SAYI:4 1 Þubat 2007 2 YTL (kdv dahil)

YAHUDÝ-DÖNME-SABETAYÝST-MASON DEÐÝL;

TÜRKÜZ
KÜRDÜZ
ARABIZ

Biz MÜSLÜMANIZ
Biz ANADOLUYUZ
Ülkeyi Açýk Hava Kerhanesine Çeviren,
Marmaris’te Amerikan Askerlerine
Türk Bayraðý Altýnda Servis Yapan Pezevenk
Karýný da Al, Coniye Git!
Maliye’de Köstebek Avý...
2 BARAN
BARAN’dan...
1 Þubat 1991 Salih Mirzabeyoðlu’nun ilk
gözaltýna alýnýp tutuklandýðý tarih...
Baþka bir ifadeyle 1 Þubat, bizi 99 ve
sonrasý sürece getiren tarihin baþlangýç nok-
tasý...
Sayýn Mirzabeyoðlu’nu 1 Þubta 91’de
MÝT gözaltýna almýþtý. Hani geçen haftalar-
da “deðerler devrimi”nden bahseden ve
Türkiyenin ‘bekle-gör-tavýr al politikasý’nýn
terkedilmesini tavsiye eden MÝT.
1 Þubat 91’deki “MÝT operasyonu”nun
tafsilâtý, Mirzabeyoðlu’nun “Ýþkence” isimli
eserinde mevcut.
Ne enteresandýr ki, Mirzabeyoðlu 90
yýlýnda Körfez Savaþý vesilesiyle, “Türkiye
artýk, ‘yurtta sulh cihanda sulh’ politika-
sýzlýðýyla yoluna devam edemez” derken,
2007’de “bekle-gör-tavýr al politikasý
terkedilmeli” diyen MÝT, “ulusal güvenlik”
adýna Ýbda Mimarýný 1 Þubat 91’de gözaltý-
na alýyordu.
90 Yýlýnda “iç ve dýþ þartlar, Türkiye’yi
tarihî misyonunu yerine getirmeye, büyük
bir Ýslâmî zuhura ve Ýslâm dünyasýnýn lider-
liðine zorluyor...” diyen Mirzabeyoðlu “halk
ayaklanmasý aþamasýna geçtiði paniði” ile
MÝT tarafýndan takibata uðramýþ ve iþkence
görmüþtü.
Ayný MÝT 2007 yýlýnda “Balkanlar’da,
Kafkaslar’da, Ortadoðu’da aktif bir rol”
oynanmasý gerektiðine dair devleti uyarýyor.
Peki MÝT’in þu an Sayýn Mirzabeyoðlu’nun
“niçin cezaevinde?” olduðuna dair de bir
fikri var mý acaba?..
Bu noktada söyleyebileceðimiz þudur;
Mesele ÝBDA’dan çalmak deðil; ÝBDA’nýn
bu ülkenin tek “iç dinamiði” olduðu þuuruy-
la ÝBDA ile yürümek ve “Ýbdacýlaþmaktýr!”
Aksi takdirde farklý çýkýþ yollarýnýn sonu
hüsrandýr!..
TEMSÝLCÝLERÝMÝZ
Avrupa Temsilciliði:
Zafer Yýlmaz, Tel: 0049 1777403319
K.Maraþ:
Baki Aytemiz,
Tel: 0537 271 25 74
Antalya:
Turan Köse
0544 388 24 24
OKUYUCULARIMIZIN
DÝKKATÝNE
Bulunduklarý bölgelerdeki Yay-Sat
bayilerinde dergi bulamayanlar,
Bayi no’sunu bize bildirdiklerinde
dikkate alýnacak ve bulunduklarý
bölgede, Baran’a ulaþmalarý daha
kolay olacaktýr. Okuyucularýmýzýn
bu konuya hassasiyet göster-
melerini bekliyoruz.
BARAN
TEMSÝLCÝ ve MUHABÝR
Bulunduklarý bölgelerde Dergimiz
BARAN’ýn temsilcilik ve muhabir-
liðini yapmak isteyenler dergimizle
irtibata geçebilirler. Muhabir olmak
isteyenler bir adet vesikalýk fotoðraf
ve kimlik bilgilerini tarafýmýza gön-
dermeleri gerekmektedir.
BARAN
Anadolu Haykýrýyor: Hayýr! Biz Müslümanýz!
Vatansever hislerle bir grup genç
tarafýndan öldürülen Agos gazetesi
Sahibi Hrant Dink’in cenazesinde
atýlan “Hepimiz Ermeniyiz” sloganý-
na Anadolu insaný tepki vermeye
baþladý. Bu tepkilerden ilki,
Güneydoðu’da askerlik yaparken
bunalým geçirdiði için ordudan atýlan
eski uzman Çavuþ Nihat Açar’ýn
Çanakkale-Gelibolu güzergâhýnda
çalýþan Sultantepe isimli araba vapu-
runa elkoymasýyla baþladý. Araba
vapuruna çok miktarda C-4 yer-
leþtirdim diyerek kaptan köþkünü
elegeçiren Nihat Açar, haberin bütün
dünya ajanslarýna geçmesinden sonra,
kýyýya yanaþtýrdýðý gemiye basýn men-
suplarýný çaðýrdý ve eylemi Hrant
Dink’in cenazesinde atýlan” hepimiz
Ermeniyiz” sloganýna tepki olarak,
vatan için gerçekleþtirdiðini söyledi.
Açar adetâ bir kendinden zuhur
diyalektiði çerçevesinde gerçek-
leþtirdiðini ifade ettiði eylem için þun-
larý söyledi: “Eylemi vatan için yap-
tým. Ermeni gazeteci Hrant Dink’in
cenaze töreninde atýlan `Hepimiz
SÝZDEN GELENLER
Yazýma herkesin hicri bayramýný kut-
layarak baþlamak istiyorum ve :
Baran dergisinin 1. saysýný bulamadým 2.
sayýsýný sadece okuyabildim.
Ayrýca BEHÝÇ AÞÇI YA verdiðiniz
destek beni hem þaþkýnlýk hem de sevinç
içerisine soktu. Ancak alevileri (þii) bu
kadar karþýnýza almanýz Türkiye’de
yaþayan bir müslüman olarak beni bir
hayli üzdü.
Takip ettiðim birçok gazete ve dergi-
lerin arasýna Baran’ý da þimdilik ekleye-
ceðim fakat ideolojik olarak ayakta duran
omuriliðiniz biraz eksik ve kýsmi olarak
yanlýþlar üzerine kurulu diye görüyorum.
Bir devrim arayýþý içerisinde olduðunuz
yazýlarýnýzdan apaçýk belli. Þimdiden Þii-
Sünnî ayýrýmý yaparsanýz hele Türkiye’nin
önemli bir kýsmýný aleviler oluþturmuþken.
Sizin yapmak istediðiniz Iraktaki gibi
þii - sünni çatýþmasýný çýkarmak mý? Yoksa
halklarýn kardeþliði deyip
dünyadaki emperyalizm akýþýný durdurup
müslüman devrimini getirmek mi? Diye
sormak gerekir.
Yazarlarýnýzdan H. Babaoðlu benim
çok dikkatimi çekti. Ben sizin
derginizin ciddiyetine ve samimiyetine
güvenip konuþarak savunduðum bazý
gerçeklikler vardýr:
Ya futbol camiasýna seslensin ya da
insanlýk adýna sizinle birlikte
birþeyler yapmaya devam etsin. Birgün
programlara çýkýp maç konusunu
tartýþarak sonra gelip Baran da birþeyler
yazarak bu iþ yürümeyeceðine inanýyo-
rum. Benim onu takmayacaðým gibi
birçok insanýnda inanç duygusu
karýþabilir. Çünkü biri sisteme hizmet
ediyor diðeri insanlýk adýna bütün
zamanýný harcýyor. Bunlarýn ikisi de zýt
kutuplar diyorum ve son olarak bir iki
önerim var size Öðrencilerin ve eðitimin
üzerinde durabilirseniz okuyanlarýn daha
da tatmin olacaðýna inanýyorum.
TEBRÝKLERÝMÝ SUNARAK BAÞARI-
LARINIZI DÝLÝYORUM
SAYGILARIMLA...
Kadir Solak
Hrant Dink’iz, hepimiz Ermeniyiz’
sloganlarý ve açýlan pankartlar kaný-
ma dokundu. Bunlarý protesto için
eylem yaptým Tek baþýna hareket
ettim, arkamda kimse bulunmuyor.
“Eylem sýrasýnda ciddiye alýnmak
için Vatansever Türk Fedaileri
örgütü üyesi olduðumu söyledim.
Böyle bir örgüt yok.”
Hrant Dink eylemi üzerine Vatan
gazetesindeki köþesinde,
Türkiye’deki benzerinin ÝBDA
diyalektiðinde yerini bulan “kendin-
den zuhur” anlayýþýndaki “Yalnýz
Kurtlar”ýn artýk hem Türkiye’nin
ve hem de bütün dünyanýn meselesi
hâline geldiðini yazdý. Bu yazýdan 4
gün sonra eylemler arka arkaya
geldi...
Bu eylemlerden bir diðeri ise,
Samsun’daki Agope Kilisesi
derneðine karþý giriþilen taþlý saldýrý
idi. Kimliði belirsiz eylemciler, kilise
derneðinin camlarýný kýrarak, duvar-
larýný siyah renge boyadýlar.
Cenazedeki slogan üzerine tepki
verenlerden bir diðeri ise, MHP
(Cevap: H. Babaoðlu bizim yazarýmýz
deðil, ama röportaj ve demeçlerini zaman
zaman yayýnlýyoruz. Ýbda’nýn fikri
manzumesi saðlamdýr ve dünya görüþü
haysiyetindedir. Baran ise ÝBDA deðil,
Ýbda’dandýr. Yani hatalar bize ait. Söz
konusu olan Þii-Sünnî çatýþmasý deðil,
emperlalist-antiemperyalist çatýþmasýdýr
aslolan. Eleþtiri mevzu, Irak’ta da
görüldüðü gibi, Amerikan iþbirlikçisi
Þiilerdir. Tüm anti emperyalist unsurlarýn
ayný bayrak altýnda buluþmalarý dünyayý
sömüren “globalizm” belasýna karþý þarttýr.
Saygýlarýmýzla)
***
“Muhteþem Þehitlik”
“Dik durun ama dikleþmeyin” diyen-
lerin, niçin ‘dikleþmeyin’ dediklerini Þehit
Saddam Hüseyin’in ölümü kucaklayýþýn-
daki vakûr edâyý görünce daha iyi anladýk.
Dikleþmek, ‘dik durma’ taklidi yapmaktýr.
Sonuna kadar gidemeyen bir ‘dik duruþ’
söz konusu olamaz. Sonuna kadar git-
memek veya ölümden korktuðundan
dolayý ‘dikleþmeyin’ çaðrýsý yapan zih-
niyet, Saddam’ý televizyon ekranlarýndan
seyrederken ne düþündü acaba?
Saddam’ýn idam sehpasýna yürürken
yanýndaki haine ‘korkma’ telkini aslýnda
bütün hainleredir. Çünkü Saddam ‘o
hâli’nin, hainlerin kalbine ne tür korku
salacaðýný biliyordu! Yazarýnýz Osman
Halid’in de belirttiði gibi, Saddam’ýn
þehadeti, ölüme yürüyüþü gerçekten de
“muhteþemdi!”
Emin Korur-Manisa
***
“Dergiyi baþtan sonra okudum. (3. sayý)
Doktorun yazýsý çok hoþuma gitti.
Nitelendirmeleri bana yeni geldi. Salih
Mirzabeyoðlu’nun þu anki hâlini
resmetmesi yalnýzlýk içinde olmadýðý,
süreci yönettiði v.s Doktor’un yazýsýndan
þu cümleyi kendimizden baþlayarak bir
eleþtiri olarak izninizle aktarmak istiyo-
rum:
“Yaþamayý bilmediðimiz halde yaþar gibi
gözükmemiz, düþünmediðimiz halde laf
Kâim ve Dâim
Adana Seyhan ilçe baþkaný Hasan
yaman’dý. Yaman parti ilçe binasýnda
düzenlediði basýn toplantýsýnda þunlarý
söyledi: “Dink suikastý Türkiye’yi
derinden sarstý ancak, cinayetten
sonra oluþturulan tabloyu Türk mil-
letinin asla unutmayacak! Hrant
Dink’in öldürülmesinden sonra,
`Hepimiz Hrant’ýz, hepimiz
Ermeniyiz’ þeklinde sloganlar atýl-
masýný `akýl dýþý’ buluyorum,.
“Trabzon’da öldürülen rahibin
ardýndan da `Hepimiz Hýrýstiyanýz’
dememiz mi gerekiyordu?”
üreterek düþündüðümüz sanmamýz, boþa
yaþadýðýmýz hâlde en dolu bir süreç içinde
olduðumuz vehmine kapýlmamýz.”
Okuma alýþkanlýðýnýn toplumda tamamen
silindiði ve televizyonlarýn toplumu esir
aldýðý bir ortamda sesinizin daim olmasýný
gönülden isteriz.
Acizâne, þunlarý da ilave etmek istiyorum.
Hadiselere bakýþ, Ýslâm dünyasý gibi say-
falar her sayý olsun: dergi derli toplu olu-
yor. Uzun yazýlar olmasýn, olursa ara
baþlýklarla rahatlatýlsýn.”
Mehmet Babahanlý-
Ümraniye-Ýstanbul
***
“Hayýrlý olsun, derginiz. Ýnþallah, gölgede
kalan asýl mevzularý öne alýrsýnýz.
Hadiselerin gerisinden deðil önünden
gidersiniz. Tayyib Erdoðan’ýn içinde bir
figür olduðu bir düzen var. Belirleyici
rengini Tayyib Erdoðan vermiyor, aslýnda
Kemalistler de vermiyor. Sayýn Salih
Mirzabeyoðlu’nun tesbiti olan, “üç bin
imtiyazlý aile” bu ülkenin rengini belirli-
yor. Hiçbir zaman darbeden, ekonomik
sýkýntýlardan etkilenmez bu imtiyazlý aile-
ler. Hatta ekonomik krizden daha çok pa-
ralanarak çýkarlar. Ýster saðcý olsun, ister
solcu olsun birliktedir bunlarla ve düzen-
lerine çomak sokmazlar. Bunlarý deþifre
etmeli, baðlantýlarýný ve iliþkilerini açýkla-
malý. Bunlara zum yapýlmalý. Koç,
Sabancý, nasýl böyle noktaya geldi, Pazar
keçisi satarak mý?. Mektubumu uzattým.
Lâftan öte size yardýmcý olacaðým, maddi
ve manevî irtibatýmýz devam edecek.
Sizden bize, bizden size bir bað olacak.
Sizden çarpýcý kapaklar, baktýðýmýzda
dergiyi aldýracak kapaklar bekliyoruz; ki
biz de çarþaf çarþaf daðýtalým. Derginin
editoryasýnýn derginin iç ahengine dikkat
etmesi dileðiyle, Allah yâr ve yardýmcýmýz
olsun.”
Güven Ormancý
4. Levent-Ýst

Hangi “Kimlik?”
Þükrü Sak
“Kavramak lâzýmdýr ki, bir zamanlar Doðunun tek-
nesinde yuðurulan, kendi teknesinde de Doðuyu yuðu-
ran þahsiyet hamurumuz, Doðunun zaafýnda biz, bizim
zaafýmýzda ise Doðu mecalden düþerken kurtlanmaya
yüz tuttu; ve o gün bu gün, kendi öz cevherleriyle
yabancý cevherler arasýndaki anlayýþsýz, bilgisiz,
ölçüsüz ve hikmetsiz katýþmalar yüzünden çürüye
çürüye þimdiki müzmin haline geldi. Bu halin ismi;
müzmin þahsiyetsizlik ve asliyetsizlik hastalýðý…”
Ýdeolocya Örgüsü’nde hastalýða bu ‘teþhisi’ koyan
Büyük Doðu mimarý Necip Fazýl; ‘Kimliðimiz’in asli
ve ana unsuru olan “Ýslâm’ý”, ‘her örgüsüz tezatsýz bir
dünya görüþü’ bütünlüðü içinde ögüleþtirmiþ ve bunun
“niçin?” budunu da Ýbda Mimarý Salih Mirzabeyoðlu
ortaya koymuþtur!
Ve bu sistemin adý: “Büyük Doðu-Ýbda”dýr..
Yine varlýk gayesini “Ýslâm’ý yok etmek” olarak
ortaya koymuþ, temel strateji ve politikalarýný bu gayeye
göre oluþturmuþ ‘Batý’ ile, ‘Ýslâm’ýn teknesinde yuðu-
rulan’, bölgeyi ve bölgedeki halklarý ‘Ýslâm temelinde’
yüzyýllar boyu bir arada yaþatan ‘Doðu’nun -merkez
Türkiye’dir- bugün ‘medeniyetler çatýþmasý’ olarak
ifade edilen ve belli coðrafyalarda toslaþmaya baþla-
masý, bu “kaçýnýlmaz” tarihî akýþýn bir sonucudur!
Bu “kaçýnýlmaz” tarihi toslaþma mutlaka yaþanacak-
týr!
‘Kimliðimiz, tarihimiz, deðerlerimizle’ var olarak
kalacaksak….
“Müslüman” olarak yaþayacaksak;
‘Doðu’yu yok etme niyetini artýk gizlemeyen;
Amerikan-Batý-Yahudi emperyalizmine karþý durabil-
menin yegâne yolu; “Büyük Doðu-Ýbda dünya
görüþü”nün, mutlaka ve mutlaka “devleþmesi-
devletleþmesi”nden geçer!
Bugün, Afganistan’daki, Irak’taki açýk iþgaller’de
‘kaybetmeye’ baþlayan Hristiyan-Yahudi emperya-
lizminin bölgedeki diðer, ‘örtülü iþgalleri’ de ‘alenîleþe-
cek’!.
Büyük Doðu mimarýnýn yýllar evvelinden
muhasebesini yaparak ortaya koyduðu bu “tarihî toslaþ-
maya”, onlar ‘medeniyetler çatýþmasý’ diyorlar…
Kuklalarý ve iþbirlikçileri eliyle de bunu, kendileri
lehine dönüþtürmeye çalýþýyorlar!
Kendi ‘keyflerine göre’ medeniyetler ittifaký yap-
maya çalýþanlarýn alet olduklarý zavallýlýðýn aslý budur!.
Ve “fikirsiz” yola koyulmanýn hazin sonu!..
Bu “tarihî toslaþmanýn” kaçýnýlmazlýðýný fark eden,
veya ‘farkýna vardýðý’ izlenimi veren, gerçekten mühim-
senmesi gereken bazý çýkýþlara da ‘þahit’ oluyoruz!.
Fakat, bu “farkýndalýðýn”, mesele “çözüm nedir?”e
gelince, inanýlmaz bir ‘kem-küme’ dönüþtüðünü de
görüyoruz! Þunu açýkça söyleyelim; bu ‘kem-küm’ün
kimseye bir faydasý olmaz!
Zamanýn iyice daraldýðý böyle bir ortamda, ya
“hafýzalarýnýzý tazeleyerek”, yüzünüzü yeniden altý
yüz yýllýk bir tarih ve kültüre çevireceksiniz; bu size
“tanýdýk” gelecektir! Ya da, sahilleri açýk hava kerhâne-
sine dönmüþ bir ülkede conilere ‘hizmet’(!) sunmayý,
‘turizm gelirlerimiz arttý” diyerek geçiþtirip, ‘terör
zirveleri’ düzenlemeye devam edeceksiniz!.
Bir dünya görüþünüz yoksa “kimliksiz”siniz demek-
tir.
ABD KARÞITI ÜLKELERDE
TÜRKÝYE YÝNE BÝRÝNCÝ
Ýngiliz BBC yayýn kuruluþunun 25 ülkede
ABD’nin küresel rolü üzerine yaptýðý bir ankette
Türkiye en negatif düþünceye sahip ülkelerden
biri oldu.
ABD’nin dünyada saygýn bir imajý olduðunu
düþünenlerin en olduðu ülke de yine Türkiye.
ABD’ye en güçlü destek Kenya, Nijerya ve
BARAN 3
ABD Donanmasýna: “Buradan Defolun Gidin!”
Irak iþgâline destek için Basra demirli ABD
körfezine giderken, içindeki sapýk gemisini protesto
conileri eðlendirmek maksadýyla, etti. ABD gemisi
Marmaris’e gelen ABD donanmasý- ve coniler aley-
na ait iki savaþ gemisi Marmaris’te hine sloganlar
yaþayan vatansever Anadolu insaný attý. Protestocular
tarafýndan protesto edildi. Marmaris adýna açýklama
Ülkü Ocaklarý’nýn düzenlediði ve yapan Ülkü
büyük bir katýlýmýn oldudðu Ocaklarý Muðla
protesto eyleminde, Ocak Baþkaný temsilcisi
Limana demirlemiþ gemilerde, Muammer Özgen,
geceleri ipini koparmýþ bir sapýk Marmaris’in
sürüsü gibi barlara yuvalanan ABD askerleri
conilere: “Burasý sizin için güvenli için güvenli bir
bir yer deðil. Derhal çekin, yer olmadýðýný
gidin!”Dedi söyleyerek, askerlerin bir an önce berdir. Musul, Kerkük, geçmiþte
Bu arada, Conilere randevu evi limandan ayrýlmasýný istedi. Türk’tü gelecekte de Türk olarak
hizmetçiliðinde bulunan “Amerikan askerlerinin Kuzey kalacak’’ dedi.
Türkiye’deki batýcý iþbirlikçiler ise Irak’ta Türk askerlerinin baþýna Grup açýklama sonrasý daðýldý...
baþlarýndaki çuvalla hâlâ dolaþmaya çuval geçirdiðini’’ belirten Özgen,
devam ediyorlar. ‘’Gönlümüz Irak’ta yýllardýr 3 bin 300 Coni Marmaris’te
Barlar sokaðýna hücum(!) edip,
Ayrýca Marmaris Yat Türklük mücadelesi veren Irak
Limaný’nda toplanan halk, limanda Milli Türkmen Cephesi ile bera- hayvanca “eðlendi”
Köstebek Kimin Adamý?
BÜYÜK HESAPLAÞMAYA HAZIRLIK MI?
Maliye Bakanlýðý Teftiþ Kurulu,
Cumhurbaþkaný Sezer’den baþlamak üzere, birçok
siyasetçi, gazeteci, bürokrat ve iþadamýnýn mali
kayýtlarýnýn yasadýþý yollardan sorgulanýp
araþtýrýldýðýný ortaya çýkardý.
Hadiseyi araþtýrmak üzere kurulan komis-
yonun tespitleri arasýnda, Maliye Bakanlýðý Teftiþ
Kurulunda görev yapan bazý Maliye Müfettiþleri
için de sisteme girilerek, geniþ bir tarama
yapýldýðý ortaya çýkarýldý. Bu arada yetkililer, bazý Özkök, Hürriyet Gazetesi Genel Yayýn
Maliye Müfettiþlerinin telefon konuþmalarýnýn Yönetmeni Ertuðrul Özkök, Sabah Gazetesi
dinlendiði yolunda çeþitli bulgular olduðunu da Genel Yayýn Yönetmeni Fatih Altaylý, Hürriyet
ifade ettiler. Gazetesi Yazarý Emin Çölaþan, Maliye Bakanýnýn
Araþtýrma sýrasýnda, Gelir Ýdaresi oðlu Abdullah Unakýtan ve þirketi AB Gýda
Baþkanlýðýnýn tepe noktalarýnda görev yapan 10’u Sanayi ve Ticaret A.Þ, Avek Otomotiv Ýnþ.
aþkýn bürokratýn da bir vergi dairesinden Bilgi Turizm Sanayi ve Tic. Ltd Þti, iþ adamý Remzi
Ýþlem Merkezine girilerek, her yönden sorgu- Gür ve Ramsey Giyim Sanayi ve Ticaret A.Þ, tas-
landýðý anlaþýldý. fiye halindeki BEM Dýþ Ticaret A.Þ, Emniyet
Gýda Sanayi ve Tic. A.Þ, Ýhsan Gýda Paz. Sanayi
Ýncelemeler sýrasýnda, Maliye bürokratlarýnýn
gayrimenkul ve araç alým satýmý yaptýklarý kiþi- Ltd Þti.”
Hadisenin patlak vermesinin ardýndan, skan-
lerin dahi sayfalarýna girilerek araþtýrma yapýldýðý
dalý ortaya çýkaran Maliye Bakanlýðý Teftiþ
belirlendi.
Sorgulamasý yapýlan siyasiler ve bürokratlarýn Kurulu Baþkaný Cemal Boyalý’nýn evine hýrsýz
girdi. Boyalý’nýn evindeki hýrsýzlýk olayýyla ilgili
mal edindiði kiþilere yönelik de ayrýca detaylý
ayrýntýlý açýklama yapýlmadý. Hýrsýzlýðýn ardýndan
araþtýrma yapýldýðý belirtildi.
Cemal Boyalý’nýn polisten koruma talep ettiði
CHP’li Atilla Kart, hadisenin, kendisinin
belirtiliyor. Yetkililer Boyalý’nýn evinde bazý özel
Kemal Unakýtan hakkýnda “vergi kaçýrdýðý”na
bilgilerin olup olmadýðýný araþtýran esrarengiz
dair Teftiþ Kurulu’na þikâyette bulunmasýnýn
kiþilerin bu hýrsýzlýðý gerçekleþtirip gerçek-
ardýndan ortaya çýkartýldýðýna dikkat çekerek, bu
leþtirmediði konusunda “derin soruþturma”
olayýn kamu yönetiminin iflâs ettiðinin göstergesi
baþlattýlar. Diðer yandan, Boyalý’nýn eþinin
olduðunu söyledi. Diðer yandan CHP
aracýnýn, evinin yakýnlarýnda, kontrolden çýkarak
Milletvekillerinin BEM Dýþ Ticaret A.Þ. hakkýnda
kaza yaptýðý da ileri sürüldü. Böylece hadiseye
da ihbar dilekçesi verdiði biliniyor.
kriminal boyut da eklenmiþ oldu. Gözler karar-
Haklarýnda usulsüz araþtýrýlma yapýlan kiþi ve
mýþ…
kurumlardan bazýlarý þunlar: “Cumhurbaþkaný
Tayyib Erdoðan’ýn kayýtlarýna binden fazla
Ahmet Necdet Sezer, Baþbakan Recep Tayyip
giriliyor.
Erdoðan, Genelkurmay Baþkaný Orgeneral Yaþar
Deniz Baykal’ýn kayýtlarýna yüzlerce defa…
Büyükanýt, CHP Genel Baþkaný Deniz Baykal,
Cumhurbaþkanýnkine 50 kere…
ANAVATAN Partisi Genel Baþkaný Erkan
Kayýtlara kimler girmiþ, ne için araþtýrma yap-
Mumcu, DYP Genel Baþkaný Mehmet Aðar,
mýþ, belli deðil.
MHP Genel Baþkaný Devlet Bahçeli, Maliye
Belli olan tek þey, devlet kademelerinde kim-
Bakaný Kemal Unakýtan, Baþbakanlýk Müsteþarý
senin birbirine güvenmediði ve birbirlerinin
Ömer Dinçer, Maliye Bakanlýðý Müsteþarý Hasan
kuyularýný kazmak için fýrsat kolladýðý…
Basri Aktan, Teftiþ Kurulu Baþkanvekili Cemal
Ve, araþtýrmanýn çapýnýn bu kadar geniþ
Boyalý, Gelir Ýdaresi Baþkanvekili Osman
Arýoðlu, eski Genelkurmay Baþkaný Hilmi olmasý, akla, “birileri büyük bir hesaplaþmaya mý
hazýrlanýyor?” sorusunu getiriyor.
Filipinler’den geldi. ABD’nin Irak
savaþý ile ilgili politikalarýný en çok
eleþtirenler Türkler ve Ruslar. Ankete
katýlan 25 ülkeden 26 bin 381 kiþinin yüzde 67’si
Guantanamo Üssü’nde ‘terör þüpheli’lerinin tutul-
masýna onay vermiyor. Genel ortalamada Irak
savaþý karþýtlarýnýn yüzde 73 olduðu görülüyor.
ABD’nin Ortadoðu’da problem çözmekten çok
karmaþa yarattýðýný düþünenlerin oraný ise yüzde
68.
4 BARAN
Hrant Dink’in Ardýndan
Öyle Demokrasiye Böyle Katýlým
Vampirler empati kuramaz, fakat vampirlerle empati
kurulabilir; korkudan saçmaladýklarýný anlamak zor deðil…
Ogün, bir “varoþ psikopatý” deðildir…
“Varoþ psikopatlýðý” olsaydý mesele, “o varoþlardan biri-
ni baþbakan edelim, biz gene gemimizi yürütelim” formülü
tutardý…
Problem(!), varoþlarda ülkeyi yönetme irâdesinin
belirmesidir; halkýn, yönetime doðrudan katýlma irâdesinin
beyânýdýr…
Hrant Dink’i dinliyorum…
Topraðý bol olsun; ölümünden bir
ay kadar evvel, 2006’nýn Aralýk ayýn-
da Roj Tv ile yaptýðý mülâkatta önemli
þeyler söylüyor…
- Halk[lar]ýn barýþý?
- « - Türkü, Kürdü, Lâzý, Çerkezi,
Ermenisi ve Rumu ile Türkiye’de,
halk[lar] arasýnda barýþý gerektirecek
bir problem yoktur… Problem, devlet
iledir; halk[lar] ile devlet arasýnda bir
barýþ ihtiyacý var…»
- Türk milliyetçiliði?
- « - Türk halký, devletin istediði
kadar milliyetçidir… Devlet mil-
liyetçiliði kontrol edebiliyor; istediði
kadar yükseltip alçaltabiliyor… Fakat
din öyle deðil; devlet, Ýslâm’ý kontrol
etmekte zorlanýyor…»
Bunlar önemli tesbitler…
Bu tesbitleri bir Ermeni entelek-
tüelin aðzýndan duymak daha da
önemli…
Otuz yýllýk savaþa, kýrk bin kur-
bana ve devletin bütün bölücü
çabalarýna raðmen bir Türk-Kürt
savaþý olmamýþsa, bu ancak Ýslâm
baðýyla izah edilebilir…
Sadece müslüman Türk ile
Müslüman Kürt arasýnda deðil,
Ermenisi ve Urumu da dahil; Ýslâm,
Anadolu halk[lar]ýnýn barýþ kaynaðý ve
bir arada yaþama baðý olmuþtur…
Yani TC, Ýslâm’ý istediði gibi kon-
trol edemediði için, aslýnda milliyetçi-
liði de tam isediði gibi kontrol edeme-
di; “milliyet” duygusunu Ýslâm’dan
arýndýrýp büsbütün þövenist “Atatürk
Milliyetçiliði” kalýbýna dökemedi,
dökemiyor…
Hrant Dink’e sýkýlan kurþun, aslýn-
da bir bumerangtýr; dönüp TC’yi
ayaðýndan vurmuþtur…
Bu son kurþun deðil, ilk kurþundur;
bundan sonraki kurþun diz kapaðýndan
vuracaktýr TC’yi; daha sonraki kurþun
genital bölgesinden; daha sonraki
iþkembesinden; nihâyet kâlbinden ve
alnýndan…
Önemli bir ayrýntýdýr; Hrant Dink
gibi ensesinden vurulmayacaktýr TC!..
Hasad zamanýdýr; ekilen biçilmeye
baþlamýþtýr…
“Doðrudan Demokrasi” de diyebi-
liriz buna…
Hrant Dink’in katili, Türkiye’nin
yönetimine doðrudan katýldýðý için;
yani yaptýðý iþte herhangi bir suç unsu-
ru, yüz kýzartýcý bir yan görmediði için
büyük bir gönül rahatlýðý ile yapmýþ
iþini; bu yüzden suç(!) aleti olan silâhý
ile, eþgâlini ele verecek beyaz beresini
kaybetme ihtiyacý da duymamýþtýr…
Hürriyet’in Genel Yayýn
Yönetmeni bile bu gerçeði anlamýþ, ilk
günün heyecaný ile attýðý “Katil Vatan
Hâini” manþetinden sonra, 23 Ocak
Salý günkü yazýsýnda, “Ýktidarýmýzý
büsbütün kaybetmektense, nasýl pay-
laþabiliriz acaba?” sorusuna cevap ara-
maya baþlamýþtýr:
- « - Beni iþte bu ruh hâli korku-
tuyor. Örgüt olsa, devletin istihbarat
birimleri, güvenlik güçleri onu çöker-
tir. Ama burada neyi çökerteceksiniz?
Mahalleyi veya bir þehri mi? Bu iþi
çözmek istiyorsak, hepimiz empati
duygularýmýzý geliþtirmeliyiz.
Mahalledeki o çocuðu da anlamaya
çalýþmalýyýz.»
Bu ülkenin gençleri düne kadar
devlet istediði zaman, devletin istediði
þekilde, devletin istediðine, devletin
istediði kadar “kontrollü” kurþun
sýkýyordu…
Ertuðrul Özkök ve iktidarýn diðer
gizli-açýk sahipleri bu “kontrollü
savaþ”tan hiç rahatsýz olmuyorlar;
kardeþ kanýndan beslenip gidiyor-
lardý…
“Buraya Ait Deðilim!”
Bundan yýllarca önce…
Yani 5 yýl kadar filân olmuþtur…
Ýstanbul’un Ataköy’de bir genç,
ikâmet ettikleri apartmanýn tepesinden
atlayarak intihar etti…
Adýný, sanýný, cinsiyetini unut-
tuðum bir genç.
Gazete sayfalarýný ve TV ekran-
larýný meþgûl etti kýsa bir müddet.
Ama, iþte o kadar…
Onu, benim nazarýmda unutulmaz
kýlan, ölüme giderken geride býraktýðý
not olmuþtu:
“Buraya ait deðilim!”
Ve, ailesinin, çocuklarýnýn intiharý-
na verdiði yavan tepki:
“Ne istediyse verdik. Maddî
olarak hiçbir problemi yoktu. Niye
intihar etti ki?”
Bir hakikat ancak bu kadar yalýn
anlatýlýr ve bu anlatýþ karþýsýnda ancak
bu kadar yavan tepki verilebilir. Ýþte
gençliðimiz, onlara veremediðimiz
þeylerden ötürü, gerçekte istediklerini
vermekteki acziyetimizi, Alev
Alatlý’nýn tabiriyle, “canlarýný
yüzümüze tükürerek” protesto ediyor-
lar ve biz hâlâ o yavan tepkiyi verm-
eye devam ediyoruz.
Bu gün okullarda verilmeye
baþlanan uyuþturucu partilerinin
arkasýnda aslýnda bu hakikat saklý ve
Mustafa Sakaryalý
Fakat, devlet istediði zaman,
devletin istediði þekilde deðil; bilâkis
devlete raðmen ülkenin yönetimine
ortak olma iradesidir Ogün’ün tavrý…
«Bu iþi çözmek istiyorsak, hepimiz
empati duygularýmýzý geliþtirmeliyiz.
Mahalledeki o çocuðu da anlamaya
çalýþmalýyýz.» diyen adam, empatiden
anladýklarý ne ise, ayný yazýnýn sonun-
da:
Baki Aytemiz
bu günkü feci manzarayý ihtar eden
geliþmelere dair iþaret fiþeði, ta o
zaman, canýný yüzümüze tüküren o
genç olmuþtu.
Anlayamadýk…
Anlayamadýk ve þimdi de polisiye
tedbir almaya çalýþmaktan baþka yap-
týðýmýz bir þey yok.
Ama nutuk atmaya, her sabah
çocuklara “Türküm, doðruyum,
çalýþkaným!” diye bir tekerlemeyi
söyletmeye devam ediyoruz.
Utanmadan…
Arlanmadan…
Haya etmeden…
Ve çocuklarýmýzý, yýllardýr, bile
bile ÖSS deðirmeninde öðütüyor,
öðütüyoruz…
“Siyaset köle, ilim kavas, sanat
ihtilaç…”
Manzara görüldüðünden çok daha
feci… Ateþ, düþtüðü yeri yakýyor.
Gençlik, körelmemiþ hislerle duy-
duðu ideal ihtiyacýnýn
istikâmetlendirilmediði noktada,
gayesiz bir hayatý yaþamaktansa,
yaþama zahmetine katlanmaktansa,
hayat kaydýndan düþmeyi yeð tutuyor.
Buraya ait deðilsem, burada iþim
ne?
Dünyayý, ebedî âlemin vasýtasý
kýlacak imân mihraký olmadýktan

