Professional Documents
Culture Documents
Hermann Hesse - Masallar
Hermann Hesse - Masallar
Hermann Hesse
Doktor Knlge'nin
Sonu................................................-......
46
Gzel D
.....................................................................
........
53
Flt D
.....................................................................
........
58
Augustus
.....................................................................
.........
65
Ozan.................................................................
.....................
85
Orman Adam
.....................................................................
.
91
Baka Bir Yldzdan Garip Haberler...................................
97
Faldum
.....................................................................
............
111
Da..................................................................
......................
123
Zor Yol
.....................................................................
.............
128
Dler...............................................................
....................
134
Avrupal
....................................................................
.........
147
Devlet
................................:....................................
..............
155
Ressam...............................................................
...................
160
Hasr Koltuktan
Masallar..................................................
165
ris.................................................................
........................
169
Bir Sobayla Sylei
..............................................................
186
Piktor'un Dnm
...........................................................
188
Bycnn
ocukluu.........................................................
193
D
Gezintileri..........................................................
...........
210
KralYu...............................................................
..................
223
Ku..................................................................
......................
229
Ek
ki
Karde...............................................................
..............
245
CCE
Kai'de o akam, masalc dede Cecco sze yle balad:
"zin verirseniz beyler, bugn size ok eski bir yk anlatmak
istiyorum. Gzel bir hanmefendiye, bir cceye, bir ak iksirine,
balla, nankrle, sevgiye ve lme deinen bir yk bu. ster
eski olsun ya da yeni, btn servenler ve ykler baka ne anlatr
zaten.
"Soylu Battista Cadorin'in kz Margherita Cadorin, bir zamanlar,
Venedikli gzellerin en gzeliydi. Onun iin yazlm olan dizelerin,
bestelenmi ezgilerin says, Byk Kanal boyunca dizilmi saraylarn
kavisli pencerelerinden, bir ilkbahar akamnda, Del Vin Kprs ile
Doana arasnda gidip gelen gondollardan daha oktu. ster Venedikli,
ister Muranolu ya da Paduah olsun, genci, yals, yzlerce soylu onu
dlemeden tek bir gece bile geiremez, sabah uyandklarnda da, onu
bir an grebilme umuduyla yanp tutuurlard. Koca kentte, soylu gen
kadnlar arasnda Margherita Cadorin'i kskanmayan birini bulmak
olanakszd. Onu anlatmaya szcklerim yetmez. Bu nedenle yalnzca
unu syleyeceim: Uzun boylu, servi endaml bir .kzd. Salar
havay, topuklar yeri okard. Tiziano onu grm olsayd, bir yl
boyunca, onun dnda baka bir eyin ya da baka birinin resmini
yapmay aklnn ucundan bile geirmezdi.
"Giysiler, danteller, altn ilemeli Bizans brokarlar, deerli
talar ve taklardan yana da zengindi. Saraynda zengin ve grkemli
bir havada dolar, ayaklar Trk hallarndan baka hallara
basmazd. Dolaplar gm takmlarla tkabasa doluydu; masalarn
zerileri de en iyi cinsten rtler ve olaanst porselen takmlarla
l l par9
lard. Oturma odasnn yeri gzel mozaiklerle, duvarlar ve tavanlarsa
brokardan, ipekten yaplma goblenler ve deerli, gzel, tablolarla
donanmt. Gondolcular, sandalclar, her an hazr bekleyen
hizmetlileri de boldu.
"Kukusuz, tm bu gz okayan deerli eyalarn daha gzelleri baka
evlerde de vard. Cadorinlerinkinden daha dolu dolaplar, daha
deerli eyalar, hallar ve taklar olan insanlarn yaad, daha
zengin saraylar olan zengin bir kentti o zamanlar Venedik. Ama
Margherita, en zenginlerin bile sahip olamad ve bu nedenle
hasetten atr atr atladklar, paha biilmez bir eye sahipti.
Bu, Filippo adnda, bir kar boyunda, ifte kamburlu, kck, ama
olaanst bir cceydi. Bay Vittorio Battista onu, gezilerinden
birinden, Kbrs'tan getirdiinde, yalnzca Yunanca ve Arapa
konuabiliyordu. Oysa sonradan yle dzgn bir Venedik lehesiyle
konuur olmutu ki, Riva'da ya da San Grobbe Kilisesi'nin avlusunda
domu sanrdnz. Sahibesi ne denli gzel ve almlysa, cce de o
denli irkindi. Bir kilisenin kulesi, bir balk kulbesinin yannda
nasl daha yksek ve yce durursa, bu eci bc yaratn yannda
sahibesi de ylesine endaml ve gsterili duruyordu. Ccenin, koyu
kahverengi elleri buruuk, eklemleri yamuk yumuk, yry
anlatlamayacak denli gln, burnu kocaman, ayaklarysa yayvand.
e doru basard. Ama giyimine diyecek yoktu, ipek ve altn ilemeli
kumalardan yaplma giysiler iinde prensler gibi dolar dururdu.
"Bunlar bile ccenin deerli bir mcevher saylmasna yeter de
artard. Yalnz Venedik'te deil, kuzeyi de katarsak, belki de tm
talya'da ondan daha deiik, daha elendirici birini bulmak
olanakszd. Satlk olsayd, birok kraln, soylunun ve zenginin onu
altnla tartarak satn almak iin can atacan sylemeye gerek yok.
"Belki de baz saraylarda ya da zengin kentlerde bcrlkte ve
irkinlikte Filippo'yla yaracak cceler vard, ama bunlarn
hibirinin ruh derinlii ve yetenekte, onunla ak atamayaca
kesindi. Yalnzca zeks, on kiinin zeksna bedeldi ve bir blk
insanla baa kabilecek dzeydeydi. dili anadiliymiesine akc
konuabiliyor, tarih, akl verme ve yaratclkta herkesten stn
olduunu ka10
ntlyor, eski ykleri anlatmakla kalmyor, yeni ykler yaratyor,
akl banda konumalar kadar en berbat tartmalara da girebiliyor,
istedii zaman insanlar nasl kolayca gldrebiliyorsa, o kadar da
abuk kzdrabiliyordu.
"Gkyznde tek bir bulutun bile grlmedii gnlerde, o zamanlar
det olduu zere, Margherita olaanst gzellikte salarnn
27
GLGE OYUNU
Sarayn ak renk talardan yaplma kntl n yzndeki geni
pencereler, Ren Nehri'ne, sazla, suyun, kamlarn ve sarmaklarn
oluturduu, mis gibi bir havas olan aydnlk bir manzaraya
bakyordu. Olduka uzakta, hafif bir eimle ykselen mavimsi ormanlk
dalarn tepelerini bulutlar kaplar, kar kydaki saraylarn ve
avlularn klar yalnz gney rzgr estiinde uzak, kk, beyaz
noktalar gibi grnrd. Sarayn n yz, ar ar akan suya,
halinden memnun, tembel, gen bir kadnn g^ rnm gibi yansr,
mcevherleri andran demet demet yeilliklerin ak yeil renkteki
dallar suya dek uzanr, duvar boyunca dizili beyaza boyanm gezinti
tekneleri akntda sallanr dururdu. Sarayn bu grkemli yaz blm
artk kullanlmyordu. Barones ortadan yok olduundan beri, blmn
en kk odas dnda tm odalar kapalyd. Bu kck odada da
ozan Floribert kalyordu. Barones sonunda kocasn ve saray rezil
etmi, birok grkemli binadan kala kala beyaz gezinti tekneleri ve
bir de suskun bir ozan kalmt.
Sarayn sahibi, felakete uradndan beri binann arka blmnde
oturuyordu. Buradaki dar avluyu, Romallardan kalma tek bir kule,
rkn grnmyle daha da karanlk bir yere dntrmt. Koyu
renkli duvarlar rutubetli, pencereler de dar ve alakt. Gne
grmeyen avlunun bitiminde, kme kme yal aka aalar, yal
kavaklar ve yal kayn aalaryla dolu karanlk orman balyordu.
Ozan, gne iindeki n blmde hi dinmeyen bir yalnzlk iinde
yaar, yemeklerini mutfakta yer, bazen gnlerce baronu grmedii
olurdu.
28
Ozan bir gn, evin hi de konuksever olmayan havasna ancak bir gn
dayanabilen bir ocukluk arkadana, "Bu sarayda glgeler gibi
yayoruz," demiti. Floribert, bir zamanlar, baronesin konuklar
iin ykler ve gzel iirler yazard. Evdeki nee dolu yaant
bittiinde, hi dnmeden orada kalmt, nk drst yaps
yznden, yaamn zor yollar ve ekmek parasn kartmak, sarayn
hznl ve yalnz havasndan daha ok rktyordu onu. iir yazmay
oktan brakmt, ama bat rzgr estiinde, akntnn ve sar
sazlarn ardndaki mavimsi dalarn eimini ve bulutlarn gittii
yollar izlerken ya da akamlar yzyllk parktaki ulu aalarn
hrtsn duyduunda, hibir zaman yazmayaca, szckleri olmayan
uzun iirler dnrd. Bu iirlerden birinin ad 'Tanr'nn
Soluu'ydu. Ilk gney rzgrlarn anlatyordu. Bir bakas da
rengrenk ilkbahar tarlasn betimleyen 'Ruhun Avuntusu' adl
iiriydi. Floribert bu dizeleri ne szcklere dkebiliyor ne de
besteleyebiliyordu, nk szckleri yoktu bu iirlerin. zellikle
akam olunca, onlar duyumsayp dleyebiliyor-du yalnzca. O da
bazen. Bunun dnda, gnlerini, genellikle kyde sar sal, kk
ocuklarla oynayarak ya da apkasn karp birer hanmefendi gibi
selamlad kzlar ve kadnlar gldrmekle geiriyordu.
Floribert'in en mutlu gnleri, o nl ve gzel kadnla, ince yzyle
bir gen kz anmsatan Agnes'le karlat gnlerdi. Eilerek onu
itenlikle selamlar, o da ozann yerden kaldramad gzlerini arar,
gz krpar, glerek bir yaz imei kadar hzl yryp giderdi.
Bayan Agnes otlar brm saray parknn kenarnda, eskiden baronun
erkek konuklar iin kulland ayr bir evde otururdu. Babas bir
zamanlar orman bakcsyd ve bu ev ona hizmetlerine karlk sarayn
imdiki sahibinin babas tarafndan balanmt. Agnes ok gen
evlenmi, dul kalnca da baba evine dnmt. Babasnn lmnden
beri de bu evde kr bir teyze ve bir beslemeyle birlikte yalnz
yayordu.
Bayan Agnes gze batmayan renklerde, sade, ama her zaman yeni ve
gzel elbiseler giyerdi. Yz bir gen kznki gibi ince ve tazeydi.
Koyu kahverengi salar, kaln rgler
29
halinde yznn gzel tenini sarard. Baron sefahat dkn karsn
yakn bir yaamla, sonunda biraz huzur bulmak, biraz da oraya akn
akm gelen ve zm arayan insanlara inanlarn ve yntemlerini
retmek iin geldiler. Bunlarn arasnda kendi dinlerinden kaan
rahipler ve vaizler, sahte Hindular, gizbilimcileri ve dil
retmenleri vard. Masaj yapanlar, hipnotizmaclar, sihirbazlar ve
lokman hekimleri de. Bu olaand toplulukta zararsz kk
yalanclarn dnda ok byk ktlar ve kt insanlar pek
yoktu, nk burada byk karlar sz konusu olamazd. Gelenlerin
ounun, bitkiyle beslenenler iin ok uygun bir yer olan gneyde
kendi yaamlarn srdrmekten te bir amalar yoktu.
