Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 126

Herman Hesse Masallar

Hermann Hesse

1946 NOBEL EDEBYAT ODULU


MASALLAR
CZ5
<
Almanca aslndan eviren RS KANTEMR
DNYA KLASKLER
Yayn Ynetmeni
lknur zdemir
Dizgi Glay Yldz
Dzelti
Fulya Tkel
Montaj
Mine Sarkaya
Kapak Dzeni
Semih zcan
Bask zal Basmevi
Cilt ZE Ciltevi
1. basm
1994
2. basm
2001
ISBN 975-510-513-1 e Bu evirinin yayn haklar Can Yaynlar'ndadr.
(1993)
Hermann Hesse MASALLAR
Almancadan aslndan eviren RS KANTEMR
MASAL (1946 Nobel dl)
CAN YAYINLARI LTD. TI.
Hayriye Caddesi No. 2, 80060 Galatasaray, stanbul
Telefon: (0-212) 252 56 75 - 252 59 88 - 252 59 89
Fax: 252 72 33
web sayfamz: http://www.canyayinlari.com
e-posta: yayinevi@canyayinlari.com
zgn ad Die Maroken
HERMANN HESSEN
CAN YAYINLARI'NDAKI KTAPLARI
MASALLAR / masal U946Nobel dl)
Hermann Hesse, 1877'de Almanya'nn Calw Kasabas'nda dodu. lk
iirini yirmi be yanda yazd. Bunu Peter Camenzind, arklar
Arasnda, Gertrud, Rosshalde, Demian ve dier romanlar izledi.
Birinci Dnya Sava'nda Alman militarizmini protesto etmek iin
svire'ye yerleen, kinci Dnya Sava'nda hem Nazilerin hem de
antifaistlerin ar eletirilerine maruz kalan Hesse, bu ortamn,
ayrca sorunlu aile yaamnn ve sava esirlerine yardm konusundaki
youn almasnn sonucu ar bir bunalm geirdi. Jung'un rencisi
Lang ona Psikanaliz tedavisi uygulad. Lang ile dostluu Hesse'in
ruhbilime ve Jung'a duyduu ilgiyi krkleyerek iirsel i dnyasn
zenginletirdi. nsancll, barseverlii ve insan yaamn
irdeleyen felsefesi, Bozkrkurdu, Narziss ve Goldmund ve Siddhartha
adl romanlarnda zellikle belirgindir. Boncuk Oyunu adl romanndan
sonra 1946'da Nobel Edebiyat dl de alan Hesse'in Dou edebiyatna
ve mistisizmine dknl, ayrca bireysel bunalmlara zm Dou
felsefesinde aray, 1960 yllarnda canlanan Budizm ve Zen Budizmi
akmlarnn da yardmyla zellikle Amerikan Hippi genlii arasnda
en ok okunan yazarlar arasna girmesine neden oldu. Hermann Hesse
1962 ylnda svire'nin Montagnola Kasabas'nda ld.
iindekiler
Cce
.....................................................................
.................
9
Glge Oyunu
.....................................................................
...
28
Ziegler Adnda Biri
..............................................................
34
Kent
.....................................................................
.................
40

Doktor Knlge'nin
Sonu................................................-......
46
Gzel D
.....................................................................
........
53
Flt D
.....................................................................
........
58
Augustus
.....................................................................
.........
65
Ozan.................................................................
.....................
85
Orman Adam
.....................................................................
.
91
Baka Bir Yldzdan Garip Haberler...................................
97
Faldum
.....................................................................
............
111
Da..................................................................
......................
123
Zor Yol
.....................................................................
.............
128
Dler...............................................................
....................
134
Avrupal
....................................................................
.........
147
Devlet
................................:....................................
..............
155
Ressam...............................................................
...................
160
Hasr Koltuktan
Masallar..................................................
165
ris.................................................................
........................
169
Bir Sobayla Sylei
..............................................................
186
Piktor'un Dnm
...........................................................
188
Bycnn
ocukluu.........................................................
193
D
Gezintileri..........................................................
...........
210
KralYu...............................................................
..................
223
Ku..................................................................
......................
229
Ek
ki
Karde...............................................................
..............
245
CCE
Kai'de o akam, masalc dede Cecco sze yle balad:
"zin verirseniz beyler, bugn size ok eski bir yk anlatmak
istiyorum. Gzel bir hanmefendiye, bir cceye, bir ak iksirine,
balla, nankrle, sevgiye ve lme deinen bir yk bu. ster
eski olsun ya da yeni, btn servenler ve ykler baka ne anlatr

zaten.
"Soylu Battista Cadorin'in kz Margherita Cadorin, bir zamanlar,
Venedikli gzellerin en gzeliydi. Onun iin yazlm olan dizelerin,
bestelenmi ezgilerin says, Byk Kanal boyunca dizilmi saraylarn
kavisli pencerelerinden, bir ilkbahar akamnda, Del Vin Kprs ile
Doana arasnda gidip gelen gondollardan daha oktu. ster Venedikli,
ister Muranolu ya da Paduah olsun, genci, yals, yzlerce soylu onu
dlemeden tek bir gece bile geiremez, sabah uyandklarnda da, onu
bir an grebilme umuduyla yanp tutuurlard. Koca kentte, soylu gen
kadnlar arasnda Margherita Cadorin'i kskanmayan birini bulmak
olanakszd. Onu anlatmaya szcklerim yetmez. Bu nedenle yalnzca
unu syleyeceim: Uzun boylu, servi endaml bir .kzd. Salar
havay, topuklar yeri okard. Tiziano onu grm olsayd, bir yl
boyunca, onun dnda baka bir eyin ya da baka birinin resmini
yapmay aklnn ucundan bile geirmezdi.
"Giysiler, danteller, altn ilemeli Bizans brokarlar, deerli
talar ve taklardan yana da zengindi. Saraynda zengin ve grkemli
bir havada dolar, ayaklar Trk hallarndan baka hallara
basmazd. Dolaplar gm takmlarla tkabasa doluydu; masalarn
zerileri de en iyi cinsten rtler ve olaanst porselen takmlarla
l l par9
lard. Oturma odasnn yeri gzel mozaiklerle, duvarlar ve tavanlarsa
brokardan, ipekten yaplma goblenler ve deerli, gzel, tablolarla
donanmt. Gondolcular, sandalclar, her an hazr bekleyen
hizmetlileri de boldu.
"Kukusuz, tm bu gz okayan deerli eyalarn daha gzelleri baka
evlerde de vard. Cadorinlerinkinden daha dolu dolaplar, daha
deerli eyalar, hallar ve taklar olan insanlarn yaad, daha
zengin saraylar olan zengin bir kentti o zamanlar Venedik. Ama
Margherita, en zenginlerin bile sahip olamad ve bu nedenle
hasetten atr atr atladklar, paha biilmez bir eye sahipti.
Bu, Filippo adnda, bir kar boyunda, ifte kamburlu, kck, ama
olaanst bir cceydi. Bay Vittorio Battista onu, gezilerinden
birinden, Kbrs'tan getirdiinde, yalnzca Yunanca ve Arapa
konuabiliyordu. Oysa sonradan yle dzgn bir Venedik lehesiyle
konuur olmutu ki, Riva'da ya da San Grobbe Kilisesi'nin avlusunda
domu sanrdnz. Sahibesi ne denli gzel ve almlysa, cce de o
denli irkindi. Bir kilisenin kulesi, bir balk kulbesinin yannda
nasl daha yksek ve yce durursa, bu eci bc yaratn yannda
sahibesi de ylesine endaml ve gsterili duruyordu. Ccenin, koyu
kahverengi elleri buruuk, eklemleri yamuk yumuk, yry
anlatlamayacak denli gln, burnu kocaman, ayaklarysa yayvand.
e doru basard. Ama giyimine diyecek yoktu, ipek ve altn ilemeli
kumalardan yaplma giysiler iinde prensler gibi dolar dururdu.
"Bunlar bile ccenin deerli bir mcevher saylmasna yeter de
artard. Yalnz Venedik'te deil, kuzeyi de katarsak, belki de tm
talya'da ondan daha deiik, daha elendirici birini bulmak
olanakszd. Satlk olsayd, birok kraln, soylunun ve zenginin onu
altnla tartarak satn almak iin can atacan sylemeye gerek yok.
"Belki de baz saraylarda ya da zengin kentlerde bcrlkte ve
irkinlikte Filippo'yla yaracak cceler vard, ama bunlarn
hibirinin ruh derinlii ve yetenekte, onunla ak atamayaca
kesindi. Yalnzca zeks, on kiinin zeksna bedeldi ve bir blk
insanla baa kabilecek dzeydeydi. dili anadiliymiesine akc
konuabiliyor, tarih, akl verme ve yaratclkta herkesten stn
olduunu ka10
ntlyor, eski ykleri anlatmakla kalmyor, yeni ykler yaratyor,
akl banda konumalar kadar en berbat tartmalara da girebiliyor,
istedii zaman insanlar nasl kolayca gldrebiliyorsa, o kadar da
abuk kzdrabiliyordu.
"Gkyznde tek bir bulutun bile grlmedii gnlerde, o zamanlar
det olduu zere, Margherita olaanst gzellikte salarnn

rengini amak iin damdaki kk balkona kar, iki oda hizmetisi,


Afrika papaan ve Cce Filippo'nun eliinde gnete otururdu.
Hizmetiler, hanmefendinin salarn slatp geni kenarl
apkasnn zerine yayarlar, glsuyu ve kolonyayla tararlar, bu
srada da kentte olan biten her eyi, lmleri, kutlamalar,
dnleri, doumlar, hrszlklar, gln olaylar anlatp
gevezelik ederler, papaan da rengrenk gzel kanatlarn rparak,
bir arky slkla almak, kei gibi melemek ve 'yi geceler'
demekten oluan becerisini sergilerdi. Cce, hanmefendiye yakn
bir yere oturur, hcum eden sivrisineklere ve hizmetilerin
gevezeliklerine aldrmadan kzgn gnete kavrularak, elyazmas eski
kitaplar okurdu. Bir sre sonra, her zaman olduu gibi, renkli kuun
gzleri kapanmaya balar, uykuya dalar, hizmetilerin konumalar
canszla-r, sonunda sesleri soluklar kesilir, ilerini yorgun ve
isteksiz srdrmeye balarlard. Dnyann neresinde le gnei bir
Venedik saraynn dammdaki gibi yakc olabilir? Bir sre sonra
hanmefendinin de can sklmaya balar, hizmetilere salarn
arabuk kurutmalarn buyurur ya da beceriksizliklerinden dolay
onlar bir gzel azarlard. En sonunda da hep, 'unun kitabn
aln!' diye barrd.
"Hizmetiler Filippos Knien'in kitabn ekip alrlar, o da onlara
fkeyle bakar, ama hemen kendini toparlayp kibarca hanmefendinin ne
arzu ettiini sorar, o da bir yk anlatmasn isterdi.
"O zaman cce, 'Dnmem gerekli,' der ve dncelere dalard.
"Eer suskunluu uzun srerse, hanmefendi ona sabrszca seslenir,
ama o hi istifini bozmadan bedenine oranla ok byk olan ar
kafasn sakin sakin sallar, 'Biraz sabrl olun. yi ykler az
bulunan av hayvanlarna benzer. Gizli yerlerde sakldrlar. Onlar
bulabilmek iin
11
uzun sre dar geitlerin azlarnda ve ormann derinliklerinde pusu
kurup beklemek gerekir,' diye yantlard.
"Ama yeterince dnp bir kez anlatmaya baladnda da, hibir eyi
esirgemez, bir dadan durmamacasna dklen bir alayan gibi, yk
bitene dek suyun yzeyindeki en kk ot parasndan gkkubbenin
yansmalarna dek her eyi anlatr da anlatrd. Bu arada papaan
uykuya dalar, d grdnde eri gagasn gcrdatrd. Kk kanallardaki su ylesine durgun olurdu ki, evlerin sudaki yanslar
resimlerde betimlenen gerek duvarlar gibi kprtsz uzanr, gne
dz dam kavurur, hizmetilerse uykuyla savaarak zor zahmet ilerini
yapmaya alrlard. Oysa ccenin hi uykusu gelmez, sanatn
sergilemeye baladnda bir sihirbaza ya da bir krala dnr,
gnei sndrr, soluk almadan kendisini dinleyen sahibesini yamurlu
karanlk ormanlarda, denizin serin mavi derinliklerinde ya da gizemli
uzak lkelerde dolatrabilirdi; nk o anlatm sanatn, hepsi
birer sihirbaz olan ve dinleyenlerin ruhla-ryla bir ocuun topla
oynad gibi kolayca oynayan ma- salclarn nemsendii Dou
lkelerinde renmiti.
"ykleri ou zaman o uzak lkelerde balamazd, nk dinleyenlerin
ruhlar oralara kolayca ulaamyordu. Bu nedenle o anda gzlerinin
nnde duran yaknlarndaki bh cisme, rnein ipek bir mendile ya da
altn bir tokaya deinerek, daha nce bu eylere sahip olanlar,
onlarn efendilerini ve satclarn anlatarak sze balar ve
sahibesinin hayal gcn nereye isterse oraya ynlendirirdi. Bylece
yk gereklik kazanr, saraylarn damlarndan satclarn
kayklarna, limandaki kayklardan gemilere ve oradan da dnyann en
uzak kelerine doru su gibi akp giderdi. Onu dinleyen, geziyi
kendisinin yaptn sanr, Venedik'te sessizce otururken ruhu
sevinle ya da korkuyla dolu olarak uzak denizlerde ve olaanst
yerlerde dolar dururdu. te Filippo yklerini byle anlatrd!
"Genellikle Uzakdou'yla ilgili bu olaanst yklerin yan sra,
gerek servenleri, eski ve yeni olaylar, Kral Aienias'm gezilerini
ve ektii aclar, zengin Kibus'u, Kral Johannes'i, Sihirbaz
Virjil'i ve Amerigo Vespucci'nin zorlu yolculuklarn da anlatrd.

stelik hemen o anda artc


12
ykler kurmakta da stne yoktu. Bir gn sahibesi uyuk-layan
papaana bakarak, 'Hadi bakalm, mademki her eyi biliyorsun, kuumun
dnde ne grdn de bil,' dediinde, ksa bir duraksamadan sonra,
papaan kendisiymi-esine uzun bir d anlatmaya koyulmu, tam
sonuna vardnda da papaan uyanp kei gibi meleyerek kanatlarn
rpmaya balamt. Baka bir gn de sahibesi bir ta alp balkonun
parmaklklarndan aaya frlatm, ta aadaki kanaln suyuna
arptnda, kan sesi duyunca da, 'Syle bakalm Filippo, tam
nereye gitti?' diye sormu, cce de hemen tan nasl
denizanalaryla, balklarla, yengelerle, istiridyelerle, batk
gemilerle, suda yaayan cinlerle, perilerle ve denizkzlaryla
karlatn anlatm ve onlarn tmnn yaamlarn ve balarndan
geen olaylar ayrntlaryla bilmiti.
"Margherita, birok gzel ve zengin hanmefendi gibi kibirli ve kat
yrekliydi, ama ccesine ok dknd. Herkesin ona iyi ve saygl
davranmasna zen gsterirdi. Yalnzca kendisi onu kzdrmay bir
oyuna dntrmt. Ne de olsa cce onun malyd. Bazen tm
kitaplarn saklayp onu papaann kafesine kapatr ya da yrmekte
zorlanacan bildii iin gtrp parke deli salonun ortasna
brakrd. Filippo, onun, bunlarn hibirini kt niyetle yapmadn
bilir, hi yaknmaz, ama hi de unutmazd. Unutmad iin de
yklerinin ve masallarnn aralarna bu olaylar sokuturur,
hanmefendi de sesini karmazd. Onu ok kzdrmaktan korkard,
nk kimsenin ccenin giz bilimlerini ve yasak iksirleri iyi
bildiinden kukusu yoktu. Onun hayvanlarla konuma sanatnda usta
olduunu da kesinlikle biliyorlard. Havann nasl olacan ya da
frtna olup olmayacan bilmekte hi yanmazd. Ama birileri onu bu
tr sorularla skarsa, eri br omuzlarn silker, onlar da ar
kafasn zor zahmet sallamaya altn grnce sorduklar soruyu
unutup glmekten krlrlard.
"Her insan gibi Filippo'nun da, kitaplarnn yan sra, canl birine
ve sevgiye gereksinimi olduu iin kendine olaand bir arkada
semiti. Ona ait olan ve geceleri onunla uyuyan kk, kara bir
kpekti bu. Kim olduu bir trl anlalamam hayranlarndan birinin
armaan olan bu
13
kpei, hanmefendi, baz koullarla cceye brakmt. Daha ilk
geldii gn, kpek ansszla uram baca den bir dolap
kapann altnda skp kalmt. Baca parampara olduu iin
ldrlmesine karar verilmi, ama cce, kpein ona verilmesini
isteyince kpek ona armaan edilmiti. Cce kpee ok iyi bakt, o
da ksa srede iyileerek kurtarcsna derin bir minnetle
balanverdi. Baca sakat kald iin topallayarak yryebiliyor,
bylece tam gelimemi efendisine daha da yakyor ve Filippo bu
yzden birok alaya katlanmak zorunda kalyordu.
"Cceyle kpei arasndaki bu sevgi, biroklarna gln geliyordu,
ama alaylar her zaman iten deildi; nk, sanrm, birok zengin
soylu, en yakn arkadalarnca bile, Filippo'nun bu arpk bacakl
Bolonyaly sevdii kadar sevilmiyordu. Cce, ona Filippino adn
verdi. Ksaca Fino diye aryordu. Ona bir ocuk kadar efkatli
davranyor, onunla konuuyor, lezzetli yiyeceklerle besliyor, kk
cce yatanda uyumasna izin veriyor, onunla uzun sre oynuyor,
ksacas acnas yersiz yurtsuz yaamnn tm ksr sevgilerini bu
zeki hayvana veriyor, bu nedenle de hizmetilerin ve sahibesinin
alaylarna hedef oluyordu. Oysa bu hi de glnecek bir ey deildi.
yle olmadn da yaknda anlayacaksnz, nk bu sevgi yalnzca
cceye ve kpeine deil, tm ev halkna byk bir felaket getirdi
sonunda. Byle kk, sakat bir kpek iin bu denli ok szck
harcamam yadrgadnz belki de, ama nemsiz gibi grnen birok
ayrntnn ok kt yazglara neden olduunu gsteren rnekler hi de
az deildir.
"Birok nemli, zengin ve yakkl erkek gzlerini Margherita'dan

ayramyor, onun resmini yreklerinde tayordu. Oysa o, dnyada hi


erkek yokmuasna souk ve gururlu olmakta direniyordu. Bunun nedeni
yalnzca Gius-tinianilerin kz olan annesi Donna Maria'nn lmne
dek onu ok kat yetitirmi olmas deildi. Sevgiye ak olmayan
gururlu bir yaps vard ve hakl olarak Venedik'in en kalpsiz gzeli
olarak tannyordu. Padual gen bir soylunun onun yznden Maylandl
bir subayla yapt delloda, lmeden nce syledii son szleri ona
aktardklarnda
14
beyaz alnna tek bir glge bile dmedi. Kendisi iin yazlan
iirlerle de srekli alay ederdi. Kentin nde gelen ailelerinden
ikisinin oullar aa yukar ayn zamanda ona talip olduklarnda,
babasnn srarlarna karn direnmi ve bu nedenle iki aile arasnda
uzun sren tatszlklar olmutu.
"Oysa kanatl kk Tanr haardr, gzne kestirdiini karmay da
hi sevmez. stelik byle gzel biri olursa. Nasl ki en zor klar
scak ve tatl baharlar izlerse, gururlu ve ulalmaz bilinen
kadnlar da anszn lgn bir ak sarverir. Margherita da
Murano'da bir bahede verilen bir davette, gnln, ad Baldassare
Morosini olan Do-u'dan yeni gelmi gen bir deniz subayna kaptrd.
Ama gzlerini ondan ayramayan Margherita onu hi de soylu ve
gsterili birine benzetemedi. Kendisi ne denli aydnlk ve prl
prl biriyse, o da o denli karanlk ve gl grnyordu. Ona
baktnzda uzun sre uzak lkelerin denizlerinde kaldn ve
serveni seven bir insan olduunu anlardnz. Yank tenli aln,
kafasndan dncelerin imek hzyla akp gittiini belli ediyor,
kavisli iri burunlu yzndeki keskin kara gzleri l l
parlyordu.
"Margherita'y fark etmesi uzun srmedi kukusuz. Adn renir
renmez de onunla ve babasyla tanmak iin elinden geleni yapt;
tantrlrken de, tm incelikleri ve iltifatlar bolca kullanmaktan
kanmad. Aa yukar gece yarsna dek sren davet boyunca,
olanaklar elverdiince Margherita'dan uzak dmemeye zen gsterdi, o
da gen subayn kendisine ve evresindekilere syledii her bir
szc, ncil'deki szcklerden daha dikkatli dinledi. Tahmin
edebileceiniz gibi, Bay Baldassare'nin gezilerinden ve
yaptklarndan sz etmemesi olanakszd. ylesine zarif ve ho
anlatyordu ki herkes dinliyordu. Aslnda szleri tek kiiye
ynelikti; o kii de bu szlerin hibirini kar-myordu. Baldassare,
en olmadk servenleri, sanki oradakilerin tm onlar yaamasma
byk bir rahatlkla anlatyor, genellikle genlerin ve denizcilerin
yapt gibi kendini n plana karmamaya zen gsteriyordu. Yalnz
bir kez, Afrika'da korsanlarla arprken ar yaralanma15
sna ve sol omzundaki derin yara izine deindi. Margherita
hznlenerek byk bir hayranlkla dinliyordu.
"Son olarak da Margherita'ya ve babasna gondollarna kadar elik
etti, onlarla vedalat ve karanlk sularda kayp giden gondoln
ardnda brakt prltl izi izlemek iin uzun bir sre orada
ylece durdu. Gondol iyice gzden kaybolduunda, bahede kehribar
rengi Yunan arab ve krmz, tatl Alkermes ierek lk gecenin
tadn karan gen soylularn ve birka hoppa gzel kzn yanma
dnd. Venedik'in en zengin ve yaam sevinciyle dolu genlerinden
biri olan Gambattista Gentarini de ar alarmdayd. Bal-dassare'nin
yolunu keserek, kolundan tuttu, glerek, 'Bu gece bize, gezilerinde
yaadn aklar anlatsan ne iyi olurdu,' dedi. 'Gzel Cadorin
kalbini ald senin, oysa bu gzel kzn tatan yaplma olduunu
bilmiyor musun? Ruh diye bir ey yoktur onda. Giorgione'nin
tablolarndaki kusursuz gzellik var onda, ama etten ve kemikten
yaplmadklar iin yalnzca bakabileceimiz kadnlara benziyor. Bak,
ok ciddiyim. Ondan uzak dur. Yoksa Cadorinlerin hizmetlileri ~
arasna katlp onlarn nc alay konusu mu olmak istiyorsun?'
*

"Baldassare yalnzca glmsedi; kendini savunmaya bile kalkmad.


Zeytinya rengindeki tatl araptan birka kadeh daha itikten sonra
herkesten nce izin isteyip evine dnd.
"Hemen ertesi gn, uygun bir zamanda, yal Bay Ca-dorin'i kk
gzel saraynda ziyaret etti; onun gzne girmek ve gvenini
kazanabilmek iin elinden geleni ardna koymad. Akam olduunda da
gen ve gzel hanmefendi iin algclar ve arkclar getirterek,
serenat yaptrd. Baarl da oldu, nk hanmefendi pencerenin
nnde durup onlar dinledi; ksa bir sre iin balkona bile kt.
Kukusuz tm kent halk olanlar ksa srede rendi, aylaklar ve
dedikoducu kadnlar, Morosini henz Margherita'y babasndan istemek
iin merasim niformasn hazrlamadan dnn ne gn olacayla ve
nianla ilgili varsaymlar ne srmeye koyuldular. O zamanki
geleneklere gre damat aday, kz istemeye tek bana deil de,
birka arkadayla birlikte giderdi. Oysa Baldassare buna bir trl
ya16
namyordu. Ama sonunda her eyi bilen gevezeler dediklerinin doru
ktn grp pek mutlu oldular.
"Bay Baldassare, sonunda baba Cadorin'e damad olmak istediini
sylediinde hi de sanld gibi zor bir duruma dmedi.
'"Deerli gen baym,' dedi baba. 'Tanr ahidimdir ki isteinizi hi
kmsemiyorum. Bu benim ailem iin bir onurdur. Ama bu isteinizden
vazgemenizi srarla rica ediyorum. Yoksa kendinizi de, beni de byk
skntya sokarsnz. Srekli Venedik'te olmadnz ve baka
lkelerde dolatnz iin bu mutsuz kzn hibir neden olmakszn
birok aday reddedip beni ne durumlara drdn bilemezsiniz.
Erkek ve ak szcklerini azna almak bile istemiyor. Aslnda zayf
davrandm, onu zorla raz etmeye almadm ve onu biraz
marttm itiraf etmek zorundaym.'
"Baldassare, beyefendinin dediklerini sonuna dek saygyla dinledi,
ama isteinden de vazgemedi. Tersine kaygl yal adam rahatlatmak
ve yreklendirmek iin elinden geleni yapt. O da sonunda kzyla
konuacana sz verdi.
"Yantn ne olduunu sylemeye gerek yok. Margheri-ta kibirli
olduunu gstermek iin nce biraz nazland, biraz da babasna
hanmefendiyi oynad. Oysa yrei oktan bu ii onaylamt.
Baldassare haberi alr almaz zarif ve deerli bir armaanla
kageldi. Altn bir nian yzn nianlsnn parmana takt ve
onu gururlu azndan ilk kez pt.
"Venediklilere gn dodu. Bol bol konuacaklar, izleyecekleri ve
zenecekleri iyi bir konu kmt. Herkes, onlarn grdkleri en
olaanst ift olduu dncesinde birleiyordu. kisi de uzun boylu
ve almlyd. Hanmefendi hemen hemen damadn boyundayd. Biri
sarn br esmerdi ve balarn hep dik tutuyorlard, nk ikisi
de soylu ve gururluydu. Bir de nianls, baz nemli ilerini
halletmek iin yaknda bir kez daha Kbrs'a gideceini sylemeseydi
gelinin mutluluuna en ufak bir glge dmemi olacakt. Tm kentin
kutlamak iin sabrszland dn ancak o dndkten sonra
yaplabilecekti. Bu arada nianl ift mutluluklarn dolu dolu
yayor, Bay Baldassare her
Masallar
17/2
frsatta nianlsn armaanlara bouyor, srprizlerle artyor,
serenatlarla kendinden geirtiyor, yanndan bir an bile ayrlmamaya
zen gsteriyordu. Geleneklere aykr olmasna karn birka kez st
kapal gondollarla gizli gezintiler bile yaptlar.
"Margherita gururlu ve biraz da acmaszd. martlm bir soylu
iin bunun alacak bir yan yok. Nianlsy-sa kibirli biriydi. Hi
de anlayl deildi. Denizdeki yaants ve gen yata baarl
oluu ona hi yumuaklk kazan-drmamt. Margherita'ya talip olduu
srada ne kadar ho ve kibar davrandysa, imdi de o denli gerek
yapsna ve keyfine gre davranyordu. Amacna ulatna gre
kabaln ve buyurganlm saklamasna neden yoktu artk. Bir

denizci ve zengin bir tccar olarak can ne isterse onu yapmaya,


bakalarna aldrmamaya almt bir kez. in bandan beri,
nianlsnn evresindeki baz kiilerin de gzlemledii gibi en ok
papaana, Fino'ya ve Cce Filippo'ya dayanamyordu. Onlar grdnde
fkeleniyor, onlara ya da sahibelerine eziyet etmek iin elinden
geleni ardna koy-' muyordu. Eve geldiinde, gr sesi merdivenlerde
yanklanmaya baladnda, kpek uluyarak kaacak delik aramaya, ku
dvnmeye balyor, cce de sabrla diini skp susmay yeliyordu.
Aslnda Margherita'ya hakszlk etmemem gerekir. Hayvanlar iin
sesini karmyor, amas Fi-lippo'yu da birka szle savunmaya
alyordu, nk nianlsn fkelendirmekten ok korkuyordu.
"Papaann sonu tez geldi. Gnlerden bir gn Bay Mo-rosini ona
sopayla vurup eziyet ederken sinirlenen papaan eline saldrp gl
ve keskin gagasyla parman srp kanatt, Morosini de onu
bodurup evin arkasndaki kk karanlk kanala attrd. Kimse de yas
tutmad.
"Sonra sra kk Fino'ya geldi. Kpek, damat bey eve geldiinde ve
ona yaklatnda ortadan kaybolmay, kamak yerine, hemen merdivenin
kuytu bir kesine bzlmeyi alkanlk haline getirmiti. Bir gn,
Bay Baldassare merdivenleri kmken, belki de gondolda unuttuu bir
eyi hizmetilere gvenmedii iin kendi almak zere anszn
merdivenlerden inmeye baladnda dehete den kpek-ik telala
havlayarak o denli beceriksizce yerinden frlad
18
ki beyefendinin merdivenlerden dmesine ramak kald ve merdivenlerin
dibine, tkezleye tkezleye kamaya alan Fino'yla ayn anda
ulat. Baldassare, korkuyla kamaya alan kpee yle bir tekme
att ki kpek kanala inen geni basamaklarn nndeki akla,
oradan da kanaln ortasna utu.
"Kk kpein kard havlama ve uluma aras canhra sesleri
duyunca orada bitiveren cce, kapnn nnde kpein suda rpnn
glerek izleyen Baldassare'nin yanma geldi. Margherita da ilk katn
balkonuna kmt. 'Tanr akna, abuk gondol yollayn,' diye
haykrd Filip-po. 'Kurtar onu hanmm, ne olur abuk! Bouluyor.
Fino, ah Fino!'
"Oysa, Bay Baldassare gld ve gondoln halatn zmeye uraan
gondolcuya dnmesini buyurdu. Filippo bir kez daha hanmna yalvarp
onu ikna etmeye alt, ama Margherita tek bir sz sylemeden dnp
ieri girdi. Bunun zerine cce ona bu acy ektirenin nnde yere
kapand ve ona kpeinin yaamn balamas iin yalvarmaya
balad. Beyefendi dinlemedi bile. Eve girmesini buyurdu ve soluk
almak iin savaan kk Fino sulara gmlnce-ye kadar basamaklarda
durup bekledi.
"Filippo atdaki odaya kt. Orada iri ba ellerinin arasnda,
gzleri bolukta, kede bzld kald. lk nce gen bir hizmeti,
ardndan bir uak geldi ve hanmefendinin kendisini ardn haber
verdi. Filippo kmldamad bile. Hava karardnda da aaya
inmeyince, hanm elinde bir lambayla yukar kt, ccenin nnde
durdu, bir sre ona baktktan sonra, 'Neden kalkmyorsun?' diye
sordu, ama yant alamad. 'Neden kalkmyorsun?' diye yineledi
sorusunu. O zaman cce ona bakt ve, 'Kpeimi neden ldrdnz?'
diye sordu.
"'Ben yapmadm ki!' diye kendini savundu hanm. 'Onu
kurtarabilirdiniz oysa lmesine gz yumdunuz,' diye yaknd cce.
'Canm benim, Finocuum, Finocuum!'
"Bu szler zerine, Margherita fkelenip kalkmasn ve gidip
yatmasn buyurdu. Cce sesini karmadan onu izledi. gn tek bir
sz sylemeden ruh gibi dolat durdu, ne bir ey yedi ne de
evresinde olup bitenle ilgilendi.
19
"Gen hanmnn cannn fena halde sklmas da o gnlere denk geldi.
Sadan soldan kulana alman nian-hsyla ilgili sylentilere ok
zlyordu. Morosini'nin gezileri srasnda kadn avna kt,
Kbrs'ta ve baka yerlerde bir sr sevgilisi olduu dedikodular

dolap duruyordu. Doruydu da. Bu nedenle Margherita, nianlsnn


gezi planlarn kuku ve korkuyla karlyor, derin bir ac
duyuyordu. Sonunda dayanamad, Baldassare'nin evde olduu bir gn ona
iini dkt.
"Baldassare gld, 'Gzel sevgilim, sylentilerin bazlar uydurma,
ama ou da doru,' dedi. 'Ak dalgaya benzer, bizi alr gtrr.
Karsnda direnemeyiz. Ama zlme, soylu bir ailenin kzyla
evleneceimin bilincindeyim. Orada burada gzel kadnlarla beraber
oldum, bazlarna da k oldum, ama hibiri senin eline su dkemez.'
"Baldassare'nin gll ve soukkanl davran byl bir etkiyle
Margherita'y sakinletirmeye yetti. Glerek onun yank tenli sert
elini okad. Oysa o gider gitmez tm korkular geri geldi ve btn
huzurunu alp gtrd. Bu gururlu hanmefendi akn ve kskanln
insan iin iin kemiren acsn rendi ve gecelerinin ounu ipek
arafl yatanda gzne bir an bile uyku girmeden geirmeye
balad.
"aresizlii, kendini yeniden Cce Filippo'ya yakn hissetmesine
neden oldu. Filippo, kpeinin feci lmn unutmu, eski haline
dnm gibiydi. Bir zamanlar yaptklar gibi balkonda oturuyorlar,
Margherita salarnn rengini ayor, o da kitaplarn okuyor,
ykler anlatyordu. Olaya yalnzca bir kez deindi. O da Margherita
ona, 'Byle derin derin ne dnyorsun?' diye sorduunda. Garip bir
sesle, 'Tanr bu evi korusun! l ya da diri, yaknda bu evden
ayrlacam,' diye yant verdi. 'O da ne demek?' diye kar kt
Margherita. Cce glerek omuz silkti. 'ime douyor, hanmm. Ku
gitti, kpek gitti. Ccenin artk burada ii ne?' Hanm byle eyler
sylemesini, sert bir dille yasaklad. O da bir daha bu konuya
deinmedi. Hanm da unuttuunu sand ve ona yeniden gvenir oldu.
Ona nianlsndan dert yanyor, cce de Bay Baldassare'yi savunuyor,
20
ona hnc olduunu hi belli etmiyordu. Bylece hanmnn dostluunu
yeniden kazanm oldu.
"Bir yaz gecesinde, denizden hafif bir esinti gelmeye baladnda,
Margherita cceyi yanna alarak gondola bindi ve gondolcuya denize
almasn buyurdu. Gondol, Mura-no Adas'na yaklatnda, olduka
uzakta kalan kent sakin ve ltl sularn tesinde yzen beyaz,
dsel bir kente dnt ve hanm cceye bir yk anlatmasn
buyurdu. Margherita gondoln siyah minderlerine uzanm, cce de
gondoln burnuna arkasn vererek yere oturmutu. Pembe bir sis
tlnn ardnda belirginliini yitiren gne, uzaktaki dan stnde
asl kalm gibiydi. Murano'da birka yerde akam anlar almaya
balamt bile. Scaktan bunalan gondolcu uzun kreini uykulu bir
isteksizlikle hareket ettiriyor, eik bedeninin ve gondolnn resmi,
yosun dolu suya yansyordu. Ara sra yanlarndan geen bir yk
sandal ya da bir balk teknesinin gen biimindeki sivri ulu
yelkeni bir an iin kentin uzak kulelerinin grntsn kapatyordu.
"Margherita, 'Bana bir yk anlat,' diye buyurdu. Cce olur der gibi
ban sallad, ipek cppesinin altn telli ps-klleriyle oynayarak
bir sre dnd ve sonra anlatmaya koyuldu.
'"Ben domadan ok nce, o zamanlar Bizans'ta yaayan babamn
bandan ok garip bir olay gemi. Babam o zamanlar orada dertlere
are bulan ve akl danlan bir lokman hekim olarak alyormu.
ifa vermeyi ve byy izmir'de yaayan bir ranldan renmi, her
ikisinde de ok ustaym. Yalan dolan sevmeyen, ona buna
yaltaklanmaktan holanmayan ve sanatndan baka bir ey dnmeyen
bir adam olduundan evresindeki dzenbazlardan ve hastalar yalan
yanl yollarla iyiletirdiklerini sananlardan bkm usanm.
Vatanna bir an nce dnme isteiyle yanp tutuuyormu, ama zavall
babacm lkesinde ailesinin yoksulluk iinde olduunu bildiinden
gurbette birka kuru kazanmadan dnmesinin doru olmayacan
biliyormu. Ama Bizans'ta ansn ona glmeyeceini anladka ve baz
dzenbazlarn ve cahillerin yorulmadan zengin olduklarn grdke
karamsarlam, pazar satclar
21

gibi rtkanlk yapmadan tutunamayacam ve rahat yz


grmeyeceini anlam. Birok hastas varm ve zor durumda olan
yzlerce insana ifa vermi, ama bu kiilerin ou yoksul ya da dar
gelirli olduklarndan, hizmetinin karlnda onlardan yksek
cretler istemeye gnl raz
olmuyormu.
'"Zor durumda kalan babam, sonunda kentten, yryerek, be parasz
ayrlmaya karar vermi. Gemilerde almak istiyormu, ama bir ay
daha orada kalmasnn doru olacan da biliyormu, nk yldzlar
ona bu sre iinde ansn gelip onu bulma olaslnn yksek
olduunu haber vermiler. Bunun zerine babam bir ay daha beklemi.
Ayn son gn gelip atmasna karn hibir deiiklik olmam. O da
nesi var nesi yoksa toplam ve ertesi sabah kentten ayrlmaya karar
vermi.
"'Son gnn akam kentin dnda dolamaya km. Ne denli umarsz
olduunu anlamak zor deil. Gnein oktan batt ve yldzlarn
beyaz klarn durgun denizin zerine serpitirdikleri bir saatmi
bu.
'"Babam, anszn yakn bir yerde yksek sesle yakman ve alayan
birini duymu. evresine bakp kimseleri gremeyince bunun yola
kmasyla balantl olduunu sanp pek hayra yormam. Yaknma ve
alama sesi yinelenince, kim var orada, diye seslenmi ve deniz
kenarnda bir prt sesi duyunca, kalkm o tarafa ynelmi. Bir de
bakm ki yldzlarn solgun altnda yerde beyaz bir ey
uzanm yatyor. Denizde kaza geirmi ya da boulma tehlikesi
atlatm biri sanarak hemen yardmna komak istemi, ama
aknlktan donup kalm. Karsnda, yars suyun iinde yatan,
olaanst gzellikte, kar beyaz, narin bir denizkz bulmu. Kz
yalvaran sesiyle, sen o sar sokakta oturan Yunan byc deil misin,
diye sorunca babamn ne kadar ardn sylemeye gerek yok. Babam
dosta, benim diye yantlam. Benden bir ey mi istiyorsun?
'"Bunun zerine denizkz, gzel kollarn babama doru uzatarak
yeniden yakarmaya balam. Ona acmas ve yanp tututuu bir gence
kavuabilsin diye gl bir ak iksiri hazrlamas iin yalvarm.
22
'"Gzel gzlerinde yle aresiz bir bak varm ki, babam
dayanamam, ona yardm etmeye karar vermi. Ak iksirini
hazrladnda karlnda ne vereceini sorduunda, denizkz ona
inci bir gerdanlk vereceine sz vermi. Bu yle uzun bir
gerdanlkm ki sekiz kez boynuna dolaya-bilirmisin. Ama, demi
denizkz, bu gerdanl ancak byn tutarsa sana veririm.
'"Babam sanatna ok gvendii iin baaracandan kukusu yokmu.
Vakit kaybetmeden kente dnm, toplad eyalarn am ve istenen
iksiri yle abuk hazrlam ki, gece yarsn biraz gee, kendisini
deniz kysnda bekleyen denizkzmn yanna dnm. Kck bir
iedeki iksiri kza vermi, o da sevinle teekkr ederek, ertesi
gece gelip deerli dln almasn sylemi. Babam oradan ayrlp
ertesi geceyi heyecanla beklemeye balam. Hazrlad iksirin
gcnden hi kukusu yokmu, ama dorusu denizkzmn szn
tutacana da pek gveni yokmu. Byle dne dne ertesi gece
karanlk basar basmaz ayn yere gitmi. Uzun sre beklemesi
gerekmemi, az sonra dalgalarn arasnda denizkz grnm.
'"Zavall babam, sanatnn etkisini grnce dehete kaplm.
Denizkz glerek yaklam, iyice ar bir inci kolyeyi babama
uzatm. Kz kollar arasnda, giysilerinden Yunan bir denizci olduu
anlalan, yz l beyazlnda, olaanst gzellikte bir gen
tutuyor, gencin lle lle salar dalgalarn etkisiyle suda yzyor,
denizkz da skca gsne bastrd genci bir ocuk gibi usul usul
sallyor-mu.
'"Babam bunu grnce bir lk atm, sanatna ve kendine lanetler
yadrrken, denizkz suya dalarak gzden yitip gitmi. nci
gerdanlk kumun zerinde duruyormu. Artk olan olduu iin babam onu
alm, paltosunun altna gizleyerek eve gtrm, tek tek incilere
ayrp birer birer satmaya karar vermi. Artk paras olduu iin

Kbrs'a giden bir gemiye binmi ve tm skntlardan kurtulduunu


sanm. Oysa masum br insann kannn bulat bu para ona felaket
stne felaket getirmi. Ancak iki yl sonra, frtnalardan ve
hrszlardan kurtularak kazazede bir dilenci olarak vatanna
kavuabilmi.
23
"Minderlere uzanm hanm onu, yk bitene dek byk bir ilgiyle
dinlemiti. Cce yksn bitirip sustuunda tek bir yorum bile
yapmad; derin dncelere dald belliydi. Gondolcu, dn emrini
vermesini bekliyordu. Bir sre sonra, dten uyanrcasma gondolcuya
iaret etti ve oturma yerinin perdelerini ekip kendini ieriye
hapsetti. Gondolcunun kreinin abucak evirdii gondol, kara bir
ku gibi uarcasna kente doru yol almaya balad. Yere melmi
oturan cce yeni bir yk tasarlamasna gzlerini kararan sulara
dikmi, hi kmldamadan suskun ve neesiz ylece oturuyordu. Ksa
srede kente vardlar. Gondol, Rio Panada'y ve daha bir sr kk
kanal hzla geerek eve vard.
"Margherita o gece ok kt uyudu. ykdeki ak iksiri, ccenin de
bildii gibi, onda nianlsnn kalbini almak ve kendine
balayabilmek iin ayn ak iksirini kullanma dncesini
oluturmutu. Hemen ertesi sabah bu konuya deinmeye balad. Aka
bir ey syleyemiyor, ekine ekine bir sr ey soruyordu. Byk bir
ilgiyle, her eyi renmek istiyordu. 'Byle bir iksir nasl
yaplrd acaba? Nasl yapldn bilen biri hl var myd? ine
zehirli ya da zararl bir madde katlyor muydu? en hi farkna
varmadan m etkileniyordu?'
"Kurnaz Filippo, hanmnn gizli isteinin bilincinde deilmiesine
tm sorular tam bir umursamazlkla yantlyor, onu niyetini aka
ortaya koymaya zorluyordu. Sonunda hanm, Venedik'te byle bir
iksiri hazrlayabilecek birinin bulunup bulunamayacan soruverdi.
"O zaman cce glerek, 'Korkarm, beni pek adam yerine
koymuyorsunuz!' diye bard. 'O kadar bilge olan babamdan byle
basit bir byy bile renemediimi mi sanyorsunuz?'
'"Yani bu iksiri hazrlayabileceini mi sylemek istiyorsun?' diye
sordu hanm sevinle.
"'Bundan kolay bir ey olamaz,' dedi cce. 'Ama anlayamyorum, benim
sanatma neden gereksinmeniz olsun ki! Siz isteinize kavutunuz.
Nianlnz, Venedik'in en yakkl ve en zengin erkeklerinden biri.'
24
"Ama gzel kz srarlarndan vazgemedi ve sonunda cce nazlana
nazlana iksiri hazrlamay kabul etti. Kendisine gerekli baharatlar
ve gizli malzemeleri almas iin para verildi. Her ey yolunda
giderse deerli bir armaan alacana da sz verildi.
"ki gn sonra iksir hazrd. Cce iksiri hanmnn tuvalet
masasndan ald kk, mavi bir ieye koyarak yannda tamaya
balad. Bay Baldassare'nin Kbrs'a gitme zaman yaklamt. Hanm
bu nedenle ona acele etmesi iin yalvaryordu. Birka gn sonra,
kimsenin gezmeye kmak istemedii kavurucu bir leden sonrasnda,
Baldassa-re, nianlsna gizli gezintilerinden birini yapmalarn
nerdi. Margherita ve cce iin bundan daha iyi bir olanak kamazd.
"Kararlatrlan saatte Baldassare'nin gondol, Margherita ve ccenin
hazr bekledikleri evin arka kapsna yanat. Filippo yanma bir ie
arap ve bir sepet de eftali almt. Efendileri gondola bindikten
sonra, o da bindi ve yere, gondolcunun ayaklar dibine oturdu.
Baldassare, Filip-po'nun gezintiye katlmasn garipsemiti, ama
sesini karmad. Geziye kmasna birka gn kald iin
nianlsnn isteklerine kar kmamann daha akllca olduunu
dnyordu.
"Gondolcu sandal kydan ayrd. Baldassare, gondoln kapal oturma
yerinin perdelerini skca kapatarak, ni-anlsyla gzlerden uzak,
ba baa kald. Gondol, o zamanlar yannda kk bir bahe olarr ve
bugn herkesin bildii, kesinde gzel Barozzi Saray'nn olduu
eski Palazzo Giustiniani'ye varp Byk Kanal'dan denize alana dek,
cce, gondoln arkasndaki yerinde suskun oturdu, gondol nlerinden

geerken Rio dei Barcaroli'nin iki yanma dizili, karanlk yzl,


yksek, eski evleri izledi.
"Gondoln perdeleri ekilmi olduu iin grlemeyen blmnden,
bastrlm bir kahkaha, bir pcn yumuak sesi ya da krk dkk
szckler duyuluyordu. Bunlar ccenin ilgisini hi ekmiyordu. Kh
sularn zerinden gneli Riva'ya, kh San Giorgio'nun ince uzun
kulesine bakyor, arada dnp arkaya, Piazetta'nm aslanl stunlarna
gz gezdiriyor, bazen urap duran gondolcuya gz krp25
yor ya da yerde bulduu ince bir sarmak daln suya sokup sular
prdatyordu. Yz her zaman olduu gibi irkin ve anlamszd. Ne
dndn bilemezdiniz. Oysa suda boulmu kk Fino'sunu,
boularak ldrlen papaan, insan olsun hayvan olsun tm
varlklarn her an yok olmaya ok yakn olduklarn ve bu dnyada
hibir eyi lmn kesinlii kadar iyi grp anlayamayacamz
dnyor; babasn, vatann ve tm yaamn gznn nne
getiriyordu. ou zaman bilge insanlarn aptallara hizmet ettiklerini
ve ou insann yaamnn kt bir gldrden te bir ey olmadn
dnrken, yzne bir anlna bir glge der gibi oldu. Gz
pahal giysisine takldnda da kendini glmekten alkoyamad.
"ylece sakin oturup glerken oktan bekledii an geldi. Kapal
oturma yerinden nce Baldassare'nin sonra da Margherita'nm sesi
duyuldu. 'arap ve sepet nerede Filip-po?' Bay Baldassare susamt,
iksirli arab ona sunmann tam zamanyd.
"Cce kk, mavi ieyi at, iindekini kadehe dkt, zerini de
krmz arapla doldurdu. Margherita perdeleri at, cce de
hanmefendiye ve nianlsna eftalileri ikram etti. Margherita ona
soran baklarla bakt. Son derece gergindi.
"Bay Baldassare kadehi kaldrd, dudaklarna gtrd, ama o anda gz
hl nnde duran cceye takld, yrei anszn kukuyla dolmutu.
'"Dur bakalm!' diye haykrd. 'nsan doktorunun dediklerine hibir
zaman gvenmemeli. Benden nce sen bir yudum i bakalm.' Filippo
kl bile kprdamadan, 'yi cins bir arap bu,' dedi nazike. Ama
Baldassare ona gvenmedi. 'Ne o, yoksa imeye cesaret edemiyor
musun?' diye sordu fkeyle. 'Beni mazur grn,' diye yantlad cce.
'arap imeye alk deilim.' 'Sana imeni emrediyorum. Sen imezsen
bir damla bile imem.' 'zlmeyin,' diye gld cce. Reverans yaparak
kadehi Baldassare'den ald, bir yudum iip geri verdi. Baldassare
bunu grdkten sonra, arabn geri kalann bir yudumda iip
bitiriverdi.
"Sular scan etkisiyle l l parlyordu. Sevgililer yeniden
perdelerin arkasndaki glgelik yere ekildiler. C26
ce bu kez gondoln yan tarafna oturdu. Eliyle alnn svazlad.
irkin dudaklarn ac ekiyormuasma bzmt.
"Bir saat sonra artk yaamn yitireceini biliyordu. Zehir imiti.
lmn eiindeki ruhunu garip bir g kaplad. Kente bakt ve az
nce dndklerini anmsad. Hi telalanmadan sakin sakin sulara
bakarak yaamn dnd. Skc ve ksr gemiti yaam. Anlamsz
insanlarn buyruunda bir bilge-s bir gldr. Kalp atlarnn dzensizletiini ve alnnda terlerin birikmeye baladn
sezinleyince, ac bir kahkaha koyuverdi.
"Kimse duymad. Gondolcu uyukluyor, perdenin arkasnda da gzel
Margherita, aknlk iinde, anszn fenalaan, sonra da kollarnda
kaskat kesilen Baldassare'yle urayordu. Baldassare lmt.
Margherita lgncasna bararak tkezleye tkezleye dar frlad.
Cce, gsterili giysisinin iinde yerde uzanm uyuyor gibiydi. Oysa
lmt. te Filippo, len kpeinin intikamn byle ald ve
uursuz gondol dndnde tm Venedik dehete dt.
"Donna Margherita akln yitirdi ve birka yl daha yaad. ou
zaman balkonda oturarak geen gondollara ve teknelere, 'Onu kurtarn!
Kpei kurtarn! Kk Fino'yu kurtarn!' diye seslendi durdu. Oysa
insanlar onu artk kanksamt, kimse oral bile olmuyordu."
(1903)

27
GLGE OYUNU
Sarayn ak renk talardan yaplma kntl n yzndeki geni
pencereler, Ren Nehri'ne, sazla, suyun, kamlarn ve sarmaklarn
oluturduu, mis gibi bir havas olan aydnlk bir manzaraya
bakyordu. Olduka uzakta, hafif bir eimle ykselen mavimsi ormanlk
dalarn tepelerini bulutlar kaplar, kar kydaki saraylarn ve
avlularn klar yalnz gney rzgr estiinde uzak, kk, beyaz
noktalar gibi grnrd. Sarayn n yz, ar ar akan suya,
halinden memnun, tembel, gen bir kadnn g^ rnm gibi yansr,
mcevherleri andran demet demet yeilliklerin ak yeil renkteki
dallar suya dek uzanr, duvar boyunca dizili beyaza boyanm gezinti
tekneleri akntda sallanr dururdu. Sarayn bu grkemli yaz blm
artk kullanlmyordu. Barones ortadan yok olduundan beri, blmn
en kk odas dnda tm odalar kapalyd. Bu kck odada da
ozan Floribert kalyordu. Barones sonunda kocasn ve saray rezil
etmi, birok grkemli binadan kala kala beyaz gezinti tekneleri ve
bir de suskun bir ozan kalmt.
Sarayn sahibi, felakete uradndan beri binann arka blmnde
oturuyordu. Buradaki dar avluyu, Romallardan kalma tek bir kule,
rkn grnmyle daha da karanlk bir yere dntrmt. Koyu
renkli duvarlar rutubetli, pencereler de dar ve alakt. Gne
grmeyen avlunun bitiminde, kme kme yal aka aalar, yal
kavaklar ve yal kayn aalaryla dolu karanlk orman balyordu.
Ozan, gne iindeki n blmde hi dinmeyen bir yalnzlk iinde
yaar, yemeklerini mutfakta yer, bazen gnlerce baronu grmedii
olurdu.
28
Ozan bir gn, evin hi de konuksever olmayan havasna ancak bir gn
dayanabilen bir ocukluk arkadana, "Bu sarayda glgeler gibi
yayoruz," demiti. Floribert, bir zamanlar, baronesin konuklar
iin ykler ve gzel iirler yazard. Evdeki nee dolu yaant
bittiinde, hi dnmeden orada kalmt, nk drst yaps
yznden, yaamn zor yollar ve ekmek parasn kartmak, sarayn
hznl ve yalnz havasndan daha ok rktyordu onu. iir yazmay
oktan brakmt, ama bat rzgr estiinde, akntnn ve sar
sazlarn ardndaki mavimsi dalarn eimini ve bulutlarn gittii
yollar izlerken ya da akamlar yzyllk parktaki ulu aalarn
hrtsn duyduunda, hibir zaman yazmayaca, szckleri olmayan
uzun iirler dnrd. Bu iirlerden birinin ad 'Tanr'nn
Soluu'ydu. Ilk gney rzgrlarn anlatyordu. Bir bakas da
rengrenk ilkbahar tarlasn betimleyen 'Ruhun Avuntusu' adl
iiriydi. Floribert bu dizeleri ne szcklere dkebiliyor ne de
besteleyebiliyordu, nk szckleri yoktu bu iirlerin. zellikle
akam olunca, onlar duyumsayp dleyebiliyor-du yalnzca. O da
bazen. Bunun dnda, gnlerini, genellikle kyde sar sal, kk
ocuklarla oynayarak ya da apkasn karp birer hanmefendi gibi
selamlad kzlar ve kadnlar gldrmekle geiriyordu.
Floribert'in en mutlu gnleri, o nl ve gzel kadnla, ince yzyle
bir gen kz anmsatan Agnes'le karlat gnlerdi. Eilerek onu
itenlikle selamlar, o da ozann yerden kaldramad gzlerini arar,
gz krpar, glerek bir yaz imei kadar hzl yryp giderdi.
Bayan Agnes otlar brm saray parknn kenarnda, eskiden baronun
erkek konuklar iin kulland ayr bir evde otururdu. Babas bir
zamanlar orman bakcsyd ve bu ev ona hizmetlerine karlk sarayn
imdiki sahibinin babas tarafndan balanmt. Agnes ok gen
evlenmi, dul kalnca da baba evine dnmt. Babasnn lmnden
beri de bu evde kr bir teyze ve bir beslemeyle birlikte yalnz
yayordu.
Bayan Agnes gze batmayan renklerde, sade, ama her zaman yeni ve
gzel elbiseler giyerdi. Yz bir gen kznki gibi ince ve tazeydi.
Koyu kahverengi salar, kaln rgler
29
halinde yznn gzel tenini sarard. Baron sefahat dkn karsn

evden kovmadan nce ona kt, imdi de yeniden ona k olmutu.


Sabahlar onunla ormanda buluuyor, geceleri de onu tekneyle
akntnn yolu zerindeki sazlktaki kk sazdan yaplma kulbeye
gtryor, orada Agnes, gle gen kz yzn, onun erken aarm
sakalna yaslyor, ince uzun parmaklaryla yank tenli sert avc
elini okuyordu.
Bayan Agnes nemli gnlerde kiliseye gidip dua eder, dilencilere
sadaka verir, kydeki yoksul yal kadnlarn evine gider, onlara
ayakkablar armaan eder, torunlarnn salarn tarar, dikilerine
yardm eder ve arkasnda gen bir azizenin ltl prltsn
brakarak kck evine dnerdi. Tm erkekler onu arzulard. Kim
houna giderse ya da uygun zamanda gelirse, elini perken
dudaklarndan pmesine de izin verir, ans yaver gidenler ya da
yeterince ergin olanlar geceleri onun penceresine trmanmaya hak
kazanrd.
Bunu, baron da aralarnda olmak zere herkes biliyor* du. Ama bu
gzel kadn, erkeklerin onu arzulamasndan hi etkilenmeyen bir gen
kz gibi masum bak ve masum glyle kendi bildii yolda giderdi.
Arada bir ortaya yeni bir k kar, ona sanki ulalmaz
biriymiesine ekinerek talip olur, kendini ok zor raz olan birini
elde etmi sanarak gururlanr, br erkeklerin neden kendisini
kskanmadklarn ve alay ettiklerini anlayamazd. Agnes'in, evresi
sarmak glleriyle kapl evi, karanlk ormann kysnda, kuytu bir
yerdeydi. Masallardaki ssz orman evlerini andrrd. O da gr
rglerinin gzel tenini bir elenk gibi sard ocuksu yznde
aydnlk bir bakla, bir yaz gnndeki bir gl kadar taze ve zarif,
eve girer kard. Yoksul yal kadnlar onu kutsar, ellerine sarlp
per, erkekler onu itenlikle selamlar, ama arkasndan byk altndan
gler, ocuklar arkasndan koup para ister, onun yanaklarn
okamasna ses karmazlard.
Arada srada baron, gzlerinde karanlk bir bakla, "Neden
bylesin?" diye sorup bask yapmaya kalkar, o da, "Benim stnde bir
hakkn yok ki!" diye ararak yant verir, koyu kahverengi
salarnn ardna gizlenirdi. Ona en
30
ok ozan Floribert kt. Onunla karlatnda yrei arpar,
onunla ilgili kt bir ey duyduunda hznlenir, ban sallar ve
inanmazd. ocuklar ondan sz ettiklerinde, yz birden aydnlanr,
sylediklerini bir ezgiyi dinler gibi dinlerdi. Kurduu dlerin en
gzeli Bayan Agnes'le ilgili oland. Bu d iin sevdii ve gzel
bulduu her eyi, bat rzgrn, mavi uzakl ve tm aydnlk
ilkbahar imenlerini yardma arr, onu bunlarn tmyle sarar, bu
resme, ksr ocuksu yaamnn tm zlemlerini, verimsiz i dnyasn
katard.
Baharn ilk gnlerinde bir akam, uzun bir sredir ilk kez l saraya
birazck canllk geldi. Avluda bir borazan sesi yankland, bir
araba geldi ve krtlar arasnda durdu. Sarayn sahibinin kardei,
yannda bir muhafzyla ziyarete gelmiti. Sivri sakall,
askerlerinki gibi gergin bakl, boylu poslu, yakkl bir adamd
bu. Ren Nehri'nin akntl sularnda yzyor, gm rengi martlara
zevkle vuruyor, sk sk yakndaki kente atla gidip sarho dnyor,
iyi bir insan olan ozanla alay etmek iin hibir frsat karmyor,
kardeiyle tartp kavga etmedii gn olmuyordu. Ona, sarayla ilgili
bir sr deiiklikler, onarmlar, yatrmlar ve bunun gibi yzlerce
ey neriyordu. steklerini rahata syleyebiliyordu, nk zengin
bir kadnla evlenmiti, oysa, sarayn sahibi yoksuldu, yaam mutsuz
ve zordu.
Saraya da aklna estii iin gelmiti. Ziyaretinin daha ilk
haftasnda skld, ama yine de kald. Gitmekten hi sz etmiyordu.
Oysa gitse kardeinin pek zlecei yoktu. Gitmedi, nk Bayan
Agnes'i grm ve ona fena tutulmutu.
Besleme kzn, gzel kadna, yabanc baronun armaan yeni bir
giysiyi getirmesi uzun srmedi. Kzn, parkn duvarnn zerinden
yabancnn muhafzla yollad mektuplar ve iekleri almas da.

Birka gn sonra da, bir le vakti yabanc baron ormandaki kulbede


Bayan Agnes'le bulutu ve onun elini, kk azn ve beyaz boynunu
pt. Ama Bayan Agnes kyde onunla karlatnda, binici apkasn
yerlere kadar eerek onu selamlamakla yetindi, o da ona on yedi
yandaki bir ocuk gibi karlk verdi.
31
Yabanc baronun, bir akam vakti, yalnz olduu bir srada aknt
ynnde giden bir kaykta, bir kreki ve l l bir kadn grmesi
uzun srmedi. Dikkatle bakt, ama alacakaranlkta grdne
gvenemedi. Birka gn geince de hi de houna gitmeyen eyler
rendi. len ormandaki kulbede yreini verdii ve pckleriyle
alev alev yakt kii, akam olduunda kardeiyle karanlk Ren
Nehri'nde dolayor ve onunla sazlarn arasnda gzden kayboluyordu.
Yabanc karamsarlat ve kt dler grmeye balad. Bayan Agnes'i
sradan gzel bir av gibi deil, ok deerli bir eye kavumuasna
sevmi, kur yapt bu kadn her pnde, ondaki incelii ve
safl daha ok duyumsam, zevkten ve aknlktan deliye dnmt.
Bu nedenle ona, birlikte olduu kadnlardan ok daha fazlasn
vermiti. Genliini yeniden yaam, gece vakti kardeiyle
karanlklara karan bu kadn minnet, sayg ve duyarllkla
kucaklamt. fkeden sakaln sryor, gzleri alev sayordu.
Olan bitenden ve saraya gizlice ken karabasandan1 haberi olmayan
ozan Floribert, sakin yaantsn srdryordu. Konuk beyefendinin
onunla uramas ve cann sokmas hi houna gitmiyordu, ama daha
nceleri de byle eyler yaamt. Yabancdan uzak durmaya
alyor, zamann kyde ya da Ren Nehri'nin kysnda, balklarla
geiriyor, gecelerin gzel kokular saan scanda birbirini izleyen
dler kuruyordu. Bir sabah, sarayn avlu duvarnda ilk sarmak
gllerinin amaya baladn grd. yldr, her yaz bu ender
iekler aar amaz Bayan Ag-nes'in kapsnn nne bir demet
brakmt. Bu kimden geldii bilinmeyen yelin selam drdnc kez
yineleyecei iin ok sevinliydi.
O gn, le vakti, yabanc, gzel kadnla bulutu, ama ona ne bir gn
nce ne de daha nceki gn ge saatlerde nerede olduunu sordu.
Yalnzca onun sakin, masum gzlerinin iine neredeyse rktc bir
bakla bakyordu. Gitmeden nce, "Bu gece sana geleceim.
Pencerelerden birini ak brak," dedi. Kadn, "Bu gece olmaz," dedi
yavaa. "Bu gece olmaz." "Ama ben istiyorum." "Baka zaman. Olur mu?
Bugn olmaz. Yapamam." "Bu gece geleceim.
32
Ya bu gece ya da hi. Nasl istersen." Kadn suskunlat ve ondan
uzaklat.
Yabanc, o gece, hava kararmcaya kadar akntnn kysnda pusuda
bekledi, ama hi tekne gemedi. Bunun zerine, sevgilisinin evine
gitti ve allarn arasna sakland. Tfeini dizine dayamt.
Hava sakin ve scakt. Yasemin kokular her yeri saryor, gkyz
beyaz bulut yollarnn ardnda kk, solgun yldzlarla dolup
tayordu. Parkn iinde bir yerlerde bir ku, tek bir ku tyordu.
Hava iyice kararnca, evin kesinden belli belirsiz grlebilen bir
adam kt. apkasn iyice aaya ekmiti, oysa o denli karanlkt
ki buna hi gerek yoktu. Sa elinde bir demet gle benzer bir ey
tutuyordu. Pusuda bekleyen, gzlerini ksp namluyu dorulttu.
Gelen kii hi k olmayan eve bakt, kapya ynelip eildi ve
sarayn souk demir parmaklklarn pt.
O anda bir k parlayp alev ald ve tok bir ses kararak parkn
iine doru yavaa dt. Glleri tayan adamn dizleri bkld,
geriye kumluk yere doru dt ve orada sessizce titreyerek uzanp
kald.
Pusudaki yabanc, sakland yerde bir sre bekledi. Gelen olmad. Ev
sessizliini srdryordu. Yavaa sakland yerden kt, apkas
bandan dm adamn zerine eildi ve gzlerine inanamad. Ozan
Floribert'i tanmt.
"Demek o da!" dedi inler gibi ve oradan uzaklat.
Sarmak glleri oraya buraya salm ve bir tanesi vurulmu,

adamdan akan kann oluturduu birikintinin ortasna dmt. Ky


kilisesinin an saat ban vurdu. Sarayn kulesi, rkn
grnmyle, daha da younlaan beyazms bulutlarn nnde uyuyan
bir devi anmsatyor, sessizce akan Ren Nehri yumuak ezgiler
sylyordu. Kara parkn derinliklerindeki yalnz ku, arksn gece
yarsna dek srdrd.
(1906)
Masallar
33/3
ZIEGLER ADINDA BR
Bir zamanlar Bramer Soka'nda Ziegler adnda bir gen otururdu. Her
gn yolda karlatnz, ama hepsinin yz ayn olduu iin hi
ayrmsayamadnz insanlardand. Yani sradan biriydi.
Ziegler, bu tr insanlarn hepsinin yaptnn aynsn yapard. Ne
yetenekli ne de yeteneksizdi. Paray, elenceyi, iyi giyimi severdi
ve bu insanlarn ou gibi korkakt. Yaamn igdsel istekler ve
youn abalar deil, yasaklar ve cezalandrlma korkusu ynetirdi.
lkeleri olan, akl ba* nda, yani uzun lafn ksas kendini pek
beenen ve nemseyen, normal dediimiz trde biriydi. Her insan gibi
kiiliini bakalarmkinden farkl grr, yine her insan gibi kendini
ve yazgsn dnyann merkezi sanrd. Oysa yalnzca bir insan
rneiydi. elikilerden haberi yoktu ve gerekler dnya grne
ters dtnde hi hogr gstermeden gzlerini kapatverdi.
acl bir insan olarak, parann yan sra ikinci bir gce daha
sonsuz saygs vard. Bilime. Oysa "Bilim nedir?" diye sorulsa nasl
yantlayacan pek bilemez, bilim kavram onda biraz istatistiksel
bilgiyi biraz da bakteriyolojiyi artrrd. Ama devletin bilim
iin ne ok para harcadn ve bilime ne kadar deer verdiini ad
gibi biliyordu. zellikle kanser aratrmalarna saygs sonsuzdu,
nk babas kanserden lmt ve Ziegler o gnden beri, ok
ilerlemi olan bilimin onun bana da ayn felaketin gelmesine izin
vermeyeceine inanyordu. Ayrca Ziegler'in o yln modasna ayak
uydurabilmek iin btesini zorlayarak iyi giyinmeye abalamak gibi
bir zellii daha vard ama, btesini aan, mevsimlik ya da her ay
deien modalara
34
sama diye burun kvrr geerdi. Ona benzeyenlerin arasnda ve
gvenli ortamlarda kiilik gstergesi olarak yasalara ve hkmete
svp saymaktan da asla ekinmezdi. Sanrm onu anlatrken laf
epeyce uzattm. Aslnda Ziegler parlak bir genti ve onu yitirmekle
ok ey kaybettik, nk lm erken ve hi de sradan olmad,
bylece tm tasarlar ve hakl umutlan yitip gitti.
Kentimize geldikten bir sre sonra, iyi bir pazar gn geirmeye
karar vermiti. Doru drst tand kimse yoktu henz. Herhangi bir
dernee girmeye de bir trl karar veremiyordu. Belki de felaketini
hazrlayan da bu oldu. nsann yalnz kalmas hi de iyi deildir.
Bylece kentin titizlikle setii grlmeye deer yerlerini gezmeye
karar verdi. Uzun sre inceledikten sonra tarih mzesini ve hayvanat
bahesini seti. Mzeye pazar sabahlar cretsiz girilebiliyordu,
hayvanat bahesinde de leden sonralar indirim vard.
Pazar gn pek beendii, dmeleri kumatan, yeni takm elbisesini
giyip mzeye gitti. k ince bastonunu da yanma almay ihmal
etmemiti. Krmz renkte cilalanm keli bir bastondu ve ona daha
arbal, gsterili bir hava veriyordu. Ama ne yazk ki, mzenin
kapsndaki hizmetli bastonu kapda braktrd. Ziegler'in can
sklmt.
Yksek tavanl odalarda grlmeye deer ne ok ey vard. Ziegler
cameknlarm zerindeki, titizlikle hazrlanm bilgileri okuduka
bilimin burada da alakgnll gvenilirliini kantladna tank
oldu ve iyi niyetli bir ziyareti olarak, her eye kadir bilimin
yceliini bir kez daha yreinde duyumsad. Eski vr zvrlar,
paslanm anahtarlar, yosun tutmu krk dkk gerdanlklar vb., bu
yazlar sayesinde inanlmaz lde ilginleiyordu. Bilim her eyi
inceden inceye irdeliyor, her eye egemen oluyor, hibir eyi gzden

