Bi̇r Tutkunun Öyküsü Abel Sanchez

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 142

BR TUTKUNUN YKS

Miguel de Unamuno
Abel Sanchez
BLM I
Joaquin Monegro'nun lmnden sonra, katlar arasnda, yaamn yiyip
bitirmi olan karanlk tutkunun bir tr gncesi bulundu. Bu tiraflar'dan baz
blmler aadaki anlatya dahil edilmitir. talikle belirtilen bu blmler,
hastal konusunda, Joaquin Monegro'nun kendi yorumu saylabilir. tiraflar
kzna seslenmektedir.
Abel Sanchez ve Joaquin Monegro birbirlerini tanmadklar bir zaman
anmsamyorlard. ocukluklarndan, hatta bebekliklerinden bu yana
tanyorlard birbirlerini; nk dadlar sk sk buluur ve bu ikisini, ocuklar
daha konumay bile renmeden nce, bir araya getirirlerdi. Kendilerini
tanrken tanmlard birbirlerini. Ve doduklar gnden beri arkada,
arkadatan da te, kardetiler.
Gezmelerinde, oyunlarnda, bakalaryla ortak dostluklarnda, daha hkim
grnen ve her eyde ba eken Joaquin'di. Gelgelelim, boyun eer gibi
grnerek, cannn istediini yapan Abel'di her zaman. Abel iin, buyrua
uymamak buyurmaktan daha nemliydi. kisi, hemen hemen hi kavga
etmezdi.

"Bana gre hava ho, sen nasl istersen!" derdi Abel. Joaquin'i ifrit ederdi
bu sz; nk bu "nasl istersen"le tartmaya tenezzl etmediini
gstermi olurdu Abel.
"Hibir eye hayr demiyorsun!" diye patlard. Joaquin.
"Ne yaran olur ki?"
Birka arkadala yrye kmaya hazrlandklar bir gn, "Bu adam,"
dedi Joaquin, Abel'i gstererek, "amla gitmek istemiyor."
"Ben mi?" diye haykrd Abel. "Kim demi gitmek istemiyorum? Tabii
istiyorum... sen istiyorsan. Hadi, gidelim oraya!"
"Hayr, ben istiyorsam deil. Sana daha nce de syledim. Mesele senin
gitmek istememen."
"stiyorum dedim ya!"
"Peki. Ben istemiyorum."
"yleyse ben de gitmem."
"Hakszlk bu!" Joaquin barmaya balamt. teki ocuklara dnp
haykrd: "Ya onunla gidin, ya benimle gelin!" Ve hepsi Abel'le giderek
Joaquin'i yalnz braktlar. Joaquin, gncesinde, ocukluklarnda geen bu
olay, yle deerlendirdi:

Daha o zaman bile, Abel nedenini bilmeden, sevilen, bense sevilmeyendim


ve ayn onun gibi, nedenini bilmiyordum. Hep yalnz brakldm.
ocukluumdan bu yana arkadalarm beni yalnz brakt.
Birlikte okuduklar ortaokul ve lise yllar boyunca, Joaquin kitap kurdu,
hafz, dlden dle koan rnek renciydi. Joaquin snfta birinciydi; Abel
ise, snf dnda, okulun avlusunda, sokakta, krda, kaamaklarda,
arkadalar arasnda birinciydi. Abel'di Tanr vergisi zeksyla herkesi
gldren. retmenlerin taklitlerini yapmakta zellikle baarlyd. "Joaquin
ok daha alkan, ama Abel lep demeden leblebiyi anlar... birazck
alsa..." Arkadalar arasnda yaygn olan bu kany Joaquin de biliyor ve
bsbtn buruklayordu. Bir ara, derslere boverip Abel'i onun alannda
amay aklndan geirdiyse de, sonunda, "Hh, onlar ne anlar ki!" diyerek
kendi yaradlna sadk kalmay yeledi. Ayrca, doal zarafet ve
hazrcevaplkta tekini gemeye urasa bile, baarl olamazd. akalar
kahkahayla karlanmyor, temelde ciddi ve souk olarak tannyordu.
"Adamn iini karartyorsun," diyordu Frederico Cuadrado, "u esprilerin
yok mu, tam cenaze sofrasna yarar trden!"
Liseyi bitirince, Abel sanat yolunu seip resim renimine balad; Joaquin
ise tbbiyeye yazld. Sk sk gryor ve kendi alanlarnda gsterdikleri
gelimelerden sz ediyorlard. Joaquin, ou kez, tbbn da bir sanat
olduunu, hatta, tpta iirsel esine de yer olduundan tr, bir gzel
sanat saylabileceini kantlamaya alrd Abel'e. Ama bazen de, iradeyi
zayflatt gerekesiyle, gzel sanatlara atp tutar ve "gereklerle insan
ruhunu ycelten, glendiren ve ufkunu genileten" bilimi verdi.
3

"Doru, tp bilimden ok, bir sanat," derdi Abel, "bilime dayal bir sanat
uygulamas."
"Tabii mrm hasta bakarak geirmek gibi bir niyetim yok benim."
"ok saygdeer ve yararl bir meslek..."
"Evet, ama bana gre deil," diye kesti Joaquin, "dediin gibi saygdeer
ve yararl olabilir, ama ben o tr saygdeerlikten ve yararllktan nefret
ediyorum. Tansiyon lp reete yazarak para kazanmak isteyen
buyursun, yapsn. Daha yce zlemlerim var benim."
"Daha yce?"
"Evet. Yeni ufuklar amak istiyorum. Kendimi bilimsel 'aratrmaya adamak
niyetindeyim. Tbbn an, bir hastaln srrn zm olanlara ait,
bulunmu olan iyi kt uygulayanlara deil."
"Seni bu idealist havada grmek gerekten pek ho." "Sen yalnz sizin
gibilerin, sanatlarn, ressamlarn m an ve eref dlediini sanyorsun?"
"Dur hele, benim byle bir ey dlediim falan yok..." "Yok mu? yleyse
neden resim yapmay setin?" "nk, eer baarl olursam, bir ey
getirebilecek bir i..." "Ne getirebilecek?" "Para getirebilecek tabii..."
"Sen onu klahma anlat Abel. Doduumuzdan beri seni tanyorum. Bana
bunu yutturamazsn." "Hi aldattm m seni?"

"Hayr, ama sen istemeden aldatyorsun. Hibir eye aldrmaz


grnyorsun, hayat sanki bir oyunmu gibi davranyorsun; oysa mthi
hrslsn."
"Ben mi hrslym?"
"Evet, adn duyurmak, nl olmak zlemi iindesin... Her zaman yleydin,
nerdeyse doduumuzdan beri... ama gizliyorsun bunu."
"Hadi canm, sylesene bana: o aldn dller iin hi yartm m seninle?
Snfta hep birinci olan, gelecei parlak olan sen deil miydin?"
"Evet ama, belki pln horozu sendin. Herkesin kuyruk sallad,
martt.."
"Ne yapsaydm ki?"
"Bu tr bir poplerlii istemediine inanmam m bekliyorsun?" .
"Eer sen isteseydin..."
"Ben? Ben nefret ederim ynlardan!"
"Tamam, tamam! Bana gene o samalklar dinletmek iin eneni yorma
bouna. Sevgilinden konualm daha iyi."
"Sevgilim mi?"
"Canm, kuzinin diyelim istersen. Sevgilin olmasn dilediin kuzinin."

Joaquin gerekten de kuzini Helena'nn gnln elmeye urayordu.


Tutkulu yaradlnn tm ateiyle girimiti bu ie. Ak savasnn o
kanlmaz, salkl boalmyla, dostu ve srda Abel'e iini dkt.
Ah, nasl ac ektiriyordu Helena ona!
"Her grmde onu daha az anlyorum," diye yaknd Abel'e. "Kz bir
sfenks sanki."
"Oscar Wilde ne demi biliyorsun: her kadn srr olmayan bir sfenkstir."
"Ama Helena'nn bir srr var galiba. Sanrm bir bakasna tutkun ve o, her
kimse, bunu bilmiyor. Eminim baka birini seviyor."
"Neden yle sanyorsun?"
"Bana kar tutumunu baka trl aklayamyorum ki..." "Yani, seni
sevmek istemedii, yani sevgili olarak istemedii iin... nk kuzen olarak
herhalde seni seviyor..." "Dalga geme benimle!"
"Peki, yle diyelim: seni sevgili veya koca olarak istemiyor; onun iin bir
bakasna tutkun olmal. Dorusu mantk mthi!" "Ben ne dediimi
anlyorum." "Evet, ben de seni anlyorum." "Sen?"
"Sen her zaman beni en iyi anlayan kii olduunu sylemez misin? imdi
de ben seni anladm sylyorsam, ne var bunda aacak? Ayn tarihte
tantk!"
"Brak onu imdi. Bu kadn beni deli edecek diyorum sana. Olur olmaz
ilere itecek. Oynuyor benimle. Batan hayr deseydi... tamam... i orda
6

biterdi. Ama beni byle bekleyi iinde tutmas, bakalm demesi, bir
dneyim demesi... Byle eyler dnlr m hi? Numara yapyor!"
"Seni inceliyordur belki."
"Beni inceliyor mu? O... beni? Benim neyim var incelenecek? Ne
inceleyebilir ki o?"
"Joaquin, Joaquin, hem kendine hem de ona hakszlk ediyorsun. Salt seni
grd, duydu, ve onu sevdiini rendi diye hemen kollarna atlmasn m
bekliyorsun?"
"Biliyorum, ben oldum olas sevimsiz gelmiimdir herkese..."
"Hadi, hadi, gene balama kurmaya..."
"Benimle oynamasna bozuluyorum sadece. Benim gibi ak szl, sadk,
hilesi hurdas olmayan biriyle byle oynamak drstle smaz... Ama
grsen ne kadar gzel! Ve ne kadar souk, ne kadar kibirli olursa, o kadar
gzelleiyor. Ona kar akm m, nefretim mi ar basyor, bilemiyorum
bazen. Seni tantrmam ister misin?"
"Kardeim, eer sen..."
"Tamam, sizi tantracam."
"Ve eer o isterse..."
"Ne?"
"Resmini yaparm." "Harika!"
7

Ama o gece Joaquin'i uyku tutmad. Her istedii yerine getirilen, masum
byc Abel Sanchez'in Helena'nn resmini yapaca dncesi bir
karabasan gibi kmt zerine.
Nereye varrd bu? Helena da, btn teki arkadalar gibi, Abel'i daha m
ekici bulacakt? Bu tantrma iinden vazgemeyi dnd, ama sz
vermiti bir kez...
BLM II
"Kuzinimi nasl buldun?" diye sordu Joaquin Abel'e onlar tantrdnn
ertesi gn. Abel, Helena'ya portre tasarsndan szetmi, Helena da bu
neriden pek honut olmutu.
"Gerei sylememi ister misin?"
"Her zaman gerei isterim Abel. Her zaman birbirimize gerei
syleseydik, bu dnya cennet olurdu."
"Evet, her birimiz kendine de gerei syleseydi..." "Hadi, gelsin gerek!"
"Gerek u: kuzinin ve gelecekteki sevgilin, belki de karn Helena, bence
tam bir tavus kuu, yani tam bir dii tavus... ne demek istediimi anlyor
musun?"
"Evet, anlyorum seni."
"Biliyorsun dndm doru drst anlatamam fra kullanmadan..."

"Yani bu dii tavusu kuyruunu yelpaze gibi am izeceksin, kuyruk


tylerinde yzlerce gz, kck kafacnda..."
"Model olarak harikulade! Gerekten yle. O ne gzler! Ne az! Dudaklar
hem dolgun, hem biimli... Gzleri sanki insana bakmyor... O ne boyun! En
gzeli de renk... tenin rengi. Eer alnmazsan..."
"Neden alnacakmm?"
"Teni Kzlderiliye benziyor diyecektim, daha dorusu bir yabanl hayvana.
Panteri artran bir eyler var onda... en iyi anlamda sylyorum. Ve
btn bunlar sanki onu hi ilgilendirmiyor... yle souk ve uzak..."
"yle souk ve uzak!"
"Her neyse, dostum, sanrm sana muhteem bir portre yapacam."
"Ne demek bana? Ona yapacaksn."
"Hayr, portre onun olsa bile, senin iin yapyorum."
"Hayr, resim onun olacak."
"Peki, ikinizin olsun. Kim bilir... belki de sizi birletirir."
"Ressamlktan baka bir meslee geiyorsun galiba?"
"Tamam Joaquin, arac de istersen... yeter ki u ektiin ac artk bitsin.
Dayanamyorum seni bu durumda grmeye."

Portre iin poz verme seanslar n bir araya getiriyordu. Helena, souk
ve uzak, yerine oturuyor, yazgnn srkledii bir tanra edasyla
szyordu evreyi. "Konuabilir miyim?" diye sordu ilk gn. Abel yle
yantlad: "Evet, konuabilirsiniz de, kmldayabilirsiniz de... Hatta
konumanz ve kprdamanz daha ok iime gelir, nk izgileriniz
canlanr. Bu bir fotoraf-olmayacak; heykel gibi durmanz istemiyorum."
Bylece Helena bol bol konutu, ama fazla kmldamad: pozunu
bozmaktan ekiniyordu. Ne mi konutu? ki- erkek de farknda deildi.
nk ikisi de onu gzleriyle yiyordu; onu gryor, ama duymuyorlard.
Ve Helena hi durmadan konutu susmann nezakete aykr olacan
dnerek ve Joaquin'e satamak iin hibir frsat karmayarak:
"Hastalarn artyor mu, kuzenciim?"
"Bu seni pek mi ilgilendiriyor?"
"lgilendirmez olur mu? Dnsene..."
"Hayr, dnemem."
"Benimle onca ilgilenmene karlk, benim de senin ilerinle biraz
ilgilenmem gerekir sanrm, Hem, kim bilir..." "Kim ne bilir?"
"Tamam, tamam. Keselim bu konuyu," diye araya girdi Abel. "Birbirinizi
inelemekten baka bir ey bilmez misiniz siz?"
"Akrabalar arasnda doaldr," dedi Helena. "Hem, dendiine gre, byle
balarm..."
10

"Ne balarm?" diye sordu Joaquin.


"Senin bilmen gerekir. Sen baladna gre."
"imdi yapmam gereken de bitirmek olacak."
"Bir eyi bitirmenin binbir yolu var, kuzenciim."
"Balamann da binbir yolu."
"Kukusuz. Kuzum syler misiniz Abel, bu gevezeliimle pozumu bozuyor
muyum?"
"Hayr, hayr. Tam tersine. Sizin deyiinizle gevezeliiniz grnnze
canllk katyor. Ama..."
kinci gnn sonunda, Abel ve Helena birbirleriyle senli benli konuuyordu.
nc gn, Joaquin, nceden tasarlad gibi, onlara katlmad.
"Nasl gidiyor, greyim," dedi Helena portreye bakmak iin ayaa kalkarak.
"Ne dersin? Benziyor mu?"
"Ben uzman deilim. Ayrca, bana benzeyip benzemediini anlayamam
ki..."
"Ne? Evinde ayna yok mu? Hi kendine bakmadn m aynada?"
"Evet ama..."
"Ama ne?"

11

"Ne bileyim..."
"Ne kadar gzel olduunu bilmiyor musun?"
"ltifata gerek yok."
"nanmyorsan Joaquin'e sorarz."
"Ltfen ondan sz etme bana. im kapanyor."
"Ama ondan sz etmem gerek."
"yleyse gidiyorum ben."
"Hayr, dinle beni. O ocua gerekten ok ktlk ediyorsun."
"Ya! imdi sen mi stleniyorsun onun avukatln? Portre bahane miydi
yoksa?"
"Bak Helena, byle davranman doru deil. Kuzeninle oynuyorsun. O da
insan..."
"Evet, ekilmez bir insan!"
"Hi de deil! Belki biraz fazla kendine dnk, gururlu, inat. Ama ayn
zamanda iyi yrekli, zeki, her bakmdan drst; nnde parlak bir gelecek
var; seni deli gibi seviyor..."
"Ya btn bunlara karn, ben onu sevmiyorsam?"
"O zaman onu bu sevdadan vazgeirmelisin."

12

"Vazgeirmeye almadm m sanyorsun? Ona iyi bir insan olduunu


sylemekten dilimde ty bitti. Zaten o yzden, yani onu iyi bir insan, bir
karde bildiim iin peimde dolansn istemiyorum; sevgilim, kocam olarak
dnemiyorum."
"Ama diyor ki..."
"Sana baka bir ey dediyse, Abel, bil ki yalandr. Onu kovmam ya da
benimle konumasn yasaklamam dnlemez herhalde. Ne de olsa
akrabam. Sevgili kuzenim! Tanr eksik etmesin!"
"Alay etmen gereksiz."
"Ne yapaym ama..."
"stelik, baka bir kukusu var. Bir bakasna k olduun iin onu
sevmeye yanamadn sanyor." "yle mi dedi sana?" "Evet, bana yle
dedi."
Helena dudaklarn srd, kzard ve bir an sustu.
"Evet, bana yle dedi," diye tekrarlad Abel. Sa elini tuvale dayam,
yzndeki bir izginin anlamn yakalamak ister gibi, dikkatle szyordu
Helena'y.
"Eh, o kadar srar ederse..." "Ne...?
"Beni bakasna k etmeyi baaracak..."
O leden sonra, Abel daha fazla almad. Ve sevitiler.
13

BLM III
Abel'in Helena portresi byk bir baar oldu. Sergilendii vitrinin nnde,
resmi hayranlkla seyreden birileri bulunuyordu srekli. "Bir byk ressam
daha kardk," deniyordu. Ve Helena, sylenenleri duymak iin, portresinin
asl durduu yerin yaknndan gemeye zen gsteriyor, kent sokaklarnda
lmsz bir canl portre, kuyruunu savuran bir sanat eseri gibi dolayordu. Belki de salt bunun iin yaratlmt!
Joaquin'in gzne uyku girmiyordu.
"imdi daha da beter," dedi Abel'e. "Gerekten oynuyor benimle.
ldrecek beni."
"Doaldr. imdi profesyonel gzel oldu..."
"Evet, sen lmszletirdin onu. Bir Gioconda daha!"
"Yine de sen, hekim olarak, daha fazlasn yapabilirsin. mrn
uzatabilirsin."
"Ya da ksaltabilirim."
"i trajediye evirme."
"Ne yapacam ben, Abel, ne yapacam?"
"Sabredeceksin..."
"Birtakm szlerinden, bakasna k olduunu sandm ona anlattn
anlalyor..."
14

"Evet, aranz yapabilmek iin..."


"Hangi aramz... Abel, Abel, sen onunla ibirlii yapyorsun. kiniz bir olmu
beni aldatyorsunuz..."
"Aldatmak m? Nasl yani? Sana, herhangi bir sz var m?"
"Ya sana? Sana bir sz var m?"
"Sevgilindir belki de?"
"Yoksa senin sevgilin mi oldu imdiden?"
Abel sesini karmad, rengi deiti.
"Gryorsun ya," dedi Joaquin titremeye ve kekelemeye balayarak,
"gryorsun ya."
"Neyi gryorum?"
"Skysa inkr et! Gzmn iine baka baka inkr edebilecek kadar
namussuz musun?"
"Joaquin, daha birbirimizi tanmadan arkada olduk biz, karde saylrz..."
"Ve karde arkadan vurulur, yle mi?"
"Kzma o kadar. Azck sabret..."
"Ne sabn? Srekli sabretmek ve srekli ac ekmek dnda bir ey mi var
hayatmda? Herkesin sevgilisi sen, srekli martlan sen, her zaman
kazanan sen, sanatkr sen... Ya ben..."
15

Gzlerinden yalar fkrd, szn bitiremedi.


"Peki, ne yapabilirdim Joaquin, ne yapmam isterdin?"
"Onu seven ben olduuma gre, ona yaknlk gstermemeni!"
"Ama o Joaquin, o..."
"Ve tabii sensin... talihli olan, sanatkr olan, kadnlar peinden koturan...
Eh, ona da sahipsin imdi..."
"O bana sahip, demek istiyorsun."
"Evet, dii tavus, profesyonel gzel, Gioconda imdi sana sahip. zel
ressam olacaksn. Resmini yapacaksn... her pozda, her biimde, her
kta, giyimli, giyimsiz..."
"Joaquin!"
"Onu lmszletireceksin. Resimlerin yaad srece o da yaayacak.
Daha dorusu, yaamayacak. nk Helena yaamyor; o sadece kalacak,
cismini oluturan mermer gibi kalacak. nk tatan yaplmtr o... souk,
sert tatan... senin gibi. Bir et yn!"
"O kadar kzma ltfen." "Kzmayaym ha? Kzma diyebiliyorsun stelik! Bu
yaptn rezilliin daniskas., pis, aalk bir oyun."
Bir bitkinlik duydu ve sanki duygularnn iddetini dile getirecek szleri
bulamam gibi sustu.

16

"Ama bir an dn," dedi Abel en tatl ayn zamanda en rkn


sesiyle, "eer seni sevmek istemiyorsa, ben nasl sevdirebilirdim seni?
Sana o gzle bakmyor..."
"Hayr, bakamaz tabii. Hibir kadn bana bakmaz. Doutan ksmetsizim."
"Joaquin, sana yemin ederim..."
"Zahmet etme, gerek yok..."
"Sana yemin ederim, eer bir tek bana kalm olsayd, Helena imdi
sevgilin, yarn da karn olurdu. Eer onu sana vermek benim elimde
olsayd..."
"Bir tas orba karlnda verirdin, yle mi?"
"Hayr, bir eye karlk olarak vermezdim. Ondan isteyerek vazgeer ve
ikinizi mutlu grmekten daha ok mutluluk duyardm, ama..."
"Biliyorum, o beni sevmiyor, oysa seni seviyor, deil mi?"
"Evet, yle."
"Onu isteyeni reddediyor ve onu reddetmi olan istiyor."
"yle. ster inan, ister inanma, ama batan karlm olan benim."
"Amma da caka satyorsun, midem buland!"
"Ne cakas?"

17

"Evet. Batan karlm oynamak, batan karan oynamaktan daha da


kt. Zavall kurban! Kadnlar seni elde etmek iin birbirlerini yerken..."
"Beni ileden karma Joaquin..."
"Sen? Sen mi ileden kacaksn? Suratna sylyorum: bu alaka bir
oyun, dpedz rezalet, cinayet... Bundan byle her ey bitti aramzda!"
Ama biraz sonra, sesinde sonsuz bir hznle: "Ac bana Abel, ac bana.
Grmyor musun, herkes beni hor gryor, herkes bana kar... Sen
gensin, talihlisin, her ey ayana geliyor, istediinden fazlasna
sahipsin... Helena'y bana brak; inan, bakasn sevemem ben... brak
Helena'y ben alaym..."
"Ama syledim ya, zaten hazrm onu sana brakmaya..."
"Ona beni dinlet, beni kabul ettir; onun iin lp bittiimi, onsuz
yaayamayacam kavrat ona."
"Onu tanmyorsun..."
"Evet, ikinizi de tanyorum! Hi deilse, onunla evlenmeyeceine yemin
et!"
"Evlilikten sz eden kim?"
"Demek btn bunlar beni kskandrmak iin! Biliyoruz, Helena
hafifmerep... hafiften de te, o bir..." "Sus!" diye grledi Abel.
yle sert kmt ki sesi, Joaquin susup ona bakakald.
18

"Mmkn deil, Joaquin; seninle uralmaz. ekilir gibi deilsin!"


Ve arkasn dnp uzaklat Abel.
Korkun bir gece geirdim - diye yazd Joaquin gncesine -yatakta kendimi
ordan oraya atyor, yastm diliyor, ikide bir kalkp lavabonun ibriinden
su iiyordum. Ateim kt. Bir an dalacak olsam ac ryalarla uyanyordum.
kisini de ldrmeyi dndm: bir oyun ya da roman yazar gibi, inceden
inceye tasarladm kanl intikammn ayrntlarn. kisiyle benim aramda
hayal diyaloglar kurdum. Helena'nn salt beni ezmek istediini, beni
aalamak iin Abel'le sevitiini, ama aslnda onun (aynada kendini
seyreden et yn!) hi kimseyi sevemeyeceini dnyordum. Ve onu
lgnca arzuluyordum. O gecenin o bitmez tkenmez, uyku-uyanklk aras
nbetlerinden biri srasnda, Abel'in souk ve kprtsz bedeninin yannda
ona sahip olduumu dledim. O gece, uygunsuz isteklerin, fkenin, aykr
hazlarn ve anlamsz bir kinin uuldad bir frtnayd. Gn yla birlikte,
ve onca acnn yorgunluuyla, aklm bama geldi ve Helena zerinde
hibir hakkm olmadn kavradm. Ama tm varlmla Abel'den nefret
etmeye ve ayn anda, iimin en derinlerinde besleyip byteceim bu
nefreti nasl gizleyeceimi tasarlamaya baladm. Nefret mi dedim? Aslnda
buna bir ad koymak istemiyordum henz. Ne de nefretin arln srtmda,
tohumunu iimde tamaya doutan mahkm edildiimi anlayabilirdim o
srada. O gece hayatmn cehennemine dodum.
BLM IV
"Helena," dedi Abel, "u Joaquin ii uykumu karyor..." "Ne ii?"
19

"Evlenmeye karar verdiimizi ona syleyince ne olacak bilmiyorum... Geri


sakinlemi ve ilikimizi kabullenmi grnyor ama..."
"Eer kabullenmilik buysa..."
"Dorusu bizim yaptmz da pek efendilik saylmaz."
"Ne? Sen de mi? Yani kadnlar elden ele geirilen, kiralanan, satlan
hayvanlar gibi mi olsun?" "Hayr ama..." "Amas ne?"
"Beni sana o tantrd, portreni yapmam iin. Bense bundan yararlanp..."
"yi ki yararlandn! Onun nianls mydm? Nianls olsam bile ne fark
ederdi? Herkes kendi yoluna gider." "Evet, ama..."
"Ama ne? Piman msn yani? Benim amdan, u an beni brakacak olsan,
herkes senin szln olduumu ve bugn yarn beni ailemden isteyeceini
bildii halde, yine de Joaquin'i istemezdim. Hayr, kesinlikle istemezdim.
Naslolsa beni alacak birileri kard..." ve Helena, Abel'in onca akla
resmettii uzun parmaklarn sallad havada.
Abel onun ellerini kendi gl ellerinin iine kapayp azna gtrd, onlar
uzun uzun pt. Sonra da dudaklarn...
"Sus, Abel!"
"Haklsn Helena. Zavall Joaquin'in neler duyduunu ya da ektiini
dnerek mutluluumuza glge drmemeliyiz..."
"Ne zavalls? Kskanlktan atlyor sadece!"
20

"Helena, kskanln da nedenleri..."


