Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 263

m il e d u r k h e im

S O S Y O LO JK Y N TE M N K U R A LLA R I

TRKES
C E N K S A R A O LU

BORDO SYAH KLASK YAYINLAR


BASKI, 2004, STA N B U L

DZ TASARIMI
KOORDNASYON
H. H S E Y N A R IK A N

DNYA KLASKLER EDTR


V E YSE L ATAYM AN

TRK KLASKLER EDTR


KEM AL BEK

ISBN
9 7 5-8 688 -88 -X

TREND YAYIN BASIM DAITIM


REKLAM ORGANZASYON
SAN. TC. LTD. T.
MRK.
M E R K E Z E F E N D MALI.
D A V U T P A A CD.
PE K M E R K E Z 6/3
TO P K A P I/S T A N B U L

9-22-23

B.
C A F E R A A M AH A LLE S
M H R D A R C AD D E S NO: 60/5
81300 K A D IK Y /S TA N B U L
TE L: (0216) 348 98 03 P b x
FAK S: (0216) 349 93 45
H U K U K SE R V S
TE L: (0216) 348 99 18

EdLE DURKHEIM
SOSYOLOJK
YNTEMN KURALLARI
T R K E S : C E N K S A R A O L U

NDEKLER
EMLE DURKHEIM

-7-

EVRENN NSZ

BRNC BASKIYA NSZ


KNC BASKIYA NSZ
GR

13
19

4i

BRNC BLM
TOPLUMSAL BR OLGU NEDR?

47

KNC BLM
TOPLUMSAL OLGULARIN
GZLEMLENMESNE LKN
KURALLAR

7i

NC BLM
NORMAL OLAN LE PATOLOJK
OLANIN AYRIMINA LKN
KURALLAR

123

DRDNC BLM
TOPLUM TPLERNN
BELRLENMESNE LKN
KURALLAR

169

BENC BLM
TOPLUMSAL OLGULARIN
AIKLANMASINA LKN KURALLAR

191

ALTINCI BLM
SOSYOLOJK KANITLAMAYA LKN
KURALLAR
SONU

245
-269-

MILE DRKHEIM
(D. Nisan 1858, pinal-. 15 Kasm 1917, Pa
ris, Fransa) Fransz Sosyolog. Kuramsal sosyolojiyi
deneysel aratrmayla birletirerek gl bir yntembilim oluturmutur. Fransz sosyoloji okulu
nun kurucusu olarak kabul edilir.
Yoksul bir Yahudi ailesinin oluydu. Louis-leGrand Lisesinde ok baarl bir renci olan
Durkheim, Fransann en sekin eitim kurulula
rndan nl Yksek retmen Okuluna (cole
Normale Suprieure) 1879da girdi. Birok Fransz
dnr gibi, o da bilime, zellikle toplum bilim
lerine ve kkl bir eitim reformuna, toplumsal ko
pukluk ve deer yokluundan kaynaklanan tehli
keleri nleyebilecek bir ara olarak bakyordu.
1882-87 arasnda Sens, Saint-Quentin ve Troyes
devlet liselerinde felsefe retmenlii yapt. 1887de
Bordeaux niversitesinde retim yesi, daha
sonra da ayn niversitede profesr oldu ve 1902ye
kadar toplum felsefesi dersleri verdi.
Durkheim, evresinde anominin hkm srd
n dnyor, bunu toplumsal deer yarglar
nn bulunmayndan kaynaklanan bir kiisel kk
szlk duygusu olarak tanmlyordu. Maddi refah,
toplumun dengesini sarsan bir hrs ve agzllk
ortam yaratm. Durkheim, sosyolojik dncele
rinin kaynaklarn ilk nce ok nemli bir alma
olan doktora tezi De la division du travail socialde
(1893; tima Taksim-i Amal, 1923) ve Le Suicidede
-7-

(1897; ntihar 1987) dile getirdi. Durkheima gre


teknolojinin gelimesi ve makineleme, eer aile,
okul, vb. kurumlar tarafndan belli bir denetime
tabi tutulmazlarsa, ahlaki ve toplumsal yaplan
tehdit ederek, birtakm norm-d toplumsal form
larn ve bireysel eilimlerin ortaya kmasna neden
olabilir. ntihar, bireyin kltryle daha sk btn
letii ortamlarda daha az grlyordu. Bu da, g
rnte sadece bireysel bir karar olan kendi yaa
mna son vermenin, toplumsal gler araclyla
aklanabileceini gsteriyordu. Durkheima n ve
nfuz kazandran alma, bilimsel bir titizlikle
kendi sosyolojik ynteminin kurallarn aklad
Rgles de la mthode sociologique (1895; Sosyolojik
Yntemin Kurallar, 1985) oldu. Dreyfus Olaynm o
gne kadar uygarlk cilas altnda gizlenmi bir nef
reti ve kan davasn, Yahudilere ynelik iftiralar e
liinde gz nne sermesi Durkheimn Dreyfusun
aklanmas iin yrtlen kampanyaya etkin bir e
kilde katlmasn salad. Durkheim 1906da Paris
niversitesinde profesr oldu.
Bordeaux niversitesinde L'volution Pdago
gique en France (Fransa'da Pedagojinin Evrimi) ko
nusunda verdii dersler lmnden sonra 1938de
yaymland. Bu eser bugn de Fransz eitimi ze
rine en ok bilgi ieren ve en yansz kitaplardan bi
ri olma zelliini korumaktadr. Son yllarndaki di
er nemli eseri Avustralyadaki totem sistemini ele
alan Les Formes lmentaires de la vie religieused
(1915; Din Hayatnn ptidai ekilleri, 1923). Durk
heim Kasm 1917de ld.

Trkiyede baslan dier kitaplar


Ahlaksal Terbiye (1938), Ahlak ve Hukuk Kaide
leri Hakknda Dersler (1947) Meslek Ahlak (1949,
1962) Ceza Evriminin ki Kanunu (1966).

EVRENN NSZ
Drkheim, toplum incelemesi ve zmlemesi
ne bir bilim nitelii kazandrmann koullarn, do
laysyla yntemini arad bu temel koyucu al
mada, toplumun kendine zg bir bilgi nesnesi
(ey) oluturduu anlayndan yola kyor. Drk
heim bu balamda, kullanlabilecek kavram setle
rini ve bunlarn akla dayal bir zeminde ilenmesi
ni mmkn klacak yntemsel ilemleri tanmla
maya giriir. Bu yeni bilimin kendine zg ere
vesini izerken, onun karakteristik yanlarn, dola
ysyla da teki bilimler ile farkllklarn belirleme
ye alr. Bu dorultuda sosyolojiyi, psikolojiden,
felsefeden, tarihten ve teki bilimlerden ve onlarn
epistemolojik yntemlerinden ayran karakteristik
yanlarn ne karma abasna giriir. Toplumu
zmlenebilir bir nesne (ey) olarak ele alan bili
mi teki bilimlerden ayrma abas giderek al
mann programn oluturur.
Bu dorultuda toplumbilim yaptklar iddias
n tayan Comte, Spencer gibi dnrler ile ken
di arasndaki farkll belirlemesi de kanlmazla
an Durkheim, ad geen dnrleri toplum
zmlemesinin gerektirdii ynteme sahip olma
makla, toplumsal olgular farkl disiplinlere zg
kavraylarla ele almakla eletirip burada ortaya
kan eklektizme iaret eder.
Durkheimm bu almada ortaya koyduu ku
rallar, bir yandan toplumbilimin alann belirlerken
-9-

bir yandan da bu alana el atacak aratrmacnn


uymas gereken ilkler zelliine brnr.
Metin bir eviri nesnesi ve sreci olarak kar
mza deiik dzlemlerde sorunlar kartt. zellik
le notion; ide gibi metinde belli anlamlarla kullanl
makla birlikte birbirini sk sk ieren, snrlarn iz
menin mmkn olmad ok sayda kavram ve te
rimi fazla zorlamamaya gayret ettik. zellikle bir
kavramsallk durumu, kavram anlay, kavray
hallerini ieren nosyonu koruduk. Ama asl nesne,
sre, hatta konu, nesnel olgu, nesnel var olma vb.
anlamlarna gelen ey kavramn, Durkheim ynte
mine yorumlar ekleme, onun toplumu gr ve
kavray haline mdahale olaca endiesiyle a
lmlarna yer vermeden kullandk.

SOSYOLOJK
YNTEMN KURALLARI

BRNC BASKIYA NSZ

Bugn toplumsal olgulan bilimsel bir yolla ince


lemek o kadar az alldk bir eydir ki, bu kitabn bi
limsel erevesinin ierdii kimi nermeler okuyucu
ya garip gelebilir. Fakat, toplumlar bilimi diye bir e
yin varln kabul ediyorsak, bu toplumlar biliminin
salt geleneksel nyarglarn yeniden yorumlanma
sndan ibaret olmasn bekleyemeyiz. Toplumlan bi
limsel bir erevede inceleyecek almalarn, top
lumsal olgulan sradan insanlardan daha farkl bir
gzle grmemizi salamas gerekir; nk her bilim
gibi toplumlann biliminin de amac aslmda toplumca kabul grm kimi yerleik grleri az ya da ok
altst edebilecek bulular yapmaktr. Bu bakmdan,
dier btn bilim alanlarnda olduu gibi sosyoloji
alannda da ortak kan dediimiz, herkese kabul
edilmi makul grnen grlere bir aklayc g
atfedilmeyecekse, aratrmalarm yntemsel bir tu
tarllk iinde yaptm varsaydmz bir sosyologun,
aratrmalan sonucunda elde ettii ortak kanya aykn baz sonulardan rkmemesi gerekir. Paradoks
larn peinden gitmek nasl sofistliin bir iareti ise
olgulann paradokslar dayatt noktada bu para
dokslardan kamak da bilimde cesaretten ve inan
tan yoksun bir dn tarznn belirtisidir.
Ne yazk ki, toplum bilimlerinde bilimsellii or
tak kamdan stn tutma kuraln tutarl bir biim
de uygulamak bu kural ilkece ve teorik dzlemde
-13-

kabul etmekten daha zordur. nk, toplumsal ol


gular hakknda verdiimiz hkmler ortak kannn
izlerini ylesine youn tar ki, toplumca kabul edil
mi bu kanaatler btnn, yani ortak kany, sos
yolojik tartmalarn dnda tutmak o kadar da ko
lay deildir. Ortak kannn etkisinden syrldmza
inandmz anlarda bile aslmda ona ait yarglar far
knda olmadan bizi kuatvermitir. Bu kuatmadan
kurtulabilmek iin okuyucumuzun u zel uygula
may akimdan karmamas ve srdrlebilir klma
s gerekiyor: Bize olduka tandk ve doru gelen ki
mi dnme biimlerinin aslnda bilimsel dnce
ye aykm ve bilimsellik iin kabul edilemez olabilece
ine her zaman ihtimal vermeliyiz. te ancak bu
yolla ilk izlenimlerin veya ortak kannn yanltclna kar nlemimizi alabiliriz. rnein bir okuyucu
muz bu bahsettiimiz ilk izlenimlerin etkisine hibir
diren gstermeden yenik dmse, bizim bu ki
tapta yazdklarmz hakknda bizi anlamadan bir
yargya varmasn doal karlamak gerek. rnein,
byle bir okuyucunun, srf su gereini normal bir
sosyolojik olgu olarak ele almamza bakarak bizi su
u merulatrmakla itham etmesi pek muhtemel
dir. Gelgelelim byle bir ithamda bulunulmu olma
s halinde, olduka ocuka bir ey yaplm olacak
tr. nk, gnmz toplumlarmda bir su ilendi
inde onu cezalandrmak ne kadar normal karla
nyorsa suun varl da en az o kadar normal kar
lanmaldr. Sulan nlemeye dnk bastnc bir
kurumsal mekanizmann varl en az suun varl
kadar genelgeer bir olgudur ve toplum huzurunun
salanmas asmdan biri dierinden daha az haya
ti nem tamaz. Su gibi bir olgunun varl, her bir
bireyin ayn dzeyde bir vicdani duyarlla sahip ol
masn gerektirirdi ki, bu daha sonra aklayaca
mz nedenlerden tr arzu edilen bir ey olmad
-14-

plll znlen mmkn de deildir. Gelgelelim, suu


IMislinin bir sistemin var olmamas iin de toplu
mun ahlaki deerlerindeki homojenliin ortadan
kalkm olmas [yani ahlaki deerlerin birbiriyle
badamad bir durumun ortaya kmas] gerekir
di ve bu da bizzat toplumun var olmas gereinin
kendisiyle badamayan bir olgudur. Gerek suun
gerek suu bastran mekanizmalarn bir toplumda
varlnn zorunlu ve kanlmaz olduunu gz n
ne almayp, suu sadece tiksinilecek ve nefret edile
cek bir olgu olarak grp buradan yola kan ortak
kan, suun derhal ortadan kaldrlmasn istemek
gibi yanl bir sonuca ular. Basite indirgenmi bu
dnce tarz, iren, tiksindirici eylerin bile belli
yararlarndan tr var olduklarn grmeyi imkn
szlatrr. Oysa, bir eyin kt veya istenilemez ol
masyla varlnn gene de yararl olmas arasnda
bir eliki yoktur. Bizim hem tiksindirici bulup hem
de vcudumuz iin son derece yararl ve zorunlu ol
duunu bildiimiz bedensel faaliyetlerimiz hi mi
yok? Ac ekmekten kim nefret etmez? Elbette, in
sanlar hi tanmadklar, zelliklerini ve ilevlerini
bilmedikleri baz eylerle karlatklarnda yaratk
grm hissine kaplrlar. Halbuki, bir eyin varl
nn normalliiyle onun uyandrd tiksindirici duy
gular bir arada bulunabilen eylerdir. Nasl ac, o
kadar nefret edildii halde normal bir olguysa, su
da ne kadar nefret edilirse edilsin, nonnal bir top
lumsal olgudur.1 Bu bakmdan bizim yntemimiz
i B urada yle b ir itirazn ortaya k m as m m kndr:
E er salk b irtak m tiksin dirici eler ieriyo rsa ve tik
sin dirm esi ba km n d an b u n la r za ra rlysa n asl bu nlar
b eden in da vra n n n asli am acr olabiliyor. B urada, a s
lnda b ir elik i yoktur. B ir e y h e r ne k a d a r yara tt
ba z sonularla zararl olsa da dier b a k a eylerin etk i
siyle, yara rl ve hatta va rlm z s rd rm em iz iin va z
geilm ez olabilir. B ir eyin ortaya k ard zararl etkiler
ilikiye getii kart birtakm m ek an izm ala r tarafndan
-

15-

devrim yaratacak yeni bir yntem deildir. Tam ter


sine, yntemimizin, insann iradi eyleminin toplum
sal olgularn doasm, bunlar mahiyete ne kadar
esnek olurlarsa olsunlar, bsbtn deitiremeye
ceini savunmas bakmndan tutucu olduu bile
sylenebilir. Ne var ki, toplumsal olgular, birtakm
diyalektik hilelerle altst ederek bir anda olduun
dan bsbtn farkl biimlere sokulabilecek dn
sel ilikiler olarak gren anlay bizim tutucu yakla
mmzla karlatmldnda ne kadar da tehlikeli
dir!
Bunun yan sra toplumca alldk olan ey, top
lumsal hayatn, baz idealletirilmi kavramlarn
mantksal gelimesiyle aklanmas olduundan, ko
lektif evrimin, kavramlarn evrimi olmayp, birtakm
nesnel koullara bal olduunu savunan yntemi
miz kolayc ve kaba olmakla da sulanabilir. Hatta
bu yntemi benimseyenlere mateyalist yaftas yaptnlabilir. Fakat biz bu yntemi benimseyenlerin
tam tersi niteliklere sahip olduunu dnyoruz.
Spiritalizmin zn, aslnda, psiik bir fenomenin
dorudan organik bir fenomenden tretilemeyecei
ilkesi olutumaz m? Bizim yntemimiz de aslmda
bu ilkenin toplumsal olgulara ksmen uygulanma
sndan baka bir ey deildir. Spiritalistler psikolo-

d zenli olarak etkisiz hale getiriliyorsa b u ey artk za


rarl olm aktan kp yara rl hale gelm itir. F a k a t b u ey
ken di kendin e ve dier eylerden bam sz ola ra k d
n ld nd e tiksin dirici olm aya devam etm ektedir, n
k sahip olduu potansiyel teh lik e a n cak bah settiim iz
ka rt glerin etkin liiyle bastnlabilm ek tedir. S u ol
gu su n u da ayn m an tk la dnebiliriz. B ir cezalan dr
m a sistem i d zen li olarak ileyebiliyorsa, cezan n ortaya
karaca toplu m sal zara rla n da y o k etm i olur. B u b a
km dan, ierdii potansiyel tehlike hayata gem edii tak
dirde su toplu m sal h ayatn tem el k o u llan y la p o zitif b ir
ilik i iinde va r olur. T a b ii ki su u n zararlarnn etkisiz
letirilm i olm as b izi ona kar hissedilen n efretin yersiz
b ir nefret olduu nok tasn a gtrm em elidir.
-

16-

|ll alanm biyolojinin alanndan nasl ayryorlarm, I lzler de psikolojinin alann toplumsaln alann
dan yle aynyoruz. Onlar gibi biz de daha karmak
olan daha basit olan asndan aklamay reddedi
yoruz. Ama btn bu benzerliklere ramen ne sprilalist ne de materyalist nitelemesi bizi tam olarak
Ibde ediyor. Kabul edebileceimiz tek niteleme ras
yonalist nitelemesidir. Aslnda bizim temel amac
m/,, bilimsel rasyonalizmin alann insan davran
larn da kapsayacak snrlara kadar geniletmektir.
Ilnu, insan davrannn, gemiin nda neden.Hou ilikileriyle aklanabileceini ve bu neden-sou ilikilerinin de gelecek iin bir eylem klavuzu
oluturabileceini gstererek yapmak istiyoruz. Biz
de pozitivizm olarak adlandrlan ey aslmda bu ras
yonalizmin bir rnnden baka bir ey deildir.1
Olgulan irrasyonel addetmedii mddete kimse,
onlan aklamak ya da ynlendirmek iin bu olgula
rn nne geip onlan amaya kalkmaz. Olgular
tamamyla anlalabilecek netliktelerse, hem bilim
hem de pratik iin tek balanna yeterlidirler: Bilim
iin yeterlidirler, nk bilimsel dncede onlann
varlnn nedenlerini kendilerinin dnda aramann
bir anlam yoktur; pratik iin de yeterlidirler, nk
bizzat kendi yarallklan kendi varlklarnn nedeni
dir. Bu bakmdan, btn bu sylediklerimiz n
da, bizce, zellikle mistisizmin yeniden canlanma
iine girdii u dnemde, bu kitapta yaplmak iste
nen eyler, her ne kadar ilerinden kimileri belirli
noktalarda bizden farkl dnyorlarsa da, gelece
in aklda olduuna inanan insanlarn hepsince
kayg duyulmadan, sempatiyle karlanabilir ve za
ten karlanmaldr da.

Emile Durkheim
1 Y an i, bu bakm d an, bu pozitivizm C om te v e S p en cern
p o zitif m etafiziiyle kartrlm am aldr.
-

17-

KNC BASKIYA NSZ

It kitap, ilk yaymland zamanlarda, olduka


l tartmalara yol amt. Yerleik fikirler, sar
an lya uramlarcasma yle kuvvetli bir diren
gnlerdiler ki, bir ara sesimizi duyurmamz neredey
se mknszlat. Kendimizi en ak seik biimde
llule elmi olduumuz noktalarda bile, bizimle hi
bir ortak yn olmayan grler gereksiz yere bize
mal edildi ve bize ait olmayan bu grlerin rtl esi sonucu bizim gerek fikirlerimizin de rtl
dne inanld. Hem toplumsal bilincin hem de bi
reysel bilincin bizim iin hibir ekilde tzsel olma
dn, bu olgularn sadece az veya ok sistemleti
rilmi sui generis fenomenlerin bir toplam olduu
nu dndmz defalarca sylediimiz halde,
realist ve ontolojik dnce iinde bulunmakla su
landk. Toplumsal hayatm tamamyla temsillerden
olutuunu ak bir biimde ifade etmemize ve bu
nu eitli yollarla yinelememize ramen, zihin fakt
rn sosyolojiden karp atmakla sulandk. Bazen
eletiriler o kadar ileri gitti ki, kesinlikle ortadan
kalkt dnlebilecek tartma biimleri yeniden
canlandrld. yle ki, rnein, aslnda bizim ne
srm olmadmz kimi fikirler srf bizim ilkeleri
mize uyduu gerekesiyle bize atfedildi. Halbuki,
tartma konusu edilen sistemlerin keyf biimde in
a edilmesine, daha sonra da bu sistemlerin hibir
zorluk ekilmeden fikren yenilgiye uratlmasna
-

19-

olanak tanyan byle bir yntemin douraca tehli


keleri deneyim bize oktan gstermitir.
O gnden bu yana fikirlerimize gsterilen di
rencin gittike zayfladn iddia ederken kendimi
zi kandrdmz dnmyoruz. Fakat, hl itiraz
edilmekte olan nermelerimiz bulunmaktadr. Fa
kat, bu olduka faydal eletirilere aryor veya
onlardan yakmyor deiliz; nk nermelerimizin
gelecekte yeniden gzden geirilecei aktr. Zaten
snrl olmas kanlmaz kiisel bir pratii zetle
yen bu nermeler, toplumsal gereklik hakknda
daha geni ve daha derinlikli deneyimler edinilince
zorunlu olarak evrim geireceklerdir. stelik, yn
temler sz konusu olduunda bir yntemi ilelebet
kullanmak mmkn deildir; nk bilim ilerle
dike kullanlan yntemler de deiiklie urarlar.
Son yllarda, btn kar kmalara ramen, nes
nel, zgl ve yntemsel bir sosyoloji davas gittike
daha da rabet kazand. phesiz, L anne sociologique'nin (Sosyoloji Yll)* kurulmas byle bir so
nucun elde edilmesine olduka katkda bulundu.
L anne sociologique, bilimin btn alanlarn ayn
anda kucakladndan, sosyolojinin ne olmas ge
rektiini ve ne olabileceini bize herhangi bir zel
alana ynelik yayndan ok daha iyi hissettirebildi.
Bylelikle, sosyolojinin genel felsefenin bir dal ola
rak kalmaya mahkm olmad ve onun yozlaarak
salt bir bilgelie dnmeden de olgularn ayrnt
larna nfuz edebilecei grlm oldu. Bu yz
den, alma arkadalanmzm cokusuna ve zve
risine ne kadar teekkr etsek azdr; olgular ze
rinden yaptmz byle bir tantlamaya onlar olma
dan teebbs edemezdik ve bundan sonra da onla
rn sayesinde buna teebbs edebileceiz.
*

1898de E. D u rk h eim 'n k u rdu u dergi. H l y a y n la n


yor.
-

20 -

I' nkl, b ynde bir ilerlemenin gerekletii ne


Imlm doruysa da gemiteki yanl anlamalarn
> mla karklklarnn tamamyla ortadan kalkt
n syleyemeyiz. Bu yzden de, daha nce yapt
rm/ aklamalara yenilerini eklemek, baz eletiri
li'm yant vermek ve baz noktalara daha da aklk
Im/.a d rmak iin bu ikinci basky nemli bir frsat
nla ak gryoruz.

I
Toplumsal olgularn (zihnin dndaki) eyler
alarak ele alnmasna salk veren nermemiz -yani
yntemimizin bizzat temelini tekil eden nerme
d i ok itirazlara yol aan nermelerden biridir.
Toplumsal dnyann gerekliklerini dsal dnya
nn gereklikleri iinde eritmemiz olduka paradok
sal ve utanlmas gereken bir ey olarak addedildi.
I lalbuki, bu durum, bizim ne yapmaya altm
zn anlamnn ve bundan doabilecek sonularn
lanamen yanl anlalmasndan kaynaklanyordu.
Toplumsal dnyann gerekliklerini dsal dnya
nn gerekliklerinin iinde eritirken bizim amac
mz, varoluun yksek formlarn, onun aa form
larna indirgemek deil, tam tersine alt dzeydeki
varolu formlarnn gereklik derecesinin yukarda
ki varolu formlarna en azndan eit olduunu id
dia etmektir. Aslnda, biz toplumsal olgularn mad
di eyler olduklarm deil, onlarn baka bir biim
de de olsa, en az maddi eyler kadar ey (nesnel)
olma zelliim tadklarn sylyoruz.
Gerekten de biz, ey ile neyi kastediyoruz? D
ardan bilinen ile ieriden (zihinden) bilinen birbir
lerine nasl kartsalar, ey ile fikir de birbirlerine
yle karttrlar. Anlama yoluyla ylece nfuz ede
meyeceimiz her bilgi nesnesi eydir. Basit bir d- 21-

nsel analiz sreci ile bir fikir olarak yeterli dzey


de kavramsallatrmamz mmkn olmayan; ancak
gzlem ve deney yoluyla, en dadnlc ve en doru
dan eriilebilir zelliklerinden yola kp en az gr
nr ve en derin zelliklerine ulama imknmz bu
lunan, yeni zihnin iinde kalarak, anlamaya gc
mzn yetmeyecei her nesne eydir. Bu bakm
dan, belirli bir olgu eidini eyler olarak ele alma
mz, onlan gerein u ya da bu kategorisi iine
soktuumuz anlamna deil de, onlan belirli bir zi
hinsel tavrla gzlemlediimiz (.) anlamna gelir. Bu
anlay, (toplum gibi -) belirli trdeki bilgi nesnele
ri zerinde, onlann ne olduklan hakknda hibir
bilgi sahibi olunmad, onlarn hem niteleyici zel
liklerinin hem de baml olduklan mehul nedenle
rin en derinlikli iebakla bile kefedilemeyecei il
kesini kabul ederek bir alma yrtmek demektir.
Bu nermemiz, insanla ilgili bilimlerde ve her
eyden nce sosyolojide hl kabul edilmemi ola
rak kalsayd, bir paradoks olmaktan da teye bir te
kerlemeye dnebilirdi. Gerekten de, belki mate
matiin ele ald nesneler dnda her bilgi nesnesi
bu (metodolojik ynden bakldnda -.) bir eydir.
Matematiin nesnelerini en basitinden en karma
na, biz bizzat kendimiz ina ettiimizden, onlann
ne olduunu bilmemiz iin kendi iimize bakmamz
ve onlann ortaya kt zihinsel sreci isel olarak
analiz etmemiz yeterli olacaktr. Buna karlk zih
nimizin dndaki olgular ele alyorsak, bunlan bi
limsel bir biimde inceleme giriiminde bulunduu
muzda bunlar, bizim iin zorunlu olarak bilinme
yen, hakknda (dorudan zihin yoluyla -) hibir fi
kir sahibi olmadmz eylerdir. nk, hayatm
zn ak iinde onlar hakknda sahip olduumuz
tasavvurlar, yntemsiz ve eletirel olmayan bir e
kilde olutuundan, bilimsel herhangi bir deerden
-

22 -

yoksundurlar ve bu yzden de bir kenara atlmal


drlar. Bireysel psikolojinin olgular byle bir mahi
yete sahiptir ve bu yzden de bu durum gz nn
de bulundurularak ele alnmaldrlar. Aslnda, her
ne kadar tanm itibaryla bu olgular bizde isel ola
rak bulunsalar da, onlar hakknda sahip olduu
muz bilin onlarn ne i yapsn ne de kkenini ele
verebilir. Bilincimiz, bu olgular bizim bir noktaya
kadar bilmemizi salayabilir; ki zaten bu da du
yumlarmzn bize k veya s, ses veya elektrik
hakknda verdii bilgiler gibidir. Bilincimiz bize bu
olgular hakknda ak ve net nosyonlar veya akla
yc kavramlar deil, karmakark, geici ve znel
izlenimler iletir. Bu yzylda, -temel kural zihinsel
olgular dardan, yani eyler olarak analiz etmek
olan- nesnel bir psikolojinin kurulmasnn nedeni
de ite tam budur. Bu durum, toplumsal olgular
iin belki daha da byk nem tar; nk bilin
toplumsal olgular bilme hususunda kendi varolu
unu bilme hususunda olduundan daha yetkin
olamaz.1 Bu noktada bize, toplumsal olgular bizzat
biz insanlarn eseri olduundan, onlar nasl olu
turduumuzu ve onlara nasl ekil verdiimizi anla
yabilmemiz iin sadece kendimizin bilincinde olma
mzn yetecei eklinde bir itiraz getirilebilir. Ne var
ki toplumsal kurumlann ou bize hazr bir ekilde
nceki kuaklardan aktarlmlardr ve onlarn bii
me kavumasnda bizim hibir paymz yoktur. Bu
bakmdan, onlan ortaya karan nedenleri kendi
iimize (zihnimize; bilincimize -.) ynelerek kefet

1 G r l yor ki, bu nerm eyi kabu l etm ek iin toplum sal


ya a m n tasavvu rlar h aricinde h ib ir eyi ierm ediini
sylem eye gerek yoktu r. B u n u n iin, ister b ireysel, ister
k o lek tif olsun, tasavvu rlan n zerlerin d e b ilim sel b ir a
lm a y r tm en in ancak b u ta savvu rla rn nesnel b ir b i
im d e ele aln m ala n du ru m u n da m m k n olduunu
ortaya k oym ak yeterlidir.
-

23 -

memiz mmkn deildir. stelik, onlann retimine


bir lde katkda bulunmu olsak bile, bizi belirli
bir eylem biimine ynelten nedenleri ve eylemimi
zin mahiyetini ancak olduka kark ve hatta ol
duka mulak bir biimde alglayabiliriz. yle ki,
salt kiisel admlannz sz konusu olduunda bile,
bizi ynlendiren nispeten basit gdlerin ne olduu
hakkndaki fikirlerimiz doru olmayabilir. rnein,
gerekte bencilce davrandmz halde, kar gzet
mez olduumuza; sevgiyle hareket ettiimiz halde
bizi ynlendiren eyin nefret duygulan olduuna;
akld nyarglann klesi olduumuz halde mant
mzla hareket ettiimizi vb. sanabilir; bunlara ina
nabiliriz. Kendimize ait duygulann ve davranlann
tam bir bilgisine eriemediimiz bir durumda, ko
lektif eylemleri douran, daha karmak dzeydeki
nedenleri aka sezme yetisine nasl sahip olabili
riz? Her bir bireyin bu kolektif eylemlerin oluma
sndaki pay llemeyecek kadar kktr; bizim
le birlikte bunlann oluumuna katkda bulunan,
ibirlii iinde bulunduumuz birok insan vardr
ve bunlarn her birinin bilincinde olup biteni bt
nyle kavramamz olanakszdr.
Bu bakmdan, bizim kuralmz, varoluun esas,
derindeki eleri hakknda herhangi bir metafizik
anlay veya speklasyonu iermemektedir. Bizim
kuralmzn gerektirdii bilimsel tavr, fizikilerin,
kimyaclarn ve fizyologlarn bilimsel alann kefe
dilmemi bir alanna ynelirken iinde bulunduklan zihinsel durumu sosyologlarn da benimseme
sini art koar. Sosyolog, toplumsal dnyann iine
girerken, bir bilinmezin iine girdiinin bilincinde
olmaldr ve kendini, henz tespit edilmemi olan
yasalar tarafndan ynlendirilen olgularn arasnda
hissetmelidir. Tpk, biyoloji henz gelimemiken
hayatn yasalannm henz belirsiz olmas gibi bir
-24-

durumdur bu. Bu yzden de kendisini artacak


ve ezberini bozacak keifler yapmaya hazrlkl ol
maldr. Ne var ki, sosyoloji, bugn bu derecedeki
bir entelektel olgunluk dzlemine erimekten
uzaktr. Fiziksel doa zerinde alan bir bilim
adam, bu doann karsna kard ve amakta
byk glk ektii direnleri ok yakndan his
sederken, sosyologun, akim dorudan kavrayabile
cei netlikte, hakkmdaki en karmak sorularn bi
le rahatlkla zlebilecei kolaylktaki eyler ile
urat dnlr. Fakat, sosyoloji disiplininin
bugnk durumunda, devlet veya aile, mlkiyet
haklan veya szleme, ceza ve sorumluluk gibi
(ilikileri kapsayan) en nemli toplumsal kurumlann mahiyetini tam olarak bilmiyoruz. yle ki, on
larn baml olduklan nedenler, yerine getirdii i
levler ve onlann geliim yasalan hakknda hibir
bilgimiz bulunmamaktadr. Sadece belirli noktalar
da, bunlann zerindeki sis perdesini ok hafif ara
lar gibi oluyoruz. Durum byleyken, bu bilgisizliin
ve bu zorluklann ne kadar az farknda olunduu
nu grmek iin sosyoloji adna retilmi olan al
malara yle bir gz atmak yeterli olacaktr. yle
ki, bu almalara bakldnda sadece, her eit
sorun hakknda ahkm kesmenin zorunlu olarak
addedildiini deil, ayn zamanda birka cmle ve
ya birka sayfa yaz ile en karmak fenomenlerin
zne nfuz edildiine inanldm gryoruz. Bu
durum, bu gibi teorilerin, byle bir rpda kavran
mas olanaksz olgular deil de yazann aratrma
sna henz balamadan nce konu hakknda edin
dii kavraylar ifade ettiini gsteriyor. phesiz,
kolektif pratiklerin ne olduu veya ne olmas gerek
tii hakknda oluturulan dnceler, bu pratikle
rin gelimesini ekillendiren bir etkendir. Fakat, bu
dncelerin kendilerinin uygun bir ekilde sapta-25-

nabilmesi iin dardan incelenmeleri gerekir.


nk nemli olan, herhangi bir bireyin kiisel
olarak belirli bir kurumu nasl tasavvur ettiini de
il de, toplumun bu kurum hakknda nasl bir kav
raya sahip olduunu bilmektir. Bu kolektif kavra
y, esasen toplumsal olarak etkin olan tek kavra
ytr. Fakat, bu kavrayn nasl olduunu sadece
bir i gzlemle bilmek olanakszdr; nk o her
hangi birimizde tam haliyle mevcut deildir. yley
se, bu kolektif kavraylar aa karan baz dadnk iaretler bulmamz gerekir. stelik, bu kav
raylar yoktan var olan eyler deildirler. Onlarn
bizzat kendileri, baz dsal nedenlerin sonucudur
lar ve onlann gelecekte oynayacaklar roln nemi
ni anlamak asndan bu nedenlerin neler olduu
nu bilmek nemlidir. Bu yzden, ne zerine al
lyor olunursa olunsun, yine ayn ynteme bavur
mak kanlmazdr.

II
En az bir nceki kadar iddetli tartmalara yol
am baka bir nermemiz de toplumsal fenomen
lerin bireylerin dnda olduunu iddia eden ner
medir. Bugn ise, bireysel hayatn olgular ile ko
lektif hayatn olgularnn bir dereceye kadar farkl
mahiyette olduu birok kii tarafndan kabul gr
mtr. Bu konuda her ne kadar tam bir ittifak ol
masa da olduka yaygn bir anlama noktasna
doru gidilmeye baland sylenebilir. Sosyoloji
nin belirli bir zglle sahip olduunu yadsyan
sosyologlara artk pek rastlayamyoruz. Fakat, top
lumun sadece bireylerden olutuu iin,1 genel ka
1 stelik, bu n erm e sadece k sm en dorudur. Y a ln zca
b ireyler deil, a yn zam a n d a etken ler de top lu m d a k i b
t n letirici eleri tek il ederler. D oru olan, b ireylerin
toplu m daki tek etk in eler olm alardr.
-

26 -

n, toplumsal hayatn bireysel bilinten baka bir


dayana olmad dorultusundadr. Aksi halde,
toplumsal hayatn havada asl kalmasnn, bo
lukta sallanmasnn kanlmaz olduu dnlr.
Ne var ki, toplumsal olgularn kendilerine zg
olduu iddias, sosyolojide kabul edilemez addedi
lirken, benzer bir iddia doann dier alanlarnda
kolaylkla kabul edilmektedir. Belirli trlerde eler
birletiklerinde, bunun bir sonucu olarak yeni bir
fenomenin olumas salanyorsa, bu fenomenin,
elerin her birinin iinde deil de, bu elerin bir
lemesiyle oluan kendiliin iinde kavranmas ge
rekmektedir. Canl hcrenin sadece kimyasal par
acklardan olumas gibi, toplum da sadece birey
lerden oluur. Fakat te yandan, hayatn karakte
ristik fenomenlerinin hidrojen, oksijen, karbon ve
azot atomlarnn iinde (ayr ayr) yer almasnn ola
naksz olduu da aktr. Canllarn hareketleri na
sl olur da canl olmayan elementlerin bannda
meydana gelebilirler? Ayrca, canl organizmann
biyolojik zellikleri nasl olur da bu elementlerin
her birinde somutlanabilirler? Bu zelliklerin her
bir elementte bulunmas mmkn deildir, nk
bu elementler farkl mahiyettedirler. rnein, kar
bonla azot ayn ey deildirler ve bu yzden de ay
n zelliklere sahip olamazlar ve ayn rol oynaya
mazlar. Hayatn her grnmnn, onun temel
zelliklerinin her birinin, farkl farkl atomlarda so
mutland iddiasn kabul etmek de ayn derecede
olanakszdr. Hayat bu ekilde paralarna ayrla
maz. O tek bir btndr ve ancak onun btnl
iindeki canl zdek onun temeli olabilir. O, para
larda deil, btndedir. Kendini besleyen ve kendi
ni yeniden reten, yani yaajran ey, hcrenin can
sz paracklar deil, hcrenin bizzat ve yalnzca
kendisidir. Ve hayat hakknda sylediimiz bu ey-27-

lerin tm, mmkn olan btn sentezler iin de


dorudur. Tuncun katl onu oluturan ve hepsi
de yumuak ve bklebilir cisimler olan bakrda,
kalayda, kurunda bulunmaz. Bu katlk, bunlarn
karmnn oluturduu btnde ortaya kar. Su
yun akkanl, can vericilii ve dier baka zel
likleri onu oluturan iki gazda deil, bu iki gazn bir
araya gelerek oluturduu kompleks zdein iin
dedir.
imdi gelin bu ilkeyi sosyolojiye uygulayalm.
Eer, kabul edildii gibi, her toplumu oluturan
sui generis bir sentez tek tek bilinlerde olandan
farkl yeni fenomenlerin olumasna yol ayorsa,
bu zgl olgularn, toplumu oluturan yelerin tek
tek bilinlerinde deil, toplumun kendisinin iinde
bulunduunu kabul etmek gerekir. Bu bakmdan,
ayn, hayatn zgl zelliklerinin canl organizmay
meydana getiren kimyasal maddelerin dnda ol
mas gibi, bu olgular da bireylerin bilincinin dn
da yer alrlar. Btne ait olgularn onu oluturan
tikel elerin iinde eritildiini kabul etmek eliki
ye dmek anlamna gelecektir; nk btne ait
olgular tanm itibaryla onu oluturan elerin
ierdiinden daha baka bir ey iermektedir. B
tn bunlar ayn zamanda, birey aklnn bilimi olan
psikoloji ile sosyoloji arasnda yaptmz ayrm da
hakl karmaktadr. Toplumsal olgular, psiik ol
gulardan yalnzca nitelike ayrlmazlar; onlarn,
ayn zamanda, kendine zg dayanaklar vardr ve
bu bakmdan da psiik olgularla ayn ortam iinde
evrime uramazlar ve ayn koullara baml deil
dirler. Bu, toplumsal olgularn belirli bir anlamda
psiik olgular olmadklarn ileri srdmz anla
mna gelmemektedir. Keza, toplumsal olgular da
dn ve eyleyi biimlerinden oluur. Fakat,
kolektif bilincin hallerinin bireysel bilinlerin halle-

28 -

inden farkl bir mahiyet tad, bunlarn farkl


lr bir tasavvur olduu da kabul edilmelidir. Top
luluklarn zihniyeti ile bireylerin zihniyeti birbirin
den farkldr ve topluluklarn zihniyeti kendine z
g yasalara sahiptir. Bu bakmdan, aralarndaki
iliki ne olursa olsun, psikoloji ile sosyoloji, her
hangi iki ayr bilimin birbirinden ayn olabilecei
kadar birbirinden ayrdrlar.
Byle olmakla birlikte, bu noktada, argman
mza belki biraz daha k tutacak bir ayrm yap
mak yerinde olacaktr.
Toplumsal hayatn ieriinin sadece psikolojik
etkenlerle, yani bireysel bilin durumlaryla aklanamayaca olabildiince ak gzkyor. Gerek
ten de, kolektif tasavvurlarn ifade ettii ey, gru
bun, kendisini etkileyen nesneler ile iliki iindey
ken kendisini nasl algladdr. Bu noktada, top
luluun yaps bireyin yapsndan farkldr ve onu
etkileyecek olan eyler de bireyi etkileyen eylerden
farkl bir mahiyet tarlar. Ne ayn zneyi ne de ay
n nesneyi ifade eden farkl tasavvurlar ayn neden
lere bal olamazlar. Toplumun kendisini ve onu
evreleyen dnyay nasl algladn anlamak iin
gz nnde bulundurulmas gereken ey, bireyle
rin doas deil toplumlann doasdr. Toplumun
kendi kendisini alglarken kulland semboller
toplumun doasna gre deiir. rnein, ayet,
toplum kendisini, ona adn veren bir hayvandan
tremi gibi alglyorsa, bu, bu toplumun klan ad
verilen zel topluluklardan olutuunun bir iare
tidir. Bu topluluk kendisini hayvan yerine insan
dan tremi gibi alglamaya balad noktada kla
nn doasn deitirdiini syleyebiliriz. Eer top
lum, bu iki treyi kavraynn dndaki bir tanr
salla baml olduu sansna kaplyor ve baka
tanrsallklar tahayyl ediyorsa, bunun nedeni
-29-

kendisini meydana getiren yerel ve ailesel topluluk


larn younlama ve birleme eilimi iine girmi
olmas ve tanrlar pantheonunun gsterdii b
tnleme derecesinin, toplumun ayn anda erimi
olduu btnleme derecesine tekabl etmesidir.
Eer toplum belirli davran biimlerini ayplyorsa,
bunun sebebi bu davran biimlerinin toplumun
temel birtakm duygularn rencide etmesidir ve bu
duygular da, ayn bireyin duygularnn onun fizik
sel tabiatyla ve zihinsel yapsyla ilikili olmas gi
bi, toplumun yapsyla ilikilidir. Bu bakmdan, bi
reysel psikoloji, hakkndaki btn srlar zd
mzde bile bu toplumsal sorularn herhangi birisi
ne zm bulmu olmayz; nk bu sorular, bi
reysel psikolojinin, hakknda hibir fikir sahibi ola
mayaca olgular kategorisine girerler.
Ama (disiplinler arasndaki -.) bu mahiyet
farkll bir kez kabul edildikten sonra gerek birey
sel tasavvurlarn gerekse kolektif tasavvurlarn, srf
her ikisi de tasavvur olduklarndan birbirlerine
benzeyip benzemedikleri ve bu bakmdan da baz
ortak soyut kurallarn bu iki alan iin de geerli
olup olmad sorulabilir. Mitler, halk efsaneleri,
her trl dinsel anlay, ahlaki inanlar vb., birey
sel gereklikten farkl bir gereklii ifade ederler.
Fakat yine de, bunlarn birbirlerini ekme ve itme,
birbirleriyle birleme ve birbirlerinden ayrlma tarz
lar, ieriklerinden bamsz olarak, srf genel ola
rak hepsinin de tasavvurlardan ibaret olma nitelik
leriyle ilikili olabilir. Bu bakmdan, bunlar her ne
kadar farkl bir biimde oluturulmu olsalar da
karlkl ilikileri iinde, tpk duygularn, imgele
rin ve fikirlerin bireyde oynadklar tarzda bir rol
oynayabilirler. rnein, neyin tasavvur ediliyor ol
duundan bamsz olarak, yaknlk ve benzerliin,
kartlklarn veya mantksal ztlklarn benzer rol-30-

Icri oynadklarna inanlmaz m? Bu noktada, by


lelikle, bireysel psikoloji ile sosyoloji ii ortak bir
/,enin oluturabilecek tamamyla biimsel bir psi
kolojinin alanna girilmi olur. Baz kimselerin bu
iki bilimi birbirinden kesin bir biimde ayrmaya
tereddtl bir ekilde yaklamalarnn nedeni de
belki budur.
Dorusunu sylemek gerekirse, bizim bugnk
bilgi dzeyimiz dnldnde, bu ekilde ortaya
atlan bir soruya kategorik bir yant verilemez. Ger
ekten de, bireysel fikirlerin birbirleriyle ilikilenme tarz hakknda btn bildiimiz, fikirlerin bir
lemesi yasalar ad verilen olduka genel ve mu
lak birka nermeyle snrlandrlabilir. Fikirlerin
kolektif oluumuna dair yasalara gelince, bunlar
hakknda hibir ey bilmemekteyiz. Bu yasalar be
lirleme greviyle kar karya olan sosyal psikoloji
ise, herhangi bir tanmlanm nesnesi olmayan, de
iken ve belirsiz her trl genel soruyu kapsayan
bir alandan baka bir ey deildir. Yaplmas gere
ken ey, mitolojik temalarn, efsanelerin ve halk ge
leneklerinin karlatrlmas suretiyle, toplumsal
tasavvurlarn birbirlerini nasl ekip, nasl dla
dklarn ve birbirleriyle nasl kaynap birbirlerin
den nasl ayrtklarn vb. aratrmaktr. Bu nok
tada, her ne kadar, bu sorun, aratrmalarn dik
katini ekiyorsa da, sorunun henz stesinden ge
lindii sylenemez. Bu yasalarn bazlar kefedil
memi olarak kald mddete bunlarn bireysel
psikolojinin yasalarnn bir tekrarndan ibaret olup
olmadn kesin olarak bilmek phesiz mmkn
deildir.
Fakat, her ne kadar kesin olmasa da, en azn
dan muhtemeldir ki, bu iki tr yasa arasnda eer
gerekten de benzerlikler varsa, bunlar arasndaki
farkllklar da, bu benzerlikler kadar belirgindir.
-

31 -

Gerekten de, tasavvurlar oluturan maddenin,


bu tasavvurlarn deiik ilikilenme biimleri ze
rinde herhangi bir etkiye sahip olmadn iddia et
mek pek akla yatkn gzkmyor. Psikologlarn,
zaman zaman, dnce ve kavramlarn birleme
yasalarndan, bunlar btn deiik bireysel tasav
vur trleri bakmndan aynym gibi sz ettikleri
biliniyor. Ama bunun doru olmad apak orta
dadr; Ne imgelerin ilikileni biimi ile duyumlarn
ilikileni biimi, ne de kavramlarn ilikileni tar
z ile imgelerin ilikileni tarz birbirlerinin ayns
dr. Eer psikoloji daha ileri bir dzeyde olsayd,
phesiz, zihinsel durumlarn her kategorisinin
kendine ait, zgn biimsel yasalarn gsterirdi.
Bunu kabul ediyorsak, ncelikle unu da kabul et
mek gerekir ki, toplumsal dnn kendine ait
yasalar, bizzat dnn kendisi gibi bu alana
zg yasalardr. Aslnda, bu olgu kategorileri aa
karld zaman, bu karakteristik zgnln far
knda olmak zor olmayacaktr. Gerekten de, bizim
bireysel dnmze aykr bir ekilde, dinsel
anlaylarn (ki bunlar temelde kolektiftirler) birbirleriyle kaynama veya birbirlerinden ayrma tarz
larnn birbirlerine dnerek, birtakm elikin bi
leiklere yol amasnn bize olduka garip gelmesi
nin sebebi de bu deil midir? Bu yzden, sanld
gibi, zihnin toplumsal hallerine ilikin belirli yasa
lar, gerekten de, psikologlar tarafndan saptanan
belirli yasalar andnyorsa, bunun sebebi toplum
sala ilikin yasalarn, psikolojiye ilikin yasalarn
zel bir biimi olmas deildir. Bunun sebebi daha
ziyade, bu ikisi arasnda kesinlikle nemli olan
farkllklarn yan sra imdilik bilinmeyen fakat,
soyutlama yoluyla ortaya karlabilecek birtakm
benzerliklerin olmasdr. Bu durum sosyolojinin,
hibir ekilde, psikolojiye ait u veya bu nermeyi,
-32-

r
toplumsal olgulara uygulamak zere, basite ve ya
ln olarak dn alamamas gerektii anlamna ge
lir. Kolektif dnce zerinde, kendi zdeine sa
hip, ona zel olan bir eylerin bulunduu kabul
edilerek, kendinde bir ey olarak ve kendisi iin a
lma yrtlmelidir ve kolektif dncenin birey
sel dncelere nereye kadar benzediini kefetme
grevi gelecee braklmaldr. nk bu sorun, bi
limsel sosyolojinin alanna dahil olmayan, genel
felsefenin ve soyut mantn ilgilenmesi gereken bir
sorundur.1

III

imdi, kitabn birinci blmnde toplumsal ol


gular zerine yaptmz tanmlama hakknda bir
ka sz syleyerek tartmamz noktalayalm. Biz
toplumsal olgular, birey bilinci zerinde baskc
bir etkiye sahip olmaya muktedir olmalaryla ayrt
edilebilen eyleyi veya dn tarzlanndan olu
an eyler olarak kavramsallatrmaktayz. Bu ta
nmlama ile ilgili zerinde durmamz gereken bir
kafa karkl ortaya kmtr.
Sosyolojinin konularna felsefi dnce biimle
rini uygulamak o kadar yaygm ve kar konulmaz
bir alkanlktr ki, bu balang tanmmz, ou
kez, bir toplumsal olgu felsefesi olarak ele alnd.
Tardem toplumsal fenomenleri taklit kavramyla
aklamas gibi bizim de toplumsal fenomenleri bas
k kavramyla akladmz dnld. Oysa byle
bir amacmz bulunmad gibi her trl ynteme
1 B u bak asndan, o lgu lar zerin de d an d a n b ir a l
m an n zoru nlu old u u n u n n a sl aikr h a le geld iim
aklam aya g erek yoktu r, n k b u olgular, b izim d
m zd a gerekleen v e b ilin cim izin i fen om en ler h a k k n
da verd ii b u la n k a lgla r k a d a r bile h a k la n n d a b ir a lg
y a sahip olm adm z sen tezlerin son u cu n da olu u rlar.
-

33 -

dorudan aykr olan byle bir aklamann bize mal


edilebilecei aklmzn ucundan bile gememitir.
Bizim yapmak istediimiz ey, sosyoloji disiplininin
elde ettii sonulan felsefi bir gr ortaya atarak,
buradan ele almak ve yakalamak deil, bilim ada
mnn toplumsal olgulan nerede aramas gerektii
ve toplumsal olgulan dier eyler ile kantrmamas iin, bilimin ele almas gereken olgulann, birta
km dadnk belirtilerle anlamann mmkn ol
duunu gstermekten ibarettir. Amaladmz ey,
kapsayc bir sezgisellikle felsefeyi ve sosyolojiyi
kaynatrmak deil, aratrma alannn snrlarm
mmkn olduunca net bir biimde izmektir. Bu
bakmdan, bu tanmn toplumsal olgunun btn
vehelerini ifade etmedii ve bylelikle de mmkn
olan tek tanm olmad sulamasn kabul edebili
riz. Gerekten de, toplumsal olgunun farkl farkl
yollarla karakterize edilebilir olmasnda anlalma
yacak bir ey yoktur; nk onun sadece tek bir
karakteristik, tamamen kendine zg zellie sahip
olmas iin ortada bir neden yoktur.1Burada nem
1 T o p lu m s a l olg u ya atfettiim iz zorlayc g olm a zellii,
onu n b t n l n n sadece k k b ir ksm m o lu tu
rur. A n c a k toplu m sal olgu, ayn derecede, b u n u n tam
tersi b ir zellik de gsterebilir. n k k u ru m lar k e n d i
lerin i b ize dayatrlarken, b iz de onlara tu tu n m a k d u ru
m u n d a kalrz. yle ki, on la r bize b irtak m zoru n lu lu k
la r dayatrlar, y in e de b iz on la rda n h on u t kalrz; b izi
b a sk a ltm a alrlar, b iz o n la rn b u trl ileyiind en
m em n u n kalrz. B u antitez, ik i ayr gr n m ifa de
ed en fa k a t h er ikisi de g ere k olan, a h lak felsefecilerin in
iy ilik ile d ev a ra sn da v a r old u u n u d ndkleri a n
titezle zdetir. B elk i de, zerim izd e bu ikili etkiyi b ra k
m aya n v e stelik gr n itib a ry la elikili olm a ya n
k o le k tif pratik ler yoktu r. E er b iz bu olgu lan, o n la n n
h em konu yla ilgili olan h em de olm ayan b u zel b a la n
tyla aklam am sak, b u n u n ned en i sadece b u b a la n
tn n k en disin i dad n k b irtak m ia retler y o lu yla
k a vla n a b ilir klm am asdr. yilik deve gre d ah a isel
v e d a la gizli b ir eyler ta r ve. b u bakm d an da d evd en
d ah a az som uttur.
-

34 -

li olan ey, kiinin kafasndaki amaca en uygun g


rnen zgl zellii semesidir. Hatta, farkl koul
lar altnda, ayn anda birden fazla ltn de kulla
nlabilmesi mmkndr. Bunun sosyoloji iin ba
zen zorunlu olabileceini bizzat kendimiz kabul et
mitik (bkz. s.58). Biz, henz sadece bir balang
tanm yapmaya altmzdan, gerekli olan tek
ey, ele alman zelliklerin dolayszca seilebilir ve
aratrmadan nce belirginletirilebilir olabilmesi
dir.
Zaman zaman, bizim kendi tanmmza kar
ne srlen tanmlarda da bu koul yerine getiril
memektedir. rnein, toplumsal olgunun, toplu
mun iinde ve toplum tarafndan retilen veya
topluluu herhangi bir ekilde ilgilendiren ve etki
leyen her ey olduu sylenmitir. Fakat bir olgu
nun nedeninin toplum olup olmad ya da ayn ol
gunun toplumsal birtakm sonular dourup do
urmad, bu konuda ileri dzeyde bir bilgi sahibi
olunmakszn bilinemez. Bu yzden, bu tr tanm
lamalar aratrma nesnesinin, aratrma balama
dan nce belirlenmesini salayamazlar. Bu tanm
lamalar kullanabilmek iin, toplumsal olgular ze
rine yrtlen almalann zaten hayli ileriye git
mi olmas ve sonu olarak da sz konusu olgula
rn tespit edilmesini salayacak baka aralarn
halihazrda kefedilmi olmas gerekir.
Yaptmz tanm kimileri ok dar olmakla ele
tirirken, kimileri de onu ar geni olmakla ve ne
redeyse var olan btn gereklii iermekle eletir
mektedir. Gerekten de, her trl fiziksel ortamn,
etkisi altndaki btn varlklar zerinde bir bask
uygulad, nk bu varlklarn, bu ortamlara be
lirli lde uymak zorunda olduklar sylenmitir.
Ama fiziksel ortam, ahlaki ortamdan ayran farkl
lklarn hepsi ayn zamanda baskmn bu iki biimi
-35-

arasnda da mevcuttur. Bir veya birden fazla olu


umun baka oluumlar, hatta baka iradeler ze
rinde uygulad bask ile topluluk bilincinin, ye
lerin bilinci zerinde uygulad bask birbiriyle ka
rtrlmamaldr. Sadece toplumsal baskya zg
olan ey, onun, belirli molekl oluumlarnn sert
liinden deil, belirli tasavvurlara yklenmi say
gnlktan kaynaklanmasdr. Bireysel ya da kaltsal
alkanlklarn da baz bakmlardan ayn zellii ta
d dorudur. Onlar da bizi kuatarak bize birta
km inan ve pratikleri dayatrlar. Fakat onlar ta
mamyla bizim iimizde olduklarndan bizi ieriden
kuatrlar. Tersine, toplumsal inanlar ve pratikler
ise, bize dardan hkmederler; bu yzden, birey
sel ya da kaltsal alkanlklarn zerimizde sahip
olduklar etkiyle, toplumsal inan ve pratiklerin et
kisi nitelike birbirinden farkldr.
stelik, baka doal fenomenlerin, farkl biim
ler altnda bizzat toplumsal olgunun ayrt edici ve
tanmlayc niteliini arz ettii grldnde buna
arlmamaldr. Bu benzerlik, her ikisinin de ger
ek eyler olmasndan kaynaklanr. nk gerek
olan her eyin, kendisini hissedilir klan, hesaba
katlmas gereken ve hibir zaman tmyle amdnlamayan bir doas vardr. Ve toplumsal basknm
kavranmda zsel olan asl ey de budur. nk,
bask kavramyla kastedilen ey, kolektif eyleyi ve
dn biimlerinin o an iin bu biimlere uy
makta olan bireylerin dnda bir varolua sahip ol
masdr. Yani bunlar, kendilerine ait bir varolua
sahip 'eylerdir'. Birey, onlar halihazrda biimlen
mi olarak bulur ve onlarn varln sonlandrmaya veya olduklarndan farkl bir biim almasna tek
bana sebep olamaz. Bu yzden birey istese de is
temese de onlar gz nnde bulundurmak duru
mundadr ve bunlar bir toplumun, yeleri zerin-36-

ile sahip olduu maddi ve ahlaki stnle eitli


derecelerde katkda bulunmakta olduklarndan bi
reyin bunlar deiiklie uratmas (her ne kadar
mknsz olduunu sylemesek de) olduka zordur.
I reyin bu kolektif olgularn yaratmna katkda
bulunduu phe duyulmayacak kadar aktr.
Fakat, bir toplumsal olgunun varlk kazanabilmesi
in, hi deilse birka bireyin birbirleriyle etkile
im iinde bulunmas ve bu etkileimin sonucunda
ortaya kacak ilikilenmenin yeni bir rnn orta
ya kmasn salamas gerekir. Bu sentez (bilinle
rin oulluunun iin iine girmesi dolaysyla) her
birimizin dnda cereyan ettiinden, kanlmaz
olarak, ayn ayr ele alnmas gereken her bir birey
den bamsz olan belirli eyleyi ve belirli muhake
me biimlerini billurlatrma ve onlar bizim d
mzda kurumsallatrma ynnde bir etkide bulu
nur. Baka bir yerde de iaret edildii gibi,1gerek
le anlam biraz geniletildii takdirde, bu zel varo
lu biimini ok iyi ifade eden bir szck vardr: Bu
szck kurum szcdr. Aslnda, bu szc
anlamm tahrif etmeksizin kolektivite tarafndan
ina edilmi tm inanlar ve davran biimleri ola
rak tanmlamak mmkndr. Bu durumda sosyo
loji de kuramlarn ve onlarn kkenlerinin ve ilev
lerinin bilimi olarak tanmlanabilir.2
1 Bkz. Sosyoloji m addesi, F au co n n et ve M auss, G rande
E n cy clop d ie'de basld.
2 H er ne kadar in an ve pratikler, bize b yle dardan
n fu z etseler de, bu b izim on la r edilgen b ir ekilde
edindiim iz ve onlarn h erh an gi b ir deiiklie u ra m a
sn a sebebiyet ve rm ed iim iz anlam na gelm ez. K o lek tif
ku rum lar zerin de d n m ek ve k endim izi onlarn iin
de eritm ekle onlar bireyselletirm i v e o n la ra az vey a
ok ken di kiisel da m gam z basm oluruz. B u b a k m
dan, du yu lar d nyas ze rin d e dnrken, h er b irim iz
ona ken di tarzm zda b ir ren k katm oluruz. F a rk l in
sa n la r ayn fiziksel ortam a farkl ekilde u yu m sa laya
bilirler. H er b irim izin b e lirli l d e k en d i a h la k a n la y
-

37 -

Bu kitabn yol at dier itirazlara dnmeyi an


lamsz buluyoruz, nk bunlar can alc herhangi
bir noktaya deinmemektedirler. Yntemimizin ge
nel erevesi, toplum tiplerim snflandrmak veya
normal olan patolojik olandan ayrmak iin seilen
ilemlere bal deildir. Zaten, kitabmzn bu b
lmlerine ynelik itirazlarn kkeninde itiraz ya
panlarn bizim temel ilkemizi yani toplumsal olgula
rn nesnel bir gereklie sahip olduu ilkesini ya hi
kabul etmemesi ya da birtakm erhler koyarak ka
bul etmesi vardr. Demek ki, her ey bu ilkeye da
yanmakta ve eninde sonunda onda odaklanmakta
dr. Bizim bu ilkeyi, her trl ikincil problemlerden
aymp bu nszle yeniden vurgulamamzn yararl
olacan dnmemizin sebebi de budur. Ve bu il
keye byle bir stnlk atfetmekle sosyolojik gele
nee sadk kaldmza kesinlikle inanyoruz: n
k her eyden nce sosyoloji bir disiplin olarak bu
anlaytan domaktadr. Gerekten de, toplumsal
fenomenlerin, maddi eyler olmasalar bile zerle
rinde allmas gereken gerek eyler olduunu id
rak etmeden, bu bilimin domas imkanszlard.
Toplumsal fenomenlerin ne olduunu aratrmann
yerinde bir i olacan kabul etmek iin, onlarn ta
nmlanmaya msait bir varolua sahip olduklarn,
varolu biimlerinin sabit olduunu, bireysel keyfi
likten bamsz ve zorunlu ilikilerin kayna olma
gibi bir zellie sahip olduklarm anlamak zorunlu
m , ken di din ini ve k en d i tekn iklerin i y ara tm a sn n s e
be b i de budur. H er top lu m sa l u yu m biim i, ola b ilecek
b t n bireysel va ry a syo n la ra sahip olabilir. Fakat, u
da b ir gerektir ki, top lu m sa l olarak geerli va ry a s y o n
la r alan snrldr. H erh a n gi b ir sapm ann k o laylk la
su olarak nitelen eb ilecei ahlaki ve din sel fe n om en ler
de b u va ryasyo n alan old u k a snrlyken, ek on om ik
yaam ilgilen d iren k o n u la rd a daha genitir. N e v a r ki,
ek onom ik ya a m d a da, alm as m m kn olm a ya n b ir
sn rla ka rla lm a s kanlm azdr.
-

38 -

dur. Bu bakmdan, sosyoloji tarihi, basite, bu at


l ly tanmlamann, ona derinlik kazandrmann ve
n gerektirdii btn sonulan ilemenin tarihi
dir. Fakat, bu ynde gereklemi byk ilerlemek
le ramen, bu almann da bize gsterecei ekil
de baka alanlarda olduu gibi, sosyoloji lannda
da bilimin yolunu kesen insan-merkezci varsaym
larn ok sayda kalnts hl varln srdrmek
ledir. nsan, toplumsal dzen zerinde sahip oldu
unu sand ve kendisine atfettii snrsz gten
vazgemeye yanamamaktadr. Bununla birlikte,
insana yle gelmektedir ki, eer kolektif biimler
gerekten de varsalar, insan bu kolektif biimleri
deitirmeye gc yetmediinden, ona zorunlu ola
rak tabi olmak durumundadr. Onu bunlarn varl
m yadsmaya iten ey de budur. Halbuki, insann
sregelen deneyimleri, insann sahip olduunu
sand bu hayali iktidar konumunun, yani onun
honutlukla avunduu bu yanlsamann aslnda
onun iin bir zaaf olduunu ve onun eyler zerin
deki gerek saltanatnn ancak bu eylerin kendile
rine ait bir doas olduunu kabul ettiinde ve ey
lerin ne olduunu bizzat kendilerinden renmeye
kalktnda kurulabileceini gstermitir. Bilimin
btn alanlanndan uzaklatrlan bu insann, ey
lerin hkimi olduuna dair acnas nyarg, inatla
sosyolojideki varln srdrmektedir. Bu bakm
dan, bilimimizi bu nyargdan kurtarmaktan daha
acil bir grev olamaz; abalanmzm temel amac da
zaten budur.