karmyordu. Evet, demek ki yaknda kesinlikle kansere are


bulacakt, lme bile.
kinci salonda, bir camekn grd. Camekn ylesine parlyordu ki,
Ziegler nnde durduunda, giysisinin, sann, yakasnn,
pantolonunun izgisinin ve kravatnn dzgn olup olmadn
titizlikle denetleyebildi ve grnnden pek memnun kald.
35
Rahat bir nefes alarak gezmesini srdrd. Birka eski tahta i
ilgisini ektiinde, 'Saf olmalarna karn alkan insanlarm,'
diye dnd, iyi niyetle. Bunun dnda, saat ba vurduunda, dans
eden fildii figrleri olan eski bir duvar saati de ilgisini ekti,
hogrl bir sabrla onlar izledi, ama artk sklmaya balamt.
Esnedi ve cep saatini gsterili bir hareketle kard. Saati de
gsterilmeye deer bir saatti, nk som altndand. Babasndan miras
kalmt.
le yemeine epeyce zaman vard. Merak yeniden birazck uyansn
diye baka bir salona geti. Burada karlkl duran cameknlarda,
ortaa inanlar ve byyle ilgili kitaplar, muskalar, cadlarn
kulland malzemeler sergileniyordu. Salonun bir kesine, oca,
havanlar, yuvarlak gvdeli ieleri, ince domuz mesaneleri vb. ara
gereleriyle simyaclarn kulland tam bir alma tezgh
yerletirilmi, ke, ynden yapma bir halatla ayrlmt. Eyalara
dokunmann yasak olduunu belirten bir levha da vard^ ama bu tr
yazlar hibir zaman fazla ciddiye alnmaz. stelik, Ziegler odada
yalnzd.
^
Dnmeden kolunu uzatp halatn zerinden cisimlere dokundu. Gln
ortaa inanlarn duymu, bu konuda bir-iki ey de okumutu. O
zamanlar insanlarn bu ocuksu inanlara nasl kapldklarn ve bu
cadlk arlatanlnn ve tm bu nesnelerin neden yasaklanp iin
kolayca zmlenemediini bir trl anlayamyordu. Ama yine de
simyann balanabilecek bir yn de yok deildi, nk ok yararl
kimya bilimi onun sayesinde domutu. Aman Tanrm! Byle
dnldnde, altn yapmada kullanlan bu kaplar ve bu samasapan
byclk vr zvrmm belki de gerekli olduu ortaya kyordu.
Onlar olmasayd bugn ne aspirin ne de gaz bombas olurdu!
Bilinsizce bilyeye benzeyen, koyu renkte, kk bir cismi uzanp
ald. Hapa benzeyen, sanki arl olmayan, kuru bir eydi bu.
Elinde evirdi, evirdi. Tam yerine koyacakt ki, arkasnda ayak
sesleri duydu ve dnp baktnda, bir ziyaretinin salona girmi
olduunu grd. 'Dokunmak Yasaktr' levhasn, Ziegler de okumutu
kukusuz.
36
Kk bilyeyi hl elinde tuttuu aklna geldi, avucunu kapatt,
bilyeyi cebine att ve salondan kt.
Hap ancak sokaa ktnda anmsad. Atmak niyetiyle cebinden
kardnda burnuna gtrp koklad. Reineye benzer hafif bir
kokusu vard. Koku houna gitti ve hap yeniden cebine soktu.
Bir lokantaya gitti, yemeini smarlad, gazetelere gz gezdirdi,
kravatn dzeltti, evredeki mterilerin giyimlerini kh beeniyle
kh burun kvrarak szd. Yemeinin gelmesi gecikince mzeden
ald, simyaclarn hazrlad hap karp koklad, stn iaret
parmann trnayla kazmaya alt. Anszn doal ve ocuksu bir
neeye kaplarak cismi azna atverdi. Cisim aznda abucak eridi.
Tad hi de fena deildi. stne bir yudum bira iti. O srada da
yemei geldi.
Saat ikide gen adam tramvaydan atlayarak ndi, pazar tarifesine gre
indirimli bir bilet ald ve hayvanat bahesine girdi.
Dost glckler saarak maymun evine gitti ve empanzelerin olduu
byk kafesin nnde durdu. ri bir maymun ona bakarak gz krpt,
bouk bir sesle, "ler nasl gidiyor, karde?" diye sordu.
Byk bir aknlk ve tiksintiyle hemen geri ekilip oradan
ayrlrken maymunun arkasndan sylendiini duydu: "Herif kendini
hl bir ey sanyor, geri zekl dzta-ban!"
Ziegler koa koa baka tr-maymunlarn olduu kafese gitti. Dans

edercesine oraya buraya zplayarak, "eker ver bakalm arkada!" diye


bartlar. ekeri olmad iin de kzp sylendiler.
"ulsuz," diye haykrp dilerini gsterdiler. Tm bunlara
dayanamazd. Tkezleyerek lgn gibi dar frlad ve daha iyi bir
davran bekledii geyiklerin ve ceylanlarn olduu yere yneldi.
Olaanst gzellikte byk bir ceylan, parmakla yakn bir yerde
durmu ziyaretisine bakyordu. Ziegler yreinin iine dek
titrediini duyumsad, nk hap itiinden beri hayvanlarn
dilinden anlar olmutu ve ceylann iri, kahverengi gzleriyle ne
demek istediini kavrayabili37
yordu. Ceylan bakyla soyluluk, boyun eme ve hznden sz ediyor,
bilinli bir ciddiyetle onu izleyenin gl bir aalk, hem de ok
kt bir aalk duygusuna kaplmasna neden oluyordu. Ziegler, bu
sessiz bakta ceylann kendisini yalnzca ssl giysileri, apkas
ve bastonu olan, ayaktakmndan, gln ve iren bir hayvan olarak
grdn okudu.
Ceylanlarn olduu yerden keilerin yanna, oradan da keilerine,
ardndan lamalarn, domuzlarn ve aylarn olduu yerlere kotu
durdu. Hepsi de ona hakaret etmedi, ama onu hor grdkleri kesindi.
Konumalarn dinlediinde insanlar hakknda ne dndklerini
rendi. ok olumsuzdu dndkleri. irkin, pis kokan, hi de
gururlu olmayan bu iki ayakl yaratklarn rk giysiler iinde
zgrce saa sola koumalarna izin verilmesine bir anlam
veremiyorlard.
Bir pumann yavrusuyla, insanlar arasnda ok ender grlen bir
biimde ciddi ve akl banda konutuunu duydu; gzel bir panterin
soylu biri gibi ksa ve zl szlerle pazar ziyaretilerinden oluan
gruha deinen yorumunu dinledi; sar yeleli aslanlarn gzlerine
bakt; insanlarn^ve kafeslerin olmad vahi hayvanlar dnyasnn
ne denli zgr ve olaanst olduunu kavrad. Bkkn, ama gururunu
yitirmemi bir kerkenez kuunu zntden konmu-asna kuru bir dalda
tnerken grd. Alakargalarsa tutsaklklarn, efendice bir
umursamazlkla, bir aka olarak kabullenmilerdi.
Tm inanlar yklm ve iyice sersemlemi olarak aknlk iinde
yeniden insanlarn arasna dnd, iinde bulunduu amazi've
korkusunu anlayabilecek biriyle gz gze gelmeye alt; drst,
anlaml ve rahatlatc bir-iki sz duyabilmek iin konumalara kulak
kabartt. Erdem, doallk, soyluluk ve suskun bir anlay bulabilmek
iin birok ziyaretinin davranlarn izledi, ama hep hayal
krklna urad.
Sesleri ve szckleri dinledi, el kol hareketlerini ve davranlar
irdeledi. Artk her eyi hayvanlarn gzyle alglad iin
karsnda onlara benzeyen, ama soysuzla-m, gsterie merakl,
yalanc ve irkin bir topluluk buldu.
38
Ziegler ne yapacan bilemeden dolat durdu. Kendinden ok utanmaya
balamt. Drt keli bastonunu, ardndan da eldivenlerini bir
alnn arkasna frlatp atal ok olmutu. Kravatn da. apkasn
ve izmelerini karp ceylanlarn kafesinin parmaklklarna
alayarak kapandnda, evresine toplanm kalabaln nnde onu
kskvrak yakaladlar ve bir akl hastanesine kapattlar.
(1908)
%
39
KENT
"Haydi ileri!" diye bard mhendis, bir gn nce denmi olan
ikinci hattn zerinde, insan, kmr, ara gere ve gda dolu treni
grnce. Gnein sar nda sessiz vadi l l parlyordu.
Ufukta grnen ormanlarla kapl yksek dalar mavi bir sisle
evriliydi. Vahi kpekler ve neye uradklarn anlayamayan bykba
hayvanlar, bu sakin yerin grlt patrtya boulmasn ve yeil
arazide oluan kmr, kl, kt ve teneke birikintilerini
aknlkla izliyorlard. lk hzarn sesi tm araziyi sard, ilk

t- fek sesi gk grlts gibi patlayarak dalara dek yankland ve


ilk rsn sesi, hzl eki seslerini bastrd. lk nce tenekeden
bir ev yapld, ertesi gn de tahtadan bir baka ev. Sonra bir tane
daha. Derken ksa bir sre sonra tatan evler belirmeye balad.
Vahi kpekler ve bykba hayvanlar uzaklarda dolamay ye tutar
oldular. evre dzenlendi ve bakml bir yere dntrld. Daha ilk
yln baharnda, yeil tarlalar rn vermeye balad, aralarnda da
avlular, ahrlar ve depolar belirdi ve yabanl doay sokaklar bld.
stasyonun yapm tamamland ve hizmete ald. Ardndan da belediye
binas ve banka. Birka ay gemeden de kentin evresinde kk
kentler mantar gibi bitti. Drt bir yandan iiler, kyller ve
kentliler bu yreye akn etmeye baladlar. Satclar, avukatlar,
vaizler ve retmenler de. Bir okul yapld, din rgt kuruldu ve
iki gazete kmaya balad. Kentin batsnda petrol bulununca, yeni
kent zenginleti. Bir yl iinde kentin yankesicileri, yol
kesicileri, evlere dadanan hrszlar, bir deposu, bir yeilay
dernei, Parisli bir terzisi, bir Bayern birahanesi oldu ve yakn
40
kentlerle olan rekabet kentin yaamn canlandrd. Hibir eksii
kalmamt artk kentin. Seim konumalarndan tutun da grevlere,
sinemasna, ispritizmaclar derneine kadar her ey tamamd. Kentte
Fransz arab, Norve'ten gelen ringa bal, talyan salam,
ngiliz kuma, Rus havyar bulabiliyordunuz; ikinci snf
arkclar, danszler ve mzisyenler de turnelere ktklarnda kente
urar oldular.
Sonbahar geldiinde o zamana kadar yalnzca bir yerleim alan olan
kent bir vatana dnt. br kentlerin geleneklerinden hemen
ayrmsanabilen kendine zg kibar bir selamlama, karlaldnda
deiik bir ba eme gelenek oldu. Kentin kuruluuna katkda
bulunanlar st dzeyde bir kesim oluturdular. Herkesten sevgi ve
sayg gryorlard. Kenti uzun sredir var olan bir vatan gibi gren
yeni bir kuak dodu. lk eki sesi, ilk lm, ilk ayin ve ilk
gazetenin basm ok eskilerde kalm, tarihe karmt artk.
Kent, komu kentleri egemenlii altna alp gen bir yrenin anakenti
oldu. Bir zamanlar kl ynlarnn, amurlu su birikintilerinin
yanndaki tahta ve teneke evlerin yerini geni caddelerdeki ciddi
grnl saygn devlet daireleri, bankalar, tiyatrolar ve kiliseler
almt. renciler nee iinde niversiteye ve ktphanelere
gidiyor, ambulanslar sarsmadan hastalar kliniklere tayor, bir
milletvekilinin arabas grldnde selam veriliyor, tatan ve
demirden yaplma yirmi grkemli okulda, her yl bu an ve eref dolu
kentin kuruluu arklar ve sylevlerle kutlanyordu. Bir zamanlar
vadi olan yer, ekin alanlar, fabrikalar ve kylerle doldu, yirmi
tren yolu vadiyi bld, dalar yaknlat ve da geidinin
derinliklerine dek gidebilen bir tren hatt dendi. O yrede,
zenginlerin evleri vard. Uzaktaki deniz kysnda da.
Kurulduundan yz yl sonra, kent bir depremde yerle bir oldu, ama
yeniden kalkmd ve eskiden tahta olan bu kez ta, kk olan byk,
dar olan da geni yapld. Kentin istasyonu lkenin en byk
istasyonu, borsas da yarkrenin en zengin borsas oldu. Mimarlar
kentin halka ak yerlerini tesisler, fskiyeler ve antlarla
sslediler. Bu yeni ada kent, lkenin en zengin ve en gzel kenti
olarak
41
grlmeye deer bir yer diye n sald. Yabanc kentlerin
politikaclar, mimarlar, teknisyenleri ve belediye bakanlar
yaplan su ebekesini, ynetim yollarn ve baka donanmlarn
incelemek iin bu nl kente geziler dzenlediler. Dnyann en byk
ve olaanst binalarndan biri saylan belediye binasnn yapmna
baland. O yllarda kent bolluk iindeydi. Kentlilerin duyduklar
gurura, zellikle yap sanat ve yontu alanndaki baarlara ince bir
gzellik anlay da ekledi ve bylece hzla gelien kent ilerici ve
beenilen bir bayapta dnt. Olaanst gzellikte parklarn
geni, yeil, bir kuak gibi evreledii kent merkezindeki yaplarn

tm kibar bir grnt veren ak gri renkte tatan yaplmt. Bu


emberden sonra sokaklar ve evler, bir yelpaze gibi gittike alarak
dzlklere dalyor, yzlerce odas, avlusu ve salonu olan bir mze,
kentin ilk gnden o gne dek geirdii tarihsel evreleri sergiliyor
ve oray gezen yzlerce insan bylyordu. Yapnn giriindeki ilk
avlu, gr bitkileri, hayvanlar, ilk yoksul barnaklar, yollar ve
ilkel tesisleriyle, vadinin eski haline dntrl, mt. Kentin
genleri buralar coku iinde dolarken, kentin adrdan, tahta
barakalardan, eri br patikalardan, geni aydnlk kent
caddelerine uzanan tarihini izliyorlar, renciler, retmenleri
eliinde gelip gelimenin ve kalknmann olaanst kurallarn ve
kabalktan ince bir zevke, hayvanslktan insanla, ilkellikten iyi
eitim grmeye, yoksunluktan bollua ve doadan reticilie nasl
geildiini reniyorlard.
Ondan sonraki yzylda kent en parlak dnemini yaad ve giderek
zenginleti ve ayak takm kanl bir devrim amalayana dek bu byle
srd. Kentten birka kilometre uzaktaki byk petrol tesislerini
atee verdiler; bu alandaki kylerin, binalarn ve fabrikalarn ou
yand ve oturulamaz duruma geldi. Kentin iinde de kymlar, zulmler
yaand.
Kent her eye karn ayakta kalmay baard, zamanla kendini
toparlad, ama yeniden gemiteki canl yaantsna kavuamad ve bu
durgun sre iinde, uzakta, denizin kar kysnda anszn yeni bir
kent douverdi. Bu kent, bitip tkenmek bilmeyen bir bollukla,
vermeye hazr verimli
42
topraklarnda buday, demir, gm vb. deerli maddeler retiyordu.
Bu yeni lke, artk gemite kalm olan eski dnyann zayflam
glerini, abalarn ve hrslarn byk bir gle kendine ekiyor,
o yrede bir gecede kentler douyor, ormanlar yok oluyor, alayanlar
kurutuluyordu.
Gzel kent giderek yoksullat ve kendine zg bir dnyann merkezi
olmaktan kt. Birok lkenin pazar ve borsas olmaktan da. Ayakta
durabilmesi, yeni dnemin grlts patrts arasnda yok olmamas
bile bir baaryd. Dalm glerinin, yeni dnyaya g etmedikleri
srece, burada ne yapabilecekleri bir bina, ne de stesinden gelmek
zorunda olduklar tek bir ey kalmt. Daha da kts satacak bir
eyleri olmad iin kazan salayamyorlard. Bunu yerine, kentin
kkl saylabilecek kltrel temellerinin zerinde ruhsal olan
nemseyen bir gr belirginlemeye balad. Sessiz kent, aydnlarn,
sanatlarn,'ressamlarn ve ozanlarn barna oldu. Bir zamanlar,
yeni topraklarda ilk evleri yapanlarn soyundan gelen bu huzurlu
kiiler, gnlerini, sonradan gelien zevklere ve amalara ynelerek,
iklimin andrd ypranm yontular olan, yemyeil sularn akt
o eskimi bahelerin grkemli dnemlerini betimleyen resimlerini
yapmakla geiriyor, duyarl dizelerle kahramanlk ann artk
uzakta kalm cokusunu ve eski saraylarn yorgun insanlarnn suskun
dlerini anlatyorlard. Bylece kentin ad dnyaya yeniden n
sald. Baka lkeler byk ilerle urap savalardan ypransa-lar
bile, bu kentin insanlar hibir eyden etkilenmeden bar korumay
bildiler ve unutulmaya yz tutmu iek dolu sakin sokaklar, ssz
alanlara bakan ypranm yzleriyle dlere gml gibi duran
grkemli yaplar ve oynaan fskiye sularnn kard yumuak
ezgileriyle eski a yeniden canlandrp aydnla kavuturdular.
Dlere sman bu eski kent, birka yzyl boyunca ondan ok daha
gen olan yeni dnyaca sevilen ve sayg duyulan bir yer oldu.
Ozanlarn ezgilere aktard ve sevgililerin gidip grd bir yerdi
oras. Ama yaam insanlar giderek artan bir gle baka yerlere
ekiyordu. Kentteki kkl ailelerin soyundan gelenler tkenmeye
balamt. Eskisi gibi ilgi de grmyorlard. iek aan gerek
ruhsal geli43
me solmaya yz tutmu, yerini kt taklitleri almaya balamt.
Kk komu kentler yok olal ok zaman olmu, terk edilmi

ykntlara dnen bu yerlerde ingeneler ve hrszlar barnmaya


balamt.
Derken bir deprem oldu. Kent zarar grmedi, ama nehrin yata
deiti, sszlam topraklarn bir blm batakla dnt, bir
blm de kuraklat. ok eski ta kalntlarnn ve da evlerinin
bulunduu dadaki o eski yzyllk orman giderek aalara doru
yrmeye balad. Geni arazinin sszln grd ve ilerleyerek,
topraklar blm blm yeil emberinin iine ald. Bir yerdeki bir
batakl uuk yeil rengiyle rtt, baka bir yerde de bir ta
dkntsn gen ve taze ine yaprakl aalaryla rd.
Sonunda, kentte doru drst oturan kimse kalmad. Kentin tek
sakinleri, eski saraylarda barnan, clz keilerini eski bahelerde
ve sokaklarda besleyen soysuz ve ilkel bir ayaktakmyd. Tm yre,
bataklk olduundan beri stmadan ve bakmszlktan perian bir
duruma gelmiti. Son yerleenler de ya hastalktan ya da
bilgisizlikten ldler.
Bir zamanlar dillere destan olan eski belediye binasndan geriye
kalan ta yn yine de grkemli ve yksek grntsn yitirmemiti
ve her dilde sylenen ezgilerde ve oktan harap olmu komu lkelerin
yozlam kltrlerinde hl bir deyim olarak geiyordu. Kentin ad,
arada srada grkemli bir hayalet gibi ocuk masallarnda ve hznl
oban trklerinde deitirilmi ve arptlm olarak ortaya
kyor, yeni ada kltrleri gelimi uzak lkelerin aydnlar,
eski kente tehlikeli keif gezileri dzenliyor, renciler harap
kentle ilgili cokulu tartmalara giriyorlard. Dendiine gre,
kentin kaplar som altndand ve mezarlar deerli talarla doluydu.
O yrede yerlemi ger kkenli rklarn, eski destanms alardan
bu yana ne olduu bilinmeyen bir by sanatndan arta kalanlar orada
gizledikleri sylentisi dolap duruyordu.
Oysa, orman, dalardan dzle inmeyi srdryor, oluan gller ve
rmaklar kendilerine yol ayorlard. Orman ilerliyor, tm topraklar
ve eski sokak duvarlarndan, saraylardan, tapnaklardan geriye kalan
ykntlar gcne
44
katyordu. Tilkiler, sansarlar, kurtlar ve aylar bu terk edilmi
yerin sahipleri oldular.
Tek bir ta bile ayakta kalmam, eski ykk bir sarayn zerinde,
bir yl nce ilerleyen ormann ncs ve simgesi olan gen bir am
aac duruyor ve artk ondan da ilerde olan gen aalara bakyordu.
"Haydi ileri!" diye bard bir aakakan, bir aacn gvdesini
gagalayarak. Genileyen ormana bakt ve bu topraklarn zerinde
yeeren olaanst ilerlemeden pek honut kald.
(1910)
45
DOKTOR KNLGE'NN SONU
Bir lisede retmenlik yapan Doktor Knlge, gen yata emekli olmu,
kendini dilbilime vermiti; eer solunum darl ve romatizma gibi
dertler gelip onu bulmasayd, yalnz sebze ve meyveden oluan bir
rejime girmesine neden kalmayacak ve bylece ne vejetaryenlikle ne de
vejetaryenlerle uzaktan yakndan bir ilgisi olacakt. Rejim salna
o denli iyi geldi ki, alk olmad deiik evrelerden ve
kiilerden ve bu kiilerin lkelerine sk olmasa da gitmek zorunda
kalmaktan hi holanmad halde, yln birka ay-* n genellikle
gney lkelerinden birinde, bir salk merkezinde ya da bir
pansiyonda geirmeye balad.
*
Birok yln ilkbaharn, yaz ban ve ara sra sonbaharn bile
Fransa'nn gney kylarndaki rahat pansiyonlarndan birinde ya da
Maggiore Gl'nn kysnda geirdi ve oralarda deiik insanlarla,
yalnayak dolaan uzun sal havarilerle, oru tutan fanatiklerle ve
yemek dkn vejetaryenlerle tant. Yemek dkn vejetaryenlerle
arkadalk kurduu bile oldu, ama kendi midesi ar yemekleri
kaldrmad iin yalnzca basit sebze yemekleri ve meyve trlerinden
anlayan alakgnll bir tat dkn olmakla yetiniyordu. nne
koyulan her yeil salatay yemezdi ve bir Kaliforniya portakaln bir

italyan portakal niyetine o gne dek yememiti.


Aslnda vejetaryenlik onu pek ilgilendirmiyordu. Onun iin yalnzca
bir tedavi yntemiydi. Onu asl ilgilendiren onun gibi her
dilbilimcinin ilgisini ekebilecek baka bir konuydu. Vejetaryenlik
alannda retilen, rnein, vejetaryen, vejetan, vejetabilist, i
beslenenler, frugiforlar ve kark beslenenler gibi olaanst
szcklerdi.
46
Bu yola kendini adamlarn kulland dile gre, doktor kark
beslenenlerdendi, nk yalnz meyve ve i sebze deil pimi sebze
ve yumurta da yiyor, st de iiyordu. Gerek bir vejetaryenin ve
zellikle yalnz i besinle beslenenlerin gznde bunun dehet
verici bir durum olduundan da haberi yoktu. Yoldalarnn, kendi
savlarn savunmak iin girdikleri fanatik tartmalardan uzak
dururdu. Bunlarn bazlar kendi inanlaryla gurur duyuyorlard,
rnein baz Avusturyallar gibi kartvizit bastranlar bile vard.
Oysa Knlge'ye, kark beslenenlere yalnzca aznn tadyla
katlmak yetiyordu.
Daha nce de deindiimiz gibi Knlge, bu insanlarla pek
uyuamyordu. Krmz yz, tombulca bedeni ve sakin grnmyle onu
kendilerine zg fanatik inanlarn izleyen, genellikle bir deri bir
kemik, uzun sal, garip .giyimli ve mnzevi bakl tam vejetaryen
mritlerin, azizler ve aydnlanmlarn iinde ayrmsamak kolayd.
Knlge dilbilimci ve vatansever bir insand. Birlikte olduu
vejetaryenlerin ne insanlkla ilgili dncelerine ve toplumsal
reform isteklerine ne de toplumdan kendilerini soyutlamalarna
katlyordu. Grn yle sradand ki, Locarno ya da Pal-lanzo
stasyonu'nda ya da iskelesinde, sebze azizlerinin kokusunu daha
uzaktan alan Bat tipi otellerin hizmetlileri, hi kuku duymadan ona
yaklayor ve byle akl banda grnen bir adam, bavulunu Thalsia,
Ceres ya da Monte Verita gibi konaklama yerlerinin hizmetlilerine
verip onlarn da bunu eee yklemelerine ses karmaynca arp
kalyorlard.
Her eye karn, Knlge, bir sre sonra, bu denli yabanc bir ortamda
kendini rahat hissetmeye alt, iyimser bir insand o, neredeyse bir
yaam sanatsyd. Drt bir yandan gelen bitki yiyenlerin arasnda,
taze salatasn ve eftalisini, keskin baklaryla hemen grp
kark beslenmesine deinerek, kendi inancn savunmaya kalkan bir
fanatie ya da pirin tanelerini inerken hi kimseyi nemsemediini
gsteren dindar bir Budiste aldrmadan, krmz yanakl bir
barseverle, rnein bir Franszla huzur iinde sohbet ederek
yiyebiliyordu.
47
Gnlerden bir gn, Doktor Knlge, ilk nce gazeteden, sonra da oraya
giden tandk evresinden, uluslararas byk bir vejetaryen
derneinin Anadolu'da geni bir arazisi olduunu ve dnyadaki tm
vejetaryen yoldalar uygun cretler karl orada kalmaya ya da
yerlemeye ardn rendi. Bu dernek, Alman, Fransz ve
Avusturyallardan oluan bir bitki yiyici topluluunca kurulmutu ve
amac dnyann herhangi bir yerinde onlar destekleyenleri ve
mritleri bir araya getirip kendi dini, lkesi ve ynetimi olan bir
devlet kurup kendi inanlar dorultusunda doaya yakn yaamalarn
salamakt. Bu ama iin de balang yeri olarak Anadolu seilmiti.
arlarnda, 'Vejetaryenlik, vejetaryenler gibi yaamak, plaklk
kltr ve yaam reformlar' gibi deyimler kullanyorlar, yle ok
propaganda yapyorlar ve yle ekici vaatlerde bulunuyorlard ki,
sonunda bu cennetten gelen zlem dolu sese Bay Knlge de kar
koyamad ve ertesi sonbahar iin bavurdu.
Bu yerde bol ve ok taze sebze ile meyve yetitirilecek, byk ana
binann mutfa, 'Cennetin Yolu'nun kurallar n yazan kiilerce
ynetilecek ve en gzeli de orada, dnyann alayc baklarndan uzak
bir yerde yaama olana salanacakt. Her tr vejetaryenlik ve
giyimde reform zgrd; tek yasak da et ve ikiydi.
Dnyann drt bucandan uyumsuzlar, Anadolu'daki bu yerde doaya

yakn bir yaamla, sonunda biraz huzur bulmak, biraz da oraya akn
akm gelen ve zm arayan insanlara inanlarn ve yntemlerini
retmek iin geldiler. Bunlarn arasnda kendi dinlerinden kaan
rahipler ve vaizler, sahte Hindular, gizbilimcileri ve dil
retmenleri vard. Masaj yapanlar, hipnotizmaclar, sihirbazlar ve
lokman hekimleri de. Bu olaand toplulukta zararsz kk
yalanclarn dnda ok byk ktlar ve kt insanlar pek
yoktu, nk burada byk karlar sz konusu olamazd. Gelenlerin
ounun, bitkiyle beslenenler iin ok uygun bir yer olan gneyde
kendi yaamlarn srdrmekten te bir amalar yoktu.
Asya ve Avrupa'da, yoldan km gzyle baklan bu insanlarn
ounun, birok vejetaryene zg bir kusurlar vard, o da
almaktan pek holanmamak. Altn, zevk, g
48
ve elence peinde komuyorlar, yalnzca ok alma ve bask olmadan
alakgnll bir yaam srmeyi arzuluyor-lard.
Bunlardan bazlar, vaaz veren kurtarclar, mucize yaratan lokman
hekimler ve onlara hogryle bakan zengin yoldalarnn kap
tokmaklarn parlatp -be kuru kazanan temizlikiler olarak
Avrupa'y batan baa yryerek buraya gelmilerdi. Knlge,
Quisisana'ya vardnda, arada srada onu Leipzig'de ziyaret edip
dilenenlerden bazlaryla karlat.
Ama en nemlisi de vejetaryenler dnyasn!, en byk ncleriyle
tanma olanan buldu. Uzun, dalga dalga sal ve sakall, yank
tenli, beyaz entarili ve sandaletli ya da ak renk ketenden spor
giysiler iinde adamlard bunlar. Tevrat'tan km gibi
dolayorlard. Baz saygdeer olanlar da patiska bezleri
kalalarna dolam, yar plak, kendi ilerinin peindeydiler.
Gruplamalar, hatta topluluklar olumutu. Frugiforlarm, alk orucu
tutan mnzevilerin, Teosofistlerin ve a tapanlarn ayr yerleri
vard. Amerikal peygamber Davis'in yandalar, ona duyduklar
saygnn bir simgesi olarak bir tapmak yapmlar, Neo-Swedenborgcular
da ayinlerini belirli bir salonda yapar olmulard.
Doktor Knlge, ilk nceleri bu ilgin toplulukta sklganlkla
dolayordu. Bad eyaletinden, Klauber adnda, eski bir retmenin
katksz bir gney lehesiyle dnya halklarna Atlantis'te olan
biteni anlatan konferanslarna katld, sonra da gerek ad Beppo
Cinari olan ve yllarca uratktan sonra kalp atlarn, kendi
gcyle te bire indirebilen Yogi Vishinanda'y aknlkla izledi.
Bu topluluk Avrupa'da bir yerde olsayd, sanayinin ve politik yaamn
ortasnda bir akl hastanesi ya da olaanst bir gldr izlenimi
verebilirdi. Oysa bunlarn tm, bu Asya lkesinde olduka
anlalabilir ve olas geliyordu insana. Yeni gelenlerin bazlarn,
ellerinde iekler, karlatklar kiileri bar pcyle
selamlarken ya da sevin gzyalar iinde dolarken gryor;
aydnlk, gle yzlerinde en byk arzularnn gereklemesinden
doan mutluluu okuyabiliyordunuz.
Masallar
49/4
En ilgin grup tartmasz Frugiforlard. Bu grup, her t\ tapmak,
barnak ve rgt yadsmt. Tek amalar olabildiince doaya yakn
olabilmek, kendi deyimleriyle, toprakla btnleebilmekti. Gkyznn
altnda yayorlar, aa ve fundalktan topladklar yemiler dnda
bir ey yemiyorlar ve br vejetaryenleri kmsyorlard. Onlardan
biri Doktor Knlge'nin yzne, pirin ve ekmek yemenin, et yemek gibi
bir alaklk olduunu ve kendilerine vejetaryen diyen st ienlerin,
iki ien birinden ya da bir sarhotan ayrm olmadn syledi.
Frugiforlarn nde gelenleri iinde en saygdeer olan, bu yolun en
inanl ve baarl temsilcisi Jonas Karde'ti. Kalalarna, kll
bedeninden pek ayrt edilemeyen bir bez dolamt. Aa tepesinde
tahtadan yapma kck bir kulbede oturuyor ve bu al rp
arasnda byk bir beceriyle dolat grlyordu. Ayak parmaklar
hi de olaan olmayan bir biimde geriye doru kvrlmt, tm

varl ve yaantsyla insann hayal edebilecei en st ve baarl


doaya dn tamamlamt. Baz alayclar ona kendi arala- ^ rmda
'Goril' adn takmlard, ama genelde tm blge halk ondan
hayranlk ve saygyla sz ediyordu.
^
Bu nl i beslenen, konumay da yadsmt. Kadn erkek, tm
mritleri kulbesinin evresinde sohbet ederken, o onlardan yksekte
bir dalda oturur, cesaretlerini k-rarcasma srtr ya da aalayc
bir glle gler, tek sz etmez, kendi dilinin doann tartlmaz
dili olduunu, ilerde tm vejetaryenlerin ve doaya dnk insanlarn
dnya dili olacan davranlaryla anlatmaya alrd. Her gn
birlikte olduu en yakn mritleri onun ineme ve ceviz soyma sanat
stne verdii dersleri izleme zevkini tadarlar, giderek gelien
olaanst yntemlerine hayran kalp gurur duyarlar, ama te yandan
onu yaknda kaybedecekleri iin hznlenirlerdi, nk byk bir
olaslkla, ok ksa bir sre sonra doayla tam btnleecek ve z
vatan olan dalarn vahi doasna ekilecekti.
Baz hayranlar, yaam evrelerini tamamlayp insan olmann zmn
geriye dnmede bulmu olan bu varla Tanrsal bir sayg
gsterilmesini nerdiler. Bir sabah, gne doarken aataki
kulbesine gidip mezheplerinin ayi50
nine ilahilerle baladklarnda, kutsanan kii, bir daln zerinde
grnd, kard bezi alay ederek havaya frlatt, sonra da dua
edenleri sert kozalak yamuruna tuttu.
Bizim doktorun alakgnll ruhu, nedense bu kusursuz Jonas'a, yani
gorile karyd. Vejetaryen dnya gr ve bu fanatik sra d
yaratklara kar iinde bastrd ne var ne yoksa, onu grdnde
fena halde ortaya kyor, kendi lml vejetaryenliini bile
alayclkla dnmesine neden oluyordu. Hibir iddias olmayan
retmenin yreinde, insan olmann gururu anszn, hastalkl bir
biimde kabaryor, deiik dnen birok insana ses karmadan
sabrla dayanan bu insan, kusursuz yaratn kulbesinin nnden
nefret ve fke duymadan geemiyordu. Daim zerinde oturup
yandalarnn, sayg duyanlarn ve ona kar olanlarn tmne, ayn
ilgisizlikle davranan goril de, nefretini igdsel olarak alglad
bu insana kar giderek artan hayvansal bir fke duymaya balamt.
Knlge, bir ay sonra bu eyaletten ayrlp artk evine dnmeye karar
verdi. Il l bir dolunay gecesinde, evrede dolarken ayaklar
onu bilinsizce aataki kulbenin olduu yere srkledi. Salnn
yerinde olduu, ama kendi gibi olan sradan insanlarn arasnda
olduu zamanlar zlemle anmsad, daha mutlu olduu eski gnleri
dnmenin etkisiyle rencilik yllarnda yine bilinsizce rendii
bir arky slkla almaya balad.
O srada, sesten sinirlenip lgna dnen orman adam allar
atrdatarak ortaya kt,ve elinde saa sola tehdit edercesine
sallad kaln bir sopayla, gezintiye km adamn karsna
dikildi. aran doktor o denli fkelendi ki kamak yerine artk
dmanyla hesaplama zamannn geldiine karar verdi ve kt kt
glmseyerek eildi, sesine olanca alay ve aalamay katarak, "zin
verirseniz kendimi tantaym. Adm Doktor Knlge," dedi.
Der demez de, goril fkeli bir lk atarak elindeki sopay att,
pek de gl olmayan doktorun zerine atld ve onu orackta o rkn
elleriyle bouverdi. Doktoru ertesi sabah buldular. Bazlar ne olup
bittiini anlar gibi oldu, ama hi kimse, her eye ilgisiz, dalnda
oturup ceviz soyan Jonas'a bir ey yapmaya cesaret edemedi.
Yabancnn cen51
nette geirdii srede arkada olduu birka kii, onu yakn bir yere
gmdler ve mezarnn bana zerinde 'Almanya'dan Dr. Knlge-Kank
Beslenenlerden' yazl bir levha diktiler.
(1910 civarnda)
52
GZEL DU
Lise rencisi Martin Haberland, 17 yanda zatrreeden ldnde

herkes byk bir zntyle onun ok yetenekli bir gen olduundan sz


etti ve lmeseydi yetenekleriyle ne ok para pul ve baar sahibi
olurdu diye hayfland.
Bu gzel ve yetenekli gencin lmne benim de zldm bir gerek.
Ama biraz da canm sklarak. Anlalan dnyada yetenek ylesine bol
ki doa bunlar byle bol keseden databiliyor diye dndm. Oysa
doann bizim dncelerimize pek aldrd yok. Bugnlerde evrede
yle ok yetenek var ki yaknda herkes sanatlarmzn meslekta
olacak, evrede sanat olmayan kimse kalmayacak.
Bu nedenle gencin lmne bir anlamda ok da zldm sylenemez,
nk lmekle kendini zarardan korumu oldu. En iyinin ve en gzelin
elinden ok ac bir biimde alnmasnn kanlmazlndan da.
Mutlu, salkl ve iyi bir anne-babaya sahip olarak 17 yama gelen
ou insan, yaamnn gzel yllarn geride brakm olur ve yaam
sona ererse, byk aclarn verdii basklara, kt deneyimlere ve
lgn yaamn derinliklerine dalarak yaam bir Beethoven
senfonisine dnmez, ama Haydn'm kk bir oda mzii paras
olabilir. Bu da birok insana nasip olmayan bir eydir.
Haberland olaynda, gencin yaayabileceinin en gzelini
yaadndan, bu denli dnyasal olmayan bir mziin bir blmn
iine sindirdiinden ve lmeseydi yaamn ona armonisi olmayan bir
mzikten te bir ey vermeyeceinden kesinlikle eminim. rencinin
mutluluunun yal53
nzca dnde olmas saflk saylmamal, nk insanlarn ou
dlerini yaamlarndan daha gl duyumsarlar.
Hastalnn ikinci, lmnden de gn nce, renci Martin
Haberland ateler iinde yanarken bir d grd.
Babas, dte, elini omzuna koydu ve, "Bizden artk fazla bir ey
renemeyeceinin bilincindeyim. yi ve nemli bir insan olup sradan
olmayan bir mutluluu kazanmalsn. Bu da ailenin yannda olmaz. Beni
iyi dinle. lk nce Bilin Da'na k, sonra eyleme ge; sonra da
sevgiyi bul ve mutlu ol," dedi. Babas son szleri sylerken sakal
daha uzun, gzleriyse daha iri grnyordu. Bir anlna yal bir
krala benzemiti. Sonra, olunu alnndan pt ve gitmesini syledi.
Olu saray merdivenlerini andran gzel, geni merdivenlerden inip
soka geti ve tam kentten ayrlmak zereyken annesiyle karlat.
Annesi ona seslendi ve, "Martin, demek ki bana allahasmarladk bile
demeden gidiyorsun," diye yaknd. Martin ok kt oldu ve ok
utand.. Onun oktan ldn sanyordu. Oysa annesi anmsadndan
ok daha gen ve gzel, dipdiri nnde duruyordu.'' Onu perken
kzard, nk annesi neredeyse gen bir kz tazeliindeydi. Onu
yeniden pmeye cesaret edemedi. Karmakark duygular ve dnceler
iinde oradan telala ayrlrken annesi Martin'e onu bir k gibi
saran aydnlk, mavi bir bakla bakt ve onu onaylarcasma ban
sallad.
Kentin dnda, karayolunun ve vadiye alan dibudak aal yolun
yerine bir liman bulunca hi armad Martin. Limanda, bakra alan
renkteki yelkenleri, altn rengi gkyzne doru uzanan ve ok
sevdii Claude Lorraine'in resimlerini andran ok byk eski bir
yelkenli gemi duruyordu. Onu Bilin Da'na gtrecek olan gemiydi
bu.
Oysa yelkenli gemi ve altn rengi gkyz anszn kayboldu ve bir
sre sonra renci Haberland kendini karayolunda, kzl gnbatm
renginde uzak bir daa doru yrrken buldu. O yol aldka uzaktaki
da sanki ondan daha da uzaklayordu. yi ki yannda retmeni
Profesr Seidler yryordu ve babacan bir tavrla, "Burada 'ablativus
abso-lutus'tan1 te bir yap yoktur. Yalnzca onu kullanarak bek1 Ablativus absolutus: Dilbilgisi terimi (fiilimsi). Burada 'tmyle
bamsz olma' anlamnda kullanlm. (ev.)
54
lenmedik bir anda 'medias in res'e ulaabiliriz," dedi. retmeninin
dediini hemen yapt ve yle bir 'ablativus ab-solutus' deneyiminden
geti ki, gemiinin belirli dnemlerini ve tm dnyann gemiini

iinde duyumsad, ama sonra anszn gemi tmyle yok oldu ve her
ey o na ve aydnlk bir gelecee dnt. Daa ulamt artk.
Yannda da ona artk, 'sen' demeye balayan Profesr Seidler
duruyordu. Haberland da ona 'sen' diyebiliyor ve ona z babasymasma gveniyordu. Profesr konutuka babasn andryor,
rencinin babasna duyduu sevgiyle bilime duyduu sevgi
btnleiyor, ikisi de glenip gzelleiyordu. Orada oturup
dnrken ve evresinde o kadar ok renilecek ve alacak ey
olduunu yeni yeni alglarken babas yan banda, "Tamam artk,
evrene bakabilirsin," dedi.
Her ey tanmlanamaz bir akla kavumutu. Dnyadaki her ey uyum
iindeydi ve gne gibi prl prl parlyordu. Ruhunun
derinliklerinde, annesinin neden ldn ve lm olmasna karn
nasl yaamn srdrdn, insanlarn grnm, davran ve
dillerindeki ayrma karn ayn kkten geldiklerini ve kan kardei
olduklarn, skntlarn, aclarn ve irkinliin gerekliliini, tm
bunlarn Tanr'nm istei ya da zorlamas olduunu ve insanln
grevinin, bunlar iyiye ve aydnla dntrerek, dnyann dzenli
ve mutlu bir yer olmasn salamak olduunu sezinledi. Bilin
Da'nda olduunu ve akllandn kesinlikle anlaynca, greve
arldn duyumsad. Oysa son iki yldr deiik meslekleri
dnm, hangisini seeceine bir trl karar verememiti, ama artk
hi kukusu kalmamt. Yap ustas olacan biliyordu. Bunu bilmek
ve bu konuda hi kukusu olmamak olaanst bir duyguydu.
Anszn beyaz ve gri talar, kalaslar, makineler ve ne yapacaklarn
bilemeden bekleyen iiler belirdi. Oysa Martin ne yapmas
gerektiini ok iyi biliyordu. Elinde projeler tutuyor, aklamalar
yapyor, saa sola buyruklar veriyor, ellerini iyi kullanyordu. Ne
istediini sylemesi ve ban sallamas yetiyordu, insanlar hemen
kouyor, talar kaldryor, yk arabalarn itiyor, demir ubuklar
dyor, ta bloklar dzeltiyor ve ne yapacaklarn bildikleri bir
ite a1 Medias in res: Yaamn iinde olma. (ev.)
55
ltklar iin mutlu oluyorlard. Yap ustas Martin'in gl istei
tmnn gzlerine ve ellerine gemiti. Bina ykseldi; atlar,
avlular ve kavisli pencereleriyle cokulu, ama abartsz bir
gzellik sergileyen hir saraya-dnt. Dnyadaki hznn,
huzursuzluun ve bkknln yok olabilmesi iin byle bir eyin
yaplmas gerekliydi.
Yap bittiinde, Martin'i uyku bast. Eskiden olduu kadar dikkatli
olamyor, yalnzca evresindeki mzik ve kutlama seslerini
duyabiliyordu. Az bulunur bir huzur ve gl bir istekle derin ve
gzel bir yorgunlua kendini teslim etti. Annesi gelip elini
tuttuunda yeniden bilinlendi ve annesinin onunla birlikte sevgi
lkesine gitmek istediini anlad. Bilin Da'ndan ve bitirdii
saraydan gelen aydnln ve tmyle arnm vicdannn dnda,
yaad ve yapt her eyi unuttu ve bu yolculukta suskunlat,
umutla bekler oldu.
Annesi glmseyerek elini tuttu ve karanln younlat bir daa
trmanmaya baladlar. Annesinin mavi giysisi giderek canl rengini
yitiriyor, vadinin derin mavisinin iinde belirsizleiyordu. Bunu
grnce, artk annesinin yannda olduuna gvenemez oldu. Hzn kt
zerine. Binay yaparken ve yorgun argn dinlenirken yapt gibi
gerek bir istekle alamaya balad. Oysa hi ac duymuyordu.
Gzyalar ona bir insann yaayabilecei en ho deneyimle kar
karya olduunu duyumsatt. Bunun ne olduunu anlamak istiyordu.
Sonunda sevgi olduuna karar verdi. lme benziyordu sevgi; ondan te
bir ey de yoktu. Baka hibir eyin izlemedii bir doyumu ve bir
geceyi getiriyordu.
Bunlar dnrken, her ey deiti. Aadaki derin vadiden
olaanst gzellikte bir ezgi duyuldu. Martin imenlerin zerinden
muhtarn kz Bayan Vossler'in kendisine doru geldiini grd ve
anszn ona k olduunun bilincine vard. Kzn yz her zamanki

gibiydi, ama giysileri deiikti, eski Yunanlarn giysilerini


andryordu. Kz iyice yaklatnda aydnlk gkyznn l l
yldzlarla dolu olduu ama baka hibir eyin grlmedii bir gece
balad.
56
Kz geldi, Martin'in nnde durdu ve onu beklermie-sine, dosta
glmseyerek, "Demek geldin?" dedi.
"Evet, annem bana yol gsterdi," diye yantlad Martin. "Her eyi
tamamladm. Yapmam gerekili olan byk evi de. Orada senin oturman
gerekiyor." Oysa kz gld. Ergin bir insan gibi dnceli ve hznl
grnyordu. Bir anne kadar da ana.
Martin ellerini kzn omuzlarna koydu ve, "imdi ne yapmam
gerekiyor?" diye sordu. Kz eildi ve gzlerine ylesine yakndan
bakt ki, Martin rkt. Yrei deli gibi arpyor, alev alev
yanyordu. Kzn sakin, iri gzlerinden ve onlarn ardndaki altn
sisin iindeki yldzlardan baka hibir ey gremiyordu artk.
Gzel kz, dudaklarn Martin'in dudaklaryla birletirdiinde gencin
tm benlii eridi ve tm direnci tkendi. Onlar saran mavi
karanlktaki yldzlar, ezgiler syler oldular. Martin evresindeki
dnyann ho bir mzikle nladn ve hareket ettiini sezinliyor,
bir insann duyumsa-yabilecei en tatl eyi, sevgiyi ve lm
yaadn anlyordu. Dudaklarn kzn azndan ekemiyor, dnyada
baka hibir eyi arzulamyor ve kz, kendini ve her eyi bu ezginin
iinde alglyordu. Bann dndn duyumsad, gzlerini yumdu ve
artk ne eylemin, ne zamann, ne de bilincin onu beklemedii, daha
nceden belirlenmi yoldan sonsuzlua utu.
(1911)
FLT DUU
"Al bakalm," dedi babam ve bana kk, kemie benzer bir flt verdi.
"Al bunu ve uzak lkelerdeki insanlar, ezgiler alp mutlu ettiinde
yal baban anmsa. Dnyay grp bir eyler renmenin zaman geldi
de geti bile. Sana bu flt yaptrdm, nk akln fikrin ark
sylemekte, baka bir ey yaptn yok. Yalnz unutma, hep gzel ve
iyi ezgiler al, yoksa Tanr'nm sana verdii bu yetenei bouna
harcam olursun."
Sevgili babacm aydn bir insand, ama mzikten pek anlamazd.
Gzel, kk flt flemenin her eyi zmleyeceini sanyordu.
nancna kar kmak istemedim.<Te-ekkr edip flt aldm ve onunla
vedalatm.
Vadimizi yalnzca byk ky deirmenine kadar tandm iin onun
ardnda balayan dnyay grebileceime ok seviniyordum. Umaktan
yorulan bir ar geldi, koluma kondu. Birlikte yola ktk. lk mola
vereceim yere geldiimde, geri dnp evime benden selam gtrecek
bir habercim vard artk.
Ormanlar ve ayrlar yolumun kysndan bana elik ettiler, rmak
benimle birlikte akarken daha da canland ve anladm ki dnyann
evimin olduu yerden byk bir fark yokmu. Kymde olduu gibi,
aalar ve iekler, msr tarlalar ve fndklklar benimle
konutular, ben de onlarn ezgilerini syledim. Anladlar dediimi.
Sonra arm uyand, tatl bouk vzltsyla uup iki kez evremde
dolatktan sonra dnd, evime doru ayrld gitti.
O anda kolunda sepetiyle, sar sal bana gneten korumak iin
geni kenarl hasr bir apka giymi gen bir kz kt ormandan.
Ona, "Merhaba. Nereye gidiyorsun?" diye sordum.
58
O da bana, "Oraklara yemeklerini gtrmem gerekiyor. Ya sen, nereye
kadar gideceksin?" diye sordu. Sonra yanmda yrmeye balad.
"Dnyaya," dedim. "Babam yollad. nsanlara flt almam arzuluyor,
ama pek beceremiyorum, renmem gerekli."
"Demek yle. Peki ne i yaparsn? nsanlar bir eyler yapmak
zorundadrlar."
"Pek bir ey bilmem. Yalnzca ark sylerim."
"Ne tr arklar?"
"Her tr. Sabah iin, akam iin, aalar, hayvanlar ve iekler iin

de. rnein, u anda ormandan kagelen ve oraklara yemek gtren


gen bir kz iin gzel bir ark syleyebilirim."
"Gerekten mi? Haydi, sylesene."
"Olur, ama adn ne senin?"
"Brigitte."
Ben de, o zaman ona, hasr apkal gzel Brigitte'in arksn
syledim. Sepetindekileri, ieklerin onu nasl izlediini, bahe
itindeki mavi kahkahaieinin ona doru nasl uzandn ve daha ne
varsa tmne deindim. tenlikle dinledi ve beendi. Ona a olduumu
syleyince sepetinin kapan kaldrd ve benim iin biraz ekmek
kard. Hem yiyip hem de hzl hzl yrdm grnce, "Yrrken
yemek yememeli," dedi. "nsan iki ii bir arada yapmamal."
imenlerin zerine oturduk. Ben ekmeimi yerken, o da yank tenli
ellerini dizlerinin zerinde kavuturup beni izledi.
Bitirdiimde, "Bana bir ark daha sylemek ister misin?" diye sordu.
"sterim. Ne olsun?"
"Sevgilisi kendisini brakt iin hznlenen bir kzn arksn
syle."
"Bunu syleyemem, nk ne olduunu bilmiyorum," dedim. "stelik
bence insan hznl olmamal. Babam, 'Her zaman ho ve sevgi dolu
arklar sylemelisin,' dedi. 'stersen sana guguk kular ya da
kelebeklerle ilgili bir ark syleyebilirim.'"
"Sevgi nedir, bilmez misin?"
59
"Sevgi mi? Bilirim, en gzel eydir o."
Bunun zerine, ark sylemeye baladm. Ezgilerimde krmz
gelincikleri seven ve onlarla oynayp coan gne n, eini
bekleyen, ama geldiinde nazlanrcasna kap umaya balayan dii
ispinoz kuunu, kahverengi gzl kz ve kzn ark syleyen genle
karlatnda ona ekmek vermesini anlattm. Gencin artk ekmek
yerine bir pck istediini, onun kahverengi gzlerine bakmay
arzuladn ve o glmeye balayp dudaklaryla azn rtene dek
susmayacan da ekledim.
Brigitte eildi, gzlerini yumdu ve dudaklaryla beni susturdu.
Gzlerini yeniden atnda, yaknmdaki bu altn yldzlarda
kendimin ve birka tane de beyaz kr ieinin yanssn grdm.
"Dnya gerekten gzel. Babam haklym," dedim. "Gidecein yere
kadar sana yardm edeyim."
Sepetini aldm. Yrmeye baladk. Admlar benimkine uyuyordu.
Neesi de. Ormann sesi, dadan bize doru esen bir meltem gibi ho
geliyordu. O gne dek, byle mutlu dolatm anmsamyorum. Ezgiler
dolup taana dek sylemeyi srdrdm. Vadinin, dan, imenlerin,
aa yapraklarnn, rman ve yeilliklerin yle ok anlatacaklar
vard ki yetiemiyordum.
Dndm ki, dnyann binlerce ezgisini ayn anda syleyebilsem,
imenleri, insanlar, bulutlar ve bunlara, yeillikleri, am
ormanlarn, hayvanlar, dalar, uzak denizleri ve u andaki tm
ezgileri de katp iimde ezgiye d-ntrebilsem o zaman ulu Tanr
olurdum. Her bir ezgi de gkyznde parlayan bir yldz.
O na kadar, bunun bilincine varamadm anlaynca ok ardm ve
suskunlatm. Brigitte durdu, elimdeki sepetinin sapn tuttu ve,
"Buradan yukarya doru gitmeliyim," dedi. "Bizimkiler orada,
yukardaki tarladalar. Birlikte gidelim mi?"
"Seninle gidemem," dedim. "Dnyaya almam gerekiyor. Ekmee ve
pce teekkrler Brigitte. Seni hi unutmayacam."
Sepetini ald, kahverengi glgelerle evrili gzleriyle bana
baktktan sonra gzlerini yere indirdi ve dudaklar bir kez daha
dudaklarm buldu. p o denli iyi ve hotu
60
ki, mutluluktan neredeyse hznlendim. "Salcakla kal," diyebildim
yalnzca ve hzl hzl yoldan aaya doru yrmeye baladm.
Kz ar ar yamac trmand, ormann kysndaki aaya doru eik
kayn aalarnn yeilliinde bir an durdu, evresine ve bana bakt,
onu apkam karp eilerek selamladmda, bir kez daha ban

sallad ve kaybolan bir resim gibi kayn aalarnn glgesinde yitip


gitti.
Dne dne acele etmeden keye dek yrdm.
Keyi dndmde karma bir deirmen kt. Deirmenin yanndan
akan suyun zerinde bir gemi duruyordu. Geminin iinde bir adam vard
ve sanki beni bekliyordu. apkam karp selam verdim ve gemiye
bindim. Gemi nehirden aaya doru gitmeye balad. Geminin
ortasnda oturuyordum. Adam da knda, dmende. Nereye gittiimizi
sorduumda ban kaldrd, yar kapal gzlerinin ardndan bana
bakt. Gzleri gri renkteydi.
"Nereye istersen," dedi bouk bir sesle. "Nehirden aaya doru
denize mi gitmeyi arzularsn, yoksa byk kentlere doru mu? Hepsi
benim. Karar senin."
"Tm senin mi? Kral msn sen?"
"Belki de yleyim," dedi adam. "Anlalan sen ozansn. Bana yolda
giderken bir ark sylesene."
Kendimi toparladm. Ciddi, yal adamn yannda ark sylemek kolay
bir i deildi. Gemimiz nehirden aaya doru sessizce hzla
ilerliyordu. Tekneleri tayan, gnei yanstan, kylara doru
dalgalarn daha sert vuran ve cokuyla gezintisini tamamlayan nehri
betimleyen bir ark sylemeye koyuldum.
Adamn yzndeki ifade ben arkm bitirene dek hi deimedi, d
gren biri gibi suskun, ban sallad durdu. Sustuumda bu kez o
ark sylemeye balad. arp kaldm. O da nehirden ve nehrin
vadiler arasndaki gezintisinden sz ediyordu, ama arks
benimkinden hem ok daha deiik hem de ok daha gl ve gzeldi.
Syledii arkya gre nehir, dalardan aaya kt ve lgn bir
sel gibi yok edici bir gle akyor, homurdanarak kendini
deirmenlerce kstlanm ve kprlerce yolu kesilmi hissettiini
aklyor, tamak zorunda kald her
61
gemiden nefret ediyor, dalgalaryla, uzun ve yeil su bitkileriyle
boulmu insanlarn bembeyaz kesilmi cesetlerini byk bir cokuyla
paralyordu.
Hi houma gitmedi syledikleri, ama yine de o denli gzel ve
gizemliydiler ki aknlktan dilim tutuldu. Bu bouk sesli ekici ve
zeki yal arkcnn dedikleri doruysa, benim tm ezgilerim
yalnzca deneyimsiz bir gencin toy oyunlarndan te bir ey deildi.
Demek ki ormanlar znde Tanr'nm yrei gibi iyi ve aydnlk
deillerdi, tersine karanlk, dertli ve ktydler. fkeyle bize
seslendiklerinde cokudan deil, acdan ses veriyorlard.
Yolculuumuzu srdryorduk. Glgeler giderek uzuyor ve ne zaman
ark sylemeye balasam arkm ltsn daha da yitiriyor, sesim
zayflyor ve yabanc arkc her defasnda dnyay daha da karmak
ve acl, beni de daha tutsak ve hznl yapan bir arkyla
yantlyordu.
im szlyor, karada ieklerin arasnda ya da gzel Brigitte'in
yannda kalmadma yanyordum. Kendimi artan karanlktan kurtarmak
ve avutmak iin yeniden Bri- * gitte ve onun pcklerine deinen bir
ark sylemeye koyuldum.
te o zaman, iyice karanlk bast ve dilim tutuldu. Dmendeki adam
yeniden ark sylemeye balad. Sevgiden, akn cokusundan,
kahverengi ve mavi gzlerden; slak, krmz dudaklardan sz
ediyordu. arks gzel ve etkileyiciydi, ama karanlk nehrin
zerinde syledii bu hzn dolu ezgide sevgi; rkek, karanlk ve
lmcl bir gize dnmt. nsanlar onun tehlikesine ve zlemine
kapldka ac ekiyor, hznleniyor, birbirlerine ters dyor ve
birbirlerini ldryorlard.
Onu dinlerken o kadar yoruldum ve hznlendim ki, yllardr
yoldaymm, hep skntl ve hznl yolculuk etmiim gibi geldi
bana. Yabancdan bana doru, ruhumu rkten, bana hzn veren sessiz
ve souk bir dalgay anmsatan bir akm gelip yreime
rekleniyordu.
Sonunda ac iinde, "En yce ve en gzel olan yaam deil mi?" diye

bardm. "lm m yoksa? yleyse hznl kral, bana lmn arksn


syle!"
62
Dmendeki adam bana lmden sz eden bir ark syledi.
Sylediklerinin en gzeliydi bu, ama lm de en yce ve en gzel olan
deildi. O da avutmuyordu insan. Yaam lmd, lm de yaam;
birbirleriyle dnyann anlam ve ulaabilecei en son aama olan
sevgi iin lgn ve sonsuz bir savaa girmilerdi; onlardan bazen
tm aclar ven bir k, bazen de tm neeyi ve gzellii
bulandran, karanla iten bir glge geliyordu, ama yine de coku
karanln iinde daha anlaml ve gzel parlyor, sevgi de gecenin
iinde daha ltl grnyordu.
Dinledike suskunlatm. imde, yabanc adamn arzular dnda arzu
kalmad. Gzlerinde belirgin bir iyilikle, suskun bana bakyordu. Gri
gzleri dnyann aclar ve gzellikleriyle doluydu. Glmsediinde,
huzursuzca, "Ne olur, geri dnelim. Gece beni korkutuyor. Brigitte'i
bulabileceim bir yere ya da babamn yanma, eve gitmek istiyorum,"
diye yalvardm.
Adam ayaa kalkt ve fenerinin zayf, sert hatl yzn
aydnlatt. Geceyi gsterdi. Ciddi, ama dost bir ifadeyle, "Geriye
dn yok," dedi. "nsan dnyay renmeyi arzuluyorsa, hep ileriye
gitmeli. Kahverengi gzl kzdan alabileceinin en iyisini ve en
gzelini aldn. Ama ondan ne kadar uzak olursan o kadar iyi ve gzel
olur. Yine de nereye istersen oraya git. Dmeni sana vereceim."
lesiye hznlendim. Oysa hakl olduunu anlyordum. Brigitte'i,
yuvam ve yakm zamana dek benim olan, yitirdiim ne var ne yoksa
tmn zlemle anmsadm, ama artk yabancnn yerini alp dmeni
kendim ynetmek istiyordum. Byle olmas da gerekiyordu.
Bu nedenle ses karmadan ayaa kalktm, gemi boyunca dmenin olduu
yere doru yrmeye baladm. Adam da sessizce bana doru geldi.
Kar karya geldiimizde yzme iyice bakt ve feneri bana uzatt.
Yanmda fener, dmene oturduumda, rpererek gemide artk yalnz
olduumu anladm. Adam yok olmutu. Oysa hi armadm. Byle
olacan sezmitim zaten. O gzel gezinti gn, Brigitte, babam ve
kym bir dt sanki. Yal ve hznlydm artk, sanki hep bu
geceye benzer nehirde yol almtm.
63
Adam aramayacam da biliyordum. Gerein bilinci beni
buzdanmasma sarmt.
Sezinlediklerinin doruluunu kantlamak iin feneri kaldrdm ve
eilip suya baktm. Sudan oluan kara aynada gri gzl, ciddi, sert,
ama sevecen bir yz bana bakyordu. Yal, bilge bir yzd bu. Benim
yzmd.
Ve geriye dn olamayacana gre, karanlk sularn zerinde geceye
doru yol almay srdrdm.
(1913)
64
AUGUSTUS
Mostacher Soka'ndaki yoksul ve kk bir kulbede, evlendikten ksa
bir sre sonra kocasn bir felakette yitiren gen bir kadn oturuyor
ve babasn hibir zaman gremeyecek ocuunun domasn bekliyordu.
Her zaman yalnzd. Bu nedenle srekli olarak doacak ocuunu
dlyor, onun iin her eyin en iyisini, en gzelini ve en zenilenini arzuluyordu. Hibir eyi yeterli bulmuyordu onun iin.
Bahesinde fskiyesi olan, aynalarla dolu ta bir ev ona uygun
olabilirdi. Geleceine gelince de en azndan bir profesr ya da kral
olmalyd.
Yoksul Bayan Elisabeth'in yanndaki evde yal bir adam otururdu.
Ufak tefek bir adamd bu. Evden ktn pek gren olmaz, sokaa
ktnda da bana ucu pskll bir balk geirir, eskiden
yapld gibi telleri balk kemiinden bir emsiye tard. ocuklar
ondan korkar, bykler de bu kadar iine kapank yayorsa bir
bildii vardr diye dnrlerdi. Onu uzun sre ortalkta gren
olmaz, yalnz ara sra derme atma evinden birok mzik aletinden

kt belli olan gzel bir ezgi ykselirdi. ocuklar, evin nnden


geerken ieride meleklerin mi, yoksa peri kzlarnn m ark
sylediini sorarlar, anneleriyse bilemediklerinden, "Yok, hayr,
mzik kutusu olmal," diye yantlarlard.
Komularnn Bay Bisswanger diye sz ettikleri bu kk adamn Bayan
Elisabeth'le deiik bir dostluu vard. Birbirleriyle hi
konumazlard, ama yal Bay Bisswanger ne zaman komusunun
penceresinin nnden gese, onu katksz bir dostlukla selamlar, o da
ona minnetle karlk verir ve onu severdi. kisi de, 'Bir gn zor
duruma derMasallar
65/5
sem, komuma akl danabilirim,' diye dnrd. Hava kararmaya
baladnda Bayan Elisabeth tek bana oturup en sevdii insann
yasn tutarken ya da doacak bebeini dlerken, Bay Bisswanger
yavaa penceresinin kanatlarndan birini aar, bir bulutun
zerindeki ay gibi yumuak, gm rengi, insan avutan bir ezgi
karanlk odaya szlrd. Bayan Elisabeth'in komusu arka
pencerelerinden birine birka tr iei sakss dizmiti. Onlar
sulamay hep unuturdu, ama sakslar hl yeil ve iek doluydu,
zerlerinde tek bir solmu yaprak gremezdiniz, nk Bayan Elisabeth
her sabah onlar sular ve onlara zen gsterirdi.
Sonbaharn yaklat srada, frtnal ve yamurlu bir gecede,
Mostacher Soka'nda kimsecikler yokken, zavall kadn doum
zamannn geldiini anlad ve yalnz olduu iin ne yapacan
ard. Oysa gece iyice bastrdnda, elinde bir fenerle yal bir
kadn kageldi, eve girdi, su stt, patiska bezler serdi ve bir
ocuk dnyaya gelirken ne yapmak gerekliyse tmn yapt. Suskun
Bayan Elisabeth onu izledi. ocuk dodu. Yeni kundana sarlp
dnyadaki ilk uykusuna dalmak zereyken Bayan Elisabeth yal kadna
nereden geldiini sordu.
"Beni Bay Bissvvanger yollad," dedi yal kadn. Yorgun, gen kadn
uykuya dald. Sabah uyandnda oda derlenmi toplanm, st stlp
braklmt. Yal kadnsa gitmiti. Yannda yatan kck olu
uyanm, a olduu iin avaz avaz baryordu. Anne, bebeini
emzirmek iin kucana ald.
Bebei bu denli gzel ve salkl olduu iin ok mutluydu. Babasnn
lm olduunu ve onu hibir zaman gremeyeceini anmsadnda
gzleri yala doldu, ama bebei gsne bastrnca glmsedi ve
bebein yannda yeniden uykuya dald. Uyandnda yine st hazrd;
orba yaplm, ocuun alt deitirilmi, yeni kundaa sarlmt.
Anne, ksa srede kendini toparlad. Artk kendine ve kk
Augustus'a tek bana bakabiliyordu. Olunun vaftiz edilmesi
gerektiini dnmeye balad. Oysa vaftiz babas olabilecek biri
yoktu". Akam karanlk basmaya balayp komu evden o ho ezgiler
duyulduunda Bay Bisswan66
ger'in evine gitti. Kapy ekinerek ald. Bay Bisswanger ieriden,
"Girin!" diye bard dosta ve onu karlad. Mzik anszn
kesilmiti. Odada eski bir masa lambasnn aydnlatt bir kitap
duruyordu. Onun dnda her ey her evdeki gibiydi.
"Bana o iyi kadn yolladnz iin teekkr etmeye geldim," dedi
Bayan Elisabeth. "Size olan borcumu, yeniden alp para kazanmaya
balar balamaz demek isterim. Ama bir sorunum var: Olumun vaftiz
edilmesi ve adnn konmas gerekiyor. Ad Augustus olacak. Babasnn
adyd bu. Oysa kimseyi tanmyorum. Vaftiz babas olabilecek biri
yok."
"Evet, bunu ben de dndm," dedi komusu, ak sakaln
svazlayarak." Kt gnlerinde ona yardm edebilecek iyi ve varlkl
bir vaftiz babas olsayd iyi olurdu. Ben yal ve yalnz bir adamm.
ok az arkadam var. Eer vaftiz babas olmam istemezseniz, size
nerebileceim kimse yok."
Zavall anne ok sevindi; kk adama teekkr etti ve onun vaftiz
babas olmasn kabul etti. Ertesi sabah bebei kiliseye gtrp

vaftiz ettirdiler. Yal kadn da oradayd ve bebee bir altn


armaan etti. Anne almak istemeyince de, "Bunu aln, ben yal bir
kadnm. Gereksinimlerimin tmne sahibim. Bu altn ona belki ans
getirir. Bay Biss-vvanger iin krk ylda bir ey yapmm, ok mu?
Biz eski dostuz," dedi.
Hep beraber eve dndler. Bayan Elisabeth konuklarna kahve yapt.
Komusu, tam bir vaftiz kutlamas olsun diye bir pasta getirmiti.
Bebek oktan uykuya dalmt. Yiyip itikten sonra, Bay Bisswanger,
alakgnlllkle, "Kk Augustus'un isim babasym. Ona krallara
layk bir saray ve bir torba altn armaan etmek isterdim, oysa bunu
yapamam, onun iin vaftiz anasnn altnnn yanma ben de bir altn
koyuyorum. Ama onun iin yapabileceimin en iyisini yapmalym. Bayan
Elisabeth, olunuz iin pek ok gzel ve iyi ey dilediinizden
eminim. Bana onun iin dilediklerinizin en gzelini syleyin,
gereklemesi iin elimden geleni yapacam. Arzu ettiinizi semekte
zgrsnz, ama tek bir dilek olur ancak. yice dnn. Bu ak67
am kk mzik kutumun aldn duyduunuzda, dileinizi kn
sol kulana fsldayn, bylece dilediiniz gerekleecek," dedi.
Bunlar syledikten sonra hemen vedalat ve vaftiz anasyla beraber
gitti. Bayan Elisabeth akn, tek bana kalakald. Beikte iki
altn, masann zerinde de pasta olmasa d grdn sanacakt.
Beiin yanma oturdu, bir yandan beii sallayp ninni sylerken bir
yandan da gzel dilekler dnmeye balad. lk nce zengin olmasn
ya da yakkl olmasn dilemek geldi aklna. Sonra da gl ya da
akll ve zeki olmasn. Ama bu arada aklna srekli bir ey
taklyordu. Sonunda, 'Aman canm, aslnda bu, yal adamcazn bir
akasndan te bir ey olamaz,' diye dnd.
Hava kararmt. Beiin yannda oturmaktan neredeyse uyuyakalacakt.
Konuklar arlamaktan, sorunlardan ve aklna gelen bin bir dilekten
yorgun dmken, komu evden yumuak, gzel bir ezgi duyuldu. Bir
mzik kutusunun bundan daha gzel bir ezgi almas olanakszd. '
Duyduu ezgi onu kendine getirdi, yeniden komusu Bay Bissvvanger'e
ve onun vaftiz armaanna gvenir oldu. Do>-ru drst dnmeye ve
de iyi bir dilek bulmaya altka akl daha da kart. Bir trl
karar veremiyor, zntden alamakl oluyordu. Ezgi giderek
yavalyor ve uzakla-yordu. Acele karar veremezse, ge kalacan
ve bu ans yitireceini dnd.
ini ekerek kalkt, olunun stne eildi ve sol kulana, "Canm
olum, senin iin dileim, dileim..." diye kesik kesik konuup bir
yandan da dnmeye alrken ezgi bitmek zereydi. Telala,
"Dileim, seni tm insanlarn sevmesi," deyiverdi.
Ezgi sustu. Karanlk oday bir lm sessizlii sard. Beiin zerine
kapand ve alamaya balad. Korku ve hznle dolmutu. "Ah, senin
iin dnebildiimin en iyisini diledim, ama belki de yanl bir ey
syledim. Seni tm insanlar sevse bile, kimse seni annen gibi
sevemez," dedi.
Augustus her ocuk gibi byd. Aydnlk, mert bakl, gzel,
sarn bir ocuktu. Bayan Elisabeth vaftiz gn dilediinin
gerekletiini ksa srede anlad, nk ocuk
68
yrmeye balar balamaz, sokakta ve her yerde, her ocua nasip
olmayacak kadar ilgi grmeye balamt. nsanlar onu irin, tatl ve
akll buluyor, elini tutuyor, gzlerine bakyor ve ona iltifatlar
yadryorlard. Gen anneler ona glmsyor, yal kadnlar ona
eker veriyor ve ne zaman yaramazlk yapsa, kimse onun yaptna
inanmyor ya da onun yapt ortaya ksa bile omuz silkip, "Bu kadar
terbiyeli bir ocua kzlmaz," diyorlard.
Gzel ocuu tanyanlar annesine de geliyorlard. Bayan Elisabeth
eskiden kimseyi tanmazd, ona diki diktiren de olmamt, oysa
imdi Augustus'un annesi olarak biliniyordu ve onu arzu ettiinden
daha ok insan korur olmutu. Kendisinin ve olunun maddi durumu
dzelmiti. Birlikte bir yere giderlerken komular memnun oluyor,
onlara selam veriyor, bu mutlu iki insann arkasndan bakyorlard.

