Patrick Süskind - Koku

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 108

Patrick Sskind - Koku

Patrick Sskind, 1949 ylnda Bavyera'da dodu. Mnih'te ve Fransa'da edebiyat


eitimi grd. Koku adl ilk romanyla ne kavutu. Senaryo almalar, sahne
oyunlar vardr.
BRNC BOLUM I
On sekizinci yzylda Fransa'da, dhi ve iren kiiler ynnden hi de yoksul
olmayan bu dnemin en dhi ve en iren kiilerinden biri saylmas gereken bir
adam yaad. Burada onun hikyesi anlatlacak. Ad Jean-Baptiste Grenouille;
eer bu ad, de Sade, Saint-Just, Bonaparte vb. mendebur dhi adlarnn tersine
bugn unutulmusa, bu kesinlikle Grenouille'un, kendini beenmilik, insan
saymaz-lk, ahlakszlk, ksacas allahszlk bakmndan bu nl ve karanlk
adamlarla boy lemeyecein-den deil, dehas ve tek hrs, tarihte iz
brakmam bir alanla kstl kald iindir: O varla yok aras kokular
dnyas.
Szn ettiimiz dnemde kentlerde, biz ada insanlar iin tasarlanmas bile
g pis bir koku hkm srmekteydi. Caddeler gbre kokard, avlular sidik
kokard, merdivenler rm tahta ve san ya, havalandrlmayan odalar kfl
toz, yatak odalar yal araf ve nemli kuty yorgan kokar, lazmlklarn o
keskin-tatl rayihasyla dolard. Bacalardan kkrt, tabakhanelerden yakc
soda, mezbahalardan phtlam kan kokusu gelirdi. nsanlar ter ve ykanmam
elbise kokard; azlar rk di, mideleri soan suyu, gvdeleri, artk pek
gen de deillerse, bayat peynir, eki st, urlu hastalk kokular yayard.
Irmaklar kokar, meydanlar kokar, kiliseler kokar, kpr altlar ve saray ileri
kokard. ifti de, rahip de, zanaat kalfas da, ustann kars da kokar,
btn soylu tabaka, hatta kral
bile, yrtc bir hayvan gibi kokar, kralieyse ihtiyar bir domuz gibi kokard,
yaz olsun k olsun. nk bakterilerin rtc etkinliine daha dur diyen
olmamt on sekizinci yzylda; bu yzden gerek serpilmekte, gerekse snmekte
olan hayatta, pis kokularn elik etmedii bir grnm, yapc veya ykc bir
insan eylemi yoktu.
Ve tabii Paris'teydi en byk koku, nk Paris, Fransa'nn en byk kentiydi.
Paris'in iindeyse, kokunun zellikle cehennem etkisi gsterdii bir yer vard:
Rue aux Fers ile Rue de la Ferronerie aras, Cimetiere des Innocents denen yer.
Sekiz yzyl boyunca buraya Hotel Dieu Hastanesi'yle evredeki kk kilise
cemaatlerinin lleri getirilmi, sekiz yzyl gnbegn dzinelerle kadavra
araba araba tanp uzun ukurlara doldurulmu, sekiz yzyl boyunca dehlizlere,
kemikhanelere kemik stne kemik ylmt. Neden sonra, Fransz Devrimi'ne az
kala ceset ukurlarndan bazlarnn tehlikeli biimde kmesiyle o tklm
tklm dolu mezarln kokusu evrede oturanlar, artk protesto snrnda
kalmayan gerek ayaklanmalara srkleyince buras kesin olarak iletmeye
kapatld; yer yarlarak altndaki milyonlarca kemik ve kafatas Montmart-re'n
katakomplarna tkld, mezarln yerine de bir ya sebze-meyve pazar kuruldu.
te burada, btn kralln en pis kokan yerinde, 17 Temmuz 1738 gn dodu
Jean-Baptiste Gre-nouille. Yln en scak gnlerinden biriydi. Scak, mezarln
stne kurun gibi km, rk kavunlarn kokusuyla yanm boynuzu andran
mezarlk havasndan oluan bir karm yan sokaklara doru bastryordu.
Grenouille'in annesi sanclar baladnda Rue aux Fers'de bir balk
tezghnn banda oturmu, daha nce temizledii akbalklarn pulunu
kazmaktayd. Balklar szm ona daha
o sabah Seine'den kmlard ama, yle kokuyorlard ki ceset kokusu bile
duyulmuyordu. Grenouille'in annesiyse, ne balk ne ceset kokusu alacak haldeydi,
nk kokulara kar son derece krelmiti burnu. Artk tek istedii, sancnn
bir an nce bitmesiy-di. Beinci doumuydu. Bei de burada, balk tezghnn
yan banda olmutu; doanlarn bei de ya l ya yar l domutu, nk
iinden kan o kanl et paralar, yerde serili balk artklarndan pek farkl
deildi, ok da yaamazlard; akam olunca yerde ne varsa krek krek toplanr,
el arabasyla karya, mezarla ya da aa, rmaa tanrd. Bugn de yle
olacakt ve Grenouille'in annesi, ki gen bir kadnd, henz yirmilerinin
ortalarnda, daha enikonu gzel, hemen hemen btn dileri henz yerinde,
banda daha biraz sa bulunan, gut, frengi ve hafif ince bir hastalk dnda
bir illeti olmayan, daha uzun yllar, belki bir be ya da on yl yaamay uman,
hatta gnn birinde evlenmeyi, dul bir zanaatnn kars olup sahici ocuklar
dourmay dleyen... Grenouille'in annesi, ne olacaksa olsun artk, diyordu.
Nitekim son sanclar gelince balk temizledii tezghn altna kp orada, daha
nce be kez yapt gibi, dourdu, balk bayla yeni domu nesneyi
kendinden ayrd. Ama sonra scan, bir de koku olarak deil de sadece
dayanlmaz, uyuturucu bir hava -bir leylak tarlas, ya da iine ok fazla
nergis konmu dar bir oda- gibi alglad pis kokunun etkisiyle bayld, yana
yaklarak masann altndan caddenin orta yerine dt, elinde bakla uzand
kald.
Barmalar, koumalar, bn bn bakan kalabalk. Polis arlyor. Elinde
bakla hl yolun ortasnda yatan kadn, yava yava kendine geliyor.
"Nesi varm?"
"Hi."
"Bakla ne yapyormu?"
"Hi."
"Eteklerindeki kan lekesi nereden geliyormu?"
"Balklardan."
Ayaa kalkyor, ba bir yana atp ykanmaya gidiyor.
te o srada, kim bekler ki byle bir eyi, tezghn altndaki yeni domu
ocuk barmaya balyor. Aryor evredekiler, bir sinek bulutunun altndan,
balk kafalarnn, organlarnn arasndan bebei karyorlar. ocuk resmi
makamlarca stanneye veriliyor, anne tutuklanyor. Suunu itiraf etmesi; ocuu
lme terk edecek olduunu, zaten daha nce de be ocuunu ayn biimde lme
yolladn sylemesi zerine yarglanyor, mkerrer evlat katlinden hkm
giyiyor ve birka hafta sonra Place de Greve'de kafas uuruluyor.
ocuk bu srada nc kez stanne deitiriyordu. Hibiri ona birka gnden
fazla bakmak istememiti. ok arsz, diyorlard, iki ocuun emecei st
emiyor, br ocuklarn stne, dolaysyla kendilerinin, stannelerin geimine
engel oluyordu; nk tek bir ocuu emzirmek kazan getirmiyordu. Sorumlu polis
komiseri, La Fosse diye biri, bu konudan bkmt artk ve ocuu, Rue Sa-int-
Antoine'm br ucundaki, sokakta bulunmu ve kimsesiz ocuklarn toplanp kme
kme her gn Rouen'daki byk kimsesiz ocuklar devlet yurduna gnderildii
toplama yerine iletecekti. Ne var ki, bu gnderme ii kfeci hamallaryla
yapldndan ve ilerine, masraf ksmak iin drt bebeinin birden konduu
kfelerde geen yolculukta lm oran olaanst yksek olduundan ve bu yzden
kfeciler sadece vaftiz edilmi ve Rouen'dan damgalanm yol kd olan
bebekleri tamakla ykml klndklarndan; gelgelelim Grenouille ocuk ne
vaftizli ne
10
de yol kdna usulnce ilenecek bir ad sahibi olduundan, ayrca btn br
ilemleri gereksiz klacak bir yol olan, ocuu bilinmeyen kiiler eliyle
toplama yerinin kapsna brakma ii de polisin bavurabilecei bir are
saylamayacandan... - yani bebein ehir d edilmesinde doabilecek bir dizi
brokratik ve idari trde zorluklar nedeniyle, ayrca zaman da gittike
daraldndan, polis komiseri La Fosse nceki kararndan dnerek olann makbuz
karlnda, vaftizini yapacak ve sonraki kaderi hakknda karara varacak
herhangi bir dinsel kuruma braklmas yolunda talimat verdi. ocuktan, Rue
Saint-Martin'deki Saint-Merri manastrnda kurtuldular. Vaftiz edildi, Jean-
Baptiste adn ald. Ve barahip o gn keyifli bir gnnde bulunduu iin,
ocuu Rouen'a yollamayp manastr hesabna bytlmesini istedi. Bebek bu
amala Rue Sa-int-Denis'de Jeanne Bussie adl bir kadna verildi; kadna da
zahmetinin karl olmak zere frank haftalk baland.
II
Birka hafta sonra stanne Jeanne Bussie, elinde sapl bir sepet, Saint-Merri
manastrnn kapsna dikilmi, kapy aan Papaz Terrier'ye -ellilerinde,
dazlak kafal, hafif sirke kokan bir rahipti bu-"Ite!" deyip sepeti eie
brakvermiti.
"Ne bu?" dedi Terrier, sepete doru eilip koklamaya koyuldu; yenecek bir ey
olduunu umuyordu.
"Rue aux Fers'deki katil anann pii!"
Papaz parmayla sepetin iini kartra kart-ra uyumakta olan bebenin yzn
at.
"yi grnyor. Pespembe. yi beslenmi."
11
"Beni yedi bitirdi de ondan. Ne canm varsa ekti ald da ondan, kemiklerime
kadar. Ama bu i burada biter. Aln kendiniz doyurun artk, kei st verin,
orba, pancar suyu. Her eyi yer bu pi."
Papaz Terrier kalender insand. leri arasnda manastrn yardm fonunun
ynetilmesi, yoksullarla muhtalara para datlmas da vard. Bunlar
karlnda bekledii, kendisine bir teekkr ederiz deyip daha fazla rahatsz
etmemeleriydi. Yol yordamla ilgili ayrntlar zerre kadar sevmezdi, nk
ayrnt hep zorluk demekti, zorluklarsa i huzurunun bir sre bozulmas anlamna
gelirdi ki, buna hi mi hi dayanamazd. imdi de kapy atna kzyordu. Tek
dilei kadnn sepetini alp evine gitmesi, byle bebek sorunlaryla ban
artmamasy-d. Yavaa doruldu, bir solukta stannenin yayd st ve
peynirsi koyun yn karm kokuyu iine ekti. Ho bir kokuydu bu.
"Ne istiyorsun, anlamyorum. Ne demek oluyor bu, gerekten anlamyorum. Bana
sorarsan hibir zarar olmaz yavruya, yle uzun bir sre daha memeni emse."
"Ona bir zarar olmaz," diye kprd stanne, "ama bana olur. Be kilo verdim
kiinin yediini yediim halde. Karl da ne ki? Haftada frank!"
"Ha, unu desene," dedi Terrier, rahatlam gibiydi, "imdi anladm: Yani gene
para meselesi."
"Hayr!" dedi kadm.
"Evet! Hep paradr mesele. Bu kap ne zaman vurulsa, para iin vurulur. Hep
dilemiimdir, ne olur bir kere de kapy anca baka bir niyetle gelmi biri
ksa karma. Dnp de ufak bir armaan getiren biri rnein. Hani azck
yemi ya da birka fndk fstk, getirecek ey mi yok u gz vakti. Belki de
birka sap iek. Ya da biri srf yle u-
12
rayp bir candan 'Tanr'nn selam, Peder Terrier, gzel bir gn dilerim size!'
diyecek olsa. Ama o gn gremeyeceim galiba. Dilenci deilse satcdr, satc
deilse zanaatkar, sadaka istemiyorsa kard hesab verir insann eline. Hele
sokaa hi mi hi kamaz oldum. karsam daha adm atmadan evremi para
isteyen birileri saryor."
"Ben onlardan deilim," dedi stanne.
"Ama unu aklna koy: Sen bu kilisenin semtinde tek stanne deilsin. Yzlerce
birinci snf analk var, hepsi de yar ederler byle irin bir bebei haftada
franka emzirmek, orbalar, ezmeler ya da baka gdalarla doyurmak iin..."
"O zaman onlardan birine verin!"
"... te yandan, bir ocuu yle oradan oraya itip kakmak da iyi deildir.
Bakalm bakasnn st ona seninki gibi yarayacak m? Senin gsnn kokusuna
almtr ocuk, emin ol, senin kalbinin vuruuna bile almtr," deyip bir
daha derin derin iine ekti stannenin yayd scak buuyu, sonra da,
szlerinin kadn etkilemediini grnce: "Haydi, al imdi ocuu da git evine!
Ben konuyu barahiple greceim. Ona ocuk iin ileride sana haftada drt
frank verilmesini nereceim," dedi.
"Hayr," dedi stanne.
"Pekl: Be!"
"Hayr."
"Daha ne istiyorsun ki?" diye bard Terrier kadna. "Haftada be frank
dnyann paras, kk bir ocuu beslemek gibi sradan bir i iin!"
"Benim para filan istediim yok," dedi stanne. "Ben bu pi evimden gitsin
istiyorum."
"yi ama niin be kadncaz?" dedi Terrier ve gene sapl sepetin iini
kartrmaya balad. "Baksana, dnyann en sevimli ocuu bu. Rengi pembe,
alamyor, gzel gzel uyuyor, hem de vaftizli."
"Onun iine eytan girmi."
13
abucak ekti elini Terrier sepetin iinden.
"Olamaz! Kesinlikle mmkn deildir bir st bebesinin iine eytann girmesi.
St bebesi daha bir insan deil, taslak-insandr ve tam gelimi bir ruhu yoktur
henz. Bu yzden de eytann ilgisini ekmez. Konumaya balad m ki, ocuk?
Durup durup rpmyor mu? Odadaki eyalar m yerinden oynatyor? Pis bir koku
mu yayyor?"
"Hi kokmuyor," dedi stanne.
"te grdn m? Bu, ak bir kant. ine eytan girmi olsayd, pis pis
kokard."
Bunun zerine Terrier stanneyi yattrmak, hem de kendi yrekliliini
gstermek iin sepeti kaldrp burnuna tuttu.
"Ben hibir garip koku duymuyorum," dedi bir sre burnunu ektikten sonra,
"gerekten hibir gariplik yok. Bir koku var geri ama, bezlerinden geliyor
gibi." Sonra sepeti, bu izlenimini dorulamas iin kadna uzatt.
"Benim dediim o deil," dedi stanne hrn hrn ve sepeti geri itti. "Benim
dediim o, bezinin iindeki deil. Dks kokuyor pekl. Kendisi, piin
kendisi kokmuyor."
"Salkl da onun iin," diye bard Terrier, "salkl da onun iin kokmuyor!
Yalnz hasta ocuklar kokar, bilinen bir eydir bu. Bilindii zere iek olan
ocuk at gbresi, kzl stmas tutmu ocuk rk elma, veremli bir ocuksa
soan kokar. Bunun sal yerinde, btn eksii o! Pis pis koksun mu
istiyorsun? Kendi ocuklarn kokuyor mu senin?"
"Hayr," dedi kadn. "Benim ocuklarm, bir insan yavrusu nasl kokmas
gerekiyorsa yle kokarlar."
Terrier sepeti dikkatle yere koydu, nk iinde karsndaki inat kumkumasna
kar bir fke dal-
14
Kim
gasmm kabarmaya baladn hissediyordu. Tartmann gelecek evresinde el-kol
hareketlerini daha rahat kullanabilmek iin her iki koluna da gereksinmesi
mmknd, bu arada bebee bir zarar gelmesini de istemiyordu. Ama nce ellerini
arkasnda kenetleyip sivri gbeini stanneye doru uzatt ve kesin bir tavrla
sordu: "Demek sen, bir insan yavrusunun ve ayn zamanda -bunu da hatrlatmak
isterim, hele vaftiz edilmi olduuna gre- bir Tanr evladnn nasl kokmas
gerektiini bildiini ileri sryorsun?"
"Evet," dedi stanne.
"Ve ayrca iddia etmektesin ki, sen Rue Sa-int-Denisli stanne Jeanne Bussie'nin
kokmas gerektiini dndn gibi kokmad takdirde, ocuun eytann ocuu
olmas gerektiine inanyorsun, yle mi?"
Sol elini arkasndan ekip kvrk iaret parman gzda verir gibi kadnn
yzne doru tuttu. Stanne dnyordu. Konumann birdenbire, sonunda
kendisinin ancak yenik decei, bir dinbi-lim sorgulamasna dnmesi iine
gelmemiti.
"O kadar da demedim," diye kaamak bir yant verdi. "Bu iin eytanla bir ilgisi
var m yok mu, orasna siz karar vermelisiniz, Peder Terrier, o i benim harcm
deil. Benim bir bildiim varsa o da, bu ocuun beni dehetlere salddr:
nk bu, ocuk gibi kokmuyor."
"Yaa," dedi Terrier memnunlukla, kolunu yerine indirdi. "u eytan lafn geri
alyoruz yleyse. Gzel. Ama ok rica ederim, syler misin bana: Nasl kokar ki
bir st bebesi, senin kokmas gerektiine inandn gibi kokuyorsa? Hm?"
"Gzel kokar," dedi stanne.
"Ne demek gzel?" diye parlad Terrier. "Gzel kokan ey ok. Bir demet lavanta
gzel kokar. or-
15
balk et gzel kokar. Arabistan'n baheleri gzel kokar. Bir st bebesi nasl
kokar, onu bilmek istiyorum!"
Stanne duralad. Bebeklerin nasl koktuunu elbet biliyordu, ok iyi biliyordu,
imdiye kadar dzinelerce bebek beslemi, bakm, sallam, pmt... geceleyin
yattklar yeri burnuyla bulabilirdi, imdi bile ak seik burnunda duyuyordu
st bebei kokusunu. Ama bu kokuyu szcklerle tanmlad o gne dein hi
olmamt.
"Ee?" diye homurdand Terrier, sabrsz sabrsz trnaklarn tlatmaya
balad.
"Yani," diye sze balad stanne, "anlatmas yle kolay deil, nk... nk
her taraflar geri gzel kokar ama, ayn kokmaz, Peder, anlyor musunuz, yani
diyelim ayaklar, ayaklar dz, scak bir ta gibi kokar - yok, daha ok szme
yourt gibi... ya da tereya, evet tamam: Taze tereya gibi kokar ayaklar.
Vcutlaryla ey... ste yatrlm galeta kokar. Balar, balarnn tepesi,
hani san gl vardr ya oras, hani ite sizin kafanzda hibir ey kalmam
bir yer var ya..." deyip bu ayrntl budalalk seli karsnda bir an dilini
yutmu gibi kalakalp, ban ne emi olan Terrier'nin keline dokundu, "ite
tam buralardr en gzel kokan yerleri. Buralar karamela kokar, yle tatl,
yle nefis bir kokudur ki, Peder, bilemezsiniz! ocuun orasn bir koklad m
insan, sevmeden edemez, ister kendi, ister el ocuu olsun. yle kokmaldr
ite bir ocuk, baka trl deil. Ama yle kokmuyorsa, ite o tepesi hi ama
hi kokmuyorsa, souk hava kadar bile kokmuyorsa, bunun gibi ite, bu pi gibi,
o zaman... Siz istediiniz gibi aklayn durumu Peder, ama ben," deyip kararl
bir tavrla kollarn gsnn altnda kavuturdu ve ayaklarnn dibindeki
sepete, ii kurbaa doluymuasna, tiksinerek bak-
16
ti, "eer ben Jeanne Bussie'ysem, bunu da yanma almayacam artk!"
Peder Terrier ne edii ban yavaa kaldrp parmayla, sanki oradaki
salar dzeltmek istermi gibi, birka kez dazlak yerinin stnden geti, sonra
parman yle rasgele olmuasna burnuna tutup dnceli dnceli koklad.
"Karamela gibi mi?.." diye sordu sert tavrn yeniden taknmaya alrken...
"Karamelaym! Sen ne anlarsn karameladan? mrnde karamela yedin mi ki?"
"Tam yedim saylmaz," dedi stanne. "Ama bir keresinde Rue Saint-Honore'deki
byk bir otele gitmitim de orada grdm nasl yapldn, erimi eker, bir
de kaymakla. yle gzel kokuyordu ki, bir daha unutmadm."
"yi, iyi tamam," dedi Terrier, parman burnundan ekti. "N'olur sus artk!
Seninle bu dzeyde konumay srdrmek fazlasyla yorucu oluyor benim iin. Her
ne sebeple olursa olsun, sana emanet edilmi olan Jean-Baptiste Grenouille adl
bebei beslemeye devam etmekten kandn saptam bulunuyorum ve sen de
bylece, onu geici vasisi olan Saint-Merri Manastr'na geri vermi oluyorsun.
Sevimsiz bir durum, ama elimden gelen bir ey yok herhalde. Grevine son
verilmitir."
Bunlar derken sepeti sapndan yakalad, dalmakta olan scak, yn kokusuyla
kark st buusundan derin bir nefes daha ekti ve kapy kilitledi. Sonra
yazhanesine yrd.
III
Peder Terrier kltrl bir adamd. Yalnz dinbi-lim okumam, filozoflar da
incelemiti, bir yandan
Koku
17/2
da bitkibilim ve simyayla urayordu. Eletirel dncesinin gcne
gveniyordu. te yandan kimileri gibi, Kutsal Kitap metinlerindeki mucizelerin,
kehanetlerin gerekliini, her ne kadar bunlar yalnz akl yoluyla
aklanamamakla kalmayp, ou zaman dorudan doruya akla aykr iseler de,
sorgulayacak kadar ileri gitmezdi. Byle sorunlara bu-lamamay yelerdi;
rahatsz edici konulard bunlar, kendisini sadece en nahoundan i
gvensizliine, huzursuzlua srklerdi, oysa insann akln kullanabilmesi
iin en bata i gvenine, huzura ihtiyac vard. Terrier'nin byk kararllkla
savat ey ise sradan halkn batl inanlaryd: Cadlk, iskambil fal,
muska tamalar, nazar, ruh armalar, dolunay hokus pokuslar ve benzeri daha
bir yn konu byle putperest greneklerinin, Hristiyan dini bin yl akn
bir zamandr sapasalam olduu halde, hl ortadan kaldrlamam olduunu
grmek ne kadar yldrcyd! Szmona eytana tutulma ya da eytanla balama
olaylarnn ou da, yakndan baknca, batl inana dayal tantanadan baka bir
ey deildi. Ama eytann varln hepten yadsmak, gcnden kuku duymak-;
Terrier o kadar ileri gitmezdi; dinbilimin temellerine dokunan bu gibi sorunlar
zmlemek kk, sradan bir keiten baka makamlarn yetkisindeydi. te
yandan uras da gn gibi ortadayd ki, o stannesi gibi yalnkat kadnn biri
eytann izini bulduunu ileri sryorsa, o ite eytann parma asla, ama asla
olamazd. Asl kadnn eytan kefetmi olmas, ortada eytanla ilgili
kefedilecek bir ey olmadnn en gvenilir kantyd, nk stanne Jeanne
Bussie'nin foyasn meydana karverecei kadar da aptal deildi herhalde
eytan. stelik, szm ona burnuyla! O ilkel koklama organyla, be duyunun en
deersiziyle. Sanki cehennem kkrt, cen-
18
netse buhur ve mraac kokarm gibi! En beterinden batl inan; tpk o,
insanlarn henz hayvanlar gibi yaadklar, gzlerinin keskinlememi olduu,
renkleri bilmedikleri, ama kan kokusunu aldklarn sandklar, dostla dman
kokularndan ayrt edebildiklerine, kendi izleriniyse insan yiyen devlerin,
kurtadamlarm, tanralarnn koklaya kokla-ya bulacana inandklar, iren
tanrlarna pis pis kokan, dumanlar karan yaklm kurbanlar sunduklar zifiri
karanlk putperestlik alarnda olduu gibi. Korkun! 'Deli burnuyla grr'
gzleriyle greceine ve anlalan Tanr vergisi akln nn daha binlerce
yl yanmas gerekecekti ilkel inancn son kalntlarnn da defedilebilmesi
iin.
"Vah vah, ya bu zavall ocuk? Bu masum yaratk? Yatyor sepetinde, ml ml
uyuyor, hakknda dile getirilen o iren kukulardan haberi bile yok. nsan
yavrularnn kokmas gerektii gibi kokmu-yormusun, demeye yelteniyor o utanmaz
kadn. Ee, ne diyoruz buna bakalm? Bc bc!"
Bu arada sepeti hafif hafif dizlerinde sallarken, parmayla bebein ban
okuyor, ara sra da, bebekler zerinde efkatli, huzurlu bir etki yapc bir
sz olduuna inand "bc bc "yi tekrarlyordu. "Karamela kokmalymsn,
amma da samalk ha, bc bc!"
Bir sre sonra parman ekti, burnuna tuttu, koklad, ama eki lahanadan baka
bir koku alamad - le yemeinde yemiti.
Bir an duralad, evresine baknd gzetleyen biri var m diye, sepeti kaldrd,
koca burnunu iine gmd iyice. ncecik, krmzms bebek salar burun
deliklerini gdklayacak kadar yaklatrp burnunu ocuun banda gezdirdi, bir
koku yakalamay umarak. Terrier de bir bebein bann nasl koktuunu pek
bilmiyordu. Elbet karamela kokmaya-
19
akt, oras kesindi, nk karamela erimi eker deil miydi, yleyse nasl
erimi eker koksundu imdiye kadar yalnz st imi bir ocuk. St koka-
bilirdi, deri, belki biraz da bebek teri. Terrier burnunu eke eke koklarken
deri, sa, biraz da bebek teri kokusu duymaya hazrlad kendini. Ama hibir ey
duymuyordu. stedii kadar urasn, hibir ey. Belki de st bebekleri
kokmuyordur, diye dnd, yle olsa gerek. St bebekleri, temiz tutulduklar
srece, kokmazlar ite, nasl ki konumazlar, yrmezler ya da yazmazlarsa,
kokmazlar da. Bu gibi eyler ancak insan yalandka gelir. Aslna baklrsa
insan ancak ergenlik anda koku yaymaya balar. Byledir bu, baka trl de
olamaz. Horatius bile yazmam m, "Kei gibi srar delikanl, gen kz ak
nergis gibi aar, kokar?" -Romallardan iyi kim bilecek bu ii! nsan kokusu
hep, etten kaynaklanan bir kokudur- o halde gnaha batm bir kokudur. Byleyken
nasl olur da, etin iledii gnah henz dnde bile tanmam bir bebek
kokabilir? Nasl koksun ki? Bc bc? Hi kokmaz!
Sepeti gene dizlerine yerletirmi, hafif hafif sallyordu. ocuk hl derin
uykudayd. Sa yumruu, kk ve krmz, rtnn altndan km, arada bir
irkiliyor, yanana deiyordu. Terrier glmsedi ve birden derin bir yuva
duygusuna kapld. Bir an iinden, kendisinin ocuun babas olduu yollu, rya
gibi bir dncenin ykselmesine izin verdi. Kei olmamt da sradan bir
kentliydi, belki namuslu, iyi bir zanaatkar, bir kadnla, scak, ynle kark
st gibi kokan bir kadnla evlenmi, ondan bir olu olmutu, imdi de onu
sallyordu dizlerinde, kendi ocuunu, bici bici, eski bir resimdi bu, dnya
kadar eski, gene de hep, dnya durduka yeni ve doru kalacak bir d, aah ah!
Terrier'nin iini bir scaklk, bir duygusallk kaplad.
20
Derken ocuk uyand. nce burnuyla uyand. Minicik burun kprdad, ileriye
uzand,-delikler alp kapand. Havay iine ekip, ardndan ksa ksa
flemelerle gene dar brakt. Haprmaya alr da tam baaramazm gibi.
Sonra krt burun ve ocuk gzlerini at. Gzlerinin rengi belirsizdi,
istiridye grisiyle stbeyaz-krem aras, stleri smks bir salgyla rtl ve
belli ki grmeye pek elverili olmayan gzler. Terrier'ye kendisini sanki hi
gr-myorlarm gibi geldi. Ama burun yle deildi. ocuun bulank gzleri
belirsizlie doru kayar giderken burun sanki belli bir hedef tutturuyordu ve
Terrier bu hedef kendisiymi, kendi ahsym gibi tuhaf bir duyguya
kaplyordu. ocuun yznn orta yerinde iki burun deliini evreleyen
kanatlar, amakta olan bir iek gibi iiyordu - ya da, kraln botanik
bahesindeki o kk, et yiyen bitkilerin torbacklar gibi. Ayn o bitkiler
gibi bunlarn da rktc bir ekim gc vard sanki. Terrier'ye yle geliyordu
ki, ocuk kendisini burun delikleriyle gryor, ona keskin ve snayan
baklarla, insann iini gzlerden daha iyi okuyabilen baklarla bakyor,
sanki burnuyla Terrier'nin aa vurduu, hem de tutamayaca, saklayamayaca
bir eyleri yutuyordu... Kokusuz ocuk, utanmak bilmez bir alkla kokluyordu
onu, evet buydu olan! Btn benliini tketmecesine kokluyordu! Birden pis
koktuu, ter ve sirke, eki lahana ve ykanmam st ba koktuu duygusuna
kapld Terrier. Kendi kendine plakm, irkinmi de, hibir yann
gstermeyen birinin delici baklar altmdaym gibi geldi. ocuk burnuyla
derisini bile geip iinin en derin noktalarn kokluyora benziyordu. En sevecen
duygular da, en kirli dnceler de bu hrsl, kk, daha burun bile deil srf
bir kabart, srekli kvran, kabaran, titreyen, minicik, delikli bir organ
olan ey karsn-
21
da apak kalyordu. Terrier rperdi. rendi. O da burnunu kvrd, kt kokan,
hi bulamak istemedii bir ey karsndaymasma. Geip gitmiti
karsndakinin kendi eti, kendi kan olduu yollu yuvacl dnceler. Toz olmu
dalmt babal oullu, gzel kokan anal duygusal idil. Elinden ekilip
alnm gibiydi kendinin de ocuun da evresinde dledii, o smscak saran
rt: Yabanc, souk bir yaratk yatmaktayd dizlerinde, niyeti dmanlk olan
bir yabani hayvan; o kadar arbal ve Tanr korkusuyla aklc dncenin
ynettii bir kiilii olmasayd ocuu bir irenme annda, bir rmcekmi gibi
frlatp atmt bile.
Frlad ayaa kalkt, sepeti masaya koydu. Bu nesneyi bandan atmalyd,
olabildiince abuk, hemen, imdi.
O anda alamaya balad ocuk. Gzlerini yumup krmz grtlan ap yle
nefretli bir sesle barmaya balad ki, Terrier'nin kan damarlarnda dondu.
Elini uzatp sepeti sallarken, susturmak iin "Bc bc" diye haykrd; ama
ocuk alamasn artrd, yz mosmor kesildi, grnne baklrsa haykrmaktan
atlayacak gibiydi.
Defol bamdan! diye dnd Terrier, derhal defolmak bamdan bu... 'eytan'
diyecekti ya, kendini toparlayp iine att... defolmak bu bel, bu dayanlmaz
ocuk! Ama nereye! Mahallede bir dzine stannesi ve yetimhane biliyordu,
gelgelelim fazla yakn olacakt kendine, ensesinde gibi olacakt. Daha uzaa
gitmeliydi, sesinin duyulmayaca, bir daha saat ba getirip kapsnn nne
koyamayacaklar kadar uzaa, olabilirse baka bir kilisenin blgesine, daha
iyisi kar yakaya, en iyisi sur dna, Faubourg Saint-Antoine'a, tamam! Oraya
gidecekti barp duran velet, ta douya, Bastille'in tesine, geceleri kent
kaplarnn kapand yerlere.
22
Sonra cppesini toplayp haykran sepeti kapt gibi kotu, sokak kargaasnn
iinden Rue du Faubourg Saint-Antoine'a doru, Seine'in geldii dou ynne,
kent dna kp, ta Rue du Charon-ne'a kadar, hatta onu da neredeyse sonuna
kadar geip Madeleine de Trenelle manastrnn yaknlarna kadar ulat bir
kou; burada, parasn deyen olduktan sonra her yatan, her trden bakmlk
ocuk alan Madam Gaillard diye birini biliyordu; hl alamakta olan ocuu ona
teslim etti, bir yllk peinini dedi, sonra cann gene kente att, manastra
gelince elbiselerini, lekeli bir eylermi gibi stnden frlatt, tepeden
trnaa ykanp hcresinde yataa girdi, bir sr istavroz karp uzun uzun dua
ettikten sonra, sonunda rahatlam olarak uykuya dald.
IV
Madam Gaillard, daha otuz yana varmam olmasna karn yaayacan
yaamt. Dardan bakan iin, gsterdii ya gerek yana uyuyordu, ama ayn
zamanda bunun iki kat, kat, yz kat gibiydi de, yani bir gen kz mumyas
gibi; iindense oktan lmt. ocukken babasndan ate kanca-syla alnna bir
darbe yemi; burnunun hemen stne, o gnden beri gerek koku duyusunu, gerek
insan scaklna, insan soukluuna olan ainaln, hem de her trl cokuyu
yitirmiti. Bu tek bir vurula sevecenliin de yabancs olmutu nefretin de,
sevincin de ylgnln da. Daha sonra bir erkekle yattnda da, len
ocuklarn doururken de hibir ey duymam, len ocuklarnn ardndan yas
tutmam, kalanlara sevinmemiti. Kocas dvdnde
23
kl kprdamamt, ama adam Htel-Dieu'de koleradan lnce bir rahatlama da
hissetmemiti. Bildii iki duygu kprts varsa, biri her ay ki migren
yaklatnda iinin hafiften kararmas, teki de migren geerkenki hafif
ferahlamayd. Bunun dnda bir duygusu yoktu ii gemi kadnn.
te yandan... ya da belki zellikle bu yetkin co-kusuzluu sayesinde acmasz
bir dzen ve adalet duygusu vard Madam Galliard'm. Kendisine emanet edilen
ocuklardan hibirini kayrmazd, hibirinin hakkn yemezdi. Gnde n
yemek verir, bunun dnda bir lokma bile koklatmazd. Kklerin altn gnde
kez deitirirdi, o da iki yalarna bastklar gne kadar. Kim bundan sonra
donuna etmeyi srdrrse hi azarlanmadan bir tokat yer, gnde bir n
kesilirdi. Yiyecek iin ald parann tastamam yarsn yetitirmeleri iin
harcar, tastamam yarsn kendine saklard. Ucuzluk zamanlarnda kazancn
arttrmaya bakmaz; ama darlk oldu mu da, isterse hayat memat meselesi olsun,
kendinden zrnk katmazd. Yoksa yapt iin bir kazanc olmayacakt. Hesabn
iyiden iyiye yapmt. Yalannca gelir getirecek bir ey satn alacak, ayrca
da elinde, kocas gibi Htel-Dieu'de gebermek yerine evinde lebilme lksn
grebilecek kadar paras bulunacakt. Aslnda adamn lmnden hi mi hi
etkilenmemiti. Ama birbirine yabanc yzlerce insann byle gzler nnde hep
birlikte lmesi tylerini rpertiyordu. zel bir lm lksn istiyordu, bunun
iinse besleme parasnn tam yarsna ihtiyac vard. Geri k oluyor, kk
pansiyonerlerinden drd oluveriyordu. Ama gene de sonuta br zel
analklarn oundan daha kazanl kyor, lm orannn onda dokuzu bulduu
byk devlet ya da kilise yetimhanelerini ise ak farkla geiyordu. lenin
yerine yenisi de geli-
24
yordu bol bol. Paris her yl on binin stnde bulunmu ocuk, pi, yetim
retiyordu. Nice yetimin yeri doldurulabiliyordu bylece.
Kk Grenouille iin Madam Gaillard'm evi nimetti. Herhalde baka hibir yerde
hayatta kalmay baaramazd. Oysa burada, bu ruh yoksulu kadnn yannda
serpildi. Direnli bir bnyesi vard. Nasl plkte doduktan sonra hayatta
kalabildiy-se, imdi de kendini yle kolay kolay bu dnyann dna ittirecee
benzemiyordu. Gnlerce cvk orba iebiliyor, en sulusundan stle
yetinebiliyor, en rk sebzeye, bozulmu ete bana msn demiyordu. ocukluu
boyunca kzamktan, dizanteriden, sui-einden, koleradan, alt metrelik bir
kuyuya dmeden ve kaynar suyun gsn halamasndan sa salim kurtuldu. Geriye
yaralar, syrklar, banlar kald geri ve onu topallatan hafif sakat bir ayak,
ama yaad. Direnli bir bakteri kadar inat, sessizce bir aata bekleyip
yllarca nce ele geirdii kck bir damla kanla geinen kene kadar
kanaatkard. Bedeni iin gereksindii, en az lde besinle giysiydi. Ruhu
iinse hibir gereksinimi yoktu. Gven, ilgi, sevecenlik, sayg -ya da ite
byle, ocuklarn szm ona gereksindii her ne varsa- Grenouille ocuk iin
vazgeilebilir eylerdi. Dahas, yle sanyoruz ki, hayatta kalabilmek iin
kendi kendini vazgeilir klmt, ta batan beri. Doumundan sonraki bar,
balk doranan masann altndan ykselen, kendisini hatrlatan, annesini
giyotine gtren bar acma, sevgi arayan bir igd bar deildi. ll
bicili, neredeyse olgun bir insan titizliiyle tartlm bir bart. Bununla
vermiti yeni doan bebek sevgiye kar, ama gene de hayattan yana olan
kararn. Egemen olan koullara gre de zaten bu ikincisi, ancak birincisi
olmadan mmknd ve ocuk ikisini birden isteseydi
25
kukusuz ok gemeden yoksulluk ierisinde yitip giderdi. Tabii geri o gn,
nnde ak olan ikinci kk seip susabilir ve doumla lm arasndaki yolu,
hayat zerinden dolamadan geebilirdi, hem bylece gerek dnyay, gerek kendini
bir sr uursuzluktan korumu olurdu. Ama bu derecede bir alakgnlllkle
ekip gidebilmek iin asgari bir iyi niyet gerekirdi ki, o yoktu Grenouille'de.
Bandan beri mendeburun tekiydi. Yaamaya srf inat, srf ktlk olsun diye
karar vermiti.
Tabii az ya da ok akln, deneyimini kullanarak eitli seenekler arasndan
birini yeleyen yetikin bir insann karar verdii gibi olmad bu. Gene de,
ortala atlvermi bir fasulyenin imlenme-yi ya da bo vermeyi seii gibi,
dirimsel bir karard.
Ya da, yaamn kendisine hep srp giden bir klamadan baka bir ey vermedii,
aataki o kene gibi. D dnyaya olabilecek en kk yzeyi gstermek iin
kuruni gvdesini kre biimine sokan, darya bir ey szdrmamak, kendinden
bir damla ter bile yitirmemek iin derisini dmdz, kaskat yapan kk, irkin
kene. Kimse grmesin de ezmesin diye zellikle klen, gsterisizleen kene.
Kendi iine toplap aacna reklenmi, kr, sar, dilsiz, yalnz havay
koklayan, yllarca, fersah fersah teden geen, kendi gcyle hibir zaman
eriemeyecei hayvanlarn kan kokusunu alan, yalnz bir kene. Kendini brakp
debilirdi de. Ormann rtsne dp minicik alt bacayla birka milimetre
u yana bu yana srnp yapraklarn altnda lmeye yatabilirdi; yazk olmazd
keneye, Allah iin olmazd. Ama inat, dik kafal, iren kene, yapr aaca,
yaar ve bekler. Bekler ki, o en olmayacak rastlant, kan bir hayvan biiminde
doruca aacn altna srsn. te ancak o zaman brakr ekin-
26
genliini, der, geirir trnaklarn, srr, burgu gibi dalar yabanc ete...
Byle bir keneydi ite Grenouille olan. ine kapanm yayor, daha iyi
zamanlar bekliyordu. Dnyaya dksndan baka bir ey verdii yoktu; ne bir
glmseme, ne bir bar, ne bir gz ldamas, ne de kendi kokusunu
koklatyordu. Baka hangi kadn olsa bu gulyabani ocuu sokaa atard. Oysa
Madam Gaillard... Koku duymuyordu ki, Grenouille'in kokmadnn farkna varsn;
kendi ruhu mhrlenmi olduu iin ondan bir ruh kprts da beklemiyordu.
Buna karlk br ocuklar, Grenouille'in ne menem bir ey olduunu hemen
hissettiler. Yeni bebek daha ilk gnden rktc geldi onlara. Yatt sanda
yaklamadlar, uyuduklar yerde, oda sanki souyuvermi gibi, daha birbirlerine
sokuldular. Kkler kimi geceler bardlar, odalarn souk bir rzgr
dolduruvermi sandlar. Kimisi dnde, kendilerini bomak isteyen bir eyin
soluklarn kestiini grd. Bir keresinde byk ocuklar, Gre-nouille'i bomak
iin birlik oldular. Yznn stne paavralar, rtler, saman yp bunun da
tepesine ar tulalar koydular, Madam Gaillard onu ertesi sabah ynn
altndan kardnda iyice rselenmi, morarm bir haldeydi, ama lmemiti.
Bunu birka kez denediler, bouna. Kendi elleriyle, dorudan doruya boazlamak
ya da azn burnunu tkamak daha gvenilir bir yntemdi ya, cesaretleri yoktu
buna. O ocua dokunmak istemiyorlard. Ondan, insann kendi eliyle ezmek
istemeyecei, kocaman bir rmcekten irenir gibi ireniyorlard.
Grenouille bydke ldrme giriimlerinden vazgeer oldular. Herhalde, yok
edilemez bir yaratk olduunu anlamlard. Bunun yerine ondan uzak durmaya,
kamaya altlar, hele ona dokun-
27
maktan ne olursa olsun kandlar. Nefret etmiyorlard. ekememezlik, yediini
kskanma gibi duygular da beslemiyorlard ona kar. Gaillard'n evinde bu gibi
duygulara en ufak bir vesile olamazd. Sadece rahatsz oluyorlard orada
olmasndan. Holanmyorlard bu ne kokar ne bular ocuktan. Ondan
korkuyorlard.
V
Oysa nesnel bakldnda hi korkutucu bir yan yoktu Grenouille'in. Byd
srece zellikle iri ve gl deildi, geri irkindi, ama rknt duyulacak
kadar ar irkin de olmayan bir ocuktu. Saldrgan deil, beceriksiz deil,
sinsi deildi, kimseyi kkrtmazd. Ama uzak dururdu. Zeks da hi yle ahm
ahm grnmyordu. ki aya zerinde durmaya ancak yanda balad,
azndan ilk szck drt yandayken kt; birdenbire "balklar" deyiverdi bir
heyecan nnda, Rue de Charonne'dan geerken maln satmak iin seslenen bir
balknn yanks gibi. Bundan sonra dile getirdii szler "tr-iei", "kei
ahr", "Milano lahanas" ve "Jacques-lorreur" oldu. Sonuncusu, yakndaki
Filles de la Croix vakfndan, Madam Gaillard'n ara sra kaba ve en kaba
ilerini yaptrd ve balca erdemi mrnde bir kere bile ykanmamlg olan
bir bahvan rann adyd. Fiillerle, sfatlarla, doldurma-lk szcklerle o
kadar ba ho deildi. "Evet" ile "hayr" dnda -ki bunlar sylemeye de
olduka ge balamt- yalnz isimler, hatta yalnz, somut nesnelerin,
bitkilerin, hayvanlarla insanlarn zel isimlerini sylyordu, o da ancak, bu
nesnelerin,
28

bitki, hayvan ya da insanlarn kokularyla onu apansz arpmas kouluyla.
"Odun" szn ilk syleyii mart gneinde, scakta atrdayan bir yarlm
kayn odunu ynnn stnde otururken oldu. Bundan nce yz kere odun grm,
bu szc yz kere duymutu. Sylenince anlyordu da; kn az gnderilmemiti
darya odun getirmesi iin. Ama bu nesne ona hibir zaman, adn sylemek
yorgunluuna katlanacak kadar ilgin gelmemiti. Yna kp oturduu o mart
gnne kadar. Yarlm odunlar, Gaillard'n odunluunun gney tarafndaki
sundurmann altnda, bir kerevet gibi istiflenmiti. Yank-tatl kokuyordu en
sttekiler. Yosunsu, gzel bir koku ykseliyordu ynn altlarndan, odunluun
kzlcam duvarn-dansa, scan etkisiyle ufak ufak reine kokusu yaylyordu.
Grenouille bacaklarn uzatm, srtn odunluk duvarna vermi, gzlerini
kapam, kprdamadan oturuyordu. Bir ey grmyor, bir ey hissetmiyordu.
Sadece evresinden ykselip sundurmann kuytusunda biriken odun kokusunu
duyuyordu. Bu gzel kokuyu iiyor, onun iinde bouluyor, bu kokuyla iindeki en
son gzenei tkyor, kendi de oduna dnyor, aatan bir kukla gibi, bir
Pinokyo gibi, l gibi yatyordu odun ynn stnde; neden sonra, belki bir
yarm saat sonra "odun" szcn kard azndan. Tepeden trnaa odunla
dolmu, grtlana kadar odunla dolmuasma, odun karnndan, boazndan,
burnundan tayormuasna kustu att szc. Kustu da kendine geldi, odunun
ezici varlnn, kokusunun altnda ezilip boulmaktan kurtuldu. Toparland,
yndan aa kayd, odunlar ayaklar zerinde yrr gibi olpa admlarla oradan
uzaklat. Gnlerce bu youn koku yaantsnn sersemlii iinde gezdi, ans
iinde ykselip dayanl-
29
maz hale geldike "odun, odun" diye mrldand durdu.
Byle rendi konumay. Kokan bir nesnenin ad olmayan szckler, yani soyut
kavramlar, zellikle de tresel ve ahlaki cinsten olanlar ona zor mu zor
geliyordu. Aklnda tutamyor, kartryordu, yetikin bir insan olduunda bile
istemeye istemeye ve ou zaman yanl kullanacakt hak, vicdan, tanr, sevin,
sorumluluk, alakgnlllk, kran vb. szleri; her birinin neye karlk
olduu karanlkt Grenouille'e ve de hep karanlk kalacakt.
te yandan allagelmi dil neredeyse, kokusal kavramlar olarak iine toplad
eyleri adlandrmaya yetmez olacakt. ok gemeden yalnz odun kokusu deil,
odun eitlerinin kokusunu almaya balad, akaaa, mee, am, karaaa, armut
odununun, kuru, ya, kof, rk, yosunlu odunun, hatta yarlm tek odun
parasnn, yongann, talan kokularn duyuyor - hem de burnuyla her birini
tek tek, birbirinden kesin biimde ayr nesneler olarak, bakalarnn gzleriyle
ayramayaca kesinlikle ayrt edebiliyordu. Baka nesneleri alglay da
byleydi. Madam Gaillard'n her sabah yetitirmele-rine verdii o beyaz
iecein, Grenouille iin kokusu ve tad her sabahtan sabaha, ne kadar scak
olduuna gre, hangi inekten saldna, bu inein ne yemi olduuna, kayman
ne kadarn braktklarna vs. vs. gre baka baka iken, toptan st diye
adlandrlmas... dumann, tek tek yzlerce kokudan oluan, dakikadan, hatta
saniyeden saniyeye deiip yeni bir bileim oluturan ate dumannn yalnz bir
tek, "duman" diye bir ad olmas... admdan adma, soluktan solua baka kokuyla
dolan, bylece baka bir kimlie brnen topran, krlarn, havann gene de o
hantal szle tanmlanmaya allmas -kokusuyla alglanan dnya ile dilin
yoksulluu ara-
30
smdaki btn bu gln oranszlklar, Grenouille olann dilin anlam, nemi
konusunda hepten kukuya srkledi; baka insanlarla ilikisi kesinkes zorunlu
klmadka dili kullanma klfetine girmez oldu.
Alt yana geldiinde evresini kokusal adan btnyle kavramt. Kokusundan
tanmad ne bir nesne kalmt Madam Gaillard'n evinde, ne de bir yer, bir
insan, ta, aa, al ya da it Rue de Charonne'un kuzey kesiminde; hepsini, en
ufak keyi kokusundan tanyor, anmsyor, hem de her anki zgnl iinde
belleinde saklyordu. On bin, yz bin zel koku toplam, hazr bulunduruyordu;
her biri yle ak seikti ki ve dileine ylesine bal, yalnz bir daha
duyduu zaman anmsamakla kalmyor, anmsad zaman gene, gerekten burnunda
duyuyordu onlar; dahas, bildiklerini srf hayalinde bir araya getirip gerek
dnyada hi mi hi olmayan kokular yaratmay bile baaryordu. Sanki kokulardan
oluan, kendi kendine rendii bir sz daarc vard da bu onun, istedii
kadar ok sayda yeni yeni koku cmleleri kurmasna olanak veriyordu -stelik,
br ocuklarn gbel kafalarna giren szcklerle ilk, dnyay betimlemek
bakmndan son derecede yetersiz, geleneksel cmlelerini sylemeye altklar
bir yata oluyordu bu. Yetenei belki en ok kulayla ezgilerden ve uyumlardan
tek tek seslerin alfabesini kapm, imdi de kendisi en lsndan ezgiler,
uyumlar besteleyen, mzie yetenekli bir harika ocuunkiyle
karlatrlabilirdi- tabii u farkla ki, kokular alfabesi sesle-rinkinden ok
ok daha byk ve ayrmlyd, ayrca harika ocuk Grenouille'in yaratc
etkinlii yalnzca iinde olup bitiyor, kendinden baka hi kimse tarafndan
alglanamyordu.
31
Darya kar gittike daha ok kapanyordu. En sevdii ey yalnz bana
Faubourg Sa-int-Antoine'nn kuzey kesiminde, sebze bahelerinde, zm
balarnda, ayrlarda dolamakt. Kimi akam eve dnmyor, gnlerce ortadan yok
oluyordu. Hak ettii sopay bir ac belirtisi gstermeden yiyor, eve kapanma,
yemeksiz kalma, ie koulma gibi cezalar davrann deitiremiyordu. Bir buuk
yl ara sra Notre Dame de Bon Secours'daki kilise okuluna gitmesi de gzle
grlr bir etki salamad. Birazck harfleri ayrt etmeyi, bir de kendi adn
yazmay rendi, o kadar. retmenine baklrsa geri zeklyd.
Oysa Madam Gaillard'm gznden kamamt Grenouille'in ok deiik, bir yerde
doast yetenekleri, zellikleri olduu: rnein her ocukta olan karanlk ve
gece korkusuna btnyle yabancyd. nsan onu istedii zaman, br ocuklarn
lambayla bile kolay kolay inmeye cesaret edemedii bodruma gnderebilirdi, ya da
gece yars, gz gz grmezken dar, odunlua odun almaya. Ik filan almadan
gider, gene de yolunu bulur, elini yanl bir eye atmadan, tkezlemeden, bir
eyler devirmeden isteneni alr getirirdi. Tabii daha da garibi, Madam
Gaillard'n kefettiini sand zere, kdn, kuman, tahtann ve hatta
boydan boya ta duvarlarn, kapal kaplarn ardn grebilmesiydi. Yatakhaneye
girmeden, ierde ocuklardan kann ve hangilerinin olduunu, daha
kesilmeden karnabaharn iinden trtl kacan biliyordu. Bir keresinde de,
kadn parasn bir gzelce saklayp sonra bir daha bulamadnda (saklad
yeri deitirirdi hep), bir saniye bile aramadan, ocak kiriinin arkasnda bir
yeri gstermiti; bir de ne grelim, orada deil miydi para! Hatta gelecei bile
grebiliyordu, szgelimi bir konuun geleceini, o kiinin kapy
32
almasndan ok nce haber verebiliyor, gkte en kk bir bulutuk bile yokken
frtnann yaklatn bilebiliyordu. Elbette Grenouille'in btn bunlar:
Karnabahardaki trtl, kiriin arkasndaki paray, duvarlarn arkasndaki ya da
kimbilir ka cadde tedeki insanlar grmedii, gzleriyle grmeyip keskinlii,
kesinlii gittike artan burnuyla koklayarak bildii, Madam Gaillard'n dte
grse aklna gelmezdi - vaktiyle o vuru koku merkezini zedelemeden gemi olsa
bile gelmezdi. Olann -geri ze-klym, deilmi ayr konu gaipten haber
aldna inanmt. Bylelerinin uursuzluklar, lm ektiklerini bildii
iin de tedirgindi. Bundan daha tedirgin edici bir ey, neredeyse dayanlmaz bir
ey varsa o da, duvarlarn, kirilerin arkasna zenle saklanm paray grme
yetenei olan biriyle ayn at altnda yaad dncesiydi; zaten
Grenouille'in bu dehet yeteneini fark eder etmez onu bandan atmann aresini
aramaya balad ve ansna o srada -Grenouille sekiz yandayd-
Sa-int-Merri Manastr, gereke gstermeksizin yllk demelerini durdurdu.
Madam parann peine dmedi. Ayp olmasn diye bir hafta daha bekledi, vadesi
gelen para gene gzkmeyince tuttu olan elinden, kente gtrd.
Irmaa yakn, Rue de le Mortellerie'de Grimal adl, gen igcne -usulnce
raa, kalfaya deil, ucuz elulana- ihtiyac bitmek tkenmek bilmeyen bir
tabak tanyordu. Tabaklkta kimi iler -kokumakta olan derilerdeki et
paralarn syrmak, deri ilemekte kullanlan zehirli svlar, boyalar
hazrlamak, yakc elaeleri kotarmak- yle tehlikeliydi ki, sorumluluk bilinci
olan bir usta bu ldrc ilerde elinden geldiince ii renmi yardmclarn
harcamaz, isiz takmn, serserileri ya da kimsesiz, bir ey olursa kimsenin
hesabn sormayaca o-
Koku
33/3
cuklar koard. Elbet biliyordu Madam Gaillard, Grenouille'in, Grimal'in
tabakhanesinde insani ller gz nnde tutulacak olursa yaama olasl
bulunmadn. Ama bu konu zerinde kafa yoracak kadn deildi o. Grevini
yapmt ya. Bakm ilikisi son bulmutu. Yetitirmesinin ilerde bana ne
gelecei onu ilgilendirmezdi. Hayatta kalrsa iyiydi, lrse o da iyi - nemli
olan, her eyin usulnce yaplmasyd. yle de oldu: Msy Grimal'e olan
teslim aldn belirten bir kt yazdrd, ona da on be franklk komisyonun
karl olarak bir alnd verip Rue de Charonne'a, evine yolland. inde
vicdan rahatszlndan eser bile yoktu. Tersine, yalnz usulnce deil, stelik
adil davrandna inanyordu, nk artk kimsenin parasn demedii ocuun
evinde kalmas, zorunlu olarak br ocuklarn zararna, dahas kendi zararna
olmayacak myd, bu kal zamanla br ocuklarn geleceini, hatta kendi
geleceini, yani kendi, hayatta artk istedii tek ey olan, zel lmn
tehlikeye atmayacak
myd?
Hikyemizin burasnda Madam Gaillard'dan ayrlacamza ve onunla bir daha
karlamayacamza gre, birka cmlede hayatnn son gnlerini anlatalm.
Madam, ii daha ocukken lm de olsa ok, ok yaamak talihsizliine urad.
Sene-i 1782'de, yaklak yetmi yandayken, iini brakp dnd gibi gelir
getirecek bir yerden hisse satn ald, kck evinde oturup lm beklemeye
balad. Ama lm gelmedi. Onun yerine, dnyada hi kimsenin aklnn ucundan
bile gememi, lkede daha hi grlmemi bir ey, bir devrim, yani btn
toplumsal, ahlaki ve felsefi koullarn lgnca bir hzla deimesi geldi.
Balangta bu devrimin, Madam Gaillard'm kiisel kaderi zerinde bir etkisi
yoktu. Ama, sonra -neredeyse seksenine gelmiti
34
birden dendi ki, yallk paras karlnda hisse satn ald adam lkeyi
terk etmek zorunda kalm, mlkne el konmu ve bu mlk ak arttrmada bir
pantolon fabrikatrne satlmtr. Gene bir sre, bu deiiklik de Madam
Gaillard iin pek dehet verici bir sonu douracaa benzemedi, nk pantolon
fabrikatr emekli akesini gn gnne dyordu. Ama sonra, parann eline
eskisi gibi salam maden deil, kk, basl kt paracklar biiminde
verildii gn geldi; ite bugn madamn parasal bakmdan sonunun balangc
oldu.
ki yl getikten sonra geliri artk yakacak odununa bile yetmiyordu. Evini
satmak zorunda kald, gln m gln bir fiyata, nk birdenbire, ayn onun
gibi evini satmak zorunda olan daha binlerce insan tremiti. Gene karlk
olarak o meret kt-klardan geti eline ve gene iki yl sonra, bunlarn da
deeri yok gibi bir eye dnd; 1797 ylndaysa -doksanna yaklayordu- asrlk
alnteriyle bir araya getirdii servetini hepten yitirmi olarak Rue de
Coquilles'de kn de k, deli bir oda-ckta barnr hale geldi. Ancak o
zaman, on yllk, yirmi yllk gecikmeyle geldi lm, uzun sren bir ur illeti
klnda gelip madam grtlandan yakalad, nce itahn sonra sesini ele
geirdi, yle ki Htel-Dieu'ye gtrlrken tek bir szle bile kar koyamad.
Kendisini orada ayn, vaktiyle kocasnn ld, yzlerce lmcl hasta insanla
dolu salona getirip yabanc be karnn daha yatt bir yataa yatrdlar; o
vcutlar yan yana, sk sk, hafta boyunca braktlar orada; gzler
nnde lmesini beklediler madamn. Sonra bir uvala kondu, uval dikildi, saat
sabah drtte baka elli cesetle birlikte bir yk arabasna atld ve ktpiyos
annn clz nlamas eliinde, ehir kaplarnn bir mil ilerisinde yeni
kurulmu olan Clamart mezarlna g-
35
trlp orada bir toplu mezarda sonsuz uykusuna brakld, bir kat snmemi
kire altnda.
Yl 1799'du bu srada. Allah'a kr ki, 1747 ylnn o gn Grenouille olan
ve hikyemizi terk edip evine dnerken, kendini bylesi bir yazgnn bekledii
aklnn ucundan bile gemiyordu madamn. Olur ya, belki adalete, bununla da
hayatn aklnn erdii tek anlamna olan derin inancn yitirebilirdi.
VI
Msy Grimal'e frlatt ilk bakla - hayr, Grimal'in koku halesinden
ektii ilk solukla anlamt Grenouille bu adamn en kk bir itaatsizlikle
kendisini ldresiye dvebilecek biri olduunu. Onun gznde hayatnn, ancak
yapabildii i kadar deeri vard, Grimal iin de grecei yarardan ibaretti bu
hayat. Grenouille de boyun edi, bir kere bile ayaklanmaya kalkmad.
natlnn, dik kafallnn verdii btn enerjiyi bir gn gecikmeden gene
kendi iine saklayp yalnzca, kene detine uygun olarak, nndeki buz an
sa salim atlatmak amacyla kulland: Yedicanl, yetinerek, gze arpmadan,
yaama umudunu en ksk, ama pek de gzel koruduu bir alevin stnde tutarak.
Bir sz-dinlerlik, alakgnlllk, alkanlk rnei olup kt. Syleneni en
ince noktasna kadar yapyor, verilen her yemekle yetiniyordu. Akamlar,
iliin yan tarafna yaplm, aletlerin kaldrlp, tuzlanm ham derilerin
asld tahta blmeye uslu uslu giriyor, kaps kilitlendikten sonra blmenin
sktrlm toprak tabanna uzanp uyuyordu. Gndzleri, hava aydnlk olduu
srece alyordu, kn se-
36
kiz, yazn on drt, on be, on alt saat: Le gibi kokan derileri etinden
temizliyor, slatyor, kllarndan arndryor, kireliyor, aside yatryor,
dvyor, palamut ezmesiyle ovuyor, odun yaryor, huaac, porsukaac kabuu
soyuyor, yakc buularn doldurduu kuyulara iniyor, kalfalarn syledii gibi
derilerle kabuklar kat kat yyor, ezilmi maz serpiyor, sonra bu dehet
verici zehir zkkm ynn porsukaac dallar ve toprakla rtyordu. Yllar
sonra yn gene ayor, mumyalanarak tabaklanm deri haline gelen hayvan
postu lelerini mezarlarndan karyordu.
Deri gmp karmad zamanlar su tayordu. Aylarca rmaktan yukar su tad,
her seferinde iki kovadan gnde yzlerce kova su tad; nk tabaklkta
ykamak, yumuatmak, halamak, boyamak iin dnyann suyu gerekiyordu. Aylarca
su tamaktan slanmadk bir parmak yeri kalmad vcudunda, akamlar
elbiselerinden sular szlyordu, derisi buza kesiyor, yumuuyor, kr kr
oluyordu.
Bu insanca olmaktan ok hayvanca yaay, bir yl sonra, ok korkulan ve
genellikle lmle biten bir tabakhane hastal olan karakabarca yakalanmasna
yol at. Grimal onu oktan defterden silmi, yerine birini aramaya balamt -
zlmyor da deildi, nk bu Grenouille'den daha yetingen ve daha ok i gren
bir iisi olmamt hi. Ama herkesin beklediinin tersine, Grenouille
iyileti. Hastalktan geriye yalnzca kulaklarnn arkasnda, boynunda,
yanaklarmdaki byk siyah kabarcklarn, grnn bozup onu zaten olduundan
daha da bir irkinletiren izleri kald. Bir de elinde kalan, -paha biilmez bir
kazan- karakabarca baklk oldu, bundan sonra artk, hastala yeniden
yakalanma korkusu olmadan, atlam, kanayan ellerle en kt derilerin etini
syrabilecekti. Bylece
37
yalnz raklardan, kalfalardan deil, onun yerini alabilecek olanlardan da
ayrlan bir yn oluyordu. Artk eskisi gibi yeri kolayna doldurulabilecek biri
olmadndan tr de iinin deeri, dolaysyla hayatnn deeri artt.
Birdenbire, kuru toprakta yatmas gerekmez oldu, odunlukta kendine tahtadan bir
yatak atmasna izin kt, yatan zerine kuru ot dkld, bir de kendi rts
oldu. Yatt zaman stne kilit vurmay braktlar. Yemek daha bir doyurur hale
geldi. Grimal onu artk herhangi bir hayvan gibi deil, yararl bir ev hayvan
gibi tutuyordu kapsnda.
On iki yama geldiinde Grimal ona yarm pazar gnn tatil verdi, hatta on
nde her i gn akam paydosundan sonra bir saat kp istediini yapmasna
izin verdi. Zaferi kazanmt Grenouille, nk yayordu, hem hayatn
srdrmesi iin gereken kk bir miktar zgrle de kavumutu. Klama zaman
bitmiti. Kene Grenouille kprdamaya balyordu. Ufukta bir umudun kokusunu
almt. Can ava kmak istiyordu. Dnyann en byk av yata almt nne:
Paris ehri.
VII
Cennet gibiydi. Yakndaki, Saint-Jacques-de-la-Boucherie ve Saint-Eustache
mahalleleri bile bir cennetti. Rue Saint-Denis'yle Rue Saint-Martin'in alt
yanndaki sokaklarda insanlar o kadar skk yayor ve evler, be, alt kat
yksekliindeki evler birbirinin o kadar iine giriyordu ki, insan yukarda
gkyzn gremiyor, aada gerek sokakta gerek rutubetli kanallardaki hava
kprtsz duruyor, kokulardan geilmiyordu. nsan kokular, hayvan kokular,
yemek, hastalk, su ve ta, kl ve deri, sa-
38
bun ve taze pimi ekmek ve sirkede halanan yumurta, makarna ve yeni ovulup
parlatlm pirin, adaay ve bira ve gzya, ya, ya ve kuru ot buular
birbirine karyordu. Binlerce, ka binlerce koku grlmez bir bulama
oluturuyor, buysa sokaklarn kuytularn dolduruyor, damlarn stnden arada
srada uup dalsa da aada, yerde ylece kalyordu. Burada yaayan insanlar
iin bu bulamacnn kokusunda dikkati ekecek bir ey yoktu; yle ya, koku
onlardan kyor ve gene kat kat ilerine iliyordu, soluduklar, onlara hayat
veren havayd, uzun bir zaman giyilip artk kokusu duyulmaz, vcutta hissedilmez
olmu bir elbiseydi. Ama Grenouille, bu her eyin kokusunu ilk kez duyuyordu.