- « - Çok ciddi bir “varoþ
psikopatlýðý” hepimizi tehdit ediyor.»
Diye eklemeden edemiyor…
Vampirler empati kuramaz, fakat
vampirlerle empati kurulabilir; korku-
dan saçmaladýklarýný anlamak zor
deðil…
Ogün, bir “varoþ psikopatý”
deðildir…
“Varoþ psikopatlýðý” olsaydý mese-
le, “o varoþlardakilerden herhangi biri-
ni baþbakan edelim, biz gene
gemimizi yürütelim” formülü
tutardý…
Problem(!), varoþlarda ülkeyi
yönetme irâdesinin belirmesidir;
halkýn, yönetime doðrudan katýlma
irâdesinin beyânýdýr…
Ülkeye düþman bellediði isimler-
den Hrant Dink’in ensesine kurþunu
sýkan Ogün, devletin bugüne kadar
yaptýðýndan farklý bir þey yapmýþ
deðildir…
Kaygýya mahâl yoktur; “psikopat”
Ogünler devlet kadar kana doymaz
canavarlar deðildir…
Ogünlerin, devlet kadar katliam
yapmayacaðý, devlet kadar kan akýt-
mayacaðý bellidir.
Ogünlere kalsa, ülkeyi devletten
daha iyi yönetecekleri; akacaklarý
doðru mecrâyý bulmakta, hakikate tes-
lim olmakta gecikmeyecekleri
kesindir…
Evet, bir doðrudan demokrasi
örneðidir Ogün; 17 yaþýndaki bir
gencin, ülke yönetimine “doðrudan
Onu, benim nazarýmda unutulmaz kýlan, ölüme
giderken geride býraktýðý not olmuþtu:
“Buraya ait deðilim!”
Ve, ailesinin, çocuklarýnýn intiharýna verdiði yavan
tepki:
“Ne istediyse verdik. Maddî olarak hiçbir problemi
yoktu. Niye intihar etti ki?”
sonra, gençliðe bunun ideali ve-
rilemedikten sonra, intiharýnda da,
uyuþturucu kullanýmýnda da gençlik
mazurdur.
Suç bizlerin.
80 yýllýk týrýþkadan idealin ideal
olmadýðýný hâlâ anlayamadýk mý?
Bunun anlaþýlabilmesi için daha kaç
çocuðumuzun canlarýný yüzümüze
tükürmesi gerekecek?
Daha kaç çocuðumuz, cevapsýz
býrakýlan bu sorunun aðýrlýðý altýnda
ezilmektense, aklýný uyuþturarak-iptal
ederek geçici hayal âlemlerinde bir
nebze de olsa huzur ararken, altýn
vuruþ yapacak?
Bilmem nerdeki bir dað baþýnda
birkaç köpek öldürülse dünyayý
ayaða kaldýran -kaldýrýlmasýn demiy-
oruz- medenî ve çaðdaþlarýmýz, bu
çocuklarýmýzý kendi ellerimizle
katletmekte olduðumuzun farkýna
varmalýlar artýk. Bu rus ruletinde,
sýranýn kimde olduðu ve þakaðý
daðýlacak bir sonraki evladýmýzýn
hangisi olduðunu bilmeye imkân var
mý?
Terör’se asýl terör bu!
Ýdealsizliðe mahkûm edilen
BARAN
katýlým”ýdýr…
Bir Ýsviçreli, “Bu ne biçim doðru-
dan demokrasi, bu ne biçim doðrudan
katýlým?!” diye sorabilir…
Haklýdýr…
Fakat, TC yetkililerinin ve kandan
beslenen Özkök emsâli vampirlerin
böyle bir soru sormaya haklarý yok-
tur!..
Yok illâ soracaklarsa, alacaklarý
cevap þudur: Öyle demokrasiye böyle
katýlým!!!
ERMENÝ KATLÝÂMININ
ÝÇ YÜZÜ
Hrant Dink’in acýlý eþi Madam
Rakel’in, kocasýnýn cenazesinde yap-
týðý konuþmasýndan bir cümlenin altýný
çiziyorum: “Bir bebekten bir kâtil
yaratan karanlýðý sorgulamadan hiçbir
þey yapýlamaz kardeþlerim…”
… kendi misyonlarýna sokmaya büyük
Soru sormakla baþlar sorgula-
mak…
Hrant Dink’ten yola çýkarak sor-
maya baþlayalým:
- Türkiyeli Ermenilerin çoðu gibi
Gregoryan (Ortodoks) olan Hrant
Dink mezheb deðiþtirmiþ miydi?
Deðiþtirmiþse, neden Protestan
mezarlýðýna gömülmedi?
- Ermeni Patriði Mutafyan, Dink’e
neden mesâfeli idi?
- “Etyen Mahcupyan, Vatikan’a
baðlý olanlarýn; Hrant Dink, Anglikan
Kilisesi’ne baðlý olanlarýn; ben de
Gregoryanlarýn meþhuruyum.” diyen
gençliðin göz göre göre idama
mahkûm edilmiþçesine ölüme gidiþi-
ni seyretmekten büyük terör mü olur?
Bu kadar acz olmaz. Buna taam-
müden cinayet derler.
Katledilen bu gençlerin
mesuliyetini kim alacak ve hesabýný
kim verecek?
Gençlik, reel politika deðil, ideal
istiyor.
Gençlik, “Ötelerden habersiz
nizâma lânet” ediyor.
Ýþte, Süleyman Demirel, bu genç-
lik tarafýndan doldurulmuþ sokaklar-
dan korkuyor. O kadar katlettiler
bitiremediler, þimdi sýra intikama
geldi.
“Ruh” ve “gençlik” birlikteliði,
ayniyeti…
Üstad’ýn ifâdesiyle, “Ruh
intikâmýný alýr!”
“Ruh-gençlik”, ait olduðu vatana
yükselmek isterken, ayaðýnýn
takýldýðý yerdeki gölgeleri de te-
mizleyecektir. Bu dünyayý, öbür
dünyaya vasýtalýk olmaktan çýkarmak
isteyenler, lâfýmýz size. Temizlenecek
olanlar sizlersiniz!
Ermeni Tarihçi Levon Panos
Dabagyan ne demek istiyordu?
- Ermeni soykýrýmý var mýdýr?
- Katil kimdir?
…
1900’ün ilk yýllarý…
Osmanlý parçalanýyor…
Katolik, Amerikan ve Anglikan
misyonlarý, Ýþgâl ordularýnýn korumasý
altýnda Ermeni, Âsurî ve Keldânîler
arasýnda, sözde eðitim tedbirleri
almaya çalýþýyorlar…
“Eðitim tedbirleri”nden amaç:
Âsurî, Keldânî ve Ermenileri kendi
mezheplerine baðlayabilmek…
Vatikan, Amerikan, Ýngiliz,
Fransýz, Alman ve Rus misyonlarýn-
dan her biri; kolejleri, zengin dinî
cemiyetler tarafýndan desteklenen
basýnlarý, konsolosluklarý ve sefâret-
leriyle Âsurî, Keldânî ve Ermenileri
gayret gösteriyorlar...
Bu kadarla da kalmýyorlar;
1915’te, Âsurî, Keldânî ve Ermenileri,
hükümete karþý örgütleyip silâh-
landýrýyorlar...
Sonuç, büyük bir katliâm ve bu
insanlarýn yarýdan çoðunun vatanlarýn-
dan sürülmesi oluyor…
Evet, iþgâl ordularý amaçlarýna
ulaþýyorlar; fakat, Âsurî, Keldânî ve
Ermeniler için, yabancý misyonlara
baðýmlý bu çalýþmanýn sonu hüsran
oluyor…
… Rumlarý Ve Âsurîleri) ÖLDÜREREK
1900’ün ilk yýllarý…
Osmanlý parçalanýyor…
Ýþgâl güçleri dýþardan, Jöntürkler
içerden; Osmanlý’yý parçalamaya
çalýþýyorlar…
Jöntürk liderlerinin Balkan kökenli
“Sabetaistler”den oluþtuðu…
Talat, Enver, Cemal, Bahaddin
Þakir ve Nizam’ýn “dönme” olduðu…
Çalýþmalarýn beyni olan,
Selanik’teki Grand Orient Locasý’nýn,
Yahudi Rothschild tarafýndan,
Yahudilerin bütün Ortadoðu’yu kont-
rol altýna alabilmesi gayesiyle Yahudi
Emanuel Karasu’ya kurdurtulduðu…
Jöntürk öncülerinin, Karasu’nun
üstadý olduðu bu locaya baðlý olduk-
larý…
“Jöntürk” gazetesinin editörünün,
Rus Siyonist lider Vladimir Jabotinsky
olduðu ve Ýtalya’da eðitildiði…
Emanuel Karaso’nun locasýna baðlý
olan Talat Paþa’nýn, 1907’de Scottish
Rite’in (Ýskoç Mason Locasý)
Osmanlý’daki büyük üstadý olduðu…
Scottish Rite’in Washington’daki
arþivlerinde, Jöntürk liderlerinin ayný
locaya baðlý olduðuna dair bilgilerin
bulunduðu biliniyor…
… Sorgulamak, çetin bir diyalektik
1900’ün ilk yýllarý…
Osmanlý’nýn baþkenti Ýstanbul’daki
yahudi nüfusu 10.000’den az…
Hristiyan nüfus ise 200.000
civarýnda…
Ticaret ve finans, Hristiyan
kökenlilerin kontrolünde; bürokraside
Hristiyanlar güçlü...
Yahudilerle Hristiyanlar arasýnda
bu alanda yüzyýllardýr süren yoðun bir
rekâbet var…
Yüzyýllardýr, Yahudiler kaybeden,
Hristiyanlar kazanan tarafta…
Osmanlý, Ortodoks Hristiyanlara
daha yakýn…
…
Yahudi ve Sabetaistler, güç ellerine
geçince Hristiyanlarý tasfiye ettiler…
Schiller Enstitüsü’nden Joseph
Brewda, 1994 tarihli konferans
metinlerinde, Ýspanya’dan kaçan
Yahudilere kucak açan Osmanlý’nýn,
400 yýl sonra bu kiþiler tarafýndan
yýkýlmasýna dikkat çekiyor ve þöyle
diyor:
? « - ZAFERLERÝNÝ, ÖNCE
ÝMPARATORLUK ÝÇÝNDEKÝ
HRÝSTÝYANLARI (Ermenileri,
KUTLADILAR… 1982’DE, ÝSRAÝL
ORDUSUNUN LÜBNAN’I ÝÞGÂL
ETMESÝNÝN ZAFERÝ DE, SABRA
VE ÞATÝLLA KATLÝÂMIYLA KUT-
LANMIÞTI.»
…
Genozid, Völkermord, Massaker,
Blutbad, Sürgün, Katliam, Vahþet,
Soykýrým…
Bunlar kelimeler!..
Bu topraklarda, kelimelerin anlat-
maktan aciz kaldýðý bir trajedi yaþan-
mýþtýr…
Ýnkâr edilemez bu vahþet,
Osmanlý’nýn veya Müslüman Anadolu
halkýnýn deðil, “TANZÝMAT -
JÖNTÜRK - ÝTTÝHAT TERAKKÝ
MÝSYONU’nun eseridir…
Bu vahþetin bugünkü sorumlusu
ise, “TANZÝMAT - JÖNTÜRK -
ÝTTÝHAT TERAKKÝ MÝSYONU’nun
devletleþmiþ hâli olan “Dönmeler
Cumhuriyeti”dir!
…
Hrant Dink’in Protestan olup
olmadýðý, Anglikan Kilisesi ile olan
mesâisi ve AB’cilerin Dink’i bayrak-
laþtýrma çabalarýnýn nedeni yukarýdaki
tablolarda görülebilir…
süreçtir; cevaplar, beraberinde yeni
sorularla gelir…
Meselâ…
Geçen yüzyýlýn baþýnda bu vahþete
çanak tutan Hür(!) Dünya, bugün
Ermeni meselesinden dolayý TC’yi
niçin sýkýþtýrmaktadýr?
Hür(!) Dünya, “yahudi
soykýrýmý”ndan baþka “soykýrým” tanýr
mý?
ASALA, tesâdüfen mi sadece
“Dönme TC sefirleri”ni vuruyordu?
6 BARAN
Emin misiniz, Son Kararýnýz mý?
Ýki cinayet, iki farklý insan ve iki
farklý tavýr.
Ýktidarýn, solcu eskilerinin, dönek-
lerin ve bilumum saymaya deðmez
zevatýn yaklaþýmý ve ruh röntgenini ele
veren iki farklý duruþ.
Biz duruþlarý önünüze serelim, kim
kimden yana ve kim kimdir buna siz
karar verin.
***
Eylül 2006. Yer Ýstanbul Fatih.
Gerçek âlim, ilmiyle amel eden ve
ehli sünnet baðlýsý ve tavizsiz Bayram
Ali Öztürk hoca camide þehid edildi.
Þehadetin arkasýndan büyük laflar
eden yok.
Emniyetin kýlý kýpýrdamýyor.
Failler derinlemesine araþtýrýlmýyor.
Video kayýtlarý, ses kayýtlarý falan pek
kimsenin umurunda deðil. Emniyet
açýklama yapýyor. “katil, Bayram Ali
Öztürk’ü öldürdükten sonra çýkan kar-
gaþada kafasýný mihraba vurup
ölmüþtür.”
Olay kapanýyor.
Ve cenaze merasimi.
Bayram Ali Öztürk’ün cenazesi,
Edirnekapý’daki Sakýzaðacý
Mezarlýðý’na defnediliyor.
Törene, Bayram Ali Öztürk’ün oðlu
Mahmut Öztürk ile yakýnlarý, Saadet
Partisi Genel Baþkaný Recai Kutan,
bazý ilçe belediye baþkanlarýnýn da
aralarýnda bulunduðu kalabalýk bir
topluluk katýlýyor.
Hükümetten cenazeye katýlan yok.
***
Yer yine Ýstanbul-Þiþli. Tarih bu kez
Ocak 2007.
Yani, ilk cinayetten 4-5 ay geçmiþ.
Ermeni gazeteci Hrant Dink
öldürülüyor.
Cinayetin üzerinden 36 saat geçme-
den fail yakalanýyor. 3-4 gün içinde
baðlantýsý tesbit edilen 5-6 kiþi
yakalanýp tutuklanýyor.
Hükümet ve AKP cephesinde
durum;
Hükümet, içiþleri bakanlýðý ve polis
tüm enerjisini cinayeti aydýnlatmaya
yoðunlaþtýrýyor.
Cenaze kaldýrýlýyor.
Hükümet, Baþbakan yardýmcýsý ve
içiþleri bakaný ile en ön safta temsil
edilerek merasime iþtirak ediyor.
Sayýn Baþbakan, cenaze günü yoðun
programý sebebiyle cenazeye iþtirak
edemiyor. Ancak ertesi gün bu ayýbýný
telafi ediyor. 15 dakika olarak
öngörülen taziye ziyareti 65 dakika
sürüyor.
Fonda, o mahur beste çalýyor ve
“Rakel’le baþbakan aðlaþýyor”
Ölümden çok etkilendiðini söylüyor
sayýn baþbakan. Hrant’ýn abisi
baþbakaný teyid makamýnda “evet tele-
vizyonda gördük” diyor, gerçekten çok
üzgün görünüyordunuz. Bunun üzerine
sayýn Baþbakan “oho, o televizyonda
gördüðünüz toparlanmýþ halimdi” diyor.
“Haberi aldýktan sonra tam bir saat
kendime gelemedim ve toparlanmaya
çalýþtým” diyerek ne kadar üzüldüðünü
ve etkilendiðini ifade ediyor. Tek ifade
etmediði þey günün anlam ve önemine
uygun sloganýn AKP’ye uyarlanmýþ
hali; “hepimiz, partim, tüm kabine
Ermeniyiz”
***
Diðer cephede durum;
Hrant Dink’in cenaze merasimi
yapýlýyor. Merasime iþtirak edenlerin
çoðunluðu ellerinde dövizlerle, “hep-
imiz Ermeniyiz, hepimiz Hrant’ýz” di-
yerek kilometrelerce yürüyorlar.
Laiklik ve Kemalizme baðlý, ilke
ve inkýlaplarla yoðrulmuþ ve þekillen-
miþ, muasýrlaþmýþ, medenileþmiþ,
tekamülünü tamamlamýþ, arzu edilen
kývama gelmiþ, baþkalaþmýþ ve
yabancýlaþmýþ aziz Türk milletinin bir
Bir haksýzlýðý veya zulmü kýnamak ve protesto etmek için,
haksýzlýða ya da zulme uðrayanýn etnik ve dini kimliðine
bürünmek olsa olsa en hafifinden kimliksizlik, þahsiyetsiz-
lik ve aþaðýlýk kompleksidir.
kesimi cenaze vesilesiyle kimliðini
açýklama fýrsatýný elde etti.
“Deðiþen” baþbakan da.
Demek ki; sadece Müslüman ya da
Ýslamcý kesimde deðilmiþ korkaklýk.
Pýsýrýklýk. Kendini ve deðerlerini inkar.
Tefessüh toplumun tüm kesimlerine sir-
ayet etmiþ.
Bu korkaklýk ve hiçlik psikolojisi
sinmiþ tümüyle Türk insanýnýn üzerine.
Bu psikoloji bugün kazanýlmýþ
deðil elbette.
Son 150-200 yýllýk bir sürecin zirve
noktasý.
***
Bir haksýzlýðý veya zulmü kýnamak
ve protesto etmek için, haksýzlýða ya da
zulme uðrayanýn etnik ve dini kimliðine
bürünmek olsa olsa en hafifinden kim-
liksizlik, þahsiyetsizlik ve aþaðýlýk
kompleksidir.
Keþke bu cevvaliyetinizi ve benim-
seyiþinizi tüm haksýzlýklara ve taa-
ruzlara karþý gösterebilseydiniz.
Tanzimatla birlikte baþlayan Batý
hayranlýðý ve batýya ve batýlý deðerlere
yaranma psikolojisi halen devam edi-
yor.
Hemen aklýmýza engizisyon sonrasý
dünya hukuk tarihinde eþsiz yerini
almýþ “istiklal mahkemeleri” geliyor.
Dünya hukuk literatürüne bir katký
da bizden olsun nev’inden uygula-
malarla ve bir emsali þimdiye kadar
olmayan ve olmasý da mümkün bulun-
mayan “gezginci mahkeme”lerle, mem-
leketi kýrýp geçiren ve sindiren Ýstiklal
Mahkemelerinin uygulamalarý ve
verdiði kararlarla devam etmiþti
Adil Doðru
batýcýlýk ve batýya þirin gözükme.
Hani hukukçular arasýndaki tabir ile
“sanýklarýn idamýna ve þahitlerin
bilahare dinlenmesine” karar verilen
muhteþem ve mümtaz mahkemeler var
ya onlardan bir kesit.
O denli ki; “baþkaca bir yetkisi yok
iken, kendi kendine yeni vazifeler icad
eden Amasya Ýstiklal Mahkemesi,
Müslim-gayrýmüslim eþitliðini saðla-
ma gayesiyle olsa gerek dört gün
boyunca þehir kulubünde içilen
boðma raký sofralarýnda verdiði karar-
lar ile asker kaçaðý, þekavet, firar ve
asayiþi bozma suçlarýndan 141 müslü-
maný da ipe gönderiverdi. ….böylece
idamlarda 132-141 beraberlik
saðlanýyordu. (Arada Müslümanlar
aleyhine olan dokuz farký da siz
mahkeme-nin son 34 idam kararýný
gecenin geç saatlerine býrakýlmýþ
olmasýna verin, malum o sýralarda “þimdi kabirdeki” zata karþý da tep-
Amasya’da henüz elektrik yoktu ve kinizi göremedik ve duyamadýk.
idamlar idare lambalarý ýþýðýnda 28 Þubat postmodern darbesine de
yapýlýyordu.)” (Ahmet Nedim, Ankara bir itirazýnýz duyulmadý. Yapýlan hak-
Ýstiklal Mahkemesi zabýtlarý ) sýzlýk ve hukuksuzluklarý alkýþladýnýz
Ýstiklal Mahkemeleri ve tatbikatý ve kýs kýs güldünüz. “Oh olsun
yýllardýr Müslümanlar tarafýndan tenkit Müslümanlar eziliyor, ezilsinler de bir
ediliyor. daha kalkamasýnlar ayaða”, dediðinizi
Demek ki biraz haksýzlýk yapýlmýþ hatýrlar gibiyim. Hatta Müslümanlarý
bu tenkitlerde. Hiç olmazsa onlar biraz hamam böceðine benzettiniz.
Karanlýklarda yaþayan. 28 þubatý aydýn-
lýk olarak tanýmlayýp, ýþýk yandý ve
hamam böcekleri yuvalarýna kaçtý ben-
zetmesi yapan da sizler deðil mi idiniz?
Devamlý cüppeli, çarþaflý ve sakallý
insanlarý hedef gösterdiniz. Her þeye ve
herkese özgürlük isterken, çýplak dolaþ-
manýn dahi özgürlüðünü savunurken,
daha eþitlikçi davranmýþlar, sayýn homoseksüelliði ve lezbiyenliði kiþisel
Baþbakandan ve AKP iktidarýndan. tercih olarak azizleþtirirken örtüye,
Sayýn Baþbakan ve hükümet böyle Ýslamý ve Müslümanlýðý hatýrlatan tüm
davranýrken diðer “ermeni” lerin sembollere saldýrdýnýz. Hedef gösterdi-
geçmiþine bir bakalým. niz. Bunlara yapýlan zulmü alkýþladýnýz.
80 yýldýr uygulanan baskýlara ve Ýsterik naralar atarak daha fazla, daha
eziyetlere maruz kalan Müslümanlar fazla baský ve diye tempo tuttunuz.
konusunda tek kelime etmeyen, üniver- Ýþin garip tarafý ve ilahi tecelli
site kapýlarýnda aðlayan, direnen ve olarak AKP ile bu güruh ayný eksende
eðitim hakký için mücadele eden buluþtular ve yollarý kesiþti.
baþörtülü kýzlarýmýza da “hepimiz ***
baþörtülüyüz” diyebilseydiniz. Zaten tepkileriniz ve yaþantýnýz ile
Camide þehid edilen alim bu sloganý haklý çýkarýyordunuz,
defnedilirken, “hepimiz Bayram Ali madem “hepiniz Hrantsýnýz ve hepiniz
Hocayýz”, hepimiz þeriatçýyýz diye- ermenisiniz”
bilseydiniz. O zaman Hrant Dink’in Agos
Merve Kavakçý meclisten atýlýrken gazetesindeki son manþeti ile soralým
de ayný tavrý gösterebilseydiniz. size:
Gözaltýna alýnýrken de. - EMÝN MÝSÝNÝZ VE SON
“Bu kadýna haddini bildirin” diyen KARARINIZ MI?
DÝNK’ÝN AÝLESÝ:
“BAKAN ÇÝÇEK ÝSTÝFA ETSÝN”
Hrant Dink’in öldürülmesi ardýndan tekrar çýkmaya baþlayan Agos gazete-
si, yeni sayýsýnda Baþbakan Erdoðan’la Dink’in ailesinin görüþmesinin ayrýn-
týlarýný yazdý. Buna göre; Dink’in ailesi, Adalet Bakaný Cemil Çiçek’in isti-
fasýný isteyerek, Ýstanbul Valiliði’nde Dink’i tehdit eden kiþilerin üzerine
gidilmesini talep etti. Dink cinayetinin Trabzon’daki rahip Santora cinayetiyle
baðlarýnýn derinlemesine soruþturulmasýný ve ders kitaplarýndan Ermenileri
aþaðýlayan ifadelerin çýkarýlmasý için giriþimlerde bulunmasý istendi. Dink’in
eþinin Erdoðan’a; “Hrant’ýn duruþmalarýna, davalarýna katýlan, tehditler savu-
ran kiþilere ne yapýlacaðý?” yönünde soru sorduðu, Erdoðan’ýn “hukuk
devletinde bu konularda imkanlar sýnýrlý” cevabýný vermesi üzerine, “Biz
aðzýmýzý açýnca hukuk var, ama onlara yok” diyerek tepki gösterildiði
belirtiliyor.
 BARAN 7

Batýcýlýk ve Milliyetçilik Üzerine

Kâzým Gökbayrak

Ýslâm, evrenseldir ve kavim üstü ümmet inancýný sunar. Bütün kavimlerin

döküleceði ve birleþeceði potadýr ümmet. Bunun için ölçü “Ýslâm tek millet-
tir.” Ve Allah Resûlü bunun zýddýný da ifade eder: “Küfür tek milletdir.”
Bütün Ýslâm devletleri bu esas üzeredir ve Osmanlý kimsenin burnu kana-
madan dört asýr Ortadoðuda kalabilmiþtir.

Hrant Dink suikastý, birçok noktadan sis-
temin iflasýný gözler önüne serici oldu. Batýcý
çizgi ile milliyetçi çizginin kopma sürecini hýz-
landýrdý, belirginleþtirdi. Batýcý çizgideki sahte
milliyetçiliðin ne kadar kel olduðunu gösterdi bu
suikast.
Doðu ile Batý birbirine zýt ve düþmandýr. Ýlk
doðu-batý ayrýmýný yapan da Batýdýr. Batý kültürü,
yaþamý, ahlâký kýsaca her þeyi Doðu ile fark-
lýdýr.Osmanlýnýn yýkýlýþýndan bu yana Batýlýlarýn
içimizdekilere kurdurduðu bir rejim tarafýndan
yönetilmekteyiz ve sorunlarýn ve çeliþkilerin kay-
naðý buradadýr. Ýslâm’dan uzaklaþmanýn sonucu
hem Batýcýlýk, hem ýrkçýlýk belasýný baþýmýza
musallat eden ve milleti bölen bu rejimdir.
Ýslâm, evrenseldir ve kavim üstü ümmet
inancýný sunar. Bütün kavimlerin döküleceði ve
birleþeceði potadýr ümmet. Bunun için ölçü
“Ýslam tek millettir.” Ve Allah Resûlü bunun zýd-
dýný da ifade eder: “Küfür tek milletdir.” Bütün
Ýslâm devletleri bu esas üzeredir ve Osmanlý
kimsenin burnu kanamadan dört asýr Ortadoðuda
kalabilmiþtir. Osmanlýdan sonra ise, Batý ve
Amerikanýn düzenlediði Ortadoðunun manzarasý
meydandadýr: Kürt, Türk, Arap, Fars vs. düþman
hale gelmiþtir. O halde çözüm: Milliyetçiliðin de
hakikatini gösteren BD-ÝBDA Ýslâma muhatap
anlayýþýndan, bunun sistemine baðlý siyasetinden
geçmektedir..
“Ne mutlu Türküm diyene!” diyerek yýllardýr
milliyetçilik kelimesi altýnda kavmiyetçilik-
ýrkçýlýk yapanlar, Ýslâmýn hakikatinde erimesi
gereken kavim meselesini çözememiþler, bilakis
ayrýmcýlýða ve bölücülüðe yol açmýþlardýr.
Gelinen noktadan da bu açýk. Batýcýlýk ise kavim-
lerin birleþeceði Ýslâm kardeþliðini hepten öldür-
müþ ve ortalýk kargaþadan, kan gölünden
geçilmez olmuþtur. Ondan sonra Ermeni gazeteci
Hrant Dinkin öldürülmesi ve öldürtülmesi üzer-
ine timsah gözyaþlarý dökülmeye baþlanýlmýþtýr.
Hedef gösterenler (siyasetçi –medya -yargý)
bumerang gibi hadisenin kendilerini vurmasý
üzerine “hepimiz Ermeniyiz” deme yarýþýna çýk-
mýþlardýr. Sizden ne Türk’e, ne Kürd’e, ne
Arab’a, ne Çerkez’e, ne Lâz’a fayda var! Çünkü
siz soysuzsunuz, kimliksizsiniz, Batýcý ve Batý
taklitçisi þahsiyetsizlersiniz.
Baþbakan, “Hrant Dink cinayeti, birlik ve
beraberliðimize sýkýlan bir kurþundur. Huzur ve
güven ortamýna sýkýlan bir kurþundur” diyor.
Sanki ülkede birlik ve beraberlik varmýþ gibi,
sanki huzur ve güven ortamý varmýþ gibi.
Ülkenin birlik ve beraberliðini dinamitleyen
yukarýda bahsettiðimiz zihniyettir, Batýcýlýk ve
onun Ýslâm ülkelerine soktuðu kavmiyetçiliktir.
Kimliðimizi-kültürümüzü Batý bozmuþtur,
Batýcýlar da Ýslamlýðýn ve Türklüðün bir numaralý
düþmanýdýr. Kavmini ve kültürünü seven her
Kürd’ün de bir numaralý düþmaný Batý ve
Batýcýlardýr. Batýdan bize fayda yok; düþmanýn-
dan medet uman, umduðuyla kalýr ancak, kul-
lanýldýðýyla kalýr ancak. Hrant Dink’e sýkýlan
kurþunun alt yapýsýnda Batýya ve Batýlýlaþmaya
nefret vardýr. Bu, bugün Ermeni bir gazatecide
tecelli etmiþtir, yarýn yukarýda bahsettiðimiz
sahtekarlarda (batýcý ve milliyetçi çizgiyi bir
arada tutmaya çalýþanlar) tecelli etmeyeceðini
kimse garanti edemez.
Bu milletin soysuzlaþtýrýlmasýnda en büyük
pay Batýcýlarýndýr, Batýcý bu rejimindir.
AB’nin Anadolu insanýný getirdiði zelil
durumdan herkes ders çýkarmýþtýr ve bundan kur-
tuluþun dinamiði ise, kuru kuru milliyetçilik -ki
þovenizm olur- deðil, Ýslâm milliyetçiliðidir.
Bunun mekan adý da Anadoluculuktur.
Anadolu topraklarýnda Batý ile savaþýmýz artýk
nihayetlenme noktasýndadýr, “nihaî darbe “
safhasýndadýr. Ýþ gelip buraya dayanmýþtýr; bu
nihaî hesaplaþmadan kaçýþ yoktur ve herkes
hesaplarýný ona göre yapmaktadýr. Herkes balta-
larýný bilemektedir ve hem batýcý, hem milliyetçi
sahtekârlar deþifre olmuþtur. Tâ 1914 ve 1919
‘lara dayanan bu savaþ anti emperyalist bir
savaþtýr. Amerika- Irak savaþý ise, yaný baþýmýzda
deðil âdeta içimizdedir. Mütefekkir Salih
Mirzabeyoðlu, 1. Körfez savaþý öncesinde, bu
savaþýn bizi vuracaðýný, “Kumandan” vasfý ve
büyük Ýslâm stratejisi dehasýyla açýk açýk belirt-
miþti. Þimdi içinde bulunduðumuz durum tam da
budur. Irak savaþý sonrasýnda yükselen Amerikan
düþmanlýðýnda Türkiye dünyada birincidir. ABD
ve AB düþmanlýðýnýn temelleri ve dinamikleri
bizim toplumumuzda mevcut, millet olarak kök-
lerimizde mevcut. Yükselen Amerikan düþman-
lýðý ve alçalan AB yandaþlýðý, aslýmýza, köklerim-
ize, kültür ve tarihimize dönme isteðimizin
beyanýdýr, dýþa vurumudur. Hrant Dink cinayeti
altýnda bu aranabilir.
Artýk Anadolu ahalisi, ABD ve AB köleliðine
isyan etmektedir. Millet bu isyan bayraðýna gelir.
Bu kurtuluþ bayraðýný da taviz vermez bir þekilde
burçlarýnda dalgalandýran BD-ÝBDA fikir ve
aksiyon mihrakýdýr. Antiemperyalist bayraðý
taþýyan, düzenin kanatlarý altýnda yaþayan ve
düzenle uzlaþan güya Ýslâmcýlýk veya milliyetçi-
lik iddiasýndakiler deðil, devrimci Ýslâmdýr. Bu
milletin kurtuluþ iradesini ve ülküsünü temsil
eden sayýn Salih Mirzabeyoðlu tâ 1975’lerde,
“Ne uzlaþma ne teslim, ne hiçlik/ yalnýz Mutlak
Fikirde birlik” diyerek sistemli fikir ve hareketini
ortaya koymuþtur. Marksizm ve kapitalizm kutu-
plarýna karþý Ýslâmi bir dünya görüþüyle ve
“akýncý” isim ve teþkilâtýyla ortaya çýkarak,
günümüzde de akýncý cepheleriyle. Fikir ve
aksiyon adamý Salih Mirzabeyoðlu’nun idam ile
cezaevinde aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet yatmasý bu
milletin kurtuluþu içindir, kendi için deðildir.
Onun için diyoruz ki, Salih Mirzabeyoðlu’nun
çilesi, müslümanlarýn çilesidir, Salih
Mirzabeyoðlu’na sahip çýkmak Ýslâm’a sahip çýk-
maktýr. ÝBDA’nýn batýný Necip Fazýl’ýn þu nokta-
lamasýyla mevzuumuzu noktalayalým..
Ne put adam, ne ham yobaz, ne bozkurt;
Yeni nizam, yeni insan, yeni yurt...