Asya ve Avrupa'da, yoldan km gzyle baklan bu insanlarn
ounun, birok vejetaryene zg bir kusurlar vard, o da
almaktan pek holanmamak. Altn, zevk, g
48
ve elence peinde komuyorlar, yalnzca ok alma ve bask olmadan
alakgnll bir yaam srmeyi arzuluyor-lard.
Bunlardan bazlar, vaaz veren kurtarclar, mucize yaratan lokman
hekimler ve onlara hogryle bakan zengin yoldalarnn kap
tokmaklarn parlatp -be kuru kazanan temizlikiler olarak
Avrupa'y batan baa yryerek buraya gelmilerdi. Knlge,
Quisisana'ya vardnda, arada srada onu Leipzig'de ziyaret edip
dilenenlerden bazlaryla karlat.
Ama en nemlisi de vejetaryenler dnyasn!, en byk ncleriyle
tanma olanan buldu. Uzun, dalga dalga sal ve sakall, yank
tenli, beyaz entarili ve sandaletli ya da ak renk ketenden spor
giysiler iinde adamlard bunlar. Tevrat'tan km gibi
dolayorlard. Baz saygdeer olanlar da patiska bezleri
kalalarna dolam, yar plak, kendi ilerinin peindeydiler.
Gruplamalar, hatta topluluklar olumutu. Frugiforlarm, alk orucu
tutan mnzevilerin, Teosofistlerin ve a tapanlarn ayr yerleri
vard. Amerikal peygamber Davis'in yandalar, ona duyduklar
saygnn bir simgesi olarak bir tapmak yapmlar, Neo-Swedenborgcular
da ayinlerini belirli bir salonda yapar olmulard.
Doktor Knlge, ilk nceleri bu ilgin toplulukta sklganlkla
dolayordu. Bad eyaletinden, Klauber adnda, eski bir retmenin
katksz bir gney lehesiyle dnya halklarna Atlantis'te olan
biteni anlatan konferanslarna katld, sonra da gerek ad Beppo
Cinari olan ve yllarca uratktan sonra kalp atlarn, kendi
gcyle te bire indirebilen Yogi Vishinanda'y aknlkla izledi.
Bu topluluk Avrupa'da bir yerde olsayd, sanayinin ve politik yaamn
ortasnda bir akl hastanesi ya da olaanst bir gldr izlenimi
verebilirdi. Oysa bunlarn tm, bu Asya lkesinde olduka
anlalabilir ve olas geliyordu insana. Yeni gelenlerin bazlarn,
ellerinde iekler, karlatklar kiileri bar pcyle
selamlarken ya da sevin gzyalar iinde dolarken gryor;
aydnlk, gle yzlerinde en byk arzularnn gereklemesinden
doan mutluluu okuyabiliyordunuz.
Masallar
49/4
En ilgin grup tartmasz Frugiforlard. Bu grup, her t\ tapmak,
barnak ve rgt yadsmt. Tek amalar olabildiince doaya yakn
olabilmek, kendi deyimleriyle, toprakla btnleebilmekti. Gkyznn
altnda yayorlar, aa ve fundalktan topladklar yemiler dnda
bir ey yemiyorlar ve br vejetaryenleri kmsyorlard. Onlardan
biri Doktor Knlge'nin yzne, pirin ve ekmek yemenin, et yemek gibi
bir alaklk olduunu ve kendilerine vejetaryen diyen st ienlerin,
iki ien birinden ya da bir sarhotan ayrm olmadn syledi.
Frugiforlarn nde gelenleri iinde en saygdeer olan, bu yolun en
inanl ve baarl temsilcisi Jonas Karde'ti. Kalalarna, kll
bedeninden pek ayrt edilemeyen bir bez dolamt. Aa tepesinde
tahtadan yapma kck bir kulbede oturuyor ve bu al rp
arasnda byk bir beceriyle dolat grlyordu. Ayak parmaklar
hi de olaan olmayan bir biimde geriye doru kvrlmt, tm
iinde duyumsad, ama sonra anszn gemi tmyle yok oldu ve her
ey o na ve aydnlk bir gelecee dnt. Daa ulamt artk.
Yannda da ona artk, 'sen' demeye balayan Profesr Seidler
duruyordu. Haberland da ona 'sen' diyebiliyor ve ona z babasymasma gveniyordu. Profesr konutuka babasn andryor,
rencinin babasna duyduu sevgiyle bilime duyduu sevgi
btnleiyor, ikisi de glenip gzelleiyordu. Orada oturup
dnrken ve evresinde o kadar ok renilecek ve alacak ey
olduunu yeni yeni alglarken babas yan banda, "Tamam artk,
evrene bakabilirsin," dedi.
Her ey tanmlanamaz bir akla kavumutu. Dnyadaki her ey uyum
iindeydi ve gne gibi prl prl parlyordu. Ruhunun
derinliklerinde, annesinin neden ldn ve lm olmasna karn
nasl yaamn srdrdn, insanlarn grnm, davran ve
dillerindeki ayrma karn ayn kkten geldiklerini ve kan kardei
olduklarn, skntlarn, aclarn ve irkinliin gerekliliini, tm
bunlarn Tanr'nm istei ya da zorlamas olduunu ve insanln
grevinin, bunlar iyiye ve aydnla dntrerek, dnyann dzenli
ve mutlu bir yer olmasn salamak olduunu sezinledi. Bilin
Da'nda olduunu ve akllandn kesinlikle anlaynca, greve
arldn duyumsad. Oysa son iki yldr deiik meslekleri
dnm, hangisini seeceine bir trl karar verememiti, ama artk
hi kukusu kalmamt. Yap ustas olacan biliyordu. Bunu bilmek
ve bu konuda hi kukusu olmamak olaanst bir duyguydu.
Anszn beyaz ve gri talar, kalaslar, makineler ve ne yapacaklarn
bilemeden bekleyen iiler belirdi. Oysa Martin ne yapmas
gerektiini ok iyi biliyordu. Elinde projeler tutuyor, aklamalar
yapyor, saa sola buyruklar veriyor, ellerini iyi kullanyordu. Ne
istediini sylemesi ve ban sallamas yetiyordu, insanlar hemen
kouyor, talar kaldryor, yk arabalarn itiyor, demir ubuklar
dyor, ta bloklar dzeltiyor ve ne yapacaklarn bildikleri bir
ite a1 Medias in res: Yaamn iinde olma. (ev.)
55
ltklar iin mutlu oluyorlard. Yap ustas Martin'in gl istei
tmnn gzlerine ve ellerine gemiti. Bina ykseldi; atlar,
avlular ve kavisli pencereleriyle cokulu, ama abartsz bir
gzellik sergileyen hir saraya-dnt. Dnyadaki hznn,
huzursuzluun ve bkknln yok olabilmesi iin byle bir eyin
yaplmas gerekliydi.
Yap bittiinde, Martin'i uyku bast. Eskiden olduu kadar dikkatli
olamyor, yalnzca evresindeki mzik ve kutlama seslerini
duyabiliyordu. Az bulunur bir huzur ve gl bir istekle derin ve
gzel bir yorgunlua kendini teslim etti. Annesi gelip elini
tuttuunda yeniden bilinlendi ve annesinin onunla birlikte sevgi
lkesine gitmek istediini anlad. Bilin Da'ndan ve bitirdii
saraydan gelen aydnln ve tmyle arnm vicdannn dnda,
yaad ve yapt her eyi unuttu ve bu yolculukta suskunlat,
umutla bekler oldu.
Annesi glmseyerek elini tuttu ve karanln younlat bir daa
trmanmaya baladlar. Annesinin mavi giysisi giderek canl rengini
yitiriyor, vadinin derin mavisinin iinde belirsizleiyordu. Bunu
grnce, artk annesinin yannda olduuna gvenemez oldu. Hzn kt
zerine. Binay yaparken ve yorgun argn dinlenirken yapt gibi
gerek bir istekle alamaya balad. Oysa hi ac duymuyordu.
Gzyalar ona bir insann yaayabilecei en ho deneyimle kar
karya olduunu duyumsatt. Bunun ne olduunu anlamak istiyordu.
Sonunda sevgi olduuna karar verdi. lme benziyordu sevgi; ondan te
bir ey de yoktu. Baka hibir eyin izlemedii bir doyumu ve bir
geceyi getiriyordu.
Bunlar dnrken, her ey deiti. Aadaki derin vadiden
olaanst gzellikte bir ezgi duyuldu. Martin imenlerin zerinden
muhtarn kz Bayan Vossler'in kendisine doru geldiini grd ve
anszn ona k olduunun bilincine vard. Kzn yz her zamanki
te bir arzu duyamaz. Benimle gel gzelim, mutlu olalm." Gen kadn
ak mavi gzleriyle onu sular gibi bakt. "Sizi sevdiimi nereden
biliyorsunuz?" diye fsldad yakmrcasma. "Ben yalan syle74
yemem. Sizi seviyorum ve sk sk eim olsaydnz diye dndm.
Gerekten sevdiim ilk erkek sizsiniz. Oysa sevgi insan nasl da
artyor. yi ve drst olmayan birini sevebileceim aklmn
ucundan bile gemezdi. Kocam ok sevmiyorum, ama yine de onunla
kalmay yelerim. Onurlu, drst ve soylu bir insandr o. Sanrm siz
bunlar anlayamazsnz. Bana tek bir sz bile sylemeyin ve beni
gemiye gtrn ya da buradaki insanlara sizin terbiyesizlik
ettiinizi syler, yardma arrm."
Augustus ne kadar yalvarsa da, fkelense de yarar olmad. Eer susup
ona elik etmeseydi gen kadn tek bana gemiye dnecekti. Gemiye
vardklarnda Augustus bavulunu alp kimseye veda etmeden ayrld.
Ve o gnden sonra da herkese sevilen Augustus'un ans dnd. Erdem
ve onurdan lesiye nefret eder oldu. Bunlar yok etmek onun iin bir
zevkti artk. Gizini kullanarak, erdemli kadnlar elde ediyor,
abucak arkadalk kurduu iyi yrekli insanlarn parasn yiyip
onlarla alay ediyor, onlar ortada brakyor, soylu ailelerin
genlerini batan karp onlar utanca srklyordu. Deneyip
tketmedii hibir zevk, bilmedii hibir utan kalmamt. Oysa
yreindeki sevgi de bunlar gibi yitip gitmiti. Her yerde onu bulan
sevgi ruhunda bir kprt bile yaratamyordu.
Deniz kysndaki gzel evinde karamsar ve bkkn yaar oldu. Onu
ziyarete gelen kadnlar ve arkadalarn en olmadk davranlarla
bezdiriyor, insanlar kk drmek ve onlara hakaret etmek iin
yanp tutuuyordu. Arzu etmedii, hi aba gstermedii ve hak
etmedii sevgilere boulmu, soluk alamaz olmutu. Hi vermemi, hep
almt, ama boa harcad yitik yaamnn anlamszlnn bilincine
varmt artk. Tek bir kez, bir eyi gerekten arzu-layabilmeyi ve
arzusunu bastrmak zorunda kalmay zl-yordu.
