Professional Documents
Culture Documents
Cemal Yıldırım Bilim Felsefesi
Cemal Yıldırım Bilim Felsefesi
Y I L D I R I M
BLM
Felsefesi
3. Basm
ISBN 975-14-0294-8
KTB 91.34.Y.0030.0375
indekiler
NSZ (Birinci Basm) .......................................................................................... 5
NSZ (kinci Basm) ............................................................................................ 6
NSZ (nc Basm) ........................................................................................ 7
GR ................................................................................................................... 8
BLMN ANLAMI VE KAPSAMI .......................................................................... 11
BLM NEDR? NEM VE TANIMI ....................................................................... 11
Bilimin Anlam ................................................................................................ 11
Bilimi Niteleyen zellikler .............................................................................. 16
BLM, ORTAKDUYU, DN ve FELSEFE .................................................................. 22
Bilim ile Ortakduyu ......................................................................................... 22
Bilim ile Din ..................................................................................................... 24
Bilim ile Felsefe............................................................................................... 25
BLM ve FORMEL DSPLNLER ........................................................................... 30
Mantksal Dnme ........................................................................................ 30
Mantksal Doruluk ........................................................................................ 33
Dedktif ve ndktif karmlar ...................................................................... 35
Bilim ve Matematik ........................................................................................ 39
Matematiksel Teori ve Yorumu ...................................................................... 42
Matematiin Bilim iin nemi ........................................................................ 44
BLM ve DL ........................................................................................................ 48
Dilin Yaps ve levi......................................................................................... 48
Kavram ........................................................................................................... 52
Tanmlama ...................................................................................................... 55
BLMSEL YNTEM ve KAPSADII LEMLER ..................................................... 60
BLMSEL YNTEM: KAPSAM ve SINIRLARI ......................................................... 60
Bilimsel Yntemin Yap ve levi ..................................................................... 60
Bilimsellik lt ............................................................................................ 64
2 Bilim Felsefesi
Cemal Yldrm 3
4 Bilim Felsefesi
NSZ
(Birinci Basm)
amzn aydn, her eyden nce, bilimin anlam ve bilimsel dnmenin nitelii
zerinde salam bir anlay kazanm kiidir. Bu kitabn amac bu anlay balca
zellikleriyle ortaya koymak, bilimi bir bilgi yn olarak deil, bir dnme yntemi
olarak aklamaktr. Modern dnyann doru yorumlanmas, hi phe yok ki, en
bata bilim dediimiz karmak fenomenin iyi anlalmasna baldr. Kald ki,
bilimin kavramsal yapsn inceleme, zihin eitiminin ok etkin ve verimli bir olanan salar. Son eyrek yzyldan beri, fen retiminde olgusal bilgiden ok temel
kavram ve ilkelere verilen nem, ilenmi, hazr bilgiyi ezberleme yerine, bulma,
dorulama ve deerlendirme gibi dnme srelerinin n plana gemesi bu olanan eitsel deerinden ileri gelmektedir.
Felsefe denince genellikle speklatif nitelikte, hatta bazen sorumsuzca yrtlen
bir dnme biimi akla gelir. Bu ada felsefe iin doru olmad gibi, bilim felsefesi iin hi doru deildir. Bilim felsefesi konu ve amacna uygun olarak, eletirel ve
analitik bir dnme, abasna dayanr. Speklasyonun felsefede, hatta bilimde yerini inkr etmemekle birlikte, ne bilim ne de aslnda felsefe salt speklatif dzeyde
ilerleyemez. Biri nasl gzlem veya deneyi son bavurma kat olarak kabul etmise,
dieri de ister istemez, mantksal zmleme ynteminin denetimine girmek zorundadr. Kitabmzdaki yaklama bu adan baklmas, baz yanl anlamalar nleme
bakmndan nemlidir.
Ele alnan konularn soyut nitelii ve dilimizdeki terminoloji kemekelii gz nne
alnrsa, yazarn kitab genel entelektel dzeyde tutma yolunda karlat glk
kolayca takdir edilir. Bununla birlikte, okuyucuyu gereksiz zorlamadan kurtarmak
iin kullandmz dilin elden geldiince basit, ak ve akc olmasna allmtr. Ne
var ki, bilim felsefesi ile ilgili bir kitab, basit bir roman okur gibi okumay beklemek
de hakszlk olur.
Bu kitab yazmaya beni ilk tevik eden Doent Dr. Korkut Boratav'a teekkr borluyum.
OR-AN (Ankara), ubat 1973
Cemal Yldrm
NSZ
(kinci Basm)
Bu kitabn ikinci basmna gitmemin tek nedeni ilk basmn tkenmi olmas deildir.
Gnmzde toplum yaammzn hemen her kesiminde egemen olmaya yz tutmu
birtakm sorumsuz, fanatik ve ykc glerle, onlarn eylem ve tutkularn biimleyen
akl-d retilerle kar karyayz. Entelektel birikimi clz bir kltr ortamnda,
zgr dnce eitiminden yoksun genlerin bu tr akmlarn bask ve propagandasna dayanabileceini bekleyemeyiz. Giderek arln duyuran fanatizmi ksa srede etkisiz klmann yolu var mdr, varsa, aralar nedir? sorusu yeteri aklkla henz yantlanm deildir. Ama uzun srede banaz kafalarla savamann belki de en
etkili yolu eitimin her dzeyinde gen kuaklarn, bilimsel anlay dediimiz yntemli kukuya yer veren, eletiri ve tartmaya ak, olgulara saygl aklc yaklam
benimsemelerini salamaktr. Unutmamak gerekir ki, bilimsel dnya grn
zmlememi bir kltrde fanatizmin her trne boy verme olana vardr. Kitap
1970'lerin banda bu gerein bilinciyle kaleme alnmt; bugn de ayn amala,
geniletilmi ve gelitirilmi olarak okuyucunun ilgisine sunulmaktadr.
Kitabn sonuna konan on drt seilmi metin bu basknn balca yeniliini oluturmaktadr. Tannm dnr ve bilim adamlarndan evrilerek alnan bu rnek yazlarn, hem bilim felsefesinde tartma konusu kimi sorunlara k tutma, hem de
okuyucuyu zgn dnce rnleriyle karlatrma ynlerinden yararl olaca
inancndaym. Anlam yitirmeksizin, ak ve anlalr bir dille aktarmaya aba gsterdiim bu okuma paralann okuyucularn, zellikle seminer almalar yapan
rencilerin, ilgin bulacaklarn ummaktaym.
te yandan, kitabn asl metnini de baz yeni eklemelerle (bu arada, ilk basmda
gzden kam dizgi yanllarn dzelterek), gelitirdiimi sanyorum. Ayrca, ilk
basmda pek yadrgamakszn kullandm yabanc kkenli szckleri byk lde
ayklayarak yerlerine, dilimizde kullanm giderek yaygnlk kazanan 1rke szckleri koymaya zen gsterdim. Ancak bu aamada kktenci bir tutum iine giremediim iin yeterince tutarl kalabildiimi sylemem gtr. Ama, mantn salt soyut
ilikileri dnda tam tutarll nerede bulabiliriz ki!..
OR-AN (Ankara). ubat 1979
Cemal Yldrm
NSZ
(nc Basm)
Bilim Felsefesi nc basma, EKLER blmne konan yeni bir metin (Fiziksel
Bilimlerde Matematik", F.J. Dyson) dnda ierik ynnden nemli bir deiiklie
uramadan girmektedir. Bu arada kimi anlatm belirsizliklerini gidermek, paragraf
ya da tmcelere aklk kazandrmak iin gerekli grlen ifade ve szck deiiklikleri yaplmtr.
Kitabmn yeni bir basm iin beni yreklendiren okuyucularma, buna olanak salayan Remzi Kitabevi'ne teekkr borcumu dile getirmek isterim.
GR
Bilim felsefesinin amac ksaca bilimi anlamaktr, diyebiliriz. Ne var ki, bilimi
anlamaya ynelik eitli yaklamlar vardr. Bilimi tarihsel geliimini inceleyerek anlamaya alabiliriz. Gnmzde giderek nem kazanan bilim tarihinin
yapmak istedii budur. Bir baka yaklam, bilimsel aratrmalarda bulunan
kiilerin, tek tek ya da grup olarak tadklar nitelikleri ve iinde bulunduklar
sosyal ve kltrel koullar inceleyerek bilimi anlamaya almaktr; bir baka
deyile, bilimin oluum ve geliiminde kiisel ve sosyal koullarn etkisine
baklarak bilimi aklama yoluna gidilir. Psikoloji ve Sosyoloji bu adan bilime
yaklar.
Bilime bir de mantk veya felsefe asndan baklabilir. Bu adan bilim hem bir
sre hem de bir sonutur. Sonu olarak bilim dzenli ya da organize bir bilgi
btndr. Bilgilerimiz nerme denilen dilsel ifade biimlerinde yer aldndan, bu yaklama gre bilimi anlama bir bakma bu nermeleri inceleme,
eletirme ve zmleme demektir. nermeleri oluturan terim ya da kavramlar aydnlatma, bu kavramlar arasndaki ilikileri belirleme, nerme ve kavramlar mantksal bir iliki dzeni iinde kapsayan teori veya benzer sistemleri yap ve ileyi olarak akla kavuturma bu yaklamn balca zelliini
belirleyen srelerdir. Bu anlamda bilim felsefesi, bilimin dilsel yapsn zmleme, eletirme ve aydnlatma abasndan baka bir ey deildir.
Sre olarak bilimi birtakm eylemsel ve dnsel ilemlerin bir rgs sayabiliriz. Gzlem, deney, lme gibi olgu saptama amac gden ilemler birinci
grupta, indktif ve dedktif karm, kavram ve hipotez kurma gibi ilemler
ikinci grupta yer alan ilemlerin balcalardr. Hemen iaret etmeli ki, bilimsel
srete yer alan ilemleri eylemsel ve dnsel diye ayrmamz kesin olmaktan uzaktr. Birinci grupta toplanan ilemler iin daha ok eylemsel ikinci
grupta toplanan ilemler iin ise daha ok dnsel demek doru olur. Gerekten, ne derece eylemsel grnrse grnsn, hibir bilimsel ilem yoktur
ki ayn zamanda dnsel olmasn.
Bilimsel sreci oluturan bu ve benzeri ilemlerin yap ve ileyiini mantksal
zmleme yoluna giden bilim felsefesi, bilimi anlama abasn balca u iki
temel ayrm zerinde yrtr: (1) Olgu ve teori ilikisi; (2) Bulu ve dorulama balamlar. Bilimin, salt matematik ve formel mantk dahil, btn dier
Cemal Yldrm 9
10 Bilim Felsefesi
Pek ok kimse iin felsefe ile speklasyonu ayrmak olanakszdr. Bunlara gre
filozof bilgi reten yntemlerle almaz, bu bilgi ister olgusal nitelikte olsun,
isterse mantksal ilikiler biiminde olsun. stelik onun kulland dil, irdelenip
dorulanmaya ak da olamaz. Ksacas, onlar iin felsefe bir bilim deildir. Oysa
biz kitabmzda tam tersi bir tez savunmaktayz. Diyoruz ki, felsefi speklasyon
geici bir aamadr, felsefe sorunlarnn zm iin gerekil mantksal zmleme aralarnn yeterince gelimemi olduu bir aama. Gene diyoruz ki, felsefeye bilimsel yaklam diye bir ey vardr ve bunun izlerini gemite de bulmaktayz. Kitabmz bu yaklamdan kaynaklanp gnmzde ortaya kan bu felsefeyi aklamay amalamaktadr. yle bir felsefe ki, ada bilimde bulduu
yntemlerle, daha nceleri yantlan ancak salt tahmine dayanan birtakm sorunlara kesin zm getirebilmektedir. Ksaca demek gerekirse, kitabmz felsefenin speklasyondan bilime getiini gstermek amac ile kaleme alnmtr.1
Ancak akla ister istemez u soru gelmektedir. Felsefe speklasyondan bilime
getiinde felsefe diye bir ey kalr m ortada? Sorun felsefeyi bilimletirmekten ok, bilime aykr dmeyen, onunla verimli etkileim iine girebilen felsefe trn oluturmaktr, herhalde. Unutmamak gerekir ki, bilim felsefesi bilime kar giderek artan ilgimizin bir sonucudur. Her dnemde felsefe o dneme zg yaant biiminin niteliini tar. rnein, antik dnyada felsefe doann dngl deiimi ve insann siyasal niteliine ilikin grleri yanstr.
Ortaa boyunca Tanr'ya ve dinsel yaama ynelik ilgi arln srdrr.
Rnesanstan gnmze kadar ise bilim dediimiz doay anlama ve doa
glerini denetim altna alma eylemi egemen olmutur. Bilim felsefesi, felsefi
dncenin bu geree yabanc kalamayacan simgelemektedir.
Hans Rcichenbach. The Rise of Scientific Philosophy. s. vii. (Bu kitap dilimize Bilimsel Felsefenin
Douu adyla evrilmitir. Remzi Kitabevi, stanbul, 1981).
Birinci Kesim
I. BLM
Bilimin Anlam
Bilimi anlamann nemi nedir, buna neden gerek vardr? Bu soruya u iki
ynden yant verebiliriz. 1 Bilimin uygulama sonular yaammz giderek
artan llerde her cephesinde etkilemektedir; 2 Bilimsel dnceyi tanma amz aydn iin bir entelektel zorunluluktur.
Bilimin yaammz etkileyen uygulama sonular ok eitlidir. Her gn kullandmz ara, aygt ve makinelerin bir listesi bile bunlarn yaammzdaki
nemini gstermeye yeter. Telefon, radyo, tren, uak, otomobil, elektronik
hesap makineleri, atom bombas vb. bilimin teknolojideki uygulamasndan
elde edilen, dnyamz hzla deitiren aralardan balcalardr. Bilimsel yollardan edinilen bilgiler insanoluna doal evresini denetim altna alma olanan salam; doa olanaklarn kendi yaamn kolaylatrma, daha rahat,
daha gvenilir ve daha uzun yaama yolunda kullanma yeteneini vermitir.
300 yl nce, Francis Bacon, Bilgi g kaynadr. demiti. Bilginin ok ynl
12 Bilim Felsefesi
tkenmez bir g kayna olduu, insanolunun uzaya alan teknik baarlaryla gnmzde iyice ortaya kmtr.
Bu sonular bilimin bizim iin nemli olan bir cephesini oluturur. Bundan
belki de daha nemli bir baka cephesi, bilimin gl bir dnme yntemi
olmasdr. Bilimsel dnme ynteminin yap ve zellii, kitabmzn II. kesiminde ayrntl olarak ele alnacaktr. Burada sadece bir iki noktaya deinmekle yetineceiz.
Bilimsel dnme belli bir kafa disiplini gerektirir. Bu disiplini kazanm bir
kimse her eyden nce geree dnktr; olaylara saygldr. Yarglarnda
tutarl ve ihtiyatl olmasn bilir; olgulara dayanmayan uluorta genellemelerden kanr; akla ya da ortak-duyuya ne kadar yakn grnrse grnsn hibir konuda nyarglara, dogmatik inanlara saplanmaz. Bilimsel dnme
yeteneini kazanm bir kimse iin dncenin hareket noktas olduu gibi,
geerlik ls de gvenilir gzlem verileridir. Gzlem verilerine ters den,
ya da onlar aan, her trl iddia, teori veya genelleme duygusal ekicilii ne
olursa olsun, phe konusu olmak zorundadr. Herhangi bir karm ya da
savn geerlii, olgulara uygunluk gsterdii kadardr.
Bilimsel dnme belli bir dnya grne dayanr. Bu gr rasyoneldir; her
trl mistik ve doatesi grlerin karsnda yer alr. Doada olup biten
olaylar, doast kuvvetlerin varln tasarlayarak deil, gene doal olaylara
bavurarak aklamaya gider.
Son olarak bilimsel dncenin bir anlama, bir bulma ve dorulama yntemi
olduunu sylemeliyiz. nsanlk uzun gemiinde, ayn amalar iin baka
yollar da denemitir. Mitoloji, din, metafizik gibi bilim d yollar, evreni anlama abalar arasnda saylabilir. Fakat bu abalarn hibiri baarl olmamtr; bilimsel yntemin salad gvenilir bilgiye, olgular aklama gcne
eriememitir.
lerde daha genie ve ayrntl olarak ileyeceimiz bu nokta bilimin entelektel deerini belirten temel zelliklerdir. Demek oluyor ki, bilimin deeri
bir yandan teknolojideki uygulamas ile faydaya ynelmi icatlarda, te yandan nitelikleri belli bir kafa disiplini, rasyonel bir dnya gr ve evrenin
insanolu iin sr olan yanlarn ve ileyiini anlama, aklama ya da betimleme yntemi oluturmasnda kendisini gstermitir. Bu iki cepheli deer, yzeyde uyumaz gibi grnse de aslnda birbirini tamamlayc niteliktedir.
nk, faydaya dnk teknolojik gelimeler, temelde fayda gzetmeyen, salt
Cemal Yldrm 13
insanolunun bilme ve anlama abasna dayanan bilgi ve aklamalar gerektirdii gibi, bu tr bilgi ve aklamalarn kapsamn geniletme, geerlik ve
gvenirlii artrma bakmndan da teknik aralara gereksinme vardr.
Bilim nedir? sorusu ok sorulan sorular arasndadr. Ancak zerinde henz
hepimizin birletii bir yant verilmemitir. Bu gln nedenleri arasnda
u ikisi gsterilebilir:
1. Bilim donmu, dural (static) bir konu deil, srekli ve artan bir hzla gelien, deien bir etkinliktir.
2. Bilim inceleme konusu ve yntemi ynnden kapsam ve snrlar kesinlikle belli bir etkinlik deil, ok ynl, snrlar yer yer belirsiz karmak bir oluumdur.
Dural ve basit oluumlar bile tanmlamada ou kez glk ekeriz. Bilim gibi
srekli deime halinde olan, yaps karmak bir sreci, kesin ak ve herkesin kabul edecei bir tanmla belirlemek ise bsbtn g bir itir.
Ancak bu glk ne bilginleri ne de bilim zerinde dnen filozoflar baz
tanmlar ileri srmekten de alkoymamtr. lgili literatre bir gz atmak
ortaya atlm tanmlarn say ve eit bakmndan okluunu grmeye yeter.
Biz bunlardan sadece nemli grdmz birka zerinde duracaz.
ok yaygn bir tanmlamaya gre bilim, rgn bir bilgiler btndr. Bu tanm
yetersizdir; ancak yetersizliin nedenini aklamadan nce, tanmn dayand
iki terimin (Bilgi ve rgn) anlamlarn belirtmeye ihtiya vardr.
Bilgi terimi gnlk dilde eitli anlamlarda kullanlmaktadr. Biz burada
sadece teknik anlamn belirtmekle yetineceiz. Bir eyin bilgi saylmas iin
u koulu karlamas gerekir:
1. O eyin bir nerme ile dile getirilebilir olmas (nerme, bir tmce ile dile
getirilen doru veya yanl bir yarg demektir. rnein Bakr bir iletkendir
tmcesi doru bir nerme, Dnya gneten daha scaktr tmcesi yanl bir
nerme dile getirmektedir).
2. Bu nermenin doruluunu gsteren gvenilir kant veya belgelerin olmas.
3. nermenin doruluuna inanlmas.
rnein, dnyann yuvarlak olmas bilgilerimizden biridir. Dnya yuvarlaktr nermesi bunu dile getirmektedir. stelik nermenin doruluunu gste-
14 Bilim Felsefesi
ren elimizde eitli kant veya belgeler vardr. Ayrca oumuz nermenin
doruluunu kabul etmekteyiz. te yandan Dnya yuvarlaktr nermesi
herhangi bir nerme deildir; olgusal ierikli bir nermedir. Yuvarlak nesneler biimlidir gibi bir nerme ise olgusal ierikten yoksundur. Yuvarlak
sz bir biim tr ifade ettiine gre, nerme aslnda Biimli olan cisimler
biimlidir demekten ileri geemiyor. Oysa Dnya yuvarlaktr nermesi bize
bir ey retiyor. Dnya yuvarlak deil, baka bir biimde de olabilirdi; yuvarlak olmas zorunlu deildir. rgn terimine gelince, bilgilerimizi dile getiren
nermelerin mantksal bir iliki iinde olmas anlamna gelmektedir. Bilim bir
yn dank, ilikisiz nermelerden olumamakta (bu nermelerin hepsi
doru olsa bile), bunlarn mantksal ynden bir iliki dzeni iinde yer almas,
bir sistem oluturmas gerekmektedir.
O halde bilime rgn bir bilgiler btn gzyle bakabiliriz. Ne var ki, bu tanm bir yandan ok geni, te yandan ok dar grnmektedir. ok genitir
nk bilim dnda baka baz eyleri de ayn ekilde niteleyebiliriz. rnein
bir telefon rehberi, bir niversite katalou iin de rgn bilgiler btn diyebiliriz. Ama bu tr eylere bilim diyemeyiz. Tanm ayn zamanda ok dardr;
nk bilgi, bilimi tanmlamada gerekli bir nitelik olmakla beraber, yeterli bir
nitelik deildir. Bilgi bir rndr; bir srecin sonucudur. Bilim bir sonu olduu kadar, hatta belki daha fazla, bir sretir. Bu sre Bilimsel dnme,
Bilimsel yntem ya da Bilimsel aratrma denilen bir bulma ve dorulama
abasdr. Sz konusu tanm bilimin bu zelliine yer vermedii iin dar ya da
eksik saylmak gerekir.
Bir baka yaygn tanm da udur: Bilim gerei (ya da doruyu) arama etkinliidir. ok genel bir anlamda bu tanm belki uygun grebiliriz. Ancak ayn
tanm felsefe, hatta sanat ve edebiyata da uygulamak olana vardr. Kald ki,
tanmda geen gerek ya da doru terimi ak ve belirli bir anlam tamamakta, eitli balamlarda farkl anlamlar iin kullanlmaktadr.
Bilimi, nsan deneyim ve yaantsn betimleme, yaratma ve anlama yntemi
olarak tanmlayanlar da vardr.1 Burada deneyim ve yaant szleri ile tm
bilinli alglarmz dile getiriliyorsa (ki yle olmas gerekir) tanmn kapsam
ok geni tutulmu demektir; nk, bilim kadar hatta daha fazla sanat ve
edebiyat almalar da insan yaantsn betimleme (tasvir etme), yaratma ve
anlama abasndadr.
1
Cemal Yldrm 15
Tannm bir bilim adam, genellikle kabul edilmi baz tanmlar eletirdikten
sonra, yle bir tanm ileri sryor: Bilim, zerinde herkesin birleebilecei
yarglan konu alan bir almadr.2 Bu tanm u iki ynden aklanmaya muhta grnyor: (1) yarg sz ile ne anlatlmak isteniyor? (2) zerinde herkesin birleebilecei koulu neden ileri srlyor? Yazarn yarg sz ile
doa olgularna ilikin nermeleri dile getirmek istediini dnebiliriz. Bu
doru ise akla baka bir soru gelmektedir. Bilim doa olaylarn m, yoksa
bunlar dile getiren yarglan m inceler? Dilin bilimdeki nemli yerini inkr
etmemekle beraber, bilimin dorudan olgular deil, bunlarn ifadesi olan
birtakm dilsel nesneleri konu aldn sylemek pek akla yakn grnmyor.
Dil bir anlatm ve bildirim aracdr; bilim dilden yararlanarak inceledii olgular ve ulat sonular saptar. Bilginin yaylmas, eletiriye konu olmas iin
de belli bir dilde ifade edilmi olmasna ihtiya vardr. Ama gene de bilimin
konusu olgularn kendisidir, yoksa bunlar dile getiren nermeler deildir,
diyeceiz.
Yazarn ileri srd koula gelince, byle bir snrlamann nemini hemen
belirtmeliyiz. Bylece kiisel kalan, znel, benzeri olmayan ya da mucize trnden olgularn bilimsel incelemenin kapsam dna dt; yalnz nesnel, herkesin inceleme ve eletirisine ak olgularn bilime konu olabilecei
belirtilmi olmaktadr.
Bilim kavrammzn genilemesi ve derinlemesi iin nemli sayabileceimiz
iki tanma daha deinmekte yarar vardr. Bunlardan biri nl bilgin Einstein'a,
tekisi amzn byk dnr Russell'a aittir.
Einstein'n tanm: Bilim, her trl dzenden yoksun duyu verileri (alglar) ile
mantksal olarak dzenli dnme arasnda uygunluk salama abasdr 3.
Russell'n tanm: Bilim, gzlem ve gzleme dayal uslama (akl yrtme) yoluyla nce dnyaya ilikin olgular, sonra bu olgular birbirine balayan yasalar bulma abasdr4.
Ksa bir karlatrma hem yetkili kalemlerden kan bu iki tanm iyi anlamamza, hem de aralarndaki temel fark grmemize yardm edecektir.
16 Bilim Felsefesi
Cemal Yldrm 17
Yeil bir eyin renkli olup olmadn saptamak iin gzleme bavurmaya gerek yoktur. Yeil ve renk szlerinin anlamlarn bilmemiz yeter. Bu tr
nermelere analitik nermeler diyoruz. Matematik ve mantk nermeleri bu
gruba girer. te yandan Dnya yuvarlaktr, Sabit basn altnda gazlar stlnca genleir, Ankara Trkiyenin bakentidir gibi nermeler sentetiktir."
Dnyann yuvarlak olup olmadn, dnya ile yuvarlak szlerinin anlamlarna bakarak saptayamayz; bunun iin gzleme bavurmak zorunludur. Bilimsel nermeler bu gruba girer.
Bilim mantksaldr, Bu zellik iki ynden kendini gstermektedir: (a) Bilim
ulat sonularn her trl elikiden uzak, kendi iinde tutarl olmasn ister. Birbiriyle elien iki nermeyi doru kabul etmez. (b) Bilim bir hipotez ya
da teoriyi dorulama ileminde mantksal dnme ve karsama kurallarndan yararlanr. Hipotezlerin veya teorik nermelerin bir zellii dorudan test
edilememeleridir. Bir teoriyi dorulamak iin gzlem olgularna bavurmak
gerekir. Ancak bunu yapabilmek iin nce teoriden birtakm gzlenebilir sonular (bunlara n deyiler de diyebiliriz) karmaya ihtiya vardr. Bu karsama ilemi ise dedktif mantn kurallarna dayanmakszn baarlamaz.
Bilim nesnel (objektif)dir. Birok kimseler bilimsel nesnellii mutlak bir anlamda yorumlarlar. Bu doru deildir. Kukusuz bilgin doruyu arama abasnda kiisel eilim, istek ve nyarglarn etkisinde kalmamaya, olgular olduu gibi saptamaya alacaktr. Ancak unutmamaldr ki, bilim, sanat, edebiyat,
felsefe gibi bir insan uradr. Bir hipotezin kurulmasnda veya seiminde
bilim adam ister istemez baz deer yarglarna, hatta bir lde kiisel duygu
ya da, beenilere yer vermekten kanamaz. Bilimde zellikle bulma, belli
kurallara indirgenebilen bir sre deildir. Yeni bir hipotez veya teorinin ortaya konmas aklmza olduu kadar, hatta belki daha fazla, sezgi ve muhayyilemize dayanan, yaratc bir oluumdur. Kald ki, en basit gzlemlerimizde bile
tam ve katksz bir nesnellik salanamaz. nsanolu bir fotoraf makinesi deildir; btn alglarmz baz varsaym ve kavramlar erevesinde olumaktadr. Gnlk yaamda olduu gibi bilimde de evremizde olup biten her eyi
deil, ancak baz eyleri alglar veya gzlemleriz. Yaama veya aratrma amacmza gre bir semeye gitmek, ancak konumuza ilikin olgularla ilgilenmek
bizim iin hem doal, hem de bir zorunluluktur. Byle olunca, bilimde nesnellik mutlak deil, snrl ve zel anlamda yorumlanmak gerektir. Bu da bilimsel
olma iddias tayan her sonu veya dorunun gvenilir olmas, bir kii veya
18 Bilim Felsefesi
Cemal Yldrm 19
20 Bilim Felsefesi
edinmenin olanak d olmad, nc varsaym ise bilginin deerli ey olduunu sylemektedir. Gerekten, temelde incelemeye konu bir dnyann varln, bu dnyann bizim iin anlalr olduunu, gene bu dnyay anlamann
deerli bir ura olduunu kabul etmemisek, bilim bir anlama abas olarak
gerekesini yitirir, anlamsz bir hareket olarak kalr.
Bu temel varsaymlar yannda zellikle doa bilimleri iin gereklii sz gtrmez birka varsaym daha belirtebiliriz.
Bilimsel incelemeye konu olan gerek dnya geliigzel deil, olgularn dzenli ilikiler iinde yer ald, tutarl, kapristen uzak bir dnyadr. rnein, suyun
hangi koullar altnda donduu, hangi koullar altnda kaynad, bu tr deimez, dzenli ilikilerdendir. A, B, C, koullar altnda suyun donacan D, E,
F, koullar altnda ise kaynayacan bekleriz. Ayn koullar altnda suyun
bazen donduu, bazen kaynad grlse idi byle bir bekleyi iin olanak
kalmazd. Olgularn geliigzel yer ald kaprisli bir dnyada, olup bitenlerin
gerisindeki temel ilikileri arayan, bunlar dile getirip aklamaya alan bilim
iin de olanak yok demektir.
Her olgu, bizim iin saptanabilir olsun olmasn, kendinden nce yer alan baka
olgulara bal olarak ortaya kar. Bunun ksaca anlam udur: Nedensiz olgu
yoktur ve bu neden doann kendi iindedir. Bu varsaymdan hareket eden
bilim, herhangi bir olgunun aklanmasn o olgunun ortaya k koullarna
bavurarak yapar. rnein, suyun kaynamas iin 76 cm baro-metrik basn
altnda scakln 100C'ye km olmas gerekir. Burada suyun kaynamas bir
sonu, belli llerdeki basn ve s ise birer n kouldur. Sonula n koullar
arasndaki ilikiyi matematiksel olarak yle gsterebiliriz:
Y = f (X1, X2 Xn)
Formlde, Y sonucu, X1, X2 ... Xnler de n koullar gstermektedir. f ise
ilikinin fonksiyonel olduunu ve bu fonksiyonda Ynin baml, X1nin ise
bamsz deiken olduunu belirtmektedir.
Bilim gzlem konusu btn olgularn zaman ve uzay iinde yer aldn kabul
eder. Bu ise, zaman ve uzayn realite denilen gerek dnyann temel boyutlar olduu inancna dayanr. Olgularn zaman ve uzayla snrlandrlmas bilimi, ilkece gzlem konusu olamayacak birtakm doa d nesnelere ynelmekten alkoyduu gibi, bu tr nesneleri inceleme konusu yapan almalarn
bilimsel olamayaca yargsn da temellendirmektedir. rnein din, mitoloji
ve metafizik incelemeler gibi.
Cemal Yldrm 21
Bilim var olan her eyin bir miktarda var olduu ilkesine baldr. Bu nedenledir ki, bilginler elde ettikleri bulgular nicelik trnden dile getirmeye byk
nem verirler. Deney sonularnn basit gzlemle deil, lme yolu ile saptanmas ve bunlarn saysal terimlerle ifadesi bilimde giderek nem kazanan
bir gelimedir. rnein scaklk, sertlik, younluk, renme yetenei, yaratclk vb. deikenlerin zamanla llebilir bir biimde tanmlandklarn ve bu
tanmlara uygun gelitirilen lme aralar kullanlarak lldklerini grmekteyiz. Bir bilimde lme tekniinde eriilen yetkinlik o bilimin ilerleme
derecesini saptamada nemli bir lt olarak kabul edilmektedir. Bir tr lmeye bavurmayan bir almaya bilim demek artk ok g grnmektedir.
Bilimin dayal olduu varsaymlara ilikin Einstein'n u szleri nemle zerinde durulmaya deer:
Teorik kavramlarmzla gerek dnyay anlamann olanakl oldu()u inanc olmakszn, dnyamzn i uyumuna inanmakszn, bilim denen eyin ortaya kmas beklenemezdi. Bu inan her trl
bilimsel buluun temel itici gcdr ve daima yle kalacaktr 5.
Bilime egemen temel varsaymlarn (Keplerin dncesinde grld gibi)
metafziksel nitelikte olduuna deinen tannm ada fizik bilginlerinden
biri de yle demektedir:
Modern teorik fiziki de, bilerek ya da bilmeyerek, en az bir metafiziksel ilkenin gdmndedir. Doann yeni yasalarn bulma abasnda o, bu yasalarn matematiksel olarak basit ve ak bir biimde dile getirilebilecei inancn tar. Byle bir inancn gdmnde olmakszn, fiziin bir tek genel yasasn bulma olana dnlemez bile;6.
Yukarda ksaca deindiimiz temel varsaymlarn metafziksel nitelikte olup
olmad sorusu ayr bir inceleme konusudur. Ancak u kadarn belirtelim ki,
bilimin son 300 yllk sre iindeki ba dndrc gelimesi dayand varsaymlarn geni lde geerli olduklarn kantlayc niteliktedir.
II. BLM
Albert Einstein,Physics and Reality Scierce and ldeas, Edited by A. B. Arons and A. M. Bork,
New York, 1964.
Cemal Yldrm 23
Bkz. C: Yldnm, Science, Its Meanirg and Method, O.D.T.. Ankara, 1971, s. 32.
24 Bilim Felsefesi
halde, hatta olgularn yanllamasna karn, doruymu gibi kabul edilir: tersi
dncelere ise zihinler ou kez kapal tutulur. Bu yzden, bilimde grdmzn tersine, saduyuda kendi kendini dzeltme dzenei ya ok yava
yrr, ya da yeterince etkili ilemez (Bkz. Ek 1: Bilimsel Gre Gei, J.
Bronowski).
Bilim ile Din
Din ile bilimin ilikisine gelince, bunlar tarih boyunca birbirleriyle srekli
atma halinde olan iki dnme biimidir. Genel bir anlamda her ikisi de
evreni aklama amac gder; fakat kullandklar yntemler ve bal olduklar
dnya grleri ok farkldr. Daha nce de belirttiimiz gibi bilim, olgular
saptama ve aklamada gzlem ve gzleme dayal mantksal dnmeyi kullanr. Oysa din, metafizikten pek farkl olmayarak, sevgi inan ve duygu ile kark, olgulardan kopuk bir akl yrtmeye dayanr. Dnya gr ynnden
birine gereki-rasyonalist, tekisine mistik-rasyonalist diyebiliriz. Bu karlatrmay daha somut yapmak iin, dini oluturan balca zellikleri belirtmeye ve bilimle atmaya dt kesin noktay bulmaya ihtiya vardr. Btn
byk dinler incelendiinde u enin ya da ilevin yaplarnda var olduu
grlr4:
1. Birtakm ahlak kurallar,
2. Belli tapnma biimleri,
3. Metafizik nitelikte bir inanlar sistemi.
Bilimle dinin atmas sadece son nokta bakmndandr. nk din bilimin
evreni aklama ve insan iin anlalr klma abasna bu noktada ortak olmutur. Din evrenin kkeni, kuruluu ve ileyii zerinde birtakm inanlara (metafizik hipotezlere) sahiptir. Bu inanlarn her biri dogma niteliindedir: doruluundan phe edilmez. Kald ki, dinin sz gtrmez bir kesinlikle doru
kabul ettii metafizik hipotezleri bilimsel yoldan dorulama olana da yoktur.
rnein, bu inan ya da hipotezlerden biri, Tanrnn varl ile ilgilidir. Hemen
btn gelimi dinler belli zellikleri olan bir Tanrnn var olduu savna dayanr. Ne var ki, bu savn ne doruluu ne de yanll gzlem ve deneye bavurularak saptanamaz. Dinler bu konudaki savlarnn doruluunu baka
yollara (vahiy, sezgi, kutsal kitap, geleneksel otorite ve benzer kaynaklara)
4
Cemal Yldrm 25
bavurarak savunurlar. Sonuta byle bir savn kabul veya reddi kiisel bir
inan sorunu olarak kalr. Ne inanan kimse inancnn doruluunu, ne de inkr
eden kimse inkrn bilimsel yoldan ispat edebilir. u kadar ki, ikisinin birden
doru olmas mantksal adan olanakszdr.
Din, inanlar sisteminde, bilimin tam tersine, dzeltme, gelime veya herhangi
bir deiiklik kabul etmez. Yanlma olaslna yer vermedii iin kendi kendini eletiri yoluyla hatalardan arndrma olana yoktur. Dinsel her inan kesin
ve evrensel doruluk iddiasna dayanr. Oysa bilimde hibir teori kesinlik
iddias gtmez; er ge bir gn deiiklie urama, hatta tmden reddedilme
olasln gzden uzak tutmaz. Dinle bilimin atmas, dinin olgulara dayanmakszn evreni aklama yolunda ortaya att metafizik retilerden vazgemedii srece srp gidecee benzer. nk bu tr inanlar, giderek kapsamn gelitiren bilimsel bulgu ve dorularla badatrmann yolu yoktur.
(Bkz. Ek 1: Bilimsel Gre Gei, J. Bronowski.)
Bilim ile Felsefe
Bilim ile felsefenin ilikisi ok daha yakn ve aklanmas gtr. kisinde de
ama dnyay ve insan yaantsn anlamaktr. Aralarndaki fark yntem ynndendir. Bilim olgulardan hareket eder, ulat sonular gene olgulara
dnerek temellendirmeye urar. Felsefe de, bir eit olgu demek olan insan
yaantsndan hareket eder. Fakat felsefe ulat sonular temellendirme
yolunda olgulara deil, mantksal zmlemeye hatta bazen dpedz metafizik speklasyona gider.
Tarih iinde insanolunun akl yolu ile evreni kavrama abas ok gerilere
uzanr. Bilimlerin ortaya k ise ok yenidir. Balangta, imdi eitli adlar
altnda var olan btn bilimler felsefenin kapsam iinde yer almt. XVII.
yzyla gelinceye kadar fizik bile doa felsefesi ad altnda, bilimsel kimlii
henz yeterince belirgin olmayan, bir bakma metafizik nitelikte bir alma
idi. Psikoloji ve sosyolojinin felsefeden kopmas ise daha da yenidir. O kadar
ki, baz niversitelerde bugn bile bunlarn felsefe programlarnda yer aldn
grmek olasdr. Bununla birlikte son 300 yllk gelimelere bakldnda, srasyla fizik, kimya, biyoloji, psikoloji, sosyoloji gibi almalarn felsefeden koparak bilimsel kimlik kazandklar grlr. Btn bu ayrlmalarda iki ortak
nokta gze arpmaktadr: (1) Snrlar aa yukar belli bir inceleme alan; (2)
26 Bilim Felsefesi
Bu alana uygun aratrma yntem ve teknikleri. Her iki ynden belli bir gelime dzeyine erien bir almann felsefede kalmas olanakszdr. Byle bir
alma felsefeden bamsz hale gelmekle, ilerleme olanaklarn artrmakta,
bulgularnda daha ak, daha gvenilir olma niteliini kazanmakta, doal ya da
sosyal evrenin denetim altna alnmasna yol aan bilgi retme gcn elde
etmektedir. Oysa felsefenin bu tr bilgi retme gc yoktur, amac da aslnda
bu deildir. O halde yle bir soru karmza kmaktadr: Felsefe devam edecek mi, edecekse grevi nedir?
Felsefe elbette yaamn srdrecektir. lk bakta, pek de dayanakl grlmeyen bu yargya bizi gtren nedenleri aklamadan, ada bir filozofun felsefenin deeri stne syledii u szlerini not edelim:
Felsefe... size n servet elde etmek, ya da altnz yerde ilerlemek iin yardm salamaz; size nl kiilerin vgsn kazandrmada, dier insanlarla ilikilerinizde daha kibar ve geimli olmanza da yardmc olmaz. Felsefe okumakla huyunuzun daha soylu
olacan ya da halkn Filozofa tavr dedii o ok aranan tavr
kazanacanz da beklemeyiniz; di arsna katlanmada, yaamn glklerine gs germede herhangi bir kimseden farknz
olmayacaktr. Filozof da herkes gibi ayakkab ba koptuunda, ya
da treni kardnda kfretmekten kendini alamaz: bir iviye bastnda, ya da dilini dilediinde, herkes gibi o da ne duyduu acy,
ne de kzgnln gizleyecektir.
Filozoflar yaamlarn yoluna koymada hi kimseden daha baarl
deillerdir. Astroloji, Spiritalizm, Hristiyan bilimi Psiko-analiz
ve insanln manevi baarlar iin bulunmu dier ada aspirinlerin tam tersine, felsefe rencilere ne kendilerini nasl idare
edecekleri, ne de gelecei nasl kestirecekleri bakmndan herhangi
zel bir bilgi salamaz. Dnya apnda nl hibir filozof size dostluk kurma, bakalar zerinde etkili olma, aalk duygunuzu
yenme konusunda bir ey sylemez. Ayn ekilde felsefe, sizi ne beklenen herhangi bir tehlikeden korur, ne yalnzlnz giderebilir,
ne de korkunuzu databilir veya ada dnyann giderek artan
kaosu karsnda size snabileceiniz bir yer gsterebilir.
O halde felsefenin gerei nedir? Okumas etin, anlamas zor bir
konu; inceledii eyler ak olmaktan uzak, stelik profesrleri de
yazdklarnda olduka karanlk. Felsefeyi anlayarak okumak iin
Cemal Yldrm 27
28 Bilim Felsefesi
Cemal Yldrm 29
III. BLM
Mantksal Dnme
Mantk, rasyonel ya da mistik, her trl dnme biimleri arasnda en soyut
ve genel olandr ve hepsinin temelinde yer alr. Mantn genel ilkeleri btn
konularda geerlidir, yere ve zamana bal deildir. rnein, Dnme Yasalar diye bilinen u ilkede bu zellii apak grmekteyiz. (P bir nerme
deikenidir, herhangi bir nerme yerine kullanlmtr):
1. P doru ise, P dorudur. (Bu ilke kimi kez, Bir ey A ise A'dr diye ifade
edilir.)
2. P hem yanl, hem doru olamaz. (Bir ey hem A, hem de A deil olamaz.)
3. P ya doru, ya da yanltr. (Bir ey ya A'dr, ya da A deildir.)
Bu ilkelerin geerlii evrenseldir1. Yalnz bizim dnyamz iin deil. Olas tm
dnyalarda bu byledir. Bunlar ve benzeri ilkeleri inkr etmek kendimizle
elikiye dmek olur. Dnme konumuz ve dnme tarzmz ne olursa
olsun bu ilkeleri doru saymak zorunluluundan kurtulamayz. Bu bakmdan,
birer dnme biimi olan bilimi, matematii, hatta felsefeyi anlamak iin
mant bilmek gerekir.
Kald ki, mantk bilimsel dnmenin vazgeilmez bir arac olarak da bizi yakndan ilgilendirir. Her bilim kolunun amac kendi alanna giren olgular saptama ve aklamadr. Bilimler ancak gzlem veya deney yolundan giderek
olgular saptar; saptanan olgularn aklanmas ise mantksal bir ilemdir.
Mantksal kurallardan yararlanmakszn ulalan sonularn gvenilir bilgi
oluturup oluturmadn denetlemek ou kez olanakszdr. Geri empirik
bilimler ulatklar sonular matematikte olduu gibi ispatlama yoluna gitmezler. Ancak bunlar salam gzlem verileriyle bir eit temellendirme, ya da
belgeleme zorunluundan da kanamazlar. yle olmasayd, bilimsel bulgular
dile getiren nermeler birtakm inan ya da iddialar dile getiren birer cmle
1
Hemen belirtmeli ki, bu yarg iki deerli mantk iin dorudur. nc kkn imknszl
diye bilinen nc ilke veya ok deerli mantk sistemleri iin geerli deildir.
Cemal Yldrm 31
olmaktan ileri geemez, bilgi olma niteliini kazanamazlard. leride greceimiz zere, bilimsel yntemin balca elerini oluturan aklama, n-deme
(prediction) ve dorulama gibi ilemlerde mantk vazgeilmez bir aratr.
Bilimsel dnme ve bilgi edinmede mantn ilevi bu derece nemli olduuna gre, mantk anlaymz biraz derinletirmeye ihtiya vardr. Mantn
konusu nedir? Mantksal dnmeyi niteleyen zellikler nelerdir?
Mantk olgularn aklanmas ile deil, doru dnme kurallar ile urar. Ne
var ki, dnme ayn zamanda psikoloji denilen olgusal (empirik) bir bilim
dalnn da konusudur. O halde mantkla psikoloji arasndaki fark nedir? Ksaca
belirtmek gerekirse, psikoloji iin dnme (d grme, kzma, uyuma gibi),
bir davran biimi, bir olgudur. Her olgu gibi dnme de baz koullar altnda olumakta ve etkinlik kazanmaktadr. Psikoloji bu koullar tanma ve saptama iin birtakm gzlem ve deneylere bavurur; dnme eitlerini belirlemeye alr; elde ettii sonular aklamak iin hipotezler kurar, bunlar
gzlem veya deney yollarndan temellendirme olanaklar arar. Mantn dnmeye yaklam ise ok farkldr. Mantk iin dnme bir gzlem verisi
olarak deil, baz kurallara uygun yryp yrmemesi ynnden inceleme
konusudur. Mantk, bilimdeki betimleme ve aklama yerine bir tr deerlendirme ilemi kullanr. Baka bir deyile dnmenin geerlii ile ilgilenir.
Hangi dnme kalplar geerli, hangileri geersiz, bu ayrm yapmaya elverili ltleri, akl yrtme denilen dnme biimine geerlik niteliini
veren kurallar saptamaya alr. Mantk iin nemli olan yarglarmzn doruluu deil, yarglarmz arasndaki ilikilerin doruluudur. rnein,
(1) Btn insanlar lmldr
(2) Sokrates bir insandr
gibi yarglarmz dile getiren nermeler doru, ya da yanl olabilir; mantn
grevi bunu saptamak deildir. Bu tr olgusal nermelerin doruluunu saptama bilimlere ait bir itir. Mantk, byle verilmi bir veya birka nermeyi
doru sayarsak, baka ne gibi bir nermeyi daha doru saymamz gerektii
sorusuna cevap arar. Nitekim, mantk bize, yukardaki iki nermeyi doru
kabul ettiimiz takdirde, u nermeyi de,
(3) Sokrates lmldr.
doru kabul etmemiz gerektiini syler. Bu tutarllk ynnden zorunludur ve
bu zorunluluk mantksaldr.
32 Bilim Felsefesi
1. x, A ise, x, Bdir.
2. x bir A'dr.
________________________________
3. O halde x, B'dir.
Burada, Ann, B'nin ve xin neler olduu belli deildir. Ama ncller gene sonucu zorunlu klmakta, karm geerliliini srdrmektedir. A, B, x ne olurlarsa olsunlar, eer x, A ise ve A olan her ey ayn zamanda B ise, xin B olduu
mantksal kesinlik kazanr.
(2)'deki rnek bir karm kalbdr. Kalp geerli olduu iin, kalba uyan btn somut karmlar da geerlidir. (1)deki gibi her somut rnek genel nitelikte olan kalbn zel bir halini oluturur. Mantk, somut rneklerle deil, says
sonsuza varan bu rneklerin zel hal oluturduu genel ve soyut nitelikteki
kalplarla ilgilenir. Kukusuz, bu kalplarn hepsi geerli deildir. rnein deiik bir kalp ya da biimi belirleyen u karm,
(3)
1. x, A ise, y. Bdir.
2. x, A deildir.
3. O halde y, B deildir.
Cemal Yldrm 33
Mantksal Doruluk
Geerli bir karm kalb ile mantksal doruluk arasnda sk bir iliki vardr.
Her karm koullu bir nermeye (ya da nerme biimine) evrilebilir; eer
karm geerli ise, evrildii nerme mantksal ynden doru demektir. rnein,
(4)
1. P Q
2. ~ Q
3. O halde, P
[(P Q) ~Q] P
Gene mantksal kurallardan bu ifadenin zorunlu olarak doru olduunu biliyoruz. Tpk, daha nce szn ettiimiz Dnme Yasalar gibi bu nerme
biimini alan nermeler de elimeye dlmeksizin inkr edilemez.
