Küresel Kriz Ortamında Türkiye'de Maliye Politikalarının Değerlendirilmesi

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 13

Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2009 Cilt: 46 Sayı:528

GÜNDEM H. A. ŞİMŞEK - A. ALTAY


11
Küresel Kriz Ortamında Türkiye'de Maliye
Politikalarının Değerlendirilmesi
Yrd.Doç.Dr. Hayal A. ŞİMŞEK
DEÜ, İİBF, Maliye Bölümü
Prof.Dr. Asuman ALTAY
DEÜ, İİBF, Maliye Bölümü

I. Giriş Küresel krizi ve krizin Türkiye’de uygulanan ma-


liye politikaları ile ilişkisini değerlendirdiğimiz
Dünya Ekonomisinde küreselleşme eğilimlerinin bu çalışmanın ilk bölümünde ABD Krizi ve kri-
devletlerin ekonomi politikalarını önemli ölçüde zin küresel piyasalara yansımaları ele alınacak-
değiştirdiği görülmektedir. Özellikle gelişmekte tır. Bu çerçevede kriz tetikleyen faktörler, krizin
olan ülkeler 1970’li yıllardan itibaren hızla ya- ortaya çıkışı ve küresel piyasalara yayılması ele
yılan bir serbestleşme sürecine girmişler ve eko- alınacak daha sonra ise kriz yönetim sürecinde
nomik yapılarında bir değişim süreciyle karşı ABD’de uygulanan maliye politikaları değerlen-
karşıya kalmışlardır. Bu ülkeler kamu kesimini dirilecektir.
daraltıcı etki oluşturan maliye ve para politika-
larına ağırlık vermişlerdit. Dolayısıyla hem vergi Küresel krizin Türkiye’de uygulanan maliye
oranlarını azaltıcı şekilde gevşek vergi politikala- politikalarına yansımalarının ele alındığı ikinci
rı hem de kamu harcamalarını daraltıcı sıkı har- bölümde ise öncelikle küresel krizin kamu mali
cama politikaları kullanmışlardr. dengesi üzerindeki etkileri incelenecek ve bu çer-
çevede incelikle mali disiplini sağlamaya yönelik
Gelişmekte olan ülkeler bu yolla bir yandan dev- uygulanan daraltıcı maliye politikaların kriz süre-
letin ekonomideki rolünün sınırlandırılması diğer cinde ortaya koyduğu etkiler değerlendirilecektir.
yandan da özel girişimcilerin ağırlıklı olarak yön- Daha sonra küresel krizin Türkiye’de doğrudan
lendirdiği bir serbest piyasa sürecine girilmesini etkilediği borçlanma politikasındaki gelişmeler
amaçlamışlardır. Ancak zamansız dışa açılma ele alınacaktır. Sonuç bölümünde ise küresel kri-
kamu açıklarının daha da artmasına ve bu ülke- zin Türkiye’deki maliye politikaları üzerindeki
lerin hem yüksek enflasyon hem de düşük üretim doğrudan ve dolaylı etkileri değerlendirilerek
seviyelerine sahip olmalarına neden olmuştur. bazı çözüm önerilerine yer verilecektir.
2000-08 döneminde ise ABD ekonomisi başta
olmak üzere dünya genelinde bir ekonomik ur- II. Küreselleşme Sürecinde Krizler: Teorik
gunluk sürecine girildiği görülmektedir. Özellik- Değerlendirme
le 2000-04 döneminde ABD hükümetinin kendi
yurt içi piyasalarını rahatlatmak için uyguladığı Küreselleşmenin temel mantığı; sermayenin kar-
düşük faiz ve gevşek maliye politikaları durgun- lılığının arttırılmasıdır. Dolayısıyla ekonomi po-
lukla mücadele etmeye hizmet etmesine rağmen litikalarının da etkin kaynak dağılımının sağlan-
düşük faiz politikasının gayrimenkul piyasaların- masının ve buna bağlı olarak ekonomik refahın
da yol açtığı durgunluk maliyetlerinin reel piya- arttırılması için kullanılması bu mantığın birincil
salara ve dış piyasalara yansıması nedeniyle dün- koşuludur. Bu koşulun sağlanması ise serbest-
ya küresel bir kriz ile karşı karşıya kalmıştır. leştirilmiş bir piyasa ekonomisinin oluşmasına
Küresel krizin yayılma aşamasında gelişmiş ve bağlıdır. Bu açıdan dünya ekonomilerini tek bir
gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de pazara dönüştürerek karını maksimize etmeyi
de daha fazla harcama ile ekonominin uyarılma- amaçlayan sermaye için iki temel hedef bulun-
sına ve ekonomik büyüme hızının düşürülme- maktadır. Bunlardan biri ulusal devletin denetim
mesine yönelik tedbirler alınmaktadır. Ancak bu gücünün sınırlandırılması, diğeri ise emek faktö-
tedbirlerin bütçe açığını artırıp enflasyonist bas- rünün kazanımlarını sınırlandırılmasıdır (Yeldan,
kıları hızlandırıcı etki oluşturmamasına dikkat 2002: 24-25).
edilmesi gerekmektedir.
GÜNDEM Küresel Kriz Ortamında Türkiye'de Maliye Politikalarının Değerlendirilmesi
12
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde küreselleşme bu önlemlerin çoğu kriz için çözüm olmak yerine
sürecinin beraberinde getirdiği finansal liberali- krizi daha da derinleştirmektedir.
zasyon eğilimleri, 1970’li yıllardan itibaren bir
yandan ülkelerin makroekonomik yapılarında Bununla birlikte uygulanan daraltıcı politikala-
bozulmaların yaşanmasına yol açmış ve bu ül- rın kısa vadeli sonuçları mali dengede ve fiyat-
kelerin finansal piyasaları daha da kırılgan hale larda dolayısıyla finansal piyasalarda kısmi bir
getirmiştir. Bir ekonomide finansal sistemin is- iyileşme sağlamıştır. Çünkü daraltıcı önlemler
tikrarı, finansal kurumların temel fonksiyonla- parasal genişlemenin de daralmasına ve finansal
rını etkin ve başarılı şekilde gerçekleştirmeleri piyasalarda dengelerin yabancı sermaye girişleri
ile sağlanabilir. Diğer bir ifadeyle istikrarlı bir lehine sürdürülmesine yardımcı olmuştur. Ancak
finansal sistem hem içsel ve dışsal şokların pi- bu önlemler uzun vadede üretim ve istihdam aza-
yasalarda yol açtığı dengesizliklerle mücadele lışlarını körükleyerek reel ekonomideki durgun-
edebilmeli hem de reel ekonomide performansı luk sürecini hızlandırmıştır. Dolayısıyla bu ülke-
arttırıcı etkiler oluşturabilmelidir. Finansal istik- lerde finansal krizlerle mücadelede tüm makro
rarın sağlanmasında çeşitli makroekonomi poli- ekonomik politikaların eşanlı yürütülmesi önem
tikası araçlarının eşanlı kullanımı önem taşımak- taşımaktadır. Bu çerçevede özellikle para ve ma-
tadır. Özellikle maliye ve para politikası araçları liye politikalarının birbiriyle tutarlılığı, krizlerin
bu noktada büyük öneme sahiptir. Ancak finansal oluşumunu engelleyici etki oluşturabilir, en azın-
kriz dönemlerinde hangi maliye ve para politik- dan krizlerin ülke ekonomileri üzerindeki etkile-
larının uygulanacağı konusu, finansal krizin tü- rini azaltabilir (Şimşek, 2008:15).
rüne ve uygulanacak politikanın zamanlamasına
büyük ölçüde bağlıdır (Şimşek, 2008: 22) . Kamu harcamaları açısından ise gelişmekte olan
ülkelerin pek çoğunda kamu harcama reformunun
Finansal faaliyetlerin küreselleşmesi 1950’li yıll- yapılması önem kazanmıştır. Kamu maliyesine
lardan itibaren başlamıştır. Ancak 1980’lerden etkinliğin arttırılması için bazı mali önlemlerin
sonra hızlanmış ve sermayenin daha düşük risk alınması planlanmıştır. Nitekim çok yıllı (birden
altında ve daha yüksek kazanç sağlama düşün- fazla yıla yayılan) bütçe uygulamasının benim-
