SAYI:5 8 Þubat 2007 2 YTL (kdv dahil)

TAYYÝP ÝKTÝDARI MÜSLÜMANLARI AMERÝKA - ÝSRAÝL’E SATIYOR

Dün

ÝBDA
Bugün

EL-KAÝDE
HÝZBULLAH
DÝYEREK 380 Tutuklama

“ÝHANET ÇETELERÝ”nin
Son Çýrpýnýþlarý...
Ülkü Ocaklarý’nda Konya’da
“Siyasî Deprem” Neler Oluyor?

TÜSÝAD’dan Ýslâm Düþmanlýðý

2 BARAN
BARAN’dan... Kâim ve Dâim
kimde ve kimlerde? Kesinlikle tek bir elde deðil.

Derin Devlet Deðil; Çürümüþ Devlet
Türkiye’de “derin devlet” denilen oluþum,
kendine ‘hukuksuzluðu’ ilke edinmiþ ve hukuku
kendisinin deðil de, halkýn uymasý gereken bir olgu
gibi algýlayan “çete” yapýlanmalarýdýr.
Halk hukuka uyacak ki, o da halkýn tepesinde
her türlü hukuksuzluðu ve ahlâksýzlýðý rahatça
yapabilsin. Tepelerden halka devamlý olarak
“hukukun üstünlüðü” ve “kanunlara uyma” zorun-
luluðuna dair atýlan nutuklarý bu çerçevede deðer-
lendirmek lazým. Haksýzlýða, zulme ve sömürüye
karþý isyan eden bir takým insanlarýn niçin hemen
“terörist” ilân edildiklerini bu “çete”ler vesilesiyle
daha iyi anlayabiliriz. Bugün cezaevlerinde ‘terör’
suçlusu olarak yatanlarýn yerine, “tepedeki”
çetelerini yatmasý gerektiðini anlamak için fazla bir
zeka gerekmez.
Ortada bu çeteler ve bu çetelerin güç savaþý var;
derin devlet yok. “Derin devlet” diye homojen bir
yapý yok; böyle tek bir merkezden idare edilen tek
bir güç yok. Devleti koruyup kollayan sinsi ve gizli
bir güç yok. Derin devlet böyle bir güce denir ve
olsa idi ortalýk bu kadar karýþýk olmazdý; tek
merkezden tek ses çýkardý.
Çürümüþ kokuþmuþ bir yapýnýn kendi kendini
yiyip bitirmesi sözkonusu. Herkesin kendi fikrine,
siyasî menfaatine ve ekonomik güçlerine göre
hadiseleri manipüle ettiði veya etmeye çalýþtýðý bir
durum var. Aslýnda hadiseler kimsenin kontrolünde
deðil. Hadiseler “Kime yarýyor?” ve “iþin sonu ne-
reye varýr?” sorularý rejime en güçlü alternatifi
iþaretliyor aslýnda. Kimliði ve örgütü bilinen Kim’i
iþaretliyor.
Ortada ne bir sistem var, ne bir uygulayýcý kadro
var. En son Hýrant Dink suikastinde görüldüðü gibi
“böyle polislik olmaz, böyle rezillik olmaz!”
dedirtecek durum. ABD’ye yaðcýlýk olsun diye
Konya ve 6 ilde EL Kaide operasyonunda Kuran
alfabesini suç unsuru diye gösterme rezilliði. Yine
Adana’da Hizbullah operasyonu diye dernekler
basýlýyor. Ýlâhi CD’leri ve dernek kartvizitleri suç
unsuru diye alýkonuluyor ve hakimler de tutuklama
veriyor. Konya’da da bir çok vatandaþ tutuklanýyor.
Daha önce de ÝBDA-C’ye yönelik böyle bir
operasyonda , Konya’da 25 gönüldaþ tutuklanmýþ,
daha sonra da 23’ü salýverilmiþti. Ve, Saddam
Hüseyin’in idamýný protesto eden ÝBDA’cýlar da,
bir ay önce tamamen keyfi bir þekilde tutuklanmýþ
ve Tekirdað F Tipi Cezaevine yollanmýþlardý.
Yaklaþýk son altý ayda yurt genelinde 400’e
yakýn müslüman, Tayyip iktidarýnýn mârifetiyle
tutuklanmýþtýr.
Polisin ipleri kimde, kimlerde? Ýktidarýn ipi
Çünkü Türkiye’de otorite yok, baþýbozukluk var.
Herkes Türkiye’yi bir tarafa çekiyor. “Gizli güçler-
dýþ güçler- derin güçler” gibi varsayýmlardan bah-
setmiyoruz. Hadiseleri, havada kalan bu türden
mihraklara baðlamak hatalý olur. Aslýnda ve apaçýk
olarak görülen þu ki, ülke karýþýk ve herkes ken-
dince bir tarafa çekiyor; ortada bir hercümerc duru-
mu var. Mesele Cumhurbaþkanlýðý seçimleri de
deðil; zaten ülke karýþýk. Türkiye ve dünya þartlarý
karþýsýnda mevcut rejim çatýrdýyor; sorun bu.
Ýsterseniz doðum sancýlarý deyin. Çünkü Türkiye ya
batacak, ya yepyeni bir Türkiye, yepyeni bir
Anadolu doðacak. Olaylarýn arkasýnda baþka bir þey
aramaya lüzum yok!
Türkiye nereye gitsin? Batý’ya mý, Amerika’ya
mý, Doðuya mý, Ýslâm’a mý, Ýran’a mý, Rusya’ya
mý? Soru ve sorun budur. Bütün kavgalarýn altýnda
bu vardýr. Türkiye’nin rengi siyah mý olsun beyaz
mý olsun, kýrmýzý mý olsun; yoksa yeþil mi olsun?
Yeþilin de tonlarý var tabii; bunu belirtmek elzem.
Þii yeþili mi, Sünni yeþili mi, Amerikan yeþili mi?
Bizim rengimiz- fikrimiz belli: Anadolu toprak-
larýnda yeþeren ve evrensel bir hareket olan, BD-
ÝBDA dünya görüþü…
Kokuþmuþ dünya düzenine ve onlarýn buradaki
iþbirlikçilerine karþý güçlerimizi BD-ÝBDA þem-
siyesi altýnda birleþtirelim. Unutmayalým ki, tarafsýz
kalan bertaraf olacaktýr ve zaman tam da inkýlab
zamanýdýr.

TEMSÝLCÝLERÝMÝZ Bu hadise yeni Basýn Yasasýna göre aðýr bir suç teþkil etmediði takdirde, iki

Avrupa Temsilciliði:
MÜHÝM BÝR DUYURU VE ÝKAZ!
Zafer Yýlmaz, Tel: 0049 1777403319 Baþta Kütahya, Aydýn, Ankara-Etlik,
Adana ve Trabzon bölgelerinde
Gebze:
dergimizin satýþý engellenmektedir.
Mehmet Kaya
Kimler tarafýndan?
Gebze Kitap fuarý. Sultan Orhan
Samsun uzak olduðu için, oraya gidip
Gazi Cad. 1103 Sk. No: 6
“Ogün’le” resim çektirme-poz verme
Tel: (0262) 643 16 39 bahtiyarlýðýna eriþemeyen bir grup iþsiz
ve kendisine “polis süsü veren” þahýslar
K.Maraþ:
tarafýndan…
Baki Aytemiz,
Bunlarýn ‘kanunda belirtilmiþ’
Tel: 0537 271 25 74
böyle bir görevleri yok.
Yani, “gidin Baran’ýn daðýtýmýný
Antalya:
engelleyin” gibi…
Turan Köse
0544 388 24 24
“Basýlmýþ yayýn organlarýnýn
daðýtýmýný engellemek” þeklinde tarif
edilen suçu oluþturmaktadýr. Bu sebe-
ple bu suçu iþleyenler 2 yýla kadar hapis
cezasý ile cezalandýrýlmaktadýr.
Bu olay “Basýn Kununun” 22.
Maddesinde þu þekilde tarif edilmekte-
dir:
BASILMIÞ ESERLERÝ
ENGELLEME, TAHRÝP VE BOZMA
Madde 22 – (……) Kanunun
aradýðý þartlara uyulmasýna raðmen süre-
li ve süresiz yayýnlarýn basýlmasýný,
yayýmýný, daðýtýmýný veya satýþýný þiddet
veya tehditle engelleyen kimse, fiili daha
yýla kadar hapis ve ikimilyar liradan
onmilyar liraya kadar adli para cezasýyla
cezalandýrýlýr.
Yukarýdaki fýkralarda öngörülen
fiiller, umumi mahalde veya matbaanýn
veya umuma satýþ yapan veya daðýtým
yapan yerlerde birden fazla kiþi tarafýn-
dan iþlendiði takdirde verilecek ceza
yarýya kadar artýrýlýr.
Tesbit edebildiðimiz kadarýyla çeþitli
yerlerde dergimizin daðýtýmýný
engelleyen þahýslarla alakalý savcýlýða
suç duyurusunda bulunduk. Olayýn
takipçisiyiz.

OKUYUCULARIMIZIN
DÝKKATÝNE
Bulunduklarý bölgelerdeki Yay-Sat
bayilerinde dergi bulamayanlar,
Bayi no’sunu bize bildirdiklerinde
dikkate alýnacak ve bulunduklarý
bölgede, Baran’a ulaþmalarý daha
kolay olacaktýr. Okuyucularýmýzýn
bu konuya hassasiyet göster-
melerini bekliyoruz.
BARAN
TEMSÝLCÝ ve MUHABÝR
Bulunduklarý bölgelerde Dergimiz
BARAN’ýn temsilcilik ve muhabir-
liðini yapmak isteyenler dergimizle
irtibata geçebilirler. Muhabir olmak
isteyenler bir adet vesikalýk fotoðraf
ve kimlik bilgilerini tarafýmýza gön-
dermeleri gerekmektedir.
BARAN
SÝZDEN GELENLER
Selamünaleyküm
Muhterem Baran Dergisi yetkilileri,
Baran dergisine abone olmak istiyo-
rum. Ýlk sayýsýndan itibaren gönderirseniz
memnun olurum,
Selam ve dua ile.
R. Tadil
***
Allah muvaffak kýlsýn. En yakýn
zamanda ziyaretinize geleceðim.
Ferhat .. Küçükköy/ÝSTANBUL
***
Birinci sayýnýzda yayýnladýðýnýz
“Saddam ve Ýbda” yazýsý, incelenmek
üzere ele alýnabilecek güzel bir yazý. Fakat
BAAS’ýn ABD kuklasý bir yapýlanma
oluþunu göz ardý etmiþsiniz. Direniþi
þimdi o örgütlüyor olabilir; bu onun
mazideki durumunu incelememeyi gerek-
tirmez.
Allah’a emanet olun.
Mustafa ..
ÝSTANBUL
***
“Yayýn Organý-Haber Alma Aðý”
baþlýklý yazý bizim için ufuk açýcý oldu. Þu
an sadece kendimizle ilgili haberler yol-
layabiliyoruz. Fakat artýk, etrafýmýzda
olup-bitenlere karþý daha dikkatliyiz.
Önümüzdeki sayýlarda inþallah bölgemiz-
den göndereceðimiz haberlerimizle de
katýlým yapmaya çalýþacaðýz.
Biz burada dört arkadaþýz. Üniver-
siteliyiz. Ýkimiz buralýyken diðer ikimiz
dýþarýdan Üniversite için geldik. Kendi
içimizde yaptýðýmýz-yapmayý
düþündüðümüz bir takým faaliyetler için
azami tedbir içindeyiz. Fakat bunu korku-
dan gizlenelim, bir þey yapmadan oturmak
mânâsýna söylemiyoruz. Tedbirimiz,
dergiyi almamýza ve yakýnlarýmýza okut-
mamýza, dergiyle irtibata geçmemize
engel deðil. Tedbir, faaliyet alanýmýzý
“geniþ” tutma isteðimizden kaynaklaný-
yor. S.M.’nin kitaplarýný okuyoruz.
Anlamaya çalýþýyoruz. Biz Kürt poli-
tikasýný tam olarak anlayamasak da doðru
olduðunu seziyoruz. Fakat, diðer ülkücü
Müslümanlarýn bazýlarý anlamakta güçlük
çekebilirler. Köken olarak “ülkücü”
olduðumuzu da ifade edeyim. Müca-
delemiz, Türk’ü Yahudi’nin kölesi yap-
maya çalýþan milliyetçilik adýna ülkücüleri
“ihanet çemberi” içine almaya çalýþanlar-
ladýr. Þimdilik Allah’a emanet olun!”
F. Çolak-ERZURUM
Saygýdeðer Baran dergisi Yazý Ýþleri
Müdürlüðüne;
Ben, okumayý ve araþtýrmayý çok
seviyorum, kendimi ve ailemi þuurlu ve
bilinçli bir insan olarak yetiþtirebilmem
için gayret sarfediyorum.
Derginizi de çok beðenerek okuyo-
rum. Ýnsanlar eserleriyle yaþar.
Eserinizden istifade için beni abone yap-
manýzý istiyorum. Bizleri çölde susuz
býrakmayýn.
N. Öztopal- Malatya
***
Ýsteðiniz memnuniyetle yerine geti-
rilmiþtir.
Bizim yürüyüþ amacýmýz ve tarzýmýz
ÝBDA Mimarýnýn “Aydýnlýk Savaþçýlarý”
isimli eserinde;
Çölde susuz nasýl yürürse suya
Öylesine bir akýþtýr bizimki,
Kararlý, inançlý, inatçý…
Kararýnýz ve inancýnýz “daim ve kaim”
olsun
 BARAN 3
TÜSÝAD’dan Ýslâm Düþmanlýðý
Gecikmiþ Bir Süreç AB ve ABD güdümündeki Üniversitesi’nde
Þükrü Sak Batýcý TÜSÝAD demokrasi üze- öðretim
rine yayýnladýðý son raporla bir- görevlisi olduðu
likte, Müslüman Anadolu’ya dönemde, eski
Ýçinde bulunduðumuz süreç aslýnda “gecikmiþ ve ertelen- olan düþmanlýðýný bir kez daha baþbakan Tansu
miþ” bir süreçtir. gösterdi. Ýmam Hatip liselerine Çiller’e hazýrlat-
Neden? kýz öðrencilerin gitmesinin týðý ve Ýmam
Önce, ‘efendi’nin durumuna bakmakta fayda var: yasaklanmasýný ( böylece kendi- Hatiplerin kap-
Kendi renginde ‘uþaklýk’ ve ‘kölelik’ politikalarýný dayatan lerince baþörtüsü belasýndan atýlmasý,
Hristiyan-Yahudi emperyalizmi artýk, ‘istediði kriterlere kurtulmuþ olacaklar), okullarda baþörtüsünün malarý içinse her türlü imkanýn
uygun’ hain ve iþbirlikçi bulmakta zorlanýyor! dinî eðitimin kaldýrýlmasýný taleb yasaklanmasýný istediði rapor, en saðlanmasýný istiyor.
“Soðuk Savaþ sonrasý” diye isimlendirilen bu dönemde, eden TÜSÝAD, diðer yandan büyük destekçisi olduðu 28 Vatan topraklarýný AB ve
yenilenen ‘konseptte’ yerini alan; “Ýslâm’a ve Müslümanlara misyonerlik faaliyetlerinin daha Þubat postmodern darbesinden ABD merkezli sermayeye sat-
düþmanlýk” siyaseti, umduklarý kadar “baþarýlý” yürümüyor…
kolay yürütülmesini saðlayacak sonra yerine getirilmiþ ve mil- makta öncülük eden TÜSÝAD,
90’larýn, -en azýndan Türkiye için- “temel yaklaþýmý”
düzenlemelerin gerçekleþti- letimizin manevî köklerine bir Kýbrýs, Ege ve Kerkük mese-
olarak kabul edilen, “ýlýmlý Ýslâm politikalarý” tutmadý!
Harcanan onca para, emek, zaman boþa gitti! rilmesini, azýnlýk vakýflarýnýn dinamit daha yerleþtirmiþti. lelerinde Batýcý dayatmanýn
Ayný dönemin, Saddam Hüseyin þahsýnda gerçekleþen, geçmiþteki bütün haklarýnýn ve- Ülkemizdeki Kur’ân Kurslarý ve fedailiðini üstlenirken,
“Emperyalizmin tekerine çomak sokma” hadisesi, Türkiye rilmesini taleb edecek kadar da dinî okullarýn kapatýlmasý için Anadolu’nun, bir hrýstiyan-yahu-
bazýnda “Ýbda” ile gerçekleþti ve bütün dengeler alt üst millet düþmaný bir iþgal yapýlan- yoðun bir politik baský uygu- di topraðý olmasý ve Ýstanbul’un
oldu… masý olarak zihinlerdeki yerini layan TÜSÝAD, hepsi birer iþgal küresel iþgal pazarlarýndan biri
Bu defa iþler düþündükleri ve plânladýklarý “soðuk savaþ koruyor. merkezi olan misyoner olmasý için de elinden geleni
konseptine” uygun gitmedi! 1989 yýlýnda Boðaziçi kiliselerinin daha rahat çalýþ- yapýyor.
90’lý yýllarýn baþýnda;
“Þartlar Türkiye’yi tarihî misyonunu yerine getirmeye
zorluyor!” Ülkü Ocaklarý’nda Siyasi Deprem
Diyerek, bugünü iþaret eden Ýbda Mimarý’nýn o þartlarda
ortaya koyduðu “Büyük Doðu-Ýbda” projesi-dünya görüþü”, Muhtemel bir Türk-Kürt çatýþmasýna yol
bugün adeta bir ‘mucize’ gibi ortada duruyor. açmamasý için ABD destekli kýþkýrtmalara
Bugün bütün bölgeyi kasýp kavuran ‘cehennemî kaos’, karþý tedbiren Ülkücü hareketi sokaktan çeken
bugünün ortaya çýkardýðý bir kaos deðildir. Bahçeli, müsbet görülebilecek bu politikasýnýn
Bu ‘kaos’ aslýnda, ertelenmiþ bir kaostur.
yanýnda, hareketi doðru mecraýna yön-
Yani, 91’de Amerika Irak’a girseydi, bugün oluþan þartlar
o gün aynýyla meydana çýkacaktý! lendirmemek ve hadým etmek gibi bir cinayete
Dolayýsýyla, sýrtýný Hristiyan-Yahudi-Batý emperyalizmine de sebeb olmaktadýr. Bunun en son misalî
dayamýþ iþbirlikçi kukla yönetimler o gün çatýrdamaya baþla- geçtiðimiz hafta gerçek mânâda vatansever
yacaktý! hislerle ve anti-emperyalist davranýþla gerçek-
Bu ‘sarsýntý ve çöküþ’ süreci, aslýnda gecikmiþ bir ‘sarsýntý leþtirilen Marmaris’teki güzel eylemin sorum-
ve çöküþ’ sürecidir. Ülkü Ocaklarý’nda Siyasî Deprem lularýný görevden almýþ olmasý.
Bugün, içinde bulunduðumuz coðrafyada, Amerika-Ýsrail Geçtiðimiz hafta Marmaris’e eðlenmeye gelen Bahçeli, MHP ve Ülkü Ocaklarýný sadece
ve Batý kýskacýna alýnmýþ topraklar ve Müslüman halklar, her ABD donanmasýna ait conileri ve savaþ gemileri- kýþkýrtmalara malzeme olmasýný önlemekle deðil
þeyiyle, deðerlerine, varlýðýna, hayat tarzýna kasteden bu ni protesto eden Ülkü Ocaklarý Muðla Temsilcisi
kuþatmayý kýrmak için büyük bir savaþ veriyorlar…
ayný zamanda doðru yerde doðru eylem koy-
Muammer Özgen ile Marmaris Temsilcisi malarýný da saðlamak zorunda, eðer iddia ettiði
Bu artýk ‘kaçýnýlamaz ve önlenemez’ bir savaþ!.. Ne
‘önleyici savaþ doktrinleriyle’, ne de ‘eylem önleyici oper- Hakan görevden Alýndý. Her iki temsilciyi gibi vatanseverse! Bunun yolu da, en basiti
sayonlar’la… görevden aldýran kiþinin MHP Genel Baþkaný Marmaris’teki eylem benzeri ciddî mânâda
Ýþte böyle bir ‘kaos’ ortamýnda, “kime, neye, hangi gaye” Devlet Bahçeli olduðu ifade edildi. MHP’nin daha fazla eyleme teþvik etmelidir, çünkü
hizmet ettiði belli(!) olmayan(!) çetelerin, Ýslâm ve geçmiþte rejim destekli provokasyonlarýndan gerçek vatanseverlik bunu gerektirir. Aman
Müslümanlar üzerinden, ‘efendilerine yaranma gayretleri’ çekinen ve Ülkücü gençliði ABD veya AB kýþkýrtmaya gelmesin diye, koskoca teþkilatý
boþuna çýkacaktýr. destekli bir kýþkýrtma hareketinin bir kurbaný hadým etmeyi deðil! Eyleme geçmeyen bir
“Kemalizmin son demleri” tesbiti de ayný döneme ait… olmamasý için çabalayan Devlet Bahçeli, ipin hareket, hareket olmaktan çýkar. Bu mânâda da
Dolayýsýyla… ucunu kaçýrýnca, gençlik teþkilatýný büsbütün
Hiçbir “deðer üretmeyen” ve hiçbir “gaye-ideal” taný- gerçek ülkücünün yeri, ÝBDA’cý anlayýþla tavýr
mayan bu çete düzeninin de daðýlma süreci baþlamýþtýr! Bu hadým etmeye doðru götürüyor. almaktan geçer!
süreç de gecikmiþ bir süreçtir. Artýk kimse, halka ve halkýn
deðerlerine saldýrarak, düþmanlýk ederek ‘ayakta kalabileceði-
ni’ sanmasýn! Bir Kitap: “Ýstihbarat Oyunlarý”
Aslýnda “gecikmiþ ve ertelenmiþ” bu süreç, artýk kimseyi
‘ortada’ býrakmayacak, ya “biz”den veya “onlar”dan olmaya
zorlayacaktýr! “ÝSTÝHBARAT OYUN- Avcý “ÝSTÝHBARAT OYUN-
LARI” isimli ve “Ordularýn LARI” adlý bu çalýþmasýnda,
Karanlýk Senaryolarý” alt geliþen teknoloji ile birlikte
baþlýklý, Kars Aðýr Ceza deðiþen ‘istihbarat teknikleri’
Medyada Kitap Düþmanlýðý Hakimi Gültekin Avcý’nýn ve bunlara baðlý uygulamalarý
kitabý Þubat 2007 tarihli bütün yönleriyle incelemekte,
Adnan Oktar’ýn Fransa’da daha göstermiþ oldu. Kabaca “birey” yayýnlarýndan çýkmýþ “Zihin Kontrolü”nden,
bir kitabýna getirilen yasakla- “maymundan gelmediðimizi bir eser. Uzun yýllar Hakimlik, “NSA’ya” kadar, kamuoyun-
ma kararý, “Türk(!) anlatan” bir atlasa böylesine Cumhuriyet Savcýlýðý, Cezaevi dan gizlenmeye çalýþýlan yeni
medyasý”nda, ihbarcýlýða tepki gösterilmesi, “may- ve Basýn Savcýlýðý görevlerini teknik ve uygulamalarý bir bir
dönüþtürülerek verildi. munluktan” baþka nedir ki?.
yürüten Sn. Gültekin Avcý, son ortaya sermektedir.
Haberi; “Adnan Hoca Ya da “Avrupa’da yasak-
olarak tanýnan Adnan landýysa kötüdür” aptal man- olarak Kars Aðýr Ceza Burada, eserdeki bir eksik-
Oktar’ýn “Harun Yahya” týðýndan baþka nedir bu. Hakimliði görevini yürütmek- liði de vurgulayalým; Özellikle
takma adýyla yazdýðý tedir. “zihin kontrolü” bölümünde,
“Yaradýlýþ Atlasý” Sýra dýþý bir kimliðe ve kiþil- bu ‘operasyonun’ Türkiye’de
Fransa’da yasaklanýrken, iðe sahip olan Gültekin Avcý; ilk ‘uygulandýðý’ kiþi olan ve
Türkiye’de bir çok okula Ýstihbarat Teknikleri-Aktörleri- yaþadýklarýný “Telegram-Zihin
izinsiz olarak sokulduðu Örgütleri ve Açmazlarý, ayrýca Kontrolü-” adlý müstakil bir etmiþti.
belirlendi. Kýrklareli Valisi yine ‘birey’ yayýnlarýndan eserle ilk defa gündeme getiren Bu hadisenin Sayýn Gültekin
Hüseyin Avni Coþ’un da, bu yayýnlanan; ‘Karanlýk Ýliþkiler- Sayýn Salih Avcý’nýn dikkatinden kaçma-
atlasýn Halk Kütüphanesine Susurluk-Þemdinli, -Danýþtay Mirzabeyoðlu’ndan bahset- masý gerekirdi diye düþünüy-
alýnmasý konusunda Kültür olayýnýn þifresi-‘ kitaplarýnýn da memiþ olmasýný önemli bir oruz. Yeniden kitaba dönecek
ve Turizm Bakaný’na yazarýdýr. eksiklik olarak gördüðümüzü olursak; bütün bunlarýn yaný
yazdýðý öðrenildi” diyerek sýra “istihbarat örgütlerinin bir
Halen; “Devlet, istihbarat, belirtelim. Bu eser -Telegram-
ÝHBAR eden medya, bu birleriyle iliþkilerini” de
Askeri brokrasi, strateji, tarih çerçevesinde geliþen olaylar
vesile ile KÝTAP inceleyen bu eseri okumanýzý
DÜÞMANLIÐINI bir kere ve terörizm” alanlarýnda Türkiye gündemini malûm
araþtýrmalar yapan Gültekin olduðu üzere uzun süre meþgul tavsiye ederiz..
4 BARAN
Susurluk Tam Gaz!
Bu anlayýþ, bu kafa yapýsý ve bu felsefedeki soruþturma-
cýlarýn düzenledikleri suçlamalarla ve belgelerle yargý
önüne çýkanlarýn, çýkarýlanlarýn, ADÝL YARGILANMADIK-
LARINI ve YARGILANAMAYACAKLARINI, bu sebeple de
YENÝDEN YARGILAMA yapýlmasýnýn gerekli olduðunu
tekrar edelim.
lay, fiil ve eylem üzerinde deðiliz. Sadece
O suç ve suçluyla mücadele eden, etmesi
gereken, bunun için para alan “bir kýsým”
görevlilerin vaziyetini geçmiþte yaþadýklarýmýzla ir-
tibatlandýrarak ortaya koymaya gayret edeceðiz.
Ogün Samast’ýn, yakalandýktan sonra Samsun
Emniyet Müdürlüðünde gördüðü muameleden
bahsediyorum.
Ogün’ün yakalandýðý o gün, Samsun Emniyet
Müdürlüðü bir türbe havasýna bürünüyor. Adeta,
görevliler hayatlarýnda bir daha ele geçmeyecek bir
fýrsat yakalamýþ olmanýn heyecanýyla Ogün’ü
ziyarette yarýþ ediyorlar. Hatta izdiham oluþtuðu
söyleniyor. Sadece diðer þubelerdeki polislerin deðil,
jandarma ve askeri personelin, çevre il ve ilçelerden
emniyet mensuplarýnýn da bu izdihamda epey rolleri
olduðu belirtilmekte.
Çocuklarýna, torunlarýna, eþe-dosta ve yakýnlarýna
gösterebilecekleri bir hatýra fotoðrafý çektirebilmek
için yarýþtalar emniyet güçlerimiz.
Televizyonda seyrettikleri kliplere özenip, ondan
daha iyisini biz çekemez miyiz sorusuna cevap arar
mahiyette ve bir yönetmen edasýyla, “bayraðý biraz
saða al, hafif kaldýr, bir de þöyle deneyelim” þeklin-
deki yönlendirmelerle klip yayýna hazýr hale getirili-
yor.
“Devletin, o kahredici yumruðunun” sahipleri,
“Çemberlitaþ hatýrasý” , “Beyoðlu hatýrasý” , “Ýstanbul
hatýrasý” çektirir gibi, o gün, Ogün hatýrasý çektiriyor.
Aman bir telaþ, aman bir itiþme sormayýn gitsin.
****
Az-çok ceza hukukuyla ilgilenen herkes bilir ki;
Adalet ya da yargý “karakol” da baþlar.
Çünkü karakollar adaletin ilk adýmýdýr.
Yargýnýn halkla temas ettiði ilk kapýsýdýr. Bir anlamda
Yargýnýn ve devletin görünen yüzüdür. Ayrýca
adaletin ve adliyenin mutfaðýdýr. Burada piþirilen
yemeðin adliyede sadece servisi yapýlýr. Yemek ne
kadar iyi seçilmiþ malzeme ile ve ne kadar ustaca
piþirilirse o kadar lezzetli, hazmý kolay ve bünyeye
faydalý olur.
Suç karþýsýnda tarafsýz olamayanlar, taraf tutanlar
o derece adaletten uzaklaþýrlar. Bu durum da mülkün
temeli olan adalete karþý olan güveni zedeler. Adalet
inancýný ortadan kaldýrýr. Çeteleþme baþlar, ihkak-ý
hak dediðimiz kendi hakkýný kendi arama ve alma
gibi hukuk dýþý yollara tevessül artar.
Hayat boþluk kabul etmez. Hayatý ve müesseseleri
doðru ve ihtiyaca cevap verebilecek þekilde
düzenleyemeyen fertler ve devletlerin bunalýma
girmesi kaçýnýlmazdýr.
****
Yýllardýr savunma makamýnda bulunurken,
emniyetin yapmýþ olduðu sözde “ikrar” a dayalý
soruþturma sisteminin çaðdýþý, baskýya, iþkenceye
dayalý olduðunu ve sadece dosya kapatmaya yönelik
sesimizin çýktýðý kadar ifade ettik.
Özellikle eski adýyla Devlet Güvenlik
Mahkemelerinde yaptýðýmýz savunmalar hep bu temel
üzerine bina edilmiþti. Ancak amiyane tabirle kimi
Av. Hasan Ölçer
Savcýlýk ve Mahkemeler
açýkça ifade etmeseler de
“iyi de kardeþim, bunlarý
polis camiden mi topladý”
þeklinde olan kanaatlerini
kararlarýna yansýttýlar.
Baský ve iþkence altýnda
alýnan ifadelere hukuki ve
kanuni delil kýymeti ve-
rerek bunlarý bazý kararlarýna esas aldýlar. Yine bu
sözde ikrarlarý, “polisin bunlara husumeti mi var
ki böyle ifade alsýn” þeklinde hukuki olmayan bir
biçimde mahkumiyet kararlarýnýn görünmeyen
gerekçesi yapanlar oldu.
Artýk son geliþmelerle takke düþtüðüne göre keli
görme ve gösterme zamaný gelmiþtir:
Yakýn zamana kadar avukatsýz, ziyaretsiz 15 gün
boyunca kapalý kapýlar ardýnda yapýlan “sorgula-
Bu ülkede yýllardýr suç iþledikleri halde korunan,
malar” da gözaltýndakilere revâ görülen muameleler
kollanan bir kesimin var olduðunu ve; bu koruma ve
konusunda herkes bir fikir sahibi olabilir diye
kollamanýn vatan için, millet için yapýldýðýný
düþünüyorum. Bir zamanlar çok meþhur olan Bursa
bilmeyen mi var?
Emniyet Müdürlüðünün 8. katýndan sanýklarýn neden
sýklýkla aþaðýya atlama ihtiyacý duyduklarýný, nezarete
****
alýnýrken ayakkabý baðý da dahil her eþyasý alýnan
Bu manzara, Susurluk skandalýný gölgede býraka-
sanýklardan bazýlarýnýn nasýl olup da kendilerini
cak cinstendir. Çünkü o dönemde daha sýnýrlý bir
nezarette asabildiklerini, kendini asma bahtiyarlýðýna
yapýlanma sözkonusu idi. Ancak bugünkü manzara,
eriþemeyen kimi sanýklarýn da kafalarýný nezaret
olayýn vehametinin ne boyutta olduðunu gözler
duvarlarýna vura vura nasýl ölüme koþtuklarýný belki
önüne sermiþtir.
anlayabilir ve anlatabiliriz.
Dün Susurluk’ta çýkan manzara, Þemdinli’de
devam etmiþtir. Bu ortaya çýkan skandallar, mýzraðýn
****
çuvala sýðmadýðý ve mecburen üzerine gidilen olay-
Diðer taraftan, Yargý ve emniyet arasýnda dayanýþ-
lardý. O zaman, bu skandallarýn ve yapýlanmanýn
ma olduðu kadar, çekiþmelerin de olduðu gözardý
üzerine gidemeyenler bugünkü manzaranýn gerçek
edilmemeli. 1997 yýlýnda ismini þu an hatýrlaya-
sorumlularýdýr.
madýðým bir gazetenin, dönemin Ýstanbul Emniyet
Her defasýnda güvenlik güçlerine dair ortaya
Müdürü Necdet Menzir kendi hakkýnda yayýnlanacak
atýlan iddialarý, iþkence dahil “münferit” hadiseler
yazýdan dolayý ilgili gazete hakkýnda toplatma kararý
diyerek geçiþtirenler, terörle mücadele edenlerin
talep etmiþ, ancak DGM Baþsavcýsý yayýn yapýl-
“elini soðutmayalým”, “þevkini kýrmayalým” diye
madan toplatma kararý istenemeyeceði ve böyle bir
cesaret verenler, bu manzaranýn sorumlularý ve hazýr-
kararýn verilemeyeceðini beyan edince, Menzir sanki
layýcýlarýdýr.
iki tüccarýn münasebeti ya da sanki iki ülke
Bu olayýn Samsun’a mahsus bir durum olduðunu
sözkonusuymuþ gibi “DGM ile bütün iliþkilerini
sakýn zannetmeyin. Bu durum her an baþka bir ili-
kesmiþ”ti. DGM hakim ve savcýlarýnýn korumalarýný
mizde de yaþanabilir. Ya da yaþanmýþtýr. Çünkü
ve servis araçlarýný geri çekerek, madem öyle iþte
Samsun’un özel bir yeri yok bu fotoðrafta.
böyle demeye getirmiþti. Bu gerginlik, ancak
Ankara’nýn devreye girmesiyle ve Menzir’e rica min-
****
net giderilebilmiþti.
Olay Susurluk’tan daha vahimdir. Emniyet güç-
lerinin kafa ve ruh yapýsýnýn nasýl olduðu saklanamaz
****
ve inkar edilemez bir þekilde ortaya çýkmýþtýr.
Derinlerde devlet arayanlar, “derin devlet”
Bu kafa ve ruh yapýsýndaki emniyetin yaptýðý
arayanlar iþte size adres. Bu adresin üzerine gidin
operasyonlar ve soruþturmalarla binlerce vatan
gücünüz yetiyorsa. Mutlaka bulursunuz.
evladý, ya ceza almýþtýr, ya da yargýlanmaktadýr. Ceza
Yakýn tarihimizde “bu vatan için kurþun atan da
alanlarýn cezalarý infaz edilmekte ve katmerli ceza
kurþun yiyen de” þeklinde kutsanan bir kesimin
müeyyidesi ile F tipi “konukevleri” nde cezalarýný
olduðu, bu kesim ve uzantýlarý ile bunlara özenen ve
tamamlamaktadýr.
gönüllü olarak “derin”lere yardým ve yataklýk yapan-
Bu güçlerin düzenledikleri raporlar ve fezlekelerle
larýn bulunduðu biliniyor zaten.
yargýlanan ve cezalandýrýlanlarýn yeniden yargýlan-
Sayýn Baþbakan, “‘Derin devletin varlýðýna
malarý gerekir. Zira tarafsýz ve objektif þartlarda bir
katýlmýyorum’ diye bir þey yok. Neden olmasýn. O
soruþturma yapýlmamýþtýr. Bu þartlar altýnda yapýla-
her zaman olmuþ. Türkiye Cumhuriyeti döne-
maz da zaten. Kendinden olmayana ve kendi gibi
minde baþlamýþ bir þey de deðil. Ta Osmanlý’dan.
düþünmeyene düþman ve hasmane tavýrla yaklaþan
Bu gelenekten gelen bir þey zaten. Ama bunu mi-
soruþturmacýnýn düzenlediði fezlekenin hukuki bir
nimize etmek, mümkünse yok etmek, bunu baþar-
kýymeti yoktur.
mak gerek.” þeklinde yaptýðý açýklama ile mesele-
Bu anlayýþ, bu kafa yapýsý ve bu felsefedeki
den habersizliðini bir kez daha ortaya koydu. Çuku-
soruþturmacýlarýn düzenledikleri suçlamalarla ve bel-
lata reklamýnda nasýl ki “lezzeti uzaklarda arama”
gelerle yargý önüne çýkanlarýn, çýkarýlanlarýn, ADÝL
deniyorsa, aynen senin de derin devleti uzaklarda ve
YARGILANMADIKLARINI ve YARGILANA-
derinlerde aramana gerek yok, kendi hükümetine bak,
MAYACAKLARINI, bu sebeple de YENÝDEN
sözcün ve adalet bakanýna ve içiþleri bakanýna
YARGILAMA yapýlmasýnýn gerekli olduðunu tekrar
bak.
edelim.

