Professional Documents
Culture Documents
Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma
Kamagma
1997 Balkan Edebiyat Odiilii
Remzi Kitabevi
Aldmetler .............................................................11
Istanbul Sehri ...................................................... 22
Ey Benim Efendim ............................................. 29
Bir Annenin Yiiregi ............................................ 40
Avluda Bir Taht .................................................51
Agaca Saklanan Riizgiir .................................... 59
Allahin Golgesi Olan Cocuk ............................ 68
Bir Kolenin Adanigi ........................................... 81
Imparatorlu&n En Sigman Kadlni ................. 90
Padigahim Cok Yaga ..........................................98
El .........................................................................102
0lum Denilen Buyulu Geqit ........................... 106
Kankizil 0fke ................................................... 112
Karanlik Kapi ................................................... 119
Venedikli Biiyuk Valide ..................................123
Leylek ve Yilan .................................................128
Hayvanlar ve Melekler ...................................139
Kurtulug Gunu ................................................. 150
Gun kavu2urken koye bir adam geldi ve peygamber 01dug'unu soyledi. Koyluler adama inanmadzlar, "ispat et!"
dediler.
Adam kargzlarzndaki eski suru gosterdi ve, "Eg'er bu
duvar konugur ve benim peygamber oldugumu soylerse
inanzr mzslnzz?" diye sordu.
Koyluler, "Elhak inanlrzz!" dediler.
Adam duvara dondii ve elini uzatarak, "Konug ya duvar!" buyurdu.
Bunun uzerine duvar dile geldi ve 2oyle dedi:
"Bu adam peygamber degildir. Sizi kandzrzyor. Peygamber deg'ildir."
AlBmetler
bir erkek olarak gormedikleri kugkusundan kurtuluyorum. Sopayla korkutulan guzel kadinlarin, kargimda yumugacik boyun egiglerinin tadini qikariyorum. Dunyanin
en guqlu erkegi olarak duyumsuyorum kendimi.
Kalin sopayi hafifqe dagilan saqlarinda, boyunlarinda,
huzurnarin omuzlannda, kollannda gezdiriyorum. l ~ i m
la doluyor.
Dunyanin her kogesinden toplanmig bu guzel luzlarin
ufak birer kusuru var. Hepsi biraz soluk renkli. Belki giinegi gormemelerinden ileri geliyor bu, ama ne yazik ki en
Hzel insan teni rengi olan kahverengi-siyah alagimindan
yoksunlar. Dunyanin kutlu bolgeleri iqinde en fazla Afrika'da rastlanan koyu ten, kalin dudak, kivircik saq gibi
ustiinlukler, bu sangin, qakir gozlu kizlarda gereken sayg y i ve hayranligi uyandiriyor mu, merak ediyorum. Zaman zaman bana gosterdikleri saygi, zekiimin ve bedenimin ustunluklerine degil de sadece elimdeki sopaya bagliymig gibi geliyor; hepsinden kugkularuyorum ama sonra
kimsenin bu kadar aptal ve kor olamayacagini diiguniip
avunuyorum.
Bu kadar mukemmel bir govdenin alt lusminda ufacik
bir eksikligin bulunmasi, kizlari boylesine derinden etkileyebilir mi bilemiyorum. Ona bakilirsa, dunyanin en miikemmel insani olan, beni bile golgede birakan Efendim hariq, herkesin ne igrenq kusurlari var!
Hatasiz yaratilmig olan tek kigi, benim Efendim: Padigah Hazretleri!
Ama o da bu kizlardan bazilarini kirk yilda bir goriiyor.
Bunun diginda, her giin baglarinda ben varim. Bir kaz
siiriisu gibi guduyorum onlari.
Paga, daha sonra kizin, ailesinin ve butiin taniklarin huzura getirilmelerini emretti.
18
Paganin huzurunda tir tir titreyen koylu luzi, lurk belik
saqi beline dek uzamig, gergin, yay gibi bir genq olmakla
onceleri epey utandiysa da, heybetinden iirktiie Paga'nin
israri uzerine hikiiyesine bagladi:
"Hint Padigalu, bizim Padigahimlza hediye fil yollamig.
Bizim oralarda konaklayinca cumle iilem bu filleri gormeye gitti. Biz de arkadaglarla birlikte oraya gittik. Kalabaligin arasina girdikqe hiqbir gey goremez olduk. Kimileri,
bu ne ulu hayvan boyle diye anlabp duruyorlardi, ama
ben bir gey goremiyordum. Hani nerede bu fil dediginiz,
diye soylenip araniyordum. Kimileri kolumdan qekip daha ileri gitmememi, fillere yaklagmamami soyledilerse de
ben gene bir gey goremedim. Derken bir damin golgesinin
alhna girmigim. Damin direkleri kocaman kocamandi. Bu
direklerden birisi bana dogru geldi, belimden kavradi ve
beni yukanya, damin iqine dogru goturdii. Sicak bir yerde
vicik vicik ete gomuldum. Medet medet diyerek qirpinmaya bagladim. Korkumdan bayilmigim. Sonra ayni diregin
belimden kavrayip yere indirdigini fark ettim. Beni alip
eve gotiirmugler. Ondan sonra karnim gigmeye bagladi. Iki
y11 gebelik qektikten sonra bu filcegizi d o e r d u m . Bir ay
yagadiktan sonra fil oglumu katleylediler."
l z hikilyesini anlattiktan sonra, fil oglunun bagina q6kup zari zari aglamaya bagladi.
Paga bu hiksyenin dogrulugunu sorduenda huzurda
bulunan butun Turhal, lnepazari ve Kazova ahalisi, yemin
ederek aynen boyle oldugunu anlattilar. Bunun uzerine
Paga, olayln duyulmasini onlemek iqin, tanikllk eden yet. mig kigiyi zincire vurdurup omur boyu zindana attirdi. Fil
yavrusunu ise iqi balla doldurulmug bir keqeye sardirip Istanbul'a, Efendimize gonderdi.
Ugruna can feda ettigimiz Efendimiz, sadece bizim degill gu koskoca dunyanin dortte birinin sultaniydi.
Allahin oviip de yarattigi bu cihan hiikiimdan, yalnlz
Istanbul ve Anadolu'nun degil; Eflak Bogdan'm, Kirim'in,
Misir Yemen illerinin, Mekke ve Medine'nin, Bagdat'in,
Cezayir'in, Belgrad'in, Macar Kralligi'nin, Moldova'nin,
Bosna Hersek topraginin ve Makedonya ovalarinin da sahibi, efendisi ve imparatoruydu.
~q kitaya yayilmig olan mulkunde yetmi9 iki millet
cem olmug, herkes kendi dilince konugup kendi dinince
ibadet ederek yagayip gidiyordu.
Ve Habegigtan qollerinden kaqirilip getirildigim on iki
yagimdan beri, benim vazgeqilmez, yoluna bag koydugum
Efendimdi.
Digerleri gibi Yukan Nil bolgesinden, Cad Goliilnden,
Kordofan'dan, Darfur'dan gelmemigtim ben.
Habegistan'dan gemilere doldurulmugtuk. Geminin
ambarinda balik istifi gibi ust uste yigilmig kalabalik arasinda, genq kadinlar ve erkekler qogunluktaydi.
Benim gibi ergenlik qaginda on beg, yirmi qocuk oldugunu hatirhyorum. Gemi ambari havasizdi, leg kokuyordu. Sert dalgalarin qarpmaslyla her yalpalanigimizda iqindekileri oldugu gibi digari qikaranlar, her geyi tiikendigi
iqin kuru kuru safra oerenler vardi.
Keskin kokudan nefes alamaz olmugtuk. Her sabah ambar kapagini aqiyor, gece olenleri suriikleyerek digariya qikanyor, denize atiyorlardi.
