bir an nceki gibi bota
alyordu, anja pilot kokpiti altnda bir karlk bir delik vard ve
Shimoda ba ne dm, gvdesi ani lm kadar kprtsz teki
yana savrulmutu.
Donald Shimoda' nn vurulduunu anlamam iin bir saniyenin
binde biri yetti; bir an sonra da benzin tenekesini attm gibi yere
104
atladm ve komaya baladm. Bir film senaryosuydu sanki, bir ama-
tr oyunu, tfekli bir adam herkesle birlikte kouyordu ve bana bir
kl darbesiyle devireceim kadar yaknd. imdi dnnce ona
aldr etmediimi hatrlyorum. fkelenmi, dehete dm ya da
oka uram deildim. nemli olan tek ey mmkn olduu kadar
abuk Travel Air'n kokpitine varmak ve arkadamla konumakt.
Bir bomba isabet etmi gibiydi, vcudunun sol yan paralanm
mein, et, kan ve bez karm, slak kzl bir ynd.
n tablonun alt sa kesindeki yakt ayar dmesine doru kay-
mt ba. Omuz kemerini balam olsayd yle ne frlamayaca-
n dndm hatrlyorum.
"Don? yi misin?" Ancak bir budalann syleyecei szler.
Gzlerini ap glmsedi. Kendi kan yzne pskrmt. "Ric-
hard, nasl grnyorum?"
Konutuunu duyunca rahatlamtm. Konuabiliyorsa, dne-
biliyorsa dzelebilirdi.
"Daha iyisini bilmeseydim biraz sorunun olduunu sylerdim."
Kprdamad, yalnzca ban hafife oynatt ve ben birden yine
korkuverdim; o pislik ve kan deil de hareketsizlii beni daha ok
rktmt. "Dmann olduunu bilmiyordum."
"Dmanm yok. O., bir dosttu. Nefret eden birinin ... beni ld-
rerek., yaamna bin trl bela getirmesinden iyidir."
Kokpitin yanlar ve koltuk kan iindeydi -Travel Air' temizle-
mek epey g olacakt. Ancak uakta fazla bir hasar da yoktu. "Bu-
nun olmas m gerekiyordu, Don?"
"Hayr..." dedi zayf bir sesle; glkle soluk alyordu. "Ama
sanrm... bu dramdan holandm..."
"Eh, haydi i bana! Kendini tedavi et! Gelen kalabala baklr-
sa ok i olacak."
Ama onunla akalarken ve gerei ylesine bildii ve anlad
halde, arkadam Don Shimoda yakt ayar dmesinin tmyle s-
tne dt ve ld.
Kulaklarmda bir grleme oldu, dnyam kayd, paralanm gv-
deden slak krmz imenlere dtm. Cebimdeki kitabn arl
105
beni yan tarafma devirmi gibiydi. Topraa arptm anda kitap
cebimden frlad, rzgr sayfalarn ar ar evirdi.
steksizce aldm kitab. Byle mi sona erecekti, diye dndm,
bir ustann szleri, kendisini bir tarlada karsna ilk kan lgn bir
kpein saldrsndan kurtaramayacak gzel szler mi sadece?
Sayfada unlarn yazl olduuna inana kadar kere okumak
zorunda kaldm:
106
SONSZ
S
onbahar geldiinde scak havalarla birlikte gneye umu-
tum. Konacak iyi arazi daha azd ama kalabalklar giderek
artyordu. nsanlar her zamandan holanrlard ift kanatl
uaa binmeye ve bu son gnlerde giderek daha ou utuktan son-
ra kamp ateim banda konumaya kalyorlard.
Arada srada pek de hasta olmayan biri konumann kendisine
iyi geldiini sylyor ve ertesi gn insanlar bana bir garip bakyor-
lar, merakla biraz daha yaklayorlard. Zamanndan nce uup git-
tiim oluyordu.
Fleet her zamankinden daha iyi ve daha az benzinle alyordu
ama mucize falan da olmuyordu. Ya damlatmas kesilmiti, perva-
nesi ve n camyla bcekleri de ldrmyordu. Ya hava serinlemiti
ya da kk yaratklar kamay baaracak kadar akllanmlard.
Yine de Shimoda'nn vurulduu o le zeri zamann rmakla-
rndan biri benim iin akmaz olmutu. Bu ne inandm ne de anla-
dm bir sondu; olay orada kalmt ve ben her naslsa deiebilece-
ini umarak onu bin kere daha yaamtm. Ama bu hi olmad. O
gn renmem gereken neydi ki?"