hukuku ortadan kaldýracaðýna, milli vahþetini teþhis edecek ve bu hukukun

Ýskilipli Atýf Hoca
Üstad Necip Fazýl Kýsakürek’in
“Son Devrin Din Mazlumlarý” sýnýfýn-
da zikrettiði, TC’nin zulmüne muhatap
olan remz þahsiyetlerden biridir Atýf
Hoca...
Halifeye baðlýlýk üzerine yemin
etmiþ kiþilerin, “Kurtuluþ Savaþý” ver-
ildikten sonra halifeye, onun temsil
ettiði Ýslâm’a ve millete sýrt
çevirmeleri... Ýstiklal Mahkemeleri iþte
bu sýrt çeviriþin hukuku olarak, yurt
çapýnda bir dizi katliama giriþti ve yüz
binlerce Müslüman þehid edildi.
Atýf Hocanýn þehadeti, TC hukuku-
nun gayrý meþru oluþunun da en büyük
delilidir ayný zamanda. Þapka hakkýn-
da henüz yasa çýkmamýþken neþredilen
eseri – ki 1924’de zamanýn Eðitim
Bakanlýðý tarafýndan takdir edilmiþ bir
eserdir.-, yasa çýktýktan sonra sanýk
sandalyesine oturtuluyor ve Atýf Hoca
bu eseri vesilesiyle 4 Þubat 1926’da
þehid ediliyor.
Kanunlarý geri iþletmek o günden
itibaren TC hukukunda gelenekleþiyor.
Bu geleneðin zulmüne maruz kalan
son mazlum olarak 49 ciltlik bir kül-
liyata imza atmýþ biri olan Kumandan
Salih Mirzabeyoðlu’nu görüyoruz. O
da, hakkýnda kesinleþmiþ TC hükmü(!)
bulunmasýna raðmen yeni çýkan bir
kanun maddesi geri iþletiliyor ve 7
Temmuz 2005 tarihinde hücreye konu-
luyor.
Son mazlum dememizin sebebine
gelince; O’nun, gayrý meþru bu
vicdana hâkim bir adalet getireceðine
inanýyoruz. Bu çerçevede TC, baltayý
ýslah olamayacaðýný kabul etmek
zorunda kalacaktýr.
taþa vurmuþtur artýk. Ýskilipli Atýf Hoca’nýn
Atýf Hoca vesilesiyle Þahsiyetini ortaya koyan
söyleyebiliriz ki, zulüm üzer- eserlerine bakýnýz:
ine tesis edilmiþ, “Türk 1-Mirat-ül Ýslam
Adaleti” diye millete yut- 2-Ýslam Yolu
turulmaya çalýþýlan TC 3-Ýslam Çýðýrý
hukuku, her ne kadar Harf 4-Din-i Ýslam’da
Ýnkýlâbýyla zihinleri iðdiþ Men-i Müskirat
etse de millî vicdana yer- 5- Nazar-ý Þeriatta
leþememiþtir. Hukuku uygu- Kuvve-i Berriye ve
layanlar da dâhil kimse mev- Bahriye
cut hukuktan memnun deðil. 6-Tesettür-ü Þer’i
Yüzde yüze varan bir mem- 7-Muayenet üt Talebe
nuniyetsizlik, arýzî deðil, aslîdir ve 8- Medeniyyet-i Þeriyye
düzeltme niyetinde olanlarýn samimi 9- Frenk Mukallitliði
olup tarihe inmeleri, TC hukukunun Onun idamýna sebeb ve vesile
tesis edildiði zamaný tahlil etmeleri olanlarýn iki satýrlýk olsun ilmî
gerekir. makaleleri ve dolayýsýyla þahsiyetleri
Samimiler, Ýstiklal Mahkemelerinin var mýdýr?
8 BARAN

Yayýn Organý - Haber Alma Aðý-

Osman Halid

Yurt sathýna yayýlmýþ, sesi gür çýkan bir yayýn
organýnýn varlýðý elzemdi.
Ýþte, “BARAN” bu ihtiyaçtan doðdu: Ve, bu
ihtiyaca cevap verebildiði kadar hedefine ulaþacak!
Fakat!..
Sesinin, “BARAN” kelimesinin tok okunuþu,
gibi tok, gür ve etkili olabilmesi için bir ana unsura
daha ihtiyaç var: Oda; ideolojiye muhatap, bugüne
kadar çeþitli vesilelerle denenmiþ ve Anadolu’nun
her tarafýna yayýlmýþ gönüldüþlara…
Gönlünde devrim ateþini söndürmüþ, heyecanýný
kaybettiði yetmiyormuþ gibi, etrafýn da öyle olmasý
için uðraþan hayvanlaþma sürecini hýzla kemâle
erdirmeye çalýþan hain tip “tabii ki gönüldüþ”
kavramý içine girmiyor; kasdýmýz da zaten o deðil.
Kasdýmýz, gönüldaþlýk ruhunu tek fertte tecelli
eden bir mânâ olarak algýlayýp, bu mânâyý topluluk
halinde yaþamayý gaye edinenlerdir.
Anadolu”ya yaðmur misali daðýlmýþ, tanýdýk-
tanýmadýk, kalbi devrim ateþiyle ve “bir devrimin
olabilmesi için lider gerekli” þuurunu her daim
muhafaza eden gönüldaþlar, “BARAN”ýn tok sesine
karþýlýk verdikleri zaman “iktidar” hedefli
yürüyüþümüz, asýl o zaman süratlenecektir.
Siyasî bir yayýn organýnýn gücü “haber alma”
aðýnýn güçlü olmasýyla doðru orantýlýdýr. Ülke geneli
hakkýnda saðlam bir istihbarat bilgisine sahip olmak
da haber alma aðýnýn güçlü olmasýna baðlýdýr.
Ýdeolojik bir yayýn organýný, düþmana hizmet
eden, iþgalci yayýn organlarýndan ayýran, doðru,
yerinden-kaynaðýndan haberler yayýnlayýp o haber-
lerle siyasî teþhirleri destekleyebilmesidir.
Bu gözle baktýðýnýzda “ihtilâl þuuru”yla yayýn
yapan siyasi bir yayýn organýnýn sahip olduðu-
olmasý gerektiði “muhabir” kadrosu, iþgalci basýnýn
rüyasýnda bile göremeyeceði sayýdadýr.
Ýnsanýmýzýn zihnini rehin alan, her türlü
Allahsýzlýðýn ve ahlâksýzlýðýn cemiyete yayýldýðý,
adýna “medya” denilen ve “bizden olmayan” fitne
merkezlerinin uyguladýðý sansürü kýrmanýn tek yolu,
güçlü bir haber alma aðýnýn teþkilidir.
Oluþturulacak güçlü bir “haber alma aðý”
insanýmýza uygulanan sansürü bertaraf etmenin yolu
olduðu gibi, “yayýn organý”na uygulanmak istenen
sansürü, etkisizleþtirmenin de tek yoludur.
Bu aðýn kurulmasýnda “görev” alacak, yaþý, kon-
umu ne olursa olsun, gönüldaþlýk ruhuyla kenetlen-
me gayesi güden herkestir.
Bu hususun önemini pekiþtirmek için bir misâl
verelim;
Anadolu’nun her hangi bir kasabasýnda bir
gönüldaþ düþünün. Kasabada meydana gelen her-
hangi bir hýrsýzlýk veya cinayet hadisesi tek baþýna
orada sarsýcý bir etkiye sebebiyet vermediðinden ona
“ne var ne yok?” diye sorulduðunda vereceði cevap
“her hangi bir þey yok, bugün sadece bir hýrsýzlýk”
veya “cinayet hadisesi yaþandý” olacaktýr.
Diðer taraftan ise, ayný bu misalde olduðu gibi,
“bir þey yok” denilen atmýþ-yetmiþ hadiseyi bir
merkezde toplayýp, alt alta koyduðunuzda iþin rengi
deðiþir. Ülkenin muhtelif yerlerinde bir günde iþle-
nen altmýþ- yetmiþ cinayet, artýk, “bir þey yok” kate-
gorisinden ziyade düzenin iþinin bittiðinin
fotoðrafýdýr.
Örgütlenmenin en önemli zemini “haber alma
aðý”nýn tesisidir.
Ýnsanýmýz üzerinde Batýlýlaþma-hayvanlaþmanýn
etkileri farklý farklýdýr. Bütün kurum ve kuru-
luþlarýyla Batýlýlýþma-hayvanlaþmayý dayatan iþi bit-
miþ düzen, yansýyan bu menfi farklý tesirleriyle
ortaya konulduðu zaman, çepeçevre bütün bir teþhir-
den bahsedebiliriz.
Düþman uygulamalarýnýn öðrencilere yansý-
masýyla, tahsil hayatý devam etmeyen gençlere yan-
sýmasý farklýdýr. Ayný þekilde bir çiftçinin düzenle
olan meselesiyle, bir iþçininki farklý olabilir. Bu
farklýlýðý toplumun bütün katmanlarý için
düþünebilirsiniz.
Haliyle iþi, yaþý, mesleði ve konumu gereði,
toplumun farklý unsurlarýyla muhatap olan gönül-
daþlar, muhatap olduklarý unsurlarýn, düþman algýla-
masýný ve düþmanýn onlar üzerindeki tesirini bir ajan
titizliði ve disiplini içinde yayýn organýna rapor
etmeli. Hiçbir gönüldaþ en küçüðünden en
büyüðüne kadar, etrafýnda cereyan eden hiçbir
hadiseye kayýtsýz kalmamalý.
“Haber alma aðý”nýn tesisi kadar önemli, hatta
ona baðlý baþka bir husus da, yayýn organýnýn
etraftan baþlayarak geniþ halk kitlelerine ulaþtýrýl-
masý; yani “Daðýtým”.
Bu içiçe iki faaliyet beraberinde birçok faaliyete
geçit veren, yayýn organý etrafýnda organize edilmesi
zaruri iki temel unsurdur. Ayrýca ülke genelinde
düþünülen örgütlenme çalýþmasýnda baþlangýç nok-
talarýdýr.
Bu konuya devam edeceðiz.

MADEM ÖYLE, AYASOFYA NÝYE MÜZE?

mücadele” diye karþý ol ve o iþten

Fatih’in Fermaný dolayý Fatih’in devletini yýkan devletten

“Yasin Hayal emniyetteki sorgusu
sýrasýnda, Hristiyan düþmaný tavýrlar
sergiledi. Piþmanlýk duymadýðýný söyle-
di. Kamera önünde yapýlan sorguda bu
denli ileri gitmesi, polisi rahatsýz etti.
Yasin Hayal’in, fanatik milliyetçi tavýr-
larýyla oluþturduðu savunmasýný kýrmak
isteyen Terörle Mücadele Þubesi Ýrtica
Bürosu polisleri, Fatih Sultan
Mehmet’in Bosna’yý fethettiðinde
Hýristiyan unsurlara özgürlük veren fer-
manýný okudu. Fatih’in, Hýristiyanlara
hoþgörü gösterilmesini, can ve mal
güvenliklerine dokunulmamasýný emret-
tiði ferman okununca Yasin Hayal’in
“Onun torunlarýyýz. Böyle fermaný
olduðunu bilmiyordum. Bunu bilseydim
öldürtmezdim” dediði iddia edildi.”
Hürriyet Gazetesi’ndeki bu haber, nere-
den baksanýz, adamý gülmekten kýrýp
geçirir.
Laik Kemalist devletin, irticayla (!)
mücadele masasýnýn polisleri, irtica
dedikleri þeriat için canýný ortaya koyan
Fatih’ten medet ummuþlar buna mý
gülersiniz, Fatih’in Fermaný’ný kendi
emellerine alet etmek isterlerken
istismar etme çabalarýna mý
gülersiniz… Hadi istismar etmediler
diyelim, o hâlde görevliler okuduklarýný
anlamýyorlar demektir ki, bu laik devlet
için daha feci…
Ýþin diðer yaný, laik medya da buna
çanak tutuyor oluþu ki, bu da ayrý bir
tiyatro…
Fatih kimdi?
Þeriat devleti Osmanlý’nýn devlet
baþkaný…
TC, iþte bu Fatih’in devletini yýkmadý
mý?
Yýktý!
Fatih’in vakýflar hakkýndaki lânet eden
vasiyetini kim ayaklar altýna aldý?
Ayasofya’ya dair vasiyetini kim ayaklar
altýna aldý?
TC tarihinde, 6-7 Eylül olaylarý yok
mu? Polis o olaylarý örnek gösterse
ya…
Varlýk Vergisi’ni…
Komik oluyorsunuz, komik…
Komik olduðunuz gibi, taktiðiniz de iþe
yarasa…
Bilakis, böyle aþaðýlýk istismarlar,
midemizi daha çok bulandýrmakla
kalmayýp, daha çok nefret celbetmek-
tesiniz.
Hem sen Fatih’in mirasýný hâkim kýl-
mak için mücadele edenlere, “irticayla
maaþ al; hem de Fatih’in mirasýna sahip
çýkar gibi yaparak, O’nun sözlerini bu
ihanet çetesini korumak için kullan.
Ne diyor Fatih Sultan Muhammed Hân
Hazretleri fermanýnda: “söz konusu
rahipler benim hizmetime ve benim
emrime itaatkâr olduklarý sürece”…
Nerde itaat? Fatih’in baþ olduðu devleti
kim yýktý, o devlete kim asi oldu?
Fatih Sultan Muhammed Hân hakkiçün,
“yeri ve göðü yaratan Allah hakký için,
Peygamberimiz Muhammed Mustafa
hakký için, yedi Mushaf hakký için, yüz
yirmi dört bin peygamber hakký için ve
olsun ki, memleketimize gelip
kuþandýðým kýlýç için en aðýr yemin ile
korkusuzca sakin olsunlar ve
yemin ederiz ki”…
kiliselerinde yerleþsinler; ne ben, ne
vezirlerim ne de halkým tarafýndan hiç
ÝÞTE O FERMAN
kimse bunlara herhangi bir þekilde
Fatih Sultan Mehmet, Bosna’yý fethet-
karýþýp incitmeyecektir. Kendilerine,
tiði zaman buradaki Latin papazlarýna
canlarýna, mallarýna, kiliselerine ve
verdiði 1478 tarihli fermanda, þöyle
dýþardan memleketimize getirecekleri
dedi: “Niþaný-ý hümayun þu ki Ben ki
kimselere yeri ve göðü yaratan Allah
Sultan Mehmed Han’ým; üst ve alt
hakký için, Peygamberimiz Muhammed
tabakada bulunan bütün halk tarafýndan
Mustafa hakký için, yedi Mushaf hakký
þu þekilde bilinsin ki, bu fermaný
için, yüz yirmi dört bin peygamber
taþýyan Bosna rahiplerine lütufta
hakký için ve kuþandýðým kýlýç için en
bulunup þu hususlarý buyurdum:
aðýr yemin ile yemin ederim ki, yukarda
Sözkonusu rahiplere ve kiliselerine hiç
belirtilen hususlara söz konusu rahipler
kimse tarafýndan engel olunmayýp
benim hizmetime ve benim emrime
rahatsýzlýk verilmeyecektir. Bunlardan
itaatkâr olduklarý sürece hiç kimse
gerek ihtiyatsýzca memleketimde duran-
tarafýndan muhalefet edilmeyecektir.”
lara ve gerekse kaçanlara emn-ü aman

“Cinnet” Geçiren Bir Toplum
BARAN HABER MERKEZÝ
Aþaðýda okuyacaðýnýz hadiseler, 24 Ocak 2007
ve 26 Ocak 2007 günlerinde, saat 00:00 ila saat
24:00 arasýnda vukubulan ve sadece basýna yan-
sýyanlardan topladýklarýmýzdýr. Laik Batýcý düzenin
83 yýlda milletimizi ne hâle getirdiðinin acý bir
tablosudur yukarýdaki manzara. 1923’lerde
baþlayan Batý’ya teslim oluþ süreci, Müslüman
Anadolu halkýnýn dinî-ahlâki ve vicdanî bütün
hasletlerinin imha etme gayesini itiraf edelim ki
epey baþarmýþtýr. Menderes, Demirel ve Özal devir-
leriyle beraber, arada bir umut dalgasýnýn yük-
seldiði zamanlarda, Menderes hariç diðer ikisi, bu
güvene müthiþ bir ihanet içinde bulunmuþlardýr.
Bugün bu ihaneti, son Ýslâm düþmaný darbenin
meyvesi olan AKP Hükümeti yerine getirmektedir.
Müslüman Türk-Kürt yani kýsaca Müslüman
Anadolu halký, çocuðuna sahip çýkamamaktadýr.
Çünkü, Özellikle de 80’lerden sonra küresel iþgale
bütün kapýlarýný açan, 28 Þubat’la beraber 15 yaþý-
na kadar çocuklara ahlâk ve din öðretmenin yasak
olduðu son 27 yýlda, çocuklarýmýz,
aileler deðil, medya-sokak ve okul
yetiþtirip, biçimlendirmekte ve
ortaya, uyuþturucu, seks, cinayet,
kapkaç vs bataklýðýnda büyüyen
bir nesil yetiþmiþtir. Hiçbir ideali
ve gayesi olmayan, büyüyünce,
gelecek vaat etmeyen ve kapkaran-
lýk bir ülke manzarasý gören bu
son nesil, umutsuzluðunu kâh
cinayetlerle, kâh hýrsýzlýklarla, kâh
seks partileriyle veya eroin enjekte
etmekle haykýrmaktadýr. Yukarýdaki
hadiselerin failleri ve kurbanlarý,
85 yýllýk Batýcý ihanetin nihaî
meyvesidir. Artýk, insanlar evlerinde bile emniyet
hissini yaþayamaz hâle gelmiþtir, býrakýn sokaklarý.
***
24 Ocak
* Kadýköy’de cinnet getiren bir baba, eþi ile 6
yaþýndaki oðlunu evinde býçaklayarak öldürdü.
* Dikmen’de ve Mamak’taki iki ayrý olayda iki
kiþi öldürüldü.
* Edirne’nin Ýpsala ilçesinde, kendisine para ver-
memesine öfkelenen kiþi babasýnýn evini yaktý.
* Antakya’da dördüncü noter bürosuna giren
hýrsýzlar, çelik kasadan umduklarý miktarda para
bulamayýnca sinirlenip bürodaki bütün çekmeceleri
karýþtýrarak deðerli evraklarý yýrtýp kayýplara karýþtý.
* Maltepe sahilinde dalgalarýn kýyýya sürüklediði
bir kadýn cesedi bulundu.
* Tartýþtýðý kayýnvalidesini av tüfeðiyle vurarak
öldüren damat yakalandý.
* Denizli’nin Sarayköy ilçesinde bir tavernada
yüksek hesap yüzünden çýktýðý belirtilen silahlý kav-
gada 1 kiþi öldü, 3 kiþi yaralandý.
* 72 yaþýndaki ABD’li araþtýrmacýya tecavüz.
* Eskiþehir’de, internet kafeye gitme meselesi
yüzünden tartýþtýðý babasýný darp ederek yaraladýðý
iddia edilen bir genç gözaltýna alýndý.
* Balýkesir’in Erdek Ýlçesinde çýkan kavgada, bir
kiþi komþusunun kulaðýný ýsýrarak kopardý.
* Ankara genelinde çocuk pornosuna yönelik
düzenlenen operasyonda 6 kiþi gözaltýna alýndý.
* Eskiþehir’de, 2 ayrý iþ yerine giren hýrsýzlar, 4
bin YTL deðerinde kablo çaldý.
* Ýzmir’in Konak Ýlçesi’nde kendisiyle iliþkiye
girmek istediðini iddia ettiði þahsý kardeþiyle beraber
býçaklayarak öldüren genç kýz, adliyeye sevk edildi.
* Antalya’da, hasta maskesi takan gaspçý tarafýn-
dan ormanlýk alanda telle aðaca baðlanan taksi
þoförünün para ve aracý çalýndý.
* Samsun Sivil Savunma ve Arama Kurtarma
Birliði Sualtý Kurtarma ekiplerinin eðitim amaçlý
denize dalýþ yaptýklarý sýrada, bellerinden iple taþa
baðlanmýþ þekilde 5 yaþlarýndaki kýz çocuðu ile bir-
likte cesedi bulunan 60 yaþlarýndaki þahsýn kimliði
tespit edildi.
* Mersin’de, 2 kadýna zorla fuhuþ yaptýrdýklarý
ileri sürülen 4 kiþi yakalandý.
* Adýyaman merkeze baðlý Belek Köyü’nde 4
çocuk annesi bir kadýn, kendisini asarak intihar etti.
BARAN
* Hatay’da, yetiþtirme yurdunda kalan 17 yaþýn-
daki kýza zorla fuhuþ yaptýrdýklarý iddia edilen 3 kiþi
yakalandý.
* Gaziantep’te bir kiþi, býçak zoruyla cep telefo-
nunun gasp edildiðini iddia etti.
* Gaziantep’in Nurdaðý Ýlçesi’nde komþusuyla
girdiði tartýþma sýrasýnda yere düþen bir kadýn, baþýný
taþa çarpmasý sonucu hayatýný kaybetti.
* Bursa’nýn merkez Osmangazi ilçesinde 3 kadýn
arasýnda ‘’dedikodu’’ yüzünden çýktýðý iddia edilen
kavgada, bir kadýn býçaklandý.
** ** ***
26 Ocak
* Gaziantep’te 3 kapkaççý çantasýný çalmak
isterken direnince kaçýrýlýp araç içinde tecavüze uðra-
yarak getirildiði Samsun’da araçtan atýlan genç
kadýn, Emniyet Müdürlüðü Asayiþ Þube Müdürlüðü
Ahlak Barosu’nda sorgulanýyor.
* Kocaeli’nin Aslanbey beldesinde bir ilköðretim
okulunda müstahdem olarak çalýþan M.T. ayný okul-
da sýnýf öðretmeni olarak görev
yapan A.T’ye evine zorla girerek
tecavüz ettiði iddiasýyla tutuklandý.
* Van’ýn Muradiye Ýlçesi’nde
amcasýnýn oðlu tarafýndan tecavüze
uðrayarak hamile kaldýðýný iddia
eden bir bayan, koruma altýna
alýndý.
* Manisa’nýn Turgutlu Ýlçe-
si’nde bir þahýs, otomobil içerisinde
baþýndan tabancayla vurularak
öldürülmüþ halde bulundu.
* Bitlis’in Tatvan Ýlçesi’nde,
cuma namazý vaktinde bir kuyum-
cu dükkanýnda 12 bin YTL
deðerinde altýn ve döviz çalýndý.
* Antalya’nýn Alanya Ýlçesi’nde hýrsýzlýk suçun-
dan çok sayýda sabýkasý bulunan þahýs, bir apartmanýn
bahçesinde ensesinden tabancayla vurularak
öldürülmüþ olarak bulundu.
* Adana’da 2 çocuk annesi kadýn, 11 yýl önce
ölen babasýnýn mezarý baþýnda silahla intihar etti.
* Samsun’da, silahlý saldýrýya uðrayan bir kiþi
yaralandý.
* Kastamonu’nun Taþköprü Ýlçesi’ne baðlý
Uzunkavak köyünde dün akþam saatlerinde meydana
gelen olayda bir kiþi öldü, iki kiþi de aðýr yaralandý.
* Adapazarý’nda, sevgilisi terk edince ölüm oru-
cuna baþlayan genç, hastaneye kaldýrýldý.
* Hastanede tedaviyi kabul etmeyen genç,
yapýlan müdahalenin ardýndan evine gönderildi.
* Banka müþterilerinin hesaplarýna girerek 2
milyon 200 bin YTL’yi zimmetine geçirdiði iddia
edilen bir bankacý yakalandý.
* Ýzmit’te, karnesinde zayýfý olan bir öðrenci
denize atlayarak intihar etmek istedi. Öðrenci
arkadaþlarý tarafýndan kurtarýldý.
* Antalya Gazipaþa’da, eski belediye baþkanýnýn
oðlu mimar R.B., bilgisayar kayýtlarýnda çocuk
pornosu bulunduðu iddiasýyla gözaltýna alýndý.
* Þanlýurfa’nýn Viranþehir Ýlçesi’nde, bir fidanlýk-
ta yakýlmýþ erkek cesedi bulundu.
* Fatih’te aracýna müþteri olarak binen 50 yaþýn-
daki kadýna, çaðýrdýðý arkadaþlarýyla birlikte tecavüz
ettiði ve maðdurun cep telefonuyla birlikte parasýný
da gasp ettiði iddia edilen taksi þoförüyle, 5 arkadaþý
gözaltýna alýndý.
* Eskiþehir’de bir doktor, hayat sigortasýndan
para almak için kendisini zehirleyerek öldürmeye
çalýþtýðý iddiasýyla yargýlanan eþinin 19 yýl önce
dünyaya getirdiði çocuðun, DNA testi sonucu ken-
disinden olmadýðýný mahkemede öðrendi.
* Karaman’da bir kiþi, kendisinden haraç istediði-
ni iddia ettiði þahsý 15 yerinden býçaklayarak öldürdü.
* Ümraniye’de karýsýnýn kendisini kardeþiyle
aldattýðýný düþünerek kendisiyle birlikte 3 yaþýndaki
oðlunu bir odaya kilitleyen baba, olay yerine giden
ünlü gazeteci Uður Dündar’ýn ikna çabalarý sonucu
eylemine son verdi.
* Gaziantep’te 16 yaþýndaki bir kýz babasýný
tabancayla vurarak öldürdü.
9
Ýç Sýzýsý
Mevlüt Koç
Vesikalý yârim, Türk Sinemasý’nýn klâsiklerinden
bir film. Sait Faik’in “Menekþeli Vadi” isimli
hikayesinden Ömer Lütfi Akad, sinemaya uyarlamýþ.
Kocamustafapaþa’da bostan eken, manavlýk yapan
Halil’le, pavyonda konsomatris olarak çalýþan
Sabiha’nýn aþkýnýn hikayesi. Kaç sefer seyrettiðimi
hatýrlamýyorum. Duygulanmadan, hatta aðlamadan
seyredemem. Bir taraftan aðlarken, bir taraftan da
küfrederim. Adi herifler! Güzellik diye hiçbir þey
býrakmadýlar. Medenileþmek adýna, her þeyi târumar
ettiler diye. Sanki bin yýl dünyaya ahkâm kesmiþ bir
imparatorluðun insanlarý, bunlardan önce aðaç
kovuðunda yaþýyordu.
Yanýlmýyorsam Abidin Dino’ya ait, sanat için
þunu söylüyor: “Sanatýn her þeyden evvel bir alýþver-
iþ olduðunu unuttuk; fikir, his ve kýymet alýþveriþi”.
Benim de niyetim filmi anlatmak deðil. Bir taraftan
kýsaca özetini verirken, diðer taraftan tedaî ettirdiði
güzellikleri paylaþmak. Filmin kahramanlarýndan
Sabiha, “medenileþmenin nimetlerinden (!)” çirkef
bir ortamda yaþamasýna, konsomatrislik gibi boktan
bir iþ yapmasýna raðmen, sevdiði için kendini feda
edecek kadar insanî hasletlerini koruyabilmiþ, aþýk
olabilecek bir istidat belirtir ki, bilmem söylemeye
gerek var mý, aþýk olabilmek büyük nimettir.
Mevzuumuzla alâkalý gördüðüm için bahsetmek
istiyorum. Oscar Wilde, hapisten çýktýktan sonra
yaþadýðý bir hatýrasýný André Gide anlatýr.
Hatýrladýðým kadarýyla þöyle. Havalandýrmaya çýk-
týklarý zaman mahkumlarýn birbirleriyle konuþmasý
kesinlikle yasakmýþ. Ýlk konuþan onbeþ gün diðeri
sekiz gün hücre cezasý alýyor. Bu sebeple herkes
zamanla dudaklarýný kýpýrdatmadan konuþmasýný
öðrenir. Wilde, acemi olduðu için arkasýndakiyle
konuþurken yakalanýrlar. Müdür, ilk konuþanýn kim
olduðunu öðrenmek ister. Çünkü cezayý ona göre
paylaþtýracaktýr. Ýkisi de ilk konuþanýn kendi olduðu
söyler. Birbirlerini satmazlar. Müdürün kafasý, bu iþe
hiç basmaz. Bir insanýn bir baþkasý için fedakarlýk
yapabileceðine, onun için acý çekebileceðine hiç akýl
erdiremez. Wilde, hayretini þöyle belirtir: “Düþünün
bir kere, der! Anlamýyordu! Þaþýrmýþtý; inanýlmaz
deðil mi! Bu adamda muhayyile diye bir þey yoktu.
Birbiri için acý çekildiðini hissetmenin ne kadar tatlý
göründüðünü bilemezsiniz.”
Filmin tedaî ettirdiði bir diðer güzellik; Halil,
evli, barklý, annesi, babasý, ailesi olan biri olmasýna
raðmen bu insanlarýn hiçbirinden “Vay adi karý,
fahiþe, sen bizim oðlumuzu ayarttýn, hapislere
düþürdün, Allah belaný versin” gibi hiçbir çirkinlik
tezahür etmez. Hepsi mütevekkildir, vakurdur ve bu
insanlar azizdir, asildir. Oðlu hapse düþer fakat baba
bir sefer bile ziyaretine gitmez. Ýnadýndan deðil, ona
göre ziyaretine gitmek çocuðun hatasýný yüzüne vur-
maktýr ve bu daha büyük bir ayýptýr.
Ve en güzeli Halil evine döner. Kapýyý çalar karýsý
kapýyý açar. Hiçbir telaþ, uygunsuz hiçbir davranýþ
yoktur. Karþýladýðý sanki yýllardýr görmediði kocasý
deðil, iþinden akþam evine dönen çocuklarýnýn
babasýdýr. Buyur eder, kahvesini önüne koyar, sadece
þunu söyler: “Karnýn aç mý?”
“F tiplerindeki düzeltmenin gereksiz olarak
geciktirildiðini söyleyen Arýnç, “Adalet
Bakanlýðý bana önce ‘Yapamayýz’ dedi, þimdi
bir genelgeyle düzelttiler. Olacaksa niye önce-
den yapmadýn. Bak Türkiye rahatladý” deðer-
lendirmesinde bulundu.” (Ergun Babahan
29.01.2007 SABAH)
10
Saddam’ýn Ardýndan -II-
“Ýslâm’ýn Yahudisi”
azý þeyler var ki, birilerinin
B bilerek ve samimi olarak o
þeylere inandýðýna inanmak
mümkün olmuyor!
Meselâ Kemalizm…
Komünist, kapitalist, budist, hedo-
nist veya demokrat olmanýn, “parça
hakikâtlere takýlýp kalmak” diye telifi
kâbilse de; bir insanýn bilinçli ve sami-
mi Kemalist olabileceðine inanmak
akla zül geliyor…
Aklý alýnmýþ, hâfýzasý kazýnmýþ ve
idrâkleri iðdiþ edilmiþ yýðýnlar bir yana,
Kemalizmin aydýnlarý(!) muhakkak ki
bir menfaat veya baþka bir inanca perde
olarak kullanýyorlar Kemalizm’i…
Kemalizm ne kadar inanýlamaz bir
þeyse; Þiîlik, Kemalizm’den de absürd
bir þey…
“Ýnandýrýlmýþ sürü” keyfiyetindeki
avam tabakasý bir yana; mollalar,
muhakkak ki bir menfaat veya baþka
bir amaca perde olarak kullanýyorlar
þiîliði…
Bu bir týynet…
Allah, Kur’ân-ý Kerim’de, Bakara
Sûresi’nin 146. ayetinde meâlen þöyle
buyuruyor: “Kendilerine kitap
verdiðimiz Hristiyan ve Yahudilerin
âlimleri onu -Hazret-i M……d’i- tanýr-
lar; hem de öz oðullarýný tanýr gibi...
Böyle iken içlerinden bazýlarý, bile bile
gizlerler hakikâti...”
Bile bile hakikâti gizleyen küfür
týyneti bu; þeytânî týynet…
Hadis Külliyâtý’nda, bu nevî,
Peygamber Efendimiz ile yahudi ve
hristiyan âlimler arasýnda vukû bulan
bir hayli münâzara var…
Bu yahudi âlimlerinden bir tânesini
en zayýf(!) yerinden vurdu bir keresinde
Peygamber Efendimiz: “Allah, senin
gibi þiþko âlimlere lânet etmiyor mu
Tevrat’ta?” deyince, homurdanarak
uzaklaþmak zorunda kaldý… “Bizi rezil
ettin” diyerek, ruhânî liderlikten azletti
yahudiler kendisini…
Hazret-i Ali’nin -hâþâ- Allah
olduðunu söyleyen Gulât ile, Ehl-i
Sünnet’e -sözde- yakýn olduðu söylenen
bugünkü Ýran mezhebi ve bu ikisi
arasýndaki bütün Râfýzî tâifesinin ortak
akîdesidir “Ýmâmet”; hepsi Sahâbe-i
Kirâm’ýn ulularýna küfreder ve imâm-
larýn papa gibi mâsum ve hatadan berî
olduðuna inanmayan sünnet ve cemaat
ehlini tekfîr ederler… Ýmam(!)
Humeyni’nin kitabýnda da bu böyle
yazýlýdýr…
Oysa þeytan da biliyor: Allah var ve
bir ve eþref-i mahlûkattýr Âdem…
Yahudi ve Hristiyan âlimler de
biliyor: Hazret-i M……d son ve hak
Peygamberdir; Tevrat ve Ýncil’de haber
verilendir!
Þiî mollalar da biliyor: Hazret-i Ebû
Bekir Sýddîk’týr, Hazret-i Ömer
Fâruk’tur, Hazret’i Osman
Zinnûreyn’dir, temiz ve pâkdýr Hazret-i
Âiþe...
? « - Müslümanlar, bir mevzu için
Ebûbekir el-Bakýllânî’yi
Kostantiniyye’deki hristiyan impara-
toruna gönderdiklerinde, hýristiyanlar
BARAN
Mustafa Saka
onu çok iyi karþýladýlar. Fakat impara-
tora secde etmiyeceðinden korktuklarý
için, eðilerek imparatorun huzuruna
girsin diye onu küçük bir kapýdan
içeriye aldýlar. El-Bakýllânî bunu anladý
ve zorla da olsa gerisin geriye impara-
torun huzuruna çýktý.
Ýmparator müslümanlara hakaret
olsun diye, Þiîlerin Hazret-i Âiþe
Validemize iftira attýklarý ifk hâdisesini
kastederek: “Peygamberinizin hanýmý
hakkýnda ne deniliyor?” sorusunu
sordu.
Ebûbekir el-Bakýllânî þu cevabý
verdi: “Evet yalan ve iftira ile zina
ettikleri iddia edilen iki kadýn vardýr,
bunlar Hazret-i Meryem ve Hazret-i
Âiþe’dir. Hazret-i Meryem bekâr
olduðu hâlde çocuk doðurmuþtur;
Hazret-i Âiþe, evli olduðu halde çocuk
doðurmamýþtýr.”
Bunun üzerine hristiyan imparator
þaþakaldý. Böylece Hazret-i Âiþe’nin
temizliði, Hazret-i Meryem’in te-
mizliðinden daha açýk bir þekilde
ortaya konulmuþ oldu.»
? « - Bu þaþkýn hareket o kadar
ileriye gitmiþtir ki, müslümanlar
Ýspanya’nýn idaresini ellerinde tuttuk-
larý sýrada, papazlar Ýbn-i Hazm ile
Büyük Gün
münakaþa ederlerken þiîlerin bu Ömer Faruk Sorgun
hareketlerini ileri sürerek Kur’ân’ýn
tahrîf edildiðini iddia etmeye
kalkýþmýþlardýr. Þiîlik doðrudan doðruya büyüklerin söylediði gibi Ýslâm adýna
Bunun içindir ki, Ýbn-i Hazm onlara hareket ettiðini sanan sapýk bir koldur. Sapýklýðý ölçüsünde
þu cevabý veriyordu: Ýslâm düþmanýdýr. Bu yüzden tarihi boyunca Fýrka-i Naciye
“Papazlarýn; Þiîler, Kur’ân deðiþti- dediðimiz Kurtuluþ Yolu’nu arkadan vurmuþtur. O yüzden
rilmiþtir diyorlar, þeklindeki iddialarýna
gelince, zaten Þiîler müslüman
Ýran, Çeçenistan sorunu için ‘Rusya’nýn iç iþidir’ demiþtir.
deðildirler.”» Yaklaþýk iki hafta önce gazetelerde þöyle cevap verir: “Oldukça kötümse-
Milâdî 993’te Kurtuba’da doðmuþ, geçen bir habere göre, 2007 yýlýnda rim. Bizimkiler büyük gün için ne
456’da Casa Mantia’da vefat etmiþ bir
Ýranlýlar (sapýk Þiîler) Mehdi, Yahudi- kadar öldürürsek kârdýr.’ diyorlar.”
büyük Ýslâm hukukçusu, edebiyatçý,
usûl âlimi, muhaddis, þecere uzmaný, Deccal tayfasýnýn merkezi Amerika’da Þiîlerin Irak’ta ABD’ye karþý
filolog, târihçi, ve fâkih; 400 cilt ise halk Mesih’i bekliyor. mücadele etmediði aþikâr. Yine ABD
(80.000 sâhife) kitab yazmýþ; Endülüs Anlayacaðýnýz Amerika ve Ýranlýlar tarafýndan milislerin Þiîler tarafýndan
Emevî Devleti’nde vezirlik yapmýþ; için 2007 yýlý büyük günlerin ve oluþturulduðu da malûm. Evet, Þiî
Türkiye’de daha çok Güvercin hesaplaþmalarýn olacaðý bir yýl olacak. sapýklar Amerikan köpekliðine soyun-
Gerdanlýðý isimli edebî kitabý ile taný- Büyük günler ve hesaplaþmalarýn ola- muþ, ‘büyük þeytan’ dediði Yahudi-
nan bir isim, “zaten Þiîler müslüman caðý böylesi demlerde hesaplaþýlacak deccal tayfasýnýn gölgesinde öldüre-
deðildirler“ diyen Ýbn Hazm… ve defteri dürülecek bir karþý taraf olsa bildiði kadar sünnî kardeþimizi
Hýristiyan papazlarýn, Ýbn-i Hazm’a gerek. Peki Amerikalýlar ve Ýranlýlarca öldürüyor. Sünnî kardeþlerimiz ABD
karþý hüccet getirmeye kalkýþtýklarý, defteri dürülmesi gereken bu karþý ile mi uðraþsýnlar yoksa onlarýn
zaten müslüman olmayan Þiî El- taraf kimdir?.. Bu suale kimisi þöyle köpekliðine soyunan Þiîlerle mi?..
Küleynî’nin “Kitabül-Kâfî” adlý cevap verebilir: Mehdi’nin dolayýsýyla Þimdi anladýn mý H. Albayrak, Irak’ta
eserindeki yalanlardan biri de þöyle: Ýranlýlarýn karþýsýnda BOP’un mimar- mezhepler savaþý nasýl oluyormuþ?..
? « -Câbir el-Ca’fi’den Ebû
larý yani Yahudi- Deccal tayfasý. Olan aslýnda mezhepler savaþý deðil,
Ca’fer’in þöyle dediðini iþittim;
“Kur’an’ýn indirildiði gibi cem’ Amerikalýlarýn karþýsýnda ise mümin ile kâfir savaþýdýr. Bu yüzden
edildiðini iddia eden ancak yalancýdýr. Mehdi’nin askerleri ve Ýran’ýn þahsýn- de ‘ne Sünnilik ne Þiilik’ diye kuru
Kur’ân’ýn dirildiði gibi cem’ eden ve da bütün Ýslâm dünyasý. Bu cevap kuruya kulaða hoþ gelecek içi boþ
onu ezberleyen yalnýz Ali (r.a.) ve kimilerini tatmin etse de, bizi tatmin cümleler sarf etmeye gerek yok.
ondan sonra gelen imamlardýr.” etmeyecektir. Mevzuu uzatmadan peþi- Þiîlik doðrudan doðruya büyüklerin
(Kitabül Kâfî s. 45 H. 1278 de nen þunu söyleme ihtiyacý duyuyoruz: söylediði gibi Ýslâm adýna hareket
basýlmýþtýr.) Ehl-i sünnetin baðlýlarý olarak bize ait ettiðini sanan sapýk bir koldur.
Ebû Abdullah’ýn yanýna gittim. Ebû Mehdilik ve Mesihlik inancý da vardýr. Sapýklýðý ölçüsünde Ýslâm düþmanýdýr.
Abdullah; yanýmýzda Fâtima’nýn (r.a.) Her ulvî þeye sahtesi musallat olur ya, Bu yüzden tarihi boyunca Fýrka-i
mushafý vardýr, deyince; Fâtima’nýn onlarýn mehdilik ve Mesihlik inancý Naciye dediðimiz Kurtuluþ Yolu’nu
mushafý hangisidir? dedim. Ebû hakikatte sapýklýðýn temsilcisidir. arkadan vurmuþtur. O yüzden Ýran,
Abdullah þöyle dedi: Referans Gazetesi’nde Cengiz Çan- Çeçenistan sorunu için ‘Rusya’nýn iç
“Öyle bir mushaftýr ki, sizin þu dar’dan bir alýntý… C. Çandar iþidir’ demiþtir. “11 Eylül’den sonra en
mushafýnýzýn üç katý kadardýr. Allah’a
Baðdat’ta bombalar altýnda baþ baþa çok El- Kaide ve Taliban üyesini biz
yemin ederim ki, içinde mushafýnýzdan
bir tek harf yoktur.” (a.g.e. S: 57) sohbet ettiði Þiî dostuna sorar: ‘Irak’ta teslim ettik” diyerek bunu bir iftihar
geleceði nasýl görüyorsun?..’ Þiî dostu meselesi yapmýþlardýr.