Augustus en ok vaftiz babasyla birlikteyken mutluydu. Vaftiz


babas, bazen akamlar onu evine arrd. Ev, ocakta parlayan
kk, krmz bir alev dnda karanlk olur, yal adam ocuu,
yerdeki postun zerine, yanna oturtur, sessiz atei izlerlerken ona
uzun ykler anlatrd. Bazen uzun bir yk sona erdiinde kk
ocuun iyice uykusu gelir, sessiz karanlkta, gzleri yar kapal
atee bakarken karanln iinden tatl, ok sesli bir ezgi yaylmaya
balar, ikisi de hi konumadan uzun sre bu ezgiyi dinledikten
sonra, hi beklenmedik bir anda oda altn ltl kanatlaryla oraya
buraya, daireler izerek uuan ve gzel bir dansta olduu gibi
birbirlerinin evresinde tek balarna ya da iftler halinde dnen
aydnlk yzl kk ocuklarla dolar, bu srada syledikleri
arklar, olaanst bir sevin ve yce bir gzelliin tnsna
dnrd. Augustus'un grd en gzel eydi bu. Daha sonralar
ocukluunu anmsadnda vaftiz babasnn karanlk odas, ezgilerin
yayld ocaktaki krmz alev ve meleklerin altn ltl, cokulu
ve byl uular gznn nne geldiinde hep zlemle doldu.
ocuk byd ve annesini zd iin onun yeniden vaftiz gecesini
dnmesine neden olan gnler geldi. Augustus evrede neeyle
geziyor, her yerde kabul gryor,
69
ona cevizler, armutlar, pastalar ve oyuncaklar veriyor, herkes onu
yedirip iiriyor, dizlerinde hoplatyor ve bahesinden iek
toplamasna ses kartmyordu. Akamlar, ou zaman eve ge geliyor,
annesinin onun iin hazrlad orbay inatla itiyor ve o alad
zaman onu skc bulup gidip yatyordu. Bir kez de, annesi ona kzp
engel olmaya kalktnda yaygaray bast, annesi dnda herkesin onu
sevdiini syleyip yaknd. Annesi sk sk zntl saatler geirmeye
balamt. Bazen oluna gerekten fkeleniyor, ama yasta dayal
ml ml uyuyan saf ocuk yzn mumun aydnlattnda, kat
yrei yumuuyor, uyanmamas iin onu yavaa pyordu. Augustus'u
herkesin sevmesi annesinin suuydu. Bazen hzn ya da neredeyse
korkuyla byle bir dilekte bulunmam olmasnn ok daha iyi
olacan dnyordu.
Bir gn, Bay Bisswanger'in tr ieklerinin olduu pencerenin nnde
durup kk makasyla solmu iekleri ayklarken, iki evin
arasndaki avludan olunun sesini duydu. Ne olduunu anlamak iin
eilip arkaya bakt. Olu duvara dayanmt. Gzel yznde kendini
beenmi bir ifade vard. Karsnda ondan daha byk bir kz duruyor
ve ona yalvarr gibi bakarak, "Haydi gel, inat etme, bana bir pck
ver," diyordu.
"Canm istemiyor," dedi Augustus ve ellerini cebine soktu.
"Haydi, ne olur," diye yineledi kz. "Sana gzel bir armaan
vereceim ama."
"Neymi o?"
Kz ekinerek, "ki tane elmam var," dedi.
Olan yzn buruturup srtn dnd.
"Elma sevmem ki," dedi hor grerek ve uzaklamak istedi.
Ama kz onu yakalamt bir kez; yaltaklanrcasna,
"Baksana, gzel bir yzm de var," dedi.
"Gster bakalm," dedi Augustus.
Kz yz gsterdi. Augustus onu dikkatle inceledi, yz kzn
parmandan kard, kendi parmana takt, sonra da a tuttu.
Beendii belliydi.
70
"Eh, artk sana bir pck verebilirim," diyerek kz batan savma
dudaklarndan pt.
Kz kolunu tutmay srdryordu. "Artk benimle oynarsn, deil mi?"
diye sordu gvenerek.
Oysa Augustus onu itti ve ters ters, "Beni rahat brak.
Oynayabileceim baka ocuklar var," diye bard.
Kz alayarak avludan kanca, yznde bkkn ve fkeli bir ifadeyle
parmamdaki yz bir sre evirip evirdi ve slk alarak ar ar
oradan uzaklat.

Annesi, elinde iek makas kalakalmt. Olunun bakalarnn


sevgisine kar ne kadar acmasz olduunu ve onlar kk grerek
nasl smrdn anlamak onu akna evirmiti. iekleri unutmu,
ban srekli iki yana sallayp kendi kendine, "Kt bu ocuk.
Yrei ta gibi," deyip duruyordu.
Oysa Augustus ksa bir sre sonra eve geldiinde sanki o ocuk
deildi. Mavi gzleriyle annesine bakyor, onunla konuuyor, arklar
sylyor, onu pohpohluyor, yle elendirici, kibar ve iyi
davranyordu ki annesi glmeye balad ve ocuklarn yaptklarn
hemen ciddiye almamak gerektiine karar verdi.
Ama Augustus'un yapt btn muzrlklar cezasz kalmyordu.
ekindii tek insan vaftiz babas Bisswan-ger'di. Akam onun evine
gittiinde, vaftiz babas, "Bugn ocak yanmyor, ezgi de olmayacak.
Kk ocuk melekler hznl, nk sen kt davrandm," der, o da
evden suskun kar, evine dndnde kendini yatan zerine atar,
alar ve birka gn iyi bir ocuk olmaya zen gsterirdi.
Ocaktaki ate giderek daha ender yanar oldu. Vaftiz babas gzyalar
ve sevgi gsterileriyle kandrlabilecek biri deildi. Augustus on
iki yama geldiinde, vaftiz babasnn kck odasnda byl
meleklerin umas uzak bir hayale dnt. Onlar gece dnde
grdnde, Augustus ertesi sabah iyice aztp grltc bir ocuk
oluyor, arkadalarn toplayp kumandanlar olarak onlara itlerin
zerinden atlamalarn emrediyordu.
Annesi olunun ne denli cana yakn ve ho olduuna deinen vgleri
duymaktan oktan bezmiti. Augustus onun iin zntden te bir ey
deildi artk. Bir gn Au71
gustus'un retmeni gelip ocuu daha iyi bir okulda okutmay
arzulayan biri olduunu sylediinde, komusuna dant ve ok
gemeden, bir ilkbahar sabah, kapnn nnde bir araba durdu ve yeni
giysiler iindeki Augustus, annesi, vaftiz babas ve komularyla
vedalap arabaya bindi. Bakente gidip orada eitim grmesine izin
verilmiti. Annesi son kez sar salarn gzelce yana taram ve
onun iin dua etmiti. Atlar yola koyuldu ve Augustus bylece
tanmad bir dnyaya doru yola kt.
Aradan birka yl geti. Augustus artk byk brakp krmz bere
takan, bir renci olduunda evine geri dnd, nk vaftiz babas
annesinin lm deinde olduunu haber vermiti. Geldiinde akamd
ve evredekiler arabadan iniini ve arabacnn byk deri bir bavulu
eve tayn hayranlkla izlediler. Oysa annesi alak tavanl,
bakmsz bir odada lmek zereydi. Yakkl renci annesinin beyaz
yastn zerinde onu yalnzca sessiz gzleriyle selam-layabilen
solgun yzn grdnde alayarak yatan kenarnda diz kt, onun
souk ellerini pt ve annesinin gzleri ferini yitirip elleri buz
gibi olanak dek, gece boyunca ylece kald.
Annesi gmldkten sonra Bisswanger Baba koluna girip onu kk evine
gtrd. Augustus'a ev daha da bask ve karanlkm gibi geldi.
Pencerelerde l bir k kalana dek, birlikte oturdular. Sonra kk
yal adam p gibi parmaklaryla beyaz sakaln svazlad ve,
"Ocakta ate yakacam. O zaman lambaya gerek kalmaz. Yarn gitmek
zorunda olduunu biliyorum. Annen ldne gre seni uzun bir sre
gremeyeceiz demektir," dedi.
Bunlar sylerken ocakta clz bir ate yakt. Birbirlerine
koltuklarn yaklatrdlar, yan yana oturup kvlcmlar azalana dek
yanan atei izlediler. Sonra yal adam sevecenlikle konumaya
balad. "Salcakla kal, Augustus, yolun ak olsun," dedi. "yi bir
annen vard ve senin iin sandndan ok ey yapt. Sana bir kez
daha o ezgileri dinletmeyi ve kk cennet varlklarn gstermeyi
gerekten isterdim. Ama biliyorsun, bu artk olanaksz. Onlar her
zaman anmsa ve eer bir gn yalnz bir yrek ve gerek bir zlemle
onlar arzularsan, onlar yeniden duyabileceini
72
unutma. Onlar ezgilerini srdryorlar. Bana elini ver olum.
Yalym. Yatmak zorundaym."

Augustus ona elini verdi ve tek bir sz sylemedi. Yasl evine


hznl dnd. Son bir kez yuvasnda uyuyabilmek iin yatt ve uykuya
dalmadan nce yan evden gelen ocukluunun tatl ezgilerini uzaktan
duyar gibi oldu. Ertesi sabah oradan ayrld ve uzun sre kimse ondan
haber alamad.
Ksa srede Bisswanger Baba'y ve melekleri unuttu. Zengin bir
yaant, evresini dalga dalga saryor, o da bu dalgalara kaplp
gidiyordu. Kimse nal sesleri yanklanan yollarda onun gibi ata iyi
binemiyor ve onu izleyen kzlar alayc baklarla selamlayamyor,
kimse onun gibi uarcasna olaanst dans edemiyor; arabalar onun
gibi kvrak ve iyi ynetemiyordu. Bahelerdeki yaz gecelerini onun
gibi cokulu ve parlak tketebilen kimse de yoktu. Sevgilisi zengin
dul ona para, giysi, at ve baka ne gereksinimi varsa ve ne arzularsa
veriyor, o da onunla Paris'e ve Roma'ya gidiyor, onun ipek arafl
yatanda yatyordu, ama gerek sevgilisi orta halli bir ailenin
sarn ve tatl kzyd. Onunla tm tehlikelere karn evlerinin
bahesinde buluuyor, yolculua ktnda ona uzun ateli mektuplar
yazyordu.
Ama gittii gezilerden birinden dnmedi. Paris'te arkadalar edinmi
ve zengin sevgilisinden bkmt. Okul yaam da oktan beri cann
skt iin orada kalmay ye tuttu. Dnyada olan her eyi yaamna
katmak istercesine yayordu. Atlara, kpeklere ve kadnlara sahip
oldu. Paralar kazand, paralar kaybetti ve hibir zaman arkasndan
koan insanlar, ona kendini adayanlar ve ona hizmet etmek iin
yaranlar eksik olmad. O da glmseyerek ne verirlerse alyordu.
Henz ocukken kk kzn yzn ald gibi. Arzularnn
gereklemesini salayan gizem onun gzlerinde ve dudaklarndayd.
Kadnlar evresinde ona kar duyarl ve cokulu, pervane gibi
dnyorlar ve hi kimse kalbinin ne kadar bo ve bencil bir hale
geldiini, ruhunun da ne kadar hasta ve hznl olduunu gremiyordu. Kendisi bile. Ara sra herkese sevilmekten yoruluyor, klk
deitirerek yabanc kentlere gidiyor, her yerde insanlar aptal ve
kolay kazanlr buluyor, ok az eyle yetinen
73
ve hi peini brakmayan sevgi ona sama geliyordu. Kadnlar ve
erkekleri daha onurlu olmadklar iin iren buluyor, tm gnn
kpekleriyle ya da dalardaki gzel av yerlerinde geiriyor, gizlice
izledii ve avlad bir geyik ona, gzel ve mark bir kadnn
peinden komaktan daha ok zevk veriyordu.
Bir deniz gezisinde, bir elinin gen eini grd ilk kez. Kuzey
lkelerinin birinden, uzun boylu, ince, soylu bir kadnd bu. Birok
alml hanmefendinin ve beyefendinin arasnda kimse onun dengi
deilmiesine gururlu ve suskun duruyordu. Augustus ona baktnda
kadnn baklarn kardn ve onunla ilgilenmediini grd.
Yaamnda ilk kez akn ne olduunu anlar gibi oldu ve onun akn
kazanmaya karar verdi. O andan balayarak kadnn gznn nnden bir
an bile ayrlmad. Augustus kendisine hayran olan ve yolunu gzleyen
gezi grubunun iinde bir prens gibi duruyordu. Kadn da bir prenses
gibi. Sarn kadnn kocas da Augustus'un houna gitmek iin
elinden geleni yapyordu.
Augustus, tm gezi grubu bir limanda yabanc kenti dolamak ve biraz
da karada kalabilmek iin birka saatliine gemiden ayrlana dek
yabanc kadnla bir an bile yalnz kalabilme olanan bulamad.
Kentte, sevdii kadn, renkli bir pazar yerinin kemekei iinde
durdurana dek izledi. Bulunduklar meydana birok kk karanlk
sokak alyordu. Onu, gvenli bulduu ssz bir sokaa ekti. Gen
kadn gruptan ayr dtn ve yalnz olduunu anlaynca telaland.
Augustus onun rkek ellerini tuttu ve kendisiyle karada kalmas ve
kamalar iin cokuyla yalvarmaya balad.
Yabanc kadnn yz bembeyaz kesilmiti, gzlerini yerden
kaldramyordu. Yavaa, "Bu yaptnz bir beyefendiye yakmaz,"
dedi. "Bunlar hi duymam olaym."
"Ben valye deilim, k bir adamm!" diye bard Augustus. "k
olan insan sevdiinden bakasn dnemez ve onun yannda olmaktan

te bir arzu duyamaz. Benimle gel gzelim, mutlu olalm." Gen kadn
ak mavi gzleriyle onu sular gibi bakt. "Sizi sevdiimi nereden
biliyorsunuz?" diye fsldad yakmrcasma. "Ben yalan syle74
yemem. Sizi seviyorum ve sk sk eim olsaydnz diye dndm.
Gerekten sevdiim ilk erkek sizsiniz. Oysa sevgi insan nasl da
artyor. yi ve drst olmayan birini sevebileceim aklmn
ucundan bile gemezdi. Kocam ok sevmiyorum, ama yine de onunla
kalmay yelerim. Onurlu, drst ve soylu bir insandr o. Sanrm siz
bunlar anlayamazsnz. Bana tek bir sz bile sylemeyin ve beni
gemiye gtrn ya da buradaki insanlara sizin terbiyesizlik
ettiinizi syler, yardma arrm."
Augustus ne kadar yalvarsa da, fkelense de yarar olmad. Eer susup
ona elik etmeseydi gen kadn tek bana gemiye dnecekti. Gemiye
vardklarnda Augustus bavulunu alp kimseye veda etmeden ayrld.
Ve o gnden sonra da herkese sevilen Augustus'un ans dnd. Erdem
ve onurdan lesiye nefret eder oldu. Bunlar yok etmek onun iin bir
zevkti artk. Gizini kullanarak, erdemli kadnlar elde ediyor,
abucak arkadalk kurduu iyi yrekli insanlarn parasn yiyip
onlarla alay ediyor, onlar ortada brakyor, soylu ailelerin
genlerini batan karp onlar utanca srklyordu. Deneyip
tketmedii hibir zevk, bilmedii hibir utan kalmamt. Oysa
yreindeki sevgi de bunlar gibi yitip gitmiti. Her yerde onu bulan
sevgi ruhunda bir kprt bile yaratamyordu.
Deniz kysndaki gzel evinde karamsar ve bkkn yaar oldu. Onu
ziyarete gelen kadnlar ve arkadalarn en olmadk davranlarla
bezdiriyor, insanlar kk drmek ve onlara hakaret etmek iin
yanp tutuuyordu. Arzu etmedii, hi aba gstermedii ve hak
etmedii sevgilere boulmu, soluk alamaz olmutu. Hi vermemi, hep
almt, ama boa harcad yitik yaamnn anlamszlnn bilincine
varmt artk. Tek bir kez, bir eyi gerekten arzu-layabilmeyi ve
arzusunu bastrmak zorunda kalmay zl-yordu.
Arkadalar arasnda, hasta olduu, dinginlie ve yalnzla
gereksinmesi olduu sylentisi yayld. Hibir zaman okumad
mektuplar gelmeye balad, herkes hizmetilerine saln soruyordu.
Oysa o, denize bakan oturma odasnda, tek bana knt iinde
oturuyordu.
75
Arkasna bombo, bir l kadar kurak, nnde kabaran gri tuz seli
kadar sevgisiz bir yaam uzanyordu. Orada, yksek pencerenin
nndeki koltua bzlp kendisiyle hesaplarken hi de gzel bir
insana benzemiyordu. Beyaz martlar kumsal rzgrlarna kaplp
nnden geiyor, o da tm sevecenliini ve paylama sevincini
tketmi bo baklarla onlar izliyordu. Dnmekten vazgeip
uan ardnda da dudaklarnda sert ve fkeli bir glmseme
beliriyordu. Bir gn btn arkadalarn evinde verdii bir ziyafete
davet etti. Amac, gelenlerin bo evde lsyle karlamalar ve son
kez ona fkelenip akna dnmeleriydi, nk onlar gelmeden kendini
zehirlemeye karar vermiti.
Tasarlad ziyafetten bir gn nce tm hizmetlilere ev sessiz olsun
diye izin verdikten sonra, odasna ekildi, bir kadeh erik arabna
gl bir zehir katt ve kadehi azna gtrd.
Tam iecekti ki kap vuruldu. Augustus tepki gstermedi. Kap ald
ve ieriye ufak tefek, yal bir adam girdi. Augustus'un yanma geldi,
zenle elinden barda ald ve Augustus'un tand bir sesle, "yi
akamlar Augustus, naslsn?" dedi.

Augustus ok ard. Hem kzm hem de utanmt.


"Bay Bisswanger siz hl yayor musunuz?" diye sordu alayc alayc
glmseyerek. "ok zaman oldu. Hi deimemisiniz. Ama sevgili
baym, u anda beni rahatsz ediyorsunuz. Yorgunum. Yatmadan nce bir
eyler imek zereydim. "
Vaftiz babas, "Gryorum," dedi sakince. "Uyumak iin bir eyler
iecein belli. Bu, sana yarar olabilecek son kadeh arap. Ama nce

oturup biraz gevezelik edelim. Uzak yoldan geldim olum. Sanrm


kendime gelmem iin bir solukta imeme ses kartmazsm."
Konuurken barda ald, azna gtrd ve Augustus ona engel
olamadan kaldrp bir yudumda iti.
Augustus bembeyaz kesilmiti. Vaftiz babasnn zerine atld,
omuzlarndan tutup sarsmaya balad. "Ne itiinizi biliyor musunuz
siz?" diye bard.
Bay Bissvvanger, ak sal, akll ban sallad, glerek,
"Anladma gre erik arab, tad da hi fena deil," dedi.
76
"Burada hibir eyin eksik deil. Fazla zamanm yok. Beni biraz
dinlersen seni uzun sre rahatsz etmem."
Huzursuzlaan Augustus, vaftiz babasnn ak renk gzlerine dehetle
bakyor, onun her an dp lmesini bekliyordu.
Oysa vaftiz babas, umursamazlkla bir koltua oturdu ve gen
arkadana tatl tatl ban sallayarak, "arabn bana
dokunacandan m korktun? Kayglanma. Beni bu kadar dneceini
sanmazdm dorusu. Brak da eskiden olduu gibi oturup konualm.
Sanrm bu kolay yaamdan bkp usandn. Ben buradan ayrldmda
nasl olsa kadehi yeniden doldurup iebilirsin. Ama nce sana bir ey
anlatmak istiyorum," dedi.
Augustus duvara yasland ve ocukluundan beri gvendii bu ok yal
adamn, onu, gemiinin glgelerini ruhunda yeniden canlandrmaya
aran rahatlatc, iyi sesini dinlemeye koyuldu. Saf ocukluu
zamanndaki gzlerinin derinlerine bakyordu yeniden. Byk bir utan
ve hzn sard Augustus'u.
"Zehri itim, nk," diye srdrd yal adam, "senin mutsuzluunun
nedeni benim. Annen, vaftiz olduunda bir dilekte bulundu. Ben de
sama olmasna karn onu yerine getirdim. Ne olduunu bilmen
gerekmez. Sanrm sen de sezmisindir naslsa. Ama bu dilek tam bir
lanete dnt. Byle olmasna ok zldm. Yeniden, evimdeki ocan
nnde oturup melekleri dinlediini grebilsem sevinirdim, ama bu ok
zor. Sanrm u.anda,'yreinin yeniden salkl, iyi ve yce
olabilmesi sana olanaksz geliyordur. Oysa olmayacak bir ey deil
bu. Senden bunu bir kez daha denemeni rica ediyorum. Annenin dilei
sana hi yaramad Augustus. Bu kez senin bir dileini yerine
getirmeme izin verir misin? Para pul ya da kadnlarn sevgisini
istemeyeceine kukum yok. Sanrm bunlardan bktn. yi dn. Yitik
yaamnn yeniden gzel ve iyi olmasn salayacak, seni de mutlu
edebilecek bir ey bulabilirsin. Benden bunu dile!"
Augustus derin dncelere dalm, suskun suskun oturuyordu. Bitkin
ve umarszd. Bir sre sonra, "Sa ol Bisswanger Baba," dedi. "Ama
sanrm yaamm artk hi77
bir ey dzeltemez. En iyisi, sen ieri girdiinde yapmak zere
olduum ey."
"Evet, kolay olmadn biliyorum," dedi yah adam dnceli. "Bir
kez daha dn Augustus, aklna bir ey gelmesi olas. En ok
holandn eyi ya da annen henz saken evime geldiin zamanlar
dn. O zamanlar bazen mutluydun, deil mi?"
"O zamanlar, evet," diye onaylad Augustus. ocukluunun aydnlk
am ok eski bir aynaya bakarcasna puslu ve soluk gryordu. "O
gnlere dnemem artk," dedi. "Ah, yeniden ocuk olmay dileyemem.
Her ey yeni batan yaanr o zaman!"
"Haklsn, bunun bir anlam yok. Ama yuvanda olduun zamanlar,
renciyken bahede bulutuun zavall kz, gemide karlatn o
gzel sarn kadn, yaamn iyi ve deerli olduunu dnp mutlu
olduun her n anmsa. O zaman belki seni mutlu eden eyi anlar, bir
dilekte bulunabilirsin. Benim hatrm iin bunu yap olum."

Augustus gzlerini yumdu ve gemiini dnmeye balad. Karanlk bir


yolda, uzakta, nokta gibi bir kjj-rr gibi oldu. evresini
aydnlk ve gzel yapann bu k olduunu ve sonra kopkoyu bir
karanlkta kalp artk hibir eyin onu sevindirmedii zamana dek bu
n nasl giderek azaldn dnd ve anmsadka o uzakta

kalm kk k ona daha da gzel, sevilmeye ve sayg duyulmaya


daha da deer grnmeye balad. Sonunda iyice anlad onun ne
olduunu ve gzleri yala doldu.
"Dinle," dedi vaftiz babasna. "Bana hibir yarar olmayan eski
byy boz ve onun yerine insanlar sevebilmemi
sala."
Sonra gzyalar iinde eski dostunun nnde diz kt ve daha diz
kerken iinin bu yal adama duyduu sevgiyle dolduunu ayrmsad.
Unutulmu szckler ve olaylar geri geliyorlard. Vaftiz babas, o
kck adam, onu, sevecen kollarna ald, yataa tad ve alev gibi
yanan alnndaki salarn okad.
"Geti ocuum. Bitti artk," diye fsldad yavaa. "Her ey yoluna
girecek."
78
Augustus bir anda pek ok yl gemiesine yalanm olduunu
duyumsad. ok bitkindi. Derin bir uykuya daldnda yal adam
sessizce evden kp gitti.
Augustus tm evi ayaa kaldran byk bir grltyle uyand. Kalkp
kapy atnda, evin her bir yannn ziyafete gelen, ama evi bo
bulan eski arkadalaryla dolu olduunu grd. Hayal krklna
uradklar iin fkeliydiler. Eskiden olduu gibi bir glmseme ya
da bir akayla onlar yeniden kazanmak iin onlara doru yrd, ama
anszn byle bir gcnn kalmadn ayrmsad. Onu grr grmez
hepsi barp armaya baladlar, o da aresiz glmseyip kendini
savunurcasna ellerini onlara doru uzattnda da ona fkeyle
saldrdlar.
"Dolandrc herif!" diye bard biri. "Bor aldn paralar ne
yaptn?" Baka biri de, "dn verdiim at nerede?" diye sylendi.
fkeli gzel bir kadn da, "Sada solda anlattn srlarm duymayan
kalmad. Senden nefret ediyorum, alak!" diye haykrd. Gzler ukura
kam bir gen de, yznde kt bir ifadeyle, "Bana neler yaptn
biliyor musun, eytan? Genleri mahvediyorsun!" diye sulad onu.
Bu bylece srp gitti. Her biri stne yryp ona svd, sayd,
hakaretler yadrd, bazlar da onu itip kakt. Tm de haklyd.
Giderken aynalar krdlar ve birok deerli eyi alp gtrdler.
Onlar gidince, rezil olmu ve dayak yemi Augustus yerinden kalkp
yatak odasna gitti. Yzn ykamak iin aynaya baktnda solgun ve
irkin yzyle karlat. Kanlanm gzleri ya iindeydi ve
alnndan kan damlyordu.
"te karl bu!" dedi kendine. Yzndeki kanlar ykad. Henz
kendini toparlayamadan, ikinci bir grlt koptu ve merdivenlerden
koarak kan insanlarn ayak sesleri duyuldu. Evini ipotek eden
tefeciler, karsn batan kard bir koca, onun yznden oullar
rezil olmu hznl bir baba, kovulmu hizmetiler ve uaklar,
polisler ve avukatlar eve dolumulard. Bir saat sonra, eli kolu
bal bir arabaya bindirilip, tutukevine gtrld. Arkasndan
insanlar baryor, alay edip arklar sylyorlard.
79
Bir sokak ocuu, arabann penceresinden ieri yzne bir avu pislik
att.
ounun tand ve eskiden sevdii bu insann utan-laryla kent
dolup tayordu. lemedii su kalmamt. Hibirini de yadsmad.
oktan unuttuu insanlar yargcn nnde yllar nce yaptklarn,
armaanlara boduu ve ondan onu bunu alan hizmetlileri de
rezaletlerini bir bir anlattlar. evresindeki her yz, tiksinti ve
nefretle doluydu. Onu savunan, onu ho gren, onu destekleyen ya da
onunla ilgili iyi bir ey anmsayan kimse kmad.
Ne yarg nne karlmasna ve tanklara ne de hcreye konmasna
ses kard. Hastalkl gzlerle hznl ve akn, nefret dolu,
fkeli yzlere bakt ve onlar saran nefretin ve irkinliin altnda
gizli bir sevgi al ve yrek lts grd. Bu insanlarn tm
bir zamanlar onu sevmiti, oysa o onlardan hibirini sevmemiti.
imdi onlarn tmnden zr diliyor ve onlarla ilgili iyi bir eyler
anmsamaya alyordu.

Sonunda hcreye kapatld. Kimsenin onu grmesine * izin


verilmiyordu. O korkun gnlerde ateler iinde yand, dlerinde
annesiyle, Bisswanger Baha'yla, ilk sevgilisiyle ve gemide tand
kuzeyli kadnla konutu, uyandnda da terk edilmiliin ve zlemin
tm aclarn ekerek yalnz ve yitik oturdu. Hibir zevkin ve maln
mlkn doyurama-yaca bir arzuyla insanlarn bir bakn bile zler
olmutu.
zgr brakldnda yal ve hastayd; artk kimse onu tanmyordu.
Dnya dnyor, insanlar arabalarnda geziyor, at biniyor, sokaklarda
dolayor, meyveler, iekler, oyuncaklar ve gazeteler alp
satyorlard. Ama hi kimse Augustus'a ilgi duymuyordu. Ezgiler
alarken ve ampanyalar iilirken kollarnda tuttuu kadnlar,
arabalaryla nnden geiyorlar, onu arabalarnn brakt toz
bulutuna bouyorlard.
Ama grkemli yaants srasnda onu boan boluk ve yalnzlk
duygusu tmyle yok olmutu. Gneten korunmak iin snd bir
kap aznda ya da bir evin arka kapsnda bir yudum su istediinde,
eskiden hoa gidecek sevgi dolu szlerle ona teekkr eden ve ona
l l gzlerle
80
yant veren insanlar artk onu sylenerek dman gibi dinliyorlar ve
Augustus'u artyorlard. Oysa o, her insan grdnde sevin
duyuyor, ilgileniyor ve duygulanyordu. Oynayan ya da okula giden
ocuklar, evlerinin nndeki banklarda oturup buruuk ellerini
gnete stan yal insanlar seviyordu. Bir kz zlem dolu
gzleriyle izleyen bir genci, akam iten dnnce ocuklarn
kucaklayan bir iiyi, arabasnda, aceleyle gittii hastasn dnen
sakin ve akll bir doktoru ya da yoksul giyimli bir fahienin akn
hor grlen insanlara sunmak iin kentin kenar mahallerinden birinde,
bir lambann altnda beklediini grdnde tmnn kardei olduunu
anlyordu. Bu insanlarn her biri sevgi dolu bir annenin ansn ve
daha iyi kuaklarn ya da daha gzel ve soylu yazglarn izlerini
tayordu. Au-gustus tmn seviyor, ilgiye deer buluyor, onlar
dnyor ve hibirini kendinden daha kt bulmuyordu.
Augustus dnyay gezip insanlara yardm edebilecei ve onlara
sevgisini verebilecei bir yer aramaya karar verdi. Hi kimseyi bir
bakyla sevindirmemeye almas gerekiyordu. Yz kmt,
giysileri ve ayakkablar dilenci-lerinkini andryordu. Sesinde ve
yrynde insanlar byleyen gizden eser kalmamt. Sa sakal
birbirine kart iin ocuklar korkuyor, iyi giyimli insanlar onun
yannda kendilerini huzursuz ve kirlenmi duyumsadklar iin ondan
kayorlar, yoksullarsa ellerindeki azck yiyecei alacak diye bu
yabancya kukuyla bakyorlard. Bu nedenle insanlara hizmet etmekte
zorlanyordu. Ama artk akllanmt. Cann skmalarna izin
vermiyordu. Bir frnn kapsnn ziline kk elleriyle ulaamayan
kk bir ocuk grdnde ona yardm edebiliyordu. Bazen de ondan
daha yoksul, kr ya da sakat biriyle karlatnda ona bir iyilikte
bulunabiliyordu. Yardm edemedii zamanlarda iindeki sevecenlii
onlara vermeye alyor; aydnlk, scak bir bak ve dosta bir
selamla onlar anladn ve aclarn paylatn anlatyordu.
Yolda yrrken insanlar gerekten grmeyi, ondan ne beklediklerini
anlamay ve onlar nasl mutlu edebileceini rendi. Kimi cokulu
bir selamdan, kimi de sessiz bir baktan holanyordu. Bazlar da
ilgi ekmeden kendi halinde braklmay arMasallar
81/6
zuluyordu. Dnyada ne ok ac olduunu her gn yeniden gr-l.
nsanlarn ne kadar azla yetinebildiini de. Bir acnn yannda
neeli bir kahkahann, bir cenaze trenindeki bir ilahinin yannda
bir ocuk arksnn, her sknt ya da bayaln yannda bir
inceliin, bir akann, bir avuntunun ve bir gln olduunun
bilincine vard.
nsan yaamnn evreleri ona olaanst geliyordu. Bir keyi
dndnde, kalabalk bir renci grubunu grd zaman, gzlerindeki

yrekliliin, yaama sevincinin ve diri gzelliin ltsna


kaplyor, onu alaya aldklarnda bunun ktlk olmadn, stelik
anlalabilir olduunu dnyor, bir vitrinin camnda ya da su
ierken bir emenin yalanda kendi yanssn grdnde ne denli
yal ve acnas olduunu anlyordu. Hayr, artk insanlarn onu
beenmesi ya da onlara gcn gstermeye kalkmas olanakszd. Ayrca
bundan bkp usanmt. Onun getii yollardan daha yeni gemeye
balayan insanlarn abalarn grmek ve neler duyumsadklarm bilmek
ona ok ey retiyor ve houna gidiyordu. Tm bu insanlarn g
harcaya-* rak uramalar ve amalarnn peinde onur ve arzuyla
komalar, onun gznde akl almaz bir oyundu.
*
Klar ve yazlar birbirini izledi. Augustus uzun bir sre yoksullar
hastanesinde yatt; orada yoksul ve her eyini yitirmi insanlarn
bile, var gleriyle yaamaya altklarn ve yaama ballklar
nedeniyle lm nasl atlattklarn grd. Augustus bu deneyimlerden
geebildii iin kendini ansl gryor, gnlerini suskun, ama
huzurlu geiriyordu. Ar hastalarn yzler indeki sabr,
iyileenlerin de gzlerinde canlanan sevinci izledi. lenlerin
yzlerinde-ki huzurlu ve onurlu gzellii de. En gzeli de iyi
yrekli ve gzel insanlar olan hemireleri grmekti. Hastanedeki sre
de bitti. Sonbahar rzgrlar esmeye baladnda sabrszlanmaya
balad. Yeterince oyalanmt burada. Ka doru yeniden yola
koyuldu. Daha gidecei ok yer vard. Daha pek ok insann gzlerini
grmeyi arzuluyordu. Salar bembeyaz olmutu. Kpkrmz kesilmi
hasta gzkapak-larmn altndan bakan gzlerine bo bir bak gelip
yerlemiti. Bellei de eskisi gibi deildi. Sanki gemite hi
yaamamt, dnya hep o gnk gibiymiesine geliyordu
82
ona. Yine de mutluydu, dnyay her eyiyle olaanst ve sevgiye
deer buluyordu.
K iyice bastrdnda, karanlk sokaklarnda karlarn savrulduu
bir kente vard. Birka sokak ocuu onu karto-puna tuttular. Bunun
dnda her ey akamn sessizliine gmlyd. Augustus bitkindi.
Tandk gelen dar bir sokaa dt yolu. Baka bir sokaa geldiinde
de karlarn arasnda ssz grnml kk iki ev kt karsna.
Annesinin ve Bisswanger Baha'nn evleriydi bunlar. Bu k gecesinde
vaftiz babasnn evinin bir penceresinden darya, huzur verici
krmz bir k szyordu.
Augustus baheye girip kapy ald. Kk adam onu karlad ve tek
bir sz sylemeden ieri ald. Oda scak ve sessizdi. Ocakta kk
parlak bir ate yanyordu.
"A msn?" diye sordu baba. Augustus deilim der gibilerden
glmseyerek ban sallad.
"Ama yorgun olmalsn," dedi Bisswanger Baba. Yerdeki eski postu
iyice yayd ve iki yal insan yan yana bzlp atei izlemeye
koyuldular.
"ok uzaklardan geldin," dedi vaftiz babas.
"Evet, ama gzeldi. Yalnzca biraz yorgunum. Bu gece burada kalabilir
miyim? Yarn yeniden yola kacam," dedi Augustus.
"Tabii kalabilirsin. Melekleri bir kez daha dans ederken grmeyi arzu
eder misin?"
"Melekleri mi? Onlar yeniden ocuk olduumda grmeyi arzularm."
"Birbirimizi oktandr grmedik," diye konumasn srdrd
Bisswanger Baba. "Gzellemisin. Gzlerin eskiden olduu gibi
yumuak ve iyilik dolu. Annenin sa olduu zamanlardaki gibi. Beni
ziyaret etmen ok dosta bir davran."
Ypranm giysileri iindeki gezgin Augustus, bitkin, ylece
oturuyordu. Hi bu kadar yorgun olduunu anmsamyordu. Odann
rahatlatc sca ve atein alevi kafasn iyice kartrmt.
Gemile o n ayrmsayamyordu artk.
"Bisswanger Baba," dedi. "Ben yine kt bir ocuk oldum. Annem
alad. Onunla konuup ona artk uslu olacam syler misiniz? Bunu
benim iin yapar msnz?"
83

"Yaparm," dedi vaftiz babas. "Sakin ol. O seni seviyor."


Ocaktaki alev snmek zereydi. Augustus uykulu iri gzleriyle cansz
atee bakyordu. Bisswanger Baba, ocukluunda yapt gibi
Augustus'un ban alp kucana yatrd. Cokulu dinsel bir ezgi
duyuldu odada. Il l binlerce kk peri szlerek odaya doldular
ve ho hareketlerle birbirlerinin evresinde neeyle dnmeye ve
birbirleriyle dans etmeye baladlar. Augustus onlar izledi ve
yeniden bulduu cennete tm ocuk ruhunu at.
Annesinin sesini duyar gibi oldu, ama kmldayamaya-cak denli
bitkindi. Ayrca, vaftiz babas annesiyle konuacana sz vermiti.
Augustus uykuya dald. Vaftiz babas ellerini alp gsnn zerine
kavuturdu ve oda tmyle karanla gmlene dek onun artk atmayan
kalbini dinledi.
(1913)
84
OZAN
inli ozan Han Fook'un genliinde olaand bir tutkusu olduu
kulaktan kulaa yaylmt. Han Fook'un iir sanatyla ilgili ne
varsa renmeyi arzulad ve amacnn kusursuz iirler yazmak olduu
syleniyordu. O zamanlar Han Fook, Sar Nehir'in kysnda ailesiyle
birlikte yayordu.
Kendi istei ve onu efkatle seven anne babasnn yardmyla iyi bir
ailenin kzyla nianlanmt. Dn ksa bir sre sonra mutluluk
getireceine inanlan gnlerden birinde yaplacakt. Han Fook yirmi
yalarnda, alakgnll ve yakkl bir genti. Yol yordam da
bilirdi. yi eitim grmt ve baz olaanst iirleri, o zamanlar
bile edebiyatlar arasnda nlenmiti. Ailesi ok zengin deildi,
ama geliri rahat yaamasn salyordu, stelik nianlsnn
katklaryla ileride durumu daha da iyi olacakt. Nianls gzel ve
erdemli bir kzd ve grnte mutlu olmamas iin bir neden yok
gibiydi. Oysa Han Fook hi mutlu deildi, nk yrei kusursuz bir
ozan olabilme tutkusuyla yanp tutuuyordu.
Bir akam, nehirde fener alay yaplyordu. Han Fook nehrin kar
kysndaki limanda dolarken nehrin zerine eilmi bir aaca
yasland, nehrin sudan yaplma aynasnda yzen ve titreen binlerce
, sandallardaki kadnlarn, erkeklerin ve gen kzlarn
birbirleriyle selamlamalarn, gezerken gzel iekler gibi l
l parlamalarn izlemeye, aydnlanm suyun tatl prtsn,
arkclarn ezgilerini ve sitarlarm tnsn dinlemeye koyuldu.
Fltlerin kard tatl sesleri de. Ve tm bunlar, bir tapnan
kubbesi gibi kaplayan mavimsi geceyi de grd. Yalnz bir izle85
yiciydi Han Fook ve tm bu gzellikleri grp dndke yrei
cokuyla arpar oldu. Kar kydaki insanlarn yanma gitmek, onlarla
olmak, nianlsn ve arkadalarn grmek istiyordu, ama bu lene
katlmak arzusu arttka tm bunlar, duyarl bir izleyici olarak
alglayp kusursuz iirlere dntrp yanstabilmek zlemi yreinde
daha da kabaryordu. Gecenin mavisini, sudaki k oyunlarn,
konuklarn neesini ve nehrin kysnda, aacn gvdesine yaslanm
sessiz izleyicinin zlemini dile getirmeyi arzulu-yordu. Hibir zaman
bu dnyadaki elencelere ve kutlamalara itenlikle katlamayacan,
yaamn iinde yalnz ve yabanc bir izleyici olarak kalacan
anlamt. Ruhu byle yaratlmt onun. Dnyadaki gzellikleri
izleyecek, ama izlerken her zaman uyumsuz bir insann gizli zlemiyle
yanp tutuacakt. Byle dndnde hznlendi ve ancak bir gn
dnyay kusursuz bir biimde iirlerine yanstabil-diinde, dnyann
sesine ve lmszlne sahip olacana ve o zaman gerek bir
mutlulua ve doyuma ulaabileceine karar verdi.
Han Fook artk hayal mi grdn, yoksa uyank m olduunu
bilmiyordu. O srada bir hrt duydu ve aacn yanmda eflatun rengi
giysiler iinde saygdeer, yal bir adamn durduunu grd. Han
Fook toparland; nemli kiilere ve yallara gsterilen saygyla onu
selamlad. Yabanc glmseyerek birka dize okudu ona. Byk
ozanlarn yaratlarnda olan her ey bu dizelerde vard. ylesine

gzel ve kusursuzdular ki gen adam aknlktan yrei durdu sand.


Yerlere dek eilerek, "Kimsin sen?" diye bard. "Ruhumu
grebiliyorsun ve tm hocalarmdan rendiim dizelerden daha gzel
dizeler biliyorsun."
Yabanc bilge yantlamad, glmsemekle yetindi. Yalnzca, "Ozan
olmay arzu ediyorsan bana gel," dedi. "Kulbemi kuzey dalarndaki
byk nehrin doduu kaynan yannda bulabilirsin. Bana kusursuz sz
ustas derler."
Szn bitirince de abucak aacn glgesinde kayboldu. Han Fook onu
her yerde bouna arad, ama izini bile bulamad. Sonunda bunun,
yorgunluktan kaynaklandn sand. Sandallarn olduu yere gitti ve
elenceye katlmaya
86
alt, ama konumalar ve alg sesleri arasnda yabancnn gizemli
sesi kulandan hi gitmiyordu. Nee dolu insanlar ve ona k diye
taklanlarn arasnda, onlardan uzak, hlyal gzlerle ylece oturdu.
Ruhu sanki yabancyla birlikte gitmiti.
Aradan birka gn geti. Han Fook'un babas dn gnn
kararlatrmak iin akrabalarn ve arkadalarn armaya karar
verdi, ama damat aday buna kar kt. "Bir oulun babasna olan
grevini yerine getirmiyorsam beni balayn," dedi. "iir sanatnda
baarl olmay ne kadar ok arzuladm biliyorsunuz.
Arkadalarmdan bazlar iirlerimi vgye deer buluyorlar, ama ben
daha iin banda olduumun bilincindeyim. Bu nedenle, bir sre daha
yalnz kalmama izin verin ltfen. Sanrm karmn ve ocuumun
sorumluluu buna engel olacak. Oysa daha gencim, sorumluluklarm yok.
Bir sre daha bana mutluluk ve n getireceini umduum iir iin
yaamay amalyorum."
Babas bunlar duyunca ard kald. "Dnn bile ertelediine
gre, sanrm iiri her eyden ok seviyorsun. Ama eer nianlnla
bozutuysan benden saklama. Aranz bulmaya alaym. Ya da sana
baka bir kz bulalm," dedi.
Olu, nianlsn sevdiini ve her zaman seveceini syledi ve
aralarnda en ufak bir anlamazlk olmadna yemin etti. Sonra ona,
fener alaynn yapld gece dnde grd bir ustann kendisini
ardn ve dnyada her eyden ok onun rencisi olmay
arzuladn anlatt.
"Peki, yleyse," dedi babas, "sana bir yl sre tanyorum. Bu srede
dnn izinden gidebilirsin. Belki de bu yolu sana Tanr
gstermitir." Han Fook duraksayarak, "Kimbilir, bu sre belki de iki
yl olabilir," diye yantlad.
Babas gitmesine izin verdi, ama kayglanmt. Gen adam nianlsna
bir mektup yazp onunla vedalat ve yola koyuldu.
Uzun bir yolculuktan sonra, nehrin kaynan buldu. n cin gemez bu
yerdeki bambu kulbeyi de. Nehrin kysndaki kulbenin nnde daha
nce aacn yannda grd yal adam oturmu lavta alyordu.
Konuunun yaklatn grnce hi tepki gstermedi, yalnzca
glmsedi ve
87
ince parmaklaryla algnn tellerine dokundu. Byl bir ezgi, gm
bir bulut gibi tm vadiye yayld. Gen adam ylesine ard ki
olduu yerde kalakald ve kusursuz sz ustas, kck lavtasn yere
brakp kulbesine girene dek bu aknln tesinde ne varsa tmn
unuttu. Han Fook saygyla onu izledi; onun hizmetkr ve rencisi
olarak yannda kald.
Bir ay geince szlerini yazd btn arklar kmsemeye
balam, onlar belleinden silip atmt. Birka ay sonra da
retmenlerinden rendii arklar unuttu. Usta onunla hemen hemen
hi konumuyordu. Bu suskunluk iinde rencisinin ruhu ezgilerle
dolup taana dek ona lavta alma sanatn retti. Bir kez Han Fook,
gz gnde iki kuun uuunu betimleyen ksa bir iir yazd ve
yazd iiri hi de kt bulmad, ama bunu ustasna gstermeye
cesaret edemedi. Ama bir akam kulbenin yannda otururlarken iirini
okudu, ustas da onu dikkatle dinledi, ama tek bir sz bile

sylemeden lavtasn yavaa almay srdrd. Hava serinledi,


anszn alacakaranlk bast ve sert bir rzgr esmeye balad. Oysa
yazn ortasyd. Boz renkli gkyznde iki krlang cokulu bir g
zlemiyle uup duruyordu. Her ey, rencinin iirine oranla o denli
gzel ve^ ylesine kusursuzdu ki, renci kendini deersiz buldu, hznlenip suskunlat. Yal adam hep byle davrand. Bir yl sonra,
Han Fook lavtay neredeyse kusursuz almay rendi, ama iir sanat
ona giderek daha zor ve anlalmaz gelmeye balamt.
Aradan iki yl daha geti ve gen adam evini, yaknlarn ve
nianlsn ok zler oldu. Ustasndan gitmek iin izin vermesini
rica etti.
Ustas glmsedi. Onaylar gibi ban sallayarak, "zgrsn, nereye
istersen oraya git. Sonra ister geri dn, ister dnme. Nasl
istersen," dedi.
Bunun zerine renci yola koyuldu ve bir sabah tan vakti, doduu
kentteki nehrin kysna varp evinin olduu kemerli kprnn
tesindeki kenti grene dek durmadan yol ald.
Grnmeden evinin bahesine girdi, yatak odasnn penceresinden
ieride uyumakta olan babasnn soluklarn dinledi, sonra da gizlice
nianlsnn evine gitti. Meyve bahesine girip bir armut aacna
trmand ve onun, odasnda
88
salarn taramasn izledi. Grdklerini onlarn zlemini ektii
zamanlardaki imgeleriyle karlatrdnda gerekten ozan olmak iin
yaratlm olduunu anlad, nk ozanlarn dlerinde gerek yaamda
hibir zaman bulamayacaklar bir gzellik ve incelik olduunun
bilincine varmt. Aatan indi, kaarcasna kpry geip evinin
olduu kentten ayrld ve dadaki yksek vadiye dnd. Onu ilk kez
grd gibi yal ustas basit hasrnn zerinde kapnn nnde
oturuyor, parmaklarn lavtasnn tellerinde gezdiriyordu. Han Fook'u
selamlamad. Onun yerine sanatn yararlarna deinen iki dize okudu.
Dizeler ylesine anlaml ve gzeldi ki gencin gzleri yala doldu.
Han Fook yeniden kusursuz sz ustasnn yannda kalmaya karar verdi.
Lavta almay iyice renmiti. Bu kez ustas ona sitar almay
retmeye balad ve aylar kuzey rzgrlarnn karlar erittii gibi
abucak eriyip gitti. Han Fook'un iine yeniden bir ate dt. Evini
zlyordu. Bir gece gizlice oradan ayrld, ama henz vadinin son
dnemecine varmamt ki gece rzgr kulbenin nnde asl duran
sitarn tellerine dokundu ve tellerin kard tn Han Fook'u
izleyip ona geri dnmesini syledi. O da bu arya dayanamad. Bir
kez de dnde babasnn bahesine bir fidan diktiini grd. Kars
yannda duruyor, ocuklar da aac st ve arapla suluyorlard.
Uyandnda odas ay yla dolmutu. Huzursuzluk iinde kalkt ve
yannda uyuyan ustasnn ak sakalnn titrediini grd. inde bu
insana kar derin bir nefret uyand. Onun geleceini alm, onu
mahvetmiti. inden stne atlp onu ldrmek geti. O anda yal
adam gzlerini at ve Han Fook'a ylesine yumuak, gzel ve hznl
glmsedi ki Han Fook un eli kolu bal kald.
"Unutma," dedi yal adam yavaa, "cannn istediini yapmakta
zgrsn. Evine dnp aa dikebilirsin ya da benden nefret edip beni
ldrebilirsin. Hi fark etmez."
Youn duygulara kaplan Han Fook, "Ah, sizden nasl nefret edebilirim
ki!" diye bard. "Bu gkyznden nefret etmeye benzer."
Yeniden ustasnn yannda kalmay srdrd. Sitar almay iyice
rendi. Sonra da flt almay. Sonra ustasnn denetiminde iirler
yazmaya balad. Zamanla az ve z szle, dinleyenlerin ruhlarn,
rzgr suyun aynalarn na89
sil okarsa, yle okayan dizeler sylemeyi rendi. Gnein doarken
dalarn izdii kaviste duraksamasn, balklarn sessizce hzla
kayar gibi hareket etmelerini ve suyun altnda glgeler gibi oraya
buraya kamalarn dile getirdi. Gen bir st aacnn ilkbahar
rzgrnda eilip b-klmesini de. Bu dizeleri dinleyen, yalnzca
gnein ve balklarn oyununu ya da st aacnn fsltsn

duymakla kalmyor, bir an iin bu kusursuz ezgilerde gkyznn ve


dnyann btnletiini duyumsayp coku ya da acyla sevdii ya da
nefret ettii neyse onu dnyor, ocuklar oyunu, genler
sevgililerini, yallarsa lm anmsyordu.
Han Fook byk nehrin kaynann yannda yaayan ustasyla ne kadar
sredir birlikte olduunu artk bilemiyordu. Bazen ona, vadiye gelip
yal adamn algsndan vadiye dalan ezgilerin onu karlamas
daha dnm, ou zaman da arkasnda insanln tm alar ve zaman
yitip gitmi gibi geliyordu.
Bir sabah uyandnda odada yalnzd. Ustay her yerde arad ve ona
seslendi, ama onu hibir yerde bulamad^ Ustas yok olmutu. O gece
sanki anszn sonbahar gelmiti. Eski kulbeyi sert bir rzgr
sarsyor ve dalarn ardnda kme kme gmen kular oradan ayrlmaya
hazrlanyorlard. Oysa g zaman deildi.
Bunun zerine Han Fook, kk lavtasn yanma alp aaya, doduu
kente doru yola kt. Yolda karlat insanlar onu nemli
kiilere ve yallara gsterilen saygyla selamladlar. Kente
vardnda babasnn, nianlsnn ve akrabalarnn ldn rendi.
Evlerine bakalar yerlemiti. O gece nehirde yine fener alay
vard. Ozan Han Fook karanlk kar kyda bir aaca yasland ve
kk lavtasn almaya balad. Onu duyan kadnlarn gzleri bylenmiesine geceye dalp gitti, gen kzlarsa lavta alana
seslendiler ve o gne dek hi byle gzel lavta dinlemediklerini
haykrdlar, ama onun nerede olduunu bir trl anlayamadlar. Han
Fook glmseyerek binlerce fener yanssnn yzd nehre bakt. Onun
iin artk ne geek fenerlerle yanslarnn ne de gemi lenle o
andaki len arasnda bir ayrm vard.
(1913)
90
ORMAN ADAMI
lkalarda, insanlar henz dnyann drt bir yanna dalmadan nce
yalnzca ormanlarda yaarlard. Eski tro pik ormanlarn kuytu
yerlerinde toplu halde rkek yaarlar, soydalar maymunlarla srekli
atrlar, kendi varlklarnn ve eylemlerinin tesinde tek bir
Tanr vp tek bir yasa tanrlard. O da ormand. Orman onlar iin
doduklar ve bydkleri yer, beik, barnak, yuva ve mezard;
ormann dnda bir yaam dnmek bile istemezlerdi. Ormann
kysna dek gitmekten kanrlar ve kim av ya da kamak iin oraya
gitmek zorunda kalrsa, korkudan titreyerek dardaki beyaz
boluktan sz eder, gnein lmcl yakclnda uzanan rkn
hilii grdn anlatrd Aralarnda ok yal bir orman adam
vard. Yllar nce yabanl hayvanlarca kovalanrken, ormann
snrlarnn dna kamak zorunda kalm ve hemen kr olmutu. Bu
adam kei ve aziz saylyordu. Ad Mata Dalam'd. Gzleri iine
bakyor demekti bu. Kutsal orman arksn o bestelemiti. Gk
grltsnn gl olduu zamanlarda orman halk bu arky sylerdi
ve o ne derse yaparlard. Bu denli nemli ve gizemli olmasnn nedeni
gnei grmesine karn lmemi olmasyd.
Orman insanlar koyu tenli, ok kll, ufak tefek insanlard. Yabanl
gzleri rkekti. ne doru eik yrrler, insanlar ve maymunlar gibi
hareket ederler ve ormann yksek aalarnda kendilerini
yerdeymiesine rahat hissederlerdi. Barnak ve ev kavramlar
gelimemiti, ama baz silahlar ve ara gereleri vard. Taklar
da. Sert aa kabuklarndan, zerinde kurutulmu brtlenler ya da
cevizler asl kolyeler yapabiliyorlard. Salarna ve boyunla91
rina da domuz dii, kaplan trna, papaan ty ve nehir midyesi
gibi deerli bulduklar nesneleri takarlard. Bitip tkenmeyen
ormann ortasndan byk nehir akar, orman adamlar da ona yalnzca
gecenin karanlnda yaklamaya cesaret ederlerdi. Bazlar nehri hi
grmemiti bile. Yrekli olanlar ormann kuytu kelerinden gecenin
karanlnda rkerek gizlice nehre yaklar, suyun verdii soluk
kta filleri ykanrken izler ya da tropik aalarn aa dnm
dallarn aralar, dehete kaplarak ldayan yldzlar izlerlerdi.

Gnei hibiri grmemiti ve gnein sudaki yanssn grmek son


derece tehlikeli saylrd.
Kr Mata Dalam'n ynettii orman adamlarndan biri de gen Kubu'ydu.
Kubu genlerin ve uyumsuzlarn ba ve temsilcisiydi. Mata Dalam
yalandka daha da kat davranr olmu, bu nedenle durumdan honut
olmayanlarn says giderek artmaya balamt. O gne dek tm,
yal adamn, yani krn besinlerini salamak zorundayd.
Gerektiinde ona akl danrlar, onun orman arksn sylerlerdi.
Ama giderek smrc olmaya balam, basksn artrr olmutu.
Sylediine gre buyurduu her eyi ona dnde orman tanrs
iletiyordu. Kuku duyan birka gen, yal adamn bir dzenbaz
olduuna ve kendi, karn kolladna inanmaya balad.
Yal adamn en son bulgusu yeni ay kutlama treniydi. Tmn
evresine diziyor, ortalarna oturup davul almaya balyordu. Orman
adamlar golo elah arksn syleyerek yorgunluktan dizleri titreyip
ayakta duramayana dek dans etmek zorundaydlar. Sonra da erkeklerin
sol kulaklarn bir dikenle delmeleri gerekiyor, gen kzlar ve
kadnlarsa keie gtrlyor, o da onlarn kulaklarn kendisi
deliyordu.
Kubu ve birka arkada bu treye karydlar. Gen kzlar da kar
koymak iin yreklendirmeye alyorlard. Bir kez neredeyse keie
engel olup baarl olmalarna ramak kald. Oysa yal adam yeniden
bir yeni ay treni dzenledi ve gen kzlarn sol kulaklarn delmeye
balad. Gc yerinde bir gen kz yle korkun bard ve var
gcyle ylesine kar koymaya alt ki, kr adam yanllkla
dikeni kzn gzne saplayverdi ve kzn gz akt. Kz92
caz yle dehet verici lklar atyordu ki, herkes koup geldi.
Olanlardan ok etkilendiler, ama kimse sesini karamad. Genler,
'Olanlar gryorsunuz' dercesine ortaya atldlar. Kubu keii
omzundan yakalamaya altnda, kei davulunun zerine kt ve
fkeli, atlak sesiyle yle bir lanet savurmaya balad ki
oradakilerin tm dehete dp geri kat. Kimse ne dediini
anlayamyordu, ama szlerinin lgn ve kt tns kutsal trenlerde
kullanlan rkn kutsal szckleri anmsatyordu. Kubu'yu gzlerini
akbabalar yesin diye lanetledi ve bir gn barsaklarnn ormann
dnda gnete kavrulaca kehanetini savurdu. O anda en gl
kendisi olduu iin kzn yanma getirilmesini buyurdu ve dikeni kzn
br gzne de saplad. Herkes donup kald ve soluk bile almaya
cesaret edemedi.
"Darda leceksin," diye lanetlemiti Kubu'yu. O gnden sonra
herkes Kubu'ya yitik gzyle bakmaya balad. 'Dars' z topran
ve ormann tesiydi ve korku, gnete kavrulma ve alev kzgnlnda
lmcl boluk anlamna geliyordu.
Kubu dehet iinde var gcyle kamaya balad. Oradaki herkes de
onun korkudan katna tank oldu. Kendini gzlerden uzak tutmak
iin bo bir aa kovuuna sakland. Gnlerce inanc ve korkusu
arasnda bocalayarak orada ylece bzlp kald. Halknn gelip onu
bulmasndan ve ldrmesinden ya da gnein orman delip onu avlayp
yok etmesinden korkuyordu. Oysa aln ve uyku zleminin tesinde ne
bir ok ne de bir mzrak gelip buldu onu. Gne de yldrm denli
yakc bir k yollamad.
Kubu ayaa kalkt ve ekinerek aatan dar kt. Neredeyse hayal
krklna uramt.
"Demek ki keiin lanetiyle bir ey olmuyor," diye dnd
aknlkla. Yiyecek bir eyler bulup karnn doyurdu. Canlandn
ve glendiini anlaynca ruhu da yeniden gurur ve nefretle doldu.
Artk kendi insanlarnn yanna dnmek istemediine ve o kr keiin
arkasndan etkisiz lanetler yadrd nefret edilesi biri olmay ye
tuttuuna karar verdi. Tek bana da yaayabilirdi, ama ilk nce
almas gerekiyordu.
93
Yrmeye ve dnmeye balad. Ona elikili gelen her eyi bir bir
dnd. Aydnlann, aldatmacalar ve zellikle de keiin davul

almasn ve dzenledii trenleri. Dndke her eyi daha iyi


anlayabiliyordu. Evet, tm aldatmacayd. Tm yalnzca kar ve
yalan zerine kurulmutu. Kukusu uyanm ve bilinlenmeye balamt
bir kez. Daha da derinlemesine dndnde o gne dek gerek ve
kutsal saydklar eyleri sorgulamaya balad. rnein, orman tanrs
ve kutsal orman arksnn ilevi neydi? Hi yarar yoktu onlarn.
Onlar da aldatmacayd. indeki korkuyu bastrmaya alarak orman
arksnn szcklerini deitirerek alayc bir ses tonuyla sylemeye
koyuldu. Sonra orman tanrsnn adn kez yineledi. O gne dek
buna kei dnda kimse leceini bilse bile cesaret edememiti.
Hibir ey olmad. Ne frtna koptu ne de imekler yad.
Ne kadar sredir yalnz olduunu bilemez oldu. Gzka-paklarn zorla
ak tutarak yanan gzlerle orada burada amasz dolat durdu.
Dolunay zamannda o gne dek kimsenin gitmeye cesaret edemedii
nehrin kysna da gitti. Orada ilk kez, ayn sudaki yanssna, sonra
da yreklenip yldzlara ve aya bakt. Yine bana bir ey gelmedi.
Ayn kt tm geceler boyunca, yasak n sarholuunda
dncelere dalp ylece oturdu. Yrekli, ama rkn tasarlarla
doluydu. "Ay ve yldzlar benim dostum, oysa yal kr, benim
dmanm. Sanrm dars ierden daha iyi. Belki de ormann kutsal
oluu da bir aldatmaca," diye dnd. Bir akam ondan nce gelen
kuaklarn hibirinin dnemedii yrekli ve olaanst bir ey
geldi aklna. Aa dallarn kenevir lifleriyle balar, stne
oturur, kendimi akntya brakabilirim diye dnd. Gzleri parlad.
Yrei deli gibi arpmaya balamt. Oysa bunu yapmas olas
deildi, nk nehir timsah doluydu.
Yaplabilecek tek ey, eer ormann sonu varsa, bittii yerden kp
kendini o kt darya, o alev alev yanan bolua teslim etmekti. Ne
denli acmasz bir canavar da olsa gnei bulmas ve ona direnmesi
gerekiyordu. Kimbilir, belki de gneten korkmak retisi de bir
yaland!
94
Onun korkudan tir tir titremesine yol aan bu lgn, ama yrekli
dnceye bir dizi dncenin sonucunda ulamt. Orman anda o
gne dek hi kimse ormandan kendi istemiyle ayrlmay ve o rkn
gnee gvenmeyi gze alamamt. Gnlerce bunlar dnerek dolat
durdu. Sonunda cesaretini toplad, korkuyla nehrin aydnlkta
ldayan suyuna kadar yaklat ve rkek gzlerle suda gnein
yanssn grmeye alt. Prlt, kamaan gzlerine ok gibi
saplandnda Kubu gzlerini abucak yummak zorunda kald. Bir sre
ylece kaldktan sonra yreklenerek gzlerini yeniden at. Birka
kez gzlerini ap kapadktan sonra bakmaya alt. Demek ki insan
dayanabiliyordu ve yrekli, cokulu klyordu bu insan. Kubu gnee
gvenmeye balad. Kendisini ldrse bile, onu, keiin atlak
sesinin egemen olduu ve onun gibi gen ve yrekli insanlarn
dland karanlk, kt ormandan daha ok sever olmutu.
Artk hibir ey onu durduramazd. Cokuyla ie koyuldu. Dayankl
sert aatan ince sapl bir eki yapt ve ertesi sabah gn doarken
Mata Dalam'm peine dt. zini srd ve onu bulunca kafasna
ekile vurarak ldrd. Mata Dalam'm ruhunun arpk azndan nasl
dar katn da grd. Onu neyin ldrd anlalsn diye
ekicin bir yzne bir midye parasyla zenerek evresinden dz
izgiler kan bir yuvarlak izdi. Gnein resmiydi bu.
nanla yola koyuldu. Darsn bulacakt. Gece gndz ayn ynde
yrd. Geceleri aa dallarnn zerinde yatyor, sabah gn doarken
yeniden yola kyordu. Gnlerce dereleri ve kara bataklklar aarak
ykselen tepeciklere ve yosun tutmu kayalara, sonra da yamalara,
uurumlarn olduu dalara vard. Bunlar ilk kez gryordu. Orman
bitip tkenmek bilmiyor, oysa Kubu'nun inanc giderek yitiyordu.
Belki de doduu yerden ayrlmasn diye, bir Tanr ormann sona
ermesini yasaklamt.
Oysa bir akam giderek azalan ve kurulaan bir havann iinde uzun
sre ykselen yamalara trmandktan sonra, orman anszn bitiverdi.
Ama ormanla birlikte toprak da tkenivermiti. Kubu orman bittiinde

hava boluuna doru tkezledi. Sanki dnya orada ikiye ayrlmt.


Uzakta soluk bir kzllk, yukarda da birka yldzdan baka bir ey
grlmyordu, nk karanlk basmak zereydi.
95
Kubu dnyann kysna oturdu ve aaya dmemek iin kendini uzun
sarmaklarla balad. Geceyi orada bzlerek, byk bir gerginlik
iinde gzn bile krpmadan geirdi. Sabahn ilk klaryla
yerinden kalkt, bolua eilerek gn beklemeye balad.
Uzakta gzel, sar k izgileri belirdi. Gkyz de, o gne dek hi
ak havada durup gnein douunu grmemi olan Kubu gibi heyecanla
bekler gibiydi. Sar k izgileri bir yumaa dnerek alevlendiler
ve anszn rkn uurumun tesinden kocaman ve kpkrmz gne
gkyznde beliriverdi ve giderek koyu maviye dnen karanlk ve
sonsuz bir boluktan yukarya doru frlad. Denizdi bu.
Ve titreyerek izleyen orman adamn nnde 'dars' rtsn
kaldrarak alverdi. Ayaklarnn altnda bilinmez dumanlarla kapl
derinliklere doru da alalyor, karsnda da pembe renkte bir ta
gibi baka bir kayalk da ykseliyordu. Yanna doru da uzakta beyaz
kpkl kysnda kk balar sallanan aalarn olduu ok byk,
koyu mavi bir deniz uzanyordu. Gne, Kubu'yu dnme- ye zorlayan
bu binlerce yeniliin zerine ykseliyor, glmsemeye benzer
renklerle ldayan bir k selini daas edercesine dnyann zerine
alev alev sayordu.
Kubu yreklenip gnee dorudan bakamad, ama klarn renkli
alayanlar gibi dalara, ovalara, deniz kylarna ve uzaktaki mavi
adalara dkldn grd. Diz kt ve bu ltl dnyann
tanrlar nnde yere kapand. Ah, kim oluyordu ki Kubu? Kk pis
bir hayvand o. Anlamsz yaamn ormann derinliklerinde,
alacakaranlk bir bataklk kesinde, dzenbaz tanrlarn kulu olarak
rkek ve cokusuz tketmiti. Gerek dnya buradayd ve onun yce
tanrs da gneti. Ormanda geirdii dnemin ksr dleri gemite
kalm ve l keiin solgun resmi gibi ruhunda soumaya yz
tutmulard bile. Gnee ve denize kar, elleri ve dizleri zerinde
srnerek yamatan aaya indi. Yrei kurtuluun verdii
sarholukla arpyordu. Bir dte grmesine gnee ynetilen bir
dnya olduunu anlamt. Bu yeni dnyada tm canllar zgr yayor
ve gne gibi kimsenin boyunduruuna girmiyorlard.
(1914)
96
BAKA BR YILDIZDAN GARP HABERLER
Gzel yldzmzn dou yrelerinden birinde ok byk bir felaket
oldu. Yamur, frtna ve sel basknlaryla birlikte gelen deprem
byk ky, evleri, baheleri ormanlar ve bitkileri yerle bir etti,
birok insan ve hayvan ld, ama en zc olan da lleri ve onlarn
yattklar yerleri ssleyecek yeterince iek olmayyd.
Bunun dnda her trl gereksinim salanabiliyordu. O rkn andan
ksa bir sre sonra komu kylere yardm ars ulatrld ve
yredeki btn kulelerden, eski alardan beri Aclar Tanra'sm
selamlamak iin kullanlan, o herkesin yreini acya boan hznl
atlar duyuldu. Tm yreden acy paylaanlar ve yardm etmek
isteyenler koup geldiler; evlerini yitirmi kiileri akraba, e-dost
ve yabanclar evlerinde konuk etmek iin ardlar. Gda, at-araba,
ara-gere, ta, kereste ve daha ne gerekliyse hepsi drt bir yandan
saland. Kadnlar ve ocuklar sevecen dost ellerce uzaklatrld,
yarallarn yaralar sarld, toprak altnda kalan ller arand,
ykntlar kaldrld, yklma olasl olan duvarlara destekler
kondu ve bir an nce yeni evler yapmak iin gerekli malzeme
hazrlanmaya baland. Felaketten bu yana havaya hzn egemendi;
herkes lenlere zld ve sayg duyduu iin suskunluk iinde
alyordu, ama yine de btn yzlerde ve seslerde umarl bir aba
ve belirgin bir inan gze arpyordu, nk uraanlarn yrekleri,
gerekli, iyi ve saygdeer bir ii birlikte yapmann cokusuyla dolup
tayordu. almaya baladklarnda ekingen ve suskundular. Oysa
bir sre sonra, oradan buradan neeli bir ses ya da alrken

sylenen bir arMasallar


97/7
knn birka dizesi duyulmaya baland. Doal olarak sylenen bu
arklar, 'Derde urayanlara yardm elini uzatmak sevaptr',
'Yrekler bu yardm kuraklktan sonra den ilk yamur gibi kana
kana ier', 'Sana minnet iekleriyle yant verirler' ya da 'Beraber
alanlar Tanr dllendirir' gibi yce szleri de dile
getiriyordu.
Oysa, herkesin yaknd bir ey vard: iek ktl. lk karlan
ller, yerle bir olmu bahelerden toplanan ieklerle bezenmiti,
sonra da evreden, toplayabildiklermce iek toplamlard. Ama
ansszlk sonucu, mevsimin en gzel ieklerini yetitiren en byk
ve en gzel bahelere sahip olan ky de yerle bir olmutu.
nsanlar, depremden nce, baka hibir yrede yetitirilmeyen deiik
tonlardaki olaanst gzel nergisleri ve idemleri grmek iin
buralara gelirlerdi. Oysa imdi bunlarn hepsi yok olmutu. Bir sre
sonra, yredekiler ne yapacaklarn bilemez oldular. Treleri yerine
getiremiyorlard. Trelere gre, bir insan ya da bir hayvan lnce,
mevsimin iekleriyle bezenmeliydi ve lm ne kadar ac verici ve
beklenmedik ise o kadar ok iek olmas gerekiyordu.
Arabasna atlayp yardm armak iin ilk koanlardan biri olan
yrenin en yalsna sorular, istekler ve yaknmalar yadryorlar, o
da zorlanmasna karn sakin ve gayretli grnn bozmamaya
alyor; gzlerindeki aydnlk ve dost bak, sevecen sesini ve
beyaz sakalnn altndan grnen o huzurlu ve iyicil glmsemesini
sabrla srdryordu. Bilge biri olarak tannmasna ve herkesin ona
akl danmasna neden olan da bu nitelikleriydi.
"Dostlarm," dedi. "Tanr bizi snamak iin bu felaketi gnderdi.
Burada yklan her eyi ksa srede yeniden yapp kardelerinize geri
vereceiz. Bu yamda, hepinizin iini gcn brakp buraya,
kardelerimize yardm iin koup geldiinizi grebildiim iin
Tanr'ya krediyorum. Ama llerimizi yolculuklarna kmadan nce
doru drst uurlayabmemiz iin gerekli olan iekleri nereden
bulacaz? Burada olduumuz ve sa kaldmz srece uurlayacamz
llerimizin birinin bile iek sunulmadan gmlmesine izin
vermemeliyiz. Siz de byle mi dnyorsunuz?"
98
"Evet," diye bard hepsi. "Biz de katlyoruz." Yal adam, babacan
sesiyle, "Biliyorum," diye yantlad. "imdi size ne yapmamz
gerektiini syleyeceim. Gmemediklerimizi henz karn kalkmad
dadaki byk yaz tapnana tayalm. iekleri bulana dek orada
gvenli olurlar ve bozulmazlar. Yln bu mevsiminde, bize bu kadar
ok iek bulabilecek tek kii var. O da kral. Bu nedenle, iinizden
birini ondan yardm istemek iin eli olarak yollamalyz," Hepsi,
onaylayarak, "Evet, evet, krala yollamalyz" diye bard. "Tamam
yleyse," diye szn srdrd yal adam ve herkes beyaz sakalnn
altndaki gzel glmseyi-indeki sevinci grd. "Krala kimi
yollayalm? Yol uzak olduu iin gen ve evik biri olmal. Gzleri
de l l olmal ki kraln yrei dayanamasn. yi konuabilmesi
gerekmez. Gzleriyle konuabilmeli. En iyisi bir ocuk yollamak. Hem
de buradaki en gzel ocuu. Ama bu yola ocuk dayanamaz. Bana yardm
etmelisiniz dostlarm. inizde bu ii yapabilecek biri varsa ya da
byle birini tanyorsanz ltfen bana haber verin."
Yal adam sustu ve aydnlk baklarn evresinde gezdirdi, ama ne
bir ey syleyen ne de ne kan oldu.
Sorusunu nc kez yinelediinde, on alt yanda, neredeyse ocuk
denebilecek bir gen ne kt topluluktan. Yal adam selamlarken
gzlerini yerden kaldramad. Kpkrmz kesilmiti.
Yal adam ona baknca, bu i iin biilmi kaftan olduunu anlad
hemen. Glerek, "Bizim elimiz olmak istemen ok iyi," dedi. "Ama bu
kadar insann arasndan neden sen ktn?"
Bunun zerine gen, ilk kez yal adamn yzne bakt ve "Baka
isteyen yoksa izin verin ben gideyim," dedi.