Mantksal olarak doru olan nermeler tm nermeler iinde kk bir yer
tutar. nermelerin byk ounluu iin doruluk ancak olgusaldr. rnein,
Btn insanlar lmldr, Ahmet imdi ya kitap okuyor ya da satran oynuyor, Yamur yayorsa, yerler slaktr, Sokrates nl bir filozoftur,
Elimde mavi bir kalem var gibi nermeler bu tr olgusal nermelerdir. Bunlar doru da olabilirler, yanl da. Ne doruluklar ne de yanllklar zorunludur. Bu nedenle, doru da olsalar, inkr edilebilirler ve inkrlar bizi elikiye
drmez.
Bu tr kalplarn geerli olup olmadm, Doruluk izelgesi denilen bir ileme bavurarak
belirler, ya da denetleriz.
34 Bilim Felsefesi
A posteriori, doruluu yaant sonras veya gzleme bal; a priori, doruluu yaant ncesi
veya gzlemden bamsz bilinebilir nermeleri nitelemek zere kullanlan deyimlerdir.
Cemal Yldrm 35
bunu zorunlu klmaktadr. nermede biimi oluturan ey, veya, deil gibi
mantksal terimlerdir. Tikel bir nermeyi simgeleyen P'ye doruluk deeri
olarak ister doru verilsin, ister yanl, bileik nermenin doruluk deeri
deimez.
Yukarda, analitik-sentetik, a priori - a posteriori diye yaptmz iki katl ayrm
ematik olarak yle gsterebiliriz4:
Doruluu Saptama Ynnden a priori a posteriori
a priori
Analitik
erii
Ynnden
a posteriori
Yuvarlak cisimler
yuvarlaktr.
Sentetik
Dnya yuvarlaktr.
Bu ayrm, empirik bilimlerle, formel disiplinler (mantk ve matematik) arasndaki temel fark belirtmesi bakmndan da nemlidir. Empirik bilimlerde tm
nemeler sentetik, formel disiplinlerde analitik niteliktedir. Bu noktai, aada
matematik nermeleri ele aldmzda daha belirgin hale gelecektir.
Dedktif ve ndktif karmlar
Mantkla bilimin ilikisi zerinde dururken dedktif ve indktif karm trleri
arasndaki fark belirtmek yerinde olur. Genellikle herhangi bir karm deerlendirirken u iki noktay saptamaya alrz:
(1) karmn dayand ncller doru mudur?
(2) nclleri doru kabul edersek, sonucu da doru kabul etmek zorunlu mudur?
Daha nce belirttiimiz gibi mantk, bu sorulardan yalnz ikincisi ile ilgilenir.
Birinci soru, ncller sentetik trden nermeler ise, mantn deil, bilimlerin
konusudur. rnein ncller karbon atomunun yaps ile ilgili nermeler ieriyorsa, birinci sorunun en gvenilir cevabn bir fizik bilgininden, insanlarda
4
36 Bilim Felsefesi
kaltsal niteliklerin geii ile ilgili ise bir biyologdan bekleyebiliriz. Ayn ekilde problem zme yetenei ile zeknn ilikisini bize mantk deil, psikoloji
retir.
Bir karmda incelemeye konu olan ey ncllerle sonucun nasl bir iliki
iinde olduu sorunudur. Sonu, ncllere dayanlarak ileri srlen bir sav ya
da iddiadr. ncller, sonuta ileri srlen iddiann doruluunu kantlama
grevi ile ykmldr. Bu grevin tam yerine getirilmesi iin ncllerin salad kantlarn,
(a) Sonutaki sava ilikin,
(b) Sonutaki sav iin yeterli
olmas gerekir. Baka bir deyile, geerli karm iin sonuca dayanak diye
verilen kantlarn iddia ile ilgili olmas ve birlikte iddiay zorunlu klmas istenir. rnein,
(a) Baz hekimler politikacdr, nk (b) insanlar hastalannca hekime bavururlar.
karmnda (a) nermesi iddiay, (b) nermesi iddiay desteklemek zere
verilen kant ifade etmektedir. Her iki nermeyi de doru kabul edebiliriz. Ne
var ki, (b) nermesi, (a) nermesindeki iddiann doruluu iin kant nitelii
tamamaktadr. (b) nermesinin doruluk deeri, (a) nermesinin doruluk
deerini etkileyici rol oynamamaktadr. ki nerme, bildiimiz kadar ile, birbirinden bamszdr. Bu nedenle, rnekteki karmda (eer buna bir karm
demek yerinde ise) kantlayc nerme doru olmakla birlikte, iddiaya ilikin
deildir; daha dorusu kantlayc nitelii grnte kalmaktadr.
Ancak, (b) nermesi yerine,
(b) Hastalar arasnda politikaclar da vardr.
gibi bir nerme koyduumuzda durum deiir; bu nermeyi hem doru hem
de bir lde sonuca ilikin kabul edebiliriz.
kinci nokta, sonuca ilikin olan kant veya kantlarn yeterlilii sorunudur.
Nitekim (b') nermesi sonuca ilikin olmakla birlikte, sonucun doruluu iin
yeterli deildir. nk, hastalar arasnda politikaclarn bulunmas baz durumlarda hekimlerin politikac olmasna belki yol aabilir; ancak bu sonu
zorunlu deildir. te yandan,
Cemal Yldrm 37
Bu yarg genelleyici indksiyon iin dorudur. Tam saymaya dayanan indksiyon (Induction by
Complete Emuneration)da sonu kantlarla snrl tmel bir nerme olduundan; kantlarn
doru olmas halinde sonucun da doru olmas zorunludur. Ancak bu ne gerek anlamda bir
karm, ne de bir genelleme nitelii tamad iin indksiyon ile ilgili yargmz deitirmek
iin bir neden saylmaz.
38 Bilim Felsefesi
ki nerme6, bir karmn nclleri olarak birletiinde, yle bir iliki ortaya
karmaktadr:
llk diyagramda taranm yer, yalanc olmayan politikacnn olmadn, ikinci diyagramda X
iareti yalanc olmayan rencinin var olduunu gstermektedir.
Cemal Yldrm 39
Evren terimi istatistiksel anlamda kullanlm olup, ncllerde sz konusu nesnelerin dahil
olduu sonlu veya sonsuz bir snfn tm demektir.
40 Bilim Felsefesi
lenmi olursa olsun, yeni gzlem verileri karsnda yanl kma olaslndan
kurtulmu olmaz. Oysa matematikte bir teorem bir kez ispat edildi mi artk,
dayand ncller (aksiyomlar) reddedilmedike, yanl kma olasl yoktur. spat edilmi bir teorem gzlem verilerine uymuyorsa, olgusal olarak
yanl demektir. Gzlem verilerinin olumlu ya da olumsuz olmas bir teoremin
mantksal doruluunu etkilemez. Mantk ve salt matematik teoremlerin olgusal doruluklar ile deil mantksal doruluklar ile ilgilenirler.
Matematikte (zellikle geometride) teorem (ispatlanm nerme)lerin kesin
ve zorunlu olma nitelii her zaman ayn ekilde anlalmamtr. klid sistemi
dnda yeni geometri sistemleri ortaya kncaya kadar (19. yzyln ortalarna kadar) geometride yer alan aksiyom veya postulatlar, doruluu sezgisel
olarak apak, bu yzden ispatlan ya da dorulanmalar gerekmeyen nermeler saylmtr. zellikle, klidin genel dorular sayd 5 aksiyom,
(a) Ayn eye eit olan eyler birbirlerine de eittir,
(b) Eit eylere eit eyler eklenirse, sonular da eit olur,
(c) Eit eylerden eit eyler karlrsa kalanlar da eit olur,
(d) Birbiriyle akan eyler eittir,
(e) Btn herhangi bir parasndan byktr.
bir eit mantk yasalar gibi deimez dorular sanlmtr. Birtakm tanm ve
karm kurallarna: dayanlarak aksiyomlardan retilen teoremler de ayn
ekilde apak doru kabul edilmitir. Ancak yeni geometrilerin ortaya kmas ile bu gr deerini kaybetmitir. Bir kere baka, hatta zt aksiyomlardan
hareket edilerek de, mantksal ynden tutarl geometrik sistemlerin kurulabileceinin gsterilmi olmas, klid aksiyomlarnn bir tr dnme yasalar
gibi deimez olmadn ortaya karmtr. Kald ki, daha sonra bu aksiyomlardan bazlarnn yanl olduu bile gsterilmitir. rnein, Btn herhangi
bir parasndan byktr. aksiyomu, tekileri gibi, bize apak doru grnmektedir. Oysa matematikiler bunun sonsuzlar sz konusu olduunda hi de
byle olmadn gstermilerdir. u iki diziyi ele alalm:
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, .......
2, 4, 6, 8, 10. 12, 14, 16, ......
Her iki diziyi de sonsuza uzatmak olana var. st dizi btn tam saylar, alt
dizi ise yalnz ift tam saylan iine almaktadr. O halde alt dizi st dizinin bir
Cemal Yldrm 41
paras, ya da bir alt kmesidir. Ne var ki, st dizide yer alan her terime karlk alt dizide de bir terim vardr. ki dizi birebir tam bir uygunluk iindedir. Bu
ise iki dizinin veya kmenin eitliini gsterir9.
Ayrca, teoremlerin birou matematikiler iin bile apak olmaktan uzaktr.
Bunlarn ispat zor ve teknik bilgi gerektirir. rnein, biri Goldbach, dieri
Fermat'ya ait iki nl teoremin uzun almalara karn ispatlan henz bulunamamtr10. te yandan, sezgisel apaklk bireylere gre deien bir niteliktir; nesnel bir ls yoktur. Byle znel bir nitelie, matematik dnmede
yer vermek olanakszdr.
Matematik nermelerin kesinlik ve zorunluluk nitelii bir baka ynden daha
yorumlanmtr. Bu gre gre matematik de, fizik, biyoloji, sosyoloji gibi
olgusal bir bilimdir. u kadar ki, teki bilimlerden farkl olarak matematiin
konusu daha genel ve nermeleri daha iyi temellendirilmitir. rnein,
5+7=12 nermesi bize kesin ve zorunlu gelmektedir. Bunun tek nedeni,
insanln uzun yaantsnda bu nermenin hep dorulanm olmas, onu yanl gsteren herhangi bir olgu veya duruma rastlanmamasdr.
Ne var ki, bu gr de hakl itirazlar karsnda tutunamamtr. Olgusal bilimlerde, yasa niteliini kazanm genellemeler dahil, her nerme iin gzlem
verileriyle ters dme olasl vardr. Bir nerme ne denli kantlanm olursa
olsun bu olaslk hibir zaman ortadan kalkmaz. Sabit basn altnda stlan
gazlar genleir genellemesini kantlayan saysz gzlem ve deney sonular
vardr. Fakat bir gn yeni bir gzlem ve deney sonucunun bu genellemeyi,
(ok zayf bir olaslk olmakla birlikte) altst etmeyecei kesinlikle sylenemez. Oysa, matematik nermeler iin byle bir tehlike sz konusu deildir.
Yukardaki rneimize dnelim: 5+7=12. Bu nerme hangi olgusal koullar
altnda yanl km saylacaktr? Diyelim ki, bir tam zerine nce 5, sonra 7
mikrop koyuyoruz ve hepsini birden saydmzda 12 yerine 13 mikrop buluyoruz. Byle bir gzlem sonucu nermenin yanl olduu yargsna bizi gtrr m? Gtrmez, nk byle bir durumda hatay baka yerde ararz: Ya
mikroplan yanl saydmza, ya da geen sre iinde mikroplardan birinin
blnerek oaldna hkmederiz. Fakat 5+7=12 nermesinin doruluun9
10
Goldbach teoremi: Her ift sayy iki asal saynn toplam olarak gstermek mmkndr. rnein: 4=1+3; 6=3+3; 8=3+5; 20=7+13...
Fermat teoremi n>2 ise, xn+yn=zn denklemini zmek olanakszdr. Yani, x3+y3=z3 veya x4+y4=z4
vb. iin, x, y, z'nin alabilecei hibir say yoktur.
42 Bilim Felsefesi
dan asla phe etmeyiz. Bunun nedeni aktr; nk bu nerme olgusal deildir; sadece 5+7 ile 12'nin zde anlamda olduunu ifade etmektedir. Sepette 12 elma var diyeceime, Sepette 5+7 elma var diyebilirim. ki nerme
ayn anlamdadr. O halde 5+7=12 nermesi, A A'dr biiminde analitik bir
nermedir. Ayn ekilde ( iareti eer ... ise iin kullanlmtr).
[(A=B) ve (B=C)] 4(A=C)
biiminde olan her nermenin mantksal doru olduunu biliyoruz. rnein, a,
b, c gibi nesneyi arlklar ynnden karlatrdmz dnelim. Terazide a ile b'nin ve b ile c'nin eit arlklarda olduunu saptyoruz. Ancak, beklediimizin tam tersine a ile c'nin eit olmad grlyor. Bu gzlem yukarda
verdiimiz mantksal dorunun yanl olduunu deil, olsa olsa bir lme
hatasnn varln gsterir: Ya terazi kk arlk farklarn yanstacak kadar
duyarl deildir, ya da lmeyi yapan kiinin gzleminde hata vardr. Yoksa a
ile c eit deilse, a'nn b'ye, b'nin c'ye eit olmas olanakszdr 11.
Bu rnekler de gstermektedir ki, matematik nermelerin doruluk deeri
gzlem verilerine bal deildir. nk bunlar olgularla ters debilecek hibir iddia ileri srmemektedirler. Bunlarn doru ya da yanl olmas dpedz
biimlerine baldr. Mantk dilinde bu tr nermelere analitik veya doruluklar a priori bilinen nermeler dendiini daha nce grmtk.
Matematiksel Teori ve Yorumu
Matematik nermelerin niteliini bylece saptadktan sonra, matematiksel bir
teorinin yapsn da ksaca belirtmek yararl olacaktr. Bu yapnn balca zellii aksiyomatik bir sistem oluudur. Aksiyomatik bir sistem ise birtakm terimler ve bu terimlerin birlemesinden meydana gelen nerme (veya nerme
biimleri)'den kurulur. Terimler,
(1) lkel (tanmlanmayan) terimler,
(2) Tanmlanan terimler.
olmak zere iki gruba ayrlr. Bir sistemde, sonsuz geriye gidie ya da kmaz
dngye dmeksizin her terimi tanmlayamayacamz iin, baz terimlerin
11
C.G. Hcmpcl. On the Nature o f Mathematical Truth American Mathematical Morthly. Vol. 52
(1945).
Cemal Yldrm 43
44 Bilim Felsefesi
bol}den, aksiyomlar da birer nerme biiminden ibaret olabilir. Bunlarn yardmyla retilen dier terim ve teoremler de ayn ekilde anlamdan yoksundur. Byle kurular sistemler soyut ve biimseldir, herhangi bir konu veya olgu
kmesiyle bantl deildir. Ancak bu soyut ve biimsel sistemin olgusal dnya ile ilikisi kurulabilir: bunun iin ilkel terimlere anlam vermek ve dolaysyla aksiyomlar belli bir konuya ilikin nermeler halinde ifade etmek gerekir.
Bu ileme yorumlama denir. Burada gzden kamamas gereken noktalardan
biri udur: Ayn soyut ve biimsel bir sistem, birden fazla konuya ilikin yorumlanabilir. Baka bir deyile, deiik konu veya olgu kmeleri ayn kalba
dklebilmektedir. kinci bir nokta da soyut bir sistem bir konuya ilikin yorumlandnda doru nermeler verdii halde, bir baka konuya ilikin yorumlandnda pekl yanl nermeler verebilir. Bu son noktay bir rnekle
gstermek iin matematiin u formln ele alalm:
y = ax2
Bu formldeki y ve x terimleri birer deikendir: Herhangi bir konuya
ilikin deerler alabilirler. Ancak formldeki deikenlerin deerleri belli
olmadndan, forml soyut ve biimsel bir kalp olarak kalmaktadr. Her soyut kalp gibi bu forml de eitli konulara ilikin yorumlayabiliriz. rnein
formln bir yorumuna fizikte rastlyoruz. Cisimlerin serbest dme yasas,
s = gt2
formln, belli bir olgu trne uygulanmasndan elde edilmi bir yorumdan
baka bir ey deildir. Bu yorumlamada y deikenine s (mesafe) deeri,
x deikenine t (zaman) deeri verilmi ve bylece belli bir olgu kmesi
iin doru olan bir nerme elde edilmitir. Ne var ki, ayn forml baka bir
konuya, sz gelii ekonomide arz ve talep denilen olgu trne ilikin yorumladmzda yanl bir nerme elde edilmektedir. O halde, inceleme konumuz
iin soyut bir kalp veya teori seerken, bunun yorumlanmas ile elde edilecek
nermelerin doru olmasn gz nnde tutmak zorundayz 12.
Matematiin Bilim iin nemi
Matematie ilikin soyut biim ve teorilerin olgusal olarak yorumlanabilme
olana, matematiin bilimler ynnden nemini gsteren bir zelliidir. Ma12
M. Brodbeck, Logic and Scientific Method in, Handbook of Research on Teaching, N. L., Cage,
ed., ( 1963).
Cemal Yldrm 45
tematik byle bir uygulama zellii tamasayd, satran gibi bir oyun olmaktan ileri geemezdi. Ne var ki, olgusal yorumlanma matematie kesinlik ve
zorunluluk niteliini kaybettirmektedir. Einstein'n u szleri bu noktay aydnlatmas bakmndan nemlidir:
Matematiksel bir nerme olgusal dnyaya ilikin olduu kadar ile
kesin deildir; kesin olduu kadar ile, olgusal dnyaya ilikin deildir.
Demek oluyor ki, yorumlanm matematiksel bir teori matematik olmaktan
km, empirik nitelikte bir bilim olmutur. Bununla beraber matematiin
bilimler iin nemi ok byktr. Bu nem iki ynden kendini gstermektedir: (1) Matematik, bilimsel bulgu ve yasalar ak, kesin ve ksa ifade etmek
iin ideal bir dil ilevi grr; (2) Matematik bilimsel hipotez veya teorilerin
dorulanna ilemi iin gerekli gzlenebilir sonularn ortaya karmada vazgeilmez bir aratr. Bunlar birer rnekle gsterelim. Kepler'in armonik yasa diye bilinen nc yasas gnlk dilde,
Bir gezegenin gne evresindeki dn sresinin karesi, gezegenin gneten ortalama uzaklnn kpyle doru orantldr.
gibi uzun, olduka kark bir cmle ile ifade edilebildii halde, matematik
dilde son derece ksa, basit ve ak bir denklemle yle ifade edilmektedir 13:
T2 = K(R)3
Bilimsel teorilerden gzlenebilir sonular karma iine gelince, bu matematiin hi phesiz bilimler ynnden en nemli ilevini oluturmaktadr.
Matematiin salad karm teknikleri olmakszn evrensel nitelikte soyut
teorilerin ne aklama, ne n-deme gcnden yararlanmaya, ne de doruluk
derecelerini saptamaya olanak vardr. Bunun ok iyi bilinen bir rneini 17.
yzylda Newton vermitir. Newton bugn devinim yasalar denilen hipotezlerini ve yerekimi teorisini ortaya attktan sonra, bunlar, olgular aklama ve
n-demede kullanmak iin matematikte yepyeni bir teknik gelitirmek zorunda kalmtr. Diferansiyel ve entegral hesaplan denilen bu teknik yardmyla,
Newton kurduu teoriden daha nce gzlem yoluyla bulunmu birtakm empirik genellemelerin (rnein Kepler'in bulduu gezegenlere ilikin yasa ile
Galileo'nun bulduu cisimlerin serbest dme yasas ve pandl yasas bu ge13
Denklemde yer alan K tm gezegenler iin ayr deeri alan bir deimezdir.
46 Bilim Felsefesi
kinci durum
Cemal Yldrm 47
rik bir ilkeyi bulma olana vermezdi. Gzlemle birleen matematiksel dedksiyon modern bilimin baarsn salayan biricik ara
olmutur15.
Gerekten matematiin bilim iin vazgeilmezlii Galileodan beri tartma
konusu olmaktan kmtr. Oysa Rnesans dneminde bile matematiin nemi Aristotelesilerle Platoncular arasnda srp giden bir tartmayd. Doay
inceleme ve anlamada Aristotelesiler iin matematiin yeri ikinci derecedeydi. Platoncular ise matematii doa bilimleri iin zorunlu ve temel sayyorlard. Matematie verdikleri byk neme bakarak Kepler ile Galileo'yu bu ikinci
kampta, yani Platoncu saymak gerekir. Grn yle dile getiren Galileo,
Felsefe (bilim demek istiyor) evren denilen ve srekli olarak incelememize ak duran bu yce kitapta yazldr. Ne var ki, bu kitab,
yazld dili ve alfabeyi bilmedike anlamaya olanak yoktur.
tm bilim adamlarnn kulanda nlamas gereken u szlerle de o gne kadar sren tartmalar kesip atyordu:
Evren matematiin dili ile yazlmtr; harfleri gen, ember ve
dier geometrik nesnelerdir. Bunlar bilmedike onun bir szcn bile anlayamayz. Matematiin dilini bilmeyen iin evren iinden klmaz karanlk bir labirent gibidir.
Doay matematiin dili ile yazlm bir kitap sayan Galileo, deney ile matematiksel dnmeyi birletirmekle ayn zamanda ada bilim felsefecilerinin
Hipotetik-dedktif diye niteledikleri bilimsel yntemi oluturma onurunu da
tamaktadr. (Bkz. Ek 3: Geometri ve Empirik Bilim, C. G. Hempel; Ek 4:
spat Neyi Salar? M. R. Cohen ve E. Nagel; Ek 15: Fiziksel Bilimlerde Matematik. F. J. Dyson.)
15
IV. BLM
BLM ve DL
Cemal Yldrm 49
50 Bilim Felsefesi
gsterir. Matematik ve bilimde yer alan ksnlar veya dntrmeler bu kurallara dayanlarak yaplr.
Dilin temel yap talar dediimiz szckler aslnda birer simgedir. Szcklerin simgeledikleri eylerle olan tarihsel ilikileri akla kavuturulmu bir
konu deildir. Ayn nesneyi farkl dillerde deiik szcklerle adlandrma bu
ilikinin ou kez sanld gibi doal veya zorunlu olmadn gsterir.
rnein Trkede ev, ngilizcede house, Franszcada maison szckleri,
ayn nesneyi adlandrmakla birlikte bunlarn birbirleriyle, ya da adlandrdklar nesne ile ne gibi bir ilikileri vardr? Bu nedenledir ki, tm simgeler gibi
szcklerin kullanln da ortak anlama veya uzlamaya dayal bir olgu sayabiliriz.
nsanlar doal evreleri ile ilikilerinde de birtakm iaretlerden yararlanrlar.
rnein, belli bir bulut tr yamura; yapraklarn sararp dmesi gz mevsiminin geldiine; havann kararmas akam, aarmas sabah olduuna; gurup
vakti bulutlarn kzarkl ertesi gn havann ak ve gneli olacana; bir
yerde duman ttmesi orada ate yandna iarettir. Doada bunlara benzer
daha saysz iaret ilevi gren olgular vardr. Bir olgunun, bir baka olguya
iaret olmas, ikisi arasnda deimez, ya da deimeze yakn bir ilikinin varl ile olasdr. Bu iliki nesnel nitelikte olup, insanlarn kiisel veya ortak
tercihlerine, karar veya uzlamalarna bal deildir. Simgelerin, bu arada
szcklerin kullanlmas ise toplumsal ortamn oluturduu ilikilere baldr.
rnein trafikte krmz k DUR, yeil k GE demektir. Burada ad geen renklerle durma veya geme arasnda doal ya da gerek diyebileceimiz
hibir iliki sz konusu deildir. nsanlar yle setii iin krmz dura, yeil
gee iaret olmutur. Tam tersi de kabul edilebilirdi. Hatta pratik zorluu
gze alacak olsak, bugn bile krmz rengi ge yeil rengi dur iin kullanabiliriz. Nitekim, dnyann pek ok yerinde yas siyah giysi ile belirlendii halde,
in'de beyaz giysi ayn ilevi grr. Demek oluyor ki, birer simge (yapma iaret) olan szckler iaret ettikleri eylerle herhangi doal veya zorunlu bir
iliki iinde deildir.- (Bunun ok seyrek rastlanan baz istisnalar olabilir.
rnein, miyavlama, meleme, zrlama gibi szckler, adlandrdklar
eylemlerle az ok ilikili grnmektedir.) Ortaya klar nasl bir ilikiye
bal olursa olsun, byk ounluuyla szckleri, doada bulduumuz ilikilere dayal iaretlerden ayrmak, ortak tercih veya uzlamaya bal simgeler
saymak gereinden kurtulamayz.
Cemal Yldrm 51
52 Bilim Felsefesi
cidir, dediimizde bir bakma, Oktay'n ocuk kmesinin, kardeimin de renci kmesinin bir yesi olduunu belirtiyoruz, yoksa onlar birey olarak
adlandrm olmuyoruz.
Yaantmza giren veya girmeyen eyleri byle snflayp ortak adlarla belirtmemizin yarar ve gerei yannda bir bakma sakncal olduu da sylenebilir. Ayn szckle adlandrlan bir kmedeki eyler, bir veya birka ynden
benzerlik iinde olabilir, ama birok ynlerden de birbirlerinden farkldr.
Farkl eylerin ayn ad altnda toplanmas, kullandmz szcklerin say ve
trnde ekonomi yapmamza, dilin kullanlln korumamza yardm ettii
iin kanlmazdr. Ne var ki, bu uygulamann, inceleme ya da ilgi konumuz
eyler arasnda nemli saylabilecek farklarn bazlarn grmezlikten gelmemiz veya bizi, bunlar bsbtn yok saymamz gibi bir sonuca gtrd
de inkr edilemez.
Kavram
Betimleyici szckler iin dilin anlam birimleri diyebiliriz. Bunu derken szcklerin kendiliklerinden anlaml olduklarn demek istemiyoruz. Batan beri
belirtmeye altmz, szcklerin gerekte birtakm eyleri belirten birer
etiket veya iaretten baka bir ey olmaddr. Szcklerin anlamlarn simgeledikleri eyler veya o eylere ilikin zellikler oluturur. rnein, ev
szc belli trden birtakm nesneleri belirler. Bir szcn adlandrd
belli bir nesneler kmesi veya snf szcn anlamn oluturur. Buna szcn kaplamsal anlam denir; nk, szcn adlandrd nesnelerin tm,
szcn kaplamn oluturur. te yandan szcn anlamn, bir de kaplamn oluturan nesnelerin ortak zelliklerine gre belirleyebiliriz. rnein, bir
nesneye ev szcn uygulamamz iin veya bir nesneyi ev szcnn
kapsamnda saymamz iin, o nesnenin belli zellikleri tamas gerekir. Szgelimi, ev dediimiz nesnenin bir yap olmas, iinde insanlarn yaamas iin
ina edilmi olmas, gibi. te bir szcn kapsamna giren nesneleri ayrt
etmemize yarayan ve o nesnelerin ortak zelliklerini oluturan zellikler de
szcn ilemsel anlamn vermektedir. Kavram denilen ey de ilemsel
anlamdan baka bir ey deildir. O halde bir tr nesnenin ortak ad olan her
szck ayn zamanda bir kavram addr. Aadaki diyagram szck-kavramnesne arasndaki ilikileri gstermektedir:
Cemal Yldrm 53
Diyagramda iliki tr gze arpmaktadr. genin tabannda krk izgilerle iaret edilen iliki, szckle temsil ettii nesne tr arasnda olup, bir bakma kullan alkanlmza, bir bakma da ortak kabulmze bal, fakat doal ya da nedensel diye niteleyemeyeceimiz, bu yzden uzlamsal diyebileceimiz bir ilikidir. Diyagramda yer alan ikinci iliki, szcn adlandrd nesne ile o nesne trnn ortak zelliklerinden oluan kavram arasndadr. Nedensel diye nitelediimiz bu iliki gzlem verilerine bal olup, bizim
var saymanza veya ortak kabulmze bal deildir. nc iliki, szck ile
temsil ettii kavram arasndadr. Kavram oluturan zellikler szcn tanmlayc eleri olduundan bu ilikiyi tanmsal diye nitelemek yoluna
gidilmitir.
Demek oluyor ki, dilin yap talarn oluturan szck, terim veya benzer ii
gren simgelerle, bunlarn temsil ettii kavramlar deiik eylerdir. Szck
kavramn ad, kavram da szce verilen anlamdr. Kavram ilikin olduu
szcn adlandrd nesne trnde belirlediimiz zelliklerin deiiklie
uramasna, ya da baz yeni zelliklerin bulunmasna kout olarak az veya ok
deiebilecei gibi, zamanla ak seikliini de kaybedebilir, belirsiz hale gelebilir. Kald ki, belirsizlik birok szcn, zellikle gnlk kullanlnda nerede ise kanlmaz bir zellii gibi ortaya kmaktadr. Zengin, Yoksul, Gl. Scak, Uzun. Geni, Yetenekli, Cmert, Anlayl gibi sfatlar bu
tr belirsiz kelimelerdendir.
Belirsiz szcklerin uygulanma alanlar kesin izgilerle ayrlm deildir. rnein, zengin ve yoksul szcklerini ele alalm. Kime yoksul diyeceiz.
54 Bilim Felsefesi
(1) noktasn A ile C'nin arasnda sayarsak, (2) noktas iin ne diyeceiz? (2)
noktasn kabul edersek, (3) noktasn reddetmemiz keyfi olmaz m?
Cemal Yldrm 55
56 Bilim Felsefesi
Cemal Yldrm 57
gen' ......... demektir biiminde yaplan tanmda, gen szcnn anlamn bildirmekten ok, gen szcne verilen belli anlam belirtilmektedir.
Tanm, tanm konusu szce anlam verme ilemi olarak yorumladmzda
eksik, yetersiz veya gereinden fazla geni, gereinden fazla dar sayabiliriz;
ama, biimi, bir nermeyi andryor diye, doru ya da yanl sayamayz.
fade biiminin yol at bu sakncay nlemek bakmndan, tanmlarmz
nerme biiminde deil, matematik ve mantkta benimsenen biimde ifade
etme yoluna gidebiliriz.
rnek (3) gen, =Dk doru kenar olan, kapal, dzlem bir ekil.
Bu ifadenin biimini belirgin klmak iin, tanm yapsal elerine indirgeyerek
yle gsterebiliriz:
rnek {4) x =Dk y
Burada x tanmlanan szck veya deyimin, y tanmlayan szck veya szcklerin (tanmlayan ok kez birden fazla szc kapsar) yerini tutmaktadr.
Dk ise demektir szcn ksaltmakta, tanmlanan ile tanmlayanlarn
anlamdaln gstermektedir. Buna gre, genel bir kalp oluturan rnek4deki ifadeyi, x szc y demektir, veya X szc y anlamna gelir,
gibi okumak uygun olur (Ancak, tanmlanan ve tanmlayan eylerin szcklerden ibaret olduunu gstermek bakmndan rnek-3'te olduu gibi trnak
iinde verilmesi gerekli ise de, tanm metin iinde ayr satr olarak verildiinde trnak kullanmndan vazgeilebilir).
Bu kalp iinde neyin, nasl tanmland hibir kukuya yer brakmayacak
kadar ak grnmektedir. Bylece, anlyoruz ki, tanmlama, bir szcn
anlamn (bu anlam szce teden beri verilmi, allagelmi anlam olabilecei gibi tanmlaycnn kendi nerdii yeni bir anlam da olabilir) baka szcklerle belirleme ileminden baka bir ey deildir.
Tanmlamay ister rnek-1deki biime, isterse rnek-3'teki biime uyarak
yapalm, bilerek ya da bilmeyerek, geleneksel mantn bir retisi gereine
bal kaldmz grmekteyiz. Bu retiye gre her tanm, tanma konu
eyin yakn cinsi (genus proximum) ile trel ayrm (differentia specifca)
belirtilerek yaplr.
rnein,
Ev =Dk iinde insanlarn yaamas iin yaplan bina,
58 Bilim Felsefesi
Bu tr tanmlama, tanma konu eyin bir snf veya nitelik oluturduu durumlarda uygun dmekle birlikte, tanmlanan eyin bir snf veya nitelik
oluturmad hallerde uygulamaya elverili olduu sylenemez. zellikle
bilimde iliki ve ilev belirten terimlerin bu tr bir tanmlamaya elverili olmad, ancak balamsal ya da ilemsel (operational) olarak tanmlanabildii
gz nnde tutulursa, geleneksel mantn biricik doru sayd tanmlama
biiminin yetersizlii kendiliinden ortaya kar. rnein, daha serttir gibi
iliki belirten bir deyim, veya xin ortalama younluu gibi ilev (fonksiyon)
belirten bir ifadenin tanmnda geleneksel tanmlama yntemini uygulamaya
kalkmak bouna bir abadr. Bilimde daha byk yer tutan bu tr terim veya
deyimlerin tanmnda bavurulan ilemsel tanmlama aa yukar u biimleri
almaktadr.
rnek (1)
x'in ortalama
younluu
___________________________________________
Cemal Yldrm 59
Tanmlamada yalnz snf veya nitelik oluturan nesnelere uygun bir yntem
izledii iindir ki, geleneksel mantk bilimsel kavramlarn zmlenmesinde
yetersiz ve etkisiz kalmtr. Aslnda yakn cins veya trel ayrm kural, bir
tanmlama yntemi olarak ne yeterli ne de gereklidir. Snf veya nitelik oluturan nesnelerle ilgili tanmlamalarda bile bu yntemin her zaman beklenen
etkinlii gsterdii sylenemez1.
Geleneksel tanmlama ynteminin bilimde yetersizlii ile ilgili burada verdiimiz aklama ve
rnekler, Carl G. Hempel'in Fundamentals of Concept Formation in Empirical Science, s.5'ten
alnmtr.
kinci Kesim
BLMSEL YNTEM ve
KAPSADII LEMLER
Bu kesim drt blmden olumaktadr. lk iki blmde (V. ve VI.
Blmler) bilimsel metodun kapsam, snrlar ve bilimsel metot
zerinde ileri srlm balca grler ele alnm; son iki blmde (VII. ve VIII. Blmler) gzlem, deney ve lme gibi olgu toplama ilemlerine ilikin konulara yer verilmitir.
V. BLM
Cemal Yldrm 61
62 Bilim Felsefesi
ema ayn zamanda bundan sonra ele alacamz soru veya konularn genel
bir erevesini vermektedir.
Bilimin tm sorunlarmz zmeye yetkin byl bir denek olmad, ancak
belli nitelikteki problemlere uygulandnda etkin olduu genellikle bilinmektedir. Ne var ki, bilimin kapsam ve snrlarn kesinlikle belirleme ok zor olduundan, hangi sorunlarn bilimsel incelemeye konu olabilecei, hangi sorunlarn olamayaca teden beri srp gelen bir tartmadr. Bir uta bilimin
konusunu sadece fizik dnyada yer alan olgularla snrl grmek gereini ileri
srenler karsnda, br uta, bilime hibir snr tanmayan, her trl sorunu
bilimin kapsam iinde gren kimseler yer almaktadr. Birinci grupta ounluk
mistik ya da dinsel eilimli kimselerin, ikinci grupta says giderek azalan ar
bilimcilerin yer aldn gryoruz. Aslnda bilimsel metodun uygulama alan
ne birincilerin gstermek istedikleri kadar dar, ne de ikincilerin hayal ettikleri
kadar genitir. Bu alan bilimsel yntem ve aralarn gelimesine kout olarak
srekli bir genileme iinde olmakla birlikte, baz tr problemlerin bugnk
koullar altnda (eldeki olanaklarn yetersizlii nedeniyle) hi deilse imdilik,
dier baz tr problemlerin de nitelikleri gerei belki de hibir zaman bilimsel
incelemeye elverili olmayaca gereini kabul etmek gerekir.
Bilimsel yntemin uygulama alann belirlemede elimizde kesin kural ya da
lt yoktur, ancak baz noktalara deinmek yoluna gidebiliriz. Genel olarak
denebilir ki, bir yntemin etkin bir ekilde uygulanabildii problem kmesi o
yntemin kapsamn, uygulanamad problem kmesi ise snrn belirler.
rnein, aritmetiin kapsamn toplama, karma, arpma ve blme
dediimiz drt temel ilemin uygulanmas ile zlebilen problemlerin; snrn, zm baka matematiksel teknikleri gerektiren (genellikle rasyonel olmayan saylar gerektiren limit, fonksiyon gibi kavramlara dayanan) problemlerin oluturduu sylenebilir.
Bilimsel yntemin kapsamn olgusal ierii olan problemler, snrn ise olgusal ierikten yoksun problemler oluturur. Olgusal ierii olmayan problem,
gzlem veya deney yoluyla zm irdelenemeyen problemdir. Tm metafizik
problemler bu snfa girer. rnein Tanrnn var olup olmad, evrenin yapsnda gerek nesnenin ruh mu yoksa madde mi olduu, gzlenebilen olgularn
birer grntden ibaret olduu, asl gerekliin bu grntler gerisinde yatt gibi sorunlar metafiziksel nitelikte olup bilimin inceleme konusu dnda
kalrlar.
Cemal Yldrm 63
64 Bilim Felsefesi
Cemal Yldrm 65
66 Bilim Felsefesi
Cemal Yldrm 67
68 Bilim Felsefesi
dence) kullanlarak gzlemsel nermelere balanr. Kinetik teorisinde kullanlan karlam kurallar, btn molekllerin hzlarnn karelerinin ortalamasnn karekk the root mean square volecitysi ile gazn gzlenebilir zellikleri
olan basn ve scakl arasnda ba kurmaktadr. Ne var ki, sz konusu teori
tm bir postulat sistemi olarak ilemsel tanm veya anlam kurallar yoluyla
gzlem dnyasna balanmakta ise de bir molekln hz kavram gzlemsel
olarak belirtilemeden kalmaktadr. in iinden kmak iin Carnap, teorik kavramlarn gzlemsel dildeki nermelere balanmasn salamak zere, belirtik
tanmlama, ilemsel tanmlama ve bir teori erevesinde postulatlarla tanmlama yollarndan yararlanlmasn nermi, bu yollardan hibiri ile gzlem
diline balanamayan terim ya da kavramlar hakknda sz edilmemesi gereini
ileri srmtr. Bu durumda artk, tek tek nermelerin deil, nermelerin yer
ald tm teorik bir sistemin empirik anlam olup olmad sorulabilir.
kinci deiik gr Ayer ortaya atmtr. Buna gre, bir nermenin dorulanabilir saylmas iin, hi deilse olas bir gzlem sonucunun o nerme iin
kant oluturmas gerekir. Baka bir deyile, P gibi bir nermenin olgusal anlaml olmas demek, Q gibi bir gzlem nermesinin P ve R (R yardmc bir veya
birka ncln yerini tutmaktadr) ncl takmndan mantksal yoldan karlabilir olmas (ancak Q yalnz R'den elde edilir olmamal) demektir.
Ne var ki, eletiriler ok gemeden olgusal anlamdan yoksun nermelerden de
uygun yardmc ncller kullanlarak gzlem nermesi karmann olanakl
olduunu gstererek ltn gereinden fazla geni tutulduunu ortaya koymulardr. Bunu bir rnekle gstermek iin olgusal anlamdan yoksun kabul
ettiimiz u nermeyi ele alalm:
(1) Varlk yokluun anasdr.
Bu nermeden herhangi bir gzlem nermesini, rnein,
(2) Elimde imdi bir kitap var.
nermesini karmak iin,
(3) Varlk yokluun anas ise, elimde imdi bir kitap var.
gibi bir yardmc ncl kullanmak yeter. Gerekten (1)deki nermeyi P, (2)'deki
nermeyi Q ile gsterirsek (3)'teki nerme PQ biimini3 alr ve karmn
PQ koulsal bir nerme kalb olup, P doru ise Q dorudur diye okunur.
Cemal Yldrm 69
PQ
P
__________
Q
gibi mantksal geerlii olan bir kalba uyduunu, ve P->Q
PQ
___________
Q
kalbnn da geersiz olduunu grrz.
Zorluun kk phesiz yardmc ncl semedeki kural tanmazlkta yatmaktadr. Bunu fark eden Ayer, Varlk yokluun anas ise, elimde imdi bir
kitap var trnden, herhangi bir nclden herhangi bir olgusal nerme tretmeye elverili yardmc ncllerin kullanlmasn nlemek amac ile seilecek yardmc ncln u drt nerme tipinden birine girmesi gereini ileri
srmtr:
(1) Analitik nermeler,
(2) Gzlem nermeleri,
(3) Herhangi bir gzlem-nermesi ile birletiinde genel bir gzlem nermesinin karmna elverili nermeler,
(4) Dorulanabilir nitelikte olduu bamsz olarak saptanabilen nermeler.
Grlyor ki, teorik nitelikte bir nermenin olgusal ynden anlaml olup olmadn saptamak iin her eyden nce baka baz nermelerin ne tr bir
zellii olduunu saptamaya ihtiya vardr. te yandan, nermeler kullan
balamlarna gre analitik saylabilecekleri gibi olgusal ierikli de saylabilirler. rnein, Btn A'lar ayn zamanda B'dir, biiminde bir olgusal genelleme, herhangi bir nesnenin A kmesinin bir gesi olmak iin ne gibi bir zellii
olmas gerektiini belirten bir tanm, yani analitik bir cmle olarak da dnlebilir. Bu trl yorumlamalara kap ak olduuna gre, bir nermenin olgusal anlaml olup olmadn belirlemek o nermenin getii balamdaki kullan biimini gz nne almay da gerektirir. (Bkz. Ek 5: Bilim Felsefesi:
Kiisel Bir Bildiri, Karl R. Popper).
VI. BLM
Klasik Yorum
Bilimsel yntemin anlam ve kapsamn belirtme amac ile bir nceki blmde
verdiimiz genel aklama, btn bilim kollar iin geerli ortak bir yntemin
olduu varsaymna dayanmaktadr. Ancak bu varsaymn kendisi tartma
konusudur. Gerekten btn bilim kollar iin geerli sayabileceimiz ortak
bir yntem var mdr? Yoksa her bilim kolu kendi zelliklerine uygun den
farkl diyebileceimiz bir yaklam m sergilemektedir?
Hemen belirtmeli ki, bilginler ve bilim felsefecileri arasnda ortak yntem
tezini kabul edenler olduu gibi, farkl yntem tezini savunanlar da vardr.
Birinci grupta yer alanlar iin bilim kollar arasndaki benzerliklerin, ikinci
grupta yer alanlar iin ise bilim kollar arasndaki farklarn nemli sayldn
grmekteyiz. Bilim dallar arasnda hem nemli farklar, hem de nemli benzerlikler olduuna gre (nk farklar olmasayd ayr bilim kollar ortaya
kmayacak, benzerlikler olmasayd hepsine bilim demek mmkn olmayacakt) iki tezi uzlatrc kapsam daha geni bir gr ileri srlebilir mi? Byle bir gre giderken her eyden nce farklar ve benzerliklerin ne olduunu
belirtmeye ihtiya vardr. Fazla ayrntya girmeksizin denebilir ki, bilim kollar
arasndaki farklar,
(a) nceleme konularndaki ayrlklardan,
(b) inceleme konularna ait zelliklerin gerektirdii farkl inceleme teknik ve ilemlerden,
domaktadr. te yandan bilim kollarnn tmn niteleyen temel benzerlikleri,
(a) Dnme ve inceleme srecinde izlenen ortak yntem anlaynda,
(b) Ulalan sonularn geerliini saptama iin kullanlan ortak
ltlerde bulabiliriz.
Cemal Yldrm 71
72 Bilim Felsefesi
Cemal Yldrm 73
74 Bilim Felsefesi
Cemal Yldrm 75
emadan da anlalaca zere, Aristoteles'e gre bilim dediimiz ey gzlemlerimizden (1) balayarak indksiyon yoluyla gzlenen olgular aklayc
76 Bilim Felsefesi
birtakm genel ilkelere ulama (2), sonra bu ilkelerden aklama konusu olgular (3) dedktif karmla elde etme srelerini iermektedir.
Bu grn izleri bugn bile kaybolmu deildir. Birok dnr ve bilim
adam iin bilimsel yntem deyince yukarda emasn verdiimiz modelden
baka bir ey akla gelmez. Ne var ki, Aristotelesin aklayc ilkelere ulamada
indksiyona verdii yer, teden beri bilim mantklar arasnda ya tartma
konusudur; ya da, zellikle gnmzde olduu gibi yanl bir anlayn sonucu
saylarak tmyle yadsnmaktadr3. Nitekim, hipotetik-dedktif yntem zerindeki ada incelemelerde indksiyona ya hi yer verilmediini, ya da gzlem sonularn toplamak, snflama ve bir lde genelleme yolu olarak bakldn grmekteyiz.
Hipotetik-dedktif yntemin ayrc zelliini, modern bilim mantklarnn
ounlukla benimsedikleri bir ayrmda buluyoruz. Hans Reichenbach'n bulma balam ve dorulama balam diye belirttii bu ayrma gre, bilim
mantnn konusu yalnz dorulama ilemlerini kapsar: bulma sreci ise mantn deil, ancak psikolojinin konusu olabilir. Bulmann indktif ya da baka
tr bir mant yoktur; bir teori veya hipoteze ulama, yaratc hayal gcne,
sezgi veya deneyime dayanabilecei gibi, rastlant veya ansa da bal olabilir.
Bulmada rol oynayan eitli znel (sbjektifi etkenleri mantk kurallarna
indirgemek yle dursun, mantk terimleriyle dile getirmek bile olanakszdr.
Bilimsel aratrma srecinde mantksal zmleme ancak u ya da bu ekilde
bulunmu bir hipotez veya teoriyi dorulama aamasnda balar. Bu da teori
ile teorinin aklad, ya da aklama iddiasnda olduu olgular arasndaki
ilikiyi ortaya karma ileminden baka bir ey deildir. Ksaca demek gerekirse, hipotetik-dedktif model u iki noktaya dayanmaktadr:
(1) Aklama vaat eden bir hipotez veya teoriden test edilebilir
sonular karmak:
(2) karlan sonular (bunlara ndeyi de denebilir) ilikin olduklar gzlem veya deney verileri ile karlatrmak.
Hipotez veya teoriden test edilebilir sonu karma dedktif mant gerektiren bir ilemdir. karlan sonular gzlem verileriyle karlatrma ise indktif mantn ii saylabilir. u kadar ki, bu sonuncu nokta zerinde tartma
henz bitmi deildir. Baka bir deyile, bulu balamnda olduu gibi doru-
Cemal Yldrm 77
B. Russell, The Scienlifc Outlook, s. 77; Kemeny, A Philosopher l.ooks at Science. s. 86.
78 Bilim Felsefesi
II
_____________________________________________
_____________________________________________
O halde, P dorudur.
___________
Burada P'ye ulamada nasl bir yol veya dnsel ilem izlendii henz zmlenmi bir sorun deildir. u kadar ki, hi deilse baz hallerde analojinin
rol inkr edilemeyecek kadar aktr. Tannm mantklar arasnda da analojiye dayanan dnmenin hipotez kayna olarak nemini belirtenler az
deildir. Bu nedenle analojik dnme biimini ksaca aklamada yarar vardr.
