Enzimler

You might also like

Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 7

Sayfa 1 / 7

Sayfa 2 / 7

ENZİMLERİN ÖZELLİKLERİ:

. ENZİMLERİN ÖZELLİKLERİ...::::
1=Biyolojik reaksiyonların aktivasyon
enerjisini düşürürler.
2=Enzim daima bir çeşit reaksiyonu
gerçekleştirir.
3=Enzimler aynı tür reaksiyonu
bozulmadan tekrar tekrar yapabilirler
4=Enzimler gerçekleşecek reaksiyonun
çabuk dengeye ulaşmasını sağlar
5=Enzimler cansız ortamda da görev
yaparlar.
6=Enzimler reaksiyonlarını daima etki
ettiği maddenin dış yüzeyinden
başlatırlar.Mesela sindirim esnasında eğer
besinler ağızda ve midede fiziksel olarak
parçalanmasaydı sindirim çok az
gerçekleşirdi.Çünkü enzimler dış yüzeyden
reaksiyonu başlatırlar
Sayfa 3 / 7

Günümüzde aldığımız bilimsel mesafeye rağmen canlı nedır?sorusu hala çözülememiş bir sorudur.ancak
çok iyi bildiğimiz bir şey var ki hücre ve hücrelerden oluşmuş canlılar durup dinlenme bilmeden tepkime
gerçekleştirilen kimyasal laboratuarlardır.

Bu laboratuar içerisinde tepkimeleri gerçekleştiren kimyagerler,enzimlerdir.bu tepkimeler


görme,konuşma…vs.dir.yukarıda saydığımız olaylarla beraber organizmada insanı hayrete düşüren
tepkimeler de vardır.özellikle ETS tarafından gerçekleştirilen elektron taşıma tepkimeleri ETS enzimleri H
atomunu elektronlarına ve protonlarına ayırarak taşırlar.elektron ETS tarafından taşınırken protonla ayrı
yoldan taşınır.yukarıda canlı ve enzimler arasındaki ilişkiye biraz değindik.buradan şöyle bir sonuç
çıkarılabiliriz CANLILIK ENZİMATİK TEPKİME zincirleri ile gerçekleşmektedir.

Canlılarda meydana gelen biyokimyasal tepkimeleri gerçekleştiren katalizörlere enzim denir.enzimler


protein yapılıdır ve doğal olarak yalnız canlılar tarafından sentezlenirler hücre içerisinde meydana gelen
binlerce tepkimenin hızını ve özgüllüğünü düzenlerler çok defa hücre dışında da etkinliklerini
korurlar.solunumun, büyümenin,kas kasılmasının,sinirdeki iletimin,fotosentezin,azot
bağlanmasının,deaminasiyonun,sindirim vs.’nin temelini oluştururlar. Canlı hücrelerde tepkimeler kural
olarak 0-50*C;çoğunlukla da 20-42*C arasında meydana gelir .Bu sıcaklıkta tepkimelerin oluşması
biyokatalizör denen enzim ya da fermentlerle olur.Bu,aktivasyon enerjisinin düşürülmesiyle
olur.Başlangıçta ‘’Enzim’’ terimi,sindirim kanalında olduğu gibi bir çözelti ya da sıvı içerisinde etki ettiği
durumlarda(Kühn 1878);buna karşın ’’Ferment=Maya terimi çoğunluk hamur mayasında olduğu gibi,
hücreye bağlı olduğu durumlarda kullanılmıştır. Buchner (1897), fermentlerin de hücre dışında etki ettiğini
bulunca iki terim arasındaki farklılık ortadan kalkmış oldu. Her iki terim arasında bugün herhangi bir fark
olmamakla beraber, bakteri, mantar ve diğer hücreli enzima tik işlevler, mayalanma ve etki maddeleri de
ferment olarak kullanılacaktır.
Enzimlerin özellikleri
Enzimler bir kimyasal tepkimeyi hızlandırmak için tepkimeye katılan fakat hiçbir değişikliğe uğramadan
tepkimeyi terkeden mükemmel moleküllerdir.Her enzimin çok özel bir fonksiyonu vardır.Herbiri protein
yapıda olmasına karşın hiçbirinin görevi aynı değildir.Bunun nedeni ise 3 boyutlu yapısından dolayıdır.
Yalıtılan enzimlerin tümü protein yapısındadır ya da protein kısmı bulundururlar. Etki ettiği maddenin
sonuna "Ase = Az" eki getirilerek ya da katalizlediği tepkimenin çeşidine göre adlandırılırlar. Örneğin,
kitine etki eden kitinaz enzimi vs. Çok defa renksizdirler, bazen sarı, yeşil, mavi, kahverengi ya da kırmızı
olabilirler. Suda ya da sulandırılmış tuz çözeltisinde çözülebilirler. Fakat mitokondrilerde bulunan enzimler
lipoproteinler ile bağlandığından (bir fosfolipit-protein kompleksi) suda çözünmez. Enzimlerin etkinlikleri
akıllara durgunluk verecek derecededir; örneğin, sığır karaciğerinden elde edilen ve bir molekül demir
içeren katalaz enzimi, bir dakikada, O C°'de 5.000.000 hidrojen peroksit (H2Cy molekülünü H2O ve 1 /2
o2'ye parçalayabilir. Enzimin etki ettiği bileşiğe "Substrat" denir; bu durumda hidrojen peroksit katalazın
substratıdır. Enzimin saniyede etki ettiği substrat molekül sayışma Enzimin Etkinlik Değeri = Turnover
Sayışı denir. Bu O C°'de katalaz enzimi için 5.000.000 dür. Bazı enzimler tepkimelerde yan ürün olarak
vücutta H2O2 meydana getirdiğinden ve bu da vücut için zehirli olduğundan, katalaz enzimi onları sürekli
parçalayarak hücreleri korur. Bir molekül katalaz enziminin parçaladığı H2O2'i demir atomu yalnız başına
ancak 300 senede parçalayabilir. Ya da mol başına