Hem yalnz bu kokular beinin toplamn duymuyor, -zmleyerek en kk, en
uzak paralarna, paracklarna ayryordu. Keskin burnu, buu ve pis kokular
yuman zp, tek tek, artk daha fazla ay-rtrlamayacak olan temel koku
iplerini buluyordu. Bu ipleri sarp yeniden rmekten anlatlmaz bir zevk
alyordu.
ou zaman bir evin duvarna yaslanp ya da bir keye bzlp, gzleri kapal,
az yar ak, burun kanatlar imi, sessizce duruyordu byk, karanlk,
yava yava akan bir suda duran yrtc bir balk gibi. Bekleyip bekleyip de
sonunda kk bir esinti burnuna incecik bir koku ipliinin bir ucunu getirince
birden saldryor, bir daha brakmyor, bu bir tek kokudan bakasn duymaz
oluyor, onu sk sk tutup iine ekiyor ve orada sonsuza kadar yitirmemek
zere saklyordu. Bu eskiden tand bir koku olabilirdi ya da bir eitlemesi,
ama yepyeni bir ey de olabilirdi, o zamana kadar grmek yle dursun, kokusunu
aldklar ile en ufak benzerlii bile olmayan bir ey: rnein tlenmi ipein
kokusu, yabankekii aynn kokusu, gm
39
ilemeli bir para brokarn kokusu, ender bir arabn iesinden kan mantarn
kokusu, bir baa taran kokusu. Byle henz tanmad kokularn peindeydi
Grenouille, oltayla balk tutan birinin cokusu ve sabryla avlyor, iinde
biriktiriyordu.
Sokaklarn koyu bulamacn koklamaktan doyunca daha havadar, kokularn daha ince
olduu, rzgrla karp neredeyse bir parfm gibi gelitii, aklk yerlere
kyordu: rnein biten gnn akamnda gze grnmeden, ama sanki daha
satclar kalabalnn iinde oradan oraya koturuyormu, tka basa sebze,
yumurta dolu sepetler; baharat, patates, un, dolu uvallar; ivi sandklar,
vida sandklar, balk tezghlar, kuma, kap kaak, ayakkab penesi yl
tezghlar ve orada gndz satlan daha yzlerce ey ortalkta duruyormuasna
canl biimde kokularda yaayadurduu, hallerin nndeki meydan gibi. Btn
hayhuy, ardnda brakt havann iinde, en kk ayrntsyla varln
srdryordu. Grenouille btn pazar koklayarak gryor dense yeriydi. Hem de,
nice insann grdnden daha kesin biimde, nk ancak bitip kapandktan
sonra, bu nedenle de daha yksek dzeyde alglyordu: z, esans olarak, geride
kalm bir eyin, imdiki zamann bilinen susu busuyla, grlts, gzalcl,
kanl canl insanlarnn o iren yan yanalyla glgelenmeyen ruhu olarak.
Ya da annesinin ban uurduklar yere, byk bir dil gibi rman ilerini
yalayan Place de Gre-ve'e gidiyordu. Burada, kyya ekili ya da kazklara bal
gemiler duruyor, kmr ve tahl ve saman ve slak halat kokuyorlard.
Batdan, rman ehri keserek at bu tek boazdan ise, yaylml bir hava
aknts geip geliyor, tarann kokularn getiriyordu. Neuilly ayrlarnn,
Saint-Germain'le Versailles arasndaki orman-
40
larm, Rouen ya da Caen gibi uzak ehirlerin, hatta bazen denizin kokularn.
Deniz, iinde suyu, tuzu ve souk bir gnei zaptetmi, ikin bir yelken gibi
kokuyordu. Yaln bir kokusu vard bu denizin, ama ayn zamanda byk ve kendine
zg bir koku, yle ki Grenouille, zmleyip balms, tuzumsu, su-yumsu,
yosunumsu, taze olan diye ayrmaktan kand. Denizin kokusunu btn olarak
brakt, btn olarak belleinde saklayp tadn btn olarak duyumsad. Denizin
kokusu yle houna gitti ki, onu gnn birinde saf ve katksz olarak ve
iinde boulabilecei kadar ok ele geirmeyi diledi. Sonralar, anlatlanlardan
denizin ne kadar byk olduunu, zerinde, denizi grmeden gnlerce gemiyle
dolalabileceini rendiinde, yle bir gemide, en n direin en tepesindeki
gzetleme yerinde oturup denizin, aslnda koku da deil, bir soluk, bir soluk
veri, btn kokularn bitii olan sonsuz kokusunun iinden uar gibi gemek, bu
solukta zevkten eriyip dalmak d, en sevdii ey oldu. Ne var ki i oraya
hibir zaman gelmeyecekti, nk Place de Greve'de kyda durup burnuna para
para gelen deniz rzgrn soluyup duran Grenouille, denizi, asl denizi,
batdaki byk okyanusu mrnde hi grmeyecek, bu kokuya karma mutluluuna
hibir zaman eriemeyecekti.
Saint-Eustache'la Hotel de Ville arasndaki mahalleyi ylesine koklayp
bitirmiti ki, gecenin zifiri karanlnda bile yolunu bulurdu. Bunun zerine
avland blgeyi geniletti, nce batya doru, Faubourg Saint-Honore'ye kadar,
sonra Rue Sa-int-Antoine'dan yukar, Bastille'e kadar ve hatta sonunda rman
te yakasna, zenginlerin oturduu yerlerin, Sorbonne mahallesinin, Faubourg Sa-
int-Germain'in ilerine kadar. Araba girilerinin demir parmaklklarndan araba
derisinin, pajlarn pe-
41
rukalarmdaki pudrann kokusu geliyor, yksek duvarlarn zerinden bahelerdeki
katrtrnaklarn, glleri, yeni budanm kmaaalarm kokluyordu. Grenouille'in
asl anlamyla parfm kokusunu ilk al da buralarda oldu: en yaln cinsinden,
elencelerde bahelerdeki fskiyelere katlan lavanta ya da glsular, ama yan
sra akamlar lks arabalarn ardndan ar bir kuma gibi esintisi srklenen,
daha karmak, neroli, teber, jonoquille nergisi, yasemin ya da tarn yayla
kark misk ruhu kokular. Grenouille bu gzel kokular, gndelik kokular
olduu gibi merakla, ama zel bir hayranlk duymadan karlyordu. Geri
parfmn amacnn ba-dndrc, ekici bir etki yapmak olduunu anlam,
ilerindeki tek tek esanslarn niteliklerini de renmiti. Ama bu parfmler ona
btn olarak daha ok kaba, hantal, beste gibi olmaktan ok orba gibi
geliyordu; ayrca elinde ayn temel maddeler olsa bambaka gzel kokular
yapabileceini de biliyordu.
Bu temel maddelerin birou, pazar yerinin ieki, baharat tezghlarndan
bildii eylerdi, ama kimisi de yeniydi; bu yenileri koku karmlarnn iinden
ekip karyor, belleine adsz olarak yerletiriyordu: amber, zabat, tefarik,
sandalaac, bergamot, vetiver, opoponax, aselbent, erbetiotu iei,
kunduzhayas...
Gbeenirlik etmiyordu. Herkeslerin gzel koku, kt koku diye adlandrd
eyler arasnda bir ayrm yapmyordu, henz yapmyordu. Av gezilerinin amac,
dnyann koku adna sunduu her ne varsa ele geirmekti, tek koulu da,
kokularn yeni olmasyd. Terleyen bir atn kokusuna da, imekte olan gl
koncalarnn yeil kokusuna da ayn deeri veriyordu; bir bitin burun delici
kokusu, bey evi mutfaklarndan taan baharatl dana kzartmas ko-
42
kuundan geri kalmyordu. Her ama her eyi yutuyor, emip iine ekiyordu.
Birletirici abayla durmadan yeni koku bileimleri yapt, bir kokular mutfa
olan hayalinde henz bir estetik ilkesi egemen deildi. Tuhaflklar yaratp
sonra hemen gene bozuyordu, st ste koyduu kplerle hem bir sr bulular
yaparak hem habire ykarak, ama grnrde yaratclnn bir ilkesi olmadan
oynayan bir ocuk gibi.
VIII
1 Eyll 1753'te, kraln tahta knn yldnmnden, Paris belediyesi, Pont
Royal'de havai fiekler attrd. Kraln evlenme trenindeki ya da veliah-tn
douu nedeniyle yaplan o dillere destan gsteri kadar parlak olmasa da, gene
olduka etkileyici bir seyir oldu. Gemi direklerine altndan gne arklar
takmlard. Kprden, ate boas denen hayvanlar rmaa bir yldz yamuru
pskrtyordu. Her tarafta kulaklar sar eden bir grltyle kumbaralar
patlyor, kaldrmlarda patlangalar kaynayor, fiekler ge ykselip siyah
kubbeye beyaz zambaklar iziyordu. Gerek kprde gerek rman iki rhtmnda
toplanan, binlerce kafal kalabalk gsteriyi cokulu aalarla, oolarla,
bravolarla ve hatta -kral tahtna kal otuz sekiz yl olmasna, sevi-
lirliinin doruunu oktan amasna karn- vivat-larla izliyordu. Nelere
kadirdi bir havai fiek gsterisi.
Grenouille ses karmadan rman sa kysnda, Pavilion de Flore'un dibinde,
Pont Royal'e yzn dnm duruyordu. Alklamak iin parman kmldatmyor,
fieklerin ykseliine bile bakmyor-
43
du. Yeni bir koku duyabileceini sanarak gelmiti, ama ok gemeden havai
fieklerin koku bakmndan hibir yenilik getirmediini anlad. nnde
savurganca bir eitlilik iinde kvlcmlar, fskiyeler, patrtlar, slklar
karp duran ey, ardnda kkrt, ya ve gherileden oluan, alabildiine
birr-nek bir koku brakyordu.
Neredeyse bu can skc seyri brakacak, Louvre galerisi boyunca yryp eve
dnecekti ki rzgr burnuna bir ey ulatrd; ufack, farkna g varlr bir
krnt, bir gzel koku atomu, hayr, o bile deil, gerek bir koku olmaktan ok
bir koku sezintisi -gene de, kesinlikle daha hi koklanmam bir ey olduunun
sezintisi. Dnp duvara yanat, gzlerini kapayp burun kanatlarn iirdi.
Koku yle hafif, yle inceydi ki, yakalayamyordu; algsnn ne kadar davransa
eriemedii, kumbaralardan kan barut dumanyla rtlen, insan kitlelerinin
vcut bu-ularyla yolu kesilen, ehrin daha bin kokusuyla paralanan, ezilen
bir kokuydu. Ama sonra birden gene geliyordu, sadece kk bir krpnt, bir
saniyecik, ahane bir antrma olarak duyulabiliyor... sonra hemen
kayboluyordu. Grenouille aclar iindeydi. lk olarak agzl kiilii deildi
incitilen, gerekten kalbiyle ac ekiyordu. Tuhaf bir biimde, bu kokunun btn
br kokularn anahtar olduu, bu koku anlalmazsa btn br kokularn hibir
anlam olmayaca ve kendisinin, Grenouille'in, bu kokuyu ele geirmeyi
baaramazsa bouna yaam olaca duygusu uyanyordu iinde. Onu elde
etmeliydi, srf sahibi olmak iin deil, yreinin dinginlii akna.
Heyecandan neredeyse ii bulanacakt. Kokunun ne ynden geldiini bile
karamamt. Kimi zaman, yeni bir paras esip gelene kadar aradan dakikalar
geiyor ve Grenouille her seferinde, onu
44
bir daha mr boyu duyamayaca kaygsyla dehete dyordu. Sonunda can
havliyle, kokunun rman br kysndan, gneydou ynnde bir yerlerden
geldii sansna snd da kurtuldu.
Kendini Pavilion de Flre'un duvarndan koparp kalabala dald, kprye doru
yola dt. Her iki admda duruyor, parmak ularnda ykselip insanlarn
balar zerinden havay kokluyor, nce heyecandan hibir ey duymuyor, sonra
gene de burnuna bir ey geliyor, kokuyu yokluyor, ncekinden daha kuvvetli
olduunu anlaynca doru yol zerinde olduuna gveni artyor, gene dalyor,
havaya bakan milleti ve ikide bir ellerindeki mealeleri fieklerin fitiline
tutan havai fiekiler kalabaln yara yara ilerliyor, barutun geniz yakan
duman iinde kokusunu kaybediyor, panie kaplyor, ititi-re kaktra ynn
iinden kendine yol ayordu; bitmez dakikalardan sonra kar kyya, Hotel de
Mailly'ye, Quai Malaquest'e, Rue de Seine'in azna ulat.
Burada durup kendini toplad ve havay kokla-d. Duymutu kokuyu. Yakalad. Bir
erit gibi Rue de Seine'den aa akp geliyordu, bir bakasyla
kartrlamayacak kesinlikte, ama gene de eski hafiflii, inceliiyle.
Grenouille kalbinin hzl hzl arptn hissediyor, bunun komaktan deil,
duyduu koku karsndaki aresizlikten ileri geldiini biliyordu. Benzer
kokular hatrlamaya alt, ama kurmaya alt btn yaknlklardan
vazgemek zorunda kald. Bu kokuda bir tazelik vard, ama limon ya da turun
tazelii deil, mraac, tarn yapra, kvrck nane, huaac, kfuru, am
inesi, mays yamuru, ayaz ya da kaynak suyu tazelii... de deil, hem de bir
scaklk vard, ama bergamot, selvi, misk gibi deil, yasemin, nergis gibi
deil, glaac gibi deil, ssen... gibi de deil. Bu ko-
45
ku hem uucu hem ar eleri olan bir karmd, karm deil, bunlarn
bileimiydi, stelik az, zayf, gene de salam, taycl olan, ince, tiril
tiril bir para ipekli gibi... gene ipekli gibi de deil, iinde biskvi
eritilmi ball st gibi - ama bu da olur mu hi: st nerede, ipek nerede!
Kavranmaz bir eydi bu koku, tasvire smaz, hibir yere oturtulamayan bir ey.
Aslnda hi olmamas gerekirdi. Ama vard ite, kesinlikle kar konulmaz
doall iinde ortadayd. Onun gsterdii yne, yrei korkudan arpa arpa
yryordu Grenouille, nk kokuyu izlemediini, kokunun kendisini tutsak
aldn, direne-meyecei biimde kendine doru ektiini seziyordu.
Rue de Seine'i yukar doru yrd. Caddede kimse yoktu. Evler bo, sessizdi,
iindekiler aaya, havai fiek seyretmeye gitmilerdi. Ortada rahatsz eden ne
tell bir insann kokusu vard, ne de o geniz yakan barut duman. Caddede, her
zamanki su, pislik, san ve sebze p kokular yaylyordu. Ama bunlarn
zerinde, btn incelii, ak seikliiyle, Grenouille'e yol gsteren o erit
aslyd. Birka adm sonra gece gnn zaten az olan n yksek binalar
yutunca Grenouille karanlkta ilerlemeye balad. nn grmesi de gerekmiyordu.
Koku ona yolunu gvenilir biimde gsteriyordu.
Elli metre sonra saa sapp Rue des Marais'ye, belki ncekinden daha da
karanlk, genilii ancak iki kol boyu bir sokaa girdi. Gariptir ki koku pek
artmad. Yalnz daha bir anlat, bylece, gittike artan arlyla, ekicilii
glendi de glendi. Grenouille, elinde olmadan yryordu. Bir yerde tuttuu
gibi saa ekti onu koku, ilk bakta bir evin duvarna doru. nnde alak bir
geit almt, ucu avluya bakyordu. Uykuda gezer gibi geti Grenou-
46
ille bu geidi, avluyu geti bir batan br baa, bir keyi dnd, daha kk
bir ikinci arka avluya ulat. Sonunda, aydnlkt buras: Eni boyu yalnz
birka adm olan, drt ke bir yerdi. Duvara bitiik, eik bir tahta sundurma
vard. Bunun altnda bir masaya bir mum yaptrlmt. Bu masada bir kz
oturmu, sar ve kokulu aynabakan erii ayklyordu. Yemileri solunda duran bir
sepetten alyor, saplarn koparp bir bakla ekirdeklerini karyor, sonra
bir kovaya atyordu. On , on drt yalarnda olsa gerekti. Grenouille durdu.
Hemen anlamt yarm millik yoldan, rman ta kar kysndan duyduu kokunun
kaynann ne olduunu: ne bu pis avlu, ne erikler. Kaynak, kzd.
Bir an yle akmlat ki, gerekten, mrnde daha bu kz kadar gzel bir ey
grmediini dnd. Oysa yalnz, kzn mum ndaki arkadan siluetini
gryordu. Tabii aklna gelen aslnda, imdiye kadar bu kadar gzel koku
duymadyd. Ama insan kokularn, binlerce erkek, kadn, ocuk kokusunu
bildiinden, bu derece olaanst bir kokunun bir insandan kabileceini akl
almyordu. Genellikle insanlarn kokusu ya hibir eye benzemez, ya da berbat
olurdu. ocuklar yavan, erkekler sidik gibi, ac ac ter ya da peynir, kadnlar
bayat donya, bozulmakta olan balk kokard. lgin bir taraf kesinlikle yoktu
insan kokusunun, itici bir eydi... te bylece Grenouille, mrnde ilk kez
burnuna inana-mayp koklad eyin doruluundan emin olabilmek iin gzlerini
yardma armak zorunda kald. Tabii ok uzun srmedi duyularnn aknl.
Grme duyusuna olan gereksinimi bir an srm srmemi, sonra kendini yeniden,
hem de hi baka bir eye dayanmakszn, koklama duyusunun alglarna
brakmt. imdi, grd eyin bir insan olduunu kokluyordu; kzn koltuk
altlarndaki ter, sala-
47
rmdaki ya, cinsel organndaki balk kokusunu, stelik tatlarn en byn
alarak duyuyordu. Kzn teri deniz rzgr kadar taze kokuyor, salarnn ya
fstk ya gibi, organ bir buket nilfer, derisi kays iei gibi yle
dengeli, yle byl bir parfm oluturuyordu ki Grenouille'in imdiye kadar
parfm adna koklad her ne varsa, hatta dnde, oynarcasna kurduu ne kadar
koku bileimi varsa, bu koku karsnda bir rpda anlamszla-yor,
hileiyordu. Bu koku karsnda yz bin kokunun hibir deeri kalmyor gibiydi.
Bu, br kokularn rnek alp yerlerini belirlemelerini salayan st ilkeydi.
Salt gzellikti.
Grenouille'in bildii bir ey varsa o da, bu kokuyu ele geirmezse hayatnn
hibir anlam kalmayacayd. En kk ayrntsna, en son, en ince dalna kadar
tanmalyd onu; btnl iinde srf ans yetmeyecekti. Bu tanrsal parfm
kara ruhunun hercmercine bir mhr gibi basmak, inceden inceye aratrmak ve
bundan byle bu byl formln kurulu kurallarna gre dnmek, yaamak,
koklamak istiyordu.
Yava yava kza doru ilerledi, yaklat, yaklat, sundurmann altna girdi,
bir adm arkasnda durdu. Kz ayak seslerini duymamt.
Kzl salyd, stnde kolsuz, gri bir elbise vard. Bembeyazd kollar,
elleriyse yard eriklerin suyundan sarya kesmiti. Grenouille zerine eilmi
duruyor, kokusunu imdi iyice katksz olarak, ensesinden, salarndan,
elbisesinin gsnden ykseldii biimiyle emiyor, hafif bir rzgr gibi iine
ekiyordu. Hi bu kadar iyi hissettii olmamt. Derken kz meye balad.
Grenouille'i grmyordu. Ama korkuya benzer bir duyguya kaplm, zerine,
insann birden, oktan kurtulduu, eski bir korkuyu yeniden duyduu cinsten,
garip bir titreme gelmiti. Arkasndan so-
48
uk bir hava akm esmi, sanki biri alabildiine byk, souk bodruma inen bir
merdivenin kapsn am gibi geldi. Elindeki ba brakt, kollarn
gsnde kavuturup arkasna dnd.
Onu grdnde korkudan ylesine donakald ki, Grenouille rahat rahat ellerini
kzn boynuna gtrecek zaman buldu. lk atmaya kalkmad kz, yerinden
kmldamad, kendini korumak iin herhangi bir hareket yapmad. Grenouille ise
ona bakmyordu. nce, illerle bezenmi yzn, krmz dudaklarn, prl prl
yeil, kocaman gzlerini grmyordu, nk smsk yummutu gzlerini kzn
boazn skarken, tek bir kaygs vard ki o da, gzel kokusundan zerre
kaybetmemekti.
ldrnce kz yere, erik ekirdeklerinin ortasna yatrd, elbisesini yrtp
at; bir sele dnd koku akm, parfmyle altna ald Grenouille'i. Yzn
kzn derisine yaptrp sonuna kadar iirdii burun deliklerini karnndan
gsne, boynuna, yzne gezdirdi, salarndan geip gene karnna, aaya
organna, kalalarna, beyaz bacaklarna indi. Bandan ayak parmaklarna kadar
koklayp bitirdi kz, kokusunun son krntlarn da enesinden, gbeinden,
dirseinin i tarafndan toplad.
Kz koklanmaktan solduunda bir sre daha yannda, kt yerde kald, kendini
toplamaya alt, onun varlyla taarcasna dolmutu nk. Kokusunun bir
damlas dklsn istemiyordu. nce iinin odacklann en kk bir delik
kalmayacak gibi kapatmalyd. Sonra ayaa kalkp mumu sndrd.
Bu srada ilk evlerine dnenler, arklar syleyip vivat naralar atarak Rue de
Seine'den yukar yryorlard. Grenouille sokan karanlnda kok-laya koklaya,
Rue de Seine'e kout olarak rmaa giden Rue des Petits Augustins'e ulat. Az
sonra ly buldular. Barmalar ykseldi. Mealeler ya-
Koku
49/4
kld. Bekiler geldi. Grenouille oktan br kydayd.
O gece uyuduu blme Grenouille'e saray, tahta kereveti kubbeli yatak gibi
geldi. Mutluluun ne olduunu imdiye kadarki mrnde bilmemiti. ok ok,
seyrek olarak, belirsiz bir honutluk duyduu olmutu. Oys imdi, mutluluktan
titriyor, saadet-i uzmas uyumasna engel oluyordu. Yeniden domu gibiydi,
hayr, yeniden deil, ilk kez domu gibiydi, nk imdiye kadar z bilinci
bulank kalm, herhangi bir hayvan gibi yaamt. Ama bugnk gnle
birlikte, gerekten kim olduunu sonunda renmi gibiydi: dpedz bir dehayd;
artk biliyordu ki, hayatnn bir anlam, bir hedefi, bir amac vard: kokular
dnyasnda devrim yapmak gibi yce bir ama ve yeryznde yalnz onun elindedir
bu amaca gtrecek btn aralar: yani o olaanst burun, o esiz bellek, en
nemlisi de, Rue des Marais'deki u kzn, bir bynn bileimi gibi, byk bir
kokuyu, bir parfm oluturan her eyi: incelii, kuvveti, sreklilii,
eitlilii ve dehet verici, kar konulmaz gzellii ieren, izi silinmez
kokusu. Gelecekteki hayatnn pusulasn bulmutu. Ve nasl dardan gelen bir
olay btn dhi mendeburlarn ruhundaki sarmallar kargaasna dmdz bir yol
izmise, Grenouille de, yazgsnn yn diye belledii giditen ayrlmad.
imdi anlyordu ne yzden o kadar byk inat ve direnle hayatta kaldn: Bir
koku yaratcs olmas gerekiyordu da ondan. Herhangi bir koku yaratcs da
deil: Btn zamanlarn en byk parfmcs olacakt.
Daha o gece, nce uyankken, sonra dnde anlarndaki usuz bucaksz
ykntlar bir denetledi. Milyonlarca koku yaptan elden geirip sistemli
bir dzene koydu: gzeli gzel kokunun yanna, kty ktnn, zarifi zarifin,
kabay kabann, irenci iren, ilahiyi ilahi kokunun yanna dizdi.
50
ORHAN KEMAl n
L HALK KTPHANE?'
Ondan sonraki hafta boyunca bu dzen gittike geliti, kokularn dizelgesi
gittike zenginleti, ayrm-lat, aama sras gittike aklk kazand. ok
gemeden de, ilk planl koku yaplarn dikmeye balad: evler, duvarlar,
basamaklar, kuleler, bodrumlar, odalar, gizli odalar... iinde en ahane koku
bileimlerinden oluan ve her gn genileyen, her gn g-zelleen, yetkinleen
bir rg rlyordu.
Bu harikann banda yer alan eyinse bir cinayet olduu, ola ki farknda
idiyse, umurunda bile deildi. Rue des Marais'deki kzn grntsn, yzn,
bedenini hatrlamyordu bile artk. En gzel tarafn: kokusundaki ilkeyi
saklam, kendine ma-letmiti ya.
IX
O sralar Paris'te bir dzineyi akn parfmc vard. Bunlardan alts sa,
alts sol kyda, biri de tastamam ikisinin ortasnda, yani sa kyy ile de
la Cite'ye balayan Pont au Change'm stndeydi. Bu kprnn iki yanna yaplm
drt katl binalar yle skt ki, insan geerken hibir yerinden suyu gremez,
kendini btnyle sradan, topraa oturan bir caddede sanrd, hem de
alabildiine k bir caddede. Gerekten Pont au Change, ehirdeki en kalburst
iyeri adreslerinden biriydi. En nl dkknlar, kuyumcular, abanoz ileyenler,
en iyi peruk ustalaryla antaclar, en has i amarlaryla oraplar
yapanlar, ereveciler, svari izmesi satanlar, apolet ileyiciler, altn dme
dkmcleri ve bankerler buradayd. Parfmc ve eldivenci Giuseppe Baldini'nin
maazasnn ve evinin olduu bina da ite buradayd. Cameknnn stnde yeil
boya-
51
l, grkemli bir sayvan gerili, bunun yannda Baldi-ni'nin som altndan armas
aslyd, iinden bir demet altn iek ykselen, altn bir flakon; kapnn
nndeyse, gene Baldini'nin altn srmayla ilenmi armasn tayan, krmz
bir hal seriliydi. Kap ald m ran ii bir ngrak dzeni ses verir,
gmten iki balkl kuu altn kaplamal ve gene Baldini armasmdaki flako
biiminde yaplm bir anaa gagalarndan meneke suyu pskrtmeye
balarlard.
Ak renkli kaymaac yazhanenin arkasnda ise, yal ve stun gibi kprtsz,
gm pudral peruu, altn srma ilemeli mavi elbisesiyle Baldini'nin kendisi
dururdu. evresini neredeyse gzle grlr bir biimde, her sabah stne bana
skt franjipan suyundan oluan bir bulut sarar, bu bulut kendisini uzaklarda,
sisler iindeymi gibi gsterirdi. Hareketsizlii iinde kendi demirbandan bir
para gibi dururdu. Yalnz ngraklar alp da balkllar tkrmeye balaynca
-pek sk olan eyler deildi her ikisi de- sanki birdenbire canlanr, btn
heybeti dalr, klr, bir tela iinde yazhanenin arkasndan frlayp
gelirdi - yle bir hzla gelirdi ki, franjipan bulutu kolayna yetiemezdi
ardndan- mteriye, en sekin kokular, kozmetik malzemesini takdim edebilmek
iin oturmasn rica
ederdi.
Baldini'nin elinde bunlardan binlerce vard. Sunduu mallar iinde bir yanda
mutlak esanslar, iek yalar, tentrler, zler, salglar, merhemler, reineler
ve kuru, sv ya da mumsu biimde baka triyat, bir yanda eitli pomatlar,
macunlar, pudralar, sabunlar, kremler, keseler, bandolinler, briyantinler, tra
sabunlar, siil ilalar ve yaptrmalk benler te yanda da banyo svlar,
losyonlar, nisadr ruhlar, tuvalet sirkeleri ve saysz gerek par-
52
fm bulunurdu. Gene de, klasik gzellik bakmnda yeri olan bu rnlerle
yetinmiyordu Baldini. Onun hrs, herhangi bir biimde gzel kokusu olan ya da
gzel kokulara herhangi bir biimde katks olan her ne varsa dkknnda
toplamakt. Bunun iin tts yuvarcklar, tts ubuklar, tts eritleri de,
anason tohumundan tarn kabuuna kadar tekmil baharat da, Kbrs'tan,
Malaga'dan, Korint'ten gelme uruplar, likrler, meyve raklar, araplar da,
ballar, kahveler, aylar da, kurutulmu, ekerlenmi yemiler, incirler,
ekerlemeler ikolatalar, kestaneler de, evet hatta kapari, hyar, soan
turular ve tonbal salamuras da vard. Sonra bir de gzel kokan mhr
mumlar, parfml mektup ktlar, glya kokulu ak mektubu mrekkepleri,
ispanyol derisinden yaz takmlar, beyaz sandala-acmdan kalemler, sedir
odunundan kutular, sandklar, kuru iek, tts koymak iin pirinten
potpuriler, anaklar, buhurdanlar, kehribar tpalar, tornadan gemi kristal
flakonlar, ksecikler, kokulu eldivenler, mendiller, muskat ieiyle
doldurulmu inelikler ve bir oday yzyldan bile fazla bir zaman kokularyla
doldurabilen, misk buharna tutulmu duvar ktlar.
Elbet bunca mal, caddeye (ya da kprye) bakan o atafatl dkkna samazd, bu
yzden, bodrum da olmaynca, yalnz evin tavanaras deil, btn birinci ve
ikinci katyla giri katnn rmak tarafndaki hemen hemen btn odalar depo
grevini stlenmek durumundaydlar. Bunun sonucu ise, Baldini'nin evinde tarife
gelmez bir kokular kargaasnn egemen olmasyd. Tek tk rnler ne kadar
sekin nitelikte olursa olsun nk Baldini yalnz en birinci kaliteden mal
alrd-, kokuca beraberlikleri dayanlmaz bir eydi; tpk, her yesinin baka
bir ezgiyi fortissimo aladurduu bin kiilik bir orkestra gibi. Kargaay gerek
Baldini'nin kendisi, gerek
53
dkknnda alanlar, gerekse nc katta oturan ve bu kat depolarn srekli
yaylmasna kar amanszca savunan kars, btn orkestra efleri yalannca
sar olurlar ya, yle kanksamlard. Oysa Baldini'nin dkknna ilk gelen
mteri yle mi? Onun suratna bir yumruk gibi inerdi ieride egemen olan koku
karm, bnyesine gre ya ar heyecana ya sersemlie srkler, ama herhalde
duyularn yle alt st ederdi ki, ou kere niin geldiini bilemez olurdu
mteri. Ayak ilerini gren olanlar siparileri unuturlard. Kale gibi
baylarn ii bulanrd. Nice bayan yar isteriden, yar kapal-yer ylgsndan
bunalmlar geirir, baylr, ancak en keskininden, karanfil yal, kfuru ruhlu
niadrla kendine gelirdi.
Durum byle olunca, Giuseppe Baldini'nin dkknnn karsndaki ran ii
ngran gittike daha seyrek nlayp, gm balkl kularnn gittike
daha seyrek su pskrtmelerine amamak gerekirdi aslnda.
"Chenier!" diye seslendi Baldini, saatlerdir gzlerini kapya dikerek stun
kprtszlyla dikildii yazhanenin arkasndan, "peruunuzu takn!" Bunun
zerine zeytinya flaryla, tavana asl Bayonne jambonlarnn arasndan,
Baldini'nin biraz daha gen, ama gene de yal bir adam olan kalfas Chenier
grnd, n tarafa, dkknn kibar blmne geldi. Elbisesinin cebinden bir
peruk karp bana takt. "kyor musunuz, Bay Baldini?"
"Hayr," dedi Baldini, "birka saatliine alma odama ekileceim ve
kesinlikle rahatsz edilmemek isterim."
54
"Aa, anlyorum! Yeni bir parfm zerinde alyorsunuz. "
BALDN Evet, yle. Kont Verhamont'un smarlad spanyol derisini koklamak
iin. Tamamen yeni bir ey olsun istiyor. yle bir ey istiyor ki, ey gibi...
ey... galiba 'Amor ile Psyche' dediydi, u... eyinmi szmona, Rue Saint-
Andre'deki u beceriksizin, neydi ad, eyin...
CHENER Pelissier.
BALDN Evet. Doru. Pelissier'ydi beceriksizin ad. Pelissier'nin 'Amor ile
Psyche'si. -Biliyor musunuz bu kokuyu?
CHENER Evet, evet. Biliyorum. Her yerde o koku imdi. Her kede duyuyor insan.
Ama bana sorarsanz -hibir zellii yok! Sizin yapacanz bileimle hibir
ekilde boy lemez Bay Baldini.
BALDN Tabii lemez.
CHENER Alabildiine sradan bir kokusu var bu 'Amor ile Psyche'nin.
BALDN Ayaktakm ii yani?
CHENER Tamamiyle ayaktakm ii. Pelissier'nin yapt her ey gibi. Sanrm
lim ya var iinde.
BALDN Yok canm? Baka?
CHENER Belki portakal iei esans. Belki de biberiye tentr. Ama ok emin
deilim.
BALDN Hi umurumda deil ki zaten.
CHENER Gayet tabii.
BALDN Bana neymi o Pelissier aylann parfmne neler kattrdndan.
lham almak iin bile olsa koklayacak deilim ki!
CHENER ok haklsnz, Msy.
55
BALDINI Bildiiniz gibi ilham aramam ben. Ben parfmlerimi, sizin de bildiiniz
gibi, ala ala elde ederim.
CHENIER Bilirim, Msy.
BALDINI Yalnz benim iimden dogmaldr benim eserim.
CHENIER Bilirim.
BALDINI Ve de niyetim, Kont Verhamont iin gerekten sansasyon uyandracak bir
ey yaratmaktr.
CHENIER Bundan eminim, Bay Baldini.
BALDINI Dkkna siz bakn. Benim sknete ihtiyacm var. Yanma kimseyi
sokmayn, Chenier.
Sonra yerinden ayrld, heykel grkemiyle deil, yann gerektirdii gibi iki
bklm, hatta neredeyse dayak yemi gibi, ayaklarn sryerek yava yava,
alma odasnn bulunduu birinci katn merdivenlerini kmaya balad.
Chenier yazhanenin arkasndaki yere geti, ayn ustas gibi durup ayn donuk
bakla gzlerini kapya dikti. Bundan sonraki saatlerde ne olacan biliyordu:
Dkknda hibir ey olmayacakt, yukarda, Baldini'nin alma odasmdaysa bilinen
felket. Baldini mavi, franjipan suyu sinmi kaftann karacak, yaz masasna
oturup bir esin.bekleyecekti. Esin gelmeyecekti. Bunun zerine ii yzlerce
deneme ieciiyle dolu dolaba koacak, rasgele bireyler kartracakt.
Karm bir eye benzemeyecekti. Baldini kfredecek, pencereyi ap karm
rmaa atacakt. Bir deneme daha yapacak, bu da bir eye benzemeyecekti, o zaman
Baldini baracak, tepine-cek, artk bayltc bir kokuyla dolan odada bir
alamadr tutturacakt. Akam yediye doru bitkin bir halde aa inecek,
titreyip alayarak yle diyecek-
56
ti: "Chenier, burun kalmam bende, yaratamayacam bu parfm, kontun spanyol
derisini yapamayacam, bittim ben, iim lm benim, lmek istiyorum, ne olur
Chenier, yardm edin de leyim!" Chenier de, Pelissier'ye adam gnderip bir ie
'Amor ile Psyche' aldrmay nerecek, Baldini tek bir kiinin bile bu rezaleti
duymamas kouluyla kabul edecek, Chenier yemin edecek, gece olunca da Kont
Verhamont iin hazrlanan deriyi gizlice o yabanc parfmle kokulandracaklard.
Byle olacakt, baka yolu yoktu. Chenier'nin tek dilei, btn bu maskaralktan
bir an nce kurtulmakt. Baldini byk bir parfmc deildi artk. Evet,
genliinde, otuz, krk yl nce, o zamanlar 'Gney Gl'n yaratmt, bir de
'Baldini'nin Galan Buketi'ni, btn servetini borlu olduu iki byk kokuydu
bunlar. Ama imdi, yalanm, tkenmi, zamann modasndan, insanlarn deien
zevklerinden haberi yoktu artk, arada bir kendi rn olan bir koku
kartrmay baaryorsa da, hepten modas gemi, satlmas olanaksz bir ey
oluyordu yapt, bir yl geince on kat inceltip fskiye kokusu olarak
balarndan defetmeye alyorlard. Yazk adama, diye dnd Chenier, aynada
peruunun iyi oturup oturmadna bakarken, yazk ihtiyar Baldini'ye; yazk bu
gzel maazaya, Baldini onu da rezil edecek nk; bana da yazk, nk dkkn
rezil oldu mu ben de iyice yalanm olacam, devralamayacam...
XI
Giuseppe Baldini geri kokulu elbisesini karmt, ama srf bunca yllk
alkanlktan tr. Yoksa artk oktandr rahatsz olmuyordu burnuyla
57
alrken franjipan suyunun kokusundan, yle ya, yllardan beri tayordu bu
kokuyu stnde, farkna bile varmaz olmutu. Gene alma odasnn kapsn
kapatm, rahatsz edilmemeyi istemiti, ama dncelere dalmak, esin beklemek
zere yaz masasna oturmad, nk Chenier'den iyi biliyordu esinin
gelmeyeceini, aslnda hi geldii de olmamt. Geri imdi yalanm,
tkenmiti, doruydu, byk bir parfmc de deildi artk; ama gene biliyordu
ki, mrnde hibir zaman byk bir parfmc olmamt. 'Gney Gl' babasndan
miras kalm, 'Baldini'nin Galan Buketi'niyse yolu Paris'e den Cenevizli bir
baharat tccarndan satn almt. br parfmlerine gelince, eskiden beri
bilinen reetelerdi. Yeni bir ey bulduu hi olmamt. Mucit deildi. Tutunmu
kokular zenle hazrlayan biriydi, elindeki iyi yemek reeteleriyle
alkanln verdii ustal birletirip olaanst bir mutfak kurmu, ama
kendisi daha hi yeni bir yemek yaratmam bir a gibiydi. Btn o
laboratuvar, deney, esin ve sr saklama hokus pokuslarn yalnz, Mait-re
Parfumeur et Gantier mesleinin bir paras olduklar iin yapyordu. Parfmc
demek yar yarya, mucizeler yaratan bir simyac demekti, byle istiyordu
insanlar - ne l! Sanatnn teki zanaatlar gibi bir zanaat olduunu yalnz
kendi biliyordu, bu da onun kvan kaynayd. Mucit olmay zaten istemiyordu
ki. catlara byk kukuyla bakard, nk her icat bir kuraln bozulmas
anlamna gelirdi. Kont Verhamont iin yeni bir parfm bulmay aklnn ucundan
bile geirmiyordu. Ama Chenier'ye kanp Pelissier'nin 'Amor ile Psyche'sini
aldrtacak da deildi. Elindeydi parfm. Orada, pencerenin nndeki yaz
masasnn stnde, kristal tpal, kk bir cam flakonda duruyordu. Daha birka
gn nceden almt. Tabii kendisi deil. Olacak i miydi,
58
onun bizzat Pelissier'ye gidip parfm almas! Bir arac gitmiti, bu aracy
gnderense gene baka bir aracyd... Dikkatli olmak artt. nk Baldini
parfm hemen deriyi kokulamakta kullanvermek istemiyordu, elindeki azck ey
yetmezdi zaten buna. Daha beter bir ey takmt aklna: Kopya edecekti.
Bu yasak deildi geri. Ama son derece aypt. Rakibinin parfmn gizlice
taklit edip kendi ad altnda satmak, mthi ayp bir eydi. Yalnz bundan daha
da ayp bir ey varsa, kopyacnn foyasnn meydana kmasyd, bunun iin de
Chenier'nin kesinlikle haberi olmamalyd, nk gevezeydi Chenier.
Ah, ne ktyd drst bir adamn byle dolambal iler yapmak zorunda kalmas!
Ne ktyd insann, sahip olduu en deerli eyi, onurunu byle iki paralk ey
iin lekelemesi! Ama ne yapsmd? Ne de olsa Kont Verhamont, kesinlikle
kaybetmemesi gereken bir mteriydi. Zaten pek bir mterisi kalmamt. Ama
gene peinden komas gerekiyordu mterilerinin, yirmili yllarn balarnda,
meslee atlrken, boynunda askl tezgh sokak sokak dolarken olduu gibi.
Allah bilir ya, Giussepe Baldini, Paris'in en byk, en parlak koku maddeleri
ticarethanesinin sahibi, mali durumunu ancak elinde antas ev ziyaretleri
yaparak kurtarabiliyordu. Bu da hi houna gitmiyordu, nk altmn oktan
amt ve souk bekleme odalarnda bekleyip yal markizlere biniek suyuyla
drthaydut sirkesi koklatmaktan ya da bir migren merhemi kakalamaktan nefret
ediyordu. stelik iren bir rekabet hkm srerdi bu bekleme odalarnda. Hepsi
oradayd, Rue Dauphine'deki u, Avrupa'nn en byk pomat programn sunduunu
iddia eden Brou-et tredisi; ya da Rue Mauconseil'den, Artois konte-
59
sinin aile parfmcs olmay baaran Calteau veya Rue Saint-Andre-des-Arts'tan
u sa solu hi belli olmayan, ortaya her mevsim, btn dnyay lgn gibi
peinden srkleyen yeni bir parfm karan Antoine Pelissier.
yle Pelissier'ninki gibi bir parfm btn piyasay alt st edebiliyordu. Bir
yl Macar suyu modayd da Baldini hazrln yapm, ihtiyac karlayacak
kadar lavanta, bergamot, biberiye mi almt -Pelissier ortaya bir 'Air de
Musc', arn da ar bir misk kokusu kar veriyordu. Birden herkes buram
buram bu hayvani kokuyu yaymak istiyordu, Baldini'yse artk biberiyesinden sa
losyonu yapabilir, lavantasyla koku torbacklarn doldurabilirdi. Ama gelecek
yl iin yeteri kadar misk, zabat, kun-duzhayas m getirtmiti, Pelissier'nin
aklna 'Orman iei' diye bir parfm yapmak geliyor, hemen de baarya
ulayordu. Baldini geceler sren deneyler sonunda, ya da dnyann rvetini
vererek 'Orman iekleri'nin nelerden olutuunu mu bulmutu- ok srmyor,
Pelissier 'Trk Geceleri' ya da 'Lizbon Meltemi' ya da 'Bouquet de la Cour' ya
da eytan bilir neyle kageliyordu. Bu adam, bu snr tanmaz yaratclyla,
btn meslek iin kesinlikle bir tehlikeydi. Eski lonca hukukunun katln
zlyordu insan. Byle bir eski kye yeni det getiriciye, byle bir koku
enflasyoncusuna kar en sert nlemlerin alnd gnleri zlyordu. Ruhsat
alnmalyd elinden, meslekten men cezas verilmeliydi... hepsi bir yana, nce
bir raklktan gemeliydi herif! nk yle meslekten yetime parfmc ve
eldivenci ustas deildi, deildi o Pelissier. Babas sirkeciden te bir ey
deildi, kendisi de sirkeciydi Pelissier'nin, o kadar. Ve srf sirkeci olarak
alkolle uramas yasak olmad iin, gerek parfmcler bana dalp bir
kokarca gibi altn stne getirebi-
60
liyordu. Ne gerek vard her mevsim yeni bir kokuya? Ne yarar vard bunun?
Alclar eskiden honuttu belki on ylda bir azck deitirilen meneke
sularndan, sade iek buketlerinden. Binlerce yl gn-nkle, mrle, birka
merhem, birka ya, kurutulmu baharl otlarla yetinmiti insanlar. Hatta
imbikle, balonla damtmay, otlarn, ieklerin, odunlarn iindeki koku veren
ilkeyi, buharlama olayndan yararlanarak uucu yalar biiminde ekip almay,
onu tohumlardan, ekirdeklerden, meyve kabuklarndan, mee aacndan yaplma
skacaklarla ezip karmay ya da iek tayapraklarndan zenle szlm
yalara aktarmay rendiklerinde bile kokularn says snrl kalmt. O
zamanlar Pelissier gibi bir garabet sz konusu olamazd, nk o zamanlar en
sade bir pomadn yapm iin bile, onun gibi bir sirkeci parasnn dlerinde
gremeyecei yetenekler gerekliydi. Damtmay bilmek yetmezdi, bundan baka hem
merhemci olmak gerekirdi, hem eczas, hem siymac, hem kaba zanaat, hem
tccar, hem hmanist, hem bahvan. Koyunun bbrek yan taze sr yandan,
Viktorya menekesini Parma'dan gelenden ayrabilmek gerekirdi. Latince
bilmeliydi insan. Gnieinin ne zaman toplanacan, trn ne zaman atn,
yasemin ieklerinin gne dounca kokularn kaybettiini bilmeliydi. Byle
eylerden tabii ki hibir ey anlad yoktu o Pelissier'nin. Belki de Paris'ten
dar hi kmam, iek am yasemini daha mrnde grmemiti. Nerede kald,
yz bin yasemin ieinden skp skp kck bir para concrete ya da birka
damla Essence Absolue karmak iin gereken o devasa abalamadan en ufak bir
haberi olsun. Belki de yasemin adna bildii tek ey, kart-ra kartra moda
parfmlerini yapmakta kulland bir sr kk ienin arasnda, kasasnda
duran
61
o youn, koyu kahverengi svyd. Hayr, bu Pelissi-er zppesi gibi biri o
gzel, eski, zanaatn zanaat olduu devirlerde ben varm diyemezdi. Bunun iin
gereken ne varsa eksikti onda: kiilik, kltr, yetingenlik ve lonca disiplinine
sayg duygusu. Parfm alanndaki baarlarn sadece ve sadece, bundan iki
yzyl nce dhi Mauritius Frangipani'nin -ayrca, o da talyand- yapt bir
kefe, koku maddelerinin alkolde eriyebildii kefine borluydu. Frangipani koku
tozlarn alkole katarak ilerindeki kokuyu uucu bir svya aktarmakla, kokuyu
maddenin kalbndan kurtarm, onu ruha dntrm, gerek koku olan kokuyu
bulmu, ksacas: Parfm yaratm oluyordu! Ne byk bir baaryd bu! r
aan bir gelime! Gerekten, insanlk tarihinde ancak, Asurlularn yazy
bulmas, Euklid geometrisinin douu, Platon'un idealar ve Yunanllarn zm
araba dntrmesi apndaki en byk zenginlemelerle karlatrlabilecek
bir ey. Prometheus'un eylemi cinsinden bir eylem!
Ne var ki btn deha rnleri nasl yalnzca k samyor, glge de yapyor,
insanlara yarar yannda eziyet ve sefalet de getiriyorsa, Frangipani'nin
grkemli buluu da ne yazk ki kt sonular da dourmutu: nk insanlarn
ieklerdeki, otlardaki, odunlardaki, reinelerdeki ve hayvan salg-larndaki
ruhu tentrler halinde egemenlikleri altna alp ieciklere doldurmay
renmeleriyle, parfm yapma sanat az saydaki, her zanaattan anlayan stadn
elinden kaym, burnu az ok hassas her arlatann at koturabilecei bir alan
olmutu, rnein ite u Pelissier olacak kokarca. Elindeki i-eciklerin o
mucizevi ieriinin nasl olutuuna kafa yormadan burnunun keyfine gidebiliyor,
aklna estii gibi ya da mteri kesiminin dilediince kartryor da
kartryordu.
62
Kesin, bu Pelissier pii daha imdiden, mrnn otuz beinci ylnda onun,
Baldini'nin kuakta sk ve azimli almas sonunda biriktirebildiin-den
byk bir servete sahipti. stelik bu servet, gnden gne artyordu,
Baldini'ninki gnden gne azalrken. Hi olabilir miydi canm byle bir ey
eskiden! Tannm bir zanaat, saylan bir Commer-ant ayakta durabilme
savam vermek zorunda kalsn, byle bir ey ancak birka on yldan beri
grlyordu! Her yerde ve her alanda, ticarette, ilikilerde ve bilimlerde bu
hummal yenilik dknl, bu snr tanmaz eylem atei, bu deneme hrs, bu
byklk budalal kal beri!
Ya da bu hz lgnl! Neye gerekliydi, her yanda ortal kazp kazp
yaptklar bir sr yeni yol, o yeni kprler? Neye? Lyon'a bir haftada
gidebilmek bir stnlk myd? Kim istiyordu ki, bunu? Kime yarar dokunuyordu?
Ya da Atlantik'i gemek, bir ayda soluu Amerika'da almak -sanki binlerce yl bu
kta olmadan pekl yaanmamt. Ne ii vard uygar insann Kzlderililerin
ormannda ya da zencilerin arasnda? Laponya'ya bile gidiyorlard, buras
kuzeydeydi, ncesiz ve sonrasz buzlarn egemen olduu, i balk yiyen
yabanilerin yaad kuzeyde. Bir de yeni bir kta kefetmeye kalkyorlard,
her neresiyse Gney Denizi diye bir yerlerde. Ama ne iindi bu lgnlk?
tekilerden geri kalmamak iin, spanyollardan, u Allahm bels ngilizlerden,
kstah Hollandallardan; hepsiyle boy lmek gerekiyordu, hangi g yeterdi
buna! Bir sava gemisinin pahas 300.000 livre ederdi, batmasysa be dakika
srmezdi, tek bir top ateine bakard, gitti mi gider, yok olurdu, dediimiz
vergilerle birlikte. Yenilerde Maliye Bakan, btn gelirlerin onda bir
parasn ister olmutu, ykmd bu,
63
insan bu onda biri demese de ykmd, nk btn zihniyet bozuktu.
nsann felaketi, sessizce odasnda, ait olduu yer olan odasnda oturmak
istememesinden gelir, der Pascal. Ama Pascal byk adamd. Dn alannn bir
Frangipani'si, aslna baklrsa bir zanaat, zanaat olduu iin de bugn
modas gemi biri. imdi millet Hgnolarn ya da ngilizlerin yazd
kkrtc kitaplar okuyor. Bir de, her bir eyin tartma konusu yapld
makaleler ya da szmona dev bilim kitaplar yazyorlar. imdiye kadar her
bilinen yanlm, birdenbire bambaka olmalym her ey. imdi bir bardak
suda, eskiden grlmeyen kck hayvancklar yzyormu; frengi artk
Tanrnn cezas olmaktan km, basbaya bir hastalk saylmalym; Tanr,
eer Tanr diye bir ey var iseymi, dnyay yedi gnde deil, milyonlarca ylda
yaratmm; vahiler de bizim gibi insanm; ocuklarmz yanl
eitiyormuuz; dnyaysa imdiye kadar olduu gibi, yuvarlak deilmi de
tepesiyle dibi karpuz gibi baskm -sanki nemli miydi bu da imdi! Her alanda
sorular soruluyor, kurcalanyor, aratrlyor, her eye burun sokuluyor, haba-
bam denemeler yaplyor. Neyin ne olduunu ve nasl olduunu sylemek yetmiyor
artk- bir de her eyi kantlamak gerekiyor, en iyisi tanklar getirip, saylar
gsterip, birtakm gln deneyler yapp kantlamak. Bu Diderot'lar ve
d'Alembert'ler ve Vol-taire'ler ve Rousseau'lar ve her neyse adlar, ite o
yazc uaklar -hatta ruhban snfndan olanlar bile var ilerinde ve soylu
baylar var!- kendi berbat huzursuzluklarn, kendi doyumsuzluklarndan
duyduklar tad, dnyada hibir nimetle yetinemeyile-rinin verdii zevki,
ksacas: Kafalarndaki usuz bucaksz kargaay btn topluma yaymay gerekten
baardlar!
64
nsan nereye baksa bir teltr gidiyordu. Kitap okuyordu insanlar, hatta
kadnlar bile. Rahipler kahvelerde pinekliyordu. Polis tutup da bu hergelelerin
ileri gelenlerinden birini hapse tknca, basyordu yaymclar yaygaray, Kral'a
dilekeler veriyorlard, en soylu baylar, bayanlar araya giriyor, adam birka
hafta sonra serbest braktryorlar ya da yurt dna gitmesine izin
karyorlard, o da gidip muzr neriyatn korkusuzca oradan srdryordu.
Salonlarda artk yalnz kuyrukluyldz y-rngeleriyle keif gezileri, kaldra
ilkesiyle Newton zerine, kanal yapm, kan dolam, yerkrenin ap zerine
konuuluyordu.
Kral bile izlemiti bu yeni moda samalklardan birini, elektrik diye bir eit
yapay frtnayd bu: Btn saray halknn gz nnde adamn biri bir ieyi
ovuturmutu ve kvlcm kmt ve Majesteleri, sylenene baklrsa, ok
etkilendiini belli etmiti. Akla sar myd, Kral'n byk bykbabas, o
gerekten byk adam olan, hkmdarl srasnda uzun yllar yaam olma
mutluluunu Baldi-ni'nin hl kranla and Louis, gzlerinin nnde byle
gln bir gsteri yaplmasna hi katlanr myd! Ama yeni zamann ruhu buydu
ite ve kt gelecekti sonu!
nk insanlar utanmadan ve en kstah ekilde Tanr'nn kilisesine verdii
yetkeye kukuyla bakarken, ayn derecede Tanr dilei olan monariden ve kraln
kutsal kiiliinden, bunlar isteyenin iinden zevkine gre istediini
seebilecei bir dizi ynetim biimi iinde iki deiken makamdan baka bir ey
deilmi gibi, sz ederler ve -i sonunda o noktaya kadar gelmiti- iyice ileri
gidip Tanr'nn kendisini, Her eye Kadir Yaratan'm bizzat ahsn olmasa da
olur gibi gsterip, kemal-i ciddiyetle, dnyada dzenin, ahlakn ve mutluluun O
olmadan
Koku
65/5
da, srf insanolunun kendi iinde doutan var olan trecilii ve akl
sayesinde gerekleebileceini ileri srerlerken, aa... aman Tanrn, aman! Hal
byleyken, her eyin tepetaklak olmasna, trelerin bozulmasna, insanln o,
varln yadsdnn cezasn stne ektiine de ok amamak gerekirdi
aslnda. Kt gelecekti sonu. 1681'deki, alay edip getikleri, bir yn
yldzdan baka bir ey olmadn syledikleri o byk kuyrukluyldz, o ite
Tan-r'nn uyarmak iin gnderdii bir alametti, nk nceden haber vermiti -
imdi belli oluyordu ite bu yzyln bir zlme, bir bozulma yzyl, felsefi
ve politik ve dini bakmdan, insanln kendi eliyle yaratp gnn birinde kendi
bataca bir bataklk, iinde bundan byle ancak u Pelissier gibi cart renkli,
pis kokulu bataklk ieklerinin geliecei bir a olacan.
Pencerede duruyordu ihtiyar Baldini, durup nefret dolu baklarla darya,
alalm gnein altndaki rmaa bakyordu. Altnda mavnalar beliriyor, yava
yava batya, Pont Neuf e, Louvre galerilerinin nndeki limana doru kayarak
ilerliyorlard. Akntya kar srklara, kreklere abanan olmazd burada,
yukar gidenler rman, adann tesindeki kolundan karlard. Bu yanda her
ey, bo gemiler, dolu gemiler, kayklar, yayvan balk sandallar, kirli
kahverengi su, altn kpkl su, her ey akp gidiyordu, yava yava, geni ve
nne geilmez biimde. Ve Baldini dimdik aa, evin duvarnn dibine
baktnda, sanki akp giden su kprnn temelini iine emiyormu gibi geliyor,
ba dnyordu.
Hata etmiti kprnn stndeki evi almakla, hem de bat yakasnda bir ev
almakla katmerli hata etmiti. te imdi gzlerinin nnde hep bu kap giden
rmak vard, sanki kendisiydi, eviydi, on yl boyunca bir araya getirdii
servetiydi rmakla akp
66
giden, bu gl aka kar koyamayacak kadar yal, zayf hissediyordu kendini.
Bazen, sol kyda bir ii olunca, Sorbonne evresindeki mahallede ya da Saint
Sulpice'in orada, nce aday sonra Pont Sa-int-Michel'i gemek yerine yolu
uzatp Pont Neuf ten geerdi, nk bina yaplmamt bu kprnn stne. O
zaman dou tarafndaki korkuluun nnde durur, hi olmazsa bir kez her eyin
kendisine doru aktn grmek iin, akntnn geldii yne bakard; o zaman
birka anlna, yaamnn gidiinin tersine dnd, ilerinin gelitii,
ailesinin byd, kadnlarn ona kotuu ve benliinin eriyip gitmek yerine
habire glendii dlerine dalard.
Ama sonra, baklarn birazck kaldrnca, birka yz metre uzakta, Pont Change
zerinde dar, elimsiz ve upuzun kendi evini, birinci kattaki alma odasnn
penceresini, orada kendisini pencerede dururken grr, darya rmaa bakarken,
imdiki gibi, akp uzaklaan suyu seyrederken grrd. Bylece o gzel hayal
uup gitmi olur, Pont Neuf zerinde duran Baldini, eskisinden de ylgn,
imdiki gibi, yzn rmaktan evirdii u andaki ylgnl iinde, gidip
masasna otururdu.
XII
nnde, iinde Pelissier'nin parfm olan fla-kon duruyordu. Gnnda koyu
altn sars bir prlt yaylyordu svdan, en kk bir bulanklk bile
yoktu. Ne kadar masum bir grn vard, ak ay gibi - te yandan bete drt
alkoln yan sra, bete bir orannda, btn ehri heyecanlara salabi-len,
gizemli bir karm ieriyordu. Bu karm ise
67
gene ya da otuz maddeden oluuyor olabilirdi ve bu maddelerden her birinin
pay, akla gelebilecek saysz hacim orantsndan yalnz belli biri kadard.
Parfmn ruhu bu karmd -tabii, bu buz gibi souk iadam Pelissier'nin
yapt bir parfmde ruhtan sz edilebilirse- ve imdi yaplacak i, yapsn
ortaya karmakt.
Baldini zenle burnunu sildi, sonra penceredeki jaluziyi biraz indirdi, nk
dorudan gelen gne , koku veren her maddeye ve kokunun younlat her
eriyie zararlyd. Yaz masasnn ekmecesinden temiz, beyaz dantelli bir
mendil karp at. Sonra flakonun tpasn hafife evirerek kard. Bu arada
ban iyice geriye atm, burun deliklerini sk sk kapal tutuyordu, nk
ieden arabuk, dorudan doruya bir koku izlenimi kapver-meyi, Allah
korusun, istemiyordu. Parfm havalandktan, kokusunu gelitirdikten sonra
koklanmaly-d, youn biimiyle asla. Mendile birka damla damlatt, sonra
alkoln kovalamak iin havada sallad mendili, ardndan burnuna tuttu. Ksack,
sert solukla kokuyu, bir tozmuasma iine ekti, sonra gene hemen dar
fledi, yelpazelenerek ald havay tazeledi, vurulu koklamay yineledi, en
sonunda da derin mi derin bir soluk alp havay yava yava, tutarak, sanki
uzun, yayvan bir merdivenden aa kaydryormu gibi brakt. Mendili masaya
att, yklrcasma koltuun arkalna aband.
Parfm felaket iyiydi. Bu rezil Pelissier, iinin ustasyd ne yazk ki.
ekirdekten yetimi olmasa da, akl m erer Allann iine, ustayd ite! Keke
Baldini'nin yarats olsayd bu parfm, 'Amor ile Psyche'in, iinde bayalktan
iz bile yoktu. Kesin biimde klasik, batmayan, uyumlu bir kokuydu. Gene de
byleyici bir yenilii vard. Tazeydi, ama arpp alc deil. bayltc
olmad halde bukeli.
68
Derinlii vard, ahane, srekli, safal, koyu kahverengi bir derinlii - ama
bir para olsun ykl ya da cafcafl deildi.
Baldini saygyla ayaa kalkp mendili bir kere daha burnuna tuttu. "Harika,
harika..." diye mrldanarak agzllkle koklamaya koyuldu, "neeli bir kimlii
var, tatl-hafif, melodi gibi, insann keyfini yerine getiriyor... Daha da
neler, keyfini yerine getiriyormu!" - dedii gibi mendili fkeyle yine masann
stne frlatt, arkasn dnp, sanki cokusundan utanyormu gibi odann en
arka kesine gitti.
Gln bir ey! Byle vgler dzmek de nesi? Melodi gibiymi. 'Neeli'ymi.
'Harika'ym. 'Keyfini yerine getiriyor'mu. - Deli samas! ocuka bir
delilik. Bir anlk izlenim. Hep o eski hata. Tezcanl-lk meselesi. Kanndaki
talyanlktan olsa gerek. Kokladn srece karar verme! lk kural bu, Baldini,
kaln kafal moruk! Kokluyorsan kokla, karar vereceksen kokladktan sonra ver!
'Amor ile Psyche' prz olmayan bir parfm. Pekl baarl saylabilecek bir
rn. Marifetle derlenip toplanm bir karm, bir hner. Hner ne demek,
gzbaclk. Zaten Pelissier gibi bir adamdan, gzbaclktan baka hibir ey
beklenmezdi. Bu alak herif en lsndan, ustalkla insann gzn balar,
yaratt stn uyumlu koku duyusunu artrd, koyun postuna, klasik koku
sanatnn kisvesine brnm bir kurt, tek szckle; yetenekli bir mendeburdu.
Bu da, inanc yerinde bir arlatan olmaktan beterdi.
Ama sen, Baldini, sen kaplmayacaksn bu kokunun aldatlarna. Sen sadece bir
an iin bir hnerin, bir el abukluunun yapt ilk izlenimle a-knlatn.
Ama belli mi bakalm, aradan bir saat geince, iindeki en uucu maddeler gidip
orta direi meydana knca nasl kokaca? Ya da bu akam,
69
imdi burnuna ho gelen ieksi tln arkasnda belli belirsiz kalan ar, koyu
eleri, yalnz onlar duyulur olmaya balaynca? Bekle de gr, Baldini!
kinci kural der ki: Parfm zaman iinde yaar; genlii, olgunluu, yall
vardr. Ve ancak hayatnn anda da ayn ho biimde koku veriyorsa
baarl olmu denebilir. Az m grdk kendi almalarmzda, yaptmz bir
karmn ilk denemede olaanst tazelikte, ama ksa zaman sonra rk meyve
koktuunu; sonunda da geriye kala kala, dozunu kardmz saf zabatm o iren
kokusu kalmt. Zabata zaten ok dikkat etmeli! Bir damla fazlas felaketlere
yol aar. Az yanl yaplmamtr bu yzden. Kimbilir - belki Pelissier zabat
fazla karmtr? Belki akama o iddial 'Amor ile Psyc-he'sinden kala kala bir
kedi sidii esintisi kalr.., Greceiz.
Koklayacaz. Nasl keskin bir balta odun ktn incecik yongalara ayrrsa,
burnumuz da parfm en kk ayrntsna kadar paralayacak. O zaman greceiz
bu szmona byl kokunun bildiimiz, sradan yntemle olutuunu. Biz,
Baldini, parfmr, karacaz sirkeci Pelissier'nin foyasn meydana. Maskesini
syrp alacaz suratndan ve de o yenilikiye, eski zanaatn nelere kadir
olduunu gstereceiz. Kl klma aynsn kartracaz o son moda parfmnn,
o taznn kendisi bile aslndan ayramayacak. Hayr! Bu yetmez bize! Parfm
dzelteceiz! Yanllarn bulup ortadan kaldracaz, ondan sonra alacaz
bana: Sen arlatann tekisin, Pelissier! Adi bir sansn sen! Koku,
mesleinde kk bir sonradan grme, hepsi o kadar.
Haydi imdi i bana, Baldini! Burun bilensin, duygusalla kaplmadan koklansm
bakalm! Sana-
70
tn kurallarnca zmlensin koku! Bu akama kadar forml eline geirmi
olmalsn!
Ve hmla yaz masasna dnp kt, mrekkep, bir de temiz mendil kard,
hepsini yerli yerine koyduktan sonra zmleme almasna balad. yle
alyordu: Taze parfmle slatt mendili abucak burnunun az ilerisinden
geiriyor, brakt koku bulutunun iinden, akln parfm oluturan elerin
aralarndaki karmak oran ilikilerine ok takmadan, elerden birini ya da
birkan yakalamaya alyor, sonra, mendili kolunu iyice uzatp burnundan
uzak tutarken, bulduu enin adn arabuk yazyor, sonra mendili yeniden
burnunun ucundan uurup bir koku paras daha yakalyordu, sonra gene...
XIII
ki saat durmadan alt. Hareketleri gittike daha telal, kaleminin ktta
brakt iz gittike daha savruk bir grnm alyor, flakondan mendiline dkp
burnuna tuttuu parfmn dozu gittike ykseliyordu.
imdi hemen hemen hi koku alamaz olmutu, soluduu uucu maddelerden uyumutu,
almaya balarken kukusuz biimde saptadna inand eyleri bile
duyamyordu artk. Koklamay srdrmenin anlamsz olacan biliyordu. Hibir
zaman, ortaya karamayacakt bu son moda parfmn bileenlerini; bugn artk
kesinlikle olmazd, ama yarn, burnu Allah'n izniyle dinlenmi olduunda bile
karamayacakt. Hi renememiti bu zp ayr-trc koklama iini. Kokular
paralamak, ona alabildiine ters gelen bir urat; bir btn, iyi ya da
71
yle byle rtrlm bir birlii basit,: yetersiz paralarna blmekti.
Buysa ilgilendirmiyordu onu. Artk uramak istemiyordu.