Küleynî’nin bu tip küfür ve iftira ile
dolu olan “Kitab’ul-Kâfi” adlý eserine,
þîîlerin hadis literatüründe, müslüman-
larýn nezdindeki Sahih-i Buhârî’si gibi
itibar edilir.
Elinizdeki kitab ile fikirleri red-
dedilen Ýbnul Mutahhar’a gelince, þîîler
“Ravdatul Cennet” adlý eserlerinde onu
þöyle tavsif ediyorlar: “Kuvvetli görüþlü
âlimlerin medar-i iftiharlarý, Ýslâm
dairesinin merkezi, Allah’ýn yeryüzün-
deki karanlýklarýn nuru, fazilet ve ahlâk-
ta yaratýlmýþlarýn üstadý, ümmet,
hakkaniyet ve dinin güzeli...”»
… nüsha Yusuf eþ-Þâfiî tarafýndan kaleme
“Saddam’ýn Ardýndan” üst baþlýðýyla
yazdýðým bu serînin I. ve II. bölümde ?
« » içinde yaptýðým bu iktibaslarýn hangi
kitabdan olduðuna gelince…
Nâþiri Muhibuddin El-Hatib þöyle
tanýtýyor kitabý:
? « - Elinizdeki “El-Münteka” kitabý
H. 673-748 yýllarý arasýnda yaþamýþ olan
Hafýz Abdullah Muhammed b. Osman
ez-Zehebî’nin, Ýbn-i Teymiyye’nin
“Minhacul Ý’tidâl fî nakdi kelami ehlir-
Rafdi vel Ý’tizâl” adlý büyük eserinin
kýsaltýlmýþ þeklidir. Ýbn-i Teymiyye’nin
mezkûr eseri 1321-22 tarihlerinde Bulak
matbaasýnda dört cilt halinde ve
“Minhacu’s-Sünneti’n-Nebevviyye fî
nakdi Kelâmi-þ-Þî’ati ve’l Kaderiyye”
adý ile basýlmýþtýr.
“El-Müntekâ” kitabý kaybolduðu
zannedilen eserlerden idi. Ancak geçen
sene yani 1373 yýlýnda, Hicazlý büyük
Yazýmýza Abdulkadir
Geylâni Hazretleri’nin
Gunyet’üt Tâlibin adlý
eserinden Þiîlik ile ilgili
bölümden alýntýlarla son
verelim:
“Bu Rafýzîler tay-
fasýnýn gittiði yol, bir
manada Yahudilerin git-
tikleri yola benzetildi.
Þaabi demiþtir ki:
Rafýzîlerin sevgisi,
Yahudilerin sevgisine
benzer. Þöyle ki;
Yahudiler þöyle der-
ler: Ýmamet, Davut
oðullarýndan ancak bir
kimseye düþer.
Rafýzîler dahi þöyle
derler: Ýmamet, ancak
Ali bin Ebi Talib soyundan birine
lâyýktýr.
Yahudiler derler ki:
Bir sebebe baðlý olarak, Ýsa Mesih
gökten inip gelmedikçe; Allah yolunca
cihad etmek yoktur.
Yahudiler akþam namazýný, gün
kararýp da yýldýzlar görününceye kadar
ertelerler.
Rafýzîler de akþam namazýný ayný
þekilde ertelerler.
Yahudiler namaz kýlarken, kýble-
den biraz kayarlar. Rafýzîler de kýble-
den biraz kayarlar.
Yahudiler namazda tenevvür eder-
ler; ayný þekilde Râfýziler de yaparlar.
Yahudiler namazda elbiselerini
salarlar. Rafýziler de öyle yaparlar.
Yahudiler, MÜSLÜMAN KANINI
AKITMAYI HELAL SAYARLAR.
Kezâ RAFIZÝLER DE
MÜSLÜMAN KANI AKITMAYI
HELAL SAYARLAR.
Yahudiler kadýnlarýn iddet iþini bir
þey olarak görmezler. (Yani:
Kocasýndan boþandýktan sonra, tekrar
evlenmesi için belli gün beklemek
BARAN
âlim ve ayný zamanda arkadaþým olan
Þeyh Muhammed Nâsif Þâm diyarýna
giderken Haleb’te bulunan Osmanlý
kütübhanesinde bu eseri bulmaða
muvaffak olmuþtur. El yazmasý olan
eser 12. asrýn ortalarýnda Devrek asýllý
ve Haleb’de mukim, mütevaffa Osman
Paþa tarafýndan H. 1160 ta vak-
fedilmiþtir. Osman Paþa H. 1107’de
vefat eden Abdurrahman Paþa’nýn
oðludur. Bu kütüphane bilâhare “Ýslâmî
Vakýflar Kütüphaneleri” ile birleþti-
rilmiþtir. Bu kütüphanedeki “El-
Munteka”nýn numarasý 579 dur. Bu
alýnarak Cumâdel ûlâ ayýnýn sonlarýnda
ve 824 tarihlerinde yani Zehebî’nin
vefatýndan 76 sene sonra bitirilmiþtir.
Nüshanýn doðru olan aslýdan
nakledildiði anlaþýlmaktadýr. (…)
Þa’ban H. 1374»
… kollamak için bir kayanýn arkasýna
Ne garip; “maksat Ehl-i Sünnet düþ-
manlýðý olsun” hesabý, hem Ýbn-i
Teymiyeci hem Ýrancý bile olunabiliyor
Türkiye’de…
Böyle bir seciyeyi Yahudi
týynetinden baþka neyle izah edebiliriz?!
Evet; “ÞÝÎLER, ÝSLÂM’IN
YAHUDÝSÝDÝR!”
VAHÞÎ, ZÂLÝM ve MEHDÎ
Saddam Hüseyin, imrenilesi bir
ölümle öldü…
Allah taksirâtýný affetsin ve þehâdeti-
ni kabûl etsin!
bilmezler.) Rafýziler de böyledir.
Yahudilere göre: Talak-ý selase bir
þey deðildir. Bu durum Rafýziler için
de böyledir.
Yahudiler, Tevrat’ý tahrif edip,
deðiþtirmiþlerdir. Keza Rafýzîler de
Kur’an için ayný görüþü paylaþýrlar.
Bunun için demiþlerdir ki:
-Kur’an deðiþtirildi. Nazmý- tertibi
bozuldu. Geldiði gibi kalmadý.
Resulullah’tan geldiði gibi okunmuyor.
Ondan artma ve eksilme yapýldý.
Yahudiler Cebrail Aleyhisselâm’a
kýzarlar. Derler ki;
- Melekler arasýnda o bize düþ-
mandýr.
Rafýzi tayfasýndan bir zümre de
ayný görüþtedir. Derler ki;
- Cebrail vahyi getirirken yanýldý,
M…….’e yanlýþlýkla götürdü. Halbuki
onu, Ali’ye getirecekti.
Hele yalanlarýna bir bak! Onlara
yazýklar olsun. Taa, kýyamete kadar.”
(s.277- 278)
Evet böyle diyor Allah dostu.
Bizden demesi. Haydi Fýrka-i
Naciye tayfasý büyük günleri olanýn
büyük günlerine siz de hazýrlýklý olun.
Bu “âmin” demeyenler de var…
Osman Halid’in ifâdesiyle:
“Saddam’a müslümanlýðý yakýþtýra-
mayan köpek soyu”…
“Hidâyet”: « - Cenâb-ý Hakk’ýn
insanýn kalbinden her sýkýntý ve darlýðý
çýkarýp; yerine rahatlýk, geniþlik verip,
kendi emir ve yasaklarýna uymada tam
bir kolaylýk ihsân etmesi… (…)
Fatihâ’daki “Ýhdine’s sýrat el mustakîm”
den maksadýn “Hak Yol” ve “Ýslâm
Milleti” olduðunu kýymetli tefsirciler
öteden beri açýklayagelmiþlerdir.»
(Elmalýlý Tefsiri)
“Hidâyet” bu ise, soru þudur: Vahþî
ve zâlim olanlar da hidâyete erebilirler
mi; yâni hak yolu bulabilirler mi, Ýslâm
Milleti’ne dâhil olabilirler mi?
Vahþî(r.a.) anlatýyor: « - (Uhud
savaþý’nda) Hamza’yý gördüm. Ortalýðý
kasýp kavuruyor, kesip biçiyordu. Fýrsat
gizlendim. Bir ara Þiba’b. Ümmü
Emmâr “var mý benimle çarpýþacak bir
yiðit” diyerek meydan okudu. Hamza
ona: “Allah ve Rasûlüne sen misin mey-
dan okuyan” dedi. Göz açtýrmadan,
bacaklarýndan vurdu, yere serdi.
(Hamza), sel sularý arkalarýna eriþtiði
sýrada ayaðý kayýp düþünce mýzraðýmý
fýrlattým.»
Hz. Hamza’yý þehid eden Vahþî daha
sonra bir kenara çekildi. Hind, Hz.
Hamza’nýn burnunu, kulaklarýný kesti,
cesedine iþkence yaptý, ciðerini çiðne-
yerek parçaladý.
Ýbn Ömer(r.a.) anlatýyor: « -
Resûlullah, Uhud’da þehit olanlar için
aðlayan Abdüleþhel kadýnlarýnýn yanýn-
dan gelmiþti. “Hamza’nýn aðlayanlarý
yok!” diye üzüntüsünü ifade etti. Bunun
üzerine, Ensar kadýnlarý toplanarak
Hamza için aðladýlar. Bir müddet sonra
Resulullah uyandý ve: “Yazýk þu kadýn-
lara! Hâlâ evlerine dönmemiþler!
Söyleyin onlara, evlerine dönsünler!
Bugünden sonra da ölen üzerine aðla-
masýnlar!” buyurdu.»
Ýbn Abbas(r.a.) anlatýyor: « - Uhud
günü, þehidlerin cenazeleri
Resûlullah’ýn yanýna getirildi.
Resûlullah, 10’arlý gruplar halinde þehi-
dlerin namazlarýný kýldýrdý. Her grup
deðiþtikçe, Hamza’nýn nâþý yerinde
kalýyor, her grupla birlikte ona da tekrar
namaz kýlýnýyordu.»
Vahþi(r.a.) müslüman oluþunu
anlatýyor: « - Fetih’den sonra Mekke’ye
gelerek Resûl-i Ekrem’i gördüm. Bana
dedi ki: “Vahþi sen misin?” Ben cevap
verdim: “Evet” “Hamza’yý sen mi
öldürdün?” buyurdular. “Öyle oldu”
dedim. Bunun üzerine Allah Resûlü
buyururdular ki: “Bana yüzünü göster-
memen mümkün mü?” Ben de
huzurlarýndan ayrýldým.»
Vahþî artýk müslüman olmuþtu.
Peygamber Efendimiz Vahþî’ye bile
hidâyet kapýsýný kapamamýþlar, müslü-
manlýðýný kabûl etmiþlerdi. Ancak Allah
Resûlü’nün, amcasý Hz. Hamza’ya(r.a.)
olan derin sevgisinden dolayý, Vahþi’ye
(r.a.) karþý olumsuz davranmaktan
kaçýndýklarý için, yanýndan uzaklaþ-
masýný istemiþlerdi…
Vahþî(r.a.) anlatýyor: « -
Resûlullah’ýn vefatýndan sonra, yalancý
peygamber Müseyleme (Kezzab) ortaya
çýktý. Belki bu herifi öldürürüm de
günahýmý öderim, diye düþündüm.
Müslümanlarla birlikte Yemâme’ye git-
tim; ve bildiðiniz gibi Müseyleme’yi
öldürdüm.» (Sahihi Buharî, V, 36, 37)
… fâra lânet eder. Allah da bütün küfrün
Saddam’a gelince…
Allah Resûlü, bir hadis-i þerîflerinde
Âhirzaman’da olacaklarý haber verirken,
bazý kiþilerden de isimleriyle bahsediy-
or… Peygamber Efendimiz’in gerçek
11
isimlerini vererek andýðý kiþilerden biri
de “Saddam”dýr.
“Saddam’ýn Irak’da zuhûr edeceðini,
muârýzlarýna karþý saddam (acýmasýz,
þedid) olacaðýný, bütün dünya’nýn,
Saddam’ý yok etmek için Kuveyt’te
toplanacaðýný, bu Saddam’da hayýr
olmadýðýný“ söylüyor Allah Resûlü…
Ve mezkûr hadiste buyuruyorlar ki
Allah Resûlü:
« - Ancak (Saddam) Ýslâmiyet’e
dönerse onda hayýr olur…»
Allah Resûlü’nün Saddam’a açtýðý
bu hidâyet kapýsýný kapatmaya kalkmak
kimsenin haddi deðildir. Allah tak-
sirâtýný affetsin; Saddam’ýn Ýslâmiyet’e
döndüðüne þâhidiz.
Ve Vahþî’nin günahlarýna kefâret
olarak Müseyleme pisliðini temizleme-
sine benzer bir þekilde, Saddam da pis-
liklere karþý savaþ açmýþ, teslimiyetçiliði
ve iþbirlikçiliði deðil, þehâdeti seçmiþtir.
Allah þehâdetini kabûl etsin!
Þiî tâifesi, “bu hadis uydurmadýr”
diyecek olursa, þöyle deriz: Sizin derdi-
niz “sahih hadis” derdi olamaz; olsa
olsa, biz niye böylesini uydurmadýk
diye kýskançlýk edersiniz. Çünkü, sizin
uydurduðunuz hiçbir hadis böyle tecellî
etmiyor. Ama âgâh olun; hadis uydur-
makta, yalan söylemekte, iftira etmekte,
yâni zulümde kimse sizinle yarýþamaz!
Siz zâlimlerin ta kendisisiniz! Allah
Resûlü’nün mübârek ashâbýna ve
tertemiz eþlerine iftira etmekten daha
büyük zulüm mü olur! “Þeyleri, âit
olmadýklarý yere koymak”sa zulüm,
“hakikatin ýrzýna geçmek”se zulüm; siz,
en büyük zâlimlerden çok daha büyük
zâlimlersiniz! Siz þiîler, inancýnýzda
samimi olsanýz, söylediklerinize kendi-
niz inanýyor olsanýz; “kayýp” dediðiniz
imam zuhûr edene kadar “sirdab”
kapýlarýndan ayrýlmazdýnýz… Fakat siz,
söylediklerinizin hiçbirine kendiniz de
inanmýyorsunuz; hep ve sâdece hâinlik
ediyorsunuz!
Mezkûr hadisin devamýnda buyu-
ruyorlar ki Allah Resûlü:
« - Emin Mehdî’ye hâinlik edene
yazýklar olsun! Hicretten 1.400 sene
sonraki akidlerden 2 veya 3 akid say. (1
akit 10 yýldýr.) O vakit Mehdî-i Emin
çýkar ve bütün dünya ile harb eder.
Dalâlete düþenler ve Allah’ýn gadabýna
uðramýþ olanlar ve münafýklar, Ýsrâ ve
Mîraç beldesi olan Kudüs’teki
“Meciddun Daðlarý”nda onun için
toplanýrlar. Bütün dünyanýn ve bütün
hîlelerin melîkesi de Mehdî’ye karþý
çýkar ki onun ismi “Zâniye”dir
(Amerika). Bu melîke o gün bütün
dünyayý dalâlet ve küfre sevkeder.
Yahudiler de o gün dünyaca en yüksek
makamdadýrlar. Bütün Kudüs’e,
Mukaddes Belde’ye hakimdirler. Bütün
dünya denizden ve havadan Mehdî’nin
üzerine hücum eder. Ancak çok soðuk
ve çok sýcak beldeler müstesna. Mehdî
bakar ki bütün dünyanýn çirkin hile ve
plânlarla aleyhinde ittifak ettiklerini
görür. Fakat bilir ki Allah daha þiddetli
mekr sahibidir ki, onlarýn bütün hileleri-
ni akim býrakýr. Ve bütün kainat onun
mülküdür ve ona dönecektir ve mercî
yalnýz odur. Ve bütün dünya aslý ve fer-
’iyle onun bir hilkât þeceresidir. Ýþte bu
kudrete malik olan Cenab-ý Hak,
Mehdî’ye nusret için en þiddetli bir
darbe ile onlarý vurur ve karayý, denizi
ve semâyý onlar üzerine yandýrýr. Ve
semâ da onlarýn üstüne þiddetli yaðmu-
runu yaðdýrýr. O gün bütün ehl-i arz küf-
zevâlini irade eder.» (Esme-l Mesalik
Lieyyam-il Mehdîyy-il Meliki Li Küll-
id Dünya Biemrillah-il Malik, Kelde bin
Zeyd-216)
12
BUGÜNÜ DÜNDEN SÖYLEMEK
Kemalizm ile Kürt meselesinin
karþýlaþtýrýlmasý, ikisinin de ne
olduðu malûm farzedilerek,
yâni iki malûmun karþýlaþtýrýl-
masý þeklinde olur ki, bugün
için böyle bir anlayýþ ortala-
masýndan bahsedilemez...
Farklý bakýþ içinde, ortada bir
sürü uydurma tasvir var...
Evvelâ, bir dünya görüþü ve
sistem olarak Kemâlizm
nedir?.. Hemen söyleyeyim ki,
insan ve toplum meselelerinin
hâlline dair bir Kâinat
muhasebesi ve “yaþanmaya
deðer hayat hangisi?”
ýstýrabýnýn mahsulü bir dünya
görüþü ve sistem haysiyeti yok
ortada; eðrisi-doðrusu bir
yana, böyle bir sistem yok
ortada...
ZENDPRESS- Kemalizm ve Kürt
meselesini nasýl izâh edersiniz?
SALÝH MÝRZABEYOÐLU-
Kemalizm ile Kürt meselesinin
karþýlaþtýrýlmasý, ikisinin de ne olduðu
malûm farzedilerek, yâni iki malûmun
karþýlaþtýrýlmasý þeklinde olur ki,
bugün için böyle bir anlayýþ ortala-
masýndan bahsedilemez... Farklý bakýþ
içinde, ortada bir sürü uydurma tasvir
var... Evvelâ, bir dünya görüþü ve sis-
tem olarak Kemâlizm nedir?.. Hemen
söyleyeyim ki, insan ve toplum mese-
lelerinin hâlline dair bir Kâinat
muhasebesi ve “yaþanmaya deðer
hayat hangisi?” ýstýrabýnýn mahsulü bir
dünya görüþü ve sistem haysiyeti yok
ortada; eðrisi-doðrusu bir yana, böyle
bir sistem yok ortada... Necip Fazýl’ýn
dediði gibi, 6 ok diye sýralanmýþ bir
pusulacýk... Kemâlizm’i ancak, neye
taraftar olduðuyla deðil de, neye karþý
olduðuyla malûm bir anlayýþ
çerçevesinde mütalâa edebiliriz:
Meþhur “lâiklik” ilkesi, yâni Ýslâm
düþmanlýðý... “Lâiklik din düþmanlýðý
deðildir!” cinsinden tekerlemelere
gelince; bunlar ne lâikliðin ne
olduðunu biliyorlar, ne de Ýslâm’ý
tanýyorlar...
“Kürt meselesi” davasýna gelince:
Kürt meselesini bir keyfiyet davasý
olarak gördüðümü belitmeme nazaran,
Kemâlizm ile Kürt meselesinin
alâkasý, baskýn nüfusuyla müslüman
olan Kürt milletinin, Türk milletiyle
ayný akýbeti paylaþmasý sürecindedir...
Tarihî açýdan, kýsa kýsa birkaç tarihî
hâdiseyi nakletmek istiyorum: 1938
senesinde, ölümünden bir ay önce
Mustafa Kemâl’in Ýngilizlere yazdýðý
bir mektub var... 1977-1978 sen-
esinde, Milliyet gazetesindeki 5-10
sayý devam eden bir yazý dizisinde,
hasta yataðýndan yazdýðý bu mektubun
fotokopisi yayýnlanmýþtý; “beraberce
kurduðumuz Cumhuriyeti, beraberce
yaþatacaðýz!” diyor... Lâik
Cumhuriyeti... Bir baþka sahne:
Mutki’li Hacý Musa Bey, Erzurum
Kongresine davetli... Ýsmi murahhaslar
arasýnda geçer... Kongreye gitmeden
önce Muþ valisini deðiþtiriyor... Þark
âdetleri uyarýnca, yanýnda Kürt aþiret-
lerinden 500-600 atlý var; ve toplanan
aþiret mensuplarýnýn kâtibliðini Þeyh
Selâhaddin (Kâmuran Ýnan’ýn babasý)
yapýyor... Varto’nun Kaymakamý,
Erzurum Kongresine þöyle bir telgraf
çekiyor: “Musa Bey, sizi tedibe,
bertaraf etmeye geliyor!”... Ve Musa
Bey Varto’ya vardýðý zaman,
Kongrenin daðýldýðý duyuluyor; bunun
üzerine geri dönüyor... Mustafa
Kemâl’in, Erzurum Kongresi baþla-
madan önce Musa Bey’e, “Anadolu
harekâtý baþarýsýz olursa, yanýnýzda
yerimiz var mý?” tarzýnda bir telgrafý
sözkonusu; bu telgrafýn 1960’a kadar,
oðlu Medenî Bey’de olduðu biliniyor-
du, fakat ondan sonra kimde olduðunu
bulamadým... Baþka bir dava:
Hoybin Cemiyeti, Musa Bey’in tes-
bit ettiði isim listesine göre kurul-
muþtur... Mustafa Kemâl ile bu
cemiyetin iliþkileri, demokratik(!)
rejimin kanun duvarlarýna çarp-
madan belirtilemez... Þu iþare-
tlediðim birkaç çizgi, meseleye yeni
deðerlendirmeler getirecek nitelikte-
dir... Umumi hüküm þudur: Kemâlizm
ve Kürt meselesi, meselenin kendine
mahsus þartlarý gözönünde tutulmak
üzere, Kemâlizm ve Türk meselesin-
den ayrý deðildir... Kemâlizm’in Ýslâm
düþmanlýðý, Kürt ve Türk halkýnýn
müþtereken yaþadýðý bir hâdisedir!..
Þunu bilhassa gözönünde tutmak
lâzýmdýr: Batý dünyasý için aslolan,
hilâfetin tasfiyesi ve Ýslâm dünyasý
içinde Ýslâmî bir diriliþin engellen-
mesiydi... Nedir hilâfet?.. Ýslâm bir-
leþmiþ milletlerini temsil eden bir
müessese... Türkiye’nin bugünkü
durumuna ýþýk tutucu, tarih mevzuunu
13
GERÇEK FÝKÝR - SOYLU SÝYASET
KÜRT MESELESÝ -II-
da içine alan bir parantez açarak TAKDÝM: mânâsýna anlaþýlýyorsa -ki bizim için kýlar, kendisi için kýlar... Hâdiseler demek olduðunun üzerinde sonra
1979’da altýný çizdiðim bir mevzuu gerçek Türk odur-, bu takdirde Ümmet zeminindeki bu sýçrama noktalarý, duracaðým... Þu ânda iþaretlemek
hatýrlatayým: Sakarya’da Yunanlarý Ýbda Mimarý Salih Mirzabeyoðlu, bügün Türkiye’nin baþýna adeta ile Türklük ayrý þeyler deðildir... Nasýl hem kendi kendinden ibaret kalabile- istediðim dava, sözünü ettiðim siyasî
yendikten sonra -ki, yeniliþlerinde asýl bir “çuval” gibi geçen “Kürt Meselesi”nin ne olduðunu, 1992 yýlýnda ki bu mânâda Kürtlük de ümmetten cek nice hareketleri mânâlý yapar, hem önderliðin hâlihazýrdaki tesiridir:
sebeb, çizmeyi aþan Yunanistan’a kendisi ile yapýlan bir röportajda bütün hatlarýyla çepeçevre ortaya ayrý deðil... Bu çerçeve içinde, kuru de o tabiî akýþ içinde devamý kesilen Gel-geç cinsinden olmayan bir güç
müttefiklerin yardýmý kesmesi ve iç koymuþtu. Bugün “taraflarýn” geldiði noktada ifade edilen mese- ve þövenist kavmiyetçiliðe “ümmet” bir takým kayda deðer oluþumlarý tem- ifâdesine kavuþulan yerde, hem
olaylarýdýr-, Ýngiliz, Fransýz ve Ýtalyan
lelerin hakikati bu röportajdadýr. Son günlerde devletin çeþitli þiârýyla olumlu bakýlmamasý, bizzat sil makamýna erer... Zaten birikim, bu mevzi ve kýsa süreli ayaklanma cinsi
kurumlarý aracýlýðýyla yapýlan çýkýþlarýn mesele ile alakalý yönlerinin,
kuvvetlerinin niçin çýkýp gittiðini, açýk asýl ilhâm kaynaðýnýn, burasý, bu ‘dünya görþünün’ meselelere bakýþý Kürt ve Türk tarafýndan reddi, tip sýçramalarla iþarete gelen bir hareketlerin maruz kaldýðý tepelen-
açýk tarihî gerçek olarak ortaya koy- olduðu gözümüzden kaçmamaktadýr. Bu hususun okuyucularýmýzýn- tabiîdir... Fakat böyle bir tabiîlik davadýr... Ýþte PKK, benim gözümde me olmaz, hem de bu soydan teza-
maksýzýn kazanýlmýþ bir baðýmsýzlýk- da gözünden kaçmayacaðýna inanarak, bu röportajdan yaptýðýmýz içinde de, gerek T.C., gerek böyle bir sýçramayý ifâde edicidir... Bu hürlerin kendi kendinden ibaret
tan bahsetmek... seçmelerin ikinci ve son bölümünü zevkle takdim ederiz. Röportajýn þövenistler, gerek solcu-halkçýlar sýçramanýn muhteva ve mahiyeti kalmasý sözkonusu olmaz...
tamamýný ADIMLAR isimli eserden okuyabilirsiniz. tarafýndan reddedilen, Türk müslü- nedir?.. Aslýna bakýlýrsa, Kürt mesele- Açýkçasý, siyasî önderliðini bulmuþ
ZENDPRESS- Cumhuriyet ayaklan- manlarý ve Kürt müslümanlarý, yâni si geçmiþte hangi çehresi ile kendini veya buna tâbî hareketler karþýsýnda,
malarý döneminde Ýslâm’ýn tavrý hiç iþbirliði içindeydiler” derken, bunun âlet oldu ve oluyor ya; buna mukabil ümmetçilerdir... Yâni, T.C. Türklük’ü göstermiþ olursa olsun, hiçbirinde mahalli bir “asarýz, keseriz, çizeriz”
de olumlu deðildi?.. Þeyh Said’e aynýyla muhataba tatbik edilebileceði Ýslâm düþmaný -umumiyetle sol- ile Ýslâm dýþý Kürtçülüðü, ayný yolun gerçek bir fikir hareketi olarak deðil, politikasý, azdýrýcý olur!.. Ancak, bah-
tutum daha çok Ýslâmî temeldeydi. meselesi... Cumhuriyet tarihi boyun- çevreler de, gûyâ rejimi deðiþtirme yolcusu!.. Netice olarak: Kronolojik reaksiyon ve siyasî kavga davasý settiðim rol, bir kýsmýyla “istidat”
Ama gerek Bediüzzaman’ýn tavrý ca yüzde 99’u ile baský altýnda tutu- kavgasý yapma adýna, rejimin Ýslâmî tarih açýsýndan, Kürt þövenizmi, hem olarak görünmüþtür... Geçmiþteki kývamýný, bir kýsmýyla da “düþ-
açýk ve onaylayýcý deðildi, gerekse lan ve binlercesi hapis, iþkence ve kesimi sindirme, saptýrma ve kullanma genel olarak solun ve hem de Kürt so- aþiret davasý, dinî asabiyet veya þoven manýmýn düþmaný benim mütte-
Ýslâmcý kesimler devletle iþbirliði ölüm cezasýna çarptýrýlan Türk ve adýna geliþtirdiði fikir ve hareketlere lunun önünde... Müslümanlar ve Kürt duygusuna dayanan ayaklanma ve fikimdir” tasvibini taþýmaktadýr; özel-
durumundaydýlar?.. Nasýl açýk- Kürt müslüman halk madde ve âlet ve destek olmuþlardýr... Ýslâm’ýn müslümanlar da, þövenist Kürtlerden faaliyetlerden, PKK öncesi solcu likle Kemâlizm düþmaný ve bilhassa
lanýr?.. mânâda törpülenirken, Türk ve sözkonusu olduðu her yerde, hemen önce... Kürt þövenistleri, Türk debelenmelere kadar genel olarak Kürt müslümanlarýn verdiði temsil
SALÝH MÝRZABEYOÐLU- Kürt þövenistleri ve solcularý, resmî ideolojinin seviyesiz motiflerine þövenistleri, Kemâlistler, Türk solcu- meselenin durumu budur; PKK’nýn vekâletine dikkat etmek gerek...
Cumhuriyet ayaklanmalarý döneminde doðrudan veya dolaylý biçimde sarýlarak onunla paralellik belirtmiþler, larý ve Kürt solcularý “ümmetçilik”e kendine taban yaptýðý birikim bu Dördüncüsü: PKK’nýn yarýný ile,
Ýslâm’ýn tavrýnýn olumlu olmadýðýný resmî ideolojinin âleti mevkiinde ortamý daha garabet hâle sok- karþý ya; “halklarýn kardeþliði”nden olduðu gibi, kendi mahiyeti ve hareke- Abdullah Öcalan’ý birlikte deðer-
söylerken, bu ayaklanmalarýn bir kýs- deðil miydi?.. Üçüncüsü: Ýþ, hududu muþlardýr: Müslüman “gerici”, bahsederken, diyelim ki Ýslâm’a karþý tinin muhtevasý da budur... Ýkincisi: lendirmek istiyorum... “PKK’nýn
belirsiz bir genelleme içinde ele Kemâlist “ilerici”, sol ondan daha
mýnýn Ýslâmi bir cehdle yapýldýðný olduðun için “ümmetçilik”e karþýsýn... Ýsrail devlet oluþumunun fikir babasý uyguladýðý savaþ politikasý, poli-
alýnýrsa, býrakýn iþbirliðini, “ilerici” ya; solcu, bir müslümanýn
örtüyorsunuz ki, bu doðru deðil... Bu Yâni, sol kardeþlik deðil de, Ýslâmcý Thoedor Herzl’in, Yahudi kavmi için tikasýnýn tamamý ve siyasî önderliðin
yanlýþlýðý, Þeyh Said’den kardeþlik olduðu yaptýðý bir tesbit vardýr ki, bugün ayný mahiyetidir” dedim; PKK, geçtiði yol-
bahsederken bir tevil kay- Umumi hüküm þudur: Kemâlizm ve Kürt meselesi, meselenin kendine mahsus þartlarý için... Nitekim bir tesbiti PKK’nýn rolü ve mânâsýna larý ve konacaðý tepeleri kollayan
dýrmasýyla baþka bir yan-
gözönünde tutulmak üzere, Kemâlizm ve Türk meselesinden ayrý deðildir... Kemâlizm’in Ýslâm kýsým solcular, aynen tatbik edebiliriz... Þöyle diyor: canlý bir savaþ makinesi olarak, bu
lýþlýða düþerek sürdürüyor- yamuk bir Türkçe “2 bin sene boyunca Yahudiler, kavim niteliðine uygun bir amelî-pratik
sunuz: Þeyh Said isyaný
düþmanlýðý, Kürt ve Türk halkýnýn müþtereken yaþadýðý bir hâdisedir!.. Þunu bilhassa ile, “ümmet bi- þuurunu kaybetmediler, iktisadî saha- siyaset içindedir... Buna baðlý olarak
Ýslâmi bir ayaklanma gözönünde tutmak lâzýmdýr: Batý dünyasý için aslolan, hilâfetin tasfiyesi ve Ýslâm dünyasý içinde lincinden ulusal da güç oldular, dünya çapýnda ilim, üzerinde duracaðým meselelerden bir-
olduðuna göre, Ýslâmî tavrýn Ýslâmî bir diriliþin engellenmesiydi... Nedir hilâfet?.. Ýslâm birleþmiþ milletlerini temsil eden bir bilinç düzeyine fikir ve sanat adamlarý yetiþtirdiler. incisi: “Savaþmana gerek yok, buyur,
olumlu veya olumsuz müessese... eriþildi!” diye Devlet olmak için bütün þartlara malik gel ve al!” dendiðini farzet, hangi
oluþundan bahsetmek Kemâlizm’i olmalarýna raðmen, ne yazýk ki kendi- fikirle neyi gerçekleþtireceksin?.. Bu
gözünde “daha kâfir”; müslüman, bir
abes... Ýslâmî bir ayaklanmaya, Ýslâm- Kemâlist rejimin doðrudan temsil- alkýþlarlar... Yahu sen milliyetçi misin lerini yönlendirecek bir siyasî liderlik- soruda “hangi fikirle?” derken, “orta-
cý kesimin tavrýnýn daha çok Ýslâmî cisi “Demokratik SOL Parti” ve solcunun gözünde “daha gerici”; ne- ki, Ýslâmî bir fikirde de olsa “halklarýn ten mahrumdular!”... Bugün PKK, da fikir demeye lâyýk ne var?” kasdý
temelden dolayý olumlu bakmasý da “SOSYALÝST HALKÇI Parti” için ticede de Kemâlizm, (mevcut düzen), kardeþliði”nin “ulusal bilinç”ten sana böyle bir siyasî liderlik rolünü yer- ve “neyi gerçekleþtireceksin?” derken,
gayet tabiî ve bunun menfi bir edâda ne demeli?.. Hem de dünden deðil de hem müslüman ve hem de solcu için, daha yakýn olduðunu anlamýyor ve ine getirmektedir, getirebilmekte- “gerçekleþtirebileceðin birþey yok!”
beyaný yine abes... Sorunuzun kay- bugünden bahsederek, “sol, Kürt daha ehven-i þer(!)... Müslüman geçi- reddediyorsun, “ulusal bilinci” dir... Getirebildiðine göre?.. Bu mânâsýný da murad ettiðimi belirt-
gusu Ýslâmî olmadýðýna göre, Said-i meselesine böyle bakýyor!” diye nen salak, devleti koruyorum derken þakþaklýyorsun?.. “Marsist Kürtçü” vesile ile, sizin mantýðýnýza sizin meliyim... Birinci meseleyle baðlantýlý
Nursî’nin Ýslâmî niyetli politik ayrý hükümlendirirsek?.. Üstelik, “Türk Kemâlizm’i yaþattýðýný anlamaz, solcu gibi, -lâfazanlýklar bir yana, iþin aslýn-
bakýþýnýn sözkonusu edilmesi, sanki müslümanlarý” ifâdesiyle fatura geçinen ahmak da rejim deðiþtirme da milliyetçilik yatmaktadýr-, birbirine
Türklük, kavimde tecelli eden Ýslâmî muhteva mânâsýna anlaþýlý-
Þeyh Said isyaný Ýslâmî deðilmiþ gibi Ýslâm’a çýkarýlýrken, Türkçülük iddiasýndayken, rejime âlet olduðunu aykýrý iki unsuru çorba ederek, yeri
yorsa -ki bizim için gerçek Türk odur-, bu takdirde Ümmet ile
yorumlanýrsa tekrardan abes; eðer iki davasýnýn fikir babasýnýn bir Kürt olan anlamaz... Büyük Doðu-Ýbda olarak gelince þöven, yeri gelince solcu edây-
Türklük ayrý þeyler deðildir... Nasýl ki bu mânâda Kürtlük de
Ýslâmî politikanýn ayrýlýðý dikkate Ziyâ Gökalp olduðu da unutulma- bildirelim ki, bu durum, idrakýn iðdiþ la, ya ümmetçiliðe karþý çýkmak veya
ümmetten ayrý deðil... Bu çerçeve içinde, kuru ve þövenist
alýnýrsa, bu mevzuun sorunun malýdýr... Þu Kürt’ün ettiðine bak!.. edilmiþ olmasýndan baþka bir þey ümmetçileri þövenist Kürt dýþý kavim-
kavmiyetçiliðe “ümmet” þiârýyla olumlu bakýlmamasý, bizzat Kürt
niyetinde yer almasý bir daha abes... Savaþlarda yitirilen erkekleriyle, erkek deðildir; mücerret fikir haysiyeti adýna lerle özleþtirmek?.. Sanýyorum
Üstelik bilinmesi gereken baþka bir kýtlýðýna düþmüþ Anadolu; dul kadýn belirtilmesi gereken dava, anlaþýldý: Kemâlist rejimin tarihi ve Türk tarafýndan reddi, tabiîdir...
husus da, Þeyh Said hakkýnda Said-i yetiþtirmesi bir nesil... Bu nesil üstüne Kemâlizm’in asýl buðz edilmesi boyunca acý çeken müslümanlara
Nursî, “biraderim Þeyh Said’e katýl- çökmüþ Kemâlist rejim ki, her þeyi bir gereken tarafý, ne Ýslâm karþýtlýðý, ne sýrýtýp zulmü alkýþlayanlarýn, müslü- mantýðýnýz ile cevab verebilme ikinci mesele: Belli baþlý bir dünya
madýðým için piþmaným; bundan sonra tarafa, eðitim sistemi Ýslâm düþmaný dýþ yüz devrimleri, sadece idraký iðdiþ manlara bu mevzuda söyleyebileceði vesilesini de elde etmiþ oluyorum: görüþü, insan ve toplum meselelerini
kendimi sadece imân ve Ýslâm davasý- yetiþtirmeye memur; güç, okuyup etmiþ olmasýdýr... birþey yoktur... “Ýslâmcýlar kavmiyetçiliði aþamadý” unsur unsur ihata edici bu görüþün
na vereceðim!” tarzýnda ilânda bulun- mevki sahibi olanda ve devri daim þeklindeki sürekli tekrarlarýnýzýn umumî kültür politikasý, maddî ve
muþtur... Yâni ayaklanma Ýslâmî olsun makinesi gibi, rejimin yetiþtirdiði reji- ZENDPRESS- T.C. Kürtleri Türklük ZENDPRESS- Size göre PKK ayný, “Kürtler tarih boyunca devlet manevî çehresiyle insan tekâmülünü
veya olmasýn, Ýslâmcý kesim dairesine mi idame ettiriyor... Böylesine ezilmiþ þiârý altýnda inkâr ediyor, Ýslâmî nedir?.. Apo’yu deðerlendirir olamadýlar” resmi propagan- murad etmiþ bu kültür politikasýnýn
sokulamayacak hareketlerin Ýslâmî ve cahil insanlarýn, rejimin devletin kesim de “ümmet” þiârýyla... Fark misiniz?.. Apo’nun din hakkýndaki dasýdýr... Aþamamalarý, aþamayacak dýþa doðru yekpareleþmesi ve feraseti-
tavýr gibi anýlmasý abestir... Bunun karakteri olduðu, devleti koruyorum nedir? Ýzâh eder misiniz? düþünceleri size göre nedir?.. olmalarý mýdýr?.. Üçüncüsü: PKK’nýn ni temsil eden umumî mânâsýyla
yanýnda, bazý yerde Kürt ve Ýslâmý diye rejimi koruduðu meselesini anla- SALÝH MÝRZABEYOÐLU- Ayný SALÝH MÝRZABEYOÐLU- PKK þu ânda yerine getirdiði siyasî önder- siyaset, nihayet amelî plânda tertib ve
karþýlýklý iki rakib keyfiyet gibi deðer- masýný bekleyemezsiniz... Bugün bile, mantýk silsilesi içinde ben de soru hakýndaki deðerlendirmelerim, daha liðin verimi ve bu rolün yarýný tedbir ifâde eden siyaset, bu siyasetin
lendirmek, bazý yerde de Ýslâm’la kelli felli makam sahibi olmuþ olmasý- sorarsam, sorunuzun ruhu ortaya önceki sorulara da ýþýk tutucu bir nite- üzerinde durmak lâzým... PKK, böl- aracý rolünde fizikî kuvvet, bu
Kemâlist rejimi iþbirliði içinde gös- na raðmen ordu çapýndaki sürüyle çýkar: T.C. Ýslâmcýlarý “ümmetçi” likte olacaktýr... Birincisi: Hâdiselerin genin coðrafi þartlarýný kendine kuvvetin de kendine mahsus siyaseti...
terip Kürt’ü bundan sýyýrmak, hileli ahmak, hem de müslüman geçinme- olduklarý için reddediyor, Kürtçüler akýþý içinde bir takým oluþumlar, imtiyaz kýlýcý bir þekilde, gel-geç 1992
bir tavýrdýr: Belirttiðim gibi, Þeyh sine raðmen, devleti koruyorum diye de Kürtlük adýna... Fark nedir?.. kendilerinden önceki oluþumlarýn tabiî cinsinden bir örgüt ve gerilla savaþý
Said isyaný, Ýslâmcý tavrýn olumsu- Kemâlist rejimi koruduðunu anlamý- T.C. Ýslâmcýlarý “ulus þiârý” altýnda neticesi gibi ortaya çýkarken, bir takým icracýsý olmadýðýný ispatlamýþtýr... Kaynak:
zluðu hükmünüzü çeliyor. Bunun yor... Ýslâmcý kesim, “devlet-rejim- reddediyor, solcular da “halk” oluþumlar vardýr ki sýçrama ve icad Uyguladýðý savaþ politikasý, poli- Salih Mirzabeyoðlu, Adýmlar
yanýnda, Said-i Nursî de Kürt idi... düzen”in ne olduðunu bilmezlik þiârýyla... Fark nedir?.. Ýþte Türklük, keyfiyeti ifâde ederek, kendisinden tikasýnýn tamamý ve siyasî önder- 1984’den 1996’ya-, ÝBDA Yay.
Ýkincisi: “Ýslâmcý kesimler devletle içinde Kemâlizm’e gûyâ düþmanken kavimde tecelli eden Ýslâmî muhteva önceki faaliyetleri kendisi içinmiþ liðinin mahiyetidir; bunun ne Ýstanbul 1997, s. 130-184
14 BARAN