aþallah Brezilya dizisine döndü Hrant
M Dink suikastý. Deþtikçe ve kazdýkça altýn-
da Türkiye Cumhuriyeti adýna yýllardýr
soruþturma,sorgulama, delil toplama vazifesi icra eden
emniyet kuvvetlerinin, ülkeyi yöneten idarecilerin,
bakanlarýn, siyasetçilerin, hasýlý görev yapanýyla yap-
mayanýyla ne kadar etkili ve yetkili varsa hepsinin
birikmiþ ne kadar tortusu ve pisliði varsa meydan yer-
ine bir bir dökülüyor. Þimdiye kadar ifade etmeye
çalýþtýðýmýz, ancak ispatýna muktedir olamadýðýmýz ne
kadar pislik varsa aþikar hale geldi bu vesileyle.
Bunun içindir ki, çok mühimsediðimiz ve gün-
demimizin yegane maddesi olduðundan deðil ama
aslýn görünmesine vasýta olmasý bakýmýndan ele alý-
yoruz hadiseyi.
Baþlýkta verdiðimiz tehditkâr nidayý hatýr-
lamýþsýnýzdýr. Hrant Dink’i öldürmeye azmettirdiði
iddiasý ile Adliyeye sevk edilen Yasin Hayal, Adliye
giriþinde tehdit amaçlý olarak sarfetmiþti bu cümleyi.
Bu ifadeyi duyduðumda sadece akýllý olmasý
gereken Orhan Pamuk mu diye düþünmeden edeme-
dim.
Baþka akýllý olmasý gereken kimse yok mu?
Benim aklýma gelen o kadar fazla kiþi ve zümre
var ki akýllý olmasý ve akýllý davranmasý gereken.
Ancak biz bu ifadeden mülhem ve hatýrlatma
babýnda olmak üzere, sizlere akýllý olmalarý gereken-
lerin kýsa bir listesini sunacaðýz.
Bir taraftan, hainlik ve küfürlerinde sebat ederek
Müslümanlara ve Ýslâma düþmanlýklarýný her vesile ile
izhar edenler; bilinçli düþmanlar ki; bu sýnýfa dahil
olanlar en ziyade “akýllý olmasý gerekenler”
Diðer taraftan ise olaylarýn arka planlarýný, nasýlýný
ve niçinini bilmeyen, günlük hayatýn telaþý içerisinde
rüzgar önünde yaprak misali savrulan herkes ki; özel-
likle de kendisini Müslüman sayan ve Müslüman
kabul edenler.
Her iki gruba dahil olanlarýn tamamý aklýný baþýna
devþirmeli ve akýllý olmalýdýr. Akýllý olmalýlar ki; tövbe
kapýlarý kapanmadan ve son piþmanlýðýn fayda etmeye-
ceði zaman gelmeden önce yollarýný düzeltsinler.
Bizden söylemesi. Gerisi onlara kalmýþ.
Ve iþte o liste;
1- Her fýrsatta, kýrmýzý görmüþ boða gibi Ýslam’a
ve Müslümanlara saldýran, Ýslam ve Ýslam’a dair ne
görse aðzý köpürecek derecede kendinden geçen,
küfrünü izhar için hiçbir fýrsatý kaçýrmayan; üniformalý
– üniformasýz, resmi – sivil kamu görevlileri.
2- Erkeklerimizi tecavüzcü, çocuk pornocusu
yapan, kadýnlarýmýzý fahiþe ve seviyeli birliktelik adý
altýnda metres yapan sistemin goygoycusu,
borozancýbaþýsý; yazýlý – görsel basýn.
3-Yaptýðý iþkenceyi dahi kutsallaþtýran ve bir ibadet
aþký içerisinde iþkenceye devam eden, yaptýðý pis ve
aþaðýlýk iþi “manevi ve milli motiflerle azizleþtirenler
”in dolmuþuna binen güvenlik güçleri.
4- Laik ve “dindýþý” ülkenin, yine laik, “dindýþý” ve
BARAN
“Orhan Pamuk
Akýllý Olsun Akýllý”
Bu ifadeyi duyduðumda sadece akýllý olmasý gereken Orhan Pamuk
mu diye düþünmeden edemedim.
Baþka akýllý olmasý gereken kimse yok mu?
Benim aklýma gelen o kadar fazla kiþi ve zümre var ki akýllý olmasý ve
akýllý davranmasý gereken.
Ancak biz bu ifadeden mülhem ve hatýrlatma babýnda olmak üzere,
sizlere akýllý olmalarý gerekenlerin kýsa bir listesini sunacaðýz.
“dine karþý” kanunlarý ile tüyü bitmedik yetimin
hakkýný savunan ve Allah Rýzasýný kazanmak için “çok
titiz” davranarak hüküm veren yargý erkaný.
5- “Ancak vergilendirilmiþ kazanç kutsaldýr” þek-
lindeki abuk sabuk ve de anti laik sloganýn peþinde
koþarak laik düzenin devamý sadedinde, garibaný
yakaladýðýnda anasýndan doðduðuna piþman eden,
ancak özellikle yabancý þirketlere ve büyük holding-
lerin kapýsýndan içeri girme teþebbüsünde dahi buluna-
mayacak olan maliye teþkilatý.
6- Ýktidarla hemhal olup, içinden çýktýklarý ve
omzuna basarak yükseldikleri camiayý hor gören,
küçük gören, parayla tanýþtýktan sonra “dünya nimet-
leri”nin farkýna varan ve “Müslüman herþeyin en güze-
line ve en iyisine layýktýr” yeni felsefesine kendini
kaptýran iktidar ve belediyelerden nasiplenen tüm
kadro ve þahýslar. -Bu doðru önermede özne eksik,
çünkü herþeyin en güzeli ve en iyisine layýk olan
MÜSLÜMANdýr sen deðil, ahmak.-
7- Mamalandýðý sistemden hak etmediði nemayý
elde ettikten sonra, ilk defa karýsýný, sonra arabasýný ve
sonra da evini deðiþtiren, çoluðu-çocuðu olduðu için
karýsýný deðiþtiremediði durumlarda metres edinen ve
yakalandýðýnda da kucaðýndaki hatun için “Dim çayýn-
dan” geçiriyordum, “ayaklarý ýslanmasýn” diyen ve
saydýðýmýz bu süreç içerisinde de dinini deðiþtiren
homongolos tipli öküz.
8- “Hamdolsun ki, bizim iktidarýmýz döneminde
faizleri Cumhuriyet tarihinin son 40 yýlýnda ilk
defa % 10’lu rakamlara düþürdük, bu muvaf-
fakiyeti Allah bize bahþetti” diyen mürtedlerin bu
ifadeleri, kýzýna talip olan dünürlere “bizim kýz çok
iyidir, çok hamarattýr ama birazcýk hamile” demekle
ayný mahiyet taþýdýðýný bilmeyen ve azý yasak ve
haram olanýn çoðunun da ayný hükme tabi olduðunu
bilmeyen “geri”ler.
9- Anti emperyalist mücadele yaptýðýný ve
emperyalizm ve sömürüye karþý tavýr aldýðýný
zanneden, ama söylemleri ile bir anlamda emniyet
sübabý görevi yapan, anti emperyalist mücadele
merkezinin adresini þaþýran vatanseverler.
10- Verdiði, üzerine vazife olmayan sipariþ fet-
valarýn zalimlere yardým ve yataklýk olduðunun ve ne-
ticede “kim ki, zalimlere yardým ederse, Allah o zal-
imi ona musallat eder” kutsal ölçüsünden haberdar
olmayan din adamlarý.
11- Ýslam satýp para kazanan, makam mevki elde
eden dandik “tüccar” lar.
12- Bolu F tipi cezaevinde bulunan küfür yemekten
býkmayan ve belki de bundan zevk alan Betatroncular.
13- Allah’tan baþka herkesten ve her þeyden
korkan ve kýlýf bulmak konusunda çok mahir olan
sözde Müslümanlar.
14- “Allah’a karþý verdikleri sözü ve yeminlerini
az bir bedelle deðiþtirenlere gelince, iþte bunlarýn
ahirette bir payý yoktur. Kýyamet günü Allah onlar-
la konuþmayacak, onlara bakmayacak ve onlarý
5
Adil Doðru
temize çýkarmayacaktýr” þeklinde Allah tarafýndan
vasýflandýrýlan MÜRTEDLER.
15- “Nefsanî arzulara, (özellikle) kadýnlara,
oðullara, yýðýn yýðýn biriktirilmiþ altýn ve gümüþe,
salma atlara, saðmal hayvanlara ve ekinlere karþý
düþkünlük insanlara çekici kýlýndý. Bunlar, dünya
hayatýnýn geçici menfaatleridir. Halbuki varýlacak
güzel yer, Allah’ýn katýndadýr” ilahi hitab ve ihtarýn-
dan habersiz gafiller.
16- ABD ve Ýsrail’i tanrý kabul eden, 11 Eylül’ü
Müslümanlar yapmamýþtýr, “ABD kendi kendine yap-
mýþtýr” þeklinde derin tahliller yapan ve
“nasýl uzattýn o mübarek sakalý
nasýl s......tin Amerika’yý
usame baba bize kýyak yapsana
Kadýköy’ü de bombalasana”
þeklinde tezahürat geliþtiren Beþiktaþlý “ÇARÞI” grubu
kadar bile feraseti olmayan beyni ve ruhu fahiþeleþmiþ
kraldan fazla kralcý hainler.
17- Saf ve halis Müslümanlarý türlü vaadlerle
kandýrarak, cebindeki tüm nafakasýný kar payý vere-
ceðim diyerek alan ve karþýlýðýnda, sahibi olduðu
TGRT’ de Sibel Can’lý, Sibel Turnagöl’lü baldýr bacak
izlettiren, Seda Sayan’la milleti uyutup, Amerikancýlýk
empoze eden “yýlýþýk”, “eþekçi” ve hempasý.
18- Aðlamak gibi hoþ,güzel, ulvi ve kalplerin
incelmesi ve latifleþmesi için tavsiye olunan fiili, olur
olmaz salya – sümük her yerde ve her zaman gerçek-
leþtirerek cýlkýný çýkaran, aðlamaktan nefret ettiren, en
sevdiði kiþi Bush ve Olmert olan, dünyada en nefret
ettiði kiþi Üsame Bin Ladin olan, dinlerarasý
diyalogcu, Amerika ve Ýsrail muhibbi, Papa
Hazretlerinin dostu olan iblis.
19- Müslüman Türklerin “Bu sabah, Beyoðlu’nun
arka sokaklarýnda travesti Cansu býçaklanarak feci þe-
kilde öldürülmüþtür. Cenazesi yarýn Taksim meydanýn-
da düzenlenecek tören sonrasý hepimiz Cansuyuz,
hepimiz Ýb..yiz þeklinde hazýrlanan dövizlerin taþý-
nacaðý yürüyüþle topraða verilecektir. Katýlýmýnýzý
bekliyoruz.” türünden alaycý davetlerine konu olan
“ermeni” ler.
20- Paylaþtýklarý pastaya daha fazla “el” in uzan-
mamasý için Müslümanlarý ve Ýslâm’ý tehlike gören,
son yayýnladýklarý raporla bunu açýkça deklare etmek-
ten çekinmeyen TÜSÝAD’cýlar. Evet, evet bu listeyi o
kadar uzatabiliriz ki, derginin sayfalarý dolar da baþka
yazýlara yer kalmaz.
Mevzuumuz nereden nereye geldi.
Unutmadan ekleyelim; “Orhan Pamuk da akýllý
olsun akýllý”
Ancak bu yazýmýzý yazmaya baþladýðýmýzda Orhan
Pamuk’un akýllý olmasýný tavsiye edecektik. Ve onun
için bu yazýyý kaleme almýþtýk. Ama Orhan Pamuk,
zaten akýllý çýktý ve büyük ihtimalle dönmemek üzere
ülkeyi terk etti.
Elin adamý durup dururken boþa vermiyor “Nobel”i
demekki.
6 BARAN
Derin Devlet - Çukur Devletin Aktörleri
Memleket, kaba softa- ham yobazlarýn elinde kenetlenmiþ,
ardýndan taklitçiler tarih sahnesine çýkmýþ, her þey ve
herkes ‘ilerleme’ye nispetle deðerlendirilir hâle gelmiþ,
zamanýn ekabiri ‘niçin geri kaldýk’a cevap ararken, vükelâ da
merkezî, bürokratik bir yönetime doðru ‘yumuþak’ bir geçiþ
yapmýþtýr.
. ‘Çukur Devlet’in Aktörleri
ürkiye’de siyaseti “üreten”,
T
argümanlarýný belirleyen,
doðrudan veya dolaylý vasýta-
larla bir nevi ontolojik çitler inþâ eden
ve ‘egemenlik kayýtsýz, þartsýz mil-
letindir’i de yalanlayan, bürokrasidir.
Bu bürokratik elitin böylesi bir
nüfuza eriþmesi tedricî bir süreç
izlemiþtir.
Memleket, kaba softa- ham yobaz-
larýn elinde kenetlenmiþ, ardýndan tak-
litçiler tarih sahnesine çýkmýþ, her þey
ve herkes ‘ilerleme’ye nispetle deðer-
lendirilir hâle gelmiþ, zamanýn ekabiri
‘niçin geri kaldýk’a cevap ararken,
vükelâ da merkezî, bürokratik bir yöne-
time doðru ‘yumuþak’ bir geçiþ yap-
mýþtýr.
Bu geçiþ, yeni bir mevzuat ihtiyacýný
da beraberinde getirdi.
Taklitçinin formülü belli: Taklit
etmek.
Ve hemen Fransa’nýn idari mevzuatý
alýndý.
Bu mevzuatla birlikte, güç,
merkezîleþmiþ, güç merkezîleþince,
bürokratik modernleþme ihtiyacý baþ
göstermiþti.
Öyle ya rasyonel yönetim anlayýþýný
özümseyen elemanlar olmadýkça yeni
sistemin ne mânâsý vardý ki?..
Merkezin güçlü olmasý ile gücün
merkezîleþmesinin çok farklý þeyler
olduðunu idrak edemeyen, bu idraksi-
zliðin tabiî neticesi hâlinde de yeni
yönetim anlayýþýnýn içtimai tezahürlerini
kritik edemeyenler ‘ne olacak bu mem-
leketin hâli’ne cevap vermesi için çeþitli
mektepler kurdu.
Bu mektepler zamanla yepyeni bir
sýnýf olarak belirdi.
Yepyeni bir sýnýf olan yönetici
bürokratik elit, modernleþmenin de
muharrik unsuru hâline geldi, Jön
Türkler’le birlikte istiklâlini ilân etti ve
‘merkezîleþen güç’ sadece kendilerinde
temsil edilir hâle geldi.
Bunun bir adým sonrasý; kendinde
herkesten ve her þeyden öte bir deðer
vehmetme, kendine bir aþkýnlýk
atfetmedir…
Bu durum, fikrî- siyasî baðý ve
sürekliliði her ne kadar zýmnen ret
edilse de, Jön Türk- ÝT çizgisinden
gelen Kemalizm’e de sirayet etti.
Ve belki de hiçbir devlette olmayan
bir þey gerçekleþti, bir devletin kurucu
öðesi, sadece bir grup bürokratik elit
oldu.
Bu bürokratik elit, kollarý hemen
sývadý, ulus- devlet modeline sert bir
geçiþ yaptý ve toplumu sekülerleþtirmek
için yeni bir nizâm tesis etti.
Bütün bir cemiyeti sekülerleþtirmeyi
amaç edinen ve merkezîleþen güçü
elinde bulunduran insanlar, öteye dair
her türlü deðerden mahrumdu.
Bu mahrumluktan dolayý, her þeyi
elde edineceði zehabýna kapýldý.
Nefsinin esiri oldu. Sahibi olduðu gücün
mahkumu olacak kadar iktidarsýzlaþtý.
Bu türden zaaflarla malûl olanlar,
zamanla her türlü pazarlýklara da girdi,
en iðrenç tezgâhlarda da yer aldý.
Böylesine sathî bir yapýda arz-ý
endam eden ve öteye dair her türlü
deðerden yoksun olanlara bir ‘derin’lik
atfetmek, en hafif ifadeyle ahmaklýktýr.
Bunlar olsa olsa ‘çukur devlet’in temsil-
cileridir.
.‘Derin Devlet’ Kolaycýlýðý
Hâl ve keyfiyet bu iken niçin ýsrarla
bir derin devlet vurgusu yapýlýr?!.
Bunun sebeplerinden birisi kolay-
cýlýktýr.
Bir mevzunun üstüne mi
gidilemiyor; derin devlet… Adam gibi
mesele mi konuþulamýyor; derin
devlet… Türlü türlü sahtekârlýklar
mý; derin devlet…
Mevzuun üstüne gidemeyen bir âciz,
‘derin devlet’i telâffuz eder ve iþin için-
den sýyrýlýr.
Meseleyi adam gibi kritik edemeyen
bir zavallý, ‘derin devlet’i yüksek sesle
dillendirir; kafa bulandýrýr.
Sahtekârlýklarýný gizlemeye çalýþan
bir alçak, ‘derin devlet’ paranoyasýna
sarýlýr ve kendince paçayý kurtarýr.
Bir diðer sebep ise; hâdiseyi saçma-
sapan þekillerde mistifiye edip, asýl düþ-
maný gözden ýrak tutmak, müesses
nizâmdan hesap sorulmasýný engelle-
mektir.
Hâdiseyi manipüle etmede, saçma-
sapan mistifikasyonlarla düþmaný göz-
den ýrak tutmada gönüllü piyon çok.
Bunlar doðrusu çok olan yalanlarý
söyler. Parça doðrularý göz önüne serer.
Parça doðrularla hakikate erileceði
zehabýný uyandýrýr. Ve en nihayetinde de
‘bu iþin kökleri çok derinlere dayanýyor,
en iyisi hiç kurcalamayýn, kurcalasanýz
da neticeye ulaþamazsýnýz’ düþüncesini
zerkeder.
Pislikleri örtmede mevzuat hukukçu-
larýný anmadan geçmek büyük hata olur.
Zira onlar, çok önemli bir vazifeyi icra
etmekte olup, ‘hukuk devleti’
söylemiyle, ‘sakýn hesap sormaya kalk-
mayýn, yanlýþ olmuþsa bu hukuk devleti
içinde hâlledilir’ düþüncesini yer-
leþtirmekle mükelleftir.
Susurluk hâdisesi anlattýklarýmýza
güzel bir misâldir.
Bütün unsurlarýyla ifþa edilmesi
gereken sistem ve sebep olduðu pislik,
‘derin bilgilere vakýf’ araþtýrmacý-
gazeteciler marifetiyle birkaç tetikçiden
ibaret bilindi. Asýl muhataplar gözden
ýrak tutuldu. ‘Hukuk devleti’
söylemiyle, hesap sorulmasýna engel
olundu.
Hesap soruldu da ne oldu?..
Susurluk’tan kaç kiþi yargýlandý, kaç
kiþi mahkum oldu?..
. RTE’ye yakýþan kurnazlýk…
RTE’nin ta Etiyopya’lardan sarf
ettiði sözleri bu zaviyeden deðer-
lendirmeli. Ancak en baþta bilinmeli ki,
RTE’nin kurduðu cümleler, kendisine
âit deðil. Buna en baþta çapý yetmez. O,
anca sivri zekâlý danýþmanlarýnýn önüne
koyulan repliði okur.
‘Hazret’, ‘derin devlet’i falan dil-
lendirerek kendini ve yardýmcýlarýný
kurtaracaðýný zannediyor. Ama yanýlý-
yor.
RTE ‘derin devlet’e ulaþma isteðinde
samimi ise þayet, uzaklara gitmesin.
‘Çukur devlet’in piyonlarý hemen bur-
nunun dibinde. Mücadeleye oradan
baþlasýn.
Kendisinde bir mücadele azmi
görürsek, bilgi ve belge konusunda ken-
disini beslemek suretiyle yardýmcý da
oluruz.
RTE, 91’de Kumandan baþta olmak
üzere birçok gönüldaþa iþkence ediliy-
orken, raký sofralarýnda zýkkýmlanan, bu
operasyon hatýrlatýlýnca ‘Bu bizi aþar’
diyen ‘aþýlmýþ’ bakandan baþlayarak bir
operasyon baþlatabilir meselâ.
‘Çukur devlet’in aktörlerinden olan
alçaðýn, oðlunu Ýstanbul’un en büyük
mafyasý yapmak için kimlere yönelik ne
türden tertipler içinde olduðunu… Emir
kullarýný hangi amaçlarla kullandýðýný…
Yaþýna- baþýna bakmadan bayanlara ne
türden ahlâksýz tekliflerde bulun-
duðunu…
Ve meselâ büyük þehirlerimizden
birinin baþkanýna ‘Kapýcý Burhan’ýn
kim olduðunu sormakla iþe baþlayabilir.
Daha neler, neler…
… leri meþrulaþtýrmaya âlet edilmektedir.
RTE þayet samimi ise, teklifimiz
bâki.
Yok samimi deðilse –ki buradan
bakýlýnca öyle görülüyor- ve taþra kur-
nazlýlýðýyla iþin içinden sýyrýlacaðýný
Dink Cinayetinin Adlî Yönü
Yasin Hayal’i yönlendirdiði iddia
edilen “büyük abi” Erhan Tuncel’in polis
muhbiri olduðu ve Dink’e yapýlacak
suikastý, neredeyse bir sene öncesinden
haber verdiði bilgisi, elbette ki büyük bir
skandaldýr.
Hem, Erhan Tuncel, bu suikastýn
yapýlacaðýný ihbar eden kiþi olsun, hem de
tutuklansýn, bu daha da garip bir durum
deðil mi?
Ýþin içinde ne tür iþler döndüðü meçhul,
malûm olan Baþbakan’ýn, “derin devleti
deþifre edemiyoruz!” yollu acziyet itirafý!
Efendi, orasý iktidar makamý, þikâyet
makamý deðil. Bu ifâdeler de Baþbakan’a
ait, kendisine hatýrlatalým dedik…
Utanýrsa, gereðini yapsýn…
Meseleyi daðýtmadan, Erhan Tuncel
hadisesi, bana bir baþka hadiseyi tedai
ettirdi.
Hatýrladýðým kadarýyla, sene 1997 ya
da 98… Ýstanbul narkotik’te görevli Bora
Barýþ Güler adýnda genç bir komiser,
Uður Yaman
zannediyorsa yanýlýyor.
Bilmeli ki, bu samimiyetsizlik, ken-
disini hâdiselerden birinci elden mesul
kýlýyor.
Ve yine bilmeli ki, Müslüman
Anadolu halký o numaralarý artýk yut-
muyor.
Zira o pekâlâ biliyor ki;
Türkiye’de ‘derin devlet’ deðil,
çukur devlet vardýr.
Bu çukur devlette iþ tutan alçaklar
ahlâkî hiçbir deðere sahip deðildir.
Öteye dair her türlü deðerden yok-
sun olanlar, herkesle her an iþbirliði
yapabilir.
Bu iþbirliðinin mahiyeti son derece
açýk ve net olup, ahlâksýzlýk üzeredir.
Nefs esaretinin neticesinde girilen kirli
pazarlýklardýr.
‘Anlaþýlmaz, karþý konulmaz ve
hesap sorulmaz’ þeklinde uyandýrýlmaya
çalýþýlan intiba, asýl failleri gözden ýrak
tutma teþebbüsünden baþka bir þey
deðildir.
‘Hukuk devleti’ söylemi ise, pislik-
Bundan sonra yapýlacak iþ; hesap
sormaktýr.
Hesap sorulacaklar da, ‘çukur
devlet’in temsilcileri baþta olmak üzere
müesses nizâmýn bütün unsurlarýdýr.
yapýlan bir uyuþturucu operasyonu sýrasýn-
da çýkan çatýþmada öldürülür. Fail olarak
da, emniyetin kullandýðý bir muhbir ceza-
evine atýlýr. Muhbirin söyledikleri ise,
dehþet verici… O’na göre, komiser
Bora’yý uyuþturucu tacirleriyle iþbirliði
yapan arkadaþlarý, bu iþbirliðine çomak
soktuðu için vurmuþlar, suçu da kendisine
yüklemiþler… Muhbir, bu iddiasýný
mahkeme huzurunda dile getirince, bütün
hesaplar alt-üst oldu ve kendi
arkadaþlarýný katleden polislerin pislikleri
ortaya çýkmasýn diye muhbirin susturul-
masý icabetti. Ýþ, A.K. çetesinin elemaný
M.’ye verildi.
M. ve yanýndakiler, üzerlerindeki silâh-
la her türlü aramayý atlatýp (!), muhbirin
görüþ yaptýðý yere geldiler. Üç kere tetiðe
basýldý. Kurþunlardan biri boþa gitti. Biri,
muhbirin çenesini daðýttý, ama bu yara
öldürücü deðildi. Üçüncüsünde silâh ateþ
almayýnca, muhbir ölümden kurtuldu. Ve,
hadiseden habersiz, yani rüþvet ve-