cesiyle sınır ötesi alanlara yayılması sonucunda senmesi, mali disiplini ve buna bağlı olarak mak-
ulusal finans piyasaları hızla bütünleşmüş, bu ro ekonomik istikrarı güçlendirmek için belirli
piyasaların aralarındaki sınırlar kalkmıştır. Kü- bir kurumsal çerçevenin oluşturulması ve kamu
resel finansın temel niteliği en güçlü ülkeler de kurumlarının performansının arttırılması için ör-
dahil olmak üzere ülkelerin hükümetlerinin si- güt davranışının teşvik edilmesi gibi önlemler
yaysi kontrolleri ve uluslararası kuruluşların et- bunlardan bazılarıdır. Böylece kamu harcamaları
kileri dışında olması ve bu nedenle istikrarsız bir önemli bir reforma tabi tutulmuştur. Bu reformun
yapı göstermesi lmuştur.Spekülatif amaçlı finans temel özelliği; geleneksel merkezi harcama ön-
akımlar mali krizlere neden olmuş ve bu krizler cesi kontroller yerine harcama sonrası kontrolle-
özellikle mali yapıyı önemli ölçüde bozmuştur. rin ve hesap verilebilirliğin uygulamaya konması
Özellikle kısa vadeli sermaye akımlarının ülkele- oluşturmaktadır (Hazine Müsteşarlığı, 2001:18).
re giriş ve çıkışlarındaki dalgalanmalar bu ülke- Kamu harcamalarında kısıntıya gidilmesi yoluy-
lerin mali istikrarını bozabilmekte ve bir çok ülke la denk bir bütçenin oluşturulması ve buna bağlı
gerekli önlemleri alamadıkları için mali krizlere olarak mali disiplinin sağlanması şeklinde uygu-
girebilmektedir (Aktel, 2003:89). lanan daraltıcı kamu harcamaları politikası ile
birlikte bir yandan vergi gelirlerini arttırıcı diğer
Kriz dönemlerinde para ve maliye politikalarının yandan ise özel yatırımları dışlamayan ve teşvik
uygulanması konusunda genellikle bu dönemler edici bir vergi politikasının da uygulanması kamu
için sıkı para ve maliye politikalarının kullanıl- mali yapısında istikrarın sağlanması açısından
ması önerilmektedir. Vergilerin artırılması, kamu önem taşımaktadır.
harcamalarının kısılması ve likiditenin daraltıl-
ması bu önlemlerin temelini oluşturmaktadır. Borçlanma yönetimi açısında kamu mali yapısın-
Aynı zamanda faizlerin yükseltilmesi, döviz ku- da gerçekleşen değişim dikkate alındığında özel-
runun dalgalanmaya bırakılması ve konvertibili- likle dış borçlanmada artan faiz yükü nedeniyle
tenin sürdürülmesi gibi önlemler alınmakta ancak önemli sorunların yaşanmaya başladığı görül-
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2009 Cilt: 46 Sayı:528
GÜNDEM H. A. ŞİMŞEK - A. ALTAY
13
mektedir. Dış borçlanma ile kamu hizmetlerinin Kamu maliyesinde vergi, harcama ve borçlan-
finanse edilmesi, şayet elde edilen kaynaklar üre- ma politikaları üzerine uygulanan sınırlamala-
time yönlendirilmez ise çok riskli bir finansman rın temel hedefi, kamu mali yapısında istikrarın
yöntemidir. Çünkü yüksek faiz ile alınan ve va- sağlanmasıdır. Ancak daha istikrarlı ve güveni-
desi dolduğunda ödenmesi gereken bu borçların lir bir ekonomik yapının sağlanması için kamu
ödenmemesi halinde yeni borçların alınması im- mali politikaları ile birlikte para politikalarının
kansızlaşmaktadır. Bu durum kamu hizmetlerinin da etkin ve hızlı bir şekilde uygulanması gerekir.
finansmanının dış borçlanma yoluyla sağlanma- Ayrıca mali dengeyi temel alan ekonomik istik-
sının tehlikeli bir yöntem olduğunu ortaya koy- rar politik istikrar ile yakından ilişkilidir. İstik-
maktadır (Yaşamış,1997: 3). rarlı ve güvenilir bir hükümet yurt içi ve yabancı
piyasalara güven verebilir ve bu yolla mali ve
Kamu hizmetlerinin finansmanda iç borçlanma parasal önlemler daha etkin uygulanabilir. Böy-
yönteminin kullanılması ise yurt içi mali açık- lece ekonomik hedeflere daha kolay ulaşılabilir
ları daha da arttırmıştır. Bu yöntemde emisyon (Şimşek,2004: 222).
veya yurt içi kaynaklardan borçlanmanın tercih
edilmesi yurt içi para arzının artmasına ve dola- Uygulanan daraltıcı politikaların kısa vadeli
yısıyla enflasyonist baskıların hızlanmasına yol sonuçları mali dengede ve fiyatlarda kısmi bir
açmıştır. Artan borç yükünü karşılamak için yeni iyileşme sağlamıştır. Çünkü daraltıcı önlemler
finansman kaynakları bulunmaya çalışılmıştır. Bu likiditenin kontrol altına alınmasına ve finansal
durum ya yeniden borçlanarak ya da ek vergiler piyasalarda dengelerin yabancı sermaye girişleri
ile vergi yükü arttırılarak çözülmeye çalışılmıştır. lehine sürdürülmesine yardımcı olmuştur. Ancak
Her iki çözüm de ekonomik krizleri tetikleyecek bu önlemler uzun vadede üretim azalışlarına ve
kadar tehlikelidir. işsizlik artışlarına yol açarak reel ekonomideki
durgunluk sürecini hızlandırmıştır. Dolayısıyla
Nitekim borçların finansmanı tekrar borçlanı- bu ülkelerde krizlerle mücadelede tüm makro
larak sağlanırsa ekonominin borç yükü daha da ekonomik politikaların eşanlı yürütülmesi önem
artacaktır. Şayet yeni vergiler konularak ve vergi taşımaktadır. Bu çerçevede özellikle para ve ma-
oranları arttırılarak sağlanırsa artan vergi yükü liye politikalarının birbiriyle tutarlılığı, krizlerin
mükelleflerin tepkilerine yol açacak ve özellikle oluşumunu engelleyici etki oluşturabilir.
emek faktörünün hayat standardı artan vergiler
nedeniyle hızla düşecektir. III. ABD Krizi ve Krizin Küresel Piyasala-
ra Yansımaları
İdarenin kamu borçlanmasını kolaylıkla gerçek-
leştirmesini engellemek ve borçlanmasına bir ABD ekonomisinde özellikle 2000’li yılların baş-
sınır getirmek için bir dizi mali önlem alınması larından itibaren yaşanan ve yurt içi piyasalara
hedeflenmektedir. Buna göre borçlanma politika- hızla yayılan durgunluk süreci, ekonomiyi can-
sında kamu kesiminin özel kesimden daha fark- landırıcı yönde mali ve parasal önlemler alma-
lı bir uygulamaya tabi tutulması hedeflenmek- sını zorunlu hale getirmiştir. Bu dönemde özel-
te, hükümetlerin Merkez Bankası’ndan avans likle 2001-03 döneminde azalan yurt içi talebin
elde etme imkanı yasaklanmakta ve Merkez canlandırılması ve bu yolla piyasalarda ek talep
Bankası’nın kamu borçlanması bu yolla sınır- oluşturulması için düşük faiz politikasının geniş
landırılmaktadır. Diğer yandan bütçe açıklarının çaplı olarak kullanıldığı görülmektedir.
kontrolüne ve kamu borçlanmasının azaltılması-
na yönelik bir mali program yasal bir düzenleme
a. Krizi Tetikleyen Faktörler: Krizin Ortaya
şeklinde ortaya konmaktadır. Kamu borçlanması
da güvenilir ve güçlü bir idare tarafından etkin Çıkışı ve Küresel Piyasalara Yayılması
şekilde gerçekleştirilirse ve daha fazla borçlanma
yapılmamaya gayret edilirse kamu mali denge- ABD krizini tetikleyen temel faktörler; düşük
sinde istikrarın sağlanması mümkün olabilecektir faiz politikasının uygulanması sonucunda düşük
(Eker, 2008:6). faizli konut kredilerinin (mortgage kredilerinin)
