Duavezikir

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 417

AHMED HULUSI

AHMED HULÛS‹

DUA VE Z‹K‹R
DUA VE Z‹K‹R

KAPAK HAKKINDA

Ön kapak zeminindeki siyah renk karanl›¤› ve


bilgisizli¤i, üzerindeki harflerin beyaz rengi
ise ayd›nl›¤› ve bilgiyi temsil eder.
Kapakta yer alan amblem, Kûfi hat sanat› ile
yaz›lm›fl olan "Lâ ilâhe illâ Allâh; Muhammed
Rasûlullâh" cümlesidir ve bu “tanr›l›k
kavram› yoktur, yaln›zca Allâh ad›yla iflaret
edilen vard›r; Muhammed (aleyhisselâm) bu
anlay›fl›n Rasûlü’dür” anlam›n› tafl›r.
Amblemin ön kapakta ve her fleyin üzerinde
yer almas›, Ahmed Hulûsi’nin bu anlay›fl› tüm
eserlerinde ve hayat› boyunca her anlamda
bafl tac› yapm›fl olmas›n›n sembolik ifade-
sidir.
Karanl›ktan ayd›nl›¤a aç›lan Kelime-i Tevhid
penceresinden Allâh Rasûlü’nün nurunu
temsil eden yeflil renkte yans›yan ›fl›k,
Ahmed Hulûsi’nin kaleminden, iflaret etti¤i
konuda ayd›nlanmay› amaçlayan “kitap
isminde” beyaz renkte somutlaflm›flt›r.
Allâh Rasûlü’nün nuruyla yay›lan bilginin,
onu de¤erlendirebilenlere sa¤lad›¤› ayd›n-
lanma da kitap içeri¤inin özetlendi¤i arka
kapak zeminindeki beyaz renk ile ifade edil-
mifltir.
AHMED HULUSI

Tüm eserlerimiz gibi, bu kitab›n da telif


hakk› yoktur.

Orijinaline sad›k kalmak kayd›yla herkes


taraf›ndan bas›labilir, ço¤alt›labilir, ya-
y›mlanabilir ve tercüme edilebilir.

ALLÂH ilminin karfl›l›¤› al›nmaz.

AHMED HULÛS‹
DUA VE Z‹K‹R

DUA VE Z‹K‹R
AHMED HULÛS‹

Yay›n ve Da¤›t›m: K‹TSAN

ISBN: 975-7557-65-X

4 1. Bask›: May›s 1991


39. Bask›: fiubat 2010

Yay›n Yönetmeni: Cenân Özderici


Kapak Tasar›m›: Serdar Okan
Grafik Tasar›m: Öznur Erman
Dizgi: Semanur Gürleyik

Film, Bask› ve Cilt: ‹yi ‹fller Yay›nc›l›k ve Matbaac›l›k San. Tic. Ltd. fiti.
Çobançeflme Cad. No: 14
34406 Ka¤›thane - ‹stanbul
Tel: 0090 212 2942331, Fax: 0090212 2944632
info@iyiisler.com.tr
www.iyiisler.com.tr

K‹TSAN K‹TAP BASIM YAYIN DA⁄ITIM LTD. fiT‹.


Divanyolu Cad. Ticarethane Sok. Tevfikkuflo¤lu ‹flhan›
No:41/3, 34400 Ca¤alo¤lu - ‹stanbul
Tel: 0212 5136769, Faks: 0212 5115144
www.kitsan.com
AHMED HULUSI

AHMED HULÛS‹

DUA VE Z‹K‹R
www.ahmedhulusi.org
DUA VE Z‹K‹R

6
AHMED HULUSI

“Dua müminin silahıdır.”


Hz. Muhammed (s.a.v.)

“Soru ilmin yarısıdır.”


Hz. Muhammed (s.a.v.)

“İnsanı gerçeği görmekten alıkoyan en büyük


engel ÖNYARGILI yaklaşımıdır.”
Ahmed Hulûsi
DUA VE Z‹K‹R

8
AHMED HULUSI

Orijinali:

Okunuflu:
Lâ ilâhe illâllâh

Anlam›:
Tanr› yoktur, sadece ALLÂH vard›r.

‹ngilizcesi:
There is no GOD, only ALLAH.
DUA VE Z‹K‹R

10
AHMED HULÛS‹

SUNU
Bak Dostum;
Bil ki, bu kitap, sana hayatında verilen en değerli şeylerden
biridir!..
Bu kitap, sana Rab’binin seslenişi; sana açtığı özel kapıdır!..
Kim, olursan ol; işin, meşgalen ne olursa olsun; hangi dinden
olursan ol; bil ki Rabbin seni beklemektedir ve kapısı sana açık-
tır!..
Sorma, Rabbimin kapısı nerede diye; sende “O” kapı; gön-
lünde!.. Senden sana açılan bir kapının ardında!..
Bu kapı, DUA ve ZİKİR kapısıdır!.. Gönlünden Rabbine
açılan kapıdır!..
Rabbine yöneliş ve HÂCET kapısıdır!..
Gökte ve ötende sandığın TANRI'nı terk et; sonsuz-sınırsız 11
ALLÂH'a yönel; O'nun, her noktada ve zerrede mevcut
olduğunu fark et; ve O'nu GÖNLÜNDE bulmaya çalış!
Sonra iste O'ndan, ne istersen!.. Eşini, işini, aşını; ister
Mevlânı, ister şifanı!
Bil ki seni, her isteğine ve her arzuna kavuşturacak tek şey
DUA ve ZİKİR'dir...

Bil ki dostum; her zerrede tüm özellikleriyle mevcut olan ve


kendinden gayrının varlığı asla söz konusu olmayan ALLÂH,
SENDEN SANA İCABET EDECEKTİR!..
SEN, bilesin ki, yeryüzünde “HALİFETULLÂH”sın!..
ALLÂH’ın HALİFESİ olarak sana, gönlüne, BEYNİNE
bahşedilmiş yüce güçlerden haberin var mı?..
DUA VE Z‹K‹R

DUA ile, ZİKİR ile, o muhteşem BEYNİN ile, kendindeki


mekanizmayı harekete geçirebileceğinden haberin var mı?..
“EN GÜÇLÜ SİLAH” olarak sana bağışlanmış DUA
mekanizmasını biliyor musun?..
Fakir, garîp, nice kişiler DUA ve ZİKİR ile nice ZÂLİM
SULTANLARI helâk ettiler!
Nice yoksullar, büyük zenginliklere hep DUA ve ZİKİR ile
eriştiler!..
Nice dertli, sıkıntılı, hastalıklı, ezâ, çile çekenler kurtuluşu,
selâmeti hep DUA ve ZİKİR'de buldular!..
Bil ki dostum;
SENDE, dünyanın en güçlü silahı olan DUA ve ZİKİR
cihazı mevcuttur... BEYNİNDEKİ, GÖNLÜNDEKİ bu en
güçlü silahı kullanmasını öğrenerek; bu yaşadığın dünyanın ve
ölüm ötesi yaşamın tüm güzelliklerine erişebilirsin!.. Ya da,
12
DUA ve ZİKİR mekanizmasını kullanmaz, paslandırıp, bir ke-
nara terk edersin ki bunun cezasını da sonsuza dek çekersin!..
Sana, karşılıksız, bedava verilmiş bir mekanizmadır bu!
Hibedir!..
DUA ve ZİKİR için kimseye muhtaç değilsin ve kimseyi
aracı koymak zorunda da değilsin! İster, bu kitaptan yararlan;
ister gönlünden geldiği gibi yönel!.. Ama kesinlikle, kendinde-
ki, bu dünyanın en kıymetli cihazı olan DUA ve ZİKİR cihazını
kullanmasını öğren...
Göreceksin dünyan nasıl güzelleşecek.

AHMED HULÛSİ
AHMED HULÛS‹

Bu kitab›m›, dünyada çok sevdi¤im insan olan annem


ADALET’e, babam AHMED EKREM’e ithaf ediyorum. 13
Allâh hepsine rahmet eylesin indinden...
Ruhlar›na Fâtiha’y› esirgemeyin.
DUA VE Z‹K‹R

14
AHMED HULÛS‹

‹Ç‹NDEK‹LER

1. Girifl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .21

2. Niçin “DUA”? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .25

3. “Dua”n›n fiekli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .29

4. “Dua”n›n Yeri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .39

5. “Dua”n›n Zaman› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .41

6. Dua ve Kader . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .45

7. Z‹K‹R Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .51

8. Zikir Niçin Çok Önemli? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .59 15

9. Özel ve Genel Zikirler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .67

10. Çok Zikreden Deli mi Olur? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .73

11. Zikir Tenhada m› Yap›lmal›d›r? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .77

12. Zikirde Niye Arapça Kelimeler Kullan›l›r? . . . . . . . . . . . .81

13. Kur’ân-› Kerîm Nas›l Anlafl›l›r? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .87

14. ‹ST‹⁄FAR Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .95

15. Niçin ve Neden ‹sti¤far? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .103

16. Seyyîdül ‹sti¤far . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .107


DUA VE Z‹K‹R

17. Gizli fi‹RK Hakk›nda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .117

18. En Büyük Zikir: Kur’ân-› Kerîm . . . . . . . . . . . . . . . . . . .121

19. ÂYET’EL KÜRSÎ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .125

20. AMENER RESÛLU . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .129

21. VEMEN YETEKILLÂHE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .137

22. YÂSÎN Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .139

23. FET‹H Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .159

24. VÂKIA Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .177

25. MÜLK Sûresi (Tebâreke) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .191


16
26. NEBE Sûresi (Amme) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .201

27. ‹Nfi‹RÂH Sûresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .209

28. Baz› K›sa Sûrelerin Faziletleri Hakk›nda . . . . . . . . . . . . .211

29. Z‹LZÂL Sûresi (Zelzele) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .213

30. FELÂK ve NÂS Sûreleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .223

31.Kur’ân-› Kerîm’den Örnek Dualar . . . . . . . . . . . . . . . . . .227

32. Rasûlullâh’a Salâvatlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .251

33. Rasûlullâh Aleyhisselâm’dan Üç Aç›klama . . . . . . . . . .265

34. Tespih Bahsi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .267


AHMED HULÛS‹

35. ‹sm-i Â’zâm Bahsi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .277

36. Allâh’›n ‹simleri ve Mânâlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .285

37. ESMÂ ÜL HÜSNÂ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .287

38. Özel Zikir Önerilerimiz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .317

39. Tespih Namaz› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .335

40. Rasûlullâh’›n Ö¤retti¤i Çok Özel Dualar . . . . . . . . . . . .339

41. Özel Bir 19’lu Hacet Duas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .353

42. Hâcet (‹htiyaç) Namaz› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .357

43. ‹stihare Namaz› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .361


17
44. Belâlardan Muhafaza . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .365

45. Büyük Hâcet Duas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .375

46. R›zk›n Artmas› ve Borçlar için Dualar . . . . . . . . . . . . . .379

47. Çok Faydal› Baz› Dualar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .381

48. Baz› Namaz Sûreleri ve Dualar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . .387

49. Veda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .399


DUA VE Z‹K‹R

18
AHMED HULÛS‹

Rabbi inni messeniyefl fleytanu binusbin ve azâb;


Rabbi euzü bike min hemezatifl fleyat›yni ve euzü bike
rabbi en yahdurun. Ve hifzan min külli fleytanin marid.
(38.Sâd: 41 – 23.Mu’minûn: 97-98 – 37.Sâffât: 7)

19

Euzü bivechillâhil keriym ve kelimâtillâhil tâmmatille-


tiy lâ yucaviz hünne berrün velâ fâcirün min flerri mâ yen -
zilu mines semâi ve mâ yâ’rücü fiyha ve min flerri mâ
zerae fil ard› ve mâyahrücü minha ve min fitenil leyli ven
nehari illâ târikan yatruku bihayrin yâ Rahman...
(Aç›klama için bak›n›z sayfa 381-382)
DUA VE Z‹K‹R

20
AHMED HULUSI

G‹R‹fi

1965 y›l›nda, ilk kitab›m›z olan “Manevî ‹badetler 21


Rehberî”ni ç›kartm›flt›k...
O gün için, kitap piyasas›nda, bu konuda çok büyük bir
boflluk vard›. Son derece yetersiz dua kitaplar› aras›nda
iken böyle bir eserin yay›nlanmas› flart olmufltu. Biz de
elimizden geldi¤ince, az fakat öz bir dua kitab›n›, tama-
men klasik anlay›fla uygun bir biçimde haz›rlay›p, de¤erli
müslüman kardefllerimizin hizmetine vermifltik.
Aradan geçen uzun y›llar içinde pek çok say›da bask›
yapan bu kitab›n Türkiye’ye ne kadar yay›lm›fl oldu¤unu
bilemiyorum ama o kadar çok kiflinin elinde-evinde bu-
lundu¤unu görüp duyuyorum ki bunun flükrünü edâda âciz
kal›r›m...
DUA VE Z‹K‹R

“Çocuklu¤umda babam, bir dua kitab› ile döndü eve...


“REHBER‹ ‹BADÂT'‹L MANEV‹YYE (Manevî ‹badet-
ler Rehberi)”... Ben de annem kadar hevesli ve merakl›
oldu¤um için kitab› okuyup, güncel s›k›nt›lar›m do¤rultu-
sunda de¤erlendirmeye çal›flt›m. Örne¤in hâcet için,
iman›m› güçlendirmek için... Ve çok yararlar›n› gördüm
kesinlikle. Evlenirken, babam bir tane de bana ald› ayn›
kitaptan; ve hâlâ okumaya devam ediyorum...”
fiimdi kocaman çocuklar› oldu¤unu belirten bir okuyu-
cumun mektubundan bir paragraf arz ettim yukar›da sizle-
re...
Evet, Elhamdülillâh, nesillere ulaflan klasik kitap
hüviyetini kazanm›fl oldu bu ilk kitab›m›z.
Oysa, aradan geçen y›llar içinde, gerek arafl-
t›rmalar›m›z sonucu ve gerekse ‹lham-› Rabbanî ile daha
22
bir çok formüllere ulaflt›k... Ve istedik ki, bu yararl› bilgi-
leri olabildi¤ince çok müslüman kardefllerimiz ile payla-
flal›m...
Ayr›ca, öyle bir “DUA ve Z‹K‹R” kitab› olsun ki bu iki
konuda pek çok sorunun cevab›n›, yetiflmekte olan nesil-
lerin ilmine ve anlay›fl›na göre aç›klas›n...
‹lk kitab›m›z›, gençli¤in verdi¤i tecrübesizlikle, bir
naflirin inhisâr›na b›rakm›flt›k, telif hakk›n› vermemiz
yüzünden... Oysa bu defa, Allâh’›n inayetiyle, bu eserimi-
zi tüm müslüman kardefllerimize hibe ediyoruz. Bu kita-
b›m›z›n telif hakk› yoktur! Para için yaz›lmam›flt›r. Her-
kes; orijinaline sâd›k kalmak suretiyle bu kitaptan yararla-
nabilir ve çevresindekileri yararland›rabilir, kitab› konuya
ilgi duyan dostlar›na hediye edebilir. Bize de bir “Allâh
raz› olsun” deyip; “Üç ‹hlâs, bir Fâtiha” gönderirse ne
AHMED HULÛS‹

âlâ...
“Bir hayra vesile olan, o hayr› yapm›fl gibidir” buyur-
mufl Rasûlümüz Muhammed Mustafa Aleyhisselâm
Efendimiz.
Niyaz ederim; Allâh bizleri ömür boyu hayra vesile
k›ls›n; flerre âlet olmaktan, yar›n çok piflmanl›k duya-
ca¤›m›z fiiller ortaya koymaktan muhafaza buyursun.
Allâh, cümlemize, bu kitab› en güzel flekilde de¤erlen-
dirmeyi nasip etsin ve elimizdeki de¤erin k›ymetini idrak
ettirsin.

23
DUA VE Z‹K‹R

24
AHMED HULÛS‹

N‹Ç‹N “DUA”?

“DUA MÜ’M‹N‹N S‹LAHIDIR” diyor Rasûlullâh


25
Muhammed Mustafa Aleyhisselâm… Ve gene, flöyle
baflka bir aç›klama getiriyor “DUA” konusuna:
“DUA ‹BADET‹N ÖZÜDÜR.”
Bu hadîs-î flerîfin hemen arkas›ndan flu âyeti kerîmeyi
hat›rlayal›m: “C‹NN‹ VE ‹NSANLARI YALNIZCA
KULLUK ETMELER‹ ‹Ç‹N YARATTIM.”
En basit anlam›yla kulluk, dua ve zikirdir!
En genifl anlam›yla kulluk, birimin varolufl gayesinin
gere¤ini yerine getirmesidir...
— Peki, biz dua etti¤imiz zaman, kabul olur mu?..
“E¤er kulum, bana ellerini kald›r›r da dua ederse, ben
o elleri bofl olarak geri çevirmekten hayâ ederim.” Evet,
bu bir hadîs-î kudsî... Bu konudaki bir baflka hadîs-î kudsî
de flöyle:
DUA VE Z‹K‹R

“Ey âdemo¤lu, dua senden, icabet benden; isti¤far sen-


den, ba¤›fllamak benden; tövbe senden, kabul etmek ben -
den; flükür senden, fazlas›yla vermek benden; sab›r sen -
den, yard›m benden... Ne istedin ki benden sana verme-
dim...”
‹flte yukar›daki hadîs-î kudsîyi destekleyen bir âyeti
kerîme:
“BANA DUA ED‹N, ‹CABET EDEY‹M.”
Bu konuya aç›kl›k getiren di¤er bir hadîs-î kudsî ise
flöyle:
“Ben, kulumun zann› üzereyim. Art›k diledi¤i gibi
düflünsün!..” Yani siz dua ederken, o duan›z›n kesinlikle
kabul görece¤ini düflünürseniz, biliniz ki mutlaka iste¤iniz
meydana gelecektir!
26 Nitekim, bu aç›dan olaya bak›ld›¤› içindir ki, önde
gelen evliyaullâhdan ‹mam› Rabbanî Ahmed Faruk
Serhendî flöyle demifltir: “Bir fleyi istemek, ona nâil olmak
demektir. Zira Allâhû Teâlâ kabul etmeyece¤i duay› kulu-
na ettirmez.”
Esasen dua etmek söz konusu oldu¤unda, bir fley iste-
yece¤imizde, hemen flu âyeti kerîmeyi hat›rlamam›z ge-
rekmektedir:
“RABB-ÜL ÂLEMÎN OLAN ALLÂH D‹LEMED‹KÇE,
S‹Z D‹LEYEMEZS‹N‹Z.” (81.Tekvîr: 29)
Yani, sizde ortaya ç›kan bu istek, gerçekte Allâh istemifl
oldu¤u için sizde ortaya ç›kmaktad›r! E¤er, Allâh isteme-
mifl olsayd›, siz dahi o fleyi isteyemezdiniz.
En kolay, en ucuz -yani bedava- ve en tesirli fley
DUA’d›r... ‹flte bu yüzdendir ki, DUA için, “Müminin
AHMED HULÛS‹

silah›d›r” buyurulmufltur.
“DUA” nas›l silah olur?..
Bunu anlayabilmek için, tasavvufun derinliklerine
inmek gereklidir...
‹nsan, gerçe¤i itibar›yla, Allâh’›n Zâtî s›fatlar›yla
yarat›lm›fl, O’nun varl›¤› ile kaîm ve daim varl›kt›r...
Allâh’›n “HAY” ismiyle iflaret edilen flekilde HAYAT
s›fat›yla vard›r; yaflar.
Allâh’›n “ALÎM” ismiyle iflaret edilen flekilde, ‹L‹M
s›fat›yla bilgi, ilim sahibidir, yaflam›na yön verir...
Allâh’›n “MÜRÎD” ismiyle iflaret edilen flekilde,
‹RADE s›fat›yla isteklerini tahakkuk ettirmeye yönelir...
Dolay›s›ylad›r ki insan, kendi varl›¤›nda mevcut olan bu
isimlerin mânâlar›n› ortaya ç›kartabildi¤i ölçüde, takdir
edilen nispette, arzular›na nail, korktu¤undan emin olur... 27

DUA nedir?..
Ötedeki bir tanr›dan talep mi?..
Özünde ve varl›¤›n›n her boyut ve zerresinde kendisiy-
le kaîm oldu¤un Allâh’›n gücünün ortaya ç›kmas›n› talep
mi?..
DUA, insan›n varl›¤›ndaki ilâhî gücün ortaya ç›kart›l-
mas› tekni¤inden baflka bir fley de¤ildir!..
Bu yüzdendir ki; insan, tam bir konsantrasyon ile DUA
edebildi¤i anda, pek çok imkâns›zm›fl gibi görünen fleyin
gerçekleflti¤ini fark edebilir.
Bu yüzdendir ki, insan›n en güçlü silah› DUA’d›r.
DUA VE Z‹K‹R

DUA mekanizmas›ndan en büyük verimi almak


istiyorsak, özellikle ve öncelikle flekli, yeri ve zaman›
konusunda baz› hususlara önem vermek zorunday›z.

28
AHMED HULÛS‹

“DUA”NIN fiEKL‹

DUA ederken baz› hareketler oldukça önemlidir...


29
Dua ederken, kollar koltuk alt› görülecek bir flekilde
yana aç›l›p, eller yüze paralel bir flekilde öne uzat›lmal›d›r.
Takriben yüzden otuz santimetre mesafede parmak
aral›klar› hafif aç›k olan ellerin, parmaklardan ç›kan
›fl›nlar›n, al›ndan ç›kan ›fl›nlarla ilerde bir birleflim yapa-
cak flekilde yönlendirilmesi son derece faydal›d›r.
Bak›n bu konuda Hazreti Rasûl Aleyhisselâm ne buyu-
ruyor:
“Herhangi bir kul, koltu¤unun alt› görülecek flekilde
ellerini kald›r›r ve Allâh’tan bir dilekte bulunursa; acele
etmedi¤i takdirde kesinlikle duas›na icabet edilir...”
— Acele nas›l olur yâ Rasûlullâh?..
— Dua ettim ettim, kabul olmad›, der (de vazgeçer)...
DUA VE Z‹K‹R

‹flte bu yanl›flt›r; olana kadar ›srar etmek gerekir.


Ellerden parmak uçlar›ndan yay›lan dalgalarla, beyin-
den “yönlendirilen” dalgalar(1) bir noktada birleflerek
lazer ›fl›n› gibi etki ederek belli hususlar›n oluflmas›nda
son derece önemli rol oynarlar.
Burada fark edilece¤i gibi, DUA ’n›n oluflmas›n›
sa¤layan ana güç, insana d›flar›dan gelmeyip; tamam›yla,
insan›n varl›¤›nda mevcut olan Allâh isimlerinin manevî
gücünden ortaya ç›kmaktad›r.
K›sacas› DUA, kiflinin kendindeki ilâhî güçler
eflli¤inde isteklerini gerçeklefltirme faaliyetidir. Ve elbette
ki bunun bir tekni¤i ve bilimsel aç›klamas› vard›r.
DUA esas itibar›yla, beynin “yönlendirilmifl dalga-
30 lar›d›r”...
Evrenin oluflumu, Allâh tasavvurunun, ilim boyutunun
enerjiye ve kuantsal yap›ya dönüflümüyle meydana
geldi¤i gibi; insan›n bütün istek ve arzular› dahi, bilincin
ilim boyutundan kaynaklanan istek ve arzular›n›n beyinin
yönlendirilmifl dalgalar›yla yo¤unlaflt›r›lmas› suretiyle
meydana gelir.
Bu sebepledir ki, konsantrasyon ne derece güçlü olur-
sa, DUA’ya icabet de o derece süratli olur... Bunun için
denmifltir, “Mazlumun duas› yerde kalmaz; âh alan felâh
bulmaz!”
Zira, o “âh” eden kifli, öyle bir s›k›nt›yla, öyle bir kon-
santrasyonla, menfi beyin dalgalar›n› o kifliye yöneltir ki,
o yay›n okundan kurtulmak asla mümkün olmaz.
(1) Yönlendirilmifl dalgalar konusunu “‹NSAN VE SIRLARI” kitab›m›zda
bulabilirsiniz.
AHMED HULÛS‹

Dedesinde ç›kmasa, torununda ç›kar o “âh”›n netice-


si!.. Nas›l m›, çok basit!
Dedenin ald›¤› “âh” dalgalar›, onun genetik düzenini
öyle bir etkiler ki; neticesi kendisinde ortaya ç›kmasa bile,
çocu¤unda veya torununda genetik intikâl dolay›s›yla
ortaya ç›kar ve dedesinin cezas›na maruz kal›r. ‹flte bu
yüzden denmifltir; “Dedesi erik çalm›fl, torunun difli
kamaflm›fl” diye...
Evet, eller ileri kollar aç›k dua demifltik... Efendimiz
böyle yapm›fl... Çölde yaral› bir halde kendilerini bulan,
yaralar›n› temizleyen, onlar› iyilefltiren kimseleri öldürüp
kaçanlar için Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) ayakta, elleri
yukar›da tarif etti¤imiz biçimde aç›k olarak ashab ile bera-
ber dua etmifl ve kaçan kifliler çok k›sa süre içinde buluna- 31
rak yapt›klar›n›n karfl›l›¤›n› alm›fllard›r.
Ayakta, eller tarif etti¤imiz biçimde avuç içleri yüze,
kollar ileriye dönük olarak parmak uçlar› arac›l›¤›yla
“yönlendirilmifl” dalgalar fleklinde yap›lan DUA gibi,
ayr›ca, SECDE hâlinde yap›lan DUA da son derece etkili-
dir.
Özellikle, gece yar›s›ndan sonra, yani Günefl’in bulun-
du¤unuz yerin tam arkas›nda oldu¤u ve Günefl radyasyo-
nunun en asgariye indi¤i saatlerde SECDE hâlinde yap›-
lan DUA son derece etkilidir. fiayet k›l›nan hâcet namaz›-
n›n; veya herhangi bir namaz›n son secdesinde bu DUA
yap›l›rsa, tesir gücü bir hayli daha fazla olur...
Namaz›n, yani gece k›l›nan bir namaz›n son secdesin-
DUA VE Z‹K‹R

de, çeflitli kusurlar›n› itiraf edip, onlardan ba¤›fllanma


dilendikten sonra DUA edilirse; ve istenen fleyin mahiye-
tine göre, birkaç gün üst üste veya günafl›r› bir flekilde bu
çal›flmaya devam edilirse; takdiri ilâhî, o fleyin oluflmas›na
mutlaka cevap verir... Çünkü; o DUA’n›n ›srarla deva-
m›na müsaade olunmas›, o duaya icabet edilece¤inin de
göstergesidir. Zira, Allâh, kabul etmeyece¤i DUA’ya ›s-
rarla devam flans› tan›maz.
Kifli, bir konudaki DUA ’s›nda ›srarl› de¤ilse, o
DUA’n›n yerine gelme flans› da son derece düflüktür.
SECDE hâlinde yap›lan DUA, hele kusurlar›n itira-
f›ndan sonra olursa, son derece güçlüdür demifltik. Niçin?
SECDE hâlinde, bedendeki kan yo¤un bir biçimde
32 bafla, beyne akmakta, oksijen ve di¤er enerji kaynaklar›
taraf›ndan beyin son derece mükemmel flekilde beslen-
mektedir. Bu sebeple de çok güçlü dalgalar yayabilmek-
tedir.
Ayr›ca gene secde hâlinde yap›lan kusurlar› itiraf
fiiliyle çok güçlü bir konsantrasyon ve yönelim meydana
gelmekte, bu da arzulanan fley do¤rultusunda güçlü dalga-
lar yay›lmas›na vesile olmaktad›r.
DUA’y› güçlendiren ve gerçeklefltiren en önemli fak-
tör ise DUA an›nda, kiflinin fluurunun VEH‹M tasarrufun-
dan uzak kalmas›d›r. Ve bu hâl de, secde yani, benlik kav-
ram›n›n kalkt›¤› bir hâldir. Nitekim bu konuda bizi uyaran
Hazreti Rasûl (s.a.v.), “fleksiz flüphesiz, kabûl olaca¤›ndan
emin olunarak” DUA edilmesini tavsiye etmifltir.
AHMED HULÛS‹

DUA’n›n tesirini kesen en önemli güç, gene kiflinin


kendisinde bulunan VEH‹M-VESVESE kuvvesidir...
Kiflide, VEH‹M-VESVESE ne derece gerilemifl ise,
DUA’s› o derece keskin ve süratli bir flekilde gerçekleflir.
Allâh’a yakîn elde etmifl kiflilerin DUA’s›n›n kabulün-
deki en önemli etkenlerden biri de, o kiflilerdeki VEH‹M-
VESVESEN‹N oldukça düflük olmas›d›r. Ayr›ca, bu kifli-
lerin, yapt›klar› çal›flma ve lütfu ilâhî sonucu olarak, çeflit-
li ilâhî güçlerin yap›lar›nda ortaya ç›kmas› da, elbette ki
DUA’lar›n›n süratle gerçekleflmesinde önemli bir faktör-
dür.
Ayr›ca, DUA konusunda, fiEYTAN vasf›yla bilinen
C‹NLER’in insana çok yanl›fl fikirler telkini de söz konu-
sudur; ki bu da insan› bu çok etkili silah› kullanmaktan 33
mahrum b›rak›r. Tam içinizden DUA etmek gelmiflken,
fiEYTAN ismiyle, fleytaniyet vas›flar› dolay›s›yla lakap-
lanm›fl olan C‹NLER, hemen bir vesvese verirler...
Örne¤in:
“Aman can›m niye dua edeyim, nas›l olsa kaderde varsa
olur...”
“DUA etsem de etmesem de ifl olaca¤›na var›r, ne diye
DUA edeyim?..”
Ve, böylelikle siz, DUA etmekten vazgeçip; en güçlü
S‹LAH olan DUA’dan mahrum kal›rs›n›z. DUA’dan
mahrum kalmak, DUA etmemek suretiyle de nelerden
mahrum kald›¤›n›z› asla hayal bile edemezsiniz. ‹flte bu
yüzdendir ki, Hazreti Rasûlullâh Aleyhisselâm bak›n bize
DUA VE Z‹K‹R

neler tavsiye ediyor:


