Bozkurt 4

You might also like

Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 42

______________________________________BOZKURT______________________________________

BOZKURT 3 TÜRK VE RUM 22 SAKLANAN GERÇEKLER


Türkçü Gençlik Dergisi H.Nihal ATSIZ VE CENAZEYİ KALDIRACAK
Nisan 2004 İMAM
Yakan CUMALIOĞLU
Sahibi

Ozan RUHSATİOĞLU
ozan@turan.tc 26 FİKİR VE VİCDAN
HÜRRİYETİ KARŞISINDA
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü MASONLUK
Nejdet SANÇAR
Oğuz KARAHAN
oguz@turan.tc

Yazı Kurulu 31 QARABAG YARASI


Sevinç MAMMADOVA
İsa Akif YÜMNÜ
İlhan KURTKAN
5 BOZKURT’TAN
SOLUCANLARI TEL’İN,
Ahmet H. HACOĞLU
Adil ERYILMAZ
YOLDAŞLARA ÇAĞRI 33 GÖÇ DESTANI
İsa Akif YÜMNÜ Adil ERYILMAZ
MURAT TÜRKMENATA

35 KİTAP TANITIMI
Tanıtım Sorumlusu
8 KÖKTEN AMERİKANCI
Adil ERYILMAZ SAHTE MÜSLÜMANLAR
Ozan RUHSATİOĞLU
36 SEÇİM
Yayın Danışmanı DEĞERLENDİRMESİ
TÜRKMENATA – KARAHAN
TONYUKUK

İletişim Bilgileri 10 BÜYÜK ORTADOĞU 38 BİLGİSAYAR DÜNYASI


SENARYOSU Gürhan ÖZEN
www.turan.tc Oğuz KARAHAN

turan@turan.tc 39 TÜRK YİĞİTLERİ

Ayda Bir Yayımlanır. 12 PARALEL TARİH-VAHİM www.turkyigitleri.com


BİR BENZERLİK
Kaynak göstermek şartı ile alıntı Hüseyin MÜMTAZ
yapılabilir. Tüm hakkı Türk Irkına
aittir.

Dergimiz şu an yalnızca internet 19 KIBRIS’IN MEŞHURLARI


üzerinden yayımlanmaktadır. Ahmet H. HACOĞLU
Türkçülerin desteği ile dergimiz
büyüyecek ve Turan’ın her köşesine
ulaşacaktır.
20 GEÇİCİ ANAYASA VE
TÜRKMENLER
Kapak Resmi: Kıbrıs Güvenlik Murat TÜRKMENATA
Kuvvetleri Komutanlığı anıtı

_______________________________
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

_____________________________________________________
BOZKURT
2

TÜRK VE RUM
■ H.NİHAL ATSIZ
Türkiye, 1040’ta Dandanakan Savaşından sonra Dünya gazeteleri bu savaşın sebebi olarak
Horasan’da kurulmuş; İran, Irak, Azerbaycan ve Yunanistan’daki cuntanın maceracılığını ileri
Anadolu’yu daha sonra ele geçirmiştir. sürüyorlar. Biz aynı fikirde değiliz. Yunanistan’da
hangi rejim hakim olursa olsun, Yunanistan Türkiye
Türkiye tarihinin 15. yüzyıl sonlarına kadar olan ile istediği kadar dost ve müttefik bulunsun, büyük
bölümü “Türk-Rum Savaşı” olarak özetlenebilir. devletler onlara ne kadar kaşlarını çatarsa çatsın
Çünkü, daha devlet kurulmadan, Çağrı Bey’in bir kaç onların sabit fikirleri Megalo İdea’dır.
bin atlı ile, aradaki Gazneliler İmparatorluğu
topraklarından geçerek Bizans’a yaptığı akınla Batının şımarık ve ahlaksız çocuğu olan Yunanistan
başlayan savaşlarda karşımızdaki düşman hemen hep kolay başarılara alışmıştır.1897 ve 1919-1922’de
Bizans veya ona bağlı Ermeni, Gürcü Beylikleri Türkiye ile,1 940’da Almanya ile yaptığı savaşları
olmuş,Bizans toprakları adım adım fetih olunarak kaybettiği, yalnız 1912-1913 Balkan Savaşını
imparatorlukları ortadan kaldırmıştır. kazandığı halde durmaksızın büyümüş, büyüdükçe
iştahı artmıştır. Hayvan türleri arasında bir kör sıçan
Bizans, aslında Doğu Roma İmparatorluğu idi. Eski vardır ki günde kendi ağırlığının iki-üç misli yemek
Yunan dil ve kültürünün ehemmiyeti, imparatorlukta yemezse ölür. Yunanistan, galiba o kör sıçanın
yaşayan Rum nüfusun çokluğu dolayısıyla devlete neslinden gelmektedir.
Latinlikten çıkıp Grekleşti ve Ortodoksluğun da milli
din haline gelmesiyle ayrı bir millet doğdu. Türk ordusu, kara, deniz ve hava kuvvetlerinin örnek
işbirliği ile Adaya çıkarken maç şartlarına kesinlikle
Türkler tarafından yok edilen Rumluğun yeniden riayet ettiği halde,Yunanlılar yine faul üstüne faul
dirilmesi 19. yüzyıl ortalarına doğru, Türklüğün en yapmışlar, Londra anlaşmasıyla adada bulunan 950
güçsüz zamanında İngiltere, Fransa ve Rusya’nın kişilik alaylarını yerli Rumlarla berkiterek, aynı
yardımıyla olmuştur. Hıristiyanlık taassubu, Türk anlaşmayla Ada’da olan 650 kişilik Türk alayına
düşmanlığı ve eski Yunan hayranlığı dolayısıyla saldırmışlar, Ada’nın batı bölümlerinde dağınık ve
Yunan’ı diriltenler, onun eski Yunanla hiçbir ilgisi himayesiz olan Türk köylerine saldırarak kadın,
kalmadığını düşünmemişlerdir. çocuk demeden öldürmüşlerdir.

Türkiye Türkleri daha Avrupa’ya geçmeden kuzeyden Buna karşılık Türkiye, Adaya sevk edeceği yiyecek
gelen Slav ve Arnavut yığınları Mora’ya doğru göçüp maddelerini Türk, Rum ayrımı yapmadan
yerleşiyor, kötü idare ve sefalet yüzünden yok olan dağıtacağını ilan etmiştir.
Greklerin yerinin dolduruyordu. Hatta Yunan
bağımsızlığı sırasında, Atina çevresindeki birçok İşte, iki millet arasındaki karakter farkı... İşte, Batının
köylerde Arnavutça konuşuluyordu. hayran olduğu şanlı Helenlerin bu günkü şüpheli
torunlarının ahlakı...
Yunanlılar, bu Hıristiyan Arnavutları metotlu bir
çalışmayla Rumlaştırdılar ve eski Bizans impara- Rumlar birkaç yıl önce de, katil papaz Makarios
torluğunu diriltmek ülküsüyle daima Türklük aleyhine zamanında, Ada’da bir Türk kırgını yapmışlardı.
bir siyaset güderek günümüze kadar geldiler. Hele, Türk doktorunun bir banyo içinde öldürülen üç
masum ve güzel yavrusunun resimleri görenleri
20 Temmuz 1974 Cumartesi günü başlayan Kıbrıs ağlatmıştı.
Askeri Harekatının asıl sebebi yine aynı Megalo İdea, Bunu yapan millete acınır mı? Rumlara insan
aynı Bizans hülyasıdır. gözüyle bakılabilir mi?
BOZKURT 3
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

KAHRAMANLIK

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,


Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık: Saldırıp bir daha dönmemektir.
Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
Koşar adım gitmeli onların arkasından.
Kahramanlık: İçerek acı ölüm tasından
İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.

Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmek doğanlık...


Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık;
Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
Göz kırpmadan saldırıp bir daha
dönmemektir.
Onlar, Londra’da Başbakan Ecevit’i kucaklayarak
“bizi kurtarın” diye gösteriş yapar ama eline fırsat Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
geçiren Rum’un yapacağı şey Türk’ü arkadan Ne de güneşler gibi parlayıp sönmemektir.
vurmak, kadın, çocuk öldürmektir. Rum demek Bunun için ölüme bir atılış gerektir.
akrep demektir. Atıldıktan sonra da bir daha dönmemektir...

Akrep nasıl, kendisine iyilik olsun diye derenin


karşı kıyısına geçiren kaplumbağayı sokmuş ve “ne BAHTİYARLIK
yapayım, huyum böyle” demişse, Rum da aynı
şekilde Türk düşmanlığı huyu ile yoğrulmuştur. Bahtiyarlık ne zafer kısrağına binmektir;
Ne yaşarken dünya uçmağına inmektir.
Kıbrıs davası er-geç bir çözüm yoluna girecektir. Şekli olmaz, rengi yok, belirsizdir ve tektir.
Nasıl gireceğini bilemiyoruz. Çünkü bizim için Bahtiyarlık: Ömründe bir kere sevinmektir.
Kıbrıs davasının çözümü, ancak Kıbrıs’ın
Türkiye’ye katılmasıyla mümkündür. Bugün bu Bir karanlık geceye akıyorken bu varlık
kadarı olamayacaktır ama, Türkçülük ülküsüyle Bulunur mu dünyada ebedi bahtiyarlık?
yetişen bir gençlik var ki, onlar yarın bu ülküyü Mükafatın, yapsan da en büyük bir yararlık
gerçekleştirirler. Nihayet zafer adlı bir kısrağa binmektir.

Yazıyı bitirirken, Girne’ye yapılan saldırıda Dört hecelik söz olan “bahtiyarlık”... O bir sır...
alayının başında şehit olan Albay Karaoğlanoğlu Bilmeyecek insanlık bunu daha bin asır.
İbrahim Bey’in şahsında bugünkü şehitlerimizi Bilgi, bolluk, din, para... Hepsi boş, hepsi
saygıyla anar, elli milyon şehidin yanına giden yiğit kısır...
askerlerimize Tanrının esirgenliğini, gazilerimize En fazlası bir dünya uçmağına inmektir.
güç vermesini dileriz.
Her şeyin bir şekli var, her derdin bir ilacı...
Şehit albayın oğlu Teğmen Kürşat’ı da teğmenlik Türlü türlü yemişler verir dünya ağacı.
rütbesinden sonra “şehit oğlu” rütbesini kazandığı Zafer çetin, ilim güç, bozgun kötü, aşk acı.
için kutlar, babasının ve taşıdığı ulu adın izinde Halbuki bahtiyarlık: Belirsizdir ve tektir.
gitmesini bekleriz.
Bahtiyarlık: Boraca yüce dağları aşmak
Tanrı Türk’ü Korusun! Varılmadan ölünen uzak yerlere koşmak,
Tanrı’nın sofrasında mest olarak konuşmak
BOZKURT 4
Ve ömründe bir kere, bir kere sevinmektir.
( ÖTÜKEN SAYI:8 ; 22 TEMMUZ 1974 )
H. NİHAL ATSIZ
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

BOZKURT’TAN
Yarınlarımızın aydınlık birSOLUCANLARA
gelecek olmasının TEL’İN,YOLDAŞLARA
Bizden ÇAĞRI
kaynaklanmayan sıkıntılardan dolayı akan
kanın kaynaklandığı damar ise öz damarlarımızdı.
yolu, karanlığı unutmaktan değil, karanlığa hazır Gelinen dolaylı Enosis noktasında Türkiye
■ İSA AKİF
olmaktan YÜMNÜ
ve gerekirse alışmaktan geçiyorsa hükümetinin Rum tarafı açısından sağladığı başarıyı
buyursun geçsin. Biz her an gerekirse zafere sanırım ne Ortodoks vampir Makarios, ne de albaylar
gerekirse ölüme amade, göğsümüzde insan türünün cuntasının tedavülü Sampson sağlayabilirdi.Dar kafalı
en parıltılı yüzlerini dünyaya armağan eden ordu insanlar haris elleriyle define aramak için toprağı
milletinin şeref nişanları ve içimizde ellerimizin biri kazmaya koyuldukların-da buldukları ilk solucanda
birine hiç ayrılmamacasına sıkı sıkıya kenetlenmiş umutlanmaya başlarlar diyor Goethe’nin Faust’u.
günlerin umudu ile, eğilme-miş başımız Tamamen tek taraflı bir dayatma süreci olan AB
dumanlansa, ileriye bakan gözlerimiz puslansa bile uyum yasaları çerçevesin-de Türkiye’nin harici
yüce dileğe doğru yürüyor oluruz. Kararlılığımız siyasetinin düştüğü noktayı fikrimce bu kadar doğru
zorunluluktan ya da zorlamalardan değil yansıtabilecek bir söylem bulmak oldukça güç...Edebi
yaradılıştandır. anlamda ruhu şeytana sattıracak ediplerimiz çıkmasa
da, işin siyaset tarafında hükümet ettiği milletin
Şimdiye dek Kıbrıs konusunun siyasi, içtimai, ticari kaderini, yani geçmişimizin ve geleceğimizin şerefli
ve iktisadi hesaplarını yazılarımızda defalarca ruhunu şeytana satmaya amade çok yüzlü
işledik durduk. Anlı şanlı haber yapımcıları, politikacılarımız ve de bu politik çizgiye sadece gaflet
stratejistler, orta doğu uzmanları, eski büyük elçiler yüzünden neredeyse yarı yarıya itibar eden kendini
Loizidou davasını hararetle tartışırken, Petrol bilmez bir toplumumuz var. Bu şartlar altında gelişen
tröstlerinin Akdeniz petrolle-rine olan ilgisi, olaylar karşısında ulusal bir tavır sergilemek,
Amerika’nın Ortadoğu’da İsrail devletini rahatsız değerlendirmeyi ve bütünlüklü tahliller yapabilmeyi
ya da doğrudan-dolaylı tehdit edebilecek başıbozuk politikacılara havale etmiş Türk toplumu
devletleri kontrol etme isteği, Kıbrıslı sivil toplum düşünüldüğünde ne acı ki havanda su dövmek gibi
örgütlerinin yaptık-ları gösterileri ve bunların kalıyor. Ancak Kıbrıs gibi Türk kimliğinin onur
gerisinde saklanan kirli ve gizli eli, Güzelyurt’un meselesi olmuş bir konuda ses tellerimiz yırtılıncaya
statüsünü, içilir su kaynaklarının ne olacağı kadar sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.
konularının hepsini örütbağ alanımızda, unsuru
olduğumuz ya da göbek değil, incinebilme, Satılma sürecinde mütareke günlerinin mandacı
kırılabilme özelliği olan “gönül” bağı ile bağlı fikirlerini, daha eskiye gidersek Tanzimat yanlısı
bulunduğumuz dergilerde, bizler tartışıyorduk. Her monşerlerin Fransız usulü suratlarını, gazete
zamanki gibi buzağı öküzün altında çıkıyordu. Bu köşelerinde ve ekranlarımızda sık-sık okuduk,
yazımda Kıbrıs’ın şu anki konumu üzerine stratejik gördük. Türkiye’nin Türkler’e bırakılmayacak kadar
ya da siyasi yorumlar yapmak, ya da dünyanın en değerli olduğunu söyleyenlerden tutun da, Rauf
pahalı tatil beldesi olan Bürgenstock’ta kapalı Denktaş’a soğuk savaş döneminden kalma son
kapıların ardında dönenler üzerine fikir diktatör yakıştırmasını yapan densizlere kadar tanık
yürütmesinde bulunmak yerine, olması gerekeni olduk çatal dillilerin herzelerine... Tanık olduk
yapıp hamasi vurgularda bulunacağım. Eksik derken, kastımın genel anlamda Türk toplumu olduğu
Bırakılmış Sosyal Cumhuriyet Dönüşümü isimli anlaşılmasın. Ancak tanımlaya-bilenler bir şeylere
makalemde de üzerinde durduğum gibi, toplumların tanık olabilirler. Ayırtım gücü olmayanlar yüksek
ileriye dönük dönüşüm sürecindeki başat unsur yola yoğunluklu psikolojik savaşın kalemlerinden zehir
hamaset noktasından çıkmaktır. Sosyolojik akan gladyatörlerini tanıya-mazlar.
evrilmelerin başlangıcı duygusallık, bitişi ise
bilimselliktir. En iyi ihtimalle okurlar ve okuduklarına kadim bir
Teslim edilmelidir ki 1960’ların başından itibaren kutsal metin okuyormuş gibi iman ederler.
adada yaşanmaya başlayan terör Türk menşeli bir
terör değildi. BOZKURT 5
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Okuyan kısım ayırtım gücüne sahip olmayan kesim Sorumluluk yine bizlerin yani kanca ve fikirce Türk
içinde bir azınlıktır kalan çoğunluk bir magazin haliyle Türkçü olanlarındır. Biliyorum ki bu dergi
bombardımanı altında zihinsel bir yaşam üniversitelerin yerleşke alanlarında elden ele
mücadelesi vermekte. 1970’lerin başlarında dolaşacak. İnanıyorum ve seziyorum ki bu dergiyi
Kıbrıs’ta Taksim diye meydanları dolduran on çok sayıda üniversiteli genç arkadaşım “İşte benim
binlerce kişinin sahip olduğu bilincin on binde biri fikir ufkumun yazıları bunlar, işte olması gereken
halkımızda var olsa idi eminim ki hükümet eden milli söylemler bunlar” diyerek karşılayacaklar. Genç
toplama kadro bu kadar başına buyruk arkadaşım, milli bağımsızlığın tam anlamı ile tesis
davranamayacaktı. Kıbrıs namusumuzdur ve bu işin edilmesinin yolu Kıbrıs’tan geçiyor. Bürgenstock’ta
gerçeğidir, bir şehidin kanının döküldüğü her toprak son sürümü piyasaya çıkan Annan hezeyanına göre
parçası namustur ve bu işin gerçeğidir. kademeli olarak 65 köyün 2,5 sene içerisinde
boşaltılması öngörülüyor. Yaklaşık 50 bin Türk’ün
Sağcı, solcu, ülkücü, devrimci ya da her neci yer değiştireceği bir tür çağdaşlık yolu tehciri
olunursa olunsun her şeyden önce gerçekçi olmanın yaşanacak Mehmetçik’in kendi öz kanını döktüğü
elzem olduğu bir zeminde ayağımızı yere sağlam Türk topraklarında...Az önce Annan’ın ağzından
basmalıyız. Gerçekçi olmaktan bahsetmişken çıkan cümleleri ve yüzü solgun ve bir hayli bitkin
gerçeklerin hakkını verelim. Gerçek şu ki birkaç görünen Denktaş’ı değerlendirmeye çok da gerek yok
gün önceki belediye seçimlerinde 3 milyon üzeri oy aslında... Bir ay içinde referanduma gidilecek diyor
almış milliyetçi söylemi olan parti Kıbrıs kalbinin karası yüzüne vurmuş elit tetikçisi... Ya
konusunda geniş ölçekli bir tepki hareketi Kıbrıs birleşir ve tek devlet olarak AB’ne girer ya da
başlatamamış sadece bağı bulunan sivil toplum diğer seçenek üzerine aşama kaydedilir. Her ne
kuruluşları bazında küçük çaplı çok sayıda bölgesel pahasına olursa olsun ki Kuzey Kıbrıs Türk
hareket söz konusu olmuştur. Cumhuriyeti’nin uluslara arası statüsünün
lağvedilmesi sandıkları kadar kolay olmayacak. Bunu
Zamanında terörist başına “gelin ve kendinizi bizim hükümet de istese, sivil toplum örgütleri de istese,
siyasi çizgimizde ifade edin” şeklinde telkinde muhalefette istese, halk ve hatta ordu da istese gök
bulunan bir kişinin genel başkanlığını yaptığı, girsin kızıl çıksın ki bu, düşündükleri kadar kolay
haliyle saza sol telden vuran yeni nesil ulusal olmayacak.
maoistlerin partisi ise çapları ile mukayese
edildiğinde ne gariptir ki bu konuda daha özverili Genç yoldaşım, bu yolun fırkalar ya da kurumlar üstü
davranmıştır. Bu ülkede siyasi dengelerin olduğunu anlayabiliyorsan ve yolbaşçımız koca
ideolojilere ya da reel politik dedikleri şeye göre mi Atsız’ın söylediği gibi siyasi ve içtimai mezhebin
yoksa derin devletin en derinlerinde takılan Türkçülük ise bize elini kenetle. Gücümüze güç ver.
yuvarlak masa şövalyelerinin bağlı oldukları etki
odaklarının çıkarlarına göre mi belirlendiği Genç hakikat yolcusu. Yollarını bizimle kesiştir ki
konusunda ciddi şüphelerim var. Siyasi hassasiyet yedi düvel bilsin bu ülkede halâ Kuvvacıların var
diye bir önceliğin olmadığı bu ortamda siyaset olduğunu. Silahları gömdüğümüz yerden çıkarmak an
yapanlara, hassasiyetin ve önceliğin ne anlama meselesidir. Bizim hakikat yolumuz, hakikatın ne
geldiğini hatırlatması gereken halkın ta kendisidir. anlama geldiğini tam anlamı ile özümsemek ile
Türk halkından şu aşamada milli siyasetin başlar.
önceliklerine müdrik olarak toplu bir sağduyu
hareketi beklemenin hayalcilik olduğunu biliyorum. Bizler hakikatliyiz, çünkü ebed-müddet Türk
Ancak buna yakın bir hareketi yapabilme iç gücüne devletini inşa eden büyük kurucunun fikirlerine her
sahip siyasi parti ya da partilerin Kıbrıs konusunu zaman sadığız ve ilelebet de sadık kalacağız. Halide
neden halka açık bir şekilde anlatmadığını ya da Edipler, Yalmanlar, Ali Kemaller, Ali Şükrüler her
parti tabanlarını bazı teşkilatları örgütleyerek neden zaman olacaklar ancak onların karşısında yıldırımdan,
meydanlara yığmadığını anlamak da oldukça güç. tipiden, kasırgadan yılmayan ölümlerle eğlenen tunç
yürekli Türkler de olacak.
BOZKURT 6
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Geleceğini ve bağımsızlığını Stockholm’e, Zurich’e, Helsinki’ye satanların ve sonrasında hiç de


utanmadan kan kusasıca ağızları ile Atatürk’ten dem vuranların yerin dibine girmesi için, yazımda
Atatürk’ün eşsiz söylevlerinden bir tanesine yer veriyorum.

Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.Bu esas ancak istiklali tamme
malikiyetle temin olunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun istiklalden mahrum bir millet,
beşeriyet-i mütemeddine muvacehesinde uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye
kesb-i liyakat edemez.

Ecnebi bir devletin himaye ve sahabetini kabul etmek insanlık evsafindan mahrumiyeti, acz-ü meskeneti
itiraftan başka bir şey değildir. Filhakika bu derekeye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir ecnebi
efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.
Halbuki Türkün haysiyeti ve izzet-i nefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir
yaşamaktansa mahvolsun evladır!
Binaenaleyh, ya istiklal ya ölüm!

İşte halas-ı hakiki isteyenlerin parolası bu olacaktı.

Hakikat iki devletli ve iki milletli bir adadır. Hakikat bu adada 1571 yılından beri Türklüğün varlığıdır.
Hakikat Kıbrıs’ta ecdadın yaptığı her ne varsa yıkılacağıdır. Hakikat şehitlerimizin bir hiç uğruna candan
geçmiş olamayacaklarıdır. Ey Tanrı’nın Türkleri, efendi ya da uşak olmayın, Türk olun yeter!