Kalabalktan biri, "Brakn gitsin," diye bard. "Onu tanyoruz.


Bizim kyden o. Bu yredeki en gzel iek bahesi onundu. Deprem
baheyi yok etti."
Yal adam ocuun gzlerinin iine bakarak, "ieklerine ok mu
zlyorsun?" diye sordu.
Gen, yavaa, "Evet, zlyorum, ama o nedenle gnll olmadm,"
dedi. "ok sevdiim bir arkadam, ge.
99
ve gzel bir atm vard, ikisi de depremde ld. Henz gmlmediler.
Gmlmeleri iin iek gerekli."
Yal adam elini uzatp onu kutsad. Gence hemen uygun bir at
buldular. O da atna bindi, herkesle vedalat, at mahmuzlayp slak
ve yitik tarlalardan geerek kyden kp yola koyuldu.
Btn gn at srmt. Kraln bulunduu bakente bir an nce
varabilmek iin kestirme olsun diye atn daa srmt ve
alacakaranlk basmaya baladnda ormanlardan ve vadilerden geen
dik bir orman yoluna sapt.
Anszn nnden o gne dek hi grmedii kara bir ku umaya balad.
O da kuu, ku kk bir orman tapmann damna konuncaya kadar
izledi. Gen atn ayrda brakt ve tapman giriindeki aatan
yaplma stunlarn arkasndan geerek gsterisiz tapnaa girdi.
Tapnan sunak yeri o yrede bulunmayan siyah bir tatan yaplm,
zerine de, gencin tanmad garip bir Tanr simgesi izilmiti.
Yrtc bir kuun yedii bir yrekti bu.
Tanr'ya saygsn sundu gen. Adak olarak da, dan yamacndan
koparp giysisine ilitirdii bir anieifi sundu ve yorgunluktan
bitkin olduu iin tapman bir kesine kvrlp yatt.
Oysa, her gece arlmadan gelen uyku o gece bir trl gelmiyordu.
Vadiden kopard anieinden ya da tatan gelen, neredeyse ac
veren garip, youn bir koku tapnan iine yaylyor, karanlkta
rkn Tanr simgesi bir hayalet gibi parlyor ve damda tnemi olan
garip ku arada srada rkn kanatlarn yle gl rpyordu ki
frtnada aalarn sallanmasna benzer bir ses kaplyordu evreyi.
Sonunda gen dayanamad. Gece yars kua bakmak iin dar kt.
Ku kanatlarn rparak gence bakt ve, "Neden uyumuyorsun9" diye
sordu. "Bilmiyorum," dedi gen. "Belki de ok hznl olduum iin."
"Bir ey mi oldu?"
"Arkadam ve en sevdiim atm ld."
"lm bu denli ac bir ey mi?" diye sordu ku alay ederek.
100
"Hayr byk ku, o denli kt deil, ayrlk yalnzca. O nedenle
hznl deilim. Kt olan, arkadamn ve atmn gmlememesi.
ieimiz kalmad."
"Bundan ok daha kt eyler de var," dedi ku ve kanatlarn
isteksiz rpt.
"Hayr ku, daha kt bir ey olamaz. nsan ieksiz gmlrse,
yeniden istedii gibi doamaz ve eer yaknlarn ieksiz bir
trenle gmersen, onlarn glgeleri seni dnde rahat brakmaz.
Gryorsun ite. llerim ieksiz kald iin uyuyamyorum bile."
Ku, kvrk gagasn ter gibi gcrdatt. "Delikanl, eer bir tek
bunu yaadysan, senin aclardan haberin yok demektir," dedi. "Sen
hi ok byk ktlkler duymadn m? Nefret, ldrme ve kskanlk
nedir bilmez misin?"
Gen, kuun szlerini bir dteymiesine dinledi. Sonra dnd ve
alakgnlllkle, "Evet, anmsyorum," dedi. "Eski yklerde ve
masallarda sz edilir bunlardan. Gerek deil bunlar. Ya da eskiden
ieklerin ve iyi tanrlarn olmad zamanlarda dnyada byle eyler
varm. Hi byle ey olur mu?"
Ku tiz sesiyle gld. Dikleti ve gence, "Demek ki imdi krala
gitmek istiyorsun. Benim de yol gstermemi," dedi.
"Aa, biliyorsun demek!" diye bard gen sevinle. "Beni oraya
gtrrsen ok sevinirim."
Bunun zerine ku sessizce yere yatp kanatlarn iki yana at.
Gence atn orada brakmasn ve kendisiyle birlikte krala umasn

buyurdu. Gen, kuun zerine oturdu. Umaya baladlar. "Gzlerini


kapa," dedi ku. Gecenin karanlnda, bir bayku uarmasna,
sessiz ve rahat uuyorlard. Yalnzca gencin kulaklar souktan
uyumutu. Tm gece boyunca durmadan utular
Sabah erkenden ku yere kondu. Gence, "Gzlerini a," diye buyurdu.
Gen eli gzlerini atnda bir ormann kysnda durduklarn
grd. Kamaan gzlerinin nnde gnn ilk klaryla parlayan bir
ova uzanyordu. "Geldiinde beni bu ormann kenarnda bulursun," dedi
ku. Ok gibi frlayarak havada ykseldi ve ksa srede gkyznn
maviliinde yitip gitti.
101
Gen, ormandan geni ovaya ktnda aknd. evresinde her ey o
denli deimiti ki hayal mi gerek mi olduunu ayrmsayamyordu.
Ovadaki ayrlar ve aalar k-yndekilere benziyordu. Gne l
l parlyor, rzgr dalgalandrd otlarla oynayordu. Ama
evrede ne insan ve hayvan ne de ev ve bahe vard. Burada da gencin
yresindeki kadar rkn bir deprem olmu gibiydi. Evler ykkt.
Aalarn dallar kopmu, itler devrilmi, emekle yaplan her ey
yitmiti. Gen eli anszn, ovann ortasnda gmlmemi bir lnn
yattn grd. Yar yarya yok olmutu. rknt grnm. Dehet
iinde kalan gencin midesi buland. lk kez byle bir ey gryordu.
Kularn ya da baka hayvanlarn kemirdii lnn yz bile
rtlmemi-ti. Gen birka iek buldu ve lnn yzne bakmamaya
alarak bu ieklerle ve yapraklarla rtt.
Tm vadiyi dayanlmaz bir koku sarmt. evresinde akbabalarn
dolat bir l daha grd. Sonra da basz bir at. nsan ve hayvan
kemikleri gnete ylece braklmt. Kimsenin iek ya da gmme
trenine aldrd yok-* tu anlalan. Gen, inanlmaz bir felaketin
bu lkedeki her eyi ve herkesi yok ettiine inanr oldu. O kadar ok
l vard ki sonunda iek bulup llerin yzlerini rtmeyi brakt.
Yar kapal gzlerle rkerek yoluna devam etti. Her yerden rk et
ve kan kokusu geliyor, binlerce lden ve ykntdan giderek artan
aclar tayor ve lklar ykseliyordu. Gen kendini bir
karabasanda sand. Yresindeki llerin ieksiz kalmas ve
gmlmemi olmalar ona Tan-r'nn bir uyars gibi gelmeye balad.
Bir gece nce, tapnan dammdaki kara kuun szlerini anmsad. Onun
tiz sesini duyar gibiydi. "ok daha kt eyler var," demiti.
Ve o anda, kuun onu baka bir yldza getirdiini ve grd her
eyin gerek olduunu anlad.
ocukluunda o rkn masallar dinlerken kapld duyguyu anmsad
ve o duygu yeniden sard onu. nsan buz gibi saran bir dehet,
ardndan da, tm bunlarn ok eskilerde kalm olduunu bilmenin
getirdii avuntunun verdii sessiz bir sevin duygusuydu bu. ok
uzaklarda kalmt bu ktlkler. Oysa burada grdkleri o rkn ma102
sallar andryordu. ller ve le yiyici kularla dolu bu dehet
verici olaand dnya, anlamas ve denetimi olanaksz kurallar
nedeniyle bu duruma gelmiti. Gzelin ve iyinin yerine ktln,
lgnln ve irkinliin geerli olduu garip kurallard bunlar.
O srada, sa kalabilmi bir insann yrdn grd. Bir kyl ya
da bir iiydi bu. Hemen o tarafa koup adama seslendi. Oysa adamn
yanma vardnda donup kald. Yrei acyla dolmutu. ok irkindi
kyl. Gnein ocuklarna hi benzemiyordu.
rkn bir karabasanda yaayan, her yerde irkin ve yanl olan
grmeye ve yalnzca kendini dnmeye alm bir insan gibiydi.
Gzlerinde ve yznde ne needen ve iyilikten ne de minnetten ve
gvenden iz vard. En doal ve en basit erdemleri bile yok olmu bir
insand.
Gen eli kendini toparlad ve bu insana, felakete uram bir insana
yaklarcasma sevecen bir dostlukla yaklap onu selamlad ve ona
glmseyerek seslendi. irkin adam aknlktan donakald. Hznl
iri gzleriyle gence bakt. Sesi bir hayvanmki gibi tnsz ve
atlakt. Ama gencin gzlerindeki yrekli gvene ve sevecenlie kar
koyamad. Gencin yzne uzun bir sre baktktan sonra sert hatl ask

yznde bir tr glmsemeyi ya da srtmay andran irkin, ama yine


de yumuak ve akn bir geveme oldu. Yerin yedi kat altndan kp
yeniden doan bir ruhun ilk glmseyiiydi bu sanki.
"Benden ne istiyorsun?" diye sordu yabanc, gence.
Gen eli, kendi lkesinin trelerine uygun olarak, "Sa ol kardeim.
Senden bir ey rica edebilir miyim?" diye kibarca sordu.
Kyl, ekingen ve suskun, ylece duruyordu. Gen, evreyi
gstererek, "Syle bana dostum, bu inanlmaz dehet nedir?" diye
sorduunda kyl onun ne demek istediini zorlukla anlayabildi. Gen,
sorusunu yineleyince, "Byle bir eyi ilk kez mi gryorsun? Sava
derler buna," dedi. "Burada katliam oldu."
Sonra kapkara bir yknty gstererek, "Buras evim-di," dedi ve
yabanc, acsn paylarcasma gzlerinin iine baktnda, gzlerini
yere indirdi.
103
"Sizin kralnz yok mu?"
Kyl onaylarcasma ban sallaynca, "yleyse nerede'; " diye
sormay srdrd gen. Adam olduka uzakta bir ym adr gsterdi.
Gen eli, elini adamn alnna koydu ve yanndan ayrld. Kyl iki
eliyle alnn tuttu, ban hznle sallad ve uzun sre gencin
arkasndan bakt.
Gen eli uzun bir sre ykntlarn ve rkn grntlerin
arkasndan yryerek adrlarn olduu yere vard. Kimse ona
bakmyordu bile. adrlarn ve insanlarn arasnda dolaa dolaa en
byk ve gzel adr buldu. Kraln adryd bu. Gen, adrdan
ieri girdi.
adrn ii sade denmiti. Kral, pelerinini yanna koymu, alak
bir divanda dncelere dalm iki bklm oturuyordu Gzel yz
hznlyd. Yank tenli alnna bir tutam ak sa dmt. Klc
nnde duruyordu. Arkasndaki kuytu yerde de bir hizmetli ne arkaya
sallanp duruyordu. Uyuyakalmt.
Gen, bir ey demeden kendi kraln selamlamasna saygyla onu
selamlad. Sonra kral ona bakana dek kollarn gsnde kavuturup
bekledi.
"Kimsin sen?" diye kalarn atarak sordu kral. Gzii, gencin temiz
ve gzel giysilerine taklmt. Ama gen ona ylesine gven dolu ve
dosta bakyordu ki sesi yumuad.
"Seni daha nce de bir kez grdm sanrm," dedi anmsamaya
alarak, "ya da ocukluumda tandm birini andryorsun."
"Yabancym ben," dedi eli.
"O zaman seni dmde grm olmalym. Bana annemi anmsatyorsun.
Konu. Anlat bakalm."
Gen eli, "Beni buraya bi1- ku getirdi," diye sze balad.
"lkemde deprem oldu. llerimizi gmmek istedik, ama iek yoktu."
"iek mi yoktu?" dsdi kral.
"Evet, hi kalmad. lleri gmmeniz gerekir ve i;ek bulmazsanz bu
ok kt olur kukusuz. Yolculua grkemli ve mutlu balamalar
gerekir."
Bunlar sylerken aklna dardaki o rkn alenda ne denli ok
gmlmemi l yatt geldi ve sustu. Onu dinleyen kral ban
sallad ve iini ekti.
104
"Kralmza gidip ondan olabildiince ok iek isteyecektim, ama
dadaki tapnaktayken bir ku geldi. Beni krala gtreceini syledi
ve buraya utuk. Ah Kralm, damnda kuun oturduu yer, bilmediim
bir tanrnn tapnayd. Bu Tanr'nn simgesi ok garip. Tan
zerinde yrtc bir kuun yedii bir yrek resmi var. Byk kula
dn gece konutuk, ama ne demek istediini ancak imdi anlyorum.
Benim bildiimden ok daha fazla hzn ve ac olduunu syledi.
Buraya o byk alan geerek geldim ve u son saatlerde bitmeyen
aclar ve felaketler grdm. Bizim en rkn masallarmzda bile
bylesi yoktur. Bunun zeri ne sana geldim. Senin iin
yapabileceim bir ey var m?"
Onu can kulayla dinleyen kral glmsemeye alt, ama gzel yz

yle ask ve hznlyd ki baaramad.


"Teekkr ederim," dedi. "Aslnda bana bir iyilikte bulundun. Bana
annemi anmsattn. Bu nedenle sana minnettarm." Gen, kraln
glmseyememesine hznlendi. "yle hznlsn ki," dedi. "Savatan
m byle oldun?"
Bask altnda elmasna karn soylu bir insar olduu nu anlad
kral gereksiz sorularla krmak istemiyordu, ama kendini tutamad,
"Kusura bakma ama," dedi, "yldzmzda neden sava ktn bana
syler misin ltfen. Kimin suu bu? Yoksa sizin mi?"
Kral eliye uzun uzun bakt. l soruyu yantlamaya pek hevesli
grnmyor, karanlk baklaryla yabancnn aydnlk ve iyi
gzlerine uzun sre bakmak istemiyordu.
'Sen daha ocuksun. Anlayamayacan eyler var," diye yantlad.
"Sava kimsenin suu deildir. Gk grlts ya da imek gibidir.
Anszn balar Onunla uramak zorunda olan bizler onun uygulaycs
deil, kurbanyz." "lm size kolay m geliyor?" diye sordu gen.
"Bizim yldzmzda lmden fazla korkulmaz. ou bu deiime
arzulayarak, mutlu gider. Ama bizde hi kimse bir bakasn ldrmeye
cesaret edemez. S;zin yldzn'zda samrm, bu farkl."
"Bizde sk sk olur bu," dedi kral "Oysa en byk su saylr.
Yalnzca savata izin verilir buna nk insan savata nefretinden ya
de. kskanlndan kendi iin ldrmez. Toplum ister bunu. Ama
lmenin kolay olduunu sa105
myorsan aldanyorsun. llerin yzlerine bakarsan anlarsn bunu. ok
zor gelir lm onlara. Zor ve istenmeyen bir eydir lm."
Gen bunlar dikkatle dinledi. Bu yldzdaki insanlarn yaamlarnn
zorluu ve aclar onu akna evirmiti. Daha soraca nice ey
vard, ama bu karanlk ve rkn olaylarn arasndaki balanty
anlayamayacann bilincine varmt. Anlamak da istemiyordu.
Tanr'nn n tanmayan bu eletiriye deer insanlar ya ok
ilkeldiler ya da eytan ynetiyordu onlar. Belki de bu yldz bir
terslik, bir yanlg ya da bir lgnlk sarmt. Krala daha ok
soru sormak, onu yantlamak ve aklamak zorunda brakmak ac ve
utan vericiydi. Bu aclar demek onu daha da ka-ramsarlatracakt.
lmden bu denli korkan, ama yine de birbirlerini topluca ldren bu
onursuz, kaba saba insanlara acyor, neredeyse onlar gln
buluyordu.
Ama bir soru daha sormaktan kendini alkoyamad. Sa kalm bu
acnas insanlar birilerinin oullaryd kukusuz. Bar tanmayan
bir yldzn ocuklarydlar ve ya- * samlar ac veren savalarla
geiyordu. llerini sava alanlarnda brakyorlar, belki de
yiyorlard bile. Baz eskij korkun masallarda bundan sz edilirdi.
Ama bu insanlarda gelecek kavram, Tanr'y dleme ya da azck ruh
olmas gerekliydi, yoksa bu irkin dnyalar lgnlk ve
anlamszlktan te bir ey olamazd.
Gen olabildiince incitmemeye alarak, "zr dilerim kralm, ama
bu garip yerden ayrlmadan nce son bir sorum daha var," dedi. "Sor
bakalm," dedi kral. Bu yabanc gen ona ilgin geliyordu. Duyarl ve
olgundu. Olaand derin bir ruhu vard, ama bir yandan da fazla
nemsenmeyecek, korunmas gereken kk bir ocuktu henz. "Yabanc
kral, beni ok hznlendirdin," dedi eli gen. "Bildiin gibi
yabanc bir yerden geliyorum. Tapman da-mmdaki kuun syledii
doruymu. Burada dnebileceimden ok ac grdm. Yaamnz bir
karabasan. Sizi tanrlarn m yoksa eytanlarn m ynettiini
anlayamadm. Daha nceleri tm bunlarn masallardaki abartlar ve bo
szler olduunu sanrdm. Bizde de byle eylere deinen deyiler
var. Eskiden bizde de sava, ldrme ve umarszlk
106
olduunu sylerler. Biz artk dilimizde kullanlmayan bu dehet
verici szleri masal kitaplarnda okuruz. Bunlar bize ok kt ve
gln gelir. Bugn btn bunlarn gerek olduunu rendim. Benim
eski deyilerden bildiklerimi sizin yapmay srdrdnz sonra da
aclarna katlandnz grdm. Bana syler misin ltfen?

Yreinizden bir ses size doru yapmadnz sylemiyor mu? Aydnlk


ve onurlu olmanz salayacak bir tanr zlemi yok mu sizde? Akl
banda, sevecen bakanlar ve yneticileri arzulamaz msnz?
Uyurken tmnzn birlik olduu, mantk ve dzenin iledii,
insanlarn birbirine onurlu ve yardmsever davrand deiik ve
gzel bir yaam hi dlemez misiniz? Dnyann bir btn olabilecei
ve her eye saygyla yaklamann mutluluk ve zgrlk getirecei ve
sevgiyle hizmetin daha doru olaca aklnza gelmez mi? Bizim mzik,
Tanr'ya hizmet ve maneviyat diye nitelendirdiimiz kavramlardan hi
mi haberiniz yok?"
Kral bunlar ba nnde ask yzle dinlemiti, ama ban
kaldrdnda yz deiti, gzleri yal olmasma karn yz bir
glmsemeyle aydnland. "Gzel ocuk," dedi kral. "ocuk musun,
bilge misin ya da Tanr msn, bir trl karar veremiyorum, ama seni
yantlayacam. Senin szn ettiklerini, mutluluu, zgrl ve
tanrlar, hepsini biliyor ve yreimizde tayoruz. Eski bir
bilgenin bir sz vardr. 'Dnyann btnl, evrensel btnln
uyumlu bir parasdr,' demi. Bu sz sana yant olamaz m? br
dnyadan gelen bir azz ya da tanrnn kendisi bile olsan,
yreindeki mutluluk, g ve inancn ne demek olduunu biz de
biliyoruz. Bizim yreimizde de tmnn yanss ve uzak da olsa bir
glgesi var."
Kral anszn dimdik oturdu ve gen akna dnd, nk kraln
yznde bir anda sabah gnei kadar glgesiz ve aydnlk bir
glmseyi belirmiti. "Git artk, brak bizi savaalm ve
ldrelim," dedi. "Yreimi yumuattn. Annemi anmsattn bana. Ama
yeter! Yeter gzel ocuk! Kym yeniden balamadan ka' Kan oluk oluk
aktnda, kentler yandnda, dnyann bir btn olduunu ve
aptallmz, fkemiz ve vahetimizle onun bir paras olduumuzu
dndmde seni anmsayacam. Salcakla kal!
107
Yldzn ve simgesi yrek yiyen yrtc ku olan her tanry benim
adma selamla. Ve sen de, uzaklardan gelen gzel yabanc, savaan
amas kral dndnde, onu hzne gml otururken deil de,
gzlerinde yalar, elleri kanl glmserken anmsaman gerektiini
unutma!"
Kral, hizmetliyi uyandrmad. Kapy kendi at ve yabancy
uurlad. Deiik dnceler iindeki gen yeniden ovada bulda
kendisini. Alacakaranlkta, ufukta byk bir kentin alev alev
yandn grd. llerin ve l atlarn zerinden atlayarak karanlk
basncaya kadar yrd ve ormann kysna vard.
Bu srada, byk ku gkten aaya szld, onu kanadna oturttu ve
gecenin iinde bir bayku nasl yumuak ve sessiz uarsa yle uup
geri dndler.
Gen eli, huzursuz bir uykudan uyandnda kendini dadaki kk
tapmakta buldu. Tapnan nndeki slak ayrda at duruyor ve
gnee kar kiniyordu. Gen, ne byk kuu ve yabanc yldz ne de
kral ve kym anmsyordu artk. Anlar yok clmu, ama yreine
bir glge d- mt. Kk bi dikenin neden olduu gizli bir
szy ya da sonunda onunla karlap, sevgimizi gsterip mutlulu-<*
u paylamadka ve onun glmseyiini grmedike dlerimizde bizi
rahat brakmayan, dile getirilmemi bir zlemin verdii acy
andryordu bu glge.
Gen, atma atlad ve gn boyunca at srdkten sonra, krallarnn
olduu bakente geldi. nsanlarn onu semekle doru bir i
yaptklarn da kantlad. Kral onu byk bir ilgiyle karlad ve
ona, "Gzlerin yreime seslendi, o da onaylad," dedi. "Sen daha
sze balamadan istein yerine geldi."
Eliye her yerde geerli olabilecek bir mektup verildi. lkenin her
yerinden istediince iek alabilecekti. Yanna eliler ve
yardmclar katld, atlar, arabalar verildi. Da dolap yresine
giden anayola ktnda onu arabalar, sepetler, atlar ve katrlar
izliyordu; tmne, llere ve mezarlarna bol bol yetecek kadar ok,
kuzeyde yetien en gzel iekler ve treye gre lenin ansna

dikilmesi gerekli meyve aac fidanlar j'klenmiti. Gen,


arkadan ve en sevdii atn ieklerle bezayip gmd. Mezarlarnn
zeri108
ne de iki iek, iki yeil bitki ve iki meyve aac dikti. Bylece
acs sonunda dindi ve anya dnt.
Grevini yerine getirip huzura erdiinde o gecenin anlar geri
gelmeye balad. Yaknlarndan onu bir gnlne yalnz brakmalarn
rica etti ve dnce aacnn altnda bir gn ve bir gece oturarak,
yabanc yldzda grdklerinin zihinsel resimlerini berrak ve
eksiksiz sraya dizdi. Sonra gitti yal adama, kendisiyle yalnz
konumak istediini syledi ve ona her eyi anlatt.
Yal adam nce can kulayla dinledi. Uzun uzun dndkten sonra,
"Tm bunlar gerekten mi yoksa dnde mi grdn?" diye sordu.
"Bilmiyorum," diye yant verdi gen. "Sanrm dt. Ama izninizle
bir ey syleyeceim. Bence d de olsa nemi yok. imde dinmeyen
bir sz var. O yldzdan bana doru tc bir rzgrn estiini
duyumsuyorum. Onun im saygdeer kii, ltfen bana ne yapmam
gerektiini syleyin. "
"Yarn sabah, tapma grdn daa git," dedi yal adam. "Bu
sylediin Tanr bana garip geldi. Bildiim bir tanr deil. Baka
bir yldzn tanrs olabilir ya da atalar mz zamanndan kalmadr.
Henz silahlarn, korkunun ve lm korkusunun bizde de olduu
zamanlardan. O tapnaa git. Yannda da iek, bal ve mzik gtr."
Gen dnd ve yal adamn dediini yapmaya karar verdi. Her yaz
banda saygdeer konuklara ikram etmek iin ayrlan en iyi cins
baldan bir anak doldurup yanna ald. Lavtasn da unutmad. Dada,
anieini kopard yeri, sonra da ykselen dar patikay buldu. Ama
atn brakt yere geldiinde ne tapma ne siyah sunak tan, ne
de tahta stunlar ve damdaki kuu grebildi. O gn ve ertesi gn de
tapma arad, ama bulamad.
Kimse byle bir tapma bilmiyordu.
Geri dnd ve yolunun zerindeki Awna Tapna'na varnca ieri
girdi, bal sundu, lavtasn alp ezgisini syledi ve sevgiyle Anma
Tanrs'na, dn, tapna ve kuu, acnas kylleri ve sava
alanndaki lleri, zellikle de sava adrndaki kral unutmamas
iin sayglarm sundu. Yrei ferahlam olarak eve dnd ve odasnn
duvarna
109
dnyann btnln simgeleyen bir resim ast. Geirdii gnlerin
anlarndan onu kurtaran derin bir uykuya dald; hemen ertesi sabah
bahelerde ve tarlalarda ezgiler syleyerek depremin son
kalntlarn kaldrmaya alan komularnn yardmna kotu.
(1915)
110
FALDUM
Byk Pazar
Faldum kentine giden yol, inili kl bir araziden geer,
ormanlar, byk geni otlaklar ve msr tarlalarn bler, yol
kente yaklatka ky alanlar, mandralar, baheler ve evler
sklard. Deniz uzaktayd, grnmezdi ve dnya yalnzca
tepeciklerden, kk irin ovalardan, otlaklardan, ormandan,
tarlalardan ve meyve bahelerinden olumu sanrdnz. Meyve,
kereste, st, elma ve cevizin bol olduu bir yreydi buras. Kyler
gerekten temiz ve gzel, insanlar da efendi ve alkand.
Tehlikeli ya da ho olmayan ilere kalkmazlard. Herkes komusunun
durumu kendisinden daha iyi olmadka yaamndan yaknmazd. te
Faldum byle bir yerdi. Olaand bir ey olmadka dnyadaki birok
yerden bir fark yoktu.
O gn, kentin adn tayan yol, ilk horozun tnden beri gidip
gelenlerle canlanmt. Ylda bir kez bylesine canlanrd yol. O da
byk pazarn kurulduu gnlerde. Kentin 20 kilometre evresindeki,
kylsnden iisine, rencisinden hizmetisine, kadn ve erkek
herkes haftalarca byk pazara gitmeyi dlerdi. Hepsi gidemiyordu

kukusuz. Hayvanlara, bebeklere, hastalara ve yallara bakacak


insanlar gerekliydi. Piyango kime karsa, o kiiye yaamndan bir
yl gitmi gibi gelir, sonbaharn eiinde evreyi hl masmavi bir
gkyznden stan gnei ve byle gzel bir gn kardna
yanard. Ellerinde kk sepetlerle kadnlar ve kzlar gelir,
yeniyetme olanlar yanaklarn tra eder, bayramlk giysileri
iindeki insanlar giysilerine ya bir karanfil ya da bir yldziei
ilitirirlerdi. Okul111
lu kzlarn salar zenle rlr, henz nemli olduklar iin gnete
prl prl parlard. Arabalarla gelenler krbalarna ya bir iek
ya da bir kurdele takar, atlarn zerine dizlerine kadar meinden
geni ssl rtler rtlr ve bu rtler iyice parlatlm pirin
halkalarla tutturulurdu. zerlerinde kayn dallarndan yaplma
kavisli yeil glgelikleri bulunan arabalarda insanlar, sepetler ve
kucakta ocuklar st ste oturarak gelirler ve hep bir azdan
arklar sylerlerdi. Ara sra bayraklarla, krmz, mavi ve beyaz
kt . ieklerle bezenmi bir araba kagelir, yeil kayn
dallarnn glgesinde altn rengi borazanlar ve trampetler l l
parlar, evreye halk ezgileri yaylrd. Sabahn ilk klaryla
oraya buraya koturan ocuklar alamaya balar, ter iindeki anneler
onlar avutmaya alr ya da ocuklar bazen onlarla ilgilenecek
baka birilerini bulurlard. Yal bir kadn bir ocuk arabasna
ikizleri yatrmt. Uyuyan ocuklarn balarnn yanna da onlar
gibi yuvarlak yzl, al yanakl, gzel giysili prl prl iki bebek.
Evleri yolun kysnda olduu iin, uzun yoldan gelmek* zorunda
kalmayanlara gn domutu. Elenceli bir sabah geiriyorlard.
zleyecekleri o kada ok ey vard ki! Ama byleleri azd. Bir evin
basamaklarnda, bykannesiyle kalmak zorunda kalan on yalarnda bir
ocuk alyordu. Bir sre onu bunu yiyip aladktan sonra, birka ky
ocuunun kapnn nnden getiini grnce dayanamad; tek bir cmle
syleyerek yerinden frlad ve onlara katld. Az tede paras gider
diye byk pazarla hi ilgilenmeyen yal bir bekr otururdu.
Herkesin glp elendii byle bir gnde, oktan budanmas gerekli
iti budamaya sessizce karar vermiti ve sabah iyi henz yerden
kalkmadan elinde byk bahvan makasyla ie koyuldu. Oysa ksa bir
sre sonra vazgeip fke iinde evine girmek zorunda kald, nk
evin nnden geen her gen onu elinde makasla grnce zamansz
alkanl nedeniyle onu alaya alyor, kzlar da glyordu.
fkeyle onlara uzun makasn sallad zaman hepsi karlk olarak
apkalarn karp gz krptlar. Btn pencereleri kapatp sinir
iinde evde oturmaya balamasna karn, arada bir darya gz
atmay da unutmad; sonunda sinirleri yattnda ve sanki lm
kalm
112
sorunuymuasna pazara koanlar gzden kaybolduunda, izmelerini
giydi, para kesesine bir sikke koydu ve bastonunu ald. Tam evden
kacakken aklna bir sikkenin ok para olduu geldi. Paray keseden
karp yerine yarm sikke koydu, keseyi cebine soktu, evi ve bahe
kapsn iyice kapattktan sonra kente doru yldrm hzyla
yrmeye balad. yle hzl gidiyordu ki birok yayay ve iki
arabay geti.
Arkasnda evi ve bahesi bo kalmt. Toz yolun zerine kmeye, nal
ve borazan sesleri de uzaklamaya balad. Ekin tarlalarndan gelen
sereler grlt patrtdan geriye ne kaldn grmek iin
gelmiler, beyaz tozun iinde dolayorlard. Yol bo, l ve
scakt. Ara sra uzaktan neeli bir ses ya da bir borazann bouk,
uzak tns duyuluyordu.
Ormandan, geni kenarl apkasn gzlerine dek indirmi bir adam
kt ve bo yolda hi acele etmeden yrmeye balad. riyar bir
adamd. Srekli yrmeye alkn gezginlere zg telasz, ama yere
salam basan admlarla yryordu. Koyu renkli gsterisiz giysileri
vard. apkasnn glgeliinin altndan bakan gzleri, bu dnyada bir
istei kalmam, ama yine de her eyi ayrntsyla gzlemleyen ve

hibir eyi karmayan bir insann gzleriydi. Tm ayrntlar


gryordu. Karmakark saysz araba izlerini, arka naln srten
bir atn izini, tozun arasndan ilerde yamaca doru ykselen Faldum
kentinin ldayan damlarn, bir bahede birini ararak korku ve
tela iinde dolap duran ufak tefek kadn ve arsnn yantsz
kalmasn da.
Yolun kysnda kk bir metal paras grd. Bir attan den pirin
bir halkayd bu. Ald, cebme soktu. Sonra yolun kenarnda
kuburnundan bir it grd. lk nce zenle dzeltilmi, ama giderek
batan savma kesilmiti, al nm baz dallar unutulmu, ileriye
doru kntl braklmt. Az ilerde, bann zerinden bir araba
tekerleinin getii anlalan bir bebek ve erimi tereyann hl
par-lad bir para avdar ekmei duruyordu. En son olarak da iinde
yarm sikke olan bir kese. Bebei yolun kysndaki bir taa dayad,
ekmei ufalayp sereler yesin diye yola serpti, yarm sikkenin
olduu keseyi de cebine koydu.
Masailar
113/8
Kimsenin gelip gemedii yol ok sszd. Yolun iki yanndaki kavruk
otlar tozdan bembeyaz kesilmiti. evrede kimse olmad iin
yakndaki bir kmesin nnde tavuklar scaktan uykulu, istedikleri
gibi dolap gdaklyorlar, maviye alan bir lahana tarlasnda yal
bir kadn eilmi kuru topra brm otlar temizliyordu. Gezgin
ona seslenip kente ne kadar yol kaldn sordu. Oysa kadn sard.
Gezgin sorusunu yineleyince evresine aresizce baknd ve ak sal
ban sallad.
Gezgin yrmesini srdrd. Kentten kopuk kopuk mzik sesleri
duyuluyordu. Sesler giderek daha sk ve kesintisiz gelmeye balad.
Sonunda birlikte olmaktan sevin duyan insanlarn sesleri ve ezgiler
uzakta akan bir alayan gibi cotu. Yolun kysndaki mavi su
aynasnda kahverengi grnen yeil sazlar ve yzen rdekler bulunan
bir dere akyordu. Az tede dere kavislendi ve yolun zerindeki ta
kprnn altndan akmaya balad. Kprnn yola yakn talarndan
birinde terziye benzer zayf bir adam ba nne dm uyukluyordu.
apkas tozun iine yuvarlan- * mt. Yannda da onu koruyan kk,
irin bir kpek oturuyordu. Yabanc kprden der diye adam
uyandrmak istedi, ama aaya baktnda kprnn yksek olmadn,
suyun da s olduunu grd ve adam uyusun diye rahat brakt.
Sonunda olduka dik bir yokuu trmanarak Faldum kentinin kapsna
vard. Kap ardna kadar akt. Ortalarda kimse grnmyordu.
Kapdan geerken yabancnn ayak sesleri parke tal yolda
yanklanmaya balad. Evler de, nlerinde dizili, atlarndan ayrlm
yk ve binek arabalar gibi botu. Yan sokaktan grlt ve konumalar
geliyordu, ama yabancnn yrd sokak ssz ve glgelikti;
yalnzca evlerin en st pencereleri altn rengi kta parlyordu.
Yabanc, bir arabann okuna oturarak bir sre dinlenip kalkt. Sonra
bir sre daha yrdkten sonra bulduu pirin halkay bir arabann
src yerine brakt.
Soka geer gemez kendini pazar kalabalnn grlts patrts
iinde buldu. Yzlerce tezghtaki satclar bararak mallarn
pazarlyorlard. ocuklar gm rengi borazanlara flyor, kasaplar
kaynayan byk kazanlara
114
dizi dizi sosisler atyor, ykseke bir yere km arlatan bir
lokman hekim, kaln caml gzlklerinin ardndan ev-redekileri
yreklendirmek istercesine saa sola bakyor, bir yandan da duvara
ast, zerinde deiik hastalklarn ve dertlerin sraland bir
yazy gsteriyordu. O srada yabancnn nnden uzun, siyah sal
bir adam geti. Adam arkasndaki devenin ipini elinde tutuyor, deve
de uzun boynunun zerinden aadaki kalabal kstaha szyor,
aralk azn gevi getirdike saa sola oynatyordu.
Ormandan gelen adam tmn ilgiyle izledi ve kalabaln kendisini
srklemesine ses karmad. Renkli resimlerin satld bir tezghta
durduktan sonra reklerin zerine yazlm deyileri ve bilge

szleri okudu, ama hibir yerde uzun sre oyalanmad. Bir ey aryor,
aradn da henz bulamama benziyordu. Dolaa dolaa kysnda bir
ku satcsnn tezgh kurduu ana alana kt. Bir sr kk
kafesten gelen ku seslerini dinledi; keten kularnn,
bldrcnlarn, kanaryalarn ve tleen kularnn her birini,
yavaa slkla yantlad.
Tm gne nlar sanki bir yere toplanmasna parlayan l l
bir yer grd anszn. Yaklanca bunun bir panayr barakasnn
giriine aslm byke bir ayna olduunu anlad. Onun yannda belki
on, belki de yz tane, bir sr irili ufakl ayna vard. Kelisi,
yuvarla, ovali ve her trls. Asmak ya da bir yere koymak iin
olanlar, el aynalar ve insanlarn kendi yzlerini unutmamak iin
kullandklar kck cep aynalar diziliydi. Satc elindeki aynay
gnee tutup barakasnn zerine yanstt nlar oynatyor ve
yorulmaz sesiyle, "Aynalar beyler! Buyrun aln. Faldum'un en ucuz
aynalar burada! Gelin bir bakn. Hepsi gerek kristalden yaplma!"
diye baryordu.
Yabanc aradn bulmuasna aynalarn nnde durdu. Aynalara
bakanlarn arasnda kyl kz da vard. Onlarn yanma gitti ve
onlar izlemeye koyuldu. Salkl, ama ne gzel ne de irkin
denebilecek kzlard bunlar. Kaln tabanl ayakkablar ve beyaz
oraplar giymilerdi. Gneten rengi alm rgl sar salar ve
l l bakan canl gzleri vard. Her biri eline bir ayna almt,
ama ucuz ve kk olanlarndan. Satn alp almamakta karar115
sz, seememenin verdii skntyla kark zevki ilerine sindire
sindire hlyal baklarla aynalarn aydnlk derinliinde kendi
yanslarna, azlarna, gzlerine, boyunlarm-daki kk taklara ve
burunlarnn zerindeki illere bakyorlard. Salarnn dzgn
ayrna ve pembe kulaklar -na da. Sonra da ciddileip
suskunlayorlard. Arkalarnda duran yabanc onlarn, iri gzl
ciddi yanslarn gryordu aynalarda.
Kzlardan birinin, "Ah, keke topuklarma inen k-zl-sar salarm
olsayd," dediini duydu.
kincisi arkadann dileini duyunca yavaa i geirdi ve aynaya
daha dikkatli bakt ve yreinin arpnts yzne vurarak, ekingen
ekingen, "Ben de bir ey dileyecek olsam, herkesten gzel ellerim
olsun isterdim," dedi. "Beyaz, zarif, ince uzun parmakl eller, pembe
trnakl." Yuvarlak aynay tutan ellerine bakt. Elleri irkin
deildi, ama parmaklar biraz ktt, iten sertlemilerdi.
lerinde en k ve en irini olan nc kz, neeyle glerek,
"Fena bir dilek deil, ama biliyor musun, eller o' kadar nemli
deil," dedi. "Ben bugnden sonra, Fal-dum'un en gzel ve en kvrak
dans eden kz olmak isterdim."
Anszn rkp arkasna bakt. Aynada kendi yznn yannda, arkasnda
durmu kendisine bakan, ormandan gelen, l l siyah gzl
yabancnn yzn grmt.
O na kadar de grmemiti onu. ararak yzne baktklarnda,
yabanc bayla onaylayarak, " gzel dilekte bulundunuz kzlar,"
dedi. "Bu isteklerinizde ciddi misiniz?"
Kk kz aynay brakm, ellerini arkasna saklamt. Adama, onu
rktt iin bir ders vermek istiyordu. Ters bir ey sylemeye
niyetlendi, ama adamn yzne baknca, gzlerindeki gc grd,
duraksad ve yalnzca, "Bizim isteklerimizden size ne?" diyebildi.
Oysa gzel elleri olsun isteyen kz adama gvenle bakyordu. Onun
babacan, arbal halinden etkilenmiti. "Evet ciddiyiz," dedi.
"nsan bundan daha gzel dileklerde bulunabilir mi?"
116
Ayna satcs yanlarna gelmi, evredekiler de dinlemeye balamt.
Yabanc apkasn geriye itmi, geni dzgn aln ve etkileyici
gzleri ortaya kmt. kza sevecenlikle bakt. Ban
sallayarak, "Bakn dilekleriniz yerine geldi," dedi.
Kzlar ilk nce birbirlerine sonra da aynalara baktlar. Sevinten ve
aknlktan bembeyaz kesilmilerdi. Birincisinin altn sars, gr

bukleleri olmutu. kinci kz aynay prenseslere yakr ince, uzun


parmaklaryla tutuyordu, ncs de ceylan gibi zarif bileklerinin
altndaki krmz deri dans ayakkablaryla yere basyordu. Ne olup
bittiini hi anlayamamlard. Gzel elleri olan kz sevinten
gzyalarn tutamad ve yanndaki kzn omzuna yaslanp onun uzun,
altn sars salarna gmlp alamaya balad.
Barakann evresinde herkes bir mucizeden sz etmeye balad. Olup
biteni gren gen bir ii olduu yerde donakalm, falta gibi
alm gzleriyle yabancya bakyordu.
Yabanc anszn, "Sen de bir dilekte bulunmak istemez misin?" diye
sordu.
Gen irkildi. Akl bandan gitmiti. aknlkla, dileyecek bir ey
bulabilmek iin evresine baknd, gzleri nnde dizi dizi krmz,
iri sosislerin asl olduu kasaba takld; kekeleyerek, "u
dizilerden birini isterim," dedi. Ve hemen o anda boynunda bir dizi
sosis beliriverdi. Olan grenler glmeye ve barmaya baladlar.
Tm yabancya yaklap bir dilekte bulunmak istiyordu. O da
yaklamalarna izin verdi. Sradaki adam hi ekinmeden yepyeni bir
takm elbise istedi. Daha szn bitirmeden gcr gcr giysilere
brnmt bile. Belediye bakannn bile bylesine gzel giysileri
olamazd. Kyl bir kadn geldi, tm cesaretini toplayarak on sikke
altn istediini syleyiverdi ve hemen antasnda altnlar
ngrdamaya balad.
insanlar artk mucizelerle kar karya olduklarna inanmlard.
Haber pazara, oradan da kente yayld. Ayna satlan barakann nnde
insandan geilmez oldu. ou glp akalayor ve olana bitene
inanmyordu. Ama ou da dilek derdine dm, agzllkten ya da
kaygdan parlayan gzleri ve kzarm yzleriyle koup geliyor,
kendisine
117
sra gelmeden dilek kaynann kuruyacandan korkuyordu. Olanlar
kurabiyeler, oklar, yaylar, uvallar dolusu fndk fstk, kitaplar
ve oyuncaklar istiyor; kzlar da kurdeleler, eldivenler ve gne
emsiyelerine kavuup sevine sevine gidiyorlard. Bykannesini
brakp kaan ve pazar yerinin lts ve ekiciliiyle kendinden
geen on yandaki kk ocuk, billur gibi sesiyle canl bir at
istedi, ama siyah olmas kouluyla. O anda ocuun omzuna gvenle
ban srten kara bir tayn kinemesi duyuldu. Mucizelerden kendini
yitirmi toplulua, elinde bastonu yal bekr da katld. Heyecandan
dili tutulmutu. Kekeleyerek, "Ben de iki yz tane..." diyebildi.
Yabanc onu snar gibi bakt. Cebinden para kesesini karp nnde
sallad. "Bu keseyi mi kaybettin yoksa?" diye sordu. "inde yarm
altn var."
"Evet, kaybettim," diye yantlad yal bekr. "O benim."
"Onu geri ister misin?"
"Evet, evet ver onu bana."
Keseyi ald ve bylece dilek hakkn da kullanm oldu. Olup biteni
anladnda bastonuyla yabancya saldrA, ama ona vuramad. Onun
yerine aynalardan birini yere drd. Henz krlan aynann
angrts kesilmeden ayna satcs banda bitip zarar demesini
istedi. O da aresiz dedi.
Derken iman bir ev sahibi ne kp byke bir dilekte bulundu.
Evine yeni bir dam istiyordu. Henz dileini sylerken yepyeni
kiremitleri ve beyaz kire boyal bacala-ryla adamn evi hazrd
bile. Herkesi yeniden agzllk sard, dilekler giderek bymeye
balad. Adamlardan biri utanmadan kk bir istekte bulunup pazar
meydannda drt katl yeni bir ev diledi. On be dakika sonra adam
penceresinden sarkm, evinden pazar meydann izliyordu.
Pazar rndan km, drt bir yandan akn akn insanlar yabancnn
olduu ayna tezghnn nne, dileklerin sylendii yere koar
olmutu. Her bir dilei sevin lklar, kskanlk ve glmeler
izliyordu. Karn ackan bir ocuk apka dolusu erikten te bir ey
istemeyince, agzl birinin istedii altnlar ocuun apkasna
doluverdi.

118
iman bir bakkal kadn, boynundaki byk guatrdan kurtulmak
istediini sylediinde herkes gsteride bulunup alklad. Ama fke
ve kskanln nelere yol aabilecei ortaya kt. Hi geinemedii
kocasyla daha yeni tartmlard. Adam onu zengin edebilecek
dileinden vazgeip guatrn yeniden kadnn boynuna dnmesi dileinde
bulundu. Hastalklarn da iyileebilecei anlalnca, ne kadar
hastalkl ve dertli insan varsa hepsi oraya getirildi. Felliler
dans etmeye, krler minnet dolu gzlerle selamlamaya
baladlar.
Genler oktan oraya buraya koup bu olaanst mucizeleri
anlatmlard. Yal, sadk bir a, frnn nnde efendilerine
rdek piirirken pencereden olanlar duyunca dayanamayp mutluluk ve
zenginlik dilemek niyetiyle pazar yerine kotu, ama kalabalk onu
sktrdka vicdan onu giderek rahatsz eder oldu ve sra ona
geldiinde her eyden vazgeip tek dileinin eve dnene dek rdein
yan-mamas olduunu syleyiverdi.
Grlt patrtnn sonu gelmiyordu. Dadlar ocuklar kollarnn
altna kstrp evden frlyor, hastalar gecelik giysileriyle
yataktan kp umutla koturuyordu. Kylerden birinden lgna dnm
akn, ufak tefek bir kadn dilekte bulunulduunu duyunca gelip
alayarak kayp yeeninin bulunmasn diledi ve diler dilemez de kara
bir taya binmi bir ocuk glerek kadnn kollarna atld.
Sonunda, kenti lgnlk sarm, gelmeyen kalmamt. Dleri
gerekleen klar kol,kola yryor, yoksul aileler o sabah
giydikleri eski psk giysileriyle gzel arabalarda dolayor,
aklszca dileklerde bulunmu olanlar hznle-nip ortadan kayboluyor
ya da unutmak iin eski pazar meydanndaki emeden kana kana
iiyorlard. akacnn biri emeden en iyi cins arap akmas
dileinde bulunmutu.
Faldum kentinde kala kala mucizelerden haberleri olmad iin
dilekte bulunmayan iki kii kald. ki genti bunlar. Kentin dna
doru olan eski bir evin penceresi kapal at odasmdaydlar. Biri
odann ortasnda durmu, kemann enesine dayam, btn ruhunu
vererek keman alyor, br de kede kendini mzie vermi, ba
elleri arasnda oturuyordu. Kk pencerenin aralndan gn
119
nlar odaya artk yatay szp masann zerinde duran kk bir
demet iei aydnlatyor ve arkasndaki yrtk duvar ktlarnda
oynayordu. Oda scack klar ve kemann ltl ezgileriyle,
deerli talarla dolu kck bir hazine odasn andryordu. Keman
alan gen yavaa saa sola sallanyor, dinleyen de suskun,
gzlerini yere dikmi kprdamadan oturuyordu.
Sokakta grltl ayak sesleri duyuldu. Sokak kaps hzla ald ve
merdivende telal ayak sesleri yankland. Ev sahibiydi bu. Odann
kapsn grltyle at ve glerek ieri dald. Kemann ezgisi
sustu, aran dinleyici de ayaa frlad. Keman alan gen byle
anszn rahatsz edildikleri iin can sklarak adamn glen yzne
sular gibi bakt. Oysa onun umurunda bile deildi. Kollarn sarhomuasma saa sola sallayarak, "Siz deli misiniz! Darda tm dnya
deiti. Sizin hibir eyden haberiniz yok. Oturmu burada keman
alyorsunuz. Ge kalmadan koun. Pa-zaryerinde bir adam durmu
herkesin dileini yerine getiriyor. Artk at aralarnda oturmaktan,
bana da az buuk borlu olmaktan kurtulacaksnz. Haydi koun, abuk!
Ben bugn zengin oldum!" diye bard.
*
Keman alan gen aknlkla dinledi. Adam onu rahat brakmad iin
keman brakt, apkasn giydi. Arkada da sesini karmadan
kalkt. Evden kar kmaz kentin ne kadar deitiini ayrmsadlar.
Dteymiesine, daha dn hibir zellii olmayan gri renkli ve bask
olan, oysa imdi yksek saraylara benzeyen ssl evlerin nnden
getiler. Dilenci bildikleri insanlar drt atl arabalarda dolayor
ya da gzel evlerinin pencerelerinden sevinle ve gururla evreyi
izliyorlard. Kk bir kpein izledii, terziye benzer elimsiz bir

adam, byk, ar bir uval ter iinde tamaya alyor, uvaldaki


kk delikten yerlere altnlar salyordu.
Ayaklar iki genci pazaryerinde ayna satlan yere srkledi. Orada
tanmadklar biri duruyordu. Onlara, "Sizin sanrm dilekte bulunmak
aceleniz yok," dedi. "Neredeyse, gidiyordum. Ne istiyorsanz
syleyin. ekinmeyin."
Keman alan gen, "Keke bizi rahat braksalard. Bir isteim yok.
Hibir gereksinimim yok," dedi.
120
"Yok mu? Dn bakalm," dedi yabanc. "Aklna geleni syle."
Byle deyince, gen bir sre gzlerini kapayarak dnd. "Bir
kemanm olsun isterdim," dedi. "ylesine gzel alabileyim ki
dnyann grlts patrts beni etkilemesin."
O anda elinde bir keman ve bir yay beliriverdi. Gen, keman enesine
dayad ve almaya koyuldu. Kemann sesi ylesine tatl ve
etkileyiciydi ki cennetin ezgilerini andryordu. Duyanlar durup
dinliyor, gzleri ciddileiyordu. Giderek ylesine gzel ve iten
almaya balad ki grnmez bir g kemancy gkyzne ekti.
Uzaklatnda bile akam gneinin yumuak prlts gibi, hl
duyulabiliyordu ezgisi.
"Ya sen, sen ne istersin?" diye sorau adam br gence.
"Benden keman alan arkadam aldn," dedi gen. "Bu dnyada geici
olmayan grp dinlemeyi arzuluyorum. Onun iin bir da olmay
isterim. Faldum denli byk olsun. yle yksek olsun ki tepesi
bulutlarn bile stnde olsun."
O anda yerin altndan gelen bir grlt koptu ve yer sallanmaya
balad. Derken bir angrt koptu, aynalar bir bir dp krlmaya
balad. Pazaryeri, bir rtnn altnda yatan bir kedi uyanm da
gerinmek iin srtn kamburla-tryormuasna dalgaland. Dehete
den binlerce insan lklar atarak ovaya doru kamaya
baladlar. Pazar-yerinde olanlar kentin arkasnda", tepesi akam
bulutlarn delen yce bir dan olutuuna ve uslu uslu akan derenin
gl kaynaklar ve kpren alayanlaryla coarak dadan ovaya
doru akan bir suya dntne tank cldular.
Faldum Ovas, bir anda eteklerinde Faldum kentinin yatt bir da
oldu. Uzakta deniz grnyordu. Kimseye bir ey olmamt.
Olanlara tank olan yal bir adam, komusuna, "Dnya lgn bir yer
oldu. Artk ok yaamayacama seviniyorum. Yalnzca kemancya
zlyorum. Onu bir kez daha dinlemek isterdim," diye yaknd.
"Haklsn," dedi br. "Ama sylesene bu yabanc nereye gitti
Allahakna?"
121
evrelerine baktlar, ama onu gremediler. Yeni oluan daa
baktklarnda yabancnn, pelerini uuarak dan tepesine doru
trmandn grdler. Yabanc, akam gnn nnde bir an, bir dev
gibi durdu, sonra da bir kayann arkasnda yitti gitti.
122
DA
Her ey yiter, yeni olan da zamanla eskir. Byk pazarn kurulduu
gn ok eskilerde kalm, o zamanlar zengin olma dileinde
bulunanlarn ou kavutuklar serveti oktan tketip
yoksullamalard. Altn sars uzun salar olan kz evlenmi, oluk
ocua karm ve ocuklarn her yaz sonu kurulan pazara gtrr
olmutu. O zamanlar dans edebilmeyi dileyen kz da hl ou genten
daha iyi dans edebiliyordu. Dileinin gereklemesiyle zengin olan
bir ustayla evlenmiti ve grne gre, kar-koca elenceye
dknlkleri nedeniyle paralarn mrleri boyunca har vurup harman
savuracaklard. Gzel elleri olan nc kz, ilerinde ayna
tezghnn nndeki yabancy en ok anmsayand. Evlenmemiti.
Zengin de deildi. Ama elleri hl ok gzeldi ve bu nedenle kaba
saba ilerde almyor, gerektiinde kydeki ocuklara bakclk
yapyordu. Kydeki ocuklar o olaanst byk pazarn yksn,
yoksullarn nasl zengin olduunu-ve Faldum Ovas'nn daa
dnmesini hep ondan renmilerdi. Bunlar anlatrken glmseyerek,

o prenseslere yarar narin ellerine bakar, ylesine duygulanr ve


ylesine sevgi dolu olurdu ki, zengin olmamasna, hi evlenmemi
olmasna ve bu gzel ykleri bakalarnn ocuklarna anlatmak
zorunda kalmasna karn herkes onun o gn ayna tezghnn nnde en
gzel dilei dileyip en byk dl aldna inanrd.
O zamanlar gen olanlar artk yalanm, yallar da lmt.
Deimeyen ve yalanmayan tek ey dad. Tepesindeki karlar bulutlara
kartnda glmser, insan olmad ve insanlar gibi zaman
hesaplamalarna girmek zorunda kalmad iin krederdi. Kentin
zerinde yksekte
123
kayalar ldar, dev gibi glgesi gnn saatlerine gre evreye
der, derelerinin ve rmaklarnn suyu mevsimlerin geliini nceden
haber verircesine azalr ya da oalrd. Da her eyin koruyucusu ve
babas olmutu. Ormanlar onun stnde byr, vadilerinde dalgalanan
ayrlar ve iekler yetiir, kaynaklar ondan doar, kar, buz ve
talar onunla oluur, talarn zeri parlayan yosunlarla kaplanr,
rmaklarnn kylar yabanmenekeleriyle bezenirdi. Dan
ilerindeki maaralarda sular yldan yla deimeyen bir ezgiyle
gm teller gibi tatan taa akar, yarklarnda-ki gizli odacklarda
bin yllk bir sabrla oluan kristaller byrd. Dan tepesine
insan aya basmamt, ama ou kii orada yzeyine yalnzca
gnein, ayn, bulutlarn ve yldzlarn yansd yuvarlak bir gl
olduunu bildiini savunurdu. Oysa o suya ne insan ne de hayvan
bakmt o gne dek. Da onun yzn gkyzne evirmiti. Kartallar
bile o kadar yksee uamyorlard.
Faldum'un insanlar kentte ve kentin evresindeki ovalarda mutlu
yayorlar, ocuklarn vaftiz ediyorlar, pazar- lar kurup ticaret
yapyorlar ve llerini mezarlarna tayorlard. Daa ilikin
geleneksel bilgiler ve dler babadan oula aktarld ve canlln
yitirmedi. Bu hazineyi obanlar, avclar, yabanotu ve iek
toplayclar, srtmalar ve yolcular, hepsi bilir, arkclar ve
masalclar da onu aktarrd. Sonu olmayan karanlk maaralar, gizli
yarklardan akan gne grmemi alayanlar, ykseklerindeki
buzullar, den yerleri ve hava akmlarn renirler, o
yredeki tm scaklarn ve donlarn, suyun ve bitkilerin dadan
geldiini bilirlerdi.
Eski gnleri bilen kimse kalmamt artk. Herkesin dileklerinin
gerekletii o olaand pazarla ilgili gzel destan herkes
biliyordu, ama dan da o gn olutuuna inanmaz olmulard. Da ilk
gnden beri oradayd ve hep orada kalacakt. Da vatan demekti.
Faldum demekti. kzn ve kemancnn yksn herkes seve seve
dinliyor ve her zaman orada ya da burada kapsn kapatp kendini
keman almaya veren ve en gzel ezgisini alarken cennete ulaan
kemanc gibi gkyzne ykselmeyi dleyen bir gen kyordu.
124
Yce da yaamn sessizce srdryordu. Her sabah gnein uzaktan,
denizin olduu yerden kp zirvesini aarak doudan batya kavis
izerek yol aldn grrd. Geceleri yldzlarn o sessiz yolu
izlediini de. K, her yl onu karlar ve buzlarla rter, her yl
zaman geldiinde lar kendilerine yol aarak aaya yuvarlanr,
erimeye yz tutan karlarn kylarnda aydnlk yzl, mavi ve sar
yaz iekleri gnete kahkahalar atar, dereler coar, gller kta
prl prl parlard. Grnmez yarklardan yitik alayanlarn bouk
grlts duyulur; kaln bir buz tabakas altndaki gl, bir yl
boyunca, yazn gelmesini ve o ksa yaz sresi iinde, birka
gnlne parlak mavi gzn ap gnei ve ksa geceler boyunca da
yldzlar suyunda yanstmay beklerdi. Karanlk maaralarda sular
birikir, talara durmakszn su damlalar der, gizli yarklarda bin
yllk kristaller, kusursuzlua yaklaarak, giderek byrlerdi.
Kentten biraz yksekte dan eteklerinde bir vadi vard ve vadinin
iinden kylar kzlaalarla ve stlerle evrili l l, geni
bir dere akard. klar oraya gider, dadan ve aalardan
mevsimlerin yaratt mucizeleri renirlerdi. Baka bir dzlkte

erkekler ata binme ve silah talimi yaparlard. Sarp ve yksek bir


kayann tepesinde her yaz ba. geleneksel olarak kocaman bir ate
yaklrd
Zaman akp gidiyor, da, klar vadisini ve silahlarn olduu alan
koruyor, srtmalara, odun kesicilerine, avclara ve sal yapanlara
gereksinmelerini salyor, yap iin ta ve eritmek iin demir
veriyordu. Vericiydi, ama ilgisiz di. Kayalarn zerindeki ilk yaz
ateinin yann umursamadan izliyordu. Yzlerce kez grmt bunu,
yzlerce kez yinelenmiti bu. Kentin onu gdk kollar gibi saran
surlardan darya doru tamasna ve avclarn oklarn ve yaylarn
brakp ateli silahlar kullanmaya balamalarna da tank olmutu.
Onun iin yzyllar, mevsimler ve yllar sa atler gibi akp
gidiyordu.
Yllardr yaklan yaz ateinin kayadaki yerinde yakl-mamasna ve
unutulmasna aldrmad. Zamanla silah talimi yaplan alann
tenhalamasna ve kou yerini otlarn, devedikenlerinin brmesine
de. Ne yzyllardr sregelen toprak kaymasnn biimini deitirmesi
ne de yuvarlanan kayalarn Faldum kentinin yarsn ykntya
dntrmesi
125
onu ilgilendirdi. Aada olup bitene bakmad iin ykk kentin
ylece kalmasn ve yeniden yaplmamasn da nemsemedi.
Bunlarn hibirini dert edinmedi. Onu baka bir dert iin iin
kemirmeye balamt. Yzyllar su gibi akp gitmi ve da
yalanmt. Gnein doup gkyzndeki yolculuunu tamamlayp
ayrldn grdnde artk eskisi gibi olmadn duyumsuyor,
yldzlarn buzullarn yzeyindeki solgun yanssn grdnde artk
kendini onlarla e tutamyordu. Gne ve yldzlar onun iin nemini
yitirmiti. nemli olan kendisi ve iindeki deiiklikti: Kayalarnn
ve maaralarnn derinlerinde yabanc bir elin onu nasl kemirdiini,
ok eski talarnn nasl ufalandn ve yamalarnn andn
duyumsuyordu. Derelerin ve alayanlarn, kayalarn nasl
andrdn da. Buzullar yitmi, gllere dnmt. Ormanlar ta
yn, ayrlar da kapkara bataklklard artk. Tepesinden aaya
doru inen buzul talar ve kk kayalar yol yol lkenin ilerine
dek yaylmt. Altnda uzanan arazi de deimi, talarla dolu,
ykk dkk ssz bir yer olmutu. Da giderek iine ekildi. Gnee
ve yldzlara e deildi artk. Rzgra, kara, suya^ ve hza eti.
Sonsuza dek kalc gibi grnen oysa giderek ypranan ve sonunda
yiten eylerdi onunla e olanlar.
Derelerini ovaya daha bir iten, alayanlarn daha zenle,
ieklerini de gnee daha sevecen sunmaya balad. Yallnda
insanlar da daha bir dnr olmutu. nsanlar kendiyle e tuttuu
iin deildi bu, yalnzca onlar aryordu. Kendini terk edilmi
buluyor, gemii anyordu. Kent yoktu artk. klar Vadisi'ndeki
ezgiler susmu, tepelerindeki kulbeler kaybolmutu. Her ey
sszlam, kurumu, havada bir glge gibi asl kalmt.
Yitikliin ne demek olduunu anladnda sarsld ve o sarsntryla
tepesi yana yatp kayd. Kayalar oktan beri talarla dolu olan
klar Vadisi'ni aarak aalara, denize dek yuvarlanp gitti.
Evet, zaman deimiti. Neden imdi insanlar anmsyor ve onlar
dnyordu ki? Dadaki atein yand ve klar Vadisi'nde gen
iftlerin dolat gnler ne gzel, syledikleri ezgiler de ne ho,
ne scakt!
126
Yal da artk anlarna gmlmt. Yzyllarn getiini ve
grltyle gelen kmelerin onu nasl kemirdiini duyumsamyordu.
nsanlar dnnce, gemi iini szlatyor, o zamanlar anlayamad
bir hareketlilii, sevgiyi ve karanlklara gml bir d
anmsyordu. Sanki kendisi de bir zamanlar insanm ya da insana
benzer bir varlkm gibi geliyordu ona. ark syleyebilen, ark
dinleyebilen ve yaamnn ilk dnemlerinde lml olmann bilinci
yreinden gemi bir insan gibi.
Zaman akyordu. km ve plak talarla evrilmi olan da can

ekiirken tmyle anlarna snd. Bir zamanlar yaam nasld? Onu


hl gemie balayan bir yan ki, incecik bir srma tel de mi yoktu?
Yitik dleri geceleri demeye alyor, kopuk kopuk srma telleri
bulup karmaya urayor ve srekli olarak gemiin dipsiz kuyusuna
eiliyordu. ok uzaklarda kalan bir dostluu ya da sevgisi olmam
myd? imdi yalnz kalan o yce varlk bir zamanlar herkes gibi biri
deil miydi? Yaama balarken onun da, ona ninniler syleyen bir
annesi olmam myd?
yle ok dknd ki, gzleri olan o mavi gller bulanklamaya ve
ltlarn yitirmeye baladlar ve giderek batakla dntler.
imenlerin ve ieklerin zerini yukarlardan yuvarlanan talar
rtt. Oysa da dnmekten hi vazgemedi ve ok ok uzaklardan bir
ezgi duydu. Dalga dalga gelen bir arkyd bu. Bir insann syledii
bir ark. Sesi tanynca sevinli bir hznle sarsld. Ezginin
tnsn duyuyordu. Ve bir insan grd. Gen biriydi bu. Gneli
gkyznde bolukta ezgilerle sarih sallanyordu. Yzlerce gmk
any uyandrd bu, dada ve anlar dalga dalga kabarmaya balad.
Kara gzl bir insan yz grd. Gzleriyle ona buyururcasma, "Bir
dilekte bulunmak istemez misin?" diye soruyordu.
O da bir dilekte bulundu. Sessizce. Va dileini sylerken bu denli
uzak ve yitik anlar dnmenin verdii hznden kurtuldu; ona ac
veren her ey yuvarlanp yitti. Da kt, altndaki topraa kart
ve bir zamanlar Fal-dum'un bulunduu yeri, zerinden dnml olarak
gnein ve yldzlarn getii cokulu, sonsuz bir deniz rtt.
(1915)
127
ZOR YOL
Karanlk geidin dar giriinde duraksayp geriye baktm.
nsann houna giden o yeil dnyada gne parlyor, ayrlarn
zerinde kahverengine alan renkte iekler dalgalanyordu. Orada
olmak iyi gelirdi insana; orada scaklk ve huzur vard; o doygun
hava ve aydnlk iinize dolar, ruhunuz kck bir yumaa benzeyen
bir yabanars gibi mutlu vzldayp dururdu. Belki de tm bunlar
brakp dalara trmanmaya kalktm iin lgnn biriydim ben.
Rehber yavaa koluma dokundu. nsan lk bir banyodan nasl istemeye
istemeye karsa, ben de baklarm-* gzel grntden ylesine
glkle ayrp gne grmeyen geide baktm. Kayalarn arasndan
clz, kara bir dere kyordu. Kylarnda soluk ot kmeleri,
dibinde de yukarlardan srklenmi deiik renkte talar vard. l,
soluk renkli talard bunlar. Daha nce yaam varlklarn
kemiklerini andryorlard.
"Dinlensek iyi olur," dedim rehbere.
Sabrla glmsedi; oturduk. Hava serindi. Geidin giriinden ta
souunda, ka anlk bir hava akm geliyordu.
Bu yolda yrmek irenti, ok irenti. Bu sevimsiz geitten girmek,
souk grnml dereyi atlamak, bu dar ve dik geitten trmanmak hi
de hoa gidecek gibi deildi.
"Yol ok berbat grnyor," dedim duraksayarak.
imde va gcyle snmemek iin direnen bir kvlcm andran,
nedenini anlayamadm inanlmaz bir umut vard. Geri dnebilirdik
belki. Rehberimi kandrp bu deneyimlerden kurtulabilmem olasyd.
Neden olmasmd ki? Geldiimiz yer ok daha gzel deil miydi? Orada
yaam
128
daha zengin, daha scak ve sevgiye deer deil miydi? Ve benim gibi
bir insann, stelik ocuksu, ksa mrl bir canl olarak birazck
mutlulua, gneli bir keye, mavi gkyzn ve iekleri grmeye
hakk yok muydu?
Evet, o dnyada kalmay arzu ediyordum. Kahraman ya da aziz rol
oynamaya hi istekli deildim. Eer o gneli ovada kalrsam tm
yaamm boyunca mutlu olabilirdim.
Souktan titremeye balamtm. Burada uzun sre kalmak olanakszd.
"yorsun," dedi rehber. "Gitsek iyi olur."
Kalkt, tm bedeniyle gerindi, bana glmseyerek bakt.

Glmsemesinde ne alay ne acma ne sertlik ne de hogr vard.