aktivasyon enerjisi için 18.000 kalori vermek gerekir. Kolloyidal platin bu aktivasyon enerjisini 11.700
Kal./Mol.'a, katalaz enzimi de 5500 Kal./Mol.'a düşürür. Bazı enzimler çok özgüldür; yalnız bir substrata
etki eder. Örneğin, üreaz yalnız üreye etki ederek onu amonyak ve CO2'de parçalar. Halbuki bazıları
çeşitli substratlara etki eder; dolayısıyla daha az özgüldürler, örneğin peroksidaz başta hidrojen peroksit
olmak üzere birçok bileşiğe etki eder. Bazı enzimler yalnız bazı bağlar için özgüldür, örneğin pankreastan
salgılanan lipaz, yağlardaki ester bağlarına etki eder.
Kuramsal olarak enzimli tepkimeler dönüşlüdür; enzim, tepkimenin yönünü değil dengenin oranım saptar.
Tipik örnek, lipazın yağı parçalaması; fakat aynı zamanda gliserin ile yağ asitlerini birleştirmesidir.
Ortamda sadece yağ asidi ya da sadece gliserin ile yağ asitlerinin birleşimi varsa denge ona göre,
Yağ -------> gliserin + 3 yağ asidi şeklinde olur. Denge noktası, yani tepkimenin hangi yöne gideceği
termodinamik yasalanna göre belirlenir. Çünkü denge bir tarata doğru giderken enerji verir, tersine enerji
alır.
Enerjiye gereksinim gösteren tepkimelerin, enerji meydana getiren tepkimelerle aynı zamanda meydana
gelmesi gerekir ya da enerji herhangi bir şekilde önceden depo edilmelidir. Canlı bünyesinde enerji depo
etme, fosfor esterleri şeklinde olur. Yaşamsal işlevlerin yürütülmesinde ATP (adenozin trifosfat) en
önemlilerindendir; bu bileşik batarya gibi görev yapar.
Enzimler hücrede bir takım 'team' halinde çalışır; birinin son ürünü kendisinden sonraki enzimin
substratını yapar, örneğin, amilaz enzimi nişastayı iki zincirli maltoza, maltaz enzimi ise maltozu tek zincirli
glikoza çevirir. Bir seri enzim aracılığıyla (11 kadar), daha sonra göreceğimiz gibi, glikoz da laktik aside
Sayfa 4 / 7
çevrilir vs.