"Aman, eytan grsn yzn!"
Kara bir suskunlukla dolu bir duraklamadan sonra:
"Tabii dne arrz onu..." "Helena!"
"Ne var bunda? Benim kuzenim, senin ilk arkadan; tanmamz ona
borluyuz. Sen davet etmeyeceksen, ben ederim. Gelmezse? Ne l!
Gelirse? Daha da l!"
BLM V
Abel, yaknda evleneceini Joaquin'e sylediinde, yle dedi Joaquin:
"Belliydi yle olaca. Herkes kendi yoluna..."
"Bak, anlamalsn ki..."
"Tabii anlyorum. Kafam durmad henz. Anlyorum. Umarm mutlu
olursun... Ben o frsat yitirdim..."
"Ama Joaquin, Tanr akna, en sevdiinin ba iin..."
"Yeter, artk bundan sz etmeyelim. Sen Helena'y mutlu et; dilerim o da
seni mutlu eder. Baladm gitti seni!"
"Gerekten mi?"
"Evet, gerekten. Seni balamak istiyorum. Kendi yaamm kurmaya
alacam."
21

"yleyse seni dne davet edebilir miyim, kendi adma..."


"Ve onun adma?"
"Onun adna da."
"Anlyorum. Sizi daha da mutlu etmek iin gelirim. Geleceim."
Dn armaan olarak, Joaquin Abel'e, bir sanatya yarar gzellikte,
st kakmal bir ift tabanca gnderdi.
"Benden bknca kafana bir ift kurun skman iin bunlar," dedi Helena
mstakbel kocasna.
"Sen ne diyorsun kadn? Nereden karyorsun bunlar?"
"Ne dndn kim bilebilir? mr dzen kurmakla geiyor."
Bana evleneceklerini syledii gn izleyen gnlerde diye yazd Joaquin
gncesine iimi bir buz tabakasnn kapladn - hissettim. Dondurucu
souk yreimi sktryor, buzdan alevler bouyordu beni. Soluk almakta
zorluk ekiyordum. Helena'ya duyduum nefret ve Abel'e duyduum daha
da byk nefret talam, bir ur olmutu. Evet, dpedz nefretti bu...
kkleri yreimi tkayan bir nefret. Aslnda, iimi tkayan, zehirli bir
bitkiden ok, bir buzdayd. O nefret dann iinde donup kalmt ruhum.
Onu saran buz yle saydamd ki, iini apak grebiliyordum. Biliyordum
hakl olduklarn, kaytsz artsz hakl olduklarn, bir kadnn kimseyi
sevmeye zorlanamayacan, onlar birbirlerini sevdiklerine gre
birlemelerinin doru olduunu pekl biliyordum. Gelgelelim, tuhaf bir
22

kafa karkl iinde, onlar birletirenin yalnz tantran deil, ak


noktasna getirenin de ben olduumu; ikisinin beni ezmek istedikleri iin
birletiini; Helena'nn kararnn, byk lde, beni incitmek,
fkelendirmek ve Abel'in nnde kk drmek istediinden
kaynaklandn dnyordum. Abel'de ise, bakalarnn ektii acy
anlamasn olanaksz klan derin bir bencillik sezinliyordum. Gerekten
ilgilenmiyordu bakalarnn varlyla. Hepimiz, onun gznde, olsa olsa
resimleri iin birer modeldik. Nefret bile etmiyordu... ylesine doluydu
kendi benliiyle.
Dne gittim. im nefretten kaskat, yreim buz balam, dehet
iinde: "Evet" dediklerini duyduumda buzun atlayaca, yreimin bin
para olaca ve orackta leceim ya da aklm oynatacam deheti
iinde! lme gider gibi gittim dne. Ve olanlar, lmden daha
ldrcyd; lmden beterdi, bin beterdi. lsem ok daha iyi olurdu.
Helena ok, ok gzeldi. Bana selam verdiinde, yreimi donduran buza
buzdan bir kl sapland sandm: beni vuran, onun utanmazca acyan
glmseyiiydi. "Teekkr ederim," dedi; "zavall Joaquin," demek
istiyordu. Abel'e gelince, beni gerekten grdnden bile kukum var.
"zverini anlyorum," dedi, salt bir ey demi olmak iin. "Hayr, hayr,"
dedim telala, "yle bir ey yok. Sana geleceim demitim ve geldim.
Kafamn yerinde olduunu gryorsun. En eski dostumu, kardeimi
yzst brakacak deildim elbet." Tutumum ona resme elverili olmasa
da ilgin gelmi olmal. Don Juan'daki komutan gibiydim: tatan bir
konuk.
23

lmcl an yaklatka saniyeleri saymaya baladm. "Az sonra," diyordum


iimden, "benim iin her ey bitmi olacak." Sanrm yreim durdu. Her
"Evet"i, erkeinkini ve kadnnkini, ak seik duydum. O sz sylerken
bana bakt Helena. Kanm ekilir gibi oldu, mem artt. Yreime birden
bir ey saplandndan, ya da arpntdan deil, duyduumun sanki
benimle hi ilgisi yokmu gibi gelmesinden. Bende cehennemi bir dehet
yaratt bu. Kendimden korkmaya, kendimi bir canavardan beter grmeye
baladm. Sanki yaamyordum, sanki yalnz ve yalnz bir buz parasydm
ve sonsuza dek yle kalacaktm. Tenime dokundum, kolumu imdikledim,
nabzma baktm. "Gerekten yayor muyum? Ben miyim bu?" diye sordum
kendime.
O gn olanlarn hepsini anmsamak istemiyorum. Benimle vedalap balay
yolculuuna ktlar. Kendimi kitaplarma, aratrmalarma, iime gmdm.
Hastalarmn says artmaktayd. Bu onulmaz darbenin yol at kafa
duruluu, ruhun olmad gereini kendi iimde kefetmi olmam, beni
iimde bir teselli deil - teselliyi ne aryor ne de istiyordum - byk bir
tutkunun temelini aramaya itti. Bundan byle, kendi admn nyle, Abel'in

duyulmaya balayan nn ezmeliydim. Bilimsel bulularm iir dolu,


gerek sanat yaptlarm onun resimlerini glgede brakmalyd. Helena
birgn anlamalyd ki, onu ycelik halesiyle kuatabilecek kii o ressam
deil, tp adam olan bendim. Deliler gibi almaya koyuldum. Yeni evlileri
unutabileceimi bile sandm oldu zaman zaman! Bilimi, ayn anda, hem
uyuturucu, hem uyarc olarak kullanyordum.
24

BLM VI
Gen ift halayndan dndkten ksa bir sre sonra, Abel ar bir hastala
tutuldu ve Joaquin ona bakmak iin arld.
"ok kayglanyorum, Joaquin," dedi Helena ona, "Abel btn gece
sayklad ve srekli seni ard."
Joaquin arkadan byk ilgi ve zenle muayene ettikten sonra, gzlerini
kuzinine dikerek yle dedi:
"Durumu ciddi. Ama sanrm onu kurtarabileceim. Kurtulu umudu
olmayan benim."
"Evet, onu benim iin kurtar," dedi Helena. "Biliyorsun ki..."
"Evet, biliyorum!" dedi Joaquin ve oradan ayrld.
Helena kocasnn bana kotu, elini alnna koydu. Ateten yanyordu Abel.
Helena titremeye balad. "Joaquin, Joaquin," diye sayklad Abel, "bala
bizi, bala beni!"
"Sus," dedi Helena kulana eilerek, "sus; gelip seni grd. Seni
iyiletireceini syledi, sapasalam yapacam dedi. Konumasn dedi..."
"Beni iyiletirecek..." diye yineledi hasta, robot gibi.
Evine dndnde Joaquin'in de atei vard: buz gibi dondurucu bir ate.
"Ya lrse?..." diye geirdi aklndan. Giysileriyle yataa att kendini ve Abel
lrse neler olacan dnmeye koyuldu: Helena'nn yas dnemini, dul
25

kadnla bulumalarn ve konumalarn, Helena'nn pimanln, Joaquin' in


gerek karakterini kefettiini, kendisine yaplan hakszln cn alma
isteini anladn, teki yaamnn ihanetinin yalnzca bir karabasan,
hoppa bir kadnn kt ryas olduunun bilincine varp sonunda kollarna
atldn ve her zaman Joaquin'i, onu, yalnzca onu sevmi olduunu
anladn dledi. "Ama Abel lmeyecek," dedi kendi kendine. "lmesine
izin vermeyeceim. zin veremem. Onurum sz konusu ve... onun
yaamasna ihtiyacm var imdi! Yaamas gerek!"
Ve "yaamas gerek" derken tm bedeni titredi... frtnada titreyen mee
yapraklan gibi.
Korkun gnlerdi onlar, - diye yazd Joaquin gncesine -Abel'in hasta
olduu o gnler. kence gnleri! Onu lme terk etmek elimdeydi: kimseyi
kukulandrmadan, arkada hibir kant brakmadan... Meslek yaammda,
nedeni anlalmayan esrarengiz lmlerle karlatm oldu. Ve bunlar,
sonraki olaylarn trajik nda aydnland ancak (yeniden evlenen dul
kadn vb). O srada kendime kar, yaamm zehirlemi ve karartm olan o
iren canavara kar mrmn en byk savamn verdim. Hekimlik
onurum, insanlk onurum, i huzurum ve kafa salm tehlikedeydi.
Deliliin penesiyle savatmn bilincindeydim. Cinnetin glgesini
gryordum stmde. Ama sonunda ben kazandm. Abel'i lmden
kurtardm. Hi bylesine verimli, bylesine zenli almamtm. Byk
mutsuzluum hekimliimin kusursuz olmasn salad.
"Kocan tehlikeyi tmyle atlatt." dedi Joaquin Helena'ya bir gn.

26

"Saol, Joaquin, saol." Helena Joaquin'in elini yakalad ve avularnda


tuttu bir sre. "Bilemezsin sana ne kadar borluyuz..."
"Sen de benim size ne kadar borlu olduumu bilemezsin..."
"Tanr akna byle eyler syleme... imdi sana onca gnl borcu
altndayken gene eski hikyelere dnmeyelim..."
"Eskiye falan dndm yok. Size gerekten borluyum. Abel'in bu
hastal bana ok ey retti, gerekten ok..."
"Yani, sadece 'bir vaka daha' gibi mi bakyorsun buna?"
"Hayr, hayr Helena; vaka olan benim!"
"Anlayamyorum seni."
"Ben de tam anladm syleyemem. Her neyse, kocan kurtarmak iin
uratmz bu gnlerde..."
"Ltfen Abel de; adyla szet ondan!"
"Olur, derim; ite, onu kurtarmak iin urarken, onunkiyle birlikte, ben de
kendi hastalm inceliyordum ve... evlenmeye karar verdim!"
"Ya! Peki biri var m?"
"Hayr, henz yok, ama bulacam. Bir yuvaya ihtiyacm var. Kendime bir
e arayacam. Yoksa, beni sevecek bir kadn kmaz diye mi
dnyorsun Helena?"

27

"Tabii kar, Joaquin, pek tabii kar!"


"Beni sevecek bir kadn diyorum..."
"Evet, anlyorum. Seni sevecek bir kadn, evet!"
"nk, uygun bir e dendiinde..."
"Evet, senin uygun bir e olduun ak... gensin, yoksul deilsin,
gelecein parlak, gitgide nleniyorsun, iyi bir insansn..."
"Evet, iyi... ve tatsz, deil mi?"
"Hayr efendim, deil; hi de tatsz deilsin."
"Ah Helena, Helena, nerden bulacam baka bir kadn?"
"...seni sevecek?"
"Hayr. Sadece beni aldatmayacak, bana gerei syleyecek, benimle alay
etmeyecek biri. Benimle alay etmeyecek biri, Helena!... Varsn benimle
aresizlikten, ona bakarm diye evlensin... ama bana gerei sylesin..."
"Hastaym dediinde haklymsn Joaquin; sen bir an nce evlen!"
"Birinin erkek veya kadn beni sevebileceine inanyor musun,
Helena?"
"Dnyada, kendisine sevecek birini bulamam kimse yoktur."
"Peki, ben karm sevecek miyim? Sevebilecek miyim? Syle."

28

"Neden sevmeyecek miin? Seveceksin byk olaslkla."


"nk Helena, aslnda en kts sevilmemek, ya da sevilecek yan
olmamak deil; en kts sevememek."
"Kilisenin papaz Don Moteo da eytan iin yle diyor: kimseyi sevemezmi
eytan."
"eytan yeryznde, Helena, burada!"
"Sus, syleme byle eyler."
"Kendi kendime sylersem daha kt."
"yleyse hi azn ama!"
BLM VII
Joaquin, kendini kurtarmak iin ve tutkusunu yattrmak gereksinimiyle,
bir kadn aramaya giriti. Kollarna snarak iindeki nefretten kaabilecei
bir e, ban gmebilecei bir kucak istiyordu. Karanlktan korkan, buzdan
canavarn cehennemi gzlerine bakmaktan korkan bir ocuk gibiydi.
Sonra... zavall Antonia kt!
Antonia anne olmak iin yaratlmt; sevecenlik ve hogryd batan
trnaa. Yanlmaz bir igdyle, Joaquin'in iindeki "ktrm", ruhunun
hasta olduunu sezdi; ve, nedenini bilmeden, onun talihsizliine k oldu.
nsanlarn erdemine inanmayan doktorun ksa, kuru szleri Antonia'y garip
bir biimde ekti.
29

Antonia, Joaquin'in hastas olan bir dul hanmn tek kzyd. Bunu
atlatabilecek mi annem?" diye sordu Joaquin'e.
"Durumu epey nazik. Zavall ok yorgun, ypranm; ok ekmi olmal...
Kalbi ok zayf..."
"Kurtarn onu, Don Joaquin, kurtarn onu! Mmkn olsa canm veririm onun
iin."
"O mmkn deil. Hem kim bilir, Antonia, senin canna belki onunkinden
daha ok ihtiya vardr."
"Benim canma m? Ne iin? Kim iin?"
"Kim bilir!..."
Beklendii gibi, kadncaz ok gemeden ld. "Bir ey yaplamazd,
Antonia," dedi Joaquin. "Bilim gsz."
"Evet, Tanr yle diledi."
"Tanr?"
"Yoksa," diye aknlkla haykrd Antonia, slak gzlerini Joaquin'in kat,
elik bakl yzne kaldrarak, "yoksa siz inanmyor musunuz Tanr'ya?"
"Ben mi?... Bilmiyorum!..."
Doktora kar iinde birden beliren keskin acma duygusu, bir an iin
annesinin lmn unutturdu kza.

30

"Tanr'ya inanmasam, ben ne yapardm imdi?"


"Yaam her eye bir yant bulur, Antonia."
"lm daha da fazlasn bulur! Hele imdi... yapayalnz... kimsesiz..."
"Doru, yalnzlk korkuntur. Ama sen saygdeer anneciinin ansna
snarak ve ardndan rahmet okuyarak mrn geirip gidersin. Oysa, ok
daha korkun bir yalnzlk vardr!"
"Nasl?"
"Herkesin hor grd, herkesin alay ettii bir insann yalnzl... kimsenin
kendisine gerei sylemedii bir insann yalnzl."
"Sylenmesini istediiniz gerek nedir peki?"
"Bana gerei syler miydin, imdi, hemen? Annenin daha soumam
bedeni zerine yemin eder miydin doru syleyeceine?"
"Evet, gerei sylerdim."
"yi... Ben itici biriyim, yle deil mi?"
"Hayr, deilsiniz."
"Haydi Antonia, gerei..."
"Hayr, deilsiniz."
"Peki, neyim ben?"

31

"Siz? Siz... ac eken, talihsiz bir adamsnz."


Joaquin'in iindeki buz erimeye balad; gzlerine yalar doldu. Bir kez
daha btn bedeni titredi.
ok gemeden Joaquin'le yetim kz nianland. Antonia'nn bir yllk yas
dnemi sona erince evlenmeyi kararlatrmlard.
Zavall karcm,- diye yazacakt Joaquin yllar sonra gncesine sevmek
ve beni iyiletirmek iin, onda uyandrm olduum tiksintiyi yenmek iin
var gcyle urat. Geri bana hi belli etmedi bunu; ama hele czaml
ruhumu, kangrenlemi nefretimi ona akladktan sonra, mmkn myd
benden tiksinmemesi? Benimle, bir czamlyla evlenir gibi evlendi
bundan hi kukum yok. Sonsuz bir acma duygusuyla, Hristiyanca bir
vazgei ve zveri tavryla, ruhumu, dolaysyla da kendi ruhunu kurtarmak
iin evlendi benimle. Bir azizeydi o!... Ama beni Helena'dan kurtaramad,
Abel'den de kurtaramad. Onun kutsall benim iin sadece bir pimanlk
kayna daha oldu. Yumuakl, tatll batt bana. Zaman zaman, Tanr
beni balasn, onun kt, huysuz, hogrsz olmasn istediim oldu.
BLM VIII
Bu arada Abel'in n giderek yaylm, lkenin en tannm ressamlarndan
biri olmutu. Yurtdnda da adn duyurmaya balamt imdi. Abel'in
artan n Joaquin'i doluya tutulmu gibi sarsyor, perian ediyordu. "Evet,
ok bilimsel bir ressam; bir teknik ustas; ok bilgili, ook; mthi becerikli"
...byle diyordu Joaquin arkada iin, dilerinin arasndan tkrrm gibi
kan szcklerle. ver grnerek yermenin bir biimiydi bu.
32

nk, sanatlk iddiasnda olan asl Joaquin'di: mesleinde gerek bir


air, tehislerinde dhi gryordu kendini; yaratcyd, nseziliydi... Kendini
tmyle bilime, aratrmaya, kuramsal patolojiye adamak iin hastalarn
brakmay bile dnmt. Ama yle iyiydi ki kazanc!
Aslnda kendimi tmyle bilimsel aratrmaya vermekten ala-koyan ba
neden kazan deildi - diye yazd gncesine- Bir yandan tannmak, Abel'in
sanat alanndaki nn glgede brakacak byk bir bilimsel baaryla
Helena'nn burnunu srtmek ve bylece onlardan, ve herkesten, cm
almak istiyordum. En lgn dmd bu. te yandan, bu karanlk tutku, bu
azgn kin ve nefret iimdeki tm huzuru yok etmiti. Hayr, ne aratrma
yapacak irade gcne ne de bunun iin gereken i dinginlie sahiptim.
Dahas, hastalarm beni oyalyordu. Hastalarm beni oyalyordu; ama
bazen, kafamn danklnn hastalarma gereken titizlikle eilmemi
nlediini dnerek titrediim oluyordu. Nitekim, beni iliklerime dek
sarsan bir olay oldu. Durumu epey ar, ama umutsuz denemeyecek bir
hanma bakyordum. Abel bir portresini yapmt onun. Muhteem bir
portre. Yaptklarnn en iyilerinden, hl da yle kabul edilen bir resim.
Hastann evine girer girmez ilk karma kan ve nefretimi ayaklandran
ite bu portre oldu. Portrede kadn yayordu. Hasta yatanda bir deri
bir kemik yatan kadndan ok daha canlyd. Portre bana, "Bak, o beni
sonsuza dek yaatacak. Bakalm sen benim buradaki yaamm
uzatabilecek misin?" der gibiydi. Hastann banda, kalbini dinleyip nabzna
bakarken, kafamda srekli teki kadn, resimdeki kadn vard. Aptallam,
ne yaptm bilmez olmutum. Sonuta, zavall kadn ellerimde ld; daha
dorusu, ben onu lme terk ettim: kafam toplayamadmdan, cinayet
33

denebilecek dalgnlmdan. Kendimden, o zavall benliimden tiksindim.


Kadnn lmnden birka gn sonra, o aileden bir baka hastay grmek
iin oraya tekrar gitmem gerekti. Portreye bakmamaya kesin kararl olarak
girdim eve. Ama bounayd: nk ben ona bakmasam da, o bana bakyor
ve bakm zorla kendisine ekiyordu. Ayrlrken, len kadnn kocas beni
geirdi. Portrenin altnda durduk ve ben, sanki eytan beni drtm gibi,
yle dedim:
"Muhteem bir portre! Abel'in en gzel resimlerinden biri."
"Evet," diye yantlad dul adam. "Benim en byk tesellim o imdi.
Saatlerce seyrediyorum. Benimle konuuyor sanki."
"Haklsnz," dedim. "Abel byk sanat!" Dar karken yle dndm:
"Ben onu ldrdm; Abel ise yeniden can verdi!"
Hastalardan biri ldnde, hele len ocuksa, ok ac ekerdi Joaquin.
Gelgelelim, birtakm bakalarnn lmne hemen hemen kaytsz kalrd.
"Niin yaamak istesin byle biri?" diye sorard bazen kendine. "lmesine
izin vermek ona daha byk iyilik olur..."
inin krgnlna kout olarak psikolojik gzlem gc artm, en gizli gnl
yaralarn annda sezinler olmutu. Allm davranlarn tm sahtelii
ardnda, erkeklerin, nasl hi acnmadan karlarnn lmn beklediklerini
(bilinli olarak dilemiyorlarsa eer) ve kadnlarn, nasl kocalarndan
kurtulmaya can attklarn, hatta nceden peyledikleri yeni kocalann
hayaliyle yaadklarm gryordu. Hastas Alvarez'in lmnn zerinden
bir yl bile gemeden, kars, lenin yakn dostu Menendez ile evlenince,
34

Joaquin yle dedi iinden: "Biraz tuhaft bu lm. imdi i anlald,


insanolu batan aa pislik! stelik, pek hayrsever, pek namuslu bilinirdi
o kadn..."
"Doktor Bey," dedi bir gn hastalarndan biri, "Tanr akna ldrn beni.
Bana bir ey sylemeden ldrn. Gcm kalmad artk... beni sonsuza
dek uyutacak bir ey verin..."
"Neden bu adamn istediini yapmayaym?" diye sordu Joaquin kendine,
"Eer yaamak ona yalnz ac veriyorsa... im daralyor... Ne iren bir
dnya!"
Hastalar onun iin bir ayna oluyordu ou kez.
Bir gn, o dolaylarda oturan yal bir kadn onu grmeye geldi. Yallktan,
almaktan kmt... ve yirmi be yllk kocas pespaye bir kadnla iliki
kurmutu. Doktora dertlerini anlatmaya gelmiti aldatlan kadn.
"Ah Don Joaquin! Sizin iin her eyi bilir diyorlar. Zavall kocam o rfntnn
yapt byden kurtaracak bir ila verebilir misiniz bana?"
"Sen ne diyorsun, hanm? Ne bys?"
"Gidip o kadnla yaayacakm. Terk edecek beni...yirmi be yldan
sonra..."
"Yeni evliyken seni brakmaya kalksa daha tuhaf olmaz myd? Sen
krpecik, iei burnunda gelinken..."

35

"Deil, efendim, yle deil! Kadn buna ak iksiri iirdi, akln bandan ald.
Yoksa olabilir miydi... olabilir miydi..."
"Ak iksiri," diye mrldand Joaquin, "ak iksiri, ha?"
"Evet, Don Joaquin, evet. Ak iksiri... Siz ki onca ey biliyorsunuz, buna da
bir are bulursunuz elbet."
"Ah, hanm, hanm! Eskiler ok urat genlik iksirini bulmak iin, ama
baaramadlar."
Talihsiz kadn d krkl iinde gitti. Joaquin yle dnd: "Bu zavall
aynaya bakmaz m hi? Grmez mi yllarn tahribatn? u kyller her eyi
byye ya da nazara balar zaten. bulamazlar, gze gelmilerdir; bir ey
ters gitti, nazar demitir. Bana gelen her bely bakalarnn
kskanlna balayan kiinin kendi kskan demektir. Hepimiz yle deil
miyiz? Bana da by yaplmtr belki..."
Birka gn byden baka bir ey dnemedi. Sonunda yle dedi
kendine: "te, yaradlta var olan gnah bu!"
BLM IX
Joaquin, bir snak araynn sonucu olarak, Antonia ile evlendi. Zavall
kadn, hayatnn grevini, kocasnn yreinde bir kalkan, bir teselli kayna
olarak dolduraca yeri batan sezinlemiti. Hasta bir adamla, ruhu belki
hi iyilemeyecek bir ktrmle evleniyordu; onun grevi hastabakc
olmakt. Ve Antonia, yaamn kendisininkiyle birletiren kiinin

36

bahtszlna duyduu acmayla ve sevgi dolu bir yrekle kabullendi


yazgsn.
Antonia, kendisiyle Joaquin arasnda grnmez bir duvar, billur gibi
saydam buzdan bir duvar olduunu hissediyordu. Bu adam karsna ait
olamazd, nk kendisine ait deildi, kendisine egemen deildi; hem
yabanc ve uzak, hem bylenmi, cin arpm gibiydi. Kar-koca
ilikilerinin en cokulu anlarnda bile, aralarna uursuz bir kehanetin
grnmez glgesi dyordu. Kocasnn pleri, alnm pckler gibi
geliyordu ona.
Joaquin, karsnn nnde kuzini Helena'nn szn etmekten kamyordu.
Bu gizli kanmay hemen farkeden Antonia, konumalarna onu katmak
iin hibir frsat karmad.
Ama bu balangta byleydi; nk ksa bir sre sonra, Antonia da
Helena'nn szn etmekten kanr oldu.
Bir gn Joaquin, hekim olarak, Abel'in evine arld. Orada, Helena'nn
Abel'le evliliinin meyvasn tadn rendi. Oysa Antonia'da byle bir
belirti yoktu. Zavall Joaquin, sanki onu daha ok ezmek iin eytann
kulana fsldad utan verici bir dnceyle sarsld: "Gryorsun ya!
Onun erkeklii de senden stn! Senin ahmaklnla ldrdklerine
sanatyla yeniden can veren, onlar lmszletiren Abel'in yaknda bir
ocuu olacak. Kendi yarats olan yeni bir canl daha verecek dnyaya:
etten kemikten bir yapt. Ama sen, sen bunu bile beceremeyeceksin
anlalan... O senden daha erkek kt!"
37

Derin bir hzn ve karamsarlk iinde dnd evine.