yapısının bozulması ve buna bağlı olarak faiz ya-
pısının uyumsuzlaşması, konut fiyatlarında ba
GÜNDEM Küresel Kriz Ortamında Türkiye'de Maliye Politikalarının Değerlendirilmesi
14
mektedir. Dış borçlanma ile kamu hizmetlerinin Kamu maliyesinde vergi, harcama ve borçlan-
finanse edilmesi, şayet elde edilen kaynaklar üre- ma politikaları üzerine uygulanan sınırlamala-
time yönlendirilmez ise çok riskli bir finansman rın temel hedefi, kamu mali yapısında istikrarın
yöntemidir. Çünkü yüksek faiz ile alınan ve va- sağlanmasıdır. Ancak daha istikrarlı ve güveni-
desi dolduğunda ödenmesi gereken bu borçların lir bir ekonomik yapının sağlanması için kamu
ödenmemesi halinde yeni borçların alınması im- mali politikaları ile birlikte para politikalarının
kansızlaşmaktadır. Bu durum kamu hizmetlerinin da etkin ve hızlı bir şekilde uygulanması gerekir.
finansmanının dış borçlanma yoluyla sağlanma- Ayrıca mali dengeyi temel alan ekonomik istik-
sının tehlikeli bir yöntem olduğunu ortaya koy- rar politik istikrar ile yakından ilişkilidir. İstik-
maktadır (Yaşamış,1997: 3). rarlı ve güvenilir bir hükümet yurt içi ve yabancı
piyasalara güven verebilir ve bu yolla mali ve
Kamu hizmetlerinin finansmanda iç borçlanma parasal önlemler daha etkin uygulanabilir. Böy-
yönteminin kullanılması ise yurt içi mali açık- lece ekonomik hedeflere daha kolay ulaşılabilir
ları daha da arttırmıştır. Bu yöntemde emisyon (Şimşek,2004: 222).
veya yurt içi kaynaklardan borçlanmanın tercih
edilmesi yurt içi para arzının artmasına ve dola- Uygulanan daraltıcı politikaların kısa vadeli
yısıyla enflasyonist baskıların hızlanmasına yol sonuçları mali dengede ve fiyatlarda kısmi bir
açmıştır. Artan borç yükünü karşılamak için yeni iyileşme sağlamıştır. Çünkü daraltıcı önlemler
finansman kaynakları bulunmaya çalışılmıştır. Bu likiditenin kontrol altına alınmasına ve finansal
durum ya yeniden borçlanarak ya da ek vergiler piyasalarda dengelerin yabancı sermaye girişleri
ile vergi yükü arttırılarak çözülmeye çalışılmıştır. lehine sürdürülmesine yardımcı olmuştur. Ancak
Her iki çözüm de ekonomik krizleri tetikleyecek bu önlemler uzun vadede üretim azalışlarına ve
kadar tehlikelidir. işsizlik artışlarına yol açarak reel ekonomideki
durgunluk sürecini hızlandırmıştır. Dolayısıyla
Nitekim borçların finansmanı tekrar borçlanı- bu ülkelerde krizlerle mücadelede tüm makro
larak sağlanırsa ekonominin borç yükü daha da ekonomik politikaların eşanlı yürütülmesi önem
artacaktır. Şayet yeni vergiler konularak ve vergi taşımaktadır. Bu çerçevede özellikle para ve ma-
oranları arttırılarak sağlanırsa artan vergi yükü liye politikalarının birbiriyle tutarlılığı, krizlerin
mükelleflerin tepkilerine yol açacak ve özellikle oluşumunu engelleyici etki oluşturabilir.
emek faktörünün hayat standardı artan vergiler
nedeniyle hızla düşecektir. III. ABD Krizi ve Krizin Küresel Piyasala-
ra Yansımaları
İdarenin kamu borçlanmasını kolaylıkla gerçek-
leştirmesini engellemek ve borçlanmasına bir ABD ekonomisinde özellikle 2000’li yılların baş-
sınır getirmek için bir dizi mali önlem alınması larından itibaren yaşanan ve yurt içi piyasalara
hedeflenmektedir. Buna göre borçlanma politika- hızla yayılan durgunluk süreci, ekonomiyi can-
sında kamu kesiminin özel kesimden daha fark- landırıcı yönde mali ve parasal önlemler alma-
lı bir uygulamaya tabi tutulması hedeflenmek- sını zorunlu hale getirmiştir. Bu dönemde özel-
te, hükümetlerin Merkez Bankası’ndan avans likle 2001-03 döneminde azalan yurt içi talebin
elde etme imkanı yasaklanmakta ve Merkez canlandırılması ve bu yolla piyasalarda ek talep
Bankası’nın kamu borçlanması bu yolla sınır- oluşturulması için düşük faiz politikasının geniş
landırılmaktadır. Diğer yandan bütçe açıklarının çaplı olarak kullanıldığı görülmektedir.
kontrolüne ve kamu borçlanmasının azaltılması-
na yönelik bir mali program yasal bir düzenleme
a. Krizi Tetikleyen Faktörler: Krizin Ortaya
şeklinde ortaya konmaktadır. Kamu borçlanması
da güvenilir ve güçlü bir idare tarafından etkin Çıkışı ve Küresel Piyasalara Yayılması
şekilde gerçekleştirilirse ve daha fazla borçlanma
yapılmamaya gayret edilirse kamu mali denge- ABD krizini tetikleyen temel faktörler; düşük
sinde istikrarın sağlanması mümkün olabilecektir faiz politikasının uygulanması sonucunda düşük
(Eker, 2008:6). faizli konut kredilerinin (mortgage kredilerinin)
yapısının bozulması ve buna bağlı olarak faiz ya-
pısının uyumsuzlaşması, konut fiyatlarında ba
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2009 Cilt: 46 Sayı:528
GÜNDEM H. A. ŞİMŞEK - A. ALTAY
15
mektedir. Dış borçlanma ile kamu hizmetlerinin Kamu maliyesinde vergi, harcama ve borçlan-
finanse edilmesi, şayet elde edilen kaynaklar üre- ma politikaları üzerine uygulanan sınırlamala-
time yönlendirilmez ise çok riskli bir finansman rın temel hedefi, kamu mali yapısında istikrarın
yöntemidir. Çünkü yüksek faiz ile alınan ve va- sağlanmasıdır. Ancak daha istikrarlı ve güveni-
desi dolduğunda ödenmesi gereken bu borçların lir bir ekonomik yapının sağlanması için kamu
ödenmemesi halinde yeni borçların alınması im- mali politikaları ile birlikte para politikalarının
kansızlaşmaktadır. Bu durum kamu hizmetlerinin da etkin ve hızlı bir şekilde uygulanması gerekir.
finansmanının dış borçlanma yoluyla sağlanma- Ayrıca mali dengeyi temel alan ekonomik istik-
sının tehlikeli bir yöntem olduğunu ortaya koy- rar politik istikrar ile yakından ilişkilidir. İstik-
maktadır (Yaşamış,1997: 3). rarlı ve güvenilir bir hükümet yurt içi ve yabancı
piyasalara güven verebilir ve bu yolla mali ve
Kamu hizmetlerinin finansmanda iç borçlanma parasal önlemler daha etkin uygulanabilir. Böy-
yönteminin kullanılması ise yurt içi mali açık- lece ekonomik hedeflere daha kolay ulaşılabilir
ları daha da arttırmıştır. Bu yöntemde emisyon (Şimşek,2004: 222).
veya yurt içi kaynaklardan borçlanmanın tercih
edilmesi yurt içi para arzının artmasına ve dola- Uygulanan daraltıcı politikaların kısa vadeli
yısıyla enflasyonist baskıların hızlanmasına yol sonuçları mali dengede ve fiyatlarda kısmi bir
açmıştır. Artan borç yükünü karşılamak için yeni iyileşme sağlamıştır. Çünkü daraltıcı önlemler
finansman kaynakları bulunmaya çalışılmıştır. Bu likiditenin kontrol altına alınmasına ve finansal
durum ya yeniden borçlanarak ya da ek vergiler piyasalarda dengelerin yabancı sermaye girişleri
ile vergi yükü arttırılarak çözülmeye çalışılmıştır. lehine sürdürülmesine yardımcı olmuştur. Ancak
Her iki çözüm de ekonomik krizleri tetikleyecek bu önlemler uzun vadede üretim azalışlarına ve
kadar tehlikelidir. işsizlik artışlarına yol açarak reel ekonomideki