Emile Durkheim

GR
Sosyologlar, bugne kadar, toplumsal olgulan
incelerken kullandklar yntemleri nitelendirmeye
ve tanmlamaya dnk bir aba iinde olmamlar
dr. Bu bakmdan rnein Spencerm btn al
masnda yntemsel herhangi bir soruna deinil
mez. Sosyoloji Bilimine Giri isimli kitab, her ne
kadar ad byle bir izlenim yaratsa da, sosyolojinin
izlemesi gereken yollan tarif etmekten ok, sosyo
lojinin karlaabilecei glkleri ve sosyolojinin
alannda nelerin mmkn olabileceini gsteraeye
alr. Mili1 ise her ne kadar sosyolojideki yntem
sorununa bir miktar deinmi olsa da, syledikleri
Comteun daha nce sylemi olduklarm, herhan
gi bir katk yapmakszn, kendi mantnn szge
cinden geirip yeniden sunmaktan ibarettir. Bu ba
kmdan, kimi aba ve giriimlere ramen, sosyolo
jinin yntemi hakknda elimizdeki tek nemli ve z
gn alma Comtea ait Cours de philosophie posiiive isimli kitabn bir blmyle snrldr.
Yine de bylesine apak bir ihmale amamak
gerekir. Aslnda, yukarda isimlerini saydmz b
yk sosyologlarn biri bile, toplumlann doas, ya
ps, toplumsal ve biyolojik alanlar arasndaki ili
kiler ve ilerlemenin genel seyri zerine birtakm ge
nellemeler yapmann tesine geememitir. Hatta
1 J.S. Mili, S y stem o f Logic, cilt I, 6. Kitap,

B l m 7-10

(Londra, Longm ans, G reen, Read er & D yer, 1872)


2 Bkz. 2. Bask, Paris, s. 294-336.
-

41 -

Spencerm hacimli sosyolojik almas bile evren


sel evrim yasasm toplumlara uygulamaktan baka
bir ama gtmemektedir. Aslnda, bu tr felsefi so
runlarla uramak iin zel bir yntem gelitirme
ye de pek gerek yoktu. Byle bir yntem sorunu
nun bulunmad almalarda, sosyologlann yaptklan, tmevarm ile tmdengelim yntemini karlatmp bunlara bir deer bimek ve sosyolojik
aratrmann kulland genel ve hazr birtakm
kaynaklar zerine stnkr bir inceleme yap
makla snrl olabiliyordu. Sonu olarak da, bu a
lmalarda, hem olgular gzlemlerken dikkat edile
cek hususlar ve temel birtakm problemleri ortaya
atmann biimini, hem aratrmann izlemesi gere
ken yn, hem aratrmay baarl klabilecek ba
z zel yollan hem de kantlarn sunulmas sreci
ni ynlendirecek kurallar belirleme kaygs tan
myor ve doal olarak da aratrmann bu yntem
sel ynleri belirsiz kalyordu.
Bordeauxdaki Edebiyat Fakltesinde bizim
admza dzenli bir sosyoloji dersi konmasyla so
nulanan giriim bata olmak zere, birtakm se
vindirici olaylann bir araya gelmesi sayesinde ken
dimizi toplumbilim almalanna erkenden adaya
bildik ve hatta toplumbilimle ilgili inceleme al
malarn mesleimizin temel ilgi alan olarak gr
meye baladk. Bunun sonucunda da yukarda s
zn ettiimiz bu olduka genel sorunlardan hare
ket ederek birtakm zel sorularla uraabildik.
Anlayacanz, iinde bulunduumuz koullarn,
bizi, nitelikleri iyice tanmlanm ve toplumsal fe
nomenin zgl doasna uygun bir yntem zerin
de almaya ittiini syleyebiliriz. Burada da yap
mak istediimiz ey bu almann sonularm or
taya koymak ve onlar tartmaya amaktr. phe
siz sz konusu almada edindiimiz sonular k-42-

sa bir sre nce baslan Toplumsal blm isimli


kitabmzda da st rtk bir biimde yer alyordu.
Fakat imdi bize yle geliyor ki bu sonulan bura
da yeniden teker teker sunmak, onlan ayr ayn ye
niden formle etmek ve hem Toplumsal blm
isimli kitabmzda hem de baslmam baz almalanmzda yer alan ve bu sylediklerimize elik
edebilecek birtakm kantlan ve rneklemeleri sun
mak olduka faydal bir ey olacak. Tm bunlar ya
pldnda sosyolojik almalara vermek istedii
miz yn daha iyi deerlendirilmi olacaktr.

43 -

BRNC BLM

TOPLUMSAL BR OLGU NEDR?


Toplumsal olgular zerinde almaya uy
gun bir yntemin ne olabileceini irdelemeye
balamadan nce; toplumsal diye nitelendiri
len olgularn hangi olgular olduunu bilmek
nem tamaktadr.
Toplumsal b ir olgu nedir? sorusunu sor
mak, toplumsal nitelemesinden kastedilen
eyin ne olduu aka belirtilmedii srece
gerekli olacaktr . Toplumsal nitelemesi ge
nellikle, toplumda belirli bir yaygnlk gste
ren ve toplum iin az veya ok bir yaran olan,
toplum iinde olumu btn fenomenleri
belirtmek iin kullanlmaktadr. Toplumsal
szc bu ierikle kullanldnda insana
ilikin olup da toplumsal diye adlandrlma
yacak hibir olay bulunmad sonucuna vanlabilir. yle ya, her birey yer, ier, uyur ve
dnr ve tm bu ilevleri dzenli olarak
yerine getirirken de topluma birok yarar
salar. Bu olgularn da toplumsal olduklann
kabul edeceksek, sosyolojinin kendine ait bir
konusunun olmamas ve sosyolojinin alan
nn biyolojinin ve psikolojinin alanyla kar
mas kanlmazlaacakt.
Fakat aslnda her toplumda, kendine has
birtakm zelliklerinden dolay dier doa bi-47-

imlerinin alanna dahil olamayacak bir dizi


fenomen kategorisi vardr.
Ben bir aabey, bir e ve bir yurtta olarak
grevlerimi yaptm ve bu grevlere ait so
rumluluklar ve ykmllkleri yerine getir
diimde, aslnda, iinde bulunduum toplu
mun hukukunda ya da geleneklerinde tanm
lanm olan, fakat benim ve benim eylemleri
min dndaki birtakm zorunluluklara gre
hareket etmi oluyorum. Bu zorunluluklarn
benim duygularmla rtt veya onlann
gerekliini iimde hissettiim anlarda bile bu
zorunluluklar benim iin dsal birtakm nes
nel olgular olmaya devam edeceklerdir, n
k bu zorunluluklar yaratan ben deilimdir.
Bana bu zorunluluklar benimseten ey, yine
benim iin dsal olan belirli bir eitim sre
cidir. Keza, bu zorunluluklarn dsal olma
konumlarndan tr, onlann kimi ayrntl
niteliklerinden genellikle habersizizdir ve bu
aynntlan renmek iin sk sk yasalar veya
bu yasalan yorumlayabilme otoritesine ve
yetkisine sahip avukatlara bavururuz. Ayn
ekilde, bir inan sistemine bal bir insan da
dnyaya geldiinde dinsel inanna uygun
inan ve pratikleri hazr olarak bulur. Bu
inan ve pratikler, bu insanlardan nce de
var olduklarna gre, bu durum dinsel inan
ve pratiklerin ona inanan insanlardan bam
sz olarak, onlann dnda var olduunu gs
termektedir. Dncelerimi ifade ederken
kullandm iaret sistemi, borlanm der
ken iinde bulunduum parasal sistem, tica
ri ilikilerimde kullandm kredi aralan,
-48-

mesleimin gereklerini yerine getirirken ba


vurduum pratikler vb. benim onlar kullan
mamdan bamsz olarak toplumdaki ilevle
rini yerine getirirler. Bu durum yalnzca be
nim iin deil, toplumdaki her bir birey iin
de geerlidir. Ksacas, yukanda anlattmz
btn eyleyi, dnme ve hissetme biim ve
tarzlar bireyin bilincinin dnda var olma gi
bi dikkate deer bir zellik tarlar.
Bu davran ve dnce kalplarnn olu
turduu ereve bireye yalnzca dsal olmak
la, onun bilincinin dnda olmakla kalmaz,
ayn zamanda sahip olduu zorlayc ve mec
bur edici g yoluyla birey istese de istemese
de kendisini bireye dayatr. phesiz, birey
bu ereveye kendi nzasyla uyduu zaman,
bu bask, artk gereksiz hale geldiinden, his
sedilmez veya ok az hissedilir. Fakat biz his
sedelim ya da hissetmeyelim, zorlayclk, s
zn ettiimiz davran ve dnme kalpla
rnn zorunlu bir zelliidir. Bunun kant, b i
rey bu davran ve dnce kalplanna diren
dii noktada bu zorlayc gcn kendisini g
rnr klmasdr. Hukukun kurallarm ihlal
etmeye kalkarsam, bu hukuk kurallar, be
nim bu eylemimin gereklemesine engel ol
maya dnk bir mekanizmay iletmeye al
r. Fakat hukuk kurallarm ihlal etmeye d
nk eylemim engellenememi ve oktan ger
eklemi ise, bu kurallar, eylemimin top
lumsal etkilerini yok etmeye veya eylemim ile
hukuki kurallar arasndaki elikiyi yok edip
eylemimi hukuka uygunluk alannn iine
ekmeye alrlar. Eer bu mmkn deilse,
-49-

yani eylem ve davranm baka trl dzel


tilemeyecek durumdaysa, hukuk kurallar
eylemimi cezalandrmak ynndeki mekaniz
malar hayata geirir. Sz konusu olan hu
kuksal normlar deil de sadece ahlaki kural
lar ise, kamu vicdan, sahip olduu birtakm
gzetim mekanizmalaryla ve baz zel ceza
landrma biimleriyle ahlaki kurallar ihlal et
meye dnk btn eylem ve davranlarn
nne gemeye alr. Hukuk ve ahlak alan
dndaki dier bask mekanizmalarndaki
zorlama ve yaptrmlar her ne kadar ncekile
re gre daha yumuaksalar da, bu durum, bu
mekanizmalarn, toplumda etkin bir biimde
var olduu gereini deitirmez. Toplumdaki
hukuk ve ahlak kurallarnn ilgi alannn d
nda kalan ve orada deerlendiremeyeceimiz kimi gndelik kurallara uymazsam, r
nein lkeme zg geleneklere veya snfma
zg pratiklere uymazsam insanlarn benim
le alay etmesine veya insanlarn benden
uzaklamasna yol aarm. Dolaysyla bu du
rumlar da her ne kadar ahlaki ve hukuksal
kurallarn cezalandrmalar kadar sert bir bi
imde olmasa da bir ekilde cezalandrlm
olduum ve gerek bir cezann sonularnn
aynsyla kar karya bulunduum anlam
na gelir. Bu durumlarda da snrlamalar ve
basklar her ne kadar dorudan yollarla ol
masa da en az hukuk ve ahlak kurallar ka
dar etkilidir. Somut hibir ey beni dorudan
doruya lkemdeki insanlar ile anadilim olan
Franszca konumaya veya lkemdeki yasal
para birimini kullanmaya zorlamamaktadr;
-50-

fakat baka trl davranmam da mmkn


deildir. Bu tr mecburiyetlerin dnda dav
ranmaya kalkrsam, baarszlk dnda
hibir ey elde edemem. rnein, bir sanayi
cinin, geerlilii geen yzylda kalm yol ve
yntemlerle almasnn nnde hibir engel
yoktur, fakat bu yzyln koullarnda bunu
yapt takdirde iflasa srklenecei de ke
sindir.
Aslnda bu kurallarn dna kp onlar
ihlal etme ve bamsz davranma gcn
kendimde bulsam bile, bu kurallar veri alp
onlara kar mcadele etmeksizin yapamam
bunu. Hatta ve hatta bu kurallar bir ekilde
alt ettiim durumda bile onlarn benim ze
rimde yeniden bask kurmaya ynelik diren
leri bu kurallarn zorlayc glerini bana ye
terince hissettirir. Btn yenilikiler ne ka
dar ansl olurlarsa olsunlar eninde sonunda
giriimlerinin karsnda kurallarn zorlaycln ve muhalefetini bulurlar.
Demek ki bu zorlayc bask biimlerinden
bahsederken aslnda alabildiine zgn ka
rakterli olgulardan sz ediyoruz. Bu olgular,
birey zerinde bir tr denetim kurmay sala
yan ve sahip olduklar zorlayc g sayesin
de bireye dtan dayatlan birtakm eyleme,
dnme ve hissetme biimlerinden oluur.
Bu biimdeki toplumsal olgular bir yandan
birtakm simgelerden ve eylemlerden ibaret
olduklar iin organik fenomenlerin; bireysel
bilincin dnda hibir varolu kazanamaya
cak olmalar bakmndan da psiik fenomen
lerin kapsam iinde deerlendirilemezler.
-51-

nk psiik fenomenler ancak tekil bilincin


iinde ve onunla var olan fenomenlerdir. Bu
bakmdan tm bu olgular, ismine toplumsal
olgular denilebilecek yeni bir trn iinde de
erlendirilmelidir. Bu olgulara toplumsal ol
gular demek son derece yerindedir; nk
bunlarn varoluunun kayna bireyin kendi
si deil toplumdur. Toplumsal olgularn kay
na ve dayana bir btn olarak siyasal
toplum olabilecei gibi onun mezhepler, siya
si ve edebi ekoller, mesleki kurumlar gibi parasal topluluklardan oluan deiik veheleri
de olabilir.
Toplumsal szcnn bu olgular nite
lendirmede son derece uygun olmasnn dier
bir sebebi de bu szcn yalnzca, ne psiik
ne de organik olan, yani daha nce snflan
drlmam ve tanmlanmam, szn ettii
miz bu zel olgular nitelendirmede kullan
lan bir kavram olmasdr. Toplumsal olgular
alanna yukarda tarif ettiimiz olgular girdi
ine gre bu olgular sosyolojinin esas alann
tekil ederler. Bu arada, toplumsal olgulara
rnek vermek zere kullandmz, bizim ta
nmladmz biimiyle bask kavram, mutlak
bireyciliin, srarl ve ateli savunucularn
ileden karabilir. Bu kiiler bireyin tama
myla zerk olduunu savunduklarndan, bi
reye ne zaman onun sadece kendisine bam
l olmad hissettirilse bireyin gcnn kmsendii hissine kaplrlar. Gelgelelim, sa
hip olduumuz ou fikir ve eilimlerin bizim
kendimiz tarafndan geliti rilmeyip ve bize d
ardan geldikleri gerekliinden bugn kim-52-

se phe duymuyor ve bunu herkes itirazsz


kabul ediyorsa, bu fikir ve eilimlerin de an
cak kendilerini bize dayatmak suretiyle iimi
ze nfuz edebileceklerini kabul etmek gere
kir. Bizim bask szcnden kastettiimiz
eyin anlam da ite tam bu noktada youn
lamaktadr. Bu arada, bunlar sylerken her
toplumsal bask biiminin bireyin kiiliini
yok etmediini de biliyoruz.1
Yukarda rnek olarak verdiimiz hukuki
ve ahlaki kurallar, dinsel dogmalar, parasal
sistemler gibi olgularn olduka yerleik
inan ve pratiklerden olutuunu gz nne
aldmzda, iyice oturmu bir toplumsal r
gtlenme olmadan herhangi bir toplumsal ol
gunun da somutlanamayaca [biime kavu
amayaca] sonucuna varabiliriz. Fakat bu
nunla birlikte kendisini byle billurlam,
somut biimiyle sunmayp yine de birey ze
rinde ayn nesnellie ve ayn etkiye sahip
baka toplumsal olgular da vardr. Bunlar
toplumsal cereyanlar dediimiz eylerdir.
rnein, her ne kadar toplum iinde somut
ve billurlam bir grnmleri olmasa da,
bir topluluktaki byk coku, fke ve acma
gibi duygularn hibirinin kayna bireyin
kendi bilinci deildir. Bu toplumsal cereyan
larn her biri bize dtan gelirler ve biz iste
mesek de bizi kapp srklerler. Kendimizi
bu cereyanlarn etkisine kaytsz artsz b
raktmz mddete belki onlarn zerimiz
deki etki ve basklarnn farknda olmayabili
1 stelik, b u h e r basknn n orm al old u u n u sylem ek an
la m n a gelm ez. B u n ok taya ilerid e dneceiz.
-

53 -

riz, fakat bunlara kar diren gsterdiimiz


anda bu bask kendisini hemen hissettirecek
tir. Herhangi bir birey bu kolektif eilimler
den herhangi birine kar kmaya kalkarsa,
reddetmeye kalkt bu kolektif eilimler ve
duygular ona geri dnmeye ve onu hedef al
maya balar. O zaman yle bir sonuca vara
biliriz: Bu dsal zorlayc g, kendisini dire
ni durumlarnda grnr ve hissedilir kl
yorsa bu durum onun ayn zamanda bizim
farknda olmadmz ve ona direnmediimiz
zamanlarda da varln srdryor olmas
demektir. Bu gerei gzden karan birisi,
aslnda kendisine dardan dayatlan bu ey
leri bizzat kendisinin yaratt yanlsamasna
kaplabilir. Her ne kadar birtakm toplumsal
normlara ve eilimlere [onlar kendimizin ya
ratt vehmiyle] honutlukla uymak bu
normlarn ve eilimlerin baskclnn zerini
ksa vadede rtebilse de, bu bask, bu ekilde
tamamen ortadan kaldrlamaz. Havann ba
sncn hissetmememizin onun bir basnc ol
duu gereini deitirememesinde olduu
gibi. Bireysel olarak hissettiimiz eylerle
toplumca paylalan genel duygular birbiriyle
tam anlamyla rtseler bile toplumun iin
deyken hissettiimiz eyler yalnz olduumuz
bir durumda hissedeceimiz eylerden tama
men farkldr. Nitekim, iine dahil olduumuz
topluluk dalp bu topluluun zerimizde
kurduu bask ortadan kalktktan sonra ken
dimizle ba baa kaldmzda, daha nce
topluluk iindeyken hissettiimiz eyler bize
yabanc bir eymi gibi gelir. Bu duygular ba-54-

zen benliimize o kadar aykr derler ki bu


durum karsnda dehete kaplabiliriz. te
byle bir durumda bu duygulan yaratmad
mz, sadece toplumsal olarak var olan duy
gulara kendimizi kaptrm olduumuzu an
larz.
Aslnda normal koullar altnda tamamen
zararsz olan bireyler bile bir topluluun iin
de, o topluluun bir paras olarak akl almaz
zalimlikteki eylemlere srklenebilirler. Bu
geici galeyanlar iin sylediklerimiz, gerek
toplumun tmn etkisi altna alan, gerekse
snrl bir toplumsal alanda etkili olan, teki
eilim ve tezahrlere gre onlardan daha
uzun sreli olup, etrafmzda srekli yeniden
retilebilen, dinsel, siyasal, edebi ve sanatsal
eilimler iin de geerlidir.
Toplumsal olgu iin gelitirdiimiz bu ta
nm, ok tipik bir rnek olarak, ocuklarn
nasl yetitirildiini gzlemleyerek de doru
layabiliriz. ocuk yetitirilirken verilen eiti
min ocua, onun kendiliinden kefedemeyecei belirli grme, dnme ve davranma
biimlerini dayatp benimsetmeye ynelik
srekli bir abadan baka bir ey olmadn
aka grmek iin bu eitim olgusuna oldu
u gibi veya her zaman olageldii gibi bak
mak yeterlidir. Daha kk yatan itibaren,
ocuklarmz belirli saatlerde yemeye, ime
ye ve uyumaya zorlar, onlara srekli olarak
temiz, sakin ve itaatkr olmay tembihleriz
ve biraz daha bydklerinde de onlara ba
kalarna kar dnceli olmann, gelenek ve
greneklere uymann ve almann erdemle-55-

rinden bahsederiz. ocuklara eitim yoluyla


yaptmz bu bask bir sre sonra ocuklar
tarafndan hissedilmez hale geliyorsa bunun
nedeni bu basknn gerekten de ortadan
kalkm as deil, bu basknn sonucunda
onun plak halini gereksizletirecek bir
takm alkanlklarn ve isel eilimlerin bu
basknn yerine gemesi ve basknn iselle
tirilmesini salamasdr. Yani, basknn yeri
ne geen eyler bizzat baskdan tremi ey
lerdir. Buna zt olarak Spencer, rasyonel bir
eitim anlaynda ocua kar bu tr zor
aralarnn kullanlmasnn doru olmadn
ve ocua istediini yapabilecei tam bir z
grlk verilmesi gerektiini savunabilir. Gel
geldim Spencerm arzulad bu tr bir ei
tim anlay dnyadaki hibir halk tarafn
dan hayata geirilememitir ve bir gereklii
ve hayatta bir karl olmadndan, bizim
bahsettiimiz olgularla elien bir olgu ol
maktan ziyade kiisel bir desideratumdan
[yani temenniden] ibarettir. Bu noktaya ka
dar sylediklerimiz, eitimin kaynan, bire
yin bir toplumsal varlk olarak yaratlmas
amacndan aldn aka gsteriyor. Bu
yzden, bireyin toplumsal bir varlk olarak
yaratlmasna dnk tarihsel srecin nasl
ekillendiini, toplumdaki eitim sistemine
baktmzda net bir biimde grebiliriz. A s
lnda, eitim vastasyla ocuun srekli ma
ruz kald bask, bizzat onu kendi suretine
uygun bir biimde oluturup ekillendirmek
isteyen toplumsal ortamn basksdr ve an
ne-babalar ile retmenler sadece bu top-56-

lumsal basknn temsilcileri ve aralarndan


baka bir ey deildir.
Sosyolojik fenomene bu niteliini kazand
ran, onu karakterize eden zellii, onun top
lum iinde yaygn olmas deildir. Bir dn
ce biimi btn bireylerin bilincinde olmakla
bir toplumsal olgu saylamayaca gibi, bir
takm hareketler iin de toplumsal olgu nite
lemesini yapmamzn nedeni bu hareketlerin
toplumun btn bireylerince tekrarlanmas
deildir. Kimileri sadece bu lte bakarak
birtakm olgular toplumsal olarak niteliyor
sa, bu, gerek toplumsal olgular ile onlarn
bireysel dzlemde cisimleip davurmas de
nebilecek hatal eyleri bir ekilde birbirine
kartrmaktan kaynaklanan bir yanlgdr.
Toplumsal olgu olarak nitelendireceimiz
eyler, bireysel birtakm eilimler deil kolek
tif dzeyde ele alman bir sosyal bein inan,
eilim ve pratikleridir. Bu kolektif durumla
rn bireylere yansyp bireylerde somutlaan
biimleri ise toplumsal olgulardan farkl kate
goriye denk den bir eydir. Bu szn etti
imiz iki eyin birbirinden farkl iki kategori
ye denk dmesinin ya da bu kategorik ikili
in en ak gstergesi, olgularn bu iki dzle
minin birbirinden ayr olarak da grlebilmeleridir. Gerekten de, ad geen davranma ve
dnme biimlerinden bazlar, srekli tek
rar edilmeleri neticesinde bir tr sreklilik
kazanmak suretiyle kendilerini yanstan tekil
olaylardan, deyim yerindeyse, ayr ve bam
sz bir karakter kazanrlar. Bylelikle de bu
olgular kendilerine has bir biim ve somut bir
-57-

grn elde ederek kendilerini yanstan te


kil olgulardan olduka farkl, sui generis bir
gereklii olutururlar. Toplumdaki kolektif
davran ve dnme kalplan sadece belirle
dii eylemlere ikin bir e olmak durumun
da kalmaz, ayn zamanda azdan aza tek
rarlanan, eitim yoluyla aktarlan ve hatta
yazl olarak korunan bir forml iinde kendi
sini srekli gsterir ve ifade eder. Byle bir
duruma biyoloji dnyasnda rastlayanlayz.
Hukuki ve ahlaki kurallar, aforizmalar ve
ataszleri, dinsel ve siyasal akmlanr gr
lerini aktaran metinler, edebi ekoller tarafn
dan ortaya atlm beeni ve slup ltleri
vs. aslen, kolektif eylem biimlerinin cisimlemi hali olan bir pratikler btnn, bir
forml olutururlar. Bu kolektif dnme
ve davranma kalplarnn hibirinin tam ifa
desi, onlarn bireyler tarafndan uygulanm
biimlerinde tezahr edemez, nk bu ka
lplar birey tam olarak hayata geiremeyebilir ve zaten bu kalplar da bireyin onlar belir
li bir anda tam olarak uygulamasndan ba
msz olarak varln srdrr.
phesiz, toplumsal olgularla onlarn bi
reylere yansm halleri arasndaki kategorik
ayrlk kendisini her zaman ayn netlikte sun
maz. Fakat daha nce sunduumuz rnekler
de bu ayrln tartlmaz bir aklkta gr
lebiliyor olmas, toplumsal olgularn bireye
yansy biimlerinden bamsz bir varolua
sahip olduu gereini kantlamak iin yeterlidir. Ayrca, ilk bakta gzlemlenebilir olma
d durumlarda bile bu iki dzlem arasmda-58-

ki kategorik farklln ou durumda belirli


yntemsel yollarla gsterilmesi de mmkn
dr. Aslnda, toplumsal olgu baka dzeyde
ki olgulardan soyutlanarak saf haliyle gz
lemlenmek istiyorsa, bu tr yntemleri uygu
lamak elzemdir. rnein, yol at sonular,
olutuu zamana ve lkeye gre farkllk gs
teren baz ortak kanaatler vardr ki bunlar bi
reylerin evlenmeye veya intihara olan eilim
lerini etkileyerek ortaya kt yerdeki doum
oranlarm vb. az veya ok olmasm belirleye
bilir. Bu tr ortak dnce, eilim ve kanaat
ler phesiz toplumsal birer olgudur, fakat
ilk bakta bireylere yansm o tekil biimle
rinden ayrtrlamaz [genel, toplumsal bir ol
gu olarak ifade edilemez] gibi gzkrler. te
bu noktada istatistik bize bunlar ayrtra
cak aralar salar. rnein bir toplumsal ol
gu olarak bu ortak kanaat, dnce, eilim
ler ve bunlarn yol at sonular istatistiksel
olarak doum, evlilik ve intihar1 oranlarnda
ifade edilebilir. Bu oranlar da, bir lkede, be
lirli bir yata evlenen, ocuk dnyaya getiren
veya intihar edenlerin saysn yllk toplam
evlilik, doum ve intihar saysna blerek el
de edilebilir. Bu istatistik hibir ayrm yap
madan bireysel durumlarn hepsini bir btn
olarak kapsadndan, bu toplumsal feno
menlerin oluup ekillenmesinde bir rol oy
nayacak bireysel dzeydeki durumlar birbiri
nin etkisini ortadan kaldrdndan, sonuta
herhangi bir bireysel durum tek bana bir
1 ntihar her y a ta gr lm eyecei gibi, gr ld y a la r
d a da ayn sk lk ta grlm ez.
-

59 -

toplumsal fenomenin doasn belirleyeme


mi olur. Fenomenin ifade ettii ey herhangi
bir bireyin eilimi deil, kolektif bir eilimin
durumudur.
te bu, toplumsal fenomenin veya olgu
nun her trl yabanc eden ayrtrlm saf
biimidir. Toplumsal fenomenlerin bireysel te
zahrlerinin de aslnda kolektif durumu yeni
den retmeleri bakmndan toplumsal bir bo
yuta sahip olduu sylenebilir. Fakat bu bi
reysel tezahrlerin her biri byk lde, bi
reyin fiziksel ve organik yaps ve bireyin iin
de bulunduu zel durum tarafndan belirle
nir. Bu yzden de bunlar gerek anlamda sos
yolojik saylamazlar. Hem toplumsal dzeyde
ki hem de bireysel dzeydeki etkilerine bal
olmalar bakmndan bunlara sosyo-psiik ol
gular diyebiliriz. Bu olgular da sosyolojinin
asl ieriini oluturmasalar da sosyologun il
gi alanna girebilirler. Ayn durum biyokimya
gibi disiplinler aras bilimler tarafndan ince
lenen karma niteliklere sahip fenomenler iin
de geerlidir.
Bu sylediklerimize itiraz olarak, bir feno
menin ancak bir toplumun btn yelerini
deilse bile toplumun ounluunu balad
, yani yaygn olduu zaman kolektif olabile
cei iddia edilebilir. Bu gre katlabiliriz,
fakat bir olgu yaygnl ve genellii dolaysy
la kolektif deil, tersine (az ya da ok bireyler
iin zorunluluklar yaratan) kolektiflii dolay
syla yaygn ve geneldir. Toplumsal fenomen
ya da olgu, kendisini bireylere dayatmak su
retiyle, kendisini bireylerde yeniden reten
-

60-

bir topluluk halidir. Bu topluluk hali, para


larda olduu iin btnde deil, aksine b
tnde olduu iin onun paralanndadr. Bu
durum, nceki kuaklardan bize hazr olarak
aktarlan inan ve pratiklere baktmzda
aka grlebilir. Bu inan ve pratikler, bir
kolektif rn olduundan ve bunlarn temeli
yzyllar ncesine dayandndan, eitim s
recimizin bize tanmamz ve sayg gsterme
mizi rettii bir otoriteyle donanmlardr.
Bu otorite yoluyla da biz bu inan ve pratik
leri kabul edip, benimsemek durumunda ka
lrz. Toplumsal fenomenlerin ounun bize
bu yolla aktarldn sylemek bu noktada
nemli oluyor. Toplumsal bir olgunun oluu
mu, her ne kadar bizim de birey olarak katk
mz ksmen gerektirse de, bu katkmz top
lumsal olgunun halihazrdaki doasn dei
tirmekten uzaktr. Bir topluluk iinde ortaya
kan kolektif duygu sadece o topluluktaki
bireylerin sahip olduu benzer ve ortak duy
gularn toplamn ifade eden bir ey deildir.
Daha nce de gsterdiimiz gibi, bundan ok
farkl bir ey olan kolektif duygu, bireylerin
ortak deneyimlerinin ve onlarn bilinleri ara
sndaki etkileimin bir rn olarak ortaya
kar. Bu duygu her bir bireyde teker teker
yank bulduysa, bu tamamyla onun kolektif
olma zelliinden kaynaklanan zel bir enerji
vastasyladr. Bir toplumda btn kalpler
ayn duygularla arpyorsa, bu durum zaten
mevcut olan bir uyumun kendiliinden bir
sonucu olarak deil, tek bir kuvvetin tm bi
reyleri ayn yne srklemesiyle ortaya kar.

Aslnda her bir bireyin duygusu, geri kalan


bireyler tarafndan oluturulmutur.
Tm bunlar ifade etmek suretiyle sosyo
lojinin gerek alannn neleri ierdiini am
layp kesin bir tasarlama noktasna gelmi
durumdayz. Sosyoloji, belirli bir fenomenler
kategorisi oluturan toplumsal olgular ier
mektedir. Toplumsal bir olgu, bireyler zerin
de uygulad veya uygulamaya muktedir ol
duu dsal ve zorlayc gcyle kendisini
gsterir. Bu gcn varl, bu olgunun kendi
sinin varoluunu tehdit edebilecek bir birey
sel eyleme kar uygulad yaptrmlarda ve
gsterdii dirente somut olarak grlebilir.
Toplumsal olgular yalnzca kolektiflii ve
baskcl temelinde deil, yaygnl temelin
de de tanmlamak mmkndr. Ama bu ya
plrken, nceki hatrlatmalar da dikkate ala
rak toplumsal olgunun yaygn olma zellii
nin yannda ikinci bir temel zellik olarak,
toplulua yaylma srecinde ald tikel veya
bireysel biimlerden bamsz olarak var ol
duu bilgisini de eklemek gerekecektir. Bu
ikinci zellik bir lt olarak toplumsal olgu
lar tanmlamada baz durumlarda birincisin
den daha kolaylkla iletilebilir. rnein, top
lumsal olgularn ierdii bask hukuk, ahlak,
inanlar, gelenekler ve hatta moda gibi bire
yin bilincinin dndaki birtakm dsal yap
larda rahatlkla grlebilecei gibi birey top
lumsal olgulara direndiinde, toplumun do
rudan bir tepkisi olarak yine dsal bir biim
de ortaya ktnda da grlebilir. Fakat eko
nomik bir organizasyonun uygulad bask
-

62 -

gibi tamamen dolayl bir biimde ortaya kt


nda, bu bask kendisini bu kadar fark edi
lir klmaz. Bu gibi durumlarda, olgularn top
lum iinde yaygnlna bal olarak ortaya
kan nesnellik, bu olgularn toplumsal olgular
olduunu grmemiz asndan daha uygun
bir lt olabilir. Bu noktada yaygnl vur
gulayarak yaptmz tanmlama aslnda da
ha nce kolektiflii ve baskcl vurgulaya
rak yaptmz tanmn basite yeniden for
mle edilmesidir: Bireylerin bilinlerinin d
nda var olan bir davran biiminin toplum
iinde yaygnlamas, bu durum ancak bu
davran biiminin bireyler zerinde bask
yapp bireye kendini dayatmasyla ortaya
kabilir.1 Yani toplumsal olgularn yaygnl

1 Bu toplu m sal olgu tanm nn T a rd em u stalk la ina


ed ilm i sistem inin tem elin i olu tu ran tanm d an ne ka
da r uzak olduu grlebilir. n celikle unu sylem eliyiz
ki bizim a ratrm am z h ibir y erd e T a rd em , olgu larn
olu m asn d a tak lide (im itation) atfettii stn etkiyi
on aylam aya itm em itir. A yrca, b ir teori olm ayp do lay
sz gzlem verilerin in b a sit b ir zetinden iba ret olan ta
nm lam am zd an u k arlabilir k i taklit toplu m sal olgu
daki zsel ve k arak teristik olan eyi her zam an ifa de e t
m ez v e hatta asla ifa de etm ez. phesiz, her toplu m sal
olgu yin elen m ek tedir v e d a h a nce de gsterd iim iz gibi
h er toplu m sal olgu y a y gn la m a eilim i tar, fakat bu
du ru m onu n toplu m sal olm a sn d an yan i zoru nlu olm a
sn dan kaynaklanr. O nu n yay lm a k apasitesi onu n so s
yolojik karakterinin b ir neden i deil, sonucudu r. E er
b yle b ir sonucu b erab erin de getirm e zelliin i sadece
top lu m sa l olgu lar tasalard, tak lidin on la n a kla m a
y a deilse bile onlar tan m la m aya katks olabilirdi. F a
kat, dierleri zerin de etkide bu lu n an b ir bireysel hal
s r f b u y zden bireysel olm a zelliin i yitirm ez. stelik,
bu noktada, tak lidin a sln d a b e lirli b ir zorlayc etkin in
son u cu n da ortaya kan o alm a etkin liin i im a edip e t
m ed ii de tartlr. B u tek terim altnda, birb irlerinden
o ld u k a farkl ve birb irlerin den ayr ele alnm alar g ere
k en fen om en ler birb irlerin e ka rtrlm aktadr.
-

63 -

onlarn kolektifliinin ve baskclnn bir


gstergesinden baka bir ey deildir.
Bununla birlikte, toplumsal olgularn bu
ekilde tanmlanmasnn tam bir tanmlama
olup olmad sorulabilir. Aslnda imdiye k a
dar tanmlamamzn temelini oluturan olgu
larn hepsi birer ileyi biimleri, yapma tarz
lardrlar ve bu bakmdan fizyolojik bir ma
hiyete sahiptirler. Fakat ayn zamanda kolek
tif bir varolu biimi olan olgular vardr ki
bunlann mahiyeti de anatomik veya morfo
lojik olarak nitelenebilir. Sosyoloji kolektif
hayat ilgilendiren bu anatomik olgulara veya
olu biimlerine kaytsz kalamaz. Fakat, bir
yandan da, gerek olu biimleri olarak toplu
mu meydana getiren temel paralann mahi
yeti ve says, bunlarn birbirlerine eklemlen
me tarz ve birbirleriyle kaynamlk dzeyi,
gerekse de nfusun very zn deki dalm,
iletiim alarnn kapsam ve mahiyeti, ko
nutlarn tasarm vb. gibi olgular ilk bakta
dier toplumsal olgular gibi eyleme, hissetme
ve dnme biimleriyle ilikili gzkmeyebi
lir.
Lkin, bu saydmz eitli fenomenler,
her eyden nce dier toplumsal olgulan ta
nmlarken kullandmz zelliklerin aynsn
gsterirler. Birer varolu biimi olarak bu fe
nomenler, daha nce szn ettiimiz ileyi
biimi olma zellii gsteren fenomenler gibi
kendilerini bireye dayatrlar. rnein, bir top
lumun politik olarak nasl blndn, b
ln sonucunda ortaya kan paralann ma
hiyetini ve paralann birbirleri arasndaki da-64-

yanma ve kaynama derecesini renmeye


altmzda, bunu fizie ait aratrma yn
temleriyle veya corafi gzlemlerle baarama
yz. nk bu politik blnmeler, her ne ka
dar fiziksel temellere sahip olsalar da, aslen
toplumsaldrlar. Bunlar ancak kamu hukuku
vastasyla inceleyebiliriz, nk kamu huku
ku bizim yalnzca aile ve yurttalk ilikileri
mizi deil, bu politik blnmelerin yapsn da
belirlemektedir. Ayn zamanda, bu politik olu
umlar, saydmz dier toplumsal olgular
dan daha az zorlayc deildir. Baka bir r
nek vermek gerekirse; nfus, krsal alanlarda
toplanaca yerde kentlerde toplanyorsa, bu
nun nedeni, ayn zamanda byle bir eilimi
bireylere dayatan bir ortak kannn ve bu ka
ndan doan bir toplumsal itkinin olmasdr.
Ayn ekilde, evlerimizin tasarmn semekte
ne kadar az zgrsek, kyafetimizin kesimini
semekte de o kadar az zgrzdr, nk
biri dierinden daha az snrlamaya tabi deil
dir. letiim alan, rnein, iglerin ynn
veya ticari mbadelelerin younluunu zo
runlu olarak belirleyen bir olgudur. Sonu
olarak daha nce toplumsal olgu diye niteledi
imiz fenomenler listesinin iine bir kategori
daha eklememizin hakl nedenleri vardr. Fa
kat daha nce saydmz toplumsal olgulann
her biimini aynntl olarak iermediinden,
bunlann yanna yeni bir kategori eklemek o
kadar da art deildir.
Kald ki, byle yeni bir kategori eklememi
zin bir faydas da olmayacaktr; nk bu
olu biimleri aslen daha nce saydmz i-65-

leyi veya eyleyi tarz ve biimlerinin pekiti


rilmi ifadeleridir. yle ki, bir toplumun po
litik yaps, aslnda, onu oluturan farkl bile
enlerin altklar birlikte yaama biimin
den baka bir ey deildir. Politik bileenler
arasnda geleneksel olarak ne kadar yakn
ilikiler kurulmusa bileenler birbirleriyle o
kadar kaynama eiliminde olurlar; fakat bu
nun aksi geerliyse birbirlerinden tamamen
ayr kalmay tercih ederler. Keza, bugn bize
empoze edilen konut tipi aslnda etrafmzda
ki tm insanlarn ve ksmen de nceki ku
aklarn, det edindikleri evlerini ina edi
biiminden baka bir ey deildir. Ayn ekil
de, ulam alar, ayn ynde hareket eden
dzenli ticaret, g vb. ileyilerin kendileri
iin atklar yollardan baka bir ey deildir.
Fakat, phesiz birer olu tarz olarak bu de
rece bir deimezlik gsteren olgular sadece
morfolojik olanlar olsayd, bunlarn ayr bir
tr oluturduu dnlebilirdi. Fakat ile
yi biimi ve morfolojik olgu olarak bir hukuk
kural, olu biimi veya morfolojik olgu olarak
bir mimari tarzdan daha az srekli deildir.
Basit bir ahlaki kural belki bir mesleki usule
veya modaya gre kesinlikle daha esnek ve
yumuaktr, ama onlardan ok daha kat bi
imler tad da aikrdr. Bu bakmdan
toplumsal olgular kategorisi aslnda toplum
sall en rahatlkla ayrt edilebilir yapsal ol
gulardan balayp, henz kesin bir kalba b
rnmediinden toplumsal olduunu en zor
fark edeceimiz toplumsal hayatn kimi ser
best akmlarna kadar uzanan nanslardan
-

66 -

olumu bir yelpazedir. Bu durum bu yelpa


zedeki iki u arasndaki farkn, sadece onla
rn toplumdaki konsolidasyon dereceleri* ara
sndaki farkla alakal olduunu gstermekte
dir. Bu her iki u da aslnda bir anlamda
farkl kristallemilik dzeylerinde olan, ama
ayn trdeki yaam a biimlerinden baka bir
ey deildir. Yine de, toplumda birtakm te
mel yaplan oluturan ve birer varolu biim
leri olan toplumsal olgular iin morfolojik te
rimini kullanmak phesiz yararl olabilir, fa
kat bunu yaparken morfolojik dediimiz top
lumsal olgularn doasyla dier toplumsal olgulann doasnn zde olduunu aklmzdan
karmamamz gerekiyor. Bu noktada, belki
u tanm m orfolojik veya anatomik btn
toplumsal olgular iin kapsayc olacaktr:
Birey zerinde dandan bir bask uygula
ma yetisine sahip veya bireysel tezahrlerin
den bamsz olarak kendisine ait bir varolu
a sahip olup toplumun btnnde yaygnlk
kazanp genellemi, sabit veya deil, her eyleyi biimi toplum sal bir olgudur.'

* K o n solid asyon d e re c e s i: Sa lam la tm lm lk , pekitirilm ilik derecesi. ( . N.)


1 H ayat ile y a p , o r g a n ile ile v arasn daki yak n iliki so s
yolojid e k o la y lk la sa pta n ab ilir; nk bu iki u terini
arasnda, b u n la r a ra s n d a k i b a lan ty aa vu ran do
ru d an g z le m le n e b ilir olan b ir a ra aa m a la r dizisi va r
dr. B iyoloji is e b u y n te m s e l ka yn a ktan yoksu n du r. F a
kat, bu k o n u d a so s y o lo jin in u lat sonularn biyoloji
iin de g e e rli o ld u u n u ve organ izm alarda da toplum lard a old u u g ib i b u ik i olgu k a tegorisi arasn da sadece
derece b a k m n d a n b ir fa rkn m evcu t olduu nu d n
m ek a n lam ld r.
-

67 -

KNC BLM

TOPLUMSAL OLGULARIN
GZLEMLENMESNE LKN
KURALLAR
lk ve en temel kural toplumsal olgular,
eyler gibi ele almaktr.

Yeni bir fenomen kategorisi bilimin konu


su haline gelmeden ok daha nce bu katego
ri iindeki fenomenler insan zihninde yalnz
ca duyum yoluyla elde edilen kavraylarla
deil, ayn zamanda kabaca biimlendirilmi
kavramlar yoluyla da hazr tasarmlar halin
de mevcutturlar. Fizik ve kimyadaki bilimsel
almalarn ilk admlan atlmadan nce, in
sanlar fiziksel ve kimyasal fenomenler hak
knda saf alglamay aan birtakm nosyonla
ra* sahiptiler: rnein, btn dinlerin iine
karm kavram ve dnceler bu trdendir.
Bunun nedeni dnmsel akl yrtmenin
[veya tefekkrlerini bilimi ncelemesidir. Bili
min yapt ey dnmsel akl yrtmeyi
yntemsel biimde iler klmaya almaktr.
* B urada nosyon" szc, m etindeki b a lam iin d e ol
gu larn sn am aya tab i tu tu lm adan y n tem sizce ed in il
m i ve b en im sen m i k a vra m sa llatrm ala n n ifa de et
m ektedir. (. N.)