Arkadalar arasnda, hasta olduu, dinginlie ve yalnzla
gereksinmesi olduu sylentisi yayld. Hibir zaman okumad
mektuplar gelmeye balad, herkes hizmetilerine saln soruyordu.
Oysa o, denize bakan oturma odasnda, tek bana knt iinde
oturuyordu.
75
Arkasna bombo, bir l kadar kurak, nnde kabaran gri tuz seli
kadar sevgisiz bir yaam uzanyordu. Orada, yksek pencerenin
nndeki koltua bzlp kendisiyle hesaplarken hi de gzel bir
insana benzemiyordu. Beyaz martlar kumsal rzgrlarna kaplp
nnden geiyor, o da tm sevecenliini ve paylama sevincini
tketmi bo baklarla onlar izliyordu. Dnmekten vazgeip
uan ardnda da dudaklarnda sert ve fkeli bir glmseme
beliriyordu. Bir gn btn arkadalarn evinde verdii bir ziyafete
davet etti. Amac, gelenlerin bo evde lsyle karlamalar ve son
kez ona fkelenip akna dnmeleriydi, nk onlar gelmeden kendini
zehirlemeye karar vermiti.
Tasarlad ziyafetten bir gn nce tm hizmetlilere ev sessiz olsun
diye izin verdikten sonra, odasna ekildi, bir kadeh erik arabna
gl bir zehir katt ve kadehi azna gtrd.
Tam iecekti ki kap vuruldu. Augustus tepki gstermedi. Kap ald
ve ieriye ufak tefek, yal bir adam girdi. Augustus'un yanma geldi,
zenle elinden barda ald ve Augustus'un tand bir sesle, "yi
akamlar Augustus, naslsn?" dedi.
szleri okudu, ama hibir yerde uzun sre oyalanmad. Bir ey aryor,
aradn da henz bulamama benziyordu. Dolaa dolaa kysnda bir
ku satcsnn tezgh kurduu ana alana kt. Bir sr kk
kafesten gelen ku seslerini dinledi; keten kularnn,
bldrcnlarn, kanaryalarn ve tleen kularnn her birini,
yavaa slkla yantlad.
Tm gne nlar sanki bir yere toplanmasna parlayan l l
bir yer grd anszn. Yaklanca bunun bir panayr barakasnn
giriine aslm byke bir ayna olduunu anlad. Onun yannda belki
on, belki de yz tane, bir sr irili ufakl ayna vard. Kelisi,
yuvarla, ovali ve her trls. Asmak ya da bir yere koymak iin
olanlar, el aynalar ve insanlarn kendi yzlerini unutmamak iin
kullandklar kck cep aynalar diziliydi. Satc elindeki aynay
gnee tutup barakasnn zerine yanstt nlar oynatyor ve
yorulmaz sesiyle, "Aynalar beyler! Buyrun aln. Faldum'un en ucuz
aynalar burada! Gelin bir bakn. Hepsi gerek kristalden yaplma!"
diye baryordu.
Yabanc aradn bulmuasna aynalarn nnde durdu. Aynalara
bakanlarn arasnda kyl kz da vard. Onlarn yanma gitti ve
onlar izlemeye koyuldu. Salkl, ama ne gzel ne de irkin
denebilecek kzlard bunlar. Kaln tabanl ayakkablar ve beyaz
oraplar giymilerdi. Gneten rengi alm rgl sar salar ve
l l bakan canl gzleri vard. Her biri eline bir ayna almt,
ama ucuz ve kk olanlarndan. Satn alp almamakta karar115
sz, seememenin verdii skntyla kark zevki ilerine sindire
sindire hlyal baklarla aynalarn aydnlk derinliinde kendi
yanslarna, azlarna, gzlerine, boyunlarm-daki kk taklara ve
burunlarnn zerindeki illere bakyorlard. Salarnn dzgn
ayrna ve pembe kulaklar -na da. Sonra da ciddileip
suskunlayorlard. Arkalarnda duran yabanc onlarn, iri gzl
ciddi yanslarn gryordu aynalarda.
Kzlardan birinin, "Ah, keke topuklarma inen k-zl-sar salarm
olsayd," dediini duydu.
kincisi arkadann dileini duyunca yavaa i geirdi ve aynaya
daha dikkatli bakt ve yreinin arpnts yzne vurarak, ekingen
ekingen, "Ben de bir ey dileyecek olsam, herkesten gzel ellerim
olsun isterdim," dedi. "Beyaz, zarif, ince uzun parmakl eller, pembe
trnakl." Yuvarlak aynay tutan ellerine bakt. Elleri irkin
deildi, ama parmaklar biraz ktt, iten sertlemilerdi.
lerinde en k ve en irini olan nc kz, neeyle glerek,
"Fena bir dilek deil, ama biliyor musun, eller o' kadar nemli
deil," dedi. "Ben bugnden sonra, Fal-dum'un en gzel ve en kvrak
dans eden kz olmak isterdim."
Anszn rkp arkasna bakt. Aynada kendi yznn yannda, arkasnda
durmu kendisine bakan, ormandan gelen, l l siyah gzl
yabancnn yzn grmt.
O na kadar de grmemiti onu. ararak yzne baktklarnda,
yabanc bayla onaylayarak, " gzel dilekte bulundunuz kzlar,"
dedi. "Bu isteklerinizde ciddi misiniz?"
Kk kz aynay brakm, ellerini arkasna saklamt. Adama, onu
rktt iin bir ders vermek istiyordu. Ters bir ey sylemeye
niyetlendi, ama adamn yzne baknca, gzlerindeki gc grd,
duraksad ve yalnzca, "Bizim isteklerimizden size ne?" diyebildi.
Oysa gzel elleri olsun isteyen kz adama gvenle bakyordu. Onun
babacan, arbal halinden etkilenmiti. "Evet ciddiyiz," dedi.
"nsan bundan daha gzel dileklerde bulunabilir mi?"
116
Ayna satcs yanlarna gelmi, evredekiler de dinlemeye balamt.
Yabanc apkasn geriye itmi, geni dzgn aln ve etkileyici
gzleri ortaya kmt. kza sevecenlikle bakt. Ban
sallayarak, "Bakn dilekleriniz yerine geldi," dedi.
Kzlar ilk nce birbirlerine sonra da aynalara baktlar. Sevinten ve
aknlktan bembeyaz kesilmilerdi. Birincisinin altn sars, gr
118
iman bir bakkal kadn, boynundaki byk guatrdan kurtulmak
istediini sylediinde herkes gsteride bulunup alklad. Ama fke
ve kskanln nelere yol aabilecei ortaya kt. Hi geinemedii
kocasyla daha yeni tartmlard. Adam onu zengin edebilecek
dileinden vazgeip guatrn yeniden kadnn boynuna dnmesi dileinde
bulundu. Hastalklarn da iyileebilecei anlalnca, ne kadar
hastalkl ve dertli insan varsa hepsi oraya getirildi. Felliler
dans etmeye, krler minnet dolu gzlerle selamlamaya
baladlar.
Genler oktan oraya buraya koup bu olaanst mucizeleri
anlatmlard. Yal, sadk bir a, frnn nnde efendilerine
rdek piirirken pencereden olanlar duyunca dayanamayp mutluluk ve
zenginlik dilemek niyetiyle pazar yerine kotu, ama kalabalk onu
sktrdka vicdan onu giderek rahatsz eder oldu ve sra ona
geldiinde her eyden vazgeip tek dileinin eve dnene dek rdein
yan-mamas olduunu syleyiverdi.
Grlt patrtnn sonu gelmiyordu. Dadlar ocuklar kollarnn
altna kstrp evden frlyor, hastalar gecelik giysileriyle
yataktan kp umutla koturuyordu. Kylerden birinden lgna dnm
akn, ufak tefek bir kadn dilekte bulunulduunu duyunca gelip
alayarak kayp yeeninin bulunmasn diledi ve diler dilemez de kara
bir taya binmi bir ocuk glerek kadnn kollarna atld.
Sonunda, kenti lgnlk sarm, gelmeyen kalmamt. Dleri
gerekleen klar kol,kola yryor, yoksul aileler o sabah
giydikleri eski psk giysileriyle gzel arabalarda dolayor,
aklszca dileklerde bulunmu olanlar hznle-nip ortadan kayboluyor
ya da unutmak iin eski pazar meydanndaki emeden kana kana
iiyorlard. akacnn biri emeden en iyi cins arap akmas
dileinde bulunmutu.
Faldum kentinde kala kala mucizelerden haberleri olmad iin
dilekte bulunmayan iki kii kald. ki genti bunlar. Kentin dna
doru olan eski bir evin penceresi kapal at odasmdaydlar. Biri
odann ortasnda durmu, kemann enesine dayam, btn ruhunu
vererek keman alyor, br de kede kendini mzie vermi, ba
elleri arasnda oturuyordu. Kk pencerenin aralndan gn
119
nlar odaya artk yatay szp masann zerinde duran kk bir
demet iei aydnlatyor ve arkasndaki yrtk duvar ktlarnda
oynayordu. Oda scack klar ve kemann ltl ezgileriyle,
deerli talarla dolu kck bir hazine odasn andryordu. Keman
alan gen yavaa saa sola sallanyor, dinleyen de suskun,
gzlerini yere dikmi kprdamadan oturuyordu.
Sokakta grltl ayak sesleri duyuldu. Sokak kaps hzla ald ve
merdivende telal ayak sesleri yankland. Ev sahibiydi bu. Odann
kapsn grltyle at ve glerek ieri dald. Kemann ezgisi
sustu, aran dinleyici de ayaa frlad. Keman alan gen byle
anszn rahatsz edildikleri iin can sklarak adamn glen yzne
sular gibi bakt. Oysa onun umurunda bile deildi. Kollarn sarhomuasma saa sola sallayarak, "Siz deli misiniz! Darda tm dnya
deiti. Sizin hibir eyden haberiniz yok. Oturmu burada keman
alyorsunuz. Ge kalmadan koun. Pa-zaryerinde bir adam durmu
herkesin dileini yerine getiriyor. Artk at aralarnda oturmaktan,
bana da az buuk borlu olmaktan kurtulacaksnz. Haydi koun, abuk!
Ben bugn zengin oldum!" diye bard.
*
Keman alan gen aknlkla dinledi. Adam onu rahat brakmad iin
keman brakt, apkasn giydi. Arkada da sesini karmadan
kalkt. Evden kar kmaz kentin ne kadar deitiini ayrmsadlar.
Dteymiesine, daha dn hibir zellii olmayan gri renkli ve bask
olan, oysa imdi yksek saraylara benzeyen ssl evlerin nnden
getiler. Dilenci bildikleri insanlar drt atl arabalarda dolayor
ya da gzel evlerinin pencerelerinden sevinle ve gururla evreyi
izliyorlard. Kk bir kpein izledii, terziye benzer elimsiz bir
demir bir direk duruyordu. Bir merdivendi bu; iki yannda tutunmak ve
basmak iin demirden kntlar vard. Paul yle istedii iin ilk
nce ben trmanmaya baladm. O da ayn trde baka bir merdiveni
kmaya balad. Bir ev ya da ok yksek bir aa boyu kadar
trmandmzda korkmaya baladm. Paul' e baktm. Korkmuyordu, ama
benim korkumu anlad ve glmsedi.