Tanrı Türk’ü Korusun!


BOZKURT 7
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Aşağıdaki dizelerin yazarı Necip Fazıl Amerika’nın


dağıttığı pastadan payını alabilmek için Atatürk
düşmanı ve şeriatçı Büyük Doğu dergisini
1945 yılında 2. Dünya Savaşı’nın bitimiyle başını
KÖKTEN AMERİKANCI SAHTE MÜSLÜMANLAR
Sovyetler Birliği’nin ve ABD’nin çektiği iki
çıkarıyordu.

kutuplu bir dünya oluşmuştu. Bu dönem dünya KADIN BACAKLARI


■ OZAN
tarihine soğukRUHSATİOĞLU
savaş olarak geçmiştir. Her kadının bastığı yerde sanki kalbim var
ozan@turan.tc Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden
Vahşi Kapitalizmin temsilcisi Amerika yayılmacı Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,
Rusya’nın doğal olarak Akdeniz’e inmesini Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın.
istemiyor ve o dönem ABD ile çıkarlarımız belli Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü
bir noktada çakışıyordu. Kadınlar!Onlar varken konuşmayınız sakın.
İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe
Avrupa’da Fransa, Almanya, İtalya, Finlandiya ve Bacakların ruhudur şekil veren diyorum
Danimarka gibi ekonomik bakımdan kalkınmış Bacakları bir kalın örtüde saklı diye
ülkeler ile doğal bir zincir oluşturan Amerika Mermerde kalbi çarpan Venüs’ü sevmiyorum
doğuda ise Türkiye, İran, Afganistan ve Ömrümüzün geçtiği yolda, bana sorsalar
Pakistan’dan oluşan bir yapay zincir oluşturmak Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.
çabasında idi. Boynuma doladığım güzel putu görseler.
İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını
Bu zincir yapay ve kuvvetsizdi çünkü bu ülkelerin Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler
tamamı ekonomik zorluklar içinde idi ve sınıflar İsa’nın eli diye bir kadın bacağını
arası büyük uçurumlar vardı. Komünizm adlı
dünyanın en büyük yalanına bu ulusların kanması Bir dönem laiklik adı altında adeta milletin
ve bir iç savaş sonrası Rus yayılmacığının bu değerlerine küfretmekten çekinmeyen halktan uzak
bölgelere sirayet etmesi olası idi. Bu da halka itici gelecek bir söylem ile etki tepki
Amerika’nın çıkarlarına ters bir durum idi. mekanizmasını harekete geçiren iş birlikçi basın
tarafından pompalanan Cemal Kutay bakınız 1940’lı
Bu konu üzerinde etütlerini tamamlayan sosyal yıllarda yazdığı yazılarda Kürd Said’i nasıl
mühendisler bugün Amerika’nın stratejik ortağı, yüceltiyordu ;
dostu konumunda gördüğümüz özde her biri birer “Gam çekmeyin: Çağımız Bediüz Zaman (Said
sadık Amerikancı yerli işbirlikçiler olan sözde Nursi) çağıdır. Yirminci yüzyılda Türkiye’mizde
dindar kişilerin başını çektiği gayrı milli bu muhteşem gerçeğin mümessili Bediüz Zaman
oluşumlar ile sosyalist tehlikeye bir set çekmeyi Saidi Nursi’dir”
düşünmüştü ve bu strateji dünya literatürüne “Bediüz Zaman Said Nursi’nin davası sadece
Yeşil Kuşak olarak geçmiştir. vatanımız için değil , İslam alemi hatta bütün
insanlık içindir”
Kapitalizmin en az Komünizm kadar Türklüğün
aleyhinde bir idealogya olduğunu fark edemeyen 1952 yılında çıkarttığı ve kapağında “Asr-ı saadet
bizler belki bugün Komünizm tehlikesinden Müslümanlığının ihyasına çalışan onbeş günlük
uzaktayız ancak soğuk savaş döneminin Allah, din ve ahlak bilgileri Dergisi” yazan “Allah
bitmesiyle takkesi düşüp keli görünenler bugün Yolu” dergisi 1980’li yıllarda Yeni Asya
BOP (büyük Ortadoğu projesi) gibi Amerikan yayınlarında çıkan Kürd Said’i öve öve bitiremediği
tezleri ile karşımıza çıkarak devletimizin yazılarına burada uzun uzun yer veremeyeceğiz.
bölünmez bütünlüğünü tehdit etmektedir. Muhteremin bu türden herzeleri o kadar çok ki
Örnekleyelim de sözümüz havada kalmasın. herhalde hepsini yazmaya kalksak Bozkurt dergisini
Cemal Kutay özel sayısı yapmak zorunda kalacaktık o
BOZKURT
yüzden bu kadar ile bırakıyorum. 8
Bu gibi ucu dışarıda oluşumlar su gibi bir
kaptan diğerine dökülür ve girdikleri her
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI


Kendisi de Kürd Bedirhan ailesinden olan Cemal
Kutay , bu görüşlerinden en az 40 sene taviz Kıbrıs Türk’ü bir milli mücadele şuuru
vermemiştir yani onun bu davranışı toyluk ile içerisinde TMT’yi tamamen “milli” bir teşkilat
ifade edilemez, öyle değil mi? olarak benimsemiş ve muhafaza etmiştir.
EOKA’dan 2,5 yıl sonra Türklere yönelik
Alın size iki adet kökten Amerikancı örneği. saldırıların artması üzerine savunma amacıyla
Kime hizmet ettiler ? Düşünün bakalım Cemal kurulmuştur.Millilik vasfını kaybetmeyen bir
Kutay katalizörü ile harekete geçirilen etki tepki mukavemet hareketi olarak kendini göstermiştir.
reaksiyonu başımıza kimleri getirdi ? TMT gücünü Türk milletinden, Türk tarihinin
derinliklerinden gelen milli şuurdan almış milli
Ne kadar garip bir döngü değil mi ? bir teşkilattır. Teşkilatın sembolü, Türk’ün
efsanevi, ebedi sembolü BOZKURT’tur.
AKP’nin lakayt bakanı Unakıtan’ın eşi giydiği Teşkilatın bayraktarlık ve sancaktarlıkları,
esvabın üzerindeki ABD bayrağını fark değişik Bozkurt figürleri ile bu millilik vasfını
etmeyecek kadar benimsemesinin sebebi bu dosta, düşmana tescil ettirmiştir. İlk
güruhun beyinlerini ve gönüllerini çok önceden bayraktarlarımız “Bozkurt” kod ismi ile
ABD’ye teslim etmiş olması , senelerce ABD anılmışlardır. Kısaca diyebiliriz ki, TMT
kaynakları ile beslenip semirmeleridir. efsanevi bir teşkilattır.
Türk Mukavemet Teşkilatının Amaçları

a) Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini


sağlamak, b) Kıbrıs Türklerine yapılacak
saldırıları geri püskürtmek; c) Enosis’e ulaşmak
için yapılan teröre karşı durmak; ç) Rumlara ve
İngilizlere karşı Kıbrıs Türklerinin haklarını
savunmak; d) Anavatan Türkiye ile ilişkileri
geliştirmek, Kıbrıs Türk halkının anavatana
bağlılıklarını sürdürmek; e) Bu doğrultuda
Kıbrıs Türk toplumunun birliğini, bütünlüğünü
sağlamak, Enosis yanlısı Kıbrıs Rumlarının Türk
toplumu içerisinde ideolojik etkinlik yaratmasını
İşte bu aidiyet duygusu ile bugün Kıbrıs’ı ve Türk cephesini bölmesini engellemek; diye
satarken, Türkmenimi yalnız bırakırken , sıralayabiliriz.
askerimin başıma çuval geçirilirken vicdanları bir _______________________________________
an olsun sızlamamaktadır. TMT ANDI

Hurşit Tolon Paşamızın belirttiği gibi bu Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyetine, canına,
memlekette son zamanlarda hainlerin sayısı malına ve her türlü an’ane ve mukaddesatına,
oldukça artmıştır ve derhal bu konuda gerekli Her nereden ve kimden olursa olsun, vaki olacak
önlemler alınmalıdır. tecavüzlere karşı koymak için,
KENDİMİ TÜRK MİLLETİNE ADADIM.
İşinizi aldılar, evinizi aldılar uyumaya devam Ölüm dahi olsa, verilen her vazifeyi yapacağım.
ederseniz bir sabah uyandığınızda trafiğinizin Bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet
dahi Amerikan askerlerince yönetildiğini edilen her şeyi canımdan aziz bilip sonuna kadar
gördüğünüzde hiç şaşırmayın. Sıra muhafaza edeceğim. Gördüklerimi, işittiklerimi,
vatanınızda. hissettiklerimi ve bana emanet edilenleri, hiç
Tanrı o günleri göstermesin ancak gerekirse kimseye ifşa etmeyeceğim. İfşaatın bir ihanet
verilecek ikinci bir kurtuluş savaşının Türk sayılacağını ve cezasının ölüm olacağını
milletinin galibiyeti ile sonuçlanacağından hiçbir biliyorum.Yukarıda sıralanan hususları harfiyen
şüphemiz yoktur. BOZKURT
tatbik edeceğime, ŞEREFİM, NAMUSUM ve 9
bütün MUKADDESATIM üzerine SÖZ VERİR
Tanrı Türk’ü Korusun! AND İÇERİM.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

“Gelecek bir tasarımdır” sloganı ile Usame ilk intikam girişiminde Sharon’un
yayın yapan aylık strateji dergisi ailesinin işletmekte olduğu ticarethaneye
2023’ün 15 Mart tarihinde yayınlanan uçaklar kullanarak saldırır fakat
BÜYÜK ORTADOĞU SENARYOSU
35. sayısının kapağında, benim de Mart
sayımızda “Ortadoğu Sorunu ve
Sharon’un binlerce akrabasından hiç biri
ölmezken - senaryo gereği o gün hiç
Türkler” başlığı altında incelediğim konu biri dükkana gitmemiştir- erkenden
■ OĞUZ KARAHAN
hakkında ilgi çekici bir tasvir yapılmış : gelip dükkanı açan çıraklar ve müşteriler
oguz@turan.tc hayatlarını kaybeder.
“Bu film hayatınızı değiştirecek…
Haziran’da tüm dünyada” dendikten Sevgilisine ve onun ailesine yapılan bu
sonra vizyona girecek olan bu büyük saldırıyı televizyonlardan öğrenen
filme ait bilgiler yer alıyor. George, Usame’yi yok etmek için Haçlı
Seferi düzenlediğini açıklar, yaptığı
“Filmin Orijinal Adı: Greater Middle hatanın farkına varan Usame çareyi
East, Yönetmen: İsrail, Senaryo: Afgan dağlarına saklanmakta bulur. Bu
ABD, sırada George, Usame’nin nerede
Yapım: ABD-İsrail-İngiltere ortak olduğunu öğrenmek için özel ajan
yapımı, Dedektif Tenet ile anlaşır. Tenet yaptığı
Süre: 10-15 yıl araştırma sırasında Usame’nin Afgan
Yeni Dünya Düzeni yapımcılık dağlarında olduğunu muhbirler
iftiharla sunar” vasıtasıyla öğrenir fakat tam yerini
2023 dergisi oyuncuların rollerini tam bulamamıştır. George’a durumu
açıklamamıştı. BOZKURT dergisi olarak aktardığında, sevgilisi uğruna cihanı yok
hiçbir masraftan kaçınmayarak siz etmeye bile hazır olan çılgın aşık, topu-
değerli okuyucularımız için filmin tüfeği kapar, Afgan dağlarında 1000
oyuncu kadrosunu ve senaryosunu Ladin aramaya çıkar. Dağda karşısına
araştırıp bulduk. çıkan Taliban adındaki bir çobanı sorguya
çeker fakat istediği yanıtları alamayınca
Esas oğlan Johnnie Walker –pardon- öfkelenip Taliban’ı oracıkta öldürür.
George Walker, esas kız(!) Sharon
Stone – çok pardon- Ariel Sharon, esas George Usame’ye karşı içinde müthiş bir
oğlanın kankası Blair Cadısı –yine kin duymaktadır, eline geçse – de
pardon- Tony Blair, özel ajan-dedektif geçmese de – Afgan dağlarını
Tenet, esas oğlanın şoförü Paul Bremer, napalmlarla darmadağın etmeyi kafaya
sadık uşak Kirli Recep, kötü adamlar koymuştur. George önce napalmları
Saddam ve Usame, figüranlar Barzani patlatır ardından da ısı hassasiyeti olan
ve Talabani … cihazlarla dağda canlı yaşam formu olup
olmadığına bakar. Başta de dediğimiz
Efendim; esas oğlan George, esas kız gibi, George biraz saf hatta salak bir
Sharon’un aşkından deli-divane olmuş, şahıstır.
aşkı uğruna dünyayı yakıp yıkmış
Teksaslı saf bir gençtir.George’un en iyi George haftalar ve aylar boyunca
arkadaşı ve aynı zamanda Sharon’un aramasına rağmen Usame’yi bir türlü
eniştesi olan Blair ise, George’un bu BOZKURT
bulamaz. Eh madem bulamadım, buraya 10
büyük aşkına saygı duymuş, kadar gelmişken şu Afganistan’ın
arkadaşının aşkı için yaptığı aşırılıkları özgürleştireyim (!) düşüncesine kapılarak
toplum nezdinde aklamak için elinden dağda öldürdüğü Taliban’ın ovadaki
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Sevgilisinin ailesine neden bu kadar kin Aldığı bu bilginin üzerine George, yakın arkadaşı
beslendiğine bir türlü akıl erdiremeyen Blair’ı ziyaret ederek ondan destek istedi. Aynı
George, Saddam sevdiklerime zamanda Sharon’un eniştesi olan Blair, George’a
saldırmadan ben ona saldırayım bunun sınırsız destek sözü vererek, “asla yalnız
adı da dünya tarihine “Önleyici yürümeyeceksin” diye de ekledi…
Saldırı” olarak geçsin kararını vermiş.
Bu gelişmelerin yaşandığı sırada, Sharon’un ailesi
Afgan dağlarından hoop, bir koşuda de boş durmaz. Arafat’ın da o esnada içeride
gelmiş Irak’ın tepesine… Delikanlılık bulunduğu emekli gerillalar derneğinin lokaline
bende kalsın, önce şunu tehdit edeyim saldırarak çürük domates ve yumurta atarlar. Bir
de elindeki silahları teslim etsin diyen Türk atasözünde de bahsedildiği gibi yumurtaların
Teksaslı, ömründe alışık olmadığı sarısı kayıp olduğundan fazla bir hasar olmaz fakat
“hayır” yanıtını duyunca feci şekilde çevresinin kuşatılması sebebiyle Arafat biraz
morali bozuldu. George hep yaptığı gibi rahatsız olmuştur.
bu kez de fikir almak için babasının
yanına gitti. Babasının yanına Çıldırmadan önce ticaretle uğraşan ve Sharon’un
vardığında onu, emekli bir asker olan ailesinin uyguladığı haksız rekabetin neticesinde
Colin isimli kişi ile golf oynarken buldu. dükkanını kaybeden Saddam, eski ortaklarını
Baba, son derece üzgün ve adeta arayarak George’a destek olmamalarını rica eder.
bunalıma girmiş olan biricik oğlu Jr.ın bu Bu sırada George, babasının uzattığı ampulü
haline çok üzüldü. George babasına, emanet ettiği evin sadık uşağı Kirli Recep’le birlikte
Saddam isimli şahsın kendisine “hayır” Saddam’ı yok etme planlarına başlamıştır.
dediğini ve ne yapacağını bilemediğini
söyledi. Saddam’ı yok edebilmesi için sağlam bir maddi
desteğe ihtiyaç duyan George, gereken parayı
Saddam, Saddam, Saddam… George’un vermesi için sevgilisi Sharon’un ailesini ziyarete
babası bu ismi bir yerden hatırlıyordu gider. Kızın ailesi, müstakbel damatlarının istediği
ama nereden? Golf arkadaşı Colin parayı bir çırpıda tedarik ederler fakat bir şartları
hemen söze karışıp Saddam’ın 1991’de vardır, kızlarının başlık bedeli olarak Ortadoğu
mahallenin kabadayılığına soyunduğu denilen yeri George’tan isterler. Hem kızlarını hem
paralarını aldığına göre bir şeyler vermesi
için Baba Bush’un başında olduğu
gerektiğini hisseden George, “siz ne kurnaz
petrol mafyasının, ortadan kaldırmak
tefecisiniz, eh kendi cebimden çıkmıyor ya, verdim
istediği pos bıyıklı çirkin adam
gitti” diyerek teklifi kabul eder.
olabileceğini söyledi. George’un babası
aradan 12-13 yıl geçtikten sonra bazı
Saddam’ı yok etme operasyonu yada daha doğru bir
şeyleri unutmuştu fakat Colin hemen
tabirler “başlık bedeli operasyonu” öncesinde
hatırlattı. Sizin resminizi otelinin giriş
George hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır.
kısmına çizdirip her gün üstünüzden
Cephaneleri yüklemeyi düşündüğü Türkiye adlı
geçmişti hani!
deponun anahtarını düşürmüştür. “Olsun, cephaneyi
sırtımda taşırım yine de bu Saddam’ı ortadan
George’un babasının başında birden bir kaldırır, sadık uşağım Kirli Recep ve şoförüm
“ampul” yandı… Hatırlıyordu, – filmin Bremer’in de desteği ile Ortadoğu’yu ele geçirir,
bu karesinde muhteşem bir flash güzeller güzeli Sharon’u koynuma alırım” diye
memory tekniği kullanılıyor – kısa düşündü…..
boylu, gözlüklü, tombul ve sempatik bir
şahsiyet olan özel kişi, petrol Benden şimdilik bu kadar! Filmin devamını merak
mafyasının başındaki George’un mı ediyorsunuz? İzleyin ve görün. Ya da daha
babasına büyük yardımlarda bulunmuş,BOZKURT
iyisini yapıp sadık uşağın aslında katil uşak 11
Oratadoğu denilen yeri hiç bilmeyen olduğunu anlamaya çalışın!
Babaya rehberlik etmişti. Baba, başında
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Yüz elli yıllık bir zaman dilimi içerisinde aynı Yine aynı gün tiyatrolar günü nedeniyle, Rum
coğrafyada, aynı düşmana karşı ve aynı yöntemlerle meslektaşlarıyla ortak yürüyüş yapan Kıbrıslı Türk
üç ayrı vatan parçası kaybediliyorsa bunun adı tiyatrocularla, ülkü ocakları arasında gerilim
ehliyetsizlik, bilgisizlik, çaresizlik filan değil, geri yaşanmış. Ledra Palas sınır kapısına doğru
PARALEL TARİH – VAHİM BİR BENZERLİK
zekâlılıktır. yürüyüşe geçen Kıbrıslı Türk tiyatrocular, ülkü
ocakları binasına yaklaşırken, ellerinde pankartlar
27 Mart 2004 günü Girne'ye bağlı Karşıyaka taşıyan bir grupla karşılaşmış. Ülkücü gençlerin
■ HÜSEYİN
Merkez İlkokulu'naMÜMTAZ
yeni yaptırılan sınıfların ve oluşturduğu kalabalığın yolu kapatması üzerine
oyun parkının açılış töreni için köye davetli olan gerginlik yaşanmış. Karşılıklı sloganların çatışmaya
Rauf Bey ''bugün yeni bir durum öğrendiğini'' ifade dönüşmesi endişesiyle olay yerine çevik kuvvet
ederek, bazı memurların köylere gitmek suretiyle, sevk edilmiş. Tiyatrocuların Ledra Palas’a gitmek
''Sizin köyünüz yer değişecek, size yeni evler için güzergahlarını değiştirmesi üzerine gerginlik,
yapılacak. Nerede yapılacağını düşünmeye ve olay çıkmadan sona ermiş.
tartışmaya geldik'' dediğini belirtmiş. Rauf Bey, bu Ama karşıda her gün PKK’lıların gösteri düzen-
memurlara, ''Anlaşma yok. Yerleşmemiz için lemesine tepki göstermeyen yerli ve yabancı
herhangi bir plan yapılmış değil, parası bulunmuş soytarılar, ülkücülere kızmışlar. Bundan sonraki
değil'' denilmesi gerektiğini kaydetmiş. Rauf Bey günlerde; yâni köylere giden işgüzar memurlar,
şöyle devam etmiş: ''Bu beyler bu işgüzarlığı evetçi “yabancı” milletvekilleri ve saray soytarıları
göstereceklerine, gittikleri köylerde 'Merak olaylarından sonra doğması muhtemel gerginlikler,
etmeyiniz yer değiştirecekseniz bugün “olay çıkmadan” sona ererse dua etmek lâzım..
olduğunuzdan daha iyi olmanız için bir Tansiyon giderek yükseliyor da!
rehabilitasyon planı önümüze konulmadıkça, bunun
uygulanması için para bulunmadıkça ve gideceğiniz ***
yerler yapılıp hazırlanmadıkça hiç endişeniz Her şey 3 Kasım seçimlerine giden yolda başladı..
olmasın. Yer değiştirecek değilsiniz' mesajı Seçim havasıyla beraber Anan plânını taraflara
vermeleri gerekir.'' “sundu”.. Daha doğrusu Türk tarafına sundu, çünkü
zaten plan anglo-amerikalılar tarafından Rumlara
Dikkat edilsin lütfen bu noktaya… Daha plan danışılarak hazırlanmıştı.
onaylanmadan, referanduma sunulmadan köylere Akepe’nin iktidara gelmesiyle her şey hızlandı.
giden memurlar Girit’te, Batı Trakya’da olduğu gibi Daha seçilmemiş genel başkan telaşla Avrupa-
yabancı devletlerin yabancı memurları değildir. Amerika gezisine çıktı.