"Abel'in evinden mi geliyorsun?" diye sordu kars.
"Evet. Nerden anladn?"
"Yznden. O ev senin azabn. Oraya gitmemelisin..." "Ne yapabilirim ki?"
"Bir zr bildirir gitmeyi verirsin... saln ve huzurun daha nemli..."
"Bunlar senin kuruntularn sadece..."
"Hayr Joaquin, benden gizlemeye alma..." Gzyalar engelledi szn
bitirmesini. Zavall Antonia olduu yere kt. Hkrklar tm bedenini
sarsyordu.
"Ne oluyorsun kadn, ne var imdi?"
"Ne olur syle Joaquin, seni bylesine perian eden ne?
Gven bana... payla skntn benimle..."
"Kendimi sulayabileceim herhangi bir ey yok..."
"Haydi Joaquin, gerei syle bana, gerei!"
Bir an duraksad Joaquin. Grnmez bir dmanla, onu gzaltnda tutan
eytanla savayordu sanki. Sonra, umutsuzluktan doan bir kararllkla
haykrd birden:
"Peki, gerei syleyecein sana, her eyi!"

38

"Helena'y seviyorsun. Hl tutkunsun ona."


"Hayr, deilim! Deilim! Tutkundum, ama artk deilim."
"yleyse?"
"yleyse ne?"
"Nedir bu ektiin azap? Neden o ev, Helena'nn evi, senin mutsuzluunun
kayna? Senin rahatn huzurunu yok ediyor o ev. Helena yznden..."
"Helena deil! Abel!"
"Kskanyor musun Abel'i?"
"Evet, kskanyorum! Nefret ediyorum ondan, nefret, nefret!" Joaquin'in
yumruklan sklm, dileri kenetlenmiti.
"Eer Abel'i kskanyorsan... Helena'y seviyor olmalsn..."
"Hayr, sevmiyorum. Bakasnn olsayd, o bakasn kskanmayacaktm.
Hayr, Helena'y sevmiyorum. Tiksiniyorum ondan... tiksiniyorum o dii
tavustan, o profesyonel gzelden, Abel'in kapatmasndan..."
"Tanr akna Joaquin, Tanr akna..."
"Evet, kapatmas... merulatrlm kapatmas. Papazn takdisi bir serveni
evlilie evirir mi sanyorsun?"
"Ama Joaquin, biz de onlar gibi evlendik..."

39

"Hayr, onlar gibi deil Antonia, hi deil! Onlar salt beni aalamak,
kk drmek iin evlendiler; benimle alay etmek iin evlendiler; beni
incitmek iin evlendiler."
Joaquin boulurcasna hkrmaya balad; soluu kesilir gibi oldu; lyordu
sanki.
"Antonia, Antonia," diye fsldad, zor duyulan bir sesle.
"Zavall yavrum," diyerek onu kucaklad Antonia. Ban gsne dayad,
hasta bir ocukmu gibi okad. "Sakin ol Joaquin, korkma... buradaym
ben... karn burada, senin karn, bir tek senin. imdi btn srlarn
bildiime gre, her zamankinden daha ok seninim ve seni her
zamankinden daha ok seviyorum... Unut onlar... ilgilenme onlarla... yle
bir kadn seni sevseydi daha kt olurdu."
"Ama sorun Helena deil, Antonia, sorun Abel..."
"Unut Abel'i!"
"Unutamam... Hi peimi brakmyor... Ad, n her yerde izliyor beni..."
"alrsan, senin de adn ve nn olur. Neyin eksik ondan?
Muayenehaneyi brak; ona ihtiyacmz yok. Ailemin Renada'daki evine
gideriz. Orada istediin gibi alabilirsin; sana n kazandracak bilimsel
aratrmalar yapabilirsin... ben de elimden geldiince yardm ederim...
kafan datmaman salarm. Greceksin ondan ne denli stn
olduunu..."

40

"Yapamam, Antonia, yapamam. Baarlar uyku sokmaz gzme...


alacak huzur brakmaz. O korkun resimlerinin hayali girer gzmle
mikroskobun arasna ve bakalarnn grmedii bir eyi grebilmemi
engeller... Yapamam, yapamam!"
Sonra, bir ocuk gibi sesini alaltp kekeleyerek, sanki alalmann bu
kertesi onu sersemletmi gibi, hkrd:
"Bir de ocuklar olacak, Antonia."
"Bizim de olacak," diye fsldad Antonia, kulan perek. "Meryem Anamz
bu isteimi geri eviremeyecek, nk her gn yakaryorum ona... Kutsal
Lourdes suyunu da belki..."
"Sen de mi iksirlere inanyorsun Antonia?"
"Ben Tanr'ya inanyorum."
"Tanr'ya inanyorum,"diye yineledi Joaquin yalnz kaldnda yani,
tekiyle, tutkusuyla yalnz kaldnda. "Nedir Tanr'ya inanmak? Nerede
Tanr? Onu bulmalym!"
BLM X
Abel'in ocuu doduunda - diye yazd Joaquin gncesine -iimde nefretin
azdn hissettim. Doum srasnda Helena'ya yardmc olmam iin
armt beni, ama doumlara bakmadm (ki, doruydu) ve kuzinimin
tehlikeye dmesi durumunda soukkanllm "donmu kanllm"
demek daha doru olurdu koruyamayabilirim, zrn ileri srerek
41

kabul etmedim. Tabii eytan, doumda bulunmak ve belli etmeden ocuu


bomak gibi tyler rpertici neriler fsldamad deil kulama. Ama
kendime hkim olup bu iren dnceyi bastrabildim.
Abel'in, yalnz sanatnn deil, insan Abel'in bu yeni zaferi nk ocuk
gerekten bir bayapt, bir salk ve canllk rneiydi; "minik bir melek"
diyordu herkes imdi benim ocuumu bekleyen Antonia'ya bsbtn
balad beni. Karm, kr nefretimin bu zavall kurbann asl kurban
oydu... kendimden bile daha ok ocuklarmn anas, etim, canm,
kanm, eytann ikence ettii ruhumun z yapmak istiyordum. Yapmak
zorundaydm. Benim ocuklarmn anas olacak, bu nedenle bakalarnn
ocuklarnn analarndan stn olacakt. O bahtsz kadn beni semiti:
sevilmeyen, beenilmeyen, hor grlen beni; bir baka kadnn burun
kvrp elinin tersiyle ittiini almt o. Bir de utanmadan onlardan iyilikle
sz ediyordu bana!
Abel'in ocuu, Abel'in - ocua babasnn adn vermilerdi, soyunu ve
nn srdrmek iin olsa gerek , zamanla cmn arac olacak gen
Abel olaanst bir ocuktu. Onun gibi bir ocuum olmalyd, ama daha
gzeli.
BLM XI
"Neyle urayorsun bugnlerde?" diye sordu Joaquin Abel'e.
Doktor Bey ocuu grmek iin Abel'in evine gitmi, sonra da, ressam
ziyaret iin atlyeye kmt.

42

"Aslnda tarih bir tablo yapmay dnyorum... Tevrat'tan bir sahne. u


anda konuyu aratryordum..."
"Ne aratrmas? O dnemden model mi aryorsun?"
"Hayr, Tevrat' okuyorum... ve konuyla ilgili yorumlan."
"Sana bilimsel ressam demekte haksz deilmiim."
"Sen de sanatkr doktorsun, deil mi?"
"Bilimsel ressamdan da betersin, edeb ressamsn sen! Frayla edebiyat
yapmaya kalkma da!"
"dne teekkrler!"
"Peki, resmin konusu ne olacak?"
"Habil'in Kabil tarafndan ldrlmesi. lk karde katli." Joaquin bembeyaz
kesildi; ilk arkadan dikkatle szerek, ksk bir sesle sordu: "Nereden
aklna geldi bu?"
"ok basit," diye yantlad Abel, arkadann iinden geenlerden habersiz,
"admdan. Abel Habil'den gelir ya... ki plak eskizi yapmtm..."
"plak beden mi?"
"Hem beden, hem ruh.. "
"Ruhlarnn da m resmini yapacaksn yani?"
"Elbette! Kabil'inki kskanlk ruhu. Abel'inkiyse..."
43

"Evet, onunki ne ruhu?"


"te onu tam bilemiyorum. Aratrdm o. Ama hangi ifadenin doru
olacana bir trl karar veremedim. Habil'i, lmeden az nce, kardeinden
lmcl darbeyi yemi ve yere dm olarak yapmak istiyorum. Tevrat
burada; Lord Byron'un KabWi de var. Sen onu biliyor musun?"
"Byron'un Kabil'ini bilmiyorum. Tevrat'tan ne renebildin?"
"Pek az... Sen de bir bak..." ve kitab alp okudu: '"Ve dem kars Havva'y
bildi. Ve Havva gebe kalp Kabil'i dourdu; ve 'Rab'bin yardmyla bir adam
kazandm' dedi. Ve yine kardei Habil'i dourdu. Habil koyun oban oldu,
ama Kabil ifti oldu. Kabil, gnler getikten sonra, topran rnnden
Rab'be sunmaya getirdi. Habil de srnn ilk doanlarndan ve
yalarndan getirdi. Rab Habil'e ve onun sunduklarna bakt, ama Kabil'e ve
onun sunduklarna bakmad...'"
"Ama neden?" diye kesti Joaquin, "Tanr neden Habil'in sunduklarna kabul
gsteriyor da Kabil'den ve sunduklarndan honut olmuyor?"
"Aklanmyor burada..."
"Peki, resme karar vermeden nce bu soruyu sormadn m kendine?"
"Sormamtm... Belki Tanr nceden grmt Kabil'in karde katili
olacan, iindeki kskanl..."
"Kskansa, Tanr onu yle yaratt iin, iine kskanlk tohumunu
koyduu iin yleydi. Oku bakaym."
44

"Kabil ok fkelendi ve suratn ast. Ve Rab Kabil'e yle dedi: "Niin


fkelendin ve niin suratn astn? Eer iyi davranrsan karln
grmeyecek misin? Ve eer iyi davranmazsan, gnah kapda seni
beklemeyecek mi? Onun istedii sensin, ama sen ona egemen ol...'"
"Oysa, gnah ona egemen oldu," diye kesti Joaquin bir kez daha, "nk
Tanr onu terk etmiti. Devam et."
'"Ve Kabil kardei Habil'e, 'Tarlaya gidelim,' dedi. Ve tarlaya vardklarnda,
Kabil kardei Habil'e kar kalkt ve onu ldrd. Ve Rab Kabil'e yle
dedi:..."
"Tamam, yeter. Gerisini dinlemek istemiyorum. Olan olduktan sonra Tanr
Kabil'e ne demi, hi ilgilendirmiyor beni."
Joaquin, dirsekleri masaya dayal, yz iki avcunun arasnda, Abel'i, onu
nedenini bilmeden irkilten, buz gibi bir bakla szd. Sonra yle dedi:
"Kutsal Tarih'i renen ocuklara yaplan akay hi duymadn m?"
"Hayr."
"ocuklara, 'Kabil'i kim ldrd?' diye sorarlar; ocuklar da arp, 'Kardei
Habil' derler." "Hi duymamtm."
"te imdi biliyorsun. Bu Tevrat sahnesini resmedeceine gre, unu
syler misin bana: eer Kabil Habil'i ldrmemi olsayd, sonunda Habil'in
Kabil'i ldreceini hi dnmedin mi?"
"Nereden karyorsun bunu?"
45

"Habil'in koyunlar 'Tanr'y honut etti, oban Habil Rab'bin gzne girdi;
ama ifti Kabil'in ne kendisi, ne de sunduu rnler Tanr'y honut
etmedi. O'nun sevdii Habil'di, reddettii ise Kabil..."
"Peki, Habil'in suu neydi bunda?"
"Talihli1 olann, kayrlann susuz olduunu sanyorsun sen, deil mi? Oysa,
kendilerine gsterilen bu nedensiz kabul, gerek bir deere dayanmayan
bu ayrcal gizlemedikleri iin sulu onlar; bunu gizleyeceklerine,
gsterile sergilemeleri ok ayp bir davran. Hi kukum yok, Habil de,
Tanr'ya kurban ettii koyunlarn dumann Kabil'in suratna fleyerek tafra
satyordu. Hak yolunda olduklarn iddia edenler, szde adaletleriyle bakalarn ezmeye yeltenen kendini beenmilerdir. Birinin bir zaman dedii
gibi, 'namuslular'dan daha aalk kimse yoktur..."
"Peki emin misin," diye sordu, konumann brnd ciddiyetten tedirgin
olmaya balayan Abel, "Habil'in tarihiyle vndnden emin misin sen?"
"Hi kukum yok. Aabeyine sayg gstermediine eminim. Aabeyine iyi
gzle bakmasn Tann'dan dilediini de hi sanmyorum. Bildiim bir ey
daha var: Habil'in soyu, Habilciler, cehennemi Kabilciler iin icad ettiler;
nk onsuz, Habilcilerin tm zaferleri yavan kalacakt. Onlarn holand,
kendileri ac ekmezken, tekilerin ac ektiini grmektir."
"Joaquin, Joaquin, sen gerekten hastasn!"
"Haklsn. Hibir hekim kendi derdine deva bulamaz. u Byron'un Kabil'im
ver de okuyaym."
46

"Al ordan."
"Bir ey daha soraym. Bu resim iin karn bir ey esinlemiyor mu sana?
Herhangi bir fikir vermiyor mu?"
"Karm m? Bu trajedide kadn yoktu ki..."
"Her trajedide vardr Abel."
"Havva belki..."
"Belki... kisine de ayn st veren, ya da iksiri..."
BLM XII
Joaquin Lord Byron'un Kahirini okudu. Daha sonra yle yazd gncesine:
Bu kitabn zerimde yaratt etki korkuntu, iimi boaltmak
gereksinimiyle birtakm notlar tuttum. Hl saklyorum o notlar; u anda
nmde duran ktlar ite onlar. imdi dnyorum da, acaba onlar
yalnzca iimi boaltmak iin mi tuttum? Hayr, gnn birinde byk bir
eser yazmak iin onlardan yararlanabileceimi dndm kukusuz. Benlik
iddias kemiriyor bizi. En gizli, en rezil zaaflarmz ortaya dkmeye
baylyoruz. Daha nce kimsede grlmemi habis bir tmr bile
isteyecek biri kabilir sanyorum: salt onunla bbrlenmek ve ona kar
verdii savaa dikkati ekmek iin! Bu tiraflar bile basit bir boalmdan te
bir ey deil mi? Bu amazdan kurtulmak iin bunlar yrtp atmay
dnmedim deil. Ama beni kurtaracak myd bu? Hayr! Gsteri yapmak

47

kendini tketmekten iyidir. Son hesaplamada, yaamn kendi de bir


gsteriden baka ne ki?
Byron'un Kabil'ini okumak beni iliklerime dek sarst. Ne kadar haklyd Kabil
anasn babasn sulamakta, hayat aacnn meyvasn alacaklarna bilim
aacnn meyvasn aldklar iin. Benim iin, bilim yaray azdrmaktan
baka bir ie yaramamtr. 'Keke hi yaamasaydm!" diyorum Kabil'le
birlikte. Niin yaratldm ben? Niin yaamalym? Anlamadm, Kabil'in
niin intihar semedii. nsan rk iin en soylu balang bu olurdu. Ama,
daha ona gelmeden, dem ve Havva, dten sonra, neden oluk ocuk
sahibi olmadan kendilerini ldrmediler? Tanr nasl olsa onlarn
benzerlerini, bir baka Habil ve bir baka Kabil yaratr diye mi? Belki ayn
trajedi baka dnyalarda da oynand yeryzndeki ilk gsteri yetmedii
iin! Yoksa al gecesi miydi bu?
blis'in Kabil'e, onun, Kabil'in lmsz olduunu syledii blm okuyunca
iime korku dt: Ben de mi, iimdeki nefretle birlikte lmszdm? Bir
ruhum var m, diye sordum kendime. imdeki nefret mi ruh? Ve sonunda,
bunun baka trl olamayacana, bylesine iddetli bir nefretin bedene
ait bir nitelik olamayacana karar verdim. Bakalarnda neterle
deemediimi imdi kendimde bulmutum. lml bir organizma benim
kadar nefret edemezdi. blis Tanr olmaya yeltenmiti; ben de, ocukluumdan bu yana, kendim dnda herkesi hie indirgemeye almam
mydm? Ama, eer btn talihsizlikleri yaratan, beni yle yaratm
olmasayd, nasl bu denli talihsiz olabilirdim?

48

Koyunlarn gtmek iin Habil'in byk bir aba harcamas gerekmiyordu,


nasl ki, resim yapmak iin Abel'in byk aba harcamas gerekmiyorsa.
Oysa benim, tam tersine, hastalarmn sorunlarn anlamak iin ok byk
bir aba harcamam gerekliydi. Kabil, sevgili kars ve kz kardei
Ada'nn, onu bunaltan dnceleri anlamadndan yaknyordu. Benim
Ada'm, benim zavall Ada'm yeterince anlyordu iimden geenleri.
Dorusu, gerek bir Hristiyand o. Ama sonunda ondan da anlay
grmedim.
Byron'un Kabil'ini okuyana tekrar tekrar okuyana dek, onca kiinin
lmne tank olan ben, lm gerekten tanmam, anlamamtm.
Pepee sorular kurcalyordu kafam: imdeki nefretle birlikte mi
lecektim? Nefretim benimle birlikte lecek miydi? Yoksa benden sonra da
yaayacak myd? Nefret daha m uzun mrlyd nefret edenden? Bir
maddesi var myd, aktarlabilir bir ey miydi? Yoksa ruhun z myd
nefret? Ve... Cehennem'i, lm' birer varlk olarak dnmeye baladm,
nasl eytan' cisimlemi nefret olarak, ruhun Tanr's olarak
dnyorsam. Bilimin aklamad her eyi, nefreti tanyanlarn piri Lor d
Byron'un o korkun iiri retti bana.
Benim Ada'm da, almadm, alamadm zamanlar tatl dille azarlard
beni. eytan, Ada'mla benim aramda dikilip dururdu. "Gitme onunla!" diye
haykrrd benim Ada'm. Zavall Antonia! Ve kendisini de O'ndan korumam
iin yalvarrd. Geri o hibir zaman benim gibi nefret edemedi. Ama ben
de Antonia'm gerekten sevmeyi baarabildim mi? Ah, eer gerekten
sevebilseydim onu, kurtulurdum. Gelgelelim, ben onu sadece cm
49

almak iin bir baka ara olarak grdm. Onu, cm alacak bir oulun, ya
da kzn anas olarak istiyordum. Bir yandan da, byk bir saflkla, eer
baba olursam btn bunlardan kurtulacam dnyordum. Ama, kendim
gibi nefret dolu yaratklar retmek, nefretimi aktarmak, onu
lmszletirmek iin evlenmemi miydim?
Kabil ile blis arasnda Ar'n Uurumu'nda geen sahne ruhumu kzgn
demirle dalad sanki. Bildiklerime, gnahmn nda baktm, lm
oaltmak iin can vermenin zavallln grdm, ve bu lmsz nefretin
benim ruhum olduunu apak anladm. Bu nefret, diye dndm,
mutlaka ben domadan nce vard ve lmnden sonra da yaayacak.
'Nefret etmek iin yaamak' dncesi dehet sald iime. Cehennem
buydu. Tam anlatld gibi! Bir de alay etmitim inananlarla! Cehennem
gerekten buydu!
Ada'nn Kabil'e olu Hanok'tan nasl sz ettiini okuduumda, doacak
ocuumu dndm; seni dndm kzm, kurtuluum ve tesellim olan
seni; nasl bir gn gelip beni kurtaracan dndm. Ve Kabil'in,
plakln bilmeden uyuyan masum yavrusuna sylediklerini okuyunca,
sana can vermekle onarlmaz bir su mu iledim, diye dndm. Zavall
yavrum benim! Seni dnyaya getirmi olmam balayacak msn? Ada'nn
Kabil'ine sylediklerini okurken, Cennet'teki yllarm anmsadm... dl
peinde komadm, herkesten stn olma dleri kurmadm yllar.
Hayr, kzm, hayr; almalarm Tanr'ya temiz yrekle sunmadm;
gerei, bilgiyi arayacama, n ve dl peinde kotum... ve hep ondan
stn olma frsatn kolladm. O, Abel, sanatn sevdi; sanatn sebatla
50

gelitirdi ve hibir zaman beni ezmeye kalkmad. Hayr, benim huzurumu


yok eden o deildi. Ama ben, Abel'in sunan ykmay dnecek denli
ldrmtm. Gerek u ki, kendimden bakasn dnmemitim.
Habil'in lmn, o korkun ozann eytan'n ozannn kaleminden
okumak beni altst etti. Okurken gzlerim karard ve sanrm bir ara
bayldm. Ve o gn, zndk Byron sayesinde, inanmaya baladm.
BLM XIII
Antonia Joaquin'e bir kz dourdu. "Bir kz," dedi Joaquin iinden, "ama
onun olu var!" Ama, eytan'n bu yeni hilesini abuk grp toparland. Ve
tutkulu doasnn tm gcyle sevmeye balad kzn... ve ondan tr,
annesini. lkin, "Kzm benim cm alacak," dedi neyin cn alacakt,
bilmeden ; ama sonra yle dedi: "O benim kurtuluum, arnmam
olacak." ok gemeden, kzm iin bu notlan tutmaya baladm," diye
yazd gncesine Ben ldkten sonra, zavall babasn tanmas, ona
acmas, onu sevmesi iin... Beiinde, masum ryalar grerek uyuyan
yavrumu seyrederken, onu iyi yetitirmek ve eitmek iin, nce kendi
kafamdaki saplantdan kurtulmam, kendimi ruhumun czamndan
arndrmam gerektiini dndm. Ve kzma sevmeyi, herkesi sevmeyi,
zellikle de onlar sevmeyi retmeye karar verdim. Ve orada, onun
masum ryalar zerine, kendimi bu azabn boyunduruundan kurtarmaya
yemin ettim. Abel'in byklnn ba savunucu olmaya ant itim.

51

Abel Sanchez, tablosunu tamamlayarak, onunla byk bir sergiye katld.