durgunluk sürecini hızlandırmıştır. Dolayısıyla
Nitekim borçların finansmanı tekrar borçlanı- bu ülkelerde krizlerle mücadelede tüm makro
larak sağlanırsa ekonominin borç yükü daha da ekonomik politikaların eşanlı yürütülmesi önem
artacaktır. Şayet yeni vergiler konularak ve vergi taşımaktadır. Bu çerçevede özellikle para ve ma-
oranları arttırılarak sağlanırsa artan vergi yükü liye politikalarının birbiriyle tutarlılığı, krizlerin
mükelleflerin tepkilerine yol açacak ve özellikle oluşumunu engelleyici etki oluşturabilir.
emek faktörünün hayat standardı artan vergiler
nedeniyle hızla düşecektir. III. ABD Krizi ve Krizin Küresel Piyasala-
ra Yansımaları
İdarenin kamu borçlanmasını kolaylıkla gerçek-
leştirmesini engellemek ve borçlanmasına bir ABD ekonomisinde özellikle 2000’li yılların baş-
sınır getirmek için bir dizi mali önlem alınması larından itibaren yaşanan ve yurt içi piyasalara
hedeflenmektedir. Buna göre borçlanma politika- hızla yayılan durgunluk süreci, ekonomiyi can-
sında kamu kesiminin özel kesimden daha fark- landırıcı yönde mali ve parasal önlemler alma-
lı bir uygulamaya tabi tutulması hedeflenmek- sını zorunlu hale getirmiştir. Bu dönemde özel-
te, hükümetlerin Merkez Bankası’ndan avans likle 2001-03 döneminde azalan yurt içi talebin
elde etme imkanı yasaklanmakta ve Merkez canlandırılması ve bu yolla piyasalarda ek talep
Bankası’nın kamu borçlanması bu yolla sınır- oluşturulması için düşük faiz politikasının geniş
landırılmaktadır. Diğer yandan bütçe açıklarının çaplı olarak kullanıldığı görülmektedir.
kontrolüne ve kamu borçlanmasının azaltılması-
na yönelik bir mali program yasal bir düzenleme
a. Krizi Tetikleyen Faktörler: Krizin Ortaya
şeklinde ortaya konmaktadır. Kamu borçlanması
da güvenilir ve güçlü bir idare tarafından etkin Çıkışı ve Küresel Piyasalara Yayılması
şekilde gerçekleştirilirse ve daha fazla borçlanma
yapılmamaya gayret edilirse kamu mali denge- ABD krizini tetikleyen temel faktörler; düşük
sinde istikrarın sağlanması mümkün olabilecektir faiz politikasının uygulanması sonucunda düşük
(Eker, 2008:6). faizli konut kredilerinin (mortgage kredilerinin)
yapısının bozulması ve buna bağlı olarak faiz
yapısının uyumsuzlaşması, konut fiyatlarında ba-
GÜNDEM Küresel Kriz Ortamında Türkiye'de Maliye Politikalarının Değerlendirilmesi
16
lon artışların ortaya çıkması, menkul kıymetlerin sek düzeylere ulaşmıştır. Örneğin; 2005 yılında
fonlanmasında yaşanan sıkışıklık, kredi türev pi- değişken faizli subprime kredisi kullanan bir kişi
yasalarının genişlemesi ve kredi derecelendirme bu kredilere tanınan iki yıllık sabit faiz ödemesi-
sürecinde yaşanan sorunlar şeklide belirtilebilir. ni 2005-07 döneminde yaklaşık yüzde 3.75 faiz
ABD krizinin başlangıcı düşük faiz politikasının puanı üzerinden yaparken bu süre sonunda değiş-
piyasalar üzerindeki etkileri ile ortaya çıkmıştır. ken faize geçtiğinde faizlerin yüzde 5.75’e çık-
Nitekim 2001-04 döneminde yapılan hızlı faiz masıyla geri ödemelerinde güçlük çekmeye baş-
indiriminin temel amacı daralan yurt içi talebi lamıştır (.Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
canlandırmaktır. Bu yolla kredi talebi büyük öl- Kurulu, 2008b:53). Alacaklarını tahsil edemeyen
çüde canlanmış, artan kredi talebi emlak fiyatla- bankalar ya icra yoluna gitmişler ya da diğer ban-
rını arttırmış, bankalar ipotekli gayrimenkullere kalardan borç bulmaya çalışmışlardır ve sonuçta
ikinci, üçüncü ipotekleri yaparak buldukları ek likidite krizi başlamıştır.
kaynakları yine piyasayı canlandırmak için kredi
olarak piyasaya sunmuşlardır. Bu süreçte yaşa- Konut fiyatlarındaki balon artışlar da kriz tetik-
nan canlanma özellikle gayrimenkul piyasasın- leyen bir faktördür. Nitekim kısa vadeli faizlerin
daki canlanmanın bir sonucudur. yükselmesiyle birlikte sürekli artan konut fiyatla-
rı 2006 yılında gayrimenkul piyasalarında başla-
Krizi tetikleyen düşük faiz politikasının bir deva- yan durgunluğa bağlı olarak düşmeye başlamıştır.
mı niteliğinde olan inşaat sektörü yoluyla ekono- Bu durumda fiyatların yükseleceği ve dolayısıyla
minin canlandırılması politikası ise temel olarak evinin değerinin artacağı düşüncesiyle yüksek
düşük gelirli kesimi konut sahibi yapma amacı faizlere katlanan tüketiciler zor durumda kalmış-
ile çok düşük faizli emlak kredilerinin (subpri- lardır. Değişken faizli subprime kredilerinin pi-
me krediler) piyasaya sunulmasını temel almış- yasalar üzerindeki baskısını azaltmak için ABD
tır. Çok düşük faizli ve düşük kaliteli subprime merkez Bankası tarafından yapılan faiz indirimi,
mortgage kredilerinin hızla artması piyasada can- piyasaları bir miktar rahatlatsa da teminat nite-
lanmayı sağlamıştır. Eylül 2008 itibariyle ABD liğindeki konutların değerini azaltmıştır. Bu du-
Mortgage Bankalar Birliği tarafından 53.4 mil- rumda mortgage kredisi ile ev alıp bankaya evini
yon adet sözleşme yapıldığı tahmin edilmektedir. teminat gösteren tüketiciler daha da zor durumda
Bu sözleşmeler içinde prime ve subprime kredi- kalmışlardır.
lerin dağılımı dikkate alındığında subprime kre-
dilerini payının yüzde 87 civarında olduğu buna Geri ödemelerde yaşanan sıkışıklığa bağlı olarak
karşılık geri kalan kredilerin prime kredilere ait piyasada ortaya çıkan daralma menkul kıymet-
olduğu görülmektedir (Bankacılık Düzenleme ve lerin fonlanmasında da sıkışıklığa yol açmıştır.
Denetleme Kurulu, 2008a:45). Mortgage kredilerine dayalı olarak ihraç edilen
ve menkul kıymet piyasasının temel fon kayna-
Yatırım bankalarının piyasaya daha fazla kre- ğı olan mortgage kredilerinin geri ödenememesi
di sunmak için menkul kıymetleştirme yaparak ikincil piyasaların fonlanmasında da sıkıntılara
(alacaklarını satarak) yeni kaynaklar bulup bu yol açmıştır. Diğer yandan yatırım bankaları-
kaynaklarla yeni krediler açmaları söz konusu nın daha önce kredi canlanmasını teşvik etmek
olmuştur. Ancak bir süre sonra bir yandan fiyat- amacıyla ek kaynak bulmak için kredi alacalarını
lardaki balon artışlara bağlı olarak gayrimenkul menkul kıymetleştirme yoluyla yatırım aracı hali-
piyasalarında durgunluğun başlaması diğer yan- ne çevirmeleri, kredi türev piyasalarının genişle-
dan düşük faiz politikasının enflasyonu hızlandır- mesine yol açmıştır. Kredi veren kuruluşlar men-
ma riskine karşı hükümetin faiz oranlarını yük- kul kıymetleştirme yoluyla çeşitli yatırım araçları
seltmesi kredi geri ödemelerinde önemli ölçüde ile yeni kaynak elde etme yolu bulmuşlardır. Bu
sıkışıklık yaşanmasına yol açmıştır. İnşaat sek- süreçte risk duyarlılığı azalmış ve bankalar bu