“Nal›n›n›z›n tasmas›na, koyununuzun otuna kadar her
fleyi Allâh’tan isteyiniz.”
“Allâh’›n fazl› kereminden isteyiniz, çünkü istenilme -
sinden hofllan›r...”
“fiüphesiz ki Allâh, ›srarla DUA eden kullar›n› çok
sever.”
“Hassas oldu¤unuz saatlerde DUA etmeyi ganimet
biliniz... Çünkü bu hâl rahmet saatinin hâlidir.”
Bu son yazm›fl oldu¤um hadîs-î flerîfte iflaret edilen
mânâ fludur: Hassas, oldu¤unuz demek, tamam›yla bir
konuya konsantre olmaktan ileri gelen bir biçimde, son
derece duygusal olma anlam› tafl›r. ‹flte bu an, kiflinin, ta-
34 mam›yla ALLÂH’a, net bir biçimde yönelmesi, anlam›n›
tafl›r ve bu yönelifl, beynin tümüyle tek bir gayeye yönelik
biçimde, kendisindeki ilâhî güçlerin ortaya konulmas›
sonucunu do¤urur.
DUA’n›n gerçekleflmesinde en önemli faktör, kiflinin
kendisini aradan ç›kartarak; dilinde DUA’y› okuyan, bey-
ninde o talebi oluflturan olarak HA KK’›n kalmas›d›r... Bu
takdirde; “...O B‹R fiEY‹N OLMASINI D‹LERSE, OL
DER VE O fiEY OLUR.” (2.Bakara: 117)
DUA’da daha önce de belirtildi¤i gibi en önemli
yard›mc› faktörlerden biri de istenilen fley hususunda
›srarl› olmakt›r. Herhangi bir konuda bir iki defa dua edip
arkas›n› b›rakmak son derece yanl›flt›r. DUA edilecek
konuda mutlaka ›srarl› olunmal› ve istenilen fleyin olabil-
AHMED HULÛS‹

di¤ince ölüm ötesi hayat›m›za dönük ve yararl› olmas›na


özellikle dikkat edilmelidir. Zira, yanl›fl bir istek ile kendi
kendimizi büyük ölçüde yaralam›fl olabiliriz. Elektri¤i,
çok yararl› flekilde kullanabildi¤imiz gibi, kendimizi yara-
lamak ve hatta öldürmek içinde yanl›fl bir flekilde kullan-
mak mümkündür.
DUA , varl›¤›ndaki, benli¤indeki, NEFS ’indeki
ALLÂH’a A‹T GÜÇ ile tahakkuk yoludur, demifltik.
Öyleyse, bu silah› ne derece bilinçli olarak ve yerinde kul-
lanma imkân›na sahip olursak, o derece düflmanlar›m›z-
dan korunabilir; isteklerimizi gerçeklefltirebilir; ve dahi
ALLÂH’a yakîn elde edebiliriz.
“‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda; DUA’n›n
beyin gücüne dayand›¤›ndan, zira, beynin ilâhî güçle teç- 35
hiz edilmifl, donat›lm›fl, bir yap› oldu¤undan bahsetmifl ve
bunun sisteminden söz ederek; gerekirse, insan›n beyin
dalgalar›yla silahlar› dahi geçersiz k›labilece¤ini yazm›fl-
t›k 1984 y›l›nda...
Bak›n Rus bilim insan› Profesör. Dr. Kaznatcheev
beyni nas›l de¤erlendiriyor 11 Haziran 1991 tarihli Sabah
Gazetesi’nin 8. sayfas›nda... Yay›mlanan flu haberi dikkat-
le okuyal›m:
“GELECE⁄‹N SAVAfiLARI TELEPAT‹K OLACAK!”
Rusya’n›n ünlü bilim adam› Vlail Kaznatcheev, insan
beyninin telepati yoluyla savafllar› etkileyebilece¤ini be-
lirtti. Prof. Kaznatcheev, dâhilerin çal›flt›¤›, Novossibirsk
Akademisi bünyesinde kurulan özel bir laboratuvarda
DUA VE Z‹K‹R

çal›flmalar›n› sürdürüyor.
MOSKOVA-Rusya Bilimler Akademisi’nin en sayg›n
üyelerinden biri olan Profesör Vlail Kaznatcheev insan
beyninin, bedenin bulundu¤u noktan›n çok uza¤›nda yer
alan, insanlar, düflünceler ve elektronik donan›mlar üze-
rinde etkili olabilece¤ini belirtti.
Birçok kifli taraf›ndan deli saçmas› olarak nitelendiri-
len bu görüflü ispat etmek için yo¤un bir çal›flmaya giren
Kaznatcheev, ülkesi Rusya’da büyük ilgi görüyor. Kendi-
sine Rusya dâhilerinin yetifltirildi¤i Novossibirsk
Akademisi bünyesinde her türlü donan›ma sahip bir labo-
ratuvar ve araflt›rmalar›nda yard›mc› olacak asistanlar tah-
sis eden hükümet, Kaznatcheev’in araflt›rmalar›ndan çok
36 fley bekliyor.
KGB korumas› Kaznatcheev’in araflt›rmalar›n›n en
büyük özelli¤i insan beyninin telepatik gücünü bir silah
olarak kullanmaya çal›flmas›. Ona göre, s›rf düflünce gü-
cüyle bilgisayar sistemlerini, havaalanlar›n›n radarlar›n›
hatta modern teknolojinin gelifltirebilece¤i her türlü silah›
etkisiz k›lmak mümkün.
Bu araflt›rmalar› son derece yak›ndan izleyen ve denet-
leyen hükümet, Kaznatcheev’in CIA taraf›ndan kaç›r›lma-
s›n› engellemek için KGB’nin en yetenekli ajanlar›n› se-
ferber etmifl durumda. Ünlü bilim insan› görüfllerini çok
basit örneklerle aç›kl›yor:
“E¤er çal›flt›¤›n›z bilgisayar aniden ar›zalan›rsa suçu
üretici firmada aramay›n. Sizin stres içinde olman›z ya da
AHMED HULÛS‹

çal›fl›rken biraz bile olsa sinirlenmeniz aletin teknik


donan›m›n› etkileyebilir. Çünkü s›radan bir insan beyni,
en üstün bilgisayardan daha güçlüdür ve insan bazen
fark›nda olmadan do¤an›n kendine verdi¤i güçleri kulla-
nabilir.”
Kaznatcheev’e göre e¤er insan çok uzun zamandan
beri görmedi¤i birini yo¤un olarak düflünürse ve o s›ra-
larda ondan bir telefon, ya da mektup al›rsa bu flans olarak
nitelendirilmemelidir. Bu do¤rudan, insan›n yo¤unlaflt›r-
d›¤› düflünceleri ile düflündü¤ü kifliyi etkilemesidir.
Kaznatcheev, son olarak Rusya televizyonunda kat›ld›-
¤› bir programda laboratuvar›nda bulunan bir bitkiyi uzun
uzun gösterdi ve program› izleyenlerden bir saat süreyle
sadece bu bitkinin geliflimini düflünmelerini istedi. Sonuç 37
gerçekten flafl›rt›c›yd›, bitki çok k›sa zaman zarf›nda ak›l
almaz bir geliflme sergiledi.
‹flte Kaznatcheev’in araflt›rmalar›n›n temelinde de, dü-
flünce gücünün sonsuzlu¤unu yakalamak yat›yor. ‹nsan›n
bilinçalt›na ulaflmay› amaçlayan para psikolojiyi bilimle
birlefltirerek araflt›rmalar›n› sürdüren Kaznatcheev, bulgu-
lar›n›n düflman›n teknik donan›m›n› felç etmek aç›s›ndan
ileride çok önemli sonuçlar verece¤ini, ancak bunun bir
silah olarak de¤il, savafllar› engelleyecek cayd›r›c› bir
etken olarak kullan›lmas›ndan yana oldu¤unu belirtiyor.
‹flte bu yüzdendir ki, DUA insana bahfledilmifl en mü-
kemmel güç olarak tan›mlanabilir.
DUA VE Z‹K‹R

38
AHMED HULÛS‹

“DUA”NIN YER‹

Gayr› ihtiyarî hemen akl›m›za gelebilir; can›m 39


DUA’n›n da yeri mi olur? DUA etmek için özel yer mi
arayaca¤›z? Yerin ne münasebeti vard›r DUA ile?..
Evet, her yerde DUA edilebilir!.. DUA için özel bir yer
aramaya zaruret yoktur!
Ancak...
‹nsan beyninin çal›flma sistemi ve bulundu¤u yerin
manyetik alan› ile bulundu¤u alandaki ›fl›nsal ortam son
derece yak›ndan ba¤lant›l›d›r.
Yeralt›ndaki “ley hatlar›n›n” oluflturdu¤u müspet ener-
ji hatlar›n›n gücünü arkas›na almas›, o beyin için son dere-
ce önemli oldu¤u gibi; ayr›ca, beyinin içinde bulundu¤u
ortam› kaplayan ›fl›nsal alan›n›n oluflturdu¤u tesirler dahi
son derece önemlidir.
DUA VE Z‹K‹R

DUA eden kiflinin çevresindeki kiflilerin beyin dalga-


lar›, kendisininki ile birleflerek son derece güçlü dalgalar
üretilebilece¤i gibi; toplu DUA’lar dahi büyük tesirler
meydana getirir. Bu sebeptendir ki Hazreti Rasûl
Aleyhisselâm flöyle buyurur:
“Üç kifli bir araya geldikleri zaman, birlikte ettikleri
DUA’y› ALLÂH geri çevirmez.”
Niçin belirli yerler? Mesela nereleri?..
Kâbetullâh ’ta yap›lan DUA ’lar, Arafat ’ta yap›lan
DUA’lar, Medine’de Hazreti Rasûl ull âh Aleyhisselâm’›n
Makâm›’nda yap›lan DUA’lar, Efes’te Meryem Ana
Evi’nde yap›lan DUA’lar, ‹stanbul’da Eyyûb Sultan
nam›yla bilinen sahabeden zât›n makâm›nda yap›lan
40 DUA’lar; bunun gibi her beldede, o beldedeki bilinen
evliyaullâhtan olan zevât›n makâmlar›nda yap›lan
DUA’lar, daima güçlü DUA’lar olarak yerini bulur.
Burada iki önemli faktör mevcuttur:
1. O yerin kendi manyetik alan›n›n yayd›¤› enerji...
2. O yere defnedilmifl zât›n ruhaniyetinin yaym›fl oldu-
¤u enerji...
‹flte, DUA eden kifli, bu iki etkiyi arkas›na takviye ala-
rak DUA etti¤i zaman, büyük ölçüde DUA’s› kabul olma
yani yerine gelme flans›na sahiptir.
Ayr›ca manevî gücü yüksek oldu¤una inan›lan kiflinin
huzurunda, bir cemaat eflli¤inde yap›lan DUA’lar da son
derece yüksek tesir gücüne sahip olarak tespit edilmifltir.
AHMED HULÛS‹

“DUA”NIN ZAMANI

Her akl›n›za esti¤i, içinizden geldi¤i zamanda DUA 41


edebilece¤iniz gibi, belirli günlerin ve gecelerin de DUA’
n›n gerçekleflmesi hususunda büyük rolü vard›r.
Cuma günü hutbe saati ile ikindi aras›...
Recep ay›n›n girdi¤i gece ve onbeflinci gecesi...
Mi’râc gecesi...
Recep ay›n›n yirmiyedinci günü...
fiaban ay›n›n onbeflinci günü ve gecesi...
Arife günleri ve geceleri...
Ramazan günleri...
Ramazan ay›n›n yirmisinden sonraki tek geceler...
Ramazan ve Hac Bayramlar› geceleri...
Muharrem ay›n›n onuncu günü ve gecesi...
Zilhicce ay›n›n onuncu günü...
DUA VE Z‹K‹R

Bu günleri böylece verdikten sonra, özellikle geceler


üzerinde durulmas› ve dahi, gece yar›s›ndan sonraki saat-
lerin iyi de¤erlendirilmesi üzerinde dural›m.
DUA’n›n zaman› denilince özellikle iki husus önemli-
dir:
1- ‹ç flartlar
2- D›fl flartlar
‹ç flartlar, içinde bulundu¤umuz hâleti ruhiye demektir.
Gerçekten, yürekten gelir bir biçimde; içi yana yana deni-
len bir flekilde DUA etmek önemlidir... Zira ancak böyle
bir hâl, tam konsantrasyon sa¤lar... Beynin güçleri ancak
böylelikle tek bir noktaya, tek bir konuda yo¤unlaflarak,
iste¤e yönelik yay›n yapar.
42 ‹kinci olarak belirtilen d›fl flartlar ise tamam›yla ortam
flartlar› ile alâkal›d›r. Bu d›fl flartlar›n birincisi Günefl’in
parlamamas›, hatta ›fl›klar›n›n tamam›yla kaybolmas›d›r.
Zira Günefl’in yayd›¤› kozmik ›fl›n›m büyük ölçüde beyin
gücünü keser.
D›fl flartlar konusunda bir di¤er önemli husus da Jüpiter
ve Venüs gibi gezegenlerin yumuflak ve besleyici radyas-
yonunun beyni etkiledi¤i saatlerdir. Bu saatleri bulmak
için gerekli hesaplama usullerini ‹brahim Hakk› Erzurumî
“MAR‹FETNAME” isimli eserinde bütün detaylar› ile
izah etmektedir. Bunun için, piyasadan, içinde bu bölü-
mün de oldu¤u TAM tercüme seçilmelidir. Zira, bir Mars
saatinde, olacak ifl, münakaflaya dökülüp olmazken; bir
Venüs veya Jüpiter saatinde olmayacak ifl, flafl›rt›c› biçim-
AHMED HULÛS‹

de olufluverir de hayretler içinde kalabiliriz.


Bu sebeple elbette ki baz› saatlere riayet etmenin çok
büyük yararlar› mevcuttur.

43
DUA VE Z‹K‹R

44
AHMED HULÛS‹

DUA VE KADER

DUA söz konusu oldu¤u zaman, hemen pek ço¤umuz


45
yanl›fl bilgiyle flartlanmak yüzünden, “Aman can›m kader-
de ne varsa o olacak, DUA’ya ne gerek var!” deyiveririz.
Oysa, bu tamam›yla yanl›fl bir görüfltür!
Kader konusunda gerçek bilgileri, Kur’ân-› Kerîm
âyetlerine ve tamam›yla Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.)’in
buyruklar›na dayanan biçimde “‹NSAN ve SIRLARI”
isimli kitab›n mezkûr bölümünde okurlar›m›za aç›klad›k.
KADER kesindir ve hiç kimse bunun d›fl›na asla ç›kamaz.
Nitekim, Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) aç›klamalar›nda, bunu
en dar anlay›fll›lar›n dahi fark edebilece¤i bir biçimde vur-
guluyor. Ne yaz›k ki, bu gerçe¤i yans›tan hadîs-î flerîfleri,
hadis kitaplar› hariç, hiçbir kitapta bulam›yorsunuz.
Yazam›yorlar!.. Ama gerçek, yaz›lmasa da, söylenmese
DUA VE Z‹K‹R

de gerçektir. Hele Rasûlullâh (s.a.v.) taraf›ndan da en


yal›n bir biçimde aç›klanm›flsa!..
Burada çok önemli olan husus fludur: KADER’in
tekni¤i!.. KADER-D DUA iliflkisini izaha girmeden önce,
bu konudaki Rasûlullâh’›n birkaç buyru¤unu nakletmeye
çal›flal›m size...
“KADER”i ancak DUA de¤ifltirir. Ömrü ise ancak iyi-
lik uzat›r. fiüphesiz ki, kifli ifllemifl oldu¤u günah sebebiy-
le r›z›ktan mahrum edilir.”

“KAZA’y› ancak DUA geri çevirir... Ömrü ise iyilik


uzat›r.”
46

“Tedbirin kadere faydas› olmaz; DUA’n›n ise gelmifl


ve gelmemifl musîbetlere faydas› vard›r; flüphesiz ki belâ
iner, DUA onu karfl›lar ve k›yamete kadar çarp›fl›rlar.”

Evet, bir yandan, kaderin de¤iflmeyece¤i belirtiliyor;


di¤er yandan DUA’n›n kaderi, kazay› geri çevirece¤i
aç›klan›yor. Bu iki hususu nas›l birlefltirip, nas›l bir sonuç
elde edece¤iz?
Bilelim ki...
‹nsanlar›n kaderi takdir edilmifltir; her fley gibi... Ne
var ki, DUA faktörü de bu KADER sistemi içinde yer alan
AHMED HULÛS‹

bir faktördür; DUA ederseniz, kaderdeki olay› geri çevire-


bilirsiniz, kazay› reddedebilirsiniz; ancak bu DUA’y› yap-
mak, gene kaderinizin elvermesiyle mümkün... Yani,
kaderiniz müsaitse DUA edebilirsiniz ve böylece de o
gelecek olan olay› geri çevirebilirsiniz.
Kaderinizde kolaylaflt›r›lm›flsa DUA etmek, size o belâ
veya musîbet gelmeden önce DUA edersiniz ve o olay›n
zarar›ndan korunmufl olursunuz.
Dolay›s›ylad›r ki, tedbirle takdiri de¤ifltiremezsiniz;
fakat, takdirde varsa tedbir al›r ve böylece de kazay› geri
çevirmifl olursunuz.
Bu hususta Halife Ömer (r.a.), bize bir uygulamas›yla
son derece önemli bir uyar›da bulunmufltu:
Orduyla fiam’a giden Halife Ömer (r.a.) flehre yaklaflt›¤› 47
zaman, veba salg›n› oldu¤unu haber al›nca orduya geri
dönülmesi talimat›n› verir. Bu durum üzerine, kader kav-
ram›n› anlayamayan ve iflin fleklinde kalanlar flafl›r›rlar ve
sorarlar:
— Allâh’›n kaderinden mi kaç›yorsun yâ Ömer?..
Kaderin tekni¤ini anlam›fl olan Hazreti Ömer (r.a.)’›n
cevab› hepimize bir derstir:
— Allâh’›n kazas›ndan Allâh’›n kaderine kaç›yorum!..
‹flte yukar›da anlat›lan cevap, bu kader konusunun
“püf” noktas›d›r.
Kader mutlak ve kesindir!..
‹nsan ise, kendisinden meydana gelenlerin neticesini
görecektir!..
DUA VE Z‹K‹R

“...‹NSAN ‹Ç‹N YANLIZCA ÇALIfiMALARININ


(kendisinden a盤a ç›kanlar›n) SONUCU OLUfiACAK-
TIR!” (53.Necm: 39) âyetini hat›rlayal›m...
‹flte bu sebepledir ki, siz ne yapabiliyorsan›z, elinizden
ne geliyorsa onu yapmak zorundas›n›z... DUA edebiliyor-
san›z, hemen ediniz! Bir çal›flma yapma imkân›na sahip-
seniz, hemen yap›n›z! Korunmak için elinizden gelen bir
fley varsa, hemen tatbik ediniz.
Biliniz ki; yapabildi¤iniz, kaderinizin müsaade
etti¤idir ve yapt›¤›n›z›n sonucunu da mutlaka görürsünüz.
Bu yüzden denilmifltir; “D DUA kazay› reddeder”, diye...
Yani, o kazan›n reddi sizin duan›za ba¤l›d›r!.. O musîbe-
tin size isâbet etmemesi, sizin o hususta dua etmenize
48 ba¤l›d›r. Dolay›s›yla, dua edersiniz ve o kaza veya hofllan-
mad›¤›n›z olay size isâbet etmez; ya da umdu¤unuz, ol-
mas›n› istedi¤iniz olay o duan›z vesilesiyle gerçekleflir.
Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) “KEfiKE” demeyi fleytan
ameli olarak nitelemifltir. Bunun mânâs›n› çok düflünmek
ve bu hususu iyi anlamak mecburiyetindeyiz... Niçin,
“KEfiKE” demek yasaklanm›flt›r?..
Bilelim ki DUA, kader sistemi içinde yer alan çok
önemli bir unsurdur…
DUA edebiliyorsan›z, edebildi¤iniz kadar DUA edi-
niz; hepsinin de faydas›n›, dünya hayat›nda anlayamaya-
ca¤›n›z kadar fazlas›yla göreceksiniz. Zira, Allâh, kulun-
da ortaya ç›kartaca¤› pek çok özelli¤i DUA flart›na ba¤la-
m›fl; takdir etti¤i pek çok fleye DUA’y› vesile k›lm›flt›r. Bu
AHMED HULÛS‹

yüzdendir ki, “DUA müminin silah›” olmufltur.


DUA, takdirin tüm güzelliklerinin size ulaflmas›na
vesile olan en de¤erli nimettir. Onu elden geldi¤ince çok
ve güçlü olarak kullanan en büyük nimetlere kavuflacak
oland›r.
Kaderi anlamayan cahil ise, DUA’y› terk eder; tüm
mahrumiyet ve çileler de onu bekler!..
Konuyu Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n flu aç›klamas›yla
ba¤layal›m:
“‹çinizden her kime DUA KAPISI AÇILMIfi ise,
muhakkak ona rahmet kap›lar› aç›lm›flt›r ve Allâh’tan,
kendisinden âfiyet istenilmesinden daha sevimli bir fley
istenmemifltir.”
“DUA, inen belâya ve inmeyen belâya karfl› faydal›d›r. 49
Ey Allâh’›n kullar›, DUAYA SIMSIKI SARILINIZ!..”
DUA VE Z‹K‹R

50
AHMED HULÛS‹

Z‹K‹R HAKKINDA

Z‹K‹R, bize göre, bir insan›n dünyada yapabilece¤i, en


51
yararl› çal›flma türüdür.
Z‹K‹R, her ne kadar “Allâh’› anma” diye tercüme edi-
lirse de, böyle bir ifade son derece yetersizdir.
1. Z‹K‹R, beyinde tekrar edilen kelimenin mânâs› isti-
kametinde, beyin kapasitesini artt›r›r.
2. Z‹K‹R, beyinden üretilen ›fl›nsal enerjinin RUH’a,
yani bir tür hologramik ›fl›nsal bedene yüklenmesini ve
böylece ölüm ötesi yaflamda güçlü bir RUH’a sahip olun-
mas›n› sa¤lar. (2)
3. Z‹K‹R, tekrar edilen mânâlar istikametinde beyinde
anlay›fl, idrak ve o mânâlar›n hazmedilmesi gibi özellikle
ri gelifltirir.
4. Z‹K‹R, Allâh’a yakîn sa¤lar.

(2) Z‹K‹R konusunda beynin faaliyetlerini ve sistemini “‹NSAN ve SIRLA -


RI” isimli kitab›m›zda bütün detaylar›yla okuyabilirsiniz. Ahmed HULÛS‹
DUA VE Z‹K‹R

5. Z‹K‹R, ilâhî mânâlar ile tahakkuku temin eder.


‹flte, birkaç›n› sayd›¤›m›z bu özellikler dolay›s›yla
Kur’ân-› Kerîm’de, “Z‹K‹R” son derece övülen bir ça-
l›flma olarak belirtilmifl ve bu konuda Z‹KRE önem ver-
meyenler fliddetle uyar›lm›fllard›r:
“Kim (dünyevî-d›fla dönük fleylerle) Rahman’›n zikrin -
den (Allâh Esmâ’s›n›n hakikati oldu¤unu hat›rlayarak bu-
nun gere¤ini yaflamaktan) âmâ (kör) olursa, ona bir fleytan
(vehim, kendini yaln›zca beden kabulü ve beden zevkleri
için yaflama fikri) takdir ederiz; bu (kabullenifl),, onun
(yeni) kiflili¤i olur! Muhakkak ki bunlar onlar› (hakikate
erme) yolundan al›koyarlar da, onlar hâlâ kendilerinin
do¤ru yolda olduklar›n› zannederler!” (43.Zuhruf: 36-37)
52

“fieytan (yaln›zca beden olma fikri) onlara yerleflti de,


onlara Allâh ’›n zikrini (hat›rlat›lan hakikatlerini, bedeni
terk edip Allâh Esmâ’s›yla var olmufl yap›lar›yla {fluur}
sonsuza dek yaflayacaklar›n›) unutturdu! ‹flte onlar Hizbüfl
fieytan’d›r (fleytanî fikir yandafllar› - kendini yaln›zca be-
den sananlar).... Dikkat edin, muhakkak ki Hizbüfl fieytan
(kendini yaln›zca beden sananlar) hüsrana u¤rayanlar›n ta
kendileridir!” (58.Mücâdele: 19)

“Ey iman edenler! Allâh ’› çok zikredin!” (33.Ahzâb:


41)
AHMED HULÛS‹

“Kim zikrimden (hat›rlatt›¤›m hakikatinden) yüz çevi-


rir ise, muhakkak ki onun için (beden-bilinç kay›tlar›yla)
çok s›n›rl› yaflam alan› vard›r ve onu k›yamet sürecinde
kör olarak haflrederiz.” (20.Tâhâ: 124)

“O hâlde beni zikredin (an›n-düflünün) ki sizi zikrede-


yim...” (2.Bakara: 152)

“Kullar›m sana BEN’den sorarlarsa, flüphesiz ki ben


Karîb’im (anlay›fl s›n›r› kadar yak›n!)-(“fiahdamar›ndan 53
yak›n›m” âyetini hat›rlayal›m).... Yönelip isteyene (dua)
icabet ederim...” (2.Bakara: 186)

“... Elbette ki Allâh zikri (hat›rlan›fl›) Ekber’dir


(Ekberiyeti hissettirir)!!..” (29.Ankebût: 45)

Z‹K‹R’in insana ne kadar büyük yararlar› oldu¤una


bak›n Hazreti Rasûl Aleyhisselâm nas›l iflaret ediyor... ‹flte
“Allâh kat›nda çal›flmalar›n en sevimlisi hangisidir?”
sorusuna cevab›: “Dilin, Allâh’› zikretmeye devam etti¤i
halde ölmendir!”
DUA VE Z‹K‹R

“Size çal›flmalar›n›z›n en hay›rl›s›n›, Allâh indinde en


temiz olan›n›, derecelerinizi en fazla yükseltenini ve sizin
için alt›n ve gümüfl infak etmekten, düflmanlar›n›zla savafl
meydan›nda karfl›lafl›p boyun vurman›zdan ve onlar›n
sizin boyunlar›n›z› Allâh yolunda vurmalar›ndan daha
hay›rl› bir çal›flmadan haber vereyim mi?
‹flte o Allâh’› Z‹KRETMEKT‹R.”

“Allâh’›n azab›ndan, Allâh’› Z‹KRETMEKTEN daha


fazla hiçbir fley kurtaramaz.”

54 “Allâh kat›nda k›yamet gününde kullar›n hangisinin


derecesi daha faziletlidir?” sorusuna flu cevab› verdi:
— Allâh’› çok Z‹KREDENLER...
Soruldu ki, “Ya Allâh yolunda cihâd eden gazininki?..”
Buyuruldu:
— Kâfirler ve müflrikler içerisinde k›l›c› ile k›r›l›ncaya
kadar ve kana bulan›ncaya kadar savaflsa da, flüphesiz ki,
Allâh’› çok zikredenlerin derecesi, ondan daha faziletli
olur.

“...Kul, fleytandan ANCAK, Allâh’› Z‹KRETMEKLE


korunur!”
AHMED HULÛS‹

“Sahip olduklar›n›z›n en faziletlisi, Allâh’› zikreden


dil, flükreden kalp, iman›nda yard›mc› olan efltir.”

“Allâh’› Z‹KREDEN ile etmeyenin benzeri, diri ile ölü


gibidir!..”

“Allâh’› o kadar çok zikredin ki insanlar size, deli mi


bu desin!..”

“Münaf›klar›n size ‘gösterifl için yap›yorsunuz’ diye-


cekleri kadar çok Allâh’› zikrediniz...” 55

“Müferridûn geçti!.. Buyru¤una soruldu, kimdir


müferridûn diye...”

“Allâh’› çokça zikretmeye düflkün olanlard›r. Zikir,


onlar›n a¤›rl›klar›n› hafifletir. Böylece k›yamet günü de
hafif olarak gelirler.”

“fiEYTAN, a¤z›n› âdemo¤lunun kalbine koymufltur. O


Allâh’› zikrettikçe fleytan çekilir... Gaflete düflüp zikri
DUA VE Z‹K‹R

b›rak›nca kalbini yutar!..” Bu hâdis-i flerîf teflbih yani ben-


zetme yollu bir anlat›md›r... Kifli Allâh’› zikrettikçe, cin-
ler ondan uzak dururlar ve ona vesvese vererek düflünce-
lerini buland›ramazlar; ama zikir terk edilince, cinler onun
beynini istedikleri gibi etkileyerek hüküm alt›na al›r,
mânâs›ndad›r.

“Allâh’›n bir kula verdi¤i en faziletli fley, ona Z‹KR‹N‹


ilham etmesidir.”

“Hiçbir sadaka Allâh’› zikretmekten daha faziletli


56 de¤ildir.”

“Cennetlikler hiçbir fleye üzülmezler, dünyada iken


Z‹K‹Rsiz geçen anlar› hariç!”

“Kim Allâh’› çok zikretmezse imandan uzaklafl›r.”

“‹nsan, üzerinden geçip de, içinde Allâh’› zikretmedi¤i


her an dolay›s›yla k›yamette büyük piflmanl›k duyar.”
AHMED HULÛS‹

“Herhangi bir topluluk, bir mecliste toplan›r, Allâh’›


zikretmeden da¤›l›rlarsa, bu meclis k›yamet gününde ken-
dileri için bir piflmanl›k olur!”