-71-

nsanlar eylerin arasndayken, eyler hak


knda kendi davranlarn dzenleyecek bir
takm fikirler oluturamadklan srece yaa
yamazlar. Fakat, szn ettiimiz nosyonlar
veya fikirler, karlk geldikleri gerekliklere
oranla bize daha yakn ve bizim iin daha faz
la idrak edilebilir olduklarndan, bu nosyon
lar gerekliklerin yerine koyma ve zmle
melerimizi onlar zerinden yapma eiliminde
oluruz. eyleri gzlemlemek, betimlemek ve
ya karlatrmak yerine, onlarn yerini tuttu
u sanlan fikirler ve nosyonlar zerinden
akl yrtmekle ve onlar zmleyip birbirle
ri arasnda ilikiler kurmakla yetiniriz. Bu
durumda gereklikler zerinden hareket
eden bilimsel bir zmleme deil de, yalnz
ca dnce ve kavramlara dayal akl yrt
mekle ideolojik bir zmleme yapm oluruz.
Elbette bu tr bir zmleme btn gzlem
biimlerini zorunlu olarak ie yaramaz hale
getirmez. Salt kavramlar ve nosyonlar dzle
minde yryen bir zmlemede, gzlemle
me, kullandmz nosyonlar ve bu nosyonlar
vastasyla elde ettiimiz sonulan dorulama
gibi bir ileve sahip olabilir. Fakat bu durum
da, olgular ve gereklikler birer rnek veya
dorulayc kant olarak zmlemede ancak
ikinci derecede nem tar duruma gelirler.
Bunlar artk, eylerden fikirlere doru deil,
fikirlerden eylere doru ilerleyen bir bilim
anlaynn bir nesnesi deildirler.
u aktr ki byle bir yntem bize nesnel
sonular sunamaz. Bu nosyonlar veya kav
ramlar -her ne kadar eyleri ifade etmek iin
-72-

kullanlsalar da- asla tam olarak onlarn ha


kiki temsilcileri olamazlar. Ortak deneyimle
rimizin rn olarak bu nosyonlarn temel
amac, eylemlerimiz ile bizi evreleyen dnya
arasndaki uyumu salamaktr ve bu bakm
dan da hem pratiin sonucunda hem de pra
tiin iinde ortaya karlar. Gereklikleri
temsil ettiine inanlan bir ey, teorik olarak
yanl bile olsa, bu ilevi yerine getirebilir.
Bundan yzyllar nce Kopem ik yldzlarn
hareketi hakkndaki yanlg ieren anlay
mz kertmitir, fakat hl kullandmz
zaman lleri bu hatal anlaya dayanmak
tadr. Herhangi bir fikrin, dncenin bize,
eyann tabiatna uygun davranlar yaptrabilmesi iin illa da o eyann tabiatn tam
olarak ifade etmesi gerekmez. Bunu yapabil
mesi iin, bu fikirlerin ve dncelerin, ey
lerin neyinin yararl neyinin zararl; neyinin
ie yarar, neyinin ie yaramaz olduunu gs
termesi yeterlidir. Fakat bu zellikteki nos
yonlar bunu ancak ksmen ve sadece baz ge
nel durumlarda baarabilir. Bu nosyonlarn
tehlikeli ve yetersiz olduklarna o kadar ok
rastlanmtr ki! Bu bakmdan, salt bu nos
yonlar ilemek suretiyle gerekliin yasalar
n kefetmemiz mmkn deildir. Tam tersi
ne, bu nosyonlar eylerle aramza giren ve bir
nesneye, bir eye tekabl ettiine inand
mz lde onu bizden daha ok gizleyen bir
rt gibidirler.
Bu nosyonlardan hareket eden bilim, ksr
olmaya mahkmdur, nk kendisini besle
yecek konudan ve malzemeden yoksundur.
-73-

Bu bilim l domu ve doar domaz da


kendisini sanata dntrm bir bilimdir.
Her ne kadar byle bir bilimin dayanan
oluturan nosyonlar gerekliin zsel btn
zelliklerini tar gibi gzkse de, bu durum
aslnda bu nosyonlarn, gerekliin kendisiy
le kantnlmas sonucu oluan bir yanlgdan
ibarettir. Bu yanlg sonucu, bu nosyonlarn,
sadece olmakta olan anlamamz iin deil
ayn zamanda, eyann tabiatnn [veya eyle
rin mahiyetinin] gerektirdii biimde, ne ya
plmas ve bunu yapmak iin hangi aralara
bavurmamz gerektiini kestirmemiz iin ih
tiya duyduumuz her eyi ierdii sanlr.
Bu arada, eyann tabiatna uygun hareket
etmek nemlidir, nk ona aykn olan her
ey ktdr; iyiye eriip ktden kanmann
aralar da bizzat eyann tabiatndan treye
bilir. Bu bakmdan, zaten eyann tabiatn ve
gereklikleri kafamzdaki nosyonlar vasta
syla kavramak mmkn olsayd, gereklik
zerinde bir alma yrtmenin artk bir an
lam kalmazd. almamzn temel amac
gerekliin bilgisine varmak olduundan ger
ekliin bilgisine varlm olduu noktada a
lmamz anlamn ve amacm yitirmi olur.
Bu durumda dadnmsel akl yrtme
miz, bilimin gerek konusu olan imdiki ve
gemiteki gerekliklerin alanm terk edip,
ileriye doru bir hamleyle gelecei aklama
ya heveslendirilmi olur. Bu durumda, dnmsel akl yrtme, kefedilmi ve bilime
mal edilmi olgular anlamaktan ziyade in
sanlarn gtt amalara daha uygun yeni

olgular aa karmaya alr. nsan, mad


denin znn ne olduunu bildiine inand
anda felsefe dnyasna doru yola koyulur.
Bilimin gelimesini engelleyen zanaatin, ger
ek bilimin alanna bu ekilde tecavz ederek
bunu yapmas, aslnda bizzat bilimsel d
ncenin uyann belirleyen nedenlerce ko
laylatrlmtr. nk, dnmsel akl y
rtmenin de temel amac insanlarn hayati
ihtiyalarn karlamak olduundan, bu d
nce, bilimin bir alan varsaylan, pratik bir
takm mevzulara da doal olarak ynelmitir.
Bilimden karlamas beklenen ihtiyalar acil
ihtiyalardr ve dolaysyla da bu acil ihtiya
larn karlanmas iin bilimin somut bir
takm sonulara ulamas beklenir. Ondan
aklamalar deil areler ortaya koymas iste
nir.
hyalar ortaya kt anda onlar gidere
cek dnceler retmeye dnk bu tr bir
eilim aklmzn doal eilimine o kadar uy
gundur ki, bu eilimi fiziksel bilimlerin ilk or
taya knda bile grebiliyoruz. are akla
may tercih eden bu eilim, alkemiyi kimya
dan, astrolojiyi astronomiden ayran eydir.
Bacon kendi ann dnrlerinin yntemi
nin karakteristik zelliinin bu eilim olduu
nu dnp, bu yntemlerle ve bu eilimlerle
mcadele etmitir. Daha nce szn ettii
miz gerekliklerin yerini alan nosyonlar ise
aslnda Baconn bilimlerin temelini olutu
rup1 olgularn yerini aldklarn syledii2 ka
1 Bacon, N ovum Organum, I, s. 17.
2 A. g. e. s. 36.
-

75 -

ba nosyonlar (nationes vulgares) veya ilk nos


yonlardr (praenotiones).1 Bu nosyonlar, ey
lerin gerek grnmn arptan, fakat bu
na ramen bizim eylerin kendileri olarak ele
aldmz hayalete benzer idola ad verilen ey
lerdir. Nosyonlar tarafndan oluturulmu bu
hayali dnya, hibir direnle karlamadn
dan, kendisini tamamyla zgr hisseden akl,
kendi gcyle ve kendi istekleri uyarnca bir
dnya ina etmenin - ve daha ziyade yeniden
ina etmenin- mmknlne inanarak ken
disini snrsz tutkulara kaptmr.
Daha bilimsel yntem ortaya kmadan,
nosyonlarn veya fikirlerin insan zihninde ya
ratlm olmas doa bilimleri iin geerliyse
sosyoloji iin daha da geerlidir. nsanlar hu
kuk, ahlak, aile, devlet ya da toplum hakkn
da bir fikir edinmek iin, toplumbiliminin or
taya kmasn bekleyemezlerdi; nk yaa
mak iin bu fikirlere muhtatrlar. Bu olgu
lardan nce var olan kavraylarn Baconm
ifadesiyle akla hkmedecei ve eylerin yerini
tutaca alan ncelikle sosyoloji alandr.
Gerekten de toplumsal eyler sadece insan
lar tarafndan gerekletirilebilirler ve yalnz
ca insan etkinliinin rndrler. Bu bakm
dan, toplumsal eyler, doutan gelen veya
sonradan kazanlan, fakat iimizde tad
mz fikirlerin iletilmesinden ve insanlarn
birbirleriyle olan ilikilerini evreleyen eitli
durumlara uygulanmasndan baka bir ey
deildirler. yleyse, ailenin, szlemenin, ce
za ve basknn, devletin veya toplumun rgt
1 A. g. e. s. 26.
-

76 -

lenmesi, basit bir ifadeyle, toplum, devlet,


adalet vb. hakknda edindiimiz fikirlerin ge
liiminden ibarettir. Sonu olarak, bu ve bu
na benzer olgular, onlarn kayna olan ve bu
bakmdan da sosyolojinin konusunu tekil
eden fikirlerin iinde ve bu fikirler sayesinde
bir gereklik kazanrlar.
Bu gr ak biimde hakl karan
yan, toplumsal hayatn ayrntlarnn her ba
kmdan insan bilincini amas yznden, bu
bilincin bu ayrntlarn arkasnda yatan top
lumsal hayat gerekliini hissetmeye yetecek
dzeyde bir kavray gcne sahip olmama
sdr. Bu ayrntlar ile yeterince sk ve yakn
balarmz kurulamad iin, bunlar bizde,
bir eye bal olmayan ve bolukta sallanan,
yan gerekd ve snrszca biim deitirebi
len bir zdee sahipmi izlenimini brakr.
Birok dnrn, toplumsal dzeni tama
men yapay ve bir derece keyf bileimlerden
ibaret grmesinin nedeni de budur. Fakat her
ne kadar ayrntlar veya zgl somut biim
leri gzden karsak da en azndan kendimiz
iin kolektif varoluun en genel grnm ve
tezahrlerini kabaca ve yaklak olarak ta
savvur edebilmekteyiz. Normal hayatmzda
bavurduumuz n nosyonlar oluturan et
men de aka bu ematik ve kestirme tasavvurlanmzdr. Bu bakmdan, bizler kendimizi
alglamaya baladmz anda bu nosyonlar
da algladmzdan, onlarn varlndan ku
ku duymamz bile pek mmkn deildir. Bu
nosyonlar yalnzca bizim iimizde bulunmak
la kalmazlar, ayn zamanda birey zerinde
-77-

bir tr stnlk ve otorite ile donanrlar. Bu


nu da srekli tekrar edilmekte olan pratikle
rin birer rn olmalar dolaysyla, bu tek
rar ve bu tekrardan doan alkanlklar saye
sinde yaparlar. Bu nosyonlardan kendimizi
kurtarmaya altmz anda onlarn direnci
ni hissederiz ve sonunda da bizimle mcade
leye giren bu nosyonlarn gerek olduunu
dnmekten kendimizi alamam oluruz.
Bu yzden toplumda karlatmz her ey
bizi, bu nosyonlar hakiki toplumsal gerek
likler olarak grmeye iter.
Ve iin gerei, u ana kadar, sosyoloji
eylerle deil neredeyse tamamyla kavram
larla har neir olmutur. Geri Comte'un
toplumsal fenomenlerin doal yasalara tabi
olan doal olgular olduunu iddia ettii do
rudur. Bunu iddia ederken, Comte, doada
sadece eylerin bulunduundan yola karak,
toplumsal fenomenlerin karakterinin bir e
yin karakteriyle zde olduunu zmnen ka
bul ediyordu. Fakat, i bu genel felsefi iddia
lardan kp da kendi ilkesini uygulamaya ve
bu ilkenin ierdii bilimi ortaya karmaya
geldiinde, Comte incelemelerinin konusu
olarak yine fikirleri almaktan geri durmaz.
Comteun sosyolojisinin temel konusunu in
sanln zaman iindeki ilerleyii oluturur.
Bu konuyu ele alrken Comteun temel ba
lang noktasn, insan trnn srekli evri
minin insan doasn her geen gn daha
mkemmelletirdii anlay oluturur. nsan
soyunun srekli bir ilerleme iinde bulundu
u anlayndan yola karak da Comte, evri-78-

min sra ve dzeninin hangi yollarla kefedilebilecei sorununa eilir. Comteun mevcut
olduunu varsayd evrimin, gerekten de
var olup olmadn ancak bilime bavurarak
anlayabiliriz. Comteun evriminin, bir ey ola
rak deil de akln bir tasavvuru olarak ele
alnmad srece ararmaya bir konu ola
rak girmesi mmkn deildir. Nesnel bir kav
ram deil de salt kavramsal bir tasarm olan
evrim o kadar znel bir tasanndr ki bu tasa
rmn ierdii insann ilerlemesi fikri gerekte
mevcut deildir. Gerekte var olan ve bize
gzlemlenmesi iin sunulan tek ey birbirle
rinden bamsz olarak doan, byyen ve
len tek tek toplumlardr. Aslnda bu durum
da, eer son hallerine erimi toplumlar ken
dilerinden nceki toplumlarn basit bir deva
m olsalard, gelime srasnda ileri olan her
toplum, kendi gerisindeki toplum tipinin, ona
belirli bir eyler eklenmi tekrarndan baka
bir ey olmazd. Bu durumda da, ayn geli
me dzeyinde bulunmakta olan toplumlar
bir ve ayn dnmek kaydyla, toplumlar zamansal olarak bir sralamaya tabi tutulabilir
ve buradan ortaya kan dizi de insanln
ilerlemesinin ifadesi olarak grlebilirdi. Gel
geldim, olgular kendilerini bu kadar ar bir
basitlikle sunmazlar. Kendisinden bir nceki
nin yerini alan bir toplum tipi, sadece, kendi
sinden ncekinin stne bir eyler eklenmi
bir biimde devamndan ibaret dedir. Bu
toplum, yeni birtakm zellikleri kazanp ba
ka birtakm zellikleri de yitirmesi bakmn
dan kendisinden ncekinden farkl bir top-79-

lumdur. Bu yeni toplum, yeni bir tekillik


oluturur ve bu tekillikler homojen olmadk
larndan ne sreklilik gsteren ayn dizi iin
de ne de tek bir sreksiz dizi iinde kaynaa
bilirler; nk toplumlann art ardal geo
metrik bir izgi ile ifade edilemez; aksine bu
art ardalk daha ok dallan deiik ynlere
doru byyen bir aac andmr. Comte ta
rihsel gelimeyi ele alrken, tarihsel gelime
olarak, toplumca genel olarak tasavvur edi
lenden farkl olmayan kendi nosyonunu ele
almtr. Uzaktan bakldnda, gerekten de
tarih, bir bakma, basit bir dizi grnmn
arz eder. Bu bakta, tarih, ayn yapya sahip
olduklarndan her biri ayn yne ilerleyen bi
reylerin birbirini izlemesi gibi grnebilir. A s
lnda, toplumsal evrim insann toplum konu
sundaki bir dncesinin gelimesinden ba
ka bir ey olmadndan, toplumsal evrim,
doal olarak, insann evrim [tarih] hakknda
edindii kavray olarak tanmlanacaktr.
Fakat bu zeminden ilerlenirse sadece dn
sellik alannn [rn olan bir toplumsal ev
rim kavray] iinde hapis olunmakla kaln
maz, bu durumda sosyolojiyle hibir ilikisi
olmayacak bir dnce biimi, sosyolojinin
alanna sosyolojinin nesnesi olarak dahil ol
mu olur.
Spencer bu dnce biimini bir kenara
atmtr, fakat yerine az ok ayn ekilde bi
imlendirilmi baka bir kavram koymak
iin yapmtr bunu. Bu dorultuda Spencer,
insanl deil de toplumlan bilimsel alma
konusu olarak almtr; lkin toplumlar iin
-

80 -

yle bir tanm ortaya koyar ki, toplumlar ola


rak bahsettii eyi ima ederek, yerine top
lumlar hakknda sahip olduu kendi n-nosyonunu koyar. Gerekten de Spencern, top
lumun yalnzca, yan yanalm yannda bir
de ibirliinin var olmasyla oluabileceini
ve ancak bu yolla bir bireyler topluluunun
szcn tam anlamyla bir toplum olabilece
ini sylemesi bunu gsterir.1 e bu nokta
dan, ibirliinin toplumsal hayatn z oldu
u noktasndan balaynca da Spencer, top
lundan onlarda egemen olan ibirlii biimi
nin karakteristik zelliklerine bakarak ikiye
aynr. Buna gre, bir, bireysel karlan izle
me srecinde biz tasarlamakszm olumu,
znel karakterli, kendiliinden bir ibirlii
vardr ve bir de kamu karlanmn tannmas
na denk gelen bilinli olarak oluturulmu i
birlii vardr.2 Birinci kategori, Spencera g
re, sanayi toplumlann karakterize ederken,
kincisi askeri toplumlar karakterize eder.
Denilebilir ki bu ayrm Spencern sosyolojisi
nin kaynan oluturan temel fikirdir.
Fakat Spencern sosyolojinin temelini
oluturan bu balang tanm sadece zihin
sel bir bak asn, dnce rn olan bir
kavray bir ey gibi ilan etme anlamna gel
mektedir. Burada ibirlii, bir aksiyom ola
rak henz daha Spencerm sosyoloji bilimi
nin balangcnda formle edilmi olduun
dan, apak anlalr olan ve gzlem yoluyla
1 H. Spencer, Th e Principles o f S ociology, II, s. 24 4 (Lon
dra, W illia m s & N orgate, 1882).
2 A . g. e. II, s. 245.
-

81 -

saptanabilir bir olgunun ifadesi gibi sunul


maktadr. Fakat, salt bir akl yrtme yoluy
la ibirliinin toplumsal hayatn ana kayna
olup olmadn bilemeyiz. Byle bir akla
mann doruluu ancak nce toplumsal ha
yatn btn tezahrleri gzden geirildiinde
ve sonra da bu tezahrlerin hepsinin, ibirli
inin deiik biimleri olduu gsterildiinde
bilimsel olarak kantlanabilir. Spencer bunu
yapmadna gre, o da, toplumsal gerekli
in belli bir kavrayn o gerekliin yerine
koymu olmaktadr.1 Bu bakmdan da bu
yolla tanmlanan ey, toplumun kendisi deil
de Spencerm toplum hakkmdaki kendi znel
kavray olabilir. Spencer bu k noktasn
temel alarak ilerlemekten hibir ekilde e
kinmiyorsa bunun nedeni onun da, toplumu
yalnzca ve yalnzca bir fikrin ve kavrayn
gerekletirilmesi [somut bir biime kavutu
rulmas] olarak grmesidir ve bu fikir de top
lumu tanmladn dnd ibirlii fikri
dir.2 Spencerm ele ald her sorunun z
m iin bu ayn yntemi kulland hemen
kolayca gze arpan bir gerektir. Spencer,
her ne kadar [kavramsal alan dnda] ampi
rik bir zeminde alma eilimi gstermise
de sosyolojisinde bir araya getirdii olgular,
eyleri betimlemek ve aklamaktan ziyade
nosyonlarn zmlemesini rneklerle daha
anlalr klmak iin kullanldklarndan, bu
1 B u a nlay stelik old u k a ta rtm al b ir anlaytr,
(bkz. D lv is io n d u travail social, II, 2, p a ra g ra f 4.).
2 O zam a n top lu m olm adan ib irlii va rola m a z v e top lu
m u n va rolm asn n am ac da zaten b u d u r (Spencer, II,
s. 244).
-

82 -

olgular onun sosyolojisinde aslnda sadece


bir destekleyici argman olarak yer almakta
dr. Spencerm doktrininde gerekten de te
mel karakterde olan ne varsa, bunlar doru
dan doruya, onun toplum iin ve ibirliinin
deiik biimleri iin gelitirdii tanmlardan
karsanabilir. nk, rnein, Spencerm
teorisinde, sadece zorbaca dayatlan bir i
birlii ile serbeste ve kendiliinden olumu
bir ibirlii arasnda bir seim yapmamz ge
rekiyorsa, bu seim aka insanln ideali
olan ve onun iin mcadele etmek zorunda
olduu kendiliinden ibirlii ynnde yap
lr.
Bu herkes tarafndan kullanlan nosyon
lara bilimin sadece balang aamalarnda
deil, dncelerin amlanmaya balad
safhalarda da srekli rastlamaktayz. Bilgi
dzeyimizin bugnk durumunda hl dev
letin, egemenliin, siyasal zgrln, de
mokrasinin, sosyalizmin, komnizmin vb. ne
olduunu tam olarak bilmemekteyiz. Bu ba
kmdan bizim yntemimiz, bilimsel olarak ele
alnmadklar mddete, bu kavramlar kul
lanmaktan imtina etmek zorunluluunu ge
tirmektedir. Ne var ki bugn, bu kavramlar
ifade eden kelimeler devaml olarak sosyolog
lar aras tartmalarda tekrarlanmaktadr. Zi
ra bu kavramlar aslnda zihnimizde sadece
belirsiz izlenimlerden, nyarglardan ve tut
kulardan ibaret kafa kartrc nosyonlar
uyandrdklar halde, sanki gerekten iyi bili
nen ve iyi tanmlanm eylere tekabl ediyormularcasma byk bir gvenle ve yay-83-

gnca kullanlmaktadrlar. Bugn, ortaa


doktorlarnn kendilerine ait scak ve souk,
nemli ve kuru nosyonlaryla ina ettikleri
mantksal karsamalarla dalga geerken, ay
n eyi, ar karmak olan ve bu yzden de
byle basite ele alnmas mmkn olmayan
fenomenler dizisine uyguladmzn farkna
bile varmyoruz.
Sosyolojinin bu ideolojik karakteri onun
zel alt dallarnda daha da belirgindir.
rnein, ahlak konusunda da durum
byledir. Gerekten de denilebilir ki, ahlakn,
kendini bir btn olarak ierip koruyan bir
balangsal ahlak fikrinin basit bir gelime
si olarak anlalp temsil edilmedii tek bir
dnce sistemi yoktur. Bazlar insanlarn
ahlak fikrine doutan sahip olduuna ina
nrken, te yandan bazlar da bu fikrin tari
hin ak iinde adm adm gelitiine inan
mlardr. Fakat hem ampirisistler hem de
rasyonalistler iin doru olan tek ey bu balangsal fikrin ahlakn temeli olduudur.
Hukuki ve ahlaki kurallarn detaylar ise, bir
anlamda, temeldeki nosyonun, deiik du
rumlara gre farkl zellikler arz eden haya
tn kimi zel durumlarna uygulamalar ol
malar bakmndan, bu nosyondan bamsz
kendiliinden bir varolua sahip olamazlar.
Bu yzden, ahlakn temel konusu bu gerek
liin dndaki kurallar sistemi deil, bu ku
rallar sisteminin temel kaynan tekil eden
ve duruma gre farkl farkl yorumlanabilen
temeldeki fikirdir. yleyse, [bu ynteme ba
l kalacak olursak] ahlakn normalde ortaya
-84-

att btn sorular eylerle deil de fikirler


le ilikilidir. Bu durumda, bilmemiz gereken
ey, bamsz bir ekilde kendi kendileri ola
rak ele alman ahlakn ve hukukun doasnn
nasl olduu deil, bu ahlak ve hukuk fikrini
oluturan eyin yaps ve bileimdir. Demek
ki ahlak zerinde alanlar bugn henz u
basit hakikati hl kavrayamamlardr: Du
yumlar araclyla edindiimiz, eylere d
nk tasavvurlarmzn kayna bu eylerin
kendisi ise ve bu tasavvurlarmz da eyleri
tam veya ksmen doru yanstyorsa benzer
bir biimde, bizim ahlak tasavvurumuzun da
kayna, gzlerimizin nnde ilemekte olan
kurallarn gzlemlenmesidir ve buradan edi
nilen bilgi ve tasarmlar bu kurallar siste
matik bir biimde kavrar. Sonu olarak, bili
min temel konusunu, bizim kurallar hakkn
da sahip olduumuz stnkr gr deil
bu kurallarn kendisi oluturur. Tpk, fiziin
temel konusunu gerek fiziksel cisimler hak
knda sradan insanlarn sahip olduu fikir
ler deil de bu gerek fiziksel cisimlerin olu
turmas gibi. Bu anlamyla, ahlakn temeli
olarak, onun sadece styaps diyebilecei
miz, onun birey bilincine uzanma ve bu bi
linte etki brakma biimi alnmaktadr. Bu
yntem sadece bilimin en genel problemle
rinde izlenmez; ayn zamanda bilimin daha
zel sorunlar ele alnda da deitirilmeksizin iletilir. Ahlak zerine alma yapanlar,
balangta zerinde altklar temel fikir
lerden; aile, lke, sorumluluk, iyilikseverlik
ve adalet gibi ikincil fikirlere geerler, ama
-85-

bu iki aamada da [nesnel d olgular yerine]


kavram ve fikirler zerine akl yrtp du
rurlar.
Ayn ey politik ekonomi* iin de geerlidir. John Stuart Mili, politik ekonominin te
mel konusunun zellikle ve yalnzca zengin
lik elde etmek zere oluturulmu toplumsal
olgular olduunu ifade etmitir.1 Fakat bu
ekilde tanmlanan olgularn eyler olarak
bilim adamnn inceleme alanna dahil ola
bilmeleri iin, ncelikle, en azndan bu kou
lu, yani zenginlik elde etmek iin ortaya
karlm olma koulunu yerine getiren olgu
larn tekilerden ayrt edilmesini salayabile
cek aralar ortaya koymann mmkn ol
mas gerekir. Fakat henz bir bilimin yeni
ortaya kt bir durumda bu aralarn neler
olduklarn bilmek yle dursun, onlarn var
olduklarn bile iddia etmeye hakkmz yok
tur. Herhangi bir aratrmada, ancak olgula
ra dnk aklamalarmzn olduka iyi orta
ya konulmu olduu bir safhada bulundu
umuz zaman olgularn bir amacnn bulun
duunu ve bu amacn ne olduunu saptaya
biliriz. Dolaysyla, bu saptamay yapma so
runundan daha karmak ve henz balan
g aamasndayken halledilmeye ondan da
* Bu jfa d e n in k im i y erlerd e T rk e'y e ekonom i-p olitik olarak a k tarlm asn n nedeni, m uh tem elen, ifadedeki belirtilen -b elirte n

sra lam a sn n

F ra n s zc a d a n T rk eye

evrilirken old u u gibi braklm asdr. (. N.)


1 Po litik ek on om i gsteriyor ki, in san o lu yaln zca z e n
g in lik eld e etm ek le ve zen gin lik leri t k etm ekle m egu l
olm u tu r J. S. M ili, A S y stem o f Logic, 2. cilt, 6. kitap,
9. blm , s. 496. (Londra, Lon gm a s, G reen Read er &
D yer, 1872).
-

86 -

ha az elverili bir sorun yoktur. Bu bakm


dan, zenginlik arzusunun baat bir rol oyna
d bir toplumsal etkinlik alannn var oldu
una dair pein bir kanya sahip olmamz
mmkn deildir. Sonu olarak, Millin kav
rad ekliyle politik ekonominin temel ko
nusunu aka tespit edilebilecek gereklik
ler deil, salt olaslklar ve akln saf kavray
lar oluturur. Bunlar da iktisatnn, kafa
sndaki amaca uygun ekilde kendince ta
savvur ettii olgulardan oluur. rnein ikti
sat, retim terimiyle nitelendirdii bir ey
hakknda bir alma balattnda, retimin
bal olduu ve onu var eden baz temel ara
lar saptamann ve onlar gzden geirmenin
mmkn olduuna hemen inanr. Bu durum
ise, bu iktisatnn, zerinde alt eyin
hangi koullara bal olduunu tespit etmek
sizin bu aralarn varlna dair bir kan
edindiini gsterir. Byle yapm olmasayd,
ie, elde ettii sonuca ulamasnda kulland
ilemleri bir bir sergileyerek balard.
zetlersek, eer iktisat retimin bal ol
duu aralar snflandrmaya, aratrmalar
na henz balamadan yneliyorsa, bu durum
onun bu aralarn ne olduuna salt mantk
sal zmleme ile ulatn gsterir. Bu ikti
sat, retim fikrinden balayarak, onu dik
katle inceleyip elerine ayrdktan sonra
mantksal olarak onun doa kuvvetleri,
emek, aletler ve sermaye gibi fikir ve kavram
lar mantksal olarak gerektirdiini bulur ve
daha sonra da bir balangsal fikir ve kav
ramdan tretilmi tm bu eleri, onlar -87-

karsarken kulland yntemin aynsyla ye


niden inceler.1
En temel ekonomi teorisi olan deer teori
si de ok ak bir biimde ayn yntem uya
rnca ina edilmitir. ayet deer bir gerek
lie sahip bir olguymu gibi incelenmi olsay
d, iktisatnn ncelikle deer diye adlandr
lan eyin ayrdna nasl varabileceimizi gs
termi ve daha sonra da deerin farkl trle
rini snflandrm ve yntemsel tmevarm
larla test etmek suretiyle bu trlerin hangi
nedenlere bal olarak farkllatklarn tespit
etmi ve en sonunda da genel bir formlasyona ulamak iin elde ettii deiik sonulan
karlatrm olmas gerekirdi. Demek ki, bir
teori ancak bilimin olduka ilerlemi olduu
aamada ortaya kabiliyor. Oysa, iktisat ala
nnda, deer teorisine daha balardaki evrede
rastlyoruz. nk, iktisat, deer teorisini
oluturabilmek iin, sadece dnceyi derin
letirmekle, deere yani mbadeleye elverili
olan ey hakknda edindii fikrin bilincine
varmakla yetinir. Bu iktisat, bu dnmsel akl yrtme yoluyla, deerin ayn zaman
da yararllk ve az bulunurluk vb. fikirlerini
de ima ettiini tespit eder ve zmlemesinin
bu sonularndan yola karak da deere ili
kin teorisini ina eder. Elbette bunu yapar
ken de birka rnekle teorisini kantlamaya
1 B u zellik, bizza t iktisatlar tara fn d an ku lla n lan ifa
delerden km aktadr. ktisatlar, s rek li olarak fik ir
lerden, rn ein yara rllk fikrinden, ta s a rru f fikrinden,
ya trm fik rin d en ve h a rca m a fik rin d en s z ederler.
(Bkz. Gide, Principes d e l'con om ie p olitique, 3. Kitap, 1.
B l m , 1. paragraf; 3. blm , 1. p a ra g ra f [B irinci B as
k, Paris, 1884]).
-

88 -

alr. Fakat bu teorinin aklamak zorunda


olduu saysz olgunun var olduu dnl
dnde, rasgele seilmi birka olgunun kantlayclnn ok az da olsa geerli olduu
na nasl ikna olabiliriz?
Bundan dolay, ahlakta olduu gibi, politik
ekonomi alannda da bilimsel inceleme ve
aratrmann pay alabildiine snrl, zanaatin pay ise daha baskndr. Ahlakn teorik
ksm grev, iyilik ve hak fikirleri zerine bir
ka tartmaya indirgenmitir. Fakat bu fikir
ler zerindeki bu soyut speklasyonlar ak
konumak gerekirse bir bilim oluturmaktan
uzaktr, nk bu speklasyonlar yksek ah
laki kuralm ne olduunu renme amacn
deil, onun ne olmas gerektiini belirlemek
amacn tamaktadr. Benzer biimde, ekono
mistlerin aratrmalarnda en ok yer alan so
run, toplumun bireyci mi yoksa sosyalist bir
izgide mi dzenlenmesi gerektiini, devletin
sanayiye ve ticarete mdahale etmesinin mi,
yoksa bu alanlar tamamyla zel giriimcilere
brakmasnn m iyi olacam, parasal siste
min monometalizme* mi yoksa bimetalizme**
mi dayanmas gerektiini bilme sorunudur.
Bu nitelikteki yaklamlarda, gerek anlamda
oluturulmu yasalar pek azdr; hatta bir al
kanlkla yasa diye adlandrlan eyler de bu
adn hakkn vermezler ve gerekte sadece bir
eylem klavuzu ve pratik kurallar olma ilevi
ni yerine getirirler. rnein, nl arz ve talep
* T e k b ir m a d en in y asal pa ra b irim i ola ra k geerli olm as.
(. N.)
** k i m ad en in para b irim i ola ra k geerli olm as. (. N.)
-89-

yasas, hibir zaman tmevanmsal yntem


lerle, iktisadi gerekliklerin bir ifadesi olarak
ortaya konulmamtr. Ekonomik ilikilerin
gerekten de bu yasayla dzenlenip dzenlen
mediini belirlememizi salayacak hibir de
ney veya yntemsel karlarma yaplmambr. Yaplabilecek ve zaten de yaplm olan
tek ey, bireylerin kendi karlar iin en iyisi
nin ne olduunu kavradklar anda bu yasaya
gre hareket etmeleri gerektiini, baka trl
bir eylemin onlar iin zararl olup zaten byle
bir eylemin aslnda bir mantk hatas tekil
edeceini diyalektik argmanla gstermek ol
mutur. En retken endstrilerin en deerli
endstriler olmas ve en ok talep edilen ve en
az bulunan rnleri ellerinde tutanlarn bu
rnleri en yksek fiyata satmalarnn iyi ola
ca manta uygundur. Fakat bu mantksal
zorunluluk hibir biimde doann gerek yasalannn ortaya kard zorunluluklara ben
zemez. Doa yasalar, olgularn birbirine ne
ekilde balanmasnn iyi ve gerekli olacana
bakmakszn, olgularn gerekte hangi ilikile
rin zorunlu zinciriyle birbirlerine ilintilenmi
olduunu ifade ederler. Arz talep yasas hak
knda sylediimiz bu eyler, ortodoks iktisat
okullarnn doal diye nitelendirdii ve asln
da arz talep yasasnn zel biimlerinden ba
ka tjir ey olmayan btn iktisat yasalar iin
de geerlidir. Bu yasalarn belirli bir amaca
ulamak iin bavurulmas doal olan veya
doal gzken aralar ifade etmeleri bak
mndan doal olduklar sylenebilir. Lkin,
doal yasadan, doann tmevarm yoluyla
-90-

saptanm belirli bir varolu biimi anlalyorsa, bu yasalar bu doal yasa terimiyle nitelenmemelidir. Bu yasalar en fazla pratik bil
geliin sunduu nerilerden ve tavsiyelerden
ibarettirler. Bu yasalar, az veya ok akla yat
kn bir ekilde gerekliin ak ifadeleri olarak
sunuluyorsa, bunun nedeni bu nerilerin
birok insan tarafndan ou durumda yerine
getirildiine dair doru veya yanl bir varsa
yann var olmasdr.
Ne var d, toplumsal fenomenler birer
eydir ve yle ahnmalan gerekir. Bu nerme
yi kantlamak iin toplumsal fenomenlerin
doas hakknda felsefi bir tartma balat
maya veya onlarn daha alt varolu dzeyle
rindeki fenomenlerle olan benzerliklerini tar
tmaya gerek yoktur. Bunun iin, fenomen
lerin sosyologlara sunulan tek veri olduunu
hatrlatmak yeterlidir. Gerekten de verili
olan, gzlemimize sunulmu olan veya kendi
sini gzlemletmeye zorlayan her ey birer
eydir. Fenomenleri ey gibi ele almak onla
r birer veri olarak ele almaktr ve bu, bilimin
balang noktasn tekil eder. Toplumsal fe
nomenlerin de bu zellii gsterdikleri tart
masz dorudur. Verili olan ey insanlarn de
er hakknda gelitirdii fikirler ve kavramlar
deildir, nk bu fikirler ve kavramlar n
fuz edilmesi mmkn olmayan eylerdir. Bi
ze verili olan ey, daha ziyade ekonomik ili
kilerin ak ierisinde fiilen mbadele edilen
deerlerdir. Ayn ekilde bize verili olan, ahla
ki idealin tasarm dncesi veya anlay da
deildir, davran belirleyen kurallarn topla-91-

minin oluturduu btndr. Verili olan ey


yararllk veya zenginlik fikri de deildir; eko
nomik rgtlenmenin tm ayrntlardr. Top
lumsal hayat belki salt belirli nosyonlarn ge
liiminden ibaret olabilir, ama kesinkes by
le olduunu varsaysak bile bu nosyonlar bi
zim iin bir anda dolaysz olarak aa k
mazlar. Bu bakmdan bu nosyonlara doru
dan doruya deil, ancak onlan ifade eden
gerek fenomenler araclyla eriilebilir. A
priori' olarak [yani deneyimden nce], top
lumsal hayat blen akmlan hangi fikirlerin
ortaya kardn ya da gerekten de byle
akmlarn var olup olmadn bilemeyiz. A n
cak bu akmlarn kaynaklannn izini srerek,
nereden ktklarnn bilgisine eriebiliriz.
Bu bakmdan, toplumsal fenomenler, bu
fenomenleri zihninde canlandran bilinli z
nelerden ayrlarak kendi kendileri olarak d
nlmelidir. Bu fenomenler bize dsal eyler
olarak dardan incelenmelidirler; nk bize
kendilerini bu karakteristik zellikleriyle su
narlar. Bu dsallk nitelii apak ortaya k
tktan sonra, bilim ilerledike yanlsama orta
dan kalkacak ve deyi yerindeyse dsaln i
selle birletiine tank olacaz. Fakat ne ola
can imdiden kestiremeyiz. Toplumsal feno
menleri eylere ikin olan zellikleri btny le tamadklan durumda bile, bu zellikleri
tayorlarm gibi ele almak durumundayz.
Bu kural, bu bakmdan, herhangi bir istisnay
gz nne almaya gerek olmakszn toplumsal
gerekliin btnne uygulanabilir. Dzenle
ni itibanyla yapay olma zelliini en fazla gs-92-

teren fenomenler bile bu bak asyla d


nlmelidir. Bir pratiin veya bir kurumun yer
leik bir nitelii hakknda hibir zaman pein
bir kanaate sahip olunmamaldr. Bununla
birlikte, kiisel deneyimlerimizi iin iine katp
sylememize izin verilecekse, unu gvenle
ifade edebiliriz ki, bu ilkelerle hareket edilmesi
halinde, en dzensiz olgularn bile, dikkatli bir
gzlem sonras nesnel olmann gstergeleri
olan sreklilik ve dzenlilik zelliklerini gs
terdiklerine memnuniyetle tank olabiliriz.
Ayn zamanda toplumsal olgunun kendine
zg zellikleri hakknda daha nce ve genel
bir tarzda ifade ettiimiz eyler, bu nesnelliin
mahiyeti hakknda emin olmamz rahatlkla
salamaktadr. Gerekten de bir eyi, nesnel
bir olguyu tehis etmeye yarayan ilk belirti
onun basit bir irade karanyla deiiklie u
ratlmasnn mmkn olmamasdr. Bu du
rum onun, her eit deitirme abasna ka
pal olmasndan dolay deildir. eylerde bir
deiim balatabilmek iin salt bu deiimi
arzu etmek yeterli deildir; eyin gsterdii
direncin etinliinden tr iradenin yannda
bir de stn bir aba sarf edilmesi gerekir. Ki
mi durumlarda bu stn aba gsterilse bile
eyin gsterdii diren baskn kabilir. Top
lumsal olgulann byle bir direnme zellii ta
dn grmtk. Toplumsal olgular, bizim
irademizin rnleri olmak yle dursun, as
lnda bizim irademizi belirleyen eylerdir ve
bu bakmdan da eylemlerimizin, ilerinde e
killenmek zorunda olduklar birer kalp gibi
dirler. Bu kalplann zorlayclndan kamak
-93-

ou zaman olanakszdr. Toplumsal olgula


rn belirleyiciliinden kurtulmay baard
mzda bile, bunun sonucunda karlatmz
diren, bizden bamsz bir eyle kar kar
ya olduumuz gereini idrak etmemize yeter.
Bu bakmdan, toplumsal olgular eyler ola
rak ele almakla sadece, onlarn doasna uy
gun bir ey yapm oluyoruz.
Sonu olarak, bugn sosyolojide balatl
mas gereken refonn, her bakmdan son otuz
yldr psikolojiyi dntrmekte olan refor
mun aynsdr. Ayn Comte ve Spencerm top
lumsal olgular doann olgular olarak kabul
etmelerine ramen onlar eyler olarak ele al
may reddetmeleri gibi, deiik ampirisist
okullar da psikolojik fenomenlerin doal olma
niteliini kabul ettikleri halde onlan saf ideo
lojik bir yntemle ele almay srdrmlerdir.
Gerekten de ampirisistler srf iebak zemi
ninden ilerlemede, kar ktklar akmlardan
geri kalmazlar. Oysa, insann kendi iinde
gzlemledii olgular, bu olgulara karlk ge
len alkanlklarn zihnimizde kk salmasna
neden olduu nosyonlara kendisini dayatp
onlar zerinde hkimiyet kuramayacak kadar
az, geici ve deikendirler. Dolaysyla bu
nosyonlar herhangi bir kontrole tabi olmadk
larnda, kendi denklerinde bir karla sahip
olmazlar ve sonu olarak da olgularn yerini
alarak [yanltc bir ekilde] bilimin temel ko
nusu haline gelirler. Bu bakmdan ne Locke
ne de Condillac psiik fenomenleri nesnel ol
gular olarak dnmlerdir. zerinde al
tklar ey duyumun kendisi deil, belirli bir
-94-

duyum fikridir. Bu yzden, Comte ve Condil


lac belirli alardan bilimsel psikolojinin n
n aan isimler olduklar halde, bilimsel psi
koloji onlardan ok sonra gerek anlamyla
kurulabilmitir. Bilimsel psikoloji, ancak bi
lin durumlannn onlar deneyimleyen bire
yin kendi bilin perspektifinden, yani iebak
yoluyla ele alnmamas gerektii renildii
zaman ve bu bilin durumlannn bireyin i
dnyasnn dnda incelenebilecei ve asln
da bu biimde allmas gerektii fikri yerle
iklik kazandktan sonra ortaya kabilmitir.
Bu, psikoloji alannda baarlm byk bir
devrimdir. Psikolojiyi zenginletirmi olan b
tn zel ilemler ve yeni yntemler sadece bu
temel fikri tam olarak gerekletirmek zere
atlm deiik admlardr. Bu tr bir ilerleme,
henz aamam olduu znel evreden nesnel
evreye gemesi gereken sosyoloji iin baarl
may beklemektedir.
Kald ki, sosyolojide byle bir geii baar
mak psikolojidekine oranla daha kolaydr.
Psiik olgular doal olarak bireyin durumlar
na aittirler ve bireyden ayrlamaz gibi gz
krler. Tanm itibaryla isel olan bu durum
lar doalar tahrif edilmedike dsal olarak
ele alnamazm gibi gzkrler. Bu psiik ol
gular dsalc bir bak asndan baaryla
inceleyip zmleyebilmek iin sadece bir so
yutlama abas deil, zel birtakm ilemler
ve hnerler btnne zorunlu olarak ihtiya
vardr. Oysa, toplumsal olgular ok daha do
al ve dolaysz bir ekilde bir eyin zellikle
rini gsterirler. Hukuk, yasalarda somutlan-95-

mtr, gndelik hayata ait olaylar istatistik


sel rakamlarda ve tarihi antlarda kaydedil
mitir ve modalar giysilerde, zevkler sanat
eserlerinde korunmu ve nesnellemilerdir.
Toplumsal olgular, bizzat doalar gerei
bireylere egemen olduklarndan, bireylerin
bilinlerinin dnda oluurlar. Bu bakmdan,
onlar bulunduktan halleriyle eyler olarak
kavrayabilmek iin zel hner gerektiren bir
arptma iine girmemize gerek yoktur. Bu
bak asndan sosyolojinin psikolojiye gre
imdiye kadar fark edilmemi bir stnl
vardr ve bu durum sosyolojinin gelimesine
ivme kazandrabilir. Belki karmak olmala
rndan dolay sosyolojinin olgularn yorumla
mak daha zordur, ama te yandan sosyoloji
nin olgulanna erimek daha kolaydr. Bu
nunla birlikte, psikolojide yalnzca olgular
ayrt edip onlan belirlemek deil onlan kavra
mak da zordur. Bu bakmdan una inanmak
gayet yerindedir ki sosyolojik yntem evren
sel olarak kabul edilip iler klnd zaman,
sosyoloji, bugnk yava ilerleme hz ile kar
latrldnda kimsenin ngremeyecei bir
hzda ilerleyecek ve bugnk gelimiliini
tarihsel olarak sosyolojiden daha nce olu
masna borlu olan psikolojiyle arasndaki
gelimilik farkn kapatacaktr.1
1 T o p lu m s a l olgu larn ka rm ak olm as gerein in onu nla
ilik ili olan b ilim i daha d a zo rlatrd dorudur. Fakat,
b u n u tela fi ed er biim de, sosyoloji b ilim sahnesine so n
rad an k m olduu ndan, ken disin den nceki bilim ler
tara fn d an gerekletirilen ilerlem elerd en y a ra rlan a b ile
cek ve on lardan bir eyler ren eb ilecek b ir konum da
y e r alr. Bu deneyim lerd en y ara rlan m a n n sosyolojinin
g eliim in i hzlan drm as kan lm azdr.
-

96 -

II
Fakat bizden nceki dnrlerin deneyi
minin de gsterdii gibi, daha yeni saptana
bilmi bir hakikati pratikte gerekletirebil
mek iin onu teorik dzlemde kantlamak ve
hatta onun iini dm bilmek yeterli deildir.
nk, akl bu konuya gerekli nemi verme
meye yaps gerei o kadar yatkndr ki, sk
bir disipline riayet etmediimiz mddete
gemiin hatalarna dmemiz kanlmaz
olacaktr. imdi, byle bir disiplin iin daha
nce ortaya koyduumuz kuraln doal uzan
tlar olan baz dier temel kurallardan bah
sedelim:
1.

Bu kurallardan [doal uzantlardan) bi

rincisi udur: Btn pein hkmler [kav


ramlar] sistematik biimde tasfiye edilmeli
dir. Bu kural iin zel bir ispata gerek yok.
Bu, aslnda imdiye kadar sylediklerimizin
doal olarak varaca noktadr. Dahas, bu
kural btn bilimsel yntemlerin temelidir.
Descartesin metodik phe etme pratii,
znde bu kuraln bir nevi uygulamaya gei
rilmi biimidir. Descartes, bilimi temellendirmeye giritii andan itibaren kendisi iin,
daha nce kabul etmi bulunduu btn bil
giden, dnce ve kavramdan phe etme
kuraln koyar. nk Descartes, kendi ana
lizlerinde yalnzca bilimsel bir tarzda ortaya
konulmu, yani kendi oluturduu ynteme
gre ina edilmi kavramlar kullanmak iste
mektedir. Bu bakmdan baka kanallardan
devirilmi kavramlar en azndan geici ola-97-

rak reddeder. Baconn da idoller teorisinin


ayn amaca sahip olduunu grmtk. Birbirleriyle kart konumda olan bu iki byk
felsefi reti o zaman verili kavramlar red
detme noktasnda uzlamaktadr. Bu yzden,
sosyolog gerek kendi aratrma konusuna ka
rar verirken, gerekse de aratrmasnn ak
ierisinde ispata ynelirken bilimin dnda
ve tamamyla bilimsel olmayan amalar iin
oluturulmu kavramlar kullanmay kesin
likle reddetmelidir. Ayn ekilde, sradan in
sanlarn aklna hkmetmekte olan sahte nos
yonlardan kendisini kurtarmas ve uzun s
redir varln srdren alkanlklar tarafn
dan hkim klman ampirik kategorilerin bo
yunduruundan kurtulmas gerekmektedir.
Bazen zorunluluklar bu nosyonlar ve katego
rileri kullanmaya zorlaa da sosyolog en azn
dan bunlarn pek az bir deere sahip olduu
nu srekli gz nnde tutarak aratrmasn
da onlara stlenmeleri uygun olmayacak rol
ler yklemekten kanmaldr.
Bu nosyonlardan kurtulmay sosyolojide
zellikle gletiren ey, ou kez, iin iine
duygularn girmesidir. Politik ve dinsel inan
lara ve ahlaki pratiklere yaklarken iinde
bulunduumuz duygu durumu, fiziksel dn
yann nesnelerine yaklarken iinde bulun
duumuz duygu durumundan olduka fark
ldr. Nihayetinde, bu duygu durumu politik
ve dinsel inanlarmz kavrama ve onlar
aklama biimlerimize sirayet eder. Dolay
syla, bu konular zerinde edindiimiz fikirle
ri o kadar derinden hissederiz ki, bu fikirler
-98-

herhangi bir itiraza mahal vermeyecek bir


otoriteye sahip olurlar. Bu bakmdan, bu fi
kirleri sarsabilecek herhangi bir gre d
manca baklr. rnein, bir nerme bizim
yurtseverlik ve kiisel onur anlaymzla ba
damyor diye ortaya onu dorulayan ne tr
kantlar konulmu olursa olsun reddedilebilmektedir. Onun doru olabileceine asla ihti
mal vermeyiz. Bu nerme reddedilir ve bu
reddedii merulatrmaya alan gl
duygularmz bunu neden yaptmzn ne
denlerini sunmakta zorluk ekmez. Duygula
rmzdan doan bu nosyonlar bazen yle say
gnlk kazanrlar ki bilimsel zmlemeye bi
le msamaha gstermeyecek bir konuma ge
lirler. Artk onlar ve onlarn ifade ettikleri fe
nomenleri sadece soukkanl bir analize tabi
tutmak dncesi bile baz kafalarda infial
yaratabilir; ahlak mevzusunu dsal bir ger
eklik olarak aratrma iini stlenen bir sos
yolog, hassas ruhlu insanlar tarafndan ahla
ki duyarllktan yoksun olmakla sulanabilir.
Bu, otopsi yapan bir insann sradan bir insa
na normal duygulara sahip olmayan biri izle
nimini vermesi gibi bir eydir. Brakn bu
duygularn bilimin yetki alanna girdiini ka
bul etmeyi, bu duygulara ilikin bir bilim in
a edebilmek iin bile bu duygulann temel
alnmas gerektiini savunanlar vardr. Vay
haline! diye yazar belagatt bir din tarihisi:
Vay haline o bilim adamnn ki, bilincinin
derinliklerinde tahrip edilmesi olanaksz en
alt tabakasnda, atalarnn ruhlarnn istirahatghmda, zaman zaman bilinmeyen bir
-99-

mabetten ykselen tts kokusuna, bir ilahi


beytine, bir ocuk gibi kendi kardeinin arka
sndan gkyzne frlatt bir hzn veya
zafer lna sahip olmadan ve onu eski za
man peygamberleriyle bir anda bir araya ge
tirecek cennete ykselmeden Tannnm ileri
ne karmaya yeltenir!1
znde, her mistisizm gibi, ampirisizmin
maskelenmi bir biiminden, yani bilimlerin
reddinden ibaret olan bu mistik doktrine
mmkn olduunca sert bir biimde kar
klmaldr. Toplumsal eylere ilikin duygu
lar, dier duygularla ayn kkene sahip ol
duklarndan, srf toplumsal olgulara ynelik
olmakla, teki duygulardan daha ayrcalkl
bir yere sahip deillerdir. Onlar da tarih iin
de ekillenmilerdir. Onlar da insan deneyi
minin. ama kark ve dzensiz deneyiminin
rnleridirler. Onlar da gereklie ynelik a
kn bir nsezisinin deil, sistematik bir yoru
ma tabi olmam, rasgele bir araya toplan
m, tm dzensiz izlenimlerin ve duygularn
bir sonucudurlar. Brakn rasyonel dzlem
den daha yksek bir dzlemin aydnlanmas
n beraberinde getirmeyi, bunlar sadece, g
l olduklar kesin, ama ayn zamanda bula
nk zihin durumlarndan ibarettirler. Bu duy
gulara bylesine nemli bir rol bahetmek,
zeknn aa dzeylerine yksek dzeylerini
geen bir stnlk atfetmek ve kendimizi re
torik bir la f salatasnn iine hapsetmekle ay
n anlama gelir. Bu ekilde oluturulmu bir
bilim, duyarllklarla dnmekten ok kav
1 J. D arm steter, L es Prop htes d Is ra e l {Paris, 1892) s. 9.
-

100-

rayla dnmekten holanan, ani ve bula


nk hislerin sentezini mantn soukkanl ve
aydnlatc analizlerine tercih eden kafalar
tatmin edebilir ancak. Duygu, bilimsel haki
katin bir lt deil, bilimin bir nesnesidir.
Fakat, henz yeni ekillenirken buna benzer
direnlerle karlamam bir bilim dal yok
tur. Zaman olmutur ki, fiziksel dnyann
eylerine ilikin bu duygular, dini ve ahlaki
bir karaktere sahip olmalar dolaysyla fizik
sel bilimlerin kurulmasna bugn sosyolojide
tank olduumuzdan daha aa kalmayan
bir iddetle kar kmlardr. Bu bakmdan,
teker teker btn bilimlerden defedilen bu
nyarg, son sna olan sosyolojiden de bir
gn kovulacaktr ve sosyolojinin alan temiz
lenmi bir biimde bilim adamlarna brakla
caktr.
2.

Fakat yukardaki kural tamamyla ne

gatif bir kuraldr. Bu kural sosyologa herkes


tarafndan benimsenmi nosyonlardan ka
nmay ve dikkatini nesnel olgulara evirme
sini retmektedir, fakat olgular zerinde
nesnel olarak alabilmek iin bu olgularn
nasl incelenip kavranmas gerektiini gster
memektedir.
Her bilimsel aratrma ayn, ortak tanm
tarafndan kapsanm, zgl bir fenomenler
grubuna dayanr. Bu yzden, sosyologun
ataca ilk adm ele ald eyleri tanmlamak
olmaldr. Ancak bu yolla bilim adamnn in
celedii temel konu hem kendisi hem de ba
kalar tarafndan bilinebilir. Bu, her kantla
mann veya dorulamann birincil ve kesin-o-

likle vazgeilemez kouludur. Bir teoriyi kon


trol etmek iin, o teorinin aklamak zorunda
olduu olgular ayrt etmeyi mutlaka bilmeli
yiz. te yandan bu balangsal tanm, bili
min temel konusunun kendisini belirlediin
den, bu konunun bir eyi ierip iermeyece
i bu tanmn formle edili biimince belirle
nir.
Tanmn nesnel olabilmesi iin, fenomen
leri, zihin rn znel kavramlara ve dn
celere gre deil de, aka bu fenomenlerin
kendi doal zelliklerine bakarak ifade etme
si gerekir. Yani bu tanm, bu fenomenleri,
tam veya ksmen ideal bir nosyona uyup uy
mamalarna gre deil kendi yaplarndaki
btnletirici elere gre karakterize etmeli
dir. Aratrma henz balyorken ve olgular
henz hibir analize tabi tutulmamken, bu
fenomenlerin kavranabilir zellikleri ancak
dorudan ve ayan beyan grlebilecek kadar
dsal olanlardr. Daha rtk zellikler ise
phesiz daha zsel zelliklerdir. Bu rtk
zelliklerin aklayc deeri daha byktr,
ama bilimsel bilginin bu safhasnda bilinmez
olarak kalrlar ve zihnin bir tasarm ile ika
me edilmedikleri mddete tahayyl edile
mezler. Bu yzden, fenomenler iin yapaca
mz balangsal tanmn eleri, nce bu ilk
gruptaki grnr zellikler iinde aranmal
dr. yleyse, uras aktr ki, bu tanm, hi
bir ayrm gzetmeden ve istisnasz olarak ay
n grnr zellikleri sergileyen btn feno
menleri iermek zorundadr; nk bunlar
arasnda bir ayklama yapmann mant ol-

102 -

madii gibi, bu ayklamay olanakl klacak


aralar da ortada yoktur. yleyse, [bu aa
mada] gereklik hakknda bildiimiz btn
ey, olgularn bu grnr zellikleridir. O za
man, bu zellikler zorunlu olarak olgularn
nasl snflandrlmas gerektiini belirler. Bu
radan u kural kyor: Bir aratrmann te
mel konusunu, daha nce baz ortak dadnk zellikleri uyarnca tanmlanm bir fe
nomenler grubu tekil etmelidir ve bu bakm
dan da bu tanma uyan btn fenomenler
aratrmaya istisnasz dahil edilmelidir. r
nein, gerekletikleri takdirde toplumun be
lirli bir kesiminde, ceza olarak bilinen zel bir
tepkiye

sebebiyet verme

gibi

ortak

bir

dadnk zellie sahip belirli eylemlerin var


olduklarn gzlemledik. Bu eylemlerden sui
generis bir grup olutururuz ve onlar tek bir
balk altnda snflandrrz: Cezalandrlan
herhangi bir eylemi su olarak nitelendiririz
ve tanmland biimiyle suu, krimonoloji
isimli zel bir bilimin temel konusu haline ge
tiririz. Ayn ekilde, bilinen btn toplumlarn iinde, ortak kan tamalar nedeniyle birbirleriyle ilikilenmi ve ayn zamanda hu
kuksal bir ba uyarnca bir arada bulunan ve
bu zellikleriyle dardan kolaylkla ayrt edi
lebilen daha kk topluluklarn var olduu
nu gzlemliyoruz. Bu toplulua uygun olgu
lardan zel bir grup oluturarak, bu gruba
ayr bir isim veririz: Aile hayatna ilikin feno
menler. Bu tr her oluumu aile terimiyle ifa
de ederiz ve bu ekilde tanmlanan aileyi sos
yolojik terminoloji iinde henz bir ada kavu-103-

amam zel bir aratrma alannn temel


konusu yaparz. Daha sonra, genel olarak ai
leden, ailenin deiik trlerine geerken de
ayn kural uygulanacaktr. rnein, klan
zerine veya anaerkil ve ataerkil aileler zeri
ne bir alma balatacaksak, ie bunlan ay
n yntem uyannca tanmlamakla balamal
yz. ster genel olsun, ister zel olsun, her ala
nn temel konusu, bu ilke tarafndan olutu
rulmaldr.
Bu ekilde, eylere dardan yaklamakla
sosyolog, dorudan doruya gereklie ynel
mi olmaktadr. in gerei, olgularn nasl
snflandnld, sosyologa veya onun zihni
nin kendi yapsna deil eyann tabiatna
baldr. Bu olgularn tikel bir kategoride
gruplandrlp gruplandrlmayacam belirle
yen kriter aka gsterilebilir ve bu kriter
herkes tarafndan genel bir kabul grebilir ve
bylelikle de gzlemcinin vard sonu ba
kalar tarafndan da snanabilir. Bu ekilde
ina edilmi bir nosyonun topluma genel ola
rak sirayet etmi nosyonlarla her zaman rtmedii, hatta ou zaman bunlar arasn
da bir ann olduu dorudur. rnein,
birok toplumda dzenli olarak ve iddetle
cezalandrlan dnce zgrlne ve grg
kurallarna ilikin birok eylemin, ortak kan
nn bak asnca su olarak grlmedii, bu
toplumlar incelendiinde rahatlkla grlebi
lir. Ayn ekilde, klan szc genel olarak
kullanld biimiyle, aile anlamna gelmez.
Fakat bunun bir nemi olmayacaktr; nk
sorun toplumda yaygn olarak kullanlan sz-104-

cklere ve onlarn tad fikirlere byk


oranda tekabl eden olgularn nasl kefedilebilecei deildir. Yaplmas gereken ey, bi
limin ihtiyalarna uygun ve zel bir termino
lojinin erevesinde kurulmu yeni kavram
lar oluturmaktr. Elbette bu, toplumca ka
bul grm bir kavramn, bilim adamnn
hibir iine yaramayaca anlamna gelmiyor.
Bu kavram, bir yerlerde ayn ad altnda top
lanm ve sonu olarak da ayn zellikleri ta
mas muhtemel bir fenomenler grubunun
olduunu bize gstermek suretiyle bir klavuz
grevi grebilir. Bununla birlikte, bu yaygn
ca kullanlan kavram, hibir zaman fenomen
lerle tam bir ilikisizlik iinde olamayacan
dan, sk sk bu fenomenlerin kefedilebilecei noktay yaklak olarak iaret edebilir. Fa
kat bu kavramn, sadece kabataslak bir bi
imde formle edildiinden, oluturulmasna
yardmc olduu bilimsel kavrama tam teka
bl edememesi gayet doaldr.1
Bu kural olduka net ve nemli olduu
halde, sosyolojide olduka seyrek uygulan
maktadr. Sosyoloji ounlukla aile, mlki
1 Pratikte, h er zam an, k a lk noktas, top lu m d a yaygn
olan k a vra m ve terim olm utur. B u terim in b ir y a n lg
nn son u cu ola rak gn derm ede bu lu n du u eyle a ra sn
da b irtak m ortak dsal zellik ler sergileyen olgu larn
olup olm adm b ilm em iz gerekir. E e r b u t r olgular
varsa ve eer olgu larn b u ekilde b ir araya getirilip
g m p la n d n lm a sy la elde ed ilen k a vra m bu yolla, b t
n yle olm a sa bile hi deilse ksm en top lu m d a y a ygn
olan ka vra m a tekab l ediyorsa, o zam a n eyleri bu y a y
gn ka vra m la ifa de etm eye devam etm ek m m k n ola
bilir. F a k a t a radaki fa rk old u k a cid d i b ir farksa, yan i
yaygn n osyon birok farkl n osyon u birb irin e k a n tn yorsa, b irtak m yen i ve zel terim ler ya ra tm a k zorunlu
hale gelecektir.
-

105-

yet, su vb. gibi srekli dilimizde olan eyler


le har neir olduundan, bu olgulara nce
den kat bir tanm atfetmek, sosyologa gerek
siz bir eymi gibi grnr. Diyaloglarmzda
sk sk yer alan bu kavramlar kullanmaya
yle almzdr ki onlara verdiimiz anlam
snrlamak bize fuzuli bir eymi gibi gr
nr. Bu kavramlar kullanrken amacmz ba
site onlarn toplumca benimsenmi nosyon
larna atfta bulunmaktr, fakat bu ou za
man mulak bir ekilde gerekleir. Bu mu
lakln bir sonucu olarak da gerekte birbi
rinden olduka farkl olan eyleri ayn balk
ve ayn aklama altnda snflandrrz. Bura
dan da sonu gelmez bir kafa karkl doar.
rnein, iki tr tekeli evlilik vardr: Birinci
si fiilen tekelilik, kincisi resmen tekelilik.
Birinci trde, koca hukuki olarak birden faz
la ele evlenme hakkna sahip olduu halde
sadece tek bir ee sahiptir. kinci trde ise
okelilik resmen yasaklanmtr ve tek hu
kuki evlilik biimi tekeli evliliktir. Baz hay
van trlerinde ve gelimilik dzeyinin aa
sndaki baz toplamlarda tekelilik, kanunen
zorunlu klnmad halde, en az ok eliliin
yasakland toplumlardaki kadar de facto
bir genellik kazanmlardr ve bu durum ke
sinlikle mnferit birka vakayla snrl deil
dir. Bir kabile geni bir alana yaylm oldu
u zaman, bu kabiledeki bireyler arasndaki
toplumsal ba olduka gevek olur ve sonu
olarak da bu kabiledeki bireyler birbirlerin
den yaltlm olarak yaarlar. Bu durumda
da, her erkek doal olarak sadece tek bir e
-

106 -

bulmaya ynelir; nk yaltlmlk ortamn


da bu erkek iin birden fazla ein gvenliini
salamak olduka zor olacaktr. Zorunlu te
kelilik ise sadece en yksek gelime dze
yindeki toplumlarda gzlemlenebilecek bir ol
gudur. Demek ki bu zellikleriyle zorunlu
tekelilik ile fiili tekelilik son derece farkl
anlamlar tadklar halde, ikisi bir arada ay
n kelimeyle ifade edilir. Ortada herhangi bir
hukuksal ykmlle benzeyen bir ey ol
mad halde, yaygn bir biimde baz hay
vanlarn tekeli olduu sylenir. Spencer, ev
lilik zerine bir alma iine girerken, teke
lilik terimini, onu tanmlamakszm alldk
ve mulak anlamyla kullanr. Byle olunca
da Spencer, evliliin evriminin kavranmas
g bir anomali sergilediine kanaat getirir,
nk tekelilii byle mulak kavramsallatrdnda en ileri evlilik tipinin tarihsel geli
menin en erken dnemlerinde ortaya kp,
orta dnemlerinde kaybolduu ve daha sonra
da yeniden ortaya kt eklinde gzleme sa
hip olmutur. Buradan da Spencer, genel
olarak toplumsal ilerleme ile mkemmel tipte
bir aile hayatna doru evrim arasnda tutar
l bir iliki olmad sonucuna varr. Halbuki,
Spencer, bata tekeliliin uygun bir tanm
n yapm olsayd, byle bir hatal sonuca
varmayabilirdi.1
Baz durumlarda da, bunun tersine, ara
trmann ynelecei nesneyi tanmlarken son
1 A yn tan m y oksu n lu u n da n t r d em okra sin in hem
tarih in b a n d a h em de sonu n da ortay a k t ne s
rlm tr. H albuki, gerekte, ilkel d em okra si ile g n
m zdeki dem okrasi birb irlerin den e p ey farkldr.