Ama eli, makine gibi srdryordu bin kere yapla yapla artk allm ve
zarif hareketle dantelli mendili slatp sallamay, sonra sallayarak yznn
karsndan geirmeyi, gene makine gibi her seferinde, koku ykl havadan iine
bir l ekiyor, sonra sanatn kurallarna uygun biimde kesik kesik
brakyordu. Ta ki burnu onu bu ileden kurta-rncaya kadar: Bir alerji
tepkisiyle iinden iip kendi kendini, balmumu tpayla tkanm gibi kapatmt
organ. imdi artk hibir koku, neredeyse soluk bile alamyordu. Ar bir nezle
geiriyormu-asma lehimlenmiti burun; gzlerinin ucundaysa gzya
damlacklar birikiyordu. Cennetin, gn Tanrsna krler olsun! imdi
vicdan rahat brakabilirdi ii. te grevini yapmt, elinden geldiince,
sanatn btn kurallarna uygun biimde ve nice kereler olduu gibi
baarszla uramt. Ultra prosse nemo obligatur. Paydos. Yarn Pelissi-
er'ye adam gnderip byk bir ie 'Amor ile Psyche' aldracak, bununla Kont
Verhamont'un yaz altln kokulayacakt, yle istememi miydi? Ve sonra
bavulcuunu eline alp, iinde eski moda sabunlar, sentbon'lar, pomatlar,
sachet'leriyle kocam deslerin salonlarn dolaacakt. Ve gnn birinde
kocam deslerden sonuncusu, bylece mterilerinin sonuncusu da lm
olacakt. Ve o zaman zaten kendisi de kocam olacak, evini satmak zorunda
kalacakt Pelissier'ye ya da ykselme abas iindeki u tccar takmndan,
herhangi baka birine; belki birka bin livre geerdi eline. O zaman bavulunu,
ya bir ya iki, toplayp o zamana kadar daha l-memise karsyla birlikte
talya'ya doru yola kacakt. Ve yolculuu sa salim atlatrsa Messina ya-
72
knnda, ucuz bir yerde, ehir dnda kk bir evcik alacakt. Ve orada
lecekti Giuseppe Baldini, bir zamanlar Paris'in en byk parfmcs, en ar
yoksulluklar iinde, Tanr her ne zaman uygun grrse o zaman, lecekti. Ve
iyiydi bylesi.
Flakonun tpasn kapatt, kalemi elinden brakp son bir kez slak mendille
alnn sildi. Umakta olan alkoln serinliini duydu, bu serinlikten baka
hibir ey kalmamt alglayabildii. Sonra gne batt.
Baldini yerinden kalkt, Jaluziyi anca vcudu, dizlerine kadar akam gneine
batt, alevi bitmi, kor halinde bir mealenin parlayyla aydnland.
Louvre'un arkasndaki gnein koyu krmz emberini, ehrin damlar stne
yaylan yumuak atei grd. Altnda rmak altn gibi parlyordu, gemiler
kaybolmutu. Bir de rzgr km olacakt, nk suyun yzeyine pul pul
esintiler dyor, sanki dev bir el urada burada suya milyonlarca Louisdor
altn serpiyormuasna prltlar beliriyor, bu prltlar gittike
yaklayor, bir an iin rman ak yn tersine dnm gibi oluyordu:
Baldini'ye doru akyordu su, som altndan, l l bir sel.
Baldini'nin gzleri nemlendi, kederlendi. Bir sre olduu yerde kmldamadan
durup bu ahane manzaray seyretti. Sonra, birden, bir atlmla pencereyi at,
iki kanadn arkasna arpt ve Pelissi-er'nin parfmn, havada geni bir yay
izdirerek dar att. Parfmn cup diye dn, bu arada suyun prltl
halsn yrtn izledi.
Taze hava doldu odaya. Baldini derin bir soluk ald, burnundaki tkankln
zldn fark etti. Sonra pencereyi kapad. Hemen hemen ayn anda gece
oluverdi, apansz. O altn prltl ehir ve su manzaras donup klrengi bir
siluete dnt. Oda bir rpda karanla gmlmt. Baldini gene, ay-
73
n biraz nceki duruuyla pencereden bakyordu. "Yarn Pelissier'ye adam
gndermeyeceim," dedi ve iki eliyle sandalyesinin arkaln sk sk kavrad.
"Yapmayacam. Salon salon dolamak da yok. Yarn notere gidip evimi ve
dkknm satacam. Evet, satacam. E basta!"
nat bir olan ocuu ifadesi gelmiti yzne; birden ok mutlu hissetti
kendini. Gene o eski, gen Baldini'ydi, eskisi gibi cesur, yazgyla boumaya
kararl - geri boumak, bu durumda geri ekilmek oluyordu, ama olsun.
ekilmekse ekilmek! Yapacak baka bir ey kalmyordu ki. Bu berbat zaman baka
bir seenek brakmyordu. Tanr gnderir iyi zamanlar da kt zamanlar da, ama
kt zamanlarda yanp yaklalm istemez, erkeke gs gerelim ister. te bir
iaret vermiti Tanr. ehrin o kan krmzs-altn rengi hayali bir uyaryd.
Harekete ge, Baldini ok ge olmadan! Evin daha sapasalam duruyor, daha dolu
depolarn, batmakta olan maazana iyi bir fiyat koparabilecek durumdasn. Henz
senin elinde kararlar. Messina'da sade bir hayat srerek ihtiyarlamak deildi
geri mr boyu dlediin hedef - ama Paris'te ihtiam iinde batp gitmekten
daha saygdeer, daha Tanr'nn houna gider bir yoldur. Brak Brouet'lerin,
Caltea-ux'larin, Pelissier'lerin olsun zafer. Giuseppe Baldini meydan terk
ediyor. Ama gnl yle istedii iin terk ediyor ve de eilmeden!
imdi basbaya gurur duyuyordu kendisiyle. Bir de sonsuz bir rahatlama.
Yllardan beri ilk kez ensesini sktrp, omuzlarn saygl bir bklle
gittike daha ok bastran o alttan alma kaslmas ekilivermiti srtndan; bir
para bile abalamadan, dimdik, tasasz, serbest duruyordu yerinde ve
seviniyordu. Soluu rahata geiyordu burnundan. Oday tutan 'Amor ile Psyche'
kokusunu belirgin bi-
74
imde duyuyordu, ama artk bu kokudan yle etkilenmiyordu. Baldini yaamn
deitirmiti, keyfi alabildiine yerindeydi. imdi st kata, karsna kacak,
ona kararlarn bildirecek, sonra karya geip Notre-Dame' ziyaret edecek,
Tanr'ya byklk edip iaretini gnderdii ve de kendisine, Giuseppe
Baldini'nin kiiliine bu inanlmaz gc bahettii iin teekkr olmak zere
bir mum yakacakt.
Delikanlca denebilecek bir cokunlukla peruunu geirdi dazlak bana, mavi
kaftann giydi stne, yaz masasnn stnde duran amdan kavrad, alma
odasndan kt. st kata doru yrrken, tam nn grebilmek iin merdivende
yanan ya kandiliyle elindeki amdan yakyordu ki, aada, giri katnda
kapnn alndn duydu. Dkkn kapsnn ran ii ngra deil, servis
kapsnn tangr tungur ziliydi bu, berbat bir grlt, hep rahatsz etmiti
onu. Hep skp yerine sesi daha ho bir zil takmak istemi, ama her seferinde
masrafndan kanmt, oysa imdi, birden aklna gelen dnceyle glecei
geldi, bir nemi kalmamt: Bu kulak trmalayc zili de satacakt evle
birlikte. Halefi olacak adam sinirlensindi!
Gene tngrdad zil. Aaya kulak kabartt. Anlalan Chenier oktan kmt.
Hizmeti kzn da bakmaya niyeti yok gibiydi. Byle olunca, Baldini'nin
kendisine dyordu aa inip kapy amak.
Srgy ekip ar kapy at - hibir ey gremedi. Karanlk, mumun n
hepten yutuyordu. Neden sonra, yava yava, kk bir karalt seebilmeye
balad, bir ocuk ya da ufak tefek bir delikanl, kolunda bir ey tayordu.
"Ne istiyorsun?"
"Beni Grimal Usta gnderdi; kei derisini getirdim," dedi karalt, yaklat,
zerine st ste birka
75
deri ast kolunu uzatt Baldini'ye doru. Baldini kta gzleri rkek rkek
bekleyen bir ocuk yz seebildi. Duruu eriydi. Uzatt byk kolunun
ardnda, dayak bekleyen biri gibi saklanyordu sanki. ocuk, Grenouille'di.
XIV
Yaz altl iin gereken kei derisi! Baldini hatrlad. Derileri birka gn
nce Grimal'den smar-lamt, Kont Verhamont'a yaplacak spanyol derisi iin
kullanlmak zere, en hasndan, en yumuandan ykanr deri, tanesi on be
frank. Ama imdi ihtiyac kalmamt artk, bu harcamay yapmasa da olurdu. te
yandan, ocuu yle gerisin geri yol-layverirse?.. Kimbilir - bu da elverisiz
bir izlenim yaratabilirdi, sylentiler kard: Baldini'nin gvenilir yan
kalmam, Baldini artk sipari alamyor-mu, Baldini artk demelerini
yapamyormu... bu da iyi olmazd, hayr, hayr, nk byle bir durum belki de
dkknn sat deerini drrd. En iyisi, bu bir ie yaramayacak kei
derilerini almakt. Zaman gelmeden hi kimsenin renmesi gerekmezdi
Baldini'nin yaamn deitirdiini.
"Gir ieri!"
ocuu ieri ald. Baldini amdanla nde, Gre-nouille elinde derilerle arkasnda
dkkna getiler. Grenouille bir parfmeriye, kokularn ayrnt deil, dpedz
btn ilginin merkezi olduu bir yere ilk kez ayak basyordu. Tabii btn parfm
ve aktar maazalarn biliyordu, geceler boyunca ehrin ca-meknlarnn
karsnda beklemi, burnunu kaplarnn aralklarna dayamt. Buralarda
satlan btn kokular biliyordu, bunlardan kafasnn iinde
76
en harika parfmleri kartrmt bile. Bu durumda, yeni bir ey bekledii
yoktu. Ama nasl mzie yetenekli bir ocuk, orkestray yakndan grmeye ya da
kilisede orgun arkasndaki, klavyenin gizlendii galeriye kmaya can atarsa,
Grenouille de bir parfmeriyi ieriden grmeye yle can atyordu; onun iin,
Baldini'ye deri gtrleceini duyduunda da bu ii stlenebilmek iin elinden
geleni yapmt.
Ve ite imdi Baldini'nin dkknnda, Paris'teki, en kk meknda en ok sayda
koku hammaddesinin bir araya geldii yerdeydi. n sra uuup giden mum
nda fazla bir ey gremiyor-du, sadece zerinde terazisiyle tezghn
glgesini, tas stndeki iki balkl kuunu, mteriler iin konmu bir
koltuu, duvarlardaki karanlk raflar, pirin ara gerecin, bir de kavanozlara,
potalara yaptrlm beyaz etiketlerin stndeki ksack prl-dayn. Daha
caddedeyken duyduundan fazla bir koku da duymuyordu. Ama bu yere egemen olan
ciddiyeti, insann, "kutsal" sznn Grenouille iin herhangi bir anlam
tadn bilse, kutsal diye nitelendirmek isteyecei ciddiyeti, her para
mobilyaya, her alete, kavanozlara, ielere, kselere sinmi o buz gibi
ciddiyeti, zanaatn o soukkanl kuruluunu, o i ruhunu hemen sezinlemiti. Ve
yle Baldini'nin ard sra, Baldini'nin glgesinde giderken, glgesinde, nk
Baldini onun yolunu stmak zahmetine girmiyordu aklna yerinin buras olduu,
baka hibir yer olmad ve burada kalaca, kalp buradan dnyay yerinden
oynataca dncesi geldi.
Bu tabii glnecek lde kibirlice bir dnceydi. yle ipini koparp gelmi,
kimin nesi olduu belirsiz bir tabakhane uann, bir koruyan kollayan
olmadan, zanaat dzeni iinde en kk bir ye-
77
ri olmadan, Paris'in en tannm koku maddeleri maazasna kaplanmak umudunu
hakl gsteren hibir ey yoktu, hele hele, bildiimiz gibi, ticarethanenin
elden karlmas kararlatrlm iken. Ama Grenouille'in kibirlice
dncelerinde dile gelen eyin de bir umut olmas sz konusu deildi; kesin bir
kanyd bu. Bu dkkndan, diyordu bu kan ona, ancak Grimal'den elbiselerini
almak iin kacaksn, bir daha kmayacaksn. Kene, kan kokusu almt.
Yllarca sessiz durmu, iine kapanm, beklemiti. imdi ne olursa olsun diye
brakyor kendini, dyordu, bu tamamen umutsuz durumda. Onun iin de bylesine
bykt iindeki gven.
Dkkn bir utan bir uca gemilerdi. Baidini, rmak tarafndaki, bir blm
depo, bir blm atlye ve laboratuvar olarak kullanlan, sabunlarn kaynatlp
pomatlarn kotarld, gbekli ielerde kokulu sularn kartrld arka
odann kapsn at. "uraya!" dedi, pencerenin nndeki byk bir masay
gstererek, "uraya koy!"
Grenouille, Baldini'nin glgesinden kt, derileri masaya koydu, sonra bir
srayta nce durduu yere dnd, Baldini'yle kapnn arasnda dikildi.
Baldini biraz daha durdu masann banda, mum damlamasn diye amdan tede
tutmu, parmann srtn derinin przsz yzeyinde gezdiriyordu. Sonra en
sttekini tersine evirdi, elini derinin ka-difemsi, hem kaba hem yumuak i
yzeyinde dolatrd. ok iyiydi bu deri. Sanki spanyol altl yapmak iin
yaratlmt. Kururken hemen hemen hi ekmeyecekti, usulnce kup papyeden
geirilirse yumuakln yeniden kazanacakt, daha bapar-mayla iaret
parma arasnda bastrmasyla anlyordu: Be yl, on yl tutard ald kokuyu;
ok, ok iyi bir deriydi - belki de eldiven yapard, ift kendine, ift
karsna; Messina yolculuu iin.
78
Elini geri ekti. masasnn grn insann iini kaldryordu; nasl da
hazrd her ey; koku banyosu iin gereken cam kvet, derinin kurutula-ca cam
levha, tentrn kartrlaca anaklar, havaneliyle spatula, fra, kup papye,
makas. Sanki nesneler, srf karanlk olduundan uyuyorlarm da yarn gene
uyanacaklarm gibiydi. Belki masay da gtrmeliydi Messina'ya. El aletlerinin
bir blmn de, yalnz en nemli paralar... nsan iyi oturur, iyi alrd
bu masada. Mee tahtasndan yaplmt, iskeleti de yle, apraz kiriliydi:
Azck olsun titremez, sallanmazd, ne bir asite bana msn derdi ne bir yaa,
ne de baa - onu Messina'ya gtrmek-se bir servet harcamak demekti! Gemiyle
bile olsa! Onun iin de satlacakt masa, evet masa yarn satlacakt ve
stnde, altnda, yannda yresinde ne varsa onlar da satlacakt! nk
kendisi, Baldini geri yufka yrekliydi, ama ayn zamanda gl bir kiilik
sahibiydi de, bunun iin, ne kadar zor gelirse gelsin, kararn uygulayacakt;
gzlerinde yalarla veriyordu her eyini, ama gene de verecekti, nk
bylesinin doru olduunu biliyordu, bir iaret almt.
Gitmek iin dnd. Karsnda o ufak, boy fukaras insan duruyordu, iyice
unutmutu bile onu. "Deri iyi," dedi Baldini. "Ustana syle, deri iyi. Ben
birka gn iinde gelip parasn vereceim."
"Ba stne," dedi Grenouille, durduu yerden ayrlmadan, atlyesinden kmaya
hazrlanan Baldini'nin yolunu kesiyordu. Baldini arr gibi oldu, ama nereden
aklna gelsin, ocuun davrann kstahlna deil, utangalna yordu.
"Ne var?" diye sordu. "Daha bir diyecein mi var? Ha? Syle hadi!"
Grenouille eri br duruyor, grnte rkekliini aa vuran, ama aslnda
sinip bekleme-
79
nin uyanklndan doan o bakla Baldini'ye bakyordu.
"Sizde almak istiyorum, Baldini Usta. Sizin yannzda, sizin iinizde
almak istiyorum."
Yalvarr gibi deil, bildirir gibi sylenmiti bu szler; sylenmi de deildi
aslnda, pskrtlm, ylan hltsyla ortaya frlatlmt. Bir kez daha
yanld Baldini, Grenouille'in tyler rpertici zgvenini ocuka bir olpala
yordu. Glmseyerek, tatllkla bakt yzne. "Sen tabak rasn evladm,"
dedi, "bende tabak rana gre i yok. Benim kendi kalfam var, raa
ihtiyacm da yok."
"Siz bu kei derilerini kokulandrmak istiyorsunuz, deil mi Baldini Usta? Benim
getirdiim derileri kokulandrmak istiyorsunuz, yle deil mi?" diye sordu,
dilerinin arasndan hldayarak, sanki Baldini'nin yantn hi duymam gibi.
"Evet, yle," dedi Baldini.
"Pelissier'nin 'Amor ile Psyche'siyle mi?" diye sordu Grenouille ve daha bir
bzt durduu yerde.
O anda sessiz bir dehetle sarsld Baldini'nin btn bedeni. Kendi kendine,
olan bunu nereden bilebilir diye sorduu iin deil, srf bugn srrn zmeyi
baaramad o nefretli parfmn ad getiinden.
"Byle bir samalk da nereden aklna geliyor, ben mi yabanc bir parfm
kullanacakmm, bir siparii..."
"Kokuyorsunuz da ondan!" diye hldad Grenouille. "Alnnzda izi var, hele
elbisenizin sa cebinde bir mendil var ki, srlsklam. yi deil o 'Amor ile
Psyche', kt bir parfm, iindeki bergamotu ok fazla, biberiyesi de fazla,
glya az gelmi."
80
"Ya," dedi konumann byle kesin bir gidi almasna iyice aran Baldini,
"daha baka?"
"Portakal iei, lim, karanfil, misk, yasemin, alkol, bir de, adn bilmediim
bir ey, urada, bakn! u iede!" diye parmayla karanln iinde bir
noktay gsterdi. Baldini amdan sylenen yne tuttu, baklar ocuun iaret
parman izledi, rafta duran, kirli sar bir balsamla dolu bir ieye ulat.
"Aselbent?" diye sordu.
Grenouille ban sallad. "Evet, o var iinde. Aselbent." Sonra bir kaslma
geiriyormu gibi bzt, kendi kendine en azndan bir on, on be kez
'aselbent' szcn tekrarlad: "Aselbent aselbent aselbent aselbent..."
Baldini mumu, aselbent diye sayklayan bu insan yumana doru tuttu, dnd:
Ya deli, ya sahtekr haydudun teki, ya da olaanst bir yetenek. nk sayd
maddeler, belli oranlarda, olabilirdi 'Amor ile Psyche' parfmnn iinde; ok
olasyd. Glya, karanfil, aselbent - bu bileendi bugn leden sonra onca
kafa atlatarak arad; bunlar olunca, kendisinin de doru olarak bulduuna
inand br eler bir anlam kazanyor, gzel, yuvarlak bir pastann
paralarymasma bir btn oluturuyorlard. imdi geriye, bunlarn birbiriyle
hangi oranlar iinde bir araya getirilecei sorusu kalyordu. Bunu ortaya
karabilmek iin gnlerce deney yapmas gerekirdi Baldini'nin, korkun bir
iti, neredeyse paralar tanmlamaktan daha beter, nk imdi lmek, tartmak,
not tutmak ve btn bunlar yaparken ok ama ok dikkat etmek gerekliydi, nk
en kk bir dikkatsizlik -pipetin bir titremesi, damlalar sayarken bir
yanlma her eyi bozabilirdi. Boa giden her deney ise dnyann parasna
malolurdu. Bozuk kan her karm kk
Koku
81/6
bir servet demekti... Bu ufak tefek herifi bir snayacak, ona 'Amor ile
Psyche'nin kesin formln soracakt. Bilirse, gram gramna, damlas damlasna
bilirse - o zaman, Baldini'nin yanma girip i sahibi olabilmek iin, herhangi
bir yoldan Pelissier'nin reetesini ele geirmi dzenbazn biri olduu ortaya
kacakt. Ama forml yle byle bulabilirse, bir koku dehasyd ve byle biri
olarak Baldini'nin meslek asndan ilgisini ekerdi. Hayr, Baldini bir kere
verdii ii brakma kararn yeniden gzden geirecek deildi. Onun iin nemli
olan Pelissier'nin parfm falan deildi. ocuk ona bu parfmden lit-relerce
salasa bile Kont Verhamont'un spanyol derisini onunla kokulamay aklnn
ucundan bile geirmezdi, ama... Ama insan, mr boyunca par-fmclk yapmsa,
mr boyunca kokularn bileimiyle uramsa, bir saat iinde btn meslek
evkini silip atamazd ya! Onu ilgilendiren ey, bu Al-lahm belas parfmn
formln bulmakt, dahas, kokuyu alnndan okuyan bu tekinsiz ocuun
yeteneini aratrmakt. Bu iin arkasnda ne var, bilmek istiyordu, dpedz
merak iindeydi.
"Burnun, anlalan pek hassas senin, delikanl," dedi Baldini, Grenouille'in
aselbent sayklamas geince, sonra atlyeye dnp amdan dikkatle alma
masasna yerletirdi, "kukusuz, pek hassas burnun, ama..."
"Paris'in en iyi burnu bendedir, Baldini Usta," diye szn kesti Grenouille.
"Ben dnyann btn kokularn, Paris'te olanlarn hepsini bilirim, yalnz
kimisinin adn bilmiyorum, ama o adlar da renirim, zaten kokular iinde ad
olanlar o kadar ok deil, topu topu birka bin, hepsini reneceim, o balsamn
adn da hi unutmayacam, aselbent, balsamn ad aselbent, aselbent,
aselbent..."
82
"Sus!" diye bard Baldini, "ben konuurken szm kesme! Sesin fazla kyor
senin, pek de byk konuuyorsun. Hi kimse bilmez bin kokuyu adyla sanyla.
Ben bile bin deil, ancak birka yz kokuyu adyla bilirim, nk mesleimizde
birka yzden fazla koku yoktur, geri kalanlara koku denemez!"
Uzunca sren konumas srasnda neredeyse vcuta geliip serpilen, hatta
heyecan iinde bir ara 'hepsini, hepsini' betimleyebilmek iin eliyle koluyla
havada daireler izen Grenouille, Baldini'nin yantn duyunca annda gene kendi
zerine kapand, kk kara bir kurbaa olup kapnn eiinde, kmldamadan
beklemeye koyuldu.
"Ben," diye devam etti Baldini, "tabii oktan biliyorum 'Amor ile Psyche'nin
aselbent, glya, karanfil, ayrca bergamot, biberiye z vesaireden
olutuunu. Bunu bulmak iin, dediim gibi, az buuk hassas bir burundan fazlas
gerekmez; olur a, belki Tanr sana da, biroklarna verdii gibi, yani senin
yanda birok insana verdii gibi, bylece az buuk hassas bir burun vermitir.
Oysa bir parfm-cye," sznn burasnda iaret parman havaya kaldrd
Baldini, gsn kabartt "bir parfmc-ye gereken, yle az buuk hassas bir
burundan te bir eydir. mr boyu eitimden gemi, yanlmadan alan,
sahibine en karmak kokular bile ilerindeki maddelerin eitleri, miktarlar
bakmndan kesin biimde zmleme, hem de yeni, bilinmedik koku karmlar
yaratma olana veren bir koklama organdr ona gereken ey. Byle bir burun," -
bunu derken parmayla kendi burnuna dokundu-byle bir burunla domaz insan,
delikanl! Bylesini sebatla, alkanlkla elde etmek gerekir. Yoksa yle ha
deyince syleyebilir misin bakalm 'Amor ile
83
Psyche'nin tam formln? Hm? Syleyebilir misin?"
Grenouille karlk vermedi. "Ya da yle yaklak olarak anlatabilir misin
bana?" dedi Baldini ve biraz ne eildi kapda duran kurbaay daha iyi
grebilmek iin, "hani yle aa yukar, bir tahmin olarak? Ha? Konusana,
Paris'in en iyi burnu?"
Ama Grenouille susuyordu. "Grdn m?" dedi Baldini hem honut, hem de hayal
krkl iinde, doruldu gene, "syleyemi-yorsun. Tabii syleyemezsin. Nasl
sylebilirsin ki. Sen yle, yemek yerken iindeki maydanoz mu, dereotu mu onu
fark eden birisin. Tamam - bu da az ey deil. Ama bu, a oldun demek deildir
ki. Her sanatta ve her zanaatta -bak gitmeden bunu aklna yaz! yetenek hibir
ey ifade etmez, ama deneyim, alakgnlllkle, alkanlkla elde edilmi
deneyim her eydir."
Masann stndeki amdan almaya davranmt ki, kapnn oradan Grenouille'nin
ksk, atlak sesini duydu: "Forml nedir bilmiyorum, Usta, forml nedir bilmem
ben, ama baka her eyi biliyorum!"
"Forml, her parfmn a's ve z'sidir," diye karlk verdi Baldini, sert bir
havayla, nk bu konumay bitirmek istiyordu artk. "stenen o belli, zel
kokunun, tekilerden apayr bir kokunun meydana gelmesi iin tek tek hangi
maddelerin hangi oranda kartrlacam titizlikle belirten yol gstericidir.
Reetedir - senin anlayacan."
"Forml, forml," diye tekrarlad Grenouille atlak karga sesiyle, durduu yerde
biraz byd, "bana forml gerekmez. Reetesi burnumun iinde benim. Yapaym m
onu size, Usta ha, yapaym m?"
84
"Ama nasl?" diye bard Baldini sesini iyice ykselterek, mumu ccenin
suratna doru tuttu. "Nasl yapacakmsm ki?"
Grenouille ilk kez irkilip geri ekilmedi. "Hepsi burada, gereken her ey, btn
kokular var burada, bu odada hepsi," dedi gene karanl gstererek. "te
glya! te portakal iei! te karanfil! te biberiye!.."
"Elbette var hepsi!" diye kkredi Baldini. "Hepsi var! Ama diyorum ya sana, ta
kafal, forml olmaynca bir ie yaramaz bunlar!"
"... te yasemin! te alkol! te bergamot! te aselbent!" diye hrldamasn
srdrd ocuk; sayd her isimle birlikte, ielerin olduu raflarn olsa olsa
hayal meyal seilebildii karanlk odann iinde baka bir noktay gsteriyordu.
"Sen anlalan geceleyin de gryorsun, ha?" diye stne yrd Baldini, "yalnz
Paris'in en hassas burnu deil, en keskin gzleri de sende, yle mi? Kulaklarn
o kadar iyi deil de az buuk olsun iitmeye yetiyorsa, a da iyice dinle: Ufak
bir dzenbazsn sen. Herhalde bireyler kaptn Pelissier'den, casusluk ettin
onun yannda, deil mi? Sonra da geldin, bana yutturacan sanyorsun demek?"
Grenouille imdi gvdesindeki btn katlanmalar zm, hani btn boyuyla,
hafife ayrlm bacaklar, hafife alm kollarla kapya dikilmiti; yle ki
bir yandan pervaza, bir yandan eie sk skya tutunmu kara bir rmcei
andryordu. "Bana on dakika verin," dedi olduka akc bir dille, "size 'Amor
ile Psyche' parfmn yapaym, imdi hemen ve bu odann iinde. Usta, bana be
dakika verin!"
"Ne sanyorsun, atlyemde oyun mu oynatacam sana? Hem de bir servet
deerindeki esanslarmla, ha?"
85
"Evet," dedi Grenouille.
"Hah!" diye seslendi Baldini iindeki btn havay bir kerede kararak. Sonra
derin bir soluk ald, rmcei andran Grenouille'e uzun uzun bakt, dnd.
Aslnda hi fark etmez, diye geirdi iinden, yarn nasl olsa her ey bitiyor.
Geri bu sylediini yapamayacan biliyorum, olabilir mi hi byle bir ey,
yoksa byk Frangipani'den de byk olmas gerekirdi. Ama zaten bildiim bir
eyi niin gzlerimle de grmeyeyim ki? Yoksa olur ya, gn gelir Messina'da -eh
insanlar ihtiyarlaynca bir garip oluyor, en lgnca fikirlere saplanyorlar
karma bir koku dehas, Tanr'nm ihsanndan payn bolca alm bir varlk
kmt da anlamamtm, diye iime dert olur... Olacak ey deil. Aklmn bana
sylediini dinleyecek olursam, hi mi hi olacak ey deil! - ama mucize diye
de bir ey var, oras kesin. Evet, gnn birinde Messina'da lrken deimde
aklma u dnce gelirse: Vaktiyle Paris'te, o akam, olan bir mucizeydi de
gzlerini mi kapadn?.. Hi ho olmaz, Baldini! Deli olan birka damla
glyayla misk tentr ziyan edecekmi, o kadarn sen kendin de ziyan
edecektin. Pelissier'nin parfmne gerekten taksaydn akln. Hem birka damla
ziyan olmu ne nemi var -geri ok para, ok, ok para ama- bilginin
gvenilirlii ve huzur iinde geecek bir ihtiyarlk karsnda?"
"Bana bak!" dedi sesinde yapay bir sertlikle, "bana bak! Ben... - adn ne
bakaym senin?"
"Grenouille," dedi Grenouille. "Jean-Baptiste Grenouille."
"Yaa," dedi Baldini. "yleyse beni dinle Jean-Baptiste Grenouille! Dndm.
Sana bu frsat, ileri srdn eyi kantlama frsatn hemen, imdi vereceim.
Bu ayn zamanda senin iin, baarszlkla burnun srtlerek de olsa,
alakgnlll
86
renme frsat olacak; alakgnlllk ki -senin u gen yanda daha pek
gelimemi olmas hog-rlebilir- gelecein bakmndan, iinde bulunduun
meslein ve zmrenin bir yesi olarak, koca olarak, tebadan biri olarak, insan
olarak ve de iyi bir Hristiyan olarak gelecek hayatn bakmndan vazgeilmez
bir erdemdir. Ben, senin bu dersi alman iin doacak masraflar karlamaya
hazrm, nk belli nedenlerden tr iimden ba yapmak geliyor bugn, hem
kimbilir gn olur da u sahneyi hatrlayacak olursam belki biraz neelenirim de.
Ama bana bir oyun oynayabileceini sanma! Giuseppe Bal-dini'nin burnu yaldr,
ama keskindir, senin kartracan eyle bu, bu nesne arasndaki..." -byle
derken cebinden 'Amor ile Psyche' imi mendili kard, Grenouille'in yzne
doru sallad- "en kk fark bile annda saptayacak kadar keskindir. Yana
bakalm, Paris'in en iyi burnu! Yana u masaya da gster elinden geleni! Ama
dikkatli ol, bir ey devireyim, dreyim deme bama! Dur, dokunma bir eye!
nce k yakaym! Bu kk deneyimiz iin ok aydnlk olmal ortalk, deil
mi?"
Bunlar deyip byk mee masann ucunda duran br iki amdan ald, yakt.
amdan da masann arka uzun kenarna yan yana yerletirdi, deriyi bir yana
itti, masann ortasn boaltt. Sonra, sakin olduu kadar abuk hareketlerle,
almann gerektirdii gereleri: Byk, yusyuvarlak harmanlama iesini, cam
huniyi, pipeti, kk l bardan, byk l bardan durduklar kk
ayaklktan ald geldi, mee tablaya dzenlice dizdi.
Grenouille bu arada kap pervazndan zlmt. Daha Baldini atafatl nutkunu
verirken akp gitmiti zerindeki tutuk, pusuda yatan sin-milik. Tek iittii
Baldini'nin olumlu yantyd; inat edip bir dn koparm, ama bu dne eklenen
87
kstlamalara, koullara, ahlaki uyarlara omuz silken bir ocuun kaynayan
cokusuyla iittii bir ey vard: Evet. Duruuna bir rahatlk gelmi, ilk kez
bir hayvandan ok insana benzer bir halde Bal-dini'nin szlerine katlanmt:
stediine kar durmayan bu adam oktan avucunun iine aldn biliyordu.
Baldini daha masann stnde amdanlaryla urarken Grenouille yandan
atlyenin, deerli esanslar, yalar, tentrlerle dolu dolaplarn gizleyen
karanlna szlm, burnunun amaz biimde sylediini dinleyerek, raflardan
gerekli iecik-leri toplamt. Dokuz taneydi bunlar: portakal iei esans,
lim ya, karanfil ya, glya, yasemin z, bergamot z, biberiye z, misk
tentr ve aselbent balsam; abucak getirip masann kenarna dizmiti hepsini.
Son olarak bir damacana yksek dereceli alkol bulup geldi. Sonra da, hl vakur
bir titizlikle, her ey eski, gzel dzeni iinde olsun ve de amdanlarn bol
nda gze o dzeni iinde grnsn diye, kaplarn dizmekte, u barda
biraz o yana, bunu biraz daha u yana itmekte ve sabrszlktan titremekte-
olan Baldini'nin yanna dikildi, ihtiyarn ekilip yer amasn bekledi.
"Tamam!" dedi Baldini sonunda, yana ekildi. "Her ey dizildi nne, yapacan
u, haydi 'deney' diyelim adna, u deney iin gereken her ey. Sakn bir eyimi
krma, bir ey dkp ziyan etme! unu iyice bil: imdi be dakika sreyle
oynamana izin verdiim bu svlar yle nadir, yle deerlidir ki, bu youn
biimleriyle bir daha mrnde eline alamayacaksn!"
"Ne kadar yapaym istiyorsunuz, Usta?" diye sordu Grenouille.
"Ne... ne kadar?" diye aalad sz kesilen Baldini.
"Parfmden ne kadar yapaym?" diye tt Grenouille, "ne kadar olsun
istiyorsunuz? Bu byk ieyi azna kadar dolduraym m?" Bunu derken rahat
rahat litre alabilecek, byk bir harmanlama iesini gsterdi.
"Hayr, sakn ha?" diye bard Baldini dehet iinde; baran kendisi deil,
hem iliklerine ilemi, hem de kendiliinden parlayverici nitelii olan bir
korku, malnn ziyan olaca korkusuydu. Sonra hemen ardndan, kendini ele veren
bu bartan utanm gibi grledi: "Hem sakn bir daha szm kesme benim!"
Daha sakin, alayc bir havayla srdrd konumasn: "kimizin de deer
vermedii bir parfmden litre yapacaz da ne olacak? Aslnda yarm l
barda bile yeter. Ama byle kk miktarlar kartrrken kesinlik tutturmak
zor olduundan, haydi benden sana izin, harmanlama iesinin te biri olsun."
"Pekl," dedi Grenouille. "Bu ienin te birini 'Amor ile Psyche'yle
dolduracam. Ama, Baldini Usta, kendi usulmce. Meslek adabna uygun yol mudur,
bilmiyorum, nk meslekten haberim yok benim, kendi yolumca yapacam."
"Buyur!" dedi Baldini, biliyordu ki bu ite benim usulm senin usuln yoktur,
tek bir usul, mmkn ve doru olan bir tek yol vardr, o da forml bilip, elde
edilmek istenen son miktar gz nnde bulundurarak eitli esanslar en titiz
biimde lp kotarmak yoluyla youn bir sv hazrlamak ve buna, ou zaman
bire on ile bire yirmi arasnda deien, ama titizce tutturulacak bir oran
iinde alkol katarak, sonra rn olan parfm ruhunu vermektir. Baka bir usul,
Baldini biliyordu ki, yoktu. Bunun iin de birazdan grecei, nce alayc bir
uzaklkla, sonra irkilme, sonunda da aknlktan aknla derek izleyecei
eyi mucizeye yormaktan baka are bula-
89
mayacakt. Ve bu sahne yle bir kaznacakt ki belleine, mrnn sonuna kadar
silinmeyecekti.
XV
Grenouille bcr ilk i olarak alkol damacanasnn mantarn karmt. Kolay
olmamt ar damacanay yerden kaldrmas. Neredeyse ba hizasna kadar
ykseltmesi gerekmiti, nk harmanlama iesi, azndaki cam huniyle birlikte
o ykseklikteydi, sonra ieye, l barda kullanmadan, doruca damacanadan
doldurmutu alkol. Baldini bunca ibilmezliin bir arada olmasndan rperdi:
Herif daha elinde inceltilecek deiik karm olmadan, inceltme maddesiyle ie
balayarak dnyann parfm dzenini tersyz etmekle kalmyor, stelik fizik
gcnn bile neredeyse yetmedii bir ie giriiyordu! Titriyordu
dermanszlktan; Baldini gryordu ki ar damacanann dmesi ve masann
stnde her eyin tuzla buz olmas an mesele-siydi. Mumlar, diye geirdi
aklndan, Allah saklasn, mumlar! Patlayacak, evim yanp kl olacak!.. Tam
atlp lgnn elinden damacanay alacakt ki, Grenouille kendiliinden
indirdi, sa salim yere ulatrd, tpasn yerine oturttu. Harmanlama
iesinde dalgalanyordu hafif duru sv - bir damla bile dklmemiti ortaya.
Biraz durup soluk ald Grenouille, yzne yle honut bir ifade gelmiti ki,
gren iin en zor tarafn bitirdiini sanrd. Gerekten bundan sonras
Baldini'nin, olup bitenin iinde bir sra ya da herhangi bir dzen ortaya
karabil-mesi yle dursun, gzleriyle izleyemeyecei bir hzla geliti.
90
Grenouille, anlalan rasgele, iinde koku maddeleri olan flakon dizisine bir el
atyor, cam tpay karyor, iecii bir an burnuna tutuyor sonra huniye
birinden bir aknt, tekinden birka damla, bir ncsnden bir dkm
boaltyordu. Pipet, tp, l barda, kak, karma - parfmcnn, etrefil
bir i olan karm hazrlama iinin stesinden gelebilmesi iin gereken btn
bu gerelere bir kez bile dokunmad. Sanki sadece oyun oynuyor; suyla, otla,
amurla iren bir bulama piirdikten sonra orba yaptn ileri sren bir
ocuk gibi dkyor, aktaryordu. Evet, ocuk gibi, diye dnd Baldini;
birdenbire ocuklat grn, kaba saba ellerine karn, yaral bereli, entik
entik yzne, yamru yumru ihtiyar adam burnuna ramen bir ocuk. nce
olduundan byk sandm, imdi de daha kkm gibi geliyor; ya da drt
yanda diyeceim geliyor; u kk, sz anlamaz, anlalmaz, dediim dedik,
insan taslaklar gibi, szmona masum, yalnz kendilerini dnen, dnyada ne
varsa despot gibi emirleri altna almak isteyen, nitekim kii onlar, en
sertinden eitim nlemlerine bavurarak yava yava disipline sokmak ve bylece
kendine hkmedebilen, olgun insan olmaya yneltmek yerine megalomanilerine
yz verecek olsa o n-insanlar gibi. Byle adaleli bir ocuk saklyd
karsnda kvlcml gzlerle masa banda, btn evresini unutmu gibi duran
delikanlnn iinde; hepten unutmu grnyordu atlyede kendisinden, bir de o
deli ii orbasn, sonradan kesinkes nadide 'Amor ile Psyche' parfm olduunu
ileri srecei hem kendi de inanarak ileri srecei- karm yapmak iin,
hoyrata bir el abukluuyla huniye boaltt ielerden baka eyler de
olduunu. Baldini, mumlarn titreyen nda bylesine yanl yunlu ve
bylesine kendine gvenerek alan Gre-
91
nouille'e bakarken bir rperti duydu: Bunun gibisine -diye geirdi iinden ve
bir an iin yeniden, leden sonra, akam alacasnda kpkrmz parlayan ehre
bakarken duyduu hzn, ylgnl, fkeyi duydu iinde- bunun gibisine
rastlanmazd eskiden; bylesi ancak bu rm, kokumu zamann ortaya
karabilecei bir cinsti... Ama dersini almalyd u yetkinlik budalas kerata!
u gln seyir bitsin, yle bir halayacakt ki, geldii zamanki gibi bir kk
sfra dnecek, svacak delik arayacakt. Haarat! Bu zamanda hi kimseye
gvenip yaklamaya gelmiyordu aslnda, bunun gibi gln haarat kaynyordu
ortalk!
Baidini iinde ykselen fkeye, zamandan duyduu irentiye yle dalmt ki,
Grenouille birden btn flakonlar kapayp, huniyi harmanlama iesinin azndan
alp, ieyi de bir eliyle boynundan yakalayp sol elinin ayasn azna tutarak
hzla alkalamaya baladnda, bunun ne demek olduunu pek kavrayamad. Ancak
ie birka kere havada dolatktan, deerli ierii limonata gibi bir dibine
bir boynuna arpa arpa kartrdktan sonra bir fke ve dehet l kt
boazndan. "Dur!" diye haykrd. "Yeter artk! Brak hemen! Basta! Koy hemen o
ieyi masaya, bir eye de dokunma, tamam m, bir eye dokunma diyorum!.. Deli
mi oldum ben nedir, durmu byle bir deli samasna kulak veriyorum. e
girimenden belli, kabalndan, laf din-lemezliinden belli, beceriksizin
birisin sen, hem barbar hem beceriksiz hem de arsz bir smkl olan. Senden
limonatac bile olmaz, en basitinden meyan suyu satmaya bile yaramazsn sen,
nerede kald parfmc! Ustan kabak erbeti kartrmana izin verirse p bana
koy, fazlasn da isteme! Bir daha kalkaym deme byle bir eye, iittin mi?
Bir
92
daha bir parfmcnn eiinden ieri adm ataym deme!"
Byle konutu Baldini. Ve o daha konuurken sindi evresindeki havaya 'Amor ile
Psyche'nin kokusu. Kokularn yle bir inandrcl vardr ki, szden, gzle
grmekten, duygudan, iradeden daha gldr. Savlp atlamaz bu inandrclk,
soluduumuz havann cierlerimize ileyii gibi, o da iimize iler, doldurur
bizi, hepten ele geirir, aresi yoktur.
Grenouille ieyi masaya koymu, parfmle slanan elini ekip elbisesinin
eteine silmiti. Baldi-ni'nin yap duran azarlar altnda geriye doru bir iki
adm atp duruunu deitirmesi, eski beceriksiz kapankln almas yetmiti
yeni yaratlan kokunun odaya dalga dalga yaylmasna. Fazlas gerekmezdi. Geri
Baldini tepiniyordu hl, baryor aryordu; ama her soluk alyla,
darya sergiledii fkenin iinden ald besin azalyordu. Haksz ktn
sezinliyordu, bu yzden de konumas sonunda koflam, bo bir heyecan
gsterisine dnmek zorunda kalmt. yle ki susunca, susup bir sre sessiz
kalnca, Grenouille'in "Parfm hazr," demesi bile fazla oldu. Biliyordu.
Ama gene de, bu arada 'Amor ile Psyche' ykl hava her yandan evresini sarm
da olsa, bir deneme yapmak iin eski mee masaya yaklat. Elbisesinin cebinden,
sol cebinden, temiz, kar beyaz bir dantelli mendilcik karp at, zerine
harmanlama iesinden pipetle ektii birka damla parfm damlatt. Kolunu
uzatp mendili sallayarak parfm havalandrd, sonra o ustaca ve zarif
hareketle mendili burnunun ucundan geirirken derin bir solukla kokuyu emdi.
Havay kesik kesik darya f-lerken bir tabureye oturdu. Birdenbire -az nce,
fkeyle barp arrken kpkrmz olmutu sarar-
93
di. "nanlr ey deil," diye mrldand alak sesle, "vallahi -inanlr gibi
deil," diye mrldand: 'Amor ile Psyche'ydi bu, en ufak bir kuku yoktu 'Amor
ile Psyche', ne kadar nefret etse deecek o dhiyane koku karm olduundan;
yle kl klna kopya edilmiti ki, Pelissier bile kendi rnnden ayrt
edemezdi. "nanlr i deil..."
Ufalm, solgun, oturuyordu Baldini taburesinde, nezleli bir kocakar gibi
burnuna bastrd mendiliyle gln bir grn vard. Artk btn btn
dilini yutmutu. "nanlr gibi deil," bile diyemez olmutu, bir yandan ban
sallayp harmanlama iesinin iindeki svya bakadururken tekdze bir, "Hm, hm,
hm... hm, hm, hm... hm, hm, hm..." sesi karyordu. Bir sre sonra Grenouille
bir glge sessizliiyle masaya yaklat.
"yi bir parfm deil," dedi, "ok kt bir bileim bu parfm."
"Hm, hm, hm," dedi Baldini; Grenouille szne devam etti: "zin verirseniz,
Usta, dzeltmek isterim. Bir dakika verin bana, doru drst bir parfme
evireyim unu!"
"Hm, hm, hm," dedi Baldini barrt sallayarak. Onayladndan deil, ama yle
derin bir duyusuz-lua kaplmt ki, ne sylense "Hm, hm, hm," deyip ban
sallayacakt. Nitekim Grenouille ikinci bir kez kartrmaya baladnda,
ikinci bir kez damacanadan harmanlama iesini, iede bulunan parfmn zerine
alkol dkp ikinci bir kez flakonla-rn iindekini grnte rasgele bir srayla
ve rasgele miktarlarda huniye aktarrken de engel olmaya kalkmad. Ancak
ilemin sonuna doru - Grenouille bu defa ieyi alkalamam, belki Baldi-
ni'nin ince zevkine duyduu saygdan, belki de ienin ierii bu sefer
kendisine daha deerli geldii iin, bir konyak barda gibi hafif hafif
sallamt -
94
yani ancak imdi, sv hazr olup ienin iinde dnmeye balaynca Baldini
uyuukluundan syrlp, mendili tabii hl sk sk, sanki bununla iine yeni
bir saldrya kar savunmak istermiesine burnuna bastrarak, ayaa
kalkabildi.
"Hazr, Usta," dedi Grenouillle. "imdi baya iyi bir koku oldu."
"Peki, peki, iyi, tamam iyi," diye karlk verdi Baldini, botaki elini yeter,
kes gibisinden sallad.
"Bir denemek istemez misiniz?" diye guruldad Grenouille yeniden, "istemez
misiniz, Usta? Bir bakmayacak msnz?"
"Sonra, imdi deneme yapacak gibi hissetmiyorum kendimi... baka eyler var
aklmda. Git hadi imdi! Gel!"
Deyip amdanlardan birini ald, kapya doru yrd, dkkn tarafna geti.
Grenouille onu izliyordu. Servis kapsna giden, dar koridora geldiler. htiyar
kapya ilerledi ayaklarn sryerek, srgy ekti, kapy at. ocuun
gemesi iin yana ekildi.
"imdi yannzda alabilir miyim, Usta, olur mu?" diye sordu Grenouille, gene
eikteydi, gene bzlm, gene sinip bekleyen gzlerle.
"Bilmiyorum," dedi Baldini, "dneceim. Git!"
Sonra kayboldu Grenouille, bir anda yok oldu, karanlk yutmutu onu sanki.
Baldini durakalm, gzleriyle geceyi delmeye alarak bakyordu. Sa elinde
amdan, sol elinde, burnu kanayan biri gibi, mendilcii tutuyor ve korkudan
baka bir ey hissetmiyordu. abucak kapy srgledi. Sonra koruyucu bezi ekti
yznden, cebine tkt, dkkn geip atlyeye dnd.
Koku yle harikayd ki bir anda yalar doldu Baldini'nin gzlerine. rnek almas
gerekmezdi, i
95
masasndaki ienin nnde durup soluk almak yetiyordu. ahaneydi parfm. 'Amor
ile Psyche' ile karlatrldnda, tek bana bir kemann gcrtsna kar
btn bir senfoniydi. Daha da te bir eydi. Baldini gzlerini kapad, en has
anlarnn depretiini gryordu ta iinde. Kendisini, gen adam olarak
Napoli'nin akam basm bahelerinden geerken gryordu, siyah lle sal bir
kadnn kollarnda yattn gryordu, pencerenin arkasnda, gecenin
esintisiyle salman bir gl aacnn karaltsn gryor, tede beride kularn
cvldaym, bir liman meyhanesinden gelen mzii duyuyordu kulann
yanbanda, hazdan salarnn dikletiini hissediyordu, imdi! imdi, u anda!
Gzlerini at, zevkle inledi. Bu parfm, imdiye kadar bilinen parfmlerden
deildi. Gzel kokmak iin kullanlacak bir mal deil, sentbon deil, tuvalet
malzemesi deildi. inden btn bir dnya, by dolu, zengin bir dnya
yaratabilen, yepyeni bir nesneydi, insan bir rpda evresindeki btn
irenlikleri unutuyor, kendini yle zengin, yle rahat, yle serbest, yle
iyi... hissediyordu ki...
Baldini'nin dikleen salar yatt, delice bir rahatlk yayld iine. Deriyi,
masann kenarnda duran kei derisini ald eline; bir de bak ald, deriyi
biti. Sonra paralar cam kvete koyup stlerine yeni parfm dkt. Kvetin
stne bir cam levha kapad, parfmden kalan iki iecie aktard, bunlar
etiketledi, etiketlerin zerine 'Nuit Napolita-ine' adn yazd. Sonra
sndrp kt.
Yukarda, karsyla yemee oturduunda bir ey demedi. Hele hele leden sonra
verdii zamansz karar zerine hibir ey demedi. Kars da bir ey sylemedi,
nk Baldini'nin keyfinin yerinde olduunu fark etmiti, bundan da ok ok
honuttu. Baldini artk kardaki Notre-Dame'a gidip verdii
96
kiilik gc iin Tanr'ya teekkr de etmedi Hatta o gn ilk kez olarak,
yatarken dua etmeyi bile unuttu.
XVI
Ertesi gn dosdoru Grimal'e gitti. nce kei derisinin parasn verdi, hem de
tam fiyatn dedi, mrn krn etmeden, en kk bir pazarla kalkmadan.
Sonra Grimal'i, Tour d'Argent'a bir ie beyaz arap imeye davet edip, ondan
rak Grenouil-le'i devrald. Gayet tabii, ocuu niin istediini, ne ite
kullanacan aa vurmad. Kokulanm deri zerine byk bir sipari ald,
bu siparii yerine getirmek iin niteliksiz bir yardmc iiye gerek duyduu
gibi bir yalan uydurdu. Deriyi bimek falan gibi en sradan ilerini grecek,
azla yetinen bir delikanlya ihtiyac vard. Bir ie arap daha syleyip
Grenouille'in eksilmesiyle, Grimal'e vermi olaca zahmeti karlamak zere
yirmi livre demeyi nerdi. Yirmi livre olaanst bir tutard. Grimal hemen
yanat. Tabakhaneye dndler; Grenouille, gariplik bu ya, knn oktan
drm bekliyordu; Baldini yirmi livre deyip mrnn en kazanl ticaretini
yapm olduunu bilerek onu hemen ald; ktlar.
te yandan, mrnn en kazanl ticaretini yaptndan emin olan Grimal, Tour
d'Argent'a dnp iki ie arap daha iti, sonra leye doru br kydaki Lion
d'r'a geip orada kafay yle bir eki ekti ki, gece ge vakit Tour
d'Argent'a dnmek isterken Rue Geoffroi L'Anier'yi Rue des Nonaindri-ers'le
kartrp, umduu zere doruca Pont Ma-rie'ye ulaaca yerde, felaket bu ya,
Quai des Or-"
Koku
97/7
mes adl rhtma kt, oradan da boylu boyunca yzst suya gmld, yumuak
bir yataa dalar gibi. Annda ld. Ama rmak, onu s kydan ekip paralanm
mavnalarn nnden, ortalardaki hzlca akntya vurana kadar epey zaman geti;
nitekim ancak sabahn erken saatlerinde yzmeye balad tabak Grimel, daha
dorusu Grimal'in slak ls tam yolla aknt aa, bat ynne doru.
Tam o sessiz sedasz, kpr ayaklarna takl-makszm, Pont au Change' geerken,
yirmi metre stnde Jean-Baptiste Grenouille yatmaya hazrlanyordu. Baldini'nin
atlyesinin arka tarafnda bir kerevet gsterilmiti kendisine; eski velinimeti
souk Seine'in sularna yle boylu boyunca uzanm giderken de ite buray yer
edinmeye balamt. Haz iinde dertop olmu, kene gibi bzlmt. Uyuduka
iinin derinliklerine dald, dald, bir tren geidiyle gnlnn kalesine
girerek orada kendi erefine verdii, kokulardan oluan bir zafer cmb, tts
dumanlarnn mr aac buhurlarna kart devasa bir enlik dledi.
XVII
Grenouille'in ie alnmasyla Giuseppe Baldini irketi ykselmeye balad, lke
apnda, hatta uluslararas dzeyde n kazand. Iran ii ngraklar sessiz
durmuyor, balkllar su pskrtmeyi kesmiyordu artk Pont au Change'daki
dkknda.
Daha ilk akamdan byk bir damacana 'Nuit Napolitaine' kartrmas sylenmiti
Grenouille'e, bundan seksen flakon satld ertesi gn. Kokunun n ba dndrc
bir hzla yaylyordu. Cheni-er'nin para saymaktan gzleri sulanyor,
mterilerin nnde yerlere kadar eilmekten srt aryor-
98
du, nk yksek zevatt gelen, ya da en azndan, yksek ve en yksek zevatn
hizmetileri. Hele bir seferinde kap birden ardna kadar ald, zngr zngr
salland btn dkkn, ieri Argenson Kon-tu'nun ua girip, yalnz uaklarn
barabilecei gibi bara bara yeni kokudan be ie istedi; o gittikten bir
eyrek saat sonra bile gememiti Che-nier'nin saygdan titremesi, nk
Argenson Kontu, Majestelerinin vekilharc ve sava bakan ve de Paris'in en
gl adamyd.
Chenier dkknda yalnz bana mterilerin saldrsna uramken, Baldini yeni
rayla atlyeye kapanmt. Bu kapan Chenier'ye kar hakl gstermek
iin, "iblm ve rasyonalizasyon" adn verdii harika bir kurama
bavuruyordu. Diyordu ki, yllar boyu sabretmi, Pelissier ve ona benzer,
meslei hie sayan kimselerin elinden mterilerini alp iini bozmasna seyirci
kalmt. imdi sabr tkenmiti. imdi o tredilerin meydan okumalarna
karlk veriyor, onlar geri pskrtyordu, hem de onlarn kendi silahlarn
kullanarak: Her mevsim, her ay, hatta gerekirse haftada bir yeni bir kokuyla
piyasaya kacakt, hem de ne kokuyla! Yaratc damar ne veriyorsa ortaya
koyacakt. Bunun iinse kendisinin yanna yardm etmesi iin sadece iten
anlamayan bir rak alarak- yalnz ve yalnz koku retimi iiyle uramas
gerekiyordu, o bunu yaparken te yanda Chenier kendini sadece kokularn sat
iine vermeliydi. Bu modern yntemle parfmclk tarihinde yeni bir r
aacaklar, rakiplerini silip sprecekler ve lye smaz bir zenginlie
kavuacaklard - evet, bile bile ve stne basa basa oul olarak konuuyordu,
nk bu zenginlie emektar kalfasn da belli bir yzdeyle ortak etmeyi
dnyordu.
99
Birka gn ncesine kadar Chenier ihtiyar ustasnn byle konumalarn bunama
olarak yorumlayabilirdi. 'imdi tam Charitelik oldu ite,' diye dnrd,
'artk uzun srmez havanelini bir daha tutmamak zere bir kenara brakmas.' Ama
imdi hibir ey dnmyordu. Dnmeye frsat olmuyordu, ok, yle ok ii
vard ki. O kadar oktu ki ii, gc neredeyse, akamlar yorgun argn tka basa
dolu kasay boaltp kendi payn ayrmaya yetmeyecekti. Baldini'nin hemen her
geen gn atlyesinden yeni bir kokuyla kmasnda bir bit yenii olduundan
kuku duymay hayal bile edemedi.
Hem de ne kokulard bunlar! stn, en stn dzeyde parfmler deil yalnz, daha
ne kremler, pudralar, sabunlar, sa losyonlar, kolonyalar, esanslar... Kokmas
gereken her ne varsa imdi yepyeni, bambaka, imdiye kadar grlmemi bir
ihtiamla kokuyordu. Her ama gerekten her eyin, hatta Baldini'nin akl ermez
keyfinin gnn birinde icat edi-verdii o kokulu sa bantlarnn bile zerine
atlyordu alclar, sanki hepsini cadlar bylemi gibiydi, ka para olduunu
sormuyorlard bile. Baldini'nin rettii her ey baarl oluyordu. Hem yle
ezici bir baar ki, Chenier bunu artk bir doa olay gibi almaya balam,
nedenlerini aratrmaz olmutu. Yoksa yeni ran, bir kpek gibi atlyede
barnan, bazen usta kapdan karken arkada cam eyay sildii, havan
temizledii grlen o olpa ccenin, o bir hiten ibaret zavallnn ilerin
byle efsanevi biimde gelimesiyle bir ilgisi olabileceine, bir syleyen olsa
bile inanmazd Chenier.
Tabii ccenin iiydi hepsi. Baldini'nin dkkna getirip satmas iin Chenier'ye
teslim ettii, Gre-nouille'in kilitli kaplar ardnda kartrdklarnn ancak
kk bir blmyd. Baldini koklamakla
100
ORHAN KEM All HALK KTPHANES
yetiemez olmutu olann ardndan. Kimi zaman, Grenouille'in yaratt
harikalar iinden birini semek dpedz bir ikence oluyordu. Bu byc ra,
bir yaptn yinelemeksizin, bir kere bile deersiz ya da yle orta karar bir
ey retmeksizin, Fransa'nn btn parfmclerine reete yetitirebilirdi. -
Daha dorusu, reete yani forml yetitiremezdi tabii, nk balangta
kokularn daha o eski, Baldini'nin de gzledii, karmakark, hepten meslek
d yoldan, yani maddeleri gz kararyla ve grnte hibir sraya, dzene
uymadan kartrarak hazrlyordu. Baldini gnn birinde, bu deli dolu uray
denetlemek iin olmasa bile hi deilse kavrayabilmek iin Grenouille'den, her
ne kadar gereksiz gryorsa da karmlarn hazrlarken terazi, l barda,
pipet kullanmasn istedi; ayrca alkol koku maddesi olarak deil, sonradan
katlacak inceltici olarak grmeye almalyd; hem artk Allah akna yava
olsundu, bir zanaatya yakr biimde usul usul, yava yava almalyd.
Grenouille syleneni yapt. Ancak ondan sonradr ki Baldini bu cad ustasnn
almasndaki tek tek evreleri izleyip belgeleme frsatna kavutu. Elinde
kalem, nnde kt Grenouille'in yannda oturuyor, onu tekrar tekrar yava
olmas iin uyararak, harmanlama iesine bu maddenin ka gram, undan ka
izik, tekinden ka damla girdiini yazyordu. Garip bir yoldan da olsa sonunda
gene elde ediyordu Baldini bileim formln, garipti, nk aslnda, bu forml
elde etmek iin kulland yntemleri nceden bilerek kullanmadan hibir bileim
ortaya kamazd. Grenouille'in forml elinde olmadan parfmlerini nasl
kartrabdii geri hl bir bilmece olarak, bilmeceden de ok bir mucize
olarak kalyordu, ama imdi en azndan mucizeyi
101
bir formle balam, bylece de aklnn kurallara duyduu susuzluu bir lde
gidermi ve parfm-sel dnya grn hepten altst olmaktan kurtarm oluyordu.
Yava yava Grenouille'den, imdiye kadar elde etmi olduu btn parfmlerin
reetelerini ald, hatta sonunda kendisi, Baldini, elinde kt kalemle hazr
olup ilemi Argus gibi drt at gzleriyle izleyip adm admna kayda
geirmedike yeni koku kartrmay yasak etti ona. Ald notlar -ksa zamanda
dzinelerce forml toplanmt sonra byk bir dikkat ve titizlikle iki ayr
deftere geiriyor, birini atee dayankl bir kasaya kilitliyor, tekini
srekli, geceleri yataa yatarken bile yannda tayordu. Bu gven veriyordu
ona. nk bu elindeki-lerle Grenouille'in, ilk yaadnda kendisini derinden
sarsm olan mucizelerini isterse tekrarlar, izleyebilirdi. Yazya geirdii bu
forml derlemesiyle, rann iinden fkran o korkun yaratclk
kargaasn denetim altna alabileceine inanyordu. Hem, onun yaratma
edimlerine artk sadece akn akn bakarak deil de gzlemleyip kaydederek
katlr olmas, Baldini'nin zerinde yattrc bir etki yapm, kendine
gvenini glendirmiti. Bir sre sonra, o yce kokularn baaryla elde
edilmesinde hi de nemsiz olmayan bir pay bulunduuna inanmaya bile balad.
Hele kokular bir kere deftere geirip, defterlerini de gerek kasaya gerek
sinesine saklad m, kendinin olduklarndan hi mi hi kukusu kalmyordu zaten.
Ama Grenouille de yararn gryordu Baldini'nin kendisini uymaya zorlad
disiplinli yntemin. Geri onsuz da edebilirdi. Haftalar, aylar sonra, bir
parfm yeniden yapmak gerektiinde, ap formlne bakmas gerekmemiti hi.
Ama l
102
bardan, teraziyi kullanmaya zorlanmakla par-fmcln dilini renmi
oluyordu ve igdsel bir biimde, bu dili bilmenin iine yarayacan sezmiti.
Birka hafta iinde Grenouille, Baldini'nin atlyesindeki tekmil koku
maddelerinin adlarn renmekle kalmam, kendi parfmlerinin formln kendisi
yazya geirebilecek, te yandan yabanc formlleri, tarifleri parfme ya da
baka koku rnlerine evirebilecek duruma gelmiti. Dahas da var!
Kafasndaki parfm fikirlerini bir kere grama, damlaya dkmeyi rendikten
sonra, aradaki deney aamasna da gerek duymaz olmutu. Baldini ona, ister bir
mendil parfm, ister bir sae ya da makyaj malzemesi iin olsun, yeni bir koku
bulmasn syledii zaman artk svlara, tozlara el atmyor, doruca masann
bana geip, forml yazveriyor-du. Aklndaki koku taslandan hazr parfme
giden, ama forml ortaya koymaktan geen yolu renmiti. Onun iin dolambal
bir yoldu bu. Oysa dnyann gznde, yani Baldini'nin gznde bir
ilerlemeydi. Grenouille'in yaratt mucizeler geri hep ayn mucizelerdi. Ama
yanlarna katt reeteler, mucizelerdeki rktcl kaldryordu ki, bu da
kendisi iin yararlyd. Zanaata bilinegelen ilemleri yapmakta ustalatka,
derdini parfmcl-n geleneksel diliyle anlatmaya yatkmlatka ustasnn
ondan duyduu korku ve honutsuzluk da o lde azalyordu. ok gemeden, ikinci
bir Frangi-pani, ya da tekinsiz bir cad ustas deil de olaanst yetenekte
bir burun adam gzyle bakmaya balad Baldini ona: Oysa cad ustalarnn nde
gideniydi tabii Grenouille. El ustalnn gerek kimliini gizleyen bir rt
yerine gemesi iine geliyordu. Bir yerde, katklar tartmadaki, harmanlama
iesini hafif hafif sallamadaki, kk beyaz deneme mendiline koku damlatmadaki
rneksi titizliiyle
103
uyutuyordu Baldini'yi. Neredeyse ieyi sallayn-daki zende, mendili burnunun
ucundan geiriin-deki zarafette ustasna yetiecekti. Ara sra da, ls iyi
hesaplanm zaman aralklaryla, Baldini'nin kesin farkna varabilecei
nitelikte yanllar yapyordu: szmeyi unutuyor, teraziyi yanl ayarlyor,
amber tentr iin formle, hi olmayacak lde yksek bir yzde oran
yazyor... sonra brakyordu Baldini yanln bulup gstersin diye, ardndan da
bir gayret, dzeltiyordu yanln. Bylece Grenouille, Baldini'yi, her eylerin
aslnda gene de olaan yolunda gittii yanlsamas iinde pplamay baard.
htiyarn dnyasn ykmak istemiyordu ki. Ondan, gerekten bireyler renmek
istiyordu. Parfmlerin nasl kartrlacam deil, iyi bir kokunun nasl
oluacan da deil, hi olur mu! Bu alanda dnyada ona bir ey retebilecek
kimse yoktu; hem byk parfm olarak tasarlad eyleri yapmaya Baldini'nin
dkkanndaki maddeler yeter miydi hi? Baldini'nin yannda koku adna
duyabildii, iinde ne zamandr tayp gnn birinde gerekletirmeyi dnd
kokularla karlatrlnca ocuk oyunca kalyordu. Ama bunu
gerekletirebilmek iin de, orasn iyi biliyordu, iki vazgeilmez koul vard:
Biri, bir kentsoylu kimliine, en azndan kalfalk kisvesine brnmek, sonra bu
koruyucu grnn ardnda kendini asl tutkularna yermek, rahat rahat asl
amalarna ynelmekti. b-ryse, koku maddelerinin hazrlanna, ayrlmasna,
younlatrlmasna, saklanmasna ve bylece st dzeyde kullanma hazr hale
getirilmelerine ilikin zanaat yntemlerini renmekti. nk, gerek zmleme
gerek tasarlama ynnden, dnyann en iyi burnu Grenouille'deydi, ama kokular
maddeye dntrp elle tutulur hale getirme becerisini edinmemiti daha.