Bana bakp glmsedii ve benim de ona baktm o ksa srede yzn
tanr, adn da anmsar gibi oldum. Gemiten bir kap araland ve
beni okul yllarna gtrd. On iki yanda olduum aa. Her eyin
ok gzel bir kokusunun olduu, her eyin cana yakn ve yemek
istediimiz ekmek denli mis gibi bir kokusunun olduu, servenlerin
ve kahramanlklarn insan byleyen ltsnn henz snmedii
yaamn o en olaanst srecine. sa tapnaktaki bilgeleri
utandrdnda on iki yandayd. On iki yandayken hepimiz btn
bilgeleri ve retmenlerimizi utandrrdk. Onlardan daha akll ve
daha yetenekliydik. Yrekliydik de. Anlar ve imgeler sard beni.
Unutulmu okul defterleri, le vakti okulda kalma cezalar, sapanla
vurulmu bir ku, gizlice koparlm eriklerle yap yap bir cep,
yzme havuzunda birbirimizi ocuksu lgnlklarla slatmalar,
yrtlm bayramlk giysiler, vicdan azaplar, geceleri dnyasal
tasalarla edilen iten dualar ve Schiller'den dizeler okurken kendini
kahraman sanmalar.
Yldrm hznda geti bunlar belleimden. Dank, hibirinin
brlerinden daha belirgin olmad bir resim dizisi gibi geip
gittiler. Sonra, yeniden Paul'un yzne bakar oldum. Onu bir trl
anmsayamadm iin ok huzursuzdum. Ka yanda olduumuzu
bilmiyordum artk, ama byk bir olaslkla ocuktuk henz. Dar
merdivenimizin altnda Paris denen o yerin tam olarak grnmeyen
sokaklarnn karmakl giderek uzaklarda kalyordu. Tm ku139
lelerden daha da yksee trmandmzda demirden ayak koyma yerleri
sona erdi. Her birinin zerinde bir dzlk, darack bir seki olumaya
balad. Bunlara trmanmak olanakszd. Oysa Paul hi umursamadan
baard bunu. Ben de yapmak zorunda kaldm.
Tepeye vardmzda, dzlklerden birinin stne uzandm. Kk,
yksek bir bulutun zerinden bakar gibi eilip aaya baktm.
Bakm den bir ta gibi bolukla karlat. Tek bir hedefe bile
ulaamad. Sonra yoldam Paul elini uzatp bir ey gsterdi. Havada
asl duran olaanst bir grntyle bylendim. Bizden olduka
aada, en yksek kulelerle ayn dzeyde, geni bir yol ve bana
yabanc gelen bir topluluk grdm. p cambazlarn andryorlar ve
gerekten de bir ipin ya da bir ubuun zerinde ileri geri
kouyorlard. Sonra kalabalk olduklarn grdm. Neredeyse hepsi
gen kzd. ingene ya da gebe olduklarn dndm. atlarn
dzeyinde talardan yaplma arda andran bir yerde hareket
ediyor, yryor, uzanp yatyor ya da oturuyorlard. Orada yayorlar
ve o yrede kendileri^ ni evlerindeymiesine rahat hissediyorlard.
Altlarndaki sokaklar yalnzca hayal gcyle grlebilecek denli
uzakt. Aalardan ayaklarna doru ince bir sis dne dne
ykseliyordu.
Paul onlarla ilgili bir ey syledi. "Evet," dedim. "Btn bu kzlar
insan duygulandryor."
Onlardan ok daha yksek bir yerde olduum kesindi. Olduum yere sk
sk tutunuyordum. Oysa onlar rahat ve korkusuzca davranyorlard. Ve
anladm ki gereksiz ykseklikte ve yanl bir yerdeyim. Onlarsa ne
yerde ne de benim gibi kt bir ykseklikte ve uzaklktaydlar. Doru
yerdeydiler. Ne insanlarn arasndaydlar ne de tmyle onlara
uzaktlar. stelik sayca da az deillerdi. Benim henz kavuamadm
bir mutluluu bildiklerini anladm.
Er ge o dev gibi merdivenden inmek zorunda kalacam biliyordum.
Bunu dnmek bile ylesine bask yapyordu ki, bam dnmeye, midem
bulanmaya balad. Bir an bile orada kalmaya dayanamayacaktm artk.
aresizlik iinde, dizlerim titreyerek ubuklar bulabilmek iin
ayamla yokladm -bulunduum dzlkten onlar gremiyor-
140
dum-. Gemek bilmez bir sre, o rkn ykseklikte kml-dayamadan
asl kaldm. Yardm edecek kimse yoktu. Paul de gitmiti.
O dehet verici korku iinde ellerimle ve ayaklarmla bir yerlere
tutunmaya altm. zerime koyu bir sis gibi youn bir duygu kt.
Yalnzca bu yksek merdiven ya da bu ba dnmesi deildi sonuna dek
dayanmak ve yaamak zorunda olduum. evremde hibir ey gremez,
hibir eyin biimini alglayamaz olmutum. Her ey sise ve karmaaya
dnmt. Kh demir ubuklara asl duruyor, kh klerek korkuyla
yeraltndaki dar geitlerden ve koridorlardan srnerek geiyor ya da
pislik iinde bata ka yrmeye alyor, koyu yapkan pisliin
azma dek ykseldiini duyumsuyordum. Her yer karanlkla ve
engellerle doluydu. Hi akas olmayan, gizli anlamlarla dolu
grevlerdi bunlar. Korku, ter, kmldayamama ve souk. Zor bir lm,
zor bir doum.
Ne denli koyu bir geceyle sarlyz! Ne ok ac ve zor yoldan
geiyoruz. Ruhumuz yerin dibindeki dehlizlerde nasl da yolunu
bulmaya alyor. Sonsuz aclar iindeki kahraman, lmsz Odysseus!
Buna karn yryoruz, hep yryoruz, belimiz bklyor, bata ka
yryor, pislikten boularak yzyor, ktlk dolu kaygan kayalara
trmanyoruz. Alyoruz, umarszla kaplyoruz, korkuyla
haykryor, acyla uluyoruz. Yine de durmuyor, yryor, ac ekiyor,
diimizi trnamza takarak yolumuzda ilerlemeye abalyoruz.
O bulank, cehennem gibi dumanlarn arasnda yeniden biimler
belirmeye balad. Karanlk yolun kk bir blm anlarn
biimlendirici nda aydnland ve ruh gemite kalan dnyadan
ayrlarak bildiimiz ve tandmz zamana dnd.
Neresiydi buras? Tandk nesneler benden gzlerini ayrmyordu.
Tanyabildiim bir ortamda soluk alabiliyordum artk. Yar karanlk
byk bir oda, masann zerinde bir gaz lambas, kendi lambam ve
piyanoya benzer, byk, yuvarlak bir masa. Kz kardeim oradayd,
enitem de. Belki de beni grmeye gelmilerdi ya da ben onlar.
Suskun ve kayglydlar. Benim durumuma zlyorlard. Ben de byk, yar karanlk odada ayakta duruyor ya da bir aa bir yukar
dolayor, bir sre duruyor, yeniden, bir hzn selinde srklenerek
dolayordum. Sonra bir ey aramaya baladm. nemli bir ey deildi
bu. Bir kitap, bir makas ya da onun gibi bir eydi. Ama bulamyordum.
Lambay elime aldm, ard. Ben de ok halsizdim. Yerine koydum, ama
hemen yeniden elime aldm, nk aramay srdrmek istiyordum.
Bulamayacam bile bile, bouna olduunu bile bile srekli aramak.
Her yerde karmaay daha da artracaktm yalnzca. Lamba elimden
decekti, o denli ard ve ben el yordamyla aramay, odada
dolamay srdrecektim. Acnas yaamm boyunca.
Enitem bana kaygyla, biraz da knar gibi bakt. O anda, 'ldrmak
zere olduumu anladlar,' diye dndm. Lambay yeniden elime
aldm. Kz kardeim yanma geldi. Korku ve sevgiyle doluydu gzleri.
Hi sesini karmadan yalvarrcasna bakyordu. Yreim burkuldu, tek
bir sz syleyemedim. Yalnzca elimi uzatp onu uzaklatrdm. Uzak
dur demek istiyordum. yle dnyordum: 'Beni rahat brakn!
Yalnzca rahat brakn! Neler hissettiimi, ne denli ac ektiimi,
ne denli ok ac ektiimi, ne ok ai ektiimi bilemezsiniz!' Ve
yeniden: 'Beni rahat brakn! Rahat brakn beni!'
Lambann krmzya alan geni oday dolduruyor, darda
aalar rzgrdan inliyordu. Bir an dardaki geceyi iimde ok
youn duyumsadm: Rzgr, nemli havay, gz, yeilliklerin keskin
kokusunu, kara aatan savrulan yapraklarn hrtsn ve gz.
Gz! Ve yeniden bir an iin ben, ben deildim. Kendimi bir resim
gibi grdm: Zayf, solgun yzl, gzlerinde yalnzca titrek bir k
kalm Hugo Wolf adnda bir mzisyendim. O gece akln yitirmek zere
olan bir mzisyen.
Yine de aramak, umarszca aramak zorundaydm. Masadaki ar lambay
kaldrp masann, iskemlenin ve sonra da kitapln zerine tuttum.
Kz kardeim bana yeniden hznl ve sevecen bakp beni avutmak ve
yanma gelip bana yardm etmek istediinde kendimi korumak iin
olanlar da.
Dnyann mavi gkyz bombo kreye sevecen bakmaya balad yeniden.
Avrupa teknolojisi son na kadar kendini ok iyi korudu. Haftalar
boyunca, Avrupa, giderek ykselen suya kar tm nlemleri ald ve
hi ylmad. nce milyonlarca sava tutsa gece gndz alarak ok
byk barajlar, sonra da akl almaz bir hzla balangta dev gibi
setleri andran, ama giderek ular kule gibi sivrilen yapay
ykseltmelerle kendini korumaya alt. Bu kuleler de insanolunun
kahramanlk anlayn, insan duygulandran bir ballkla, son gne
dek srdrdn gsterdi. Tm Avrupa ve tm dnya sulara gmlmken
suyun zerinde kalan son demir kulelerden, gzleri kamatran
projektrler, batmakta olan dnyann nemli alacakaranln inatla
aydnlatyor, silahlardan kan mermiler kvrak kavisler izerek
oraya buraya vnlayarak dyorlard. Her eyin bitmesine iki gn
kala, Avrupa'nn gl devletlerinin bakanlar, dmana kla bir
bar ars yollamaya karar verdiler. Dman da henz ayakta duran
kulelerin hemen boaltlmasn istedi. Oysa en kararl barseverler
bile buna hazr ol147
madklar iin son na dek kahramanca ate etmeyi srdrdler.