Yasin, Hayalî Cihan Deðer
rmeni gazeteci Hrant
E Dink’in bir kader kurbaný
olarak vurulduðu ve öldüðü
hadise hiç ummadýk mecralara doðru
yol almaya baþladý. Aslýnda biz, haberi
daha ilk duyduðumuzda büyük bir kao-
sun baþlayacaðýný ve Batýcý laik düzenin
bir kere daha kâbus dolu günler yaþaya-
caðýný anlamýþtýk. O(gün)den bu yana
yaþanan geliþmeler bizi fazlasýyla haklý
çýkarttý.
Nasýl mý?
Þöyle: “Bir kere iþ, artýk cenazede
oluþturulmak istenen ‘hepimiz
Ermeniyiz’ psikolojik propagan-
dasýnýn da ötesine giderek, her
devrimcinin umutla beklediði
‘dumanlý hava’ya dönüþtü. Rejimi
oluþturan çeteler bir kez daha birbir-
lerine girdi.
Hepimizin bildiði gibi, bu Batýcý-
laik rejim iktidar koltuðunu iþgal etmiþ
3000 aileden mürekkep bir çeteler kon-
federasyonudur. Ýslâm’ýn dolayýsýyla ve
Müslüman Türk milletinin iktidarýna
karþý bir ittifak arzeden bu çeteler kon-
federasyonu 85 yýldýr, biat ettiði dýþarý-
daki (Batý’daki) efendileri uðruna birbir-
leriyle kanlý býçaklý haldedir.
Bu çetelerin birbirleriyle olan iç
çatýþmasý, hiç umulmadýk ve hiç
alâkasý olmayan hadiselerde bile ken-
dini göstermektedir.
rilmemiþ cezaevi personelinden biri,
silâhýn tutukluk yapmasýndan aldýðý
cesaretle, M.’nin üzerine atlayarak, muh-
biri kurtardý.
Sonrasý mý?
A.K., Türkiye’yi sarsan mafya
operasyonlarýndan birinde yakalandý ve
Kartal Cezaevine getirildi, kendisiyle bir
kez orada rastlaþtýk…
M., son duyduðumda dýþarýdaydý…
Muhbire ne olduðunu bilmiyorum,
komiser zaten arkasýnda genç bir dul
býrakarak kabre girmiþti. Çocuðu var
mýydý yok muydu hatýrlamýyorum…
Erhan Tuncel’in akýbetini de takip
etmeye niyetliyim. Muhbirlerin sonu hep
acý olmuþtur. En acýsý da kendilerini kul-
lananlar tarafýndan harcanmak olsa
gerek… Muhbirlik, yani bir yerde avcý
kekliði olmak…
Avcýnýn birinden dinlemiþtim, adamýn
biri, avcýdan satýn aldýðý avcý kekliðinin
baþýný kopartýr ve atar. Hayretler içinde
hadiseyi seyredenlere de: “Kendi soyuna
ihanet edenin cezasý budur der!”
Mevlâ görelim neyler?
BARAN 7
Ahmed Birgivi
Meselâ Hrant Dink öldürülmesi
hadisesini ele alacak olursak, hadise ilk
günlerdeki mecrâýndan saparak hiç de
beklenmedik mecralara doðru kaymaya
baþladý.
Eylemden hemen sonra, AB’ci lobi-
ler, Müslüman Anadolu üzerinde büyük
bir psikolojik baský uygulayarak, onu
kendi kimliðinden utanýr hâle getirmeyi
denedi. Elindeki medya gücü ile birlikte
görünüþte bunu bir ölçüde baþardýðýný
da sandý. Ama iþ bunu plânlayanlarýn
da ötesine giderek, AB’ci ABD’ci,
Ýsrailci laik ama Ýslam düþmaný
bütün çetelerin birbirleriyle giriþtik-
Ýþin garibi, kendi içerisinde bir bütünlük varmýþ gibi arze-
leri bir meydan savaþýna dönüþtü.
Aslýnda gerçekleþtirilme haliyle den yasal teþkilatlar bile gerek kendi içlerinde ve gerekse
haddinden fazla açýk olan bu eylemde, rakip kurumlarla olan çekiþmelerinde müthiþ bir
fazla açýklýðýndan olsa gerek, illâ ki çeteleþme manzarasý arzetmektedir.
gizli bir çete arayanlar, kendilerini bir
ânda, nimetinden faydalandýklarý bu
darbesinin çeteleri de birbirleriyle kanlý birine çelme atarken, kendi içlerinde-
rejimi oluþturan yasallaþmýþ çetelerarasý
býçaklýdýrlar. Meselâ, 28 Þubat’ý oluþtu- ki diðer çetelerde teþkilat içerisinde
bir meydan muharebesinin içinde buldu.
ran Ýslâm düþmaný çete içerisinde, rakip gördüklerine çelme atmaktadýr.
AB’ci ve ABD’ci TÜSÝAD çetesinin
ulusalcý-laik dinsiz Vural Savaþ ve Sadece milliyetçi hislerle çektirilmiþ
desteklediði Baþbakan Tayyip, ‘derin
ekibi, küreselci yahudi dönmesi Çevik sýradan birkaç fotoðraf bile Batýcý- laik
devlet’i çözemedim, beraber çözelim
Bir ve ekibiyle kanlý býçaklýdýr ve rejimin bünyesindeki kýrýlganlýðý göster-
diye ortalýkta acziyet içinde kývranýp
nitekim, bu iç savaþtan galib çýkan küre- meye yeter de artar bile. Þuna inanýn, ne
dururken, Ulusalcý laik çeteler ise,
selci dönme Çevik Bir ve ekibi ulusalcý Yasin Hayal bu kadar büyük bir organi-
bugüne kadar olduðu gibi ‘komitacýlýk’
laik-dinsiz Vural savaþ ekibini epey zasyonu hayal etmiþtir ve ne de polis
iþlerini yine ellerine ve yüzlerine
budamýþtýr. karakolunda o fotoðraflarý çektirenler
bulaþtýrdý.
Yani, Batýcý iþgalci güçler açýsýn- iþin bu boyuta geleceðini düþün-
Türkiye’de göründüðünün aksine,
dan kendilerine biat eden bu çeteler- müþlerdir.
ayný çatý altýndaki çeteler bile, dýþtaki
arasý savaþ, Batýlý iþgalcilerin Yasin Hayal o kadar açýktan bir
hesaplarýný da bozmaktadýr. eylem plâný yapmýþ ki, gerek
Türkiye, askerîyeden, polis teþki- emniyetin kendi içindeki çeteleþmeler
latýndan, iþ aleminden, barolardan, ve gerekse bu çeteleþmenin ferdî
odalar birliklerinden, basýn cami- boyutlara kadar düþmüþ olmasý, bu
asýndan, sanat camiasýndan vs. nerede fotoðraflar üzerinden birbirine mey-
bir oluþum görürseniz mutlaka çete- dan okuyan emniyet ve jandarmanýn
lerden mürekkep bir düzen man- aðýz dalaþý ve birbirine hakareti, en
zarasýný arzetmektedir. akredite tv kanalý olarak bilinen
En son Ogün Samast, Yasin Hayal, Amerikancý sapýk Enver’in
Erhan Tuncel’in adlarýnýn geçtiði ve TGRT’sinin asker katýnda yasaklan-
mahallî milliyetçi-Ýslâmî çete, belki de masý çeteler arasýndaki iç savaþýn ne
hayal bile edemeyeceði ve hiç boyutlara geldiðini de göstermiþtir.
ummadýðý bir iç savaþý hýzlandýrmýþtýr. Daha birkaç gün öncesine kadar ‘bu
Görünüþte sadece Hrant Dink’i sefer, bu iþ sonuna kadar gitsin’ diyen-
öldürmeyi plânlamýþ olan bu çete, aslýn- ler, iþ sonuna kadar gitmeye baþlayýnca
çetelerden daha kanlý býçaklýdýrlar.
da hiç farkýnda olmadan, büyük oluþacak kaosun büyüklüðünden dolayý,
Meselâ, TÜSÝAD içerisinde Koç ve
çetelerin hesaplarýný bozmuþtur. aman bu iþi kapatalým demeye
Sabancý çeteleri, basýndaki, Aydýn
Ýþin garibi, kendi içerisinde bir baþlamýþlardýr.
Doðan, Dinç Bilgin, Mehmet
bütünlük varmýþ gibi arzeden yasal Bir ihtilâlci açýsýndan ‘el oðuþturu-
Karamehmet ve Turgay Ciner çeteleri,
teþkilatlar bile gerek kendi içlerinde ve larak seyredilen’ bu manzara karþýsýnda
görünüþte AB’ci, ABD’ci olmalarýna
gerekse rakip kurumlarla olan çek- son sözümüzü söyleyelim: “Hayali olan
raðmen birbirleriyle her daim kanlý
iþmelerinde müthiþ bir çeteleþme man- birkaç Yasin daha çýkarsa, bu iþ
býçaklýdýrlar. Yine kuduz Ýslâm düþ-
zarasý arzetmektedir. Polis ile ordu bir- tamamdýr!”
manlýðý tescilli, 28 Þubat post modern
“Generallerin” Vakit’e Açtýðý Dava Bilirkiþide
Aralarýnda eski 4 kuvvet komu- gisayarýn, IP
tanýnýn da bulunduðu 312 generalin, numarasý ile
Vakit gazetesi ve eski RTÜK üyesi Mehmet
Mehmet Doðan aleyhine açtýðý Doðan’ýn bil-
manevi tazminat davasýnýn gisayarýnýn
görülmesine devam edildi. IP
Yargýtay’ýn bozma kararýndan numarasýnýn
sonra, Ankara 20. Asliye Hukuk ayný olup olmadýðý, ayný ise, bir bil- bilgisayar mühendisi ve bir
Mahkemesi’nde yeniden görülen gisayara ait IP numarasýnýn baþka hukukçudan oluþan bilirkiþi
davanýn duruþmasý; “Dava konusu bir bilgisayar tarafýndan kullanýlýp heyetinin inceleme yapmasýna”
yazýnýn gazeteye gönderildiði bil- kullanýlamayacaðý konusunda, bir karar vererek duruþmayý erteledi.
8 BARAN
Ölü Doðan F tiplerine Ýthaftýr
Anlayýþ Deðiþmeli
dalet Bakanlýðý, Behiç
A Aþçý’nýn eylemi 294.
gününe girerken yapýlan bir
açýklama ile F tipi cezaevlerinde
iyileþtirme adý altýnda, haftada 5 saat
olan ortak alan süresinin 10 saate
çýkarýldýðýný duyurdu ve hemen uygula-
maya konacaðýný bildirdi.
Bunun üzerine Behiç Aþçý ve
Adana’da kendi insiyatifiyle eylem
yapan bir bayan eylemlerine “ara”
verdiklerini açýkladýlar. Akþam saat-
lerinde de Gencay Gürsoy bunun bir ilk
adým olduðunu ve 5 Ocak’ta Bakanlýða
sunduklarý tekliflerden birçoðunun
kabul edildiðini, 10 saatlik uygulamanýn
yanýnda Cezaevleri Ýzleme
Komisyonlarý’nda Baro ve sivil kuru-
luþlardan da birer kiþinin bulunacaðýný
açýkladý.
Bu ikincisi eðer gerçekten kabul
edilmiþse bir iyileþtirme sayýlabilir.
Ancak yine de, etkinliði –geçmiþte-
cezaevi idarecileri tarafýndan “sen iste-
diðini söyle ve tesbit et, ben bildiðimi
okurum” þeklinde algýlanan bu komis-
yonlarýn hususen, þerh koyabilme, yap-
týrým kararý alabilme gücü olursa ancak
o zaman denetlemelerin iþe yarayacaðý
söylenebilir.
Gelelim büyük bir hadiseymiþ gibi
karþýlanan, bütün problemleri ortadan
kaldýrýyormuþ gibi –Bakanlýk ve basýn
zaviyesinden- görünen 10 saatlik uygu-
lamaya. Bundan önceki 6 senelik zaman
zarfýnda, hangi cezaevinde, 5 saatlik
faaliyet süresi uygulanmýþ ve alýnmýþ
bir hak olarak görülmüþ ki, þimdi 10
saatlik uygulamadan bahsediliyor?
Bugün Kandýra 1 nolu ve Bolu F
Tipi cezaevlerinde son iki-üç aydýr
faaliyet süresi ayda ya üç ya beþ saattir.
Haftada deðil, ayda!. Yani aylýk 20 saat
olmasý gereken sürenin zoraki dörtte
biri uygulanmaktadýr. Baþka cezaev-
lerinde de bu durumun farklý olduðunu
zannetmiyoruz. Zannetmiyoruz çünkü
bu bir zihniyet meselesi. Vaktinde,
Avrupa’dan izleme komisyonlarý geti-
rerek, her þeyiyle boyalý, badanalý,
sahalarý, sohbet odalarýyla F tiplerini bu
komisyonlara gösterdiler. Avrupa’dan
gelen komisyon üyeleri; “Cezaevi þart-
larý insanîdir” diyerek, bir rapor-bildiri
yayýnladýlar ve bunlar da hemen tuttur-
dular; “Bakýn gördünüz mü, Avrupa
bile F tiplerini onayladý(!) Ortada onay-
lanmayacak bir durum yok ki onayla-
masýnlar. Siz sadece cezaevinin þeklen
insanî olup olmadýðý yönünde,
“badanalý duvar, çimli toprak gezi-turiz-
mi” yaptýrdýnýz komisyona, onlar da
“olur” dedi. Ancak uygulamalarý (uygu-
lamamalarý) gösterseydiniz, o zaman
alacaðýnýz cevabý bakalým açýklayabile-
cek miydiniz?
Tam tarihiyle birlikte yaþanmýþ bir
komedinin ayrýntýsýný veriyorum:
Kandýra 1 Nolu F Tipi’ne
geliþimizin ikinci günü, sýcak su aký-
yor; ilk gün komþularýmýzdan hafta-
da bir gün sýcak su verildiðini öðren-
miþtik. O gün -16 Mayýs 2002
Perþembe- akþam17.00’ye kadar
sýcak su aktý. Biz de kendi aramýzda
hiç deðilse bütün gün sýcak su verili-
yor diye konuþmuþtuk. Ýkinci hafta
ise sadece 1 saat aktý ve ondan sonra-
ki 60 hafta daha böyle akacaktý. O
günün sýrrýný hastaneye giderken
arabadaki adli bir mahkûmdan
öðrendim. O gün yani 16 Mayýs’ta
cezaevine gazeteciler gelmiþ (gezi-tu-
rizm için) ve gezmekteymiþler, ertesi
hafta Hürriyet ve sair gazetelerde
haber:
“F tipi cezaevlerinde 7 gün 24 saat
sýcak su akýyor!”
Sanýrsýnýz adamlar bizimle bir yýl
yatýya kaldý, haberciliðe dikiz.
Meseleye dönersek, F tiplerine þekil
ve mimari olarak eksiklik, bozukluk
olsa da asýl problem bir kafa, anlayýþ
problemidir. Mimarideki katý tecrit
yapýsý, uygun hamle ve yönetimle aþýla-
bilir. Ancak zihniyet, F tipinin
mimarisinden daha katý olduðu için asýl
çözümsüzlüðü teþkil etmektedir.
Bu tecriti aþmak için canlarýný feda
eden kiþileri kuru bir “mani” olarak
görmek, bunun için yasalar çýkarmak ve
asýl uzlaþýlmaz tarafýn kendisi olan
“Bakanlýk, sistem ve yöneticiler” bir de
arsýzca karþý tarafý problemin kaynaðý
olarak göstererek üste çýkmaya çalýþý-
yorlar.
Hatýrlanýrsa, Hikmet Sami zamanýn-
da, “F tiplerinden bir demet reklam”
þeklinde, bütün gazeteciler eþliðinde,
açýlmamýþ cezaevleri gezilmiþ, hiçbir
mahkumun bizzat göremeyeceði spor
aletleri gösterilmiþti. Ýkinci reklam çok
daha komikti, tek kiþilik hücrelerin
birinde masanýn üzerine desenli mesenli
bir örtü(!) serilmiþ ve üzerine de bir
vazo içinde çiçekler(!) konulmuþtu.
(Her halde bu bütün TC yöneticilerinin
alemet-i fârikasý gibi bir þey; açýk tezat-
larý ayný karede buluþturmak.) O
masaya serilen örtü, yýllarca parasýyla
almak isterse bile mahkûma satýlmaya-
cak ve mahkûmun açýk sahadan koparýp
üzerinde hücresine getirdiði çiçekler ve
hücresinde bir kapta turp büyütmekten
mahkumlara “dava” bile açýlacaktý. Her
halde sunulacak iddianame de þu olur-
du: “Suç aleti olarak biri sarý biri pembe
iki çiçek, ayrýca hücre ortamýnda bir
tabak içerisinde gerektiði kadar su veri-
lerek turp büyütülmüþ ve yeþertilmiþtir.
Tiz hepsi soldurula!..”
Neler olmadý ki bunlar olmasýn,
oldu da.
Reklamda(!) gösterilen çiçekler ve
spor aletleri hiçbir zaman mahkumlara
verilmeyecekti ancak “karþýlama
komitesi” bunu düþünmüþtü; ilk olarak
19 Aralýk’ta kana boðularak, kaldýklarý
cezaevinden çýkarýlan mahkûmlar, geti-
rildikleri F tipinde, sopalarý kürek ve
kazma saplarýndan, yapraklarý çividen
yapýlmýþ, gösterilen spor aletlerinin
üzerinde bizzat eðitim görmüþ ayak ve
kollar tarafýndan incelikle(!) karþý-
landýlar. Devletin þefkatli elleri bir yýl
boyunca rutin bir þekilde bu kafalara
inip kalkmaktan yorulmayacaktý!
Ve bugün… 360 kiþilik mevcutlu
kapasite içerisinde, faaliyet alaný olarak
gösterilen, (gösterilen diyoruz zira
faaliyet alaný olmasý kullandýrýldýðý
mânâsýna gelmiyor) 8 adet atölye, 1
açýk, 1 kapalý spor sahasý, 4 adet sohbet
alaný, faaliyet gruplarýnda 10’ar kiþilik
olduðu düþünülürse, haftada 10 saat
nasýl yapýlacak da bu süre tamamlan-
maya çalýþýlacak? Hem de þu an
Kandýra ve Bolu’nun dolduðu bahane-
siyle, haftada beþ saat yaptýrýlmayan
faaliyetler, bu sefer kendinden menkul
bir alçak gönüllülük falan mý göstere-
cek? Benim matematiðim zayýf, yukarý-
da verilen rakamlarla alýnmaya çalýþýlan
sonucun, kaç bilinmeyenli denklemin
neticesi olduðunu bilmiyorum, fakat
haftada 5 saat olmuyorsa, 10 saat hiç
olmaz, bunu biliyorum.
En baþta Behiç Aþçý olmak üzere, ki
kendisi bir avukat ve vakanýn tarafýdýr,
sivil giriþimcilerin takipçisi olmalarý
gereken husus “yapýlýyor mu, zorla razý
CEZAEVLERÝ ÝLE ÝLGÝLÝ BÝR NOT
Geçenlerde, Yüksek Güvenlikli
denilen F Tipi cezaevlerinden birinde,
yine cep telefonlarý bulundu.
Bakanlýk yine soruþturma baþlattý
filân…
F Tipi’nde kuþ uçmaz diyenlere,
Kumandan’ýn hâlini bilip de bilmezden
gelenlere…
Yukarýdaki hadisede de görüldüðü
Veysel Kul
mý olunuyor?”dur. Eðer zorla razý olun-
muþsa konuþulmuþ ve konuþulan hiçbir
þeyin de kýymeti harbiyesi yok demek-
tir. Zira malûm olduðu üzere Bakan’ýn,
meþhur deyiþi kendince yorumlayýp
“mahkumlar olmasaydý ne güzel olurdu
þu hapishaneler” þeklinde þiar
edindiðidir. Burada mahkumlarý
“siyasî” olarak nitelemek daha doðru
olur.
Bir þeylere “olsun yeter ki olsun!”
diyerek sýnýrlar koymak, yönetmelik,
tüzük ya da kanun deðildir; ancak ve
ancak mesnetsiz bir kýsýtlamadýr. Ve de
7. yýlýna giren F tiplerinin görünen yüzü
budur, ama görmek isteyenlere…
Hala Kýrklar’dan, Kürkçü’lerden
tuhaf, anlaþýlmaz haberler geliyor.
Yapýlan ise inatla bunlarý görmemek ve
duymamak. Olanlarý bir kýsým örgüt-
lerin tutuculuðu diye geçiþtirmek. Oysa
ki geçiþtirilen köþeli bir anlayýþa sahip
sistem ve idarecilerdir. Geçiþtirildiði
sürece de problemler çözülmek yerine
artacaktýr.
Artýk “cambaza bak!” devri bitmeli,
sistemli boðma ve tecrit etme politikasý
son bulmalýdýr!
Cezaevine girdiði günden beri, hayli
dumura uðratacak iþkencelere maruz
kalan, ancak bunlara her zerresiyle dire-
nen ve onlarýn aletleri ve imkânlarýyla
onlarý vuran, þu ân F tipinde 19 aydýr
tek kiþilik hücrede F tipinin bütün
varoluþ þartlarýný sarsan, yýkan ÝBDA
Mimarý’ný selâmlarým, selâmlayýnýz. F
tiplerine doldurulan ve kendi akýllarýnca
kiþiliksizleþtirmeye çalýþtýklarý gönül-
daþlarýmý, bu zihniyetin her türlü
baskýsýný alt eden, direnen ve yenen
çabalarýndan dolayý selâmlarým, selâm-
layýnýz. Ve, ve.. En kaba fizikî
iþkencelere maruz kaldýklarý halde,
gönülleriyle ölüme yatan, yýlmayan
bütün sol dava mensuplarýný selâm-
larým, selâmlayýnýz. Siyasî mahkûm-
larýn görmezden gelinerek yapýlmaya
çalýþýlan her iþ, çalýþma elekte su taþý-
maya benzer ki, nafile çabanýn da adý
olur.
Baran’ýn ilk sayýsýnda hatýrlatýldýðý
gibi, yapýlan zindanlara bir gün yapan-
larýn da düþme ihtimâli var ki, onlarýn
“narin” bedenleri buralarda bir mevsimi
bile kaldýramaz. Akýllarýnda olsun ki,
baþlarýna gelince akýllarýna mukayyet
olabilsinler.
üzere, F Tiplerinde kuþ da uçar, kervan
da geçer.
“Olmaz”, “olamaz” denilen þeylerin
olmasý içinde yüzden fazla insanýn
ölmesi ve Behiç Aþçý’nýn ölüm oru-
cunda ölüm sýnýrýna gelmesi lâzýmmýþ.
Bunca zulüm ve ölüm ancak beye-
fendilerin vicdanlarýný harekete geçire-
biliyor. Ya da…

Tarafsýzlýk=Ýkiyüzlülük
Baran, ilk sayýsýyla gayesi-
ni, hedefini ve mücadelesinin
ne istikamette olacaðýný
izahlarýyla birliktetek tek iþare-
tledi, açýkladý.
Kâzým Gökbayrak, “Yayýn
Politikamýz” baþlýklý yazýnýn
giriþinde: “Tarafsýz, kimliksiz,
renksiz deðiliz. BD-ÝBDA
fikriyatýna baðlýyýz ve “en
küçük çaplarda bile doðru poli-
tika” ilkesi gereði bir yayýn
organýnýn “nasýl”ýný göstermek,
iþlevini yerine getirmek, “Kaim
ve Daim” olmak amacýn-
dayýz!.” Ýzahýyla, Baran’ýn
varolma sebebini çerçevelendir-
di.
Dýþardan bakan bir göz bu
“tarafsýzlýk” iddiasýna bakarak;
“bir cemaat, hizip, grup yayýn
organý olarak bu normaldir”
diyebilir. Oysa ki hiç de öyle
deðil. Hele Türkiye’de hiç
deðil! Niyesi, bu topraklarda
çýkmýþ hangi mecmua ve medya
irisi, bir tarafýn bendesi
olmamýþ gösterilebilir mi?.
Bir kere tarafsýzlýk da ne demek? “Ben hiçbirini tutmuyorum doðrudan,
olduðu gibi haberi yapýyor ve yayýnlýyorum” mu?.. O halde soralým, bir
cinayet haberinde daha yargýlanmamýþ bir þahýs için “cani, gaddar, gözü
dönmüþ sapýk” yaftalý haber yapýp, sonra da tarafsýzým demek ne oluyor?
Türkiye’de yayýnlanmakta olan
günlük, haftalýk gazete ve
dergilere bakarsanýz hemen
hepsi, “tarafsýzlýk, korkusuzluk,
gerçekleri açýklamak” iddiasýn-
dadýrlar. Bir de “dürüstlük”
meselesi var ki; artýk “vesikalý”
halleri olduðundan bunu tama-
men meselenin dýþýnda býraký-
yoruz.
Asýl bu tarafsýzlýk iddiasýn-
dakiler mercek altýna alýnmalý.
Düþünebiliyor musunuz ki, bu
gazete ve dergi irileri, kaba
servet ehlinin elinde olacak,
beslendikleri yemlikler tarafýn-
dan çýkarýlmak bahtýna eriþecek
ve tarafsýz olacaklar!
Adý her ne olursa olsun, kim
tarafýndan çýkartýlýrsa çýkartýl-
sýn, hepsi patronlarýnýn birer
kuklasý ve þu veya bu tarafýn
üyesidirler.
Bir kere tarafsýzlýk da ne
demek? “Ben hiçbirini tutmu-
yorum doðrudan, olduðu gibi
haberi yapýyor ve yayýnlýyo-
rum” mu?.. O halde soralým, bir
cinayet haberinde, daha
yargýlanmamýþ bir þahýs için
“cani, gaddar, gözü dönmüþ
sapýk” yaftalý haber yapýp,
sonra da tarafsýzým demek ne
oluyor? Burada kim adýna taraf
olunuyor o halde?..
Denilebilir ki burada kaste-
dilen baþka bir mânâdýr, tarafsýz
haber yapmak hiçbirþeyi gizle-
memek demektir. O zaman þu;
senin kesiminden (laik ve bilu-
mum laikler) birinin iþlediði bir
suç karþýsýnda “Talihsiz olay,
ona yakýþmadý, üzüntü verici”
nevinden baþlýklar atýp, hadis-
enin içyüzüyle ilgilenmek yer-
ine adamýn haline acýma ve
olayý geçiþtirmek ne oluyor?.
Biz toplumun, milletin tarafýný
mý tutuyoruz diyorsunuz? O
hâlde, bu milleti millet yapan
bu milleti üstün bir medeniyet
düzeyine taþýmýþ, Anadolu
insanýnýn dinine deðerlerine,
Ýslâm’a söverken, hergün ve
hergün bahane vermedi diye
suyu döverken, tarafsýzlýk ne
demek?. Madem tarafsýzsýn
meydana atlayýp olur olmaz her
iþte “Þeriat geliyor, irtica var”
diye donunu ne diye gösteriyor-
sun?
Her þeylerini Batý’dan o da
yarým yamalak ve asli gayesine
ters olarak olan bu “balkon
güruhu” gazetecilikte de oraya
özendiler, ancak ne hikmettir ki
batý da böyle yayýn örnekleri
olsa da, haysiyetli tavrýný her
zaman korumuþ olanlar da
vardýr. Bu ülkede bu kadar
senedir bir tane çýkmaz mý?
Doðru ya soru biraz abes oldu,
her þeyi yarým yamalak yapan-
lardan haysiyetli bir tavýr bekle-
mek abes. (Burada tek baþýna
fertleri bu zümrenin içine koy-
muyoruz.)
Düz bir okumayla gidelim;
patronu –mal sahibi- hiçbir þeye
karýþmayan tarafsýz olduðunu
iddia eden bir gazetede, genel
yayýn yönetmeninin de diðer
gazeteciler gibi bir köþesi, bu
köþesinde kendi fikirleri…
Genel Yayýn yönetmeni bir
fikre sahip olacak, bunu
köþesinde savunacak, yani bir
taraf olacak, o günkü baþlýða
çekilecek haberi seçecek ve
baþlýðý da –isterse istiþareyle
olsun- atacak ama tarafsýz ola-
cak? Bu biraz yave okumaya
benziyor.
Okullarda Batý tipi gazeteci-
lik eðitimi gören ve bu esaslara
uyan bu zümrenin içinden bir
gazeteci… Savaþ Ay…
Televizyonda bir hatýrasýný,
iþine nasýl sýký sýkýya baðlý
olduðunu belirtmek için
meslektaþýna anlatýyor; bulun-
duðu evin hemen yanýndaki bir
evde yangýn çýkmýþ ve o ilk
olarak çalýþtýðý gazeteyi aramýþ,
sonra da itfaiyeyi… Ýki telefon
arasýnda ne kadar süre olabilir
ki?.
Gazetiyi bir dakika sonra
arasan ne olacak? Telefonda,
çýkan yangýnýn mahiyeti
hakkýnda itfaiye müdürüne
rapor verecek halin yok.
BARAN
Z. Abidin Danalýoðlu
Gazetecilik ilkesine baðlý olmak
kiþiyi insan olmaktan alýkoy-
maz. Bu kiþi bir gazeteci deðil
de bir asker olsaydý, ve bu
asker kendi ailesinin de otur-
duðu þehrin bombalanacaðýný,
uçaklarýn þehrin hudutlarýna
dayandýðýný haber almýþ olsa ve
ilk tabii olarak komutanlýðýný
veya resmi mercileri arayarak
hem vazifesini ifa etmiþ hem de
binlerin hayatýný kurtarmýþ olur.
Aksi olsa, yani ailesinin hay-
atýný kurtarmak derdine düþse
ve onlarý arasa?. Tek kelimeyle
cinayet!
Tek misâlle hüküm koymak
olmaz ancak biz bunlarýn zih-
niyetini biliyoruz. Ýþte en son
misâliyle, Konya’da El-Kaide
operasyonu denilerek Kur’an
eðitim ve öðretimi verilen bir
mekân “üs” denilerek basýlýyor
ve hadisede tek fotoðraf
(önünde Savaþ Ay eliyle suç
aletini gösteriyor) duvarda
Ýslâm alfabesinin bulunduðu bir
pano, fotoðrafýn altýnda; “Örgüt
karargahýndaki ‘sýnýf’ýn
duvarýnda Arap alfabesi yer
alýyordu!” Ne bekliyorsun ki,
Kur’ân eðitimi veriliyor, Çin
alfabesi konulacak deðil ya!
Mevzua dönecek olursak,
Baran açýk kimlik ve gayesini
belirterek, herkesin güya
dürüstlük adýna, tarafsýzlýk
maskesiyle yaptýðýný, tabi bir
övünme meselesi halinde ortaya
koymuþtur. Varsa bir fikrin, er
gibi çýkar söylersin. Gerisi
kývýrmaktýr.
Baran ilk sayýsýyla yaptýðý
politika okuyucu tarafýndan,
“fikirlerinize tamamen katýl-
masam da, Saddam için bir tek
siz doðrularý yazdýnýz ve savun-
dunuz” denilerek ödülünü de
almýþtýr.
Son zamanlarda bir
gazetenin sýkça yaptýðý reklam;
“gerçekleri göstermek cesaret
ister!” diyor. Gerçekleri yazmak
da yürek ister, Baran olmak,
Aylýk olmak Furkan olmak
ister.
Baran’ý alan her okuyucu-
nun ilk görevi, darda olsa
çevresine Baran’ý okutmalý ve
yaymalýdýr.
Tarkün’ün Türküsü “Atýl,
saldýr, davran, baþar.-
Yaþayanlar böyle yaþar!”dý…
Okuyucu da, “Atýlan, saldýran,
davranan, baþaran ve
Baranlaþan bir istikamet üzere
olmalýdýr.
Kaim ve Daim olalým,
hakikatler için Baran
okuyalým...
9
Devlet, Adama Ayaðý ile Gelmez
Kâzým Gökbayrak
Zahmetsiz rahmet olmaz! Dergimizin isminin “rahmet, yað-
mur” mânâsý yanýnda “zahmet, yük” mânâsýný da biliyoruz.
Fuzulînin “Iþk derdiyle hoþem el çek ilâcumdan tabîb / Kýlma
derman kim helâküm zehri dermânundadur” meþhur beytini
de hatýrlýyoruz.
Ne ekersen onu biçersin! Devlet, adama ayaðý ile gelmez. Bu
atasözünde devletten kastedilen saadet olsa da devlet de ayný
þey! Aklýma Bolu F Tipinde yaþadýðým bir hadise geldi. Oraya
yeni nakledilen bir gönüldaþ yazdýðý mektupta “Kumandanla
ayný cezaevinde yatmak ne büyük devlet! demiþ ve cezaevi mek-
tup okuma komisyonu tarafýndan saadetimiz kýskanýlarak
“devlet” kelimesi karalanarak sansürlenmiþti. Bunu kendilerine
sorduðumuzda da “kem küm” etmiþlerdi.
Varlýðýný sürdürmek açýsýndan devletler için de, iman, aþk, iþ
ve çile gereklidir. “Kemalizmin motivasyonu yok!” diyerek yýl-
lar önceki bir röportajýnda (Kemalizmin Son Demleri)
Kumandan Mirzabeyoðlu bu duruma iþaret etmiþti. Bugün MÝT
açýklamasýyla itiraf edilen durum. Kuzey Irak’ta kýrmýzý çizgileri
çizilen, kafalarýna çuval geçirilen durum.
Ýktidarý ele geçirmenin yani kendi öz devletini kurmanýn yolu
da aynýdýr. Devlet, adama ayaðý ile gelmez. Bu kural her yerde
geçerlidir. Yani meccanî oluþlar yýkýlmaya mahkumdur. Bunun
için ÝBDA Mimarý, tâ 1999’ larda bizlere; “Müslümanlar dik
durun! Karþýnýzda leþler var!” demiþti. Ayný süreçteyiz ve ortalýk
leþlerden geçilmiyor; fakat biz gerekenleri yaparsak maksad
hasýl olacaktýr.
Müslümanýn her aksiyonu zamandan kazandýðýdýr ve onun
zaferidir. Yani Müslüman bir iþ ve eylem gerçekleþtirdiðinde
zafer kazanmýþtýr, “nihaî hedef”in erken ya da geç gelmesi o
kadar önemli deðildir. Allah rýzasýný kazanmak önemlidir. Allah
rýzasý þuurunu kaybettikten sonra Ýslâm devleti kazanýlsa bile sen
kaybetmiþ sayýlýrsýn. Bu hiçbir zaman unutulmamalý. Asýl gaye
Allah rýzasýdýr ve cennet-cehennem vasýtadýr. Cennet Baþyücelik,
cehennem ise Deccaliyet…
Herkes yaptýðý iþle görünecek. Cepheleþme bu, kendinden
zuhur bu! Yaptýðýn iþ yoksa sen de yoksun! Ýþ deðil, laf üretmek,
olmadýðý mânânýn maliki görünmek asalaklýktýr, ahlâksýzlýktýr.
Dava ahlâkýnýn olmadýðý yerde dava da yoktur. Sen geri kaldýn
diye dava da geri kalmaz. Mensup olursan olursun, gidersen
uðurlar olsun. Ortaklýkta kelle-kelek gezenlerle yürek-bilek
gezenler her zaman farkedilir. “Býraktýðým yerde otluyorsun”
argo tabiri böyleler için.
Savaþ yorgunu olmak ya da ümitsizliðe düþmek tamamen
kiþinin kendi ile alakalý zaaflarýdýr, davanýn bununla uzaktan
yakýndan bir ilgisi yoktur. Kendi düþüklüðünü davaya yaslamaya
çalýþmak, alçaklýðýn tâ kendisidir. Kendisiyle beraber davasýný ya
da gönüldaþlarýný aþaðýya çekmeye çalýþanlar, hastalýðýný
baþkalarýna da bulaþtýrmak için mikroplu balgamýný saða sola
süren “Veremli Kadýn” psikolojosindeki kadýn týynetlilerdir.
ÝBDA Mimarý’nýn “Gölgeler” romanýnda geçen hikâyede
olduðu gibi.
Üstad Necip Fazýl, gönüldaþlarý bekleyen “Üç Tehlike” ye
iþaret etmiþti. Salih Mirzabeyoðlu’nun “Necip Fazýlla Baþbaþa”
adlý eserinde: Ruhlarda pörsümek, olmadan olmuþ görünmek ve
zaman israfý içinde olmak.
Ruhlarda pörsümek yani aþk ve heyecanýný yenileyememek
aslýnda bir iman zaafýdýr. Çünkü, imanýn tanýmýnda da “iman,
olmuþ bitmiþ birþey deðil, her ân oluþ ve yenileniþtir” deniyor
ÝBDA külliyatýnda. Eðer olmuþ bitmiþ bir þey olsa idi, yaþa-
manýn da bir anlamý kalmazdý. Yaþamý anlamlý kýlmak, her ân
oluþ ve yenileniþtir. Fiziken de her an hücrelerimiz yenileniyor,
yenilenme durduðu anda ölüm baþlýyor.
Ruhçuluða inanan bizler, her ân yenilenmeye nasýl inan-
mayýz ve aþkýmýzýn eksikliðini bir hastalýk gibi nasýl hissetme-
yiz? Bir parçacýk nezle olsak hemen burnumuzu çekip durmuyor
muyuz? Dünya ve ahirette en büyük sermayemiz olan aþkýmýzýn
pörsümesi yani hastalanmasý nasýl bizi düþündürmez?
Eleþtirdiðimiz dýþýmýzdakiler gibi olmak yani ruhsuzlaþmak en
büyük korkumuz olmalý. Aþk ve heyecanýmýzý yitirmenin sonu,
dünyaya ve nefsimize tapýnmaya çýkar. Seküler ve laik hayat
tarzýný açýktan ya da gizliden benimsemeye çýkar.
Mümin (ÝBDA’cý) yorgun olmaz, ümitsiz olmaz, çünkü
mümin (ÝBDA’cý) hep yeni, hep yeniden yeni olmak zorunda.
Hep yeni olmayan, aksiyonunu-aþkýný yitiren hayatýn dýþýnda
kalýr zaten; zamanýn dýþýnda kalan yobaz ve asalak taifesinden
olur.
Küfür dahi hep yeni bir iþ peþinde, boþ durmuyor, batýl
davasý için uðraþýyor. Hak dava mensuplarýna, küfrün yaptýklarý-
na karþýlýk vermek ve onlarýn üzerine yýldýrým gibi düþmek
yakýþýr.Mümin, imanýný selamlamýþ olur böylece. “Kaim ve
daim” ancak bu þekilde olur. Yoksa hayat paspasý oluruz ve üze-
rimizden geçenleri seyretmekle kalýrýz. Týpký bir böcek gibi
ezilmek istemiyorsak, bunu ezerek göstermeliyiz!
10 BARAN

Konya’da Neler Oluyor?

Hayati Avcý

Bu operasyondan sonra þunu sormak gerekiyor. Konya Konya polisinin “El Kaide üyesi” diye gözaltýna aldýðý
75-80 yaþýndaki bir müslüman “terörist”...
Polisi niçin yalan yanlýþ bilgileri medyaya servis ederek
suç iþliyor? Sabah namazý vakti 70 yaþýndaki adamlarý
göz atýna alýp örgüt üyesi olarak göstermeye çalýþýyor?
Kimlere hizmet ediyor? Bilindiði gibi Konya 28 Þubatçý
laik-dinsizlerin yaptýðý anlaþma ile Ýsrail uçaklarýnýn
eðitim üssü haline getirilmiþti. Konya ovasýnda Filistinli
müslümanlarý daha iyi öldürsünler diye Ýsrail uçaklarý
eðitim yapýyor. Yine gayrýresmi olarak Konya’da pek çok
Mossad bürosunun bulunduðu biliniyor. Ýsrail açýsýndan
Konya stratejik bir önem arz etmeke.Bize gelen bilgilere
göre Konya’daki emniyet görevlileri içerisinde pek çok
kimse Ýsrail tarafýndan maaþa baðlanmýþ durumda.