AKP Baþörtüsünü Nasýl Sattý?

BARAN HABER MERKEZÝ

tür sorunlarý
Neredeyse 5. yýlýný dolduran iþbirlikçi AKP hükümeti birbiri ardýna
sayesinde, baþörtüsü neredeyse sokaklarda bile yasaklanýr tetikleyeceðini
hâle geldi. Geçtiðimiz yýl Þubat ayýnda Danýþtay’ýn verdiði ve söylemediler
bir anaokulunda öðretmen olarak çalýþan ama okulda baþýný mi?
açan, okul dýþýnda ise baþýný örten Aytaç Kýlýnç hakkýnda, Yine ayný danýþ-
öðretmenlik yapamayacaðýna dair bir yasak kararý verdi. Ý manlar AB
sadece bununla kalmadý, Ýlköðretim kitablarýndan “cihad, içerisinde Ýslâmi
özgürlükler diye
þehadet, gaza, vs.” gibi yüzlerec Ýslâmî ve millî kavram bir kavram
çýkartýldý. Hattâ, Diyanetin hutbelerine bile müdahale edildi. olmadýðýný izah
Tabi bunlar AKP’nin kendisine râm olduðu AB tarafýndan dikte etmediler mi?
ettirildi. AB’de egemen
olan kafanýn
anýþtay Ýdari Dava Daireleri lerini öðretmekle yükümlü olduðunu,

D Kurulu, Milli Eðitim

Bakanlýðý’nýn, Danýþtay 8.
Dairesi’nin Merkezi Sýnav
Yönergesi’nin 11. maddesinin (i) ben-
dine iliþkin iptal ve yürütmeyi durdur-
ma kararýna yaptýðý itirazý sonuç-
landýrdý. Kurul, oybirliði ile MEB’in
itirazýný reddetti. Buna göre, sýnavlara
türbanla girilemeyecek.
AKP iktidara gelmeden önce seçim
propagandasý olarak “Baþörtüsü”nü
serbest býrakacaðý yönünde iddialý slo-
ganlar atmýþtý. Neredeyse 5. yýlýný
dolduran iþbirlikçi AKP hükümeti
sayesinde, baþörtüsü neredeyse sokak-
larda bile yasaklanýr hâle geldi.
Geçtiðimiz yýl Þubat ayýnda
Danýþtay’ýn verdiði ve bir anaokulunda
öðretmen olarak çalýþan ama okulda
baþýný açan, okul dýþýnda ise baþýný
örten Aytaç Kýlýnç hakkýnda, öðret-
menlik yapamayacaðýna dair bir yasak
kararý verdi. Ý sadece bununla kalmadý,
Ýlköðretim kitablarýndan “cihad,
þehadet, gaza, vs.” gibi yüzlerec
Ýslâmî ve millî kavram çýkartýldý.
Hattâ, Diyanetin hutbelerine bile müda-
hale edildi. Tabi bunlar AKP’nin kendi-
sine râm olduðu AB tarafýndan dikte
ettirildi
Baþörtüsü meselesini AÝHM’nin
insafýna býrakan AKP orada, hem de
kendi Dýþiþleri Bakanýnýn aðzýndan
“Baþörtüsünün yasaklanmasý”ný savun-
du. Yetmedi Dýþiþleri Bakaný sýrf bunun
için eþi adýna kendisin baþvurduðu
temyiz mahkemesinden geri çekildi.
Avrupa’da Ýslâm’a en hoþgörülü
ülke olarak bilinen Almanya’da,
mahkeme heyetinin kararýnda, öðret-
menlerin Hýristiyan Batý kültürü deðer-
türban yasaðýnýn “Hýristiyan batý
kültürü deðerlerine dayalý Bavyera
Anayasasý’na aykýrý olmadýðýný”
belirttiði gerekçesiyle baþörtüsü yasak-
lanýrken, iþin kolayýna kaçýp, “davayý”
oraya postalayanlar gelen kararlar
karþýsýnda apýþýp kaldý.
AKP hükümeti ihanetini perdele-
mek için adý çýkmýþ dokuza inmez se-
kize misalî Danýþtay’ýn arkasýna sýðý-
narak kendini perdeledi. AKP’nin bu
ihanetini Dýþ Poliitka uzmaný Doç. Dr.
Hasan Ünal geçtiðimiz yýl Millî
gazetedeki yazýslarýnda nasýl deðer-
lendirmiþ: “Ve Avrupa’da Müslüman
üniversite öðrencileri arasýnda
yasaklama olmasa bile, Türkiye gibi
Müslüman ve dolayýsýyla Ýslami kök-
tencilik tehdidi altýnda yaþayan laik
bir ülkede baþörtülü birisinin yakýn
tehlike olarak algýlanmasýný normal
gördü. Bu içtihatdan hareketle,
Türkiye’deki hukuk kurumlarýnýn
baþörtüsünün adým adým ve deðiþik
gerekçelerle devlet memurlarý
tarafýndan sokakta kullanýlmasýna
yasaklar getirebileceði ortadaydý.
Nitekim Aytaç Kýlýnç öðretmen
davasýyla Danýþtay ilk adýmý attý.
AKP hükümetinin Danýþtay’a kýz-
masý çok garip. Çünkü AÝHM karar-
larýný bizim anayasamýzýn bile
üstünde gören deðiþiklikleri siz
çýkarmadýnýz mý? Bunu yaparken
danýþmanlarýnýz günün birinde
baþörtüsü, Kýbrýs ve Güneydoðu ile
ilgili sorunlarda bu Mahkeme’nin
olabildiðince siyasi davrandýðýný ve
acaip kararlar verebildiðini;
Mahkeme kararlarýnýn anayasamýzýn
dahi üstünde telakki edilmesinin bu
yüce dinimiz
Ýslamý yanlýþ – haþa – ve zararlý
gördüklerini hatta ilahi bir din
olarak görmeme eðilimi bulun-
duðunu ve bunun da AB’nin Türkiye
hakkýnda hazýrladýðý Ýlerleme
Raporlarýnda görüldüðünü ilave
etmediler mi? Ýlerleme Raporlarýnýn
dini özgürlüklerle ilgili kýsýmlarýnda
klasik Hýristiyan azýnlýklarýn
(Rumlar, Ermeniler vs.) sorunlarý
tadad edildiði ve misyonerlik
faaliyetlerinin uygulamasýnda
karþýlaþýlan güçlüklerin kaldýrýlmasý
için emirler bulunduðunu; buna
karþýlýk Müslümanlarýn dini özgür-
lük sorunlarýndan tek kelime
bahsedilmediðini anlatmadýlar mý?
(14 Þubat 2006)
AKP uyum yasalarý çerçevesinde
Anayasanýn 90. maddesine bir paragraf
eklemiþ ve buna göre, Türkiye’nin
imzaladýðý ikili anlaþmalar, taraf
olduðu uluslararasý anlaþmalar ve
AÝHM’nin kararlarý anayasamýzla
eþdeðer hukuk metinleri haline geti-
rilmiþtir. Bu arada AÝHM, Leyla
Þahin’in baþvurusu üzerine baþlayan
mahkeme sürecini tamamlamýþ ve karar
temyizden de geçerek nihai þeklini
almýþtýr. Mahkeme, kararýnda Türkiye
devletinin üniversitelerde baþörtüsü/tür-
ban yasaðý uygulamasýný haklý bulmuþ
ve Türkiye’nin yaptýðý savunma
doðrultusunda karar vermiþtir.
Abdullah Gül’ün baþýnda bulunduðu
dýþiþleri bakanlýðý tarafýndan yapýlan
savunmada Türkiye gibi laik bir
ülkede, baþörtüsü/türban gibi bir
giysinin kesinlikle siyasi bir simge
olduðu ifade edilmiþ; bunun arka
planýndaki kafa yapýsýnýn da
demokrasi ve laikliði ortadan kaldýr-
mayý amaçladýðý iddia edilmiþ;
dolayýsýyla bunun, toplumun büyük
bir kesimi tarafýndan yakýn tehlike
olarak algýlandýðý belirtilmiþ ve
Mahkeme de bu savunmalarý haklý
bulan bir karar almýþtýr. Bu sebeple
Mahkeme’nin kararýnýn giderek sokak-
ta da baþörtüsü/türban yasaðý getire-
bileceði bu köþede defalarca belir-
tilmiþti. Nitekim okuluna gidip gelirken
baþörtüsü/türban takmakda ýsrar eden
bir anaokulu öðretmeninin davasýnda
Danýþtay 2. Dairesi, öðretmenin di-
siplin cezasýna çarptýrýlmasýný uygun
bulan bir kararý benimsedi.
O tarihte baþta Baþbakan olmak üzere
hükümet çevreleri ve baþka bazý
muhafazakar/Ýslâmi gazeteler
Danýþtay’ý ve bilhassa ilgili dairenin
yargýçlarýný suçlayan açýklamalar yap-
mýþlardý. Bu tavýr doðru deðildi ve
14.02.06 tarihli yazýmýzda bu konularý
uzun uzadýya ele almýþtýk. Anayasanýn
ilgili maddesi deðiþtirilip, AÝHM
kararlarý anayasa hükmü haline geti-
rildikten sonra, Danýþtay’ýn neden bu
kararý verdiðini sorgulamak çok
tuhaftý. Baþbakan ve AKP üst yöneti-
minin Danýþtay’ý suçlayan açýkla-
malar yapmasý bu açýdan kabul edile-
mez nitelikteydi. Ayrýca tipik bir iki
yüzlülük içeriyordu.
Meseleyi açýkça ortaya koymak
gerekirse, hükümetin yapmasý gereken
baþörtüsü/türbanýn üniversitelerde
eðitim yapýlýrken giyilmesini mümkün
kýlacak anayasa deðiþikliðidir.
Anayasayý deðiþtirmek için yeterli
çoðunluðu vardý; ama yapmadý.(18
Mayýs 2006)

Eniþten Seni Niye Öpüyor?

Dünya Bankasý Baþkaný Paul Wolfowitz,
Türkiye’nin ekonomik kalkýnma hikâyesinin, tam
anlamýyla bir baþarý öyküsü olduðunu söyledi.
Temaslarda bulunmak üzere Ýstanbul’a gelen
Wolfowitz, Türkiye’nin güçlü ekonomisiyle
bölgedeki ülkelere çok iyi bir örnek olduðunu
ifade ederken, “Türkiye’nin özellikle 2001 yýlýn-
daki mali krizden sonraki geliþmeler ve zorluk-
larýn üstesinden geliþi çok etkileyiciydi.” diyor…
Bu nasýl bir yalandýr?
2001 krizi sonrasý AKP iktidara geldiðinde 80
yýllýk TC’nin toplam borcu 150 milyar dolardý…
2006 sonu itibariyle bu borç 245 milyar dolar,
hatta biraz daha fazla.
Daha bu tabloya, bu tablodan çok daha vahim
olan özel sektör borçlarý dâhil deðil. Düþük kur
riskini de ayrýca bir yere not etmek lâzým…
Türkiye’nin bu borcu düþünüldüðünde nasýl
bir baþarý öyküsü olduðu ortaya çýkar.
Soru þu: Wolfovitz, AKP’nin sýrtýný niçin
sývazlýyor?
ABD Ýncirlik’e yeni bir uçak filosu getirdi ve
üç yýl aradan sonra gelen bu filo hemen tatbikata
baþladý. Bizimkiler de buna “rutin” diyor. 3 yýllýk
bir rutin; yersen! Ayný ABD, Ýncirlik Üssü’nde,
nakliye için kullanýlan alaný büyütüyor… Dünya Bankasý’nýn baþýna getirilmiþ bir Neo-Con
Bu tabloya, Wolfovitz’in “engin” (!) iktisadi olduðu gerçeðini de ekleyerek bir daha bakýn ve
bilgisinden dolayý, Buþt oðlu Buþt tarafýndan tekrar sorun: Eniþtemiz bizi niye öpüyor?