Enzimlerin çalışma şekli:


Enzimler başardıkları işler yanında çalışma şekilleride hayli ilginçtir.Bir enzim sahip olduğu 3 boyutlu
yapısıyla yalnızca bir kimyasal tepkimeyi katalizleyebilir.Bir kimyasal tepkimeye giren enzim başka hiçbir
kimyasal reaksiyona girmez Daha önce de değindiğimiz gibi enzimin hangi substratla çalışılacağını
saptayan kısmı apoenzim . kısmıdır. Demek ki apoenzim kısmıyla substrat arasında bir ilişki vardır. Alman
kimyacısı EMIL FISCHER tarafından bunun kilit anahtar uyumu gibi olacağı savunulmuştur. Koenzim
kısmı daha çok kimyasal bağa yakın olarak işlev gösterir, örneğin ester bağlarını parçalar vs. Öyle
anlaşılıyor ki enzimin apoenzim kısmı bir ya da birkaç yerinden (aktif bölgelerden) substrat molekülüne
yapışıyor ya da bağlanıyor (yani bir enzim-substrat kompleksi oluşturuyor) ve bu arada koenzim kısmı
substrat üzerindeki bağlarla gerçek anlamda birleşmeye veya bağlanmaya giderek onu parçalıyor. Elinde
kazması olan bir yol işçisi, kazacağı yeri kendisi saptamasına karşın (apoenzim kısmı), kazma işlemini
yapan kazmanın kendisidir (koenzim kısmı). Enzimlerde kural aynıdır. Enzimlerin kimyasal yapıları,
özellikle üçüncül yapıları tam olarak bilinmediğinden (ilk yapısı açıklanan enzim ribonukleaz, 124 amino
asitten meydana gelmiştir) çalışma mekanizmaları da hala tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamamıştır

Enzimlerin Yapısı

Canlılarda meydana gelen biyokimyasal reaksiyonları gerçekleştiren katalizörlere enzim


denir.Enzimler yapı olarak iki kısımda incelenir.Basit enzimler ve bileşik enzimler
Tüm enzim proteinleri genler tarafından şifrelenir. Dolayısıyla amino asit dizilimi kendine özgüdür (bir gen-
bir enzim kuralını hatırlayınız). Bazı enzimler (pepsin ve üreaz gibi) yalnız proteinden oluşmuştur. Fakat
diğer çoğunluğu iki farklı kısımdan meydana gelmiştir. Bunlar:
a) Protein Kısmı (enzimin Apoenzim kısmı): Bu kısım enzimin hangi maddeye etki edeceğini saptar.
B) Koenzîm Kısmı: Organik ya da inorganik, çok defa fosfattan meydana gelmiş, protein kısmına göre çok
daha küçük moleküllü bir kısmıdır. Enzimde işlev gören ve esas iş yapan kısım bu kısımdır. Koenzim
kısmı genellikle protein kısmından ayrılabilir ve analizlerinde birçok vitamini bünyesinde bulundurduğu
(thiamin, niacin, riboflavin vs.) Görülmüştür. Buradan şu genelleştirmeyi yapabiliriz: Bütün vitaminler
hücrede enzimlerin koenzim kısmı olarak ödev görürler. Ne koenzim ne de apoenzim kısmı yalnız başına
etkindir. Bazı enzimler ortama yalnız belirli iyonlar eklendiğinde etkindirler, örneğin bazı enzim zincirine
ancak Mg++ iyonu eklenince glikozu laktik aside çevirebilir. Tükrükteki amilaz nişastayı yalnız Cl
iyonlarının bulunduğu ortamda parçalayabilir. Canlı bünyesinde bulunan eser elementler, Mn, Cu, Zn, Fe
ve diğer elementler bu enzimatik işlevlerde aktivatör olarak kullanılır. Bazen enzimin iş görebilmesi için bir
metal iyonuna gereksinim vardır. Yani koenzim kısmı metal iyonu ise (Ca++, K++ Mg+, Zn++) buna
"Kofaktör" denir. Enzimin etkinlik göstermesi için gereksinme duyduğu organik moleküllere "K o e n z i m"
denir. Bazı durumlarda koenzim kısmı apoenzim kısmına kuvvetlice (kovalent) bağlanmıştır; bu sıkı
bağlanan kısma "Prostetik Grup"; prostetik grupla apoenzim kısmının her ikisine birden de "Holoenzim"
denir. Koenzimlerden önemli olanların bazılarını hücre metabolizmasında göreceğiz.
Enzimlerin bir kısmı sitoplazmaya serbestçe dağılmış olarak, diğer bir kısmı da hücredeki bazı yapılara
sıkıca bağlanmış olarak bulunur. Laktik asit, amino asit ve yağ asitlerinden türeyen maddeleri
karbondioksit ve suya kadar parçalayan solunum enzimleri, mitokondri zarlarının yapısına katılır. Keza
ribozomların işlevsel bütünlüğüne katılan enzimler de bu tiptir. Dokulardaki enzimler değişik yöntemlerle
saptanabilir.
Canlılarda meydana gelen biyokimyasal reaksiyonları gerçekleştiren katalizörlere enzim
denir.Enzimler yapı olarak iki kısımda incelenir.Basit enzimler

