Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 33

I

BERTRAND RUSSELL'IN DOGRULUK ANLAYII

11

Nermi Uygur
I. GiRi : DOGRULUK SORUNU

Felsefe dogrulugun ara~t1nlmas1d1rn tamm1 eski15agdan giini.imiize degin s1k s1k ba~vurulan bir tammd1r. Ger<;;i tam oldugu
s(iylenemez bu tammm. byle ya, uzun tarihi boyunca felsefedeki
ara~urmalar hem bir tek tamrnm ba~hg1 altmda toplanam1yacak
kadar geni~ ve karma~1kur, hem de degi~iklikler ve aynhklar gosterir. Gene de sozi.i edilen tamm, ne zaman olursa olsun felsefede
yap1hp edileni, bir etkenligin cdelsefe)) adma yara~mas1 i15in orda
yap1lmas1 gerekeni yamlmaks1zm dile getirir. Ger<;;ekten de dogruluk (hakikat; aletheia; truth; verite; Wahrheit) kavram1, bir dcyime, felsefe 15ah~malanmn odag1d1r. <;e~itli felsefelerin ayn ayn
kurulu~unu ve hizmetini, birbirine yakmhk ve uzakhgm1 <;ok kez
belirleyen: bu kavrarn kar~1smdaki davram~lan, bu kavrama ili~
kin varg1land1I. Demek ki bir felsefeyi <;;ept<;evre anlay1p ba~an
s1m belirtmek isteyen, o felsefenin dogruluk anlay1~1 iizerin.;
ozellikle egilmek zorundadir. i~te boylesine bir zorunlulugun etkisiyle, ben de, Russell'm felsefesini i<;ten kavray1p degerlenrl.i rmek amacm1 giittiigiim i<;in, bu yaz1mda, amaca yakla~tiracagm1
umarak, Russell'm dogruluk kavram1yla hesapla~masm1; dogruluk nedir? sorusunun Russell'daki i~leni~ini inceliyecegim.
Ba~tan ~unu soyliyeyim ki, giri~tigirn inceleme, ~imdi burda
anm1yacag1m birtak1m gii<;liikler yanmda, anmadan ge15emiyec~
gim nesnel bir gii<;;liigii de birlikte getirmektedir. Bu gii<;;liik,
Russell'm dogruluga ili~kin <;;ah~malanm 50 y1h a~an bir geli~me

I
11

siirecinde, 1 ~e~itli konulan aydmlatmak iizere birbirinClen degi~ik


tutumlarla kaleme alm1~ oldugu yapitlarda ortaya koymu~ olmasmdan ileri gelir. Boylece Russell'm dogruluk ogretisi, her kez
yap1~1k oldugu baglama ozgii bir renk taey1makta; yer yer, birbiriyle kolayca bagdaeym1yan kihklara biiriinmekte; aynmlar bakimmdan zaman zaman ba~kahklar gostermekte; bazan i\erik\e degi~ikliklere ugramaktadir. Bu durumda aklm hemencecik yatug1
bir eleahey varsa, o da, her kitabmda Russell'm dogruluk kavram1
bakimmdan ortiik-a\1k sundugunu ayn ayn giin 1ey1gma \Ikarmaktlf. Arna hen ba~ka bir eyeye kalki~um: Dogruluk ogretisinin
Russell' daki tarihsel gdi~mesini ad1m achm yans1tmaktan \Ok ana
\izgileriyle tiim goriiniimiinii belirtmeyi; ogretiyi tutarh bir yap1da derleyip toplamay1 denedim. Bunun i~in de Russell'm dogruluk konusuyla ilgili olarak ortaya koydugu en son belgeleri 2 as1l
ta~1y1c1, yonverici hirer temel diye kulland1m. Zamandaki dizili~
ozellikleri ne olursa olsun, ba~ka belgelere3 as1l temelleri nesnelce
?iitiinlemeye elveri~li olduklan oranda ba~vurdum.
Yaz1mm gidi~i ~oylecene 0zetlenebilir : ilkin Russell'1, genel
dii~iinme tutumu geregi, kendi dogruluk anlay1~ma gotiiren, ya da
bu anlay1~tan zorunlukla \Ikan ele~tirmeleri baknnmdan: kimi ke1

Russell'm gelimesiyle ilgili olarak bavunua:bilecek ktsa bir Tiirk<;e yaz1 Felsefe Arkivi'nin 13. say1smda (1962) 91kmttlr: Nenni Uygur: Bertrand Russell'm
Felsefedeki Gelimesi.
2 Bata Russell'm diiiinme diinyasmdaki doruklardan biri, An Inquiry fot ~1
Meaning and Truth - 1940 - olmak iizere birka<; tanedir bu asu belgeler: Reply to
Criticisms - 1944 - (The Philosophy of Bertrand Russell , ed. by. P. A. Schilpp,
New York); Human Knowledge its Scope and Limits - 1949 - ; My Philosophical
Development - 1959 -. K1salttlm1 yazthlari, s1rasiyle: Inquiry., Reply ., Human
Knowledge., Development . Kitaplarm sirasiyle Tiirk<;e adlan: Anlam ve Dogruluk
'Ozerinde bir Aratlrma., Eletirilere Cevap ., lnsan Bilgisi, Konu <;evresi ve
S!Illrlan., Felsefedeki Gelimem. Bu kitaplardan hi<; biri heniiz Tiirk9eye <;evrilmemitir.
3 Yeri gelince bir bir anacag1m yard1mc1 belgelerin en onemlileri Unlardir :
Philosophical Essays - 1910 -; The Problems of Philosophy - 1912 -; Ottr Knowledge of the External World. As a Filed of Scientific Method in Philosophy -1914 -;
The Analysis of Mind - 1921 - . K1salttlm1 yazUtlan, sirasiyle: Essays., Problems., E:;temal World., Analysis. Adi ge<;en kitaplarm Tiirk<;e adlan: Felsefe
Denemeleri., Felsefe Sorunlari., Dt Diinya 'Ozerindeki Bilgimiz., Zihnin <;oziimlenmesi. - Bu kitaplardan yalmz birinin, The Problems of Philosophy'nin 1931
yilmda A. Adtnan Ad1var tarafmdan yap1lm1 olup sonradan, 1944 yilmda, Felsefe
Meseleleri ad1yla yeniden basilmi olan, dilce, ozellikle de felsefe deyimleri bak1mmdan olduk<;a eski sayilabileceJk olan hir Tiirk<;e 9evirisi vard1r.

sin olarak yads1d1g1, onun i<;in tiimiiyle <;iiriitmeye kalk1~t1g1; kimi


de, hizmetine ragmen eksikligine inand1gmdan, degi~tirmeye <;ah~t1g1 dogruluk ogretileri kaq1smdaki davram~l bakimmdan gozden ge<;irecegim. Boylelikle Russell'm dogruluk sorununu nas1l
tasarlay1p hangi apdan gordiigiinii; nelere, neden sorunun <;oziimii goziyle bakmad1g1m; dolay1siyle, kendi <;oziim denemesinin
yoniinii bir dereceye kadar ogrenmek firsat1 saglanm1~ olur. Bundan sonra, Russell'm onerip savundugu dogruluk ogretisini en
belliba~h iizellikleriyle inceliyecegim. Yazmm asil agirhgm1 ta~1yan bu boliim Russell felsefesinin bir deyime tiimiine ili~ik oldugundan; bu felsefenin mant1k, dil, psikoloji, metafizik <;e~idinden
konulan yog1iru~uyla zaman zaman i<;i<;e girdiginden, bazan en
canahc1 noktalarda, <;ok anlamh baz1 sozciikleri gerektirmektedir.
Arna ben yanm1 pek geni~ tutamad1g1mdan, bu sozciikleri,
Ru.ssell'm uzun tart1~malar sonunda varm1~ olduguna inand1g1m
en yalm tammlariyle, dogruluk sorununun istedigi ol<;iide, boylesine tammlar vererek i~in i<;ine kan~tird1m. En sonra, Russell'm
dogruluk sorununa getirdiklerini, ba~an yolu ile degerlendirmeye
<;ah~acag1m.

ilk odeve ge<;meden once, yaz1mm tiimiinii belirleyen smira


da dikkati <;ekmeliyim. Bu yaz1da Russell'm, salt mant1k a<;1Slndan
bakmca clogruluk kavrammm kullamh~m1 aydmlatmak amaciyle ortaya koydugu mant1k ogretisi iizerinde durm1yacag1m. Yeni mant1ihn kurucularmdan biri olan Russell'm bu konudaki dii~iinceleri, ozellikle fonksiyon, dogruluk degeri, dogruluk <;izelgesi, ii<;iincii ~1kk111 olamazhgrn gibi ba~hklara ili~kin ara~tir
malan, hi<; ~iiphe yok ki, dogruluk konusuna girmektedir. Ancak
boyle bir dogrulukn sirf dil-mant1k <;er<;evesi i<;indeki bir ge<;erlig'i bildirir; mant1ktaki i~lemleri aksatmamak amaciyle mant1k<;1larca benimsenen bir ko~uldur. Oysa hen dogrulugu mant1k<;a
degil: salt felsefe bakimmdan, bir felsefe deyimi olarak, dil ile dile
getirilen ~eylern arasmdaki bag1 gozoniinde bulunduraraktan,
bilgi apsm.dan, ozel deyimle epistemoloji bakimmdan inceliyorum. Baz1 kaq1hkh ili~kilere ragm.en, boyle bir ay1nmm <;arp1k
ya da yersiz bir ayirma olmad1g1 ortadachr. Nitekim Russell'm
kendisi, salt felsefe yapitlarmda teknik bir ugra~1 goziiyle baktig1 mant1g1, felsefeni~ d1~111da birakmakta, dogrulukn sozciigiini.in mant1ksal ve bilgisel yorumlanm birbirine kan~tirmaktan
<;ekinmektedir. 1
;J

Bk. Human Knowledge, Girl.

II.

RUSSEL'IN

ELETiRDiCi BELLiBALI

DOCRULUK oCRETtLERt
Kendi dogruluk ogretisini savundugu her yerde Russell, bu
ogretinin gerekliligini daha iyi belirtmek amaciyle, s1k s1k ba~ka
ogretilerin de eleJtirerek soziinii eder. Bunlan ( i) i<;kin dogruluk;
(2) pragmac1 dogruluk ogretisi; (3) davram~c;;1 dogruluk ve (4) yeni-pozitivizmin dogruluk ogretisi olmak iizere dart ba~hk altmda
derleyip tophyabiliriz. 4'iinciiyii dogrudan dogruya Russell ogretisinin ozelliklerini incelerken ele almak dilegindeyim. yiinkii
Russell, ~u ya da bu yonden uyu~masa da, ashnda olu~um ve yay1h~mda biiyiik bir rol oynad1g1 pozitivizmin ana gorii~iinii savunur. Baz1 pozitivistlerle arasmdaki aynhklar ancak bu gorii~ i<;inde anlam1 olan; dolay1siyle ancak bu gorii~ aydmlauld1gmda ozelligi kavranabilecek olan birtakim aynhklardir. 3'iincii ba9hk
Russell'm onemli olmasma onemli buldugu, ama gene de yeterligine inanmad1g1 bir ogretinin ad1dir. (1) ile (2) yi ise tiimiiyle
yads1y1p ag1r vuru~larla c;;iiriitmeye c;;ah91r.
I.

ir;kin dogruluk ogretisi

ir;kin dogruluk ogretisi (theory of intrinsic truth) degi~ik kiiltiir durumlannda dii~iiniip yaratm1~ olan birc;;ok filozofun benimsedigi bir ogreti<lir. Bundan otiirii felsefenin tarihi boyunca hep
aym ana gorii~ ba9ka ba9ka kavram ba9hklan altmda ortaya c:;1km19tir. Nitekim Russell da ogretiyi kimi <<monizmin dogruluk anlay19rn, kimi ((kendinden ac;;1khk ogretisin, kimi de ((tutarhk ogretisin deyimleriyle tamt1p tart1~1f. Biitiin bu deyimlere yol ac;;1p
hepsini temellendiren c6c;;kinlikn ise: dogrulugun ya da yanh~h
gm as1l nerde bulundugunu, dolay1siyle ara~t1nlmas1 gereken yeri
belirtmektedir. Genellikle soylendikte dogruluk, yanh9hk: inam~lara, onermelere, ya da inam~ ve onerme diizenlerine ir;kin bir
ozelliktir. Aym 9eyi 9oyle de belirtebiliriz: bir onermenin dogru
olup olmad1gm1 ogrenmek isteyen yalnizca 0 onermenin kendisinde kalmakla yapabilir bunu: onermenin dogru mu ya da yan 1 1~
m1 oldufi.unu bulmak ic;;in, onermenin d1~111a c;;1k1p d19taki bir ~e
ye, olaylara ba9vurmaga gerekseme duyulmaz.
Russell'a gore, bu anlay191 en c;;ok benimseyen okul idealistlerin okuludur. Ba9lannda Hegel, bir c;;ok idealist, bu arada krira Av-