“Kim Allâh’› çok Z‹KREDERSE, münâf›kl›ktan uzak


olur!..”
‹flte bunlar gibi daha pek çok Rasûlullâh Aleyhisselâm
hadîs-î flerîfi bize Z‹K‹R konusunda büyük uyar›da bulun-
maktad›r.

57
DUA VE Z‹K‹R

58
AHMED HULÛS‹

Z‹K‹R N‹Ç‹N ÇOK ÖNEML‹?

“‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda tafsilâtl› ola-


59
rak bunlar› yazmam›za ra¤men, önemi dolay›s›yla burada
da Z‹KR‹N zorunlulu¤u üzerinde durmak istiyorum.
Kesin olarak bilinmelidir ki; D‹N tamam›yla, bilimsel
gerçekler üzerine oturtulmufl, günün flartlar› içindeki sem-
bolik anlat›md›r.
‹slâm Dininde, -sadece Kur’ân-› Kerîm ve Hadîs-î
fierîfler- mevcut olan bütün hükümler, insan›n gerek
bugünü ve gerekse ölüm ötesi yaflam› için zorunlu olarak
ihtiyaç duyaca¤› fleyleri temin gayesiyle gelmifltir. Ayr›ca,
insan›n bu önerilere uymas›, onun gelecekte kendisine
zarar verici birçok fleyden korunmas›na da vesile
olacakt›r.
‹nsan›n yaflam› ise, bilindi¤i üzere BEY‹N ile düzenle-
DUA VE Z‹K‹R

nir. ‹nsan’da ortaya ç›kan her fley, BEY‹N arac›l›¤›ylad›r.


Ölüm ötesi yaflam bedeni olan RUH dahi beyin taraf›ndan
bilinçle “yüklenir!”
Allâh’›n isimlerinin iflaret etti¤i mânâlar, insan beynin-
de a盤a ç›kar. ‹nsan fluûru, Allâh’›, ancak beyin kapasite-
si kadar tan›y›p bilinçle “yakîn” elde eder.
‹flte böyle olunca, Z‹K‹R olay›n›n önemini kavrayabil-
mek için, önce beynin çal›flma sistemini kavramak, sonra
da zikir hâlinde beyinde nas›l bir ifllem olufltu¤unu idrak
etmek zorunda kal›r›z.
Milyarlarca hücreden oluflan beyin, esas itibar›yla
biyoelektrik enerji üretip, bunu ›fl›nsal enerjiye çeviren ve
kendisinde oluflan mânâlar›, bir yandan RUH dedi¤imiz
60 yap›ya yükleyen ve di¤er yandan da d›flar›ya yayan bir
organik cihazd›r.
Genelde, do¤ufltan al›nan ilk tesirlerle yüzde befl, yüz-
de on kapasiteyle çal›flan beyin, ald›¤› çeflitli etkilerin de
arac›l›¤›yla, s›radan bir yaflam türü geçirir, bildi¤imiz her-
kes gibi...
Oysa beyindeki bu kapasitenin artt›r›lmas› mümkün-
dür! (1)
(1) Zikrin önemi, bizim bu konuda yapt›¤›m›z aç›klamalardan on sene
sonra bilim dünyas›nda ilk defa olarak tespit edilmifltir. Afla¤›da okuya-
ca¤›n›z metinler bu söylediklerimizin ispat›d›r.
NOKTA 6 Mart 1994 tarih 11. Say›’s›nda; “Bat›, zikri geç keflfetti!”
bafll›¤› alt›nda;
John Horgan’›n Bilim dergisinin (Scientific American) Ocak 1994
say›s›nda yay›mlanan “Da¤›n›k ‹fllevler” makalesinde savundu¤u
görüfllerin, ilk kez 1986 y›l›nda Ahmed Hulûsi taraf›ndan yaz›ld›¤›n›
AHMED HULÛS‹

biliyor muydunuz?
Bilimsel konularda afla¤›l›k kompleksimizi yenmek zaman alacak.
‹çimizden birinin y›llar önce savundu¤u görüflleri dikkate almaktansa, o
görüfllerin benzerlerinin d›flar›da da kabul edilmeye bafllanmas›n› bek-
leriz. Bazen de, afla¤›da anlataca¤›m›z, Ahmed Hulûsi örne¤inde oldu¤u
gibi flafl›rt›c› tesadüflerle karfl›laflabiliriz. Bilim Dergisi’nde yay›mlanan
“Da¤›n›k ‹fllevler” adl› yaz›da John Horgan, “Beyinde entegrasyonu
sa¤layan beyin üstü bir yap› var m›?” sorusuna yan›t ar›yor ve 1993
y›l›nda yap›lan deneylerden yola ç›karak çeflitli tezler öne sürüyor.
Ahmed Hulûsi ise, 1986 y›l›nda yay›mlad›¤› “Din ve Bilim Ifl›¤›nda ‹nsan
ve S›rlar›”, “Dua ve Zikir” adl› kitaplar›nda bu sorular›n yan›t›n› çok daha
önceden veriyor.
Sözü edilen makalede, John Horgan flu deneye yer veriyor: Deneyde
gönüllülere isimler içeren bir liste veriliyor ve kendilerinden bu isimleri
yüksek sesle okumalar› ve her isimle iliflkili bir yüklem söylemeleri
isteniyor. Örne¤in, “köpek” sözcü¤ü okununca “havlamak” gibi bir
yüklem söylenmesi gerekiyor. Bu deneyde, beynin pek çok farkl› bölge-
sindeki nöron aktivitesinde art›fl gözleniyor. Fakat ayn› isimleri içeren
listenin sürekli olarak tekrarlanmas›, nöron aktivitesinin de¤iflik bölge-
lere kaymas›na yol aç›yor. Gönüllülere yeni bir isim listesi verildi¤inde
ise nöron aktivitesinin artt›¤› ve ilk bölgelere döndü¤ü görülüyor.
Ahmed Hulûsi, 1986’da yay›mlanan “‹nsan ve S›rlar›” kitab›n›n, 61
“Dünyadaki En Önemli Çal›flma Zikir” adl› bölümünde bu konuyla ilgili
flunlar› söylüyor: “Yaklafl›k 14 milyar hücreden oluflan insan beyninin
ancak cüzi bir k›sm› do¤um s›ras›nda ald›¤› ›fl›nlarla faaliyete girer; bun-
dan sonra da yeni tesirlerle yeni aç›l›mlara kavuflmas› imkâns›zd›r.
Beyin, do¤um an›ndan sonra d›flar›dan gelen ›fl›n etkileriyle yeni hücre
gruplar›n› devreye sokamaz. Ancak beyindeki devreye girmemifl kapasi-
te ilelebet at›l durmak için varedilmifl demek de¤ildir bu.
“Allâh ismini dilinizle söyledi¤inizi kabul edelim... ‘Allâh’ kelimesinin
beyinde hat›rlanmas› demek, bu kelimenin mânâs›n› oluflturan hücre
gruplar› aras›nda bir biyoelektri¤in ak›fl› demektir... Esasen beyindeki
tüm fonksiyonlar, beyin hücreleri aras›ndaki biyoelektrik faaliyetten
baflka bir fley de¤ildir!.. Her mânâya göre beyindeki de¤iflik hücre gru-
plar› aras›nda bir biyoelektrik ak›fl› söz konusudur... Bu ak›fl neticesinde
devreye giren hücre grubuna göre ortaya say›s›z mânâlar ç›kmaktad›r...”
Belle¤in ifllevi, John Horgan, “Da¤›n›k ‹fllevler” makalesinde ayn›
konuyu flöyle aç›kl›yor: “Bu deney beynin bir bölgesinin sözcük türetme-
yi gerektiren k›sa süreli bellek görevi gördü¤ünü, ama ifl otomatiklefltik-
ten sonra beynin baflka bir bölümünün bu görevi devrald›¤›n› gösteriyor.
Di¤er bir deyiflle, bellek yaln›zca içeri¤ine göre de¤il, ayn› zamanda
ifllevine göre de bölümlere ayr›l›yor.”
DUA VE Z‹K‹R

Ahmed Hulûsi’nin, yine “‹nsan ve S›rlar›” adl› kitab›ndaki yan›t› ise


flöyle: “Zikir yapt›¤›n›z zaman -yani Allâh’a ait olarak bilinen bir mânây›
tekrar etti¤iniz zaman- beyinde ilgili hücre grubunda bir biyoelektrik
ak›m meydana geliyor ve bu, bir tür enerji fleklinde, manyetik bedene
yükleniyor! Ayn› zamanda siz bu mânây› tekrara devam ederseniz -yani,
bu kelimeyi tekrara devam ederseniz-, bu defa tekrarlanan kelimenin
tekrar›ndan oluflan biyoelektrik, daha da güçlenerek yeni hücre birimle-
rini devreye sokuyor ve bir kapasite genifllemesi söz konusu oluyor.”
Sonuç olarak, zikrin bilimsel aç›klamas›n›n elimizdeki iki yorumu
var. ‹lki, 1986 y›l›nda, tam yirmi üç y›l önce Ahmed Hulûsi, di¤eri ise bu
aç›klamadan tam sekiz y›l sonra 1994 y›l›nda, dünyaca ünlü bir bilim der-
gisinin Türkçe say›s›nda, John Horgan adl› bir Bat›l› taraf›ndan yap›lm›fl.
Bat›l›n›n dediklerine dört elle sar›lmadan önce, Ahmed Hulûsi’yi bir kez
daha okumakta yarar var.

B‹L‹M DERG‹S‹ Ocak 1994 Say›s›, Sayfa 12’de; “Da¤›n›k ‹fllevler”


Beyinde entegrasyonu sa¤layan beyin-üstü bir yap› m› var?
Modern nöroloji bilimlerinde tan›mlanan haliyle beyin,
62 uzmanlaflman›n neredeyse saçmal›k noktas›na vard›r›ld›¤› bir hastaneye
benzer. Örne¤in beynin dil ile ilgili bölümünde, baz› nöronlar (sinir
hücreleri), yaln›zca özel isimleri, baz› nötronlar ise yaln›zca düzeniz fiil-
leri kavramaya yönelik çal›fl›rlar. Görme ile ilgili bölümünde, sinir hücre-
lerinin bir bölümü turuncu k›rm›z› renklere, bir bölümü güçlü kontrastl›
diyagonal çizgilere, bir k›sm› ise soldan sa¤a h›zl› hareketlere yönelik
çal›fl›rlar. fiimdi sorulmas› gereken soru, beyinin de¤iflik bölgelerinin
sahip oldu¤u bu son derece özelleflmifl ifllevlerin, nas›l yeniden bir araya
getirilerek, düflünce ve alg›laman›n bileflimi olan akl› oluflturdu¤udur.
Ba¤lant› problemi (binding problem) olarak da bilinen bu bulmaca,
yap›lan deneylerin, beynin daha da özelleflmifl bölmelerini ortaya ç›kar-
mas›yla daha da zorlaflm›fl bulunuyor.
Baz› kuramc›lar alg›laman›n de¤iflik ö¤elerinin “birlefltirici bölgeler”
(convergent zones) adl› verilen yerlerde bir araya geldi¤i düflüncesini
ortaya att›lar. Bu bölgelerin en belirgin adaylar›, birçok konuya hemen
yönelebilen “k›sa süreli” (short-term) ya da “çal›flan” (working) bellek
alanlar›d›r. Birinde elektrotlarla monitorize edilen maymunlar›n,
di¤erinde ise PET (positron emission tomography) ile taranan insanlar›n
deneklik etmifl oldu¤u, 1993 y›l›nda yap›lan iki deneyde “çal›flan
bellek”te oldukça özelleflmifl bölgeler bulundu¤u görülmüfltür. Yale Üni-
versitesi T›p Fakültesi’nden Fraser A.W. Wilson, Séamas P.Ó Scalaidhe
AHMED HULÛS‹

ve Patricia S. Goldman-Rakic taraf›ndan yap›lan deneylerde görevliler,


maymunlar› “çal›flan belle¤in” kullan›lmas›n› gerektiren iki ifli baflarma-
lar› için e¤itiyorlar. Bu ifllerden biri maymunlar›n gözlerini bir ekran›n
ortas›ndaki sabit bir noktaya dikmeleri. Bu s›rada ekran›n baflka bir
yerinde yan›p sönen bir kare de, maymunun görüfl alan› içinde yer al›yor.
Karenin kaybolmas›ndan birkaç saniye sonra maymun, bak›fllar›n›
karenin bulunmufl oldu¤u noktaya yönlendiriyor.
Di¤er ifl, görüntünün konumundan çok niteli¤i ile ilgili bilginin ak›lda
tutulmas›n› gerektiriyor. Araflt›rmac›lar ekran merkezinde yan›p sönen
bir görüntü oluflturuyorlar. Her maymun, görüntü kayboluncaya kadar
beklemek ve gözlenen flekle ba¤l› olarak gözlerini sa¤a ya da sola çevir-
mek için e¤itiliyor. Elektrotlarla, maymun beyninin pre-frontal korteks
sinir hücreleri ekranda görülüyor. Per-frontal korteks adl› bölgesindeki
nöronlar›n aktiviteleri, elektrotlarla ekrana yans›t›l›yor.
Her testte sadece bir nöron grubu harekete geçiyor. Konumla ilgili
“nerede” testi, pre-frontal korteksin bir bölgesindeki nöronlar› aktive
ederken, fleklin içeri¤i ile ilgili olan “ne” testi di¤erine komflu ama ayr›
bir bölgedeki nöronlar› harekete geçiriyor. Goldman-Rakic, pre-frontal
korteksin flimdiye de¤in hep bilginin yönlendirildi¤i ve planlama,
düflünme, anlama ve istem için sentez edildi¤i yer olarak
düflünüldü¤ünü belirterek, bu alan›n en az›ndan duyusal ve motor bölge- 63
ler kadar bölümlenmifl oldu¤unu gösterdiklerini söylüyor.
Geçen y›l içinde, Washington Üniversitesi’ndeki araflt›rmac›lar
taraf›ndan ortaya koyulan tamamlay›c› bulgular, insanlar üzerinde PET
ile yap›lan çal›flmalardan kaynaklan›yor. Deneyde gönüllülere, isimler
içeren bir liste veriliyor ve kendilerinden bu isimleri yüksek sesle oku-
malar› ve her isimle iliflkili bir yüklem söylemeleri isteniyor. Örne¤in,
“köpek” sözcü¤ü okununca “havlamak” gibi bir yüklem söylenmesi
gerekiyor.
Bu deneyde pre-frontal ve cingulate korteks de dahil olmak üzere,
beynin pek çok farkl› bölgesindeki nöron aktivitesinde art›fl gözleniyor.
Fakat ayn› isimleri içeren listenin sürekli olarak tekrarlanmas› nöron
aktivitesinin de¤iflik bölgelere kaymas›na yol aç›yor. Gönüllülere yeni bir
isim listesi verildi¤inde ise, nöron aktivitesinin artt›¤› ve ilk bölgelere
döndü¤ü görülüyor.
Bu deney, beynin bir bölgesinin sözcük türetmeyi gerektiren k›sa
süreli bellek görevi gördü¤ünü, ama ifl otomatiklefltikten sonra beynin
baflka bir bölümünün bu görevi devrald›¤›n› gösteriyor. Di¤er bir deyiflle,
bellek yaln›zca içeri¤ine göre de¤il, ayn› zamanda ifllevine göre bu
bölümlere ayr›l›yor. Washington Üniversitesi’nden Steven E. Petersen,
bu sonuçlar› Goldman-Rakic’in düflünceleriyle uyum içerisinde
DUA VE Z‹K‹R

oldu¤unu söylüyor.
Peki nas›l oluyor da beyindeki bu özelleflmifl alanlar birbirleriye
büyük bir uyum içerisinde çal›flabiliyorlar? Aktiviteler tek bir merkezden
mi, yoksa beyne yay›lm›fl olan bir çeflit entegrasyon a¤› taraf›ndan m›
koordine ediliyor? Petersen, alg›lama, bellek ve istemin entegre edildi¤i
bir tek lokalize alan ya da lokalize olmufl birkaç alan bulundu¤u
düflüncesini savunuyor. Goldman-Rakic’in görüflleri ise, farkl› fakat
eflde¤er bölgelerin birbirleri ile ba¤lant› ve iliflki içerisinde bulundu¤u,
hiyerarflik olmayan bir modele daha yak›n. San Diego’daki California
Üniversitesi’nde bell ekle ilgili araflt›rmalar yapan Larry R. Squire,
“ba¤lant› problemi”nin çözümünün uzun y›llar alabilece¤ini, ba¤lant›
mekanizmas›n›n ne oldu¤u konusunda gerçek bir ipucunun bulun -
mad›¤›n› düflünüyor. Ama öte yandan h›zla geliflen teknolojinin son ürün -
lerinden biri olan mikroelektrotlar, vücuda zarar vermeyen görüntüleme
teknikleri (örne¤in PET ve Magnetik Rezonans ile Görüntüleme gibi) ve
bilgisayarlar sayesinde, bu sorunlar›n yak›n bir gelecekte yan›tla -
naca¤›ndan ve deneysel bilgilerle yeni modeller oluflturulabilece¤inden
umutlu Squire’›n da dedi¤i gibi: “Bu teknolojik destek olmadan art›k hiç -
bir fley yap›lamaz.”
John Horgan
64 K›sa ömürlü radyoaktif maddelerin kan dolafl›m›na verilmesiyle
nöron aktivitesinin dolayl› olarak ölçülmesi.
Yukar›daki yaz› SCIENTIFIC AMERICAN Dergisi’nin Ocak 1994
say›s›n›n tercümesidir.

Normalde çok küçük bir yüzde ile çal›fl›p geri kalan


miktar› kullan›lmaz bir halde bekleyen beynin, bu bofl
duran kapasitesinin devreye sokulmas› yolu Z‹K‹R’den
geçer.
Z‹K‹R ile beynin belli bir bölgesindeki hücre gruplar›
aras›nda üretilen biyoelektrik enerji, zikrin devam› hâlin-
de, bu bölgeden taflarak, görevsiz bekleyen yan hücrelere
yay›l›r ve onlar› da mevcut kapasiteye ilave ederek
devreye sokar.
Z‹K‹R konusu ne ise, o anlamda bir frekans yayarak bu
AHMED HULÛS‹

hücreleri devreye alan beyinde, elbette ki o istikamette de


faaliyet geliflir…
‹leride de daha detayl› izah edece¤imiz üzere, mesela
Allâh’›n ‹RADE s›fat›n›n ismi olan “MÜRÎD” ismi zikre-
dildi¤inde, kiflinin beyninde bofl duran hücreler, bu ismin
frekans›nda titreflimle programlanarak devreye girdi¤i
için, bir süre sonra o kiflide ‹RADE gücünün artt›¤› ve
eskiden baflaramad›¤› bir çok fleyi baflard›¤› görülür.
Ancak hemen burada kesinlikle idrak edilmesi zorunlu bir
husus da vard›r ki, o da fludur:
Herkesin beyin yap›s›n›n kendine has bir orijinalitesi
vard›r ve bu tür “Esmâ” yani Allâh’›n isimlerine dayal›
zikir türünde, mutlaka bu iflin ehlinden bilgi alma zorun-
lulu¤u vard›r!.. Kendi akl›na geldi¤i gibi Z‹K‹R yapmak, 65
fark›nda olmadan C‹NLER‹N ‹LHAMIYLA Z‹K‹R yolu-
nu açar ki; kiflinin bilinçsizce kendini cinlere teslim etme-
sine sebep olabilir... Nitekim, bu yüzden baz› evliyaullâh,
“Yetifltiricisi olmayan›n yetifltiricisi fleytan olur”
demifllerdir.
Evet, esas itibar›yla ham, yani programlanmam›fl olan
beyin hücrelerini, Z‹K‹R yoluyla, eriflilmek istenen gaye
istikametinde programlayarak eskisinden çok daha güçlü
çal›flan bir beyne sahip olunabilir.
fiimdi, bu sat›rlar› okuyan baz› Z‹K‹R ‹NKÂRCILA-
RI, hemen flu soruyu soracaklard›r: Madem ki Z‹K‹R bu
derece beyni gelifltiriyor da, niçin ‹slâm âlemi devaml› zi-
kir yapmas›na ra¤men, üstün bir beyin ç›kartam›yor ve
DUA VE Z‹K‹R

bütün geliflmeler bat›dan, gayrimüslimlerden geliyor?


Bu sorunun cevab› son derece basittir... Ancak, iflin
tekni¤ini bilen bir kifli için!
Allâhû Teâlâ’n›n lütfu ve Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.)’in
inayetiyle, bize keflf yollu aç›lan Z‹K‹R s›rr›na binâen,
konunun tekni¤ini izah etmek suretiyle size bu sorunun
cevab›n› verelim...

66
AHMED HULÛS‹

ÖZEL VE GENEL Z‹K‹RLER

Z‹K‹R birkaç çeflittir ve öncelikle ikiye ayr›l›r:


67
1. Genel zikir
2. Özel zikir

GENEL Z‹K‹R de kendi içinde ikiye ayr›l›r:


A. Ruhaniyet zikri
B. Özel gayeye yönelik zikir

Ayn› flekilde ÖZEL Z‹K‹R de ikiye ayr›l›r:


a- Özel gayeye yönelik zikirler
b- Kifliye özel zikirler

Demifltik ki, belirli kelimelerin veya kelime grup-


lar›n›n beyinde tekrar›n›n ad›d›r Z‹K‹R...
DUA VE Z‹K‹R

Yap›lan her zikirde, ne kelime olursa olsun, beyinde


belirli bir frekansta dalga boyu üretilerek, beynin görev
d›fl› olan hücreleri, o frekansla programlan›r.
fiayet C‹NNÎ ilhamla gelmifl bir kelime ya da
Budistlerin meflhur “om” kelimesi gibi bir zikir yap›l›rsa;
kiflinin beyninde o istikamette bir geliflme sa¤lan›r ve
insan fark›nda olmadan C‹NLER ile rezonansa girerek bir
tak›m ilhamlar almaya bafllar ve bunun sonunda, verilen
ilhamlara göre, kendini, UZAYLI, EVL‹YA, MEHD‹
NEB‹ veya ALLÂH olarak görüp; çeflitli mant›ksal bütün-
lükten uzak fikirler içinde heba eder...
Buna karfl›l›k bir de ‹slâmî kaynaklarca ö¤retilen
GENEL Z‹K‹RLER vard›r ki; bunlar tamam›yla, kiflinin
68 RUH gücünün artmas›na ve RABB‹NE yaklaflmas›na ve-
sile olur…
Bu GENEL Z‹K‹RLER’e hemen bir iki misal vere-
lim...
“Subhanallâhi ve bihamdihi”
“Subhanallâhi velhamdulillâhi velâ ilâhe illallâhu
vallâhu ekber”
“Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ flerike leh”
“Lâ ilâhe illallâhul melîkül hakkul mubin”
“Subbûhun Kuddûsun Rabbul melâiketi ver Ruh”

Bir de GENEL Z‹K‹R s›n›flamas› içinde yer alan


“Özel gayeye yönelik” zikirler vard›r; ilim talebine yöne-
AHMED HULÛS‹

lik, kusurunu itirafa ve ba¤›fllanmaya yönelik zikirler


gibi... Hemen bunlara da örnek verelim:
“Rabbî zidniy ilma”
“Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inniy küntü minez
zâlimîyn”
“Rabbic’alniy muk›ymes selâti ve min zürriyyetiy”
ÖZEL Z‹K‹R, esas olarak kiflinin durumunu çeflitli
yönlerde gelifltirmeyi hedef alan, özel gayeler istikametin-
de geliflmeyi amaç edinen zikirlerdir.
ÖZEL Z‹K‹RLER, esas itibar›yla kiflinin beyin progra-
m›na, yani kendine has özellikleri, karakteristi¤i, kiflisel
arzu ve hedeflerine göre düzenlenen zikir formülleridir…
Bu zikir terkipleri, belirli âyet ve hadislere dayanan dualar
ile, o kiflide k›sa sürede geliflme sa¤layacak, ilâhî isimler 69
gruplar›ndan oluflur...

Tarikatlarda verilen zikir formülleri günümüzde genel-


likle hep GENEL Z‹K‹R kapsam›nda oldu¤u için geliflme
sürecini de otuz-k›rk y›l gibi çok uzun zaman dilimlerine
yaymaktad›r.
Oysa, bu özel zikir formüllerini deneyenler, kendi-
lerinde bir-iki sene gibi çok k›sa süreler içinde büyük
geliflmeler hissetmektedirler.
ÖZEL Z‹K‹R‹N, özel gayeye yönelik bölümünde yer
alan baz› zikirlere misal vermek gerekirse, bu konuda flun-
lar› örnek olarak söyleyebiliriz:
DUA VE Z‹K‹R

“Allâhumme inniy es’eluke hubbeke”


“Allâhumme elhimniy rüfldiy”
“Kuddûs-üt tâhiru min külli sûin”
ÖZEL Z‹K‹R bölümündeki (b) fl›kk›nda yer alan kifliye
özel zikirler ise...
MÜRÎD
KUDDÛS
FETTAH
HAKÎM
MÜM‹N
RAHMAN
RAHÎM
BÂSIT
70 VEDÛD
CÂM‹
RÂF‹
Ve daha bunlar gibi Allâh’›n de¤iflik isimlerinden
oluflur. Bunlar kiflinin beyin program›n›n ihtiyaç göster-
di¤i bir biçimde; kifliye özel say›lar ile formüle edilerek
çekilir ve kifli üzerindeki etkileri k›sa sürede a盤a ç›kar.
Ancak, burada hemen flunu ilave edelim; bu Z‹K‹R
çal›flmas› içinde, zikirle aç›lan ek kapasitenin de¤erlendi-
rilmesi s›ras›nda yo¤un olarak ‹L‹ME a¤›rl›k verilmesi ve
artan kapasitenin ‹L‹M ile de¤erlendirilmesi flartt›r. Aksi
halde bu kapasitenin cinnî ilhamlar istikametinde prog-
ramlanmas› söz konusu olabilir ki; bu da hiç iyi olmaz...
Ayr›ca bu tür zikirler s›ras›nda kitab›n giriflinde yer
AHMED HULÛS‹

alan C‹NLERE KARfiI KURÂN’DA Ö⁄RET‹LEN


KORUNMA DUASININ yap›lmas› son derece yararl›
olur.

‹flte k›saca bu ön bilgiyi verdikten sonra, az önce soru-


lan sorunun cevab›n› hemen aç›klayal›m...
‹slâm camias›nda genellikle RUHAN‹YET‹ artt›r›c›
zikirlere devam edildi¤i için; maneviyat› son derece güçlü
say›s›z insan yetiflmesine karfl›n; dünya ilimlerine dönük
beyinler çok az ç›km›flt›r! fiayet beyin sistemli bir flekilde
dünya bilimlerine yönelik bir biçimde zikir ile takviye
edilseydi, elbette ki o yönde geliflmifl üst düzey beyinler
de ç›kard›... 71
Ne var ki, “yar›n zorunlu olarak terk edece¤in fleye,
bugün sahip ç›karak, kendini, o fleyi terk etmekten ileri
gelen azaptan koru” düflüncesinde olan ‹slâm camias›,
dünyaya fazla bir de¤er vermemifl ve o yolda kendini fazla
yormam›flt›r.
Önce anlafl›lmas› son derece kolay olan flu misali vere-
lim...
Size son derece k›ymetli mücevherle dolu bir kasa
veriyorlar ve diyorlar ki:
— fiayet anahtar›n› elde edersen, bu kasay› açabilirsin,
içindeki her fley senin olabilir...
Soruyorsunuz, peki anahtar nedir, nas›l açabilirim?
Cevap:
DUA VE Z‹K‹R

— Anahtar, ucu özel bir flekillendirmeye tabi tutulmufl


demirdir... Elde etmek için de flu kadar pahas›n› ödemek
zorundas›n...
Diyorsun ki “Kasa nas›l olsa bende! O kadar paha
ödeyece¤ime, al›r›m bir demir, al›r›m bir e¤e; çenterim
demiri olur anahtar!”
Ama ne çare ki, bir ömür boyu demir çentseniz, o
kasan›n özel kilit flifresine uygun anahtar›n bir benzerini
yapamazs›n›z... Ve bu yüzden de kasan›z› aç›p içindeki
çok k›ymetli mücevherlere kavuflamazs›n›z... Tâ ki,
pahas›n› ödeyip özel flifresi için yap›lm›fl anahtar› elde
edene kadar... Unutmayal›m ki her kilit ancak flifresine
uygun anahtar ile aç›l›r.
72 ‹flte bu misalde oldu¤u üzere, her beynin kendine özel
bir formüle ihtiyac› vard›r ki, çok k›sa sürelerde büyük
geliflmeler elde etsin... Ama bunun için de elbette, bu
konudan anlayan, bu konu hakk›nda bilgi sahibi kifliyi
bulmak zorunlulu¤u mevcuttur.
Bu devirde böylesine ehil kifliyi bulman›n çok zor
oldu¤unu düflünerek bu kitapta, bize ihsan olunan ilim
ölçüsünde, elden geldi¤ince çeflitli zikir formüllerinden
söz edece¤iz... Ki bunlar bizâtihi tecrübelerimize göre son
derece yararl› olmufllard›r...
Dileyen bu zikir formüllerini bir süre kendi üzerinde
dener, fayda görürse devam eder, fayda bulmazsa da genel
zikirlerle ruhaniyetini gelifltirme yolunda çal›flmalar›na
devam eder.
AHMED HULÛS‹

10

ÇOK Z‹KREDEN DEL‹ M‹


OLUR?