Enzimlerin Sınıflandırılması

Her enzimin 4 rakamlı bir numarası vardır, örneğin, 3.6.1.3. "ATP fosfohidrolaz" da birinci numara
sınıfını, ikinci numara alt sınıfını, üçüncü numara grubunu, dördüncü numara da kendine özgü sıra
numarasını) verir. Buna göre enzim sınıfları şunlardır:
1. Oksidoredüktazlar: Redoks tepkimelerini katalizler.
A) Dehidrogenazlar: Elektron kazandırıcı tepkimeleri etkilerler.
B) Oksidazlar: Elektron kaybeden tepkimeleri etkilerler.
C) Redüktazlar: Substratı bir redüktör aracılığıyla indirgeyen enzimlere denir. Örneğin asetaldehit
redüktaz, asetaldehiti alkole redükler.
D) Transhidrogenazlar: Bir molekülden diğerine hidrojen taşıyarak onu redüklerler.
E)Hidroksilazlar: Substratlarına bir hidroksil ya da su molekülü katan enzimlere denir, örneğin,
fenilalanin hidroksilaz bir hidroksil grubunu fenilalanine ekleyerek onu tirozine dönüştürür.
Sayfa 5 / 7
Transferaz Enzimler: Hidrojenin dışında bir atomun veya atom grubunun (metil, karboksil, glikozil,
amino, fosfat grupları) bir molekülden diğerine aktarılmasını sağlarlar.
Dekarboksilazlar: Karboksilik asitlerden CO2 çıkmasını sağlarlar.
3. Hidrolaz Enzimler: Bir molekül su sokmak suretiyle ya da su molekülü aracılığıyla moleküllerin
yıkılmasını sağlayan enzimlerdir. Ester, peptit, asitanhidrit ve glikozidik bağlarına etki ederler.
A) Esterazlar: Ester bağım yıkan enzimlerdir (lipaz, ribonükleaz, fosfataz, pirofosfataz, glikozidaz).
B) Proteazlar: Peptit bağım yıkan ezimlerdir (proteinaz).
4. Liazlar: Su molekülü çıkarmadan molekülleri yıkan enzimlerdir, örneğin C-C bağı, aldolaz ve
dekarboksilazla yıkılır. Keza C-0 ve C-N bağım yıkanlar da vardır.
5. İzomerazlar: Molekül içinde değişiklik yaparak onun uzayda dizilişin! Değiştiren enzimlerdir. Örneğin
razemaz, epimeraz.
6. Ligazlar (= Sentetazlar): Enerji kullanarak substrat moleküllerinin birbirine bağlanmasını; örneğin
amino asitlerin ve yağ asitlerinin aktifleşmesini sağlarlar.
ve bileşik enzimler