Cemal Yldrm 79
Analoji ortak bir nitelikten dolay iki ey arasndaki benzerliktir. ki eyin baz
ynlerden bilinen benzerliine bakarak aralarnda baka ynlerden de benzerlik olabilecei sonucunu karmak analojiye dayanan bir karmdr. Baka
bir deyile, a ve b gibi iki nesnenin, p, q, r... gibi birtakm ortak zellikleri vardr. Ayrca a'nn x gibi baka bir zellii daha saptanmtr. Bundan b'nin de
ayn zellie sahip olduu sylenebilir. rnek: Mars da dnyamz gibi gne
sisteminde bir gezegendir. kisi de hem gne hem de kendi eksenleri evresinde dnmektedir. kisinde de su vardr. Dnyada ayrca canllarn olduunu
biliyoruz. O halde, Mars'ta da canllarn olduu beklenir. Bu karm diyagramla yle gsterebiliriz:
80 Bilim Felsefesi
dieri bizi yeni kavramlara gtrmez. Peirce ve onu izleyen mantklara gre
aklayc kavran veya hipotez oluturma retrodksiyona zg bir ilevdir ve
retrodksiyon bu zellii ile bilimde gerek ilerlemenin kaynadr. (Bkz. EK:
8 Bulu Mant, N. R. Hanson.)
Retrodksiyonu problem zme olarak yorumlayan Dewey bu dnme
biimini gnlk ve pratik problemleri de kapsamna alacak ekilde geniletmi
ve daha sistematik ilemitir6. Dewey ayrca yntem sorununun, zellikle
eitim teori ve uygulamalarnn bilimsel nitelik kazanmas bakmndan, problem zme anlay iinde ele alnmas gerei zerinde srarla durmutur.
Dewey problem zme de u alt adm ayrt etmektedir:
(1) Bir mkl veya zorlukla karlama,
(2) Mkl problemletirme,
(3) Probleme zm vaat eden bir hipotez kurma,
(4) Hipotezden gzlenebilir mantksal sonular karma,
(5) Sonular yeni gzlem veya deney verileri ile karlatrarak
hipotezi test etme,
(6) Test sonucuna gre hipotezi kabul veya reddetme.
Grld gibi problem zmenin yapsnda da bulma ve dorulama olmak zere iki temel sre ayrt edilebilir. lk adm bulma balamna, son
adm da dorulama balamna girmektedir. Dorulama srecini zmleme ynnden Dewey'nin grnde yeni bir nokta yoktur; hipotetikdedktif gr aynen izlemektedir. Dewey'nin grnde yeni saylabilecek
nokta, bulma sreci zerindeki dnceleridir. Bu nedenle burada ilk adm
zerinde aklamaya ihtiya grmekteyiz.
(1) Problem zme srecinde balang noktasn oluturan sorun, beklenmedik veya aklanmas hemen yaplamayan bir ya da birka olayn gze
arpmas ile ortaya kar. Biz genellikle olup bitenleri beli bir bekleyi (buna
varsaym, ya da teori de diyebiliriz) erevesi iinde alglarz. Olgular beklentiye uygun belirdii srece ortada bir zorluk veya problem yoktur. Zorluk
herhangi bir gzlemimizin bekleyiimize uymamas ile balar. Kukusuz gzlemimiz eksik veya hatal olabilir. ayet gzlemimizde bir hata veya eksiklik
yoksa, o zaman bekleyiimizin yetersizlii sz konusu edilebilir. Her iki bakmdan da bizi dnme ve aratrma etkinliine iteleyen bir durumla, bir
zorlukla kar karyayz demektir.
6
Cemal Yldrm 81
(2) Bir zorluu fark etmemiz ve bu zorluu giderici ynde dnme ve aratrma etkinliine girimemiz bilimsel aratrmann ilk admn oluturur. kinci
admda, sorunu problemletirme ve mmknse bizi cevap bulmaya zorlayan
bir soru halinde ifade etme abas gelir. Sorun ou kez balangta ak ve
belirli deildir. Durumu aydnla karmak, zorluun bal olduu koullar
saptamak iin gerekli baz ilk gzlem ve incelemeler yaplr. Problemin tannmas ve iyi ifade edilmesi bilimsel dnme srecinde belki de en nemli aamay oluturur. nk, Dewey'nin de belirttii gibi iyi dile getirilmi bir problem yar yarya zlm demektir.
(3) Bulma aamasnda son adm, probleme zm vaat eden bir veya birka
hipotez kurmaktr. Bu noktada Dewey de dahil hemen btn mantklarn
insan psikolojisinin mantk kurallarna indirgenemeyen niteliklerine bavurduunu gryoruz. Kimine gre sezgi, kimine gre yaratc muhayyile, kimine
gre bilinalt, kimine gre ie-doma, kimine gre de ans veya rastlant
balca rol oynayan etkendir.
Bulma aamasnda son adm oluturan hipotez kurmada eitli faktrlerin rol
oynayabilecei kolayca inkr edilemez. Ne var ki, sorunu irrasyonel bir veya
birka faktre balamak da tam bir aklk salamaktan uzaktr. Hipotezin her
eyden nce problemin yap ve niteliine uygun olmas, akla yakn grnmesi,
dorulanm bilgi ve ilkelere aykr dmemesi gerekir. Bu ise aratrcnn
yaratc zeks ile olduu kadar, hatta belki daha fazla, problemi iyi zmlemi olmas, gerekli gzlem verilerini toplam olmas, konuya ilikin bilgi ve
deneyiminin genilii ve derinlii ile de ilgilidir. Pasteur'n dedii gibi ans
veya rastlant, kafas bundan faydalanmaya hazrlkl kimse iin ancak nemli
olabilir.
Grlyor ki, bilimsel yntemin, gzlem ve deney ilemleri, problem tanmlama, hipotez kurma, mantksal yarglama, n deyiler karma ve bunlar test
etme, sonular deerlendirme gibi eitli dnme ve eylem ilevlerini gerektiren son derece karmak bir yaps vardr. Yukardaki aklamamz doyurucu
olmaktan uzaktr, kukusuz; biz sadece birka alternatif yaklama yer vererek
nemli grdmz baz noktalar belirtmekle yetindik.
(Bkz. EK: 9 Bilimsel Dnmede lk Adm, F. S. C. Northrop.)
VII. BLM
Olgu Kavram
Bilimin ayrc zelliklerinden birinin olgusal olduunu daha nce belirtmitik.
Gzlem, deney ve lme gibi ilemler olgu toplamada kullanlan balca yollardr. Bilimsel yntemin nemli bir yann oluturan bu ilemleri ele almadan
nce olgu kavramn aydnlatmaya ihtiya vardr.
Olgu terimi ok yaygn kullanlmakla birlikte kesin ve belirgin bir anlam dile
getirmemektedir. Bazen evrende olup biten her eyi kapsayacak kadar geni,
bazen yalnz alglarmz veya dorudan gzleme konu olabilecek yaantlarmz iine alacak kadar dar anlamlarda kullanlmaktadr. Geni anlamda, gnein parlakl, ayrn yeillii, kuun uuu gibi, uzak bir yldzda yer alan
bir patlama, elektronlarn byk hzla ekirdek evresinde dnmesi, u anda
skntsn ektiim ba ars veya okul gnlerini hatrlamam da birer olgudur.
Terimin bu kullanm belki de bilimin arad kesinlii salayamayacak kadar
ok genitir. te yandan olgu deyince yalnz dorudan gzlenebilir birtakm
nesnel eyleri anlamak da terimin kapsamn gereinden fazla dar tutmak
olur. O halde ikisi aras bir anlamn snrn nasl izeceiz? Bu sorunun yantn verirken u noktalarn gz nnde tutulmas yararl olur:
(1) Evrende olup-biten her ey dorudan gzlenebilir olmad gibi, baz olupbitenleri gzlemek ilkece olanaksz olabilir. Gzlem olanaklarmz dnda
kalan olup-bitenler varsa, bunlar gzlemleyinceye kadar olgu saymayacak
myz? Baka bir deyile, bir eyin olgu saylmas iin gzlemlenmi olmas m
gerekir?
(2) Olgu dediimiz baz eyleri, dorudan gzlem yoluyla deil bir eit karmla saptyoruz. rnein dnyann yuvarlakl, gezegen yrngelerinin elips
biiminde olduu gibi karma dayanan bu tr eylere olgu mu, yoksa hipotez mi demek daha doru olur?
(3) Olup-biten eylerin hepsi ayn dzeyde deildir: Bir blm basit, bir blm karmak grnmekte; bir blm dzensiz, geliigzel, bir blm
dzenli ve belli ilikiler iinde ortaya kmaktadr. u anda bir pencere cam-
Cemal Yldrm 83
nn krlmas, bir ocuun yere dmesi, bir kpein havlamas birinci trden;
gz gelince yapraklarn sararp dklmesi, kn kar yamas, yamurun slatmas ikinci trden olgulardr. Birbirinden bu kadar farkl eylerin ikisine de
olgu demek yerinde midir?
(4) Olup-bitenlerin hepsi nesnel nitelikte deildir. rnein, zihnimizde yer
alan eylerin pek ounu ancak kendimiz bilmekteyiz. Kamu denetimine veya
gzlemine ak olmayan, znel nitelikteki olup-bitenleri olgu saymayacak
myz?
Aadaki tablo bu ayrmlar toplu halde gstermektedir:
Tablonun incelenmesinden de grlecei gibi, eitli olgu kategorileri arasnda gzlemi ilkece olanaksz olupbittilere yer verilmemitir. Kald ki, tabloda
yer alan eylerin tmn olgu saysak bile bunlardan bir ksmnn, rnein
znel nitelikte olanlarn, bilimsel gzleme konu oluturabileceini sylemek
gtr. Bugnk aamasnda bilim ancak nesnel nitelikte olgular veri alabilmektedir. Psikolojinin bile znel sreleri deil, ortak gzleme ak nesnel
davranlarmz konu kabul ettiini gryoruz.
Gzlem
Gzlem genellikle bir olgu toplama ilemi olarak betimlenir. Bu pek yerinde
bir niteleme deildir. Bir kez olgular, elma, armut, akl ta gibi toplanmaya
hazr eylere benzemez. te yandan toplanmaya hazr olsalar bile gzlem
84 Bilim Felsefesi
geliigzel bir toplama ilemi deildir. Says ve eidi snrsz olan olgular
arasndan bir seme yapmak, yalnz inceleme sorununa ilikin olanlar ayrt
etmek gerei vardr. nceleyiciyi tm olgular deil yalnz probleminin zmne yarayan olgular ilgilendirir. Bu nedenle gzleme olgu toplama ilemi
deil. olgu bulma ilemi demek daha yerinde olur. Bulma kavramnda toplama kavram yannda arama, ayrt etme, seme kavramlar da gizlidir.
Demek oluyor ki, gzlem dediimiz sre nne gelen olguyu toplama ilemi
deildir. Gzlemlenmi bir olgu, ne denli basit olursa olsun, aslnda yorumlanm bir alg kmesidir. Gece karanlnda ge bakyoruz; titrek, mavimsi
parldayan bir nokta gryoruz ve hemen bu bir yldzdr diyoruz. Bu yarg,
baz alg verileri(titrek, mavimsi parldayan bir nokta)'nin belli bir nesne (yldz) olarak yorumunu dile getirmektedir. O halde her gzlemde alg verileri ve
yorumlama olmak zere iki eyi ayrt etmek mmkndr. Bir nesneye baktmzda gzmze arpanla grdmz eyler ayn deildir. nce grdmz eyler gze arpanlarn sadece o sradaki ilgimize ilikin olan blmdr.
Sonra, bu blmdeki veriler de olduu gibi deil yorumlanarak alnr. Baka
bir deyile grdmz ey baz alglarn hem bir seme, hem de bir yorumlama ilemine uramasndan sonra ortaya kan eydir.
Cemal Yldrm 85
86 Bilim Felsefesi
Bir gzlemin gvenilirliini belirleyen baka bir etken de ierdii hata paydr.
Hatasz gzlem olmadna gre, gvenilir bir gzlem iin en az hatal olan
gzlemdir, diyebiliriz. Ne var ki, gzlemlerimizde bizi hataya srkleyen etkenleri tanrsak, hata payn azaltmak, dolaysyla gzlem sonularn daha
gvenilir klmak mmkn olur.
Gzlem hatasnn balca iki kayna olarak duyu organlarmzn yetersizlii ve
gzlem konusu olgu veya srecin karmakl veya deikenlii gsterilebilir.
Gzlemde baz aralardan yararlanld hallerde, aracn yap ve kullanna
bal eksikliklerden doan hatay da gzden karmamak gerekir.
Duyu organlarmzn yetersizlii eitli organ bozukluklarndan ileri gelebilecei gibi illzyon ve halsinasyon hallerinden de doabilir. rnein, lde
serap grmemiz bir halsinasyon olaydr; te yandan yars suya batrlm
bir denein krk grnmesi tipik bir illzyon rneidir.
Kald ki, duyu organlarmz duyarlk ynnden de snrldr. Bunu, radyasyon
spektrumuna baktmzda ok ak bir biimde gryoruz. Bir gne nna
cam bir prizma tuttuumuzda grnen n tm renkleri ortaya kmaktadr.
Ne var ki, gzn duyarl olduu k tm radyasyon dalm iinde olduka
ince bir erit oluturmaktadr. Bu eridin iki yannda yer alan dier nlar
normal gzn duyarlk snr dnda kald iin grnmezler.
Burada akla gelen soru udur: Gzmz tm radyasyon spektrumuna duyarl
olsayd acaba dnya ve iinde olup-bitenler bize nasl grnecekti? Nasl grneceini tahminlere brakarak, sadece bugnknden ok farkl grneceini
rahatlkla syleyebiliriz.
Cemal Yldrm 87
bir gzlem yneldii amaca hizmet ettii lde geerli, aksi halde geersiz
saylr. Geliigzel yaplan, sonucu belli bir amaca ynelik olmayan gzlemler
gvenilir olsa bile geerli deildir. Unutmamak gerekir ki, bir gzlemin gvenirlii geerlii salandktan sonra ancak nem tar.
Deney
Deney bir gzlem biimidir. Olgu bulma ilemi olarak deney kukusuz sradan
bir gzleme gre daha kesin, daha dzenli, ama ve snrlar daha belirgin bir
ilemdir. Ne var ki koullar iyi hazrlanm bir gzlemi de, deney gibi, daha
kesin, daha dzenli, ama ve snrlar daha belirgin hale getirmek olanaksz
deildir. O halde, iki ilemi ayran farklar nelerdir? Temel sayabileceimiz
farklardan biri olgulara yaklamda kendini gstermektedir. Gzlemde doann akna mdahale olmad halde, deney byle bir mdahaleyi iermektedir. Gzlemci olup-bitenleri izler, arad olgularn ortaya kmasn bekler;
deneyci ise olgularn kendi aklar iinde ortaya kmalarn beklemeksizin,
belli koullar altnda yapay olarak onlar retme yoluna gider. Bu fark bir
rnekle gsterelim.
Diyelim ki, cisimlerin serbest dmesinde arlklar ile dme hzlar arasnda
bir ilikinin olup olmadn renmek istiyoruz. Gzlemci, ayn ykseklikten
farkl arlktaki cisimlerin dmesi gibi bir olgunun ortaya kmasn bekleyecek; deneyci ise byle bir olguyu bir ykseklie kp daha nce salad farkl
arlktaki cisimleri ayn anda drerek kendisi yaratacaktr2.
Bu basit rnek deney ile gzlemin farkn gsterdikten baka, birincinin ikinciye olan stnln de ortaya koymaktadr. Bir kez gzlemcinin tersine,
deneyci olgunun kendiliinden yer almasn beklemez. Deneyci olguyu retmekle hem zaman kaybn nler, hem de gzlemini kendisine en uygun gelen
yer ve zamanda yapar. Ayn zamanda gzlemini istedii kadar tekrarlamak,
bylece elde ettii sonular gvenirlik yolundan denetlemek olanan elinde
tutar.
Bilim tarihinde bu deneyin Galilco tarafndan yapld sylenir. Galileo, Aristotelesten beri
doru kabul edilen bir inancn, ayn ykseklikten braklan iki cisimden ar olan yere daha
hzl der inancnn yanlln gstermek istiyordu. Rivayete gre, Aristocu profesrler sabahleyin derslerine giderlerken, Galileo Pisa kulesinden biri ar, biri hafif ayn maddeden iki
cismi ayn anda brakr. Aristonun asla yanlamayacana inanan bu szde bilim adamlarna iki
cismin ayn zamanda yere dediini gstermeye alrd.
88 Bilim Felsefesi
Deneyin balca zelliini oluturan olgularn doal akna mdahalenin anlamn imdi daha iyi anlayacak durumdayz. Bir deneysel durumda olgularn
doal akna mdahale iki yoldan yaplr: (1) koullar hazrlanm yapma bir
durum ortaya koymak, (2) gzlem konusu olguya ilikin balang koullarnda sistematik bir deiim yapmak.
Yapma bir durum ortaya koymak gzleme konu olgunun ortaya kmasna
yol amas gereken koullar dzenlemek anlamna gelir. Cisimlerin dmesi
ile ilgili rneimizde Galileo'nun gzlemek istedii sonucu salayc koullar
dzenlemesi (rnein ne gibi arlktaki cisimleri, nasl bir ykseklikten, nerede ve ne zaman drecei) yapt deney iin yapma durumu ortaya koymutur. Galileo bu koullarn kendiliinden olumasn bekleseydi bir deneyci
deil bir gzlemci olarak kalrd.
Balang koullarnda sistematik deiim gereine gelince, bundan unu
anlyoruz: Deneysel durumu balang koullarnda deiiklik yaparak tekrarlamak. Genellikle bir deneysel durumu oluturan koullar ya da etkenleri iki
grupta toplayabiliriz: (1) Balang koullarnn etkisine bal olarak ortaya
kan veya kmas beklenen sonu; (2) gzleme konu sonucun ortaya kmasnda etkisi aranan balang koullar. Deney dilinde sonucu belirleyen etkenlere bamsz deiken, sonuca ise, baml deiken denir.
Deneycinin gzlemek istedii, baml deikendir. Bunu yaparken, hangi etkenlerin bamsz deiken olduunu ve bunlardan her birinin ne lde etkili
olduunu saptamaya alr. Bamsz deikenlerde sistematik deiim, ite
bunun iin gereklidir. Cisimlerin dmesi ile ilgili rneimizde, drlmek
zere seilen cisimlerin arlklar ve drlecekleri ykseklik bamsz deikenleri, dme hz (daha dorusu dmede geen zaman) ise baml deikeni oluturuyordu. Galileo, bamsz deikenlerde sistematik deiimi,
farkl arlklarda birka cisim semek ve dier etkenleri (rnein cisimlerin
nitelik, biim ve maddelerini, dme mesafesini, drme ann, vb.) sabit
tutmak yolundan salamtr. Bamsz deikenlerdeki deiime sistematik
zellik veren ey, srasyla bu deikenlerden her birini serbest, dierlerini
sabit tutma ilemidir. Denebilir ki, bilim dallarnn zelliklerine gre gelitirilen ok eitteki deneysel desenlerin kkeninde hep bu sistematik deiim
ana kavram yatmaktadr.
VIII. BLM
90 Bilim Felsefesi
ile llmekte, ilerlemi bilimlerle geri kalm bilimler arasndaki balca farkn bu noktada topland ileri srlmektedir.
rnein fizikte g kavram cisimleri harekete geiren itme ve ekme olarak
balam ancak giderek bir yandan daha belirgin ve kesin bir anlam kazanm,
bir yandan da hareketin tm nedenlerini kapsayacak kadar genilemitir.
Galileo fiziinde cisimlerin hzn deitiren etki biiminde deien ve genileyen kavram Newton fiziinde kantitatif bir nitelik kazanarak imdi hemen
herkesin bildii bir denklemde ifadesini bulmutur: F = m.a
Scaklk kavram da buna benzer bir deiiklik geirerek kantitatif dzeye
kmtr. Ayn deiikliin, yzylmzn bana kadar asla llemeyecei
sanlan zek (veya genel renme yetenei) kavramnda da yer aldn, kavrann ilemsel tanmn oluturan zek blm kavramnn ortaya ktn
gryoruz.
lme terimini biri dar biri geni anlamda olmak zere iki trl tanmlayabiliriz. Dar anlamda lme bir veya daha fazla nesnede var olan ya da var olduu
sanlan bir niteliin miktarn saysal olarak belirleme ilemidir. rnein bir
yolun uzunluunu, bir ocuun arln, bir mineralin sertlik derecesini, havann scakln, bir okulun renci saysn belirleme gibi. lme deyince
genellikle akla bu anlam gelmekle birlikte, tanmn kapsam dnda kalan baz
benzer ilemlerin de bir eit lme saylmas gerei ne srlerek daha geni
kapsaml tanmlara gidilmitir. Yetkili dnrlerin bugn aa yukar zerinde anlatklar ve lek niteliinde tm ilemleri kapsayan tanm udur:
lme, baz kurallara gre nesnelere, olgulara ya da bunlarn gzlemlerine rakam verme ilemidir2.
Son derece geni tutulan bu tanmda ayr eden sz edilmektedir: Rakamlar, nesneler (veya olgular) ve kurallar. (Dikkatten kamamas gereken nokta
tanmda, nesne veya olguya ilikin bir niteliin miktarn belirleme fikrinin yer
almamasdr.) Demek oluyor ki, lme baz nesnel eyleri rakam denen baz
soyut iaretlerle belirleme ilemidir. Ancak bu belirleme geliigzel deil, belli
kurallara uyularak yaplr. Bu kurallar nelerdir? Nesnelere rakamlar nasl
verilir, gibi sorular cevaplamadan bir iki noktaya ksaca deinmekte yarar
grmekteyiz.
Bu tanm N. R. Campbelle aittir. Bkz. Measturement and Calculation. London: Longmans. 1928.
Cemal Yldrm 91
Her eyden nce lme ilemi ile lek kavramn ayrmaya ihtiya vardr.
Belli kurallara gre nesnelere ya da bunlara ilikin gzlemlerimize rakam
vermek diye tanmlanan lme, lek denilen iaret sisteminin (yani rakamlarn) kullan biimine dayanr. Baka bir deyile, rakamlardan oluan iaret
sisteminin kullan dzey ve biimi lei, bu lekten, belli bir nesneye belli
bir zamanda vermek zere uygun bir rakm seme ise lme ilemini oluturur. lme bir belirleme ilemi, lek ise bu amala kullanlan bir aratr.
Belirtilmesinde yarar grdmz bir baka nokta da lmede rakamlar nesnelere verilmekle birlikte llen ey nesnenin kendisi deil, nesneye ilikin
bir niteliktir. rnein, scaklk dn 20 idi; bugn 15ye decei bekleniyor
ifadesinde 20 ve 15 rakamlar srasyla dn ve bugne veriliyor, fakat llen
ey her iki gne ilikin bir nitelik olan scaklktr.
Bir baka nemli nokta lme konusu niteliin taneli veya srekli olmas ile
ilgilidir. rnein, bir ailenin ocuk says, taneli; bir nesnenin arl, uzunluu veya younluu srekli bir niteliktir. Bir niteliin sreklilii, o nitelie verilecek herhangi iki deer arasnda daima nc bir deere yer olduu anlamna gelir. Szgelimi A gibi bir svnn younluunu iki kere ltmz, nce
.79, sonra .80 bulduumuzu dnelim. Bu o svnn younluunun ya .79 ya
da .80 olduunu gstermez. Yeni bir lme bu iki deer arasnda nc bir
deer (rnein .791, .792, .793, .794, .795, .796, .797, .798 veya .799 gibi bir
deer) verebilir. Oysa taneli niteliklerde byle bir olaslk yoktur. Bir ailedeki
ocuk says daima 0, 1, 2, 3,... gibi pozitif tam saylardan biri ile ifade edilir; 2
1/2, 2 1/3 veya 2 1/4 gibi ocuktan sz edilemez. Srekli ve taneli niteliklerin
ayrm nemlidir. nk dar anlamda lmenin konusu srekli niteliklerdir.
Taneli nitelikler ise, ancak geni anlamda bir lme biimi saylan sayma ilemine konudur.
Sayma bir lme biimi olarak baz kurallara gre nesnelere rakam verme
ilemidir. Ancak burada sz konusu nesnelere ilikin nitelik srekli deil, tanelidir. Nesnelere verilen rakamlar onlarn say niteliklerini belirlemektedir.
Sayma herkesin hemen her gn yapt bir ilemdir. Ancak son derece basit
grnen bu ilemin kendine zg ve oumuzun gznden kaan bir mant
vardr. Birtakm nesneleri sayarken ne yapyoruz? Grne baklrsa sayma,
saydmz nesnelere birer rakam vermekten ibaret bir ilemdir. rnein bahemdeki aalar veya bir odadaki sandalyeleri, bir, iki, ... diye sayarm.
Saymaya istediim yerden balarm, bir yanllm yoksa son nesneye verdi-
92 Bilim Felsefesi
Cemal Yldrm 93
arasndaki ilikileri belirtmek amac ile kullanlr. rnein bir kme veya okluun saysn veya nesnelere ait arlk, uzunluk, younluk gibi byklklerin
miktarn belirten rakamlar.
Ancak hemen belirtmeli ki, rakamlarn u veya bu dzeyde kullanlmas kiinin serbest seim veya isteine bal deildir. Nesnel eylerin rakamlar gibi
soyut iaretlerle belirlenmesi her eyden nce iki sistem (rakamlar ve nesnel
eyler) arasnda hi deilse bir ynden bir e-biimliliin (isomorphism) var
olmas ile mmkndr. Her iki sistemin de kendine zg eitli nitelikleri
vardr. Bu niteliklerin tm arasnda tam bir eleme, bir birebir karlam
salamak ok kez olanakszdr. Nesnel eylere ilikin baz grnt ve nitelikler
bu eyleri sadece sanflamamza, bazlar snflama ile birlikte onlar sralamamza, bazlar ise bu eylerin aralarndaki farklarn ve oranlarn (rasyolarn) mukayesesine elverili ilemler kullanmamza olanak vermektedir. Ayn
veya benzer ilemlerin hepsini rakam sisteminde de bulmaktayz. Rakam sisteminin elverdii ilemlerin tmn nesnel eylere her zaman anlaml olarak
uygulamak olana yoktur.
lgi konumuz nesnelerin nitelii, rakamlarn hangi dzeyde veya rakamlara
ilikin ne gibi ilemlerin kullanlabileceini belirler. Biz genellikle lmeden
rakamlarn en st dzeydeki kullanln, yani nesnel eylerin aralarndaki
farklarn ya da oranlarn karlatrlmasn salayc kullann anlarz. Ne var
ki, birok durumlarda rakamlarn ancak ilk iki dzeydeki kullanlar ile yetinmek zorunluluu vardr.
Rakamlarn farkl kullanllar, biraz nce de iaret ettiimiz gibi, farkl leklere yol amtr. Bunlar lme gc ynnden en zayftan en kuvvetliye doru
yle adlandrlmlardr:
Nominal lek,
Ordinal lek,
Interval lek,
Rasyo lek,
lek tipleri zerinde gerekli aklamalara gemeden nce, lme konusu
nitelikler zerinde ksaca durmay gerekli gryoruz.
lk bakta nesnelerin veya olgularn yalnz kantitatif olarak belirlenmesine
elverili niteliklerinin lme konusu olabilecei sylenebilir. Ancak bu lmeyi
ok dar bir anlamla snrlamak demektir. lmeyi, nesnel eylere belli kural-
94 Bilim Felsefesi
lara gre rakam verme ilemi diye tanmladnz hatrlanrsa, bir eit lmeye konu oluturmayacak herhangi bir niteliin kolayca gsterilemeyecei
kendiliinden ortaya kar. O halde nemli olan hangi niteliklerin llebilecei, hangilerinin llemeyecei sorusu deildir. nemli olan soru herhangi
bir nitelik trnn hangi dzeyde, ne eit bir lekle anlaml olarak llebileceidir.
Geni bir ayrmla diyebiliriz ki, bilimsel ilgi alanmza giren nitelikleri ilemsel
(intensive) ve kaplamsal (extensive) olmak zere iki grupta toplamak yoluna
gidilebilir. ki grup nitelik arasndaki temel fark, ikinci grup nitelikler (rnein, uzunluk, arlk, oylum (hacim), alan, a, elektrik direnci, vb.) toplanabilir
olduu halde, birinci grup niteliklerin (rnein, younluk, sertlik, scaklk,
renme yetenei, gzellik, kibarlk, vb.) toplanamaz olmasdr. rnein iki
nesneden A'nn arl 5 kg., B'nin arl 7 kg. ise A ve B'nin birlikte arl
12 kg.dr. Yani (A+B) = 5+7. Oysa, Ann scakl 20 C, B'nin scakl 30 C ise
A ve B'nin birlikte scakl 50 C0 deildir. Yani A+B= deildir 20+30.
Nitelikler konusunda gzden kamayan bir nokta da ilemsel dediimiz niteliklerin kendi aralarnda llebilirlik ynnden gsterdikleri farklardr. rnein scaklk ve younluk gibi baz niteliklerin olduka yksek bir lme dzeyi olan interval lekle llebilmesine karlk, gzellik, alakgnlllk,
yreklilik ve benzeri nitelikleri en ok ordinal lekle lebilmekteyiz. Ancak bu fark bilimlerin gelime derecesi ile ilgili olduu iin belki de geicidir.
Nitekim bilim tarihinde gerilere gittiimizde scakln da bir zamanlar ancak
ordinal lekle ifade edilebildiini grrz. lme tekniinde salanan gelimelerin bir sonucu olarak, aslnda ancak ordinal lein uygulanmasna elverili olan renme yetenei, baar derecesi gibi psikolojik niteliklerin gnmzde interval dzeye yakn bir lekle llebilmesi de bu farkn temelde
olmadn gsteren baka bir gelimedir.
Nominal lek
Nominal lek rakamlarn nesnel eyleri adlandrma veya tantlama amac ile
kullanld bir lektir. rnein, futbol oyuncularna verilen rakamlar byle
tantma amac iin kullanlmtr. Rakamlar, bir kmedeki nesneleri tek tek
belirlemek iin verilebilecei gibi kmeleri belirleme iin de verilebilir. rnein, ayn snftaki rencilerin ayrldklar ubeleri veya bir iyerinde alanlardan kurulan ii ekiplerini veya postalarn belirleyen rakamlar gibi.
Cemal Yldrm 95
Nominal lek, adndan da sezinlenebilecei gibi, szde bir lektir. Son derece basit ve ilkel diyebileceimiz bir lme trdr. Aslnda bu lekte rakamlarn grd ii baka iaretler (rnein alfabede yer alan iaretler veya geometrik iaretler) de grebilir. Hatta renkleri bile rakamlarn yerine kullanabiliriz. Ama farkl birey veya kmeleri birbirinden ayrma, benzerleri ayn
grupta toplamadr; bu amac salayan herhangi bir iaret sistemi nominal
lek saylabilir.
Nominal lein kullanlmasnda nemli olan nesnel eylerin benzerlik ve
farkllklardr. Farkl rakamlar (veya iaretleri) almalar iin nesnel eylerin
farkl, ayn rakam almas iin nesnel eylerin yeterince benzer olmalar gerekir. Baka bir deyile, bu lekte rakam vermenin kural udur: Ayn nesne
veya kmelere farkl, farkl nesne veya kmelere ayn rakam verilmez. Bunun
dnda herhangi bir snrlama yoktur3.
Bilimsel incelemenin ilk basamaklarnda snflamann nemli bir yer tuttuuna daha nce iaret edilmiti. Herhangi bir bilim kolunda ilk adm inceleme
konusu nesne veya olgular inceleme amacmza uygun snflamaktr. Snflama ilk bakta sanld gibi basit bir ilem deildir. rnein bireyleri veya
toplumlar yoksul-zengin, tembel-alkan, zeki-aptal diye ayrmak her eyden
nce dikkatli bir tanm sorunudur ve ok kez uzun tartma ve anlamazlklara
yol aabilecek nitelikte bir itir. Ev gibi somut bir nesneyi ele alalm: Neye ev
diyeceiz, neye demeyeceiz, her zaman kolay ve ak deildir. Nesnel eyleri
snflama ayn snfa giren eylerin hi deilse bir ynden eitlii veya zdelii varsaymna dayanr. Bu nedenle ayn snfa giren eylerin eitlik ilikisini
niteleyen zellikleri tadn syleyebiliriz. Eitlik ilikisinin simetrik ve
geili (transitive) olduu gz nne alnrsa, nominal lein bu iki nitelii
ierdii anlalr. lein simetrik olmasndan unu anlyoruz; rakamlarla
belirlenen herhangi iki nesne ya ayn ya da farkl snftadrlar. rnein x, y ile
ayn (veya farkl) snfta ise, y x ile ayn (veya farkl) snftadr. Bu ilikiyi R ile
gstererek yle ifade edebiliriz:
xRy = yRx
lein geili (transitive) olmas ise u demektir: Rakamlarla belirlenen x, y
ve z gibi herhangi nesneden x ile y ve y ile z ayn (veya farkl) snfta iseler,
96 Bilim Felsefesi
x ile z de ayn (veya farkl) snftadrlar. Bu ilikiyi formel olarak yle gsterebiliriz (a iareti ve, iareti ise kelimelerini simgelemektedir):
(xRy yRz) xRz
Nominal lekte rakamlarn nesnelere verilmesinde uyulmas gerekli kurallar
bu iki iliki biimi (simetrik ve geili iliki biimleri) belirler.
Ordinal lek
Ordinal lek sralama ilemine dayanr. Bu lekte rakamlar, nesnelerin bir
sralamada tuttuklar yerleri iaretlemek veya bir nitelik ynnden derecelerini gstermek iin kullanlr. Nominal lekten daha st bir lme dzeyi
oluturmakla birlikte ordinal lein de dar anlamda kantitatif bir betimleme
iin yeterli olduu sylenemez.
Ordinal lein klasik bir rneini minerallerin sertlik derecelerine gre sralanmasnda bulmaktayz. Birok sosyal ve psikolojik niteliklerin (rnein,
renme yetenekleri, kiilik zellikleri, sosyal ilikiler, tavr ve ilgiler) lm
de aslnda kiilerin veya gruplarn lme konu nitelik ynnden bir sralamasndan baka bir ey deildir.
Herhangi bir nesne veya olgu grubuna ordinal lein uygulanmas iki varsaymn geerliine baldr. Bunlardan biri, inceleme konusu nitelik veya niteliklerin bu nesne veya olgularda farkl miktar veya derecelerde var olduu;
dieri, nesneleri veya olgular farkl derecelerde tadklar nitelikler ynnden bir tr karlatrmaya elverili bir ilem veya yntemin bulunduu varsaymdr. Birok durumlarda bu iki varsaymn geerliini ya yoklamaya ihtiya yoktur, ya da kolayca saptayabiliriz. Nesnelerin, sertlik, younluk, scaklk,
parlaklk, arlk, oylum gibi nitelikleri farkl derecelerde tadklarn gzlem
veya deney yolundan biliriz. A B gibi iki mineral parasn ele alalm. Bu iki
nesneyi sertlik ynnden karlatrdmzda u sonutan birini gzleriz:
ya A = B (ayn sertlikte)
ya A > B (A, Bden daha sert)
ya da A < B (B, A'dan daha sert)
Karlatrmada izlediimiz ilemi ksaca yle belirtebiliriz: A ve B minerallerini birbirine srteriz; eer biri dierini izmezse, ikisi de ayn sertlikte; A. B'yi
izer, B, A'y izmezse, A, B'den; B, A'y izer, A, Byi izmezse B. A'dan daha
Cemal Yldrm 97
sert demektir. Bu ilemi izleyerek, daha fazla saydaki nesneleri eitli miktar
veya derecelerde paylatklar bir nitelik ynnden (bir uzanm zerinde)
sralayabiliriz. rnein A, B, C, D gibi drt mineralin sertlik ynnden yle
sralandklarn dnelim:
A<B<C<D
Verilen bir grup nesneyi byle sraladktan sonra, sra iindeki yerlerini rakamlarla belirleyebiliriz. Rakamlarn kullanlmasnda gz nnde tutulmas
gerekli kural, rakamlarn nesneler arasnda deneysel olarak saptanan ilikiyi
korumasdr. Nesneler en sert olandan en ok sert olana doru sralanmsa,
rakamlarn da en kkten en bye doru verilmesi gerekir. rnein,
A'ya 1, B'ye 2, Cye 3, D'ye 4 verebiliriz.
Gzden kamamas gereken nokta, ordinal lein, nesnelerin sra iindeki
yerlerini gstermenin tesinde herhangi bir bilgi vermediidir. Verilen rakamlar, dizi iindeki nesnelerin yalnz srasn gstermekte, aralarndaki farklarn
miktar veya derecesi hakknda bir ey bildirmemektedir. Nitekim rneimizdeki nesnelerin srasn 1, 2, 3, 4 rakamlarn ile olduu gibi 5, 12, 20, 36 veya
100, 500, 510, 515 gibi sray koruyan rakamlarla da gsterebiliriz. Aadaki
grafikler farkl olmakla birlikte, sz konusu sralamay belirtme bakmndan
ayn geerliliktedirler:
Bu durumda A ile B, B ile C, C ile D veya herhangi iki nokta arasndaki mesafenin bykl veya kkl hakknda bir ey sylemeye, dier noktalar
arasndaki mesafelerle mukayesesini yapmaya olanak yoktur. Yani ne,
AB = 3x (CD)
hatta ne de,
98 Bilim Felsefesi
AB > BC
mukayesesini yapabiliriz. Tek sylenebilecek ey
AD = AB+BC+CD
denkleminde ifade edildii zere, iki u arasndaki mesafenin, ular arasnda
yer alan mesafelerin toplamna eit olduudur.
Ordinal lek nesneleri veya olgular bir dizi iinde sralama yannda, bunlar
snflama ve snflar sralama ilemlerini de iermektedir. Nesnel eyleri, tek
tek, ya da kme olarak sralama ilemi daha byk ya da daha kk ilikisine dayanmaktadr. Buna gre ordinal lein formel zellii asimetrik ve
geili olmasdr. Bu demektir ki, bir sralamada A ve B gibi herhangi iki nesne
veya kme arasndaki iliki ya
A>B
ya da
A<B
biimini alr. Her iki halde de iliki asimetriktir. nk A > B ise B > A olamaz:
Ayn ekilde A < B ise, B < A olamaz. te yandan, A, B ve C gibi herhangi
nesne veya kme ele alndnda A > B ve B > C ise A > C olmak gerekir. Bu da
ilikinin geili olduunu gsterir.
nterval lek
Nesnel eylere verilen rakamlar eit aralklar belirliyorsa, leimiz interval
adn alr. Kantitatif betimlemeye bu lek ile ulamaktayz. lekte gerek
sfr noktas gerektirmeyen tm matematiksel veya istatiksel ilemler interval lein salad saysal verilere uygulanabilir.
nterval lek daha nceki leklerin snflama ve sralama zelliklerini ierdikten baka, eit aralklar koulunu gerekletirmekle daha st dzeyde bir
lek nitelii kazanmaktadr.
nterval lein tipik rneklerini eitli scaklk leklerinde bulmaktayz.
Hem Centigrad hem Fahrenheit leklerinin yapm ayn ilkeye dayanmaktadr. Nesnel eylerde gzlenen iki noktaya karlk (rnein suyun donma ve
kaynama noktalar) lekte saysal deer ifade eden rakamlarla iki nokta iaretlenir, sonra bu noktalar arasndaki mesafe belli sayda eit arala blnr.
Bylece nesnel eylerde bulunan ilk iki nokta arasndaki aralklar ve bunlarn
Cemal Yldrm 99
saysal deerleri saptanm olur. rnein, Centigrad leinde 0 (sfr) noktas suyun donma, 100 noktas suyun kaynama scakln iaretler. ki nokta
arasndaki scaklk uzamn her biri bir derece saylan 100 eit arala veya
birime blnmtr. Fahrenheit leinde 0 noktas, eit arlklardaki tuz
ve karn karmnn scakln, 212 noktas ise suyun kaynama scakln
iaretler.
nterval lei nitelerken, lek zerinde 0 (sfr) olarak iaretlenen noktann gerek olmad baka bir deyile lekteki 0n nesnel eylerde lme konu niteliin (rnein scakln) yokluu anlamna gelmedii gzden
karlmamak gerekir. lek zerindeki 0, nesnel eylerde gzlenen bir noktaya karlk olmakla birlikte, zorunlu deil, istee kalm ya da anlamaya
bal bir noktadr. Bunun byle olduu, sabit bir deer eklendiinde lek
formunun deimez (invarient) kalmasndan da bellidir. nk sabit bir deerin eklenmesi sadece yeni bir sfr noktasnn seimi demektir. Bu nedenledir
ki,
y = ax+b
biimindeki bir denklem yardm ile bir lek zerindeki herhangi bir deeri,
dier bir lek zerindeki karlk oluturan deere evirmek olana vardr.
rnein 20C'yi Fahrenheit deere yle eviririz:
(
= 68 F
nterval lek deerleri zerinde ne rasyo mukayeseleri ne de bildiimiz
aritmetik ilemler yaplamaz. rnein bugn scaklk 20C, dn 10C olmusa,
bugn dnden iki kat scaktr diyemeyiz. Nitekim, ayn deerleri Fahrenheit
leindeki deerlere evirdiimizde rasyonun 2:1'den 13:8e deitiini grrz. Ayn ekilde iki scaklk deerlerini toplayarak iki deerin rakam toplam kadar scaklk elde edeceimizi syleyemeyiz. Buna karlk, deerler
arasndaki farklar zerinde hem tm aritmetik ilemleri hem de rasyo mukayeseleri yaplabilir. 10C ile 20C arasndaki fark 25C ile 30C arasndaki
farkn iki katdr, diyebileceimiz gibi, iki farkn toplamnn 15C olduunu da
syleyebiliriz. Farklarn bir lekten dier bir lee dnmede deimez
kald aadaki diyagramlardan da grlmektedir.
lmede gvenirlik bir derece sorunudur. Sonular tam tutarl lmleri tam
gvenilir, sonular hi birbirini tutmayan lmleri gvenirlikten yoksun
saymak gerekir. Ancak gvenirlii tam veya gvenirlikten tmyle yoksun bir
lme olanaksz diyemezsek bile pratikte kolayca rastlanan bir olgu deildir.
Bir korelasyon ls olan gvenirlik katsays hemen her zaman 0dan byk,
1'den kktr.
Bir lein gvenirliini artrmada balca yol hataya yol aan etkenleri denetlemektir. Hatann eitli kaynaklar arasnda u zellikle nemlidir: (1)
lme aracmzn yetersiz veya kusurlu oluu. Hibir l arac, ne denli duyarl olursa olsun, mkemmel saylamaz. Kuyumcunun terazisi hi phesiz
bakkal terazisinden ok daha duyarldr. Bakkal terazisinin duyarsz kald
baz arlk farklarn, kuyumcu terazisi ile kolayca saptayabiliriz. Ancak, kuyumcu terazisinin de duyarsz kald daha ince farklarn varl da inkr edilemez. (2) lm yapan kiinin yetersizlii. Deneyim, beceri, ilgi, dikkat gibi
kiilik nitelikleri yannda duyu organlarnn normal alp almamas da
lme hatasn artrc veya azaltc etkenlerdir. (3) lme ileminin (hatta
lme aracnn) dayand teorik koullarn ya hi ya da yeterince yerine getirilememesi. Uygulamada hemen tm lme ilemleri az ok dayandklar varsaymlarn snrlarn aarlar. Ancak teorik snrlarn bilinmedii veya yok
sayld hallerde lme hatas da artar. rnein, lm ancak ordinal lee
elverili olan bir nitelii interval lekle llebilir sayp lmeye kalkmak,
sonucu geersiz klacak lde hataya yol aabilir.
Hata kaynaklarn tanma ve dikkatlice denetleme kukusuz lme gvenirlii
iin gereklidir. Ne var ki. bu gibi nlemler bizi ancak bir noktaya kadar gtrr; yoksa lme hatasn bsbtn ortadan kaldrmaz. nk, hatasz lme
yoktur.
nc Kesim
BLMSEL AIKLAMA
ve
DAYANDII TEORK TEMELLER
Alt blm iine alan bu kesimde bilimin kavramsal dzeydeki
ama, ileyi ve teorik yapsna ilikin sorunlara yer verilmitir. lk
blmde (IX, X ve XI. Blmlerde) bilimsel aklama, bilimsel
yasa kavram, hipotez dorulama gibi birbirine yakndan bal
konular ele alnm; XII. blmde nedensellik kavram, XIII. Blmde bilimsel teorinin yap ve ileyii ayrntl bir biimde ilenmitir. Son blmde (XIV. Blm), bilim ile bilim d dier entelektel almalarn ilikisi tartlmtr.
IX BLM
BLMSEL AIKLAMA
Betimleme ve Aklama
Bilim, dnyamzda olup biten olgular betimleme ve aklama yoluyla anlama
giriimidir. Olgular betimleme, onlar saptama, snflama ve dile getirme gibi
ilemleri kapsar. Bilimsel yntemin bu yn ile ilgili aklamalar bundan nceki blmlerde verilmitir. Bilimin aklama ynne gelince bu konu bizi ok
daha geni sorunlara gtrecek niteliktedir. Gerekten, bilimsel aklama srecini tam aydnla karmak iin, hipotez, doa yasas, teori, nedensellik ve
olaslk ilkeleri gibi kavramlar ele almaya ihtiya vardr. Ancak, bu konulara
gemeden nce, bilimsel aklama kavramn kaln izgilerle belirlemek yerinde olur, herhalde.
Baz bilgin veya dnrler (rnein, Gustav Kirchhoff, Ernst Mach, Karl Pearson, vb.) bilimde olgu veya olgular arasndaki ilikileri saptama, snflama ve
Ancak bu tr katksz empiristlerin gzden kard bir ayrm var. Russell bu ayrm yle
belirtmektedir: Bir olguya ilikin olarak neden sorusunu sorduumuzda, ya Bu olgunun ynelik olduu ama nedir?. ya da, Bu olgunun ortaya kmasna yol aan n koullar nelerdir?
anlamn dile getirmi oluruz. Soruya ilk anlamnda verilecek yant teleolojik bir aklamay,
ikinci anlamnda verilecek yant bilimsel trden bir aklamay simgeler. Deneyimler, bilimsel
sonulara ancak ikinci trden aklamalarla ulalabileceini gstermitir. Bkz. B. Russell, History of Western Philosophy, s. 86-87.
riz. Ayn ekilde, bir emme tulumbann kuyudan suyu nasl ykselttiini, ne
kadar ykselttiini gzlem veya lme yoluyla saptayabiliriz. Ama bu bilgiler
tulumbann suyu neden belli bir yksekliin stne karamadn aklamaya yetmez. Byle bir aklama iin baka bir eye, hava basnc kavramna
bavurmamz gerekir.
Nedenle balayan soru bir olup-biten karsnda aknla dmekten doar. Her ey bekleyiimize uygun gitseydi, aknla yer olmayacak, dolaysyla neden sorusu da sorulmayacakt; herhangi bir aklamaya gitmeksizin,
olup bitenleri betimleyerek tantlamak bilimsel amalar iin yeter saylacakt.
Oysa gzlem konusu olgular her zaman bekleyilerimize uygun gitmemekte,
bazen bizi artc biimlerde ortaya kmaktadr. rnein k aylarnn souk,
yaz aylarnn scak gitmesinde bekleyiimize aykr den bir nokta yoktur. O
yzden de bu olgu karsnda pek azmz hayrete der veya aklama gerei
duyarz. Oysa, bir yl, bekleyiimizin tam tersine, yaz aylarnn souk, k aylarnn scak gittiini dnelim: Byle bir gzlem hepimizi hayretten hayrete
drr, bizi hemen bir aklama bulmaya zorlar.
Demek oluyor ki, aklama abas aknlmz giderme, bekleyilerimizle
olup bitenler arasndaki uygunluu salama ihtiyacndan domaktadr. Ksaca
demek gerekirse, aklama beklenmeyen bir gzlemi beklenir hale getirmektir. Bu, gnlk dnme dzeyinde olduu gibi bilimde de byledir.
Gnlk yaamdan bir rnek: Akam karanlnda eve girdiinizde her zamanki
gibi elektrik dmesine basyorsunuz, ama beklediinizin tam tersine lambanz yanmyor. Bir an iin hayret ve aknlk iindesiniz. ster istemez ok
gemeden kafanzda birtakm olaslklar belirecek, aknlnz giderecek bir
aklama bulmaya koyulacaksnz. Sigorta atm olabilir; akm kesik olabilir;
ampul gevemi olabilir, gibi... Bu olaslklardan birinin doru kmas halinde
aknlnz giderilmi olacak, beklenmeyen durum sizin iin artk beklenen
bir sonu nitelii kazanacaktr.