Artk tm dnyay su basmt. Sa kalan tek Avrupal, can yelei
giymi, suyun zerinde oraya buraya srklenirken, var gcyle son
gnlerin olaylarn yazmaya alyordu. Amac, gelecekteki
insanolunun, son dman kalana dek ylmadan savaan lkenin kendi
lkesi olduunu ve bu nedenle zafer tacn sonsuza dek onun
tayacana kuku olmadn renmesiydi.
Bu srada boz rengi ufukta ok byk, siyah bir tat grnd ve ar
ar bitkin adama ar ar yaklat. Adam bu byk gemiyi grnce
ok sevindi ve bilincini yitirmeden nce yzen evin gvertesinde
gm rengi sakal rzgrda uuan yal atay tand. Dev gibi bir
Zenci o tarafa doru srklenen adam ekip sudan kard. Bylece
Avrupal kurtulmu oldu ve ksa srede kendine geldi. Ata dosta
glmsedi ona. ler yolunda gitmi, dnyadaki her tr canldan bir
rnek kurtarlmt.
Gemi rzgrn nnde acele etmeksizin yol alyor, bu-, lank sularn
berraklamasn bekliyordu. Gemide canl bir yaant balamt.
Tat byk balk srleri izliyor, di kadar gzel, rengrenk ku
srlerinin ve bceklerin zerinde uuuyorlard. Tm insanlar ve
hayvanlar kurtulmann sevincini yayorlard, nk onlar iin yeni
bir yaam balamak zereydi. Bir renk cmbn andran tavusku-unun
tiz sabah ars sularn zerinde m m tyor, akac fil glerek,
hortumunu kaldrarak kendini ve eini slatyor, kertenkele gne
gren kirilerden birinin zerinde keyif atyor, Kzlderili hzl
mzrak darbeleriyle sonsuz selin iinden prl prl balklar
avlyor, Zenci kuru ralar birbirine srterek ocakta ate yakmaya
alyor, arada bir de iman karsnn baldrna vurarak tempo
tutuyordu. Zayf Hintli, kollarn kavuturmu, kmldamakszn
dnyann kuruluuyla ilgili ok eski dizeleri kendi kendine
mrldanyordu. Eskimo ter iinde gnete yatyor, su ve ya karm
bedeninden neredeyse buharlar ttyor, kt bir niyeti olmayan bir
yabandomuzu da gelmi onu kokluyor-du. Ufak tefek Japon da kendine
ince bir ubuk kesmi, onu dikkatle kh burnunda kh enesinde
dengeliyordu. Avru148
palya gelince, o da yaz gerelerini kullanarak, eldeki canl
demirbalarn listesini karma peindeydi. Gruplamalar ve
dostluklar oluuyor; arada srada nerede bir tartma kacak olsa
atann bir bak bile sorunu zmeye yetiyordu. Hepsi mutlu ve
neeliydi. Yalnzca Avrupal tek bana yazlaryla urayordu.
Deiik renkte insanlar ve hayvanlar arasnda bir oyun balad. Bu
oyuna gre, her biri, yeteneklerini ve becerilerini oradakilere
gstermek zorundayd. Hepsi oyunu balatan kii olmay arzu ettikleri
iin ata, oyunu bir dzene sokmak zorunda kald. evresindeki byk
ve kk hayvanlar ve insanlar gruplara ayrd. Her biri neyi
istediler.
Adam bahaneler uydurmaya alarak uzun sre oyaland. Bunun zerine
Nuh parmayla onu gstererek oyunu kesmemesi iin uyard.
"Ben de," diye sze balad beyaz adam, "ben de bir yeteneimi
gelitirdim ve onu kullanyorum. Baka canllara oranla ne gzm ne
kulam ne burnum ne de el becerim daha iyi. Benim yeteneim ok daha
st dzeyde. Benim yeteneim zihinsel."
"yleyse gster bakalm," diye bard Zenci. Hepsi beyaz adamn
evresini sarmt.
"Gsterecek bir ey yok," dedi beyaz adam yavaa. "Siz byk bir
olaslkla ne dediimi anlayamadnz. Benim kendimi gsterme yolum
akldr."
Zenci kar beyaz dilerini gstererek keyifle gld, Hintli ince
dudaklarn alayla bzd, inli de kurnaz, ama kt niyetli olmadan
kendi kendine glmsedi ve yavaa, "Akl m?" dedi. "Ltfen bize
akln gster. Gnmze dek onu gren olmad da." Avrupal suratn
asarak, "Grlecek bir ey yok," diye kendini savundu. "Benim
yeteneim ve niteliim yle: Ben zihnimde d dnyann resimlerini
biriktiririm ve bu resimlerden yalnzca kendim iin yeni resimler
retip onlar dzene sokarm. Tm dnyay aklm kullanarak yeniden
yaratabilirim."
Nuh eliyle gzlerini kapad bir anlna.
"zin verirsen bir ey sormak istiyorum," dedi. "Bu ne ie yaryor?
Tanr dnyay zaten yaratm. Onu yalnzca kendi kk kafanda
yeniden yaratmak ne demek oluyor?"
Tm bu sylenenleri bararak onaylad ve Avrupalya sorular
yadrmaya balad.
"Durun!" diye bard Avrupal. "Ne demek istediimi anlamyorsunuz.
Zihnin ilevi br beceriler kadar kolay gsterilemez."
Hintli ks ks gld.
"Yo, beyaz akrabam, pekl gsterilir," dedi. "Bize zihinsel bir
rnek gster. rnein hesap yap. Haydi iddiaya girelim. Bakalm kim
bilecek! Bir iftin ocuu olsa ve
151
bu ocuklardan her biri evlenip yuva kursa ve her birinin her yl bir
ocuu olsa, yz ocuk olmas iin ka yl gemesi gerekir?"
Tm can kulayla dinlemiti. Parmaklaryla hesaplamaya baladlar.
Hesaplamaya altka da huzursuzla-maya. Oysa inli gz ap
kapayana dek, yantlamak istediini syledi. Sonucu bulmutu.
"ok iyi," diyerek hak vermek zorunda kald beyaz adam. "Ama bunlar
yalnzca beceri. Bunlar benim zihnime gre ok nemsiz. Benim grevim
insanln mutluluunun bal olduu byk grevleri stlenmek." "A,
bak bu houma gitti," diye yreklendirdi Nuh. "Mutluluu bulabilmek
kukusuz br becerilerden ok daha nemli. Bunda haklsn.
nsanln mutluluuyla ilgili retini abuk syle. Sana minnettar
kalrz."
Soluk bile almadan, beyaz adamn azndan kacak szleri beklemeye
koyuldular, ama sonunda dayanamadlar: Bu sihirbazdan Tanr raz
olsunmu. Gz, kulak ve el becerisine hi gereksinimi yokmu.
almaya ve hesap yapmay bilmeyi de. Byle eyler biliyormu ya,
bu yeter-liymi!
^
O na dek, ba dik duran Avrupal bu saygl ilgiden utanmaya
balad.
Duraksayarak, "Bu benim suum deil ki," dedi. "Siz beni hep yanl
anlyorsunuz! Mutluluun gizini bildiimi sylemedim ki. Yalnzca
zihnimin insanl mutlulua gtrecek konular zerinde altn
syledim. Bunlar zmlendiinde insanln mutluluu artacak. Daha
ok yol almamz gerekiyor. Siz de ben de sonucu gremeyeceiz. Daha
birok kuan bu zor sorunlara kafa yormas zorunlu!"
Oradakiler gvensiz bir suskunlukla ylece duruyorlard. Ne diyordu
bu adam? Nuh da gzlerini kard ve alnn krtrd.
Hintli inliye glmsedi. Hepsi ne diyeceini bilemezken inli
dosta, "Sevgili kardelerim, bu beyaz akrabamz pek akac biri,"
bana karn okbyk ruh zenginlii olan halk, n '< v>u halk,
parann ve g&cea tadn almt bir kez. na eVey-e, tasarruf
yapmaya, ti^cetret yapmaya ve bor alp vern ^? balad. arabult
zen$gin olmak istiyordu. Kimin deir^y/-i ya da demirci dkkt
varsa, hemen bir fabrika edinet> istiyor, kimin iisi i varsa
bu sayy ona ya da yirmim/karmas gerektiini d'nyor-du. ou
da ksa sred^e * sayy yze ya da binfe karmay baard. Eller ve
m&*J^eler ne denli hzl x alsrsa para da o denli hzla
oalj^'Tu, ama doal olar"ak anslar yaver gidenlere akyordu T%
fa- Oysa iilerin ou , fc>ir ustann iileri ya da onun
pydmclar olmaktan ikcm, kleler gibi cokusuz al\yafiutu.
Baka lkelerde de ^rum aynyd. Oralarda da atlyeler fabrikalara
dnm ustalar patron, ililer *des kle olmutu. Dnyann hibi
.'Jkesi kendini bu yolar alkoya-myordu. Bu yeni ruhur /e eilimin
olunxasi, ans eseri, yeni devletin durumun^ ^gun dt. Gemii ve
uzun sredir sahip olduu bir z^ /inlii yoktu. Bu rmeden3.e yeni
koullara sabrsz bir oce" j^ibi hila uydu. urmaleszn
almasn gerektiren il^
^e bol paras varda artl.
Eskiyi anmsayanl; *re halK uyarmafcc isteyenler bu yolun yanl bir
yol oldkar^nu sylyor, ge;rnii, lkenin o zamanltrrlaH cpnQ+oiooi^u^.tn-, n-mrnu. r Visali'
zamanlardaki gsterisru^atan omurunu, ru hsah:n ve sanatn
egemenliini ve dm*z ya sunduu dn ce, nvzik ve iir akmlarn
ammsatrr^yi> alyorlard. Oysa yeni lkenin bolluk iindeki
halk^tuna glp geiyordu. X)-inya yumenlii altna almas onlara ters geldii iin hibir zaman bir
birleme salanamamt.
Bir kez, bu lkeye ok bask yapan ve onu fethetmeye alan yabanc
prense kar kazanlan zafer, neredeyse birlemelerine neden
olacakt, ama bundan arabuk vazgetiler ve kk prenslikler
durumlarn korudular. Prenslerin uyruklar, dl olarak ylesine ok
makam, unvan ve niformalarna taksnlar diye ylesine ok renkli
erit almlard ki, tm sonutan honut kalp yenilikten
vazgemiti.
Bunlar olurken dnya ok deimiti. Deiim, buharl makinenin
dumanndan kan bir cin ya da bir hastalk gibi her yeri sarm;
insanlar, yaam ve daha ne var ne yoksa, tmn deitirmiti.
Dnya, ie ve durmamacasna almaya ynelmi; makinelerce ynetilir
olmutu. Srekli yeni atlmlar yaplyor ve ok byk servetler
kazanlyordu. Ksa srede makineleri icat eden lkeler eskisine
oranla dnyaya ok daha egemen oldular ve geri kalan lkeleri kendi
aralarnda paylatlar. Gl olmayanlar da hava al- * di.
yksn anlattmz lke de bu akmdan etkilenme sine etkilendi,
ama sonuta rolne uygun olarak azla yetinmek zorunda kald. Dnya
mallar bir kez daha paylalm, ama bu yoksul lke, her zamanki
gibi bu iten kazanl kamamt.