Yalnzca anladn, bildiini kantlyordu bu gl. 'Seni
tanyorum. Korkunu ve duygularn anlyorum. Dnk, nceki gnk
bbrlenmelerini daha unutmadm. Ne yapacan bilmeyen rkek bir
tavan gibi ruhunu saknmaya altn ve oradaki gnee zlemle
baktn biliyorum. Aslnda sen bakmadan nce de ben bunu
biliyordum,' der gibiydi.
Rehber glmsemesini srdrerek bana bakt ve kayalklara doru
geide ilk admn att. Bir mahkm ensesinde varln duyumsad
baltay nasl hem sever hem de ondan nefret ederse ben de onu
ylesine seviyor, ama ayn zamanda da nefret ediyordum. Her eyden
ok da bilgisini, yol gstericiliini, soukkanlln ve sevecen
bir zayfl olmamasn hor gryor ye iten ie ona hak veren, onun
gibi olup onu izlemek isteyen ve iinde onu onaylayan kendimden
nefret ediyordum.
Rehber kara deredeki talar amt bile. lk kayann ardnda
kaybolmak zereydi.
Korkuyla, "Dur!" diye bardm. O anda, 'Bu bir d olsayd korkumdan
uyanrdm,' diye dnyordum. "Dur!" diye yineledim. "Yapamam. Henz
hazr deilim."
Rehberim durup sessizce bakt bana. Sulama yoktu baknda, ama o
dayanmas g bilgelik, sezgi ve bandan beri her eyin bilincinde
olma vard.
"Geri dnelim mi?" diye sordu. Oysa daha sorarken hayr diyeceimi ve
de hayr demem gerektiini biliyordum.
Masallar
129/9
Ayn anda, eskiden beri alk olduum, sevdiim ve gvendiim her
ey iimde umarszca kabaryor, "Evet de, evet de!" diye
haykryordu. Tm dnya, doup bydm o yerler zincirlerle bal
demir kreler gibi ayaklarmda asl kalmt.
Yapamayacam bile bile, 'Evet' demek istiyordum.
Rehber kolunu uzatp ovay gsterdi. Dnp bir kez daha o sevdiim
yerlere baktm. Ama yaammda hibir ey bana o anda grdmden daha
ok ac veremezdi. Sevdiim ovalar ve tarlalar beyaz, donuk bir
gnein altnda solgun ve cansz uzanyordu. Renkleri yapay ve
abartlyd. Glgeleriyse kapkara. Gizemlerini yitirmilerdi. Her
eyin, hem de her eyin yrei sklm, lts ve kokusu yitmiti
- hepsi, insann kusana dek yedii bir yemek kokusunda ve tadndayd.
Byle olacan biliyordum. Rehberin bu rkn oyunundan, benden
sevdiim ve zevk aldm her eyi ekip almasndan, benden bunlar
saknmasndan ve kokular deitirip renkleri zehirlemesinden nefret
ediyordum! Ve artk anlamtm: Dn arap gibi gelen her ey . bugn
sirkeye dnmt ve hibir zaman da sirke yeniden arap
olamayacakt. Hayr, hibir zaman.
^
Suskun ve hznl, rehberi izledim. Haklyd. Hep hakl olmutu. Hi
olmazsa yanmdayd. Onu grebiliyordum. ou kez yapt gibi ani bir
kararla yok olup beni zaman zaman onun yerini alan o yabanc sesle
yalnz brakp gitmemiti.
Susuyordum. Oysa yreim lgncasna, "Yalnzca yanmda kal. Nasl
olsa seni izliyorum!" diye haykryordu.
Deredeki talar ok kt kayyordu. Ayaklarmn altnda klen ve
kaybolan bu slak talardan adm adm gemek yorucu bir iti. nsann
ban dndryordu. Dere yolu giderek dikleti. Duvar gibi ykselen
kayalar daralmaya ve sinsice kabarmaya balad. Her bir ke bize
gzda verircesine dn yolunu sonsuza dek kapatmaya alyordu.
Sar, eri br kayalardan aaya koyu, yapkan bir sv akyordu.
Bamzn zerinde ne gkyz ne bulut ne de mavi kalmt artk.
Rehberi izledim. Gzlerimi sk sk korkudan ve tiksintiden yumarak,
yrdm de yrdm. Yolda hznl gr130
nen, kadife siyahlnda koyu renkli bir iek grdm. Gzel bir
iekti ve beni gvenle ard, ama rehber daha hzl yrmeye
balad. Orada bir an bile oyalanp o kadife bakl, hznl gze

bakarsam hznmn ve karamsarlmn dayanlmaz bir umarszla


dneceini ve ruhumun bu gln, anlamsz, bu lgn yerde skp
kalacan du-yumsadm.
Her yanm slanmt, kir-pas iinde trmanmay srdrdm. Islak
kayalar zerimize doru geldike, rehber eski 'avuntu arksn'
sylemeye balad. Her adm attka, gl ve berrak sesiyle,
"Baaracam, baaracam," diyordu. Amac beni yreklendirmek,
canlandrmak ve bu cehennemdeki yolculuun anlam belirsiz
yoruculuundan ve anlamszlndan kurtarmakt.
arksna katlmam beklediini bilmeme karn onun dediini yapp
zaferi kazanmasn salamak istemiyordum. ark syleyecek durumda
mydm ki! Tanr'nn ilgilenmesini istemedii durumlara ve ilere
gnlsz karan, sradan ve amas bir insan deil miydim ben? Her
bir karanfili ya da yabanimenekeyi, doas gerei at, sonrada
solduu yerde, derenin kysnda brakmam gerekmez miydi?
Rehber, "Baaracam, baaracam," diye arksn srdryordu. Ah
keke geri dnebilseydim. Ama bu rehberin olaanst yardmyla
dn olmayan uurumlara ve kayalara trmanabilmitim. Alamak
geliyordu iimden, ama kendimi tutmam gerekiyordu. Kesinlikle bunu
yapmamalydm. Rehberin arksna yksek sesle isteksiz katldm.
Ayn ezgiyi sylyordum, oysa szlerini deitirmitim.
"Baarmam gerekli, baarmam gerekli," diyordum. Byle soluksuz
trmanrken hi de kolay deildi bu. Ara sra soluklanmak iin susmam
gerekiyordu. Oysa o yorulmadan, "Baaracam, baaracam," diye
srdryordu arksn. Giderek onun szlerini yinelemeye zorladm
kendimi. Trmanmak daha kolay gelmeye balad. Trmanmak sz konusu
deildi artk. stek girdi iin iine ve arknn verdii yorgunluk
yitti.
im aydnlanmaya, iim aydnlandka da dik kayalar geri ekilmeye
ve kayganlklarn yitirmeye balad. Bana
131
dmanca davranmyorlar, kaydmda yardm bile ediyorlard.
stmzdeki mavi gkyz belirginlemeye, iki yan kayalk ince, mavi
bir dereden, giderek uzun, geni, kk, mavi bir gle dnmeye
balad.
Daha gl ve daha iten istemeyi denedim. Gkyznden oluan deniz
daha da geniledi, geit daha da alr oldu. Rehberin eliinde
uzunca bir yolu, yaknmadan, kolayca yryebildim. Ve anszn,
zerimizde prl prl gneli havada parlayan sarp doruu grdm.
Doruun biraz aasnda geitten darya srnerek ktk.
Gzlerimi yakan gne yznden doru drst gre-miyordum. Gzlerimi
aabildiimde korkudan bacaklarm titredi. Bir dan yamacnda
tutunacak bir ey olmakszn sonsuz bir boluk ve rkn mavi
derinliklerin ortasnda asl kalmtm. stmzde yalnzca dar bir
merdiven gibi ykselen doruk grnyordu. Ama orada hi olmazsa gne
ve gkyz vard. Bu nedenle, bu son sarp yamac, dilerimiz kenetli
kalarmz atk bile olsa trmandk ve kendimizi dorukta gneten
snm kayalarn zerinde sert, ha- ff ve alayc bir havann
iinde bulduk.
Buras olaand bir da ve olaand bir doruktu! Tepeye, tmyle
plak kayadan duvarlara trmanarak vara-bilmitik. Dorukta talarn
arasnda gl dallar olan bodur bir aa vard. Orada inanlmaz
lde garip, yalnz, dayankl ve yenilmez duruyor, dallarnn
arasndan serin gkyz grnyordu. Tepesine kara bir ku konmu,
tiz bir sesle ark sylyordu.
Dnyadan yksekte bir yerde ksa bir molann sessiz dyd bu: Gne
parlyor, kayalar alev alev yanyor, aa hi eilmeden dimdik
duruyor ve ku acmaszca, 'sonsuzluk, sonsuzluk' diye ezgisini
srdryordu. Ad buydu arksnn.- Sylerken kara elmas andran
bo bakl sert gzleriyle bize bakyordu. Bakma ve ezgisine
dayanmak zordu. En rknc de bu yerin yalnzlna, boluuna ve
sonsuzluuna uzanan gkyzne dayanabilmekti. lmek inanlmaz bir
sevin, burada kalmaksa anlatlamayacak denli bir ac demekti. Bir
ey olmalyd. Hemen o anda. Hi zaman gemeden. Yoksa dnya da, biz

de dehetten talap kalacaktk. Olacaklarn soluunu frtnadan


nce esen bo132
ucu, scak bir rzgr gibi duyumsayabiliyor, bedenimi ve ruhumu alev
ateiyle sardn alglayabiliyordum. Beni uyard ilk nce. Sonra
giderek yaklat ve geldi.
Ku anszn dalndan havaland ve kendini bolua brakt.
Rehberim frlad, maviliklere dald ve ldayan gkyznn iinde
uup gitti.
O anda yazg dalgas doruuna ulat. Kh yreimi skp alyor, kh
sessizce blnp paralanyordu.
Dmeye balamtm. Yuvarlanyor, sryor, uuyordum. Burgaca
kaplmasna buz gibi bir havayla sarl, beni kendimden geiren
bir zevkin verdii acyla titreyerek, sevinle sonsuzlua, annemin
kucana dtm.
(1916)
133
DLER
fzeye bakan pencerelerinden yapay denizin ve yalanc fiyortlarn
grnd bu boucu odada hibir anlam olmada*1 zamanm bouna
harcadm gibi geliyordu bana. Burada gnahkr olduunu varsaydm
gzel bir kadnn dnda ilgi1 eken hibir ey yoktu. Kadnn
yzn doru dr^ grebilmek istiyordum, ama bu bir trl olmuyor,
dank siyah salarnn rtt yz dalgalanyordu. Tatl, sol^1111
k'1" buluttan te bir ey deildi yz. Byk bir olasljMa gzleri
kahverengiydi. imden bir ses byle diyordu Oysa bu doruysa, o
belirsiz solgunlukta ayrtrmaya altm yze gzleri uymuyor
demekti. Bu yzn biiminin belleimin ulalmaz derinlikteki
katmanlarndan birini sakk olduunu biliyordum.
gonunda bir ey oldu. ieriye iki gen adam girdi. Kadn ar/1"*1*1
kir incekle selamladlar ve benimle tantrldlar. "ebee
benziyorlar," dedim kendi kendime. Ama bu beni rana*sz e^i, nk
adamlarn birinin giydii modaya uygum zerine tam oturan kzl
kahverengi ceketi beni utar(irms- ve kskanmama neden olmutu.
Eletirecek bir yanP1 bulamadnz, o hep glmseyen ve evreyi
umursamadan rahat davranabilen insanlara duyulan kskanlkt bu!
"Aklm bana topla!" diye uyardm kendimi. Gen adan)lann ikisi de
uzattm elimi -neden uzatmtm ki-alaycibi1" glmsemeyle, hi
benimle ilgilenmeden sktlar.
0 anda bende bir gariplik olduunu sezinledim. Srtmdan jiaV8
souk terler boand. Gzm aama ilitiinde ajakkablarm
olmad iin, yere orapla bastm grdm^ utantan yerin dibine
girdim. Bu zc, yersiz ve insan1 rez e^en terslikler neden hep
beni bulurdu ki! Ba134
kalan, eletirilemeyecek kadar kusursuz insanlarn nne neden hibir
zaman plak ya da yar plak kmazd! ylesine zldm ki, hi
olmazsa sol ayam sa ayamla gizleyeyim diye dndm. Urarken
gzm pencereden darya kayd. Deniz kysndaki dik, mavi, yabanl
grnml kayalar yapay ltlarla tehditler savuruyorlard.
eytans amalar var gibiydi. Telalanarak yardm etmeleri iin iki
yabancya baktm - bu insanlardan ve onlardan da ok kendimden nefret
ederek. Hibir ey yolunda gitmiyordu. Sorun buydu ite. Bu anlamsz
denizden neden kendimi sorumlu tutuyordum ki! Eh, byle dndme
gre, demek ki sorumlu olan da bendim. Yalvarrcasna kzl
kahvelinin yzne baktm. Yanaklar salktan ve bakmdan prl prl
parlyordu. Kendimi bo yere kk drdm biliyordum aslnda.
Onu etkilemek olanakszd.
O anda koyu yeil renkli kaba oraplarmn ayrdna vardm. - Hi
olmazsa delik olmadklarna kretmem gerekiyordu. Adamlardan biri
kt kt srtp arkadan drtt ve ayaklarm gsterdi. Arkada
da alayc alayc srtt.
Pencereyi gstererek, "Aaa, denize bakn!" diye bardm.
Kzl kahve ceketli olan omuz silkti. Ban evirip pencereye

bakmad bile. brne dnp yalnzca birazn anlayabildiim bir


eyler syledi. Benden sz ediyor, byle bir salonda benim gibi
orapla dolaanlarn yeri olmadn sylyordu. 'Salon' szcn
duyduumda, ocukluumda bu szcn benim iin ne anlama geldiini
anmsadm. O zamanlar, benim iin salonlarn, soyluluu ve dnyasal
simgeleyen biraz gzel, biraz da yapay bir anlam vard.
Alamakl, ayaklarm nasl rterim diye baktmda, bol gelen
terliklerimin ayamdan km olduunu grdm. Hi olmazsa yanmda,
yerde koyu krmz, byk, yumuak bir terlik duruyordu. Onu
topuundan tutarak ekinerek aldm. Hl alamamak iin kendimi zor
tutuyordum. Elimden kayd, ama dmeden yakaladm -bu arada terlik
daha da bymt- ve bu kez burnundan tuttum.
Birden rahatladm; topuu ar olduu iin, elimde yavaa sallanan
terliin ne denli nemli olduunu anlam135
tim. Byle krmz, yumuak ve ar bir terliin sahibi ol-nuk ne
hotu! Denemek iin havada birka kez salladm. Olaanstyd.
Duyduum zevk iime iledi. Bir topuz ya da bir cop benim kocaman
terliimin yannda bir hi kalrd. Ona italyanca bir ad verdim.
Calziglione, dedim ona.
Kzl kahveli olannn kafasna akacktan ilk vuruumda
dokunulmazl olan bu gen adam, dne dne kanepenin zerinde
ylverdi, tekilerin ve o rkn denizin zerimdeki etkisi yok
oldu. Byk ve glydm artk, zgrdm. kinci darbeyi kzl
kahvelinin kafasna indirdiimde didiecek ve kendimi acemice
savunmam gereken durum ortadan kalkmt. Yaptm ile zaferin
verdii kvanc duyumsadm. zgrce yaplan beyefendice kaprislerden
biriydi bu. Yenik drdm dmanmdan da nefret etmiyordum artk.
Onu ilgin bile buluyordum. stelik benim iin deerli ve nemli
olmutu. Ne de olsa onun yaratcs ve efendisi bendim. Copa benzer
garip aleti o ebek kafasn andran ilkel bana vurduka onu demir
dver gibi biimlendiriyor, yapc her darbeyle daha yakkl ve
daha aa uygun bur duruma getiriyordum. Benim biimlendirdiim bir
yapta dnyor, houma gidiyor ve sevgimi kas zanyordu. Usta bir
demirci gibi son darbeyi indirerek kafasnn arkasndaki sivri
knty da dzelttim. i bitmiti. Elimi okayp bana teekkr
etti. "nemli deil, nemli deil," dedim elini iterek. Ellerini
gsne kavuturdu. "Adm Paul," dedi ekinerek.
Olaanst gcmle gsm kabard ve evremdeki alan geniletti. Oda
-artk buraya salon demeye bin tank isterdi- utanla bzlerek
ortadan yok oldu. Deniz kysnda duruyordum imdi de. Deniz mavikara bir renkteydi. elikten bulutlar karanlk dalar bastryor,
fiyortlarda karanlk sular kprerek kaynyor, zorlanan rzgrlar
korkarak dne dne esiyorlard. Yukarya baktm ve elimi kaldrp
frtnann balamasn byrdm. O sert grnml mavilii parlak ve
souk bir imek aydnlatt, lk bir tayfun uluyarak alald, gri
grntler mermerlerdeki damarlar gibi grltyle yol yol ayrld.
Acdan kvranan denizden kambura benzer rkn dalgalar ykseldi ve
frtnann dalgalarn balarndan kopard sivri ulu kpk
paralar
136
yzm kamlad. Korkudan donakalm kapkara dalarn gzleri
dehetle yuvalarndan frlad. Birbirlerine sokulmu suskun
durularyla yakarr gibiydiler.
Hayalet atlara binmi dev frtnann o olaanst saldrs srerken
yan bamda ekingen bir ses duydum. Ah, uzun siyah sal, solgun
yzl kadn, seni unutmamtm. Ona doru edim bam. O da ocuksu,
konutu: "Deniz geliyormu. Oralarda durulmazm artk," dedi.
Duygulanp o tatl gnahkra baktm. Yz salarnn ltl
koyuluu iinde suskun bir solgunluktan te bir ey deildi. Dalgalar
dizlerimi ve gsm dvmeye balamt. Gnahkr kadn da ykselen
sularn zerinde aresiz bir suskunlukla srklenip duruyordu.
Hafife glmseyerek, kolumu dizlerine doladm ve onu kendime doru
ektim. ok ho ve rahatlatc bir eydi bu. Kadn garip denecek

kadar hafif ve ufak tefekti. Diri bir scakl vard. rkm,


sevecen gzleriyle bana gvenle bakyordu. Ne ki kadnn hi de
gnahkr olmadn grdm; uzak, anlalmaz bir kadn da saylmazd.
Ortada ne gnah ne de giz vard. Bir ocuktu o.
Onu dalgalardan karp kayalarn zerinden tadm ve yamurla
kararm, prenslere yarar bir hznle parktan geirdim. O parka
frtna ulaamyordu ve yz yllk aalarn eik talar yaln,
yumuak ve insanca bir gzellikle konuuyorlard: Ar dizeler ve
senfonilerdi bunlar. Soylu anlamlar ve ok incelikli zevklerden
oluan bir dnyayd bu. Corot'nun izdii byleyici aalar ve Schubert'in krlar betimleyen nefesli: alglar mzii, beni bir an iin
gemie duyulan bir zlemle, o sevgi dolu tapnaa ard usulca.
Oysa bounayd bu. Dnya ok seslidir ve her ey iin ruhun belirli
anlar ve saatleri vardr.
O gnahkr kadn, o solgun yzl kadn, o ocuk benden uzaklap
nasl gzden kayboldu, yalnzca Tanr bilir. Darda tatan
basamaklar belirdi, bir de bir evin giri kaps. Hizmetiler de
vard. Buzlu bir camn arkasnda dola-rcasma siliktiler. Bir
bulutun arkasmdaydlar sanki. Ama bunlardan daha az belirgin olan,
ok daha hayal gibi duran bir eyler daha vard. Rzgrn getirdii
biimlerdi bunlar. Bana ynelik bir knama ve bir sulama, frtnann
getirdii glgeler kmesini zevkle izlememi engelliyordu.
137
Sonra Paul'n grnts dnda tm yitti. Yalnzca arkadam ve
olum Paul kald geriye. Ve onun biiminden ve sakl yznden
adlandramadm, ama sonsuza dek tanyacam bir yz kt. Okuldan
bir arkadamn, tarih ncesinden kalma destans bir ocuk bakcs
kzn yzyd bu. Masals ocukluk yllarnn aklda yarm yamalak
kalm doyurucu anlaryla beslenmi bir yz.
nsann yreini rahatlatan o iyi karanlk, ruhun ve yitik dm
yuvann scak beii, henz biimlenmemi yaamn ilk evresi ve
kaynan daha kendine gvenemeyen abalar: Tm bunlarn altnda da
yz yllk ormann dler iinde uyuduu zamanlar. Yolunu el
yordamyla bul ey ruh, yanlglara dsen de alacakaranlk zevklerin
susuzluunun o zengin, lk suyuna gzn kapal dal! Seni tanyorum
rkek ruh; kp geldiin o yerlere dnmen ne kadar gerekliyse,
yiyecek iecek ve uyku da senin iin o kadar gerekli. evrende
dalgalar kabaryor ve sen de bir dalgasn. Orman hrdyor ve sen de
bir ormansn. ve d diye bir ayrm yok artk. Uarken kusun,
yzerken balksn, ekiyorsan ksn, karanl tadyorsan
karanlksn. Dolayoruz ey ruh, yzyoruz, uuyoruz, glmsyoruz ve
sarin, hayalet gibi parmaklarmzla kopuk iplikleri onaryo-ruz ve
snmeye yz tutmu kzleri sevecenlikle canlandryoruz. Tanr'y
aramyoruz artk. Tanr biziz. Dnya biziz. Bakalaryla birlikte
ldryor, bakalaryla birlikte lyoruz. Yaratyoruz ve
dlerimizle yeniden diriliyoruz. En gzel dmz gkyz, en gzel
dmz deniz, en gzel dmz yldzl gece, bir balk, mutluluk
saan parlak bir k ve mutluluk veren ltl bir ses -hepsi
dmz- her biri en gzel dmz. Az nce ldk ve topraa
kartk. Az nce glmeyi rendik ve az nce gkyzndeki bir burcun
yldzlarn biz dizdik.
Sesler yanklanyor ve her biri annemizin sesi. Aalar hrdyor ve
her bir ses beiimizi saryor. Yollar yldz yldz ayrlyor ve her
yol bizi yuvamza gtryor.
Adnn Paul olduunu syleyen kii, benim yarattm ve benim
arkadam olan o kii yeniden grnd. Benim gibi o da yalanmt.
Genliimde tandm birini andryordu, ama bir trl kim olduunu
anmsayamyordum. Bu
138
nedenle huzursuzdum. Ona biraz ar nazik davranyor-dum. Bu ona g
verdi. Dnya artk bana boyun emiyor, onun dediklerini yapyordu. O
na dek ne varsa yitip gitmiti. Artk egemen olan kiinin karsnda
utanarak, rkek bir olaszhn iine gmlmt.
Bir alandaydk imdi. Kentin ad Paris'ti. nmde ge doru uzanan

demir bir direk duruyordu. Bir merdivendi bu; iki yannda tutunmak ve
basmak iin demirden kntlar vard. Paul yle istedii iin ilk
nce ben trmanmaya baladm. O da ayn trde baka bir merdiveni
kmaya balad. Bir ev ya da ok yksek bir aa boyu kadar
trmandmzda korkmaya baladm. Paul' e baktm. Korkmuyordu, ama
benim korkumu anlad ve glmsedi.
Bana bakp glmsedii ve benim de ona baktm o ksa srede yzn
tanr, adn da anmsar gibi oldum. Gemiten bir kap araland ve
beni okul yllarna gtrd. On iki yanda olduum aa. Her eyin
ok gzel bir kokusunun olduu, her eyin cana yakn ve yemek
istediimiz ekmek denli mis gibi bir kokusunun olduu, servenlerin
ve kahramanlklarn insan byleyen ltsnn henz snmedii
yaamn o en olaanst srecine. sa tapnaktaki bilgeleri
utandrdnda on iki yandayd. On iki yandayken hepimiz btn
bilgeleri ve retmenlerimizi utandrrdk. Onlardan daha akll ve
daha yetenekliydik. Yrekliydik de. Anlar ve imgeler sard beni.
Unutulmu okul defterleri, le vakti okulda kalma cezalar, sapanla
vurulmu bir ku, gizlice koparlm eriklerle yap yap bir cep,
yzme havuzunda birbirimizi ocuksu lgnlklarla slatmalar,
yrtlm bayramlk giysiler, vicdan azaplar, geceleri dnyasal
tasalarla edilen iten dualar ve Schiller'den dizeler okurken kendini
kahraman sanmalar.
Yldrm hznda geti bunlar belleimden. Dank, hibirinin
brlerinden daha belirgin olmad bir resim dizisi gibi geip
gittiler. Sonra, yeniden Paul'un yzne bakar oldum. Onu bir trl
anmsayamadm iin ok huzursuzdum. Ka yanda olduumuzu
bilmiyordum artk, ama byk bir olaslkla ocuktuk henz. Dar
merdivenimizin altnda Paris denen o yerin tam olarak grnmeyen
sokaklarnn karmakl giderek uzaklarda kalyordu. Tm ku139
lelerden daha da yksee trmandmzda demirden ayak koyma yerleri
sona erdi. Her birinin zerinde bir dzlk, darack bir seki olumaya
balad. Bunlara trmanmak olanakszd. Oysa Paul hi umursamadan
baard bunu. Ben de yapmak zorunda kaldm.
Tepeye vardmzda, dzlklerden birinin stne uzandm. Kk,
yksek bir bulutun zerinden bakar gibi eilip aaya baktm.
Bakm den bir ta gibi bolukla karlat. Tek bir hedefe bile
ulaamad. Sonra yoldam Paul elini uzatp bir ey gsterdi. Havada
asl duran olaanst bir grntyle bylendim. Bizden olduka
aada, en yksek kulelerle ayn dzeyde, geni bir yol ve bana
yabanc gelen bir topluluk grdm. p cambazlarn andryorlar ve
gerekten de bir ipin ya da bir ubuun zerinde ileri geri
kouyorlard. Sonra kalabalk olduklarn grdm. Neredeyse hepsi
gen kzd. ingene ya da gebe olduklarn dndm. atlarn
dzeyinde talardan yaplma arda andran bir yerde hareket
ediyor, yryor, uzanp yatyor ya da oturuyorlard. Orada yayorlar
ve o yrede kendileri^ ni evlerindeymiesine rahat hissediyorlard.
Altlarndaki sokaklar yalnzca hayal gcyle grlebilecek denli
uzakt. Aalardan ayaklarna doru ince bir sis dne dne
ykseliyordu.
Paul onlarla ilgili bir ey syledi. "Evet," dedim. "Btn bu kzlar
insan duygulandryor."
Onlardan ok daha yksek bir yerde olduum kesindi. Olduum yere sk
sk tutunuyordum. Oysa onlar rahat ve korkusuzca davranyorlard. Ve
anladm ki gereksiz ykseklikte ve yanl bir yerdeyim. Onlarsa ne
yerde ne de benim gibi kt bir ykseklikte ve uzaklktaydlar. Doru
yerdeydiler. Ne insanlarn arasndaydlar ne de tmyle onlara
uzaktlar. stelik sayca da az deillerdi. Benim henz kavuamadm
bir mutluluu bildiklerini anladm.
Er ge o dev gibi merdivenden inmek zorunda kalacam biliyordum.
Bunu dnmek bile ylesine bask yapyordu ki, bam dnmeye, midem
bulanmaya balad. Bir an bile orada kalmaya dayanamayacaktm artk.
aresizlik iinde, dizlerim titreyerek ubuklar bulabilmek iin
ayamla yokladm -bulunduum dzlkten onlar gremiyor-

140
dum-. Gemek bilmez bir sre, o rkn ykseklikte kml-dayamadan
asl kaldm. Yardm edecek kimse yoktu. Paul de gitmiti.
O dehet verici korku iinde ellerimle ve ayaklarmla bir yerlere
tutunmaya altm. zerime koyu bir sis gibi youn bir duygu kt.
Yalnzca bu yksek merdiven ya da bu ba dnmesi deildi sonuna dek
dayanmak ve yaamak zorunda olduum. evremde hibir ey gremez,
hibir eyin biimini alglayamaz olmutum. Her ey sise ve karmaaya
dnmt. Kh demir ubuklara asl duruyor, kh klerek korkuyla
yeraltndaki dar geitlerden ve koridorlardan srnerek geiyor ya da
pislik iinde bata ka yrmeye alyor, koyu yapkan pisliin
azma dek ykseldiini duyumsuyordum. Her yer karanlkla ve
engellerle doluydu. Hi akas olmayan, gizli anlamlarla dolu
grevlerdi bunlar. Korku, ter, kmldayamama ve souk. Zor bir lm,
zor bir doum.
Ne denli koyu bir geceyle sarlyz! Ne ok ac ve zor yoldan
geiyoruz. Ruhumuz yerin dibindeki dehlizlerde nasl da yolunu
bulmaya alyor. Sonsuz aclar iindeki kahraman, lmsz Odysseus!
Buna karn yryoruz, hep yryoruz, belimiz bklyor, bata ka
yryor, pislikten boularak yzyor, ktlk dolu kaygan kayalara
trmanyoruz. Alyoruz, umarszla kaplyoruz, korkuyla
haykryor, acyla uluyoruz. Yine de durmuyor, yryor, ac ekiyor,
diimizi trnamza takarak yolumuzda ilerlemeye abalyoruz.
O bulank, cehennem gibi dumanlarn arasnda yeniden biimler
belirmeye balad. Karanlk yolun kk bir blm anlarn
biimlendirici nda aydnland ve ruh gemite kalan dnyadan
ayrlarak bildiimiz ve tandmz zamana dnd.
Neresiydi buras? Tandk nesneler benden gzlerini ayrmyordu.
Tanyabildiim bir ortamda soluk alabiliyordum artk. Yar karanlk
byk bir oda, masann zerinde bir gaz lambas, kendi lambam ve
piyanoya benzer, byk, yuvarlak bir masa. Kz kardeim oradayd,
enitem de. Belki de beni grmeye gelmilerdi ya da ben onlar.
Suskun ve kayglydlar. Benim durumuma zlyorlard. Ben de byk, yar karanlk odada ayakta duruyor ya da bir aa bir yukar
dolayor, bir sre duruyor, yeniden, bir hzn selinde srklenerek
dolayordum. Sonra bir ey aramaya baladm. nemli bir ey deildi
bu. Bir kitap, bir makas ya da onun gibi bir eydi. Ama bulamyordum.
Lambay elime aldm, ard. Ben de ok halsizdim. Yerine koydum, ama
hemen yeniden elime aldm, nk aramay srdrmek istiyordum.
Bulamayacam bile bile, bouna olduunu bile bile srekli aramak.
Her yerde karmaay daha da artracaktm yalnzca. Lamba elimden
decekti, o denli ard ve ben el yordamyla aramay, odada
dolamay srdrecektim. Acnas yaamm boyunca.
Enitem bana kaygyla, biraz da knar gibi bakt. O anda, 'ldrmak
zere olduumu anladlar,' diye dndm. Lambay yeniden elime
aldm. Kz kardeim yanma geldi. Korku ve sevgiyle doluydu gzleri.
Hi sesini karmadan yalvarrcasna bakyordu. Yreim burkuldu, tek
bir sz syleyemedim. Yalnzca elimi uzatp onu uzaklatrdm. Uzak
dur demek istiyordum. yle dnyordum: 'Beni rahat brakn!
Yalnzca rahat brakn! Neler hissettiimi, ne denli ac ektiimi,
ne denli ok ac ektiimi, ne ok ai ektiimi bilemezsiniz!' Ve
yeniden: 'Beni rahat brakn! Rahat brakn beni!'
Lambann krmzya alan geni oday dolduruyor, darda
aalar rzgrdan inliyordu. Bir an dardaki geceyi iimde ok
youn duyumsadm: Rzgr, nemli havay, gz, yeilliklerin keskin
kokusunu, kara aatan savrulan yapraklarn hrtsn ve gz.
Gz! Ve yeniden bir an iin ben, ben deildim. Kendimi bir resim
gibi grdm: Zayf, solgun yzl, gzlerinde yalnzca titrek bir k
kalm Hugo Wolf adnda bir mzisyendim. O gece akln yitirmek zere
olan bir mzisyen.
Yine de aramak, umarszca aramak zorundaydm. Masadaki ar lambay
kaldrp masann, iskemlenin ve sonra da kitapln zerine tuttum.
Kz kardeim bana yeniden hznl ve sevecen bakp beni avutmak ve
yanma gelip bana yardm etmek istediinde kendimi korumak iin

yalvarrcasna elimi oynatmak zorunda kalyordum, iimdeki ac


giderek byd ve dayanlmaz oldu. evremde grd142
gm resimler arpc bir belirginlie ulamlard. Sradan
gereklerin olamayaca kadar berraktlar. Bir su barda-ndaki
birka gz iei ve aralarnda koyu kahverenginde bir yldz. Her
biri hznl ve gzel bir yalnzlkla ldyordu. Lambann parlak
pirin aya bile. Her ey, nl ressamlarn betimledikleri gibi
ylesine byleyici bir gzellikte ve yazgyla dopdolu bir
yalnzlktayd ki.
Yazgm belirgin grebiliyordum. Bu hzn biraz daha younlarsa,
kz kardeim bana yeniden bakarsa ve iekler, o gzel, ince ruhlu
iekler bana bir kez daha bakarlarsa akntya kaplacak, aklm
yitirecektim. "Rahat brakn beni! Anlayamazsnz!" Piyanonun koyu
renk tahtasna k vurmutu. ylesine gzel, ylesine hzn doluydu
ki!
O anda, kz kardeim ayaa kalkp piyanoya doru gitti. Ona
yalvarmak, onu zihinsel gcm kullanacak durdurmak istiyordum. Oysa
yapamadm. Yalnzlmdan ona ulaabilen bir g yoktu artk. Ah, ne
olacan kesinlikle biliyordum. Ortaya karak her eyi syleyecek
ve her eyi yitirecek o ezgiyi tanyordum. Dayanlmaz bir bask vard
yreimde. Yakc gzyalarm tutamadm; bam ellerimin arasnda
masaya kapandm. Tm duygularmla ve onlara eklenen yeni duygularla
ayn anda hem gfteyi hem de ezgiyi, o Wolf a zg ezgiyi duydum:
Kara tepeler, siz nereden bileceksiniz
O eski gzel zamanlar?
Tepelerin ardndaki yurdumun
Ne denli uzak, ne denli uzak olduunu!
O anda iimdeki ve dmdaki dnyalar paralanp gzyalarna ve
seslere gmld. Gzyalarnn akn, o seli, acsn ve insan
rahatlatmasn anlatmak olanakszdr. Ah, o gzyalar, o tatl
knt ve o mutlu eriyip gidi! Duygular dalga dalga kabardnda
bir an hkrmak bile dnceleri yanstan tm kitaplara ve dizelere
bedeldir. Ruh kendini duyumsar ve tm derinliini alglar. Gzyalar
ruhu saran buzlarn erimesidir ve tm melekler alayann yannda
olur.
143
Alamakla, nedenini ve anlamn dnmeden, ruhumu, hibir tank
olmadan, o dayanlmaz gerginliin doruundan sradan duygularn
yumuak alacakaranlna aktardm. mgeler uumaya balad gzmn
nnde: Bir tabut ve tabutun iinde yatan, benim iin ok nemli
olan, ok sevdiim bir insan. Ama bir trl kim olduunu karamyordum. "Belki de sensindir," dedim iimden. Sonra solgun
uzaklklardan baka bir resim yaklat. Yllarca nce ya da nceki
yaamlarmdan birinde bu olaanst grntye tank olmam mydm?
Havann iinde arl olmayan, bir bulut gibi rahat dolaan ve
yayl alglarn tns gibi dolu dolu mutlu yaayan o gzel kzlar
topluluuna?
Bu srede yllar akp gitti ve zaman beni zorlamadan, ama ona kar
da koyamadan bu resimden uzaklatrd. Ah, belki de yaammn tek
anlam buydu. Havada szlr gibi dolaan o gzel kzlar grmek,
onlara yaklaabilmek ve onlar gibi olabilmekti: Artk yok olmulard,
uzaktlar, ulalmaz, anlalmaz ve vazgeilmezdiler. Beni istek ve
umarszlktan yorgun dryorlard.
Yllar kar taneleri gibi uup gitti. Dnya deimiti. Kk bir eve
doru hznle yryordum. Kendimi ok kt hissediyordum. Azmda
canm skan bir tat vard. Onu dnyordum. Kukulandm bir die
zenle dilimi dokundurdum. O da hemen yana eildi ve azmdan dt.
Sonra yanndakine dokundum. - O da dt. Orada gen bir doktor
duruyordu. Ona yalvarrcasna dilerden birini gsterdim. Neeyle
glp beni mesleklerine zg souk bir bakla durdurdu ve gen
ban sallad - bu da bir ey miymi! Bir ey olmazm. Her gn
karlalan sradan bir olaym. Aman Tanrm, diye dndm. Oysa o
durmad ve sol dizimi gsterdi: nemli olan buymu, aka gtrr yan

yokmu, ciddiymi. Panik iinde dizimi yokladm. te oradayd.


Dizimde parmam sokabileceim byklkte bir delik vard. Deri ve
et yerine de kuru bitki liflerini andran lifli, oynak bir kitle.
Yumuak ve hafifti. Aman Tanrm! Bu rmek, lmek, yitip gitmek
demekti. Dosta davranm srdrmeye alarak glkle,
"Yaplabilecek bir ey yok mu?" diye sorabildim. "Hayr, yok," dedi
gen doktor ve gzden kayboldu.
144
Bitkin, kk eve doru yrmeyi srdrdm. Aslnda olmam gerektii
kadar umarsz deildim. lgisizdim daha ok. Annemin beni bekledii
kk eve girmem gerekiyordu. Onun sesini duymam mydm? Yzn
grmemi miydim? Yukarya doru yksek, kaygan ve lgn basamaklar
uzanyordu. Kylarnda korkuluk da yoktu. Her biri bir da, her biri
bir doruk, her biri bir buzuldu. iten gemiti artk. Bu kesindi.
Annem gitmiti belki de. Yoksa lm myd? Ama az nce beni
ardn bir kez daha duymam mydm? Sarp dalar andran
basamaklar sessizce kmaya alyor, dyor, oraya buraya
arpyor, krlan kollarm ve bacaklarm kullanmaya alarak
hkra h-kra, lgn gibi trmanmaya abalyordum. Sonunda girie
yaklatm. Basamaklar artk klm, gzellemiti. Kylarnda da
imir korkuluklar vard. Balk ya da zamk iinde yrrcesine her
adm zorlukla atabiliyor, ilerleye-miyordum. Kap akt. eride
annem, dncelere dalm suskun dolayordu. zerinde gri bir giysi,
elinde de kk bir sepet vard. Ah, filesinin iine toplad ak
dm salar! Ve yry, ufak tefeklii! Ve giysisi, o gri
renkteki giysi! Onun resmini nice yllar unutmu muydum? Ya da onu
hi doru drst dnmemi miydim? Oradayd o. Kh yryor, kh
duruyordu. Onu yalnzca arkadan grebiliyordum. Her zamanki gibiydi.
Aydnlk ve gzel. Katksz sevgi, katksz sevgi dncesi!
O yapkan havada fel olmu ayaklarmla bata ka fkeyle ilerlemeye
alyordum. Sarmak kollar gibi gl, ince ipler giderek beni
kskvrak balyorlard. Her yer ktlk saan engellerle dolu olduu
iin ilerlemek olanakszd. "Anne!" diye seslendim. Oysa sesim yoktu.
Sesim duyulmuyordu. Onunla aramda camdan bir duvar vard.
Annem geriye dnp hi bakmadan yrmesini srdrd. Sevecen, gzel
dncelere dalmt. Suskundu. ok iyi tandm eliyle giysisinden
bir iplii silkeledi, diki malzemesinin durduu sepetinin zerine
eildi. Ah, o kk sepet! Birinde onun iine benim iin bir Paskalya
yumurtas gizlemiti. Sesim kmadan umarszca bararak kotum. Oysa
olduum yerden kmldayamamtm bile. Sevecenlik ve fke beni yitik
dryordu.
Masallar
145/10
Ve o, ar ar, yaz evinin iinden geti, evin arka kapsnda bir an
durdu ve dar kt. Ban yana emi, dncelere dalmt.
Sepetini aaya yukarya sallyordu. Bir ey dinler gibiydi-.
ocukken diki kutusunda bulduum bir notu anmsadm. lek el
yazsyla o gn yapacaklarn, anmsamas gerekenleri yazmt:
"Hermann'm pantolonunun paalar sklm-amarlar yerle-tirDickens'in kitabn ktphaneden al-Hermann dn dua etmedi-Anlardan
rmaklar-Kucak kucak sevgiler!"
Kskvrak balanm durumda, kmldayamadan girite duruyordum.
Giriin ilerisindeki gri giysili kadn, baheye doru yava yava
uzaklayordu; sonra yitip gitti.
(1916)
146
AVRUPALI
Sonunda Tanr olanlar grd ve kanl bir sava nedeniyle dnyann
tkenmi gnlerini, byk bir sel yollayarak kendisi sona erdirdi ve
sel baskn bu eski yldzn utan duyduu her eyi ykayp gtrd.
Kanl karlarla kapl sava alanlarn, top seslerinden donup kalm
dalar, evrelerinde onlar iin alayanlarla birlikte rm
lleri, bakaldranlar, ldrmeye istekli olanlar, yoksul
denleri, alktan lmek zere olanlar ve ruhsal dengesi bozulmu

olanlar da.
Dnyann mavi gkyz bombo kreye sevecen bakmaya balad yeniden.
Avrupa teknolojisi son na kadar kendini ok iyi korudu. Haftalar
boyunca, Avrupa, giderek ykselen suya kar tm nlemleri ald ve
hi ylmad. nce milyonlarca sava tutsa gece gndz alarak ok
byk barajlar, sonra da akl almaz bir hzla balangta dev gibi
setleri andran, ama giderek ular kule gibi sivrilen yapay
ykseltmelerle kendini korumaya alt. Bu kuleler de insanolunun
kahramanlk anlayn, insan duygulandran bir ballkla, son gne
dek srdrdn gsterdi. Tm Avrupa ve tm dnya sulara gmlmken
suyun zerinde kalan son demir kulelerden, gzleri kamatran
projektrler, batmakta olan dnyann nemli alacakaranln inatla
aydnlatyor, silahlardan kan mermiler kvrak kavisler izerek
oraya buraya vnlayarak dyorlard. Her eyin bitmesine iki gn
kala, Avrupa'nn gl devletlerinin bakanlar, dmana kla bir
bar ars yollamaya karar verdiler. Dman da henz ayakta duran
kulelerin hemen boaltlmasn istedi. Oysa en kararl barseverler
bile buna hazr ol147
madklar iin son na dek kahramanca ate etmeyi srdrdler.
Artk tm dnyay su basmt. Sa kalan tek Avrupal, can yelei
giymi, suyun zerinde oraya buraya srklenirken, var gcyle son
gnlerin olaylarn yazmaya alyordu. Amac, gelecekteki
insanolunun, son dman kalana dek ylmadan savaan lkenin kendi
lkesi olduunu ve bu nedenle zafer tacn sonsuza dek onun
tayacana kuku olmadn renmesiydi.
Bu srada boz rengi ufukta ok byk, siyah bir tat grnd ve ar
ar bitkin adama ar ar yaklat. Adam bu byk gemiyi grnce
ok sevindi ve bilincini yitirmeden nce yzen evin gvertesinde
gm rengi sakal rzgrda uuan yal atay tand. Dev gibi bir
Zenci o tarafa doru srklenen adam ekip sudan kard. Bylece
Avrupal kurtulmu oldu ve ksa srede kendine geldi. Ata dosta
glmsedi ona. ler yolunda gitmi, dnyadaki her tr canldan bir
rnek kurtarlmt.
Gemi rzgrn nnde acele etmeksizin yol alyor, bu-, lank sularn
berraklamasn bekliyordu. Gemide canl bir yaant balamt.
Tat byk balk srleri izliyor, di kadar gzel, rengrenk ku
srlerinin ve bceklerin zerinde uuuyorlard. Tm insanlar ve
hayvanlar kurtulmann sevincini yayorlard, nk onlar iin yeni
bir yaam balamak zereydi. Bir renk cmbn andran tavusku-unun
tiz sabah ars sularn zerinde m m tyor, akac fil glerek,
hortumunu kaldrarak kendini ve eini slatyor, kertenkele gne
gren kirilerden birinin zerinde keyif atyor, Kzlderili hzl
mzrak darbeleriyle sonsuz selin iinden prl prl balklar
avlyor, Zenci kuru ralar birbirine srterek ocakta ate yakmaya
alyor, arada bir de iman karsnn baldrna vurarak tempo
tutuyordu. Zayf Hintli, kollarn kavuturmu, kmldamakszn
dnyann kuruluuyla ilgili ok eski dizeleri kendi kendine
mrldanyordu. Eskimo ter iinde gnete yatyor, su ve ya karm
bedeninden neredeyse buharlar ttyor, kt bir niyeti olmayan bir
yabandomuzu da gelmi onu kokluyor-du. Ufak tefek Japon da kendine
ince bir ubuk kesmi, onu dikkatle kh burnunda kh enesinde
dengeliyordu. Avru148
palya gelince, o da yaz gerelerini kullanarak, eldeki canl
demirbalarn listesini karma peindeydi. Gruplamalar ve
dostluklar oluuyor; arada srada nerede bir tartma kacak olsa
atann bir bak bile sorunu zmeye yetiyordu. Hepsi mutlu ve
neeliydi. Yalnzca Avrupal tek bana yazlaryla urayordu.
Deiik renkte insanlar ve hayvanlar arasnda bir oyun balad. Bu
oyuna gre, her biri, yeteneklerini ve becerilerini oradakilere
gstermek zorundayd. Hepsi oyunu balatan kii olmay arzu ettikleri
iin ata, oyunu bir dzene sokmak zorunda kald. evresindeki byk
ve kk hayvanlar ve insanlar gruplara ayrd. Her biri neyi

baaracan ona sylemek zorundayd. Bylece srayla oyuna katlmaya


baladlar.
Bu olaanst gzel oyun gnlerce srd, nk ara sra gruplardan
biri oyunu brakyor, baka bir gruptakilerin neler yaptklarn
grmek iin kouyordu.
Hepsi, gzel bir gsteriyi, cokuyla bararak karlyordu. Grmeye
deer ne ok ey vard! Tanr'nn yaratt her canl, iinde var
olan yetenei nasl da sergiliyor, yaamn zenginlii ne gzel ortaya
karyordu! Nasl da glnyor, cokuyla barlyor, tlyor, el
rplyor, ayakla tempo tutuluyor ve kineniyordu!
Gelincik nasl yle olaanst koabilmiti? Tarlakuu nasl yle
olaanst tebiliyor, hindi kabardnda nasl da yle grkemli
yryebiliyor ve sincap inanlmaz bir eviklikle nasl
trmanabiliyordu? Rengrenk Afrika maymunu Malezyaly yknyordu.
ebek de Afrika maymununu! Koanlar, trmananlar, yzenler ve uanlar
yorulmadan birbirleriyle yaryorlar ve izleyicilerce
beeniliyorlard. Gizemli yntemlerini kullanan hayvanlar da vard,
kendilerini grnmez yapanlar da. ou kendi gc ya da becerisiyle,
bazlar da saldrarak ya da kendini savunarak baarl oluyordu.
Bcekler imenin, aacn, yosunun ya da kayann rengini alarak
kendilerini koruyabiliyordu. Daha zayf olanlar da izleyicilerin
glerek kamalarna neden oluyor, pis kokular salglayarak
kendilerini savunabildikleri iin pek beeniliyorlard. lerinde
yeteneksiz olan yoktu. Hibiri brnden aa kalmad. Ku yuvalar
iin
149
malzeme toplanyor, yuvalar yaptrlarak, rlerek, duvarlarla
evrilerek hazrlanyor, yrtc kular inanlmaz bir ykseklikten en
kk eyi bile grebiliyordu.
insanlar da gsterilerinde baarl oldular. riyar Zenci
zorlanmadan, uar gibi, srkla ok gzel atlad. Malezyalnn el
hareketiyle bir palmiye yaprandan krek yapp kck bir tahta
parasyla suda dolamas ve onu beceriyle yneltmesi gerekten
grlmeye deerdi. Kzlderili ty gibi hafif bir okla en kk
hedefi bile vurabildi. Kars da birka liften yle gzel bir hasr
rd ki herkes at kald. Hintli ne kp sihirbazlk yaptnda
hepsi bylen-miesine uzun sre suskunlat. inli de insann ok
alarak rnn katna nasl karlabileceini gsterdi. En
kk buday filizlerini bile karp brlerinin aralarna
dikiyordu.
alacak denli az sevgi gsteren Avrupalysa, akrabas olduu
insanlarn honutsuzluuna neden oldu, nk brlerinin yaptklarn
acmaszca yarglyor, onlar kmsyor ve yaptklarnda kusurlar
buluyordu. Kzlderili, bir kuu gn mavi yksekliklerinde vurup
drdnde, yirmi gram dinamitle bunun kat ykseklikteki
bksn bile vurulabileceini syledi. Ondan bunu yapmas istenince
de nazland, o olsayd, u olsayd gibi on tane ara gere ad sayd.
inliyle de alay etti. Sylediine gre alkanlk iyi bir
nitelikti, ama byle kle gibi almak hibir halka mutluluk
getirmezdi. inli bunun zerine bir halkm yiyecei olduu ve
Tanrlar sayd srece mutlu olabilecei yantn verdi. Tm
onaylad, ama Avrupal buna da alayl alayl gld.
Yarma neeyle srd ve sonunda insan olsun hayvan olsun, hepsi
yeteneklerini ve becerilerini sergilediler. ok iyi izlenimler
edinmiler ve sonulardan ok honut kalmlard. Ata da ak sakaln
oynatarak gld ve onlar dllen-dirircesine, sularn ekildiine,
Tann'nn dokusunun her bir iplii hazr olduuna ve dnyada sonsuz
mutluluun olumas iin hibir ey eksik olmadna gre artk yeni
bir yaam kurmann zaman geldiini aklad.
Aralarnda hibir beceri sergileyemeyen bir tek Avrupal kalmt.
brleri, Tann'nn gzel havasn solumaya
150
ve atann yzen evinde yolculuk etmeye hakk olup olmadnn
anlalabilmesi iin onun ne kp becerisini gstermesini

istediler.
Adam bahaneler uydurmaya alarak uzun sre oyaland. Bunun zerine
Nuh parmayla onu gstererek oyunu kesmemesi iin uyard.
"Ben de," diye sze balad beyaz adam, "ben de bir yeteneimi
gelitirdim ve onu kullanyorum. Baka canllara oranla ne gzm ne
kulam ne burnum ne de el becerim daha iyi. Benim yeteneim ok daha
st dzeyde. Benim yeteneim zihinsel."
"yleyse gster bakalm," diye bard Zenci. Hepsi beyaz adamn
evresini sarmt.
"Gsterecek bir ey yok," dedi beyaz adam yavaa. "Siz byk bir
olaslkla ne dediimi anlayamadnz. Benim kendimi gsterme yolum
akldr."
Zenci kar beyaz dilerini gstererek keyifle gld, Hintli ince
dudaklarn alayla bzd, inli de kurnaz, ama kt niyetli olmadan
kendi kendine glmsedi ve yavaa, "Akl m?" dedi. "Ltfen bize
akln gster. Gnmze dek onu gren olmad da." Avrupal suratn
asarak, "Grlecek bir ey yok," diye kendini savundu. "Benim
yeteneim ve niteliim yle: Ben zihnimde d dnyann resimlerini
biriktiririm ve bu resimlerden yalnzca kendim iin yeni resimler
retip onlar dzene sokarm. Tm dnyay aklm kullanarak yeniden
yaratabilirim."
Nuh eliyle gzlerini kapad bir anlna.
"zin verirsen bir ey sormak istiyorum," dedi. "Bu ne ie yaryor?
Tanr dnyay zaten yaratm. Onu yalnzca kendi kk kafanda
yeniden yaratmak ne demek oluyor?"
Tm bu sylenenleri bararak onaylad ve Avrupalya sorular
yadrmaya balad.
"Durun!" diye bard Avrupal. "Ne demek istediimi anlamyorsunuz.
Zihnin ilevi br beceriler kadar kolay gsterilemez."
Hintli ks ks gld.
"Yo, beyaz akrabam, pekl gsterilir," dedi. "Bize zihinsel bir
rnek gster. rnein hesap yap. Haydi iddiaya girelim. Bakalm kim
bilecek! Bir iftin ocuu olsa ve
151
bu ocuklardan her biri evlenip yuva kursa ve her birinin her yl bir
ocuu olsa, yz ocuk olmas iin ka yl gemesi gerekir?"
Tm can kulayla dinlemiti. Parmaklaryla hesaplamaya baladlar.
Hesaplamaya altka da huzursuzla-maya. Oysa inli gz ap
kapayana dek, yantlamak istediini syledi. Sonucu bulmutu.
"ok iyi," diyerek hak vermek zorunda kald beyaz adam. "Ama bunlar
yalnzca beceri. Bunlar benim zihnime gre ok nemsiz. Benim grevim
insanln mutluluunun bal olduu byk grevleri stlenmek." "A,
bak bu houma gitti," diye yreklendirdi Nuh. "Mutluluu bulabilmek
kukusuz br becerilerden ok daha nemli. Bunda haklsn.
nsanln mutluluuyla ilgili retini abuk syle. Sana minnettar
kalrz."
Soluk bile almadan, beyaz adamn azndan kacak szleri beklemeye
koyuldular, ama sonunda dayanamadlar: Bu sihirbazdan Tanr raz
olsunmu. Gz, kulak ve el becerisine hi gereksinimi yokmu.
almaya ve hesap yapmay bilmeyi de. Byle eyler biliyormu ya,
bu yeter-liymi!
^
O na dek, ba dik duran Avrupal bu saygl ilgiden utanmaya
balad.
Duraksayarak, "Bu benim suum deil ki," dedi. "Siz beni hep yanl
anlyorsunuz! Mutluluun gizini bildiimi sylemedim ki. Yalnzca
zihnimin insanl mutlulua gtrecek konular zerinde altn
syledim. Bunlar zmlendiinde insanln mutluluu artacak. Daha
ok yol almamz gerekiyor. Siz de ben de sonucu gremeyeceiz. Daha
birok kuan bu zor sorunlara kafa yormas zorunlu!"
Oradakiler gvensiz bir suskunlukla ylece duruyorlard. Ne diyordu
bu adam? Nuh da gzlerini kard ve alnn krtrd.
Hintli inliye glmsedi. Hepsi ne diyeceini bilemezken inli
dosta, "Sevgili kardelerim, bu beyaz akrabamz pek akac biri,"

dedi. "Bize kafasnda bir i yaptn, ama bunun sonucunu


torunlarmzn torunlarnn bile grp grmeyeceinin belli
olmadn sylyor. Onu akac ola152
rak nitelendirmenizi neriyorum. Bize hibirimizin doru drst
anlayamad eyler sylyor. Ama bu dediklerini iyice anlarsak, bize
sonsuza dek glebilme olana salayaca kesin. Sizce de yle mi?
yi! yleyse, 'ok yaa akac!' diye baralm."
ou bu karara katld ve bu ne olduu belli olmayan iin
sonulanmasna pek sevindi. Ama bazlar da ok fkelenip sylenmeye
baladlar. Avrupal evresinde dosta konuabilecei kimse kalmad
iin yalnz kald.
Akama doru Zenci, yanma Eskimo'yu, Kzlderili'yi ve Malezyal'y
alarak atay grmeye gitti ve, "Saygdeer babamz," dedi. "Size bir
ey sormak istiyoruz. Bugn bizimle alay eden bu beyaz herif hi
houmuza gitmiyor. Sizden dnmenizi rica ediyoruz. ster ay, ister
pire, ister sln ya da bokbcei olsun, insanndan hayvanna
tmmzn ortaya koyacak, Tanr'ya sunacak, yaamamz salayacak ve
onu yceltip gzelletirecek bir eyimiz var. Olaanst yeteneklere
tank olduk. Bazlar da glnecek gibiydi, ama en kk hayvann
bile hoa gidecek sevindirici bir yan vard. Yalnzca, en son ortaya
kmaya zorladmz o soluk benizli, kimsenin anlamad ve kimsenin
de houna gitmeyen garip, kendini beenmi konumalar, gndermeler ve
akalardan te bir ey yapmad. Bu nedenle size unu sormak
istiyoruz: Byle bir yaratn bu dnyadaki yeni yaam kurmaya
katkda bulunmas sizce doru mu? Bu zararl olmaz m? Ona iyice bir
bakn! Gzleri bulank, aln kr kr, elleri soluk renkli ve
gsz. Yz de ask ve hznl. Hibir aydnlk ses kmyor ondan.
Doru yolda olmad kesin. Bu herifi gemimize kim yollad, Tanr
bilir!"
Yal babalarn babas, aydnlk gzlerini ondan yant bekleyenlere
evirdi.
Yavaa, "ocuklarm," dedi. Bunu o denli iyilikle sylemiti ki
tmnn yrei ferahlad. "Sevgili ocuklar! Sylediklerinizde hem
hakl hem de hakszsnz! Siz daha sormadan, Tanr sizi yantlad
bile. Savalar lkesinden gelen bu adamn pek sevimli biri olmadna
ben de katlyorum. nsan bu garip adamn burada olmasnn nedenini
doru drst kavrayamyor. Ama Tanr byle bir tr bir kez ya153
ratmsa bunun bir nedeni olmah. Siz tmnz, bu beyaz adam srekli
baladnz. Bizim acnas dnyamz yeniden sulu duruma dren
odur. Ama Tanr, beyaz adamn neden var olduunu anlamamz iin bizi
uyard. Sizin tmnzn, sen Zenci'nin ve sen Eskimo'nun yaknda
balamasn umduunuz yeni yaantnzda eleriniz yannzda. Senin
Zenci kadnn, senin Kzlderili kadnn, senin de Eskimo kadnn
var. Yalnzca Avrupal adam tek bana. Uzun sre bu beni ok
hznlendirdi. Oysa artk nedenini anlayabiliyorum ve inanyorum ki
onun bizimle beraber olmas bir uyar ve ayn zamanda da bir
yreklendirme. Bir hayalet gibi var olacak belki de. Demek ki deiik
renkteki insan selinin arasna yeniden katlmadka retemeyecek. Ama
sizi yitik dremeyecek. Bundan emin olabilirsiniz!" Hava karard ve
ertesi sabah douda, kutsal dan doruu, suyun zerinde grnmeye
balad.
(1918)
154
DEVLET
Gzel, byk ama ok zengin olmayan bir lkeydi. Bu lkede durumundan
honut, gl, ama alakgnll bir halk yaamn srdrrd. Bolluk,
iyi yaant, klk ve grkem yoktu; daha zengin komu lkeler, bu
geni lkenin alakgnll halkna alayc ya da alayc bir acmayla
bakarlard.
Hi de nl olmayan bu lkede, parayla satn alnamayan, ama
insanlarca hl deerli saylan baz nitelikler giderek geliti ve
ylesine olumlu geliti ki ok az gcne karn lke zamanla nlendi

ve deer kazand. Mzik, iir ve bilgelikti gelien. Nasl ki bir


bilgenin, bir vaizin ya da bir ozann, zengin, k ve toplumsal
adan baarl olmas beklenmez, ama sanatna sayg duyulursa, daha
gl halklar da bu yoksul, ama alacak halka ylesine sayg
duyuyorlard. Yoksulluklarna, dnya ilerindeki yavalklarna ve
becerisizliklerine aldrmyor, dnrlerinden ve ozanlarndan,
kskanmadan, sevecen sz edebiliyorlard.
Dnrler lkesi hep yoksul kald ve sk sk komula-rnca ezildi.
Ama yine de komularna ve dnyaya gsterisizce, verimli bir
scakl ve dnsel olan usulca yaymay srdrd.
Bu lkede gemiten beri sregelen ve dikkati eken bir tek sorun
vard. Bu sorun baz yabanc lkelerin alay etmesine neden oluyor ve
lkenin huzurunu bozuyordu. Sorun, gzel lkenin deiik boylarnn
bir trl anlaama-masyd ve srekli srtmelere ve kskanla yol
ayordu. Dost olup birlemeye kalktklarnda, baka boydan birinin
baa gemesi ya da kendi prenslerinin br boylar ege155
menlii altna almas onlara ters geldii iin hibir zaman bir
birleme salanamamt.
Bir kez, bu lkeye ok bask yapan ve onu fethetmeye alan yabanc
prense kar kazanlan zafer, neredeyse birlemelerine neden
olacakt, ama bundan arabuk vazgetiler ve kk prenslikler
durumlarn korudular. Prenslerin uyruklar, dl olarak ylesine ok
makam, unvan ve niformalarna taksnlar diye ylesine ok renkli
erit almlard ki, tm sonutan honut kalp yenilikten
vazgemiti.
Bunlar olurken dnya ok deimiti. Deiim, buharl makinenin
dumanndan kan bir cin ya da bir hastalk gibi her yeri sarm;
insanlar, yaam ve daha ne var ne yoksa, tmn deitirmiti.
Dnya, ie ve durmamacasna almaya ynelmi; makinelerce ynetilir
olmutu. Srekli yeni atlmlar yaplyor ve ok byk servetler
kazanlyordu. Ksa srede makineleri icat eden lkeler eskisine
oranla dnyaya ok daha egemen oldular ve geri kalan lkeleri kendi
aralarnda paylatlar. Gl olmayanlar da hava al- di.
yksn anlattmz lke de bu akmdan etkilenme* sine etkilendi,
ama sonuta rolne uygun olarak azla yetinmek zorunda kald. Dnya
mallar bir kez daha paylalm, ama bu yoksul lke, her zamanki
gibi bu iten kazanl kamamt.
Ama durum anszn deiiverdi. Birlemeyi isteyen sesler hi
susmamt. Byk bir devlet adam ortaya kt, gl bir komuyla
yaplan savata rastlant sonucu parlak bir baar elde edildi ve bu
baar lkeyi glendirip birletirdi. Tm boylarn bir araya
gelmesiyle byk bir devlet kuruldu. D kuranlarn, dnrlerin ve
mzisyenlerin lkesi uyand, zenginleti ve glendi. Kendisinden
daha eski ve gl kardelerinin yannda yer alarak yolunda
ilerleyebilirdi artk. D dnyada soyacak ya da elde edilecek pek
bir yer kalmamt. Bu yeni g, uzak yerlerdeki ganimetlerin bile
oktan paylalm olduunu grd. Ama o gne dek bu lkeyi ok yava
etkilemi olan makinenin varl inanlmaz bir hzla yaygnlat ve
tm lkeyi ve onun insanlarn deitiriverdi. Geliti, zenginleti,
glen156
di ve korkulur oldu. k *e zenginleince kendinii i drt bir yandan
dizi dizi askei toplar ve kalelerle kraurraaya ald. Bu gen gcn
hmer' /nu bozduu komular o da. gvensizliklerinden ve kork,/ mdan
hendekler fcazmaiaya, toplarn ve sava gemilerim j">zr tutmaya
balacd*
Oysa iin en kt *y bu deildi. Bu iaamlramaz korumalar
salayacak par,, vard, ama asln da MgbLri savaa istekli
deildi. Yah aI^ beklenmedik bir- duruurna kar hazrlkl olmak
istiy(^c/rd, nk zengin ler Patralarnn evresinde demirden l.
duvarlar grmeyi
pek sseverler.
in en kt yan , devletin iinde olup hbifeenlerdi. Uzun bir sre
dnyacj^Vn alaya alnan hem de = sayg duyulan bu paras ok a "^ma

bana karn okbyk ruh zenginlii olan halk, n '< v>u halk,
parann ve g&cea tadn almt bir kez. na eVey-e, tasarruf
yapmaya, ti^cetret yapmaya ve bor alp vern ^? balad. arabult
zen$gin olmak istiyordu. Kimin deir^y/-i ya da demirci dkkt
varsa, hemen bir fabrika edinet> istiyor, kimin iisi i varsa
bu sayy ona ya da yirmim/karmas gerektiini d'nyor-du. ou
da ksa sred^e * sayy yze ya da binfe karmay baard. Eller ve
m&*J^eler ne denli hzl x alsrsa para da o denli hzla
oalj^'Tu, ama doal olar"ak anslar yaver gidenlere akyordu T%
fa- Oysa iilerin ou , fc>ir ustann iileri ya da onun
pydmclar olmaktan ikcm, kleler gibi cokusuz al\yafiutu.
Baka lkelerde de ^rum aynyd. Oralarda da atlyeler fabrikalara
dnm ustalar patron, ililer *des kle olmutu. Dnyann hibi
.'Jkesi kendini bu yolar alkoya-myordu. Bu yeni ruhur /e eilimin
olunxasi, ans eseri, yeni devletin durumun^ ^gun dt. Gemii ve
uzun sredir sahip olduu bir z^ /inlii yoktu. Bu rmeden3.e yeni
koullara sabrsz bir oce" j^ibi hila uydu. urmaleszn
almasn gerektiren il^
^e bol paras varda artl.
Eskiyi anmsayanl; *re halK uyarmafcc isteyenler bu yolun yanl bir
yol oldkar^nu sylyor, ge;rnii, lkenin o zamanltrrlaH cpnQ+oiooi^u^.tn-, n-mrnu. r Visali'
zamanlardaki gsterisru^atan omurunu, ru hsah:n ve sanatn
egemenliini ve dm*z ya sunduu dn ce, nvzik ve iir akmlarn
ammsatrr^yi> alyorlard. Oysa yeni lkenin bolluk iindeki
halk^tuna glp geiyordu. X)-inya yumenlii altna almas onlara ters geldii iin hibir zaman bir
birleme salanamamt.
Bir kez, bu lkeye ok bask yapan ve onu fethetmeye alan yabanc
prense kar kazanlan zafer, neredeyse birlemelerine neden
olacakt, ama bundan arabuk vazgetiler ve kk prenslikler
durumlarn korudular. Prenslerin uyruklar, dl olarak ylesine ok
makam, unvan ve niformalarna taksnlar diye ylesine ok renkli
erit almlard ki, tm sonutan honut kalp yenilikten
vazgemiti.
Bunlar olurken dnya ok deimiti. Deiim, buharl makinenin
dumanndan kan bir cin ya da bir hastalk gibi her yeri sarm;
insanlar, yaam ve daha ne var ne yoksa, tmn deitirmiti.
Dnya, ie ve durmamacasna almaya ynelmi; makinelerce ynetilir
olmutu. Srekli yeni atlmlar yaplyor ve ok byk servetler
kazanlyordu. Ksa srede makineleri icat eden lkeler eskisine
oranla dnyaya ok daha egemen oldular ve geri kalan lkeleri kendi
aralarnda paylatlar. Gl olmayanlar da hava al- * di.
yksn anlattmz lke de bu akmdan etkilenme sine etkilendi,
ama sonuta rolne uygun olarak azla yetinmek zorunda kald. Dnya
mallar bir kez daha paylalm, ama bu yoksul lke, her zamanki
gibi bu iten kazanl kamamt.
Ama durum anszn deiiverdi. Birlemeyi isteyen sesler hi
susmamt. Byk bir devlet adam ortaya kt, gl bir komuyla
yaplan savata rastlant sonucu parlak bir baar elde edildi ve bu
baar lkeyi glendirip birletirdi. Tm boylarn bir araya
gelmesiyle byk bir devlet kuruldu. D kuranlarn, dnrlerin ve
mzisyenlerin lkesi uyand, zenginleti ve glendi. Kendisinden
daha eski ve gl kardelerinin yannda yer alarak yolunda
ilerleyebilirdi artk. D dnyada soyacak ya da elde edilecek pek
bir yer kalmamt. Bu yeni g, uzak yerlerdeki ganimetlerin bile
oktan paylalm olduunu grd. Ama o gne dek bu lkeyi ok yava
etkilemi olan makinenin varl inanlmaz bir hzla yaygnlat ve
tm lkeyi ve onun insanlarn deitiriverdi. Geliti, zenginleti,
glen156
di ve korkulur oldu. lke zenginleince kendini drt bir yandan dizi
dizi askerler, toplar ve kalelerle korumaya ald. Bu gen gcn
huzurunu bozduu komular da gvensizliklerinden ve korkularndan

hendekler kazmaya, toplarn ve sava gemilerini hazr tutmaya


baladlar.
Oysa iin en kt yan bu deildi. Bu inanlmaz korumalar salayacak
paralar vard, ama aslnda hibiri savaa istekli deildi. Yalnzca
beklenmedik bir duruma kar hazrlkl olmak istiyorlard, nk
zenginler paralarnn evresinde demirden rl duvarlar grmeyi pek
severler.
in en kt yan gen devletin iinde olup bitenlerdi. Uzun bir sre
dnyaca hem alaya alnan hem de sayg duyulan bu paras ok az, ama
buna karn ok byk ruh zenginlii olan halk, ite bu halk, parann
ve gcn tadn almt bir kez. na etmeye, tasarruf yapmaya,
ticaret yapmaya ve bor alp vermeye balad. arabuk zengin olmak
istiyordu. Kimin deirmeni ya da demirci dkkn varsa, hemen bir
fabrika edinmek istiyor, kimin iisi varsa bu sayy ona ya da
yirmiye karmas gerektiini dnyordu. ou da ksa srede bu
sayy yze ya da bine karmay baard. Eller ve makineler ne denli
hzl alrsa para da o denli hzla oalyordu, ama doal olarak
anslar yaver gidenlere akyordu para. Oysa iilerin ou, bir
ustann iileri ya da onun yardmclar olmaktan km, kleler
gibi cokusuz alr olmutu.
Baka lkelerde de durum aynyd. Oralarda da atlyeler fabrikalara
dnm, ustalar patron, iiler de kle olmutu. Dnyann hibir
lkesi kendini bu yoldan alkoya-myordu. Bu yeni ruhun ve eilimin
olumas, ans eseri, yeni devletin durumuna uygun dt. Gemii ve
uzun sredir sahip olduu bir zenginlii yoktu. Bu nedenle yeni
koullara sabrsz bir ocuk gibi hzla uydu. Durmakszn almasn
gerektiren ileri ve bol paras vard artk.
Eskiyi anmsayanlar ve halk uyarmak isteyenler bu yolun yanl bir
yol olduunu sylyor, gemii, lkenin o zamanlardaki gsterisiz
vatan onurunu, ruhsaln ve sanatn egemenliini ve dnyaya sunduu
dnce, mzik ve iir akmlarn anmsatmaya alyorlard. Oysa
yeni lkenin bolluk iindeki halk buna glp geiyordu. Dnya yu157
varlakt ve devinim iindeydi. Bykbabalar iirler yazp felsefeyle
uramlarsa iyi yapmlard, ama onlarn torunlar bu lkede baka
eylerin de sevilebileceini ve yaplabileceini gstermek
arzusundaydlar. Bu nedenle binlerce yeni fabrikada durmakszn yeni
makineler, yeni demiryollar, yeni mallar retiliyor, hazrlkl
olmak iin de silahlar ve toplar eki darbeleriyle
biimlendiriliyordu. Zenginler kendilerini halktan soyutladlar.
Yoksul iiler kendilerini yalnz braklm hissettiler ve paras
olduklar lkeyi unutup kendi dertlerine dtler. Yalnz kendileri
iin alyorlard artk. Dmanlara kar toplar ve silahlar
retmi olan zenginler aldklar nlemlerden ok memnundular, nk
artk ieride belki de dardakilerden daha da tehlikeli olabilecek
dmanlar vard.
Oysa yllarca dnyay yakp ykan ve hl ykntlar arasnda
yaadmz, grltsnden sar olduumuz, anlamszlndan hayal
krklna uradmz, akan kanlar grmekten hastalandmz ve
hl karabasanlarmzda uratmz byk sava tm bunlara son
verdi.
Ve yle bir son hazrlad ki, oullar cokuyla kyma koan btn
gelimi lkeler bitkin dt. Yenilgiye uradlar. stelik ok da
kt yenilgiye uradlar. Bara deinilir deinilmez, kazanan
lkeler yenik dm halklardan ok ar dnler istediler ve yenik
denler toplu halde geri ekilmeye alrken lkelerinin bir
zamanlar zenginliini gsteren mallar, zafer kazanm dmana teslim
edilmek zere gnlerce uzun trenlere yklendi ve yenik dm
lkelerin makineleri ve paras oluk oluk akarak dmann eline geti.
Bunlar olurken yenik den lkenin de akl bana gelmeye balad.
nderlerini ve prenslerini yadsd; halkn egemenliini ilan etti.
Durumunu irdeledi, kendi becerisi ve ruhsal gcyle iradesini
kullanarak yitikliinden kurtulmaya karar verdi.
Bu kadar zor bir snavdan geerek olgunlaan bu halk, bugn bile