Bilim tarihinden bir rnek: 1675 ylnda Danimarkal astronom Rmer, Jpiter
gezegeninin birinci uydusunun hareketlerini izliyordu. Uydu yrngesinde
giderken gezegenin arkasna her geiinde beklendii zere gzden kayboluyordu. Uydunun kaybolmas ile tekrar grnmesi arasnda geen sreleri
len Rmer bu srelerin deitiini hayretle grd. Sreler arasndaki farklarn nedeni neydi? Rmerin aknln gideren aklamas (n ksa mesa-
feyi daha ksa, uzun mesafeyi daha uzun srede ald hipotezi) bilim tarihinde
nemli bir bulu saylmtr2.
Grlyor ki, aklamann amac, beklenmeyen bir gzlem karsnda kiinin
iine dt hayret veya aknl giderme, evresinde olup bitenlerle bekleyileri arasnda uygunluk salamadr.
oumuz iin beklenir olan birok olup bitenler, bilim adam iin aklanmaya
muhta grnebilir. rnein, gnein neden daima doudan ykselip batdan
kaybolduu (bilme meraklarn henz yitirmemi ocuklar dnda) pek az
kimsenin cevap arad sorunlardandr. Oysa bilimde bu ve benzeri olgularn
aklamalar vardr. Bilim, zellikle, belli bir dzene bal olarak ortaya kan
olgular veya bu olgular arasnda deimez grnen ilikileri aklamaya alr.
Gzlemlerimiz, deimez bir dzenle gecenin gndz kovaladn; yeterince
stlan metallerin genletiini; suyun belli bir scaklkta kaynadn, baka bir
scaklkta donduunu; serbest braklan cisimlerin dtn; buzun souk,
atein daima scak olduunu. vb. gstermektedir. Byle deimez bir dzenle
beliren olgu ve ilikiler dile getirildiinde, doa yasas dediimiz birtakm
evrensel genellemeler biimini alr. rnein, btn metaller stldnda
genleir, genellemesi evrensel olup, belli bir grup metalin deil, bildiimiz ve
bilmediimiz, gemite ve gelecekte, evrenin her yannda gzleme konu olmu
ve olabilecek tm metallerin belli bir zelliini ifade etmektedir. Kukusuz
bilimsel genellemelerin hepsi evrensel deildir. Her yl doan ocuklarn
yaklak olarak yars erkektir veya Olgun meyveler genellikle tatldr gibi
genellemeler evrensel genellemeler gibi sz konusu nesnelerin tmn deil
ancak bir blmn kapsamaktadr. Bilimsel aklamalarda hem evrensel hem
de istatistiksel nitelikte olan bu ikinci tr genellemeler kullanlmaktadr.
Bir genelleme ister evrensel, ister istatistiksel nitelikte olsun, bilimsel aklamada ya aklayc ya da aklanan olarak yer alr. rnein, Dnyann gne
evresinde izdii yrnge neden elips biimindedir? sorusuna nk btn
gezegenlerin yrngeleri elips biimindedir, yantn bir tr aklama kabul
edersek, burada yer alan genelleme (Btn gezegenlerin yrngeleri elips
biimindedir) aklayc olarak kullanlmtr. te yandan, Gezegenlerin y-
In bir mesafeyi belli bir zamanda ald buluu yaplmadan nce n uzayda bir noktadan
baka bir noktaya geii, mesafe ne kadar geni olursa olsun, anlk bir gei olarak dnlrd.
Aklanan
(sonu)
O halde, E
olgusal bir nerme olan aklanann sonu olduu geerli bir karmda
ncllerin tm analitik ya da metafizik trden olmas olanakszdr.)
(4) Aklayanlar oluturan nermelerin doru olmas gerekir. [Doru derken, bu nermelerin ya da mantksal sonularnn (kukusuz aklanan
dndaki mantksal sonularnn) tm gzlem veya deney sonularna
uygun dme gerei anlatlmak istenmitir.]
Ksaca demek gerekirse, bilimsel yeterlii olan bir aklama: (a) biim ynnden mantksal olarak geerli, (b) ierik ynnden olgusal olarak dorulanm
birtakm nermeleri kapsayan bir karmdr.
Olgular aklamada bilimin birtakm genellemelerden yararlandn grdk.
Ne var ki, birok inceleme alanlarnda ulalan genellemeleri evrensel biimde
(yani, Tm A'lar ayn zamanda Bdir biiminde) ifade etmeye olanak yoktur.
Bu genellemeler ou kez istatistiksel dediimiz u biimi almaktadr:
A olan eylerin ayn zamanda
B olma olasl % ......dr.
A olan eylerin B olma olasl yzde ile ifade edilebilecei gibi yksektir,
dktr, veya kuvvetlidir, zayftr gibi kalitatif terimlerle de ifade edilebilir. fade hangi terimlerle yaplrsa yaplsn, istatistiksel bir genelleme ilikin
olduu nesnelerin tmn deil ancak, bir blmn kapsayc niteliktedir.
rnein,
X hastalna yakalanan insanlarn % 60' kurtulamaz, genellemesi, btn
insanlar deil ancak bir blmn (% 60n) kapsamna almaktadr. Baka
bir deyile istatistiksel bir genellemede inceleme konusu zelliin bir snf
nesnenin tmne deil sadece bir blmne ilikin olduu ileri srlr. Bu tr
genellemelere dayanlarak yaplan aklamalarda aklayanlar, aklanan
hibir zaman zorunlu klmamakta, ancak belli bir derecede desteklemekle
kalmaktadr. rneimize dnelim:
SORU: X hastalna yakalanan A kurtulduu halde B neden kurtulmad?
YANIT: nk X hastalna yakalananlarn hepsi deil, % 60 kadar lmektedir.
Gsterilen neden B'nin lmn aklad gibi A'nn kurtuluunu aklamaya
da elverilidir.
statistiksel nitelikteki aklamalarn genel biimini yle gsterebiliriz:
p (G, F) = r
Fi
Gi
Bu karmda Fi hastalna yakalanan herhangi bir kiiyi, Gi ise o kiinin kurtulmayn belirlemekte, p(G.F)=r genellemesi hastalktan kurtulamamann
olasln (probabilite'sini) ifade etmektedir. Noktal izgi ise karmn dedktif nitelikte olmadn, Gi'nin belli bir olaslk iinde beklendiini gstermektedir. karmn tmn yle okuyabiliriz:
Adam kurtulamad (Gi), nk o x hastalgna yakalanmt (Fi) ve
x hastalna yakalanma halinde (F) lm (G) olasl (p) yzde
60 (r)dr.
Grlyor ki, dedktif karml aklamadan farkl olarak burada aklayanlar
aklanan zorunlu klmamakta, ancak belli bir olaslk iinde desteklemekle
kalmaktadrlar. Ayn aklayanlarn, adamn hastalktan kurtulmamas gibi
kurtulmas sonucunu da desteklemeye (biraz daha zayf bir ekilde) elverili
olduuna yukarda iaret etmitik.
n-deyi
n-deyi, olgular arasndaki ilikilerden veya bu ilikileri dile getiren genellemelerden yararlanarak henz olmam bir olguyu nceden kestirmedir. rnein, astronomide baz ilk koullarn gzleminden ve Newton fiziinin devinim
yasalarndan yararlanarak gelecekteki ay veya gne tutulmalarn nceden
kestirmek, gibi.
Doay bilimsel yoldan incelemede n-deyi (prediction), aklama derecesinde
nemlidir. Aklamada bata gelen ama anlamak, n-deyide doa glerini
denetim altna almaktr. Bilim olgular nceden kestirme gcn tamasayd,
btn bilgilerimiz ve aklamalarmz insanolunun srf bilme ve anlama merakn giderme dnda fazla bir sonu vermeyecekti. Oysa bilim bu merak
tatmin etmenin son derece baarl ve verimli bir aracn salad gibi doa
gleri zerinde insanolunun egemenliini kurmasnn ve geniletmesinin de
en etkili kayna olmutur.
n-deyinin bir baka nemi de hipotez veya teorilerin dorulanmasnda bizi
yeni gzlem veya deney verilerine gtrmesidir. Bir teori veya hipotezden
karlan her mantksal sonu bir n-deyi nitelii tar; teori veya hipotezin
dorulanmas bu gibi sonularn yeni gzlem veya deney verilerine uygun
dmesiyle olanak kazanr.
Bilim felsefesinde teden beri tartlan konulardan biri n-deyi ile aklamann ilikisi zerinedir. Yetkili kaynaklardan bir blmnde iki karm tipinin
yapsal ynden zde olduklar ileri srlrken, bir blmnde ise bu iddia
reddedilmektedir. Ayrntl tartmalara girmeksizin, unu syleyebiliriz: Her
aklama hi deilse potansiyel olarak bir n-deyi nitelii tamaktadr. Bunun
byle olduu nedensel (veya dedktif) tr aklamalarda kolayca gsterilebilir. Gerekten bilimde yeterli saylan herhangi bir aklamann ayn zamanda
bir n-deyi niteliinde olduu, bir olguyu aklayan ncllerin, o olguyu beklenir hale getirmesinden de bellidir.
Buna karlk n-deyi niteliindeki her karmn ayn zamanda bir aklama
salayaca kolayca ileri srlemez. zellikle birtakm basit ilikilere veya
korelasyonlara dayanan n-deyilerde aklama nitelii bulmak gtr.
rnein, pek ok kimse, nedenini bilmeden ba arlarn dindirmek iin aspirin alr. Gemi yaantlarnda aspirin almakla ba arsnn dinmesi arasnda
bir iliki kurulmutur. Aspirin alnca ba arlarnn dineceini beklerler. Bu
bir n-deyidir, ama aklama nitelii tamayan bir n-deyi. nk, X'in gereklemesiyle Y'nin de gerekleecei, gerekleme nedeni bilinmeksizin de,
beklenilebiliyor.
Demek oluyor ki aklama ile n-deyi arasndaki iliki her zaman simetrik
deildir. Ancak aklamann nedensel nitelikte olduu ilerlemi bilim dallarnda iki karm tipinin yapsal ynden zde olduu da inkr edilemez. Fark
mantksal deil, sadece karmn ynndedir. Aklamada hareket noktas
aklanmaya muhta gzlemdir; aklama bu gzlemi beklenir hale getiren
aklananlar bulununca tamamlanr. n-deyide ise, hareket noktas ilk koullarn gzlemi ile bu koullar baka bir gzlemi bekleyiimizin dayana klan
genellemelerdir. Aadaki karm kalplarnda bu fark oklarla gsterilmitir:
Grld gibi, aklama E sonucunu ieren nclleri bulma, n-deyi ise verilen ncllerden E sonucunu karma eylemidir. Bu fark bulu balam ile ilgili
olup dorulama mantn etkileyici nitelikte deildir.
X. BLM
Yasa Kavram
Bilimsel Yasa sz her zaman ayn anlamda kullanlmad iin basit bir
tanmla ie balamak gtr. Gerekten birbirinden olduka farkl eylere
bilimsel yasa dendiini grmekteyiz. Ancak eitli kullan ve uygulamalarda
ortak nokta olarak genelleme zelliini bulmak mmkndr. Demek ki, bilimsel yasa her eyden nce bir genellemedir. Ama nasl bir genelleme? u
rneklere bakalm:
(1) Bekarlar evli deildir.
(2) Bu bahedeki elmalarn hepsi krmzdr.
(3) Serbest braklan cisimlerin dme hz arlklar ile doru orantldr.
(4) Btn metaller yeterince stldnda genleir.
(5) Bir d gcn etkiledii herhangi bir cismin hz, o gle doru orantl ve
ayn ynde deiir.
(6) Her yl dnyaya gelen ocuklarn aa yukar yars erkektir.
(7) Radyo-aktif bir maddedeki atomlarn yaklak yzde ellisi 1700 yllk bir
sre iinde zntye urar.
(8) Dnyamz gne sisteminde bir gezegendir.
Sonuncusu dnda bu nermelerin hepsi birer genellemedir. Sonuncu nerme
tek bir olguyu (dnyamzn gezegen olduu olgusunu) betimledii iin genelleme nitelii tamamaktadr. lk yedi rnekten de grld zere, genelleme
nitelii tayan bir nerme tek bir olgu veya nesneyi deil, bir olgular veya
nesneler grubunun tmn veya hi deilse bir blmn kapsamaktadr.
Ancak bu genellemeler arasnda da nemli farklar vardr. Birinci genelleme
analitik bir nerme olup olgusal ierikten yoksundur. Gerekten Bekarlar evli
deildir, nermesi Bekrlar bekrdr, demekten baka bir ey ifade etmemektedir. Bu tr tanm gerei veya biimsel olarak doru olan nermelerin
bilimsel yasa nitelii tad sylenemez.
Kapsam Ynnden
Evrensel
Gzlemsel
Dilsel
Dzey
Ynnden
Teorik
statistiksel
Bilimsel Yasa kavramn belirlerken, bir nermenin yasa saylmas iin her
eyden nce o nermenin gerek bir genelleme niteliinde olmas gerektiini
sylemitik. Demek oluyor ki, bilimsel yasalar bilimsel genellemelerin bir alt
grubunu oluturmaktadr. Oysa tersini syleyemeyiz; birok genelleme ya
henz yeterince dorulanmad, ya da bilimsel ynden nemli grlmedii
iin yasa saylmamaktadr. Yasa ve genelleme kavramlar arasndaki bu iliki
aadaki diyagramda gsterilmitir.
Konuma evreni olarak genel nermeleri (yani biimi, Btn Alar B'dir olan
nermeleri) setiimizde evrenin iki alt-snfn oluturan yasalar ve genellemelerin ilikisinden drt alt-grup meydana gelmektedir. Diyagramda 1 ile
gsterilen alan yasalarla genellemelerin kesitii yer olup yasa niteliindeki
genellemeleri kapsamakta, 2 ile gsterilen ve bo olduu taranarak belirtilen
alan genelleme olmayan yasann yokluunu iaret etmekte, 3 ile gsterilen
alan yasa niteliini kazanmam genellemeleri (bunlara hipotez de diyebiliriz), 4 ile gsterilen alan ise genelleme niteliinde olmayan fakat biimi ynnden genel nerme saylan (rnein, Bu sepetteki yumurtalarn hepsi tazedir.) nermeleri kapsamaktadr. Ayn ilikileri yle gsterebiliriz:
Bu ayrmlardan da anlalaca zere, gerek genellemelerden yeterince dorulanm olanlara yasa, henz yeterince dorulanmam olanlara hipotez
adn veriyoruz. Hipotezler zerindeki aklamay daha sonraya brakarak,
imdi gerek genellemelerle szde genellemeleri ayrmaya yarayan lt zerinde ksaca duralm.
Yukarda bir genellemenin kapsamna giren nesnelerin (hi deilse potansiyel
olarak) snrsz olmas gerektiini, yoksa gerek deil, szde bir genelleme ile
kar karya olduumuzu belirtmitik. lgi konumuz herhangi bir alanda hangi genellemenin gerek, hangisinin szde olduunu ou kez ortak duyumuz
belirlemeye yeter. Ancak baz durumlarda daha nesnel nitelikte bir lt kullanmak gerekebilir. Bilim felsefecileri arasnda tartma konusu olmakla birlikte, bu amaca hizmet etmeye elverili olduu genellikle kabul edilen bir ilemi ksaca yle belirtebiliriz:
Btn A'lar B'dir gibi bir genel nermeyi ele alalm. Bu nerme, olguyakarn bir karma elveriyorsa gerek, byle bir karma elvermiyorsa szde
genelleme diye ayrt edilebilir. Olguya-karn (contraryto fact) bir karmn
biimi ise yle ifade edilebilir:
ayet, A olmad bilinen x, A
olsayd, x ayn zamanda B
olacakt.
imdi bu karmn bir lt olarak uygulanmasn rnekle gsterdim:
Btn metaller elektrik iletkenidir,
genel nermesi gerek bir genellemedir; nk bu genelleme u olguya karn karma elvermektedir:
Eer u denek metal olsayd,
elektrik iletirdi.
Oysa szde bir genelleme olan u genel nermenin,
Kitaplmn st gzndeki btn
kitaplar romandr,
olguya-karn bir karma elverdii iddia edilemez; nk
imdi elimde tuttuum mantk kitab kitaplmn
st gznde bulunsayd roman olurdu,
gibi ortakduyumuzun hemen reddettii bir sonu ortaya kmaktadr. Elimdeki denek metal olsayd elektrik iletirdi karm akla uygun dt halde,
elimdeki mantk kitabnn kitapln st gznde olmas halinde roman olaca karm bize sama gelmektedir.
Bilimde Yasa Oluturma ve Dile Getirme
Bilimsel yasalar konu, biim ve yap ynnden eitli olduu iin bunlar elde
etme yollar da farkl olabilir. Bu farkl yollar kaba bir ayrmla indktif, dedktif ve retrodktif olmak zere grupta toplayabiliriz.
Her bilim dalnda. zellikle az gelimi alanlarda, gzlemsel dzeyde genellemelere ulamann balca yolu indksiyondur. Gzlem veya deney verilerinde
gze arpan baz dzenli ilikilere dayanlarak bu ilikileri gzlem d kalan
nesneleri de kapsayacak biimde genelleme indktif karmla salanr. Bilimdeki olgusal genellemelerin birou, rnein, Boyle'un gazlar yasas, Galileo'nun pandl, gel-git ve cisimlerin dme yasalar, bu yoldan elde edilmitir,
denebilir.
Gzlemsel dzeydeki genellemelere dedksiyon yolu ile de ulalabilir. Ancak
bu amaca hizmet edecek bir teoriye ihtiya vardr. Baka bir deyile, belli bir
olgular kmesini kapsayan bir teoriden mantk veya matematik karm kurallarndan yararlanarak, o olgular arasndaki deimez veya dzenli birtakm
ilikileri dile getiren genellemeler karmak mmkndr. karlan bu genellemeler henz gzlenmemi baz ilikilerin ifadesi olabilecei gibi daha nce
indktif yoldan saptanm ilikilerin de ifadesi olabilir. Bilim tarihinde ikisi
iin de rnek vardr. Galileo ve Keplerin gzlem ve deney yoluyla ulatklar
yasalarn daha sonra kurulan Newton teorisinin birer dedktif sonucu olduu,
Boylen gazlar yasasnn da aradan iki yz yla yakn bir zaman getikten sonra ortaya kan gazlarn kinetik teorisinden gene dedksiyonla elde edilebildii gsterilmitir.
Retrodktif denilen nc yola gelince, bu teorik nitelikteki genellemelerin
bulunmas ile ilgilidir. Gerekten gzlem verilerine dorudan dayanmayan
birtakm teorik terimleri iine alan genellemelerin indktif yoldan elde edilebilir olduunu ileri srmek gtr1. Kukusuz bu tr genellemelere varsa daha
1
Daha da ileri giderek, Hibir zaman yalnzca deneyimden karlamayacan ileri srenler
var. Bkz. W. Heitler. Man and Science, s. 8.
Ayn genellemenin eitli ifade aralar ile dile getirilmesi cisimlerin serbest
dme yasasna zg deildir. Baka bir rnek olarak Boyleun gazlar yasasna
bakalm. Gnlk dildeki ifadesi:
Bir gazn oylumu (scakl sabit kalmak koulu ile)
zerindeki basnla ters orantl olarak deiir.
Bu genelleme deiken arasnda bir ilikiyi dile getirmektedir: Oylum, basn ve scaklk. Aralarndaki ilikiyi de ters orantl bir deime diye nitelemektedir.
Matematik dildeki ifadesi:
P1V1 = P2V2 veya PV = C
Denklemde P basnc, V oylumu, temsil etmekte, C ise sabit bir deer yerini
tutmaktadr.)
Grafikle ifadesi:
fade biimi ne olursa olsun, bir bilimsel yasa hibir zaman tam kesinlik kazanm saylamaz. Bunun bata gelen nedeni, yasann ilikin olduu deikenlerin (byklk) lmnde az veya ok bir miktar hatadan kurtulunamamasdr.
Baka nemli bir neden de her yasann ancak belli snrlar iinde doru saylabileceidir. rnein, Su l 00Cde kaynamaz; daha da nemlisi ayn su deiik yksekliklerde baka baka scaklklarda kaynar. Bunun gibi, Boyle'un
gazlar yasasnn da her trl koullarda doru olduu sylenemez. Nitekim,
31C altnda karbondioksit gazna uygulandnda yanl olduu grlmektedir.
Demek oluyor ki, herhangi bir yasann uygulama alan az veya ok daima snrldr. Bir eit snrlamaya gitmeksizin yasalarn ifadesi veya uygulanmas her
zaman yanltc olabilir, bizi yanl sonulara gtrebilir.
te yandan baz yasalarn doruluk koullar gerek dnyada deil, ancak
ideal planda veya tasavvurda var saylabilir. rnein cisimlerin serbest
dme yasas, dmeye kar hava direnimini, eylemsizlik ilkesi denilen
hareketin birinci yasas da her trl yavalatc veya hzlandrc d nedenleri
yok saymaya dayanr2. Doruluklar ideal koullara bal olan bu gibi yasalar
gerek dnyada dorulama yoluna gittiimizde gzlemlerimizle tam uygunluk
halinde olmadklarn greceiz. O halde bunlarn da ifade veya uygulanmasnda bal olduklar koullara gre snrlanmalar gerekir.
Ksaca demek gerekirse, birtakm koullara bal olmakszn doruluu mutlak
ve evrensel olan doa yasalar yoktur; hi deilse bu nitelikteki yasalara ulama bilimsel bir olanak gibi grnmemektedir.
Bilimsel Yasalarn ilevi
Her bilim dalnda bata gelen aba, inceleme konusu olgular veya olgu kmeleri arasnda ilikiler bulmak ve bu ilikileri baz teorik kavramlara giderek
aklamaktr. Bulunan ilikileri genelleyerek dile getirmek bizi olgusal yasalara, bu ilikileri aklama amac ile tasavvur edilen teorik ilikileri ifade ise bizi
st-dzeyde, aklama gc tayan teorik yasalara gtrr. Bu nedenledir ki,
baz dnrler doa yasalarn bulmay ve dile getirmeyi bilimin tek amac
olarak grmlerdir. Bu gr ar bulup paylamasak bile, yasalarn bilimdeki nemini kmsemeye olanak yoktur.
Yasalarn bilimde balca iki ilevi vardr. Biri, ok sayda ve ilk bakta dank
grnen olgular dzenli bir ilikiye balamak ve tek bir nerme ile ifade etmek. yle ki, dalndan kopan elmann yere dmesi ile bir uydunun veya gezegenin yrngesindeki hareketi gibi birbirinden ok farkl olgular ayn ilke
veya kavram altnda toplamak mmkn olsun. Ernst Mach ve Karl Pearson
gibi bilim adamlar iin bilimsel yasa veya genellemelerin asl ve tek ilevi ite
byle toplayc ve ekonomik betimlemelere olanak vermeleridir. Pearson,
rnein, evrensel ekim yasasnn anlam ve grevini yle belirtmektedir:
2
Eylemsizlik ilkesine gre, herhangi bir d kuvvetin etkisi olmadka bir cisim hareketsiz ise
hareketsizliini, hareket halinde ise bir doru boyunca dzgn hzla hareketini srdrr.
Yerekimi yasas, evrendeki her paracn dier herhangi bir paraca gre nasl hareket ettiini ksaca betimlemektedir. Yasa bize paracklarn niin byle hareket ettiklerini, rnein, dnyann
neden gne evresinde belli bir eri izdiini, sylememektedir.
Sadece, birka ksa szck ile dank grnen pek ok olgu arasndaki ilikiyi zetlemektedir3.
Daha nce de iaret edildii zere bu gr tek yanl ve eksiktir. Bilimsel genellemelerin, zellikle teorik nitelikteki genellemelerin, olgular belli ilikilere
balayp zetleme ilevleri yannda bu olgular ve ilikileri aklama ilevleri
de vardr. Pearson'n iddiasnn tersine, evrensel ekim yasas yalnz evrendeki nesnelerin birbirine gre nasl hareket ettiklerini betimlemekle kalmamakta, bunlar aklamaktadr da. Nitekim, dnyann gne evresinde belli bir
eri izerek dnmesi, evrensel ekim yasas ve baz ilk koullarn gzlemi
karsnda beklenen bir olgudur.
Bilimsel yasa kavramna klasik mekanikteki ilevi asndan bakan Heitler,
Newton'u, diferansiyel, nedensel ve belirleyici diye niteledii yasalarn
gerek bulucusu sayarak bu konudaki zmlemesini yle srdrmektedir.
Hareketin ikinci yasasm ele alalm: Bir cismin hareketi yledir ki,
her anki ivmesi (yani birim zamandaki hz deiimi) cisme uygulanan gcn, cismin ktlesine blmne eittir. Bylece, hareket yalnzca bir andan brne belirlenmektedir. yle ise sz konusu yasa diferansiyeldir. Hzdaki her deiim iin g dediimiz zorlayc
bir neden vardr. Bu da yasann nedensel olduunu gsterir. Cismin
ald yoldaki tm hareketi, bu anlk deiimlerin toplanmasyla
elde edilir. Eer, (1) uygulanan g biliniyorsa, (2) cismin konum
ve hznn belli bir ilk andaki deerleri verilmise, izlenen yrnge
tam bir kesinlikle hesaplanabilir. Bunlara balang koullar diyoruz. Bu durumda gelecek tmyle belirlenebilir olmaktadr. yleyse, yasa belirleyicidir. Yasann byk gc de ite bu belirleyicilik
zelliinde yatmaktadr. Newton'dan 1925'e kadar fiziin nedensel ve belirleyici trden yasalara bal kalmasna bu yzden hayret
etmemeliyiz4.
X.BLM
HPOTEZ DORULAMA
Hipotez Kavram
Bundan nceki blmde bilimin, gerek gzlem konusu olgular birbirine balama, gerek bu balar (olgusal ilikileri) aklama yolunda birtakm genellemelere gittiini belirtmi; ulalan genellemelerden tm gzlem ya da deney
sonular karsnda dorulanm olanlara, yasa, henz dorulanmam ya
da yeterince dorulanmam olanlara ise hipotez demitik. Ancak buradan
hipotez niteliindeki nermelerin birtakm genellemelerden ibaret olduu
sonucu karlmamaldr. Hipotezler arasnda genelleme biiminde olmayan,
tek bir olgu veya nesneye ilikin olanlar da vardr. rnein, doruluu artk
pek phe konusu olmayan, ama bilim tarihinde uzun sre bir hipotez ilemi
gren,
Dnya yuvarlaktr,
nermesi bir genelleme deildir. Bir nermeyi hipotez yapan nitelikler arasnda u ikisi en bata gelir:
(1) Doru olup olmadnn bilinmemesi.
(2) Dorudan test edilebilir olmamas.
Birinci nitelik ynnden olgusal nermelerin byk ounluunu, bu arada
yasalar dahil tm genellemeleri, hipotez sayabiliriz. Gerekten, dorudan alg
verilerimizi dile getiren, elimdeki kalem mavidir, bu soba scaktr, dokunduum masa serttir, gibi nermeler dnda kalan nermelerin doru veya
yanl olduunu kesinlikle bildiimizi veya bilebileceimizi ileri srmek gtr. Yukardaki rneimize dnelim: Tm gzlemlerimiz dnyann yuvarlak
olduunu kantlayc niteliktedir. Nitekim, dnyay yuvarlak varsaydmz
zaman birok gzlemlerimiz beklenir nitelik kazand halde; baka trl,
rnein baz kiilerin hl sand gibi dz, kabul ettiimiz zaman bu gzlemlerin hemen hepsi artc kalmaktadr. Ama gene de, dnyann yuvarlak olduunu, dokunduumuz masann sert olduunu ileri srdmz kadar kesinlikle ileri srebilir miyiz? Denebilir ki uzaydan ekilen fotoraflar kesin
bilgi iin yeterli kantlar salayc niteliktedir. Ancak bu fotoraflarda gr-
nen ey nedir? Dnyann yuvarlakl m, yoksa bizi o yargya gtren iki boyutlu bir biim mi? Hi phesiz, grdmz dnyann yuvarlakl degil,
emberimsi bir biimde olduudur. Dnyann yuvarlakl dorudan bir alg
verisi deil, olsa olsa alg verilerine dayanan bir karmdr.
Ayn ekilde, olgusal dzeydeki genellemelerimizin de birer karmdan ibaret
olduunu biliyoruz. Sabit scaklkta gazlarn basn ve hacimleri ters orantl
olarak deiir, genellemesini ele alalm. Bu genellemenin kapsam gazlar
zerindeki tm gzlemlerimizi atna gre, doruluundan nasl kesinlikle
emin olabiliriz?
Bu aklamadan da anlalaca zere, herhangi bir nerme (bir genelleme
biiminde olsun veya olmasn), doruluu bilindii lde hipotez olmaktan
kmakta, bilimsel bir gerek veya yasa nitelii kazanmaktadr. Ancak bu ayrm kesin deil dereceye bal bir geiten ibarettir. Elimizdeki kantlarn say
ve niteliine gre bir zaman hipotez saydmz bir nermeyi, imdi bilimsel
bir gerek veya doa yasas sayabiliriz.
Demek oluyor ki, hipotez birtakm olgular aklama vaadi tayan, doru grnd halde doruluu kesinlikle henz bilinmeyen bir nermedir.
Yukarda verdiimiz tann gereince btn genellemeleri hipotez saymamz
gerekir. Ne var ki, bir nermeyi hipotez yapan iki nitelikten birincisi zerine
kurulan bu tanm gereinden fazla geni grnmektedir. Hipotez sayacamz
nermede, nermenin doru olup olmadnn bilinmemesi yannda, dorudan
test edilebilir olmamas koulu da aranrsa, tm gzlemsel nermelerle birlikte betimleyici (alt-dzeydeki) genellemeleri de hipotez sayma olana ortadan
kalkar. nk, gzlemsel nermeler gibi betimleyici genellemeler de ilikin
olduklar olgularla dorudan karlatrlarak test edilir.
O halde tanmmz yle deitirmek yerinde olur:
Hipotez birtakm olgular aklama gcnde grnen ve dorudan test edilemeyen bir nermedir.
Bu tanma gre torik nitelikteki tm nermeler (rnein, Bir nesnenin ktlesi
hz ile birlikte artar, Hava, iindeki nesneler zerinde basn yapar; Gazlar,
srekli ve geliigzel hareket halinde bulunan molekllerden meydana gelir;
Radyoaktif nesnelerin atomlarnn yars belli bir srede (1700 yl) zntye
urar gibi) birer hipotezdir. Bunlardan genelleme biiminde olup yeterince
Kopernik teorisinin Batlamyus (Ptolemy) teorisine stnl aklama gcnden ok basitliinden gelmektedir. Ayn olgular aklamak iin Batlamyus
teorisinin bavurmak zorunda kald baz varsaymlar Kopernik teorisi iin
gereksizdir.
(d) Son olarak, iyi bir hipotez aklama ve n-deme gc yksek, ayn zamanda olgusal yoldan dorulanmaya evlerili olandr. Bir hipotezin dorulanmaya
elverili olmas, gzlem veya deney sonular ile dorudan karlatrlma
olana tayan birtakm mantksal sonular iermesi demektir. Baka bir deyile, hipotez onu doru saymamz halinde, gzlenebilir baka nermeleri de
doru sayma zorunluluunu bize ykleyecek nitelikte olmaldr.
Aklama ve n-deme gcne gelince, bu hipotezin alglanm olgulardan ne
kadarn kapsad, henz gzlenmemi olgulardan ne kadarn ierdii ile
ilgilidir. rnein Afyon uyuturucu niteliinden dolay insan uyutur, gibi bir
hipotezin ne aklama ne de n-deme gc vardr. nk byle bir nerme her
eyden nce olgusal ierikten yoksundur. Oysa, Newton'un evrensel ekim
hipotezinin, elmann yere dmesinden, ayn dnya, dnyann gne evresinde dnmesine: gel-git olayndan gezegenlerin yrnge biimlerine ve yrngelerindeki sapmalara kadar pek ok say ve eitte olgular akladn:
henz gzlenmemi baz gezegenlerin (rnein, Neptn, Pluto, vb.) bulunmasna yol atn biliyoruz. Gerek bilimsel gelime, byle gl hipotezlerin
ortaya kmasna baldr.
Hipotez Dorulama
Hipotez dorulama geni anlamda bir kantlama ilemidir. Ne var ki, bu ilemde olgusal verilerle mantksal karmn yerleri ou kez yeterince aydnlatlmadan braklan bir sorudur. Olgusal verilerin kant nitelii kazanmas bu
verilerle test edilen hipotez arasnda mantksal bir ilikinin kurulmasn gerektirir. Bu nasl olmaktadr?
Soruyu yantlarken, batan beri yaptmz bir ayrm gz nnde tutmamzda
yarar vardr. Her genelleme iki veya daha fazla deiken arasnda deimez, ya
da belli bir lde deien, bir ilikiyi dile getirir. Bu iliki gzlenebilir trden
bir iliki ise genelleme betimleyici (alt-dzeyde), gzlenebilir trden deilse,
genelleme aklayc veya teorik (st-dzeyde) bir genellemedir. kinci tr
genellemelerden henz yeterince dorulanmam olanlara hipotez, yeterince dorulanm olanlara ise aklayc yasa dendiini yukarda belirtmitik.
Nitekim rneimizdeki genelleme uzun sre doru kabul edildii halde, Avustralya'da baz
siyah kuulara rastlandktan sonra yanllanmtr.
B olmayan A yoktur,
demekten baka bir ey ifade etmediini bilmeye ihtiya vardr. Gerekten B
olmayan bir A'nn gzlenmesi, B olmayan A yoktur, iddiasn rtmek iin
yettii halde, gzlenen tm A'larn (bu gzlemlerin says snrl olmakla birlikte ok byk olabilir) ayn zamanda B olmas, B olmayan bir A'nn yokluunu
gstermeye yetmez.
Betimleyici genellemelerin dorulanmas konusunda sylediklerimizi u
temel noktada toplayabiliriz:
(1) Bir genellemenin dorulanmas, dorulayc gzlemlerin saysndan ok,
yanllayc bir gzleme rastlanmamasna baldr. Her dorulayc gzlem,
ancak genellemenin doruluk olasln artrr, yoksa onu ispatlamaz.
(2) Dorulayc gzlemler, ne kadar ok olursa olsun, bir genellemeyi kesinlikle dorulamaya yetmedii halde, tek bir yanllayc gzlem rtmeye yetmektedir.
(3) Betimleyici bir genellemenin dorulanmas, ilikin olduu gzlemler veya
bu gzlemleri dile getiren nermelerle dorudan bir karlatrma ilemine
dayanr.
Hipotez tanm gereince dorudan test edilebilir bir nerme olmadndan,
herhangi bir hipotezin dorulanmasnda ilk adm hipotezden olgularla karlatrmaya elverili birtakm mantksal sonular karmadr. Bu demektir ki,
bir hipotezin darulanma ilemi, olgusal genellemelerde olduu gibi, hipotezle
ilikin olduu gzlem verileri arasnda dorudan bir iliki kurma biiminde
deildir. Bir hipotezin dorulanmas dolayl bir ilem olup iki farkl aamay
iine almaktadr. lk aamada hipotezden olgusal yoldan test edilebilir sonular karmak, ikinci aamada bu sonular ilikin gzlem veya deney sonular
ile karlatrmak yoluna gidilir. Aadaki diyagram bu iki aamal ilemi
canlandrma amac ile verilmitir:
Diyagramda, S1, S2, ..., Sn hipotezden elde edilen mantksal sonular. V1, V2,
..., Vn ise gzlem veya deney verilerini, iareti ise iki nerme grubunun
karlamn gstermektedir. Karlam srasnda S trnden her nermenin
V trnden bir veya daha fazla nerme ile kantlanmas (veya belgelenmesi)
test edilen hipotezin doruluk olasln ykseltir; ancak bu kantlamalarn
says ne olursa olsun hipotezin doruluu hibir zaman kesinlikle ispatlanm
olmaz. te yandan, S trnden herhangi bir nermenin gzlem sonularna
ters dmesi halinde hipotez yanllanm olur.
Bir hipotezin testi (ister olumlu ister olumsuz sonulansn) daima bir karm
(argument) biimindedir. Aadaki simgesel kalp bizi hipotezi kabule gtren karm vermektedir2:
(1) H S
(2) S
____________
(3) H
[Bunu ksaca yle okuruz: Hipotezimiz doru ise, onun mantksal sonucu S de
doru olmak gerekir (1); gzlem verileri Syi dorulamaktadr (2); o halde,
hipotezimiz dorudur (3).]
Bilindii gibi bu biimdeki bir karm mantksal ynden geersizdir. Baka bir
deyile ilk iki nermenin doruluu nc nermenin doruluunu iermemekte veya zorunlu klmamaktadr. (1) ve (2) doru olduu halde (3) yanl
olabilir. Ne var ki, mantksal geersizlik bilimsel geersizlik demek deildir.
Her ne kadar ncller sonucu zorunlu klmamakta ise de doruluk olasln
ykseltmektedir. Syi olgularn kantlamas hipotezimize gvenimizi artrm-
(3) ~ H
(Bunu yle okuruz: Hipotezimiz doru ise, onun mantksal sonucu olan S de
doru olmak gerekir. Oysa S, olgu verilerine ters dm, dorulanmamtr. O
halde, hipotezimiz doru deildir.)
Bilindii gibi bu biimdeki her karm mantksal ynden geerlidir. nk, bu
karmda ncllerin doruluu, sonucun da doruluunu zorunlu klmaktadr. Bu demektir ki, birok test sonucunun olumlu olmas bir hipotezin doruluunu ispatlamaya yetmedii halde, tek bir sonucun olumsuz olmas hipotezin yanlln ispata yetmektedir. Grlyor ki, betimleyici, genellemelerde
olduu gibi hipotezlerde de dorulama ve yanllama simetrik ilemler deildir.
XII. BLM
Nedensellik Kavram
Bilimde olgular tek tek deil, birbirleriyle olan ilikileri iinde incelenir. Kendi
bana hibir olgu veya nesnenin bilimsel nemi yoktur. Bir olgunun bilim
ynnden nemi baka bir olgu veya olgularla ilikisinden ileri gelir. Bilim, ilk
bakta dank veya kopuk grnen olgular arasndaki ilikileri izleme, bu
ilikileri dile getirip aklama abasdr.
u kadar ki, olgular arasnda gzlenen veya varsaylan ilikiler hep ayn trden deildir. Bazlar, rnein bir metalin snmas ile genlemesi arasndaki
iliki, gzlemseldir. Dier bazlar, rnein ktleler arasndaki ekim gc,
teorik niteliktedir. Bu ayrmla kesien bir baka ayrma gre de olgular arasndaki ilikiler ister olgusal ister teorik nitelikte olsun deimez veya evrensel olabilecekleri gibi istatistiksel de olabilir.
Bundan nceki blmlerde olgular arasndaki ilikileri dile getiren genelleme
trlerinden ve bunlar dorulama ilemlerinden sz etmitik. Fakat genellemelerin betimledii veya aklad bu ilikilerin yapsal nitelii zerinde
durmamtk.
Olgular arasndaki iliki biimleri eitli olmakla birlikte, gzden kamayan
temel bir nokta baz olgularn dier baz olgulara yol at gereidir. Baz n
koullarn daima veya ok kez ayn sonulara yol atn gryoruz. Aslnda
doada olup biten her eyi dier baz eylerin sonucu saymak, hibir olgu,
sre veya deiimi nedensiz kabul etmemek bilimin dayand varsaymlardan biridir. Hibir ey kendiliinden meydana gelmez; her olgu kendisinden
sorumlu baka bir veya daha fazla olguya baldr. rnein, su kendiliinden
ne donar ne de kaynar. Her iki sonu iin de birtakm n koullarn yer almas
gerekir. Suyun donmas iin scaklnn belli bir dzeye dmesine, kaynamas iin belli bir dzeye kmasna ihtiya var. Her iki durumda da scaklk dzeyi donma veya kaynamann n-koulu veya nedenidir.
Neden ve sonu birlikte giden ve duruma bal kavramlardr. Bir durumda
neden olan bir olgu veya koul baka bir durumda sonu olabilir. Tersine bir
durumda sonu olarak beliren bir olgu baka bir durumda neden olabilir. Bir
olgunun ayn zamanda hem sonu hem de neden olmas olanak d deildir.
rnein, scakln dmesi srahideki suyun donmasna, suyun donmas da
srahinin atlamasna yol aabilir.
te yandan neden ve sonu tanmlar ynnden birlikte giden veya birbirine bal kavramlar belirlemektedirler. Hibir olguyu, baka bir olguyu sonu (veya neden) diye belirlemeksizin, neden (veya sonu) diye belirlemeye olanak yoktur.
X, Y'nin nedenidir, dediimizde anlatmak istediimiz ey nedir? Hemen belirtmeli ki bu soruya kesin bir yant vermek gtr. Gnlk konumada, X,
Ynin nedenidir, ifadesinin,
X, Y'yi meydana getirir;
Y'nin oluumundan X sorumludur;
X olmasayd, Y de olmazd;
gibi birbirine ilikin ama farkl anlamlarda kullanldn grmekteyiz. Bylece X'in bazen yeter koul, bazen gerekli koul, bazen de hem yeter hem de
gerekli koul anlamnda kullanld sylenebilir.
Bu noktalarn ayrntlarna girmeden nce, Nedensellik ile ilgili iki geleneksel gre ksaca deinmek yerinde olur.
Empirik gr asndan, X, Ynin nedenidir, yargs, X ve Y arasnda gzlenen
olgusal bir ilikiyi betimlemedir. Gzlemlerimiz imek akmasn gk grltsnn, srtnmeyi snn, gndz gecenin, scakln belli bir dzeye dmesini donun izlediini gstermektedir. Btn bu hallerde gzleme konu olan
veri dzgn ve deimez bir geiin olduudur; ne zaman X ortaya karsa, Y
de kmaktadr. Gzlem konusu iliki bir birlikte gitmeden ibarettir. X, Y'nin
nedenidir demek,
Y daima X'i izlemektedir, veya
X ve Y daima birlikte gitmektedir, demektir. Nedensellik sznn bunun
tesinde bir anlam yoktur.
Rasyonalist adan, bu gr hem tek yanl, hem de yzeyde kalmaktadr. Tek
yanldr, nk nedensellik ilikisini tmyle gzlemsel saymakta; yzeyseldir, nk gzleme veri olmayan asl temeldeki ilikiye inmemektedir.
Rasyonalistler kukusuz nedensellik kavramnda gzlemin payn inkr etmemektedirler. Ama, kavram yalnz gzlemsel verilere balamay da yetersiz
grmektedirler. Onlara gre, nedensellik ilikisinin bir boyutu gzlemselse,
ikinci boyutu gzlemi aan, metafizik nitelikte zorunlu bant diyebileceimiz bir boyuttur. Zorunlu bant boyutunu tanmadka olgular arasnda
gzlenen tm ilikileri nedensel sayma hatasndan nasl kurtulabiliriz? Eer
nedensel denilen iliki iki olgunun birlikte gitmesinden ibaretse, gerek
ilikilerle szde veya ereti ilikileri nasl ayrabiliriz? ki olgunun birlikte
gitmesi gerek nedensel bir ilikiye bal olabilecei gibi, tmyle rastlant da
olabilir. O halde, X, Y'nin nedenidir. demek, X ve Y birlikte gitmektedir,
demekten ibaret deildir; X ve Y zorunlu olarak birlikte gitmektedir demektir. Grlyor ki, rasyonalist adan, nedensel iliki, gzlem konusu bir birlikte
gitme ile gzlemi aan bir zorunlu bant iermektedir.
Empiristlere gre, zorunlu bant kavram metafizik nitelikte olup, bilimsel
aklama iin gerekli deildir. Kukusuz gzlem konusu ilikiler iinde ereti
ya da geici olanlar vardr. Ancak bunlar gerek ilikilerden ayrmak iin zorunlu bant gibi ne varl ne de yokluu hibir zaman ispat edilemeyecek
metafizik bir nesneyi tasavvur etmeye gerek yoktur. Kald ki, gzlem yolundan ayrlmakszn bu ayrm yapmak olanak d deildir.
Empiristler (rnein, Hume ve onu izleyenler) srekli birlikte-gitmenin
nedensel ilikiyi tm ile kapsad, ayrca zorunlu bant gibi gzlenmesi
ilkece olanaksz bir kavrama gitmenin gereksizlii kansndadrlar. Ereti ve
gerek ilikilerin ayrmna gelince, bunun da gene gzlem dnda baka bir
eye bavurmakszn yaplabileceini ileri srmektedirler. Bu konuda amz
mantksal empiristlerinden Reichenbach'n sylediklerini rnek olarak gsterebiliriz:
Elektrik akmnn manyetik ibreyi saptrdn sylemek, her ne
zaman bir elektrik akm varsa, bir manyetik ibre sapmas da daima vardr, anlamna gelir. Daima kelimesinin cmle iinde yer
almas nedensel ilikiyi rastlantya bal iliki trnden ayrmak
iindir. Bir sre nce, gsterilen bir filmde bir kereste deposunun
tam havaya uurulduu srada, hafif bir deprem sinemay sarsm,
seyirciler bir an perdedeki patlamann bu sarsntya yol at
duygusuna kaplmlard. ki olgu arasnda gerek bir ilikinin olmadn ileri srerken, gzlenen rastlantnn tekrarlanamayaca
gerekesine dayanrz.
mamaktadr. Ayn sonu iin ayr ayr yeterli birden fazla neden olabilir. Bunu
basit bir rnekle gstermek iin imek akmas ile gk grlts ilikisini gz
nne alalm: Ne zaman imek aksa, gk grlts meydana gelir. Bazen
imein aktn grdmz halde gk grltsn duymayabiliriz. Kukusuz bu gk grltsnn meydana gelmedii demek deildir. Oysa, gk grlts olmamsa, imek de akmam demektir. Ama imek akmamsa, gk
grlts de yoktur, denemez. Gk grltsn imekten baka eyler de
(rnein, ar top atlar, spersonik uaklar, roketler, vb.) meydana getirebilir.
Gzden kamamas gereken bir nokta, X'in Y iin yeterli koul olduu hallerde,
X'in bir tek olgunun deil, daha ok birtakm olgularn birlikte oluturduu bir
koul olmasdr. rnein, orman yangnna dikkatsizce atlm yanar bir sigarann yol atn syleriz. Aslnda bu gerei tam yanstmamaktadr. Bir orman yangn iin atlm yanar bir sigara yeterli deildir: Baka baz koullara
da ihtiya vardr. Yanar sigara sadece bir tututurma ii grr. Yangn iin
oksijen, hava esintisi, tututurmaya elverili kuru ot veya al gibi eyler de
gereklidir.
X, Y'nin nedenidir nermesini, X olmazsa, Y de olmaz ya da Ancak X varsa,
Y de vardr, biiminde yorumlarsak X'i Y iin gerekli bir koul sayyoruz demektir. rnein, oksijenin olmad yerde, yangn da olmaz; oysa bir yerde
yangn varsa, mutlaka oksijen de vardr. nk oksijen yangn iin yeterli deil
gerekli bir kouldur. Bu rnekten de grld gibi gerekli bir koulu, tek
bana aldmzda, neden saymak szce gereinden fazla geni bir anlam
vermek olur. Nitekim oksijen yangn iin gerekli olmakla birlikte, herhangi bir
yangndan oksijeni sorumlu tutmak normal olarak aklmzdan gemez.
Bazen, X, Ynin nedenidir, nermesinin, Ancak ve ancak X varsa, Y de vardr, biiminde yorumlandna da tank olmaktayz. Bu yorumda X, Y iin hem
yeterli, hem gerekli bir koul saylmaktadr: yle ki, X varsa, Y de vardr: X
yoksa Y de yoktur.