Ama durum anszn deiiverdi. Birlemeyi isteyen sesler hi
susmamt. Byk bir devlet adam ortaya kt, gl bir komuyla
yaplan savata rastlant sonucu parlak bir baar elde edildi ve bu
baar lkeyi glendirip birletirdi. Tm boylarn bir araya
gelmesiyle byk bir devlet kuruldu. D kuranlarn, dnrlerin ve
mzisyenlerin lkesi uyand, zenginleti ve glendi. Kendisinden
daha eski ve gl kardelerinin yannda yer alarak yolunda
ilerleyebilirdi artk. D dnyada soyacak ya da elde edilecek pek
bir yer kalmamt. Bu yeni g, uzak yerlerdeki ganimetlerin bile
oktan paylalm olduunu grd. Ama o gne dek bu lkeyi ok yava
etkilemi olan makinenin varl inanlmaz bir hzla yaygnlat ve
tm lkeyi ve onun insanlarn deitiriverdi. Geliti, zenginleti,
glen156
di ve korkulur oldu. lke zenginleince kendini drt bir yandan dizi
dizi askerler, toplar ve kalelerle korumaya ald. Bu gen gcn
huzurunu bozduu komular da gvensizliklerinden ve korkularndan
171
baktn duyumsard. Baz geceler bu ana dnde grr, onun
cennetteki bir sarayn kocaman kaps gibi aln izler, at
stnde bu kapdan girip kuulara biner ve tm dnya onunla birlikte,
bylenmiesine her beklentinin gerekletii ve her grlenin
geree dnt o ho derinliklere doru inerdi.
Dnyadaki her grnt bir simgedir, her simge de ak duran bir kap.
Eer insann ruhu yeterince hazrsa geebilir bu kapdan ve dnyann
btnletii o ze, sizin, benim, gecenin ve gndzn tek bir olguya
dnt yere ulaabilir. Her insan yaam srecinde o ya da bu
nedenle byle ak bir kapyla karlar bir gn ve grntlerin
tmnn simgesel olduunu, bu simgelerin ruhla lmsz yaamn
ardnda gizlendiini dnr. Ama bu kapdan girip dnyann ho ve
ekici grntlerini silip onlarn yerine sezgiyle algladmz
gerek z elde etmeyi gerekten isteyen az insan vardr.
Henz ocukluunu yaayan Anselm iin iein ana, sonunda
kutsanm yant sezgiyle bulabilecei bir yola alan ve aka dile
getirilemeyen sessiz bir soru demekti. Ama ksa sre sonra
grntlerin ekici kalabalnda ku-nu unutur; otlarla, talarla,
kklerle, allarla, hayvanlarla ve bu dnyadaki btn tatl
varlklarla konumalara ve oyunlara dalard. Sk sk kendini dnr,
gzleri kapal oturur, bedeninin mucizelerini irdeler, yutkunurken,
ark sylerken ve soluk alrken aznda ve grtlanda birbirinden
deiik duyular, drtleri ve zellikleri ayrmsar; orada da bir
ruhtan baka bir ruha ulaan bir kapnn, bir yolun olduunu
duyumsard. Gzlerini kapadnda, nnde beliren mor renkli
karanln iinde oluan anlaml, rengrenk desenleri, aralarnda
kristal gibi parlak izgilerin olutuu mavi ve koyu krmz
benekleri ve yarm daireleri hayranlkla izlerdi. Bazen anszn, gz
ve kulak, koku ve dokunma duyularnn arasndaki yzlerce grnmez
balantnn bilincine ararak varr, yaad bu ok deerli ksa
srete, aslnda tnlarn, grltlerin ve harflerin birbirleriyle
iliki iinde olduklarn ve krmzdan maviden, sertten ve
yumuaktan ayrmlar olmadn anlar, bir otu ya da soyulmu yeil
bir bitkinin kabuunu kokladmda,
172
kokuyla tat arasndaki o youn yaknl duyumsar, ou zaman
ikisinin i ie girip bir btne dntn anlard.
Btn ocuklar bunu duyumsar, ama hepsi de ayn youn duyarllkla
alglayamaz bunu. ounda da bu sezgi, henz alfabeyi bile skemeden
hi var olmamasna yiter gider. Bazlar da ocukluun gizemini
uzun sre korur, salar aarp gszletikleri gnlere dek bu
gizemin bir blmn, bir tnsn tarlar. Btn ocuklarn
ruhlar, bu gizemi tadklar srece, en nemli tek eyle, kendi
varlklar ve evrelerindeki dnya arasndaki bilmeceye benzer
ilikiyle urar srekli olarak. Aray iinde olanlar ve bilgeler
olgunluk alarnda bu yola geri dnerler. Oysa insanlarn ou
gerekten nemli olan i dnyalarn, yaamlarnn erken bir
dneminde nemsemeden unutur; yaamlar boyunca i dnyalarnn
gerekten bir paras olmayan, onlarn benliklerine ve gerek
yuvalarna ulamalarn salamayan bir tasalar, istekler ve amalar
dolambacnda dolap dururlar.
Anselm'in ocukluk yazlar ve ocukluk gzleri geldikleri gibi
sessizce yitip gitti; kardelenler, menekeler, ebboylar, ssenler ve
gller gzelce, bol bol atlar. Anselm onlarla birlikte yaad;
iekler ve kular ona ok ey sylediler, aalar ve pnarlar ona
kulak verdiler; daha nceleri de yapt gibi, yazmay baard ilk
harfleri ve arkadalklarndan duyduu hayal krklklarn da
baheye, annesine ve iek tarhlarn evreleyen rengrenk talara
tad.
Ama sonra kokusu ve tnsyla hi de brlerine benzemeyen bir bahar
geldi. Karatavuk yeniden tmeye balad, ama arks artk eskisi
gibi deildi. Mavi iris de at, ama anandaki altn itle evrili
yoldan gidip gelen dler ve masallar yoktu artk. Yeil glgelere
neye dnrse dnsn bir iftten oluan bir btn oldu her zaman.
inde hem gne ve ay hem de kadn ve erkek vard her zaman. kiz
rmaklar olarak ovalarda akt, bir ift yldz olarak da gkyznde
ldad.
(1922)
192
BUYUCUNUN OCUKLUU
Yineden indim, yeniden
Kaynann iine, bir zamanlarn o gzel masal,
Uzaktan duyuyorum altn prltl arklarn,
Nasl gldn, nasl d kurduunu,
nasl sessizce aladn.
Usulca derinlerinden, bana anmsatarak fsldanyor
o byl szck,
Sarho ve uykulu gibiyim,
Ve sen beni hep ileriye, hep ileriye aryorsun...
ocukluumda yalnzca annem, babam ve retmenlerim deil, daha yce
ve gzle grnmez, gizemli gler de eitti beni. Bunlarn arasnda
bykbabamn caml dolabnda duran ve Hint mitolojisinin
tanrlarndan biriymie-sine dans eden Tanr Pan da vard. Okuma
yazma bilmediim yllarda bile bu Tanr ve onun gibiler bana ok
ekici gelirdi. Uzakdou'nun ok eski alarna ait grntler ve
dncelerle ylesine i ieydim ki ok sonralar bile Hint ve in
mitolojisinden bir kahramanla ne zaman karla-sam z yurdumdan
biriyle karlam gibi hissettim hep kendimi. Oysa Avrupalym.
Ykselen burcum Yay ve yaamm boyunca Avrupallara zg atak
davranlar, sahip olma duygusu ve sonsuz bir merak bende de vard.
Ben de ou ocuk gibi, yaam sresince vazgeilmez olan deerleri
okula balamadan nce renme ansna sahip oldum. Elma aalar,
yamur ve gne, rmaklar, ormanlar, arlar ve bcekler retti bana
bunlar. Bykbabamn hazinesin-deki Tanr Pan ve onun gibi dans eden
baka tanrlar da. Dnyadan kopuk deildim. Hayvanlar ve yldzlar
korkMasallar
193/13
madan gzlemleyebiliyor, meyve bahelerinde dolarken ya da suyun
iinde balklarla birlikteyken yabanclk ekmiyordum. Bir sr de
ark biliyordum. By de yapabiliyordum, ama ne yazk ki bu konuyla
uzun sre ilgilenmedim. Ancak ileri yalarda yeniden ilgilendim bu
konuyla ve ocuk olmann o olaanst bilgeliini yakalamay
rendim.
Okula gitmeye baladmda derslerde zorluk ekmedim. stelik houma
bile gidiyorlard. Okulda, aklc bir yntemle, yaam iin gerekli
bilgiler kuru kuruya retilmiyor, oyun oynarcasna elenceli geen
konumalara da yer veriliyordu. Bu konumalardan ou zaman byk
zevk alyordum. Yaamm boyunca unutmadm pek ok eyi de onlardan
rendim. Bugn bile ok ho ve esprili Latince szler, diziler ve
deyimler hl aklmda. Dnyadaki birok kentin nfusunun ne kadar
olduunu bile anmsyorum. Ama doal olarak, bugnk nfuslarn
deil de bin yl ncekilerini!
On yama dek, ilerde ne olacam ve hangi meslei * semem
gerektiini hi dnmedim. Btn erkek ocuklar gibi ben de
avclara, sandalclara, arabaclara, ip cambazlarna ve kutup
kaiflerine hayranlk duyuyor, onlar ok beeniyordum. gdsel bir
eilimim vard. 'Gerek' diye bilinenle yetinemiyordum bir trl.
Gerek, yetikinlerin sz birlii ettii bir samalk gibi geliyordu
bana o zamanlar. 'Gerekleri' bazen rkerek, bazen de alay ederek
yadsmaya ok erken yalarda baladm. By yaparak onlar
deitirmek ve sradanlklarn nlemek istiyordum. ocukluumda bu
istek, d dnyayla ilgili ocuksu eylere ynelikti. Klar elma
yapabilmeyi, para kesemi altn ve gm paralarla doldurabilmeyi,
dmanlarm byyle sakat brakmay ya da onlar yrekliliimle
utandrdm ve bana kahraman ya da kral dendiini dlyordum.
Gmleri bulup karmak, lleri diriltmek ve grnmez olabilmekti
kalyordu, by gerekliydi.
By evin iinde ve yaammda gizliydi. Bykbabamn dolaplarnn
yan sra Asya dokumalar, giysiler ve allarla dolu olan annemin
dolaplarna, tanrlarn alna, baz eski odalara ve merdiven
altlarnn gizemli kokusuna da sinmiti by. Dmdaki bu dnya
iimde yanklanrd. Yalnz benim olan, benim iin var olan byler
ve balantlar da vard; hibir ey onlar kadar gizli ve gnlk
gerek- lerin tesinde deildi. Ama buna karn hibir ey de yine
onlar kadar gerek olamazd. Can istediinde ortaya kan, sonra
yeniden saklanan byk kitaptaki resimler ve ykler; her saat
deitiine tank olduum nesneler byleydi ite. Evin kaps,
bahedeki kulbe, sokak ve bir pazar akam, bir pazartesi sabahna
oranla ne kadar deiik grnrd! Bykbabamn ruhunun, babamn
ruhuna dn-mesine egemen olduu oturma odasndaki duvar saati ve
sa'nn resimdeki yz, gn boyunca nice deiik grntlere brnr
ve saatten saate nasl deiirlerdi! Orada yabanc bir ruh hibir
eye damgasn basamazd. Onlar benim ruhum sahiplenir, onlarla
oynar ve onlar yeniden adlandrp anlam kazandrd. Orada herkesin
bildii bir iskemle, bir tabure, sobadaki bir glge ya da katlanm
bir gazete gzel, irkin, kt, anlaml ya da baya grnebilirdi.
zlemi krkleyici, ekingen, yapc, gln ya da hznl
grnebilirdi. Deimeyen ve hep ayn kalan ne az ey vard! Her ey
nasl yayor, deiiyor, deiimi arzuluyor, dalmak ve yeniden
domak iin nasl da pusuda bekliyordu!