Enzimlerin Çalışma Mekanizması

Daha önce de değindiğimiz gibi enzimin hangi substratla çalışılacağını saptayan kısmı apoenzim
kısmıdır. Demek ki apoenzim kısmıyla substrat arasında bir ilişki vardır. Alman kimyacısı EMIL
FISCHER tarafından bunun kilit anahtar uyumu gibi olacağı savunulmuştur. Koenzim kısmı daha çok
kimyasal bağa yakın olarak işlev gösterir, örneğin ester bağlarını parçalar vs. Öyle anlaşılıyor ki
enzimin apoenzim kısmı bir ya da birkaç yerinden (aktif bölgelerden) substrat molekülüne yapışıyor ya
da bağlanıyor (yani bir enzim-substrat kompleksi oluşturuyor) ve bu arada koenzim kısmı substrat
üzerindeki bağlarla gerçek anlamda birleşmeye veya bağlanmaya giderek onu parçalıyor. Elinde
kazması olan bir yol işçisi, kazacağı yeri kendisi saptamasına karşın (apoenzim kısmı), kazma işlemini
yapan kazmanın kendisidir (koenzim kısmı). Enzimlerde kural aynıdır. Enzimlerin kimyasal yapıları,
özellikle üçüncül yapıları tam olarak bilinmediğinden (ilk yapısı açıklanan enzim ribonukleaz, 124
amino asitten meydana gelmiştir) çalışma mekanizmaları da hala tam anlamıyla açıklığa
kavuşturulamamıştır.

Enzimlerin Çalışmasına Etki Eden Faktörler : Sıcaklık

Sıcaklık 10 °C yükseldiğinde tepkime hızı iki misli artar; yani tepkime hızının yükselmesi, sıcaklıkla
doğru orantılıdır. Fakat belirli bir noktadan itibaren düşmeye başlar ve tamamen durur. En iyi
çalışabileceği sıcaklığa Optimum Sıcaklık denir. Yüksek sıcaklıklarda enzimler etkisizdirler (genellikle
55-60 °C’de). Bazı ılıcalarda yosunlar 80 °C’de yaşabilirler; fakat bunun üzerindeki sıcaklıklarda
enzimleri tamamen koagüle olur ve bir daha etkili hale geçemez. Optimum noktanın biraz üzerinde
enzimler etkisiz olmasına karşın, sıcaklık düşünce tekrar etkili hale geçebilirler. Fakat bu sıcaklığın
devamı ya da sıcaklığın biraz daha yükselmesi enzimlerin etkinliğini sonsuz olarak ortadan kaldırır.
Enzimlerin etkisiz hale geçmeleri ile proteinlerin koagüle olması arasında büyük bir ilişkinin olması,
onların, büyük bir kısminin proteinlerden yapıldığım kanıtlar. Doğal olarak enzimler, proteinlerin bir
kısmı gibi üçüncül yapıya sahiptir veya en azından moleküllerinin bir kısmı bu yapıdadır. Fakat yüksek
sıcaklıklarda bu helozonik ya da üçüncül yapı parçalandığından ya da birbiri üzerine yığıldığından,
protein koagüle olur ve enzim etkisiz hale geçer (sütün kaynatılmasında, bakteri enzimlerinin etkisiz
hale geçmesi ile ekşime önlenir; bu yoldan teknikte büyük ölçüde yararlanılır; konserve vs.
Yapımında). Düşük sıcaklıklar enzimin etkinliğini azaltır. 0°C’de enzim ya hiç ya da pek az işlev
gösterir; fakat soğuğun enzimin yapışım bozduğu görülmemiştir. Sıcaklık eski hale döndüğünde
etkinlik yine başlar (dondurmak suretiyle besin maddelerinin saklanması, yine enzimlerin etkisiz hale
geçirilmesiyle sağlanır), insan vücudunda, daha doğrusu sabit sıcaklıklı hayvanlardaki enzimler
çoğunluk 37°C’de optimum etkindirler. Daha yüksek sıcaklıklarda (çocuklarda 42, yetişkinlerde 41 °C)
enzimler etkisizleşirler; çok defa da koagüle olurlar.