7
rup~srnda Spinoza ile Leibniz,. tn~ilterede Bradley ile Joachim
dogrulub anlay1~lannda monzsttzrler. Russell'm gen<rlik y1llarmcla kisa bir si.ire i<;,:in bagfanm1~ oldugu monizm,5 Russell'a gore,
kisaca dendikte: dogTulugun tek olduguna; hi~bir dogrunun birba~ma dogru say1lam1yacagma; dogrular ardmda i<;,:ten bir bagrn
varolduguna; biitiin clogrulann doniip dola~1p evren iizerinde bir
tek dogruda ozetlendigine, boy le bir dogruya ula~t1 gma inamr. Bu
ogreti uyannca yan h~hk, salt olan tek dogruyu soztimona birbiri nden bag1ms1z par~alarda gorelle~tirmekten, relativ'le~tirmekten
b :a~ka bir ~ey degildir. Boylece monistlerin dogru-yanh~ belirlemelerinde hem varhk<;,:a hem de mant1k<;,:a bir kabulden kalkt1klan
ortadad1r. Bu kabul tutarhg1, ger<;,:eklikle bir say1lan dogrulugun
01<;,:egi olarak ahr. Soziin tam anlammda Dogrm> niteligi onermelerin tiimiine yara~IT. Tektek onermelere bu biitiindeki yerleri,
bu bi.ittinle uyu~malan, btittindeki ba~ka onermelerle bagda~1p
bag:da~ mamalan bak1m111dan, ancak goreli olarak <logru denebilir. Kaq1hkh olarak birbiriyle ili~kisi olan bu dogrulann meydana getirdigi diizen dogru olan biricik bilgi diizenidir.
Boylesine bir dogruluk anlayi~ma kaq1 Russell'm ileri siir<liigi.i belli ba~h itirazlan ~oyle dizebiliriz: ilkin bu ogreti, dogru
onermelerin tiimii biryana, herhangi bir onermeyi tek ba~ma ele
almaktan ahkoyar bizi. Hi~bir onerme tek olarak ayakta kalamaz.
Her onerme ba~ka bir o:nermeyi gerektirir ki, onermeler ttimtine
varmcaya dek bu boyle stiriip gider. ikinci olarak, monist ogreti
<;,:en;;:evesinde dogru)) ile yanh~)) arasmdaki o hep kullamlagelen
ayITma yapilamaz. <;iinkii tiimdeki her goreli onerme, anlamca
eksik olclugundan yanh~tIT. Sonra, salt monist goziiyle bakmca,
her onerme obiiriinden tiiretilebilir. Bu ise sa<;,:mahklara gotiiriir
insam. oyle ya, Russell'm verdigi bir ornekle, Sezarm Galyay1
ele ge<;,:irdigini)) bildiren onermeden Yann havanm giizel olaca5 Monist dogruluk ogretisi derken Russell daha 9ok Joachim'in ana 9izgileriyle
bu ogretiyi fngili zcedc yans1tan The Nature of Truth adh kitabm1 gozoniinde bulundurur. Russell bu kitap i.izerine 1907 y1lmda Aristotelian Siciety de bir konuma
yapmittr. Proceedings te de bas1lm1 olan bu konuma, sonradan Essays'de (VI.
Dcnem::J ) The Monistic Theory of Truth bahg1 altmda bas1hrubr. Monist ogretiyi
ai;1k9a and1g1 he:: yerde - ozellikle D evelopment (V. ve XV. boliimler), Analysis
(XIII. Ders), Inquiry (X. bOl.) ve Froblems'te (XII. bol.) - Russell h ep Joachim'in
kitab1 dolayisiyle ortaya koydugu diiiincelerin 9er9evesi i9inde k1m1ldanmaktad1r.
lte bunclan, Russell'm monist dogruluk ogretisi lkar!S111daki tutumunu yorumlarken
bu sozi.ini.i etligim d~iiinceleri izlemeyi uygun buldum. Russell'm tutarl!b ve
kcndinden acikhb kavramm1 gozclen gec;:irirken de bu ancl11gun yerlere b~vurdum.

grn c;ikanlabilmelidir. Sozii edilen ogreti bir de, ne 9e~itten olursa


olsun gozleme, deneye ba~vurmay1 gereksiz kilar. Oysa kuramda
monist olanlar bile pratikte empirik yonelmesiz ya~anm1yacagm1
bilirler. Ostelik monistler, hepsi yanh~ onermelerle tutarh olarak
kurulan yap1lan, ornegin bir hikayenin nas1l a91klanabilecegini
soylemezler. Son olarak, monistler, goreli onermelerden kurulan
tek bir yapmm yusyuvarlak dogru oldugunu one siirdiigii halde,
Russell, her biri kendi i9inde dogru olan birden fazla onerme diizenlerini tasarlamada mantik9a bir sakmca gormez. - i~te, 9ogun
ilk olarak kendi yapt1g1 bu 9iiriitiicii itirazlan gozoniinde bulundurarak, Russell, monist dogruluk ogretisini reddeder.
Zaman zaman <la Russell ii;kin dogruluk ogretisini idealist monist okul d1~mda, ogretinin bu okulda biiriindi.igii ozel-tarihsel
kihktan s1y1rarak, s1rf bir kuram diye ele ahp i~ler. <:;ogun diipeduz
tutarlzk ogretisi (coherence theory) ba~hg1 altmda toplad1g1 bu ogretiyi as1l savmda iyice belirtmek, dolay1siyle bozuk yonlerini iyice
gostermek i9in her 9e~it tarihsel am~m otesinde kendisi ortaya koyar. Tutarhk onermelerin dogru ya da yanh~ oldugunu diipediiz
mantikla ai;;1klamaktir; mant1k yasalarma uygun olmayan onermeler yanh~; uygun olanlarsa dogrudur. Arasmda tutars1zhk olan iki
onermelik bir tak1mda, onermelerden hie; olmazsa biri kesinlikle
yanh~ur. Demek ki, tam tutarh olan bir onerme takim1 vardir,
biitiin dogru onermelerCkapsar. i~te boyle bir kuram1 Russell, tutars1zhgmdan otiirii yads1r. ilkin: mant1k yasalanmn, bu arada 9eli~mezlik ilkesinin kendisini tutarhk olc;egine vurup vurmamakta serbest degiliz. <:;unkii bu ilkenin biran ii;;in tutars1z oldugunu dii~i.inelim, hie; bir ~eye tutarh diyemeyiz art1k. Boylece, dogrulugun ol9egi yap1lan tutarhk, kendi ol9ek olu~unun dogrulugunu temellendiremiyor. ikinciyin: herbiri ayn ayn tutarh olan
onerme takimlarmm bir tek takimda birle~medigi halde, ayn ayn
dogru oldugu apa91ktlr.
Goriildiigii gibi, tutarhg1 ele~tirirken Russell'm biryandan
mant1k91, obiiryandan da Leibniz'in kimligi kaq1m1za 91kar. Mant1k91hg1m giiden, mant1gm ba~an smirlan i.izerindeki bilin9tir.
Slrf mant1kla dogrulugun temellendirilemiyecegine parmak basar.
Leibniz'9iligine gelince, Russell da, Leibniz gibi, olabilen di.inyalarm 9okluguna inamr. Bu bak1mdan Russell pozitivist bazi 9agda~ dii~iiniirlerin, ornegin 0. Neurath ile . G. Hempel'in, yeter
ki tutarh olsun, ne kadar onerme sistemi varsa o kadar dogru yap1
vardir diyen savlarmda yerecek bir ~ey bulmaz. Arna, onermelerin

dogrulugunu sistenrn ac;,:1smdan ele alan; onermelerin dogru olup


olmad1gm1 belirlemek ic;,:in sisteme baglam~lanm inceliyen; dogruya varmay1, onermeleri yalmzca birbiriyle kaqila~tirmaya dayaLan; onermeleri, ancak dogTu diye kabul edilen temel-onermelerle c;,:eli.?ik degilseler dogru diye tammlayan bu. dii~iiniirler,
Russell ac;,:1smdan bakt1kta, tutarhk ogTetisinin obiir eksiklerinden
kurtulamazlar. Hele her sisteme temel olan onermelerin sec;;iminde yi.iriinen yol, Russell'a gore, c;,:1kmaz bir yoldur. Neurath'la
Hempel bu sec;;imin ki~isel-ozel kayg1larla degil de, toplumsal-kamusal dileklerle, insanhk kiilti.iriiniin kuruculan, diyelim ki bilginler, arasmdaki uzla~1mla gerc;;ekle~tigini one siirerler. Oysa
Russell ic;,:in, bi.itiin bilirki~ileri ku~atan bir genelgec;;erligi de olsa,
bu, tektek ki~ilere ozgii yamlmalar ortadan kalkt1g1 halde, gene
de dogrulugu saglamaya yetmez. Qiinkii ortakla~a bilgiler, diyelim
ki insanhk ansiklopedisinde yeralan bilgiler, aslmda tektek kiilerin belli denetlemelerden sonra bildiginin, ba9kalarmm da denetlemesine apk olan bi.lgilerin bir toplam1, bir ozetidir. Bu denetlemelerse, kabullerle degil, gerc;;eklikc;;e, sistem kayg1siyle degil
sistem otesindeki olaylarla saptamr.
Dogrulugun ic;,:kin yonden belirlenmesinde eskiden beri kullamlan bir olc;,:ek de kendinden apklzk'tir (self-evidence'tir).
Russell'm kimi Descartes'm, kimi de Meinong'un adma baglad1g1
bu olc;;ek, Russell'ca: birba9ma, ya da ba9kalariyle birlikte ac;,:1k ve
sec;;ik olarak kavranan bir onermeye bel baglatan ina1119 gi.iciinden, boyle bir onermeye inanmay1 saghyan temelden ba9ka biqey
degildir. Arna Russell sirf ac;,:1khgmdan otiiri.i bir onermeyi dogru
saym1ya yana~maz. Qi.inki.i bir kimsenin apac;,:1k buldugu onermeyi,
bir ba~kas1 oyle bulmayabilir. Yanh~hkla kendinden ac;,:1k oldugu
samlan, yani dogruluguna yanh~hkla inamlan onermelerin varoldugunu soylemek de, apac;;1khk olc;;egine giiveni sarsar. unu da
unutmamak gerekir: Bir duygu olarak ac;,:1khk derece derecedir:
bir onermenin dogrulugunu di.ipediiz ~a~maz bir ac;;1khkla gormekten c;;ok, belli bir apkhk derecesinde kavranz c;;ok kez.
ister tutarhb, ister kendinden ac;,:1khb, isterse de daha
ba9ka adlar altmda Lanmsm, Russell ac;;1smdan baktikta: onerrnelere ic;;kin niteliklerden dogrulugu iiretmek tam ba~anh bir ogreti
sunmaz. Gerc;;i dogrulugu boyle bir i.ireti~le, sozgeli~i ac;;1khk - sec;;iklikten, c;;eli9mezlikten, ya da bagda~madan otiirii belirtilen birtakim onermeler vardir. Mant1ksal onerrnelerdir bunlar. Oyle ki
totolojik-tammsal bir yap1yla ortaya c;;1karlar; evren iizerinde bir

10
~ey

ogretmezler; bunun ic;in de dogruluklan strf sozdizimsel, sintaks' <_;a kurulu~lannda temellenmi~tir. Ayn ca, sozdizimsel baglar,
bir onerme tak1mma kat1lan onermelerin dogrulugunu ya da yanh~hg1m peki~tirmeye yarar. Bir onerme dogru bir sisteme ne denli kolay bir bagda~mayla sokulabiliyorsa, dogru olma oram o denli
artar. Ancak, gerek tektekken, gerekse bir aradayken, ti.im onermelerin dogrulugunu sozdizimsel yap1ya i<_;kin g6rmek, bu gori.i~
onemli bir bakundan eksik oldugu i<_;in, yanh~hga si.iri.ikler insam:
<:;ok onemli eksiklikse: empirib denen, mantlk-alam-d1~mdaki
gerc;ekli.gi dile getirmek saviyle ileri siiriilen, ger<_;ekligi yansitma
amacim gi.iden onermeleri apkhyamamaktan ileri gelir. i<_;kinlik
?gr~tisi, biitiln onermeleri ne yap1p yap1p mantlk onermelerine
n~dtrgemeye <.;ah~ t1g1 halde, oyle c;ok say1da onermelere rastlamr
kt, bunlarm dogrulugu s1rf mant1ksal-sozdizimsel ol<;ekle saptanamad1g1 ic;in semantik bir olc;egi hesaba katmaya zorlanmz. Semantik olr;ekse: bir soz-baglam1 olarak onermenin, soz d1~1 gerekc;eleri
(ornegin olay, nesne, durum ve silrec;leri) gostermesi bak1mmdan
clogru ya da yanh~ olclugunu belirtmeye dayamr. i~te sintaktik
clogru anlay1~1, dogrulugu yalmzca sint.aktik yonden tammlamakla, dogrulugu semantik olc;eklerle bilinen onermeleri anlams1z
saymak gibi bir sac;mahga dii~er.
K.1saca clendikte: degi~ik baglamlarda aynnt1lariyle inceleyip
ele~tirdi gi ic;kin dogruluk ogretisini, belli bir c;erc;evedeki ge<_;erligine ragmen, bu dar c;er<_;eve cl1~mdaki savlanncla, tekyonli.ili.igunden otilril, d<;>grulugun ne oldugunu yetesiye ba~anyla gi.im~1g111a
<;1karm1yan bir ogreti olarak recldeder Russell. Durum boyle olmakla birlikte, eskiclen oldugu gibi 20. yilzy1lda da bazt biiyiik
kafalann ic;kin dogruluga neden hala s1ms1k1 sanlmakta oldugunu
sordug:u.muzcla, Russell'm cevab1 apg1 yukar1 ~oyle olacakt1: Dogruluga ille de ic;kin - sintaktik, tutarh, apa<_;1k - bir nitelik g6zLi
ile bakmak insanogluna ozgii bir ozlemin, dogrulugun ille de en
ki.ic;i.ik bir ~i.ipheye yervermiyecek bic;imde yetkin ve zorunlu olmasm1 istemenin, dola.ylSlyla mant1ksal dogrulugun <_;ekiminden
kurtulamamanm sonucudur.