200
Btn bu byl grntlerin en nemlisi ve olaanst olanysa
'kk adam'd. Onu ilk kez ne zaman grdm anmsayamyorum.
Sanrm hep oradayd, dnyaya benimle birlikte gelmiti. Kk adam,
ufack, glge gibi, gri bir varlkt. Bir adamck, bir hayalet, bir
cin, bir melek ya da bir eytan. Ara sra nmde yrmeye balard.
Uykuda da olsam, uyank da olsam, onu babamdan, annemden, mantktan
ve korkudan da daha ok izlemek zorundaydm. 'Kk' grnd zaman
ondan baka her ey nemini yitirir, o nereye giderse ve ne yaparsa
aynsn benim de yapmam gerekirdi. Tehlike olduu zamanlarda
grnrd. Kzgn bir kpek ya da benden byk, fkeli bir olan beni
kovalamaya kalktnda ve en zorda kaldm anda kk adam orada
bitiverir, nmden komaya balar, bana yol gsterir ve beni
kurtarrd. Bahe itindeki aral gsterir, benim son anda k
yolunu bulmam salard. O "anda ne gerekliyse onu yapard. Yere
yatmak, geri dnmek, oradan kamak, barmak ya da susmak gibi.
Azma atacam bir eyi elimden ekip yememi engeller, beni
kaybolmu eyalarmn bulunduu yere gtrrd. Onu bazen her gn
grrdm. Bazen de gnlerce grnmezdi. O gnler iyi gemez, her ey
berrakln yitirir, hibir ey olmaz, hibir ey yrmezdi.
Bir kez, bir pazaryerinde kk adam nmden kotu, ben de
arkasndan. Derinlii insan boyu gelen, havuzunda drt fskiye olan
pazaryeri emesine doru gidiyordu. emenin evresindeki ta
duvarn zerine zplad, oradan da kendini aadaki derin suya
frlatt. Kukusuz ben de. Seeneim yoktu. Ama az kalsn
bouluyordum. Biri beni dar ekti. Bylece kurtarlm oldum.
stelik gen ve ho bir komu tarafndan. O zamana dek grmediim
biriydi bu. Ona minnet borcum oldu ve beni uzun sre mutlu eden iyi
bir dostluk balad aramzda.
Bir kez de babam yaptm bir hatay konumak zere beni kenara
ekti. Byklere dert anlatmann zorluunu yaayarak kem km etmeye
baladm. Birka damla gzya ve hafif bir cezayla olay kapand.
Babam, o gn anmsamam iin bana bir de gzel kk bir cep takvimi
armaan etti. Biraz utanarak, biraz da durumundan hi honut ol201
mayarak babamn yanndan ayrldm. Nehrin zerindeki kprde kk
adam anszn nmde beliriverdi ve kprnn parmaklklarna zplad.
Elini kolunu sallayarak bana babamn armaann suya atmam iaret
etti. Ben de dediini hemen yaptm. Gelmedii, grnmedii ve beni
ortada brakmad zamanlar dnda, o oradaysa hi duraksamaz ve hi
sre sonra kk adam yeniden grnd ve beni bir kez daha Bayan
Anna'ya gtrd.
(1923)
Masallar
209/14
DU GEZNTLER
ok sk rastlanmayan bir meslei olan bir adam vard. Yazard bu adam
ve fazla nemsenmeyecek yazlar yazyordu. Ama yine de mesleini
olabildiince ciddiye alan yazarlardan biriydi. Birka hayran bile
vard ve bu kiiler ona, neredeyse iirin ve ozanlarn gerekten var
olduu zamanlarda iyi bir ozana gsterilen saygya yakn bir sayg
besliyordu. Bu yazar genelde ho eyler yazyordu. Romanlar,
betimlemeler ve iirler de yazmt. yi olmalar iin de elinden
geleni yapyordu. Ama gurur duyduu ve beendii * yazs ok azd,
nk bir yanlgs vard bu yazarn. Kendini alakgnll sanmasna
karn, yazlarn ayn trde yazan meslektalaryla
karlatracana ve ona gre deerlendireceine, gemi zamanlarn
ozanlaryla karlatryordu; kuaklar boyunca kendilerini
kantlam olanlarla. O zaman da zlerek, yazd en baarl
blmn bile gerek ozanlarn kaybolup gitmi en kt dizelerine ve
yazlarna oranla ok daha kt olduunu ayrmsyordu. Bu ne- ; denle
huzursuzluu giderek artt ve iine hevesle sarlamaz oldu. Yazd
blk prk yazlarnda da, ksr i dnyasndan ve huzursuzluundan
kurtulmak iin, an acmaszca eletirip bu yolla rahatlamaya
alt, ama doal olarak bu yazlar da iyi sonu vermedi. Bazen ar
iirin byl bahelerine dnp gemiin gzelliinin deerine ssl
szler kullanarak ulamaya alyor, byk bir abayla doaya,
kadnlara, dostlua antlar dikiyordu. Grnte belirli bir ses
uyumu oluyordu bu yazdklarnn ve gerek ozanlarn gerek iirlerini
de biraz andryordu, ama kaamak bir ak ilikisi ya da para peinde
koan bir iadamnn ya da dnya sorunlarndan baka derdi olmayan
birinin, arada
210
bir yitik ruhunu anmsamas gibi bir ey oluyordu bu dizeler.
Kn bitip ilkbaharn balad gnlerden birinde, ozan olmay bu
denli isteyen ve de kimilerinin ozan sayd bu yazar, yine yaz
masasnn nnde oturuyordu. Her zamanki gibi lene doru kalkm ve
her zamanki gibi gece yarlarna dek okumutu. ylece oturuyor ve bir
gn nce yarm brakt yazsna bakyordu. Yaznn dili akcyd,
savunulan dnceler de aklc. nce bulular, sanatsal betimlemeler,
beklenmedik prltlar ve ani klar vard satrlarda ve
sayfalarda. Baz duyarlklar da; ama bunlar yazan kii, kttan
okuduklarndan bir kez daha hayal krklna urad. i
boalmasna yaznn nnde oturuyordu. Bir gece nce coku ve
beeniyle balad ve akam boyunca iir gibi grnen szler, gece
kendilerini yeniden sradan bir yazya dntrvermilerdi ne yazk
ki!
Bu biraz hznl le vaktinde, yazar ara sra duyum-sad
karamsarla ve dncelere yeniden kapld. Durumunun hem ac hem
gln ynlerini, gizliden gizliye hakk sayd gerek iirdeki
beceriksizliini, gnn gerekleri iinde iyi iirin olmadn ve
olamayacan, ocuksu abasn aptalca boa harcadn dnd.
Gemiin iirine, sevgiyle ve bilgiyle ulaamayacan anlyordu.
Gerek ozanlarn kulland szckleri kullanmak ve duyarl olmak da
yetmiyordu. Eitimle ve yknmeyle hibir eyin yaplamayacan
bilmesine biliyordu, ama bunlar bir kez daha dnmekten kendini
alkoyamad.
Bu denli umarsz abalarn ve ocuksu dlerin bir tek ona zg
bireysel bir durum olmadn da biraz seziyordu. Aslnda her
bireyin, gnmzde, normal, mutlu ya da baarl olann bile srekli
olanaksz bir amaca ulamak iin aba gsterdiini ve en silik
insann Adonis, en aptaln akll ve en yoksulun da Harun olabilme
amacn iinde bir yans olarak tadn da. Evet, o ok sayg
gren 'gerek iir'in kusursuz olan da yoktu. Goethe'nin, Homeros'un
indirdi.
Sonra da gzlerini bir kez daha amad. Aya dnyor, anlamn
duyumsuyor, resmin ruhuna verdii g onu mutlu ediyor, ama ne
olduunu bir trl anmsayamamak ona ac veriyordu. Bir zamanlar, bir
yerde, ayn resmi, ayn kahverengi ayakkabl kk aya grm ve
bu deneyimi yaamaya deer bulmutu. Ne zaman olmutu bu? ok ok
nceleri olmalyd, ok eskilerde kalmt kukusuz, nk
dnlemeyecek kadar uzak bir boluun dibinden bakyordu ona.
Belleinin kaynann derinlerindeydi. Belki de onu, anlar bulank
ve artk resim olmaktan km, artrmas ok zor, ama yine de
gemite kalm anlara oranla daha renkli, daha scak ve daha
anlaml olan ocukluundan, o olaanst zamandan beri bugne dek
gizlice tamt.
Uzun sre, gzleri kapal, ba ne eik durumda ylece oturdu ve onu
bunu dnd; an zincirinin her bir hal215
kasnn ldadn grd, ama hibirinde ne bu ocuk ne de bu
kahverengi ocuk ayakkabs vard. Hayr, bulamyordu bir trl. En
iyisi bu aray srdrmemekti.
O da anmsamaya alan insanlarn tm gibi, nnde apak duran bir
eyi tanmamakta direniyor, uzakta olduunu dnyor ve bu nedenle
yanl biimlendiriyordu. aba gstermekten vazgeip bu gz ap
kapayana dek biten deneyimi unutmaya hazr olduu anda, sorun olan
yanndaki ocuk ayakkabs hareket etti ve yazar anszn derin bir i
geirerek iindeki resim galerisinde st ste yl duran resimlerin
arasnda ocuk ayakkabsnn en altta bir yerde eski bir mal gibi
kalmadn, tersine ok canl ve ok taze olduunu anlad, ilk kez.
lk kez o anda ocukla bir balants oldu ve ilk kez o anda
ayakkaby hareket ederken grd gibi geldi ona.
Ve birden yldrm arpmasna anmsad. Evet, ite ayakkabnn
sahibi olan ocuk nnde duruyordu. Yazarn bir gece nce grd bir
dn parasyd o. Aman Tanrm, byle bir eyi nasl unutabilirdi?
Gece yars uyanm, * grd dn gizli gcyle sarslm ve
olaanst bir ey yaadn duyumsayarak irkilmi, ama mutlu
olmutu* Sonra yeniden ksa bir sre uyumu ve bu bir saatlik sabah
uykusu, bu olaanst deneyimin younluunu ylesine sndrmt ki,
ancak o anda ocuun ayana gz ucuyla bakt anda geri gelmiti
an. O zaman akl bana geldi. Ruhumuzun en nemli ve en youn
deneyimleri nasl da geici, kaypak ve rastlantsal
deerlendiriliyordu! Bu yetmi-yormuasna, gece grd d batan
sona zihninde dzene sokmay da beceremiyordu artk. Birbirinden
kopuk tek tek resimler bulabiliyordu. Birka canl ve yaam dolu,
brleri gri renkte ve pusluydu, daha imdiden gznn nnde
yalnzca yzercesine alglayabiliyordu onlar. Oysa ne gzel, ne
derin, ne mutlu bir dt grd! lk uyandnda ocukluk
gnlerindeki kutlamalarda olduu gibi cokulu ve rkek arpmt
yrei ve yaam soylu, nemli, unutulmaz ve yitmez bir deneyimden
gemenin verdii duyguyla, damarlarnda nasl da gl akmt! Oysa
o anda, aradan uzun bir sre gemeden dten geriye yalnzca kopuk
kopuk paralar, uup gitmeye yz tutmu birka re216
sim ve yreindeki gsz yank kalmt, gerisi yitip gitmi,
canllklar yok olmutu!