-107-

derece dikkatli olmak adna ayn dadnk


zelliklere sahip fenomenleri ayn tanm ve
gruplama iine dahil etmek ve ayn balk
iinde deerlendirmek yerine, bu fenomenler
arasndan kimi elemeler yaplr. Bu elemeler
de, baz fenomenler bir tr elit fenomenler
olarak seilmekte ve sadece bu seilen feno
menlerin bu dadnk ortak zellikleri ta
maya haklar olduuna inanlmaktadr. Geri
kalanlar ise, sanki bu zellikleri zorla alm
lar gibi yok saylmaktadrlar. Byle bir ile
min yaplmas halinde, sadece znel ve ksr
bir nosyona ulaacamz tahmin etmek o
kadar da zor olmamal. Aslnda byle bir
ayklama sreci, sadece nceden tasavvur
edilmi pein bir fikir uyarnca yaplabilir,
nk sz konusu bilimin hemen balarnda,
herhangi bir aratrna gerekten de baz ol
gularn bu ortak zellikleri zorla ele geirip
geirmediini saptayamaz; hatta bunu olas
bile farz edemez. Baz fenomenlerin snflan
drlmak zere seilip bazlarnn seilmemesi
ancak bu baz fenomenlerin nceden olutu
rulmu bir ideal gereklik anlayna dierle
rinden daha uygun olmas nedeniyle olabilir.
rnein, Garofalo, Kriminoloji sinin giri b
lmnde, kriminolojinin kalk noktasnn
sosyolojik su nosyonu1 olmas gerektiini
son derece gzel bir biimde gstermitir. Fa
kat bu nosyonu ina etmek iin, srekli ile
yen bir ceza vastasyla bastrlan, deiik
toplum trlerindeki btn eylemleri, yani b
1 R. Garofalo, C rim in ologie (Paris, 1888} s. 2 (talyan
ca'd an eviri y a za r tara fn d an yaplm tr.)
-

108-

tn sulan, istisnasz biimde ele alp onlar


birbirleriyle karlatrmam, bu eylemler
den sadece bazlann, yani sadece ahlaki du
yarlln normal ve deimeyen elerini ihlal
eden eylemleri ele almtr. Evrim srecinde
yok olup gitmi baz ahlaki duygulara gelin
ce, Garofaloya gre bunlar hayatta kalma baansn gsterememelerinden tr zaten e
yann tabiatnda yer almamaktadr. Sonuta
gemite ayakta kalamam bu ahlaki duygu
lan ihlal ettiklerinden dolay zamannda kriminal olmakla nitelenmi eylemler, bu adlan
drmay salt az ok patolojik tesadfler dola
ysyla almlardr. Garofalo sular arasndan
yapt bu elemeye bizzat kendi kiisel ahlak
anlay dorultusunda girimektedir. Garo
falo, suu tanmlarken ie, henz ilk olutu
u dnemlerden itibaren evrimini inceledii
ahlakn, tad gereksiz pislii ve tortuyu
zaman ilerledike aykladn ve balangcn
da kendisini bulanklatran bu fazlalklar
dan tamamyla ancak yeni kurtulabildiini
varsayarak balamaktadr. Fakat bu kural,
ne kendinden menkul bir aksiyom ne de ka
ntlanm bir hakikattir. Bu ilke, aslnda her
hangi bir ey tarafndan hakl karlamam
bir hipotez olmaktan teye geemez. Ahlaki
fikrin deiebilir eleri, en az onun deimeyip, aktarlabilen eleri kadar eyann tabia
tnda yer almaktadrlar. Aslnda, bu deiebi
lir elerin urad deiimler, eylerin ken
dilerinin de deiebildiinin bir gstergesidir.
Zoolojide, aa trlere zg olup sonradan
yok olan biimler, en az hayvan geliiminin
-109-

btn safhalarnda tekrar tekrar grlen bi


imler kadar doaldr. Ayn ekilde, ilkel top
lumlar tarafndan su diye nitelenip kna
nan, fakat artk bu zelliini yitirmi eylem
ler, ilkel toplumlarla ilikisi balamnda en az
bizim bugn bastrmaya devam ettiimiz su
lar kadar kriminaldirler. Deimeye tabi olan
sularn oluturduu grubun, toplumsal ha
yatn deien koullar iinde deerlendiril
mesi gerekirken, deimeyip kalanlarn olu
turduu grup ise toplumsal hayatn sabit ko
ullan iinde deerlendirilmelidir. Ne var ki,
bu iki su grubundan her biri en az teki ka
dar doaldr.
Bu konu zerine daha fazla ey syleyebi
liriz. Baz sular bir yanllk eseri kriminal
bir karakter kazanm olsalar bile, dier su
lardan tamamen ayr dnlmemelidirler.
Bir fenomenin patolojik biimleri, normal bi
imlerinden znde farkl deildir ve dolay
syla da bu zn ne olduunu kavramak iin
hem patolojik hem de normal formlan gz
lemlemek zorunludur. Hastalkllk, saln
kart deil, sadece ayn trn iki farkl bii
midir ve bunlar karlkl olarak birbirlerini
aklarlar. Bu, hem biyolojide hem de psiko
lojide uzun zamandr uyulmakta olan bir ku
raldr ve sosyoloji de en az bu bilimler kadar
bu kurala uymak zorundadr. Ayn fenome
nin bir u olgudan bir de bu olgudan kaynak
lanabileceini syleyen bir mantk kabul edil
medii, yani nedensellik ilkesi reddedilmedii
mddete, bir eyleme sebebiyet veren neden
ler ne kadar norm-d olurlarsa olsunlar, su-

110-

un ayrt edici iareti olarak ayn sonucu ya


ni su olgusunu douran dier nedenlerden
nitelik bakmndan farkllamazlar. Bunlar
birbirlerinden ancak derece bakmndan veya
ayn koullarda etkin olamamalar bakmn
dan farkldrlar. Bu yzden norma uymayan
bir ekilde olumu sular da su niteliini
tarlar ve bu bakmdan su balnn altn
da deerlendirilmelidirler. Buradan nasl bir
sonu karabiliriz? yle ki, Garofalo aslmda
tr olan veya salt basit bir eitten ibaret
olan bir kategoriyi bir cins olarak dnmek
tedir. Garofalonun su zerine oluturduu
formlasyonun geerli olduu olgular, ger
ekten de su bal altnda toplanmas ge
reken btn olgularn olduka az bir ksmn
oluturmaktadr. rnein, bu formlasyon,
dinsel sulara, geleneklere, detlere ve grg
kurallarna kar ilenen sulara uymaz. Oy
sa, her ne kadar bu sular artk mevcut ol
madklarndan bizim modem hukuki kuralla
rmzn erevesi iinde yer almyor olsalar
da, gemi toplumlarn ceza hukukunun ne
redeyse tamamm bunlar oluturmaktadr.
Ayn yntem hatas, yaban toplumlarda
herhangi bir ahlak anlaynn bulunmad
nn ileri srlmesine neden olmaktadr.1By
le bir gre ulamak iin ncelikle gerek
ahlak anlaynn bizim bugnk ahlak anla
1 J. Lu bbock, Origins o f Civilization, 8. B l m D aha yaygm b ir biim de, halen, eski din lerin a h lak d y a da ah
laka ayk r olduu sylenm ektedir. N e v a r k i bu, eletir
diim iz an laytan daha doru b ir an lay deildir. G er
ekte ise b u eski din lerin k en dilerin e zg bir ahlak a n
lay olm asdr.
-

111-

ymz olduunu kabul etmek gerekir. Gelge


ldim , bugnn ahlak anlay, ilkel toplumlarda ya hibir biimde grlmemektedir ya
da olduka az gelimi biimiyle grlmekte
dir. yleyse, gerek ahlak anlayn bug
nn ahlakyla zdeletirmek suretiyle olu
turulan tanmlama, keyfi bir tanmlama ola
caktr. Fakat iin iine bizim kuralmz sok
tuumuzda bu znel tanmlama tamamyla
deiecektir. Bizim yntemsel ilkemize gre,
bir davran kuralnn ahlaki olup olmadm
anlamak iin, bu kuraln ahlakn dsal belir
tilerini tayp tamadna baklmaldr. Bu
belirti, yaygn ve nleyici bir yaptrmdan, ya
ni sz konusu davran kurallarn ihlal eden
bir eylem gerekletirildiinde devreye bir ce
zann sokulmasn olumlamay ieren bir ka
muoyu dncesinden ibarettir. Bu zellii
sergileyen bir olguyla karlatmzda bu ol
gunun ahlaki karakterini inkr etmenin bir
anlam yoktur; nk byle bir zelliin bu
lunmas bu olgunun dier btn ahlaki olgu
larn tad zn aynsn tadna delalet
tir. Ahlaki olgulann ilkel toplumlarda da bu
lunduunu sylemek az bile kalacaktr, zira
ahlaki olgulara ilkel toplumlarda, uygar top
lumlarda olduundan ok daha sk rastlanr.
Gnmzde bireylerin takdir haklarna bra
klm birok eylem ve davran, ilkel toplum
larda mecburen yerine getirilmek durumun
dayd. Buna bakarak, bir tanmlama yap
maktan kamldnda veya yanl bir tanm
lama yapldnda ne gibi yanllar iine gire
ceimizi grebiliriz. Geri bu noktada, bize
-

112-

yle sorular sorulabilir: Fenomenleri sade


ce grnen zelliklerine bakp tanmlamak,
yzeysel zelliklere temel zellikler karsn
da bir stnlk atfetmek anlamna gelmez
mi? veya Fenomenleri grnen zellikleriyle
tanmlamak, mantksal sralamay altst
edip eyleri ayaklar zerine deil de balar
zerine oturtmak deil midir? Bu sorular
dan da grlecei zere, su olgusunu ceza
ya bakarak tanmladmzda, suu neredey
se tamamen cezadan tretmekle veya ok bi
linen bir ifadeyle utancn kaynan cezas e
kilen suta deil de daraacnda grmekle
eletirilebiliriz. Fakat bu eletirinin temelinde
bir kafa karkl yatmaktadr. Biraz nce,
olutururken nasl bir yntem izlediimizi
akladmz tanmlamamz, toplumbilimin
henz ilk aamalarnda ortaya konduundan
gerekliin zn ifade etme amacn tayamamaktadr. Bu tanmn amac daha ok bi
zi, bu ze ulatracak aralarla donatmaktr.
Bu tannm tek amac bizim eylerle irtibat
kurmamz salamaktr. Bu eylere ancak d
ardan bir aklla ulaabileceimizden, bu ta
nm bu eyleri ancak onlarn d grnleri
ne bakarak ifade eder. Bu ekilde aslnda
eyleri aklam olmaz, sadece ileride yapla
cak aklamalar iin bir balang erevesi
oluturur. Elbette, sua sebebiyet veren ceza
nn kendisi deildir. Sylemek istediimiz
ey, suun dadnk yanlarnn cezalandr
ma olgusu araclyla aa kmasdr. y
leyse, suu anlamak istiyorsak nce ie ceza
landrmaya bakmakla balamalyz.
-113-

Bu dadnk yanlar, sadece tesadfen


ortaya km olsalard, yani eylerin temel
zellikleriyle tamamen ilikisiz olsalard, yu
kardaki tespitimize yneltilecek eletiri ve it
hamlarn hakl bir temeli olurdu. Gerekten
de byle olsayd, o zaman bilim bu tesadfi
zellikleri gsterdii noktann tesine geecek
aralardan yoksun kalrd. Bu durumda, g
rnm ile z [fenomen ile z; biim ile ierik]
arasnda bir kopukluk olacandan, bilim
gereklie derinlemesine nfuz edemezdi.
Gelgelelim, nedensellik ilkesi bo bir lakrd
olmadna gre, aka belirlenmi birtakm
zellikler belirli bir kategorinin btn feno
menlerinde istisnasz ve ayn ekilde bulun
duu zaman, bunun sebebinin bu zelliklerin
bu fenomenlerin zleriyle yakndan ilikili ol
mas olduu rahatlkla sylenebilir. Gene
byle, verili bir eylem grubu, beraberinde ce
za ve yaptrm getirme gibi bir zgllk ser
giliyorsa, bunun sebebi cezalandrma ile bu
eylemin nitelikleri arasnda yakn bir ba ol
masdr. Sonu olarak, cezann bu dadnk
zellikleri ne kadar yzeysel olurlarsa olsun
lar yntemli bir biimde gzlemlendikleri tak
dirde, bilim adamna sz konusu eylemlerin
zne derinlemesine inmenin aralarn su
nabilirler. Bu yzeysel zellikler, bilimin s
re iinde ortaya koyaca nermelerle birlik
te gn na karlacak zincirin ilk ve temel
halkasn olutururlar.
Madem ki eylerin dadnk doasn
duyumlarmzla alglayabiliyoruz, o halde
zet olarak u sonuca varabiliriz: Eer nesnel
-114-

olmak istiyorsak bilimin balang noktas


olarak duyumsal kavraylardan bamsz
olarak biimlendirilen kavramlar deil bizzat
bu duyumsal kavraylarn kendilerini alma
lyz. Bilim, balang tanmnn bileenlerini
dorudan doruya gzlem sonucu elde edilen
verilerden karsamaldr. Gerekten de bili
min baka trl ilerleyemeyeceini anlamak
iin bilimsel almann grevinin ne olduu
nu hatrlamak yeterlidir. Bilim, eyleri pratik
hayatta kavramamz salayan kavramlara
deil, eyleri olduklar gibi ifade etme zellii
ne sahip kavramlara ihtiya duyar. Bilim ala
nnn dnda biimlenen kavramlar bu ihti
yac karlayamaz. Bu bakmdan bilim, yeni
kavramlar yaratmaldr ve bunu yapmak iin
de eyleri ifade etmekte imdiye kadar kulla
nlm btn yerleik nosyonlar ve szckle
ri bir kenara atmal ve btn kavramlarn
hammaddesi olan gzlemlere ynelmelidir.
Doru veya yanl, bilimsel veya deil, btn
genel fikirler duyumsal deneyimden doar.
Bu yzden de bilimin ya da speklatif bilgi
nin balang noktas, yerleik ya da pratik
bilgilerin balang noktasndan farkl deil
dir. Bu ikisi arasndaki ayrma farkl bir
noktada, bu iki bilgi trnn ayn konuyu
nasl ileyecei noktasnda balar.
3.

Fakat bireysel duyumlardan oluan de

neyim kolaylkla znelleebilir. Bu bakmdan,


doa bilimlerinde, gzlemcinin kiisel kana
atlerini ieren verileri bir kenara atp, sadece
yeterli nesnellie sahip verileri elde tutmak
bir kural haline gelmitir. rnein, fizikiler,
-115-

s ve elektriin duyumsal deneyimle edinilen


belirsiz znel izlenimlerinin yerine termomet
renin veya barometrenin ini klarnn
oluturduu grsel ifadeleri koymulardr.
Sosyologun da benzer bir yolu izlemesi elzem
dir. Sosyologun, aratrmasnn konusunu
tanmlarken yararland dadnk zellik
ler mmkn olduunca znellikten uzak,
nesnel olmaldr.
Toplumsal olgularn, onlar grnr klan
tekil tezahrlerinden ne kadar yaltlabilirlerse nesnel olarak temsil edilmeye o oranda el
verili olacaklar ilkece ileri srlebilir. Bir
gzlemin iliki ierisinde olduu nesne ne ka
dar sabit ise o gzlem de o kadar nesneldir;
nk nesnelliin temel koullarndan biri
de, olgularn temsil edilmesini salayacak ve
deiken ve znel olan ne varsa ayklayabile
cek sabit bir bak noktasnn var olmasdr.
Eer referans noktasnn kendisi deikense
ve srekli olarak nesneden nesneye farklla
yorsa, ortak bir l tutturmak mmkn ol
maz ve izlenimlerimizin hangilerinin dadnk belirtilere bal olduunu, hangilerinin
bizim bizzat kendimiz tarafndan oluturul
duunu bilmek olanakszlar. Toplumsal ha
yat, onu ete kemie brndren tikel olaylar
dan yaltlamad ve ayr bir kendilik olarak
ele alnamad mddete bu zorluk bu ekil
de varln srdrecektir. Bu tikel olaylar,
hibir zaman, hatta bir dakika boyunca bile
sabit bir grnme brnemeyeceklerinden,
deiken niteliklerini bu tikel olaylardan yaltlamam toplumsal hayatn btnne ile-

116 -

mi olurlar. Bu durumda, toplumsal hayat,


srekli bir deiim sreci ierisindeki ve gz
lemcinin kavramak zere sabit bir biimde
ele alamayaca babo srelerden ibaret
olur. Yani ksacas, toplumsal hayat onun ti
kel tezahrlerinden yaltamayan bir yakla
m, toplumsal gereklik zerine alma y
rtmek isteyen bir bilim adam iin uygun
deildir. Ne var ki, toplumsal hayat, z deitirilmeksizin somutlanabilir mi, bunu da
bilmiyoruz. nk, toplumsal hayat, kendini
yalnzca deiken bireysel eylemlerle deil,
ayn zamanda kolektif alkanlklar, hukuki
ve ahlaki deerler, halk deyileri ve toplumsal
yapnn olgular gibi sabit biimlerle de ifade
eder. Bu szn ettiimiz sabit biimler var
olmaya kesintisiz devam ettiklerinden ve
farkl uygulanm alanlarna gre farkl bir bi
im almadklarndan znel izlenimlere ve ki
isellik tayan gzlemlere frsat vermeyecek
sabit bir nesne ve nesnel bir gzlemcinin her
zaman elinin altndaki deimez bir lt ol
ma zelliini tarlar. rnein bir hukuki ku
ral neyse odur ve onu iki ayr ekilde anla
mak olanakszdr. Yani, madem ki bu pratik
ler toplumsal hayatn somutlanm biimleri
dirler, kart bir gsterge ortaya kmadka,1
toplumsal hayat bu pratikler araclyla
kavramak gayet merudur.
yleyse sosyolog herhangi bir kategoride
1 rnein, b e lirli b ir urakta, hu ku ku n toplu m sal ilik i
lerin g erek du rum u nu artk ifade etm ed ii ve bu b a
km d an da toplu m sal ilik ileri in celem ek iin hu ku ku n
ele a ln m asn n geersiz olacan id d ia etm enin b ir
tak m d a yan ak lar olabilir.
-

117 -

ki toplumsal olgular aratrmaya giriirken,


bu olgular kendi tekil ve deiken tezahrle
rinden yaltarak incelemesini salayacak bir
bak asn benimsemelidir. Baka bir al
mamzda, toplumsal dayanmay, onun de
iik biimlerini ve bu biimlerin evrimini, bu
biimlerin somutland hukuki kurallar sis
temine bakarak incelerken esasen bu ilkeyi
temel almtk.1Buna kart bir rnek vermek
gerekirse, ailenin deiik trlerini, seyyahla
rn veya tarihilerin birtakm znel edebi be
timlemelerine bakarak anlamaya altmz
da, ok farkl aile trlerini birbiriyle kartr
mamz ve bunlar yok yere birbirleriyle ilikilendirmemiz kanlmaz olabilir. Fakat bu
nun yerine, snflandrmann temeli olarak,
ailenin hukuka dzenlenmi yapsn ve zel
olarak da miras hukukunu alrsak, her za
man baarl olamasak da, birok hatay n
leyebilecek nesnel bir lte sahip olmu olu
ruz.2 rnein, suun deiik trlerini snf
landrmay amalyorsak, farkl su biimleri
ne tekabl eden farkl yaay biimlerine ve
farkl mesleki alkanlklara bakmamz gere
kir. Ne kadar farkl kurumsal biim varsa, o
kadar farkl su biimi tespit edilebilir. rne
in, greneklere ve halk inanlarna derinle
mesine eilebilmemiz iin, onlarn somutlan
d ataszlerine ve deyimlere ynelmemiz ge
rekecektir. phesiz byle bir yol izlendiin
de, kolektif hayatn kimi somut verilerini ge
ici olarak bilimin dna itmi oluruz.
1 Bkz. D iv is io n d u travail s o c ia l I, 1.
2 Bkz. D u rkheim , 'In trod u ction a la sociologie d e la fa m ile ',
A n n a les d e F acu lt des Lettres d e B ordeau x, 1889.
-118-

Toplumsal hayat ne kadar deiken olursa


olsun, onun kavranamazln a priori olarak
ne srmeye hakkmz yoktur. Bir ynteme
bal olarak yol alabilmemiz iin, temel bilim
sel dayanaklarmz kaygan deil, salam ve
somut bir zemin zerine ina etmemiz gerekir.
Toplumsal alana yaklarken de. bilimsel
aratrma iin en elverili zemini salayacak
konumlardan hareket edilmelidir. Ancak bu
yapldktan sonra, aratrmay daha da ileriye
tayarak insan aklnn belki de asla tam ola
rak kavrayamayaca dinamik ve deiken
gereklie sre ierisinde aama aama vakf
olmak mmkn olabilir.

119-

NC BLM

NORMAL OLAN LE PATOLOJK


OLANIN AYRIMINA LKN
KURALLAR
Daha nce zerinde durduumuz kuralla
ra gre yrtlen gzlem etkinlii, birbirin
den birok adan farkl iki olgu kategorisini
bir araya getirir. Bu kategorilerden birincisi
tamamen makul olanlardan, yani normal
olanlardan oluurken, ikinci kategori olmas
gerekenden tamamen farkl bir biimde teza
hr edenlerden, yani patolojik olgulardan
meydana gelir. Daha nce balang noktas
iin gerekli olan tanmn bu iki kategoriyi de
kapsamas gerektiini sylemitik. te yan
dan, her ne kadar bu iki olgu kategorisinin
mahiyeti belirli alardan ayn olsa da, asln
da bunlar aralarnda ayrm yaplmas gere
ken iki ayr tr tekil ederler. Peki, bilim, bu
ayrm yapabilmemizi

salayacak

uygun

aralara sahip midir? Bu sorun son derece


nemlidir, nk bu sorunun zm bilime
ve bilim insanna bitiimiz rolle ilgilidir. De
iik dnce okullar tarafndan savunul
mu bir dnceye gre, bilim ne arzu etme
miz gerektii konusunda bizi asla bilgilendir
mez. Bu teoriye gre bilim, olgular aym dee
ri ve ayn yaran tayormu gibi ele alr; bi-123-

lim, olgular gzlemler, aklar, fakat onlar


asla yarglamaz. Bilim iin, knanacak her
hangi bir olgu yoktur, nk bilim iyi ve k
t kavramlarn kullanmaz. Her ne kadar ba
z nedenlerin baz sonular nasl dourduu
nu bize kesin olarak anlatsa da bize hangi
amalarn peinden gitmemiz gerektiini bil
dirmez. Olmakta olan deil de olmas arzu
edileni bilmemiz iin adna ister his, ister i
gd, ister yaamsal drt densin, yapma
mz gereken ey bilinaltnn telkinlerine ba
vurmak olacaktr. Daha nce alntladmz
bir yazarn da belirttii gibi, bilim dnyay aydmlatsa da son tahlilde yrekleri karanlkta
brakacaktr. Yrek kendi aydnlanmasn
kendi yaratmaldr. Byle olunca da bilim ne
redeyse btn pratik etkililiini ve sonu ola
rak da herhangi bir gerek varlk nedenini yi
tirmi olur. yle ya, elde ettiimiz bilgi, bizim
hayatmzda bir iimize yaramyorsa, gerek
liin bilgisine erimek iin abalamamzn ne
anlam vardr? Buna yant olarak, fenomenle
rin nedenlerini ortaya koymakla bilimin, bize
bu nedenleri irademizle retmemizi mmkn
klacak ve bylelikle de irademizin bilim-st
nedenlerle erimek istedii amalar gerek
letirmemizi salayacak aralar sunduu mu
iddia edilecek? Fakat aslnda bir bakma her
ara ayn zamanda bir amatr, nk aracn
bizi ulatraca

amac gerekletirmek o

amac istememizi gerektirir: ayn ekilde


aralar harekete geirmek de ncelikle bu
aralar

harekete

geirmeyi

istememize

baldr. Belirli bir amaca bizi ulatracak pek

ok yol vardr ve doal olarak bu yollar iin


den bir seim yapmamz gerekir. Bu noktada,
ayet bilim bize en iyi ama olarak hangisini
sememiz gerektii konusunda bir yardmda
bulunmuyorsa, bir amaca ulamak iin mev
cut yollardan hangisini izlememiz konusunda
bize nasl bir yardmda bulunabilir ki? Bilim,
rnein, bize en ekonomik yolu, en kestirme
yolu veya en basit olan, en gvenli yolu ter
cih etmemiz gerektiini niye sylesin? Hangi
amacn en ulvi ama olduunu bize syleme
yetkisine sahip olamayan bir bilimin, ikincil
amalar, yani aralar sz konusu olduunda
da ayn gszl sergilememesi iin hibir
neden yoktur.
deolojik yntemin, byle bir bilinemezci
likten kurtuluu salayabilecei dorudur ve
aslnda ideolojik yntemin srp gitmesine
vesile olan ey de bu bilinemezcilikten kur
tulma arzusudur. deolojik ynteme kendini
adayanlar, insani etkinliin mutlaka dnmsel akl yrtmenin rehberliinde ilerle
mesi gerektiini syleyecek kadar fazla rasyo
nalisttirler. Ne var ki, bu yntemi benimse
yenler, herhangi bir znel kavraytan bam
sz olarak, kendileri olarak dnldklerin
de, fenomenleri pratik deerleri uyarnca s
nflandrmann herhangi meru bir zemini
olamayacan dnyorlard. Byle olunca
da fenomenler hakknda hkm vermenin
yegne yolu bu fenomenleri kendilerinin s
tndeki kavramla ilikilendirmek olacakt.
Keza, nosyonlar olgulardan tretmek yerine
olgular demetini nosyonlar vastasyla yn-125-

lendirmeye almak btn rasyonel sosyolo


ji almalanmn vazgeilmez bir zelliidir.
Fakat biliyoruz ki, bu koullar altnda bizim
pratik etkinliimiz, her ne kadar bir akl y
rtme sonucunda ekillendiyse de, bu akl
yrtmenin bilim asndan bir deer tama
d aktr.
Fakat ortaya koyduumuz problem, ideo
lojinin snrlar iine yuvarlanmadan mantk
dahilinde de zlebilir. Bireylerde olduu gi
bi toplumlarda da salkllk iyi ve arzulamr
bir eyken, hastalk kt ve kanlmas gere
ken bir eydir. O zaman farkl toplumsal fe
nomen kategorileri iinde, salkll hasta
lktan bilimsel olarak ayrmamz salayacak
olgularn kendilerine ikin nesnel bir lt
bulunabilirse, bilim kendi yntemine sadk
kalarak pratik mevzulara k tutacak bir ya
pya sahip olabilir. u an iin bilim bireyi
dorudan ynlendirme yetisine sahip olmad
ndan, onun yapabilecei tek ey, bizi birey
sel farkllklar aan bir yol haritasyla donat
mak olacakr. Zaten her bir bireye ayr ayr
yol haritas sunabilmek iin o bireye genel
birtakm fikirlerle deil hislerimizle yakla
mamz gerekir. Tanm itibaryla salkllk
olarak adlandrlan durum herhangi bir bire
yin durumunu asla tam olarak ifade edemez,
nk salkllk her bir bireyin tam anlamy
la uyamad olduka genel birtakm koulla
r ifade etmektedir. Fakat bu durum, salkl
lk olgusunun eylemlerimizi ynlendiren de
erli bir referans noktas olduu gereini de
itirmez. Salkllk durumunu her bir birey
-

126-

iin ayr ayr ilemek zorunda oluumuz, bu


salkllk kavramna ilikin bilgimizin hibir
yarar tamad anlamna gelmez. Aslnda
doru olan bunun tam tersidir. Yani, aslmda
salkllk denilen ey bizim tm pratik akl
yrtmelerimizin

temelini

oluturan

bir

norm olma zelliini gsterir. Bu koullar al


tnda artk, dncenin eylem iin gereksiz
olduunu iddia etmemizin hibir anlam kal
mamtr. Bu durumda bilim ile zanaat ara
snda bir uurum sz konusu deildir ve akl
yrtmelerimizin srekliliinde herhangi bir
krlma olumakszn birinin alanndan teki
nin alanna gemek mmkndr. Bilimin za
naat vastasyla olgularla har neir olabile
cei dorudur, fakat zanaat sadece bilimin
bir uzants olmaktan ibarettir. Hatta, bilimin
ortaya koyduu yasalar bireyin gerekliini
daha mkemmel ifade ettike bilimin pratik
yetersizliinin tamamen ortadan kalkabilece
ini syleyebiliriz.

Ac ekmenin hastaln bir belirtisi olarak


grlmesi, toplumda olduka yaygn bir tu
tumdur. Ac ekmekle, hastalanma arasnda
genel bir ilikinin var olduu aktr; fakat bu
iliki sreklilikten ve netlikten yoksundur.
Ac ektirmeyen ciddi rahatszlklara rastla
nabilecei gibi, gze bir kmr tanesinin ka
mas durumunda ac duyulacak derecede
azap ektiren kk ve nemsiz hastalklara
da rastlanabilir. Hatta baz durumlarda ac-

127 -

nn yokluu veya haz duygusunun fazlal


bir hastaln belirtisi olabilir. Gerekten de
baz ac hissetmeme durumlar patolojik ola
bilir. Salkl bir insann ac ektii durumda,
bir norasteni hastas haz duygulan iinde yer
alabilir. Bunun tersine, ac duygusu bazen
alk, yorgunluk ve hamilelik gibi sadece fi
ziksel fonksiyonlardan ibaret durumlara elik
edebilir.
Yaamsal enejinin sorunsuz ve mutlu bir
ekilde gelimesi olarak ifade edeceimiz sa
lkllk olgusunu, bnyenin kendisini evrele
yen koullara tam bir uyum salamas duru
muyla da ifade edebilir miyiz? Yine bu ba
lamda, bu uyumu bozan her eyi de hastalk
olarak niteleyebilir miyiz? Bu noktaya daha
sonra dnmek kaydyla ncelikle unu syle
m eliyiz ki bnyenin her halinin illa da
dadnk herhangi bir duruma elik edece
ini gsteren hibir ey yoktur. Bununla bir
likte,

adaptasyon, salkllk durumunun

ayrt edici bir lt olsa bile, salklln


tam olarak tannabilmesi iin dier baka l
tlere de ihtiya vardr. nk bu durum
da, dierlerine gre daha mkemmel olan
adaptasyon biiminin hangisi olduunu anla
mamz salayacak ayr bir ilke hakknda da
bilgilendirilmemiz gerekmektedir.
Bu ilke, acaba adaptasyon tarzlarnn ya
ama ansmz etkileyi biimine gre d
zenlenebilir mi? Salkllk, bu yaama ans
nn en yksek olduu bir organizma durumu
olarak, hastalkllk da bu ans azaltan her
hangi bir ey olarak dnlebilir mi? p-

128 -

hesiz, hastalk organizmay zayflatc bir et


kiye sahiptir. Fakat bu zayflatc etkiye sahip
tek olgu hastalk deildir. Baz aa trlerde
reme fonksiyonlar da byle bir zayflatc et
kiye sahip olarak, baz durumlarda kanl
maz olarak bnyenin lmesine neden olabilir.
Hatta bu durum baz yksek trlerde de g
rlebilmektedir. Lkin, bu durumun olduka
normal olarak grlmesi gerekir. Yallar ve
kk ocuklar da organizmann baz rutin
fonksiyonlar sonucunda lm riskiyle kar
karya kalabilirler, nk her iki grubun
bnyesi de lme sebebiyet veren eylere
kar daha korunakszdr. Fakat bu durum
yallarn ve ocuklarn hasta olduunu ve
bu yzden de esas salkllk durumunun ye
tikin insanlar tarafndan temsil edildiini id
dia etmemizi gerektirir mi? Bu soruya olum
lu yant vermek, saln ve fizyolojinin alan
larn birbirleriyle kartrmak anlamna gelir.
rnein, yall bir eit hastalk olarak ka
bul ettiimizde, hasta bir yal insanla, sa
lkl bir yal insan arasnda nasl bir ayrm
yaplacaktr? Ayn mant izleyerek, det gr
meyi de patolojik fenomenler snfnn iine
sokmalyz, nk det grme yol at bir
takm fizyolojik sonularla kadn bnyesini
zayflatma gibi bir etkiye sahiptir. Fakat bu
durumda kadnm organizmasnda grlme
mesi veya dzensiz bir ekilde grlmesi
hastalk belirtisi saylan bir olgunun, kendi
sini hastalk belirtisi sayma gibi hatal bir du
ruma dm olmuyor muyuz? Bu mant
benimseyen grler, salkl bir bnyedeki
-129-

her enin mutlaka yararl bir ilevi olduu


nu ve sanki her isel durumun dsal duru
ma tam tamna tekabl ettiini ve sonu ola
rak da bu isel durumlarn hayat dengesinin
devamn ve lme riskinin azalmasn salad
n varsaymaktadrlar. Tam tersine, rahat
lkla syleyebiliriz ki, baz anatomik ve fonk
siyonel dzenlemeler dorudan doruya veya
gzle grlr bir yarara sahip deildir. Bu
dzenlemeler, dorudan bir yarar salamak
iin deil, hayatn genel koullan iinde, var
olmak zorunda olduklan iin ve yok olmalann gerektirecek bir durum ortaya kmad
iin var olurlar. Bunlan patolojik durumlar
veya hastalk bal altnda deerlendirenle
yiz, nk hastalk durumu, bir canlnn nor
mal yapsna uymayan ve ivedilikle kanl
mas gereken bir durumu ifade eden bir nite
lemedir. Kimi baz fizyolojik dzenlemelerin,
bnyeyi glendinnek yerine onun diren g
cn zayflatp lmesine yol aabileceini ka
bul etsek bile onlar hastalk bal altnda
deerlendiremeyiz.
te yandan hastaln, onu tanmamz
salayacak dadnk bir belirtiyi beraberin
de getirmesi de zorunlu deildir. Birok has
talk vardr ki, bnyenin birtakm fonksiyon
larndan ayr olarak alglanamayacak kadar
hafiftir. Bu hafif hastalklarn en ciddileri bi
le, onlarla hangi silahlarla ve ne ekilde sava
lacann bilinmesi durumunda, zararl
herhangi bir etkiye sahip olamazlar. Gastritti
bir birey, dikkatli bir hijyenik yaam biimini
benimsedii takdirde en salkl insann ya-130-

yayabilecei kadar yaayabilir. Zaten, bu gasIritli insann almak zorunda olduu salk
nlemlerini salkl bir insan da almak zorun
da deil midir? Hayatmz baka trl nasl
devam ettirebiliriz ki? Her birimizin izlemesi
gereken birtakm salk kurallar vardr; fa
kat bu kurallarn ierii kiiden kiiye dei
ir. Hasta bir insann izlemesi gereken temiz
lik nlemleriyle, ayn koullarda yaayan sa
lkl diye nitelenebilecek insann izlemesi ge
reken temizlik nlemleri byk lde farkl
dr. Bu fark, ok hafif hastalklar sz konusu
olduunda, hasta bir insanla salkl bir in
san arasndaki belirgin tek fark olarak gz
kr. Hastalklar bizi her zaman aresiz, ne
yaptn bilmez bir duruma sokmaz ve bizi
her

zaman

stesinden

gelinemeyen

bir

uyumsuzluk durumunda brakmaz; bizi sa


dece dier insanlarn oundan farkl bir
uyum tarzna zorlar. Hatta, nihayetinde bi
zim iin yarar salayabilecek baz hastalkla
ra bile rastlanabilir. rnein, a yoluyla ken
dimize gnll olarak bulatrdmz iek
hastal gerekten de bir hastalktr, fakat
te yandan bu hastal bu ekilde kapmak
uzun vadede bizim yaama ansmz artr
maktadr. Byle bir hastaln ortaya kara
bilecei kk ve geici hasarlarn, bu hasta
ln uzun vadede salayaca bakllkla
kyaslandnda olduka nemsiz kalaca
sylenebilir.
Sonuta, tm bunlarla sylemek istedii
miz ey adaptasyon ve lm riskinin azlnn
tek bana salklln bir lt olarak aln

mamas gerektiidir. Bildiimiz en dk


lm oranndan daha dk bir lm oran
na ulalamayacan kimse garanti edemez.
Mevcut en dk lm oran, bu yzden, tam
bir adaptasyonun kant ve dolaysyla da da
ha nce yaptmz tanm uyannca salkllk
durumunun gvenilir bir lt olarak alna
maz. Keza, hangi durumun ideal bir salkl
lk durumu olduunu tespit etmek amacyla,
bu en az lm riskine sahip bireyler zerinde
inceleme yapmak zere, onlan toplumun di
er kesimlerinden yaltmak mmkn deil
dir. Nitekim, byle bir stnle sahip olma
larnn altnda yatan nedeni anlamak iin bu
bireyleri teker teker tespit edip, onlarn be
densel yaplarn incelememiz icap etmekte
dir. Bununla birlikte, lmcl bir hastala
yakalanldnda lm riskinin arttn gz
lemlemek ounlukla tam olarak mmkn
ken, illa da lmle sonulanmayan bir salk
sorununun yaama olasln drdn
kantlamak epey zordur. Esasen, ayn tanm
lanm koullar iinde bulunan birtakm can
llarn dierlerinden daha az yaama ansna
sahip olduunu kantlamann tek bir nesnel
yolu vardr; o da bu canllarn dierlerinden
daha uzun mddet yaadn kantlamak.
Bu noktada, bir bireyin ne kadar yaayaca
n veya ne zaman ldn belirlemek mm
kn olsa da sosyoloji iin nemli olan eyi,
yani bir toplumun ne kadar yaadn tespit
etmek tamamen olanakszdr. nk, bura
da bir biyologun sahip olduu o kesin lte
sahip deiliz. Hatta, bir toplumun ne zaman
-132-

doup ne zaman ldn yaklak olarak


nasl belirleyebileceimizi de tam olarak bil
miyoruz. Biyologlarn bile tamamyla zme
kavuturmaktan uzak olduu birtakm so
runlar, sosyologlar iin tam bir kapal kutu
dur diyebiliriz. Ayrca, toplumsal hayatn ak
ierisinde cereyan eden ve ayn tip toplumlarda neredeyse ayn biimde tekrarlanan
olaylar o kadar oktur ki, bunlardan hangisi
nin toplumun zlne, ne lde neden
olduunu belirlemek olduka zordur. Bireyler
sz konusu olduunda, patolojik bir durum
iinde bulunan birok birey olduundan,
bunlar arasndan karlatrma yapmak ze
re bir grup seip, bu patolojiklik durumunu
ayn anda var olmakta olan btn fenomen
lerden yaltm oluruz ve sadece bu patolojik
durumun organizma zerinde nasl bir etkiye
sahip olduunu tespit edebiliriz. rnein,
rasgele seilen bin adet romatizma hastas
nn ortalamann zerinde bir lm riskine
sahip olduuna bakarak, lm riskinin art
mas ile romatizma hastal arasnda bir ili
ki kurmaya dnk gl bir dayanaa sahip
olabiliriz. Fakat/sosyolojide herhangi bir top
lum tr iin yaplacak bir aklama, btn
bireylerin sadece kk bir ksmn balaya
candan, bu aklamay kantlayacak kar
latrmalar yapmann bir snn olacaktr.
Byle bir olgusal kantn yokluunda tmdengelimsel bir akl yrtmeye bavurmak
tan baka bir aremiz yoktur, fakat byle bir
akil yrtmeyle ulalacak sonular da znel
birtakm varsaymlar olmaktan teye gee-133-

mez. Bu yolla kantlanacak olan ey, belli bir


olayn toplumsal organizmay gerekten de
zayflatma ynnde bir etkiye sahip olduu
gerei deil, onun byle bir etkiye sahip ol
mak zorunda olduudur. Yani, bu yntem iz
lendii takdirde, ncelikle bir olayn toplumca zararl olduu dnlen bir sonucu do
urmaktan geri kalamayaca gsterilecek ve
buradan hareketle de, bu olayn hastalk ya
pc olduuna kanaat getirilecektir. Fakat bu
olayn bu zararl etkiyi ortaya kardn gs
tersek de, bu kez bu zararl etkilerin ayn olay
tarafndan ortaya karlan yararl etkiler ta
rafndan telafi edilmesi gibi bir durumdan
kaynaklanan bir sorun karmza kabilir.
Kald ki, bu olayn toplum iin zarar dour
duunu gsterebilmemiz iin, bu olay ortaya
kt anda, toplumun ileyiinin zarar gr
dn kantlamamz gerekmektedir. Buna
dnk bir kant var olduunda, sorunun tam
olarak zld varsaylabilir. te yandan,
byle bir kant sunabilmemiz iin normal
durumun mahiyetini nceden belirlememiz
ve bylelikle de normallik durumunun ema
relerinin neler olduunu tam anlamyla bil
memiz gerekmektedir. Peki normalliin mahi
yeti, sfrdan balayarak a priori olarak ina
edilebilir mi? Byle bir ey yapmann bizim
iin ne kadar deer tayaca konusunda bir
eyler sylemeye pek gerek yok. Byle a pri
ori bir kavram inas, tarihte olduu gibi sos
yolojide de ayn olayn, aratrmacnn znel
kanaatine gre farkl farkl deerlendirmelere
tabi tutulmasna, rnein bir sosyolog tara-

I'ndan yararl olmakla nitelenen bir olayn bir


dieri tarafndan zararl olarak nitelenmesine
yol aacaktr. rnein herhangi bir dini inan
ca sahip olmayan bir teorisyen, dini inanla
rn genel bir ykma urad bir toplumsal
durumda, geriye birtakm dinsel inan ele
rinin kalmas olgusunu patolojik olarak nite
lerken, dini inanlara sk skya bal bir te
orisyen dinsel inanlarn ykma uramas ol
gusunun kendisini, byk bir toplumsal has
talk olarak grmesi ska rastladmz bir
durumdur. Keza, bir sosyalist iin bugnk
ekonomik dzen, norm-d bir toplumsal ol
gu olma zelliini tarken, ortodoks bir ikti
sat iin her eyden nce sosyalist eilimle
rin kendisi patolojik bir duruma iaret eder.
Bu zt grlere sahip teorisyenlerin her biri,
nermelerini desteklemek iin iyi temellendi
rilmi olduklarna inandklar birtakm akl
yrtmeler ortaya koyarlar.
Bu teorisyenlerin hepsinin de iinde bu
lunduu temel zayflk, bunu baarmaya he
nz hazr olmadan fenomenlerin zne eri
meye almaktr. Bu bakmdan sz konusu
nermeleri dile getiren teorisyenlerin ortak
zellii, birtakm fenomenler hakknda, do
ruluklar ya da yanllklar ancak bilim yete
rince erleyip gelimi olduunda tam olarak
anlalabilecek yarglarn kesinlikle kantlan
m olduklarna inanmalardr. Halbuki daha
nce ortaya koyduumuz kuraln da bize
rettii gibi, bir yargnn kantlanabilmesi iin
gelikin bir bilimsel yntem kullanlmaldr.
Normal durumun ve onun kart olan duru-135-

mun, yaamsal glerle olan ilikisini daha


aratrmann banda belirlemeye kalkmak
yerine, bu iki olgu kategorisini birbirinden
ayrmamz salayacak, dolayszca alglanabi
len ve ayn zamanda nesnel olma zelliine
sahip dadnk bir belirtiye erimeye al
malyz.
Her biyolojik fenomen gibi, her sosyolojik
fenomen de, znde ayn kalmak suretiyle,
her ayr duruma gre farkl bir biim alabilir.
Bu biimler iki ayr nitelikte ortaya kabilir
ler. Birincisinde bu biimler btn trlerde
grlebilir ve bu trlerin btn bireylerinde
olmasa da, ounda grlebilir. Bu biimler,
gzlemlendikleri btn durumlarda ayn e
kilde tekrarlanmazlar ve kiiden kiiye dei
iklik gsterebilirler. Fakat, bireylere bal
olarak ortaya kan bu deiimler olduka
hafif deiimlerdir. kinci tr biimler, istis
nai biimler olarak, sayca olduka snrl du
rumlarda ortaya karlar ve ortaya ktklar
zaman da ounlukla bireyin tm hayat bo
yunca grlmezler, yani sreksizdirler. Bun
lar bu bakmdan yalnzca meknsal anlamda
deil zamansal anlamda da genelgeer deil
dirler.1Demek ki, bu noktada, iki ayr terim
1 A y k n b ir yara d l a sa h ip olm a du ru m u ile salkll
bu ekild e a yrt edebiliriz. A ykr y a ra d l a sahip olm a
sadece m ek n sal a n lam d a istisn aid ir v e t r n ortalam a
b ir zellii deildir. Fakat, bu d u ru m u n gr ld b i
reylerd e b u du ru m y a a m boyu deva m etm ek d u ru
m un dadr. Zaten, bu ik i olgu k a tegorisi a rasn daki fa r
k n sa d ece derece b a k m n d an b ir fa rk old u u ve a sln
da b u n la rn ayn m ah iyete sa h ip old u k la r aktr. B u n
la rn a ra sn d a izilen sn rlar old u k a b elirsizdir, nk
h a stalk llk s reklilie sahip b ir olgu olm a d gibi, a y
k rlk d a evrilebilm e zellii tar. Bu b a km d an , tanm -

-136-

le adlandrlmas gereken nitelike ayr iki


tr fenomenle kar karyayz. Olduka yay
gn olan ve toplumun btn bireylerinde he
men hemen ayn biimlerde ortaya kan ol
gular normal olgular, geriye kalan olgular
da marazi veya patolojik olgular olarak nite
lendireceiz. imdi gelin, bir trn en yaygn
zelliklerini, kendisinin en sk grlen biim
lerinde bir btn olarak bir araya getiren te
kil bir soyutlamaya ya da varsaymsal bir
varolua ortalama tip adn verelim. Normal
tipin ortalama tipe denk dt varsayld
nda, bir salkllk lt olarak alnabile
cek bu tiplerden, herhangi bir sapmann ma
razi veya patolojik bir fenomen olduunu
syleyebiliriz. Ortalama tipin, tekil bir tip
olarak, ayn zgl zellikleriyle her bireysel
durumda tam anlamyla grlemeyecei do
rudur; nk ortalama tipi oluturan nite
likler tamamen sabit olmayp srekli farkl
lama eilimine sahiptir. Fakat bu durumda
bile ortalama tipin mahiyetini saptamak
mmkndr. Keza, genel tip ile i ie gemi
olan ortalama tipi saptamak, bilimin temel
konusunu tekil etmektedir. rnein, bir fiz
yolog ortalama bir bnyenin genel fonksi
yonlarnn ne olduunu aratrr. Bir sosyo
loga den de bu nitelikte bir eyi aratr
maktr. Farkl toplum trlerini birbirlerinden
lam a y ap ark en , bu ikisin i b irb irlerin d en ka t b ir b iim
de a yrm a k olduka zordu r. B u n la r a rasn daki ayran,
m orfolo jik olan ile fizyolojik olan ara sn d a k i ayrm dan
d ah a k a tegorik olam az, nk n ih ayetin de, anatom ik
alan d a ayk rlk n asl n orm -d b ir du ru m ise fizyolojik
alan d a da ile v bozu klu u yle n orm -d b ir durum dur.
-

137-

ayrmay bildiimiz zaman, ki bunu nasl ya


pacamz sorununa daha sonra deineceiz,
verili herhangi bir toplum trnn arz ettii
genel biimin nasl olduunu kefetmek her
zaman mmkndr.
Grlyor ki, bir olgu, ancak belirli bir
trle ilikisi balamnda patolojik olarak g
rlebilir. Salkl olmann veya hasta olmann
koullan, kendiliinden ve mutlak biimde in
abstracto tanmlanamaz. Bu kural biyolojide
hi phe duyulmakszm, kesin olarak kabul
edilmitir. Biyolojide imdiye kadar bir yu
muaka iin normal olann bir omurgal iin
de normal olmas gerektiini dnen kimse
kmamtr. Her trn kendine zg bir or
talama tipi olduundan, kendine zg bir
salkllk durumu da vardr ve en aa tr
lerin salkllk durumu en yksek trlerin
salkllk durumundan daha eksik deildir.
ounlukla birtakm yanl anlalmalara se
bebiyet veren bu ilkenin sosyolojide de izlen
mesi gerekmektedir. Buna gre, bir kurumu,
bir pratii veya bir ahlaki kural btn toplumlar balayacak biimde, sanki bunlar
kendi zlerinde bu zellii tayorlarm gibi,
iyi veya kt olarak nitelemekten tamamen
vazgeilmelidir.
Salkllk veya hastalk durumu hakkn
da bir yarg sahibi olmamz salayacak refe
rans noktas nasl trlere bal olarak deii
yorsa, tr-ii farkllamalardan dolay ayn
tr iinde de deiebilir. Bu durumda, sade
ce biyolojik adan baktmzda, rnein bir
uygar insan iin normal olan ey yabani bir
-138-

insan iin normal olmayabilir.1 Bu konuda


bir farkllamaya neden olabilecek dier bir
deiken ise yatr. Yal bir insann salk
durumu yetikin bir insanmkinden; yetikin
bir insann salk durumu da bir ocuunkinden farkl olmak durumundadr. Ayn
durum toplumlar iin de byk lde geerlidir.2Bir toplumsal olgunun normal olup
olmadna, ancak o toplumun geliiminin
hangi evrede olduuna baklarak karar veri
lebilir. Yani bir toplumsal olgunun normal ni
telemesini hak edip etmediini anlayabilmek
iin bu toplumsal olgunun ayn tr iindeki
toplumlarm ounda, hangi biimde grld
ne bakmak yetmez, ayn zamanda ayn ev
rim safhas iindeki toplumlar iinde nasl bir
biim aldn da dikkatli bir ekilde gzlem
lememiz gerekir.
Buraya kadar, fenomenleri farkllklarna
ve benzerliklerine gre gruplandrp, adlan
drmaktan te bir ey yapmadmzdan ula
tmz noktann sadece terimleri tanmla
maktan ibaret olduu dnlebilir. Ne var
ki, aslnda, bu ekilde oluturduumuz kav
ramlar, nesnel ve kolaylkla. kavranr olma
vasflar dolaysyla rahata anlalr olma gi
bi nemli bir zellie sahiptir. Bunun yan s
1 rnein, eer y a b a n i b ir insan, bu g n n sa lkl u ygar
insann n k lm sin dirim organ na v e g elim i sinir
sistem ine sahip olu rsa, kendi evresin ce h a sta olarak
grlr.
2 B urada tartm am z k s a kesm ek d u ru m u n dayz, n
k bu rad a b u n u n zerin e syleyebileceim iz e y ler y a l
nzca, b a k a b ir alm am zda, a h lak i olg u la n norm al
ve n orm -d ola ra k ayrrken syledik lerim izin tekrar
edilm esin den ib a ret olacaktr, (bkz. D ivisior d u travail
social, s. 33-9)
-

139-

ra bu kavramlar toplumda yaygn biimde


benimsenmi hastalk ve salkllk nosyonla
rnn tekabl ettii eylere de aykr derler.
Gerekten de, hastalk, toplum ierisinde ge
nellikle insann canl olmas durumunda or
taya kan, fakat ayn zamanda normal olma
yan yollardan olumu bir durum olarak d
nlmekte deil midir? Kadim filozoflar,
hastaln eyann doasndan kaynaklanma
dn, fakat organizmaya ikin olumsal bir
durumun sonucunda ortaya ktn syler
ken bunu kastetmektedirler. Byle bir anlay
benimsemek iin bilimin kesinlikle inkr
edilmesi gerekir. Bu anlaya gre, hastalk,
salkllktan daha olaanst bir durum ol
mayp canllarn doasnda yer alan bir du
rum olarak ele alnr. Halbuki hastalk, canl
larn normal doasnda yer almayan, onlarn
her zamanki grntsne uygun olmayan bir
durumdur. Hastalk, canllarn genel olarak
baml olduklar varolu koullarnn bir
paras deildir. te yandan, salklln ti
piyle, trn tipi i ie gemitir. Srf kendili
inden ve bizzat kendi yaps yznden has
ta olan bir trn var olabileceini dnebil
mek iin phesiz bir eliki durumu iinde
bulunmak gerekir. Salkllk, her eyden n
ce tr olmann bir normudur ve bu yzden
tr, srf doasndan tr asla norm-d ola
maz.
Salkllktan, genel olarak hastala ter
cih edilen bir durumun anlald da doru
dur. Fakat bu tanm bizim biraz nce yapt
mz tanmn kapsad bir tanmdr. Normal
-140-

tipi oluturmak zere bir araya gelen zellik


lerin bir tr iinde genellik kazanabilmesinin
bir nedeni olmas gerekir. Bu genellemenin
doasm anlayabilmemiz iin bu nedeni tes
pit etmemiz zorunludur. Keza, en yaygn r
gtlenme biimleri en azmdan toplumdaki
genel etkisine bakldnda ayn zamanda en
yarar salayan biimler olmasayd, bu yay
gnln nedenlerini aklamak mmkn ol
mayabilirdi. Bu rgtlenme biimleri ayet
bireye, zarara neden olucu birtakm koullar
karsnda diren gc vermeseydi, bylesine
ok eitli hal ve durumlarda nasl varln
srdrebilirdi? te yandan, eer geriye kalan
rgtlenme biimleri toplumda daha seyrek
grlyorsa, bunun nedeni bu biimleri be
nimseyen bireylerin birok durumda varlkla
rm srdrrken daha fazla glk ekmele
ridir. Bu bakmdan, daha yaygn olarak g
rlme zellii, bir biimin stnlnn ka
nt olarak alnmaldr.1
1 G arofalo'nu n h astalk l olan n orm -d olan dan a yrm a
y a yelten d ii dorudur. {C rim orologie, s. 109-110) F a
kat, o bu ayrm y ap ark en sadece u iki arg m an a da
yan m aktadr:
1. H a stalk llk szc h er zam a n organ izm an n tam
y a da ksm i y k m n a yn elik b ir eyi ia ret etm ektedir.
Bu durum da, e e r ortada tam b ir yk m yo k s a tedavin in
devreye girm esi m m kndr, a m a bu teda vi so n u cu n
da norm -dJklarda grlen istik ra ra asla rastlanam az.
Halbuki, n orm -d olann da ortalam a k o u llar altnda
y aayan canl iin bir teh d it olu tu rd u u n u grm tk.
B u n u n h er zam a n byle olm ad da doru du r, am a
hastalk llm ortaya kard teh lik eler y in e ortalam a
kou llar iin d e v a r olabilir. Pa tolojik olan n szd e zgl
b ir zellii ola n istikrar yoksu n lu u n a gelince, bu nu
doru ka b u l etm ek kron ik h a stalk ta n d a n d a b ra k
m ak v e p a tolojik olan ile y ara tlta n g elm e a yk m olan
birb irin den a yra rak alm ak an lam n a gelecek tir. Y a
ratlla gelen a yk n lk la rm va rl s reklidir.
-