Ph

Enzimler ph değişimine karşı çok duyarlıdırlar. Genellikle çok fazla asidik ve alkalik ortamda
etkisizdirler. Bazı hallerde enzimler en yüksek etkinliği belirli bir ph derecesinde gösterirler. Bu ph
derecesine "Optimum ph" denir. Örneğin, proteini parçalayan pepsin, midenin 2 ph'lık asidik ortamında
maksimum çalışır; buna zıt olarak pankreastan salgılanan ve yine protein sindiriminde rol alan tripsin,
ancak 8,5 ph'de optimum olarak çalışabilir. Ph'la ilgili olmasının nedeni, yapılarında proteinleri
taşımalarındandır. Ola ki, ph'a bağlı olarak protein molekülü üzerinde çeşitli elektrik yüklenmeleri ve
buna bağlı olarak dış yüz şekli (üçüncül yapı) meydana gelmekte ve substratla-enzim uyuşmasını
sağlamaktadır. Belki de bu elektrik yüklenmesi enzim-substrat arasındaki çekiciliği artırmaktadır.
Kuvvetli asitler ve bazlar enzimleri koagüle ederler.
Sayfa 6 / 7
Enzim/Substrat Derişimi

Eğer ph ve sıcaklık sabit tutulursa, enzim/substrat derişimi arasındaki orana bağlı olarak bir tepkime
hızı görülür. Substratın ya da enzimin fazla olması bu hızı değişik şekillerde etkileyebilir. Bol substrat
bulunan bir ortama eklenecek enzim, son ürünün miktarım artıracaktır.
Diğer Kimyasal Maddeler ve Suyun Etkisi
Birçok kimyasal madde enzimleri etkisiz hale getirir; örneğin, siyanit, solunumda önemli rol oynayan
sitokrom oksidaz enzimin! Etkileyerek inhibe eder (Şekil 2.15/c). Ölüm meydana gelebilir. Florit,
glikozu laktik aside çeviren enzim kademele-rine etki eder. Hatta enzimin bizzat kendisi zehir etkisi
yapabilir; örneğin, 1 mg. Kristal tripsin, farenin damarına enjekte edilirse ölüm meydana gelir. Bazı
yılan, arı ve akrep zehirleri de enzimatik etki göstererek kan hücrelerin! Ya da diğer dokuları tahrip
ederler.
Enzimlerin büyük bir kısmı işlevlerini su içerisinde gösterdiklerinden, suyun miktarı da enzim işlevinde
etken bir koşuldur. Genellikle % 15'in altında su içeren ortamlarda, enzimler işlev göstermezler. Reçel
ve pekmez yapımında bu faktör önemlidir. Sulandırılan reçelin, balın ya da pekmezin vs.'nin
mayalanması ve ekşi-mesi bu yüzdendir. Hatta tahıl alımlarında su oranının % 15'in altında istenmesi
de bu nedene dayanır.

Bazı ilginç enzimler


Vücudun vazgeçilmez askerleri olan enzimlerden bazıları gerçekten oldukça ilginç görevler
üstlenmişlerdir.İlginç görevleri olan enzimlerden DNA ile birlikte çalışanlar bunların başında gelir. DNA,
kendinin kopyasını çıkarabilen bir moleküldür.Tabii bu işi kendi başına yapamaz.Bunun için birçok enzim
görev alır.Özellikle DNA replikasyonundan (kopyalama) sonra bazı enzimler DNA ya tıpkı bir annenin
yavrusuna baktığı gibi bakarlar.

Mesela DNA kendini kopyalar kopyalamaz bazı enzimler DNA üzerine hücum ederek derhal tarama
yapmaya başlarlar.Yaptıkları bu taramalarla DNA üzerinde yanlış kopyalanmış bir baz'a rastlarlarsa
derhal bu baz'ı yerinden sökerler.Daha sonra sökülen bu yanlış baz'ın yerine doğrusunu ekleyerek hatayı
giderirler.
Diğer bir enzim bu enzimin ardından yenilenen bölgeye müdahale ederek yerleştirilen doğru baz'ın
yerine sıkıca bağlanmasını sağlar.
Diğer bir ilginç enzim ise DNA dan RNA sentezi sırasında görev alır.Bu enzim sentezlenen RNA da
yanlış ve gereksiz kopyalanmış bazları tek tek yerinden sökmek yerine, yanlış bazların sıralandığı
bölgeleri tespit ederek baz dizilerini bu bölgelerden makas gibi keser.Fakat bu kesme işlemi tek bir
bölgede değil de birden fazla bölgede meydana gelince DNA parça parça ayrılmaya başlar.
Ama hücre bununda önlemini alarak olay yerine ikinci bir enzimi gönderir.Bu enzim ise parça parça
ayrılmış enzimleri kollarından tutarak yan yana getirir ve birbirine bağlar.
Görüyoruz ki enzim deyip geçtiğimiz bu moleküller aslında birer mucizedir.Hiçbirinin gözü aklı
olmamasına karşın çok iyi düşünülmüş görevleri başarıyla yerine getirirler.