törü yoluyla ekonomiyi canlandırma politikası mortgage tahvillerini yükek getiri karşılığın-
sonucunda düşük gelirlileri konut sahibi yapmak da kâr odaklı ancak denetimi zayıf olan piyasa
için yeni düzenlemeler ile subprime ve değişken fonlarına (örneğin; serbest fonlar) satmışlardır.
faizli krediler artmıştır. Özellikle değişken faizli Tahvillerin değerinin yüksek olması bu tahvillere
mortgage kredilerinin geri ödeme tutarları faiz talebi arttırmış ve bu yolla serbest fonların piya-
oranlarındaki bu artışlar nedeniyle oldukça yük- sadaki payı hızla artmıştır. Bu pay 2000 yılında
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2009 Cilt: 46 Sayı:528
GÜNDEM H. A. ŞİMŞEK - A. ALTAY
17
500 milyar dolar iken 2007 yılında 2 trilyon do- politikası ve likidite desteği sağlanması şeklinde
lara çıkmıştır. Buna bağlı olarak türev ürünlerin uygulanmıştır. Subprime kredi tahvillerinin de-
piyasadaki payı da artmıştır. Bu pay 2000 yılında ğerinde faiz artışları nedeniyle yaşanan düşüşler
500 milyar dolar iken 2007 yılında 2 trilyon do- finansal istikrarı tehlikeye soktuğunda 2001-08
lara çıkmıştır Bu pay 2000 yılında 20 trilyon do- döneminde ABD Merkez Bankası üç ayrı faiz
lar iken 2007 yılında 120 trilyon dolara çıkmıştır politikası uygulamıştır. 2001-03 döneminde ya-
(Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, 2008:5). An- şanan durgunluk sürecinde ABD Merkez Bankası
cak finansal sistem göstergeleri tersine işlemeye gösterge faizini yüzde 6.50’den yüzde 1.75’e ka-
başladığında tahvil değerleri düşmüş, bu serbest dar düşürmüş ve sonuçta ekonomi canlanma eği-
fonların varlıklarında ciddi kayıplar oluşmuş ve limine girmiştir. Daha sonra ekonomik canlan-
bu kayıpları telafi etmek için yapılan fon satış ta- maya karşılık azalan faizler nedeniyle enflasyon
lepleri likidite sorununu beraberinde getirmiştir. riski oluşmasına karşı önlem olarak ABD Mer-
Bankalar riskli müşterilerine kredi vermeyi dur- kez Bankası 2004-06 döneminde faiz oranlarını
durmuş ve likidite krizi başlamıştır. arttırarak yüzde 5.25 düzeyine çıkarmıştır. 2007
yılında başlayan dalgalanma sürecinde isr göster-
Kredi derecelendirme sürecinde yaşanan sorun- ge ve iskonto faiz oranlarını yeniden düşürmeye
lar da krizi tetikleyen bir diğer faktördür. Kredi başlamış ve piyasaya çeşitli yollarla likidite des-
derecelendirme kuruluşları başlangıçta mortgage teğinde bulunmuştur. Bu süreçte ABD Merkez
kredilerine dayalı tahvilleri yüksek derecelen- Bankası Ağustos 2007’de başlayan finansal dal-
dirmişlerdir. Dolayısıyla bu süreçte bu tahville- galanmaların etkilerini en aza indirmek ve finan-
re talep büyük ölçüde artmıştır. Ancak yaşanan sal istikrarı sağlamak için bir dizi likidite arttırı-
kriz ile birlikte bu kuruluşların ardı ardına bu cı işlem yapmıştır. Açık piyasa işlemleri, vadeli
tahvillerin kredi notunu düşürmeleri sonucunda ihale kolaylığı, vadeli menkul kıymet borç verme
paralarını fondan çekmek isteyen yatırımcı sayısı kolaylığı ve piyasa yapıcılığı kredi kolaylığı gibi
artmış ve bu tahvilleri nakde dönüştürmek zor- spesifik piyasa araçları ile piyasaya likidite sun-
laşmıştır. Aynı derecelendirme kuruluşları kısa muştur (.Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
bir süre önce bu tahvillere yüksek notlar verir- Kurulu, 2008b:75). Piyasaya likidite desteği sağ-
ken bir anda not indirimine gitmeleri, sistemin layan bu önlemlerin ortak özelliği borç geri öde-
sorgulanmasına yol açmış, bu yatırım araçlarının melerini kolaylaştırmak ve bu yolla piyasalarda
değeri düşmüş ve fonlar büyük ölçüde değer kay- oluşan likidite sıkışıklığını ortadan kaldırmaktır.
betmiştir. Bu süreç de krizi körüklemiştir.
Kriz sürecinde para politikasını destekleyici yön-
ABD piyasalarında başlayan kriz kısa sürede de uygulanan maliye politikasının temel özelliği
küresel piyasalara yayılmıştır. Çünkü mortgage ise genişletici etkiler oluşturacak mali önlemler
piyasaları sadece kredi veren ve kullanan arasın- içermesidir. Bu amaçla sunulan 150 milyar dolar-
daki ilişkiler bağlı bir piyasa olmadığından tüm lık ekonomik büyüme paketinin temel hedefi kısa
finansal sistem artan faizle ve durgunluk karşı- dönemde harcama eğilimi yüksek olan kesimin
sında dalgalanma eğilimine girmiş ve mortgage tüketimini arttırarak yatırımları canlandırmak ol-
tahvilleri menkul kıymetleştirme yoluyla küresel muştur. 150 milyar dolarlık ekonomik büyüme
piyasalarda sürekli el değiştiren tahviller olduğu paketinin 100 milyar doları tüketiciler , 50 milyar
için bu piyasalarda başlayan ve derinleşen kriz doları ise yatırımcılara ayrılmıştır. Dolayısıyla
diğer piyasalara da yansımıştır. öncelikle talep artışının sağlanması hedeflenmiş-
tir. Bunun için kamu harcamaları yerine vergi in-
b. Kriz Yönetim Sürecinde Maliye dirimleri ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Öncelikle
Politikaları tüketicinin kullanılabilir gelirini talebe dönüştü-
rebilmesi için kişisel gelirini arttırma amacıyla
ABD’de kriz yönetimi için başlangıçta para po- dolaysız vergiler azaltılmış daha sonra gelirin
litikasının ağırlıklı olarak kullanıldığı ancak he- harcamaya dönüşmesi için tüketim mallarının fi-
men ardından bu politikanın yetersizliğini telafi yatını düşürücü etki oluşturacak şekilde dolaylı
etmek için maliye politikalarına ağırlık verildiği vergiler de azaltılmıştır. Sonuçta artan talebe kar-
görülmektedir. Bu süreçte para politikası faiz şı üretimi teşvik etmek için yatırımcılara da vergi
indirimleri ve vergi teşvikleri sağlanmıştır.
GÜNDEM Küresel Kriz Ortamında Türkiye'de Maliye Politikalarının Değerlendirilmesi
18
Tüketiciler için yapılan indirimde yıllık brüt geli- samda uygulanan maliye politikalarının vergi in-
ri 75000 doların altında olan bireyler ile 150000 dirimlerini, vergi muafiyet ve istisnalarını temel
doların altında olan evli çiftler esas alınmıştır. Bu alan politikalar olduğu görülmektedir.
kesimlere yüzde 10 oranında vergi indirimi uygu-
lanmıştır. Bireyler gelirlerinin ilk 6000 doları ve ABD krizinin dünya ekonomisine ve doğal ola-
evli çiftler gelirlerinin ilk 12000 doları için yüzde rak küresel piyasalara etkisinin iki temel noktada
10 vergi indiriminden yararlanmıştır (600 dolar ortaya çıktığı belirtilebilir. Birincisi; ABD piya-
ve 1200 dolarlık vergi indirimleri söz konusu ol- salarında başlayan ve hızla diğer piyasalara ya-
muştur). Diğer yandan vergi indirimi kapsamına yılan daralma, küresel piyasalarda da likidite ve
giren evli çiftlere her çocuk başına 300 dolarlık kredi daralmasına yol açmıştır. Bu nedenle ortaya
vergi indirimi uygulanmıştır. Yatırımcılar için ise çıkan bu daralma süreci küresel bankacılık sis-