Resim ok beenildi, gerek bir bayapt olarak nitelendi ve, beklendii
gibi, Abel'e eref madalyas kazandrd.
Joaquin, tabloyu grmek ve resimdeki Kabil'e bir aynaya bakar gibi
bakmak iin sk sk gitti sergi salonuna. Oraya gelenlerin, resimdeki figre
baktktan sonra belli etmeden kendisine bakp bakmayacaklarn da
grmek istiyordu.
Korkular iindeydim, - diye yazd gncesine - Abel'in, Kabil'i izerken beni
dnd; evinde, bu konuyu ileyeceini syleyip Tevrat'tan blmler
okuduu gn, aramzda geen konuma srasnda beni yoklad
phesiyle kvranyordum (ben yalnz kendimi dndmden, onu
tmyle unutmu ve hasta ruhumu olduu gibi nne sermitim). Ama
hayr, Abel'in Kabil'iyle aramda en ufak bir benzerlik yoktu; resmi yaparken
beni dnmemiti; bana saldrmaya, kk drmeye almamt.
Helena da onu bana kar etkileyememiti anlalan. Gelecek zaferin,
bekledikleri zaferin tad yetmiti onlara. Beni dnmemilerdi bile! Beni
dnmedikleri, benden nefret bile etmedikleri dncesi, tekinden daha
beter kahrediyordu beni. O da benden, benim ondan nefret ettiim kadar
nefret etseydi, hi deilse adam yerine konmu olacaktm. Kurtuluum
olabilirdi bu.
Sonunda Joaquin, kendini aarak, daha dorusu kendini daha derinlere
gmerek, Abel'in baarsn kutlamak iin bir len vermeyi kararlatrd.
Abel'in sonsuza dek dostu, "tanmalarndan nce arkada" olan o, bu
leni sunacakt ressama.
52

Joaquin, hatip olarak belirli bir n kazanmt. Fen Fakltesinde, ksa ve


kuru, titiz ve alayc konuma tarzyla tekileri bastran oydu. Konumalar,
yeni gelenlerin cokulan zerinde souk du etkisi yapard genellikle.
Karamsar bir kukuculuu savunan, abus derslerdi bunlar. ounlukla ileri
srd sav, tpta hibir bilginin kesin olmad, her eyin bir varsaym
olduu, ve en gvenilir tutumun gvensizlik olduuydu. Onun iin, leni
Joaquin'in verecei duyulunca, herkes, "bilimsel ve belgesel resim" zerine
vg grnmnde ift anlaml, acmasz bir terihe hazrland.
Joaquin'i Abel'in sanatndan sz ederken duymu olanlarn ii sinsi bir
heyecanla gcklanmaya balad. Abel'i kendisini bekleyen tehlikeye kar
uyardlar.
"Yanlyorsunuz" dedi Abel onlara. "Joaquin'i tanrm; byle bir ey
yapabileceini hi sanmam. inden geenleri biraz biliyorum; ama sanata
kar derin bir duyarl var ve eminim, syleyecekleri dinlemeye deer
olacak. Onun bir portresini yapmay dnyorum."
"Portresini mi?"
"Evet, siz onu benim tandm gibi tanmyorsunuz. Ateli, kendi kendini
yiyen bir insandr o." "Daha souk bir adam..."
"Dtan yle. Ate iin iin yanar demezler mi? Dndm portre iin
biilmi kaftan..."
Abel'in bu szleri Joaquin'in kulana geldi ve onu yine dncelere gmd.
"Benim iin ne dnyor olabilir?" diye sordu kendine. "Gerekten ateli,

53

kendi kendini yiyen biri olduumu mu? Kaderin kurban olduumu gryor
mu?"
te bu srada, sonradan ok utan duyaca bir ey yapt. Bir rastlantyla,
daha nce Abel'in evinde alm olan bir kz onlarn hizmetine girmiti.
Joaquin, salt br evde kendisiyle ilgili konuulanlar renmek amacyla,
kza yanat kendisini balamadan tabii.
"Hadi canm, nasl olur da duymazsn benden sz ettiklerini?" "Duymadm,
efendim, hi duymadm." "Hi benden sz etmiyorlar myd yani?"
"Ediyorlard tabii, ama yle konuuyorlard... bir ey demiyorlard."
"Hibir ey?"
"Ben konutuklarn ok grmedim. Sofrada hizmet ettiimde pek
konuulmazd; konuulduunda da, ite masada konuulan eylerden...
Bey'in resimlerinden..."
"Anlyorum, ama benimle ilgili bir ey?"
"Hi aklma gelmiyor."
Joaquin kendinden tiksinerek ayrld kzn yanndan. "Budalaca
davranyorum," dedi. "Kz kim bilir ne dnd benim iin!" Yaptndan
ylesine utand ki, sudan bir bahaneyle kzn iten karlmasn salad. Bu
kez de, "Ya imdi tekrar Abel'in hizmetine girer ve bunlar anlatrsa?"
korkusuna kapld. Karsna, kz geri almasn sylemeyi dnd; ama
yz tutmad. Sokakta kza rastlamak korkusuyla titrer oldu.

54

BLM XIV
len gn geldi. Bir nceki gece Joaquin hi uyumamt. "Savaa
gidiyorum Antonia," dedi evden karken. "Tanr yoluna k tutsun Joaquin"
"Kz grmek isterdim, minik Joaquinita'mz..." "Tabii, gel de gr...
uyuyor..."
"Zavall bebecik! eytan'n varlndan haberi yok henz!
Ama, sana yemin ederim, Antonia, o iblisten kurtaracam yakam. Onu
skp atacam iimden, onu boup Abel'in ayaklarna frlatacam...
Kzm pmek isterdim, ama uyanr diye korkuyorum..."
"Yok, uyanmaz. p istiyorsan."
Baba eilip uyuyan ocuu pt. ocuk, pldn anlam gibi,
uykusunda glmsedi.
"Bak, Joaquin, o da seni kutsuyor." "Allahasmarladk, karcm!" Ve
Joaquin, karsna sarlp uzun uzun pt.
Meryem heykelinin nnde dua etmeye brakld Antonia. len sofrasnda,
konumalarn gerisinde ktcl bir bekleyi sezinleniyordu. Abel'in sanda
oturan Joaquin'in yz sapsaryd; pek az yiyor ve pek az konuuyordu.
Abel'in bile hafif bir rperti geti srtndan.
Tatl servisi yaplrken, konuklardan bazlar diyerek sessizlik arsnda
bulundu. Bir suskunluk oldu. "Konumay duyalm," dedi biri. Joaquin ayaa
kalkt. Ksk, titrek bir sesle konumaya balad; ama ok gemeden sesi
55

dzeldi ve deiik bir tn kazand. Sessizlik Joaquin'in sesiyle doldu, baka


hibir ey duyulmaz oldu. Herkes aknd. Bundan daha candan, daha
cokulu bir vg, bir sanatya ve sanatna onca hayranlk ve sevgi belirten
bir konuma ender duyulmutu. Joaquin, Abel'le birlikte yaad
ocukluunu, ikisinin de ne olacaklarn henz bilmedii o gnleri
anmsarken, birok kii gzlerinin yaardn hissetti.
"Kimse onu benden daha yakn tanmamtr," dedi Joaquin. "Sanrm onu
kendimden bile daha iyi tanyorum. nk, insan kendi iine baktnda,
yalnzca yaratld hamuru grme eilimindedir. Kendimizin en iyi, en
sevilesi yanlarn bakalarnda grrz; bu yzdendir hayranlmz. Abel,
sanatnda, benim iimde baarmak istediimi baard; bu nedenle, bana
rnek olanlardan biridir; onun baars, hem almalarm iin bir kam,
hem de baaramadklarm iin bir tesellidir. Abel hepimize aittir, herkesten
ok da bana! Ben, onun yaptyla zenginlemi olarak, onu yaratan Abel
kadar sahibi olmaya alacam bu yaptn. Ancak byle bulacam kendi
sradanlma katlanma gcn..."
Sesi yer yer bir la dnyordu. Dinleyenler, sesin sahibiyle eytan
arasnda sregiden insanst savatan habersiz, bylenmi gibiydiler.
"Kabil'in yzne bakn!" Joaquin'in azndan tek tek dyordu szckler,
kor paralar gibi "Bu trajik Kabil; didinen emeki; kentlerin ilk kurucusu;
sanayinin, rekabetin, toplumsal yaamn atas... Bakn yzne! Ne byk
bir anlayla, nasl bir acmayla, ne denli sevgiyle resmedilmi baht kara
Kabil! Abel Sanchez'imiz Kabil'e, Milton'un eytan'a duyduu hayranl
duyuyor; Milton eytan'na nasl akla balysa, Abel de Kabil'ine o denli
56

bal. nk, hayran olmak sevmektir, ve sevmek acmaktr. Bizim


Abel'imiz, Habil'i ldren ve Tevrat'taki sylenceye gre, lm yeryzne
getirenin tm perianln, haksz yazgsn sezmi. Bizim Abel'imiz,
Kabil'in suunu su vard kukusuz anlamamz, ona acmamz, onu
sevmemizi salyor... Bu tablo bir ak gstergesidir!"
Joaquin szlerini bitirince ar bir sessizlik oldu. Sonra bir alk tufan
patlad. O zaman, Abel ayaa kalkt; benzi solmu, titreyerek ve
duraksayarak, gzleri dolu dolu, yle dedi arkadana:
"u sylediklerin, Joaquin, yaptm tm resimlerden ve ilerde
yapacaklarmn hepsinden daha deerli... ok daha deerli. Yrekten
kopmu bir sanat eseri bu szler. Seni dinleyene dek, bilmiyordum neyi
baarm olduumu. Ben deil, sen yaptn benim resmimi. Sen yaptn!"
ki eski dost, gzyalar iinde ve dinmeyen alklar arasnda kucaklat.
Orada bulunanlar da ayaa frlam baryorlard. Tam kucaklarken,
eytan yle dedi Joaquin'e: "imdi onu kollarnla skp boabilsen!..."
"nanlr gibi deil," diyordu herkes. "Ne mthi bir hatip! Ne muhteem bir
konuma! Kim derdi ki...? Keke birka gazeteci olsayd!"
"Harikulade!" dedi biri. "Bir daha byle bir konuma duyabileceimi hi
sanmam."
"Dinlerken tylerim rperdi," dedi bir bakas. "Bak, yz bembeyaz
olmu."

57

"Gerekten de yleydi. Joaquin, byk baarsndan sonra yerine


otururken, zerine bir hzn dalgasnn ktn ve onu alp
gtrdn hissetti. Hayr! indeki eytan henz lmemi-ti. Bu
konuma, yaamnda tatt en byk baar olmutu. Ve imdi hitabet,
arkadann resimdeki nn glgede brakabilecei bir alan olarak
geliyordu aklna.
"Abel'in nasl aladn grdn m?" diye sordu biri, kta.
"Dorusu, Joaquin'in konumas Abel'in btn resimlerinden daha
deerliydi. Resmi yapan konumayd. Adn 'Konumann Tablosu' koymak
gerek. Kaldr konumay, ne kalr resimden? Hi... dl kazanm olsa bile."
Joaquin eve dndnde, Antonia kapya koup onu kucaklad.
"Biliyorum, haberini aldm. Evet, evet! Ondan stnsn, ok daha stn. O
da anlam olmal, tablosunu deerli klann senin konuman olduunu."
"Doru Antonia, doru, ama..."
"Ama ne? Hl m..."
"Hl! Onunla kucaklarken eytan'n kulama fsldadklarn sylemek
istemiyorum sana." "Hayr, syleme!" "Sustur beni yleyse."
Antonia uzun, scak, slak bir ple azn rtt Joaquin'in. "Bakalm bu
yntemle eytan' iimden ekip karabilecek misin Antonia?"
"Onu iime ekeyim de bende mi kalsn yani?" diye sordu zavall kadn
glmeye alarak.
58

"Evet, iine ek, nk sana bir ey yapamaz o; senin iinde lr, kutsal
suya dm gibi boulur senin kannda..."
Abel, evinde Helena'yla ba baa kaldnda, yle dedi Helena:
"Joaquin'in konumasn anlattlar. Zaferini yutmak zorunda kald...
afiyetle!..."
"yle deme; sen duymadn onu." "Duymu kadar oldum!"
"Szleri itendi. ok duygulandm. Dorusu, onun aklamasn duyana
dek, ne yapm olduumu ben de bilmiyordum."
"Gvenme ona... hi gvenme... seni yle gklere karmsa, bir nedeni
vardr mutlaka."
"Gerekten iinden geleni sylemi olamaz m?"
"Biliyorsun, atlyor kskanlktan..."
"Sus!"
"Evet, atlyor... ld lecek..."
"Sus dedim sana..."
"Hayr, kskanlk da deil bu, nk artk beni sevmiyor, eskiden sevmi
olduu da kuku gtrr ya... bu haset... dpedz haset..."
"Kes sesini!" diye grledi Abel.
"Tamam, tamam, sustum... ama greceksin..."
59

"Ben greceimi grdm, duyacam duydum. O bana yeter. Kes artk."


BLM XV
Ne yazk ki, bu kahramanca eylem de zavall Joaquin'i iyiletirmedi.
Sylediklerimi sylemi olmaktan pimanlk duymaya baladm; - diye
yazd gncesine - iimdeki ktl da vurmam ve ondan kurtulmam
daha doru olurdu. Abel'in resminin sahteliini ve zentisini, teknik
cambazlklarn, taklitiliini, duygudan yoksunluunu aka syleyip
onunla sanatsal alveriimi kknden koparmalydm. nn yerle bir
etmediime pimandm. yle yapsaydm, hem gerei syleyerek iimi
boaltm, hem de onu hak ettii yere oturtmu olurdum. Kim bilir... Kabil,
Tevrat'ta Habil'i ldren Kabil de, kardeini l grnce onu sevmeye
balam olamaz m? nanmaya balamam o sralarda oldu: dine dnm,
o konumann dolayl sonularndand.
Joaquin'in gncesinde szn ettii "dine dn", onun dzelmediini
gren belki de hi dzelmeyeceinden korkan kars Antonia'nn onu,
din yolunu (atalarnn ve kendisinin olan ve ilerde kzlarnn olacak dini)
denemeye kandrmasnn sonucuydu.
"lkin gnah karmaya gitmelisin."
"Ama karcm, ben kiliseye gitmeyeli yllar oldu..."
"Zarar yok, yine de..."
"Ama ben byle eylere inanmam..."
60

"Sen yle sanyorsun. Siz bilim adamlarnn, inandnz halde,


inanmadnz sandnz Rahip Efendi bana anlatt. Eminim, annenin sana
rettii, benim de kzmza reteceim eyler..."
"Tamam, tamam, rahat brak beni!"
"Hayr, brakmayacam. Git, gnah kar ltfen."
"Dncelerimi bilenler ne der sonra?"
"Haa, i anlald. Toplumsal kayglardan tr m..."
Ama ta yerini buldu ve Joaquin, gerekten inanmyor muyum, diye sordu
kendine; dahas, inanmasa bile, Kilisenin onu iyiletirip iyiletirmeyeceini
grmek istiyordu. Kiliseye gitmeye balad: neredeyse gze batacak kadar
sk, dine kar dncelerini bilenlere meydan okur gibi... Sonunda, gnah
karacak bir papaz buldu. Ve, gnah karma hcresine girer girmez iini
boaltt.
"Ondan nefret ediyorum, Peder, btn kalbimle nefret ediyorum. Eer
inandma, ya da inanmak istediime ters dmese, ldrrdm onu..."
"Ama evladm, nefret deil bu; haset demek belki daha doru..."
"Nefret hasettir, Peder, tm nefret hasettir."
"Onu soylu bir rekabete dntrmelisin, mesleinde basan kazanma
arzusuna; Tanr'ya hizmet iin yapabileceinin en iyisini..."

61

"Yapamyorum, elimde deil, alamyorum. Onun n yakam


brakmyor."
"Gayret etmelisin... insanolu bunun iin zgrdr..."
"zgr iradeye inanmyorum ben, Peder. Ben doktorum." "Yine de..."
"Ben ne yaptm ki Tanr beni byle yapt? Kindar, kt, haset dolu? Neden
byle bir soysuzluu bana miras brakt?" "Evladm... evladm..."
"Hayr, insann zgrlne inanmyorum. zgrle inanmayan zgr
olamaz. Ben de deilim. zgr olmak, zgr olduuna inanmaktr!"
"Tanr'ya gvenmemek ktdr."
"Tanr'ya gvenmemek ktlk mdr, Peder?"
"Onu demek istemedim. Sizi perian eden bu saplantnn Tanr'ya
gvenmemenizden ileri geldiini sylyordum sadece..."
"Ama ben yine soracam: Tanr'ya gvenmemek ktlk mdr?"
"Evet, ktlktr."
"yleyse, Tanr beni kt yaratt iin O'na gvenmiyorum... Kabil'i kt
yaratt gibi. Tanr iime pheyi koydu." "Tanr sizi zgr yaratt." "Evet,
kt olmak iin zgr!" "yi olmak iin de." "Ah Peder, niin dodum ben?"
"Hangi amala, diye sormak daha doru olmaz m?"
BLM XVI

62

Abel, kollarnda bebek sa'y tutan bir Meryem tablosu yapmt. Tablo,
aslnda Helena ile olunun, Abelito'nun portresiydi. Resim beenilmi ve
kopyalan baslmt. Tablonun gzel bir fotorafnn nnde, Kutsal
Meryem'e dua ediyordu Joaquin: "Koru beni! Kurtar beni!"
Ama, sanki kendi sesini duyarsa, daha derinlerden gelen teki sesi, "Keke
lse! Keke o serbest kalsa!" diyen sesi bastrabilir umuduyla, yksek bir
fsltyla dua ediyordu.
"Duyduuma gre yobaz olmusun," szleriyle karlad bir gn Abel onu.
"Ben mi?"
"Evet. Kendini dine verdiini, her gn kiliseye gittiini sylediler. Bugne
dek ne Tann'ya, ne eytan'a inandn; durup dururken kendini dine
kaptrman da pek olas olmadna gre... Yobazlktan baka ne kalyor?"
"Sana ne bundan?"
"Hesap sorduum falan yok. Sadece merak ettim... Gerekten inanyor
musun?"
"nanmak ihtiyacndaym."
"O baka ey. Ben, inanp inanmadn soruyorum." "Syledim ya,
inanmak ihtiyacndaym. Daha fazla stme varma."
"Bana sanat yetiyor. Benim dinim sanat." "Ama Meryem'in resmini
yapyorsun." "Evet, Helena'nn." "O da Kutsal Bakire saylmaz pek..."
"Benim iin yle... ocuumun anas..."
63

"Yalnz o kadar m?"


"Her anne, ana olmasndan tr bir kutsal bakiredir." "lahiyatn snrlarna
giriyorsun!"
"Onu bilmem; ama gericilikten, sahte ahlaklktan tiksinirim. Bence, salt
ekememezlikten doar bunlar. Seni onlarn klna brnm grmek,
dorusu ok artt beni. Sradan insanlarn bayalna dmeyeceini
sanrdm."
"Ne demek istiyorsun, Abel? Akla ltfen."
"Yeterince ak deil mi? Hibir zellii olmayan, sradan insanlar, farkl
olanlarn stnlne kazanamadklar iin, onlara dogmann renksiz
niformasn giydirmeye alrlar. Hi kukun olmasn, dinde de, sanatta
olduu gibi, tm gelenekiliin altnda yatan hasettir. Eer hepimiz
canmzn istedii gibi giyinmekte serbest olsaydk, mutlaka aramzdan biri,
kendi doal zarafetini vurgulayacak bir giyim tarzyla ne kard; ve eer
bu bir erkekse, btn kadnlar, doal olarak onun peinden koard. Ama
kaba, baya biri ayn eyi yapmaya kalksa, sadece gln olurdu. Onun
iin, sradan ve baya olanlar, yani tekileri ekemeyenler, byle bir
niformay, kendilerini kuklaya eviren bir giyim tarzn uydurmular... ona
da moda denmi! Moda da bir tr gelenekiliktir. Kendini aldatma Joaquin:
tehlikeli, ar, dine kar diye damgalanan o dnceler, sadece zavall,
sradan beyinlerin dnemedii eylerdir. O kiilerde -hibir doal zellik,
hibir zgnlk bulunmaz; onlarda sadece 'akl selim' ve bayalk vardr.
En nefret ettikleri de hayal gcdr, nk hi yoktur onlarda."
64

"yle olsa bile," dedi Joaquin, "bu kaba, baya, sradan dediklerimizin
kendilerini savunma haklan yok mu?"
"Bir gn bizim evde, anmsayacaksn, Kabil'i, hasut olan savunmutun;
daha sonra da, lene dek dilimden dmeyecek o unutulmaz konumanda
nm de byk lde ona borluyum bize, hi deilse bana,
Kabil'in ruhunu gsterdin. Ama Kabil hi de baya, kaba bir insan deildi;
hele sradan, hi deildi."
"Ama hasetin babasyd."
"Evet, ama baka tr bir hasetin; banazlarn hasetinin deil... Kabil'in
hasetinde bir byklk vard, oysa fanatik engizisyoncunun haseti ondan
ok daha aalktr. Seni onlarn safnda grmekten dehete dyorum."
"Bu adam iimi mi okuyor benim?" diye sordu kendine Joaquin Abel'den
ayrlnca. "Bir yandan da, iimden geenlerin hi farknda deil sanki.
Resim yapt gibi konuuyor ve dnyor... ne dediini, ne izdiini
bilmeden. Yaptnn bilincinde deil... ben her ne kadar onu hesap adam
olarak grmeye alyorsam da..."
BLM XVII
Joaquin, Abel'in, eski modellerinden biriyle ilikisi olduunu rendi; bu
bilgi, Abel'in Helena'yla ak adna evlenmedii yolundaki kukusunu
destekledi. "Beni kk drmek iin evlendiler," dedi kendi kendine ve
unu ekledi: "Helena da onu sevmiyor, sevemez... o kimseyi sevemez...
sevme yetenei yok. Sadece gzel bir 'klf o. Kendini beenmilikten ve
65

beni hor grd iin evlendi. Yine kendini beenmilikten kocasn


aldatabilir... koca olarak istemedii adamla bile..." Anlarn klleri
arasndan, nefretinin buzu altnda snm sand bir kvlcm parlad:
Helena'ya eski ak! Evet, her eye karn, bu dii tavusa, bu gnl
avcsna, Ressam'n modeline hl tutkundu. Antonia ondan kat kat
stnd kukusuz, ama... teki de tekiydi! Sonra, intikam vard... yle
tatlyd ki intikam! Donmu bir yrein buzlarn eritiveren...
Birka gn sonra, Abel'in evde olmayaca bir saati kollaya-rak, oraya gitti.
Helena'y ocuuyla yalnz buldu. Tanrlatrlm imgesi nnde bouna
yakarmt onu korumas ve kurtarmas iin!
"Abel, kiliseye gitmeye baladn syledi," dedi Helena. "Antonia m seni
oraya srklyor, yoksa ondan kamak iin mi gidiyorsun?"
"Ne demek istiyorsun?"
"Siz erkekler, ya karnzn izini srerken, ya da karnzdan kaarken
ermilere karrsnz genellikle de..."
"Karsndan kaanlar da var; ama kiliseye gitmek iin deil..."
"Ya?"
"Evet. Sana bu hikyeyi aktaran kocann bilmedii bir ey var: benim dua
ettiim tek yer kilise deil."
"Bundan doal ne var? Dinine bal olan evinde de dua etmeli."

66

"Ben de onu yapyorum. Beni korumas ve kurtarmas iin kutsal Meryem'e


yalvaryorum." "yi ediyorsun."
"Biliyor musun, kimin resmi nnde bu duay ettiimi?"
"Nereden bileyim, sen sylemedike..."
"Kocann yapt resmin nnde..."
Helena, birden kzararak, salonun bir kesinde uyumakta olan ocua
evirdi yzn. Beklenmedik saldr artmt onu. Ama kendini abuk
toparlayp konutu: "Bu yaptn Tanr'ya saygszlk, Joaquin, ve dine
dnnn sahte olduunu kantlyor, hatta daha da ktsn..."
"Helena, sana yemin ederim..."
"On Emir'in ikincisi: Tanr'nn kutsal adn olur olmaz azna almayacaksn."
"zellikle onun iin yemin ederim, Helena, dine dnm itendi; yani,
gerekten inanmak istedim. Beni yiyip bitiren bu tutkuya kar kendimi
imanla savunmak istedim."
"Evet, biliyorum tutkunu..."
"Hayr, bilmiyorsun!"
"Biliyorum. Abel'in varlna dayanamyorsun." "Ama neden
dayanamyorum?"
"Bunu ancak sen bilebilirsin. Ona hibir zaman dayanamadn... benimle
tantrmadan nce bile."
67

"Doru deil bu, kesinlikle doru deil."


"Doru! Kesinlikle doru."
"Neden ona dayanamyor muum?"
"nk tannmaya balad, nk n kazand. Senin de iyi bir iin yok mu?
Bol para kazanmyor musun?"
"Bak, Helena, sana gerei syleyeceim, tm gerei! Sahip olduklarm
doyurmuyor beni. nl olmak istedim, bilim alannda yeni bir eyler
kefetmek, bilimsel bir bulua adm ilitirmek istedim..."
"yleyse kendini o ie ver, nk yetenein yok deil." "Kendimi vermek...
kendimi vermek... Kendimi verebilirdim, Helena, eer zaferimi senin
ayaklarnn dibine koyabilecek olsaydm..."
"Niye Antonia'nn ayana koymuyorsun?"
"Ltfen ondan sz etmeyelim."
"Haa, demek onun iin buraya geldin! Abel'imin gitmesini mi kolladn
buraya gelmek iin?"
"Abel'in... Abel'in... sanki ok takyor seni Abel'in!"
"Ne? imdi de arabozucu rolne mi svanyorsun?"
"Abelinin senden baka modelleri de var."