141-

II
Bu son gzlemimiz, bize, daha nce ak
lamaya altmz yntem sonucunda elde
edebileceimiz sonulan dorulamamz sa
layacak aralan da sunmaktadr.
Normal fenomenleri karakterize eden yay
gn olma zellii, gzlem vastasyla bir kez
saptandktan sonra anlalabilir hale geliyor
sa, bu yaygnlktan neyi anladmz akla
mamz icap eder. Elbette, bu yaygnln ne
densiz olmadna dair bir yargya peinen
sahip olabiliriz; fakat bu nedenin tam olarak
ne olduunu bilmek bizim amzdan daha
nemlidir. Eer bir fenomeni bizim iin aa
karan dadnk bir belirti, sadece gzle
grlr olmakla kalmayp bir de eyann ta
biatnda yer alyorsa ve bunun byle olduu
aka gsterilmise, yani ksacas olgusal
bir normalliin gerek bir normallik olduu
nu kantladmzda, fenomenin normal bir
fenomen olduu daha az tartmal olacaktr.
Bununla birlikte, daha nce ifade ettiimiz
nedenlerden tr, durum, ounlukla byle
olsa da, normalliin kantlanmas, her za
man fenomenin bir organizma iin yararl ol
duunu gstermekten ibaret olmayacaktr.
nk, daha nce de akladmz gibi, her2. d d ia ed ilm itir ki, norm al olan ile n o m -d olan a ra
sndaki ayrm fa rk l rklara gre d eiik lik gsterirken,
fizyolojik olan ile p a tolojik olan a rasn daki a y n m in sa
soyu nu n t m iin ayndr. H albu ki, b u n u n aksine, b ir
yab a n i iin b o zu k lu k ola rak n itelen dirileb ilecek b ir d u
rum u n u yga r b ir in san iin b yle olm a ya bilecein i g s
term itik. F iziksel sa ln k o u lla n ortam dan ortam a
d eiiklik gsterir.
-

142-

hangi bir dzenleme hibir yarara sahip ol


masa bile, srf herhangi bir canlnn veya top
lumun doasnda var olmas nedeniyle nor
mal olabilir. rnein, doumun kadn bn
yesinde iddetli rahatszlklara yol amamas
mmkn olabilirdi, ama doum olaynn ba
ka trl gereklemesi de mmkn deildir.
Sonu olarak, bir fenomenin normallii, bu
fenomenin iinde olutuu trn varolu ko
ullaryla uyum iinde olmasyla aklanabi
lir. Bir fenomen, ister bu varolu koullarnn
mekanik olarak zorunlu bir sonucu olsun, is
ter organizmann bu koullara uyum sala
masna yardmc olma ilevini gren bir e
olsun, bu varolu koullaryla uyum iinde
olduu mddete normal olarak nitelenecektir.1
Normallii bu ekilde aklamann tek fay
das fenomenleri dzenlememizi salamas
deildir. Unutmamalyz ki, normali, normddan ayrmann ncelikli yaran bu ayrmn
pratie k tutmasdr. Olgularn bilincine
vararak hareket edebilmemiz iin, ne isteme
miz gerektiini bilmemiz yetmez, ayn zaman
da neyi neden istememiz gerektiini de bilme
miz gerekir. Nonnal durumlara ilikin belirli
dayanaklara sahip bilimsel nermeler, tekil
durumlara daha dolaysz uygulanabilme gibi
bir zellie sahiptirler. nk normallik refe
rans alnarak, fenomenleri hangi hallerde ve
1 S rf b ir fen om en in yaam n genel k o u llard a n trem esi
gereinin, b u fen om en i yara rl ya p m aya y e tip yetm eye
ceinin tartm aya a k olduu doru du r. B iz bu so ru
n u bu n ok ta d a ele alm ak niyetind e deiliz, fa k a t daha
ilerid e bu so ru n a deineceiz.
-

143-

hangi ynde deiiklie uratmann uygun


olaca daha iyi anlalacaktr.
Normali, orm-ddan ayrt edip bu ayr
m dorulamann hayati nem arz ettii du
rumlar da vardr; nk szn ettiimiz ilk
yntem, yani bir fenomenin normalliine
onun yaygnlna bakarak karar verme, tek
bana uygulandnda bizim hatal sonula
ra ulamamza neden olabilir. Bir trn, he
nz kesin bir yeni biim almadan, topyekn
bir evrim srecinde olduu gei dnemlerin
de, bu durumun nemi daha da fazla gze
arpar. Byle bir gei srecinde, olgulara
dayanan halihazrdaki tek normal tip, gemi
e ait ve imdi deiiklie uramakta olan
normal tiptir. Fakat bu normal tip imdiki
varolu koullaryla uyum iinde deildir. Bu
durumda, bir olgu, varoluun koullarnn
gereklerini yeterince yerine getiremeden de
bir trn btn yelerinde varlm srdre
bilir. Byle bir olgunun gsterdii yaygnlk
yanltc olacandan, bu olgunun ancak g
rnt itibaryla normal olduu sylenebilir.
Kr alkanlklarn gc sayesinde varln
srdren bir olgunun yaygnl, bu olgunun
kolektif varoluun genel koullaryla yakn
balar iinde olduunu gstermez. Buradan
doan zorluk, yani yaygnln yanltclmdan doan zorluk, sosyolojiye zg bir zor
luktur. rnein, bir biyolog iin byle bir zor
luk sz konusu deildir. Hayvan trlerinin
hi beklenmedik biimlere brnmesi gayet
nadir grlen bir durumdur. Hayvan trleri
nin urad deiimler sadece yaa bal ola
-

144-

rak ortaya kan deiimlerden ibarettir. Bu


bakmdan, olduka ok rnekle gzlemlene
bilecek bu yaa bal deiimlerin seyri zaten
bilinmektedir ya da bilinmeye elverilidir. Do
laysyla, hayvansal geliimin her aamasn
da ve hatta kriz dnemlerinde, normal duru
mun ieriinin nasl olduu saptanabilir. Bu
durum, sosyolojide aa trlere ait toplum
lar iin de geerli olabilir. Bu aa toplumlann birou zaten mrlerini doldurduklarn
dan, bunlara zg normal evrim yasas zaten
ortaya konulmutur veya en azndan ortaya
karlmaya elverilidir. Fakat, sz konusu
olan, gnmzn yksek trdeki toplumlan
olduunda, byle bir yasa tanm itibaryla
mehuldr, nk bu toplumlar tarihsel iler
leyilerini henz tamamlamamlardr. Bu
durumda, yksek toplumlar iin, sosyologlar
her trl referans noktasndan yoksun kala
candan, bu toplumlarda bir fenomenin nor
mal olup olmadm belirlemede zorlanacak
lardr.
Fakat bu zorluk, biraz nce szn ettii
miz nlemlerin nda derlendiinde alabi
lir. yle ki, bu zorluun stesinden gelebil
mek iin, sosyolog bu toplumlarda bir olgu
nun yaygn olduunu gzlemle saptadktan
sonra, bu olgunun yaygnlamasn salayan
koullann neler olduunu belirleyip, bu ko
ullarn gnmzde halen geerli olup olma
dn veya deiip deimediini anlamaya
almaldr. Eer sosyolog, bu koullann
hl geerli olduu kanaatine vardysa, bu fe
nomeni normal olarak nitelemesinin hakl
-145-

birtakm temelleri olacaktr; fakat aksine bu


koullarn deitiini gzlemlediyse, o zaman
bu fenomenin normal bir karaktere sahip ol
duu fikrini reddedecektir. rnein dzenle
me yoksunluuyla niteleyebileceimiz Avrupa
halklarnn bugnk ekonomik durumunun
normal olup olmadn anlayabilmemiz iin,
bu duruma gemite hangi koullarn yol a
tn anlamamz gerekecek. Eer bu koullar
hl gnmz toplumlan iin geerliyse, bu
dzenleme yokluu fenomeni, yol at itira
za ramen normal bir fenomen olarak nitelenmelidir.1Fakat tam tersine eer bu koul
lar baka bir almada paral toplumlar2
olarak nitelediimiz eski toplumsal yapya ait
koullar olarak, bu eski toplumlann ana is
keleti olma ilevini yerine getirdikten sonra
bugn artk gitgide yok olmaya yz tuttuysa,
bu koullarda bugn ortaya kan bir dzen
leme yoksunluu, toplumda ne kadar yaygn
olursa olsun patolojik olarak nitelenmek du
rumundadr. Bu mahiyetteki btn etrefilli
sorunlar, rnein dini bir inancn zayflama
snn ya da devlet iktidarnn gelimesinin
normal fenomenler olup olmadna ilikin
sorunlar, bu yntem izlenerek zme kavu
turulmaldr.3
1 B u hu su sta, R e v e Philosophie'd e (Kasm , 1893) y a y m
ladm z, La D efm ition du socialism e' b a l altn d ak i
n ota baknz.
2 P a ra l top lu m la n n v e zellikle d e top ra k tem elin e da ya
n an paral to p lu m la n n tem el b ileen leri a ra sn da ki a y
rm la r arazi a yn m la rm a d en k der,

(bkz. D iv ls io n du

tra v a ils . 189-210.)


3 B elirli du rum larda, b ira z fa rk l b iim d e h a rek et etm ek
su retiyle, n orm a l old u u n dan ph elen ilen b ir olgu
h akk n da h issed ilen b u ph en in gerek ten de h a k l b ir
-

146 -

Yine de bu yntem, hibir biimde daha


nce szn ettiimiz yntemin yerini alacak
biimde kullanlmamaldr ve hatta hibir za
man ilk olarak bavurulan yntem olmamal
dr. Her eyden nce bu yntem, ilikilendirildii fenomenlerin hem nedenlerinin hem de
ilevlerinin biliniyor olduunu varsayacan
dan ve fenomenlerin daha kapsaml bir ak
lamasnn ortaya konulmasn gerektirecein
den, daha ileri bir tartma srecini gerekti
recek sorulan ortaya kanr ve bu sorular da
ancak bilimin ileri safhalannda zlebilir.
Bu yntemi uygulamaya gemeden nce,
ph e olu p olm adn, b u olgu nun ele a lm a n toplu m ti
pinin dah a n cek i geliim a am asyla ve h atta toplu m
sal evrim in b t n l yle sk ilik ili olu p olm adn v e
y a b u n la rn h e r ikisiyle de eliki iin de olu p olm ad
n gstererek renebiliriz. Bu suretle, d in sel inanlarn
ve daha gen el a n lam d a k o lek tif nesn elere d n k k o lek
t if h islerin zayfla m asn n tam a m en n orm al olduunu
gsterm i bu lu nuyoru z. V e b u zayflam an n, toplu m lar
bu g n k ekline dah a da yak latk a ve y a bu gn k
toplu m tipi d ah a gelitik e gitgide dah a da belirgin leti
ini ortaya ko ym u bu lu nuyoru z, (bkz. D iv is io n d u rauail social s. 73-182) F ak at b u y n tem tem eld e daha n
ceki yn tem in zel b ir eklidir. nk, fen om en in norm allii b u ekild e saptanm sa eer, b u n u n neden i bu
fen om en in ayn zam an da k o lek tif va rolu u m u zu n en
genel kou llaryla balan tl olm asdr. G erekten de, bir
yan dan eer d in sel bilin cin bu ekild e g erilem esi toplu m larn y a p s d a h a n et b ir ekilde b elirlen m i old u
u n da d ah a a p a k hale geliyorsa, b u n u n ned en i b u fe
nom enin h erh an gi b ir tesad fi neden e deil toplu m sal
ortam n bizza t y ap sn a bal olm asdr. Fakat, te y a n
dan da, b u y a p n n zel birtak m n itelik leri b u g n nce
kin den dah a gelim i olduu ndan b u y a p y a bal olan
fenom en lerin ken dilerin in de d ah a gelim i olm a s ta
m am en n orm a l b ir durum dur. B u y n tem i ncekinden
ayran tek ey, fen om en in genel niteliin i ak la yan ve
bu aklam ay h a k l karan kou llarn doru da n g z
lenm em i olup, sadece karsanm asdr. B u k arsa
m ayla, n eden v e n a sl olduu nu bilm eksizin, fen om en in
toplu m sal orta m n doasm a ba l old u u n u biliriz.
-

147-

aratrmamzn hemen banda fizyoloji ile


patolojiyi kendi zel alanlarna hapsetmek
amacyla, olgular patolojik ve normal olarak
snflandrm olmak nemli olacaktr. Daha
sonra da bir olguyu normal diye niteleyebilmemiz iin bu olgunun normal tiple ilikisine
bakarak, yararl veya zararl olup olmadn
aratrmamz gerekmektedir. Bir olgunun
normal tiple veya ortalama tiple ilikisini ta
rif etmek nemlidir; nk olgunun yalnzca,
zorunlu veya yararl olup olmadna bakt
mzda hastalkla salkll ayrt etmek olanakszlaacaktr. nk hastalk da, salkl
lk gibi, neticede organizmann zorunlu bir et
kinlii olarak ortaya kar. Halbuki hastal
n, normal organizmayla ilikisine bakld
nda, byle bir sorunla karlalmaz. rne
in, srf hasta organizma iin yararl olup ol
madna baklarak bir ila verme etkinliinin
normal olduuna kanaat getirilemez, nk
bu ila verme etkinlii sadece norm-d ko
ullarda bir faydaya sahip olduundan normd olgular bal altnda deerlendirilmeli
dir. Bu bakmdan, bu yntem, ancak normal
bir tipin nasl olduunun daha nceden belir
lenmi olduu durumlarda uygulanabilir ve
bu normal tipi belirleme ii de ancak baka
mahiyetteki bir ilemle yrtlebilir. Son ola
rak ve ayn zamanda hepsinden nemli ola
rak unu syleyebiliriz ki normal olan her e
yin zorunlu olmasa da yararl olduu gerek
ise de, yararl olan her eyin normal olmak
zorunda olmas gibi bir durum sz konusu
deildir. Bir trn iinde yaygnlam olan
-148-

durumlarn, bu tr iindeki istisnai durum


lardan daha yararl olduuna phe yoktur.
Ne var ki, bu durumlarn var olan veya var
olabilecek durumlarn en yararls olduun
dan ayn ekilde emin olamayz. Sre ieri
sinde, mmkn olan iliki biimlerinin t
mnn de denenmi olduunu gsteren hi
bir ey yoktur. Tasavvur edilebilir olup da,
hibir zaman somutlanamam iliki biim
lerinin iinde, imdiye kadar gerekleenlerden daha yararl biimlerin olmas olasdr.
Bu bakmdan, yararllk nosyonu, normallik
nosyonunu aar; tr ile cins ilikisi naslsa,
normallikle yararllk arasndaki iliki de y
ledir. Daha genii daha dardan karsamak
veya cinsi trden karsamak mmkn de
ildir. Ne var ki, tre bakarak cinsi kefetmek
mmkndr, nk tr cinsi iermektedir.
Bu bakmdan fenomenlerin toplum iindeki
yaygnl bir kez saptandktan sonra, onlarn
faydal olup olmadna baklarak yaygnlkla
normallik arasnda iliki kuran birinci yn
tem sonucunda elde edilen sonular dorula
nabilir. Bunlar nda u ekilde kural
daha formle edebiliriz;1
1 Fakat, o zam an, n orm a l tipin gerek letirilm esin in ta
sarlan ab ilecek en y k s e k h e d e f olm ad v e on u am ak
iin bilim i de a m an n gerek li olaca sylenebilir. Bu
soru yu b u rad a 'e x p ro fe s s o ele alm ann b ir g erei yok.
S adece yle y a n tla r verebiliriz: 1) Bu soru t m yle te
orik b ir sorudur, n k norm al tip, yan i sa lk llk h a
li, zaten b e lirlen m esi z o r olan b ir eydir v e a yn za m a n
da b izler bu h edefe a k lm z bu nu n tesine g e m e k ze
rine altrm aya ih tiy a d u yacak yeterlilik te u lam
deilizdir. 2} N esn el o la ra k d ah a elverili olan b u d zel
m eler s rf b u n e d en le d a h a nesnel b ir ek ild e a rzu lan r
hale gelm ezler. n k , eer b u n la r gizil v e y a fiile n g
-

149-

1) Bir toplumsal olgu, geliiminin belirli


bir evresinde incelenmi olan verili bir top
lum tipi iin, bu toplum tipinin ait olduu t
rn iindeki ayn evrim safhasnda bulunan
toplumlann genel bir zellii olarak ortaya
kyorsa bu toplumsal olgu normaldir.
2) Toplumsal fenomenin yaygnlyla, sz
konusu toplum tipindeki kolektif hayatn ge
nel koullarnn ilikili olduu gsterilmek
suretiyle, birinci kuralda elde edilen sonu
dorulanabilir.
3) Sz konusu olgu, henz evrimini ta
mamlayamam toplumlara ait bir olguysa,
birinci kural vastasyla elde edilen sonucun
geerli olmas iin bu dorulamay yapmak
zorunludur.

III
Ortaya attmz bu zor sorulan, geliig
zel gzlemlerle ve akl yrtmelerle derhal
zerek, bir toplumsal olgunun normal olup ol
madna kolayca karar vermeye o kadar al
knz ki, burada yaptmz ilem gereksizce
karmaklatrlm bir ilem olarak grlebi
lir. Hastal salktan ayrmak iin bu kadar
uramann fuzuli olduu dnlecektir.
Bu ayrmlar zaten her gn kolaylkla yapt
mz aynmlar deil midir? Evet, gerekten de
rlebilen h erh an gi b ir eilim e tekab l etm iyorlarsa m u t
lu lua h ibir katkda bulunam azlar. B u n u n tersine b u n
la r eer b ir eilim e tekab l ediyorlarsa b u n u n nedeni
n orm al tipin gerekletirilm i olm asdr. 3) S on olarak
n orm al tipi d ah a d a gelitirm ek iin b u n orm al tip in ne
olduu bilinm elidir. Bu bakm dan, b ir kim se h ib ir du
ru m d a bilim e dayan m akszn bilim in tesine geem ez.
-

150-

bu ayrmlar biz gndelik hayatmzda olduk


a kolay bir biimde yapyoruz; fakat sorun
bu yaptmz ayrmlarn doru olup olmama
sdr. Ortaya attmz bu sorularn zorluu
nu gizleyen dier bir unsur da ayn sorularla
karlaan bir biyologun bunlar yantlarken
bizim kadar zorlanmamasdr. Fakat bu nok
tada, bir biyolog iin, bir sosyologla karla
trldnda, her bir fenomenin organizmann
gcn nasl etkilediini anlamak ve bylece
de fenomenlerin normal olup olmadn b
tn pratik amalar iin geerli olabilecek bir
dorulukta belirlemek daha kolaydr. Sosyo
lojide olgularn mahiyetinin karmakl ve
hatta onlarn bizzat mahiyeti, bizi bir biyolog
dan ok daha fazla nlem almaya zorlamak
tadr. Keza, ayn fenomenin farkl gruplarca
farkl ve elikili deerlendirmeye tabi tutul
mas bunun bir gstergesi olarak sunulabilir.
Bu nlemlerin ne kadar nemli olduunu
gstermek asndan, kendimizi bu nlemler
le snrlandrmadmz vakit ne gibi yanlg
larla kar karya kalabileceimizi ve bu n
lemlere bal kalarak fenomenleri yntemli
bir ekilde ele aldmzda ise en temel feno
menlerin bile nasl farkl bir ekilde grnme
sinin salanabileceini birka rnekle akla
yalm:
Patolojik doas itiraz gtrmez grnen
bir olgu varsa o da su olgusudur. Btn kriminolojistler, bu noktada mutabktrlar. Her
ne kadar her biri, patolojiyi farkl biimlerde
aklasalar da suun patolojik olduunu hep
si birden kabul etmektedir. Fakat yine de, bu
-151-

<1

problem bu kadar basit bir biimde ele aln


mayacak kadar karmaktr.
imdi daha nce sraladmz kurallar,
su olgusu zerinde uygulamaya alalm.
Su, yalnzca kimi toplum trlerinde deil,
btn toplum tiplerinde, yani her toplumda
gzlemlenebilecek bir olgudur. Her ne kadar
nitelii toplumdan topluma deise de ve su
olarak nitelenen eylemler her yerde ayn bii
mi almasalar da suun mevcut olmad hi
bir toplum yoktur. Her yerde ve her zaman,
bir cezai ykmllkle karlaacak tarzda
davran gsteren insanlar olmutur. En
azndan, eer toplumda aa tiplerden yuka
r tiplere geerken su oran (yani yllk ile
nen su says ile nfus arasndaki iliki ta
rafndan belirlenen oran) dme eiliminde
olsayd, suun bu normallik zelliini bugn
kaybetmekte olduuna inanabilirdik. Fakat,
byle bir durumun gerekten de var olduu
na bizi inandracak herhangi bir veriye sahip
deiliz. Hatta birok olgu, bunun tam tersi
bir eilimin var olduuna iaret ediyor. Yz
yln bandan itibaren su oranlarndaki de
iimi izlememizi salayacak istatistiksel bil
giler mevcuttur ve bu istatistikler sululuun
her yerde art gsterdiine ve bu artn
Fransada yzde yzlere ulatna iaret
etmektedir. Bu bakmdan, su olgusu kolek
tif hayatn koullarna skca bal grnd
ne gre, belki de normalliin iaretlerini
sutan daha fazla gsteren baka bir olgu
bulmamz mmkn deildir. Bu durumda,
suu toplumsal bir hastalk olarak nitelemek,
-152-

hastalkll marazi bir durum olarak deil


de tam tersine yaayan varlklarn temel ya
psndan kaynaklanan bir ey olarak grmek
anlamna gelecektir. Bu ise fizyolojik olan ile
patolojik olan arasndaki ayrm izgilerini ta
mamen silikletirecektir. Suun kendisinin
de norm-d biimler ald durumlar olabi
lir. rnein su olaylarnn ar oranlarda
seyretmesi norm-d bir durumdur. Gerek
ten de su oranlarndaki arln patolojik
bir durum olduu aktr. Normal olan ey,
sululuun belirli bir oran amamak kaydyla var olmasdr.1Her toplum tipi iin deien
bu eik tekil edici oran ise daha nce orta
ya koyduumuz kurallara gre belirlemek
mmkndr.
Bu noktada, olduka paradoksal bir so
nula kar karya bulunuyoruz. Burada
herhangi bir yanlgya dmemeye dikkat
ederek unlar syleyebiliriz: Suu normal
sosyolojik fenomenlerin arasnda snflandr
mak, onun sadece, insann slah olmaz kt
lnden kaynaklanan, istenmeyen, ama bir
yandan da kanlmaz bir olgu olduunu de
il, onun kamu salnn bir unsuru olduu
nu, toplumun bir bileeni olduunu kabul et
mektir. lk bakta ulatmz bu sonu baz
lar iin artc olacaktr. yle ki, bu sonu
ca ulatmzda biz bile uzun sre aknlk
1 S u u n n orm a l toplu m sal olgu lar sn fn a g irm esi su lu
n u n b iyolo jik v e psikolojik alard an n orm a l b ir y ap ya
sahip olduu nu idd ia etm ek an lam n a gelm ez. B u iki
soru b irb irin d en bam szdr. B u bam szlk, p siik o l
gu la rla so sy olojik o lgu lar arasn daki fa rk la r gsterd ii
m izd e daha iy i anlalacaktr.
-

153-

iinde kalmtk. Fakat bu ilk izlenimden do


an aknlk durumu aldktan sonra su
olgusunun neden normal olduunu akla
mamz salayacak fikirleri ne srmek g
olmayacaktr.
Bu dorultuda ilk olarak unu syleyebili
riz ki su olgusu normaldir, nk sutan
arnm bir toplumun var olmas olanakszdr.
Su daha nce gsterdiimiz gibi, olduka
gl ve keskin baz kolektif duygulan renci
de eden bir eylem olmaktan ibarettir. Her top
lumda, su olarak tabir edilen olaylaan n
ne geilebilmesi iin, bu eylemlerin rencide et
tii duygulann, bu duygulara kart herhangi
bir eilimi bastracak bir gce sahip olacak bi
imde, istisnasz btn bireylerin bilincinde
yer etmesi gerekir. Bu koulun tam olarak ye
rine getirilmi olduunu varsaydmz du
rumda bile, suun kk tam olarak kazna
maz. Bu durumda, su sadece biim deitir
mi olur, nk suun kaynaklarn kurutan
nedenin kendisi, hemen yeni su kaynaklar
nn ortaya kmasna neden olacaktr.
Gerekten de tarihin belirli uranda, ce
za hukuku tarafndan korunan kolektif hisle
rin, o zamana kadar nfuz edemedikleri bi
reysel bilinlere nfuz edebilmeleri veya o za
mana kadar sahip olduu etkiden daha fazla
sna sahip olabilmeleri iin, bu hislerin o za
mana kadar sahip olduu younluktan daha
fazlasna sahip olmalar gerekir. Halk, bir b
tn olarak, bu hisleri daha byk bir iten
likle hissetmelidir; nk daha nce bu his
lere kar en itaatsiz bir biimde davranan bi-

154-

reylere bu hislerin dayatlmasm salayacak


ek bir gcn tek kayna halkn bu hislere
kar duyduu hassasiyetin artmas olabilir.
Szgelimi, katillerin yok olmas iin, katillerin
iinde bulunduu toplumsal tabakada kan
dkmeye kar gelien nefretin artmas gere
kir; fakat bu toplumsal tabakada bir nefret
artnn olabilmesi iin ncelikle tm top
lumda bu duruma kar gelien nefretin daha
da yaygnlamas gerekir. Aslnda, byle bir
suun toplumdan tamamen silinmi olmas
sonucunda ortaya kan koullar, bu duru
ma daha fazla katkda bulunmu olurdu;
nk kolektif bir duyguya kar duyulan
sayg srekliletiinde, yani bu saygy zede
leyecek bir durum ortaya kmadnda, bu
duygu ok daha saygdeer ve dokunulamaz
bir konuma eriecektir. Fakat unu da gz
den karmamalyz ki, ortak bilincin gl
olduu bu durumlarn pekiebilmesi iin,
rencide edilmeleri nceden basit bir gelenek
ihlali olarak grlen kimi zayf kolektif duy
gularn da pekimesi gerekir. nk, bu za
yf kolektif duygular aslnda gl kolektif
duygularn, bu zayf kolektif duygular renci
de eden kk ihlaller de byk ihlallerin bi
rer uzantsdrlar. Bu bakmdan, hem hrsz
lk hem de yolsuzluk, aslnda ayn duyarll,
yani bakalarnn mlkiyetine sayg duyma
duyarlln rencide etmektedir. Fakat yol
suzluk eylemi, bu duyarllklar hrszlk eyle
minden [greceli] daha hafif bir biimde zede
ler. Toplumun ortalama bilinci, yolsuzluk ey
leminden gl bir biimde rahatsz olacak
-155-

bir gce erimediinden, yolsuzluk hrszla


gre daha fazla msamaha gsterilen bir ey
lem biimi haline gelmitir. Hrsza sert bir
ceza uygulanrken, yolsuzluk yapann sadece
knanmasnn nedeni de budur. Fakat, in
sanlarn bakalarnn mlkiyet hakkna olan
hassasiyeti, hrszlk yapma eilimini insan
larn bilincinden tamamen silecek bir nokta
ya eritiinde, toplum, o zamana kadar in
sanlarn ortak duygularn hafife zedelemi
eylemlere kar daha da byk bir hassasi
yetle yaklaacaktr. Byle olunca da, bu n
ceden nemsiz olarak grlen ihlallere kar
toplum daha youn bir tepki gsterecektir.
Bunun sonucu olarak da, nceden sadece
basit bir ahlaki kabahat olarak grlen ey
lemler, su kategorisinin iine dahil olacak
lardr. rnein, nceden kamuoyunca ancak
bir knamay veya hukuki bir tazminat bera
berinde getiren sahtekrlk ieren veya sahte
krca dzenlenmi szlemelere imza atmak,
artk ciddi bir su olarak deerlendirilmeye
balanacaktr. imdi rnek olarak, mkem
mel bir manastr veya bir ermiler cemaatini
gzmzde canlandrmaya alalm. Bizim
bildiimiz anlamda sular bu topluluklar
iinde hi bilinmeyen eylerdir. Bu nedenle
olaan toplumlar iinde balanabilir gz
ken sular bu mkemmel cemaatler iinde
bizim bildiimiz byk sularn toplumlarda
yarat dzeyde bir infiala yol aacaktr. Bu
bakmdan, bu mkemmel toplulukta, normal
bir toplumda balanabilir olan hafif sular
ciddi sular olarak grlecektir. Gerekten de

namuslu bir insann kendi ufak kabahatleri


ne kar duyduu youn pimanl, sradan
bir insann ancak gerek anlamda bir su i
lediinde hissetmesinin nedeni de budur.
Gemite bireylerin toplum iindeki saygnl
na gsterilen hassasiyet bugnknden da
ha az olduundan, kii haklan daha sklkla
ihlal edilirdi. Bugn ise bu hassasiyet artm
olduundan, bu tr eylemler seyreklemitir
ve ayn zamanda bu tr eylemlerin ou, ce
za hukukunun iine de dahil edilmitir.1
Burada mantksal olarak ne srlmesi
mmkn olan btn hipotezleri gz nnde
bulundurmak asndan yle bir soru sora
biliriz: Neden toplum iinde oluan gr
birlii istisnasz btn kolektif hisleri kapsa
mamaktadr ve bylelikle neden en zayf duy
gular bile ona aykr sesleri bastracak bir
g kazanamamaktadr? Halbuki, byle ol
sayd, toplumun ahlaki vicdan, ister gerek
sular, ister ahlaki kusurlar olsun btn ih
lalleri nleyebilecek bir gle donanm bir
biimde bir btn olarak her bireye nfuz
edebilirdi. Fakat bu derece genelgeer ve bu
derece mutlak bir ortaklamann gerekle
mesi imknszdr; nk iinde bulunulan
fiziksel evre, gemiten aktarlan genetik
zellikler, maruz kalman toplumsal etkiler
bireyden bireye deitiinden toplum iinde
de kanlmaz olarak farkl ahlaki duyarllk
lar oluur. Her birimizin kendine has bir
bnyesi olduundan ve her birimiz meknsal
olarak farkl farkl yerlerde bulunduumuz 1 ftira, hakaret, k f r, hile vs.
-

157-

dan, hepimizin vicdani duyarllklar asn


dan tpatp ayn olmas olanakszdr. Bireysel
zgnln ok az gelimi olduu aa
toplumlarda bile, vicdani duyarllklar a
sndan byle bir farkllamann mevcut ol
masnn nedeni de budur. Bu bakmdan, bi
reylerin, kolektif tipten az ya da ok farkllk
arz etmedii bir toplum bulunmayacana
gre, baz farkllklarn toplum asndan su
saylmas da kanlmaz olacaktr. Bu farkl
lklara su niteliini veren ey, bu farkllkla
rn kendi doas deil, toplumdaki ortak bi
lincin yapsdr. Eer bu ortak bilin, toplum
iindeki farkllamalar zayflatacak kadar
glyse ve bunu yapmaya yetecek bir otori
teye sahipse, bu onun ayn zamanda daha
hassas ve daha titiz olmas anlamna gelir.
Bu ortak bilin, daha nce sadece ciddi su
lara gsterdii tepkiyle ayn younluktaki bir
tepkiyi en hafif sulara da gstererek bu ha
fif sular da ayn ciddiyetle ele alr ve onlara
su yaftasn yaptrr.
Su zorunlu bir olgudur. Su toplumsal
hayatn temel koullarna baldr ve bu ba
lamda da aslnda yararl bir olgudur; nk
suun bal olduu koullarn kendisi ahla
kn ve hukukun olaan evriminin gerekle
mesinde vazgeilmez bir neme sahiptir.
Bugn hepimiz, hukukun ve ahlakn ya
psnn toplumdan topluma farkllk gster
diini ve ayn zamanda kolektif varoluun
koullar deiiklie urad takdirde ayn
toplum iinde dnerek deitiini kabul
ediyoruz. Ne var ki, bu dnmlerin ortaya
-158-

kabilmesi iin, ahlakn temelinde olan ko


lektif duygularn bu dnme kar koya
mayacak kadar zayf olmas gerekir. Eer bu
kolektif duygular, fazlaca glyseler, onla
rn bu deiiklie yol aabilecek esneklikte
olmalar mmkn olmaz. Her bir dzenleme
biimi, kendisinin arkasndan gelen yeni bir
dzenlemeye engel tekil eder ve ilk dzenle
me biimleri ne kadar yerleikse, ortaya
karaca engel de o kadar gl olur. Bir ya
p ne kadar salam bir ekilde rldyse, de
iikliklere olan direnci de o kadar artar. Bu
durum yalnzca fonksiyonel yaplanmalar
iin deil, ayn zamanda anatomik yaplan
malar iin de geerlidir. Ne var ki toplumda
sularn var olmamas, bu direncin de var
olmamas anlamna gelirdi; nk sularn
olmad bir varsaymsal durumda kolektif
duygularn tarihte ei benzeri olmayan ve
kimsenin direnemeyecei bir gce erimi ol
mas gerekirdi. Fakat hibir eyin sonsuzca
ve snrszca iyi olmas mmkn deildir. Bu
bakmdan, ahlaki bilincin sahip olduu oto
rite ar bir dzeyde olmamaldr; nk bu
durumda kimse bu otoriteye saldrma cesa
retinde olamayacandan onun kat formunu
deitirmek olanakszlar. Bu otoritenin ve
kolektif duygularn deiiklie uratlabilmesi iin, bireysel zgnln kendisini ser
beste aa vurmasna izin verilmelidir. Fa
kat bu durumda, an amay dleyen bir
idealistin zgnlnn farkna varlabilme
si iin, kendi ann gerisinde kalan bir su
lunun kendi zgnln de gstermesi ge

rekmektedir. Biri olmadan dierinin olmas


mmkn deildir.
Bu konuda syleyeceimiz eyler bunlar
dan ibaret deil. Su, bu dolayl yararllnn
yannda evrim sreci iin bir de dorudan bir
faydaya sahiptir. Su, sadece zorunlu dei
imlerin gerekleebilecei kanallarn var ola
bildiini gstermekle kalmaz, bazen de do
rudan bu deiimlerin zeminini hazrlar. Bir
su, yalnzca kolektif duygularn esnek ve
bylelikle de yeni bir ekil alabileceini gs
termez, ayn zamanda bazen bu yeni eklin
nasl olabileceinin nceden belirlenmesine
de katkda bulunur. Gerekten de, ou za
man gelecekte ortaya kabilecek bir ahlak
anlayna uygun bir ngr, bu yeni ahlak
biimine doru ilerlemenin kendisini tekil
eder. Atina hukukunca Sokrates bir suluy
du ve bu sulunun hkm giymesi tamamen
meru bir ey olarak grlyordu. Fakat,
Sokratesin suu, yani dncesinde zgr
olmas, sadece insanlk iin deil, Sokratesin
lkesi iin de yararlyd; nk bu su Atm a
llarn gerekten de ihtiya duyduu yeni bir
ahlak ve yeni bir inan biiminin ortaya k
masnn koullarn hazrlad. Yeni bir ahlak
anlay, Atinallar iin gerekten de gerekliy
di; nk onlarn o zamana kadarki gelenek
leri, kendi varolu koullarna hibir biimde
tekabl etmiyordu. Sokratesin bana gelen
ler tarihte tek deildir; tarihin belirli dnem
lerinde benzer durumlar ortaya kmtr.
Bugn bizim istifade ettiimiz dnce z
grl, bu dnce zgrln kstlayan
-

160-

nceki kurallar ihlal edilmemi olsayd bu


gn toplumumuzda asla var olamazd. Ne var
ki, dnce zgrln kstlayan kurallar
lllal etmek o zamanlar bir su olarak grl
yordu; nk bu ihlalin, ortalama bilinlerde
itenlikle hissedilen baz duygulara kar yajlan bir saldn olduu dnlyordu. Fa
kat, bu su, gnden gne zorunlu hale gelen
birtakm deiimlerin zeminini hazrlamas
bakmndan, o zamanlar iin faydal olmu
tur. Liberal filozoflar iinde, bu biimde bir
takm sulamalara maruz kalp, btn orta
a boyunca ve hatta gnmzde de dnyevi
iktidann cezalandrmalarndan mustarip ol
mu birok asi vardr.
Bu bak asyla bakldnda, kriminolo
jinin temel olgular bize bambaka biimde
grnebilirler. Mevcut egemen fikirlerin aksi
ne, bu bak as bize sulular, toplumsal
lamas olanaksz yaratklar, toplumun ba
rna girmi bir tr parazitler, yabanc ve sin
dirilmesi imknsz yabanc cisimler olarak
gstermez.' Sulu, bu bak asndan, top
lumda olaan bir ilevi yerine getirmektedir.
Bu bakmdan su, toplum d kalmas zo
runlu bir ktlk olarak tasavvur edilemez.
Su, belirli bir seviyenin altna indiinde, bu
na sevinmek yle dursun, bunun herhangi
bir toplumsal rahatszlkla ilikili olduu
aka sylenebilir. rnein, darp suunun
oran, hibir zaman ktlk zamanndaki ora1 D ah a ncek i alm am zd a k en d i k o yd u u m u z kural
ihlal ed erek su lu dan bu ekild e b a h setm ek hatasna
biz de d m tk , (bkz. D ivisior d u tra v a il social, s.

395, 396}
-

161-

mn altna dmemitir.1 Sonu olarak, yal


nzca sua olan bakmz deil, sula ilgili
teorilerimizi de gzden geirmek zorunludur.
Su, bir hastalk olarak grldnde, ka
nlmaz olarak, onun aresinin cezalandrma
olduu dnlr; bu bakmdan da btn
tartma, suun nlenmesi iin hangi cezann
bir are olarak sunulacann belirlenmesi et
rafnda dner. Fakat su patolojik bir olgu
deilse, cezann amacnn ve ilevinin suu
nlemek deil de baka bir ey olduu anla
lacaktr.
Tm bu nedenlerden tr, daha nce or
taya koyduumuz kurallar, artk bir yarar ol
mayan bir mantksal formalizmi desteklemek
iin oluturulmamlardr. Aslnda, bu konu
da, konumumuzu olduka destekleyici olan
su rnei dnda {ki zaten bu nedenle bu
rnein zerinde uzun sre durulmaldr)
baka rnekler de verilebilir. Btn toplum
lar, cezann ilenilen sua uygun olmasn
kural olarak kabul etmektedirler. Ne var ki
talyan dnce okulunca bu kural, hukuk
1 Fakat, su u n n orm al b ir toplu m sal olgu olm as ond an
tiksin m em em izi gerektirm ez. A c ekm en in rn ein arzu
ed ileb ilir h ib ir yan yoktu r; top lu m su tan n a sl yak a
silkiyorsa, b ire y de a cda n yle ya k a silkm ektedir; fakat
bu du ru m acnn n orm al b ir fizyolojik fonksiyon olduu
g erein i deitirm ez. A c, y aln zca h er ca n ln n bizzat
yap sn d an ka yn a kla n an b ir ey deildir, ayn zam an da
ya a m d a yara rl ve esiz b ir rol oynam aktadr. B u b a
km dan, b izim b u d ncem izi su u n b ir savu nu su o la
rak a lm a k iin d n cem izi hayli a rptm ak icap eder.
A h la k i olgu lar n esn el ola rak in celen dii ve b u olgu lar
h a k k n d a top lu m d a y a y g n olan dilden fa rk l b ir dil k u l
la n ld zam a n ne k a d a r tu h a f su lam alarla v e yan l
a n la lm ala rla

k a rla ld n n

fa rk n d a

olm a sa yd k

b yle b ir yan l y o ru m a itirazda b u lu n m ay a k lm za b i


le getirm ezdik.
-

162-

teorisyenlerinin herhangi bir somut dayanak


tan yoksun dnsel bir icad olmaktan iba
rettir.1Hatta, bu talyan kriminolojistler iin,
ceza kurumunun kendisi, bugne kadar b
tn halklarda iledii biimiyle, tamamen do
aya aykr bir biimde ileyen bir fenomen
dir. Garofalonun aa toplumlara zg olan
sularn doal olmadn savunduunu gr
mtk. Keza, sosyalistler iin de normal bir
durumdan sapma olarak niteleyeceimiz ey,
kapitalizm iinde ilenen sular deil, kapita
lizm olgusunun ta kendisidir. te yandan,
Spencer iin ise, tarih boyunca tamamen d
zenli ve evrensel bir biimde gelime gster
melerine ramen, kurumsal merkezileme ve
hkmet gcnn uzanmlar toplumumuzun kanayan yaralan olarak grlmelidir.
Tm bu grlerin altnda yatan temel d
nce, toplumsal olgularn normal veya
norm-d karakteri hakknda sistematik bir
biimde fikir edinirken, onlann toplumda
yaygn olup olmadklanna bakmak zorunda
olmaymz dncesidir. Bu sorun, bu d
nrler tarafndan, toplumsal olgulann yay
gnlna baklarak deil, daha ok diyalekti
in yardmyla zlmtr.
Fakat, bu yaygnlk ltnn bir kenara
atlmas daha nce tarttmz kafa kanklklanna ve ksmi yanlglara yol amakla kal
maz, ayn zamanda bilimsel bir yntemle ilerlenmesini de imknsz hale getirir. Bilimin te
mel konusu normal tipi belirlemek olduun
dan, en yaygn olgular patolojik olarak nite
i Bkz. G arofalo, C rim on ologie, s. 299.
-

163-

lendirmek, ayn zamanda normal tipin de var


olmayaca anlamna gelir. O zaman olgular
zerinde bir alma yrtmenin ne anlam
kalr ki? Bu durumda, olgular bizim nyarg
larmz pekitirmekten ve bizi kendi yanlg
larmzn iine daha da fazla gmmekten te
ye gidemez; nk olgular patolojik eler
olarak bizzat bu yanlglardan kaynan al
maktadr. Eer ceza veya yaptrm tarihte var
olduu ekliyle sadece cahilliin veya barbar
ln rnleri olsalard, onlarn normal biim
lerini belirlemek iin aba gstermenin ne
anlam olurdu? Bu durumda, akl artk ze
rinde aratrma yrtmenin hibir anlam ol
madn dnd mevcut gereklie yz
evirerek, kendine ait bir gereklii yeniden
ina etmek iin gerekli olacak girdileri bulma
ya ynelir ve bylelikle de kendi iine gm
lrd. Sosyolojinin olgular eyler olarak ele
alabilmesi iin, ncelikle sosyologun bu olgu
lar incelemeye ihtiyac olduunu dnmesi
gerekir. Hayatla ilgili her bilimin ncelikli
amac, son tahlilde, normal olan aklamak
ve normal olan norm-d olandan ayrmak
tr. Eer normallik eylerin kendi doasna i
kin olan bir ey deilse ve tam tersine bu ol
gularn normal olup olmadna dardan biz
karar veriyorsak veya herhangi bir sebeple
bunlar normal olarak grmekten yine biz im
tina ediyorsak, o zaman eylere baml olma
mz gibi bir durum sz konusu olamaz. Akl
bu durumda, kendisinden renecek pek bir
ey olmadn bildii gereklikle, gayet zg
venli bir ekilde muhatap olacaktr. Akl artk
-164-

yneldii temel konu tarafndan ynlendiril


mez; nk birok adan, bu konunun ne
olacan belirleyen akln kendisi olmutur.
Bu noktada, imdiye kadar ortaya koyduu
muz kurallarn birbirleriyle nasl balanl
olduklarn grebiliriz. Yinelemek gerekirse,
sosyolojinin gerekten eylerin bilimi olabil
mesi iin fenomenlerin yaygnln onlann
normalliinin bir lt olarak almas gere
kir.
Bunun dnda, yntemimizin yalnzca
dnceyi deil, eylemi de dzenlemeye d
nk bir amac vardr. Eer arzulanr olarak
kabul edilen bir ey gzlemin konusunu olu
turuyorsa ve bu ey bir tr zihinsel muhake
me ile belirlenmeliyse ve belirlenebiliyorsa, en
arzulanr eyi bulma abas ierisindeki ha
yal gcnn zgr keiflerinin nne hibir
set ekilemez. Zira mkemmeli arayan bir
akln nne snr ekilebilir mi? Tanm
ibaryla mkemmellik tm snrlarn tesine
geer. Bu bakmdan, insanln nndeki he
deflerin bir snr yoktur. Bu hedeflerin uzak
l ve snrszl az sayda insan umutsuzlu
a drrken, bazlarn da tersine tevik
edip kkrtarak, onlar bu hedefe daha hzl
admlarla ilerlemeye ve daha devrimci etkin
liklerde bulunmaya iter. Bu noktadaki pratik
ikilemden, arzulanr olan eyin aslnda sa
lkllk olduunu ve salkl olmann da eyle
re ikin ve snrlan olan bir ey olduunu ka
bul ederek kanabiliriz. Salkl olan eyin
belirli snrlan vardr, nk bizim ona ula
mak iin harcadmz abann snrlan verili
-165-

ve tanmldr. Biz ilerledike uzaklaan bir


hedefi umutsuzca takip etmenin hibir anla
m yoktur. Asl ihtiya duyulan ey, normal
lik durumunu srdrebilmek iin srekli ve
srarl bir biimde almak, bu normallik du
rumu tahrip edildiinde onu yeniden ina et
meye almak ve normallik durumunun ko
ullan deimise, bu deien koullann ne
ler olduunu bulmaktr. Bir devlet adamnn
grevi bu durumda, toplumlar kendisine ca
zip gelen bir ideale doru iddetle srkle
mek deildir. Onun grevi daha ziyade, bir
doktorun grevine benzer. Doktor gibi o da
hastaln ortaya kmasn nleyecek bir te
mizlik anlayn benimsemek ve buna ra
men hastaln nne geemediyse bu hasta
l tedavi etmenin yollarn aramaktr.1

1 B u b l m d e gelitirdiim iz teoriye b a k la rak zam an z a


m an, bizim , on d o ku zu n cu y zyld a k i y k selen su e i
lim ini, n orm al b ir fen om en ola rak ele aldm z sonucu
k arlm tr. B izim d n cem ize b u n d an d ah a u za k b ir
d n ce olam az. n tih ar olgu su yla ba lan tl olarak d e
in d iim iz b ir o k olgu, (bkz. L e Suicide. s. 420 ve d e va
m ) b u n u n tam tersine, b iz i bu eilim in g en el ola rak p a
tolojik b ir eilim old u u n u d nm eye itm itir. Fakat
b e lirli su b iim lerin d ek i b a z a rtlar n orm al b ir olgu
olabilir, n k su lu lu k olgu su n u n zellik leri u yg a rlk
ta n u yga rla deiir. N e v a r ki, bu rad a sadece v a r s a
y m la r zerin den konuulabilir.
-

166-

DRDNC BLM

TOPLUM TPLERNN
BELRLENMESNE LKN
KURALLAR
ayet bir toplumsal olgu, ancak belirli bir
toplum tryle ilikisi balamnda normal
veya norm-d olarak nitelenecekse, sosyolo
jinin, bu toplum trlerini belirleme ve snf
landrma grevini stlenecek ayr bir dala ih
tiyac vardr.
Aslnda bu toplum trleri nosyonunun,
uzun yllar fikir ayrl ierisinde olan kart
iki toplumsal yaama anlay arasnda bir
orta yol bulmak gibi byk bir yaran vardr.
Bu iki kart anlaytan birisi tarihilerin no
minalizmi,1 tekisi de felsefecilerin an rea
lizmidir. Bir tarihi iin her toplum heterojen
dir ve bu bakmdan kyaslanmaya elverili ol
mayan bir tekillie sahiptir. Her halk kendine
zg zelliklere, kendine has bir anayasaya,
bir hukuk ve ahlak anlayna ve bir ekono
mik rgtlenme biimine sahiptir ve bu z
gllklerin tm toplumlan kapsayacak bi
imde genellenmesi mmkn deildir. Bu
nun aksine, bir filozof iin ise, kabile, kent,
1 B u anlay b yle adlan drdm , nk bu du ru m b irok
tarihide sklkla gr lm ektedir; fa k a t bu du ru m u n ta
rihilerin h epsin de g r ld n kastetm iyorum .
-

169-

ulus olarak adlandrlan btn bu ayr ayr


gruplamalar tekil halleriyle ayr bir gerekli
e sahip olmayan olumsal ve geici toplamlar
olmaktan ibarettirler. Filozoflara gre, gerek
olan sadece insanlktr ve toplumsal evrim ta
mamyla insan doasnn birtakm genel va
sflarndan kaynaklanr. Yani, tarihiler iin,
tarih birbirlerinin tekrar olmayan fakat bir
birlerine bal olan olaylarn oluturduu bir
zincir iken, filozoflar iin bu olaylar ancak in
sann yapsna ikin olan ve btn tarihsel
ilerlemeyi biimlendiren genel birtakm yasa
larn uzantlar olarak deer ve nem tarlar.
Tarihiler asndan bir toplum iin iyi olarak
addedilen bir eyin baka toplumlara uyar
lanmas mmkn olmayabilir. Onlar iin,
salkllk durumunun mahiyeti bir halktan
tekine deitiinden, teorik olarak genel bir
salkllk durumunun ne olduunu belirle
mek olanakszlar. Bu bakmdan, salkllk
denilen eyin ne olduunu belirlemek, teori
nin deil, deneyimin, pratiin ve snamann
iidir. te yandan, filozoflara gre, salkllk
durumunun koullan bir defada, tm insan
soyu iin geerli olabilecek genellikte sapta
nabilir. Bu bakmdan, filozoflar iin, toplum
sal gereklik soyut ve belirsiz bir felsefenin ya
da betimsel bir morfolojinin temel konusu
olabilir.
Fakat tarihteki tm toplumlarn karma
k ynyla, tek ve ideal bir insanlk anlay
arasnda birtakm ara halkalarn, yani
toplum trlerinin var olduu kabul edildi
inde, tarihilerle filozoflar arasndaki alter-170-

natifsiz gibi grnen kartlktan kamak


mmkn olabilir. Tr fikri, hem gerek bir
bilimsel aratrmann nesnesi olabilecek bir
btnl hem de olgulara zg bir eitli
lii barndran bir fikirdir. nk bir tr, bir
yandan, kapsad btn tekilliklerde kendi
sini gsterirken, bir yandan da dier trler
le karlatrldnda bir farkllk arz etmek
tedir. Bu durum, ahlaki, hukuki ve iktisadi
vb. kurumlann sonsuzca deiken olduklar
gereini deitirmez; fakat nemli olan u
ki, bu deikenlik bilimsel dnceye kapy
tamamen kapatacak bir mahiyet tama
maktadr.
Comteun insan toplumlannn ilerleyiini,
ayr ayr toplumlarda grlen ve ard ard
na gelen btn deiimleri fikren kapsayabi
lecek bir btnsel ilerleme olarak grmesi
nin1 altnda yatan ey de onun bu toplum
trleri fikrinin varln grmeyi baarama
masdr. Aslnda, sadece tek bir toplum tr
olsayd, toplumlar yalnzca, birbirlerinden
bu tek trn zelliklerini ne kadar tamak
ta olduklarna, insanl ne derece ifade et
tiklerine gre, yani derece bakmndan farkllaabilirlerdi. ayet bunun tersine, birbirle
rinden niteliksel olarak farkl toplum tipleri
nin mevcut olduunu kabul edersek, bunlar
geometrik bir dorunun birbirlerine nitelike
zde paralar gibi birletirilemeyeceklerinden, bu toplum tiplerini birbirleriyle bititir
meye almak anlamszlaacaktr. Bu nok
tada, tarihsel geliim o yaln ve ideal btn
1 Cours d e ph ilos o p h ie positive, 4. B l m , s. 263.
-

171-

ln yitirerek, her biri zgl zelliklere sa


hip ve kesintisiz bir ekilde birletirilemeyen
saysz blmelere aynlr. Bu balamda, Pascaln nl metaforu, Comte tarafndan yeni
den ilendiinde artk hakikatle olan bam
yitirmitir.
Peki, ama bu toplum trlerini nasl sapta
yabiliriz?

lk bakta, her toplumu teker teker ince


lemekten, her birinin elden geldiince doru
ve eksiksiz bir monografim oluturmaktan,
sonra da bu monograflar birbirleriyle kar
latrarak, hangi noktada benzeip hangi
noktada farkllatklarn tespit etmekten ve
son olarak da bu benzeme ve farkllamala
rn nispi nemlerine gre halklar birtakm
gruplar iinde snflandrmaktan baka bir
yol yokmu gibi gzkebilir. Byle bir yolun
gzleme dayal bir bilim iin kabul edilebilir
tek yol olduunu iddia ederek bu yolu des
tekleyenler kacaktr. yle ya, tr, tek tek
toplumlann bir toplamndan ibaret olduun
dan, bu tekil toplumlan tek tek betimleme
den trn zelliklerini nasl saptayabiliriz?
Genele ulamak iin nce tikelin ve geneli
oluturan btn tikelliklerin gzlemlenmesi,
uyulmas zorunlu bir kural deil midir zaten?
Bu yzden de kimileri sk sk, sosyolojik a
lmann, belirsiz bir uzak zamana, yani tarih
biliminin tekil toplumlar zerine olan al
malarnda yararl birtakm karlatrmalar
-172-

yapabilecek yeterlilikte nesnel ve kesin so


nulara eriebilecei dneme kadar ertelen
mesini istemektedir.
Fakat aslnda bu ihtiyatlln bilimselli
i szde bir bilimselliktir. Bilimin, ancak ya
salarn aklad btn olgular gzden ge
irdikten sonra bu yasalara ulaabilecei
veya ancak kategorilerin ierdii tekil un
surlarn tmn betimledikten sonra kate
gorilere ulaabilecei doru deildir. Gerek
deneysel yntem, yalnzca ok sayda oldu
unda bir kant tekil edebilecek ve incelen
diklerinde phe dourucu sonular ortaya
koyabilecek olgularn yerine, Baconm dedi
i gibi1 saylardan bamsz olarak kendi
balarna bilimsel bir deere ve yarara sa
hip belirleyici ve kilit olgulara deer bime
eilimindedir. zellikleri, trleri ve cinsleri
saptamak sz konusu olduunda bu durum
ok daha nem kazanr. nk bir bireyin
kendine zg en arpc zelliklerini nasl
belirleyeceimiz sorunu, zm olmayan
bir sorundur. Her bir bireyde sonsuz sayda
zellik vardr ve sonsuz sayda olan bir eyi
elden geirmek olanakszdr. Peki, o zaman,
bireyin en temel zelliklerini mi gz nne
almamz gerekecek? Eer byleyse, bu en
temel zellikleri belirleyip seerken, hangi
ilkeye bal kalm am z gerekecek? Bunu
yapmak iin bireyi aan bir lte ihtiya
duyacaz, fakat en iyi ekilde oluturulmu
monograflar bile bize byle bir lt sala

1 N ovu m O rganum , 2. B l m , s. 36.


-

173-

yamaz. i bu noktalara getirmeden unu


sylemeliyiz ki, snflandrmann temelini
oluturabilecek zellikler sayca ne kadar
fazla olursa, birtakm gruplar ve alt grupla
r tespit etmemizi salayacak belirleyicilikte
benzerlikler ve farkllklar saptamak o ka
dar zor olacaktr; nk bu zellikler her
bir bireyde farkl farkl biimlerde bir araya
gelirler.
Bu yntemi kullanarak bir snflandrma
yapmak mmkn olsayd bile bu snflan
drma ondan beklediimiz yararll gste
remezdi. Snflandrmann gstermesi bek
lenen ilevi, tekilliklerin oluturduu tipleri,
snrsz saydaki tekilliklerin yerine koyup
bilimsel aratrmay kolaylatrmaktr. Fa
kat bu tipler, zaten btn tekillikler ayr ay
r aratrlp, kapsaml bir ekilde zm
lendikten sonra belirlenecekse, snflandr
mann iimizi kolaylatrmas gibi bir du
rum da sz konusu olamaz. Bir snflandr
mann iimizi kolaylatrdn syleyebil
memiz iin, bu snflandrmann aratrma
srecindeki ykmz hafifletmi olmas
gerekir. Snflandrma, kendisinin dayana
n oluturan zelliklerin dndaki zellik
leri de snflandrmamza imkn verdii ve
gelecekte inceleyeceimiz olgular iin bir
ereve sunduu mddete yararl saylabi
lir. Snflandrmann, aratrmada oynad
rol, bize baz referans noktalar salamay
ierir. Bu referans noktalar ise, bizim bu
referans noktalarn bulmamz salayan
gzlemlerin zerine baka gzlemler ekle-

174 -

f
memizi salamak gibi bir zellie sahip ol
maldr. Fakat bunu salamas iin, snf
landrmann, btn tekil zelliklerin tespiti
ne bal kalnarak deil, bu zellikler ara
sndan dikkatlice seilmi az saydaki baz
larna baklarak yaplmas gerekir. Byle ol
duunda, bu snflandrma yalnzca haliha
zrdaki bilgileri bir dzene koyup gereksiz
olanlar ayklamayacak, ayn zamanda baz
baka gerekli bilgilerin de retilmesini sa
layacaktr.