73

Z‹K‹R konusunda halk›m›z›n çok korktu¤u bir husus


vard›r; Elbette bunda en büyük faktör de “menfî
flartland›rma”d›r...
“Çok tespih çekme, deli olursun!..” türünden, kas›tl› ya
da kas›ts›z söylentilerin kesinlikle belli olan bir yönü
vard›r ki -o da “B‹L‹NÇS‹ZL‹K” olan ters flartland›rmad›r-
insanlar› Z‹K‹R konusunda son derece ürkütmüfltür.
Kur’ân-› Kerîm her halûkârda, ayakta, otururken, yan
yatarken sürekli zikir yap›lmas›n› tavsiye ederken; maale-
sef bu bilinçsiz çevreler insanlar› ellerinden geldi¤ince
zikirden uzak tutmaya çal›flmaktad›rlar...
“Onlar (derinli¤ine düflünen ak›l sahipleri) ayakta,
DUA VE Z‹K‹R

otururken ya da yanlar› üzere uzanm›flken Allâh’› an›p


(düflünüp),, semâlar›n ve arz›n yarat›l›fl›n› (günün getirisi
ölçüsünde evren ve uzay bilgisini) tefekkür edip;
‘Rabbimiz, bunlar› bofl yere yaratmad›n! Subhan’s›n (yer-
siz ve anlams›z bir fley yaratmaktan münezzeh, her an yeni
bir fley yaratma hâlinde olans›n)!! (A盤a ç›kard›klar›n›
de¤erlendirmemenin getirece¤i piflmanl›ktan) yanmadan
bizi koru’ (derler).”” (3.Âl-i ‹mrân: 191)
Evet, insan daima üç hâlden birindedir... Ya ayaktad›r,
ya oturuyordur, veyahut da yatmaktad›r... ‹flte, yukar›daki
âyet, her üç halûkârda da zikredilmesi gerekti¤ini bize
aç›k seçik vurgulamaktad›r.

74
Öyleyse bize düflen, elden geldi¤ince, zikir
yapmakt›r!.. Nerede olursak olal›m, ister abdestli, ister
abdestsiz, olabildi¤ince zikir yapmak suretiyle beynimizi
gelifltirelim, Allâh’a yakîn elde edelim.
Bizim, nice içki içen ve hatta alkolik olan kifliye zikir
tavsiyemiz vard›r ki, bunlar meyhanede içki içerken zikre
bafllam›fllard›r... Bir elinde içki kadehi, di¤er elinde tes-
pihle ifle bafllayan bu kifliler; zikrin beyinde yapt›¤› yeni
aç›l›mlar›n sonucu kendilerinde meydana gelen idrakla bir
süre sonra içkiyi b›rakm›fllar, ve daha sonra da kendi içle-
rinden gelen bir flekilde, hiçbir d›fl bask› olmaks›z›n befl
vakit namaz k›l›p, Hac’ca gitmifllerdir.
Diyorum ki, Z‹K‹R insan için en güzel geleceklerin
AHMED HULÛS‹

yegâne anahtar›d›r; çünkü beyin kapasitesini gelifltirmeye


yönelik yegâne ve en güçlü çal›flmad›r. “Ya çok tespih
çekip de deli olanlar?” diyeceksiniz...
fiunu kesinlikle ifade edeyim ki, çok tespih çekmek
yüzünden hiçbir normal insan deli olmaz!
Ama fluras› kesindir ki, çevresinde normal gibi tan›nan
oysa gerçekte flizoid ya da megaloman olan pek çok insan
vard›r!.. Bunlar›n bu hasta durumlar› genellikle otuzbefl-
k›rk yafllar›ndan sonra bazen de daha ileri yafllarda ortaya
ç›kar... Hatta bazen de bir vesile olmazsa, hiç ortaya ç›k-
madan kapal› olarak bu dünyadan geçer giderler...
‹flte, bu esasen hasta yap›l› olan kiflilerden biri bir vesi-
leyle tespih çekmeye bafllam›fl ve daha sonra da yine bir
vesileyle hastal›¤› ortaya ç›km›flsa, art niyetli kifliler tara- 75
f›ndan bu durum hemen tespih çekmeye ve zikir yapmaya
ba¤lanarak, insanlar dinden ve zikirden so¤utulur.
Oysa, normal yap›l›, sa¤l›kl›, ak›l-mant›k bütünlü¤üne
sahip bir insanda, zikrin asla hiçbir zarar› yoktur!..
Aksine, bu tür baz› hastal›klar› olan kiflilerde dahi zikrin
baz› faydalar› olmakta; onlar›n taflk›n halleri zikir yoluyla
oldukça kontrol alt›na al›nabilmekte veya çok çok içe
kapan›k halleri daha d›fla aç›lmaya yönlendirilebilmek-
tedir...

Her ne kadar, düne kadar Türkiye’de tarikatlar yasak


idiyse de, bas›nda okudu¤umuz ve çevremizden
DUA VE Z‹K‹R

duydu¤umuz kadar›yla, Türkiye’de neredeyse her beldede


bir fleyh vard›r ve bunlar›n, belki de toplam Türkiye nüfu-
sunun yar›s›na yak›n dervifl toplulu¤u vard›r... Yani en
az›yla Türkiye’de on milyon zikir yapan insan söz konu-
sudur. Bu say›n›n yüzde ya da binde ya da on binde kaç›,
eskiden normalken, tespih çekmek yüzünden ak›l hastas›
olmufltur?..
fiunu kesin olarak ifade edelim ki; normal, sa¤l›kl›,
mant›ksal bütünlük içinde yaflayan hiçbir insan, zikir çek-
meye bafllamas› yüzünden deli olmaz, kafay› üflütmez!
fiayet, belki on binde bir kifli böyle bir sebepten hasta oldu
denirse, “onun geçmiflini araflt›r›n” deriz. Ya geneti¤inde
ya da do¤ufltan gelen sebeplerle bu hastal›¤›n o kiflide
76 mevcut oldu¤u aç›k-seçik görülecektir.
AHMED HULÛS‹

11

Z‹K‹R TENHADA MI
YAPILMALIDIR?

77
Z‹KR‹N ne oldu¤unu tam anlamam›fl kiflilerin, zikir
yap›l›rken uyulmas› zorunlu flart olarak öne sürdükleri bir
husus vard›r; zikri tenhada, kimsenin olmad›¤› bir yerde,
sessizlikte yapacaks›n! Bu son derece yanl›fl bir zorla-
mad›r ve asla flart de¤ildir.
Tenhada bir yerde, yaln›z bafl›na olunan bir yerde,
tefekkürle yap›lan zikrin elbette bir çok faydal› yönleri
vard›r ve bu asla inkâr edilemez...
Ancak, imkân› olamayan, bu yüzden zikir yapamaz,
yapmamal›d›r gibi bir anlam da ç›kar›lmamal›d›r. Her
yerde, her zaman zikir yap›labilir demifltik. Nitekim,
gerek Kur’ân-› Kerîm’deki “ayakta, otururken ve yatar-
ken” zikredilmesi gerekti¤ini bildiren âyet, gerekse de
DUA VE Z‹K‹R

çarfl› pazarda “Lâ ilâhe illAllâhu vahdehu la flerîke leh,


lehül mülkü ve lehül hamdu yuhyi ve yumitu ve huve
hayyun lâ yemûtu ebeden biyed’ihil hayr, ve huve alâ
külli fleyin kadîr” zikrinin yap›lmas›n›n hadsiz hesaps›z
ecir getirdi¤ini anlatan hadîs-î flerîf muvâcehesinde, deriz
ki her yerde her zaman zikir yap›l›r ve yap›lmal›d›r!
Esasen bu çok önemli bir konudur.
Zikir yaparken mutlaka tefekkür flart m›d›r? Veya na-
maz k›larken -ki o da dua ve zikirdir- akl›na baflka fleyler
gelmesi namaz› bozar m›? Zikir veya namaz s›ras›nda akla
baflka fleyler gelirse, okunulan dua ve zikirlerin gene de
faydas› dokunur mu?..
Kesin olarak söyleyelim ki, zikir yap›l›rken veya
78 namaz k›larken akla gelen fleyler, yap›lan çal›flmaya asla
zarar vermez.
Beyin, ayn› anda say›s›z konuda ve yönde faaliyet gös-
termektedir ki, bunlar›n her biri de kendisi ile alâkal› bö-
lümlerce ifa edilmektedir ve hepsi de yerini bulur!
Mesela, yolda yürürken, bir yandan tespih çekip, bir
yandan baflka fleyler düflünür, bir yandan da çevrenizi sey-
redersiniz. Bu faaliyetin her biri beyinde ayr› ayr› birim-
lerde de¤erlendirilir ve hepsi de yerini bulur... Mesela; ev-
de bir yandan bir fleyler okuyup bir yandan tespih çekersi-
niz, bir yandan odada konuflulanlar kula¤›n›za gelir bir
yandan da televizyona gözünüz kayabilir. Bunlar›n hepsi-
ni de ayn› anda yapabilirsiniz. Bu, beyninizin geliflmifllik
derecesi ve çok yönlü çal›flabilme özelli¤iyle alâkal›d›r.
AHMED HULÛS‹

Manevî yönü olan kifliler, bütün bunlar›n üstüne, bir de


manevî irtibatlar hâlinde olup, onlar›n da hakk›n› rahatl›k-
la edâ edebilirler.
Burada mühim olan, beyinde yap›lan çal›flma ve onun
neticesinin otomatik bir biçimde ruha yüklenmesidir. Siz
ister fark›nda olun, ister hiç fark etmeyin, de¤iflmez! Nite-
kim, misal vermifltik, meyhanede içki içerken, rak› kadehi
elde zikre bafllayan kifli, devam› sonunda Hacc’a gidecek
duruma eriflmifltir sekiz ayda! Dolay›s›yla, zikir için yan-
l›zl›¤a çekilmek flart de¤ildir.

79
DUA VE Z‹K‹R

80
AHMED HULÛS‹

12

Z‹K‹RDE N‹Ç‹N ARAPÇA


KEL‹MELER KULLANILIR?

81

“Z‹K‹R”den söz edildi¤i zaman hemen akla tak›lan ve


sorulan bir soru da fludur:
— Niçin biz bu kelimeleri Arapça olarak söyleyelim?
Ayn› kelimelerin Türkçe karfl›l›¤›n› söylesek olmaz m›?
Allâh, sanki Türkçe anlamaz m› ki biz Türkçe okuyam›-
yoruz?
Elbette, bu sorunun cevab›n› da vermek böyle bir ki-
tapta, bize düfler! Öyleyse, dilimiz döndü¤ünce, bunun da
izah›n› yapal›m...
Bilelim ki; sesle duydu¤umuz bir kelime, yap›lan iflin
en son safhas›d›r! Olay beyinde, o anda içten -yani koz-
mik boyuttan- veya kozmik âleme ait bir varl›ktan gelen;
DUA VE Z‹K‹R

ya da d›fltan -yani çevremizde alg›lamakta oldu¤umuz


herhangi bir varl›ktan- gelen bir impulsla yani bir mikro-
dalga -›fl›nsal etki- ile bafllar.
Bu gelen etki neticesinde, önce beynin biyomanyeti¤i,
sonra biyoelektri¤i ve daha sonra da biyoflimik yap›s› tesir
al›r... Biyoflimik yap› ald›¤› tesirle kendisindeki verileri
bir araya getirdikten sonra, ç›kan neticeyi tekrar biyoelek-
trik kata dönüfltürerek, ilgili sinir sistemini uyar›r ve hangi
organla ilgili bir durum söz konusu ise olay› ona aktar›r.
Ve biz, o organdan yans›yan bir eylem olarak, sonucu
alg›lar›z!
Yani esas olan, d›flta alg›lad›¤›m›z ses-görüntü de¤il,
bir üst boyutta cereyan eden ›fl›nsal yap›-biyoelektrik-
82 biyoflimik üçlü sistemidir!
fiayet, beynin bu ana çal›flma sistemini kavrayabildiy-
sek, anlayaca¤›z ki; önemli olan , kelimenin harf
diziliflinden oluflan lisan de¤il, kelimeleri meydana getiren
frekans-titreflimdir!
“ÜST MADDE” isimli ses ve video sohbetlerimde
izah etti¤im üzere, evren ve içinde her boyutta var olan,
tüm varl›klar orijini itibar›yla kuantsal kökenli ›fl›nsal
varl›klard›r. Ve dahi bu ›fl›nsal yap›lar›n her biri, bir anlam
tafl›maktad›r. Ki, bu ›fl›nsal kökenli varl›klar tan›m›na
uygun olarak, salt enerji varl›klar, belli bir anlam tafl›yan
ve o anlama yönelik görev yapan varl›klar dinde
“MELEK” kavram› ile aç›klanm›flt›r. Nitekim, “Melek”
kelimesinin asl› “melk”ten gelir ki “güç, kuvvet, enerji”
AHMED HULÛS‹

anlam›ndad›r.
‹flte, evrensel mânâda her titreflim-frekans bir anlam
tafl›d›¤› gibi, beyne ulaflan her kozmik ›fl›n, frekans dahi
bir anlam ihtiva eder biçimde evrende yer almakta ve bu
yap›lar bizim taraf›m›zdan “MELEK” ad›yla bilinmek-
tedir...
‹nsan ise, KEND‹ ÖZ GERÇE⁄‹N‹, ALLÂH’I TANI-
MAK için varedilmifl, yeryüzündeki en genifl kapsaml›
birimdir:
‹nsan›n kendini bu beden sanmas›, Kur’ân tâbiriyle
“afla¤›lar›n en afla¤›s›nda var olmas›”; buna karfl›l›k
özünün hükümleriyle yaflamas› ise “cennet hayat›” diye
tan›mlanmas›na sebep oldu¤u için, insana tek bir görev
düflmektedir: KEND‹N‹ ÖZ YAPISINDA TANIMAK! 83
Bunu da din, “NEFS’ini bilen RAB’bini bilir” diye for-
müllemifltir.
‹flte, madde boyutunu as›l sanan beyin, kesitsel
alg›lama araçlar›n›n -befl duyu- kayd›ndan ve onun getir-
di¤i flartlanma blokaj›ndan kendini kurtarabildi¤i takdir-
de; ›fl›nsal evren gerçe¤ini fark edip idrak edecek ve o ger-
çek boyutta, gerçek yerini almak için, gerçek varl›¤›n› his-
setme arzusu duyacakt›r.
Bu arzu, onun ›fl›nsal yap›yla ilintisini güçlendirecek
ve neticede fark edecektir ki, kendisinde meydana gelen
tüm olaylar, ›fl›nsal anlamlar›n a盤a ç›k›fl›ndan baflka bir
fley de¤ildir.
Yani beyin, ›fl›nsal anlamlar›, bildi¤imiz boyuta trans-
DUA VE Z‹K‹R

fer eden ve bu arada da, bir yandan bu kavramlar› bir tür


hologramik ›fl›nsal bedene yüklerken, di¤er yandan da
d›flar›ya yayan muazzam bir cihazd›r.
“Z‹K‹R”, ancak iflte bu anlatt›klar›m›z›n kavran›l-
mas›ndan sonra anlafl›labilecek, idrak edilebilecek bir
sebepledir ki, Arapça orijinal kelimelerle yap›lan çal›flma-
d›r.
Zira, her bir kelime, harf; belli bir frekans›n-titreflimin
beyinde ses dalgalar›na dönüflmüfl halidir. Her frekans bir
anlam tafl›d›¤›na göre; kelimeler, belli anlam tafl›yan fre-
kanslar›n, ses dalgalar›na dönüflmüfl halidir ki; bu da “zi-
kir kelime ve kavramlar›n›” oluflturur.
Yani, belirli evrensel anlamlar, kuantsal anlamlar,
84 evrende dalga boylar›, titreflimler hâlinde mevcut oldu-
¤undan; bunlar›n ses frekans›na dönüflmüfl haline de
kelimeler dendi¤inden; o anlamlar›n titreflimine en uygun
kelimeler Arapça oldu¤u için, zikir kelimeleri Arapça ol-
mufltur.
Dolay›s›yla, siz o kelimeyi de¤ifltirdi¤iniz zaman, asla
o frekans› tutturamaz ve asla, o istenilen frekans›n ihtiva
etti¤i anlama ulaflamazs›n›z.
‹flte bu sebepledir ki...
Kifli, Allâh Rasûlü’nün, Kur’ân-› Kerîm’in insanlara
idrak ettirmek istedi¤i s›rlara ermek ve evrensel gerçekle-
re vâk›f olmak istiyorsa, zikir kelimelerini geldi¤i gibi,
yani Arapça orijinalinde oldu¤u gibi, tekrarlamak mecbu-
riyetindedir.
AHMED HULÛS‹

Ve en az hayat›nda bir kere, kesinlikle, Kur’ân-›


Kerîm’i Arapça orijinal kelimeleriyle beyninde tekrar
etmek ve bunu RUHUNA yani bir tür hologramik ›fl›nsal
bedenine yüklemek zorundad›r! Ki, ölüm ötesi yaflam›nda
sonsuza dek kendisinde bulunan bu bilgi kayna¤›ndan
yararlanabilsin!
Ayr›ca, bu kelimelerin Arapça olarak orijinaline uygun
biçimde tekrar edilmesi zorunlulu¤unun bir di¤er sebebi
de fludur: Bu Arapça kelimeleri, e¤er, Türkçe’ye çevir-
meye kalkarsan›z, bazen bir sayfa, bazen daha fazla yaz-
mak zorunda kal›rs›n›z; o anlam› verebilmek, o mânây›
kavrayabilmek için. Oysa, bunu tek kelime olarak tekrar
imkân› mevcutken!..
Bilmem anlatabildim mi, “Z‹K‹R”in neden daima 85
geldi¤i orijinal lisan›yla yap›lmas› gerekti¤ini?..
DUA VE Z‹K‹R

86
AHMED HULÛS‹

13

KUR’ÂN-I KERÎM NASIL


ANLAfiILIR?

87

En büyük Z‹K‹R olan Kur’ân-› Kerîm bahsine gelme-


den önce, k›sa bir flekilde, Kur’ân-› Kerîm’in nas›l
anlafl›lmas› gerekti¤i üzerinde, fazla derine girmeden,
sadece ana hatlar›yla durmak istiyorum. Zira, bize “ONU
ANLAYASINIZ D‹YE” denilerek inzâl olmufltur...
Bütün mahlûkat, flartland›r›larak, ezberletilerek bir
fleyler yapabilir. Ancak, sadece ‹NSAN, idrak ve tefekkür
gücüne sahip varl›k olarak, ve bu özelli¤i dolay›s›yla,
“ALLÂH’IN YERYÜZÜNDE HAL‹FES‹” olmak flerefi-
ne nâil olmufl; bu gerçe¤i idrak edip gere¤ini yaflayabilen-
lere de “fiEREFL‹ MÜSLÜMANLAR” denilmifltir. El-
bette ki, takliden bir fley yapabilenler de “yakîn”leri ölçü-
DUA VE Z‹K‹R

sünde bundan hisselerini al›rlar.


Kur’ân-› Kerîm’i anlamak için önce “tâhir” olmak,
yani “ar›nm›fl” olmak gerekir. Çünkü, “Ar›nmam›fl olanlar
dokunmas›nlar” deniliyor... Bu âyeti maalesef yanl›fl
anl›yor; gidip suyla y›kan›p, abdest al›p “ar›nd›¤›m›z›”
san›yoruz! “Tâhir”in z›dd› olan “necîs”in yani necâsetin,
yani pis-kirli olma hâlinin ne oldu¤unu, bak›n nas›l tarif
ediyor ayn› KUR’ÂN:
“...KES‹NL‹KLE MÜfiR‹KLER NECÎST‹R (pislik-
tir)!!” (9.Tevbe: 28) Yani, necîs olma hâlini meydana geti-
ren “flirk” düflüncesidir!
‹flte bu iki âyet bir bütünleme ile flunu ifade etmektedir:
“fi‹RK düflüncesiyle kirlenmifl olan müflrikler, bu pis
88 düflünceden, ARINMADAN KURÂN’A EL SÜRME-
S‹NLER; çünkü flirk düflüncesiyle, ALLÂH’›n Vahdâni-
yetini, TEK’L‹⁄‹N‹, AHAD‹YET‹N‹ anlatan bu ‘Kutsal
Kitab›’ anlayamazlar...”
‹nsanlar›n, birimsellikten do¤an bir biçimde, gökte
hayal ettikleri TANRI’ya, bak›fl aç›lar›na karfl›n;
ALLÂH’›n Vahdâniyetini, AHAD‹YET‹N‹, SONSUZ-
SINIRSIZ TEK OLUfiUNU en aç›k-seçik bir biçimde
vurgulayan ve Tek’tten çoka bak›fl aç›s›n› aç›klay›p ö¤ret-
meyi gaye edinmifl olan KUR’ÂN-I KERÎM’in anlafl›l-
mas›, elbette ki kolay de¤ildir.
‹flte bu sebepledir ki, Kur’ân-› Kerîm’i anlamak isti-
yorsak, önce fi‹RK düflüncesinin pisli¤inden ARINMAK
mecburiyetindeyiz.
AHMED HULÛS‹

Nedir fi‹RK düflüncesi?..


TANRI kabûlü, TANRI vard›r zann› fi‹RK düflüncesi -
nin temelidir!
Senin d›fl›nda; yukar›da; ötede; seni uzaktan duyan,
gören; kâh senin yapt›klar›na kar›flan, kâh müdahale
etmeyen; senin yapt›klar›na bak›p, ona göre seni tan›y›p,
hakk›nda karar verecek olan; k›zd›r›rsan seni cehenneme
atacak; bir punduna getirip onu kand›rabilirsen cenneti
sana ikram edecek olan; kâh celâlli, kâh da çok tonton
merhametli büyükbaba gibi bir TANRI var sanmak! ‹flte
flirk denen olay›n ta kendisi budur! Ve tabiidir ki, buna
ba¤l› olan tanr›l›k ve tanr›ya tap›nma kavramlar›, flirkin
detaylar›n› teflkil etmektedir.
‹slâm dininin, insan› fi‹RK kavram›ndan kurtaracak 89
anlay›fl›, sistemi ise Allâh Rasûlü Muhammed Mustafa
Efendimiz Aleyhisselâm taraf›ndan flöyle tarif edilmifl ve
formüllendirilmifltir:
“TANRI YOKTUR, sadece ALLÂH vard›r.”
Bu demektir ki özetle...
Sizin düflündü¤ünüz gibi, bir tanr› ve tanr›l›k kavram›
kesinlikle mevcut de¤ildir; ALLÂH vard›r ve O’nun
oluflturdu¤u kendi sistemi mevcuttur.
“Zikrin faziletlisi Lâ ilâhe illâllâh’t›r.”
“Lâ ilâhe illâllâh’ diyen cennete girer, h›rs›zl›k yapsa
da, zina yapsa da.”
Gibi hadîs-î flerîfler hep Kelime-i Tevhid formülünün
mânâs›n›n yüceli¤ine dikkat çeker. Yani, bir kifli bütün
DUA VE Z‹K‹R

bunlar› yapsa dahi, Kelime-i Tevhid formülünün tafl›d›¤›


anlam› kavrad›¤› zaman; art›k bu yapt›klar›na tövbe eder;
tanr› var tahayyülünden ileri gelen yapt›¤› yanl›fl ifllerden
vazgeçer; Allâh’a yüzünü döner; gere¤ini yaflar ve bu da
ona cenneti getirir, demektir...
Bu konunun daha detayl› aç›klamas›n› isteyenler
“HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH”
isimli kitab›m›z› inceleyebilirler.
Evet, cenneti nas›l yaflama¤a bafllar insan?.. “Onlar
dünyada iken cennet nefhalar›n› almaya bafllarlar” buyu-
ruluyor… Ne demektir bu?..
‹nsan, ÖTEDE B‹R TANRI ya da ÖTES‹NDE B‹R
TANRI flirkinden ar›nmaya bafllad›¤› zaman; SONSUZ-
90 SINIRSIZ, ALLÂH kavram›n› yavafl yavafl fark etmeye
idrak etmeye ve hissedip, yaflamaya bafllar...
‹drak eder ki, SONSUZ-SINIRSIZ ALLÂH, her zerre-
de, tüm varl›¤›yla mevcuttur; ve dolay›s›yla kendi
benli¤inde, özünde, her zerresinde kemâliyle, Zât’›na
yak›fl›r flekilde “O” vard›r!.. Y›llard›r ötelerde sand›¤›;
özünden, benli¤inden yüz gösterivermifltir kendisine!..
“Ben taflrada arar idim, O’l cân içre cânan imifl!..”
m›sralar› dökülüverir a¤z›ndan... Sonra bakar görür ki, her
zerre de yüz gösteren “O”!..
“...Ne yana dönersen VECHULLÂH karfl›ndad›r
(Allâh Esmâ’s›n›n a盤a ç›k›fl›yla karfl› karfl›yas›n)!..””
(2.Bakara: 115) âyetinin “S›r”r›n› idrak eder ve her yerde
ve her fleyde O’nu sevmeye bafllar. Kimseye, k›zmaz, küs-
AHMED HULÛS‹

mez; kimsenin hakk›n› yemez; kimseye dil uzatmaz; kim-


seyi istemedi¤i bir ifle zorlamaz; geçici de¤erlerle vakit
harcamak yerine, kal›c› hizmetlerle vaktini de¤erlendirip;
hem fiilleriyle, hem diliyle, hem bilinciyle hep sevdi¤ini
zikreder hâle gelir. Eskiden, ‹slâmiyet kendisine çok zor
gelirken; flimdi kendisine çok basit ve çok kolay geliverir!
Zaten nedir ki?
Kelime-i fiehâdet’i dille tekrarlamak bir yana hâliyle
yaflama¤a bafllam›flt›r...
Farz olan befl vakit namaz! Nedir ki? Sabah, velev ki
kalkt›¤›nda, elini yüzünü y›karken, aya¤›n› da y›kay›p
alm›fl olur abdesti; ve alt taraf›, iki dakikad›r, iki rekât
sabah namaz›!
Ö¤lende, bir f›rsat›n› bulamaz m› dört dakikac›k!.. 91
Dört rekât da farz ö¤le namaz›; “madde”nin tüm stresi
içinde, dört dakikal›k sonsuzluk tasavvuruyla yaflanan,
dört rekât ö¤le namaz›...
‹kindi namaz› için... Farz olan dört rekât namaz için
bulunamaz m› dört dakika? Senin gerçek boyutun olan o
sonsuzlu¤a, aç›lan pencere!
Akflam eve gelmiflsin; günün bütün dünya dertlerinden
kendini soyutlayabilmek için; elini yüzünü y›kay›p, abdest
al›p üç dakikal›k, üç rekâtl›k özündeki sonsuzlu¤a yönelifl,
o sonsuzlukta huzur!..
Ve nihayet yatmadan önce, günün bütün problemlerin-
den ar›n›p, kendi gerçek âlemine dalmay› kolaylaflt›racak
dört rekâtl›k, farz olan yats›... ‹flte üzerine farz olan; ‹slâ-
DUA VE Z‹K‹R

miyete göre, bu kadar az ve basit! Topunu toplasan günde


17 dakikac›k! 1440 dakika içinde sadece 17 dakika!
Ama istiyorsan, daha fazlas› diyorsan; “Beni, sonsuz
bir gelecek bekliyor, benim orada daha pek çok fleylere
ihtiyac›m olacak” idrak›na gelmiflsen; diledi¤in kadar
artt›r›rs›n yararl› çal›flmalar›n›.
Namazdan sonra ne var Hac...
‹flte bu da son derece önemli bir konu. Hac’c›n niçin
çok önemli oldu¤unu, neyi nas›l getirdi¤ini tüm sistemiy-
le, “‹NSAN VE SIRLARI” isimli kitab›mda izah ettim.
Hazreti Rasûl Aleyhisselâm buyuruyor ki:
“Hacc’a gitmekte acele ediniz!.. Çünkü hiçbiriniz ileri-
de karfl›s›na hangi engellerin ç›kaca¤›n› bilemez!”
92 Ve gene fi‹DDETLE UYARIYOR ki:
“Kim gitmesine engel olacak fliddette bir hastal›k
yahut Hacc ’› yasaklayan ZÂL‹M SULTAN yahu t da yok -
sulluk olmad›¤› hâlde HACC ’A G‹TMEDEN ÖLÜRSE, o
kimse ister YAHUD‹ ister HR‹ST‹YAN OLARAK
ÖLSÜN!”
Bu, dini tebli¤ edenin hükümleri göstermektedir ki Hac
acilen yerine getirilmesi zorunlu bir ibadettir! Niye?..
Çünkü, Hac’da, o güne kadar bilerek ya da bilmeyerek
yapm›fl oldu¤un TÜM suçlar›n -kul hakk› da dahil-
tamam›yla silinmekte; ayr›ca “anandan do¤du¤un günkü
kadar günahs›z olarak” dönmektesin; ve “Acaba affolun-
du mu?” diye düflünmeni de Hazreti Rasûl ullâh, “en
büyük günah” olarak de¤erlendiriyor!
AHMED HULÛS‹

Böyle bir f›rsat kaç›r›l›r, terk edilir mi? Ölümün, hele


günümüz flartlar› içinde, ne zaman gelece¤i hiç belli
de¤ilken; bir an önce, bizi azaba sürükleyecek tüm menfi
yüklerden ar›n›p s›f›rlanmak varken; bunca menfi yükle,
günahla ölüm ötesi âleme geçmek mant›k ifli mi?
Hele, bunu yapmamaktan dolay› bir HR‹ST‹YAN
veya YAHUD‹ inançs›zl›¤›n› göze alarak ölmek söz
konusuyken!
‹kinci olarak, bir de Hac’c›n manevî yan› var!.. Hiç
olmazsa, çok k›sa bir süre de olsa; sanki kefen giyer gibi,
dünyadan soyunarak ihrâmlar› giyip; madde dünyas›ndan
ve onun tüm geçici de¤erlerinden ar›n›p; sonsuzlu¤un tari-
fi mümkün olmayan ÜST MADDE de¤erlerinin içine dal-
mak! Bilinç boyutunun sonsuzlu¤unda, benliksiz bir bi- 93
çimde kulaç atmak!.. Kâbe’de dahi Vechullâh’› görebil-
mek! Ve “Yâr ile sohbet” etmek!..
‹leri gidiverdiysek affola! Ama s›z›verdi testiden iflte!..
Neyse gelelim “Oruç ve Zekât”a da...
Oruç, insana sanki yap›s›ndaki melekî boyutu hissettir-
mek için konulmufl özel bir farz!.. Büyük rahmet!.. Sen,
yemeden, içmeden, seks yapmadan, ve seks düflünmeden,
baflkalar›n›n hakk›nda kötü düflünmeden, kötü konuflma-
dan da durabilen ve böyle yaflayabilen bir meleksin idrak›-
n› hissettirmek için konmufl bir farz!.. Senede, 365 gün
içinde, sadece 29 gün! Sana bu beden olmad›¤›n›, bir
bilinç varl›k, düflünsel varl›k oldu¤unu, melekî boyuta ait
bir varl›k oldu¤unu fark ettirmek için konulmufl bir farz!
DUA VE Z‹K‹R

Ve zekât!.. Anlad›ysan, her zerrede, her birimde var


olan›n gerçekte sadece “O” oldu¤unu, paylafl onlarla hiç
olmazsa varl›¤›n›n k›rkta birini; diyen anlay›fl...
‹flte en basit anlat›m›yla ‹slâm...
“Kolaylaflt›r›n, zorlaflt›rmay›n; sevdirin, nefret ettir-
meyin!..” buyuran Efendimiz Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n
bildirdi¤i Kurân’›n bize en öz mânâda anlatmak istedikle-
ri ve bizden talep ettikleri. fiayet bunlar› anlayabildiysek...
fiimdi de önce “GÜNAH”› anlayal›m sonra da “‹sti¤-
far”›n ne oldu¤unu ve nas›l bir düflünceyle yap›lmas› ge-
rekti¤ini.
“Da¤lar gibi kuflatm›fl, benlik günah› seni
Günah›n› bilmeden, gufrân› arzulars›n.”
94 (Niyazi M›sri’den)
‹flte bundan sonrad›r ki; Art›k KUR’ÂN-I KERÎM’e
“EL SÜREB‹L‹R” ve Z‹KRE, DUAYA bafllayabiliriz.
Buyurun...
AHMED HULÛS‹

14

‹ST‹⁄FAR HAKKINDA

95

Okunuflu:
“‹nnAllâhe la ya¤firu en yüflreke BiH‹ ve ya¤firu ma
dune zâlike limen yefla’...” (4.Nisâ: 48)

Anlam›:
Muhakkak ki Allâh kendisine (âfakî-aç›k veya enfüsî-
gizli) flirk koflulmas›n› ba¤›fllamaz. Bunun dûnundakileri
(bundan daha küçük suçlar›) dilediklerine ba¤›fllar.
DUA VE Z‹K‹R

Okunuflu:
Kul ya ›badiyelleziyne esrefu alâ enfüsihim la taknetu
min rahmetillah * innAllâhe ya¤firuzzünube cemiy’a *
inneHÛ “HÛ”vel ⁄afururRah›ym. (39.Zümer: 53)

Anlam›:
De ki: “Ey nefslerinin hakk›n› vermede israf etmifl kul-
lar›m (nefsinin hakikatini yaflamak yerine ömrünü beden-
sellik yolunda harcam›fl olan)! Allâh rahmetinden ümit
kesmeyin! Muhakkak ki Allâh, bütün suçlar› (tövbe ede-
ne) ma¤firet eder... Muhakkak ki O, Gafûr’dur, Rahîm’
dir.”