104
XVIII
Bylece, gnll olarak renmeye balad domuz yandan sabun yapma, gderiden
eldiven dikme, buday unu, badem kepei, dvlm meneke kkyle pudra
hazrlama sanatn. Odun kmr, gherile, sandalaac talan yourup kokulu
mumlar yapt. Mraac, karagnnk, kehriban tozunu sktrp dou ii
ekerlemeler hazrlad. Buhur, ellak, vetiver ve tarn hamur edip tts
misketleri haline getirdi. Gl tayapraklarm, lavanta ieklerini, kaskarilla
kabuunu tp eleyip spa-tulayla ezip Poudre mperial'e dntrd. Beyazndan
damar mavisinden dzgnler kartrd, dudaklar iin karmen krmzs kalemler
kesti. En incesinden trnak tozunun, nane kokulu di ubuklarnn tadn ald.
Peruklar iin kvrck edici svlar, siillere, nasrlara ila, il giderici
cilt merhemleri, gzler iin gzelavratotu z, baylara kuduzbcei kremi,
bayanlara hijyen losyonu... Bilumum sular, pudralar, tuvalet ve gzellik
ilalarn hazrlamay, ama bunlarn yan sra ay ve baharat harmanlamay,
likr salamura vesaire yapmay, ksacas, Baldini'nin geni geleneksel bilgisi
iinde retebilecei ne varsa hepsini rendi. Grenouille, olaanst bir
ilgiyle olmasa da, yaknmadan ve baaryla rendi.
te yandan, tentrlerin, hulasalarn, esanslarn elde edilmesi konusunda bir ey
renmek sz konusu oldu mu, bir evk geliyordu Baldini'nin stne. Yorulmak
bilmeden acbadem ekirdeklerini burgulu cenderede eziyor, misk tanelerini
havanda dvyor, yal amber yumrularn eri bakla kyyor, ya da meneke
kklerini rendeden geiriyor, sonra bunlar en halisinden alkole yatryordu.
Sklm
105
yeil limon kabuklarndan kan bulank suyun iindeki ya ayrmaya yarayan
ayrma hunisinin nasl kullanldn gryordu. Otlar, iekleri, scak ve
glgelik bir yerde zgaralar stnde kurutmay, sonra daha gevrek gevrekken
mleklere, sandklara koyup balmumuyla kapatp korumay reniyordu. Pomat
hazrlama, eriyik elde etme, szme, deritirme, durultma, damtma, yeniden
damtma sanatn geiriyordu bileine.
Tabii Baldini'nin atlyesi, byk apta iek ve ot yalar retmeye elverili
deildi. Zaten buna gerekecek lde taze bitki de bulunmazd Paris'te. Ama ara
sra, pazarda taze biberiye, adaay, nane, ya da anason tohumu ucuzsa veya
byk bir parti iris yumrusu ya da baldran kk, kimyon, muskat cevizi, kuru
karanfil gemise ellerine, Baldini'nin simyac damar kabarrd, o zaman byk
imbiini karrd; bakrdan, toplama kab tepesine oturtulmu trden bir
imbikti bu -Baldini gururla, Maribi kafal denen trden bir alambic olduunu
belirtirdi, daha bundan krk yl nce, Ligurya'nm gneye bakan yamalarnda,
Luberon'un ykseklerinde-ki krlarda, ak havada lavanta damtmt onunla.
Sonra, Grenouille damtlacak malzemeyi ufalarken Baldini bir acele -nk
abukluk iin pf noktasyd- tuladan rlm bir oca yakar, zerine, dibini
bolca rtecek kadar su konmu bakr imbii yerletirirdi. ine bitki
paralarn atar, ift cidarl Maribi kafasn imbiin aklna geirir, buna
da suyun girmesi ve kmas iin iki hortumcuk takard. Bu gelimi soutma
dzeneini kendisinin sonradan kattn anlatrd, nk eskiden, krda
alrken srf yelpazelenerek soutulurdu kafa. Sonra da atei krklerdi.
Yava yava imbikten gurultular gelmeye balard. Bir sre sonra da, nce
ekingen ekingen,
106
damla damla, sonra iplik gibi incecik akmaya balard sv Maribi kafasnn
nc hortumundan, Baldini'nin hazr ettii Floransa iesinin iine.
Balangta pek irkin bir grn olurdu, sulu, bulank bir orba gibi. Ama
dolan iede, yerine bou konup bir kenara dinlenmeye brakldktan sonra, yava
yava iki deiik sv birbirinden ayrlmaya balard: iek ya da ot suyu
aada kalr, zerinde kaln bir ya tabakas belirirdi. O zaman Floransa
iesinin alt azndan kokusu ok hafif olan iek suyu dikkatle aktlrsa,
geriye saf ya, esans, bitkinin kokusunu veren gl ilke kalrd.
Grenouille hayran olmutu bu ileme. Eer mrnde, iinde hayranlk tabii ki
dardan grlebilecek cinsten deil, gizli, souk bir alev gibi yanan bir
hayranlk- uyandran bir ey olmusa, o da bu yntemdi, atele, suyla, buharla,
bir de ustaca yaplm bu aygtla nesnelerin iindeki koku veren ruhu ekip
almak. Bu kokulu ruh, bu uucu ya zaten ilerindeki en iyi eydi, tek onun iin
ilgileniyordu nesnelerle. Geriye kalan fasa fiso: iekler, yapraklar, kabuk,
meyve, renk, gzellik, canllk, daha her ne fazlalk varsa umurunda deildi.
Bunlar yalnz klft, safrayd. pe atlacak eylerdi.
Zaman zaman, imbikten ekilen sv, su gibi dupduru gelmeye balaynca kazan
ateten alr, aar, iinde pise pise posas km bitkileri dkerlerdi.
kanlar, pelteye benzerdi, slanm saman gibi, kk kularn aarm
kemikleri gibi soluk, fazla pimi sebze gibi tatsz, iplik iplik, cvk, ne
olduu hemen hemen tannmaz halde, le irenliinde ve kendi kokularndan
neredeyse tamamen syrlm olarak kard. Pencereden rmaa atarlard. Sonra
aygt taze bitkilerle doldurup, su ekleyip yeniden ocaa oturturlard. Yeniden
guruldamaya balard su, yeniden akmaya balard bitkilerin can
107
suyu Floransa ielerinin iine. Bu ou kere btn gece byle srer giderdi.
Baldini ocaa bakar, Gre-nouille ieleri gzlerdi; iki dolduru arasnda
yapacak fazla bir ey yoktu.
O kasabada bakr kazann bysne kaplm gibi otururlard atein evresinde.
ok ayr nedenlerden de olsa, ikisi de bylenmi gibi olurdu. Baldini ateteki
kzlerin, parlay parlayveren alevler-deki, bakrn stndeki krmznn tadn
karrd, yanan atein trdamasna, imbiin gurultusuna baylrd, nk
eskiye gtrrd bunlar onu. Co-tururdu insan bylesi! Dkkndan bir ie
arap getirirdi, nk atein sca susuzluunu getirmi olurdu, arap imekse,
bu da eskiyi anmsatan bir eydi. Sonra, hikyeler anlatmaya balard, eski
zamandan, bitip tkenmeyen hikyeler. Kendisinin de katld, hem de
Avusturyallara kar savaarak gidiatn nemli lde etkiledii spanyol
taht mcadelesinden; Camisard'larla birlikte Cevennes yresine korku
saldndan; Esterel'deki Hgno kznn, lavanta kokusundan ba dnm halde,
isteine boyun eiinden; bir keresinde az kalsn bir orman yangn karp
Provence' tututurmak zere olduundan -hem de, kilisedeki amin kadar kesin,
btn Provence', nk yaman bir Mistral esmek-teymi- sz ederdi; sonra
damtmadan, dnp dolap krda, ak havada, geceleyin, aymda, arap ierek
ve austosbceklerinin lklar eliinde lavanta damtmadan sz ederdi; byle
bir gecede olaanst incelikte ve gte lavanta ya karp arlnca gme
alc bulduunu; Cenova'daki raklk zamann, gezginlik yllarn, baka
ehirlerde ne kadar ok kundurac olursa o kadar parfmcs olan Grasse ehrini,
hatta bu parfmclerden kimisinin beyler gibi yaayacak kadar zengin olduunu,
baheleri glgeli, taraal, grkemli evlerde oturup
108
yemeklerini duvarlar ahap kaplamal odalarda, porselen tabaklardan altn
kaklarla yediklerini..! anlatrd.
Byle hikyeler anlatrd ihtiyar Baldini, yan sra arap ier, araptan,
atein scandan ve kendi hikyelerinin verdii cokudan yanaklar ate
krmzsna keserdi. Ama daha biraz glgede oturan Grenouille dinlemezdi hi.
Eski hikyeler ilgilendirmiyordu onu, ilgilendii tek ey, yeni olayd.
Gzlerini ayrmadan, imbiin kafasndaki borucua, oradan ip gibi szlen svya
bakard. Bakarken de, kendisinin byle iten ie kaynayan bir imbik olduunu,
kendi iinden de karsndaki gibi bir sv, ama tabii daha iyi, daha yeni, daha
baka, ta ilerinde yetitirdii, orada iek aan, Grenouille'den baka
kimsenin koklamad ve kendilerine zg parfmleriyle dnyay gzel kokan bir
Cennet Bah-esi'ne evirerek varolmay ona bir lde katlanlr klabilecek o
seme bitkilerden oluan bir sv ktn kuruyordu. Btn dnyay kendi
rettii svlara boacak byk bir imbik olmak, buydu Gre-nouille'in kendini
adad hayal.
te yandan Baldini, arabn ateiyle coup, gittike rmdan kan hikyelerle
eskiden neyin nasl olduunu anlatr, bu arada gittike byyen bir itahla
vnmelerine dalp kaybolurken, Grenouille ok gemeden o garip hayalleri
brakrd. Byk imbik tasarmn imdilik kafasndan atar, yerine, yeni
edindii bilgileri nasl daha akla yakn amalar iin yararl hale
getirebileceini dnrd.
XIX
ok srmedi, damtma alannda uzman olup kt Grenouille. Damtma rnnn
nitelii ze-
109
rinde, atein harllnn byk bir etkisi olduunu bulup kard - ki bu
baarsnda Baldini'nin rettii meslek kurallarndan ok kendi burnunun pay
vard. Her bitki, her iek, her aa, her yal yemi ayr bir ilem istiyordu.
Buhar kh harl harl kaynatarak, kh orta karar atete tkrdatarak karmak
gerekiyordu, kimi iekse ancak ksk m ksk alevde terlemeye braklrsa
veriyordu en has yann.
imbie hazrlama ii de buna benzer nemdeydi. Nane, lavanta btn btn,
demetler halinde dam-tlabiliyordu. Baka eylerinse bakr kazana gelmeden nce
seilerek toplanm, kimisinin didilmi, kimisinin kylm, rendelenmi,
dvlm ya da suya yatrlm olmas gerekiyordu. Ama baz eyler de vard ki,
hi damtmaya gelmiyordu; Grenouille'in iine bunun kadar ac veren baka bir
ey olamazd.
Aygtn rahatlkla stesinden geldiini grnce, Grenouille'in imbii istedii
gibi kullanmasna izin verdi Baldini, o da alabildiine yararland bu
zgrlkten. Gndzler parfm kartrr, br koku ve baharat rnlerini
hazrlarken, geceleri yalnz ama yalnz o esrar dolu damtma sanatyla
urayordu. Amac, bsbtn yeni koku maddeleri hazrlamak ve bylece iinde
tayp durduu kokulardan hi deilse birkan ortaya karabilmekti.
Balangta kk baarlar da elde etmedi deil. Isrgan ie-iyle tere
tohumundan bir ya, mrver alsnn taze soyulmu kabuuyla porsuk aacnn
kk dallarndan bir su karmay baard. Geri bu damtklar, kulland
bitkilerin kokusunu pek andran eyler deildi, ama gene de baka almalarda
kullanlabilecek nitelikte olduklarndan yararsz deillerdi. Ama sonra,
yntemin kesinlikle ie yaramad maddelerle karlat. rnein, camn
kokusunu damtmay, dz camn, sradan insanlarn hi mi hi
110
alglayamad, killi-serin kokusunu damtmay denedi. Pencere cam, ie cam
bulup bir byk paralar, bir kk paralar, bir krklar, bir toz halinde
imbie verdi - en ufak bir sonuca ulaamad. Bronzu, porseleni, deriyi,
tahllar, akl talarn damtt. Alelade topra damtt. Kan, odunu, taze
balklar. Kendi salarn. Sonunda suyu bile damtt, Seine'in, kendine zg
kokusu iin saklanmaya deer grd suyunu. mbik yardmyla bu maddelere zg
kokular, kekikte, lavantada, kimyon tohumunda olabildii zere, ekip
alabileceini sand. Damtmann, kark maddeleri uucu ve daha az uucu
elerine ayrmaya yarayan bir yntemden baka bir ey olmadn, parfmclkte
ise ancak, belirli bitkilerdeki uucu, kokulu ya, kokusuz ya da az kokulu br
elerinden ayrabildii lde ie yaradn bilmiyordu. Byle uucu ya
olmayan maddeler sz konusu olduunda tabii hepten anlamsz kalyordu damtma
yntemi. Fizik okumu olan biz bugnk insanlar bunu hemen anlayveri-riz. Oysa
Grenouille iin bu bilgi, hep hayal krkl getiren denemelerden oluan uzun
bir zincirin, zahmetle elde edilmi son halkasyd. Aylarca her, ama her gece
imbiin banda oturmu damtma usulyle temelden yeni kokular elde etmek iin
her yola bavurmutu. Yeryznde youn biimlerinde daha hi var olmam kokular
olacakt bunlar. En sonundaysa ka ka birka gln bitki yandan baka bir
ey kmamt ortaya. Dleminin derin, zenginlii llmez kaynandan, somut
koku namna bir tek damla bile alamam, amalad kokularn bir zerresini bile
ele geirememiti.
Baarszla uradn aka grdnde deneyleri brakt ve lmcl bir
hastala tutuldu.
111
XX
Atei ykseldi, ilk gnlerde ter yapt ate, daha sonra da, sanki derisinin
gzenekleri terlemeye yeti-emiyormu gibi, saysz kabarcklara yol at. Gre-
nouille'in vcudu silme krmz sivilcelerle dolmutu. ou patlyor,
ilerindeki sulu birikintiyi boaltyor, sonra gene doluyordu. Kimisi byyp
baya kan banna dnyordu, kzarp iiyor, kocaman oluyor, kraterler
oluturuyor, koyu bir irin, sar sar smkl bir kan kusuyordu. Bir sre sonra
Grenou-ille, iinden taa tutulup yz yerinden yaralanm bir ilekee dnmt.
Baldini elbet tasalanacakt. Deerli ran, ticaretin tam bakentin, hatta
btn lkenin, snrlar dna tamaya balad bir sra yitirmesi hi de ho
olmazd. Evet gerekten, yalnz taradan deil, yurtdndaki saraylardan da,
Paris'i ldrtan yeni kokulardan isteyen sipari mektuplar yamaya balamt;
Baldini, kafasndan, bu istekleri karlayabilmek iin Faubourg Saint-Antoine'da
bir ube, en ok giden kokularn byk apta kartrld, byk apta kk
cici ielere doldurulduu, kk cici kzlar tarafndan paketlenip Hollanda'ya,
ingiltere'ye, Alman imparatorluuna gnderildii, basbaya bir fabrikack
amay geiriyordu. Paris'e yerlemi bir ustann byle bir giriimde bulunmas
geri hi de yasal deildi, ama Baldini son zamanlarda yksek mevkilerin
himayesine mazhar olmutu, esiz parfmeri salamt bunu ona; yalnz vekilhar
deil, Paris'in gmrk mltezimi olan msy gibi, Krallk maliye kabinesinin
yesi olan ve ilerleme gsteren iletmeleri destekleyen Bay Fey-deau de Brou
gibi nemli kiileri almt arkasna. Hatta bu sonuncusu Krallk imtiyaznn
bile sz ko-
112
nusu olabileceini belirtmiti ki, insann isteyebilecei en byk eydi bu;
yle ya, devletin ya da meslein vesayetine dmemesini salayacak btn
kaplar aan bir anahtar, i hayatndaki btn dertlerin sonu, sonsuza kadar
gvenlik altna alnm, tehlikeye girmesi sz konusu olmayan bir refah demek
deil miydi imtiyaz?
Sonra bir de baka bir tasars vard Baldi-ni'nin, gznn bebei olan bir
tasars, harclem mal olmasa da, herkesin satn alabilecei eyler reten bir
yer olarak dnd, Faubourg Sa-int-Antoine'daki fabrikann bir tr kar ucu
olan bir proje: snrl sayda, yksek ve en yksek dzeydeki mteriler iin
kiisel parfmler yapmak, daha dorusu yaptrmak, smarlama elbise gibi yalnz
bir kiiye uyan, yalnz o kiinin kullanabilecei ve yalnz o kiinin soylu
adn tayacak parfmler. Bir 'Parfm de la Marquise de Cernay' getiriyordu
gznn nne, bir 'Parfm de la Marechale de Vil-lars', bir 'Parfm du Due
d'Aiguillon' vesaire. Bir 'Parfm de Madame la Marquise de Pompadour', hatta,
enfes bir biimde yontulmu akikten yaplma, altn zarf kalem ilemeli,
ayann i tarafna grlmeyecek gibi 'Giuseppe Baldini, Parfumeur' kaznm
bir flakon iinde bir 'Parfm de Sa Majeste le Roi' dlyordu. Kraln ad ve
kendi ad bir ve ayn nesnenin stnde. Baldini'nin gz ykselmi, byle ahane
hlyalara kap amt! Derken Gre-nouille hastalanmt. stelik Grimal,
topra bol olsun, hibir eksik duymaz, her eye dayanr, hatta kara vebaya bile
bana msn demez diye yemin etmiken. Durup dururken hastalanmt ki ne
hastalanma, lmecesine. Ya lrse? Korkun! O zaman onunla birlikte o gzelim
fabrika tasarlar, cici kk kzlar, imtiyaz, Kral'n parfm tasarlar,
hepsi lrd.
Koku
113/8
Bunun zerine, rann deerli hayatn kurtarmak iin her areyi denemeye
karar verdi Baldi-ni. Hastann atlye kerevetinden evin st katndaki temiz bir
yataa tanmasna karar verdi. Yata damast kaplatt. Kabarcklardan, alp
kanayan banlardan o kadar irenmesine ramen, hastann darack merdivenden st
kata tanmasna bizzat yardm etti. Karsna, arapl tavuk suyu orbas
piirmesini buyurdu. Semtin en tannm hekimini, parasn, yirmi frank, pein
almadan zahmet edip gelmeyen, Procope diye birini artt.
Doktor geldi, parmaklarnn ucuyla rty kaldrd, Grenouille'in gerekten, yz
mermiyle delinmie benzeyen vcuduna bir kere, ama yalnzca bir kere bakp
odadan kt, asistannn peinden ta-yadurduu antasn bile amadan. Durum
gn gibi ak, diye anlatmaya balad Baldini'ye. Sz konusu olan, karaiein
frengiye dnk bir eidiyle had safhada cerahatli kzamk karm bir
hastalkt. Tedavisi en bata, rme iinde olan ve bundan dolay canl bir
organizmadan ziyade lee yakn haldeki vcuda, hacamat amacyla usulnce neter
vurulamayaca iin, mmkn deildi. Her ne kadar hastaln seyri bakmndan
karakteristik olan ve-bams koku henz duyulmuyor idiyse de -ki hayret
uyandrc bir eydi bu ve salt bilimsel olarak bakldnda kk bir garabet
demekti- hastann gelecek krk sekiz saat iinde leceinden en kk bir phe
bile duyulmamalyd, adnn Doktor Procope olduu kadar kesindi bu. Bunun
zerine, yapt hasta ziyareti ve koymu olduu tehis iin bir yirmi frank
daha alp -bunun be frank, klasik belirtiler gsteren kadavray tehir iin
kendisine brakmalar halinde geri verilebilirdi ayrld.
Baldini ldracak gibiydi. Yakmyor, aresizliini haykryordu. Parmaklarn
sryordu kaderine
114
duyduu fkeden. Bir kere daha suya dmt tasarlar, hem de byk, en byk
baarya o kadar yaklamken. Vaktiyle Pelissier'yle reksnn yenilik merak
olmutu iini bozan. imdi de yenilik hazinesi, tkenmek bilmeyen,- bu altnla
tartlsa pahas denmez ufak tefek olan, tam iin kurulma evresinde frengiye
dnk iek hastalna ve de had safhada kzama yakalanmadan edemeyen pis
herif! Tam u srada! Neden imdi de iki yl sonra deil, bir yl sonra deil de
imdi? O zamana kadar bir gm madeni gibi, altn san eek gibi nesi var nesi
yoksa skp alabilirdi. Bir yl sonra isterse l-snd. Ama yok! imdi lecekti,
hay Allah kahretmesin, krk sekiz saat iinde!
Ksa bir an iin kardaki Notre-Dame'a yollanp mum yakmay, Tanr'nm Kutsal
Anas'na Grenouille'in iyilemesi iin yalvarmay dnd. Sonra vazgeti, nk
ok az zaman kalmt. Koup mrekkep, kt getirdi, karsn hastann
odasndan kklad. Sonra dizinde ktlar, elinde mrekkebe batrlm kam,
yatan yannda bir sandalyede oturup Grenouille'i gnah karmaya ard. Ne
olur, Tanr akna, iinde tad hazineleri, yle sessiz sedasz alp
gtrmemeliydi! Ne olur u son saatlerinde, geride brakt dnya btn
zamanlarn en iyi kokularndan yoksun kalsn istemiyorsa, vasiyetini
brakmalyd emin ellere! Kendisi, Baldini, bu vasiyeti, imdiye kadar duyulmu
kokularn en ycelerini ierecek olan bu forml daarcn sadakatle ekip
evirecek, serpilip ortaya kmasn salayacakt. Grenouille'in adna lmez bir
n katacak, hatta -evet, ite btn azizler katnda yemin ediyordu- bu kokularn
en iyisini ta kraln kendisine takdim edecekti, altn kalem ilemeli, akik bir
flakon iinde, stne 'Jean-Baptiste Gre-nouille'den, Paris'te Parfumeur' ithaf
kaznm ola-
115
" ' -.
rak. -Byle konutu, daha dorusu, byle fsldad Baldini, Grenouille'in
kulana, yeminler ederek, yalvarrcasna, vgler sralayarak ve durup dinlen-
meksizin.
Ama hepsi bounayd. Grenouille'den sulu akntyla kanl irinden baka bir ey
kmyordu. Sessiz sessiz yatyordu. am bezinin altnda, o iren salglar
veriyordu dna, ama hazinesinden, bilgisinden, en adi bir koku formlnden
zrnk koklatmyordu. Grenouille'i boazlayabilirdi Baldini, vurup
ldrebilirdi, en iyisi de, dve dve karabilirdi o kokumu gvdedeki paha
biilmez srlar, eer bir ie yarayacan bilseydi..,, ve bunlar Hristiyan
kiinin insan kardeini sevmesi ilkesinden anlad eye yle aka ters
dmeseydi.
Byle en tatl seslerle syleyip dinledi, pplad hastasn, tiksinmesini
yenmek cehennem azab gibi zor geldiyse de serin bezler koydu terden
srlsklam olmu alnna ve yanarda gibi alm yaralarn stne, kakla
azna arap verdi dili ilesin de konusun diye, btn gece srd bu bouna!
Gn aarrken umudu kesti, brakt. yice bitkin, odann br ucundaki koltua
yld, artk fke bile duymadan, sadece ylgnla teslim olmu bir halde
Grenouille'in, karsndaki yatakta lmekte olan, ne kurtarabildii ne
soyabildii, iinden iine yarayabilecek hibir ey karamad, batmakta olan
ve batarken btn servetini denizin derinliklerine gtren gemiyi seyreden bir
kaptan gibi, bitiini eli kolu bal seyretmek zorunda olduu kk vcuduna
bakakald.
O srada birden ald lmcl hastann dudaklar, iitenin son demlerini
yaayan birinden geldiine inanmayaca kadar ak-seik, kararl bir sesle
konutu: "Syleyin, Usta: Bir maddeden koku el-
116
de etmek iin ezmeyle damtmadan baka yol var mdr?"
Sesin kendi hayalinden ya da br dnyadan gelmi olacan dnen Baldini,
makine gibi karlk verdi: "Evet, vardr." "
"Ne gibi?" sorusu geldi yatak tarafndan. Baldini uykulu gzlerini iyice at.
Grenouille, yastklarn ortasnda kmltsz yatyordu. Cenaze mi konumutu?
"Ne gibi?" sorusu duyuldu yeniden; bu kez Grenouille'in dudaklarndaki kprty
grmt Baldini. "imdi her ey bitti," diye dnd, "imdi sonu geldi, ya
ateten sayklyor ya can ekiiyor." Ayaa kalkt, yataa yrd, hastann
zerine eildi. Hasta gzlerini am, Baldini'ye dikmiti, ilk karglar
malarnda olduu gibi garip, pusuya yatma benzer bir bakla.
"Ne gibi?" diye sordu.
O zaman Baldini, ya Allah deyip lmekte olan birinin son arzusunu yerine
getirmemezlik etmek istemiyordu- karlk verdi: " yol daha vardr, olum:
Biri enfleurage chaud, biri enfleurage froid, biri de enfleurage a l'huile.
Bunlar birok bakmdan damtmadan daha stndr, btn kokular iinde en
haslarn elde etmede kullanlrlar: yasemin, gl, portakal iei kokusu iin."
"Nerede?" diye sordu Grenouille.
"Gneyde," diye yantlad Baldini. "En bata, Grasse ehrinde."
"yi," dedi Grenouille.
Ve gzlerini kapad. Baldini yava yava doruldu. Tkenmiti. Bir satr bile
yazmad ktlarn toplad, mumu sndrd. Darda gn aar-yordu bile.
Yorgunluktan can kmt. Rahip ar-malyd, diye dnd. Sa eliyle belli
belirsiz istavroz kard, odadan kt.
117
Grenouille ise lden baka her eye benziyordu. Sadece derin bir uykuya
dalmt ve vcudunun zsuyunu topluyordu yeniden. Derisindeki kabarcklar
kurumaya, irin kraterleri tkanmaya, yaralar kapanmaya balamt bile. Bir
hafta iinde iyileti.
XXI
Ona kalsa hemen giderdi gneye, ihtiyarn szn ettii yeni tekniklerin
renilebilecei yere. Ama akl alr ey deildi bu. Bir rak parasyd, yani
bir hi. Aslna baklrsa, byle demiti Baldini -Grenouille'in diriliine
balangta duyduu sevincin stesinden geldikten sonra-, aslna baklrsa, bir
hiten bile az bir eydi, nk doru drst bir rak olabilmek iin kusursuz,
yani evlilie dayal bir kkeni olmas, zanaat ailesinden geliyor olmas, bir
de raklk szlemesi olmas gerekiyordu ki onda bunlardan hibiri yoktu. Eer
kendisi, Baldini, Grenouille'in gene de gnn birinde kalfa belgesine
kavumasn salarsa bu sadece, ondaki yle her gn rastlanmayacak yetenek
gznne alnarak, ilerdeki davranlarnda kusur etmedii takdirde ve
kendisinin, Baldini'nin, ok zararn grdyse de varln hibir zaman inkr
edemeyecei snrsz iyi yreklilii sayesinde olacakt.
Tabii, iyi niyetle verilmi bu szn yerine getirilmesi biraz zaman ald, bir
yl kadar. Bu sre iinde Baldini, Grenouille'in yardmyla byk hayallerini
gerekletirdi. Faubourg Saint-Antoine'da ki fabrikay kurdu, zel parfmleriyle
kendini saraya kabul ettirdi, krallk imtiyazn ald. stn koku rnleri ta
Petersburg'a, Palermo'ya, Kopenhag'a kadar satlr oldu. Hatta misk ykl bir
eidi, Al-
118
lah bilir koku bakmndan hi de yoksul olmayan stanbul'da bile tutuldu. ster
Londra'nn City'sindeki kibar yazhanelerde ister Parma'daki atoda olsun, ister
Varova'nn saraynda ister Lippe-Detmold kontunun kknde olsun, hava
Baldini'nin parfmlerinin kokusunu tayordu. mrnn sonunu kahredici bir
yoksulluk iinde Messina'da geirmeye raz olmuken, yetmi yanda Avrupa'nn
tartmasz en byk triyats, Paris'in en zengin hemehrilerinden biri olma
durumuna ykselmiti.
1756 ylnn banda Baldini -bu arada Pont au Change'daki bitiik evi satn
almt, yalnz oturmak iin, nk eski ev, tam anlamyla tkabasa, atsna
kadar koku maddeleriyle, baharatla dolmutu- Grenouille'e serbest almas iin
izin vereceini bildirdi, yalnz koulu vard: Birincisi, imdiye kadar
Baldini'nin ats altnda yaplm olan hibir parfm ne kendisi retecek, ne
de bunlarn formllerini nc kiilere verecekti; ikincisi, Paris'ten
ayrlacak ve bu ehre Baldini yaadka bir daha ayak basmayacakt; ncs, bu
ilk iki koulu mutlak bir sr olarak saklayacakt. Btn bunlara uyacana
azizlerin tm, annesinin zavall ruhu ve kendi erefi adna yemin etmeliydi. Ne
erefi olan, ne azizlere, ne de annesinin zavall ruhuna inanan Grenouille yemin
etti. Baka her yemini de ederdi. Baldini'nin her koulunu kabul ederdi, nk
ona gze batmadan yaamasn, bana i gelmeden yolculuk yapmasn, i
bulmasn salayacak olan o gln kalfalk belgesini eline almak istiyordu.
Gerisi umurunda deildi. Hem ne artlard ki, zaten bunlar! Paris'e ayak
basmamak m? Paris'i ne yapsnd? En pis kokan en uzak kesine kadar biliyordu,
nereye de gitse yannda gtrecekti, Paris onun malyd, yllardan beri. -
Baldini'nin baarl olmu kokularndan hibirini retmemek, forml-
119
n bakasna vermemek mi? Sanki istese onlar kadar gzel ve daha da gzel bin
koku daha yarata-mazm gibi! Ama istemiyordu ki. Baldini'ye ya da br
kentsoylu parfmclerden herhangi birine rakip kmak niyetinde deildi. Amac,
sanatyla ok para kazanmak deildi, baka trl geinmenin yolunu bulduu
srece, sanatn geinmek iin kullanmak bile istemiyordu. ini aa vurmak
istiyordu, baka bir ey deil, d dnyann verebilecei her eyden harikulade
bulduu iini aa vurmak. Bu yzden de Baldini'nin koullar Grenouille iin
sz edilmeye demez eylerdi.
Baharda yola kt, mays aynda bir gn, sabah erkenden. Baldini kendisine bir
srt antas vermiti, ikinci bir gmlek, iki ift orap, byk bir sucuk, bir
at ulu ve yirmi be frank. Vermekle ykml olduundan ok daha fazlayd
bunlar, Baldini'nin syledii zere, hele Grenouille'in, grm olduu esasl
meslek eitimi iin bir kuru raklk paras bile vermedii dnlrse.
Vermekle ykml olduu ey, iki frank yol parasyd, o kadar. Ama ite ne
yreinin iyiliini yoksayabiliyordu ne de Je-an-Baptiste'e kar iinde yllar
boyunca duymu olduu yaknl. Ona gezginlii sresince iyi anslar diliyor,
bir kez daha sk sk, ettii yemini unutmamasn tembihliyordu. Bunlar
syleyerek Grenouil-le'i, bir zamanlar ieri ald yere, servis giriinin
kapsna getirip yolcu etti.
Elini uzatmad, can yaknl dediyse o kadar da deildi. Ona zaten hi elini
vermemiti. Sanki Grenouille'den stne bir ey gemesi, sanki kirlenmesi
tehlikesi varm gibi, dindarca denebilecek bir irentiyle hep kanmt
dokunmaktan. Ksaca 'Adieu' demekle yetindi. Grenouille de ban sallad,
bzld, uzaklap gitti. Caddede kimseler yoktu.
120
XXII
Grenouille ufalm bklm, srt antasn kambur gibi tayarak, arkadan
bakldnda ihtiyar bir adam grnmde, bir abuk kpr aa, kardaki adaya
doru yrrken arkasndan bakyordu Baldini. Parlamento saraynn orada, sokan
kvrmnda gzden kaybetti onu, alabildiine rahatlamt.
Heriften hibir zaman holanmamt, imdi kendine itiraf edebilirdi bunu artk.
ats altnda barndrp smrd srece ii rahat etmemiti, iki kez yasak
bir ey yapan, usulsz yollara sapan drst bir insann ruh halini yaamt
hep. Elbet foyasnn meydana kmas tehlikesi ok kk, buna kar baar
olasl dev gibi bykt, ama huzursuzluu da, vicdan rahatszl da bir o
kadar byk olmutu. Gerekten onca yl bir tek gn gememiti ki bu adama
uyduunun cezasn gnn birinde bir biimde ekecei korkusunu ensesinde
hissetmesin. Sonu iyi gelse bari! Yatm kalkm kafasndan dua gibi hep bu
dnceyi geirmiti- bu zorlu macerann sonundaki baarnn tadn ceremesini
ekmeden bir karabilsem! Bir becersem bunu! Geri hak deil bu yaptm, ama
Tanr bir gzn yumacaktr, muhakkak yumacaktr! mrm boyunca az m arptrd
beni yeterince ar cezalara hibir neden olmakszn, onun iin adaletinin
gereidir bu kez hogrl davranmas. Hem benim suum ne ki bu ite, eer bir
su sz konusuysa? Olsa olsa, bir ran mucizevi istidadn istismar edip onun
yeteneini kendiminmi gibi gstererek lonca dzeninin bir parack dna
km olmam. ok ok, zanaatn gelenein buyurduu fazilet yolundan czi lde
121
ayrlm olmam. ok ok, dn lanetlediim eyi bugn kendim yapyor olmam. Crm
mdr bu? Bakalar mr boyunca dzenbazlk ediyor. Ben srf birka yl azck
hileye saptm. O da, rastlant karma bu bir kerelik frsat kard iin.
Belki rastlant bile deildi, belki o bycy kapma gnderen Tanr'nn ta
kendisiydi, Pelissier'yle reks yznden ektiim aalanmalardan sonra bir
dl olarak. Belki de takdir-i ilahinin hi benimle urat yok da
Pelissier'yi cezalandrmak amacn gdyor! Bu olabilir ite! Yoksa, beni
ykselterek vermeyecekti de nasl verecekti Pelissier'nin cezasn? Bu durumda
benim ikbalim ilahi adaletin elindeki alet oluyor ki, bylesini utanmadan ve en
kk bir pimanlk bile duymadan kabul etmek caiz olmaktan te, boynumun
borcudur...
ok dnmt Baldini geen yllar boyunca, sabahlar o dar merdivenden aa
dkkna inerken, akamlar ekmecede toplanan parayla yukar kp o ar altn,
gm sikkeleri sayp kasasna aktarrken, geceleri karsnn horuldayan
iskeleti yannda yatp da talihine kaygyla bakmaktan uyuyamazken.
Ama imdi, sonunda, bu karanlk dnceler bitmiti. Tekinsiz konuk gitmiti,
hem de sonsuza kadar gven iinde kalyordu. Baldini elini gsne dayad,
elbisesinin kuma altnda, kalbinin stndeki defteri yoklad. Alt yz forml
yazlyd iinde, kuak kuak parfmc gelse gerekletirebileceklerinden fazla.
Bugn her eyini kaybetse, srf bu harika defterle bir yl iinde yeniden zengin
bir adam olurdu. Gerekten, daha ne isteyebilirdi ki!
Sabah gnei vuruyordu kar taraftaki evlerin atlarna, scak scak
Baldini'nin yzne. Hl gneye, caddenin Parlamento Saray'mn oradaki ucu-
122
na doru bakyordu -Grenouille'in gzden kaybolmas hi tadna doyulur bir zevk
deildi!-, ardndan, kabna smayan bir kran duygusuyla hemen bugn kardaki
Notre-Dame' ziyaret edip ba sandna bir altn atmaya, mum yakmaya ve
diz kp Allah'na, onu byle bir mutlulua boduu ve intikamdan koruduu iin
teekkr etmeye karar verdi.
Ne var ki, araya olmayacak bir i girdi, tam kiliseye gitmek istedii o le
sonras, ingilizlerin Fransa'ya sava at sylentisi iitildi. Bu geri
aslnda can skacak bir ey deildi. Ama Baldini tam o gn Londra'ya bir parti
parfm yollayacak olduundan, Notre-Dame ziyaretini erteleyip onun yerine bilgi
toplamak iin ehre, arkasndan da Londra sevkiyatm imdilik durdurmak iin
Faubourg Saint-Antoine'daki fabrikasna yolland. Gece yatakta, uykuya dalmadan
hemen nce dahice bir ey geldi aklna: Yeni Dnya'daki smrgeler nedeniyle
kmas beklenen askeri srtmeleri gznnde bulundurarak, 'Prestige du
Quebec' ad altnda yeni bir parfm lanse edecekti, reinemsi - kahramanca bir
koku, baars -oras kesindi- ingiltere ticaretinin eksilmesiyle doan zararn
karlayacak da teye bile geecekti. Rahatlam olarak yastna, altnda
forml defterinin huzur veren sertliini hissettii yastna yaslad budala,
ihtiyar kafasnda bu tatl dnceyle uyudu Usta Baldini ve bir daha uyanmad.
nk o gece, ilerde, layk olduu vehile bir gecikmeyle, Paris'teki btn
kprler zerine kurulmu btn evlerin Kral emriyle birbiri ardnca yklmasna
yol aacak kk bir felaket oldu: Anlalr bir sebep olmakszn, Pont au
Change'n bat tarafndaki, nc ye drdnc ayaklar arasnda kalan paras
kt. ki ev sulara gmld, yle bir-
123
denbire ve topyekn gitti ki evler, oturanlardan kimse kurtarlamad. Ne mutlu
ki sadece iki kiiydi sz konusu olan: Giuseppe Baldini ile kars Teresa.
alanlar, izinli ya da izinsiz, sokaa kmlard. Sabahn erken saatlerinde
hafif ikili olarak eve dnen -daha dorusu eve dnmek isteyen, nk ev
kalmamt ortada- Chenier bir sinir bunalm geirdi. Otuz yl boyunca, ocuu
akrabas olmayan Baldini'nin vasiyetnamesinde kendini miras olarak gsterecei
umuduna bel balamt. imdiyse, bir rpda gitmiti btn miras, her ey,
ev, maaza, hammaddeler, atlye, Baldini'nin kendisi - hatta, belki de
fabrikann sahibi olmasn salayabilecek olan vasiyetname bile!
Hibir ey bulunamad, cesetler, kasa, alt yz formll defter bulunamad.
Avrupa'nn en byk parfmcs Giuseppe Baldini'den geriye kalan tek ey, daha
haftalar boyunca Paris'ten Le Havre'a kadar Seine boyunu tutan, misk, tarn,
sirke, lavanta ve daha bin maddeden oluma, kark m kark bir rayiha oldu.
124
KNC BOLUM
XXIII
Giuseppe Baldini Evi'nin kt srada Gre-nouille, Orleans'a giden yoldayd.
Byk ehrin buu alann ardnda brakmt, kendisini Paris'ten uzaklatran
her admla evresindeki hava durula-yor, anlayor, temizleiyordu. Sanki
inceliyor gibiydi. Artk her metrede bir yzlerce, binlerce ayr koku ba
dndrc bir ke kapmaca iinde birbirini kovalamyor, olan az saydaki
kokular -kumlu yolun, ayrlarn, topran, bitkilerin, suyun kokusu- uzun
allar gibi ortala yaylyordu; yava yava kabaryor, yava yava
kayboluyordu bunlar, bakla kesilir gibi bitmiyorlard.
Grenouille bu yalnl bir kurtulu gibi hissetti. Bu rahvan kokular burnunu
okamt. mrnde ilk kez, ald her solukta yeni, beklenmedik, d-mans bir
koku yakalamak ya da ho bir kokuyu karmamak iin tetikte olmas gerekmiyordu.
lk kez, pusuya yatm gibi koklamak zorunda olmadan, neredeyse serbeste soluk
alabiliyordu. 'Neredeyse' diyoruz, nk Grenouille'in burnundan, gerekten
serbeste kayp geen bir ey yoktu tabii. En ufak bir vesile olmasa bile hep
uyank bekliyordu dardan gelip de iine girmesi gereken her eye kar
duyduu gdsel kuku. mr boyunca, doygunluk, honutluk, hatta mutluluk
gibisinden durumlara az
125
ok yakn bireyler yaad sayl anlarda bile soluk almaktan ok vermeyi ye
tutmutu - nitekim hayatna da umutlu bir soluk alla deil, caniyane bir
lkla balamam myd? Ama, onda yaradlndan gelme bir kstllk olan bu
noksan bir yana, Paris'i geride braktka kendini daha iyi hissetmeye
balamt; solumas gittike kolaylayor, admlar gittike hafifliyor, hatta
yava yava vcudunu dik tutmaya bile kalkyordu, yle ki uzaktan baknca
neredeyse sradan bir zanaat delikanls gibi grnyordu, yani btnyle
normal bir insanm gibi.
Onu en ok rahatlatan ey, insanlardan uzaklamak olmutu. Paris'te, dnyann
baka herhangi bir ehrinde olduundan ok daha fazla insan bir araya skm
yayordu. Alt, yedi yz bin insan yayordu Paris'te. Caddeler kvl kvl
insan, evler bodrumlarndan at katlarna kadar tklm tklm insan doluydu.
Hemen hemen hibir ke, bir tek ta, bir kark toprak yoktu Paris'teki insan
kokusu sinmemi olsun.
Kendisini Paris'te on sekiz yldr, havann frtna ncesi arlyla bunaltan
eyin aslnda bu koyu insan kokusu olduunu ancak imdi, kokudan kurtulmaya
baladnda anlamt Grenouille. Bugne kadar hep, bzlp uzaklamas gereken
eyin genel olarak dnya olduunu sanmt. Oysa dnya deildi, insanlard. yle
grnyordu ki dnyada, insanlar boalm bir dnyada pekl yaanabilirdi.
Yolculuunun nc gnnde, Orleans'n kokusal ekim alanna girdi. Daha ehrin
yaknda olduunu gsterecek, gzle grlr herhangi bir iaret belirmeden havada
insan unsurunun younlatn duydu ve bataki niyetinden dnerek Orle-ans'dan
gemeye karar verdi. Yeni kazand soluma rahatln, o boucu insan iklimine
girip he-
126
mencecik bozmak istemiyordu. ehrin iyice andan dolat, Chteauneuf
yaknlarnda Loire'la karlat, Sully'den karya geti. Oraya kadar yetmiti
sucuu. Bir tane daha alp rmak boyundan ayrlarak ierilere doru yrd.
Artk yalnz ehirlerin deil, kylerin de uzandan geer olmutu. Gittike
incelen, gittike insana uzak bir nitelik kazanan havadan sarho gibiydi. Yalnz
yolluk almak iin yaklayordu insanlara, ortalkta be ev ya da yalnz bir
iftlik grrse ekmek satn alyor, sonra gene ormanlara girip kayboluyordu.
Birka hafta sonra, getii tenha yollarda tek tk yolculara rastlamaktan bile
rahatsz olmaya, ayrlarda yln ilk otunu bien kyllerin arada bir, nokta
nokta duyduu kokularna bile kat-lanamamaya balad. rkntyle, karlat
her koyun srsnn andan gemeye alt, koyunlar yznden deil, obann
kokusundan kamak iin. Saatlerce uzandaki bir svari blnn kokusunu mu
duydu, hemen tarlalara dald, fazladan millerce yol dolamay yeledi. Baka
zanaat delikanllar, serseriler gibi denetlenmek, ktlarn gstermek
zorunda kalmak ya da askere alnp savaa srklemekten korktuu iin deil -
sava olduunu bilmiyordu bile, yalnz ama yalnz svarilerin yayd insan
kokusundan irendiinden. Byle olunca, yola karkenki Grasse'a gitme tasars
yava yava kendiliinden snkleti; bir bakma, btn baka tasarlar,
niyetler gibi, o da zgrln iinde eriyip dald. Grenouille artk herhangi
bir yere gitmek deil, uzaklamak, insanlardan uzaklamak istiyordu, o
kadar.
Sonunda yalnz geceleri yol alr oldu. Gndzn insan aya demez bir ke
buluyor, fundalklara dalyor, srnp allklara giriyor, bir hayvan gibi
kvrlp yatyor, toprak rengi at ulunu tepesine ka-
127
dar ekiyor, burnunu kolunun kvrmna dayayp, en kk bir yabanc kokunun
bile dlerini bozmamas iin yere doru eviriyor, uyuyordu. Gne batarken
uyanyordu, nce her yn bir kokluyor, ancak son kylnn de tarlasndan
ayrldndan, en gz pek gezginin bile karanln bastrmasyla geceleyecek
bir yere sndndan emin olduunda, ancak gece szmona tehlikeleriyle
topra insanlardan temizlediinde, sakland yerden kp yolculuunu
srdryordu.
nn grmek iin a ihtiyac yoktu. Daha nce de, gndzn yrrken de
saatlerce gzlerini kapayp burnunun gsterdii yne gitmiti. evredeki
manzarann arpc renkleri, grmedeki gz ka-matrclk, birdenbirelik,
keskinlik ac veriyordu. Ama ayna bir diyecei yoktu. Ay renk nedir
bilmiyor, sadece arazinin d izgilerini biraz gsteriyordu. Ortal kirli bir
griyle rtyor, bir gece boyu btn canll bouyordu. Bu, iinde kimi zaman
gri tarlalara bir glge gibi den rzgrdan baka hibir eyin kmldamad
plak topran dnda hibir eyin yaamad, kurundan dklme benzer
dnya, Grenouille'in varln hogryle karlad tek dnyayd, nk
ruhunun dnyasna benziyordu.
Bylece gneye doru ilerledi. Aa yukar gneye, nk herhangi bir
mknatsl pusulaya gre deil, onu her ehrin, her kyn, her iki evlik
yerleimin uzandan dolatran burun pusulasna gre gidiyordu. Haftalarca tek
bir insana rastlamad. Karanlk, ya da souk ayyla aydnlanan dnyada
yalnz olduu inancnn verdii huzur iinde daha ok oyalanabilirdi, eer gnn
birinde o hassas pusula hi de yalnz olmadn gstermesey-di.
128
Geceleyin de vard insanlar. En sapa yerlerde bile vardlar. Sadece, sanlar
gibi kelerine ekilmi uyuyorlard. Toprak insandan arnm deildi. nk
uykularnda bile kokularn yayyorlar, bu koku barndklar yerlerin ak
pencerelerinden, duvar atlaklarndan dar, ak havaya kyor, o grnte
kendi halindeki doay berbat ediyordu. Saf havaya alt lde fena
yaralyordu. Grenouille'i yle birdenbire, hi beklenmedik bir anda, gece ortas
tngr mngr geliveren, yaknda ya bir oban barna, ya kmrc kulbesi ya
da haydut ini olduunu aa vuran, rme kokusu kadar iren bir insan kokusu.
Ve kamaya devam ediyordu, evresinde gittike eksilmekte olan insanlk kokusuna
gittike artan bir duyarllkla tepki gstere gstere. Bylece insanlardan hep
daha uzaa, hep olabilecek en byk yalnzln ekim merkezine doru srkledi
burnu Grenouille'i.
XXIV
Bu kutup, yani btn Kralln en insandan uzak noktas. Auvergne dalarnda,
Clermont'dan be gnlk yol kadar gneyde, Plomb du Cantal adl, iki bin metre
yksekliinde bir yanardan doruk noktasyd.
Da, kuruni tatan dev gibi bir koniden oluuyordu; evresi sadece boz renkte
yosun ve boz renkte allarla rtl, urasnda burasnda, rk di gibi birka
sivri, toprak rengi kayayla yangnlarda kmrlemi birka aacn ykseldii,
usuz bucaksz, orak bir yaylayd. Yrenin bereketsizlii en gneli gnde bile
yle i kapayc bir grnm sunard ki, zaten yoksul olan ilin en yoksul oban
bile hay-
Koku
129/9
vanlarn buraya srmezdi. Hele geceleyin, ayn solgun nda, artk hepten bu
dnyadan olmayan bir yere dnerdi bu Tanr'nm terkeyledii arazi. Her kede
aranan Auvergneli haydut Lebrun bile kendine arpacak, yakalanacak ve drt
paraya blnecek yer olarak Cevennes blgesini semiti; kimsenin aramayaca
ve de bulamayaca, ama sonunda, kendisine herhalde daha korkun gelmi olacak
bir biimde, yani yalnzlktan lecei Plomb du Can-tal'a saklanmaktansa. Dan
drt bir yannda, mil-lerce uzaklkta tek bir insan, tek bir doru drst
scakkanl hayvan yaamyordu, topu topu birka yarasa, birka bcek, karaylan.
Onyllardan beri dorua kan olmamt.
Grenouille, daa 1756 ylnn bir austos gecesi vard. Gn aarrken dorua
ulamt. Onu buraya getiren yolculuun sonunda olup olmadn bilmiyordu
daha. Gittike anlaan havalara doru giden yolun sadece bir duranda olduunu
sanyordu. Olduu yerde daireler izip burnunun baklarn orak volkanik
arazinin heybetli grnm zerinde gezdirdi: Douya, geni Saint-Flour
yaylasyla Riou rma bataklklarndan yana doru gitti; kuzeye, geldii,
gnlerce karst tr dalar aarak geldii yerlere; batya, hafif sabah
rzgrnn burnuna ta ve sert ot kokular getirdii, sonra da gneye, Plomb'un
devam olan dalarn miller boyunca, Truyere'deki karanlk vadilere kadar uzayp
gittii yne. Her yerde, her ynde ayn, insandan-uzaklk egemendi; ayn zamanda
herhangi bir yne ataca her adm, insanlara yaklamas demek olacakt. Pusula
dnp duruyordu, hibir yn gstermiyordu artk. Grenouille hedefe varmt. Ama
ayn zamanda kapana da kslmt.
Gne doarken hl ayn yerde duruyor, havay kokluyordu. aresiz bir abalama
iinde, insan
130
tehlikesinin hangi ynden geldiini ve kamas gereken kar ynn ne taraf
olacan anlamaya alyordu. Ne yan koklasa, bir yerlerde gizli kalm bir
insan kokusunun krntsn bulacandan ikilleniyordu. Ama yoktu. Olan yalnz
dinginlikti, yle denebilirse eer, koku dzeyinde bir dinginlik. evre, l
talarn, boz yosunlarn, kuru otlarn hafif bir hrt gibi esen tekdze
kokusuyla doluydu, hepsi buydu.
Grenouille'in, kokusunu almad eyin gerek olduuna inanabilmesi epey uzun
srd. Eritii mutlulua hazr deildi. Gvensizlii uzun zaman yeni kazand
bilgiye ayak diredi. Hatta, gne ykselirken gzlerini yardma arp ufukta
insan varlnn en kk bir iareti, bir kulbe ats, bir ocan duman,
it, kpr, sr grlp grlmediini bile aratrd. Ellerini kulaklarna
tutup dinledi, bir trpan tprts, bir kpek havlamas, bir ocuk barts
duymaya alt. Btn gn boyu Plomb du Cantal'in tepesinde en yakcsndan bir
gne altnda dikilip bou bouna, kck bir belirti bekledi. Ancak gne
batarken gvensizlii yava yava ekilip yerini gittike glenen bir cokunluk
duygusuna brakt: O nefretlik pis kokudan kurtulmutu! Gerekten, btnyle
yalnzd! Dnyadaki tek insan kendisiydi.
Akl almaz bir sevin kaplad iini. Deniz kazasna uram biri haftalarca
suyun stnde srklenip dururken sonra karsna kan, zerinde insan yaayan
ilk aday nasl kendinden geerek selamlarsa Grenouille de yalnzlk dana
varn yle kutluyordu. Baryordu mutluluktan. Srt antasn, ulu, denei
bir yana atm tepiniyordu, kollarn havada sallyor, dne dne dans ediyor,
yumruklarn skp bir zafer gsterisi olmak zere ayaklarnn altnda uzanp
giden geni lkeye, batmakta olan gnee kar sallyordu; sanki onu gkyzn-
131

den kovalayan kendisiymi gibi. Bir zafer cokusu iinde lgnlar gibi dnendi
durdu gecenin ge saatlerine kadar.
XXV
Sonraki gnleri daa yerlemekle geirdi -nk kendisi iin belli bir ey varsa
o da, bu mmtaz beldeyi yle kolay kolay terk etmeyeceiydi. lk i olarak bir
su koklamaya balad, doruun biraz aasnda bir kntnn iinde, kaya
boyunca ince bir zar gibi yaylan bir sznt buldu. ok deildi, ama sabredip
bir saat yalarsa, bir gnlk sv gereksinimini gidermi oluyordu. Besin de
buldu, yani kk kertenkeleleri, karaylanlar, kafalarn kopardktan sonra
derisi ve kemiiyle yutuyordu. Yan sra kuru liken yosunu, ot, yabanmersini
yiyordu. Bu, kentsoylu llerine vurulduunda kesinlikle dikkat ekici olmayan
beslenme biimi, onun hi mi hi cann skmyordu. Zaten son haftalarda, son
aylarda da ekmek, sucuk, peynir gibi insan elinden km eylerle beslenmemi,
ackt zaman yoluna herhangi bir biimde yenebilecek ne ktysa gvdeye
indirmiti. En az anlad eydi damak zevki. Zaten zevk denen ey, saf, madde-
d kokudan duyulan zevk dnda, hi de arad bir ey deildi. Rahatlk da
aramyordu, deini kuru ta zerine yaymaya bile seve seve razyd. Ama daha
iyi bir ey buldu.
Suyun olduu yere yakn, bir sr kvrmlar yaparak dan ilerine doru uzanan,
otuz metre kadar ieride kntyle biten bir maara kefetti. Maarann bittii
yer, Grenouille'in omuzlar ta duvarlara deecek kadar dar, ayakta ancak iki
bk-
132
lm durabilecei kadar alakt. Ama, oturabiliyordu, hatta dertop olursa
yatabiliyordu bile. Bu da onun konfor ihtiyacn sonuna kadar karlyordu.
nk paha biilemeyecek stnlkleri vard bu yerin: Tnelin sonunda, gn
ortasnda bile gz gz gremez bir gece karanl egemendi, bir de mezar
sessizlii; havada nemli, tuzlu bir serinlik vard. Grenouille hemen buraya daha
hibir canl varln ayak basmadnn kokusunu ald. Yerleirken neredeyse
kutsal bir yere girerken duyulan trden ekingenlik sard iini. At ulunu,
sanki bir sunan rtsn rtyormuasna zenle yere yayp stne yatt. Bir
cennet huzuru iindeydi. Fransa'nn en kimsesiz dann banda, yerin elli
metre altnda, kendi mezarnda gibi yatyordu. mrnde kendini bu kadar gven
iinde hissettii olmamt, anasnn karnnda bile - ne gezer! Darda dnya
yanp yklabilirdi, onun burada hibir eyden haberi olmazd. Sessiz sessiz
alamaya balad. Bylesi bir mutluluk iin kime teekkr edeceini bilemiyordu.
Bunu izleyen zaman iinde darya, ancak su kayasn yalamak, bir abuk
sidiinden ve dksndan kurtulmak, bir de kertenkele ve ylan avlamak iin
kt. Geceleyin kolay oluyordu hayvanlar yakalamak, nk dz talarn altna
ya da kk maaralara ekilmi oluyorlar, o da burnuyla yerlerini buluyordu.
lk haftalar ufku koklayp kolaan etmek iin belki birka kere daha dorua
kt oldu. Ama ok gemeden bu da zorunluluk olmaktan kp can skc bir
alkanla dnt, nk bir kere bile olsun tehlike kokusu almamt. Sonunda
gezilerine son verip artk hayatta kalabilmek iin en zorunlu ne i varsa onu
yerine getirdikten sonra, olabildiince abuk ukuruna dnmekten baka bir ey
dnemez oldu. nk aslnda orada, ukurda yayordu. Ya-
133
ni, ta koridorun ucunda, at ulunun stnde, srtn kntye dayanm,
omuzlarn kayalarn arasna sktrm olarak, gnde yirmi saatten fazla
mutlak karanlk, mutlak sessizlik iinde, mutlak bir hareketsizlikle oturuyor,
kendi kendine yetiyordu.
nzivay seen insanlar vardr, bilinir: bir gnahn kefaretini demek
isteyenler, baarszla uramlar, azizler ya da peygamberler. Byleleri
llere ekilip ekirge ve yaban bal yiyerek yaamay yeler. Kimisi de kenarda
kede kalm adalarda, maaralarda, dehlizlerde, ya da -biraz daha
gsterilisi- srklar zerinde kurulmu, gklere uzanan kafeslerde yaarlar.
Amalar Tanr'ya daha yakn olmaktr. Kendilerini yalnzlkla cezalandrp
gnahlarnn ceremesini ekerler. Byle davranrken Tan-r'nn honut olaca
bir yaam srdkleri inanc iindedirler. Ya da aylarca, yllarca, kendilerine
yalnzlklar iinde bir Tanr haberi ulamasn bekler, gelince bir acele
insanlar arasnda yaymaya yel-tenirler.
Bunlardan hibiri Grenouille'e uymuyordu. Tanr'yla en ufak bir alverii
yoktu. Gnah karmyor, yce bir ilham beklemiyordu. Sadece kendi z, biricik
elencesi iin ekilmiti maaraya, sadece, kendi kendine yakn olmak iin.
Kendi, baka hibir eyin glgelemedii varl iinde yzyor ve bu ona harika
geliyordu. Kendi cenazesi gibi, neredeyse soluk bile almadan, neredeyse kalbi
atmaz olmu gibi yatyordu o kaya ukurunda - ama yle youn, yle taknca bir
hayat sryordu ki, dardaki dnyada benim diyen zevku sefa dkn benzerini
yaamamtr.
134
XXVI
Bu taknlklarn olduu yer -baka trls nasl dnlebilirdi ki- doduu
gnden beri karlat btn kokular ana izgileriyle kazm olduu kendi i
lkesiydi. Keyfini yerine getirmek iin nce en eski, en uzakta kalm kokular
belleine aryordu: Madam Gaillard'm yatakhanesindeki buulu, dmanca hava;
madamn ellerinin derimsi, kuru kokusu; Papaz Terrier'in sirke ekisi soluu;
Stanne Bussie'nin scak, anacl teri; Cimetiere des Innocents'm le kokusu;
annesinin katil kokusu. Bylece bir tiksinti ve nefret sefasna dalyor, duyduu
dehetin hazzndan tyleri diken diken oluyordu.
Bazen, bu irenlikler aperitifi neesini yerine getirmeye yetmediinde, koku
gezintisinde yolu uzatp bir de Grimal'e uruyor, ham, eti stnde derilerin,
tabak erbetlerinin kokumuluunu tadyor ya da alt yz bin Parislinin yaz
ortasndaki nemli, boucu scakta yayd kokulardan oluan ar havay burnunda
canlandryordu.
Sonra da birdenbire -yapt altrmann anlam da buydu zaten- bir patlayla
boanveriyordu iinde birikmi nefret. Bir frtna gibi geiyordu stnden,
soylu burnuna hakaret etmeye yeltenen btn bu kokularn. Buday tarlasna dolu
inmiesi-ne vuruyordu tepelerine tepelerine, bir orkan gibi unufak ediyordu
mendeburlar, sonra artlm sudan oluan, usuz bucaksz, her kiri temizleyen
bir tufanda bouyordu. Ne haklyd gazabnda. Ne bykt c. Ah! Ne yce bir
and bu! Grenouille, o kk insan, heyecandan titriyor, vcudu bir ehvet hazz
iinde kaslyor, sonra yay gibi alyor, yle alyordu ki bir an ban
maarann tavanna ar-
135
pyordu, sonra gene yava yava kyor, rahatlam, derin bir doyuma ulam
halde yatp kalyordu. Gerekten, ne kadar ho bir eydi bu btn bet kokularn
varlna son verme ii, ne ho bir eydi gerekten... iindeki dnyay
canlandran tiyatronun oyunlar arasnda neredeyse en sevdii numarayd bu,
nk ona, ancak byk, kahramanca ilerden sonra yaanan o hak edilmi
bitkinlik duygusunu veriyordu.
Artk bir sre vicdan rahat dinlenebilirdi. Gerindi, btn bedeniyle gerindi,
tabii darack ta hcresinde olabildii kadar. Ama iinden, ruhunun sp-rlp
temizlenmi yayglar stnde gerinirken boylu boyunca uzanmt, uyuklamaya,
bir yandan da burnunun ucundan gzel kokular geirmeye balad: rnein,
ilkbaharda krlardan kopup gelmie benzeyen, trl bir esinti; yeeren ilk
kayn yapraklar arasndan geen lk bir mays yeli; denizden bir frk hava,
tuzlu badem gibi buruk. Yerinden kalktnda akamzeri olmutu - szmona
akamzeri, nk tabii ne akamzeri ne kuluk, ne akam, ne sabah vard, ne
k ne karanlk, ayrca bahar ayrlar, yeil kayn yapraklar da yoktu...
Grenouille'in i evreninde hi mi hi nesne yoktu, ancak nesnelerin kokular
vard. (Bu yzden, bu evrenden bir manzaraym gibi sz etmek sadece bir faon
de parler, hem meram anlatmaya elverili hem de mmkn olan tek yaktrma,
nk insanolunun dili koklanr dnyay betimlemeye yaramyor.) - Evet,
akamzeriydi, yani Grenouille'in ruhunda, gneyde le uykusundan sonrakine,
len felcinin ortalktan yava yava ekilip scaktan saknlm hayatn
yeniden balad sradakine benzer bir durum ve zaman sz konusuydu. fke kusan
scak -ince kokularn dman scak- geip gitmi, kt ruh takm yok
edilmiti. dnyann kr-
136
lan tertemiz, yumuack, uyann edepsiz skneti iinde uzanm, efendilerinin
istenci stlerine gelsin diye bekliyorlard.
Ve Grenouille -sylediimiz zere- yerinden kalkt, silkinip uykuyu att
stnden. Ayaa kalkt, i dnyasnn byk Grenouille'i, bir dev gibi, btn
grkemi ve boyuyla ortaya dikildi; bir zevkti seyretmek bu devi -kimsenin
gremeyiine yazk diyecei geliyor insann! sonra gururla, egemence evresine
bakt:
Evet! Buras onun lkesiydi! Ei olmayan Gre-nouillistan! Kendisinin, ei
olmayan Grenouille'in yaratp ynettii, can istedii zaman le evirdii ve
yeniden kurduu, geniletip llmez snrlara eritirdii ve ayak basmaya
kalkan herkese kar alevden klcyla savunduu lke. Burada onun istencinden,
byk, hametli, esiz Grenouille'in istencinden baka hibir ey geerli
deildi. Nitekim gemiin kt kokularnn kk kazndktan sonra, imdi,
lkesinde gzel kokularn gezmesini istiyordu. Bunun iin de, dev admlaryla
yanp yklm topraklar dolap, urada savurganca, tede daha kt, kh sonu
grnmeyen iftlikler kurmaya, kh babaa, kk tarhlar halinde, tohumu bazen
avu avu datarak, bazen tek tek zel olarak seilmi yerine gmerek, eit
eit kokular ekmeye balamt. lkesinin en uzak ku umaz kervan gemez
kelerine kadar gitti. Byk Grenouille, yldrm bahvan; ok gemeden koku
tohumu atmad bir kar yer kalmamt.
Ve yapt her eyin iyi olduunu ve btn bir lkenin kendi tanrsal
Grenouille-tohumunu itiini grdnde, bir alkol yamuru bahetti Byk
Grenouille, yumuak ve srekli bir yamur, ite o zaman her yan imlenip
yeermeye balad ve yle bir boy att ki ekilenler, bakann gnlne sevin sal-
137
di. iftliklerde dalgalanmaya balamt bile ekin, gizli bahelerdeyse saplar
bym, zsuyla dolmutu. Tomurcuklar imi, iekler patlayacak gibi olmutu.
Ve yamurun durmasn emretti Byk Gre-nouille. Ve dedii oldu. Ve topraklarna
glmsemesinin lk gneini gnderdi, bunun zerine bir anda, lkenin bir
ucundan br ucuna, saylamayacak kadar ok koku iesinden dokunmu, rengrenk
. tek bir hal gibi yayld ieklerin inanlmaz grkemi. Ve Byk Grenouille
yaptnn iyi, ok ok iyi olduunu grd. Ve soluunun rzgrn gnderdi
lkeye. Ve bir solukta okanan iekler kokular kardlar ve saylamayacak
kadar ok kokularn kartrp durmadan deien, ama birliini srekli deiim
iinde bulan evrensel bir tapnma kokusu halinde O'na, Byk, Esiz, Hametli
Grenouille'e gnderdiler ve kendisi, altn kokulu, buluttan tahtnda, bu soluu
gene iine ekti ve bu kurban kokusunu beendi. Ve yaratsn yeniden kutsamak
iin yere indi, bunun zerine yaratklar sevinle cokuyla ve yeniden ahane
kokular salarak kranlarn gsterdiler. Bu arada akam olmutu, kokular
yaylmaya devam ederek gecenin mavisi iinde, gittike daha harikalaan
eitlemeler ortaya koyuyorlard. Prlanta kokusundan devasa bir donanma
parlts altnda gerek bir kokular balosu balyordu.
Ne ki Byk Grenouille biraz yorulmutu ve esnedi ve dedi ki: "te, byk bir
eser yaptm ve gzel oldu. Ama kemale ermi her ey gibi bu da can sknts
vermeye balad artk. Biraz ekilip bu almayla dolu geen gnn bitiminde
kendime, kalbimin odacklarmda kk bir len vereceim."