2.

Pragmacz Dogruluk Ogretisi

Agir vuru~larla Russell'm c;okertmege <_;ah~t1g1 bir dogruluk


og;retisi de pragmac1hgmkidir; hatta bir<_;ok pragmacmm a<_;1kc;a

11

soyledigine uyarak tiim pragmac1hg1 bir dogruluk ogretisi diye


sayd1gmdan, diipediiz pragmaczlzktzr (pragmatizm' dir). Kaynag1 ve
yay1lma alam bakimmdan, ingilteredeki pek onemli olmayan bir
kolunu biryana birakirsak, daha <;;ok Amerika'da, yiizy1hm1zm ba9rndanberi rastlanan pragmac1hk akun1, en yogun durumuyla
W. James ile J. Dewey'de kendini gosterir. Nitekim Russell pragmac1hkla hesapla~tig1 her yerde, 6 en <;ok, ya ayn ayn ya da bir arada bu iki Amerikan dii~iiniiriinii gozoniinde bulund.u rur. uras1
ger<;ek ki bu iki dii~iiniiriin her biri ozel kayg1 ve ama<;;lan, dolay1siyle de, bazan, altlm <;izdikleri deyimler bakimmdan obiiriinden ayirt edilemez. James daha <;ok dini ve ahlaki temellendirmekle ugra~ir, bu ugra~1srnda da s1k s1k dogru sozciigiine ba~
vurur. Dewey'se bir bilim kuramclSl ve mant1kps1dir, sakmd1g1
dogru sozciigii yerine belgelenmi9 ileri-siiriim (warrented
assertion) deyimini kullamr. Arna her iki dii~iiniir esasta hirer
pragmac1 olup hep aym gorii9ii payla~irlar. Ondan Russell'daki
pragrnaCihk tart19mas1m, pek ince aynmlar bir yana, yoneldigi her
iki. di.i~i.i.ni.iriin ortakla9a savlan bakimmdan yi.iriitmenin eldeki
yaz111111 <;;er<;;evesine uygun dii~ecegi kamsmday1m. 7
Pragmac1hk, Russell'a gore, en canahc1 noktasmda belirlendikte: bir inam~m, ya da aym inam91 dile getiren onermenin pratik sonu<;;lan, etkileri bakimmdan sm1flamp degerlendirilmesine
dayamr. Bir inam~ yararh, elveri9li, doyurucu sonu<;lara ula~tln
yorsa dogru, ula9tirm1yorsa yanh~ tlr. Boylece <<dogru, cciyinin bir tiiri.i olmaktad1r. iyi'yi de pragmaCilar i~gorme giiciiyle
tammlarlar. Boylece dogrular davram~lar1m1z1 ba~ar1h kilan ara<;;lardan, gere<;;lerden b~ka biqey degildir. Dogrulan evreni a<;1klama:da degil, degi9tirmede kullamnz. Yap1p etmelerde, eylemlercle insam ileri goti.iren, i~lekligi olan inam9lar, ileri-siiriimler
ccdognw durlar. James'in yararlrn, ccelveri9li diye adlandird1g1
bu ileri-si.iri.imler, Dewey'nin sozliigiinde belgelenmi~ diye nitelenirler. James ccyararh derken daha <;ok bilim-d191 etkenliklerdeki verimliligi; Dewey'se belgelenmi9 soziiyle ar~tirma
a Russell ' m pragmac1 dogru anlay11yla hesaplatig1 bellibah yerler: Essays,
IV ve V. denemeler; Pragmatism ., William James's Conception of. Truth ; D ewey's
New Logic ( The Philosophy of John Dewey, ed. by. P. A. Schilpp, 1939); Inquiry,
bol. : XXIII; History of Western Philosophy , 19 16, XXIX vc XXX. boliimler; D evelopm ent, XV. bol. ; Reply, s. 72~ v. b.
7 Krl. : D evelopm ent, s . .l 81.

12
(inquiry) siirecini, insanla ~evresi arasmdaki uyumu saghyacak
olan bir gii~liik-~ozmeyi, bu c;;oziim siirecinde ku~ku sahc1, huzursuz k1hci ve bulamk ileri siirmelerden kalkarak giivenilir, huzur
verici ve aydmhk ileri siirmelere kavu~may1 anlar.
i~te Russell, ozetlemeye c;;ah~tig1m yorumunda, pragmac1hgm
dogruluk sav1m, bu sav1 dogru bulmad1g1 ic;;in, ~u yoldan yiiriiyerek c;;iiriitmeye giri~ir: Russell'a gore, her pragmac1, bir inam~m
dogru mu, yanh~ m1 oldugunu bilmeden once, bu inam~m hem
ne gibi sonuc;;lara vardiracag1111, hem de yaratacag1 etkilerin iyi
mi yoksa kotii mii oldugunu bilmek zorundad1r. Oysa, pragmac1hgm kendi olc;;egini yine pragmac1ya uygulad1g1m1zda, bunun bizi
sonsuz bir gerilemeye gotiirdiigi.i goriiliir. \:i.inkii iyi ya <la kotii
olu~lariyle etkiler, hic;;bir zaman on.ceden degil, ancak i~ba~mda
belli olurlar. Sonuc;;lardaki ba~aranm pratik-oncesi bir kuramda
karara bagland1g1111 one siirmek pragmac1hg1 c;;eli~meye dii~i.iriir.
B1rakm ki Russell'a gore baprrn (success) kadar deg,i~ken bir~ey
yoktur. Sonuc;;lar baki~ ac;;1lan uyannca c;;ok kez ba~ka bir degerle
bezenirler. Ki~iden ki~iye, toplumdan topluma, amac;;tan amaca
iyi ya da koti.i olmak bak1mmdan hep kthk degi~tirirler. Gerc;;i bu
giic;;liikten James, as1l ba~any1 en sondaki ba~anyla bir tutarak kurtulmay1 dener. Arna, Russell'a gore, bu sonu en son olarak belirleyecek nesnel olc;;egi nas1l saptamah? Dewey'nin tasarlad1g1 bic;;imdeki ara~tlfmada ortaya c;;1kan one-si.iri.imlerse, Russell ic;;in, ki~isel
amac;;lara bagh olduklanndan, hic;;bir zaman tam olarak belgelenemezler. Birinin belge gozi.iyle baktigma, ba~ka biri belge goziiyle
bakm1yabilir. Hatta aym ki~i, gereksemelerinin uygulanabilecegi
degi~iklikten otiirii, bir durumda belgelenmi~ sayd1g1 bir one-si.iri.imii ba~ka bir durumda belgelenmi~ sayrn1yabilir. Prag~ac.a.do.g
runun - Russell'a gore -yi.iriimeyen bir yam da, gec;;m1~e 1h~k1u
inam~lan, tarihsel bilgileri, ac;;1klayamamas1dir. oy~e. Y.a'. eskiden
olup bitmi~ olan bir olay1, nedense i~imize gelmed1g1 1c;;m, oldugundan ba~ka ti..i.rli.i olrnu~ gibi tasarlay1p saymam1z yerinde bir
tutumdur pragmac1hga gare. Oysa olaylann kendi kurulu~u dururken, birtakim tasarlamalara inanmak sagduyuya aykind1r. Belli bir si.ire ic;;in, baz1lanna ho~ gelse, 8 baz1lannm i~ini yoluna
koymaya yarasa da sag1-solu yoktur bu gibi inam~larm. Boylece,
gordi.igii eksiklikler Russell\ pragmac1hgm dogruluk ogretisini
evren bakimmdan .sayglSlzhk (impiety), toplum bakimmcfan chi
s Bk. Power, A Social Analysis -

1938 -

s. 268.

r,

13
(<y1k1m (disaster) diye adlandirmaya gotiiri.ir. 9unkii pragmac1,
dogrulugu ya da yanh~hg1 kendi ki~iligine bagh olmayan, kendi
deneti d1~mda kalan olaylann varhg1111 kabule yana~mad1g1 ic;,:in,
insana gereginden fazla onem verir; her toplumsal c;,:1kara bir dogruluk hakki tamd1g1 ic;,:in de, toplumlann c;,:oziiliip dag1lmasma yol
a~ar.

~u

noktay1 da belirtmeden gec;,:emeyiz: Pragmac1hga yonelttivuru~lara ragmen Russell, pragrnac1 dogruluga iteliyen
nedenleri de gormi.i~ tiir. Bunlar da Russell'm kamsmca: pragmac1hg1n, insana verdigi biiyiik degere; bir de, felsefenin gerc;,:ekligi
degi~tirmeye yanyan bir giic;,: (power) olu~una dort elle sanh~1d1r.
Arna ne var ki, Russell'a gore, insan degeri bu degerlemede olc;,:iisiizliigii gerektirmez; felsefeyse, baz1 yoneltileriyle toplumu yogurmas1 bakimmdan bir giic;,:tiir giic;,: olmasma, gene de bu giic;,:liiliik
soziin tam anlammdaki <<dogru ile ya nh~rn kan~tlfmay1 hakli
k1lmaz.

g;i amans1z

3.

Davranz~~ z

Dog,ruluk

Getirdigi belli bir aydmhga r agmen, dogruluk kavram1111 yine de tam olarak ac;,:1khyam1yan bir ogreti, Russell'm bir tek
Analysis'te0 oldukc;,:a derlitoplu bir c;,:oziimlemeden gec;,:irdigi davranz~~z (behaviorist) dogruluk ogretisidir. Russell'in davram~c;,:1hk
tan (behaviorism'den) tiirettigi bu ogreti uyarmca: bilgi, keskinlik (accuracy) ve elveri~lilikn (appropriateness) diyebilecegimiz
iki ayn ozellikte kendini ac;,:1ga vurur. Bunlar aslmda gere<;lere
ili~kin ozelliklerdir. tnsana da za,ten c;,:evresinde olup bitenlerle
ilintisi olan bir gerec;,: goziiyle bakilmah. Bilmeleri yoniinden insam d1~tan, bedence kim1lt1lannda, davram~lannda, yapt_1klan ve
soyledikleriyle i11-celedigimizde; insamn, c;,:evresinden gelen degi~ik uyart1lara degi~ik ya <la aym kalan cevaplar verdigini, boylece
bu cevaplarm t1pki keskinligi olan bir gerec;,:teki gibi dogru ya
da yanh~ oldugunu soyliyebiliriz. Russell'm bir ornegiyle, degi~ik yonlerden esen yeller geregince degi~ik yonler gosteren bir finldagm, nas1l yel yoniinii dogru bildigini soyliiyorsak, her ayn
c;,:arp1m sorusuna geregince ayn cevaplar veren bir c;,:ocugun da, say1lan c;,:arpmay1 bildigini soyleriz. Ne var ki, yalmzca cevap kes0

Bk. Analysis, Dogruluk ve Yanlrhk., s. 253 v. ii.

14

!
I

kinligine dayanarak dogruluk tammlana111az. <;unkii, kendisine


belli dilde sorulanlan dogru cevaplandiran, bu yiizden de keskinlik<;;e hi<;; bir ~ey aratm1yan belli duyarhktaki bir makine onceden
ayarlanm1~ olan belli bir uyartt-cevap baglammm otesinde i~e yaramaz. Boylece, mekanik keskinliklerin dogrulugu a<;;1klam1ya yetmedigi ortada,d1r.
Keskinligin yamnda, ondan ayn bir ~ey olan, ama yine de onu
peki~tiren elveri~lilige, bir aman ger<;;ekle~tirmeye yanyan elveri~lilige gerekseme duyulur. 6yle ki dogru yerine hep yanlz~a
inanan bir insan, keskinligine keskin bir gere<;; olmakla birlikte,
inam~lanm belli bir amaca varmak i<;;in, elveri~li olarak kullanm1yorsa, bildigini dogru bilmiyor demektir. Birakm ki, tek ba~ma
elveri~lilik dogrulukn kavramm1 aydmlatmad1g1 gibi, keskinlikle baghhk oram bakimmdan da (Russell bunu tam olarak belirtmiyor) birtaktm gii<;;lli.klere yol a<;;ar. Bunun i<;;in de Russell en
geni~ <;;izgiler~yle iizerinde ~oyle bir durup ge<;;tigi davram~<;;1 dog ruluk ogretisini doyurucu bulmaz.