Kör Agop çetesinin kapı kullarından Talât’ın Amaç; Le Pen-Heider kompleksi ile malûl
hükümetinin; milletine yabancılaşmış, satın alınmış, Akepe’nin batıdan icazet almasıydı. İcazetin
işbirlikçi “dahili bedhah”larıdır. Rauf Bey devlet görünürdeki bedeli de Kıbrıs oldu. Daha başka
adamı adâbı ile sakin, yavaş, ve az söylemiş. Bu nelerden vaz geçildiğini kimse bilmiyor çünkü
işgüzar memurlar gittikleri köylerde dövülüp dışarı genel başkanın görüşmelerinde tanık ve tutanak
atılmalıdır. Geçen akşam Güzelyurt’tan bir direnişçi olmuyor. Recep Tayyip’in ilk demeçlerinden biri
de aynı şeyi sordu; “Türkiye’den gelip de “Kıbrıs, AGSP ve AB’nin aynı paket içinde
referandumda evet deme-mizi isteyecek düşünülmesi” gerektiği idi. Yâni o da kendisinden
milletvekillerine ne yapalım? “Kapıyı gösterin” önceki Özal, Çiller-Karayalçın ,
dedim. Ecevit-Bahçeli-Yılmaz hükümetlerinin izinden
Fakat Talât’ın işgüzar memurlarının yükselttiği gidiyor, Türkiye’nin AB’ye girişi ile Kıbrıs arasında
tansiyondan sonra kendilerine kapı göstermekten doğrudan bağ kurulmasına göz yumuyordu. Çünkü
BOZKURT 12
daha fazla bir şey yapılırsa bilemem… ancak böyle olduğu takdirde toplum AB rüyası ile
uyutulabilecekti.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

İşte tam bu noktada Rauf Bey’in 6 Mart 2003 günü Osmanlı coğrafyası üzerinde ünlü “Şark
Ankara’ya yaptığı ziyarette Recep Tayyip’e meselesi”nin adını değiştirerek yeni BOP
sorduğu soruyu ve aldığı cevabı yazmanın sırasıdır: martavalları organize etmeye pek meraklı batının
taşeronu olarak Akepe’nin; federal bir Anadolu-
“SORU:Yâni biz bu plâna evet dersek Türkiye’nin Rumeli federasyonu yolunda, önündeki en önemli
AB’ye alınacağı garanti mi?” engel olan Türk milliyetçiliği, 14 Aralık ta
teslimiyetçilerin evet demesiyle yara alacak, direnç
“CEVAP:Çözüm olursa kesinlikle AB’ye üye kırılacak; Akepe kadrolarına, Atatürk Türkiyesinin
olacağız diye bir garanti yok, ama kesin olan şu ki son istinatgâhı, kalpgâhı, direnek noktası
Kıbrıs çözülmediği sürece Türkiye AB’ye üye Çankaya’nın yolu açılacaktı.
olamaz.” 14 Aralık seçimleri evet “centilmen” olmamıştır.
AB/ABD ve BM, tanımadıkları ülkenin seçimlerine
Yâni kıymetli okuyucu sonu belirsiz bir macera gırtlaklarına kadar batmış, temsilci ve büyükelçileri
uğruna Kıbrıs Türkiye için feda ediliyordu. ile izlemiş, çuvalla para dağıtmışlardır.
Newyork Times’in unutulmaz yorumuyla “Yeni Akepe de kendi usulünce sürece müdahil olmuştur.
Lider Türkiye’yi ve kendisini Avrupalılara satmaya Ama “bizim” de yaptığımız hatalar yok değildir.
çalışıyor ” du.
İlk stratejik yanlış; “UBP ve DP’ye bir şekilde
Rauf Bey 25 Ocak 2003’te Genç Müteşebbisler küsen oylar yabancıya gitmesin” düşüncesiyle
Derneği’ni kabulü sırasında Recep Tayyip’in kurdurulan Hasipoğlu-Kalelioğlu ortaklığının
vitesten atmış, hesapsız, kitapsız çıkışları üzerine Kıbrıs’taki “Akepe karşıtı derin güçler” tarafından
şunu söyledi: desteklenmesi olmuştur.
“Türk hükümeti şimdi milli davalardaki ilkelerden
vazgeçmişse ve önümüze konan belgeyi olduğu gibi Bu ortaklığın seçimlerde aldığı % 3.5’luk oy
kabul etmeye hazırsa bunu bize açıkça söylemelidir. UBP’ye üç milletvekilliğine mâl olmuştur.
O zaman Anan Belgesi’ni olduğu gibi kabul edecek UBP üç milletvekilliğini almış olsaydı; her zaman
birisi bulunur, imzayı atar ve bu iş biter.” güçlüden yana olan Serdar UBP ile hükümet
kuracak ve New York’tan başlayan Kıbrıs ve
Türkiye, bu lâfı bir diğer Türk devletinin İsviçre’de devam eden görüşme rezaleti
Cumhurbaşkanı’ndan işitecek miydi Yarabbî? yaşanmayacaktı.
Recep Tayyip’in de istediği büyük bir ihtimalle
zaten bu idi. Süratle o “birisi”ni bulacak düzen İkinci yanlış; yanar döner Serdar’ın bir günde saf
kurulmaya başlanıldı. değiştirerek; İstiklâl Marşı söyleme özürlü Talât ile
koalisyon kurmasıdır.UBP’ye karşı ille de Serdar,
Karen Fogg-Bush çocuklarının büyük lojistik olmazsa Hasipoğlu-Kalelioğlu diyen o
desteği ile Kıbrıs’a para yığıldı. Hainler, işbirlik- muhteremler, çıkan bu tablo karşısında şimdi
çiler organize edildi. Gösteri ve yürüyüşler keyifle parmaklarına kına yakabilirler.
düzenlendi. Türkiye’ye, Türk ordusuna sövüldü.
Her neyse olan olmuş, 14 Aralık seçimleri
Akepe’nin, Kıbrıs’taki bu Türkiye ve Türk askeri kaybedilmemişse bile kazanılamamış; 14
aleyhindeki havadan hoşnut olduğu bile söylene- Aralık’taki muhtemel bir kaybın Akepe için 28
bilir. Mart’a yansıyacak olumsuz sonuçlarından da
böylelikle “kurtulunmuştur”.
Susarak “İşte görün bakın. İstenmiyorsunuz”
demek istiyorlar ve ona göre alternatif politikaReferandum geri çekileceğimiz son mevzidir.
üretiyor, daha doğrusu teslimiyetin kılıfını Kıbrıs’ta fikir-düşünce-ilke-istiklâl bağlamında 14
hazırlamaya çalışıyorlardı. Aralık’tan bu yana göğüs göğüse muharebeler
yaşanmaktadır. Kıbrıs Anavatan’dan bayrak
Biz hep KKTC’deki 14 Aralık seçimlerinin son istemektedir. Kıbrıs’a bayrak yağmaktadır.
derece önemli olduğunu yazdık. BOZKURT
Kıbrıs bir defa daha bayraklaşmaktadır. 13
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Anan’a referandum’da “hayır” diyecekler şimdiden Megali İdea ülküsünü sürekli canlı tutan Yunanistan,
ev ve işyerlerini, bağ-bahçelerini ay-yıldızlı Mısır bunalımı sırasında Osmanlı Devleti’nin içinde
bayrakla donatmaya başlamışlardır. bulunduğu zor durumdan yararlanarak, 10 Ağustos
1839’da koruyucuları olan üç büyük devlete birer
Kıbrıs; “Türk milliyetçiliği ayrımcılıktır… Kürtler muhtıra vererek, Girit’in kendisine bağlanmasını
benim gözbebeğimdir…Diyarbakır Ortadoğu’nun (Enosis) istemiştir. Ancak İngiltere, Yunanistan’ın
yıldızı olacaktır” diyenlere inat baştan aşağı yeterince güçlenmediğini ve Osmanlı Devleti
kırmızı-beyaz olmuştur. karşısında henüz tutunamayacağını göz önünde
tutarak Yunanistan’ın bu istediğini kabul etmemiştir.
İşte tam bu noktada Girit-Batı Trakya ve Kıbrıs Ama bundan sonraki dönemde İngiltere,
arasındaki kahredici benzerliğe işaret etmenin Yunanistan’ın yayılma politikasını aktif olarak
zamanı gelmiştir. desteklemeye başlamıştır. Özellikle Kırım savaşından
sonra, Yunanistan’ın yayılma politikasını destekleyen
Evet; yüz elli yıllık bir zaman dilimi içerisinde aynı İngiltere Yedi Adayı 1864 yılında bu ülkeye
coğrafyada, aynı düşmana karşı ve aynı yöntemlerle bırakmıştır. Bu birleşme üzerine, Rumların bulunduğu
üç ayrı vatan parçası kaybediliyorsa bunun adı Ege’deki bütün adaları ele geçirerek büyük bir
ehliyetsizlik, bilgisizlik, çaresizlik filan değil, geri Yunanistan kurmak isteyen Yunanlılar, Girit’i de
zekâlılıktır. Osmanlı İmparatorluğundan koparmak için, adaya
gönderdikleri papaz ve öğretmenlerle Rum halkını
Rauf Bey başlangıçtan bu yana “Kıbrıs Girit içten içe kışkırtmışlardır.
olmasın” demektedir.
Bu dönemde Batılı devletler bugün aynen Kıbrıs için
**** yaptıkları gibi konuyu bir Avrupa sorunu haline
GİRİT: Türkler, Girit’e ilk kez 1341 yılında ayak getirmişlerdir. Batı basınında Osmanlılar aleyhinde
basmıştır. 1427’de Girit’e amfibi akın yapan yazılar yayımlamak ve Osmanlı Devletine protesto
Osmanlı Donanması, bu akınlarını 1538’de notaları vermek için sıraya girmişlerdir.
Barbaros Hayrettin Paşa komutasında tekrarlamıştır.
1645’de Girit’i tümü ile fethetme harekatı başlamış Bu kapsamda Rusya, İngiltere ve Fransa’nın desteğini
ve Türk hakimiyeti, zaman içinde Kandiye şehri alan Girit Rumları, Yunanistan’dan aldıkları güçle 16
dışında, tüm adaya yayılmıştır. Batı, Kandiye’nin Ağustos 1866 tarihinde ada Müslümanlarını Kıbrıs’ta
de, Türklerin eline geçmesini önlemek için Akritas Planında yapmak istedikleri gibi bir gecede
oluşturduğu bir Haçlı Ordusu ile, bu şehri yıllarca (30.000 Türk) kılıçtan geçirmiştir. Batılı ülkelerin bu
savunmuştur. katliam karşısında yıllar sonra Bosna’da olacağı gibi
Bu savunma harekatı karşısında Girit savaşı 24 yıl, kılları bile kıpırdamamıştır. Bundan cesaret alan ada
4 ay 16 gün sürmüştür. Venedikliler daha fazla Rumları geçici bir hükümet kurarak, topladıkları bir
direnemeyerek teslim olmuşlardır. Böylece Kandiye Meclis aracılığı ile 2 Eylül 1866’da Enosis’i ilan
şehri de 27 Eylül 1669’da fethedilmiş ve tüm Girit ederek Girit’in Yunanistan’a bağlandığını
adası Türk hakimiyetine girmiştir. Türklerin adayı açıklamıştır. Bu esnada Girit’te 16 Tabur Türk askeri
Ortodokslara göz açtırmayan Katolik olmasına karşın, Osmanlı Devleti, Avrupa
Venediklilerden alması, aynen Kıbrıs’ta olduğu gibi devletlerinin müdahalesinden çekindiği için bu
adada yaşayan Rumlar tarafından büyük sevinçle askerleri kullanmamıştır. Bu durumdan daha da
karşılanmıştır. cesaretlenen Girit Rumları, Hacı Mihail adlı çetecinin
başkanlığında 12 bin kişilik bir kuvvet oluşturarak,
Fetihten sonra, kapanmış olan Ortodoks kiliseleri Türk halkını katletmeye, etrafı yakıp yıkmaya
açılmıştır. Türkler, aynen Kıbrıs’ta yaptıkları gibi, başlamıştır. Bu sırada Yunanistan da aynen, Albay
Girit’in boş topraklarının işlenmesi, üretimin Grivas’ı Kıbrıs’a göndereceği gibi, Albay Koreneos
artması, ticaretin gelişmesi için camiler, medreseler, adlı bir gerilla uzmanını ve birçok Yunanlı subayı
köprüler, kütüphaneler, çeşmeler yaparak ülkeyi Girit’e göndererek, çetecileri organize etmiştir.
yeni baştan imar etmişlerdir. Böylece Girit, Türk
yönetiminde gelişip zenginleşmiştir. BOZKURT 14
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Girit olaylarının, başladığı günden itibaren,


Barbarlık derecesine varan katliamlardan kaçan Yunanistan’a resmen katıldığı tarihe kadar geçirdiği
Türkler, Kandiye kalesine sığınmaya başlamış, süreç ve bu sürecin gelişme aşamalarının Kıbrıs
Eylül 1866 sonunda kaleye sığınanların sayısı 50 sorunuyla aşağıda sıralanan birçok benzerliklerinin
bini bulmuştur. Bu arada 60 bin civarında Türk ise olduğu görülmektedir.
Anadolu’ya göç etmiştir. a. Girit de, Kıbrıs da Türklerden önce Venediklilerin
yönetimi altındaydı. Her iki ada da, Türkler için çok
Bu gelişmeler karşısında artık daha fazla suskun önemli bir stratejik konumda bulunmaktadır.
kalamayan Osmanlı Devleti, Yunanistan’a bir b. Girit’i ve Kıbrıs’ı Yunanistan’la birleştirme emeli
protesto notası vererek, 40 bin askerini Girit’e Megali İdea ülküsüne dayandırılmıştır.
göndermiştir. Bu arada Yunanistan’dan yapılan c. Her iki adada da başlatılan enosis kampanyasının
silah, cephane ve gönüllü sevkini durdurmak için ardında Yunanistan ve Rum Ortodoks kilisesi vardır.
adayı, ablukaya almıştır. Batılıları kızdırmamak için ç. Girit’te Türk halkına katliamlardan kurtulabilmeleri
ilk aylar sertlikle değil, yumuşak yöntemlerle için Ortodoks dinine geçme teklifleri, aynı şekilde
çetecileri durdurmaya çalışan Osmanlı Devleti, Kıbrıs’ta Grivas tarafından tekrarlanmıştır.
1866 yılı sonuna doğru sert önlemlere başvurarak d. Batılıların stratejisi o zaman için Girit’te Osmanlı
ayaklanmayı bastırmıştır. donanmasını bugün de Kıbrıs’taki Türk Barış
1830 Londra Antlaşmasıyla belirlenen bağımsız Kuvvetlerini adadan çıkarmaya odaklanmıştır.
Yunanistan sınırlarının Girit ve Doğu Ege Adalarını e. Girit’te Yunanlılar’ın çıkardığı isyanlar
dışarıda bırakması üzerine Pan-Helenizm yanlısı “bağımsızlık savaşı”; Kıbrıs’ta masum Türk halkının
Yunan milliyetçileri geçmişte Helen uygarlığının katliamlardan kurtarılması için gösterilen çabalar ise
geliştiği ve yayıldığı her yeri ilhak düşüncesiyle “Türk Barbarlığı” olarak adlandırılmıştır.
harekete geçtiler. Bunun ilk adımı Girit’i ve Ege f. Girit için 1897 yılında Osmanlı – Yunan savaşı,
Adalarını Yunanistan’a katarak Enosis’i Kıbrıs için ise 1974’de ise Türk-Yunan savaşı baş
gerçekleştirmekti. göstermiştir.
24 Temmuz 1908 tarihinde II. Mesrutiyetin g. Her iki seferde de Elenizmi yaymak için
ilanından sonra iç politikada meydana gelen Türkiye’deki Rum okulları dahil okul ve kiliseler
karışıklık, Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhakı, yaygın olarak kullanılmıştır.
Rusya’nın Boğazlar statüsünü lehine değiştirmek ğ. Büyük Avrupa devletleri, Yunanlıların Megali İdea
istemesi ve Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan emellerine sempati ile bakmış ve destek vermiştir.
etmesi üzerine cesaretlenen Girit Meclisi, 5 Ekim Nitekim Fransa 1867 Girit ayaklanması üzerine, Girit
1908 tarihinde adanın Yunanistan’a bağlandığını için aynı şimdiki gibi plebisit yapılmasını önermiş ve
ilan etmiştir. Rusya ile birlikte adanın Yunanistan’la birleşmesini
desteklemiştir.
Girit Meclisi’nin aldığı bu ilhak kararını Yunanistan h. Girit de özerk bir statüye kavuştuğunda ayrı bir
hemen kabul ederek Girit’i sınırları içine katmıştır. bayrağı, pulu, parası ve polisi vardı. 1960’da Kıbrıs
Fakat Osmanlı Devleti bu ilhaka kesin olarak karşı Cumhuriyetinin de ayrı bir bayrağı, pulu, parası,
çıkmış ve Girit yönetiminin bu kararını protesto polisi, Türklerle ortak bir Meclisi ve hükümeti vardı.
etmiştir. Büyük devletler de, Bosna Hersek ve Fakat Girit, nasıl özerk yönetimden enosise
Bulgaristan bunalımlarının sürmekte olduğu sırada, ulaşmışsa, Kıbrıs Rumları da aynı yöntemlerle
yeni bir sorunun daha çıkmasını istemediklerini, bu bağımsız cumhuriyeti bir basamak olarak kullanmış
olayı bir oldu-bitti olarak tanımlamışlardı. Ayrıca ve Yunanistan’la birleşme yoluna girerek ortak
büyük devletlerin askerlerinin adadan devleti yıkmaya çalışmışlardır.
çekilmesinden sonra, resmi ve özel binalara Rum ı. 1931 isyanı, 1955-59 EOKA tedhişi ve 1963-74
bayrağı asılmaya başlanmıştır. yıllarında Türk toplumunu imha hareketleri ve
Akritas planı, hep Girit’teki uygulamaların birer
Osmanlı Devleti, bu durum karşısında 3 Kasım tekrarı niteliğindedir.
1909’da büyük devletlere bir defa daha başvurarak,
Girit sorununun kesin olarak çözümlenmesini
istemiştir. Fakat büyük devletlerden, bu konuda
daha zamanın gelmediği cevabını almıştır. BOZKURT 15
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

i. Kıbrıs’ın bağımsızlığı da Yunanlılar ve Rumlar Bu kurullarda eşit sayıda Türk ve Rum üye, fakat
tarafından, Girit’te olduğu gibi, ENOSİS için bir sonucu etkileyecek oranda da yabancı üye
sıçrama tahtası kabul edilmiştir. bulunacaktır.

1963 Rum saldırılarından sonra, 1964 yılı Mart Yabancılar şimdiye kadar hangi tarafa “müzahir”
ayında Kıbrıs’a gelen BM Barış Gücü, Rumların olmuşlardır kıymetli okuyucu?
ada üzerindeki egemenliğini yayma ve
sürdürmelerinde kendilerine yardımcı olması Bütün dünya silahlanıyor, birbirini yiyor ama her
Kıbrıs’ı, bir Türk –Rum ihtilafı olmaktan çok nedense Anan sadece Kıbrıs’ı “silahsızlandırmak”
BM’in ve bugünde Avrupa Birliği’nin ilgi alanı istiyor..Silahsızlandırmak istiyor ama güneydeki
içine girmiş olması gibi örnekleri çoğaltılarak İngiliz üslerine hiç dokunmuyor. Ada’ya geçiş süresi
sıralanabilir. içinde BM askeri konuşlanacak.. Sonra?

Kıymetli okuyucu en çarpıcı benzerlik, 2004 Annan Sonrası gene başa dönülecek, BM askerinin “etkin
Plânı ile 1868 Girit Nizamnamesi arasında denetim ve gözetimi altında” Rumlar,
bulunmaktadır:2 “silahsızlandırılmış” olan Türkleri kesecekler.
1-Girit; Hanya, İsfakya, Kandiye, Resmo, Laşid Aynı Girit’teki gibi...
adıyla beş sancağa, sancaklar kazalara, kazalar
nahiyelere bölünecek. Yâni Rumlar, yabancıların koruyucu şemsiyesi
altında Türkleri “idare” edecekler. BM askerleri ve
2-İsfakya ve Laşid sancak mutasarrıfları yabancı kurullar nezaretinde gerçekleştirilecek olan
Rumlardan, Kandiye ve Resmo sancak Türklerin kesimi ise, tabii ki İslâmi kurallara göre
mutasarrıfları Türklerden, kaza kaymakamları ise değil, ruhanî ölçütlere göre yapılacak.
halkın çoğunluğuna göre Rum ya da Türklerden Aynı Girit’teki gibi…
olacak.
****
3-Türk mutasarrıflara birer Rum, Rum
mutasarrıflara birer Türk yardımcı tayin edilecek. BATI TRAKYA:3