Bu olum gemisiyle ne kadar yolculuk ettigimizi bilmi-
ye dayanamazdim. Herkes bilirdi ki, butiin organlari yerinde olmayan eksik adamlar Cenab-1 Hakkin cennetine
giremezdi. Orada benim gibi bir hadima yer yoktu.
33
Bu yiizden bir qocu@n kesilmig aletini kavanoza koyup boynuma asmigtim. Hep yanimda tagiyor, uyurken
bile boynumdan qikarmiyordum. Insana ne zaman Emr-i
Hak vaki olacagi belli degildi. 0bur diinyaya gittigim zaman, Afrika'dan gelirken kaybettigim gey elimde olacaktl.
Gerqi benimki degildi bu. Ciglik qigliga bagirtilarak hadim
edilen kara gozlu, kara derili bir erkek qocugundu, ama
gene de butiin organlar eksiksiz tamamlanmig oluyordu.
Tanrinin bana vermig oldugunu da bagkalan almigti nasil
olsa; bu yiizden fark etmezdi. Biz zenci hadimlarin kaderi,
birbirinin orgaruru tagimakti belki de. fjimdi buyiimug, koca adam olmug o qomk da bagkasinin organiru tagiyordu
ihtimal.
Zaten oyle uzun zamandir boynumda ashydi ki, artik
benim olmadigini bile unutmugtum.
Ne yazik ki yoktu artik. Kavanozu, sornaki mermerler
ustiinde parqalanip dagilmigti ve ben o telagla kiiqiik et
parqasini bulamamigtim.
Simdi en acele tarafindan, hayalari orak biqimi kesilip
qikarilacak bir qocuk gerekiyordu bana.
Onun aletini alip mucevher kakmali, kinlmaz bir kutu
iqinde saklayacakhm. Ancak ondan sonra olebilirdim.
Saraydaki derin sessizlikte, arada bir iq qekmeler, luqkiriklar, fisildagmalar duyar gibi oluyordum. Belki de Harem-i Humayun agliyordu.
Biliyordum: Kimse Padigahin kapatildigi odaya yaklagmaya cesaret edemezdi. Hem Padi~ahEfendimizden kor-
:%
karlardi, hem de onu hapseden zalirnlerden. Efendim merhametliydi, ama bu herkesin ondan korkmasina engel de34 gldi. Kendisinden onceki padigahlar gibi, tahta qikar qlkmaz hanedarun erkek uyelerini bogdurtmamigti o.
Merhametli yiiregi boyle bir zulmu kaldirmayacak kadar yuceydi. Elini akraba kanina bulamadi.
Bunun yerine, nizam-1 2lem iqin, onlarin gonul gozlerini aqmakla yetindi.
Bir gun saltanatla kan b a g olan herkes bir araya topland1 ve birer birer gozlerine mil qekildi. Kundaktaki bebekler bile kizgin 2iglerle kor edildi. Boylece dunya gozleri
kapanirken, gonul gozleri aqilmig oldu.
Efendimin merhameti sonsuzdu.
Onun yiice kigilig diginda kim akrabalanna boyle bir
iyilik yapar ve gozlerini luzgin millerle daglayarak canlaruu bagiglayabilirdi ki?
Ne var ki, bu acimasiz dunyada iyilik cezalandiriliyor!
Uzun omriimiin bana ogrettig gerqeklerden biri de bu.
Kotiilu@ yenmek, iyiligi yenmekten daha zor. Bu yiizden
iyiler savunmasiz oluyorlar, her tiirlu zarari gorebiliyorlar. Efendimizin agabeyi gibi, imparatorluktaki her tiirlu
mahliiku korkudan tir tir titreten hukumdarlara hiqbir kotiiluk erigmiyor. Kimse boyle bir geyi aklindan bile geliremiyor.
Cunku rahmetli Padigahimu o kadar giiqlu ve gozupekti ki, kargisinda soluk alip vermek bile miimkun degildi. Dunyaya gelmig insanlarin en @qlusii olarak bazen iki
a@r pehlivani kugaklarindan tutup havaya kaldiriveriyor,
bazen palasiyla koskoca bir merkebi tek vurugta ortasindan ikiye boluveriyordu.
Bir hukumdarln bu kadar kuwetli olduw goriilmiig
gey degildi ve tabii bu gosterileri seyredenler, onun giiciinden kuvvetinden oldu* kadar higmindan da qekini35
yor ve akla ziyan getirecek bir korkuya kapiliyorlardi.
Hiq saklim gizlim olmadan bu satirlari yazarken, benim bile zaman zaman korkuya kapildigimi itiraf etmem
gerekiyor. Kendimi, olgunlukla kabul edilecek bir olume
hazlrlamlg olmama ragmen, bazen elimde olmadan titremelere kapiliyor ve akil dig1 bir korkunun pen~esindekivranip duruyordum. Cunku Padigahim~inqevresinde gozle goriilmez bir dehget halesi vardi. Ister istemez etkileniyordunuz.
0 giinlerde, korkup korkmadlgimi soran Mevlevi dervigi ahretligime, "Korkmuyorum!" demigtim. "Ama levremdeki herkes k o r k t u e iqin benim de korkmam gerektigini dii~unuyorum.Sonunda bu diigunce beni korkutmaya kadar variyor."
Aslinda bu cevap zekice hazirlanmigti, ama hiq de gerqegi yansitmiyordu. Diipeduz odum kopmaktaydi. Cunku Padi~ahEfendimizin keyifsiz bir zamaninda gozune
iligmek, seferdeki ordularla ilgili tatsiz bir haber aldi@anda yakuunda olmak, gereksiz bulduw bir soruyu sormak
ya da onun soru sorulmasin~istedigi anda suskun kalmak,
fazla bilgili ya da hepten cahil goriinmek, huzurunda esnemek, gozunu rahatsiz eden bir yiize ya da buruna sahip
olmak, hemen kapinin dibinde duran bostancilar tarafindan ve daha kelime-i gahadet getirmeye firsat bile bulamadan bo&luvermek demekti. Guzel guzel konugup giderken, bir anda neye ugradigini gagirip da 'Eghedii' deyip
sonunu getiremeyen ve tat11 canini teslim eden qok devlet
biiyii* gormugtiim. Siradan insanoglunun bagina gelebilecek birqok Bey, ecele goturen yolda bir i~aretolabilirdi.
45
54
-
cektim.
"Bunlar da kim ola acep?" diye merakla yiiriiyiip vardim ki, bir de ne goreyim: Mutluluk kapisinin onunde, yalin kiliq yeniceriler durmuyorlar mi!
$eyhulislAm Efendinin ve obur ulemarun emriyle olsa
gerek, Osmanli tahti da qikarilip avluya konulmugtu. Gupe gundiiz avluda bu tahti gormemle, iqim bir tuhaf oldu.
Bu ikindi vakti, sarayda hiqbir kitabin yazmadlg igler
oluyordu.
Derken Buyiik Validenin, Kughane Kaplsi'ndan qktigiru ve elinden tuttugu minik torununu tahta do@ getirdig n i gordiim. Baginda muceweze biqiminde tiilbentli kirmizi serpug tagiyan yedi yagindaki masum oglancik, kagl
gozu yerinde, guzel bir qocuktu ve Padigah Efendimiz oglunu qok sever, ona en giizel taylari hediye eder, kucagina
alip sevdiginde onu yuregine sokmak isterdi. Gerqi bir seferinde harumlardan birisine hiddetlenip kucagindaki qoc u e firlattigi gibi atmig, qocuk da bagim havuza vurmugtu, ama Allahtan, hafif atlatarak mutlak bir oliimden kurtulmugtu; ancak boyle anlar enderdi.