68

"Ne olmu yani?" dedi Helena diklenerek. "Varsa var! Onlar tavlamay
bildiini gsterir! Yoksa bunun iinde de mi kskanyorsun onu? Antonia'nla
yetinmekten baka aren yok diye mi? Yoksa, o bakasn bulabileceini
gsterdi diye, sen de kendine bakasn bulmak iin mi geldin buraya?
Onun iin mi bu hikyelerle geldin? Utanmyor musun? k, git burdan!
Suratn grmek iimi kaldryor!"
"Tanr akna, dur, Helena! ldryorsun beni... ldryorsun!"
"Sen kiliseye git, seni kskan, ikiyzl seni! Git, karn baksn sana,
iyiletirin; nk ok hasta olduun ortada!"
"Helena, Helena, yalnz sen beni iyiletirebilirsin! En sevdiklerinin ba iin,
Helena, biraz dn: bir adam yok olmaya mahkm ediyorsun!"
"Ne yani? Seni kurtarmak iin kendi adamm m yok edeyim isterdin?"
"Onu yok etmeyeceksin, nk o zaten yok. O senin hibir yannla ilgili
deil. O seni sevemez. Seni seven ben'im... btn kalbimle,
dnemeyecein kadar byk bir akla..."
Helena ayaa kalkt. ocua doru yrd; onu uyandrp kucana ald.
Sonra, Joaquin'e dnp yle dedi: "Defol! Bu ocuk, Abel'in olu, seni
evinden kovuyor. Defol!"
BLM XVIII
Joaquin ktleti. Yreini olanca aklyla Helena'ya gsterdii iin
kendine duyduu fke, ve Helena'nn onu nasl kmseyerek geri
69

evirdiini dndke kapld umutsuzluk, iindeki yaray azdrmt. Bir


sre kendini gemleyebildi; kars ve kzyla oyalanmaya alt. Ama ev
yaam giderek karard ve Joaquin daha da buruklat.
O srada, evlerinde ok dindar bir hizmeti kadn vard. Kadn her gn
kiliseye gidiyor ve iinin olmad her saati odasna kapanp dua ederek
geiriyordu. Hep gzleri yerde dolayor ve her eyi byk bir uysallkla
ve hafif alamakl bir sesle karlyordu. Joaquin'in ona tahamml yoktu
ve her frsatta halyordu. "Haklsnz, efendim," diyordu kadn sadece.
"Ne demek haklsnz?" diye patlad bir gn Joaquin. "Hi de hakl deilim."
"Peki efendim, ltfen kzmayn. Hakl deilsiniz yleyse."
"O kadar m?"
"Anlamadm efendim."
"Anlamadn ha, seni ikiyzl sahtekr seni! Neden kendini
savunmuyorsun? Neden karlk vermiyorsun? Neden isyan etmiyorsun?"
"syan? Ben mi, efendim? Tanr ve Kutsal Meryem korusun beni yle
eyden."
"Daha ne istiyorsun?" diye araya girdi Antonia, "eer kusurlarn kabul
ediyorsa?"
"Kusurunu kabul ettii falan yok. Kibrinden yanma yaklalmyor."
"Ben mi kibirliyim, efendim?"
70

"Bak, nasl da anlamazdan geliyor sahtekr! Alak gnlln ve sabrn


snamak iin kullanyor beni. Benim fke nbetlerimi, sabr erdemini
gelitirmek iin bir eit kl gmlek niyetine kullanyor. Beni harcayarak,
dikkatini ekerim! Hayr efendim, yama yok! br dnyada sevap
hanesine yazlacak diye beni let etmeye hakk yok. kiyzllk denir
buna!"
Zavall kadn alayarak dualar mrldanyordu.
"Ama alakgnll olduu doru," dedi Antonia. "Neden isyan etsin? Hem
isyan etse, daha beter sinirlenirsin."
"Hayr. Kendi erdemini ortaya karmak iin bakasnn zaafndan
yararlanmak ahlkszlktr. Varsn bana karlk versin, varsn terbiyesizlik
etsin, ama insan gibi davransn... hizmetkr gibi deil!"
"yle yapsayd, daha ok sinirlenirdin, Joaquin."
"Hayr. Beni en ok sinirlendiren bu mkemmellik gsterileri."
"Yanlyorsunuz, efendim," dedi hizmeti kadn gzlerini yerden
kaldrmadan. "Ben kimseden daha iyi olduumu sanmyorum."
"Sanmyorsun ha? Ben sanyorum! Bakasndan daha iyi olduunu
sanmayan da aptaldr. Sen besbelli kendini kadnlarn en gnahkr
sanyorsun. yle deil mi? Hadi, cevap versene!"
"Bu gibi eyler sorulamaz ki, efendim..."

71

"Hadi, hadi, syle. Dendiine gre, Ermi Luis Gonzaga erkeklerin en


gnahkr olduuna inanrm. Sen de karlarn en gnahkr olduuna
inanmyor musun? Cevap ver, evet mi, hayr m?"
"Baka kadnlarn gnahlarndan sorumlu deilim, efendim."
"Budala! Budaladan da beter! k dar!"
"Tanr sizi balasn, efendim, benim baladm gibi."
"Ne iin? Gel... gel syle bakaym. Ne iin? Tanr beni ne iin
balayacakm? Syle hadi."
"Syleyim yleyse. Hanmcm, sizden ayrlacama zlyorum, ama bu
evden gitmem gerek."
"te byle balamalydn!" dedi Joaquin.
Daha sonra, karsyla ba baa kaldnda, yle dedi ona:
"Bu mbarek kadn imdi her yerde benim deli olduumu anlatacak. Belki
de deliyim, Antonia. Sylesene, deli miyim ben?"
"Tanr akna, Joaquin, gene balama..."
"Evet, evet, sanrm deliyim. Defet beni bandan. Bu benim sonum
olacak."
"Sen buna bir son ver."
BLM XIX
72

Joaquin artk tm sevgisini kzna yneltmi; onu yetitirmeye, eitmeye,


ve dnyann ahlkszlklarndan uzak tutmaya vermiti kendini.
"yi ki tek," diyordu karsna, "iyi ki baka ocuumuz olmad."
"Bir erkek ocuk istemez miydin?"
"Hayr, hayr, kz daha iyi. Kz bu rezil dnyadan korumak daha kolay. Hem
iki tane olsayd, aralarnda kskanlk kard."
"Yok canm!"
"Evet, kard. Sevgi, birden ok kii arasnda eit pay edilemez. Birine
verilen, tekinden alnm olur. Sonra, her biri her eyi kendine ister,
yalnz kendine. Hayr, hayr, kendimi Tanr'nn durumunda bulmak
istemezdim."
"Neymi o?"
"ok ocuklu olma durumu. Hepimiz Tanr'nn ocuuyuz denmiyor mu?"
"Ltfen byle eyler syleme, Joaquin."
"Salkllar var ki, sakatlar olabilsin... Hastalklarn dalmna bakman
yeter."
Kznn kimseyle ilikisi olsun istemiyordu Joaquin. Onun iin, bir zel
retmen tuttu. Kendisi de, bo zamanlarnda, onun eitimiyle
ilgileniyordu.

73

Zavall Joaquina, babasnn hekimden ok hasta olduunun farkndayd. Bu


arada, onun, dnya ve yaama ilikin karamsar dncelerini
renmekteydi.
"Bir tek o yeter," diye tekrarlad Joaquin karsna, "bylece sevgimizi
blmek zorunda kalmayacaz."
"Ne kadar blnrse, o kadar oalrm..."
"Derlerse de, inanma sen! Avukat Ramirez'i hatrlyor musun? Babasnn iki
oluyla iki kz ve pek az paras vard. Evlerinde, peynir ekmekle orba
dnda yemek yenmezdi. Bir tek Baba Ramirez'e yemek karlrd. Arada,
oullarndan ya da kzlarndan birine yemeinden tattrd olurdu, ama
tekilere hibir ey vermezdi. Bayramlarda ve zel gnlerde, iki tabak
yemek btn aile arasnda paylatrlrd; ama Baba Ramirez'e, ailenin reisi
olma ayrcaln belirtmek zere, ayrca bir tabak getirilirdi. Hiyerari
korunmalyd! Geceleyin de, yatmaya giderken, oullarndan birini ve
kzlarndan birini perdi sadece, teki ikisini pmezdi."
"Ne korkun! Neden, peki?"
"Ne bileyim?... o anda onlar gzne irin grnd iin belki..."
"En kk kzna dayanamayan Carvajal gibi..."
"O son kz, bir ncekinden alt yl sonra ve parasz olduu bir srada
domu da ondan. Beklenmedik, istenmedik bir yk! Onun iin kza
'davetsiz konuk' diyorlar."

74

"Aman Allahm, dehet!"


"Hayat byle, Antonia... bir dehet diyar! Onun iin, sevgimizi blmek
zorunda olmadmza kredelim biz."
"Sus ltfen!"
"Peki, susuyorum!" Ve, Antonia'y da susturdu.
BLM XX
Abel'in olu tp okuyordu ve babas, olunun derslerdeki ilerlemesine ilikin
dzenli bilgi veriyordu Joaquin'e. Joaquin de ocukla birka kez konumu
ve ondan giderek holanr olmutu; ama o sralarda pek nemsemiyordu
bunu.
"Neden ona resim deil de, tp renimi yaptryorsun?" diye sordu Abel'e.
"Benim bir ey yaptrdm yok, o kendi yapyor. Sanata yetenei olmad
kansnda."
"Anlyorum, tp okumak iin zel bir yetenee gerek yok tabii..."
"Onu demedim. Her zaman her eyi ktye ekersin zaten. Yalnz sanata
yetenei yok deil, sanatla ilgilenmiyor da. Ben resim yaparken durup
bakt ok ender; bilgi edinme istei bile yok..."
"Bylesi daha iyi belki..."
"Neden?"

75

"nk, eer kendini resme verseydi, kanlmaz olarak, senden ya daha


iyi, ya daha kt bir ressam olacakt. Daha ktyse, kendi de dayanamazd
buna. Dnsene, sadece Oul Abel Sanchez deil, Kt Abel Sanchez,
veya Kt Sanchez, veya Kt Abel diye anlmak ekilir ey mi?"
"Peki, ya benden daha iyi olsayd?"
"O zaman da sen ona dayanamazdn."
"Hrsz, herkesin hrsz olduunu sanrm."
"Hah, tamam! Hemen saldr bakalm bana! Hibir sanat.
bir baka sanatnn nne dayanamaz, hele o sanat olu, ya da
kardeiyse. Bir yabancnn nn kabullenebilir, ama kendi kanndan
birinin stnln... asla! Nasl aklamal?... Neyse... sen ona tp
okutmakla iyi ediyorsun."
"Hi deilse daha ok para kazanr."
"Resimden iyi para kazanmadn m sylyorsun?"
"Eh! az ok kazanyorum ite..."
"n de cabas!"
"n?... evet, var olduu srece..."
"Para da kalc deil."
"Biraz daha salam."
76

"Sahtekrlk etme, Abel, nden holanmyor deilsin ya..."


"nan bana, u anda kafamdaki tek ey oluma toplu bir para
brakabilmek."
"Ona bir ad brakacaksn."
"Adlar para etmiyor."
"Seninki ediyor!"
"mzam belki... Sanchez! Ama bakarsn baka bir ad seer kendine... Abel
S. Puig, rnein! Her neyse... Sanchez Evi'nin efendisi olsun da... Abel ad,
Sanchez adnn sertliini yumuatyor. Abel Sanchez, ho geliyor kulaa..."
BLM XXI
Joaquin, kendinden kamak ve mariz, melankolik ruhundan Abel'in hi
eksik olmayan hayalini atabilmek iin, akamlar, yesi olduu kulbe
gitmeye balad. Oradaki havadan sudan konumalarn uyuturucu yerine
geeceini, hatta onu sarho edeceini umuyordu. ldrc tutkular
bomak iin kendilerini ikiye verenler, umutsuz aklar arapla aktp
atmak isteyenler yok muydu? Joaquin de yle yapacak, tutkusunu bomak
iin kendini konumalara verecekti; ama niyeti, etkin bir rol oynamak deil,
dinlemekti. Ne var ki, tedavi hastalktan daha byk dert at.
Joaquin kulbe her zaman hazrlkl gidiyordu: glp akalamaya, yarenlik
etmeye, "yaama uzaktan bakan bir seyirci" izlenimi vermeye, meslekten
bir "kukucu"ya yarar biimde yce gnll olmaya, "anlamak
77

balamaktr" ilkesini aklndan karmamaya ve iradesini kemiren kanseri


belli etmemeye kararlyd. Ama pislik en beklemedii anda, azndan
kaveriyor ve kokusunu herkes duyuyordu. Ve Joaquin, kendinden
tiksinerek; korkaklna, beceriksizliine lanet ederek evine dnyor ve
kulpteki toplantlara katlmamaya karar veriyordu. "Artk gitmeyeceim,"
diyordu kendi kendine, "gitmemeliyim. Oras beni daha beter ediyor,
ktletiriyor. O ortam zehirli; insann soluduu hava bastrlm pisliklerle,
tutkularla dolu. Hayr, bir daha gitmeyeceim. Bana yalnzlk gerek,
yalnzlk. Kutsal yalnzlk!"
Ama gene gidiyordu.
Gidiyordu, nk yalnzla dayanamyordu. nk yalnzken tek bana
kalamyordu: hep oradayd teki. teki! Bir keresinde, kendini onunla
konuurken yakalad... teki'nin szlerini sylerken! teki, bu tek kiili
diyaloglarda, bu diyalog biiminde monologlarda, hibir krgnlk belirtisi
gstermeksizin, onunla havadan sudan konuuyor, tatl tatl gevezelik
ediyordu. "O niin benden nefret etmiyor?" diye sordu Joaquin kendine...
"Niin benden nefret etmiyor?"
Bir gn kendini Tanr'ya yakarr buldu: eytanca bir kallelikle, Tanr'dan,
Abel'in yreine nefret tohumlan koymasn diliyordu. Baka bir gn de
yle patlad: "O da beni kskansay-d... ah, bir kskansayd beni!" Ve, ac
dolu yreinin karanlklarnda akan bu dnce, onda, iini stan bir
sevin yaratt, ruhunu iliklerine dek titreten bir sevin. "Kskanlmak...
Yalnzca kskanlmak!"

78

"Ama," dedi sonra, "bu salt kendimden nefret ettiimi, kendimi


ekemediimi kantlamaz m?" Gidip kapy kilitledi, etrafa baknd ve
yalnz olduuna emin olunca, diz kt ve gzyalar iinde mrldand: "Ya
Rab, komunu kendin gibi sev diyorsun, ama sevemiyorum; sevemem,
nk kendimi sevmiyorum. Kendimi nasl seveceimi bilmiyorum,
sevemiyorum kendimi! Ya Rab, beni neden byle yaptn?"
Sonra gidip ncil'i ald ve u satrlarn olduu sayfay at: "Ve Yehova
Kabil'e sordu, 'Kardein Habil nerede?'" Kitab usulca kapayp mrldand
Joaquin; "Ya ben neredeyim?"
O anda dardan sesler duydu, kapy amaya kotu. "Baba!
Baback!" diye bararak ieri dald kz. Onun gen, diri sesi Joaquin'i gn
na geri getirdi. Kzn pt, sonra dudaklarn kulana yaklatrp,
kimsenin duyamayaca bir fsltyla; "Baban iin dua et kzm!" dedi.
"Baba, baba!" diyerek boynuna sarld kz.
Joaquin kafasn kzn omzuna gmp gzyalarna bouldu.
"Neyin var, babacm, hasta msn?"
"Evet, hastaym... Ama baka bir ey sorma."
BLM XXII
Joaquin gene kulbe gitti. Direnmek bounayd. Her gn baka bir bahane
buluyordu oraya gitmek iin. Ve laklakyat ark dnmeye devam etti.

79

Orada bulunanlardan Federico Cuadrado, kimsenin gznn yana


bakmayan bir adamd. Biri, bir bakasn biraz vecek olsa, "Bu vg kime
kar" diye sorard hemen. "Byle szlere karnm tok," derdi o souk, bak
gibi sesiyle. "Eer biri ok vlyorsa, venin kafasnda, bu vgyle
aalamak istedii biri, vlenin rakibi olan biri vardr mutlaka. vg
aka kt niyetli deilse, yani sz konusu kiiye duyulan bir fkenin
boalm deilse, mutlaka byledir bu. Kimse kimseyi iyi niyetle vmez."
"Dur bir dakika," diye araya girdi, "kukucu" Cuadrado'yu kkrtmaktan
pek holanan Leon Gomez. "Alalm Don Leovigildo'yu. Azndan kimseye
kar bir sz kt duyulmu mudur?"
"Doru," dedi bir tara milletvekili, "ama Don Leovigildo politikac.
Politikaclar da herkesle iyi geinmek zorunda. Ne dersin Federico?"
"Derim ki, Don Leovigildo kimse iin kt konumadan ve kimse iin iyi
dnmeden lecek. Belki kimsenin ayan kaydrmaa kalkmamtr;
etrafta grecek kimse yokken bile bunu yapmaz, nk yalnz ceza
yasasndan deil, cehennemden de korkar. Ama biri kayp da tepe st
dse, zevkten drt ke olur ve bunun daha ok tadn karmak iin
'gemi olsun'a en bata o gider!"
"Byle duygularla nasl yaayabilir insan, bilmiyorum," dedi Joaquin.
"Hangi duygularla?" diye hemen atlad Federico. "Don Leovigildo'nunkilerle
mi, benimkilerle mi, seninkilerle mi?"
"Burda benden sz eden mi oldu?" dedi Joaquin belirgin bir honutsuzlukla.
80

"Ben ediyorum ite, yavrum. Burada hepimiz birbirimizi biliyoruz."


Joaquin sarardn hissetti. Federico'nun, penesini atmaya hazrland
herkese kar kulland bu "yavrum" szc can evinden vurmutu onu.
"Anlamyorum, Don Leovigildo'ya garezin ne?" szleri kverdi azndan;
kar kmaz da piman olup sustu: yangna krkle gittiini fark etmiti.
"Garez? Benim mi garezim var Don Leovigildo'ya?"
"Evet. Sana ne zarar dokunmu olabilir, bilmiyorum."
"lkin, yavrum, birinden holanmamak iin onun sana zarar vermi olmas
gerekmez. Birinden holanmyorsan, bir zarar uydurmak, yani sana zarar
verilmi olduunu hayal etmek iten deil... kincisi, Don Leovigildo'ya
garezim, herkese olan garezimden ne fazla, ne eksik. nsan ya, o yeter.
Dahas, 'namuslu' adam!"
"Senin profesyonel 'insan harcaycs' olman gibi..." diye balad tara
milletvekili.
"nsan, yeryznn en pis, en aalk yaratdr. Bin kez syledim bunu.
'Namuslular' da insanlarn en berbatdr."
"Hadi canm," dedi Leon Gomez; sonra milletvekiline dnd: "Sen ne
diyorsun buna? Geen gn Don Leovigildo'dan namuslu politikac diye sz
ediyordun..."
"Namuslu politikac, ha?" diye patlad Federico. "te o olamaz! Hi
olamaz!"
81

"Neden?" diye sordu ses birden.


"Nedeni var m? Kendi azyla itiraf etti. Bir konumasnda kendine
namuslu demek kstahln gsterdi. Kendine namuslu diyen namuslu
deildir. ncil'de yazyor Rabbimiz sa'nn..."
"ok rica ederim, sa'y kartrma!" diye kesti Joaquin.
"Hayrola, sa da m seni rahatsz ediyor, yavrum?"
Ksa, gergin bir sessizlik oldu.
"Diyordum ki," diye szn srdrd Federico. "Rabbimiz sa, kendisine iyi
denmesini istememi ve yalnz Tanr'nn iyi olduunu sylemiti. Ama
grn ki, birtakm Hristiyan geinenler kp kendilerine namuslu
diyebiliyorlar."
"Namuslu ile iyi tam ayn ey deil ama..." diye sze kart yarg Don
Vicente.
"Hay azna salk, Don Vicente! ok kr, sayende, bir yargcn azndan
hem mantkl, hem hakl bir sz ktn duyabildik!"
"Yani, kimse namusluyum demeyecek, yle mi?" diye sordu Joaquin. "Peki,
namussuz olduunu mu sylemeli?" "art deil."
"Sayn Cuadrado'nun istedii," dedi yarg Don Vicente, "insanlarn
namussuz olduklarn itiraf etmeleri ve olaan davranlarn srdrmeleri,
yle deil mi?"

82

"Bravo!" diye haykrd tara milletvekili.


"Syleyeceim, yavrum," dedi Federico, szlerini tartarak. "Kilisede gnah
karmann hikmeti nereden kaynaklanr, kukusuz biliyorsunuz..."
"O da baka bir barbarlk," diye kesti yarg.
"Hi de barbarlk deil; tam tersine, ok bilgece bir kurum. Gnah karma,
insann daha byk bir i rahatlyla gnah ilemesini salar, nk kii
gnahnn balanacan bilir. yle deil mi, Joaquin?"
"Ama kii piman olmazsa..."
"Tabii, yavrum, tabii piman olacak. Sonra gene gnah ileyecek ve gene
piman olacak. Yani, gnah ilerken piman olacan ve piman
olduunda, gene gnah ileyeceini bilecek. Ve sonunda insan, gnah
ilerken, ayn anda, piman olacak. Doru deil mi?"
"nsan anlalmaz bir yaratk," dedi Leon Gomez.
"Abuk sabuk konuma!" diye kt Federico.
"Neden abuk sabuk olsun?"
"Geliigzel savrulmu btn felsef yarglar, bilgie nermeler, zdeyi
biiminde genellemeler anlamszdr da ondan."
"Peki, ya felsefe?"
"u anda, burada yaptmzn dnda bir felsefe yoktur."

83

"Yaptmz, birbirimizin derisini yzmek."


"Tastamam! nsann en iyisi derisi yzlm olandr." Kulpten karken,
Federico Joaquin'e yaklat ve, eer eve gidiyorsa, onunla biraz yrmek
istediini syledi. Ama Joaquin, eve gitmediini, yaknda oturan birine
urayacan syleyince, yle dedi:
"Anlyorum. Ziyaret bahane. Sen yalnz kalmak istiyorsun. Anlyorum."
"Nereden anladn?"
"nsana en iyi gelen yalnzlktr. Ama yalnzlk fazla bastrrsa, beni ara.
Skntn datmak iin benden lsn bulamazsn." "Ya seninkiler?"
deyiverdi Joaquin. "Bover! Onlar dnen kim!" Bu szlerle ayrldlar.
BLM XXIII
Kentte, ortalarda gezinen be ocuklu yoksul bir adam vard.
Aragonyalyd. Dilekecilikle, ya da nne ne i karsa onunla, geinmeye
alyordu. Adamcaz einin dostunun byle birinin dostu var
denebilirse kapsn andrr, birka peseta bor almak iin binbir
gereke uydururdu. Ama en zc olan, ocuklarndan birini, hatta bazan
karsn, kk rica notlaryla tandklarn evlerine gndermesiydi. Joaquin
de birka kez ona yardm etmiti; zellikle hekim olarak, ailesinden biri iin
onu ardklarnda. Bu adam yardm etmekten tuhaf bir doyum
salyordu; insann ktlnn kurban olarak gryordu onu.
Bir gidiinde, onu Abel'e sordu.

84

"Evet, tanyorum," dedi Abel. "Hatta bir ara yanmda alt. Ama herif
tembel, kaytanc. Efkr datma bahanesiyle, kahveye uramad gn
yok. te yandan, evinde oca ttmyor. Sigara paketi de cebinden hi
eksik olmaz. Sanki dertleri dumanla uup gidecek!"
"O kadar basit deil, Abel. in iyzn aratrmak gerek..."
"Brak bu incelikleri kuzum! En dayanamadn ey, yalan olduunu bile
bile, o 'en ksa zamanda derim' teranesiyle bor istemesi. Aka sadaka
istese, daha drst ve daha soylu olur. Son grdmde on be peseta
istedi, be verdim. Ama, 'geri istemiyorum, borcun yok' dedim. Serserinin
teki!"
"Ama onun suu mu?"
"Hadi gene balyoruz: peki, kimin suu?"
"Evet! Kimin suu?"
"Tamam, tamam, unutalm bu ii. Ona yardm etmek istiyorsan, buyur
yardm et. Engel olacak deilim. Eer tekrar gelirse, herhalde ben de
istediini vereceim."
"Onu zaten biliyorum. nk, iinin derinlerinde, sen de..."
"Ltfen 'ierlere' girmeyelim. Ben ressamm ve insann iinin resmini
yapmyorum. Dahas, insann iinin dndan da grlebilecei
kansndaym."
"Yani, insan sadece bir model olarak m gryorsun?"
85

"Bu az m grnyor sana? Senin iin de insan, tedavi edilecek bir hasta.
in insanlarn ilerini incelemek, kalplerini dinlemek."
"Evet, tatsz bir i..."
"Neden?"
"nk, kii insanlarn ilerini incelemeye alnca, sonunda kendi iine
bakmaya, kendi kalbini dinlemeye balyor..."
"O gene daha yararl. Ben aynada kendime baknca..."
"Kendine gerekten baktn m hi?"
"Bakmaz olur muyum? Kendi portremi yaptm, biliyorsun."
"aheser olmutur mutlaka..."
"Eh, pek fena saylmaz... Ya sen, sen iini iyice inceledin mi?"
Bu konumay izleyen gn, Joaquin, kulpten Federico'yla birlikte kt. O
utan verici yntemle dilenerek dolaan adam tanyp tanmadn
renmek istiyordu: "Ve imdi yalnz olduumuza gre, ak konu
benimle. Gaddarlk istemez."
"Bana sorarsan, imdi hapiste olmas gereken bir zavall o. Orada hem
daha iyi beslenir, hem daha rahat ederdi."
"Ne yapm ki?"
"Bir ey yapmam, ama yapmalyd. Onun iin hapiste olmalyd dedim."
86

"Peki, ne yapmalyd?" "Kardeini ldrmeliydi." "Gene balyorsun!"


"Hayr, anlatacam sana. Bu zavall, bildiin gibi, Aragonyal; ve o yrede
miras hukuku hl keyf: cannn istediine brakabiliyorsun maln. Bizim
garibin birinci talihsizlii, babasnn ilk olu, dolaysyla da yasal vrisi
olmas; ikinci talihsizlii ise, yoksul bir kza k olmas. Anlalan, kz gzel
ve namusluymu, ama baba btn gcyle kar km bu ilikiye ve, eer
kzla evlenmeye kalkrsa, onu evlatlktan reddedeceini sylemi.
Gelgelelim, iyice gnln kaptran bizimki, ly karp kz zor durumda
brakm aslnda, babay da raz edeceini sanyormu bylece , ve
sonunda,kzla evlenip evden kma noktasna gelmi. Ama kasabadan
ayrlmam; babasn yumuatma umuduyla, kaynlarnn evine yerleip
elinden geldiince almaya balam. Ama, tam bir 'dediim dedik'
Aragonyal olan baba, zavally gerekten reddetmi ve tm mlkn ikinci
oluna brakarak lm. Hem de adamakll bykm topra. Bir sre
sonra kaynlar lnce, adam kardeine bavurup i istemi; ama kardei
onu geri evirmi. O da, akln bozup kardeini ldrmemek iin buraya
tanm; dilenerek ve onu bunu kafesleyerek geiniyor. Hikye bu ite;
grdn gibi, ok eitici!"
"Evet, gerekten eitici!"
"Kardeini ldrseydi, kt olacakt, ok kt; ama ldrmemi olmas da
bir o kadar kt, hatta belki daha kt..." "yle deme Federico."
"Ama doru; nk imdi sefalet ve utan iinde srnmesi bir yana,
kardeine duyduu nefretle yaamak zorunda."
87

"Ya ldrm olsayd?"