Bunu bir rnekle gstermek iin iyi bir eitimi kafa olgunluu iin hem gerekli
hem de yeterli koul saydmz dnelim. Byle bir durumda, kafa olgunluuna sahip bir kimse iyi bir eitim alm; iyi bir eitim alm bir kimse de kafa
olgunluuna sahip demektir. Ne var ki, burada kafa olgunluu ile iyi eitim
e anlamda alnm olmamal, birini tantlamak iin dierine bavurma zorun-
Nedensellik kavramnn bugn bile kullanlmasn Russell zaman geride kalm bir kafa alkanlna balamakta ve kavram gemi alarn bir kalnts olarak nitelemektedir.
Russell, neden-sonu sznn ileri bilimlerde gemediini sylemekte belki
hakldr; ne var ki, bu kavramn st rtk bir varsaym olarak srmedii
anlamna gelmez. Nagel'in de iaret ettii gibi, szck ortadan kalkm olabilir, ama szcn simgeledii kavramn kullanl btn genilii ile srmektedir.3
Nagel'e gre, nedensellik kavram yalnz gnlk konumada ve ekonomistlerin, sosyal psikologlarn, tarihilerin insan ve toplumla ilgili incelemelerinde
deil, ayn zamandan doa bilimlerinde ve fizikilerin teorik aklamalarnda
da gze arpmaktadr. Nagel, nedensellik kavramnn bsbtn terk edildii
sylenen bir bilim kolundan (kuantum mekanii) ald u para ile iddiasn
belgelemektedir:
Bir elektron yrngesinin ayrntl yapsna bakmak istersek, dalga
uzunluu ok kk k dalgalar kullanmamz gerekir. Bu tr k
ise yksek frekansl olup byk bir enerji kuantumudur. Elektrona
arpt zaman onu yrngesinden dar frlatr, incelemekte olduumuz nesnenin bizzat kendisini tahrip eder.
Teorik bir formln yorumu ile ilgili bu parada, fiziki arpma, dar frlatma, tahrip etme gibi bir tr nedensel anlam tayan ifadeler kullanmtr.
Demek oluyor ki, bilimde nedensellik kavramnn bsbtn terk edilmi olduunu ne srmek kolay deildir.
Gerekten, bilime aykr den ey nedensellik ilkesinin ilemsel (operational) yorumu deil, metafizik anlamdr. Metafizikte bu ilkeye bir reti nitelii verilerek, Her eyin bir nedeni vardr, Hibir ey bir nedene dayanmakszn var olamaz veya yok olamaz, Ayn neden daima ayn sonucu meydana
getirir, vb. gibi dorulanmas veya yanllanmas olanak d birtakm genel
yarglara gidilmitir. Bilim ne bu tr genel yarglar ileri srme yoluna gitmi,
ne de bunlar bir ekilde dorulama veya hakl gsterme abasna girmitir.
Olgular, gerilerindeki nedenlere inerek aklama istei 17'nci yzyldan beri
etkinliini yitirmi, gnmzde artk bilimsel nitelii olmayan bir istek saylmaktadr. Ancak bunu, nedensel iliki kavramnn bilim d olduu biiminde
3
Ernest Nagel, Types of Causal Explanation in Science. Bkz. D.Lerner, Cause and Effect, s.3-15
adan yorumlanmasndan ileri gelmektedir. Nedensel dediimiz pek ok ilikilerin determinist nitelikte olmad anlalnca, iki kavramn badamaz
grn de kendiliinden kaybolacaktr. Nitekim hemen her gn hepimizin
duyduu veya syledii.
(1) Bu hesapsz gidiin sonu herhalde iflastr, veya
(2) Bu yl kuraklk ekicileri zor duruma drecee benzemektedir.
gibi szler aslnda olaslk ifade eden nermelerdir. Birinci cmle iflasn, ikinci
cmle ekicilerin zor duruma deceinin, belli koullar altnda olas (muhtemel) olduunu ifade etmektedir.
Gnlk konumadan alnan bu tr rnekleri gz nnde tutan Suppes, nedensellik kavramn yle aklamaktadr:
Y gibi bir olgunun ortaya k X gibi baka bir olgunun ortaya kn yksek bir olaslkla izliyor, ve X ile Y arasndaki olaslk ilikisinden sorumlu nc bir olgu yoksa, X, Y'nin nedenidir, diyeceiz.
Bu aklamaya uygun olarak Suppes, grnte neden, sahte neden, dorudan neden, olumsuz neden, tamamlayc neden ve yeterli neden gibi
kavramlarn tanmlarn vermektedir5. Biz bunlardan nemli saydmz
tanm vermekle yetineceiz. (Verilen tanmlarda, P(At) t zamannda A olgusunun meydana gelme olasln; P(At/Bt') ise, t' zamannda B olgusunun
meydana gelmesi halinde, t zamannda A olgusunun meydana gelme olasln
ifade etmektedir.)
Tanm 1: Grnte neden
Bt, olgusu, At olgusunun grnte nedenidir, diyebilmek iin u koulun
yerine getirilmesi gerekli ve yeterlidir:
(1) t'< t
(2) P(Bt',) > O
(3) P(At/Bt') > P(At)
Koleraya kar ann etkinlii ile ilgili bilgilerin yer ald aadaki tablo, bu
tanmn uygulamasn gstermek iin dzenlenmitir.
As yaplan
As yaplmayan
Toplam
Hastalanan
3
66
69
Hastalanmayan
276
473
749
Toplam
279
539
818
Heisenbergin belirsiz ilkesi, hareket halindeki bir paracn konum ve momentumu ile ilgili
herhangi bir lmn, en az Planck sabiti erg saniye birimiyle (h = 6.6 x 10-27) kadar bir belirsizlikle sonulanma zorunluluunu iermektedir. Atom-alt dzeyde Planck sabiti nemli bir
saydr; makro dzeyde inceleme konusu byklkler (rnein cisimlerin ktleleri) bu sabite
nazaran ok byk olduundan, belirsizlik son derece klmekte ve dolaysyla determinist
nedensellik geerlilik kazanmaktadr. Ancak bundan makro dzeydeki ilikilerin mikro dzeydeki ilikilerin bir limiti olduu, baka bir deyile determinist grnen klasik fiziin aslnda
probabilist olan atom-alt fiziin zel bir hali olduu sonucuna gidilebilir.
Foton k enerjisinin ok kk bir paras olup, enerjisi Planck sabiti ile k frekansnn
arpmna eittir.
Bkz. B. L. Clive The Questioners: Physicits And The Quantum Theory. s. 242.
11
12
13
14
XIII. BLM
Teori Kavram
Bilimsel bir teori birtakm olgular veya olgusal ilikileri aklayan kavramsal
bir sistemdir. Byle bir sistemi kurmak, bilimde en st dzeyde dnsel bir
almay gerektirir. zellikle iki ynden bilimsel bir teoriyi anlama nemlidir.
nce, iyi kurulmu bir teorinin bir sanat yapt gibi entelektel ilgilere hitap
eden ve dnya grmz etkileyen bir nitelii vardr. Olup bitenlere belli
bir teori asndan bakmak, alk olduumuz pek ok eye yeni bir anlam
kazandrr, bilgi ve anlaymz beklemediimiz llerde zenginletirebilir.
Sonra, bilimsel bir teori, bilimsel dnme ve aratrmann eriilmesi g bir
rn olarak hem bu dnme biimini, hem de bilimde gerek baarnn
niteliini yanstmas bakmndan zerinde durulmaya deer. Baka bir deyile,
bilimsel bir teorinin yap ve ilevinde tm bilimin kristalize olmu bir rneini
bulabiliriz. Ama her eyden nce, teori szc zerinde akla ulamamz
gerekir.
Gnlk dilde teori denince genellikle olgusal olmayan veya uygulama d
kalan soyut bir ey akla gelir. Bilim adamlar arasnda bile bu noktada tam bir
aklk olduu sylenemez. Kimisi iin teori. felsefe trnden geni ve belki
de sorumsuz bir speklasyon; kimisi iin alg verilerimizi ve gzlemlerimizi
aan herhangi bir kavram veya genelleme anlamna gelmektedir. Birou teori kelimesini hipotez, varsaym veya hatta yasa anlamnda kullanmaktadr.
rnein, fizik ders kitaplarnda genellikle yasa diye geen evrensel ekim
ilikisinin bazen teori, bazen hipotez, bazen varsaym olarak belirtildiini
grmekteyiz.
Teori kelimesinin byle deiik anlamlarda kullanlndan doan karklk
karsnda tam bir akla ulamak son derece gtr. Ancak baz ayrmlar
yoluyla karklktan bir lde de olsa kurtulmaya alabiliriz.
Hemen akla gelen bir ayrm teori ile olgu arasndadr. Olgu, daha nce de belirtildii zere, dorudan veya dolayl ortak gzleme konu ve doada yer alan
bir olutur. Teori ise, dnme yetimizin bir rndr; olgular aklamak
veya evreni hi deilse bir yan ile anlama iin kurulur. Ancak hemen eklemeli
ki, olgular iermeyen bilimsel bir teori olmad gibi, az ok teorinin bulamad hibir gzlem veya deney verisi de yoktur. Ne yaln bir olgudan, ne de
olgulara ilikin olmayan bir teoriden (formel mantk ve matematik dnda}
sz edilebilir.
Bir baka ayrm teori, hipotez ve varsaym terimlerinin anlamlar arasnda yaplabilir. Varsaym doruluu irdelenmeksizin kabul edilen, hipotez
dorulanmak zere ele alnan iddialardr. Her ikisi de birer nerme ile dile
getirilebilir. Oysa teori bir lde de olsa dorulanm ama henz tm ile
kesinlememi bir sistemdir; ou kez bir tek nerme ile deil, birbiriyle ilikili birok nerme ile dile getirilebilir ancak.
Son bir ayrm teori ile felsefi nitelikteki dnya grleri arasndadr. Hibir
bilimsel teori bir dnya gr kadar kapsaml olamaz. Bir teori belli bir olgu
tryle snrldr; bir dnya gr evrenin tmne belli bir adan bakma
olanan verebilecek genilikte olabilir. Ayrca, herhangi bir dnya gr,
nesnel olmaktan ok kiisel llere, deer yarglarna baldr. Bu anlamda
onu doru veya yanl diye deerlendirmek yerine, yararl veya yararsz, geerli veya geersiz diye nitelemek belki daha doru olur. Oysa bilimsel bir teorinin bata gelen zellii dorulanabilir olmas, daha dorusu,
nesnel nitelikteki veriler karsnda test edilebilir olmasdr.
Bilimin evreni anlama ve doa glerini kontrol altna alma yolunda olgular
ve olgular arasndaki ilikileri aklayarak ilerlediini yeri geldike belirtmeye
altk. Daha nce de aklamaya altmz gibi, bilimsel aklama bir adan
grneni, yani gzlem verilerini grnmeyen fakat varl tahmin edilen ya da
dpedz varsaylan birtakm nesne, iliki veya srelere bavurarak anlaml
klma abasdr. Daha ak bir deyile, bilim, gzlenebilen yzeydeki olgular
gzlenemeyen ama grntler gerisinde varsayd baz temel iliki veya srelere inerek aklar.
Teori de hipotez gibi bir aklama aracdr. Ancak hipotez belli ve snrl bir
aklama vaat ederken, teori daha kapsaml ve kkl aklamalar getirir. zellikle teori tek tek olgulardan ok, olgu trlerine, daha dorusu, olgular arasnda saptanm ilikilere ynelik bir aklamadr. Bu demektir ki, bir teorinin
ortaya atlmas, daha nce gzlenmi baz bitevi ilikilerin veya bu ilikileri
dile getiren genellemelerin olmasn gerektirir. Teori asndan bu gibi olgusal
ilikiler, gerilerinde varsaylan birtakm daha temel ve genel iliki veya sre-
cisimlerin dmesi, sarka ve gel-git ile ilgili yasalarnn kendi aralarnda gze
arpar bir iliki veya benzerlikleri olmad gibi, bunlarn gezegenlerin hareketlerini betimleyen Kepler yasalar ile de grnrde bir ilikileri yoktur. Gerekten her biri deiik olgu trlerine ilikin bu ilikilerin bir yerde birbirlerine
bal olabileceklerini dnmek kolay deildir. Oysa Newton her biri kendi
bana bamsz grnen bu yasalarn ve daha baka ilikilerin kendi kurduu
teoriden (devinim yasalar ile evrensel ekim yasasndan) matematiksel olarak karlabilir olduunu gstermekle, ilk bakta olanaksz grnen bir gerei, gzler nne sermitir.
Teorinin Mantksal Yaps
Teoriyi kavramsal bir ema, bir bilgi alannn soyut ve simgesel boyutu olarak
da niteleyebiliriz. Bu emann, yukarda da belirtildii zere, hem aklama ve
n-deme (prediction). hem de empirik yollardan ulalm sonular mantksal
olarak dzenleme (sistematize etme) ilevleri vardr. Teori olmakszn hibir
bilim dal, birbiriyle ilikisiz grnen bir bilgi yn olmaktan ileri geemez.
Hatta bir alanda saptanm olgusal ilikiler ve bunlar dile getiren genellemeler bile ancak bir teorinin kapsamnda btnlk kazanmaktadr.
Teori kurmak, bir bakma, belli bir alanda bilgilerimizi ifade eden genellemelerin mantksal bir dzene konmas demektir. Mantksal dzenden ise ksaca
unu anlyoruz: inceleme konusu alann seilmi birka temel ilke veya genellemesinden (st-dzeyde olan bu genellemeler, teorik nitelikte kavramlar
arasndaki ilikileri belirlemektedir), geriye kalan btn dier nermelerin
(alt-dzeyde olgusal ilikileri ifade eden genellemelerin) mantksal veya matematiksel yoldan karlabilir olduunu gstermek. yle ki, elimizdeki nermelerden kk bir blmn ncl olarak kullandmzda geriye kalanlar
sonu olarak elde edebilmeliyiz. Baka bir deyile, iyi kurulmu bir teori dedktif bir sistemin zelliini tar. Bu nedenle teorinin ne olduunu anlamak
iin her eyden nce dedktif sistemlerin kurulu ve biimini tanmaya ihtiya
vardr.
Bir dedktif sistemin (aksiyomatik sistem de denmektedir) yapsnda yer
alan nesneleri grupta toplayabiliriz:
(1) Sistemin vokableri: Teorinin kapsad betimleyici terimlerin tm. lkel
(tanmlanmakszn alnan) terimler, tanm yoluyla sisteme giren terimler olmak zere ikiye ayrlr. (Dngl tanmlamaya veya sonsuz geriye gidie
tklar ve matematikiler ayn ii gren iki sistemden daima basit olan tercih
ederler.
Salt biimsel (formel) bir sistem, tpk cebirdeki x deikeninin eitli deerler almas gibi, eitli yorumlamalara elverilidir. Sistemin szlndeki ilkel
simgelere verilen anlama gre, ayn sistem herhangi bir alana (fizik, biyoloji,
psikoloji, sosyoloji, ekonomi gibi bir bilim dalna veya geometri, aritmetik gibi
bir matematik dalna) ilikin bir teori nitelii kazanabilir. rnein gazlarn
kinetik teorisi ile Newton mekaniinde esnek arpma teorisi ayn formel sistemin iki ayr yorumunu oluturmaktadr. Kukusuz mmkn yorumlamalar
iinde nemli veya geerli diyebileceimiz olanlarn says pek az olabilecei gibi hi olmayabilir de. Salt biimsel bir sistemin yorumlanmas ile elde
edilecek bir teorinin geerlilii her eyden nce kapsamndaki teoremlerin
gzlem veya deney sonularna vurulduunda dorulanmasna baldr. Teoremlerden bir veya birkann olgulara uymamas teorinin tmn hemen
reddetmemizi zorunlu klmas bile sistemin gzden geirilmesi gereini gstermesi bakmndan yeterlidir. Oysa teoremlerin tmmn dorulanmas
sisteme hibir zaman tan bir kesinlik kazandrmaya yeterli saylamaz.
Bilimsel bir teorinin yap talar olan terimler, ister teorik ister olgusal nitelikte olsun, birer kavram simgelerler. Bu terimlerden bir blm; zellikle teorik
nitelikte olanlar, sistemde belirtik tanmlar verilmeksizin yer alrlar. (Geri
ilkel terimler arasndaki temel ilikileri dile getiren postulatlar bu terimlerin
st rtk tanmlar saymak olana vardr.) Bunlar, daha nce iaret edildii
gibi, teorinin ilkel terimleridir. Dier btn terimler ilkel terimlere dayanlarak tretilir. Bunlara tretilmi veya tanmlanm terimler denir.
lkel terimler yer aldklar sistemin balang malzemesini oluturduundan,
gerek seilmeleri, gerek tanmlayan olarak kullanllar byk dikkat ve incelik isteyen bir itir. rnein, bilim tarihinde ilk dedktif veya aksiyomatik
sistem olarak ortaya kan klid geometrisinde nokta, doru, dzlem,
arasnda gibi terimlerin, tanmlanm olmakla birlikte, aslnda ilkel' terim
hizmeti grdn biliyoruz. klid'in noktay paras olmayan ey, doruyu, eni olmayan uzunluk diye tanmlama yoluna gitmesi kurduu sistem
iin gereksiz olmaktan ileri gememitir. stelik bu kez, baka terimler, rnein, para, en, uzunluk gibi terimler tanmlanmadan kullanlmtr. klid'in ilkel terimleri tanmlama yoluna gitmesi, mantk ynnden nemli bir
kusur olmasa da sistemin zarafetini zedelemitir, denebilir.
Newton teorisinde bu bakmdan daha dikkatli davranld sylenebilir. Burada hareket, zaman, uzay veya mesafe gibi birka terim ilkel olarak kabul edilmi, bunlara dayanlarak hz. ivme, kuvvet, ktle. momentum,
enerji, hareket eden cisimler. yer deitirme gibi terimler tanmlanmtr.
Bu ilemin gerektirdii titizlii gstermek iin kuvvet terimini ele alalm.
Gnlk konumada, bu szck eitli anlamlarda kullanlmaktadr. Dilimizde
kuvvetli ordu. kuvvetli kiilik, kuvvet dengesi, mali kuvvet, kuvvet
urubu gibi deyimler vardr. Szcn hemen hibir kullanmnda anlamnn
ak, kesin ve belirgin olduu sylenemez. Oysa ayn szcn Newton mekaniindeki anlam sk bir tanmlama ile ak ve kesin bir nitelik kazanmtr. Bu
sonucu elde etmek iin bilim adam nce zaman ve mesafe terimlerini
kullanarak hz terimini, daha sonra srasyla ivme, ktle ve momentum
terimlerini tanmlama yoluna gitmitir. Ancak bu zincirleme tanmlamadan
sonradr ki, kuvveti momentumun deime oran olarak tanmlamak olana
domutur.
Gnmzn tannm fizikilerinden Lindsay, bu ilemin nemini yle belirtmektedir:
Byle tanmlanm kavramlar her teoride nemli yap talan olup,
teorinin baars bunlarn tanmlamalarnda ulalan aklk ve kesinlikle doru orantl olarak artar. Fizik teorilerinin baars
nemli lde, bilim adamlarnn ktle, enerji gibi terimleri
ayn anlamda kullanma olanandan ileri gelmektedir. te yandan, kimi teorileri salam bir temele oturtmada karlalan glklerin byk bir blmnn, bu tr terimlerin tanmlanmasndaki dikkatsizliklerden, doduu sylenebilir. Gerekten. ktle
terimi bir fiziki iin bir anlam, baka bir fiziki iin baka bir anlam tayorsa, bu anlam karkl iinde fazla bir ilerlemenin olaca beklenemez. Bilim tarihinde bu gibi durumlar iin pek ok rnek bulabiliriz2.
Bir teori erevesinde kavramlar tretilirken, bunlarn teorik ve ilemsel
(operational) anlamlar arasndaki ayrl gzden karmamak gerekir. Genellikle, bilim adamlar bir kavram kantitaf olarak belirleyinceye kadar, yeteri
akla ve kesinlie ulatklarn kabul etmezler. Bir kavramn kantitatif zellik kazanmas ise, o kavramn lmnde kullanlmas gerekli ilemlerin bi2
Daha nce de belirttiimiz gibi, bilimsel bir teorinin bata gelen amac olgusal
dzeyde gzlenen biteviye ilikileri, gzlem d birtakm nesne, sre veya
ilikileri varsayarak aklamaktr. Bu nedenle, teorinin ncllerini oluturan
st dzeydeki hipotez, yasa veya aklayc genellemelerle alt dzeyde yer alan
olgusal genellemeler arasnda temel bir fark vardr. st dzeydeki genellemelerde teorik terimler getiinden bunlar olgularla karlatrarak dorudan
test etmeye olanak yoktur. Oysa, alt-dzeyde yer alan genellemeleri dorudan
test edebiliriz. imdi, bir olgunun bilimsel aklanmas, o olguyu betimleyen
nermenin doruluu bilinen birtakm baka nermelerden zorunlu olarak
karlabilir olduunu gstermek demek olduuna gre, bir teorinin baz olgusal ilikileri aklamas iin de o ilikileri betimleyen genellemelerin teorinin
temel hipotez veya yasalarndan karlabilir nitelikte olmalarna baldr. Ne
var ki, gzlemsel olmayan terimlerin getii genellemelerden yalnz gzlemsel
terimlere dayanan genellemeleri nasl karabiliriz? Bu gl bir rnekle
gstermek iin Boyleun gazlar yasas ile bu yasann dile getirdii olgusal ilikiyi aklayan gazlarn kinetik teorisini ele alalm. Hatrlanaca zere, Boyle'un yasas, sabit scaklkta belli miktardaki bir gazn oylumu, zerindeki
basnla ters orantl olarak deiir, demektedir. Gazlarn kinetik teorisi ise
gazlarn geliigzel hareket halinde bulunan esnek molekllerden meydana
geldii temel hipotezini koymakta; ayrca bu molekllerin kaplad yerin ve
aralarndaki ekim glerinin yok saylabilecek kadar nemsiz olduu varsaymna dayanmaktadr. Teoride geen esnek molekl kavram bir gzlemi
deil, tasavvur edilen bir nesneyi ifade etmektedir. imdi, bu teorinin, grnrde yakn bir ilikisi olmayan Boyle yasasn aklad nasl sylenebilir?
Yasann teoriden kendiliinden kmad besbelli ortadadr. Byle olunca,
karmn dorudan ve kendiliinden deil, hipotezleri ve hipotezlerdeki teorik kavramlar olgusal verilere bir ekilde balayan baz yardmc ilke veya
kurallardan yararlanlarak yaplabilecei kabul edilmek gerekir. Nitekim gazlarn kinetik teorisinde temel hipotezler dnda baz yardmc ilkelerin yer
aldn gryoruz. Carnap'tan aldmz aadaki para bu konuda gereken
aklamay vermektedir:
Kinetik teori ilk ortaya atldnda, teorinin yasalarda geen byklklerin ou bilinmemekteydi. Kimse bir molekln ktlesinin
ne olduunu, veya belli bir scaklk ve basn altnda bir santimetre
kp gazdaki molekl saysn bilmiyordu. Bu byklkler yasalarda sz geen belli parametreler tarafndan ifade edilmekteydi.
Denklemler kurulduktan sonra, karlam kurallar (correspondence rules) iin bir szlk hazrlanmtr. Bu karlam kurallar
teorik terimlerin gzlemsel olgulara, denklemlerdeki parametrelerin deerlerini dolayl olarak saptamaya elverecek bir biimde
balamtr. Bu da teoriden empirik yasalar karmaya olanak
salamtr. Teorik terimleri olgulara balayan karlam kurallarndan biri, gazn scaklnn, molekllerin ortalama kinetik
enerjisine; bir dieri, gazn basncnn, gazn iinde bulunduu kabn i duvarlar zerindeki molekl arpmalarna karlk olduunu ifade etmektedir... Bylece, karlam kurallar aracl ile,
manometre (basn lei) kullanarak makroskopik dzeyde ltmz basn, molekllerin istatistiksel mekanii olarak ifade
edilebilmektedir4.
Grlyor ki, bir teorinin erevesinde tr nerme yer almaktadr. Teorinin
aklad olgusal ilikileri dile getiren ve yalnz gzlemsel terimlere dayanan
genellemeler birinci tr; teorinin grntler gerisinde varsayd ve gzlenemeyen nesne, sre veya ilikileri dile getiren aklayc temel ilke veya
hipotezler ikinci tr; temel hipotezlerde geen teorik terimleri olgusal genellemelerde geen empirik terimlere balayan ve bylece teoriye dorulanma
olana salayan karlam kurallar nc tr nermeleri oluturmaktadr.
Karlam kurallarna, kpr kurallar, dzenleyici tanmlar, yorumlama
kurallar, ilemsel tanmlar ... gibi baka isimler de verilmitir. Karlam
kurallarna grdkleri i ynnden birer eksik tanmlama gzyle baklabilir.
Burada gzden kamamas gereken bir nokta, teorik terimlerle gzlemsel
terimler arasnda bire-bir bir karlamn sz konusu olmaddr. Baka bir
deyile, her teorik terim iin bir ve yalnz bir karlam kural zorunluluu
yoktur; bir terim iin bazen bir, bazen birden fazla olabilecei gibi bazen de
hi olmayabilir. rneimize dnecek olursak, tm molekller sz konusu olduunda, ortalama kinetik enerjisi terimi iin bir karlam kural vardr;
fakat tek bir molekl sz konusu olduunda onun kinetik enerjisi iin bir
kural yoktur.
Aadaki diyagram teorinin yapsnda ayrt ettiimiz kavramlar ile bu kavramlar birbirine balayan nerme eitlerinin aralarndaki ilikileri belirtmektedir:
4
Diyagramda, alt-dzeyde ii dolu noktalar olgusal kavramlar, bunlar birletiren koyu izgiler teorinin aklad olgusal yasalar iaretlemektedir. stdzeyde ii bo noktalar teorik kavramlar, bunlar birletiren ift izgiler
temel hipotez, yasa ve varsaymlar gstermektedir ki dzeydeki kavramlar balayan noktal izgiler ise karlam kurallarn belirtmektedir.
Fizik bilimlerde manyetik ve ekim alanlar, molekl, atom, elektron gibi gzlemsel olmayan nesneler; psikolojide, zek, ego, id, sper-egor, libido, sublimation, bilin, bilin-alt gibi eyler teorik nitelikte kavramlardandr. Bilimde
byle gzlemsel olmayan kavramlara neden ihtiya vardr?
Daha nce de belirttiimiz gibi bilimin amac ilikileri aklamak, bu yoldan
evreni anlaml klmaktr. Bilim, zellikle ilerlemi bilim kollar, bu aklamay
gzlemsel olmayan birtakm kavramlara giderek gerekletirir. stelik, teorik
kavramlara gitme, olgusal dzeyde saptanm ilikileri ve bu ilikileri dile
getiren empirik genellemeleri daha genel, daha kesin ve daha belirgin klma
ynnden de zorunludur. Bunu bir rnekle gstermek iin u genellemeyi ele
alalm5.
(1) Suda aa paralan yzer, demir paralan batar.
Gzlemlerimize dayanan bu genellemenin hem kapsam dar, hem de istisnalar
vardr. Baz aa paralarnn suda batt, ii bo baz demir krelerin de yzd daima gsterilebilir. Demek oluyor ki, bu tr genellemelerin doruluu
ancak ad geen nesneler iin, o da, baz koullar altnda sz konusu olabilir.
Oysa zgl arlk gibi bir lde teorik nitelik tayan bir kavrama gittiimizde, nesnelerin suda yzme ve batmas ile ilgili genellemenin hem kapsam
genilemekte, hem de uygulamas istisnasz bir kesinlik kazanmaktadr 6.
5
(2) zgl arl bir svnn zgl arlndan hafif olan tm nesneler o svda yzer, ar olanlar batar.
Bu genelleme, (1)deki genelleme gibi yalnz aa ve demir paralarn deil
tm nesneleri kapsamakta ve hibir istisnaya ak kap brakmamaktadr.
(1)'deki genelleme gnlk gzlemlerimizde deimez grnen bir ilikiyi dile
getirmekle birlikte yasa saylabilecek nitelikte deildir. Oysa (2)'deki genelleme, ok deiik ve geni gzlem verileri arasnda deimez, genel ve az ok
teorik bir ilikiyi dile getirmekte, ilk bakta dank ve ilikisiz grnen olgular sistematik bir biimde birletirmektedir.
Kukusuz (2)deki genellemeyi (1)dekine stn klan bu zellikler, teorik bir
kavramn dzenleyici ve aklayc gcnden gelmektedir. Ancak denebilir ki,
rneimizdeki teorik kavrama gitmeksizin de ayn ilikiyi gzlemsel terimlerle ifade edebiliriz. Gerekten zgl arlk ilemsel olarak cisimlerin arlk
ve hacim byklkleri arasnda gzlemsel bir ilikiye indirgenebilir:
x'in gram olarak arl
x'in zgl arl = Dk
_________________________________________
zn hipotetik-dedktif bir sistem, test edilemeyen veya dorulanamayan speklatif bir formalizme dnp yozlamaktan; te yandan dedktif bir sistemin salayaca teorik nitelikte bir styap olmakszn, herhangi bir epistemik
kurallar sistemi8, her trl n-deme ve aklama gcnden yoksun, gzlemsel
olgularn ksr bir katalou olarak kalmaktan kurtulamaz.9.
Teorilerin Kapsam ve Snrlar
Her teori, gzlem konusu belli olgusal ilikileri aklama amac ile ortaya atlan
kavramsal bir sistemdir. Byle olunca hibir teorinin kapsam, ierdii yeni
gzlem veya deney sonular ile zamanla ne kadar genilerse genilesin, snrl
kalmaktan kurtulamaz. Kald ki, btn teoriler onlar olgusal kavramlara balayan karlam kurallarndaki (veya ilemsel tanmlamadaki) yetersizlik
nedeniyle ancak belli alanlara uygulanabilirler.
ou kez ilk kurulularnda evrensel nitelikte sanlan teorilerin bile gzlem ve
deney alanlarmzn genilemesine kout olarak zamanla yetersizlikleri ortaya
kmtr. Bunun iyi bilinen bir rneini, Newton'un evrensel ekim yasas
vermitir. Yzylmza gelinceye kadar bu teorinin geerlilii evrensel kabul
edilmitir. Ne var ki, baz yeni gzlemler, rnein Merkr gezegeninin hareketindeki sapma, zellikle yrngesinin gnee en yakn noktadaki gerilemesi,
teorinin evrensel geerlikte olmadn ortaya koymutur.
Baka bir rnek: Uzun sre kimyasal valans (birleme deeri) evrensel nitelikte sanlan elektron ba kavram ile aklanmaktayd. Ancak, benzen halkas
ile ilgili ortaya kan baz zorluklar karsnda elektron ba kavramnn
burada uygulama geerlii tamad grlmtr.
Bu rnekleri daha fazla oaltmaya gerek yoktur. Belirtmek istediimiz nokta,
batan grlmese de her teorinin er ge aklama veya n-deme gcn aan
baz yeni gzlemler karsnda kalaca gereidir.
Teorilerin snrlln gsteren bu gerek, ayn zamanda, bilimde yeni atlmlarn da itici gcdr. Bilim tarihi, yeni ve daha gl bir teorinin ortaya kmas iin daha nceki bir teorinin baz gzlem verileri karsnda yetersiz
kalmas gerektiini gstermektedir. Nitekim Newton ekim teorisinin yeter8
Epistemik kurallar, karlam kurallar veya anlam postulalar ile ayn anlama gelmektedir.
sizlii kapsam daha geni bir teoriye, Einstein'n genel relativite teorisine, yol
amtr. Ayn ekilde, elektron ba kavramnn benzen halkasna uygulanamamas, kuantum rezonans denen daha gl bir kavramn ortaya kmasna yol amtr. Her iki halde de yeni teori eski teorinin kapsamna giren
olgularla birlikte kapsam dnda kalan olgular da aklama gcn gstermitir. Baka bir deyile eski teori belki baz deiikliklere urayarak yeni
teorinin zel bir halini oluturmutur.
Demek oluyor ki, bilimsel gelime, hi deilse nemli bir bakmdan, giderek
daha kapsaml teorilere geme gereinden domaktadr. Fizikte, iinde bulunduumuz yzyln bandan beri meydana gelen byk gelimeler bu yargy
tmyle kantlayc niteliktedir. Bilindii gibi, klasik Newton mekanii makro
dzeyde byk bir olgu grubunu, Bohr atom teorisi de mikro dzeyde baka
bir olgu grubunu kapsamaktayd. l925'lerde ortaya kan kuantum mekanii,
ilk bakta, birbiriyle ilikisiz grnen bu iki teoriyi, baz ynlerden deiiklie
uratarak, kapsamnda birletirmitir. Bylece, hem iki teorinin ayr ayr akladklar olgularn tmn tek bir teori altnda toplamak. hem de o teorilerin
aklamada yetersiz kaldklar baka birtakm olgular da aklamak olana
domutur. stelik, bu tr yeni bir teorinin, kapsamna ald nceki teori
veya teorilerin, bunlar iinde yer alan yasalarn daha belirgin, tutarl ve ak
olmasn salama gibi ok nemli ilevleri de vardr. rnein Newton teorisi
daha nce bulunmu Kepler ve Galileo yasalarnn ancak belli snrlar iinde
geerli olduunu; ayn ekilde dalga-teorik optik de geometrik optik yasalarnn ancak yaklak olarak doru saylabileceini, n trde (homojen) bir
ortamda bile tam bir doru izmediini, gstermitir. Bu nedenledir ki, yeni
bir teorinin, yerine getii teoriyi veya ierdii yasalar aklama yannda onlar dzelttii de sylenebilir10.
Bilimde giderek daha genel ve kapsaml teorilerin ortaya kmas, yakn bir
gelecekte olmasa bile bir gn tm olgular kapsayan tek bir teoriye ulalaca
olasln akla getirmektedir. Nitekim Einstein'n yaamnn son yirmi be
ylnda kurmaya alt birleik alanlar teorisi bu yolda atlm ciddi bir
admdr. Einstein'n amac birka temel ilkeden fiziin tm yasalarn karmak ve bylece dank ve bamsz grnen fiziksel kuvvetleri tek bir teori
erevesinde birletirmekti. Byle bir teori yalnz bilinenleri sistemetize etmekle kalmayacak, henz bilinmeyen birtakm olgularn ve doa kuvvetlerinin
10
de ortaya kmasn salayacakt. Biroklar iin bir hayal, bir fantezi gibi grnen bu giriim aslnda fizikte ok iyi bilinen bir gzlemi hareket noktas
almtr. Bu da evrende temel olgulardan saylan kuvvetin, yani evrensel
yer ekimi, elektrik ve manyetik ekim kuvvetlerinin, matematiksel ifadelerinin zde diyebileceimiz biimde olmasdr11.
Newton tarafndan formle edilen yerekimi yasas:
(1)
G m1 m2
F = ___________________
d2
G q1 q2
F = ___________________
d2
K M 1 M2
F = ___________________
d2
(Formlde M ve M2 kuzey ve gney kutup ekim glerini, d iki kutup arasndaki mesafeyi, K deimez bir deeri gstermektedir.)
Gerekten ayr zamanlarda deiik bilim adamlar tarafndan formle edilen
bu ekim glerinin matematiksel ynden ayn biimde olmas bu glerin
temelde ayn olduu, hi deilse ortak bir temele dayand olaslna yol
am, dolaysyla birleik alanlar teorisi iin beslenen umudu kuvvetlendirmitir.
11
Bu ksa aklamadan da anlald zere Newton iin teori bir bulu (discovery), Einstein iin bir icattr (invention). Bilim tarihinde her iki gr de
destekleyici rnekler vardr. Kepler, Boyle, Faraday, hatta bir lde Calileo'nun almalar teorinin bulu olduu grne arlk kazandrc niteliktedir. Bu tr bilginlerin, fiziksel deikenler arasnda deneysel verilere dayanarak birtakm iliki bulma abasn srdrdklerini gryoruz. te yandan
Maxwell, Einstein, hatta Newton gibi kavramsal dzeyde devrim yapm bilginlerin almalar teorinin salt icat olduu grn destekler niteliktedir.
Gerekten, bilim tarihi bir adan bir dizi buluun bir birikim gibi grnrken,
dier bir adan sayl ve kkl teorik dnmlerin bir alan gibi grnmektedir. Aslnda teori ne salt bir bulu ne de katksz bir icattr. Salt bir bulu
saylmas, teorinin gzlemlerle saptanm birtakm olgusal ilikileri dile getiren bir betimleme arac saylmas demektir. rnein, gazlarn kinetik teorisi
bu gre gre, birtakm olgular betimleyen bir genellemeden baka bir ey
deildir. Teoride sz geen grnmez ama hzl hareket halindeki moleklleri, kavramsal dzeyde bir varsaym olarak deil, gazlan gerekten meydana
getiren nesnel eyler olarak dnmek gerekir. Daha ak bir deyile, sz konusu teoriyi doru kabul etmek, gazlarn gerekten grnmeyen birtakm
molekllerden meydana geldiini de kabul etmek demektir.
Bu grn ilk bakta sanld kadar salam olmad kolayca gsterilebilir.
Teori olgusal bir betimlemeden baka bir ey olmasayd, ayn olgu kmesi iin
birbiriyle badamaz fakat ayn derecede geerli ya da ilevleri ynnden
denk iki veya daha fazla teori iin olanak olmazd. rnein, k ile ilgili krlma, yansma, yaylma gibi olgular hem dalga hem de parack kavramyla
aklamak mmkn olmamalyd. stelik, teori olgusal bir betimleme ise bir
kez dorulandktan sonra bir daha yanllanma olasl kalmamak gerekir.
Oysa bilim tarihi bu olasln hibir zaman kaybolmayacan gstermektedir.
te yandan teoriyi bir icat saymann da kendine gre zorluklar vardr. Olgulardan bamsz, saltdnsel yoldan ulalan bir teorinin olgulara uyma zellii nereden gelmektedir? Nasl oluyor da ayn alanda ortaya atlan iki alternatif teoriden biri dierinden aklama ve n-deme bakmndan daha gl oluyor? Bunlar birer rastlant saymayacaksak, teorinin olgulardan bamsz,
serbest icat olduu gr nasl savunulabilir? Ayn olgu kmesine ilikin
birok teori ortaya atma olanak d olmadna gre, bunlar arasnda en uygununa isabet son derece zayf bir olaslktr. yle ise, nasl oluyor da bilim
adamlar deneme ve yanlma yoluna gitmeksizin veya sonucu ansa brakmakszn baarl teorilere ulaabiliyorlar?
Grlyor ki, bilimsel bir teoriyi ne ilikin olduu olgularn bir resmi, ne de
olgulardan bamsz serbest bir icat sayabiliriz. Teoride her iki zellik de vardr. Teori kavramsal bir sistem olarak elbette insan zeksnn bir rndr;
onu doada bulma olana yoktur. Ancak bu rn insan zeks ile doa verilerinin karlkl etkileiminden doar. Olgularn gerekleri ve koullar dnda
oluturulan, onlarn sezgisine dayanmayan teoriler sorumsuz birer fantezi
olmaktan ileri geemezler. O halde, teori bir yan ile bir bulu, dier yan ile bir
icattr. Bu iki yanl zellik bize teoriyi doann dpedz bir tasviri sayma kadar, doadan bamsz, katksz zihinsel bir rn saymann da yetersizliini
gsterir. (Bkz. Ek 11: Teorik Fiziin Metodu zerine, A. Einstein; Ek 12:
Bilimde Bunalm ve Teorilerin Ortaya k, T. S. Kuhn.)
Drdnc Kesim
XIV. BLM
Bilime Tepki
Bilimin deeri zerinde eskiden beri srp gelen fikir ayrlklar gnmzde
daha da derinlemi grnmektedir. Bir uta, bilimi, bilgiye giden tek yol,
yaamn en gvenilir rehberi sayanlar, br uta, tam tersine, bilimden korkan, kukulanan, onu deersiz veya zararl sayanlar yer almaktadr. Bu sonunculara gre bilim daima yzeyde kalan, kiinin ve toplumun sorunlarna inemeyen, ou kez yanl ve bazen tehlikeli bilgiler reten, yaamaya birok
kolaylklar getirirken, insanln felaketini de hazrlayan bir aratrma tekniinden baka bir ey deildir.
Doa bilimlerinin entelektel ve moral deeri zerindeki kuku ve kayglar
yeni deildir. Sokratesten beri giderek byyen bir tepki karsnda olduumuz yadsnamaz. Tepkinin din, metafizik, tutuculuk, geleneksel ahlak anlay,
yer yer sanat ve edebiyat almalar gibi eitli kaynaklara dayand grlmektedir. Galileo, Darwin, Freud gibi bilim adamlarna din ve ahlak adna
gsterilen tepkiler oumuzun belleinde canl rnekler olarak yer eden olaylardan birkadr.
Tarih boyunca bilime yneltilen sulamalar u drt noktada toplayabiliriz:
(1) Bilimin teknolojideki uygulamalarnn yol at endstriyel dzende, insanln yzyllarn derinliinden szlp gelen entelektel, moral ve sanat
B. Russell, Nature and Oigin of Scientific Method, The Westem Tradition, Vox Mundi, London
1949, s. 23-28. Bkz. Ek: 13 - Bilimsel Metodun Kkeni ve Nitelii, B. Russell.
Jose Ortega y Gasset. Revolt of Masses, W. W. Norton, New York, 1932, s. 109.
amnn, evrendeki varlk macerasnn srlarn renme olanan salamamt, salayaca da yoktu. Hayal krkl gvensizlie dnm, insanlar
dinsel metafizik veya ideolojik trden bilim d retilere dnmlerdi. Bilimden bu uzaklama Ortega y Gasset'de olduu gibi yer yer bilime kar aktif
bir dmanlk veya saldn biimi de almtr. (Bkz. Ek: 13 Bilimsel Metodun
Kkeni ve Nitelii. B. Russell.)
Bilim Adamlarnn Sorumluluu
Bilime yneltilen saldn ve sulamalar karsnda bilim adamlar ounluk ya
kaytsz kalmakta, umursamaz bir tavr taknmakta, ya da sulayanlar ve bu
arada kamuyu, bilimin entelektel gzelliini, moral ve insancl stnln
anlamak iin gerekli eitimden, belki de gerekli yetenekten yoksun sayarak
kendilerini savunmaktadrlar. Kukusuz, bunda bir gerek pay yok deildir.
Ne var ki, bu tr savunma bile bilime kar tepkinin ortaya kmasnda ve bymesinde bilim adamlarnn hi deilse bir lde sorumlu tutulabileceini
gstermektedir. Her eyden nce bilim adamlarnn, bilimi halka indirme, halk
iin anlaml klma yolunda zel bir aba gsterdikleri sylenemez. lerinden
bir ounun, stelik, kullandklar ara ve teknikler karsnda insanlarn hayret ve aknlk gstermelerini kendileri iin bir stnlk, bir vnme ve gurur frsat sayma eiliminde olduunu gryoruz. Bilimi, bir eit insan st
bir zek, bir deha ii gibi gsterip, kk bir sekinler grubunun tekelinde
tutma eilimi bilimsel dnmenin evrensel ve insancl niteliine aykr olduktan baka, bilime kar gelien tepkinin de nemli bir nedeni olmutur. Bilim
adamlar elde ettikleri sonular ve bu sonulara ulamada kullandklar yntemi yalnz kendilerinin anlayaca dil ve biimde ortaya koymakla yetinmemeliler, bunlar, ayn zamanda genel ilgiye hitap edecek biimde, bilimsel dnmenin yaratc ve entelektel niteliklerini zellikle belirterek sunma yoluna da gitmelidirler.
Bilimin yanl anlalmasnda bilim adamlarnn bir baka tutumunun daha rol
oynad sylenebilir. Bilim adamlarnn pek ou srdrdkleri temel ve
teorik aratrmalarn kamu gznde hakl gstermek iin er ge elde edilecek
pratik faydalara iaret etmeyi gerekli saymakta, ancak ortaya kacak bilgi ve
anlayn asl kendi iindeki deeri zerinde durmamaktadrlar. Oysa felsefe
gibi bilimin de kkeninde evreni anlama ve bilme merak, insanolunun olup
bitenleri aklama ihtiyac yatmaktadr. Sokrates tm yaamn, bilmek ve
doruya ulamak abas iinde geirmitir. Aristoteles nl Metafizik adl
lunmutu. Ama bu ok nemli teorik almalarn srdreceine, Kelvin ilgisini teknik gelimelere yneltti ve byk bilginler arasnda endstriyel aratrma amac ile ilk laboratuvar kurdu. Kelvin'de meydana gelen bu deiikliin 19'uncu yzyln belki de en belirgin zelliini simgelediini syleyebiliriz4.
Faraday ve Pasteur gibi byk bilim adamlarmn tutumlarnda da ilgin ynler gze arpmaktadr. Hibir maddi kazan amac gtmeksizin tm yaamn
deneysel bilime veren Faraday'n bilimin teorik sonularn deil, tam tersine,
pratik sonularn nemsemi olmas garip de grnse bir gerektir. Elektromanyetik indksiyonu ile ilgili buluunun nemini Faraday, endstride uygulamasna geilince devlet iin yeni bir vergi kayna salayabileceine balamt. Faraday'n kendi katksz bilim tutkusunun nemini grmezlikten gelip
bilimin pratik sonularn belirtme yoluna gitmesi yaad dnemin karakterini gstermesi bakmndan ilgintir.
Pasteur'a gelince, onun da Kelvin'e benzer bir geliimi olmutur. Pasteur pratik sonulara ynelik almalara dnmeden nce teorik almalar ile tannm bir bilgindi. Onun 1847-1857 yllarnda zerinde alt konularn (molekler strktrn optik aktivite ile ilikisi, canlln kkeni zerinde stereoisrnerizm'in etkisi, gibi) pratik hibir nemi sz konusu deildi. Ne var ki,
zamanla Pasteur de ann etkisinden kurtulamad; teorik almalar, yerini,
fermantasyon, mikrobik hastalklarn oluumu gibi dorudan pratik nitelikte
almalara brakt. O kadar ki, Pasteur'n, bilimin evreni anlama amacn bir
yana iterek aka salayaca ekonomik yarar zerinde srarla durduunu
gryoruz. nsanolunun doa zerindeki egemenliini artrmay, toplumun
yaam koullarn dzeltmeyi bulularnn biricik nemi olarak gsteriyor ve
yle diyordu: Yaamn bilime adam bir kiiye, hibir ey giderek artan
bulularndan daha fazla mutluluk veremez; ancak bu bulular pratik uygulamalara konduunda onun mutluluk kadehi bsbtn dolmu olur.5. Bununla
beraber Pasteur kristaller ve canlln kkeni zerindeki teorik almalarn
srdremediinden duyduu znty gizleyememi, hatta zaman zaman
birtakm rastlantlarn etkisi altnda pratik sonulu almalara giritiini
aklamaktan geri kalmamtr.
Gnmzde de birok sekin bilim adam, ya Pasteur ve Faraday gibi, almalarn pratik sonularn belirterek hakl gsterme abasna dmekte, ya da bu
almalarn kendilerine salayaca sosyal prestij ve hret arkasna dmektedirler. Max Planck'n dedii gibi, Bilim adamn mutlu yapan ey gerei
bulmu olmak deil, belki gerei aramann kendisine salad baardr.
Hi phe yok ki, endstri devriminden gnmze kadar bilim adamnn gr ve tutumunda gzlenen bu oluum, bilime kar giderek byyen tepkinin
etkinliini artrma ynnde nemli rol oynamtr.
Bilim ve Hmanizm
Bilim adamn pratik sonulara ynelik. faydac, doann ve sanatn gzelliklerine kapal, stelik dar kafal olmakla sulama, grnrde baz hakl nedenlere
dayal olsa bile, temelde hakszdr: Birtakm duygusal ve yzeyde kalan iddialardan ileri gememektedir.