Cocuk belli ki korkmugtu. Cevresindeki kiliqli, dev gibi, biyikll adamlara bakiyor, neler oldugunu anlayamiyordu. Ama korkan sadece o sabi veliaht degldi. Yeniqerilerden !jeyhulisliim Efendiye kadar herkesin benzi sapsarl
kesilmigti.
Bu@k Valide, yedi yagindaki qelimsiz Sehzadeyi tahtin
onune kadar getirdi. Kimse ne yapacagini bilrniyor, aglamak ister gibi alt dudagini buzen qocuga bakiyordu.
Bu sirada ulemadan bir efendi one qikti, q o c u e koltuk
altlamdan tutup bir tiiy gibi havaya kaldinverdi. Elleri-
21
nin arasindaki qocu&n urkmug yiizune bakarak, "Bismillah Padigahun!" dedi ve q o c u e Osmanli tahtina oturtarak
etegini optu.
55
0 anda $eyhulislbm Efendi, Kubbealti vezirleri, kazasker, yeniqeriler ve ben dahil hepimiz, egilerek, "Bismillah
Padigahlm!" diyerek, yedi yagindaki Sultana biat ettik ve
etegini hurrnetle optiik. Ciinku tahta o t u r d u e anda yedi
yagindaki subyan, Istanbul'un, Bagdat, Basra, Yemen'in,
Macaristan, I n m , Budin, Kanije, Ukrayna, Afrika'da Mslr, Sudan, Cezayir'e kadar uzanan topraklarln ve halklarm ve daha nice diyarln imparatoru olmugtu.
Ne var ki qocuk, bu dururnu kavrayamamigb. Biizulen
alt duda&, aglamak iizere o l d u e n u gosteriyordu.
$eyhulisl5m, "Padigah Efendimiz kalaballktan korkuyor!" diyerek biat torenini yanda kesti.
Biiyiik Valide torununu bagnna basarak gMiirdii.
Yavagqa mermer direklerin arkasina, Harem-i Humayuna dogru suzuldiim. 0 @n akgami nasll ettigimi bilemiyorum. Ategler iqinde yanmaya baglamigtlm. A e s t o s ayinin
sicagi yerine buzdan nefesler iifleyen ruzggrlar iqimi donduruyor, ama alev alev yanan alnimi serinletemiyordu.
Demek ki Efendimin igi bitmigti. Tahh ve imparatorlue,
kendi belinden inen yedi yagrndaki o&lcu@na geqmigti.
lnanamlyordum, aciz aklim bu b u 9 k deggikligi almiyordu.
Sanki stir borusu qalinmg ve 'israfil'in qagnsiyla uyanan cumle mahlfikat yerinden dogrulmugtu.
Meger bu bir gey degilmig. 0 akgam sfir borusunun
vurulmasiyla baglayan kiyameti, saray duvarlari diginda,
Asitane'nin sokaklarinda, yagli minarelerin koyu golgelerinde gormek de varmig kaderde.
i
i
0 m u r boyu bag koydugum yastigl slrilsiklam eden gozyaglarlm bir parqa dinerek dogruldugumda saraya akgam
56 kasveti qokmiig, her kogede yalulan qeraglar sarayin hiiziinlu karanliginl arttlrmaktan bagka bir ige yaramamigti.
Bir miiezzinin hiqkiran sesi akgam ezani okuyordu.
Efendimin akgam yemegini kendim goturemeyecektim. SoracaB yiirek daglayan sorulara cevap veremez, tahhna gul yanakli o&lcu&nun o t u r d u e n u ve arhk kendisinin Cihan Padigahi olmadlgini anlatamazdlm. Benim yiice Efendim, o@lcugu dogdu& giin ne kadar sevinmig ve
bebegi kucagma aldiktan sonra Osmanll tahtlnln vgrisini
herkese gostererek, ne buyiik eglenceler yapllmaslnl emretmigti.
$ehir meydanlamda cambazlann, hokkabazlarln hiinerlerini seyreden halk, lurk giin kirk gece, kuzu etli pilavlari, helvalarl doyasiya yiyip iqtikten bagka, yemek kaplannl da alip gotiirmiiglerdi.
Sehzddenin d o e g u gerefine alhn ve giimiiglerden yapilan nahiller oylesine biiyiik olmugtu ki, gehrin birqok sokagmdan geqememigti de, evlerin cumbalarlnl ylkarak yolu genigletmek zorunda kalmiglardi.
Harem-i Humayun bile genlenmig ve kadinlann, baglanna bezler ortiilmug bir musikiginas grubunu dinlemesine
izin verilmigti. Adamlar kalln bezlerin altinda udlar~ni,kanunlanni qahyor, arada bir nefessizlikten bogulacak gibi
olduklarinda baglanni yukan dogru kaldlrma gafletinde
bulunuyorlardl. 0 zaman biz de elimizdeki uzun sopalarla kalkan baalara vuruyor, bezi aqmalarma izin vermiyorduk. Ciinku Padigah Efendimizin haremini hiqbir erkek
gozu goremezdi. Bizlerse erkek degildik; ya da en azindan
oyle saniyorlardl. Bir erke#n organlariru orak b i ~ i mkesip
i
qlkarmakla butiin duygularlnl oldiiremeyeceklerini nereden bilebilirlerdi ki. Butun gun, diinyanln dort bir kogesinden seqilerek getirilmig nadide giizelleri ve onlarln giimiig 57
endamlarinin qiplakligini seyredip de heyecanlanmamak
mumkun muydii? Tag olsa cana gelirdi.
Hele Fransa'nin Nissa gehrinden getirilen ve Giilbeden
ad1 verilen on dart yaglnda bir dilber vardl ki, Padigah
yalvarthgl gibi benim de akllmi bagimdan almaktaydl.
Onun soylu atlar gibi gergin duran bedenini, ahu gozlerini ve dunyaya metelik vermeyen, Halifemize bile aldlrmayan bakiglarini gordiikqe kendimden geqerdim.
Ak gogsunde birer giil tomurcugu gibi patlamig memelerinin pembe ve diri qiplakligi kargislnda mest olurdum.
Sabah ruzgdnnln urperttigi @mug bedeninde dikiliveren
ayva tiiyleri yiiregime batardi. Hamamda kaynar sularla
ylkanip klpkirmlzl kesilene kadar keselerle liflerle ovulup
gizel kokular siirulerek Padigaha hazlrlandlgl giin herkes,
onun bugune kadar saraya gelmig en giizel luz o l d u e n a
yemin etmigti ve gobek taginda onun muhtegem qiplakli@ni goren harem h a l l u m tiimii ona aglk olmugtu bile.
Hasbahqeye d o e siizulerek ve saqina takili tiilleri
uqugturarak kogmasl yaninda, Efendimizin en sevdigi at1
olan, Acem $ahllnln hediyesi Daglar Delisi'nin rahvana
kalkmasi ahenksiz kalirdi.
Ya kokusu, ya herkesin aklina ziyan getiren tarqin, giil,
akasya ve siit bebegi kan~imlkokusu.. .
Bu koku en dini butun Miisliimanl bile oylesine bogazina kadar gunaha sokardl ki, kirk hatim indirse, yetmig
yedi yetim giydirse, Veysel Garani gibi klrk yll qolde gezse
bu giinahm baglglanmasl olanaksizdi.
Yalnlz Giilbeden bir tuhafti. Haremdeki i5biir genq ka-
yenisi atanm~gti.Padigahlar, Sadrazam can1iqin ugragmazlar. Hem zaten bizim Padisah istese bile bu igi yapacak
bunlar olup biterken yeni Sadrazam, miiftiiden idam fetvasini istemigmig bile. Bundan haberi olmayan riigvetci,
gigman, garip Sadrazam, sarayinda rahatslz bir uykuya
dalmia. Adamlari da bir zarar erigmesin diye ayak ucuna
bag koymuglar.