temel amaç yeni yatırım imkanları oluşturmak ve teminin yeniden yapılandırılmasını gerektirmiş-
işsizliği azaltmak olarak belirlenmiş ve bu amaçla tir. ABD kendi içinde zarar eden veya iflas eden
yıl içinde alınan ekipmanın yüzde 50’si vergi in- yatırım bankaların çoğunu kamulaştırmış , krizin
dirimine tabi tutulmuştur (Daily News, 05.11.08 yansıdığı ülke piyasalarında da benzer bir eğilim
ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, oluşmuştur. İkincisi; serbest piyasa ekonomisinin
2008b:78). bu şekliyle uygulanmasının küresel piyasalar için
ciddi bir tehdit oluşturduğu ve dolayısıyla serbest
ABD’de seçim sonrasında yeni hükümetin kriz piyasa ekonomisinin kurallı piyasa ekonomisine
ile mücadelede 2009 itibariyle uygulamayı plan- dönüştürülmesi ve bu kuralların belirlenmesi için
ladığı maliye politikaları da bu genişletici ön- uluslararası düzeyde ortak bir plan oluşturulması
lemlerin devamı niteliğindedir. Nitekim vergi gerekliliği ortaya çıkmıştır.
politikasına ilişkin olarak yatırımlardan sağlanan
kazançların gelir vergisi statüsünde değerlendi- IV. Küresel Krizin Türkiye’de Uygulanan
rilmesi ve bu yolla vergi gelirlerinde yüzde 15’in Maliye Politikalarına Yansımaları
üzerinde artış sağlanmasının planlanması, yıllık
brüt geliri 200000 doların üzerinde olan bireyler Küresel krizin Türkiye ekonomisine yansımala-
ve 250000 doların üzerinde olan evli çiftler için rı ise özellikle reel sektörde yaşanan üretim da-
gelir vergisinin üst limitinin yükseltilmesi, yıllık ralmaları ve özel kesim dış borçlarındaki hızlı
brüt geliri 250000 doların altında olan evli çiftler artışlar ile kendini göstermektedir. Kamu mali
için 1000 dolarlık vergi indirimi getirilmesi, dü- dengesinde ise 2000 yılından itibaren uygulanan
şük ve orta gelirliler için yeni vergi muafiyetleri daraltıcı mali önlemlerin sürdürüldüğü görül-
sağlanması, yıllık brüt geliri 75000 doların altın- mektedir.
da olan evli çiftlerin emeklilik fonlarına devlet
tarafından katkı yapılması, yeni çalışan istihdam
a. Küresel Kriz ve Kamu Mali Dengesi
eden her şirkete 2009-10 döneminde 3000 dolar-
lık vergi avantajı sağlanması ve işsizlik sigortası
Küresel kriz karşısında Türkiye’nin kamu mali
üzerindeki vergilerin tamamen kaldırılması ön-
dengesinde ortaya çıkan gelişmeler, büyük öl-
görülmektedir. Diğer maliye politikalarına ilişkin
çüde risk azaltıcı etkiler doğurmaktadır. Çünkü
olarak ise emeklilik hesabında biriken paranın
Türkiye ekonomisi 2001 krizinden farklı olarak
her yıl emekli maaşı olarak ödenmesi için belir-
daha iyi bir kamu mali dengesine sahiptir. Di-
lenen 70 yaş sınırının geçici olarak kaldırılması,
ğer yandan ardı ardına yaşanan krizler Türkiye
federal hükümetin eyalet ve belediyelere mort-
ekonomisini krizlere karşı daha tecrübeli bir ülke
gage krizinden doğan bütçe açıklarını kapatabil-
haline getirmiştir. Bununla birlikte daha önceki
mesi için kaynak sağlaması ve çok yüksek riskli
krizlerden farklı olarak bu kriz finansal piyasa-
fonlardan zarar görenlere 10 milyar dolarlık des-
lardan ziyade reel ekonomi ile ilişkilidir. Dolayı-
tek fonu oluşturulması planlanmaktadır (Daily
sıyla uluslararası finansal piyasalardaki gelişme-
News, 05.11.08).
lerin yansımalarından ziyade dışsal bir arz şoku
şeklinde Türkiye ekonomisine yansımıştır. Bu
ABD’de yaşanan yurt içi daralmaların genişletici
nedenle üretim daralmalarını azaltıcı mali önlem-
para politikaların destekleyen genişletici maliye
lerin alınması önem taşımaktadır. Diğer yandan
politikaları ile giderilmeye çalışıldığı ve bu kap-
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2009 Cilt: 46 Sayı:528
GÜNDEM H. A. ŞİMŞEK - A. ALTAY
19
uluslararası düzeyde krizlerle mücadelede kabul rülebilir. Bununla birlikte bu noktada sıkı mali
gören kurallı maliye politikası uygulamaları Tür- politikaların bir miktar gevşetilmesi ve özellikle
kiye ekonomisinde de kamu mali dengesinin sağ- daralan sektörlerde artan işsizliğin azaltılması
lanması amacıyla uygulanmaktadır. için genişletici vergi teşviklerinin uygulanması
ve teşvik edici harcamaların arttırılması önemli-
Özellikle 1990’lı yılların sonlarında yaşanan fi- dir. Çünkü bu politikalar reel üretimin canlı tu-
nansal piyasalar kaynaklı krizler ile mücadele tulmasına hizmet edecektir. Ancak bu genişletici
etmek için hükümetler temelde kamu açıklarını önlemlerin enflasyonist baskıyı körükleyici bir
ve dolayısıyla enflasyonist baskıları kontrol altı- etki oluşturmamasına dikkat edilmelidir. Hedefin
na almayı hedefleyen IMF destekli istikrar prog- düşürülmesi ile hem kamu mali dengesinin sağ-
ramları uygulamışlardır. Bu programlar çerçeve- lanmasının kolaylaşması hem de reel piyasaların
sinde uygulanan daraltıcı maliye politikalarının rahatlatılarak kaynakların özel yatırımların arttı-
kamu harcamalarını azaltmaya ve kamu gelirle- rılması amacıyla kullanılması hedeflenmektedir.
rini arttırmaya yönelik uygulamalarından biri de Bu oran azaltılmasının temelinde yatan etkenler-
spesifik bir mali kural olarak değerlendirilebilen den bir diğeri ise Türkiye İstatistik Kurumu’nun
faiz dışı fazla oluşturma hedefi olmuştur (Şim- milli gelir hesaplamalarında 2008 başı itibariyle
şek ve Bekar, 2008:13). Faiz dışı fazla oluşturma kullanmayı tercih ettiği yöntemdir. Bu yöntem
yoluyla mali disiplinin sağlanmasına yönelik da- ile milli gelir daha önceki hesaplamalara kıyasla
raltıcı maliye politikaları bu süreçte bütçe açığını daha yüksek belirlenmekte dolayısıyla faiz dışı
önemli ölçüde azaltmıştır. 2000-2002 döneminde bütçe fazlasının GSMH’ya oranı da bu oran ile
uygulanan yüzde 6,5 oranındaki faiz dışı fazla uyumlu bir seyir izlemektedir. Hedefin aşağı çe-
oluşturmanın temel amacı, kamu kesiminde faiz kilmesi bu açıdan hedefe ulaşılmasını kolaylaştı-
dışı fazla verilmesi yoluyla kamu iç borç stoku- racağından tercih edilen bir uygulama olmuştur.
nun azaltılması olarak tanımlanmıştır (Emil ve 2008 yılı uygulamalarının bir yandan piyasaları
Yılmaz, 2004:125). rahatlatarak reel üretimi arttırıcı diğer yandan da
bütçe dengesini sağlayıcı sonuçlar ortaya konma-
Bununla birlikte 2000 krizinden bu yana yüzde sı beklenmektedir (Şimşek ve Bekar, 2008:13).
6.5 oranında belirlenen faiz dışı fazla hedefinin Mali disiplini sağlayıcı daraltıcı önlemlere 2008
2008 başında yüzde 3.5 oranına düşürülmesi, yılında da devam edilmiştir. Bu açıdan 2008 yı-
özellikle küresel durgunluğun yaşandığı bu dö- lında 2007 yılına kıyasla kamu mali dengesinde
nemde bu durgunluğun etkilerinin reel sektöre nispi bir iyileşme göze çarpmaktadır (Bkz. Tablo
yansımasını mümkün olduğunca azaltmaya yö- 1).
nelik bir uygulama olması açısından olumlu gö-