An ve dar uzmanlamann bilim adamn bir teknisyene dntrd, bilime de belki tehlikeli bir nitelik kazandrd sylenebilir. Gerekten kendi
snrl aratrma konusu ile uygarln temel sorunlar arasnda iliki aramayan, bulularnn geni sosyal ve kltrel sonularna kaytsz kalan bir bilim
adamna, bulular insan yaam iin ne denli yararl olursa olsun, hmanist
adan yar barbar gzyle baklabilir. Ne var ki, endstri toplumunun bir
gerei ve zelii olan dar uzmanlamay bilimin kanlmaz bir sonucu imi
gibi grmek yanltr. Kukusuz bilimsel ilerleme uzmanlamaya yakndan
baldr. Ama dar bir alanda derinleme demek olan uzmanlamann kendiliinden bir deer olmad, geni kltr ilikileri iinde ancak bir anlam tayabilecei de gzden kamamaldr. Bu noktaya iaret eden amzn nl fizik
bilginlerinden Erwin Schrdinger bilim adamlarna yle seslenmektedir:
zerinde altnz konunun, insan yaamnn trajik-komedi olan
byk performans' ile ilikisini hibir zaman gzden karmaynz; pratik yaamdan ok asl yaamla; yaamn ok daha nemli
olan ideal koullar ile ilikinizi srdrnz ve yaamn sizinle temasn koruyunuz. Eer uzun srede herkese ne yapmakta olduunuzu anlatamazsanz, yaptnzn hibir deeri olmayacaktr6.
Ne yazk ki, bilimin, kltrn dier kollar ile iliki kurmas yle dursun, kendi iinde bile ilikileri gleen birtakm blnmelere uradn grmekteyiz.
Bu gidi, C.P. Snow'n dedii gibi iki kltr deil, belki ok kltr sorununa
yol amaktadr. Bilim kendi iindeki blnmeleri bir gn daha geni bir erevede btnlemeye dntrse bile (ki bu oluum iin ortada henz bir belirti
yoktur), hmanist gelenekle kopmu balarn nasl kurabilecektir? Birbirinden uzak, birbirinin diline, dnme ve duyma biimlerine yabanc iki entelektel grup: Bir yanda kayna Homer, Platon, Virgil, Dante, Shakespeare'e
dayanan geleneksel kltrn temsilcisi, dier yanda bu gelenek dnda nesnel
ve soyut bir nitelik tayan bilimsel dnme temsilcileri. ki kamp arasndaki
ayrlk, pek ok kimsenin sand kadar derin ve kkl mdr, acaba? Yoksa
gze arpan ayrlk sadece yzeyde olup, temelde iki dnme trn birletiren birtakm ortak nitelikleri ayrt etmeye olanak var mdr?
ki dnme trnn barmaz ve badamaz olduu grn savunanlar,
bilimin sanat kstlad hatta bsbtn yok etme yolunda olduu inancndadrlar. Bunlara gre, sanat ve edebiyatn altn alar bilim ncesi dnemlerdedir; bilimin ilerlemesi, sanat ve edebiyatn gerilemesi demek olmutur. Bu
iddiann rklne deinen Bronowski'ye kulak verelim:
Bu tez tarihsel gereklere o kadar aykr dmektedir ki, tartmas
bile bana g gelmektedir. Kstah mekaniin soluu ile kirlenmemi sanatn altn a denen bu ey nedir? Nerde vard byle bir
a? Douda m? Eski Msr, Hint ve Arap uygarlklar bunu yalanlamaktadr. Batda iyi bilinen tek doulu air, mer Hayyam, ranl
bir astronomi bilginiydi. Peki Batda m? Batnn kltr eski Yunan'da balar; eski Yunan'n en parlak dneminde ise sanat ve bilim hibir ada grlmedii lde karlkl etkileim iindeydi.
Pythagoras, Ail Yunan dramn yaratmadan nce yaamt. Sokrates, bu dram en yce noktada iken felsefesini yapyordu. Sokrates iin ne diyeceiz: Bilgin mi, sanatkr m? deal devletinde airlere yer vermeyen Platon'a gelince, o diyaloglarn, Aristofen Yunan dramn gmerken yazyordu. Bu kiilerin sanat alannda olduu kadar bilimde de verdikleri rnek Rnesansta modern dnyaya k tutmutur. Ve Rnesans adamnn, balangta olduu gibi bugn de, rnek tipi ve simgesi Leonardo da Vinci hem ressam
ve heykeltrat, hem de matematiki ve mhendisti. Onun kadar
EKLER
(eviri Metinler)
Ek 1:
BLMSEL GRE GE1
J. Bronowski
O derece nemlidir ki bu, altn zenle izmem gerekir. zde olmayan nesneleri bir kme veya snfa koymak ylesine alk olduumuz bir eylem ki, ne
denli nemli olduunu fark etmeyiz bile. Birtakm nesnenin zde olmad
halde benzer olduunu alglamaya dayanr bu eylem. Onlar, aralarnda benzerlii salayan ortak bir zellie gre ayrt ederiz. Benzerlii apak saymamz bir alkanlktr; tm elmalarn, tm aalarn ya da tm maddelerin benzerliinden daha ak ne olabilir! Oysa Pasifik Adalannda baz diller vardr ki,
aa iin bir szckleri olmad halde adadaki her aa iin ayr bir isime yer
vermektedir. Ada halk iin aalar aralarnda benzerlik olmayan ayr ayr
nesnelerdir; nemli olan benzerlikleri deil farkllklardr. Bu adalarda kiiler
kendilerini klanlarnn totemi ile zde saymaktadrlar. rnein totem papaan ise kendilerini papaanla bir tutmay son derece doal grmekteler. Oysa,
bizim iin ne denli aykr ve ocuka bir davran bu!
Nesneleri benzer ve benzemez diye ayrma yetenei, kanmca, insan dncesinin temelini oluturan ve de yalnz insana zg bir yetenektir. Doann kendiliinden bize sunduu bir ey olmayan benzerlikleri biz kendimiz izleyip bir
lde doaya yklemekteyiz. Newton elmasna ilikin rneimiz bunu tm
canll ile gstermektedir. nk Newton'un kendisinin anlatt gibi, birdenbire kafasnda doan aklama, elmann d ile ayn dnya evresindeki dn arasnda o zamana dek kimsenin grmedii benzerlii grmesinden
kaynaklanmt. Yerekimi teorisi, ite imdi hepimize ok doal ve apak
gelen bu benzerlie dayanyordu. Oysa Aristotelesi Orta a kafalar iin o iki
olgu arasnda benzerlik bulmak akl almaz bir eydi.
Ne var ki, onlarn yantnda gizli olan genellemeler elma ile snrl kalmyordu
kukusuz. Aristotelesilerin syledii ey, elma yukar deil aa dyorsa,
bu elmann tm yersel nesneler gibi, doas gereidir. Onlar ktlelerin benzerliinden hareket ederek dnyay oluturan nesneleri toprak, su, hava ve alev
diye drt blme ayrdlar. Ayrm yalnz cansz nesnelere deil beden ve ruh
kavramlarna da uygulayacak biimde kapsaml tuttular. Ancak bizim iin
ilgin olan bu teorinin evrene verdii yapsal zelliktir. Teoriye gre, topraks
nesneler arza aittir; doal konumlar arzn merkezidir; brakldnda yere
dmeleri, doal konumlarna dnme zlemlerinden ileri gelir. Evreni doal
konumuna dmekten alkoyup bolukta yzdren ey, drt element arasndaki ekimedir; atein yanma eyleminde topraks madde umakta. gl bir
hava akm suyu sprp ykseltmektedir. Evren yaam dengesini elementler
arasndaki gerginlikte, birbirine aykr den doal eilimler arasndaki e-
kimede bulmaktadr. Benzerliklere, benzemezliklere dayanan bir doa dzeni iermekte bu teori; gzel bir dnce kukusuz. Ancak bizim iin sadece
parlak bir kurgu, temele inmeyen, dnyann ileyiini anlamaktan uzak kalan
ocuka bir dnce.
Aristoteles'e dayanan Orta a dnce sistemi, bize geerli grnen fiziksel
sistemden iki nemli noktada ayrlmaktadr. lkin, bizimkinden nitelik ynnden farkl bir madde kavram vardr onda. Bizim bir makina ileyii biiminde
grdmz maddesel hareketler, o dnce sisteminde insan eylemi niteliinde yorumlanmtr. Toprak, su, hava, alev temelde insan doas olan bir
doaya sahiptirler; ya da insan doasna zde bir doadan kaynaklanan nesnelerdir. Onlar da eyleme iten ey bir istentir; belki akldan yoksun, ama her
ynyle inat bir hayvan istenci. Ktleler arzn merkezinde konumlarn ararlar; hava yukar kmak ister. Soyut dzeyde, Aristoteles'in, elementlerin bu
eilimleri nedeniyle tm hareketleri saladklar dncesinde olduu sanlabilir. Oysa onun gznde bu hareketler mekanik deildi, ne de yle yorumlanmalyd. Doay temelde istekleri, kaprisleri olan canl bir varlk sayan bir
grt onunki.
Sonra, bu anlayn tmnde hiyerarik bir dzen fikri vard. Doa bu dzene
erimek abasndadr; amacna ulatnda biim deitirmi olarak hareketten kesilir. Her ey merkezine doru bir yere ular; topraksal nesneler aaya, havasal nesneler yukar ynelerek ait olduklar yerleri bulunca dnya durur. Bu hem dnyay bir andan baka bir ana geite hareketsiz sayan eski
Yunan dncesini, hem de dnyasal yaamn doasn kusurlu gren Orta a
dinsel gr yanstmaktadr. Dzensiz olan dnya, ideal bir hiyerariyi ieren dzenini aramaktadr. Bu dzen dnyann erimesi gereken deimez
yetkinlii ierir.
Bizim kavrayamayacamz bir anlay bu. Bir masal olmasndan deil glmz. Bir masal olarak, Yeats'n son iirlerinin de gsterdii gibi, yabancs
olmadmz gl ve etkili bir ey. Bizim kavrayamadmz ey, bu anlayn
bilimsel bir teori olarak sunulmasdr. Bu adan ne aklayc, ne dzenleyici
gc var, ne de gerekte anlam. Bu dnyann, bizim anlaml bulduumuz,
nesnel, kendiliinden alan bir makinay andran, olgularn nedenini baka
olgularda aramamz gereken dnyaya benzer bir yan yok.
te bir tek tmcede, iki grn, Leonardo da Vinci ile Isaac Newton'un dncelerinin, arasndaki fark gryoruz. Da Vinci bir mucit ve mhendis ola-
Ek 2:
BLM VE FELSEFE1
Rudolf Carnap
1. Dorulanabilirlik
Genellikle ele alnan felsefe sorunlar birok eide ayrlabilir. Benim benimsediim yaklam asndan geleneksel felsefede yer alan sorunlar balca
trde toplanabilir. i basit tutmak bakmndan bunlar Metafizik, Psikoloji ve
Mantk sorunlar diye adlandrabiliriz. Aslnda byle alan yerine, her felsefe
sorununu oluturan eden (metafiziksel, psikolojik ve mantksal) sz etmek daha doru olur.
Aadaki dnceler, nc alana girmektedir; bizim yaptmz Mantksal
zmlemedir. Mantksal zmlemenin grevi her trl bilgileri, her trl
bilimsel ve gnlk savlar zmlemek, her savn ve savlar arasndaki ilikilerin anlamlarn akla kavuturmaktr. Bir nermeyi zmlemenin bata
gelen amalarndan biri, o nermenin dorulanma metodunu belirlemektir.
Sorun udur: Bu nermeyi doru saymak iin ne gibi nedenler vard; ya da, bu
nermenin doru veya yanl olduundan nasl emin olabiliriz? Felsefeciler
iin bu sorun epistemolojik niteliktedir; epistemoloji ya da bilgi kuram aslnda mantn zel bir trnden baka bir ey deildir ve ou kez bilgi edinme srecine ilikin psikolojik elerle karktr.
yle ise, bir nermenin dorulanma yntemini nasl belirleyeceiz? nce dorulanmann dorudan ve dolayl olmak zere iki trn birbirinden ayrmalyz. nermemiz u andaki bir algmzla (rnein, u anda nmde mavi bir
zemin zerinde krmz bir kare gryorum) ilgili ise, dorudan dorulanabilir trdendir. Gerekten, u anda nmde nermedeki sava uygun olarak mavi
bir zemin zerinde krmz bir kare gryorsam nermem doru, grmyorsam yanl demektir. Kukusuz, dorudan dorulanma ile ilgili birtakm ciddi
problemler var ki, bunlar imdilik bir yana brakp, bizim iin ok daha nemli olan dolayl dorulama sorununa dnyoruz. Dorudan dorulanamayan P
Yazarn, Philosophy and Logical Syntax adl kitabnn 1. blmnden baz ksaltmalarla evrilmitir. (C. Y.)
da kabul edilebilir. Ne var ki, onlar anlamsz saydmda itirazlar ykselebilir, hemen. Denebilir ki, okuyucusu zerinde bu retilerin etkisi vardr. Hatta
bazen bu etki son derece gl bir biimde ortaya kmaktadr. Onlarn bir ey
dile getirdikleri yadsnamaz bu yzden! Gerekten, bir ey dile getirdikleri
dorudur; ama gene de anlamlar, kuramsal ierikleri yoktur, diyeceiz.
Bu noktada dilin iki ilevi (duygusal ve biliimsel diyebileceimiz iki ilevi)
arasndaki ayrm gz nne almamz gerekir. Kiinin dilsel tepkilerini de
iine alan bilinli ve bilinsiz tm davranlar onun duygularn, u andaki
ruhsal durumunu, geici ya da srekli tepki verme zelliini vb. dile getirir.
Bylece, kiinin sz ve davranlarna, ruhsal ya da duygusal zelliklerini bize
anlatan birer belirti gzyle bakabiliriz. Dilin bu tr kullanm onun duygusal
ilevini oluturur. Ancak dilin bu ilevi yannda baka bir ilevi (rnein, Bu
kitap mavidir. trnden szleri oluturma ilevi) daha vardr; dilin bu kullanm biliimseldir; bize neyin ne olduunu bildirir; bir sav, bir n-deyi ya da
bir yarg nitelii tar.
Kimi zel hallerde, iki ilevin birletiini grebiliriz; bildirilen durum. dilin
duygusal anlatmnn konusu olabilir. Byle bir durumda bile duygusal anlatm ile sav birbirinden ayrmak gerekir. rnein bir kimse glyorsa, bunu
onun neesinin bir belirtisi sayabiliriz. Ama o kimse glmekszin bize u anda
neeliyim, derse bu szler de bize, glmesinin dile getirdii eyi anlatmaya
yeter. Ama gene de glme ile o szler arasnda temel bir fark vardr. imdi
neeliyim, szleri bir sav oluturmaktadr; bu nitelii ile ya doru ya da yanltr. Oysa glme bir sav ortaya koymamakta, dpedz ruhsal bir durumun
ifadesi biiminde belirmektedir. Ne doru, ne de yanltr; olsa olsa iten ya da
yapmack olabilir.
Biliyoruz ki, pek ok dilsel sesler biliimsel deil, tpk glme gibi sadece bir
ifade niteliindedir. Bunun rnekleri arasnda, Ah, Vah, Aman gibi szler.
daha st dzeyde lirik dizeleri gsterebiliriz. Gn , bulut gibi szcklerin getii lirik nitelikte bir iirin amac bize belli hava koullarna ilikin bilgi
vermek deil, airin duygularn dile getirip benzer duygulan bizde de uyandrmaktr. Lirik bir iirin ne bir sav, ne teorik ierii, ne de bilgi verme grevi
vardr; bu ynlerden anlamszdr.
Bizim metafizie kar tutumumuzun anlam imdi daha belirgin olarak ortaya
konabilir. Diyoruz ki, lirik dizeler gibi metafizik trden nermelerin de anlamlar biliimsel deil, duygusaldr. Bu nermeler ne doru, ne de yanltr; n-
Ek 3:
GEOMETR VE EMPRK BLM1
Carl G. Hempel
1. Giri
Matematii empirik bilimlerden ayran, ona bilimlerin kraliesi diye n kazandran en belirgin zellik hi kukusuz matematiin kesinlii ve eritii
sonularn zorunluluudur. Empirik bilimlerin en gelimi olannda bile bu
kesinlik ve zorunluk yoktur. Empirik olgulara ilikin bir hipotezin doruluu,
dayand kantlara gre en ok yksek bir olaslktr, yoksa bir kesinlik olamaz. Baka bir deyile, bilimde bir hipotez ne denli kantlanm olursa olsun,
bir gn yeni gzlemler karsnda yanllanma olaslndan kurtulamaz. Bylece, tm bilimsel hipotez ve teoriler, geici nitelikte olup, olgulara ters dmedikleri srece doru saylrlar. Oysa matematikte bir teorem bir kez ispatlannca kesinlik kazanr: ne denli ters derse dsn hibir gzlem karsnda
asla sarslmaz. Bu yaznn amac matematiksel kesinlik diye bilinen bu zellii, geometriyi rnek alarak tantlamak, geometrik teorilerin geerlii sorununu aydnlatmaya almak ve fiziksel uzayn yapsna ilikin bilgilerimiz
ynnden bu teorilerin nemini belirtmektir.
Matematiksel doruluun niteliini, onu salayan yntemi inceleyerek anlayabiliriz. Bu konuda sz uzatmayacam: Bu yntem bir nermenin baka bir
nerme ya da nermelere bavurularak mantksal karmla ispatlanmasn
ierir. Aktr ki, ispatta, baz nermeleri ispatlamakszn doru saymak gerei
vardr: yoksa sonu gelmeyen bir geriye giditen kurtulunamaz. Tm matematiksel teorilerde temel varsaymlar oluturan bu tr nermelere ilikin olduklar teorinin aksiyom veya postulatlar (bu iki terimi e anlamda kullanacaz)
denir. Matematikte aksiyomatik bir sistemin tarihsel ilk rneini geometri
vermitir. Ne var ki, Euclid'in kurduu sistemde teoremlerini ispatlamada
dayand postulatlar, geometrisinin tm nermelerini ispatlamaya yeterli
deildi. Bu nedenle Euclid sistemi amzda bir ok kez ele alnarak gzden
geirilmi, daha tam ve yeterli postulatlar konmutur. Bunlar arasnda Euclid
sistemini en yakndan izleyeni belki de Hilbert'in oluturduu sistemdir.
1
The World of Mathematics (J. R. Neraan, Ed.), s. 1635-44'ten evrilmitir. (C. Y.)
3. Matematiksel Kesinlik
Matematiksel kesinlii salayan ey ite matematik ispatn bu salt dedktif
niteliidir. Bir teoremin ispat (rnein, genin i alarnn toplam ile ilgili
nermenin ispat) o teoremin bir nerme olarak doruluunu deil, birtakm
postulatlardan karlabilir olduunu gsterir; postulatlar doru ise, teoremin
doruluu kesinlik kazanr. Bu nedenle, matematikte her teoremi u biimde
yazabiliriz. (Formlde P'ler postulatlar, T postulatlarn ierdii teoremi,
ise koulsal ilikiyi simgelemektedir.):
(P1 . P2 . P3...............PN) T
imdi matematiksel ispatn bu kesin ve zorunlu karakterini biraz daha aklayalm.
Mantksal karmlarn belirgin nitelii udur: Ulalan sonu hareket noktas
postulatlarn ieriini ya tmyle ya da bir blm ile dile getirmekten teye
geemez. Basit bir rnekle bunu yle gsterebiliriz: Bu ekil dik al bir
gendir, nclnden, Bu ekil bir gendir, sonucu mantksal olarak kar.
ncl doru ise, sonu zorunlu olarak dorudur. Ancak grld gibi sonu
ncl hi deilse bir blm ile yinelemekten teye gememektedir. Gene, 2
dndaki tm asal saylar tek saylardr, ve n, 2'den farkl bir asal saydr,
ncllerinden n bir tek saydr, sonucu mantksal olarak kar. Ne var ki,
zorunlu olan bu sonu da ncllerin bir parasn dile getirmekle kalmaktadr.
Bu tm mantksal karmlarn deimez zelliidir. Buna bakarak, matematiksel ispatn biricik yntemi olan dedktif karm bir kavramsal zmleme
teknii diye niteleyebiliriz: ncllerde sakl olan savlan aa karan, st
rtk olan belirtik yapan bir teknik. yle bir teknik ki, bir karmda nclleri
kabul etmekle, daha neyi ya da neleri kabul kabul ettiimizi bize gstermektedir. Ancak unutmayalm ki, bir teorem (ispatlanan nerme) ierik ynnden
postulatlara yeni bir ey eklemek yle dursun, ou kez onlar eksik bir yinelemeden teye gemez.
Tm matematiksel ispatlar birtakm postulatlardan mantksal karmlara
dayandndan, geometrideki Pythagoras teoremi gibi bir teoremin, dayand
postulatlar bakmndan nesnel ya da kuramsal yeni hibir ey ileri srmedii
aktr. karmn, postulatlarda farkna varmadmz bir ilikiyi ortaya karmas bize yeni bir eye ulatmz duygusunu verebilir, ancak bu mantksal deil, salt psikolojik bir yeniliktir.
Matematie zg kesinliin nitelii imdi aktr: Bir teoremin kesinlii karlm olduu postulatlara baldr; postulatlar doru ise teoremin doruluu
zorunludur. nk teorem, yukarda belirttiimiz zere, postulatlarda ileri
srleni tam olmasa da yinelemekten ileri gemez. Byle koullu trden bir
doruluun ise olgulara ilikin bir ierii olmad, bu nedenle de empirik
hibir bulgu ile ters dmeyecei aktr. Oysa empirik bilimlerde hipotez ya
da teoriler ne denli kantlanm olurlarsa olsunlar, yeni baz olgulara ters dp yanllanma olaslndan kurtulamazlar. Matematiksel doruluk, salt
olgusal ya da empirik ierikten yoksun olduu iin kanlmaz ve kesindir.
Koullu biimde oluturulan herhangi geometrik bir teorem, mantk deyimiyle
analitik niteliktedir; doruluu a prioridir. Baka bir deyile, bu teoremin doruluunu, empirik verilere bavurmakszn salt mantk kurallar aracl ile
kantlayabiliriz.
4. Postulatlar ve Doruluk
Denebilir ki, geometrik doruluk zerindeki bu dncelerimiz konunun sadece yarsn yanstmaktadr. Gerekten de geometrik ispat bir nermeyi koullu olarak (yani postulatlar doru sayma kouluyla) ileri srmemizi salyor
ama postulatlar kendi balarna doru sayarsak, onlarn mantksal sonular
olan teoremleri de koulsuz olarak doru saunamz doru olmaz m? rnein,
iki noktann onlar birletiren bir ve yalnz bir doruyu belirledii nermesi,
ya da, herhangi bir gende i alarn toplam iki dik ann toplamna eittir,
nermesi koulsuz birer sav dile getirmiyorlar m? lk bakta yle grnseler
de aslnda yle olmadklarn, geometrinin aksiyomatik kuruluuna ilikin iki
nemli noktay gzden geirdiimizde, anlayacaz.
lk nokta, Euclid geometrisiyle badamayan birtakm baka geometrilerin
ortaya km olmasna ilikindir. Euclid geometrisinde doru olan, rnein
biraz nce szn ettiimiz iki nerme, bu yeni sistemlerde yanltr. Euclid'ci
olmayan bu sistemlerin baz temel zelliklerini ksaca belirtmekte yarar vardr. Euclid geometrisinin dayand postulatlar arasnda nl paralel postulat
(herhangi bir doru dndaki bir noktadan o doruya bir ve yalnz bir paralel
doru geer) da vardr. Bu postulat, tekilerden ok daha az basit ve sezgisel
olarak daha az akla yakn olduundan, onun bir aksiyom olarak kabul edilmesinin gerekli olmadn gstermek iin tarih boyunca pek ok giriimler yaplmtr. Ne var ki, paralel postulat bir teorem olarak ispat yolundaki tm
abalar boa km, sonunda onu Euclid'in dier postulatlarndan (hatta bunlarn daha tam olan modern formlasyonlarndan) karsamaya olanak olmad kesinlikle kantlanmtr. yle ki, paralel postulat yerine onunla elien
baka bir postulat (rnein, herhangi bir doru dndaki bir noktadan o
doruya hi deilse iki doru paralel geer," nermesini) koyduumuzda mantksal tutarl tam yeni bir geometrik teori elde edebilmekteyiz. Hiperbolik
geometri denen bu ilk Euclid'ci olmayan geometriyi geen yzyln ilk 20
ylnda bir Rus olan N.I. Lobahevsky ile bir Macar olan J. Bolyai kurmutur.
daha sonra eliptik denen bir baka geometrinin ortaya ktn gryoruz.
Bir Alman olan Riernann'n kurduu bu sistemde paralel postulatnn yerini,
hibir dorunun paraleli yoktur, nermesi alr. (Ancak, Riernann sisteminin
tutarlln salamak iin bu nermenin benimsenmesiyle birlikte dier Euclid postulatlarnda da baz deiikliklere ihtiya duyulmutur.) Kukusuz bu
yeni geometrilerin pek ok teoremleri Euclid teoremlerinden farkl olacaktr.
rnein, iki boyutlu hiperbolik geometride herhangi bir doruya dndaki
bir noktadan sonsuz sayda paralel doru geer, nermesi bir teoremdir.
Bunun gibi, herhangi bir genin i alarnn toplam iki dik ann toplamndan azdr, nermesi de bir teoremdir. Eliptik geometride ise, tam tersine,
genin i alarnn toplam daima iki adan byktr; birbirine paralel iki
doru yoktur. Ayrca, yeni geometrilerde (Euclid geometrisinde daima olduu
gibi) iki farkl nokta onlar balayan bir doruyu belirlerse de, belli baz nokta
iftleri var ki, bunlar sonsuz sayda deiik dorular birbirine balar. Bunun
bir rneini, doru izgi kavramn byk ember olarak yorumladmzda
kre yznn temsil ettii iki boyutlu eik uzayn yapsnda bulmaktayz.
Byle bir uzayda, verilen herhangi iki byk ember kesitiinden, paralel
dorular yoktur; kre apnn u noktalarn, sonsuz sayda deiik dorular
birbirine balar; bir genin i alarnn toplam da daima iki dik adan fazladr. Gene, byle bir uzayda, bir emberin uzunluu ile apnn blm daima
2 n'den azdr.
Euclid'ci olmayan geometriler sadece eliptik ve hiperbolik geometriler deildir; daha baka eitleri de oluturulmutur. ilerde, gene Riemann'n kurduu
Euclid'ci olmayan ok daha genel bir sisteme deineceiz.
Modern matematikte farkl geometrilerin ortaya km olmas, matematikte
postulatlarn doruluu ileri srlerek ie balanmadn gsterir. Matematii ilgilendiren ey sadece udur: Verilen postulatlarn mantksal (dedktif)
sonularn karmak. Teoremlerin zorunlu grnen doruluklar postulatlarn doruluuna bal kalmaktadr.
Matematiin, dayand postulatlarn doru olduunu ileri srmediini gsteren ikinci bir gzlem de geometri kavramlarnn stats ile ilgilidir. Aksiyometik her sistemde, nermeler zerinde yrtlen ilemle, kavramlar zerinde
yrtlen ilem arasnda yakn bir koutluk vardr. daha nce de belirttiimiz
gibi nermeler iki gruba ayrlr: spatlanmakszn alnan postulatlar, postulatlara dayanlarak ispatlanan teoremler. Ayn ekilde, kavramlar da iki gruba.
ayrlr: Tanmlanmakszn alnan ilkel ya da temel kavramlar, ilkel terimlere
dayanlarak tanmlanan kavramlar. (Birtakm kavramlarn tanmlanmakszn
sisteme alnmas, sonsuz geri-gidie dmemek iin gereklidir.) Benzerlik bu
kadarla da kalmamaktadr: Nasl ki bir tek teori (rnein Euclid geometrisi)
iin kuramsal olarak sonsuz oklukta deiik postulat sistemi semeye olanak
varsa, bunun gibi, sonsuz oklukta deiik ilkel terimlerden seme olana da
vardr. Her zaman deil ama ok kez, bir teorinin deiik aksiyometikletirilmesi deiik postulatlar gerektirdii gibi deiik ilkel terimler de gerektirir.
Hilbert'in dzlem geometriyi aksiyometikletirmesi alt ilkel terim iermitir:
Nokta, doru, (bir noktann bir doru zerine) dmesi, (bir doru zerindeki
noktann ilikisi olarak) arasnda olma, doru paralarnn akrl, ve
alarn akrl. (Hilbert sisteminde boyutlu geometri iin iki ilkel terime
daha ihtiya vardr: Dzlem, bir noktann bir dzleme dmesi.) Geometrinin,
a, gen, ember, vb. gibi tm dier terimleri ilkel terimlere dayanlarak
tanmlanan terimlerdir. Ancak, ilkel terimler tanmlanmadna gre onlara
nasl bir anlam verebiliriz, diye sorulabilir. Bunun yant, onlara belli herhangi
bir anlam vermenin gereksiz olduudur. Geri, nokta. doru vb. terimler
bildiimiz birtakm anlamlar tarlar; ne var ki, bu terimlerin yer ald nermelerin geerlii bu anlamlardan tmyle bamszdr. Gerekten de, Euclid
geometrisinde nokta, doru, zerine dme, arasnda olma vb. terimler
yerine 1'inci tr nesne, 2'inci tr nesne, 1 no.lu iliki, 2 no.lu iliki vb.
gibi ntr terimler koyduumuzu dnelim. imdi ilkel terimlerini deitirdi-
Ek 4:
I. SPAT NEY SALAR?1
Morris R. Cohen ve Ernest Nagel
ok eski bir sylentiye gre Sirakz despotu Hiero, lmsz tanrlar tapnana konmak zere som altndan bir adak ta yaptrmay buyurur. Ne var ki,
kuyumcu hakknda kulana ulaan birtakm dedikodular, onu kukuya drr; dnemin byk bilim adam Archimedes'den tac zedelemeksizin altna
gm katlp katlmadn saptamasn ister. Bir gn banyo alrken, Archimedes su iinde kollarnn, bacaklarnn her zamankinden ok daha hafif
olduunu fark etti. Ayrca gvdesinin kvete dalmas lsnde kvetten suyun tat dikkatinden kamad. Birden kafasnda problemi zecek bir yntem belirir, kvetten srad gibi byk sevinle Buldum! Buldum! diye
bararak rlplak evine koar.
Problemin zmnn u nermeye dayandn okuyucunun bildiini sanyorum: Sudan daha youn kat bir cisim suya daldrldnda, tard suyun arlnca arlndan yitirir. Ancak bu temel nermenin doruluunu nasl ispatlayabiliriz? Daha dorusu, Archimedes nasl ispatlamt? Banyodaki gzlemlerini zm bulmasna yol anakla birlikte yeterli kant saymaya olanak
yoktur.
Okuyucu nasl bir ispat dnyor acaba? Bilimsel dnmede olgular k
noktas kabul eden kii iin tutulacak yol bellidir: Yayl terazi kullanarak birtakm cisimlerin su iindeki ve su dndaki arlklarn dikkatle lmek. Archimedes, bu yolu tutmayacak kadar akll bir bilgindir. spatn bu olmadn
ok iyi biliyordu. Gerekten de, nermenin lme sonularyla kantlanmas
hibir zaman yaklak olmaktan ileri gemez. Su iinde yitirilen arln alnan
iki lmnn birbirini tam tutaca, ya da bu arln taan suyun arlna
tam eit llecei kolayca sylenemez. Kald ki, lmelerimiz ne denli ok
sayda olursa olsun, nermenin olas tm durumlar iin doru olduunu gstermez; deneylerimiz olanaklarmzla snrldr, ne uzak gemie ne de gelecee uzanabiliriz. Sonra, bu lmeler, cisimler belli bir bykl atnda, ya
da su miktarnn yeterince arttrlmas halinde, nermede dile gelen ilikinin
1
kendisini srdrecei gvencesini bize nasl verebilir? Deneysel yntem istisnalarn olmayaca gvencesini verecek nitelikte deildir.
yle ise Archimedes sz konusu nermeyi nasl ispatlad? Talihimize sevinelim ki, onun yeterli bulduu ispat, Yzen Cisimler zerine adl yaptnn gnmze kalan blmlerinde sakl duruyor. Yzyllar boyunca ispatlamaya model
olarak gsterilen bu zm, Kepler ve Galileo gibi kiilere almalarnda parlak bir esin kayna olmutur. zmn ortaya kard svlarn nitelik veya
tanm ile, onlara daldrlan cisimlerin davran nitelikleri arasndaki zorunlu
ilikidir. Archimedes'in zmn yakndan incelemekle dedktif akl yrtmenin temel zelliklerini tanm olacaz.
Archimedes incelemesine, svlarn niteliini tanmlamaya yarayan bir postulat ya da varsaymla balar. Ardndan bu postulata ve geometride ispatlanm
baz teoremlere dayanarak alt nerme ispatlar. Yedinci bir nermeyi ispatlamak iin postulatla birlikte nce gelen iki nermeyi daha kullanmas gerekiyor. imdi postulatla birlikte yalnz bu iki nermeyi sraladktan sonra, yedinci
nermenin ispatn vereceiz. (Bunu yaparken dili' biraz basitletireceiz).
Postulat: Bir svnn niteliini yle dnelim ki, paralarnn tm biteviye ve
srekli konumlarnda daha az basn altnda olan blm daha ok basn
altnda olan blmn etkisiyle itilmi olsun. Gene, svnn her paras, zerinde dik yer alp ya batmakta olan ya da baka bir blmn basncnda olan bir
parann basncna urar.
nerme 3: Younluu bir svnn younluuna denk kat cisimler o svya brakldnda, ne svnn yzeyinden darda kalrlar, ne de daha aa batarlar.
nerme 6: Younluu bir svnn younluundan daha az olan kat bir cisim
zorla o svya daldrlrsa, bu cisim, arl ile, tard svnn arl arasndaki farka denk bir gle yukar itilir.
nerme 7 ve ispat yledir: iine konduu svdan daha youn olan bir cisim,
svnn dibine batar, arlndan tard svnn arl kadar yitirir.
spat:
1. nermenin ilk ksm aktr: nk, cismin altndaki sv paras, bu parann altndaki paralardan daha byk bir basnca urar, bu nedenle de cisim
tabana ininceye dek bu paralar itilmi olacaktr.
2. Diyelim ki, A cismi ayn oylumdaki svdan daha ardr. (G+H) bu cismin, G
ise ayn oylumdaki svnn arln temsil etsin.
imdi, ayn oylumdaki svdan daha hafif B cismini alalm: B'nin arl G, ayn
oylumdaki svnn arl da (G+B) olsun. (Baka bir deyile, B yle seilmelidir ki, oylumu, arl A'nn arlna denk svnn oylumuna eit olsun.)
A ile B'yi tek bir cisim olarak birletirip svya daldrdmz dnelim. imdi,
(A+B) ayn oylumdaki svnn arlnda olacandan (yani iki arlk da
(G+H)+G'ye eit olacandan). (A+B) svda duraan kalacaktr. yle ise, A'y
tek bana iken batmaya zorlayan g, B'yi tek bana iken yukar iten gce
eit olmaldr. Bu sonuncusu (G+H) ile G arasndaki farka eittir. O halde, A
cismi H'ye eit bir gle batmaktadr; yani A'nn svdaki arl H'ye, ya da,
(G+H) ile G'nin farkna denktir.
Okuyucu bu ispat, dikkatle ve yineleyerek incelemelidir. Ancak bundan sonra
u sorulan ele alabilir:
1. Bu ispat hangi anlamda nermenin doruluunu saptamaktadr? (spatn
kesinletiini varsayarak!)
2. spat kesinlik kazanm mdr?
3. spatn kesinlii konunun hangi elerine ya da ynlerine dayanmaktadr?
spatn mant zerinde aklk istiyorsak bu sorular doyurucu biimde yantlamak zorundayz.
1. Eer ispat salamsa, nermede dile gelen iliki, postulatta ifade edilen koullara uyan tm cisimler ve tm svlar iin geerli olmaldr. nermeye ters
den bir gzleme olanak olmad gibi, doruluundan emin olmak iin herhangi bir deneye de gerek yoktur. Postulat doru sayyorsak, nerme ile eliecek bir deney sonucunun ilerde ortaya kabileceinden korkumuz olmamak gerekir. Ancak, postulat doru sayma koulu son derece nemlidir. Bu
demektir ki, nermenin olgusal doruluunu ispatlam deiliz. rnein, aldmz bir miktar suda daha youn bir cismin batacan gstermedik, tabii bu
su, postulatta zellikleri belirtilen sv trnden ise o baka. Bizim gsterdiimiz ey, eer su postulatta tanmlanan sv trnden ise, nermede dile gelen
ilikinin bu su iin geerlilii zorunludur. Ancak postulat gerekte, ne suyun o
trden bir sv olduunu gstermekte, ne de gstermeyi savlamaktadr.
Postulat
O halde kat cismin hemen altndaki sv paras, kendi altndaki paralara yol
verir.
spatn ikinci blmn yle ifade edebiliriz. (Yollamay kolaylatrmas bakmndan her adm bir harfle gstereceiz.)
2a
b.
c.
d.
Hipotez
Hipotez
Hipotez
Hipotez
2 b'nin sonucu
2 a'nn sonucu
nerme 3
2 cnin sonucu
Svnn younluundan daha az youn olan bir cisim zorla svya daldrlrsa, bu cisim, kendi arl ile
tard svnn arl arasndaki
fark kadar bir gle yukar itilir.
nerme 6
G, B'nin arldr.
Hipotez
Hipotez
2 fnin sonucu
2 enin sonucu
2 d'nin sonucu
2 g'nin sonucu
veya
A'nn svdaki arl H'ye eittir.
Grld gibi, tm ispat bir dizi farkl admlara ayrlabilmektedir. Her adm
kesin ise, ispatn tm kesin demektir. Bylece, salt postulat doru saymakla,
nermeyi ispatlayamadmz grmekteyiz. Ayrca, arlk, oylum ve gcn
toplanabilirlik zelliklerine ve bir svdaki younluun deimezliine ilikin
drt varsayma daha ihtiya var. Archimedes bu varsaymlar aka belirtmemitir. Bu nedenle onun verdii ispat kesin sayamayz. Ne var ki, bu varsaymlar yle genel niteliktedirler ki, hemen tm fizik aratrmalarnda st
rtk doru saylrlar. Bununla birlikte bunlar aka dile getirmek nemlidir;
yoksa Archimedes'in hidrostatik ilkesini ispatlayamayz. Kald ki, modern
fiziin baz kollarnda elde edilen bulgular, bunlardan bir kann evrensel
doruluu konusunda bizi kukuya drc niteliktedir. Bilimlerin ilerlemesinde karmlarmz dayadmz ncllerin ya da varsaymlarn tmnn
dikkatle ortaya konmas son derece nemlidir.
3. imdi nc soruyu yantlayabiliriz: spatn kesinlii konunun hangi elerine ya da ynlerine dayanmaktadr? Grdk ki, ispatn tm, ierdii tm
admlar kesinse, kesinlik kazanr. Her admn kesin olduunu biliyor muyuz?
Biliyoruz, nk her admda ncller doru ise, sonucun da doru olmas
zo^nlu: ncllerle sonu arasndaki iliki yle ki, bu biimdeki ncllerin
doru, sonucun yanl olduu bir evren bulmaya olanak yoktur.
II. BAZI HATALI SPATLAR
spatn dikkatli bir zmleme gerektirdiini, tarihsel nemi olan iki karm
rneini incelersek daha iyi greceiz.
1. lk rnek Euclid sistemini gelitirme giriimine ilikindir. Bilindii gibi Euclid byk yaptnda (Geometrinin eleri) ie yirmi tanm, be aksiyom
(bunlar tm bilimlere ortak olan ispatlanmam genel varsaymlard) ve be
postulatla (bunlar sadece geometriye ilikin ispatlanmam nermelerdi)
balar. Beinci postulat paralel dorulara ilikin bir nermedir; ancak Euclid,
AB ile CD dorularn paralel. FG'yi de onlar kesen doru sayalm. Buna gre.
(1) FG'nin ayn yanda oluturduu i alarn iki dik adan byk olmadn
syleyebiliriz. nk, eer AFG ile CGF alan iki dik adan byk olsayd,
geriye kalan BFG ile DGF'nin toplam iki dik adan az olurdu.
Ama ayn iki a, ayn zamanda, iki dik adan byk olmak gerekirdi; nk,
AF ile CG dorulan FB ile GD'den daha fazla paralel deildir; yle ki. AF ile CG
zerine den doru i alarn toplamn iki dik adan byk yaparsa, FB ile
GD zerine den doru da ayn eyi yapar.
Ancak ayn alar, ayn zamanda, iki dik adan kk saymak gerekirdi; oysa, AFG, CFG, BFG, DFG diye belirlenen drt a drt dik aya eit ol-dugundan
buna olanak yoktur.
Ayn ekilde, (2) paralel dorular kesen dorunun ayn yandaki i alar iki
dik adan daha az yapmadn gsterebiliriz.
Ancak, (3) paralel dorulan kesen doru ayn yandaki i alarn toplamn iki
dik adan ne byk ne kk yapmyorsa, iki dik ann toplamna eit yapyor demektir.
Ptolemy'nin ispat geerli midir? 29 no.lu nerme, 5. postulatn dndaki aksiyom ve postulatlardan zorunlu olarak karsanabilir mi? Yukardaki akl yrtmeyi dikkatle inceleyerek soruyu yantlayalm. Ptolemyye gre, AFG ile
CFG alarnn iki dik adan byk olduunu dnrsek, BFG ile DFG alarnn iki dik adan byk olduunu dnmemiz gerekir. nk, paralelleri
kesen dorunun bir yanndaki i alar iin doru olan, teki yanndaki i alar iin de zorunlu olarak dorudur. Ne var ki, bu varsaym postulatlar arasnda yer almamtr. Ptolemy bunu, bir ynde AF ile CG ne denli paralel ise, br
ynde FB ile GD de o denli paraleldir diyerek savunuyor. Ancak bunu sylemek, F noktasndan CD dorusuna sadece bir paralel izilebileceini sylemekten baka bir ey deildir. Bu ise ispatlamaya alt 5. postulata edeer
bir nermedir.
Demek oluyor ki, Ptolemy'nin ispat baarsz kalmtr; akl yrtmesini dikkatle inceleseydi hatasn kendisi de grebilirdi. Gerekten de 5. postulatn
Okuyucu, sz konusu kitab bulamazsa, evirenin Mantk El Kitabna (Gerek Yaynevi, stanbul, l976) bavurabilir. Bkz. s. 222-227. (Bu kitabn 2. basm, MANTIK: Doru Dnme Yntemi adyla l987de V Yaynlar arasnda kmtr.)
Dzlem geometrinin bir teoremi gereince bu dikdrtgenin alan ab'dir. Taranmam blmn (kenarlar a-c ve b-d olan kk dikdrtgenin) alan ise
(a-c) (b-d)'ye eittir. stersek bunu byk dikdrtgen ve taranm kk dikdrtgenleri kullanarak da gsterebiliriz. ekle baktmzda, taranmam dikdrtgenin alann, byk dikdrtgenin alanndan kenarlar b ve c olan dik
taranm dikdrtgenin alan (yani bc) ile kenarlar a ve d olan yatk taranm
dikdrtgenin alan (yani ad)n karp, hem dik hem yatk taranm dikdrtgenin alann (yani cd) ekleyince bulabileceimizi hemen grrz. Bunu 1 no.lu
denklemle yle yazabiliriz:
(a-c) (b-d) = ab-bc-ad+cd.
imdi a ve b'ye sfr deeri verirsek, 2 no.lu u denklemi:
(O - c) (O - d) = O . O O . c O . d + cd;
ya da 3 no.lu u denklemi:
(-c) (-d) = (+cd)
elde ederiz. Bylece, iki negatifin arpm pozitiftir sonucuna ulalm olur.
Arcak bu ispat geerli midir? Geerli olmadn kolayca gsterebiliriz. nk
1 no.lu denklem, a ile bnin sfra eit olmad varsaymna dayanyordu. Bir
baka varsayma (1 no.lu denklemin a ile b'nin tm deerleri iin doru olduu
varsaymna) dayanmakszn 3 no.lu denklemi 1 no.lu denklemden elde etmemize olanak yoktur. Ne var ki, bu yeni varsaym, pozitif saylarn toplama
ve arpma ilemleri iin doru olan tm kurallarn negatif saylar iin de doru olduu varsaymna edeerdir. Oysa ispatlanmak istenen varsaym da
budur.
Ek 5:
BLM FELSEFES: KSEL BR BLDR1
Kari R. Popper
Bu kiisel bildiride bugne dek hi yapmadm bir eyi yapacam: Size bilim
felsefesindeki alma ve gelimelerimi zetlemek istiyorum. Bu alma 1919
gznde u sorunlarla balamt: Bir teori nasl olmal ki, bilimsel saylsn?"
Baka bir deyile, Bir teorinin bilimsel nitelik veya statsn belirleyici bir
lt var mdr?"
O srada beni uratran ey ne Bir teori ne zaman dorudur?, ne de bir
teori ne zaman kabul edilebilir?, sorulan deildi. Benim problemim bakayd:
Bilimle szde-bilimi ayrdetmek istiyordum. Bilimin ok kez yanldn, szdebilimin ise bazen doruyu tutturabildiini gzden karmakszn bu ayrm
ortaya karmak istiyordum.
Bu problemin hemen herkese benimsenmi yantn biliyordum kukusuz. O
da uydu: Bilimi szde-bilimden (ya da metafizikten) ayran ey, gzlem ya
da deneye dayanan ve temelde inductive olan empirik yntemdir: Ne var ki, bu
yant benim iin doyurucu olmaktan uzakt. Benim aradm aynn, tam tersine, gerek empirik yntemle, gerek olmayan, belirleyici olmalyd. Gzlem ve
deneye bavurduu halde, bilimsel llerin dnda kalan bir ynteme gerek
anlamda empirik denemezdi. Bolca empirik kantlara dayanan astroloji bu
yntemin arpc bir rnei idi.
Ancak beni problemime iten ey astrolojinin szde-bilimsellii deildi. O gnlerin ortamna, dncemi etkileyen kimi gelimelere deinmeliyim. mparatorluun knden sonra Avusturya'da bir devrim olmutu. Devrimci d1
nce ve sloganlarla doluydu hava. Yeni ve ok kere uan teoriler gnn konusuydu. Beni o zaman en ok ilgilendiren Einsteinn rlativite teorisi idi. lgilendiim dier teoriler arasnda Marxn tarihsel maddecilii, Freud'un psikoanalizi, Adler'in Bireysel Psikolojisi en nemlileriydi.
Bu teorilere ilikin pek ok samalklar konuuluyor, zellikle rlativite zerinde bugn bile sren birtakm anlalmaz laflar ediliyordu. Talihime bakn
ki, bu teoriyi bana ilk tantanlar akl banda, ne dediini bilen kimselerdi.
1919'da Eddingtonun gne tutulmasyla ilgili gzlemleri Einstein'n yerekim teorisini dorulayc sonular ile akladnda arkadalarmla birlikte
kendimi sonsuz bir heyecan iinde buldum. Entelektel gelimemde bugn
bile etkisi sren byk bir eydi yaadmz bu olay.
teki teoriye gelince, bunlar da ateli tartmalara konuydu. stelik, Alfred
Adler'le kiisel ilikim vard. Viyana'nn ii kesimlerinde kurduu toplumsal
rehberlik kliniklerinde ocuk ve gen eitimi almalarnda ona yardm ediyordum.
Einstein'n verdii rnek karsnda Marx'n, Freud'un ve Adler'in teorileri
giderek doyuruculuklarn yitirdiler; bilimsel olma iddialar bana pheli gelmee balad. phem ilkin basit bir soru biiminde belirmiti: Bu teorilerin
eksik yan neydi? Bunlar Newtonun, zellikle Einstein'n teorisinden farkl
yapan ey neydi?
Fark bu teorilerin doru olup olmamalaryla ilgili deildi; pek azmz Einsteinn yer ekimi teorisine doru gzyle bakyorduk. Beni kukuya dren,
o teorilerin yanl olma olasl deil, baka bir eydi. Bilim olarak psikoloji ve
sosyolojinin matematiksel fizikten daha az kesin olmalar da beni rahatsz
eden ey deildi. Problemim ne doruluk endiesinden, ne de llebilirlik
kaygsndan ileri geliyordu. Problemim dpedz bu tr teorilerin, tm bilimsel
grnmlerine karn, bilimden ok ilkel efsane veya masallar andrmalar,
astronomiden ok astrolojiye benzemeleri idi.