Bu acayip gecede yedinci saat gelince kdbuslar gorerek
sicrayan, bir an uykuya dalip bir an havale geqirerek titreyen, tere batm~ggigman adamcagizi dizinden operek uyandlrmiglar. "Ne oluyor?" demesiyle birlikte uyku sersemi
ayaga kaldirmlglar ve koluna birisi girmig. Daha uyanamamig olan Sadrazam bir de doniip bakm~gki koluna giren kigi unlu qingene saray celladi. Nice vezir, paga boynu
sikarak canlarini almig olan korkunq qingene giiliiyormug.
Sadrazam ona, "Hay kahpe oglu!" der demez, "Vay benim
devletlfi efendim," diye alay edip Sadrazamin gogsiinden
opmiig.
Sadrazamin sol koluna da celladin yamagi girmig. Boylece qekerek, siiriikleyerek sarayin ahirina gotiirmiigler.
Burada cellat, Sadrazamin kafasindan kavugunu qikarip
kendi kafasina giyrnig ve adamcagizi salhanede debelenen bir manda gibi zorla odunluktan iqeri sokmuglar. Cellat biiyiik vezirin kafasina korkunq bir yumruk indirince
adamcaglz inleyerek yere qokmug, hemen kemendin halkasini boynuna takmiglar ve cellatla yamagi iki taraftan
qekip igini tamam eylemigler.
Gafil vezir kelime-i gahadet bile getiremeden obiir tarafi boylamig, ama adamcaglzi suskunlar mahallesine gotiiriip topraga vermeden once, intikam isteyen askere gos-
66
111
f l,
d l
'J
I$
'
1'
I
' Z
1
i,
Boylece qocuk Padigah, giineg sen dogma da ben dogayim diyen bir giizellige ve heybete buriinmiigtii ki, go-
Yeni Padigah, Osmanli miilkunun imparatoru olma igini qok sevmigti, qiinku sabahtan abama kadar dilsizler ve
ciicelerle oynayabiliyordu.
Cuceler genellikle sultanlari eglendirir, dilsizler de
adam bogmakta kullanihrdi, ama bu da bir ~ e g i sultani
t
eglence sayilabilirdi.
~kiqinde yapmaya aligmig
;ok hoguna gidiyordu. On,
a gun oyununa ara verecek
bazi itjlere katlanacaktl.
finda an, sabah namazindan sonra ozen~ tnasirldnul.
.
lqine, inci iglenmig kiikiirt sans1ipekliden kibrit sirmali bir esvap, iistiine de benli erguvani kurk giydirildi. Bagina iiq sorguq takilmigti ki tepe sorgucunda yarim tavuk yumurtasi buyiikliigunde bir ziimriit bulunmaktaydi.
Mubarek kaglannin arasina, siyah miirekkeple Ism-i
Celslin ilk harfi olan Elif harfi iglenmig ve uzun kirpiklerinin dibine siirme qekilmigti.
vAUu,
"
---3-----
Bu du~uncelerleo gun akgam yemegini kendim gotiir74 durn. Efendimizin hapsedildigi odanln GnCne nobetqi ken-
imksn yoktu.
Sessizce odaya yaklagtim ve duvara yaslanip kulak kabarttim.
Efendimiz Kurani Kerim okuyorsa biraz dinleyecek,
ondan sonra yemegini verecektim.
Ama ne yazik ki efendimiz Kuran okumuyor, agliyordu.
Hl~hrlklarlduyunca once Gulbeden agliyor sandim,
aria hemen aklima geldi ki Giilbeden'in acayip huylarindan birisi de hi^ aglamamasiydi. Onu bebekliginden beri
aglarken ya da kahkaha atarak agiz dolusu e l e r k e n giiren olmaml~tl.Aglayan, eski Padigahimlz olmaliydi. Biraz
dinleyince boguk sesini, tlkanarak konugmasini tanidlm.
Hem agllyor, hem de m ~ nmiril
l
bir geyler anlatiyordu.
Zavalll adamcagiz kadersizligine agllyordu belli ki.
k s k o c a tahtl bir gun iqinde kaybetmek kolay Sey degildi.
Ek~nunisin eskiler ne oldum degil, ne olaca@m demeli, diYe nasihat ederlerdi. Tahtin da, mahn mulkun de faydasl
yoktu insana.
Aglamaslnl anlamlgtim da, ne anlatiyordu acaba?
Konu~acakonca geyi nasil buluyordu? A@beyinin inanilmaz zulmiinu, kafes arkasinda cellat bekleyerek geqen
ylllarini mi hatirliyordu?
Yavagla Gksiirerek, "Efendimiz!" diye seslendim.
HlClurlklar kesildi ve biraz sonra onun deli& yaklagtigin1 anladim.
75
76 kandigi zaman, bir gun olur Hak bunun hesabini sorar dip
ye dugunmedin mi?
fngallah yeni Padigahimiz boyle olmayacakti. Bakiglanndaki muhabbet ve genq civan yuregindeki merhamet
onu buyiik ve bagiglayici bir Padigah yapacakh. l l i q torenine giderken atin ustiindeki dumgu bile Istanbul hallunin
yiiregne sevinq salmigh.
fki kaginin arasina is murekkebiyle qizilen Elif harfi,
sanki d o e a t a n alnindaymig gibi yakigmigti ve yiizune
Zuhre yildizinin gavki vurmugtu.
Hele o sorguq.. . Yalluz o sorgucun mucevherleri bile
engeregin gozunu kamaghrmaya yeterdi. G e n ~Padigahimiz tahta oturduNndan beri Anadolu'dan Rumeli'ye,
Arabistan qollerinden Grim kiyilanna, Girit'e, Kandiye'ye
kadar her yerde bayramlar yaplliyor, dualar ediliyordu.
Iyi ama butiin bunlari, zaten fellegin sillesini yemig zavalli babasina anlatmaya gerek var miydi ki?
Adamcagiz iyice fenalagacakh.
0 t e yandan da nasil olsa duyacakti. Bagina neler geldigini bir an once ogrenmesinde bir sakinca olamazdl.
"Efendimiz," dedim, "Osmanli tahti gehzsdenize muyesser oldu."
Bir an anlamadi sandim, qiinku delikten hiqbir ses gelmedi.
Tekrarladim. Kuquk oglunun tahta geqigini, kiliq merasimini, sunnet torenini anlattim.
Deligin otesindeki karanliktan yiirek paralayan bir qiglik yukseldi, sonra hiq ses gelmez oldu. Sadece hizli hizll
soludugunu duyuyordum.
(
t
t
'f
1
!(
)I
!
,
\
;
i\(
:(
zaten kurtulma ihtimali yoktu. Simdiden olmug sayilirdim. Sadece bu buyiik insana yaptigim ihanetten ne kadar
uziintii d u y d u e m u ve kendisine gonulden bagli aciz bir 79
kole o l d u e m u tekrarlamak istiyordum.
Siyah yagli ellerime bakiyor ve nefret ediyordum. Bacaklarim, govdem, kollarim bu dunyayi kirletmemesi gereken adi bir yaratigin organlariydi.
Cocukluktan beri bize ogretilen itaat ve kendi benligini
silme egitiminin geregini yerine getirememig ve bir anlik
gafletle, kendimi onlar gibi bir insan olarak gorme suqunu
iglemigtim.
0 kadar yuksek sesle aglamigim ki, bir sure sonra demir kapinin diginda, "Hey zirlama orda!" diye bir ses duydum. Birisi kapiya vuruyor ve susmami emrediyordu.
"Kapiyi aq!" dedim. "Aqarsan gonliinu h o ederim.
~
Ben
saraydan Habeg Aga!"