yolun nereye varacan ve ncsnn kim olacan bilemiyor. Kimin


ona yardm edeceini de. Oysa gkyzndeki gizemli gler nedenini,
bu halk ve btn dn158
yay hangi amala sava aclarn ekmek zorunda braktklarn
biliyorlar.
Ve bugnn karanlndan kan kl bir yol var ve bu yitik dm
halk bu yolu bulmak zorunda.
Yeniden ocuk olmasna olanak yok. Bunu hi kimse baaramaz.
Toplarndan, makinelerinden, parasndan vazgeip yeniden bar
iindeki kk kentlerinde iirler yazp sonatlar alamaz. Ama yaam
onu yanlglara ve byk skntlara srklediyse bu yolu semeli ve
bu yolda ilerleye-bilmelidir. O gne kadar izledii yolu anmsayp
kkenini, ocukluunu, byk devlet oluunu, parlak dnemini ve
kn belirleyen bu yolu irdelemeli, kendine zg nemli ve
yenilmez glerinin neler olduunu ayrmsamal, inanllarn dedii
gibi 'kendi benliini bulmaldr'. Bunu baa-rabilirse, benliinde
yenik dmeyecek bir z bulacak ve yazgsndan kaaca yerde onu
kabullenip yeniden bulduu benliinin en olumlu ve en iten
eleriyle her eye yeni batan balayabilecektir.
Eer yitik dm bu halk, yazgsnn ona izdii yolda istekle ve
amadan ilerleyebilirse iinden, bir zamanlar olduu gibi, bir
yenilik doacak, yeniden yaymaya balad tutarl ve huzurlu akm
dnyay etkileyecek ve bugn dman olanlar gelecekte bu sessiz
akm alglayp ona kulak kabartacaklardr.
(1918)
RESSAM
Albert adnda bir ressam genliinde yapt resimlerle istedii
baar ve etkiyi salayamamt. Kabuuna ekilip kendi kendine
yeterli olmaya karar verdi ve yllarca bunu yapmaya alt, ama
giderek kendine yeterli olmad ortaya kt. Oturup bir kahramann
resmini izerken aklna srekli yle bir soru taklyordu: "Bu
yaptm gerekten gerekli mi? Ben ve tm insanlar gezip tozsak ya da
oturup arap isek ne fark eder? Resim yapmakla kendimi biraz
oyalamann ve avutmann ve biraz zaman ldrmenin te- * sinde bir
ey mi yapyorum sanki!"
Bu dnce almasna engel oluyordu. Albert giderek resim yapmay
brakt. Gezip tozmaya, arap imeye, kitap okumaya ve gezilere verdi
kendini. Ama bunlar da ona mutluluk getirmedi.
Bir zamanlar hangi amalar ve umutlarla resim yapmaya baladn sk
sk dnmek zorunda kalyor ve unu anmsyordu: Kendisiyle dnya
arasnda gl, gzel bir iletiim kurmay; bu gl ve iten akmn,
aralarnda bir ba oluturarak sessiz bir ezgiye dnmesini
istemiti her zaman. Kahramanlar ve kahramanlk resimleri izerek i
dnyasn da vurmak ve onu zgrletirerek d dnyaya sunmak
istemi, i dnyasnn, resimlerini grenlerin yarg ve beenilerinin
d dnyada canlanp minnetle dolu olarak ona geri dneceini
ummutu.
Evet arayp bulamad buydu. Bir dt bu ve giderek zayflam,
sonunda prltsn iyice yitirmiti. Oysa imdi, Albert orada burada
dolatka ya da ssz yerlerde durak-sadnda, bir gemideyken ya da
bir da geidini aarken, bu d, yeniden gl, hem de ok gl
canlanyordu. Es160
/
kiinden deiikti, ama onun kadar gzel, gl, ekici ve istekle
dolu, diri bir gt bu.
Ah, bunu nasl da zlyordu. Dnyayla kendi arasndaki bir iletiimi
duyumsamay nasl da zlyordu! Soluuy-la, rzgrn ve denizin
soluunun ayn olmasn, kendisiyle her ey arasnda kardeliin ve
dostluun, sevginin ve yaknln, tnnn ve uyumun olmasn!
Benliini ve zlemini anlatmasn salayan, ona sevgi ve anlay
getiren, onu hakl karan ve ycelten resimler yapmak zorunluluunu
duyumsamyordu artk. Kendi varln bir biim ya da bir soluk

olarak ortaya koymasn salayan kahramanlardan ya da onlarla ilgili


betimlemelerden vazgemiti. Tek istei benliinin bir hi olduu,
varlnda eridii, ld ve yeniden doduu her bir iletiim
duygusunu, her bir gl akm tadabilmekti. Her bir gizemli benlii
de. Canlanan bu d ve glenen zlemiydi yaam yaanr klan, ona
biraz anlam kazandran, aydnl ve rahatlamay salayan.
Albert'in arkadalar, ka kii kaldysa onlar, bu fantezilerini
doru drst anlayamyorlar, yalnzca giderek iine kapandn,
suskunlatn, konumasnn ve glnn deitiini ve kendini
soyutladn gryorlard. Baka insanlarn sevdii ve nemsedii
eyleri paylamyor, ne politika ve ticaretle, ne av partileri ve
balolarla, ne de sanatla ilgili cokulu tartmalarla ilgileniyordu.
Onlarn ilgilendii konulara hi ilgi duymaz olmutu. Uyumsuz ya da
neredeyse biraz kak biri denilebilirdi ona.
Kt bir k havasnn iinde yryor, ama yine de bu havann
renklerini ve kokularn soluyabiliyor, nnde ninniler syleyerek
yryen kk bir ocuun peinden kouyor, saatlerce yeil renkli
bir suya, bir iek tarhna ya da kitabna gmlm biri gibi bir
kkten ya da bir bitkiden kesilmi kck bir life dalp gidiyordu.
Kimse onunla ilgilenmiyordu artk. O zamanlar kk, yabanc bir
kentte oturuyordu; bir sabah yolu dar bir sokaa dnce kk,
durgun bir rman sazlarnn arasndan balkla rtl, sar, dik
bir ky grd. Kt topran verimsizliinde yetien allar ve
dikenler toprak kaymas nedeniyle toz toprak iindeydiler. Bir ses
duydu iinde, durakMasallar
161/11
ad ve ruhunu efsanevi gemiten kopup gelen bir ezgi sard. Balk
sars ya da tozlu yeil olsun, ister durgun bir rmak, ister oradaki
dik ky olsun, izgilerin ve renklerin olumas ya da bir tn ya da
rastlant sonucu o grntye katlan bir zellik, bunlarn hepsi
gzeldi, inanlmaz gzeldi, duygulandrc ve artcyd, ona
sesleniyorlar, o da tmn tanyordu. Ve o anda ormanla rmak,
rmakla kendi varl ve gkyz, dnyayla ve bitkiler arasndaki
iletiimi, youn ilikiyi duyumsad. Orada olmalarnn ve
btnlemelerinin tek nedeni, onun gznde ve yreinde
yansyabilmek, onunla karlamak ve onu selamlamakm gibi geldi
ona. Irmakla bitkilerin, aala havann birletii ve btnletii,
birbirini ycelttii, sevgilerini kutsadklar yer onun yreiydi.
Bu olaanst deneyim birka kez yinelenince, ressam inanlmaz bir
mutluluk sard. Youn, kusursuz bir duyguydu bu. Gnbatmnn altn
sars ltlar ya da bir bahenin kokusu gibi.
Bu duygunun tatl, ar tadna varmaya alt, ama uzun sre buna
dayanamazd; ar youndu nk. inde gerginlik, huzursuzluk,
neredeyse korku ve fkenin oiu-masna neden oluyordu bu arlk.
Ondan daha glyd. Onu iine ekiyor, onu koparp alyordu. Onun
kendisini ezebileceinden korkmaya balad. Bunu istemiyor, yalnzca
yaamak, sonsuza dek yaamak istiyordu! Yaama isteini o andaki
kadar youn hi duyumsamamt!
Bir gn sarholuktan aylmaya balayan biri gibi kendini tek bana,
sessiz bir odada buldu. nnde bir boya kutusu ve tuval duruyordu.
Yllar sonra ilk kez oturup resim yapmaya balad.
Ve bir daha hibir zaman aklna, "Bunu neden yapyorum?" sorusu
gelmedi. Yalnzca resim yapyordu. Yalnzca gryor ve grdn
iziyordu. Kh dar kp dnyann resimlerine karyor, kh
odasnda oturup kendini o youn duygunun kucana brakyordu.
Kk resim ktlarna resimlerden oluan dizeler yazyordu srekli.
St aalarnn da katld yamurlu bir gkyzn, bir bahe
duvarn, ormanda bir sray, bir kr yolunu, insanlar, hayvanlar
ve hi grmedii, ama bir
162
duvar ya da bir orman kadar canl olan kahramanlar ya da melekleri
iziyordu.
nsanlarn arasna yeniden katlnca, resim yapmaya balad

duyuldu. Ona deli gzyle bakyorlard, ama resimlerini de merak


ediyorlard. Oysa o resimlerini hi kimseye gstermek istemiyordu.
Ama onu rahat brakmadlar ve srekli bask yaptlar. Sonunda bir
tandna odasnn anahtarn verdi ve oradan ayrld. Bakalar
resimlerine bakarken orada olmak istemiyordu.
nsanlar geldi ve beendiklerini gsteren lklar ykseldi. Bir
dhi kefetmilerdi. Tm bilgeler ve kendini anlatmaya alanlar
iin sylenenler onun iin de sylendi. "Uyumsuz biri, ama Tanr'nn
kutsadklarmdan," diyorlard.
Ressam Albert o sralarda bir kye ekilmiti. Kyllerden birinden
bir oda kiralam, boyalarn ve fralarn ortaya karmt.
Yeniden ovalarda ve dalarda mutluluk iinde dolayor, sonra da
deneyimlerini ve duygularn resimlerine yanstyordu.
Gazetelerden birinden herkesin, evine gidip resimlerini grdn
rendi. Bir bardak arap ierken, bakentte kan bir gazetede
kendisiyle ilgili uzun, gzel bir yaz okudu. Ad iri puntolarla
yazlmt ve stunlardan parlak vg szckleri yayordu. Ama
Albert yazy okuduka garip duygulara kaplmaya balad.
"Hznl kadnn resminde fon olarak kullanlan sar ve olaanst
aydnlk! Yeni, byleyici ve yrekli bir uyum!"
"Gllerin betimlendii l doa resmindeki yorum olaanst! Kendi
portreleri de yle. Bunlar psikolojik portrenin olaanst
bayaptlar olarak nitelendirebiliriz."
Olaand, olaand! Oysa Albert, bildii kadaryla ne gzel ne de
hznl bir kadn betimlemiti. Kendi resmini yaptn da
anmsamyordu. Ona o kadar sevdii resimleri veren amurlu rmak
kysna, meleklere, yamurlu gkyzne ya da onun gibi bir eye
deinilen tek bir szck bulamad yazda.
Albert kente dnd. Ayann tozuyla evine kotu. Eve insanlar girip
kyor, kapda da bir adam oturuyordu. Albert ieri girebilmek iin
bilet almak zorunda kald.
163
ok iyi tand resimleri oradayd, ama altlarna levhalar
aslmt. zerlerinde de Albert'in hi anlayamad yazlar vard.
Bazlarnda kendi portresi ya da baka eyler yazyordu. Tanmad
adlar olan resimlerinin nnde bir sre durdu. Kendi yapt gibi
baka insanlarn da bu resimlere deiik adlar verebileceini
anlamt. Bahe duvarnda anlatmak istedii, bakalarna bulut gibi,
talk bir yredeki uurum da kendi resmiymi gibi geliyordu.
Sonu olarak bu hi de nemli deildi, ama Albert oradan sessizce
uzaklamaya, geziye kmaya ve bir daha da o kente dnmemeye karar
verdi. Yaam boyunca daha ok resim yapt ve onlara daha ok adlar
verdi; bunu yaparken de mutlu oldu; ama yapt resimleri bir daha
hi kimseye gstermedi.
(1918)
164
HASIR KOLTUKTAN MASAL
Gen bir adam bir at odasnda tek bana oturuyordu. Ressam olmak
istemiti her zaman, ama bunun iin baz zorluklar amas
gerekiyordu. lk nceleri atdaki odasnda sakin yaam, biraz da
yalanmt. Kk bir aynann nnde saatlerce oturup kendi resmini
yapmay denemeye almt. Bu resimler bir defteri doldurmutu bile.
Bazlarn da olduka beenmiti.
"Henz hibir eitimden gemediime gre, bu resim ok da kt
deil," dedi kendi kendine. "Burnun kenarndaki izgi ne ilgin
olmu! Dnr ya da onun gibi bir ey olduunu gren hemen anlar.
Az izgisini birazck aaya doru uzataym ki hznl bir ifade
versin."
Oysa izimlere bir sre sonra yeniden baktnda ou zaman hi
beenmiyordu. Bu ok tatsz bir durumdu. Ama almay ylmadan
srdrmeye, kendini daha ok zorlamaya karar verdi.
Gen adam at odasyla, at odasnda oraya buraya atp brakt
eyalaryla yeterince uyum iinde yaamyordu, ama ok da kt
saylmazd bu durum. Eyalarna baka insanlarn eyalarna

davrandklarndan ne daha dikkatli ne de daha umursamaz davranyordu.


Onlar grmyordu bile. Onlar tand da sylenemezdi.
izdii kendi portreleri houna gitmedii zaman kitap laryla
oyalanyor, bu kitaplarda baka insanlarn bandan geenleri okuyor,
bu insanlarn kendisi gibi alakgnll ve hi tannmayan insanlar
olarak sanata baladklarn, ama sonra nasl nlendiklerini
reniyordu. Bu tr kitaplar severek okuyordu, nk onlarda kendi
geleceini buluyordu.
165
Biraz cannn skld bir gn evde oturup ok nl Hollandal bir
ressamn yaamyksn okumaya balad. Bu ressam lgnla varan
bir tutku ve gerek bir istekle iyi bir ressam olmak iin
rpnmt. Hollandal ressamla kendisi arasnda benzerlikler kurdu.
Ama okuduka ona pek de uymayan ynleri olduunu kefetti. Kitapta,
bu Hollandalnn, kt hava koullar darda resim yapmasn
engelledii zaman azminden hibir ey yitirmeden, grd en kk
eyin bile resmini tutkuyla yaptna deiniliyordu. Bir kez bir ift
tahta ayakkabnn, bir baka zaman da eski psk bir mutfak
iskemlesinin resmini yapmt. Kaba tahtadan yaplma, samandan
rlme, oturma yeri lime lime olmu bir iskemleydi bu. Ressam
kimsenin kesinlikle dnp bakmayaca bu iskemlenin resmini ylesine
byk bir sevgi, ballk ve ylesine tutkulu bir abayla yapmt
ki, en gzel resimlerinden biri olmutu bu. Yazar iskemleyle ilgili
ok gzel ve gerekten duygulandrc szler kullanmt.
Gen adam bunu okuyunca kendi durumunu dnmeye koyuldu. Bunu
denemesi gerekiyordu. Hemen karar verdi. Bu byk ressam rnek
alacak ve byk bir ressam"* olabilmek iin bir kez de bu yolu
deneyecekti.
at odasndaki eyalar gzden geirdi ve o gne dek aralarnda
yaad nesnelere doru drst bakmam olduunu ayrmsad. Oturma
yeri samandan, arpk urpuk bir iskemle gremedi. Tahta ayakkab da
yoktu. Bir an iin hayal krklna urayp can skld ve
nllerin yaamlarn okurken ou zaman girdii ruh hali sard onu.
Bakalarnn yaamnda o denli gzel bir yeri olan kk
ayrntlarn, belirtilerin ve olaanst rastlantlarn onun
yaamnda yeri yoktu. Kendilerini bo yere bekletiyorlar, ama bir
trl geliniyorlard. Ama kendini hemen toparlad, ne giden zor
yolda ylmadan yrmesinin artk bir grev olduunu dnd. Kck
odasndaki tm olaslklar gzden geirdi ve ona pekl modellik
edebilecek hasr bir koltuk buldu.
Ayayla koltuu biraz kendine doru ekti. Kara kaleminin ucunu
sivriltti, eskiz defterini kucana koyup izmeye balad. skemleyi
biimlendirmede yavaa izilen yu166
muak izgiler ona yeterli gibi geliyordu batan. Sonra bastrarak
hzl hzl almaya balad ve birka kaln izgiyle koltuun
evresini bitirdi. Bir kede genimsi bir glge takld gzne. Onu
da iyice koyulatrd ve bylece izmeyi srdrd. Bir ey onu
rahatsz edene dek.
Bir sre daha izmeyi srdrd, sonra defteri biraz uzaa tuttu ve
izimine eletiren bir gzle bakt. Ve grd ki hasr koltuun
izgileri ar sert olmu.
fkeyle bir izgi daha ekledi ve sonra alabildiine gergin, gzn
koltua dikti. Hibir eye benzememiti. Buna ok fkelendi.
"Seni gidi Allahm belas hasr koltuk!" diye bard hmla. "Senin
kadar deiken bir eek imdiye dek grmedim."
Koltuk atrdad ve ayn tonda, "Ya, yle mi? Bana doru drst bir
bak bakalm!" diye bard. "Ben naslsam yleyim ve bundan sonra da
deimeye hi niyetim yok."
Ressam onu ayann ucuyla itti ve koltuk geriye doru kayd. imdi
de tmyle deiik grnyordu.
Gen adam, "Koltuk bozuntusu salak!" diye haykrd. "Her yann arpk
urpuk ve kusur dolu!" Hasr koltuk, kkr kkr gld ve, "Buna
perspektif derler, baym," dedi.

Gen ayaa frlad. fkeyle, "Perspektif ha!" diye bard. "imdi


de, bu velet koltuk, retmencilik oynamaya kalkyor. Perspektif
benim iim, senin deil! Bunu iyice kafana sok!"
Koltuk sesini karmad. Ressam, alt katta oturan komu, tavana
fkeyle vurana dek odada birka kez hmla gidip geldi. Alt katta
hi grlt kaldrmayan yal bir aydn oturuyordu.
Ressam oturdu ve son yapt kendi portresini eline ald, ama hi
beenmedi. Kendisini resme oranla daha yakkl ve ilgin buldu.
Aslnda gerek de buydu.
O anda kitab okumay srdrmeye karar verdi. Ama Hollandalnn tahta
iskemlesi konusu sryordu. Bu da onu yeniden fkelendirdi. Bu
iskemle konusunu da fazla bytyorlard canm! Aslnda...
Sanat beresini aramaya balad. kp bir sre dolamaya karar
vermiti. Uzun bir sre nce, bir kez, resim sa167
natnn insan doyurmadn dndn anmsad. In-sar bu sanattan
huzursuzluk ve hayal krkl dnda bir ey elde edemiyordu.
Aslnda dnyann en iyi ressamlar bile yalnzca nesnelerin basit
yzeyselliini ortaya koyabilmilerdi. Sonu olarak derin olmay
seven bir insan iin bu hi de uygun bir ura deildi. Daha nceleri
de ou kez yapt gibi, eskiden istedii bir eyi yapmann
zamannn geldiini ve ciddi olarak bunu dnp yazar olmasnn daha
akllca olacana karar verdi. Hasr koltuk at odasnda tek bana
kalakalmt. Gen sahibinin gitmesine h-znlenmiti. Bundan byle
aralarnda daha iyi bir ilikinin balayacan ummutu. Ona doru
drst birka sz sylemek isterdi. Gen adama olduka deerli eyler
retebile-ceine inanyordu; oysa ne yazk ki, i iten gemiti.
(1918)
168
iris
Anselm, ocukluunun baharnda, evlerinin yeil bahesinde koar
oynard. Annesinin yetitirdii iekler arasnda ssen adl bir
iek de vard. Anselm'in en sevdii iekti bu. Ak yeil renkli,
ince uzun yapraklarna yanan dayar, tadna varmak istercesine
parmaklaryla sivri ularna dokunur, byk, olaanst ieinin
kokusunu iine eker ve ona uzun uzun bakard. iein soluk mavi
ortasndan parmaklar andran yol yol, uzun, sar izgiler kar,
bunlarn arasndan aydnlk bir yol iein derinlerine, o uzak mavi
gizeme doru uzanrd. te bunu ok seviyordu. iee uzun uzun
baktnda, bu sar, ince yollar ona kh bir saray bahesinin altn
parmaklklarn, kh hibir rzgrn kprdatamayaca, sra sra
dsel aalar anmsatrd. Ve bu hayali aalarn arasndan iein
ilerine doru, yaam damarlaryla rl o aydnlk ve sra kadar
narin, gizemli yol uzanrd. iein dibi inanlmayacak kadar byk
bir anak gibi alyor, altn aalarn arasndan geen yol ok
uzak, sonsuz derinliklerdeki akl almaz uurumlara dalp kendini
kaybettiriyor, yolun stn, iein eflatun rengi ana bir saray
kubbesi gibi saryor ve sessizlik iinde bekleyen bu mucizenin
zerine narin, byl glgeler yanstyordu. Anselm, bunun iein
az olduunu ve o grkemli sar srma tellerinin ardndaki mavi
derinliklerde de yreinin ve dncelerinin yattn biliyordu.
iein, bu ho, aydnlk ve sra benzeri ince damarlarla rl yol
araclyla soluk aldn ve dlerini rettiini de.
Byk iein yannda henz amam kk ssenler olurdu. Onlar da
kahverengiye alan sar dokudan kk ince kupalar iinde, zsuyu
diri saplar halinde dimdik uza169
mr, bu saplardan ak. yeil ve eflatunla smsk sanl goncalar
sessiz bir abayla kmaya alr, ularnda, tepesi kavisli,
taptaze bir morluk, sivri ulu ban karp gn na bakard. Bu
smsk sarl gen tayapraklarmda bile damarlarn yaratt bir a
ve yzlerce gizemli simge vard.
Anselm, uykudan uyanp dlerden ve bilmedii dnyalardan geri
dnnce, evden kar, her an orada olan, ama srekli deien baheyi

kendisini bekler bulurdu, bir gn nce yeil kupasndan darya


bakan smsk kapal bir goncann sivri, mavi ucunun olduu yerde,
uzun sredir zlemini ektii o kubbeye benzer, yuvarlak biimini
dili ve dudaklaryla bulmaya alan incecik, gen bir tayapra-mn
hava benzeri hafif ve mavi grntsyle karlard. iein,
kendisini brakmak istemeyen klfla yapt sessiz savan hl
srd alt kesiminde de o narin, sar yollar, o prl prl aydnlk
ve damarl yol, ruhun o uzak ve ho kokularla bezenmi uurumu
beklenti iinde olurdu. Belki leyin, belki de akama doru iek
alr, altndan yaplma bir dsel ormann zerine mavi ipekten
adrn gerer, yp- ranmam dlerinden, dncelerinden ve
ezgilerinden oluan soluunu sessizce o byl uurumdan darya
ds-ru vermeye balard.
Gn gelir imenlerin aras mavi aniekleriyle dolar, gn gelir
baheyi yeni bir ses, yeni bir koku sarar ve gnele ykanan
krmzms yapraklarn zerinde yumuak, altn krmzs ilk
yabangl aard. Ssenlerin at gnler de sona ererdi. ekip
giderler, altn parmaklklarla evrili, ho kokulu gizlere usulca
uzanan yol kayplara karr, hi de sevecen grnmeyen sivri ulu,
souk yapraklar dimdik ve orada kalakalrd. Ama bu sre iinde
allklarda ahududular olgunlar, yldzieklerinin zerinde o
gne dek grlmemi, sedef srtl, kzl kahverenkli yeni kelebekler
ve sra kanatl, vzltl pervaneler uuup oynard.
Anselm kelebeklerle ve akl talaryla konuur, bceklerle ve
kertenkelelerle arkada olur, kular ona kendileriyle ilgili ykler
anlatr, ereltiotlar dev gibi yapraklarnn ats altnda
sakladklar kahverengi tohumlarn gsterir, yeil kristal
paracklar gne n yakalar ve saraylara, bahelere ve l
l parlayan hazine odacklarma
170
dnrd. Ssenler baheyi brakp gittiklerinde yerlerini
latiniekleri alr, yabanglleri solunca da brtlenler kararrd.
Hepsi birbirinin yerini alr, her zaman hem oradadr, hem de orada
deildir, yok olur, ama mevsimi geldiinde yeniden ortaya kar, am
ormanndan esen tc rzgr uuldadnda bahedeki kuru
yapraklarn cansz cansz trdamaya balad o olaanst rkn
gnlerde, balayana dein deiik bir ezgi, yeni bir deneyim ve yeni
bir yk getirirdi rzgr kendisiyle birlikte. Pencerelerin dnda
kar yaar, camlarda kk palmiye ormanlar oluur, geceleri
ellerinde gm mgraklaryla melekler uuur, sofalar ve tavan
aralar buram buram kurutulmu meyve kokard. Bu iyilikle dolu
dnyada dostluk ve gven hi tkenmezdi. Hi beklenmedik bir zamanda,
kardelenler, sarmaklarn siyah yapraklarnn yan banda yeniden
gz kamatrdnda, ilk gmen kular temiz, mavi yksekliklerde
belirir ve her ey hep oradaym ve hi deimemi gibi gelirdi
insana. Sonunda, hi beklenmedik bir anda, olmas gerektii gibi, o
hep zlenen ilk mavi ssen tomurcuu ban sapndan karverirdi.
Anselm, bahedeki her eyi sevinle karlar, hepsini gzel bulur,
hepsini tanr ve dost bilirdi. Ama, onun gznde Tanr'nn kutsad
byl an, her yl ilk ssenin at and. lk ocukluk dlerinden
birinde mucizeler kitabn ilk kez iein anann iinde grp
okumu, kokusunun ve deiken mavisinin, evrenin bir ars ve
anahtar olduunu renmiti. Henz saflnn yitmedii yllarda
ssen iei hep yannda olmu, her yeni yazla yenilenmi, gizemi ve
etkisi giderek artmt. br ieklerin de azlar vard. Onlar da
kokular ve dnceler yayyor, arlar ve bcekleri kk tatl
odacklarna ekiyorlard. Ama Anselm iin hibiri ssen kadar nemli
deildi ve hibirini kendine s-senden daha yakn bulmuyordu. Bu
iek onun gznde dnyada dnmeye ve olaanst bulmaya deer ne
varsa tmnn simgesi olmutu. Ne zaman iein anana bakp sar,
olaanst izgilerin arasndan iein alacakaranlk iine doru
uzanan o dsel aydnlk yolu dnceleriyle izlese, ruhunun ardnda
tm grntlerin bilmecelere ve tm grlenlerin sezgiye dnt
bir kapdan ieriye

171
baktn duyumsard. Baz geceler bu ana dnde grr, onun
cennetteki bir sarayn kocaman kaps gibi aln izler, at
stnde bu kapdan girip kuulara biner ve tm dnya onunla birlikte,
bylenmiesine her beklentinin gerekletii ve her grlenin
geree dnt o ho derinliklere doru inerdi.
Dnyadaki her grnt bir simgedir, her simge de ak duran bir kap.
Eer insann ruhu yeterince hazrsa geebilir bu kapdan ve dnyann
btnletii o ze, sizin, benim, gecenin ve gndzn tek bir olguya
dnt yere ulaabilir. Her insan yaam srecinde o ya da bu
nedenle byle ak bir kapyla karlar bir gn ve grntlerin
tmnn simgesel olduunu, bu simgelerin ruhla lmsz yaamn
ardnda gizlendiini dnr. Ama bu kapdan girip dnyann ho ve
ekici grntlerini silip onlarn yerine sezgiyle algladmz
gerek z elde etmeyi gerekten isteyen az insan vardr.
Henz ocukluunu yaayan Anselm iin iein ana, sonunda
kutsanm yant sezgiyle bulabilecei bir yola alan ve aka dile
getirilemeyen sessiz bir soru demekti. Ama ksa sre sonra
grntlerin ekici kalabalnda ku-nu unutur; otlarla, talarla,
kklerle, allarla, hayvanlarla ve bu dnyadaki btn tatl
varlklarla konumalara ve oyunlara dalard. Sk sk kendini dnr,
gzleri kapal oturur, bedeninin mucizelerini irdeler, yutkunurken,
ark sylerken ve soluk alrken aznda ve grtlanda birbirinden
deiik duyular, drtleri ve zellikleri ayrmsar; orada da bir
ruhtan baka bir ruha ulaan bir kapnn, bir yolun olduunu
duyumsard. Gzlerini kapadnda, nnde beliren mor renkli
karanln iinde oluan anlaml, rengrenk desenleri, aralarnda
kristal gibi parlak izgilerin olutuu mavi ve koyu krmz
benekleri ve yarm daireleri hayranlkla izlerdi. Bazen anszn, gz
ve kulak, koku ve dokunma duyularnn arasndaki yzlerce grnmez
balantnn bilincine ararak varr, yaad bu ok deerli ksa
srete, aslnda tnlarn, grltlerin ve harflerin birbirleriyle
iliki iinde olduklarn ve krmzdan maviden, sertten ve
yumuaktan ayrmlar olmadn anlar, bir otu ya da soyulmu yeil
bir bitkinin kabuunu kokladmda,
172
kokuyla tat arasndaki o youn yaknl duyumsar, ou zaman
ikisinin i ie girip bir btne dntn anlard.
Btn ocuklar bunu duyumsar, ama hepsi de ayn youn duyarllkla
alglayamaz bunu. ounda da bu sezgi, henz alfabeyi bile skemeden
hi var olmamasna yiter gider. Bazlar da ocukluun gizemini
uzun sre korur, salar aarp gszletikleri gnlere dek bu
gizemin bir blmn, bir tnsn tarlar. Btn ocuklarn
ruhlar, bu gizemi tadklar srece, en nemli tek eyle, kendi
varlklar ve evrelerindeki dnya arasndaki bilmeceye benzer
ilikiyle urar srekli olarak. Aray iinde olanlar ve bilgeler
olgunluk alarnda bu yola geri dnerler. Oysa insanlarn ou
gerekten nemli olan i dnyalarn, yaamlarnn erken bir
dneminde nemsemeden unutur; yaamlar boyunca i dnyalarnn
gerekten bir paras olmayan, onlarn benliklerine ve gerek
yuvalarna ulamalarn salamayan bir tasalar, istekler ve amalar
dolambacnda dolap dururlar.
Anselm'in ocukluk yazlar ve ocukluk gzleri geldikleri gibi
sessizce yitip gitti; kardelenler, menekeler, ebboylar, ssenler ve
gller gzelce, bol bol atlar. Anselm onlarla birlikte yaad;
iekler ve kular ona ok ey sylediler, aalar ve pnarlar ona
kulak verdiler; daha nceleri de yapt gibi, yazmay baard ilk
harfleri ve arkadalklarndan duyduu hayal krklklarn da
baheye, annesine ve iek tarhlarn evreleyen rengrenk talara
tad.
Ama sonra kokusu ve tnsyla hi de brlerine benzemeyen bir bahar
geldi. Karatavuk yeniden tmeye balad, ama arks artk eskisi
gibi deildi. Mavi iris de at, ama anandaki altn itle evrili
yoldan gidip gelen dler ve masallar yoktu artk. Yeil glgelere

saklanm ilekler yine glyor, kelebekler de l l uarken


sayvanlara taklp tkezliyordu, ama artk hibir ey eskisi gibi
deildi. Anselm baka eylere ilgi duymaya balamt. Annesiyle de
sk sk tartyordu. Sorunun ne olduunu ve onu neden bu denli
rahatsz edip ona ac verdiini kendisi de bilmiyor, yalnzca
dnyann deitiini ve eski dostluklarn ondan uzaklap onu yalnz
braktklarn anlayabiliyordu.
173
Bir yl geti bylece. Sonra bir yl daha. Anselm ocuk olmaktan
km, iek tarhlarn evreleyen rengrenk talar skc,
iekleri suskun bulmaya balam, bcekleri de inelere geirip
kutularda sakiar olmutu. Eski sevinler tkenip gitmiti. Ruhu o
uzun ve dolambal, zor yola girmiti bir kez.
Gen bir adamd artk Anselm ve kendisine henz yeni balyor gibi
grnen yaam yolunda hi de ekingen davranmaya niyeti yoktu.
Simgelerle dolu dnya, rzgrda savrulurcasma unutulup gitti ve yeni
arzularn, yeni yollarn peinde koar oldu. Mavi gzlerindeki ve
yumuak sa-larmdaki ocukluk, zerine sinmi bir koku gibi henz
gememiti, ama insanlar buna deindiinde sinirleniyordu. Bu nedenle
salarn ksack kestirdi, baklarna da elinden geldiince kstah
ve bilmi bir anlam vermeye alt. Kendisini bekleyen skntl
yllar, ne yapaca hi belli olmadan, yldrm hzyla geride
brakt. Bazen iyi bir renci ve iyi bir arkada oluyor, bazen de
iine kapank, ekingen biri demeye kalmadan byme alarmdakilerin
ok heves ettikleri iki partilerinde kendini datyordu. Gnn
birinde eitimini srdrmek iin evden ayrlmak zorunda kakk. Artk
yalnzca annesini ziyaret etmek iin birka gnlne eve dnyordu.
ok deimi, boyu uzam ve giyimine zen gsterir olmutu. Her
zaman deiik arkadalar ve deiik kitaplar getiriyordu ve o
geerken, eski bahe, dalgn baklar altnda klp
suskunlayordu. Renkli damarlar olan talarn ve yapraklarn ona
anlatabilecekleri ykleri yoktu artk. Tanr'y ve sonsuzluu mavi
iris ieinin gizinde bulmay da brakmt.
Anselm liseyi bitirdi, niversite rencisi oldu. Eve ilk nce
krmz bir kep, sonra da sar bir kep giymi olarak dnd. Bir
geliinde byklar terlemise, br geliinde yeni uzam bir
sakalla geliyordu. Yabanc dilde yazlm kitaplar getiriyordu. Bir
kez de bir kpek getirdi. Ceketinin cebinde tad deri bir
czdanda bazen kimsenin grmesini istemedii iirler, bazen da eski
alarn bilge szlerini tayordu. Gzel kzlarn mektuplarn ve
resimlerini de. ok uzak lkeleri grm, byk gemilerle denizlerde
dolam olarak da geldi. Yeniden geldiinde siyah apkal,
174
siyah eldivenli gen bir aydn olmutu. Eski komular onu grd
zaman apkalarn saygyla karp ona profesr demeye baladlar,
oysa profesr deildi. Bir kez daha geldi ve iinde annesinin yatt
ieklerle bezenmi tabutu tayan cenaze arabasnn arkasndan siyah
giysiler iinde ince, uzun bedeni ve yznde ciddi bir ifadeyle ba
dik, ar ar yrd. Ondan sonra da neredeyse hi gelmez oldu.
niversitede hocalk yapt byk kentte, iyi bir eitimci olarak
tannyor, dnyadaki insanlar ne yapyorsa o da onu yapyor, iyi cins
bir palto ve iyi cins bir apka giyiyor, duruma gre ciddi ya da
iten davranyor, dnyay ilgiyle, ama biraz bezgince gzlemliyordu.
Sonunda, arzu ettii gibi saygdeer bir kii, bir bilgin oldu, ama
ocukluk dneminin bitiminde de yaam olduu deiim yinelendi.
Anszn uzun yllar geride braktn ve hep arzulad ve elde
ettii yaam tarznn kendisini doyurmadn ve ok yalnz olduunu
dnmeye balad. nsan profesr olmakla mutlu olamyordu. Kent
sakinlerinin ve rencilerin saygyla selamlamalarnn da bir anlam
yoktu. Her ey kuruydu ve her eyi toz kaplamt. Mutluluk yeniden
ok uzaklarda, gelecee giden scak, tozlu ve hibir zellii olmayan
bir yolun sonunda gibi grnyordu.
O gnlerde Anselm, kz kardeini ekici bulduu bir arkadann evine
sk sk gider olmutu. Artk her grd gzel yzn peinden

komuyordu. O da deimiti. Mutluluun hemen kapnn dibinde


olmadn, ona yalnzca olaand bir yoldan ulaabileceini
sezinliyordu. Arkadann kardeinden ok holanyor, ou zaman onu
gerekten sevdiine bile inanyordu. Ama garip bir kzd o. Syledii
her sz ve att her adm kendine zgyd. Onunla yrmek, ona ayak
uydurmak hi de kolay deildi. Anselm, akamlar evinde, dnceler
iinde, bir aa bir yukar gidip gelirken, bo odalarda yanklanan
ayak seslerini duyuyor, bu kzla ilgili i atmalarn irdelemeye
alyordu. Kzn ya Anselm'in kars olmaya uygun deildi. Garip
bir kzd. Onunla birlikte yaamann hi de kolay olmayaca kesindi.
Onunla birlikte olursa akademik hrsn srdrmesi zor olacakt,
nk kz bu konuda tek bir sz bile duymak istemiyordu. stelik
sal ve gc de yerinde deildi. Ha175
reketli bir toplumsal yaam kaldramayaca kesindi. ieklerin,
kitaplarn ve mziin ar bast yaamn sessizce, yalnz
srdrmeyi yeliyor, insanlar onu gelip bulursa seviniyor, bunun
dnda dnyay kendi akna brakyordu. Bazen o denli duyarl
oluyordu ki ona ters gelen herhangi bir ey alamasna yetiyordu.
Oysa ksa bir sre sonra, yeniden, yalnzlnda bulduu sessiz ve
gizemli mutluluuyla ylesine sevinli oluyordu ki insan bu
olaand kadna bir eyler verebilmenin ve onun iin nemli olmann
ne denli zor olduunu anlyordu. Anselm bazen onun kendisini
sevdiini dnyor, bazen de hi kimseyi sevmediine, herkese ayn
ekilde nazik ve iyi davrandna, rahat braklmak dnda dnyadan
bir istei olmadna karar veriyordu. Oysa Anselm byle olsun
istemiyordu. Bir kadnla beraber yaayacaksa, yaants renkli
olmal, evi konuklarla dolup tamalyd.
"ris," dedi, bir gn ona. "Ah, ris, keke dnya byle olmasayd!
Yaam yalnzca ieklerin, dncelerin ve ezgilerin dnyasndan
olusayd, yaamm boyunca senin yannda kalp senin yklerini
dinlemenin ve dncelerini paylamann tesinde bir ey istemezdim.
Adn bile duy-d mak beni rahatlatmaya yetiyor. Olaanst gzel bir
ad bu. Bana bir eyi artryor, ama ne olduunu bir trl
karamyorum." "Biliyorsun," dedi kadn, "mavi ssen ieinin baka
bir addr bu." Anselm, "Evet biliyorum," diye yantlad. Garip bir
huzursuzluk sarmt onu. "Onu ben de biliyorum. ok ho bir ey bu.
Ama adn her sylediimde baka bir eyi anmsyor gibiyim. Ne
olduunu bilemiyorum. ok derin, ok uzak ve ok nemli anlarla
balantl bir ey olmas gerekli. Ne olduunu bir trl
karamyorum." ris, karsnda aresizlik iinde alnn ovuturan
An-selm'e bakp glmsedi. O ku gibi hafif sesiyle, "Ben de ne zaman
bir iei koklasam yle bir duyguya kaplrm," dedi. "Yreim bana
iein kokusunun eskiden benim olan, ama yitip gitmi olaanst
gzel ve deerli bir eyle balants olduunu syler. Mzik
dinlediimde de olur bu. Bazen de iir okurken, anszn, bir k
yanp sner. oktandr grmediin ve yitirdiin doduun kenti, bir
anlna, aadaki vadide grmesine. Sonra hemen kaybolur ve unu176
tulur yeniden. Sevgili Anselm, sanrm dnyada var olmamzn nedeni
de bu. Yitirilmi uzak ezgileri dnp anlamaya almak, onlar
aramak ve onlar dinlemek iin yayoruz. Gerek yurdumuz o ezgilerin
ardnda aslnda." Anselm, "Ne gzel tanmlayabiliyorsun!" dedi
hayranlkla. Gsnde ona neredeyse ac veren bir irkilme
hissetmiti. Sanki iinde sakl bir pusulann ibresi oynam ve ona
varabilecei tek hedefi hi amadan gsterir olmutu. Oysa bu hedef,
yaamnda izlemeyi istedii yola ters dyor ve bu ona ac
veriyordu. Kendini ho masallarn anlamszlna kaptrp yaamn
dler iinde boa harcamaya deer miydi?
Gnlerden bir gn, Anselm yine tek bana kt bir gezinin
dnnde bombo aydn evini o denli scaklktan uzak ve boucu buldu
ki, dayanamad, arkadann. evine kotu. Gzel ris'e evlenme teklif
etmeye karar vermiti. "ris," dedi ona. "Artk byle yaayamyorum.
Sen her zaman benim dostumdun. Senden hibir eyi saklamamam gerekir.

Bir kadnla beraber olmaya gereksinimim var, yoksa yaamm bo ve


anlamsz olacak. Kendime e olarak senin gibi gzel bir iein
dnda kimi seebilirim ki, sevgilim! ster misin, ris? stediin
kadar iein olur. Bulabildiimiz kadar! Dnyann en gzel bahesi
senin olur. Benimle gelir misin?"
ris, Anselm'in gzlerinin iine uzun uzun bakt. Ne glmsedi ne de
kzard. Sakin bir sesle, "nerine hi armadm, Anselm," dedi.
"Seni severim, ama karn olmay hi dnmedim. Bak dinle!
Evleneceim erkekten ok ey bekliyorum ben. Baka kadnlardan ok
daha fazlasn. Bana iekler almaya sz verdin. Bunda da kukusuz
itensin. Oysa ben ieksiz de, mziksiz de yaayabilirim. Gerekirse
daha birok ey olmadan da. Ama yreimdeki ezginin susmasna bir tek
gn bile dayanamam. Dayanamayacam tek ey bu. Eer biriyle birlikte
olacaksam onun iindeki ezginin de benimkiyle tam bir uyum iinde
olmas, benim ezgimle btnleebilecek tertemiz bir ezgi olmas
gerekir. Buna raz olur musun, dostum? Bu yolla daha nl olamazsn.
dllere de bomazlar seni. Evin ok sessiz olur, yllardr alnnda
grdm izgilere o evde yer olmaz. Hayr AnMasallar
177/12
selm, bu i olmaz. Bak, sen, srekli alan ve her eyi dert edinip
alnna derin izgiler yazan bir insansn. Benim dncelerimi ve
varlm kukusuz seviyorsun; senin houna gidiyor bunlar. Ama baka
insanlar gibi, senin iin de bunlarn oyalayc bir oyuncaktan te
bir anlam yok. Beni iyi dinle, ltfen. Senin oyuncak dediin, benim
iin yaamn z demek. Senin iin de byle olmal. Senin ura
verdiin ve dert edindiin eylerse benim gzmde birer oyuncaktan
te ey deiller. Bence urunda yaamaya demez onlarn. Bundan sonra
deiemem ben Anselm. iimdeki bir yasaya gre yayorum. Peki, sen
deiebilir misin? Senin karm olabilmem iin tmyle deimen
gerekiyor nk."
Anselm, onun iradesinin gc karsnda aknlktan susup kald.
Oysa onu her zaman zayf ve deiken biri olarak alglamt. Tek bir
sz sylemedi ve bilincinde olmadan masadan ald bir iei
gerginlikten titreyen elinde skp ezdi.
ris yavaa elinden iei ald ve bu davran, ar bi sulama
gibi Anselm'in yreine sapland. Anszn yzn aydnlk, sevecen
bir glmseme kaplamt. Hi beklemedii bir anda karanlktan
kurtulabilecei bir yol bulmua-sna glmsedi.
Fsldarcasma, "Aklma bir ey geldi," dedi ve kzard. "Sana garip
gelecek. Kapris yapyor sanacaksn. Oysa geici bir ey deil.
Syleyeyim mi? Bizimle ilgili karar buna bal olsun. Raz msn?"
Anselm ne demek istediini anlamadan ris'e bakt. Solgun yznde
kaygl bir ifade belirmiti, ama gl ona gven verdi ve kabul
etti.
"Sana bir grev vereceim," dedi ris. ok ciddilemiti yeniden.
"Olur," dedi Anselm. "Buna hakkn var."
"Son derece ciddiyim. Ve bu son szm. inden nasl geliyorsa
ylece, hi pazarlk etmeden ve zerinde konumadan, ne dediini
hemen anlamasan da kabul edecek misin?"
Anselm sz verdi. Sonra ris kalkt, ona elini uzatarak, "ou kez
bana adm sylediinde, senin iin bir zamanlar nemli ve kutsal bir
eyi anmsar gibi olduunu syledim.
178
Bu bir iarettir Anselm. Yllarca senin bana ilgi duyman salad.
Senin, ruhun iin nemli ve kutsal olan eyleri yitirdiine ve
unuttuuna inanyorum. Mutlulua ve senin iin gerekli olana
ulaabilmen iin bunlar yeniden uyanmal. Salcakla kal Anselm! Sana
elimi veriyorum ve senden rica ediyorum. imdi git ve benim admn
sana neyi artrdn anmsamaya al. Bunu baardn gn,
karn olarak nereye istersen oraya giderim. Senin istein, benim
isteim olur o zaman."
akna dnen Anselm, onun szn kesip bunun anlamsz olduunu
syleyecek oldu, ama ris, o duru bakyla ona verdii sz

anmsatt. Anselm susmak zorunda kald. Gzlerini yerden


kaldramadan, ris'in elini dudaklarna gtrp pt ve oradan
ayrld.
Yaam boyunca, grevler yklenmi ve tmnn stesinden
gelebilmiti. Ama hibiri bu grev kadar nemli, garip ve cesaret
krc olmamt. Gnlerce, orada burada dolap yorgun dene dek bu
konuyu dnd. Bunun lgn bir kadnn kaprisi olmasndan te bir
anlam olmadna ve bu ii unutmas gerektiine karar verdii anlar
oluyor, ama ruhunun derinlerinde bir ey ona her seferinde engel
oluyordu. Gizli, ince bir sz, yumuak, glkle duyulabi-len bir
uyaryd bu. Yreinde var olan bu incecik ses, ris'in hakl
olduunu sylyor, onun isteini yineliyordu.
Oysa, bir aydn iin, ok zor bir grevdi bu. oktan unuttuu bir
eyi anmsamas gerekiyordu. Gml yllarn karmak ann iinden
tek bir srma teli bulup karmas, sevgilisine, uup gitmi bir
kuun arksn, bir ezgi dinlendiinde duyulan anlk bir sevinci ya
da acy, bir dnceden daha uucu ve grnmez, bir gece dnden
daha soyut ve sabah sisiymiesine elle tutulamayan bir eyi
yakalayp getirmesi isteniyordu.
Bazen kendini ok kt hissettiinde bu dnceyi kafasndan silip
atmay ve bu iten tmyle kurtulmay deniyor, ama o anda, sanki uzak
bahelerden kopup gelen bir soluun etkisiyle, oyun oynarcasna kendi
kendine on kez ya da daha ok "ris," diye fsldyordu. "ris."
inde, terk edilmi bir evde bir kap nasl anszn alrsa ya da
bir kepenk nasl gcrdarsa, ylesine bir anlk bir hareket oluyor
179
ve bu ona ac veriyordu. Her zaman belirli bir srayla anmsadn
sand anlarn detiinde olaanst, alas keiflerde
bulunuyordu. O gne dek anlar hazinesinin ne kadar ksr olduunu
anlayamamt. Geriye baktnda birok ylla ilgili an bulamyordu.
zerine tek bir ey bile yazlmam sayfalar gibi botu bu yllar.
Annesini bile tmyle gznn nne getirmekte zorluk ekiyordu.
Genken bir yl boyunca tutkuyla peinden kotuu kzn adn da bir
trl anmsayamyordu. Bir zamanlar bir sre evinde bakt bir
kpei olduu geldi aklna. Ama onun adn da gnler sonra ancak
anmsayabildi.
Giderek artan bir hzn ve fkeyle gemi yllarn nasl bo yere
harcadnn bilincine varyordu. Onun deildi artk o yllar. Ona
ok uzaktlar; bir ba kalmamt aralarnda. nsan bir zamanlar
ezberledii bir eyi sonradan nasl ancak zorlanarak blk prk
anmsayabilirse o da anlarn yle anmsayabiliyordu. Anlarn
yazmaya balad. Yl yl geri giderek nemsedii anlarn bir bir
kda dkmeye balad. Elle tutulur bir duruma getirmek istiyordu onlar. yi, ho, ama en nemli anlar hangileriydi? Profesr olmas
m? Lise rencisi olmas, doktora yapmas ya da niversitede okuduu
yllar myd? Yoksa, o yllardan herhangi birinde o kz ya da u
kz beenmesi miydi? Anszn irkilerek ban yazdklarndan
kaldrd. Bu muydu yaam? Bu kadarck myd? Eliyle alnna vurdu ve
ac ac glmsedi.
Bu sre iinde yaam akp gitmiti. Hem de her zamankinden daha da
hzl ve acmaszca. Bir yl daha geride brakmt. Oysa ona
ris'ten ayrld anda zaman durmu ve hl o andaym gibi
geliyordu ona. Oysa ondan baka herkes ne kadar deitiini grp
ayrmsyordu. Bu bir ylda hem yalanm hem de genlemiti.
Tandklarna yabanclam, dalgn ve deiken olmu, garip
davranmaya balamt. Ne yapaca belli olmayan biri diye ad kt.
"ok yazk oldu ona," diyorlar, bu durumunu uzun sre bekr kalmasna
balyorlard. Sorumluluklarn unutur oldu rencileri onun bazen
uzun sre bo yere gelmesini bekliyordu. Sokaklarda dalgn, rasgele
yryor, eskimeye yz tutmu paltosunun tozlu yerlere srnmesine
aldrm180
yordu. Bazlar kendini ikiye verdiinden sz ediyordu. Bazen dersin
ortasnda, bir ey anmsamak istercesine duruyor, kimsenin daha

nceleri tank olmad byleyici, ocuksu bir glmsemeyle yz


aydnlanyor, sonra rencilerinin yreine ileyen scack, yumuak
bir sesle konumasn srdryordu.
Gemi yllarn soluk izlerinde umarszca tutarllk ararken yeni bir
yetenek gelitirmiti. Oysa bunun bilincinde deildi henz. Bir
duvara yaplm eski resimlerin arkasnda, bazen nasl kimsenin
bilmedii ve grmedii daha da eski resimler sakl olabilirse, o da
an diye bildiklerinin altnda daha baka anlarn gml olduunu
sk sk dnr oldu. Bir eyi anmsamaya alarak gemii didik
didik ettiinde, rnein, birka gn kald bir kentin adn, bir
arkadann doum gnn ya da bunun gibi bir eyi anmsamaya
altnda aklna bsbtn deiik bir ey geliyordu. Bir nisan
sabah anszn esen meltemin soluunu ya da bir eyll gn basan
sisin kokusunu duyumsuyor, aznda bir tat alglyor ve bedeninin
herhangi bir yerinde, teninde, gzlerinde ya da yreinde inceden
inceye karanlk duygular kprdanmaya balyordu. Giderek,
gemiinde, mavi, scak, serin, gri ya da nasl olursa olsun bir gn
olduuna ve o na dek, o tek gnn, karanlklara gml olarak,
varln iinde srdrdn anlamaya balad. Tam olarak
koklayabildii bu bahar ya da k gnn, gerek gemiinde
bulamyordu, belirli bir ad ve tarihi yoktu bunun. Belki renciyken
yaam olabilirdi. Belki de daha beikteyken. Ama koku oradayd. Ne.
ne olduunu anlamasna, ne de adn koyabilmesine karn, iinde bir
eyin canlandn duyumsuyordu. Bazen, bu anlarn ok daha
eskilere, bundan nceki yaamna ait olduklarn bile dnyor, ama
sonra buna glp geiyordu.
Anselm belleinin ona hazrlad uurumlarda umarszca dolarken
srasnda onu heyecanlandrp duygulandran, srasnda onu irkiltip
korkutan birok an bulmasna buldu, ama ris adnn ora ne
anmsattn bir trl bulamad.
Bir kez, bulamamann aresizliiyle doduu kente gitti. O yerin
ormanlarn, sokaklarn, patikalarn ve itleri181
ni izledi yeniden. ocukluunun eski bahesinde durdu, akp giden an
dalgalarnn yreine arpp gemesini dinledi ve gemi onu,
dlerden rlme bir a gibi sard. Hznl ve suskun, yaad kente
geri dnd ve onu grmeye gelenleri hasta olduu bahanesiyle geri
evirmeye balad.
Ama bir kiiyi ieriye almak zorunda kald. ris'e evlenme teklif
ettii gnden beri grmedii arkadayd bu. Geldiinde Anselm'i
perian bir halde, kasvetli bir hcreyi andran odasnda oturur
buldu.
"Kalk. Gidiyoruz. ris seni grmek istiyor," dedi.
Anselm yeniden frlad.
"ris mi? Nesi var? Ah, biliyorum, biliyorum."
"Evet," dedi arkada. "Gel benimle! lmek zere. oktan beri
hastayd."
Anselm onunla birlikte ris'i grmeye gitti. Bir divann stnde
yatyordu ris. Bir ocuk denli klm, hafiflemiti. ri iri
alm gzlerinde aydnlk bir bakla glm-syordu. Hafif beyaz
ocuk elini Anselm'e uzatt. Anselm'in avucunda bir iek gibi durdu
eli. Yz saydamlamt* sanki.
"Anselm, bana kzgn msn? Sana ok zor bir greV verdim ve grevine
bal kaldn gryorum. Srdr bunu ve amacna ulaana dek bu yolu
izle! Benim yzmden bunu yaptn sanyorsun. Oysa kendin iin
yapyorsun bunu. Bunun bilincinde misin?"
"Bunu seziyordum hep. Ama artk biliyorum," diye yantlad Anselm.
"Uzun bir yol bu. oktan geri dnerdim, ama artk dn yolu
bulamyorum. Halim ne olacak, hi bilemiyorum."
ris onun hznl gzlerine uzun uzun bakt ve onu avutmak
istercesine hafife glmsedi. Anselm onun incecik kalm eline
kapand ve alamaya balad. ylesine uzun bir sre alad ki,
ris'in eli gzyalaryla ykand. "Halin ne mi olacak?" dedi ris.
Sesi anszn parlayan bir any andryordu. "Ne olacan hi

dnmemelisin. Yaamn boyunca her zaman aray iinde oldun. Onuru,


mutluluu, bilgiyi ve beni aradn. Senin kk ris'ini. Bunlarn
tm ho grntlerdi yalnzca ve tm seni brakp yitti gitti.
Benim de imdi seni brakacam gibi. Bana da byle
182
oldu. Ben de hep aradm. Sevdiim ho resimlerdi bunlar. Ama her
defasnda brakp gittiler ve soldular. Resimlerim yok artk benim.
Hibir eyi aramyorum ben. Evime dndm. Kk bir adm daha
attmda yuvamda olacam. Sen de oraya ulaacaksn Anselm. Ve o
zaman alnndaki izgiler yok olacak."
Yz o denli solgunlamt ki, Anselm, telala, "Dur, bekle ris. Ne
olur gitme!" diye bard. "Bana bir ey brak ki, seni tmyle
yitirmediimi anlayaym."
ris onaylarcasma ban sallad. Elini baucunda duran vazoya
uzatt. Yeni am mavi bir sseni alp ona verdi. "te, benim
ieimi, ris'i al ve beni unutma. Beni ara, ris'i ara. O zaman
bana geleceksin," dedi.
Anselm alayarak iei ald ve gzyalar iinde onunla vedalat.
Arkada ona haber yolladnda, bir kez daha geldi; tabutun
ieklerle bezenmesine ve mezara indirilmesine yardm etti.
Bu olaydan sonra yaamdan koptu. Bir trl kopuk iplii onarp yaam
denen a remez oldu. Her eyi brakt, iinden ve kentten ayrld
ve dnyada kayboldu. Ara sra orada burada grnd oluyordu.
Doduu kentte de, eski bahenin itine dayanm evreye bakarken
grdler onu. Ama insanlar onun hatrn sorup ona yardm etmeye
kalktklarnda ekip gittiini anladlar.
Sseni hep sevdi. Grd her yerde zerine eilir, iein anann
iine uzun uzun bakar, mavi derinliklerden gemite ve gelecekte ne
yar neyoksa, hepsinin kokusunun ve varlnn ona ulatn sanrd.
Ama sonra aclar iinde oradan ayrlrd. Beklentisi gereklemiyordu
bir trl. Ardnda olabilecek en ho gizemin soluk alp verdiini
duyduu yar ak bir kapnn nnde durur gibiydi. Artk her eyi
renecei ve beklentisinin gerekleeceini dnd anda kap
anszn kapanyor, dnyann souk rzgr yalnzln kamlayp
geiyordu.
Dlerinde annesi sesleniyordu ona. Uzun yllardr onun yzn ve
varln bylesine yakndan ve bylesine belirgin grmemiti. Ve
ris de sesleniyordu ona. Uyandnda tm gnn dnerek
geirmesine neden olan bir tn yanklanyordu kulanda. Hibir
kentte doru drst
183
kalamyor, kent dnda yabanc gibi dolayor, bilmedii evlerde ve
ormanlarda yatp kalkyor, ekmek ya da brtlen ne bulursa onu
yiyor, arapla ya da bitkilerin zerindeki iy taneleriyle
susuzluunu gideriyordu. Hi umurunda deildi. ou ona deli gzyle
bakyor, ou da byc sanyordu. Korkan da, alay edeni de oktu.
Seveni de. O gne dek bilmedii beceriler gelitirdi. ocuklarla
birlikte oluyor, onlarn garip oyunlarna katlyor, krk bir dal
paras ya da kck bir tala konuabiliyordu. Yazlar ve klar
nnden su gibi akp gidiyor ve o hep iek anaklarnn, derelerin
ve gllerin iine bakyordu.
"Her ey resim. Her ey resimden oluuyor," diyordu kendi kendine.
Ama iinde bir z olduunu duyumsuyordu. Hi de grnt deildi bu ve
Anselm'i durmadan izliyordu. Ara sra onunla konuuyordu da. iris'in
ve annesinin sesiydi konuan ve bu ses avuntu ve umut demekti.
Yolunun zerinde mucizelerle karlayor, ama bunlar onu hi
artmyordu. Gnlerden bir gn, k yaayan bir yerde, sakalnda
olumu buz taneleriyle, krlara bata ka yryordu. Karn iinde
ok gzel, tek bir iek am, ince, uzun bir ssen grd. Onun
zerine eildi ve glmsedi. ris'in srekli anmsamas gerektiini
syledii eyi bulmutu sonunda. ocukluunun d zihninde
canlanm, altn izgilerin arasndan iein yreine ve gizine
giden l l damarlarla rl yolu grnce arad zn orada
olduunu anlamt. Grnt deildi bu artk; gerek bir varlkt.

Oradan ayrldktan sonra yeni nseziler ve dler de yol gsterdi


ona. inde ocuklarn olduu bir kulbeye vard. ocuklar ona st
verdiler. Onlarla oynad ve onlarn anlatt ykleri dinledi. Ona,
ormanda, odun kmr toplayanlarn olduu yerde bir mucizenin
gerekletiini sylediler. Dediklerine gre yalnzca bin ylda bir
alan ruhlar kaps almt orada. Anselm ocuklarn
sylediklerini dinledi ve o ok sevdii resmi grrcesine ban
sallad. Yeniden yrmeye koyuldu. Kzlaalardan oluan bir koruya
geldiinde, ok ender duyulan tatl bir sesle ten bir ku kt
nne. Sesi, len iris'in sesini andryordu. Onu izledi. Ku utu,
sraya sraya ormann derinlerine dald.
184
Ku gzden kaybolup duyulmaz olduunda, Anselm durdu ve evresine
baknd. Ormann iinde derin bir vadide buldu kendini. Aalarn
geni yeil yapraklarnn altndan rl rl akan bir su sesi
geliyordu. Onun dnda her ey sessizlik iinde, bir ey bekler
gibiydi. Oysa Anselm'in gsndeki ku, o sevgili ses, tmesini
srdryor, onu daha ileriye ekiyordu. Sonunda zeri yosunlarla
kapl dik bir kayaya vard. Kayann ortasnda dan ilerine giden
ince, dar bir yark grnyordu.
Yarn nnde yal bir adam oturuyordu. Anselm'in geldiini grnce
yerinden frlad. "Geri dn, be adam! abuk geri dn!" diye bard.
"Buras ruhlar kaps. Buradan giren bir daha kamaz."
Anselm kayadaki kapya dikkatle bakt. ki yannda sk altn stunlar
dizili, sonu grnmeyen mavi bir yolun ieriye doru uzandn
grd. Yol, aalara, ok byk bir iein anana doru gidiyor
gibiydi.
Anselm'in gsndeki ku, aydnlk ezgisini srdryordu. Anselm
bekiyi geti. Yarktan, altn stunlarla evrili ierinin mavi
gizine girdi. ris'in yreindeydi imdi ve yumuak admlarla
yrd yer annesinin bahesindeki ssenin mavi anayd. Altn
prltl alacakaranla doru yol alrken, anszn tm anlar ve
tm bilgileri kavrad. Eline dokundu. Klmt eli. Yumuackt.
Tand sevgi dolu sesler duydu. Seslerin tns ve altn stunlarn
parlts, bir zamanlar, ocukluunun baharlarnda duyduklarn ve
grdklerini andryordu.
Kk bir ocukken grd d de oradayd. Resimler dnyasn
arkasndan srkleyerek iein anana giriyor ve btn resimlerin
ardnda yatan gize girip kayboluyordu.
Anselm usulca ark sylemeye koyuldu. Yolu, hafif bir eimle gerek
yurduna doru uzanyordu.
(1918)
185
BR SOBAYLA SYLE
Kendini tantrd: iman, geni, az ate dolu.
"Adm Franklin," dedi.
"Yoksa Benjamin Franklin misin?" diye sordum.
"Hayr, yalnzca Franklin ya da Francolino. italyan mal bir sobaym
ben. Olaanst bir bulu saylrm. Ama yle aman aman stmam
nk..."
"Evet, bunu biliyorum," dedim. "ok gzel adlar olan sobalarn tm
olaanst bululardr, ama pek iyi st-, mazlar. Ben de onlar ok
severim. Hayran olmaya deer onlara. Ama sylesene Franklin! Nasl
olur da bir talya/ sobas bir ngiliz ad tar? Biraz garip deil
mi bu?" "Niye garip olsun ki? Gizli yasalar vardr, bilmiyor musun?
Doada da bir sr gizli yasa var. Bu da balantlar ve dille ilgili
gizli bir yasa. Doada byle bir sr gizli yasa var. Korkak
halklarn yreklilii gklere karan halk ezgileri vardr. Sevgi
nedir bilmeyenlerin de sevginin ycelii zerine yazlm tiyatro
yaptlar. Biz sobalarn da durumu byle. Genellikle talyan mal bir
sobann ad ngilizce, Alman mal bir sobanmki de Yunanca olur. nan
ki, Alman olanlar da, benden daha iyi stmyor. Oysa adlar ya
Henreka ya Phnix ya da Hektor'un Vedas. Byle adlar daha ok ey
artryor. Bu nedenle benim adm da Franklin. Ben bir sobaym,

ama verilere gre devlet adam da olabilirdim pekl. Yayvan bir


azm var. yice beslenmem gerekli. Ayrca az strm, bir borudan
dumanlar saarm, iyi bir adm var ve birok eyi anmsatyorum
insanlara."
"Haklsn. Sana byk saygm var," dedim. "talyan sobas olduuna
gre, iinde kukusuz kestane kebap yaplabilir, deil mi?"
186
"Kukusuz. Zaman geirmek iin birebirdir. ou sever bunu. Bazlar
da oyalanmak iin iir yazar ya da satran oynar. Benim ateimde de
kestane kebap yapabilirsiniz. Neden olmasn ki? Siz de kavrulursunuz
bu arada. Ama olsun! Zaman harcarsnz ya, nemli olan o. insanlar
boa zaman harcamaya baylr. Ben de insann rnym. Grevimizi
yapyoruz ite. Dnme gcn simgeleyen antlarz biz. te o
kadar!"
"Dur bakaym. Dnce ant m dedin? Kendinizi byle mi
gryorsunuz?"
"Evet yle. Biz tmmz dnceyi simgeleyen antlarz. Biz endstri
rnleri, insanolunun bir zelliini ya da erdemini kantlayan
antlarz. Bu zellie doada az rastlanr. En st dzeyde yalnz
insanda vardr."
"Hangi zellikmi bu? Sylesene."
"Hibir amac olmayan eylere anlam kazandrmak. Ben de daha birok
ey gibi bu zelliin rnym. Adm Franklin, sobaym, odun yiyen
byk bir azm var ve de snn hzla dar kat byk bir
borum. Ssm de eksik deil. nsanlarn ap kapayabilecei iki
kapam var. Bu da oyalanmak iin iyi bir yol. Bir fltle oynar gibi
oynayabilirsiniz onlarla."
"Beni artyorsun Franklin. Senin kadar akll soba grmedim. Ama
dur bakaym. Sen soba msn, ant msn?"
"Siz de amma ok soruyorsunuz! Her eye bir anlam veren tek yaratn
insan olduunu bilmiyor musunuz? Doa iin mee meedir. Rzgr da
rzgr, ate de ate. Oysa insan iin her ey baka bir ey demektir.
Her eyin deiik bir anlam ve birbiriyle balants olduu
varsaylr. Her ey kutsal ve simgeseldir. Birini basbaya ldrmek,
kahramanlk; salgn hastalk da Tanr'nm ii olur. Savaa devrim
adn verirsiniz. Byle olunca bir soba nasl yalnzca soba olabilir
ki? Onun da bir simge, bir ant ve bir haberci olmas doal. Bu
nedenle sevilir ve nemsenir, yine bu nedenle ssleri ve kapaklar
vardr. Grdnz gibi tek zelliinin azck stmak olduunu o da
kabul etmiyor. Ad da bu nedenle Franklin."
(1919)
187
PIKTOR'UN DNMLER
Piktor, cennete admn atar atmaz kendini hem kadn hem de erkek
olan bir aacn nnde buldu. Aac saygyla selamlad ve, "Sen yaam
aac msn?" diye sordu. Aacn yerine, onu ylan yantlamaya
kalknca oradan ayrlp yoluna devam etti. Piktor hibir eyi
karmak istemiyordu. Her ey o kadar houna gidiyordu ki! Kendi
yurdunda, yaam kaynann yan banda olduundan hi kukusu
kalmamt artk.
Bir aa daha grd. "Yaam aac sen misin?" diye sordu Piktor
yeniden.
d
Gne onaylarcasma ban sallad ve gld. Ay da onaylarcasna
ban sallad ve glmsedi.
Binbir gz ve yz olan, deiik renkte ve ltda, olaanst
gzellikte iekler ona bakyorlard. Bazlar ban sallayp gld,
bazlar ban sallayp glmsediler, bazlar da ne ban sallad
ne de glmsedi. Suskunlua gmlm, benliklerine dnm ve kendi
kokularyla mest olmu gibiydiler. lerinden biri leylak rengi bir
ezgi, bir bakas da derinlikler mavisi, uykulu bir ezgi tutturmutu.
ieklerden birinin iri mavi gzleri vard. Bir bakas da Pik-tor'a
ilk akn anmsatt. ocukluunun bahesi gibi kokan da vard.
Tatl kokusu Piktor'un annesinin sesini andryordu. Biri onunla alay
edercesine gld ve uzun, kvrk, krmz dilini kard ona. Piktor

dili yalad ve azna reineye, bala ve de bir kadnn pcne


benzer ldrtc, keskin bir tat geldi.
Piktor bu ieklerin ortasnda inanlmaz bir sevin ve zlemle dolu
duruyordu. Yrei ar bir an gibi gl ar188
pyor, byk bir zlemle tlsml sezgilerin haber verdii arzularn
bilinmez dnyasna aryordu onu.
imenlerin zerinde bir ku grd Piktor. Renkleri parldayan, tm
renkleri sahiplenmi bir kutu bu. Piktor bu rengrenk gzel kua,
"Syle bana ku, mutluluk nerede?" diye sordu.
Gzel ku altn gagasn aa aa gld ve, "Mutluluk mu? Mutluluk her
yerde, dada, vadide, iekte ve billurda," diye yantlad onu.
Bunlar syledikten sonra, neeli ku tylerini silkeledi, boynunu
sallad, kuyruunu yere vurdu, gzlerini krptrd ve bir kez daha
gld. Sonra imende sakin sakin oturmaya balad. Ve bilin bakalm
ne oldu! Ku rengrenk bir iee dnt. Tyleri yaprak, peneleri
de kk oldu. Renklerin ltsnda, dansnn ortasnda bitki
oluvermiti. Piktor akn akn bakakald.
Derken ku, iek yapraklarn ve toz baklarn sallad. iek
olmaktan yine sklmt. Kkleri yoktu artk, rahat hareket
edebiliyordu. Uarcasna yavaa havaland. Prl prl bir kelebee
dnmt. Arl olmadan, a gerek duymadan l l yzyle
dalgalanrcasna uuyordu. Piktor'un gzleri fal ta gibi ald.
Ama bu yeni kelebek, bu neeli, rengrenk ku, iekten kelebek,
renkli aydnlk yzyle, akn Piktor'un evresinde uuyor, gnete
parlyor, bir kar tanesi kadar yumuaka yere konuyor, Piktor'un'
hemen ayaklarnn dibinde oturuyor, yumuack soluyor ve ltl
kanatlarn azck rpyor derken, evresine krmz klar saan
renkli bir billura dnverdi. Bu deerli ta, imenin ve yeil
otlarn arasnda, bir len aydnlyla prl prl parlyordu. Ama
gerek yurdu olan yerin ii onu arr gibiydi. O da giderek kld
ve topraa gmlmeye balad.
Piktor, kar koyamad bir istekle, kaybolmak zere olan ta
yakalad ve kendine doru ekti. Gzlerini, hayran kald bu byl
ktan alamyordu. Sanki bu k tm mutluluklarn sezisini
yanstyordu yreine.
Anszn, kurumu bir aacn dalna doland ylan. Tslayarak,
Piktor'un kulana, "Bu ta seni istediin eye d189
ntrebilir. iten gemeden dileini syle," diye fsldad.
Piktor irkildi. Bu olana karmaktan korkmutu. abucak bir szck
syledi ve aaca dnt. Birok kez aa olmay dlemiti, nk
aalar ona sakin, gl ve onurlu gelirdi.
Bylece Piktor aa oldu. Topraa kk sald, ykseklere doru uzand,
gvdesinden dallar kt ve yeerdi. Halinden ok memnundu. Serin
topran derinlerine su arayan kklerini salyor, yksek maviliklere
doru yapraklarn sallyordu. Kabuu bceklere, dibi tavanlara ve
kirpilere, dallar da kulara yuva olmutu.
Aa Piktor ok mutluydu. Akp giden yllar hi saymyordu ve
bylece mutluluunun tam olmadn anlayana dek epey yl geti
aradan. Aa gzyle bakmay ok yava renmiti. Bakmay
rendiinde de hznlendi.
Cennette, evresindeki varlklarn ounun kendilerini baka
varlklara dntrdklerini grd. Her ey byl bir akclkla
sonsuz bir dnm iindeydi. ieklerin, de- . erli talara
dntn ya da ok gibi frlayan kular haline geldiklerini
ayrmsad. evresindeki aalar anszm yok oluyordu. Bunlardan biri
kaynak olarak akmaya balamt. Bir bakas da timsah olmutu. Bir
aacn da bala dntn ve yeni varl iinde deiik zevk
oyunlar peinde, sevin iinde, neeli ve canl yzdne tank
oldu. Filler giysilerini kayalarla, zrafalar da varlklarn
ieklerle deitiriyordu.
Oysa aa Piktor hep ayn kalyordu. Kendini deitirmesine olanak
yoktu artk. Bunun bilincine vardnda mutluluu yitti. Birok yal