Marx', Freud' ve Adleri beenenlerin, baz ortak noktalar zerinde birletiklerini, teorilerin grnrdeki aklayc glerinden son derece etkilendiklerini
gryordum. Bu teoriler kendi alanlarnda olup biten hemen her eyi aklayabilir gte grnyordu. Her biri kiiye, o zamana kadar kendisi iin kapal
olan yepyeni bir dnya ayordu sanki. Bir kez inannca, artk her ey tam bir
aklk kazanmakta, dinde olduu gibi yantsz soru kalmamaktayd. Teoriyi
benimsemeniz, doru olduunu grmeniz iin yeterliydi. Dnya teoriyi doru-
layan olaylarla doluydu. Ne olursa olsun, teoriyi dorulamaktan geri kalmyordu. Teorinin doruluu apakt. nanmayanlar gzleri apakla kapal
kimselerdi. Onlar gerei gremezlerdi, nk ya bal olduklar snf karlar
buna engeldi, ya da henz psiko-analizi yaplmam bilinalt dmleri buna
elvermiyordu.
Dikkatimden kamayan en belirgin zellik de, teorileri dorulayan gzlemlerin bir trl bitmek tkenmek bilmez okluuydu. Teorilerin destekleyicilerinin de zerinde en ok durduklar noktayd bu. Bir Marxist hangi gazeteyi
asa, tarihi maddecilii dorulayan bir sr kant gsterebilirdi. Yalnz haberlerde deil, haberleri veri biiminde de (nk gazetenin snfsal eilimi sz
konusudur) bu olanak vard. Hatta gazetenin yazmadklarnda da byle kantlar bulunuyordu. Freud'cu analistler de klinik gzlemlerinde teorilerini srekli
dorulayc kantlar bulduklarn sylyorlard. Adler'e gelince, kiisel bir
yaantm durumu aklamaya yeter: 1919'da teorisine pek uymayan bir olay
iletmitim ona. Oysa, o olay teorisiyle aklamada en kk bir glk grmedi; olayn kahraman ocuu bir kez olsun grmeden "aalk duygusu deyip
iin iinden kt. Bundan nasl emin olabileceini sorduumda, "nk, dedi,
"byle bin tane deneyimim var. kendimi tutamayarak, "Bu olayla deneyiminiz
imdi bin bir oldu yleyse. dedim.
Aslnda daha nceki gzlemleri bu sonuncusundan daha salam deildi; Adler
iin her olgu teorisini dorulayan bir kant olarak yorumlanabilirdi. Ama bu ne
demekti? Bir olguya teorinize uygun bir anlam verebileceinizi gstermi
olmann tesinde bir anlam yoktu bunun. Adlerinki, Freud'unki trden teorilere uymayan gzlem olabilir miydi? nsan davran ile ilgili birbirinden ok
farkl iki rnek vererek demek istediimi aklayaym: rnein birinde, bomak anacyla bir ocuu suya iten biri var; tekinde, tam tersine, ocuu kurtarmak iin boulmay gze alan bir bakas var. Birbirine zt den bu iki
davran hem Freud'un hem de Adlerin teorisine dayanarak aklamak olanakl. Freud'a gre, adamlardan ilki Oedipus kompleksinin bir esi olan represiyondan mustariptir; ikinci adam ise "sublimasyona erimitir. Adler'e
gre ise, her iki adam da aalk kompleksinin etkisinde davranmtr; u
farkla ki, biri cinayet ileyebileceini, dieri yce bir eyleme yetenekli olduunu kendine ispatlamak gereksinmesini duymutur. Gerekten, bu teorilere
aykr decek bir davran dnlemezdi. Bu teorileri tutanlarn gznde de
teorilerin salaml her eyi aklar grnmelerindeki gten ileri geliyordu.
Oysa bana gre grnrdeki bu g, onlarn en zayf yanyd.
Einsteinn teorisinde durum tmyle deiikti. Bir rnek olsun diye, o sra
Eddingtonun bulgularyla dorulann ndeyiyi (prediction) ele alalm. Einsteinn gravitasyon teorisine gre, gne gibi byk bir ktlenin yaknndan
geen bir k, herhangi bir maddesel nesne gibi, ekilir. Bu demektir ki konumu gnee gre yakn grnen sabit bir yldz, gnderdii n etkilenmesi
nedeniyle olmas gereken konumundan belli bir miktarda sapm grnecektir. Baka bir deyile gnee yakn olan yldzlar, gneten ve birbirinden bir
miktar uzaklam greceiz. Bu gn nda saptanamayacak bir olgudur;
ancak bir gne tutulmas srasnda ekilen fotoraflar ayn yldzlarn geceleyin ekilen fotoraflaryla mukayese edildiinde beklenen sonucun var olup
olmad ortaya konabilirdi.
imdi buradaki can alc nokta byle bir ndeyinin tad risktir. Gzlemler,
beklenen sonucun var olmadn gsterseydi, teori dpedz yanllanm
olacakt. Bilimsel bir teori, olas gzlem sonularnn tmyle badar nitelikte
olamaz; belli baz gzlemler teoriyle ters decektir. Nitekim Einsteindan
nce herkesin beklentisi herhangi bir sapmay iermeyen bir gzlemi gerektirmekteydi. ki tr teori arasndaki fark ne kadar arpc, deil mi? Daha nce
szn ettiim teorilere, ne denli deiik olursa olsun, hibir davran ters
dmemekteydi; her olgu dorulayc bir kant niteliindeydi.
Bu farkn o zaman (1919-20) beni gtrd sonular imdi yle zetleyebilirim:
(1) stediimiz bir teoriyi dorulamaksa, dorulayc kantlar bulmakta bir
glk yoktur.
(2) Bir kant, risk tayan bir ndeyinin sonucu ise, dorulayc saymalyz.
Baka bir deyile, teori nda yorumlanmam haliyle, teoriye ters deceini, daha dorusu teoriyi yanllayacan beklediimiz bir olgu ancak dorulayc kant olabilir.
(3) Her iyi bilimsel teori bir yasaklamadr; baz eylerin olmasn yasaklar.
Bir teoriyi yasaklad lde iyi saymalyz.
(4) Dnlebilen hibir olguyla reddedemeyeceimiz bir teori bilimsel deildir. Reddedilemezlik, ok kez sanldnn tersine, bir teori iin bir erdem deil, bir kusur, bir yetmezliktir.
(5) Bir teoriyi gerekten test etme onu yanllamaya almakla olanak kazanr. Test edilebilirlik yanllanabilirlik demektir. Ancak testedilebilirlik
bir derece sorunudur; kimi teoriler testedilebilirlik ynnden daha elverili, dolays ile daha fazla yanllanabilir niteliktedir. Bunlar riski byk
teorilerdir.
(6) Eldeki teoriye ynelik gerek bir yoklamann sonucu olmadka hibir
kant dorulayc saymamalyz; bu ise teorinin tm yanllama abalarmza karn dayanma gc gstermesi demektir.
(7) Gerekten test edilebilir kimi teorilerin yanl olduklar anlaldktan
sonra da atlmadklarn gryoruz. Bunlarn durumuna gre ya baz ek
varsaymlarla pekitirilerek ya da yeniden yorumlanarak reddi nlenir.
Bir teoriyi, bilimsel niteliini yok etmek veya hi deilse drmek yoluyla reddedilmekten kurtarmak her zaman olasdr. (Bu trden kurtarma
giriimlerini, daha sonra, sradan arptma diye adlandrdm.)
Tm bu dediklerimizi bir tek cmlede yle dile getirebiliriz: Bir teorinin bilimsellik lt onun yanllanabilirlik, reddedilebilirlik ya da test edilebilirlik
niteliidir.
Ek 6:
DORULAMA MANTII: NDKSYON1
H. Reichenbach
Yazarn, The Rise of Scientific Philosophy, s.229-233ten baz ksaltmalarla evrilmitir. (C.Y.)
dayanakszdr, nk bir teorinin dorulanmas teoriden olgulara giden karma deil, tam tersine, olgulardan teoriye giden karma dayanr. Bu ise dedktif deil, indktif bir karmdr. k noktas gzlemsel verilerdir; teorinin
dorulanmas bilgilerimizi oluturan bu verilere dayanr.
te yandan, bu indktif karmn yapl biimi de filozoflar ikinci bir yanlla drmtr. Bilim adamlar bulduklar teorilere genellikle tahmin yoluyla ularlar. Teorilerini belli bir yntem kullanarak bulduklarn syleyemezler, sadece doru tahmin yrttklerinden, teorilerinin akla yakn grndnden, ya da olgulara hangi varsaymn daha uygun debilecei sezgisinden
sz edebilirler. Kimi filozoflar buluun bu tr psikolojik anlatmn, olgulardan
teoriye gidite hibir mantksal ilikinin olmad biiminde yanl yorumlamlar, hatta hipotetik-dedktif metodun mantksal aklamasn olanaksz
salmlardr. Onlara gre indktif karm, mantksal zmlemeye elverisiz
bir tahmin iidir. Bu filozoflarn grmedii ey u: Bir teoriye tahminle ulaan
bilim adam teorisini bakalarna ancak olgularla doruladktan sonra sunar.
Bilim adamnn indktif karm kulland yer ite bu teorisini dorulama
aamasdr! O yalnz teorisinden olgulara gidebileceini deil, ayn zamanda,
olgularn teorisini olas kldn, teorisinden yeni gzlemlerin ndeyii yaplabileceini gstermek ister. ndktif karm, bir teori bulmada deil, bulunan
teoriyi olgulara giderek dorulamada kullanlan bir aratr.
Hipotetik-dedktif metodu akld (irrasyonel) bir tahmin saymak bulma
balam ile dorulama balamn birbirinden ayrmamaktan doan mistike
bir yorumdur. Bulma eylemi mantksal zmlemeye gelmez; yaratc dehann
yerini alacak bir bulma makinas yapmamza elveren hibir mantk kural
yoktur. Bilimsel bulular aklamak mantknn grevi deildir. Onun yapabilecei sadece verilen olgularla bu olgular aklama amac gnden bir teori
arasndaki ilikiyi zmlemektir. Baka bir deyile, mantk yalnz dorulama
balam ile urar. Bir teorinin gzlemsel verilere giderek dorulanmas da
indktif mantn iidir.
ndktif karm, olaslk teorisinin inceleme konusudur; nk, gzlemsel
olgular bir teoriye ancak olaslk verir, yoksa ona kesinlik kazandrmaz. lndksiyonu byle olaslk teorisine balama bile baz yanl anlamalara yol amaktan geri kalmamtr. Bir teorinin dorulanmasnda yer alan olasln mantksal yapsn grmek kolay deildir. Kimi mantklar, dorulamay dedktif
karmn tersi biiminde yorumlamalar gereine inandlar. Demek istiyorlard ki, teoriden olgulara dedktif yoldan gidildiine gre, olgulardan teoriye
anlalmaldr. Nedensellik yasalarn olaslk yasalarna dntren gelimelerle birletiinde bu dnceler, olaslk teorisinin modern bilimi anlama
bakmndan neden ok nemli bir inceleme konusu olduunu gstermee
yeter. Olaslk teorisi doa yasalarnn biimini olduu kadar, ndeyici bilginin
aracn da belirleyici gtedir. nceleme konusu olarak bilimsel yntemin zn oluturur.
Ek 7:
BLMSEL YNTEMN K KAYNAI1
J. Bronowski
maktadr. Yaam boyunca, 10 Kasm 1619'da henz 23 yanda iken kafasnda doan bu n etkisinden kurtulamad; bandan geen olay bir mistiin
ruh ekingenlii ile anlatrd. Oysa Bacon tam tersine matematiksel yntemin
nemini kmsemekten geri kalmam, bu yzden de verdii rnek kt
olmutur.
Belirtmeye altm u: Empirik ve mantksal yntemlerin birbirine dayanarak yrmeleri zorunludur; birinde atlan bir adm, tekinde yeni bir adma
yol aar. Empirik yntemin olgular vurgulamas, teorik dnrlere karmlarn olgulardan yapmalar gerektiini tlemesi doaldr. te yandan, teorik dnrlerin de bir dnya tasarlamalar ve bunun geree ne denli uyduunu denetlemeleri de o derece doaldr. Bugn oumuzda gl bir empirik
eilim gze arpmaktadr. Olgular bize yakn ve ekici gelmekte, oysa teori
uzak ve zor grnmektedir. Bu nedenle, tm bilimi olgular saptayan, bunlardan belirledikleri sistemi karan mantksal bir sre gibi dnmek iimize
gelir. Newtonun yapt bu deildi. Kald ki, bu anlay bilimin gerek yntemini de yanstmaktan uzaktr. Garip olan u ki, biz bu dedktif yntemi uygulanan ya da uygulanmaya elverili bir yntem gibi grrz.
Newton'un yntemi tmyle deiikti. Newton, Galileo ile dier talyanlarn
deneylerinden, ktlelerin nasl davrandna ilikin baz genel dnceler
karmt: rnein, ktleler, bir d kuvvet etkilemedike, durumlarn korurlar; hareket halinde iseler, dz bir izgi izleyerek ayn hzla ilerlerler. Bu kadaryla yntemi dedktif sayabiliriz, nk byk lde deneye dayanmaktadr.
Ancak, eitli yasalardan olas dnyalar kurmada oka zihinsel deneyleri
ieren bu aamann tam da dedktif olduu su gtrr.
Yntemin gerek ehresi asl ikinci aamada kendini gstermektedir. Newton
bu aamada, orta byklkteki ktlelerin uyduu yasalarn, tr ve bykl
ne olursa olsun, tm paracklar iin geerli olduu genellemesine ulayor; bu
dncesini olgularn denetiminden geirmek iin de, ayn yasa ya da aksiyomlara bal paracklardan kurduu kendine zg yeni bir dnya oluturuyordu. Bu dnya, Euclid'in kendi aksiyomlarndan kurduu geometrinin soyut
dnyas kadar yapma idi. Euclid, nokta, izgi, dzlem gibi nesneleri tanmlayarak, bunlarn karlkl ilikilerini belirleyen aksiyomlar koyuyordu. Sonra, bu
aksiyomlardan kan ok sayda sonular bir dizi nerme biiminde dile getiriyordu. Euclid'e duyduumuz sayg da ite soyut dzeyde kurduu bu dnyann, grdmz, dokunduumuz gerek dnya ile tam bir uygunluk iinde
olmasndan ileri gelmektedir. Aksiyomlarn doru saymamzn nedeni, Euclid'in bunlar gerek dnyadan kard gibi yanl bir inan deil, bu aksiyomlardan kan sonularn olgulara tpatp uymasdr.
Newton'un izledii yntem de bundan farkszd ve bu yntem ilk kez
Newton'un elinde fizik dnyaya uygulanyordu. Dnyada her eyin kk
paracklardan olutuu varsaymnda olan Newton nedense bunlar tanmlama yoluna asla gitmedi. Democritus ile Lucretius'un atomlarna benzetebiliriz onun bu paracklarn. Ama o byle demiyordu; hatta bu varsayma inandn sylemek de gtr...
Newton, evreni bilinmeyen parack kitlelerinin oluturduu elma, ay, gezegen, gne gibi nesnelerden kuruyordu. Maddenin bu son derece kk parack kmeleri, ona gre birbirinden farkszd: Duruyorlarsa duraanlklarn,
hareket halinde iseler dz bir izgi zerinde hareketlerini, bir d kuvvet deitirinceye dek, srdrrler. Paracklar etkileyen en byk d kuvvet de
yer ekimi idi. Buna gre, evrendeki her parack kendisine denk baka bir
parac, sadece aralarndaki uzakla gre deien bir kuvvetle eker. yle ki
uzaklk iki katna ktnda ekim kuvveti drtte birine der.
imdi, bu doal olarak kurgusal bir dnyadr. Henz bir makine olduu bile
gsterilmeyen bir tasvir. Hatta balangta saptadmz ileyiini srdrp
srdrmeyeceini bile bu aamada bilmiyoruz. Bildiimiz kadaryla ya tm
paracklarnn dalp uzaklamas, ya da tam tersine merkezde toplanmas
nedeniyle ilemeyebilir. imdilik elimizde sadece tanmlarla aksiyomlar var:
Bundan sonraki adm Euclid'de olduu gibi teoremleri, yani hayaleti andran
paracklar arasndaki glge dansn sonularn, tretmektir. te New-ton
matematiki olarak byk gcn bu noktada gstermitir. Ayn tasvire ulaan Hooke ve dier bilginler; sonular karacak matematik yeteneinden
yoksun olduklar iin, speklasyondan teye geemediler. lkin, bu yasalar
gereince, youn bir kre oluturan parack kitlesinin kre dndaki bir
nesneye davran krenin merkezindeki ar bir paracn davranndan
farksz olduunu gstermek gerekir. Matematiin basitlii bu olguya dayanr;
bu olgu da uzakln karesine gre gc azalan gravitasyona dayanr. Baka
bir gravitasyon yasasnn geerli olduu bir dnyada kresel gk cisimleri bir
noktada younlam madde gibi davranmazd. Bu nedenle de gezegen yrngeleri ne kararl ne de hesaplanabilir trden olabilirdi.
Kald ki, bu sadece ilk admdr. Newton bunun sonucu olarak gezegen yrngelerinin hesaplanabilir olduunu gstermeye koyulur. Yrngelerin Kepler'in
lt elipsler olduunu, tanrsal bir saat gibi dnen kararl yollar olarak
kaldn gsterir. daha ileri giderek, gelgitleri, kuyruklu yldzlarn yrngelerini hesaplar. Bylece yava yava bir denizci, astronom ya da Brighton kylannda piknik yapan birinin grd dnyann tpks bir dnya oluturur.
Kurgusal dnyann birdenbire gerek dnya ile tam bir uyum iinde olduu
grlr. te bu uyumdur ki, bizi Newton'un tasvirine ve ona temel olan yasalarna inandrmaktadr. Bu yasalar, grnr hibir biimde deneyden mantksal karmlar deildir. Onlarn baars gerek dnyadan karmlar olmalarnda deil, ana izgileriyle bildiimiz dnyaya benzer bir dnyay iermelerinde aranmaldr. Her biri Newton yasalarna uyan kk paracklarn gerek dnyay oluturduu inancmzn kayna da bu baarda yatmaktadr.
yle ki bu inancn, bugne dein yntem ve metafiziimizin biimlenmesinde
ok nemli sonular olmutur.
Newton'un yldzl dnyasn kurma etkinliini betimlerken, yapt ii Euclid'in yaptna benzettim. Euclid evremizdeki uzay birka basit kurala uyduu varsaylan birtakm hipotetik nesnelerden kurmutu. Newton'un baarsnn bundan farkl yan ise u: Kurulan dnyann gzlenen olgulara ok daha
yakndan ve daha deiik biimlerde uymas gerei aranyordu. Hatta diyebilirim ki, fizik olgular geometrik olgulardan daha dorudur ve daha nemlidir.
Ama bunun hepimizin paylat bir yanlg olmadna emin deilim: nk,
Euclid'in geometrisi iki bin yl aan bir sreden beri uygar dncenin bir
paras olmu; oysa, Newton'dan gnmze kadar geen sre 300 yldan ibaret olup adalarnda yaratt hayret ve hayranlk bizde etkisini srdrmektedir. Aslnda Euclid'in geometrik yapsnn uzaymzla uyumu Newton teorisinin fizik dnyayla uyumunun temelinde yatar. Ancak ikisi arasnda bir fark
vardr. Newton fizii gerek dnyaya pek ok noktada uygun dmekte, kurulduu gnden gnmze dein geen yz yl boyunca deneysel yoldan
dorulanarak gelimesini srdrmektedir. bu teorinin srekli deiim iinde
bulunan bir dnyaya her an uygun dtn gsterme zorunluu giderek
daha ayrntl ve gl deneysel testlerden gemesini gerektirmitir. Onu,
Euclid'in esintisiz ve deimez uzay dnyasndan daha g ve daha derin yapan da ite bu zellii.
te bu nedenledir ki, Newton yntemini, akl ile olgunun bir rgs diye niteliyorum. Bu rgde Descartesin mantksal gr Bacon'un deney tutkusuyla
birlemitir. Newton'un esiz matematik yetenei ile birleen stn deneycilii bu birleimi simgeler. nl yapt Principiada entelektel gcn yce bir
rneini bulmaktayz. Opticks adl yaptnda ise okuyucu bir sergisi ile karlar. Her ey ylesine tam ve yetkin biimdedir ki, kk bir ayrntnn eksiklii
duygusu bile uyanmaz okuyucuda. Newton hi sapmayan bir sezgi gcyle,
mantksal her seenei yoklayan stn yetenei ile, en st dzeyde deneyci ve
kuramc bilim adamnn esiz rneidir.
Opticks'in gen yazarn Principia'nm ll sayfalarnda bulamayz. Oysa
hazrl uzun yllar alan Principia basldnda Newton henz 45 yandayd.
Ama iki yaptta da sergilenen ayn gtr: Her aamada deneysel teste vurulup gerek dnyaya uygunluu yoklanan para para teorileri bir btnde
toplamak. Bilimde dnce ile olgunun birleimini, mantk ile deneyin i-ie
akn vurgulamamn nedeni bu ite. Bilimsel devrim bu birleimin balangcn belirlemekte, bilimsel yntemin gc de ayn birleimden kaynaklanmaktadr.
Ek 8:
BULU MANTII1
N.R. Hanson
Giri
F.C.S. Schiller ispat Mant ile Bulu Mantn birbirinden ayryordu. Bu ayrmn ne demek olduu Schiller de dahil hi kimse iin ak deildi. O belki de
mantklarn bilimsel dnmeyi bir yana itip sadece tasmsal karmlar
zerindeki kl krk yaran abalarndan ikyetiydi. Yaasayd, uralarn
indktif karmla hipotetik-dedktif metot zerinde toplayan gnmz
felsefecilerinden yaknmayacakt, herhalde. Onun Bulu Mant dedii ey
bu hipotetik-dedktif metot (ksaca H-D metodu)'tan pek farkl deildi. Oysa,
ben H-D metodunun doa bilimlerindeki gerek bulula bir ilikisi olduunu
sanmyorum.
Tarih boyunca felsefeciler abalarn Bulu Mantndan ok ispat Mant
(yani dedktif mantk) zerinde younlatrmlardr. Bulu Mant diye yaptklar da aslnda bir tr ispatlama ya da dorulama olmaktan pek ileri gemiyordu. rnek olarak, indktif dnme, olaslk ve teori kurma ilkelerine ilikin zmlemelerini gsterebiliriz. Bilim mantklar, ileri srlm bir hipotezin nasl dorulanabileceini gsterme abasndaydlar. Bir hipoteze ulamada ne gibi zihinsel ilemlerden geildii konusunda ise die gelir bir ey
sylemiyorlard. Sadece iki istisnas var bunun: Aristoteles ve Peirce. Bu ikisi
iin, hipotez kurmann da kendine zg, Peirce'nin retrodksiyon dedii, bir
mant olabilirdi. Bir kimsenin hipotezini ileri srerken iyi ya da kt. birtakm nedenleri vardr herhalde. Bu nedenler. o hipotezi benimsemeye bizi gtren nedenlerle baz hallerde ayn olmayabilir. Bu demek deildir ki, kiinin
hipoteze ulama nedenleriyle o hipotezi doru sayma nedenleri hibir zaman
zde olmaz.
Ne Aristoteles ne de Peirce, Bulu Mantndan sz ederken, bilim adamlarna
bulularn nasl yapacaklarn gsteren bir rehber hazrladklar iddiasnda
1
Stellar parallax astronomide bir terim olup, yle tanmlanabilir: Bir yldzn, dnyadaki
gzlemcinin konumundaki deiiklikten ileri gelen, ynndeki fark ya da konumundaki kayma.
(eviren)
yrnge izdiklerini dnmek yerinde idi; baka bir deyile, H'yi oluturma,
gelitirme ve ileri srme akla yaknd.
Ne var ki, bu nedenler H'nin doruluunu kantlayc deildi. H'yi oluturup
ileri srmeye yol aan ey bir analojik akl yrtmeye dayanyordu: (Mars'da x
gibi bir zellik var; Mars tipik bir gezegendir; yle ise dier gezegenlerde de
x'i bulabiliriz.) Bir hipotezi analojiler deil, ancak gzlemler dorulayabilir.
Bunda H-D gr hakldr. H'yi temellendirmek iin dier gezegenlerin konumlarn gzlemeye, bu konumlarn her birinin, denklemleri bir elipsin denklemine uyan bir eri ile gsterilmesine ihtiya vardr. Bu yapldnda H'yi
doru sayabiliriz. Fakat H'ye ulalmadan bu yaplamazd, yaplmas da beklenemezdi. stelik bu fark (Reichenbach ve Braithwaite gibi filozoflarn gstermeye altklar gibi) psikolojik olarak nitelemek de doru deildir. Mantk
ynnden, Kepler'in H'yi ne srmesinde kulland analojik nedenlere diyecek yok. Ancak, gene mantk ynnden, H'nin doruluunu temellendirmede
bunlar yeterli deildi. Nitekim, temellendirme ancak yllarca sonra yaplabilmitir. Unutmamal ki, A, H iin iyi bir nedendir, nermesi doruysa, bu doruluk. nedenler indktif yoldan doru olsa bile, mantksaldr. ysa, H iin
Jones'n iyi nedenleri var, der ve dediin doru ise, bu doruluk olgusaldr.
nk Jones'n H iin baka nedenleri de olabilirdi. ki nerme farkldr. Bir
nedenin iyi olmas, ya da iyi olmamas mantksal bir sorundur; zm iin
gzleme bavurmaya gerek yoktur. H'yi ileri srmek iin A'nn iyi bir neden
olup olmadn saptamak salt mantksal bir aratrma iidir.
Grnen o ki bir hipotezi akla yakn bulup ortaya atmaya bizi gtren nedenlerle, o hipotezi dorulayan nedenler arasndaki fark, psikoloji olmaktan
daha fazla bir eydir. Analojiye dayanan akl yrtme ile gzleme dayanan akl
yrtmeyi dnelim. Kepler balangta analojiden yola kmt. Akla yakn
bir hipotezin oluumuna baka nedenler de yol aabilir. rnein, denklem
veya argmanlarda bir tek formel yap veya simetri sezinlemek; Clerk
Maxwell ile Einstein'n bulularnda bu zellii bulmaktayz. Kii, otoriteye
bile bavurarak akla yakn dnebilir. Kepler'in asistan, Bertsch'n H'yi ileri
srmek iin iyi bir nedeni vard. Bu da Kepler'in de H'yi ileri srm olmasyd. Kiinin znel zelliklerinden kaynaklansa bile bir hipotez akla yakn olabilir. Matematikiler arasnda en titizleri bile ou kez kendi logaritma tablolarn dzenlemez. Ancak btn bunlar, H'yi dorulayc nitelikte nedenler deildir. Farkn sandmzdan da ilerde trsel bir fark olduunu belirtmek iin
zmlememizi srdrelim.
deki tikel gzlemlerin doruluuna inanmyor demektir. Oysa, karmn analojiye ya da biimsel simetri sezinlemesine dayand hallerde kuku daha
baka noktalara ynelik olur.
Bir baka itiraz da u olabilir: Bir hipoteze bizi gtren neden ister analojik
olsun, ister simetri arayndan kaynaklansn, isterse yetkiliye bavurma olsun, sonunda bir nedendir, hipotez indktif yoldan dorulanm olsa bile bu
niteliini yitirmez. Baka bir deyile, bu neden hipotezin ortaya kmasna
yarad kadar, dorulanmasnda da geerlidir."
Buna da bir diyeceim yok. Ne var ki, bir hipotezin oluumunda yer alan dnme biimleri kendi balarna o hipotezin dorulanmasn salayc olmaktan uzaktrlar. Oysa, indktif karm tr bunu salamaya yeterlidir. yle ise
iki tr bir tutamayz. Dier karm biimleri bize bir hipotezi akla yakn gsterebilir; hipotezi dorulamamz ise ancak indktif karmla olanak kazanr.
Ek 9:
BLMSEL DNMEDE LK ADIM1
F. S. C. Northrop
Yazarn The Logic of the Sciences arid the Humanities, I. blmnden baz ksaltmalarla evrilmitir. (C. Y.)
XX
Kendi bana kalan akl, mantksal dzene uygun giden yolu, yani birinci yolu
tutar. nk akl en yksek genellemelere sramaya ve orada kalmaya can
atar; ok gemeden de deneyi can skc bulmaya balar. stelik, mantk da
dzenli ve arbal grnml tartmalaryla bu yanl gidii destekler.
XXII
Szn ettiimiz iki yol da duyu verilerinden ve tek tek olgulardan yola karak genellemelere ular: ne var ki, aralarndaki fark ok byktr. yle ki,
biri olgusal verilere ayakst bir gz atmakla yetinir; dieri onlara gereince
ve dzenli bir biimde yerleir. Gene biri hemen bir takm soyut ve yararsz
genellemelere balanr; dieri yava admlarla doa dzeninde varl bilinen
sonulara ular.
XXIV
Zihinsel tartmalarla kurulan aksiyomlardan yeni olgular bulmamz olanakszdr. Doann incelii. akln inceliini kat kat aar. Ama, olgulara dayanlarak
oluturulan aksiyomlar bizi kolayca yeni olgulara gtrr, bylece de bilim
eylem gc kazanr.
XXVI
Dpedz doaya uygulanan salt akl yarglarna hipotez diyorum. (Bunlar
ihtiyatszca oluturulan ham dncelerdir.) te yandan, doru ve yntemsel
biimde olgulardan kanlar yarglara, ayrm kolaylatrmak iin, doa-y
yorumlama diyorum.
XXX
Gemi alarn tm akl rnleri bir araya gelip birlese de bunlara dayal
hipotezlerle bilimde hibir ilerleme salanamaz. nk akln balangtaki
ar yanllklarn, daha sonraki yetkin ve dzenli ilemlerle giderme olana
yoktur.
XL
Zihnimize yerlemi yanl fikirlerden kurtulmann en iyi yolu kavram ve aksiyomlarmz gerek indksiyonla oluturmaktr, kukusuz. Ayrca, bunlar
ortaya karmak da son derece yararl olur.
Sorumuz udur: Bir aratrmaya giriirken ilk yapmamz gereken ey nedir?
Bu soruya Bacon'un verdii yant aktr: Kii tm pein yarglar ya da yanl
fikirleri bir yana brakarak indktif yoldan gitmelidir. ^XXVI zde-yi'de her
trl n-yarg ya da hipotezlerle doaya yaklamdan kanlmas" tleniyor. Ayrca, yerlemi hatalar pekitirmeye ve onlara sreklilik kazandrmaya yarad iin biimsel mantk da bir yana atlmaldr, ona gre.
(b) Rene Descartes
Metot zerine Konuma adl kitabnda Descartes, Avrupa'da en sekin okullardan birinde" eitilmi olmasna karn, ann geleneksel bilgilerinin kendisini nasl hayal krklna urattndan sz eder. Aristoteles'in duyu verilerini ar vurgulamasna, gzlemleme, betimleme ve snflama yntemleriyle
doa bilimlerini kurmasna karn ona dayanan geleneksel bilimler 7nci
yzylda ilerliklerini yitirmilerdi. Daha ok hayale hitap eden insan bilimleri
de birbirine ters den ve de geerlii kukulu birtakm deerleri dile getirdikleri iin ayn ekilde doyurucu olmaktan uzaktlar. Felsefede ise, tartlmayan, dolays ile kuku konusu olmayan tek bir doru yoktur"...
Descartes tm kuramsal ve pratik bilgiler iinde yalnz bir tanesini sarslmaz
gryordu. Kesinlii ve akl yrtmesinde dayand salam kantlar nedeniyle matematii son derece zevkli buluyordum; ancak henz gerek yararn
anlayamamtm. ylesine salan temellere dayanmasna karn, stne daha
yce bir yaptn kurulmam olmas beni artyordu. Matematii sadece mekanik sanatlar iin ie yarar sanyordum."
Descartese ipucu veren bu gzlemi onun daha sonra dedktif akl yrtmeyi
vurgulamasn da belirleyen balang olmutur. Matematikilerin dedktif
yntemini, Bacon'un empirik veya indktif yntemine yelemesi buradan
gelir.
Ne var ki, Bacon gibi o da geleneksel mantn tasmsal akl yrtmesini yetersiz bulur. ... Hatta tek gvenilir sayd matematiin bile pekitirilmeye muhta
olduunu belirtir... Yetersiz bulduu geleneksel geometrinin ve modern cebirin yntemleri yerine, bunlarn iyi yanlarndan da yararlanan yeni bir yntem
oluturmak abasndadr. Yeni yntemin dayand drt kural yle dile getirmitir:
Birincisi, doruluunu aka grmediim hibir eyi doru saymamak. Baka
bir deyile, n yarglardan titizlikle saknmak, aklma, hibir kukuya yer vermeyecek kadar, ak ve seik gelenler dnda hibir eyi kabul etmemek;
rma arlk verirken, Cohen ile Nagel hemen bir hipotez oluturup bunu olgulara giderek irdelemeyi vurgulamaktadrlar.
(d) John Dewey
Dewey, Logic: The Theory oj Inquiry adl yaptnda bilimsel aratrmay yle
tanmlar: Aratrma, belirsiz bir durumu, yapsal ayrntlar ve ilikileri belirli
bir duruma denetime bal dntrmedir, yle ki, ilk durumun eleri bileik
bir btn oluturmu olsun" Bu belirsiz durumun hem doada hem de kltrde yer alan bir konumu vardr. ... Dewey'e gre, aratrmaya yol aan ey
belirsiz durumdur". zellii belirsizlik, sorunsal, aklanmaya muhta olmasdr. stelik bu zellikler znel deil, nesnel niteliktedir. Bu zellikler duruma ait zelliklerdir. Durumun belirsiz olmas kukumuzun kaynadr.
Geri durumun belirsizlii aratrmaya yol aan n kouldur; ancak aratrmann balamas iin yeter deildir. Durumun "sorunsal olmasna da ihtiya
vardr. Belirsiz durum aratrmaya konu edilme srecinde sorunsal nitelik
kazanr."
Bu ok nemli bir noktadr. Demek oluyor ki, Dewey iin aratrma ne olgu
toplama ile ne de hemen bir hipotez ortaya atma ya da yntemli kuku yolundan eritiimiz kesin birtakm dorulardan mantksal karmlar yapma ile
balamaz.
Belirsiz durumu, durumun sorunsallatrlmas onu da sorunun zmn
belirleme aamas izler. Sorunun zm her eyden nce sorunun aka
ortaya konmasn gerektirir. Bu da hemen olacak bir i deil. Sorunu iyice
irdelemeden kesin ve ak sayma yoluna gidersek, daha batan yanl bir yol
tutmu oluruz. Sorunu nasl tanmlamalyz ki, zme giden yol kendiliinden
belirmi olsun?
Gzden uzak tutulmas gereken ilk nokta udur: bir durum tmyle belirsiz
ise bunu yapsal eleri kesinlikle belirgin bir soruna dntrme olana
yoktur. lk adm, belirsiz durumdaki (varsa) belirgin eleri arayp bulmaktr.
... Bunlarn gzlem olarak saptanmasyla belirsiz durum sorunsal bir nitelik
kazanmaya balar. ... Gzleme konu bu olgusal koullardan zm bir dnce
olarak doar, ancak bu henz bir olaslktr. ... Sonuca ulama iki aamay daha
(Dewey'nin Akl Yrtme dedii zm olarak beliren dnceden olgusal
sonular karma aamasyla, Olgu-anlam Balamnn ilemsel Nitelii dedii
gzlemle saptanan olgularla, bunlardan doan zm dncesi ya da hipotezin soruna zm getirmedeki ilemsel grevlerini belirleme aamas) gerektirmektedir. Ancak bu aamalar bizi unda ilgilendirmediinden, aratrmann
ilk aamasnda izlenecek yntem ne olmaldr, sorumuza dnyoruz.
Dewey'nin bu soruya verdii yant da aklk kazand: Aratrma sorunsal bir
durumla baladndan, nce bu durumu oluturan belirgin olgularn saptanmas gerekir. Sonra bu olgularn sezinlettii ve soruna zm vadeden hipotezi belirlemeye, ardndan hipotezi, olgusal sonulan-na giderek ilemsel olarak
dorulamaya sra gelir.
Grlyor ki, aratrmay balatmada izlenecek yntem konusunda yetkililer
anlamazlk iindeler. Geri hepsinin paylat bir nokta var, o da, kafamz
daha batan geleneksel inanlardan temizlememiz gerei. Bacon'da bu allan
geleneksel inanlar oluturan saplantlar belirleme, Descarteste kukulanlabilecek her eyden kukulanma biimi almaktadr. Cohen, Nagel ve Dewey
de balangta kukulanmay tlemektedirler. ... Ancak kukulanmay bu
tleyi, kafamz geici bir sre iin de olsa, allm inan ve saplantlardan
temizleme istei olumsuz bir yaklam vurgular. Olumlu yaklama baktmzda yetkililerin anlaamadklarn aka gryoruz.
Bacon kafamzda herhangi bir hipoteze yer vermeksizin olgu toplamamz bize
tlyor. Hatta saplantlardan kurtulmak iin de buna ihtiya var, diyor.
Descartes ise, kukuyu son izgisine gtrdkten sonra geriye kalan birka
ak ve kesin dorudan mantksal karmlar yaparak salam bilgilere ulaabileceimizi salk vermektedir. Cohen ile Nagel daha deiik bir yntemi, hipotez oluturarak ie koyulmay nermektedirler. Onlara gre de mantksal karm gereklidir; ancak, karm Descartesin nerdii gibi birtakm kuku gtrmez dorulardan teorik sonulara ulamak ynnde deil, tam tersine
teoriden olgulara doru olmaldr. Olgudan hipoteze gidi imgelemin psikolojik bir sray olup formel mantkla belirlenemez. Bu nedenle ie hipotez
oluturmakla balamak gerekir. Mantksal karm daha sonra gelir: grevi
hipotezi, olgusal sonularna giderek ilemsel yoldan test etmektir. Hipotezin
nemini vurgulama bakmndan John Dewey, Bacon ile Descartese deil. Cohen ile Nagel'e yakndr. Ancak onu hepsinden ayran balca zellii balangta sorunsal durumu vurgulamasdr...
Ek 10:
KLASK FZK'N EMPRK VE RASYONEL YNLER1
H. Reichenbach
Yazarn, The Rise of Scientific Philosophy, 6. Blmnn baz ksaltmalarla evirisi. (C.Y.)
lan iki embersel hareketin sonucu sayyordu; tpk lunaparkta eksentrik biimde bydke bir atlkarnca zerine yerletirilmi kk bir atlkarncada oturan birinin dnerken izdii yrnge gibi. Ptolemy'nin yer merkezli
sistemi bugn bile, yldzlarn dnyadan grnlerine ilikin astronomi sorularna ve zellikle baz denizcilik problemlerine cevap vermede kullanlmaktadr. Sistemin pratikteki kullanl da gstermektedir ki, Prolemy astronomisi geree pek de uzak deildi.
Dnya ile dier gezegenlerin sabit bir gne evresinde dnd gr eski
Yunanllarca bilinmeyen bir ey deildi. Samoslu Aristarchus gne merkezli
(heliocentric) bu sistemi .. 200 yllarnda ortaya koymutu; ancak adalarn inandramamt bunun doruluuna. Yunanl astronomlarn Aristarchus'u anlayamam olmalarn, mekanik bilimin o zamanki geri kalml ile
aklayabiliriz. Nitekim Ptolemy Aristarchus'a kar unlar ileri sryordu:
arz hareketsiz olmal, nk baka trl yere den bir ta dikey dmezdi;
gene havadaki kular hareket eden arzn gerisinde kalr, kalktklar yere deil
geriden gelen yere konarlard.
Ptolemy'nin bu tr dnmesinin yanlln gsteren bir deneye 17'nci yzyldan nce rastlamyoruz. lk kez, Descartesin ada ama ona kar olan
Fransz keii Gassendi, hareket halinde gemiler zerinde byle bir deneye
giriir. Gemi direinin tepesinden sald tan direin tam dibine dtn
gsterir, Ptolemy doru olsayd, ta direin dibine deil, geminin hareketi
nedeniyle, daha geride bir noktaya derdi. Gassendinin bu deneyi Calileonun ksa bir sre nce bulduu bir yasay doruluyordu. Buna gre, den
ta geminin hareketini tar, dme srasnda onu iinde korur.
Peki Ptolemy neden ayn deneye bavurmamt? nk lme ve gzlem
dnda bir deney dncesine Yunanllar alkn deillerdi. Herhangi bir deney doaya yneltilen bir sorudur; bilim adam uygun aralar kullanarak,
sonucu soruya evet ya da hayr demeye olanak veren fiziksel bir olgu meydana getirir. Gzlemimiz, mdahalemiz olmakszn meydana gelen bir olguyla
snrl kald srece bu olguyu oluturan etkenleri ayrt etmemize, sonucu
meydana getirmede her etkenin payn belirlemeye olanak yoktur. Oysa bilimsel deney etkenleri birbirinden ayrt eder, birini serbest tutarak dierlerini
denetim altnda tutar; bylece kiinin mdahalesi olmakszn nasl meydana
geldii kestirilemeyen karmak olayn ileyi mekanizmas anlalm olur.
rnein aatan bir yapran dmesi, yer ekimi ile hava akm gcnn
etkiledii karmak bir olgudur. Yapran zigzag izerek yere inmesi iki kart
etkinin ie karmasndan ileri gelir. Hava akm etkisini denetim altna alrsak,
dme yalnz yer ekimi etkisine bal kalr ve yapran bir ta paras gibi
yere dtn grrz. Dzenli deneyler aracl ile doann karmak olgular elerine ayrlarak, her enin sonucu oluturmadaki etkinlik derecesi
belirlenir. te bu nedenledir ki, deney modern bilimin belirgin bir zellii
olmutur.
Modern bilimi Kopernik (1472-1543) ve Galileo (1564-1642) ile balam
sayyoruz. Kopernik gne merkezli sistemi kurmakla modern astronominin
hem temelini att, hem de bilimsel dnmeye yeni bir yn vererek, onu nceki alarn antropomorfizminden kurtard. Galileo'ya gelince, bilimde kantitatif deney yntemini ona borluyuz. Cisimlerin dme yasasna yol aan deneyleri, deneyi lme ve matematiksel ifade ile birletiren yntemin ilk rneini
oluturmutur. Galileo ile birlikte bir kuak bilim adamnn deneye yneldiini
gryoruz. Ama gene de bu genel yneliin tmn bir kiinin rn saymak
doru deildir. Kiinin kafasn, skolastik dnce biiminin boyunduruundan kurtaran, bilimsel dnceye olanak veren toplumsal koullar grmezlikten gelemeyiz.
Deneysel bilimin douu ile birlikte tm Avrupay kapsayan yeni bir atlm ve
ilgi dalgasna tank olmaktayz. Hollandal bir mercekinin buluu olan teleskop, Galileo'nun elinde hemen gkyzne evrilen bir inceleme arac niteliini
kazanr. Baka bir talyan, Galileonun rencisi Toricelli, barometreyi bulur,
havann ykseklere ktka azalan bir basn oluturduunu ortaya karr.
Almanya'da, hava pompasn bulan Guericke, halkn hayretten alan gzleri
nnde, hava basncn yle bir deneyle ispatlama yoluna gider: iki yann
kreden oluan iindeki hava boaltlm bir krenin kanatlarn ters ynlerden eken birer dzine at birbirinden ayramaz. Bu atlm ngilterede de kendini gstermekten geri kalmaz. Kralie Elizabeth'in hekimi William Gilbert
manyetizma zerinde geni deneyler yrtr ve sonularn yaynlar; Harvey
kan dolamn bulur; Boyle, kendi adn tayan gazlarn oylum ve basncna
ilikin yasay bilime kazandrr. Bylece gzlem ve deney yolundan bilim dnyasn oluturan bir dizi olgu ve yasann ortaya ktn gryoruz.
Modern bilimin balangtaki gelimesine ilikin setiimiz bu bir ka olay,
modern dnemde ortaya kan empirik sistemlerin klasik Yunanllarn byk
rasyonalist sistemleri ile neden boy lecek nemde olduunu gstermeye
yeter. Yunanllarn rasyonalizmi o uygarlktaki matematik aratrmalarnn
yoldan dorulanmtr; nitekim Newton'un da gsterdii gibi, Kepler yasalarnda zetlenen tm gzlem verilerine bu hipotezden, karsama ile gidilebilir.
Dahas var: yalnz Kepler'in yasalarm deil, daha pek ok olgusal ilikileri, bu
arada Calileo'nun cisimlerin dme yasas ile, ayn konumlar ile bantl olan
gel-git olayn ayn hipotezden karma olana vardr.
Newton kendisi hipotezinin doruluunun, hipotezden mantksal olarak kanlar sonularn gzlemsel olgulara uymasna bal olduunu aka gryordu. Bu sonular karmak iin, diferansiyel hesap" denilen yeni bir matematiksel yntem icat etmek zorunda kalmt. Ancak dedktif dzeydeki tm
parlak baars ona yeter grnmyordu. Kantitatif gzlemsel verilere de ihtiya duyuyordu. Hipotezini, aylk dn gravitasyon yasasna bal olmas
gereken ay zerindeki gzlemleriyle dorulamak istemiti. Ancak zntyle
grd ki, gzlem verileriyle hipotezine dayanarak kard sonular birbirini
tutmuyordu. Newton, ne denli gzel olursa olsun teorisini olgularn stnde
tutacak trden bir bilim adam deildi; teorinin yazl olduu ktlar ekmecesine kilitleyip kaldrmakta tereddt gstermedi. Yirmi yl kadar sonra Franszlar yer kresinin evresini yeniden lnce, Newton daha nce kulland
lmelerin yanl olduunu grd; yeni lmeler hipotezinin sonula-nna
tmyle uyuyordu. Newton bunu grdkten sonra, ancak, teorisini yaymlamaya karar verir.
Newton'un hikyesi modern bilimin yntemini aydnlatan en arpc rneklerden biridir. Bilimsel yntem gzlemle balar; ama bununla yetinmez. Gzlem, betimlemeyi aan matematiksel bir aklama ile tamamlanr. Daha sonra,
bu aklamadan matematiksel yntemlerle birtakm sonular karlr ve olgularla karlatrlr. Evet ya da Hayr" cevabn vermek bu olgulara braklmtr. Bu ynyle alndnda bilimsel yntem empirik niteliktedir. Ne var ki,
olgularn doru, olarak kantlad ey, olgularn sylediinden daha fazlasn
ierir. Onlarn doru olarak kantlad matematiksel aklama ya da teoriden
daha baka gzlemlere gitme olana vardr. Newton soyut bir teoriye gidecek
kadar yrekli, ancak yle bir teoriyi olgular dorulamadka doru saymayacak kadar ihtiyatl bir kiidir.