Tefriki Elzem Olan
Birkaç Husus
Cem Güven
‘Kendisi bu ülkenin yetiþtirdiði en önem-
li akademisyenlerden biriydi… Türkiye çok
deðerli bir evlâdýný, çok deðerli bir
akademisyenini, çok deðerli bir kalemini
kaybetti… Kendisinin her gün Cumhuriyet’e
yazdýðý yazýlar, hepimiz için ufuk açýcý ve
yol göstericiydi.’
Bu sözler katýksýz Ýslâm düþmaný olan A.
Taner Kýþlalý’nýn mevta olmasýnýn ardýndan
ediliyor. Sözlerin sahibi de hokkabaz,
yalancý ve samimiyetsiz bir akademisyen.
Yukarýdaki sözlerin sahibi samimiyetsiz
ve yalancýdýr. Zira, ardýndan o kadar methiye
düzdüðü A. Taner Kýþlalý Cumhuriyet’te her
gün deðil, haftanýn belli günlerinde yazý
yazýyordu.
Bu türden sahtekarca ve samimiyetsizce
ifadelere H. Dink’in öldürülmesinden sonra
da rastladýk.
Ayný familyadan olan ve her mânâda ve
her mahfilde orta beyini temsil eden bu kiþi-
ler, H. Dink hâdisesiyle birlikte kafalarý
iyice karýþtýrmaya baþladý: ‘Bu kurþun
Türkiye’ye sýkýlmýþtýr.’, ‘Hepimiz
Ermeniyiz’, ‘Organize bir cinayettir.’, vs.
Evvelâ bilinmeli ki, bu kurþun
Türkiye’ye deðil, TC’yedir.
TC farklý, Türkiye farklý...
TC, ulus-devleti temsil ve ifade eder. Bu
temsil gereði de, herkesin dinî, millî,
kültürel aidiyetlerini yok sayar. Herkesi,
kendisinin vaz’ettiði ‘kimlik’e nispetle ifade
eder. Bu hususiyetlerinden dolayý H. Dink’e
sýkýlan kurþun en çok da, kendinden
olmayan herkesi yok sayan lânetli düþünc-
eye ve onu temsil edenlere tesir etmiþtir.
Türkiye ise, Müslüman Anadolu halkýný
ifade eder. Bu ifade, her kavmin, her dinin,
her dilin, her etnik grubun kendini ifade
etmesi imkân ve fýrsatýný da mündemiçtir.
‘Hepimiz Ermeniyiz’ demek bir erdemse
þayet, bunun müsebbibi Kemalizm deðildir.
Boþuna sahiplenip, ‘demokratik hoþgörü’
falan demesinler. Yapmalarý gereken; kendi-
lerini adam gibi sigaya çekmektir.
Zira bu hâdise de göstermiþtir ki,
Kemalizm, cemiyet nezdinde hiçbir þekilde
makes bulmamýþ ve herkes, kendisini
‘vatandaþ’ olarak deðil, dinî aidiyeti ile ifade
etmiþtir.
Diðer bir husus, ‘Ýstihbarat servislerinin
organize ettiði bir eylem’ saçmalýðý…
Bu eylem, ferdî bir zuhurdur… Bizim
dilimize aþina olanlarýn anlayacaðý þekliyle
ifade edelim; Kendinden Zuhurdur…
Peki bu zuhur ne denli Ýslâmîdir?.. Ve
Ýslâmcý eylemler hanesine kaydedilebilir
mi?..
McDonalds’ý bombalayan, kameralara
‘Amerikalýlar ölecek, hepsi geberecek’ diye
haykýran delikanlýya bakarsak, ortada Ýslâmî
bir hassasiyetin olduðu muhakkak.
Ayný þekilde tetiði çekenin ‘namaz
kýldýktan sonra vurdum.’ demesi… Bütün
bunlar Ýslâmî bir hassasiyetin göstergesi…
Peki bütün bunlar, ‘Ýslâmcý eylem’ hâne-
sine girmek için yeterli mi?.. Deðil.
Zira ‘gahrolsun goministler’ deyip,
bilmeden müesses nizâmý ihya edenlerde
görülen zafiyete benzer bir þekilde, düþmaný
tam olarak tespit, teþhis ve unsurlarýný tefrik
edememe söz konusu.
BARAN
Bütün bunlarýn olmasý için her þeyden
önce siyasi bir þuur lâzým. Bu þuurun olmasý
için de, þümûllü bir dünya görüþüne mensu-
biyet…
Hassasiyetler ancak bu sayede þuurlaþýr
ve ‘öteki’ bütün hususiyet ve unsurlarýyla
ancak bu þekilde faþ edilir. Yine ancak bu
þekilde öteki’nin tasfiye süreci ivme kazanýr.
Peki asýl hedef görmezden gelinerek
yapýlan bu eylemin Ýslâmcý harekete bir
zararý oldu mu?..
Elbette hayýr. Kemalizm’in kokuþ-
muþluðu da, görüþlerinin toplum nezdinde
ne denli karþýlýk bulduðu da, leþlerle
mücadelenin artýk hangi usulle yapýldýðý da
bu vesile ile bir kez daha görüldü.
Öyle veya böyle herkes ÝBDA’ya kayý-
yor, onun usûlünü benimsiyor.
Bir yandan bizimle ters düþmemeye
çalýþan, bir yandan da ‘Bunlarýn ardýnda
devlet var, yoksa nasýl bu kadar pervasýz
olabilirler?’ minvalli ifadelerle, imâlarla
ardýmýzdan konuþan, teþkilâtlarýndaki
gençlere ‘Ýbdacýlarla konuþmayýn, onlar
adamý ikna eder.’ tembihlerinde bulunan,
önüne mikrofon koyulunca da ne diyeceðini,
nasýl tavýr takýnacaðýný bilemeyenler, bu
süreci iyi görmeli, iyi okumalý.
Ardýndan da Nizâm-ý Alem’in içi doldu-
rulmalý, gençlerine biran önce bir ideal sun-
malý, bir duruþ teklif etmeli, bir haysiyetli
kavga vaat etmeli.
Yarýn çok geç olabilir.
Takdire þayan bir eylemin (Ayasofya’da
namaz) altýna imza atan gençlere, ‘Biz M.
Kemal’in askerleriyiz.’ þeklinde slogan
attýranlar bilmeli ki, ne yaparsa yapsýnlar,
kendilerini ötekilere kabul ettiremezler!..
Fýrsat, ve zaman ve davet varken
saflarýnýzý belirleyin. Ki hesap gününde
arada kaynamayýp, zayi olmayýn. Bütün
savaþ mütefekkirlerinin hemfikir olduðu
husus malûm: ‘Savaþta en çok zayiatý taraf
olmayanlar verir.’
Son olarak, dikkat çeken bir husus:
Milletin kahraman ihtiyacý.
Haberlere göre, O. Samast’ýn eylem
ânýnda giydiði beyaz berenin satýþýnda son
bir haftada patlama yaþanmýþ.
Mesele, ne kadar sathî olarak ele alýnsa
da ve ne kadar þiddete reddiye düzülmek
izah edilmeye çalýþýlsa da, müesses nizâma
baþkaldýran herkes kahraman olarak
görülüyor.
Genel kabul: ‘Ýhtilâller kendi kahra-
manlarýný yaratýr.’
15
Batýcýlýk Laðýmý
Cihad Kolgezen
Kýbrýs meselesinde düðümlenen AB yolculuðu boyunca, AB
cenahýndan, bu yol macerasý ve ikili iliþkiler hakkýnda çok çeþitli
taným ve tarifler geldi.
Bunlardan en dikkate þayan olaný, TC’nin “metres” yerine
konaný olsa gerek…
Adamlarýn gözünde TC, “Atsan atýlmaz, satsan satýlmaz!”
bir metres.
Tabiî Türkiye’deki Ab karþýtlýðýnýn hýzla artmasýyla da
taraflar panikliyor. AB’nin metresliðine teþne kimi monþerler,
milletin AB’ne karþý tavrýný, tam da ruhlarýndaki bozulmayý
deþifre edecek þekilde karþýlýyor: “Millet cahil, ne yani Suriye ile
mi birlikte olalým?”
Bunlara Avrupa ne dese boþ, ne kadar terslenseler boþ…
Hatta terslenmek hoþlarýna gidiyor. Avrupa’ya mazoþistçe, sadis-
tçe bir baðlýlýklarý var… Bu bir teþbihten ibaret deðil, hakikatin
kendisi… “Sade” markisini bütün cinsî sapýklýðý ile idealize eden
Avrupa yolunda Avrupalýlaþmaktalar…
Batý ahlâk ve yaþam tarzý idealize edilmekte…
“Swinger”ler, “haber deðeri” var diye lanse ediliyor… Hani,
þuyuu vukuundan beter derler ya… Bu tür haberlerde maksat
haber deðil, pisliði sirayet ettirebilmek…
Büyük gazete ya da TV’nin eþek kafalý yazarý-sunucusu,
kendi cinsel tercihinin normal olduðunu, buna mukabil farklý ter-
cihe sahip olanlarý kýnamadýðýný da vurgulamak ihtiyacý
hissediyor. Pislik iþtihasý, “bir punduna getirsem de denesem!”
demeye mi getiriyor? Ama söylediklerinin, “Þimdi yapmýyor
olmam, yapmayacaðým anlamýna gelmez; yaparsam da kime
ne?” mânâsýna mündemiç olduðu aþikâr… Açýk kapý býrakýyor…
Karýlarý, çocuklarý vs…
Yani, olabilir þeyler…
“Ne yapalým, onun hür tercihi böyle, artýk reþit ve aklý baþýn-
da insanlar!”
Bu ne demekse?
Büyük gazetenin büyük patronu, yeni yetme þarkýcýyý yataðý-
na atabilmek için, gazetesini þantaj aracý olarak kullanýyor.
“Türkiye Türklerindir!”
Eh, demek ki büyük gazetecilik böyle yapýyor.
Gazete patronuna bir çocuk vererek eskiyen þarkýcýnýn yerini
alan yeni yetme þarkýcý, bütün bunlarý, ilerleyen yaþýnda bal-
landýra ballandýra anlatýyor. Bu kadýn da rejimin yetiþtirdiði çok
saygýdeðer sanatçýlarýmýzdan bir tanesi… Sahnede niçin bu
kadar kiþnediðini ve þahlandýðýný da arayýp da bulamadýklarýna
baðlý-yor.
Öbür bir tanesinin kayýnbabasý, oðlunun koynundan aldýðý
gelinini, bir paþanýn koynuna sokuyor. Cinayetle çýkartacak
hadise deðil mi? Deðil efendim, hangi çaðda yaþýyoruz? Uzman
bir magazin yorumcusu, “istemeseydi, kayýnbabasý götürse de
kabul etmezdi!” diye meseleye kendince açýklýk getiriyor.
Bizim merak ettiðimiz, niçin bu konularda bir TV programý
yapýlmadýðý… Alelade bir müslümanýn en küçük bir kusuru
karþýsýnda zýrt-pýrt ekrana çýkartýlan Zekeriya Beyaz’ýndan tutun
da Ýsmail Nacar’ýna kadar bir sürü pislik iþler uzmaný, bu Batý
laðýmýnda gezinenlerin hâlleri hakkýnda görüþ beyan edebilirler.
Mesela Ali Kýrca denen kart horozun yediði nane hakkýnda
niçin büyük basýnda kayda deðer ciddî bir yayýn yapýlmadý?
Bizzat Alai Kýrca’nýn kendisi, kendi halini haber addedip,
uzman bir heyet eþliðinde kendi görüntülerini seyreder ve yediði
nanenin ne manaya geldiðini anlatabilirdi. Batý’da bu tip þeyler
oluyor malûm, bizde de evlenme haberiydi filân, haberciler
kendi haberlerini yapýyor. Ali Kýrca, bu yolda bir devrimci ola-
bilirdi. Týpký kucaktan kucaða gezme rekorunu kýramaya azme-
den kadýn müsveddesinin “devrimci” ilân edilmesi gibi…
Yaþasýn devrim, Kemalist devrim, laik devrim, batýlýlaþma
devrimi!
Kurban Bayramý’nda çöplükten baðýrsak toplayan çocuklarýn
görüntüleri TV’lere aksetti. Aðýzlarýndan 10. Yýl Marþý dökülü-
yordu…
Etiler’deki sosyetik barlarda Kenan Doðulu ile beraber
söyledikten sonra, alýþkanlýk iþte, hâlâ söylemeye devam etmek-
teydiler.
16
Ýçiþlerimize Karýþma
Yoksa Seni Ülkemden
Atarým !
Venezuella’nýn Devrimci Devlet
Baþkaný Hugo Chavez, ülkesinde ve
Güney Amerika kýtasýnda kök salmýþ ABD emperyal-
izmine ait müesseseleri kökten kazýmaya niyetli görünü-
yor. Ýþe ilkönce ülkesindeki ABD tandanslý medya þirket-
leri millileþtirmekle baþlayan Chavez, bu devletleþtire
politikasý hakkýnda yorum yapan ABD büyükelçisine ve
tabii ABD Hükümetine þunlarý söylemiþ:
-William Brownfield: “Bu karardan etkilenenler
(Amerikan firmasý Verizon) ve hisse sahiplerinin pa-
ralarýný tam alarak alacaklarýný ümid ediyorum”
Hugo Chavez: “Ýçiþlerimize karýþma yoksa seni
ülkemden atarým!”
Anlaþýlan Güney Amerika’da, ABD emperyalizmi ve
iþbirlikçileri için olduk neþeli(!) günler yakýnda baþlaya-
cak!
Yunanlý Gerillalar:
“ABD’yi Vurmaya Devam
Edeceðiz”
Geçtðimiz hafta Yunanistan’ýn
baþkenti Atina’daki ABD Büyükelçiliðine roketli bir
saldýrý düzenleyen, “Devrimci Mücadele” isimli sol bir
Yunanlý örgüt To Pontikigazetesinde yayýnlanan
bildirisinde, Yunanistan ve ABD’ye ait hedefleri vurmaya
devam edeceklerini bildirdi.
Örgüt yayýnladýðý 5 sayfalýk bildiride “Yunanistan’daki
ABD ve NATO üslerine karþý saldýrýlara devam ede-
ceklerini” söyledi.
Örgütün, Yunanistan’da 2002’de çökertilen 17 Kasým
örgütünden hemen sonra 4 yýl önce kurulduðu ifade
edilirken, örgüt bildirisinde, saldýrýnýn “ABD savaþ ma-
kinasýnýn belini kýran Irak Direniþi hatýrasýna” gerçek-
leþtirildiði ve saldýrýnýn, Irak, Lübnan ve Filistin’de
büyük bir sevinçle karþýlandýð ifade edildi.
(By Karolos Grohmann in Athens 25 Ocak 2007)
Afrika Emperyalizme Karþý Atakta
Yaklaþýk olarak 400 yýldýr Fransa tarafýndan sömürülen
Kara kýta Afrika, bir uyandý pir uyandý. Fransa’ya karþý
mücadelenin sembolü olan Cezayir bütün Afrika’yý
ateþledi. Cezayir Devleti’nin Fransa’yý soykýrým
konusunda köþeye sýkýþtýrmasýndan sonra, Raunda
Hükümeti de Fransa’yý sýkýþtýrmaya baþladý. Raunda,
Fransa’nýn, ülkede tohumu attýðý 1994 yýlýndaki
katliamlardan dolayý özür resmen özür dilemesini istedi.
BBC’ye açýklamalarda bulana Raunda Dýþiþleri Bakaný
Charles Murigande Fransa’dan, 1994 Ruanda
soykýrýmýndaki rolünü kabul edip, özür dilemesini istedi.
Fransa ile geçen Kasýmda diplomatik iliþkileri kesen
Ruanda, iliþkilerin yeniden baþlamasý için Fransa’nýn
soykýrýmdan ötürü özür dilemesi gerektiðini belirtti. Adis
Ababa’da düzenlenen Afrika ülkeleri dýþiþleri bakanlarý
toplantýsýna katýlan Murigande, topun artýk Fransýzlarda
olduðunu belirtti. Ruanda Fransa’yý ayrýca, eski sömürge-
si olan Fildiþi Sahili’nde iç savaþa dönüþen karýþýklýklar
çýkarmakla suçluyor.
Ruanda’nýn eski devlet baþkaný Juvenal Habyarimana,
1994 yýlýnda uçaðýnýn düþürülmesi sonucunda ölmüþ ve
bu olay soykýrýmý tetiklemiþti.
Bir Fransýz mahkemesi, geçen
kasým ayýnda Ruanda Devlet
Baþkaný Paul Kagame hakkýnda
tutuklama emri çýkartmýþ,
Ruanda da bu nedenle Fransa ile
iliþkilerini kesmiþti.
Ruanda da 800.000 Tutsi ve ýlýmlý
Hutu’nun öldürüldüðü soykýrýmý
düzenleyen askerlerin Fransa
tarafýndan eðitilip yönlendirildiði-
ni belirtiyor.
BARAN
dýþ dünya
ABD, Irak’taki Asker Sayýsýný 350 bine Çýkaracak!
Fazýl Duygun
Hâlen Irak’ta 150 bin Deniz piyadesi bulun-
duran iþgalci ABD, hýzla artan asker kayýplarýný
kapatmak için bölgeye yeni bir askerî yýðýnak
yapacak; ABD’nin Irak’taki en büyük asker
kaynaðý, sayýlarý 100 bini aþan paralý askerler.
Kimisi sýrf ABD vatandaþlýðý alabilmek uðruna
paralý asker (mercenaries) olan, kimisi de
Kaliforniya Valisi Arnold Schwarzenegger
sorumluluðunda gönderilen “Karagözlüklüler-
Blackwater” den ve çok özel eðitilen askerler-
den oluþan bu paralý askerlerin sayýsýnda hýzlý
bir artýþa gidilerek, bölgedeki asker eksiði gide-
rilmeye çalýþýlacak. Komuta kademesinde Hatýrlarsanýz, 2004 yýlý Nisan ayýnda
WASP’larýn bulunduðu bu paralý askerlerin, iþkenceci 4 karagözlüklü, Direniþin merkez-
ABD’ye maliyetinin çok büyük olduðu, kimisi lerinden Felluce’de yakýlarak öldürülmüþtü.
1000 dolar alan bu adamlara harcanan paralarýn, Bu görüntü Bush’u fena hâlde kýzdýrdý.
bir resmî askere harcanacak 135 bin Dolara te- Neticede Felluce, her biri bozgunla
kabül ettiði söyleniyor. Hattâ sað kalmayý sonuçlanan bir çok kuþatmaya maruz kaldý.
baþarabilmiþ kimi “Karagözlüklü”lerin ABD’ye Ve nihayet geçtiðimiz yýl bu kuþatma saplan-
zengin olarak döndükleri ifade ediliyor. Alt týsýndan vazgeçti iþgalci. Birçok Amerikalýnýn
kademede ise, çoðunluðu Latin Amerika ve gözünde bu ilk Felluce kuþatmasý, savaþýn
Afrikalýlardan oluþan bu askerlerin ölümleri dönüm noktalarýndan biriydi. Burnu iyi koku
hâlinde kayýp listesine eklenmediði özellikle alan bir çok uzman, artýk savaþý
vurgulanýyor. Nitekim bu konuda, 25 Ocak’ta Direniþçilerin kazanacaðýna inanmýþtý. Ýþte
bir makale yazan Los Angeles Times gazetesin- geçtiðimiz günlerde düþürülen ABD helikopteri
den Jeremy Schaill, “politik olarak ne kadar yine paralý askerlere ait bir þirketin helikopteriy-
masraflý olurlarsa olsunlar, paralý askerlerin di ve düþen helikopterde tam 300 milyon dolar
ölümü resmî listeye alýnmýyor.” Diyerek bu Direniþçilerin eline geçmiþti.
gerçeði bir kez daha itiraf ediyor. Kongre’den ABD yönetimi, eski baþkanlarýndan
ilave 21 bin asker gönderme kararýný, tehditlerle Eisenhower’in 1961 yýlýndaki ikazýna raðmen,
geçiren ABD Yönetimi, bölgeye daha çok paralý “ordu içerisinde, baðýmsýz bir ordu
asker göndererek coni sayýsýný arttýrmayý hüviyetine bürünen, yani çeteleþen” bu paralý
düþünüyor. Þu ân için Irak’ta 250 bin askeri asker sürüsüne iyice bel baðlamýþ durumda.
(150 bin Deniz Piyadesi+100 bin paralý asker) Ve sadece Irak savaþýna yaklaþýk olarak1 tri-
iþgalci ABD yönetimi, muhtemel Ýran saldýrýsýna lyon dolar harcayan, bu sebeble, Çin ve
hazýrlýk için, ilave70 bin paralý askeri de böl- Japonya’ya hazine bonosu satarak her yýl 1 tril-
geye yollamayý düþünüyor. Paralý askerlerin yon dolar borçlanan ABD, kendisi de çok iyi
eðitim merkezi ise, Arnold’n valiliðini yaptýðý biliyor ki, en ufak sendelemenin içeride duyul-
ve büyük malî destek sunduðu Kaliforniya masý halinde korkunç bir iç savaþ ve parçalan-
eyaleti. maya doðru gidecek. Þimdilik sadece çoðu aptal
Peki, özel eðitim almýþ bu paralý askerler Amerikalý bilmiyor, ama dünya biliyor. Yakýnda
Irak Direniþi açýsýndan ne ifade ediyor? onlar da öðrenecek
Örgütün
Irak’ta Nakþî Örgüt Amblemi
Irak’ta tam adi “CEYÞ-U isinin konuþmasýnýn akabinde
RIrak’ta tam adý “CEYÞ-U muhteþem operasyon görün-
RÝCALÝ’T-TARÝKATÝ’N- tülerine yer veriliyor.
NAKÞÝBENDÝYYE” olan Kuzey Afrika’da Ýngilizler’e,
Nakþî Tarikatý Baðlýlarý Kafkasya’da Ruslara karþý
Ordusu isimli cihad grubu verilen baðýmsýzlýk
muhteþem videosuyla meydan mücadelelerinde çok etkin rol direniþçi, ABD iþbirlikçisi
yerine çýktý. Grub savaþýn alan Nakjîler þimdi de Irak’ta Þiiler tarafýndan idam edilen
baþýndan beri kameraya aldýk- ABD iþgaline karþý savaþýyor. Irak devlet Baþkaný Þehid
larý görüntüleri ilk defa 1 saat Kendilerine “Nakþî Tarikatý Saddam Hüseyin’in
8 dakikalýk uzun videolarýnda Baðlýlarý Ordusu” ismini intikamýnýn alýnacaðýný söyle-
yayýnladý. Saddam’ýn þehadeti veren grup iþgalin baþýndan di.
üzerine konuþan grup yetkil- itibaren ABD ve iþbirlikçiler- http://www.albasrah.net/pa
ine karþý düzenledikleri taar- ges/mod.php?mod=art&lapag
ruz görüntülerini kamuoyuyla e=../ar_articles_2007/0107/nq
paylaþtý. Ýnternet sitelerine shbnd_140107.htm isimli si-
gönderilen video görüntü-
teden videodan üç adet
lerinde, ABD üslerine yönelik operasyon indirip izleyebile-
taaruzlarýn çokluðu dikkat ceðiniz gibi videonun tümünü
çekiyor. Grup adýna açýklama indirebilirsiniz.
yapan yüzü maskeli Nakþî bir
 BARAN 17

War Ew Ware Le Bihar Ne Ew Bihare

Dr. Hakký Açýkalýn

TC tarihinde boyalý (düzen) basýn neredeyse herþeyi ve her çevrelerin arasýnda Kürd legal partisi
zaman falsifie etti (çarpýttý), insanlarý, toplumun bütün kes- (DTP) içinden bazýlarý (baþkan Ahmed
Türk gibi), hükûmetten (AKP) kimileri
imlerini dezenforme etti (yanlýþ bilgiler verdi) ve faþizan bir (Cüneyd Zapsu gibi) ve bazý sivil toplum
kuvvet olarak tehdit unsuru oldu. Kuþkusuz bunlarý (yap- örgütleri (Türkiye Ýktisadî Kalkýnma
týklarýný) devlet politikasýndan ayrý düþünemeyiz. 4.mü, 3. Vakfý gibi) sayýlabiliriz. Kürd legal par-
tisinde bir kesim, ayný 1997’de olduðu
mü, 2. mi yoksa birinci kuvvet mý olduðu da tartýþýlabilir gibi – Abdullah Öcalan’dan habersiz /
çünkü Türkiye’de kuvvetler ayrý falan deðil bir bütündür ve baðýmsýz olarak güneye gidip Barzanî ve
‘Üniter’dir! Hesab ve sapýn döneceðine inanmýþ bir adam Talabanî ile görüþmüþler ve Abdullah
Öcalan tarafýndan Angola’daki
olarak, bunun eþiðinde olduðumuzu düþünmekteyiz paramiliter örgüt UNITA’ya ben-
zetilmiþlerdi – þimdi de ‘kifâyetsiz’ arka eþeðe binme denemesinde baþarýlý
Bir Kürd Atasözü yazdýk ve mânâsý, þimdi federe’dir. Tamam. Fakat, TC- olmadý, þimdi aile babasý olarak hizmet
planlarýna aldýrmadan öne çýkarak ABD
‘Yer ayný yer fakat bahar ayný bahar Ýran-Suriye üçlüsü ABD’nin heykel- veriyor. (Daha çok bilgi istiyorsanýz,
çözümünün üstüne atlama eðilimi gös-
deðil’. Bir tane daha yazalým; Nabêjýn traþlýða heves etmesinin önünde bir mani teriyor. Leylâ Zana da, Abdullah Beritan filmini izleyebilirsiniz). Kani
kê kýr; dýbêjýn kê got - Kim yaptý teþkil ettiðinden (en azýndan ABD böyle Öcalan’ýn sözünü dinlemediði ve Yýlmaz, Talabanî tarafýndan öldürüldü.
demezler kim söyledi derler. Yandaki gördüðünden) bu troikayý taþlamak için Amerikanvarî – AB tarzý bir sürece dâhil Akýn Birdal’ýn vurulduðu gün kendisiyle
fotoðrafý hepimiz tanýyoruz. Çok populer güney Kürdistan coðrafyasýný kolay olmaya kalkýnca silindi gitti ve bir daha Atina’da beraberdik, onu ilk ve son kez
bir karakterdir. Evet, yer ayný yer, buldu ve Talabanî Irak devlet baþkaný, gelir mi, þüphelidir. Kimi Kürd çevreleri gördüm ve yeterli oldu. Britanya da
deðiþmediðini biliyoruz ancak baharýn Barzanî de federe Kürdistan baþ(ba)kaný ise hangisi olursa olsun, çözüm olsun Almanya da kendisini Öcalan’ýn yerine
ayný olmadýðý da çok net. Yine, bu bahar olmakla (edilerek) orasý hâl yoluna da… yaklaþýmýný sergiliyor. Diyarbakýr hazýrlamak için kýçýný yýrttý fakat kumaþ
deðiþikliðindeki muhtelif parmak koyuldu. Talabanî’nin Beyaz Saray belediye baþkaný Osman Baydemir bun- patiskadan beter olduðu için yýrtýklarýný
izlerinin (uygulayýcý ve karar alýcýlarýn) sözcülerinden olduðunu bilerek lardan biri. Kürd legal partisinin en dikemediler. Sonunda Talabanî gibi bir
isimleri ve makamlarý çok önemli ABD’nin Türkiye üzerindeki deðer- güçlü iki ismi olan Tuncer Bakýrhan siyâsî fahiþeyle oynamaya kalkýnca uçur-
olmasa dab u deðiþikliði (kararlarý) lendirmelerini ve siyâsetlerini onun (eski genel baþkan) ve Hatib Dicle ise dular, gitti. Diðerlerinin de benzeri hâl-
kamuyla bi-rinci derecede paylaþan isim- aðzýndan dinleyebiliyoruz. Talabanî, Öcalan çizgisini temsil ediyorlar. leri var. TC 1978’den beri PKK ile
lerin konuþulduðunu da atasözü ortaya ‘PKK’ný iknâ ettim, yakýnda ateþkes ilân ABD’nin PKK koordinatörü (Joseph savaþýyor ve en iyi savaþanlar birbirlerini
koyu-yor. edecekler’ derken herkes ABD’nin Raltson) atamasý, ardýndan Türkiye’nin tanýyorlar. Ne Türk halkýnýn, ne Türkiye
TC tarihinde boyalý (düzen) basýn Talabanî’ye, Talabanî’nin de PKK’ye iki arada bir derede koordinatör olarak burjuvazisinin, ne üniversitelerin, ne de
neredeyse herþeyi ve her zaman falsifie ‘Ateþkes ilân edin’ dediðini düþünüyor- em. general Edip Baþer’i atamasý da farklý düþüncelerden insanlarýn olup
etti (çarpýttý), insanlarý, toplumun bütün du ve yanlýþ deðildir. Fakat, sürecin sorunu tam olarak çözemedi çünkü ‘iki bitenlerden doðru dürüst haberi vardýr.
kesimlerini dezenforme etti (yanlýþ bil- önemli isimlerinden Selahaddîn Erdem ayrý çözüm’ arayýþ merkezinin iliþkisi Bu geliþmelerin hemen akabinde
giler verdi) ve faþizan bir kuvvet olarak tam da Talabanî’nin bu açýklamayý yap- daha ziyâde bir yarýþmayý kýsacasý rekâ- Aðar sezonu Diyarbakýr’da þu cümleyle
tehdit unsuru oldu. Kuþkusuz bunlarý týðý günün arefesinde ‘önemli haberlerin beti anlatýyor. Eskiden, farklý neticeler açtý: ‘Daðda silahla dolaþacaklarýna
(yaptýklarýný) devlet politikasýndan ayrý beklendiðini fakat bu haberlerin gecik- için çatýþan yani seviþmeyen iki çizgi gelsinler ovada siyâset yapsýnlar’.
düþünemeyiz. 4.mü, 3. mü, 2. mi yoksa tiðini’ yazdý. Bu örtülü cümleyi açalým: þimdi ayný neticeye (Kürdler açýsýndan) Akabinde Avnî Özgürel, ‘Türkiyenin
birinci kuvvet mý olduðu da tartýþýlabilir Önemli haberlerden biri Abdullah ayrý yöntem, actor ve argümanlarla temel bir sorununun çözümü ABD’ne
çünkü Türkiye’de kuvvetler ayrý falan Öcalan’ýn Kongra Gel baþkanlýk kon- koþuyorlar. Yani, Kürd Sorunu artýk geri ihâle edilemez’ yollu konuþtu. Bunlar,
deðil bir bütündür ve ‘Üniter’dir! Hesab seyine ‘ateþkes’ teklifinde bulunmasýydý. dönüþsüz olarak ‘çözüm’ yoluna gir- Türkiye’nin bir grup üniformalýsýnýn da
ve sapýn döneceðine inanmýþ bir adam Fakat bu teklif gecikmiþti. Neden? Ýþte miþtir, tartýþma kimin çözümü sonuç ala- desteklediði çözüm çizgisinin
olarak, bunun eþiðinde olduðumuzu bu sorunun cevabý Türkiye’nin bugün en caktýr? Bu, iktidâr mücâdelesi olarak da girizgâhýdýr. Devamý sürâtle gelecektir.
düþünmekteyiz. Yukarýda nite- çok konuþulan konusuna bir açýklýk deðerlendirilmelidir. ABD tipi ‘Büyük Peki, bu arada RTE ve taifesi ne yapý-
lendirdiðimiz medya ayný zamanda getiriyor. Bu ‘gecikme’nin sebebi þuydu; Kürdistan’lý çözüm’ mü, Türkiye tipi, yor? RTE çok uzun süre iki arada bir
kendi sefîl köþe yazarlarýný da üretti. Bu ateþkes teklifinde bulunmasý beklenen Türkiye’yi geleceðe daha saðlam baka- derede / ortada kaldý, ne yapacaðýný
yazarlarýn arasýnda iþin farkýnda olan Abdullah Öcalan’ýn gündemi ve trafiði bilen bir ülke hâline taþýyabilecek bir bilemedi fakat son ânda o da – isteme-
fakat iþine gelmediði veya týrstýðý ya da yoðundu. Bilgi; genelkurmay çözüm mü? Birinci çizgi, TC’ni dýþarýda yerek de olsa – ABD çözümüne serin
muhalif olduðu için hep çarpýtanlar kademesinden bir grup general, aralarýn- býrakýp ABD’nin tam hâkimiyetini durmuþtur. Bu serinlik ABD’ni yeni bir
(gerçeði örtmeleri hasebiyle kâfir sýfatý da Avnî Özgürel’in de bulunduðu bazý anlatýyor fakat PKK’ný da dýþarýda muhatab bulmaya itti: 26 Ekim’de ve
uygundur) olduðu gibi hiçbir þey kritik isimler ve (çok kuvvetli ihtimâlle) býrakýyor. Hem TC hem PKK, ABD belki de daha sonra, Ocak olabilir, Yaþar
bilmeyip fantezi ve hayâl dünyâsýnda Mehmed Aðar bu trafiðin aktörlerinden- çözümünde aktörler arasýnda deðil ve Büyükanýt ABD’ne çaðrýldý. Düþünüyor
gezenler de hatýrý sayýlýr nisbettedir. Ara di ve ABD’nin ‘ateþkes’ teklifine alter- ikisinin de bir biçimde tasfiyesi plan- olmalýydýk; tam Erdoðan ABD’ne
renklere girmiyoruz. Öyle ya da böyle natif olarak PKK’nin en üstteki temsil- lanýyor. Son dakikalarda da olsa TC giderken kuvvet komutanlarý ve onlarýn
cehâlet her gazeteden ve hâlâ fýþkýrmaya cisi ile aðdalý görüþmeler yapýlýyordu. bunu farkedebildi, PKK ise baþtan bili- komutaný ‘son terörist bitirilinceye kadar
devam ediyor. Bilgi veya güçlü Bu görüþmeler, Selahaddîn Erdem’in yordu. Ýki ‘düþman’ ABD karþýsýnda savaþa devam ve irticâ ve bölücülük
ihtimâllerden ziyâde aklýna (kafasýna) beklediði ve ‘geciken’ teklifin gecikme ‘birlik’e imzâ atma durumuna geldi. Ýþte, tehlikesi devam ediyor’ diyordu. Neden?
göre yazan yazana. Þimdi yeni yeni nedenini açýklýyordu. Gerekli sözler bu noktada TC, Ýmralý’ya bir kez daha Acaba, ABD, RTE’nin düþüncelerini mi
netleþmeye baþlayan (ulaþan) tâze bil- alýndýktan sonra beklenen ‘gecikmeli’ ve bu kez ‘vakit kazanalým’ temelinde okumuþtu ve buna baðlý olarak Yaþar
gilere ve çok güçlü ihtimâllere deðine- ateþkes teklifi geldi. Baþta, ‘ulemâ’ rol- deðil, nasýl yapalým’ý konuþmaya gitti. Büyükanýt’ýn konuþmasýnýn önünü mü
lim. leri oynayan Cengiz Çandar olmak üzere ‘Nasýl olacak’ý dinledi ve deðerlendirdi. açmýþtý? Böylelikle, RTE’ný genelkur-
ABD, Erdoðan’la Kürd sorununu birçok köþe eþeðinin yazdýðý gibi Bu ‘ziyâretçi güç’ kararýný vermiþ mayla tehdit mi ediyordu? Ýhtimâldir.
konuþtu mu? Hem evet, hem hayýr. Evet; ‘Demek ki, Talabanî, Öcalan’a söylüyor durumdadýr ve çözümde kararlý Genelkurmay kademesi ve Ahmed
çünkü temel gâye oydu fakat temel o da yapýyor’ nev’inden zýrvalar olduðunu prensip olarak kabûl edebiliriz. Necdet Seres (Sezer) ise çok sýkýntýlýdýr
gâyeler ‘Kürd Sorununa BÝR çözüm bul- Türkiye’de basýnýn kalitesini göstermesi Detaylar ayrý. PKK, kendi açýsýndan, zira politika (hamâset) üretmekte çok
mak’ olsa da bu çözümün nasýlý ve hâki- açýsýndan iyi bir misâldir. Abdullah Türkiye ile birlikte bu sorunu çözmekten büyük güçlük içindedir.
mi, oriante edicisi ‘KÝM’ olacak nok- Öcalan da, tâ 1999’dan ve ondan da yana ve samimîdir. Çoktandýr bunu 2006, K’nýn perspektifinden okursak
tasýnda ABD ile TC arasýnda bir muta- evvel 20 yýldýr söylediði gibi ‘Kürd ortaya koyuyor. ABD’nin çözdüðü 1999 sürecinin ikinci etabý olmaktadýr.
bakata varýlmadý. Ýþte bu nedenle ‘Hayýr’ Sorunu’nun Türkiye’de ve TC ile birlik- fotoðrafta PKK olmadýðý için, uzun süre Kesin ve iri laflar doðru olmamakla bir-
cevabý da anlamlýdýr zira hiçbir uzlaþ- te çözülebileceðini, doðru çözümün bu PKK’ný tasfiye için uðraþtý; Osman likte, Ýnþaallah K’ý siyâset yaparken
maya varýlamamýþtýr. Bu nedenle Bush olduðunu dile getirdi. Buna ek olarak, Öcalan, Nizameddîn Taþ, Hasan Atmaca, görmek mümkün olacaktýr. Herþey çok
ve Erdoðan PKK konuþulmadý demekte taktik metodlarýn deðil kalýcý stratejik Kani Yýlmaz, Ebubekir, Halil Ataç vs. hýzlý geliþiyor. Küçük bir tavsiye;
haklýdýrlar. PKK, taraflardan birinin çözümlerin belirleyici olduðunu ve bu zevât bu çerçevede örgütten uzak- Müslümanlar süreçleri artýk ‘aktör’
diðeri üzerinde hâkimiyet kuramamasý gerçekleþirse Türkiye’nin hem dünyâda laþtýrýldý, oynandý. Fakat, istenilen iddiâsý ve büyük üretimle karþýlamak
nedeniyle, ‘konuþulmamýþtýr’. Peki, hem de bölgede en büyük güçlerden biri hedefe ulaþýlamadý. Osman, bir kadýnla göreviyle karþý karþýyadýr ve bu temelde
nedir bu iki eksen ya da konsept? Fark olacaðýný da belirtti. köy evine gitti. Abdullah Öcalan’ýn ciddî biçimde yoðunlaþmalarý gerekiyor.
nedir? Fark çok büyüktür. ABD, Yeni Demek ki, ortada iki eksen ve bir Osman’la ilgili bir çocukluk örneði Yüzlerini Vatikan’a, ABD’ne, AB’ne vs.
Ortadoðu Projesi çerçevesinde hýzla bir nihaî gâye (hesab) var; ABD’ninki ve dikkate deðerdir; eþeðin üzerine yer- çevirmek yerine sýcak ve hýzlý gündeme
çözüme (Amerikan us^lü çözüm) gidey- TC’ninki. ABD alelacele ve yalapþap bir leþtirirdik, bir tarafýna ben bir tarafýna çevirmelerini salýk veriyorum. K. 2006
im derken baþaþaðý gitme sürecine gir- ‘çözüm’ istiyor. Bu çözümde güney kýzkardeþim geçerdi ve o hâlde eþeði biz yýlýný iþâret etmiþti, en uzun ve en
miþ ve güney Kürd’üne sarýlmýþtýr. Kürdistan örgütü (Talabanî – Barzanî yürütürdük. Evet, Osman Öcalan eþeðe hararetli günlere girdik. Günler kýsalýyor,
Orada bir Kürdistan kaçýnýlmazdýr ve çizgisi), Britanya, Ýsrail ve Türkiye’deki binemiyordu. O gün bugündür de hiçbir günler uzuyor.
bazý çevreler var. Türkiye’deki
18
BARAN HABER MERKEZÝ
Ýþgalci ABD’ye Bir Kapitülasyon Hakký Daha!
Ýþbirlikçi AKP Hükümetinden iþgalci
ABD’ye bir teslimat daha. Anadolu
topraklarýný iþgal eden yüzlerce üssü ve
müessesiyle, yeraltý ve yerüstü kay-
naklarýný emen yüzlerce þirketiyle iþgalci
ABD, kana doymaz bir vampir gibi hâlâ
kanýmýzý emmeye devam ediyor. Son
imzalanan ve ABD tarafýnýn baskýsýyla bir
kapitülasyon hâline dönüþen Nükleer mad-
delerle ilgili kanun meclisten geçti. Ýþbir-
likçi AKP’nin karþýsýnda elpençe divan
durduðu ABD, þu çökmüþ hâliyle bile
Batýcý TC’ye istediðini yaptýrýyor.
ABD’nin baskýsýyla meclisten geçen kanun
maddesi aynen þöyle: “‘Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleþik Devletleri Hükümeti Arasýnda
Kitle Ýmha Silahlarýnýn Yayýlmasýnýn
Önlenmesi Amaçlarýna Yönelik Yardým
Saðlanmasýnýn Kolaylaþtýrýlmasý Ýçin Ýþbir-
liðine Ýliþkin Anlaþma”nýn onaylanmasýna
iliþkin kanun kabul edildi. Söz konusu
anlaþma ABD’nin kitle imha silahlarý
olarak tanýmlanan nükleer silahlarýn takip
ve denetimi konusunda Türkiye’ye teknik
destek vermesini içeriyor. Buna göre ABD
Türkiye’ye nükleer silahlarla mücadeleye
karþý teknik malzeme yardýmýnda bulu-
nacak ancak bu malzemenin denetimi ve
Yeraltýný ve Yerüstünü Satýþa Devam!
Yahudi lobisi destekli, iþbirlikçi AKP
hükümeti, vatan topraklarýnda kýymet eden
ne varsa satmaya devam ediyor.
Yerüstündekileri sata sata bitiremeyen
AKP sýra yeraltýndaki zenginliklerimizi
satýþa getirdi. Kanuna muhalefet eden CHP
Milletvekili Tacidar Seyhan þunlarý
söylemiþ: “Yasa bu haliyle yürürlüðe girerse
halen ülkemizde çýkarýlmakta olan veya
ileride çýkarýlacak doðalgaz ve petrolün
Türkiye’yi Ateþe Attýlar
Tepkiler üzerine geçen Haziran ayýnda
ertelenen anlaþma Türkiye’nin nükleer
faaliyetlerini, sýnýr güvenliðini ve komþu-
larýyla iliþkilerini yakýndan ilgilendiriyor.
Anlaþma bu konulardaki inisiyatifi
bütünüyle ABD’ye devrediyor.
AKP içinde bile tepki gördüðü için
hükümetin iki kez geri çekmek zorunda
kaldýðý tasarý, ABD’nin baskýlarý sonucu
önceki gün onaylandý. Buna göre, ABD
Türkiye’ye nükleer silahlarla mücadeleye
karþý teknik malzeme yardýmýnda bulu-
nacak ancak bu malzemenin denetimi ve
izlenmesi ABD’nin kontrolünde olacak.
Teknik malzemenin türü ve miktarýna
ABD yönetiminin karar vereceði anlaþ-
manýn hedefinin Ýran olduðu söyleniyor.
BARAN
izlenmesi ABD’nin kontrolünde olacak.
Yine anlaþmaya göre teknik malzemenin
türü ve miktarýna ABD Yönetimi karar
verecek.” Yani ABD, Türkiye’ye verdiði
malzemenin denetimini ve nerede nasýl
kullanýlacaðýný da kendisi belirleyecek.
Ýþin uzmanlarý ve siyasî gözlemciler bunun
bir kapitülasyon olduðunu ifade ediyor.
Söz konusu anlaþmaya dayanarak ABD,
hem Türkiye’deki kanunlarýný takmadýðýný
açýkça gösteriyor ve hem de Ortadoðu’da
giriþeceði Ýran, Suriye ve Suudî Arabistan
saldýrýlarý için Türkiye’yi ateþe sokmaya ve
daimi üs olarak kullanmaya devam diyor.
ABD bu anlaþmaya dayanarak,
Türkiye’nin ileride kurmayý düþündüðü
veya hâlen mevcut nükleer tesislerindeki
malzemeler için de denetleme ve yasakla-
ma hükmü getirebilecek!
artýk bize hiçbir faydasý olmayacaktýr.
Yasayla devlet payý kaldýrýldý ve yabancý
þirketlere ülkemizden doðalgaz ya da
petrolün tamamýný dýþarýya satma hakký
tanýndý. Bu þu demektir; yarýn dünyada
ciddi bir petrol krizi yaþansa, biz ülkemiz-
den çýkan petrolden asla yararlanamaya-
caðýz. Kendi petrolümüzü bize dayatýlan
fiyattan satýn almak zorunda kalacaðýz.
Yabancý þirket, o sýrada bize savaþ açmýþ bir
ülkeye dahi petrolümüzü rahatlýkla satabile-
cek, biz buna engel olamayacaðýz. Yasa, iç
ve dýþ karasularýmýzda petrol arama alan-
larýný toplam 12 bölgeye ayýrýyor. Bunlarýn
her biri büyük bölgeler olduðundan buralar-
da ancak mali yapýlarý çok güçlü büyük
uluslararasý þirketler arama yapabilecek.
Bizim TPAO sadece seyredecek. Ayrýca
kamu yararý olmasa bile, yabancý þirket iste-
diði takdirde devlet onun adýna zorla istim-
lak yapmak zorunda...”
Anlaþmayý
eleþtiren CHP
Milletvekili Mehmet
Kesimoðlu, “Ýran’da
nükleer silah var id-
dialarý güçlendiriliy-
or. Kamuoyu
ýsýndýrýlmaya
çalýþýlýyor. Ne için;
Amerika’nýn Ýran’a
müdahalesi için. Peki
Irak’ta olmayan kitle
imha silâhlarý tehlike
oluþturuyor da,
Ýsrail’de var olanlar tehlike oluþturmuyor
mu? Ýran, Irak, Suriye bizim komþu-
larýmýz. Onlara yapýlacak bir müdahale
bizleri de etkileyecektir” dedi.
Fetih ve Ýstikamet
Saadeddin Ustaosmanoðlu
Ý
göre?..
stikamet baþarýnýn þartý. Baþarýlar da; madde ve mânâ, zâhir
ve bâtýn, þurdan veya buradan bakana nisbetle deðiþtiðine
Meselenin mahiyetini teferruata dalmaksýzýn nasýl izah ederiz?
Üç haslet var ki, yolcuyu istikametten geri býrakýr. Bu üç
haslet genelde, ‘öylesine söylenip geçilen meseleler’ olarak
daima iþitilen, bilinen meselelerdendir. Bu sebepten mahiyeti
anlaþýlmaz, künhüne vâkýf olunamaz.
Derin psikolojik tahlillerin hattýzâtýnda gelip karar kýldýðý
mânâya iþaret edelim:
-“Halktan korkmaktan ibaret cübn.
-Rýzk’dan endiþe etmek!
-Nefsin arzusundan razý olmak.
Ýstikamet yolundan mahrumiyetin sebepleri olan bu düsturlar,
nice derin(!) psikolojik tahlillerin kenarýndan bile geçemediði
hakikatlerdir.
Hazret-i Ebûbekir Radýyallahu Anh’ýn; “Ýdrak, idrakin aczini
idraktir” meâlindeki hikmet ifadesinden tüten mânâ ile bakýla-
bildiðinde, bu sâde düsturlarýn nasýl da hayatýn merkezinde
olduðu anlaþýlýr.
“Nice olmazlardaki olurlarý görebilenler”, hayatýn en sâde
þekliyle anlaþýlmasý gerektiðini de bilirler. Teferruata boðulmuþ
ruh’un, kýrk dereden su getirerek döndürmeye çalýþtýðý deðir-
menin verimsizliðine þahit olarak iflâs etmesi bundandýr.
Uçsuz bucaksýz felsefenin muhtevasýný, Ehlullah kelâmý’ndan
neþet etmiþ bir cümlede bulmamýzýn sebebi, Erenler’in ruh
burkuntusu marazýna dûçar kalmamalarýdýr. Maverâi teneffüs
onlarýn kelâmlarýný billurlaþtýrýyor.
Ýstikâmet, iç âlem düzenindeki dengedir… Ýnsan çapýndan
bunun zirvesi Þer’i Mübin’i tatbikdir… Bunun dýþýndaki
baþarýlar, Þeriat’ten kapýlan pay kadar ki, küfr’ün de taklitte pay
sahibi olarak baþarýlý olmasý tabiî. Baþarýlarýn izâfiliðine binâen
belirtmek gerekir ki; baþarý fýtrata uygun olup olmamasýyla
ölçüldüðünde bir hakikat ifade eder. Yoksa; herkesin hakikati
kendine…
Fýtrata uygunlukun bilinmesine açýlan kapý Ehl-i Kemâlden:
“Amelsiz ilim Yahudi, ilimsiz amel Nasrânîlerin yoludur.
Bunun zýddý, bilmek ve bilgi ile amel etmekten ibaret istikâmettir.
Ýstikâmeti elde eden Ashab-ý Kirâm’ýn yoluna girer ve elbette
Rahmânî cezbeler elinden tutar, takrîb makamýna ulaþtýrýr. Takrîb
makamý da onu aþk-ý Rabbaniyyeye devr-i teslim eder.”
Batý tefekkürünü Ýslâm tasavvufu karþýsýnda hesaba çekme
ameliyesi olarak gördüðümüz BD-ÝBDA’nýn mânâsýný terennüm
etme bakýmýndan, ‘Hâl ehli kelâmý’:
“Efendim Þeyh Abdülhak, pederi Þeyh Abdülgafur Abbasi
Hazretlerinden naklen þöyle buyurdu: “Kul ile Allah arasýnda yet-
miþ bin hicab vardýr. Yarýsý zulmanî, diðer yarýsý da nurânîdir.
Zulmânî perdeler tevbe etmekle imha olur. Nurânî perdeler ise
istikâmette açýlýr.
Tevbe ne kadar sahih olursa o kadar zulmânî perdeler yýrtýlýr.
Sonra bu zulmânî perdeler hep madde âlemindendir. Ýstikâmette
de ne kadar tamamlansa, mânâ âleminde o kadar nurânî perdeler
kulun gözünden kalkar. Andolsun eðer padiþahlar bilselerdi ki,
istikâmette bize ne kadar huzur vermiþ, þu beþeriyet âlemindeki
keþmekeþleri býrakýp istikâmeti elde etmek için bizimle harbede-
ceklerdi. Ashâb-ý Kirâm istikâmetle þu kadar memleketleri fethet-
tiler.”
Ýmdi… Mânâ iklimlerinden ýrak kalmanýn yavanlýðý içinde bu
ve benzeri satýrlar, genelde bizlere iþin hikâye tarafý gibi gelir.
Teþbihte hata olmaz kaydýyla misâl verelim; dinazor bir tip
Kur’ân’a nisbetle misâl verirken; “hikâye edildiðine göre” di-
yerek iþin “hikâye iþte”liðine vurgu yapýyor... Aynen bu gaflet
girdabýndaymýþcasýna uzak kaldýðýmýz Ehlullah Kelâmý, bir yan-
dan ferdi sýkýntýlarýmýzý artýrýrken, bir yandan da umûmî mânâda
istikâmeti yitirmemize sebep oluyor.
Tabiî bu hâl, þu kadar memleketi bu istikâmeti muhafaza ettiði
için fetheden Ashâb-ý Kirâm’ý anlayamamamýza sebeb oluyor.
Üçüncü þýkký hatýrlayalým: “Nefsin arzusundan razý olmak.”
“Allahu Ekber” diyerek yöneldiðimiz kýble istikâmetimizin,
kýyamlarýn en büyüðü olduðu ve bütün kýyamlarý içinde
barýndýrdýðý hikmet ve þuuru ile;
ÝSTÝKÂMET VE FETÝH diyoruz.