Ekimin sonlarnda bir gece, Mississippi'de korkup kalabal b-
rakarak katktan sonra ancak Fleet'i indirecek kadar kk bir bo-
luk bulmutum.
Uyumadan nce yine o son an dndm -neden lmt? Bu-
nun iin bir neden yoktu. Eer dedikleri doruysa...
Onunla konutuumuz gibi konuacam, bir eyler renece-
im, szlerimde saldracam, yeni parlak zekam kendisininkiyle
boy ltreceim birisi yoktu. Ben mi vardm? Evet, ben Shirrto-
da' nn verdii keyfin yansn veremezdim, o bana hep o ruhsal ka-
rate darbeleriyle dengemi kaybettirerek retirdi.
Bunu dnerek uyudum ve bir rya grdm.
*
108
Bir ayrda diz km, srt bana dnk olarak Travel Air'da
alan delii onaryordu. Dizi dibinde bir rulo Birinci Snf uak bezi
ve bir teneke tutkal vard.
Rya grdm biliyordum ama bunun gerek olduunu da bi-
liyordum.
"DON! "
Ar ar doruldu, dnp bana bakt, sevincime ve hznme
glmsedi.
"Selam, ahbap," dedi.
Gzlerimin yamdan kendisini gremiyordum. lmek yoktu,
lmek hi yoktu ve bu adam benim dostumdu.
"Donald!... Bir ayrda diz km, srt bana dnk olarak Tra-
vel Air' da alan delii onaryordu. Dizi dibinde bir rulo Birinci
Snf uak bezi ve bir teneke tutkal vard.
Rya grdm biliyordum ama bunun gerek olduunu da bi-
liyordum.
"DON! "
Ar ar doruldu, dnp bana bakt, sevincime ve hznme
glmsedi.
"Selam, ahbap," dedi.
Gzlerimin yandan kendisini gremiyordum. lmek yoktu, l-
mek hi yoktu ve bu adam benim dostumdu.
"DonaJd!... yaiyorsun! Ne yapyorsun?" Koup kendisini kucak-
ladm. Gerekti ite. Pilot ceketinin meinini hissediyor, kollarn
skyordum.
"Merhaba," dedi. "zin verir misin? u delii yamalamaya al-
yorum."
Onu grdme o kadar sevinmitim ki, hibir ey olanaksz
deildi.
"Bez ve tutkalla m?" dedim. "Bez ve tutkalla m onarmaya al-
yorsun? yle yaplmaz ki, onu kusursuz grrsn ve bitti ite..."
Konuurken elimi kanl deliin zerinden geirdim ve elim zerin-
den getii anda delik kaybolmutu. Sadece bezi kuyruktan kuyru-
una kadar dikisiz ayna gibi parlayan uak vard imdi.
109
"Demek yle yaplr!" dedi. Kara gzlerinde sonunda baarl olan
zihinsel tamirciye duyduu gurur vard.
Ben garip bulmamtm; ryada bu iin yaplma yolu buydu.
Kanadn yannda sabah atei yaklm, zerine bir tava yerleti-
rilmiti. "Bir ey piiriyorsun, Don! Biliyor musun, seni bir ey pii-
rirken hi grmemitim. Nedir o?"
"Tava ekmei," dedi. 'Hayatmda yapmak istediim son bir ey
de bunun nasl yaplacan gstermektir."
aksyla iki para kesip birini bana uzatt. Bunlar yazarken o
tat hl damamdadr... yada stlm tutkal ve tala tad.
"Ne diyorsun?" dedi.
"Don..."
"Hayaletin ntikam," diye srtt. "Alyla yaptm." Kendi par-
asn tavaya brakt. "Eer birini renmeye yneltmek istiyorsan
bunu tava ekmeinle deil bilginle yapman hatrlatmak iin. Ta-
mam m?"
"HAYIR! Beni sev, tava ekmeimi sev! Yaamn temeli bu, Don! "
"Pekl. Ama seni uyaryorum: eer bunu vermeye kalkarsan bi-
riyle yediin ilk yemek son yemein olur."
Gldk, sonra sustuk. Konumadan baktm yzne.
"Don, iyisin, deil mi?"
"lmemi mi bekliyordun yani? nsaf, Richard!"
"Bu rya deil, deil, mi? Seni grdm unutmayacam, ha?"