Matematiksel yntem modern fizie ndeyici gcn kazandrmtr. Empirik
bilimlerden sz eden hi kimse, gzlem ve deneyin, ancak matematiksel dedksiyonla birleince, modern bilimi oluturmada etkin olabildiklerini gzden
rak tutmamaldr. Newton'un fizii, kendisinden iki kuak nce Francis Bacon
Yunan kafas iin olgularn nceden belirlenmesi dinsel bir anlam tard, yle
ki bu anlay nedensellik kavram ile deil yazg kavram ile dile getirmek
yerinde olur. Yazg inancnn kkeni antropomorfiktir; baka bir deyile insan
davran biimleri ile deerlendirmelerin doaya yanstlmas byle bir inanca
yol amtr. nsanlar nasl kendi amalar iin doann ileyiini denetim altna alyorlarsa, tanrlar da insana ilikin olup bitenleri denetim altnda tutar ve
her kiinin yazgsn belli bir plana bal grr. Yunan yazgcl (fatalism) ite
budur. Deiik yollara bavurarak yazgmzdan kurtulmaya alabiliriz; ama
ne yapsak bouna, yazgmz baka bir yoldan mutlak gerekleir. Babasn
ldrp annesiyle evlenmek Oedipus'un yazgsyd. O bundan habersizdi. Ama
Thebes kral baba renmiti bunu gaipten. Babann, yeni doan olunu ssz
bir daa brakarak yazgy bozma giriimi baarl olmaz; yavruyu bakalar
bulup bytr. Thebes'e gitmekte olan gen Oedipus yolda bilmedii bir
adamla karlar, adam ldrr. Sonra geldii kenti, gizemini zd sfenksin korkun basksndan kurtarr; baars kralie ile evlenmesiyle dllendirilir. ok gemeden ldrd adamn kendi z babas, evlendii kadnn kendi
z annesi olduunu renir. Freud bu miti bilinalt bir arzunun yansmas
olarak yorumlar: ocuun anneye duyduu cinsel istek, babaya duyduu nefret. Bylece psikolojik ynden yazg fikri, bilinalt drtler karsnda duyduumuz zavallln bir yansmas biiminde aklanabilir. Ancak bu Yunanllarn bilmedii, bizim ada aklamamz. Doru bulsak da bulmasak da, yaamn yazgyla nceden belirlenmi olma retisini mantkla deil psikoloji ile
aklama zorundayz.
Modern bilimin belirleyicilii ok deiik niteliktedir. Kkeni matematiksel
yntemin fizikteki baarsnda aranmak gerekir. Fizik yasalar matematiksel
ilikiler biiminde yorumlamak, dedktif yntemleri, kesin ndeyiler karmada kullanmak mmkn olduuna gre, olup bitenlerin grnrdeki karkln gerisinde mutlaka matematiksel bir dzen, nedensel bir bant olmal
diye dnlmtr. Bu dzeni tmyle bilemiyor ya da yakalayamyorsak, bu
bizim bir kusurumuzdur. Fransz matematikisi Laplace bu gr, her atomun konum ve hzn gzlemleyen, tm matematiksel denklemleri zebilen
insanst bir zeka benzetiinde zetler. Byle stn bir zeka iin gemi gibi
gelecek de gzler nndedir, ister bizden bin yl nce isterse sonra olsun her
olgunun tm ayrntlarn belirlemek iten deildir. Fizik dnya iin sz konusu olan bu belirleyicilik, Newton fiziinin en genel sonucudur. Yazgdan nitelik
ynnden farkldr. Planlayc deil, krdr; ne insandan yana, ne de ona kar-
dr. Gelecee ynelik amalar bakmndan deil, gemi olgulara dayal bir
belirleyiciliktir. Doast bir buyruktan deil, fizik olgularn yasal dzeninden
kaynaklanmaktadr. Ama yazg kadar sk ve istisnasz bir belirleyiciliktir; fizik
dnyay, otomatik ileyen bir saat modeline oturtmutur bu dnce.
Klasik fiziin dnya gr bu olduuna gre, Newton dneminin bizi empirist bir aknt iine att gibi rasyonalist bir akntya kaptrdna da amamak gerekir. Empirist, bilimin yalnz bir yann, gzlemsel yann incelemekle
yetindi; rasyonalist ise baka bir yann, matematiksel yann vurgulamakla
yetindi. ..
Klasik fiziin ne empirist nede rasyonalist yorumu tek bana yeterlidir. Fiziin matematiksel kesinliine bakarak, bilimin ierdii tm dnce srelerinin dedktif karmlarndan ibaret olduu sonucuna gitmemeliyiz. Fiziki
dedksiyona olduu kadar indksiyona da dayanmak zorundadr; nk bilimsel aratrma gzlem velileriyle ie koyulur, ulat sonular gene gzlem
verilerine giderek dorulamaya alr. Bilim adamnn gzlemsel n-deyileri
hem yeni bulgularn hem de kurduu hipotezi dorulayan kantlan oluturur.
ndktif ve dedktif dnme biimleriyle kurduu karmak dnce sistemi
klasik fizie, olgular aklama ve n-deme ilevinde en st dzeyde etkinlik
kazandrmtr. Ne var ki. ne fiziki ne de filozof bu yntemlere, zellikle yeni
ndeyilere uygulamalarnda, neden bel balamamz gerektii konusunda bize
tam doyurucu bir aklama getirememitir.
Ek 11:
TEORK FZKN YNTEM ZERNE1
A. Einstein
Teorik bir sistemin geliimini gzden geirirken, teorinin ierii ile empirik
olgunun tm arasndaki ilikiye zenle bakalm. Burada bilgimizin birbirinden ayrlmaz iki esi arasnda srp giden elikiyle (olguyla akl kartl
ile) ilgilenmekteyiz.
Antik Yunan'a bilimin beii olduu iin sayg duyarz. Bilimin mantksal bir
sistem olarak douuna ilk kez burada tank olmutur dnya. Euclid geometrisinden sz ediyorum. Bu sistemde akl yrtme yle tam ve kesin ki, ulalan
her nerme hibir pheye yer brakmayan bir doruluk kazanmakta. Yarg
gcnn eritii bu parlak baar kiiye, daha sonraki baarlarna ynelmede
gvence kayna olmutur. Euclid'in hayal yetisini tututurmad hibir gen,
bilimsel dnr olmaya kendini aday saymasn!
Ama gerek dnyann tmn kapsayan bir bilim iin insanolunu ikinci bir
temel eye, Kepler ve Galileo'nun at yolda gidenlerin ortak nitelikleri olan
bir eye daha ihtiya vard. Salt mantksal dnmek bize olgusal dnya
hakknda hibir ey retemez; geree ilikin her trl bilgimiz yaant ile
balar onda biter. Salt mantk yoluyla elde edilen nermeler botur, olgusal
ierikten yoksundur. Bunu grd, bilini dnyasnn kafasna dank diye vurduu iindir ki, Galileoyu modern fiziin, hatta tmyle modern bilimin babas sayyoruz.
Teorik fizikte bir sistemi kavramlar, bu kavramlar iin geerli saylan temel
yasalar, ve mantksal karmla ulalan sonular oluturur. Gzlemlerimize
uygun dmesi gereken nermeler de ite bu sonulardr.
Euclid geometrisinin yapsnda da ayn eyi grmekteyiz. u farkla ki, burada
temel yasalara aksiyom diyoruz; mantksal karmla ulalan teoremlerin de
olgusal dnyaya uygun dmesi sz konusu deildir. Ancak geometriyi, balangtaki empirik ieriinden soyutlamakszn uzaysal ilikileri dile getiren
srarlydlar. Onlar iin bu kavram ve ilkelerin olgulardan bamsz, birer dnsel rn olduu akla bile gelmezdi. Bu anlayn yanll aka ancak
genel relativite teorisinin ortaya kmasyla anlalmtr. Nitekim bu teori,
Newton'unkinden deiik temellere dayanarak daha ok sayda olgularn,
daha tam ve doyurucu bir biimde ele alnabileceini gstermitir. iki teoriden
birinin veya tekinin stnl sorununu bir yana brakarak, teorik ilkelerin
kurgusal niteliklerini vurgulayan bir noktay belirtmekle yetinebiliriz, bu da
birbirinden temelde farkl iki ilkenin ayn olgu grubunu aklayabilmesidir. Bu
da gsteriyor ki, bu ilkeler olgulardan bamsz kurgular olup, olgulardan
mantksal olarak kanlasn olanakszdr.
Teorik fiziin bu aksiyometik temeli gerekten olgulardan bamsz olarak
aklmzn yaratt bir eyse, o zaman geree ulama umudunu tayabilir
miyiz? daha kts, gerek dediimiz eyin hayalimizin tesinde bir varl
var mdr? ... Bana sorarsanz, bizi doruya gtrecek bir yolun olduunu ve
onu bulabileceimizi tereddtsz syleyebilirim. Bugne kadarki deneylerimiz doann, dnebileceimiz en basit matematiksel kavramlarla ifade olana bulduunu gstermektedir. Salt matematiksel yollardan doay anlamamz salayan kavramlara ve bu kavramlar birbirine balayan yasalara ulaabileceimiz inancndaym. Gzlem verilerimiz bize uygun matematiksel kavramlarn sezgisini verebilir belki; fakat onlara hibir ekilde mantksal zorunluk kazandrmaz. Hi phe yok ki, matematiksel teorilerin uygulamadaki
yararnn biricik lt deneylerimizdir. Ancak yaratc ilkeyi deneylerde deil
matematikte arayacaz. Bu nedenle, gemi alarda zlendii gibi, ben de
salt dnce ile gerei kavrayabileceimizi sanyorum.
Ek 12:
BLMDE BUNALIM VE TEORLERN ORTAYA IKII1
Thomas S. Kuhn
Yazarn, The Structure of Scientific Revolutions (Bilimsel Devrimlerin Yaps) adl yaptnn VII.
Blm, s.66-76dan evrilmitir. (C.Y.)
ki, zamanla, bu dzenlemelerin sistemi daha salkl iler yapmak yerine daha
karmak hale getirdii, yle ki, bir yerde giderilen bir aykrln baka bir
yerde ortaya kt grlmtr.
Astronomi geleneinin dtan srekli kesintilere uramas. ve astronomlar
arasndaki iletiimin son derece darl nedeniyle, bu glkler ancak zamanla
anlalmtr; ama anlalmtr. Daha on nc yzylda X. Alfonso'nun Tanr evreni yaratrken bana danm olsayd. ona iyi akl verebilirdim, dediini
biliyoruz. On altnc yzylda. Kopernik'in alma arkada, Domenica da Novara, Ptolemy'ninki kadar hantal ve salksz bir sistemin doay doru yanstamayacan sylyordu. Kopernik'in kendisi de De Revolutionisbus adl yaptnn nsznde miras ald gelenein sonunda bir hilkat garibesi"ne dntn yazmaktan geri kalmaz. O yzyln balarnda, Ptolemy sisteminin
kendi geleneksel sorunlarna bile uygulama gcn yitirdiini, Avrupa'nn
sekin astronomlar anlamaya balamlard artk. Kopernik'in sistemi reddederek yerine bir yenisini oluturmaya koyulmas da byle bir anlaytan sonra
olabilirdi ancak. nl nsz bugn bile bilimde bunalam en iyi anlatan bir
metin niteliindedir.
Kuskusuz, sistemin birtakm normal teknik problemleri zmede iine dt yetersizlik Kopernik'in karlat bunalmn tek nedeni deildi. Bunun
yan sra takvim reformuna ilikin toplumsal basky (o bask ki, procession"
sorununa daha byk bir ivedilik kazandrmt) da hesaba katmak gerekir.
Kald ki, daha tam bir aklama iin, Ortaa'da Aristoteles'e yneltilen eletiriyi, Rnesans Yeniplatonculuunu, daha nemli tarihsel olaylar gz nne
almay gerektirir. Ama gene de teknik zmde iine dlen yetersizlik bunalmn zn oluturan etkendir. Olgun bir bilimde (ki astronomi bu dzeye
antik ada erimiti) sz geen d etkenler zellikle bunalmn patlama
zaman ile ilk ortaya k alann belirlemede ve bunu alglamadaki kolayl
salamada nemlidir. Ne var ki, bu incelemede bunlar ele alamayacaz.
Kopemik devrimi iin bu sylediklerimizi yeter sayarsak imdi olduka farkl
ikinci bir rnee, Lavoisier'in yanmaya ilikin oksijen teorisine yol aan bunalma deinebiliriz. 1770'lerde pek ok etkenin kimyada bir bunalm oluturmada birletiini grmekteyiz. Geri tarihiler ne bu etkenlerin nitelii, ne de
gresel nemleri zerinde tmyle anlam deillerdir. Ancak iki tanesinin
birinci derecede nemli olduu genel bir kandr: Bunlardan biri gaz kimyasnn ortaya k, dieri arlk ilikileri sorunuydu. Birincisinin tarihi, 17'nci
yzylda hava pompasnn bulunuu ve kimya deneylerinde gelimesiyle ba-
lar. Bir sonraki yzylda, hava pompas ile benzer aralar kullanan kimyaclar,
havann kimyasal reaksiyonlarda aktif bir bileen olmas gerektiini anlamaya
baladlar. Bir ka dnda kimyaclar iin hava biricik gazd. Joseph Black'n,
C02'n normal havadan farkl olduunu gsterdii 1756 ylna gelinceye dek,
deiik grnen gazlarn sadece pislik ynnden birbirinden ayrld dncesi egemendi.
Black'den sonra gazlar zerindeki incelemeler, zellikle Cavendish, Priestley
ve Scheele elinde hzla ilerledi. Bunlarn birlikte gelitirdikleri birtakm yeni
teknikler deiik gazlan birbirinden ayrc gteydi. Hepsi de phlogiston"
teorisine inanyor, bu teoriyi deneylerini dzenleme ve sonular yorumlamada sk sk kullanyorlard. Scheele sy dephlogisticate etmeyi amalayan bir
dizi karmak deneylerinde ilk kez oksijeni elde etmiti. Ne var ki, deneylerden
kan sonu phlogiston teorisinin aklamada giderek yetersiz kald bir sr
gaz eidi ile onlara ilikin zellikler oldu. Geri bu bilim adamlarndan hibiri,
teoriyi tm yetersizliklerine karn atmay aklndan geirmiyordu. 1770'lerin
banda Lavoisier hava zerindeki deneylerine baladnda, teorinin kimyacdan kimyacya deien birok yorumlar ortal kaplamt. Bir teorinin
byle deiik biimler almas bir bunalmn bilinen bir belirtisidir. Kopernik,
kitabnn nsznde bundan yaknmt.
Ancak bunalm oluturan tek neden phlogiston teorisinin giderek belirsizleip
ie yaramaz hale gelmesi deildi. Lavoisier'i uratran bir sorun da yanma
srecinde nesnelerin pek ounun arlk kazanmas gzlemiydi. daha Ortaada kimi slam kimyaclar bu olay biliyordu. 17nci yzylda da madenlerin
yeterince stldnda havadan bir eylerle birletiini gsteren deneyler yaplyordu. Ama bu 17'nci yzyl kimyaclar iin nemli bir olay deildi; nesnelerin kimyasal reaksiyonlarda oylum, renk ve doku bileenlerinde deiiklie
uradna gre arlk ynnden de deiebilirdi. Arlk her zaman madde
miktarnn bir ls saylmyordu. Kald ki, yanmada arlk art kimi metallere zg bir olgu olarak kalnt. Bir ok doal nesneler (rnein odun), yandnda, phlogiston teorisinin de daha sonra ngrd zere, arlklarndan
yitiriyordu aslnda.
Ne var ki, 18'inci yzylda arlk artna ilikin bu yaklam giderek etkinliini yitirdi. Bir yandan terazinin bir lme arac olarak daha ok kullanl, bir
yandan da gaz kimyasnn hzla gelimesi, reaksiyonlarda ortaya kan gazlar
elde tutmay kolaylatrmt. Bu da kimyaclar, yanmada arlk art olgu-
Ek 13:
BLMSEL METODUN KKEN VE NTEL1
B. Russell
The Western Tradition, Vox Mundi Ltd. London, 1949. s.23-28den evrilerek alnmtr. (C.Y.)
ilerlemeler kaydettiler; ne var ki, Bat Avrupada l600'den sonra ortaya kan
bulularla boy lebilecek bir varlk gsterdikleri sylenemez. Demek istediim, 17'nci yzyldaki bilimsel atlm birtakm sosyal ve ekonomik koullarn kanlmaz sonucu saymak yanltr. stn yetenekli kiilerin ortaya kmas da gerekliydi. u andaki bilgimizle, bu tr yeteneklerin neden o dnemde
ve saydmz o lkelerde ortaya ktn aklayabilecek gte deiliz. Bu
olgunun rkla bir ilikisi olmadn kesinlikle syleyebiliriz. Batda yaayan
fakat ayr bir rktan gelen Yahudiler arasndan da pek ok bilim adamnn
km olmas, nedenin rk olmadn gstermeye yeter.
Modern bilimin ortaya knda ekonomik koullarn nemi o denli vurgulanmtr ki, entelektel koullarn nemi ou kez gzden karlmtr. imdi
bir an bilime yol aan sosyal koullar bir yana brakarak bilimsel yntemin
kendisini ele alalm.
Burada temel nitelik hipotez ve gzlemin yakn ilikisinde sakldr. Eski Yunanllar hipotez ynnden son derece verimli, gzlem ynnden tam tersine
son derece yetersizdiler. rnein, Aristoteles kadnlarn erkeklerden daha az
die sahip olduunu sylyordu; oysa, gzleme gereince sayg besleseydi
byle bir yanlgya dmezdi. te yandan Francis Bacon olgu toplama iine
gereinden fazla nem vermitir; yeterince toplanan olgularn kendiliinden
bizi bilimsel aklamalara gtreceini sanyordu. Oysa, olgular o denli ok,
olgular snflamann yollar ylesine eitli ki, bir hipotezin ndan yararlanmakszn hi kimse ie yarar olgu toplayamaz. e yarar olgu bir hipoteze
ilikin olan olgudur. Herhangi bir bilimsel aratrmada, ilk admlardan balayarak, bilim adam gzlemlerini ynlendirecek birtakm genelleyici hipotezlerle yola kmak zorundadr. Sylemeye gerek yok: bilim adam yeni olgularkarsnda yetersiz kalan hipotezlerini srekli gelitirmekten, ya da tmyle
deitirmekten istese de kaamaz.
Genellikle, hipotez kurma iinin bilimsel aratrmada en g adm oluturduu sylenir; bu belki de ok youn bir bilim eitiminden gemi olanlar iin
dorudur. Ne var ki, tarihsel adan baknca, olgulara saygl davrann parlak
teoriler icat etmekten daha g olduu grlr. Bu lkede (ngiltere) yaayanlarn hl byk bir blm mays aynda doanlarn nasr karmaya zellikle eilimli olduklarna inanr. Ayn ekilde, ayn havay etkiledii, yeni aya cam
arkasndan bakmann tehlikeli olduu ok yaygn inanlar arasndadr. Bu
teorilere inananlarn hibiri onlar dorulamay gerekli grmez. Ortaa yo-
sylerler. Her iki hikyede de, bilimsel almaya kar kanlar engelleri gryoruz.
Bat Avrupallar ile etnik kkenleri ne olursa olsun atalar Bat Avrupa'da yaam Amerikallar. son yzyl boyunca bilimde srdrdkleri egemenlik
nedeniyle tm dnyada hibir ada ei grlmemi bir stnlk salamlardr. Ne var ki, bu tekelci egemenliin srp gidecei beklenemez. Geri Japon
meydan okuyuu sonusuz kaldysa da Avrupa'nn Asya'daki egemenlii silinmeye yz tutmutur. Siyasal bamszlkla birlikte Asya lkelerinde bilimin
bir atlm gstereceini bekleyebiliriz. Bilimsel yntem ylesine gelimitir, ki.
artk nemli bilimsel almalar iin bilim nclerinin dehasna gerek yoktur
gnmzde. Yeterince sabr gsterebilen ortalama zek dzeyinde hemen
herkes, gerekli ara ve gere olanaklar varsa, bir eyler bulabileceine emin
olabilir ve bulduu eyler stelik beklenmedik lde nemli olabilir. rnein
Mendel'in buluu iin olaanst bir yetenein gerektiini sanmyorum. Oysa
bu bulu (kaltm teorisi) bilimsel tarmda ve hayvanclkta, kkl bir dnme yol at gibi, gelecekte belki de insanolunun doutan getirdii zelliklerini byk lde deitirmeye yarayacaktr. Bilim ilerledike, yeni bululara ulama daha kolaylamaktadr. Bu nedenledir ki, bilimde ilerleme temposunun 17'nci yzyldan beri artan bir hzla srdn grmekteyiz.
Bilim, ilerlemesini engelleyen nyarglar zamanla yendiyse bunun balca
nedeni bir g kayna olmasdr; zellikle sava gcn arttrmadaki etkinlii
onu vazgeilmez yapmtr. Archimedes, ki eski Yunanllar iinde deneysel
alan tek bilim adam oydu, Sirakz'n savunmasnda son derece yararl
olmutu. Leonardo da Vinci, tahkimat konusu zerindeki bilgisi nedeniyle.
Milano Dk'nn yannda i bulmutu. Galileo da ayn nedenle Tuscany Byk
Dk'nn desteini kazanmt. Mermiler zerindeki aratrmalar topuluun
daha etkili klnmasn salayc nitelikte idi. Fransz Devriminde. Fransz bilim
adamlar, lkelerinin dmanlara kar savunulmasnda yaamsal rol oynadlar. Son dnya savanda Japonlar yenilgiye uratan ey de Amerikallarn
bilimsel stnlnden baka bir ey deildi. ite daha ok bu nedenlerle
bilimsel aratrma yntem ve tekniine kar artk pek az muhalefet kalmtr.
Ama unutulmamas gereken ey udur: Bilgelikle birlemeyen kudret tehlikelidir ve amz iin gerekli olan ey de bilgiden ok bilgeliktir. Bilgelikle birletiinde bilimin salad kudret tm insanla byk lde refah ve mutluluk getirebilir; bilgelikten yoksun bilim ise yalnzca ykma yol aabilir.
Ek 14:
BLM ANLAYIIMIZDA K YAKLAIM1
P. B. Medawar
dm, ama onu ne balatabilir, ne de ynlendirebilir. stelik babo da kalmamal, pheye yer veren, duygusallktan arnm bir dnme alkanlnn
srekli denetiminde tutulmaldr. Shelley'in ok yerinde syledii gibi bilim ile
iir birbirine ters den uralardr2. Bilimsel aratrmann amac insan bilgisini ve anlayn geniletmektir; baarsnn nesnel ls yalnzca salad
yarardr. Bilimde zgrln nemine gelince, bilimin gereksinmelerinin basksnda ne denli iyi geliebileceini iki dnya sava ok ak bir biimde gstermitir. ini bilen patronlar bilimi desteklerken kiilere deil, projelere,
bireysel atlmlara deil grup almalarna ynelmelidirler. ada bilim,
yeteneklerin uyum iinde birlemesini gerektirmektedir. Tek bana giriimlerin gn gemite kalmtr. Artk bir bilim adamnn hibir sonu alamayaca
bir konuda yllarn tketmesine gz yumulamaz.
Grlerden birincisine olduundan daha fazla romantik bir grnm verdim:
ikincisini olduundan fazla kat, gereki gsterdim. Dengeyi yeniden salamak iin aralarndaki ayrm baka bir adan, ve kanmca daha kkl bir biimde belirtmek istiyorum.
Romantik anlayta, doru, gzlemcinin kafasnda biimlenen bir niteliktir:
bilim adamn doru olan bulmaya iten ey imgesel gcyle doru diye kavrad eydir. Bu nedenle bilimdeki her ilerleme kurgusal dzeyde bir servenin, bilinmeyene bir atlmn sonucudur. Oysa gereki dediimiz teki anlaya gre, doru doadadr, ona ancak kantsal verilere dayanlarak ulalabilir.
Anlamann yolu dpedz duyu verilerinden geer: bilim adamnn grevi temelde olup biteni ak seik alglamaktr. Bu ak seik alglama eylemi, imgeye dayanmayan fakat imgenin yardm edebilecei bir Metot'la yrtlebilir.
Baka bir deyile, bizi doruya Bilimsel Metot ulatrr.
Bu iki gr, yaptmz karlatrmada birbirine ters dt lde, birlikte
doru olmalarna olanak yoktur. Ne var ki, bilimsel aratrma yapm, ya da bu
konuda derinlemesine kafa yormu herkes bilir ki, her iki grte de azmsanmayacak gerek pay vardr. yle ki, bir bilim adam gerekten hem yaratc hayal gcne dayanmak, hem eletirisel ve pheci dnme denetimini
kullanmak zorundadr. Bir anlamda zgrdr; baka bir anlamda dncesi
2
Aslnda Shelley'in yazlarnda bu savn tam tersini dile getiren szlere de rastlamaktayz. Nitekim, iir'in Savunmas adl yaptnda iiri tm dzen ve gzellik biimlerini kucaklayan evrensel anlamda tanmlarken yalnz dar anlamda iiri deil, bilimi de tanmn kapsamna almaktayd. Hatta, iir tm bilimi kapsar, diyordu. Oysa, daha nceleri aklla imgelemi kart kutuplar olarak gstermiti.
son derece sk ve belirgin bir disiplin altndadr. Bilimde iir vardr: ama, bir o
kadar da defter-tutma vardr.
Bunda bir eliki yoktur: teden beri birbiriyle badamaz saylan bu iki srecin aslnda ayn dnme eyleminde birbirini izleyen, birbirini tamamlayan
sreler olduu sylenebilir. Bilimsel anlayn gelimesindeki her admda bu
iki srecin, sezgi ile mantksal dncenin, kucaklatn gstermek mmkndr. Ne yazk ki, biz ngiltere'de eitilenler, bilimsel bulu srecinin, dedksiyona benzer bir mantksal ynteme bal yrtlebilecei inancn tarz. ndksiyon denen bu yntemle, duyu verilerimizden kaynaklanan birtakm olgulardan hareket ederek genel yasalarn doruluuna eritiimiz sylenir. Dedksiyon gibi indksiyona mantksal dnmenin dzenei gzyle
baklmtr. John Stuart Mill'in bilim metodolojisi ile yaygnlk kazanan bu
yanl anlay, neyse ki, bilimsel aratrma srelerinde etkin olmaktan uzak
kalmtr. Mill'in damgasn tayan indksiyonun bata gelen kusuru, dncemizin bulu ve ispat sreleri arasndaki ayrm gzden karm olmasdr.
Mill'in iine dt hatay beklenmeyen bir ey saymamak gerekir, nk
onun rnek ald dedksiyon (ki geerli ve salkl dnmenin rnek yntemidir), da bulu ve ispat ayn dnme eylemine baldr. Bu yntemle doru ncllerden kalktmzda, karm kurallarn doru uygulama kouluyla,
zorunlu olarak doru sonulara ulalr. Bylece bulunan teorem ayn zamanda ispat edilmi demektir. Mill, indksiyonun da bu iki ilevi birden yerine
getirebileceini sanmtr. Oysa grmemitir ki, mantksal dnme ister dedksiyon ister indksiyon biiminde olsun, yalnz ispat veya dorulama ilevini stlenebilir; bir hipotezin kkeni veya ortaya k ise tmyle mantk
dnda kalan bir sorundur.
imdi, indksiyonu bir yana itip, bir hipotezi oluturma ile onu dorulama
sreleri arasndaki ayrm gz nnde tutarsak, yukarda deindiim grnrdeki eliki kendiliinden ortadan kalkar. Kukusuz, yeni bir dnce veya
hipotez oluturma, imgesel bir eylem olup bir kiinin tek bana baarabilecei
bir itir. O dnce veya hipotezi dorulama ise pek ok kiinin katksna yer
veren ve acmaszca yrtlen eletirel bir eylemdir. Bilimsel eletirinin ald
biim de bilinmeyen bir ey deildir: deney. Ancak bu deney, Bacon'n anlad
anlamda doada olup bitenler zerindeki bilgilerini artrma yolunda bavurulan trden deney deildir. Eletirinin kendisi olan bu deney modern anlamnda hipotez test etme eylemidir. Bacon, pek yerinde olarak, olgular zerinde
bo tartmalar brakp deneyler yapmay neriyordu. Onun deney dedii
unu yaparsam, sonu ne olur acaba? trnden sorulan cevaplamaya ynelik deneylerdi. Baka bir deyile onun deneyi eletirel bir ilevi deil. bulua
ynelik bir ilevi ieriyordu.
Bilimsel dnmede bulduumuz yaratc ve eletirisel eler arasndaki bu
ayrm mantksal dzeyde bir saptamadr. Uygulamada, iki sre o denli i ie
ve birbirini btnleyicidir ki, aradaki fark grmek kolay deildir. Geri, bilim
kafas iin hem yaratc imge hem eletirisel dnme vazgeilmez gereklerdir. Ne var ki, bu yetenekleri pek az kimsede ayn derecede gelimi buluruz.
te yandan yeteneklerden birinde veya dierinde arla kamay da meslek
evresi ho karlamaz. Vaktini bakalarnn dncelerini eletirmeye harcayan bilim adamna, kendi dncesi yok diye, kukuyla bakld gibi, durmadan yeni dnceler reten ama ok gemeden ilgisini yitirip bunlar deneme
ihtiyac duymayan bilim adamna da ekilmez bir lafazan gzyle baklr.
Ana izgileri ile belirttiim iki gr kapsamnda badatran, daha da ileri
giderek birletiren, genel bilim anlayna hipotetik-dedktif' anlay diyenler
var. Bu anlay mantksal yaps ve geni bilimsel ierikleri ile bize anlaml
klmada balca rol Karl Popper'in Logik der Forschung. 1934 (ngilizce evirisi: The Logic of Scientific Descovery) adl yapt oynamtr.
Hipotetik-dedktif sistem zerine sylediim her ey genellikle temel ya da
teorik denen bilimlere olduu kadar uygulamal bilimlere de uygun dmektedir. mgesel tahmin ve eletirisel deneyim diye belirlediimiz bilimsel
dnme biimini, hastasn iyiletirmeye alan bir hekimin ya da, almayan bir otomobilin arzasn bulmaya abalayan bir motor tamircisinin yaklamnda da bulmaktayz. Hekim de, Darwin gibi, kendini indktif dnen iyi
bir Bacon'c sayabilir. Ne var ki, ne Darwin'in ne de kendisinin Ba-con'n betimledii trden bir indktif dnme yntemi kulland sylenemez.
Ek 15:
FZKSEL BLMLERDE MATEMATK1
Freeman J. Dyson (1964)
l910'da matematiki Oswald Weblen ile fiziki James Jeans, Princeton niversitesi'nde ders programnn reformu zerinde gryorlard. Jeans, Programdan grup teorisini karabiliriz; bu, fizikte gerei hibir zaman duyulmayacak bir konudur, der. Weblenin bu gre kar kp kmad, ya da grup
teorisini salt matematik asndan savunup savunmad kaytlarda grnmemektedir. Bilinen ey, grup teorisi retiminin srdrlddr. Jeans'in
nerisinin benimsenmemi olmas Princeton'da bilimin gelime tarihinde
olduka nemli bir olaydr. lgin olan u ki, sz konusu teori fizikte giderek
ok nemli bir yer tutar; gnmzde doann temel paracklarn anlama
abasnda olan biz fizikilerin dncesine egemen olur. 1920'den gnmze
dein fizikte grup teorisinin ncln stlenen Hermann Weyl ile Eugene P.
Wigner apndaki iki bilim adamnn Princeton'da olmalarn da bir rastlant
saymamalyz.
Bu kk hikyeden reneceimiz birka nokta var. lk nokta, bilim adamlarnn kendi alanlar dnda kalan konularda uluorta birtakm yarglardan
kanmalar gereidir. Tepeden inme yarglarn olumsuz sonularna Jeans'in
meslek yaamnda arpc bir rnek bulmaktayz. Andmz grmeyle balayan talihsiz gelime, bilim adam olarak saygnln yitirmesiyle son bulur:
nl bilim adam baarl popler bir yazara, bir radyo konumacsna dnr; sonunda din ve felsefede yzeysel kimi almalara ynelir; Sir unvann
alarak bilimden elini eteini eker.
Ne var ki, Jeans'in izledii bu d izgisini hafife almamalyz. Ayn yola biz
de girebiliriz. Unutmamak gerekir ki, l910'da Jeans saygn bir fiziki idi. (Geri
Princeton, szde Gothik mimarlkta olduu gibi. Akademik unvanlarda da
ngiliz geleneine uyarak ona uygulamal matematik profesrl unvan
vermiti.) Meslektalarnn hibirinden ne daha yeteneksiz, ne de daha bilgisiz
saylabilirdi. O dnemde fizikle grup teorisinin birlemesinden bu lde verimli sonu alnabilecei pek az kimsenin aklndan geebilirdi:"
1
Bu metin, Mathematics in the Modern Worldden (Ed. M. Kline) ksaltmalarla evrilmitir. (C.Y.)
Olaydan rendiimiz ikinci nokta, bilimin geleceinin nceden kestirilemeyeceidir. Matematiin fizik bilimlerindeki yeri, tanmsal bir belirlemeyle yle
kesip atlacak bir konu deildir. Matematikle bilim arasndaki iliki bilimin
dokusu kadar zengin ve eitlidir.
Fiziin uzun ve etrefil giden tarihi boyunca deimeyen bir etken varsa, o da,
matematiksel imgenin tuttuu nemli yerdir. Bilimde her yzyln abas deiik bir konuya yneliktir. Matematik de kendine zg bir gelime izgisi izler.
Ancak her dnemde fizik anlaymzdaki nemli gelimeler daima empirik
gzlemlerle salt matematiksel sezginin el ele vermesine dayanmtr. Fiziki
iin matematik yalnzca olgular hesaplamada kulland bir ara deildir; yeni
teorileri oluturmada bavurduu kavram ve ilkelerin balca kaynadr da.
Yzyllar boyunca fiziksel evrenin davrann yanstmada matematiin sergiledii g, fizikiler iin hayret kaynadr. Gezegenlerin devinim yasalarn
bulan XVII. yzyln byk astronomu Johannes Kepler hayretini teolojik terimlerle yle dile getirir: Grlyor ki, Tanr'nn kendisi eli bo durmayacak
kadar iyilikseverliini ortaya koyarak dnyaya kendi grntsnn damgasn
vurmutur. Bu nedenledir ki, tm doa ile yce gklerin geometri sanatnda
simgeletiini syleyebilirim. XIX yzylda, radyo dalgalarnn varln ortaya
kararak James Clerk Maxwell'in elektro-manyetik denklemlerini dorulayan
Alman fizikisi Heinrich Hertz matematiin gizemli sayd gc karsnda
duyduu hayreti aa vurmaktan kendini alamamt: Matematiksel formllerin bamsz bir varla, kendilerine zg bir zekya sahip olduu gibi grmezlikten gelemeyeceimiz bir duygu var iimizde; yle ki, bizden, hatta onlar kefedenlerden daha akll grnen bu nesneler, balangta aldklarndan
ok daha fazlasn bize geri verecek gtedir. Nihayet, bizim daha aklc sandmz yzylda, modern matematiin gz alc baarlan karsnda aknln gizlemeyen Eugene Wigner kendine zg kuru ve yaln deyiiyle, bakn ne
diyor: Biz eline bir deste anahtar verilen bir kimsenin durumundayz. Bu
kimse, nndeki bir dizi kapy amaya koyulduunda, her kap nnde elini
att ilk olmazsa ikinci anahtar kilide uymaktadr. Anahtarlarla kaplar arasndaki bu beklenmedik uyum onu ister istemez kukuya drecektir."
imdi, Kepler'in ya da Hertz'in matematii ile Wigner'in matematii arasnda
pek benzerlik vardr. Kepler, Euclides geometrisi erevesinde daire, kre ve
dzgn okgenli nesnelerle ilgileniyordu. Hertz'in kafasnda ksmi diferansiyel
denklemler vard. Wigner ise, kuantum mekaniinde kompleks saylardan sz
ediyor ve kukusuz (adn anmakszn) grup teorisini fiziin eitli dallarna
trmalarnda tarihin yol gstericiliini arama yoluna gitmez. ... Bilimde gerek
baarya ulamak isteyen kii ncelikle William Blake'in u szlerine kulak
vermelidir: Araban ve pulluunu llerin kemikleri zerinde sr.2
Fizikte matematiksel muhayyilenin baarl uygulamasna en arpc rnei
Einstein'n Genel Relativite Teorisi diye bilinen gravitasyon teorisinde bulmaktayz. Einstein teorisini kurmak iin Euclides-d bir geometriye bavurur. Emeli uzay varsaymna dayanan bu geometri, XIX. yzylda oluturulmutur. Einstein bildiimiz fiziksel uzay-zaman emeli bir uzay olarak yorumlar; yle ki, fizik yasalar dzlem geometri dnda deiik bir geometrinin
nermelerine dnr. Balangta tm bu deiiklik son derece genel ve estetik nitelikte bir yargya dayanlarak yaplr. Teorinin gzlemsel yoklanmas
daha sonraki bir i olmutur. Gzlem ya da deneyin teorinin oluturulmasndaki yaratc srete bir katks yoktur. Einstein matematiksel sezgisine o denli gvenle baland ki, teorisinin gzlemsel yoklamasna geildiinde, herhangi
bir tereddde dmemi, sonucun olumlu kacandan kuku duymamtr.
Sonucun olumlu kmas dier fizikilerin de kendisine katlmasn salar.
Genel relativite. karanlkta matematiksel bir srama diyebileceimiz, fiziksel bir teorinin bata gelen rneidir. Einstein'n kendine zg muhayyilesi
olmasayd, teorinin olumas belki de daha bir yzyl alabilirdi. yzyln dier
byk icad olan kuantum teorisi iin ayn eyi syleyemeyiz. Kuantum mekaniini, birbirinden bamsz ve farkl grlerden hareket eden Werner Heisenberg ile Erwin Schrdinger oluturur: Temelde teori birok kimsenin ortak
katksnn bir rndr.
Ne var ki, kuantum mekanikte bile sonuca giden kesin adm matematiksel
muhayyilenin cesur bir atlm ile atlr. Bu atlm Schrdinger'in almasnda
ok ak olarak grmekteyiz.
Schrdinger'in almas k nlar teorisiyle, parack yrngeleri teorisi
arasnda bulunan formel matematiksel bir benzerlie dayanyordu. (Sz konusu benzerlii 90 yl nce Irlandal matematiki W. R. Harnilton bulmutu. Ik
nlar teorisinin, Hamilton'dan sonra Maxwell ve Hertzin kurduu k dalgalan teorisinin zel bir rnei olduunu fark eden Schrdinger yle dnr:
Ik dalgalarnn k nlarna olan ilikisine benzer bir iliki parack dalga2
A.N. Whiteheadn ilgin bulduumuz bir belirlemesi akla gelmektedir. Kurucularn unutmakta
duraksayan bir bilim kendini bulamaz. Mantn orakln bu duraksamayla aklyorum. (eviren)
deildir. Fizik ve astronomideki byk keiflerine matematiksel temel oluturan kalkls'n babas Isaac Nwton bile dncelerini arkaik geometri diliyle
aklamay yelemitir. Bayapt Principia Mathematica klasik Yunan geometrisinin diliyle yazlmtr. Asistan Henry Pemberton, Newton'un Antik a'n
geometrisine byk bir hayranlk duyduundan, o geometriye yeterince uymad iin kendisini sk sk yerdiinden sz etmektedir. Newtonun yaynlanmam notlarn toplayp incelemeyi kendine yaam boyu megale yapan
Lord Keynes, Newton'a ilikin izlenimlerini u szlerle zetler:
XVIII. yzylda ve daha sonra Newton'a modern bilim dnyasnn ilk ve en
byk bilim adam gzyle baklmaya baland: Bize akln souk ve yaln kurallaryla doaya yaklamay reten bilim adam. Ben ona yle bakmyorum.
Onun l696'da Cambridge'den ayrldktan sonra tuttuu notlar gzden geiren
hi kimsenin de yle bakabileceini sanmyorum. Newton, akl ann ilk
byk bilim adam deildir. Ona bir bakma byclerin sonuncusu, Babillilerin veya Smerlilerin sonuncusu diye bakmak daha yerinde olur. Dahas, onu
son 10.000 yllk dnemde entelektel mirasmz kurmaya alanlarn gzyle d dnyaya ve dn yaamna bakan son byk dn adam sayabiliriz...
Newton'un karakteri, simya ve antik vahiylere olan dknl son derece
ilgin bir konudur: ancak burada zerinde duracamz ey bu deildir. Bizi
ilgilendiren yalnzca onun matematiksel yaklam ve bu yaklamn bilimsel
almas zerindeki etkisidir. Bu konuda bildiimiz her ey Keynes'in sylediklerine uymaktadr. Newton'un da Kepler gibi keiflerini, kendisini iten
saran matematiksel nyarglarna karn gerekletirdii zerinde pek az
kuku vardr.
Bu ve benzeri tarihsel rneklerden kan sonucu ksaca yle zetleyebiliriz:
Matematiksel sezgi, hem iyi hem de ktdr; hem fizikte yaratc alma iin
vazgeilmez bir yntem, hem nyarglarmza bir snak. Bu iki yanl grnmn nedenini matematiin doasnda aramak gerekir. Fizik bilgini Emst
Mach'n belirttii zere, Matematiin gc gereksiz tm dncelerden syrlabilmesine ve dncede israfa dmemek yolundaki stn becerisine dayanmaktadr. Fiziki, matematii kullanarak teori oluturur; nk, matematik ona baka trl dnemeyecei ilikileri kurma olana salar. ... Teori
oluturma srecinde matematiksel sezginin ilevi, vazgeilmezdir; yle ki,
muhayyilenin zgr etkinlii iin gereksiz dncelerden saknma" tutumuna
ihtiya vardr. Ancak bunun tehlikesini de unutmamalyz: Bilimsel aratrma-
S-matris teorisinde ise matematiksel malzemenin elden geldiince basit tutulmasna zellikle zen gsterilir. Bu yntemi karmak deikenlerin standart analitik fonksiyonlar teorisi (ki, kimliini XIX yzyln balarnda Fransz
matematikisi Augustin Cauchy'nin elinden kt gibi korumaktadr) oluturmaktadr. S-matris teorisinin matematiksel derinlikteki yetersizliini deneysel verilere byk arlk tanmasyla dengeledii sylenebilir. Teori bir
deney sonucunu, dier deneylerin sonularn kullanarak, hesaplama ve kestirme yoluna gitmektedir. Bazen ndeyiler, deney sonularndan bamsz
olarak, temel ilkeler"e bavurma yoluyla hesaplanr. S-matris teorisinin salad kolaylklardan biri, hesaplama srecinde oyunun kurallarn deitirmeye elvermesidir. Yntemin esnek yaps teori oluturmada kesin uygulamaya deil. bir tr snama-yanlma yoluyla sonu almaya olanak vermektedir.
Aratrmann her aamasnda, deneysel sonularla yoklanan hipotezler yanl
ktnda ayklanabilmekte, dorulananlara dayanlarak ilerlenebilmektedir.
Deneyleri yorumlama ve ynlendirmede S-matris teorisinin salad baar
gz alc bir dzeydedir. Benim, alan teorisini yelemem, tarihsel kantlara
vurulduunda, gvenilirlii kuku eken kiisel bir eilime dayanmaktadr. Smatris teorisi, bana kalrsa ok basit, derinlikten yoksun, tmyle alndnda
yetersiz grnmektedir. yle ki, bu teori her eyi aklama gcnde olduunu
ortaya koyacak olsa, dorusu hayal krklna der. Yaratc"nn bu denli
yzeysel kalm olmasna zlrm. Ama biliyorum ki, O", beklemediimiz
biimlerde derinleme inceliine sahiptir.
Son olarak, teorik fizikte kullanlan matematiksel yntemlerden ncsn,
grup teorisini ele alacam. daha ok yzylmzn ilk eyreinden balayarak
giderek byk derinlik ve g kazanan bu teoriye daha ayrntl bakmak istiyorum. Teoride iki temel kavram, grup ile temsil kavramlardr. Grup bir
kme ilem demektir; yle ki, bunlardan art arda gerekletirilen herhangi
ikisi birlikte kmeye dahil bir nc ileme edeerdir. rnein, boyutlu
rotasyon grubu O2, sradan boyutlu uzayn sabit bir merkez evresinde tm
rotasyonlar kmesi olarak tanmlanr. Buna gre, R 1 ile R2 o trden iki rotasyon ise, ikisinin birleimi R3 gibi bir nc rotasyonla eletirilebilir.
Bir grubun temsili ise bir kme say ile bu saylar dntrecek bir kural
demektir; yle ki, gruba dahil her ilem, saylarn dzgn-tanmlanm bir
dntrmesini salar. Bir temsildeki dntrmeler, dorusal (linear) olmakla snrldr; yani, eer belli bir dntrme pyi p'ne qy qne yollarsa, bu
ayn zamanda p+qy p'+q'ne yollamas demektir. O3'n temsiline bir rnek
olarak, P gibi herhangi bir noktann konumunu belirleyen koordinat (x, y, z)
gsterilebilir. R gibi bir rotasyon uygulandnda, P noktas P' gibi koordinatlar x', y' ve z' olan yeni bir noktaya kayar ve bu x, y, z iin dntrme kuraln
belirler. O3'n bu dnmne l temsil denir; nk bu sayy iine
almaktadr.
Grup teorisinin fizikteki byk gc iki nedene balanabilir. Birincisi, kuantum mekaniinin yasalar gereince, ne zaman fiziksel bir nesnenin simetrisi
varsa, bu simetriyi koruyan dzgn-tanmlanm bir grup (G) ilem vardr:
yle ki, bu nesnenin olas kuantum durumlar G'nin temsilleriyle tam bir karlam iindedir. kincisi, tm dzgn-davranl gruplarla temsillerinin saym
ve snflanmas, gruplarn uygulanabilecei fiziksel durumlardan bamsz
olarak matematikiler tarafndan kesinlikle yaplmtr. Bu iki nedenden gruplarn soyut niteliklerine ve temsillerine dayanan ve tm mekanik ve dinamik
modellerden kanan temel paracklarn simetrilerinin katksz soyut bir
teorisini oluturma olasl kmaktadr.
Somut grup teorisinden soyut grup teorisine geii rnek vererek, daha kolay
aklayabiliriz. Younluu son derece zayf bir gaz iinde yzen bir atomun
uzayda yeledii hibir yn yoktur: bu nedenle sradan rotasyon grubun (O3)
simetrisine sahiptir. O3'n temsilleri arasnda l temsil de vardr. Bir birim
spini olan atomun durumlar bu temsillere aittir ve l durum diye bilinir.
Bunlar daima ayn enerjiyle l gruplarda bulunur. imdi rotasyanal simetriyi bozacak ekilde manyetik bir alann dndn varsayalm: eit enerji
azck paralanr ve durum spektroskopta spektral izgilerin grnebilir
ls olarak saptanabilir. Atomun rotasyanal simetrisine gre yaplan byle
bir durum snflamas uygulanan somut grup teorisine standart bir rnek oluturur.
imdi farkl bir rnek verelim: pions denen tr temel tanecik vardr. Bunlardan biri art ykl, biri eksi ykl, dieri yksz (ntr) dr. nn de
ktleleri ve ekirdek etkileimleri yaklak olarak denktir. imdi bunlarn 03
ile ayn soyut yapya sahip, ancak sradan uzay rotasyonlanyla ilgisi olmayan,
bir O3' grubunun l bir temsili olduunu dnelim. Bu durumda O3' oluturan ilemlerin nitelikleri hakknda hibir ey bilmeksizin, yalnzca soyut grup
teorisine dayanarak pionlarn birok zelliklerini kestirebiliriz. Bundan daha
ilgin olan, Nicholas Kemmer'in l938de, ilk pion'un kefinden tam dokuz yl
nce, soyut grup teorisine dayanan ndeyilerini yapm olmasdr. 03' grubu
(kimi hafif deiimlerle) fizikte izotopik spin grubu diye bilinmektedir.
.
.
Grlyor ki, teorik fizikte kullanabileceimiz matematiksel yntem ya da
teori vardr: Alan teorisi, S-matris teorisi ve grup teorisi. Bunlardan hibiri
gerek anlamda teori deildir. Teori deyince relativite teorisi veya kuantum
mekanii gibi byk bir aklama sistemi akla gelir. Oysa szn ettiimiz
yntemler gerei kadar ne tam ne de istenilen btnlktedir. Kukusuz bu
benim kiisel deerlendirmem. Uygulama amalarnda baarl da olsalar,
benim bir teorinin yapsnda aradm estetik llerin gerisinde kalmaktadr.
Bu yzden onlar, cehalet uurumu stne kurulmu kardan kpr" diye
nitelemek eilimindeyim. Karl Pearson'a borlu olduumuz bu parlak niteleme, genellikle benimsemekte glk ektiimiz teorik dncelere uygulanr.
Pearson, Gregor Mendel in kaltm yasalarn bu yaktrmayla yerine yoluna
gitmiti.