Eylemler
“SÝZ NE BÝÇÝM
ATATÜRKÇÜSÜNÜZ LAN?!”
Geçtiðimiz hafta yapýlan Atatürkçü Düþünce
Derneði (ADD)’nin olaðanüstü genel kurulunda
kavga çýktý. Özellikle Divan Baþkanlýðý seçimi
sýrasýnda birbirine giren iki grup Atatürkçü, birbir-
lerine baðýrýp çaðýrdýlar ve itiþ kakýþ oldu.
ADD’nin þimdiki Genel Baþkaný emekli Orgeneral
Þener Eruygur ve eski Genel Baþkan Ertuðrul
Kazancý’nýn baþýný çektiði iki ayrý grup var. Bu iki
grubun “Kemaliz yorumu” da farklý imiþ.
Þener Eruygur, Cumhurbaþkanlýð seçimi
öncesinde, ülke genelinde yürüyüþ düzenleyecek-
lerini söylüyor.
Divan Baþkanlýðý seçimi sýrasýnda hile
yapýldýðýný söyleyen Ertuðrul Kazancý grubu
sonuçlara itiraz etti. Bu arada, baðýrýþ, çaðýrýþ, itiþ,
kakýþ ve arbede arasýnda, “Siz ne biçim
Atatürkçüsünüz lan!” “Böyle Atatürçülük mü
olur?” “Burayý kýþlaya çevirdiniz!” þeklinde
üyelerin bir birlerine baðýrýp çaðýrdýklarý duyuldu.
Divan seçiminin ardýndan konuþan Þener
Eruygur: “Atatürkçü ideoloji büyük baskýlarla karþý
karþýya. Numaralý cumhuriyetçilerle antilaikler,
psikolojik harekat içinde taarruz edip kafa karýþýk-
lýðýna neden oluyor. Derneðimizin içine bile taar-
ruz etmiþler. Biz bu genel kurulda derneðimizin
içindeki kafa karýþýklýðýna son vereceðiz. Özgür
tartýþma ortamý diyerek ADD’yi bölmeye çalýþýy-
orlar. Üyeler arasýnda ideolojik ayrým çýkarmak
çok tehlikeli” dedi.
Bu arada üyelere daðýtýlan gelir-gider tablosun-
da; Derneðe geçtiðimiz sene baðýþ yapanlar
Arasýnda 100 YTL ile Cumhurbaþkaný Ahmet
Necdet Sezer ve 50 YTL ile Ýlhan Selçuk isimleri
dikkat çekti.
EÐÝTÝMCÝLERÝN KAVGALI
GENEL KURULU
Ýlkokul Öðretmenleri Saðlýk ve Yardýmlaþma
Sandýðý (ÝLKSAN) Genel Kurulu’nda arbede
yaþandý. Eðitim-Sen’li delegeler ÝLKSAN’ýn
TOKÝ’ye verilen Sincan’daki arazisinde 6 milyon
YTl zarara uðratýldýðýný iddia ederek, Eðitim-Sen
Genel Baþkaný Alaaddin Dinçer’le birlikte salonu
terk ettiler. Daha sonra tekrar salona dönerek
ÝLKSAN’ýn feshedilmesine iliþkin önerge vermesi
üzerine ortam iyice gerginleþti. “ÝLKSAN’da soy-
guna son!” diye slogan atan Eðitim-Sen’liler
kürsüdeki Mehmet Yurt’a sataþtýlar.
AMERÝKA’YI DOLANDIRDI
Ýstanbul Fatih’te oturduðu yerden, internet
aracýlýðý ile, tâ Amerika’daki 8 Amerikalý iþ adamý
ve þirketi dolandýran Alaattin K. Yakalandý. Kredi
kartý üzerinden yaklaþýk 800 bin dolar dolandýran
Alaattin K, FBI’ýn ihbarý üzerine, Ýstanbul Emniyet
Müdürlüðü Mali Suçlarla Mücadele Þube Biliþim
Suçlar Büro Amirliði ekiplerince Ýstanbul Fatih’te
yakalandý. Alattin K’nýn üzerinden 50 bin dolar
çýktý. Doðuþ Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliði
Bölümü mezunu olan Alaattin K, Ýngilizce,
Almanca, Arapça ve Farça biliyor. Ýstanbul
Adliyesine çýkaralýn Alattin K tutuklanarak ceza-
evine konuldu.
BARAN
HIRSIZ DA ‘ÇETE’DEN MÝ?
Maliye çetesi operasyonunu yürüten Teftiþ
Kurulu Baþkan Vekili Boyalý’nýn evi talan edildi,
eþinin aracý kontrolden çýktý. Boyalý: “Bütün bun-
larýn soruþturma yüzünden yapýldýðýný düþünüyo-
rum” dedi.
NUSAYBÝN’DE 4 CESET BULUNDU
Mardin’in Nusaybin ilçesinin kýrsal kesiminde
4 kiþiye ait kemikler bulundu. Nusaybin Jandarma
ekiplerince Çilasu Köyü kýrsalýnda sürdürülen arazi
arama faaliyeti sýrasýnda 4 kiþiye ait kemikler
bulundu. Kemiklerin ‘terör örgütü’ mensuplarýna
ait olabileceði ihtimali üzerinde duran ilgililer,
soruþturmanýn sürdürüldüðünü bildiriyorlar..
TRABZONLULARDAN
PROTESTO
Hrant Dink’in öldürülmesi olayýnda ‘Görevi
ihmal ve kusurlarý’
bulunduðu gerekçe-
siyle Ýçiþleri
Bakanlýðý tarafýn-
dan merkeze alýnan
Trabzon Valisi
Haseyin
Yavuzdemir ve
Emniyet Müdürü
Reþat Altay’ýn tayi-
nine Trabzonlular
tepki gösterdi.
Pazarkapý mahallesi
sakinleri ve
esnaflarý, þehrin en
iþlek caddelerinden
biri olan Maraþ
Caddesi’ni ulaþýma kapattý. Özellikle Emniyet
Müdürü Altay’ýn alýnmasýna tepki gösteren
Trabzonlular; “Biz Emniyet Müdürümüz geri istiy-
oruz” diye slogan attýlar. Vatandaþlar daha sonra
olaysýz bir þekilde daðýldý.
SINIRDA HAREKETLÝLÝK
Türkiye-Irak sýnýrýnda bulunan Þýrnak’ýn Silopi
ilçesinde askeri hareketlilik baþladý. Askerî birlik-
ler sýnýra yerleþtirildi.
Türkiye-Irak sýnýrý sýfýr noktasýnda bulunan
Silopi’de askerî hareketlilik baþladý.
Genelkurmay’ýn ‘rutin hareketler’ olarak açýkladýðý
operasyon kapsamýnda askerler, konvoylar halinde
sýnýra kaydýrýlýyor. Cizre tarafýndan gelen askerî
birlikler, konvoy halinde Irak sýnýrýna doðru
ilerlediler. Çok sayýda askeri araçtan oluþan kon-
voya iki de sivil araç eþlik etti. Þehir merkezinden
geçen askeri araçlar, çýkýþta iki konvoya ayrýlarak
yollarýna devam etti. Ýlk konvoy Çalýþkan
beldesinde bulunan sýnýra yönelirken, diðer konvoy
ise Habur sýnýr kapýsýna yakýn Kapalý köyüne gitti.
KAR MASKESÝYLE GASP YAPAN
5 KÝÞÝLÝK ÇETE YAKALANDI
Ýstanbul’da Ümraniye ve civarýnda bir ay içinde
kar maskeli ve silahlý olarak 14 ayrý gasp olayý
gerçekleþtiren biri kadýn 5 kiþi yakalandý. ‘Maskeli
beþler’ olarak tanýnan çetede bulunan kadýnýn, gasp
edilecek iþ yerine daha önceden müþteri gibi gidip
keþif yaptýðý belirtildi. Ýstanbul Ýl Jandarma
Komutanlýðýna baðlý timler, Ümraniye, Taþdelen,
Sarýgazi, Çekmeköy ve Samandýra’da art arda,
market, bakkal ve taksi gasp olaylarýnýn yaþanmasý
üzerine harekete geçti. Gaspçýlarýn maskeli ve
silahlý 5 kiþi olduðunu belirleyen ekipler, çete
üyelerinin kullandýðý otomobilin bulunduðu adresi
tesbit etti. Sözkonusu adresin bulunduðu bölgeye
giriþ çýkýþlarý kontrol altýna alan jandarma operasy-
ona baþladý. Þahýslarýn üzerinde ve otomobillerinde
yapýlan aramada 3 tabanca, çok sayýda kar maskesi
ve gasp ettikleri ele geçirildi.
19
KENDÝNDEN ZUHUR YÜRÜYOR!
SAMSUN’DA KÝLÝSE DERNEÐÝ’NE
TAÞLI SALDIRI
28 Ocak tari-
hinde,
Samsun’da,
Agope kilise
derneðine taþlý
saldýrýda
bulunuldu.
Derneðin cam-
larý kýrýldý,
tabelasý boyandý.
Kilise dernek
sorumlusu
Hýristiyan Türk
(!) Mehmet
Orhan Pýçakçýlar, saldýrýyý kýnadýklarýný belirterek, “Bu
Türkiye’ye verilen bir zarardýr. Yapýlan bu saldýrýyla
Türkiye’yi dünya basýný ve kamuoyuna kötü göstermektir.
Bizim derneðimizin üyelerinin çoðunluðu Türk vatan-
daþýdýr. Bunu yapan insanlar aslýnda kendi ülkülerine yani
ülkemize zarar vermektedirler” dedi.
LAÝK DERNEKLERE BOMBA
25 Ocak tarihi’nde, Samsun’da Cumhuriyet Kadýnlarý
Derneði Samsun Þubesi, 78’liler Derneði Samsun Þubesi
ve Çaðdaþ Yaþamý Destekleme Derneði Samsun
Þubesi’nin bulunduðu pasaja konulan, boru tipi fitil
ateþlemeli bomba patladý. Patlamada maddi zarar mey-
dana geldi.
ÇANAKKALE’DE GEMÝ
KAÇIRILDI
27 Ocak tarihinde, Çanakkale’nin Lapseki Ýlçesi’nden
akþam saat 23.00 sýralarýnda Gelibolu’ya hareket eden
‘Sultantepe’ arabalý vapurunu ele geçiren ve ‘Vatansever
Türk Fedaileri’ adýný kullanan Nihat Acar, gemide C-4
patlayýcý yüklü bir araba olduðunu söyleyerek, basýnla
görüþmek istediðini söyledi. Basýnýn gelmesiyle eylemini
bitiren Nihat Acar, ‘Niçin yaptýn?’ sorularýna ‘Vatan için
yaptým’ cevabýný verdi. Acar, Hrant Dink cinayeti sonrasý
atýlan ‘Hepimiz Ermeniyiz’ sloganlarýný protesto etmek
amacýyla gemiyi kaçýrdýðýný açýkladý.
MECLÝS DUVARINA BOMBA
TBMM'nin Dikmen Caddesi üzerindeki duvarýna konu-
lan bomba süsü verilmiþ paketten, TÝT olarak bilinen Türk
Ýntikam Tugayý'nýn notu çýktý. Hrant Dink'in cenaze
töreninde atýlan, "Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Hrant'ýz"
sloganýn eleþtirildiði bisküvi kutusunun içinde saatli bir
düzenek bulundu.
Sahil Güvenlik Komutanlýðý'nýn karþý tarafýndaki Meclis
duvarýna dayalý bulunan poþet vatandaþýn ihbarý üzerine
Ankara Emniyet Müdürlüðü Terörle Mücadele ekiplerince
etkisiz hale getirildi. Paketin içinde çýkan bisküvi
kutusunda saat düzeneði de bulan emniyet yetkilileri,
kaðýt içinde Türk Ýntikam Tugayý (TÝT) tarafýndan
býrakýlmýþ bir notla karþýlaþtý.
Emniyet yetkililerinden alýnan bilgiye göre býrakýlan
notta "Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hrant'ýz" sloganý
eleþtirilirken, "Ogün ve Yasin kardeþlerimiz serbest
býrakýlsýn" sözleri bulunuyor.
Ankara Terörle Mücadele Þubesi ekipleri soruþturmanýn
geniþletildiðini bildirdiler.
TÝT, adýný daha önce eski ÝHD Baþkaný Akýn Birdal'a
yapýlan saldýrý ile de duyurmuþtu.
20
Ýslâm Dünyasý’ndan
Eymen El- Zevahiri: Lübnan’da Yeniden Dumanlar Yükseliyor
“Hilafet ve Cihad Ülkesi Irak
Senin Ordularýndan 10’una
Mezar Olabilecek Durumda”
El Kaide’nin iki numaralý ismi
Eymen El Zevahiri, internette yayýn-
lanan bir video bandýnda,
Amerika’nýn ‘yeni Irak plâný’ ile
ilgili olarak konuþtu ve ABD
Baþkaný Bush’a meydan okuyarak:
Bush’tan bütün Amerikan ordusunu
Irak’a göndermesini istedi.
Bir internet sitesinde yayýnlanan
ve yaklaþýk 15 dakika süren video
kaydýndaki konuþmasýnda Zevahiri;
“Bush son konuþmasýnda saçmalýk-
lardan bahsederken Irak’a 20 bin
asker göndereceðini söyledi. Ona
soruyorum; Neden sadece 20 bin
asker gönderiyorsun? Neden 50 ya
da 100 bin deðil?” ifadesini kul-
landý.
Usame Bin Ladin’in sað kolu
olan Eymen El Zevahiri; “Bilmiyor
musun ki, Irak’taki köpekler,
askerlerinizin leþlerini parçala-
yarak yemek için sabýrsýzlanýyor.
Hilâfet ve cihat ülkesi Irak, senin
ordularýndan 10’una mezar ola-
bilecek durumda!” diye konuþtu.
Baas: ABD ve Þiîlere Karþý
Savaþýmýz Devam Edecek.
Baas Partisi Genel Sekreteri Ýzzet
Ýbrahim Ed-Duri, iþgalci ABD ve
iþbirlikçi Þiî taraftarlarýna karþý
savaþýn devam edeceðini ve ülkenin
hiçbir yerinde kýsmî de olsa bir
ateþkese gidilmeyeceðini ifade etti.
Baas Partisi tarafýndan yayýn-
lanan bildiride, “Ateþkes sözlerinin
Siyonist emperyalizmin mutfaðýnda
piþirilmiþ” laflar olduðunu ve
Direniþ kuvvetlerinin savaþa devam
edeceðini, ateþkes propagandasýnýn,
ABD’ye hizmet eden Ýrancýlara ver-
ilen türden bir uyuþturucu
olduðunu ve buna kanmayacak-
larýný” söyledi
BARAN
Hizbullah’ýn çaðrýsýyla biraraya “Þiilerle çatýþan sünnî gençlerin ÝBDA selâmý vermesi dikkat çekti”
gelen yüzbinlerce kiþi Lübnan’ý savaþ
alanýna çevirdi. Çýkan olaylarda 27 kiþi
yaralandý. Güvenlik kaynaklarý, kuzey-
deki hristiyan köyü Helba’da hükümet
ve muhalefet yanlýlarý arasýndaki çatýþ-
mada 1’i aðýr 6 kiþinin yaralandýðýný
açýkladý.
Bu arada çoðu hristiyan bölgeleri
olmak üzere diðer yerlerde çýkan arbe-
delerde de en az 30 kiþinin yaralandýðý
belirtiliyor.
Çatýþmalarýn Saddam Hüseyin’in
Irak’ta iþbirlikçi þii hainler tarafýndan
idam edilmesinden sonra Lübnan’da
yaþayan iþbirlikçi þiilerle Saddam’ýn
idamýný protesto eden sünnî müslüman-
lar arasýnda çýktýðý da gelen haberler
arasýnda. Bu arada Lübnan’da yoðun
baský altýnda olan sünnîler de meydana
çýktý.
Diðer taraftan bazý Arap ve ulus-
Beyrut’seferlerini askýya aldý.
Yukarýdaki fotoðraf Beyrut’ta
göstericilerin çektirdikleri hatýra
fotoðrafýdýr.
lararasý hava yolu þirketleri yaþanan “Saddam gerginliði”nden sonra
Direniþçilerden “ÞOK OPERASYON”: Coni MORT
lerini Amerikan güvenlik “Operasyon –sözkonusu operasyon
timi olarak tanýtan kiþi- direniþçilerin Amerikalýlara yaptýðý bir
lerin bulunduðu birkaç operasyondur- keskinliði, kullandýklarý
GMC jip geldi. GMC ekipmanlar ve içerdeki askerî araçlarý
jipleri, genelde ABD imha etmek için kullanýlan patlayýcýlar,
hükümet yetkilileri kul- saldýrýnýn çok iyi plânlanmýþ olduðunu
lanýyor. gösteriyor” dedi.
Iraklý askerler, derhal Yarbay Bleicvehl; “Direniþçiler
jiplerin geçmesine izin Iraklýlarýn kontrol noktasýný geçerek,
verdi. Jip konvoyu ikiye Amerikalýlarýn bulunduðu yere giriyor-
ayrýlarak, binanýn önüne lar. Amerikan askerlerinin kullandýðý
ve arkasýna park ettikten türden silah ve ekipmanlara sahip 9 ile
sonra ani saldýrý, Iraklý 12 silahlý direniþçinin etrafa ateþ
ve Amerikalý subaylarýn açarak, çevreye el bombalarý fýrlattýk-
Irak’ta direniþçilerin þimdiye dek toplantý yapmakta olduðu binaya el larý” bildiriliyor.
düzenlediði en cüretkar ve en sofistike bombasý atýlarak baþladý. Bu ilk Direniþçilerin ilk anda 1 ABD
saldýrý, Þiilerin kutsal kenti Kerbela’da saldýrýda, Amerikalý yüzbaþý öldü, üç askerini öldürdükleri ve çok seri
geçtiðimiz hafta yaþandý. asker de yaralandý. Saldýrganlar dört hareket ederek 4 askeri etkisiz hale
ABD ve Irak askeri yetkililerin Amerikalý askeri rehin alýp kaçtýlar. getirdikten sonra araçlarýna bindirerek
verdiði bilgiye göre, 20 Ocak günü Yapýlan aramada, Kerbela’ya 40 km. kaçýrdýklarý ifade edildi. Bu arada 3
gece bastýrdýðýnda, Kerbela’daki uzaklýkta bulunan beþ GMC jipte, Humvee cipinin de direniþçiler tarafýn-
Geçici Ortak Koordinasyon Merkezi elleri arkadan baðlý askerlerin baþlarýn- dan tahrip edildiði belirtildi. Kaçýrýlan
binasý yakýnlarýndaki Iraklý askerlerin dan vurulmuþ cesetleri ve ABD askeri 4 ABD askeri daha sonra öldürülmüþ
bulunduðu kontrol noktasýna, içinde en üniformalarý bulundu. olarak bulundu.
son model Amerikan askeri üniformalý Olayla ilgili açýklama yapan ABD Ya… Ýþte böyle!..
ve silahlý, Ýngilizce konuþan ve kendi- ordu sözcüsü Yarbay Scott Bleicvehl: Þimdi iþbirlikçiler düþünsün!..
Moro Ýslâmi Cephesi Bir köye Saldýrdý Somali’de Ýþgalcilere Saldýrýlar...
Filipinler’de savaþan Moro Ýslâmî Kurtuluþ
Cephesi Bir Köye saldýrdý.
Yapýlan baskýnla ilgili Cephenin yaptýðý göre Filipin
ordusuyla iþbirliði içinde bulanan köye karþý düzenle-
nen saldýrýda 5 kiþi öldürüldü. Saldýrýya 100 mücahid
katýldý. Öte yandan Filipinler’de çatýþmalarýn þiddetlen-
mesi üzerine, Avustralya hükümeti bu ülkedeki asker
sayýsýný takviye
etmeye karar verdi.
Bilindiði gibi
Somali’yi iþgal eden Eritre askerlerine, Somalili
Filipinler’de, ABD
Müslümanlar tarafýndan saldýrýlar düzenleniyor. Somalili
askerlerine ilaveten
Mücahidler sadece iþgalci Eritre ve askerlerine karþý deðil
Avustralya ordusu
onlarla iþbirliði yapan Somali ordusu ve polisine karþý da
da asker bulun- akýnlar düzenliyor. En son düzenlenen saldýrýlarda, 7 polis
duruyor. yaralandý.
 BARAN 21