Geçtiðimiz hafta Konya Polisi güya
El-Kaide’ye yönelik “yine” büyük(!)
bir operasyona imza attý. 48 kiþi –müslü-
man- gözaltýna alýndý, 36’sý tutuklandý.
Operasyonun ilk günü basýna yansýyan
þekliyle, daha doðrusu Konya Polisi’nin
basýný ve yargýyý manüple etmek
amacýyla verdiði haberlere göre;
operasyon 7 ilde eþ zamanlý olarak
gerçekleþtirilmiþ, 48 kiþi gözaltýna alýn-
mýþ, çok büyük(!) bir operasyonmuþ,
5 Þubat 2007 Hürriyet
örgütün bilmem kaçýncý Türkiye lideri
yakalanmýþ, örgütün okullarý(!) ele
geçirilmiþ, operasyonun adý “þifre”
operasyonuymuþ, sözüm ona örgüt men-
suplarý þifreli olarak haberleþiyormuþ da
örgütün þifreleri çözülüyormuþ da bu
yüzden operasyona “þifre” adý verilmiþ,
örgüt üyeleri çok büyük eylemler
gerçekleþtireceklermiþ ama panik doð-
masýn diye açýklanmýyormuþ. Konya
Emniyet Müdürü operasyonun ilk günü
yaptýðý açýklamada gazetecileri uyarmýþ,
operasyonun adýnýn bazý gazetelerde
yanlýþ yazýldýðýný söylemiþ.
“Operasyonun adý “þifre” aman bir yan-
lýþlýk olmasýn” demiþ. Gözaltýna alýnan-
larýn bazýlarý Afganistan’a da gitmiþ.
Falan filan.
Biz geçmiþ tecrübelerimize daya-
narak gözaltýna alýnan ve tutuklanan-
larýn bir çoðunun El-Kaide ile iliþkisi
olduðunu zannetmiyoruz. Gerçekten
söylendiði gibi aralarýnda Afganistan’a
veya Irak’a gidenler varsa bile bu
yasalara göre baþlý baþýna suç teþkil eder
mi o da baþka bir mesele. Adam
gerçekten Afganistan’a veya Irak’a
gidip Conilerle savaþmýþsa neticede
senin devletinin yapamadýðý bir þeyi
yapmýþ olur ki ýrz ve namus duygusu
olsa en azýndan takdir edilmesi
gerekir.
Konya Polisi’nin basýna verdiði
haberleri takip edince biz de Konya
Polisi’nin kimlere hizmet ettiðini daha
net olarak müþahede ettik ve Konya
Polisi’nin þifrelerini ele geçirdik.
“Konya Polisi’nin büyük operasyonu”,
“7 ilde eþ zamanlý operasyon” “þifre
operasyonu” tabirleri Konya Polisi’nin
þifreli kelimeleri. Þimdi bu þifreleri
deþifre edelim:
1- “Büyük operasyon”…”eþ zamanlý
operasyon”… Konya Polisi oldum olasý
büyük(!) ve eþzamanlý iþlere imza
atmayý sever. Konya Polisinin yaptýðý
operasyonlarda gözaltýna alýnan kiþi
sayýsý asgari 30-40 kiþidir. Ve genelde
de bu operasyonlar Ýstanbul
Polisi’nin yaptýðý büyük bir operas-
yonun arkasýndan gelir. Bu þekilde
Konya Emniyet Müdürü “biz de boþ
durmuyoruz” mesajýný vermiþ olur ki
belki bir gün kendisini keþfedip Ýstanbul
Emniyet Müdürü veya Emniyet Genel
Müdürü filan yaparlar.
Konya polisinin yaptýðý kitlesel
operasyonlarýn tamamý
Müslümanlara yöneliktir. Ýlgi sahalarý
budur. Mesela TC askerinin kafasýna
çuval geçirilmesi gibi hadiseler bunlarýn
ilgi sahasýna girmez. Türk askeri’nin
kafasýna çuval geçiren adamlar
Türkiye’ye geldiðinde hiçbir mahkeme
bunlar hakkýnda herhangi bir soruþturma
yapamaz. Bu tür hadiseler bizde
mahkemelerin görev alanýna girmediði
gibi polisin de ilgi sahasýna girmez.
Satýþlar Pazarlýksýzdýr
Çöken sistemi ve düzeni kurtarmak
için son çýrpýnýþlarýný can havliyle
gerçekleþtiren rejim ihanette ve satýþta
sýnýr tanýmýyor. O denli ki; þimdiye
kadar, vatan, bayrak, toprak, üsler,
Allah, din, kitap ne varsa satanlar, sat-
maya doyamadýlar. Sattýkça satýyorlar.
Þimdi sýra vatandaþta.
Son bir haftadýr, Konya, Ýstanbul ve
Adana baþta olmak üzere ülke çapýnda
operasyonlar yapan güvenlik güçleri,
El Kaidecileri yakaladý.
Çok önemli belge, bilgi ve dokü-
manlarýn yakalandýðý operasyonda,
yasal dernek olan Mustazaflar
derneðinin yurt genelindeki þubelerinin
adresleri, yöneticilerinin kimlikleri ve
telefon numaralarýný ele geçirdi.
Derneðe ait kartvizitler de ele geçenler
arasýndaydý. Ayrýca propaganda amaçlý
olarak doldurulmuþ küçük yaþtaki kýz
çocuklarýnýn ilahiler okuduðu CD ler
de yakalanmýþtýr.
Yakalanan yaklaþýk 50 kiþiden 38
kiþi tutuklandý.
Operasyonun, Dýþiþleri Bakaný
Abdullah Gül ve Genelkurmay baþkaný
Yaþar Büyükanýt’ýn ABD ziyaretleri
öncesi gerçekleþmesi son derece
manidar.
Tüm devlet erkaný, baþta biyolojik
olarak bakkal kör Süleyman’ýn oðlu
olmak üzere, 4 yaþýnda kýz çocuðunun
anlaþýlmaz kelimelerle ve telaffuzla
yýrtýnýrcasýna okur gibi yaptýðý Ýstiklal
Marþý’ný duygu yoðunluðundan gözleri
yaþararak izleyenlerin ve izletenlerin,
nasýl oluyor da küçük yaþtaki kýz
Konya Polisi geçtiðimiz aylarda da
büyük(!) ve eþzamanlý(!) iþlere imza
atmýþtý. 4-5 ay kadar önce de güya
“Ýbda-C”ye yönelik büyük ve eþzamanlý
bir operasyon yapmýþtý. 30 kiþi gözaltýna
alýnmýþ 18 kiþi tutuklanmýþtý. Ondan
birkaç ay önce de Kaplancýlar’a
yapýldýðý söylenen operasyonda da 60
kiþi tutuklanmýþtý. Neticesi ne oldu der-
seniz: Ýbda-C’den tutuklananlarýn 15’i
ilk duruþmada tahliye oldu.
Kaplancýlar’dan tutuklanan 60 kiþinin
55’i de ilk duruþmada tahliye olmuþtu.
çocuklarýnýn ilahi okumasýný suç
olarak kabul edebiliyorlar?
Mustazaflar derneði ki, homosek-
süellerin bile serbestçe örgütlendikleri
ve dernekleþtikleri bir ülkede, kanun-
lara göre kurulmuþ ve örgütlenmiþ bir
kuruluþ olmasýna raðmen ve sanki yasa
dýþý bir örgütlenme gibi, derneðin
yöneticilerine ait isim ve telefonlar ile
dernek adresleri suç unsuruymuþ gibi
ele geçirilebiliyor.
Hatýrlanacaðý gibi, mezkur dernek,
karikatür krizi sonrasý Danimarka’yý
protesto için Diyarbakýr’da 200.000
kiþinin katýldýðý gösteri düzenlemiþti.
Þimdi bir manada bunun da intikamý
alýnýyor.
Ayný þekilde, Danimarka’yý protesto
eden Beyazýt gösterileri sonrasý 45
civarýnda gönüldaþýmýz Ýbdacý genç,
sabahýn seher vaktinde kapýlarý
kýrýlarak evlerinden gözaltýna alýn-
mýþtý, Danimarkasever güçler tarafýn-
dan.
Diðer taraftan, ilk iki sayýdýr tefer-
ruatýný verdiðimiz þekilde, Þehid
Saddam Hüseyin’in idamýný protesto
eden ve Ýran Konsolosluðu önünde
basýn açýklamasý yapan 8 gönüldaþýmýz
da Ýran, Þii ve ABD severler tarafýn-
dan gözaltýna alýnmýþtý.
Yani nerede milli ve manevi deðer-
lere baðlý bir duruþ varsa, ülkenin ve
deðerlerin satýlmasýna karþý koyuþ
mevcutsa, vatanýn, dinin satýþýna karþý
çýkýþ ve erkekçe duruþ gerçekleþirse,
iþte bu tam baðýmsýzlýkçý ve paryalýða
karþý yükselen seslere karþý güvenlik

Hatta Konya’da iþlenen siyasi suçlara
bakmakla görevli Adana’daki aðýr ceza
mahkemesinin baþkaný ilk duruþmada
þunlarý söylemiþti: “Yahu berber,çiftçi
kim varsa getirmiþler, desenize
Konya’nýn hepsi örgüt üyesi”
2- Operasyonun adý… Nasýl olsa
yargýlama sonucunda operasyon fos
çýkacaðý için Konya polisi’nin yaptýðý
iþlerden dikkat çekici bir husus da
operasyona iddialý bir isim koymaktýr.
Ne de olsa devir imaj devri. Mesela son
Ýbda-C operasyonuna “küf operasyonu”
ismini vermiþlerdi. Herhalde rejimin
çürümüþ halinden mülhem böyle bir isim
akýllarýna gelmiþ olmalý. Bu son operas-
yona da “þifre Usame” adýný vermiþler.
Ýlk gün iddialý bir þekilde El-Kaide’nin
þifrelerini çözüyoruz derken sonraki
günlerde “üst düzey bir emniyet yetkil-
isi” þu açýklamayý yapmýþ: “Ekonomik
ve stratejik hedeflere saldýracaklardý.
Karþýmýzda çok ciddi bir örgüt var.
Öyle Kaplancýlarla falan uðraþmýy-
oruz. Karþýmýzda El Kaide var.
Bunlarýn þifresini ABD bile çözemedi.”
Operasyonun ne kadar fos olduðunu ken-
dini üst düzey yetkili diye tanýtan bu dan-
galaðýn sözlerinden anlayýn.
3- Konya Polisi’nin yaptýðý iþlerde
dikkat çekici olan üçüncü husus da paldýr
küldür, alakalý alakasýz çok sayýda kiþiyi
gözaltýna aldýktan sonra kendi uydurduk-
larý bilgileri basýna vererek sanki büyük
bir iþ yapýyor havasýnda yaygara koparýp
önce basýný daha sonra da yargýyý et-
kileyerek olabildiðince çok sayýda
Müslümaný tutuklatma arzusudur. Çünkü
nasýl olsa operasyon neticesi fos çýkacak-
týr, sanýklarýn hemen hepsi yargýlama
sonunda beraat edecektir. Ama olsun ne
kadar çok kiþi tutuklanýrsa o kadar iyi.
Mesela Ýbda-C’ye yapýlan operasyonda
güçleri Samsun Emniyet
Müdürlüðünde fotoðraf ve klip çek-
tirmelerinden arta kalan zamanlarýnda
hemen operasyon yapýyorlar.
Ýþin özü alGÜLüm- verGÜLüm
mü?
Öyle zannediliyor. O amaçla
yapýlýyor. Ancak bu alýþveriþte, ver
gülüm ama alamazsýn gülüm olacak.
Týpký, 1.körfez krizinde Özal’ýn bir
koyup üç alma hesabýndayken üçün
birini almasý gibi. Sen sadece
“verdiðinle” kalacaksýn.
Usuldendir, ABD baþkanlarý ve üst
düzey yetkililerin Türkiye’yi ziyaret-
lerinde, CIA’in belirlediði adreslere
baskýnlar yapýlýr ve ne kadar Ýbdacý ve
aþýrý solcu düþünceye sahip olanlar
varsa toplanýr ve gözaltýna alýnýr.
Sonuç ABD’ye rapor edilir ve tehlike-
siz ortamlarda ziyaretler saðlanýr.
Kendi kendine iþ yapamayan ve karar
veremeyenlerin hal-i pür melali bu.
Yine ayný senaryo, sözde Gül ve
Büyükanýt, ABD’ye giderken, bakýn
sizin çok üzerinde durduðunuz ve
rahatsýzlýk duyduðunuz, Ýslami
yapýlanma üzerine gidiyoruz, siz de
bizim hassas olduðumuz PKK
konusunda biraz olsun bize yardýmcý
olun ricasýna dayanak yapmaya
çalýþýyorlar. Yani aðababalarýna þirin
gözükmek ve onlardan aferin almak
için kendi vatandaþýný satanlara, vatan-
daþýna zulüm yapanlara ve eziyet
edenlere yazýklar olsun, makam ve
mevki için, siyasi ikbal için tüm deðer-
lerini satanlar meraklanmayýn bekliyor
sizi hem bu dünyada, ham de öbür
dünyada cehenneminiz.
Olayýn diðer boyutunda, ne
emniyetle, ne siyasilerle ve ne de ABD
BARAN
sanýklarýn “içkili gazino iþlettiði, porno
siteleri kullanarak haberleþtiði” þek-
linde yalan yayýnlar yaptýrmýþlardý.
Dinimize dahleden bari müslüman olsa.
Tabi bu haberlerin hepsinin yalan
olduðunu ve dava dosyasýnda buna dair
tek bir delil olmadýðýný söylemeye gerek
yok.
Son operasyonda da ayný þeyi yap-
týlar. Basýna sunduklarý haberlerin çoðu
yalan çýktý. Örgütün medresesi diye
lanse ettikleri ev aile evi çýktý. Arapça
belge dedikleri de Kuran, Elifba gibi her
müslümanýn evinde bulunan kitaplar. 1
Þubat tarihli Sabah gazetesinde yayýn-
lanan habere göre Konya Emniyet
Müdürü Salih Tuzcu þu açýklamayý yap-
mýþ: “ Operasyonda ele geçirilen belge,
doküman, bilgisayar ve mühimmatlar,
Emniyet Müdürlüðü’nden Konya
Adliyesi’ne konvoy oluþturacak kadar
çok” Öyleyse konvoy oluþturacak kadar
çok olan mühimmatlar nerede?
Operasyon neticesinde öðreniyoruz ki
gözaltýna alýnan sanýklarda sadece ruh-
satlý 3 tane silah yakalanmýþ.Bir tanesi
ruhsatlý,diðeri de serbest býrakýlan bir
þahsa ait.
Konya Emniyeti’nin yalan haberler-
ine kurban olanlardan birisi de gazeteci
Savaþ Ay oldu. Operasyonun baþýnda
Konya’ya giden ve “El Kaide’nin mek-
tebi bulundu” þeklinde haberler yapan
Savaþ Ay daha sonra Akit Gazetesi’ne
yaptýðý açýklamada dolduruþa getirildiði-
ni ifade ederek þunlarý
söyledi:”Gazetecilik heyecaný ile
atladým Konya’ya gittim. Ajanslardan
gelen haberlerde söz konusu evin, bir
dershane olduðu söyleniyordu. Aile evi
olduðunu bilseydim kapýsýndan
geçmezdim. Örgüt evi niyetiyle
girdim. Fakat kapýsýndan girince
ile ilgileri olmayan ya da olmamasý
gereken yargý personeli. Mesnetsiz,
delilsiz ve ilahi okuyan küçük yaþtaki
kýz çocuðu görüntüleri ve dernek
kartvizitlerini suç unsuru sayarak
tutuklama kararý verenler. Bir karar da
Mason dernek ve localarý için verin de
görelim bakalým. Yýllardýr gizli ve yer
altý örgütlenmesi ile ülkeyi ele geçiren,
yöneten, iktidarlarý deviren Mason
Localarýndan bahsediyorum. Görelim
bakalým baðýmsýz yargýyý. Hiç
kimseden emir ve talimat almayan,
vicdanýnýn sesiyle tarafsýz karar veren
yargýyý.
Unutmayýn; HUKUK HERKESE
LAZIM.
Adil Doðru
11
þaþýrdým. Sadece Arapça harflerin yer Þubatçý laik-dinsizlerin yaptýðý anlaþma
aldýðý odayý gördüm. Çocuk odasý gibi ile Ýsrail uçaklarýnýn eðitim üssü haline
bir yer sadece.” Savaþ Ay þu anda getirilmiþti. Konya ovasýnda Filistinli
muhtemelen beni arkamdan kim itti diye müslümanlarý daha iyi öldürsünler diye
küfrediyordur. Ayný hususta Emniyet Ýsrail uçaklarý eðitim yapýyor. Yine
Genel Müdürlüðü Sözcüsü Ýsmail gayrýresmi olarak Konya’da pek çok
Çalýþkan da Konya halkýnýn yoðun Mossad bürosunun bulunduðu biliniyor.
þikayetleri üzerine þu açýklamayý yap- Ýsrail açýsýndan Konya stratejik bir önem
mak zorunda kalmýþ:”Bize gelen istih- arz etmekte.Bize gelen bilgilere göre
barat notlarýna göre, o villaya çocuklara Konya’daki emniyet görevlileri
yasa dýþý eðitim verildiði, sonrasýnda içerisinde pek çok kimse Ýsrail tarafýndan
karne daðýtýldýðý bilgileri üzerine maaþa baðlanmýþ durumda. Bunlar isim
operasyon düzenlendi. Operasyon üzer- isim biliniyor. Yine bütün Konya’lý
ine bu bilginin bazý gazetecilere de Müslümanlarýn bildiði bir hadise de
iletildiði anlaþýlýyor. Henüz ne olduðu Konya’da inþa edilen Mevlana Kültür
anlaþýlmamýþken bu bilginin sýzdýrýlmasý Merkezi’nin Yahudiler tarafýndan
düþündürücü.” Emniyet Sözcüsü ayrýca finanse edildiði. Yahudiler Konya
Savaþ Ay’ýn eve giriþinde Konya ovasýný Ýsrail’in yuvasý haline getirmeye
Emniyet Müdürlüðü görevlilerinin ve kendi çýkarlarýna zarar vermeyecek
yardýmcý olup olmadýðýnýn araþtýrýldýðýný bir müslümanlýk anlayýþý geliþtirmeye
bu konuda soruþturma yapýldýðýný belirt- çalýþýyor. Bu operasyon sýrasýnda
miþ. Bu konuda araþtýrma yapmaya ne CIA’nýn de operasyon hakkýnda bilgi
hacet. Savaþ Ay’ý Konya’ya kimin aldýðý gazetelerde yazdý. Bu haberi
çaðýrdýðý ve eve kimlerin götürdüðü CIA’nýn bilgi aldýðý þeklinde deðil de
belli. CIA ve Mossad’ýn bu operasyonu
Bu operasyondan sonra þunu sormak doðrudan yönettiði þeklinde tashih
gerekiyor. Konya Polisi niçin yalan yan- edersek daha doðru bir deðerlendirme
lýþ bilgileri medyaya servis ederek suç yapmýþ olur ve Konya Polisi’nin kime
iþliyor? Sabah namazý vakti 70 yaþýnda- hizmet ettiðini açýk bir þekilde tesbit
ki dedeleri göz altýna alýp örgüt üyesi etmiþ oluruz. Son söz: KONYA OVASI
olarak göstermeye çalýþýyor? Kimlere ÝSRAÝL YUVASI OLMAYACAK!
hizmet ediyor? Bilindiði gibi Konya 28
SANIKLARIN AVUKATI
MUSTAFA ATILGAN’IN AÇIKLAMALARI:
Gözaltýna alýnan 48 vatandaþýn evlerinde yapýlan ara-
mada 1’i ruhsatlý 3 tabanca, 5-6 av tüfeði bulundu. Bunlar
herkesin her yerden kolaylýkla temin edeceði malzemeler.
1’i ruhsatlý olan bu tabancalarýn ikisini yakalatan kiþiler
serbest býrakýldý. Bu da gösteriyor ki, silahlý örgüte üye
olmakla tutuklanan bu vatandaþlarýn sadece birisinde silah
yakalandý. Bu nasýl örgüt üyesi olmaktýr.
Tutuklanan kiþilere yaptýklarý veya yapmayý
düþündükleri hiçbir suç isnat edilmemiþtir. Eylem yap-
mayan veya eylem hazýrlýðýnda olmayan bir silahlý
örgütün varlýðý da hayatýn olaðan akýþýna aykýrýdýr. Sanýklara yapýlanlar tamamen
afaki suçlamalardýr. Tutuklamalar Basýnýn abartmasý, lince dönüþtürmesi üzerine
gerçekleþtirilmiþtir. Baþbakan Recep Tayip Erdoðan’a yönelik bir eylem hazýr-
lýðýnda olduklarý tamamen basýnýn uydurmasýdýr. Ben sanýklarýn hem emniyetteki
sorgularýnda hem de savcýlýk ve hakimlikteki sorgularýnda bulundum. Hiçbir
sanýða bu yönde suç isnat edilmedi, kendileri bu yönde bir soruya muhatap
olmadýlar.
Silahlý örgüt üyesi olmakla itham edilen kiþiler arasýnda örgütsel faaliyetler-
den yargýlanan veya ceza alan hiçbir kimse yok, bu anlamda sabýkalarý temiz.
Evinde dini kitap, dini filmden oluþan cd, av tüfeði bulundurduðu için, yurt-
dýþýna giriþ çýkýþ yaptýklarý için, hatta ve hatta telefonda kýymalý pide istedikleri
baþka yere çekilerek birtakým insanlar örgüt üyesi olmakla suçlanacaksa,
Türkiye’de örgüt üyesi olmayan kimse kalmaz. Bu operasyonda insanlarýn 10-15
yýl önce yaptýklarý yurtdýþý seyahatleri örgüt üyesi olmalarýna delil olarak göster-
ilmiþtir. Bu hukukun katlidir. Kabul edilemez.
12
Göklerden Bir Ýþaret!
Zevke Hitaben Göklere Bakýn!
Yerde sürünenlerin sefilliðine buna
raðmen kibirli oluþlarýna mukabil gök-
lerde þiiriyet tüten azim kýpýrdanýþlara
þahit olmaktayýz.
Daha önce Çeçenistan semalarýnda
görünen Allah yazýsýndan sonra þimdi de
Baþyücelik Devleti bayraðý olan üç hilal
bir yýldýzýn resmediliþine þahit olduk.
Yer Tokat’ýn Pazar Ýlçesi. Çoluk
çocuk herkes sokaða çýkmýþ gökyüzüne
bakmakta... Elinde fotoðraf makinesi
olanlar ardý ardýna resim çekmekte...
MHP teþkilatý da vakayý kendilerine
yamama çabasý içinde... Fakat görmezden
geldikleri tek nokta orada ÝBDA
bayraðýnýn ayýrýcý sembolü yýldýzýn da
bulunmasý. Evet. Þahit olduklarý sembol,
Ýlk Türk Yýlaný: BARANÎ
Adnan Menderes Üniversitesin-
den bir ekip,
Hatay yakýn-
larýnda, bilim-
sel olarak tespit
edilmiþ yýlan
türlerinden
farklý bir yýlan
çeþiti buldu.
Yýlana ‘Barani’
adý verildi…
Adnan
Menderes
Üniversitesin-
den bir ekip,
Hatay’ýn Dörtyol ilçesi yakýn-
larýnda TÜBÝTAK tarafýndan destek-
lenen proje kapsamýnda yaptýklarý
arazi çalýþmalarý sýrasýnda yeni bir
yýlan türü keþfetti.
Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji
Bölümü öðretim üyesi Prof. Dr.
Kurtuluþ Olgun ve arkadaþlarý,
“Eirenis” cinsi yýlanlarýn
Türkiye’deki daðýlýmýný araþtýrýrken,
bölgede ayný türden iki yýlan
yakaladý. Bu yýlanlarýn bilimsel
olarak tespit edilmiþ yýlan tür-
lerinden farklý olduðunu anlaþýldý.
Türkler tarafýndan ilk kez bir sürün-
gen türü keþfedildiðini belirten
Olgun, söz konusu yýlanlarýn
“Rhynchocalamus” cinsine ait yeni
bir tür olduðunu ve dünyada “R.
Arabicus” ve “R. Melanocephalus”
olmak üzere iki yakýn akrabasýnýn
mavi zemin üstüne üç hilal bir yýldýz
olarak Baþyücelik Devleti bayraðýdýr.
Diðer bir yer ise Muðla. Halk
gökyüzünden gelen bir patlama sesiyle
yine sokaklarda ve dehþet içinde. Ayný
saatlerde Aydýn, Ýzmir, Manisa ve
Burdur’da gökyüzünde ateþ topu görülü-
yor.
Uzman sýfatýyla konuþanlar, bilmem
hangi gökcisminin atmosfere girerken
basýnçtan patlamasý ve ýþýk yaymasý þek-
linde hadiseyi “tefsir” etse de, biz gök-
lerde cereyan eden bu hareketliði, önce
tarihle birlikte dilimizin, vatanýmýzýn,
topraðýmýzýn hâsýlý tüm varlýðýmýzýn
ancak ateþle temizlendikten sonradýr ki
Baþyücelik’le ödüllendirileceði þeklinde
tefsir ettik.
bulunduðunu tespit ettik. Olgun, söz-
lerini þöyle
sürdürdü:
“Türkiye ve
dünya için yeni
olan bu yýlana
kurbaða ve
sürüngen bili-
mine uzun
süredir emek
veren, Dokuz
Eylül Üniver-
sitesi Biyoloji
Bölümü’nden
geçen hafta
emekli olan Prof. Dr. Ýbrahim
Baran’ýn adýný verdik. Böylece
yýlanýn bilimsel adý
‘Rhynchocalamus Barani’ oldu. 30
santimetre uzunluðundaki bu yýlanýn
ilk kez Türk araþtýrmacýlar olarak
benimle birlikte Araþtýrma Görevlisi
Aziz Avcý, Dr. Çetin Ilgaz, Dr.
Nazan Üzüm ve doktora öðrencisi
Can Yýlmaz tarafýndan bulunmasý
ayrý bir anlam ifade ediyor.”
Rhynchocalamus Barani’ye ait bilgi-
leri içeren makalenin 29 Ocak
2007’de uluslararasý bilimsel çalýþ-
malarýn yer aldýðý “Zootaxa” der-
gisinde yayýmlanmasýyla Türk ekibin
baþarýsýnýn dünyaya duyurulduðunu
anlatan Olgun, bu türün, Türkiye’de
yaþadýðý tahmin edilen 46 yýlan
türüne 47. tür olarak eklendiðini de
kaydetti.
13
HAFTALIK PANORAMA
gösterenlerin çoðunun ayýnda beklenen muhtemel
Dolar ABD’li olmasý göz önüne bir kuraklýðýn önünü alacak Atatürkçü Beton Yýðýný
Bereketi(!) alýnýrsa, tehlikeyi fark mý?
Denizli’de kaçak bir yapý belediyenin yýkým Sloganýyla Van’a gitmiþlerdi.
etmeyip tedbir almamak;
Türkiye’nin gerek siyasi tehdidiyle karþý karþýya kalýnca “Atatürkçü” olu- Yine, Kemalistlerin yýlmaz
aksine sevinç naralarý atmak
gerekse iktisadî sefaleti orta- verdi. savaþçýsý Ýstanbul Üniversite-
ya “ahmak”lýktýr ya da
da... Kerkük, Ýran, Denizli Belediye Baþkaný Nihat Zeybekci, si Eski Rektörü –veya rektör
“hain”liktir. Niðde Sulh Ceza Mahkemesi’nce tutuklandý.
Cumhurbaþkanlýðý seçimleri, Cafer Sadýk Abalýoðlu (CSA) Eðitim ve Kültür eskisi- Kemal Alemdaroðlu da hýrsýzlýk yapýp
3 yýlda 3 trilyon dolar Rektörlük görevini yürütürken bir banka ile per-
Ermeni meseleleriyle kriz Vakfý binasýnýn tahliyesiyle ilgili açýklamalarda baþkasýnýn ilmî makalesini, kendisininmiþ gibi
açýk veren ABD niçin sonel maaþ sözleþmesi imzaladýðý ve bankadan
eþiðinde bulunan Türkiye’ye þöyle konuþtu: ‘’Tahliye talebini ilettiðimizde, göstermiþti.
piyasaya bol miktarda para aldýðý 135 bin YTL’yi zimmetine geçirdiði için
yabancý raðbet artýyor. En binaya Atatürk’ün posterleri kondu. Bina
pompalamaktadýr? Bu para soruþturma açýlan Ecer, Niðde Sulh Ceza
ufak bir pürüzden etkilenip akýþý, özellikle hazine Atatürkçü oldu.” Atatürkçü Hýrsýz
Mahkemesinde verdiði ifadesinde, banka ile pro-
kaçan yabancý sermaye, ne ihalelerine olan yoðun talep Kemalistlerin sahtekarlýðý bir hadiseyle daha Baþörtüsünün yasaklandýðý kurumlarýn baþýn-
tokol imzaladýðýný, ancak 135 bin YTL’nin
oldu da bu kadar yüksek risk ne manaya gelmektedir? teyid edilmiþ oldu. Hatýrlanacaðý üzere Van 100. da hýrsýzlýðý tescillenmiþ üniversiteler gelir.
üniversite hesabýna geçip geçmediðinin kendisi
oluþmasýna raðmen kaçmadý? Toprak bereketten uzak iken, Yýl Üniversitesi rektörü Yücel Aþkýn’ýn hýrsýzlýk Hýrsýz rektörler sýnýfýndan sýcak bir haber:
ile bir ilgisinin olmadýðýný söyledi. Ecer,
Ýlginin merkezinde hazine dolarýn bereketlenmesi, yaz yaptýðý ortaya çýkýnca Kemalistler, “Aþkýn’a Niðde Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr.
mahkeme tarafýndan tutuklandý.
ihalelerinin oluþu ve ilgi sahip çýkmak, Cumhuriyete sahip çýkmaktýr.” Ferhat Ecer, zimmetine para geçirdiði iddiasýyla
Çocuk Fuhuþ Pazarlýðý
Ciddi Yeþil Devrim mi; Yeþil Dolar mý?
Düþmanlarý! Batýcýlarýn açýk hava kerhanesine çevirdiði illerimizin
baþýnda Antalya gelir. Turizm cenneti diyerek kadýný Devlet! Adana’da AKP’nin tertiplediði bir
yabancýlara peþkeþ çekenler, ayný zamanda fahiþeliði de toplantýya gençler, parti amblemlerinin de
bulunduðu “turuncu” atkýlarla katýlýyor.
meþru gösteriyorlar. Cinnete varan hadiselerin sebeblerinden TC Irak’a petrol ürünleri sat-
Elbetteki akla hemen “turuncu” devrimler
biri de bu bakýþýn toplumda normal olarak karþýlanmasý. Onun mak istiyor. Fakat kukla Irak
ve Soros adlý spekülatör geliyor. Gençler
içindir ki cinnetler artýk bizi dehþete sürüklemiyor; rejim hükümeti, TC’ye Kuzey Irak’taki
de bunun farkýnda. Yani ABD’nin
bunun alt yapýsýný zaten þuurumuza zerk etmiþ. Bu çerçeve- yetkililerle muhatap olmasýný kucaðýnda bir devrim istiyorlar. Þuurlu
den aþaðýdaki haber: istiyor. Yani ABD’nin kurdurttuðu veya þuursuz, her biri vatan haini sýnýfýna
Antalya’nýn Alanya Ýlçesi’nde M.Y. adlý biri, fuhuþ yap- Kürdistan’la... Bakan Kürþat adýný kazýtan bu gençler karþýsýnda AKP
Antakya’da 10 aylýk bir
týðýný tesbit ettiði AY. Adlý eþini sokak ortasýnda býçakladý. Tüzmen, mektuplarýna cevap ala- Adana Milletvekili Abdullah Çalýþkan,
bebek dövüldükten sonra kýþ diye bir ülke yoktur. Aþaðýdaki
madýðýný söylüyor ve ekliyor: romantik bir devrimci olarak devrimden
ortasýnda sokaða terk edili- MY, karýsýný bir cadde üzerinde erkeklerle pazarlýk yaparken geliþmelere bakýnýz ve hük- yana olduðunu belirterek, “Devrim ya kýr- tabanýna kadar sirayetine þahit olduðumuz
ve para alýrken görmüþ. “Bizim muhatabýmýz Irak bu mânâyý nasýl ifade edeceksiniz? Biz bu
yor. Çocuðun dayak sonucu mümüzü doðrulayýnýz: mýzý ya da yeþildir. Ben yeþilden yanayým
süt diþlerinin kýrýldýðý tesbit Bu, hadisenin MY açýsýndan görünüþü... Devletidir. Karþýmýzda ciddi bir
En büyük stratejik ortaklarý(!), gençler” diyor. mânânýn konacaðý kelime olarak
ediliyor. 17 aylýk bebeðe AY ise halini bir TV dizisine ýsmarlayarak izah edebilir. devlet görmek istiyoruz” Tayyip Erdoðan’da tecelli eden ve “irtidat”tan baþka bir kelime bulamadýk.
Anlaþýlan o ki, Irak rejimi, yoðun taleplere raðmen TC ile
tecavüz, Çocuk Esirgeme Ona göre kocasý az kazanýyor veya hiç kazanmýyordur. PKK’yý ayný hizada görmek iste-
Kurumlarýndaki taciz ve kukla olmasýna raðmen TC’yi
Çocuklarýnýn yaþamasý, kocasýnýn mutlu olmasý için –belki mektedir. ABD’nin koordinatör
dayak ve daha sýralamakta 150 bin dolar deðil ama- üç beþ kuruþa ihtiyacý vardýr. Eline ciddi devlet olarak görmüyor.
Bu çerçevede yine Kürþat atamaktan maksadý meðerse
zorlandýðýmýz binlerce mikrofonu kapanýn dizideki menfi durumu kabul edilebilir arabuluculukmuþ.
hadise, bu tip vakalarýn görmesi onu bu duruma getirmiþtir. Artýk o da bir –kendi Tüzmen, 150 iþadamý ile birlikte
bakan sýfatýyla Libya’ya gidiyor. Libya’dan resmi heyet kovul-
münferit deðil tamamen çapýnda- “Þehrazat”týr; masal kahramanýdýr. Býçaklanmayý
Fakat gezinin tamamlanmasýndan muþtur.
rejim kaynaklý cinnetler deðil, lüks bir hayatý hak etmiþtir. Çocuðunun ileride “o..
önce gerçekleþmesi beklenen Irak kukla hükümeti, TC’nin
olduðunu ortaya koyuyor. çocuðu” olarak lakaplandýrýlmasý, kocasýnýn boynuzlu olarak
Libya Baþbakaný Al Baðdadi Ali taleplerini kaale almamaktadýr.
Sokakta bulunan çocuk, kalmasý pek de umurunda deðildir.
Al Mahmudi ile görüþmesi iptal Bir zamanlar “kulaklarýný
iþkenceden tamamen kurtul-
muþ deðildir. Polisler ediliyor. çekelim þunlarýn. Bizim
çocuðu, iþkence ve taciz Bu hadiseler, mevcut rejimin verdiðimiz pasaportlarla seyahat
ediyorlar.” dedikleri Barzani ve
sabýkasý kabarýk olan dýþ siyaset sahnesinden tamamen
Esirgeme kurumuna yer- silindiðinin iþaretidir. Ve artýk dýþ Talabani sürekli tehditler savur-
maktadýr.
leþtiriyor. dünya itibariyle neredeyse TC
Batý hayat tarzýnýn may-
munu olan rejimde, çocuk
Okullarda Þiddeti Araþtýrma Komisyonu
sevgisi iþte ancak bu kadar-
dýr. 550 Varlýk üyesi CHP Milletvekili Muharrem Ýnce’nin
dilinden milletvekillerinin itibarlarý:
(Muharrem Ýnce, komisyon çalýþmalarýnýn TV’lerde yer bulmamasýndan
F Tipi’ne Protestolar yakýnýyor.)
“550 milletvekili bir
Behiç Aþçý’nýn ölüm orucunu býrak- Hülya Avþar etmiyoruz.”
masýna raðmen, göstermelik bir deðiþiklik Meclis çatýsý altýnda
yapan Adalet Bakanlýðýna karþý F tipi faaliyet gösterenlerin
protestolarý sürüyor. yekûnu, ancak bu kadar
Adana’da TAYAD üyeleri, F tipi ceza- isabetli bir tesbite muha-
evlerinde uygulanan tecridin kaldýrýlmasý tap olabilir. Hülya
için eylem yaptý. Ýnönü Parký’nda toplanan Avþar’ýn bizim
TAYAD üyeleri, “Tecridi kaldýrýn, ölüm- gözümüzde ne olduðu
leri durdurun”, “Yaþasýn onurlu malûm. Bu çerçevede
mücadelemiz” þeklinde sloganlar attý. milletvekillerinin duru-
Yapýlan açýklamada, 22 Ocak’ta Adalet munu izah, hem gerek- Bu Manzarayý Müslümanlýðýna ve Türklüðüne yediremeyip, Türk Bayraðý
altýnda yapýlan bu alçaklýðý protesto eden - bir önceki sayýmýzda haberi
Bakanlýðý’nýn yayýmladýðý genelgede sizdir hem de bir kuruma
hakaret içerdiði için dava mevcut- Marmarisli Ülkücülerin Merkez tarafýndan MHP içindeki görevle-
belirli sayýda tutuklu ve hükümlünün bir
konusu olabilir. “550 var- rine son verildi. “Bu aþaðýlýk manzarayý protesto etmenin karþýlýðý bu mu
araya gelmesinin kabul edilmesinin ardýn-
olmalýydý” diye soran Ülkücüler MHP yönetiminin bu tavrýný aðýr bir dille
dan ölüm oruçlarýnýn durdurulduðu hatýrlatýlarak direniþin kazandýðý söylendi.. lýk” demek yeterli.
eleþtirdiler. Ve “iþte bizim protesto ettiðimiz bu manzaraydý” dediler.
14
ÝKTÝSAT
KORKUNÇ SOYGUN:
TC Faize 5 Yýlda 184 Milyar Dolar Ödedi
Türkiye, 2001 krizinden sonra enflas-
yonu kontrol altýna almasýna, yapýsal
reformlar ve enflasyondaki düþüþe koþut
olarak faiz harcamalarýný oransal ve miktar
olarak azaltmasýna karþýn, yine de geçen 5
yýlda (2002-2006 dönemi) faize 184,3 mil-
yar dolar (2005 rakamlarý geçici, 2006
rakamlarý gerçekleþme tahmini) harcadý.
AA muhabirinin yaptýðý hesaplamalara
göre, bu parayla, Türkiye’deki en fakir 2,5
milyon kiþiye 15 yýl boyunca 4 kiþilik aile
baþýna aylýk net 405 YTL verilmesi,
GAP’ýn bitirilmesi, 10 bin kilometre
demiryolu, 3 bin kilometre otoyol, 5 tane
Atatürk Barajý kadar elektrik üretecek
baraj, büyükþehirlere 400 kilometre metro,
3. Boðaz köprüsü, 2 milyon gecekondu ye-
rine modern konutlar yapýlmasý halinde bile
4,7 milyar dolar para kalýyor. Kalan 4,7
milyar dolarla binlerce spor tesisi ile ülkeyi
donatmak mümkün.
En fakir 2,5 milyon kiþiye 15 yýl
boyunca aile baþý aylýk net 405 YTL ve-
rilmesi için 31,6, Güneydoðu Anadolu
Projesi’nin (GAP) tüm safhalarýyla birlikte
bitirilmesi için 16, 10 bin kilometre
demiryolu yapýlmasý için 30, 3 bin kilo-
metre otoyol yapýlmasý için 27, 2 milyon
gecekondu yerine modern konutlar yapýl-
masý için 42,8, 5 tane Atatürk Barajý kadar
elektrik üretecek (45 milyar kilovat saat)
baraj ve hidroelektrik santral yapýlmasý için
15, büyükþehirlere 400 kilometre metro
hattý yapýlmasý için 16, 3. Boðaz
köprüsünün yapýlmasý için 1,2 milyar dolar
kaynak gerekiyor. Faize 5 yýlda harcanan
para, tüm bunlarý karþýlarken, 4,7 milyar
dolar da artýyor.
Türkiye’de 2001’de yaþanan krizin
ardýndan 2002-2006 döneminde genel
devlet gelirleri 633,4 milyar dolarý
bulurken, genel faiz dýþý gider 503 milyar
dolar, faiz dahil genel toplam gider de
687,3 milyar dolar oldu.
2006 ve 2007 Yýllýk Programlarýndaki,
2002, 2003, 2004 kesin, 2005 geçici ve
2006 gerçekleþme tahmini verilerden yarar-
lanarak ve dolara çevirerek yapýlan
hesaplamaya göre Türkiye, 2002 yýlýnda
73,6, 2003’de 95,9, 2004’de 123,8, 2005’de
159,4, 2006’da 180,7 milyar dolar gelir
elde etti. Buna karþýn 2002 yýlýnda 98,7,
2003’de 120, 2004’te 139,9, 2005 yýlýnda
158,5, 2006’da 170,2 milyar dolar harcama
yaptý.
Türkiye, faize ise 2002 yýlýnda 35,6,
2003’de 40,4, 2004’de 40,7, 2005’de 34,8,
2006 yýlýnda ise 32,8 milyar dolar harcadý.
Buna karþýn, yatýrýma 2002 yýlýnda 8,5,
2003’de 8,7, 2004’de 9,5, 2005’de 13,9,
2006’da 15 milyar dolar para ayýrabildi.
Faize giden 184,3 milyar dolar, yatýrým
için ayrýlan 55,7 milyar dolarýn üç katýndan
fazla bir tutarý buluyor.
KAMU YATIRIM STOKU 139
MÝLYAR DOLARKEN, FAÝZE GÝDEN
184,3
Bu kadar parayla ne yapýlýr diye
bakýldýðýnda, örneðin halen kamunun
stokundaki proje sayýsý 2006 itibarýyla 2
bin 525, bu projelerin cari fiyatlarla toplam
tutarý 139 milyar dolar. Yani faize giden
parayla kamunun stokundaki bütün yatýrým-
larý tamamlamak mümkün. Yatýrýmlarýn
bitmesi için 5-6 yýl, bazýlarý için 30 yýl bek-
lemek gerekmiyor. Türkiye’nin kaderini
deðiþtirecek projelerden GAP, bütün aþa-
malarýyla 32 milyar dolar. Projeye, þu ana
kadar 16 milyar dolar harcanmýþ. Faize 5
yýlda harcanan parayla, 6 tane GAP’a
baþlamak ve bitirmek neredeyse mümkün.
BARAN
35 MÝLYON ÝNSANA EV YAPMAK
MÜMKÜN
Maliye Bakanlýðý verilerine göre, 2006
yýlý fiyatlarýyla betonarme karkas 1. sýnýf
100 metre kare bir evin inþaat maliyeti 30
bin 837 YTL, dolar olarak da 21 bin 386
dolarý buluyor. Buna göre faize giden 184,3
milyar dolarla 8 milyon 617 bin 787 ev
yapmak mümkün ki bu da Türkiye’deki
konut stokunun yaklaþýk yarýsýný yenilemek
anlamýna geliyor. Depreme dayanýklý,
gecekondusuz, modern kentler yaratmak,
35-36 milyon insaný modern evlere yer-
leþtirmek demek...
PARANIN TÜMÜYLE, AYNI
ANDA 30 BÝN KM DEMÝRYOLU, 10
BÝN KM OTOYOL YAPILABÝLÝYOR
Devlet Planlama Teþkilatýnýn (DPT)
hesaplamalarýna göre, çift hatlý, elektrikli
ve sinyalli 1 kilometrelik demiryolunun
maliyeti düz arazide 1,4, engebeli arazide
3, çok engebeli arazide ise 4,2 milyon
dolar. Buna karþýn 1 kilometrelik otoyolun
maliyeti düz arazide 6, engebeli arazide 12
milyon dolarý buluyor. 184,3 milyar dolarýn
yarýsý demiryolu, yarýsý otoyol yapýmý için
harcansa, engebeli arazi hesabýyla 30 bin
717 kilometre demiryolu yapýlýr, þu anki 8
bin 697 kilometrelik anahat uzunluðu 39
bin 414 kilometreye ulaþýr, bütün iller
demiryoluna baðlanýr, batýlý standartlar tut-
turulur. Kalan parayla 10 bin 239 kilometre
otoyol (düz ve engebeli arazi ortalamasý
olarak 9 milyon dolar baz alýndý) yapýlýr,
bin 775 kilometrelik hat uzunluðu 12 bin
14 kilometreye ulaþýr ve bütün büyük
kentler otoyolla birbirine baðlanýr.
5 YILLIK FAÝZ PARASI 15 YIL
BOYUNCA FAKÝR BIRAKMIYOR
Yok eðer bu para, ‘sosyal harcamalar
için kullanýlacak ve ülkede aç susuz
kalmayacak’ denilirse, Türkiye nüfusunun
en fakir yüzde 20’sine (2006 yýlý verileriyle
14 milyon 594 bin 800 kiþi) 15 yýl boyunca
kiþi baþýna aylýk 70,15 dolar, 4 kiþilik aile
baþýna aylýk 280,62 dolar para yardýmý
yapýlabilirdi. Bu da en fakir kesime aylýk
net 101 YTL, 4 kiþilik aile baþýna aylýk net
405 YTL para yapýyor ki neti 403,03 YTL
olarak belirlenen asgari ücretin üzerinde bir
miktar. Türkiye Ýstatistik Kurumu verilerine
göre Türkiye’de açlýk çeken insan sayýsý ise
623 bin. Bunlarý açlýktan kurtarmak için
gereken para ise sadece 7,9 milyar dolar.
FAÝZ PARASI ÝLE BORÇ
ÖDENSEYDÝ BORÇSUZ DEVLET
OLACAKTIK
Tüm bunlar yerine ‘biz borçlarý ödeye-
lim derseniz þöyle bir tablo ortaya çýkýyor.
Hazine Müsteþarlýðý verilerine göre,
2006 yýl sonu itibarýyla merkezi yönetimin
344,8 milyar YTL borç stoku var ki bunun
yýl sonu dolar kuruyla dolar karþýlýðý 244,1
milyar dolarý buluyor. Ama bu borçlarýn
yüzde 52,2 iç piyasaya olan, yüzde 20,7’si
kamu kesimine olan, yüzde 27,1’i ise dýþ
borçlardan oluþuyor.
Buna göre, devletin 244,1 milyar dolar-
lýk borcunun 127,4 milyar dolarý iç
piyasaya olan, 50,5 milyar dolarý kamu ke-
simine olan, 66,2 milyar dolarý da dýþ borç
(özel sektör borçlarý dahil deðil)
niteliðinde. Kamunun kendine olan borcu
olan 50,5 milyar dolarý dýþarýda tuttuðu-
muzda merkezi yönetimin iç piyasa ve dýþ
borcu 193,6 milyar dolarý buluyor. 5 yýllýk
dönemde faize ödenen 184,3 milyar dolarla
borçlar ödenirse devletin borcu sadece 8,7
milyar dolar kalýyor.
Ayak Oyunlarý
Abdullah Kiracý
Önceki yazýmýzda piyasa veya borsa adý altýnda takdim edilen þeylerin,
aslýnda manipülasyon ve devlet içindeki aktörleri kullanarak milletin
parasýnýn elinden alýnmasýna yarayan vasýtalar olduðunu belirtmiþtik. Tabii
gerçek anlamda vazifesini icrâ eden, mal ve hizmet rayicinin belirlenme-
sine yardýmcý olan, üreten ile tüketeni buluþturan piyasayý bunun dýþýnda
tutmak gerekir. Ama günümüzde böyle çalýþan piyasalar az kalmýþtýr.
Burada bir hususun altýný çizmekte fayda görüyoruz. Piyasanýn geçmiþi
neredeyse insanlýk tarihi kadar eskidir ve insanlarýn her þeyi üretememesi
ve bu yüzden de ihtiyacý olanlarý, kendi ürettiðini takas ederek veya
satarak almasý mantýðýna dayanýr. Paranýn devreye girmesiyle bu düzen
kolaylaþmýþ ve tekâmül ede ede 20. asra kadar gelmiþtir. 20. asrýn ikinci
yarýsýna kadar yaþanan bunalýmlar ve iki savaþýn ardýndan iktisaden tek
baþlý hâle gelen dünyada kurallar artýk daha kolay deðiþir olmuþtur. 2.
Dünya savaþýndan sonra A.B.D.’nin kaðýt paranýn altýn karþýlýðýný kabul
etmemesi ve 90’lý yýllarla birlikte kaðýt paranýn bile ortadan kalkýp elek-
tronik paraya geçilmesi, bahis konusu ettiðimiz manipülasyon için ideal bir
ortam meydana getirmiþtir. Ýþte bu ortamda “piyasalar” namýyla önümüze
sürülen þey, gerçeklikle ilintisi çok azalmýþ “para döndürme” sistemidir.
Ýþin garibi, ortada bu para da yoktur. Rakam olarak vardýr, ama çoðunlukla
maddî para cinsinden elde bulunmamaktadýr.
Batýnýn iktisadî geliþme çizgisini izlediðimizde, el sürülmemiþ maden-
leri ve verimli topraklarý zorla gasbedip buralarý bilâ bedel iþletmenin,
sonra da buradan çýkan emtiayý iþleyip yüksek bedellerle sömürgelerine
satmalarýnýn büyük bir yer tuttuðunu görmekteyiz. Avrupa ve Amerika’da
bu þekilde ortaya çýkan artý deðer, Batýlý ülkelerin iktisadî yükseliþinde ve
sermaye birikiminde kullanýldý. Hülâsa halinde, 20. asrýn ortasýna kadar
konvansiyonel sömürge düzeni bu þekilde iþlemekteydi. Yukarýda ifade
ettiðimiz üzere, 20. asrýn ortasýndan sonra bu düzen kýlýk deðiþtirmiþtir.
Daha yumuþak, ama daha tehlikeli bir hâl almýþtýr. Þeklen baðýmsýzlaþan
eski sömürgelerin, sömürge olarak kalmalarýný saðlamanýn yolu, onlarý Batý
iktisadî sistemine eklemlemektir. Bu ülkelerin ortaya çýkaracaðý maddî
gücü Batýlý para odaklarý, manipülasyona müsaade edecek bir tarzda þekil-
lendirilen borsa ve benzeri kurumlar vasýtasýyla veya yüksek faizli borçlan-
ma yolunu dayatarak ya da ülkede yapýlan yatýrýmlarý tüketim ekseninde
geliþtirerek emmektedirler. Bu þu anki fiilî durumdur. Bu operasyonu icrâ
için, o ülke idarelerinin güdüm altýnda tutulmasý da gerekmektedir. Siyasî
yapýlarýn bu ülkelerde her dâim karýþýklýða temayül göstermesi, bu odak-
larýn iþini daha da kolaylaþtýrmaktadýr. Sürekli yerlilerin aleyhine,
yabancýlarýn lehine çalýþan bir çarktan bahsediyoruz. Bu çarký kýrmak, anti-
emperyalist mücadeleyi kazanmak demektir.
Enflasyon %1 ve...
Ve, Ocak ayý enflasyonunun bu kadar üstüne zam yiyor; sen benle dalga mý geçi-
yüksek çýkmasý, hükümetin yýl sonu %4 yorsun?”
hedefinin tutmayacaðýný gösterdi. Merkez Maalesef, dalga geçsem, dalga geçtiðim-
Bankasý Baþkaný Durmuþ Yýlmaz, le kalýrsýnýz da, hükûmet, resmi yoldan yap-
Donkiþot gibi atýlarak, “tutturacaðýz!” dese týðý hýrsýzlýðý perdelemek için rakamlarla
de… oynayarak göz boyamaya çalýþýyor. Üstad
Zaten hükûmetin enflasyon hesaplarý Necip Fazýl’ýn tarifiyle, enflasyon, cüzdan-
biraz karýþýk… lara el atmadan gerçekleþtirilen resmî hýrsý-
Aslýnda epey karýþýk… zlýktýr. Yüzde 10 enflasyon, kazandýðýmýz
Mesela, geçtiðimiz sene içerisinde, paranýn yüzde 10’unun cebimizden çalýn-
kiralardaki artýþýn enflasyonu körükleme- masýdýr, harcamayýþýmýzdýr.
sine bir çare arayan hükûmetimiz, çareyi Diðer yandan, düþük gösterilen enflas-
kiralarý düþmüþ göstermekte buldu. Daha yon, düþük zam mânâsýna da geliyor. Bu da
önce, enflasyon hesabýna %30oranýnda reel gelir seviyesinde düþme demek…
tesir eden kira oraný, %25 kabul edildi. Daha çok açlýk demek… Çocuklarýmýzýn
Böylece, kiralara yapýlacak %20’lik bir daha az beslenmesi, yetersiz beslenmeden
artýþ, eski hesaba göre %6 enflasyon dolayý da daha çok hasta olmasý ve ölmesi
demekken, yeni hesaba göre %5 enflasyon demek… Hasta olduðumuzda doktora
olarak kabul edildi. gidemeyeceðiz demek. Daha kötü þartlarda
Misal, 1000 YTL hane gelirine sahip bir eðitim demek. Bayramlarda, çocuklarýmýza
aile, eskiden 300 YTL kira veriyor kabul bir þey alamayacaðýz demek. Gelecek
edilmekteydi, þimdi 250 YTL… 300 YTL endiþesi, iþsiz kalýrým korkusu, rýzk
kira veren nasýl 250 vermeye baþladý korkusu çekmek demek. Muhannete muh-
demeyin, devletten iyi bilecek deðilsiniz taç olmak demek… Ýzzeti nefsten olmak
herhalde, devlet “250 veriyorsun” diyorsa, demek. Daha da ilerisi, annelerin, çocuk-
250 veriyorsundur; bu iþ bu kadar basit. larýnýn karýnlarýný doyurmak için bedenleri-
300’ün %20’si 60, 250’ninki 50… ni satmalarý demek, fuhuþ demek, kapkaç
Böylece, 1000 YTL hane gelirinde kiradan demek, soygun demek, asayiþin bozulmasý
doðan enflasyon eski hesaba göre yüzde 6 demek, oklularýn yerine hapishanelerin dol-
olurken, yeni hesaba göre yüzde 5 oluyor. masý demek, ailelerin daðýlmasý demek,
Þimdi siz diyeceksiniz ki, “kardeþ, benim küçük yaþta uyuþturucuya alýþtýrýlmak
verdiðim kira bu hesaba göre yüzde 17 demek…
oranýnda düþmüþ olmasý gerekirken, zam Ne pahasýna?
 BARAN 15