96

Okunuflu:
Ve “HÛ”velleziy yakbelüt tevbete an ›badiH‹ ve ya’fu
anis seyyiati ve ya’lemu ma tefalun; Ve yesteciybülleziy-
ne amenu ve amilus salihati ve yeziydühüm min fadliH‹ ...
(42.fiûrâ: 25-26)

Anlam›:
O, kullar›ndan tövbeyi kabul eden, kötülükleri affeden
ve yapt›klar›n›z› bilendir. ‹man edip iman›n gere¤ini uy-
AHMED HULÛS‹

gulayanlara icabet eden ve kendi lütfuyla onlara (nimetle-


rini) artt›rand›r!

Okunuflu:
Ya eyyuhelleziyne amenû tûbû ilellahi tevbeten nesu -
ha * ‘asa Rabbuküm en yükeffire ‘anküm seyyiatiküm ve
yudh›leküm cennatin tecriy min tahtihel’enharu ...
(66.Tahrîm: 8)

Anlam›: 97

Ey iman edenler! Allâh’a özden ve kesin bir tövbe ile


tövbe edin! Umulur ki, Rabbiniz kötülüklerinizi sizden
örter ve sizi alt›ndan nehirler akan cennetlere dahil eder.

Bilgi:
De¤erli okurlar›m, Kur’ân-› Kerîm ’deki, Allâhû
Teâlâ’n›n ba¤›fllama sistemi ve bu sisteme ba¤l› olarak
tövbe edilmesi hususu yukar›da s›ralam›fl oldu¤um dört
âyeti kerîmede aç›k seçik görülmektedir.
Bu âyeti kerîmelerden kesinlikle anlafl›lan hususlar
flunlard›r:
1. fiirk yani TANRI’ya inanma suçu asla ba¤›fllanmaz.
DUA VE Z‹K‹R

Çünkü Allâh vard›r, TANRI YOKTUR!.. Tanr› kavram›,


asla Allâh isminin mânâs›n›n karfl›l›¤› de¤ildir. Bu sebep-
le, öncelikle ve âcilen, Allâh isminin iflaret etti¤i mânây›
ö¤renmek ve yaflam›m›za ona göre yön vermek ZORUN-
DAYIZ. Aksi hâlde, Allâh d›fl›nda tanr› edinenlerden
olma tehlikesi bizim çok yak›n›m›zdad›r. Böyle bir riske
girmek çok büyük hatad›r. Bu konuda tafsilâtl› bilgi
“HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH”
isimli kitab›m›zda mevcuttur.
2. Nefsimizin hakikatini bilememek dolay›s›yla nefsi-
mizin hakk›n› edâ edememek durumunda yaflad›¤›m›z için
haddi aflanlardan olup büyük kay›plarla yüz yüzeyiz.
Ama bu durumdan dolay› da asla umutsuz olmama-
98
l›y›z. Çünkü yap›lan bütün yanl›fl hareketlerin bir ba¤›fl-
lanma yolu da vard›r; “Önemli olan hatay› fark edip, zara-
r›n neresinden dönülse kârd›r” diyerek kalan› kurtarma
yolu seçilmelidir.
3. Hatadan dönmenin yolu tövbeden geçer. Yapt›¤›n›n
yanl›fl oldu¤unu fark edip piflmanl›k duyarak tövbe etti¤in
zaman, ba¤›fllanma seni beklemektedir. Dualar›na icabet
mükâfat› da cabas›!..
‹fl ki, yar›n tövbe ederim, öbür gün tövbe ederim deyip,
tövbeyi ertelemeyelim. Zira tövbeyi erteleyenlerin çok
büyük bir k›sm› tövbe edemeden diri diri mezar› boylad›-
lar ve canl› bir flekilde o kabir âleminde yapt›klar›n›n neti-
celerini yaflamaktalar.
AHMED HULÛS‹

4. Tövbe, laf olsun diye, yapt›m iflte demek için; ya da


biri “yap, flu kelimeleri tekrarla” dedi, diye de¤il; nasuh
olarak yap›lmak zorundad›r. Yoksa oyun e¤lence ve hatta
alay gibi de¤erlendirilebilir...
Nasuh tövbesi nas›l anlafl›lmal›d›r?..
‹nsan›n, yapt›¤› iflin gerçekten yanl›fl oldu¤unu fark
edip idrak etmesinden sonra, bu yapmamas› gereken fiili
ifllemekten dolay› büyük bir piflmanl›k duymas›; ve bir
daha o fiili asla ifllememeye karar vermesi, bundan sonra
Allâh’a karfl› bu karar›n› itiraf ederek ba¤›fllanma dileme-
si “nasuh tövbesi ” olur.
Yanl›fl bir fiili yapmaktan dolay› özür dileme ise
“isti¤far”d›r.
99

Burada çok önemli olan ve kesinlikle idrak icap eden


bir hususa de¤inmeden geçmeyece¤im...
“Esta¤firullâh” yani “Özür diliyorum Allâh’›m”
sözcü¤ü asla, tefekkürsüz söylenmemesi gereken bir ifa-
dedir, aksi takdirde sanki muhatap hafife al›n›yormufl
anlam› ç›kar...
Bugün çeflitli tarikatlarda verilen “fiu kadar isti¤far
çek”, tarifi tamam›yla bilinçsizce ve yanl›fl bir flekilde uy-
gulanmaktad›r. Her ne kadar bu “çekifl” dolay›s›yla ruha
yüklenecek bir enerji söz konusuysa da; kesinlikle isteni-
len amaç do¤rultusunda bir çal›flma de¤ildir bu! Ancak
DUA VE Z‹K‹R

tespihi verenin bilinçsizli¤inden, taklit ehli olmas›ndan


do¤an bu durumun elbette ki kurban› da “Esta¤firullâh
çeken” olmaktad›r.

Konuyu anlamak için, önce isti¤fara sebep olan husu-


su iyi idrak etmek gerekir... Buyurun, konuyu Rasûlullâh
Aleyhisselâm’dan dinleyelim:
— Gerçek flu ki, kalbim örtülür de ben de yüz defa
Allâh’dan özür dilerim... (Müslim-Ebû Davûd)
Burada dikkat ediniz! ‹sti¤far laf olsun, sevap olsun
diye söylenmemektedir! Kalbin örtülmesi neticesinde
duyulan üzüntüden, içine girilen kapan›kl›ktan, Zât› ilâhî-
100
nin müflahedesinden perdelenmekten dolay›d›r!
Hakk’›, hakk›yla müflahede edememenin getirdi¤i
s›k›nt›yla; bu durum hissedildikçedir ve bu, bir gün için-
de, çeflitli zaman aral›klar› ile, belki günde yüz defa vâki
olmaktad›r Efendimiz’de; kendi ifadesine göre...
Nerede, günde yüz defa çeflitli aral›klarla, kendinde bu
yetersizli¤i hissedip bundan üzüntü duyup isti¤far yap-
mak; nerede, bilinçsiz bir flekilde, TAKL‹DEN, ders yap›p
vazife savar gibi, arkas› arkas›yla 100 defa “Esta¤firullâh”
çekmek(!)... Elbette çekece¤i varsa kiflinin, çekecektir
Esta¤firullâh..
Gerçe¤i idrak ederek, insanl›k fleref ve haysiyetine
ulaflmak isteyenler flunu acilen ve zorunlu olarak idrak
AHMED HULÛS‹

etmelidir ki;
Mukallitten ders al›nmaz ve TAKL‹TLE HAK‹KATE
var›lmaz!.. Tasavvuf, külliyen TAHK‹K mesle¤idir; asla
taklit de¤il.
Velev ki fleriat› bile taklidi olarak kabul etmeyenler
mevcuttur.
Ama flu da gerçektir ki; TAHK‹KE güç yetiremeyen
elbette kendini TAKL‹TLE avutacakt›r.

101
DUA VE Z‹K‹R

102
AHMED HULÛS‹

15

N‹Ç‹N VE NEDEN ‹ST‹⁄FAR?

Tövbe, büyük bir suçtan sonra; ortaya konulan fiilden


103
duyulan piflmanl›k ve geri dönüfl dolay›s›yla yap›l›r.
‹sti¤far ise, günlük olaylar içinde, varolufl gayemizin
hakk›n› fluurlu bir biçimde edâ edememekten dolay› yap›-
lan hatal› hareketlerin ard› s›ra özür dilemektir.
‹nsan›n yeryüzünde “HAL‹FETULLÂH” olarak yafla-
mas› gerekirken, bu kemâlât› yaflamas›n› engelleyen dav-
ran›fllar ortaya koyarak hayat›n› sürdürmesi, “isti¤far”›n
ana gerekçesidir.
Yani, “isti¤far” eden kiflinin bu isti¤far› yaparken âdeta
flöyle düflünmesi icap etmektedir:
“Yâ Rabbi, sen beni kendine ‘halife’ olarak yeryüzün-
de yaflat›yorsun… Oysa ben flu davran›fl›mla, senin ‘hali-
fene’ asla yak›flmayacak bir hareket ortaya koydum. Ve
DUA VE Z‹K‹R

bu yanl›fl›m›n da fark›na vard›m!.. Lütfen, varolufl


kemâlât›ma yak›flmayan bu fiilimden (veya düflüncem-
den) dolay› beni ba¤›flla. E¤er ba¤›fllamazsan, ben ‘halife-
lik’ yüceli¤ine yak›flmayan ilkel beflerî de¤erlendirmeler
bata¤›nda bo¤ulur giderim. Bu yüzden bana merhamet et
ve bana varolufl kemâlimin gere¤ini yaflama yolunu kolay -
laflt›r.”
‹flte bu anlay›fl sonucu yap›lan isti¤far elbette ki
gayesine ulaflm›fl demektir... San›yorum, niçin isti¤far
sorusunun cevab›n› böylece izah etmifl olduk.
fiimdi gelelim “neden isti¤far” bölümüne. Yani “neler-
den dolay› isti¤far?..”
Her yerde ve her zerrede Zât›, vas›flar›, isimlerinin
104 özellikleri ile mevcut olan Allâhû Teâlâ; dilemifltir ki,
O’nu hem kendi özümüzde hem de tüm mevcudatta
müflahede edelim... Bunun içindir ki, “Nefsinizde mevcut,
idrak edemiyor musunuz?” ve “Bafl›n› ne yana çevirirsen
çevir Allâh’›n vechini görürsün” iflaretleri verilmifltir
Kur’ân-› Kerîm’de...
Ancak gerçek bu olmas›na ra¤men; bizim ne bu
gerçekten haberimiz vard›r ne de “HAL‹FETULLÂH”
olman›n bilincine sahibiz; ve dahi, ne de özümüzün gerek-
tirdi¤i davran›fllar› ortaya koyabilmekteyiz.
‹flte, insan›n hakikatinin gere¤ini yaflayamamas›;
befleriyetinin getirdi¤i düflüncelerle, duygularla, flartlan-
malarla, tabiat›n›n oluflturdu¤u güdüsel hareketlerle; ve
flartlanmalardan ileri gelen de¤er yarg›lar›yla hayat› de-
AHMED HULÛS‹

¤erlendirmesi; bunun sonuçlar› olarak ortaya ç›kan bütün


fiiller, hep özür dilenmesine yani “isti¤far” edilmesine
neden olan fleylerdir.
Bu sebepledir ki, biz, laf olsun diye “Esta¤firullâh”
çekmeyecek; yapt›¤›m›z yanl›fllar› düflünerek, onlar› fark
ederek özür dileme anlam›nda “isti¤far” edece¤iz.
Bu hususu da, böylece elimizden geldi¤ince aç›kl›¤a
kavuflturduktan sonra; gelelim, Muhammed Mustafa
Aleyhisselâm’›n bize ö¤retmifl oldu¤u çeflitli isti¤farlara...

105
DUA VE Z‹K‹R

106
AHMED HULÛS‹

16

SEYYÎDÜL ‹ST‹⁄FAR

107

Okunuflu:
Allâhümme ente rabbiy lâ ilâhe illâ ente halâkteniy, ve
ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü, eûzü
bike min flerri mâ sana’tü, ebûu leke bin›’metike aleyye,
ve ebûu bizenbiy, fa¤firliy zünûbî, feinnehu lâ ya¤-
firüzzünûbe illâ ente birahmetike yâ erhamerrâh›miyn.
DUA VE Z‹K‹R

Anlam›:
Allâh’›m! Rabbim sensin, TANRI yoktur. Yanl›z sen
vars›n, beni sen yaratt›n, flüphesiz senin kulunum ve
gücüm yetti¤i kadar sana verdi¤im ahdü vaad üzere sâbi-
tim. (Allâh’›m) iflledi¤im kusurlar›n flerrinden sana s›¤›-
n›r›m, bana ihsân buyurdu¤un ni’metini Zât-› Ulûhiyetine
itiraf ederim. Günah›m› da itiraf ederim. Binâenaleyh gü-
nahlar›m› ba¤›flla. Çünkü “Rahmet”inle günahlar› ba¤›flla-
mak sana aittir ya erhamerrahimin!..

Bilgi:
Muhammed Mustafa (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bu Seyyîdül ‹sti¤far’› kim inanarak ve idrak ederek,
108 karfl›l›¤›n› Allâh’tan bekleyerek, gündüz okursa ve gece
olmadan önce ölürse cennete gider... Ve gene, kim gece
okur da, sabah olmadan evvel ölürse o da cennet ehlinden
olur.”
Böyle bir de¤er elimize verilmiflken, bunun kadri
k›ymetini bilmezsek, elbette bafl›m›za geleceklere katlan-
maktan baflka bir fley kalmaz geride...
AHMED HULÛS‹

Okunuflu:
Allâhümme lekel hamdu lâ ilâhe illâ ente rabbî ve ene
abdûke âmentü bike muhlisan leke fiydiynî inniy esbahtü
(emseytü) alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü etûbü ileyke
min seyyii amelî ve esta¤firüke bizunûbilletiy lâ ya¤firühâ
illâ ente.

Bilgi:
“Vallâhi de billâhi de, her kim bu isti¤far› sabah akflam
üçer kere okursa, o mutlaka cennete girer.”
Bu iflaretiyle bizi uyaran Rasûlullâh Aleyhisselâm, dikkat
buyrula ki sözüne büyük bir yeminle bafll›yor.
‹flte bu yüzden, “Seyyîdül ‹sti¤far” dan sonra ikinci
109
s›rada hemen bu isti¤fara yer verdik... Sabah-akflam üçer
kere okusak ne kayb›m›z olur ki? Ya kazanc›m›z!..

Okunuflu:
Rabbi inniy zalemtu nefsiy zulmen kebiyra, ve lâ
ya¤firuz zunûbe illâ ente, fa¤firliy ma¤fireten min indike,
verhamniy, inneke entel ¤afûrur rahîm.
DUA VE Z‹K‹R

Anlam›:
Rabbim, nefsime büyük zulûmde bulundum, (nefsimin
hakikatinin hakk›n› veremedim), bu suçumu da senden
gayr› ba¤›fllayacak yoktur. ‹ndinden gelen bir ba¤›fllay›c›-
l›kla beni ba¤›flla, merhamet et, flüphesiz ki sen ba¤›fllay›c›
ve Rahiymsin.

Bilgi:
Hazreti Ebû Bekir S›ddîk (Allâh raz› olsun ondan)
sordu Rasûl Aleyhisselâm’a:
“Ya Rasûlallâh, namazdan ç›kmadan evvel ne
okuyay›m?”
Namazlarda, selâm vermeden evvel okumas› için
110 Efendimiz Rasûlullâh Aleyhisselâm da Hazreti S›ddîk’a
bu isti¤far› ö¤retti.
Hazreti S›ddîk da namazlarda selâm vermeden önce bu
duay› okurdu...
“Ebû Bekir’in iman› terazinin bir kefesine, bütün
müminlerin iman› da terazinin öbür kefesine konsa; Ebû
Bekir’in iman› a¤›r basar.” buyuran Rasûlullâh (s.a.v.)’in
ö¤retti¤i bu isti¤fardaki incelik nedir acaba?
Bu isti¤farda geçen “min indike” yani “indinden”
hitab› iflin “s›r” noktas›n› meydana getirmektedir...
Tasavvufta, “mâiyet s›rr›” denilen hususa iflaret eden
“ind” tâbiri Türkçe’ye “kat›ndan” diye çevrilmektedir ki,
bu asla yeterli olmay›p; bilakis konunun inceli¤ini ört-
AHMED HULÛS‹

mektedir.
Zâhir vard›r, bât›n vard›r, Ledünn vard›r...
Ledünn kelimesiyle iflaret edilen her fley, o kiflinin
Zât›ndan a盤a ç›kan Allâh’›n kudretine iflaret eder ki;
buna flöyle de diyebiliriz... Hikmet sisteminde a盤a ç›kan
kudret s›rr›!..
“Dünya” hikmet yurdudur. Her fley bir sebeple, bir
vesile ile oluflur. “Âhiret” denilen ölüm ötesi yaflam ise
kudret yurdudur; orada hikmet kurallar› dünya fizik ka-
nunlar› geçerli olmaz...
‹flte mukarreblere dünyada ikram kabilinden gelen
“Ledünn” nimeti ile kudret s›rlar› seyredilir.
‹sti¤farda da ba¤›fllaman›n “Allâh” indinden talep edil- 111
mesi demek; beflerî kusurlar›n örtülerek, hakikat nûrlar›-
n›n “nefs”inde ortaya ç›kmas›n› talep etmek demektir.
Kalem, bundan ötesini sat›rlara dökmeye yetmiyor.
Ba¤›fllay›n. Elbette ârif olan anlayacakt›r iflaretimizi...

Okunuflu:
Allâhümma¤firliy hat›y etiy ve cehliy ve israfiy fiy
emri; ve ma ente â’lemu bihî minniy... Allâhümma¤firliy
hezliy ve ciddiy ve hataiy ve amdiy ve küllü zâlike indiy.
DUA VE Z‹K‹R

Anlam›:
Allâh’›m, hatalar›m›, cehaletimi, emrinde haddi
aflmam› ba¤›flla ve benden daha iyi bildi¤in hatalar›m› da.
Allâh’›m, lâtifeyle yapt›¤›m›, ciddi olarak yapt›¤›m›, bil-
meyerek veya kasten yapt›¤›m yanl›fl hareketlerimi de
ba¤›flla. ‹tiraf ediyorum ki bunlar›n hepsi de bende mev-
cut!

Bilgi:
Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n ashab›ndan Ebû Musa el
Eflarî (r.a.), Efendimiz’in böyle isti¤far etti¤ini bize nakle-
diyor.
“...Allâh senin geçmifl ve (fethe ra¤men oluflacak)
112 gelecek tüm zenbini (bedenselli¤ini do¤al getirisi perdeli-
liklerini) ma¤firet eder (örter) ve sana olan nimetini ta-
mamlar...” âyeti Kur’ân-› Kerîm’in Fetih Sûresi’nde
(48.Fetih: 2) yer al›rken; gene de Rasûlullâh (s.a.v.) Efen-
dimiz bu flekilde isti¤fara devam ediyor... Acaba niçin?
Bunu biraz düflünmemiz gerekmez mi?
Konunun derinliklerini bir yana b›rak›rsak, en az›ndan,
s›n›rl› ve kusurlu varl›klar olarak, “halifetullâh” olmaya
yak›flmayan davran›fllar içindeyiz... Ve en tabii yaflant›m›z
içinde dahi, yani yukar›da say›lan hâllerde dahi, hakikati-
mizin hakk›n› edâ edememek yüzünden nefsimize zulmet-
mekteyiz. Ve unutmayal›m ki, sadece dünyada birtak›m
çal›flmalar yaparak ölüm ötesi sonsuz yaflam›n sonsuz
güzelliklerini elde etme imkân›na sahip olabilece¤iz.
AHMED HULÛS‹

Öyleyse, elden geldi¤ince, dünyada b›rak›p gidece¤i-


miz ve bir daha hiç akl›m›za gelmeyecek fleyler için tüm
beynimizi harcayaca¤›m›za, hâllerimizin ard›na geçip, öze
yönelelim; ve noksanlar›m›z› idrak edelim.

Okunuflu:
Esta¤firullahelleziy lâ ilâhe illâ Hû, el Hayyul
Kayyummu ve etubu ileyh.

Anlam›:
Ba¤›fllanma diliyorum. Allâh’tan ki, tanr› yoktur, Hay 113

ve Kayyum olan sadece O vard›r. Tövbem O’nad›r!

Bilgi:
Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurmufltur:
“Kim, ‘Tanr› yoktur Hay ve Kayyum olan O vard›r.
Ba¤›fllanmay› Allâh’tan dilerim, tövbem O’nad›r...’ derse,
savafltan kaçm›fl bile olsa günahlar› ba¤›fllan›r.”
Burada çok önemli olan husus ikidir. ‹sti¤farda “‹sm-i
Â’zâm” kullan›lmas› ve bu tür isti¤far›n büyük günahlar›
dahi affettirece¤i.
Dualarda “‹SM‹ Â’ZÂM” kullan›lmas›n›n hikmetini,
“‹SM‹ Â’ZÂM” bahsinde nasip oldu¤u kadar anlatmaya
DUA VE Z‹K‹R

çal›flaca¤›m.
Savafltan kaçma olay›n›n dahi bu flekildeki isti¤farla
affedilmesi olay›na gelince...
Savafltan kaçma, Hazreti Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n
bildirdi¤i üzere yedi büyük günahtan birisidir.

Buyuruyor ki Rasûlullâh: “Helâk eden yedi fleyden


sak›n›n…”
Soruluyor nedir onlar, diye:
“Allâh’a flirk koflmak;
Allâh’›n haram k›ld›¤› insan› öldürmek;
114 BÜYÜ ve sihir yapmak;
Faiz yemek;
Yetim mal› yemek;
Savafltan kaçmak;
‹ffetli kad›na zina iftiras› atmak.” aç›klamas› yap›l›yor
Efendimiz’den...

Görülüyor ki, büyük günahlardan ba¤›fllanma dahi söz


konusudur. Ve ba¤›fllanmak için; HR‹ST‹YANlar›n
günah ç›kartmak için papazlara muhtaç oluflu gibi bir
muhtaciyet gerekmeden; sadece Allâh’›n “Azamet ve
Kibriyâ”s›na yönelip, kusurunu, suçunu itiraf ile O’ndan
ba¤›fllanma niyâz etmek yeterli olmaktad›r.
AHMED HULÛS‹

Öyleyse, ne kadar büyük suç ifllemifl olursak olal›m,


asla umutsuz olmayal›m ve Allâh’a yönelip tövbe etmeyi
ertelemeyelim!

Okunuflu:
Allâhumma¤firliy zenbiy küllehu ve dikkahu ve cille-
hu ve evvelehu ve âh›rehu vealâ, niyyetehu ve s›rrahu!..

Anlam›:
Allâh’›m, günahlar›m›n hepsini, eskilerini, yenilerini,
küçü¤ünü, büyü¤ünü, aç›ktan yapt›klar›m›, kafamdan 115

geçirdiklerimi ma¤firet et (ba¤›flla).

Bilgi:
Rasûlullâh (s.a.v.)’in en s›k okudu¤u “isti¤far”lardan
biridir bu yazm›fl oldu¤um...
‹sti¤far yap›l›rken, ne derece genifl kapsaml› tutul-
mas›na örnek olmas› yönünden son derece dikkat çekici-
dir... Daha önce de belirtti¤im gibi, bu dualar› sadece
papa¤an gibi tekrar etmekten kesinlikle kaç›nmal›;
Hazreti Rasûli Ekrem’in neye, ne flekilde bir yaklafl›m
içinde oldu¤una; hangi hususlara nas›l önem verdi¤ine
azami dikkat göstermeliyiz.
DUA VE Z‹K‹R

Bu isti¤far›n, namazlarda selâm vermeden önce okun-


mas›nda da büyük yarar görmekteyiz.

116
AHMED HULÛS‹

17

G‹ZL‹ fi‹RK HAKKINDA

117

Okunuflu:
Allâhumme inniy euzü bike en üflrike bike fley’en ve
ene â’lem ve esta¤firuke limâ lâ â’lem, inneke entel
âllâmul ¤uyub.

Anlam›:
Allâh’›m sana s›¤›n›r›m, bir fleyi bilerek sana ortak
koflmaktan. ‹sti¤far ederim bilmeyerek olan›ndan. fiüphe-
siz sensin gaybleri hakk›yla bilen!..

Bilgi:
“fi‹RK‹ HAFΔ denilen “G‹ZL‹ fi‹RK” insanlar için en
DUA VE Z‹K‹R

büyük tehlikedir. Bir mânâs› ile de “R‹YA”d›r...


“Gizli flirk” denilmesinin sebebi; fiilde de¤il, düflünce-
de Allâh’a ortak edilmesidir birinin veya bir fleyin!..
“ALLÂH YANI SIRA TANRIYA (d›flsal güce)
YÖNELME!..” (28.Kasas: 88) âyeti ile; “Bana flirk
koflan›n yapt›¤› hiçbir ameli kabul etmem!” hükmü bize
düflünsel ortak koflman›n vahâmetini idrak ettiriyordur
san›r›m...
‹slâm’da esas, yap›lan iflin “SIRF” Allâh için olmas›-
d›r!
Kiflinin, Allâh için bir fley yapmas› yan› s›ra, o fleyi
yaparken, etraf›ndakilerden de maddi ya da manevî bir fley
118
ummas›, düflünmesi iflte bu gizli flirk diye tan›mlanan
olguyu meydana getirir. Öyle ki...
Mesela, namaz k›ld›ran kiflinin, namaz içinde tekbir
al›rken, yani “ALLÂHÛ EKBER” derken, s›rf Allâh’›n
EKBER‹YET‹N‹ ifade için de¤il de; sanki arkas›ndakile-
re oturuyorum veya kalk›yorum iflareti verir gibi, o niyet-
le, uzat›p-k›sa tutarak söylemesi dahi bir gizli flirk hükmü
tafl›r.
Bir kitap yazarken, s›rf Allâh için, Rasûlullâh’a uymak
ve “ilmi yay›n” emrine uymak için de¤il de; para kazan-
mak, ya da etraf›ndakilerden övgü almak, kendine bir
pâye kazanmak için yaz›l›yorsa, bu da gizli flirktir...
K›sacas›, k›ldan ince usturadan keskin bir köprüdür
N‹YET!
AHMED HULÛS‹

N‹YET’in, düflünce ve karar›n, kimseden karfl›l›k


beklemeden; s›rf Allâh için o fleyle meflgûl olmak olacak.
Aksi takdirde, kimden ne umarak yap›l›rsa yap›ls›n, o iflte
gizli flirk kokusu vard›r demektir!
Evliyaullâh bu iflin üzerinde öylesine hassasiyetle
durmufltur ki; edâ edilen bir namazdan haz almay›, zevk
almay› dahi terk edilmesi gereken bir düflünce olarak
de¤erlendirmifllerdir.
‹flte, G‹ZL‹ fi‹RK‹N âfetlerinden korunmak için bu
duay› bize Rasûlullâh Aleyhisselâm ö¤retiyor. Befl vakit
namaz›n ard›nda bu duaya devam etmek, herhâlde pek
muhtaç oldu¤umuz bir fley.