III.
i.

OLAYLARLA UYGUNLUK 6CRET1Si

Uygunluk Ogretisini Gerektiren Nedenler

imdi yukardaki apklamalara dayanarak: Russell'1, ele~tirdi


gi dogruluk ogretilerini biryana biraktp b~ka bir dogruluk ogretisi kurmaya ~orluyan en onemli neden belirmi~ durumda~1~ sa:
myorum. Bunu da, Russell'm dogruluga ili~kin tum ele~t1nlen
ozetlendikte, ~oylece dile getirebiliriz: saglam bir dogruluk ogretisinin olaylar iizerindeki soylemelerin hesabm1 vermesi, olaysal
soylemeleri dogru ya da yanh~ k1lan ~eyin ne oldugunu aydmlatmas1 gerekir. Demek ki Russell'a gore, bir dogruluk ogretisi, ne
turlii olursa olsun, mantzksal ol~eklerle yetinemez. Hatta, yukarda
(II, 3'te) ktsac1k da olsa belirdigi gibi, baz1 manttk-d1~1 i:H<;;eklerin
de yetersiz oldugunu ileri surer. Gene de Russell, en <;;ok, mant1ksal ol<;;keleri dogrulugun ya da yanh~hgm biricik ol<;;egi diye kabul
etmenin muanz1d1r. Bu ol<;;eklere aykin dii~medigi halde yanh~
olan soylemelere neden yanh~)) dendigi; dogru denen soylemelerdeyse bu dogrulugu mant1ktan gayn neyin temellendirdigi

gozoniine serilmelidir. Russell'm istegi empirik denen bilgilerin


kurulu~unu \:Oziimlemek, empirik bakzmdan dogru ile empirik
balumdan yanh~ m dayanaklanyla ne oldugunu apga \:Ikarmaktlf. Besbelli ki, bu \:abalanna bakip Russell'm tum dogrulan,
yalmzca empirik \:e~itten dogTulara indirgemek gibi bir a~1nhga
dii~tiigiinii soyliyemeyiz. Olaylarla uygunluk ogretisinde (theory
of correspondence with facts'te) Russell'm yapt1g1 her dogruyu degil, belli bir dogru tiiriinii, bir ~ok bilimin yap1smda yeralan empirik dogrulann ko~ullanm aydmlatmakt1r. i~te en kestirmeden
dendikte, bu ko~ullar olaylar ile olaylara ili~kin davram~lar, dile getirmeler arasmdaki uygunluktur. byleyse ~imdi gereken:
c<0lay, dile-getirme, uygunluk gibi kavramlarla, ama yalmz
bunlarla m1, bunlann birlikte getirdigi daha ba~kalanyla Russell'm ne anlad1gm1 apk ve se~ik olarak gozden ge~irmektir.
2.

Bazz Tanzmsal

A~zklamalar

Uygunluk olarak dogruluk, Russell'm bu konudaki <;ah~ma


lanm ozetledikte, birbirinden ayn iki u<;r, olay ile inanz~ arasmdaki ozel bir bag oldugundan, her ~eyden once, Russell'm bu iki
ucu birbir nas1l tasarlad1g1 iizerinde durahm.
inanz~ (belief) deyince Russell, en genelinden soyliyelim, organizmanm bir durumunu anlar. inam~ olaylar kar~1smdaki bedensel bir davram~t1r. Bu bakimdan hayvanlarla insanlarm ortakla~a ozelligidir inam~. Onama (tasvip ), bekleme, anma (hatirlama) ~e~idinden bedendeki birtakim kim1lt1lann hepsi hirer inam~ tiiriidiir. Boylece inam~lann daha dii~iinme oncesinde, dil oncesinde bir varhg1 vardir. Burnumuza yamk kokusu geldiginde,
bir ~eyin yamnakta olduguna inamp bedenimizle ona gore eyleriz. Gene de inam~lan d1~la~tirmada sozciiklere ba~vurmak ah~
kanhgmdad1r insanoglu. Bir~eyler yamyorn dile getirmesi inam~1 saptay1p ba~kalanna bildirmeye yar1yan ara<;rtir. Yalmz, dile
getirilmemi~ inam~lar en kaba, en kolay anla~1lan i.nam~lardir;
i~in i~ine biraz incelik kan~tl m1, inam~lann dilsel bi<;rimlere dokiilmesi gerekir. Ondan <;rok kez inam~lan s1k1 s1kiya bagh olduklan dilsel bi~imlerden ayn tutamay1z.
Russell'a g0re inam~larm karma~1k bir yap1s1 vard1r, degi~ik
ozelliklerden meydana gelirler. En onemlileri: inanma edi:mi
(inanma akt'1), inam~m i~erigi ve inam~m nesnel kaq1hg1dir.
inanma edimi ~qitli kihklarda goriinen, sozgeli~i bekleme duy-

I
I
I

16

gusu diye adland1nlan, bir organizma olay1d1r. 1nam~m ic;;erigi


inamlan ~eydir; 0rnegin, bir inam~1 olan birindeki duyumsal bir
hayal, bir sozciik ya da ikisinin kan~1m1 bir ~eydir. inam~m nesnel kar~1hg1 ise, ne oznel inanma edimiyle, ne de bu edimin ic;;ersinde yer alan duyumsal unsurla kan~tinlmahdir. Nesnel kaq1hk
(objective reference) inam~m d1~mdaki bir gorunum, inanma siirecinin otesinde, d1~ diinyadaki bir olaychr. i~te s1rf inam~1 c;;oziimledigimizde, nesnel kaq1hk inamp ili~kin olmayan bir olay,
Russell'a g0re, inam~lan dogru ya da <(yanh~ll diye belirlemede
ba~vurulmas1 gereken temeldir. Durumu Russell'm Analysis'te
verdigi bir ornekle belirtirsek: Sezar'm Rubicon'u gec;;tigine inand1g1rmzda, burda inam~m ic;;erigi (Sezar'm Rubicon'u gec;;tigi) bir
deyime inanma siirecine yap1~1k biqey oldugu halde, inam~m
nesnel kaq1hg1 (Sezar'm Rubicon'u gec;;mi~ olmas1) benim dogrudan dogruya duyumlamad1g1m, benden yiizy1llar onceki bir
olaydir.
Olay (fact), Russell'm sozlilgiinde, diinyada olup biten
herhangibir ~eyin ad1dir. Demek ki Russell'a gore olaylann c;;ogu insanlarm davram~larmdan, dilediklerinden bag1ms1z gerc;;eklerdir. Hatta, fiziksel olaylardan pek c;;ogunun tiimiiyle insanm
varhg1yla ahp verecegi yoktur. inamna edimini ortaya koyan bir
kimse, inand1g1 olay1, ister dogrudan dogruya kendi deneyip alg1lasm, isterse de alg1lamasm, sozgeli~i ba~ka birinin tamkhgmdan
ogrenmi~ olsun, olay inam~larm diipediiz varolmasmda degil de,
belli bir ozellikte olmalarmda, yani dogru ya da yanh~ olmalanm belirtmede hesaba katilmas1 gereken karma~1k bir kurulu~tur.

Deney (experiment) Russell'ca c;;ok kez: ki~inin kendi d1~m


daki olaylann farkma varmas1, onlardan haberi olmas1dir. Deney
genellikle alg1larla gerc;;ekle~tirilir.
Olaylara ili~kin deneylerin pek biiyiik bir c;;ogunlugunu dildeki tiimcelerde (ciimlelerde) d1~la~tirmak egilimindedir insanoglu. Tiimceler belli dilbilimi kurallarma uyarak sozciiklerden
meydana gelen kurulu~lardir. Gerc;;i tiimcelerin c;;qitli gorevi vardir; bu arada kimi sormaya, kimi de te~ekkiir etmeye yarar. Arna
tiimcelerden bir kism1, bildirme kipindeki tiimceler, olaylan
<<gosteren tiimcelerdir. i~te Russell bu c;;e~it tiimcelere onerme
(proposition) adm1 verir. Tammlay1~ ve sm1flay1~ bak1mmdan
Russell'm degi~ik baglamlarda degi~ik bir tutumla incelemeden

17
ge~jrdigi bu karma~1k yap1h onermeler, dogruluk konusunda inam~lar kadar, hatta yerine gore onlardan da onemlidir. <;unkii
ba~ka ba~ka eleah~lan ozetledikte, Russell'a gore onerme: inam~
i~eriginin sozciiklere dokiilmesinden, dille belirlenmesinden ba~
ka biqey degildir. Her inam~ dilde d1~la~abildiginden, bir~ok
inam~ ancak dile geldikten sonra bir varhk kazand1gmdan,
Russell, inam~ yerine (kisa bir sure, ozellikle Problems'i kaleme
ald1g1 tari_hlerde, yine onerme ile aym anlamda ba~vurdugu
yargrn - judgement - sozciigii biryana) ~ok kez onerme sozciigi.inii kullamr; onermeleri incelemekle inam~lan inceledigini

soyler. 6nerme, degi~ik ozellikleri yamnda, ba~ka ba~ka dillerde


aym ~eyi soyliyen tiimcelerin ortakla~a niteligi, ya da anlam1dir.
(6rnegin, Tiirk~edeki Kap1 kapahd1rn tiimcesi ile Frans1zcadaki ((La porte est fermee tiimceleri soyledikleri bakimmdan ozde~ olduklan aym onermeyi dile getirirler.) Ba~ka tiirlii dendikte:
tiimiiyle -evetlenebilen, ya da hay1rlanabilen bir soz dizisi; soyledikleriyle dogru ya da yanh~ olabilen bir savdir onerme. Bu
baglamda gozden yitirilmemesi gereken nokta, bir onermenin
kendisine yol a~an ina111~1 bazan tam olarak yans1tam1yacag1dir.
Bu.nun nedeni toplumsal davram~lardaki, belli bir dili bilmedeki,
sozciikleri yerli yerinde kullanmadaki becerikliligin yetesiye olmay1~1d1r. Bir ~eyin ak olduguna inand1g1 halde, ab sozciigii ile
kara sozciigiinii kan~tird1g1 i~in, Bu karad1rn diyen, bir bak1ma, yanh~ bir onerme ortaya koymu~tur. Arna burdaki yanh~
hk ~ok kez kolayhkla giderilebilen bir adlandirma yanh~hg1d1r.
N itekim, genellikle, bir onermeye yanh~ derken anla~1lan bu
degildir .10
3. Denetleme

Her onerme, onerme olmak bakimmdan, her onermeyle aym


diizeydedir. Bununla birlikte onerme~e~ arasmda bir ay1klam1ya
giri~me<len edemez insanoglu; gerekhdir de bu. Bilim diye bir
~ey olmaz yoksa. Hakh bir ~iipheciligin iiriiniidiir bu ay1klama.
Genellikle onermeleri dogru ya da yanh~ diye belirtmekle
10 Bu boliimciikte vermi oldugum tamrnsal ag1klamalar i9in, Russell'dan ayn
ayn belgeler gostermek yoluna gitmedim. Yaptigim, Russell'm, in.an! Olay. ve
C\nerme gibi dogmluk konusw1da s1k s1k bavurdugu lkavramlar iizerinde, genellikle,
en 9ok da Inquiry'de ne diiiindi.igiinii ozetlemekti.

18

sona erer. Russell'm renkli bir sozle bir yerde dedigi gibi ina11
m~lann elekten ge~irilmesidirn bu (bu bir sifting of beliefs})tir).
Bir se~me olarak elekten ge~irme zihnin ba~ans1d1r. Arna ba~an
nm dayanag1 zihin degi1dir. Zihin olsayd1, hi~ ~ekinmeden zihnin dogruyu yaratt1gm1 soyliyecektik. i~te, Russell'a gore soyliyemeyiz bunu. Russell'a g0re, onermeleri ortaya koyan zihindir
ama onermeleri dogTu}) kilan, zihnin kendisinden ba~ka bir ~ey
dir. Bir onerme varolmak i~in zihne, dogru}) olmak i~in zihin
otesindeki olaylara baghd1r. Boylece, bir deyime zihni a~an bir
i~tir ay1klama. Russell'm, Russell'dan ba~ka bir~ok filozoflarm
da, bu onemli i~e verdigi ad verification)) olup Tiirk~eye denetle.me))) ya da dogrulama)) diye ~evrilebilir. 12 Ondan Russell'm
dogruluk ogretisinde ba~rolii oymyan bu kavra:m iizerinde ne kadar durulsa yeridir.
Bu ama~la, ilkin, denetlemeyi a~1klanuya engel olabilecek
bir kan~tirmadan sakmmak gerektigini a~1ga koymahy1z. Zaman
zaman Russell'm da dikkati ~ektigi gibi 13 , denetleme onermelerin, ya da inam~larm denetlenmesidir. <;:iinki.i <<dogru}), ya da
yanh~}) olan onermelerdir, olaylar degil . Olay ne dogru ne yanh~tlf. Bir deyime, dogruluga, yanh~hga ilgisizdir olay. Arna bu,
denetleme i~inde son derece onemli bir pay1 olmaktan ahkoymaz
olayi. Onerme olayla denetlenir: Denetliyen olay, ama denetlenen onermelerdir.
Denetleme nas1l olur? Russell'm bu soruya verdigi cevap
ozetlendikte, denetleme: onerme ile olay1 kaq1-kaq1ya-koyma,
aradaki bagz a~1ga ~1karmaktir. Russell bu durumu ~oyle dile getirir: Once belirlenim, ondan sonra da kamt geldiginde, belirlenimin kamtla kar~1la~t1nlmasm1 gerektirip 'denetleme' ad1 verilen bir sure~ ger~ekle~tirilirn 14 Demek ki kamtl (evidence'1)
saghyan, onerme i.izerinde dogru}) ya da yanh~ diye bir karara
11
12
'

Analysis, s. 271.

Kimi filozoflar arasmdaki ort.ak kullama uyarak, kimi de yeni ayrunlar getirerek Russell'm dogruluk ogretisinde s1k s1k baVUrdugu lngilizce Verify., verification ., verifiable . sozci.iklerl, Latincedeki verltas ( dogru, dogruluk) , verificare
( denetleyip dogrulama) sozciiklerinden iiretilmitir. Verification. a Ti.irkc;e kar :hk
olarak onerdigim sozciiklerin bir degil iki ohlUlla, Ti.irki;:enin yetersizl iginden ileri
gelen bir term inoloji sallantlSl goziyle bak1lmamalid1r hence. Denetleme de, dogrulama da verification demektir.
is Ornegin Analysis, s. 272.
H Inquiry, s. 79.