aata gzlemlenen o yorgun, neesiz ve dertli grnm onu da giderek


sard. Yallk -kyordu zerine. Atlarda, kularda, insanlarda ve
tm varlklarda da her zaman grlr bu. Eer deime yetenekleri
yoksa, zamanla hzne ve dertlere gmlr, gzelliklerini yitirirler.
Gnlerden bir gn, bir gen kzn yolu, cennetin o yresine dt.
Sar sal, mavi giysili bir kzd bu. arklar syleyip dans ederek
aacn altndan geti. O gne dek deiim yeteneine sahip olmay
aklna bile getirmemiti.
190
Akll maymunlar arkasndan alayc gldler, baz allar ona yavaa
takldlar, baz aalar da ona iek, ceviz ya da elma attlar. Ama
o hibirini grmedi bile.
Aa Piktor, kz grdnde, o gne dek hi bilmedii trden youn
bir mutluluk zlemine kapld. Bir dnce gelip yerleti zihnine.
Kendi kan can aryormu gibi geldi ona. "Dn," diyordu bu ses.
"u anda tm yaamn gzden geir ve neyin anlaml olduunu bul.
Yoksa ok ge olur. Bir daha byle bir ans yakalayamazsn." O da bu
sesi dinledi ve dnmeye koyuldu. Henz insan olduu zamanlar ve
tm gemiini, cennete geliini ve en ok da byl ta elinde
tuttuunda aaca dnt o olaanst n dnd. Her trl
dnmn olas olduu o andaki kadar yaam youn duyumsamamt!
Glen kuu, zerinde gnein ve ayn birletii aac anmsad. O
zamanlar bir hata yaptn da. Ylann dediini hi dnmeden
yapm, yanl olabilecei aklnn ucundan bile gememiti.
Kz, aa Piktor'un yapraklarnn hrdadn duydu. Ban
kaldrp baktnda yreinde bir sz duydu birden. Yeni dnceler,
yeni arzular ve yeni dler kprdad iinde. Bilmedii bir gcn
ekimiyle aacn altna oturdu. Aa ona ok yalnzm gibi gelmiti.
Yalnz ve hznl. Ama suskun hznnn iinde insan duygulandran
soylu, gzel bir yan vard. Hafif hafif hrdayan tacnn ezgisi
kza ekici geliyordu. Sert gvdesine yasland ve aacn titrediini
duyumsad. Kendi yreimde ylesine titriyordu. Yreini garip bir
sz kaplamt, ruhunun gklerini de bulutlar. Gzlerinden yakc
yalar dklmeye balad. Ne demek oluyordu bu? nsan neden bylesine
ac ekerdi ki? Yrei neden gsnden frlayp bu gzel ve yalnz
varlm-kinde erimek istiyordu?
Aa kklerine dek yavaa titredi ve iindeki tm yaam gcn
toparlad. Kzla birleebilmek iin yanp tutuuyordu. Neden o ylana
kanp kendini sonsuza dek aa kalmaya mahkm etmiti? Ne kadar
krm meer, ne kadar safm! Hibir ey bilmiyormu meer! Yaamn
gizinden hi mi hi haberi yokmu! Hayr, o zaman da gizliden gizliye
bunu duyumsam, biraz sezmiti. Ah imdi, hzn
191
iinde, kadm ve erkekten oluan aac dndnde ne iyi anlyordu
her eyi!
Ve bir ku geldi. Gzel, yrekli, krmz beyaz bir ku, kavisler
izerek geldi. Kz, uan kuu ve kuun gagasnda tuttuu eyi yere
attn grd. Kan gibi, kor gibi krmz bir eydi bu. Yeil
otlarn arasna dmt. Yeilin iinde alev gibi parlyordu.
Krmz lts ylesine glyd ki, kz dayanamad, eildi ve onu
ald. Bir billur parasyd bu. Bulunduu yerde karanla izin
vermeyen, yakut renkli bir kristal.
Kz byl ta beyaz eline alr almaz, yreinden dolup taan dilei
gerekleti. Gzel kz aacn iine ekildi ve aala btnleti.
Aacn gvdesinden gen, gl bir dal olarak kt ve onun
yksekliine ulamak iin hzla bymeye koyuldu.
Her ey yoluna girmi, dnya dzenine kavumutu. Asl cenneti imdi
bulmutu Piktor. Yal ve hznl bir aa deildi artk. Yksek
sesle, "Piktoria, Victoria," diye arklar sylyordu.
Deimiti. Sonunda, sonsuz, gerek deiimi bulmutu, nk yarmken
bir btne dnmt. Artk bundan sonra, istedii kadar
deiebilirdi. Var olmann byl akm kannda dolamaya balam,
her an yeniden yaratlan dnyann bir paras olmutu.
Geyik oldu, balk oldu, insan oldu. Ylan, bulut ve ku oldu. Ama

neye dnrse dnsn bir iftten oluan bir btn oldu her zaman.
inde hem gne ve ay hem de kadn ve erkek vard her zaman. kiz
rmaklar olarak ovalarda akt, bir ift yldz olarak da gkyznde
ldad.
(1922)
192
BUYUCUNUN OCUKLUU
Yineden indim, yeniden
Kaynann iine, bir zamanlarn o gzel masal,
Uzaktan duyuyorum altn prltl arklarn,
Nasl gldn, nasl d kurduunu,
nasl sessizce aladn.
Usulca derinlerinden, bana anmsatarak fsldanyor
o byl szck,
Sarho ve uykulu gibiyim,
Ve sen beni hep ileriye, hep ileriye aryorsun...
ocukluumda yalnzca annem, babam ve retmenlerim deil, daha yce
ve gzle grnmez, gizemli gler de eitti beni. Bunlarn arasnda
bykbabamn caml dolabnda duran ve Hint mitolojisinin
tanrlarndan biriymie-sine dans eden Tanr Pan da vard. Okuma
yazma bilmediim yllarda bile bu Tanr ve onun gibiler bana ok
ekici gelirdi. Uzakdou'nun ok eski alarna ait grntler ve
dncelerle ylesine i ieydim ki ok sonralar bile Hint ve in
mitolojisinden bir kahramanla ne zaman karla-sam z yurdumdan
biriyle karlam gibi hissettim hep kendimi. Oysa Avrupalym.
Ykselen burcum Yay ve yaamm boyunca Avrupallara zg atak
davranlar, sahip olma duygusu ve sonsuz bir merak bende de vard.
Ben de ou ocuk gibi, yaam sresince vazgeilmez olan deerleri
okula balamadan nce renme ansna sahip oldum. Elma aalar,
yamur ve gne, rmaklar, ormanlar, arlar ve bcekler retti bana
bunlar. Bykbabamn hazinesin-deki Tanr Pan ve onun gibi dans eden
baka tanrlar da. Dnyadan kopuk deildim. Hayvanlar ve yldzlar
korkMasallar
193/13
madan gzlemleyebiliyor, meyve bahelerinde dolarken ya da suyun
iinde balklarla birlikteyken yabanclk ekmiyordum. Bir sr de
ark biliyordum. By de yapabiliyordum, ama ne yazk ki bu konuyla
uzun sre ilgilenmedim. Ancak ileri yalarda yeniden ilgilendim bu
konuyla ve ocuk olmann o olaanst bilgeliini yakalamay
rendim.
Okula gitmeye baladmda derslerde zorluk ekmedim. stelik houma
bile gidiyorlard. Okulda, aklc bir yntemle, yaam iin gerekli
bilgiler kuru kuruya retilmiyor, oyun oynarcasna elenceli geen
konumalara da yer veriliyordu. Bu konumalardan ou zaman byk
zevk alyordum. Yaamm boyunca unutmadm pek ok eyi de onlardan
rendim. Bugn bile ok ho ve esprili Latince szler, diziler ve
deyimler hl aklmda. Dnyadaki birok kentin nfusunun ne kadar
olduunu bile anmsyorum. Ama doal olarak, bugnk nfuslarn
deil de bin yl ncekilerini!
On yama dek, ilerde ne olacam ve hangi meslei * semem
gerektiini hi dnmedim. Btn erkek ocuklar gibi ben de
avclara, sandalclara, arabaclara, ip cambazlarna ve kutup
kaiflerine hayranlk duyuyor, onlar ok beeniyordum. gdsel bir
eilimim vard. 'Gerek' diye bilinenle yetinemiyordum bir trl.
Gerek, yetikinlerin sz birlii ettii bir samalk gibi geliyordu
bana o zamanlar. 'Gerekleri' bazen rkerek, bazen de alay ederek
yadsmaya ok erken yalarda baladm. By yaparak onlar
deitirmek ve sradanlklarn nlemek istiyordum. ocukluumda bu
istek, d dnyayla ilgili ocuksu eylere ynelikti. Klar elma
yapabilmeyi, para kesemi altn ve gm paralarla doldurabilmeyi,
dmanlarm byyle sakat brakmay ya da onlar yrekliliimle
utandrdm ve bana kahraman ya da kral dendiini dlyordum.
Gmleri bulup karmak, lleri diriltmek ve grnmez olabilmekti

dileim. zellikle, grnmez olabilmek ok nemsediim ve gerekten


arzuladm bir beceriydi. Byyle ilgili baka gler gibi bu istek
de beni yaamm boyunca izledi ve ou kez hemen kavrayamadm
biimlerde ortaya kt. Daha sonra, bir yetikin olarak yazn
dnyasna katldmda,
194
birok kez yazdm iirlerin arkasnda kaybolmay ve anlam asndan
zengin szcklerle oynayarak onlarla gizlenmeyi denedim.
Allmn dndaki denemelerimi, yazar arkadalarm ou kez
yanl anladlar ve yerdiler. Gemie baktmda, tm yaammn by
yapabilme gcne sahip olabilme isteinin belirtileriyle dolu
olduunu, ama zamann ak iinde bu istein nasl deiime
uradn, zamanla bu istein da dnk amalar yerine kendi
benliimi nasl sardn ve nesneleri deitirmek yerine kendimi
deitirmeye yneldiini izleyebiliyorum. Grnmez olmay salayan
sihirbaz pelerinini giyerek, grnmez olmann tesinde bir anlam
tamayann yerini soyut olmasna karn, varl hibir zaman
yadsmamayan bilginin grnmezliiyle doldurmaya altm.
Yaamykmn gerek ierii budur ite.
Canl ve mutlu bir ocuktum ve evin her kesine sinmi olan renkli,
gzel dnyaya bir oyunmuasna katlrdm. Ne hayvanlar ve bitkiler,
ne de imgelem gcmn ve dlerimin el dememi orman eksikti.
Glerimden ve becerilerimden de honuttum. Beni alev alev yakan
arzularm, beni perian edecekleri yerde mutluluk verirdi. O
zamanlar, daha sonralar o denli youn hissedemeyeceim doyurucu
byler yaptm hi bilmeden. Sevgileri kolay kazandm, kolay
etkiledim ve bakalarn ynetme roln kolay stlendim. Gizemli
olmak da zor gelmedi bana. Benden gen olan arkadalarm ve
akrabalarm yllarca, by yapma gcmn olduuna, eytan
oynattma ve gizli hazinelerin varlna gerekten inandrdm.
Annemin ve babamn bana daha ok kkken ylann ne anlama geldiini
retmelerine karn uzun sre cennette yaadm. ocukluk dlerim
uzun srd. Dnya benimdi, huzurluydu; evremde her ey gzel bir
oyunun paralaryd sanki. Duyumsuzlua ya da zleme kapldmda,
bana sevin veren dnyam karardnda ya da elikiye dtmde,
ounlukla deiik, zgr ve engel tanmaz dlemler dnyasnn
olaslklarna dalardm. Geri dndmde de d dnyay yenilenmi,
ho ve sevgiye deer bulurdum yeniden. Evet, uzun sre cennette
yaadm bir gerek.
195
Babamn kk bahesinde tahta bir blm vard. Orada tavan ve
evcilletirilmi bir karga beslerdim. Sca ve yeri benimsemenin
verdii mutlulukla orada saatlerce oturur, dnyann zamann
harcardm. Tavanlar, yaam, imen, st, kan ve retkenlik gc
kokar, kargann sert bakl kara gzlerinde lmszlk ldard.
Akamlar, ayn yerde, snmeye yz tutmu bir mumun nda, uykulu
scak hayvanlarn yannda, yalnz ya da bir arkadala birlikte, bu
kez deiik saatler geirirdim. ok byk gmler bulma, mutluluun
gizini renme, zmlenmesi kolay dnyada bir valye olarak
baardan baarya koma tasarlar yapardm. Bu valye, hrszlar
ynetir, mutsuzlar kurtarr, tutuklular zgr brakr, zapt edilmi
kaleleri yakar ykar, hainleri armha gerer, sadk olmayan
hizmetkrlar balar, krallarn kzlarn kazanr ve hayvanlarn
dilinden anlard.
Bykbabamn ktphanesinde ok ar, byk bir kitap vard. Onu
kartrr, okurdum. Tkenmek bilmeyen bu kitapta eski, olaanst
resimler vard. ou kez, ilk a-* ta, bu ekici resimler
sayfalarda l l parlar, ou kez de sanki byyle yok olmular
ya da hibir zaman orada olmamlar gibi uzun sre arar arar
bulamazdnz. Bu kitapta olaanst gzel ve anlalmaz bir yk
vard. Onu sk sk okurdum. O da her zaman bulunmazd. Zamann uygun
olmas gerekirdi. Bazen tmyle yok olur, saklanr, sk sk yer
deitirirdi. Bazen okurken sevecen ve anlalr gelir, baka bir kez
de tavan arasnn kaps nasl ardndaki karanlkla kapal durur ve

insan o karanlkta bazen hayaletlerin nasl ks ks gldklerini ve


i geirdiklerini duyarsa, o da ylesine kapal dururdu. Her ey
gerek ve byyle doluydu; gerekle by birbirine gvenerek
geliirlerdi. kisi de benimdi.
Bykbabamn hazinelerle dolu caml dolabmdaki dans eden Hint tanrs
da her zaman ayn tanr olmazd. Yz deiirdi ve hep ayn biimde
dans etmezdi. Bazen yabanc, bilinmez lkelerde, bilinmez halklarn,
dua etmek iin biimlendirdikleri deiik ve biraz da gln bir
tanr olur, baka zamanlarda da anlaml, ad konamayan ktlklerle
dolu, kurban isteyen, fkeli, gvenilmez ve alayc
196
bir by yapt gibi grnrd. Sanki sonradan almak iin benim
onunla alay etmemi salard. Sar madenden yaplma olmasna karn
baklarn deitirebiliyordu. a bakt da olurdu. Baka
zamanlarda da tam bir simgeye dnr ne gzel ne irkin ne kt ne
iyi ne gln, ne de rkn bir grnm olurdu. Eski, yaln ve hayal
gc gerektirmeyen bir harf, kayada bir yosun lekesi ya da bir akl
tann zerindeki bir iaret gibi. Biiminin, yznn ve
grntsnn ardnda tanr yaar ve sonsuzu simgelerdi. O zamanlar
ocuk olduum iin adlarn bilmediim, ama yine de sayg duyduum ve
sonradan Shiva, Vishnu, Tanr, yaam, Brahman, Atam Tao ve lmsz
anne olduunu rendiim kavramlara dnrd. Babayd, anneydi,
kadnd, erkekti, gneti ve ayd o.
Caml dolapta ve baka dolaplarda, tanrnn yan sra, baka eyler
de vard. Tahta boncuklardan tespihler, palmiye yapraklarna yazlm
rulo halinde eski Hindu elyazma-lar, yeil sabun tandan yontma
kaplumbaalar, aatan, camdan, kuvarstan ve topraktan yaplma kk
tanr heykelleri, ilemeli ipek ve keten rtler, pirinten yaplma
kupalar ve kseler de vard orada. Hepsi Hindistan'dan, kylar
palmiye aal, ceylan gzl nazik insanlarn lkesi Seylan'dan, o
cennet gibi adadan ya da Siyam'dan ve Burma'dan gelmiti. Tmne
deniz, baharat ve uzak yerlerin kokusu sinmiti. Tarn ve
sandalaacmn da. Koyu tenli ya da sar tenli eller tutmutu onlar,
tropikal yamurlarda ya da Ganj Nehri'nin suyunda slanm, Ekvator
gneinde kavrulmu ve balta girmemi ormanlarca glgelenmilerdi. Ve
bunlarn hepsi bykbabamnd. O yalya, saygdeer olana, glye,
beyaz gr sakallya, o her eyi bilene, anne ve babadan daha gl
olana aitti. Baka eyleri ve baka gleri de vard onun. Yalnz
Hint tanrlarnn, oyuncaklarn, byyle rl, yontulmu ya da
ilenmi hindistancevi-zinden kaplarn, sandalaacmdan kutularn, o
odann ve ktphanenin sahibi deildi. Ayn zamanda hem akll, bilge
bir adam hem de bir bycyd. nsanlarn konutuu tm dilleri
anlar, otuzdan ok dil bilir, belki tanrlarn ve yldzlannkini bile
bilirdi. Pali ve Sanskrite yazabilir ve konuabilir, Bengal, Hint ve
Singapur dilinde arklar sy197
leyebilir, Hristiyan olmas ve Tanr'ya, isa'ya, Kutsal Ruh'a
inanmasna karn; Mslmanlarn ve Budistlerin dua yntemlerini de
bilirdi. ok uzun yllar Dou'da, scak ve tehlikeli lkelerde
kalm, kayklarla ve kanlarla gezmi, at zerinde, katr zerinde
yolculuk etmiti. Kimse kentimizin ve lkemizin dnyann ok kk
bir paras olduunu ve milyonlarca insann deiik inanlar,
rfleri, dilleri, ten renkleri ve tanrlar olduunu onun kadar iyi
bilemezdi. Erdemleri ve ktlkleri olduunu da. Onu sever, sayar ve
ondan korkardm. Her eyi ondan bekler, gvendiim iin her eyi ona
syler, ondan ve tannmamak iin deiik tanrlarn giysilerine
brnen Tanr Pan'dan srekli bir eyler renirdim. Annemin babas
olan bu insan, bir gizemler ormannda saklanrd. Nasl ki yz beyaz
sakalnda gizliyse. Gzlerinden tm dnyann hzn ve bilgelik akar,
yznden, srasnda yalnzca bir bilgelik, srasnda da Tanrsal bir
muziplik okunurdu. Birok lkelerin insanlar tanr, sayar ve ziyaret
ederdi onu. Gelenler onunla ngilizce, Franszca, Hinduca, talyanca
ve Malezyaca gibi de-* iik diller de konuur, uzun uzun sohbet

ettikten sonra anszn yok olurlard. Bykbabamn belki arkadalar,


belki elileri, belki de hizmetkrlar ya da grevlileriydiler.
Annemin gizemini ve mistik ynn ondan, o anlalmaz insandan
aldn biliyordum. Annem de uzun sre Hindistan'da kalmt. O da
Malajala ve Kaneri lehelerini konuur, bu dillerde arklar
sylerdi. Byl yabanc dillerde bykbabamla birlikte arklar
sylerler, deiik dillerin deyimleriyle konuurlard. Annem de
bykbabam gibi yabanc lkelerin glne ve grm geirmiliin
verdii o gizemli glmsemeye sahipti.
Babamsa onlar gibi deildi. Yalnz bir insand o. Ne tanrlarn ve
bykbabamn dnyasnn, ne de kentin gnlk yaamnn bir
parasyd. Ac eken, yalnz ve aray iinde olan biriydi, iyi bir
eitimden gemiti, iyi niyetli ve drstt; tmyle gerein
hizmetindeydi. Soylu ve zarifti, ama o gizemli gle ok uzakt ve
tabii ki gizemli ynleri de yoktu. yilik ve akl onu hi brakmaz,
bykbabama zg by bulutlarna dalp anszn yok oluvermez, yz
hibir zaman, o ocuksu ve Tanrsal by bulutunda yok olma
198
oyununun getirdii kh hznl, kh inceden inceye alayc ifadeye
brnmez, tmyle iine kapank, suskun bir tanrnn maskesi gibi
durmazd. Babam annemle Hindu dilleri yerine ngilizce ve billur gibi
prl prl, biraz Baltk lehesiyle renklendirilmi gzel
Almancasyla konuuyordu.
Bu dili bana o retti, bana ders verdi ve beni bu dille kazand. O
zamanlar, hayranlkla ona yetimeye gayret ederdim. Sanrm biraz da
abartl bir abayla, nk kklerimin, annemin, o kara gzl gizemli
kadnn topranda olduunu bilirdim hep. Annem ezgilerle doluydu,
babamsa deildi. Babam ark sylemesini bilmezdi.
Kz kardeler ve benden byk iki erkek kardele birlikte bydm.
Aabeylerimi sayar ve onlara imrenirdim. evremizdeki kent kkt.
Eski, kambur kentin drt bir yan, gl ve biraz karanlk bir
ormanla kaplyd. Ortasndan da arada skp kalm, eri br,
cokusuz bir nehir akard. Hepsini sever, z yurdum bilirdim.
Ormandaki, nehirdeki btn bitkileri, talar ve maaralar, kular,
sincaplar, tilkileri ve balklar, hepsini tanrdm. Hepsi be-nimdi,
benim z yurdumdu, ama bunlardan baka caml dolap ve ktphane de
oradayd. Bykbabamn her eyi bilen yzndeki iyi niyetli alay,
annemin scak karanlk bak, kaplumbaalar, tanrlar ve Hint
ezgileri ve deyimleri de. Ve onlar, ok daha byk bir dnyann, ok
daha byk bir yurdun, ok eskilere dayanan bir gemiin ve ok daha
derin balantlarn olduunu sylyorlard. Yukarda da, sallanan
yksek, kck evinde, grili krmzl papaan otururdu. Yalyd,
akllyd, bilge bir yz ve keskin bir gagas vard. ark syler,
konuurdu. O da uzaklardan, bilinmeyenden gelmiti. Tropikal
ormanlarn dillerini akr, ekvator kokard. Evimizde birok dnya,
yeryzndeki birok hayvan birbirine sevecen kollarn aar,
birbiriyle tanr, birbiriyle rtrd. Eski, byk bir evdi
bizimkisi. Kimileri bo duran bir sr odas, kilerleri, ta ve souk
kokan byk, geni koridorlar ve odunla, meyveyle, hava akmlar ve
karanlk boluklarla dolu sonu gelmez bir tavan aras vard. Bu evde
dua edilir, ncil okunur, renilir, Hint felsefesiyle ilgilenilir,
bol bol dzeyli mzik yaplr, Buda ve Laotse bilinir, d
lkelerden, ellerinde deriden ya
199
da bezden yaplma deiik bavullaryla, giysilerine yabanc bir hava
ve uzak lkelerin kokusu sinmi konuklar kagelir, yanlarnda
deiik dillerin tnsn getirirlerdi. Yoksullar doyurulur,
ziyafetler verilir, bilimler ve masallar yan yana yaard. Evde bir
de ekindiimiz bir bykanne vard. Onu pek tanmazdk, nk
Almanca bilmezdi. Franszca bir ncil okurdu. ok ynl ve her eyi
tmyle anlalamayan bir evdi bu. Bu evde k ok deiik renklerde
parlard; yaam canlyd ve oksesliydi. Her ey gzeldi ve houma
gidiyordu, ama imgelem dnyam daha da gzeldi. Gzlerim akken
kurduum hayallerin oyunlar daha zengindi. Gerek yetersiz

kalyordu, by gerekliydi.
By evin iinde ve yaammda gizliydi. Bykbabamn dolaplarnn
yan sra Asya dokumalar, giysiler ve allarla dolu olan annemin
dolaplarna, tanrlarn alna, baz eski odalara ve merdiven
altlarnn gizemli kokusuna da sinmiti by. Dmdaki bu dnya
iimde yanklanrd. Yalnz benim olan, benim iin var olan byler
ve balantlar da vard; hibir ey onlar kadar gizli ve gnlk
gerek- lerin tesinde deildi. Ama buna karn hibir ey de yine
onlar kadar gerek olamazd. Can istediinde ortaya kan, sonra
yeniden saklanan byk kitaptaki resimler ve ykler; her saat
deitiine tank olduum nesneler byleydi ite. Evin kaps,
bahedeki kulbe, sokak ve bir pazar akam, bir pazartesi sabahna
oranla ne kadar deiik grnrd! Bykbabamn ruhunun, babamn
ruhuna dn-mesine egemen olduu oturma odasndaki duvar saati ve
sa'nn resimdeki yz, gn boyunca nice deiik grntlere brnr
ve saatten saate nasl deiirlerdi! Orada yabanc bir ruh hibir
eye damgasn basamazd. Onlar benim ruhum sahiplenir, onlarla
oynar ve onlar yeniden adlandrp anlam kazandrd. Orada herkesin
bildii bir iskemle, bir tabure, sobadaki bir glge ya da katlanm
bir gazete gzel, irkin, kt, anlaml ya da baya grnebilirdi.
zlemi krkleyici, ekingen, yapc, gln ya da hznl
grnebilirdi. Deimeyen ve hep ayn kalan ne az ey vard! Her ey
nasl yayor, deiiyor, deiimi arzuluyor, dalmak ve yeniden
domak iin nasl da pusuda bekliyordu!
200
Btn bu byl grntlerin en nemlisi ve olaanst olanysa
'kk adam'd. Onu ilk kez ne zaman grdm anmsayamyorum.
Sanrm hep oradayd, dnyaya benimle birlikte gelmiti. Kk adam,
ufack, glge gibi, gri bir varlkt. Bir adamck, bir hayalet, bir
cin, bir melek ya da bir eytan. Ara sra nmde yrmeye balard.
Uykuda da olsam, uyank da olsam, onu babamdan, annemden, mantktan
ve korkudan da daha ok izlemek zorundaydm. 'Kk' grnd zaman
ondan baka her ey nemini yitirir, o nereye giderse ve ne yaparsa
aynsn benim de yapmam gerekirdi. Tehlike olduu zamanlarda
grnrd. Kzgn bir kpek ya da benden byk, fkeli bir olan beni
kovalamaya kalktnda ve en zorda kaldm anda kk adam orada
bitiverir, nmden komaya balar, bana yol gsterir ve beni
kurtarrd. Bahe itindeki aral gsterir, benim son anda k
yolunu bulmam salard. O "anda ne gerekliyse onu yapard. Yere
yatmak, geri dnmek, oradan kamak, barmak ya da susmak gibi.
Azma atacam bir eyi elimden ekip yememi engeller, beni
kaybolmu eyalarmn bulunduu yere gtrrd. Onu bazen her gn
grrdm. Bazen de gnlerce grnmezdi. O gnler iyi gemez, her ey
berrakln yitirir, hibir ey olmaz, hibir ey yrmezdi.
Bir kez, bir pazaryerinde kk adam nmden kotu, ben de
arkasndan. Derinlii insan boyu gelen, havuzunda drt fskiye olan
pazaryeri emesine doru gidiyordu. emenin evresindeki ta
duvarn zerine zplad, oradan da kendini aadaki derin suya
frlatt. Kukusuz ben de. Seeneim yoktu. Ama az kalsn
bouluyordum. Biri beni dar ekti. Bylece kurtarlm oldum.
stelik gen ve ho bir komu tarafndan. O zamana dek grmediim
biriydi bu. Ona minnet borcum oldu ve beni uzun sre mutlu eden iyi
bir dostluk balad aramzda.
Bir kez de babam yaptm bir hatay konumak zere beni kenara
ekti. Byklere dert anlatmann zorluunu yaayarak kem km etmeye
baladm. Birka damla gzya ve hafif bir cezayla olay kapand.
Babam, o gn anmsamam iin bana bir de gzel kk bir cep takvimi
armaan etti. Biraz utanarak, biraz da durumundan hi honut ol201
mayarak babamn yanndan ayrldm. Nehrin zerindeki kprde kk
adam anszn nmde beliriverdi ve kprnn parmaklklarna zplad.
Elini kolunu sallayarak bana babamn armaann suya atmam iaret
etti. Ben de dediini hemen yaptm. Gelmedii, grnmedii ve beni
ortada brakmad zamanlar dnda, o oradaysa hi duraksamaz ve hi

elikiye dmezdim. Baka bir gn anmsyorum. Annem ve babamla


gezmeye kmtk. Anszn kk adam grnd ve yolun solunda
yrmeye balad. Ben de onun arkasndan gittim. Babam beni durmadan
yolun br tarafna aryordu, ama 'kk' oral olmuyor, inatla
solu izliyordu. Ben de her zaman hemen onun yanma komak zorunda
kalyordum. Babam sonunda armaktan bkt ve canm nereye isterse
oraya gitmeme izin verdi. Krlmt. Ancak eve vardmzda bana
neden srekli yolun soluna gemem gerektiini syledi ve neden sz
dinlemediimi sordu. Byle zamanlarda zor durumda kalyordum.
Gerekten zor oluyordu, nk kim olursa olsun birine kk adamn
varlndan sz edip onu ele vermem dnyann en olmaya cak iiydi.
Hibir ey kk adamn varln ortaya karmaktan, onun adn
azma almaktan ve onun yaptklarda deinmekten daha yasak ve daha
kt olamazd. Daha byk bir gnah da. stelik onu dnemez, ona
seslenemez ya da onu yanma aramazdm. Gelirse iyiydi ve
izlenirdi, gelmezse de sanki hi var olmamasna yapacak bir ey
kalmazd. Kk adamn ad yoktu. Gelince de izlememek olanakszd.
Nereye giderse gitsin, ben de peinden gidiyordum. Suya da olsa,
atee de. Bana bir ey syledii ya da buyurduu hi olmazd. Hayr,
yalnzca onu bunu yapyordu. Ben de arkasndan. Nasl ki benim yansm
olan glge min benden deiik hareket etmesi olanakszsa, benim de
onun yaptn yapmamam olanakszd. Belki de 'kn' glgesi ya da
aynasydm ben ya da o benim. Belki de ondan nce ya da onunla
birlikte onun yapmam istediklerimi yapyordum. Yazk ki her zaman
yanmda olmazd. O olmad zamanlarda yaptklarm doallklarn ve
gerekliliklerini yitirirler, her ey deiirdi. O zaman her admda
yapmak ya da vazgemek olasl, duraksamalar ve her eyi inceden
inceye dnmek giriyordu iin iine. O dnemde,
202
en gzel, en iyi ve beni en mutlu eden admlar, hep dnmeden
attm admlar olmutur. Belki de, zgrlklerin dnyas ayn
zamanda hayal krklklarnn dnyas demektir.
Beni fskiyeli havuzdan ekip karan neeli komu kadnla olan
arkadalm ne hotu! Gen, canl, ho ve aptal bir kadnd.
Neredeyse insann hayran olabilecei trden olaanst bir aptall
vard. Bana soygun ve by ykleri anlattrr, bazen kr krne
inanr, bazen de hi inanmaz, ama beni Avrupa'nn en akll
insanlarndan biri sanrd. Ben de buna inanmaya oktan hazrdm.
Bana hayrand. Gln bir ey anlatmaya baladmda daha espriyi
anlamadan yksek sesle anlamsz anlamsz glerdi. Bunu ona syler ve,
"Dinle Bayan Anna, hi anlamadn bir espriye nasl glebiliyorsun?
Bu ok aptalca. Ayrca utandrc bir ey. Ya arla da gl,
anlamazsan da glme. Anlamadnda glmen ve anlam gibi grnmen
gerekmez," derdim. Oysa o glmeyi srdrrd. "Hayr!" diye
barrd. "Sen grdm en akll gensin. Harikasn! Ya bakan ya
profesr ya da doktor olacaksn. Glmeme gelince, bunu ktye yorma.
Yalnzca senden ok zevk alyorum. Sen gelmi gemi en akac
insansn. Haydi imdi bana u espriyi anlat." aresiz aklamak
zorunda kalrdm. stelik srekli yle mi, byle mi diye sorard.
Sonunda, anlad zaman, daha nceki iten kahkahalarnn yerini,
yerinde att olaanst cokulu kahkahalar alr, beni de
gldrrd. Birlikte ne ok glerdik, beni nasl da martr, nasl
da gklere karrd! kez arka arkaya sylettii zor tekerlemeler
vard. rnein, 'Wiener Wascher waschen vveisse Wiener Wsche' ya da,
'Die Geschichte vom Cottbuser Postkutsch-kasten' gibi. Ona da
denemesi iin srar ederdim, ama o daha tekerlemeyi sylemeden
glmekten katlr, iki sz bir araya getiremez, getirmek de istemez
ve cmleye her balaynda ikimiz de makaralar koyverirdik. Bayan
Anna tandm en elendirici insand. ocuk aklmla onu inanlmaz
derecede aptal bulurdum. yleydi de. Ama mutlu bir insand ve bazen
mutlu insanlarn aptal olsalar bile gizli bir bilgelikleri olduuna
inanasm geliyor. Zeki olmak kadar aptalca olan ve insan mutsuz eden
ne var ki!
203

Aradan yllar geti. Bayan Anna'yla olan ilikimizin hz kesilmiti.


Artk bymtm, zihnin araylarn ve hznlerini anlamaya
abalyordum. Bir gn yeniden Bayan Anna'ya gereksinimim oldu. Ve
kk adam gtrd beni ona. Bir sredir cinsiyet ayrm ve ocuk
yapma sorular kafama taklmt. Giderek aklmdan kmaz oldular.
Bende huzur brakmyorlard. Bir gn ylesine yakc ve ac verir
oldular ki, konumaya ekindiim bu sorunu zmlemeden brakmaktansa
lmeyi ye tutar oldum. Gzlerim yerde, huzursuz, mutsuz ve karamsar,
lgn gibi pazar-yerini geerken anszn kk adam beliriverdi!
Artk ender gelen bir konuk olmutu, uzun sredir sadk deildi bana
ya da ben ona; ve onu anszn yeniden grdm. Kk ve evik
admlarla nmde yryordu. Bir anlna grnd, Bayan Anna'nn
evinden ieri dald ve yok oldu. O srada onu evin iine dek
izlemitim ve nedenini de biliyordum. Beklenmedik bir anda odann
ortasnda belirdiimde Bayan Anna bir lk att. Onu tam giyinmek
zereyken yakalamtm. Ama beni geri evirmedi ve ksa srede bana o
anda kesinlikle gerekli olan bilgilerin aa yukar tmn bir
rpda retti. O kadar gen olmasaydm aramzda ba iliki
olacakt.
Bu aptal ve neeli kadnn br yetikinlerden bir ayrm vard.
Aptal olmasna aptald, ama doald, duraksa-mazd ve her zaman
huzurluydu. Ne deitirmeye kalkar ne de kendi deiirdi. Oysa ou
yetikin ok deiikti ondan. Olaand olanlar da vard kukusuz.
Yaamla dolu olan eylerin ve gizemli etkilerin bilincinde olan
annem, adil olan ile akln bilincinde olan babam ve neredeyse insan
diyemeyeceim, kapal, ok ynl, srekli yaratan ve glmseyen
bykbabam gibi. Oysa yetikinlerin ou, onlara sayg duyup ekinmek
gerekse bile ok renksiz tanrlard. Beceriksiz oyunculuklaryla
ocuklarla konumaya kalktklarnda ne kadar gln olurlard!
Vurgulamalar ve glmsemeleri alabildiine yanlt! Kendilerini ve
yapp ettiklerini ne ok nemserler; sokakta onlar koltuklarnn
altna i antalarn, ara gerelerini ve kitaplarn sktrm
durumda yrrken grdnzde, kendi kendilerine ar deerler
biip, nasl da tannmak, selamlanmak
204
ve sayg grmek isterlerdi! Bazen, pazar gnleri, koyu renk deri
eldivenlerin gizledii ellerinde ereti duran silindir apkalardan
adamlar annemle babam, 'ziyaret etmeye' gelirdi. nemli, kasnt,
ciddi adamlar, avukatlar, devlet memurlar, rahipler, retmenler,
mdrler ve mfettiler. Yanlarnda da biraz rkek, biraz da ezik
karlar. Koltuklarda baston yutmu gibi otururlar; girerken,
karken, otururken, soru sorarken ve yant verirken onlar hep
zorlamak ve yardm etmek gerekirdi. Bu kk burjuva dnyasn layk
olduu gibi, fazla ciddiye almamak bana kolay geliyordu, nk annem
ve babam o dnyann insan deildiler ve onlara da gln geliyordu
bunlar. Ama oyun oynamadklar, eldiven giymedikleri ve ziyarette
bulunmadklar zamanlarda da ou yetikin, bana inanlmaz lde
garip ve gln geliyordu. lerini ve mevkilerini nasl da
nemsiyorlar ve kendilerini ne kadar byk ve kutsal gryorlard!
Bir arabac, polis ya da kaldrm deyen bir grevli soka
kapattnda, bu onun iin kutsal bir ie dnyor ya ortadan
kaybolup onlara yer amak ya da yardm etmek gerekiyordu. Oysa
ocuklarn oyunlar ve ileri hi de nemli deildi. Kenara itilip
barlrd onlara. Yetikinlere oranla daha az drst, daha az iyi
ve daha az nemli iler mi yaparlar? Hayr, tam tersidir bunun, ama
yetikinler gldr, buyurgandr ve ynetirler. Bu arada ayn biz
ocuklar gibi oyun oynarlar. Silahla ate etmeyi renirler,
askercilik oynarlar, derneklere, buluma yerlerine giderler.
Yaplanlarn tmnn nemli ve geerli nedenleri vardr, sanki baka
trl olmazcasna ve daha gzel, daha kutsal eyler yokmuasna.
Onlarn arasnda alakgnlllerin de olduunu yadsmamak gerekir.
retmenlerin arasnda bile byleleri vardr. Ama yetikinlerin ok
az, bir zamanlar kendilerinin de ocuk olduunu ve bir ocuun nasl
yaadn, nasl altn, nasl oynadn ve neyi sevip neyi

sevmediini anmsar. Bu alacak ve ayplanacak bir durum deil


midir? ok azdr, gerekten ok azdr ocukluun ne demek olduunu
hl unutmam olanlar! ocuklara fkeli ve kt davrananlar, onlar
oradan buradan kovmann dnda bir ey yapmayanlar, haraca kesenler
ve daylananlar onlara
205
ekemezlik ve nefretle bakanlar ve bazen onlardan korkanlar bile
vardr. Hayr, brleri, yani iyi niyetle ocuklarla bir sre
konumaya kalkanlar da aslnda ne yapacaklarn bilemez ve bize
ynelmek istediklerinde zorlanr, gerek ocuklar yerine kendi
zihinlerinin rn yapay ve aptal ocuk karikatrlerine ilgi
gsterirler.
Bu yetikinlerin hemen hemen hepsi, baka bir dnyada yayor ve biz
ocuklardan deiik bir havay soluyordu. ou kez bizden daha zeki
deillerdi, bizden daha gizemli bir gleri de yoktu. Evet, ama
bizden daha gl olduklar kesindi. Biz kendiliimizden boyun
emezsek zorlayabili-yorlar ve dayak atabiliyorlard. Gerekten
anlamak bu muydu? Her kz ve her fil de yetikin bir insana oranla
daha gl deil midir? Ayrca bana ok ilgin gelen bir ey daha
vard. Birka kez de ok kt diye deerlendirdiim -o da ocuklar
kskandklarn grdm baz yetikinlerin olmas. Bazen zayf
olduklarn kabul ediyor ve aka sy-leyebiliyorlard. Biraz da i
geirerek, "Evet, siz ocuklarn durumu hi de fena deil!" ve eer
bu yalan deildiyse -sa- nrm deildi- o zaman bu szcklerden
unu anlardm: yleyse bu yetikinler, bu gller, bu arl olan
buyurgaa-lar ve ynetimleri altna girip sayg gstermek zorunda
olduumuz bu saygn kiiler, hi de bizden daha mutlu deiller.
Bildiim bir mzik kitabnda bu duruma uygun den alas bir dize
yinelenip dururdu: 'Ne mutlu, ne mutlu hl ocuk olana!' in iinde
bir giz vard. Yetikinlerde olmayan bir eye sahiptik biz ocuklar.
Onlarsa bizden byk ve gl deillerdi yalnzca; bir adan bizden
daha yoksuldular. Biz onlarn boylarn poslarm, saygnlklarn,
grnrdeki zgrlklerini, zgvenlerini, sakallarn ve uzun
pantolonlarn nasl kskanyorsak, onlar da bizi bazen
kskanyorlard. Biz kklere syledikleri arklarnda bile vard
bu!
Ama o sralar yine de mutluydum. Dnyada ve zellikle okulda daha
deiik olmasn istediim birok ey vard, ama her eye karn
yaammdan honuttum. Birok adan, insann yalnzca dnyadaki
mutluluklarn peinde komasnn yeterli olmadn ve gerek
mutlulua byk snavlardan geenlerin ve uzun sre denenenlerin
ulat206
na gvenmemi salayan eler vard. rendiim birok deyimde ve
dizede buna deiniliyordu. ou kez onlar gzel bulup
duygulanyordum. Bunlar babamn dncelerini zorluyordu. Oysa bana
yakc gelmiyordu hibiri. ler iyi gitmediinde, hasta olduumda,
bir arzum gereklemediinde ya da annemle babamla aram bozuk
olduunda, Tan-r'ya ok ender snrdm. Onun yerine yeniden
aydnla kmam salayan k yollarm vard. Trencilik, bakkalclk gibi sradan oyunlar anlamsz bulduum zaman ya da masal
kitaplar tkenip skc gelmeye baladnda, ou kez aklma ok
gzel yeni oyunlar gelirdi. Deiik bir ey bulamadm zamanlarda da
gece yatakta gzlerimi kapayp renklerden oluan dairelerin dsel
grntsne kapldmda mutluluk ve gizem nasl da yeniden canlanr
ve dnya nasl da anlam dolu ve ok ey vaat edici olurdu!
Okulun ilk yllar, beni ok deitirmeden akp gitti. Gvenin ve
drstln bize zarar verebileceini deneyimle rendim. lgisiz
retmenlere yalan sylemenin ve gerek benliini gizlemenin
gerekliliini anladm. Ve kendimi byle kurtarabildim. Ama iimdeki
ilk iek solmaya yz tuttu. Ne olduumu kavrayamadan ben de yava
yava yaamn her bir yanl ezgisini, her bir 'gerein' altnda
ezilmeyi, byklerin yasalarna boyun emeyi, dnyaya uyum salamay
ve 'aslnda neyin ne olduunu' rendim. Uzun sredir, artk

byklerin ark kitaplarnda, 'Ne mutlu, ocuk olmak!' gibi


dizelerin var olmasnn nedenini biliyorum. Benim de hl ocuk
olanlar kskandm ok zamanlar oldu.
On iki yama geldiimde Yunanca renip renmemem sz konusu olmaya
balad. Hi dnmeden evet dedim, nk zamanla babam gibi ve
olabilirse bykbabam gibi iyi bir eitimden gemek benim iin
vazgeilmez bir istekti. O gnden, sonra da programl yaamaya
baladm. Okuyup rahip ya da dilbilimci olacaktm, nk bu tr
eitim iin verilen burslar vard. Bykbabam da bir zamanlar bu
yollardan gemiti.
Grne gre bu hi de kt bir yol deildi. Anszn bir geleceim
olmutu. Artk benim de bir yol gstericim vard; her gn ve her ay
beni, kararlatrlan amalara do207
ru gtryordu. Tek ynlyd bu yol ve her ey beni o gne dek
oynadm oyunlardan, huzurdan ve anlaml, ama amasz ve gelecei
olmayan gnlerden uzaklatryordu. Yetikin insan yaam beni
yakalamt bir kez. nce sama taklmasna, sonra da parmayla
ekmiesine. Ama yaknda amalarn ve saylarn dnyas, dzenle,
ile ve snavlarla dolu bir yaant beni kskvrak yakalayacak,
renci, aday, dindar bir insan ve profesr olma zaman gelecek,
silindir apkam ve deri eldivenlerimi giyip ziyaretler yapmaya,
ocuklar anlamamaya ve belki de onlar kskanmaya balayacaktm.
Huzur dolu deerli dnyamdan ayrlmak istemiyordum. Gelecei
dndmde, benim iin, gizlediim bir tek ama vard ve onu
gerekten istiyordum. O da byc olmakt.
Bu dilek ve bu hayal beni uzun sre izledi. Ama sonra gc giderek
azalmaya balad. Dmanlar vard onun. Ona kar koyan gerekler,
ciddi iler ve grmezlikten gelinemeyecek eyler vard. Yava yava
iimdeki iek solmaya yz tuttu ve snrsz dnyam, gereklerin ve
yetikinle- rin dnyasyla kstland. Byc olma isteim, iimde
gcn srdrmesine karn gzmde deerini yitirmeye ve ocuk oyunu
gibi gelmeye balad. imde ocuk olmayan bir yan vard artk. Bin
ufuklu olaslklar dnyas kstlanm, alanlara blnm ve itlerle
evrilmiti. Gnlerimin i el dememi ormanlar deimeye ve
evremdeki cenneti donuklatrmaya balamt. Olduum gibi
kalamadm. Olaslklar dnyasnda bir prens ya da bir kral deildim
artk. Byc de olamamtm. Yunanca reniyordum. ki yl sonra
buna branice de eklenecekti. Alt yl sonra da niversite
rencilii.
Bilincinde olmadan ember daralyor ve evremdeki bynn verdii
sarholuk geiyordu. Bykbabamn kitabndaki yk hl
olaanstyd, ama artk hangi sayfada olduunu biliyordum. O gn,
ertesi gn ve her an oradayd. Mucizesini yitirmiti. Dans eden Hint
tanrs bronzdan yaplmayd ve umursamazcasma glmsyordu. Ona
eskisi kadar sk bakmyordum artk. al da gemiti sanki. Ve en kts- u bizim 'gri renkli' yani kk adam giderek daha az
grnr oldu. By her yerden kayp gidiyor,
208
bir zamanlar geni olan daralyor, bir zamanlar deerli olan
prltsn yitiriyordu.
Ama bunu yalnzca iimde, gizliden gizliye tenimde du-yumsuyordum.
Aslnda neeli ve her eyi renmeye hevesliydim. Yzmeyi ve buz
pateniyle kaymay rendim. Yu-nanca'da birinciydim. ler yolunda
gitmesine gidiyordu, ama her ey prltsn biraz yitirmi, renksiz
bir tn verir olmutu. Bayan Anna'y grmeye gitmek skc gelmeye
balad. Deneyimlerim canlln yitirmiti sanki. Bir ey yitmiti.
Ne olduunu anlayamadan ve eksikliini duyumsamadan yitip gitmiti.
Kendi btnlm duyumsamak ve cokuyu yeniden tadabilmek
istediimde, kendimi daha ok zorlamam ve daha ok sarsmam
gerekiyordu. Baharatl yemekleri sever oldum, abur cubur yemeyi de.
Arada srada da birazck heyecan olsun diye grdm bozuk paralar
alar oldum. Yaadm duyumsayamyordum yoksa. Yeterince gzellik
yoktu yaammda. Kzlara da ilgi duymaya baladm; ve bundan ksa bir

sre sonra kk adam yeniden grnd ve beni bir kez daha Bayan
Anna'ya gtrd.
(1923)
Masallar
209/14
DU GEZNTLER
ok sk rastlanmayan bir meslei olan bir adam vard. Yazard bu adam
ve fazla nemsenmeyecek yazlar yazyordu. Ama yine de mesleini
olabildiince ciddiye alan yazarlardan biriydi. Birka hayran bile
vard ve bu kiiler ona, neredeyse iirin ve ozanlarn gerekten var
olduu zamanlarda iyi bir ozana gsterilen saygya yakn bir sayg
besliyordu. Bu yazar genelde ho eyler yazyordu. Romanlar,
betimlemeler ve iirler de yazmt. yi olmalar iin de elinden
geleni yapyordu. Ama gurur duyduu ve beendii * yazs ok azd,
nk bir yanlgs vard bu yazarn. Kendini alakgnll sanmasna
karn, yazlarn ayn trde yazan meslektalaryla
karlatracana ve ona gre deerlendireceine, gemi zamanlarn
ozanlaryla karlatryordu; kuaklar boyunca kendilerini
kantlam olanlarla. O zaman da zlerek, yazd en baarl
blmn bile gerek ozanlarn kaybolup gitmi en kt dizelerine ve
yazlarna oranla ok daha kt olduunu ayrmsyordu. Bu ne- ; denle
huzursuzluu giderek artt ve iine hevesle sarlamaz oldu. Yazd
blk prk yazlarnda da, ksr i dnyasndan ve huzursuzluundan
kurtulmak iin, an acmaszca eletirip bu yolla rahatlamaya
alt, ama doal olarak bu yazlar da iyi sonu vermedi. Bazen ar
iirin byl bahelerine dnp gemiin gzelliinin deerine ssl
szler kullanarak ulamaya alyor, byk bir abayla doaya,
kadnlara, dostlua antlar dikiyordu. Grnte belirli bir ses
uyumu oluyordu bu yazdklarnn ve gerek ozanlarn gerek iirlerini
de biraz andryordu, ama kaamak bir ak ilikisi ya da para peinde
koan bir iadamnn ya da dnya sorunlarndan baka derdi olmayan
birinin, arada
210
bir yitik ruhunu anmsamas gibi bir ey oluyordu bu dizeler.
Kn bitip ilkbaharn balad gnlerden birinde, ozan olmay bu
denli isteyen ve de kimilerinin ozan sayd bu yazar, yine yaz
masasnn nnde oturuyordu. Her zamanki gibi lene doru kalkm ve
her zamanki gibi gece yarlarna dek okumutu. ylece oturuyor ve bir
gn nce yarm brakt yazsna bakyordu. Yaznn dili akcyd,
savunulan dnceler de aklc. nce bulular, sanatsal betimlemeler,
beklenmedik prltlar ve ani klar vard satrlarda ve
sayfalarda. Baz duyarlklar da; ama bunlar yazan kii, kttan
okuduklarndan bir kez daha hayal krklna urad. i
boalmasna yaznn nnde oturuyordu. Bir gece nce coku ve
beeniyle balad ve akam boyunca iir gibi grnen szler, gece
kendilerini yeniden sradan bir yazya dntrvermilerdi ne yazk
ki!
Bu biraz hznl le vaktinde, yazar ara sra duyum-sad
karamsarla ve dncelere yeniden kapld. Durumunun hem ac hem
gln ynlerini, gizliden gizliye hakk sayd gerek iirdeki
beceriksizliini, gnn gerekleri iinde iyi iirin olmadn ve
olamayacan, ocuksu abasn aptalca boa harcadn dnd.
Gemiin iirine, sevgiyle ve bilgiyle ulaamayacan anlyordu.
Gerek ozanlarn kulland szckleri kullanmak ve duyarl olmak da
yetmiyordu. Eitimle ve yknmeyle hibir eyin yaplamayacan
bilmesine biliyordu, ama bunlar bir kez daha dnmekten kendini
alkoyamad.
Bu denli umarsz abalarn ve ocuksu dlerin bir tek ona zg
bireysel bir durum olmadn da biraz seziyordu. Aslnda her
bireyin, gnmzde, normal, mutlu ya da baarl olann bile srekli
olanaksz bir amaca ulamak iin aba gsterdiini ve en silik
insann Adonis, en aptaln akll ve en yoksulun da Harun olabilme
amacn iinde bir yans olarak tadn da. Evet, o ok sayg
gren 'gerek iir'in kusursuz olan da yoktu. Goethe'nin, Homeros'un

dzeyine ya da Shakespeare'in eriilmez sayd bir ycelie


umarszca ulamaya alm olduklarn biliyordu. Gnn yazn
dnyas da Goethe'yi yceltiyordu. Oysa 'ozan' kavram soyut, ho bir
kavramdan te bir ey deildi. Homeros ve Sha211
kespeare de yalnzca birer yazardlar, ama yetenekleri olan
uzmanlard; bu nedenle yaptlarna bireyselliin etkilemedii bir
evrensellii ve lmszl vermeyi baarmlard. Yazar btn
bunlar anlayabiliyordu. Zeki ve dnebilen her insan da bu doal,
ama rkn eyleri kavrayabilir. Yazn denemelerini gelecekteki
okurlarnn gerek iir olarak deerlendirmesi ve gemii zlemle
anan sonraki kuak yazarlarnn ona ya da onun ama, gerek
duygularn, gerek insanlarn, gerek doann ve gerek bir ruhun var
olduunu, gerek ozanlarn altn a gzyle bakmalar olasyd.
Yazarn bildii gibi Biedermeier dneminin keyfi yerinde kasaba
sakinleri ve bir ortaa kentiinin gbekli kk burjuvalar da,
ayn eletirel ve duyarl biimde kendi yalnlktan uzak yoz
alarn, masum, gsz, ama mutlu gemile karlatrmlar,
atalarn ve onlarn yaam tarzlarn, bugnn insannn buhar
makinesinin icadndan nceki dnemi dnd gibi, kskanlk ve
acma krm bir duyguyla deerlendirmilerdi.
Bildii bu gerekleri dnyordu yazar ve unu bili- yordu: Onu
sayfalar dolusu yazmaya zorlayan ayn oyun, geerli, sonsuz ve
deerli bir ey bulabilmek iin gsterilen hrsl, soylu, ama umarsz
aba, teki insanlarn da aba-syd: generalin, bakann, memurun,
iyi giyimli hanmefendinin ve tezghtarn. Bu insanlar, ilerindeki
gizli istek yanslaryla yanp tutuuyor, zihinlerindeki resimlerle
z-deleiyor, amalara balanyor ve ister aptalca ister akllca
olsun, herhangi bir biimde bunlara ulamaya abalyordu. inde
Napolyon'un yanssn tamayan bir temen ve ara sra maymun
olduunu duyumsamayan, baarlarn birer oyuncak, amalarn da bir
d gibi grmeyen bir Na-polyon olmamtr hibir zaman. Bu oyunu
oynamayan yoktur. Gn gelir herkes, bilememenin boluuna der ve
hayal krklna urar. Aydnlanm bireyler de vardr kukusuz. Bir
Buda, bir sa, bir Sokrates ve baka insan tanrlar vardr. Ama onlar
da aydnlanmaya ve kuku duymayan bilince tam anlamyla bir an iin
sahip olabilmilerdir. O da lmeden nceki anlarnda. lmleri de
bilgeliin son aamas ve sonunda ulalan mutlu bir kendini
adamlktr. Byk bir olaslkla her lmn anlam da budur ve yi212
ne byk bir olaslkla lmek zere olan her insan aydnlanm bir
insandr. abann samalndan vazgeen, kendini veren ve artk
hibir ey olmak istemeyen bir insandr o artk.
Bu tr dnceler, karmak olmasalar bile, insanlar aba
gsterirken, i yaparken ve oyununu baka oyunlarla srdrrken hep
rahatsz eder. Bu nedenle o anda aba gsteren ozan da iinde hi
retken olamyordu. Yazmaya deer tek bir szck, sylenmesi
gerekten gerekli bir tek dnce bulamyordu. Bu duygunun etkisiyle
kalemini brakt ve ktlar ekmeceye soktu. O anda odada ate
olsayd elini atee sokup yakacakt. Byle bir ey ilk kez olmuyordu.
Sk sk duyumsad, benimsedii ve sabrla tad bir elikiydi
bu. Ellerini ykad, apkasn ve paltosunu giydi, evden kt. Yer
deitirmek oktan beri bavurduu bir areydi. Ruhsal durumunun
byle olduu zamanlarda, uzun sre ayn yerde bo ya da dolu bir sr
ktla birlikte olmann doru olmadn biliyordu. Dar kmak,
havay solumak ve gzlerini sokan resimleriyle dinlendirmek iyi
geliyordu. Gzel kadnlarla ya da bir arkadayla karlamas
olasyd. Kk rencilerden oluan bir topluluk ya da vitrinlerden
birinin oyalayc ssleri onu baka dncelere ekebilirdi. Ya da
bir rastlant sonucu, bu dnyann efendilerinden birinin otomobili,
bir gazete patronunun ya da zengin bir pastane sahibinin arabas, bir
sokak kesinde, gelip onu ezebilirdi: Durumu deitirebilecek ve
yeni koullar yaratabilecek bir sr olaslk vard.
Bahar ncesinin havasnda yrmeye koyuldu. Kira evlerinin hznl,

kk im paracklarnda, toplu halde idemlerin gz krptn


grd ve onun bir parka girmesine neden olan nemli, lk mart
havasn soludu. Parkta, plak aalarn altnda gne gren bir
banka oturdu, gzlerini kapad ve ilkbahar gneinin bu erken
saatinde kendini duyularn oyununa brakt. Hava yanaklarna nasl da
yumuaka dokunuyor, gne nasl da gizlice yakyor ve henz
rkeklikten kurtulamam toprak imdiden nasl da keskin keskin
kokuyordu. Sevimli ve oynak kk ocuk ayakkablar akl talarna
basyor, plak aalarn birinde de bir karatavuk tatl, ho sesiyle
tyordu. Evet, bunla213
rn hepsi kukusuz ok gzeldi. lkbahar, gne, ocuklar ve
karatavuk ok eski zamanlardan beri var olduuna ve insanlar da on
binlerce yldr bunlardan zevk aldna gre, bugn de, elli ya da
yzyl nce olduu gibi gzel bir ilkbahar iirinin neden
yazlamadn anlamak olanakszd. Oysa bir trl olmuyordu.
Uhland'n ilkbahar ezgisini (uvertr ilkbaharn geliinin youn ve
etkileyici kokusuyla o denli olaanst dolu olan Schubert'in
mziiyle birlikte) bir anlna anmsamak bile bugnn ozanna,
olaand dizeler yazma zamannn yitip gittiini etkileyici bir
biimde gstermeye ve bundan sonra mutluluk taan yaptlar retmeyi
dnmenin anlamszln kantlamaya yetiyordu.
Ozann dnceleri yeniden ksr bir dngnn verimsizliine kaplmak
zereyken yar kapal gzkapaklarmn altnda ince bir izgiye dnen
gzleriyle, hafif bir dalgalanma, bir prlt, gne
adacklar, k yanslar ve glge lekeleri grd. inde beyazn
akt gkyz maviliini ve saydam halkalar gibi devinen klar
da. Parlak g- * nee dorudan kim baksa bunlar grr, ama yazarn
grd biimler ve renkler bakalaryla karlatrlamaya5' cak
kadar youn, deerli ve kendilerine zg gizemli nitelikleriyle
yazarn onlar yalnzca grmesinden te gerek bir deneyim yaamasn
saladlar. Parlayan, uuan, yzen, dalgalanan ve kanat rpan bir
k frtnas deildi bu ve yalnzca yazarn gzne yansmyordu.
Ayn zamanda yaam ve iten gelen bir arzuyu simgeliyordu.
Olutuklar yer de onun ruhu ve yazgsyd. te ozanlar, grmeyi
bilenler ve Eros'un dokunduu btn insanlar bylesine artc ve
sarsc bir biimde grrler. Uhland, Schubert ve bahar arks
dncesi yok oldu birden. Ne Uhland, ne gemi vard artk. Hepsi
sonsuz bir na, bir deneyime ve iten gelen bir geree dnverdi.
Bu mucizeyi ilk kez yaamyordu, ama o gne dek bu mucizenin
arsn ve anlamn ciddiye almamay ye tutmutu. Oysa imdi,
zamann yittii, ruhun ve dnyann uyum iinde olduu sonsuz bir anda
kalakalmt. Soluunun bulutlar ynlendirdiini ve scak gnein
kendi gsnn iinde dndn duyumsad.
214
ok az yaanan bu deneyimle doluydu. Kamaan gzlerini yere indirmi
ve duyularn olabildiince d dnyaya kapatmt, nk bu ekici
akmn kendi i dnyasndan kaynaklandn biliyordu; ve birdenbire
yan banda, yerdeki bir ey anszn ilgisini ekti. Dikkatli
baktnda bunun bir kk kzn aya olduunu ayrmsad. ocuk
denebilecek yata birinin, yoldaki kuma, arln topuuna vererek
salam ve canl basan kahverengi ayakkabl aya. Kk kzn
ayakkabs, derisinin kahverengi, topuun bu yaam dolu ocuka
bas ve ince kemikleri saran bir para ipek orabn grnts ozana
bir ey artrd. Yrei arpmaya balad. Deerli bir deneyimi
anmsar gibiydi, ama bir trl o deneyimi anmsatacak yolu bulamad.
Bir ocuk ayakkabs, bir ocuk aya, bir ocuk orab -bunlar onu
neden ilgilendiriyor ki? Bu iin z neydi? Milyonlarca resmin
arasndan bu resmi ekici bulmasna, onu sevmesine; onu gzel ve
nemli grmesine neden olan kaynak ruhunun neresindeydi? Bir an iin
gzlerini at ve bir kalp at sresince kz tmyle grd. Ho
bir ocuktu. Ama yazar kzn tm grntsnn onun grd ve
nemsedii resim olmadn duyumsad ve yitip giden ocuk aya
grntsn bir anlna yeniden alglayabilmek iin gzlerini yere

indirdi.
Sonra da gzlerini bir kez daha amad. Aya dnyor, anlamn
duyumsuyor, resmin ruhuna verdii g onu mutlu ediyor, ama ne
olduunu bir trl anmsayamamak ona ac veriyordu. Bir zamanlar, bir
yerde, ayn resmi, ayn kahverengi ayakkabl kk aya grm ve
bu deneyimi yaamaya deer bulmutu. Ne zaman olmutu bu? ok ok
nceleri olmalyd, ok eskilerde kalmt kukusuz, nk
dnlemeyecek kadar uzak bir boluun dibinden bakyordu ona.
Belleinin kaynann derinlerindeydi. Belki de onu, anlar bulank
ve artk resim olmaktan km, artrmas ok zor, ama yine de
gemite kalm anlara oranla daha renkli, daha scak ve daha
anlaml olan ocukluundan, o olaanst zamandan beri bugne dek
gizlice tamt.
Uzun sre, gzleri kapal, ba ne eik durumda ylece oturdu ve onu
bunu dnd; an zincirinin her bir hal215
kasnn ldadn grd, ama hibirinde ne bu ocuk ne de bu
kahverengi ocuk ayakkabs vard. Hayr, bulamyordu bir trl. En
iyisi bu aray srdrmemekti.
O da anmsamaya alan insanlarn tm gibi, nnde apak duran bir
eyi tanmamakta direniyor, uzakta olduunu dnyor ve bu nedenle
yanl biimlendiriyordu. aba gstermekten vazgeip bu gz ap
kapayana dek biten deneyimi unutmaya hazr olduu anda, sorun olan
yanndaki ocuk ayakkabs hareket etti ve yazar anszn derin bir i
geirerek iindeki resim galerisinde st ste yl duran resimlerin
arasnda ocuk ayakkabsnn en altta bir yerde eski bir mal gibi
kalmadn, tersine ok canl ve ok taze olduunu anlad, ilk kez.
lk kez o anda ocukla bir balants oldu ve ilk kez o anda
ayakkaby hareket ederken grd gibi geldi ona.
Ve birden yldrm arpmasna anmsad. Evet, ite ayakkabnn
sahibi olan ocuk nnde duruyordu. Yazarn bir gece nce grd bir
dn parasyd o. Aman Tanrm, byle bir eyi nasl unutabilirdi?
Gece yars uyanm, * grd dn gizli gcyle sarslm ve
olaanst bir ey yaadn duyumsayarak irkilmi, ama mutlu
olmutu* Sonra yeniden ksa bir sre uyumu ve bu bir saatlik sabah
uykusu, bu olaanst deneyimin younluunu ylesine sndrmt ki,
ancak o anda ocuun ayana gz ucuyla bakt anda geri gelmiti
an. O zaman akl bana geldi. Ruhumuzun en nemli ve en youn
deneyimleri nasl da geici, kaypak ve rastlantsal
deerlendiriliyordu! Bu yetmi-yormuasna, gece grd d batan
sona zihninde dzene sokmay da beceremiyordu artk. Birbirinden
kopuk tek tek resimler bulabiliyordu. Birka canl ve yaam dolu,
brleri gri renkte ve pusluydu, daha imdiden gznn nnde
yalnzca yzercesine alglayabiliyordu onlar. Oysa ne gzel, ne
derin, ne mutlu bir dt grd! lk uyandnda ocukluk
gnlerindeki kutlamalarda olduu gibi cokulu ve rkek arpmt
yrei ve yaam soylu, nemli, unutulmaz ve yitmez bir deneyimden
gemenin verdii duyguyla, damarlarnda nasl da gl akmt! Oysa
o anda, aradan uzun bir sre gemeden dten geriye yalnzca kopuk
kopuk paralar, uup gitmeye yz tutmu birka re216
sim ve yreindeki gsz yank kalmt, gerisi yitip gitmi,
canllklar yok olmutu!
Hi olmazsa az da olsa bir blm kurtarlabilmiti. Yazar, dten
geriye kalanlar belleinde bir araya getirip anmsadklarna
olabildiince sadk kalarak tmn yazmaya karar verdi. Hemen
cebinden not defterini karp baz notlar karalad. Tm dn
yapsn anmsayabilmek iin anahatlarm saptamak istiyordu. Ama bu
da yolunda gitmedi. Dn ne ba ne de sonu belliydi. Elindeki
paralarn da dn neresine ait olduklarn bilemiyordu. Hayr,
baka trl balamas, ilk nce toparlayabildiklerini kurtarmas
gerekiyordu. Henz prlts snmemi birka resmi, zellikle de
ocuk ayakkabsn, o rkek, byl kuu umadan nce yakalamalyd!
Bir mezarc bulduu ok eski bir mezar tan hl okunur durumda

olan birka harf ya da izgi resimden nasl skmeye alrsa, bizim


yazar da paralar bir araya getirerek dn yle okumaya
alyordu.
Dnn bir kzla ilgisi vard. Deiik, belki de ok gzel olmayan,
ama herhangi bir nedenden olaanst olan bir kzla. On -on drt
yalarnda bir kzd bu, ama yandan kk gsteriyordu. Yank
tenliydi yz. Ya gzleri? Hayr, onlar grmemiti. Ad? da belli
deildi. Peki, d gren kiiyle ne balants vard? Bir dakika!
Galiba anmsyordu. u kahverengi ayakkab vard! Ayakkaby, ikiz
kardeiyle beraber hareket ederken, daha dorusu dans admlar
atarken ya da dans ederken grmt. Boston yapyorlard. Ha, evet,
epeyce anmsayabilmiti. Batan alp yeniden dnmesi gerekiyordu.
imdi: Dnde, yz yank tenli, kahverengi ayakkabs olan,
tanmad olaanst bir kzla dans etmiti. Yoksa giysileri de mi
kahverengiydi? Ya sa? Gzleri? Giysisi? Onlar da m kahverengiydi?
Hayr, anmsayamyordu! Byk bir olaslkla yleydi, ama emin
deildi. Kesin olanlarla, belleinin gerekten sakladklaryla
yetinmeliydi, yoksa yolu aracakt. D araynn onu epeyce
uratracan ve uzun, sonu olmayan bir yolun balangcnda
olduunu anlamaya balad. Ve ite yine bir para gelmiti aklna.
217
Evet, 'kkle' dans etmiti ya da dans etmek istemiti ya da dans
etmesi gerekmiti. Tek bana canl, esnek, gvenli ve kusursuz
birka adm atmt. Yoksa yalnz deil de, kzla m dans etmiti?
Hayr. Yoksa kendisi hi dans etmemi, yalnzca arzu mu etmiti? Bu
kk kahverengili kzla dans etmesi gerektiine ya kendisi ya da
baka biri karar vermiti. Ama kz tek bana dans etmeye balamt.
Onsuz balamt, nk o dans etmekten biraz korkmu ya da sakncal
bulmutu. Boston yapmalar gerekiyordu. O dans da hi iyi yapamazd.
Oysa kahverengi ayakkabl kz tek bana oyun oynarcasna,
olaanst ritmik hareketlerle dans figrlerini halnn zerine
izmiti. Kendisi neden dans etmemiti ki? yleyse batan neden dans
etmek istemiti? Ne tr bir kararlatrmayd bu? te bunu
bulamyordu.
Zihnini uratran baka bir soru daha vard: O tatl, kk kz kime
benziyordu? Kimi anmsatyordu ona? Bo yere arad, durdu. Her ey
yeniden umarsz bir duruma dnmt. Sonunda, bir anda sinirlenip
tmnden sabrsz- * ca vazgemeye kalkt anda anszn bir ey, bir
ipucu ldad belleinde. Kk kz sevgilisini andryordu. Yok,
ha* yr, ona benzemiyordu. stelik sevgilisinin kz kardei olmasna
karn ona o denli az benzemesi artcyd! Dur bakaym, kz
kardei de ne demek oluyordu! te o anda, ipucu yeniden
belirginleti. Her eyi yeni batan izebiliyordu zihninde imdi.
Kaybolduunu sand resmin ortaya k onu heyecanlandrd.
zerindeki anlaml yaznn anszn ortaya kmas da.
yle olmutu: Dnde sevgilisi Magda'y son zamanlarda olduu gibi
kavgac ve sinirli deil, tersine, tam anlamyla sevecen, ho ve
mutlu, ama biraz suskun grmt. Magda onu hibir ey sylemeden
kibarca selamlam, onu pmemi, yalnzca elini uzatmakla yetinmiti.
Ona, onu artk annesiyle tantrmak istediini ve annesinin yannda
da sonradan sevgilisi ve kars olacak olan kz kardeinin
bulunacan sylemiti. Dediine gre kz kardei ondan ok daha
genti, dans etmeyi de ok seviyordu ve eer onunla dansa giderse onu
hemen elde etmesi iten bile deildi.
218
O dte Magda ne hotu! Ona lesiye k olduu zamanlarda olduu
gibi, l l gzlerinde, aydnlk alnnda ve mis kokulu
salarnda, deiik ve sevgiye deer oluu, ruhsal derinlii ve ho
varl nasl da belirgindi!
Sonra, dte Magda onu bir eve gtrmt. Kendi evine. Annesinin ve
ocukluunun eviydi bu, ruhunun eviydi. Orada onu annesiyle ve
sevgilisi olaca kesin olan kz kardeiyle tansn ve sevsin diye
tantrmak istiyordu. Evi artk anmsayamyordu. Yalnzca bo bir
giri kalmt aklnda. Orada beklemek zorunda kalmt bir sre.