Hi olmazsa az da olsa bir blm kurtarlabilmiti. Yazar, dten
geriye kalanlar belleinde bir araya getirip anmsadklarna
olabildiince sadk kalarak tmn yazmaya karar verdi. Hemen
cebinden not defterini karp baz notlar karalad. Tm dn
yapsn anmsayabilmek iin anahatlarm saptamak istiyordu. Ama bu
da yolunda gitmedi. Dn ne ba ne de sonu belliydi. Elindeki
paralarn da dn neresine ait olduklarn bilemiyordu. Hayr,
baka trl balamas, ilk nce toparlayabildiklerini kurtarmas
gerekiyordu. Henz prlts snmemi birka resmi, zellikle de
ocuk ayakkabsn, o rkek, byl kuu umadan nce yakalamalyd!
Bir mezarc bulduu ok eski bir mezar tan hl okunur durumda
226
a yenilerek Bau Si nin yreinde yatan tek byk dilei yerine
getirdi. Snr nbetisinin dman grmesine iareti vermesine
raz oldu: Sava davulunun heyecan verici derin sesi duyuldu. Bu kez
krala ok rkn geldi bu ses. Bau Si de sesten rkt. Sonra da
heyecanl oyun batan baa yinelendi. Dnyann ucundan kk toz
bulutlar havaland, blkler yryerek ya da at srtnda geldiler,
gn boyunca blkbalar eilerek birbirini selamlad ve askerler
adr kurdu. Bau Si de ok mutlu oldu ve gl aydnland. Oysa Kral
Yu zor saatler geirdi. Dman saldrs olmadn ve her eyin
yolunda olduunu kabul etmek zorunda kald. Yanl alarm prova diye
yorumlayarak hakl karmaya alt. Kimse kar kmad, herkes
eilerek selam verdi ve kabul etti.
Oysa subaylarn arasnda kraln oyununa geldikleri ve kraln sevgili
karsnn hatrna snr alarma geirip binlerce insan telaa
verdii haberi yaylmt. Subaylarn ou aralarnda ileride byle
bir buyrua uymamay kararlatrdlar. Bu arada kral fkeli
birlikleri gzelce arlayarak sinirlerini yattrmaya alt.
Sonuta Bau Si amacna ulamt. Bau Si'nin yeniden mutsuz olmasna
ve bu anlamsz oyunun bir kez daha yinelenmesine vakit kalmadan o ve
kral cezalarn buldular. Belki rastlant sonucu belki de oyunun
haberi onlara da ulat iin batdaki barbarlar, gnn birinde,
byk gruplar halinde at srtnda snr aarak anszn saldrdlar.
,H duraksamadan kuleler iaretlerini verdi, davullar da hemen
uyard ve derin tnlar en uzak snr noktasna dek uzand. Ama
ylesine hayran olunacak bir ilevi olan bu kusursuz oyuncak
bozulmua benziyordu, davullarn sesi gl yankland, ama lkenin
askerlerinin ve subaylarnn yreinde bir yank uyandrmad.
Davullarn buyruunu dinlemediler ve kralla Bau Si bo yere drt bir
yan gzledi. Ama ne bir yerden bir toz bulutu kalkt ne de bir
yerlerden kk gri yollar yerden bi-tercesine grnverdi. Yardma
kimse gelmedi.
Kral elindeki birka blkle barbarlara direnmeye alt, ama
barbarlar sayca oktu ve tm blkleri yenilgiye uratp Fong'u ele
geirdiler, saray ve kuleleri de yakp yktlar. Kral Yu lkesini ve
yaamn yitirdi. Bau Si'nin
227
yazgs da ondan farkl olmad. Bugn bile tarih kitaplar onun
felaket getiren glnden sz eder.
Fong yerle bir oldu ve oyun oyun olmaktan kt. Ne davul oyunu ne
Kral Yu ne de glen Bau Si kald. Yu'nun yerine geen Kral Ping,
Fong'u terk edip, kral konutunu dounun uzak bir kesine tamaktan
baka are bulamad; tahtnn gelecekteki gvenini ancak komu
prenslerle anlaarak ve geni topraklardan vazgeerek elde edebildi.
(1929)
228
KU
Ku, eski alarda, Pazartesi Kynn evresinde yaard. Ne
rengrenkti ne gzel ve gsterili ne de iriydi. Hibiri deildi
bunlarn ve onu grm olanlar onu ok kk, minnack diye
nitelendir irlerdi. Gzel deildi, ama kendine zg, garip bir
hayvand. Hibir tre girmeyen her hayvana ve her varla zg ayrm
ve kusursuzluk onda da vard. Ne aladoan ne horoz ne ispinoz ne de
aakakand. Yalnzca Pazartesi Ky'nn kuuydu o. Hibir yerde
benzeri yoktu ve dnyada bir kez olabilecek bir varlkt. nsann
dnebilme yeteneinin olutuu ilkalardan beri bilinirdi.
Yalnzca Pazartesi Ky'nn evresindeki insanlar tanrd onu, ama
komu kylerde de bilinirdi ve bu kylerin halk -ok deiik bir
eye sahip olanlara her zaman yapld gibi- onu biraz alaya alrd.
"Pazartesi Ky'nn kuu var ya canm!" derlerdi. Careno'dan
Morbio'ya dek, hatta daha telerde bile tannr, onunla ilgili
ykler anlatlrd. Ama ou olayda olduu gibi, son zamanlarda, o
artk ortadan kaybolduktan sonra, insanlar onunla ilgili tam ve
gvenilir bilgi toplamaya kalktlar. Birok yabanc onunla ilgili
gayret ediliyor. Birounun yan Slr) arada bir ortaya atlan sama
bir varsaym da, kuun jjeg' sam Piktor'la balants olan ve kendini
baka varlltara dntrebilen gizemli bilgilere sahip Piktor
kuuyla aynj ku olduu. Oysa Piktor nedeniyle nlenen o ku, kay^^
larda 'krmz ve yeil renkli bir ku, gzel ve yrekli bir ku'
diye ylesine ak betimlenmitir ki, byle bir kar^^ may insann
akl almyor.
Ve sonunda aydnlar dnyasnn biz Pazartesi kyjyjg rine ve kuumuza
duyduu ilgi doruuna ulat ve o^^ sonra da kuun yks yle
geliti: Gnn birinde bi?jm Q zamanki muhtarmz olan, daha nce
deindiimiz S^^us ter'e st makamdan bir yaz geldi. Bu yaz, duruma
e\ ^ yan Mstear Ltzenkenstelt'in, verdii bir buyrukla [^ liydi.
Dou Gotlar Kralli'nm saygdeer elisince bu st makama
yollanmt ve aadaki bilgi verilip blgesi^ ivedilikle
duyurulmas isteniyordu:
"Halk arasnda 'Pazartesi Ky Kuu' diye biline^ ad_ sz bir kuun
durumu Kltr Bakanl'nn desteiyle )yjus tear Ltzenkenstelt
tarafndan incelenmi ve ku aran.^-tr. Kuun, kendisi, yaam
alkanlklar, beslenmesi ya ^ onunla ilgili her trl sz, olay vb.
ile ilgili bilgi s^ibi olanlarn Bern'deki Dou Gotlar Krall
yetkililerine fc^ vurmalar gerekmektedir. Ayrca yukarda sz geen
ejj lige verilmek zere ibu kuu diri ve sa olarak teslim 6(jen
kii bin altn sikkeyle dllendirilecek, l ya da iyi korun.
235
mu leini getirene de yalnzca yz sikkelik bir dl verilecektir."
Muhtar, uzun bir sre yerinden kmldayamadan oturup bu resmi yazy
birok kez okudu ve yetkili makamlarn nelerle uratklarn grmek
ona ok gln ve anlamsz geldi. Bu yaz Got aydnlarnca ya da Dou
Got yetkililerince yollanm olsayd yant bile vermezdi ya da o
baylara Muhtar Sehuster'in byle oyunlarla uraacak vakti olmadn
ya da yamlmyorsa aka yaptklarn ksaca bildirirdi. Oysa yaz st
makamdan geliyordu. Bir emirdi ve emirlere uymak gerekirdi. Kyn
yazcs Balmelli yazy falta gibi alm gzlerle, ellerini ge
doru kaldra kal-dra okuduunda, glmemek iin kendini zor tuttu,
ama olay ona yine de nemli geldii iin duraksamadan, "Yapmak
zorundayz Bay Sehuster. Baka aremiz yok. Yazy duyurmak zere
hazrlayacam," dedi.
Birka gn sonra da tm ky halk, muhtarln nnde asl duran
bildiri tahtasndan olay rendi: Ku, ku olmaktan kmt.
Yabanc lkeler ona sayg duyuyor, bana dl bile koyuyordu,
isvire ve tm kantonlar bu olaanst kuu koruma altna almay
ihmal etmilerdi. Mf-nicik adama, onun sevdii ve nemsedii eylere
be paralk deer vermiyorlard. En azndan Balmelli byle
dnyordu. Daha biroklar da. Acnas kuu yakalamaya ya da
ldrmeye niyeti olanlara yksek dller ok ekici gelmeye balad.
Bu ii baarabilen zengin olacakt. Tm ky bu olay konuuyor,
bildiri tahtasnn nnde herkes birbirini itip kakyor, dncesini,
cokuyla dile getiriyordu. Genlerin neesine diyecek yoktu. Hemen
tuzaklar kurmaya, kapanlar yerletirmeye karar verdiler. Yal Nina
atmacay artran ban sallaya sallaya, "Gnahtr bu," dedi.
"Hkmetin yapt ayp. Bu adamlar para uruna kutsal topraklar
bile satar. Allahtan onu ele geiremezler, onu ele geiremezler!"
Muhtarn kuzeni Schalaster yazy okuduktan sonra tek sz etmedi.
Kmldamadan duruyordu. Yazy ikinci kez byk bir dikkatle okudu.
Daha nce kiliseye gitmeye karar vermiti. Bundan vazgeip muhtarn
evine yolland,
236
ama evin bahesine girer girmez anszn geri dnp evine kotu.
Schalaster'in kula ilikisi yaam boyunca bakalarndan deiik
olmutu. Onu bakalarna oranla daha sk grm ve daha iyi
gzlemlemiti. Schalaster iin, kua inananlardan, onu ciddiye
alanlardan ve ona daha yce bir anlam verenlerden biriydi dersek
yanl olmaz. Bu nedenle duyuru onu sarsm ve zerinde ikili bir
etki yaratmt. Doal olarak ilk tepkisi yal Nina'nmki gibi olmu