19

varmay1 temellendiren: olay, dolay1siyle de denetlemedir. Ondan, denetleme siirecini kavnyabilmek ii;rin, her ~eyden once sozii
edilen kaq1la~tirma (confrontation) aydmlat1lmahdir.
Her kaqila~tirmada tam bir sei;riklikle bilinmesi gereken ~ey,
neyin neyle kar~1la~t1nld1g1d1r. Russell'ca denetlemede kaq1la~
t1.nlan, her kez belli bir onerme ile olaydir ama hangi olay?
Russell'a gore: bir onermeyi denetlemede hangi olayla ah~veri~i
miz oldugunu, onermenin kendisi soylern. Bir ornek vereyim:
Bu kap1 kapahd1rn dedigimde, onermenin kendisi, denetlemek
istiyorsak, nesnel olarak neyi ara~tlrmam1z gerektigini, kendi anlam1 (signification'1) ii;rinde kapsamaktad1r. Onermeyi denetlemede, bu onermeyle ilgisi olm1yan olaylan, sozgeli~i, odamm is1sm1,
ya da bu satirlai1 yazd1g1m kag1dm rengini ara~tirmam; onermenin anlamma uyarak, diyelim ki, soziinii ettigirn kap1ya bakanm,
yerimden kalkip kap1y1 yoklanm. Russell'm igretilemeli (metaforlu) bir soziiyle, her onerme kendi olaym1, denetlemenin ba~
vuracag1 olay1 gosterirn 15 (points towards the fact). i~te kaq1la~
tlrma onerme ile gosterdigi olay arasmda~i kaq1la~tlrmadir. Bu
baglamda Russell'm sav1, tezi ~u: onermenin gosterdigi olay geri;rekteki olaysa onerme <logru)), degilse yanh~)) tir. Demek ki
onermenin yonii (gene bir igretilemeyle) geri;rekteki olaya degiyorsa onerme <logrwi, degmiyorsa yanh~)) tir. Aym ~eyi ba~ka
tiirlii ai;r1khyahm: onermenin kaq1hg1 olan bir olay varsa onerme
<logru)), yoksa onerme yanh~)) t1r. Bence bundan otiiriidiir ki
Russell ogretisine, uygunluk ogretisi (correspondence theory) ad1m vermi~tir. oyle ya, onermeyi dogru kilan: onermenin gosterdijf;i olay ile gerr;ekteki olaym birbirine uymas1dir. Bu i;re~itten bir
uygunlugun olmamas1 ilgili onermenin yanh~)) oldugunu ai;r1ga
vurur. Kaq1la~tlrma olarak denetleme, sozii edilen uygunlugun,
ya da uygun-olmamamn ortaya konmas1dir.
Giii;rliikler de burdan doguyor zaten: (a) Kar~1la~tirmada uygunluf ne i;re~itten bir uygunluktur? (b) Biri dogru olan birbiriyle i;reli~ik iki onermeden dogru)) olamn uydugu, dogruolm1yanm)) ise uymad1g1 iki ayn olay var rn1dir? (c) Degi~ik onermeler ile olaylan arasmdaki uygunluk hep aym uygunluk mudur, yoksa degi~iklikler mi gosterir? (d) Kaq1la~tlrmay1 bir bak1I
i.i

Analysis, s. 272.

'\

20

ma tam olarak gercsekle~tiremedigimiz halde dogru oldugunu


soyledigimiz onermeler var midir?
(a). Kaq11a~tirmadaki uygunluk yap1ca birbirinden ayn iki
diizen arasmdaki bir uygunluktur. Biryanda so.z-biitiinleri, obiiryanda (salt dil olaylariyle ilgili onermelerin gosterdiklerini katmaym) dilden-ba~ka her ~ey. Buna gore, kaqila~tirmada tam bir uygunluktan soz edilemiyecegi mant1kcsa ortada. N itekim Russell
boylesine bir olanak iizerinde hies durmaz. Benzerlik (resemblance) cse~idinden bir ~ey midir oyleyse bu uygunluk? onerme ile
olaym birbirine benzedigi zaman m1 birbirine uygun oldugunu
soyleriz? Russell'a gore uygunlugu bazan benzemeyle bir tutabiliriz. Besbelli ki baz1 pek yalm oner:meler, sozciiklerle degil de
tasanmlarla, hayallerle belirlendiklerinde, olaylara benzeyip benzerr;iemeleri bak1mmdan ele ahmp incelenebilirler. Hayalde bir
~ey1 ba~ka bir ~eyin, diyelim ki, sagmda tasarlay1p onermek, sonra
da tasarlananm gercsekten sagda olup olmad1gma bakmak, hayaldeki tektek ~eyler arasmdaki baghhkla gercsekteki tektek ~eyler
arasmdaki baghhg1 bir benzeme baghhg1 olarak alg1lamaktan ahkoymaz bizi. Nitekim hayallerle kurdugumuz onermenin bir resmini csizip 0 resmi aslma benzerligi bak1mmdan gozden gecsirebiliriz. <;izdigimiz dogruysa hayal-onermemiz ile gercseklik arasmda benzerlik oldugunu soyleriz. Ne var ki pek yalm hayal onermelerini bir yana birak1p sozciik-onermelerine gecstigimizde,
sozciik-onermelerinden en yalm onermelerin bile anlamlan olan
olaylarla, benzerlik bak1mmdan, kaqil~unlam1yacagm1 kabul etmek zorunday1z. Russell'm ornegiyle10 : Sokrates Platon'dan oncedirn onermesindeki tek tek sozciikler ile (Sokrates sozciigii,
Platon sozciigii, oncedirn sozciigii ile) bunlarm gosterdigi tektek gercsekler (belli bir insan olarak Sokrates, Platon, Sokrates'in
Platon' dan zamanca onceligi) arasmda hies bir benzerlik yoktur.
Oncedirn sozciigiinii ele ahp aym ~eyi tamthyahm: gercseklikte
oncedirn e benziyen ayn bir ~ey olmad1gma, iki ~ey arasmdaki diizenleni~ten gayn oncelib diye bir ~ey bulunmad1gma gore,
onermenin terimleri onermede dilegelen olaydan say1ca daha fazla ol~ugu icsin, onerme ile olay1 kar~11a~tirmanm benzerlik yoniinden yiiriitiilemiyecegi belirmektedir.
Benzerlikle ilgili olarak yukardaki acs1klamalardan cs1karabilecegimiz kesin sonucs: denetlemede, Russell'm, onet7me ile olay
16

Ibid. s. 275.

21
arasmdaki benzerligi dogrulugun Ol~egi diye sunmad1g1; gene de,
dogru ))onermelerin olaylarma, bir bakima, ccyanh~ onermelerden dah::i fazla benzedigine inand1g1dir. Nitekim Russell kar~1la~tirmamn benzerlikle a~1klanam1yacagm1 kavramakta gecik11
memi~, benzerlik kavram1m i~e kar1~t1rd1g1 Analysis'ten sonraki
yap1tlannda, denetlemeyi incelerken bu kavram iizerinde aruk
pek durmam1~tlr.
(b) Peki oyleyse nas1l yiiriitiilmelidir kar~1la~tirma? Hangisi
olursa olsun her onermenin kaq1hgmda o onermenin bildirdigi
bir olaym varolup olmad1gm1 ara~tlrmakla m1? Russell'a gore,
evet. C>nermeler hep aym tiirden degildir ama. Kimi onerme
olumlu (positive), kimi onerme de olumsuzdur (negative'dir). Ornegin, bir nesneyi parmag1m1zla gosterip ccBu aktirn dedigimizde
olumlu, Bu ak degildirn dedigimizde de olumsuz bir onermedir
ortaya koydugumuz. Russ~ll'a ~or~, onermeler nas1l olumlu ya
da olumsuzsa olaylar da oyledir. I~te burda ~a~irt1u bir nokta
var. Olaylann olumlu oldugu, olumlu olaylarm varhg1 yadsma
maz. Gelgelelim cwlum~uz olay (negative fact) ne demektir?
Russell'a gore olumsuz bir olay, olum~uz bir onermenin kar~1hg1
olan olaydir. Bir orne~l.e: .Bu ~ degildirn onermesini dogru k1lan bu diye gos~erd1g1m1~ ~~ym ak olmay1~1 ~e~idinden bir olay
vardir. Russell i~m g~rek~1dir bu olay; yoksa uygunluk ogretisini ayakta tutamaz . .N~tekim Russell, bir~ok yap1tmda, kendisine
de tuhaf gelmekle birhk~e: ~lu~suz c:>laylann varhgm1 savunmu~
tur1s. Bir yaz1smda kendmm boyle bir savunmaya siiriikleyen nedeni ~oyle tartl~lp ac;1klar: ~.lumsuz . olaylar var m1dlf? 'Sokrates canh degildir' olaymdan soz edeb~~ceginiz bi~imde olumsuz
~e~itten olaylar var m1dir? ~uray~. des1.n ~iitiin soylediklerimde
hep olumsuz olayl~:m varhgim; o~negm, Sokrates canhdir' dediginizde, ger~ek d. unyada
.
. sokrates
.
m canh. olmad1g1 olaymm bu
onermenin kaq1hg1 oldugunu ~a?.u.~ ett1m. tnsanda olumsuz
olaylara kaq1 bir h~l~~mama g?rulur:: Yalmzca olumlu olayg""u olumsuz onermelermse, ~oyle ya da boyle olumlu
1arm oldu '
.
k ."" . d

olaylan dile getirmes1 g~~~ tigi uygusu vard1r sizde. Bu konuda Harvard'da ders verdigim Slfa~a [ 1918] olumsuz olaylarm ol1eri siirmem nerdeyse
""
yol artl
.. dbir
.1 ayaklanmaya
. . .
, olumd ugunu 1
1
suz olaylarm varhgmdan soz e mesm1 istemiyordu sm1f. Ama
17

18

s. 271 v. Q.

Orn egin yukardiaki notlarda adt ge9en kitaplardan Problems'te, Analysis'te.

22
ben hala olumsuz olaylann varoldugunu dii~iinmeye egilimliyim19. Aym yerde Russell ~oyle diyor: Zor bir sorudur bu. SOzlerimin kaskat1 anla~1lmas1m istemiyorum. Ben diipediiz, olumsuz olaylar vardir demiyorum, boyle olaylar olabilir diyorum 20 .
J\Ym yerde Russell'm vard1g1 sonui;; ~u <<. Olumsuz olaylara son
bir ~ey goziyle bakmanm daha dogru oldugu sonucuna varacag1nm samyorum. Yoksa, bir onermenin kaq1hg1 olan ~eyin ne oldugunu soylemede gii~liik ~ekersiniz. Elinizdeki onerme yanh~
ama olumlu, diyelim ki, 'Sokrates canhdir' onermesiyse, bu
onerme ger~ek diinyadaki bir olaydan otiirii yanh~tir. Bir ~ey ancak bir olaydan otiirii yanh~tlr, oyle ki yanh~ olan olumlu bir helirleme ortaya koydugumuz zaman, olumsuz olaylarm varhgm1
kabul etmedik~e, ne olup bittigini tam olarak soylemekte son derece gii~liik ~ekersiniz. 2 1
Goriildiigii gibi olumsuz denen olaylann varhg1m ileri siirerken Russell uygunluk ogretisinin saglamhg1m peki~tirmekten
ba~ka, tutarh olma dileginden ba~ka bir kayg1ya bagh degildir.
Ne var ki bu kayg1, Russell'1, bu konudaki sallant1h davram~mda
da a~1ga ~1kt1g1 gibi, bana kahrsa, ger~eklik sagduyumuza aykin
birtaki.m kabullere siiriiklemi~tir. Belki de bunu sezdigi i~indir,
Russell Inquiry ile Human Knowledge'da olumsuz onermelerin
kimi mant1ksal, kimi psikolojik yonden ~oziimlenebilecegi iizerinde durur. brnegin Bu ak degildirn olumsuz dogru onermesinin, manuksal a~1klamayla: goriilen ak-olmay1~1 dile getirmeyip
bir rengi alg1lam1ya, ama o rengin ak olmamasma dayanan ~1kar
samah bir yarg1lama ortaya koydugu; psikolojik ai;;1klamayla da:
Bu akt1rn diye bir onermeyi akla getirerek bir ~eye yakla~1ld1gmda, o ~eyin ba~ka bir rengi oldugunun belirtildigi, ak1ldaki
onermenin degildir sozciigiiyle degi~tirilcligi yoniinde bir sonuca varm1~tlf Russell. ~iiphesiz ki, boylelikle Russell olumsuz
olay1 i~e kan~tlfmadan da (baz1 gii~liiklere ragmen) olumsuz
onermeleri temellendirmeye giri~ir. Gene de hii;; bir yerde olumsuz olaylann varolmad1gm1 a~1k ve sei;;ik olarak soylemez. 22
(c) ~imdi burda bizi bir s1kmtmm sard1gm1 gizliyemeyiz.
Mantik alam d1~mdaki bir onermeye dogru ya da yanh~ di19