4-Her mutasarrıf ve kaymakam nezdinde Rum ve Konunun burası özellikle hayati önem arz etmektedir.
Türklerden 3'er kişinin katıldığı meclisler görev Çünkü ortada hem bir plebisit-referandum konusu
yapacak. vardır, hem de; Anan Plânı sonrası AB vatandaşlığı
kazanımında Kıbrıs Türklerine; Yunanistan’ın AB’ye
5-Osmanlı’nın atayacağı vali nezdinde "Vilayet girdiğinden beri AB vatandaşı olmaları bakımından
İdare Meclisi" adıyla bir meclis kurulacak. Meclis, örnek olarak gösterilmekte olan Batı Trakya Türk
her sancaktan biri Türk, biri Rum seçilmiş azınlığının başına gelenleri “terennüm” edecektir bu
temsilcilerden oluşacak. Bunlar "Vilayet Umumi bölüm.
Meclisi" tarafından seçilecek.
Kısaca ifade edelim; Batı Trakya Türkleri 15 senedir;
6-Vilayet Umumi Meclisi, her kazadan seçilen Türk AB üyesi olan “Yunanistan içinde bir azınlık” olarak
ve Rum temsilcilerden oluşacak ve kanun koyma (Aynı Anan ile Kıbrıs Türklerinin, Rumlar nezdinde
yetkisi, bu mecliste olacak. yapılması öngörüldüğü gibi) “AB vatandaşıdır” ama
Bitmedi kıymetli okuyucu; Girit’te de Girit’i
yabancı komisyonlar idare ediyordu; Kıbrıs’ta da a) kendi milletvekillerini seçmeleri ülke çapında
Anan’ın kurduğu “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nde getirilen % 3’lük baraj ile engellenmektedir,
” şu “yabancı kurullar” etkin rol oynayacaklardır:
Kıbrıs Merkez Bankası, Kıbrıs Yüksek Mahkemesi, b) fert başına düşen milli gelir Yunanlılara göre beş’te
Vatandaşlık Kurulu, Yabancılar Kurulu, Adliye bir oranında daha azdır,
Kurulu, Yeniden Yerleştirme Kurulu, Mülkiyet
Kurulu, Gayrimenkul Mahkemesi, Uzlaşma c) Askerlikten muaf filan değillerdir, Yunan subayları
Komisyonu BOZKURT 16
emrinde –geri hizmette- “silah verilmeden” askerlik
Aynı Girit’teki gibi.. yapmaktadırlar.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Yâni hem siyaseten kendilerini ifade (Şimdiki AB yanlısı STÖ ve meslek örgütleri). Bu
edememektedirler, hem AB üyesi olmanın getirdiği maksatla Müslüman Gençler Birliği teşekkül ettirilir.
ekonomik avantajdan Yunanlılar kadar istifade
ettirilmemektedirler. Buna rağmen halk arasında Türkiye yanlısı cereyan
da yok değildir. “Türküz, yaşarız biz kinimizle;
Peki Batı Trakya Türkleri bu duruma nasıl Ağlama sen garip vatan, Kafkasya dağları, Annem
gelmişlerdir? beni yetiştirdi” gibi milli şarkı ve türküler hayli
rağbettedir.
Bulgarlar Birinci Dünya Savaşında Makedonya
cephesinde ağır bir yenilgiye uğradıktan sonra aynı 24 Nisan 1920’de San Remo’da Batı ve Doğu Trakya
Osmanlı İmparatorluğu gibi mütareke imzalamaya Yunanistan’a verilir.
kabule zorlandılar. Mütareke şartları tabiatı ile Nisan 2003’de Rumlar AB’ye kabul edilince
Mondros gibi ağırdı. Müttefikler gerekli gördükleri Simitis’in “Enosis’i başardık” demecine dikkat..
Bulgar topraklarını işgal edeceklerdi.
12 Mayıs 1920 günü; plebisitte oy kullanacak
İşte bu şarta uygun olarak 1913’den beri Bulgar mümesillerin seçimi yapıldı. Nüfus oranına göre 5
egemenliğinde bulunan Batı Trakya, 15 Ekim 1919 Türk; 1 Yahudi, 1 Rum, 1 Bulgar mümessil
tarihinde müttefikler tarafından işgal edilir. seçilecekti. Türk tarafında, bir ölçüde bağımsızlıkmış
gibi takdim edilen Fransız mandası için oy
Batı Trakya’da Fransız General Şarpi idaresinde kullanacağı düşünülen mümessillerin seçileceği
yöneticilerin Türk olduğu kukla bir hükümet kanaati hakimdi.
kurulur. Kasım-Aralık 1919’da Batı Trakya'da
kurulan bu idare bir geçiş dönemi idaresidir ve asıl Batı Trakya’nın 12 Mayıs 1920’si; Kıbrıs’ın 14
amaç bölgenin Yunanlılara devrini Aralık 2003’üdür kıymetli okuyucu..
kolaylaştırmaktır. Fransızlar hükümet fiilen
kurulmadan önce İskeçe' nin Yunanlılar tarafından Seçimler sonucu sandıklar açılıp oylar sayılınca şok
işgal edileceğini dahi açıklarlar. yaşandı; halkın çoğunluğunun düşüncesi
istikametinde oy kullanacağı varsayılanlar değil,
Ancak Şarpi Fransız Mandasında bağımsız bir Batı kimsenin tanımadığı muhtemelen Yunan muhibbi
Trakya hükümeti kurmak için çalışmalara başlar, şahıslar seçilmişti.
Yunanlı hükümet mümessili Vamvakas da bölgenin
Yunanistan’a devri için. Biz de 14 Aralık seçim sonuçları açıklanınca benzer
bir şok yaşamadık mı?
Şarpi’nin çabalarının, AB “mandası” ile şimdi
Kıbrıs Türklerini kandırmakta olan Karen Fogg- Şarpi-Arif Efendi telaşa düşüp olabildiğince durumu
Verhaugen ikilisinin çalışmaları arasındaki kontrol edilebilir hâle getirmeye çalıştılar.
benzerliğe dikkat.. Mutasarrıf Arif efendi; Türk mümessillerin tamamı
üzerinde etkisi olacağı varsayılan Hafız Salih Efendi
Buna göre ”İtilaf Devletleri arası Muvakkat Batı ile makamında bir konuşma yaptı.
Trakya Hükümeti”; Gümülcine'de Şarpi
kontrolundaki bir Türk tarafından (Arif zade Arif Hafızın cevabı konunun alacağı hâli açıklaması
Efendi), Batı Trakya'nın Doğu Trakya ve Türkiye bakımından son derece ilginçtir:
ile her türlü ilgisini kesmek ve Batı Trakya'da “Fransız idaresinde kalmak sakıncalıdır. Çünkü
Fransız mandasını sağlamak için kurulur. Fransa büyük devlettir. Sonra ondan yakamızı
kurtaramayız. Halbuki Yunanlılar küçük bir millettir.
Şarpi-Arif Efendi; muhtemel bir plebisit öncesi Onlardan kurtulmak Batı Trakya’lılar için zor
“Fransız yardımıyla kurulacak Türk Hükümeti değildir.”
idaresinin bir nevi istiklâl olduğunu halka anlatmak
maksadıyla” birlik ve dernekler kurarlar. İki gün sonraki seçimde delegelerin Batı Trakya’nın
BOZKURT
Yunanlılara verilmesi yönünde oy kullanacağı17belli
olmuştu.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Batı Trakya’nın 14 Mayıs 1920 plebisiti, Kıbrıs’ın O gece ve ertesi gün halkı galeyana getirecek çok
20 Nisan 2004 referandumudur konuşmalar, toplantılar yapıldı, marş ve türküler
çalındı.
14 Mayıs günü oylamanın yapılacağı Mutasarraflık
bahçesi erken saatlerden itibaren köy ve Ama iş işten geçmişti kıymetli okuyucu.. Ertesi gece
kasabalardan gelenler tarafından doldurulmuştu. Yunan birlikleri kasaba ve köyleri işgal ettiler.
Bandolar marşlar çalınıyordu. Fransız mandası
altında da olsa bağımsız bir devlet kurabilecek 14 Mayıs 1920’den Mart 2004’e tam 84 yıl geçti.
sonucun çıkacağı varsayımı ile halk oyunları
oynanıyordu. Tam 84 yıldır Batı Trakya Türkleri “Yunanistan
Fransa’ya göre küçük devlettir, ileride nasıl olsa
Manda fikrinde olanlar; bu devletin Türkiye ile onların elinden kendimizi kurtarırız” aldatmacasının
Yunanistan arasında bir tampon olabileceği hayal kırıklığını yaşıyorlar.
argümanını da ekliyorlardı tezlerini kabul edilebilir
göstermek için. Mümessilleri büyük ihtimalle Vamvakas, para ile
satın almıştı.
Oy kullanacak mümessiller halkın arasından
geçerek binaya girmeye çalıştıkları zaman da Ama Batı Trakya Türkleri’nin bir “Rauf Bey”leri
“Türküz, ölürüz namusumuzla” marşı çalıyordu. yoktu.

Kısa süre sora; işgalci ülkelerin müşahitleri önünde Bu örnek gözümüzün önünde iken 20 Nisan
yapılan oy verme işlemi bitti. Ve mümessiller referandumunun benzer sonuçlar doğurmaması için
çıkmaya başladılar. elden gelen yapılmalıdır.

Mümessiller üzgün ve başları yerde çıkıp, süratle 20 Nisan gecesi Batı Trakya plebisiti gibi bir sonuç
bahçeyi terk ettiler. Fazla beklenilmedi. çıkması halinde istediğiniz yerde miting yapıp, marş
çalın, tanımayacağız deyin.
Belediye Başkâtibi Bursalı Şerafettin Bey balkona
çıkıp ağlar gibi titrek bir sesle sonucu açıkladı: İş işten geçmiş olacaktır.

“Hemşehrilerim, mümessillerimiz oylarını Testi kırılmadan Rauf Bey’in-Eroğlu’nun etrafında


ekseriyetle Yunanlılar lehine kullanmışlardır. birleşin.
Musevi ve Bulgar mümessil ile bizden Hacı Yusuf
Fransız mandası altında bağımsız Türk devleti için; Sonra sevgili Kıbrıs Türkleri, başınızı vuracak taş
diğer dört Türk ile Yunan mümessil Yunanistan’a bulamazsınız..
ilhak için oylarını istimal etmişlerdir. Vaziyet
budur.”

Halk şaşırıp kalmıştı. Ağlayanlar kalabalık bir


yekûn tutuyordu. Mümessillere küfredenler de GİRİT ile ilgili kronolojik bilgiler KKTC
vardı. Cumhurbaşkanlığı’nın resmi web sitesi olan;
www.trncpresidency.org den alınmıştır.
Kalabalığın içinden bir ses; “Dağılmadan Sohtalar
Medresesine gideceğiz, buradaki büyük bahçede 2
Öner Bahadır
miting yapacağız. Bu rezaleti müttefikler nezdinde
protesto edeceğiz. Yürüyelim arkadaşlar. Davullar 3
“Batı Trakya Türk Devleti” Kemal Şevket Batıbey.
zurnalar susmasın. Milli marşları çalmaya devam Boğaziçi Yayınları. İstanbul 1979
etsin. Yürüyoruz.”
BOZKURT 18
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Referandumda “evet” oyu çıktığı takdirde , 70 bin


Kıbrıs’ın meşhurları deyince insanın aklına önce Rum’un içimize girmesine, oturduğumuz “bizim”
hellim peyniri ve af buyurun eşekleri gelir. Peki evlerimize, ekip-biçtiğimiz “bizim” toprağımıza
neden böyledir yani nedir bunları meşhur eden yerleşmesine razı olunan plan…
özellikleri. Hellim Peynirini inceleyelim; bu
peynir çok kaliteli tüm dünyaca beğenilen, Referandumda “evet” oyu çıktığı takdirde, her
muhteşem tada sahip bir peynirdir en büyük dört kişiden birinin Rum olmasına izin veren,
özelliği ise diğer peynirler gibi ateşi gördüğünde Kıbrıs’ın 14 yıl sonra tamamen Rum adası
erimemesi ve ızgara edilebilmesidir bunun sırrı olmasına izin veren Annan planı. Türklerin
ise yapılışında saklıdır zira hellim tuzlanmadan Rumlar tarafından rahatça ve “yeniden”
önce 90-95 derecede pişirilir yani “ateşle katledilmelerine izin veren Annan planı….
sınanmıştır”. Izgarada “ateş” üstünde yada onu
“yumuşatmak ve kıvama getirmek” tadına tat Bu plana destek verilebilir mi, referandumda evet
katmak için kullanılan tereyağında, formunu korur oyu verilebilir mi?
ve sathından hiçbir kaybı olmaz. Eğer olursa bilin
ki zaten o hellim değildir, kaşarı size hellim diye Varoluşun yada yok oluşun başlangıcının
sunmuşlardır “yerseniz”. ayrımındaki Kıbrıslı soydaşım, –Güneri
Civaoğlu’nun (soyadı ne kadar yakışıyor) 1 Nisan
KIBRIS’IN MEŞHURLARI
Bir de eşekleri (lafımız meclisten dışarı, içeri,
dışarı… neyse) vardır tabii, bunun meşhurluğu ise
yazısına inat-“ “ırkdaşım” siz ki “Kıbrıs
Türkünün yaşayış ve hürriyetine; canına, malına
dayanıklılığı, ve iriliğinden kaynaklanan yük ve her türlü anane ve mukaddesatına , her nereden
AHMET
■ taşıma H. yeter
kapasitesi, HACOĞLU
ki sahibi yada sahipleri ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere
karnını doyursun otun her türlüsünü, ağaç
ahmet@turan.tc karşı koymak için kendimi TÜRK MİLLETİNE
yapraklarını, dikenleri her şeyi yer ve ADADIM…” diye başlayan yemini etmiş nesil ve
dayanabildiği ve tok olduğu sürece çook iyi onun çocuklarısınız. Ettiğiniz yeminin gereğini
hizmet verir ama bu eşeği başkası beslemeye yerine getirmek için kanınızın son damlasına
başlarsa hemen ona alışır. Ne uysal hayvan değil kadar direneceğinizi ve gerekirse her şeyi
mi ? Bu uysallıkla meşhur olması da, siz de hak yapabileceğinize inancım tamdır…
verirsiniz ki tabiidir.
Ateşle sınanmış bir neslin çocukları, kimlerce
Konumuz Kıbrıs, portakal bahçeleriyle, yemlendiği malum olan eşeklerin yalanlarına
Sirtolarıyla, Lefkara işleriyle, Nor börekleri ile kanamaz…
yok edilmek istenen Kıbrıs. Dr. Fazıl Küçüklerin,
Denktaş Beylerin nice isimsiz kahramanların
hatıralarının, izlerinin silinmek istendiği Kıbrıs.
“Kan” ile alınan Kıbrıs. Beşparmaklarıyla, geriye
indirilemeyen tanklarıyla Kıbrıs.

Ve meşhur nüfuzlu Siyoncu ailenin, Ganalı zenci


damadı “Annan”ın planı…

Referandumda “evet” oyu çıktığı takdirde, “Kan”


ile alınan topraklarımızın üçte birini buraya Her şeye rağmen; MUTLAKA BİR GÜN
yerleşecek 100.000 Rum’a vermeye razı olunan MUTALLO…
plan… BOZKURT 19
Tanrı Türk’ü Korusun!
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Uluslararası güçler ve onların sponsorluğunu Devlet yönetim şekli; Bileşik Cumhuriyet (Federal),
üstlenen Petrol şirketleri Irak ve Ortadoğu demokratik ve çoğulcu olacak. İdari yönetim ise
üzerinde kurdukları plan ve projelerin geri Merkezi hükümet ile bölgesel hükümetler arasında
dönüşümünü sağlamak için süreci hızlandırmış bölüşülecek, kuvvetler ayrılığı esas alınacaktır.
gözüküyor. Irak’ın resmi dili Arapça ve kürtçe olarak
belirleniyor fakat diğer diler ile de eğitim hakkı
Başta Irak olmak üzere Kıbrıs’ta, Suriye’de, sağlanacağı söyleniyor.
İran’da ve Türkiye’nin Güney Doğusunda, farklı
senaryolar ile bölgeye yerleşme çabaları hızla İkinci bölümü ise hukuki esaslar oluşturmaktadır.
sürmektedir. Bizleri yakından ilgilendiren Kıbrıs Başta vatandaşlık hakları ve Saddam döneminde
ve Kerkük’te ise bu planların son aşamalarına vatandaşlıktan çıkarılanların haklarının iade
gelinmiş gözüküyor, bu güçler Kıbrıs’ta bileştirici edilmesi ve Iraklılar arasında eşitlik ve fark
bir misyon üstlenmişken Irak’ta bölücü bir çaba gözetilmemesi din, ırk, cinsiyet, düşünce ayrımı
içindedir. yapılmaması hususlarını getiriliyor. Üçüncü bölüm;
Irak geçici hükümet yapısını konu almaktadır.
Bugünlerde Kıbrıs’ta ısmarlama bir plan ve Merkezi ve bölgesel yapıların yetkileri ve
anayasa tasarıları görüşülürken, birileri Irak’ta anayasanın üstünlüğü, belirtilmektedir. Dördüncü
çoktan hazırlanan uydurma bir anayasayı geçen bölümde de yasama erkinin 275 kişiden oluşacağı
ayın başında ABD’nin isteği doğrultusunda birer ve 1/4 ‘nin kadınlara ayrılacağını kayıt
GEÇİCİ ANAYASA ve TÜRKMENLER
kukla olarak atanan geçici yönetim konseyi
tarafından onaylayarak ve işgal kuvvetlerin
edilmiştir.Beşinci bölümle yasama kuvvetinin
çalışma prensiplerini izah etmektedir, Altıncı ve
temsilen oturan Bremer’in izniyle yürürlüğe Yedinci bölümlerde yargının çalışma şekli
MURAT TÜRKMENATA
■ soktu. belirtilmekte, sekizinci bölümde bölgesel yapının
murat@turan.tc düzenlenmesi ve son olarak dokuzuncu bölüm ise
Önümüzdeki iki yıl belki de daha fazla bir süre kalıcı anayasa için çalışmalar ve sonrası için bazı
için, Irak’ın geleceğini belirleyecek ve gündemini maddeler ihtiva etmektedir.
oluşturacak geçici anayasayı sizler ile beraber
inceleyeceğiz. Bizim için burada önemli olan anayasadan çok,
Türkmenlerin durumudur. Anayasanın ilk
Kısa bir giriş ile başlayan anayasa, geçen dönemin görüşmelere açıldığında daha doğrusu Arapça’ya
Irak halkı üzerinde bıraktığı tahribatı ve bunu çevirisi yapıldığında (çünkü bu anayasanın taslağı
hukuki düzen ile aşacağını ve kurucularından Irak dışında yazılmış geçici konsey üyelerin
olduğu Bileşmiş Milletlere ve uluslararası hukuka eklemeleriyle ) Türkiye’ye verilen sözlere rağmen
bağlı kalacağını belirttirmekte. Genel olarak 9 Türkmenlerin adı dahi geçmemekte idi. Fakat önce
bölümden oluşan geçici anayasa, 62 madde ile Tuz ilçesinde daha sonra Kerkük ardından
çerçeve anayasa özeliğini taşımaktadır. İlk bölüm Bağdat’taki yürüyüşlerle ve defalarca bu sivil
genel esaslar adı altında 9 maddeden oluşmakta hareketin tacizlerden öte saldırılara uğramasına
olup, içinden bazı önemli hususları belirtmek rağmen temel haklarında direnmiş olması, kısmen
gerekirse; bu anayasanın de olsa hazırlanan planları bozmuştur ve İTC’de
(30-Haziran-2004 ile 31-Aralık-2005) arası dahil hiçbir kurumsal destek almadan Irak Türkleri
yürürlükte olacağını ve iki dönemden oluşacağını kendi içinden çıkan bir hareketle davasına sahip
görüyoruz. Birinci dönemde şu an ki geçici meclis çıkmış ve bunun sonucu olarak kağıt üzerinde
konseyinin, Irak Milli Meclisini seçeceği, bunun önemsiz fakat kimseden destek almadan da bir
için de Bileşmiş Milletlerin desteğinden şeylerin yapılabileceğini göstermesi bakımından
yararlanılacağı yazılmaktadır. toplumsal bir özgüvene kaynak olmuştur.
BOZKURT 20
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Bu 62 maddelik anayasa da Türkmenler kendileri


için ne gibi bir artı değer oluşturmuş diye bakarsak;

a) Anayasanın sekizinci bölümün 53. maddesine,


(D) bendi eklenmiş olup “Bu anayasa Türkmenlerin
ve kildo-asurilerin (idari,kültürel ve siyasi) haklarını
koruyacaktır” fıkrası eklenmiştir.
b) Kürtlerin istek ve arzularına rağmen anayasada
Kerkük ili Kürdistan idari bölgesine dahil
edilmemiş ve Kerkük’ün idari durumu ertelenmiştir
c) En önemlisi bölgede kuyruklu Kürtlere karşı bir
kamuoyu yaratılmıştır ve ne yazık ki Türkmenler
bunu Ankara’ya rağmen başarmıştır.

Bugün Ankara halen Irak’ta herkese eşit davranma


politikası yapmaya çalışmaktadır. Ne var ki siyasi Türkmenler son bir ayda kürdistan planını
ve ekonomik uygulamalar bunun tersini yavaşlatmış, onu aksatmıştır. Türkmenlerin direnci
göstermektedir. Bu dakika itibariyle hala mecliste başta ABD olmak üzere onların kuklası kürtlerin işini
hiç de küçümsenmeyecek sayıda Berezani – bozmuştur.
Talabani için lobi faaliyeti yürüten millet vekilleri
vardır. İktisadi alanda ise kendilerince
kürdistanlarının stratejik limanı Mersin’de müthiş ZOR OYUNU BOZAR diyerek bütün faaliyetlerimizi
bir faaliyet içindeler. ona göre şekillendirmeli, Türkmeneli’nin güvenliği
için gereken her türlü önlemi almalıyız.
Sözü fazla uzatmadan öze dönmek gerekirse;
önümüzdeki dönem çok daha çetin geçecektir,
çünkü planlanan projede Kerkük birileri için kilit Ankara’dan olayları seyretmekle yetinen
bir coğrafya teşkil etmektedir. Zaten vaz geçmiş de muhteremler, Irak’ın yeniden inşasıyla ilgili
değiller ve her yerde Kerkük konusunu müteahhitlik ihalelerinin peşinde koşmak dışında
kapatmadıklarını sadece biraz ertelediklerini örneğin Türkmenlerin güvenliği için de kıllarını
söylüyorlar. Daha doğrusu Kerkük’ün demografik kıpırdatsalar, Türkiye’nin etrafında olan-biten
yapısını bozarak avantajlı duruma geçme gelişmeler hakkında dahi bir tek açıklamada
amacındalar. bulunmayan ve üstelik vazife adının başında “Milli”
sıfatı bulunan Bakan hazretleri, ömrünün ilk basın
Sonuç olarak Irak anayasası detaylara indiğimizde açıklamasını Kerkük’te verse, Kerkük’e teşrif ettikleri
çelişkiler ile dolu bir metin ve bir çok hukuki gün Kale’ye ay-yıldızlı Türk bayrağı çekilse, dost-
sakatlığı bulunmaktadır. Kürdler bu anayasayla çok düşman Türkiye’nin Türkmenlerin yanında olduğunu
büyük güvenceler almıştır. Ülkede çoğunluğu görse ne güzel olurdu değil mi?
oluşturan Şiiler dahi bu güvencelerin yarısını
kadarını alamamıştır. Türkmenler ise 100 binlik
Asuri azınlığı ile bir tutulmaktadır. Irak Türklerini önümüzdeki dönemde “Kalıcı Irak
Anayasası” ve Kerkük’ün statüsü için çok çetin bir
Her şeye rağmen Kerkük Kalesi direnecektir fakat yol beklemektedir. El ele verirsek karşımızda kimse
Türkmenleri üzen bu haksızlıklar değil Ankara’nın duramaz, yeter ki damarlarımızdaki kana
suskunluğudur. güvenelim…

Tanrı Türk’ü Korusun!