"O zaman nefretinden kurtulmu olacakt; ve bugn, iledii sutan piman
olmu biri olarak, kardeinin ansn sevgiyle dnecekti. Eylem, insan
ktcl duygulardan kurtarr; insann iini zehirleyen, insan hasta eden de
bu duygulardr. nan bana, Joaquin, onu ok iyi biliyorum."
Joaquin dikkatle szd onu; "Ya sen?" szleri dkld azndan.
"Ben mi? Seni ilgilendirmeyen eyleri renmek istemezdin, deil mi,
yavrum? Bu kukuculuumun ve acmaszlmn bir savunma olduunu bil,
yeter. Ben, herkesin babam sand adamn olu deilim; zina sonucu
domuum, ve yeryznde z babamdan, yani yasal olmayan babamdan
daha ok nefret ettiim kimse yok. Yreksizliinden ve soysuzluundan
bana adn vermi olan, imdi tadm bu uygunsuz ad vermi olan
babamn kanna giren de odur."
"Ama baba, ocuun domasna neden olan kii deil, onu bytendir..."
"Olabilir. Ama beni byten sandn babam da beni bytmedi. Tam
tersine, anam gebe brakp onunla evlenmeye zorlayan adama duyduu
nefretin tm zehirini stme kustu."
BLM XXIV
Abel'in olu Abelin renimini sona erdirdi. Babas, olunu yanna asistan
olarak alp almayacan sormak iin arkadana gitti. Joaquin kabul etti.

88

Birka nedenle kabul ettim, diye yazd daha sonra, kz iin tuttuu
gnceye Kark duygular iindeydim: Bir yandan, babaya duyduum
nefret, oula duyduum sevgi (ki, bana ok sradan grnyordu o
zamanlar) ve byle bir olana deerlendirerek, beni kemiren tutkudan
kurtulma istei vard. Ayn zamanda da, iimin derinlerinden, oulun
snkl ile babann parlaklnn cn alabileceimi fsldyordu eytan.
yle ki, bir yandan, oula duyduum sevginin, beni, babaya duyduum
nefretten kurtarmasn istiyor; br yandan, bir Abel Sanchez resimde
baar kazandysa, onun kanndan bir baka Abel Sanchez'in tpta yaya
kalacan dnerek iin iin seviniyordum. Yreimi anlatran, i
dnyam karartan insann oluna ne kadar derin bir sevgiyle
balanacam aklmdan bile geiremezdim o sralarda.
Byle balad Joaquin ile Abel'in olu arasndaki karlkl sevgi. Abelin
abuk kavryor, ve "hocam" dedii Joaquin'in rettiklerini byk bir ilgiyle
izliyordu. Hocas da onun iyi bir hekim olacana karar vermiti: geni
meslek birikimini ona aktarmay tasarlyordu. "Ona yol gstereceim,"
diyordu iinden. "Bu kahrolas i huzursuzluu yznden yapamadklarm
onun yapmasn salayacam."
"Hocam," dedi bir gn Abel, "neden bana gsterdiiniz bu dank
gzlemleri, tuttuunuz notlar biraz toparlayp bir kitap yazmyorsunuz?
Hem ilgin olurdu, hem de ok yararl. Bu blk prk notlarda bile bir
deha seziliyor, olaanst bir bilimsel saduyu..."

89

"Dorusunu istersen, olum," diye yantlad Joaquin (artk olu diyordu


ona), "dorusunu istersen, yapamam. Yapacak halde deilim. Ne isteim,
ne cesaretim, ne i huzurum var."
"Bir balasanz, sonu kendiliinden gelirdi..."
"Evet olum, tabii. Bir balasam! Belki bin kez dndm bunu, ama hibir
zaman harekete geemedim. Bir kitap yazmaya kalkmak... burda,
spanya'da., bir tp kitab... Zahmetine demez! Boa gider!"
"Hayr, Hocam, sizinki gitmez. Mutlaka bir yank uyandracaktr."
"Benim yapm olmam gerekeni, asl sen yapmalsn. Brak u hastalarla
uramay; kendini gerek bilime, aratrmaya ver, fizyolojiye, histolojiye,
patolojiye... Paral hasta peinde koma. Geim derdin yok; nasl olsa
babann tablolar bunu salayacak. Sen aratrmaya ynel."
"Hakl olabilirsiniz, Hocam; ama bu, sizin meslek gzlemlerinizi
yaynlamanza engel deil!"
"Bak, istersen yle yapalm: ben sana btn notlarm vereyim. stediini
szl olarak geniletirim, sorularn yantlarm. Ve sen yaynlarsn kitab.
Olur mu?"
"Harika olur, Hocam! Burada, yannzda altm sre iinde her eyi not
ettim zaten, sizden duyduum, rendiim her eyi..."
"ok iyi, olum, ok iyi!" Ve Joaquin derin bir sevgiyle kucaklad delikanly.

90

Daha sonra, yle dedi kendi kendine: "Bu ocuk benim eserim olacak!
Benim eserim, babasnn deil. Benim gerek deerimi o anlayacak ve
babasndan daha ok sayacak. Benim hekimliimde, babasnn
resmindekinden daha ince bir sanat olduunu grecek. te o zaman, onu
Abel'den alacam! O nasl benden Helena'y aldysa, ben de onun olunu
alacam. Abelin benim olum olacak! Hem... kim bilir?... Babasn
tanynca ve bana yaptklarn renince, belki o reddeder babasn."

BLM XXV
"Sylesene bana," dedi Joaquin rencisine bir gn. "Tp okumak nerden
aklna geldi?" "Bilmem..."
"nk, doal olarak resme eilim duyman gerekirdi. ocuklar genellikle
babalarnn yaptn yapmak isterler; yknme gdsyle... evrenin de..."
"Ben hibir zaman resme ilgi duymadm, Hocam."
"Biliyorum, baban syledi..."
"Hele babamnkilere... daha da az."
"Hayret! Neden?"
"Onlar iimde duyamyorum... kendisinin de duyduundan kukum var..."
"ok iddial bir sz oldu bu. Akla bakaym biraz."

91

"Burada ba baayz, bizi duyan yok; siz de, Hocam, benim ikinci babam
saylrsnz... ikinci... Neyse... Zaten babam, onun en eski arkada
olduunuzu syler her zaman. Doduunuz gnden beri, birbirinizi
tanmadan arkadamsnz, karde gibi...;;
"yle, yle; Abel ve ben karde gibiyizdir... Devam et."
"Aslnda... size biraz iimi dkmek istiyordum..."
"Tabii, olum, istediini syle. Syleyeceklerin aramzda kalr."
"Demek istediim... Babamn resmi, ya da herhangi bir eyi gerekten
hissederek yaptndan kukum var. Bir makine gibi resim yapyor. O da bir
yetenek tabii. Ama iinde ne duyuyor?"
"Ben de o kandaydm her zaman."
"Ama Hocam, herkesin dediine gre, babama en byk n kazandran
siz olmusunuz. Hl anlatyorlar o konumanz."
"Baka ne diyebilirdim?"
"Ben de yle dnmtm. nk babam ne resmi hissediyor ne de
baka bir eyi. Mantardan yaplm sanki, Hocam, mantardan!"
"O kadar da deil, olum..."
"Evet, mantardan. Sadece n iin yayor. ne aldr etmezmi havasn
yaratyor ya, yalan... tmyle yalan. Onun hayatta tek istedii alk. Ve
bencil, mthi bencil... kendinden baka kimseyi sevmesi mmkn deil."
92

"Olum, kimseyi deme..."


"Kimseyi, Hocam,kimseyi! Annemle nasl olmu da evlenmi, bilmiyorum.
Ak iin olduundan ok kukum var." Joaquin sarard.
"Modellerinden bazlaryla ilikisi olduunu biliyorum," diye srdrd
konumasn delikanl. "Ama o da lf olsun diye, ya da gsteri iin...
Kimseyi sevemez o."
"Ama sanrm seni..."
"Bana hibir zaman ilgi gstermedi. Bana bakt; okul ve eitim giderlerimi
karlad. Para konusunda hi cimrilik etmedi. Ama ben, sanki yoktum onun
iin. Tarih, sanat, resim, ya da baka bir ey hakknda fikrini sorduumda,
'beni rahat brak'tan baka bir sz duymadm azndan. Bir keresinde de,
'kendin ren,' dedi, 'ben nasl rendimse, sen de ren; kitaplar orada,'
dedi. Sizden ne kadar farkl, Hocam!"
"Belki ne diyeceini bilmiyordu; olum. Babalar, evlatlarndan daha cahil,
ya da geri olduklarn belli etmemek iin onlara ters davranrlar bazen."
"Hayr, ondan deildi. Daha da kt bir ey var."
"Daha kt m? Syle bakaym."
"Evet, daha kt. Hibir zaman beni azarlamad, ne yapm olursam
olaym. Geri ben haylaz ya da uan bir ocuk deildim; ama her gen gibi,
birtakm yanlglarm, hatalarm oldu. O bunlan ne sordu, ne aratrd;
bildii zaman bile bana bir ey sylemedi."
93

"Senin kiiliine duyduu saygy ve sana gvenini gsterir bu. Bir evlat
yetitirmek iin belki de en doru, en soylu yntem. Sana olan
inancndan..."
"Hayr, yle deildi, Hocam, bu sadece kaytszlkt."
"Abartma, kaytszlk deil bu. Senin dnmemi olduun neyi
syleyebilirdi sana? Bir baba yarg deildir."
"Ama bir dost, bir danman, bir arkada, ya da bir yol gsterici olabilir...
sizin gibi."
"Ama baba oul arasnda allagelen mesafe baz eylerin aka
konuulmasn engeller."
"Babamn en eski ve en yakn arkada olduunuz iin onu savunmanz
doal tabii, ama..."
"Ama ne?"
"Her eyi sylememe izin verir misiniz?"
"Pek tabii, syle."
"Aslnda sizden her zaman iyi szetmitir... fazla iyi..."
"Eee?"
"te o... fazla iyi szetmesi."
"Fazla iyi ne demek?"
94

"Yani, sizi tanmadan nce, Hocam, sizi ok baka sanyordum."


"Ne demek istiyorsun?"
"Babamn gznde, siz bir tr trajedi kahramansnz: iinde frtnalar
kopan, tutkularla kvranan, ac eken... 'Joaquin'in ruhunu izebilseydim
keke' demitir birok kez. Garip bir havayla sz eder sizden, sanki
aranzda bir sr varm gibi..."
"Bu senin kuruntun."
"Hayr, deil..."
"Ya annen?"
"Ah, annem..."
BLM XXVI
"Dinle Joaquin," dedi Antonia bir gn kocasna, "nmzdeki gnlerden
birinde kzmz bizden ayrlacak, ya da bizden alnacak..."
"Joaquinita m? Nereye gidiyor?"
"Manastra!"
"Olamaz!"
"Tam tersine, olabilir gibi geliyor bana. Sen kendi ilerinden ban
kaldrmadn iin farknda deilsin. imdi de iin gcn Abel'in olu; onu

95

evlat edinmi gibi davranyorsun. Gren, kendi kzndan daha ok sevdiini


sanr."
"Onun kurtulmasn istiyorum, onu gemiinden kurtarmaya alyorum..."
"Hayr, sen sadece c almak istiyorsun. in hl kin dolu. Ne unutuyorsun,
ne balyorsun! Korkarm Tanr seni cezalandracak, bizi cezalandracak."
"Haa, o yzden mi Joaquina rahibe olmak istiyor?"
"Ben onu demedim."
"Ama ben diyorum, ve ikisi ayn kapya kar. Kzm, Abelin'i kskand iin
mi gidiyor? Onu kendisinden ok seveceimden mi korkuyor? nk, eer
onun iinse..." .
"Onun iin deil."
"Niin peki?"
"Ne bileyim ben? Grevim bu, diyor; Tanr onu aryormu"
"Tanr m? Tanr deil, gnah kard papazdr onu aran. Kim o?"
"Peder Echevarria."
"Benim gnah kardm papaz m?"
"Evet, o!"
Joaquin'in ba nne dt, dncelere dald. Ertesi gn karsn kenara
ekip yle dedi:
96

"Joaquina'nn rahibe olmak istemesinin, daha dorusu, Peder


Echevarria'nin onu rahibe olmaya itmesinin nedenlerini sanrm anladm.
Biliyorsun, ruhumu boan o ktcl saplanty, yllar getike daha da
katlap kemikleen o garezi yenebilmek iin kiliseye snmay denedim;
ama tm gayretime karn, onu iimden kazmay baaramadm. Peder
Echevarria bana yardm edemedi, edemezdi. nk o illetten kurtulmann
ancak bir yolu var... tek yolu."
. Joaquin bir an sustu; karsndan bir soru bekler gibiydi. Ama o sesini
karmaynca, szne devam etti:
"O illetin lmden baka ilac yok. Kim bilir?... Onunla dodum, onunla
leceim belki de. Gelgeldim, beni ne kurtarabilen ne de dine
dndrebilen bu zavall rahip, imdi kalkm kzma senin kzna, kzmza
manastr yolunu gsteriyor: orada benim iin dua etsin diye, beni
kurtarmak iin kendini feda etsin diye..."
"Ama fedakrlk olmaz bu, eer kzmz Tanr ars diyorsa..."
"Yalan, Antonia, yalan! Rahibe olanlarn ou, hayatn yknden kamak
iin bu yoksul, ama rahat yaam, bu 'mistik siesta'y seer. Ya da evden
kamak iin manastra girer. Kzmz da evden kayor, bizden kayor."
"Senden olmal..."
"Evet, benden kayor. Benim ne olduumu anlad!"
"Ve imdi sen yeni bir megale bulduuna gre..."

97

"Ondan m kayor demek istiyorsun?"


"Hayr, senin hercailiinden..."
"Hercai mi? Ben mi hercaiyim? Hibir zaman hercai olmadm ben, Antonia.
Ben her eyi ciddiye alrm, her eyi! Anlyor musun?"
"Evet, ar ciddiye alrsn." dedi zavall kadn alamaya balayarak.
"Hadi, hadi, Antonia, alama. Canm benim, iyilik meleim. Bala seni
zecek bir ey dedimse..."
"En kts dediklerin deil, demediklerin."
"Ama, yalvarrm sana, Antonia, ne yaparsan yap, kzmzn bizi terk
etmesini nle. Eer manastra girerse lrm ben, evet, lrm! Ne isterse
yapacam, yeter ki bizle kalsn. Abelin gitsin istiyorsa, hemen
gnderirim."
"Anmsyorum da, yalnz bir ocuumuz var diye sevindiini sylemitin;
sevgimizi blmek zorunda kalmayacaz, demitin."
"Ama ben sevgimi blm deilim!"
"yleyse daha kt bir ey..."
"Antonia, kzmz benim iin kendini feda etmek istiyor; ama bilmedii u
ki, onun manastra girmesi beni tmyle ykacak. Bu ev onun manastr!"
BLM XXVII

98

ki gn sonra, Joaquin, alma odasnda kans ve kzyla grt.


"Baba, Tanr byle istiyor," dedi Joaquina kararl bir yzle babasna
bakarak.
"Hayr, isteyen Tanr deil, senin o zavall rahip," diye yantlad babas.
"Sen yata bir ocuk Tanr'nn ne istediini nerden bilecek? Tanr'yla ne
zaman iliki kurdun?"
"Her hafta kudas ayininde O'nunla birlikte olmuyor muyum, baba?"
"A midenin yol at ba dnmesini Tanr'dan gelen esin mi sanyorsun
sen?"
"A bir yrek daha kt yanlglara da debilir."
"Hayr, olmaz yle ey! Bunu Tanr istemiyor, isteyemez. Sana sylyorum:
Tanr byle bir ey isteyemez!"
"Ben Tanr'nn ne istediini bilmiyorum, ama sen, ne istemediini
biliyorsun, yle mi baba? Bedenle ilgili ok ey bilebilirsin, ama Tanryla,
ruhla ilgili eyleri..."
"Ruh mu dedin? Ruhla ilgili bir ey bilmediimi mi sanyorsun?"
"Biliyorsun belki. Ama o bildiin eyi bilmemek daha iyi olurdu sanrm."
"Suluyor musun beni?"
"Hayr, baba. Sensin kendini sulayan."

99

"te, Antonia, gryorsun ya! Demedim mi sana?"


"Ne dedi sana, anne?"
"Hi, kzm, hi! Babann her zamanki kukulan, kuruntular..."
"Tamam," dedi Joaquin kararn vermi bir tavrla. "Beni kurtarmak iin
rahibe olacaksn, doru mu?"
"Doruluk pay var."
"Peki, nasl bir eyden kurtarmak istiyorsun beni?"
"Tam bilemeyeceim."
"Sen bilmezsen kim bilecek? Neden, kimden kurtaryorsun beni?"
"Kimden mi, baba? Tabii eytan'dan, ya da kendinden."
"Sen ne biliyorsun o konuda?"
"Allah akna, Joaquin, Allah akna!" diye yalvard Antonia alamakl bir
sesle. Kocasnn ses tonu ve bak korkutmutu onu.
"Bizi rahat brak, hanm! Bu i ikimizin arasnda. Seni ilgilendiren bir ey
deil."
"lgilendirmez olur mu beni? O benim kzm."
"Hayr, benim kzm! O bir Monegro, ben de bir Monegro' yum. Brak bizi
imdi. Sen anlamazsn bu ilerden, anlayamazsn."

100

"Baba, eer benim nmde anneme byle davranacaksan, gidiyorum ben.


Alama anneciim..."
"Ama inanyor musun dediine, kzm?"
"Bildiim u ki, senin kzn olduum kadar, onun da kzym."
"O kadar m?"
"Belki daha ok."
"Byle eyler syleme Allah akna!" diye haykrd Antonia alayarak,
"yoksa ben gideceim."
"Gitmen iyi olur," dedi kz, "yalnzken birbirimizin yzn, daha dorusu,
ruhunu daha iyi grebiliriz, biz Monegrolar!"
Anne kzn pp odadan kt.
"Gzel", dedi baba souk bir sesle, kzyla ba baa kalnca. "Beni neden,
kimden kurtarmak iin gireceksin manastra?" "Neden, kimden, bilmiyorum
baba. Ama kurtarlman gerektiini biliyorum. Bu evde olan bitenleri,
annemle senin aranda neyin yrmediini bilmiyorum; senin iinden
geenleri de bilmiyorum. Ama bir terslik olduu ak."
"O senin rahip mi syledi bunu?"
"Hayr, 'o benim rahip' sylemedi. Sylemesine gerek yoktu. Kimse bana
bir ey sylemedi. Doduum gnden beri soluduum hava bu. Burda, bu
evde, bir manev karanlk iinde yayoruz sanki!"
101

"Sama! Bunlar kitaplardan okuduun eyler."


"Tpk senin kitaplardan okuduun baka eyler gibi. Yoksa, sadece
bedenin iini anlatan o irkin resimli kitaplarnn m gerei rettiini
dnyorsun?"
"Peki, o dediin manev karanlk nasl bir ey?"
"Sen bunu benden daha iyi bilmelisin, baba. Burada, tepemize kara bulut
gibi ken bir huzursuzluun, her eye bulaan bir hznn var olduunu
yadsyamazsn. Senin hibir-zaman mutlu olmadn,srtnda bir gnahn
arln tayormu gibi ac ektiini..."
"Evet, yaradlta var olan gnah!" dedi Joaquin kt kt.
"Dorudur," dedi kz. "Kefaretini demedin henz."
"Ama vaftiz edildim!"
"Farketmez."
"Ve are olarak, sen gidip bir manastra kapanacaksn. yle deil mi?
Oysa, yapacan ilk i, sorunun ne olduunu, btn bunlarn nerden
kaynaklandn aratrmak olmalyd."
"Tanr yazdysa bozsun! Sizleri yarglamak bana dmez."
"Ama beni mahkm etmekte saknca grmyorsun."
"Seni mahkm etmek mi?"

102

"Evet, beni mahkm ediyorsun. Bu ekilde gitmen beni mahkm etmen


demek."
"Ya kocaya gitseydim? Ya bir adam uruna sizi braksaydm?"
"Adamna bakar."
Ksa bir sessizlik oldu.
"Aslnda haklsn, kzm," dedi Joaquin. "Ben iyi deilim. Ac ektiim doru;
yaamm boyunca ac ektim. Sylediklerinde gerek pay ok. Gelgeldim,
rahibe olma kararn bana lmcl darbeyi indirecek. Yaam dayanlmaz
klacak. Ac bana kzm, ac zavall babana..."
"Acdmdan..."
"Hayr, bencillikten! Sen kayorsun. Ac ektiimi gryorsun ve
kayorsun. Bencilliktir seni manastra ynelten: bencillik, kaytszlk,
sevgisizlik... Diyelim ki, ldrmeyen ama srndren bir hastala
tutuldum. Czam, szgelimi. Tanr beni iyiletirsin diye dua etmek iin beni
brakp manastra m gidecektin? Hadi, cevap ver. Brakacak mydn beni?"
"Hayr, brakamazdm; ne de olsa tek ocuunum."
"yleyse, beni bir czaml olarak kabul et. Yanmda kal, beni iyiletir.
Kendimi sana teslim ediyorum. Her emrini yerine getireceim."
"Eer durum byleyse..."

103

Baba ayaa kalkt, gzyalarnn arasndan kzna bakp onu kucaklad ve


kollarnda skarak kulana fsldad: "Beni iyiletirmek istiyor musun,
kzm?" "Evet, baba." "yleyse, Abelin'le evlen."
"Ne?" diye haykrd kz, babasnn kollarndan syrlarak. "Ne var? Neden
ardn bu kadar?" diye kekeledi baba. "Ben mi evleneyim? Ben?
Abelin'le? Dmann oluyla?" "Kim syledi bunu sana?" "Gemi yllardaki
sessizliin."
"Evet, onun iin istiyorum. Dmanm dediin adamn olu olduu iin."
"Aranzda ne olduunu bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Ama son
zamanlarda... onun oluna ne kadar balandn grdke, tedirgin
oldum... korktum, neden, bilmiyorum. Ama Abelin'e duyduun bu sevgide
beni rkten bir ey vard; bana canavarca, eytanca gelen bir ey..."
"Hayr, kzm, yok yle bir ey. Ben onda bir kurtulu aradm. nan bana,
eer onu evime getirmeyi baarrsan, eer onu benim olum yaparsan,
ruhuma nihayet gne domu gibi olacak..."
"Yani, onun peinden komam, onu elde etmemi mi istiyorsun?"
"yle bir ey demedim."
"Ne diyorsun yleyse?"
"Eer o..."
"Yaa! Demek ikiniz, aranzda konuup grtnz bu ii... benim fikrimi
sormadan..."
104

"Hayr, aklma bile gelmemiti, ben, zavall baban, ben..."


"Beni zyorsun, baba."
"Kendimi de zyorum. Ve imdi, her eyin sorumlusu benim. Kendini
benim iin feda etmeyi dnmyor muydun?"
"Evet. Tamam, senin iin feda edeceim kendimi. Buyur, emrindeyim!"
Baba, pmek iin, kzna doru yrd; ama kz ondan uzaklap yle
dedi:
"Hayr, imdi deil! Hak ettiin zaman! Yoksa, benim de seni perek
susturmam m istiyorsun?"
"Onu nerden duydun, kz?"
"Yerin kula var, baba."
"Ve sivri bir dili!"
BLM XXVIII
"Ah, ne kadar isterdim sizin yerinizde olmay, Don Joaqu-n...' dedi babas
tarafndan reddedilen, be ocuklu Aragonyal, Joaqun'den biraz para
szdrmay baard bir gn.
"Benim yerimde olmak m isterdin? Anlayamadm."
"Evet, sizin yerinizde olmak iin her eyimi verirdim, Don Joaquin."
"Nedir o verecein her ey?"
105

"Verebileceim her eyi, sahip olduum her eyi."


"Yani ne?"
"Canm."
"Benim yerimde olmak iin cann verirdin, ha?" Ve iinden yle dedi
Joaquin: "Ben de kendi canm verirdim baka biri olmak iin!"
"Burda pek anlamadm bir ey var, azizim: kimsenin, baka biri olmak
iin, cann vermek istemesini anlayamyorum. Bakas olmak, kendisi
olmaktan vazgemek demektir; kendi kiiliini brakmak demektir."
"Kukusuz."
"Yani, var olmaktan vazgemektir."
"Kukusuz."
"Ve bakas olacan da kesin deil..."
"Kukusuz. Demek istediim, Don Joaquin, var olmaktan memnuniyetle
vazgeerdim; ya da akas, beynime bir kurun skar veya kendimi nehre
atardm... eer beni bu sefer yaama balayan ve canm almama izin
vermeyen ailemin ahsnzda bir baba bulacandan emin olabilseydim.
imdi anlyor musunuz?
"Evet, anladm. Yani..."