Snflandrma gzlemciye reh

berlik edeceinden, onu gereksiz yere farkl


farkl yollan izlemekten de kurtaracaktr.
Bu bakmdan, snflandrma bu ilkelere g
re ina edildiinde, bir olgunun belirli bir
tr iinde yaygn olup olmadn bilmek
iin, bu tre ait btn toplumlar incelemek
zorunlu olmayacak, bu toplumlann sadece
bir ksmn incelemek yetecektir. Baz du
rumlarda, verimli bir ekilde yaplm tek
bir deneyin bir yasann ortaya konmasna
yetmesi gibi, iyi bir ekilde yrtlm tek
bir gzlem bile olgularn snflandrmasn
yapmaya yetebilir.
Demek ki, yapacamz bir snflandrma
iin olgularn zellikle en temel zelliklerini
semek durumundayz. uras bir gerek ki,
bu en temel zelliklerin neler olduu, olgu
larn aklanmas sreci yeterince ilerleme
den bilinemez. Keza, olgularn aklanmas
ile onlara ait en temel zelliklerin belirlen
mesi aslnda birbirleriyle ilikili iki ilemdir.
Bu iki ilemden birinin ilerlemesi dierinin
ilerlemesini besler. Ne var ki, olgularn ak-175-

lanmas sreci fazla ilerlemeden de toplum


tiplerinin en temel zelliklerini bulmak iin
hangi alana bakmamz gerektiini tahmin
etmek o kadar da zor deildir. Biliyoruz ki,
toplumlar, her biri birbirlerine eklenmi bir
dizi paradan olumaktadr. Her bir bilei
in mahiyeti, zorunlu olarak onu oluturan
bileenlerin mahiyeti ve bunlarn says ve
bu bileenlerin ilikilenme biimleri gibi
zelliklere zorunlu olarak bal olacandan,
bizim temel zellikler olarak alacaklarmz
aslnda aka bu zelliklerdir. Bu zellikler,
morfolojik bir doaya sahip olduklarndan,
toplum tiplerini belirleme ve snflandrma
grevini stlenen sosyoloji dalma toplumsal
morfoloji ad verilebilir.
Snflandrmann bu ilkesini daha da
akla kavuturabiliriz. Bilindii gibi her
toplumun yapc paralar da kendi apla
rnda bileeni olduklar toplumdan daha az
karmak baz alt toplumlar tekil ederler.
Bir halk, kendisinden nceki iki veya daha
fazla halkn birlemesiyle olumutur. Bu
yzden, imdiye kadar var olmu en basit
toplumun nasl bir toplum olduunu bilsey
dik, bu snflandrmay oluturmamz iin
yapmamz gereken ey, bu basit toplumlarn birleme tarzlarn ve daha sonra bu b ir
leme ile oluan yeni toplumlarm nasl b ir
letiini anlamaya almaktan ibaret ola
cakt.

176-

II
Spencer, toplum tiplerinin yntemli bir
ekilde saptanmasnn bundan baka bir te
mele sahip olamayacan gayet iyi anlam
t.
Grdk ki diyor Spencer, toplumsal ev
rim kk ve basit toplumlarla balar, bu
toplumlann baka toplumlarla birleip daha
byk toplumlar haline gelmesiyle ilerler.
Daha sonra da bunlar, kendilerine benzeyen
tekilerle birleerek daha da geni toplumlan
olutururlar. O zaman bizim snflandrma
mzn, balang derecesinden, yani en basit
derecede yer alan toplumlardan balamas
gerekir.1
Ne yazk ki, bu ilkeyi pratie geirebilme
miz iin, ncelikle basit toplumlardan ne an
ladmz aka belirtmemiz gerekir. Bu
noktada, Spencer, basit bir toplumun bir ta
nmn sunmak yle dursun, bunu yapma
nn neredeyse olanaksz olduunu dn
mektedir.2 Spencerin kastettii basit toplu
mun belirleyici zellii onun sistematik olma
yan ve az gelimi bir rgtlenmeye sahip ol
masdr. Bu noktada, bir toplumsal rgtlen
menin hangi geliim aamasnda basit olarak
nitelendirileceini aka belirlemek o kadar
da kolay deildir. Bunun nasl belirlenecei
esasen kiinin takdirine kalm bir eydir.
yleyse, Spencerm bize sunduu forml ol1 Spencer, The Principles o f Sociology, 1. Cilt, 2. Ksm , 10.
B lm , s. 570.
2 A. g. e. s. 570, "B asit b ir toplu m u m eydana getiren eyin
ne olduunu h er zam an n e t b ir biim de syleyem eyiz."
-

177-

duka mulak olduundan, aslnda btn


toplumlar, kiisel kanaate gre basit toplum
lar kategorisi altna yerletirilebilirler. Yap
labilecek en iyi ey diyor Spencer; leyiiyle
kendine yeterli bir btn oluturabilen ve
kendisini oluturan paralarnn -dzenleyici
bir merkezin varlnda veya yokluunda- be
lirli kamusal amalara ulamak iin bir ara
da bulunduu toplumlan basit toplumlar
olarak dnmektir.1Fakat bu tanma uyan
birok topluma rastlamak mmkndr. Bu
tanmn sonucunda Spencer, btn az uy
garlam toplundan rasgele, birbirleriyle ka
rtrarak ayn balk altna sokmaktadr.
Byle bir balang noktasnn varlnda,
Spencern bunun dndaki snflandrmala
rnn nasl olacan tahmin etmek o kadar da
zor deil. Spencern, birbirlerinden olduka
farkl toplumlan, hayrete drc bir kafa
karklyla bir araya getirdii baz rnekler
vermek gerekirse, Honerik Yunanllarnm
onuncu yzyldaki tmarl toplumlanyla ayn
kefeye konulup, Bechuanalarm, Zulularn
ve Fijililerin aasnda bir toplum olarak g
rlmesini ve Atina Konfederasyonunu on
nc yzyl Fransasndaki tmarl toplumlarla ayn aamada deerlendirilip rokualarn ve Aruacanlarn aasna yerletiril
mesini gsterebiliriz.
Basitlik kavram ancak birletirici ele
rin tam anlamyla mevcut olmad bir du
rumda belirli bir anlam tayabilir. Bu ba
kmdan, basit toplum dendiinde, kendisin
1 A. g. e. s. 571.
-

178-

den daha basit bir toplumu kapsayamaya


cak bir toplum biimi anlalmaldr. Bu top
lum, sadece tek bir toplumu ihtiva etmekle
kalmayan, ama ayn zamanda nceki para
lanmalarn da izini tayan bir toplumdur.
Baka bir almada hord1 diye tanmlad
mz ey tam anlamyla basit toplumlann bu
tanmna uymaktadr. Hord, kendi iinde
kendinden baka hibir toplum iermeyen ve
0 ana kadar da iermemi olan ve bu bakm
dan da dorudan doruya birey birey ayrla
bilecek bir toplumdur. Bu bireyler ana grup
iinde ana gruptan ayn kk altgruplar
meydana getirmezler, daha ziyade atomlar
halinde yan yana yer alrlar. Bundan daha
basit bir toplum olamayaca kolaylkla g
rlebilir. Bu toplum, toplumsal alana dahil
olan her eyin protoplazmasdr, yani her
hangi bir snflandrmann doal olarak te
melini tekil eder.
Belki de bu betimlemeye gerekten de
uyan bir toplum mevcut olmayabilir; fakat
daha nce alntladmz kitapta da gsteril
dii gibi dorudan veya baka bir dolayma
gerek kalmakszn hordlann birlemesiyle
olumu pek ok toplum mevcuttur. Hord,
toplumun btnn oluturmaktan ziyade
toplumun bir paras olduu durumlarda,
ayn yapsal zellikleri muhafaza etmek sure
tiyle 1dan ismini alr. Klan, gerekten de ken
disinden daha kk paralara aynlamayan
bir toplumdur. Fakat bugn gzlemlenilen
klanlarn, kendi iinde bir tekillie sahip aile
1 D ivisior d u tra u a il social, s. 189.
-

179-

lerden olutuu ne srlebilir. Fakat unu


ncelikle ifade edelim ki, bu almada ak
layamayacamz baz nedenlerden tr bu
kk aile gruplarnn oluumu, klann olu
umundan sonra gerekleen bir ey olmu
tur. Ayrca, bu aile gruplar siyasal blnme
mahiyeti tamadklarndan, bir toplumsal
para olma zelliini tamazlar. Bylelikle,
gzlemlendii her yerde klann bizzat kendisi
nin nihai bir siyasal blnme olduu grle
bilir. Yani, hordun var olduunu ne srme
mize zemin oluturacak baka olgulara u an
iin sahip olmasak bile -fakat aslnda, bu ze
mini hazrlayacak baz olgular sunma frsat
n ileride yakalayacaz- klann varl, yani
hordlann birbirlerine balanmasyla oluan
klanlarn varl, balangta hord ile ortak
zellikleri tayan klandan daha basit toplumlann var olduuna ve bu daha basit toplumlarn da tm toplum trlerinin kkenini
oluturduuna dair varsaymmz! hakl
karmaktadr.
Bu hord, ya da tek paral toplum nosyo
nu, bir kez benimsendikten sonra -ki bu
nosyon ister tarihsel bir gereklik olarak, is
ter bilimsel bir varsaym olarak kabul edil
sin- toplum trlerinin dzenli bir sralama
sn ina edebilmemizi salayacak temele ve
aralara sahip olmu oluruz. Bu bakmdan,
hordlann yeni bir toplum oluturmak zere
birbirleriyle ilikilenme biimlerine ve bu yol
la oluan toplumlarm da daha sonra kendi
aralarnda ilikileni biimlerine bakarak
birok basit toplum biimini ayrt etme frsa-

180 -

tn yakalam oluruz. rnein, ilk olarak,


hordlann basit birer tekraryla olumu toplumlara deinebiliriz ki bu durumda bu top
lumu oluturan hordlan, klan olarak adlan
drmak yerinde olur. Bu toplum tipinde
hordlar, onlar ieren btnsel grup iinde,
birtakm ara gruplar oluturacak biimde
kendi aralarnda birlemi olmaldrlar. Yani,
bu toplumlar bu btnsel grup iinde, birey
lerin hordlar iinde sahip olduu konumun
aynsna sahip olurlar. Basit ok paral top
lumlar ismini verebileceimiz bu tip toplumlarn rneklerine rokvallar ve AvustralyalI
lar arasnda rastlayabiliriz. Arch ya da Kabyle kabilesi de kyler biiminde oluturulmu
klanlar birlii olmalar bakmndan bu zelli
i tarlar. Byk bir olaslkla, Romen curias ve Atina platysi de tarihin belli bir dne
minde bu ekilde rgtlenmilerdir. Bu top
lum tipinin stnde, nceki trlere ait toplumlarm bir araya gelmesiyle olumu basit
bileimli ok paral toplumlar yer alyor di
yebiliriz. rokva Konfederasyonu ve Kabyle
kabileleri tarafndan oluturulan birlik byle
bir zellik tamaktadr. Ayn ey, daha son
ra birleik Roma ehir devletini oluturan
ayr ilkel kabilenin iin de geerlidir. Bu
toplum tipinin stnde de basite birlemi
ok paral iki toplumun bir araya gelmesiy
le veya birlemesiyle olumu iftli bileime
sahip ok paral toplumlar yer alr. Siteler,
yani gentlere ya da klanlara blnebilecek
curialarn toplamndan oluan kabile top
lundan byle bir yapya sahiptir. Keza, temel
-

181-

birimi ky haline gelmi klanlar olan ve yz


lere blnebilen Germen kabilesi de ayn ya
py sergiler.
Burada, var olan btn toplum tiplerinin
snflandrmasn yapma gibi bir ie kalk
mayacamza gre bu sunduumuz birka
hususu daha fazla dallandrp budaklandr
mamz gerekmiyor. Bu problem, bu ekilde
satr aralarnda ele alnamayacak kadar kar
mak bir problemdir; nk byle bir snf
landrmay yapmak btnlkl, uzun ve de
tayl bir alma yapmay gerektirir. Bu bir
ka rnekle biz sadece fikirlerimizi akla
kavuturmay ve yntemimizi oluturan te
mel ilkenin nasl uygulanmas gerektiini
gstermeyi amaladk. Hatta, burada yapt
mz aklamalarn, aa toplumlann ek
siksiz bir snflandrmasn oluturduu d
nlmesin. Sylemek istediimiz eyleri da
ha anlalr klmak bakmndan, konuyu bu
ekilde biraz sadeletirmi olduk sadece. Bu
dorultuda aslnda, her stn tipin ayn tip
teki toplumlann, yani kendinden hemen
aasndaki toplum tiplerinin birlemesin
den olutuunu varsaydk. Oysa, toplum tip
lerinin, soyaacnn ok farkl dzeylerinde
yer alan toplumlann birbirleriyle birlemesi
de mmkn olabilir. Bu zellii tayan top
lum tipine bir rnek olarak bnyesinde ok
farkl halklar toplam Roma mparatorluu
verilebilir.1
1 B u n u n la birlikte,

R om a m p a ra torlu u n u olu turan

to p lu m la n ayran m esafen in o k a d a r da b y k olm a m a


s m uh tem eldir. A k s i tak d ird e b u n la r a ra sn da h erh an
gi b ir ortak ln v a r olm as m m k n olm azd.
-

182 -

Bu tipleri saptadktan sonra, yeni bir top


lumu oluturmu olan paral toplumlann,
kendi tekilliklerini korumakta olmamalanna
ya da tam tersine yeni oluan toplumun b
tnsellii iinde erimi olmalanna gre bu
tipleri de kendi iinde eitlere ayrmak ye
rinde olacaktr. Toplumsal fenomenlerin, sa
dece onlar oluturan bileenlerin mahiyetine
gre deil, bu bileenlerin birbirleriyle birle
me biimlerine gre de eitlendirilmesi gayet
makul bir eydir. Hepsinden nemlisi, top
lum trleri onlar oluturan alt gruplarn
kendi tekil yaamlarn koruyup korumama
larna veya toplum iindeki younlua bal
olarak bu alt gruplarn hayatn geneli iinde
kaynap kaynamamalarna gre farkllaa
bilir. Yani, bizim aratrmamz gereken ey,
fenomenleri oluturan paralarn herhangi
bir anda yekvcut olup olmamalardr. Bu,
bir toplumu oluturan bileenlerin, kkensel
zelliklerinin toplumun ynetsel ve siyasal
rgtlenmesini etkileyip etkilememesine ba
klarak anlalabilir. Bu bak asndan, r
nein, ehir devleti, Germenik kabilelerden
keskin bir biimde farkllaabilir. Germenik
kabilelerde, klana dayal dzenleme, her ne
kadar belirgin bir ekilde olmasa da bu kabi
leler yok olana kadar varln srdrm
ken, Romada ve Atinada gentler ve yevnler
ok nceden siyasal bir blnme olmaktan
kp zel bir gruplama olarak varlklarn
srdrmlerdir.
Bu ekilde oluturulmu bir erevenin
iine, ikincil morfolojik zellikler uyarnca ye-183-

ni ayrmlar da eklenebilir. Fakat daha sonra


aklayacamz nedenlerden tr, daha n
ce yaptmz genel ayrmlarn tesine gee
cek baz ayrmlarn mmkn ve gerekli oldu
una pek inanmyoruz. imdilik, ayrntya
girmeye gerek duymuyor ve snflandrmaya
dair aadaki ilkeyi ne srmekle yetiniyo
ruz:
Toplumlan, iinde bulunduklar rgtlen
me dzeyine gre snflandrmaya balarken,
tamamen basit ya da tek paral toplumlan
temel almalyz. Bu ekilde belirlenen toplum
tiplerini de kendi iinde, bu toplumlan olu
turan paralarn tam bir kaynama iinde
olup olmamalanna gre ayrabiliriz.

III
Bu kurallar, toplum trlerinin var olduk
larn tam olarak kantlamadan, onlar hak
knda adeta mevcutlarm gibi yorum yapma
mzdan kaynaklanacak soru iaretlerini gi
dermektedir. Aslnda, bu toplum trlerinin
varlnn kant, amladmz bu kurallarn
ve yntemimizin iindedir.
Toplum trlerinin esasen, tek bir balan
g toplumunun deiik birleme biimlerin
den ibaret olduunu daha nce grmtk.
Fakat bu ayn balang esi, sadece kendi
dmdakilerle birleerek bir toplum olutura
bilir ve bu balang esinin birleme biim
lerinin says da snrldr. Bu durum, zellik
le, toplum paralarnda olduu gibi, yapc
elerin daha az olduu durumlarda daha da
-184-

belirgindir. Bu yzden, mmkn olan birle


me biimlerinin says snrsz deildir ve ba
z birleme biimleri kendini yeniden ve yeni
den gsterebilir. Toplum trleri ite bu yolla
vcut bulmaktadr. Ayrca, baz birleme bi
imlerinin kendilerini sadece bir kez gster
meleri mmkn olsa da, bu onlarn ayr bir
toplum tr tekil ettii gereini deitir
mez. Bu durum iin sylenebilecek tek farkl
ey bu tr tiplerin sadece tek bir birimden
olutuudur.'
O halde, toplum trlerinin varlk nedeni
ile biyolojik trlerin varlk nedeni ayn deil
dir. Biyolojik trlerin varlk nedeni, organiz
malarn esasen ayn anatomik btnln
farkl kombinasyonlarndan olumasdr. Bu
konuda, sosyolojinin alan ile biyolojinin ala
n arasnda byk farkllklar sz konusu
dur. Hayvanlar sz konusu olduunda, zel
bir etken, yani reme, trlerin zgl zellik
lerinin korunmasn salayan bir direnlilik
durumu yaratr. Bu zgl zellikler, reme
nin sonucunda trn btn kuaklarnda
ortak olacandan, organizmaya daha gl
bir ekilde kk salm olurlar. Bu bakmdan,
bu zellikler, kimi zel evresel koullar sz
konusu olduunda var olmay srdrmek
ten geri durmazlar ve ok farkl dsal koul
larn varlna ramen sabitliklerini korur
lar. Dardan gelen deiikliin oluturaca
zorlayc kar kuvvete ramen isel bir
g, organizmada bu zelliklerin korunmas1 T a rih te b ir ei daha olm a ya n R om a m paratorlu u n u n
du rum u da b yle deil m idir?
-

185-

m salar. Bu isel g kaltsal alkanlkla


rn gcdr. Biyolojik zelliklerin aka ta
nmlanabilip kesin bir ekilde belirlenebilmelerini salayan da ite bu isel gtr.
Toplumsal doada ise byle bir isel kuvve
tin varlndan sz edemeyiz. Toplumlarn
zellikleri ancak bir kuak devam edebildi
inden, daha sonra gelen kuaklar nceki
kuaklarn zelliklerini pekitiremez. Esa
sen, nceki toplumlardan tremek suretiyle
ortaya kan toplumlar, tredikleri toplum
lardan farkl bir tr olutururlar, nk
nceki toplumlar birleerek, tamamen yeni
bir rgtlenme kalb oluturmulardr. Sa
dece koloniletirme etkinlii, biyolojide gr
len tohumla reme etkinliine benzetilebilir:
ki byle bir benzetmenin tam olarak yapla
bilmesi iin de koloniletiren toplumun koloniletirdii toplumla kesinlikle karmamas
gerekir. Ksacas, toplum trlerinin zgl
zellikleri, birtakm bireysel varyasyonlara
diren gstermek iin kaltmn gcnden
faydalanamaz. Bu yzden bu zellikler, de
imek suretiyle, farkl koullara gre say
sz nansa sahip olabilir. yle ki, bu du
rumda, bu zgl zellikleri bulmak iin, on
lar gizleyen btn nanslar ortadan kaldr
dmzda bize kalan sadece belirsiz bir tor
tudan ibarettir. zellikle, bir toplumun yap
s ne kadar karmak olursa, bu belirsizlik
daha da byr; nk bir ey ne kadar kar
maksa, onu oluturan paralarn meydana
getirecei farkl birleim biimlerinin says
da o kadar artacaktr. Sonu olarak unu

syleyebiliriz ki, sosyolojide, zgl toplum


tiplerinin ancak en genel ve en basit zellik
leri belirlenebilir ve bu bakmdan da zgl
tip biyolojide olduu kadar ak ve net bir
ekilde ortaya karlamaz.1

1 B u kitabn ilk b a sk sn yaza rk en to p lu m la n u ygarlk


du ru m larna gre sn flandrm ay ieren b ir yn tem
h akk n da h ib ir ey sylem edik. G erekten de o zam a n
lar, fa zla a rk aik olduu a pa k ortada olan C om te'u nki
dnda itibarl sosyologla r tarafndan ortaya konm u
bu t r b ir sn flan drm a m evcu t deildi. B u yn d e g er
ekleen giriim lere rn ek ola rak unlar sayabiliriz: Vierkandt (D ie K u ltu rtypen d e r M e n s ch h eit A rc h iv f

A n t-

hroplogie, 1898), A . Su th erlan d (The O rigin an d G row th


o f the M oral Instinct, 2 cilt, Londra, 1898) ve Steinm etz
( Classification d es types s o cia u x A n n e e sociologique, III,
s. 43-147) B u n a ram en, b u alm alarn b u blm de
ortaya attm z soru ya ya n t verm em eleri b izim b u n la r
h akk n da tartm a y r tm em izi en gellem eyecek. Bu a
lm alarda, top lu m t rlerin in deil de ok dah a farkl
b ir ey olan tarihsel a a m a la rn sn fla n dn ld g r le
bilir. Fransa, balan gcn dan bu ya n a old u k a farkl u y
garlk biim lerin den gem itir. Fransa, nceleri tarm sal
b ir toplu m ken d ah a sonra el sanatlar en d strisin e ve
k k iletm elere, bu rad an da im alat san ayisin e v e en
sonra da geni lekli en d striye gem itir. A yn tekil
kolektifliin t r n ve y a d rt defa deitird iin i k im
se kabu l etm ez. B ir tr, d a h a sa bit zellik leri u yarnca
tanm lanm aldr. E k on om ik v e tekn olojik du ru m gib i n i
telikler sn flandrm aya tem el olam ayacak k a d a r d e i
ken ve karm aktr. H atta, tem el yap s birb irin d en ok
farkl toplu m larda ayn en d striyel, bilim sel v e sanatsal
u ygarlk d zeyinin g r lm esi old u k a m uh tem eldir. J a
ponya bizim sanatm z, en d strim izi ve h a tta siyasal
rg tlen m em izi ken disi iin u ygu layabilir, fa k a t bu d u
ru m Japon ya ile F ransan n a y n toplu m t rleri iin de
bu lu ndu u gerein i deitirm ez. unu da ek leyelim ki,
b u giriim ler h er ne k a da r deerli sosyologlar tarafnd an
y r t lm olsalar da sadece, m ulak, tartm aya ak
ve p e k b ir y a ra ra sahip olm a ya n sonular retilebilir.
-

187 -

BENC BLM

TOPLUMSAL OLGULARIN
AIKLANM ASINA LKN KURALLAR
Trlerin saptanmas her eyden nce, ol
gularn aklanmasn kolaylatrmamz sa
layan, olgularn snflandrlmas ilemi iin
olduka yararl bir aratr; fakat toplumsal
morfoloji, sadece, bilimdeki aklama evresi
ne doru atlm bir adm olmaktan ibarettir.
Peki bu aklama evresine eritiimizde, uy
gulamamz gereken uygun yntem nasl bir
yntemdir?
I

Sosyologlarn ou, fenomenlerin neye ya


radklarn ve nasl bir rol oynadklarn gs
terdiklerinde, onlar aklam olduklarn sa
nrlar. Burada sosyologlar, fenomenleri sanki
sadece bir rol stlenmek zere var oluyorlar
m gibi alrlarken, bu rol oynamaya davet
eden ak veya belirsiz bir duyguyu da feno
menlerin yegne nedeni olarak dnrler.
Fenomenlerin bizim iin gerekten de bir hiz
mette bulunduu belirlenmi ve bu hizmetin
karlad toplumsal ihtiyacn ne olduu
saptanm olduunda, bu fenomenleri anla
lr klmak iin gerekli olan her eyin belli ol-191-

duu dnlr. Bylelikledir ki Comte, in


san trlerinin ilerlemesinin temel itkisini,
insan srekli olarak btn alardan koul
larn iyiletirmeye dolayszca sevk eden te
mel bir eilimle' ilikilendirirken, Spencer
bu itkiyi daha fazla mutluluk ihtiyacyla ilikilendinnitir. Bu ilkeyi izleyerek Spencer,
toplumun oluumunu, ibirliinin baz fay
dalar beraberinde getirmesiyle; hkmet kurumunun oluumunu, askeri ibirliini d
zenlemenin baz yararlar salamasyla2 ve ai
lenin urad dnmleri de annenin, ba
bann, ocuklarn ve toplumun karlarnn
daha mkemmel bir ekilde uzlatrlmas ih
tiyacnn karlanmasyla aklamtr.
Fakat bu yntem, son derece farkl iki so
ruyu birbiriyle kartrmaktadr. Bir olgunun
faydalarm gstermek onun kkenini akla
mak anlamna gelmedii gibi, onun nasl ol
duunu gstermek de onun ne olduunu
gstermek anlamna gelmez. Bir olgunun or
taya kard faydalar, bu olgular karakterize eden zgl zelliklerden bazlar olabilir,
fakat bu olgular yaratan ey bu faydalar de
ildir. eylerin belirli bir mahiyete sahip ol
masna neden olan ey, o eylere olan ihtiya
cmzn kendisi deildir; yani bu ihtiya, ey
lere bir varlk kazandrarak, onlan hi yoktan
retemez. eylerin varoluu baka mahiyet
teki nedenlerden kaynaklanmaktadr. eyle
rin baz faydalan olduuna dair inancmz,
1 C om te, Cours d e p tilos o p h ie p o s itive , IV, s. 262.
2 Spencer, Principles o f S o cio lo g y , 2. Cilt., 5. Ksm , 2. B
l m . s. 247.
-

192-

bizi bu eylerin nedenlerini anlamaya ve bu


eylerin sonulann ortaya karmaya tevik
edebilir, fakat bu nedenleri ve sonulan yok
tan var edip nmze koyamaz. Bu durum,
szn ettiimiz eyler sadece maddi ve hat
ta psikolojik fenomenler olduunda apak
ortaya kar. ayet toplumsal olgular, maddi
bir zden tamamen yoksun olarak grlmele
rinden tr yanl bir biimde her trl zsel gereklikten yoksun olarak alglanmasayd, bu durum sosyolojide de tartma konusu
yaplmayacak kadar ak olacakt. Sosyoloji
de toplumsal olgular faydal bulunduu tak
dirde ele alnrken, sadece zihinsel birtakm
tasarmlar olarak grldklerinden, zihni
mizde oluur olumaz bize kendi kendilerini
douran eylermi gibi gelirler. Fakat her ol
gu bireyin kuvvetini aan ve bireye hkme
den bir kuvvet olarak kendine ait bir doaya
sahip olduundan, bir olgunun var olmasn
salamak iin sadece onun ortaya kmasna
dnk bir arzuya veya iradeye sahip olmak
yetmeyecektir. Bir olgunun ortaya kabilme
si iin, onun sahip olduu byk kuvveti do
urma yetisine sahip baka bir n kuvvetin
ve onun sahip olduu zel mahiyeti retme
yetisine sahip baka mahiyette olgulann ha
lihazrda verili olmas gerekir. Olgular sadece
bu koullar altnda yaratlabilir. rnein, ai
le kurumunun zayflamaya yz tuttuu ko
ullarda, aile ruhunu canlandrmak iin her
kesin bu kurumun yararlarm idrak edebil
mesi yeterli deildir; yapmamz gereken ey
aile kurumunun canlanmasn tek bana
-193-

salayacak nedenlerin dorudan harekete


gemesini mmkn kdmak olacaktr. Bir h
kmeti onun iin gerekli olan bir otoriteyle
donatabilmek iin, byle bir otoriteye ihtiya
duyulduunu sezmemiz yeterli olmayacaktr.
Bunun iin, otoritenin tek bana kkenini
tekil eden kaynaklara, rnein geleneklere
veya ortak bir ruha vb. ynelmemiz gereke
cektir. Yani tm bunlar yapabilmek iin , ne
denler ve sonular zincirinde ilk balara ka
dar giderek, insani eylemin, koullara etkin
bir ekilde mdahalede bulunabilecei bir
nokta tespit edilmelidir.
Bir eyin faydalarn aratrmak ile neden
lerini aratrmann iki ayr aratrma alan ol
duunu aka gsteren ey, bir olgunun her
hangi bir fayda salamadan da var olabilmesi
gereidir. Bir olgu, hem hibir hayati ama
iin kullanlmam olduundan, hem de bir
kez kullanldnda tm faydasn yitirdii hal
de onu devam ettiren birtakm alkanlklarn
var olmasndan dolay hibir ie yaramadan
da toplumda varlm srdrebilir. Bu tr du
rumlarn rneklerine toplumlarda, insani or
ganizmalarda olduundan daha sk rastlaya
biliriz. Hatta, toplumsal alanda, bir pratiin
ya da toplumsal bir kurumun ilevleri bak
mndan deiiklie urad halde mahiyet ha
lamndan bir deiiklie uramad durumlar
vardr. rnein Is pater est quem justae nuptiae declarat kural eski Roma hukukunda
olduu biimiyle halen bizim bugnk anaya
samzda da yer almaktadr. Fakat bu kuraln
amac Roma hukukunda babann, meru ei
-

194-

ve bu eten doan ocuklar aleyhine mlkiyet


haklarn korumak iken, bugn bu kuraln
koruduu ey, esasen ocuklarn mlkiyet
haklardr. Baka bir rnek vermek gerekirse,
imdi trensel ve gsterili bir tanklk biimi
olan yemin, ilk olarak bir eit hukuki sorgu
lama biimiydi. Hristiyanln dinsel dogma
lar yzyllar boyunca hibir deiiklie ura
madan ayn biimlerini muhafaza etmitir, fa
kat bu dogmalarn bugn modem toplumlarda oynad rolle ortaada oynadklar rol
epey farkldr. Ayn ekilde, ayn szckler ya
plarnda herhangi bir deiiklik olmakszn
yeni yeni fikirleri ifade edebilirler. yleyse, bi
yoloji iin geerli olan u ifade sosyoloji iin de
geerlidir: Bir organ ilevinden bamsz bir
varla sahiptir, rnein organlar ayn biim
leriyle kalarak farkl amalara hizmet edebilir.
Demek ki, bir organ var eden nedenler, orga
nn hizmet ettii amalardan bamszdr.
Burada, insann eilimlerinin, ihtiyalannm ve arzularnn evrim srecine asla aktif
olarak mdahalede bulunamadn iddia edi
yor deiliz. Aksine, bir olgunun bal olduu
koullar zerinde yapt etkinin niteliine g
re, bu insani etkinlikler, evrimin ilerlemesini
yavalatp, hzlandrabilirler. Ne var ki, bu et
kinlikler bir eyi hi yoktan yaratamayacaklan gibi ayn zamanda insann bu mdahalesi
nin kendisi, sonulan ne olursa olsun, ancak
baz etkin koullar altnda gerekleebilir.
Gerekten de, bir eilim, btnyle yeni ba
tan ina edilerek yaratlm veya eski eilimin
birtakm dnmlere uratlmasyla olutu-

195-

rulmu yeni bir eilim olmad mddete, s


nrl bir lekte de olsa yeni bir fenomenin
retilmesine katkda bulunamaz. Keza, nce
den belirlenmi bir tanrsal uyumun varlna
dair elimizde bir kant olmad mddete, in
sann en bandan beri kendi iinde potansi
yel olarak, evrim ilerledike gereklilii anla
labilecek ve koullar gerektirdii anda hareke
te geebilecek eilimlere sahip olduunu ka
bul etmemiz mmkn deildir. Ayn zaman
da. bir eilim de aslnda bir ey olduundan,
srf onu faydal bulduumuzdan tr ortaya
kamaz veya deiemez. Eilim de kendine
ait bir doaya sahip olan bir kuvvettir. Bu do
ann oluabilmesi veya deiebilmesi iin, bu
oluumun veya deiimin yararl olacan
dnmemiz yetmez. Bu tr deiimlerin a
a kmas iin, bu deiimleri zorlayacak ne
denlerin inisiyatif kazanmalar gerekir.
rnein, toplumsal iblmnn aralksz
geliimini aklarken bu geliimin, insanolu
nun, tarihin ilerlemesiyle birlikte kar kar
ya kald yeni varolu koullarnda hayatn
srdrebilmesi bakmndan zorunlu olduu
nu ifade etmitik.* Bu aklamamzda grl
d gibi, insann kendini koruma igds
gibi, yanl bir terimle adlandrlan bir eilime
nemli bir rol atfediyoruz. Fakat ncelikle u
nu belirtmeliyiz ki, bu eilim tek bana, uz
manlamann en basit biimlerini bile akla
maya yetmemektedir. blmnn bal ol
duu koullar henz ortaya kmamsa, ya
* Y azar, b u rad a bu z m lem eyi y ap t T o p lu m s a l b l
m isim li a lm a sn a a tfta bu lu nm aktadr. (.N)
-

196-

ni ortak bilincin ve kaltsal etkilerin gittike


etkisizlemesiyle bireysel farkllklar yeterin
ce artmadysa, tek bana bir eilim hibir so
nu douramaz.' Hatta, iblmnn fayda
snn kavranmas ve ona olumasna dnk
bir ihtiyacn hissedilebilmesi iin, iblm
nn zaten yava yava ortaya km olmas
gerekir. te yandan, daha byk zevk ve ye
tenek farkllklarn da beraberinde getirecek
olan bireysel farkllklarn gelimesi olgusu
ise iblm gibi bir olguyu tek bana do
urma kapasitesine sahiptir. Fakat, kendi
kendini koruma igdsnn, kendi kendine
ve baka hibir neden olmakszn uzmanla
ma gibi bir olguyu beraberinde getirmesi
mmkn deildir. Bu korunma igds, bi
zi ve kendisini bu uzmanlama mecrasna
srklemise, bunun nedeni bu igdnn
daha nceden izledii ve bize de izlettii yo
lun, baka nedenlerle tamamen kapanm ol
masdr. yle ki, toplumlann younluunun
artmas ile varolu mcadelesinin daha da
iddetlenmesi, kendisini hl uzmanlama
m ilere adayan bireylerin hayatlarn sr
drmesini gnden gne daha da zorlatr
mtr. Bu yzden de bu bireyler iin bir yn
deiiklii zorunlu hale gelmitir. te yan
dan. bugn bu igd, daha da gelimekte
olan bir iblmne kendisini ynelttiyse ve
bizim etkinliklerimizi de ayn dorultuda ekillendirdiyse bunun nedeni, byle bir yneli
mi gerekletirdiimizde bunu yapmamza
kar gelecek olan direncin olduka az olma1 D ivisior du. travail s o c ia l II, B l m 3 ve 4.
-

197-

sidir. Bu ynelimin alternatifi olan zmler;


g etmek, intihar etmek veya su ilemektir.
Bu noktada yle syleyebiliriz ki bizi memle
ketimize, hayata ve dier insanlara balayan
balar, bizi daha dar bir uzmanlamaya y
neltmekten caydrabilecek alkanlklardan
ok daha gldr ve ok daha fazla diren
lidir. Bu alkanlklarn insanlar zerindeki
etkisi toplumsal ilerleme srdke azalmak
tadr. Bu bakmdan, sosyolojik aklamalar
da, insani ihtiyalara yer verdiimiz zaman,
teleolojiye geri dnmeye artk pek ihya
duymayz. nk bu ihtiyalarn kendileri de
evrildiklerinden, toplumsal evrim zerinde
bir etkiye sahip olurlar ve ayn zamanda bu
ihtiyalarn uradklar deiimler hi de teleolojik olmayan nedenlerle aklanabilir.
Bu konuda, olgularn pratikle nasl iledi
ine bakmak, yukardaki argmanlardan ok
daha ikna edici olacaktr. Teleolojinin zm
lemelerimize hkim olduu bir durumda,
olumsallk deiik oranlarda hkm srer,
nk teleolojinin hkim olmas demek ayn
koullar altnda olduklarn varsaydmzda
bile tm insanlar etkileyen birtakm ortak
amalarn olmamas ve hatta aralarn hi ol
mamas demektir. Bu durumda, her bir birey
verili evresel koullara kendi mizac uyarnca
ve diledii gibi uyum salar. Teleolojinin ala
nnda kimileri bu evresel koullan kendi ihtiyalanna daha fazla uydurmak iin onlan
deitirmeye alrken, kimileri de bu koul
lara uymak iin kendi kendini deitirmeyi ve
arzularn dizginlemeyi tercih edecektir. Yani,
-198-

ayn amaca ulamak iin, ok eitli yollar de


nenebilir ve zaten denenmektedir de. Tarihsel
gelimenin aka ya da belirsizce hissedilen
amalar gereince gerekletii iddias doru
olsayd, toplumsal olgular kendilerini sonsuz
bir eitlilik iinde gsterecekti ve bu durum
da da her trl karlatrma olanaksz hale
gelecekti. Fakat aslnda doru olan bunun
tam tersidir. phesiz, dsal olaylar, ki bu
dsal olaylar arasndaki balantlar toplum
sal hayatn yzeysel ksmn oluturur, bir
halktan tekine deimektedir. Bu yzden de,
her ne kadar fiziksel ve toplumsal rgtlen
menin temelleri btn bireyler iin ayn olsa
da, her bir birey ayn zamanda kendine ait bir
tarihe sahip olur. Fakat bunun tersine, top
lumsal fenomenler biraz da olsa incelendiin
de onlarn benzer koullar altnda tekrarlan
malarndan doan olaanst dzenlilii ke
fetmek mmkn olacakr. Ayn koullar al
tnda en nemsiz ve en clz pratikler bile ken
dilerini olduka artc bir yeknesaklkta
tekrar ederler. rnein, sadece sembolik bir
ey olarak grlen kimi dn detleri, rne
in nianl kzn kanlmas pratii, belirli bir
siyasal rgtlenme biimine bal belirli bir ai
le tipinin grld her yerde kendini ayn
ekilde gsterir. Cudate,* levirat,** egzogami***
*

lkel toplu m larda y ay g n olan, ocu u n dou m u n u n


ardndan, ba ba n n ann en in ektii dou m sanclarn
tak lit etm esi deti. (.N)

**

A ilen in devam nn sa lan m a s iin, kocas ld nde,


ein in ken di k a ym b a b a syla evlenm esi. (.N)

*** K en din e has b ir rg tlen m esi olan b ir top lu m u n y e


lerin in bu top lu m d n d a n in san larla evlen m esi z o
run lulu u. (.N)
-

199 -

gibi en acayip detler bile birok farkl halk


larda gzlemlenebilir ve aslnda bu durum bu
toplumlann ortak bir toplumsal duruma sa
hip olduuna iaret eder. Vasiyet hakk, ken
disini tarihin belirli bir evresinde gsterir ve
biz bu hakk kstlayan snrlamalarn arl
na bakarak bir toplumun, toplumsal evrimin
hangi aamasna ulatn syleyebiliriz. Bu
tr rnekleri oaltmak mmkndr. Fakat
bu noktada unu syleyebiliriz ki, sosyolojide
ki teleolojik bak as tarafndan da benim
sendii gibi, nihai nedenler kendilerine atfedi
len stnle gerekten de sahip olsalard,
ayn kolektif biimlerin toplumlar iinde yay
gn olmas durumuna belirli bir aklama
sunmak mmkn olmazd.
Demek ki, bir toplumsal fenomenin ak
lanmasna kalkld zaman, bu toplumsal
fenomeni reten etkin nedenler ile bu fenome
nin yerine getirdii ilev ayr ayr incelenmelidir. Burada, hedef veya ara szcn kul
lanmak yerine ilev szcn kullanmay
tercih ettik, nk toplumsal fenomenler, ge
nellikle, rettikleri sonularn yararlan gere
ince var olmazlar. Belirlememiz gereken ey,
sz konusu olguyla, organizmann genel ihti
yatan arasnda bir uyumann var olup ol
mamas ve varsa bu uyumann neleri ierdi
idir. Bunu yaparken de, bu uyumann iradi
bir biimde gerekleip gereklemediine baklmamaldr. Zaten, iradilie ait sorunlar, bi
limsel bir ekilde ele alnamayacak kadar z
nel sorunlardr.
Neden sorunu ile ilev sorununun birbirle-

200-

rinden ayr olarak incelenmesinin gereklilii


ne ek olarak, neden sorununun ilev soru
nundan nce zmlenmesi gerektiini syle
yebiliriz. Bu ncelik sras, olgularn doasna
da gayet uygundur. Bir fenomenin sonular
n belirlemeden nce o fenomenin nedenini
aratrmak gayet yerinde olacaktr, nk olgulann nedenlerine dair sorular zme ka
vuunca, genellikle buradan elde ettiimiz ya
ntlar olgularn sonularna dair sorularn da
yantlanmasna yardmc olur. Aslnda, nede
ni sonula birletiren somut ban, yeterince
farkna varlmam karlkllk diye adland
rabileceimiz bir nitelii vardr. phesiz, so
nu, neden olmadan ortaya kamaz, fakat
ayn zamanda neden de nihayetinde bir sonu
cu gerektirir. Sonu, gcn nedenden al
makla birlikte, yeri geldiinde bu gc nede
ne iade edebilir ve dolaysyla da sonu, nede
ni etkilemeksizin ortadan kalkamaz.1 Mesela,
bir suun cezalandrlmasn salayan top
lumsal tepki, suun ihlal ettii kolektif duygu
larn gl olmasndan doar. te yandan ce
za, bu kolektif duygulann sahip olduu bu
gc korumasn salamak gibi ayr bir ileve
de sahiptir. Keza, kolektif duygular ihlal eden
eylemler cezasz brakldklarnda bu duygula
nn da zayflamas kanlmaz olacaktr.2 Ayn
1 B urada, kon u m u z a sn dan u ygu n olm ayacak genel
felsefeye a it birtak m soru la r ortaya a tm ak istem iyoruz.
Fakat, yin e de d ah a y ak n d a n incelen diinde, n ed en ile
son u arasn daki ilikinin, b ilim sel m ek an ik ilik ile
-h a y a tn varolu u n u ve h epsin den te h ayatn devam
etm esin i nceden b elirlen m i b ir eree b a la y a n - teleo
lojiyi u zlatrm ann a ra la rn salayabilir.
2 D iv is io n d u travail social, II, 2. B l m v e zellik le s. 105
v e devam .
-

201 -

ekilde, toplumsal evre daha karmak ve


daha deiken olduu mddete gelenekler ve
toplumca kabul edilmi inanlar sallantya
uramaya daha ak hale gelir ve bylelikle de
daha belirsiz ve daha esnek bir karaktere b
rnr. Toplumsal evre karmaklatka, ay
n zamanda, dnme yetenekleri geliir. Bu
yetenekler, toplumlann ve bireylerin daha
karmak evrelere uyum salamalar asn
dan hayati bir neme sahiptir.' nsanlar daha
fazla almaya zorlandklarnda, emek rn
leri sayca daha fazla ve kalite bakmndan da
daha iyi olur; fakat rnlerin bolluundaki ve
kalitesindeki bu art, bu rnleri reten ve
artk daha verimli hale gelmi emein sarf et
tii abay telafi etmek iin zorunludur.2 Tm
bu rnekler gsteriyor ki, toplumsal fenomen
lerin nedenleri, bu fenomenlerin yerine getire
cekleri dnlen ilevlerin zihindeki bir n
grsnden ibaret deildir. Bu ilev, tam ter
sine, birok durumda, fenomenlerin oluma
sna yol aan bir nedenin devam olmaktan
ibarettir. Bu yzden, nedenin bilindii du
rumlarda ilevi kefetmek bizim iin daha ko
lay olacaktr.
levin belirlenmesi ii, neden belirlendik
ten sonra yani ikinci aamada belirlenmesi
gereken bir ey ise de, bu durum fenomenle
ri eksiksiz bir ekilde aklamak bakmndan
ilevleri saptamamzn zorunlu olduu gere
ini deitirmez. Gerekten de, bir olgunun
var olmasna neden olan ey bu olgunun ya
1 A. g. e. s. 52-3.
2 A. g. e. s. 301 ve devam .
-

202 -

ran deildir, fakat ayn zamanda bir olgu var


ln srdrebilmek iin yararl olmak zorun
dadr. Herhangi bir yarardan yoksun olgu za
rarl bir olgudur, nk bu olgunun toplum
iinde srdrlebilmesi iin [kolektif] bir a
ba sarf edilmektedir, fakat karlnda ise
hibir toplumsal yarar salanamamaktadr.
O zaman, toplumsal fenomenlerin geneli by
le bir paraziter yapya sahip olsayd, organiz
mann dengesi bozulur ve toplumsal hayan
varln srdrmesi mmkn olmazd. Yani,
toplumsal hayata dnk doyurucu bir akla
mada bulunabilmek iin, toplumsal hayatn
zdei olan fenomenlerin nasl bir araya gelip
de toplumu kendi iinde ve dar dnyayla
uyumlu bir konumda tuttuunu gstermek
gerekir. phesiz, hayat isel ve dsal or
tamlarn uyumas eklinde tanmlayan for
ml tam olarak geerli deil, sadece geerli
olmaya yakndr. Fakat bu forml, esas itiba
ryla dorudur ve bu bakmdan hayati mahi
yetteki bir olguyu aklamak iin sadece bu
olguya sebebiyet veren nedenleri aklama
mz yetmez. En azndan ou durumda, bu
olgunun toplumdaki genel uyumun olutu
rulmasnda oynad rol aa karmak ge
rekir.

II
Neden sorunu ile ilev sorununu birbirin
den ayrdktan sonra, bu iki sorunun z
mnde kullanacamz yntemi belirlememiz
gerekecek.
-

203 -

[Geleneksel] Sosyologlar tarafndan genel


olarak izlenen aratrma yntemi sadece teieolojik deil, ayn zamanda psikolojiktir de.
Zaten bu iki eilim birbirleriyle yakndan ili
kilidir. Gerekten de toplumun, sadece, belir
li amalara ulamak iin insanlar tarafndan
yaratlan bir aralar sisteminden olutuu
dnlyorsa, bu amalar sadece bireysel
amalar olabilir; nk toplum henz var
olmadan nce var olabilen tek ey bireyler
olabilir. Bu yzden, toplumlann oluunu e
killendiren fikirler ve ihtiyalar bireylerden
kaynaklanr. Bireylerden kaynaklanan her
eyi bireylere bakarak aklamamz icap eder.
Aynca bu durumda, toplumda bireysel bilin
ten baka bir eyin varl sz konusu olamaz
ve bu yzden de toplumsal evrimin kayna
sadece bireysel bilinte aranabilir. Byle
olunca da, sosyolojinin yasalar, psikolojinin
genel yasalarnn sadece bir uzants olabilir
ve kolektif hayata dnk yaplabilecek akla
malar, eninde sonunda bu kolektif hayatn
insan doasndan nasl kaynaklandn gs
termekten ibaret olabilir. Bu ise herhangi bir
gzleme tabi tutmakszm kolektif hayatla ilgi
li yaptmz tmdengelimler vastasyla ya da
insan doasnn gzlemlenmesinden sonra
kuracamz birtakm mantksal balarla
mmkn olabilir.
Bu ifadeler, kelimesi kelimesine, Auguste
Comteun kendi yntemini tarif ederken kul
land ifadelerin aynsdr. Madem ki, diyor
Comte, bir btn olarak kavranan toplum
sal fenomen, temelde, birtakm yeteneklerin
-204-

geliimi gereklemeksizin ortaya kan in


sanln geliiminden baka bir ey deildir,
yukanda da ifade ettiim gibi, sosyolojik gz
lemin baaryla aa karabilecei eilimle
rin tmnn biyolojinin sosyoloji iin ina et
tii bu ilksel tip iinde hi deilse embriyo
eklinde bulunuyor olmas gerekir.1Comteu
byle dnmeye iten ey, toplumsal hayatn
egemen olgusunu ilerleme olarak grmesi ve
bu ilerlemenin de ancak psiik mahiyetteki
bir etkene bal olduunu dnmesidir.
Comtea gre bu etken, insan, kendi doas
n srekli daha ok gelitirmeye iten bir eili
min varldr. Hatta, Comte iin, toplumsal
olgular dorudan doruya insan doasndan
treyebilirler. yle ki, Comtea gre, tarihin
ilk evrelerindeki toplumsal olgular hakkmdaki nermelerimizi dorudan insan doasna
bakarak karsamak mmkn olabilirdi.2
Geri Comteun da kabul ettii gibi bu tmdengelimsel yntemi, evrimin ileri aamala
rndaki toplumsal olgulan incelerken kullan
mamz mmkn deildir. Bunun mmkn
olmamasnn nedeni ise bunu yapmamz zor
latran bir pratik zorluun bulunmasdr.
Bunu biraz amak gerekirse, k noktas,
yani insan doas ile van noktas, yani evri
min ileri safhalarndaki toplumsal olgular
arasndaki mesafe olduka byk olur ki, bu
mesafe bir klavuz olmadan katedilmeye al
ldnda yolu armak tehlikesiyle kar
karya kalabiliriz.3 Fakat, yine de, Comtea
1 C om te, Cours de ph ilosop h ie p ositlve, IV, s. 333-4.
2 A. g. e. IV, s. 345.
3 A. g. e. IV, s. 346.
-

205 -

gre, insan doasnn temel yasalar ile, iler


lemenin nihai sonulan arasndaki iliki
zmlenebilecek bir ilikidir. Uygarln en
karmak biimleri, znde, psiik hayatn
gelikin bir biimi olmaktan ibarettirler. Bu
bakmdan, her ne kadar psikoloji teorileri,
sosyolojik akl yrtmenin nclleri olmak
iin yeterli deillerse de, bu teoriler yine de
bizim tmevanmla saptanm baz nermele
rimizin geerliliini snamamz tek balanna
salarlar ve bu yzden de aslen sosyolojik
aratrmamzn mihenk tadrlar. Comte bu
durumu yle ifade ediyor: 'Tarihsel yntem
vastasyla, mmkn olabilecek en salam
bir ekilde ina edilmi herhangi bir toplum
sal sralama yasas bile, insan doasnn pozitivist teorisiyle bu yasalarn kesinlikle onay
lanaca biimde ilikilendirilmedii mddet
e nihai olarak kabul edilemez.1Yani, Comtea gre, son sz syleyen, her zaman psi
koloji olacaktr.
Spencern izledii yntem de aslnda bu
na olduka benzemektedir. Gerekten de,
Spencera gre2 toplumsal fenomenlerin, d
sal evre ve bireyin fiziksel ve ahlaki yaps
olmak zere iki etkeni vardr. Bu noktada,
dsal evre toplumu ancak bireyin fiziksel
ve ahlaki yaps araclyla etkileyebilir; ki
bu da bireyin fiziksel ve ahlaki yapsnn ev
rimin itici gc olduu sonucunu ortaya
karr. Toplum, bireyin kendi doasn gerek1 A. g. e. IV, s. 334.
2 Spencer, Principles o f S ociology, 1. Cilt, 1. Ksm , 2. B
lm .
-

206 -

letirmesini salamak amacyla domutur


ve bu bakmdan da toplumun urad b
tn dnmler bu kendini gerekletirme
etkinliini daha kolaylatrmak ve daha ek
siksiz klmak amacn tamaktadr. Spencern toplumsal rgtlenme hakkndaki a
lmasn sunmadan nce, Sosyolojinin lke
leri isimli kitabnn birinci cildinin neredeyse

tmn ilkel insann fiziksel, duygusal ve


dnsel alardan incelenmesine ayrmay
gerekli grmesi de aslnda bu ilkeye dayanr.
Sosyoloji bilimi diyor Spencer, daha nce
szn ettiimiz koullara bal; fiziksel,
duygusal ve dnsel olarak oluturulmu
belirli edinilmi nosyonlara ve bu nosyonlara
denk gelen hislere sahip toplumsal birimler
den hareket eder.' Spencer, bu szn etti
i hislerin ikisi iinde, yani yaama korkusu
ile lm korkusu iinde, siyasal ve dinsel y
netimin kkenlerini bulur.2 Spencern, top
lumun, ekillenir ekillenmez, birey zerinde
bir etkiye sahip olacan kabul ettii doru
dur.3 Fakat, Spencer bunun zerine, toplu
mun, toplumsal olgular dolaysz bir ekilde
douracak bir gce sahip olduunu iddia
edecek bir noktaya kadar ilerlemez. Ona g
re toplum, ancak bireyde meydana getirdii
deiiklikler dolaysyla toplumsal olgular
zerinde nedensel bir etkiye sahip olabilir.
Bu bakmdan, ister ilkel ister ileri dzeyde
olsun,

her ey temelde insan doasndan

1 A. g. e.

1. Cilt, 1. Ksm , 27.Blm , s. 456.

2 A. g. e.

s. 456.