Hormonlar, vücudun bazı özel bölgelerinde üretilip kana verilen ve kan yoluyla vücudun başka
bölgelerine iletilen proteinlerdir.Bu proteinler tıpkı enzimler gibi çalışarak, kan yoluyla ulaştıkları organı ya
aktive eder yada inaktive ederler.Hormonlar bundan başka terleme, suyun geri emilimi, üreme, hücre
çoğalması vs. daha birçok metabolik faaliyetlerde görev alır.

Hormonlar enzimlere çok benzerler.Tek farkları enzimler gibi sürekli olarak kimyasal reaksiyonlara girip
çıkmazlar.Ayrıca kan yoluyla ulaştıkları organlar üzerinde yaptıkları etkiler uzun sürelidir.
Şu an bilgisayar başında susamış olabilirsiniz.Eğer susadıysanız veya acıktıysanız, duyduğunuz bu hisler
tamamen hormonal kaynaklıdır.Mesela acıktığınız vakit vücudun belirli bölgelerinden salgılanan
hormonlar beyine ulaşarak beyinde bir açlık hissi oluşturmaya başlarlar.Dolayısıyla sizde bir yemek yeme
isteği doğar.
Başka bir örnek verelim ;
Bir insan fazla şekerli ve karbonhidratlı yiyecekler yediyse, kanındaki glikoz miktarı çok yükselir.Kanda
şeker miktarının yükselmesi tansiyon açısından tehlikelidir.Fakat mucizevi hormonlarımız burada devreye
girerek fazla miktardaki glikozu "glikojen" adı verilen bir maddeye dönüştürerek kısmen etkisiz hale
getirir.Eğer vücudunuzda böyle bir kontrol sistemi olmasaydı şu an seker komasında olacaktınız.

Bu derece kompleks kontrol mekanizmalarının, aklı olmayan DNA molekülü, enzim ve hormonlar
tarafından tasarlanması, açıkça sonsuz ilim ve kudret sahibi bir varlığa işaret etmektedir.
Sayfa 7 / 7
Doğadaki hangi canlı türünü incelersek inceleyelim karşımıza çarpık düzensiz yada karmaşadan uzak
sade bir yapı çıkmaz.Her canlı muazzam bir karmaşa ve düzen içerisinde vücut bulmaktadır.

Enzimler ve hormonların kontrol sistemleri


karmaşık olmasına karşın, bu sistemler kusursuz bir biçimde çalışırlar.Fakat bunun yanında bu
kontrol sistemlerindeki hatalar, ciddi hastalıkları da beraberinde getirirler.Bugün dünyada sıklıkla
karşılaşılan hastalıklardan biriside "Diyabet" yani şeker hastalığıdır.Bu hastalığın nedeni ise
"İnsulin" adı verilen bir hormonun eksikliğinden dolayıdır.Bunun yanında bazı kadın ve erkeklerde
kısırlık, fazla idrara çıkma, sürekli susama, devlik hastalığı ve cücelik gibi daha bir çok
rahatsızlıklar da hormonal bozukluklardan kaynaklanan hastalıklardır.
Gördüğümüz gibi vücudun kimyasal reaksiyonlarında ve kontrol sistemlerinde çok mühim rolleri
olan "hormonlar" ve "enzimler" hiç durmadan çalışarak, şu an bu yazıları okurken bir mucizeyi
gerçekleştirmektedirler.

Mert OLÇA 9/D 351

KAYNAKÇA
1. ENZİMLERİN YAPISI VE İŞLEYİŞİ(PROF.DR.ALİ DEMİRSOY)
2. http://stu.inonu.edu.tr
3. http://omerfaruk.itgo.com/enzimler.htm

You might also like