Digarida bir sessizlik oldu. Belli ki Turk muhafiz kapiyi aqip aqmamayi diigunuyor, mahzurlarmi ve yararlariru
tartlyordu.
Bir sure sonra, "Ben kapi falan aqamam!" dedi. "Vakti
gelince aqilir burasi!"
"Peki!" dedim. "0zaman Allah ruasi iqin nerede olduWmuzu soyle! Burasi neresi!"
Kapinin digindaki bekqi kaba kaba giildii ve, "Hem saraydanim diye ovunuyon, hemi de sarayin mahzenini bilmiyon!" dedi.
0 zaman biraz iqim rahatladi. Demek ki kendi qevremden ve dairemden qok uzakta degildim, ama olecek olduktan sonra ha orada ha burada ne fark eder diye diigundum.
Yuksek sesle Kuran'dan ayetler okumaya koyuldurn.
Yoksa daha siradan olanlar gibi bah~edekicellat ta91nin iistiinde bavml kesip kdl<laruu cellat ce5mesinde mi ylkayacaklardi?
B~~~ kestimem zordu. Ciinku kesin kural sadece hanedan iCin gecerliydi: H i ~ b i hanedan
r
mensubunun kalu
d6kulmez,
bogularak oldiiriiliirdii.
B~ neden boyleydi acaba? Kanlan ba9ka
m i ~ d i ~3
yoksa oyle oldu&nu sanmamizi mi istiyorlardl? Kanlannln, biz renciler @bi lurmizi oldu@nun godmesinden
mi korkuyorlardl?
,.L
q,&
'1
,
;
;A
I"
yh
Bir tarihte Galata taraflarindaki Mevlevf tekkesine gidip postnisin Efendiyle konu~maktanqok zevk allyordum.
Dunyaya metelik vermeyen ve ganla, sohretle, parayla ilgisi olmayan bu ak sakalli efendiyi saraya getirtme imkznlm yoktu. Sabahtan ak9ama kadar mevlevihanede ibadetle meggul olur, talebe yeti~tirirve dunyanln ge~icigaileleriyle pek ilgilenmezdi.
Giderken ona bir hediye gotiiremez, ama eli b o gitmek
~
geleneklere aylun oldugundan, yoldan kopardigim bir yeSil yapragi takdim ederdim: Benim bu berk-i sebz-i hakiranemi kabul etme yuceligini gosterirdi. Kuru ekmek ve
Sudan basks bir gey ge~mezdibogazindan. ~stiindekieski
bir abadan gayn bir gey giydigi de goriilmemigti.
Niye boyle yagadl@n~,
imkanlari varken neden &ha iyi
yiyip icmedigini, niqin kendisini soguktan koruyacak samur kiirke buriinmedigini sordugumda,
"Ozgurluk ve iktidar ugruna!'' diye cevap vermigti.
Ona gore ruh, diinya nimetlerinin tutsakligindan kurtuldukqa ozgurlegiyor, bagimsizlagiyor ve diinya yiiziinde
h i ~ b ikrala
r
ve imparatora nasip olamayacak bir buyuk iktidara kavu~uyordu.
EGK 6
1)
Mademki kendini, daha yiice bir varlik kargisinda silerek 0 yiicelige erigmek miimkiindii, o halde hen niye aynl
geyi yapmiyordum!
Dervigin kendini adadigi ve hizmet ettigi efendisi varsa, ki Allah h o, benim de bu diinyada kulu olmakla onurlandigim bir Efendim vardi.
v
1
1
1
... .. ,
.
1
.. .
'
1
I
\
,
1 1
I
I
1 1
I '
11
/ ,
t
I
!
1
$
1
*
r"
1
%
f f
i<'
II
Gelen her kimse iqeri girmek iqin acele etmiyordu. Kapiya dogru ilerlememle birlikte, insarun gozlerini kamaghracak bir mucize gormem bir oldu.
Valide Sultan Hazretleri butiin azametiyle durmug, bana bakmaktaydi.
$agkinli@mdanne yapacaii;imi ga.yrdim, insanin yiiregini delip geqen kuqiik gozlerindeki sivri bakiglara daha
fazla dayanamadlm ve kendimi yere atip bagimi sert ve so@k taglara vurmaya bagladim.
Bir yandan da ne o l d u e n u tam anlamadigim karmakarigik lisanlarda dil dokuyor ve onun gibi muhtegem bir
devletlti yaninda benim nasil bir bocek, bir adi kole, yagamasi bile zararli bir mahluk oldu@mu anlatip duruyordum.
Sozlerin bir kismi ltalyanca olarak dokuluyordu agzimdan, bir lusmi Arapqa, bir lusmi da saray lisani olan Osmanlica.
Valide Sultan a y a w i kafamn ustiine koysun ve taglara
bastira bastira bir bocek gibi beni ezsin istiyordum.
Neden sonra Buyiik Validenin bir geyler soyleyip durd u e n u fark ettim: Ayaga kalkrnami istiyordu.
Dogrulup el kavugturdum, bagim onume egip sustum.
Buyiik Valide uzun bir sure beni esaslica suzdu, konugmadan dikkatle inceledi.
Besbelli ki bir karara varmaya qahgiyordu. Ben olu olarak mi daha ~ o igine
k yarardim, sag olarak mi?
Bu zindanda qingene cellada bogdurulup atilmam m
87
daha dogruydu, yoksa digari qikip Buyiik Valide hakkindaki soylentileri durduracak davran~~larda
bulunrnam
Neden sonra, "Aga," dedigini duydum. "Bir geyler geldi kulagima: Kotii geyler, tehlikeli, curetli sozler.. . once
kizdim, ama Safiye kulumun gelip yalvarmasi ve gozlerinden inci gibi yag dokmesi uzerine aragtirdim ve senin gibi
sad& bir kulumun bu zindanda haksu yere helak olmasina gonliim razi gelmedi. Kilina bir zarar erigmesin diye
buraya inmeye karar verdim." '
Biiyiik Valide devam edip bir ~eylerdaha soyliiyordu
ama ben art& onu duymuyordum.
Bagim omuzlarimin iizerinde kalabilecekti ve imparatorluk ailesine ba$jlili$jim~
bildirmem iqin bana bir firsat
daha veriliyordu.
Buyiik Validenin onunde secdeye kapanip, "Allah benim omrumden alip size versin devletlfim!" diyebildim.
"Canlmi yolunuza feda edecegim giin benim iqin vuslat
@nu olacaktir! Emredin kendi yiiregimi sokeyim, emredin kendi dilimi koparaylm! Tek benim sadakatimden
emin olun!"
Biiyuk Valide, zaten bundan emin oldugunu sijyledi ve
geldigi gibi sessizce qilup gitti.
Beni canevimden vurmug ve yiice gonullii1iiij;ii sayesinde, kendisi iqin gozunu lurpmadan can verebilecek olan
bir kole kazanmigti.
Bir sure hiicreden ~ikmadimve durumdan bir Qeyanlarnayan Turk'un gagkln bakiglari altinda once kurtuluguma,
sonra da Buyiik Validenin aziz atalarina iil kulhuvallah
bir elham okudum.
Gerqi bu atalar Musluman degil, Venedikli Hlristiyan-
dilar, ama yine de duanln dua oldugunu ve onlarin ruhuna kavugacagini tahmin ediyordum.
Beni hiicreden almaya gelmig olan sadik kulum Safiye'
ye dayanarak daireme giderken, iqim minnet ve ~iikranla
doluydu; onun ornzuna sanlip aglamak istiyordum.
89
I
I
*(
'1'
+<
,I.