Ýhanetin Yeni Belgesi

Yeni çýkan petrol kanunu eþ
zamanlý olarak iþbirlikçi Irak mecli-
sine de geldi. Hain Irak meclisinde
bile geçmeyen bu kanun TBBM’de
hemen geçiverdi. Ýlgili herkesin
“ihanet” olarak deðerlendirdiði bu
kanunla, iþbirlikçiler þimdi de mil-
letin bilmediði, görmediði, “yer altý”
zenginliklerimizi efendilerine peþkeþ
çekme niyetindeler. Konuyla ilgili en
iyi deðerlendirme bizce Petrol-Ýþ
Baþkaný Mustafa Öztaþkýn’dan
gelmiþtir. Sayýn Öztaþkýn’ýn deðer-
lendirmelerini aynen yayýnlýyoruz.
Petrol Kanunu yeni kapitülasyon
Petrol-Ýþ Baþkaný Öztaþkýn: Petrol
sektörü stratejik öneme sahip. Yeni
kanunla TPAO çökertilmek isteniyor.
Hedef petrol ve enerji yataklarýný
yabancý þirketlere açmak
TÜRKÝYE Petrol Kimya Lastik
Ýþçileri Sendikasý (Petrol-Ýþ) Genel
Baþkaný Mustafa Öztaþkýn, 17 Ocak
2007 tarihinde TBMM Genel
Kurulu’nda görüþülerek kabul edilen
yeni Türk Petrol Kanununun, yabancý
þirketlere sýnýrsýz arama izni tanýdýðýný
belirterek, “Kanunun adý Türk kendisi
yabancý” dedi. Öztaþkýn, Petrol-Ýþ
Adana Þubesi’nin 11. Olaðan Genel
Kurulu için geldiði Adana’da, “Petrol
sektörünün stratejik öneme sahip
olduðunu ve bu konuda verilecek
kararlarýn iyi düþünülmesi gerektiði-
ni” söyledi. Arama ve üretim faaliyet-
lerini içeren Petrol Kanunu
Tasarýsý’nýn, 17 Ocak 2007 tarihinde
TBMM Genel Kurulu’nda
görüþülerek kabul edildiðini hatýrlatan
Öztaþkýn, “TBMM’de yapýlan deðiþik-
likle, adý Türk Petrol Kanunu olarak
deðiþtirilen bu yasanýn, ne yazýk ki
sadece adý Türk, kendisi yabancý’’
görüþünü dile getirdi. Kanunla
TPAO’nun gözden çýkarýldýðýný savu-
nan Öztaþkýn, þöyle konuþtu: “Zaten
son derece liberal olan 6326 Sayýlý
Yasada yapýlan deðiþikliklerle, sek-
törde tek kamu kuruluþumuz olan
TPAO’nun etkinliði ortadan kaldýrýlýy-
or. Petrol kaynaklarýmýz yabancý
petrol þirketlerinin kâr ve zarar
hesaplarýna terk ediliyor. 6326 Sayýlý
Yasanýn temel kriteri olan (talebin
milli menfaatlere uygun olmasý)
ölçütü, yasadan çýkarýlmýþtýr. Yani
ülke yararýný gözetme terk edi-lerek,
uluslararasý þirketlere sayýsýz imtiyaz
ve avantajlar saðlanmýþtýr.”
Devlet hakký kalktý
Yeni yasa ile arama ruhsatlarýndan
hektar baþýna alýnan “devlet hakký”
gelirinin tamamen kaldýrýldýðýný ve
gelir kaybýna yol açýldýðýný belirten
Öztaþkýn, sadece bakan müsadesiyle
arama yapýlacak yerlerde bile izinsiz
çalýþma yapýlabileceðini öne sürdü.
“Sýnýrlara 5 kilometre mesafede, tari-
hi, dini yer veya tesise, þehir veya
kasaba belediye imar yasasý dahilinde
petrol faaliyeti Bakan müsaadesi
olmadan yapýlamaz” hükmünün yeni
yasadan çýkartýldýðýný belirten
Öztaþkýn, “Kanunla yabancý þirketler
artýk ne bakan tanýyacak ne de tarih”
dedi. Baþta Venezuela, Bolivya ve
Ekvador olmak üzere petrol zengini
ülkelerin, sektörü kamulaþtýrma adýna
adýmlar attýðýna iþaret eden Öztaþkýn,
TPAO’nun önemle korunmasý gerek-
tiðini ifade etti.
Türkiye’de yýllýk 2.5 milyon ton
ham petrol çýktýðýný vurgulayan
Öztaþkýn, öz kaynaklarýn ise yeterince
araþtýrýlmadýðýný kaydetti. Öztaþkýn,
Türkiye’de yaklaþýk 40 milyon ton
rezerv bulunduðunun tahmin edildiði-
ni belirtti.
Dünyayý sömürenler bizi de
kendilerine baðýmlý kýldýlar
Akarçeþme: Enerjideki dýþa
baðýmlýlýðýmýz dünya ekonomisini
sömüren gruplarýn Türkiye’deki emel-
lerinin açýk göstergesi. Doðal kay-
naklarýmýzý kullanýrsak, dýþa baðým-
lýlýktan kurtulabiliriz
ÝSTANBUL Ticaret Odasý (ÝTO)
Meclis Üyesi, Odun, Kömür ve
Maden Kömürü Meslek Komitesi
Baþkaný Hüseyin Akarçeþme, dövizle
borçlanarak ithal ettiði doðalgazdan
elektrik üretip vadandaþýna pahalýya
malettiði bu enerjiyi fahiþ fiyata satan
bir baþka ülke olmadýðýný söyledi.
ÝTO Meclis Üyesi Hüseyin
Akarçeþme Tercüman’a konuþtu.
gerçekleþtirmelerine fýrsat vermemek
Akarçeþme, dövizle borçlanarak ithal
olduðuna deðinen Akarçeþme, “Bu
edilen doðalgazdan elektrik
oyuna yeniden gelmeyelim. Hep ener-
üretilmesinin pahalýya mal olduðunu
jide çeþitlilik diyoruz, dengeli ve
söyledi. “Çünkü Türkiye olarak doðal-
gerekli þekilde serpiþtirilmelidir. %
gaz üretimimiz yoktur” diye konuþan
65’e varan oranda bir doðalgaz çok
Akarçeþme, “Sürekli söylüyoruz;
gülünç, bir o kadar da onur kýrýcý,
Niçin ölümüne doðalgaz? Adamlar
%45’e düþürmeye çalýþýlýyor, þimdi-
zaman zaman musluðu kapatýyorlar.
lerde. Doðalgazdan baþka bir enerjiye
Halkýmýz ve sanayicimiz sýkýntýya
yer yok politikasý uygulandý bu
giriyor. Paranýzla rezil ediyorlar adeta.
ülkede. Ama kimse elini taþýn altýna
Ancak yine de ölümüne doðalgaz di-
koyup haykýrmýyor. Çözüm noktasýn-
yoruz. Doðalgazdaki dýþa baðým-
da her nedense kimse kýlýný kýpýrdat-
lýlýðýmýz dünya üzerinde ekonomi
mýyor.” dedi.
siyaseti yapan sömürücü gruplarýn
Mutfakta doðalgaz
Türkiye üzerindeki emellerinin açýk
Türkiye’nin rüzgar zengini bir
göstergesidir” dedi.
ülke olduðunu ve bu nimeti hiçkims-
Gizli eller var
enin deðerlendirmeye yönelik çalýþ-
“Türkiye kendi doðal kaynaklarýný
madýðýný belirten Hüseyin Akarçeþme,
kullanýlmaya baþladýðýnda hem dýþa
halkýn, þu anda doðalgazý mutfak ve
baðýmlýlýktan kurtulacak, hem de
banyoda kullandýðýný, ýsýnmak için
ülkemiz ekonomisine tahmin ede-
sobasýný kurup kömür yakmaya
meyeceðimiz kadar girdi saðlanacak-
baþladýðýný söyledi. Doðalgazýn hem
týr” diye konuþan Hüseyin Akarçeþme
pahalý, hem de sobanýn verdiði ýsýyý
þunlarý söyledi: “Bunlarýn baþýnda
vermediðini vurgulayan Akarçeþme
Nükleer Enerji (Güneþ Enerjisi, Bor,
þöyle devam etti: Makine
Toryum, Uranyum) Linyit Kömürü,
Mühendisleri Odasý ve Maden
Termik Santral, Rüzgar Enerjisi
Mühendisleri Odasý sürekli üstüne
Regülatörleri Jeotermal Enerji
basa basa açýklama yapýyor. Kötü
gelmektedir. Ýþte dünya siyasetinin
olarak isimlendirilen yerel kömürlerin
elimizde bulunan bu zengin kay-
zararlarýnýn bacada kontrol edilebile-
naklarýmýzýn iþletmeye açmamak için
ceðini çok basit cihazlarla bu iþin
uyguladýklarý politikalar sonucu
yapýlabileceðini, çevre kirliliðinin
geldiðimiz noktadýr. Dünyanýn tamamý
oluþmayacaðýn net þekilde açýklýyor-
baz alýndýðýnda bor kaynaklarýnýn
lar. Ancak kimse kaale almýyor.
%73.4’ü ülkemiz topraklarýndan çýk-
Sadece doðalgaz teþvik ediliyor her
maktadýr. Buna mukabil çok zengin
halükarda. Son günlerde bazý
uranyum ve toryum ile linyit yatak-
belediyeler iþyerlerine kömür yakmayý
larýmýzýn bu paraleldeki zenginliði
býrakýn doðalgaza geçin þeklinde
þaþýrtýcý ölçülerdedir. Gizli eller. Gizli
baskýlarý var. Buna anlamak da
eller!!!”
mümkün deðil. Kömür var kömürcük
Oyuna gelmemeliyiz
var. Ýyi kömüre sýnýr getirilmez, geti-
Bize düþen görevin, oluþtura-
rilmemelidir. Doðalgaz da olacak,
caðýmýz ulusal politikalarla çýkar gru-
kaliteli kömürde.”
plarýnýn ideallerini ülkemiz üzerinde

Mehmet Yürür. Artýk dermaný kalmamýþ.