Tablo 1: 2007-08 Döneminde Merkez. Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri (Bin YTL)


2007-08 2007 (Ocak-Eylül) 2008 Bütçe Hedefi 2008 (Ocak-Eylül)
Harcamalar 153.959 222.553 165.477
Faiz dışı harcama 111.187 166.553 124.139
Faiz harcamaları 42.771 56.000 41.337
Gelirler 141.786 204.556 160.661
Genel Bütçe Gelirleri 138.254 199.410 156.361
Özel Büt. İdare Gel. 2.236 3.417 2.862
Düzen.ve Dent. Kur. Gel. 1.295 1.728 1.437
Bütçe dengesi -12.172 -17.996 -4.816
Faiz dışı denge 30.598 38.003 36.521
Kaynak: Maliye Bakanlığı, 2008:71
GÜNDEM Küresel Kriz Ortamında Türkiye'de Maliye Politikalarının Değerlendirilmesi
20
2000-08 döneminde bütçe harcamalarındaki 2009 yılında da daraltıcı önlemlerin alınması ve
azalma ve bütçe gelirlerinde özellikle vergi gelir- gelir arttırıcı politikaların uygulanması ve buna
lerinde artış kamu mali dengesini olumlu yönde bağlı olarak mali disiplin hedefine devam edil-
etkilemiştir. Özellikle 2007 yılında mali disip- mesi planlanmakla birlikte krizin reel piyasalara
lin hedefine uygun olarak kullanılmaya devam olumsuz yansımalarının azaltılması için alınan
eden daraltıcı mali önlemlerin vergi gelirlerinde yatırım harcamalarını arttırıcı tedbirlerin bütçe
141.786 bin YTL’den 2008 yılında ocak-eylül dengesi üzerinde bir tehdit oluşturmaması için
itibariyle160.661bin YTL’ye çıktığı görülmekte- dikkatli bir maliye politikasının uygulanması ge-
dir. Harcamalarda ise bir artış söz konusudur ve rekmektedir.
bu artışın başlıca nedeni faiz harcamalarındaki
artıştır. Bütçe dengesinde de faiz dışı fazla hede- b. Küresel Kriz ve Borçlanma Politikası
finin aşağı çekilmesinin etkisiyle kısmi bir azalış
göze çarpmaktadır. Küresel krizin borçlanma üzerindeki doğrudan
etkisi özel kesim dış borçlarının hızla artması
2008 yılında da mali disiplini sağlayıcı sıkı ver- şeklinde ortaya çıkmıştır. Özellikle ABD krizi-
gi ve harcama programlarının uygulandığı, 2009 nin küresel piyasalara yayılmaya başladığı 2003
yılında ise mali disiplin hedefi devam etmekle yılından itibaren Türkiye’de de özel kesim dış
birlikte krizin reel piyasalar üzerindeki etkilerine borçları önemli ölçüde artmıştır. 2003 yılında 14
karşılık özellikle kamu yatırım harcamalarının milyar dolar olan finansal kesim dış borcu, 2008
arttırılması planlanmaktadır. Buna bağlı olarak yılında 60 milyar dolara çıkmıştır. Reel kesim dış
2009 yılında merkezi yönetim bütçe dengesinin borcu ise 2003 yılında 35 milyar dolar iken 2008
-15.548 milyon YTL olarak gerçekleşeceği ve yılında 112 milyar dolara yükselmiştir. Özel sek-
bütçe dengesini GSMH’ya oranının yüzde -1.4 ci- törün anapara ve faiz ödemeleri dahil dış borcu
varında oluşacağı öngörülmektedir. Faiz dışı faz- 2008 yılında 26 milyar dolar olmuştur ve 2009
lanın ise 41.202 milyon YTL olması ve faiz dışı yılında bu rakamın 36 milyar dolara çıkacağı be-
fazlanın GSMH’ya oranının yüzde 3.7 oranında lirtilmektedir (Türkiye Odalar ve Borsalar Birli-
oluşması planlanmaktadır. Buna bağlı olarak ği, 2008:13). 2004-08 döneminde brüt dış borç
merkezi yönetim bütçesi gelirlerinin GSMH’ya stoku göstergeleri itibariyle özel kesim dış borç-
oranını yüzde 20.4, merkezi yönetim bütçe har- larının toplam dış borçlar içindeki yerinin hızla
camalarının GSMH’ya oranının ise yüzde 23.4 arttığı görülebilir (Bkz. Tablo 2).
oranında gerçekleşmesi hedeflenmektedir.