119
DUA VE Z‹K‹R

120
AHMED HULÛS‹

18

EN BÜYÜK Z‹K‹R:
KUR’ÂN-I KERÎM

121
Bu bölüme DUA ve Z‹K‹R kayna¤› olan KUR’ÂN-I
KERÎM’deki baz› sûre ve âyetlerden söz ederek girelim.
Bilelim ki, Kur’ân-› Kerîm’de mevcut bulunan en
büyük dua âyetleri “FÂT‹HA” Sûresi’dir.
Bu sebepledir ki, namaz›n her rekât›nda bu âyetlerin
okunmas› farz olmufltur. Hazreti Rasûl Aleyhisselâm bu
konuda flöyle buyurmufltur:
“Fâtiha’s›z namaz olmaz!..”
Gene bu konudaki bir baflka hadîs-î flerîfte Fâtiha için
flöyle buyrulur: “Sana Kur’ân-› Kerîm’deki sûrelerin
sevab cihetiyle en büyü¤ünü ö¤reteyim mi?.. Bu sûre,
Elhamdulillâhi Rabbil Alemiyn”dir.
Gene bir baflka hadîs-î flerîfe göre, Fâtiha Sûresi
DUA VE Z‹K‹R

“Kurân’›n anahtar›d›r.”
Fâtiha Sûresi ile alâkal›, bu sûrenin faziletini bildiren
pek çok hadîs-i Rasûlullâh mevcut olmas›na ra¤men, biz
bu konuda daha fazla konuflmak istemiyoruz.
Ancak flunu belirtelim ki; her gün k›rk bir Fâtiha oku-
may› al›flkanl›k edinenler bunun pek çok faydas›n› zaman
içinde müflahede ederler.
Ayr›ca sahabeden baz› zevât çeflitli a¤r›lara karfl› gene
bu sûreyi okuyarak çok faydaland›klar›n› bildirmifllerdir
ki, bunu daha sonra da tecrübe edip yarar›n› gören bir
hayli insan mevcuttur.
Fâtiha’n›n ayr›ca belli bir süre ile kay›tl› olmaks›z›n
k›rk bin defa okunmas›n›n da kifliye ölüm ötesi yaflamda
122 çok büyük faydalar has›l edece¤i çeflitli evliyaullâh
taraf›ndan ifade edilmifltir.
Öte yandan her “Fâtiha” okunuflunda, sonunda “âmin”
denmesi hakk›nda da birçok hadis vard›r.

FÂT‹HA SÛRES‹ (1. Sûre)


AHMED HULÛS‹

Okunuflu:
Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
ElHamdu Lillahi Rabbil’Alemiyn; Er Rahmânir
Rahiym; Mâliki Ye vmid Diyn; ‹yyaKE na’budu VE
iyyaKE nesta’iyn; ‹hdinasS›ratal müstakiym; S›ratalleziy-
ne en’amte aleyhim; Gayril ma¤dubi aleyhim; Ve lad-
daaalliyn.

Anlam›:
(“B” iflareti kapsam› itibar›yla) Esmâ’s›yla varl›¤›m›
yaratan ismi Allâh olan›n Rahmaniyeti ve Rahîmiyeti ile...
“Hamd” (Esmâ’s›yla yaratt›¤› âlemleri her an diledi¤ince
de¤erlendirmek), âlemlerin Rabbi olan Allâh’a aittir...
123
Rahman ve Rahîm’dir. (Rahmaniyetiyle Esmâ âlemini
meydana getiren ve Rahîmiyetiyle Esmâ âlemindeki
mânâlar ile her an âlemleri yaratand›r.) Din hükümlerinin
(Sünnetullâh) yaflanmakta oldu¤u sonsuz sürecin Mâlik-
Melîk’idir. Sadece sana kulluk ederiz ve bunun
fark›ndal›¤› için yard›m›n› niyaz ederiz (El Esmâ ül Hüsnâ
anlamlar›n› a盤a ç›karmak suretiyle tüm yarat›lm›fllar
olarak sana kulluk etmekteyiz ve bunun fark›ndal›¤›na er-
memiz için yard›m›n› isteriz.) Bizi s›rat-› müstakim (Ha-
kikate erdiren yola) hidâyet et. Ki o yol in’amda bulun-
duklar›n› (nefslerinin hakikati olan Allâh Esmâ’s›na iman
edip, onlardaki kuvveleri fluurlu olarak a盤a ç›karma) yo-
luna... Gazab›na u¤rayanlar› (âlemlerin ve nefsinin haki-
DUA VE Z‹K‹R

Ve (Haki-
katini göremeyip benlikleriyle kay›tlananlar›n)V
katten-Vâhid-ül AHAD-üs Samed olan Allâh ismiyle ifla-
ret edilen anlay›fl›ndan) saparak flirk koflanlar›n yoluna
de¤il.

124
AHMED HULÛS‹

19

ÂYET’EL KÜRSÎ

125

Okunuflu:
Allâhû lâ ilâhe illâ HÛ * elHayy’ül Kayyum * la te’hu -
zuHÛ sinetün vela nevm * leHÛ ma fiys Semavati ve ma
fiyl Ard * men zelleziy yeflfeu ›ndeHÛ illâ Bi iznih * ya’-
lemu ma beyne eydiyhim ve ma halfehüm * ve la yuh›ytu-
ne Bi fley’in min ›lmiH‹ illâ Bi ma fla’ * vesia Kürsiyyühüs
Semavati vel Ard * ve la yeuduhu h›fzuhüma * ve HÛvel
Al›yy’ül Az›ym. (2.Bakara: 255)
DUA VE Z‹K‹R

Anlam›:
Allâh O, tanr› yoktur sadece HÛ! Hayy ve Kayyûm
(yegâne hayat olan ve her fleyi kendi isimlerinin anlam› ile
oluflturan-devam ettiren);; O’nda ne uyuklama (âlemlerden
bir an için olsun ayr›l›k),, ne de uyku (yarat›lm›fllar› kendi
hâline b›rak›p kendi Zâtî dünyas›na çekilme) söz konusu -
dur. Semâlarda ve arzda (âlemlerdeki tümel ak›l ve fiiller
boyutunda) ne varsa hepsi O’nundur. Nefsinin hakikati
olan Esmâ mertebesinden a盤a ç›kan kuvve olmaks›z›n
(biiznihi) O’nun indînde kim flefaat edebilir... Bilir onlar›n
yaflad›klar› boyutu ve alg›layamad›klar› âlemleri... O’nun
dilemesi (elvermifl olmas›) olmad›kça ilminden bir fley
ihâta edilemez. Kürsüsü (hükümranl›k ve tasarrufu {rubû-
126 biyeti}) semâlar› ve arz› kapsam›flt›r. Onlar› muhafaza
etmek O’na a¤›r gelmez. O Âliyy (s›n›rs›z yüce) ve
Azîm’dir (sonsuz azamet)..

Bilgi:
“Bakara Sûresi içinde bir âyet vard›r ki, O, Kur’ân
âyetlerinin reisidir... O, bir evde okundu¤u zaman, içeride
fleytan varsa mutlaka ç›kar. Bu, Âyet’el Kürsî’dir! ” buyu-
ruyor bir hadîs-î flerîfte Hazreti Rasûl Aleyhisselâm.
Gene buyuruyor Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.):
“Her fleyin bir zirvesi vard›r. Kurân’›n zirvesi de
Bakara Sûresi’dir. Bakara Sûresi’nin içerisinde bir âyet
vard›r ki; o Kur’ân âyetlerinin reisidir... Âyet’el Kürsî!”
AHMED HULÛS‹

Bir gün Hazreti Rasûl Aleyhisselâm yan›nda bulunan


Ebû Münzir’e flöyle sordu:
— Yan›ndaki Allâh’›n kitâb›nda hangi âyet daha bü -
yüktür biliyor musun?
Allâhu lâ ilâhe illâ Hû el hayyul kayyum... dedi Ebû
Münzir.
Rasûlullâh (s.a.v.):
— Ey Ebû Münzir... ‹lim sana kutlu olsun! buyurdu.
Bu hadîs-î flerîflerin d›fl›nda daha bir çok hadîs-î flerîf
vard›r Âyet’el Kürsî’nin faziletinden bahseden; bunlar›n
önemli bir k›sm› da Âyet’el Kürsî’nin namazlar›n farz-
lar›n›n hemen akabinde okunmas›n› tavsiye eder... Yani,
farz› bitirip selâm verdikten hemen sonra! 127

Ayr›ca Âyet’el Kürsî’nin eve girildi¤inde, evden


ç›k›ld›¤›nda, önemli bir ifle bafllan›lmas›nda, uyumadan
önce okunmas›n›n çok büyük faydalar hâs›l edece¤i
hakk›nda da pek çok haber ulaflm›flt›r.
Günlük çeflitli tehlikelerden korunmak için sabahlar›
yedi defa okunmas›, alt›s›n›n alt› yöne üflendikten sonra,
yedincisinin yutulmas› da tavsiyeler aras›ndad›r.
Ruhaniyeti son derece güçlendirici bu âyetin k›rk bin
defa okunmas›n›n da çok büyük faydalar temin edece-
¤inden bahsedilmifltir, bu iflin önde gelen tecrübelilerince.
DUA VE Z‹K‹R

128
AHMED HULÛS‹

20

ÂMENER RESÛLU

129

Okunuflu:
Amener Resulü Bi ma ünzile ileyhi min Rabbihi vel
mu’minun * küllün amene Billahi ve MelaiketiH‹ ve
KütübiH‹ ve RusuliH‹, la nuferriku beyne ehadin min
DUA VE Z‹K‹R

RusuliH‹, ve kalu semi’na ve eta’na ¤ufraneke Rabbena


ve ileyKEl mas›yr.
La yükellifullahu nefsen illâ vüs’aha * leha ma kesebet
ve aleyha mektesebet * Rabbena la tüah›zna in nesiyna ev
ahta’na * Rabbena ve la tahmil aleyna ›sran kema hamel -
tehu alelleziyne min kablina * Rabbena ve la tühammilna
ma la takate lena Bih * va’fü anna, va¤fir lena, verhamna,
ente mevlâna fensurna alel kavmil kâfiriyn. (2.Bakara:
285-286)

Anlam›:
Er Rasûl (Hz.Muhammed a.s.) Rabbinden (varl›¤›n›
oluflturan Allâh’›n Esmâ bilefliminden) kendisine (fluuru-
130 na) inzâl olana (boyutsal bir geçifl yapan bilgiye) iman
etmifltir. ‹man edenler de!.. Hepsi iman etti (“B” harfinin
iflaret etti¤i anlam do¤rultusunda) nefslerini oluflturan
hakikatlerinin Allâh Esmâ’s› oldu¤una, meleklerine (nefs-
lerinin asl› olan Esmâ kuvvelerine),, Kitaplar›na (inzâl
olan bilgilerine),, Rasûllerine... Onun Rasûlleri aras›nda
(irsâl olmalar› konusunda) hiçbir ay›r›m yapmay›z...
“Alg›lad›k ve itaat ettik, ma¤firetini isteriz Rabbimiz;
dönüflümüz sanad›r” dediler.
Allâh kimseyi kapasitesi d›fl›ndakinden mükellef tut-
maz. (Yapt›¤› iyi ifller sonucu) kazand›¤› da kendinedir,
(zararl› ifller sonucu) alaca¤› karfl›l›k da kendinedir.
Rabbimiz, unutursak veya hataya düflersek bizi bundan
dolay› cezaland›rma. Rabbimiz, bizden öncekilere yükle-
AHMED HULÛS‹

mifl oldu¤un a¤›r vecibeleri bize yükleme. Rabbimiz,


takatimizin yetmeyece¤i fleyleri de bize yükleme. Bizi
affeyle, ma¤firet eyle, rahmet et. Sen mevlâm›zs›n. Tüm
hakikati örten seni inkâr edenlere (kâfirlere) karfl› bizi
zafere erdir.

Bilgi:
Hazreti Âli ve Hazreti Ömer’den gelen bir rivayette
flöyle buyrulmufltur: “Ak›ll› bir insan›n bu âyetleri okuma-
dan uyumas› asla mümkün olmaz.”
Müslim ve T›rm›zî isimli hadis kitaplar›nda mevcuttur
ki; Hazreti Rasûl Aleyhisselâm flöyle buyurmufltur:
“Allâhû Teâlâ Sûre-i Bakara’y› iki âyetle sona erdirdi
ki, bunlar› Arfl’›n alt›ndaki hazinesinden ihsan buyurdu... 131

Bunlar› ö¤reniniz, kad›nlar›n›za, çocuklar›n›za ö¤retiniz...


Hem Kurân’d›r, hem namazda okunur, hem de duad›r...”
Bu âyetler okunduktan sonra “âmin” kelimesinin ilave
edilmesi hakk›nda da baz› hadîs-î flerîfler mevcuttur.
Di¤er taraftan bir baflka hadîs-î flerîfte de bu âyetlerle
ilgili olarak flöyle buyurulmaktad›r:
“Her kim Sûre-i Bakara’n›n son iki âyetini okursa, bu
ona, gecenin âfetlerinden, fleytanlar›n flerlerinden korun-
mak için yeterli olur!..”
Hiç de¤ilse günde bir defa bu âyetleri okumak muhak-
kak ki, bize çok faydal› olacakt›r.
DUA VE Z‹K‹R

Okunuflu:
fiehidAllâhû enneHÛ lâ ilâhe illâ HÛve, vel Melâiketü
ve ülül ›lmi kaimen Bil k›st * lâ ilâhe illâ HÛvel Aziyz’ül
Hakiym. (3.Âl-i ‹mrân: 18)

Anlam›:
Allâh flehâdet eder, kendisidir “HÛ”; tanr› yoktur;
sadece “HÛ”! Esmâ’s›n›n kuvveleri olanlar (melâike) ve
Ulül ‹lm de (ilim a盤a ç›kard›¤› mahaller) bu hakikatin
Hak olufluna flehâdet eder, Adl’i kaîm k›larlar. Tanr› yok-
132
tur, sadece “HÛ”; Azîz, Hakîm’dir.

Okunuflu:
Kulillâhumme mâlikel mülki tü’til mülke men teflau ve
tenziul mülke mimmen tefla’ * ve tu›zzü men teflau ve
tüzillü men tefla’ * Bi yediKEl hayr * inneKE alâ külli
AHMED HULÛS‹

fley’in Kadiyr. Tulicül leyle fiynnehari ve tulicün nehara


fiyl leyl * ve tuhricül hayye minel meyyiti ve tuhricül
meyyite minel hayy * ve terzüku men teflau Bi ¤ayri h›sab.
(3.Âl-i ‹mrân: 26-27)

Anlam›:
De ki: “Mülkün Mâlik’i olan Allâh’›m... Mülkü dile-
di¤ine verirsin, diledi¤inden de mülkü çekip al›rs›n.
Diledi¤ini azîz edersin, diledi¤ini zelil edersin. Hay›r
senin elindedir. Kesinlikle sen her fleye Kâdîr’sin. Geceyi
gündüze dönüfltürürsün, gündüzü geceye dönüfltürürsün.
Diriyi ölüden ç›kart›rs›n, ölüyü diriden ç›kart›rs›n.
Diledi¤ine hesaps›z r›z›k (yaflam g›das›) verirsin.”
133
Bilgi:
Bu üç âyeti kerîmenin hassalar›ndan birkaç› için flöyle
der baz› Evliyaullâh; “Befl vakit namaz›ndan sonra bir
kimse Fâtiha, Âyet’el Kürsî, Âl-i ‹mrân’›n on sekiz, yirmi
alt› ve yirmi yedinci âyetlerini okursa flu befl fleyden emin
olur”:
1. Cenâb-› Allâh o kimseyi s›rat-› müstakimden ay›rmaz.
2. Her türlü kaza, belâ ve musîbetlerden muhafaza olur.
3. ‹mans›z ölmez,
4. R›z›k s›k›nt›s› çekmez.
5. Bulundu¤u topluluklarda hât›r› say›l›r bir kiflili¤e
sahip olur.
DUA VE Z‹K‹R

Okunuflu:
Lev enzelna hazelKur’âne ’alâ cebelin leraeytehu hafli’
134
an mutesaddi’an min haflyetillâh * ve tilkel’emsalu nadri-
buha linNasi le’allehüm yetefekkerun; HûvAl-lâhûlleziy
lâ ilâhe illâ HÛ * ‘Alimul¤aybi veflflehadeti, HûverRah-
manurRah›ym; HûvAllâhûlleziy lâ ilâhe illâ HÛ * el Me-
lîk’ül Kuddûs ’üs Selâm’ul Mu’min’ul Mühey-min’ul
Aziyz’ul Cebbâr’ul Mütekebbir * SubhanAllâhi ‘amma
yüflrikûn; HûvAllâhûl Hâlik’ul Bâri’ül Musavviru leHÛl’
Esma’ül Hüsna * yüsebbihu leHÛ ma fiysSe-mavati vel’
Ard›, Ve “HÛ”vel’Aziyz’ul Hakiym. (59.Haflr: 21-24)

Anlam›:
E¤er flu Kurân’› (bildirdi¤i gerçe¤i) bir da¤›n (benlik
sahibi bilinç-ego-eniyet) üzerine inzâl etseydik, elbette
onu Allâh (ismiyle iflaret edilen’in) haflyetinden (muh-
AHMED HULÛS‹

teflem azamet karfl›s›nda benli¤inin hiçli¤ini fark ederek)


huflû ederek, çatlay›p paramparça oldu¤u hâlde görürdün!
‹flte bu M‹SALLER‹ (sembolik anlat›mlar›) insanlara
tefekkür etsinler diye veriyoruz! “HÛ” Allâh, tanr› yok,
sadece “HÛ”! Gayb ve flehâdeti daimî bilendir! “HÛ”, er-
Rahman (tüm El Esmâ özelliklerini mündemiç olan) er-
Rahîm’dir (tüm El Esmâ özelliklerini a盤a ç›karan-o
özelliklerle Efâl âlemini seyrinde yaflamakta olan).. “HÛ”
Allâh, tanr› yok, sadece “HÛ”! Melîk’tir (efâl, olufllar âle-
minde mutlak hükmü yürüyen),, Kuddûs’tür (yarat›lm›fl-
l›¤a ve kevne ait nitelenmelerden, yarat›lm›fl kavramlar-
dan münezzeh),, Selâm’d›r (yarat›lm›fllarda yakîn ve kurb
hâlini oluflturup mâiyet s›rr›n› a盤a ç›kartan),, Mümin’dir
(iman a盤a ç›kartarak hakikatini müflahedeye yönelten),, 135
Müheymin’dir (gözetip himaye eden, muhteflem azameti-
ni seyirde yarat›lm›fll›¤› kald›ran),, Azîz’dir (karfl› konul-
mas› imkâns›z olarak diledi¤ini yapan),, Cebbâr’d›r (irade-
sini zorunlu kabul ettiren),, Mütekebbir’dir (Mutlak yegâ-
ne Kibriyâ {eniyeti} olan)!! Allâh, onlar›n ortak kofltuklar›
tanr› kavramlar›ndan Subhan’d›r! O Allâh, Hâlik (mutlak
yaratan-Esmâ özelliklerini fiile dönüfltüren),, Bâri (her ya-
ratt›¤›n›, zaman ve özellik olarak tüme uyumlu tafsile ge-
tiren),, Musavvir (sonsuz mânâ sûretlerini a盤a ç›karan);;
Esmâ ül Hüsnâ O’na aittir! Semâlarda ne var ve arzda ne
varsa Allâh’› tespih (ortaya koyduklar› ifllevle Esmâ özel-
liklerini a盤a ç›kararak kulluk etmeleri) içindir; “HÛ”
Azîz’dir, Hakîm’dir.
DUA VE Z‹K‹R

Bilgi:
Hazreti Rasûl (s.a.v.) bu âyetlerin faziletini flöyle anla-
t›yor:
“Sûre-i Haflr’›n âhirini gecede veya gündüzde okuyan
kimsenin, vâdesi tamam olup da ölecek olsa, gündüz ölür-
se, gündüz okunmas› sebebiyle, gece ölürse, gece okun -
mas› sebebiyle cennete dâhil olur .” (ki bu âyetler:
HûvAllâhûlleziy lâ ilâhe illâhû... kelâm›yla bafllayan
k›s›md›r.)
‹flte bir baflka hadîs-î flerîf meâli daha:
“Her kim sabahleyin üç kere ‘Eûzü billâhis semiy’›l
alîmi minefl fleytânirraciym’ dedikten sonra El Haflr Sûresi
sonundaki üç âyeti okursa, Cenâb-› Allâh onun için,
136
akflama kadar isti¤far edecek yetmifl bin melek verir. O
kimse; o gün ölürse flehîd olarak ölür. Keza akflam ölürse
de böyle gene flehîd olur.”
AHMED HULÛS‹

21

VEMEN YETEKILLÂHE

137

Okunuflu:
... Ve men yettek›llâhe yec’al lehu mahreca; Ve yer-
zukhu min haysü la yahtesib * ve men yetevekkel ‘alellâhi
feHUve hasbüh * ... (65.Talâk: 2-3)

Anlam›:
Kim Allâh’tan korunursa, ona bir ç›k›fl yeri oluflturur.
Ona ummad›¤› bir taraftan yaflam g›das› verir! Kim
Allâh’a tevekkül ederse, O, ona yeter!

Bilgi:
Ebû Zerr’i G›fârî (r.a.), Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n
DUA VE Z‹K‹R

flöyle buyurdu¤unu nakletmifl bizlere:


“fiüphesiz bir âyet biliyorum ki, insanlar buna
sar›lsayd›, onlara yeterdi...”
Ve ‹bn-i Abbas (r.a.) da aç›klamas›n› naklediyor
Rasûlullâh (s.a.v.)’in:
“(Ayeti okuduktan sonra) hem dünyan›n flüphe ve
s›k›nt›lar›ndan, hem ölümün s›k›nt›lar›ndan hem de
k›yamet gününün s›k›nt›lar›n›n fliddetinden kurtulufltur bu
âyetle amel etmek.”
Bizim çok tespitlerimiz olmufltur bu âyeti kerîmenin
faydalar› hakk›nda.
S›k›nt›da olan, iflsiz kalan, tehlikeli durumlarla karfl›-
138 laflan kifliler flayet günde bin defa veya daha fazla olarak
bu âyeti kerîmeyi okurlarsa, en k›sa zamanda selâmete
ç›karlar.
‹flsiz, borçlu, aile içi sorunlar› olan ve hatta kendilerine
büyü yap›ld›¤›n› zanneden kiflilere de kesinlikle bu âyeti
okuyarak istifade etmelerini tavsiye ederiz.
AHMED HULÛS‹

22

YÂSÎN SÛRES‹ (36. Sûre)

139
DUA VE Z‹K‹R

140
AHMED HULÛS‹

141
DUA VE Z‹K‹R

142
AHMED HULÛS‹

143
DUA VE Z‹K‹R

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”
Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Yaa, Siiiiyn; (2) VelKur’ânilHakiym; (3) ‹nneke le-
minelmurseliyn; (4) Alâ s›rat›n müstek›ym; (5) Tenziylel
AziyzirRah›ym; (6) Litünzire kavmen mâ ünzire abâü-
hüm fehüm ¤afilûn; (7) Lekad hakkalkavlü alâ ekserihim
fehüm la yu’minun; (8) ‹nna cealnâ fiy a’nak›him a¤lâlen
fehiye ilel’ezkani fehüm mukmehun; (9) Ve cealna min
beyni eydiyhim sedden ve min halfihim sedden fea¤fley-
nahüm fehüm lâ yubs›run; (10) Ve sevaün aleyhim een-
zertehüm em lem tünzirhüm lâ yu’minun; (11) ‹nnema
144
tünziru menittebeazZikre ve hafliyer Rahmane bil¤ayb *
febeflflirhu Bima¤firetin ve ecrin keriym; (12) ‹nna nahnu
nuhyilmevta ve nektübü ma kaddemu ve asarehüm * ve
külle fley’in ahsaynahu fiy imamin mübiyn; (13) Vadrib
lehüm meselen ashabel karyeti, izcaehel murselun; (14)
‹z erselna ileyhimüsneyni fekezzebuhüma feazzezna Bisa-
lisin fekalû inna ileyküm murselun; (15) Kalu mâ entüm
illâ beflerun mislüna ve mâ enzelerRahmanu min fley’in in
entüm illâ tekzibun; (16) Kalu Rabbüna yalemu inna iley-
küm lemurselun; (17) Ve ma aleyna illelbela¤ul mübiyn;
(18) Kalû inna tetayyerna Biküm lein lem tentehu lenercü-
menneküm ve leyemessenneküm minna azâbün eliym;
(19) Kalu tairuküm meaküm * ein zükkirtüm bel entüm
kavmün müsrifun; (20) Ve cae min aksalmediyneti racü-
AHMED HULÛS‹

lün yes’a, kale ya kavmit tebiul murseliyn; (21) ‹ttebiu


men lâ yes’elüküm ecren vehüm mühtedun; (22) Ve mali-
ye la a’budülleziy fetareniy ve ileyH‹ turceun; (23) Eette-
h›zü min duniH‹ aliheten in yüridnir Rahmanü Bidurrin lâ
tu¤ni anniy flefaatühüm fley’en ve lâ yunk›zun; (24) ‹nniy
izen lefiy dalâlin mübiyn; (25) ‹nniy amentü BiRabbiküm
fesmeun; (26) K›yledhulil cennete, kale ya leyte kavmiy
yalemun; (27) Bima ¤afere liy Rabbiy ve cealeniy minel
mükremiyn; (28) Ve ma enzelna alâ kavmihi min badihi
min cündin minesSemâi ve ma künna münziliyn; (29) ‹n
kânet illâ sayhaten vah›deten feiza hüm hamidun; (30) Ya
hasreten alel ibad * ma ye’tiyhim min Rasûlin illâ kânu
Bihi yestehziun; (31) Elem yerav kem ehlekna kablehüm
minelkuruni ennehüm ileyhim lâ yerciun; (32) Ve in kül- 145
lün lemma cemiy’un ledeyNA muhdarun; (33) Ve ayetün
lehümül Ardulmeytete, ahyeynaha ve ahrecna minha hab -
ben feminhu ye’külun; (34) Ve cealna fiyha cennatin min
neh›ylin ve a’nabin ve feccerna fiyha mineluyun; (35) Li-
ye’külu min semerihi, ve ma amilethü eydiyhim * efelâ
yeflkürun; (36) Subhanelleziy halekal ezvace külleha
mimma tünbitül Ardu ve min enfüsihim ve mimma lâ ya-
lemun; (37) Ve ayetün lehümülleyl * neslehu minhün-
nehare feizahüm muzlimun; (38) Veflfiemsü tecriy limüs-
tekarrin leha * zâlike takdiyrul Aziyzil Aliym; (39) Vel-
Kamere kaddernahü menazile hatta’ade kelurcunil ka-
diym; (40) Leflfiemsü yenbe¤›y leha en tüdrikel Kamere
ve lelleylü sabikun nehar * ve küllün fiy felekin yesbehun;
DUA VE Z‹K‹R

(41) Ve ayetün lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fiyl


fülkil meflhun; (42) Ve halakna lehüm min mislihi ma yer-
kebun; (43) Ve in nefle’ nu¤r›khüm felâ sariyha lehüm ve
lâ hüm yünkazun; (44) ‹llâ rahmeten minNA ve metaan ilâ
h›yn; (45) Ve iza k›yle lehümütteku ma beyne eydiyküm
ve ma halfeküm lealleküm turhamun; (46) Ve ma te’tiy-
him min ayetin min ayati Rabbihim illâ kânu anha mu’ri-
diyn; (47) Ve iza k›yle lehüm enfiku mimma razekakü-
mullahu, kalelleziyne keferu lilleziyne amenû enut›mü
men lev yeflaullahu at’ameh * in entüm illâ fiy dalâlin mü-
biyn; (48) Ve yekûlûne meta hazâlva’dü in küntüm sadi-
k›yn; (49) Ma yenzurune illâ sayhaten vah›deten te’huzü-
hüm ve hüm yeh›ss›mun; (50) Felâ yestet›yune tavs›yeten
146 ve la ilâ ehlihim yerciun; (51) Ve nüfiha fiysSuri feizâhüm
minel’ecdasi ilâ Rabbihim yensilun; (52) Kalu ya veylena
men beasena min merkadina, hazâ ma veader Rahmanu ve
sadekalmurselun; (53) ‹n kânet illâ sayhaten vah›deten
feizahüm cemiy’un ledeyNA muhdarun; (54) Felyevme lâ
tuzlemü nefsün fley’en ve lâ tüczevne illâ ma küntüm ta’-
melun; (55) ‹nne ashabel cennetil yevme fiy flü¤ulin fâki-
hun; (56) Hüm ve ezvacühüm fiy z›lâlin alel’erâiki mütte-
kiun; (57) Lehüm fiyha fâkihetün ve lehüm ma yeddeun;
(58) Selâmün kavlen min Rabbin Rah›ym; (59) Vemtazul
yevme eyyühel mücrimun; (60) Elem ahad ileyküm ya be-
niy Ademe en lâ ta’budüfl fleytan * innehu leküm adüvvün
mübiyn; (61) Ve en›’buduniy * hazâ s›ratun müstek›ym;
(62) Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra * efelem te-
AHMED HULÛS‹

kûnu ta’k›lun; (63) Hazihi cehennemülletiy küntüm tua -


dun; (64) Islevhel yevme Bima küntüm tekfürûn; (65) El-
yevme nahtimü alâ efvahihim ve tükellimüna eydiyhim ve
teflhedü ercülühüm Bimâ kânu yeksibûn; (66) Velev neflâu
letamesna alâ a’yünihim festebekuss›rata feenna yübs›run;
(67) Velev neflau lemesahnahüm alâ mekanetihim femes-
tetau mud›yyen ve lâ yerciun; (68) Ve men nuammirhu
nünekkishü fiylhalk * efelâ ya’k›lun; (69) Ve ma allemna-
hüfl fli’re ve ma yenbe¤›y leh * in huve illâ zikrun ve
Kur’ânun mübiyn; (70) Liyünzire men kâne hayyen ve ye-
h›k kalkavlü alelkafiriyn; (71) Evelem yerav enna halak-
na lehüm mimma amilet eydiyna enamen fehüm leha mâ-
likûn; (72) Ve zellelnaha lehüm feminha rekûbühüm ve
minha ye’külun; (73) Ve lehüm fiyha men’afiu ve meflarib 147
efelâ yeflkürun; (74) Vettehazu min dunillâhi âliheten leal -
lehüm yünsarun; (75) Lâ yestet›yune nasrehüm ve hüm le-
hüm cündün muhdarun; (76) Felâyahzünke kavlühüm, in-
nâ na’lemu ma yüsirrune ve ma yu’linun; (77) Evelem ye-
ral’‹nsanu enna halaknahü min nutfetin feiza hüve has›y-
mun mübiyn; (78) Ve darebe lena meselen ve nesiye hal-
kah * kale men yuhyiyl›zame ve hiye ramiym; (79) Kul
yuhyiyhelleziy enfleeha evvele merretin, ve HÛve Bikülli
halk›n Aliym; (80) Elleziy ceale leküm minefl fleceril’ah-
dari naren feiza entüm minhü tuk›dûn; (81) Eveleyselleziy
halekasSemâvati vel’Arda BiKâdirin alâ en yahluka mis-
lehüm * belâ ve “HÛ”vel Hallâkul Aliym; (82) ‹nnema
emruhû iza erade fley’en en yekule lehu kün feyekûn; (83)
DUA VE Z‹K‹R

Fesubhanelleziy BiyediH‹ melekûtü külli fley’in ve ileyH‹


turceûn.