Memleketimden Ýnsan Manzaralarý Hayat karþýsýnda yenik ve ezik…

Mehmet Yürür 47 yaþýnda. Ýþsiz.
Kirayý ödeyemediði için evden atýlmýþ, 4
ve 5 yaþlarýndaki iki çocuðu ve karýsý ile
sokaklarda yaþamak zorunda kalmýþ. Önce
bir çadýrda kalýrlarken, derken komþularýn
yardýmýyla bir iki tuðla ile bir baraka inþa
etmiþ… 78 yýlýn en soðuk kýþý yaþanýrken
Diyarbakýr’da, onlar barakalarýnda, eksi 20
dereceye soðuða karþý, kucaklarýna bastýk-
larý iki yavrularýyla battaniye ile ýsýnmak
mecburiyetinde…
Diyarbakýr’ýn Baðývar Beldesi Dicle
Mahallesi bu Allahsýzlýða þahitlik ediyor…
Allahsýzlýk evet, komþusu açken tok
yatan bizden deðildir zira… Devlet de,
bizim elimizin ulaþamadýðý yere, bizim
elimiz olarak ulaþmak için var, olmalý.
Bizim açlarýmýza, bizim çýplaklarýmýza,
bizim hastalarýmýza, bize sahip çýkmak için
var, olmalý. Bize sahip çýkmýyorsa, kime
sahip çýktýðýna bakmalý… Kim kime sahip
çýkmýyorsa, o onundur.
Anadolu’ya sahip çýkmayan devlet,
uluslararasý tefecilerin bir dediðini iki
etmiyor. Onlara istediði kadar faiz verip,
vergi de almýyor. Her þey özelleþtirme adý
altýnda yabancýlara peþkeþ çekiliyor.
Özelleþtirme bu kadar tamah bir þeydi
de ABD kendi þirketlerinden bazýlarýnýn
yabancýlara satýlmasýna niye karþý çýktý?
Bu topraklarý yabancýlara peþkeþ çek-
menin, faiz cenderesi altýnda kývranan mil-
lete raðmen, kendi iktidarlarýný devam
ettirebilmek için elin gâvuruna “hastir”
çekememenin neticesidir Yürür ailesinin
ve diðerlerinin çilesi.
***
Baba Mehmet Yürür, yaðan kar içeri
çökmesin diye, sabahlara kadar uyumayýp,
çatý niyetine gerdiði brandanýn üzerinde
biriken karý temizlemek zorunda…
Anne halime, çocuklarýna ne yedire-
ceðini düþünür durur.
Ýsmail (5) ve Serdar (4), geceleri üst-
lerini açtýklarýnda üþümeyip hasta
olmasalar, gündüzleri o barakanýn içinde
donmasalar, yiyecek bir lokma bir þey bul-
salar, onlarýnda sýcacýk bir evleri olsa, mut-
fakta kazan kaynasa isterler ya…
Babalarý iþsiz…
Ýki aylýkken menenjit geçirmiþ Ýsmail,
beyninde tahribat oluþmuþ, ama neylersin,
Mehmet Yürür’ün cebinde oðlunu tedavi
ettirecek parasý yok.
En büyük amacý, iþ bulup çalýþmak,
para kazanmak ve oðlunu tedavi ettirmek
Mehmet Yürür’ün…
Bu güne kadar mücadele etmiþ
Soymamýþ, çalmamýþ, gasbetmemiþ,
Engin Civan olup trilyonlarý iç etmemiþ
baba Yürür. Tayyib’i, “her þey týkýrýnda”
diyerek attýðý nutuklardan haberi bile yok.
Zira yaþamaya çalýþtýklarý o barakada TV
yok, radyo yok… Unutulmuþ Mehmet
Yürür. Ýnsan olduðu unutulmuþ. Çalýþmýþ
vergi vermiþ, istemiþler askere gitmiþ.
Ama bir köþeye fýrlatýlmýþ ve insanlýk kay-
dýndan düþülmüþ besbelli ki, dilekçeyle
baþvurduðu yerlerden bir cevap alamamýþ.
“Öz yurdunda garipsin, öz vatanýnda
parya!”
Öyle olmasaydý, Buþt oðlu Buþt’un ri-
casý üzerine Kargil denen þirketin kanun-
lara aykýrý olarak çalýþmasý için Bakanlar
Kurulu kararý çýkartanlar, Mehmet
Yürür’ün hâliyle biraz olsun ilgilenirlerdi.
Soymamýþ, çalmamýþ, gasbetmemiþ,
Engin Civan olup trilyonlarý iç etmemiþ
baba Yürür.
Suçu bu olsa gerek!
16
Birlikte Yaþama Serabý
Ali Rýza Yaman
H. Dink’in öldürülmesi ile baþlayan
süreçte daha da netleþen bir durum var:
Müesses nizâm içinde birlikte ve bir arada
yaþamak ham bir hayalden baþka bir þey
deðildir.
Bir gayri- Müslim öldürülüyor. Ardýndan
binlerce kiþi sokaða dökülüyor ve baðýrýyor:
‘Hepimiz Ermeniyiz.’
Stadyumda binlerce kiþi tepki veriyor:
‘Hepimiz O. Samast’ýz, Türküz,
Müslümanýz.’
Binlerce kiþi bir maçta ses veriyor:
‘Ermeni Malatya.’ Bu sese gelen cevap:
‘PKK dýþarý.’
Diyarbakýrspor- Karþýyaka maçý: ‘PKK
dýþarý. Kahrolsun PKK.’ Cevap: Sökülüp
atýlan sandalyeler.
… Buna raðmen bir kokananýn haykýrýþýný
Bütün bu hâdiselerin ardýndan statükocu-
larýn bildik retoriði: ‘Birlik ve bütünlüðe en
çok ihtiyacýmýzýn olduðu þu günlerde bir
grup provokatörün oyununa gelmeyelim,
birlikte yaþayalým…’
‘Bir grup’?..
Kendini kendi aidiyetleri ile ifade eden
ve milyonlara tekabül eden insan sayýsý mý
bir ‘grup’tur, yoksa toplumun en fazla
%2’sine takabül eden sizler mi bir ‘grup’-
sunuz?..
‘Birlikte yaþayalým’… Peki.
Ama nasýl?..
Ve hangi ‘ideal’de?.. Ýnsanlarý ‘bir’ eden
hangi unsurda?.. Etrafýnda beraber ola-
caðýmýz hangi ‘deðerler manzumesi’nde?..
‘Ýdeal’, mahiyeti bir grup askerî- sivil
bürokratik elit tarafýndan belirlenen ve
gayrî- Ýslâmî unsurlarla ifade edilen ‘Türk’
kimliði midir?.. Peki, ‘Türk’ü Türk kýlan
vasýflar nedir, bu vasýflar neye þâmildir?..
‘Türk’ün içine girmeyen milyonlarca Kürt,
Laz, Çerkez, vd. kavimler ne olacak?!.
Milyonlar, Ýslâm’a alternatif bir kimlik
verme niyetinin neticesinde tanýmlanan
‘Türklük’e itibar etseydi, beklenen
‘bir’leþme þimdiye kadar gerçekleþmez
miydi?!.
Ýnsanlarý ‘bir’leþtiren unsur, bir aþkýnlýk
atfedilen ulus- devlet midir?.. Dinî, millî,
kültürel, etnik… bütün aidiyetleri yok
sayan, onlarý törpüleyen, insanlarýn kendi
dili ile konuþmasýný dahi yasaklayan, herke-
si aynýlaþtýran, ‘farklý olan’a tahammül-
süzlüðün tohumlarýný eken, zaman zaman
da farklýlýklarý kaþýyarak statükoyu ihya,
kendisini revize etme yoluna giden zihniyet,
‘ulus- devlet’in þahsýnda temsil edilmiyor
mu?.. MÝT müsteþarýnýn da ifade ettiði
‘deðerler krizi’, ulus- devletin sebep olduðu
bir kriz deðil midir?..
Beraber olunacak deðerler manzumesi,
yegâne irþat edici olarak görülen 18- 19.
yüzyýlýn pozitivizmine isnat eden ve her
türlü deðerin içini boþaltan bilim anlayýþýnýz
mý?.. Ýrþat edici olarak gördüðünüz ‘bilim’le
irþat olan bilim adamlarýnýzýn hâli ortada;
her türlü deðerden yoksun, sapýk, pornocu,
sahtekâr, hokkabaz…
.Motive Edici Unsur: Âsiler
‘Birlik, beraberlik’ retoriðini geveleyen-
lerin motivasyonlarý tamamen bitmiþ
vaziyette... O kadar ki, artýk âsiler müesses
nizâmýn motive edici unsur hâline gelmiþtir.
Asaleti memurluktan gelen, asaleti tas-
dikli memurlar, bir ‘âsi’ ile fotoðraf çek-
tirmek için sýraya giriyor.
RTE de ‘derin devlet’ diyor, ‘kurumlar
BARAN
çatýþtýrýlmamalý’ diyor… Zavallý.
Oysa ki bilmiyorlar ki, görünen, iþin
sadece bir kýsmý.
Meselâ;
Bütün memurlarýn lânet okuduðu
zannedilen Danýþtay hâdisesine destek, en
çok memurlardan gelmiþti. Özellikle de
adalet camiasýndan…
Bakmayýn siz, cübbeli yüzlerce kiþinin
yürüyüþ yapmasýna. Ve bakmayýn siz
Kocatepe Camii’nde olan kalabalýða…
Çoðu zaruretten oradaydý.
Kocatepe Camii’ndeki ‘tören’e katýlan-
larýn çoðu Çankaya Belediyesi’nin person-
eli olup, belediyenin tahsis ettiði servislere
bindirilip, ‘tören alaný’na götürülmüþtü.
hatýrlarsýnýz: ‘Bu kadar mýyýz?..’
O kadar bile deðilsiniz.
… kaos dönemine, bunalýmdan çýkýþa çare olarak üretilen, yeni yapýlan-
Anýtkabire yürüyüþün yapýldýðý gün,
gelen bir emirle Ankara adliyesinde davalar
görülmedi, kimi duruþmalar iptal edildi.
Kaðýt üzerinde ‘emir verilemeyecek
olan kimseler’ þeklinde tavsif edilen
hâkimlere 657’ye tâbi memurlar aracýlýðýy-
la yürüyüþün yapýlacaðý, bütün hâkim ve
savcýlarýn da buna iþtirak etmesi gerektiði
iletildi.
Kimisi meslekî haysiyet gösterdi, emir
almadý ve iþine baktý. Kimisi de bir memur
gibi hareket etti ve yürüyüþe katýldý.
Kimi savcýlar da avukat dostlarýmýza;
‘Ýyi olmuþ yavþaklara, adam gibi karar
verselerdi’ þeklinde desteklerini iletti.
Bu tavrý birçok mahfilde görmek
mümkün.
Vesilemizle ÝBDA’yý tanýyan bir avukat
dostumuz bir Profesörü ziyarete gidiyor.
Elinde de kapaðýnda Aslan’ýn olduðu
‘aylýk’ dergisi… Dergiyi inceleyen ‘bilimle
irþat olan’ Profesör; ‘Aslan, halkýn isteðini,
bu dergi de (aylýk) halkýn hissini dile getir-
miþ.’ diyor.
Daha nice örnek…
Meselâ:
Kumandan’ýn Telegram’ý fâþ etmesinin
ardýndan panikleyen ‘omzu kalabalýk’lar
‘Bizim bu iþte bir dahlimiz yok.’ þeklinde
haber yolluyor.
Dahli yok mu, olamadý mý?..
Olamadý, zira ‘para psikolojik harp
dairesi’ kurulacaðý esnada ‘bazý kaymalar’
görülüyor.
Nereye?..
ÝBDA’ya…
Biz nereden biliyoruz?.. Kaymalardan
rahatsýz olanlardan. Zaten ‘kaymalar’ tabiri
de kendilerine âit.
Alýn size ‘derin devlet’…
…
En baþta, iþin içinden paçayý sýyýrmak
için ‘derin devlet’ deyip duran RTE bilmeli
ki, Türkiye’nin ‘derin devleti’, derin strate-
jik kimliði temsil eden, zaman ve zihniyet
haritasýnýn bizatihî kendisi olan, 1919’dan
beridir devam eden bir mücadele hâlinde
derinden ve dipten gelen, herkesi ve her
þeyi kendine râm eden, gündemin bizatihî
kendisi olan ÝBDA’dýr, 500 yýldýr
‘Beklenen’dir.
‘Birlikte yaþama’nýn serap olmaktan
çýkýp, gerçek olmasý da Mutlak Fikir’in
iktidarý ile mümkündür.
Eþyada Hüküm Hakký
Mevlüt Koç
Küreselleþme ve Amerika’ nýn Dünya imparatorluðu’ na soyun-
masý bir yerde, sorunlarýn da küresel bir boyuta ulaþmasýnýn sonucu.
Batý sistemi, uzun tarihi süreci boyunca, yapýsýndan kaynaklanan
çeliþki ve hatalarý gördüðü zaman artýk geri dönülmez bir noktaya
gelmiþti. Ýstese de bundan dönemezdi. Bir þeyi endüstri haline
getirdiðiniz zaman, geri dönüþü pek mümkün olmaz. Artýk yanlýþ
kendi doðrularýný doðurmaya baþlar. Ýsteseniz de, istemeseniz de bu
süreci devam ettirmek zorunda kalýrsýnýz. Jean Baudrillad anlatýy-
or: “Yanýlmýyorsam 19. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda, Amerikan senato-
su bir araþtýrma yaptýrýyor. Niyetleri, suyu Amerika’ nýn keþfi
zamanýndaki haline döndürmenin maliyeti ne tutar. 350 milyar dolar
gibi bir rakam çýkýyor. Asýl niyetleri bunu baz alarak, sistemin
tamamýnýn dönüþtürülüp dönüþtürülemeyeceðinin hesabýný yapmak.
Tabii ki, bunun mümkün olmadýðýný görüyor ve vazgeçiyorlar.”
Kapitalizm her yüz yýlda bir kriz, kaos yaþamak zorunda kaldý.
Bu bunalýmlarý aþmak için, sorunlarý çözmek yerine, yeniden kuru-
luþ, yapýlanma ve örgütlenmelerle problemleri erteleme gayreti
içinde oldu. Tabii ki çözülemeyen sorunlar da büyüyerek bir sonraki
ma ve örgütlenmeye katlanmýþ olarak devredildi. Bu sebeple, her
yeniden kuruluþ ve örgütlenmenin ömrüde kendinden öncekilere nis-
petle daha da kýsaldý. Zira devraldýðý sorunlar her seferinde erte-
lenerek gelmiþ ve büyümüþtü. Üstelik her yeniden kuruluþ, yeni
kurumlar ve örgütlenmeyi, uzmanlaþmayý zorunlu kýlar.
Ýtalyan Kent Devletleri: Ceneviz, Venedik, Floransa-Milano
kapitalizmin tarihi yayýlma sürecinin alt yapýsýný oluþtururken, bir
süre sonra bu kent devletleri, sermaye birikimlerini devlet kurma
geleneði kendilerinden daha geliþmiþ Hollanda kapitalist oligarþisine
kaptýrdýlar. Hollanda, kendi geliþtirdiði sistemi idare edemedi ve
Ýngiliz hegemonyasýna býrakmak zorunda kaldý. 19 yy. sonuna kadar
dünyayý yöneten Birleþik Krallýk, bu yüzyýlýn sonlarýndan itibaren,
dünya güç dengeleri üzerindeki hakimiyetini yitirdi. Bu tarihten
sonra, güç Amerika’nýn eline geçti. Sovyetler Birliði’nin yýkýl-
masýndan sonrada dünyanýn tek gücü haline geldi. Dünyayý yönetm-
eye soyunan þer odaklarý da, en üst düzeyde bu devlet içinde üs
kurdu. IMF, Dünya Bankasý vb. kuruluþlar da bu odaklarýn iþlerini
takip eden, paralarýný yönlendiren, çeþitli manipülasyonlarla elde
ettikleri sermaye birikimini devlet kurma, yýkma, iktidarlarý
deðiþtirme yönünde kullanan bu þer odaklarýnýn aracý kurumu olarak
sürdürüyor.
Fernand Braudel’den dinleyelim: “Bu yüce düzeyde, onsekizin-
ci yüzyýl Amsterdam’ ýnda veya onaltýncý yüzyýl Cenova’ sýnda
birkaç zengin tüccar, Avrupa, hatta dünya ekonomisinin tüm sektör-
lerini uzaktan karýþýklýða uðratabilir. Ayrýcalýklý aktörlerden oluþan
belirli gruplar, sýradan insanlarýn hakkýnda hiçbir þey bilmedikleri
çevrimlerle ve hesaplarla ilgilidirler. Örneðin, uzak ticaret hareket-
lerine ve karmaþýk kredi düzenlemelerine baðlý bulunan döviz
deðiþimleri, yalnýzca birkaç üyeye açýk, incelikli bir sanattýr. Bana
göre, piyasa ekonomisinin güneþli dünyasý üzerinde dolaþan ve tabiri
caizse onun üst sýnýrýný oluþturan bu ikinci gölgeli bölge kapitalizmin
ayrýcalýklý bölgesini simgelemektedir…
Bu bölge olmaksýzýn kapitalizmi düþünmek olanaksýzdýr: Burasý
onun ikamet ettiði ve geliþtiði yerdir.”
Þimdilerde terörü bahane ederek, girdiði kaostan çýkmak
için yeniden yapýlanma-örgütlenme gayretinde olan kapitalizm
için, ayakta kalmak giderek daha da zorlaþmýþtýr. Zira, kendi sis-
temini koruyan kurumlarý yýkmakta ve yeni uygulamaya soktuðu
þartlar Batý Sistemini içinde yaþamayacaðý koþullarýn içine itmekte-
dir.
Genel olarak, dünyanýn bugün içinde bulunduðu durum, çatýþ-
malarýn kontrol edilemezliði ve Ýslâm Dünyasýndaki uyanýþ Batý
Sistemini altýndan kalkýlamayacak kanun ve düzenlemelerle
yüzyüze getirmiþtir. Bunlar, insan aklýný tek kriter olarak gören bir
sistemin altýndan kalkabileceði iþler deðil. Zira Ýbn Arabi
Hazretlerinin iþaret ettiði gibi. “Eþya hakkýnda hüküm vermek
akla deðil, þeriata ait bir haktýr. Þeriat ise, Allah’ ýn eþya hakkýn-
daki hükmüdür.”

EÐÝTÝM
Ýslâm ve Ýnsan Düþmaný Bir Nesil
Sizin Eseriniz
Mustafa Sabâ
80 yýldýr Anadolu’yu elinde tutan Laik
rejim, sistemin yerleþmesi için ilk önce öncü
kadrolar, ardýndan o kadrolarýn eðittiði bir halk
oluþturmaya, yetiþtirmeye çabaladý. Laiklerin
bu iþ için þekillendirdikleri Laik Eðitim
Sisteminin ana gayesi, Ýslâm düþmaný bir nesil
yetiþtirmekti. 80 yýllýk sürecin sonunda Allah
ve Ahlak düþmaný laiklerin bu iþi layýkýyla
baþardýðýný üzüntüyle müþahade etmekteyiz.
Laik eðitim sistemi adýna yapýlan tüm faaliyet
ve yenilikler gizli veya açýk bu gayeye hizmet
etmekteydi-etmektedir.
En küçük çapta vicdan kýrýntýsý taþýyanlarýn
bile kahrýndan ölmesi gereken bir vasatta yaþa-
maktayýz. Pislik, ibnelik, orospuluk öylesi bir
hale bürünmüþ ki normal insanlar garip
karþýlanmaya baþlandý. Pornocularýn sanatçý
sayýldýðý, hararetle benimsendiði, konuþmacý
olarak laik etkinliklere çaðrýldýðý, sanat
güneþinin ibne olduðu bir toplum…Efendiler,
bu toplum sizin eseriniz.
17 aylýk bebeðe tecavüz edenlerin hiçbiri
þeriatçý deðil, okul önünde uyuþturucu satanlar
da öyle. Çocuk pornosu bulunduran Kanadalý
öðretmeni serbest býrakan hakimler de
öyle…Hýrsýzlýk, yolsuzluk, vatan hainliði
yapanlarýn da hiçbiri þeriatçý deðil…Keza, pis-
liðe bulaþmýþ, Müslüman kisveli, “mürted”ler
de sizin eðitim tezgahýnýzdan geçti. Uyuþturucu
partileriyle gündeme gelen TED koleji mezunu
siyasetçi, bürokrat ve iþ adamý kaynýyor mem-
leket. Ve böyle tiplerin yönettiði devlet, halk
nasýl olur her gün gazetelerin üçüncü say-
falarýnda görüyoruz. En fazla övündüðünüz
eðitim kurumunuzun iþte hali!.
Aþaðýlýk Aziz Nesin’in kurduðu Çatalca’da-
ki vakýfta küçük kýzlara tecavüz eden bellet-
menleri, evcilik oynuyorlarmýþ diyerek koruyan
Ali Nesin, yine bir Ýslâm düþmaný…Üstelik
tecavüzcüler, o yurtta yetiþmiþ ve halen orada
görev yapan sapýklar. Ayrýca bu sapýklar üst
düzey laiklerin araya girmesiyle tutuksuz
olarak yargýlanmak üzere serbest býrakýldýlar.
Zamanýnda, kýz ve erkeklerin ayný odalarda bir
arada kaldýðý bu yurdun uygulamalarýna karþý
çýkanlarý örümcek kafalýlýk ve utanmadan kötü
niyetle suçlayanlar, yine bu sapýk müdafii
laiklerdir.
Sadece hazza dayalý bir yaþamý empoze
eden laikler, çocuklarý dünyevi zevkleri tüketip
son olarak intihar ettiklerinde utanmadan tim-
sah gözyaþlarý dökmektedir. Yaþanmýþ ve
yaþanabilecek tüm ahlaksýzlýk ve pisliklerin
önleyicisi Ýslâmýn yaþanmasýný ve öðretilmesini
engelleyen ey laikler, hiç aðlamayýn…Yalnýzca
evinde yeterli dini ve ahlaki eðitimi veremediði
için çocuðunu ÝHL’ye gönderen sýradan
Müslümanlara bile tahammül edemeyen, geri-
cilik ve kapalýlýkla suçlayan laikler, okullardaki
Hakim, Fuhuþ Baskýnýnda Yakalandý
Ankara polisi, kýzlarýný kandýrýp fuhuþ
Azerbaycan, Rusya ve çetelerine sattýðý iddia
Moldovalý kýzlarý, “manken- edilen, Azeri iki kadýn ile
lik yaptýracaðýz” vaadiyle birlikte 16 kiþi göz altýna
Türkiye’ye getirip, zorla alýndý.
fuhuþ yaptýrdýðý iddia edilen Evde karþýlaþýlan,
zanlýlarýn evine yaptýðý Yargýtay Tetkik Hakiminin,
baskýnlarda, Yargýtay Tetkik kimliðini gösterince serbest
Hakimi ile karþýlaþtý. býrakýldýðý öðrenildi.
Operasyonlarda, Rus Hukuk ve adelete dikiz!
BARAN
yetiþen nesilden niye þikayetçisiniz? Kuran
kurslarýný kapatan, Kuran öðrenimini önlemek
için zorunlu eðitimi 8 yýla çýkaranlar yine siz
deðil misiniz?. Dün, Süleyman Hilmi TUNA-
HAN Hazretlerinin zamanýnda da farklý
davranmýyordunuz. “Öncelik bireyindir,
herkesin hayatý kendine” anlayýþýný benimseten
laik sistem savunucularý, otobüste, tramvayda
size yer vermeyen gençlere niye kýzýyorsunuz
ki? Onlar, Ýslâmi bir eðitim almak bir yana,
Ýslâm ve ahlak düþmaný bir eðitim sisteminin
tezgahýndan geçtiler.
Mahcubiyet tavrýnýn olmasýný zaten bek-
lemediðimiz laikler, bir de utanmadan tüm pis-
liklerden Müslümanlarý sorumlu tutuyorlar.
Güya, asýl hacýdan hocadan korkmalýymýþ;
güya baþörtülüler neler neler yapýyorlarmýþ.
Bunlarýn doðruluðu bir yana, örnek olarak sun-
duðunuz, Müslüman görünen piçler, merak
etmeyin yine sizin eseriniz efendiler. ÝHL’leri
kapatýp az da olsa ahlaki bir eðitim alma
þanslarýný da yok eden yine sizler deðil
misiniz?Karþý olunan baþörtüsü deðil, siyasi
sembol olan türban diyerek, Ýslâma uygun baþ
örtenleri, baþta ordu evleri olmak üzere
kamusal alanlara almayan, yemin törenine
giden analarýn baþýný bile açtýran siz deðil
misiniz? Baþýný örtmüþ ama kýçý açýkta
ucubeleri, Ýslâmýn modern yorumu diyerek
alkýþlayan teþvik eden siz deðil misiniz? Çarþaf
yerine manto kampanyasýný baþlatan yine
sizlersiniz, efendiler!
Laik eðitim sisteminin tezgahýndan geçmiþ
ama pisliðe bulaþmamýþ, nadir insanlar-müslü-
manlarsa yalnýz ve yalnýzca Allah’ýn lütfuyla
temiz kalmýþlardýr. Günümüzde iyi ve ahlaklý
insan olarak görülen kiþilerin, böyle temiz
kalmalarýnda hiçbir þekilde okulda – ki bu
imam hatip dahi olsa- aldýklarý eðitimin rolü
bulunmadýðý bir gerçek deðil midir?
Efendiler, öyleyse yapmanýz gereken 80
yýldýr “Küçük Amerika” yapmak için
uðraþtýðýnýz topraklarýmýzdan defolup, gerçek
ülkeniz olan batýya gitmenizdir. Yoksa,
Anadolu sizi kan ve irfanla tarihin çöplüðüne
gönderecek..GELEN BÝZÝZ…GÝDEN SÝZ!
17
Son Cinayet Vesilesiyle
Saadeddin Ustaosmanoðlu
Hýrant Dink öldürüldü... Çok þeyler söylendi, söyleniyor,
söylenecek. Bu cinayet vesilesiyle iki cinayet arasýnda ki farklýlýk-
lara bakalým, yani Ýsmailaða Camiinde Þehid edilen Bayram Ali
Öztürk cinayetiyle Hýrant Dink cinayeti arasýndaki farklar.
Derin tehlikelere girecek deðiliz, niyetimiz bu iki cinayete
devletin ve hükümetin yaklaþým biçimi.
Dink’in cenazesindeki kalabalýk kayda deðer bir kalabalýktý.
Bayram Hocamýzýn cenazesi de öyleydi. Bu iki cenaze merasimi
vesilesiyle þunu gördük, hem devlet, hem hükümet cenahýnda aðýr-
lýk Dink’in cenazesinden yanaydý.
Olmak zorundaydý, zira lâik TC’yi sýkýþtýran Batý, nefes aldýrma-
macasýna Kemalistlerin boðazýna çökmüþ durumda. Ermeni
tasarýsýnýn kýrk ülke tarafýndan kabul edilmiþ olmasýnýn üzerine
Dink öldürülünce herkes panikledi. Aman; ne yapalým da bu fýrtý-
nayý atlatalým telâþasýna düþenler cenazenin kalabalýk bir kütle
tarafýndan kaldýrýlmasýna gayret ettiler. Hýrant bizimdir, diyenler
“Hepimiz Ermeniyiz” sloganýný da yutmak zorunda kaldýlar.
“Kahrolsun Devlet” haykýrýþlarýna katlanmak zorunda kaldýlar.
Sonra, hükümet adýna devlet bakaný, içiþleri bakaný cenazeye
katýlarak günah çýkardý. Tayyip Efendi’de taziyeye koþtu. Ne bu
telâþ aðalar?..
Siz deðil miydiniz Bayram Hocanýn cenazesinden fellik fellik
kaçanlar. Ýsmailaða da cüzzamlýlar var gibi davrananlar. Oy iste-
meye gelirken boynu bükük, sonra küstahça diksiniz. Ve utanmaz
tavýrlarla gelip yine oy dileneceksiniz.
Salçacý Ýsa, ve Ýngilterede beraber okuduklarý arkadaþlarý vasý-
tasýyla “Dinler arasý Diyalog” mevzularýnýzýn alt yapýsýný kurarken
ne kadar arardýnýz. Sýra Þehidimizin cenazesine gelince ortalýktan
kayboldunuz. Neden?...
Salçacý Ýsa vasýtasýyla kontaklarýnýz devam ede dursun. Ama bilin
ki, müslüman halk size diþ biliyor. Emrinizdeki kolluk kuvvetleri
vasýtasýyla, “ÝBDA-C cenazede kan dökecek” palavralarýnýz unutul-
madý. Bunlarýn bir bedeli var elbet. Ama daha çok size ayakçýlýk
yapanlar yanacak... Meselelerin gidiþatýna Fýransýz kalan bu
Ýngiltere talebeleri kabaðýn baþlarýna patlayacaðýný bile kestirmekten
âciz durumdalar. Siz yarýn öbür gün defolup gideceksiniz ama bu
salçacýlar burada kalacak.
Hýrant kendi davasýnýn kahramanýydý; takdir ediyoruz. Bayram
Hocamýz mertebelerin en yükseðine ulaþtý; gýpta ediyoruz. Peki ya
siz?A’rafta kalan zavallýlar. Müslümanýn cenazesinde görünmekten
týrsan eblehler. Siz ne zaman akýllanacaksýnýz?..
Vali Yardýmcýsý Görevden Alýndý
KÖYDES Projesi kapsamýnda Maraþ Merkez Ýlçe asfalt ihalesini,
Özcan Mürsal’ýn firmasý ÝNTAÞ’a ihalesiz veren KÖYDES
Koordinatör Vali Yardýmcýsý Ahmet Okur görevinden alýndý.
ÝNTAÞ firmasý, þartnamede istenen iþ bitirme þartlarýndan hiçbirini
yerini getirmemiþ, bununla birlikte bir de zor olan iþler, tutulan rapor-
larla yaptýrýlmamýþtýr.
Yapýlan yollarýn kalitesiz oluþu, gelecek sene tekrar yapýlmalarýný
þart koþmaktadýr. Konudan AKP Ýl Baþkaný ve diðer bazý yetkililerin
haberdar olmasýna mukabil, zamanýnda müdahil olmamýþlar ve iþler
nihayete erip, söylentiler ayyuka çýktýktan sonra vali yardýmcýsý
görevinden uzaklaþtýrýlarak mesele kapatýlmaya çalýþýlmýþtýr.
Bizim konuþtuðumuz Bertiz Köylüleri, parça parça yapýlan asfaltý
göstererek, “Bu yol yaz biterken yapýldý. Yani asýl lazým olan zamanda
yapýlmadý. Hem, asýl lazým olan yerleri deðil de, bu düzlükleri asfalt-
ladýlar. Ayrýca asfalt demeye bin þahit ister. Kalitesini de görüyorsun
iþte. Bu kýþ bu yolu parçalayacak. Gelecek sene artýk kýþ gelirken
tamire baþlarlar!” dedi.
Þahit olduðumuz hadise þu ki, asfaltýn kalitesi çok düþük, öyle
hükümetin iddia ettiði gibi, þehirdeki altyapýnýn köylere ulaþtýrýlmasýy-
la alakasý yok. Diðer yandan, yaz bitip de kýþa girilirken yapýlan asfalt-
lama, hem kullanacaklarýn azalmasý, hem de kýþ þartlarý dolayýsýyla
asfaltýn bozulacak olmasý göz önüne alýndýðýnda hiç de ekonomik
deðil. Ýþin bir diðer boyutu da, yolun nisbeten kolay olan yerlerinin
asfaltlanmasý ki, bu parçalý asfaltlama da yolun kýþ þartlarýndan etk-
ilenmesini artýracak olmasý. Ve en önemlisi, yolun, Yedikuyu’dan
Kýlaðlý’ya kadar olan bozuk bölümünün yapýlmamýþ olmasý.
Vali Yardýmcýsý Ahmet Okur görevden alýndý!
Ya cinayet iþlenene, trilyonlar birilerinin cukkasýný doldururken
yapýlanlara seyirci kalanlar?
MARAÞ BARAN
18 BARAN