1
kargisinda herkesin dili tutulup lalii ebkem kalakaldi. Kadincagiz yuriiyemedigi iqin tahtirevanla taginiyor, ama bu
96 kuvvette dort levent bulunamadiindan, pazusuna giivenen sekiz-on levent nobetlege getiriyorlardi. Kadini bir biitiin olarak gormek imk2nsiz oldugundan, her bir yerine
ayri ayri bakiyordunuz. Sanki esvabinin altina bir siirii koyun, dana, buzagi sokulmugtu ve her biri kipir kipir ediyordu. Kadincagu natirlar tarafindan gobek tagina ancak
sigdirilarak arap sabunlanyla yikandi paklandi, misk yaByla ovuldu ve yillarca kipirdamadan yatacagi yatagina
tagindi. Tabiatiyla o Padigaha gidemeyecegi iqin Padkjah
onun odasina geldi ve gordiigii manzara kargisinda neredeyse dili tutularak, o kadina benzemeyen, ama kadinligin
derin karanllklarini olaganiistii govdesinde tagiyan varliga sokuldu ve onun icinde kayboldu gitti. 0 giinden sonra
da diinya @zeli, dal gibi genq kizlar ilgisini qekmez oldu.
Her gece sabirsizlikla, 2gik oldugu biricik kadininin yanina gidiyor, d o e m u n tersi bir oliim duygusuyla, sevgilisinin biitiin saltanati sigdiracak kadar genig ve bagiglayici
olan rahmine siginiyordu.
Orada her gece oliip her sabah yeniden dogmanin sihirli zevkini bulmugtu. Padigah Efendimizin gozdesi, biitiin
,
I
may1 bagaramadilar.
Harem dairesi, iniltilerle, aglayiglarla doldu. Umutsuzluga kapilip Padigah Efendilerinin hasretinden Glum gerbetini iqenler, canina luyanlar da oldu, ama Efendimiz
bunlann hiqbirinin farkma varmadan kendisini, bingil bingil et yi$nlariyla qevrelenmig, sicak, nemli ve karanlik bir
rahme gommeye devam etti.
Yeni sevgili ortaya qiktigindan beri sakinlegmig ve omriinde ilk defa delirtici korkulari azalmigb.
lmparator ve imparatorluk mutluydu.
#I
i,
EGK 7
Padigahrm Cok Y U ~ U
I
I
I
I*,
/1
I I
l i t
I I
I
.
at--
\, 14111)
31
El
I
I
lqime, bir geyi eksik ya da yanlig yapmig olmanin o yiirek ezici duygusu yerlegmigti. Nerede ne hata yaptigimi
bilemiyordum. Osmanli sarayinin bahtla oliim arasinda
gidip gelen kanli sarkacinda yillarimi geqirdigim iqin kelleyi verecek bir hata yapmadigimm farkindaydim. Dikkatli davranmak ve fisiltilardan, yapraklar arasinda gezinen
riizgiirdan, baluglardan anlam qikarmak uzun yagamami
saglayan en onemli aligkanlikh. Yine de, oyle tehlikeli olmasa bile, u n u t t u e m bir ~eylervardi.
Hayallerin sisli dunyasi iqinde gezinirken, nasil oldu
bilmem, aklim Giilbeden'de diigiimlendi kaldi. Allahin
ovup de yarattigi bu nazenin giizelin hucrede qile doldurmak zorunda kalisi vicdanlann kabul edemevecegi bir
1
I
116
-
Cumleler ilerledikqe eli cendere gibi sikiyor ve parmaklarima kan oturtacak kadar bastiriyordu. Hull hlzh nefes
alip vermeye baglamigti.
"Hiq anne yavrusundan vazgeqer mi? Sefkatli Valide
Sultan Hazretleri de arslarunin, Cihan Hukumdarinin tekrar tahtina donmesi iqin her geyi hazirliyor! Sakin merak
buyurup, kendinize bir zarar vermeyin. Yureginiz ferah
olsun Padigahim," dedim. "Ben sizinle haberlegmeye memur lulindim. Slk slk ziyaretinize gelir, size hayirli haberBu sozlerim uzerine iqerden sesler duyuldu ve ben hukiimdann agladigru anladim. Minnet ve sevinq gozyaglan dokerken, yiiregi yumugamigtir diye Gulbeden'i bir kez
daha sordum.
Padigah hiqkiriklar arasmda, "lyi galiba!" diye minldandi. "Ne yiyor, ne iqiyor."
Saglunlik iqinde zuluflii baltacilar koegundan geqip
kendi daireme qekildim; orada biraz Kuran-1 Kerim okuyarak siikiinete kavugmak istediysem de gozumden a$a@
yuvarlanan yaglara engel olamadan, Gulbeden'i ve onun
artik neredeyse emin o l d u e m aci kaderini diiaunerek inledim durdum. Bunca gindur hiq sesinin solu@nun qikmamas1 hayra aliimet degildi. Konduramiyordum ama insanlar iqine kangmig bir melek olan sevgili kiiqu@imun,
zalim kaqigin penqeleri arasinda boynu silularak bir kogeye atilmig olmasi ihtimali hiq aklimdan qikmiyordu.
fqerdeki kill1 canavardan nefret ediyordum: Oylesine
koyu ve derin bir nefretti ki bu, her yanuni kapliyordu ve
ben aklimi ne okudugum Kuran-1KerimJe,ne sarayln giinliik iglerine, ne de olan bitene verebiliyordum.
Bir zamanlar nasil olup da boyle bir zalimi, bu kadar
1
Ir.
_
.
I
'
'
u.
120
-
121
ve bogma iglemi sirasinda agzindan burnundan kan figkirarak, gogsunun uzerine qokmiig bulunan yeniqerinin esvaplarini klzila boyamigh.
Daha sonra dillere destan olan servetinin Padigah hazinesine yazilmasi iqin sayim iglemleri baglayacak ve yuzlerce muhasebeci bu serveti yaziya dokmekten aciz kalacaklardi.
Sadece kendi yaptirdigi Valide Hanfin odalarinda yirmi sandik flori bulunacak, hesaba gelmez miicevherler,
kumaglar, gallar, ipekliler, samurlarla birlikte devlet hazinesine devredilecekti.
jktidar ugruna oz oglunu sapik yapan, oteki oglunu
tahttan indirip hapse attirarak feci sonunu hazirlayan, torununu oldurmek uzere tuzaklar kuran Venediklinin, y e
niqeriler elinde qirpina qirpina can verigi Istanbul halkinda
kugaktan kugaga, bir ibret oykusu olarak anlatilacak ve delik degik tahta evlerde oturan yoksullarin her zaman soyledigi, "Kefenin cebi yok. Oteki dunyaya hiqbir gey gotiiremezsin," yorumlarixun tekrarlanmasina yo1 a~acakh.
Leylek v e Yzlan
I
I
II
I
I
1I
ni teklif etmig. Kadinin aglundan bag1 donmug olan melekler, onun her dedigini kabul etmig, garap iqip putlara tapmaya baglamiglar. Kadin gene teslim olmamig ve her gece
goge qikarken okuduklari duayl ogretmelerini buyurmug.
Bunu da soylemigler ve Zuhre ism-i 2zam duasini okuyarak gokyiizune qilunca ulu Tanri onu bir yildiz yapip gokFziine asivermig. fgte geceleri miilkiiniiziin uzerinde parlayan Zuhre yildui, melekleri aldatan o gizel kadindir Padigahim.
"Kadin kaybolunca melekler ne giihah iglediklerini anlayip pigman olmu~larve fdris Peygambere bagvurup giinahlarinin bagglanmasi iqin yalvanglar. Yiice Allah dualarm kabul etmig ama dunya ve ahiret azaplanndan birini tercih etmelerini istemig. Melekler diinya azabini tercih
etmigler. Yuce Allah da onlarin Babil'deki bir kuyuya bagagagi asilip, kiyamet giinune kadar azap qekmelerini buyurmug. 0 tarihten beri Harut'la Marut bir kuyuda ters
asilmig olarak kiyamet giinunu bekler dururlarmig."