3 A . g. e.

s. 15.
-

207 -

kaynaklanmaktadr. Bununla birlikte, top


lumsal gvdenin bireyler zerinde sahip ol
duu etkinin kendine zg hibir yan yok
tur; nk siyasal amalar aslnda bireysel
amalarn basit ifadeleri olarak kendi bala
rna hibir ey ifade etmezler.1 Bu yzden,
toplumsal etki, zel etkinliin bir ekilde
kendi kendisini etkilemesinden baka bir ey
deildir. zellikle, temel amac, birey zerin
deki tm toplumsal snrlamalar ortadan
kaldrarak, onun kendi gdlerince hareket
etmesini salamak olan sanayi toplumlarnda, bu toplumsal etkenin nasl ileyeceini
grmek pek mmkn deildir.
Bu ilke, genel sosyolojinin byk retile
rinin temelini oluturmakla kalmaz, ayn za
manda ok sayda zel teoriye de ilham verir.
rnein, aile kurumu, genelde anne ve baba
nn ocuklara kar veya ocuklarn anne ve
babalarna kar hissettii duygularla akla
nrken; evlilik kurumu, bu kurumun elere ve
ocuklara salad faydalarla aklanmtr.
Ceza ise, karlarnn bakalar tarafndan ze
delenmesi durumunda, bireylerde oluan kz
gnlkla aklanr. Ekonomik hayatn btn,
iktisatlar tarafndan ve zellikle de ortodoks
ekol tarafndan kavrand ve akland bii
miyle tamamen bireysel bir etkene, yani zen
ginlik arzusuna balanmaktadr. Ahlak mev1 T o p lu m ken di yelerin in y a r a n iin vardr; yeler top
lu m u n y a ra n iin deil... siyasi gvd en in sahip olduu
y etk ile r k en di k en dilerin e h i b ir a n lam ifade etm ezler.
B u y etk ile r a n cak siyasi g vd ey i olu tu ra n b ireylerin de
h a k la n n gzettii s rece b ir e y olabilirler. (1. Cilt, 2.
Ksm , 2. Blm , s. 479-4 80.)
-

208 -

zusuna gelince, etik deerlerin temeli de bire


yin kendisine kar sahip olduuna inanlan
birtakm grevlere dayandrlmtr. Din sz
konusu olduunda ise bu olgunun doann
byk glerinin ve baz arpc ahsiyetlerin
insanlar zerinde uyandrd izlenimlerle
akland ska grlmektedir.
Fakat, byle bir yntemin sosyolojik feno
menler zerine uygulanabilmesi iin, bu feno
menlerin doasnn bizzat arptlmas icap
eder. Sosyolojik fenomenlere ilikin daha n
ce yaptmz tanma baktmzda, bunun
neden byle olduu kolaylkla grlebilir. Ma
dem ki toplumsal fenomenlerin temel zellii
bireyler zerine bir bask icra etme gcne
sahip olmalardr, o halde bu fenomenler do
rudan doruya bireyin bilincinden kaynaklanamazlar. Ve bu balamda da, sosyoloji psi
kolojinin uzants olamaz. Bu fenomenler bize
ancak zor yoluyla ya da en azndan zerimiz
de az ok bask uygulayarak nfuz ettiklerin
den, bu fenomenlerin sahip olduklar zorlay
c gcn bireylerin doasndan farkl bir do
aya sahip olduklarn syleyebiliriz. Toplum
sal hayat, bireyin bir uzantsndan baka bir
ey olmasayd, onun kkenine, yani bireye
geri dnmesi ve bireysel bilinci bylesine isti
la etmesi gibi durumlarla karlamamamz
gerekirdi. Bireyin boyun edii bir otorite ola
rak toplumsal hayat eer bireyin toplumsal
olarak eyleyi, dn ve hissedi biimleri
ne bu derece hkmedebiliyorsa, bunun sebe
bi, bu otoritenin bireyi aan ve dolaysyla da
birey tarafndan ynlendirilemeyen kuvvetle-209-

rin rn olmasdr. Bireyin maruz kald


bask, bireyin kendi iinden gelmez ve bu yz
den de bu basky aklayabilecek ey, bireyin
kendi iinde olup biten deildir. Bizim kendi
zerimizde bir bask oluturmaya muktedir
olduumuz dorudur; eilimlerimiz, alkan
lklarmz ve hatta igdlerimizi snrlayabi
lir ve bunlarn geliimini bastrma etkinliiyle
durdurabiliriz. Fakat bu bireysel bastrma et
kinlii, toplumsal baskyla ayn nitelie sahip
deildir. Bireysel bastrma etkinlii merkez
den evreye doru ilerleyen bir srecin r
nyken, toplumsal bask sonucu oluan et
kinlikler evreden merkeze doru ilerleyen bir
srecin rndrler. Yani bireysel basrma
etkinlii nce birey bilincinde ilenip daha
sonra darya tezahr etme eilimindeyken;
toplumsal bask nce bireyin dndan gelip
daha sonra bireyi kendi isteine gre ekillen
dirme eilimindedir. Bireysel basrma, ger
ekletirilmesi kiinin kendisine kalm, top
lumsa] basknn psiik etkenlerinin rettii
bir aratr, fakat toplumsal basknn kendisi
asla deildir.
Bu noktada, bireyin inisiyatifi bir kez or
tadan kalktnda, geriye kalan belirleyici et
ken sadece toplum olur. Bu bakmdan top
lumsal hayata getireceimiz aklamalar iin
toplumun kendi doasn incelememiz gere
kir. Toplum, bireyi hem zamansal hem de
uzamsal olarak snrsz biimde atndan,
ona otoritesince uygun grd davran ve
dnce biimlerini dayatmas gayet anlalr
bir eydir. Toplumsal olgularn zgllnn
-210-

iareti olan bu bask, bireylerin oluturduu


toplamn, tek tek bireyler zerinde olutur
duu bir baskdr.
Fakat, iddia edilecektir ki, toplumu mey
dana getiren eler sadece bireylerden ibaret
se, sosyolojik fenomenlerin kkeni de psiko
lojiktir. Bu ekildeki bir akl yrtmeyle, bi
yolojik fenomenlerin de analitik olarak inor
ganik fenomenlerle aklanabileceine kolay
lkla kanaat getirebiliriz. Gerekten de, canl
bir hcrede, sadece ilenmemi bir maddenin
molekllerinden baka bir eyin bulunmad
kesindir. Fakat bu molekller bir birleiklik iindedirler ve bu birleiklik, hayat karakterize eden ve birleiklik durumundaki
elerin tekinde bile balang aamasnda
bulunmas imknsz yeni fenomenlerin nede
nini tekil eder. nk, btn onu oluturan
paralarn toplamndan ibaret deildir; btn
onu oluturan paralardan farkl zellikler
gsteren, tamamen farkl bir eydir. Birleik
lik, kimi zaman dnld gibi, sadece,
zaten verili olan olgular ile zaten ina edilmi
zelliklerin yan yanalmdan ibaret olan,
kendi iinde ksr bir durumu ifade etmez.
Tam tersine, eylerin genel evriminin seyri
iinde, art arda ortaya kan btn yenilikle
ri douran ey bu birleiklik deil midir? Alt
dzeydeki organizmalarla dierleri arasnda,
organlam canl ile basit bir protoplazma
arasnda, protoplazma ile de inorganik farkl
lklar arasndaki farkllklar aslnda sentez
biimlerindeki farkllklar deil de nedir?
Tm bu varlklar, son tahlilde her biri ayn
-

211 -

mahiyeti tayan elerine ayrrlar; fakat bu


eler bir yerde yan yanalk, bir yerde de bir
leiktik iinde bulunabilirler. Bireylerin iin
de bulunan eler de bir yerde baka, br
yerde baka birleiklik tarzlar iinde buluna
bilirler. Hatta hakl olarak, bu yasann mine
raller alan iine uzanp uzanmadn ve
inorganik maddeleri birbirlerinden ayran
farkllklarn da ayn kkene sahip olup olma
dn merak edebiliriz.
Bu ilke uyarnca yle sylenebilir ki, top
lum, salt, onu oluturan bireylerin bir topla
mndan ibaret deildir. Bireylerin birleikliinden doan sistem, kendine has zelliklere
sahip, zgl bir gereklii temsil eder. phe
siz, ortada bireysel bilin diye bir ey yoksa,
kolektif bir kendiliin de retilmesi olanak
szdr. Fakat, bireysel bilin, kolektif kendili
in zorunlu bir esi olsa da yetersiz bir e
sidir ayn zamanda. Bu kolektif kendiliin
oluabilmesi iin, bireysel bilinlerin var
olmasnn yannda, bu bilinlerin birbirleriyle
birlemesi ve birbirleriyle ilikilenmesi ve
hem de belirli bir tarzda ilikilenmesi zorun
ludur. Toplumsal hayat, bu ilikililikten do
ar ve bu yzden de toplumsal hayat ancak
bu ilikililik aklayabilir. Bireyler, bir araya
toplanarak, i ie geerek, kaynaarak, psiik
denilebilecek bir varl, fakat yeni bir tarzda
ki psiik tekillii oluturur.1 Bu bakmdan,
1 B u a n la m d a ve t m bu n e d en lerd e n t r , b ireysel b i
lin te n a yr b ir k o le k tif b ilin ten s z e d eb iliriz v e za ten
etm eliy iz de. B u a yrm h a k l k a rm a k iin , k o le k tif b i
lin c i st n b ir k o n u m d a ifa d e etm em iz gerek m iyor;
k o le k tif b ilin c in zel b ir e y o lm a sn n ve b u y zd en de
-

212 -

toplum iinde oluan olgularn en yakn ve


belirleyici nedenlerini bu tekillii oluturan
elerin iinde deil, bu tekilliin kendisinin
iinde aramalyz. Grup, kendisini oluturan
bireylerin toplumdan yaltlm bir durumda
dneceklerinden, hissedeceklerinden ve
eyleyeceklerinden tamamen farkl bir biimde
dnr, hisseder ve eyler. Bu yzden, top
lumu oluturan eleri teker teker inceleye
rek grup iinde ne olup bittiini asla anlaya
mayz. Ksacas, nasl biyolojiyle fizik ve kim
ya arasnda bir kopu noktas var ise, sosyo
loji ile psikoloji arasnda da yle bir kopu
noktas vardr. Yani toplumsal bir fenomenin
dorudan psikolojik bir fenomenle akland
n grdmzde bu aklamann yanl ol
duundan tamamen emin olabiliriz.
Belki kimileri, bir yandan toplumun, olu
tuktan sonra, toplumsal fenomenlerin yakn
nedeni olduunu kabul edip bir yandan da
toplumun ilk bataki oluumunun nedenleri
nin psikolojik mahiyette olduunu dnebi
lir. Ve ayn kiiler, bu anlaytan hareketle bi
reylerin birbirleriyle birleip, bu birleikliin
yeni bir hayat dourduunu kabul edebilir,
zel b ir terim le adla n drlm asn n neden i onu olu turan
d u ru m larn bireysel bilin ci ayran du ru m lardan zgl
ola rak fa rkllk gsterm esidir. B u zg ll k bu iki bilin
b i im in in ayn elerden olu m a m a sn da n kaynaklanr.
B ireysel b ilin y a ln ola ra k a ln an organ ik ve p siik v a r
l n doasn dan kaynaklanrken , k o lek tif bilin b u tr
va rlk la rn ou llu u n d an kaynaklanr. B u ik isin i olu
tu ra n bileen ler bu derece fa rk l olduunda, b u b ileen
lerin ortaya k ard son u lar k a n lm a z ola rak b irb i
rin den farkl olacaktr. A yrca, b izim toplu m sal olgu
zerin e yap tm z tanm , bu a y n m izgisini, b a k a b ir
y o lla belirgin letirm ekten te b ir e y deildir.
-

213 -

fakat ayn zamanda bu birlemenin sadece


bireysel nedenlerle ortaya kabileceini de
iddia edebilir. Fakat aslnda, tarihte mm
kn olduunca gerilere gidildike grlecek
tir ki, birleme olgusu, var olan btn olgu
lar iinde en mecburi olan olgudur; nk
birleme aslmda btn mecburiyetlerin de
kkenini tekil eder. rnein, ben doar do
maz, belirli bir halkn paras oluyor ve ister
istemez onunla birleiyorum. Bu noktada,
daha sonra bir yetikin olduumda ise, srf
kendi lkemde yaamaya devam etmeyi se
tiime baklarak bu ilk bata ortaya kan
mecburiyete daha sonra kendi rzamla uydu
um ileri srlebilir. Fakat bu neyi deitirir
ki? Bu rza, bu mecburiyetin mevcut emredi
ci zelliini ortadan kaldrmaz. Bir bask, kabullenildiinde veya ona iyi niyetle katlamldnda bask olmaktan kmaz. Ayrca byle
bir kabullenme veya rza, gemi iin ne ka
dar geerli olabilir ki? ncelikle, bu kabullen
menin kendisi zor yoluyla oluturulmutur;
nk pek ok durumda milliyetimizden
maddi ve manevi olarak kmamz pek mm
kn deildir. Bu yapldnda toplum tarafn
dan dnek olarak addedilmemiz kanlmaz
olacaktr. Buna ek olarak, byle bir kabullen
me imdiyi belirleyen bir eydir ve henz ka
bullenme gibi bir bireysel iradeye sahip ola
madmz gemi zamanlara ilikin olamaz.
Aldm eitimi kendim arzulam deilim, fa
kat bugn beni ait olduum topraa bala
yan her ey ncelikle bu eitim vastasyla bi
lincime yerlemitir. Ve son olarak, bu kabul-214-

lenmenin gelecek iin de hibir deeri ola


maz; nk bu gelecein nasl ekillenecei
mehuldr. Keza, bir yurtta olarak, gnn
birinde karlaacam ykmllklerin tam
olarak neler olacan bilememekteyim. O za
man ne olduklarn bilemediim bu ykml
lkleri peinen nasl kabullenebilirim? Yani,
burada gstermek istediimiz ey, mecburi
olan her eyin kkeninin bireyin dnda ol
duudur. Bu bakmdan, tarihte olup biteni
reddetmediimiz mddete, birleme olgusu
nun dier olgularla ayn karakteri tadn
ve bu bakmdan da dier olgularn akland
tarzda aklanmas gerektiini grebiliriz.
Ayrca, btn toplumlar herhangi bir kesinti
olmakszn, kendinden nceki toplumlardan
olutuklarndan, toplumsal evrimin seyrinin
btn iinde, kolektif hayatn iine girerken
veya bir kolektif yaam biiminin yerine die
rini tercih ederken, bireylerin dier bireylere
dantklar tek bir an bile olmadndan
emin olabiliriz. Byle bir sorunun sz konusu
olabilmesi iin, her toplumun balangcna,
kkenine kadar inmemiz gerekir. Fakat bu
sorunlara kar sunulacak sabit zmler ta
rihte verili olan olgular ele alrken kulland
mz yntemi hibir biimde etkileyemez. Bu
yzden bu sorunlar tartmaya ihtiya duy
muyoruz.
Fakat imdiye kadar sylediklerimize ba
karak, bizim inam ve onun yeteneklerini gz
nne almamamz gerektiini salk verdii
miz anlalyorsa, bu durum, dncemizin
tek kelimeyle yanl anlald anlamna ge-215-

1
lir. Tam tersine, insan doasnn temel zel
liklerinin, toplumsal hayatn kaynakland
ileyi iinde kendine ait bir rol olduu do
rudur. Fakat, toplumsal hayat reten ve ona
zgl biimini veren ey insan doasnn ge
nel zellikleri deildir. Bu zellikler, toplum
sal hayat sadece mmkn klmak gibi bir i
leve sahiptir. Kolektif tasavvurlarn, duygula
rn ve eilimlerin nedenleri, bireylerin belirli
bilin durumlar deil, toplumsal btnl
n iinde yer ald koullardr. phesiz,
tm bu kolektif tezahrler, ancak birey doa
s buna engel olmad mddete gereklee
bilir. Fakat, birey doas zaten toplumsal
faktrn biimlendirdii ve dntrd
kesin olmayan bir ekle sahiptir. Ancak, in
san doasnn katks, sadece olduka genel
hallerden, belirsiz ve dolaysyla da esnek
eilimlerden ibarettir ve bu eilimler baka
etkenler devreye girmedii mddete tek ba
larna kesin ve karmak biimlere sahip ola
mazlar.
nsann, kendi gcnden stn glerle
karlatnda hissettii duygular ile, bylesine eitli ve karmak inan sistemlerine ve
pratiklere sahip din ile ve onun maddi ve ma
nevi rgtlenmesiyle karlatnda hissetti
i duygular arasnda ne de byk bir uu
rum vardr. Keza, ayn kana sahip iki insann
birbirleriyle karlatklarnda birbirlerine
kar hissettikleri yaknlk

duygusunun1

1 E er b yle b ir y ak n lk du ygusu her t rl hayvani y a


am dan n ce va r olan b ir ey ise. B u noktada, bkz. A.
Espinas, D e s societes a n im ales (Paris, 1877) s. 474.
-

216 -

rI
oluturduu psiik koullar ile aile yapsn,
kiisel ilikileri, eylerin kiilerle ilikisini be
lirleyen hukuki ve ahlaki kurallarn olutur
duu koullar arasnda ne de byk bir a
vardr. Toplum, dzensiz ve kurumsallama
m bir kalabala indirgendiinde bile bu ka
labaln iinde ortaya kan kolektif hislerin
brakn bu kalabal oluturan bireylerin tek
tek hislerine benzememesini, bu kolektif his
lerin, bireylerin hislerine aykr bile olabilece
ini grmtk. Hatta, normal bir toplumda
birey zerinde kurulan bask ile ada ku
aklarn deerlerinin snrlamalarnn zerine
nceki kuaklarn geleneklerinin snrlamala
rnn eklendii bir toplumdaki birey zerinde
kurulan bask arasnda ciddi farkllklar var
dr. Bu bakmdan da, toplumsal olgularn
salt psikolojik bir aklamasn yapmaya a
ltmzda, toplumsal olgularda kendine z
g, yani toplumsal olan ne varsa grmezden
gelmi oluruz.
Psikolojiyi merkeze alan yntemin yeter
sizliini sosyologlarn gzden karmasna
neden olan ey, sosyologlarn nedeni sonula
kartrarak, aslnda toplumsal fenomenlerin
sonular olan kimi psiik durumlar toplum
sal fenomenlerin nedenleri olarak ele almala
rdr. Bylelikledir ki, belirli bir dindarlk
duygusu, en ufak bir kskanlk, evlat sevgi
si, baba efkati vb. insanolunun doutan
gelen zellikleri olarak alglanm ve din, evli
lik ve aile bu zellikler uyarnca aklanm
tr. Fakat, tarih gsteriyor ki, insan doasna
ikin olmaktan uzak bu eilimler, ya sadece
-.217-

belirli toplumsal koullarda grlebilmekte


dir ya da eer grlyorsa, bir toplumdan
tekine farkl nitelikler arz etmektedir. Btn
bu toplumsal kkenli farkllklar ayklandk
tan sonra geride kalan ve bu durumda artk
psikolojik kkenli olduu dnlebilecek
ey ise, aklanmas gereken olgulardan ol
duka uzak, belirsiz ve ematik bir eydir. Bu
bakmdan, yukarda saydmz duygularn
kendileri, bizzat kolektif bir rgtlenmeden
doar ve bu balamda da bu kolektif rgt
lenmenin temelini oluturmaktan olduka
uzaktr. Hatta, toplumsallama eiliminin bi
le, insan soyunun doutan gelen bir igd
s olduu kantlanm deildir. Bu toplum
sallama eilimini, toplumsal hayatn bir
rn olan ve bizim iimizde yava yava r
gtlenen bir ey olarak grmek daha doru
dur; nk hayvanlarn, evresel koullarn
onlar toplu bir biimde yaamaya zorlamas
na ya da bu tarzda bir yaay gerektirme
mesine bal olarak, toplumsallamaya uzak
veya yakn olabilecekleri gzlemle saptanm
bir olgudur. Ve ayrca, unu da eklemeliyiz
ki. yine de, bu olduka belirli eilimlerle top
lumsal gereklik arasndaki mesafe dikkate
deerdir.
te yandan, psikolojik etkenin ne kadar
etkili olduunu bilmek istediimizde, onu d
etkenlerden tamamen ayrmann aralar
mevcuttur. Bu ara, bir bireyin mensup oldu
u rkn toplumsal hayat nasl etkilediini
aratrarak hayata geirilebilir. Etnik zellik
ler, organik ve psiik bir mahiyet tar. Psiko-

218 -

lojik fenomenler, onlara atfedilen belirleyici


etkiye sahipse, bu fenomenler deiiklie u
radklarnda, toplumsal hayatn da deiiklie
uramas beklenir. Her ne kadar yasa dee
rinde bir nerme olarak dnlmemesi ge
rekse de, unu syleyebiliriz ki tamamen ve
tartmasz biimde rka bal olarak deien
herhangi bir toplumsal fenomene rastlam
deiliz. Fakat, en azndan, bu iddiann, pratik
deneyimimizin srekli bir olgusu olduunu
syleyebiliriz. Keza ayn rktan toplumlarda,
ok farkl rgtlenme biimlerine rastlanabilirken, farkl rktan toplumlarda ise arpc
benzerlikler grlebilir. ehir devletleri bii
minde rgtlenme Romallarda ve Yunanllarda grld gibi Fenikelilerde de grl
mtr ve ayn zamanda kabile toplumunda
da oluum aamasnda kaldna dair elde bil
giler mevcuttur. Ataerkil aile ise Yahudiler
arasnda en az Hindularda olduu kadar g
l bir biimde gelimitir; fakat bu olguya Ar
yan rkna mensup olmasna ramen Slavlar
arasnda rastlayanlayz. te yandan, Slavlar
arasnda grlen aile tipi ayn zamanda Araplar arasnda da yaygndr. Ayrca anaerkil aile
ile klan ise hemen btn halklarda var olmu
bir olgudur. Hukuktaki kantlama sreleri ve
dn trenleri, etnik adan olduka farkl
toplumlarda ayn mahiyette grlmektedir.
Tm bu durumlarda, rk bir etken olarak be
lirleyici bir rol oynamyorsa, bunun nedeni,
bu psiik enin toplumsal fenomenlerin sey
rini nbelirleyemeyecek kadar genel olmas
dr. Irk, belirli bir toplum biimini ifade ede

mediinden, toplumsal biimleri rkla akla


mak mmkn deildir. Bununla birlikte rkn,
zerinde ekillendirici bir etkiye sahip olduu
baz olgular da vardr. rnein, edebiyatn ve
sanatn Atinada hzl ve youn bir ekilde ge
liip, Romada olduka yava ve vasat bir d
zeyde gelimesinin nedenini byle aklayabi
liriz. Fakat, bu yorumlama her ne kadar ol
duka klasik bir yorumlama olsa da, bu olgu
larn bu ekilde yorumlanmasyla elde edilen
sonular asla sistematik bir ekilde kantlan
mamtr. yle ki, bu yorum btn gcn
sadece gelenekten alyormu gibi grnyor.
Hatta bu fenomenlerin sosyolojik bir akla
masnn mmkn olup olmad zerinde du
rulmamtr bile. Fakat bizce, byle bir akla
may baaryla yapmak mmkndr. Ksaca
s, Atina uygarlnn sanat doasn olduk
a stnkr bir biimde Atinallarm kaltsal
estetik yetenekleriyle akladmzda, orta
adaki insanlarn, atei filojostikle, afyonun
etkisini ise onun uyuturucu gcyle akla
yan zihniyetini benimsemi oluruz.
Son olarak unu da ifade edelim ki, top
lumsal evrimin kkeni, insann psikolojik ya
psnda bulunuyor olsayd, bu evrimin nasl
ekillendii asla anlalamazd; nk bu
takdirde, evrimin itici gcnn insan doa
sndaki baz isel gdlenmeler olduunu ka
bul etmek durumunda kalrdk. Fakat bu i
gdlenmenin nasl bir mahiyeti olabilir? Bu
acaba, Comteun szn ettii, insan gide
rek kendi doasn gerekletirmeye sevk
eden bir igd olabilir mi? Fakat bu, soruya
-

220 -

soruyla yant vermek ve ilerlemeyi, varl


hibir ekilde ispat edilmemi tamamen me
tafizik bir kendilik olan ilerleme eilimiyle
aklamak olur. Byle bir eilimin varl hi
bir ekilde kantlanmamtr, nk en ileri
evrim aamasndaki hayvan trlerinin bile
bir ilerleme ihtiyac hissederek hareket ettik
lerini gsteren hibir ey yoktur ve hatta in
san toplumlan iinde de tamamen yerinde
saymaktan memnun olan birok toplum var
dr. Peki bu i gdlenme, Spencern dn
d gibi, uygarln gittike daha karmak
laan formlarnn gitgide daha eksiksiz bir e
kilde gerekletirilmesine vesile olduu insa
nn mutluluk ihtiyac olabilir mi? O zaman,
insanolunun mutluluunun, uygarln geli
imiyle birlikte artmas beklenirdi ki, byle
bir hipotezin yol aaca sorunlar baka bir
almada gstermitik!1 Bununla birlikte,
yukardaki nermelerin herhangi birinin ka
bul edilmesi durumunda bile, tarihsel ilerle
me daha anlalr klnm olmaz. Bunun ne
deni ise, bu nermelerden doacak aklama
larn ancak teleolojik olabileceidir. Btn
doal fenomenler iin sz konusu olduu gi
bi, toplumsal olgularn da belirli bir amaca
hizmet ettiini kantladmzda onlar akla
m olmayacamz gstermitik. Tarih iin
de birbirlerini izleyen ve evrimin ilerleme s
recinde gittike mkemmelleen toplumsal
rgtlenmelerin, bizim temel arzularmzdan
birinin veya tekisinin yerine getirilmesi so
nucunu dourduunu gstermek suretiyle
1 D ivision d u trauail social, II, 1. B l m .

bu rgtlenmelerin kaynan daha fazla kav


ranr hale getirmi olmuyoruz. Bu rgtlen
melerin yararl olmas olgusu, onlarn meyda
na gelmesine neden olan eyin ne olduunu
bize gstermez. yle ki, bu rgtlenmeleri ta
sarmlamay nasl baardmz ve onlan,
kendilerinden bekleyebileceimiz hizmetler
uyarnca nasl tahayyl edebildiimizi aklasak bile -ki bunu gerekletirmek zaten ba
l bana zordur- bu rgtlenmelerin amac
olduunu dndmz arzularmzn, bu
rgtlenmeleri yoktan var etme gcne sahip
olduklarm gstermi olmayz. Ksacas, bu
rgtlenmelerin, kafamzdaki amalan yerine
getirmenin zorunlu aralar olduklann kabul
ettiimizde bile, u soru yantlanmam ola
rak ortada durmaktadr; Bu aralar, nasl, ne
ile ve hangi tarzda oluturulmutur?
Bu noktada, u kural aklam bulunu
yoruz: Bir toplumsal olgunun belirleyici ne
denini, bireysel bilin durumlarnda deil, bu
toplumsal olguyu nceleyen baka toplumsal
olgularda aramak gerekir. Aynca yukanda
sylediimiz eylerin, bir toplumsal olgunun
yalnzca nedenini deil, ayn zamanda ilevi
ni belirlerken de geerli olduunu rahatlkla
syleyebiliriz. Bir toplumsal olgunun ilevi
yalnzca toplumsal bir ilev olabilir; yani bu
ilev, toplumsal olarak yararl etkiler ret
mekten ibarettir. phesiz, toplumsal olgu
bireyin de yararna olan birtakm sonular
dourabilir ve gerekten de byle sonular
dourmaktadr. Fakat bu faydal sonu, top
lumsal olgunun varlnn dorudan nedenini
-

222-

f
tekil etmez. Bu balamda, daha nceki ner
memizi tamamlamak asndan yle syleye
biliriz: Bir toplumsal olgunun ilevini, bu ol
gunun herhangi bir toplumsal amala iliki
sinde aramak gerekir.
Birok kii iin, sosyologlarn teorileri, sos
yologlarn akladklarna inandklar eylerin
kendilerine zg doasna fazlasyla uzaktr
ve ayn zamanda birok kii bu teorilerin
ayaklarnn yere basmadn ve bunlarn faz
lasyla mulak olduunu dnmektedir. Bu
nun nedeni ise, sosyologlarn bu ortaya koy
duumuz kurallar hie saymalar ve toplum
sal olgulara fazlasyla psikolojik bir bak a
sndan yaklamalardr. zellikle, toplumsal
gereklikle yakndan ilgili olan tarihiler, sos
yologlarn bu olduka genel yorumlanln ol
gularla bann ne kadar zayf olduunu ko
layca greceklerdir. Tarihin sosyolojiye kar
hissettii gvensizliin altnda phesiz biraz
da bu yatmaktadr. Tm bu sylediklerimiz,
muhakkak ki, psikolojik olgulann incelenme
sinin sosyologlar iin nemsiz bir ey olaca
anlamna gelmiyor. Her ne kadar kolektif ha
yat, bireysel hayattan kaynaklanmyor ise de,
bu ikisi arasnda yakn bir ilikinin var oldu
u kesindir. Bireysel hayat, kolektif hayat
aklayamasa bile, en azndan onun aklan
masn kolaylatrabilir. ncelikle, daha nce
de gsterdiimiz gibi, toplumsal olgulann, psi
kolojik olgulann sui generis bir ekilde ile
niiyle ortaya ktna phe yoktur. Buna ek
olarak, bu ilenme eyleminin kendisi birey bi
linlerinin her birinde oluan ve birey bilinci-223-

nin kkenindeki eleri (duyumlar, refleksler,


igdler) derece derece dntren ilem
yapma faaliyetine benzemektedir. Zira, ego
nun kendisinin, organizmada olduu gibi,
farkl bir biimde de olsa toplumda da olduu
nu iddia etmenin bir nedeni vardr. Psikolog
lar, zihinsel etkinliin aklanmasnda, birle
iktik etkeninin mutlak nemini uzun zaman
dr gstermektedirler. Bu bakmdan, sosyolog
iin gerekli n hazrlk aamasn oluturan
eylerden birisi de biyoloji eitiminden ok
psikoloji eitimidir. Fakat byle bir psikoloji
eitimi, sosyologun kendisini ona bal hisset
memesi ve zel bir sosyoloji eimi alarak
onun tesine gemesi durumunda sosyolog
iin faydal olabilir. Bu yzden sosyolog, psi
kolojiyi, aratrmasnn bir eit merkez nok
tas olarak, yani toplumsal dnyaya yapt
seferlerden sonra dnp dolap geri dnecei
kalk noktas olarak grmekten kanmaldr.
Sosyologun kendisini her zaman sadece top
lumsal olgularn merkezinde konumlandrma
s gerekir ki, bu olgulan hibir dolayl araca
gerek kalmakszn bir btn olarak gzlemle
yip yorumlayabilsin. Sosyolog, bunu yapar
ken de psikolojiden hareket edebilir; ama bu
genel bir n hazrlk aamas saylmaldr ve
buradan hareketle, gerektiinde yararl tavsi
yeler sunmaktan baka bir ey elde ede
meyeceini bilmelidir.1
I P siik fen om en lerin toplu m sal birtak m so n u lar dou
rab ilm esi iin, toplu m sal fen om en lerle, o n la rla i ie g e
ecek d zeyde, sk b ir b a lan t h a lin d e olm as gerekir.
Baz so sy o-p siik olgu larda b u du ru m u grebiliriz. r
nein, b ir m em u r ayn zam a n d a hem b ir toplu m sal k u v
-

224 -

III
Madem ki toplumsal morfolojiye ait olgu
lar ile fizyolojik fenomenler ayn doaya sa
hiptirler, o zaman bu iki gruba ait olgularn
hepsinin yukarda akladmz kurala gre
ele alnmalar gerekir. imdiye kadar yapt
mz tartma kolektif hayatta ve bylelikle de
sosyolojik aklamalarda toplumsal olgularn
baat bir rol oynadn gstermektedir.
Toplumsal fenomenlerin belirleyici koulu
daha nce gsterdiimiz gibi bizzat birleiklik
olgusundan ibaretse, fenomenlerin, bu birle
iklik biimlerine gre, yani toplumdaki yap
c elerin gruplama biimlerine gre farkl
lamas gerekir. Bununla birlikte, toplumun
oluumuna katlan her tr enin bir araya
gelerek oluturduu kendilik nasl toplumun
i ortamm oluturuyorsa, anatomik elerin
btnl de uzamsal olarak bir araya gelip
bir dzenlilik arz etmek suretiyle organizma
larn i ortamn oluturur. Bu balamda y
le syleyebiliriz: Belirli bir nem tayan topv e t hem de b ir bireydir. B yle olduu nda, bu m enu r
elin de bu lu n du rdu u bu g c k en di bireysel y ap s ta
rafn dan belirlen m i b ir ekild e ku lla n ab ilir ve b ylelik
le de toplu m u n yap s zerin de b ir etkiye sahip olabilir.
D evlet adam larn da ve dah a da y a y g n b ir ekilde d h i
lerd e gr len du rum budur. D hiler, toplu m sal b ir rol
ifa etm ed ikleri halde, b ir n esn esi old u k lar k o lek tif d u y
gulardan, bizzat kendisi d e top lu m sa l b ir ku vvet olan
b ir otorite karrlar ve bu otoriteyi b e lirli lde kendi
kiisel fik irlerin in hizm etin e sokabilirler. F ak at bu d u
ru m la rn kiisel ansa b a l olduu, bylelikle tek b a
n a b ilim in konusun u tek il ed en toplu m t rlerinin y a
p sn etkileyem eyecei grlebilir. B u bakm dan, y u k a
rd a ortaya koyd u u m u z ilkenin b yle b ir istisn asnn
so syolog iin pek fa zla b ir nem i yoktu r.
-

225 -

lmsal srelerin kkenlerini i toplumsal


ortamn yaplanmda aramak gerekir.
Bunu daha da akla kavuturmak
mmkn olabilir. Bu szn ettiimiz i or
tam oluturan eler iki trldr: eyler ve
kiiler. eylerin kapsam ierisine, topluma
eklemlenen maddi nesnelerin dnda, daha
nceki toplumsal etkinliin rnlerini, rne
in mevcut hukuk kurallarn, yerleik gele
nekleri, edebiyat ve sanat yaptlarn ekleye
biliriz. Fakat uras ak ki ne maddi olan ne
de maddi olmayan nesneler toplumsal dn
mleri belirleyecek bir itkiyi douramazlar,
nk bunlarda hibir gdleyici g bu
lunmaz. phesiz, yine de, aklamalarmz
yaparken bu nesneleri gz nne almamz
gerekir. Bu nesneler toplumsal evrim zerin
de bir dereceye kadar etkilidirler ve bu etki
nin hz ve yn bu nesnelerin doasna g
re deiir. Fakat, yine de evrimi harekete ge
irme gcne sahip herhangi bir temel e
ye sahip deildirler. Bu nesneler, toplumun
yaamsal glerinin dayand oluumlardr,
fakat kendi kendilerine hibir yaamsal g
c ortaya karamazlar. Bu yzden, aktif et
ken olarak geriye kalan tek ey insani or
tamdr.
yleyse, sosyologun temel almalar,
toplumsal fenomenler zerinde belirli bir etki
sahibi olmaya muktedir bu insani ortamn
farkl zelliklerini ortaya karmaya ynelme
lidir. imdiye kadar, bu etkiye sahip olma
koulunu karlayan iki karakter dizisine
rastlyoruz: Bunlarn birincisi, toplumsal bi-

226 -

rimlerin says veya bizim adlandrdmz


ekliyle toplumun hacmi ve kincisi de insan
kitlesinin younluk derecesi ya da bizim ad
landrdmz ekliyle dinamik younluk
tur. Bu dinamik younluk, bireylerin veya
daha dorusu bireyler topluluunun -ahlaki
ilikilerden yaltlm olmalar durumunda
hibir etkiye sahip olamayacak insan topla
mnn- salt fiziksel younluu olarak deil de
fiziksel younluun sadece tamamlaycs ve
ou zaman sonucundan baka bir ey olma
yan bir manevi younluk olarak anlalmal
dr. Dinamik younluk, hacim sabit kaldn
da, birbirlerine sadece ticari deil ayn za
manda ahlaki ilikilerle etkin bir biimde
bal, birbirleriyle sadece hizmet dei tokuu yapp rekabet etmeyen, fakat ayn zaman
da hayatlarn ortak bir biimde bir arada
srdren bireylerin toplam says olarak ta
nmlanabilir. Salt ekonomik ilikiler halklar
birbirinden ayryken de var olacandan, bu
ekonomik ilikiler ayn zamanda, insanlar
ayn kolektif varolua dahil olmakszn onlar
zerinde etkili olabilir. Halklar birbirinden
ayrmakta olan snrlar aan i balar bu s
nrlar namevcut klmaz. Ortak hayat, ancak
bu yaay ierisinde ibirlii iinde bulunan
insanlarn saysndan etkilenebilir. Bu yz
den halkn dinamik younluunu ifade eden
en iyi ey toplumsal paralarn kaynama de
recesidir. nk, paralarn oluturduu her
toplam dierlerinden bir setle ayrlm bulu
nan ayr bir kendilik oluturuyorsa, bunun
sebebi bu toplamn elerinin etkinliinin bu
-227-

toplam iinde snrl kalmasdr. te yandan,


bu parasal kendilikler toplumun btn
iinde tamamen kaynam durumda veya
byle olma eiliminde iseler, bunun nedeni
toplumsa] yaayn bu lde genilemesi
dir.
Fiziksel younlua gelince, -eer bu fizik
sel younluktan sadece birim alan bana d
en birey says deil ayn zamanda iletiim
ve ulam aralarnn geliimi anlalyorsabu younluk olaan koullarda dinamik yo
unlukla doru orantl olarak deiir ve ge
nelde dinamik younluun llmesine yar
dmc olur. nk nfustaki deiik eler
birbirlerine yaklama eilimindeyseler, bu in
sanlarn bu yaknlamay gerekletirmek
iin birtakm kanallar kurmalar kanlmaz
olacaktr. Bununla birlikte, toplumsal kitle
nin birbirinden uzak bir ekilde konumlan
m kesimleri arasnda ilikilerin kurulabil
mesi iin bu uzakln bir engel tekil etme
mesi gerekir. Yani bu, engel tekil ettii nok
tada bu uzaklklarn ortadan kaldrlmas ge
rektiini iaret etmektedir. Fakat bunun baz
istisnalar vardr1ve bir toplumun manevi yo
unluu her zaman bu toplumun arz ettii
maddi younlukla ifade edildiinde ciddi ya
nlglara dlebilir. Karayollar, demiryollar
vs. halklarn kaynamasn salamaktan da
1 L a D ivision du travail s o cia l isim li kitabm zda fiziksel
you n lu u n , din am ik y o u n lu u n tam bir ifa desi old u
u n u idd ia edecek k a d a r ileri g itm ekle ha ta ettik. Fakat
y in e de, din am ik y o u n lu u n ek on om ik sonularna
ilik in b tn hu su slarda, rnein sadece ek on om ik b ir
o lgu ola rak ibl m nde, m ad d i you n lu u din am ik
y o u n lu k la ifade etm em iz tam a m en m erudur.
-

228 -

ha fazla olarak ticari mbadelelerin kolayla


masn salarlar ki zaten bunlar halklarn
kaynamasnn gstergeleri olmaktan uzak
trlar. Fiziksel younluun Fransadakinden
daha youn olup toplumsal paralarn Fran
sadakinden daha az kaynam olduu ngil
terede durum byledir. yle ki ngilterede
kaynamann daha az olduu, hemericiliin
ve blgesel hayatn srmekte olmasna bak
larak anlalabilir.
Bir baka almada, toplumlann hacmin
de ve younluunda grlen her artn, top
lumsal hayat daha youn klmak ve her bire
yin dnce ve eylem ufkunu geniletmek
suretiyle kolektif hayatn temel koullarm
ciddi bir biimde deiime urattn syle
mitik. Bu bakmdan, daha nce ortaya koy
duumuz bu ilkenin nasl uygulandn yeni
den aklama gerei duymuyoruz. Ancak u
nu sylemeliyiz ki, bu ilke, sadece almam
zn temel konusunu tekil eden genel soru
nun deil, daha birok zel sorunun da ele
alnmas asndan olduka yararldr ve bu
yzden de bu ilkenin geerliliini snayabile
ceimiz halihazrda ok sayda deney vardr.
Fakat bu yolla, toplumsal olgularn aklan
masnda belirli bir rol oynayabilecek toplum
sal ortamn btn zelliklerini aa kard
mz syleyemeyiz. Bunun yerine, saptad
mz zelliklerin tespit edebildiimiz yegne
zellikler olduunu ve dier zellikleri ara
trmaya henz ynelmemi olduumuzu sy
leyebiliriz.
Fakat, toplumsal ortama ve de zellikle
-229-

insani ortama atfettiimiz byle bir baatlk,


bu ortamlarn nihai ve mutlak olgular ol
duklar ve bunlarn tesini kefetmenin ge
reksiz olaca anlamna gelmiyor. Tam tersi
ne, bu ortamlarn durumu tarihin her ann
da, kimisi toplumun kendisine ikin olan,
kimisi de toplumla onun evresindeki top
lumlar arasnda ortaya kan etkileimlerin
rn olan toplumsal nedenlere baldrlar.
Bununla birlikte, bilim, szcn tam anla
myla ilk nedenler diye bir eyi kabul etmez.
Bilim iin bir olgu, basite, ok sayda dier
olguyu aklayacak genellikte olduu zaman
birincil olarak kabul edilir. Bu noktada, top
lumsal ortamn byle bir birincil etken oldu
unu syleyebiliriz: nk bu ortamn iin
de oluan deiiklikler, nedenleri ne olursa
olsun, toplumsal organizmann her ynne
yansmaktadr ve bu bakmdan da toplum
sal organizmann tm ilevlerini belirli bir
dereceye kadar deitirmekten geri dura
maz.
Genel toplumsal ortam iin sylediimiz
u eyler, toplumun ierdii zel gruplarn
kendilerine ait ortamlar iin de sylenebilir.
rnein, ailenin byk veya kk olmasna
ve kendi iine kapanm olup olmamasna g
re aile hayat byk lde deiebilir. Ben
zer bir biimde, mesleki rgtler nceden ol
duu gibi bir kentin snrlan iine skp kalmaktansa, geni bir alana yaylacak bir bi
imde kendilerini yeniden oluturmularsa,
bu rgtlerin etkisi nceden sahip olduklan
etkiden ok daha farkl olacaktr. Daha genel
-230-

bir ifadeyle, mesleki hayat, mesleklere ait or


tamn geliip gelimemesine veya meslek
iindeki balarn sk olup olmamasna gre
byk lde farkllk gsterecektir, Fakat
bu zel ortamlar, genel ortamlarn sahip ol
duu nemde bir etkiye sahip deildirler,
nk zel ortamlar bizzat bu genel ortamla
rn etkisi altndadr. Bu bakmdan yzmz
her zaman genel ortama evirmeliyiz. Bu par
al, zel gruplarn yapsnn deiimine sebe
biyet veren ey, bu genel ortamn onlar ze
rinde sahip olduu baskdr.
Toplumsal ortam, kolektif evrimin belirle
yici etkeni olarak anlamak son derece nem
lidir. Byle bir anlayn ortadan kaldrld
noktada, sosyoloji nedensel iliki kurma g
cn yitirir.
Gerekten de bu nedenler kategorisinin
ortadan kaldrlmas demek toplumsal feno
menlerin bal olacaklar, onlara elik eden
koullarn mevcut olmamas demektir. n
k d toplumsal ortam, yani etraftaki dier
toplumlann oluturduu ortam, belirli bir et
kiye sahipse, bu etki ancak saldn ve savun
ma fonksiyonlar zerinde olabilir. Ayn za
manda, dsal toplumsal ortam bu etkiyi, an
cak isel toplumsal ortam dolayanyla hisse
dilir klabilir. Bu yzden, tarihsel geliimin
ncelikli nedenleri dsal etkiler arasnda
aranmamaldr. Bu nedenlerin tm gemi
iinde bulunabilir. Bu nedenlerin kendileri
toplumsal evrenin daha nceki evrelerini
oluturarak, bu tarihsel geliimin bir paras
haline gelirler. Toplumsal hayatn gncel
-231-

olaylan toplumun bugnk durumundan de


il, bu olaylan tarihsel olarak nceleyen olay
lardan kaynaklanr ve bu bakmdan da sos
yolojik aklamalar sadece bugn gemie
balamaktan ibaret olacaktr.
Gemii bugne balamak, yeterli bir ey
olarak grlebilir. Tarihin amacnn olaylar
sralarna gre birbirine balamak olduu
oka sylenen bir ey deil mi zaten? Fakat,
uygarln belirli bir zamanda eritii duru
mun nasl olup da bu durumu izleyecek ba
ka bir durumun nedenini tekil ettiini kav
ramak mmkn deildir. nsanln art arda
getii safhalar birbirlerini dourmamaktadr. Verili bir dnemde, hukuk, ekonomi ve
siyaset gibi alanlarda gerekleen ilerlemele
rin yeni yeni ilerlemeleri mmkn kld an
lalr bir eydir, fakat bunlardan biri teki
ni nasl nbelirleyebilir? Gerekleen bir
ilerleme bizim daha fazla ilerlememizi sala
yan bir kalk noktas olabilir, fakat bizi da
ha fazla ilerlemeye kkrtan asl ey nedir?
Bu noktada, ya kendi kendini tam bir ekil
de gerekletirmek iin ya da kendi mutlulu
unu artrmak iin insanl halihazrda elde
edilmi sonular srekli amaya sevk eden
belirli bir i eilimin varln kabul etmek
durumunda kalacaz ve sosyolojinin amac
da bu eilimin gelitii sreci ortaya kar
mak olacaktr. Fakat byle bir hipotezin do
uraca zorluklar yeniden ele alnmadan,
bu gelimeyi aklayan bir yasa hibir du
rumda nedensel olamaz. Bir nedensellik ili
kisi ancak iki verili olgu arasnda kurulur.
-232-

Fakat ilerlemenin nedeni olduu varsaylan


bu eilim verili bir ey deildir. Bu eilim sa
dece, kendisine atfedilen sonular uyarnca
oluturulmu zihinsel bir inadr. Mevcut
bir hareketi aklamak iin hareketin altnda
yattn tasavvur ettiimiz bir eit gdleyici potansiyeli aa karmak gerekir. Fa
kat bir hareketin etken nedeni yalnzca ba
ka bir hareket olabilir, bu eit bir potansi
yel deil. Demek ki, bu hipotezi kabul ettii
miz bir durumda, deneysel olarak vardmz
nokta, aralarnda hibir nedensel balant
bulunmayan deiiklikler dizisidir. Bu du
rumda bir nceki durum bir sonraki duru
mu retmez, bunlar arasndaki iliki sadece
kronolojik olabilir. Bu koullar altnda, her
hangi bir bilimsel ngrnn ortaya kmas
olanakszdr. eylerin birbirlerini u ana ka
dar nasl takip ettiklerinden bahsedebiliriz,
fakat bunlarn hangi srayla birbirlerini ta
kip ettiklerini aklayanlayz; nk bu ey
lerin bal olduklarn varsaydmz neden
bilimsel olarak aklanmamtr ve zaten bu
bak asyla bilimsel olarak aklanmas da
mmkn deildir. Normalde, evrimin ge
mite hangi yn izlediyse bugn yine o y
n takip edeceinin kabul edildii dorudur,
fakat bu sadece bir varsaym olmaktan iba
rettir.

eylerin imdiye kadar kendilerini

yanst biimlerinin, bu eilimin yeterince


eksiksiz bir ifadesi olduuna bizi ikna ede
cek bir ey yoktur. Bu bakmdan, eylerin
imdiye kadar izledii aamalara bakarak
hangi ama urunda hareket ettiklerini kes

tirmemiz mmkn deildir. Hatta bu eili


min dorusal bir biimde hareket ettiini
varsaymamzn mantksal bir dayana da
yoktur.
Sosyologlarn kurduu nedensel ilikilerin
saysnn olduka snrl olmasnn nedeni de
ite budur. Aralarnda Montesquieunn en
arpc rnek olduu birka istisna dnda,
felsefe tarihinin bizden nceki dnemlerinde,
yalnzca, insanolunun ilerledii genel ynn
nasl olduu kefedilmeye allm ve bunu
yaparken de bu evrimin safhalarn herhangi
bir ezamanl koula balama aray iinde
olunmamtr. Toplumsal felsefeye kazandr
d birok eye ramen Comteun sosyolojik
problemi ortaya koyarken bavurduu terim
ler ncekilerden farkl deildir. Szgelimi,
onun nl aama yasasnda, bu yasaya
dair en ufak bir nedensel ilikiye rastlanmaz.
Byle bir nedensel ilikiye rastlansa bile bu
ampiriktir ve zaten de ampirik olmak duru
mundadr. Comte'un yapt, insan soyunun
gemi tarihine ksa bir gz attan ibarettir.
rnein Comte, aama yasasndaki n
c aamay son derece keyfi bir biimde in
sanln nihai aamas olarak grmtr. Ge
lecekte baka bir aamann ortaya kmaya
can kim garanti edebilir? Specern sosyo
lojisini oluturan yasas da Comteunki ile
ayn mahiyetteymi gibi grnmektedir. G
nmzde mutluluu sanayi toplumu iinde
aramakta olduumuz doru olsa bile, daha
sonraki bir dnemde bu mutluluu baka
yerlerde aramayacamz kimse garanti ede-234-

mez. Bu yntemin yaygnlk ve sreklilik ka


zanmasnn nedeni toplumsal ortamn ou
zaman ilerlemenin nedeni olarak deil de iler
lemeyi gerekletirmeyi salayacak ara ola
rak dnlmesidir.
te yandan, toplumsal fenomenlerin ya
rarllk deeri veya bizim adlandrdmz bii
miyle toplumsal fenomenlerin ilevi, yine bu
ortamla ilikisi balamnda deerlendirilmeli
dir. Ortamn neden olduu deiiklikler iin
de, mevcut toplumsal ortamn durumuyla
uyumlu olanlarn yararl deiiklikler olduu
dnlebilir, nk bu ortam kolektif varo
luun temel kouludur. Yine bu bak asn
dan, amladmz bu anlayn temel bir an
lay olduuna inanyoruz; nk bu anlay
tek bana, toplumsal fenomenlerin yararllk
zelliinin keyfi etkenlere bal olmadan nasl
deitiini aklamamz salamaktadr. Ha
rekete geirici bir eilim tek bir amaca sahip
olabileceine gre, toplumsal evrimin insan
ilerlemeye sevk eden bir eit vis a vergo [ya
amsal drt] tarafndan harekete geirildii
nin tahayyl edildii bir durumda, toplumsal
fenomenlerin yararllm veya zararlln
kestirebileceimiz yalnzca bir tek referans
noktas olabilir. Buradan da insanoluna tam
olarak uyan tek bir toplumsal rgtlenme ti
pi olduu veya olabilecei ve tarihteki farkl
toplumlann ise bu tek modelin birbirini takip
eden yaklak rnekleri olduu noktasna va
rlr. Byle basit bir bak asnn bugn top
lum biimlerinin eitlilii ve karmakl ol
gusuyla badamayacan gstermeye gerek
-235-

yok. te yandan, kurumlanl uygunluu ya


da uygun olmaylar sadece bu kurumlanl
verili bir ortamla ilikileri balamnda belir
lendiinde, bu ortamlar olduka eitli oldu
undan, ok eitli referans noktalan ve by
lelikle de niteliksel olarak ayr olan, ama her
biri toplumsal ortamn doasnda yer alan
ok eitli toplum tipleri var olabilir.
Bu bakmdan, burada ele aldmz sorun
toplum tiplerinin saptanmasna ilikin so
runla sk bir balant ierisindedir. Belirli
toplum tiplerinin varl sz konusuysa bu
nun nedeni her eyden nce, kolektif hayatn
belirli bir eitlilik arz eden birtakm koulla
ra bal olmasdr. Fakat, bunun tersine top
lumsal olaylarn temel nedenleri gemite ol
sayd, btn halklar kendilerini nceleyen
halklarn basite uzantlar olmaktan ibaret
olurlard, ki byle olunca da farkl toplumlar
tek ve ayn bir geliim izgisinin farkl urak
lar haline gelmek suretiyle kendi tekillikleri
ni kaybederlerdi. te yandan, toplumsal or
tamn yaplanmas, toplumsal kmelerin bir
araya geli biimleri tarafndan ekillendirildiinden; hatta toplumsal yaplanma ile k
melerin bir araya geli biimi eanlaml eyler
olduundan; sosyolojik snflandrmann te
meli olarak belirlediimiz zelliklerden daha
temel zelliklerin bulunmayacana dair eli
mizde kant var demektir.
Sonu olarak, yntemimize kar gelmek
maksadyla, dsal koullar ve dsal or
tam gibi terimlere gvenmenin ve hayatn
kaynaklarn halihazrda yaamakta olann
-236-

dikilirin i'iiun r derece haksz olaca


n imdi daln iyi anlyoruz. Bunun tersine,
belirlcgcldiimiz dnceler, bizi, toplumsal
fenomenlerin nedenlerinin toplumun iinde
olduu fikrine ynlendiriyor. Asl kar ge
linmesi gereken teori, bireye bakarak bura
dan topluma varmaya alan, yani toplum
sal varl kendisinden baka bir eyle ak
lamaya ynelmesi bakmndan isel olan
dsal olandan karsamaya alan ve ayn
zamanda btne paradan gelerek ulama
ya ynelmesi bakmndan da daha geni ola
n daha dar olandan karsamaya alan te
oridir. Bizim daha nce ortaya koyduumuz
ilkeler ise yaayan canllarn kendiliinden
karakterini kabul etmekten uzaktr. Bu yz
den de bu (hatal) ilkeler biyolojiye ve psiko
lojiye uygulanrsa bireysel hayatn toplu
mun deil de tamamen bireysel hayat ere
vesi iinde gelitii fikrini kabul etmek gere
kecektir.

IV
Ortaya koyduumuz bu kurallardan, be
lirli bir toplum ve kolektif hayat anlay k
maktadr.
Bu noktada, bu sorun ile ilgili iki kart
teoriden sz edebiliriz.
Hobbes ve Rousseau gibi baz dnrler
iin, birey ile toplum arasndaki sreklilikte
bir kesinti sz konusudur. Yani, insanolu
ortak hayata kar direnlidir ve bu hayata
ancak zor yoluyla rza gsterir. Toplumsal
-237-

amalar, basite, bireysel amalarn kesitii


bir noktadan ibaret deildir. Bu yzden, bire
yi belirli toplumsal amalara gre davranma
ya sevk etmek iin, onun zerinde belirli bir
bask kurmak gerekir ve bu basknn kurul
mas ve rgtlenmesi ii toplumun balca
grevidir. Ne var ki, birey, insanlar leminin
tek ve biricik gereklii olarak kabul edildi
inden, bireyi snrlayp kapsamak amacyla
ina edilmi bu rgtlenme, ancak yapay bir
ey olarak kavranabilir. Bu rgtlenmenin
temeli doaya dayanmaz, nk bu rgtlen
menin temel amac bireyi toplum d sonu
lar retecek davranlardan alkoymak ve
onun stnde bir tr iddet uygulamaktr.
Bu rgtlenme, insan yapm bir ey, yani,
insan elinin ina ettii bir makine ve bu tr
tm rnler gibi insanlar byle olmasn iste
dikleri iin byle olmu bir eydir. Bu bakm
dan da bir istem sonucu ortaya km bu e
yi ancak baka bir istem dntrebilir. Hal
buki ne Hobbes, ne de Rousseau, temel gre
vi birey zerinde egemen olup ona bask uy
gulamak olan bir makinenin yaratcsnn
bizzat bireyin kendisi olduunu kabul etmek
ten doan elikinin farkna varm gzk
myorlar. Belki de bu dnrler, toplumsal
szleme denilen arac kullanarak bu eliki
yi ustaca gzlerden uzak tutmann bu eliki
yi amak bakmndan yeterli olduunu d
nyorlardr.
Doal hukuk teorisyenlerinin, iktisatla
rn ve daha yakn zamanlarda da Spencern
esinlenmi olduu fikir bunun tam kart-238-

dr. Bu saydklarmz iin toplumsal hayat


kendiliinden, toplum ise doal bir eydir.
Fakat onlarn topluma doal olma zelliini
atfetmelerinin nedeni, toplumun zgl bir
doas olduu fikrini kabul etmeleri deil,
toplumun doasnn temelini bireyin doas
na dayandrmalardr. Tpk daha nce sz
n ettiimiz Hobbes ve Rousseau gibi bunlar
da toplumu ona zg nedenlerce, kendi ba
na var olan bir eyler sistemi olarak gr
mezler. Fakat Hobbes ve Rousseau, toplu
mu, gereklikle hibir ba olmayan ve deyim
yerindeyse bolukta sallanan uzlamac bir
anlama olarak grrken, bu dnrler
toplumun kuruluunun insan ruhunun te
mel igdlerine dayandn iddia etmiler
dir. Onlara gre, insan doal olarak siyasal,
ailevi ve dinsel hayata ve ticari ilikilere vb.
eilimlidir ve toplumsal rgtlenme bu yz
den bu doal eilimlerden tremitir. O za
man, toplumsal rgtlenmenin doal olduu
bir noktada, onu g kullanarak dayatmaya
gerek yoktur. Bu toplumsal rgtlenmenin
baskyla hayata geirilmeye allmas ise ya
bu organizasyonun olmas gerektii gibi ol
madm ya da koullarn normal olmadn
gsterir. lkesel olarak, bireysel glerin ser
best bir ekilde gelimelerini saladmzda,
onlarn toplumsal olarak rgtlenmeleri bek
lenir.
Biz bu szn ettiimiz iki retiyi de red
dediyoruz.
phesiz, basknn her toplumsal olgu
nun karakteristik zellii olduunu kabul et-239-

mekteyiz. Ne var ki, bu bask, insann iine


dt tuzaklar ondan gizlemeye alan
bir tr ustaca ina edilmi sistematikten
kaynaklanmaz; daha ziyade bireyin, kendisi
ne hkmeden ve nnde boyun emek zo
runda olduu bir g karsnda bulunma
sndan kaynaklanr. Bu g ise insan irade
sinin kendisinin kurgulad ve mevcut top
lumsal gereklie ekledii bir uzlamac an
lamadan tremez, aksine gerekliin ba
rndan doar ve verili birtakm nedenlerin
zorunlu rnleri olarak ortaya kar. Bu
yzden bireyi, bu gce kendi istenci ile itaat
etmeye yneltmek iin birtakm hileli yollara
veya baskya bavurmaya gerek yoktur. Bu
nun iin, bireye kendi doal bamllk duru
munu ve bu bamllk durumundaki acizli
ini hissettirmek yetecektir. Din vastasyla,
zaten birey kendisine bu durumu ya duyum
sal ya da sembolik bir tasavvur yoluyla his
settirir. Bilim yoluyla ise, bireye bu durumu
fark ettirecek belirginlikte ve yeterlilikte bir
nosyona ulalr. Toplumun birey zerindeki
stnl salt fiziksel olmayp ayn zaman
da dnsel ve ahlaki olduundan bu s
tnln eletirel bir dnceyle irdelenme
sinin bir sakncas yoktur; yeter ki bu irdele
me doru bir ekilde yaplsn. Bu irdeleme,
toplumsal varln, bireysel varlktan daha
zengin, daha karmak ve daha srekli oldu
unu insanoluna retir ve bu suretle de
insana zorunlu klman birtakm tabiyet du
rumu ve alkanlklar vastasyla insanolu
nun iine yerletirilmi sayg ve ballk duy-240-

gularmm anlalr birtakm nedenleri oldu


unu gsterir.1
Bu yzden, bizim toplumsal bask anlay
mz, Hobbes ve Machiavellinin teorilerinin
bir devam olmakla itham eden bir eletiri
son derece yzeysel bir eletiri olmakla kalr.
Fakat ayn zamanda, bu filozoflarn aksine,
toplumsal hayatn doal bir oluum olduu
nu sylediimizde de bunu toplumsal hayatn
kkeninin birey doasna uygun olduu fikri
ne dayandrmayz. Bizim kabul edeceimiz
ey, daha ok toplumsal hayatn sui generis
bir doadan tremesi ve onun, birey bilinle
rinin birbirleriyle birleme sreci ierisine
girdii ve buradan da yeni bir varolu biimi
ne doru evrildii zel bir ileyi srecinden
kaynaklanmas fikridir.2 Bu yzden, toplum
1 H er t r b a sk n n n orm a l olm am asn n neden i d e budur.
Y aln zca herh angi b ir toplu m sal stnl e, yan i d n
sel y a da ahlak i b ir stnl e tekab l ed en bask, to p
lu m sal ba sk ola ra k ifade edilm eyi h a k eder. Fakat, r
nein, b ir b ireyin teki bireye d ah a g l vey a daha
zengin olm asn d an tr u ygu lad bask, eer b u s
t n l k ler on u n

toplu m sal deerini ifa de

etm iyorsa,

n orm -d b ir ba sk d r ve sadece id det y o lu ile s rd


rlebilir.
2 B izim teorim iz, doal h u ku k teorisin den de ok Hobb e s u n teorisin e kardr. A slnd a, doal h u k u k teorisin i
destek leyen ler iin k o lek tif y aam a n ca k bireyin d o a
sn dan karsanabild ii lde doaldr. Bu noktada,
sa d ece toplu m sal rg tlen m enin en g en el biim leri, g e
rek irse bu doa da n karsanabilir. T o p lu m s a l rg tlen
m en in d ah a ayrntl elerine gelince, b u eler psiik
zellik lerin a n gen elliiyle ilik ilen d irilem eyecek kadar
on la rda n u zaktr. B u yzden, bu ayrntl eler ile p s i
ik eler a ra sn da k u ru labilecek b ir b a bu doal h u
ku k teorisi ek ol n e kar ola n la r kadar, onun destek i
leri iin de old u k a y ap ay b ir b a olacaktr. B izim iin,
b u n u n tersine, h atta en tu h a f d zen lem eler de dahil o l
m ak zere h e r ey doaldr, n k h e r e y toplu m un
do a sn d a y e r alm aktadr.
-

241 -

sal hayatn, kendisini bireye bir bask gr


nm ierisinde sunduunu kabul ediyor
sak, dier filozoflar gibi biz de onun gerekli
in kendiliinden bir rn olduunu kabul
ediyoruz demektir. Bu birbiriyle eliiyormu
gibi grnen iki eyi mantksal olarak birbi
rine balayan dnce, toplumsal hayatn
kaynakland gerekliin bireyi amas d
ncesidir. Bu bakmdan, bask ve kendiliindenlik szcklerinin bizim terminolojimiz
deki anlamyla, bu szcklere Hobbesun ve
Spencerm verdii anlam birbirinden olduka
farkldr.
zetlersek, toplumsal olgular aklc bir
ekilde aklamaya ynelik giriimlere kar
ya herhangi bir toplumsal disiplin fikrini or
tadan kaldrdklarna ya da bu fikri, ancak
birtakm oyunlarla srdrmeyi baardklar
na dair baz eletiriler gelmitir. Fakat, tersi
ne, bizim ortaya koyduumuz kurallar ise,
tm ortak hayatn temel koulunu disiplin
ruhunda gren ve ayn zamanda disiplin ru
hunda da bir mantk ve hakikat bulan bir
sosyoloji anlaynn inasn mmkn kl
maktadr.