"Hayr. Bu bir ryadr. Akl banda bir dnyal iin, ki bir sre
yle kalacaksn, baka bir zaman-mekandr ve bir ryadr. Ama ha-
trlayacaksn ve o da dnn ve yaamn deitirecektir."
"Seni bir daha grecek miyim? Geri dnecek misin?"
"Sanmyorum. Zamanlarn ve mekanlarn tesine gemek istiyo-
rum... aslnda getim de. Ama aramzda bu ba var, seninle benim
ve ailemizden olan dierleri arasnda. Bir sorunla karlanca onu
kafana yerletir ve yat uyu, eer istiyorsan burada uan yannda
buluup konuuruz."
"Don..."
"Efendim?"
110
"Neden tfek? O neden oldu? Kalbinin bir tfekle parampara
edilmesinde bir an ve eref gremiyorum."
Kanadn yanna imenlerin stne oturdu. "Ben ba sayfa mesihi
olmadm iin kimseye bir ey ispat etmek zorunda deildim. Se-
nin grntlerden etkilenmemen ve onlara zlmemen deneyimi
yaaman gerektii iin eitiminde baz kanl grntlere ihtiya vard.
Benim iin de elenceliydi. lmek scak bir gnde derin bir gle
dalmak gibidir. O souk deiikliin oku, bir anlk bir ac ve soma
da kabul gereklikte yzmektir. Ama bunca kere sora okun etkisi
kalmyor."
Uzun bir dakika soma ayaa kalkt. "Senin anlatacaklarnla pek
az insan ilgilenir ama bu yeterlidir. Unutma, bir ustann ustal ka-
labalklarnn saysyla llmez."
"Don, deneyeceim, sz veriyorum. Ama bu iten keyif almam
sona erdii anda brakp kaacam."
Kimse Travel Air' e dokunmamt'ama uan pervanesi dnd,
motorundan souk mavi dumanlar kt, o grltl sesi ayr dol-
durdu. "Szn kabul ediyorum, ama..." Sanki anlamam gibi bana
bakp glmsedi.
"Kabul ama ne? Konu. Syle bana. Ne oldu?"
"Sen kalabalklardan holanmyorsun," dedi.
"zerime gelmelerinden holanmyorum. Konumak, fikir al-
verii yapmak houma gidiyor, ama o senin bandan geen tapnma
eyleri ve bamllk... Umanm benden bunlar istemiyorsundur...
ben zaten katm..."
"Belki ben budalann biriyim, Richard, belki senin ok iyi gr-
dn bir eyi gremiyorum, ve onu gremezsem bana ltfen syler
misin? Bunu kda geirmenin ne sakncas var ki? Bir mesihin
doru bildii eyleri, kendisine keyif veren eyleri, gerekten ie
yarayan eyleri yazmasn nleyen bir kural m var? O zaman belki
de insanlar onun sylediklerinden holanmaynca onu ldrmek ye-
rine szcklerini yakarlar, kllerini bir sopayla dverler? Holarna
giderse de onlar bir baka zaman da okuyabilirler veya bir buzdola-
bnn kapsna yazarlar ya da kendileri iin mantkl olan fikirlerle
111
oynarlar. Yazmann bir sakncas m var? Ama belki de ben budala-
nn biriyim."
"Bir kitap m?"
"Neden olmasn?"
"Sen onun ne kadar....? Ben bir daha yaamm boyunca bir tek
szck bile yazmamaya yemin etmitim."
"Kusura bakma," dedi. "Bunu bilmiyordum." Uan alt kanad-
na, sonra kokpite kt. "Eh, grrz falan. Kalabalklarn seni
ezmesine izin verme. Yazmak istemediinden emin misin?"
"Asla. Bir daha tek bir szck bile yok,"dedim.
Omuzlarn silkti, eldivenlerini giydi, levyeyi ne itti, motorda
bir patlama oldu ve ryann yanklar hl kulamda nlarken Fle-
et'in kanad altnda uyandm.
Yalnzdm, ayr afan ve dnyann zerini rten yeil sonba-
har kar kadar sessizdi.
Sonra srf elence olsun diye, daha tam uyanamadan gnlm
aldm ve bakalarnn dnyasnda bir Mesih hakknda, arkadam
hakknda yazmaya baladm:
/.
Kut sal l ndi pnat opr aMar mda domu,
Fort Wayne' i n dousundaki
Mistik t epel er de yetimi
Bir st a gelmiti yery z ne.
112
w
w
w
.
c
i
z
g
i
l
i
f
o
r
u
m
.
c
o
m




W
A
T
A
S

You might also like