dýþ dünya
Florida’yý Kasýrga Akýncýlarý Vurdu: 19 Ölü
ABD’nin Florida Eyaleti’ndeki
kasýrgada 19 ölü çok sayýda yaralý
Almanya’da 13 CIA Ajaný Ýçin Tutuklama
var.
Eyalet tarihindeki bu en büyük Almanya, Halid el-Masri Alman yetkililer Eylül’de,
ikinci kasýrgada yüzlerce evin adlý Lübnan kökenli Alman Ýspanya’dan kaçýrma olayýna
yýkýldýðý ve geniþ çaplý elektrik kesin- vatandaþýnýn kaçýrýlmasýyla karýþtýklarý iddia edilen 20
tilerinin yaþandýðý bildiriliyor. ilgili olarak 13 CIA ajaný kiþinin adýný aldýklarýný açýk-
Ölü sayýsýnýn artmasýndan endiþe edilirken arama-kurtar- hakkýnda tutuklama emri lamýþlardý.
ma çalýþmalarýnýn tüm hýzýyla sürdüðü haber veriliyor. çýkardý. Münih Savcýsý Christian
Eyalet Valisi, Baþkan Bush’tan Florida’yý “felaket bölge- Halid_el-Masri, ABD’ye Schmidt-Sommerfeld, tutukla-
si” ilan etmesini istedi. dava açmaya çalýþýyordu ma emirlerinin birkaç gün önce
Ýlk belirlemelere göre yaklaþýk 80 milyon dolarlýk maddi El-Masri, 2003’te çýkarýldýðýný, bugün konuyla
hasar meydana geldiði kaydediliyor. Makedonya’da terörist olduðu ilgili olarak açýklama yapýla-
gerekçesiyle Amerikan caðýný söyledi.
Merkezi Haberalma Teþkilatý Almanya’da çýkarýlan tutuk- daha önce de Ýtalya’da tutukla-
Ýtalya’da top çatýþmasý: ma emri çýkarýlmýþtý.
1 polis öldürüldü, 100’den fazla yaralý var CIA ajanlarý tarafýndan gözaltý- lama emrinin ABD’de geçerli-
na alýndýktan sonra liði yok. Ancak bu kiþilerin Ýtalyan bir yargýç, bir
Ýtalya Birinci Futbol Ligi (Serie Müslüman din adamýný 2003’te
A), dün gece olaylý karþýlaþmalardan Afganistan’a götürüldüðünü, herhangi bir AB ülkesine
burada kötü muameleye maruz gelmesi halinde tutuklanabile- Milano’da kaçýrýp sorgulanmak
birine sahne oldu. üzere Mýsýr’a gönderdik-
Palermo’nun 2-1’lik galibiyetiyle kaldýðýný söylüyor. cekleri belirtiliyor.
El-Masri, birkaç ay sonra merikalý yetkililer, Halid el- lerinden þüphelenilen 22 kiþi
sonuçlanan karþýlaþmanýn, ikinci hakkýnda Avrupa çapýnda
yarýsýnda baþlayan olaylar stadýn Arnavutluk’a götürülerek Masri’nin baþka biriyle
serbest býrakýlmýþtý. karýþtýrýlarak yanlýþlýkla tutuklama emri çýkarmýþtý.
dýþýna da taþarken, hakem, 59. dakikada maça yaklaþýk 30 Ebu Ömer olarak bilinen din
dakika ara vermek zorunda kaldý. Polisin taraftarlarý Halid el-Masri, iddialarýyla gözaltýna alýndýðýný kabul
ilgili olarak CIA’ye dava açýl- etmiþlerdi. adamý Hasan Mustafa Usame
yatýþtýrmak için statta göz yaþartýcý bomba kullanmasý da Nasr, Mýsýr’da kendisine
yeterli olmadý. masýna çalýþýyordu. Bazý CIA çalýþanlarý için
iþkence yapýldýðýný söylüyor.
Taraftarlar arasýnda statta ve stat dýþýndaki çatýþmada
100’ü aþkýn kiþi yaralanýrken, bir karton bombanýn patla-
masý 38 yaþýndaki polis Filippo Raciti’nin yaþamýný
yitirmesine yol açtý. Hain Talabani’nin Piçi
El Al, Türkiye’ye uçmayacak
Bir Yahudiyle Evlendi
Ýsrail’in ulusal havayollarý olan Kubat Talabani’nin na dikkat çekerek, ‘’Oysa aslýn- sürdü. Burasý dolar milyoner-
“El Al Ýsrail Havayollarý”, 10 milyon dolarlýk düðünü da Talabani’nin Ýtalya’ya geliþ lerinin düðün ve kutlamalarýnýn
Türkiye’ye uçuþlarýný durdura- amacý, oðlu Kubat Talabani ile yapýldýðý bir yerdir. Nitekim
caðýný açýkladý. El Al Havayollarý
Amerikalý bir Yahudi kýzýn Kubat’ýn düðünü de 10 milyon
tarafýndan dün yapýlan açýklamada,
evlilik törenine katýlmaktý. Bu dolara patladý.’’
Türkiye’de Ýstanbul’a ve Kýbrýs
düðün Ýtalya’nýn en pahalý SHERRÝ KRAHAM
Rum Kesimi’nde Larnaka’ya haftada üç kez yapýlan
mekanlarýndan birinde yapýldý KÝMDÝR?
uçuþlarýn 1 Mart’tan itibaren iptal edileceði bildirildi.
ve oldukça yüklü bir masrafla Kubat Talabani’nin evlendiði
Reuters’ýn haberine göre El Al açýklamasýnda, “Larnaka
gerçekleþtirildi’’ dedi. 33 yaþýndaki Sherri Kraham,
ve Ýstanbul uçuþlarýnýn El Al’in ekonomi planlarý ölçütler-
Kubat Talabani Mektubta þu iddialar yer Irak’ta Paul Bremer döneminde
ine uymadýðý ve yüksek güvenlik maliyetine yol açtýðý
Yahudi Kayýnpederi ile... aldý: ‘’24.06.2004 ile Pentagon’da çalýþtý. 1998-2001
kadar güvenlik hassasiyetinde yüksek standartlarý yakala-
maktaki iþbirliðinin sýnýrlý olduðu” belirtildi. 02.07.2004 tarihleri arasýnda yýllarý arasýnda Irak’ta Ýþletme
Ýþbirlikçi hain Celal Celal Talabani, eþi Hêro Xan ve ve Bütçe Ofisi (CPA) Müdür
Talabani’nin oðlu Kubat’ýn Dr. Muhammet Sabiri (YNK Yardýmcýsý olarak görev yapan
Ýþbirlikçi Kürtler Can Derdine Düþtü:
evlilik töreninin Ýtalya’daki en eski Washington temsilcisi, Kraham, 2003 Irak’a gönderil-
‘Bizi Býrakp Gitmeyin’ lüks mekanlardan birinde yap- Irak’ýn yeni Çin büyükelçisi) ile di. Ayrýca Ýnsani Kaynaklar
Talabani’nin oðlu Kubad, ABD Senatosu’nda: Irak’dan
týðý ortaya çýktý. Nikahýn 10 Ýtalya’ya bir ziyarette bulundu. Araþtýrma Organizasyonu
giderseniz, Kürtler’i kim koruyacak? diye adeta yalvardý.
milyon dolara mal olduðu ileri Talabani bundan önce ise (ORHA)’da ve Kuveyt’te
Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi, ABD’nin Irak’taki
sürüldü. Türkiye’yi ziyaret etmiþti. YNK çalýþtý. Siyasal Bilimler mezunu
çabalarýnýn baþarýsýzlýða uðramasý ihtimaline karþý,
Bu iddia ilkin Ýtalyan yayýn organý Kurdistanî Nwê, Kraham, halen Millenium
Washington’dan Kürtlerin korunacaðý yönünde güvenlik
gazetelerinde yer aldý. Daha 25 Haziran’da Talabani’nin Challenge Corpoartion adlý bir
garantisi vermesini istedi.
Bölgesel Kürt yönetiminin Washington Temsilcisi ve sonra Güney Kürdistan kay- Ýtalya’ya ulaþtýðýný yazýyor. hukumet kuruluþunda çalýþýyor.
Irak Devlet Baþkaný Celal Talabani’nin oðlu Kubad naklý kurdistanpost.com’da Ancak ziyaret ile ilgili ilk haber Kubat ve Kraham’ýn düðün
Talabani, Senato Dýþ Ýliþkiler Komitesi’nin bir oturu- yayýnlanan mektubunda Dr. ise 29 Haziran’da çýkýyor. Peki töreni Celal Talabani’nin Irak
mundaki konuþmasýnda, Irak’ta çözüm saðlanamamasý Casým Tewfik Xoþnav düðüne diðer günlerde neredeydi ve ne Devlet Baþkaný olmasýndan
ihtimalinden kaygý duyduklarýný söyledi. iliþkin çarpýcý açýklamalarda yapýyordu? sonra ortaya çýktý. Baðcýlýk ve
Talabani, “ABD’nin, muhtemelen Irak’tan çekilmesine bulundu. Mektupta, Celal Talabani o günlerde oðlu þarapçýlýk sektöründe dikkate
de yol açacak böyle bir senaryonun gerçekleþmesi ihtima- Talabani’nin oðlu Kubat’ýn Kubat’ýn düðününe katýldý. deðer bir müttahait olan Simone
line karþý, Orta Doðu’da oluþmasýna yardým ettiði ender evlilik töreninin Ýtalya’daki en Kendisi 2005 Nisan’ýnda Irak Coppi, evliliðin tüm hazýrlýk-
baþarý hikayelerinin baþýnda gelen bizim örneðimizin (Kürt lüks mekanlardan birinde Cumhurbaþkaný seçilince, bazý larýný þatonun idarecisi olarak
bölgesinin) korunacaðýna iliþkin garanti istiyoruz” dedi. yapýldýðý ve 10 milyon dolara yerel Ýtalyan gazeteleri bu son takip etti. 2005 mayýs ayýnda
Kubad Talabani, “Ýslami Orta Doðu’nun kalbinde yer mal olduðu iddia edildi. derece gizlice yapýlan düðüne Coppi, ‘’düðün bundan birkaç
alan nispeten demokratik ve açýk Kürt bölgesi, korunmalý. Dr. Casým Tewfik Xoþnav, deðindiler. Buna göre düðün ay önce gerçekleþti’’ diyordu.
ABD’nin çýkarlarýnýn gereði olan bu durum ahlaki yüküm- Celal Talabani’nin 2004 yýlýn- Regency þirketi tarafýndan Kubat’ýn babasýnýn devlet
lülük de olmalý” diye konuþtu. daki Ýtalya ziyareti ile ilgili organize edilmiþti. Kubat’ýn baþkaný olduðunu gördüðünde
Ancak Talabani, bu konuda bazý gönderdiði mektubunda bu evlendiði Amerikalý Yahudi çok mutlu olduðunu söyleyen
kaygýlarý olduðuna iþaret ederek, ziyareti ‘’YNK basýn yayýn asýllý bayan ise Sherry Kraham Coppi, Floransa ve kendi þato-
“ABD’nin 1975’te bizi nasýl yalnýz organlarýnýn, Celal Talabani’nin idi. Düðün Floransa kentine larýnýn Iraklý bir genç ve Yahudi
býraktýðýný ve 1991’deki yanlýþ resmi bir ziyareti olarak yan- baðlý San Cascano kazasýndaki kýzýn birlikteliðine ev sahipliði
hesaplarý hâlâ hatýrlýyoruz” dedi. sýtýp bazý Ýtalyan yetkilileriyle tarihi Castello del Palagio yapmasýnýn mutluluk verici
görüþtüðü’’ þeklinde yazdýklarý- sarayýnda yapýldý ve yedi gün olduðunu belirtiyordu
 BARAN 19

Ýslâm dünyasý
Ladin’in Eniþtesi
Madagaskar’da Þehid Edildi
El Kaide’nin lideri Usame Bin
Ladin’in eniþtesi Cemal Halife, kimliði
belirsiz kiþilerce Madagaskar’da
kurþunlanarak öldürüldü.
El Arabiya televizyonuna açýklamalar-
da bulunan Cemal Halife’nin kardeþi
Malik Halife, deðerli taþ ticareti yapan
kardeþi Cemal Halife’nin, odasýný
basan 30 kadar silahlý kiþi tarafýndan
öldürüldüðünü anlattý.
Cidde’den telefonla açýklamalarda
bulunan Malik Halife, saldýrganlarýn
Cemal Halife’ye ait bütün eþyayý
aldýðýný söyledi.
Cemal Halife, Bin Ladin’in kýz kardeþi
ile evliydi ve Filipinler’de Ebu Seyyaf
Örgütü’ne baðýþ yapmak suçundan
aranýyordu.
Çeçenler Üç Koldan Saldýrdý:
15 Rus Öldü
Sünnî Saddam’ýn Ýntikamý Alýnýyor
Irak Ýþbirlikçi Þiilere Mezar Oluyor:
Baðdat’ta 130 Ölü 300 yaralý, Necef’te 73 Ölü 167 Yaralý
Baðdat’ta bir pazar yerine düzenle-
nen þrhadet etleminde 130 kiþi
öldü,300 kiþi yaralandý. Irak
Baþbakaný El Maliki, olaydan idam
edilen Saddam Hüseyin yandaþlarý ile
Sünnileri sorumlu tuttu.
Bir Tondan Fazla Patlayýcý Ýnfilak
Etti
Baðdat’ýn Sadriya bölgesindeki
pazar yerinde üzerinde bir tondan
fazla patlayýcý bulunduðu tahmin
edilen araç infilak etti. Patlamada 130
kiþi öldü, 300 kiþi yaralandý. Ölü ve
yaralý sayýsýnýn artmasýndan endiþe
edildiði haber veriliyor.
ABD: “Büyük Bir Kýyým”
Beyaz Saray Sözcüsü Tony Snow
da, saldýrýyý “büyük bir kýyým” olarak
nitelendirerek Irak hükümetine destek-
lerini sürdüreceklerini bildirdi.
Dabbah: “Saldýrganlarýn Çoðu
Suriye’den Geliyor”
Irak Hükümet sözcüsü Ali el
Dabbah ise, ülkede saldýrý düzenleyen-
lerin büyük bölümünün Suriye’den
geldiklerini öne sürdü. Dabbah, bu
konuda elde ettikleri kanýtlarý Suriye
yetkililerine ilettiklerini bildirdi.
Baðdat’ýn Mahmudiye bögesinde
meydana gelen patlamada da bir kiþi
hayatýný kaybetti.
Direniþin yoðun yaþandýðý El
Anbar’da 2 Amerikan askeri
öldürüldü. Baðdat ve Felluce’de 28
ceset bulundu.
Josslyn Aberle, “Baðdat’ýn kuzeyinde
Irak’ta 2 hafta içinde 4 ABD bir helikopterin düþtüðü haberlerini
helikopteri düþürüldü araþtýrmaya baþladýðýmýzý doðrulaya-
bilirim” dedi.
Amerikan Ordusu, Irak’ýn baþkenti
Reuters ajansý adýný açýklamadýðý
Baðdat’ta bir helikopterinin düþtüðü
Iraklý bir askeri yetkiliye dayanarak
haberlerini araþtýrmakta olduðunu
helikopterin Baðdat’ýn 30 kilometre
açýkladý.
kuzeyindeki Taci yakýnlarýnda
Irak’ta 2003’ten bu yana 50’den
düþtüðünü duyurdu.
fazla ABD helikopteri düþtü
Polis ve görgü tanýklarý Taci’deki
Amerikan üssü yakýnlarýnda bir El Kaide:ABD helikopterini
helikopteri düþerken gördüklerini biz düþürdük
söylüyor. El Kaide’nin Irak kanadý, Baðdat
Doðrulanmasý halinde bu, iki hafta yakýnlarýnda düþtüðü bildirilen
içinde Irak’ta düþen dördüncü helikopteri, El kaide militanlarýnýn
Amerikan helikopteri olacak. vurduðunu açýkladý.
El Kaide’nin bir internet sitesindeki
Geçen ay, Black Hawk tipi bir
açýklamasýnda, ‘’Örgütün Irak’ýn Taci
Amerikan helikopterinin düþmesi
bölgesinde faaliyet gösteren hava
sonucu 12 ABD askeri ölmüþtü.
savunma birliðinin, bu sabah Apaçi
Helikopterin direniþçiler tarafýndan
düþürüldüðü sanýlýyor. tipi bir helikopteri düþürdüðü’’ belir-
Irak’ta Mayýs 2003’ten bu yana tildi.
50’den fazla Amerikan helikopteri Açýklamada, örgütün elinde
düþtü. helikopterin düþürülüþünün görüntü-
lerinin bulunduðu da vurgulandý
ABD Ordusu sözcülerinden Yarbay

...KISA KISA... KISA KISA... KISA KISA... KISA KISA...

Çeçen Mücahidlerin, Ruslara karþý 3
Þubat 2007’de düzenlediði saldýrýda 15
iþgalci askerin öldürüldüðü, çok sayýda
askeri aracýn da tahrip edildiði bildiril-
di. Emir Ebubekir Basayev’e baðlý
mücahidler, Grozni civarýnda Rus
askeri aracýna karþý düzenlediði saldýrý-
da, 2 Rus askeri öldürüldü, 4’ü de aðýr
yaralandý. Emir Aslanbek’e baðlý müc-
ahid birlikler ise, Argun þehrindeki
askerî karargâh’a düzenlediði saldýrýda
8 Rus askeri öldürülürken, 2 asker de
yaralandý. Saldýrý sýrasýnda bir mü-
cahidin de yaralandýðý bildirildi. Emir
Aslanbek’e baðlý mücahidler, ayný
saatlerde Berdýkel köyünde, Rus askeri
konvoyuna düzenledikleri saldýrýda da
5 iþgalci askerin öldüðü, 7’sinin de
aðýr yaralandýðý bildirildi.
Mücaihdelerin, bu operasyonda çok
sayýda askeri mühimmatý da ele
geçirdiði açýklandý.
ABD’nin Türkmenleri
silahsýzlandýrma operasyonu
Yapýlacak mý, yapýlmayacak mý
tartýþmalarý süren Kerkük referandumu
öncesi Türkmenlerin silahsýzlandýrýl-
masý için operasyon baþlatýldý.
Tuzhurmatu’ya baðlý Türkmen
Yengice’nin köyü Muratlý’da dün gece
Amerikan güçlerinin yaptýðý
operasyonda, bütün evler tek tek ara-
narak 16 kiþi gözaltýna alýndý. Yasal
olarak her evde 1’er adet bulundurula-
bilen silahlar da toplandý.
Kendilerine dönük hiçbir eylemin
olmadýðý Muratlý Köyü’ne Irak Ordu
birliklerinin desteðiyle giren Amerikan
güçleri, hiçbir suça karýþmamýþ
Türkmenlerin evlerinin kapýlarýný
kýrarak terör estirdi. Evlerdeki bütün
eþyalarý kýrýp döken Amerikan asker-
leri, hiçbir gerekçe göstermeden 16
Türkmen’i de gözaltýna aldý.
Irak’ta Sadettin Ergeç’e Saldýrý
Irak Türkmen Cephesi Baþkaný 5.
saldýrýdan da yara almadan kurtuldu.
Irak Türkmen Cephesi Baþkaný
Sadettin Ergeç’in konvoyuna bombalý
saldýrý düzenlendi. Ergeç, saldýrýdan
yara almadan kurtuldu.
Aþure Günü nedeniyle Kerkük’e
baðlý Beþir köyüne giden Ergeç ve
beraberindekiler, patlayýcýlarýn kon-
voyun bir metre kadar önünde infilak
etmiþ olmasý sayesinde þans eseri
saldýrýdan yara almadan kurtuldu.
Sadettin Ergeç’e daha önce de 4 kez
saldýrý düzenlenmiþti.
Irak Türkmen Cephesi Lideri
Saadettin Ergeç’e son olarak 15
Temmuz’da Kerkük’te suikast giriþi-
minde bulunulmuþtu.
Ergeç saldýrý sonrasý yaptýðý açýkla-
mada, “Güçlü olana saldýrý düzenlenir.
Bizi yolumuzdan çevirmek isteyenler
bu saldýrýlara devam edecektir ama biz
yolumuzdan dönmeyeceðiz.” diye
konuþtu
Hamas: “ABD, Filistin’i
sömürge yapmaya çalýþýyor”
Filistin’de iktidardaki Hamas,
Amerika Birleþik Devletleri’ni
Filistin’i sömürge yapmaya çalýþmakla
suçladý.
Hamas hükümeti, ABD’nin Filistin
Cumhurbaþkaný Mahmud Abbas’a
baðlý güvenlik güçlerine 86 milyon
dolarlýk yardým kararýný þiddetle
eleþtirdi.
Amerikan yönetiminin Filistin’de iç
savaþý teþvik ettiðini belirten Hamas
sözcüsü, bunun Filistin’in içiþlerine
“bariz” müdahale olduðunu vurguladý.
Sözcü, “Beyaz Saray’ýn açýklamasý,
Filistinlileri iç savaþa sürüklemeyi
amaçlýyor” diye konuþtu.
Yardým kararýnýn, Filistin’de kurul-
masýna çalýþýlan ulusal birlik hüküme-
tine engel olmak için alýndýðýný savu-
nan sözcü, Amerikalýlarýn, Filistinliler
arasýndaki görüþ farklýlýklarýný gider-
mek istemediðini belirtti.
Hamas Sözcüsü, Washington
Yönetimi’nin tek isteðinin Filistin’de
sivil savaþý körüklemek ve Hamas
hükümetini devirmek olduðunu söyle-
di.
20
OKUYUCUDAN
Davos’un Karanlýk Yüzü
Süleyman Davudoðlu
Ýdeali, muharref tevratdan mülhem
olarak dünyâ’da tek devlet bulunan
Telaviv, Washington, Vatikan ve Brüksel
yahudi-haçlý ittifak þebekesi, Dünyâ’daki
taþeronlarýný Ocak ayýnýn son haftasýnda
yüze yakýn devlet ve hükûmet reisleri ve
nice devletlerin vekilleriyle, onlarý,
masonizma direktifi misillü, Davos’da
topladý; ve þu emr ü fermâný buyurdu:
“ - Getirdiðiniz raporlarý, böl-
gelerinizin röntgen filmi olarak
masama koyun; ve çýkacak talimatýmý
dikkatle dinleyin, memleketlerinize
döndüðünüzde de hassasiyyetle tatbîk
edin! “
Türkiye’deki güdümlü olsun, uþak
olsun, satýlmýþ olsun, acûze olsun, medya
ve matbuat cenâhý, Ermeni ölüsüne ki-
litlendiði için, bu dünyâ çapýndaki
mühim hâdiseyi, bazýlarý hýyânetinden,
bazýlarý dalâletinden ve bazýlarý da
gafletinden ruznâmeye alamadý. Esefle
kayd edelim ki, hem de, Dünya Bankasý
Baþkaný Paul Wolfowitz’in ürik asit
kokulu delik çoraplarýný mevzû-i bahs
etmek kadar bile bir basîret göstereme-
den...
Evvelâ, baþ müzâkereci Babacan’ýn
patronu Wolfowitz, (Dünya’da tek
devlet) ideâli taþýyan ittifâk cebhesinin
bir temsîlcisi olarak, baþ müzâkereci
Babacan’ý da, istikâmetlendirici konuþ-
masýnda ne demiþ, buyrun:
“ -Türkiye son yýllarda, çok mühim
dönüþ te’mîn ederek, muvaffakiyyetli
netîceler elde etdi. Tahakkuk etdirdiði
reformlar netîcesinde elde etdiði
muvaffakýyyetlerin, bir çok ülkeye
misâl olduðunu söylemeliyim. Bu
reformlarýn devâm etdirilmesi
netîcesinde, hem bölgesinin hem de
Dünya’nýn en muvaffak ekonomileri
arasýnda yer alacaðýna inanýyorum. “
Patronundan bu emr ü fermâný alan
baþ müzâkereci ve dâimâ beþûþ ve
mülâyim bir “emr ü fermân
efendimizindir” deme fýtratýndaki,
Tayyip Bey hükûmetinin “efendican”
vekîli, ayný nakarâta þu akortla devâm
eder:
“ -Türkiye, Avrupa birliðinin ortak
deðerlerini paylaþabilecek bir ülke
olduðunu artýk isbât etmiþdir! “
Baþ müzâkerecinin “Avrupalýlýk
Kimliði” mevzûlu panelde yapdýðý
“mûnislere” has, “evet efendim”ci arz-ý
itâatkârâne ifâdeleri, þöyle devâm eder:
“ -Avrupa’nýn refâh ve demokrasi
gücüne sâhip oluþunu muhâfaza
etmesi, bu geniþleme perspektifiyle
mümkündür. Müslüman ülkeler
Türkiye’nin AB sürecini yakýndan
ta’kîb etmektedir. Türkiye müslüman
ülkeler için bu iþde bir örnek teþkil
edecekdir. 2008 yýlýnda Davos toplan-
týlarýna daha fazla aðýrlýk vermemiz
gerekiyor... “ (Bkz.: Vakit 27.1.2007,
s.5)
BARAN
Gerek patron Wolfowitz’in ve sâbýk devlet
gerekse “evet efendim”ci mülâyim b a þ k a n ý
vekîlin ifâdelerine dikkat edilecek olur- Hâtemî’nin, müs-
sa, ikisinde de, Avrupa Birliði “kýymet lüman kasabý
hükümlerinin” yalnýz Türkiye için Bush aðzý ile
kabûlünün kâfî olmayýp; ve fakat Davos’da, bütün
Türkiye üzerinden de, bu yahudi-haçlý Dünyâ’ya ilan
deðerlerinin bütün Ýslâm âlemine de taþý- etdiði korkunç
nacaðýnýn hedeflenip planlandýðý ortaya hezeyân! Buyrun:
konulmaktadýr... Buradan apaçýk
anlaþýlýyor ki, T.C. taþeron bir firma “ - B ü t ü n
olarak Ýslâm Dünyasý’ný da, yahudi-haçlý D ü n y a ,
Avrupa kýymet hükümlerine çekip, bin- Irak’daki milli
netîce, Ýslâm’a âid kýymet hükümlerinin hükûmeti taný-
oralardan da kaldýrýlmasýný temin ede- malýdýr. Irak
târihinde, bu ilk
cekdir... Ýþte Davos’da yahudi-haçlý
ittifâký, Müslümanlýk için ne kadar demokrasi
korkunç bir istikbâl hesabýnýn peþindedir, t e c r ü b e s i d i r.
yukarýya aldýðýmýz ibârelerden hiçbir Afganistan’da yok etmek; ve oradaki iktidârý, ittifak
þübheye mahal býrakmýyacak þekilde da, direniþcilere karþý baþarýlý olun- imkaný bulabilecekleri tek odak halinde-
anlaþýlmaktadýr. Baþ müzâkerecinin “ duðunu zannediyorum... “ ki þiilere vermekden ibâretdir...
2008 yýlýnda Davos toplantýlarýna
daha fazla aðýrlýk vermemiz gereki- Telaviv, Washington, Vatikan ve Yahudi-Haçlý ittifâkýnýn, Ýslâm âlemi
yor” gibi bir ifâdeye yer veriþi de þunu Brüksel ittifak þebekesinin Irak içindeki üçüncü ayaðýný kimin teþkîl
isbât ediyor ki, Türkiye’li mülâyimlerin üzerindeki en baþ taþeronunun kimler etdiðini þimdiye kadar göremiyenler,
arz-ý sadâkat yarýþý, patronlarýnýn cidden olduðunu gösteren yukarýdaki þii sözleri, önümüzdeki aylarda, bunu, bütün
tebriklerini hakk edecek seviyededir!.. müthiþ bir vesika hükmündedir; ve, dehþetiyle kör gözlülerine kadar yediden
Hele “AB deðerlerine” gösterilen mer- Kudüs merkezli mukaddes topraklar yetmiþine göreceklerdir... Tabiî küllî
bûtiyet ve sadâkatýn, burada da tasdîk ve hakkýnda, perde arkasýndaki o müthiþ irâdeye âid tecellînin, her hesâbýn
te’yîden ifâde edilir oluþu, Ýslâm planlarýn içyüzünü görmek, bu vesikadan üzerindeki münezzeh hesâbý, her zaman
Dünyâsý için, istikbâlin, ne kadar karan- hareketle ancak ortaya çýkabilir... Bugün ve mekânda mahfuz tutularak...
lýk günler getireceðine bir isbât vesîkasý medya denen iblis sûruyla, dünyâya
hükmündedir. Ýslâm âlemi bütün bunlarý üfürülen ittifak cebhesine ait topyekun Mail
görmez ve tedbir istikâmetinde de
tevekküle bâdî olacak cehd ü gayret ve
birliðin içine girmezse, bu haçlý-yahudi
oltasýndaki mülâyimler eliyle, nice
bâdirelere maruz kalmak vaz’ýyyetinde
bulunacakdýr...
Merhum müfessirimiz Muhammed
Hamdi Efendi Hazretlerinin muhalled
eserinde “ fýský ve küfrü temsil” remzi
olarak, keyfiyet þeceresi apaçýk ortaya
konan; ve hayvan boynunda deðil de,
baþka mahluklarýn boynunda yulardan
bir pranga olarak taþýtdýrýlan “ kravat”
denen esaret lâlesi de, Davos’da, bir
emirle gýrtlaklardan çýkartdýrýldý!!!
Yukarýda arz etdiðimiz gibi, “ aðlâl”
kelimesinin tefsîrinde “fýský ve küfrü
temsil” remzi olan kravat mevzuuyla
bile, verilmek istenen mesaj, dehþete
düþürücü mikyâsýyla aynen þudur:
“ -Bu beynelmilel esaret halkasý,
bizim emir ve irademizle boyunlardan
geçer; ve yine ancak, bizim irade ve
emrimizin tatbîki olarak da ayný
boyunlardan çýkar!... Ve unutmayýn
ki, boynunuzda nasýl bizim irademiz
cârî ise, baþka taraflarýnýzdaki
çamaþýrlarýnýza kadar da, giyip çýkart-
mak, bizim elimizdedir... Bu talimler-
den geçerek, alýþkanlýk kazanmaya ve
irâdemize râm olmaya ve itâat kesbet-
meye bakýn!.. “
Ýþte Davos denen yerde yapýlan
ictimâýn, o “ fýský ve küfrü temsil”
remzinin üzerinden bile ifâde ettiði
ma’nâ ve tefsir... planlar, bir hedefAylýk Ýlmî, Ýçtimaî
saptýrmadan ibaret ve Tasavvufî Dergi
olub; bölgeyeDergi
çizilenÝletiþim:
hedef de,0212 526 50 14 - 0538 8189179
Ýslâm’ý
Ýkinci bir nokta olarak da, Þii-Ýran