Byle buyurdu Byk Grenouille ve szlp, altnda basit koku halk sevinle
dans eder elenirken, gepgeni at kanatlaryla altn buluttan aa-
138
ya, ruhunun lkesini kaplayan gecenin iinden kalbine, evine indi.
XXVII
Ah, ne gzeldi eve dnmek! Hem calc hem dnya-yaratc olmak gibi ifte makam
az yorucu olmamt, ardndan saatlerce kendi dl tarafndan ululandn
izlemek de yle hi dinlendirici bir ey deildi. Tanr olmann ykledii
yaratma ve uyruklarna grnme grevlerinden yorulan Byk Grenouille,
evceizindeki tad zlyordu.
Kalbi firfiri bir sarayd. Bir ta lnn ortasn-dayd bu saray, tepeciklerin
ardna gizlenmi, bataklklarn oluturduu bir vahayla evrili, yedi boy ta
duvarn ardnda. Yalnz uarak ulalabilirdi. Bin odas, bin bodrumu, bin has
salonu, bunlarn arasnda da bir tane, iinde firfiri bir kanepe olan vard ki
ite bu kanepede Grenouille, imdi artk Byk Grenouille deil zel yaamndaki
Grenouille, ya da sadece sevgili Jean-Baptiste, gnn yorgunluundan sonra
dinlenirdi.
Sarayn odalarnda ise, yerden ta tavanlara kadar raflar, raflarn iinde
Grenouille'in mr boyunca toplad milyonlarca koku bulunurdu. Sarayn
bodrumlarnda flar iinde yaamnn en iyi kokular dururdu. Bunlar
olgunlamca ielere aktarlr, yllarna, geldikleri yere gre, kilometrelerce
uzunluktaki koridorlara dizilirlerdi; bunlar o kadar oktu ki, hepsini imeye
bir mr yetmezdi.
Ve sevgili Jean-Baptiste sonunda evine gelip firfiri salonda, sade ve rahat
kanepesine uzanm yatarken -nasl derler, sonunda izmelerini karabildiinde;
el rpp grlmez, dokunulmaz, iitilmez,
139
her eyden nce de koklanmaz, yani btnyle imgesel yaratklar olan uaklarn
ard, odalara gidip byk kokular kitaplndan u ya da bu cildi bulup
getirmelerini, bodruma inip kendisine iecek bir ey karmalarn buyurdu.
mgesel uaklar koutu; beklemenin verdii eziyetle midesi kasld
Grenouille'in. Birdenbire, barda beklerken smarlad raky herhangi bir
nedenle vermeyecekleri korkusuna kaplan bir ikicinin duygularyla doldu. Ya
bodrumlar, koridorlar bir rpda boalmsa, ya flardaki arap bozulmusa?
Niin bekletiyorlard? Niin gelmiyordu kimse? Hemen ihtiyac vard syledii
eylere, ok acele, tiryakisi olmutu, eline ge-iremezse olduu yerde lr
giderdi.
Ama sakin ol, Jean-Baptiste! Sakin ol, dostum! Gelecekler tabii, zlediini
getirecekler. Uaklar yaklayor bile uarcasna. Grlmez bir tepsi stnde
kokular kitabn tayorlar, beyaz eldivenli, grlmez ellerinde deerli
ieleri; brakyorlar oraya usulca, eilip selam veriyorlar ve savuuyorlar.
Yalnz kalnca -sonunda!- yalnz kalabildii zaman, uzanyor Jean-Baptiste
zledii kokulara, ilk ieyi ayor, bir bardak dolduruyor kendine, azna
kadar, dudaklarna gtrp iiyor. Serin kokuyla dolu barda bir yudumda
bitiriyor, enfes bir tat! yle kurtarc bir gzellii var ki, sevgili Je-an-
Baptiste'in hazdan gzleri dolu dolu oluveriyor ve hemen bir bardak daha
dolduruyor ayn kokudan: 1752 ylndan, baharda koklanm, Pont Ro-yal'de, gn
domadan nce, iinde deniz kokusunun, orman kokusunun, biraz da kyda bal
duran mavnalarn katrans kokusunun kart bir rzgrn geldii bat tarafna
ynelik burunla. GrimaPin izni olmadan Paris'te srterek geirdii ilk gecenin
bitiminin kokusu. Yaklaan gnn, zgr olarak yaad ilk gn douunun taze
kokusu. Bu koku ona o
140
zaman zgrlk vaat etmiti. Baka bir hayat vaat etmiti. O sabahn kokusu,
Grenouille iin bir umut kokuuydu. zenle saklad. Ve her gn iti umut
kokusundan.
kinci barda boalttktan sonra btn sinirlilii, btn kukular,
gvensizlikleri akp gitti, harika bir dinginlik doldurdu iini. Srtn
kanepenin yumuak yastklarna bastrd, bir kitap ap anlarndan bir yerleri
okumaya balad. ocukluunun kokular, okul kokular, ehrin sokaklarnn, ke
bucaklarnn kokular, insan kokular... Btn bedeni hazla rperdi, nk orada
yazl olanlar, o gn yok ettii ayn iren kokulard. Nefret dolu bir ilgiyle
okuyordu Grenouille aalk kokular kitabn; sonunda nefreti ilgisinin boyunu
anca da kapa-tverdi, koydu bir kenara, bir bakasn ald.
Yan sra ara vermeden soylu kokulardan iiyordu. Umut kokusu iesinden
sonral774 ylndan, Madame Gaillard'm evinin nndeki scak odun kokusuyla
doldurulmu bir ie at. Ondan sonra da bir ie yaz akam kokusu, parfm
esintili, iek ykl, 1753 ylnda Saint-Germain-des-Pres'de bir parkn
kenarndan toplanm.
imdi artk iyice ykn tutmutu kokulardan yana. Kollar bacaklar gittike
arlayordu yastklarn arasndan. Kafas harika bir biimde buulanmaya
balamt. Ama ziyafetin sonuna gelmemiti daha. Geri gzleri okuyamaz olmu,
kitap oktan elinden kaymt ama - akam son ienin, ielerin en nefisinin
dibini grmeden kapatmak istemiyordu: Bu iedeki, Rue des Marais'deki kzn
kokuuydu...
Kokuyu huu iinde iti; bu amala kanepeye dimdik oturdu her ne kadar zor
geldiyse de yatt yerden kalkmak, nk her kprdannda evre-
141
sinde firfiri salon sallanyor, dnyordu. Bir renci duruu iinde, dizleri
smsk bitiik, ayaklar birbirine yapk, sol elini sol bacann stne
koymu olarak iti kk Grenouille kalbinin bodrumlarndan gelen o leziz
kokuyu, bardak bardak ve her bardakta daha bir kederlenerek. Biliyordu, fazla
imiti. Biliyordu, bu kadar ok gzellii kaldramazd. Gene de, ie boalana
kadar iti: Sokaktan avluya giden karanlk koridoru geti. Iltya doru
yrd. Kz oturmu, erik ayklyordu. Ta uzaklarda donanma enliinin fzeleri,
fiekleri patrdyordu...
Barda brakt, birka dakika daha oturduu yerde, duygusallktan ve kafa
ekmekten ta kesilmi gibi kalakald, ikinin dilinde brakt lezzetin son
katresi de kaybolana kadar. Aval aval bakyordu. Birdenbire beyninin ii de,
ieler gibi boalmt. Sonra devrildi yanlamasna firfiri kanepeye ve
devrilmesiyle kurun gibi ar bir uykuya dalmas bir oldu.
Ayn anda d-Grenouille de at ulunun stnde uykuya dalmt. Onun uykusundan
da derinlik bakmndan i-Grenouille'inkinden hi kalr yeri yoktu, nk
berinin Herklms eylemleri ve taknlklar onu da ayn derecede yormutu -
eninde sonunda ikisi de ayn kii deil miydiler...
Ne var ki uyandnda, ne yedi duvar ardndaki saraynn firfiri salonunda ne de
ruhunun iee durmu krlarnda uyanm, kendini sadece tnelin ucundaki ta
hcrede, kr karanlkta kuru yerde yatar bulmutu. Alktan, susuzluktan midesi
kalkyor, souktan titriyor, sabaha kadar imi bir alkolik gibi hissediyordu
kendini. Emekleye emekleye kt maaradan.
Darda zaman, gnn herhangi bir srasyd, ou kez balamakta ya da bitmekte
olan gece, ama gece yars bile olsa, yldz nn aydnl ine i-
142
ne gzlerine batyordu. Hava tozlu, yakc, cier dalayc, arazi sertti;
orasn burasn talara arpyordu. En ince kokular bile kat, src
geliyordu dnyaya alkanln yitirmi burnuna. Grenouille, bir kene kadar,
kabuundan kp denizde plak etiyle dolaan bir yenge kadar duyarlyd
imdi.
Su yerine gidip duvardaki nemi yalad, bir saat, iki saat; bir ikenceydi bu:
Zaman, gerek dnyann derisine deip yakadurduu sre bitmek bilmiyordu.
Talardan birka para yosun kopard, tkt azna, meldi, st bir yandan
yerken -abuk, abuk olmalyd her ey-, sonra da ardndan kovalyorlar-m
gibi, sanki kk, eti yumuak bir hayvanm da yukarda, gkte atmacalar oktan
dolanmaya balamlarm gibi maarasna, dehlizin sonuna, at ulunun serili
olduu yere kadar kotu. Burada artk gven altndayd.
Srtn arkadaki kayat tmseine dayad, bacaklarn uzatt ve beklemeye
balad. imdi btn vcudunu, hibir yerini kprdatmamalyd, en kk bir
harekette taacak kadar dolmu bir kapt sanki. Yava yava soluunu dzene
koymay baard. Demin heyecanlanan yrei daha bir dingin atar olmutu,
rpntlar yava yava yatyordu. Birdenbire yalnzlk kt iine. Gzlerini
kapad. leminin karanlk kaps ald, ieri girdi. Grenouille ruh
tiyatrosunun bir gsterisi daha balamt.
XXVIII
Bylece gnler gnleri, haftalar haftalar, aylar aylar kovalad. Bylece tam
yedi yl srd bu.
143
Bu sralar d dnyada sava hkm sryordu. Hem de dnya sava. Silezya'da
Saksonya'da, Han-nover'de, Belika'da, Bohemya'da, Pomeranya'da vuruuyordu
insanlar. Kraln askerleri Hessen'de, Vestfalya'da, Balearlarda, Hindistan'da,
Misisipi kysnda ve Kanada'da krlyorlard, tabii daha yoldayken tifodan
gitmemilerse. Sava bir milyon insann canna, Fransa kralnn smrgelerine,
katlan btn devletlerin de bir hayli parasna mal olmutu, yle ki sonunda
yrekleri istemeye istemeye bitirmeye karar verdiler.
Grenouille bu sre iinde bir kere, hi farkna bile varmadan donacakt
neredeyse. Firfiri salonda be gn yatmt, sonra maarada gzlerini atnda
souktan kmldayacak halde deildi. Hemen gene kapad gzlerini, uykuda lmek
iin. Ama birdenbire havann deimesi uyuukluunu zd, kurtard onu.
Bir keresinde kar yle ykselmiti ki, yosunlara kadar yol amaya gc yetmedi.
O zaman da, donup katlam yarasalar yiyerek beslendi.
Bir keresinde maarann nnde l bir karga buldu. Kargay yedi. Bunlar, yedi
yl boyunca d dnyadan farkna vard tek olaylard. Bunun dnda yalnz
danda, yalnz ruhunun kendi yaratt lkesinde yaad. lene kadar da orada
kalrd (nk hibir eyi eksik deildi), eer bir felaket olup da onu dadan
kovalamasa, gerisin geri dnyaya tkrmeseydi.
XXIX
Bu felaket deprem deil, orman yangn deil, toprak kaymas deil, dehliz
kmesi deildi. Kesin-
144
likle d deil, bir i felaketti, o yzden de zellikle etkileyiciydi, nk
Grenouille'in onca gvendii ka yolunu tkyordu. Uykudayken olmutu. Daha
dorusu, hayal grrken. Daha kesini, dledii kalbinde uykuya dalm hayal
grrken.
Firfiri salondaki kanepede yatm uyuyordu. evresinde bo ieler diziliydi.
Olaanst ok imiti, hatta sonunda kzl sal kzn kokusundan iki ie
birden. Galiba bu olmutu fazla gelen, nk uykusu, geri her zamanki gibi
lme yakn bir derinlikte idiyse de, bu kez dsz deil, hayalete benzer d
dizileriyle doluydu. Bu diziler, bir kokunun ak seik tanlanabilen paralar
halindeydiler. nce ince eritler halinde Grenouille'in burnunun ucundan geip
gidiyorlard, sonra younlat-lar, buluta benzediler. imdi sanki, zerinde
sisin ykselmeye balad bir batakln ortasnda gibiydi. Sis yava yava,
gittike ykseliyordu. ok gemeden Grenouille hepten sise gmld, sis
iliklerine kadar iledi, bulutlarn arasndaysa bir damla bile hava kalmamt.
Boulmak istemiyorduysa bu sisi solumak zorundayd. Ve sis, sylediimiz gibi,
bir kokuydu. Ve Grenouille, ne kokusu olduunu biliyordu. Sis, onun kendi
kokuuydu. Onun, Grenouille'in z-kokusuydu sis.
in mthi yan da uydu ki Grenouille, bu kokuyu, kendi kokusu olduunu
bildii halde, duyam-yordu. Btnyle kendi iinde boulur bir haldeydi, ama
bir trl kendi kokusunu alamyordu!
Bu kafasna dank ettiinde yle bir lk att ki, duyan diri diri yakyorlar
sanrd. lk firfiri salonun duvarlarn, sarayn surlarn ykt,
Grenouille'in kalbinden kp ukurlar, bataklklar, ller aarak bir yangn
frtnas gibi, ruhunun geceyi yaamakta olan lkesine yayld; azndan
dehlizin kvrmlarn geip bir hm gibi kt dar, Sa-
Koku
145/10
int-Flour yaylasn aarak dnyaya yayld -sanki baran o deildi de dad.
Grenouille ise kendi lndan uyand. Uyanrken, kendisini bomak isteyen,
kokusu duyulmaz sisi kovalayacakm gibi rpnd durdu. lyordu korkudan, lm
korkusuyla btn vcudu tirtir titriyordu. lk sisi yrtm olmasayd kendi
iinde boulup gidecekti- dehet verici bir lm. O an dndke hl tyleri
rperi-yordu. Daha yle titreye titreye oturup korkunun darmadan ettii
kafasnda uuan dnceleri yakalamaya alrken, daha imdiden ok iyi
anlad bir ey vard: Yaamn deitirecekti, hem de, srf byle korkun bir
hayali bir daha grmemek iin olsa bile. Bir daha grrse sa kamazd bu
hayalden.
ulu omuzlarna att, srnp dar kt. Darda zaman kuluk zamanyd,
ubat sonunda bir kuluk. Gne parlyordu. evre slak ta, yosun, su
kokuyordu. Rzgr hafif bir anemon kokusu getirmeye balamt bile. Maarann
nnde yere oturdu. Gne styordu insan. Taze havay iine ekti. Kap
kurtulduu sisi dndke hl tyleri diken diken oluyor, srtna vuran sca
hissettike hazdan rperiyordu. Gene de iyiydi bu d dnyann daha var olmas,
srf snmaya yarayan bir yer bile olsa. Tnelin knda dnya bulamamak ne
byk bir dehet olurdu, tasarlamas bile olanaksz! Ne bir k, ne bir koku,
ne hibir ey - yalnz ve yalnz o korkun sis, ieride, darda, her yerde...
Yava yava geti ok. Yava yava korkunun penesi gevedi, daha bir gven
iinde duymaya balad kendini Grenouille. leye doru soukkanlln yeniden
kazanmt. Sol elinin iaret parmayla orta parman burnuna dayad,
parmaklarnn srtn, aralarn koklad. Burnuna nemli, anemon kokulu ilkbahar
havasnn kokusu geldi. Par-
146
inaklarnn kokusunu alamad. Elini evirip i tarafn koklad. Elin
scakln duyumsad, ama kokusunu alamad. imdi gmleinin lime lime olmu
kolunu kvrp burnunu dirseinin i tarafna gmd. Burann, btn insanlarn
kendileri koktuu yer olduunu biliyordu. Ama hibir koku alamad. Koltuk
altlarnda da, ayaklarnda da, eilebildigi kadar eilip uzand cinsel
organnda da hibir koku yoktu: Acayip bir durumdu bu: O, her insann millerce
teden kokusunu alabilen Grenouille, kendi, burnunun dibindeki organnn
kokusunu duya-masn! Gene de panie kaplmayp soukkanllkla dnp tanarak
yle dedi kendi kendine: "Ben kokmuyor olamam, nk her ey kokar. Dorusu u
ki, ben kendimi doduumdan beri gnbegn koklaya koklaya burnum kendi kokuma
kar krel-dii iin koktuumu anlayamyorum. Eer kokumu, ya da onun bir
parasn kendimden ayrp belli bir sre sonra, alkanlk kaybolduunda ona
geri dne-bilseydim pekl o kokuyu da yani kendi kokumu da- alabilirdim."
ulu srtndan indirdi, elbiselerini ya da elbiselerinden geriye ne kaldysa
onu, paavralarn kard. Yedi yldr karmamt giydiklerini. Kendi kokusu
kat kat sinmi olmalyd stlerine. Hepsini maarann nnde bir yn yapp
uzaklat. Sonra yedi yldr ilk olarak yeniden dan doruuna kt. Orada tam
ilk geldiinde durduu yere dikilip burnunu batya evirdi, plak gvdesini,
dedike slklar alan rzgra verdi. Niyeti kendisini iyice havalandrmak,
iini bat rzgryla yani denizin ve nemli ayrlarn kokusuyla, bu kokularla
kendi bedeninin kokusunu bastrasya doldurup kendisiyle, Grenouille'le,
elbiseleri arasnda bir koku uurumu yaratmakt ki byle byk bir fark da
artk ak seik duyabilirdi. Kendi kokusu burnuna olabildiin-
147
ce az gelsin diye belden yukarsn ne edi, boynunu uzatabildii kadar ileri,
rzgra doru, kollar-nysa arkasna uzatt. Bir yzcnn suya atlamadan hemen
nceki halini andryordu.
Bu alabildiine gln duruunu saatlerce korudu; sonra k grmemi, kire
beyaz derisi, g ne daha ne kadar zayf da olsa, yenge gibi kzard. Akama
doru gene maaraya indi. Ta uzaktan gryordu elbise ynn. Birka metre
kala burnunu kapatt, yna iyice yaklatrmadan da amad. Baldini'nin yannda
rendii gibi bir koku denemesine giriti, havay bir rpda iine ekip azar
azar dar verdi. Kokuyu toplayabilmek iin elbiselerin stnde iki eliyle bir
an oluturup tepeden, ann tokma gibi, burnunu uzatt. Elinden geleni ardna
koymad elbiselerinden kendi kokusunu karp duyabilmek iin. Ama koku yoktu
ilerinde. Kesinkes yoktu. Binlerce baka koku vard. Ta, kum, yosun, reine,
karga kan - hatta yllarca nce Sully yaknlarnda ald sucuun kokusu bile
pek gzel duyulabiliyordu. Elbiseler, son yedi sekiz yln kokusal gnln
ieriyordu. Yalnz kendi kokusunu, onlar btn bu zaman boyunca aralksz
giyenin kokusunu iermiyorlard.
Bunu anlaynca gene bir rknt geldi stne. Gne batmt. Karanlk ucunda
yedi yl yaad dehlizin aznda, rlplak duruyordu. Souk souk
fryordu rzgr, yordu, ama dnn farknda deildi, nk iinde bir
kar-souk, yani korku hkm sryordu. Bu, dte duyduu korkunun, kendi-
iinde boulmaktan gelen, her ne pahasna olursa olsun silkelenip atlmas
gereken ve Grenouille'in elinden kaabildii o zalim korkunun tpks deildi.
imdi duyduu, kendi zerine bilinecei bilmemekten ileri gelen korkuydu. br
korkuya kartt. Bundan kurtulu yoktu, karsna alp
148
stne yrmesi gerekiyordu. Bir kokusu olup olmadn, kukuya yer
brakmayacak biimde -ve sonu ne kadar korkun da olsa- renmek zorundayd.
Hem de imdi hemen. nnda.
Dnp dehlize girdi. Daha birka metre sonra evresini sarverdi zifiri
karanlk; ama yolunu ortalk apaydnlkm gibi bulabiliyordu. Binlerce kez
gemiti bu yolu, bast her kar yeri, her kvrm biliyor, tepeden sarkan
her kaya ucunun, en kk ta kntsnn bile kokusunu alyordu. Yolu bulmak
zor deildi. Zor olan, o kapal yer ylgs ykl dn, ilerledike iinde bir
sel dalgas gibi rpnp ykselen, daha daha ykselen ansna kar savamakt.
Ama Grenouille cesurdu. Yani, bilmemek korkusunu silah edip bilmenin verdii
korkuya kar savayor ve bunda da baarl oluyordu, nk baka seenei
olmadnn farkndayd. Dehlizin sonuna, kayat ynnn balad yere
geldiinde iki korku da akp gitti. Bir dinginlik duyuyordu, kafas dupduruydu,
burnu neter gibi keskin. meldi, elleriyle gzlerini kapayp koklad. Burada,
dnyadan uzak bu ta mezarda yedi yl yatmt. Dnyada herhangi bir yer onun
kokusunu tayacaksa o yer buras olmalyd. Yavaa soluk ald. yice snad.
Karar vermekte acele etmedi. Bir eyrek saat kald meldii yerde. Yanlmaz bir
bellei vard ve yedi yl nce buray nasl duyumsadn kesin biliyordu:
Tams bir koku, nemli, tuzlu bir serinlik kokusu, imdiye kadar insan olsun
hayvan olsun hibir canl varln ayak basm olamayaca kadar saf... Tpk o
kokuydu ama imdi duyduu da.
Bir sre daha meldi orada, ok sakindi, sadece ban sallyordu yava yava.
Sonra arkasna dnp yrd, nce iki bklm, sonra, dehlizin ykseklii
elverince dimdik darya, ak havaya kt.
149
Darda paavralarn srtna geirdi (pabular daha yllar nce ryp
gitmiti), ulu omuzlarna atp daha o gece Plomb du Cantal'i gney ynnde terk
etti.
XXX
Grn korkuntu. Salar dizlerine kadar iniyordu, seyrek sakal gbeine.
Trnaklar ku penesine dnmt, kollarnda, bacaklarmdaysa, paavralarn
bedenini rtmeye yetmedii yerlerde, para para derisi dklyordu.
Rastlad ilk insanlar, Pierrefort ehri yaknnda bir tarlada alan
kyller, onu grdklerinde lklar ata ata katlar. Buna karlk ehirde
grnmesi olay yaratt. Yzlerce insan koup seyrine durmaya geldi. Kimi forsa
kakn sand onu. Kimisi, gerek bir insan deil, insanla ay krmas bir ey,
bir tr orman yarat olduunu syledi. Eskiden ak deniz gemilerinde alm
biri, byk okyanusun tesindeki Cayenne blgesinde yaayan vahi bir
kzlderili oymann insanlarna benzediini ileri srd. Belediye bakannn
karsna kardlar. Orada btn toplananlar artan bir ey oldu, karp
kalfa belgesini gsterdi, azn at, biraz takr tukur bir dille nk yedi
yl aradan sonra syledii ilk szlerdi bunlar-, ama gene de pekl anlalr
biimde, kalfa gezginlii srasnda haydutlarn saldrsna uradn,
karldn ve yedi yl boyunca bir maarada tutsak tutulduunu anlatt. Bu
zaman sresince ne gn ne bir insan yz grmt, grmedii bir elin
karanlk ukuruna sallandrd bir sepetteki yiyeceklerle beslenmi ve sonunda,
bir merdiven uzatlarak kurtarlmt, ni-
150
ORHAN KEMAL
LHALKKTPHAKF**
in kurtarldn bilmiyordu, kendisini karanlar da, kurtaranlar da hi
grmemiti. Bu hikyeyi, gerekte olandan daha inanlr bulduu iin uydurmutu;
nitekim daha inanlr bir hikyeydi de nk buna benzer haydutluk olaylarna
hi de o kadar seyrek rastlanmyordu Auvergne, Languedoc dalarnda ve Cevennes
blgesinde. nemli olan, belediye bakan hikyeyi sorgu sual etmeden tutanaa
geirdi ve olay bir raporla, ehrin feodal beyi ve To-ulouse'daki parlamentonun
yesi olan Marquis de la Taillade-Espinasse'a bildirdi.
Marki daha krk yandayken Versaille'n saray evresi hayatna srtn
evirmi, mlkne ekilerek kendini bilimlere vermiti. Dinamik kamu ekonomisi
zerine nemli bir kitap vard kaleminden km olan, bunda toprak mlkiyeti ve
tarm rnleri zerindeki btn vergilerin kaldrlmas ve aa doru byyen,
en yoksulu en sert biimde etkileyecek ve bylece onu ekonomik etkinliklerini
glendirip gelitirmeye zorlayacak bir gelir vergisinin getirilmesini
neriyordu. Kitapn baarsyla yreklenerek be ile on yalar arasndaki
kzlarn ve olanlarn eitimi zerine bir inceleme kaleme ald, bundan sonra
deneysel tarma yneldi ve boa spermini eitli ot cinslerine aktararak, st
elde etmeye yarayacak bir hayvansal-bitkisel melez rn, bir eit meme-iei
yetitirmeye alt. lk zamanlardaki baarlardan sonra -hatta ot stnden,
Lyon'daki Bilimsel Akademi tarafndan 'keimsi tatta, fakat biraz daha acms'
diye nitelenecek olan bir peynir bile yapmt- deneylerini, tarlalara
hektolitrelerce boa spermi pskrtmek dev boyutlarda bir masraf olduundan,
kesmek zorunda kald. Gene de, tarm dirimbilimi sorunlaryla uramak, yalnz
iftiliin snrl dnyasna deil, genel olarak topraa ve
151
topran dirimkreyle olan ilikisine de ilgisini uyandrmt.
Stmemesi iei zerindeki klgsal almalarn bitirmi bitirmemiti ki, hi
de eksilmemi bir aratrmac cokusuyla, topraa yaknlk ve canllk gc
zerine byk bir deneme yazmaya koyuldu. Hayatn ancak topraktan belli bir
uzaklkta geliebileceine, nk topran srekli olarak bir kokuma gaz,
canllk glerini felce uratan ve ama az ama ok bir sre sonra hepten yere
seren bir "flu-idum letale" yaydn savunuyordu. Bu yzden btn canl
varlklar byme yoluyla topraktan uzaklama abas iindeydiler, yani topran
iine doru deil de ondan teye doru byyorlard; bu yzden en deerli
kesimlerini ge doru uzatyorlard: Ekin baan, iek ieini, insan
kafasn; bu yzden insanlar, yallk bellerini bkp yeniden topraa doru
bastrdnda, kanlmaz olarak letal ortamn etkisi altna giriyorlar, sonunda
kendileri de lmden sonraki zme srecinden geerek bu ortama
dnyorlard.
Marquis de la Taillade-Espinasse, Pierrefort'da, yedi yl sreyle bir maarada -
yani btnyle kokuma ortam olan toprakla evrili olarak barnm birinin
bulunduunu haber aldnda sevinten akna dnd, hemen Grenouille'in
kendisine, labora-tuvara getirilmesini buyurdu ve esasl bir incelemeden geirdi
onu. Grd, kuramn en somut biimde doruluyordu: Fluidum letale,
Grenouille'i imdiden yle ypratmt ki, yirmi be yandaki vcudunda
ihtiyarlk belirtileri ak seik gzlemlenebiliyordu. Ancak ve ancak,
tutsakl srasnda topraa uzak bitkilerden elde edilen besinlerle, tahminen
ekmek ve meyveyle, beslenmi olmas -diye bir aklama getiriyordu Taillade-
Espinasse lmn engellemiti Grenouille'in. Ve imdi eski salk du-
152
rumuna ancak, vcuduna sinmi olan lm havasnn, Taillade-Espinasse'a
dnlp gelitirilmi yaam gaz fleme aygt yardmyla iyice giderile- k *
rek kavuabilirdi hasta. Byle bir aygt, Montpelli- w er'deki ehir kknn
at katnda hazr duruyordu; eer Grenouille bilimsel bir gsteriye denek olma
hizmetini sunmaya hazrsa, Marki de onu sadece dt umarsz yer gaz
zehirlenmesinden kurtarmakla kalmayacak, ayrca iyi bir para verip
dllendirecekti de...
ki saat sonra arabadaydlar. Yollarn berbat bir durumda olmasna karn,
altm drt millik Montpellier yolunu iki gne varmadan aldlar, nk Marki,
ya ne kadar ilerlemi de olsa, arabacy ve atlar bizzat kamlamaktan ve
makas ya da dingil krldka -sk sk oluyordu bu tamirine yardm etmekten
geri durmuyordu; o kadar cokuluydu yapt byk bulutan dolay, onu bir an
nce bilginler evresine gsterebilmek iin de can atyordu. Buna karlk
Grenouille'in arabadan bir kere olsun kmasna izin vermemiti. Paavralar
iinde, slak topra, kili imi o at uluna iyice sarl olarak oturmas
gerekiyordu. Yiyecek olarak kendisine yolculuk boyunca i i turp, havu gibi
kk sebzeleri verildi. Marki bylece, yer gaz zehirlenmesini bir sre daha en
zgn biiminde saklayabileceini umuyordu.
Montpellier'ye gelince Grenouille'i hemen kknn bodrumuna gtrtt, tp
fakltesinin, botanikiler derneinin, tarm okulunun, kimya-fizik birliinin,
mason locasnn ve ehirde saylar bir dzineden az olmayan teki bilgin
derneklerinin btn yelerine davetiye yollad. Birka gn sonra da Grenouille -
dadaki inzivasn brakal tam bir hafta olmutu- Montpellier niversitesi'nin
byk konferans salonunda bir ykseltinin stnde, bir-
153
ka yz kafal bir kalabala yln bilim sansasyonu olarak sunuluyordu.
Konferansnda Taillade-Espinasse onun, kendi lmsel yer ortam kuramnn
doruluunun canl bir kant olduunu belirtti. stndeki paavralar birbiri
ardnca ekip indirirken kokuma gaznn Grenouille'in bedeni zerinde yaratt
korkun hasarlar aklyordu: te urada, gaz dalamasyla oluan kabarcklar
ve yaralar grlmekteydi; urada, gs zerindeyse kocaman, parlak krmz bir
gaz karsinomu; derinin her tarafnda bir zlme; hatta iskelette belirgin bir
topraa ynelik bozulma ki kendini ayakta sakatlk ve kambur olarak aa
vuruyordu. Dalak, karacier, akcier, safrakesesi, sindirim zinciri gibi i
organlar da, vakann ayaklar dibindeki lazmlkta herkesin grebilecei gibi
sergilenmekte olan dknn tahlilinden kukuya yer brakmayacak biimde
anlald zere, gazdan ar hasar grmlerdi. Bu nedenle zet olarak
denebilirdi ki, canllk glerinin yedi yl boyunca 'flu-idum letale Taillade'
ile zehirlenmesi yle bir evreye ulamt ki, hasta d grnne
bakldnda, hi de sebepsiz olmayan bir kstebekimsilik saptanmaktayd-
hayattan ok lme dnk bir yaratk olarak nitelenebilirdi. Gene de kendisi,
aslnda lme mahkm bu kiiyi, yaam perhizi yntemi eliinde bir hava fleme
saaltm uygulayarak sekiz gn iinde, tam bir iyilemenin belirtileri herkesin
gzne batacak lde salna kavuturma grevini zerine alyor ve hazr
bulunanlar bir hafta sonra bu tehisin, tabii lmsel yer ortam kuramnn
geerli kant olarak grlmesi gerekecek, baarl sonularn izlemeye
aryordu.
Konferans byk bir baar olmutu. Bilginler konferansy iddetle alklyor,
sonra srayla stnde Grenouille'in dikildii ykseltinin nnden
154
geiyorlard. Marki'nin korunmasna zen gsterdii perianl ve eski
yaralar, sakatlklaryla gerekten yle etkileyici bir ykm sergiliyordu ki,
o kendini istedii kadar salkl ve gl hissetsin, her gren yar yarya
kokumu, kurtarlmas ola-nakszlam sanrd. Kimi baylar uzmanca yoklad
Grenouille'i, kimisi orasn burasn lt, kimi aznn, gznn iine bakt.
Birka sz ona yneltip maarada geirdii yaam ve imdi kendini nasl
hissettii zerine sorular sordu. Ama o, Marki'nin nceden tembih ettiini sk
skya yerine getirerek, byle sorulara sadece iniltili bir hrldamayla ve her
iki eliyle aresizlik iaretleri yapp grtlan gstererek karlk verdi -
bylece orasnn da oktan 'fluidum letale Taillade' tarafndan kemirildiini
belirtmi oluyordu.
Konferansn sonunda Taillade-Espinasse onu gene paket edip evine,
saraynn at katma postalad. Orada, tp fakltesinden birka seme doktorun
huzurunda, Grenouille'i yaam havas fleme aygtna, skca kenetlenmi
kzlcam tahtalarndan yaplma, damn ok yukarlarna kan bir ekme bacas
yoluyla iine ykseklerin yer gazndan ar havasn emen, demesinde havann
kabilmesi iin bir deri kapak bulunan bir dolaba soktu. Dzenek, gece
gndz bacann iine yerletirilmi olan flelerin durmadan dnmesini
salayan bir dizi hizmetiyle altrlyordu. Grenouille byle srekli olarak
temizleyen bir hava akm iinde kalrken bir yandan da kendisine saatte bir,
dolabn yan duvarna yerletirilmi, hava girmesini nleyecek biimde ift
kapakl olarak yaplm kk bir pencereden, topraa uzak kesimlerden salanm
bir perhiz sunuluyordu: gvercin orbas, toygar brei, yaban rdekli yahni,
aata yetien yemilerden komposto, sap zellikle uzun buday eitlerinden
155
yaplma ekmek, Pirene arab, dakeisi st ve sarayn at katnda beslenen
tavuklarn yumurtala-ryla rplm kpkl krema.
Be gn srd bu birleik zehirden artma ve canllk kazandrma kr. Sonra
fleleri durdurdu Marki ve Grenouille'i bir banyo odasna getirtti; Grenouille
burada saatlerce lk yamur suyu banyolarna yatrlarak yumuatld, sonra da
And dalarndaki Potosi ehrinden gelme ceviz ya sabu-nuyla tepeden trnaa
ykand. El ayak trnaklarn kestiler, incecik dvlm Dolomit kireciyle
dilerini temizlediler, tra ettiler, salarn ksaltp tarayp bir biime
soktular, pudraladlar. Bir terzi arld, bir ayakkabc, ipek bir gmlek
giydirildi stne: beyaz jabolu, kolazlar beyaz krmal, ipek oraplar, mavi
kadifeden elbise, pantolon, yelek, siyah deriden, sa teki ayann sakatln
ustalkla gizleyen gzel pabular. Marki bizzat kendi eliyle beyaz talk pudras
srd Grenouille'in bereli yzne, dudaklaryla yanaklarna karmen krmzs
kondurdu, kalarna hlamur kmrnden bir kalemle, gerekten soyluca bir kvrm
kazandrd. Sonra zel parfmn skt zerine, olduka sradan bir meneke
eidiydi, birka adm geri ekildi; hayranln dile getirebilmek iin uzun
bir zaman abalamas gerekti.
"Msy," diye sze balad sonunda, "hayran oldum kendime. Deham akna evirdi
beni. Geri kendim, yer gaz kurammn doruluundan hibir zaman kuku
duymadm; tabii duymadm; ama kuramn saaltm klgs iinde byle harika bir
biimde dorulandn grmenin cokusu sarsyor beni. Siz bir hayvandnz, ben
insana dntrdm sizi. Dpedz tanrsal bir eylem. Duygulanmam ho grnz!
u ilerdeki aynaya yaklap bir kendinize baknz! mrnzde ilk kez insan
olduunuzu algla-
156
yacaksnz; zellikle deiik ya da herhangi bir ynden olaanst biri olmasa
da, pekl eli yz dzgn bir insan. Yrynz, Msy! Kendinize baknz ve
ahsnzda gerekletirdiim mucizeye siz de hayran olunuz!"
lk olarak biri "Msy," diyordu Grenouille'e.
Aynaya yryp bakt. Aynada da hi grmemiti kendini o na gelinceye kadar.
Karsnda zarif mavi elbiseler iinde, beyaz gmlekli, ipek orapl bir bay
grd ve bir drtyle, nasl byle zarif baylar nnde eiliyorduysa yle
eildi. Ama zarif bay da eildi ve Grenouille dorulurken o bay da ayn eyi
yapt, sonra ikisi de dimdik kalp birbirlerinin gznn iine bakmaya
baladlar.
Grenouille'i en ok artan, bu haliyle inanlmaz derecede normal grnmesi
olmutu. Marki haklyd: Olaanst bir grn yoktu, yakkl deildi, ama
zellikle irkin de deildi. Biraz ksa boyluydu, duruu biraz olpa, yz biraz
ifadesiz, ksacas binlerce baka insan gibi bir grn. imdi kp cadde
boyunca yrse kimse ban evirip bakmazd. Kendisinin bile hi mi hi
dikkatini ekmezdi byle, imdi olduu gibi birine rastlasayd. Ola ki bu kimse,
menekp kokusu bir yana, aynadaki bay ve aynann karsnda duran kendisi kadar
az koksun.
Oysa daha on gn nce kyller lk la kamlard grdklerinde. O
zaman imdikinden baka hissetmemiti kendini, imdi de, gzlerini kapadnda,
kendini o zamankinden biraz olsun baka hissetmiyordu. Vcudundan ykselen
havay ekti iine, kt parfmn kokusunu duydu, kadifenin, pabularndaki
tutkal taze derinin kokusunu; ipeklilerin, pudrann, dzgnn, Potosi sabununun
hafif kokusunu duydu. Birdenbire anlad ki onu
157
normal bir insana dntren gvercin orbas deil, fleme hokus pokusu da
deil, sadece ve sadece stndeki birka para giysi, sann kesimi, bir de o
azck makyaj maskaral olmutu.
Gzlerini krptrarak at, aynadaki msynn de ona bakp gzlerini
krptrdn, bir de, karmen krmzs dudaklarnda, sanki onu hi de
antipatik bulmadn belirtmek istiyormuasma, ufack bir glmsemenin
uutuunu grd. Gre-nouille de aynadaki msynn, bu insan klna girmi,
maskeli, kokusuz grntnn de hi yabana atlr biri olmadn dnd; en
azndan bu kii, d dnya zerinde kendisinin, Grenouille'in yeltenmeye hayal
bile edemeyecei bir etki yapabilirdi -yeter ki maskesi bir tamamlansn.
Grntye doru bir ba iareti yapt, grd ki o da ban sallayarak, burun
kanatlar gizliden kabarm, yant veriyor...
XXXI
Ertesi gn -Marki tam nlerindeki toplum olay iin en gerekli durular, el
hareketlerini, dans admlarn retiyordu ki- Grenouille bir ba dnmesi
uydurup grnte btn gc tkenmi ve boulmak zereymi gibi, bir divana
kverdi.
Marki lgna dnd. Bir bartr tutturup hizmetileri ard, yelpazeler,
tanr fleler getirmelerini istedi, bir yandan hizmetiler kouurken
Grenouille'in yannda diz kp meneke kokusu sinmi mendiliyle yzn
yelpazeledi, ayaa kalkmas, hemencecik ruhunu teslim etmeyip elinden geldiince
yarndan sonraya kadar beklemesi iin diller dkt, hatta basbaya yalvar yakar
oldu; za-
158
mansz lverirse lmsel yer gaz kuramnn hayat da byk tehlikeye
girecekti.
Grenouille bklyor, kvranyor, inliyor, oflu' yor, rpma rpna mendili
itiyordu, sonunda ok dramatik bir biimde divandan aa brakt kendini ve
srne srne odann en uzak kesine kat. "Bu parfm olmasn!" diye bard
en son kalan gcn harcyormuasma, "Bu parfm olmasn! ldrecek beni!" Ve
ancak Taillade-Espinasse mendili pencereden dar, ayn kokuyu tayan
ceketiniyse yan odaya frlattktan sonra nbetini yattrmaya balad
Grenouille ve gittike dinginleen bir sesle, parfmc olarak meslei gerei
duyarl bir burnu olduunu ve kimi parfmlere teden beri, ama zellikle imdi,
iyileme dneminde ok iddetli tepki gsterdiini anlatt. Tutup tutup da
meneke gibi, aslnda irin bir iein kokusunun onu byle kuvvetle
etkilemesini ancak, Marki'nin parfmnn byk lde meneke kk z
iermesine balayabildiim, bu maddeninse yeraltndan geldii iin kendisi,
Grenouille gibi lm gazndan zaten bir hayli zarar grm biri zerinde kt
sonulara yol aabileceini syledi. Aslnda dn, parfmn zerine ilk
uygulannda da kendini pek bir mayho hissetmiti, bugnse, kk kokusunu
yeniden duyduu zaman, sanki kendisini yeni batan yedi yl l gibi yaad o
korkun, boucu haval ukura tkyor-larm gibi gelmiti. Tabiat isyan
etmiti, evet en yerinde deyim buydu, nk bir kere Bay Marki'nin sanat
sayesinde kendisine yer gazndan arnm havada insan gibi bir hayat
bahedildikten sonra, yeniden o iren gazn ellerine teslim olmaktansa
lrd daha iyi. Hl, srf o kk parfmn dnmekten her bir yerine
kaslmalar geliyordu. Ama mutluydu, eer Marki izin verir de, meneke kokusunun
etkisini btnyle gidermek iin zel bir par-
159
fiim hazrlayabilirse, o anda biraz nceki salna kavuurdu. Bunu sylerken
zellikle hafif, havadar, balca bileenleri badem ve portakal iei suyu,
okalipts, aminesi ya ve selvi ya gibi yere uzak maddeler olan bir koku
eidi dnyordu. Sadece byle bir kokudan elbiselerine bir skm, boynuna ve
yanaklarna sadece birka damla yeterdi bile onu biraz nce penesine alan o
zc nbetin tekrarlanmasndan srgit korumaya...
Burada anlalr olsun diye doru drst dolayl szceyle aktardmz ey,
gerekte yarm saat sren, durmadan ksrklerle, inlemelerle, soluk da-
ralmalaryla kesilen, Grenouille'in ayrca bir de titremelerle, rpnmalarla,
gz dndrmelerle ssledii, karmakark bir lakrd ynyd. Marki ok
etkilenmiti. Rahatszln belirtilerinden ok, hastasnn tam lmsel ortam
kuramna uygun biimde, incelikle ileri srd kantlarn inandrclna
kaplmt. Tabii, meneke parfm! ren biimde yere yakn, hatta yeraltndan
gelen bir rn! Herhalde bu kokuyu yllardr kullanan kendisine de bulamt
etkisi: Haberi bile olmamt kendisini bu kokuyu kullanmakla kendi eliyle her
geen gn lme biraz daha yaklatrdndan. Gut hastal, en-sesindeki
kaslmalar, organnn prskl, basuru, kulaklarmdaki basn, rk dii -
btn bunlar kukusuz yer ortamyla katbekat zehirlenmi meneke kknden
yaplma o mendebur kokudan ileri geliyordu. Ve u ufack aptal adam, odann
kesindeki zavall bir insan yuma oluyordu akln bana getiren.
Duygulanmt. inden en ok geleni yapacak olsa gider onu yatt yerden
kaldrr ve aydnlanm yreine bastrrd. Ama hl meneke parfmnn
kokusunu tayor olmaktan korkuyordu, onun iin uaklara bir daha seslenip evde
ne kadar meneke parfm varsa defedilmesini, btn
160
sarayn havalandrlmasn, elbiselerinin hayat havas flecinde zehrinden
artlmasn, Grenouille'in de hemen bir tahtrevanla ehrin en iyi parfmcs-
ne gtrlmesini buyurdu. Tam da buydu ite Grenouille'in nbet geirmekle
amalad.
Kokuculuk mesleinin eski bir gelenei vard Montpellier'de; her ne kadar bu
meslek son zamanlarda, rakip ehir Grasse'a oranla biraz gerilemi idiyse de,
hl epey iyi parfmc ve eldivenci ustas kalabilmiti. Bunlardan en tannm,
Runel diye biri, Marquis de la Taillade-Espinasse evinin sabun, ya ve koku
maddeleri salaycs olarak i ilikilerini gz nnde tuttuundan atlyesini
bir saatliine, tahtrevanla getirilen bu garip Parisli parfmc kalfasna
brakmak gibi allmadk bir ii yapmaya raz oldu. Gelen, kendisine hibir
eyin aklanmasn istemiyordu, neyin nerede olduunu ise hi renmeye niyeti
yoktu, biliyorum biliyorum diyordu, ben bulurum aradm; bylece atlyeye
kapanp tam bir saaf ierde kald; bu arada Runel, Mar-k'nin ev khyasyla
birka bardak arap imek iin bir meyhaneye girmi, orada rn olan meneke
suyunun neden koklanamaz hale geldiini renmiti.
Runel'in atlyesi de dkkn da, bir zamanlar Baidini'ninkinden kat kat daha
sadeydi. Birka iek ya, birka su, birka baharatla ortalama bir parfmc
pek byk bir aama yapamazd. Gene de Grenouille, ilk koklad solukla,
orada bulunan maddelerin amacna pekl yeteceini duyumsay-verdi. yle byk
bir koku yaratacak deildi; vaktiyle Baldini'nin yanmdayken kartrd
prestij parfmlerinden, orta karar denizinden sivfilip kan, insanlar kul kle
eden bir koku yapmak istemiyordu. Asl amac, Marki'ye sz verdii gibi yaln
bir portakal iei kokucuu hazrlamak da deildi.
Koku
161/11
Harclem neroli, okalipts, selvi yapra esanslar sadece, kendisi iin
yapmay dnd asl kokuyu rtmeye yarayacakt: Bu kokuysa, insanlk kokusu
olacakt. imdilik yalnz ireti olarak da olsa, kendisinde olmayan insan
kokusunu edinmek istiyordu. Elbet insanlarn belli br kokusu var deildi, bir
insan yz de olmad gibi. Her insan baka trl kokard, bunu binlerce ve ka
binlerce kokuyu tek tek ayrt edebilen ve insanlar doduundan beri koklayarak
birbirinden ayran Grenouille'den iyi kim bilebilirdi? Ama gene de - parfiimsel
ynden ele alndnda, insan kokusu diye bir ana tema vard, pek de baya bir
koku: Btn insanlarn, evrelerini birer hale gibi, ince farklar gsteren
bireysel kokularndan oluan bulutlar sarsa da ayn biimde tayadurduu,
terli-yal, genelde olduka iren bir ana tema.
Ne var ki bu hale, bu ok karmak, bir bakasyla kartrlmas olanaksz
kiisel koku ifresi insanlarn ounun alglayamad bir eydi. nsanlarn
ou, byle bir kokular olduundan bile habersizdi, bunu stelik elbiselerle,
moda olmu yapma kokularla rtmek iin de ellerinden geleni yapyorlard. Yalnz
o ana koku, o ilkel insan buusuydu pek iyi bildikleri ey, o kokunun iinde
yayor, kendilerini gven iinde duyuyorlar ve ancak, evresine o genel, iren
buhar yayan kendilerinden biri olarak kabul ediyorlard.
Grenouille'in o gn yaratt, garip bir parfm oldu. O zamana kadar dnyada
bundan daha garip bir parfm yaplmamt: Bir gzel koku gibi deil, gzel koku
yayan bir insan gibi kokuyordu. Bu parfm karanlk bir odada koklansa, odada
ikinci bir insan daha duruyor sanlrd. Bir de, zaten insan gibi kokan bir
insan bu parfm srnse, bize iki in-
162
sanm, bundan da kts, gulyabani trnden, ifte bir yaratkm gibi gelirdi
ya da zerinde dalgalarn titretii bir gln dibi nasl grnrse yle, hep
karp belirginliini kaybettii iin belli bir anlam veremediimiz bir
grntym gibi.
Bu insan kokusunu taklit etmek iin -kendi de bildii zere, olduka yetersiz,
ama bakalarn aldatmaya yetecek kadar da ustalkl bir taklit olacakt
Runel'in atlyesinde bulunan, en olmayacak maddeleri toplayp bir araya yd.
Avluya alan kapnn eiinin arkasnda bir bek kedi pislii vard, daha
olduka taze. Bundan yarm ay ka kadar alp birka damla sirke ve iyice
dvlm tuzla birlikte harmanlama iesine koydu. Tezghn altnda, baparmak
trna byklnde, herhalde Runel'in sofrasndan kalm bir peynir paras
buldu. Epey bayatt, ayrmaya balamt, sert, keskin bir koku yayyordu.
Dkknn arka tarafnda duran bir sardalya fsnn kapandan trnayla,
durmu balk kokulu bireyler kazd, bunlar rk yumurta, castoreum,
amonyak, muskat, boynuz rendesi ve incecik doranp atee gsterilmi domuz
yayla kartrd. stne olduka byk oranda zabat ekleyip bu korkun harman
alkole yatrd, sinmesini bekledi, ikinci bir ieye szd. Bir felket kokusu
vard elde ettii suyun. Lam gibi, le gibi kokuyordu, bu kokudan insann
soluduu havaya bir yelpaze vuruu bir ey katlsa, insan kendini iyice scak
bir yaz gn Paris'te Rue aux Fers'in Rue de la Lingerie'yle kesitii,
hallerin, Cimetiere des Innocents'm ve tka basa dolu evlerin yayd kokularn
bulutuu kede sanrd.
Sonra, insandan ok kadavra kokan bu tyler rpertici temel kokunun stne
yal-taze kokulardan bir kat ekti: Nane, lavanta, terebentin, limon,
okalipts, bunlar da sardunya, gl, portakal iei,
163
yasemin gibi nadide iek yalaryla hem dizginledi hem gizledi. Alkolle bir
kere daha inceltip biraz sirke katnca, btn karmnn dayand o temelden
geriye kokusu duyulabilir hibir irenlik kalmad. Taze bileenler, altta yatan
pis kokuyu yok etmi, duyulamaz hale getirmiti; iren koku iek koku-laryla
gzellemi, neredeyse ilgin bir ey olmutu; bir de garip olan, rme-
kokuma diye bir ey kalmamt, bir izi bile kalmamt o kokunun. Tersine,
parfmden gl, cokulu bir hayat kokusu ya-ylyordu sanki.
Grenouille rnn iki flakona aktard, bunlar tpalayp cebine att. Sonra
ieleri, havanlar, hunileri, kaklar suda zenle ykad, btn koku izlerini
silmek iin acbadem yayla ovuturdu, sonra ikinci bir harmanlama iesi ald
eline. Bunun iinde bir abuk baka bir parfm, gene ilkinin, taze ve ieksi
elerinden oluan, ama temelinde o cad orbas deil, usulne uygun olarak
biraz misk, amber, azck zabat ve sedir odunu olan bir kopyasn hazrlad. Bu,
aslna baklrsa birinciden tmyle baka kokuyordu daha dz, daha drst, daha
az zehirleyici-, nk iinde eksik olan bir e vard: insan kokusu taklidi.
Gene de sradan bir insan bu parfm kullanp kendi kokusuyla birletirirse,
Grenouille'in kendisi iin hazrladndan ayrdedil-mez bir koku ortaya
kard.
kinci parfm de flakonlara doldurduktan sonra rlplak soyunup elbiselerine
birincisinden serpti. Sonra gene bundan kendi koltuk altlarna, ayak
parmaklarnn arasna, cinsel organna, gsne, boynuna, kulaklarna, salarna
srd, giyinip atlyeden kt.
164
XXXII
Sokaa ayak bastnda, mrnde ilk kez insan kokusu yaydn bildii iin
anszn bir korku duydu. Kendine kalsa, berbat bir. kokuydu bu. Bakalarnn,
kokusunu ayn biimde berbat bulmadklarn havsalas almad iin doruca
Runel'le Marki'nin khyasnn kendisini bekledikleri meyhaneye gitmeye cesaret
edemedi. Yeni halesini nce tannmad bir evre iinde denemek daha az
tehlikeli grnd gzne.
ehrin en dar, en karanlk sokaklarn srnr gibi geip tabaklarla kuma
boyaclarnn pis kokulu mesleklerini icra ettikleri rmak kenarna indi.
Birisine rastlad zaman, ya da ocuklarn oynad, yal kadnlarn oturduu
bir kap nnden geerken, kendini daha yava yrmeye, kokusunu geni, belirgin
bir bulut gibi evresinde bulundurmaya zorlad.
Delikanllndan beri, yanndan geen insanlarn kendisine hi aldrmamalarna
alkt, nedeni de -bir zamanlar sand gibi- onu aa grmeleri deil,
varlnn farkna varmamalaryd. Onun baka insanlar gibi, evresini saran bir
uzam, havada yayd bir dalgas, hani, br insanlarn yzne drebilecei
bir glgesi olmamt. Ancak biriyle dorudan doruya arpt zaman,
kalabalkta ya da anszn bir ke banda, o zaman, o ksa an iinde,
karsndakine onu algladn gsteren bir belirtiye rastlard; arpt kimse
ou zaman dehetle irkilir, baklarn birka saniye iin, sanki aslnda hi
var olmamas gereken, geri dpedz karsnda, ama gene de bir ekilde yok olan
Grenouille'e diker - sonra hemen oradan uzaklar, Grenouille'i de annda gene
unuturdu...
165
Ama imdi Montpellier sokaklarnda Grenouil-le, insanlar zerinde bir etki
yaptn ilk kez, hem de iyice gryordu - ve her grnde gl bir gurur
duygusu sarsyordu btn vcudunu. Bir kuyunun kenarna eilmi duran bir
kadnn yanndan geerken, bir an, kimin getiini grmek iin ban
kaldrdn, sonra da, ii rahat etmi gibi gene kovasna eildiini grd.
Srt kendisine dnk bir adam dnd, uzunca bir sre arkasndan merakl merakl
bakt. Karlat ocuklar yolundan ekildi - korkarak deil, gesin diye; hem
koa koa evlerin kaplarndan kp doruca Grenouille'e arpacak gibi
olduklarnda korkuya kaplmadlar, sanki karlarna ktn grmeseler de
sezmiler gibi yanndan yresinden syrlp getiler.
Bunun gibi birok karlamadan, yeni halesinin gcn ve etkileyi biimini
daha bir incelikle saptamay rendi, daha bir kendine gvenir oldu, acarlat.
nsanlarn daha kolay stne stne gitmeye, karlatklarnn syrrcasma
yaknndan gemeye, hatta bir kolunu biraz ak tutup rasgele olmu gibi
yanndan geenlerin koluna demeye balad. Bir keresinde, szmona kazayla,
yanndan gemek istedii bir adama iyice arpt. Sonra durdu, zr diledi, daha
dn olsa Grenouille'i birden karsnda grmekten yldrm arpma dnecek adam
ise, bir ey olmam gibi karlad zrn, ksack glmseyip Grenouille'in
omzuna bile vurdu.
Sokaklardan ayrlp Saint-Pierre katedralinin nndeki meydana kt. anlar
alyordu. Byk kapnn iki yan insan kaynyordu. Az nce bir nikh bitmiti.
Herkes gelini grmek istiyordu. Gre-nouille koup kalabala kart. Aralarna
girmek iin ititirip kaktryor, oraya, insanlarn, en skk durduu yere
ulamak, onlara derileri kadar yakn olmak, kendi kokusunu burunlarnn ta iine
166
sokmak istiyordu. O sk sk kalabaln iinde kollarn at, kokusu
bedeninden rahat rahat yay-labilsin diye, bacaklarn ap yakasnn
dmelerini zd... yle snrsz bir sevin duydu ki, tekiler hi, ama
kesinlikle hibir eyin farkna varmadkla r iin; evresinde, burnunun dibinde
duran btn bu adamlar, kadnlar, ocuklar o kadar kolay kan-drabildii,
kedi boku, peynir, sirke karmndan baka bir ey olmayan kokusunu kendi
kokularndan sayarak bir gzel ilerine ekip onu, Grenouille'i kendileri gibi
aralarnda, insan iinde bir insan olarak kabul ettikleri iin.
Dizlerine bir ocuun dediini duyumlad, yetikinler arasnda skp kalm
kk bir kzd, ikiyzlce bir efkatle kaldrd kz, daha iyi grebilsin diye
kucana ald. Annesi, bu duruma katlanmak ne demek, teekkr etti, kkse
keyfinden lklar atyordu.
Grenouille, bir saat kadar byle, yabanc bir ocuu ikiyzlce gsne
bastrarak kalabaln ortasnda durdu. Dn alay, an sesleriyle, kalabaln
barlar eliinde yoluna gider, ortala paralar yaarken, onun da iini
baka bir cokunluk, kara bir cokunluk, bir ehvet nbeti gibi her yann
titremelere salan, ban dndren, kt bir zafer duygusu kaplad, yle ki bu
duyguyu evresindeki btn o insanlarn tepelerinden aa bir zehir gibi
fkrtmamak, bir bayram cokusu iinde, onlardan hi korkmadn, hatta pek
nefret bile etmeyip u anda her zerresiyle onlar aa grdn, nk pis
kokulu budalalar olduklarn, nk onlar kandrdn, aldattn, nk
hepsinin birer hi, ken-dininse her ey olduunu suratlarna haykrmamak iin
kendini zor tuttu. Tersine, alay eder gibi ocuu daha bir bastrd gsne,
derin bir soluk ald, son-
167
ra hep bir azdan baranlara katld: "Yaasn gelin! Yaasn gelin! Yaasn
bu gzel ift!"
Dn alay uzaklap kalabalk dalmaya balaynca ocuu gene annesine verip
heyecann yattrmak ve dinlenmek iin kiliseye girdi. Katedralin iinde hava,
sunan iki yanndaki buhurluklardan tap boucu bir rt gibi, daha biraz
ncesine kadar orada oturan insanlardan kalma, daha hafif kokular bastran
souk bir gnnk duman bulutuyla arlamt. Grenouille koronun altnda bir
yere oturdu.
Birden, byk bir honutluk sard iini. Vaktiyle dan kucanda, yalnz bana
kutlad sefahat lemlerinde hissettii trden, sarhoa bir honutluk deil,
ok soukkanlca, aklbanda, kendi gcnn bilincinde olmann verdii trden
bir honutluktu bu. imdi ne lde yetenekli olduunu biliyordu. Kendi dehas
sayesinde, kstl olanaklar iinde insann kokusunu yaratm, hem de yle iyi
tutturmutu ki, bir ocuu bile kandrabilmiti. imdi elinden daha neler
gelebileceini biliyordu. Bu kokuyu gelitirebileceini biliyordu. yle bir koku
yaratabilecekti ki, insani olmakla kalmayp insanst bir ey olacakt, bir
melek kokusu, yle dile destana smaz gzellikte, o kadar canl bir koku ki,
koklayan bylenip onu, Grenouille'i, bu kokuyu tayan btn yreiyle
sevmeden edemeyecekti.
Evet, kokusunun etkisindeyseler sevsinlerdi onu, kendilerinden biri olarak kabul
etmekle kal-masmlard, ldrasya, kendilerini feda edesiye sevsinlerdi,
hayranlklarndan tirtir titresinler, hazdan haykrsmlar, alasnlar, Tanr'nm
souk ttss altnda yaptklar gibi diz ksnlerdi onun, Grenouil-le'in
kokusu burunlarna gelir gelmez! Kokularn, tpk bir zamanlar hayalinde olduu
gibi, her eye gc yeten tanrs olmak istiyordu, ama imdi ger-
168
ek dnyada olmalyd bu artk, gerek insanlar stnde kurmalyd egemenliini.
Bunun elinde olduunu da biliyordu. nk insanlar bye kar, korkunca,
gzele kar gzlerini yumabiliyor, ezgilere ya da gnl elici szlere
kulaklarn tkayabiliyorlard. Ama kokudan kaamyorlard. nk koku soluun
bir kardeiydi. Onunla birlikte insanlarn iine giriyordu, yaamak istiyorlarsa
kar dura-myorlard. Hem de tam orta yerlerine giriyordu koku, dorudan
kalplerine ve orada akla karay ayrr gibi ayryordu ilgiyle aalamay,
irentiyle zevki, akla nefreti. Kokulara egemen olan, insann kalbine egemen
olurdu.
yice gevemi bir halde oturuyor, glmsyor-du Grenouille, Saint-Pierre
katedralinin bir srasnda. nsanlar zerinde egemenlik kurma tasarsn
gelitirirken sevincinden delirmi deildi. Gzlerinde lgnca bir
kvlcmlanma yoktu, yzne bir kaklk ifadesi oturmamt. Kendini kaybetmi
deildi. Akl o kadar yerinde, dncesi yle akt ki, kendi kendine, bunu
niin istediini soruyordu. Ve kendine yant veriyordu: istiyordu, nk
katbekat ktyd. Ve bu arada glmsyordu ve ok honuttu. Mutlu olan herhangi
bir insann iyice masum grn vard stnde.
Bir sre oturduu yerde ylece, bir duac dinginlii iinde kalp buhura doymu
havay derin soluklarla iine ekti. Sonra gene keyifli bir glmseme geti
yznden: Ne kadar da berbat kokuyordu bu Tanr! Ne gln, ne kt yaplmt
Tanr'nn yayd bu koku! Gerek gnnk kokusu bile deildi o buhurluklardan
ttp ortal dumana boan ey. Kt bir yerinelik kullanmlard, hlamur
aac, tarn tozu, gherile karm bir sahtecilikti. Tanr pis kokuyordu.
Tanr pis kokan, ufak bir zavallyd. Aldatmlard bu Tanr'y, ya da kendisi
dzen-
169
bazn tekiydi, tpk GrenouiUe gibi - yalnz kat kat daha beceriksiz bir
dzenbaz!
XXXIII
Marquis de la Taillade-Espinasse, yeni parfme hayran kalmt. Parfm gibi
nemsiz, uup gidici bir eyin bile, diyordu, yere bal kesimlerden mi yoksa
yerden uzak kesimlerden mi kaynaklandna gre, bireyin genel durumu zerinde
ne kadar arpc bir etki yaptn grmek, lmsel yer ortamnn bulucusu olan
kendisi iin bile ok artc olmutu. Daha birka saat nce benzi sapsar,
baylmaya yakn bir halde urada yatan GrenouiUe, kendi yanda, sal yerinde
herhangi baka bir kimse kadar din ve neeli grnyordu, hatta denebilirdi ki
tabii onun zmresinden, onun kltr dzeyinde birisi iin geerli btn
kstlamalarla birlikte- kiilik gibi bir ey kazanmt neredeyse. Ne olursa
olsun, yaknda yaymlanacak olan yerortamsal lmsellik kuram makalesinin
yaamsal diyet blmnde bu olaya deinecekti. - Ama nce yeni bir kokuyu bir
srnmek istiyordu.
GrenouiUe ona iinde olaan iek parfm olan iki flakonu verdi, Marki de bir
gzel serpti kokuyu stne. Parfmn etkisinden ok honut kaldn belli etti.
Yllarca o korkun meneke kokusunun kurun arl altnda ezildikten sonra
sanki biraz, iekten kanatlar taknmasna hafiflediini itiraf etti; hem
yanlmyorduysa dizindeki berbat ar da, kulaklarnn uuldamas da azalmt;
genel olarak ferahlayp canlanm, glenmi ve de bir hayli genlemi
hissediyordu kendini. Grenouil-le'in stne yryp kucaklad onu "benim ortam-
170
sal kardeim" diyerek ve hemen arkasndan bu sylediinin kesinlikle toplumsal
deil, karsnda btn insanlarn eit olduu -ve yalnz onun karsnda eitti
insanlar-, in conspectu universalitatis fludi letalis, manevi bir hitap olduunu
ekledi; bunu derken Grenouille'i kucaklamay brakmt, hem de pekl dostane
bir biimde, bir parack olsun irenmeden, eiti olan biriyle kucaklam da
ayrlyor-mu gibi; yaknda, amac fluidum letale'yi bsbtn amak, yerine en
ksa zamanda ar bir fluidum vita-le'yi egemen klmak olan, uluslararas,
zmrelers-t bir lonca kuracan, bu loncann saflarna kazand ilk dava
adamnn da GrenouiUe olacana imdiden sz verebileceini aklad. Sonra
Grenou-ille'e iek parfmnn reetesini bir kda yazdrd, pusulay cebine
soktu ve ona elli Luisdor armaan etti.
lk konferansndan tam bir hafta sonra Marquis de la Taillade-Espinasse, zerine
kol kanat gerdii Grenouille'i bir kere daha niversitenin byk salonunda
toplananlara gsteriyordu. Kalabalk inanlr gibi deildi. Btn Montpellier
oradayd, Mont-pellier'nin yalnz bilim evresi deil, ayrca ve zellikle
sosyetesi, bu arada, dillere destan olmu maara adamn grmek isteyen birok
bayan da gelmiti. Ve her ne kadar Taillade'n kartlar, ki balca-lar
'niversite Botanik Bahesinin Dostlar evresi' temsilcileriyle 'Ziraat Tevik
Cemiyeti' yeleriydi, btn kendi yandalarn harekete geirdilerse de gsteri
gz kamatrc bir baar oldu. Taillade-Espinasse nce, Grenouille'in bir
hafta nceki durumunu gzler nne getirmek iin, maara adamn btn
irkinlii, btn perianl iinde gsteren resimler datt, bunlar elden ele
dolatrld. Sonra yeni Grenouille'i ieri ald, srtnda gzel mavi kadife
elbisesi, ipek gmleiyle makyajlanm,
171
pudralanm, salar yaplm olarak; daha dimdik, zarif admlar, kibarca kala
kvrmalarla yry, hi kimsenin yardm olmadan ykseltiye trman,
yerlere kadar eilerek selam verii, ban eerek bir u yana bir bu yana
glckler dat bile btn kukucular da, eletiricileri de susturmaya
yetti. niversite botanik bahesinin dostlar bile ezik bir suskunlua
gmlmlerdi. Olan deimeyi gz ard etmek, gerekletii pek ak olan
mucizeden etkilenmemek elde deildi: Daha bir hafta nce rezili km,
yabanilemi bir hayvann durduu yerde imdi basbaya uygar, eli yz dzgn
bir insan vard. Salona hemen hemen bir huu havas yaylmt, mutlak bir
sessizlik egemendi Taillade-Espi-nasse konumasna baladnda. Artk herkesin
t-kabasa doymuasma bildii lmsel yer ortam kuramn bir kere daha ortaya
koyduktan sonra bunu gsteri konusu kiinin bedeninden hangi mekanik ve diyetsel
yntemlerle kovup yerine yaamsal ortam yerletirdiini aklad; sonunda da
btn orada bulunanlar, gerek dostlarn, gerek kartlarn, bylesine gl
bir kant karsnda, yeni kurama kar diren gstermeyi brakp onunla,
Tailla-de-Espinasse'la birlikte kt ortamla savamaya, kendilerini iyi yaamsal
ortama amaya ard. Bunu sylerken kollarn ap gzlerini ge evirdi; bir
nice bilgin bay da aynsn yaptlar, kadnlarsa alyordu.