106

"...Yani beni yaama balayan pek bir ey olmadn ve, eer ailem
olmasa, kendime veda edip anlarm ldrmekten sevin duyacam
sylyorum. Ama... dorusu, beni tutan baka bir ey de var."
"Neymi o?"
"Anlarmn, ya: im ykmn ldkten sonra da benimle kalaca korkusu.
Ah, ne kadar isterdim siz olmay!"
"Ya beni hayatta tutan nedenler de tpk seninkiler gibiyse?" "Olamaz, siz
zenginsiniz." "Zengin... zengin..."
"Zengin birinin byle nedenleri olamaz. Sizin hibir eksiiniz yok. Karnz,
kznz, iyi bir iiniz, nnz var... daha ne isteyebilirsiniz? Babanz sizi
reddetmemi, kardeiniz sizi evinizden kovup sokakta brakmam.
Dilenerek yaamak zorunda deilsiniz. Ne kadar isterdim siz olmay, Don
Joaquin!"
Daha sonra yalnz kaldnda, Don Joaquin yle dedi iinden: "Bu adam
gerekten ben olmak istiyor, bana imreniyor! Ya ben? Ben kim olmak
isterdim?"
BLM XXIX
Birka gn sonra Abelin ile Joaquina nianland. Daha sonra, kzna
seslendii Gnce'ye, yle yazd Joaquin:
imdi kocan olan Abelin'i sana evlilik nerme noktasna nasl getirdiimi
aklamak ok zor, kzm. Abelin'i, senin ona k olduunu, ya da, hi
107

deilse, onun sana ilgi duymasndan holanacan dndrmek


zorundaydm. Ve bunu, annenin, benim uruma manastra girmek
istediini syledii gn aramzda geen konumaya hibir deinmede
bulunmadan yapmalydm. Bu evlilikte kendi kurtuluumu gryordum.
Ancak senin kaderini gen Abelin, hayatmn kaynan zehirleyen adamn
tek olunun kaderiyle birletirmek, ancak kanlarmz bylece birbirine
kartrmak bir kurtulu umudu olabilirdi benim iin.
unu da dndm: senin ocuklarn, benim torunlarm, onun olunun
ocuklar, onun torunlar, bizim kanmzn miraslar, belki bir gn
kendilerini birbirleriyle savayor bulacaklar, belki kendi ilerinde nefret
tohumlarn tayacaklar. Ama kendinden, kendi kanndan olana duyulan
nefret, bakalarna duyulan nefrete kar tek ila deil mi? ncil, Esav ile
Yakup'un, daha Rebekkann rahmindeyken kavga ettiklerini sylyor. Kim
bilir... belki sen de biri benim, biri onun kann tayan ikiz ocuklara gebe
kalacaksn ve onlar, daha rahmindeyken, gn na ve bilince
kavumadan nce, birbirlerinden nefret etmeye ve kavgaya balayacaklar.
nsanln trajedisi bu. Ve her insan, Yoab gibi, elikilerin ocuu.
Ve... sizi bir araya getirmem, belki kanlarnz birletirmek iin deil, tam
tersine, bsbtn ayrmaya ve bir nefreti srdrmek iindi dncesiyle
titredim. Bala beni! lgnlk nbetleri bunlar.
Ama burada sz konusu olan yalnz bizim kanlarmz, benimki ve onunki
deil; Helena'nnki de var... Helena'nn kan! Beni en ok tedirgin eden bu:
yanaklarnda, alnnda, dudaklarnda

108

ieklenen, bakn damgalayan, derisinin altndan beni kr eden kan!


Baka bir kan daha var... Antonia'nn kan; talihsiz Antonia' nn, erdemli
annenin kan. O kan kutsanm su gibidir. Kurtarcdr. Senin ocuklarn,
benim torunlarm ancak annenin kan kurtarabilir Joaquina. Ancak o
lekesiz kan bizi selmete karabilir. Antonia bu gnceyi asla grmemeli.
Eer benden ok yaarsa, paylatmz bu gnah sezinlemenin tesinde
bir ey bilmeden ayrlsn bu dnyadan.
Nianllar birbirlerini abuk anladlar ve karlkl, sahici bir sevgi duymaya
baladlar. Yaptklar zel konumalarda, ikisi de, ailelerinin biri hava ve
duyarsz, teki tutkulu ve boucu kurban olduklarn farkettiler. kisi de
gerek bir yuvann, kendine-yeterli, huzurlu bir akn zlemini ekiyordu.
Bir sevecenlik ve dinginlik kalesi kurmak ve iki bahtsz aileyi bu snakta
birletirmek istiyorlard. Ressam Abel'e, yakn bir aile yaamnn kalc
gereklerden olduunu ve sanatn, bunun ldayan bir yansmas
glgesi deilse eer olduunu kavratacaklard. Helena'ya, srekli
genliin, kendini aile rmann hayat veren akna salmay bilenlerin
nitelii olduunu gstereceklerdi. Joaquin'e, admzn canmzla birlikte yok
olduunu, ama kendimizin-kine kansan adlar ve kanlarla yeniden var
olaca anlatlacakt.
Antonia'ya bir ey gstermek gereksizdi. O, gelenek ve grenein
dinginlii iinde yaamak ve bununla diri kalmak iin domu bir kadnd.

109

Gerekten de, Joaquin kendini yeniden-domu hissediyordu. Eski dostu


Abel'den iten bir duygululukla sz ediyordu. Hatta, Abel'in araya
girmesiyle, Helena'ya ynelik umutlarnn noktalanmasnn ne byk bir
ans olduunu bile itiraf etti.
Yalnz olduklar bir gn yle dedi kzna: "imdi her ey farkl ve daha iyi
grndne gre, sana aka syleyebilirim. Bir zamanlar Helena'ya
tutkundum. Ya da, en azndan, yle olduumu sanyordum. Ona
yanamaya altm, ama baaramadm. Gerek u ki, o bana hibir zaman
umut vermedi. Sonra, imdi kaynpederin, ikinci baban olacak Abel ile
tantrdm onu. Hemen, karlkl bir ilgi dodu aralarnda. Ben bunu
yzme vurulmu bir tokat, lmcl bir hakaret gibi aldm. Oysa, Helena
zerinde hibir hakkm yoktu."
"Doru. Ama erkekler bir eye taknca takyor."
"Haklsn, kzm, ok haklsn. Deliden farksz davrandm. Kafamda
kurduum bir hakaret, var olmayan bir ihanet yznden dnyam
kararttm..."
"O kadar m, baba?"
"Ne demek o kadar m?"
"Yani, mesele bu kadar m, bundan baka bir ey yok mu?"
"Bildiim kadar.... hayr!" Ama Joaquin, bunu derken gzlerini kapad ve
yreinin arpmasn engelleyemedi.

110

"imdi evleneceksiniz," diye srdrd szn, "ve benimle oturacaksnz.


Evet, benimle oturacaksnz. Kocan, yeni olumu, byk bir hekim, tp
alannda bir sanat yapacam. yle bir sanat ki, n, babasnn
nnden aa kalmayacak."
"O da senin almalarn yazacak..."
"Evet, benim yapamadm yapacak..."
"Mesleinde, stn yetenekli olduunu syledi bana; tedavi yntemleri
gelitirdiini, bulularn olduunu..."
"ltifat etmi."
"kimiz yalnzken syledi bunu. Senin yeterince tannmadn, gerek
deerinin anlalmadn dnyor. almalarnn herkese bilinmesi iin
bu kitab yazmak istiyormu."
"Ge bile..."
"Ge olsun da g olmasn."
"Ah, kzm, hasta bakmakla mrm tketeceime, insana ne soluk
aldran, ne bir ey renmeye vakit brakan bu mahut ie gmleceime,
kendimi saf bilime, aratrmaya verseydim, imdi Doktor Alvarez y
Garcia'y onca vmelerine neden olan bulu benim olacakt. Kesin sonuca
varmak zereydim... ama u geim derdi..."
"O kadar skk bir durumda deildik."

111

"Evet, ama... ne bileyim... Neyse, gemite kald bunlar, imdi yeni bir
yaam balyor. imdi hastalar brakyorum."
"Gerekten mi?"
"Evet, her eyi kocana devredeceim. in nasl gittiine gz kulak olurum
tabii. Ona yol gsteririm, ben de kendi iime bakabilirim. Birlikte
oturacaz, yeni bir yaam balayacak... baka bir yaam. Yaamaya
balayacam ben de, baka bir insan olacam, baka biri..."
"Babacm, ne byk mutluluk byle konutuunu duymak! Nihayet!"
"Baka bir insan olacam duymak sevindiriyor mu seni?" Kz dikkatle
szd babasn. Sorunun altnda yatan sezmiti. "Baka bir insan olacam
duymak sevindiriyor mu seni?" diye steledi baba.
"Evet, baba, sevindiriyor!"
"Yani, o teki, gerekte olduum kii... sana kt m geliyor?"
"Ya sana nasl geliyor, baba?" dedi kz kararl bir sesle. "Ah, konuturma
beni!" diye haykrd Joaquin. Ve kz, bir pckle susturdu onu.
BLM XXX
"Niye geldiimi biliyorsun," dedi Abel Joaquin'e, ikisi odada ba baa
kaldklarnda.
"Evet, biliyorum. Olun geleceini syledi."

112

"Olum... yaknda senin olun olacak. Bilemezsin buna ne kadar


sevindiimi. Arkadalmza byle bir mutlu son gerekliydi. Aslnda olum
imdiden senin saylr. Seni sadece bir hoca olarak deil, baba gibi seviyor.
Seni benden ok seviyor desem yalan olmaz..."
"Yok canm, olur mu yle ey!"
"Olsa ne kar? Kskanr mym sanyorsun? Hayr, bende kskanlk yoktur.
Bak Joaquin, eer bir zamanlar aramzda..."
"Ltfen Abel, bundan sz etmeyelim artk, ok rica ederim..."
"Ama sylemem gerek. imdi kanlarmz birletireceimize gre; benim
olum senin, senin kzn benim olacana gre, bu eski meseleyi de
konumalyz, birbirimize kar tmyle ak olmalyz."
"Hayr, hayr, asla! O konuyu aacaksan, ben gidiyorum."
"Peki, yle olsun. Ama o konuman, tablo hakkndaki konuman
unuttuumu sanma. Hibir zaman da unutmayacam."
"Ondan da sz etmesen sevinirim."
"Peki, neden sz edeyim yleyse?" "Gemiten deil. Sadece gelecekten
sz edelim." "yi, ho ama, sen ve ben, bu yamzda, gemiten
konumayacaksak, konuacak ne kalr? Neyimiz var gemiten baka?"
"yle deme!" diye haykrd Joaquin. "Bizim iin anlarmz dnda bir yaam
yok ki artk." "Sus, Abel, sus!"

113

"Eer gerek bilinseydi, anlarla yaamak umutlarla yaamaktan daha iyi.


Hi deilse anlarn yaanml var; oysa, umutlarn gerekleeceini bile
bilmiyoruz."
"Hayr, istemiyorum anlar, istemiyorum!"
"yleyse ocuklarmzdan sz edelim; bizim umutlarmz onlar."
"Tamam ite! Kendimizden deil, onlardan sz edelim, ocuklarmzdan..."
"Oluma hem hoca, hem baba olacaksn..."
"Evet, hastalarm ona devretmeyi dnyorum; birkan bu deiime
hazrladm bile. Ar vakalarda yardmc olacam tabii."
"Saol, Joaquin, saol."
"Ayrca drahoma da vereceim Joaquina'ya. Ama benimle oturacaklar."
"Bunu syledi olum. Ben yine de ayr otursalar daha iyi olur derim. Her
evlinin bir evi olmal."
"Olmaz, ben kzmdan ayrlamam."
"Ya biz olumuzdan nasl ayrlacaz?"
"Siz zaten ondan ayr yayorsunuz. Erkek krk ylda bir evde oturur;
kadnsa, krk ylda bir evden kar. Kzm olmadan yapamam ben."
"yle olsun bakalm... Unutma bu uysallm!"
"Evim sizindir, senin ve Helena'nn."
114

"Konukseverliine teekkrler. Onu zaten biliyordum."


ocuklarnn evlilii ile ilgili her eyi grp tasarladklar uzun bir sylei
izledi bunu. Ayrlma vakti gelince, Abel, sevgi dolu bir bakla elini uzatt
Joaquin'e ve yreinin derinlerinden kopan bir sesle "Joaquin" diye
fsldad. Ona uzatlan eli skarken doktorun da gzlerinde yalar
grlyordu.
"ocukluumuzdan beri grmedim aladn, Joaquin."
"Bir daha olmaz, Abel.
"Kts de bu ya!"
Bu szlerle ayrldlar.
BLM XXXI
Kznn evlenmesiyle birlikte, Joaquin'in souk evini gne sonbahar
gnei, ne yazk ki str gibi oldu. Joaquin gerekten canlanm
grnyordu. Hastalarn gitgide damadna brakmaya balad; ancak ar
vakalarla kendisi ilgileniyor ve orada bir "danman" olarak bulunduunu
tekrarlyordu.
Abelin, imdi baba dedii kaynpederinin notlaryla, ve onun szl
aklamalar ve geniletmeleriyle, Doktor Joaquin Monegro'nun bilimsel
almalarn bir araya getiren kitab doktorun kendisinin yapamayaca
bir hayranlk ve yceltmeyle hazrlamaya girimiti. "Daha iyi oldu," diye
dnyordu Joaquin, "bu kitab bakasnn yazmas ok daha iyi oldu...
115

Platon'un Sokrates' in retisini yazd gibi..." Kendisi, an iddial, ya da


gelecek kuaklarn alkna susam grnmeden, bilgisini ve ustaln
ortaya koyamazd. Edeb becerisini baka giriimler iin saklayacakt.
Kzma ithaf ettii gnceyi yazmaya da ite bu sralarda balad. Yaamn
yiyip bitiren tutkuya, bilincinin ilk kprdanlarndan bu yana onu
boyunduruuna alan iblise kar verdii mcadelenin yksyd bu.
lmnden sonra, gsterdii abay kznn bilmesi iin yazlmt gnce;
ama, tutkulu yaamnn ve yaamnn tutkusunun trajik niteliine kendisini
yle kaptrmt ki, gnn birinde, kznn ya da torunlarnn bunu ortaya
karacan ve, ektii azabn derinliini kimselere sezdirmeden yaam
ve lm olan bu kahramann karsnda herkesin hayranlk ve aknlk
iinde kalacan umuyordu gizliden gizliye. nk Joaquin, kendisinin
gerekten zel bir i yapya sahip olduuna, ac ekmeye bakalarndan
daha yetenekli olduuna ve Tanr'nn sekin kulu olmann belirtilerini
tadna inanyordu.
Benim yaamm srekli bir tutku oldu, kzm, diye yazmt Gnce'sine
yine de baka bir yasamla deimezdim onu. Herkesten daha ok,
kimsenin edemeyecei kadar ok nefret ettim; nk dnyann ve talihin
tercihlerindeki byk adaletsizlii herkesten daha ok hissettim. Hayr,
kocann ailesinin bana yaptklar ne insanlk, ne efendilikti: alaklkt
dpedz. Ama ondan da beteri, ok daha beteri, insanlara gz kapal
gvendiim ocukluk gnlerimden bu yana, sevgisini ve desteini
aradm herkesten tokat yemem oldu. Neden reddettiler beni? Neden
dladlar? Neden hava tipleri, vefaszlar, bencilleri yelediler? ite btn
116

bunlar zehir etti hayatm. Dnyann, doas gerei, adaletsiz olduunu ve


benim, benzerlerim arasnda domadm kavratt. Buydu benim
talihsizliim: benzerlerim arasnda domam olmam. Drt bir yanm
saran o dayanlmaz bayalk, o aalk felaketim oldu.
Bir yandan Gnce'sini yazarken, bu abasnn sonusuz kalmas
durumunda, onu kendi snfnn lmszleri arasnda katacak baka bir
yaptn da hazrl iindeydi. Yal Bir Hekimin Anlar adn tayan bu ikinci
yapt, hekimlik yllarnda edindii tm bilgilerin dnyann, tutkularn,
yaamn, sevinler ve aclarn, hatta gizli sularn bir harman olacakt.
Yaama bir ayna tutacakt: ama iyzleri, en karanlk kelere dein gsteren, insanolunun alaklnn ta diplerine inen bir ayna! Kendinden
szetmeden, btn iindekileri dkecekti bu kitaba; bakalarnn iini
gsteriyor gibi kendi iini gsterecekti. Yaamak zorunda brakld bu
iren dnyadan bylece cn alacakt. Ve insanlar, kendilerini yle
rlplak grnce, ilkin aracak, ama sonunda, bunu yapana hayranlk
ve sayg duyacaklard. Bu kitapta, ufak ad deiiklikleriyle, Abel'in ve
Helena'nn sonsuza dek yaayacak bir portresini izecekti; ve bu portre,
Abel'in btn portrelerinden daha deerli olacakt. Ve Joaquin, eer Abel
Sanchez'in byle bir portresini yaratabilirse, Abel'i, kendi resimlerinden
daha mutlak bir lmszle kavuturacann mutluluunu duydu. Bir
gn gelecek, eletirmenler ve yorumcular, edeb kurgunun ince tlnn
ardndan ressamn gerek kiiliini kefedeceklerdi.
"Evet, Abel, evet," dedi Joaquin kendi kendine, "urunda onca savatn,
tek istediin, tek ilgilendiin, onun uruna beni itip getiin eyi elde
117

etmen iin en byk frsat ite bu. Gelecekte varlnn yaamas senin
resimlerine deil, bana bal. Kalemimle seni olduun gibi izmeyi
baarmama bal. Baaracam da!
nk seni tanyorum; nk senden ok ektim; nk mrm boyunca
arln stmde tadm. Senin maskeni dreceim. Artk Abel
Sanchez deil, sana ne ad verirsem o olacaksn. Ve; tablolarnn ressam
olarak senden sz edildiinde, insanlar, "Haa, evet, Joaquin
Monegro'nunki." diyecekler. nk, o anlamda, sen benim olacaksn,
benim, ve benim yaptm yaadka yaayacaksn. Adn benim ardmdan
gelecek; Dande'nin Cehennem'e gnderdikleri gibi ayamn bast
amurda srnerek. Ve hasetin simgesi olacaksn."
Hasetin! nk Joaquin, Abel'in grnteki duygusuz bencilliinin
ardnda, onu harekete geiren tek duygunun Joaquin'e duyduu haset
olduuna inatla inanyordu. Bu haset yznden Joaquin'den arkadalarnn
sevgisini alm, bu haset yznden Helena'y elinden almt. Peki, kendi
olunun elinden alnmasna nasl gz yummutu Abel? "nk oluna
aldrd yok," dedi Joaquin kendi kendine, "o sadece kendi adyla ve
nyle ilgileniyor. Soyunu srdrecek olanlarda deil, resimlerine hayran
olanlarda yaayacana inanyor. nnn tadn karabilmek iin de
olunu bana brakyor. Ama gstereceim onun iyzn!"
Anlar' yazmaya giritiinde, yandan tr biraz kayglyd. Elli beine
varmt. Ama Cervantes de Don Kiofa elli yedi yanda balamam
myd? Bayaptlarn ondan daha yalyken vermi olan btn teki
yazarlar kafasndan geirdi. Dahas, kendini gl hissediyordu: tm
118

melekeleri yerinde, dnceleri olgun, deneyim bakmndan zengin,


duygular onca yl iin iin kaynayan tutkusu trplenmi olmakla
birlikte hl canlyd.
Yaptn tamamlamak iin, bundan byle kendini sk bir denetim altnda
tutacakt. Zavall Abel! Neler bekliyordu onu! Ressama kar bir
kmseme ve acma belirdi iinde. Onu bir model, bir kurban olarak
gryor, srekli izliyor ve, inceliyordu. Frsat bulduka tabii; nk Abel az,
pek az uruyordu olunun yeni evine.
"Baban ok megul anlalan," dedi Joaquin damadna, "nerdeyse hi
gelmiyor buraya. Bize krgn m yoksa? Bir kusur mu ettik, ben veya
Antonia veya kzm? ok zlrm eer..."
"Hayr, baba," kaynpederine baba diyordu Abelin imdi "yok yle bir
ey. Evde de pek oturmuyor. Sylememimiydim size iinden baka bir
eyle ilgilenmediini. i dediim de hep resimleri, sanat... ne bileyim..."
"Yok olum, abartyorsun. Bir ey vardr mutlaka."
"Hayr, hayr, sadece o."
Ve Joaquin, ayn aklamay duymak iin tekrarlard ayn soruyu:
"Abel niin gelmiyor kuzum?" derdi Helena'ya. "Aman brak onu! Hibir
yere gitmez ki!" Ama Helena gidiyordu gelininin evine.
BLM XXXII

119

"Sylesene kuzum," dedi Joaquin bir gn damadna. "Nasl oldu da baban


seni resme yneltmeyi hi dnmedi?"
"Bende yle bir eilim yoktu ki..."
"O ayr bir konu. Onun sana sanatn retmek istemesi doal deil mi?"
"Hayr, tam tersine. Ne zaman bir ilgi gsterecek olsam sinirlenirdi. Her
ocuun yapt sradan izitirmeleri bile yapmaya zendirmedi beni."
"Garip, ok garip," diye mrldand Joaquin, "yine de..."
Kaynpederinin yzndeki ifadeden, gzlerindeki karanlk prltdan tedirgin
oldu Abelin. Onun iinde bir eylerin kvrandn hissetti: bir sancy zehirli
bir salgy defetmek istiyordu sanki. Joaquin'in son szlerini buruk bir
sessizlik izledi. Sonra yine konutu Joaquin:
"Hayr, anlamyorum. Neden seni ressam yapmak istemediini..."
"Basit. Onun olduu eyi olmam istemiyordu." Bir sessizlik daha izledi ve
yine Joaquin, zgn ama her eyi sylemeye kararl bir havayla konutu:
"Aslnda anlyorum!"
Kaynpederinin sesinin tonundan sarsld Abelin... nedenini tam bilmeden.
"Neyi?" diye sordu.
"Hi... hibir ey..." Joaquin kendini toparlam ve kabuuna ekilmi
grnyordu.

120

"N'olur syle," diye yalvard damat, ona bir arkada arkada ve srda
gibi seslenerek; ama sorusunun yantn duymaktan korkuyordu.
"Hayr, hayr... bir gn bama kakmam istemem..."
"Akta sylemekten daha kt bylesi baba. Hem zaten biliyorum
galiba..."
"Ne?" diye sordu kaynpeder, delip geen bir bakla.
"Belki bir gn onun nn glgede brakacamdan korktuunu..."
"Evet," dedi Joaquin bouk bir sesle, "evet, yle! Oul Abel Sanchez, ya da
gen Abel Sanchez! Ya bir gn sen onun olu olarak hatrlanacana, o
senin baban olarak hatrlanrsa? Ayn aileden kiilerin sk sk yaad bir
trajedi bu... oulun babadan baskn kmas..."
"Ama bu..." diye balad damat, salt bir ey demi olmak iin.
"Bu hasettir, olum, dpedz haset."
"Kendi evladna kar? Mmkn m bir babann..."
"Evet. Hem de en doal biimidir. Birbirlerini az tanyan kiiler arasnda
haset zaten sz konusu olamaz. Baka bir lkede, baka bir ada yaayan
kii kskanlmaz. Yabanc kskanlmaz; seninle ayn yerden olan, akran olan,
arkada olan kskanlr. Kskanln ah da kardeler arasndadr. Habil ile
Kabil'in yksn dn... En korkun kskanlk da kardeinin kendi
karsna gz diktiini sanan adamnkidir kukusuz... bir de babalar ile
oullar arasndaki..."
121

"Ama bu durumda ya fark yok mu?"


"Olsun! Kendi yarattmz bir varln bizi glgede brakmas..."
"Peki, ya hoca ile renci?"
Joaquin sustu; bir an nne bakt ve, sanki ayann altndaki toprakla
konuur gibi, "Hi kuku yok, haset bir eit hsmlk ilikisi. Ama bo ver
bunlara olum, gel baka eylerden konualm. Bunlar hi konumam
olalm. Duydun mu?"
"Hayr."
"Ne demek hayr?"
"Daha nce sylediklerinizi duymadm demek."
"Keke ben de duymasaydm!" dedi Joaquin belli belirsiz bir sesle

BLM XXXIII
Helena ska gidiyordu gelininin ve olunun evine. Amac, bu sradan
burjuva evine daha ince bir beeni, daha bir zerafet sokmakt. Zavall
Joaquina'nn nedensiz bir kibirle dolu bir baba ile bakasnn reddettii
bir adama katlanmak zorunda kalm talihsiz bir ana tarafndan yetitirilen
zavall Joaquina'nn eitimindeki eksikleri gidermeyi (yle dnyordu
kendince) zerine almt. Ve her gn nezaket ve zerafet konusunda bir iki
ders vermeyi ihmal etmiyordu.
122

"Peki, yle yapalm," derdi Antonia her zaman.


Joaquina da, iinden kprd halde kabulleniyordu. Ama patlayacan
hissediyordu bir gn; kendini tutmas, kocasnn ricalar yzndendi.
"Siz nasl isterseniz efendim," dedi bir keresinde, siz hitabn vurgulayarak.
Helena'yla "siz"li konumay hi brakmamt. "Bu ilerden anlamyorum
ben; ilgi de duymuyorum. Onun iin hepsi sizin uygun grdnz gibi
olsun."
"Ama bu benim neyi uygun grdm meselesi deil kzm, bu..."
"O da ayn kapya kar! Ben bir doktor evinde bydm. Temizlik veya
salk konusunda, ya da ilerde ocuk dounca, onu yetitirme.konusunda
ne yapmak gerektiini biliyorum. Ama sizin kibarlk ve zerafet dediiniz bu
inceliklerde, bir sanat evinde yetimi olana boyun emeliyim."
"Ama bunda sinirlenecek ne var, yavrucuum?"
"Sinirlendiim filan yok. Sadece hep yzmze vuruyorsunuz, bu byle
yaplmaz, yle yaplr diye... Sanki byk davetler, dansl partiler
verecekmiiz gibi..."
"Bu yapmack kmseme havasn nerden kaptn bilmiyorum; evet,
yapmack, kesinlikle yapmack..."
"yle bir ey dememitim efendim..."