Tablo 2:2004-08 Dönemi Brüt Dış Borç Stoku

Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, 2008a, 7.


2004-08 döneminde uzun vadeli dış borçların ve borçları içindeki payı hem de toplam dış borçlar
özel kesim dış borçlarının bir artış eğiliminde ol- içindeki payı artmıştır. Bu artışların temelinde
duğu görülmektedir. Bu dönemde uzun vadeli dış yurt içi faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle yurt
borçların toplam dış borçlar içindeki payı 2005 içinden düşük maliyetli kaynak bulamayan özel
yılında yüzde 78 iken sürekli artarak 2008 yılın- kesimin daha düşük faiz oranı nedeniyle yurt dı-
da yüzde 83’e çıkmıştır. Özel kesim dış borçları- şından finansman ihtiyacını karşılama eğiliminde
nın toplam dış borçlar içindeki payı da yine 2005 olmasıdır. Ancak bu borçların uzun vadeli olması
yılında yüzde 49 iken sürekli artarak 2008 yılın- risk azaltıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmak-
da yüzde 65.4’e çıkmıştır. Özel kesim finansal tadır.
olmayan kuruluşların borçlarının hem özel kesim
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2009 Cilt: 46 Sayı:528
GÜNDEM H. A. ŞİMŞEK - A. ALTAY
21
İç ve dış borç stoklarının 2004-08 dönemindeki teşvikler verilmesi planlanmaktadır. Ayrıca yurt
gelişimi dikkate alındığında ise hem yurt içi kay- içi tasarrufların arttırılması amacıyla Türkiye’ye
naklardan hem de dış kaynaklardan elde edilen yurt dışından getirilecek para, döviz, altın gibi
borçların arttığı görülmektedir (Bkz. Grafik). menkul kıymetlerin ticari kazanç kapsamında
kurumlar vergisinden ve gelir vergisinden muaf
Grafik: 2004-08 Döneminde Brüt Dış Borç Stok- tutulması planlanmaktadır. Kamu harcamaları-
larındaki Gelişmeler na ilişkin olarak ise 2009 yılında 2008’e kıyasla
kamu yatırımlarında yüzde 46 oranında bir artış
öngörülmektedir. Kamu yatırımlarında özellikle
tarım, ulaştırma, enerji, eğitim ve sağlık alanları-
na ağırlık verilmesi ve bu kapsamda toplam 37.5
milyar YTL’lik kamu yatırım harcaması yapıl-
ması hedeflenmektedir. Bu harcamalardan KİT
yatırımlarına 4.3 milyar YTL, merkezi yönetim,
döner sermaye, iller bankası toplam yatırımları-
Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu,
na 23.3 milyar YTL ve yerel idarelere 10 milyar
2008a, 8. YTL ayrılması planlanmaktadır (Maliye Bakan-
lığı, www.maliye.gov.tr, erişim:09.11.08). Dola-
2004-08 döneminde dış borç stoku iç borç sto- yısıyla kamu harcamaları yoluyla durgunluktan
kuna kıyasla daha hızlı artmıştır. İç borç stoku çıkılmasına yönelik önlemlere ağırlık verileceği
da Mart 2008’e kadar artış eğiliminde olmakla görülmektedir.
birlikte bu dönemden itibaren yatay bir seyir iz-
Küresel kriz ortamında Türkiye ekonomisinde
lemektedir. Diğer yandan iç borçların reel faizin-
temel sorun düşük büyüme hızıdır. Ekonomik
de küresel piyasalarda yaşanan faiz indiriminin
büyüme oranı önce yüzde 5.5 olarak belirlen-
etkisiyle önemli bir azalış söz konusudur. İç bor-
miş daha sonra küresel krizin etkileri göz önüne
cun ağırlıklı ortalama vadesi ise değişmemiştir.
alınarak yüzde 4’e düşürülerek duyurulmuştur.
Küresel piyasalarda yaşanan dalgalanmalar ve
Ancak gerçekleşme yüzde 1 civarındadır. Bu
belirsizlikler iç borcun vadesinin uzamasını ve
nedenle çözüm reel üretimi arttırmaktır. Ancak
faizinin daha da azalmasını engellemiştir.
reel üretimin gereken hızda arttırılamaması söz
konusudur. Bunun da temel nedeni yurt içi kay-
Küresel krizin ortaya koyduğu belirsizlik Türki-
nak yetersizliğidir. Yurt içi tasarrufları arttırmak
ye ekonomisinde sermaye ve para piyasalarında
ve bu tasarrufların reel yatırımlara dönüşmesini
da hissedilmektedir. 2007 sonunda daralan yurt
sağlayıcı mali tedbirler almak önemlidir. Ancak
içi talebe karşı Merkez Bankası 2008 başında
kalkınmanın finansmanında 1950’li yıllardan bu
faiz oranını yüzde 15.25 oranında azaltmasına
yana dış kaynak yoluyla büyüme politikasını be-
rağmen yaşanan belirsizliklere bağlı olarak Ma-
nimseyen Türkiye ekonomisinde bu yolla yurt içi
yıs, Haziran ve Temmuz 2008’de yaptığı artışlar-
tasarruflarda bir artış sağlansa bile bu artış yeter-
la yüzde 16.75 oranında arttırmıştır (Bankacılık
siz kalacaktır. Dolayısıyla ekonomik büyümenin
Düzenleme ve Denetleme Kurulu, 2008a:45).
sürdürülebilirliği için dış kaynak bağımlılığı de-
Küresel krizin etkisiyle faiz oranları dalgalı bir
vam edecektir. Bu nedenle hükümet IMF ile yeni
seyir izlemekte ve Merkez Bankası gerektiğinde
bir stand by oluşturmaya yönelik görüşmelere
ölçülü faiz artışına gitmektedir.
sıcak bakmaktadır.
Krizin olası etkilerine karşılık 2009 itibariyle Dış kaynağa ek olarak reel ekonomiyi canlandır-
uygulanması planlanan maliye politikalarının te- mak için alınacak mali önlemlerin mali disiplini
melini reel ekonomideki daralmanın azaltılması sağlamaya yönelik vergi ve harcama politikaları-
için alınacak genişletici önlemler oluşturmakta- nı olumsuz yönde etkilememesi için dikkatli bir
dır. Bu çerçevede vergi politikasına ilişkin olarak canlandırma politikası uygulanmalıdır. Burada
büyüme hızının arttırılması ve kaynakların etkin temel nokta; enflasyon artışına yol açmayacak
kullanımının sağlanması için tarım, ulaştırma, şekilde ekonomik büyümeyi teşvik edici mali ön-
enerji gibi krizden yoğun olarak etkilenme riski lemler ile reel ekonomiyi canlandırmaktır.
olan sektörler ağırlıklı olma koşulu ile sektörel
GÜNDEM Küresel Kriz Ortamında Türkiye'de Maliye Politikalarının Değerlendirilmesi
22
V. Sonuç sektörün daha fazla tasarruf yapmasını gerekti-
rir. Ancak özel sektör temelli bir büyüme strate-
Dünya ekonomisinde özellikle 2000-08 döne- jisinin benimsendiği ülkemizde devlet, üretimi
minde ABD ekonomisi başta olmak üzere ge- teşvik etmek için kamu harcamalarını arttırırken
nelde bir ekonomik durgunluk sürecine girildiği özel kesimin harcamalarını azaltıp tasarruf yap-
görülmektedir. Özellikle 2000-04 döneminde ması ekonomik büyüme hızının düşmesine yol
ABD hükümetinin kendi yurt içi piyasalarını ra- açabilecektir.
hatlatmak için uyguladuğı düşük faiz ve gevşek
maliye politikaları durgunlukla mücadele etmeye Sonuç olarak, bütçe kısıtını göz ardı ederek sade-
hizmet etmesine rağmen düşük faiz politikasının ce kamu harcamalarının arttırılması yoluyla eko-
gayrimenkul piyasalarında yol açtığı durgunluk nomik büyüme hızının korunmaya/arttırılmaya
maliyetlerinin reel piyasalara ve dış piyasalara çalışılması yeterli değildir. Çünkü bu tek yönlü
yansıması nedeniyle dünya küresel bir kriz ile politika ekonomik büyümeyi istenen ölçüde uya-
karşı karşıya kalmıştır. ramayacağı gibi artan harcamaların enflasyon ar-
tışına yol açmasıyla ekonomik kayıpları artması
Türkiye krizden doğrudan etkilenen bir ülke ol- ve sonuçta ekonominin stagflasyonist bir sürece
mamakla birlikte krizin etki ve sonuçları ile özel- girmesi söz konusu olabilir. Dolayısıyla krizin
likle reel piyasalarda daha şimdiden karşı karşıya etkilerinin geniş bir perspektif ile değerlendiril-
kalmaktadır. Gerek yetkili çevreler gerekse etkin mesi ve küresel likidite sıkışıklığının aşılması,
piyasa güçleri ve akademik çevreler tarafından yurt içi belirsizliklerin azaltılması ve reel sektö-
paylaşılan ortak düşünce; Türkiye’nin krizden et- rü daraltıcı etkilerden arındırılmış ve birbiriyle
kilenme derecesinin en kısa sürede belirlenmesi uyumlu para ve maliye politikalarının uygulan-
ve buna yönelik önlemlerin alınması gerektiğidir. ması ile krizin olumsuz yansımalarının önüne
Küresel finansal piyasa destekli ekonomik istik- geçilebilecektir.
rar ve büyümenin reel sektör desteği olmaksızın
sürmesi bu şartlarda mümkün değildir. Kaynakça
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (2008a); Fin-
Dolayısıyla reel piyasanın desteklenmesi için yıl- ansal Piyasalar Raporu, Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı,
lardır uygulanan mali disiplin hedefinden uzak- sayı:9, www.bddk.org, erişim: 01.11. 08.
laşmadan reel sektörü güçlendirici önlemlerin
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (2008b); ABD
alınması kaçınılmazdır. Bu noktada hükümetin Mortgage Krizi, Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı, sayı:3,
2009 yılı için bir kriz önlem paketi oluşturması www.bddk.org, erişim: 27.10.08.
piyasaları rahatlatabilir. Diğer yandan enflasyo-
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (2008); ABD Krizi ve Tür-
nist baskıya yol açmayacak şekilde reel ekono-
kiye , Ortak Meclis Toplantısı, İstanbul, www.istanbul_m_
mide daralan sektörlere mali yardımlar yapılması terek%20oda%20%28son%28(1), erişim:01.11.08.
ve teşvikler sağlanması yönünde selektif bir ma-
Daily News, 05.11.08.
liye politikasının uygulanması krizin reel sektör
üzerinde yol açtığı daraltıcı etkileri azaltmaya Emil, Ferhat ve Yılmaz, Hakan (2004), “Kamu Borçlanması,
yönelik bir tedbir olabilir. İstikrar Programları ve Uygulanan Maliye Politikalarının Kali-
tesi; Genel Sorunlar ve Türkiye Üzerine Gözlemler”, içinde:
Türkiye’de Kamu Borçlanması, XVIII. Türkiye Maliye Sem-
Temel sorun; ekonomik büyümenin fiyat istikrarı
pozyumu, Marmara Üniversitesi, 12-16 Mayıs, Kıbrıs.
içinde sürdürülebilir bir biçimde hızlandırılma-
sı için yeterli yurt içi kaynak olup olmadığıdır. Şimşek, Ayça ve Bekar Günay, Ayşe (2008); Kurallı Mal-
iye Politikası: Seçilmiş Ülke Örnekleri, Sosyal Bilimler
Bu kaynak yetersizliğini gidermek için diğer ge-
Araştırmaları Derneği (SOBİAD)Yönetim Ve Ekonomi Bilim-
lişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi
leri Konferansı (Yebko), Yönetim Ve Ekonomi Bilimleri Kon-
Türkiye’de de daha fazla harcama ile ekonomi- ferans Bildirileri.
nin uyarılmasına ve ekonomik büyüme hızının
Maliye Bakanlığı, www.maliye.gov.tr, erişim:09.11.08
düşürülmemesine yönelik tedbirler alınmaktadır.
Ancak mali açıdan bu tercihin bedeli; artan bütçe Maliye Bakanlığı, (2008), Yıllık Ekonomik Rapor.
açıkları ve mali dengelerin bozulma tehlikesidir. Yeldan, Erinç (2002); Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekon-
Bu durumda tek çözüm artan bütçe açıklarının omisi, İletişim Yayınları, İstanbul.
borçlanma ile finanse edilmesidir ki bu da özel
Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2009 Cilt: 46 Sayı:528
GÜNDEM H. A. ŞİMŞEK - A. ALTAY
23
Şimşek,Hayal Ayça (2008), ‘ Küreselleşme Sürecinde Fin-
ansal Krizler ve Maliye Politikaları:Teorik Bir Değerlendirme’,
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakül-
tesi Dergisi ISSN:1301-0603, sayı.1.

Aktel, Mehmet (2003), Küreselleşme ve Kamu Yönetimi, Asil


Yayımcılık, Temmuz, Ankara.

Hazine Müsteşarlığı, (2001), Yabancı Sermaye Genel


Müdürlüğü 2001 Yılı Raporu, http://www.hazine.gov.tr, erişim
tarihi:18.02.07.

Yaşamış, Firuz Demir (1997), ‘Kamu Yönetimi Kuramında


ve Uygulamasında Yeni Gelişmeler’, Türk İdare Dergisi,
sayı.417, Aralık.

Eker, Aytaç (2008); ‘Küreselleşme Sürecinde Kamu Mali-


yesinde Yaşanan Dönüşüm’, Küreselleşme Sürecinde Kamu
Maliyesinde Yaşanan Dönüşüm, Ed. Aytaç Eker ve Hayal
Ayça Şimşek, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı,
Ankara, yayımlanma aşamasında .

Şimşek, Hayal Ayça (2004), ‘Evaluation of IMF-Supported


Programs in Turkey (1980-2005): A Public Finance Perspec-
tive’, Journal For Studies on Turkey, no.17, Jahrgang 2004,
Heft 1-2.

You might also like