242 -

ALTINCI BLM

SOSYOLOJK KANITLAMAYA LKN


KURALLAR
Bir fenomenin, dier baka bir fenomenin
nedeni olduunu gstermenin tek bir yolu
vardr. O da nce, bu iki fenomenin ayn an
da var olduklar ve ayn anda var olmadklar
durumlar karlatrmak ve daha sonra da
bu farkl durumlarda bu fenomenlerin gste
recekleri farkllklar tespit etmek ve sonunda
da bu farkllklarn bu iki fenomenin birbirle
rine bal olduunu kantlayp kantlamad
n aratrmaktr. Fenomenler, gzlemcinin
iradesiyle yapay bir ekilde retiliyorsa, ara
trmacnn aratrmada kulland yntem
deneysel yntemdir. te yandan, eer olgula
rn retimi bizim kontrolmzden bamsz
bir eyse ve biz bu olgular kendi kendilerine
ortaya ktklar biimleriyle bir araya getiri
yorsak, kullandmz yntem dolayl deney
sel ya da karlatrmal yntemdir.
Sosyolojik aratrmalarn sadece neden
sellik ilikileri kurmaktan ibaret olduunu;
yani sosyolojik aratrmalarda bir fenomenin
bir nedene balanmas veya tersine bir nede
nin de bir fenomenin yararl sonularna
balanmas gerektiini grmtk. Bununla
birlikte, toplumsal fenomenler deneysel kon-245-

trol ilevsiz klma zelliine sahip oldukla


rndan karlatrmal yntem, sosyoloji iin
tek uygun yntem olarak kalr. Comte'un bu
karlatrmal yntemi, tek bana yetersiz
grp, onu tarihsel yntem adn verdii ey
le desteklemeye alt dorudur ve bunun
sebebi de Comteun sosyolojik yasalara d
nk sahip olduu zel bir anlayta aranma
ldr. Comtea gre, sosyolojik yasalar, temel
olarak kesin bir ekilde ortaya konulmu ne
densellik ilikilerini deil, insanolunun ev
riminin genel ynn ifade etmelidir. Bu
yzden bu yasalar birtakm karlatrmalar
yolu}']a kefedilemezler. Bir toplumsal feno
menin farkl biimlerini birbiriyle karlatr
mann mmkn olabilmesi iin, bu fenome
ni. ait olduu zamandan yaltarak dn
mek gerekmektedir. Fakat, insani gelimeyi
oluturan fenomenleri bu ekilde para par
a ayrmakla ie balarsak insani gelimenin
srasn yeniden kefetmek gibi gerekleti
rilmesi imknsz bir grevle kar karya
kalrz. Nedensellie ulaabilmek iin, ana
lizlerden yola kmaktansa, geni sentezlemelerden yola kmak daha uygundur. Bu
balamda, fiziksel, dnsel veya politik
her eilimde1 sregelen ilerlemeleri kavra
yabilecek tarzda her iki fenomen dizisini bir
araya getirip onlar ayn sezi eylemi iinde
birbirine balamak zorunlu olacaktr. Com
teun, tarihsel yntem adn verdii eyin da
yanan da bu anlay oluturmaktadr; fa
kat Comteun sosyoloji anlayn reddettii
1 Cours d e p h ilos o p h ie positive, IV, s. 328.
-

246 -

mizde bu anlay Comte balamndaki anla


mn yitirmi olacaktr.
John Stuart Millin dolayl olsa bile, de
neysel yntemin sosyolojiye uygulanamaya
can savunduu dorudur. Fakat Millin bu
grn itibar kaybna uratan ey, onun
sosyoloji iin syledii bu eyin ayn zaman
da biyolojik fenomenler ve hatta karmak fi
ziksel ve kimyasal veriler iin de geerli oldu
unu dnmesidir.1Halbuki bugn, kimya
nn ve biyolojinin sadece deneysel yntemle
anlalabilecei gerei apak ortadadr. Bu
bakmdan, Millin sosyolojiye dnk eletiri
lerinin salam bir temele dayanmas iin or
tada bir neden yoktur. Sosyolojik fenomenle
ri dier fenomenlerden ayran yegne ey,
sosyolojik fenomenlerin daha fazla karmak
lk tamalardr. Bu fark ise, gerekten de,
deneysel akl yrtmeye bavurmann sosyo
lojide dier bilimlere nazaran daha zor olaca
n akllara getirebilir, fakat burada bizi bu
nun tamamen imknsz olduunu dnme
ye iten hibir ey yoktur.
stelik, Millin teorisi kendi ierisinde ta
mamyla tutarl, fakat ayn zamanda bilimin
bulgularyla eliki ierisindeki bir varsayma
dayanmaktadr. Aslnda Mili, ayn sonucun
her zaman ayn nedenden kaynaklanmayp,
kimi zaman bir nedenden, kimi zaman da
baka bir nedenden kaynaklanabileceini ka
bul etmektedir. Belirleyicilik gcnden so
yundurulmu byle bir nedensel balant an
1 Bkz. J. S. Mili, S y stem o f Logic, 2. Cilt, 6. Kitap, 7. B
lm , s. 476.
-

247 -

lay, bilimsel zmlemelerin nfuz edeme


yecei bir ey haline gelir; nk bu anlay
nedenler ve sonular ilikisini yle karmaklatrmaktadr ki, akl bu konuda pusulasn
armak durumunda kalr. Eer bir sonu
farkl nedenlerden treyebiliyorsa, bu sonu
cu, farkl verili koullarda nelerin ortaya
kardn bulabilmemiz iin her ayr durum
iin, yaltlm koullarda yrtlm bir de
neyin devreye girmesi gerekir ki, byle yaltl
m koullarn pratikte gereklemesi zellik
le sosyolojide mmkn deildir.
Fakat, nedenlerin oulluuna dair bu ak
siyom aslnda nedensellik ilkesinin yadsn
mas anlamna gelir. phesiz, eer M illin
sylediklerine hak verilip neden ve sonucun
tamamen heterojen olduuna ve onlar ara
snda herhangi bir mantksal ilikinin olma
dna inanlrsa, bir sonucun bazen bir ne
denden bazen de baka bir nedenden kay
naklandn kabul etmek, elikiye dmek
anlamna gelmez. Diyelim ki Cyi A ya bala
yan iliki salt kronolojik bir ilikiyse bu iliki,
rnein, C ile B arasndaki ayn trden bir
ilikiyi imknszlatrmaz. Fakat, te yandan,
iki olgu arasndaki ilikinin nedensellii kav
ranabilir bir nedensellik ise bunlar arasnda
ki ilikinin bu kadar esnek olmamas gerekir.
Bu nedensel ba, eyann doasna uygun bir
ilikiyi ieriyorsa, ayn sonu bu ilikiyi yal
nzca tek bir nedenle srdrebilir; nk bu
iliki yalnzca tek bir mahiyete sahip olabilir.
Nedensel bir ilikinin kavranabilirliini ise
sadece filozoflar sorgulamtr. Bir bilim ada-248-

m iin ise byle bir sorunsal sz konusu de


ildir; nk byle bir ilikinin kavranabilirliini bizzat bilim varsaymaktadr. Byle ol
masayd,

deneysel yntem

iin

olduka

nemli olan tmdengelimin bilimdeki roln


ve neden-sonu arasndaki uyumun bilim
iin zsel olduunu nasl aklayabilirdik?
Daha nce szn ettiimiz ve bir nedenlerin
oulluu durumunun gzlemlendii iddia
edilen ilikiler iin unu syleyebiliriz ki by
le bir durumun var olduunu kantlayabil
mek iin, ya bu okluun sadece grntden
ibaret olmadnn ya da sonucun dsal b
tnlnn gerek bir nedenler oulluunu
gizlemediinin gsterilmesi gerekir. Nitekim,
gerekte birden fazla olan ve bire indirgenme
si olanaksz nedenlerin tek bir neden gibi ele
alnd o kadar ok grlmtr ki! John
Stuart Mili, modem teorilerin, snn; srtn
me, arpma ve kimyasal etki vb. yollarla re
tilmesinin bir ve ayn nedenden kaynakland
n iddia ettiini sylerken buna bir mek
vermektedir. Fakat, sz konusu olan sonu
olduunda, bilim adam bu konuda uzman
olmayan kiilerin birbirine kartrd eyle
ri, birbirinden ayrmay ounlukla baar
maktadr. Ortak kanda, ate basmas* duru
mu tek bir patolojik varoluu ifade eder. Fa
kat, bilim iinse her biri kendine has zellik
lere sahip birok ate basmas durumu var
dr ve bu noktada, nedenlerin oulluu so
nularn oulluuna denk dmektedir. Fa
kat, bu ok farkl trdeki hastalklarn hepsi
nin baz ortak ynleri varsa, bunun nedeni,
-249-

ayn ekilde, bu hastalklar douran neden


lerin de baz ortak ynleri olmasdr.
Karlatrmal yntemi sosyoloji iin red
detmek ayr bir nem tamaktadr; nk sos
yologlarn ou bu ynteme kar kmamakla
birlikte onun hl byk lde etkisi altnda
drlar. rnein ounlukla, suun birok fark
l nedenden tredii ve bunun ayn zamanda
intihar, ceza vs. olgular iin de geerli olduu
iddia edilir. Deneysel yntemi bu varsaymla
icra edersek, han saylr sayda alakasz olgu
yu bir araya getirmi oluruz; nk bu durum
da nedenselliin ak yasalarn ve belirgin ili
kilerini asla elde edememiizdir. Byle bir du
rumda, yapabileceimiz tek ey, iyi tanmlan
mam bir sonucu, nedenler olduu iddia edi
len bir kank ve amorf olgular grubuyla ilintilendirmekten teye gidemez. Bu yzden, kar
latrmal yntemi bilimsel bir ekilde kullan
mak istiyorsak, u nermeyi karlatrmalarn
temeli olarak almamz gerekecek: Ayn sonuca
her zaman ayn neden yol aar. Bu durumda,
imdiye kadar szn ettiimiz eyleri, yukar
da verdiimiz ilkeye uygun bir ekilde, yeniden
gzden geirmemiz gerekirse unlar syleyebi
liriz ki, eer intihar olgusu birden fazla nedene
dayanyorsa, bu birden fazla intihar tr oldu
u anlamna gelir. Ayn ey, su olgusu iin de
geerlidir. te yandan ceza olgusuna gelince,
cezann da farkl nedenlerle aklanabileceine
inanmsak bunun nedeni, cezay nceleyen ve
ayn sonucu douran elerdeki ortak yn
kavrayamam olmamzdr.1
1 D iv is io n d u travail social, s. 87.
-

250 -

II
Fakat, her ne kadar karlatrmal ynte
min eitli ilemleri sosyolojiye uygulanabilir
zellikte olsa da bu ilemlerin her biri eit d
zeyde kantlayc gce sahip deildir.
Artklar yntemi diye anlan yntem, de
neysel akl yrtmenin bir biimini olutur
makla birlikte, toplumsal fenomenler zerine
bir alma yrtmek asndan herhangi bir
zel faydaya sahip deildir. Bu yntem,
nemli sayda yasann zaten bilindiini var
saydndan, sadece olduka gelikin bilim
lerde faydal olabilir. stelik, toplumsal ger
eklik, herhangi bir verili durumda, biri d
nda nedenlerin btn sonularn ayklayamayacamz kadar karmak olduundan,
bu yntemi uygulamak gleir.
Ayn nedenden tr, akma yntemi
nin de farkllk ynteminin de sosyolojide uy
gulanmas pek kolay deildir. Bu yntemler,
karlatrlan durumlarn yalnzca bir nokta
da akp, bir noktada farkllaabileceklerini
varsaymaktadrlar. phesiz, hibir bilim,
imdiye kadar, bir akmann ya da bir fark
llamann sadece tek bir zellik iin geerli
olduunu tamamyla reddedilemez tarzda
saptayabilen deneyleri ortaya koyabilmi de
ildir. Bizim halihazrda bildiimizin dnda
bir sonula ayn zamanda ve ayn tarzda a
kan veya farkllaan baka bir n durumun
var olmadndan asla emin olamayz. Btn
tesadfi elerin toptan ayklanmas asla ger
ekletirilemeyecek bir idealdir. Fakat asln-251-

da, fizik, kimya ve hatta biyoloji bilimlerinde


bu ideale birok kez, neredeyse kantlamann
pratikte yeterli saylaca dzeyde yaklal
mtr. Fakat toplumsal fenomenlerin son de
rece karmak olmasndan ve herhangi yapay
bir deney yrtmenin mmkn olmamasn
dan dolay, sosyolojide bu dzeye yaklamak
hi de kolay deildir. Aym toplum iinde orta
ya kan btn olgular veya tarih iinde bir
birini izleyen btn fenomenleri elden geire
bilecek bir alma yrtmek pek mmkn
olmayacandan, iki halkn sadece bir nokta
dnda btn bakmlardan birbirlerine a
ktndan veya birbirinden farkllatndan
asla emin olamayz. En az bir fenomenin g
zmzden kamas ihtimali, bizim bu feno
menlerin tekini bile ihmal etmememiz olasl
ndan ok daha yksektir. Sonu olarak,
byle bir kantlama yntemi, neredeyse hibir
bilimsel deeri olmayan tahminler retmenin
tesine geemez.
Fakat, ezamanl deimeler yntemi sz
konusu olduunda durum tamamen farkl
dr. Bu yntemin kantlama amacyla kullan
labilmesi iin, bizim karlatrmada kullan
dmz deiikliklerin dnda kalan deiik
liklerin tamamen dlanmas zorunlu deil
dir. ki fenomenin deerlerinin urad dei
imlerde grlen paralelliin, yeterince dei
iklik gsteren, yeterli saydaki durum
zerinde saptanmas halinde, bu, bu iki feno
men arasnda bir ilikinin var olduunu gs
termek iin tek bana yeterli olabilir.
Bu yntem, geerliliini, nedensel ilikiye,
-252-

daha nce szn ettiimiz yntemlerin aksi


ne, dardan deil ieriden yaklamasndan
alr. Bu yntem, iki olgu arasnda herhangi
bir isel ban bulunup bulunmadn kant
lamadan, bu iki olgunun dsal olarak birbir
lerine elik ettiini veya birbirlerini dladk
larm' vurgulayan yntemlerden farkldr. Ak
sine, bu yntem bize, olgularn hi deilse ni
cel grnmleri bakmndan birbirleriyle s
rekli bir biimde balantl olup olmadn
gstermeye alr. Bu noktada, bu balant,
tek bana bu iki olgunun birbirine uzak ol
madn gstermeye yeter. Bir fenomenin ge
liim biimi, o fenomenin mahiyetini ifade et
mektedir. ki ayr gelimenin birbiriyle ak
mas iin, bu iki gelimenin aa vurduklar
mahiyetlerinin de birbirleriyle akmas zo
runludur. Bu bakmdan, iki fenomen arasn
daki srekli ezamanllk, teki, karlatr
ma dndaki fenomenlerin durumu ne olur
sa olsun, tek bana bir yasa oluturmak iin
yeterlidir. Bu yzden, bu yntemin bulgular
n rtebilmek iin, bu yntemin akma
veya farkllama yntemlerinin uygulanabil
dii birka durumda uygulanamamasn gs
termek yeterli olmayacaktr; tersi bir durum,
akma veya farkllama yntemlerine sos
yolojide aslnda sahip olmadklar bir gc
atfetmek anlamna gelecektir. ki fenomen,
dzenli bir biimde birlikte deitiklerinde,
fenomenlerden biri, dieri olmadan da ayn
varln srdryor olsa bile, bu iki fenomen
1 Fark llk yn tem in d e, neden in olm ay so n u cu n va rl
n im knszlatrr.
-

253 -

arasnda bir ilikinin var olduu gerei bun


dan etkilenmez. nk, byle bir durumda,
nedenin, ayn sonucu retmesi, kar bir
baka neden tarafndan engellenmi olabilir
veya neden daha nce gzlemlendii biimin
den farkl bir biime brnm bir vaziyette
sonucu etkilemi olabilir. phesiz, olgular
srekli yeniden gzden geirmeye gerek var
dr, fakat dzenli olarak gsterilebilen bir ka
ntlamann sonularn, aksi bir rnek kma
s durumunda pe atmann da hibir anlam
yoktur. Bu yntemle saptanan yasalarn ken
dilerini her zaman nedensellik ilikisi bii
minde sunmadklar dorudur. Ezamanllk
her zaman, bir olgunun dierinin nedeni ol
mas dolaysyla ortaya kmaz; bazen iki ol
gunun ayn nedenin sonulan olmas ya da
iki olgu arasna giren baka bir olgunun bu
olgulardan birinin nedeni, birinin de sonucu
olarak ortaya kmas, iki olgu arasndaki bir
ezamanll meydana getirebilir. Bu yzden,
bu yntem vastasyla elde edilen bulgulann,
ncelikle bir yoruma tabi tutulmalan gerekir.
Fakat, hangi deneysel yntem saptanlan ol
gularn zihin tarafndan ilenmesini gerektir
meksizin bu iki olgu arasndaki nedensellik
ilikisinin mekanik olarak kurulmasn sala
yabilir? Burada her yntem iin temel olan
ey, zihinde bu olgularn ilenmesi srecinin
yntemsel olarak yrtlmesi ilkesidir. Peki,
ama bu yntemsel sre nasl ileyecek? n
celikle, tmdengelimin yardmyla, olgular
dan birinin tekini retmeye nasl muktedir
olduu gsterilecektir ve daha sonra da bu
-254-

tmdengelimden elde edilen sonular bir


takm deneyler yoluyla, yani yeni batan ya
plm karlarmalar yoluyla dorulana
caklar. Eer, tmdengelimin mmkn olduu
aa karldysa ve bu tmdengelimden elde
edilen sonular baaryla dorulandysa, ka
ntlamann tam olarak gerekletiini syle
yebiliriz. Fakat eer bunun tersine, bu olgu
lar arasnda herhangi bir dorudan balant
nn varlna dair bir ey grlemiyorsa, yani
byle bir balantnn olduuna dair hipotez,
ortaya kan yasalarla eliiyorsa, bu iki ol
gunun ayn zamanda ortaya kmasna yol
aan veya bu iki olgu arasna giren baka bir
olgunun var olduunu dnerek, bunlar
bulmaya gayret etmeliyiz. rnein, intihar
eiliminin eitim dzeyine gre doru orant
l olarak deitii kesinlikle tam olarak sapta
nabilir. Fakat, buradan, eitimin nasl olup
da intihara neden olduunu anlayamayz;
nk byle bir aklama yapmak psikoloji
nin yasalaryla elimek anlamna gelir. Ei
tim, zellikle de balang bilgilerinin aktarl
masn ieren eitim, bilincimizin sadece en
yzeysel alanlarna nfuz edebilir; fakat bu
nun tersine kendimizi koruma igds bi
zim en temel eilimlerimizden birisi olarak
zerimizde derin bir etkiye sahiptir. Bu yz
den, byle bir eilim, eitim gibi benliimize
olduka uzak ve zerimizde zayf bir etkiye
sahip bir fenomenden ciddi bir ekilde etkilenemez. Bu yzden, eitim dzeyinin ve de in
tihar eiliminin artmasnn baka bir ortak
nedeni olup olmadn aratrmamz gerek-255-

mektedir. Bu ortak neden, ayn anda hem bil


gi edinme arzusunu hem de intihar eilimini
kkrtan dinsel gelenekiliin zayflamas ol
gusudur.
Fakat ezamanl deiimler yntemini
sosyolojik aratrmalarn balca arac haline
getiren baka bir neden daha vardr. Eer,
karlatrlacak olgular sayca ok fazla de
illerse, dier yntemleri, koullar onlar iin
ok uygun olsa bile, faydal bir biimde iler
klmak olduka zordur. rnein, sadece tek
bir bakmdan birbirine benzeyen veya birbi
rinden farkllaan iki toplumu bulmann
mmkn olmad bir durumda, en azndan
iki olgunun birbirine elik ettiini veya birbir
lerini karlkl olarak dladklarn sapta
mak mmkndr. Fakat, buna dayal bir
aklamann bilimsel bir deere sahip olabil
mesi iin,

bu

aklamann geerliliinin

birok kez dorulanmas gerekir; yani btn


olgularn gzden geirilmi olduundan emin
olmalyz. Fakat, bylesine kapsayc bir ara
trma mmkn olmad gibi, bu ekilde biri
ken olgulann sayca ok fazla olmalan onla
rn tmnn yeterli eksiksizlikte saptanma
sn engeller. Burada baz temel olma zellii
ni tayan ve halihazrda bildiklerimizle eli
en olgulan gzden karma riskiyle kar
karya kalmann yan sra, bir de bilmekte
olduumuz olgular gerekten de tam olarak
bildiimizden asla emin olamayz. Aslnda,
sosyologlarn akl yrtmelerini ou kez g
vensiz klan ey, onlarn akma veya farkl
lama yntemlerini ve zellikle de ilkini kul-256-

lanmay tercih etmelerinden tr belgeler


arasnda bir seim yapp onlara eletirel bakmaktansa, bu belgeleri sadece biriktirmeye
daha fazla eilimli olmalardr. rnein, bu
yzden, sosyologlar, seyyahlarn kafa kart
rc ve stnkr gzlemleri ile tarihin net
bilgiler veren belgelerine ayn derecede gve
nirler. Bu ekilde yaplan karlatrmalara
bakarak, tek bir olgunun bile bunlar rte
bileceim ve bu kantlamann dayand olgu
larn bile her zaman gvenilir olmayacan
dnmekten kendimizi alamyoruz.
Ezamanl deiimler yntemi ise bizi ol
gularn bylesine eksik sralamalarm veya
yzeysel gzlemlerini yapmaya zorlamaz. ki
fenomenin, belirli durumlarda beraber dei
tiini kantladmz zaman, bir yasaya ula
m olduumuza kesin gzyle bakabiliriz.
Bu yntemde, belgelerin sayca ok fazla ol
masna gerek olmadndan, belgeler arasn
dan bir seim yaplabilir ve dahas bu yz
den, bunlar kullanmakta olan sosyolog bun
lar yakndan inceleme frsat bulur. rnein,
bylelikle,

sosyolog,

inanlar,

eylemleri,

detleri ve hukuki kurallar, yazl ve kaytl


bir biimde somutlanm olan toplumlar, t
mevarmlarnn balca dayana olarak see
bilir ve zaten de byle yapmak zorundadr.
phesiz, bu durumda, sosyolog, bir etnograf
tarafndan salanan bilgileri kmsemeyecektir. (Hibir olgu bir bilim adam tarafndan
kmsenemez.) Fakat, burada asl sorun bu
bilgileri layk olduklar yerde konumlandrmaktr. Bu bilgileri aratrmann merkezine
-257-

yerletirmektense onlar tarih biliminden ak


tarlan bilgileri desteklemek zere kullanmak
ya da en azndan onlar tarih bilimine bavu
rarak dorulamak daha doru olacaktr. Bu
yzden, sosyolog, yalnzca karlatrmalar
nn alanm snrlamak iin daha fazla ihtiyat
l olmakla kalmayacak, onlar daha eletirel
bir biimde ele alacaktr; nk bunu yapn
ca daha dar bir olgu kategorisine balanm
olacandan, onlar daha dikkatli bir ekilde
kontrol etme frsatn bulacaktr. phesiz,
sosyologun bu noktada tarihinin yapt ii
tekrarlamak zorunda olduu dnlmeme
lidir; o kulland bilgiyi edilgen bir ekilde
derleyip onu olduu gibi kabullenemez.
Sosyolojinin ancak tek bir deneysel yn
temden yararlanyor olmasndan tr, dier
bilimlere gre daha aa bir konumda oldu
unu dnmek de yanl olacakr. nk,
bu handikapn aslmda, karlatrma yapmak
iin kendiliinden eriilebilir bir zellie sahip
olan bir eitliliin var olduu gerei gz n
ne alndnda, telafi edildii sylenebilir. yle
ki, byle bir eitlilie doann baka bir ala
nnda rastlanamaz. rnein, organizmann
varln srdrd zaman boyunca urad
deiimler sayca ok fazla deildir ve hatta
sayca son derece azdr. Organizmann hayat
n sonlandrmakszm yapay bir ekilde olutu
rulan deiimlerinse kapsam olduka dardr.
Daha kayda deer deiimlerin, zoolojik evri
min ak iinde gerekletii dorudur; fakat
bu deiimlerin brakt izler olduka az ol
makla birlikte, bu izleri ayrt etmek de zaten
-258-

epey zor olacaktr. Toplumsal hayat ise, tam


tersine, kolektif varolu iinde ortaya kan di
er dnmlerle paralellik iinde olan, kesin
tisiz bir dnmler dizisinde oluur. stelik,
toplumsaln alannda, yalnzca toplumsal ha
yatn bugne ilikin dnmleriyle ilgili de
il, ayn zamanda bugn soyu tkenmi bulu
nan halklann son zamanlarna kadar geirmi
olduu dnmlerle ilgili bulgulara da rahat
lkla eriilebilir. Btn boluklanna ramen,
insanlk tarihi hayvan trlerinin tarihinden
daha net ve daha eksiksizdir. Dahas, toplum
sal fenomenlerin toplumun btnnde sayca
fazla olmas bir zenginlik yaratmaktadr ve ay
n zamanda bu fenomenler ayn toplum iinde
blgelere, mesleklere ve dinsel inanlara gre
farkl farkl biimler alrlar. Bu fenomenlere
rnek olarak, su, intihar, doum, evlilik, ta
sarruf gibi olgulan gsterebiliriz. Bu farkl ortamlann yaratt koullarla birlikte ortaya
kan eitlilikte bu olgu kategorilerinin her biri
iin, tarihsel evrimin ortaya kardklannn d
nda baka bir deiim dizisi daha ortaya k
maktadr. Bu yzden, sosyolog deneysel ara
trmann btn yntemlerini ayn etkililikte
kullanamyorsa, dier btn yntemleri dla
mak suretiyle kullanaca tek yntem son de
rece verimli sonulara gebe olabilir. Bunun
nedeni ise sosyologun bu tek yntemi kulla
nrken yararlanabilecei kaynaklarn kyas
kabul etmez derecede elverili olmasdr.
Fakat bu yntem, bu olumlu sonulan
ancak sk bir ekilde uygulandnda ortaya
karabilir. ou kez yapld gibi, yaltlm
-259-

koullarda oluturulan durumlarda, olgula


rn hipoteze uygun olarak deitiini az ya da
ok rnekle gstermekle yetindiimizde her
hangi bir eyi kantlam olmayz. Bu mnfe
rit ve ksmi sonulardan yola karak genel
birtakm sonulara ulamak mmkn deil
dir. Bir nermeyi rneklemek onu kantlamak
anlamna gelmez. Yaplmas gereken ey, bir
fenomendeki yaltlm ortamda gzlemlenen
deiimleri deil, -nitelikleri mmkn oldu
unca srekli bir karlkl iliki iinde bulu
nan ve ayn zamanda yeterli uzunluktaki bir
aral kapsayan- sistematik bir biimde ina
edilmi deiimler dizisini karlatrmaktr.
nk, bir fenomenin urad deiimler,
bunlar ancak bu fenomenin verili birtakm
koullar altnda nasl gelitiini ifade ettii za
man bir yasann oluturulmasnda dayanak
olma ilevini sergileyebilir. Bunun olabilmesi
iin de deiimler arasndaki art ardalkla bu
na paralel olan doal evrimin deiik aama
lar arasndaki art ardaln ayn nitelikte ol
mas gerekir. stelik, bu deiimlerin temsil
ettii evrimin nasl bir yne sahip olduunu
pheye mahal vermeyecek bir netlikle gste
rebilmek iin bu evrimin sonucunda olutuu
dnlen geliim srecinin yeterince devam
llk arz etmesi gerekir.

III
Bu deiim dizilerinin biimlendirilme tar
z duruma gre farkllaabilir. Bu diziler, du
rumun gerektirdii biimde, hem tek ve z- 260-

gn bir toplumdan (hem ayn tre ait farkl


toplumlardan) hem de ayr ayr birok toplum
trne dahil olan farkl toplumlardan olgula
r ierebilir. Eer, incelediimiz olgular yaygn
olma mahiyetindelerse ve bu olgular hakkn
da yeterince kapsaml ve eitli istatistiksel
veri varsa, sadece tek ve zgn bir toplumda
ki olgunun bu deiim dizisini tek bana
oluturmas mmkn olabilir. rnein, inti
har fenomenini blgelere, snflara, krsal ya
da kentsel ortamlara, cinsiyete, yaa, medeni
duruma vb.ye gre gsterdii deiimleri kar
latrarak intihar eilimini ifade eden bir iz
giyi bulabilir, intihar olgusu hakknda aratr
malar tek bir lkenin kapsamnn dna
karmadan da birtakm yasalar elde edebiliriz.
Fakat, buradan elde ettiimiz sonulan ayn
tr iinde baka halklar zerinde yaptmz
gzlemlerden elde edilen sonulara bakarak
teyit etmek daha tercihe deer bir durum ola
caktr. stelik, ancak ve ancak bir yerden bir
yere deien ve ayn zamanda toplumda b
yk bir yaygnlk kazanm toplumsal eilim
leri inceliyorsak, lke ii birtakm karlatr
malar yapmakla yetinebiliriz. Eer, bunun
tersine, lkenin btnnde ayn biimini ko
ruyan ve lkenin her yerinde ayn ekilde i
leyen ve sadece zamana bal olarak deiik
lik gsteren bir kurum, bir ahlaki kural veya
yerleik bir det sz konusuysa, kendimizi
tek bir halkla snrlandrmamz mmkn ol
mayacaktr. Bu duruma ramen, aratrma
mz tek bir halkla snrlandrmakta srar
edersek elimizde kant olarak sadece bir ift
- 261-

paralel eri kalr ki, bu eriler sz konusu fe


nomenin sadece tek ve zgn bir toplumdaki
tarihsel geliimini ifade edebilirler. phesiz,
tek bu paralellik bile, eer bir sreklilie sa
hipse, tek bana nemli bir bulgu olma zel
liini tar, ama asla tek bana bir kant te
kil etmez.
Ayn tre dahil farkl halklar gz nne
aldmzda ise kapsaml bir karlatrma
alanna sahip olmu oluruz. Byle bir du
rumda, ncelikle bir halkn tarihini teki
halklarn tarihiyle karlatrabilir ve bu top
lumlar! ayr ayr ele alarak ayn fenomenin
zaman iinde ayn koullara bal olarak de
iiklik gsterip gstermediini grebiliriz.
Daha sonraki aamada ise, bu fenomenlerin
uradklar deiimler arasnda birtakm kar
latrmalar yapabiliriz. rnein, bu suretle,
belirli bir olgunun en yksek gelime nokta
sna eritii anda, eitli toplumlarda ald
biimi belirleyebiliriz. Fakat, toplumlar ayn
p iine dahil olsalar bile belirli zgllklere
sahip olacaklarndan bu biim her toplumda
ayn olmayacaktr; bu daha nce belirlenen
biimden ne kadar sapld toplumdan top
luma deiecektir. Bylelikle, toplumlann her
birinde ve ayn zaman diliminde var olduu
dnlen koullarn yaratt biimlerle
karlatrlabilecek baka bir deiim dizisi
daha elde edilmi olur. rnein, bu yola ba
vurarak, Roma, Atina ve Sparta kentlerinin
tarihine bakmak suretiyle ataerkil ailenin ge
irdii evrim izlendikten sonra, ataerkil aile
nin her bir kentte erimi olduu en yksek
-

262 -

gelime derecesine baklarak bu kentleri s


nflandrmak mmkn olabilir. Bylelikle de,
aratrmann ilk safhasnda tespit edilen,
ataerkil ailenin bal olduu toplumsal orta
mn durumuyla ilikili biimde, bu kentlerin
bir gelime izgisi iinde sralanp sralanamayacama baklabilir.
Fakat, bu yntemin tek bana yeterli ol
mas biraz zor olabilir, nk bu yntem, an
cak, sz konusu halklar var olduu mddet
e vcut bulmu fenomenlere uygulanabilir.
Ne var ki bir toplum kendine ait rgtlenme
sini kendi kendisine yaratamaz; toplumlar
rgtlenmelerinin bir ksmn hazr bir biim
de kendisinden nceki toplumlardan alrlar.
Bu yzden, yeni bir topluma aktarlan eyler
onun kendi tarihsel geliiminin rn olma
yabilir ve dolaysyla da bu aktarlan eyleri
bu toplumun ait olduu trn snrlar dna
kmadan aklamamz mmkn deildir.
Aksi takdirde, sadece, bu toplumsal rgtlen
menin gemiten aktarlan temelinin zerine
ina edilen ve bu temeli de dntren eler
ele alnabilir. Fakat, toplumsal hiyeraride
yukarlara doru gidildike, gemiten akta
rlan zelliklere eklenen eler nemsizlemeye balar. stelik bu her ilerlemeye ikin
zelliklerden birisidir. Bu bakmdan, aile hu
kukuna, mlkiyet hukukuna, ahlaka, tarihi
mizin bandan beri dahil ettiimiz elerin,
gemiten bize kalan elerle karlatrld
nda daha az olduu ve ayn zamanda daha
az bir neme haiz olduu sylenebilir. yley
se, bu yeni elerin eklemlenmesiyle ortaya
-263-

kan yenilikleri anlayabilmemiz iin ncelik


le, bu elerin kknde yer alan daha temel
fenomenleri incelememiz gerekir. ok daha
geni karlatrmalarn yardmn almadan
bu fenomenlerin zerinde bir alma yrtemeyeceimiz de gerektir. Ailenin, evliliin,
mlkiyetin vs. bugnk durumunu aklaya
bilecek bir konumda olabilmek iin bu sayd
mz btn kurumlarn kkeninin ne oldu
unu ve onlarn hangi temel elerden olu
tuunu bilmemiz gerekir. Tm bu hususlara,
Avrupann byk toplumlannn karlatr
mal tarihi k tutamaz. Bu hususlar anla
yabilmemiz iin tarihte daha da gerilere git
memiz gerekecektir.
Yani, belirli bir tre ait bir toplumsal ku
rum hakknda bir aklama getirebilmek
iin, hem bu kurumun ayn tre ait toplum
larda ald, hem de daha nceki toplum tr
lerinde ald farkl biimleri karlatrmak
gerekecektir. rnein, aile kurumunu ele
alyorsak, ncelikle bu kurumun var olmu
en basit tipini saptamalyz ki onun gittike
daha karmak bir yapya sahip olduu geli
im srecini adm adm takip edebilelim. Ge
netik yntem olarak adlandrlabilecek bu
yntem, uygulanmas halinde bize fenome
nin analizini ve sentezini verebilecektir.
nk, bu yntem, bir yandan bir fenomeni
oluturan elerin birbirlerine nasl eklen
diklerini ortaya karmak suretiyle bu ele
rin tek tek neler olduunu bize gsterirken,
bir yandan da geni karlatrma alan sa
yesinde bizi fenomenin oluumunu ve onu
-264-

oluturan elerin birleiminin koullarn


saptayabileceimiz daha elverili bir konu
ma yerletirecektir. Tm bunlardan u k
yor ki, karmak bir toplumsal olguyu ak
layabilmemiz iin bu olgunun geliiminin
btnn tm toplum trleri iin ayr ayr
incelememiz gerekmektedir. Bu bakmdan,
sadece betimsel olmaktan kp, olgular
aklamaya alt mddete karlatr
mal sosyoloji, sosyolojinin zel bir dal deil
onun bizzat kendisidir.
Bu kapsam geni karlatrmalarn uy
gulan sreci ierisinde, ou kez, elde ede
ceimiz sonulan yanllayabilecek hatalar
yaplabilir. Bazen toplumsal olaylann ilerle
me ynn kestirebilmek iin her toplumun
knde ortaya kan bir ey ile, bu top
lum trlerinden hemen sonra gelen baka
bir toplum trnn henz balang aama
snda ortaya kan bir ey karlatrlyor
olabilir. Byle bir ilem gerekletiinde, r
nein, dinsel inanlann ve gelenekselciliin
zayflamasnn, halklann yaam srecinde
bir gei fenomeni olarak ortaya kt d
nlebilir. nk, bu ilem uyarnca grl
mtr ki, bu fenomen kendisini toplumlann yok olmadan hemen nceki son evresin
de gstermektedir ve yeni bir evrim aamas
na gelinir gelinmez de, yani yeni bir toplum
tr oluur olumaz da, bu fenomen hemen
ortadan kaybolmaktadr. Ne var ki, byle bir
yntemi iletmekle, tamamen baka bir ne
denin sonucu olsn bir eyi ilerlemenin sabit
ve zorunlu bir ura olarak grme gibi bir
-265-

tehlikeyle kar karya kalnr. Aslnda, gen


bir toplumun iinde bulunduu durum, yeri
ni ald toplumun son aamasnda ulat
durumun basite devamndan ibaret deil
dir. Daha ziyade, gen bir topluma zg bir
durum, bu toplumu kendisinden nceki
halklarn deneyimlerinin rnlerini benim
semekten ve kullanmaktan alkoyan genlik
halinin kendisine has zellikleri sonucunda
ortaya kar. Buna benzer bir biimde, nasl
ocuklarn anne babalarndan aldklar zel
likler ve eilimler onlarn yaamlarnn ok
sonraki aamalarnda nemli bir rol oyna
maya balyorsa, benzer bir ekilde gen top
lumlar da nceki toplumlardan aldklar
zellikleri, varlklarnn sonraki aamalarn
da daha somut bir ekilde hayata geirirler.
Bu balamda, her halkn tarihinin henz
balarnda grlen gelenekselcilie dn
hali, gelenekselciliin zl fenomeninin
bir gei dnemi esi olmasndan deil, her
gen toplumun iinde bulunduu zel koul
lardan kaynaklanr. Bu noktada, demek ki,
bu karlatrmann bir kant nitelii kaza
nabilmesi iin bizi yanl sonular karma
ya iten ya etkeninin bertaraf edilmesi gere
kir. Bunu yapmak iin, karlatrlan toplumlarn hepsini de ayn geliim safhas iin
de ele almak gerekir. Bu yzden, bir toplum
sal fenomenin evrilme yn hakknda bir fi
kir edinebilmek iin birbirleriyle karlatrl
mas gereken eyler, bu fenomenin bir top
lum trnn genlik dneminde kazanm
olduu zellikler ile ayn fenomenin bu top

lumu izleyen dier toplum trlerinin genlik


dneminde kazanm olduu zelliklerdir.
Bir fenomenin bir aamadan dierine geildi
inde daha az, daha ok veya ayn derecede
younluk gstermesine gre onun ilerlemek
te mi, gerilemekte mi, yoksa yerinde saymak
ta m olduuna karar verilecektir.

SONU
zetlersek, sosyolojik yntemin zellikle
rini yle sralayabiliriz:
lk olarak, sosyolojinin her trl felsefe
den bamsz olduunu syleyebiliriz. Sosyo
loji, byk felsefi retilerden domu oldu
undan, belirli bir sisteme dayanma eilimi
iinde olmu ve dolaysyla da ancak bu sis
tem ile kendini ifade edebilmitir. Bu yzden,
sosyolojinin kendisini sadece sosyoloji olarak
var etmekle yetinmesi gerekirken o srasyla,
pozitivist, evrimci ve spiritalist olarak kendi
ni nitelemitir. Hatta, sosyolojiyi natralist
olarak nitelemekte bile tereddt ediyoruz; ta
bi eer natralist szcnden toplumsal ol
gularn doal olarak aklanabilir olduklar
kastedilmiyorsa. Fakat, bu durumda bile sos
yolojiye byle bir sfat atfetmek belki biraz ge
reksiz olacaktr, nk bu sfat sosyolojinin
bilimsel bir alma iinde olduunu ve mis
tik bir ey olmadn ima etmektedir. Fakat,
ayn zamanda, eer bu natralist szcne
eylerin zyle ilikili doktrinel bir anlam
yklenmediyse, yani rnein eer bu szck
sosyolojinin dier kozmik kuvvetlere indirge
nebilir olduunu kastediyorsa, o zaman onu
kaytsz artsz reddetmemiz icap edecektir.
-269-

Sosyolojinin, metafizlkilcrl kilen varsaym


lar arasnda bir taraf tutmaya ihtiyac yoktur.
Ayn zamanda, onun determinizmden ziyade,
zgr iradeyi onaylamak zorunda olmas gibi
bir durum da sz konusu deildir. Sosyoloji
den, savunmas beklenen tek ey, nedensel
lik ilkesinin toplumsal olgulara uygulanabilir
olduunu iddia eden ilkedir. Bu ilke, sosyolo
ji tarafndan aklc bir zorunluluk olarak de
il, ampirik bir nerme ve meru bir tmeva
rmn rn olarak ortaya koyulmutur. Ne
densellik ilkesi, doann teki alanlar tara
fndan dorulandndan ve kabul edilirliini
fiziksel ve kimyasal dnyadan biyolojik dn
yaya, biyolojik dnyadan da psikolojik dn
yaya kadar genilettiinden, onun ayn ekil
de toplumsal dnya iin de geerli olduu
sylenebilir. Bugn unu da ekleyebiliriz ki,
bu nerme temel alnarak yrtlen bir ara
trma, bu durumu dorulama eilimindedir.
Fakat bu suretle, nedensel balantnn doa
snn her trl olumsall dlayp dlama
d sorunu zlm olmaz.
Kald ki, sosyolojinin felsefeden bu ekilde
bamszlamas, felsefenin de karna ola
caktr. nk sosyolog, filozofluk elbisesini
stnden tamamen karmadka, toplumsal
meseleleri en genel alardan ele alacak, yani
onlara evrendeki eylere en fazla benzedikleri
noktadan bakacaktr. Bu noktada, bu ekilde
kavranan bir sosyoloji, her ne kadar felsefeyi
merak uyandrc baz olgularla somutlatr
maya yarayabilirse de, onu yeni grlerle
zenginletiremez; nk byle bir sosyoloji,
-270-

IcHeltMil tnol konusu inde herhangi yeni


bir eye iaret edemez. Fakat gerekten de,
dier bilgi alanlarnn baz temel olgular top
lumsaln alannda da grlmekteyse, bu g
rnm bizim bu olgular daha iyi anlamam
z salayacak birtakm zgl biimler altnda
gerekleecektir. Bu zgl biimler, bizim bu
olgular daha iyi anlamamz salar, nk
bu biimler bu olgularn en yksek ifadeleri
dirler. Fakat bu olgular, bu grnm altnda
kavrayabilmek iin, genellemeler yapmaktan
kanp, olgularn ayrntl inceleme iine girimeliyiz. Bu bakmdan, sosyoloji ancak da
ha da fazla uzmanlat mddete felsefi akl
yrtmenin zerine zgn bir eyler koyabi
lir. Zaten bu almayla ortaya koyduklarm
zn, tr, organ, ilev, salkllk, hastalk, ne
den ve kesinlik gibi temel birtakm nosyonla
rn tamamen yeni bir perspektif altmda nasl
inceleneceine dair imdiden bir igr sa
lad sylenebilir. Zaten, birleme fikri gibi,
sadece psikolojinin deil btn bir felsefenin
temelini oluturabilecek bir fikri tm ynle
riyle vurgulama grevini yklenen de sosyo
loji bilimi deil midir?
Bizim yntemimiz, pratik retiler kar
snda da ayn bamszln var olmasn
mmkn klar ve aslnda bunu gerektirir. Bu
bakmdan sosyoloji, bu kelimelere yklenen
anlamlar dnldnde, ne bireyci, ne ko
mnist ne de sosyalisttir. lkesel olarak, sos
yoloji, bilimsel herhangi bir deer tadna
inanmad bu teorileri nemsemeyecektir;
nk bu teoriler toplumsal olgular doru
lt-

dan ifade etmek deil onlar yeniden biim


lendirmek eilimindedir. Sosyoloji, bu teorile
re ilgi gsterse bile, bunu, bu teoriler, toplum
daki mevcut ihtiyalar aa kararak top
lumsal gereklii anlamaya yardm ettikleri
lde yapacaktr. Buna ramen, bu, sosyo
lojinin pratik sorunlarla asla ilgilenmemesi
gerektiini salk verdiimiz anlamna gelmez.
Aksine, grlmtr ki, sosyolojiyi pratik bir
sonu karacak bir biimde ynlendirmek bi
zim deimez uramz olmutur. Sosyolog,
bu pratik sorunlarla, aratrmasnn sonunda
mutlaka karlamak durumunda olacaktr.
Fakat, hem bu sorunlar kendilerini aratr
mann son safhasna kadar gstermeyecekle
rinden hem de bu sorunlarn, tutkulardan
deil de olgulardan kaynaklanmasndan t
r, kendilerini sosyologa sunu biimlerinin
kendilerini kitlelere sunu biimlerinden ta
mamen farkl olaca ngrlebilir. stelik,
sosyologlarn bu sorunlar karsmda retece
i zmler her ne kadar eksik olma olum
suzluunu tasalar da bu zmler birtakm
kar gruplarnn eilimleriyle de tam bir
ahenk iinde olmayacaklardr. Bu bak a
sndan, sosyolojinin rolnn ayn zamanda,
bizi toplumdaki btn taraflamalardan uzak
tutmay ierdiini de syleyebiliriz. Bu ise, bir
retiyi dierinin karsna kararak deil,
bu sorunlar karsnda akln zel bir tutum
almam salayarak gerekletirilebilir. Bu
zel tutumu da, akla, olgularla dorudan ili
ki kurmak suretiyle ancak bilimin kendisi ka
zandrabilir. Gerekten ne trde olursa olsun,

tarihsel kuramlarn hem zorunlu hem de ge


ici mahiyetlerini, ayn zamanda da diren
glerini ve sonsuz deiebilirliklerini gste
rerek saygyla fakat fetiizme kaplmadan na
sl ele alabileceimizi bize yalnzca sosyoloji
retebilir.
Sosyolojik yntemin zellikleriyle ilgili
syleyebileceimiz ikinci ey, onun nesnel ol
duudur. Bu ynteme, toplumsal olgularn
eyler olduu ve onlarn eyler olarak ele
alnmas fikri tamamyla hkimdir. phesiz,
ayn ilke, az da olsa farkl bir biimde Comteun ve Spencerm retilerinde de grlebi
lir. Fakat, bu byk dnrler bu ilkeyi te
orik olarak formle etmekle yetinmiler ve
pratie geirememilerdir. Fakat bu ilkenin
l bir belge olarak kalmamas iin onu orta
ya atmak yetmez. Ayn zamanda, bu ilkeyi
tm bir disiplinin temeli klmak gerekir. An
cak bylelikle bu fikir, aratrmacya aratr
masna balad andan itibaren sirayet ede
bilir ve aratrmann her ileminde adm
adm ona elik edebilir. Biz kendimizi byle
bir disiplinin ina edilmesine adam bulunu
yoruz. Sosyologun, olgularn kendileriyle kar
karya kalabilmeleri iin olgular hakknda
sahip olduu nceden tasarlanm nosyonla
r bir kenara nasl atmas gerektiini, bu ol
gulara en nesnel nitelikleri vastasyla nasl
nfuz etmesi gerektiini; onlar normal veya
patolojik diye snflandrmann aralarn bu
lurken onlara nasl bavuracan ve nihayet
olgular hem aklarken hem de kantlarken
ayn ilkeden nasl ilham almas gerektiini
-273-

gstermitik. eylerin arasnda olduumu


zun farkna vardmz andan itibaren onlar
fayda ve kar kaygsyla veya baka bir akl
yrtmeyle aklamann hayalini kurmayz
ve u bu nedenlerle, u bu sonular arasn
daki izginin nerede olduunu kolayca anla
rz. ey, ancak baka bir ey tarafndan do
rulanabilecek bir kuvvettir. Bu bakmdan,
toplumsal olgular aklayabilmemiz iin, bu
olgular retme yetisine sahip kuvvetleri
aratrmamz gerekir.

Byle bakldnda,

farkllaan sadece aklamalar deildir; ak


lamalarn nasl kantlanaca da farkllar ve
iin asl bu kantlama ihtiyac ancak byle
bakldnda hissedilebilir. Sosyolojik feno
menler, eyler deil de, fikirlerin sadece nesnelemi sistemleri olsalard onlar akla
mak, onlar kendi mantksal dzenleri iinde
yeniden dnmekten ibaret olacak, bu ba
kmdan da bu aklama ancak kendi apnda
bir kant olabilecek ve bu durumda da bu
aklamalar en ok birka rnekle dorula
ma ihtiyac ortaya kabilecekti. Fakat aksi
ne, toplumsal fenomenler eyler olduklarn
dan, sadece yntemsel bir deney onlarn sr
larn aa karabilir.
Fakat, bizim toplumsal olgular, eyler ola
rak ele almamz demek, onlar toplumsal ey
ler olarak ele almamz demektir. Bu noktada
yntemimizin nc zellii olarak onun
sosyolojiye zg olmasn gsterebiliriz. ou
zaman dnlmtr ki, toplumsal feno
menler, an karmak olmalanndan tr, ya
bilime kar bir diren gsterirler ya da ancak
-274-

temeldeki organik veya psiik elerine indir


gendikleri takdirde bilimin bir paras olabilir
ler. Bunun tersine, biz, bu fenomenlerin, on
lara ait zgl nitelikler bir kenara atlmadan
da bilimsel olarak incelenmelerinin mmkn
olduunu gstermeye altk. Hatta, biz, top
lumsal fenomenleri karakterize eden sui ge
neris gayri-maddilii, zaten daha karmak
olan psikolojinin gayri-maddiliiyle ilikilendirmeyi reddettik. Bu bakmdan, ayn zaman
da, talyan ekolnn yapt gibi, bu fenomen
leri, organize maddenin genel zellikleri iinde
eritmekten kendimizi men ettik. Toplumsal bir
olgunun ancak baka bir toplumsal olguyla
aklanabileceini gsterdik ve ayn zamanda
i toplumsal ortamn iinde kolektif evrimin
temel itici gcnn ne olduunu saptamak
suretiyle byle bir aklamann mmkn ol
duunu sergilemeye altk. Bu bakmdan,
sosyoloji, baka bilimlerin eklentisi deildir.
Sosyoloji, ayr ve zerk bir bilimdir. Toplumsal
gerekliin kendine has bir doaya sahip ol
duu fikrini benimsemek o kadar zseldir ki
sosyologu toplumsal olgulan anlayacak bir
konuma ancak sosyolojik kltr tayabilir.
Sosyolojik kltrn ilerlemesinin salan
masnn sosyolojide atlabilecek nemli adm
lardan biri olduunu dnyoruz. phe
siz, bir bilim henz yaratlma sreci ierisin
deyken, bu bilimi ina etmek iin, ina edili
srelerini halihazrda tamamlam baz bi
limlere ait modellere gndermelerde bulun
mak durumunda kalnacaktr. Keza, bu bi
limlerde tamamen hazr olan bir deneyimler
-275-

hzinesi vardr ki bu hzineden istifade etme


mek sama olacaktr. Fakat, u da bir ger
ektir ki, bir bilim kendi bamsz statsn
kazanmadan, kurulu srecini tamamlaya
maz. yle ki, bir bilimin varlnn bir anla
m olabilmesi iin, kendisine konu olarak,
baka bilimlerin zerinde almad bir ol
gular kategorisini semesi gerekir. nk,
ayn nosyonlarn farkl doaya sahip eylere
bire bir uymas olanakszdr.
Sosyolojik yntemin temel kurallar bun
lardan ibaretmi gibi gzkyor.
Bu kurallar btnnn, u anda yerleik
biimde kullanlmakta olan yntemle kar
latrldnda, gereksiz yere karmaklatrl
m olduu dnlebilir. Sosyoloji, imdiye
kadar kendisini bu disipline adam insanlar
dan genel kltrden veya felsefi kltrden
baka bir ey talep etmemi bulunduundan,
tm bu nlemler manzumesinin fazla ig
zarca oluturulmu olduu dnlebilir.
Fakat, uras bir gerek ki, byle bir ynte
min uygulanmas, sosyolojik konulara olan
yaygn ilginin daha da artmasn beraberinde
getirmeyecektir. Sosyoloji disiplinine dahil ol
mann nkoulu olarak, herkesin, belirli bir
eyler kategorisine uygulamaya alt kav
ramlardan vazgemesini ve bu eyleri yeni bir
aba ile anlamaya almasn istediimizde,
bu koulu yerine getirmeye istekli olan insan
larn saysnn fazla olacan umamayz. Fa
kat zaten bizim amacmz da sosyolojik konu
lara olan ilgiyi oaltmak deildir. Tam tersi
ne, biz, sosyolojinin dnyevi baarlar alann-276-

dan ekilmesinin ve tm dier bilimlerde ol


duu gibi belirli uzmanlk gerektirmesinin za
mannn geldiine inanyoruz. Bu, sosyoloji
nin belki poplarite akmndan kaybettikleri
ni itibar ve otorite bakmndan telafi edebilir.
nk sosyoloji partizanca mcadelelerin
iine skt ve halk arasnda yaplandan
belki daha mantkl bir ekilde toplumdaki
yaygnlam fikirleri ilemekle yetindii ve
sonu olarak da herhangi bir uzmanlk ge
rektirmedii mddete tutkular dizginleme
ye, nyarglara set ekmeye yetecek kadar
yksek sesle konuma hakkna sahip olama
yacaktr. Muhakkak ki, sosyolojinin byle et
kin bir rol oynayaca vakit henz gelmemi
tir. Bizim yapmamz gereken ey, sosyolojiyi
byle bir rol oynayabilecek konuma tamak
olacaktr.

277 -

Emile Durkheim 1895te yazd Sosyolojik


Yntem in Kurallar adl yaptnda, toplumu

inceleyip yorumlayacak bir bilimin yntemini


belirlem eye alr; Comte ve Spencer gibi
dnrlerin, toplumu hazr nkavramlarla
anlama yntemlerini eletirir. Durkheime gre,
bir toplum bilim kurm ann n koulu da
gereklii snflandrarak, geerli bilim sel
yasalar bulmak ve toplumsal gerekliin i
doasn, karakteristik ynlerini yanstan
kavramsal bir dizge oluturmaktr.

S osyolojik Yntem in Kurallar: Bilim olma

yolundaki toplum zmlemesinin sorunlar.

ISBN 975-8688-88-X

9789758688883

You might also like