BOZKURT 21
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Oldukça yakışan bu kıyafetin, yapılan


törenlerin sorgulanmasını da
beklemiyorduk zaten. Eğer başka birisi o
konumda olsaydı neler olacağını
Gazetelerimizde Kıbrıs konusundaki " görecektik. Bunları göremedikse de, buna
zafer manşetleri" 14 Şubat 2004 mukabil bu ABD kontrollü, tarikat, şeyh
cumartesi gününden itibaren devam güdümlü,bölücü işbirlikçisi medyanın
etmekte. Başlıklara bakıyoruz : "Türkiye sütunlarında yer işgal eden gayr-i Türk
bir adım önde " ,"Denktaş'tan kurt unsurlardan da sayın başbakanın vücut
planı","Devam Rauf bey tarih seni dilini nasıl kullandığını,Annan planı
yazar", "Zafer bizim " vb yalakalıklar. konusunda girişimlerde (!) bulunduğunu ve
Tam "Karen Fog"(!) çocuklarına yakışır bir takım garantiler de aldığını öğrenmiş
bir tablo. olduk.
Aynen 14 Şubat 2004 cumartesi gününden
Bilgisiz biri bunları okursa " aferin itibaren Denktaş'ın New York
bize ,demek ki kısa bir müzakere görüşmelerinin neticesinin bir zafer
sonucunda bile bir takım başarılar elde olduğunu öğrendiğimiz gibi.
edilebiliyor, işte Kıbrıs'ta istediklerimizi *****************************************
elde ettik " derdi. Oysa ortada elde ABD gezisi dönüşü, bayram ertesi hemen
edilen bir başarı yok. kollar sıvanıyor. ABD Başkanı Bush'un
Birilerinin,birilerine verdiği sözü yerine verdiği destek teminatı Kıbrıs'ın feda
getirme gayretiyle yapılan itekleme, edilmesinde değerlendi-riliyor. KKTC
emrivaki ve görüşmeler aşamasında C.başkanı Ankara'ya çağrılıyor. Annan
SAKLANAN GERÇEKLER VE CENAZEYİ
pazarlık gücümüzü sıfırlayan,teslimiyet
içeren beyanlarla uyumlu bir gelişme
planının görüşülmesi için New York'a
gidilmesine ve müzakerelere başlanmasına
KALDIRACAK İMAM
sonucu sadece Rum'larla müzakere
masasına oturmayı kabul etmiş
karar alınmaya çalışılıyor.Denktaş'ın bir
takım tereddütleri vardır. Denktaş
bulunuyoruz.Kısaca bugüne kadar tereddütlerini dile ge-
reddettiğimiz Annan planını görüşmeyi tirmeye gayret ediyor. Bu arada "Karen
kabul
■ YAKAN etmiş oluyoruz.
CUMALIOĞLU Fog"(!) çocukları da boş durmuyor tabi. Bir
(Kıbrıs Milli Koordinasyon Komitesi Başkanı)psikolojik harekat başlamıştır. İşsizlik
Ya sonra ?... sorununun büyüdüğü, devletin
Uzlaşma olmadığı takdirde son sözü ekonomiden dışlandığı Türkiye'de; iktidar,
Annan söyleyecek ve bu konuda TBMM iktidarın nimetlerini değerlendirip devleti
devre dışında kalacak.Satır aralarında dört koldan kuşatmış olmasına rağmen;
bu gerçekler sırıtırken, teslimiyete geleceğini iktidarın geleceğine bağlamış
varan gelişmeler nasıl bir zafer oluyor, medyada estirilen hava ile "Türkiye'nin
kimin veya kimlerin zaferi oluyor kurtarıcısı" rolü üstlenilir.
acaba ?... İyice düşünelim!...
************************************** Sanki bir merkezden yönetiliyormuş havası
Kurban Bayramı öncesi AKEPE içerisinde ; "BM Genel sekreteri Kofi
hükümetinin başı, başbakan Erdoğan Annan'ın ön koşullarını kabul etmek
ala-i vala ile önce Davos'a, ardından teslimiyettir " diyen Denktaş'a saldırı
ABD'ye gitti. Dış basın bu gösterişli başlar. Denktaş "teslimiyet" dedikçe;
gidiş-gelişlere, coşkulu karşılamalara Annan planına gözü kapalı "evet" diyenler
oldukça geniş yer verdi. Dış basın BOZKURT
tepinip ayağa kalkar ve bağırırlar: 22
yazarda iç basın yazmaz mı? Onlarda "Denktaş Türkiye'deki statükocularla
gereğini yerine getirdi.Her gelişmeye birlikte direniyor, bu son
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

ABD himayesindeki kalem erbabı ise: 23 Ocak 2004 tarihli MGK görüşmeleri
"AKP, demokrasi yolunda önemli adımlar sonucu oluşturulan devlet politikası
atıyor; Beyaz Saray'da Bush'un takdirini gereğince ; "Annan planının bir anlaşma
kazanıyor ; Erdoğan Ada'daki Türk zemini değil, sadece görüşmelerde
toplumunun önünü açıyor ; Rauf Denktaş atıfta bulunabilecek zeminlerden birisi
ya bu gelişmelere destek verir yada geri olduğu" gerçeğinin altı çizilmişti.
çekilir..." Ne var ki 10 Şubat 2004 New York
Londra-Washington hattında ki Şeyh görüşmeleri öncesi bir takım gelişmeler
Kabbani hazretleri ile temasları ballandıra sonucu MGK toplantısında altı çizilen bu
ballandıra aktaran bu zat-ı hassas konu, inisiyatifin Annan'a verildiği
muhteremlerden başka bir davranışı,aksi bir çizgiye çekilmiştir. BM Genel sekreteri
bir sözü beklemek gerekir mi ?... Annan'ın görüşmeleri başlatmak üzere
************************************** yaptığı şantaj sonucu büyük iddialarla
Ülkenin yeraltı kaynaklarının çok uluslu ileri sürülen kazanımların gerçekte var
şirketlere teslim edilmesi olmadığı ortaya çıkmıştır. Ve bu şartlar
küreselleşmenin ilk şartı. Maden altında New York'a Denktaş'ın gitmesi
yasasının hazırlandığı, 100 bin dönüm sağlanmıştır.
üzerinde ki arazilerin bir takım ***************************************
kararnamelerle yabancı şahıs ve Karen Fog'un meyhane arkadaşları köşe
şirketlere 99 yıllığına kiralanması gibi yazarlarının yazıp çizdikleri ile Türk
konuların gündemde olup dedikodusunun Milleti bilgilendirilmenin ötesinde
yapıldığı günlerde Kıbrıs- yönlendirilmekte ve yanıltılmaktadır.Türk
dan toprak tavizinin lafı mı olur ? Milletine gerçeklerin ifade edilmesi
mecburiyeti vardır. İşine gelin-
Pamukta ithalat sürüyor.Türkiye diği zaman arkasına sığınılan demokrasi
ABD'den, Yunanistan'dan ,Mısır'dan, denilen sistem bunu emretmektedir.
Tanzanya'dan pamuk ithalatı ***************************************
yapıyor.Mısır şekeri ithali için Bush'a göz "Rumların bir adım önünde olmak, toprak
kırpılıyor. Tarım desteksiz, üretici tavizinden bahisle ileri adım atmak,
horlanıyor, işsizlik büyüyor. 12-13 milyon insiyatifi ele almak" iddiaları; Annan'ın
işsizin dolanıp,kıvrandığı Türkiye'de göndermiş olduğu içerik itibarıyla savaş
Kıbrıs'tan toprak tavizinin lafı mı olur ? sonucu,galiplerin mağluba dayatması
Yeter ki emretsinler gerekirse o da verilir niteliğindeki tarafları 10 Şubat da New
zat-ı şahanelerince... York'a davet eden son mektubuyla hayal
************************************** kırıklığı yaratmıştır.
Durum bu merkezde iken 5-6-7 Şubat ***************************************
2004 tarihlerinde Ankara'daki istişari 8 Şubat 2004 Denktaş'ın New York'a
görüşmelerin sonucunda KKTC hareketi öncesinde gelinen son noktada
Cumhurbaşkanı Denktaş New York'a Annan'ın şartları kabul edilmiş
Annan'ın koşullu davetine; "dayatmanın gözükmektedir. Böylece masaya
daniskası" diye değerlendirmesine götürüleceği ileri sürülen Annan
rağmen gitmeye mecbur bırakılmıştır. planındaki değişiklik istendiği ifade edilen
BM Genel Sekreteri Annan'ın adını maddelerin değiştirilmesi ihtimali ortadan
taşıyan dayatma planı;eski Rum kalkmıştır.
yönetimi lideri Klerides'in de basın ***************************************
yoluyla Dünya kamuoyuna açıklamaktan Annan'ın şartlarının kabul edilmesi;BM
çekinmediği gibi Türk tarafına haber Genel sekreterine istediği takdirde
verilmeden BM'in İngiliz diplomatları ile "hassasiyetlerimizi" dikkate almadan ,
Rum yetkililerin ortaklaşa hazırladığı bir değişiklik önerilerini hiç görüşmeye
plandır. açmama yetkisini vermektedir.
BOZKURT 23
"Annan komplosu" olarak tarihe "Türkiye'nin ve Denktaş'ın hiç bir talebi",
geçecektir. Eğer yanlış bir adım atılırsa Annan istemezse görüşmeye
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Bayrak şekli, milli marş ve referandum "Verelim,kurtulalım.Sıra Ege sorununa


tezgahı belli merkezlerce gelsin, onuda hallettik mi AB den kesin
şekillendirilmeye başlanmış-tır. tarih alırız"çığlıklarını atanların huzur
Cumhurbaşkanı Denktaş'ı görüşmelere içinde kabullendiği bu davranış ve geliş-
katılmaya ikna etmek için Annan meler sırasında Rum tarafının istekleri
planında değişiklikler,iyileştirmeler sıralanır:
yapılacağı sözleri de Annan'ın son a)AB nin görüşmelere müdahil olması, 26
mektubu ile havada kalmıştır. Mart da dörtlü toplantıya AB ninde
Denktaş'a verilen teminatlar, Türk katılması talebi.
Milletine verilen sözler nasıl yerine b)Annan planının görüşmelerde zemin
getirilecektir ?... Merak etmekteyiz ve teşkil etmesi talebi.
endişe içerisinde beklemekteyiz ... c)BM Güvenlik konseyinin devreye
************************************** sokulup karar ittihazı talebi...
Kıbrıs Türk'lerinin lideri Cumhurbaşkanı Denktaş ***************************************
bu gelişmelerin ışığında intikal ettiği New York'ta Rum taleplerinin basına sızması sonucu
BM deki görüşmeleri sırasında; yalnız Kıbrıs
önce sessiz bir bekleyiş,ardından bir
Türklüğünün geleceği,yarınları için
takım gelişmeler ve atılan zafer çığlıkları.
değil;Anavatan ve Dünya Türk'lüğünün şeref ve
AB bir açıklama yapar görüşmelere
haysiyeti içinde mücadele vermiştir. Türk'üm
doğrudan katılmak istemediğini belirtir.
diyemeyenler anlamasa bile !...
Karen Fog (!)çocukları hemen durumu
**************************************İyi
değerlendirirler. "Bu bir zaferdir" çığlıkları
olduğu ifade edilen
atılır...
gelişmeler,Rum'lardan bir adım önde
***************************************
olduğumuz, Rum'ların köşeye
Gerçekte ise AB; içine aldığı Yunanistan
sıkıştırıldığı iddiaları;bizi rehavete,
ve tek yanlı müracaatını bütün olumsuz
teslimiyete sürükleme, havaya sokma
gelişmelere rağmen baştan kabul ettiğini
gayretleridir. Gerçekte iddia edildiği gibi
açıkladığı Güney Kıbrıs Rum yönetiminin
Rum tarafı köşeye sıkıştırılmamıştır.
1 Mayıs 2004 de birliğe dahil olmasını
Rum'ların itiraz ediyormuş görüntüsü
sağlama gayretleriyle tarafsız değil
vermeye çalıştıkları Annan planı
aksine taraftır ve konunun içindedir
Rumların elde edebileceklerinin en
Açıklamanın geçerliliği ve inandırıcılığı
iyisidir.
yoktur. Rum yönetimini, Türk varlığını
Yunanistan Parlamentosunun Kıbrıs sıfırlamak için her bakımdan destekleyen
Rum Kesimi'nin de aralarında AB nin bu açıklaması iki yüzlülüğün bir
bulunduğu 10 yeni üyenin AB'ne örneğidir. Ağza bir parmak bal çalma
katılımını öngören AB Genişleme gayretindeki bu açıklamaların arkasından
Anlaşmasını onayladığı 10 Şubat 2004 BM Genel sekreterinin açıklamalarının
gecesi gerçekleşen oturumunda; acılığı inkar edilemez. Bir bakıma
başbakan Simitis, yaptığı konuşmasında oynanan oyunu ve gerçekleri gözlerden
"Rum kesiminin AB üyeliğini Helenizm uzak tutmaya yaramıştır ve de birileri
için tarihi bir olay" olarak nitelemiş ve ellerindeki dosyalarla, yaptıkları sözde
devamla " Biz bu sorunu AB açıklamalarla neler kazandığımızı, AB
müktesebatı ile çözeceğiz " vaadi ile yolunu nasıl araladığımız masalını Türk
sözlerini noktalamıştır. Bu beyanlar ne milletine anlatarak vakit kazanmaya
ilk ne de sondur. Rum'ların aldıkları çalışmıştır.
destek, verilen teminatlar elde ***************************************
edebileceklerinin azamisini aldıklarının BM açıklamalarına göre 23 Ocak 2004 de
göstergesidir.Kısaca yeni bir Girit bizim için devlet politikası haline
modeli ile karşı karşıyayız. getirilmiş hassasiyetlerimiz kenara
**************************************BOZKURT itilmiştir. 24
10 Şubat 2004 BM Genel sekreteri ile ilk a)Görüşmelerin Annan planı temel
özel görüşmelerini yapan Denktaş alınarak yapılması;
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

d) Türkiye-Yunanistan ve İngiltere'nin 1959-60 Zürih-Londra Anlaşmalarının


yeni Kıbrıs Cumhuriyetini güvence bize verdiği garantiler; Annan planının
altına alan anlaşmayı onaylaması; kabulüyle ortadan kaldırılıyor. Her ne
e) 21 Nisanda Kıbrıs'ın her iki kadar bize bu garantilerin Annan planıyla
kesiminde ayrı ayrı referandum yeni bir takım kazanımlar olarak döndüğü
yapılması; ifade edilse de; bilahare aralıklı sürelerle
işlerlik kazanacak olan AB
Gerçekleri ile yüz yüze kalınmıştır. İşte müktesebatının devreye girmesiyle,
kazanıldığı iddia edilen zafer, elde kazanıl-dığı iddia edilip bayram havasına
edilen başarılar...Zafer diye sokulan gelişmeler ortadan kaldırılacak,
yutturulmak istenen bu gerçekler neticede Türk varlığı sıfırlanacaktır...
sonucu 1 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla ***************************************
Birleşik Kıbrıs'ın AB ne girmesine yol New York dönüşü gelişmeleri ve
açacak süreç başlamıştır.Başlamıştır da intibalarını , hatta Ankara'daki gelişmeleri
Kıbrıs Türk varlığının cenaze nazik bir üslupla anlatan Denktaş'ın
namazını kıldıracak "imam" kim söyledikleri kadar ; bir devlet adamı
olacak acaba ? Bu sorunun cevabını sorumluluğu çerçevesinde söyleyemedik-
bekliyoruz !... lerini de satır aralarında okumak
************************************** gerekmektedir..
8 Şubat 2004 gününe kadar yırtınıp ***************************************
duran "ver kurtul" korosu; "Denktaş'ı "-Türkiye'de hiç kimse ver-kurtulcu değil
görevden alın, Başbakan Talat'ı " sözleri, yapılan uygulamalarla tezat
görüşmeci yapın, Kıbrıs'ı beş dakkada teşkil etmektedir. Bir yanlışlık sonucu
Beşiktaş yöntemiyle çözelim. Verelim geri adım atılması; Annan planının
kurtulalım, bu işi bitirelim.Yoksa AB'ne kabulüyle Türkiye'nin önü açılmayacaktır.
karşı ayıp olacak, aralık ayında bize Dış güçlerin beyanları ve istekleri
müzakere tarihi vermeyecekler ..." ortadadır. Ege, 12mil, kıta sahanlığı,
derken; 14 Şubattan itibaren Denktaş'ı patrikhane, Güneydoğu, Ermeni sorunu,
yere göğe koyamaz olmuşlar,öve öve yabancı vakıflar ve ruhban okulu
bitirememişlerdir. dayatmaları sıradadır.
Kıbrıs'ı veren bir Türkiye , artık bütün
Bu tavır değişikliği sanki bir beklentinin konularda zaafiyet sergilemeye
işareti gibi. Sakın bu beklenti, mahkumdur.
cenazeyi kaldıracak "imam" olarak Bugün çözüm diye dayatılan KKTC'nin
Denktaş'ın düşünüldüğü gerçeği ortadan kaldırılması ve Kıbrıs Türk'ünün
olmasın ?.. anavatansız bırakılması demektir. Kıbrıs
sorununu çöz diye Türkiye’ye dayatan AB
Eğer birileri böyle düşünüyorsa ve Uluslararası camia aslında Kıbrıs'tan
onlara kulaklarına küpe olacak bir vazgeçilmesini, Kıbrıs'ın terk edilmesini
şey söyleyelim. istemektedir. Kabulü büyük sıkıntılar
"-Yanılıyorsunuz.Bu cenaze doğuracaktır...Şehit kanları ile sulanıp
kalkmaz.Bu cenazeyi kaldıracak vatan yapılan toprak sırf birileri istedi
"imam” Denktaş olamaz. İmamlık diye terk edilemez. Türk milleti kendisini
payesini kimseye bırakamayacak yönetenlere toprak ulufeciliği yapma
kıratda ; hoşgörü çerçevesinde yetkisini hiç bir zaman vermemiştir.
diğer unsurlarla ünsiyeti olan Bundan sonrada vermeyecektir. TÜRKÜM
kişilere bu cenaze namazını diyen herkes,kime karşı olursa olsun;
kıldırmak daha yaraşır!..." kendisini engelleyen kim olursa olsun
Kıbrıs Milli davasına sahip çıkmak
zorundadır.Yanlış yapanın, yanlışta 25
Bu gelişmeler ve düşünülenler eğer gerçekleşir BOZKURT
ise; "Annan planı çerçevesinde elde edilen ısrardan kaçınmasını sağlamak kendini
kazanımlar" diye ifade edilen hususlar Türk hisseden her TÜRK'ün görevidir.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Bugün, hürriyet meselelerinde en ileri sayılan


Masonluk aleyhine ne zaman bir hareket olsa, cemiyetlerde bile komünizmin kanuni bir suç
bir hamle yapılmak istense bir takım kimselerin sayılmakta olması, vicdan veya fikir hürriyetinin
hemen kolları sıvayıp buna karşı cephe aldıkları çiğnenmesi olarak kabul edilebilir mi? Milliyetimize
görülür.Demokrat Partinin Ankara’da yaptığı son ve mukaddesatımıza söven veya bayrağımızı
büyük toplantıda ileri sürülen ve Kongrenin çiğnemek küstahlığını gösteren bir kimseyi, aynı
alkışlarla desteklediği “Masonluğun Türkiye’de mantığa uyarak, müsamaha ile karşılayabilir miyiz?
yasak edilmesi” hususundaki dilek dolayısı ile
gösterilen aleyhteki gayret, bunun en yeni Şu basit misaller de açıkça gösterir ki, fikir ve vicdan
misalidir. Masonluğun iç yüzünü bilenlerin ve bu hürriyeti sınırsız bir hürriyet değildir.Yani bu en tabi
arada bütün milliyetçilerin taraftarlık edecekleri insanlık haklarının da bir sınırı vardır. Bu ferdi sınır,
bu fikir, şüphesiz masonları memnun edecek bir cemiyetin (maddi veya manevi) yüksek milli
teklif değildi. Teklif aleyhinde yaratılmak istenen menfaatlerini asla aşamaz!
hava, bunu göstermiştir.
Bugün Türkiye’de hiçbir fert, hükümetin tuttuğu her
Demokrat Parti kongresinin uzun alkışlarla tasvip hangi bir prensibi beğenmeye veya beğenmediği
ettiği bu teklife karşı,İstanbul gazetelerinden herhangi bir hükümetin icraatını alkışlamaya mecbur
birisinde baş yazarlık yapan bir mason zadenin değildir. İşte fikir ve vicdan hürriyeti budur. Fakat
adeta bayrak açması ve teklifin vicdan ve fikir bugün Türkiye’de hiçbir kimse, neticesi Moskof
hürriyetine aykırı bulunduğunu yazarak bu fikri köleliğine dayanacak olan komünistlik propagandası
benimseyenlerin, en kuvvetli dayanakları vicdan yapamaz. Bu yasağın fikir ve vicdan hürriyeti ile bir
ve fikir hürriyeti olan Demokrat Parti saflarında ilgisi yoktur.
yerleri bulunamaya-cağını iddia edecek kadar ileri
gitmesi, ilk bakışta parlak bir fikir gibi gözükse de Fakat kızıllara sorarsanız,komünistliğe karşı alınan bu
gerçekte halk ağzındaki manası ile edebiyattan cephe,fikir ve vicdan hürriyetine aykırıdır. Halbuki
başka bir şey değildir. bir Moskof kölesi olmadan bu iddiayı kabule imkan
var mıdır?
FİKİR vehürriyeti,insan
Vicdan ve fikir VİCDAN HÜRRİYETİ
cemiyetleri için KARŞISINDA MASONLUK
elbette ki ilk şartlar ve haklar arasındadır. Durum,masonluk meselesinde de bunun aynıdır!
■ NEJDET
İnsanlığın SANÇAR
bu haklarını çiğneyenler şüphesiz Türkiye’de masonluğun yasak edilmesini isteyenler,
insanların ve milletlerin düşmanlarıdır. Şu veya komünistliği yasak eden mantığın ardından
bu meselede kendisi gibi düşünmeyen millet gidenlerdir.Yani komünistlik, nasıl Türklüğü yıkacak
fertlerini ezmeye çalışan müstebitler, bundan bir fikir olduğu için ona karşı cephe alınmışsa,
dolaydır ki milletlerin nefretlerine hak kazanmış masonluğu da –Türklüğe düşman bir fikir
kimselerdir. Ancak her şeyin olduğu gibi, vicdan olduğundan- kösteklenmeye layık görenlerdir.
ve fikir hürriyetinin de bir sınırı olması gerektir.Acaba masonluk,bilindiği gibi,Türklüğe düşman bir
Bir kimsenin şahsi hürriyeti nasıl başkalarınınkini fikir değil midir?
tecavüz edemezse, yani nasıl sınırlı ise, vicdan ve Masonluğun insanlık,hürriyet filan gibi fikirler için
fikir hürriyetinin de böyle bir sınırı vardır ve bu çalışan bir teşekkül olduğunu geveleyip durmanın
zaruridir. öyle büyük bir manası ve ehemmiyeti yoktur. Zira
kızılların iddiaları da aynıdır.Yani onlarda,
Bir cemiyet düşünülebilir mi ki, başka bir devlet demokrasinin zaferi, insanlığın hürriyeti için
hesabına casusluk yapan bir ferdini, onun vicdani çalıştıklarını söyleyip durmaktadırlar. Halbuki bu
kanaati budur diye, yani vicdan ve fikir hürriyeti iddia ile gerçek arasında hiçbir benzerlik var mıdır?
uğruna bağışlasın?
BOZKURT 26
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Kıbrıs, Kıbrıs derler, bir nazlı yardır.


Bu garip gönlümde sevdası vardır.
Masonluğun müdafaasını yapanların bundan Kıbrıs benim için namustur, ardır.
dolayı ilk olarak şu soruya cevap vermeleri Namusuma göz dikmişler duyarım,
lazımdır: Milletler arası bir teşkilat olan masonluk Göz dikenin gözlerini oyarım.
insanlık, hürriyet gibi fikirler için çalışan bir
teşekküldür de o halde niçin gizlidir? Bugün böyle Beş parmağa kına yaktım kanımla
davalar ardından gitmek için gizli çalışmaya Gelin ettim şerefimle, şanımla
lüzum var mıdır? Kıbrıs için şaka olmaz benimle
Ben Kıbrıs’ı candan aziz sayarım.
Bugün, hürriyet ülkelerinde komünizm de gizli Göz dikenin gözlerini oyarım.
çalışmaktadır. Çünkü gayesi o hürriyeti yıkmaktır.
Fakat bir hürriyet ülkesinde,hürriyet davasını Kıbrıs helalimdir, Türklük ölmezse,
güttüğünü ilan eden masonluk, niçin gizli olarak Umrumda da değil kimse bilmezse
çalışmak lüzumunu duymaktadır? Dünya şahit olsun, eğer olmazsa
Kendi nikahımı kendim kıyarım.
Komünizmin Türklüğe düşman bir fikir olduğu Göz dikenin gözlerini oyarım.
için gizli çalıştığını düşünen kafalar, aynı ölçüyü
masonluk için kullanmakta da haklıdırlar. Bu O benimdir, yad ayağı basamaz.
millet için faydalı olacak bir fikrin bu milletten Esme dersem rüzgar bile esemez.
gizlenmesinin mantıki bir tarafı olabilir mi? Kıbrıs için kimse ahkam kesemez
Ora benim ata, dede diyarım.
Milliyetçi Türkleri masonluk düşmanı yapan Göz dikenin gözlerini oyarım.
sebep, onları komünistlik düşmanı yapan sebebin
aynısıdır. Masonlarla masoncuların bu düşmanlığı Kıbrıs diye çoluk çocuk ölmüşüm.
–tıpkı kızıllar gibi- beylik sözler ve tekerlemelerle Öz malımken, orta yerden bölmüşüm.
çürütmeye çalışmalarının hiçbir değeri olamaz. Gele gele şu noktaya gelmişim.
Vallahi bak, bölmekten de cayarım.
Onlar –eğer ellerinden gelirse- masonluğun Göz dikenin gözlerini oyarım.
Türklük ve İslamlık düşmanı olmadığını ispat
etmelidirler. Fakat bu ispat da kuru lafla, Dünyanın Kıbrıs’ı tanıması şart,
edebiyatla değil delillerle yapılmalıdır. Bu Tanımazsa eğer art niyetli,art.
yapılmadıkça ve en başta gizlilik sırrı izah Bunun adı resmen çifte standart
olunmadıkça, masonluğun kaldırılmasını isteyen Ben adamın maskesini soyarım.
fikir, fikir ve vicdan hürriyetine karşı gelme diye Göz dikenin gözlerini oyarım.
ilan eden mantıkla komünizmin kanun dışı
sayılmasını fikir ve vicdan hürriyetini çiğnemek Hırvatistan, Slovenya dün anca,
sayan mantık arasında hiçbir fark olamaz. Düze çıktı tanıdılar bak önce,
Kıbrıs hala tanınmıyor bu bence
Haçlı ruhu kalıbımı koyarım
Göz dikenin gözlerini oyarım.