Ýsmail Cem, Arafat ve Sinagog

Ýkinci intifada patlak vermeden ve
Filistin Devlet Baþkaný Yaser Arafat’ýn
nihai olarak kalacaðý Ramallah’a
intikalinden önce, Gazze havaalanýna
özel bir Türk uçaðý inmiþti. Uçaktaki
kiþi zamanýn Türk Dýþiþleri Bakaný
Ýsmail Cem’di.
Kendisini havaalanýnda karþýlayan-
lara hükümetinden Baþkan Yaser
Arafat’a çok önemli bir mesaj
getirdiðini ve bir an önce baþkanlýk
makamýna varýp kendisiyle kapalý bir
görüþme yapmak istediðini ifade edi-
yordu.
Baþkan Arafat Türk misafirini
güler yüzle karþýladý ancak görüþ-
menin baþ baþa olmasý talebine karþý
çýkarak zamanýn Adalet Bakaný Ferih
Ebu Medyen’in de tarihe þahitlik
etmesi için görüþmede yer almasýný
istedi. Mesaj kýsa ve açýktý. Sayýn
Cem, Ýsrail kuþatmasý altýnda yaþayan,
ABD tarafýndan artýk tanýnmayan ve
boðucu bir ekonomik krizle mücadele
eden Baþkan Arafat’a “Filistin
halkýnýn bütün sorunlarýnýn çözüle-
ceðini ve çok basit bir ödüne onay ver-
mesi durumunda bir kaç ay içinde
baðýmsýz Filistin devletinin kurula-
caðýný” ifade etti.
Baþkan Arafat iyiye iþaret kabul
ederek bu basit ödünün ne olduðunu
sordu. Türk misafiri kendisine bu
ödünü, Yahudilere Haramüþþerif’te
Mescidi Aksa’nýn civarýna bir Sinagog
yapýlmasý için yeterli olacak küçük bir
alaný Yahudilere vermesi þeklinde ö-
zetledi. Sinagogun üzerinde Ýsrail
bayraðýnýn dalgalanmasý önemli deðil-
di; hatta baþka herhangi bir bayrak
BM, AB veya Filistin bayraðý da di-
kilebilirdi. Çünkü önemli olan
Filistinlilerin ve bölgenin bütün sorun-
larýný çözecek bu Sinagogun inþasýydý.
Baþkan Arafat -Allah rahmet
eylesin- bu talebe onay verdiðini ifade
etti. Türk Dýþiþleri Bakaný bir an rahat-
ladý ve görevinin baþarýyla tamam-
landýðýný düþündü. Fakat Baþkan
Arafat onayýnýn Türk halkýnýn da bu
konuya onay vermesi þartýna baðlý
olduðunu sözlerine ekledi ve misafir
bakandan Türkiye’ye dönmesini ve bu
konuda Müslüman Türk halkýnýn
görüþünü almasýný istedi. Zira, þayet
Türk halký Aksa’nýn avlusunda bu si-
nagogun inþasýna çoðunlukla onay
gog yapýlmasýný istemekten öte bir
verirse kendisi de bu görüþü kabul
mânâ ifade etmiyordu.
edecek ve sinagogun temel taþýný ken-
Aslýna bakarsanýz Ýsmail Cem’in
disi koyacaktý.
þahsýnda, Ýsrail’i devlet olarak ilk
Dýþiþleri Bakaný’nýn benzi attý,
tanýyan Türkiye’nin dýþ politikasýnýn
endiþe ve kafa karýþýklýðý iþaretleri
Filistin’e nasýl baktýðýný görebiliriz.
belirdi yüzünde. Aniden havaalanýna
Yine sýkça bahsedilen “arabulucu”
dönme talebinde bulunarak Filistin
misyonunun ne adýna olduðunu
Baþkaný’ndan bu konuyu unutmasýný
anlayabiliriz.
ve hiç kimseye bahsetmemesini rica
Bunlarýn Filistin meselesinde
etti. Ayný gece Ankara’ya dönmek
“arabuluculuðu” ve “çözüm” teklifleri
üzere uçaðýna bindi.
Mescid-i Aksa’nýn yanýna sinagog
(Londra’da Arapça yayýmlanan El
yapýlmasýyla kayýtlýdýr. Yani bunlar
Kuds El Arabi gazetesi, 7 Haziran
Ýsrail adýna Filistin halkýný tehdit ve
2005, Arapça’dan çeviri: Halil Çelik)
þantajlarla sindirme misyonuna “arab-
Türkiye’nin gelmiþ geçmiþ en
uluculuk” ve “çözüm” diyorlar.
entelektüel Dýþiþleri Bakaný denilen
Müslümanlar bu “arabulucu”lar ve
Ýsmail Cem Ýpekçi’nin “entelektüel-
“çözüm”cülerden kurtulduklarý an
liði” Mescid-i Aksa’nýn yanýna sina-
Filistin halký da kurtulacaktýr.

“ZALÝMLERE KARÞI
TEK BAÞINA
OLSAN DA
YÜRÜYECEKSÝN!”
Kerbela Çölü’nde
Hz. Hüseyin’in kanýyla
yazdýðý bu içtihâdý
andýmýzdýr.
Bu vesileyle tüm
Kerbela Þehidlerini
Ehl-i Sünnet baðlýlarý
olarak rahmetle
anarýz.
Gerçek Ehl-i Beyt
sevgisinin, Allah
Resûlü’nün tüm
Sahabelerini seven
Ehl-i Sünnette
olduðunu da belirtiriz.
Þia sapýklarýnýn
yalancý ve iftiracý aðýzlarýndan, baþta Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer
ve Hz. Aiþe olmak üzere tüm Sahabilerin berî olduðunu da ilân
ederiz!
BARAN

Sorguya Alýnanlar
Eski bakanlardan Ahmet Ýhsan Birincioðlu, Ankara'da öldü.
Dýþiþleri eski Bakanlarýndan Ýsmail Cem, kanser tedavisi gördüðü has-
tanede öldü.

Direkten Dönenler
Giresun'da içinde Vali Þükrü Kocatepe ile Ýl Jandarma Alay Komutaný
ve Emniyet Müdürü'nün de bulunduðu araç kaza yaptý.
Kazada, Vali Þükrü Kocatepe, Ýl Jandarma Alay Komutaný Albay BAYÝLERDE / ABONE OL, ABONE BUL!...
Feramus Kocatepe ve Emniyet Müdürü Ahmet Tekin Akýn yaralandý. Ýsteme Adresi:
Yahya Kahya Mah. Neva Sk. No: 2/ 3 KASIMPAÞA-
DÜZELTME: Geçen sayýmýzýn 16. sayfasýnda “iktibas” olarak BEYOÐLU/ÝSTANBUL
yayýnlanan “EMASYA ve Hürriyet’in ‘asker hassasiyeti’ (!)” Tel: (0212) 256 73 87
baþlýklý yazýnýn yazarý Ali Çakýroðlu’dur.
22 BARAN

kültür-sanat
Sinema - Ýktibas
Ýran Direniyor(!)
Rasim Bulut
ÝBDA Mimarý Salih Mirzabeyoðlu’nun eserlerini oku-
muþ olanlar hemen hatýrlayacaklardýr:
“Eski Ýran þahlarýndan birine Batý ülkelerinden birinde
‘Samimi’ Bir Deneme: TAKVA
bir konser verilmiþ... Dinletilen eserlerden hangisini
Fuad Gönlübol
beðendiði sorulunca da Þah hazretleri þu cevabý vermiþ:
ekim süreci boyunca, iyi olmak isteyen bir insanýn
- “Eli deðnekli adam yerine çýkmadan çalýnan parçayý...”
Meðer her sazýn ayrý ayrý akordundan çýkan baþýboþ ve
nizamsýz sesleri sevmiþ bizim þah!..”1
Mirzabeyoðlu’nun eserlerinde “nizam”, “vahdet” ve
Ç kâh zikir sahnelerinin
provalarýný polisin
bastýðý, kâh adý, oyuncularý ve
dramýdýr. Eskimiþ eþyalarý
içinde, taze fasulyesini afiyetle
yedikten, þükrünü eda ettikten
“baðlýlýk fikri” çerçevesinde bahis mevuu ettiði bu hadis- yönetimi ile ilgi odaðý olan sonra demlenen çayla keyifle-
enin kahramanýnýn, niçin bir “Ýngiliz”, bir “Alman” veya bir Takva, malûmunuz, geçen ay nen Muharrem’in ruh dingin-
“Iraklý” olmayýp da, “Ýranlý” olduðunu merak edenler için gösterime girdi. Türk sinemasý liði üç bin “soylu ve zengin”
bir haber: açýsýndan bakýldýðýnda, ailenin anlamadýðý bir huzur
“Batý dünyasýnýn nükleer programýný durdurmasýný “kollektif” tarzda film çekmeyi þüphesiz. Anlamadýðý ama
istediði Ýran, buna nazire yaparak devrimin 28. yýl gaye edinen ve bir ekol olmaya görmezden gelmediði deðil:
dönümü için "nükleer senfoni" hazýrladý.” çabalayan Yeni Sinemacýlar’ýn Türkiye özeline yansýyan bu Sinemacýlarýn böyle algýla-
Haberde, “nükleer senfoninin” 11 þubatta Tahran'daki son tecrübesi -büyük ihtimalle genel mesele, Muharrem’i masýnda da þaþýlacak bir
Hürriyet meydanýnda 100 kiþilik orkestra tarafýndan icrâ en olgunu- öncesinde Yeþim çýldýrtan mesele, globalleþerek durum yok. Zira, görünen
edileceði” de beyan edilmiþ. “dini bütün” hayat böyle;
Tabak, Takva’yý “Gemide ve hayatýmýzýn en mahrem alan-
Tam da Ýran’a yakýþan bir hamle! Alabildiðine çið, kay- maalesef böyle. “Namazýna
Laleli’de Bir Azize’de olduðu larýna saldýran, yukarda bahset-
pak, lakayt ve Þiî’ce! karýþan mý var” veya “tahrik-
Tam bir muvazaacýlýk örneði! gibi, bizi büyük oranda kliþeler tiðimiz, liberal-kapitalist ikti-
üzerinden tanýdýðýmýz bir dar-Sistem’dir. Tabiî bu mese- lere kapýlmayalým” gibi temel
“Muvazaacýlýk”; “iyi” ile “kötü”nün arasýný bulma- kodlar da böyle bir hayatý, eþya
uzlaþtýrma gayreti... Bal ile b.k’u birarada bulundurma dünyaya, iyisiyle - kötüsüyle lenin bir veçhesi. En özelde
sokmayý planlýyorlar” diyerek yani Muharrem’in hikâyesinde, ve hadiselerden, zamandan ve
gayreti...
karþýlamýþtý ve haklýydý da. Muharrem gayet mutlu ve hayattan soyutlanmýþ bir hayatý
Bal; Sünnî Müslümanlarýn kanlarýyla, canlarýyla verdik-
leri mücadele... B.k; iþbirlikçi Ýran!.. Takva’nýn Ýslâm, huzurlu, tehlikesiz ve heye- salýk veriyor.
Biri “Senfoni”, diðeri “kakafoni”... Müslümanlar, tarikatlar cansýz yaþarken kendisini Bununla birlikte,
Sanat’ýn “bir iç âlem düzeni” için olmasý ve Ýran’ýn hakkýnda bahsedilen rahatsýz eden tek unsur, Muharrem’in kadýndan veya
bunu, devlet çapýnda, “en mücerret sanat” olan müzikle icrâ önyargýlardan tamamen azade rüyalarýna giren þehvetli hayattan uzaklýðý sadece derin-
denemesi ve en þapþalcasý da, bu, “en mücerret”e, pek bir film olduðu söylenemese kadýndýr. Kusursuz görünen bu liðine deðil, ayný zamanda
“müþahhas” bir isim olarak “nükleer senfoni” denmesi... de, yönetmenin ama özellikle hayattaki tek kusur, geniþliðine bir uzaklýktýr.
Üstad Necip Fazýl Kýsakürek’in söylediði, Ýran’ýn bu senarist Önder Çakar’ýn ilk Muharrem’in gözündeki tek Babasýndan kalma eski eþyalar
“nazire”si için, nasýl da denk düþüyor: kez bu meseleye “benim mese- kusur bu. “Kadýnda her þey bir ve fotoðraflarla donanmýþ tek
“Bunlar sadece fikir naðmelerinin cahili olmakla
kalmazlar; mücerret seslerin öz mânâlarýna da Takva’nýn Ýslâm, Müslümanlar, tarikatlar hakkýnda bahsedilen önyargýlardan
kýyarlar.”2 tamamen azade bir film olduðu söylenemese de, yönetmenin ama özellikle
Ýslâm Âlemin’de “nizamsýzlýk”, “ayrýlýk” ve “ihanet”in
sembolü olarak, “kakafoni”yi temsil eden Ýran...
senarist Önder Çakar’ýn ilk kez bu meseleye “benim meselem” kaygýsýyla (öyle
“Her devrin haini” Ýran... umuyoruz), turistik tavýrdan uzak olarak bakma gayreti bile deðerli.
Amerika’ya “nazire” yapýyor...
Ýran, “Büyük Þeytan Amerika”sýna direniyor(!) baþýna yaþadýðý ev de, çalýþtýðý
lem” kaygýsýyla (öyle umu- bilmecedir”, hayatta da öyle.
(1) Dil ve Anlayýþ -Dil ve Diyalektik-... Salih Mirzabeyoðlu... yoruz), turistik tavýrdan uzak Kadýn ve hayat arasýndaki çuvalcý dükkâný ve dergah da
Ýbda Yayýnlarý... 1986... Sh: 124 olarak bakma gayreti bile iþtikak ve tedaileri (mesela, bugünden çok geçmiþe dair
(2) Dil ve Anlayýþ -Dil ve Diyalektik-... Salih Mirzabeyoðlu... deðerli. Kürtçe’de jîn: hayat – jinik: mekânlardýr. Evde gözümüze
Ýbda Yayýnlarý... 1986... Sh: 125 çarpan televizyon ve çamaþýr
Takva, lûgat mânâlarý bir kadýn) hesaba katýnca
yana, film kadrosunca ve filmin Muharrem’in kusur olarak makinesi gibi “modern” araçlar
genel muhtevasýnda da Allah gördüðü þeyin, hayatýn tâ ken- iþlevsizdir. Patron gelene kadar
Çýlgýn sevgisi ve korkusu arasýndaki disi olduðu söylenebilir. Ayný þöylece bir göz gezdirilen Vakit
gazetesi dýþýnda, Muharrem’in
denge olarak tanýmlanýyor. zamanda, bu “kusursuz” görü-
Dershane Ýbadet ve vesvese, günah ve nen ha-yatýn asýl kabahatinin dýþ dünyaya dair en ufak bir
bilgisi ve ilgisi yok.
Geçtiðimiz hafta gösterime tövbe, iyi ve kötü, maddiyat ve bizzat kusursuzluðun kendisi
maneviyat arasýndaki gerilimde olduðu da. Allah Dostuna, nef- Þeyhin isteði üzerine,
giren filmlerden, en güçlü(!)
kadroya sahip olaný “Çýlgýn çýrpýnan, en sonunda beyni iflas sinin bir köpek þeklinde dýþarý tarikatýn malî iþleriyle ilgilen-
Dershane” adlý film… ederek arada, “asýlý kalan” çýkmasýndan sonra gelen nida meye baþlayan
Baþta Yeþilçam’ýn dinazorlarýn- Muharrem’in hikâyesini, da “zýt kutuplar arasýndaki Muharrem’de, kýlýk kýyafet-
dan Cüneyt Arkýn olmak üzere, Mehmet Aslan, Tuba sadece Türkiye’de tarikatlara muvazene” ölçüsündendir: “Al ten, konuþma ve duruþa, hisler-
Ünsal, Yaðmur Atacan, Hande Ataizi’nin de rol aldýklarý giden bir müslümanýn modern onu içine! Biz seni onunla den rüyâlara kadar bir
film için, Yönetmeni; “gençlik komedileri dünyanýn her hayat ile inançlarý arasýnda seviyoruz!” – meâlen. Üstelik “deðiþim” baþlar. Gerilimin de
yerinde iyi iþ yapýyor” demiþ… Bu “iþ” yapmasý beklenen baþlangýcý burasý. Önce, savun-
“gençlik filmi”nin haberini aynen Hürriyet Gazetesinden sýkýþýp kalmasý olarak görmek tasavvuf büyüklerince “halk
eksik bir okuma olur. Yeni içinde Hak ile olmak”týr asýl ma mekanizmasý: “Allah’ým
verelim: koru!” Önceleri rüyâlarýndan
“Yarýyýl tatiliyle birlikte gelen Çýlgýn Dershane kadrosunda Sinemacýlarýn önceki filmlerini marifet: Ebu Said (Ebulhayr)
ünlü ve medyatik isimleri barýndýran bir gençlik komedisi. de hesaba katarsak, Takva Hazretleri buyuruyorlar: “… dahi silmeye çalýþtýðý kadýn her
Basýna çekimleri sýrasýnda Antalya’da yaþanan skandallarla aslýnda modern, liberal, kapi- Allah ehli, halk içinde otursun, yerdedir; dolmuþta, kaldýrýmda,
yansýyan film bir dershane dolusu fýrlama gencin talist dünyada nefesi kesilen halka karýþsýn, alýþ veriþ etsin, tabiî rüyalarýnda ve baþýný
Antalya’da yaþadýklarý aþk, cinsellik, dayanýþma ve insanlardan bir insanýn evlensin ve bir nefes Haktan önüne eðdiði yerde bile: bir
kýskançlýk hikayelerini anlatýyor.” dramý. Ayrýca, 11 Eylül sonrasý gafil olmasýn…” Yani, alýþveriþ merkezinde kadýn iç
Gazetesiyle, afiþleriyle, oyuncusuyla, yönetmeniyle ve çamaþýrlarýnýn sergilendiði
bir dönem için, Müslümanlarýn Muharrem’in deðiþmeden
nihayet sinemasýyla, kendi “aþaðýlýk hayat tarzlarý”ný day- mankenler ve görüntülerden
atan bu mahsüller, gençlerimizin bütün sapkýnlýklarýnýn asýl yaþayýþlarýný anlama çabalarýn- önceki bu hâllerinin de
dan biri daha denilebilir. gerçek bir Müslüman hayatý- kaçmak için baþýný önüne eðen
sorumlularýdýr. Yani, hiç biri masum deðil! O’nun için, haber-
Özelde Takva, Anadolulu bir na ait olduðu söylenemez. Muharrem’in yerde de bu
lerde; “Yeþilçam emektarý… þu, bu, filmlerin baþrol oyun-
cusu… figüraný… yalnýzlýklar içinde hayata gözlerini insanýn, sýradan, sade ve sadece Ötekilerden birinin, Yeni tarz reklamlardan olduðunu
yumdu vs...” dendiðinde, biz, sevinçle “Tekbir” getireceðiz! görmesi, bir baþka yönden

sistem’in çarklarýnýn ve iktidarýn,
manüplasyonun heryerdeliðine
dairdir.
Sonra, günah: Hakkýndan fazla bir
kârla mal satýlabilir. Vakit okuru Ali
Bey’e göre, “ticaret bu… Kitap’ta da
var”. Piþmanlýk: Namaz, dua, gözyaþý,
Þeyh’ten medet. Sonra ayný günahýn
devamý, devamlarý. Muharrem’i
parçalayan iki yönün yüzlerinden bir
diðeri de deðiþimin ayrýntýlarýndadýr:
Bir tarafta zühd içinde bir hayat,
diðer tarafta “Vakit” (veya Zaman)
okuyan ve vakitten habersiz bir
ömür. Aslýnda iki uç da sakat. “Eþyâ ve
hadiseleri teshir” borcunda olan müslü-
manýn zühd’den anladýðý, ibadetleri
arasýnda kendini hayattan tecrid etmek
demek deðildir. Ayrýca, yine ayrýntýlar-
dan: çuvalcýya çýrak olarak alýnan
Kosovalý mülteci gençle Muharrem’in
arasýnda geçen ve gencin “kaç tane
kadýnýn, kaç tane bebeðin çýðlýklarýný
duydum” sözleri üzerine, Muharrem’in
“konuþma lan! Türkiye’desin ve sadece
bu vatana hizmet edeceksin. Ben kaç
gece sizin için dua ettim biliyor musun
ha?” diye baþlayan, sonra uzunca bir
öðüde dönüþen ve bir monologla son
bulan nutkunda da hayatýn, þu kahrolasý
para iþlerinin içinde, ama namazýnda ve
niyazýndaki “Müslüman”ýn hayatý da
sorunludur. Burada, esnaf
Müslümanlýðý, Protestan ahlakýyla irt-
ibatlandýrýlabilir. Ýsteyen alýnabilir:
“Ýslâmî” yardým kuruluþlarýnýn gariban
BARAN
evleri, sonra ettikleri yardýmlarý “önce-
sonra” pazarlamacýlýðýyla göster-
melerinde veya dünyanýn bir ucunda-
ki aç insanlara yardým ulaþtýr-
malarýndaki sapmayý (tatmin?)
görmek lâzým. (Batýlý kuruluþlara barýþ
elçisi olan ünlü oyuncularýn, çocuk
evlat edinmelerin, Afrika için topluca
verilen konserlerin ilh. iþlevi de bundan
farklý deðil: Sistemin rotasýný
deðiþtirmeye yönelik eylemler yer-
ine, ardýnda býraktýklarýyla uðraþ-
mak.) Aslýnda, günlük Vakit gazetesini
eline alan, kâr dengesini “ticarettir,
kitapta da var… zekatýmýzý vermiyor
muyuz sanki?” iþgüzarlýðýyla,
Muharrem’in tersine, hiç haþyet ve
korku duymadan umursamayan
tiplemelerde günümüzün, daha doðrusu
sistemin çarklarýna kendini kaptýr-
manýn verdiði, bu hali bile unutturacak
bir kayýtsýzlýk ve his iptali söz konusu.
Kur’an-ý Kerim’den bir âyet
meâliyle baþlayan Takva, Nazým
Hikmet’ten bir þiirle kapanýr. Burada
da, maneviyat ve maddiyat arasýndaki
gerilim gösterilmek istenir. Temel ge-
rilim budur belki de. Ama bu þekliyle
deðil. Gerilimin asýl mekâný “ideali
aramayla topraða baðlanma arasýn-
daki berzah” olmalýydý. Oysa filmdeki
gerilme noktasý, hayattan yoksun
“erdem”le, ruhtan uzak bir hayat
arasýndadýr. Ýnsanlýðýn en temel suâli
olan “hazza göre mi yaþamalý, fazilete
göre mi?” meselesinde “yaþamak”
23
olmazsa, diðerlerinin ne mânâsý var?
Elbette, doðu mistiklerinde faziletin
hayattan yoksun olmasý yahut
Bergson’un deyimiyle “yakacak
ateþinin olmamasý” – aksiyon yokluðu
bir hakikat. Ama bu Ýslâm için söz
konusu bile deðildir. ÝBDA
Mimarý’nýn deyimiyle; “bugün Batý
iklimlerinde yuvalandýðýna þahit
olduðumuz Budizm ve Taoizm benz-
eri mihraksýz ruhçuluk, nihayetinde
hiçliðe çýkar… Biri “Mutlak Fikre”
nisbetle HEPÇÝLÝK peþinde aksiyon,
diðeri hiçlik yolunda her þeyden
tecrit ve hiçe bulanma.”
Teknik olarak, oyunculuklarýn
(Güven Kýraç dýþýnda), bilhassa Erkan
Can’ýn üstüne laf edilemez ama, görü-
“Namazýna karýþan mý var”
nen ve kaybolan gerilim sahnelerinin,
veya “tahriklere kapýlmayalým”
sonlara doðru birden hýzlanarak sonlan- gibi temel kodlar da
masý ve bilinçaltýnýn tasviri için kul- böyle bir hayatý;
lanýlan efektler filmin bütünlüðünü eþya ve hadiselerden, zamandan
bozan unsurlar olarak iþaretlenmeli. ve hayattan soyutlanmýþ
Takva, þimdiye kadar aldýðý ödüllerin bir yaþamý salýk veriyor.
yanýna, Muharrem’in hikâyesini “11
Eylül sonrasý bir müslümanýn bir insanýn gözünden, ayný nefesi tenef-
hayatý” olarak okuyacak olan Batý’dan füs ettiði Müslümanlarýn hayatýný anla-
daha çok ödül ekleyeceðe benzer. ma çabasý bu. Eksik, gedik bir sürü þey
Çünkü, yerinde sayan Avrupa sinemasý olabilir; ama Takva’yý sistemin ördüðü
için, yeni ve farklý bir deneyim. dilin dýþýnda, Müslümanlarý ilk ciddi
Son olarak: Takva’yý çeken ekibin telaffuz denemesi þeklinde görmekte
bu gayretinde samimi olduðunu bir sakýnca olmasa gerek.
düþünüyor, böyle umuyoruz. Bir çözüm
sunulmasýný elbette bekleyemeyiz. Not:
Zaten Önder Çakar da böyle bir niyet- Bu çalýþma, “Aylýk Dergisi”nin
leri olmadýðýný belirtiyor. Sadece, solcu 28. Sayýsýndan iktibas edilmiþtir.

‘Dil’in Çapý TARÝHTE BU HAFTA

“Endonezya hükümeti, adalarýndan
9500'üne isim arýyor.
Hükümet, takýmadayý oluþturan
17.500 adadan henüz ismi olmayan
9500'üne isim verebilmek amacýyla
milli komite kurdu.
Ýçiþleri Bakanlýðýndan bir yetkili,
bazý bakanlarýn da üyesi olduðu
komitenin, devlet baþkanýnýn yöneti-
minde toplanýp yýl sonuna kadar
adalara isim bulacaðýný söyledi.”
...
Türkiyede böyle bir ihtiyaç doðsa,
neler olacaðýný düþünebiliyor
musunuz?
Ýnsanlarýnýn 750 ilâ 1200 kelimelik
daðarcýklarý olduðu Türkiye vasatýn-
da, ne gibi teklifleri olabilir?..
Bulabilecekleri çözüm hýrýltý, dýrýltý
icad(!) etmekten öteye gidemez…
Pardon! Bir çözümleri olabilir:
Atatürk adasý 1, Atatürk adasý 2,
Atatürk adasý 3, Atatürk adasý 4,
Atatürk adasý 5, Atatürk adasý 6,
Atatürk adasý 7, Atatürk adasý 8,
Atatürk adasý 7, Atatürk adasý 8...vs.
1 ÞUBAT
1991- ÝBDA Mimarý Salih Mirzabeyoðlu MÝT’in düzenlediði
operasyonla gözaltýna alýndý. Ýþkence gördü ve tutuklanarak –dört
arkadaþýyla birlikte- Bayrampaþa Cezaevine konuldu.
1991- Muammer Aksoy, Ankara’da evinin giriþinde vurularak
öldürüldü.
1991- Emekli Korgeneral Hulusi Sayýn, Ankara'da evinin önünde
uðradýðý silahlý saldýrýda öldü.
1992- Þýrnak'a baðlý Görmeç Köyü'nde, Jandarma Bölük
Komutanlýðýna çýð düþtü. 76'sý asker 81 kiþi öldü. Siirt'in
Eruh ilçesine baðlý Tünekpýnar Köyü'nde de çýð düþmesi sonucu
32 er öldü.
1933- Bursa'da müslümanlar, ezan ve kametin Türkçe
okunmasýný protesto etti. Ulucami'de namaz çýkýþý valilik önünde
gösteri yapýldý. Olayda çok sayýda Müslüman tutukladý.
1935- Ayasofya, müze olarak ziyarete açýldý.
1944- Gerede, Bolu ve Çankýrý'daki depremlerde 4.611 kiþi öldü.
1963- Ýki uçaðýn Ankara üzerinde çarpýþarak Ulus’a düþmesi
sonucu 80 kiþi öldü.
1979- Milliyet Gazetesi Genel Yayýn Yönetmeni Abdi Ýpekçi
öldürüldü.
2 ÞUBAT
1976- Gölge Dergisinin 4. Sayýsý Çýktý.
1989- Karar Dergisinin 8. Sayýsý Çýktý.
1918- ABD, I. Dünya Savaþý'na girdi.
3 ÞUBAT
1928- Hutbe, Ýstanbul'da Türkçe okunmaya baþlandý.
1931- Menemen Olayý hükümlülerinden 27 kiþi idam edildi.
1984- Saðlýk Bakanlýðýna baðlý tüm hastane ve doðumevlerinde
kürtaja izin verildi
2002- Afyon'da 6 büyüklüðündeki depremde 43 kiþi öldü, 318
kiþi yaralandý.
4 ÞUBAT
1945- Ýngiltere, Rusya ve ABD'nin bir araya geldiði Yalta
Konferansý yapýldý.
1975- Bütün Türkiye'de elektrik kesintisi uygulanmaya baþlandý.
1997- 15 tank ve 20 kariyer, Sincan'dan geçti.
5 ÞUBAT
1877- Mithat Paþa (Murtad Paþa), sadrazamlýktan alýndý.
1933- Atatürk, 1 Þubat'ta Bursa'da ezan ve kametin Türkçe okun-
masýný protesto edilmesi üzerine Ege gezisini yarýda keserek
alelacele Bursa'ya geldi.
1975- ABD Kongresi'nin 11 Aralýk 1974'te aldýðý Türkiye'ye
silah ambargosu kararý uygulanmaya baþlandý.
1994- Saraybosna pazar yerinde bomba; 68 kiþi öldü, 200 kiþi
yaralandý.
6 ÞUBAT
1992- Ýstanbul DGM Baþsavcýsý Yaþar Günaydýn, silahlý saldýrý
sonucu öldürüldü.
1998- Afganistan'da meydana gelen 6.1 þiddetindeki depremde, 4
binden fazla kiþi öldü.
7 ÞUBAT
1640- Padiþah Dördüncü Murat öldü. Sultan Ýbrahim padiþah
oldu.
1695- Padiþah Ýkinci Ahmet öldü. Ýkinci Mustafa tahta çýktý.
1999- Ürdün Kralý, iþbirlikçi Hüseyin öldü.

Genel Yayýn Yönetmeni: E- Mail: Banka Hesap No:

Þükrü Sak barandergisi@gmail.com Bünyamin Eser
Abone Bedeli: Akbank Kasýmpaþa Þb.
Yayýn Kurulu: 3 Aylýk: 25 YTL 0057387-3
Harun Yüksel, Kâzým Albayrak, 6 Aylýk: 50 YTL Teknik Hazýrlýk:
HAFTALIK SÝYASÝ DERGÝ Nazif Keskin, Mevlüt Koç, Baran
Sadettin Ustaosmanoðlu
Sayý:4 1 Þubat 2007 Yurtdýþý: Baský: Kuþak Ofset
Haber Müdürü: Fazýl Duygun
3 Aylýk: 60 Euro Himayei Etfal Sk. Yýldýrým Han
Sahibi ve Ýdare Yeri: 6 Aylýk: 120 Euro No:1171-2 Caðaloðlu-ÝSTANBUL
Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Emekyemez Mah. Gümüþgerdan Posta Çeki Hesabý: Tel: (0212) 527 41 03
Bünyamin Eser Sk. No: 6/4 Þiþhane-Beyoðlu / Bünyamin Eser: 5321074 Daðýtým: YAY SAT
ÝSTANBUL (on line tercih ediniz) Yayýn Türü: Yaygýn Süreli
Genel Yayýn Koordinatörü: Tel: (0212) 361 44 18 Baský Tarihi: 31 Ocak 2007
Ali Osman Zor
Bir taþ at
Bir taþ daha at
Bir þiir ateþle
ÞEHÝD El Hac
Bir yumruk yükselt
Sesini yükselt Malik el-Þahbaz
BÝR ÇOCUK YETÝÞTÝR
Bir maske tak
Duvara bir slogan yaz
Þehitleri an
Bir hayal kur
BÝR BARÝKAT KUR
Tarihine sahip çýk
Sokaklara sahip çýk
Bir slogan at
Bir kurþun at
Bir tohum ek
Bir ateþ yak
Bir cam kýr
TERLE
Sahte belge düzenle
Bir bildiri bastýr
Bir kanun kaçaðýný barýndýr
Bir yara sar
Bir dosta sevgi göster
SÝLAHINI TEMÝZLE
Hakikati söyle
Bir miting düzenle
Arkaný kolla
Gökyüzüne bak
ÝZ BIRAKMA
Ýþçilerden öðren
Bir yoldaþa öðret
Bir hücreyi ziyaret et
BÝR SAVAÞ ESÝRÝNÝ KURTAR
FBI'ýn gizli dosyalarýný çal
Kendi kalbini çal
Parolayý aklýnda tut
Bir aynasýzý silahlandýr
Bir füzeyi çalýþmaz hale getir
Bir fýkra anlat
Bir plan yap
Bir ümit ýþýðý gör
Ýsmini deðiþtir
Bir teoriyi test et
Bir dogmaya meydan oku
Korkunu kullan
Bir damla gözyaþý akýt
HARÝTAYI ÝNCELE
Malcolm

X
Hainlerle hesaplaþ
Aðýrlýðýný hakkýyla taþý
Biraz daha aðýrlýk kazan
Sevmek için mücadele et
SEVDÝÐÝNÝ BÝR DAHA SÖYLE
Sýnýrý aþ!