123

"Btn grg kurallarna, davran inceliklerine tepeden bakan bir hava!


Onlar olmasa nasl bir curcuna kard, biliyor musun? Hayat ekilmez
olurdu!"
Joaquina'ya, hem babas hem de kocas tarafndan, uzun yrylere
kmas, doacak bebein cann ve kann oluturacak bedeni gne ve
temiz havayla beslemesi tlenmiti. Ama erkekler ona her zaman
refakat edemediinden, Antonia da evden kmay sevmediinden, Helena
gezdiriyordu gelinini. Helena, Joaquina'y kk kardei gibi (yle sanyordu
onlar tanmayanlar ounlukla) yannda dolatrd ve yllarn
ypratamad grkemli gzelliiyle onu glgede brakt bu yrylerden
pek honuttu. Onun yannda gelin tmyle siliniyor ve Helena, yoldan
geenlerin hayran baklarm stnde topluyordu. Joaquina, gzn yava
yava tadna vard bir ekicilie sahipti; oysa Helena, geenlerin gzn
stne ekmek iin giyiniyordu zellikle. Yanlarndan geerken, Helena'nn
Joaquina'ya "kzm" dediini duyan bir gen bknn "Ben anneyi alrm,"
diye laf atmas zerine Helena'nn soluklar sklam ve dilinin ucuyla
dudaklarn nemlendirmiti.
"Bak kzm," diyordu Joaquina'ya, "durumunu belli etmemeye almalsn.
Bir kzn hamile olduunu gstermesi yakk olmaz... grmemilik gibi..."
"Ben sadece elimden geldiince rahat olmaya alyorum Anne, ve
bakalarnn ne dndne ya da dnmediine aldrmamaya...
Kibarlk dknlerinin nazik dedikleri durumda olsam bile, kendimi hi de
nazik hissetmiyorum, baka kadnlarn o durumda ne yaptklaryla da
ilgilenmiyorum. Bunlar hi ilgilendirmiyor beni..."
124

"lgilendirmeli ama; bu dnyada yayoruz."


"Hamile olduum anlalrsa ne olur yani? Yoksa nine olacanzn
bilinmesini mi istemiyorsunuz?"
Bu sevimsiz szck batt Helena'ya; ama kendini tuttu:
"Eer ya bakmndan sylyorsam.." diye balad sinirli bir havayla.
"Tabii, ya bakmndan yeniden anne olabilirsiniz," dedi gelin, tekini
canevinden vurarak.
"Tabii, tabii," dedi Helena bu sert saldn karsnda bunalp ararak, "ama
ben sana bakanlarn..."
"O konuda iiniz rahat olsun, nk baktklar ben deil, sizsiniz. Herkes
sizin o muhteem portrenizi hatrlyor... o sanat eserini..."
"Senin yerinde olsaydm..." diye balad kaynvalide. "Siz mi? Benim
yerimde mi, Anne? Eer benim durumumda olsaydnz, bana refakat etmek
ister miydiniz acaba?"
"Bana bak evladm, eer byle devam edeceksen hemen eve dnelim. Ben
de ne bir daha seninle karm ne de evine admm atarm... daha dorusu
babann evine!"
"Benim evim Efendim, benim ve kocamn... ve de sizin!"
"Kimden geti bu huysuzluk sana kuzum?"
"Huysuzluk mu? Doru ya, huysuzluk yalnz sanatlarn hakkdr!"
125

"Hadi ordan snepe! Rahibe olacakken babann seni oluma yamadn


unutuyor musun?"
"Bu yalan tekrar etmemenizi size daha nce de sylemitim. Ne yaptm
gayet iyi biliyorum."
"Olum da biliyor."
"Evet, o da biliyor ne yaptn. Onun iin bu konuyu kapatalm artk."
BLM XXXIV
Abelin ile Joaquina'nn bir olu oldu: Abel Sanchez ile Joaquin Monegro'nun
kanlarn tayan bir oul!
lk savam, ocua ne ad verilecei konusunda oldu. Annesi "Joaquin",
Helena "Abel" adnn verilmesini istiyordu; Abel, Abelin ve Antonia karar
Joaquin'e braktlar. Bu, Monegro'yu byk bir i atmasna srkledi. Yeni
domu bir ocua ad koymak gibi sradan bir i, onun gzne bir eit
kehanet, deitirilemez bir by gibi grnmeye balad. Bu yeni "can"n
yazgs adyla belirlenecekti sanki.
"Joaquin olsun, dedi kendi kendine evet, benimki gibi Joaquin. Bir sre
sonra Joaquin S. Monegro diye yazlr, daha sonra S de der ve o irkin
Sanchez ad tmyle ortadan kalkar. Onun ad, olunun ad, soyu sopu
benimkinin iinde erir. Yoksa... Abel Monegro, Abel S. Monegro mu daha
iyi? Bylece Abel'i kurtarm oluruz. Abel bykbabas, ama bir de babas
Abel yar: damadm, olum, benim Abel'im, benim yaratttm Abel! Aslnda
ad Abel olmu olmam, ne nemi var? teki bykbabasn kimse Abel
126

diye anmsamayacak ki... Herkes onu Anlar'da ona vereceim adla


bilecek... alnna damgaladm adla. Ama, yine de..."
Ve Joaquin bu dnceler iinde bocalarken, karan veren ressam Abel oldu:
"Ad Joaquin olsun. Bykbaba Abel, baba Abel, oul Abel, tane Abel...
fazla gelir! Hem holanmyorum bu addan, bir kurban ad..."
"Ama oluna koyarken holanyordun," diye direndi Helena.
"Doru. nk sen yle istemitin, ben de kar kmamak iin... Ama bir
dn: ya doktor olacana ressam olsayd? Baba Abel Sanchez ile Oul
Abel Sanchez..."
"Birden fazla Abel Sanchez olamaz..." diye ekledi Joaquin, hakl ktna
iin iin sevinerek.
"sterse yz tane olsun," diye yantlad teki, "ben her zaman ben
olacam."
"Ondan kim phe edebilir?" dedi arkada.
"Tamam, tamam! Adn Joaquin koyuyoruz. Karar verildi!"
"Ressam olmaya da kalkmasn, deil mi?"
"Doktor olmaya da!" diye noktalad Abel, akay srdrr grnerek.
ocua Joaquin ad verildi.
BLM XXXV
127

Bebein bakmn stlenen anneanne Antonia, onu grnmez bir


tehlikeden korumak istercesine gsne bastryor ve yle diyordu
kulana: "Uyu, yavrum, uyu. Ne kadar ok uyursan, o kadar gl olursun.
Hem bu evde uyumak uyank olmaktan iyidir. Kim bilir nasl bir gelecek
bekliyor seni? Dua edelim de tadn bu iki kan, iinde kavgaya
tutumasn!" Ve uyuyan bebei kollarnda sallayarak srekli dua ediyordu.
ocuk byd. Hekim bykbabasnn Gnce'si ve Anlar"yla; ve ressam
bykbabasnn nyle birlikte byd. Gerekten de Abel'in n o
sralarda dorua varmt. Kendisi de nyle ilgili olmayan pek az eyle
ilgilenir gzkyordu.
Bir keresinde, sabah uykusunda grd torununu dikkatle szp, "Ne
gzel bir resim!" dedi ve defterini karp uyuyan bebein bir karakalem
desenini izmeye koyuldu.
"Keke paletimle boyalarm burda olsayd! u k oyununa bak
yanaklardaki... eftali gibi... insan bylyor! Hele tenin rengi... sanki
gne nlar dalga dalga..."
"Peki, tablonun adn ne koyardn? 'Masumluk' mu?"
"Tablolara ad koyma edebiyatlarn ii; hekimlerin are bulamadklar
hastalklara ad koymalar gibi..."
"Tbbn amacnn hastalklara are bulmak olduunu kim dedi sana?"
"O deilse nedir amac?"

128

"Bilmek. Bilimin amac bilmektir."


"Ben iyiletirmek iin bilmek olduunu sanyordum. Eer ktden
kurtulmamza hizmet etmeyecekse, iyiyi ve kty bilmenin yarar ne?"
"Ya sanatn amac ne? Torunumuzun imdi yaptn u resminin amac ne?"
"O amacn iinde tayor. Gzel bir ey, o kadar."
"Gzel olan ne? Yaptn resim mi, torunumuz mu?"
"kisi de!"
"Yaptn resmin minik Joaquin'den daha gzel olduunu dnyorsun
belki de..."
"Gene saptmaya baladn Joaquin. Kendine gel kuzum!"
Ve anneanne Antonia, bebei her iki bykbabadan da korumak ister gibi,
beiinden alp gtrd. Ve yle dedi kulana: "Ah kk ocuk, bebecik,
evin gnei, Tanr'nn minik kuzusu, masum melek, rahat braksnlar seni;
resmini izmesinler, tedavi etmesinler. Ne ressamn modeli, ne hekimin
hastas ol. Brak onlar... birini sanatna, brn bilimine. Sen nineciine
gel, bir tanem, minik canm! Sen hayatmsn benim, hayatmzsn, bu evin
gneisin! Dedelerin iin dua etmeyi reteceim sana. Tanr senin duam
iitecektir. Gel benimle minik can, gnahsz kuzu, Tanr'nn kuzusu!" Ve
Antonia dnp bakmad Abel'in yapt resme.
BLM XXXVI

129

Joaquin hastalkl bir kaygyla izliyordu torunu Joaquinito'nun bedensel ve


ruhsal gelimesini. Kimden ne almt? Kime benziyordu? Kimin
kanndand? ocuk konumaya balaynca, kaygs daha da artt.
teki dedenin Abel'in ocuun doumundan bu yana, olunun evine
giderek sk gelmesinden ve bebein kendi evine sk sk getirilmesini
istemesinden tedirgindi. O koca bencil olu da, dnr de yle
gryordu onu bambaka bir insan olup kmt. ocuun yannda
ocuklayordu nerdeyse. Salt k sevindirmek iin resimler yapyor,
ocuk da byk bir keyif iinde, "Dedecik, gene iz!" diye haykryordu. Ve
Abel, hi bkmadan, kpekler, kediler, atlar, boalar,, insanlar izip duruyordu. ocuk kh bir atl, kh green iki olan, kh peindeki kpekten
kaan bir ocuk istiyor, ve bu sahneleri tekrarlatyordu.
"Hayatmda hibir ey u yaptm i kadar zevk vermedi," dedi Abel, "ite
gerek sanat bu, gerisi... palavra!"
"Neden ocuklar iin bir resim dizisi yapmyorsun?" dedi Joaquin.
"Yok, onun bir tad olmaz; ocuklar iin... hayr! O sanat olmaz, olsa olsa..."
"Pedagoji mi olur?"
"O da olur, baka ey de olur, ama sanat olmaz. Sanat olan bu;
torunumuzun yarm saat iinde yrtaca bu resimler!"
"Ya ben onlar saklarsam?" diye sordu Joaquin.
"Saklamak m? Ne iin saklayacak mn?"
130

"lerde nn pekitirsin diye. Tannm bir ressamn, adn


karamayacam imdi, ocuklarn oyalamak iin yapt resimlerin kitap
olarak basldn duymutum. Adamn en iyi resimleri onlarm deniyor."
"Bunlar sonradan yaynlamak gibi bir niyetim yok benim. Anlyor musun?
O senin ba takntn olan n meselesine gelince de, inan, beni zerre kadar
ilgilendirmiyor."
"Yalanc! Seni gerekten ilgilendiren tek ey o..."
"Tek ey mi? Nasl dersin bunu bana? Beni ilgilendiren bu ocuk imdi.
Byk bir sanat olacak o!"
"Senin dehan m alacak yani?"

"Seninkini de!"
ocuk, iki dedesi arasnda geen delloyu anlamadan izliyor, ama
davranlarndan, bir terslik olduunu hissediyordu.
"Babama ne oluyor?" diye sordu damad Joaquin'e. "Benim varlm bile
fark etmemiken, torunu iin deli olup kt. Ben kkken hi byle
resimler filan yaptn hatrlamyorum..."
"Artk yalanyoruz da ondan olum," diye yantlad Joaquin. "Yallk ok
ey retiyor insana."

131

"Geen gn ocuk ona ne dediyse, baktm alyor; daha dorusu,


aladn belli etmemeye alyordu. lk kez yle grdm onu."
"Yok canm, o kalbinden tr!"
"Nasl?"
"Aslnda yllar ypratm baban; sanatla uramas, duygular onu yorgun
drm. Kalbi epey zayf ve her an..."
"Her an, ne?"
"Her an sana, daha dorusu hepimize tatsz bir srpriz yapabilir. Aslnda
bunu sana syleme frsatnn ktna seviniyorum. Anneni de hazrlasan
iyi olur."
"Evet, epeydir yorgunluktan, nefes darlndan ikyet ediyor. Yoksa...?"
"yle. Senden habersiz, kendisini muayene etmemi istedi. Ben de dediini
yaptm. ok dikkat gerek."
Bylece, havalarn serinlemesiyle birlikte, Abel evinde kalmaya ve
torununu oraya getirtmeye balad. Buysa, teki dedenin btn gnn
zehir ediyordu. "ocuu martyor," dedi Joaquin kendi kendine, "sevgisini
benden almaya urayor; onun kalbinde birinci olmak ve olunun beni
sevmesinin cn byle almak istiyor. Evet, c almak iin, salt onun iin...
Bu son teselliyi de elimden almak istiyor. Hep ayn ey... hep...
ocukluumuzda arkadalar benden ald gibi..."
Bu arada, Abel toruna, Joaquin dedeyi sevmesini tlyordu.
132

"Ben seni daha ok seviyorum," dedi bir keresinde torun.


"Hayr, hayr, beni daha ok sevmemelisin. Hepimizi ayn derecede
sevmelisin. lkin babay ve anneyi, sonra dedeleri... ve ikisini ayn
derecede. Joaquin deden ok iyidir. Seni de ok seviyor, oyuncaklar
alyor..."
"Sen de bana oyuncak alyorsun..."
"Masallar anlatyor..."
"Ben senin resimlerini daha ok seviyorum. Hadi bana bir boa iz, bir de
atma binmi bir pikador!"
BLM XXXVII
Bir gn Joaquin Abel'i grmeye gitti ve onunla yalnz kalnca, "Bak Abel,"
dedi," sana ciddi bir eyden sz etmek istiyorum. ok ciddi bir ey, lm
kalm meselesi."
"Hastalmdan m?"
"Seninkinden deil, benimkinden."
"Seninkinden?"
"Evet, benimkinden. Seninle torunumuz hakknda konumaya geldim. Ve
sz dolandrmadan unu syleyeceim: senin buradan uzaklaman,
birbirimizi grmeyeceimiz bir yere gitmeni istiyorum. Senden rica
ediyorum bunu, yalvaryorum..."
133

"Ben? ldrdn m sen Joaquin? Neden gidecekmiim?"


"ocuk seni benden daha ok seviyor. Bu kesin. Ona ne yaptn
bilmiyorum... bilmek istemiyorum..."
"Ona by yapmmdr mutlaka, ya da iksir vermiimdir..."
"Bilmiyorum. Yaptn o resimler etkiliyor ocuu, o lanet olas sanatnn
etkisiyle onu avucuna alyorsun..."
"Sanat da m zararl oldu imdi? Sen iyi deilsin Joaquin."
"Belki iyi deilim, ama onun da nemi yok artk. yileecek ya getim.
Hem eer iyi deilsem, o yzden anlay gstermelisin bana. Bak Abel,
genliimi bana zehir ettin, yaamm boyunca ac ektirdin..."
"Ben mi?"
"Evet, sen, sen!"
"Hi bilmiyordum bunu."
"Numara yapma. Her zaman hor grdn beni."
"Bak, eer byle konuacaksan, ben gidiyorum; nk beni gerekten
hasta edeceksin. Bu zrvalar dinleyecek durumda olmad-m herkesten
daha iyi biliyorsun. Sen git bir hastahaneye yat, tedavi ettir kendini. Bizi de
rahat brak artk."
"Bak Abel, salt beni kk drmek iin, aalamak iin Helena'y
elimden aldn..."
134

"Sen de Antonia'y almadn m?"


"Hayr, onun iin deil! Sen beni ezmek, gln duruma drmek iin..."
"Sen iyi deilsin; tekrar ediyorum Joaquin, iyi deilsin..." "Sen daha da
ktsn."
"Vcut sal bakmndan yle. Biliyorum, fazla yaamayacam..."
"Fazla bile..."
"lmemi mi istiyorsun yani?"
"Hayr, hayr Abel, yle bir ey demedim," Joaquin'in sesi deiti, yalvarr
gibi, "ama n'olur git burdan. Git baka bir yere yerle. ocuu bana brak...
onu benden alma... yaayacan u birka gn iin..."
"Yaayacam u birka gn iin sen neden onu bana brakmyorsun?"
"Olmaz. Numaralarnla onu zehirliyorsun, benden soutuyorsun, beni hor
grmeyi retiyorsun..."
"Yalan, batan aa yalan! Seni kk dren hibir ey duymad benim
azmdan, duymayacak da..."
"Belki, ama onu etkin altna alman yeter..."
"Peki, ben gitsem, aradan ekilsem, seni sevecek mi sanyorsun? Seni
sevmek isteyen bile sevemiyor Joaquin. Seni sevmek olanaksz; insanlar
itiyorsun..."

135

"te bak, ite..."


"Eer ocuk seni, senin istediin gibi, yani herkesi darda brakacak
ekilde, ya da herkesten fazla sevmiyorsa, tehlikeyi hissettii iindir bu...
korktuundan..."
"Neden korkuyor? diye sordu Joaquin sararak.
"Kt kannn bulamasndan."
ite o zaman Joaquin kalkt, hmla Abel'in yanna vard. ki eli, iki pene
gibi, hasta adamn boazna uzand: "Namussuz!"
Ama ona daha demeden, Abel bir lk att, ellerini gsne bastrd,
"lyorum ben!" szleri dkld dudaklarndan ve son nefesini verdi.
"Ar bir kriz," dedi Joaquin iinden, "yapacak bir ey yok. Bitti bu i!"
Tam o anda torunun, "Dedecim, dedecim" diye baran sesini duydu ve
dnd:
"Kime sesleniyordun? Hangi dedeyi aryordun? Beni mi?" ve ocuk,
grd garip manzara karsnda akn, susunca, steledi, "Hadi
sylesene, hangi dedeni aryordun? Beni mi?"
"Hayr, Abel dedeyi."
"Abel'i mi? Bak, ite orda... l. l ne demek biliyor musun sen?"
Joaquin koltuktaki lnn ban dzeltti, sonra toruna dnp baka
dnyadan gelme bir sesle konutu:
136

"Evet, ld! Ben ldrdm onu. Kabil, Kabil deden, Habil'i ldrd. stersen
sen de beni ldr imdi. Seni benden almak istiyordu. Sevgini almak
istiyordu. Baard da. Su ondayd." Alamaya balad Joaquin.
"Seni benden almak istedi. Seni... zavall Kabil'e kalan tek teselliyi...
Kabil'e hibir ey brakmayacaklar m? Yanma gel, sarl bana..."
ocuk bunlardan hibir ey anlamadan kat, bir deliden kaar gibi kat.
Helena'ya sesleniyordu koarken: "Babaanne, babaanne!"
"ldrdm onu," diye srdrd konumasn Joaquin kendi kendine, "yoksa
o beni ldrecekti; krk yldr ldryor beni. Yaamm zehirledi...
hafifliiyle, baarlaryla. imdi de torunumu alacakt..."
Telala yaklaan ayak seslerini duyunca Joaquin toparlanp doruldu.
Helena'yd gelen.
"Ne var? Ne oldu? Ne diyor ocuk?"
"Kocann hastalnn son bulduunu sylyor," dedi Joaquin souk bir
sesle.
"Ya sen?"
"Yapabileceim bir ey yoktu. Bu gibi durumlarda her zaman i iten
gemi olur."
Helena dik dik bakt ona ve "Sen," dedi, "Sen yaptn!"

137

Sonra, bembeyaz bir yzle, ama metanetini yitirmeden, l kocasnn


yanna gitti.

BLM XXXVIII
Joaquin'in derin bir hzne gmld bir yl geti aradan. Anlar' brakm,
ocuklar dahil herkesten kaar olmutu. Onu kemiren illetin, Abel'in
lmyle son bulmas beklenirken, sanki garip bir karabulut kmt evin
zerine. Helena'ya gelince, yas giysilerinin ona yaratn kefetmiti.
Kocasndan kalan tablolarn satyla urayordu. Toruna kar da bir
antipati besler gibiydi. Bu arada ikinci bir ocuk, bir kz domutu.
Sonunda Joaquin ne olduu belirsiz bir hastalkla yataa dt. Kendini
lmn eiinde hissettiinden, kzn, damadn, karsn ve Helena'y
artt bir gn.
"ocuk sana gerei syledi," diye balad sze, "onu ben ldrdm."
"Baba, byle eyler syleme," diye yalvard damad. "Szm kesme.
Sahtekrln zaman deil. Ben ldrdm onu. ldrm saylrm, nk
ellerimde ld..." "O baka ey."
"Boazna sarldmda ellerimde ld. Bir d gibiydi. Btn yaamm bir
d't. Ama bu, afakta uyanmak zereyken, uykuyla uyanklk aras,
birden basknveren o karabasanlardan biri gibiydi tpk. Ben ne yaadm,
ne uyudum... dilerim, uyanmam da. Anam babam anmsamyorum;
anmsamak da istemiyorum. oktan ldklerine gre, onlar da beni
138

unutmutur umarm. Tanr da beni unutacak m? Keke unutsa! Sonsuz bir


unutulmuluk daha iyidir belki. ocuklarm, siz de beni unutun!"
"Asla!" dedi damad eilip Joaquin'in elini perek.
"Brak elimi! Baban lrken boazna yapan ellerdi bunlar. Dokunma!
Ama beni brakmayn henz. Benim iin dua edin."
"Baba, baba!" diye yalvard kz.
"Niin bylesine haset dolu, bylesine ktydm? Ben ne yaptm bunu hak
etmek iin? Neyle emzirdiler beni? Bir nefret iksiri miydi verdikleri? Kanma
kartrlan bir by myd? Neden bu nefretler lkesine, 'Komundan
kendin gibi nefret et' ilkesinin geerli olduu bu lkeye dodum? Yaamm
boyunca kendimden nefret ederek yaadm; burada hepimiz kendimizden
nefret ederek yayoruz. Neyse:., ocuu getirin!"
"Baba!"
"ocuu getirin!"
ocuk gelince, yanna ard. "Beni balyor musun?" diye sordu ona.
"Balayacak bir ey yok ki," dedi babas. "Dedene 'evet' de," dedi annesi.
"Evet..." diye mrldand ocuk.
"Ak seik syle olum, syle, beni balyor musun?"
"Evet."

139

"imdi oldu. Bir tek senin, akl ana varmam olan, henz masum olan
senin balamana ihtiyacm var. Abel dedeni, sana resimler izen Abel
dedeni de unutma e mi? Syle, unutacak msn?"
"Hayr."
"Unutma olum, unutma! Ve sen Helena..." Helena, gzleri yerde,
susuyordu. "Sen Helena..."
"Ben, Joaquin, oktan baladm seni."
"Sana onu sormuyordum. Sadece seni Antonia'yla yanyana grmek
istedim. Antonia..."
"Zavall kadn, gzleri alamaktan i, kendini kocasnn yatann stne
att... onu korumak ister gibi.
"Asl kurban sen oldun Antonia. Beni iyiletiremedin, iyi bir insan
yapamadn..."
"Ama sen iyisin Joaquin... yle ok ac ektin ki..."
"Evet, ruhumun vereminden! Beni iyiletiremedin, nk seni sevmedim."
"yle syleme!"
"Sylyorum. Sylemem gerek, ve herkesin nnde sylyorum. Seni
sevmedim. Sevseydim iyileecektim. Sevmedim. Ve imdi, zlyorum
seni sevmediime. Eer her eye yeniden balayabilseydik..."

140

"Joaquin! Joaquin!" diye haykrd zavall kadn, "Syleme byle eyler. Bana
ac, ocuklarna ac, seni duyan torununa ac; imdi anlamyor belki, ama
yarn..."
"Onun iin sylyorum, acdm iin. Hayr, seni sevmedim; sevmek
istemedim. Keke her eye yeniden balayabilseydik! imdi, imdi tam..."
Kars szn bitirmesine frsat vermedi; son nefesini iinde

hapsetmek ister gibi, azn kendi azyla rtt.


"Bu seni kurtaracak Joaquin."
"Kurtaracak m? Kurtulu dediin nedir?"
"Daha birka yl yaayabilirsin, eer istersen."
"Ne iin? Daha yalanmak, gerekten ihtiyar olmak iin mi? Hayr, demez!
Bencil ihtiyarlk, lmn bilincinde olan ocukluktan baka nedir? htiyar,
leceini bilen bir ocuktur sadece. Hayr, ihtiyar olmak istemiyorum.
Kskanlktan torunlarla dalar, onlardan nefret ederdim... Yok, yok...
nefret yeter! Seni sevebilirdim, seni sevmeliydim, kurtuluum olurdu bu...
ve yapmadm."
Sustu. Devam etmedi, ya da edemedi. Ailesini pt. Birka saat sonra da
son yorgun nefesini verdi.

141

142

You might also like