Bu hikdye iizerine Padigahlm iq geqiriyor, insanoglundaki nefs ve hirsln onu ne giinahlara suriikleyebildigine
gagirarak minnetle ellerirne sariliyor, bu meselleri anlatmaya devam etmemi istiyordu.
Bu meseli eskiden, onun imparatorluk gunlerinin debdebeli iaiklan alhnda anlatacak olsaydim sonunu degiatirir ve Ziihre'ye kavugmu~olan Harut'la Marut'u Allahin
da affettigni, onlari gokyiiziine alarak, orada sevdikleri
kadinla birlikte yagamalarina izin verdigini anlatirdim. Iki
suqlu melegin kiyamet e n i i n e kadar Babil'deki kor kuyuda bag agagi asili kaldigini saklardlm ondan. Ciinku Padigahim o zevk ve nege giinlerinde, sonu iyi biten hikdyeler
dinlemekten hoglanir, uziicii mesellere izin vermezdi.
Birkaq gundur, Istanbul'un degigik bolgelerinde muhalif sesler yiikselmeye baglamig ve halk, Padigahlannln neden hapsedildigini sorar olmugtu. Anlagllan qocuk padigalun tahta qlklg1 gerefine dagltllan ulitfe az bulunmug, kimseyi hognut etmemigti. Bu flzden iqin iqin kaynayan bir
isyan seziliyordu ve saraya duyulan hognutsuzluk daha
qok camilerde ortaya qlkiyor ve bazilan uluorta, "Isliim
Halifesini ne hakla kendi sarayrnda diri diri gomduklerini?" soruyordu.
Bu sozleri yalnlz kendim duymamgtim. Sehre saldl@m
ulaklar ve iqoglanlarmdan gelen haberler de bir isyanln
yayilmakta o l d u e n u do@uluyordu.
Bunlarl anlattiglmda Padi9ahln korkacagmnl sandim.
Ciinku, "Bir yerde iki Halife varsa birini oldiiriinuz," hukmu gereg, qikacak bir kang~kllkeski Padigahln olduriilmesi sonucunu doeracakti. Ferman, tahta geqmig olan
oglundaydl ve onun ya da Valide Sultanln verecegi bir
emir, bu @ iqin yeterliydi. Saray, halktaki bu huzursuzlu& fark etmigti. Kangikllgin buyumemesi ve imparatorluga zarar gelmemesi iqin eski Padigahin ortadan kaldlnlmas1 gerekiyordu. Bu ihtimali diigunmek, Padigahln kalan
aklinl da kaqlrmasl sonucunu do@rurdu.
Ne var ki oyle olmadl. Padigah, halkln kendisini unutmadig1 ve hakklni aradigl haberlerine umutla sanldi. Heyecanlanmlgtl,delikten digan, "Demek kullarlm beni unutmamlg!" diye haykiriyordu. "Demek benim hesablml soruyorlar bunlardan!"
"Aman Padi~ahlm," diyordum, "susun, bunu duyan
olmasin, yoksa vucudunuza bir zarar erigir."
Demek ki can qlkmaymca, insandaki onur ve intikam
'
Hayvanlar ve Melekler
F'
L
k
I
b,
1
I
masini seyrediyor. Hem de Sehz5de aslanlar gibi doviigtii@ iqin guqten dugen dilsizleri igaretleriyle guqlendirerek.. . Allahtan dilegim Hiirrem adini alan Rus Roksalan'
la, ona yardim eden Sadrazam Slrp Riistem'i cehenneminde azaplarla inletmesi."
"Sultanim," diyorum "Hiirrem Sultan'm cehennemde
yandi@ni sanmiyorum."
Bu sozlerim uzerine eski Padigah aglamasuu kesiyor
ve, "Neden?" diye soruyor.
"0," diyorum "Sehzhde Mustafa'nin oz anasi degildi;
bu igi yaparken kendi oz ogullanmn, dogurdugu evlatlannin canini korumak isitiyordu. Bir anayi, evladim korudugu iqin suqlamak yanligtir."
Padigahin karigik zihninin dediklerimi anlamaya yetmedigni goriiyor ve ekliyorum:
"Eger beklendigi gibi en biiyiik ogul Sehzdde Mustafa,
sultan olsaydi, Osmanli kanunlari geregince ilk yapaca@
ig, kardeglerini bogdurtmak olacakh. Hangi ana oz qocugunu bogulmasini ister. Bu yiizden Hiirrem Sultan da
do@u olani yapti; kendi ogullarinin canini kurtarmak iqin
Padigahi kandirlp $ehz2de Mustafa'yi oldurttii. Sevgili oglu, sakat bir serqe yavrusu gibi dogmug olan Cihangir'ini
korumak iqin bunlan yapiyordu. Sakat yavrusunu korumak isteyen bir ana suqlanabilir mi?"
Eski Padigah, "H~cboyle dugiinmemigtim," diyor ve,
sonra ekliyor; "Ama bu tedbir de Cihangir'i kurtarmaya
yetmedi!"
"Evet," diyorum. "uvey agabeyi Mustafa'yl cok seven
Cihangir, kendisine taht hazirlamak iqin iglenen bu cinayeti kaldiramadi ve uziintiisunden oldu. Boylece cinayet
bogu boguna iglenmig oldu."
EGK 10
i
i&
Ve ey benim Sultanim, demek istiyorum, senin hanedaninin hem kendisine, hem bagkalama yaptigi zulum gim146
- di mi aklina geliyor?
lnsanlari tavuk gibi bogazlattigin zaman yaklagbrmadigin diigunceler gimdi mi hucum etti aklina?
Suleyman Han deden, oglu Mustafa'yl devlet meselesi
iqin bogdurdu diyelim, peki arkasmdan cellat gonderip torununu niye oldurttii? Kocasmi yitirmig acili ananin elinden yavrusunu hile ile alip da yagli kementle bogdurtmaya utanmadi mi?
0 masum yavrunun ne giinahi vardi?
Osmanli siilalesi en buyiik kotiiliij$i kendi kendine
yapmadi mi?
Butiin bu lanetli sozleri yuttum, soyleyemedim.
Padigah agliyor, aslinda buyiik atasi Sehzsde Mustafa
yerine kendi kaderine yaniyordu.
Bana bir ogul gibi sij$nrnig ve dort elle bu Bciz zencinin
merhametine sanlmigti.
0 zaman onu kurtarmaya, qektijjj azabi bitirmeye karar verdim. 0 bana Sehzdde Mustafa'nin hazin hikayesini
anlatirken kafamda bir gimgek qakrnig ve onu zindandan
kurtaracak kesin qareyi bulmugtum.
oyle bir qareydi ki bu, hemen asesler gelecek, kapi baltalarla paramparqa edilecek ve Padigah Efendimiz bin bir
saygiyla yeniden tahtina oturacakb.
Bir kez tahtina oturduktan sonra, kendisini bu hale koyanlarin hepsini cellada verebilir ve tiirlu igkencelerle intikamiru alabilirdi.
Ona ihanet etmig bulunan saray ileri gelenleri bunu
bile bile Padigahi tahta oturtmakta tereddut etmeyecekti.
oliimleri pahasina da olsa yapacaklardi bunu.
namesinden bu yana nizam-1 2lem iqin ve devletin bolunmemesi ugruna her baba oglunu, her agabey kardegini oldiirtmedi mi? Tahta gelen her hukumdar ne kadar erkek
akraba varsa cellada vermedi mi? Allah rahmet eylesin,
sizin kardegleriniz de gozunuzun onunde bo@lmadi mi?
Bu size, ulu atalarinlzdan bir vasiyettir ve kurtulugunuzun
da tek ~aresidir."