Nejdet Sançar hocamızın bu makalesi 7 Aralık Allah ömür versin Rauf Denktaş’a
1951 tarihli ORKUN’un 62. sayısında O herkesle tek tek çıkıyor başa
“Okçuoğlu” müstear ismi ile yayımlanmıştır. Zafer inananın denmemiş boşa
Diyor ki : sırtımı Hakka dayarım.
Göz dikenin gözlerini oyarım.
Tanrı Türk’ü Korusun!
Şu Kıbrıs için de hakkım yenirse,
İyi olmaz kavga benimsenirse,
BOZKURTArif barış diyor kavga denirse, 27
Evvelallah ben her yola uyarım.
Göz dikenin gözlerini oyarım.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

XIX esrin evvellerinde Şimali Azerbaycan Rusya 1991-ci ilde Sovyet imperiyasının dağılması ile
terefinden zebt edildikden sonra (Türkmençay Azerbaycan yeniden öz müsteqilliyini elan etdi.Bu
Sulh Muqavilesi) Azerbaycan’ın cenub topraqları zaman ise Ermenistanın Azerbaycan’a qarşı topraq
İran’ın hakimiyyeti altına düşdü ve belelikle, iddiaları davam etmekde idi. 1990-94-cu illerde
Azerbaycan Şimali-Cenubi olmaqla ikiye suretlenen Qarabağ munaqisesi neticesinde
bölündü. Ermenistan Rusiya herbi birlesmelerinin komeyi ile
Azerbaycan Respublikasının terkib hissesi olan
Sovyet hakimiyyeti dövründe ise Şimal ve Cenub Dağlıq Qarabağ Muxtar Vilayetini (4400 km2 )
terimi aradan götürülerek, Sovyet Azerbaycan’ı tamamile işgal etdi ve orada yaşayan Azerbaycan
ile evez edildi ve bununla da, bölünmüş xalq, Türklerini soyqırıma meruz qoydu. Eyni zamanda
bölünmüş Azerbaycan problemi bacarıqla Dağlıq Qarabağ etrafı rayonları da işgal ederek,
perdelendi. 1918-ci il 28 mayda Şerqde ve ehalisini vahşicesine qetle yetirdiler.
Azerbaycan xalqinin tarixinde ilk Parlamentli
Respublika , Azerbaycan Demokratik 1991 Esgeran
Respublikası yaradıldı. ADR Türk ve İslam 1991 Hadrut
dünyasında ilk demokratik, huquqi ve dünyevi Dekabr 1991- ci il Xocavend (erazisi 1458 km2)
dövlet numunesi idi. Yeni demokratik respublika 26 fevral 1992-ci il Xocali (erazisi 936 km2)
yaradılırken Azerbaycan’ın erazisi 114 min km2-i 8 may 1992-ci il Şuşa (erazisi 298 km2 )
ehate edirdi. Rusya’nın işgalindan önce ise 17 may 1992-ci il Laçin (erazisi 1875 km2)
erazilerimiz 150 min km2-i ehate edirdi. 3- 4 aprel 1993-cü il Kelbecer (erazisi 1936 km2)
Azerbaycan Demokratik Respublikası gergin ve 23iyul 1993-cü il Agdam (erazisi 1154 km2)
mürekkeb içtimai-siyasi şeraitde cemi 23 18 avqust 1993-cü il Cebrayil (erazisi 1050 km2)
ay fealiyyet gösterebildi. 23 avqust 1993-cü il Fuzuli (erazisi 1112 km2)
31 avqust 1993-cü il Qubadlı (erazisi 826 km2)
Bolşeviklerin gelebesinden sonra yaradılan 30 oktyabr 1993-cü il Zengilan (erazisi 707 km2)
Sovyetler Birliyi, Azerbaycan’ı mecburi suretde
öz terkibine daxil etdi. İşgal olunmuş Dağlıq Qarabag ve onun etraf
rayonlarının bütün tarixi, medeni abideleri mehv
QARABAG YARASI
Sovyet hakimiyyeti illerinde de topraqlarımıza
qarşı tecavüz sona yetmedi. Bele ki, erazimizin 26
edildi ve ya qaret edildi. 100 minlerle insan ev-
eşiklerinden didergin düşdü ve öz vetenlerinde
min km2-i yeni yaradılan Ermenistan Sovyet qaçqınlıq taleyi yaşamalı oldu.
■ SEVİNÇ MAMMADOVA
Respublikasının terkibine daxil edildi. Bu siyaset
sonraki illerde de davam etdirilmiş, 1947-53-cü Bu işgallerle bağlı, BMT-nin Tehlükesizlik Şurası
illerde 600 mine yaxin Azerbaycan Türkü öz [Güvenlik Konseyi] aprel-noyabr 1993-cü ilde
dede-baba topraqları olan Qerbi özünün 822, 853, 874, 884 sayılı qetnamelerini qebul
Azerbaycan’dan mecburi suretde köçürülmüşler. etmiş, lakin bu güne kimi yerine yetirilmemişdir.

Sonralar-Sovyetler İttifaqının süqutuna getirecek Ermenistan’ın Azerbaycan’a qarşı tecavüzü artıq


buhranlı 88-ci ilde başlayan münaqişede ise yerde 17nci iline yaxınlaşmaqdadır.
qalan 250-mine yaxin Azerbaycanlı öz
topraqlarından ( Qerbi Azerbaycandan) tamamile Ermeniler ve onların ayrı-ayrı lobbilerinin dünya
deportasiya olundu. Belelikle de, ermeniler öz ali miqyasında apardığı Anti-Türk fealiyyeti neticesinde
meqsedleri-mono-etnik dövlet qurmaq yolunda ülkemiz topraqlarının 20%-ni itirdi.
ileriye doğru daha bir adım atmış oldular.
Türk milleti susdukca quduz köpek saldırıyor…
BOZKURT 28
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

KELBECER - DAHA BİR FACİE!!!

Can qurban etmeyin vaxti çatıbsa

Senden hansı namerd esirgeyer can?

Qoyuram başımı ayaqlarına

Ey ana toprağım ey Azerbaycan

S .M.ŞEHRİYAR

Öz füsunkâr gözelliyi ile yalnız İsviçre ile muqayise


olunan Azerbaycan’ın güney güşesi Kelbecer’in
ermeni silahlı quvvetleri terefinden işgal
olunmasından 11 il keçir. 10 mart 1993 ncü ilden Böyük strateji ehemiyyete malik olan,
başlayaraq ermenilerin iki istiqametden Azerbaycan’la Ermenistan arasında Qala
Ermenistan’ın Vardenis ve Dağlıq Qarabağ’ın qapısı kimi deyerlendirilen Kelbecer artıq 11 ildir
Agdere istiqametinde başladığı hücumlar ki ermeni elindedir.Bununla da ermeniler
neticesinde 1988-ci ilden düşman muhasarasında qarşılarına qoyduqları meqsede “ Dağlıq
merdlikle dayanan, düşman hemlelerine layıqınca Qarabağ’ın taktiki olaraq Ermenistan’a
cavab veren Kelbecer 2 aprel 1993 - cü ilde süquta birleşdirmek isteklerine nail oldular.Muharibe de
uğrayaraq düşman pençesine keçdi. helledici amil olan mevki üstünlüyü qazandılar.
Hem de Kelbecer’i ele keçirmekle düşmen
52000 nefer Kelbecer ehalisi yüz iller boyu dede- Agdam’ı, Fuzuli’yi, Qubadlı’yı, Cebrayil’i işgal
babalarından miras qalmış var-dövletini, ev-eşiyini, etmek şansı elde etdiler.
emlakını, mezarlıqlarını qoyaraq her addımında
ölüm qoxusu gelen Murov yolu ile piyada Onlar bu zeferlerinin ebediyyen olmasını asla
Kelbecer’i terk etmek mecburiyyetinde qaldılar. düşünmessinler. Ermeniler düşünmesinler ki, biz
Yolda 220 nefer mulki vetendaş helak oldu, 321 unutmuşuq.
nefer ise bitkin düşdü ve ermeniler terefinden girov
götürürdüler. TÜRKÜN TOPRAĞI ONUN NAMUSU
OLMUŞDUR. TÜRK AÇ KALIR ANCAK
Rayonun 130 - yaşayış menteqesi, o cümleden NAMUSSUZ KALAMAZ!!!
dünya ehemiyyetli sanatoriyasi, 500 - den çox
senaye, tıkıntı, kolxoz, sovxoz, ticaret, içtimai “iaşe Biz TÜRK Gençliyi Tanrı’nın yardımıyla bu
ve sair xidmet obyektleri , 13 min yaşayış evi, 324 topraklarımıza sahip çıkacağız. Qarabağsız
sosial “ medeni obyekti düşman eline keçirerek Azerbaycan olmadı ve OLMAYACAKTIR!!!
darmadağın edildi. Rayon ehalisine mexsus 100 min
baş iri buynuzlu, 500 min baş iribuynuzlu mal QARABAG BİZİM YUMRUK BOYDA
“qara, 5 min at, 1 milyon ev quşu, 50 min arı QELBİMİZDE DÜNYA BOYDA
ailesi,130 minik maşını,195 min eded xalca “ kilim, SEVİNCİMİZDİR.
320 min dest yorgan döşek, 50 min eded mebel
desti, 26 min eded televizor ve sair, düşman BİZ O SEVİNCE QOVUŞACAGIQ!!!
terefinden qaret olunaraq Ermenistan’a daşındı. SAVAŞ ALNIMIZA YAZILIB!!
Umumiyyetle 1993 - cü ilin qıymetleri ile EY BÖYÜK MİLLETİN GENÇLİĞİ SAVAŞA
Kelbecer’in işgali neticesinde ehaliye ve dövlete HAZIR OL!!! QARABAG BİZİ GÖZLEYİR!!!
761,4 milyon ABS doları deyerinde maddi ziyan
deymişdir.11 ildir ki, Kelbecerliler respublikanın 56
rayonunda 707 yaşayış menteqesinde özlerine TANRI TÜRK’Ü QORUSUN!
muveqqeti sığınacaq taparaq uğursuz talelerininBOZKURT
ağır 29
mecburi köçmenlik illerini yaşayırlar.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Bögü Han, neye uğradığını anlayamadığından


gözlerini kapayarak kendisini uyuyormuş gibi
gösterdi. Kız sağa döndü, sola döndü. Genç
Hakanı uyandırmak için çok çalıştı. Fakat bir türlü
uyandıramadı. Nihayet ümidini keserek,
pencereden çıkıp gitti. Ertesi gece kız yine geldi.
Dokuz-Oğuz Uygurlar evvelce, Kamlançu adı Genç Hakan, yine kendisini derin bir uykuya
dalmış gibi gösterdi. Kız, yine bu uykucu
verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve
hükümdarı uyandıramayarak gitti. Sabah olunca,
Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki
Bögü Han, kızın yine geleceğini düşünerek, buna
ağacın üstüne, gökten bir nur sütunu indi. Bu
bir çare bulmak üzere işi vezirine açtı. Vezir dedi
ağaçlardan biri huş yahut kayın ağacı, diğeri
ki: “Hakanım, bunda korkacak bir şey yok. Belki
kasuk(yani Cihanguşaya göre çamfıstığı, Kaşgarlı
hepimizin sevineceği bir fal-i hayır var. Bu kız,
Mahmut’a göre fındık) ağacı idiler. Bu ağaçlardan
bir ilahe olmalı. Gelişi, size kutlu bilgileri
birinin karnı şişti. Dokuz ay on gün sonra ağacın
öğretmek içindir. Yarın gece yine gelirse, artık
karnında bir kapı açıldı. İçeride, ağızlarında gümüş
kendinizi uykuda göstermeyin. O zaman, ne için
emzikler bulunan beş erkek çocuk göründü.
geldiğini anlarsınız. ”Üçüncü gece kız yine geldi.
Fakat bu kere, Bögü Han onu ihtiramla karşıladı
Daha çocuklar doğmadan,bu ağaçların etrafında
ve ona bir ilaheye arz edilmesi lazım gelen
otuz kadem nısıf kutrunda gümüşten bir daire
ihtiramı gösterdi. Bu kız, gerçekten bir ilahe idi.
vücuda gelmişti. Ağaçlardan musiki sesleri işitilirdi.
Bögü Han’a, yeni bir din öğretmek için gelmişti.
Gökten inen nur sütunu, orada yeşimden bir kaya
vücuda getirmişti. O civardaki Türkler, bu çocukları
Gök Kızı, Bögü Han’a, “Arkamdan gel!” dedi.
büyüttüler. İsimlerini Sungur Tigin, Kotur Tigin,
Genç hükümdar, ilaheyi takip etti. Az uz gittiler,
Tükel Tigin, Or Tigin, Bögü Tigin koydular. Bunlar
dere tepe düz gittiler. Nihayet Ak Dağa ulaştılar.
15 yaşına gelince baba ve analarını sordular.
Orada Bögü Han’a, yeni dinin gizli hakikatlerini
Türkler, onları iki ağacın yanına götürdüler. “İşte,
anlatmaya başladı. Bundan sonra, her gece Gök
bunlardan biri babanız, biri ananızdır” dediler.
Kızı otağa gelir, Bögü Han’ı Ak Dağ a götürürdü.
Çocuklar, bu ağaçlara büyük hürmet gösterdiler.
Bu hal, yüzlerce gece devam etti. Bögü Han, yeni
“Sevgili anamız, babamız” diye samimi
dinin bütün sırlarını öğrendi ve bütün dini ve sihri
muhabbetlerini arz ettiler. O zaman, ağaçlar da dile
kuvvetlere mazhar oldu. Bir gece, artık bu
gelerek evlatları hakkında hayır duada bulundular.
esrarengiz mülakatların son gecesiydi. Gök Kızı
veda ederken dedi ki: “Yerde, gökte ne varsa
Nihayet, bir gün halk toplanarak Bögü Tigin’i, Han
hepsini öğrendiniz. Ben artık gelmeyeceğim.
intihap ettiler. Çünkü Bögü, her boyun dilini ve
Yarından itibaren, dünyanın dört bucağını fethe
obaların sayısını biliyordu. Bögü’nün üç kargası
başlayınız ve gösterdiğim yolda adalet yapınız.
vardı ki, her yerde olan biten şeyleri kendisine
Size öğrettiğim hakikatleri, her taraf yayınız!”
GÖÇ DESTANI *
haber veriyorlardı.
Sabah olunca Bögü Han, kardeşlerini çağırdı. Her
Bögü Tigin, bir gece rüyasında beyazlar giyinmiş
birini bir orduya nasp ederek, bunları dört bucağın
■ ADİLbeyaz
ve elinde ERYILMAZ
bir asa tutan, ak sakallı bir adam
fethine gönderdi. Kendisi de büyük bir ordu ile
gördü. Bu ihtiyar, fıstık şeklinde bir yeşim taşı
adil@turan.tc
Çin’in üzerine yürüdü. Hepsi seferlerinde
göstererek “Türkler, bu Kut Dağı’nı ellerinde
muvaffak oldular.
tuttukça, dört bucağa hakim olacaklardır” dedi.
Bögü Han, bir gece otağında uyumak için yatağına
Bögü Han’dan otuz göbek sonra, torunlarından
girmişti. Birden bire pencerenin açıldığını, içeri
Yulun Tigin tahta çıktı. O zaman Çin’de Tang
semavi bir kızın girdiğini gördü. Bu kız,
sülalesi hakimdi. Çinliler Türklerden korktukları
meleklerden daha güzel, perilerden daha cazibeli
için Fağfur, Kie-Lien adlı kızını, Hakanın oğlu
idi.
Galı Tigin’e göndermeye karar verdi. Bir elçi
refakatiyle, prensesi gönderdi.
BOZKURT 30
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Elçi yolda, Türklerin satvet ve şevketinin Kut Dağı Çok defa tekrarlandı ama burada bir kere daha
adlı bir yeşim kayadan ileri geldiğini öğrendi. tekrarlamamız elzem olan bir şey var. O da, Kıbrıs’ın
Yulun Tigin’e dedi ki: “Hükümdarım size en neden bu kadar önemli olduğudur.
kıymetli mücevherini gönderdi. Siz de karşılık
olarak ona bir hediye göndermek isterseniz, bizce 1-Stratejik olarak Kıbrıs, bizim Akdeniz’e açılan
makbule geçecek Kut Dağı kaya parçasıdır. Bu kapımız olduğu gibi Türkiye’yi kuşatma altına almak
kayanın, sizce hiçbir kıymeti yoktur. Bunu isteyen düşmanlarımızın da kilit noktasıdır.
hükümdarıma hediye ederseniz çok makbule geçer.”
Yulun Tigin, Çin Medeniyetine, kendi milli 2-Kıbrıs adası ve özellikle adanın kuzey kıyıları
harsından ziyade kıymet veren milliyetsiz bir açıklarında bulunan petrol ve benzeri maden yatakları
hükümdardı. Kut Dağı’ nın otuz batından beri, dolayısıyla Kıbrıs aynı zamanda geleceğin enerji
Türklerin mukaddes bir metaı olduğunu bilmiyordu. merkezi olma yolundadır.
Türklerin milli mefkuresi adeta bu yalçın kayada
temessül etmişti. Yulun Tigin bu milli timsali, bir 3-Megalo İdea ile Turan arasındaki bu ezeli ve ebedi
kızın bedeli olarak, Çin hükümdarına vermekte bir savaşın kilit noktası olmak dolayısıyla da Kıbrıs,
beis görmedi.Yalnız, bunu nasıl götürebileceklerini sadece Türkiye’ nin değil bütün Türk dünyasının da
sordu. Çin elçisi, kayanın etrafına odunlar yığdı. kalbinin attığı yer olarak bile günümüzün
Üzerine fıçılarla sirke döktü. Odunları ateşe verince, Çanakkale’si olmak bakımından büyük ehemmiyete
kaya pare pare dağıldı. Elçi, bu parçaları dikkatle haizdir.
toplatarak, arabalarla Çin’e sevk etti. Orada,
sihirbazlar bunu yağma ettiler. Her parçası, 4-Kıbrıs, Türklük ve İslam dünyasının son 350
dünyanın bir köşesine gitti. Bunun bir parçası senedir, Haçlıdan geri alabildiği, yani Haç’a karşı
nereye gittiyse orada feyiz, bereket, saadet husule hilalin ileri harekata giriştiği ve başarılı olduğu tek
geldi. Türk yurdu ise, bilakis,bütün feyzini toprak parçası olmak sıfatıyla da Kıbrıs alelade bir
yümnünü birden kaybetti. Kut Dağı gidince, olay olmadığını göstermektedir.
Kamlançu’da bütün yeşillikler sarardı.
Irmakların,derelerin suyu çekildi.Semanın rengi 5-Son 10 senedir kurulmasına çalışılan A.B.D.’nin
değişti. Bir kasvet başladı. Bütün kuşlar, yabani yeni dünya düzenine karşı geliştirilmeye çalışılan
hayvanlar, ehli hayvanlar, hatta memedeki çocuklar: akımların (Avrasyacılık vb.) da gözü ve kulağı
“Göç, göç, göç!” diye bağrışmaya başladılar Bir Kıbrıs’tadır. Avrasyacılığın lokomotif ülkesi olan,
taraftan salgın hastalıklar insanları kırıyordu. Yedi daha doğru bir deyişle, Avrasyacılığı kendi yayılmacı
gün sonra Yulun Tigin öldü.“Göç” sesleri devam emellerine yeni bir kılıf olarak ortaya atan Rusya da,
ediyordu. Türkler, anladılar ki bu ülkenin Yer- sırf Amerika’nın kendi yakınlarına gelmesine engel
Suları artık kendilerinden orada kalmasını olmak için ve petrol ve doğalgaz yataklarına
istemiyor. yaklaşmasını istemedikleri için, Türkiye’ye yardım
edebilir.
Çadırlarını yıktılar.Eşyalarını, çoluk çocuklarını
hayvanlara yüklediler. Göç etmeye başladılar. Akşam Görülmektedir ki,Kıbrıs sadece Türkiye’nin bir
olunca, “Göç!” sesleri duruyordu. Sabahla beraber tekrar meselesi değildir,en az Türkiye kadar bütün
başlıyordu. Turfan ülkesine gelinceye kadar, “Göç!” Türklüğün ve İslamlığın meselesidir. Hatta bütün
nidaları devam etti. Orada artık bu sesler kesildi. Demek
dünyada Amerikan emperyalizmine karşı çıkanların
ki, buranın Yer-Suları kendilerini kabul ediyordu.
Turfan’da yerleştiler. Beş ordunun torunları, galiba beşli
da meselesi olmak durumundadır. Olacaktır da.
teşkilatı muhafaza ediyorlardı. Bundan dolayı olacak ki, Geçmişte yaptığımız Kurtuluş Savaşında, nasıl ki
oturdukları yere Beş-Balık yani “Beş Şehir” namını emperyalizmle mücadelede, Afrika’dan Asya’ya
verdiler.” bütün esir milletlere yol göstericiliği yapmışsak,
bugün de Kıbrıs’ta sağlam durarak, yani Denktaş gibi
Dün Kut Dağını bir kannışlı cariye uğruna düşmana onurlu bir duruş göstererek, Turan’a daha kısa bir
teslim edenlere nazire yapılırcasına, bugün de aynı yoldan varabiliriz.
kahpe kannışı gösteren Karen Fogg-ların A.B. Tanrı Türk’ü Korusun!
hülyasına, bir Evangelist puştun Büyük Ortadoğu
Planı şerefsizliğine, Kıbrıs hediye edilmek BOZKURT
* Ziya Gök Alp- Türk Töresi 31
isteniyor.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

336 sayfadan oluşan Kıbrıs’ın Çığlığı; yazarın son


birkaç ayda kaleme aldığı makalelerinin bir
derlemesidir. Kitap okurları için, seri makalelerin
bir araya getirildiği kitaplar genelde itici gelmekle
birlikte, öğrendiğimiz kadarı ile bir ay içerisinde
iyi bir satış rakamına ulaşan Kıbrıs’ın Çığlığı bu
önyargıyı da ortadan kaldıran eserlerden biri
olmuştur.