Grenouille ykseltide dikiliyor ve sylenenleri dinlemiyordu. Snrsz bir
honutluk iinde baka, ok daha gerek bir ortamn, kendi ortamnn etkisini
gzlyordu. Konferans salonunun byk olduunu gz nnde tutarak bol parfm
srnmt, kokusu da, henz ykseltiye km kmamt ki, olan gcyle
evresine yaylmaya balad. Gryordu kokusunun -gerekten, dpedz gzleriyle
gr-
172
yordu nasl nce en nde oturan izleyicileri ele geirdiini, sonra arkalara
doru rediini, sonunda da en arka sralara, galeriye ulatn gryordu. Ve
kimi yakaladysa -Grenouille'in sevinten kalbi atlayacakt- gzle grnr
biimde deitiriyordu. Kokusunun etkisinde, ama etkisinde olduklarnn
bilincinde olmadan, bir yz ifadesinden, bir davrantan, bir duygudan tekine
geiyor insanlar. Bata kendisine gzlerini yalnz katksz bir aknlkla
dikmi olanlar imdi daha yumuak baklarla bakyorlard; sandalyesinin
arkalna yaslanm, eletirici tutumlar alnlarnn krklklarndan,
az ularnn ciddiyetle aa ekilmesinden okunanlar imdi daha bir
rahatlayp ne yaslanm, yzlerini ocuksu bir geveme kaplamt; hatta
korkak, rkek, duyarlnn duyarls olanlar, geen haftaki grnne dehetle,
imdikineyse eh gene ne de olsa uygun bir kukuyla katlanabilmi olanlar, kokusu
kendilerine ulatnda nezaket, hatta sempati belirtileri gsteriyorlard.
Konumann sonunda btn topluluk ayaa kalkp bir cokunluk gsterisidir
tutturdu: "Yaasn yaamsal ortam! Yaasn Taillade-Espinasse! Yaasn ortamlar
kuram! Kahrolsun yobaz tp!" - Byle baryordu Montpellier'in, Fransa'nn
gneyindeki en nemli niversite kentinin bilgin ahalisi; Marquis de la
Taillade-Espinasse ise mrnn en byk saatini yayordu.
Bu arada ykseltiden inip, kalabala karan Grenouille ise btn bu
kutlamalarn aslnda kendisine, salonda coup baranlardan hibiri farknda
olmasa da, yalnz Jean-Baptiste Grenouille'ye yneldiini biliyordu.
173
XXXIV
Birka hafta daha kald Montpellier'de. Epey bir n kazanmt, salonlara
aryorlar, maarada geirdii hayat, Marki'nin ellerinde iyilemesi zerine
sorular soruyorlard. aresiz, her seferinde yeni batan kendisini haydutlarn
karmas hikyesini anlatyor, ukurun tepesinden sallandrlan sepeti,
uzatlan merdiveni anlatyordu. Her seferinde de biraz daha ballandryor, yeni
ayrntlar uyduruyordu. Bylece yeniden belirli bir akclk kazand konumas -
tabii kstl bir alkanlk, nk dille hibir zaman ba ho olmamt- bir
de, daha nemlisi, yalan sylemeyi gndelik bir i gibi kvrmay rendi.
Anlad ki insanlara gnl ne dilerse onu anlatabilirdi. Bir kere gvendiler mi -
zaten yapma kokusundan ektikleri ilk solukla birlikte gveniyorlard ona- her
sylenene inanrlard; bunun da tesinde, insanlarla ilikilerinde, hibir zaman
tatmad bir gven geldi stne. Bu gven, bedeninde bile dile geliyordu. Sanki
boyu uzam gibiydi. Neredeyse dimdik yryordu. Kendisine bir ey sylenince
artk irkilmiyor, dimdikliini bozmadan duruyor, kendine yneltilen baklar
altnda yklmyordu. Tabii, bu kadar zaman iinde dnya grm bir adam, bir
salon kurdu ya da her yerde aranan bir sosyete efendisi olmayacakt
Grenouille'den. Ama zamanla gzle grlr biimde, sinmilii, olpal akp
gitti stnden, yerini doal bir alakgnlllk ya da olsa olsa doutan, hafif
bir utangalk olarak yorumlanan ve nice bay, nice bayan duygulandran bir
tutum ald - o zamanlar modern evrelerde doallk, yontulmamlktan ileri
gelen bir tr ekicilik ok tutuluyordu.
174
Mart banda eyalarn toplayp gizlice, bir gn sabahn krnde daha kaplar
yeni almken, stnde bir gn nce eski giyim satlan pazardan ald
gsterisiz, kahverengi bir elbise, yzn yar yarya rten, eski psk bir
apka, yola koyuldu. Kimse tanmad, kimse grmedi ya da farkna varmad, nk
o sabah ihtiyatl davranp parfmn srmekten vazgemiti. Ve Marki leye
doru soruturmalara baladnda nbetiler ehirden geri birok kimsenin
ktn grdklerini sylediler, ama aralarnda o maara adamnn olmad,
onu herkesin tand gibi, gemi olsayd kendilerinin de muhakkak gzne
arpaca zerine yemin ettiler. Marki bunun zerine Grenouille'in Montpelli-
er'den kendi rzasyla, aile meselelerinden dolay Paris'e gitmek iin
ayrldn yayd. Tabii gizliden gizliye fena fkeleniyordu, nk
Grenouille'le btn krall kapsayan bir turneye kp ortamlar kuramna yanda
toplamay kuruyordu.
Bir sre sonra geti kzgnl, nk n turne olmadan da yaylyordu,
neredeyse hi kendi katks olmadan. 'Journal des Savans'da, hatta 'Courier de
l'Europe'ta fluidum letale Taillade zerine uzun makaleler yaymlanyor,
ta uzaklardan ayana lm gazyla zehirlenmi hastalar gelip, kendilerini
iyiletirmesini istiyorlard. 1764 yaznda ilk 'Yaamsal Ortam Loncas'm
kurdu Montpellier'de yz yirmi yeyle; Marsilya'da, Lyon'da ubeler at.
Sonra Paris'e bir srama yapmaya, oradan btn uygar dnyaya kuramn kabul
ettirmeye yeltendi, ama daha nce, kaca bu seferi destekleyecek bir
propaganda olmak zere byk, maara adamnn saaltlmasn da, btn br
deneyleri de glgede brakacak bir ortambilim eylemi gerekletirmeye karar
verdi, aralk ay banda bir kme korkusuz mezinin eliinde, Paris'le ayn
boylam zerinde
175
bulunan ve Pirenelerin en yksek tepesi saylan Pic du Canigou'ya doru bir
yolculua kt. Ya ihtiyarln eiine gelmi adam, kendisini 2800 metre
ykseklikteki dorua kadar tatmak, orada hafta sreyle en hasndan, en
tazesinden yaamsal havann etkisi altnda kalmak istiyordu, sonra da, kendi
mjdeledii zere, tam Noel Gecesi yirmi yanda bkn delikanl olarak aa
inecekti.
mezleri daha Vernet'yi, o heyula dan ete-indeki son insan barndran yeri
geer gemez pes ettiler. Ama Marki'ye hibir ey bana msn demi-yordu. Buz
gibi soukta stndekileri ata ata, sevin lklar iinde yalnz bana
trmanmaya balad. Kendisinden grlen son ey, kollarn vecd iinde ge
kaldrm, ark syleyerek kar frtnasnda kaybolan silueti oldu.
Noel Gecesi mezleri bouna beklediler Marquis de la Taillade-Espinasse'm
dnn. Ne ihtiyar olarak geldi ne delikanl olarak. En gz pekleri sonraki
yln yaz banda onu aramak iin Pic du Canigou'nun hl karl doruuna
trmandklarnda bile hibir eyini bulamadlar, ne bir elbise, ne vcudunun bir
paras, ne bir tek kemik.
Tabii bunun, retisine bir zarar olmad. Tersine. Hemen, dan doruunda ebedi
yaamsal ortamla birlik iine girdii, kendisi ortamn, ortam onun iinde
zt, artk grlmez biimde, ama sonsuz genlie ulam olarak
Pirenelerin tepelerinde salnp utuu, kim o daa trmanrsa ayn birlie
katlaca ve bir yl sreyle hastalktan ve yalanma srecinden korunaca
efsanesi yayld. Ta 19. yzyln ortalarna kadar nice tp krssnde
savunuldu, birok gizemci toplulukta saaltm yntemi olarak uyguland
Taillard'n ortamlar kuram. Ve bugn bile Pireneler'in her iki yannda,
Perpignan
176
ile Figueras'da, ylda bir kez buluup Pic du Cani-go'ya trmanan Taillade'
gizli loncalar vardr.
Daa ktklarnda byk bir ate yakarlar, sylediklerine baklrsa gndnm
vesilesiyle ve de Aziz Yahya onuruna bir atetir bu - ama gerekte statlar
Taillade-Espinasse ve onun byk ortamn ululamak, sonsuz yaama ulamak
iindir.
Koku
177/12
NC BLM XXXV
Grenouille, Fransa'y boydan boya geerek yapt yolculuun ilk aamasn yedi
ylda bitirebil-miti ya, ikincisi yedi gn bile srmedi. Artk ilek yollardan,
kalabalk ehirlerden kamyor, yolunu uzatmyordu. Kokusu vard, paras vard,
kendine gveni vard, bir de acelesi.
Daha Montpellier'den ayrld gnn akam, Aigues Mortes'un gneybatsnda
kk bir liman ehri olan Le Grau-du-Roi'ya ulat, oradan yk tayan bir
yelkenliyle Marsilya'ya geti. Marsilya'da limandan ayrlmad bile, hemen
kendisini ky boyunca douya doru gtrecek bir gemi arad. ki gn sonra
Toulon'da, bundan gn sonra da Can-nes'dayd. Yolun gerisini yrd. Bir
tepeyi aarak kydan ierilere doru giden bir yolu izlemeye balad.
ki gn sonra tepenin bandayd, nnde mil-lerce genilikte bir ova,
evresinde hafif bir eimle ykselen tepeleri, yaln sradalaryla topraa
oyulmu bir ana andran, geni taban yeni srlm tarlalar, baheler,
zeytinliklerle kapl bir manzara almt. Btnyle kendine zg, tuhaf bir
samimilii olan bir iklim seriliydi bu anan stne. Deniz tepenin stnden
grlecek kadar yakn olduu halde denizcil hibir ey, tuzlu-kumlu, ak hibir
ey yoktu burada ar basan, sessiz bir iine kapallk vard; tpk, insan
kydan gnlerce yol gitmemecesine uzaklamas gibi. Kuzeye doru ise zerleri
hl karl, daha da uzun zaman karl
178
kalacak byk sradalar grlmesine karn herhangi bir sertlik, oraklk,
souk bir rzgr hissedilmiyordu. Bahar Montpellier'de olduundan daha ileriydi.
Yumuak bir buu tarlalar cam bir fanus gibi rtyordu. Kays, badem aalar
iek amt, havay nergis kokular doldurmutu.
Byk anan br ucunda, belki iki mil uzakta bir ehir, dalarn eteine
yapm gibi duran bir ehir vard. Uzaktan baknca yle aman aman atafatl
bir yermi gibi grnmyordu. Evlerin arasndan ykselip onlar bastran bir
katedrali deil, kilise kulesi olacak bodur bir knts vard, br yaplar
bastran bir kalesi, grkemiyle gze arpan yaplar yoktu. Surlar heybetli
olmaktan ok uzakt; evlerse yer yer sur dna tayor, zellikle aaya,
ovaya doru, bylece ehrin genel grnne bir ypranmlk katyorlard.
Duruuna baklrsa, sanki imdiye kadar ylesine ok zaptedilmi, sonra gene
kurtarlmt ki, ilerde iine girmek isteyeceklere ciddi biimde direnecek hali
kalmamt - zayf dt iin deil, kaytszlktan, hatta bir tr gllk
duygusundan. atafat gstermeye gerek duy-muyormua benzer bir hali vard.
Ayaklarnn altndaki byk gzel kokular saan anaa egemendi ya, bu ona
yetiyor gibiydi.
Bu hem gsterisiz hem kendine gvenir grnen ehir, birka on yldan beri koku
maddeleri, triyat, sabun, ya retimi ve ticareti konusunda tartlmaz bir yer
kazanm olan Grasse't. Giuseppe Baldini'nin, adn hayranlk ykl i
ekmelerle hep. and yerdi. Kokularn Roma's olduunu sylerdi, parfmcler
cennetiydi, kolundaki altn bilezii burada kazanmayan, parfmc adn tamay
hakketmi saylmazd.
Grenouille iyice soukkanl baklarla szyordu Grasse ehrini. Parfmclerin
cennetini aram-
179
yordu, kardaki dalara tutunmu irinlii seyretmek yreini ltyor da
deildi. O, bu ehre, birka koku elde etme yntemini, baka yerlerde olduundan
daha iyi renebileceini bildiinden gelmiti. Bunlar da renmek istiyordu,
nk kendi amalar iin gerekliydiler, iinde kokusu olan flakonu cebinden
kard, tutumluca srnd, sonra yola koyuldu. Bir buuk saat sonra, leye
doru Gras-se'tayd.
ehrin st banda, Place aux Aires'de bir lokantada yemek yedi. Meydan
uzunlamasna, kysnda tabaklarn derilerini ykayp kurumaya astklar bir
dere kesiyordu. Koku yle keskindi ki, baz mterilerin itah kamt.
Grenouille iinse yle deildi. yi bildii bir kokuydu bu, ona gven veriyordu.
Her gittii ehirde nce tabakhanelerin olduu mahalleleri arayp bulurdu. O
zaman, pis kokunun olduu yerden karak semtleri aratrdnda, artk o yerin
yabancs deilmi gibi gelirdi kendi-
ne.
Btn leden sonra ehri dolat. nanlmaz derecede pis bir yerdi, dzinelerce
pnardan, emeden fkran dzensiz dereler, arklar oluturup arl urul bayr
aa akan, sokaklarn altn oyan ya da stn amura boan onca su olmasna
karn, ya da zellikle bu nedenle pisti. Kimi mahallelerde evler o kadar
skkt ki, geitler, merdivenler iin bir armlk bir yer kalyor, amurlara
bata ka yryen yayalar karlatklarnda birbirlerine srne srne
geebiliyorlard. Meydanlarda, biraz daha geni caddelerde bile iki arabann yan
yana sabilecei yer pek yok gibiydi.
Gene de btn pislii, btn amuru, darl bir yana, i ynnden atlarcasna
dolu, ilek bir ehirdi Grasse. Grenouille dolarken en az yedi sabunhane, bir
dzine parfmc ve eldivenci ustas, say-
180
sz kk imbiki, pomat atlyesi, baharat ye birka kere yedi tane toptan
koku tccar sayd.
stelik bunlar gerekten byk apta koku malzemesi alp satan tccarlard.
Evlerine bakp da anlamak olas deildi bunu. Sokaa dnk cepheleri bir
kentsoylu alakgnlll tayordu. Ama arkalarnda, maaza katlarnda, dev
boyutlu bodrumlarnda neler neler, ne ya flar, en hasndan lavanta
sabunundan oluan ne istifler iek sular, araplar, alkoller dolu ne
damacanalar, ne kokulu deri balyalar, tkabasa baharat dolu ne uvallar,
sandklar kutular vard... -Grenouille en kaln duvarlarn ardnda olan bile
btn ayrntlaryla duyuyordu- derebeylerinde olmayan zenginliklerdi
bunlar. Daha bir kesinlikle, sokaa bakan harclem dkkn ve depo blmlerinin
ardn koklad-nda ise, bu dnyas dar kentsoylu evlerinin arka yznde en
lksnden yaplarn bulunduunu anlyordu. Zakkum, palmiye aalarnn
yetitii, tarhlarla evrili irin fskiyelerin rldad kk ama ekici
bahelerin evresinde, ou U biiminde yaplm, gneye bakan asl malikne
blmleri yer alyordu; st katlarda bol gne alan, duvarlar ipek kapl
yatak odalar, giri katnda grkemli, duvarlarna egzotik tahtalar denmi
kabul ve yemek salonlar vard, ki bazlar teraslar halinde, ovaya bakacak gibi
yaplmt; ilerinde gerekten, Baldi-ni'nin anlatt gibi altn atal
kakla, porselen tabaklardan yemek yeniyordu. Bu alakgnll kulislerin
ardnda oturan baylar altn kokuyor, g kokuyor, gven alnm byk zenginlik
kokuyorlard ve Grenouille'in btn bu tara yolculuu boyunca duyduu bu eit
her kokudan daha kuvvetliydi onlarnki.
Byle kamufle edilmi saraylardan birinin nnde uzunca bir zaman durdu.
Ev Rue Droite'm,
181
ehri batdan douya boylu boyunca kesen bir ana-caddenin bandayd. Dardan
baknca, cephesi bitiik yapdan biraz daha geniti, ama biraz daha varlklca
olsa da, kesinlikle gsterili, tekilerden ayrlan bir ev deildi. Avlu
kapsnda flarla ykl bir araba duruyor, flar bir sekiye indiriliyordu,
ikinci bir araba beklemedeydi. Bir adam elinde ktlarla yazhaneye girdi,
baka bir adamla birlikte kt, ikisi de avlu giriinde kayboldular. Grenouille
sokan kar kenarnda durmu, bu gidi gelileri seyrediyordu. Ne yaptklar
ilgisini ekmiyordu. Gene de ayrlamad. Onu oraya balayan bir ey vard.
Gzlerini kapayp dikkatini, karsndaki binadan uup gelen kokular zerinde
toplad. Bunlar flarn, sirkeyle arabn kokular, sonra zenginliin, som
altndan incecik bir ter gibi duvarlarn gzeneklerinden geip geip gelen
kokular, sonunda da evin te yannda olmas gereken bir bahenin kokularyd.
Kolay deildi bahenin bu tekilerden hafif kokularn yakalamak; evin atsn
ap sokaa ancak ince eritler halinde dklyorlard. Manolyay karabildi
Grenouille, smblleri, dulaptalotunu, katmerli zakkumu... - ama bir ey daha
var gibiydi bu bahede kokan, felaket gzel bir koku, mrnde hi duymad,
hayr, tek bir kerecik duyabildii kadar kendine zg bir ey... Bu kokunun daha
yaknna sokulmalyd.
Elini kolunu sallaya sallaya avlu kapsndan geip ev tarafna girmeyi dnd.
Ama bu arada ykleri boaltmakla, flar denetlemekle uraan o kadar insan
belirmiti ki ortada, muhakkak gze arpard. Caddeyi gerisin geriye yryp,
evin arka yzne ulaan bir sokak ya da geit aramaya karar verdi. Birka metre
sonra, Rue Droite'm bandaki sur kapsna varmt. Kapdan kt, hemen sola
sapp bayr aa, sur dibini izledi. ok gemeden bah-
182
cenin kokusunu duymaya balad. nce hafife, tarlalarn kokusuyla karm
olarak, sonra gittike daha kuvvetli. Sonunda iyice yaknnda olduunu anlad.
Bahenin ucu ehir suruna dayanyordu. Burnunun dibindeydi. Biraz geri ekilince
surun stnden, portakal aalarnn en st dallarn grebiliyordu.
Yeniden kapad gzlerini. Bahenin kokular, gkkuann yaylar gibi renk
renk, ama ak seik, kesin izgilerle birbirinden ayrlm eritler halinde
stne dklyordu. Ama ilerinde bir tanesi vard ki, en deerlisi, Grenouille
iin nemli olan... Bedeni hazdan atee, dehetten buza kesti. Sust
yakalanm bir yaramaz gibi tepesine kt kan, sonra dnp gene gvdesinin
orta yerini buldu, gene kt, gene indi; hi de bir ey gelmiyordu elinden. ok
apansz gelmiti bu koku saldrs. Bir an iin, bir soluk alm bir zaman, bir
sonsuzluk sresince, zaman iki kat uzam ya da kkten yok olup gitmi sand,
nk bilmiyordu artk imdi imdi miydi, buras buras myd, yoksa aslnda
imdi o zaman myd da buras oras m, yani Paris'te Rue des Ma-rais, 1753
eyll: Baheden esip gelen koku, vaktiyle ldrd kzn kokuuydu. Bu kokuya
dnyada yeniden rastlam olmann mutluluundan gzleri yaaryordu - duyduunun
gerek olmayabilecei ise lmcl bir dehete salyordu onu.
Ba dnd, biraz sendeledi, srtn duvara dayamak zorunda kald, sonra yava
yava aa kayp meldi. Kendini toplar, kafasn yattrrken lmcl kokuyu
daha ksa, daha az tehlikeli soluklarla iine ekmeye balad. O zaman, surun
arkasndaki kokunun geri kzl sal kznkine alabildiine benzediini, ama
onun btn btn ayns olmadn anlad. Tabii bu da kzl sal bir kzn
kokuuydu, bundan kuku duyulamazd. Grenouille
183
kokusal dleminde grd bu kz, bir resimde grr gibi: Sessizce oturmuyor,
koup zplyor, snp sonra gene serinliyordu, herhalde abuk davranlp sonra
gene durulmas gereken bir oyun oynuyordu - bir nemi yoktu ya, baka, sradan
kokulu biri daha vard oyunda. Derisi gz kamatrc bir beyazlktayd. Yeile
alan gzleri vard. iller vard yznde, boynunda, gslerinde... yani -
Grenouille'in soluu kesildi bir an, sonra daha derinden koklad havay, Rue des
Marais'li kzn kokusunun ansn gerilere itmeye abalad-... yani, bu kzn,
gs denecek cinsten gsleri yoktu! Daha yeni yeni belirmeye yz tutmu gs
balanglar vard. Kokusu sonsuz hafiflikte, kk m kk, illerle
evrelenmi, belki daha birka gnden beri, belki de birka saatten, ...aslnda
u andan beri bymeye balam gs kabarcklar. Tek szckle: Bu kz daha
ocuktu. Ama ne ocuk!
Grenouille'in aln terlemiti. ocuklarn pek bir kokusu olmadn biliyordu,
tpk yeil yeil byyen, daha amam iekler gibi. Ama bu, surun
arkasndaki, daha neredeyse kapal denebilecek konca, daha bir an nce ilk
kokulu ularn dar uzatan ve bu haliyle henz ondan, Grenouille'den baka
kimsenin farkna varmad bu iek imdiden yle tyler rpertircesine harika
bir koku yayyordu ki, btn grkemiyle geliince dnyann dnya olal
koklamad bir parfm olacakt. imdiden bile, Rue des Marais'deki o kzdan iyi
kokuyor, diye dnd Grenouille - o kadar kuvvetli deil, o kadar hacimli
deil, ama daha narin, daha ok ynl, hem de daha tabii. Ama bir-iki yl sonra
bu koku olgunlam, yle bir arpclk kazanm olacakt ki, ne erkek ne kadn
hi kimse kaamayacakt etkisinden. Bu kzn bysnden ezilecekti insanlar,
kar koyamayacaklar, aresiz kalakalacaklard, neden
184
byle olduunu da bilemeyeceklerdi. Aptal olduklar, burunlarn hava ekip
boaltmaktan baka eye kullanmay bilmedikleri, her bir eyi gzleriyle
kavradklarn sandklar iin de diyeceklerdi ki: Bu kzda bir gzellik var,
bir zarafet, bir almllk. Kstl dnyalar iinde onun dzgn vcudunu, ince
bedenini, kusursuz gslerini veceklerdi. Bir de gzleri, diyeceklerdi, zmrt
gibi, dileri inci gibi, kollar bacaklar fildii gibi dzgn - artk daha ne
budalaca yaktrmalar uyduracaklard. Sonra yasemin kraliesi seeceklerdi onu,
sersem portreciler resmini yapacakt, aval aval bakacaklard resmine, Fransa'nn
en gzel kadn diyeceklerdi. Sonra delikanllar, geceler boyunca mandolin
tngrtlaryla uluyarak penceresinin altnda bekleyeceklerdi... iko, zengin,
ihtiyar adamlar dizleri stnde srne srne gelip babasndan isteyeceklerdi...
sonra her yatan kadnlar her grdklerinde i geirip hayallerinde yalnz bir
gnlne onun kadar ekici olduklarn greceklerdi. Ve hibiri, gerekte
onlar tutkun eden eyin kzn szmona kusursuz d gzellii deil, sadece o
ei bulunmaz, harika kokusu olduunu bilmeyecekti! Yalnz o bilecekti, o
Grenouille, bir tek o. Daha imdiden biliyordu ya.
Ah! Bu kokuyu elde etmek istiyordu. O zamanki, Rue des Marais'li kzda olduu
gibi acemice, bou bouna ele geirmek deil. Onun kokusunu srf iine ekmi,
bylece de yok etmiti. Hayr, duvarn arkasndaki kzn kokusuna gerekten
sahip olmak istiyordu; onu bir deri gibi stnden syrp kendi kokusu yapmak
istiyordu. Bunun nasl olacan bilmiyordu. Ama iki yl zaman vard ya
renmek iin. Aslnda, ender bir iein kokusunu almaktan zor olamazd.
Ayaa kalkt. Neredeyse kutsal bir eyden ya da uyuyan bir azizeden
ayrlyormuasna bir huu
185
iinde, bir gren olmasn, bir iiten olmasn, bulduu enfes eye bir dikkati
ekilen olmasn gibilerden iki bklm, sessizce oradan uzaklat. Bylece sur
boyundan, ehrin br ucuna kadar kat; sonunda kz parfm duyulmaz oldu, o da
Porte des Fene-ants'dan gene ehre girdi. Evlerin kuytusunda durup bekledi.
Sokaklardaki pis kokulu buu ona gven veriyordu, penesine dt tutkuyu
dizginlemesine yardm ediyordu. eyrek saat sonra btnyle sakinlemiti.
imdilik, diye dnd, surun arkasndaki bahenin yaknma gitmemeliydi. Buna
gerek yoktu. Fazla heyecanlanyordu. Oradaki iek, o bir ey yapmadan da
serpiliyordu, nasl serpileceini ise zaten biliyordu. Vakit gelmeden kokusuyla
sarho olmamalyd. e vermeliydi kendini. Bilgisini geniletmeli, el
beceresini yetkinletirme-li, bylece hasat zamanna hazr olmalyd. Daha iki
yl zaman vard.
XXXVI
Porte des Feneants'a yakn bir yerde, Rue de la Louve'da kk bir parfm
atlyesi buldu Grenouil-le, hemen i olup olmadn sordu.
Orada rendiine gre patron, usta parfmc Honore Arnulfi geen k lmt;
dul kars, otuz yalarnda, siyah sal, hayat dolu bir kadn, ileri bir
kalfann yardmyla yalnz yrtyordu.
Madam Arnulfi uzun bir sre zamann ktlnden, i durumunun nazikliinden
yakndktan sonra geri bir kalfa daha tutmaya gcnn yetmeyeceini, te yandan
eldeki iin okluu nedeniyle ok acele birine ihtiyac olduunu; bundan baka
evinde ikinci bir kalfay barndracak hi yeri olma-
186
dn, te yandan Fransisken manastrnn arkasndaki zeytinliinde -buradan on
dakika bile ekmezdi rahatna dkn olmayan bir gen adamn, baka kar yol
yoksa geceleyebilecei kk bir kulbesi olduunu; ayrca kendisinin, drst
bir usta olarak kalfasnn vcut salndan sorumlu olduunu bildiini, te
yandan gnde iki n scak yemek karmasnn btn btn olanaksz olduunu
syledi - ksacas: Madam Arnulfi Grenouille'in tabii oktan kokusunu ald
zere salkl bir refah ve salkl bir ibilirlik sahibi bir kadnd. Gre-
nouille iin de parann nemi olmad, stelik hafta bana iki frank creti de
br yoksulca koullar da kabul ettii iin abuk anlatlar. Birinci kalfa,
yani Druot adnda, madamn yatan paylamaya alk olduunu Grenouille'in
hemen anlayverdii, madammsa anlalan kendisine danmadan baz kararlar
vermedii bir adam arld. Druot, sperma kokusundan bir bulut yayarak apul
apul dikildi, bu insan azmannn yannda flense uuverecekmi gibi duran
Grenouille'in karsna, tepeden trnaa bir szd onu, dimdik gzlerinin iine
bakt, sanki bununla karsndakinin karanlk niyetlerini ya da madamn
yatanda kendisine rakip kp kmayacan anlayacakm gibi, sonunda
aalayc bir srtmayla ban sallayarak olurunu verdi.
Bylece her ey yoluna konmu oluyordu. Gre-nouille'e bir el toka edildi, souk
bir akam yemei, bir yorgan, bir de penceresiz bir baraka olan ve ho bir
biimde yllanm koyun pisliiyle kuru ot kokan kulbenin anahtar;
olabildiince deyip yerleti buraya. Ertesi gn Madam Arnulfi'nin yannda ie
balad.
Nergis zamanyd. Madam Arnulfi iekleri ehrin alt yannda, byk anaktaki
kendi arazisinde yetitiriyor, ya da her bir kuru iin amansz pazar-
187
lklara girierek kyllerden satn alyordu. iekler sabah ok ok erken
getiriliyor, sepet sepet atlyeye boaltlyordu; on binlerce iek hacimli ama
ty gibi hafif kokan ynlar oluturuyordu. Bu arada Druot byk bir kazanda
domuz ve sr yan eritip koyuca bir sv elde ediyor, bunun iine, Gre-
nouille adam boyu bir spatulayla durmadan kartrrken, krek krek taze
iekleri boca ediyordu. iekler, lm korkusu iindeki gzler gibi bir saniye
yzeyde kalyor, spatulann gelip yaa gmd anda bembeyaz kesiliyorlar, scak
ya evrelerini sar-veriyordu. Hemen hemen ayn anda da porsumu, solmu
oluyorlard, anlalan lm o kadar apansz yakalyordu ki iekleri, son kokulu
i ekilerini kendilerini boan o svya teslim etmekten baka seenekleri
kalmyordu; nk -Grenouille dille tanmlanamaz bir hayranlk iinde gryordu
ki kazana ne kadar ok iek atlrsa ya da o kadar kuvvetli kokuyordu.
stelik, l iekler kokmaya devam ediyor deildi, hayr, kokan, ieklerin
kokusunu imi olan yan kendisiydi.
Bu arada kazandaki orba fazla koyulayor, bir abuk byk kevgirlerden geirip
iindeki posas km cenazelerden kurtarmalar, taze ieklere hazrlamalar
gerekiyordu. Sonra gene krekliyor, kartryor, szyorlard, btn gn durup
dinlenmeden -nk gecikme kabul etmiyordu i- btn iek yn gn boyunca
ya kazanndan geip bitene kadar. Artklar -hibir ey de boa gitmemeliydi-
stlerine kaynar su dklp halanyor, burgulu preste son damlasna kadar
sklyor, bylece ne de olsa hafif kokulu bir ya kyordu. Ama kokunun byk
blm, iek ruhlarndan oluan bir deniz, kazanda kalm, gsterisiz kirli
beyaz, artk yava yava donan yan iinde hapsedilmi ve korunmu oluyordu.
188
Ertesi gn, mazeration denen bu ilem srdrlyordu; kazan batan yaklyor,
ya eritiliyor, iine yeni iekler kartrlyordu. Bu byle gnlerce, sabah
erkenden akam gelere kadar sryordu. yorucuydu. Grenouille akam sendeleye
sendeleye kulbesine giderken kollar kurun gibi arlam, elleri nasr
balam, srtna arlar girmi oluyordu. Onun belki kat irilikte olan
Druot, kartrma iini bir kere bile elinden almyor, ty gibi hafif iekleri
kreklemekle, atei kollamakla, ara sra da scak bastndan bir yudum bir ey
imeye gitmekle yetiniyordu. Ama Grenouille bakaldrmad. Yaknmadan,
sabahlardan akamlara kadar yan iine iek kartrmay srdrd,
kartrd srece de yorgunluunu hemen hemen hi duymad, nk gzlerinin
nnde, burnunun nnde gerekleen sre, ieklerin abucak solup
kokularnn yaa sinmesi onu her seferinde yeni batan hayran brakyordu.
Bir sre sonra Druot yan artk doyduuna, daha fazla koku alamayacana karar
veriyordu. Atei sndryorlar, arlaan orbay son bir kere daha szp
mleklere boaltyorlar, o da bunlarn iinde hemen katlap harika kokulu bir
pomat haline geliyordu.
Bu, Madam Arnulfi'nin saatiydi, geliyor, deerli rn snyor, etiketliyor;
niteliini, niceliini kl klma saptayp defterlerine geiriyordu. mlekleri
bizzat kendi eliyle kapayp mhrleyip bodrumunun derinliklerine tadktan
sonra siyah elbisesini giyiyor, dul peesini takyor, ehrin tccarlarn,
parfm yazhanelerini dolayordu. Can alc szlerle baylara yalnz bana bir
kadn olmann gln anlatyor, fiyat alyor, fiyatlar karlatryor,
iini ekiyor, sonunda maln satyordu - ya da satmyordu. Parfml pomat
serin yerde saklanrsa
189
uzun zaman dururdu. Fiyatlar da imdi o kadar doyurucu deilse, kimbilir, belki
kn ya da gelecek baharda frlayverirdi. stelik, bu ya tulumlarn satmak
yerine, baka kk reticilerle birlikte Ce-nova'ya gemiyle bir yk pomat
gndermek, ya da Beaucauire'deki gz panayrna giden bir kafileye katlmak da
dnlebilirdi - tehlikeli giriimlerdi elbet, ama baarl olursa ok kazan
getirirlerdi. Bu eitli olaslklar iyice bir enine boyuna dnrd Madame
Arnulfi, kimi zaman da hepsini bir araya getirerek hazinesinin bir blmn
satar, baka bir blmn saklar, nc bir blmn ise tehlikeli pazarlara
srerdi. Ama aratrmalarndan pomat pazarnn iyice doymu olduu, yakn
zamanda da krl olacak lde rahatlamayaca izlenimini edindi mi hemen
peesini savura savura eve koar, Druot'yu btn retimi bir lavage'dan geirip
Essence Absolue'ye dntrmekle grevlendirirdi.
O zaman pomat gene bodrumdan karlr, kapal mleklerde byk bir dikkatle
stlr, en hasndan alkolle kartrlr, Grenouille'in evirdii bir dndre
dzeneiyle iyice rplr, ykanrd. Gerisin geri bodruma gtrlen bu karm
hemen sour, alkol pomadn donan yandan ayrlr, ielere aktarlrd. Bylece
bir eit parfm elde edilmi olurdu, hem de ok ok youn bir parfm, buna
karlk geriye kalan pomat, kokusunun byk blmn kaybetmi olurdu. Bununla
iek kokusu bir kere daha baka bir ortama geiyordu. Ama ilem daha bitmi
olmuyordu. Druot bu parfml alkol, en kk ya krntsn bile tutan gaz
bezleriyle iyice szdkten sonra kk bir imbie dolduruyor, ok hafif atete
yava yava damtyordu. Alkol uup gittikten sonra balonda kalan, soluk renkli,
Grenouille'in pekl bildii, ama bu nitelikte, bu
190
saflkta ne Baldini'nin yanndayken ne de Runel'de koklam olduu, azck bir
svyd: ieklerin yann ta kendisi, yzbin kere younlatrlp iki damla
Essence Absolue haline gelmi katksz kokuuydu bu. yle yumuak, tatl bir
kokusu yoktu artk bu esansn. Neredeyse ac verecek kadar youn, keskin, yakc
bir kokusu vard. Gene de bir damlas bile, bir litre alkole yedirilirse esans
yeniden canlandrmaya, btn bir iek tarlasn yeniden yaratmaya yeterdi.
Elde edilen rn kt m ktt, imbikten kan sv ancak kk flakonu
doldurmaya yetti. Yz bin iein kokusundan geriye, bu iecikten baka bir
ey kalmamt. Ama bir servetti bunlar, orada, Grasse'ta bile. Hele bir de
Paris'e, ya da Lyon'a, Grenoble'a, Cenova'ya, Marsilya'ya gnderilecek olsalar,
ka kat servet ederlerdi! Madam Arnulfi eriyip gidermiesine szgn baklarla
seyretti ieleri, onlar baklaryla okad; tek tek eline alp azlarn
iyice kapayan torna ii cam tpalarn takarken, deerli ieriklerinden azc
bile flenip gitmesin diye soluunu tuttu. Tpann arasndan bir zerresinin bile
buharlap kamamas iin de, azlarn erimi mumla kaplayp mhrledi, bir
baln yzme kesesine koydu, keseyi ienin boynundan skca balad. Sonra
ieleri pamuk yastkl bir kutuya koyup bodruma gtrd, bir gzel kilit altna
ald.
XXXVII
Nisanda katrtrnayla portakal ieini, maysta kokusu ehri btn bir ay
kaymak gibi tatl, grnmez bir sisle rten bir gl denizini ayn ilem-
191
den geirdiler. Grenouille at gibi alyordu. Alakgnlllkle, her ie
neredeyse bir kle gibi hazr, Druot'nun verdii btn ayak ilerini yerine
getiriyordu. Ama bir yandan grnte durmadan kartrr, spatula sallar,
badyalar ykar, atlyeyi sprr ya da yakacak odun tarken, meslein z olan
eylerden, kokularn biim deitiriinin srlarndan hibiri de gznden
kamyordu. Druot'nun becerebileceinden ok daha kesin biimde, yani burnuyla,
kokularn iek tayapraklarmdan yaa, oradan alkole, sonra da o kk paha
biilmez flakonla-ra geiini izliyor, denetliyordu. Druot farkna varmadan ok
daha nce kokusundan anlyordu yan fazla kzdn, ieklerin posasnn
ktn kokularndan biliyordu, orbann kokuya ne zaman doyduunu, harmanlama
ielerinin iinde ne olup bittiini, damtma srecinin tastamam hangi anda
kesilmesi gerektiini hep kokusundan biliyordu. Ara sra da belirtiyordu
bildiini, tabii iddiaszca, alttan alr tutumunu brakmadan. Yan ona sanki
fazla snm gibi geldiini sylyordu; tahmin ederim, diyordu, szme zaman
geldi; iimde, imbikteki alkol utu artk gibi bir his var... diyordu. Geri
yle ahm ahm bir zeks olmayan, ama bsbtn budala da olmayan Druot
zamanla, tam Grenouille'e "yle geldii" ya da Grenouille'in "iinde yle bir
his olduu" ynde davranr ya da emir verirse en yerinde kararlara vardn
anlamt. Hem Grenouille, kendisine yle gelen ya da hissettii eyleri hibir
zaman sesini ykselterek ya da ukalaca ortaya koymadndan, Druot'nun yetkesini
ve birinci kalfa olarak kendi st olma durumuna da hibir zaman hele Madam
Arnulfi'nin yannda kesinlikle!-ineleme yoluyla bile olsa tartma konusu
yapamadndan, Druot onun tlerine uymamak, hatta
192
karar vermeyi zamanla aka ona brakmamak iin bir neden grmedi.
Grenouille'in orba kartrmakla kalmayp ayn zamanda, Druot soluu bir bardak
arap imeye 'Quatre Dauphins'de alr ya da yukarda, madamn yannda yaplacak
ilere bakarken, hem iek k-rekledii, hem atee bakt, pomat szd
gittike daha sk grlmeye balad. Druot, Grenouille'e gvenebileceini
biliyordu. Grenouille ise, ift kat ii yklendii halde, yalnz olmann, yeni
sanatnda yetkinlie doru ilerlemenin, ara sra da kk deneyler yapmann
tadn karyordu. Bir hrsz sevinciyle saptyordu ki, Druot'yla birlikte
yaptndan ok daha ince oluyordu kendi yapt pomat, Essence Absolue birka
derece daha saf kyordu.
Temmuz sonunda yasemin, austosta gecesm-bl zaman balad. ki iein de
yle olaanst ve yle krlgan bir parfm vard ki, hem daha gne domadan
toplanmalar gerektii gibi, hem de en zel, en zenli ilemlerden
geiriliyorlard. Scak, kokularn azaltyordu, birdenbire kzgn ya kazanna
girmek ise bsbtn ldrrd byle kokular. Bu en soylu ieklerin ruhlarn
ekip almak kolay olmuyordu, baya iltifatlar ederek kandrlmalar
gerekiyordu. zel bir kokulama odasnda, zerlerine serin yalar srlm
levhalara serpitiriliyor, ya da ok sktrmadan, ya iirilmi bezlere
sarlyor, bylece bir lm uykusuna yatrlyorlard. Ancak ya da drt gn
sonra solmu, bu arada son nefeslerini yan balarndaki kat ya da sv yalara
vermi oluyorlard. Sonra bunlar dikkatle toplanyor, yerine yenileri konuyordu.
Bu ilem pomat kokuya doyana kadar, belki on ya da yirmi kere yinelenip de
kokulu ya bezlerden sklarak karlr hale geldiinde eyll olmutu. rn,
mazeration'da olduundan bile epey daha azd. Byle, souk enfle-
Koku
193/13
urage yntemiyle elde edilen yasemin macununun ya da bir Huile Antique de
Tubereuse'n kalitesi, incelik ve aslna yaknlk bakmndan parfmclk
sanatnn btn br rnlerini kat kat geiriyordu. Yasemin sz konusuysa,
iein tatl-tutungan, erotik kokusu yal levhalara bir aynaya yansr gibi
kyor, oradan tpk doadaki gibi yaylyordu -cum grano salis tabii. nk
Grenouille'in hassas burnu, iein kokusuyla konservelenmi kokusu arasndaki
fark bile duyuyordu elbet: ipince bir tl gibi seriliyordu yan kendi kokusu -
istedii kadar saf olsun- zgn kokunun stne, onu yumuatyor, parlak yann
hafife glgeliyor, belki de gzelliinin sradan insanlar iin katlanlr
olmasn salyordu... Ne olursa olsun souk enfleurage, narin kokular
yakalamaya yarayan en iyi dnlm, en etkili yntemdi. Daha iyisi yoktu. Hem
bu yntem Grenouille'in burnunu ikna etmeye btnyle yet-miyorduysa da,
biliyordu ki, burun fukaralaryla dolu bir dnyay aldatmaya bin kez yeterdi.
ok gemeden retmeni Druot'yu mazerati-on'da olduu gibi souk kokulama
sanatnda da geti ve bu durumu onun, nce de baarsn grd ayn,
alttanalr-srsaklar yoldan anlamasn salad. Druot, kp mezbahadan uygun
yalar satn alma, sonra bunlar temizleme, eritme, szme ve karm oranlarm
saptama ilerini seve seve ona brakt -kendisi iin hep g, korku verici bir
aba olmutu bunlar, nk saf olmayan, bayat ya da domuz, koyun, sr kokusu
biraz fazla ya, en deerli pomad bile bozard. Kokulama odasnda levhalarn
araln, iek deitirmenin zamann, pomadn doyma derecesini belirlemeyi,
ok gemeden, kendisinin -vaktiyle Baldini gibi- rendii kurallara gre aa
yukar bir dorulukla, Grenouille'inse - Dru-
194
ot'nun aklnn ucundan geer mi - burnunun kesin bilgisiyle verdii nazik
kararlar da ona brakt.
"Elinin ls iyi," diyordu Druot, "iyi hissediyor ne yaplmas gerektiini."
Kimi zaman da: "Benden dpedz ok daha yetenekli, parfmc olarak benden yz
kat iyi," diye dnyordu. Ayn zamanda Grenouille'yi sersemin nde gideni
sayyordu, nk anlad kadaryla Grenouille yeteneini hibir biimde
karna evirmiyordu; kendisi, Druot ise mtevazi becerisiyle yaknda
ykselecek, usta olacakt. Grenouille de destekliyordu onun bu grn, kendini
budala gstermek iin her abaya giriyor, en ufak bir hrs belirtisi
gstermiyor, kendi dehasnn farknda deilmi de ok daha deneyimli olan
Druot'nun sylediklerini yerine getiriyormu, onsuz kendisi bir hi olurmu gibi
yapyordu. Bylece pekl iyi anlayorlard.
Ardndan sonbahar, k geldi. Atlye bir sakin-leti. iek kokular
mleklerde, flakonlarda tutsak, bodrumlarda yatyor, madam arada bir u ya da
bu pomadn ykanmasn ya da bir uval kuru baharatn damtlmasn istemedike
yapacak pek fazla bir i olmuyordu. Sonra zeytin vard, her hafta birka sepet
dolusu. Skp ilkyan karyorlar, gerisini yahaneye veriyorlard. Bir de
Grenouille'in bir blmn damtp alkol yapt, sonra yeniden damtt arap
vard.
Druot gittike daha az grnr olmutu. Madamn yatanda grevini yerine
getiriyor, pis pis ter ve sperma kokarak atlyeye gelince de hemen gene soluu
'Quatre Dauphins'de alyordu. Madam da ender iniyordu aa. Ya servet ileriyle
urayordu ya da yas ylndan sonras iin gardrobunu elden geirmekle. ou
zaman Grenouille gnlerce, lenleri orbasn, akamlar zeytin-ekmeini
getiren hizmeti kzdan baka kimseyi grmyordu. Dar pek
195
kmyordu. Lonca hayatna, yani dzenli kalfa toplantlarna, yrylere de
tam, ne yokluu ne varlyla gze arpacak lde katlyordu. Dostlar ya da
yakn tandklar yoktu, ama burnu havada ya da insandan kaan biri saylmamaya
da byk zen gsteriyordu. Brakyordu br kalfalar dnsn kendisiyle
birlikte olmann tatsz verimsiz bir ey olduunu. Can sknts yayma ve
kendini olpa bir salak gibi gsterme sanatnda ustayd - tabii bunu da hibir
zaman kendisiyle alay etmekten zevk alacaklar ya da lonca usul eek akalarna
hedef seecekleri kadar arya vardrmyordu. lgin olmaktan tamamen uzak biri
olmay baanyordu. Rahat brakyorlard onu. Onun istedii de baka bir ey
deildi.
XXXVIII
Zamann atlyede geiriyordu. Druot'ya kar, bir kolonya reetesi bulmak iin
altn ne sryordu. Ama aslnda bambaka kokular zerinde deneyler
yapyordu. Montpellier'de hazrlad parfm ne kadar tutumlu kullanm olsa da
iyice azalmt. Yenisini yapyordu. Ama bu sefer artk, alelacele buluturulmu
maddelerle insan kokusunu iyi kt taklit etmek istemiyor, iddial bir giriimle
kendine kiisel bir koku, daha dorusu, birok kiisel kokular bulmak istiyordu.
nce bir dikkati ekmezlik kokusu her gn kul-lanmahk, peynirsi-ekimsi insan
kokusunu iinde geri hl barndran, ama d dnyaya sanki, kurumu ihtiyar
adam derisini rten kaln bir keten-yn tabakasn geerek geliyormu gibi
yaylan bir koku hazrlad. Bu kokuyu srnm olarak rahat rahat
196
insan iine kabilirdi. Parfm bir yandan, kiinin varln kokusal adan
temellendirecek kadar gl, te yandan kimseyi rahatsz etmeyecek kadar
silikti. Bununla Grenouille aslnda koku bakmndan ortadan yok oluyor, ama
mtevaz varl da hakl grlyordu - gerek Arnulfi iletmesinde gerek ara
sra ehirde dolarken ok iine yarayan bir ara-durumdu bu.
Tabii belli durumlarda bu alakgnlllk kokusunu kullanmak .engelleyici
oluyordu. Druot bir-eyler alp getirmekle grevlendirdiinde, ya da
kendisi iin bir tccardan biraz zabat ya da birka tane misk alacak olduunda
bu drt drtlk dikkati ekmezlii yznden dkknda ya hi bakmyorlar,
bakyorlarsa da ya yanl bir ey veriyorlar, ya da istediini getirmeyi
unutuyorlard. Byle durumlar iin daha keskin, hafif terimsi bir parfm
hazrlamt, kokusal przleri, yontulmamlklar olan bir eydi bu, ona daha
derbeder bir grnm veriyor, insanlarn, acelesi olduunu, hemen yetitirmesi
gereken iler peinde kotuunu sanmasn salyordu. Belli bir lde dikkati
ekmek istedii zamanlar baarsn grd koku ise, yal bir araf taze
rdek yumurtalaryla ekimeye balam buday hamurundan oluan bir macunla
enfleura-ge'dan geirerek tpatp taklit etmeyi becerdii, Druot'nun aura
seminalis'inin kokuuydu.
Tehizatmdaki baka bir parfmse, orta yal ve yalca kadnlarda ok iyi
sonular ald, acma uyandrc bir kokuydu. Sulu stle temiz, yumuak tahta
kokuuydu bu. Grenouille bunu srnmse -trasz, ask suratl, paltosu
srtnda bile olsa ceketi lime lime olmu, yardma ihtiyac olan, zavall,
solgun yzl bir olanm etkisini brakyordu. Pazarc kadnlar kokusunu
aldklarnda ona fndk fstk, armut kurusu veriyorlard, nk onlara gre
197
a karnna, aresiz dolar gibi bir hali vard. Kasabn, aslnda acmaszlk
kertesinde kat bir cadaloz olan kars bile, bayat, kokmu balk ve kemik
artklarn ayrp bedavadan almasna izin veriyordu, nk ana yreini
kabartyordu Grenouille'in masumluk kokusu. Bu kokulardan ise, alkolle dorudan
doruya damtma yntemiyle, mutlaka yalnz olmay, insanlarn ondan uzak
durmasn istedii zamanlar yayd bir kokunun ana bileenlerini elde etmiti.
evresinde ihtiyar, bakmsz azlarn hohladna benzeyen, hafif tiksindirici
bir hava, bir kokuma izlenimi yaratyordu bu koku. O kadar etkiliydi ki,
aslnda pek g beenir olmayan Druot bile elinde olmadan yzn eviriyor,
soluu darda alyordu, tabii kendisini gerekten iten eyin ne olduunu ak
seik bilmeden. Uzaktutucu'dan birka damla, yle kulbenin eiine damlatt
m, yetiyordu ieri girebilecek, insan olsun hayvan olsun her varl geri
pskrtmeye.
Durumun gereine gre elbise deitirir gibi deitirdii ve hepsi insanlarn
dnyasnda klma halel gelmeden yaamasna, gerek kimliinin anlal-mamasna
yarayan bu eitli kokularn koruyucu kanad altnda artk gerek tutkusuna
verebilirdi . kendini: Kokular daha bir incelik, ustalkla avlamak. Burnunun
ucunda byk bir hedefi, bir yldan fazla da zaman olduundan, silahlarn
bileme, tekniklerini gelitirme, yntemlerini yava yava yet-kinletirme iine
yalnz renme ateiyle yanarak deil, ayn zamanda son derece lp bierek,
dizgeli davranarak giriti. Baldini'nin yamndayken gelip durduu noktadan,
cansz nesnelerin kokusunu elde etmekten yola koyuldu: ta, metal, cam, odun,
tuz, su, hava...
O zamanlar, damtma denen kaba saba yntemle bir gzel uvallad ey, imdi
yalarn yksek
198
zmleme gc sayesinde gerekleiyordu. Se-rin-kfl, kararm
kokusu houna giden bir pirin kap tokman birka gn sr yana bulad
Gre-nouille. Ne grelim, kazyp snadnda, ok hafife de olsa dpedz ayn o
tokmak gibi kokuyordu ya. Hatta alkolde lavage'dan geirildikten sonra bile
kalyordu koku, geri sonsuz derecede hafif, uzak, alkoln buharyla rtlm,
dnyada olsa olsa ancak Grenouille'in has burnuyla alglanabilir haldeydi - ama
gene de vard ite, yani: En azndan ilke olarak ele geirilebilir bir eydi.
Elinde on bin kap tokma olsa da bunlar bin gn sr yana bulanm
tutabilse, pirin kap tokma kokusunu tayan kck bir damla Essence
Absolue elde edebilirdi, bu da yle kuvvetli bir koku olurdu ki, herkesin
burnunun dibinde, varln yadsyamayaca bir kap tokma yanlsamas
belirirdi.
Ayn eyi, kulbesinin karsndaki zeytinlikte bulduu bir tan gzenekli,
kiresi kokusuna uyguladnda da baarl oldu. Mazeration'a tuttuu tatan
elde ettii bir tutamak ta pomadndaki sfra yakn koku ok elendirdi onu. Bu
kokuyu, kulbesinin evresinden salad eit eit baka kokuyla
birletirerek yava yava, Fransisken manastrnn arkasndaki o zeytinliin
kk bir kokusal modelini kurdu, zeytinlii minicik bir flakonda yanma
alabiliyor, can ektiinde bir koklayla yeniden yaratabiliyordu.
Ortaya koyduklar, tabii kendisinden baka kimsenin deerini bilemeyecei, hatta
farkna bile varamayaca, virtzce ilenmi koku hnerleri, harika gzellikte
kck oyunlard. Onunsa sevinten akl bandan gidecek gibi oluyordu byle
anlamsz yetkinlik rnleri doduka; mrnde ne daha nce yaamt, ne daha
sonra yaayacakt bu oyun oynarcasna bir heves iinde kokudan manza-
199
ralar, natrmortlar, tek nesne resimleri yaratt srece tattna benzeyen,
gerekten masumca bir mutluluu.
K sinekleri avlyordu, kurtuklar, sanlar, kck kediler, sonra scak
yada bouyordu bunlar. Geceleri glge gibi ahrlara giriyor, inekleri,
keileri, domuz yavrularn birka saatliine, don-ya srlm bezlerle
rtyor ya da svyaa batrlm sarglarla saryordu. Ya da bir koyun alna
sokulup gizlice bir kuzu krpyor, sonra kokulu ynn alkolde ykyordu.
Sonular balangta daha pek doyurucu deildi. nk tokmak, ta gibi sabrl
nesnelere benzemiyordu hayvanlar, kokularn pek direne direne veriyorlard.
Domuzlar sarglarn domuz damnn direklerine srte srte karyordu. Koyunlar
geceleyin elinde bak yaklatnda baryordu. Anlaysz inekler sallayp
atyordu memelerine sargl yal bezleri. Tuttuu birka bcek, tam ilemden
geireceinde, iren kokulu svlar salglamt, sanlarsa korkudan olacak, o
kokusal ynden hassas m hassas pomatlarna syordu. Kokularn yaknmadan, ya
da ok ok sessiz bir i ekmeyle veren ieklere hi mi hi benzemeyen bu
hayvan takm, mazeration uygulayacak olursa dehet iinde lme kar durmaya
alyor, kesinlikle karp dibe gitmek istemiyor, rpnyor ve bu arada hi
beklenmeyecek miktarda korku teri, lm teri karyordu; ter de asit dzeyini
ykseltip bozuyordu scak ya. Tabii doru drst allmyordu byle olunca.
Nesnelerin debelenmesi nlenmeliydi, hem de yle birdenbire olmalyd ki bu i,
korkmaya ya da direnmeye frsat bulamasnlard. ldrmesi gerekiyordu onlar.
Bunu ilk olarak kk bir kpek zerinde denedi. Karda mezbahann nnde duran
yavruyu bir et parasyla annesinin yanndan ayartp atlyeye
200
ORHAN KEMAL
L HALK KTPHANPe
kadar ekti, sonra da hayvan sevinten soluunu arm bir halde Grenouille'in
sol elindeki eti kapmaya alrken, sa elinde tuttuu bir odunu ksa, sert bir
vurula ense kkne indirdi. lm yle anszn gelmiti ki kk kpein stne,
aznn kenarlarndaki, gzlerindeki mutluluk ifadesi kaybolmamt bile;
Grenouille onu kokulama odasnda, iki ya levhas arasnda bir zgaraya yatrp
saf, korku teriyle lekelenmemi kpek kokusunu yaymaya braktnda. Tabii
dikkat etmek gerekiyordu! Leler de, toplanm iekler gibi, abuk bozulurdu.
Bu yzden Grenouille kurbannn banda nbet tuttu, bir on iki saat sreyle,
kpein vcudundan geri ho olan, ama safl bozan le kokusunun ilk iplikleri
yaylmaya balayana kadar. Hemen kesti enfleurage', lei yok etti, kan
birazck ya bir kaba koyup dikkatle alkol banyosundan geirdi. Alkol bir
yksk dolusu kalncaya kadar damtt, sonra ald bu rn ufack bir cam tpe
koydu. Parfm basbaya nemli, ya taze, biraz da keskin kpek ty kokuyordu,
hem de ne kuvvetli bir kokuydu bu! Grenouille kokuyu gidip de mezbahann
nndeki dii kpee koklatnca hayvan sevinten ulumaya, kuyruk sallamaya
balad, burnunu tpten ayrmak istemiyordu. Grenouille ise parfmn azn
kapayp cebine soktu ve uzun zaman, ilk kez canl bir varln kokan ruhunu
ald bu ilk zafer gnnn ansna, stnde tad.
Sonra usul usul, en byk dikkatle insanlara yanat. nce gvenli bir
uzaklktan, geni rgl bir a atarcasna seiyordu avn, nk onun iin
nemli olan ok avlamak deil, av ynteminin ilkesini snamakt.
Hazrlad o hafif dikkati-ekmezlik kokusuyla gzlerden korunmu olarak,
'Quatre Dauphins' lokantasnda akamleyin mterilerin arasna karp
201
sralarn, masalarn altna, gizli kelere ya imi kck bez paralar
ilitirdi. Bunlar birka gn sonra toplayp koklad. Gerekten her trl mutfak
buusunun, ttn dumannn, arap kokularnn yannda bir para da insan kokusu
veriyorlard. Ama ok belirsiz, ok rtk kalyordu bu koku, kiisel bir ey
olmaktan ok, genel bir ar hava izlenimi tayordu. Buna benzer, ama daha saf,
yce bir terleyie doru kertelenmi bir kitle halesiniyse katedralde, 24
Aralk'ta sralarn altna dedii rnek bezciklerini 26 Aralk'ta,
zerlerinden en az yedi ayin getikten sonra topladnda kazand: K terinin,
ayba kokusunun, serin diz oyuklarnn, kaslm ellerin, bir azdan ilahi
syleyen, avemaria inleyili grtlaklardan kan soluklarla, i kaldran gnnk,
mr durmanyla karmasndan doan, tyler rpertici bir koku orbas
resmolmutu yal bezlere: bulank, izgileri belirsiz, younluu mide
bulandran, ama gene de baka bir eyle kartrlmaz biimde insan kokan bir
koku.
lk bireysel kokuyu, Charite hastanesinde ele geirdi Grenouille. Yeni frengiden
lm bir sara kalfasnn, iinde iki ay sarnp yatt, aslnda yaklmaya
ayrlm arafn almay baard. araf saracn kendi yam ylesine ekmiti
ki, yayd kokular bir enfleurage macunu gibi tutmutu, doruca lavage'a
alnabilirdi. Sonu hortlaka bir rn oldu: Alkolle zeltinin iindeki sara,
llerin arasndan ayrlp Grenouille'in burnu nnde kokusal yoldan dnyaya
dnd, her ne kadar kendisine can veren yntemin gariplii ve hastalndan
kalan bir sr miyazma yznden biimi bozulmu, bir hayale dnmse de,
bireysel bir koku resmi olarak pekl tannr gibiydi: otuz yanda, ksa boylu,
sarn, bask burunlu, kollar bacaklar ksa, ayaklar
202
dztaban ve peynir kokulu, cinsel organ imi, fkesi burnunda, az bayat
bayat kokan bir adam -gzel bir adam deildi, koku bakmndan gzel deildi bu
sara, demezdi o kk kpek gibi uzun zaman saklamaya. Gene de btn bir gece,
kokudan bir hortlak gibi kulbesinde alkoydu Grenouille onu, baka bir insan
evreleyen haleyi gc altna almann verdii mutluluu, derin doyumu tatmak
iin. Ertesi gn dkt.
O k gnlerinde bir deney daha yapt. ehri dolaan dilsiz bir dilenci kadna,
plak derisinde bir gn boyunca eitli sv ve kat ya karmlarna
daldrlm bez paralar tamas iin bir frank verdi. Bylece ortaya kt
ki, kuzu bbrei ya ile birka kere szlm domuz ve inek yan iki-be-
orannda kartrp az miktarda ilkya katarak elde ettii macun, insan
kokusunun sinmesi bakmndan en uygun olanyd. Grenouille bu ii burada
brakt. Herhangi canl bir insan hepten ele geirip parfmn karma
ilemine girmeye gerek grmedi. Byle bir eyin hep belirli tehlikesi vard,
hi de yeni bir bilgi salamazd. Bir insann kokusunu alma tekniklerini artk
avucunun ii gibi rendiini anlamt, kendi kendine bir daha kantlamas
gerekmezdi.
Zaten genel olarak insann kokusu da umurunda deildi. nsan kokusunu, yerinelik
maddeler kullanarak da yeterince taklit edebiliyordu. Onun istedii, belirli
insanlarn kokuuydu: o ok seyrek olan, ak uyandran insanlarn kokusu.
Byleleriydi onun kurbanlar.
203
XXXIX
Dul Bayan Arnulfi, birinci kalfas Dominique Druot'yla ocak aynda evlendi. O da
bylece Maitre Gantier et Parfumeur unvanna ykseldi. Loncadaki ustalara byk,
kalfalara daha mtevazi bir yemek verildi. Madam artk Druot'yla resmen
paylat yatana yeni bir ilte ald, renkli gardrobunu at. Bunun dnda
her ey eskisi gibi kald. Eski, iyi Arnulfi soyad, blmedii serveti, iin
mali ynetimi ve bodrum anahtar onda kald; Druot her gn cinsel grevlerini
yerine getiriyor, sonra arap iip serinlemeye gidiyor, Grenouille ise artk
madanm birinci ve tek kalfas olmasna karn, yaplacak ilerin byk blmn
deimeyen kt cret, az yemek, kuru yatak karl yapyordu.
Yl sar bir yaamba seliyle, smbller, menekeler ve insan uyuturan
nergislerle balad. Martta bir pazar gn -Grasse'a geliinin stnden bir yl
gemi olmalyd- Grenouille, ehrin br ucunda, surun arkasndaki bahede
ilerin ne lemde olduuna bakmak iin yola kt. Bu kez kokuya hazrlklyd,
kendisini neyin beklediini olduka iyi biliyordu... Gene de, daha Porte
Neuve'de, surun oraya olan yolun henz yarsn gitmiken, kzn kokusunu
aldnda kalbi arpmaya balad, damarlarnda kann mutluluktan kpr kpr
ettiini hissetti: Kz yerindeydi, o esiz gzellikteki bitki, k hibir zarar
grmeden geirmi, dallarna su yrm, bymekte, gelimekte, en
grkemlisinden iekler amaktayd! Kokusu bekledii gibi. zarafetinden bir ey
yitirmeden daha bir kuvvetlenmiti. Daha bir yl nce hafif hafif iller,
damlalar gibi bu yaylan koku imdi sanki kvamlanp, bin renkte ldayan, ama
gene de her rengi bir arada kalan, kopmayan,
204
hafif macunsu bir akntya dnmt. Ve bu kokunun gittike glenen bir
kaynaktan beslendiini saptyordu Grenouille sevin iinde. Bir yl daha, yalnz
bir yl daha, yalnz on iki ay, o zaman bu kaynak taacakt, o zaman gelip eline
alabilir, yabans yabans sat kokuyu tutabilirdi.
Duvar boyunca, arkasnda bahenin bulunduu o belli yere kadar yrd. Kz
anlalan bahede deil evde, pencereleri kapal bir odada idi, ama kokusu
yumuak bir rzgr gibi esiyordu surdan aa. Grenouille hi kmldamadan
duruyordu. lk duyduu gnk gibi sarholam ya da sersemlemiti. Tapt kz
uzaktan dinleyen ya da gzleyen, bir yl sonra da alp evine gtreceini bilen
bir n duyduu mutlulukla iyice dolmutu. Gerekten Grenouille, tek bana
yaayan kene, iren gulyabani, hibir zaman sevgi duymam, hibir zaman sevgi
uyandramam gayr-insan Grenouille o mart gn Grasse ehrinin suru karsnda
dikilmi seviyordu ve sevgisi, ta derinlerine kadar ulaan bir mutluluk
yayyordu iine.