Philosophy of Logical Atarnism ., 1918 (Logic and Knowledge , 1956), s. 211


Ibid, s. 212.
21 Ibid, s. 214.
22 Kr~!. Inquiry, boli.im : V, VI.
20

23
yebilmek i<;in, Russell'm goziyle baktikta, o onerme ile olaylar
arasmda bir baghhg1 gerekli gormekle birlikte, bu baghhgm denetleme <;e~idinden bir si.irei;; oldugunu a<;1ktan a<;1ga gerekli gormekle birl1kte, denetlemenin naszl ger<;ekle~tirildigi konusunda,
yukardan beri belirdigi iizere, kesin bir ~ey soyliyemiyoruz. Bana
kahrsa bu, denetlemeyi kabataslak eleah~tan, denetlemenin onerme <;e~itlerine, ba~ka tiirlii dendikte, olay <;e~itlerine gore degi~ik
klhga biiri.indiigiinii hesaba katmamaktan ileri geliyor. Nitekim
Russell s0ziinii ettigim s1kmt1y1 sezip bunu <(denetlemen soziiniin
bulamk ya da gev~ek kullam~larma dayatmakta; kesinlige varmak i<;in onerme <;e~itlerine baFunnaktad1r. i~te bu ama<;la Inquiry'de vercligi ornekler ve bunlara ili~kin uzun tart1~malar yo23
lumuzu aydmlatabilir.
Russell'm ornek onermeleri ~unlar: ( i) Ben s1cag1mn; (2)
Ben s1caktim; (3) Sen s1caksm; (4) Giine~ s1cakt1rn. i~te bu
onermelerin her biri, obiiriinden ba~ka tiirlii denetlenir, <;iinkii
her birinin . denetleyici'si (_verifier'1), yani denetliyen olay1, denetleme si.irecini ger<;ekle~tirene ba~ka tiirlii verilir. ( i) Ben s1cag11n onermesind~ ~~grudan dogruya farkma vard1g1m olay ile
onermenin denetley1c1s1 aymd1r. S1cakhk ~imdi, burda benim biyografime giren bi~ niteliktir. (2) Ben s1cakt1m onermesindeyse, denetleyicinin yme farkmday1~, ancak Ben s1cag1m onermesinin denetleyicisinden aynlan b.ir. bi~i.mde farkmday1m s1cakhgm. Hem ilk onermede, hem de ikmc1smde s1cakhg1 deniyen benim. sicakhk benim s1cakhg1m, bendeki s1cakhktir, bana verilmistir her ikisinde de onermenin bildirdigi olay benim ki~isel
olaym~dir . Yalniz, iki~ci onermedeki olay1, ilkinde oldugu gibi
do&
frudan dogruya deg1l de hatirhya~ak, daha onceki kendi s1cakv... .
k ndim hatirhyarak denetlenm. (3) Sen s1caksm onerl 1g1m1 e
d b . d
.
mesine gelince, bu o~erme e ~mm enedigim olay, ccsen adm1
v bedensel bir varhktaki, o varhgmm kendi kiisel biyover d ig1m
d v d
d v
r
grafisine ili~kin, onun . ogr~ an og~~ya, orda, kendi bedeninde denedigi, benimse ~ 1 <5 bi~ zaman oylecene deniyemiyecegim,
bana dolayh ola~a~. venlen bir olaydir. Kar~1mdakine Ben s1cav
.. mesim soyleten olaysal nedenler bana Sen s1caksmn
g1mJ> one1
d
d v. d.
'
.
onermesini soylete~ ne. en1erm ayi:i. egi1 ir. <(Ben s1cag1mn der1 1 belirlemm ile denetleyici olay arasmdaki bagv yalm,
..
.
k.en d i se valindir << Sen s1cak smn onermesmde
ise daha karmak
u.ygv.n1u /
28

Ibid, oze!likle XIV, XVI ve XXL boliimler.

24
~lk

bir uygunlugun sozii edilebilir; b~kasmm kendi s1cakhg1, benim alg1lama olanag1mm d1~mda kalan bir degi~ken, bir X'tir.
Sen dedigim bedenin kendi denedigi s1cakhg1 benim kendimden bildigim, benim kendi s1cakhg1m1 andiran bir nitelikteki
bir s1cakhk diye dii~iiniiriim. Oysa (4) Giine~ s1cakt1rn onermesindeki s1cakhk benim hi~ denemedigim, ancak giine~le ilgili olarak gordiiklerimle, yani denedigim ba~ka niteliklerle, ya da nedenlerle ilintisine inand1g1m degi~kendir.
tnce aynnt1h ~oziimlemeler dizisini yalmla~tirarak Russell' dan y~ns1tt1g1m a~1klamalar, kaq1la~tirmah bir gidi~i olan denetlemenm, her zaman onermede dile gelen olaylann kendisini 'deneylemiye' geri gotiiriilemiyecegini a~1ga vurmaktadir. Demek ki,
bir onermeye dognrn diyebilmek i~in o onermenin soyledigi))
olay1 ille de duyu organlanmla alg1lamam, ya da hatirlamam gerekmez. Deney ile olayz smirlan bak.1mmdan birbirinden ayzrzr
~iinkii Russell. Boylece, dogrulugu denetlenmi~ bir onermenin,
.deneylenmi~, diyelim ki alg1lanm1~ bir onerme oldugu soylenernez. Beni bu sonuca ula~tiran ~oziimlemeleri, bir yerde Russell
kendisi ~oyle ozetler: Olaylar (hi~ degilse olanak bak.1mmdan)
deneylerden daha geni~tir. 'Denetlenebilen' her onerme, bir deneyle belli ~e~itten bir uygunlugu olan bir onermedir; 'dogru'
bir onerme bir olayla tam da aym ~e~itten uygunlugu olan onermedir - ~u aynhkla ki, alg1 yarg1lannda olup biten en yalm tipten uygun] uk biitiin obiir yarg1larda, bu yarg1lar degi~kenler gerektirdiginden, olabilir bir ~ey degildir. Bir deney olay olduguna
gore, denellenebilen onermeler dogrudur; gene de biitiin dogru
onermelerin denetlenebilir oldugunu kabul edecek bir neden
yok~ur ortada .24
Bu durumda Russell'm denetlemeden ne anlad1g1 olduk~a
aydmlanmaktadir: her onermeyi denetlemek i~in bir denetleyiciyi ko~ul tutar; ~iinkii her onerme denetl ~yicisini bildirir; denetleyici ile onerme arasmda bir nedense' tk bag1 vardir; denetleyiciyle ilgi de algiyJa kurulur; bununla birlikte her onermenin alg1lan tasvir ettigi soylenemez: ancak Ben s1cag1m ~e~idinden
denetleyiciyle alg1 arasmda bir 5rtii~menin oldugu pek yalm
onermeler biryana. <;ogu onermede, bu onermeler, Giine~ Slcakt1rn da oldugu gibi, alg1lanam a~an bir olay1 gosterdikleri i~in,
onerme ile olay arasmdaki nedensellik bag1 birbirine uzak oldu-

24

Inquiry, s. 305.

25
gundan, deneylerin ya da alg1lann bir tasviri dile gelmez. Ba9ka
tiirlii dendikte, ic;;:inde bir degi9ken bulunan onermelerin, deneyle
verilcnin otesindeki bir olay1 bildirdigi ortadadir. Ancak bu,
Russell'a gore, hie;;: kimse deneyleyip algilamasa da, baz1 olaylann
dogru olmas1m saghyan ~eyin yine olaylar, denetleyiciler olmas1m ahkoymaz.
Demek ki, onermenin dogru olma nedeni olaydir, olaydir
ama bu neden ile onerme arasmdaki yakmhk ya da uzakhk her
zaman aym degildir. i~te denetleme ya da dogrulama: bu bag1
cleneysel ara-duraklan ile i91klandirmakla g0revli, kimi yalm ama
~ogun karma~ 1k bir siire~tir.
Yanh~-anlamalara

siiriikleyebilecek olan bir noktay1 apklamahy1z burda. Russell denetleme c;;:erc;;:evesinde soziinii ettigi <meden (cause) kavram1111, sozciigi.in bilimsel, diyelim ki fiziksel anlammda kullanm1yor. Neden i oldukc;;:a giinliik anlammda, iki
~ey arasmda 'bir 'oncelik-sonrahk bagmm varolmasi anlammda
kullamyor. 6 yle ki Russell <meden derken, onermelerin olaysal
yonden, once-gelen bir temeli oldugunu, onermeyi dognrn ya
da yanh~)) kilan onerme-d1~1, soz-otesi bir ~eyin oldugunu belirtmek dileginden ba~ka bir amac;;: giitmiiyor.
(d) Olaylann, dogrudan dogruya gozlenip deneylenmeseler
bile onermelerin dogrulanma nedeni oldugunu, Russell, zaman
zaman baF urdugu orneklerle 2 5 i9ba~mda gostermiye c;;:ah 9ir. Bunlardan biri, onemli oldugu ic;;:in kisaca amlmaya deger burda. Russell'm bu ornegi Biitiin insanlar oliimliidi.irn onermesi olup
genel bir belirlenimi dile getirir. Mantik kurulu~uyla degil de
epistemolojik yonden ele almd1gm~a~ bu onerme, Russell'a gore,
birden fazla, hatti say1~1Z dei:ietley1c1~~n ot~irti dogru olan bi:r
onermedir: Bir ya da birkac;;: msan deg1l de, msanlann tiimii, insan sm1fmdaki btiti.in iiyelerin ayn ayn oltimlti olmas1 bu onermeyi dogTu kilar. 6liimsiiz olmayan bir tek insana ra~lamak bu
onermeyi yanh~lam1ya yeter. Anc":1 eksi~sizce biiti.in insanlarm
oliimlii oldugunu alg1lay1p denethyemey1z. Gerc;;:ekteki bir say1mm zorlugu biryana, daha m.a~t1~.c;;:a. olmaz. bu; c;;:tinkti Biitiin
insanlar oliimliidiirn onermes1m soyhyen bir tek insanm varoldugu stirece, onerme, yalmzca algilamp deneylenen olaylarm bir
2s Bu orneklere Russell bir c.;:ok yap1tmda, Problems ile Human Knowledge'te,
ozellikle foqttiru'nin XVIII boli.imilnde baFurur.

26

tasviri olmay1 a~an bir onerme olarak kahr. Bununla birlikte Biiti.in insanlar oliimliidiirn onermesinin hi<;; 15ekinmeden dogru bir
onerme oldugunu soyliyebiliriz, soyleriz nitekim.
inam~1 onerenin deneyini a.;an onermeler, Russell 'a g0re,
bilgi i~lerinde biiyiik bir onem ta~ir. c;unkii, doga bilimlerindeki
belliba~h kurallann, bilimsel yasalann 15ogu, diyelim ki ses-dalgalan, 1~1k par~ac1klan, ya da elektronlara ili~kin onermeler, gerektirdikleri degi~kenlerden otiirii dogrulanmalan bak1mmdan.
k onu.~anm deneylemesi d1~mda kahrlar. Duyumsal kamttan gayn, bunlara eklenen birtak1m ~1kanmlann, diipediiz mant1ga dayanrn1yan birtak1m ~ikanmlann, soz geli~i tiimevanmc1 (inductive) nitelikteki bir i~lemin i.iriiniidiir bu gibi onermeler.
Denetlemede olaya eri~me duruma gore degi~iklikler gostermekle birlikte, denetleme konusunda, Russell'm kesin sozii bir
clogru-~1karma, ya da kamt-gosterme siireci olarak clenetlemenin,
saglamhg1 bakimmdan, her onerme uyannca bir ya da birden
fazla olaya dayand1g1dir. bnermeyi ileri siiren bu olaylan diipediiz cluyumlamasa da, onermenin dogruysa, bir olayrn, ya <la olaylar kiimesinin, gen;ekte, yerine gore ~oyle ya cla boyle varolmasmdan, ya da varolmamasmdan dolay1 dogru oldugunu bilir.
inan~lan peki~tiren, bazan hi~bir denetlemeye giri~mesek, hatta
bir clenetleme yapmasak cla, olaylardir yine. Diyelim ki - Russell'm bir ornegini aktanyorum20 - Los Angeles'te oturan insanlar varcl1rn onermesini ileri siirdtim. Beni ~imdi Los Angeles' ten ayiran binlerce kilometreye ragmen dogrudur bu onerme;
ama Los Angeles diye insanlarm ya~ad1g1 bir kent yoksa yanh~tlr
o zaman. Kalk1p Los Angeles' e gittigimi dii~iiniin, nas1l denetliyecegim onermemi? Belli bir denetleyicisi yok ki. Los Angeles'te
rashyacag1m, kim olursa olsun, ilk insan bu onermenin denetleyicisidir.
4. Ernpirizmin T emellendirilmesi
Degi~ik a~1lardan bakt1kta, Russell' daki i~leyi~ini yukarda izlemiye ~ah~~1g11n denetleme kavram1, Russell'm e.mpirik dogruluk anlay1~m1 ana~izgileriyle apga vurmaktad1r. Russell'm
5ozlii~:tinde, salt mant1k-matematik onermeler (kavram-~oziimle

yici ya da totolojik onermeler) biryana, olaylar iizerindeki biittin


~'

Krl. foqr: i;y, s. 300 v.

o.