Þaimyev’den Atatürk Gafý ve Geri Adým
Þubat 2007, Milliyet Gazetesi’nden
aldýðýmýz bir haber… TC’nin eðitim cen-
deresinden geçmiþ Cumhuriyet çocuk-
larýna her daim Kemalizm’in faziletleri
anlatýlýr. Bütün derslerde öðretmenler M.
Kemal’in kahramanlýklarýný ve
destanlarýný söyler dururlar. Tek bir sem-
bol tek bir þahýs vardýr, o da M. Kemal…
Dedesinin ve ebesinin adýný
bilmediðimiz M. Kemal olmasa Türk
milleti olmayacaktý. Daha neler neler…
Kemalistlerin kitaplarda yazarken ve
anlatýrken en çok hazzettikleri de M.
Kemal’le ilgili yabancý devlet
adamlarýnýn müsbet anlamda sözleridir.
40 yaþýna basmýþ bendeniz basýný iyi
takip eden biri olarak yabancý devlet ve
fikir adamlarýnýn Kemalizm ve Türkiye
üzerine menfi hiçbir sözüne rastla-
madým. Ha bu arada kendisine mikrofon
tutulan hiçbir turistin de Türkiye hakkýn-
da kötü sözünü duymadým. Küçükken
(Ýbdacý olmadan) yabancý devlet ve fikir
adamlarýnýn Kemalizm ve Türkiye üze-
rine bu güzel sözleri ben de dahil
Cumhuriyet’e gönül vermiþ fedakar
öðretmenlerimizin gözlerini yaþartýrdý.
Müslüman Alimler Cemiyeti Genel Sekreteri Þeyh Haris:
“Malikî, Bush’un Uþaðýdýr!”
Irak Direniþinin siyasî cephedeki
sözcüsü konumunda bulunan Irak
Müslüman Alimler Cemiyeti Heyeti
Genel Sekreteri Þeyh Haris Ed
Dari, Irak’ýn baþýnda bulunan Þiî
Nuri el Malikî’nin basit bir ABD
uþaðý olduðunu söyledi. Dünya
Müslüman Gençlik Örgütü’nün 2006
Kasým’ýnda Kahire’de düzenlediði
konferansa katýlan ed- Dari burada
kendisiyle bir röportaj gerçekleþtiren
Ýslâm el Yevm (Ýslam Today) gazete-
sine verdiði beyanatta, Þiî Maliki’yi
iþgalci ABD’nin sýradan bir kuklasý
olmakla itham etti.
Ed-Dari, Malikî’nin iþgalcilerin
katliamlarýna yardým eden ve onlarýn
Irak’taki pisliklerini temizleyen birisi
olduðunu söyledi.
Ed-Dari, Sünnîlerin Ýran’la
masaya oturmak gibi bir dertlerinin
olmadýðýný, esas hedeflerinin
Taliban: 2007 En Kanlý Yýl Olacak
Afganistan’daki Taliban güçleri, bahar
saldýrýlarý öncesinde binlerce intihar bom-
bacýsýna sahip olduklarýný öne sürerek,
2007’nin en kanlý yýl olacaðý tehdidinde
bulundu. Taliban’ýn önde gelen komutan-
larýndan Molla Hayrullah Han, Reuters ajan-
sýna verdiði demeçte, bahar döneminde
Amerikalý ve yabancý askerlerle savaþmak
üzere hazýrlýklarýn yüzde 80’ini tamamladýk-
larýný, savaþa baþlamaya hazýr olduklarýný
söyledi. Han, 2000 civarýnda intihar eylemcileri olduðunu, bu rakamýn inti-
har eylemcisi olmaya hazýrlanan Taliban savaþçýlarýnýn yüzde 40’ýna tekabül
ettiðini öne sürdü. Bu arada Taliban komutanlarýndan Molla Gaffur’un,
NATO’nun, Afganistan’ýn güneyinde düzenlediði saldýrýda öldürüldüðü açýk- BEYOÐLU/ÝSTANBUL
landý.
BARAN
Bakýnýz dýþarýdan nasýl
görülüyoruz, biz
neymiþiz?.. Çocuklar iþte
cumhuriyet, iþte çað-
daþlýk… Büyüdük (Ýbdacý
olduk) bunlarýn hepsinin
birer diplomatik dil
olduðunu öðrendik. Sahi
Ýran’a resmi ziyarette
bulunup da Ýran’ý
kötüleyen bir devlet
adamýmýz var mý? Her
neyse gelelim
Þaimyev’den Atatürk gafý ve geri adým
baþlýklý yazýmýzýn muhtevasýna:
‘Rusya’nýn geçen yýl baþlattýðý proje kap-
samýnda Rusya ile Ýslam Konferansý
Örgütü (ÝKÖ) üyesi 18 ülke arasýndaki
iliþkileri ilerletmek amacýyla oluþturulan
‘Stratejik Vizyon Grubu’nun üçüncü
toplantýsý Ýstanbul’da baþladý.
Toplantýda konuþan Tataristan Özerk
Cumhuriyeti baþkaný M. Þaimyev: Ýstan-
bul’un Osmanlý döneminde hilafetin
merkezi olduðunu ancak Atatürk döne-
minde Ýslamiyet karþýtý bir merkeze
dönüþtüðünü þimdi ise yeniden manevi-
Amerikan iþgaline karþý savaþmak
olduðunu, proje sahibi gibi görünen
Ýran’ýn, ABD iþgali sayesinde
bölgedeki projelere ortak olduðunu
söyledi.
Ed-Dari, Irak Direniþinin, iþgalin
2. haftasýndan itibaren kendini göster-
meye baþladýðýný ve çok kýsa bir süre
içerisinde, iþgalciyi tarumar ettiðini
söyledi. Ed-Dari sözlerini, “çok
þükür direniþ sayesinde güçlendik”
ifadesini kullanarak bitirdi.
BAYÝLERDE / ABONE OL, ABONE BUL!...
Ýsteme Adresi:
Yahya Kahya Mah. Neva Sk. No: 2/ 3 KASIMPAÞA-
Tel: (0212) 256 73 87
yata dönülmeye
baþladýðýný’ söyledi.
Eþbaþkanlýklarýný
TBMM AB Uyum
Komisyonu Baþkaný ve
eski Dýþiþleri Bakaný Y.
Yakýþ ve Tataristan
Cumhurbaþkaný M.
Þaimyev’in yaptýðý ve
Grand Cevahir Otel’de
düzenlenen toplantýya,
aralarýnda ÝKÖ Genel
Sekreteri Ekmeleddin
Ýhsanoðlu, Baþbakanlýk Danýþmaný A.
Davutoðlu, Ýran Ýslâm Mezhepleri
Dayanýþma Kurulu Baþkaný Ayetullah
Taþkiri ve Rusya’nýn Volga bölgesi tem-
silcisi A. Konovalov’un da bulunduðu
birçok Ýslâm ülkesi yetkilisi ile Rus yetk-
ili ve diplomatlar katýldý.
Toplantýda konuþan Þaimyev, ‘Birçok
ülkenin laiklik yolunda geliþmeye
çalýþtýðýný, ancak bazýlarýnýn ateist,
bazýlarýnýn da köktendinci olduðunu’ öne
sürdü. Tataristan’ýn böyle sorunlarla
karþýlaþmadýðýný savunan Þaimyev,
‘Çünkü biz Ýslâmî kurallara göre yaþýy-
21
Ömer Faruk Sorgun
oruz. Biz KÖKENE DÖNDÜK. Tabi ki
radikal anlamda deðil, ama ilk
Müslümanlarýn arayýþýna döndük’ diye
konuþtu.
Þaimyev, Atatürk ile ilgili sözlerine
tepkiler üzerine ‘sözlerinin yanlýþ
çevrildiðini’ ileri sürdü. (Bizce hiçbir
yanlýþ tercüme söz konusu olamaz. Olsa
olsa Ekmeleddin Ýhsanoðlu olmak üzere
Ahmet Davudoðlu gibilerinin tutuþup,
devlet baþkanýna ‘aman efendim burada
biz iktidarsak da gerçek iktidar olan
Kemalistlerdir.
Bu sözler buradaki Kemalist efendi-
lerimizi kýzdýrýr. Ne olur hatýrýmýz için
sözlerinizin yanlýþ tercüme edildiðini
söyleyin. Yoksa iþimiz zor, efendilerimiz
üzer’ sözlerine binaen Tataristan
cumhurbaþkaný bunlara bir babalýk yap-
mýþtýr.)
Ýþte böyle; bakalým Cumhuriyet’in
yýlmaz savunucularý bu devlet
baþkanýnýn sözlerini de kitaplara alabile-
cek mi?.. Gazeteler tarafýndan ‘gaf’
olarak nitelendirilen bu sözler tarafýmýz-
ca ALLAH SÖYLETTÝ olarak algýlan-
mýþtýr. Vesselâm.
22
Yeni Þafak Gazetesi Yazarý
Ali Murat Güven:
“Medya Türk Halkýndan
Tamamen Kopuktur”
Röportaj: Þükrü Sak
Ýlk bölümünü üçüncü sayýmýzda
yayýnladýðýmýz ve tam da “sanatla
siyasetin kesiþtiði” noktada
gerçekleþtiðini belirttiðimiz bu
deðerlendirmelerin ikinci
bölümünü de zevkle okuyacaðýnýzý
tahmin ediyoruz.
Baran
Bir sinemacý olarak, Hollywood’un
11 Eylül’den sonraki manzarasýný,
Amerika’nýn dünya çapýndaki
görünümüyle beraber kýsaca özetleye-
bilir misiniz?
11 Eylül’den önce Amerikan sine-
masýnýn Doðuya bakýþý zaman zaman
alay eden, örtülü biçimde kötüleyen ama
çokta küstahlaþmayan, filmlerinde aptal
Arap, “Gece Yarýsý Ekspresi” filminde
olduðu gibi zalim Türk karakterlerinin
katýldýðý böylece Doðu’nun tekinsiz,
Batýlý ülkelerinden gelen modern bir
yabancýnýn baþýna her iþ gelebilen,
güvensiz, demokrasinin olmadýðý ülkeler
olarak gösterilmesi þeklinde tezahür
ediyordu 11 Eylül’den sonra hayatýn her
alanýnda, askeri, siyasi alanda küs-
tahlaþtýklarý gibi, sinema alanýnda da
Hollywood da çalýþan çoðunluðu Yahudi
asýllý senaristlere daha cüretkâr ifadeler-
le saldýrma fýrsatý doðdu.
Açýkça düþmanlýk yani...
Eskiden Amerikalý film eleþtirmen-
leri ve seyircileri açýk düþmanlýk yapan
filmleri eleþtiriyorlardý iyi kötü. Bütün
60’larýn “her mahallede
bir zengin yaratacaðýz”,
“küçük Amerika olacaðýz”,
iþte Ýstanbul kerhanelerini
ziyarete gelen askerleri
protesto eden solcularý
döven Ýslamcýlarýn olduðu
bir dönemde yaþamadýðýma
seviniyorum. Saðcýsýyla,
solcusuyla, halkýn topyekûn
bir þuurlanma sürecine
girdiðini, düþmanlarýný
tanýdýðýný, “Kurtlar Vadisi
Irak” gibi bir filmin çekildiði,
“Metal Fýrtýna” gibi bir
kitabýn yazýldýðý ve çevrem-
izdeki iþgalleri doðru yorum-
ladýðýmýzý, -yani þunlarý
saymýyorum; sayýsý beþ
milyonu geçmeyen
Amerika’yla göbek baðý olan
yiyici-liboþ takýmýný...
BARAN
Müslüman karakterlerin aptal olduðu ya
da tüm Arap karakterlerin terörist
olduðu filmlere tepki gösteren bir
Amerikan saðduyusu vardý. Ýngiliz-
Alman saðduyusu vardý. Bir eleþtirmen
“harika olmuþ” dediðinde, diðer üç
eleþtirmen de “abartmýþsýnýz” diyordu.
11 Eylül’le birlikte bunlarýn ulusalcýlýk
damarlarý kabardýðý için artýk böyle
þeylere karþý duran, eleþtiren adam
kalmadý. Çünkü eleþtiren de çýlgýn kala-
balýðýn içinde ne derler tek baþýna, der-
dini de anlatamýyor.
“Akýntýya kürek çeker” gibi bir
durumda oluyorsunuz.
O bakýmdan açýk bir biçimde özel-
likle Türkiye ve Ýslâm âlemiyle ilgili
düþmanca mesajlar içeren filmlerin
sayýsý hat safhada... O anlamda düþman-
ca filmler yapmak için televizyonu da
çok yoðun kullanýyor. Son dönemlerdeki
dizileri biliyorsunuz... Onun dýþýnda
serüven tipi filmlerde Arap teröristler,
uçak kaçýrýcýlar had safhaya vardý.
Eskiden dediðim gibi, Hollywood olum-
suz karakterleri çok fazla ortaya vur-
mazdý onu.
Üstü örtülü yapardý...
Evet. Çünkü ýrkçýlýkla suçlanma riski
vardý. Þimdi tamamen pervasýzca ve
rahat bir þekilde yapýyor. Ben dizi olarak
sevmesem de, teknik kalitesizliðini,
anlatýmdaki aðdalýlýðý yerden yere vur-
muþ olsam bile, sinema formatýndaki
“Kurtlar Vadisi Irak”ý Amerikan düþ-
manlýðýný, onlarýn neme nem bir
devlet olduklarýný, Irak’ta yaptýk-
larýný afiþe ettikleri için bunu iyi veya
kötü Ýslâm ülkelerine pazarlanarak
da yaydýðý için destek verdim. Bunu
çok anlamlý buldum.
The Times gazetesinin bir sözü var:
“Türkler saf deðiþtirdi, Amerika düþ-
man” diyor. Film hakkýnda böyle
yorum yapmýþ.
O film Amerika’da Pentagon yet-
kililerini çileden çýkarmýþ.
Amerika’da üç hafta gösterime
girdikten sonra gösterimden çekildi.
Almanya’da giþe rekortmeni olabile-
cek gösterimden çekildi. Siyasal
baskýlar yüzünden. Çünkü filmin
öyküsü içinde Ýsrail’i de ilgilendiren
organ ticareti yapan bir Yahudi dok-
tor var. Hani “dinsizin hakkýndan
imansýz gelir” gibi, -teþbihte hata
olmaz, biraz sakat ama- durumu
anlatan bir söz var. Bu adamlar sine-
mada bizi rezil ettiler. Özellikle
Müslümanlarý ve Türkleri... Bunca yýldýr
sinemada Türk diye tanýttýklarý adam,
sadece cani, haydut, gaddar, yasadýþý,
barbar tipler... Biz Hollywood gibi yüz
Türklerin de “elinin armut toplamadýðýný” diðer Ýslâm ülkelerinde-
ki insanlar görecek. Biliyorsunuz, Ýslâm âleminde tezkereye
kadar imajýmýz ve itibarýmýz sýfýrdý. Hürriyet gibi bir gazeteye bak-
týðýnda adam haklý tabi. Mýsýr’da Hürriyet gazetesinde Ertuðrul
Özkök’ün yazýsýný okuduðunda, bir de Fatih Altaylý’yý okuduðun-
da Türkiye’nin nasýl bir ülke olduðu kanaati öyle þekilleniyorsa,
haklý... Ama yapýlan gösterileri gördüler. Irak iþgaliyle ilgili Türk
Milleti’nin tavrýný gördüler.
yirmi yýllýk bir geleneði üzerine kurul- ya da diðer gruplar borç içinde yüzmek-
muþ, birçok ülkeden fazla bütçesi olan tedir. Gerçek anlamda þeffaf bütçelerini
dev bir endüstriyi, bir veya iki filmle ortaya koysalar, çýkardýklarý dergi ve
alaþaðý edebilir miyiz? Edemeyiz ama, gazetelerinin çoðunun batak vaziyette
Vietnamlýlar Amerika’yý gerilla tak- olduðu görülür. Bir gazete üzerindeki
tiðiyle kaçýrdýlar. Düzenli orduyla fiyatla kazanmaz. Bir gazete reklâmla
deðil. “Kurtlar Vadisi Irak” gibi film- yaþar. Fiyat onun onurudur. Reklâmýn
ler, Amerika’nýn rezilliklerini ortaya kaynaklarý belli. Türkiye’de reklam
seren iddialý projelerdir. Baþka veren pozisyonda taþ çatlasýn elli þirket
ülkelere de satýlacak filmler arttýkça bu var. Ellide iyimser bir rakam aslýnda.
filmler, Mýsýr’da, Ürdün’de, Latin Level grubu, Ülker, Sabancý vs...
Amerika’da vs. yerlerde gösterime
girdikçe anti-emperyalist tavýr daha da Deðirmenin suyu nereden geliyor?
geliþecek. Bunlarýn hiçbiri bir fanatik birinin
hezeyaný deðildir. Bunlarýn hepsi belge-
Þuurlanma... lenebilir. Artýk herkesin, daðdaki
Þuurlanma daha da geliþecek. çobanýn, sokaktaki simitçinin bile
Türklerin de “elinin armut topla- kavradýðý yalýn gerçeklerdir. Bir sürü
madýðýný” diðer Ýslâm ülkelerindeki televizyon da desteklenmiyor, yeterince
insanlar görecek. Biliyorsunuz, Ýslâm reklam almýyor ama batmýyor. Bir yere
âleminde tezkereye kadar imajýmýz ve angaje oluyor. Bir duruþun, sistemin
itibarýmýz sýfýrdý. Hürriyet gibi bir gazet- temsilcisi oluyor; ayakta kalýyor.(...) Bu
eye baktýðýnda adam haklý tabi. Mýsýr’da dönemin çocuðu olduðuma ve
Hürriyet gazetesinde Ertuðrul Özkök’ün yaþadýðýma çok seviniyorum.
yazýsýný okuduðunda, bir de Fatih 1950’lerin Menderes döneminde ya da
Altaylý’yý okuduðunda Türkiye’nin nasýl 60’larýn “her mahallede bir zengin
bir ülke olduðu kanaati öyle þekilleni- yaratacaðýz”, “küçük Amerika ola-
yorsa, haklý... Ama yapýlan gösterileri caðýz”, iþte Ýstanbul kerhanelerini
gördüler. Irak iþgaliyle ilgili Türk ziyarete gelen askerleri protesto eden
Milleti’nin tavrýný gördüler. Biz hiçbir solcularý döven Ýslamcýlarýn olduðu bir
zaman zil takýp, oynamadýk. Medya, dönemde yaþamadýðýma seviniyorum.
Türk halkýndan tamamen kopuktur. Saðcýsýyla, solcusuyla, halkýn topyekûn
Yani, medyanýn sevindiði hiçbir þeye bir þuurlanma sürecine girdiðini, düþ-
halk sevinmez. Medyanýn bayram olarak manlarýný tanýdýðýný, “Kurtlar Vadisi
kutladýðý günü, halk, ölüm günü olarak Irak” gibi bir filmin çekildiði, “Metal
kutlar. Fýrtýna” gibi bir kitabýn yazýldýðý ve
çevremizdeki iþgalleri doðru yorum-
Ýþgalci aðzýyla konuþan ve onun ladýðýmýzý, -yani þunlarý saymýyorum;
zihniyetini paylaþan bir medya olarak sayýsý beþ milyonu geçmeyen
görülmüyor mu? Amerika’yla göbek baðý olan yiyici-
Öyle olmak zorundalar. Baþka liboþ takýmýný... Yetmiþ milyon Türk
çareleri yok. Onlar kendilerine biçilmiþ milletlinden bahsediyorum- bu dönemde
rolü oynuyorlar. Bugün Türkiye’deki yaþadýðým için kendimi mutlu addediyo-
gazete ve televizyonlarýn hemen hemen rum. (...)Bu Türkiye üzerindeki
tamamýna yakýný, birkaç tanesi hariç Amerikan hesabýnýn topyekûn tepme-
zarar etmektedir. Çünkü Türkiye’de bu sidir. Harika bir “Muz Cumhuriyeti”
kadar çok sayýda televizyonu, dergiyi, hayal ederken, her dediðine “he” diyen,
gazeteyi ve radyoyu ayakta tutacak, eþit týkýr týkýr iþleyen, o eski Þah Ýran’ý gibi,
koþullarda yarýþtýracak bir reklâm pas- Türkiye’nin Ortadoðu’nun güvenilir
tasý yok. karakolu olmasýný hayal ederken,
dünyadaki en büyük düþmanýyla
Fransa’da mesela sadece altý veya karþýlaþtý. Ama neden?
yedi tane ülke genelinde yayýn kanalý
var. Fazla yok... Bunun kültürel kökleri de var?...
Herkese yetecek büyük ekonomimiz Bunun kültürel kökleri bayraðýn
yok bizim. Bugün Doðan medya grubu düþtüðü yerden kalkacak olmasýdýr.

Peygamber’in ve Üstad’ýn söylediði
sözdür. “Bu bayrak Ýstanbul’da
düþmüþtür; Ýstanbul’da tekrar ayaða
kalkacaktýr.” Biz görürüz, görmeyiz. O
hiç önemli deðil. Çocuklarýmýzda göre-
bilir. Ama dünyayý bizde yönettik. Yirmi
bir milyon metre kare alan yönettik.
Amerika’dan iki kat büyüktür.
72 milleti idare ettik.
Bizde yönettik ama, kimse bizden
hiç bu kadar tiksinmedi.
… “köylülük” sorunumuz var bizim.
Peki buraya kadar gelmiþken, bir de
“Takva” ile ilgili yorumlarýnýzý alalým.
Çok konuþuldu, çok þey söylendi…
“Ezber bozduðu” filan söylendi?..
Ben yazdým “Takva”yý…
“Takva”daki kahramanýn, Erkan Can’ýn
canlandýrdýðý kiþiyi her gün -o
Takva’daki adamý- görüyorum sosyal
çevremde. Kadýn, para ve makam
karþýsýnda darmadaðýn olmuþ Belediye
bürokratlarý, Ankara’ya siyasete gön-
derdiðimiz, orada zamparalýk hikayeleri-
ni dinlediðimiz adamlar… Ýslâm
Medinelilikten geliyordu; kentlilikten…
Giyimiyle-kuþamýyla, konuþmasýyla,
donanýmýyla, yemek yemesiyle, su içtiði
bardakla… Kaliteli adamlarýn diniydi…
Cumhuriyet döneminde, özellikle
Tanzimat’tan sonra, 2.Mahmud ve son-
rasýnda, Tanzimat döneminde Ýslâm,
köye doðru itildi. Kentlilerin umur-
samadýðý, mesela Osmanlý Ordusu diye
yüceltiyoruz kutsuyoruz ama bir sürü
ateist Subay var Osmanlý Ordusu’nun
son dönemlerinde…Hýristiyanlýða
meyleden bir sürü Subay ve Astsubay
var… Bu Ýstanbul ile simgelenen o
yozlaþmada Ýslâm, köylülerin sahip çýk-
týklarý –namaz, oruç, örtünme- Onun
dýþýnda baþka entelektüel bir katkýda
bulunamýyorlar. Kentlilerin ise “tu kaka”
yaptýklarý, iþte, “ne geldiyse baþýmýza,
bundan geldi” deyip ittikleri, mirasý red-
dettikleri bir “üvey evlada” dönüþmüþtü.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti
ilân etmesiyle bir gecede olan bir þey
deðil… Ben orada haksýzlýk etmiyorum.
Mustafa Kemal o sürecin en son halka-
sýnda var olan bir komutandý. Yani bir
bakýn Tanzimat Fermaný dönemindeki
Ýstanbul’a…
Batýlýlaþma daha eski…
Çok ciddi bir þey.. Ýstanbul Saray
eþrafýnýn, burjuvazinin, Ýslâm’la ilgili
sorgulamalara girmesi?.. O etkiler altýn-
da büyümüþ bir kiþidir Cumhuriyet’in
kurucusu da… Ve ondan sonraki süreçte
o “köylülük” aynen devam ettiriliyor.
Demokrat Parti’nin Ýmam Hatip
Liseleri’yle biraz daha kaliteli din adamý
yetiþtirme yolunda biraz cýlýz çabalarý
var. Kýsmen de olsa baþarýlý olmuþtur.
Ýmam Hatip Liseleri’nin bu ülkedeki
HAFTALIK SÝYASÝ DERGÝ
Sayý:5 8 Þubat 2007
Sahibi ve
Sorumlu Yazýiþleri Müdürü:
Bünyamin Eser
Genel Yayýn Koordinatörü:
Ali Osman Zor
BARAN
anlamýný, önemini boþlamanýn da hiçbir
alemi yok. Çok daha kötüyken, ülkede
okuma-yazma oraný yüzde 45’ken yüzde
50’yken Ýmam Hatip Liseleri sayesinde
hakikaten bir geliþme olmuþtur. Ben düz
lise mezunuyum, benim bildiðim her
þeyi biliyor. Üstüne de benim
bilmediðim 10 tane daha ek dersi var. O
bakýmdan faydalý olmuþtur daha nitelikli
bir kitlenin oluþmasýna… Ancak, hâlâ
ne yazýk ki, benim de yazýlarýmda sýk
sýk iþlediðim üzere ciddi bir
Kliþeler üzerinden gidiyoruz?,.
Yani þimdi beyefendinin tipi,
Türkiye’deki kabul gören “genel Ýslâmcý
tipi” deðil. Neden deðil? Sakalý yok!..
Böyle bir þey olamaz! Sakalý, býyýðý ve
Üstad nasýl giyiniyordu? Üstad nasýl yemek yiyordu? Nasýl
sigara içiyordu? Nasýl konuþuyordu? Nasýl yazýyordu?
Kadýnlardan anlamýyor muydu? Anlýyordu. Hayattan
anlamýyor muydu? Anlýyordu. Sapýna kadar da erkekti.
Sapýna kadar da Müslüman’dý. Sapýna kadar da milliyetçiy-
di. Ýþte benim hayalimdeki, özlemimdeki Müslüman erkek
figürü bu.
saçý olmayan, cascavlak bir adam bu
ülkedeki uyanýþ hareketinin bir numaralý
temsilcisi olabilir.
Üstad nasýl giyiniyordu? Üstad nasýl
yemek yiyordu? Nasýl sigara içiyordu?
Nasýl konuþuyordu? Nasýl yazýyordu?
Kadýnlardan anlamýyor muydu?
Anlýyordu. Hayattan anlamýyor muydu?
Anlýyordu. Sapýna kadar da erkekti.
Sapýna kadar da Müslüman’dý. Sapýna
kadar da milliyetçiydi. Ýþte benim hayal-
imdeki, özlemimdeki Müslüman erkek
figürü bu. Kadýnlara gelince…
Baþörtüsünden geçinen bir kadýn mode-
line karþýyým. “Benim baþým örtülü,
bütün çiðliklerimi örter bu” Kadýnlar da
kadýn gibi davranacaklar, bilinçli olacak-
lar, onurlu davranýþlar sergileyecekler.
“Bir tane zengin sap bulalým da evlene-
lim, yýkýlalým onun üzerine” diye düþün-
meyecekler. Hayat arkadaþý olmak
Yayýn Yönetmeni:
Þükrü Sak
Yayýn Kurulu:
Harun Yüksel, Kâzým Albayrak,
Nazif Keskin, Mevlüt Koç,
Sadettin Ustaosmanoðlu
Haber Müdürü: Fazýl Duygun
Ýdare Yeri:
Emekyemez Mah. Gümüþgerdan
Sk. No: 6/4 Þiþhane-Beyoðlu /
ÝSTANBUL
Tel: (0212) 361 44 18
olduðunu anlayacaklar evliliðin…
Türkiye’de böyle de bir kýz prototipi
türedi son 15-20 yýldýr; “baþým örtülü,
ben bir azizeyim” Sen bir azize filan
deðilsin. Kanaat denilen þeyden nasibin
yoksa, sen baþýný da örtmeyeceksin
kardeþim.
… tinmek gerekiyor.
Salih Mirzabeyoðlu’nun þöyle bir
sözü vardý:-“idrakleri iðdiþ edildikten
sonrai, kafa uçmuþ, ruh uçmuþ, key-
fiyet derinliði yok, Ýslâmî bir bakýþ yok,
öyle bir algý formu yok.” Sadece þekille
kapanýyorsun ve en uç noktadaki
insanlarýn bile benimsemediði yaþam
tarzýnýn bütün unsurlarýna sahip olu-
yorsunuz her þeyiyle, sonra da
“baþörtüsü’ne bakýp; Müslüman?”..
Hiç öyle derin bir Ýslâmî kaygýsý
olmayan, ortalama bir Türk kadýný,
kocasýna dönüyor diyor ki “canýmýz sað
olsun beþ sene sonra alýrýz” diyor, o
erdeme sahip! Ben, bundan dolayý bir-
birini yiyen, öldüren, ayrýlan insanlar
tanýyorum. Mal-mülk dâvâsýna…
Ýslâmî kimliðiyle, Batý’nýn tarif
ettiði “tüketici tipi”ne dönüþmüþ…
Tam tüketici! “Ýnsan”ý öyle tarif ediyor
ya “tükettiðin kadar insansýn, þunlarý
tüketiyorsan, yaþam standardýn þunlara
uygunsa insansýn” filan… Bugün
“tükettiðin kadar Müslümansýn” gibi
bir anlayýþ hâkim…
Erdem, erdemli davranýþ Allah
tarafýndan aynen ilim gibi dilediðine ve-
rilen bir þey. Bakýyorum, erdemli
davranýþ, kesinlikle tesettürle-mesettürle,
sakalla olmuyor. Diðer adamýn daha
büyük bir kalbi olabiliyor. Onun için
E- Mail:
barandergisi@gmail.com
Abone Bedeli:
3 Aylýk: 25 YTL
6 Aylýk: 50 YTL
Yurtdýþý:
3 Aylýk: 60 Euro
6 Aylýk: 120 Euro
Posta Çeki Hesabý:
Bünyamin Eser: 5321074
(on line tercih ediniz)
23
çocuklarýmýzý eðitmemiz gerekiyor ve
zürriyetimiz tehlikeye giriyor. Böyle, bir
sürü mutsuz evlilikler, parasý yüzünden
adamla yapýlan evlilikler, yada güzelliði
yüzünden bir kadýnla yapýlmýþ evlilik-
ler…Biraz kanaat etmek gerekiyor
evlilik hâdisesinde… Biraz, olanla ye-
….
Ölüme “bakýþýmýz”, hayata
bakýþýmýzý da belirliyor, bu yüzden
Saddam Hüseyin’in “ölüme giderkenki
o hâli” gerçekten de çok etkileyiciydi…
Ölüm karþýsýnda en gözü peklerimiz bile
çözülür. Kendimden emin deðilim ben.
Ben Saddam’ýn yaþadýðý âný yaþasaydým
aðlayýp, zýrlamayacaðýmdan, panik yap-
mayacaðýmdan asla emin deðilim. Allah
bilir o âný. Ölüm, hiçbir þeyle
kýyaslanacak bir durum deðil. “Ben çok
cesurum” boþ bir lâftýr. Sen cesaretini
sýnayacak kadar tehlikeli bir þey yaþa-
mamýþsýndýr. Her þeyi bir yana býrakýn,
onun için Saddam gerçek bir
savaþçýymýþ.
Ülkesini terk etmemesiyle, çocuk-
larýnýn ülkesini terk etmemesiyle, eli
silah tutan bütün akrabalarýnýn bu ülkede
son âna kadar direnmesiyle, umutlu
yada umutsuz bu ülkede –kendi
ülkelerinde- savaþarak can vermeleriyle,
bir kere tarih karþýsýnda aklanmýþtýr
bu adam. Çünkü biz neler gördük. Kaç
tane devlet adamý gördük bu þekilde,
aðlayan, zýrlayan, af dileyen. Mesela 8-
10 tane hakaret mali geldi bana Þiâ’dan.
Caferîlerden filan... Ben de onlarý þaþýr-
tan þeyler yazdým. Bakýn dedim, tereciye
tere satmayýn. Ben Azerbaycan kökenli
bir ailenin çocuðuyum. Babam bana
10-15 yaþýndayken dedi ki; ‘oðlum,
Caferî milletinden bir bok olmaz,
mezhebini doðru seç” Babam da
böyle Sünnî bir duruþa sahipti. Bir
gelenek olarak bizim ailemizde,
ortamýzda hani Azerî aðzý, Azerî
tavýrlarý yaþardý ama amcam da
babam da hep þunu söylerlerdi: “beþ
para etmez adamlardýr bizimkiler.
Votka, kadýn… Bir kere uçkur
konusunda çok zayýf bir millettir.”
Derlerdi ve “sapýktýrlar” derlerdi.
Babam, bunlarýn saatlerce kendilerini
zincirle dövmelerine çok kýzardý.
Ben bilinçli olarak, kültürel kökleri
itibarýyla Türkiye’de yaþayan Caferî
mezhebine mensup bir Azerî kökenli
vatandaþ olabilecekken, kendi aklýmla,
sað duyumla Sünnet duruþunu tercih
etmiþ bir kiþiyim. Ayný þekilde kendi
akrabalarým da bunu tercih etmiþ. Ve
bana hakaret edenlere yazdým.
Bilmiyorlar tabii benim orijinimi…
Dedim bana sarkmayýn, ben biliyorum
ne bok olduðunuzu sizin. Bana anlat-
mayýn. Mezhep sizin için dinden
öndedir. Ýran’da da öyle.
Banka Hesap No:
Bünyamin Eser
Akbank Kasýmpaþa Þb.
0057387-3
Teknik Hazýrlýk:
Baran
Baský: Kuþak Ofset
Himayei Etfal Sk. Yýldýrým Han
No:1171-2 Caðaloðlu-ÝSTANBUL
Tel: (0212) 527 41 03
Daðýtým: YAY SAT
Yayýn Türü: Yaygýn Süreli
Baský Tarihi: 7 Þubat 2007
Þehidin Hayatý
“Abdullah bin Zübeyr bir
daha hücuma geçince Þamlý
askerler hazan yapraklarý gibi
kýlýcýnýn altýnda dökülmeye
baþladýlar. Sonra bir kaçýþma
ki, bir daðýlma ki sorma...
Fakat, savaþ alanýnda
Abdullah’ýn karþýsýna çýkmak-
tan ve kýlýçla ona mukavemet
etmekten son derece âciz
namert bir adam, korkakça,
alçakça Abdullah’ýn yüzüne
uzaktan kocaman bir tuðla fýr-
lattý. Ve onunla Abdullah’ýn
mübarek yüzünü parçaladý.
Abdullah, kendisinde tarifi
gayr-i kabil bir acý ve elem his-
setti. Dünya onun etrafýnda dönmeye baþladý.
Gözünde manzaralar birbirine karýþtý. Artýk
herþeyi göremez oldu. Ve sonra yere yýkýldý...
Fakat yere düþmesi ile kalkmasý bir oldu. Bu
sefer saðlam ve zinde olarak ayaða kalktý. O
kadar saðlam, o kadar zinde idi ki neredeyse
sevincinden oynatacaktý. Savaþmak niyetiyle
Haccac-ýZalim’in askerlerine doðru ilerledi.
Fakat bu sefer kimse ona karþý koymadý. Bu
sebeple hayrette kaldý. Bir daha saldýrdý baktý,
ki bütün kalabalýklarý yarýp geçiyor. Ve hiç
kimse ona engel olmuyor! Sonra düþman
ordusunu geçerek fezaya ve hürriyete vardý.
Düþünüp durumu hatýrlamak için bir ara
durdu... Ama hazýr durumdan hiç bir þey
anlayamadý. Kendi ruhunun derinliðinde, tarif
ve tavsifi imkânsýz manevi bir lezzet ve sev-
inçten baþka bir þey bulamadý. Bir daha
Haccac ordusunun içine daldý. Baktýk ki yine
yarýp geçiyor ve fezaya çýkýyor. Durup etrafýna
bakýnýyor. (Keþke þu yüce daðlardan birisinin
tepesinde oturup da durumumu düþünebilsem.)
diye içinden geçiriyordu.
Bu arzu onun içinden geçer geçmez hiçbir
meþakkate katlanmadan hemen kendisini en
yüksek bir daðýn tepesinde bulur. Bu yüzden
hayret ve dehþeti kat kat artar. Yine etrafýna
bakýnýr. Bu sefer de hiçbir beþerin göremediði
nurla, cazibeli manzaralarla dalgalanan harika
âlemleri görür. O âlemlere karþý bir ülfet bir
ünsiyet duyar. Sonra o lezzetli ve sevimli olan
hayret ve dehþeti galebe çalar. Gözlerini
avuçlarýyla kapatarak tefekkür ve düþünmeye
baþlar. Bir de ne görsün: Þeffaf ve tertemiz bir
camdan bakar gibi, avucunun arkasýnda kalan
herþeyi görür. Yerinden usanýp lanettayýn
yürümeye baþlar. Bakar ki þimþek hýzýyla
gider, kalabalýklarý deler ve daðlarýn içinden
geçer. Hayret ve dehþeti son haddine var-
mýþken yine yürümeye devam eder. Birden
ismiyle kendisine hitap eden birisinin sesini
duyar. Durup arkasýna bakar, birden Ýbni saf-
van’ý karþýsýnda görür. Evvelâ sevincinden ona
doðru ilerler fakat sonra birdenbire geriye çek-
ilir:
-Sen Ýbn u Safvan mýsýn?
Ýbni Safvan: -Evet efendim...
Abdullah : -Fakat...
-Ne var?
Gözümden çýkan þualar senin vucudundan
geçip arkanda kalan þeyleri
görüyor!
-Bende efendim, senin arkanda kalan var-
lýklarý görüyorum.
-Allah aþkýna nedir bu? Neredeyiz biz?
-Bende bilmiyorum!
-Hiçbir þey hatýrlamýyor musun?
(Ýbni Safvan düþünür, etrafýna bakýnýr)
-Evet, savaþý hatýrlýyorum.
-Savaþ mý? Ne savaþý? Ha... hatýrladým,
savaþýn manzarasý aklýma geldi, fakat...
Neredeyiz biz, Haccac’ýn ordusu nerede?
(Üçüncü bir ses) : “Ýþte ordu orada...
Derenin bitiminde. Þu ince eðri noktayý görüy-
or musun? Ýþte odur.”
Abdullah: -Kimdir konuþan?
Ýbni Safvan: -Kim konuþuyor?
-Benim.
Abdullah ile Ýbni Safvan þaþkýn vaziyetteler.
Etrafa göz gezdiriyorlar fakat kimseyi
göremiyorlar.
Abdullah: -Sen kimsin? Ben sana: sen kim-
sin diyorum.
-Ýþte benim! (O anda gözükür.)
Abdullah: -Zeyd mi?
-Evet, ben Zeyd’im!
-Fakat sen öleli çok oluyor!
Zeyd: -Evet, ben öleli çok oluyor.
Abdullah: -Sen nasýl ölü olabilirsin, sen
dirisin ve konuþuyorsun!
Zeyd: -Týpký konuþtuðun gibi!
Abdullah: -Fakat ben ölmemiþim...
Zeyd: -Evet efendim... Fakat benimle gel!
Þimþek hýzýyla aþaðýya doðru iniyorlar,
sanki kanatsýz uçuyorlarmýþ gibi. Çok kýsa bir
sürede Mekke ye geliyorlar.
Zeyd: -Ya Abdullah, görüyor musun?
Abdullah: -Þu mýzraðýn ucuna asýlý
gördüðüm þey ne?
-Senin baþýndýr!
-Baþým mý? Delirdin mi ya Zeyd? Ben seni
akýllý ve zeki görmüþtüm. Benim baþým hâlâ da
iki omuzum arasýnda duruyor!
Zeyd: -Bu sehpaya asýlý bulunan da senin
gövdendir!
Abdullah: -(Hayret ve dehþet içinde cese-
dine bakýyor, ve dokunuyor...)Senin
delirdiðinde hiç þüphem yok, çünkü cesedim
kesinlikle saðlamdýr...
Zeyd:
-Sehpaya asýlý olan senin cesedindir.
Duymuyormusun?
Abdullah kulak kabartýr, halk tarafýndan
cesedi hakkýnda konuþulanlarý iþitir. Fakat yine
inanmaz...
Abdullah:
-Ýmkânsýz, görmüyor musun benim
cesedim tamdýr. Hiçbir eksiði yoktur.
Asýlý olan ise küçücük bir böceðin
kalýntýsýdýr. Allah aþkýna ben bir
böceðin cesedine girebilirmiyim?
Zeyd:
-Fakat sen yetmiþ seneden fazla bir
zaman bu cesedin içinde yaþayabildin!
Abdullah:
-Ben sana imkânsýz olduðunu
söyledim... Ben Bu boðucu ve daracýk
zindana katiyen razý olamam.
Zeyd:
-Asýlý bulunan cesedin çevresini
saran insanlara bakmýyormusun?
Abdullah:
-Evet, onun etrafýnda bir çok deðersiz
böcekleri görüyorum...
Zeyd:
-Ýþte o böcekler Haccac’ýn ordusudur!
Abdullah:
-Gerçekten insan ruhu, zindanlardan farklý
olmayan bunca deðersiz cesetlerin içine girer
mi? Ben, bir dakika kadar dahi bu cesedin
içinde hayat geçirmemi düþündüðüm zaman
boðulurum, nefesim týkanýr...
Zeyd:
-Gördüðün bu insanlarda öyledir. Ana rah-
minde bir dakika bile yaþadýklarýný düþündük-
leri zaman nefesleri týkanýr. Sen ikinci zin-
danýný unutmuþsun, onlarsa birinci zindan-
larýný:
Abdullah:
-Fakat ben ölmemiþim, ben kuvvetli bir
hayat içindeyim...
Zeyd:
-Ýþte bu haþereler, gerçek hayata ölüm adýný
takýyorlar...
Abdullah:
-Aman Allahým ne büyük bir budalalýk!
Fakat ben ölmemiþim, aksine ben, hayatý ancak
bugün tanýya bildim!
Zeyd:
-Tanýyabilmenin sebebi, çünkü ölmüþsün!
Abdullah:
-Ölümde hürriyetin sýnýrlandýrýlmasý yok
mu?
Zeyd:
-Evet orada da hürriyet sýnýrlýdýr. Fakat biz
þehitler hürüz, müstesnayýz.
“Allah yolunda þehit düþenleri sakýn ölüler
sanma, aksine onlar Rableri nezdinde
diridirler.Rýzýklandýrýlýyorlar.” 18(Ali-i Ýmran
suresi.)
Þimdi... Gel de beraberce gidelim!
Abdullah:
-Býrak annemi de bulup getireyim...
-Hayýr. Sen getiremezsin daha onun eceli
gelmemiþtir. Gel gidelim. Bunun üzerine üç
þehit Zeyd, Abdullah, Safvan, birlikte gökler
âlemindeki ebedi nimetlere doðru uçup gider-
ler.
Yaþlý anne- Esma binti Ebi Bekr r.a.- Ýse,
elem verici ýzdýraplar içinde dünyada kalýr.
(Sadreddin Yüksel. Makaleler 2.)