Tabii, bir insan, szgelimi orada sur ardndaki evde yaayan kz seviyor
deildi. Kokuyu seviyordu. Yalnz onu, baka hibir eyi deil, stelik onu da,
ilerde kendinin olacak koku olarak seviyordu. Bir yl geince alp gtrecekti,
yaamn ortaya koymacasna ant iiyordu bunu yapacana. Bu acayip anttan, ya
da niandan, kendisine ve gelecekteki kokusuna verdii ballk sznden sonra
prne-e oradan ayrld, Porte du Cours'dan ehre dnd.
Gece, kulbesinde yatarken iinde ykselen ayartmaya kar duramayp kokuyu
belleinden bir daha ekip kard, iine gmlp okad onu, kendini kokunun
okamalarna brakt, yle i ie, yle dsel bir yaknlk yaad ki, sanki
daha imdiden, gerekten onun olmutu koku, onun kokusu, onun
205
kendi kokuuydu, onu kendinde seviyor, kendini onunla seviyordu, uzunca sren,
nefis bir sarholua dald bylece. Bu kendine klk duygusunun uyuduunda da
yannda olmasn isterdi. Ama tam gzlerini kapam, uyumasna ok ok bir soluk
alm zaman kalmt ki terk etti duygu onu, birdenbire yok oldu, yerini
kulbenin souk keskin kei ahr kokusu ald.
Grenouille dehetle irkildi. "Ne olacak?" diye dnd, "sahip olacam bu
koku... ya da koku bitince ne olacak? Btn kokularn sonsuz olduu anlar
dnyasna benzemiyor bu i. Gerek koku kendini dnyaya harcyor. Uucu bir ey
bittii zaman onu aldm kaynak da oktan kurumu olacak. Eskisi gibi plak
kalacam, gene uydurma kokularmla idare etmeye alacam. Hayr, eskisinden
de berbat olacak! nk bu arada onu, kendi aheser kokumu tanm, taknm
olacam, bir daha da unutamayacam, nk ben hibir kokuyu unutmam. Demek
mr boyu ancak onun ansyla yaayabileceim, imdiden olduu gibi, imdi de
bir an iin o kokuya sahip olacak olan bir benin n-ansy-la yaadm gibi...
Peki yleyse ne diye ihtiyacm olsun bu kokuya?"
Bu dnce hi mi hi houna gitmemiti Gre-nouille'in. Daha elinde olmayan
kokuyu eline geirdii zaman yeniden kaybedeceinin kanlmazl lsz bir
korku uyandryordu iinde. Ne kadar giderdi? Birka gn? Bir iki hafta? Belki,
ok tutumlu srnrse bir ay? Ya sonra? Kendini iedeki son damlalar
silkelerken, flakonu, en kk bir artn bile boa gitmemesi iin alkolle
ykarken grd, sonra da sevgili kokusunun sonsuza kadar bir daha geri
getirilemez biimde uup gittiini grd, burnuyla duydu. Yava yava can
ekierek lmeye benzer bir ey, boulmann bir eit tersi, kendi ben-
206
liginin bu pis dnyaya yava yava, eziyet vere vere kp buharlamas olacakt
bu.
Urperdi. Tasarlarndan cayma, kp geceye karma, ban alp gitme istei
sarverdi iini. Karl dalar aacakt, dinlenmeden, yz mil gidip Au-
vergne'nin ilerine ulaacak, orada eski maarasna girip lmne uyuyacakt.
Ama yapmad. Oturduu yerde kalp, ne kadar kuvvetli olursa olsun, isteine
boyun emedi, nk alp ban gitmek ve bir maaraya snmak eskiden beri
isteiydi. oktan bildii bir eydi. Ama daha bilmedii, bir insan kokusuna,
surun ardndaki kznki gibi ahane bir kokuya sahip olmakt. Bu kokunun
mlkiyeti, hemen ardndan kayb ile korkun derecede pahal deyeceini bilse
de, mlkiyeti ve kayb, ikisinden de bir kalemde vazgemekten daha ekici
grnyordu gzne, nk mr boyunca hep vazgemiti. Ama sahip olduu,
kaybettii olmamt daha hi.
Yava yava kukular, onlarla birlikte de titremesi geti. Scak kann iini
yeniden canlandrdn, karar verdii eyi yapma istencinin yeniden zerinde
egemen olduunu hissetti. Hem ncekinden de gl biimde, nk artk salt bir
isteyiten deil, ayn zamanda dnlp tartlm bir karardan douyordu. Kendi
iinde kuruyup gitmek ya da kendini aa brakmak arasnda bir seim yapmak
durumunda kalan kene Grenouille, ikincisini semiti, hem de bu dn son
d olacan pek iyi bile bile. Gene deine uzand, smscak bir duyguyla
ot yatana, smscak bir duyguyla yorgannn altna girdi ve pek bir kahraman
grnd kendi gzne.
Ama bu kaderci-kahramanca duygu onu uzun zaman doyuracak olsayd, Grenouille
zaten Grenouille olmazd. Byle bir duyguyla yetinemeyecek kadar glyd
kendini saydrma istenci, ileriydi dzenbazl, ilekti zeks. Tamam - surun
arkasn-
207
daki o kzn kokusuna sahip olmaya kesin karar vermiti. Kokuyu birka hafta
sonra kaybeder, kendi de bu kayba dayanamayp lrse, o da tamamd. Ama daha
iyisi lmemek, gene de kokuyu elinde tutmak, ya da kaybn olabildiince
geciktirmekti. Dayankl bir hale getirmeliydi. Kimlii bozulmadan uuculuu
giderilmeliydi - bu da bir parfmc-lk sorunuydu.
Kokular vardr, on yllarca durur. Misk srlm bir dolap, tarn ya
iirilmi bir deri, bir amber yumrusu, sedir aacndan bir kutu koku bakmndan
lmsze yakn eylerdir. Baka kokularsa, lim ya, bergamot, nergis z, tutya
z ve daha birok iek kokusu, saf biimde, kendi balarna ak havaya
karlrsa birka saat iinde uuverir-ler. Parfmc bu yazgya ok uucu
kokular kalc olanlara balayarak, yani bir yerde onlara, zgrlk
atlmlarn dizginleyen kelepeler takarak engel olur ki bu iin de hneri
kelepeleri, balanan koku zgrm izlenimi verecek kadar gevek tutmak, ama
kap gidemeyecei kadar skmaktadr. Grenouille bir kere bu hneri, tutya ya
hazrlarken en yetkin biimde gstermi, tutyann lml kokusunu azck
miktarlarda zabat, vanilya, labda-num ve selviyle balam, bylece layk olduu
zere koklanabilir hale getirmiti. Buna benzer bir eyi kzn kokusuna
uygulamak niin mmkn olmasm-d? Btn kokularn en deerlisini, en krlgann
ne diye saf haliyle kullanp arur etsindi? Ne hoyratlk? Ne ei grlmemi
kabalk? Elmas trasz braklr myd? nsan altn boynuna kle halinde mi
takard? Sanki o, Grenouille, Druot ve btn br kzgn ya ehli, damtc
gruhu, iek katilleri gibi ilkel bir koku haydutu muydu? Yoksa dnyann en
byk parfmcs filan deil miydi?
208
Bunu daha nce dnmemi olmann dehetiy-le elini alnna vurdu: Tabii ham
biimde kullanlamazd bu biricik koku. Onu en deerlisinden bir ta gibi kaa
oturtmalyd. Kokulardan bir alnlk ilemeliydi, en gzde yerinde de, hem baka
kokulara balanm, hem onlara egemen biimde, kendi kokusu parldamalyd.
Zanaatn btn kurallarna uygun bir parfm yapacakt, bu parfmn can alc
tonu ise, surun arkasndaki kzn kokusu olacakt.
Alnln yan talar olarak, temel tonu, orta tonu, st tonu, u kokusu,
saptaycs olarak tabii ne misk ne zabat, ne glya, ne neroli uygundu, oras
kesindi. Byle bir parfm iin, bir insan parfm iin baka hammaddeler
gerekliydi.
XXXX
Ayn yln maysnda Grasse ile dousundaki Opio kasabas arasnda yar yolda
bir gl bahesinde on be yanda bir kzn plak cesedi bulundu. Bann
arkasna vurulun bir topuzla ldrlmt. Bulan kyl grd eyin
korkunluundan yle afallamt ki, polis komiserine sesi titreyerek mrnde bu
kadar gzel bir ey grmediini syleyince -aslnda o kadar feci bir ey
grmediini sylemek istiyordu az kalsn kukular kendi zerine ekecekti.
Kz gerekten olaanst gzellikteydi. Hani o durgun trden, koyu baldan
yorulmua benzer, dzgn, tatl ve felaket yapkan; arca bir el hareketiyle,
bir sa savuruuyla, baklarndaki yava, tek bir kam sallayyla
bulunduklar yeri egemenlikleri altna alan ve bu arada bir kasrgann
merkezinde dururmuasma dinginliklerini bozma-
Koku
209/14
yan; erkeklerin de kadnlarn da zlemlerini, gnllerini elen kendi ekim
glerinin szmona farknda olmayan tr kadnlardand. Ve gen, gepgen bir
kzd, trnn ekicilii henz pelteleecek kadar koyulmamt zerinde. Daha o
ar kollar bacaklar dzgn, sk, gsleri dipdiriydi, siyah, geni yznde
dupduru izgiler, gizli mi gizli keler vard henz. Tabii salar gitmiti.
Katil salarn da elbiselerini de kesip gtrmt.
ingenelerden kukulanld. ingenelerden her ey beklenirdi. ingeneler
bilindii gibi eski elbiselerden pala dokur, insan sayla yastklarn
doldurur, aslanlarn derisinden, dilerinden kk bebekler yapard. Byle
sapka bir cinayeti ancak ingeneler ilemi olabilirdi. Ne var ki evrede
ingene yoktu o sra, ne yaknda ne uzakta; ingeneler oralardan en son aralk
aynda gemilerdi.
ingene bulamaynca italyan gmen iilerden kukulandlar. Ama talyanlar da
yoktu ortada, onlar iin mevsimin gelmesine daha ok vard, ancak haziranda,
yasemin toplamaya gelirlerdi oralara; yleyse onlar da yapm olamazd. Sonunda
perukaclara geldi sra, iyerlerinde ldrlen kzn sa arand. Bouna. Sonra
Yahudilerdir dendi, sonra Benedikt manastrndaki szde ehvet dkn -tabii
hepsi yetmiini am olan keiler, sonra Sis-tersienser keileri, sonra
Masonlar, sonra Chari-te'nin akl hastalar, sonra kmrcler, sonra dilenciler,
en sonunda da ahlaksz soylular, zellikle Cab-ris markisi, nk nc kez
evlenmiti ve sylendiine gre saraynn bodrumlarnda ehvet ayinleri yapyor,
erkekliini glendirmek iin bakire kan iiyordu. Tabii somut bir kant
kmad ortaya. Cinayeti gren olmam, lnn elbiseleri, salar
bulunamamt. Birka hafta sonra aratrmalar kesti polis komiseri.
210
Haziran ortasnda iek toplayarak para kazanmaya italyanlar geldi; birou
aileleriyle birlikte. iftiler i verdi onlara geri, ama gemi cinayeti
dnerek karlarna, kzlarna, yanlarna yanamay yasakladlar; ne olur ne
olmazd. nk her ne kadar gmen iiler o cinayetten sorumlu deildiler ama,
ilkece olabilirlerdi de; bu yzden onlara kar tetikte olmak en dorusuydu.
Yasemin hasad balayal ok olmamt ki iki cinayet daha ilendi. Kurbanlar
gene gpgzel kzlard, gene o siyah sal, durgun trdendiler, gene plak ve
salar kesilmi olarak, balarnn arkasnda vuru yarasyla iek tarlalarnda
bulunmulard. Gene hibir iz yoktu katilden. Haber yldrm hzyla yayld,
tam gmen ahaliye kar dmanca eylemler balamak zereydi ki ldrlenlerin
ikisinin de talyan, Cenoval bir gndelikinin kzlar olduu anlald.
Korku yaylmt imdi yreye, insanlar ylgnca fkelerini kime
ynelteceklerini bilemiyorlard. Geri hl delilerden ya da o tuhaf markiden
kukulananlar vard; ama yle pek kimsenin inanaca gelmiyordu buna, nk
deliler gece gndz gzetim altndayd, markiyse ta ne zaman nce Paris'e
gitmiti. Byle olunca saflar sklatrld. iftiler o zamana kadar tarlalarda
geceleyen gmenlere samanlklarn atlar. Kentliler her mahalleye gece
devriyesi koydular. Polis komiseri kaplardaki nbetleri pekitirdi. Gene de
btn abalar bir ie yaramad. ifte cinayetten birka gn sonra, ayn
ncekilerin durumuna sokulmu bir kz daha bulundu. Bu seferki Piskopos
saraynda alan Sardunyal bir amarcyd, Fontaine de la Foux'nun byk
havuzuna yakn bir yerde, hani hemen kent kaplarnn nnde ldrlmt. Her
ne kadar ehir meclisi yeleri korkuya kaplan kentlilerin sktrma-
211
syla baka nlemler aldlarsa da -kaplarda ok ok sk denetlemeler, gece
nbetlerinin arttrlmas, btn kadn kiiler iin karanlk bastktan sonra
sokaa kma yasa- yaz boyu bir gen kz cesedinin bulunmad tek hafta
gemedi. Hep de yeni kadn olmaya balam kzlard, hep en gzellerinden, hep o
siyah sal, adal trden. - Geri katil, yerli halk arasnda yaygn olan
yumuak, beyaz ciltli ve biraz iri kz trn de ihmal etmiyordu. Hatta son
zamanlarda -ok zayf olmamak kouluyla- esmerler, hatta kumrallar da ana
der olmutu. Nerede olsalar buluyordu, yalnz Grasse'n evresinde deil,
ehir iinde, hatta evlerinde bile. Bir marangozun kz beinci kattaki odasnda
ldrlmt; evdekilerden kimse en ufak bir grlt duymam, baka zaman olsa
her yabancnn kokusunu alp havlayan kpekler ses karmamt. Katil ele
gelmez, vcutsuz, hortlak gibi biri olsa gerekti.
nsanlar kplere bindi, ynetime svp sayd. En kk bir sylentiden
kalabalklar birikiyordu. Sevda tozu ve benzeri arlatan ilalar satan bir
gezgin satc neredeyse lin edilecekti, nk ilalarnda tlm kz sa
olduu ileri srlmt. Hotel de Cabris ile Charite hastanesine kundak sokuldu.
Kuma tccar Alexandre Misnard kendi evinin hizmetisini, bir gece hizmeti ge
vakit eve dndnde, mehur katil geliyor sanarak vurup ldrd. Gc yeten,
yeni yetien kzn uzaktaki akrabalarnn yanna, ya da Nis, Aix ya da
Marsilya'daki yatl okullara gnderiyordu. ehir meclisinin direnmesi zerine
polis komiseri grevinden alnd. Yerine gelen, sasz dilberleri bir hekim
kuruluna denetletip kzlk durumlarna baktrd. Hepsinin de el dememi halde
olduu anlald.
Gariptir ki bunu renmek duyulan deheti azaltaca yerde arttrd, nk
herkes aka syle-
212
mee de kzlarn rzna geilmi olacan varsay-mt. yle olsayd en azndan
bir drts anlalm olacakt katilin. imdi kimsenin akl bir eye ermiyordu,
aresiz kalmlard. Artk Tann'ya inanan duaya snyor, hi deilse kendi
evini eytann errinden korumas iin yalvaryordu.
ehir meclisi Grasse'n en zengin, en saygn b-yk-kentsoylularyla
soylularndan oluan, ounluu aydn grl, kilise kart, geri piskoposa
iyi bir adam diye imdiye kadar ilimemi, ama manastrlar depo ya da fabrika
yapmak iin de ileri giden, otuz kiilik bir kuruldu; meclisteki bir marur,
gl baylar aresizliklerinden, ii Monseigneur Piskopos'a etek yalayc bir
dilde kaleme alnm bir dileke gnderip dnyasal idarenin ele geire-medii
kz katili canavarlar ncl piskopos hazretlerinin 1708 ylnda, o sralar
lkeyi tehdit eden korkun ekirgeler iin yapt zere- lanetleyip aforoz
etmesini rica etmeye kadar vardrdlar. Gerekten de eyll sonunda, o zamana
kadar her halk kesiminden, en gzellerinden yirmi drdn stnde gen kz krp
gemi olan Grasse'l kz katili hem yazl duyurular aslarak hem de szl
olarak ehrin btn vaaz krslerinden, bu arada Not-re-Dame-du-Puy'nn
krssnden bizzat piskoposa, trenli bir biimde lanetlendi ve aforoz edildi.
Baar bykt. Cinayetlerin bir gnden brne ard kesildi. Ekim, kasm aylar
cesetsiz geti. Aralk banda Grenoble'dan, bu kez de oralarda, kurbanlarn
boup elbiselerini lime lime ederek stlerinden alan, balarndan tutam tutam
salarn yolan bir kz katilinin dolat haberleri geldi. Her ne kadar bu
kasabada cinayetlerle Grasse'ta titizce ilenenler arasnda bir uyuma yoktuysa
da herkes bir ve ayn katilin sz konusu olduundan emindi. Grasse'llar cani
artk kendi ehirlerinde deil, yedi
213
gnlk yoldaki Grenoble'da azyor diye derin bir soluk alp kere ha
kardlar. Piskoposun erefine bir fener alay dzenlediler, 24 aralkta da
byk bir kran ayini yaptlar. Sklatrlm olan gvenlik nlemleri 1 Ocak
1766'da gevetildi, kadnlarn gece sokaa kma yasa kaldrld. nanlmaz
bir hzla normale dnd kamu hayat da, zel hayat da. Korku bir anda flenmi
gitmi gibiydi. Kimse daha birka ay nce kenti ve evresini saran dehetten sz
etmiyordu artk. lenlerin ailelerinde bile konuulmaz olmutu konu. Sanki
piskoposun laneti yalnz katili deil, ansn da silip atmt. nsanlarn da
iine geliyordu bylesi.
Yalnz, o mucizevi aa yaklaan kz olanlar hl gzlerini kzlarnn zerinde
bulunduruyorlar, akam olurken yreklerine bir korku giriyor, sabahlar kz sa
salim bulduklarnda ise mutlu oluyorlard - tabii bu mutluluun nedenini
kendilerine bile ak etmekten ekinerek.
XXXXI
Ama ehirde bir adam vard ki, bu bara gvenmiyordu. Ad Antoine Richis'ydi,
ikinci konsl grevini stlenmiti ve Rue Droite'm banda, grkemli bir
maliknede oturuyordu.
Richis duldu, Laure adnda bir kz vard. Daha krkma gelmemi, dinliindense
hibir ey yitirme-mi olmasna karn, yeniden evlenmeyi daha bir sre
dnmyordu. nce kzn evlendirmek istiyordu. Hem de yle ilk karsna
kacak adamla deil, soydan biriyle. rnein bir Bouyon baronu vard, bir oul
ve Vence yaknnda bir tmar sahibi, hreti iyi, mali durumu perian; Richis
imdiden
214
baronla szleip ocuklarn ilerde evlenmesini karara balamt. Laure bir
dnya evine girsin, o zaman kendi damatlk duyargalarn, itibar yksek Dree,
Maubert ya da Fontmichel ailelerine doru uzatacakt - kendine dkn biri olup
ne olursa olsun soylu bir dek arkadana heveslendii iin deil, bir hanedan
kurmak, ocuklarnn torunlarnn nne, en st dzeyde toplumsal saygnla,
siyasal etkililie gtren bir yol amak istediinden. Bunun iindir ki, biri
ilerini zerine alrken br hukuk kariyerinden ve Aix'deki parlamentodan
geerek doruca soylulua ykselecek en az iki olu olmas gerekiyordu. Ama
kendi zmresinden bir adam olarak bu gibi yksek amalara ulamay
dnebilmesi, ancak gerek kendi gerek ailesi Proven-e soylularyla sk bir
ba kurarsa sz konusuydu.
Bu derece yksek tasarlar yapmasn hakl karacak eyse efsanevi
zenginliiydi. Antoine Richis, btn yrenin en zengin yurttayd. Yalnz
portakal, zeytin, buday, kenevir yetitirdii Grasse evresinde deil, Vence
dolaylarnda, Antibes ynnde de ortakya verdii byk iftlikleri vard.
Aix'de evleri, ehir dnda evleri, Hindistan'a ileyen gemilerde hisseleri,
Cenova'da srekli bir yazhanesi vard, Fransa'nn en byk koku maddeleri,
baharat, ya ve deri ticarethanesi de onundu.
Richis'nin sahip olduu en deerli ey ise kzyd. Tek ocuuydu, tam on
altsna basmt, koyu kzl salar, yeil gzleri vard. Yz yle gzeldi
ki; her yatan kadm-erkek konuklar grr grmez bysne tutulur, gzlerini bir
daha ayramaz, kzn yzn gzleriyle, sanki dilleriyle dondurma ya-lyormu
gibi yalarlard; bu arada suratlarna, byle yalama uralarna zg o budalaca
kendini vermi-lik ifadesi gelip otururdu. Richis bile, kendi kzn seyrederken
birdenbire, belirsiz bir sredir, bir ey-
215
rek, belki yarm saatten beri dnyay, dnyayla birlikte -yoksa uykusunda bile
unutmad- ilerini unuttuunu, o harika kza bakarken btn btn, ne
yaptn bilemeyecek kadar kendinden geip eridiini fark ederdi. Son
zamanlarda ise -huzursuzluk iinde saptyordu bu durumu- akamlar yataa
yatrrken, bazen da sabahlar uyandrmaya gidip de kz henz Tanr kendi
elceiziyle yatrmasma uyur bulduunda -hele geceliinin tlnden
kalalarnn, memelerinin biimi belirmez, gsnn, koltuunun, dirseinin bir
de yzn yaslad ince dzgn bileinin izdii drtgenden sakin ve scak
soluu ykselmez miydi...- o zaman perianlktan karnna gelir bir ey oturur,
grtla daralrd, yut-kunurdu ve -Tanr biliyor ya!- kzn anas olacak
kadnn kocas olmak yerine yabanc biri, herhangi bir adam olmad iin
kendine lanet eder, herhangi biri olsayd da bu kz nnde byle imdiki gibi
uzanm olsayd hi ekinmeden, btn arzusuyla yanma, stne, iine girip
yatacan dnrd. Ter iinde kalr, elleri ayaklar titremeye balar, bu
arada iindeki korkun istei boar, kza eilir, onu masum bir baba pcyle
uyandrrd.
Geen yl, cinayetlerin olduu sra byle uursuz ayartlar girmemiti daha
iine. Kznda kendisini etkileyen by en azndan ona yle geliyordu
ocukluun bysyd henz. Bu yzden de hep ciddi ciddi korkmamt Laure'un o,
bilindii zere ne ocuklara ne kadnlara, ama yalnz ve yalnz yeni yetimi
bakire gen kzlara musallat olan katile kurban gidebileceinden. Geri evindeki
korumay pekitirmi, st katn pencerelerine yeni parmaklklar yaptrm,
dadya Laure'u kendi yatak odasna almasn buyurmutu. Ama zmresinden baka
babalarn kzlarn, hatta btn ailelerini bir yerlere gnderdikleri gibi
Laure'u gndermek ona ok ters
216
gelmiti. Bu davran ayp, hem de bir ehir meclisi yesi ve ikinci konsl
olarak hemerilerine soukkanllk, yreklilik, boyun emezlik bakmndan rnek
olmas gereken birine yaramaz sayyordu. stelik, verecei kararlar kendisine
bakalarnn, panie kaplm bir kalabaln sylemesine, hele tek bir kiinin,
katil olacak o ad san belirsiz serserinin sylemesine izin verecek biri
deildi. Bunun iin btn o korkun dnem boyunca ehirde korku salgnna
kaplmayp serinkanlln korumu az kiiden biri o olmutu. Ama bu durum
acayip bir biimde deiiyordu imdi. Darda insanlar sanki katili oktan
asmlarm gibi cinayetlerin bitmesini kutlar, o kt zaman unuturlarken
Antoine Richis'nn yreine korku giriyordu pis bir zehir gibi. Kendini
yaplmas oktan beri zorunlu olmu yolculuklar hep ertelemeye, evden kmaktan
kanmaya, ziyaretleri, oturumlar ksa kesip bir an nce eve dnmeye ynelten
eyin korku olduunu itiraf etmeye uzun zaman yanamamt. Kendi kendine
rahatszlk, alma yorgunluu gibi zrler buluyor, hatta azck kayg
duyduunu bile kabul ediyor, ama bunun, everilir yata kz olan her babann
duyduu gibi tamamen normal bir kayg olduunu dnyordu... Kznn ne kadar
gzel olduu ehre yaylmam myd? Pazarlar onunla kiliseye giderken boynunu
uzatp bakan bakana deil miydi? ehir meclisindeki belli baylar imdiden, kh
kendileri, kh oullar adna nabzn yoklamyorlar myd?..
XXXXII
Ama sonra, bir gn Richis salonda otururken Laure'un baheye ktn grd.
stnde mavi bir
217
elbise vard, salar elbisenin stne dklyor, gne nda alev alev
parlyordu, Richis kzn daha hi bu kadar gzel grmemiti. Laure bir alnn
arkasnda kayboldu. Yeniden grnmesiyse, beklediinden belki iki kalp at
daha uzun srd - ama korkusundan lecek gibi oldu Richis, nk iki kalp at
sresince kzn bir daha grnmemek zere yok olduunu dnmt.
Ayn gece ieriini hatrlayamad, ama La-ure'la bir ilgisi olan korkun bir
dle uyand, soluu kzn odasnda ald; ldnden, kzn yatanda
ldrlm, kirletilmi, salar kesilmi yatyor bulacandan emindi - Laure'un
hibir eyi yoktu.
Odasna terden srlsklam ve telatan titrer bir halde dnd, hayr, heyecandan
deil korkudan, artk sonunda dpedz korkuya kapldn itiraf ediyordu
kendine, itiraf edince de sakinleti, kafasnn bulankl geti. Drst olmak
gerekirse, piskoposun lanetinin etkisi olduuna batan beri inanmamt; katilin
imdi Grenoble'da dolatna da, hatta ehirden ayrldna da inanmamt.
Hayr, buradayd, Grassellarm arasnda, gnn birinde gene saldracakt.
Austosta, eyllde ldrlen kzlarndan birkan grmt Richis. Grd onu
dehete drm, ama ayn zamanda, kabul etmeliydi ki, hayran brakmt, nk
kzlarn hepsi, her biri kendine zg bir biimde seme gzel kzlard. Gras-
se'tan bu kadar ok tannmam gzel kaca hi aklna gelmezdi. Katil,
gzlerini amt Richis'nin. Olaanst zevkli biriydi. stelik dizgeli alan
biri. Sadece btn cinayetler ayn dzgn biimde ilenmi olduu iin deil -
kurbanlarn seimi de neredeyse ekonomik biimde dnp tasarlanma
benziyordu. Richis geri katilin kurbanndan aslnda neyi istediini bilmiyordu,
nk en iyi taraflarn, gzelliklerini, genliklerindeki ekicilii alp g-
218
trm deildi... yoksa yle miydi? Ne olursa olsun katil ona ykc ruhlu biri
deil, zenli bir toplay-cym gibi geliyordu. nk -diyordu Richis- btn
kurbanlar tek tek bireyler deil de yksek bir ilkenin paralar olarak grlr
ve idealist bir yaklamla, birey olarak tadklar niteliklerin kaynap tek
bir btn oluturduu dnlrse, bu kzlar gibi mozaik talarndan ortaya
kan ey dorudan doruya gzelliin resmi olacaktr, bu resmin yayaca by
de insansal deil Tanrsal trden bir bydr. (Grld gibi Richis
aydnlanm kafayla dnen, dncesinin tanrtanmazca sonulara varmasndan
da korkmayan biriydi, stelik her ne kadar kokusal deil grsel ulamlarla
dnyor idiyse de geree ok yaklayordu.)
Diyelim ki -diye dnmeyi srdrd Richis-katil byle bir gzellik
koleksiyoncusuydu ve srf hasta bir beynin zoruyla da olsa, gzelliin resmi
zerinde alyordu; gene diyelim ki zevki en stn, yntemi en yetkin biriydi,
ki gerekten de yle grnyor, o zaman bu resmin yeryznde bulunabilecek en
deerli parasndan: Laure'un gzelliinden vazgemi olaca dnlemez.
imdiye kadar-ki cinayetlerinden rd yaptn onsuz hibir deeri yoktur.
Laure, kuraca yapnn son ta olacaktr.
Richis bu korkun sonuca varrken stnde ge-celiiyle yatanda oturuyor, bir
yandan da ne kadar sakinletiine ayordu. rpermiyor, titremiyordu artk.
Haftalardr iini kemiren belirsiz korku kaybolmu, yerini somut bir tehlikenin
bilincine brakmt: Katilin niyeti ve abas besbelli Laure'a ynelikti,
bandan beri. Btn ncekiler bu son, hepsinin tac olacak cinayeti
tamamlayacak, ikinci derecede ilerdi. Geri cinayetlerin hangi maddi
amaca ynelik olduu, hatta byle bir amacn olup
219
olmad bile belli deil. Ama esas olan, yani katilin dizgeli yntemiyle
idesel drtsn anlamt Richis. Her ikisi de, zerinde dndke daha bir
houna gidiyor, katile duyduu sayg da o lde artyordu - tabii bu hemen, dz
bir aynaya vurmua-sna gene kendi zerine yansyan bir saygyd, nk ne de
olsa, zmleyici dncesinin keskinliiy-le karsndakinin niyetini anlayan
kendisi, Richis
olmutu.
Eer o Richis, katil kendisi olsayd da ayn tutkunun emrinde olsayd, katilin
imdiye kadar alm olduundan baka trl almaz, gene onun gibi lgnlk
yaptn harika Laure'u, esiz Laure'u ldrerek talandrmak iin elinden
geleni ardna
koymazd.
Bu son dnce zellikle houna gitti. Kendisini dnce bakmndan kznn
mstakbel katilinin yerine koyabilmekle katilden kat kat stn bir duruma
gemi oluyordu. nk katil, oras kesindi, ne kadar zeki olursa olsun, kendini
Richis'nin yerine koyamazd - srf Richis'nin kendini oktan onun yerine
koyduunu akl etmeyecei iin de olsa, koyamazd. Aslnda bu, i hayatnda da
daha baka deildi - mutatis mutandis, elbette. Niyetlerini anlad bir
rakibine kar stn duruma geerdi insan, artk onun evirdii dolaba kanmazd;
hele insann ad Antoine Richis ise, felein her bir emberinden gemi,
doutan mcadeleci biriyse. Bir yerde, Fransa'nn en byk koku maddeleri
ticarethanesi, zenginlii, ikinci konsl grevi ltuf olsun diye kucana konmu
deildi; tehlikeleri zamannda grp rakiplerin tasarlarn kurnazlkla
anlayp karsna kanlar atlatarak savamakla, direnmekle, saman
altndan su yrtmekle kazanlmlard. Gelecekteki gl bir slale kurma,
soylu olma hedeflerine de ayn bunun gibi ulaacakt. Gene
220
bunun gibi o katilin, Laure'a sahip olma iindeki rakibinin tasarlarn da
bozacakt - srf Laure kendisinin, Richis'in kendi tasarmnda kurduu yapnn
son ta olduu iin bile olsa. Kzn seviyordu, elbette; ama ona ihtiyac da
vard. En yksek tutkularn gerekletirmek iin gereken bir eyi de kimselere
kaptrmazd, dileriyle, peneleriyle kavrard sk sk.
imdi ii daha rahatt. Gulyabaniyle savamak zerine gecenin ortasnda
dndklerini bir i savam dzeyine indirmeyi baardktan sonra iine taze
bir cesaret, hatta gurur geldiini hissediyordu. Korkunun son krnts uup
gitmi, kendisini pimpirik bir bunakm gibi yiyip bitiren, ne yapacan
bilmemekten gelen kahrl kayg yok olmu, haftalardr yolunu grmesini
engelleyen karanlk sezgiler sisi dalmt. Bildii topraklardayd ve her eye
meydan okumaya hazr hissediyordu kendini.
XXXXIII
Rahatlam olarak, neredeyse neeyle yataktan frlad, zilin ipini ekti,
yalpalaya yalpalaya gelen uyku sersemi uana giyecek, yiyecek hazrlamasn,
nk gn doumunda kzyla birlikte Grenob-le'a gitmeye karar verdiini
syledi. Sonra giyinip evin br alanlarn ayaa kaldrd.
Geceyars Rue Droite'taki evde bir didinmedir balad. Mutfakta ateler
alevlendi, koridorlarda heyecan iindeki hizmeti kzlar koutu, merdivenleri
kp indi uaklar, bodrumda depo khyasnn anahtarlar ngrdad, avluda
mealeler yand, yanamalar atlarn evresinde dnendi, baka yanamalar
ahrlardan katrlar ekip kard, dizginler ta-
221
kld, eerler oturtuldu, tand, yklendi - gren 1746'daki gibi Avusturya-
Sardinya srleri yamalayp yakarak gelmekteymi de evin beyi prtel ka
hazrlklar yapyormu sanrd! Ama ne mnasebet! Evin beyi bir Fransz
mareali soukkanll iinde yazhanesindeki masasna oturmu, stl kahve
iip srekli ieri dalan ev hizmetkrlarna yaplacaklar sylyordu. Bir yandan
da belediye bakanna, birinci konsle, noterine, avukatna, Marsilya'daki
bankacsna, Baron de Bouyon'a, i ilikisinde olduu eitli kimselere mektup
yazyordu.
Sabahn altsna doru mektuplar bitirmi, planlar iin gerekli her hazrl
yapmt. stne iki kk yol tabancas ald, para kemerini balad, yaz
masasn kilitledi. Sonra kzn uyandrmaya gitti.
Kk kervan sekizde yola kt. Richis atyla en nde gidiyordu, arap tortusu
rengi, altn srmal elbisesi, siyah redingotu, zarif pskll siyah apkas ile
grkemli bir grn vard. Onu kz izliyordu, daha mtevaz giyinmiti, ama
gzellii yle bir k sayordu ki sokaklardaki, pencerelerdeki ahali yalnz
onu seyrediyor, kalabalkta aalar oolar grla gidiyor, erkekler apkalarn
karyordu - s-zmona ikinci konsl geiyor diye, ama gerekte ona, krallara
layk kadna saygdan. Sonra neredeyse kimsenin fark etmedii dad, arkasndan
iki yk atyla -ykleri arabayla tamak, Grenoble yolunun dillere destan
ktl yznden sz konusu deildi- Richis'nin ua geliyor, kafilenin sonunu
ise, iki yanamann gzetimi altnda, her trden mal ykl bir dzine katr
oluturuyordu. Porte du Co-urs'da nbetiler tfek selamna geti, son katr
geip gidene kadar da indirmediler tfeklerini. ocuklar kotu arkalarndan,
daha epey bir sre yava ya-
222
va dik, dolambal da yoluna trmanan kuyruun arkasndan el salladlar.
Antoine Richis'nin kzyla ehirden k insanlar zerinde derinlii garip bir
etki yapt. Bir ilka kurban trenine katlm gibi duygular iindeydiler.
Richis'nin Grenoble'a, yani kz katili canavarn bir sredir gezdii ehre
gittii haberi yaylmt. Kimse buna ne diyeceini bilemiyordu. Richis'nin
yaptn sorumsuzluk diye knamal myd, yoksa cesaret diye vmeli mi?
Tanrlara bir meydan okuma myd, yoksa onlar yumuatmak myd? Pek belirsiz
bir duyguyla kzl sal gzel kz az nce son kez grdklerini seziyorlard.
Laure Richis'nin elden gittiini seziyorlard.
Bu sezgi geri doru kacakt, ama btnyle yanl ncllere dayanyordu.
nk Richis'nin Grenoble'a falan gittii yoktu. Kentten atafatla k
hileydi. Grassen'm bir buuk mil kuzeybatsnda, Saint-Vellier ky yaknlarnda
kafileyi durdurdu. Uan eline vekletnameler, yol pusulalar verip katr
kervann yalnz yanamalarla Grenoble'a gtrmesini buyurdu.
Kendisi, Laure ve dadyla Cabris'ye yneldi, burada le molas verdi, sonra
Tanneron dalarna dalp gneye indi. Yol ok zahmetliydi, ama geni bir yay
izip Grasse ovasnn evresinden dolap akama kimseye grnmeden kyya
varmay salyordu... Ertesi gn -Richis'nin plan buydu- La-ure'la bir tekneye
binip, knn tepesinde pek korunakl yaplm Saint-Honorat manastrnn
bulunduu Lerin adalarna yollanacakt. Manastr bir avu ihtiyar, ama
pekl kendilerini savunacak gte kei ekip eviriyordu; Richis iyi
tanyordu keileri, nk yllardan beri manastrn btn okalipts likr,
am fst, selvi ya retimini alyor, satyordu. te buraya, Provence'in,
Chateau
223
d'f hapishanesiyle ile Sainte-Marguerite yannda herhalde en gvenli yeri olan
Saint-Honorat manastrna yerletirmeyi dnyordu kzn imdilik. Kendisi
gecikmeden adadan ayrlacak, Grasse'n bu kez Antibes, Cagnes yoluyla
evresinden dolaacak, daha ayn gnn akam Vence'a varacakt. Noterini oktan
oraya armt, Baron de Bouyon ile ocuklar Laure ve Alphonse'un
evlendirilmesi szlemesini yapmak zere. Bouyon'a geri eviremeyecei bir neri
gtryordu: 40.000 livre tutarndaki borlarn devralmak, eyiz olarak ayn
miktarda bir mebla, ayrca eitli iftlikler, Maganosc'ta bir ya deirmeni,
gen ifte 3000 livre yllk gelir. Ric-his'nin tek koulu, evliliin on gn
iinde gerekleip nikhn dn gn kylmas ve iftin Ven-ce'da ev
kurmasyd.
Richis, byle acele davranmakla, ailesinin Bouyon ailesiyle birlemesinin
maliyetini lye smaz biimde ykseklere kardn biliyordu. Beklemeyi
uzatsayd daha ucuza gelirdi. Baron kentsoylu byk tccar kznn oluyla
evlenerek st zmreye gemesini salama frsatn vermesi iin yalvaracakt daha
Richis'ye. yle ya, Laure'un gzelliinin n bydke byyecekti, Richis'nin
zenginlii, Bouyon'un mali felaketi de. Ama olsundu! Bu alverite kar taraf
baron deildi, tanmad katildi karsndaki. Onun iini bozmakt nemli olan.
Evli bir kadn, kzl bozulmu, belki gebe bile kalm, katilin olaanstler
galerisine uymazd. Mozaiin son ta krelmi, Laure katil iin btn deerini
kaybetmi olacakt, yapt baarszla urayacakt. Bu yenilginin acsn da
bir gzel ekecekti! Richis dn byk debdebeyle, btn ehri ararak
Grasse'ta yapacakt. Rakibini tanmad ve tanmayaca iin de, en azndan
onun dne katldn, en ok istedii kzn bakasna gittiini
224
kendi gzleriyle grdn bilmek olacakt bu arada kendi zevki.
Plan iyi dnlmt. Bir kere daha Richis'nin, geree ok yaklaan
saduyusunu takdir etmeliyiz. nk gerekten, Laure Richis'nin Baron de
Bouyon'un oluyla izdivac, Grasse'l kz katilinin yenilgisi demek olurdu. Ama
daha gerekletirilmemiti plan. Daha kzn can kurtaran dnya evine
sokmamt Richis. Daha o gvenli Saint-Honorat manastrna teslim
etmemiti. Daha yaln Tanneron dalaryla cebelleiyordu atl. Yollar kimi
yerde yle bozuktu ki, atlardan inmeleri gerekiyordu. ok yava ilerliyordu her
ey. Akama doru, Cannes'n batsnda kk bir yer olan Napoule'un orada
denize ulaacaklarn umuyorlard. -
XXXXIV
Laure Richis'nin babasyla birlikte Grasse'tan ayrld srada Grenouille
ehrin br ucunda, Ar-nulfi'nin atlyesindeydi, jonquille nergislerini maze-
ration'dan geiriyordu. Yalnzd ve keyfi yerindeydi. Grasse'ta geirdii
zamann sonlarna yaklamt. Zafer gn nndeydi artk. Krdaki kulbesinde,
ii pamuk deli bir kutuda, yirmi drt minicik fla-konda damlalara dnm
olarak, yirmi drt bakirenin haleleri hazr bekliyordu - Grenouille'in vcutlar
souk ya fleurage'na yatrarak, salarla elbiseleri digestion, lavage,
damtmadan geirerek elde ettii, en deerlisinden esanslard bunlar. Yirmi
beincisi, en nefis, en deerli olann ise bugn gidip getirecekti. Bu av iin
kk bir mlek dolusu birka kat temizlenmi ya, en has ketenden bir rt,
Koku
225/15
yksek derecede damtlm bir damacana alkol hazrd bile. evre titizlikle
incelenmiti. Yeniay vard.
Rue Droite'daki, sk gvenlik altna alnm
malikneye girmeye almann anlamsz olduunu biliyordu. Bu yzden daha
karanlk basarken, sokak kaplar kapanmadan ieri szlp, masallardaki
grnmezlik klah gibi onu insanlarn, hayvanlarn algsndan gizleyen kendi
kokusuzluuyla korunmu olarak evin herhangi bir kesinde saklanacakt. Sonra,
herkes uyurken, karanlkta yolunu burun pusulasyla bularak hazinesinin yatt
odaya kacakt. Olduu yerde, yaa bulanm bezle ileyecekti onu. Yalnz
salaryla elbiselerim, her zamanki gibi alp gtrecekti, nk bu ksmlar
doruca alkolde ykanabiliyordu, bu ise atlyede daha rahat yaplabilirdi.
Pomadn son ilemiyle damtlp youn parfm z haline getirilmesi iin bir
gece daha koyuyordu. Her ey yolunda giderse -ki her eyin yolunda gideceinden
kuku duymas iin hibir neden yoktu- br gn dnyann en iyi parfmn
yaratmak iin gereken btn esanslar elinde olacak demekti, o zaman da dnyann
en iyi kokan insan olarak Grasse'tan ayrlacakt.
leye doru nergis iini bitirmiti. Atei sndrd, ya kazannn stn
kapayp serinlemek iin atlye kapsnn nne kt. Rzgr batdan
esiyordu.
Ald ilk solukla fark etti bireylerin yolunda olmadn. Havada bir
yanllk vard. ehrin koku elbisesinde, binlerce iplikten rl bir tlde
altn iplik eksikti. Son haftalarda yle kuvvetlenmiti ki bu kokulu srma,
Grenouille geceleyin kulbesinden bile duymaya balamt. imdi yoktu,
kaybolmutu, havay ne kadar youn koklasa bile izine rastla-
226
yamyordu. Grenouille dehetten felce uram gibi oldu.
ld, diye dnd, daha da korkuncu: Baka birisi benden nce davrand. Benim
ieimi baka biri yolup kokusunu ald! Haykramad, haykra-mayacak kadar
bykt geirdii sarsnt, ama gzya dkmesine engel deildi, gz ularnda
birikti, birikti, sonra birden burnunun iki yanndan boan-verdi yalar.
Tam o srada Druot 'Quatre Dauphins'den eve le yemeine geliyordu, laf
arasnda bu sabah ikinci konsln on iki katr ve kzyla Grenoble'a gittiini
anlatt. Grenouille gzyalarn bastrp kt, ehri geip Porte du Cours'a
kotu. Gerekten, temiz, ehir kokularnn bozmad bat rzgrnda yeniden
buldu altn ipliini, incelmi, zayflamt geri, ama tannmayacak gibi
deildi. Ne var ki sevgili koku Grenoble yolunun gittii kuzeybatdan deil daha
ok Cabris ynnden geliyordu - hatta tam gneybatdan.
Grenouille nbetiye ikinci konsln hangi yoldan gittiini sordu. Nbeti
kuzeyi gsterdi. Cabris yolundan deil mi? Ya da br, Auribeau ya da La
Napoule'a giden yoldan? Kesinlikle deil, dedi nbeti, kendi gzleriyle
grmt.
Grenouille ehri koa koa geip kulbesine dnd, keten araf, pomat
mleini, spatulay, makas, zeytin odunundan kk, dzgn bir topuzu yol
torbasna atp gecikmeden yola kt - Grenoble yoluna deil, burnunun
gsterdii yola: gneye.
Bu yol, dorudan doruya Napoule'a giden bu yol, Tanneron dalarnn ucu olan
tepelerin kysndan, Fray ere ve Siagne vadilerinden geiyordu. Yrmesi rahat
bir yoldu. abuk ilerledi Grenouille. Sa taraflarnda, dalarn tepesine
kurulu Auri-
227
beau belirdiinde kaanlara neredeyse yetimek zere olduunun kokusunu ald.
Biraz sonra onlarn hizasna gelmiti. imdi hepsinin tek tek kokusunu
duyuyordu, hatta atlarnnkini bile. En ok yarm mil batsnda olabilirlerdi,
Tanneron dalarnn herhangi bir yerinde, gneye, denize doru ilerliyorlard.
Tpk onun gibi.
Akam bee doru La Napoule'a ulat Grenou-ille. Hana girdi, yemek yiyip
yatacak ucuz bir yer istedi. Nisli bir tabak kalfas olduunu, Marsilya'ya
gittiini sylemiti. Ahrda yatabilecei belirtildi. Orada bir keye yatp
dinlendi. atlnn yaklaan kokularn duydu. Artk beklemekten baka yapmas
gereken bir ey kalmamt.
ki saat sonra -iyice karanlk basmt artk-geldiler. Kim olduklar
anlalmasn diye klk deitirmilerdi. ki kadn koyu renk elbiseler giymi,
tl taknmt, Richis'nin srtnda siyah bir elbise vard. Castellane'dan gelen
bir soylu olduunu, yarn Lerin adalarna geeceklerini syledi; hanc bir tekne
bulsundu, tekne gne doarken hazr olmalyd. Kendisinden ve yanmdakilerden
baka mteri var myd handa? Hayr, dedi hanc, yalnz Nisli bir tabak ra
var, ahrda geceliyor.
Richis kadnlar odalarna gnderdi. Kendisi, heybelerden bir ey almak
istediini syleyerek ahra girdi. nce bulamad tabak ran, ahra bakan
yanamadan bir fener istemesi gerekti. Sonra grd ban yol antasna dayam,
derin uykudaki adam. yle dikkati ekmez bir grn vard ki, bir an iin
adamn aslnda hi varolmadn, kendisinin fener nn yapt glgelerin
oyununa aldandn sand. Her neyse Richis annda karar vermiti bu zararsz
yaratktan zerre kadar korkmaya gerek olmadna, onu uykusundan uyandrmamak
iin sessizce uzaklat, ahrdan kt.
228
Akam yemeini kzyla odada yedi. Ona bu acayip yolculuun nedenini de,
hedefini de aklamamt, imdi de, kz istedii halde, aklamad. Yarn
anlatacan syledi; hem ne tasarlyor, ne yapyorsa onun iyilii ve
gelecekteki mutluluu iin yaptndan emin olabilirdi.
Yemekten sonra birka el l'hombre oynadlar, hepsini kaybetti, nk ktlara
deil, kzn yzne bakyor, onun gzelliini tadyordu. Dokuza doru kz kendi
odasnn karsndaki odaya gtrd, iyi geceler dileyip pt, sonra odasna
dnp yatt.
Birdenbire gnn, dn gecenin yorgunluunu hissetti, ayn zamanda ii ok
rahatt, daha dne kadar her gece lambay sndrdkten sonra cann karan
kaygl dncelere, karanlk nsezilere kaplmadan, hemen uykuya dald, hayal
grmeden, inlemeden, kaslp sramadan, sinir iinde dnp dnp durmadan
uyudu. Uzun zamandr ilk olarak derin, dingin, dinlendirici bir uyku uyudu
Richis.
O sralarda Grenouille ahrdaki yatandan kalkyordu. O da kendinden ve
olaylarn geliiminden honuttu, o da, bir saniye bile uyumad halde, son
derecede dinlemi hissediyordu kendini. Richis ona bakmak iin ahra
geldiinde, gze-arpmazlk kokusuyla zaten yaya durduu zararszlk izlenimini
daha bir gzle grlr klmak iin uyur gibi yapmt sadece. Bu bir yana,
Richis'i son derecede kesin biimde alglamt, kokusal yoldan tabii, onun iin
kendisini grdnde Richis'nin iinin rahat ettii de burnundan kamamt.
Bylece ikisi de, bu ksa karlamalarnda kar tarafn zararszlna kanaat
getirmi oluyordu, biri haksz biri hakl olarak, nk kendisinin grnteki
ve Richis'nin gerekten zararszl Grenou-ille'in iini kolaylatryordu -
ayrca, tersi olsayd Richis de pekl onaylard bu saptamay.
229
xxxxv
inin ehli birinin dnceli titizliiyle ie giriti Grenouille. Yol torbasn
ap keten araf, pomad, spatulay kard, araf zerinde yatt rtnn
zerine yayp macun halindeki ya srmeye balad. Bu zaman isteyen bir iti,
nk yan, kuman neresinin vcudun hangi tarafna gelecei hesaplanarak kimi
yerde daha kaln, kimi yerde daha ince bir tabaka halinde srlmesi gerekiyordu.
Azla koltuk altlar, gs, cinsel organla ayaklar, szgelimi kaval
kemiklerinden, srttan, dirseklerden daha ok, avu ileri ellerin tersinden,
kalar kirpiklerden vs. daha ok koku veriyordu -ona gre de ok ya
srlmeliydi stlerine. Yani Grenouille beze, ileyecei vcudun bir eit koku
diyagramn iziyordu, aslnda onun iin iin en doyurucu yan da buydu, nk
duygularn, hayal gcn; ellerini ayn lde harekete geiren, sanatsal bir
ilemdi, stelik beklenen sonucu idesel olarak iinde yaad zamana
getiriyordu.
Kk mlekteki pomad bitirince daha bir sre araftaki yan orasn
burasn dzeltti, bir taraftan bir para ya alp baka tarafa ekledi, ya
haritasn bir daha denetleyip deitirdi - tabii burnuyla: Gzleriyle deil,
nk btn olay gz gz grmez karanlkta olup bitiyordu, ki belki bunun da
Grenouille'in dengeli bir sevin havasnda olmasnda bir pay vard. Bu yeniay
gecesinde dikkatini elen hibir ey yoktu. Dnya srf bir kokudan, biraz da
deniz ynnden gelen dalga uultusundan baka bir ey deildi. Grenouille kendi
ortammdayd. Sonra araf duvar kd gibi, yal yzeyleri kar karya
gelecek biimde katlad. Buysa yreine ac veren bir eydi, nk biliyordu ki
ne kadar dikkat
230
ederse etsin, izdii lekeler yer yer baslacak, kayacakt. Ama baka trl
tamann yolu yoktu. Bezi katlayp hareketine ok engel olmayacak biimde
dirseiyle bileinin arasnda tayabilecei bir lye getirdikten sonra
spatulay, makas, kk zeytin odunu topuzunu yanna alp dar szld.
Gkyz kapalyd. Handa yanar k kalmamt. Bu zifiri karanlk gecede akan
tek kvlcm, douda, bir mili akn uzaklkta Sainte Marguerite adasndaki
kalenin gece feneriydi, kapkara bir uhada kck bir ine prlts. Koydan
hafif, balk-s bir rzgr geliyordu. Kpekler uyuyordu.
Grenouille harman yerine bakan samanlk penceresine yneldi. Bir merdiven
dayalyd orada. Merdiveni alp basaman serbest olan sa kolunun altna
kstrd, st tarafn omzuna dayayp dengeleyerek avluyu geti, kzn
penceresinin altna kadar geldi. Pencere yar akt. Merdiveni rahat rahat
karken bir yandan da kzn kokusunu burada, Napoule'da hasat edebilecei iin
kendini kutluyordu; Grasse'ta, pencereleri parmaklkl, sk koruma altndaki
evde ok ok daha zor olacakt bu i. Hatta kz yalnz uyuyordu burada. Dady
devreden karmas bile gerekmeyecekti.
Pencere kanadn itip at, odaya szld, araf bir kenara koydu. Sonra
yataa dnd. Salarnn kokusu tekileri bastryordu, nk yzkoyun
yatyordu kz, yzn, kvrd koluna dayayp yasta bastrmt, bu durumda
bann arkas en uygun bir biimde topuza hazr bekliyordu.
Vuru bouk, hrtl bir ses karmt. Nefret ediyordu bu sesten. Sadece ses
olduu, btnyle sessiz geen iin iinde bir ses olduu iin nefret ediyordu.
Dilerini skmadan katlanamyordu, getikten sonra ise daha bir sre kaskat,
dileri kenetlenmi olarak, eli sk sk topuza yapm, sanki sesin
231
bir yerlerden yanklanp geri dneceinden korkar-m gibi olduu yerde
kalyordu. Ama dnmedi, sessizlik dnp doldurdu oday yeniden, hatta oalmt
sessizlik, nk artk kzn derinden gelen soluu da duyulmuyordu. Hemen de
zld Grenouil-le'in duruundaki (belki de bir selam duru ya da kaslm bir
vcudun bir eit sayg duruu olarak yorumlanabilecek) katlk, yerini devingen
bir rahatlk ald.
Topuzu cebine soktu, gerisi sadece bir karnca hamaratlyla almakt artk.
lk i olarak koku-lama bezini ap, yal tarafna dokunmamaya zen gstererek
masayla sandalyelerin stne serdi. Sonra yorgan at. Kzn birdenbire
ykselen scak ve hacimli kokusu etkilemedi Grenouille'i. Biliyordu ya. Tadna
varmaya gelince, sonra, gerekten sahibi olduu zaman tadna varacakt. imdi
nemli olan bu kokudan olabildiince ok yakalamak, olabildiince az karmakt.
Dikkati toplamann ve abuk davranmann zamanyd imdi.
Hzl makas hareketleriyle gecelii kesip at, kard, yal araf alp
vcudun zerine att. Sonra kz kaldrd, bezin sarkan kenarlarn, frncnn
strudel sarmas gibi, altna evirdi, ularn katlad, vcudu ayak
parmaklarndan alnna kadar smsk sard. Yalnz sa grnyordu bu mumya
sargsnn ucundan. yice dibinden kesti salarn, geceliine sarp kk bir
boha yapt. Sonunda bezin artan ucuyla sasz kafay rtt, st ste gelen
yerlerini, parmayla hafif hafif bastrarak vcuda yaptrd. Btirpaketi bir
gzden geirdi. En ufak bir aralk, en ufak bir delik, vcuda yapmam en ufak
bir kat yeri kalmamt kzn kokusunun kaabilecei. Kusursuz bir paket
olmutu. Yapacak bir ey kalmamt, beklemekten, afak skene kadar, alt saat
beklemekten baka.
232
Kzn elbiselerinin serili olduu kk koltuu alp yatan kenarna tad,
oturdu. Siyah bol entarisinden hafife, yolluk olarak cebine soktuu anasonlu
reklerin kokusuyla birlikte kendi kokusu yaylyordu daha. Grenouille
ayaklarn yatan kenarna, onun ayaklarnn yaknma dayayp stn
elbiseleriyle rtt, anasonlu rekleri yedi. Yorgundu. Ama uyumak istemiyordu,
olmazd yle ey, i banda uyunmazd, i srf beklemek bile olsa. Bal-dini'nin
atlyesinde damtmayla geirdii geceleri hatrlad: isten kapkara olmu imbik,
atein parlday, damtn soutma borusundan Floransa iesine damla damla
akarken kard hafif, tkrr gibi ses. Zaman zaman atee bakma, damtma suyu
eklemek, Floransa iesini deitirmek, posas km damtma maddesini
yenilemek gerekirdi. Gene de iinde hep, sanki ara sra yaplmas gereken bu
ileri yapmak iin uyank duruyor deilmi de uyanklnn zel bir anlam
varm gibi gelirdi. Burada, enfleurage srecinin btnyle kendiliinden
oladurduu, hatta paketi zaman gelmeden snamann, evirmenin, ellemenin yalnz
zarar getirecei u srada bile - burada bile yle geliyordu Gre-nouille'e,
kendisinin uyank olarak iin banda olmas nemliydi. Uyumak baarnn ruhunu
tehlikeye atard.
Ayrca, yorgunluuna karn uyank kalp beklemek zor gelmiyordu. Bu bekleyii
seviyordu. br yirmi drt kzda da sevmiti, nk belirsiz bir bekleyip durma
deildi, zlemle bir eyin gelivermesini bekleme de deildi, elik edici,
anlaml, etkin denebilecek bir beklemeydi. Bir etkinlik oluyordu bu bekleme
srasnda. Aslolan eyin etkinlii. Bu da, Grenouille'in kendisi katlmyor
idiyse de, onun sayesinde gerekleiyordu. Elinden gelenin en iyisini yapmt.
Btn becerisini ortaya koymutu. Hibir
233
yanl yapmamt. Esiz bir almayd. Bittiinde baaryla talanacakt...
Artk sadece birka saat beklemesi gerekiyordu. Byk bir doygunluk veriyordu
iine bu bekleyi. mrnde -o zamanlar, da-ndayken bile- gece yars
kurbanlarnn banda oturup uykusuz bekledii u alma saatlerindeki gibi bir
honutluk duymam, bu kadar dengeli, kendisiyle birlik ve uyuum iinde
olmamt. Karanlk beyninde neredeyse neeli denebilecek dncelerin olutuu
tek zamand bu bekleyiler.
Garipti ki bu dnceler gelecee ynelmiyor-du. Birka saat iinde hasat
edecei kokuyu, yirmi be kz halesinden yapaca parfm, ilerdeki
tasarlarn, mutluluunu, baarsn dnmyordu. Hayr, gemiini
dnyordu. Yaamnn Madame Gaillarde'm evinden, onun evinin nndeki nem-li-
scak odun istifinden bugne, balk balk kokan kk Napoule kyne yapt
yolculua kadar akndan evreler geliyordu aklna. Tabak Grimal'i, Giuseppe
Baldini'yi, Marquis de la Tailla-de-Espinasse' anyordu. Paris ehrini, onun
byk, binbir telden alan berbat havasn anyordu, Rue des Marais'deki kzl
sal kz, krlar, kokusu hafif rzgr, ormanlar anyordu. Auvergne'deki
da da -kesinlikle atlamyordu bu any-, maarasn, insansz havay.
Hayallerini de anyordu. Hem de btn bu eyleri byk haz duyarak anyordu.
Evet, byle gemii dndnde kendisini, talihin zellikle yzne gld
biri sayyor, yazgsnn onu ok dolambalardan geirdiyse de sonunda doru yola
kardn dnyordu - yoksa nasl gelebilirdi buraya, bu karanlk han
odasna, dileklerinin amacna? Evet, iyice bir dnrse, gerekten ansl
biriydi!
iinden rikkat, tevazu, kran ykseldi. "Sana teekkr ederim," dedi usulca,
"sana teekkr ede-
234
rim, Jean-Baptiste Grenouille, byle olduun, nasl-san yle olduun iin!" O
kadar duygulanmt kendi kendinden.
Sonra gzkapaklarm indirdi - uyumak iin deil, kendini tmyle bu Kutsal
Gece'nin huzuruna verebilmek iin. Huzur kaplamt yreini. Ama ona yle
geliyordu ki, evre de ayn huzurun egemenlii altndayd. Yan odadaki dadnn
huzurlu uykusunun, koridorun kar tarafndaki, ii iyice rahatlam Antoine
Richis'nin uykusunun, hancyla yanamalarn, kpeklerin, ahrdaki hayvanlarn,
btn kyn, denizin huzurlu uykularnn kokusunu duydu. Rzgr dinmiti. Huzuru
bozan bir ey yoktu.
Bir ara ayan yana evirip usulca Laure'un ayana dokundu. Aslnda ayana
bile deil de aya rten beze; iindeki incecik ya tabakasyla kzn ahane
kokusunu, kendi kokusunu imekteydi bez.
XXXXVI
Kular tmeye baladnda -yani ortalk aarmadan epey nce yerinden kalkp
iini tamamlad. Bezi ap bir flaster gibi lnn stnden ekti. Ya kolayca
soyulabiliyordu deriden. Yalnz girintili yerlerde biraz bir ey kalmt,
onlar da spatulayla syrmas gerekti. Kalan pomat bulanysa Laure'un kendi
i gmleiyle ald, gene gecelikle vcudu tepeden trnaa iyice ovuturup
derinin gzenek-lerindeki ya, bylece kzn kokusunun en kk krntlarn
sildi. Laure, Grenouille iin ancak imdi gerekten lmt, solmutu, pe
atlan iekler gibi.
235
gmleini Laure'un bundan byle yaayaca tek yer olan byk kokulama
bezinin iine att, gecelikle salarn da arafa koydu, sonra hepsini kk,
sk bir paket yapp koltuuna sktrd. Yataktaki cesedin stn rtme
zahmetine girmedi. Geri gecenin karanl bu arada afan gri mavisine
dnm, odadaki nesneler kaba izgileriyle belli olmaya balamt, ama kz
mrnde bir kere olsun gzleriyle grm olmak iin dnp bakmad bile. Grn
ilgilendirmiyordu onu. Vcut olarak yoktu artk onun iin, sadece vcutsuz koku
olarak varl sz konusuydu. Onu da kolunun altna alm gtryordu.
Sessizce pencereye kt, merdivenden aa indi. Darda gene rzgr kmt,
havaysa alyor, evreye souk, lacivert bir k yayyordu.
Yarm saat sonra hizmeti kz mutfakta atei yakmaya giriti. Odun almaya
binann nne knca dayal merdiveni grd, ama bunu hibir eye yo-ramayacak
kadar uyku sersemiydi henz. Alty biraz gee gne dodu. Dev gibi, altn
krmzs bir yuvarlak ykseldi denizden, iki Lerin adasnn arasndan. Gkte
hi bulut yoktu. Prl prl bir bahar gn balad.
Odas batya bakan Richis yedide uyand. Aylardan beri ilk kez harika bir uyku
ekmiti, hi yapmad bir ey yapp yatakta bir eyrek saat daha kald,
gerindi, keyfinden inledi, mutfaktan ykselen ho tkrtlar dinledi. Hele
kalkp pencereyi ardna kadar ap da darda havann gzel olduunu grp de
taze, trl sabah havasn iine ekip denizden gelen dalga sesini duyduunda
keyfine diyecek yoktu artk, dudaklarn bzp slkla neeli bir ezgi almaya
balad.
Giyinirken slk almay srdrd, odasndan kp koridorda din admlarla
kznn oda kapsna
236
ilerlerken hl slk alyordu. Kapya vurdu. Sonra gene vurdu, hafife, kz
korkutmamak iin. Yant gelmedi. Glmsedi. Besbelli, daha uyuyordu.
Anahtar dikkatle kilide sokup evirdi, sessizce, ok sessiz, uyandrmamaya zen
gstererek, daha uyurken yanma gidip perek, bir kere, onu baka bir adama
vermeden son bir kere daha- perek uyandrmaktan baka istei yokmuasna.
Kap ald, girdi, gne doluverdi gzlerine. Oda erimi gmle dolmu
gibiydi, her yan k iindeydi, yanan gzlerini bir an iin kapamadan edemedi.
Gzlerini atnda Laure'un yatakta plak ve l ve salar kaznm ve gz
alan bir beyazlkta yattn grd. Bir nceki gece Grasse'ta grp sonra gene
unuttuu, imdi imek hzyla aklna gelen karabasandaki gibiydi. Bir anda her
ey hayaldeki-nin tpks olmutu, yalnz ok daha aydnlk olarak.
XXXXVII
Laure Richis'nin ldrld haberi Grasse evresinde, sanki "Kral ld!" ya da
"Sava kt!" ya da "Korsanlar kyya kt!" denmiesine abuk yayld, ona
gre de, hatta daha bile beter bir dehet yaratt. zenle unutulmu korku birden
gene beliri-vermiti, geen sonbahardaki bulacl ve btn yan
belirtileriyle: panik, kzgnlk, fke, histerik kukular, ne yapacan
bilmeme. nsanlar geceleri evlerinde kalyor, kzlarn kilit altnda tutuyor,
saklanyor, birbirlerine gvenemiyor, uyuyamyor-lard. Herkes cinayetlerin gene
o zamanki gibi s-
237
rp gideceini sanyordu, her hafta bir l. Sanki zaman alt ay geri alnmt.
Alt ay ncekinden kuvvetli olan, korkunun insanlar elden ayaktan kesen
etkisiydi, nk atlatld sanlan tehlikenin birdenbire dnp gelivermesi bir
aresizlik duygusunun yaylmasna yol ayordu. Piskoposun laneti bile ie
yaramazsa!.. Antoine Ric-his, kentin en zengin adam, gl, kafal, her olanaa
sahip biri kendi ocuunu koruyamazsa!.. Katilin eli Laure'un gzellii
karsnda bile titreme-diyse nk gerekten, kendisini tanm olanlarn
hepsi bir azize gibi gryordu kz, hele imdi, ldkten sonra. Nasl
umabilirdi insan artk katilin elinden kalabileceini? Vebadan bile korkuntu,
nk vebadan kalabilirdi, oysa bu katilden- ite Richis rnei ortadayd.