27
soylemeler empiriktir. Boylece Russell'm, denetleme siirecini incelemesinde, empirik dogrulan temellendirmekte oldugu goriiliir. Dogruyu saptamada olaya, deneye, denetlcmeye verdigi biiyiik onemden otiirti Russell'm, soziin genel bildiriminde, ccempirist>> bir dii~iiniir oldugu yadsmamaz. (Yarat1c1 bir mant1k<;1 olmas1, ~iiphesiz, buna engel degildir.) Bana oyle geliyor ki, Russell'm lnquiry'sine, biiyiik oylumiyle dogruluk kavram1m ara~tir
maya ayird1g1 bu yap1tma, hi<; <;ekinmedeT.!, empirizmin ba~ kitaplanndan biri goziiyle bakabiliriz. Arna )Ukardaki a<;1kla;malardan
da yer yer belirdigi gibi, ba~kalanmnkiyle kan~t1nlmamas1 gereken, kendine ozgii bir empirizmi savunur Russell. i~te belli bir
ol~ii i<;inde hen ~imdi bu empirizme deginecegim. Boylece Russell'm dogruluk anlay1~1m az1c1k daha derinligine kavnyabilecegimizi umuyorum.
Once Russell'm <<salt empirizm den (absolute empiricism' den) yana olmadzgznz belirtmeliyiz. Dogruyu tiimiiyle akildan tiiretmek nas1l yanh~ bir yolsa (salt empirizme uyarak) biitiin dogrulan duyu organlanmn verdiklerine indirgemek de yanh~ bir tutumdur Russell i<;in. Hatta, Russell'a gore, insam <;1kmaza siiriik1.edigi oylesine apa<;1kur ki bu yolun, uzun uzad1ya dii~iinmeye ne
gerek, daha Sagduyu dedigimiz ~ey insam boyle bir yola sapmaktan ahkoyar. Russell'm bu gorii~iine en iyi tamk yukarda (II, i)
yansJ.tmay1 denedigim i<;kin dogruluk og;retisine ili~kin ele~tirisi
dir. Ondan bu nokta iizerinde durm1yacag1m ~imdi.
Arna Russell'm katkzszz empirizm (pure empiricism) ad1m
verdigi bir empirizm vardir ki, sirf dilsel-mantlksal, bu arada matematiksel dogrulardan gayn dogrularm (diinyaya ili~kin dogru
soylemelerin: genellikle empirik denilen onermelerin) yalmzca
deneye dayand1g1m, deneyi a~an onermelerin dogru)) olam1yacag1m, dogru olmak ~oyle dursun bir .anlamrn bile olmad1gm1
ileri siiren empirizmdir.
ilkin: daha once (III, 3, c'de) gozoniine serdiklerimden anla~1lacag:i gibi, Russel1 i<;in deney ile denetleme ortii~medi~i~e
gore, Russell katklSlz empirizme kar~zdzr. Dar bulur bu empmzm i. Kendi sgzleriyle: Katk1Slz empirizme sonunda kimse bag~a~
maz; hepimizin ge<;er goziiyle bakt1g1 inam~lan elde tutmak ist1yorsak ne tamtlamah - demonstrative - olan ne de deneyden
21
ttiretil~n birtakim <;1kanm ilkelerine baFurmahy1zn Deney'i
27

Ibid, s. 305.

28

denetlemeyle, dolay1siyle dogru'yu deneyle ozde~ tutrnak empirik


dogrulan pek dar bir i;;eri;;eveye s1k1~tirmak demektir; bilgilerimizin geni~ligine haks1zhk etmi~ olur buna yeltenen. Dogru bilgileri
ai;;1klayam1yan, onlarla i;;ati~an bir dogruluk ogretisi ise bilime oldugu kadar sagduyuya da meydan okur. insan istese de istemese
de solipsizme, tekbencilige vanr bu gidi~le. Q.iinkii solipsist Ben
s1cag1m i;;e~idinclen arac1s1z clenetlenen, biri;;ok filozofi;;a - empirik - temel-onerme (basic proposotion) ad1 verilen onermelerin d1~mdaki onermelere, ba~kalarmm tamkhgma, hatta deniyen tekbenin kendi bellegine beslenen giiveni ortadan kald1rmaya iteler insam. Oysa Russell empirik temel-onermelerden ba~ka
empirik dogrulann (III, 3, c ve d'de gostermiye i;;ah~m1~t1m bunu) varolduguna s1k s1k dikkati \eker.
KatklSlz empirizmi Russell, \Ogu zaman ~ocuksu ger~ek~i
lik (naive realism) diye adlandird1g1 bilgi anlay1~iyle bir tutar.
Russell'm yorumuyla bu anlay1~a gore: <(Biz hepimiz "\ocuksu
ger\eklik" ten, yani nesnelerin bize gor.iindiigii gibi oldugu ogretisinden kalkar1z. Qimenin ye~il, ta~m kati, karm soguk oldugunu dii~iiniiriiz. Ama fizik bizi i;;imendeki ye~illigin, ta~taki sertligin, kardaki soguklugun kendi deneyimizle bildigimiz ye~illik,
kat1hk ve sogukluk olmay1p bamba~ka br ~ey olduguna vard1nr.
Bir ta~1 gozledigini sanan bir gozleyici, fizige inanmak gerekirse,
aslmda t~m kendi i.izerindeki etkisini gozlemektedir. Boylece bilim ~endi kendisiyle sava~ i\inde goriini.iyor; en \Ok nesnel - objective - oldugunu soyledigi zaman istemiyerek oznellige gomiilmi.i~ buluyor kendini. <;ocuksu ger\eki;;ilik fizik bilimine goti.iriir, fizige gelince, dogruysa, \Ocuksu geri;;ek\iligin yanh~ oldugunu gosterir. Demek ki bu dogruysa i;;ocuksu geri;;ek~ilik yanh~ur;
oyleyse yanh~tirn 28 Bu aktard1g1m par\:a Russell'm, deneyle alg1lanm1yan olaylarm, ba~ka ti.irli.i soylendikte, deneyi a~an empirik
dogrularm, varhgma olan inancm1, bir kez de fizik bilimine d.ayanarak peki~tirmeyi istedigini giin 1~1gma koyar. Ger\ekten de
fizik bilimini, deneylenmiyen olaylara ili~kin kavramlarm kurdugu onermelere, sozgeli~i elektronlarla ilgili onermelere geni~ yer
verdiginden oti.irii, uyduruklan konu alan soylemeler diye damgalamak bilimsel sagduyuyla \at1~maya dii~iiriir bizi.
tkinci olarak: Russell'i katklSlz empirizmden yiizi;;evirten
onemli bir gereki;;e, katklSlz empirizmin, yine dogrulukla s1ms1k1
2s Ibid, s. 15.

29
ilgisi olan anlam (meaning) goril~iidiir. Bu g0ril~, anlam1 denetlenebilmeyle ozde~ tutar, denetlenebilmeyi anlamm biricik k~u
lu, ya da anlamm kamt1 diye benimser. Bu gorii~e, bu goril~iln
denetlenebilme ile anlam1 birbiriyle 0zde~ tutma ilkesine kaq1
itirazlan ozetlendikte: gori.i~, hem denetleme kavramm1 bulandirmakta, hem de dilin herkes~e bilinen bir ba~ansma ayk1n gelmektedir. t~te bundan Russell ~ok kez denetlenebilme (verifiable) sozciigii yerine denetlen.mi1tirn (verified) sozciigiinii kullanmay1 yegtutar. Ornegin genel onermeler, daha once and1g1m1z
ornekle Biltiln insanlar oliimliidilrn onermesi denetlenebilirn
bir onerme olmamakla birlikte <lenetlenmi~, dogrulugu bilinen
bir onermedir. Sozii edilen ilkenin yilri.imedigini Russell, bu ilkeyi yine kendisine uygulayarak ~ilriltmeye yonelir. Bir yaz1smda
dedigi gibi: 'Denetlenmi~tir' yerine 'denetlenebilir' sozciigiinii
kullanmakta ayak direyecek olursak, bir onermenin denetlenebilir bir onerme oldugunu bilemeyiz; oyle ya bu smirs1zca uzayan
gelecekli bir bilgiyi i~e kan~tirmay1 gerektirecekti. Ger~ekten de,
bir onermenin denetlenebilir olmasmm kendisi denetlenebilir degildir. <;unkil genel bir onermenin gelecekteki bi.itiin sonu~lan
nm dogru oldugunu saptamamn kendisi, tektek durumlan sayilam1yan genel bir onerme olup, hi~ bir genel onerme, daha once bir bir gozlenmi~ olan tekillerin - particulars - meydana getirdigi bir listedeki onermeler biryana, katklSlzca empirik kamta
dayanaraktan knrulamaz. 29
Denetleme silrecini denetlebilirn i birakarak denetlenmi~
tirn kavram1 dolaymda derleyip toplamasmda, Russell'1 katk1s1z
empirizmden yilz~evirten bir neden daha vardir ki o da bu empirizmin, hir onermenin anlaim denetleni~indeki yontemdirn diye
bir ilkeyi gozonilnde bulundurmas1dir. Russell'sa bu ilkenin yanh~ oldugu kamsm1 gilder. ilke dilin i~leyi~ini yanh~ yorumlam1ya
dayamr ~iinkii. Nesneleri dile getiren tektek sozcilklerin, nesnel
sozciiklerin (object-words'iln) anlam1, hi~ ~ilphe yok ki bu sozci.iklerin, gosterdikleri nesnelerle bagma, bu nesneleri deneylemeye,
cmesne gosteren tammlara (ostensive definitions), kisaca bu nesnelerin denetlenebilmesine baghdir. Gelgelelim bu yalmzca nes-nel-sozcilkler i~in boyledir. Ti.imceler i~inse durum bamba~kadir.
Denetlenebilir olmayan, nas1l dogru kilacag1m1z1 bilemedigimiz
29
Logical Positivism ( Revue internationale de philosophie logique say1s1 - 15 Janvier 1950), s. 12/ 13.

empirisme

I
r

30

tiimcelerin (Russell'm bir 0rnegi ile Merihte oturanlar gezegenimizde oturanlar kadar ka~1k ve kotiidiirn onermesinin) ne demek
istedigini pek iyi anlanz. Ger~ekten de, Russell'm dedigi gibi :
Dili kullanmamn ozii ~udur ki, her birini anlad1g1m1z sozciiklerle
eksiksizce kurdugumuz bir tiimceyi, hi~bir zaman biitiiniiyle tiimc;enin kaq1hg1 olan bir deneyimiz olmasa da anlanz. Uyduruk
(fiction), tarih ve her ~e~itten bilgi verme bu nitelige dayamr. 80
Aynca katk1Slz empirizmin anlam garii~ii, en kesininden onermeleri, Ben s1cag1m)) ~e~idinden alg1lan yans1tan temel empirik
onermeleri de a~1klayamaz Russell'm goziinde. c;unkii)), Russell'ca, herhangibir derecede bilinebilen biitiin obiir empirik
onermeleri denetlemeyi bu (temel empirik) onermeler saglad1g1na gore, bu onermelerin kendisi i~in bir denetleme yontemi
yoktur.si
Apa~1k belirdigi iizere, Russell katkmz empirizme, denetleme kavram1m gev~ek ve bulamk kulland1g1 it;in ~atmakta, boy
le bir empirizme ornek olarak da M. Schlick'i verip itirazlanm
ona ve onun gibi dii~iinen pozitivistlere ~evirmektedir. Bununla
birlikte Russell'm genellikle empirist bilgi tutumuna kaq1 oldugunu soylemek Russell'a haks1zhk etmek olur. Aslmda dogruluk
ogretisinde Russell'm biitiin yaptig1, diinyaya ili~kin onermelerin,
giivenilirlik bak1mmdan; denetlemeyi gerektirdigi; ancak, dar bir
denetleme yorumuna s1k1~1p kalmd1gmda, dogru, denetlenebilme ile ortii~tiiriiliip ona geri gotiiriildiigiinde, bilginin a~1k
lanam1yacagm1 giin 1~1gma koymaktadir. Nitekim kendisi hep
bu tutumla dogru)) nun denetlenebilirn den daha geni~ bir kavram oldugunu, ger~ekten de denetlenebilirligin ~er~evesi it;inde
tammlanam1yacag1m ileri siiriiyor 33 Boylece Russell'm, dogru ya, kaynak ve denetleyici olarak olaylan, soz-otesinde
diinyada olup bitenleri gostermekle, diinya onermelerinin olaysal verilerle dogrulamp yanh~land1g1m kabul etmekle bir empirist oldugu; ancak, empirik dogrular alamnda da, deneylerimizi
32

so Inquiry, s. 308/309.

s1 Ibid, s. 308.
32

Uzun uzad1ya hesaplatlg1 cBir onermenin anlam1 denetleniindeki yontemdir ilkesini Russell, M. Schlick'in ( 1936'da cPhllosophical Review., vol. 45'te yaymlarnt oldugu Meaning ant} Verification - Anlarn ve Denetleme. - adh ya:z1smdan almitlr.
33 Jnq:ifry, s. 227.

31
:i~an bilgilerin varolduguna inand1g1 apapktir. ~iiphe yok ki, katkis1z empirizm a~1smdan bakmca Russell'm dogruluk gorii~iine
empirist ad1m vermekten ~ekinenler olacaktir. Gene de ben,
Russe.H'm, bu gorii~iln ozgiln aynnt1lan ne olursa olsun, olaylara uygunluk diye tammlad1g1 e<dogrulukn goril~iiyle, empirib
denilen onermelerin temellendirilmesinde, yukardan beri gel i~
~irdigim dii~ilncelere dayanarak, onemli bir pay1 oldugunu sap
tam1ya egilimliyim.