Anneyi de bir trl gznn nne getiremiyordu. Arkada grnen yal


bir kadn vard. Gri ya da siyah giysili bir kadnd bu, bir hizmeti
ya da bir dadyd belki de. Sonra 'kk' gelmiti. Kz karde, on-on
bir yalarnda bir kzd, ama on drt yanda gibi grnyordu.
zellikle kahverengi ayakkabl aya ylesine ocuksu, ylesine
masum, neeli ve hibir eyden haberi yokmu gibiydi ki! Hi de bir
hanmefendinin ayana benzemiyordu, ama yine de ok dii bir
grnm vard. Yazar itenlikle selamlam ve o andan sonra Magda
yok olmu,, yalnzca o kk ocuk kalmt. Magda'nn nerisini
anmsayarak kza dans etmelerini nermiti. O da sevinle ban
sallam ve hemen dans etmeye koyulmu, ama yazar onu kollarna alp
onunla dans etmeye cesaret edememiti. Birincisi, o ocuksu dansta
tek basma ylesine gzel ve kendine yeterliydi ki! Ayrca Boston
yapyordu ve yazar kendisinin o dans yapabileceinden kuku
duyuyordu.
Yazar dn grntlerini canlandrabilmek iin aba gsterirken, bir
an iin kendi durumuna glmek zorunda kald. Zaten daha nceleri bu
konuda her ey, daha iyisi olamayacak biimde sylendii iin az
nce, yeni bir ilkbahar iiri yazmaya almann anlamsz olduunu
dnen o deil miydi? Oysa dans eden kzn ayan, kahverengi
ayakkabnn uar gibi ho hareketlerini, halya yazlan dans
figrlerinin kusursuzluunu ve bu tatl inceliin ve kendine gvenin
zerinde bir gen kzn tutukluunun ve utangalnn soluunun
dolatn dndnde, bu ocuk ayana bir ark sylemekle, eski
ozanlarn ilkbahar, genlik ve sevgi zerine sylediklerinin
alabileceinin bi219
linine varmasna vard, ama dnceleri tam yoluna girmiken ve
zihninde 'kahverengi ayakkabl ayak' zerine yazaca iiri
canlandrmak zereyken anszn yldrm arpmasna durdu. D bir
kez daha elinden kayyordu. Tm mutluluk veren resimler siliklemi,
eriyip gitmiti anszn. Korkuyla dncelerini dzene sokmaya
alt, ama dn ieriini yazsa bile, d o anda artk tmyle
onun olmaktan kmaya, yabanclamaya ve ypranmaya balamt.
stelik bunun hep byle kalacan da anlamt. Bu ekici resimler
ancak hibir zorlama, hibir ama ve hibir kaygya kaplmadan tm
yreiyle onlar benimsedii srece ona ait olabilecekler ve ruhunu
kokularyla doldurabileceklerdi.
Ozan, kendisini arkasndan srkleyen, olabildiince ince sradan
yaplma, sonsuz krlgan bir oyuncaa benzeyen d izleyerek
dnceler iinde evinin yolunu tuttu. Dle ilgili kayglarla
doluydu. Ah, d sevgiliyi bir btn olarak gg'inn nne
getirebilme mutluluuna bir erie-bilseydi! Kahverengi ayakkabdan,
dans figrlerinden, kah- * verenginin kn yzndeki ltsndan,
bu geriye kalan deerli paralardan bir btn oluturabilmek dnyada
her eyden daha nemli geliyordu ona. Gerekten de onun iin en
nemli olann da bu olmas gerekmez miydi? Bu gzel ilkbahar oluumu
ona, bir sevgili sz vermemi, ruhunun en derin ve en iyi
kaynandan domam ve geleceinin duygu resmi yazgsnn
olaslklarnn bilinci ve yalnz onun olan bir mutluluk d olarak
karsna kmam myd? Huzursuzdu, ama ayn zamanda da sonsuz
mutluydu. Bunlar dleyebilmek, by dokusundan yaplma bu dnyay
iinde tayabilmek ve bir yknt ynnda sk sk bo yere inan,
sevin ve yaamdan arta kalan bir eyleri bo yere aradmz
ruhumuzda byle bir iein aabilmesi olaanst deil miydi?
Eve gelince, kapy kapatt ve bir koltua uzandktan sonra eline
iinde karalamalar olan not defterini ald, dt notlar dikkatle
okudu ve yazdklarn deersiz, hibir ey vermeyen, engelleyici ve
yanl buldu. Sayfalar koparp zenle yok etti ve hibir ey
yazmamaya karar verdi. Yatt yerde huzursuz, dten bir btn
oluturmaya a220
lt. Yeniden dn bir paras geldi gznn nne. O yabanc evde,
o bo girite beklerken grd kendini. Arkada bir yerlerde yal,

koyu renk giysili, huzursuz, bir hanmefendi vard. leri geri


yrrken grd onu ve bir kez daha yazgsnn olutuu an duyumsad:
Magda onun, daha gen, daha gzel ve gerekten lmsz yeni
sevgilisine ulaabilmesi iin gitmiti. Yal hanmefendi ona
sevecenlikle, hznle bakyordu; ve onun izgilerinin, gri giysisinin
arkasndan baka izgiler ve baka giysiler kt ortaya.
ocukluunda ona bakm kadnlar ve dadlar, annesinin yz ve gri
ev giysisi. Ve bu an katmanlarnda, bu anneyi ve kz kardei andran
resim dnglerinde geleceini duyumsad. Sevgisinin rediini de. O
bo giriin arkasnda, ona bal ve hznl, sevgili annesinin ve
Magda'nm gz nnde o ocuk olumutu ve o ocuun sevgisi onu mutlu
edecek, ocuun olduu yer onun mutluluu, gelecei de onun gelecei
olacakt.
Magda'y grd yeniden. Onu, pmeden, ciddi, ama o lde de yumuak
selamladn anmsad. Akamn altn klarnda, bir zamanlar
grdn varsayd byye yz bir kez daha kavumutu. Yz, ondan
ayrlp veda ettii anda eskiden mutlu olduu zamanlardaki gibi
sevgiyle doluydu. Yz belirginlemi, anlam kazanm ve ozana ekici
gelen, ona balanmasna neden olan daha gen, daha gzel, daha gerek
tek bir yze dnmt. Alakgnlll, deime yetenei ve yar
ana, yar ocuksu by gcyle bir sevgi simgesini andryordu. Bu
kadnda dledii, iirsel bulduu ve arzulad her ey, sevgisinin
en youn olduu dnemdeki btn aydnlk ve btn tapnma, ozann
sevgisine dnen ve Madga'nm btn ruhunun yansd yzn, ciddi ve
sevecen izgilerinde ldyor, hznl ve sevecen gzlerinde
glmsyordu. Byle bir sevgiliden insan nasl ayrlabilirdi ki? Oysa
bak, 'vedalamak, nk yeni bir eyler olmal' diyordu.
Ve kk evik ocuk ayaklar yeni bir ey getirdi. Kz karde geldi,
ama yz grnmyordu. Kk ve zarif oluundan, kahverengi ayakkab
giymesinden, yznn ve giysisinin kahverengisinden ve olaanst
dans ediinden baka hibir ey tam olarak grnmyordu. Bir de
Boston
221
vard; o dans gelecekteki sevgilisi hi de iyi yapamayacakt. yle
zgr, zarif ve kusursuz dans edii kadar hibir ey, ocuun
deneyimli yetikinlerle ilgili dncelerini aka yanstamazd ve
zellikle de yazarn beceremedii o dansta ocuk onu hi umut
brakmamacasna mat etmiti.
Yazar gn boyunca dn dnd durdu ve dndke de d ona en
iyi ozanlarn en iyi dlerinden de gzel gelmeye balad. Uzun bir
sre, bazen btn gn dn gzelliine, derinliine, itenliine,
snr tanmazlna ve d kuran kii olarak yalnzca kendisi deil,
bakalar da sahip olsun diye d yazma arzusu ve tasarlar peinde
kotu. Ama bir sre sonra bu istekten ve abadan vazgeti, nk
kendi yreiyle gren ve d kuran gerek bir ozan olmakla yetinmesi
gerektiini ve yazdklarnn da sradan bir yazarn rnleri olarak
kalacan anlamt.
(1926)
222
KRALYU
Eski in yklerinde, bir kadnn ya da bir sevdann yendii krallara
ve devlet adamlarna sk rastlanmaz. Bu konunun ilendii ender
rnekler arasnda en ilgin olanlarndan biri, Dou Kral Yu ve onun
en sevdii kars Bau Si'nin yksdr.
Dou lkesi batda, barbar Moollarn lkesine dek uzanyordu. Kraln
konutu Fong, tehlikeli bir blgenin ortasn-dayd ve barbar kkenli
Mool halknn aknlarna ve ganimet elde etmek iin dzenledii
basknlara hedef oluyordu.
Bu nedenle snr korumasn alabildiince glendirmek ve zellikle
de konutun olduu yeri daha iyi korumak gerekiyordu.
Yu, kt bir devlet adam deildi. stelik aklc t verenleri de
dinlemesini bilirdi. Tarih kitaplarndan rendiimize gre, btn
snr akllca tasarlanm donanmla glendirmenin doru olacan
anlad, ama btn bu mantkl ve olaanst nlemler, ho bir kadnn

kaprisi yznden hibir ie yaramad.


Kral, bat snrnda onu destekleyen prenslerle birlikte snr koruma
kuleleri yaptrtt. Tm politik yaplar gibi bunlarn da ikili bir
amac vard: biri ahlaksal, br de ilevsel. Ahlaksal amac,
ilkyardm arsnda kraln konutuna koup ona yardm etmeye yemin
etmi prenslerin ve onlarn adamlarnn gvenilirliiydi. Kraln
yararna olan ilevsellii de bat snrnda ok iyi tasarlanm bir
kuleler dizisinin yaplm olmasyd. Her kulede gece-gndz nbet
tutulacak ve her kulede ok gl bir davul hazr bekletilecekti.
Snrn herhangi bir yerine bir saldr olunca en yakndaki kuleden
davul alnmaya balanacak ve bylece
223
kuleden kuleye davulla verilen haber en ksa zamanda tm lkeye
yaylacakt.
Kral Yu, uzun sre bu aklc ve yararl yaplarla ilgilendi,
prensleriyle toplantlar yapt, yap ustalarnn nerilerini dinledi
ve gece nbetilerinin eitimlerini denetledi. Kraln, ad Bau Si
olan bir kars vard. Gzel bir kadnd, bir kral ve halk iin pek
de olumlu olamayacak denli kraln yreini ve akln elmeyi
biliyordu. Yaam dolu, zeki bir kz ocuu, olanlarn oyununu nasl
hayranlk ve kskanlkla izlerse, Bau Si de kocasnn snrla ilgili
almalarn ylesine bir ilgi ve katlmla izliyordu. Ustalardan
biri snrda olup biteni grntlemek iin, kulelerin kilden kck
bir modelini yapm, boyam ve frmlamt. Snr kulelerinin dzeni
tamd. Her bir kck kilden kulede minicik kilden bir nbeti
duruyordu. Davullarn yerine de iple minicik ngraklar asmt. Bu
gzel oyuncak kraln karsnn ok houna gitti. Neesinin yerinde
olmad zamanlarda, ou kez, nedimeleri ona 'Barbarlarn Akn'
oyununu oynamay nerir oldular. Kuleleri kuruyor, minik anlar
alyor ve bylece ok elenip rahatlyorlard.
naatn bittii, davullarn yerletirildii ve grevlile rin
eitiminin tamamland gn kraln yaamnda nemli bir gn oldu.
imdi sra, daha nceden saptanm olan ans getiren gnlerden
birinde, yeni snr koruma ynteminin provasn yapmaya gelmiti.
Yaptklaryla gurur duyan kral ok gergindi. Saray halk da ans
dilemek iin hazr bekliyordu. Ama ilerinde en heyecanl olan da
beklenti iindeki Bau Si idi. Tren hazrlklarnn bitmesi ve
grltnn kesilmesi iin sabrszlanyordu.
Sonunda kraln karsnn ok holand kule ve davul oyununun ilk
kez gerek boyutlarda yaplma zaman geldi. Bau Si heyecandan
ylesine gergindi ki oyuna karmamak ve emirler vermemek iin
kendini zor tutuyordu. Kral ciddi bir yzle ona iaret etmek zorunda
kald. O da kendini toparlad. Byk gerek kuleler, gerek davullar
ve gerek insanlarla 'Barbarlarn Akn' oynanp nasl yapld
grlecekti. Kral balama iaretini verdi. En yksek rtbeli saray
grevlisi emri svarilerin komutanna iletti, o da atn ilk gzleme
kulesinin nne srp davulun almas iin
224
buyruk verdi. Davulun derin sesi her yeri sard ve her kulak bu youn
trensel tny duydu. Bau Si heyecandan bembeyaz kesilmi, titremeye
balamt. Byk sava davulu, ar, tehdit, gelecekteki olaylar,
sava, tehlike, korku ve k artran incelikten yoksun
arksn, yeri g inleterek var gcyle sylemeye balad ve
herkes onu saygyla dinledi. Davul alar almaz ondan sonraki kuleden
uzak, zayf ve abuk yiten yant geldi. Sonra hibir ey duyulmaz
oldu ve ksa srede trenin verdii suskunluk geti, herkes
konumaya, oraya buraya gitmeye ve birbiriyle sohbet etmeye balad.
Bu sre iinde davulun uyarc derin sesi birinci kuleden ikinciye,
ncye, onuncuya ve otuzuncuya ulat. Kesin emirlere gre davulu
duyan her asker hemen silahn ve kumanyasn alp toplanlacak yere
gelmek zorundayd. Her yzba ve her albay bir an bile yitirmeden
birliinin bana geecek ve daha nceden saptanm emirleri lkenin
ilerine ulatracakt. Davul sesinin duyulduu her yerde, iten,
yemekten, oyundan ve uykudan hemen vazgeilip gereksinmeler

salanacak, atlar eyerlenecek, bir araya gelinecek, yrnecek ya da


atlara atlanacakt. Ve bylece gz ap kapayana kadar, tm komu
blgelerden hzla ilerleyen blkler Fong'a doru yola ktlar.
Fong'da, saray avlusunun ortasnda rkn davul sesinin duyulmasyla
younlaan heyecan ve gerginlik ksa srede azald. Rahatlayan
insanlar sohbet ederek sarayn bahesinde dolamaya baladlar. Tm
kentte enlik vard. saatten ksa bir srede iki koldan kkl
bykl svari birlikleri gelmeye balad. Her saat ba bunlara
yenileri ekleniyordu. O gn ve onu izleyen iki gn boyunca srd bu
ve kraln, grevlilerin ve subaylarn gs giderek artan bir gururla
kabard. Krala vg ve ans dilekleri yad. Yap ustalarna
ziyafetler verildi. Birinci kulede ilk vuruu yapan davulcunun
boynuna elenk takp sokaklarda dolatrdlar ve onu armaanlara
bodular.
Kraln kars heyecandan neredeyse kendinden gemiti. 'Kulecikanck' oyununun gereklemesi sandndan da gzel olmutu. Davul
sesinin tnsnda gizli olan byl buyruk bo arazinin iinde
dalp gitmi, ama sonra inaMasallar
225/15
kuleden kuleye davulla verilen haber en ksa zamanda tm lkeye
yaylacakt.
Kral Yu, uzun sre bu aklc ve yararl yaplarla ilgilendi,
prensleriyle toplantlar yapt, yap ustalarnn nerilerini dinledi
ve gece nbetilerinin eitimlerini denetledi. Kraln, ad Bau Si
olan bir kars vard. Gzel bir kadnd, bir kral ve halk iin pek
de olumlu olamayacak denli kraln yreini ve akln elmeyi
biliyordu. Yaam dolu, zeki bir kz ocuu, olanlarn oyununu nasl
hayranlk ve kskanlkla izlerse, Bau Si de kocasnn snrla ilgili
almalarn ylesine bir ilgi ve katlmla izliyordu. Ustalardan
biri snrda olup biteni grntlemek iin, kulelerin kilden kck
bir modelini yapm, boyam ve frnlamt. Snr kulelerinin
dzeni tamd. Her bir kck kilden kulede minicik kilden bir
nbeti duruyordu. Davullarn yerine de iple minicik ngraklar
asmt. Bu gzel oyuncak kraln karsnn ok houna gitti.
Neesinin yerinde olmad zamanlarda, ou kez, nedimeleri ona
'Barbarlarn Akn' oyununu oynamay nerir oldular. Kuleleri
kuruyor, minik anlar alyor ve bylece ok elenip
rahatlyorlard.
naatn bittii, davullarn yerletirildii ve grevlile rin
eitiminin tamamland gn kraln yaamnda nemli bir gn oldu.
imdi sra, daha nceden saptanm olan ans getiren gnlerden
birinde, yeni snr koruma ynteminin provasn yapmaya gelmiti.
Yaptklaryla gurur duyan kral ok gergindi. Saray halk da ans
dilemek iin hazr bekliyordu. Ama ilerinde en heyecanl olan da
beklenti iindeki Bau Si idi. Tren hazrlklarnn bitmesi ve
grltnn kesilmesi iin sabrszlanyordu.
Sonunda kraln karsnn ok holand kule ve davul oyununun ilk
kez gerek boyutlarda yaplma zaman geldi. Bau Si heyecandan
ylesine gergindi ki oyuna karmamak ve emirler vermemek iin
kendini zor tutuyordu. Kral ciddi bir yzle ona iaret etmek zorunda
kald. O da kendini toparlad. Byk gerek kuleler, gerek davullar
ve gerek insanlarla 'Barbarlarn Akn' oynanp nasl yapld
grlecekti. Kral balama iaretini verdi. En yksek rtbeli saray
grevlisi emri svarilerin komutanna iletti, o da atn ilk gzleme
kulesinin nne srp davulun almas iin
224
buyruk verdi. Davulun derin sesi her yeri sard ve her kulak bu youn
trensel tmy duydu. Bau Si heyecandan bembeyaz kesilmi, titremeye
balamt. Byk sava davulu, ar, tehdit, gelecekteki olaylar,
sava, tehlike, korku ve k artran incelikten yoksun
arksn, yeri g inleterek var gcyle sylemeye balad ve
herkes onu saygyla dinledi. Davul alar almaz ondan sonraki kuleden
uzak, zayf ve abuk yiten yant geldi. Sonra hibir ey duyulmaz

oldu ve ksa srede trenin verdii suskunluk geti, herkes


konumaya, oraya buraya gitmeye ve birbiriyle sohbet etmeye balad.
Bu sre iinde davulun uyarc derin sesi birinci kuleden ikinciye,
ncye, onuncuya ve otuzuncuya ulat. Kesin emirlere gre davulu
duyan her asker hemen silahn ve kumanyasn alp toplanlacak yere
gelmek zorundayd. Her yzba ve her albay bir an bile yitirmeden
birliinin bana geecek ve daha nceden saptanm emirleri lkenin
ilerine ulatracakt. Davul sesinin duyulduu her yerde, iten,
yemekten, oyundan ve uykudan hemen vazgeilip gereksinmeler
salanacak, atlar eyerlenecek, bir araya gelinecek, yrnecek ya da
atlara atlanacakt. Ve bylece gz ap kapayana kadar, tm komu
blgelerden hzla ilerleyen blkler Fong'a doru yola ktlar.
Fong'da, saray avlusunun ortasnda rkn davul sesinin duyulmasyla
younlaan heyecan ve gerginlik ksa srede azald. Rahatlayan
insanlar sohbet ederek sarayn bahesinde dolamaya baladlar. Tm
kentte enlik vard. saatten ksa bir srede iki koldan kkl
bykl svari birlikleri gelmeye balad. Her saat ba bunlara
yenileri ekleniyordu. O gn ve onu izleyen iki gn boyunca srd bu
ve kraln, grevlilerin ve subaylarn gs giderek artan bir gururla
kabard. Krala vg ve ans dilekleri yad. Yap ustalarna
ziyafetler verildi. Birinci kulede ilk vuruu yapan davulcunun
boynuna elenk takp sokaklarda dolatrdlar ve onu armaanlara
bodular.
Kraln kars heyecandan neredeyse kendinden gemiti. 'Kulecikanck' oyununun gereklemesi sandndan da gzel olmutu. Davul
sesinin tnsnda gizli olan byl buyruk bo arazinin iinde
dalp gitmi, ama sonra inaMasallar
225/15
nlmaz etkisi canlanarak insan boyutunda geri gelmi, her davulun
insann yreini azna getiren uultusu bir insan seline dnmt.
Yzlerce, binlerce silahl alay dzgn bir biimde, disiplinli bir
acelecilikle, at stnde ya da yryerek uzaklardan gelmiti:
Okular, hafif ve ar svariler ve mzraklar, karlandklar,
kalacak yerlerinin bildirildii, selamlandklar, arlandklar,
yerletirildikleri, adr kurduklar ve ate yaktklar kentin drt
bir yann doldurmutu. Gece gndz demeden srd bu. Bir masal cini
gibi gri topraktan bitiveriyor, uzak kck toz bulutlar iinde
beliriyor, ama sonra saray halknn ve kendinden gemi Bau Si'nin
gzleri nnde sraya diziliveriyorlard.
Kral Yu hayatndan ok memnundu. zellikle de en sevdii karsnn
mutluluu onu ok sevindiriyordu. Bau Si mutluluktan bir iek gibi
parlyordu. Krala hi bu denli gzel grnmemiti. Oysa lenler pek
yle uzun srmez. Gn ilerledike bu lenin de cokusu giderek
azald. Mucizeler yitti, masal dleri de gereklemiyordu artk.
Aylaklar ve zevkine dknler iin dayanlmaz bir durumdu bu. *.' Bau
Si'nin neesi de lenden birka hafta sonra snd. Byk oyunun
zevkine varal beri, kilden yaplma kuleciklel-ve iple ekilen
ngraklarla oynanan oyunun tad tuzu kalmamt. Ah, ne kadar
byleyiciydi br! Ve o mutluluk veren oyun iin her ey hazrd,
kuleler de orada duruyordu, davullar da. Nbetiler nbet tutuyor,
niformal davulcular ylece oturuyor ve hepsi byk buyruu
bekliyordu. O verilene dek de hepsi canszd, hibir ie
yaramyorlard!
Bau Si glmeyi unuttu ve prl prl neesini yitirdi. Kral en
sevgili oyun arkada ve gecelerinin avuntusu olan karsnn
kendinden uzaklatn can sklarak gzlemliyordu. Ondan bir
glck koparabilmek iin armaanlarn en pahallarndan semek
zorunda kalmaya balad. Aslnda gerei grmesinin ve bu tatl kk
gzellii grevi uruna feda etmesinin tam zamanyd, ama Yu zayf
bir insand. Bau Si'nin glmsemesi ona her eyden nemli geliyordu.
Ve Yu, Bau Si'nin niyetinin cezasn yava yava ve direnerek dedi,
ama fena dedi. Bau Si onu yle bir noktaya getirdi ki grevlerini
unuttu. Binlerce kez yinelenen ricala-

226
a yenilerek Bau Si nin yreinde yatan tek byk dilei yerine
getirdi. Snr nbetisinin dman grmesine iareti vermesine
raz oldu: Sava davulunun heyecan verici derin sesi duyuldu. Bu kez
krala ok rkn geldi bu ses. Bau Si de sesten rkt. Sonra da
heyecanl oyun batan baa yinelendi. Dnyann ucundan kk toz
bulutlar havaland, blkler yryerek ya da at srtnda geldiler,
gn boyunca blkbalar eilerek birbirini selamlad ve askerler
adr kurdu. Bau Si de ok mutlu oldu ve gl aydnland. Oysa Kral
Yu zor saatler geirdi. Dman saldrs olmadn ve her eyin
yolunda olduunu kabul etmek zorunda kald. Yanl alarm prova diye
yorumlayarak hakl karmaya alt. Kimse kar kmad, herkes
eilerek selam verdi ve kabul etti.
Oysa subaylarn arasnda kraln oyununa geldikleri ve kraln sevgili
karsnn hatrna snr alarma geirip binlerce insan telaa
verdii haberi yaylmt. Subaylarn ou aralarnda ileride byle
bir buyrua uymamay kararlatrdlar. Bu arada kral fkeli
birlikleri gzelce arlayarak sinirlerini yattrmaya alt.
Sonuta Bau Si amacna ulamt. Bau Si'nin yeniden mutsuz olmasna
ve bu anlamsz oyunun bir kez daha yinelenmesine vakit kalmadan o ve
kral cezalarn buldular. Belki rastlant sonucu belki de oyunun
haberi onlara da ulat iin batdaki barbarlar, gnn birinde,
byk gruplar halinde at srtnda snr aarak anszn saldrdlar.
,H duraksamadan kuleler iaretlerini verdi, davullar da hemen
uyard ve derin tnlar en uzak snr noktasna dek uzand. Ama
ylesine hayran olunacak bir ilevi olan bu kusursuz oyuncak
bozulmua benziyordu, davullarn sesi gl yankland, ama lkenin
askerlerinin ve subaylarnn yreinde bir yank uyandrmad.
Davullarn buyruunu dinlemediler ve kralla Bau Si bo yere drt bir
yan gzledi. Ama ne bir yerden bir toz bulutu kalkt ne de bir
yerlerden kk gri yollar yerden bi-tercesine grnverdi. Yardma
kimse gelmedi.
Kral elindeki birka blkle barbarlara direnmeye alt, ama
barbarlar sayca oktu ve tm blkleri yenilgiye uratp Fong'u ele
geirdiler, saray ve kuleleri de yakp yktlar. Kral Yu lkesini ve
yaamn yitirdi. Bau Si'nin
227
yazgs da ondan farkl olmad. Bugn bile tarih kitaplar onun
felaket getiren glnden sz eder.
Fong yerle bir oldu ve oyun oyun olmaktan kt. Ne davul oyunu ne
Kral Yu ne de glen Bau Si kald. Yu'nun yerine geen Kral Ping,
Fong'u terk edip, kral konutunu dounun uzak bir kesine tamaktan
baka are bulamad; tahtnn gelecekteki gvenini ancak komu
prenslerle anlaarak ve geni topraklardan vazgeerek elde edebildi.
(1929)
228
KU
Ku, eski alarda, Pazartesi Kynn evresinde yaard. Ne
rengrenkti ne gzel ve gsterili ne de iriydi. Hibiri deildi
bunlarn ve onu grm olanlar onu ok kk, minnack diye
nitelendir irlerdi. Gzel deildi, ama kendine zg, garip bir
hayvand. Hibir tre girmeyen her hayvana ve her varla zg ayrm
ve kusursuzluk onda da vard. Ne aladoan ne horoz ne ispinoz ne de
aakakand. Yalnzca Pazartesi Ky'nn kuuydu o. Hibir yerde
benzeri yoktu ve dnyada bir kez olabilecek bir varlkt. nsann
dnebilme yeteneinin olutuu ilkalardan beri bilinirdi.
Yalnzca Pazartesi Ky'nn evresindeki insanlar tanrd onu, ama
komu kylerde de bilinirdi ve bu kylerin halk -ok deiik bir
eye sahip olanlara her zaman yapld gibi- onu biraz alaya alrd.
"Pazartesi Ky'nn kuu var ya canm!" derlerdi. Careno'dan
Morbio'ya dek, hatta daha telerde bile tannr, onunla ilgili
ykler anlatlrd. Ama ou olayda olduu gibi, son zamanlarda, o
artk ortadan kaybolduktan sonra, insanlar onunla ilgili tam ve
gvenilir bilgi toplamaya kalktlar. Birok yabanc onunla ilgili

sorular sordu ve baz Pazartesi Ky sakinlerine onu hayatlarnda hi


grmediklerini itiraf etmek zorunda kalana kadar arap iirtilip sk
skya sorguya ekildi. Kendileri grmemi olsalar bile, herkes onu
bir kez ya da birka kez grp anlatan birini tanyordu. Onunla
ilgili bilinenler szle aktarlyor ya da yazlyordu. Grn,
sesi, nasl utuu, alkanlklar ve insanlarla olan ilikileriyle
ilgili sylentilerin ve yazlanlarn hepsinin deiik oluu da
ilginti.
229
Eski zamanlarda ku daha sk grlr ve onunla her karlaan
sevinirdi, nk bir doa dostu ara sra bir tilki ya da bir guguk
kuuyla yz yze gelip onu gzlemlediinde, bu deneyimden nasl
mutluluk duyarsa, kuu gren kii iin de onunla karlamak her
zaman bir deneyim ve sevin kayna olurdu. Bu yaratk, insanla
karlat zaman, onun ldrmeye dknl karsnda duyduu
korkuyu bir an unutur ya da o insan, insan olmadan nceki evresinin
arnmlna geri dnm gibi olurdu. Kulara hi aldrmayan
insanlar olduu gibi, ilk entiyane ieini bulmay ya da akll ve
yal bir ylanla karlamay nemsemeyen insanlar da vard, kuu
ok seven insanlar da. Hepsi iin onunla karlamak nemli ve
sevindirici bir olayd. Arada bir zararl ya da uursuz olduunu
dnenler de kyor ve bazen bu dncelerini sylyorlard.
Dediklerine gre onu gren, bir sre ok gergin olur, sabaha dek
karabasanlarla urar, huzursuzlua kaplrm. zleme benzer bir
duyguya da. Bazlar da bu sylenenleri tmyle yadsr, tersine,
kula karlatklarnda deerli ve soylu bir duyguya kapldklarn,
bir ayini ya da gzel bir ezgiyi dinledikten sonra olduu gibi gzel
ve rnek olabilecek trderf iyi dncelere dalp ilerinden daha
deiik ve daha iyi bir insan olmaya aba gsterdiklerini
sylerlerdi.
Uzun yllar Pazartesi Ky'nn muhtarln yapm nl Sehuster'in
kuzeni olan Schalaster adnda biri, yaam boyunca bu kula ok
ilgilenmiti. Anlattna gre, her yl onunla bir-iki kez karlar
ve her defasnda kendini gnlerce ok iyi hissedermi. Neeli
olmazm, ama daha canl ve duyarl olurmu. Bir ey beklermi sanki.
Yrei deiik arpar, birazck ac eker gibi bir duyguya kaplr,
bir yrei olduunu anmsar, oysa baka zamanlarda bir yrei
olduundan neredeyse haberi bile olmazm. Sonu olarak Schalaster
sras gelip ondan sz ettiinde, kuun orada olmasnn nemsiz
olmadn, onunla gurur duymak gerektiini, onun ok ender bulunan
bir varlk olduunu ve olayn yle yorumlanmas gerektiini
sylyordu: Bu gizemli ku; bir insana bakalarna oranla daha sk
grnrse o insan sra ddr ve stn bir yn vardr.
230
(Ust dzeyde eitim grm aydn okurlar iin Schalas-ter'le ilgili
aadaki bilgi eklenmitir: Schalaster, bu aralar unutulan, ama ou
zaman srekli sz edilen ku olgusunun sona ermesinin gerek nedeni
ve en nemli tanyd. stelik kuun yok oluundan sonra, Pazartesi
Ky'nde onun yaadndan kukusu olmayan ve yeniden grneceine
inanan kk bir topluluun da szcsyd.)
"Onu ilk grdmde, kck bir ocuktum," diye bilgi veriyordu
Schalaster. "Okula bile gitmiyordum henz. Evimizin arkasndaki meyve
bahesindeki otlar yeni kesilmiti. Dallarndan birini bana doru
uzatm bir kiraz aacnn yannda durup yeil ham kirazlara bakarken
aatan aaya utu ku. O gne dek grdm kulardan ok deiik
olduunu ayrmsadm. Ot ynlarndan birine kondu ve zplamaya
balad. lgiyle ve hayranlkla tm bahede onun peinden kotum, o
da l l gzleriyle sk sk bana bakt ve daha ileriye zplamaya
balad. Yalnz kendisi iin dans eden ve ark syleyen birisi
gibiydi. Beni kendisine ekmek ve sevindirmek istediini hemen
anladm. Boynunda biraz beyazlk vard. Otlarn zerinde dans
edercesine zplaya zplaya srganotlarnm olduu arka ite kadar
gitti, itin tahtalarndan birinin zerine kondu, cvldad, bana ok
dosta bakt ve ne olduunu anlayamadan ylesine anszn yok oluverdi

ki ardm. Daha sonralar da, hibir hayvann, insann beklemedii


bir anda bu ku kadar yldrm hzyla ortaya ktna ve yine ayn
hzla yok olabildiine tank olmadm. eriye koup anneme bamdan
geenleri anlattm, o da bana hemen, onun adsz ku olduunu ve onu
grmemin ok iyi olduunu, bana ans getireceini syledi."
Schalaster burada baka betimlemelerden biraz ayrlyor ve kuu ok
kk, bir alkuundan daha byk olmayan bir ku diye tanmlyor;
en kk yeri olan bann olaanst kk, akll ve kpr kpr
olduunu, sradan bir ku gibi grnmesine karn gri-sar
tepeciinden ve insana bakmasndan onu hemen tanyabileceinizi, oysa
baka kularn insana kesinlikle bakmadn sylyor. Tepecii bir
alakargann tepeciine oranla ok kk olmasna karn onunkini
andryormu ve tepeciini srekli aa yuka231
r cynatyormu. Kendisi de ok canlym. Uarken de zplarken de
hzl hareket ediyormu. Davran rahat ve anlamlym; gzleriyle,
ban sallamasyla, tepeceini oynat-masyla, uarken ya da
konduunda, sanki bir ey sylemeye ve bir eyi anmsatmaya
alyormu ve bir grevi varm ya da bir haberciymi izlenimi
veriyor ve biri onu grdnde bir sre onu dnp ne istediine ve
ne anlama geldiine kafa yormak zorunda kalyormu. nsanlarn onunla
ilgili bilgi edinmeye almasndan ya da onu gzlemlemeye
kalkmasndan da hi holanmyormu. Nereden geldiini hi
bilemezdiniz zaten. Anszn ortaya kar, size yakn bir yere konar,
sanki hep oradaymasna davranr ve dost bakyla size bakard.
Kularn cam gibi gzleri ve sert, ama rkek baklar olduunu ve
insana bakmadklarn herkes bilir. Oysa bu ku olduka candan bir
bakla insann gznn iine bakyordu.
ok eski alardan beri kula ilgili sylentiler ve ykler
aktarlrd hep. Oysa bugn ondan ok daha az sz ediliyor. nsanlar
ok deiti. Yaam da daha zorlat. Genlerin hemen hemen hepsi
almak iin kente gidiyor, aileler yaz akamlarnda kap nlerinde
ya da kn ocak banda birlikte oturmuyor, hibir eye zaman
yetmiyor ve bugn* genlerin hemen hemen hibiri ormanda yetien
ieklerden birkann ya da bir kelebek trnn adn bile bilmiyor.
Ama ocuklara kuun yklerini anlatan yal bir kadn ya da bir dede
kyor hl. Bu ku yklerinden birine, belki de en eskisine gre,
Pazartesi Ky'nn kuu dnya kadar eskiymi. Kabil Habil'i ldrd
zaman bile ora-daym. Habil'in kanndan bir damla imi ve Habil'in
grevini yklenerek oradan umu. Bugn bile insanlar olan biteni
unutmasnlar, ders alp insan yaamn kutsal tutsunlar ve
birbirleriyle kardee yaasnlar diye insanlar uyaryormu.
Habil'in yks ok eskidir ve onunla ilgili arklar bile vardr,
ama aydnlarn dediklerine gre ku efsanesi ondan da eskiymi.
Birok lkede, deiik dillerde anlatlrm ve Pazartesi Ky'nn
kuuna yanllkla mal edilmi. Bu denli eski alardan beri bilinen
Habil kuunun sonradan yalnzca bu yrede olmas ve baka hibir
yerde bulunmamas da dnmeye deer bir konuymu.
232
Biz de kendi amzdan, efsanelerin, retim yelerinin savunduu
gibi belirli bir mantk izgisinde gelimesi gerekmedii savn
'dnmeye deer' buluyoruz ve onlara ku olayna bu denli
belirsizlik ve eliki katanlarn kendileri olup olmadn sormak
istiyoruz, nk bildiimiz kadaryla, eskiden ku ve kula ilgili
ykler zerine hi tartma kmazm. Biri komusundan deiik bir
ey anlattnda bu, hogryle karlanr, stelik insanlarn onun
iin deiik eyler dnebilmesi ve anlatabilmesi kua daha ok
sayg duyulmasna neden olurmu. Daha da ileri giderek aydnlar, ku
olayn berbat edip aratrmalaryla kula ilgili anlar ve ykleri
bo yere yok etmeye uramakla sulayabilirdik. Zaten ortada hibir
ey kalmayana dek zmek aydnlarn uralarndan biridir. Ama
iimizden kim kp da pek de ho olmayan bir yreklilikle, her eyi
deilse bile oi eyi borlu olduumuz bilime dil uzatabilir ki?
Neyse, biz yine ku efsanesiyle ilgili eskiden anlatlan ve bugn de

hl halkn dilinde arta kalan yklere dnelim. Bu yklerden ou


kuu byl, deiken ya da lanetlenmi bir yaratk olarak
betimliyor. Ku efsanesi, Dou lkelerine yaplan seferler zamannda
nemli bir rol oynayan ve bugn bile her yerde bu seferlerin izlerini
tayan Pazartesi Ky ve Morbio arasndaki yreye dayanr. Bu
efsaneye gre bu ku, Araplarn bilgeliine sahip ve by gleri
olan, Sicilya'da egemen Hohenstaufe ailesinden gelen sonuncu byk
kral ve bycym. ou zaman kuun daha nceleri bir prens olduu
ya da ayn zamanda (rnein Sehuster'in duyduuna gre) bir byc
olduu da sylenir. Ylan Tepesi'nde krmz bir evi varm;
bycl, sihirbazl ve ozanl yasaklayan ve bu kiiyi
arlatanlkla sulayan Flachsenfing yasas kp birok kii ekmek
parasn kazanamaz duruma dene dek o yrede sayg grm. Ksa
srede evinin evresine diktii brtlenler ve akasyalar dikenlerin
arasnda kaybolmu, o da yerini yurdunu brakm, arkasnda ona elik
eden dizi dizi ylanlarla birlikte ormana dalp gzden kaybolmu;
insanlarn ruhlarn etkilemek ve byclk yapmak iin arada srada
ku klnda ortaya kar olmu. ou kiileri kendine
233
zg bysyle etkiledii kesin, ama anlatc ak by m yoksa kara
by m yaptnn saptanamadn vurguluyor.
Dou seferlerini dzenleyenlere baktmzda, kukusuz, anaerkil
kkenli ok ilgin bir kltrn belirgin olduu bu topluluktan geriye
kalan yk paracklarnda Ni-non diye anlan bir 'yabanc' kadnn
nemli bir rol oynadn grrz. Bu fantastik yklere gre bu
yabanc kadn, kuu yakalamay baarm ve kylleri kar kp kuu
zgrlne kavuturana kadar onu yllarca tutsak olarak yannda
alkoymu. Baka bir sylentiye gre de, yabanc kadn Ninon, kuu
kua dnmeden nce, henz bycyken tanrm ve krmz evde
onunla birlikte otururmu; o tepede uzun kara ylanlar ve mavi
tavuskuu bal yeil kertenkeleler yetitirirlermi. Bugn bile
Pazartesi K-y'nn zerindeki Brtlen Tepesi ylan doluymu, her
ylann ve kertenkelenin eskiden bycnn bylerini hazrlad
yere geldiinde bir an durduu ve ban saygyla indirip kaldrd
ak bir ekilde gzlemlenebilirmi. Epey zaman nce lm Nina
adnda ok yal bir kadn da Diken Tepesi'ne sk sk ifal ot
toplamak iin ktnda, ej kiden bycnn evinin giri kapsnn
olduu tmsein nndeki yzlerce yllk gl aacnn nnde engerek
ylanlarnn hl selam verdiklerini anlatr, doruluuna yemin
edermi. Bakalarnn anlattna gre de Ninon'un byclkle
uzaktan yakndan bir ilgisi yokmu ve o yreye Dou seferlerinden ok
sonra, ku oktan ku olduktan sonra gelmi.
Kuun son grldnden bu yana, daha bir insan yaam kadar bir sre
gemedi, ama yal insanlar sessiz sedasz lp gidiyor. Baron da
ld. Neeli Mario da uzun sredir eskisi gibi deil ve bir gn
anszn kuun zamanndan kimse kalmayacak. Bu nedenle ok karmak
grnmesine karn, kuun durumunu ve sonunun nasl olduunu
anlatmaya alalm.
Pazartesi Ky biraz sapa kalr ve ormanlarn ahinin ynettii ve
gugukkuunun her yerde duyulduu bu yrenin grltden uzak, dar
orman geitlerini ou insan bilmez. Buralarda efsaneleriyle nl
deiik kular sk sk g234
rlr. Sylentiye gre Ressam Klingsor da uzun bir sre buradaki bir
saray harabesinde yaam. Morbio Gei.j^. nlendiren de Dou
seferlerine katlan Leo'dur (Yine* ona mal edilen ok sama bir
sylentiye gre, Leo, Nino^-^ kutsal ekmein nasl yapldn
rendiini ve kuu onur. la besleyerek evcilletirdiini
anlatrm). Ksacas, y^^ mz boyunca, hi tannmayan ve fazla ilgi
ekmeyen b\\ bl_ geyle ilgili ykler ortalkta dolat durdu ve
bizden, ok uzaklardaki byk kent niversitelerinde Leo'nun ^ov
bio'dan da geerek izledii yolla ilgili tezler yazld, ltua
deinen yklerle ok ilgilenen oldu. Bu arada stn kor^ eyler de
anlatld ve yazld. imdi yeniden ciddi bir y^ almas yaplmaya

gayret ediliyor. Birounun yan Slr) arada bir ortaya atlan sama
bir varsaym da, kuun jjeg' sam Piktor'la balants olan ve kendini
baka varlltara dntrebilen gizemli bilgilere sahip Piktor
kuuyla aynj ku olduu. Oysa Piktor nedeniyle nlenen o ku, kay^^
larda 'krmz ve yeil renkli bir ku, gzel ve yrekli bir ku'
diye ylesine ak betimlenmitir ki, byle bir kar^^ may insann
akl almyor.
Ve sonunda aydnlar dnyasnn biz Pazartesi kyjyjg rine ve kuumuza
duyduu ilgi doruuna ulat ve o^^ sonra da kuun yks yle
geliti: Gnn birinde bi?jm Q zamanki muhtarmz olan, daha nce
deindiimiz S^^us ter'e st makamdan bir yaz geldi. Bu yaz, duruma
e\ ^ yan Mstear Ltzenkenstelt'in, verdii bir buyrukla [^ liydi.
Dou Gotlar Kralli'nm saygdeer elisince bu st makama
yollanmt ve aadaki bilgi verilip blgesi^ ivedilikle
duyurulmas isteniyordu:
"Halk arasnda 'Pazartesi Ky Kuu' diye biline^ ad_ sz bir kuun
durumu Kltr Bakanl'nn desteiyle )yjus tear Ltzenkenstelt
tarafndan incelenmi ve ku aran.^-tr. Kuun, kendisi, yaam
alkanlklar, beslenmesi ya ^ onunla ilgili her trl sz, olay vb.
ile ilgili bilgi s^ibi olanlarn Bern'deki Dou Gotlar Krall
yetkililerine fc^ vurmalar gerekmektedir. Ayrca yukarda sz geen
ejj lige verilmek zere ibu kuu diri ve sa olarak teslim 6(jen
kii bin altn sikkeyle dllendirilecek, l ya da iyi korun.
235
mu leini getirene de yalnzca yz sikkelik bir dl verilecektir."
Muhtar, uzun bir sre yerinden kmldayamadan oturup bu resmi yazy
birok kez okudu ve yetkili makamlarn nelerle uratklarn grmek
ona ok gln ve anlamsz geldi. Bu yaz Got aydnlarnca ya da Dou
Got yetkililerince yollanm olsayd yant bile vermezdi ya da o
baylara Muhtar Sehuster'in byle oyunlarla uraacak vakti olmadn
ya da yamlmyorsa aka yaptklarn ksaca bildirirdi. Oysa yaz st
makamdan geliyordu. Bir emirdi ve emirlere uymak gerekirdi. Kyn
yazcs Balmelli yazy falta gibi alm gzlerle, ellerini ge
doru kaldra kal-dra okuduunda, glmemek iin kendini zor tuttu,
ama olay ona yine de nemli geldii iin duraksamadan, "Yapmak
zorundayz Bay Sehuster. Baka aremiz yok. Yazy duyurmak zere
hazrlayacam," dedi.
Birka gn sonra da tm ky halk, muhtarln nnde asl duran
bildiri tahtasndan olay rendi: Ku, ku olmaktan kmt.
Yabanc lkeler ona sayg duyuyor, bana dl bile koyuyordu,
isvire ve tm kantonlar bu olaanst kuu koruma altna almay
ihmal etmilerdi. Mf-nicik adama, onun sevdii ve nemsedii eylere
be paralk deer vermiyorlard. En azndan Balmelli byle
dnyordu. Daha biroklar da. Acnas kuu yakalamaya ya da
ldrmeye niyeti olanlara yksek dller ok ekici gelmeye balad.
Bu ii baarabilen zengin olacakt. Tm ky bu olay konuuyor,
bildiri tahtasnn nnde herkes birbirini itip kakyor, dncesini,
cokuyla dile getiriyordu. Genlerin neesine diyecek yoktu. Hemen
tuzaklar kurmaya, kapanlar yerletirmeye karar verdiler. Yal Nina
atmacay artran ban sallaya sallaya, "Gnahtr bu," dedi.
"Hkmetin yapt ayp. Bu adamlar para uruna kutsal topraklar
bile satar. Allahtan onu ele geiremezler, onu ele geiremezler!"
Muhtarn kuzeni Schalaster yazy okuduktan sonra tek sz etmedi.
Kmldamadan duruyordu. Yazy ikinci kez byk bir dikkatle okudu.
Daha nce kiliseye gitmeye karar vermiti. Bundan vazgeip muhtarn
evine yolland,
236
ama evin bahesine girer girmez anszn geri dnp evine kotu.
Schalaster'in kula ilikisi yaam boyunca bakalarndan deiik
olmutu. Onu bakalarna oranla daha sk grm ve daha iyi
gzlemlemiti. Schalaster iin, kua inananlardan, onu ciddiye
alanlardan ve ona daha yce bir anlam verenlerden biriydi dersek
yanl olmaz. Bu nedenle duyuru onu sarsm ve zerinde ikili bir
etki yaratmt. Doal olarak ilk tepkisi yal Nina'nmki gibi olmu

ve ou yalca ya da geleneklerine bal vatandalar gibi, kyn ve


o yrenin en deerli varlnn ve simgesinin, stelik de onun
kuunun, yabanclara teslim edilmesine, yakalanmasna ya da
ldrlmesine ap kalm, ok fkelenmiti. Ormanlarn bu ender
bulunan gizemli konuu, Pazartesi Ky'n nlendiren, ilgin klan ve
de ona deinen birok olayn ve yknn miras alnd bu ku, eski
alardan beri bilinen bu masals varlk, nasl olur da para ve bilim
uruna bir aydnn lmcl merakna kurban edilebilirdi? imdiye dek
byle bir ey duyulmamt. Olacak ey deildi. Dine kfretmek gibi
bir eydi bu. te yandan, her eyi enine boyuna dndnzde, dine
saygszlk edenlerin her zaman olaanst parlak bir yazglar
olduu da gerek deil miydi? Ve de ksa pantolon giydii zamandan
beri kula sk fk bir ilikisi olan birinin, yazgs daha nceden
belirlenmi, nemli ve sekin bir insan olmad ne malumdu? Ayrca
bu seilmi ok zel inan da Schalaster'den baka kim olabilirdi ki?
Ve eer kuun yakalanmas dine yaplan bir saygszlk ve bir susa,
Yahuda'nn sa'ya ihanetiyle karlatrlabilirdi - bu ihanet ve
sa'nn kurban edilip ldrlmesi kehaneti ok nceden yaplan,
olmas kanlmaz kutsal bir olay deil de neydi? Ve ite Schalaster
kendine ve dnyaya soruyordu: Eer Yahuda olaya ahlaksal ya da
mantksal adan bakp rolnden ve bylece de ihanetinden vazgeseydi ne yarar olacakt? Tanr'nm bykln ve gnahlar balama
gcn deitirebilecek ya da engelleyebilecek miydi?
te Schalaster'in zihninden bunlar geiyordu ve getike de kafas
iyice karyordu. Evinin meyve bahesinde,
237
ocukken kuu ilk kez grd ve bu olaanst deneyimin bir ans
olduunu ilk kez duyumsad yerdeydi yine Scha-laster. Oysa o anda
evinin arka bahesinde huzursuzluk iinde bir saa bir sola dolap
duruyor, keilerin alnn, mutfak penceresinin ve tavanlarn
olduu yerin nn admlyor, pazar giysileri iinde, samanln arka
duvarnda orak, trpan ve yabalarn asl olduu yerde dncelerle,
isteklerle ve kararlarla boumaktan sarho gibi olana dek yrei
sknt iinde Yahuda'y dnerek ve binlerce dsel sikkenin
arln cebinde hissederek dolanp duruyordu.
Bu srada kyde heyecan ayn hzla sryordu. Haber duyulduundan
beri neredeyse tm ky halk muhtarln nndeydi. Arada srada biri
bildiri tahtasndaki duyuruya bir kez daha bakmak iin ne kyor,
hepsi deneyimlerinden zenle seilmi rnekler vererek, espriler
yaparak ve kutsal yazlara deinerek dncelerini ve niyetlerini
cokuyla ortaya koyuyordu. lerinden ok az bir anda ky ikiye
blen duyuruya olumlu ya da olumsuz bir tepki gs- * termiti.
Bazlar tpk Schalaster gibi dnmt. Kuun avlanmasn iren
bulmular, te yandan sikkeleri cebe* atmann hi de fena
olmayacan dnmlerdi. Ama bu dncenin karmakln doru
drst aklamak pek yle herkesin becerebilecei bir i deildi. i
en hafife alan-larsa genlerdi. Ahlak ya da vatan kurtarma gibi
kavramlar onlarn ie koyulma arzularn durduracaa pek
benzemiyordu. Onlara gre bu ii tuzaklar kurarak denemek
gerekiyordu. ansn yardmyla kuu yakalayabilmek olasyd, ama
durum ok da umutlu deildi, nk kua neyin ekici gelecei
saptanamyordu. En iyisi ilerinden birinin onunla karlatnda
hi duraksamadan onu vurmasyd, nk sonu olarak cepte yz sikke,
dsel bin sikkeden daha iyiydi. Sylenenlere hepsi bara ara
katlyor, sanki o anda gereklemiesine yapacaklarnn tadn
karyor, ku avnn zelliklerini tartyordu. lerinden biri,
iyi bir tfek ve yarm sikke kadar az bir paraya gidip tm pazarn
harcamaya hazr olduunu haykryordu. Bu ie kar kanlar genelde
kyn yallaryd. Byle bir eyi inanlmaz buluyorlar, mrldanarak
ya da yksek sesle bilgece szler
238
sylyorlar, insanlarda kutsallk, ballk ve inan gibi kavramlarn
kalmadn vurgulayarak beddua ediyorlard. Genler onlara glerek
yant yetitiriyor, bu iin ballk ya da inanla deil, iyi nian

almakla ilgisi olduunu ve erdemle bilgeliin her zaman gzleri kuu


gremeyecek denli bozuk, parmaklar da tetii ekemeyecek kadar
katlam olanlara zg olduunu sylyorlard.
Ve bu bylece srp gitti. Ky halk durumla ilgili espriler retti
ve neredeyse le yemeini unuttu. Kula yle ya da byle yakndan
ilikisi olanlar hznlenerek anlatyor, ailelerindeki baarlara ve
baarszlklara deiniyor, hepsi neredeyse bir aziz olan Nathaniel
Dede'yi ve yal Se-huster'i, duygulanarak anyor, Dou'ya yaplan o
olaanst seferleri dile getiriyor, ilahiler kitabndan dizeler ve
operalardan nl paralar sylyor, birbirini dayanlmaz buluyor, ama
yine de birbirinden ayrlamyor, atalarnn deyilerini ve
deneyimlerini aklyor, kendi kendine len kardinalle ilgili eski
szler mrldanyor ve geirdikleri hastalklar sayp dkyordu.
rnein yal bir kyl, ar bir hastalktan hastanede yatarken,
kouun penceresinden, bir an, ama yalnzca bir an, kuu grm,
ondan sonra da hemen iyilemeye balam. Herkes bir yandan
karsnda kendi yz varmasna kendi kendine konuuyor, bir
yandan da kylleriyle bbrlenerek, yaknarak, onaylayarak ya da
kar karak syleiyordu. Dnceleri paylarken de tartrken de
bir arada olmann verdii gcn, zamann ve her zaman beraber olmann
verdii sreklilik duygusunun insana iyi gelen tadn karyor,
kendisini kh yal, kh gen, kh gen ve akll gryor, birbirine
taklyor, babalarnn geleneklerine scak bakp onlar hakl
kararak savunuyor ya da yine de scak bakarak ve hakl karmaya
alarak babalarnn geleneklerinin doru olup olmadn
tartyor, atalarnn dncelerini beeniyor ya da onlara glyor,
kendi yallklarn ve deneyimlerini ya da gen olularn ve
yrekliliklerini vyor, neredeyse ii kavgaya dntryor,
baryor, glyor, beraberliin ve srtmenin cokusunu yayor ve
karlarndakini sapma dek hakl olduklarna inandrp onlar mat
etmeye alyordu.
239
Bu sz dellosu ve gruplamalarn tam ortasnda, doksanlk Nina,
sarn torununa atalarn unutmayp bu Tanr bilmezlerin lanetli ve
ayn zamanda tehlikeli ku avna katlmamas iin bask yapmaya
alrken, saygsz genler onun yal yzne baka baka bir av
pandomimi sergileyip ate edercesine gzlerini ksp 'dan dan' diye
bararak yanaklarna nian alr gibi yaparken ylesine beklenmedik
bir ey oldu ki yals genci hepsi ta kesilmiesine donup kald.
Yal Balmelli bararak eliyle bir yeri gstermiti. Bir de baktlar
ki, birdenbire sessizliin ortasnda bir ku, o ok sz edilen ku,
muhtarln damndan aaya zplayp bildiri tahtasnn kysna
konmu, kk yuvarlak ban kanadna srterek, gagasn gcrdata
gcrdata ksa bir ezgiyi cvldyor, ince kuyruunu vura vura tempo
tutuyor ve tepeciini de iyice havaya dikiyor. Ve ku baz kyllerin
yalnzca bakalarndan duyduklar biimde, hepsinin gz nnde, bir
sre temizlendi, ban merakla aaya eerek resmi makamn yazsn
okumak ve bana ka sikkelik dl konduunu renmek istediini
gsterdi. ok az bir sre kaid orada belki de. Ama hepsi bunu nemli
bir ziyaret gibi alglad. Onlara bir grevi anmsatmak istiyordu
sanki. Kimse artk 'dan dan' falan diyemez oldu. Onun yerine orada
bylenmiesine durup uarak gelen ve onlar alaya almak iin
zellikle o yeri ve o n seen bu yrekli konua bakakald. Onlar
anszn artan bu minik tatl varla, bu sz ok edilen ve o
yreyi nlendiren kua, fal ta gibi alm gzlerle ve utanarak,
ama iyi duygularla bakyor, Habil'in lmne tank olan birini ya da
bir zamanlarn bir Hohenstaufe'sini, bir prensini ya da bycsn ve
hl engereklerin yaad Ylan Tepesi'nde krmz bir evde oturmu
olan, yabanc aydnlarn, byk glerin ilgisini ve kskanln
eken, uruna bin sikkelik dl konmu birini izliyordu. Hepsi ona
hayrand ve hepsi onu seviyordu. Az sonra silahlar yanlarnda
olmad iin fkeden tepinecek olanlar bile o anda onu seviyor ve
onunla gurur duyuyorlard. Onlarnd o; onlarn n ve onuruydu. te
orada, bildiri tahtasnn zerinde, gzlerinin nnde kuyruunu vurup

tepeciini kabartarak onlarn prensi ya da amblemi gibi oturuyordu.


Ku birdenbire yok olup her240
kesin bakakald yer boaldnda, bynn etkisi yava yava
gemeye balad. Birbirlerine glmsediler, bravo diye bardlar,
kuu gklere kardlar, tfek bulmak iin bartlar, hangi yne
utuunu sorup soruturdular ve sonra bu kuun bir zamanlar yal
kyly iyiletiren ve doksan yandaki Nina'nm bykbabasnn bile
tand kula ayn ku olduunu anmsaynca olaanst bir duyguya
kapldlar. Mutluluk ya da kahkahalarla glmeyi istemek gibi bir
duyguydu bu, ama ayn zamanda da bir giz kadar, bir by kadar
karanlk ve rkn bir duyguydu. Ve anszn kuun ban ektii ve
ky halknn tm duygularnn dalga dalga ortaya dkld bu artk
sinir bozucu olmaya balayan birliktelii sona erdirmek iin
birbirlerinden ayrlp eve yemek yemeye kotular. Muhtarln n
sessizleti ve bir sre sonra olan le zaman olduu iin bo ve l
kald. Gnein altnda duran beyaz duyuruya biraz nce kuun konduu
erevesinin glgeleri dmeye balamt bile.
Bu srada Schalaster evinin arkasnda, trmklarn, trpanlarn,
tavanlarn kafesi ve keilerin alnn nnde dncelere dalm,
dolamay srdryordu, ama admlar olduka yavalam, dzene
girmiti. Dinsel ve ahlaksal adan lp bimeleri de daha tutarl
ve daha az deiken olmaya balamt. le an onu kendine getirdi.
Biraz akn, ama akl bana gelmi olarak iinde bulunduu na
dnd ve ann sesini tand. Karsnn onu yemee aran sesini az
sonra duyacan biliyordu. Bu kadar kendinden gemesinden utanarak
izmeleriyle yere daha sert basmaya balad. Ve tam karsnn sesi
ann alma zamannn doruluunu kantlarcasma duyulduunda Schalaster'in gznn nnde anszn bir ey uutu. Bir anlk bir hava
akm gibi bir eydi bu. Vnlar gibi bir ses karmt. Ve kiraz
aacnn ince bir dalnn zerinde oraya bir iek kadar hafif konmu
ku duruyor, tyden yaplma tepeciini oyun oynarcasna indirip
kaldryor, ban saa sola eviriyor, yavaa cvldyor ve adamn
gznn iine ocukluundan beri tand kua zg bakla
bakyordu. Sonra havaland ve dallarn arasndan szlp havada yok
oldu.
Masallar
241/16
Schalaster yreinin daha hzl arptn alglayabilene dek
arkasndan bakakald.
Kuu, Schalaster'in kiraz aacna konduu pazar lesinden sonra
yalnz bir kez daha gren oldu. O da o zamanki muhtarn kuzeni olan,
bizim Schalaster grd yine. Kua sahip olmaya ve altnlara kavumaya
kesin karar vermiti. Kuu eskiden beri tanyan biri olarak onu
yakalama mutluluuna eriilemeyeceini biliyordu. Bu nedenle eski bir
tfek bulmu ve en iyi cinsten ku samas denen av samasndan bolca
hazrlamt. Yapt hesaba gre, bu toz gibi samayla ate
ettiinde ku byk bir olaslkla parampara olup lmeyecek, ufack
sama taneleri onu yalnzca yaralayacak, okun etkisiyle
sersemleecek ve bylece de onu sa olarak yakalamak olasl
doacakt. Amacna ulaabilmek iin her trl nlemi almt.
Tutukluyu iine koyaca, evde kullanlan trden bir ku kafesi bile
hazrlamt. Geriye, dolu tfeinden bir an bile uzak kalmamak iin
her an tetikte olmak kalyordu. Gtrebildii her yere gtryordu
tfeini. Gtremedii yerlere, rnein kiliseye gitmek de ona ok
zor geliyordu.
Oysa kula yeniden karlatnda -ayn yln sonbaharnda- tfei
yannda deildi. Evinin ok yaknnda, ku,* her zamanki
davranyla hi grlt etmeden alalm, konunca gvenli cik cik
tyle onu selamlam ve yal bir st aacnn yumru yumru
dallarndan birine konmutu. Schalaster o anda balamada kullanmak
iin aacn ince dallarn buduyordu. ite orada duruyordu.
Aralarnda on adm bile yoktu ve ku cvldyor, gevezelik ediyordu.
Dman, yreinde bir kez daha o mutluluu duyumsarken -insan

gcnn yaamaya yetmeyecei bir yaam anmsatan mutluluu ve acy


ayn anda duyumsarken- tfeini gidip nasl alacan bilemedii iin
korkudan ve skntdan srtndan ter boand. Kuun uzun sre
kalmadn ok iyi biliyordu. Aceleyle eve kotu, tfeini kapp
geri dnd, kuun hl orada olduunu grd ve adm adm ona
yaklamaya balad. Kuun hi aldrd yoktu. Ne tfek ne de gzn
dikmi bakan, eilerek yryen, vicdan hi rahat olmayan ve de
umursamaz grnmeye alt belli olan adamn gergin hali ve garip
davranlar onu kayglandryordu. Ku onun yaklamasna da ses
karmad. Ona gvenle bakyor, yreklendirmeye bile alyordu.
Kyl t242
fei dorultup gzn ksarak nian aldnda alay edercesine bakt
ona. Sonunda tfek patlad ve daha tfein duman bile dalmadan
Schalaster st aacnn altnda, dizlerinin zerinde, kuu aramaya
koyuldu. Stlerden bahe itine, oradan ters yz geriye ar
kovanna. Sonra yeniden dnp fasulyelerin olduu yere. Sonra yeniden
geriye. Otlar kar kar arad. ki kez, kez, bir saat boyunca,
iki saat boyunca ve de ertesi sabah bir kez, bir kez daha. Brakn
kuu bir tek tyn bile bulamad. Ben yaptm bunu, ok beceriksizce
davrandm, tfeim ok grlt kard diye kendini sulad. Ku
zgrl ve ormanlar seviyordu. Sessizlii de. Oralar houna
gitmiyordu demek. Basp gitmiti ve Schalaster ne yne utuunu
grememiti. Belki de Ylan Tepesi'ndeki eve geri dnmt ve mavi
yeil kertenkeleler tmsein nnde onu saygyla, balarn eerek
selamlyorlard. Belki de daha eski aalara ve zamanlara geri
dnmt. Hohenstaufelerin, Kabil'in ve Ha-bil'in zamanna ya da
cennete.
O gnden sonra da kuu gren olmad. ok ey sylendi onunla ilgili.
Bunca yl gemesine karn bugn bile sylenenler tkenmedi. Dou Got
niversitesi onunla ilgili bir de kitap yaymlad. Eskiden onunla
ilgili efsaneler anlatlrd, ortadan yok olduundan bu yana kendisi
bir efsaneye dnt.
Yaknda kuun gerekten yaadna, bir zamanlar o yrenin uuru
olduuna, bana yksek dller konduuna ve ona bir zamanlar ate
edildiine yemin edebilecek kimse kalmayacak. leride bir aydn kp
da bu efsaneyi inceleyene dek bu byle kalacak. Sonra halkn hayal
gcne kant olarak gsterilecek ve mitoslarn yapsal kurallarna
gre ayrntyla irdelenecek, nk hi kukusuz, her yerde ve her
zaman bizim yaammza oranla daha gzel, daha zgr ve daha dolu
yaamlar artrdklar iin gzel ve ekici gelen ve iyi ruhlar
olduklar iin baz kimselerin sayg duyduu varlklar var olacak.
Her yerde yinelenir bu. Torunlar bykbabalarnn iyi yrekli
olmalarn alaya alrlar. Gzel ve sevgi dolu varlklar gnn birinde
izlenip ldrlr, l ya da diri balarna dller konur. Oysa
varlklar, ku kanatlaryla gelecee doru uuunu srdren
efsanelere dnr ksa srede.
243
Ku olaynn ileride hangi biimlere gireceini imdiden kimse
bilemez. Schalaster'in gen yata bir felakete uradn ve byk
bir olaslkla intihar ederek yaamn yitirdiini de eklemek
zorundayz, ama bu konuda bir yorum yapmaktan kanyoruz.
(1932)
244
EK
Aadaki yk Hermann Hesse'nin on yandayken Calu'te yazd ilk
yksdr.
K KARDE
Bir zamanlar iki olu olan bir adam vard. Oullarndan biri
yakkl ve gl, br de ufak tefek ve sakatt. Bu nedenle yaa
byk olan sakat kardeini hor grrd. Buna dayanamayan kardei
sonunda kocaman dnyann ok ok uzak yerlerine gitmeye karar verdi,
ama evinden henz birka adm uzaklamt ki karsna bir arabac
kt. Kk ocuk arabacya nereye gittiini sorunca, arabac,

ccelerin hazinelerini Camda adnda bir yere gtrmesi gerektiini


syledi. Bu iin karlnda ne alacan sorunca da birka tane
elmas diye yant verdi. Bunun zerine kk, ccelere gitmek istedi
ve arabacya ccelerin onu aralarna alp almayacan sordu. Arabac
bunu bilemeyeceini syledi, ama kn arabasna binmesine izin
verdi. Camda'na vardklarnda, ccelerin gzcs arabacya
hizmetinin karln bol bol dedikten sonra onu yollad. O srada
k grd ve ona ne istediini sordu, kk de ona olan biteni
anlatt. Bunun zerine cce kendisini izlemesini syledi. Cceler
sevinerek onu aralarna aldlar. Ondan sonra da ok gzel bir yaam
srer oldu.
Biraz da br kardee deinelim. Uzun bir sre o da evinde mutlu
yaad. Ama ya geldiinde askere alnd ve savaa katlmak zorunda
kald. Sa kolu sakatland ve sonunda dilenmek zorunda kald. Bir gn
bu yoksul kardein
245
yolu Camda'na dt. Orada sakat birinin durduunu grd, ama bu
kiinin kardei olabilecei aklna bile gelmedi. Oysa kardei onu
hemen tand ve ne istediini sordu. "Ah baym, kuru ekmee bile
razym," diye yantlad onu aabeyi. "Gel benimle," dedi kk
karde ve duvarlar l l elmaslarla dolu bir maaraya gtrd.
"Eer kimse sana yardm etmeden koparabilirsen, bunlardan bir avu
dolusu alabilirsin," dedi sakat. Dilenci salam eliyle elmaslar
kayalardan skmeye alt, ama tabii ki baaramad. O zaman kk
ona, "Kardein varsa, sana yardm etmesine izin verebilirim," dedi.
Bunun zerine dilenci alamaya balad ve, "Ah, bir zamanlar size
benzeyen ufak tefek, sakat bir kardeim vard; ok iyi ve sevecendi.
O olsayd bana yardm ederdi. Oysa ben sevgisizliimle onu kendimden
uzaklatrdm. Uzun sredir de ondan haber alamadm," dedi. O zaman
kk, "te o benim," diye yantlad. "Senin sknt iinde olmana
raz olamam. Benimle kal."
(1887)
Jt
U-JM.!UWUW'MWI!U l,...
Hermann Hesse
1946 NOBEL EDEBYAT DL
MASALLAR
1946 ylnda Nobel Edebiyat dl'n alan nl Alman yazar Hermann
Hesse'nin bu kitab, hem 1920 ylnda ilk kez yaynlanan masallarn,
hem de daha sonra Fabulier Kitab, D Gezileri ve Sava ve Bar
adl yaptlarnda yer alan metinleri ieriyor. Hayalgc ve
duygudalk yeteneinin sevginin deiik biimleri olduunu syleyen
Hesse, masallarn hi deimeyen izleklerini yeniden
biimlendirirken, okurun yreine giden kestirme yolu bulabiliyor.
Byklere yazd bu masallar okumak, dler, hayaller, felsefe ve
tutkuyla dolu bir dnyaya adm atmak gibi. Yer yer gsterili ve
lirik bir dil, yer yer mesellerin basit dilini kullanan ve Dou'nun
mistisizmini Bat'nn masallarmdaki motiflerle youran Hesse, bu
kitapla yirminci yzyln ilk yirmi ylnda bir sanat olarak kendi
geliimine de k tutuyor. Bazlar, Hesse'nin Birinci Dnya Sava
srasndaki barsever tutumunu yanstan, sava, bar, yaam, ac ve
lm izleklerinin grnd masallarda Hesse'nin duru, byleyici ve
olaand yorumlarnn kahramanlar, ounlukla kendi zn ve i
huzuru arayan kiiler ya da izleyici tarafndan yanl anlalan
mnzevi, gzlemci ve yalnz sanatlar. Bu masallarn canavarlar
ise, Hesse'nin ada yaamn sorunlar olduuna inand bilim,
materyalizm, sava, yabanclama ve kltrszlk. Hermann Hesse'nin
zengin dnyasna girmek iin doru bir balang
Masallar.

You might also like