Tarihe düşülen birer not olan bu makaleler; her


gün ve her saniye bir şeyleri değiştirilen Kıbrıs
müzakerelerinde, her gün ve her saniye yeni
ihanet oyunlarının sahnelendiği güzel
Kıbrıs’ımızda yaşanan tüm gelişmeleri, tüm
Kıbrıs’ın Çığlığı; emekli Albay Hüseyin hakikatleri sanki bir günlük tutmuşçasına
okuyucuya sunmaktadır. Bugünün genç nesli nasıl
Mümtaz’ın Mart ayı içerisinde piyasaya çıkan
ki; “Girit’te eskiden Türkler mi yaşıyordu”
yeni kitabıdır. Kitap; Toplumsal Dönüşüm
sorusunu soruyor ise yarınki Türk gençlerinin de,
Yayınları tarafından yayımlanmaktadır.Takip
“Kıbrıs’ta eskiden Türkler mi yaşıyordu” diye
edebildiğimiz kadarı ile Kıbrıs’ın Çığlığı, sayın
sormamaları için; aklı başında olan, vicdanında
Hüseyin Mümtaz’ın şimdiye kadar yayımlanmış
muhafaza etmesi gereken milli duygularını
olan 12. kitabıdır.
Avrupa Birliği’ne satmamış olan bütün Türklerin
iyi okuyup iyi anlamaları gereken makaleler bu
Milli hassasiyetlerini muhafaza eden çevrelerce
kitapta bir araya getirilmiştir. Siz de, kitabın arka
takip edilen pek çok dergide ve internet sitelerinde
kapağında yazan, sayın Hüseyin Mümtaz’ın
makaleleri yayımlanan Albay Hüseyin Mümtaz,
Cumhurbaşkanımız BOZKURT Rauf
bir dönem Kıbrıs’taki vatan mücadelesinin ön
DENKTAŞ’a söylemiş olduğu gibi; “Kıbrıs’ta
cephesinde çarpışmış deneyimli bir asker
kazanmışken kaybetmeye tahammülümüz yok”
olmasının yanı sıra kaleminin sağlamlığı ve
diyenlerden iseniz bu kitabı mutlaka
yazılarında ustalıkla kullandığı bilgi birikimi ile
beğeneceksiniz.
de başarılı bir yazar olduğunu fazlasıyla
kanıtlamıştır.
24 Nisan’da Kıbrıs’ta yapılacak olan referanduma
evet oyu verme niyetinde olan muhterem (!) zevat
Aydın kirlenmesinin yaşandığı, kalemlerin ve
da Kıbrıs’ın Çığlığı’nı alıp bir köşeye saklasınlar.
vicdanların Karen Fogg’lara, Verheugen’lere
Ölmez, sağ kalırlarsa torunlarına Kıbrıs’ın nasıl
satıldığı böylesi bir dönemde, konulara yaklaşımı
kaybedildiğini anlatmak için bu kitaba ihtiyaçları
ve cemiyete sunduğu özgün düşünceleri ile
KİTAP TANITIMI
Hüseyin Mümtaz, maalesef çölde susuz
kalmışçasına Türkçü fikirlere susamış olan Türk
olabilir.

Sayın Komutanımız,emekli Albay Hüseyin


milletinin bu yarasını elinden geldiği kadar – ki
Mümtaz’a BOZKURT dergisi olarak “zihnine ve
BOZKURT’u hazırlayan bizlerce mükemmel-
kalemine sağlık” diyoruz…
tedavi etmektedir.
Tanıtmış olduğumuz diğer kitaplar gibi bu kitabın
Bu özellikleri ile Hüseyin Mümtaz’ı, Türk
da korsan baskılarını kesinlikle almayınız, dağlı
milletinin düşünce hayatında büyük ihtiyaç
güruhunun yasa dışı gelir elde etmesine destek
duyduğu Türkçü ziyalılardan biri olarak kabul
vermeyiniz.
BOZKURT 32
etmek yerindedir.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Dışardan alınan paralar ile geçici olarak sağlanan


ekonomik iyileşmenin bu oy artışındaki katkısını
Mart ayının ilk günlerinde, Türkçü Gençlik kimse inkar edemez. Fakat seçmenlerin önemli bir
Dergisi BOZKURT’un sürekli yazarları ile yapmış çoğunluğunun İl Genel Meclisi oylarının partiler
olduğumuz toplantıda, dergimizin 4. sayısı için için yurt çapında bir genel değerlendirme yöntemi
ayrıntılı bir seçim değerlendirmesi yapılması olduğunun farkında olmayışları bu artışa daha
düşünülmüştü. 28 Mart’ta yapılan seçimler ile büyük bir katkı sağlamıştır. Ampule, koyu bir AB
derginin yayına gireceği tarih arasındaki sürenin sempatizanı olan ANAP’a ve PKK’ya verilen
kısa oluşu ve bu sayımızın Kıbrıs Özel Sayısı oyların toplamı tamı tamına
olması nedeniyle seçim sonuçlarının % 50’dir. Bu ülkede hainlerin çoğaldığı yadsınamaz
değerlendirilmesini, kısa fakat öz olacak şekilde bir gerçek olmakla birlikte yine de Kıbrıs’ın
yapmaya karar verdik. satılmasına, eyalet yasaları yolu ile ülkemiz
topraklarını da içine alan bir Kürdistan’ın ortaya
Öncelikle, 28 Mart Pazar günü yapılan mahalli çıkmasına, Kerkük’ün çakallara teslim edilmesine,
idareler seçiminin Türk milletine hayırlı olmasını Ermeni sınırının açılmasına, Baş Papazın
Ulu Tanrı’dan diliyoruz. Halkın takdirine diyecek ekümenliğine ve papaz okulunun açılmasına ve
pek fazla sözümüz olmayacaktır lakin bilgisizlik ve daha nicelerinin olmasına destek verecek hainler
kandırılmışlık sebebiyle ampul partisine oy veren ülkenin yüzde 50 sini oluşturamaz. O halde, halkın
Türklere, yine Ulu Tanrı’nın akıl-fikir ihsan İl Genel Meclisi seçimlerinde kendi kaderlerini
eylemesini diliyoruz. oyladıklarının farkında olmadıkları sonucu
çıkmaktadır.
Herkes kendine göre bir seçim analizi yapmakta ve
farklı yorumlar öne sürmektedir. Ne var ki hiç 28 Mart akşamı ampul partisi genel başkanının
kimse hazırlanan ve hızlandırılan büyük plandan kameraların karşısına geçip, “bundan sonra hızla
bahsetmemektedir. Yorumcuların çoğu, günlük (KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNUNU)
politika ve özünde önem taşımayan istatistikler ile TBMM’den geçireceğiz” demesi şu andan itibaren
uğraşmaktadır. Bizim görevimiz ise bir sonraki başımıza gelecek belaların ilkidir.
adımı görmek ve oyunu bozmaktır… Ampul’ün temel amacı Adem-i Merkeziyetçi bir
yapı için gerekli zemini oluşturmaktır bir başka
Ampul partisi, arkasında topladığı uluslar arası deyişle Türkiye’yi çökertmek için Federal yapının
çıkar çevreleri ve maaşlı basının desteği ile her türlü zeminini hazırlamaktır.Bu ortamı oluşturmak için
fikir saptırma tekniğini (manipülasyon veya önce belediyeleri ve yerel yönetimlerin büyük
ampülisyon) kullanarak, yerel yönetimlerin çoğunu bölümünü bir tekel altına alması gerekiyordu, bu
ele geçirmiştir. seçimle onu kazandı. Şimdi, Türklere adem-i
merkeziyetçi kültürü aşılamaya çalışacak, başta
KISA VE ÖZ OLARAK SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ
Mecliste olan - olmayan muhalefet partilerinin;
halka yeni açılımlar ve alternatifler sunmaktan
uluslararası kuruluşlar ve onların uzantısı sivil
kuruluşlar yoluyla, kurumsal yapılardan başlayarak
uzak, milli projelerden yoksun, sadece kendine sıradan insana kadar beyin yıkama seansları
■ MURAT TÜRKMENATA
biçilen rolü oynamakla yetinen tavırları sayesinde şeklinde eğitimler verilecek ve toplumun yapısı
■ OĞUZ
ampul partisi KARAHAN
içi boş ama dışardan kulağa hoş gelen temelden bozulmaya çalışılacaktır. Düşünsel
ılımlı İslam, AB üyeliği,
murat@turan.tc çözümsüzlük çözüm değil köklerini, Katolik kilise fermanları, Alman
; oguz@turan.tc
ve sair sözleri de bolca kullanarak arzu ettiği oy hukukunun federalist teorisi, devleti “ikincil” sayan
artışını ve yerel yönetimleri kazanmıştır. Ampulün, Liberalizm ve Maastricht Anlaşması gibi bizimle
İl Genel Meclisi seçimlerinde % 42 oy alması, alakasız kaynaklardan alan bu Ampul Fermanı,
halkın seçim konusunda yeterli bilgiye sahip BOZKURT BOP’un da olmazsa olmazlarındandır. 33
olmadığının da göstergesidir.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Ampul partisinin önemli destekçilerinden biri olan Hıyanet hareketlerine Kültür Bakanlığı döneminde de
Tarhan Erdem isimli kişi, seçim öncesinde ortaya kol-kanat geren PKK’nın İçel adayı, sosyal demokrat
attığı hayali anket ile arzu edilen saptırmayı oyları bölme amacına ulaşamamıştır. Buna karşılık
gerçekleştirerek ampule en büyük hizmeti ampul partisinin adayı PKK’ya verilecek oyları az da
yapmıştır. Tarhan Erdem’in hayalhanesinde ürettiği olsa bölmeyi başarmıştır.
% 58-60 oranları; ampul karşıtı olan fakat hangi İçel’imizin İl Genel Meclisi seçimi sonuçlarına
partiye oy vereceğine karar veremeyen kafası baktığımızda 1. parti olarak isminin başında M harfi
karışık vaziyetteki bir çok seçmenin 28 Mart günü bulunan partiyi görüyoruz. Sandıktan 2. parti olarak
sandık başına gitmemesine sebep olmuştur. Bir oy CHP çıkmaktadır. CHP’nin bu ilimizdeki adayı
her zaman için bir oy olmakla birlikte, sözü edilen seçimi kazanarak belediye başkanı olurken,
hayali anket “Nasıl olsa adam % 58’le gücüne güç Hareketsiz partinin belediye başkan adayı ise ancak 3.
katacak, benim bir oyum neyi değiştirebilir ki ?” olabiliyor. Bu sonuçlar bize İçel’de önemli bir gerçeği
sorusunun zihinlerde yer edinmesini sağlamıştır. göstermektedir. İçel’de halen çoğunluk olan Türkler,
Yüksek Seçim Kurulu’nun bildirdiği sayıya göre, burada uygulanan Kürdleştirme faaliyetlerine karşı İl
ampul aleyhine oy kullanması kuvvetli bir ihtimal Genel Meclisi seçimlerinde tepkilerini
olan 13 milyon seçmen o gün sandığa gitmek yerine göstermişlerdir. Bu ilimizdeki belediye seçimlerinde
bahçede mangal yapmayı, parkta köpeğini “en güçlü Türk aday” desteklenmiş ve CHP adayı
gezdirmeyi tercih etmiştir. seçimi kazanmıştır. İl Genel’de birinci sırada iken
MHP belediye başkan adayının seçimi kazanamaması
Seçim sonuçlarında gördüğümüz ve dikkatle ise diğer bir çok ilde de gördüğümüz gibi bu partinin
incelenmesi gereken bir başka netice de PKK’nın başkan adayı belirlemede önemli strateji hataları
beklediği ölçüde oy alamamış olması ve dahası yaptığının açık bir örneğidir.
önceki dönemde yönetimini elinde bulundurduğu
illerin bir kısmını ampule kaptırmış olmasıdır. 28 Mart’tan hemen sonra ekran karşısına geçen, MHP
Seçim öncesinde meydanlara çıkan, PKK’nın sivil genel başkan yardımcısı Faruk Bal, Türkiye genelinde
uzantısının lideri durumundaki şahıs ne hikmetse alınan % 10.5 luk oy oranına bakarak, “seçimin tek
nutuklarında ampul partisini bir kez dahi kazananı bizim partimizdir” türünden açıklamalarda
eleştirmemiş, her zamanki beylik lafları sıralamıştır.
bulunmuş. İsminin başında M harfi olmasına rağmen
Bir parti iktidarda değilse muhalefettedir, muhalif milli konuları hep geriden takip eden bu partinin;
olan doğal olarak iktidarı beğenmez ve eleştirir. Kerkük’te Türklerin yaşadığını seçimden bir ay önce
Sivil uzantı eleştiri yapmadığına göre demek ki öğrenen genel başkanı Bahçeli zade Devlet efendi ve
iktidarın tüm yaptıklarından memnundur. Bu aynı çalışma arkadaşları; MHP’nin kemikleşmiş oyunun
zamanda; “İktidardaki parti benim arzu ettiğim tüm daima % 10 olduğunu, 3 Kasım 2002’de bu oranın %
icraatları şu anda gerçekleştiriyor” demektir. 8.5 a düşmesinin sadece bir tepki göstergesi
Kürdçe eğitim, Kürdçe isim, Kürdçe televizyon, olduğunu, MHP’nin bu seçimde “ne uzayıp ne
ikiz ihanet yasaları, uyum yasaları demek ki kısaldığını” idrakten yoksun iseler, bütün ümidini bu
PKK’nın arzu ettiği icraatlardır. Burada bir son söz partiye bağlamış milyonlarca seçmenin vay haline…
olarak, “Kendi zindanda, fikri iktidarda durumu Her yıl kurultay düzenledikleri Erciyes’in bağlı
hakikat olmuştur” dersek yanılmış olmayız. bulunduğu Kayseri’de topu topu 6 beldeyi almışlar
Bahçeli zade Devlet efendi’nin memleketi ve
Seçim öncesinde en çok korkulan neticelerden biri, seçimden önceki son üç gün karargah kurduğu
DSP-MHP-ANAP hükümeti sırasında ulusalcı DSP Osmaniye ilinde ise bırakınız ili, bir tek ilçe dahi
ile isminin başında M harfi bulunan partinin kazanılamamış, sadece ve sadece 3 tane beldeyi
vekillerinin de oyu ile Türkçe adını kaybederek alabilmişler. Olayın en komik yanı, Osmaniye’nin
Rumca ad verilen güzel Türk şehri İçel’in PKK ampullü yeni belediye başkanının Osmaniye’li değil
tarafından ele geçirilme olasılığının bulunması idi. K.Maraş Andırınlı olmasıdır. Küçük bir ilde
Çok şükür bu gerçekleşmemiştir. Bütün komplolara hemşehrilik bağı hep öncelikli tercih sebebiyken bu
ve sistematik göç programlarına rağmen Türk İçel, ilin halkının MHP’ye yüz vermemiş olması dahası İl
kendini korumayı başarmıştır. Genel Seçiminde ampulün MHP’yi 25 Bin oy farkla
geçmesi, MHP’nin yanlış bir adam tarafından
BOZKURT
yönetildiğinin en bariz delilidir. 34
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Bundan başka koşul kelimeleri TRUE ve FALSE


boolean türü değişkenler ile de kontrol
edilebilir. TRUE koşulu doğru olarak, FALSE ise
koşulu yanlış olarak algılar.

if (TRUE) {Koşul doğru, if bloğu geçerli}

if (FALSE) {Koşul yanlış, if bloğu geçersiz}

Yukarıdaki örneklerin her ikisinde de elimizde iki


tane seçenek vardı. Mesela $a ve
$b değişkenlerini karşılaştırdığımızda $a'nın
$b'den ya büyük yada daha küçük
olacağı olasılığı üzerinde durduk. Halbuki $a ile
$b birbirlerine eşit olabilirler.İkiden fazla koşul
değerlendirmek istediğimizde elseif komutunu
kullanabiliriz. phpders3.1.php $a ile $b nin
birbirine eşit olma ihtimalini de göz önünde
bulundurarak yeniden şu şekilde yazabiliriz:

001 <?php
002
003 print "<html><body>";
004
005 $a = 1;
006 $b = 2;
007
008 if ( $a > $b ) {
009 print "a değişkenı b değişkenınden
büyük!!!";
010 } elseif ( $a == $b ) {
011 print "a değişkenı ıle b değişkenı
bırbırıne eşit!!!";
012 } else {
013 print "a değişkenı b değişkenınden
küçük!!!";
014 }
015
016 print "</body></html>";
017
018 ?>
BİLGİSAYAR DÜNYASI (phpders3.2.php)

■ GÜRHAN ÖZEN Yukarıdaki dosyanın 10. satırında eşitlik


gurhan@atsiz.org koşulu test ediliyor. Bir if iş akışı
kontrol bloğunda dilediğimiz kadar elseif
komutunu kullanabiliriz.

BOZKURT Lütfen bu yazımız hakkındaki görüşlerinizi


35
bildiriniz.
______________________________________BOZKURT______________________________________
_
İş Akışı Kontrolu, Döngüler:

Herhangi bir programlama dilinde mutlaka olması


gereken yapılardan birisi de karar-verme/koşul
yapılarıdır. Bu yapılar if/else blokları ile ifade edilir.
Eğer ki if kelimesinden sonra verilen koşul doğru ise,
if kelimesini takip eden blok içindeki bütün kod
çalıştırılır. Değil ise, ve if blokunu takip eden bir else
bloğu varsa else bloğu içindeki bütün kod çalıştırılır.
Yani kod algoritması:
if (koşul) {.... Eğer koşul doğruysa program buradaki
kodu çalıştıracak, değil ise program bu bloğu
atlayacak.} else { ...Eğer ki if'den sonra belirtilen
koşul doğru değil ise buradaki kod çalıştırılacak, doğru
ise program bu bloğu atlıyacak.} şeklinde verilebilir.
Simdi bunu bir örnekle açıklayalım:
001 <?php
002
003 print "<html><body>";
004
005 $a = 1;
006 $b = 2;
007
008 if ( $a > $b ) {
009 print "a değişkenı b değişkenınden büyük!!!";
010 } else {
011 print "a değişkenı b değişkenınden küçük!!!";
012 }
013
014 print "</body></html>";
015
016 ?>
(phpders3.1.php)

Yukarıdaki kodda $a ve $b adlarında iki tane


değişkenimiz var ve $a değişkeninin $b değişkeninden
büyük olup olmadığı testi yapılıyor. 8. satırdaki ifade
$a > $b koşulunun doğru olup olmadığını kontrol
ediyor.Elimizdeki koda göre $a, $b'den küçük olduğu
için program 9. satırı atlayacak, doğrudan else
bloğunun içindeki kodu çalıştıracaktır. Yukarıdaki
örneğe göre program 8. satırdaki ifade yanlış
olduğundan doğrudan 11. satırdaki kodu çalıştıracak.
PHP dili, C dilinde olduğu gibi, koşul
karşılaştırmalarında 0'ı yanlış, 1' doğru olarak algılar.
Yani

if (1) {Koşul doğru, if bloğu geçerli}


if (0) {Koşul yanlış, if bloğu geçersiz}

şeklindeki koşul cümleleri de geçerlidir.