5. Bilgi ve Dogruluk
~imdi, ilk bak1~ta tuhaf gelecek olan bir soru atacag1m ortaya: Dogruluk ile bilgi arasmda ne gibi bir ilinti vardir?. Ba~ka
tiirlii de sorulabilir bu soru: Dogrulukn sozcilgii ile e<bilgin sozcilgi.iniin anlamlan birbiriyle ortii~ilr mil, yoksa aynmlar ffil vard1r arada? - Kendi i~inde ele almd1kta besbelli ki yadirganacak
bir yon yoktur bu soruda. Tuhafhk, yaz1mm ba~mdan beri hep
dogru (dolay1siyle de c(yanh~) kavrammdan soz ettigim, buna
kaq1hk bilgi kavramma, birka~ dokunu~ biryana birakild1gmda, hi~ mi hi~ deginmeyi~imdir. Oysa, dogrulukn tan soz a~1lan
her yerde as1l sozii edilen ~eyin bilgin oldugu sams1 pek yaygm
bir sa111d1r. Hatta oldumolas1 baz1 ~evrelerde, giiniimiizdeyse
- aynnt1lara giri~emiyecegimden kabataslak soyliyeyim - geleneksel bilgi-ogretisi ~izgisi boyunca dii~iinen ~evrelerde, daha da
ileri gidilerek ccdogru kavrammm ancak ccbilgi kavrammm yard1miyle a~1klanabilecegi, dogrun yu tammlamada e<bilgin ye b~
vurmak gerektigi, giderek dogrun kavramm1 i~in i~ine katma
dan da bir bilgin-ogretisi ortaya konabilecegi savunulmaktadir.
Arna yerinde midir boyle bir tutum? t~te bu gii~liige Russell ap
smdan bakt1g1m1zda, daha bu konudaki tektek dii~iincelerine
ba~vurmasak bile, filozofun: c(dogrulukn kavramma ne biiyiil<.
onem verdigini, s1rf bu kavram1 odak olarak alan ~h~malarla
dalhbudakh bir bilgi-ogretisi kurmaya yoneldigini; boylelikle
c<bilgi ile dogrulukn arasmdaki bu baga ili~kin soruyu belli bir
~oziime ula~tirm1~ oldugunu goriiriiz.

Soruya Russell'm verdigi cevap her tiirlii kaypakhg1 onliyen bir kesinliktedir. Inquiry'nin giri~inde, tum yap1t1 boyunca it
ledigi anasavlan ozetlerken ~oyle der Russell: ccVard1g1m sonu~
~udur: "dogruluk" temel kavram olup "bilgi", "dogruluk" kav-

ram1 \er\evesinde tanl.mlanacaktir; tersi olamaz bunun. 34 Demek ki Russell'a gore, mant1k~a dile getirildiginde: <<bilgi kav~
ram1 ((dogrulugunn geni~ligi i\inde yeralan; dogrulugurnl alt
s1mh olan bir kavramdir. Yani, Human Knowledge'teki bir sozle: (<Her bilgi hali dogru inam~m bir halidir, tersi olmaz ama
bunun.n 85 Kendi a\1smdan apa~1k bir gerc;egi yans1tan bu samsm1 Russell bol bol orneklerle peki~tirmeye ~ah~1r. Durmu~ bir
saata bak1p da, bir raslantl sonucu, dogru zamam ogrenen; diyelim ki, igo6'da ingiltere ba~bakam Campbell Bannermann'm
adm1 1 ger\ekte onu degil de Balfour'u dii~iinerek B ile baJ?latan;
bir ~ocuk bekledigi sirada, baktird1g1 bir faldan otiirii, c;ocugunun
erkek olacagm1 uman ve ger~ekten de erkek oldugunu goren birinin inam~1, daha da ba~ka inam~lar, Russell'm <<bilgi yi neden
((dogruluk tan daha ku~at1c1 bir kavram diye kabul ettigini a<;1ga
vuran hirer ornektir. 36 6yle ya bu orneklerin herbirinde dogru olan inam~, inamlan olay denetlendiginde <<bekledigim demek ki dogruymu~n ~e~idinden bir soyleme, inam~m her kez dogru ~1kmas1 inam~a bilgi dememizi gerektirmez. Tersini dii~iin
mek aykinhklara (paradoks'lara) siiriikler bizi. Nitekim Russell
bunun i~in dogrun ile bilgi yi ozde~ tutmaz.
Dogru inam~a bilgi demekten bizi ahkoyan nedir oyleyse? Russell bu soruya, sagduyusunun sesini dinleyen basbayag1 bir
.insanm nerdeyse kendiliginden aklma gelen cevab1 gozoniinde
bulundurarak kaq1hk verir. 37 Russell'a gore, ~oyle dii~iiniir basbayag1 insan: Dogru ile inam~m bilgi adma yaramas1 i<;in saglam kamta (sound evidence'a) dayanmas1 gerekir. Kamu saghyan ~eyse olaylar, ya da ilkelerdir; yalmz olaylann hie; bir kii~iime
yol a~mamas1, ilkelerin de alg1lardan c;1karsamalar yapmaya elveri*li olmas1 gerekir. Olaylara, genellikle, duyu algilan ve bellekle eri~ilir; ~1kanm ilkeleri tiimevanm ve tiimdengelimdir.
Gerc;i olaylara da, ilkelere de her zaman tam bir apa<;1khkla ula~amay1z; i~te bunun ic;in sagduyunun gorii~ii yetkin bir gorti~ say1lamaz. Gene de Russell bu gorii~ten daha iyisini (daha iyisi olam1yacagm1 sand1g1 ic;in) sunmaya kalki~m1yor.
Boylece dogruluk ile <<bilgi arasmdaki ilinti, Russell' <la,
Inquiry, s. 22.
Human Knowledge, s. 170.
ss Ibid, s. 170; Inquiry, s. 229.
a1 Krl. Human Knowledge, s. 170.

31

35

33
bir yandan dogruluk, obiiryandan da ccbilgi kavramlarmm

t~.nr-~u, bu arada ccdeney ve ~1kanm sozciiklerinin anlamlan

b?nundeki belli bir de$me ~abasiyle karara baglanabilecek olan


Ir konu olarak belirmektedir. Bu ~abada kilit kavrammm ccdogruluk tan ba$ka bir kavram olam1yacag1 ortada. Qiinkii bulamk
obl~n ~ayram, boylece as1l yakmdan belirlenmesi gereken kavram
C< ilgw kavram1dir.
Acaba neden bulanzktzr ccbilgi kavram1? Russell'm tum
~~a$ tirmalarmdan derlemiye egilimli oldugum sonuca gore bilgi
~r derecelenme i~idir, bilgiler tiirlii tiirliidiir de ondan. Orneg_in: .aracis1z deneylenen olaylann, bellek arac1hg1yla ula$ilan ver:I~rm, ba~kalarmdan ogrenilenlerin, genel ilkelerin bilgisi ~e
$tdmden bilgilerimiz vardir. 1nam$1ara giivenimizde ~ok kez sallant1_ra dii$eriz bu yiizden. Neye ccbilgi diyecegimizi, neye ccbilgi
dem1yecegimizi ~a$lflflz. Demek ki, Russell'm goziinde, - bana
kahrsa - , bulamkhk bilgilerin zenginliginden ileri gelmektedir.
0
$ boyle olmasa bile oniine ge~ilmez bilgideki bulamkhgm;
~~nku mantik ve matematigin kesin, iyice s1mrlanm1$, apk ve se~~~-vkoyumlan biryana, felsefenin ~ogu kavram1 bulamktir. Bilgi-ogretisine dii$en gorev i$te bu soziinii ettigim bulamkhg1 gidermektir.
v

1:,

Bilgi-ogretisi (epistemology) her $eyden once in~m$larla,


ama rasgele inamslarla degil, dogru inam$larla ugra$lf. Inam$lan, giiveniliriikleri, saglamhklan bak1mrndan s1mflay1p diizenlemek, dogru inam$lardaki dayanaklan bulup ortaya ~1karmak, k1s~ca bir inam~a neden bel baglamak gerektigini ara~tirmak - biltun bunlar hep bilgi-ogretisine dii$ell odevlerdir.

Demek ki Russell'a gore felsefe, her iki kavram olmadan yapamaz; ccdoaruluk kavram1 kadar ccbilgi kavramrna baFurmadan ~de~ez~ Hangi bilgi kesiminde olu~sa. olsun, ara$tirma, do~
ru b1lgilere eri$mek amaciyle yap1hr. B1lg1 kavram1 bulamk bir
kavramdir ama her bilgi ya ccdogrw> ya yanh$ ..tir . .u sozler
Russell'm bu konudaki goril$ilnii yetes1ye a~1khkla ozethyor bana
kahrsa: .c<Boylece "dogruluk" kadar ."~ilg.i" ye de ge:.e~.se~.e duyanz, ~iinkii bilginin s1mrlan behrs1zdir, aynca, u~uncu $Ikkin olamazhgma dayanmaks1zm bulu~lara yol a~an sorulan soramay1z.>> 38
38

Inquiry, s. 288.

34

IV. SONU<;:

RUSSELL'IN BAARI YOLU

Ba~tan beri giri~tigim a<;;1klama denemesi, ac;1klamalanm1


belirli bir oyluma s1k~tird1g1m halde, dogrulukH kavramma Rus-

sell'm ne buyiik bir dikkatle egildigini, bu kavram1 aydmlatmak


amaciyle nas1l hie; bir <;;abay1 esirgemedigini gozoniine sermiye
yetebilir kamsmday1m. Bu soziinii et~igi~ <;;abadan Ru.~sel~'.1:,~. e~~
bo~ <lonmek ~oyle dursun, bazi venmh sonu<;;larla dondugunu
soyliyecegim. Daha once belirttiklerimi <;;arp1tmaktan <;;ekindigim
i~in, bu sonu~lan ozetlemiye kalk1~m1yacag1m burda. Ancak ~u
ras1 ortada ki, bu sonm;lar doniip dola~1p diinyaya ili~kin dogrulan olaylara uygunluk yoniinden ele almakta yogunla~1r. (<Uygunluk ba~hg1 altmda toplanan Russell'm ogretisi, yukarda yans1tm1ya <;;ah~t1g1m gibi, dalhbudakh kurulu~u olan bir ogretidir.
Uygunluk ogretisi, Russell'm da ele~tirerek iizerinde durdugu daha ba~ka dogruluk ogretileri yamnda, bir ogreti olarak 1~1klan
dirmakla gorevli oldugu noktalar bak1m11idan, sozgeli~i, yanh~))
m nedenini bildirrnesi, (<dogru nun dayanagm1 saglamas1, <(yanh~ denilen inam~lar ile dogru denilen inam~lar arasmdaki aynmlan nesnel olc;;eklere baglamas1, ((dogru)) ile y anh~)) 1 oznel
saptamalardan kurtarmas1, bilim sagduyusunun hakktm vermesi
bak1mmdan, bana oyle geliyor ki, ba~anh bir ogretidir. Gelgelelim ((ba~anlrn niteligi ile ogretinin hic;;bir eksigi olmad1gm1, tam
bir yetkinlik gosterdigini soylernek istemiyorurn. Russell, <(kar~1la~tirma i~leminde bulamk bir yan birakmasayd1, olurnsuz
olaylarn konusunda ayk1nhga dii~meseydi, bilgin ile dogrulukn
arasmdaki baglan p1nl p1nl ortaya <;;1karm1~ olsayd1 bile <mygunlukn ogretisi, dogrulub kavram1 iizerinde son sozii soylemi~ say1larn1yacaktL <;;unkii bu ogreti, epeyce i~lenmi~ yonlerinde bile,
ornegin katkts1z empirizrni a~ma uzam~mda, alg1lanam1yan
olaylarm dogru bilgisine van~1m1zda, bu bilme i~inde empirik olmayan bilme kaynaklarmm hangileri oldugunda, daha da b~ka
giic;;iiklerde, yer yer alacakaranhktad1r. Gene de Russell'm ogrec
tisine ba~anh bir ogreti goziiyle bak1lmahd1r. <;unku bu ogreti
dogruluk kavramma, genellikle sorunlan ortaya koyu~u, c;ogun
belli bir Olc;;iide, bazan da epeyce, c;;ozii~iyle kazand1rd1g1 bilinc;;ten; ((dogrulukn kavram1m araeyttrmaya getirdigi yeni h1zdan otiirii b a~afl S l yadsmam1yan bir ogTetidir.
Bunun ic;;indir ki eyimdi ben, cevab1m geni~ tutmasam da, yazirnm son durag1 olarak bir soruyu cevaplandirma.k. zorunda go-

35

ri.iyorum kendimi : Russell dogruluk kavram1m hangi tutumla


inceliyerek baprd1g1m bapnr? Aym ~eyi ba~ka tiirlii sorabiliriz:
DogTuluk felsefesinde Russell hangi yontemi uygular? Kestirmeden adlandird1kta, Russell'm yontemi, ne ~e~itten olursa olsun de~indigi bi.itiln sorunlarda kulland1g1, r;oziimlemedir (analysis'tir).
I~ba~mdaki durumuyla Russell'da ~oziimleme: kavram ve onermeleri anlamlan, bildirme giicleri ve mantiksal yap1lan bak1mmdan a~1k k1lmak ilzere daha ba~ka kavramlara ve onermelere ba~
vurmaktir. Bu arada Russell, ~oziimlemelerini s1k s1k yalzn orneklerle belgelemeye ayn bir ozen gosterir. Ele~tirmesinde olsun,
kendine ozgiln dii~ilnce geli~tirmelerinde olsun, Russell, dogruluga ili~kin birtakim buyrultular ileri silrmekten; bilim varg1lanm zedelemekten; gosteri~li genellemelerde oyalanmaktan;
geleneksel kuramlar, ya da teori'le~tirmeler yolunda yilriimekten
ka~mir. Russell'1 belli bir izm in darhgma kapanmaktan; tilm
bilgileri dogru ya da yanh~ olmak bak1mmdan tek ve ~~maz
bir ol~ege vurmaktan; kuram ugrunda gildiikle~mekten kurtaran,
hi~ ~ilphe yok ki, ustahkla uygulad1g1 ~ozilmleyici yontemdir.

Nermi Uygur

You might also like