Anlalan insanst yetenekleri vard. Besbelli, eytan'la birlik olmutu, tabii
eer eytan'n ta kendisi deildiyse. Byle dnen birok kii, zellikle biraz
da saf yrekli olanlar, kiliseye gidip dua etmekten baka kar yol gremedi;
her meslek kendi pirine seslendi, demirciler Aziz Aloysius'a, dokumaclar Aziz
Krispinius'a, bahvanlar Aziz Antoius'a, parfmcler aziz Josep-hus'a.
Karlarn kzlarn da gtrdler, beraberce dua ettiler, kilisede yiyip iip
yattlar, gvenlik diye bir ey, ola ki kaldysa, bu korkun gulyabaniden
korunmann bir yolu varsa o da ylgn cemaatin kolu kanad altnda, Madonna'nm
gz nndedir diye gndzn bile kiliseden kamaz oldular.
Bakalar, daha uyank olanlar, artk kilise de bir kere baarszla uram
olduu iin, birleip gizemci kmeler oluturdular, ok para dkp Gour-don'dan
denenmi bir cad kadn getirttiler, Gras-se'ta yerin altnda pek bol olan
kireta maaralarndan birine ekilip eytan ayinleriyle eytan'n vcut
bulmu halini kendilerine sndrmaya alt-
238
I
lar. Daha bakalar, zellikle yksek kentsoylularla kltrl soylular en modern
bilimlere bel balayp evlerini mknatsladlar, kzlarn hipnotize ettiler,
salonlarnda hava gesel susma toplantlar yapp topluca dnce yaymlayarak
katilin zihnini telepati yoluyla etkisiz brakmaya uratlar. Sivil milis
dernekleri Grasse'tan Napoule'a, sonra oradan gene Grasse'a bir kefaret yry
dzenlediler. ehrin be manastrndaki keiler durmadan ilahiler sylenen
srekli bir ayin balattlar, yle ki ehrin kh u kh bu yannda bitip
tkenmeyen bir la-mento iitilir oldu. alan neredeyse kalmad artk.
Bylece, hummal bir aylaklk iinde, neredeyse sabrszca bekler oldu Grasse
halk bundan sonra ilenecek cinayeti. Olacandan kimsenin kukusu yoktu.
Gizliden gizliye de herkes korkun haberin bir an nce gelmesini diliyor, ancak
kendisini deil bakalarn arpmasn umuyordu.
Ne var ki ehrin, evresinin, btn ilin yneticileri bu kez halkn histerisine
kaplmad. Kz katili ortaya kal beri ilk olarak planl ve verimli bir ortak
alma balad Grasse, Draguignan, Toulon valilikleri arasnda, belediyeler,
polis, vekilhar, parlamento, deniz kuvvetleri arasnda.
Egemen glerin bu dayanmasnn nedeni bir yandan genel bir halk
ayaklanmasndan korkulmas, te yandan da Laure Richis cinayetinden beri ilk kez
elde katilin dizgeli bir biimde aranmasn salayacak ipular olmasyd. Katil
grlmt. Anlalan, cinayet gecesi Napoule hannn ahrnda kalp ertesi
sabah iz brakmadan kaybolmu olan o garip tabak rayd. Hancnn, ahra
bakan yanamann ve Richis'nin birbirini dorulayan ifadelerine gre bu
kahverengimsi elbiseli, kaba ketenden bir yol torbas olan, hi dikkati
ekmeyen, ksa boylu bir
239
adamd. Bunun dnda tann da hatrlayabildikleri pek belirsiz kald,
rnein yzn, sa rengini ya da konumasn betimleyemediler ama gene de
hancnn ekleyecei bir ey daha vard: yanlm-yorsa gzne, yabancnn
duruunda, yrynde bir glk, bir aksaklk arpmt, ayandan yaral ya
da topalm gibi.
Ellerinde bu ipular, daha cinayet gn leye doru Marechaussee'den iki
svari mfrezesi Marsilya'ya doru katili aramaya balad - biri ky boyunca,
br arka yoldan, Napoule'un yakn evresini gnlllere tarattlar. Grasse il
mahkemesinden iki grevli Nizza'ya gidip orada tabak kalfas zerine
soruturmaya geti. Frejus, Cannes ve Anti-bes limanlarnda demir alan btn
gemiler denetlendi, Savoyen snrnda btn yollar tutuldu, yolculuk yapanlarn
kimlik gstermesi zorunlu klnd. Okuma bilenler iin, sulunun niteliklerini
belirten bir arama duyurusu Grasse, Vence, Gourbon ehirlerinin btn
kaplaryla kylerin kilise kaplarna asld. Gnde kere tellal okudu bu
duyuruyu. Tabii katilin belki topal olduu haberiyse, eytan'm ta kendisi olduu
grn kuvvetlendirdii iin, ie yarar bilgiler getirmekten ok panik
yaratt.
Ancak Grasse mahkemesi bakan, Richis adna, sulunun yakalanmasna yarayacak
bilgiler iin en az iki yz livre dl konduunu belirttikten sonra Grasse, Opio
ve Gourdon'da birka tabak kalfasnn tutuklanmasna yol aan ihbarlar oldu, ki
tutululardan yalnz biri topallyordu. Tam birok kiinin olay srasnda baka
yerde olduu zerine tanklk ettii bu adam ikenceden geirmeyi
dnyorlard ki, cinayetin onuncu gnnde, ehir karayolundan biri belediye
bakanlna bavurup u ifadeyi verdi: O gn le zeri kendisi, Gabriel Tag-
liasco, karakol kumandan, mutad vehile Porte du
240
Cours'da nbet tutarken, sonradan arama duyurusunda betimlenen suluya olduka
benzediini hatrlad bir kii yanna gelip tekrar tekrar ve tela iinde,
ikinci konsln sabahleyin kervanyla ehri terk ettii yolun hangisi olduunu
sormutu. Bu olaya ne o zaman ne de daha sonra nem vermiti; o kiiyi de,
kendini ne kadar yorsa kesinlikle hatrla-yamazd -olay ok ok sradan bir
eydi- eer dn yeniden grm olmasayd, hem de burada, Gras-se'ta, Rue de la
Louve'da, Usta Druot ve Madame Arnulfi'nin atlyesinin nnde ve bu arada sz
konusu kiinin, dnp atlyeye girerken belirgin biimde topallad da gzne
arpmt.
Bir saat sonra Grenouille tutukland. br sanklarla yzletirmek zere
Grasse'ta bulunan Na-poule'lu hancyla yanamas onu hemen tanyp handa
geceleyin tabak ra olduunu sylediler: Buydu ve hi baka biri deildi, bu
olmalyd katil.
Atlye arand, Fransisken manastrnn arkasndaki zeytinlikteki kulbe
arand. Bir kede, sakl bile deildi, Laure Richis'nin kesilmi gecelii,
i gmlei, kzl salar duruyordu. Taban kazldnda birbiri ardnca br
yirmi drt kzn elbiseleri, salar da ortaya kt. Kurbanlarn ldrld
aa topuz, keten yol torbas bulundu. pular inanlr gibi deildi.
Kiliselerin anlar alnmaya balad. Mahkeme bakan, tellal ve yazl duyuru
yoluyla, neredeyse bir yldr aranmakta olan mahut kz katilinin sonunda
yakalanm ve sk gzetim altna alnm olduunu bildirdi.
XXXXVIII
nsanlar nce inanmad bu aklamaya. Ynetimin, beceriksizliini rtp milletin
tehlikeli olmaya
Koku
241/16
balayan kzgnln yattrmak iin uydurduu bir yalan sandlar. Katilin
Grenoble'a gittiinin ileri srld zamanlar unutmamlard daha. Bu kez
korku yle kolay kolay sklmeyecek kadar sk yapmt ilerine.
Ancak ertesi gn prevote'nin nndeki meydanda kantlar sergilenince -korkun
bir manzarayd, korkuluk gibi srklara geirilmi yirmi be elbise, yirmi be
tutam sa meydann ba kesinde, katedralin karsnda grmek- deiti
kamuoyu.
nsanlar, yzlercesi bir arada bu dehet sergisinin nnden geti. Elbiseleri
tanyan kurban yaknlar lklar iinde bayld, kalabaln geri kalan,
kimisi elenceli olsun diye, kimisi iyice inanabilmek iin katili grmek istedi.
ok gemeden sesler yle ykseldi, insanlarn dalgaland kk meydandaki
huzursuzluk yle rktc bir noktaya ulat ki bakan, Grenouille'i hcresinden
kartp adliyenin birinci kat pencerelerinin birinden kalabala gstermeye
karar verdi.
Grenouille pencereye knca barmalar kesiliverdi. Bir anda ortalk, herkesin
tarlalarda olduu ya da evlerin serinliine kat scak bir yaz gnnn le
saatindeki mutlak sessizlie brnd. Ne bir ayak sesi ne bir ksr ne bir
soluk duyuluyordu. Kalabalk srf gz-kulak kesilmiti; dakikalarca srd bu
durum. Yukarda, penceredeki bodur, fle-sen yklacak, iki bklm adamn, bu
gdk eyin, bu zavall ccenin, bu solda sfrn iki dzineyi akn cinayet
ilemi olacan akl almyordu kimsenin. Hi katile benzer ayn yoktu, o
kadar. Geri kimse katili, o eytan kafasnda nasl canlandrdn
syleyemezdi, ama bir konuda hepsi birliktiler: byle deil! Ama gene de - katil
tasarladklarna hi uymasa da, bu yzden gsterilmesi inandrc olamaz diye
dnlse de, sadece pencerede bu et-
242
ten kemikten insann belirii, katil olarak baka birinin deil de onun sunuluu
inandrc bir etki yapt. Herkes, olmaz byle ey! diye dnyor, ama yan
anda da, baka trl olamayacan biliyordu.
Tabii, ancak nbetiler elimsiz adam odann karanlna ektiklerinde, yani
ortadan kaybolup grlmez hale gelince, yani insanlarn beyinlerinde artk
sadece, ok ksa bir zaman iin de olsa an olarak, insann kavram olarak,
iren bir katil kavram olarak diyecei geliyor, kald zaman - ite o zaman
geti kalabaln aknl da yerini uygun bir tepkiye brakt: Azlar
kapanp binlerce gz canland. Sonra gmbr gmbr bir tek fke ve haykr
duyuldu: "Onu bize brakn!" Prevte'yi basp katili kendi elleriyle bomaya,
paralamaya kalktlar. Nbetiler dnyann gln ekti kapy srgleyip
saldran yn geriletmekte. Grenouille bir acele zindanna gtrld. Bakan
pencereye kp davann abuk ve ibreti lem olacak bir sertlikle grleceine
sz verdi. Yine de saatler srd kalabaln dalmas, gnler srd ehrin
biraz sakinlemesi.
Gerekten Grenouille davas son derece hzl yrd, nk eldeki kantlarn
ezicilii bir yana, sank da sorgulama srasnda, hatta hi kanmadan,
kendisine yklenen cinayetleri ilediini itiraf etmiti.
Yalnz, niin iledii sorulduunda doyurucu bir yant veremiyordu. Hep, kzlara
ihtiyac olduunu, onun iin de ldrldn tekrarlyordu. Niin ihtiyac
olduu, hem "ihtiyac olma"nn da ne anlama geldii soruluyor - susuyordu. Bunun
zerine ikenceye getiler, saatlerce ayaklarndan astlar, yedi pint su
pompaladlar iine, ayaklarn mengeneye koydular - en ufak bir ey elde
edemediler. Vcut acsna kar duyarsz gibiydi adam, gk k-
243
myor, tekrar sorulduunda: "Onlara ihtiyacm vard," sznden baka bir ey
demiyordu. Yarglar akl hastas olduuna karar verdi. kenceyi kesip davay
baka sorgulama yapmadan bir sona balamaya karar verdiler.
Olan tek gecikme, La Napoule'un idarece bal olduu Draguignan ehir
ynetimiyle, bir de Aix'deki parlamentoyla aralarnda kan hukuk tartmas
yznden oldu, nk br iki taraf da davay kendileri grmek istiyordu. Ama
Grassel yarglar ii bakasna kaptrmad. Katili yakalayan onlar olmutu,
cinayetlerin ounluu onlarn grev alannda ilenmiti, katili baka bir
mahkemeye devrederlerse halkn fkesi gene onlara ynelecekti. Grasse'ta
akmalyd katilin kan.
15 Nisan 1766'da karar verildi ve sana hcresinde okundu: "Parfmc kalfas
Jean-Baptiste Gre-nouille," deniyordu, "krk sekiz saat iinde ehir kaps
nndeki meydana gtrlecek, orada yz ge bakmak zere ahap bir armha
balanarak kendisine canl halde demir bir ubukla, kol, bacak, kala ve omuz
kemiklerini kracak olan on iki darbe vurulacak, sonra armha skca balanarak
armhn dikilmesiyle lmne kadar orada tehir edilecektir." Usulden olan, ok
ac ekmemesi iin celladn, kemiklerini krdktan sonra suluyu iple boma
uygulamas, can ekime gnlerce srecek bile olsa, ak ak yasaklanyordu.
Daha sonra ceset, hayvan lelerinin gmld bir ukura gmlecek, herhangi bir
iaret konmayacakt.
Grenouille karar kln kprdatmadan dinledi. Mbair son isteini sordu.
"Hibir ey," dedi Grenouille, bir eksii olmadn syledi.
Gnah kartmas iin bir rahip girdi hcreye, ama eyrek saat sonra, iini
yapamam olarak kt. Anlattna gre Tanr'mn adn andnda h-
244
kml yle anlamaz bir ifadeyle yzne bakmt ki, bu szc ilk kez duyuyor
gibiydi; sonra kerevetine uzanp hemen derin mi derin bir uykuya dalmt.
Bundan sonra ne sylediyse boa gitmiti.
Bunu izleyen iki gn iinde birok insan nl katili yakndan grmeye geldi.
Bekiler hcre kapsndaki kk kapa kaldrp bir bak atmalarna izin
verdiler, bak bana da alt sol para aldlar. Grenouille'in portresini yapmak
isteyen bir gravr-cnn iki frank demesi gerekti. Ama hayal krc bir modeldi
ierdeki, el ve ayak bileklerinden zincirli olarak kerevette yatp duruyor,
uyuyordu. Yzn duvara dnmt, ne kapya vurmalara, ne seslenmelere tepki
gsteriyordu. Hcreye giri sk sk yasaklanmt, bekiler de, onca parlak
teklife karn bu yasaa uymazlk edemiyorlard. Tutuklunun, kurbanlarndan
birinin bir yakn tarafndan zaman gelmeden ldrlvermesinden
korkuluyordu. Bu yzden kendisine yemek verilmesi de yasaklanmt. Yemek
zehirli olabilirdi. Hapislii boyunca Grenouille'in yemei piskopos saraynn
hizmetliler mutfandan geldi ve kendisine, nce cezaevi ba gardiyan tadna
baktktan sonra verildi. Tabii son iki gn hibir ey yemedi. Yatt, uyudu.
Arada zincirleri angrdyor, beki bir acele gz deliine koup baktnda
ieden bir yudum su iip gene yerine yattn, uyumaya devam ettiini
gryordu. Sanki yaamaktan, mrnn son saatlerini bile uyank olarak
yaayp grmeyi istemeyecek kadar ok yorulmu gibi bir hali vard.
Bu arada meydan idama hazrlanyordu. Marangozlar bir seki kuruyordu, e
metre byklnde, iki metre yksekliinde, evresi parmaklkl, sabit
merdivenli - byle grkemlisi daha hi grlmemiti Grasse'ta. Ayrca eref
erkn iin ahap bir tribn ile, belli bir uzaklkta tutulmas gereken
245
adi halk iin bir it yapld. Porte du Cours'un sandaki, solundaki evlerle
kap karakolunun pencereleri daha oktan, ar fiyatlarla kiralanmt. Hatta
celladn ra, biraz kyda kalan Charite'nin hastalaryla pazarla girierek
odalarn tutmu, sonra yksek krla olay seyretmek isteyenlere kiralamt.
Limonataclar yedekte bulunsun diye gm gm meyankk suyu hazrlyor,
gravrc hapishanede taslan yapp hayalinden biraz daha uarlk katarak
izdii katil resminden yzlerce basyor, gezgin satclar ehre akn ediyor,
frnclar anma rekleri piiriyordu.
Cellat, eline yllardr kemiklerini kraca hkml gememi olan Msy Papon,
demirciye drt keli bir demir ubuk yaptrd, sonra bunu alp, hayvan lleri
zerinde vurularn denemek iin mezbahaya gitti. Yalnz on iki kere
vurabilecekti; bu vurularla da, vcudun gs ya da kafa gibi deerli kesimleri
zarar grmeden, on iki eklemin de kesin biimde krlm olmas gerekiyordu -
ok beceri isteyen ince bir iti.
Kentliler olaya byk bir bayrama hazrlanr gibi hazrlanyordu. Kimsenin
almadn sylemeye gerek yok. Kadnlar trenlik giysilerini tlyor,
erkekler ceketlerinin tozunu silkiyor, izmelerini prl prl boyatyordu.
Askeri bir grevi ya da memuriyeti olan, lonca ba, avukat, noter, sivil milis
nderi ya da herhangi baka nemli bir ey olan niformasn, resmi giysisini
giyiyor, madalyalarn, earplarn, zincirlerini, bembeyaz pudral perukasn
takyordu. Dindar olanlar post festum bir ayin-i ilahide, eytan'n mezleri
esasl bir iblise teekkr ayininde, aydm-sekin takm Cabrislerin,
Villeneuvelerin ya da Fontmichellerin konanda manyetizm seanslarnda bulumak
zere szleiyor-
246
du. Mutfaklarda rekler, kzartmalar piiriliyor, bodrumlardan arap
karlyor, pazardan iekler alnyor, katedralde orgcuyla kilise korosu prova
yapyordu.
Rue Droite'taki Richis evi sessizlik iindeydi. Richis, halkn "Kurtulu Gn"
adn takt, katilin idam gn iin hibir ekilde hazrlk yaplmamasn
istemiti. Her eyden ireniyordu. nsanlarn birdenbire yeniden canlanveren
korkusundan irenmiti, ateli bir sevin iinde hazrlanlarndan da
ireniyordu. nsanlarn kendileri irenti, hepsi, hepsi irenti. Ne sulunun
ve kurbanlarnn katedralin nndeki meydanda gsteriliinde, ne
durumalarda, ne o sansasyon heveslilerinin hkmlnn hcresi nnde
yaptklar iren defilede bulunmutu. Kznn salaryla elbiselerinin tan-
lanmas sz konusu olduunda mahkeme kurulunu evine arm, ksaca ve
soukkanllkla ifadesini vermi ve eyalarn anda olarak kendisine
braklmasn rica etmi, mahkeme de bu dilei yerine getirmiti. Sonra bunlar
Laure'un odasna gtrm, kesik gecelikle i gmleini yatana sermi, kzl
salar yastn stne yaym, kendisi de yatan nne oturup, sanki bu
anlamsz nbetle, Napo-ule'deki ihmalciliini dzeltmek ister gibi, gece
gndz odadan kmamt. i ylesine irenmeyle, dnyadan ve kendi kendinden
irenmeyle doluydu ki, alayamyordu bile.
Katilden de ireniyordu. Onu insan olarak deil, artk sadece kesilecek kurban
olarak grmek istiyordu. Ancak idam srasnda grecekti onu, armhn stnde
yatn, on iki vuruun stne iniini, o zaman grecek, iyice yakndan
grecekti, en n srada bir yer ayrtmt kendine. Sonra, birka saat sonra,
halk daldktan sonra katilin yanna, kanl armha kacak, yanna oturacak,
nbet tutacakt,
247
gece gndz, gerekirse gnlerce; bu arada gzlerinin iine bakacakt, kznn
katilinin gzlerinin iine, iindeki btn irentiyi gzlerine aktacakt onun,
btn irentisini, yakc bir asit gibi, can ekimesinin orta yerine
boaltacakt, geberinceye kadar...
Sonra? Sonra ne mi yapacakt? Bilmiyordu. Belki gene srdregeldii yaamna
dnerdi, belki evlenirdi, belki bir olu olurdu, belki hibir ey yapmazd,
belki lrd. Onun iin hepsi birdi. Bunu dnmek, sanki kendi lmnden sonra
ne yapacan dnmekmi gibi anlamsz geliyordu; hibir ey tabii. imdiden
bilebilecei hibir ey yoktu yapaca.
XXXXIX
dam leden sonra saat bee konmutu. lk seyir merakllar daha sabahtan gelip
yerlerini gvene ald. Sandalyeler, tabureler getirmi, minderler, yiyecek,
iecek, ocuklarn getirmilerdi. leye doru her ynden yn yn kyller
akn etmeye baladnda Cours yle sk sk doluydu ki, yeni gelenler
meydann te yanndaki, kat kat ykselen bahelere, tarlalara, Grenoble yoluna
yerlemek zorunda kald. Satclar imdiden iyi i yapyorlard; millet yiyor,
iiyor, panayr yerindeymi gibi bir uultu, bir kaynamadr gidiyordu. ok
gemeden, herhalde bir on bin insan topland, Yasemin Kraliesi
bayramndakinden, en byk dini alaydakin-den, Grasse'ta imdiye kadar grlm
btn kalabalklardan fazla. Dan etei yukarlara kadar, ayakta dikilen
insanlarla doluydu. Aalar salkm salkm dolu, surlarla atlarn st dolu,
pencereler onar on ikier tk tkt. Sadece Cours'un ortasn-
248
da itle korunmu olarak, kalabalk hamurundan bakla bir para kesilip alnm
gibi, tribnle, birdenbire sanki klvermi gibi, bir oyuncak ya da kukla
sahnesiymi gibi gelen sekinin olduu yer botu. Bir de geit braklmt, idam
yerinden Porte du Cours'a ve Rue Droite'a.
Saat biraz gee Msy Papon'la yardmclar grnd. Alklar ykseldi.
Kalaslardan yaplm Aziz Andre han sekiye tadlar, altna drt ar
marangoz eei yerletirip uygun olan alma yksekliine getirdiler. Bir
marangoz kalfas iviledi. Cellat uaklarnn da marangozun da her yaptna
alklarla karlk veriyordu kalabalk. Hele sonra Papon demir ubukla yanap,
armh dolap admlarn lp kh u kh bu taraftan vuru denemelerine
getiinde iyice cotu millet.
Drtte tribn dolmaya balad. Bakp da hayretler edilesi ok kalburst kii
vard, yanlarnda va-leleriyle adabmuaeret sahibi baylar, gzel bayanlar,
byk apkalar, prltl elbiseler. ehrin ve ehir dnn btn soylular
oradayd. Meclis yesi baylar, balarnda iki konsl, hep beraber geldi. Richis
siyah elbiseler, siyah oraplar, siyah apka giymiti. Meclisin ardndan, bata
mahkeme bakan olmak zere, belediye yryordu. Son olarak ak tahtrevanla
piskopos geldi, parlak mor bir cppe giymiti, banda yeil kk takkesi
vard. imdiye kadar apkasn karmam kimse kaldysa o da imdi kard. Bir
tren havasdr esiyordu.
Bundan sonra, aa yukar on dakika hibir ey olmad. Baylar yerlerini
almlard, kprdamadan duruyordu halk, artk bir ey yiyen kalmamt, herkes
bekliyordu. Gne koskocaman, sapsar, Es-terel'in stne gelmiti. Grasse
ovasndan lk bir rzgr esiyor, portakal ieklerinin kokusunu geti-
249
riyordu. Ortalk iyice scakt ve inanlmayacak kadar sessiz.
Sonunda, artk gerilim binlerce azdan kan bir haykra, taknla,
lgnla ya da baka bir kitle olayna dnp patlamadan daha fazla sremez
denebilecek bir anda, sessizliin iinde at tkrtlar, tekerlek gcrtlar
duyuldu.
Rue Droite'tan bu tarafa ift atl, kapal bir araba, polis komiserinin arabas
geliyordu. Araba ehir kapsn geti, artk herkesin grebilecei kadar
yaklamt, idam yerine giden dar geide girdi. Polis komiseri, sulunun
gvenliini baka trl salayamayacan ileri srerek arabayla getirilmesinde
srar etmiti. Hi de olaan bir ey deildi bu. Hapishane idam yerinden ok ok
be dakika uzaklktayd. Bir hkml bu yolu her ne sebeple olursa olsun,
yryerek geecek halde deildiyse, st ak bir eek arabasyla da
getirilebilirdi. Birinin kendi idamna yayl arabayla, niformal uaklarla,
atl elikilerle gittii de hi grlmemiti.
Gene de kalabalkta huzursuzluk ya da honutsuzluk uyanmad, tersine. 'Bireyler
olduundan honuttu millet, bilinen oyunlarn artc, yeni bir biimde
sahnelendii tiyatroda olduu gibi honuttu, iyi bir bulutu idaml arabayla
getirmek. Hatta birou, duruma yakann da zaten bu olduunu syledi. Byle
olaanst rezil bir suluya olaann dnda muamele gerekirdi. yle sradan
bir haydut gibi zincirlerinden srye srye meydana getirip ldremezlerdi onu.
Hikyelik taraf kalmazd iin. Onu yayl arabann yumuak koltuundan Aziz
Andre armhna indirmeliydi - katilin gaddarlnn da stnde bir gaddarlkt
bu.
Araba sehpayla tribn arasnda durdu. Uaklar yerlerinden atlayp kapy at,
katlanan merdiveni indirdi. Polis komiseri indi, arkasndan bir karakol
250
ORHAN KEMAL
L HALK KTPHANES
subay ve sonunda Grenouille. zerinde mavi bir elbise, beyaz bir gmlek, beyaz
ipek oraplar, tokal siyah ayakkablar vard. Kelepeli deildi. Kolundan tutan
yoktu. zgr biri gibi indi arabadan.
Derken bir mucize oldu. Ya da mucizeye benzer bir ey, yani yle akl almaz,
iitilmedik, inanlmaz bir ey ki, btn tanklar sonradan mucize olduunu
sylerdi, ama sylemediler, nk olayn lafn amadlar bir daha, katlm
olmaktan dolay duyduklar utancn byklnden.
Olan uydu: Cours'daki ve oray evreleyen ya-malardaki on binlerce kii bir an
iinde, demin arabadan inen mavi elbiseli adamn kesinlikle katil olamayaca
inancn hissetti ta derinlerinden. Kimliinden kukuya kapldklar iin deil!
Karlarnda duran, birka gn nce kilise alannda, adliyenin penceresinde
grdkleri, o zaman ellerine geirseler nefretlerinin kzml iinde lin
edecek olduklar, ayn adamd. ki gn nce kantlarn gll ve kendi
itiraf nedeniyle kesin hkm giymi olan, ayn adam. Bir dakika ncesine kadar
celladn kemiklerini krmasn sabrszlkla bekledikleri, ayn adam. Ta
kendisiydi, kukusuz!
Ama ne olursa olsun - o deildi de ayn zamanda, o olamazd, o katil olamazd.
dam yerinde dikilen adam, masumluun ta kendisiydi. Bunu herkes biliyordu
imdi, piskopostan limonatacya, markizden kk amarcya, mahkeme
bakanndan sokak ocuuna kadar herkes.
Papon da biliyordu. Bildii iin de demir ubuu tutan elleri titriyordu. Bir
anda gl kollar yle zayflam, dizleri yle gevemi, yreini yle ocuksu
bir korku almt ki bu denei kaldramayacak, kaldrp u ufack tefecik
susuz adama vuracak gc mrnde toplayamayacakt; ah ne korkun olacakt
adamn sekiye karld an, zangr zangr
251
titriyor, elindeki lm deneine dayanmadan dura-myordu, denek olmasa
dizlerinin ba zlecekti heybetli, gl Papon'un!
Meydana toplanm on binlerce adam, kadn, ocuk, ihtiyar da ayn durumdayd:
Sevgililerinin ekiciliine kaplm kk kzlar gibiydiler. Kk katile kar
gl bir yaknlk, bir sevecenlik, delice bir ocuk ak, hatta Tanr bilir ya,
sevgi duygusu sarvermiti ilerini. Bir alay gibi, nlenemeyen, uzun zaman
bastrlm, insann karnndan ykselip karsnda direnen, her eyi ayrtran,
eriten ve srkleyip gtren bir alay gibi bir eydi. Kat bir taraflar
kalmam, eriyivermiti insanlar. Ta derinden, ruhlar ve akllaryla zm,
belli bir biimi olmayan svya dnmlerdi, ilerinde artk yalnzca,
dayana kalmam bir para et olan yreklerinin alkalann
hissedebiliyorlar, kadn erkek bu yrei mavi elbiseli ufak tefek adama
sunuyorlard, hibir ey umurlarnda deildi: Onu seviyorlard.
Herhalde birka dakika gemiti byle, Grenou-ille arabann ak kapsnda
dikiliyor, kmldamyordu. Yanndaki uak diz km, bununla da kalmayp
eildike eilmi, Dou'da sultann ve Allah'n huzurunda det olan topra pme
duruunu almt. Bu haldeyken bile titriyor, sallanyor, daha da alalacak,
yzkoyun yere yatacak kadar, yerin iine, altna girecek kadar alalacak gibi
oluyordu. Dnyann br ucuna.kadar geecekti saygsndan. Karakol subayyla
polis komiserinin, ki aslnda imdi grevleri hkmly idam sehpasna karp
cellada teslim etmek olan demir gibi adamlard, elleri ayaklarna dolayordu.
Alyorlar, apkalarn karyorlar, ellerini ovuturuyorlar, Kore hastalna
yakalanm gibi sarslp yzlerini buruturuyorlard.
252
Biraz daha uzakta bulunan eref erkn da duygulann yle daha az belli
ediyor saylmazd. Her biri kalbinden geleni koyuvermiti ortaya. Bayanlar vard
ki, Grenouille'i grnce ellerini yumruk edip aparalarna bastrm, hazdan
inliyorlard; baka-larysa, delikanlya -evet, delikanl olarak gryorlard
onu duyduklar zlemin ateinden p diye baylvermilerdi. Baylar vard ki,
oturduklar yerden frlayp frlayp gene oturuyorlar, sonra gene sryorlar,
harl harl soluyarak kllarna yapyorlar, ekecekmi gibi, sonra daha tam
ekerken tekrar kna itiyorlar elii, bu arada bir takrtdr akrtdr
gidiyordu; bakalarysa dillerini yutmu, gzlerini ge dikmi, ellerini dua
etmek iin smsk kenetlemiti. Monsenyr Piskopos ise, midesi bu-lanyor gibi
ne eilmi, alnn dizlerine vuruyordu, yeil kk takkesi yuvarlanp gitmiti
bandan; stelik ii bulanyor filan da deildi, mrnde ilk kez dinsel bir
cokunun hazzn yayordu; nk herkesin gz nnde bir mucize olmu,
Cenabhak bizzat cellatla kucaklap btn dnyann katil diye bakt kiinin
melek olduunu vahyetmiti - ah ne mutluluktu 18. yzylda bile byle bir
eyin olabildiini grmek. Ne bykt Tanr! Ve ne kkt, ne zavallyd
kendisi, inanmadan, srf halkn yatmas iin lanet okuyan kii! Ah ne
kstahlkt bu, ah ne kaba sofuluktu! imdiyse bir mucize yaratmt Tanr! Ah
ne yce bir eiliti karsnda, ne tatl bir alal, ne byk bir erefti
piskopos olarak Tanr'nn bu cezasn tatmak.
Bu arada itin arkasndaki halk, Grenouille'in grnmesiyle patlayveren duygu
cokunluunu gittike daha utanmaz bir manzara alan raddelere getirmiti. Onu
ilk grdnde iinde acma, yaknlk hissedenler imdi dpedz arzuyla
tutuuyor, bata hayranlk, arzu duyan imdi kendinden geecek hal-
253
lere geliyordu. Herkes iin mavi elbiseli adam, dnebilecekleri en gzel, en
ekici, en yetkin yaratkt: Rahibelere Mesih'in ta kendisi, gen kzlara
hayallerindeki masal prensi, erkeklere kendilerinin ideal bir kopyas olarak
grnyordu. Hepsi de, onun kendilerini en duyarl yerlerini bulup oradan,
erotik merkezlerinden yakaladn anlyordu. Sanki bu adamn on bin grlmez
eli vard da her birini evresindeki on bin insann cinsel yerine koymu, kadn
olsun erkek olsun tek tek her birinin en gizli hayalinde, tam en ok istedii
gibi okuyordu.
Sonu olarak, zamannn en irenmeye deer canisinin idam olarak hazrlanan
olay, dnyann milattan nceki ikinci yzyldan bu yana grd en byk Bacchus
ayinine dnd. ffetli kadnlar bluzlarn paralayp histerik lklar atarak
gslerini ayor, eteklerini kaldrp kendilerini yerlere atyordu. Erkekler
deliye dnm baklarn bu alm et tarlasnda tkezleye tkezleye
gezdirirken titreyen parmaklaryla, sanki don vurmu da katlam organlarn
pantolonlarndan karp rasgele bir yere dyorlar, akl almaz konuklarda akl
almaz iftler oluuyor, pimpirik ihtiyar bakire kzla, gndeliki avukat
karsyla, karmakark, nasl rastgeldiyse yle, iftleiyordu. Hava hazzm
tatl ter kokusuyla arlam, on bin insan hayvannn lklar, hrltlar,
iniltileriyle dolmutu.
Grenouille yerinde dikiliyor, glmsyordu. Daha dorusu, onu gren insanlarn
gznde, dnyann en masum, en sevecen, en byleyici, ayn zamanda en ayartc
glmseyiiyle glmsyordu. Ama dudaklarnda dolaan aslnda glmseme deil,
irkin, alayc, duyduu zaferi ve aalamay olduu gibi yanstan bir
srtmayd. O, dnyann en pis kokan yerinde kokusuz olarak domu olan, pn,
amurun, kokumann iinden gelen, sevgisiz bym,
254
scak bir insan ruhu olmadan srf inatlndan ve irentisinin verdii gle
yaayan, ufak, kamburu km, topallayan, irkin, herkesin srt evirdii, ii
ve d da mendebur Jean-Baptiste Grenouille kendini dnyaya sevdirmeyi
baarmt. Sevdirmek de ne demek! Ak olmulard ona! Hayrandlar!
Tapyorlard! Prometheus'a zg bir ii baarmt. br insanlarn isteyip
istemedikleri bile sorulmadan beiklerine konduu halde bir tek kendisinden
esirgenmi tanrsal kvlcm, inad ve esiz yeteneiyle ele geirmiti.
Bununla da kalmyordu. O kvlcm aslnda kendisi, kendi iinde aktrmt.
Prometheus'tan da bykt. Kendisine yle bir hale yaratmt ki, imdiye kadar
hi kimsede olmad kadar parlak ve etkileyiciydi. Bunu da hi kimseye borlu
deildi -ne bir babaya, ne bir anaya, hele gnl yce bir Tanr'ya hi mi hi
yalnz kendisine borluydu. O gerekten kendi tanryd, hem de kiliselerde
barnp pis pis gnnk kokan o Tanr'dan ok daha grkemli. nnde koca bir
piskopos dize gelmi, keyfinden kuyruk sallyordu. Zenginler, gller, marur
baylar, bayanlar hayranlklarndan lyor, bu arada drt bir yanda halk,
ilerinde kurbanlarnn babalar, anneleri, kz, erkek kardeleri onun adna
lemler yapyordu. Ondan bir iaret gelse, hepsi Tanrlarndan yz evirip ona,
Byk Grenouille'e tapnr-d.
Evet, o Byk Grenouille'di! Bu imdi gn-na kyordu. Bir zamanlar
kendine k hayallerinde olduu gibi, imdi de gerekte u anda mrnn en
byk zaferini yayordu. Ve berbat m berbat bir durumdu bu.
Berbat bir durumdu, nk bu zaferin bir saniyesinin bile tadna varamyordu.
Arabadan kendisini insanlara sevdiren, iki yldr ala ala hazrlad,
mr boyunca sahip olmaya can att parfm
255
srnm olarak gnein a boduu meydana indii anda... ne kar konulmaz
bi koku yaydn, evresindeki insanlar nasl rzgr hzyla tutkun ettiini
grd, koklad anda - o anda iinde insanlardan duyduu btn irenti
yeniden ykselmi, zaferinin yle bir canna okumutu ki, imdi sevinmek bir
yana, yaptndan honut kalmak gibi bir ey bile duymuyordu. Her zaman zledii
ey, insanlarn kendisini sevmesi yani, ulat anda dayanlmaz bir ey olup
kmt, nk o kendisi sevmiyordu insanlar, onlardan nefret ediyordu.
Birdenbire doyumu hibir zaman sevgide deil, nefrette bulmu olduunu anlad,
nefrette ve kendinden nefret edilmesinde.
Ama insanlara duyduu nefrete yank gelmiyordu insanlardan. u anda onlardan ne
kadar nefret etse o kadar tapacaklard kendisine, nk algladklar, stne
yaktrd ireti halesinden, koku maskesinden, alnt parfmnden -gerekten
taplacak kadar gzel olan parfmnden- baka bir ey deildi.
Elinden gelse imdi hepsini, bu ahmak, pis kokulu, ehvete dalm yn, ayn
vaktiyle kuzgun karas ruhunun lkesinde yabanc kokular yok ettii gibi yerle
bir ederdi. stiyordu ki onlardan ne kadar ok nefret ettiinin farkna
varsnlar da insan olal duyduklar bu tek gerek duygu yznden nefretine
nefretle karlk versinler, kendisini bu yzden, zaten batan da
niyetlendikleri gibi, yok etsinler. mrnde bir kerecik olsun kendini vermek
istiyordu. mrnde bir kere br insanlar gibi olup iindekini dar vurmak
istiyordu: nasl onlar sevgilerini, aptalca hayranlklarn da vuruyorlarsa o
da nefretini. Bir kere, sadece bir kere kendi gerek benliiyle anlalp baka
bir insandan kendi tek
256
gerek duygusuna, nefretine bir yant almak istiyordu.
Ama olmad. Olamazd. Hele bugn, olacak i deildi. nk dnyann en iyi
parfmyle maskelenmiti ya, stelik bu parfmn altnda tad ey yz deil,
yalnz ama yalnz mutlak kokusuzlu-uydu. Bunu dnnce birden fenalat:
Sislerin gene ykselmeye baladn hissediyordu.
Vaktiyle maarada, hayallerinin yreciinde uyurken grd dteki gibi
ykselmeye balamt sisler anszn, kokusuz olduu iin duyamad kendi
kokusundan oluan sisler. Gene o zamanki gibi korkudan d kopuyor, boulacakm
gibi geliyordu. Ama o zamankinin tersine d. deil, uyku deildi bu, yaln
gereklikti. Bir de o zamankinin tersine, bir maarada yalnz bana yatmyor,
bir alanda, on bin kiinin gz nnde dikiliyordu. Ve o zamankinin tersine,
uykusunu datp kurtaracak bir lktan, iyi ve scak ve huzurlu dnyaya
kamaktan medet umamazd. Buydu nk dnya, burada ve imdi, buydu gerekleen
d, burada ve imdi. Ve kendisi istemiti byle olmasn.
Bir yanda halk tepiir elenirken, korkun boucu sisler ruhunun
bataklklarndan ykselmeye devam etti. Bir adam koup geliyordu stne doru.
eref tribnnn en n srasndan yle bir frlay frlamt ki, siyah apkas
umutu bandan, imdi de siyah ceketini savura savura, karga gibi, ya da
alc bir melek gibi idam yerinden ona doru kouyordu. Richis'ydi bu.
Beni ldrecek, diye dnd Grenouille. Maskeme aldanmayan tek insan o. O
kanmaz byle eye. stmde kznn kokusu var, insan kan lekesi kadar ele
verici bir ey. Kim olduumu bilip ldrecek beni. ldrmeli.
Koku
257/17
Ve kollarn at stne doru saldran melei karlamak iin. Artk
hissediyordu bile hanerin ya da klcnn gsne vuruunun verdii tatl
karncalanmay, eliin btn koku zrhlarn da, boucu sisi de orta yerinden
yarn, buz gibi kalbine giriini - sonunda, sonunda bir ey var oluyordu
kalbinde kendinden baka! Neredeyse btn yklerinden kurtulmu gibi
hissediyordu kendisini.
Ama birden boynuna sarlmam myd Richis, alc melek deil, eli aya
zlm, bir zavalllk iinde hkrp burnunu eken bir Richis, sarlm
boynuna, sk sk yapm stne, sanki bir mutluluk denizine dm de ondan
baka tutunacak yer bulamam gibi. Ne kurtuluu getiren bir haner darbesi, ne
bir lanet okuyu, ne de bir nefret l. Yerine, yanana Richis'nin
gzyalaryla slanm yana yapm, kulana tirtir titreyen dudaklar
uzanmt: "Bala beni olum, sevgili olum, bala beni!"
O anda iinde her eyin gzlerinin nnde bembeyaz kesildiini hissetti, d
dnya ise kuzgun karasna dnd. imdiye kadar tutsak kalm sisler kuduran bir
svya, kaynayan, kpren ste benzer bir eye dnt. Tap stnden geti bu
sel, dayanlmaz bir basnla vcudunu iten saran kabua bastrd, akp gidecek
bir yer bulamad. Kamak istiyordu, Allah rzas iin kaacak bir yer, ama
nereye... Kendi iinde boulmamak iin orta yerinden yarlmak, patlamak
istiyordu. Sonunda dp bilincini kaybetti.
Kendine geldiinde, Laure Richis'nin yatanda yatyordu. Ondan kalan andalar,
elbiselerle sa,
258
kaldrlmt. Komodinin stnde bir mum yanyordu. Yar ak pencereden,
elenen ehirden gelen coku lklar duyuyordu. Antoine Richis yatan
yannda bir tabureye oturmu, bekliyordu. Grenou-ille'in elini avulam,
okamaktayd.
Daha gzlerini aamadan ortam bir yoklad Grenouille. i dingindi. Kaynayp
bastran bir ey kalmamt. Gene o bildii, bilincini buz gibi keskin ve duru
klp darya ynlendirmesi iin gereken souk gece egemendi ruhuna: Orada,
darda parfmnn kokusunu duyuyordu. Deimiti. Ular zayflam, bylece
ana notu olan Laure'un kokusu daha bir grkemle ortaya kar olmutu, yumuak,
karanlk kvlcmlar saan bir ate. Kendini gven iinde hissetti. Biliyordu ki
daha saatlerce kimse saldramazd stne, gzlerini at.
Richis'nin dingin baklar yaylyordu stnde. Sonsuz bir iyi niyet vard bu
baklarda. Sevecenlik, duygulanmhk ve seven insandaki o kof, budalaca
derinlik.
Glmsedi. Grenouille'in elini daha bir sk kavrad ve dedi ki: "Artk her ey
dzelecek. Ynetim senin karar iptal etti. Btn tanklar yemin edip ifade
deitirdi. zgrsn. Ne istersen yapabilirsin. Ama ben, yanmda kalman
isterim. Bir kz kaybettim, seni olum olarak kazanmak isterim. Ona benziyorsun
sen. Gzelsin onun gibi, salarn, azn, elin... Onca zaman elini tuttum
burada, elin de onunki gibi. Hele gzlerine baknca, onun gzlerine bakm gibi
oluyorum. Sen onun kardeisin -ben de istiyorum ki benim olum olasn, sevincim,
gururum, mirasm benim. Annen baban sa m9"
Grenouille hayr anlamnda ban sallad, Richis'nin yz hindi gibi kzard
sevincinden. "yleyse olum olacaksn?" diye kekeleyip taburesinden frlad,
yatan kenarna oturup Grenouille'in br
259
elini de kavrad. "Olur musun? Olur musun? Baban olmam ister misin? - Bir ey
syleme! Konuma! Daha konuamayacak kadar zayfsn. Banla iaret et, yeter!"
Grenouille ban edi. Eer emez de Richis'nin mutluluu kpkzl bir ter gibi
btn gzeneklerinden boand, Grenouille'in stne eilip azndan pt.
"Uyu imdi, canm olum!" dedi dorulup. "Uyuyana kadar yannda bekleyeceim
ben." Onu bir sre sessizce, sevinten kendinden geercesine seyrettikten sonra
da, "ok, ama ok mutlu ediyorsun beni," dedi.
Grenouille, glmseyen insanlardan bakp rendii gibi, azn hafife yayd.
Sonra gzlerini kapad. Bir sre bekledikten sonra, uyuyanlarn yapt gibi
daha sessiz, daha derinden solumaya balad. Yznde Richis'nin seven bakn
duyumluyordu. Bir kere, Richis'nin pmek iin yeniden eildiini, ama sonra
uyandrmaktan ekinerek caydn fark etti. Sonunda mum sndrld, Richis ayak
parmaklarnn ucuna basa basa odadan kt.
Grenouille, evde de ehirde de btn sesler kesilene kadar yatt yerde kald.
Kalktnda gn aa-ryordu bile. Giyinip yolland, t karmadan koridoru
geti, t karmadan merdiveni inip salonu geerek terasa kt.
Buradan baknca, ehir surunun stnden anak biimindeki Grasse ovas
grlyordu, ak havada belki deniz bile grlrd. imdi hafif bir sis vard,
daha dorusu pus kaplamt tarlalarn stn, o taraftan gelen kokularsa ot,
katrtrna, gl- ykanm gibi, ar, basit, avutucu bir yalnlktayd.
Grenouille baheyi geip duvardan atlad.
Yukarda, ak araziye kmadan nce, alann orada bir kez daha insan
kokularyla boumak zorunda kald. Btn meydan da, yamalar da, sefili
260
km bir ordunun konak yerine dnmt. Geceki bayramn taknlklarndan
yorgun dm binlerce sarho karart ortala serilmi yatyordu, kimisi
plakt, kimisi yar plak, yar stlerine yorgan gibi ektikleri elbiselerle
rtlyd. Eki eki arap, rak, ter ve sidik, ocuk kakas, kmrlemi et
kokuyordu ortalk. urada burada, banda et kzartp iki iip dans ettikleri
atelerin duman ttyordu daha. Binlerce kiilik horultunun iinden hl yer
yer bir peltekleme, bir kahkaha ykseliyordu. Belki de henz birileri uyankt,
beyninde kalan son bilin krntlarnn keyfini sryordu. Ama, orta yere
dalm vcutlarn stnden hem dikkatle hem abuk abuk, batak bir topra
geer gibi atlayan Grenouille'i gren olmad. Gren de tanmazd. nk
kokmuyordu artk. Mucize bitmiti.
Alann sonuna geldiinde Grenoble'a giden yola sapmad, Cabris'ye gidene de
sapmad, tarlalara dalp, bir kerecik olsun arkasna bakmadan, bat ynnde
oradan uzaklat. Gne, yal, sar ve yakc scak haliyle ykseldiinde
oktan gzden kaybolmutu.
Grassellar korkun bir akamdan-kalmalk iinde uyandlar. memi olanlarn
bile kalar kurun gibi ar, mideleri ve ruhlar kusacak gibi fenalam bir
durumdayd. Alann ortasnda, apaydnlk gn altnda saf kyller lemin
taknl iinde stlerinden frlatp attklar elbiselerini, iffetli kadnlar
kocalarn, ocuklarn aryor, insanlar dehete dm bir halde, hi tanmadan
sarma dola olduklar insanlardan zlyor, tandklar, komular akrabalar,
eler herkesin ortasnda, rezil mi rezil bir plaklk iinde kar karya
geliveriyordu.
Biroklarna bu karlama o kadar korkun, o kadar aklanamaz, her zamanki
ahlak anlaylar-
261
na yle btnyle aykr geldi ki, daha karlama annda belleklerinden
sildiler, tabii sonradan da gerekten bir daha anmsayamadlar. Alg
dzeneklerine o lde egemen olmayanlar ise, baka yana bakmaya, baka yana
kulak vermeye, baka ey dnmeye altlar ki bu da pek kolay olmad, nk
pek bir ortada, pek bir geneldi rezalet. stn ban ve yaknlarn bulan,
olabildiince abuk, olabildiince gze batmadan ekip gitti. leye doru alan
bombotu.
ehirde oturanlar o gn evlerinden bir daha ya hi kmad, ya da ancak akama
doru en acil ilerini grmeye kt. Birbirlerine yle bir selam verdiler
karlatklarnda, konutularsa en havadan sudan eylerden sz ettiler. Geen
gn, geen gece olanlar zerine tek sz bile edilmedi. Daha dn ne kadar rahat,
keyifli davrandlarsa bugn o kadar utangalamlard. stelik hepsi ayn
durumdayd, nk hepsi ayn sua ortakt. Grassel hemeriler arasndaki birlik
hibir zaman bundan iyi olmamt. Pamuklara sarlm gibi yaayadurdular.
Tabii kimileri, grevleri dolaysyla olayla daha dorudan uramak zorundayd.
Kamu hayatnn sreklilii, hukukun ve dzenin salaml abuk nlemler
alnmasn gerektiriyordu. Daha o gn leden sonra ehir meclisi topland.
Baylar, bu arada ikinci konsl de, tek sz etmeden kucaklat; bu sanki gizli
bir rgtn yelerini kaynatran bir jestti ve imdi de meclisin yeniden
kurulmas gerekiyordu. Sonra oybirliiyle ve bir nceki gnn olaylar, hele
Grenouille ad hi mi hi anlmadan, "Alandaki tribnn ve idam sehpasnn
kesinlikle kaldrlarak Alann ve evresindeki harap arazinin eski dzenli
haline getirilmesine" karar verildi. Bu i iin yz altm livre denek ayrld.
Ayn gn adliyede mahkeme kurulu topland. Belediye bakanl, gr
belirtmeksizin, "G. vaka-
262
snn" zmlenmi saylp dosyann kapatlarak kayda geilmeden arivlenmesi ve
Grasse evresinde yirmi be gen kz ldren, kimlii imdiye kadar bilinmeyen
katil hakknda yeni bir dava almas kararna katld. Polis komiserine
soruturmann derhal balamas iin emir kt.
Daha ertesi gn bulundu katil. Eldeki ok bariz ipular nedeniyle, Rue de la
Louve'da Parfm Ustas olan ve kendisine ait kulbede btn kurbanlarn sa ve
elbiselerinin bulunmu olduu Dominique Druot tutukland. Bata her eyi inkr
etmesine kanmad yarglar. Sank on drt saat ikenceden sonra her eyi itiraf
etmekle kalmayp olabildiince abuk idamn diledi; istei hemen ertesi gn
yerine getirildi. Druot'yu sabah alacasnda, byk tantana yapmadan, sehpay
tribn kurmadan, sadece cellat, bir belediye meclisi yesi, bir hekim ve bir
rahibin gzleri nnde ipe ektiler. lm gerekleip, tutanaa geirildikten
sonra hemen gmdrdler cenazeyi. Bylece olay kapand.
ehir zaten unutmutu olay, hem de yle bir kesinlikle unutmutu ki, izleyen
gnlerde Grasse'a yolu den gezginler nl kz katilini sorduklarnda
kendilerine bilgi verecek tek bir akl banda insan bulamadlar. Yalnz
Charite'den birka deli, basbaya akl hastas birka kii, alanda byk bir
elence yapld ve o yzden odalarn boaltmalar gerektii gibisinden
bireyler saykladlar.
ok gemeden de btn hayat normale dnd, insanlar alp abalyor, rahat
uyuyor, ileriyle urayor ve kendilerini drst sayyorlard. Su teden beri
olduu gibi bir sr kaynaktan, emeden fkryor, sokaklar amur iinde
brakyordu. ehir eski dknt ve gururlu haliyle verimli ovann ucundaki
yamaca yapm duruyordu. Gne scakt. Neredeyse mays gelecekti. Gl
toplanyordu.
263
DRDNC BLM LI
Grenouille geceleri yol alyordu. Yolculuunun banda olduu gibi ehirlerden
uzak duruyor, ana yollara yanamyor, gn dounca uykuya yatyor, akamlar
uyanp yola devam ediyordu. nne ne karsa onu yiyordu: otlar, mantarlar,
iekler, ku lleri, solucanlar. Provence' batan baa yrd, Rhone'u geti,
Ardeche boyunca ilerleyerek Ceven-nes blgesinin ta ilerine kadar geldi, sonra
Alli-er'yi izleyerek kuzeye yneldi.
Auvergne'de Plomb du Cantal'e yaklat. Batsnda grd da, aynda, btn
cssesi ve gms griliiyle, oradan esen serin rzgr koklad. Ama oraya
gitmeyi istemedi. Maara hayatna zlem duymuyordu artk. Bu deneyimi geirmi,
yaanmaz bir ey olduunu grmt. br, insanlar arasnda yaama deneyimi de
ayn yleydi. kisi de bouyordu insan. Artk hi mi hi yaamak istemiyordu.
Paris'e gidip orada lecekti. Bunu istiyordu.
Zaman zaman elini cebine sokuyor, iinde parfm olan kk cam flakonu
kavryordu. iecik hemen hemen doluydu daha. Grasse'taki sahne iin bir
damlack yetmiti. Geriye kalan, btn dnyay bylemeye yeterdi. stese,
Paris'te kendini on deil yz binlerce insann ululamasn salayabilirdi; ya da
yle bir Versailles'a uzanp krala ayaklarn p-trebilirdi; papaya
parfmlenmi bir mektup yazp kendinin yeni Mesih olduunu aklayabilirdi; Not-
re-Dame'a krallar, imparatorlar toplayp kendini onlarn nnde ba-imparator
olarak kutsayabilir,
264
hatta yere inmi Tanr olarak kutsayabilirdi - tabii Tanr'nn kendi kendini
kutsamas sama gelmezse...
Bir istese, bunlarn hepsini yapabilirdi. Yeterli gc vard buna. Parann ya da
iddetin ya da lmn gcnden byk bir gt elindeki: insanlarda sevgi
uyandrmann yenilmez gc. Yalnz bir eye yetmiyordu bu g: Kendi kendisinin
kokusunu almasn salayamyordu. O zaman da, isterse btn dnyaya kar
parfm sayesinde Tanr gzksn - kendi kendini koklayamadktan, onun iin
de kim olduunu asla bilmeyecek olduktan sonra, hibir ey umurunda deildi, ne
dnya ne kendisi ne parfm.
Flakonu kavrayan eli hafife kokuyordu, burnuna gtrp kokuyu iine ektiinde
iini hzn kaplyor, birka saniyeliine yrmeyi unutuyor, duruyor,
kokluyordu. Hi kimse bilmiyor bu parfmn aslnda ne kadar iyi olduunu, diye
dnd. Ne kadar iyi yaplm olduunu kimse bilmiyor. tekiler sadece etkisine
kle oluyor, hatta kendilerini etkileyip byleyen eyin parfm olduunu
bilmiyorlar bile. Gerek gzelliini anlam anlayacak tek kii benim, nk ben
yarattm onu. Ayn zamanda b-yleyemeyecei tek kii de benim. Parfmn kendisi
iin anlam tamad tek kiiyim ben.
Bir baka sefer -Burgonya'ya gelmiti bile-. Ben surun dibinde bahenin alt
banda dururken, kzl sal kz bahede oynuyor, bana kokusunun esintisini
yolluyordu... ya da daha dorusu, kokusunun vaadini yolluyordu, nk ilerdeki
kokusu ortada yoktu ki daha - be]ki de benim o zaman duyum-sadm, alandaki
insanlarn, ben parfmmle zerlerinden getiim zaman duyumsadiklanna benzer
bir eydi?.. Ama sonra bu dnceyi bir yana brakt: Hayr, baka bir eydi o.
nk ben, kz deil
265
kokuyu arzuladm biliyordum. Oysa insanlar beni arzuladklarn sandlar,
istediklerinin aslnda ne olduunun srrna varamadlar.
Sonra bir ey dnmedi. nk dnmek hi de kuvvetli olduu yan deildi, hem
bu arada Orle-anais'ye varmt artk.
Loire' Sully yaknlarndan bir yerde geti. Bir gn sonra Paris'in kokusu
burnundayd. 25 Haziran 1767'de, sabah saat altda Rue Saint-Jacques'tan
kente girdi.
Scak bir gn balyordu, yln o zamana kadar-ki en scak gnyd. Pis olan
olmayan cinsten binlerce koku, patlayp alm binlerce bandan yaylr gibi
yaylyordu. Yaprak kmldamyordu. Pazar yeri tezghlarnda sebzeler len
olmadan porsuyordu. Etler, balklar kokuuyordu. Berbat koku sokaklara
ymt. Irmak bile artk akmaz olmu, durduu yerde durup habire kokuyor
gibiydi. Grenouil-le'in doumundaki gibi bir gnd.
Pont Neuf ten sa kyya geti, oradan hallere, Cimetiere des Innocents'a
uzand. skeletlerin kaldrld, Rue aux Fers boyunca sralanm binalarn
nndeki revaa oturdu. Mezarln olduu yer bombalanm bir sava alan gibi
seriliydi nnde, kazlm, alt stne getirilmi, hendeklerle blnm, zeri
kurukafalar, kemikler dolu, aasz, alsz, bir tek otu bile olmayan bir lm
hurdal.
Tek canl insan yoktu grnrde. Ceset kokusu yle ard ki l gmcler bile
bir yerlere kamt. Ancak gne battktan sonra gelip ra nda gecelere
kadar ertesi gnn lleri iin ukur amay srdrdler.
Ancak gece yarsndan sonra -l gmcler-gitmiti artk - canland ortalk,
ayaktakmmn her trnden kimselerle: hrszlar, katiller, elib-akllar,
orospular, asker kaknlar, yeniyetme ser-
266
seriler. Yemek piirmek iin, hem de pis koku dalsn diye kk bir ate
yakld.
Grenouille, revaklardan kp da aralarna kartnda nce varlnn hi
farkna varmadlar. Elini kolunu sallaya sallaya, ilerinden biriymi gibi atee
yaklaabildi, ki sonradan bu onun ruh ya da melek ya da doast herhangi baka
bir ey olduu kansn glendirecekti. yle ya, aslnda son derecede byk bir
duyarllkla tepki gsterirlerdi bir yabancnn yaklamasna.
Ama mavi elbiseli kk adam anszn beliri-vermiti, yerden bitmi gibi,
elinde, tpasn at kk bir iecikle. Hatrlayabildikleri ilk ey buydu;
karlarnda biri dikilip bir ieciin tpasn am, sonra bu ieciin
iindekini stne bana dkm, dkm, birdenbire her yann l l ate
sarm gibi bir gzelliktir kaplayvermiti.
Bir an iin saygdan, katksz aknlktan geri ekildiler. Ama ayn anda, bu
geri ekilmenin daha ok bir tr kuvvet alma olduunu, sayglarnn istee,
aknlklarnn hayranla dntn de anlamlard. Bu melek-insana
doru ekildiklerini hissediyorlard. Hibir insann kar koyamayaca, hele
hibir insann kar koymak istemeyecei iin kar koymann daha da g olduu
yavuz bir hortuma, tuttuunu koparan bir sele yakalanm gibiydiler, nk bu
selin ykp srkledii, kendi tarafna evirdii ey istencin ta kendisiydi:
Ona ulamal diyordu isten.
evresinde halka olmulard, yirmi, otuz kii, daralttka daraltyorlard
halkay. ok gemeden hepsi birden smaz oldu halkaya, itiip kakmaya
baladlar, her biri merkeze en yakn olmak istiyordu.
Sonra birdenbire ilerindeki son tutukluk da yo-koldu. Melein stne atladlar,
yere indirdiler onu.
267
Herkes ona dokunmak istiyor, herkes ondan bir parack, bir ty paras, bir
kanatk, o harika ateinden bir kvlcm almak istiyordu. Elbiselerini
yoldular, salarn, derisini para para yolup aldlar stnden, penelerini,
dilerini etine geirdiler, akallar gibi stne saldrdlar.
Ama insan gvdesi denen ey salamdr, yle kolay kolay paralamaya gelmez,
atlar bile byk zorluklarla becerirler o ii. Onun iin bir anda hanerler
parlad, indi, yard, baltalar, kasaturalar ayrd eklemleri, atr
atr krd kemikleri. Gz ap kapayana kadar otuz paraya ayrld melek,
herkes bir parasn eline geirdi, bir ehvet al iinde bir kenara ekilip
yedi yuttu. Yarm saat sonra Jean-Baptiste Grenouille yeryznden, bir tek lifi
bile kalmamacasna kaybolmutu.
Yamyamlar yemekten sonra gene atein banda toplatklarnda hibirinden tek
sz kmad. Kh biri kh br biraz geiriyor, bir kemik paras tkryor,
sessizce dilini dilerinin arasnda gezdirip yutkunuyor, ayayla mavi ceketten
arta kalm bir paray atee itiyordu: Hepsi de azck utanma duyuyor,
birbirlerinin yzne bakmaya cesaret edemiyorlar di. lerinde erkek olsun
kadn olsun her birinin, cinayet ya da ona benzer aalk bir su ilemilii
vard. Ama bir insan yemek? Byle korkun bir eyin hi ama hibir zaman
ellerinden gelmeyeceini sanrlard. imdi, bunu ne byk kolaylkla
yaptklarna, stelik de, ne kadar utanrlarsa utansnlar, bir damla bile vicdan
azab duymadklarna ayorlard. Tersine! leri, midelerindeki arlk bir
yana, ty gibi hafifti. Karanlk ruhlarn birden ho bir sevin sarmt.
Yzlerinde, mutlu bir gen kz yznn hafif prlts grlyordu. Belki
baklarn yerden kaldrp birbirlerinin gznn
268
iine dikmekten utanmalar da bundan ileri geliyordu.
Sonra, nce kaamak kaamak, sonra doruca gz gze gelmeyi baardklarnda,
glmsemeden edemediler. Olaanst bir gurur duyuyorlard. lk kez sevgiyle bir
ey yapmlard.
SON
269
AIKLAMALAR
24/26 Aralk: Noel yortusu
a chaud: scak (olarak)
a froid: souk (olarak)
alambic: imbik
a l'huile: ya iinde
Argus: mitolojide bin gzl bir yaratk
aura seminalis: sperma halesi
Aziz Andre ha: kollar eit boyda bir ha tr.
bir eyi/birini koklayamamak: "bir eyden / birinden nefret etmek" anlamnda
Almanca bir deyim.
Bouquet de la Cour: Kalp Buketi
Camisard: 17. yzylda Cevennes blgesindeki Hgno-
lar
Cimetiere des Innocents: Masumlar mezarl commerant: tccar concrete: kat z
cum grano salis: harfi harfine deil, biraz abartmayla
"bir tuz tanesiyle" digestion: sindirme e basta!: yeter be!
enfleurage: "iekleme"; metinde aklanan bir yntem Essence Absolue: mutlak
esans faon de parler: yaktrma fluidum: hava ortam, gaz fontaine: eme
grenoule: kurbaa hotel de ville: belediye binas Hotel Dieu: Paris'te kurulan
ilk byk hastane Huile Antique de Tubereuse: eski smblteber esans Hgno-
Fransz protestan ile: ada
le de Cite: Paris'te, Seine zerindeki adalardan biri in conspectu
universalitatis fluidi letalis: evrensel lm gaz nezdinde
270
l'hombre: bir kiinin btn tekilere kar oynad bir
iskambil oyunu lamento: kilise mziinde at lavage: ykama letale: lmle
ilgili livre: frank matre; usta
Matre Parfumeur et Gantier: parfmc ve eldivenci ustas
marechaussee: atl jandarma rgt mazeration: "ergitme", metinde aklanan bir
yntem Mistral: Gney Fransa'da souk kuzey rzgr monsenyr: Monseigneur:
'efendimiz' mutatis mutandis: zorunlu deiikliklerle Nuit Napolitaine: Napoli
Gecesi
Parfm de sa Majeste le Roi: Majesteleri KraFn Parfm
pinte: 0,9 litre place- alan pont: kpr porte: kap
post festum: enlik sonras prevte: adliye binas quai: rhtm rue: cadde
sachet: "torback"; koku kesesi sentbon: "gzel kokuyor" sol: 18. yzyl'da
Fransa'da kullanlan az deerli bir
para birimi strudel: kylm kuru, ya yemileri yufkaya sararak
yaplan bir tatl ultra prosse nemo obligatur: Kimse gcnn snrlarn
amaya zorlanamaz. vitale: yaamla ilgili vivatl: Yaasn!
271

Patrick Sskind
KOKU
Patrick Sskind'm, Almanya'da ilk yaymlannda tam anlamyla olay yaratan,
aylarca liste balarnda kalan Koku adl bu roman, gerekte allagelmi
oksatarlarm olduka dnda kalan, toplum eletirisini sergileyen bir kitap.
Romana konu olan olay, 18'inci yzylda Fransa'da geer. Kitabn kahraman Jean-
Babtiste Grenouille ise tm insancl duyumlardan ve duygulardan yoksun, yalnzca
kokulara kar grlmedik lde duyarl, istedii kokular retebilmek iin
cinayet ilemekten kesinlikle ekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her eyin
kokusunu almakta, tm kokular retmekte gerek bir dahi olan bu gen adam,
kendi kokusunun olmadn, bulunduu yerlerde insanlarn insan kokusu
alamadklarn anlad gn dnyasn yitirir. Kendisi iin tek kar yol,
bakalarna sanki insanm izlenimi verecek kokular srnmektir. Toplum iinde
bireyselliini hibir zaman edinememi, kendi benliinin dnda her eyi
yaratabilmi dahiyi sergileyen bu grkemli alegorinin olaanst bir akclkla
eriilen son blm, benzeri herhalde Kafka'da grlebilecek bir insanlk
tragedyasnn simgesidir.

You might also like