TÜRK YİĞİTLERİ

BOZKURT 36
______________________________________BOZKURT______________________________________
_
■ www.turkyigitleri.com
MİLLİ ŞEHİT KEMAL BEĞ
( 1884 / 10 NİSAN
Yıllardan 1919vatanını
beri Türk ) parçalamaya çalı-şan ŞAHİTLER
ve her türlü hareketi gayeleri için meşru sayan Maddi yönden oldukça güçlü olan ve
Birinci Dünya Savaşı'nda
Ermeniler, Yozgat’ın Boğazlıyan
Mondoros Mütarekesi’ni takip eden oluşturdukları
Ondan sonra, nereden dayanışma
çıktıklarısonucu silahlanan
bilinmeyen bir sürü
ilçesinde kaymakam olarak bulunan Kemal
günlerde gadre uğramış insanlar pozunda ortaya Beğ, Ermeniler çeteler oluşturarak Anadolu’nun
şahit, Kemal Bey'in yaptıklarını bir bir sayıp dökmeye ve
Mondros Mütarekesi
atılırlar. Kendilerini sonrasında,
sürgüne Ermenilere
tabi tutanların zulüm Yozgat yöresinin
başlamışlardı. içinde
Şahitlerin çoğubulunduğu
komitacıydı. kötüBaşka
yaptığı iddiası ve işgalci İngiliz-Fransız
cezalandırılmasını isterler. Bu isteklerin Mistermakamlarının durumdan da faydalanarak soygun
komitacılar da, İstanbul'da buldukları küçük ve talan
Ermeni
baskısı ile 10 Nisan
Brown’un 1919’da
telkiniyle haksızdayere
Padişaha kabulidam işlerine girişmişlerdir.
edilmişti. çocuklarını
ettirirler. dahi mahkemeye Onların bu soygun
getiriyor, ve talan
şahit olarak
Ermeni azgınlığına ve komitacılığına
Durumun yatıştırılması için suçlu aranmaya kurban edilen hareketlerinin amacı karışıklık çıkararak
dinletiyorlardı. Mahkeme heyeti, bunların hepsini
Kemal Beğ’in aziz hatırası, aradan seksen
başlanır. Sanık sandalyesine çıkarılanlardan biri beş yıl dikkatleri
sabırla üzerlerine
ve dikkatle çekmekti. Ermenilerin bu
dinliyordu.
geçtikten sonra, bugün dahi yüreklerimizi
de Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beğ’dir. faaliyetlerinin artması üzerine çekmekti.
sızlatmaktadır. Ermenilerin
Azgın bu faaliyetlerinin
bir iftira kasırgasının artmasıyapayalnız
orta yerinde üzerine,
İDDİA Osmanlı Devleti 14 Mayıs 1915’te
kalmış olan Kemal Bey, kendisini uzun uzun 3 maddeden
BOZKURT dergisini hazırlayan bizler;
Facia 1919 yılının Şubat ayında başlamıştı. bütün Türkçü oluşan “Tehcir
savunmaya bile lüzumKanunu”nu
görmüyordu: çıkarmıştır. Bu kanuna
gençleri, Milli Şehidimiz
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beğ’inMutasarrıf
ve Yozgat ve Ermeni göre;
katliamlarında hayatını kaybeden
Vekili olan Kemal Beğ, Ermeni tehcirinde bütün Türklerin aziz 1- Savaş
“Hepsi vaktinde
yalandır”, ordu,“hepsi
diyordu, kolordu ve tümen “Reis
uydurmadır”.
hatıralarını
ölümlereyüceltmek
sebebiyetiçin 10 Nisan
verdiği iddiası2004
ve idamCumartesi
isteği komutanları
Paşa, ve bunların
ben ne bunların vekilleri
dedikleri Kellerile(şimdiki
müstakil
günüilesaat: 11.00’de
yargılanacaktı. Kadıköy Kuşdilindeki kabristanda Yenipazar) köyüne gittim, ne de oradan geçtim. bir
mevki komutanları ahali tarafından herhangi
toplanmaya
Kemal Beğ, davet ediyoruz
aynı iddia ile, daha önce Yozgat surette
Burada vukuhükümet
bulduğunuemirlerine ve memleketin
söyledikleri cinayetlerden de
İstinaf Mahkemesinde yargılanmış ve beraat savunmasına ve asayişin korunmasına
haberim yok. Hele, parmaktan çıkmayan yüzüğü dair işlere
Ermeni Faaliyetleri
etmişti. Şimdi, buve Boğazlıyanverdiği
mahkemenin Kaymakamıkarar ve tertiplere
almak karşı muhalefet
için kol kesmek?.. ve silahla
Rica ederim, tecavüzkim
bu vahşeti ve
Kemal Bey
dikkate alınmıyor, yeniden divanıharp önüne direnme görülürse hemen askeri kuvvetle
yapar? Bu derece kötü işi yapacak bir insan tasavvur
çıkarılıyordu.Devir öyle bir devirdi ki, Kemal bastırılması
edemiyorum. ve tecavüz
Esasen ve mukavemeti
hiçbirini ispat edemezler. yok Çünkü
Yozgat’ta faaliyet gösteren
Bey'i savunacak Ermeniler
bir avukat 1886’da
bile bulmak kurulan hepsi
zordu. etmeye mezun
iftiradan ve mecburdur.
ibarettir. Benim haberim olmadan bir
Hınçak Komitesi’nin direktifleri ile hareket
Fakat Sadeddin Ferid Bey adında cesaret sahibi ediyorlardı. şey olmuşsa bilmem. Fakat bana bu ana kadar bu
Ermenilerin Yozgat’ta
bir dava vekili en fazla
gönüllü faaliyette
olarak, bulundukları konuda
Kemal Bey'in 2- Ordu veşikayetçi
hiçbir müstakil gelmemiştir.
kolordu ve tümen İlk defa burada,
yer müdafaasını
ise Boğazlıyan Kazası’ydı.
üzerine aldı. Propagandalarına komutanları askerlik icaplarından
mahkeme huzurunda bu şikayetlerle karşılaşıyorum.”dolayı veya
haklılık kazandırmak ve taraftar toplamak için Türkler casusluk ve hıyanetlerini sezdikleri köyler ve
aleyhine hayali tehcir davası açan Ermeniler
Yozgat'ta beraat ettiğini ileri süren Kemal Beğ'in Kemalbu kasabalar
Bey'in ahalisini
yanıldığıtek birtek veya
nokta topluParmaktan
vardı. diğer
faaliyetlerini, o sırada Yozgat
yeniden yargılanmasına Mutasarrıfı
karar olan Leon
veren Divanıharp mahallere
çıkmayan sevkalmak
yüzüğü ve iskaniçinettirebilirler.
kol kesecek kadar
Efendi kanalıyla İngilizlere de aktarmışlar,
başkanlığını Hayret Paşa yapıyordu. Divanıharp İstanbul kimsenin alçalacağını zannetmiyordu. Van'ın Zeve
Hükümeti
savcısı üzerinde
Sami Beybaskı kurmaya
görüşünü çalışmışlardır.
kısaca anlattı:"Yüksek köyünden 3- Bu kanun
Kıymetçıktığı günden itibaren
Başıbüyük'ün muteberdir
çok sonraları tarihin
Hınçak Komitesi’nin Orta Anadolu’da faaliyet gösteren
mahkeme heyeti, devletin ve milletin temiz alnına kanlı vesikaları arasına girecek şu ifadesini elbette ki
merkezi Merzifon’du.
sürülmüş olan lekeyi Merzifon
ancak bir“Küçük
şekildeErmenistan Osmanlı Devleti’nin çıkardığı bu kanunu da
bilmiyordu:
İhtilal Merkezi” adınıHerkesçe
temizleyebilirdi: almıştı. Komitenin reisi ise
bilinen facialara ve dinlemeyen Ermeniler 2 Eylül 1915’te Yozgat’ın
Merzifon’daki Amerikan Koleji’nde
mezalime sebep olanlar hakkında kanunî öğretmenlik yapın Boğazlıyan
"Ermeni ilçesine
komitacıları bağlı kadınların
hamile köyleri yine ateşe
karnını
Karabet Tomayan
gereklerin ve sekreteri de yine aynıberi
yapılmasıyla…Yüzyıllardan okulda vermişler,
süngü ile yırtıpduruma müdahale
çıkardıkları etmekyine
çocukları üzere bölgeye
öğretmen olan Ohannes Kayayan’dı.
Osmanlı saltanatında refah ve saadet içinde Bu öğretmenlerin süngülerinin başında oynatıyorlardı. Kadın Ermeniler
jandarma kuvvetleri gönderilmiş ancak, ve
her yaşayan
ikisi de Protestan Ermeni idiler. Söz konusu bu Jandarmalara da ateş açmış-lardır.
gayrı müslim unsurların sebep oldukları kızların kollarındaki altın bilezikleri almak için çok Durum,
kişilerle beraber
olaylar, idari Protestan
hatalardan vaizi
çokMardiros faaliyete
dış tesirlerden Dahiliye
kolay bir usulNezaretine
bulmuşlardı. bildirilmiş, Bakanlık da
Hemen kasaturayı bir
alıp
geçmek için önce
doğmuştu. Çorum, Burhaniye,
Dosyalardan ve yabancıSivas, Tokat ve kolutelgraf
basından tamamen emrikesiyorlar,
ile buradaki ondanErmenilerin
sonra da24 saat
bilezik
Amasya’yı gezerek Ermenilere telkinlerde
aldığı bilgilere göre, Ermeniler çok iyi içinde bölgeden çıkarıla-rak Suriye
veya yüzük gibi ziynet eşyalarını alıyorlardı". istikametine
bulunmuşlar, yaptıkları konuşmalarda 1877
hazırlanmış teşkilatlarıyla Osmanlı vilayetlerinin - 1878 sevk edilmelerini emretmiştir. Bu olayların
Osmanlı - Rusveharbi
en önemli sınırsırasında
bakımındanErmenilerini
en tehlikeli meydana
Ne garip geldiği
ve acı sıradaidiBoğazlıyan
bir tecellî ki, bu vahşetiilçesinin
yapan
katledildiğini ileri sürerek mevcut
bölgelerinde birtakım mühim hareketlerde Ermenilerin kaymakamı Kemal Bey’di. Kemal
Ermeni komitacılarının yerine masum bir Türk Beğ, bu emir
birleşmelerini
bulunmuşlardı. istemişlerdir.
Bunun üzerine Savaş Hükümeti üzerine
idarecisi aynıJandarma Komutanıyargılanıyor
suçla suçlanarak ile birlikte verilen
ve Ermeni
1331 senesi Mayısında tehcire başvurmuş ve emri yerine getirmiştir.
komitacıları da bu zavallının mutlaka asılması, hem
yanlış bir düşünceyle bu işi çocuklara ve de yine bir Türk mahkemesi tarafından verilecek
kadınlara kadar yaygınlaştırmıştı. İşte bu kararla asılması için tanık mevkiine oturuyorlardı.
tedbirsizlik sebebiyle, bazı kimseler şahsî
çıkarlarını düşünerek bilinen faciaları meydana
getirmişlerdi". BOZKURT 37
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Ve Divanıharp savcısı soruyordu: Bu müdafaaya karşı, Reis:

-Demek ki, sizin oradan geçen muhacir kafileleri Kemal Bey, diyordu, emin olun, mahkeme, hükmünü
bir taarruza uğramamışlardır. hiçbir haricî hisse kapılmaksızın, sırf vicdani
kanaatine dayanarak verecektir.
-Yoktur böyle bir şey... Hayır, katiyen haberim
yok!.. Halbuki , Kemal Bey'in mutlaka asılması için Fransız
ve İngiliz işgal kumandanlarının, Ermeni
Ermeni şikayetçilerden biri hemen atılıyordu: komitacılarının ve Ermeni Patriği Zaven'in ağır
baskısı devam etmekteydi.
-Nasıl olur efendim? Keller köyünde yüzlerce ceset
bulunmuştur. Bu sefer Reis soruyordu: Bunun üzerine, Divanıharp Reisi Hayret Paşa,
Sadrazam Ferid Paşa ile yaptığı şiddetli bir
-Bakın ne diyor? Bu kadar büyük vukuat olsun da münakaşadan sonra istifasını veriyordu.
mutasarrıfın, kaymakamın haberi olmasın, olur
mu? Yerine de "Nemrut" lakabı ile tanınmış Kürd Mustafa
Paşa tayin olunuyordu.
-Yoktur Paşam... Bunların var demesiyle yok olan
bir şey var olmaz. KARAR
Mahkeme, artık mahkeme olmaktan çıkıyor, önceden
MÜDAFAA verilen bir emrin yerine getirilmesine memur bir
heyet halini alıyordu.Kemal Beğ, Nemrut Mustafa
Nihayet dava vekili Sadeddin Ferid Bey'in Paşa'ya da: “Ben emir aldım”, diyordu,“Bir memur
müdafaasından sonra söz Kemal Bey'e veriliyordu: aldığı emre itaatle mükelleftir Ben sürgün olarak
kasabadan çıkarılanlara en insanî harekette
“Düne kadar bir hakimler heyeti halinde olan bulundum. Nitekim şimdi de hiçbir vicdan azabı
sizler, şu dakikada bir tarih mahkemesi sıfatını duymuyorum”. Nemrut Mustafa, oturduğu yerden
almış bulunuyorsunuz. Ermeniler tarafından doğrularak Kemal Beğ'e bağırıyordu:
öldürülen dindaşlarımın ve soydaşlarımın matemi
Müslümanların yüreklerini sızlattığı ve her gün -Kış kıyamette bu kadar insanı, çoluk çocuğu ile
gelen kara haberlerin halkı tahrik etmekten geri dağlara, yaylalara sürerken Allah'tan hiç korkmadın
kalmadığı malumdur. Ermeniler ise Rus ordularının mı? Bir gün senden bunların sorulacağını
kah önüne geçerek, kah arkasında kalarak, ekseriya düşünmedin mi? Hem üstelik jandarmalara onları
memleketin asker kuvvetinden mahrum kalmasına süngülemesini de emretmişsin, ne dersin?
güvenerek facialar meydana getirmekten
çekinmiyorlardı. İddia edildiği gibi, Yozgat vilayeti -Hayır, bunu asla kabul etmem. Ben kimsenin ölümü
dahilinden sevk edilen bazı Ermeni muhacir için emir vermiş bir adam değilim.
kafilelerine, Ermenilerin Müslümanlara reva
gördükleri fecaate şahit olmuş bazı asker -On binlerce zavallıyı, kadın, çocuk demeden, bu
kaçaklarının tecavüzü ihtimal dahilindedir. Ancak, Allah 'ın kışında soğukta, dağ başlarında yürütmek,
savaşta yenilişimizin aleyhimizde meydana getirdiği sanki süngülemekten daha mı iyidir? Üstelik, sen bir
hezeyanı durdurmak maksadıyla, iddia makamının idare amirisin, bunları senin himayene vermişlerdir.
da isteği üzere, kurbanlar verilmesi bir siyaset icabı
sayılıyorsa, bu kurban ben olamam. Siz kurban Sonra sesini daha da yükselterek soruyordu:
seçmekle değil, ancak hak ve adaletle hüküm - Memleketimiz dahilinde yaşayan vatandaşların
vermek vicdanî görevi taşıyan bir yüksek heyetsiniz. birini diğeri üzerine sevk ederek can ve mal
Mutlaka kurban aranıyorsa herhalde, bütün bu tecavüzüne teşvik etmenin cezası nedir, bilir misin?
işlerin tertipçisi ve idarecisi olarak benim gibi
küçük bir memur bulunacak değildir. -İdamdır Paşam...

BOZKURT 38
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

BOZKURT 39
______________________________________BOZKURT______________________________________
_
-Kendi hükmünü kendi ağzınla verdin Kemal Bey, Meydanda olduğu kadar, yollarda ve meydana bakan
biz de senin için bu karara varmıştık. damlarda da mahşerî bir kalabalık vardı. İdam
sehpası, o zaman Harbiye Nezaretinin girişi olan,
Jandarma Kumandanı Binbaşı Tevfik Beye de 15 daha sonraları uzun yıllar rektörlük makamı olarak
yıl hapis cezası verilmişti. kullanılacak küçük binanın önüne kurulmuş, etrafı
jandarma ve polis kordonu altına alınmıştı. İngiliz ve
İNFAZ Fransız askerî birlikleri de binanın önünde
duruyorlardı.Güneş yavaş yavaş batıyor, pembe bir
Gerçekten, idam kararı önceden hazırlanmıştı bile. renk Süleymaniye tarafını kaplıyordu. Dalgalanan
Mahkeme sona erer ermez, hazır olan karar, tasdik kalabalık bir anda sustu.
edilmek üzere Saraya gönderildi. Ancak Padişahın Bir zafer takı gibi süslü Harbiye Nezareti kapısından
bu hususta tereddüt göstermesinden kuşkulananlar çıkan bir müfreze süngülü askerin ortasında Kemal
vardı. Bunlar Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey, Beğ geliyordu.Yüzü solgun bir renk almıştı. 35
Adliye Müsteşarı ve İngiliz Muhibleri Cemiyetinin yaşlarındaydı. İdam mahkumlarına mahsus beyaz
Reisi Said Molla idi. gömleği giymiş,ağır-ağır yürüyordu. Metindi.
Bu iki adam; Damad Ferid Paşa'yı alelacele saraya Mukadderata teslim olmuş gibiydi.
gönderdiler.
SON SÖZ
Sultan Vahideddin, kararın tasdiki için
Şeyhülislamdan fetva istedi. Şeyhülislam Mustafa Son sözü soruldu. O zaman, Kemal Beğ, halka hitap
Sabri Efendi, "Kemal Bey hakkında istenilen fetva etti:
değildir. 'Kazaya' aittir, benim ise kazaya yetkim “Sevgili vatandaşlarım! Ben bir Türk memuruyum.
yoktur" mütalaasında bulunarak fetva vermekten Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma
kaçındı. Padişah ısrar edince, umumî mahiyette "Bir vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki ben
Müslümanın, Müslüman olmayan birini öldürmesi masumum, son sözüm bugün de budur, yarın da
halinde idama cevaz verildiği, ancak bu hükmün budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni
verilmesi için, öldürülenin yaralayıcı bir aletle asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun
yaralanması ve ölmesinin, bunun üzerine böyle adalet!”
mirasçılarının "kısas" istemelerinin şart olduğu"nu
bildirdi. Fakat, Padişahı tatmin için bir not eklemeyi Heyecandan boğulan çaresiz halk bir ağızdan cevap
de ihmal etmedi. Bu notta, Divanı Harbi Örfî veriyordu:
tarafından ölüme mahkum edilen Kemal Beğ’in “Kahrolsun böyle adalet!”
muhakemesi hak ve adalete uygun yapılmış olduğu
takdirde, idam hükmünün muvafık bulunduğu, - Benim sevgili kardeşlerim, asîl Türk milletine
açıklanıyordu. çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet,
elbette onlara bakacaktır. Allah vatan ve milletimize
Bu fetva Sarayı tatmin etti. İrade hazırlandı, zeval vermesin, Amin!
imzalandı. İdam için gerekli tedbirler alındı,
hazırlıklar yapıldı. Sehpa kuruldu.Kemal Beğ’in Halk hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Meydan tam bir
olup bitenden haberi yoktu. Bekir Ağa Bölüğü'nde, matem havasına bürünmüştü.Manzarayı küçük
tutuklu arkadaşlarıyla oturmuş, konuşuyordu. köşkün pencerelerinden seyreden Said Molla'nın
Birden dışarı çağırdılar ve hemen yakalayıp Beyazıt cellatlara emri, Kemal Beğ’in sözlerin bastırıyordu:
Meydanı'na çıkardılar.
- Söyletmeyin bu alçak herifi! Hemen asın bu köpeği!
Ermeni komitacıları, mahkemeyi ve infaz için Ne duruyorsunuz, it oğlu itler!...
harcanan gayretleri adım adım takip ediyorlardı.
İstanbul'un çeşitli semtlerinden pek çok serseri Kemal Beğ, bu mazlum Türk evladı, iskemlenin
Ermeni’yi meydana toplamışlardı.İstanbul'un Türk üzerinden kendini boşluğa bırakmadan birkaç kelime
halkı da için için kaynıyordu. Günlerden beri bu daha söylemek imkanı buluyordu:
dava ile meşgul olanların kulaklarında acı haber bir
anda dolaştı:”” Kemal Bey'e idam vermişler. Bu - Borcum var, servetim yok! Üç çocuğumu millet
akşam asacaklarmış, Beyazıt'ta”” uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın millet!
BOZKURT 40
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Kemal Bey'in cesedini, beyaz bir kağıt gibi, sehpada Derhal emir verildi. Kemal Bey'in cesedi sehpadan
sallanırken gören Ermeni komitacıları sevinç indirildi. Bahtsız baba hıçkırıklar içinde sarsılarak,
çığlıkları atarak alkışlamaya başlamışlardı. oğlunun henüz tamamıyla soğumamış cesedine
kapandı.
Azgınlıkları son hadde varmıştı.
Fakat, süngü takmış jandarmaların üstlerine Ertesi gün, bütün İstanbul ayaklanmıştı. Özellikle
yürüdüğünü görünce seslerini kesip dağılmaya yüksek tahsil gençleri cenaze evinin önünü
başladılar. doldurmuştu. Üzerinde "Türklerin büyük şehidi
Kemal Beğ" yazılı bir çelenk getirmişlerdi.Cenaze
Artık yapacakları bir şey kalmamıştı zaten. merasimi, terör ve baskıya rağmen, çok anlamlı oldu.
Yapacaklarını yapmışlardı. Kadıköy İtfaiye Karakolu önündeki bir takım asker,
cenaze geçerken, kendiliğinden selam durdu. Her
0 gece, köşe başlarını İngiliz ve Fransız askerlerinin adımda kalabalıklaşan cenaze alayının geçtiği
makineli tüfeklerle tuttuğu İstanbul'un üzerine inen sokaklardaki evlerden kadınlar hıçkırarak gözyaşları
karanlık perde, Türklük namına utanç verici, felaket ile mateme iştirak ettiler. Tabut, gençlerin elleri
dolu bir güne son veriyordu. Tarih 10 Nisan üzerinde, muhteşem bir kalabalıkla Kuşdili'ne,
1919'du. Mahmud Baba Türbesi'ne götürüldü. Kemal Beğ'in
oğlu Adnan orada gömülüydü. Artık baba oğul, yan
Sirkeci Gümrük Müdürlüğünden emekli Arif Beğ, yana yatacaklardı.
Bekirağa Bölüğü'nde tutuklu bulunan oğlu Kemal
Beğ'e her günkü gibi yemek götürüyordu. Cenazenin başucunda konuşanlar genç, milliyetçi
Kadıköyü'ndeki evinden çıkmış, Beyazıt öğrencilerdi. Bir Tıbbiyeli gencin feryadını,
Meydanı'na varmıştı. Vakit akşam üzeriydi. arkadaşları gözyaşları içinde dinlediler:“Kemal! Sen,
şu anda toprağa verdiğimiz bir çiçeksin. Orada
Birden, meydana toplanmış büyük bir kalabalık büyüyecek dalların o kadar dikenli olacak ki, seni bu
gördü. Ne var, ne oluyor, diye merak etti. akıbete layık görenlerin hepsini param parça
Kalabalığın arasına sokuldu. Tiplerinden, edecektir. İntikamın behemehal alınacaktır.”
konuşmalarından, meydanı dolduranlardan çoğunun
Ermeni olduğu anlaşılıyordu. İçlerinden birine VASİYETİ
sordu: “Merhum sevgili oğlum Adnan’ın medfun bulunduğu
Kadıköy Kuşdilli Çayır’ndaki kabristanda yavrumun
- Bu kalabalık nedir, bir şey mi var? yanına gömülmemi diliyorum. Teyzem ve kardeşim
Kadıköy’ünde sakindirler. Teyzemin adresi Mühürdar
- Bir adam asıldı, ona bakıyoruz' Caddesinde 67 numaralı hanedir. Adı İsmet
Hanım’dır. Defin masrafı teyzeme tevdi
Bu cevabı duyan Arif Bey, birdenbire irkildi ve buyurulmalıdır. Kabir taşım, hamiyetli Türk ve
kalabalığı yararak, önüne çıkanları ite kaka sehpaya Müslüman kardeşim tarafından dikilmeli ve üstüne
doğru yaklaştı. şöyle yazılmalıdır: Millet ve Memleket uğruna şehit
olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal’in ruhuna fatiha.
Sehpada sallanan, oğlu Kemal Beğ'in cesediydi. Perişan zevcem Hatice’ye, yavrularım Müzehher ve
Müşerref’e muavenet edilmesini, yavrularımın tahsil
Bir feryat kopararak yığıldı. ve terbiyesine ihtimam buyurulmasını
vatandaşlarımdan beklerim. Babam, Karamürsel Aşar
İdamda hazır bulunmak üzere Beyazıt'a gelmiş olan Memur-u Sabıkı Arif Bey de acizdir. Kardeşim Münir
Merkez Kumandanı Osman Şakir Paşa, o tarafa de kimsesizdir. Bunlara da muavenet olunursa,
doğru koştu. Arif Bey'in perişan halini görünce memnun olurum. Türk Milleti ebediyyen yaşayacak,
sordu: “Kimsiniz?” Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah, millet
ve memlekete zeval vermesin. Fertler ölür, millet
Yaşlı adamın ağzından bir inilti çıktı: yaşar. İnşallah Türk Milleti ebediyete kadar
yaşayacaktır.” (30 Mart 1335 Boğazlıyan Kaymakam
- Babasıyım... - Sabıkı Kemal)
BOZKURT 41
______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Bir yıl önce kurulan ve ilk kurulduğu günden bu yana, Kıbrıs davamıza hassasiyetle
yaklaşan bütün çevrelerin övgü ve beğenisini kazanan Kıbrıs Türkündür; yeni
dönemde de milli davamızın savunucusu olacak ve Kıbrıs’taki Türklük davasının
büyük emektarı, Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın destekçileri arasında yer
alacaktır.

http://www.kibristurkundur.com sitesini ziyaret edenler; Kıbrıs davamızla ilgili


önemli bilgi ve belgelerin yanı sıra, basın organlarında yer alan makale ve köşe
yazılarına da günü gününe ulaşma imkanına sahip olacaktır. Bunun yanında
ziyaretçilerin de makale veya görüşlerini ekleyebileceği kullanıcı destekli bir
ara yüz de sitede yer almaktadır.

Beş Parmağına kanımızla kına yaktığımız güzel Kıbrıs’ımızın ; Lefkoşe’de,


Ankara’da ve Brüksel’de yuvalanmış çakallar tarafından yutulmaya çalışıldığı böylesi
bir dönemde , Türk milletinin ihanete tepkisiz kalmayacağının küçük bir işareti olan
Kıbrıs Türkündür.com adresini ziyaret ederek, sitede düzenlenen protesto
kampanyasına siz de katılabilirsiniz.

KIBRIS TÜRK’TEN, TÜRK KIBRIS’TAN AYRILAMAZ

BOZKURT 42

You might also like