Anlam›:
1. Yâ Siiin (Ey Muhammed)!!
2. Ve Kur’ân-› Hakîm (ve bildirdi¤i Hikmet dolu
Kur’ân)!!
3. Kesinlikle sen Rasûllerdensin.
4. S›rat-› müstakim üzeresin.
5. Azîz ve Rahîm’in sende tafsilâtl› olarak a盤a
ç›kard›¤› ilim ile!
6. Atalar› uyar›lmam›fl, bu yüzden (hakikatlerinden,
Sünnetullâh’tan) kozal› olarak yaflayan bir toplumu uyar-
148 man için.
7. Andolsun ki onlar›n ço¤unlu¤una o söz (Cehennem,
insanlar›n ve cinlerin ço¤uyla dolacakt›r; sözü) Hak
olmufltur! Bu sebeple onlar iman etmezler!
8. Muhakkak ki biz onlar›n boyunlar›nda, çenelerine
kadar dayanm›fl boyunduruklar (flartlanma ve de¤er
yarg›lar›) oluflturduk! Art›k onlar (kendi hakikatlerini
göremezler) bafllar› yukar› do¤ru kalk›kt›r (benlikleriyle
yaflarlar)!!
9. Onlar›n önlerinden bir set (gelece¤i göremezler) ve
arkalar›ndan bir set (geçmifllerinden ders almazlar)
oluflturduk da böylece onlar› bürüdük... Art›k onlar gör-
mezler.
AHMED HULÛS‹

10. Onlar› uyarsan da uyarmasan da birdir; iman


etmezler!
11. Sen ancak Zikre (hat›rlat›lan hakikate) tâbi olan ve
gayb› olarak Rahman’dan haflyet duyan› uyar›rs›n. Onu
bir ma¤firet ve kerîm bir bedel ile müjdele!
12. Kesinlikle biz, evet yaln›z biz ölüleri diriltiriz!
Onlar›n yapt›klar›n› ve meydana getirdikleri eserleri
yazar›z! Biz her fleyi ‹mam-› Mubîn’de (beyinlerinde ve
ruhlar›nda) ihsa ettik (tüm özellikleriyle kaydettik)!!
13. Onlara o flehir halk›n› örnek ver... Hani oraya
Rasûller gelmiflti.
14. Hani onlara iki (Rasûl) irsâl ettik de o ikisini de
yalanlad›lar... Bunun üzerine bir üçüncüsü ile güçlendir -
dik de: “Do¤rusu biz size irsâl olunanlar›z” dediler. 149
15. Dediler ki: “Siz bizim gibi bir beflerden baflka bir
fley de¤ilsiniz... Rahman da hiçbir fley inzâl etmedi... Siz
ancak yalan söylüyorsunuz.”
16. (Rasûller) dediler ki: “Rabbimiz biliyor ki, gerçek -
ten biz size irsâl olunanlar›z.”
17. “Bize ait olan sadece apaç›k tebli¤dir.”
18. Dediler ki: “Kuflkusuz sizde u¤ursuzluk oldu¤unu
düflünüyoruz... Andolsun ki, e¤er vazgeçmezseniz, kesin-
likle sizi tafllayarak öldürece¤iz ve elbette size bizden feci
bir azap dokunacakt›r.”
19. Dediler ki: “Sizin u¤ursuzlu¤unuz sizinledir... E¤er
(hakikatinizle) hat›rlat›l›yorsan›z bu mu (u¤ursuzluk)??
DUA VE Z‹K‹R

Hay›r, siz israf eden bir toplumsunuz.”


20. fiehrin uzak taraf›ndan koflarak bir adam geldi: “Ey
halk›m, Rasûllere tâbi olun” dedi.
21. “Sizden bir karfl›l›k istemeyen; kendileri hakikat
üzere olanlara tâbi olun!”
22. “Beni (böylece) f›tratland›rana nas›l kulluk
etmem? O’na rücu ettirileceksiniz.”
23. “ O ’ n u n d û n u n d a t a n r › l a r m › e d i n e y i m ! E ¤ e r
Rahman bir zarar a盤a ç›karmay› irade ederse, onlar›n
flefaati bana ne yarar sa¤lar ne de bir fleyden korur...”
24. “O takdirde muhakkak ki ben apaç›k bir dalâlet
içinde olurum!”
25. “Gerçekten ben sizde de a盤a ç›kan Rabbe iman
150 ettim; beni dinleyin!”
26. (Ona):: “Cennete dâhil ol!” denildi... Dedi ki:
“Keflke halk›m bileydi...”
27. “Rabbimin beni ma¤firet etti¤ini ve benim ikram-
lara nail olanlardan oldu¤umu...”
28. Ondan sonra onun halk›n›n üzerine semâdan hiçbir
ordu inzâl etmedik, inzâl ediciler de de¤ildik.
29. Sadece tek bir sayha oldu; onlar hemen sönüverdi -
ler!
30. Hüsran flu kullara! Kendilerine bir Rasûl gelmeye
görsün, hep Onun bildirdi¤iyle alay ederlerdi.
31. Görmediler mi ki onlardan önce nice kuflaklar
helâk ettik ki; gidenlerin hiçbiri geri dönmeyecek onlara!
32. Elbette hepsi, toptan zorunlu haz›r bulunacaklar.
AHMED HULÛS‹

33. Ölü arz da onlar için bir iflarettir! Onu dirilttik,


ondan ürünler ç›kard›k da ondan yiyorlar...
34. Orada hurma a¤açlar›ndan, üzümlerden bahçeler
oluflturduk, orada p›narlar f›flk›rtt›k.
35. Onun getirisinden ve ellerinin ürettiklerinden
yesinler diye... Hâlâ flükretmezler mi?
36. Subhan’d›r; arz›n (bedenin) oluflturduklar›ndan,
nefslerinden (bilinçlerinden) ve daha bilmedikleri fleyler-
den bütün çiftleri (gen sarmallar›n›) yaratan!
37. Gece de onlar için bir iflarettir! Ondan gündüzü
(›fl›¤›) çekeriz de hemen onlar karanl›k içinde kal›rlar.
38. Günefl de kendi yörüngesinde akar gider! Azîz,
Alîm’in takdiridir bu!
39. Ay’a gelince, ona konak yerleri takdir ettik... 151
Nihayet kadim urcun (kuruyup incelen eski hurma dal›)
gibi görülür.
40. Ne Günefl, Ay’a yetiflir; ne de gece gündüzü geçer!
Her biri ayr› yörüngede yüzerler.
41. Bizim onlar›n zürriyetlerini o dopdolu gemilerde
yüklenip tafl›mam›z da onlar için bir iflarettir!
42. Onlar için onun misli, binecekleri fleyleri yaratm›fl
olmam›z!
43. E¤er dilesek onlar› suda bo¤ar›z da, ne imdatlar›na
yetiflen olur ve ne de kurtar›l›rlar!
44. Ancak bizden bir rahmet olarak ve yaln›zca belli
bir süre nasiplenmeleri için ömür vermemiz hariç.
45. Onlara: “Önünüzdekinden (karfl›laflacaklar›n›za
DUA VE Z‹K‹R

karfl›) ve arkan›zdakinden (yapm›fl olduklar›n›z›n sonuç-


lar›ndan) korunun ki rahmete eresiniz” denildi¤inde (yüz
çevirirler)..
46. Onlara Rablerinin iflaretlerinden bir delil gelmez
ki, ondan yüz çevirmesinler.
47. O n l a r a : “ A l l â h ’ › n s i z i b e s l e d i ¤ i y a fl a m
g›dalar›n›zdan Allâh için karfl›l›ks›z ba¤›fllay›n” denil-
di¤inde hakikat bilgisini inkâr edenler, iman edenlere dedi
ki: “Dileseydi Allâh, kendisinin doyuraca¤› kimseyi mi
yedirip doyural›m? Siz ancak apaç›k bir dalâlet içindesi-
niz.”
48. Derler ki: “E¤er sözünüzde sad›ksan›z, bu tehdidi-
niz ne zaman (gerçekleflecek)??”
152 49. Onlar tart›fl›rlarken, kendilerini yakalayacak bir tek
盤l›ktan (beden sur’una üflenifl) baflkas›n› beklemiyorlar?
50. O zamanda ne bir vasiyete güçleri yeter ve ne de
ailelerine dönebilirler!
51. Sur’a nefholunmufltur! Bir de bakars›n ki onlar
kabirleri hükmünde olan bedenlerinden ç›km›fl, Rablerine
(hakikatlerini fark etme aflamas›na) kofluyorlar!
52. (O vakit) dediler ki: “Vay bize! (Dünya) uyku-
muzdan kim bizi yeni bir yaflam boyutuna geçirdi? Bu,
Rahman’›n vadetti¤idir ve Rasûller do¤ru söylemifltir?
(Hadis: ‹nsanlar uykudad›r, ölümü tad›nca uyan›rlar!)
53. Sadece tek bir sayha (‹srafil’in Sur’u) oldu... Bir de
bakars›n ki onlar toptan huzurumuzda haz›r k›l›nm›flt›r.
54. O süreçte hiçbir nefse en ufak bir fley zulmedilmez.
AHMED HULÛS‹

Yapt›klar›n›zdan baflkas› ile cezaland›r›lmazs›n›z (yapt›k-


lar›n›z›n sonuçlar›n› yaflars›n›z)!!
55. Gerçek ki o süreçte, cennet ehli cennet nimetleriy-
le meflgul ve bunun keyfini ç›karmaktad›rlar.
56. Onlar ve eflleri gölgeler içinde tahtlar üzerinde yas-
lanm›fllard›r.
57. Onlar için orada meyveler vard›r... Onlar için keyif
alacaklar› fleyler vard›r.
58. Rahîm Rab’den “Selâm” sözü ulafl›r (Selâm ismi
özelli¤ini yaflarlar)!!
59. “Ey suçlular! Bugün ayr›l›n!”
60. “Ey Ademo¤ullar›... Size ahdetmedim (bildirip bil-
gilendirmedim) mi fleytana (bedene-hakikatinden habersiz
bilince) kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaç›k 153
bir düflmand›r?”
61. “Bana kulluk edin (hakikatin gere¤ini hissedip ya-
flay›n)!! S›rat-› müstakim budur” (diye?)..
62. “Andolsun ki (kendinizi yok olup gidecek beden
zann›n›z) sizden pek çok cemaatleri sapt›rd›! Akl›n›z› kul-
lanmad›n›z m›?”
63. “‹flte bu vadolundu¤unuz cehennemdir!”
64. “Hakikatinizi inkâr›n›z›n karfl›l›¤› olarak flimdi ya-
flay›n sonucunu!”
65. O süreçte a¤›zlar›n› mühürleriz; yapt›klar› hakk›n-
da elleri konuflur ve ayaklar› flahitlik eder bize.
66. Dileseydik gözlerini silme kör ederdik de yolda
(öylece) kofluflurlard›... Fakat nas›l görebilecekler (bu ger-
DUA VE Z‹K‹R

çe¤i)??
67. Dileseydik mekânlar› üzere onlar› mesh ederdik
(bulunduklar› anlay›fl üzere onlar› sâbitlerdik) de art›k ne
ileri gitmeye güçleri yeterdi ve ne de eski hâllerine döne-
bilirlerdi.
68. Kimi uzun ömürlü yaparsak onu yarat›l›fl› itibar›yla
zay›flat›r›z. Hâlâ ak›llar›n› kullanmazlar m›?
69. O’na fliir ö¤retmedik! O’na yak›flmaz da! O ancak
bir hat›rlatma ve apaç›k bir Kurân’d›r!
70. Tâ ki diri olan› uyars›n ve hakikat bilgisini inkâr
edenler üzerine de o hüküm gerçekleflsin.
71. Görmezler mi ki, eserlerimiz aras›nda onlar için
kurban edilebilir hayvanlar yaratt›k... Onlara mâliktirler.
154 72. Onlar› (en’am›) bunlara boyun e¤dirdik... Hem
binekleri onlardand›r ve hem de onlardan kimini yerler.
73. Onlarda kendileri için menfaatler ve içecekler
vard›r... Hâlâ flükretmezler mi?
74. Belki kendilerine yard›m olunur ümidiyle Allâh
dûnunda tanr›lar edindiler!
75. (Tanr›lar) onlara yard›m edemezler! (Aksine)
onlar, tanr›lara (hizmete) haz›r duran ordudurlar!
76. O hâlde onlar›n laf› seni mahzun etmesin... Mu-
hakkak ki biz onlar›n gizlediklerini de aç›klad›klar›n› da
biliriz.
77. ‹ n s a n g ö r m e d i m i k i b i z o n u b i r s p e r m d e n
yaratt›k... Bu gerçe¤e ra¤men flimdi o apaç›k bir has›md›r!
78. Kendi yarat›l›fl›n› unuttu da bize bir misal getirdi:
AHMED HULÛS‹

“Çürümüfl hâldeki flu kemiklere kim diriltip hayat ver-


ecek?” dedi.
79. De ki: “Onlar› daha önce infla eden diriltip hayat
verecektir! “HÛ” Esmâ’s›yla her yarat›fl› Alîm’dir.”
80. O ki, sizin için yeflil a¤açtan bir atefl oluflturdu...
‹flte bak ondan yak›yorsunuz!
81. Semâlar› ve arz› yaratan, onlar›n benzerini Esmâ’
s›yla yaratmaya Kâdîr de¤il midir? Evet! “HÛ”; Hâl-lak’
t›r, Alîm’dir.
82. Bir fleyi irade etti¤inde, O’nun hükmü, ona “Kün =
Ol!”dan (olmas›n› istemesinden) ibarettir!.. (O fley
kolayl›kla) olur.
83. Her fleyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan
(tedbirât›n bu mertebede olufltu¤una iflaret) Subhan’d›r... 155
O’na rücu ettirileceksiniz.

Bilgi:
Yâsîn Sûresi’ni okuman›n faydalar› hakk›nda bir çok
Rasûlullâh buyru¤u mevcuttur ki, size bunlardan sadece
birkaç›n› nakletmek istiyorum:
“Gece yatmadan evvel Yâsîn okumay› âdet edinen kifli,
gece öldü¤ü takdirde fiEHÎD olarak ölür.”
“Yâsin Sûresi’ni çokça okuyunuz; çünkü onda on bere-
ket vard›r:
1. Aç kimse okursa karn› doyar;
2. Ǜplak kimse okursa, giyinir;
DUA VE Z‹K‹R

3. Bekâr okursa, k›smeti aç›l›r, evlenir;


4. Korkan kimse okursa, korktu¤undan emin olur;
5. Dünya iflinden üzülenin üzüntüsü zail olur;
6. Yolculuk hâlinde olan, yol s›k›nt›s›ndan kurtulur;
7. Kayb› olan, kaybetti¤ine kavuflur;
8. Ölüm hâlinde okundu¤unda, s›k›nt›lar kaybolur;
9. Susuz okudu¤unda, susuzlu¤unu giderir;
10. Hasta okudu¤unda, eceli gelmemiflse, flifa bulur.”

“Kur’ân-› Kerîm’in kalbi Yâsîn Sûresi’dir. Allâh ve


âhireti dileyerek bir kimse Yâsîn’i okursa, Allâh kendisi -
156
ni mutlaka ba¤›fllar. Ölülerinize Yâsîn okuyunuz.”

“fiüphesiz ki her fleyin bir kalbi vard›r… Kurân’›n


kalbi de Yâsîn Sûresi’dir. Kim Yâsîn’i okursa, Allâh, Yâ-
sîn’i okumas› sebebiyle, içinde Yâsîn olmayan 10 hatim
sevab› verir.”

Her gün veya her Cuma günü Yâsîn okunabilece¤i


gibi, bir s›k›nt›s› olan›n yedi Yâsîn okuyup, bu sûre hür-
metine s›k›nt›s›ndan azad olmay› dahi Allâh’tan isteyebi-
lir.
AHMED HULÛS‹

Ayr›ca gene hâcet için k›rk bir Yâsîn okuyup, bunun


hürmetine Allâh’tan duan›n kabulünü talep etmek de de-
nenmifl yollardand›r. Di¤er taraftan alt› kifli bir araya gele-
rek yedifler Yâsîn okumak suretiyle k›rk biri tamamlay›p,
ard›ndan topluca dua edebilirler.
Yâsîn Sûresi’ni okuman›n herkesin çok iyi bildi¤i fay-
dalar›n› daha fazla s›ralamam›za gerek yoktur.

157
DUA VE Z‹K‹R

158
AHMED HULÛS‹

23

FET‹H SÛRES‹ (48. Sûre)

159
DUA VE Z‹K‹R

160
AHMED HULÛS‹

161
DUA VE Z‹K‹R

162

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) ‹nna fetahna leke fethan mübiyna; (2) Liya¤fire le-
kellahu ma tekaddeme min zenbike ve ma teahhare ve yü-
timme n›meteHÛ aleyke ve yehdiyeke s›raten müstek›y-
ma; (3) Ve yensurekellâhu nasren Aziyza; (4) “HÛ”velle-
ziy enzeles sekiynete fiy kulubil mu’miniyne liyezdadu
AHMED HULÛS‹

iymanen mea imanihim * ve lillâhi cünudüs Semavati


vel’Ard * ve kânAllâhu Aliymen Hakiyma; (5) Liyüdh›lel
mu’miniyne velmu’minati cennatin tecriy min tahtihel’en -
harü halidiyne fiyha ve yükeffire anhüm seyyiatihim ve
kâne zâlike ›ndAllâhi fevzen az›yma; (6) Ve yuazzibel
münafik›yne velmünafikati velmüflrikiyne velmüflrikatiz
zanniyne billâhi zannessev’ * aleyhim dairetüssev” * ve
¤ad›bAllâhû aleyhim ve leanehüm ve eadde lehüm cehen -
nem * ve saet mas›yra; (7) Ve lillâhi cünudüs Semavati
vel’Ard * ve kânAllâhu Aziyzen Hakiyma; (8) ‹nna ersel -
nake flahiden ve mübeflfliran ve neziyra; (9) Litu’minu bil-
lâhi ve RasûliH‹ ve tuazziruhu ve tüvekk›ruh* ve tüsebbi-
huHÛ bükreten ve as›yla; (10) ‹nnelleziyne yübayiuneke
innema yübayiunAllâh* yedullahi fevka eydiyhim* femen 163
nekese feinnema yenküsü alâ nefsih * ve men evfa Bima
ahede aleyhullahe feseyu’tiyhi ecren az›yma; (11) Seye-
kulü lekel muhallefune minel’arabi fle¤eletna emvalüna ve
ehluna festa¤fir lena* yekulune Bielsinetihim ma leyse fiy
kulubihim* kul femen yemlikü leküm minAllâhi fley’en in
erade Biküm darren ev erade Biküm nef’a * bel kânAllâhu
Bima tamelune Habiyra; (12) Bel zanentüm en len yenka -
liber Rasûlü velmu’minune ila ehliyhim ebeden ve züyyi-
ne zâlike fiy kulubiküm ve zanentüm zannessev’ * ve kün-
tüm kavmen bûra; (13) Ve men lem yu’min billâhi ve Ra-
sûliH‹ feinna a’tedna zilkâfiriyne saiyra; (14) Ve lillâhi
Mülküs Semavati vel’Ard * ya¤firu limen yeflau ve yuaz-
zibu men yefla’ * ve kânAllâhu ⁄afuren Rah›yma; (15)
DUA VE Z‹K‹R

Seyekulül muhallefune izentalaktüm ilâ me¤anime li-


te’huzuha zeruna nettebi’küm * yüriydune en yübeddilu
kelamAllâh * kul len tettebiuna kezâliküm kalellahu min
kabl * feseyekulune bel tahsüdunena * bel kânu lâ yefka-
hune illâ kaliyla; (16) Kul lilmuhallefiyne minel’arabi se-
tüdavne ilâ kavmin uliy be’sin flediydin tukatilunehüm ev
yüslimun * fein tut›y’u yü’tikümullahu ecren hasena * ve
in tetevellev kema tevelleytüm min kablü yuazzibküm
azâben eliyma; (17) Leyse alel’ama harecün ve lâ alel’a-
reci harecün ve lâ alelmeriyd› harec * ve men yut››llâhe ve
RasûleHU yüdh›lhü cennatin tecriy min tahtihel’enhar *
ve men yetevelle yuazzibhü azâben eliyma; (18) Lekad ra-
d›yAllâhû anilmu’miniyne iz yubayiuneke tahteflflecereti
164 fealime ma fiy kulubihim feenzelessekiynete aleyhim ve
esabehüm fethan kariyba; (19) Ve me¤anime kesiyreten
ye’huzuneha * ve kânAllâhû Aziyzen Hakiyma; (20) Vea-
dekümullâhû me¤anime kesiyreten te’huzuneha feaccele
leküm hazihi ve keffe eydiyenNasi anküm * ve litekûne
ayeten lilmu’miniyne ve yehdiyeküm s›ratan müstek›yma;
(21) Ve uhra lem takdiru aleyha kad ehatAllâhu Biha ve
kânAllâhû alâ külli fley’in Kadiyra; (22) Ve lev katelekü-
mülleziyne keferu levellevül edbare sümme lâ yecidune
Veliyyen ve lâ Nas›yra; (23) SünnetAllâhilletiy kad halet
min kabl * ve len tecide lisünnetillâhi tebdiyla; (24) Ve
“HÛ”velleziy keffe eydiyehüm anküm ve eydiyeküm an-
hüm Bibatni Mekkete min ba’di en azfereküm aleyhim *
ve kânAllâhû Bima ta’melune Bas›yra; (25) Hümülle-
AHMED HULÛS‹

ziyne keferu ve sadduküm anilMescidil Harami velhedye


makufen en yeblü¤a mah›lleh * velevlâ ricalun mu’inune
ve nisaün mu’minatün lem ta’lemuhüm en tetauhüm fetu-
s›ybeküm minhüm mearretün Bi¤ayri ›lm* liyüdh›lellahu
fiy rahmetiH‹ men yefla’ * lev tezeyyelu leazzebnelleziy-
ne keferu minhüm azâben eliyma; (26) ‹z cealelleziyne
keferu fiy kulubihimül hamiyyete hamiyyetel cahiliyyeti
feenzelellahu sekiynetehu alâ RasûliH‹ ve alelmu’miniy -
ne ve elzemehüm kelimetet takva ve kânû ehakka Biha ve
ehleha * ve kânAllâhu Bikülli fley’in Aliyma; (27) Lekad
sadekAllâhû RasûleHÛrrü’ya bilHakk * letedhulünnel-
Mescidel Harame inflaAllâhû aminiyne muhallik›yne ruu-
seküm ve mukass›riyne lâ tehâfun * fealime ma lem ta’le-
mu feceale min duni zâlike fethan kariyba; (28) “HÛ”vel- 165
leziy ersele RasûleHÛ bilhüda ve diynil Hakk› liyuzhire-
hu aleddiyni küllih * ve kefa billahi flehiyda; (29) Muham-
medün Rasûlullâh * velleziyne meahu efliddau alelküffari
ruhamau beynehüm terahüm rükkean sücceden yebte¤une
fadlen minAllâhi ve r›dvana * siymahüm fiy vücuhihim
min eserissücudi zâlike meselühüm fiytTevrati, ve mese-
lühüm fiyl’‹nciyli kezer›n ahrece flat’ehu feazerehu fes-
ta¤leza festeva alâ suk›hi yu’cibüzzürraa liye¤›yza Bihi-
mülküffar * veadAllâhulleziyne amenu ve amilussalihati
minhüm ma¤fireten ve ecren aziyma.

Anlam›:
1. Kesinlikle sana öyle bir fetih (aç›kl›k) verdik ki, (o)
DUA VE Z‹K‹R

Feth-i Mubîn’dir (apaç›k aç›kl›k-hakikati müflahede)!!


2. Bu yüzden Allâh senin geçmifl ve (fethe ra¤men olu-
flacak) gelecek tüm zenbini (bedenselli¤inin do¤al getirisi
perdeliliklerini) ma¤firet eder (örter) ve sana olan nimeti -
ni tamamlar; seni, hakikatini yaflama yolunda yürütür!
3. Allâh seni benzersiz, karfl› konulmaz bir zafere erdi-
rir!
4. ‹manlar›n›n kat kat artmas› için, iman edenlerin
kalplerine sekine (sükûn, güven duygusu) inzâl eden
“HÛ”dur! Semâlar ve arz›n ordular› Allâh içindir! Allâh
Alîm’dir, Hakîm’dir.
5. ‹manl› erkek ve kad›nlar›, içinde ebedî kalacaklar›,
altlar›ndan ›rmaklar akan cennetlere sokmas›, onlardan
166 kötülüklerini silmesi içindir... ‹flte bu Allâh indînde azîm
kurtulufltur!
6. Bir de Esmâ’s›yla hakikatleri olan Allâh hakk›nda
su-i zanda bulunan (O’nu tanr› yerine koyan) münaf›k
(ikiyüzlü) erkek ve kad›nlara, flirk koflan erkek ve kad›n-
lara azab› yaflatmas› içindir! Zanlar› onlar›n, devran›n
belâs› bafllar›nda patlas›n! Allâh onlara gazap etmifl, onlar›
lânetlemifl (inkârlar› sonucu hakikati yaflamaktan uzak-
laflt›rm›fl);; onlar için cehennem haz›rlam›flt›r! Ne kötü dö-
nüfl yeridir!
7. Semâlar ve arz›n ordular› (kuvveleri) Allâh’›nd›r...
Allâh Azîz’dir, Hakîm’dir.
8. Muhakkak ki biz seni flahit, müjdeleyici ve uyar›c›
olarak irsâl ettik!
AHMED HULÛS‹

9. Art›k varl›¤›n›z›n Esmâ’s›yla hakikati olan Allâh’a


ve Rasûlüne iman edip; O’na yard›mc› olas›n›z, O’nu
yüce bilip sayg› gösteresiniz ve sabah akflam O’nu tespih
edesiniz.
10. Gerçektir ki (Rasûlüm) sana biat edenler (el tutu-
flup ba¤l›l›k sözü verenler) Allâh’a biat etmifllerdir ve
Allâh’›n EL’i onlar›n elleri üzerindedir (Biat edenlerin
elleri üstünde Allâh’›n eli tedbir eder)!! Kim sözünü bozar-
sa sadece kendi nefsi aleyhine bozmufl olur; kim Allâh
ahdinde ba¤l›l›k gösterirse, ona da büyük ecir verir!
11. Bedevîlerden geri b›rak›lanlar: “Bizi mallar›m›z ve
çoluk çocu¤umuz meflgul etti; bizim için ma¤firet dile”
diyecekler... Onlar gerçekte, öyle düflünmediklerini dil-
lendiriyorlar! De ki: “Sizde bir zarar a盤a ç›karmay› irade 167
ederse ya da sizde bir fayda oluflturmay› irade ederse; kim
Allâh’›n istedi¤ine karfl› koyabilir?” Hay›r, Allâh yap-
t›klar›n›zdan (yaratan› olarak) haberdard›r.
12. Asl›nda siz, Rasûl ve iman edenlerin ailelerine asla
geri dönmeyeceklerini zannettiniz! Bu fikir bilincinize gü-
zel göründü de, böylece kötü zanda bulundunuz; helâk›
hak etmifl bir topluluk oldunuz!
13. Kim, varl›¤›n›n Esmâ’s›yla hakikati olan Allâh’a
ve Rasûlüne iman etmezse, bilsin ki hakikat bilgisini inkâr
edenler için saîri (alevli bir atefli-radyasyon dalgalar›)
haz›rlam›fl›zd›r.
14. Semâlar ve arz›n mülkü Allâh içindir! Diledi¤ini
ma¤firet eder (suçlu hâlini örter);; diledi¤ini azapland›r›r
DUA VE Z‹K‹R

(bedenselli¤inin getirisine terk eder)!! Allâh Gafûr’dur,


Rahîm’dir.
15. Bu geri b›rak›lanlar, ganimetleri almak için git-
ti¤inizde: “B›rak›n biz de sizinle gelelim” derler. Onlar,
Allâh kelâm›n› (sözünü) de¤ifltirmek istiyorlar! De ki:
“Siz bize asla uyamazs›n›z; daha önce Allâh böyle buyur -
du (hükmetti)””... Bu kez flöyle derler: “Hay›r, bizi k›ska-
n›yorsunuz”... Bilakis onlar, anlay›fl› k›t kimselerdir!
16. Bedevîlerden o geri b›rak›lanlara de ki: “Siz son
derece güçlü, cengâver bir toplulukla savafla davet oluna-
caks›n›z... Onlarla savafl›rs›n›z yahut onlar ‹slâm olurlar.
E¤er itaat ederseniz Allâh size güzel bir ecir verir... Fakat
daha önce yüz çevirdi¤iniz gibi gene döneklik yaparsan›z,
168 sizi feci bir azap ile azapland›r›r.”
17. Köre, topala ve hasta olana zorlama yoktur! Kim
itaat ederse Allâh ve Rasûlüne, onu alt›ndan ›rmaklar akan
cennetlere sokar... Kim de yüz çevirirse (Allâh) onu feci
bir azapla azapland›r›r.
18. Andolsun ki Allâh, o a¤ac›n alt›nda sana biat
ettiklerinde iman edenlerden raz› oldu, onlar›n kalplerinde
olan› bildi de, üzerlerine sekine (huzur) inzâl etti ve ken -
dilerine feth-i karîb (yakîn aç›kl›¤›) verdi.
19. Onlar›, alacaklar› birçok ganimetlere de nail etti...
Allâh Azîz’dir, Hakîm’dir.
20. Allâh, size elde edece¤iniz birçok ganimetler
vadetmifltir... Bunu da size pek çabuk verdi ve insanlar›n
ellerini sizden vazgeçirdi ki, bu iman edenler için bir ifla-
AHMED HULÛS‹

ret olsun ve sizi s›rat-› müstakime hidâyet etsin.