Padigah inliyordu. Onu inandirmak i ~ i ndil dokmeye
devam ettim. Tarihten ornekler verdim. Geqmia olaylari
anlattim. Kendisinin olumuyle koca imparatorluen yedi
yaglnda bir cocugun elinde telef olup gideceginden dem
vurdum. Sonu~taya baba olecekti ya da oellan!
"Hem tahta ~iktiktansonra daha ~ o oglunuz
k
olur Padigahim!" diye bitirdim sozlerimi.
Delikten "Git!" diye bir homurtu geldi. "Git, yann gel!
Aklim karigti!"
Oradan uzaklagirken, Padigahin onerimi kabul edecefjinden emindim. Bir baba olarak ogulcuklanna aciyordu
ama imparator olarak yapmasi gereken gey, onlarin idam
I
I
I
I
,
', '
migti.
Ertesi giinu zor ettim ve deligin ba~inagittigimde Padigahn, "Nerede kaldin?" azarlamasiyla irkildim.
Besbelli ki Padigah bir an once tahta oturmak iqin
sabirsizlaniyordu.
"Cocuklara bir zarar irigtirmedin degil mi?" diye sordu.
"Hayu!" dedim. "Sizin emrinizi bekledim. Bugiin hallederim."
Kendi kendine giikrettigini duydum, daha sonra da ba-
l?
I
Padigah, "Onlar," dedi, "benim belimden indi. Canimin parqalari. Hem qocuk oldurmek nasil bir gey hiq dugundun mu?"
"Efendimiz," diyebildim, "ama butun atalariniz.. ."
"Atalarim ne yapmigsa yapmg!" diye bagirdi. "Ben qocuklarimi olduremem!"
Aklim almiyordu, gagkinliktan konugamaz hale gelmigtim. Sinirden tir tir titremeye bagladim. Ellerime ayaklarima h2kim olanuyordum. Hucredeki meczubun aptalligi
yiizunden koskoca imparatorluk avuqlarimin arasindan
kayip gidiyordu.
Bir sure sonra kendi kendine konugur gibi,
"Sen hiq bogulan bir qocuk gordun mu?" diye mirildandigiru duydum. "Cocuen boynuna oturan ibri~imkordon sikigtikqa, bagina geleni kavrayamadan bakan masum
ela gozlerin nasil yuvalarindan u@adigini, bogazmdan $1kan kesik kesik inlemelerin nasil son bir hiriltiyla donugtiigunu, havayi doven minik ayaklarinin nasil qirpindigini
gordun mu? Hiq boyle bir gey geldi mi bagina?"
0 zaman Padigahin, kuqiiciik bir qocukken gozunun
onunde b o e l a n kardeglerini seyretrnenin korkunq azabindan h2l2 kurtulamadiifini kavradim.
&rii boyunca pegini birakmayan bu goriintii, yiiregini saran zehirli sarmagiklar gibi ona soluk aldirmamigb.
"Atalarim qocuklarin oliim emrini verdi ama hiqbiri
bir sabiyi, gunahsiz bir yavruyu oldurmenin ne demek oldugunu bilmedi, hiqbir atam boyle bir cehennemlik manzarayi seyretmedi. Ben kendi oz qocuklanma bunu yapamam. Onlarin narin boynuna ibrigim urgan attiramam.
Kendi olumum pahasina onlann canlarini koruyacagim.
Cok dugundiim tagindim. Gece boyunca duvarlari tirma-
I
I
riindu.
"Cikabilirsin Aga!" dedi.
Artik beni unutmugtu. Akli yeni sorunla ilgiliydi ve
ben geri geri qikarken, onun duvara dikili kalmig baluglarinda oglunun alum fermanini okudum.
Artik eski Padigahi hiq kimse kurtaramazdi.
Daha dogrusu ancak oldiirerek kurtarabilir ve qektigi
azaba bir son verebilirdi.
Odama gittim. Orada gSh gozyagi dokerek, gsh Kuran
okuyarak sabaha kadar inledim durdum. Padigahn hucresine gidecek @zum yoktu. Ne soyleyecegimi bilemiyordum. Bu davranigimla onu kurtarmig oluyordum, ama
olum fermanini muhurlemek de bana duamiigtii.
Sabah olmak iizereydi. Koca saray yine oliim sessizligi
iqindeydi.
Sanki kimse nefes almiyordu artik.
Kopekler bile havlamiyor, sabah kargalari otmuyordu.
Ayaklanm beni kendiliginden qinili odaya gotiirmug.
Birden kendimi pencerenin baginda buldum. Bir sure ses
qikarmadan d u m p iqeriyi dinledim. Hiqbir ses gelmiyordu.
Neden sonra biitiin cesaretimi toplayarak,
"Efendimiz!" diye seslendim.
Bir higirti oldu. Efendimin uyumadan biitiin gece beni
beklemig oldu@nu anladim.
"Efendimiz," dedim, "siz dunyanln en ganl~sulalesinden gelen biiyiik bir hiikiimdarsiniz. Yuksek daglann lug1
Birden o sessizlikte kut! diye bir ses duyuldu. Padigahin kapatildigi hucrenin kapisi baltalarla parqalaniyor olmaliydi.
Bu korkunc sesler saray duvarlarini zangir zangir titretirken, firlayp hiicrenin onune kogtum.
Cinili odanin onune toplanmig olanlann benizleri sapsariydi. Seyhulisliimve vezirler, iki asesin baltalarla kapiy
yikmasmi izliyorlardi.
fqerden hiqbir ses gelmedig dikkatimi qekti.
Cingene cellat, yamaklariyla birlikte tir tir titriyor, elindeki ibrigim kordonu ne yapaca@ru bilemiyordu. Her an
orada kaqmak ister gibiydi.
Kapi devrildi ve iqerinin kandil yanan loglugunda bir an
hic kirnse eoriinmedi. Vezirler k a ~ i v adoEru bir adim ativ,
fster istemez hepirniz, Padigahn ulu soyunu ve h a peygamberin doemundan bin u~ yuz, Peygamberin hicretinden yedi yuz yil sonra hanedaru kurmug olan biiyuk dede- 159
si Osman Bey'i dugunduk.
Sogut'te baglayan devlet kurma macerasi, Konstantiniyye'nin almigi ve imparatorluk ordularinin dort kitada
at kogturmasiyla cihan egemenligine doniigmiigtii, ama
gimdi bu gorkemli atalar, idam hucresinin onunde gururla
bekleyen genq Padigahi kurtarmaya yetmiyordu.
Bu hali goren herkesin yiiregine bir korku diigtii. Ama
en qok cellat korkmug olmali birden kaqmaya bagladi.
Asesler gidip celladi yakaladilar. Adamcagiz,
'Yapamam. Elimde de@l, yapamam!" diye luqlurarak
agliyordu.
Padigah herkesin yiizune tek tek bakh. Derine batrnig
ategli gozleriyle hepimizi siizdu.
Gozleri benim uzerimde biraz daha fazla durdu sandim, ama emin olamadim. Gur ve kendinden emin bir sesle Allahin bir ve Muhammed'in onun elqisi oldugunu soy-
nunda gelmigti i@eve bu korku yiizunden ya aklini tamamen kaqirmi~ya da korkudan bayilmig olmaliydi.
fqerden ses gelmemesinin bagka bir anlami olmaz diye
diigiinurken, yanildi@mianladim.
Padigah kapida gorundii. Zaylflamig, avurdu avurduna geqmigti, ama dimdik duruyordu. ~zerindekigiilkurusu kaftan1 diizeltmig, sakallarini taramig ve bagindaki ipek
sari@ozenle sarmayi ihmal etmemigti.
Simdi kapida sanki idama hazirlanan degil de yabancl
elqileri kabul eden bir Padigah duruyordu.
Roman iizerine.. .