21. Henüz onlara gücünüzün yetmedi¤i daha baflka
fleyler de vadetti ki, onlar› Allâh (içten ve d›fltan) ihâta
etmifltir. (Zaten) Allâh her fleye Kâdîr’dir.
22. E¤er hakikat bilgisini inkâr edenler sizinle
savaflsalard›, elbette arkalar›n› dönüp kaçacaklard›... Son-
ra da hiçbir velî (koruyucu) ve yard›mc› bulamazlard›.
23. Bu süregelen Sünnetullâh’t›r! Sünnetullâh’ta asla
de¤iflme bulamazs›n!
24. Sizi onlara muzaffer k›ld›ktan sonra Mekke’nin gö-
be¤inde, onlar›n ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan
uzak tutan “HÛ”dur! Allâh yapt›klar›n›z› (yaratan› olarak)
Basîr’dir.
25. Onlar o kimselerdir ki; hakikat bilgisini inkâr eder - 169
ler, sizi Mescid-i Haram’dan al›koydular, bekletilen hedy
kurbanlar›n›n yerlerine ulaflmas›na mâni oldular... fiayet
orada (onlar›n aras›nda) kendilerini henüz bilmedi¤iniz
için çi¤neyip ezece¤iniz ve bu bilmeyerek yap›lan ifl yü-
zünden üzülece¤iniz iman eden erkekler ve iman eden ka-
d›nlar olmasayd› (Allâh savafl› önlemezdi).... Diledi¤ini
rahmetine sokmak içindi bu... E¤er birbirlerinden (iman
edenlerle-kâfirler) ayr›lm›fl olsalard›, onlardan inkâra
sapanlar› elbette elim bir azap ile azapland›r›rd›k.
(Sâlihlerin bulunduklar› yere gazab› ilahî inmez... Enfal:
33 ve Ankebut: 32)
26. O zaman hakikat bilgisini inkâr edenler, kalplerine
hamiyeti (köylülük-cahillik gururu),, cahillik tutuculu¤unu
DUA VE Z‹K‹R

(yeniye kapal›l›k) yerlefltirmifllerdi... Allâh, Rasûlüne ve


iman edenlere sekine inzâl etti ve onlar› kelime-i takva
(lâ ilâhe illâllâh) anlay›fl›nda sâbitledi... Onlar bu sözü
bizâtihi yaflayarak hak etmifl ve ehil kimselerdi... Allâh
her fleyi Alîm’dir.
27. Andolsun ki Allâh, Rasûlüne rüyas›n› Hak olarak
do¤rulad›... ‹nflâAllâh, (kiminiz) kafalar›n›z› t›rafl etmifl ve
(kiminiz saçlar›n›z›) k›saltm›fl olarak, güven içinde
Mescid-i Haram’a kesinlikle gireceksiniz! (Allâh) bilme -
di¤inizi bilerek size bundan önce feth-i karîb (yak›nl›k
{kurb} fethi) müyesser k›ld›.
28. O, Rasûlünü, hakikatin dillenifli olarak (bil-
HÜDA) ve Hak Din (Esmâ’n›n a盤a ç›k›fl› sistemi ve
170 düzeni olan Sünnetullâh realitesi anlay›fl›) ile irsâl etti ki,
O’nu tüm din anlay›fllar›na üstün k›ls›n! (Varl›klar›nda)
fiehîd olarak Allâh yeter.
29. MUHAMMED, Rasûlullâh’t›r! O’nunla beraber
bulunanlar, küffara (gerçe¤i reddedenlere) karfl› sert,
kendi aralar›nda çok merhametlidirler... Onlar› rükû eder
(varl›kta her an tedbir edenin Allâh Esmâ’s› oldu¤unu mü-
flahedesinin haflyeti, tâzimi içinde),, secde eder (varl›¤›n
yaln›zca Esmâ özelliklerinden ibaret olarak kendilerine
özgü ba¤›ms›z vücutlar› olmad›¤›n›n müflahedesiyle
“yok”luklar›n› hissederler) ve Allâh’tan fazl (lütfu-Esmâ
kuvvelerinin fark›ndal›¤›) ve RIDVAN (Hakikatinin far-
k›ndal›¤›yla bunun sonuçlar›n› kuvveden fiile ç›karma
özelli¤i) ister hâlde görürsün... Sîmalar›na gelince, vech -
AHMED HULÛS‹

lerinde (fluurlar›nda “yok”luklar›n›n idrak› olan) secde


eseri vard›r! Bu onlar›n Tevrat’ki (nefse dönük hükümler)
misal yollu anlat›mlar›d›r... ‹ncil’deki (teflbihî) temsilleri-
ne gelince: Bir ekin ki filizini yar›p ç›karm›fl, sonra onu
kuvvetlendirmifl, kal›nlaflm›fl da gövdesi üzerine do¤rul-
mufltur; ekincilerin hofluna gider... Böyle yapar ki, onlarla
(Esmâ’s›yla a盤a ç›kard›¤›) küffar› (gerçe¤i reddedenleri)
öfkelendirsin! Allâh onlardan iman edip bunun gere¤ini
uygulayanlara ma¤firet ve çok büyük karfl›l›¤›n› yaflatma-
y› vadetmifltir.

Bilgi:
FET‹H Sûresi, zâhir anlam› itibar›yla Hudeybiye
Anlaflmas› ve Mekke’nin fethi ile alâkal› birçok hususu 171
aç›klar... Ancak, asla bu kadar›yla da de¤ildir kapsam›n-
daki anlamlar...
Bu sûrenin derinliklerinde öyle önemli bât›nî yani iç
anlamlar söz konusudur ki, bunlar› ancak ehli kifliler bilir.
Biz bir ifl’arî tefsir haz›rlamad›¤›m›z için burada bu
derinli¤e girmeyece¤iz... Ancak, ilk üç âyetin bât›nî anla-
m›ndan da söz etmeden geçmemiz mümkün de¤ildir!..
Zira, bu üç âyet tasavvuftaki çok önemli bir hususa iflaret
etmektedir...
‹sterseniz önce bu üç âyeti tekrar okuyal›m:
1. Kesinlikle sana öyle bir fetih (aç›kl›k) verdik ki, (o)
Feth-i Mubîn’dir (apaç›k aç›kl›k-hakikati müflahede)!!
2. Bu yüzden Allâh senin geçmifl ve (fethe ra¤men olu-
DUA VE Z‹K‹R

flacak) gelecek tüm zenbini (bedenselli¤inin do¤al getirisi


perdeliliklerini) ma¤firet eder (örter) ve sana olan nimeti -
ni tamamlar; seni, hakikatini yaflama yolunda yürütür!
3. Allâh seni benzersiz, karfl› konulmaz bir zafere erdi-
rir!
Nakletmifl oldu¤umuz bu üç âyeti kerîmenin zâhir,
yani ilk anda anlafl›lan mânâs› bütün tefsir ve meâllerde
mevcut oldu¤u için burada bunun üzerinde durmayaca-
¤›m... Allâhû Teâlâ’n›n bize ihsan buyurdu¤u aç›kl›k ve
irfan nispetinde buradan anlad›¤›m›z mânân›n aç›klaya-
bilece¤imiz kadar›na gelince...
FETH, kapal› olan bir fleyin aç›lmas›, ya da kiflinin
elde edemedi¤i bir fleyi elde etmesi anlamlar›na gelir... Bu
172 anlamlarlad›r ki, dünya hayat› içinde bir kiflinin elde ede-
bilece¤i en büyük FETH, âhiret âleminden bir bölüm olan
Berzah âleminin FETH’idir... Ki bu FETH’de ancak
“yaflarken ölmek” suretiyle gerçekleflir!..
FETH iki türlüdür...
Zâhir FETH... Bât›n FETH...
Bât›n FETH dahi iki türlüdür...
a) FETH...
b) FETH-‹ MÜBÎN
FETH, esas itibar›yla yedi derecedir... Bu yedi derece-
nin birinci dereceden olan›n›n gerçekleflmesiyle birlikte
kifli FETH sahibi olmufl olur...
FETH kesinlikle kiflinin çal›flmas›na ba¤l›, yani
çal›flmakla elde edilir bir fley de¤ildir...
AHMED HULÛS‹

FETH nedir?..
Kiflinin içinde bulundu¤umuz flu boyutta, bu bedenle
yaflarken; bir anda, beden ba¤›ml›l›¤›ndan kurtularak,
sanki ölmüfl gibi, tamam›yla ruh beden yaflam›na geçmesi
ve ruhtaki özellikleriyle yaflam›n› bu dünyada sürdürmesi
hâlidir.
“Ölmeden evvel ölmek” denilen hâlin Hakk-el yakîn
yaflanmas›d›r... Bize ö¤retilene göre, böyle kiflilerin yer-
yüzünde say›lar› k›rk› bile bulmazm›fl, nuranî FETH
sahipleri olarak...
Evet, FETH bu yönüyle de ikiye ayr›l›r:
1. FETH-i Zulmanî
2. FETH-i Nûrânî
FETH-i Zulmanî, müslim ya da gayr› müslim tüm 173
insanlarda meydana gelebilir... Özellikle, Hindûlarda,
Budist felsefe mensuplar›nda görülen ve FETH eseri olan
baz› hâller hep bu FETH-i Zulmanî neticesidir ki, din ter-
minolojisinde bu hâllere “istidraç” ad› verilir.
FETH-i Zulmanî ’nin iki büyük iflareti vard›r...
Birincisi bu tür FETH kendisinde meydana gelmifl kifli,
Hazreti Rasûlullâh Aleyhisselâm’› kabul etmez... ‹kincisi
de, birimsellikten, yani kendini bir birim olarak görmek
perdesinden kurtulamam›flt›r!..
FETH-i Zulmanî sahipleri, kiflinin tüm geçmiflini bile-
bildi¤i gibi, ayn› anda birkaç yerde bulunabilme, kâbir
ahvalini anlatabilme, C‹Nlerle rahatl›kla iletiflim kurabil-
me ve daha baflka baz› ak›l almaz davran›fllar ortaya koya-
DUA VE Z‹K‹R

bilme özelliklerine sahiptirler...


FETH-i Nûrânî’de dahi benzer özellikler meydana
gelir!.. Ancak bir farkla ki, bu zevât k›sa sürede bu yafla-
ma adepte olduktan sonra geliflmelerine devam ederler,
FETH’in üçüncü derecesinde Hazreti Rasûlullâh ile sair
Nebi ve Evliya ile buluflurlar ve Berzah âleminin çeflitli
s›rlar›n› agâh olurlar... Bundan sonra da Ricâli Gayb ara-
s›nda yerlerini al›rlar...
FETH-‹ MÜBÎN odur ki, gelen kifli, bu FETH‹
kald›rabilir... Bu ne demektir?..
Kifliye FETH geldi¤i zaman, yani fizik-biyolojik
beden ba¤›ndan kurtuldu¤u zaman, bu yaflam fleklini haz-
medemeyip kendini içinde bulundu¤u boyutun flartlar›na
174 kapt›rabildi¤i gibi, buna güç yetiremeyip bedenden tü-
müyle de kopabilirler ki; bu da onun mutlak mânâda ölü-
mü tad›fl›na yol açabilir...
FETH geldikten sonra, mutlak mânâda ölüm gelmedi¤i
takdirde, o kifli beyin arac›l›¤›yla gücünü artt›rmaya, ilmi-
ni çok daha üst seviyeye yükseltmeye devam eder, yani
ilerleme devam eder... FETH’in arkas›ndan ölümün gelifli
ise onu bulundu¤u yerde s›n›rlar...
Evet, bu konunun daha fazla aç›klanmas›na bu kitab›n
müsaadesi yoktur... Bu sebeble biz, flimdi yukar›daki âyeti
kerîmelerin iflaretinden anlad›klar›m›za dönelim...
“Kesinlikle sana öyle bir fetih (aç›kl›k) verdik ki...”
(48.Fetih: 1) Kiflide bu FETH’in oluflmas› onun hiç bir ça-
l›flmas›na ba¤l› olmaks›z›n tamamiyle Allâh taraf›ndand›r.
AHMED HULÛS‹

Allâh vergisidir ki, “bu kesin ve apaç›k bir FETH’e


erifltir.”... Böylece sen art›k Berzah âleminin bir ferdi ola-
rak dünyada yaflars›n her fleyin içyüzünü ve hikmetini bi-
lirsin, dolay›s›yla bundan sonra senden hiç bir “zenb”
meydana gelmez. O gerçekler içinde yaflayan bir Ferd ola-
rak, “Allâh senin geçmifl ve gelecek tüm zenbini ba¤›fl-
lar.”... “Ebrâr›n güzellikleri, mukarreblerin kusurlar›d›r”
hükmünce, Allâh’›n Vahdaniyetini seyirden, beflerî yaflam
flartlar›nca perdelenmekten ileri gelen kusurlar›n› ba¤›fllar.
Ve tam kemâliyle ihsan etti¤i bu FETH ile dünyada
oluflabilecek en mükemmel nimeti ihsan etmek suretiyle
sana olan nimetini tamamlar. Zira, dünyada bir kiflide
zâhir olacak en büyük nimet FETH-i Nûranîdir... Âdeta,
dünyada yaflarken cennete girmek gibi bir fleydir bu... 175
“Ve sana öyle bir zafer verir ki, hiç kimse karfl› koya-
maz!.” yani bu FETH‹-i Mübîn’e nâil olarak yapt›¤›n
çal›flmalar ile seni öyle bir zafere, baflar›ya ulaflt›r›r ki
Allâh hiçbir akl› selîm sahibi sana, aç›klad›klar›na, bildir-
diklerine karfl› koyamaz...
‹flte bu üç âyeti kerîme FETH-‹ MÜBÎN’e ermifl kifli-
nin hâlini anlayabilece¤imiz kadar›yla böyle izah eder...
Bu sûreyi her gün bir defa okumal›y›z...
Ayr›ca bu ilk üç âyeti her gün ayn› say›da olmak üzere
üç yüz, befl yüz ya da bine kadar olmak üzere okumakta
çok büyük fayda vard›r manevî aç›l›m isteyene...
DUA VE Z‹K‹R

176
AHMED HULÛS‹

24

VÂKIA SÛRES‹ (56. Sûre)

177
DUA VE Z‹K‹R

178
AHMED HULÛS‹

179
DUA VE Z‹K‹R

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) ‹zâ vekâatil vâk›atü; (2) Leyse livak’atiha kazibeh;
(3) Haf›datün Râfiatün; (4) ‹za rüccetil’Ardu recca; (5) Ve
büssetilcibalü bessa; (6) Fekânet hebâen münbessa; (7) Ve
küntüm ezvâcen selâseh; (8) Feashabül meymeneti mâ
ashabül meymeneh; (9) Ve ashabül mefl’emeti ma ashabül
mefl’emeh; (10) Ves sabikunes sâbikun; (11) Ülâikel mu-
karrebun; (12) Fiy cennatin na›ym; (13) Sülletün minel’
evveliyn; (14) Ve kaliylün minel’ah›riyn; (15) Alâ sürur-
in mevdûnetin; (16) Müttekiiyne aleyha mütekabiliyn;
180 (17) Yetufü aleyhim vildanün muhalledûn; (18) Biekva-
bin ve ebâriyka ve ke’sin min ma›yn; (19) Lâ yusaddaune
anha ve lâ yünzifun; (20) Ve fakihetin mimma yetehay-
yerun; (21) Ve lahmi tayrin mimma yefltehun; (22) Ve hu-
run ›yn; (23) Keemsalil lü’lüilmeknun; (24) Cezâen Bimâ
kânu yamelûn; (25) Lâ yesmeune fiyha la¤ven ve la te’-
siyma; (26) ‹llâ k›ylen Selâmen Selâma; (27) Ve ashabül
yemiyni ma ashabülyemiyn; (28) Fiy sidrin mahdud; (29)
Ve talh›n mendud; (30) Ve z›llin memdud; (31) Ve mâin
meskûb; (32) Ve fâkihetin kesiyretin; (33) Lâ maktuatin
ve lâ memnuah; (34) Ve füruflin merfuah; (35) ‹nna enfle’
nahünne inflâen; (36) Fecealnahünne ebkâra; (37) Uruben
etraba; (38) Liashabilyemiyn; (39) Sülletün minel’evve-
liyn; (40) Ve sülletün minel’ah›riyn; (41) Ve ashabüflfli-
AHMED HULÛS‹

mâli mâ ashabüflflimâl; (42) Fiy semumin ve hamiym; (43)


Ve z›llin min yahmum; (44) Lâ bâridin ve lâ keriym; (45)
‹nnehüm kânu kable zâlike mütrefiyn; (46) Ve kânu yus›r-
rune alelh›nsil az›ym; (47) Ve kânu yekûlune eiza mitna
ve künna türaben ve ›zâmen einna lemeb’usun; (48) Eve
abaunel’evvelun; (49) Kul innel’evveliyne vel’ah›riyn;
(50) Lemecmûune ilâ miykati yevmin mâlum; (51) Süm-
me inneküm eyyühed dâaallûnel mükezzibun; (52) Leâki-
lune min fleçerin min zakkûm; (53) Femâliune minhel bu-
tûn; (54) Feflâribune aleyhi minel hamiym; (55) Feflâribu -
ne flürbelhiym; (56) Hazâ nüzülühüm yevmed diyn; (57)
Nahnu haleknaküm felevlâ tusaddikun; (58) Eferaeytüm
ma tümnûn; (59) Eentüm tahlükunehu em nahnül hâlikun;
(60) Nahnü kadderna beynekümül mevte ve ma nahnü Bi 181
mesbuk›yn; (61) Alâ en nübeddile emsaleküm ve nün-
flieküm fiy ma lâ talemun; (62) Ve lekad alimtümün nefl’e-
tel’ulâ felevlâ tezekkerûn; (63) Eferaeytüm ma tahrüsûn;
(64) Eentüm tezreunehu em nahnüzzariun; (65) Lev neflau
lecealnahu hutamen fezaltüm tefekkehun; (66) ‹nna le-
mu¤remun; (67) Bel nahnu mahrumun; (68) Eferaeytümül
maelleziy teflrebun; (69) Eentüm enzeltümuhu minelmüz-
ni em nahnül münzilun; (70) Lev neflau cealnahu ücacen
felevla teflkürun; (71) Eferaeytümün narelletiy turun; (72)
Eentüm enfle’tüm flecerateha em nahnülmünfliun; (73)
Nahnu cealnaha tezkireten ve metâan lilmukviyn; (74) Fe-
sebb›h Bismi RabbikelAz›ym; (75) Felâ uksimu Bi mevâ-
k››n nücum; (76) Ve innehu lekasemün lev talemune
DUA VE Z‹K‹R

az›ym; (77) ‹nneHÛ leKur’ânun Keriym; (78) Fiy Kitabin


meknun; (79) Lâ yemessuHÛ illel mutahherun; (80) Ten-
ziylün min Rabbil âlemiyn; (81) EfeBi hazel hadiysi en-
tüm müdhinun; (82) Ve tec’âlune rizkaküm enneküm tü-
kezzibun; (83) Felevlâ izâ bele¤atil hulkum; (84) Ve en-
tüm h›yneizin tenzurûn; (85) Ve nahnu akrebü ileyhi min-
küm ve lâkin lâ tubs›run; (86) Felevlâ in küntüm ¤ayre
mediyniyn; (87) Terciuneha in küntüm sadik›yn; (88)
Feemma in kâne minel mukarrebiyn; (89) Feravhun ve
reyhanün ve cennetü na›ym; (90) Ve emma inkâne min as-
habil yemiyn; (91) FeSelâmün leke min ashabilyemiyn;
(92) Ve emma in kâne minel mükezzibiyneddalliyn; (93)
Fenüzülün min hamiym; (94) Ve tasliyetü cah›ym; (95)
182 ‹nne hazâ lehuve hakkul yak›yn; (96) Fessebbih Bismi
Rabbikel Az›ym.

Anlam›:
1. O gerçek (ölümle bafllayan ikinci hayat) vuku
buldu¤unda.
2. Art›k onun gerçekli¤ini yalanlayacak olmaz!
3. (Kimini) alçalt›c›d›r, (kimini) yükselticidir!
4. Arz (beden) fliddetli bir sars›l›flla sars›ld›¤›nda,
5. Da¤lar (bedendeki organlar) hurdahafl edildi¤inde,
6. (Nihayet) da¤›lm›fl toz oldu¤unda.
7. Siz üç cinse ayr›ld›¤›n›zda:
8. Ashab-› Meymene (sa¤c›lar, Hakk’› bulmada isâbet
etmifller),, ne ashab-› meymenedir!
AHMED HULÛS‹

9. Ashab-› Mefl’eme (solcular, Hak’tan kozal›


yaflam›fllar),, ne ashab-› mefl’emedir!
10. Es Sâbikun (yakîn ile öne geçenler),, sabikundur;
11. ‹flte onlar mukarrebûn’dur (Kurbiyet mertebesini
yaflayanlar)..
12. Nimet cennetlerindedirler.
13. Ço¤unlu¤u önceki (devir)llerdendir.
14. Az›nl›¤› sonrakilerdendir.
15. Mücevherlerle ifllenmifl tahtlar üzerindedirler.
(Buradan bafllayan cennet tan›mlay›c› âyetleri okurken;
Rad: 35 ve Muhammed: 15. âyetlerde vurgulanan “M Mese-
lül cennetilletiy =cennettekilerin M‹SAL‹ TEMS‹L‹”
flöyle flöyledir, diye bafllayan uyar› göz ard› edilmemeli-
dir. Anlat›lanlar temsil yolludur. Ahmed Hulûsi) 183
16. Karfl›l›kl› kurulmufllard›r.
17. Çevrelerinde ebedî gençlikleriyle hizmetliler...
18. Kayna¤›nda dolmufl ibrikler, sürahiler ve kâselerle.
19. Ne bafllar› a¤r›r ondan ne de fluurlar› bulan›r!
20. Tercih edecekleri meyve;
21. Canlar›n›n çekti¤i kufl eti;
22. Ve Hur-i Iyn (net görüfllü {biyolojik gözün s›n›rla-
malar›yla kay›tl› olmayan} efller {birkaç beden}; fluur ya-
p› olan “insan”›n özelliklerini yaflatacak, efli olan beden-
ler. Tek bilincin tasarrufundaki birden çok beden. Ahmed
Hulûsi)
23. Sakl› (sedefte büyümüfl) incilerin misali gibi (Esmâ
hakikatinden oluflmufl ve o özelliklerin a盤a ç›k›fl› olan
DUA VE Z‹K‹R

insan fluurundan var olmufl Allâh yarat›s› bedenler)..


24. Yapt›klar›n›n cezas› (sonucu)!!
25. Orada ne bofl laf duyarlar ve ne de suç kavram›!
26. Sadece “Selâm, Selâm” denilir (Selâm isminin
iflaret etti¤i özellik daim olsun; anlam›nda)..
27. Ashab-› Yemîn (sa¤c›lar, iman edenler) ne ashab-›
yemîndir!
28. Meyveleriyle sidre a¤ac› içinde,
29. Meyveleri istiflenmifl muz a¤ac›...
30. Yay›lm›fl (sonsuz) gölgede,
31. Ça¤layarak dökülüp akan bir suda,
32. Pek çok meyve (türü) içinde,
33. (Ki o meyveler) ne tükenir ve ne de yasaklan›r!
184 34. Yüceltilmifl sedirler içinde(dirler)..
35. Muhakkak ki biz onlar› (fluurun efli olan bedenleri
yeni) bir infla ediflle infla ettik.
36. Onlar› daha önce hiç kullan›lmam›fl türden olufltur-
duk!
37. (Ki o daha önce hiç görülmemifl-kullan›lmam›fl tür-
den bedenler) efllerine âfl›k (dünyaya birbirine düflman
olarak inen, insan› maddeye yönelttiren hayvani beden
karfl›t› olarak, insan fluuruna sahip bilince, özelliklerini iti-
razs›z yaflatan. Ahmed Hulûsi) ve yafl›tlard›r (bilinçle bir-
likte var olmufltur)!!
38. (Bunlar) ashab-› yemîn (saîd olanlar) içindir.
39. (Ashab-› yemîn’in) bir k›sm› evvelkilerdendir.
40. Bir k›sm› da sonrakilerdendir.
AHMED HULÛS‹

41. Ashab-› fiimal (flakî olanlar; hakikati inkâr edip


kozal› yaflayanlar),, ne ashab-› flimald›r!
42. Semum (zehirleyici atefl, radyasyon) ve hamim
(yakan su; gerçek d›fl› bilgi ve flartlanmalar) içinde,
43. Simsiyah dumandan bir gölge (Hakikatindeki
kuvveleri göremez, yaflayamaz bir hâl) içinde,
44. (Ki o gölge) ne serindir ve ne de kerîm (cömertçe
getirisi olan)!!
45. Muhakkak ki onlar bundan önce, dünyevî-flehvanî
zevklerin bollu¤u içinde fl›marand›lar!
46. O büyük suçta (Hakikatlerini inkâr ederek onu
yaflama yolunda çal›flma yapmamakta) ›srar ederlerdi.
47. “Ölüp, toprak ve kemik y›¤›n› olduktan sonra, ger-
çekten yeni bir bedenle yaflama devam edecek miyiz = 185
bâ’s olunacak m›y›z?” derlerdi.
48. Eve abaunel’evvelun; “Evvelki atalar›m›z da m›?”
derlerdi.
49. De ki: Muhakkak ki evvelkiler de sonrakiler de...
50. “Bilinen bir sürecin buluflma vaktinde elbette top -
lanacaklard›r! ”
51. Sonra muhakkak ki siz ey (Hakikati) yalanlay›c›
sapk›nlar...
52. Elbette (siz) zakkum a¤açlar›ndan (kendinizi yal-
n›zca beden kabullenmenin sonucu meyvelerinden) yiye-
ceksiniz.
53. Kar›nlar›n›z› ondan dolduracaks›n›z.
54. Onun üstüne yak›c› sudan içeceksiniz.
DUA VE Z‹K‹R

55. Hastal›¤› dolay›s›yla suya doymak bilmeyen deve-


ler gibi içeceksiniz onu.
56. Din (sistemin Sünnetullâh’›n gerçekli¤inin fark
edildi¤i) gününde, onlar›n nüzûlü (onlarda a盤a ç›kacak
olan) iflte budur!
57. Biz, yaratt›k sizi! Tasdik etmeyecek misiniz?
58. Ak›tt›¤›n›z meniyi gördünüz mü?
59. Onu siz mi yarat›yorsunuz yoksa yaratanlar biz
miyiz?
60. Aran›zda ölümü biz takdir ettik ve bizim önümüze
geçilmez!
61. Size bedel olarak benzerlerinizi (yeni bedenlerini-
zi) getirelim ve sizi bilemeyece¤iniz flekilde (yeniden)
186 infla edelim diye (ölümü takdir ettik)..
62. Andolsun ki ilk nefl’eti (yarat›fl›) bildiniz... Peki
derin düflünmeniz gerekmez mi?
63. Ekmekte olduklar›n›z› gördünüz mü?
64. Onu yeflerten siz misiniz yoksa biz miyiz?
65. E¤er dileseydik onu elbette ku ru-cans›z bitki
k›lard›k da, flaflar kal›rd›n›z!
66. “Muhakkak ki ziyanday›z!”
67. “Hay›r, biz (geçinmekten) mahrumlar›z” (derdiniz)..
68. ‹çmekte oldu¤unuz o suyu gördünüz mü?
69. Onu beyaz bulutlardan siz mi inzâl ettiniz yoksa
inzâl ediciler biz miyiz?
70. E¤er dileseydik onu ac› (bir su) k›lard›k... fiükret-
meniz gerekmez mi?
AHMED HULÛS‹

71. Çakarak (a¤açtan) ç›kard›¤›n›z o atefli gördünüz


mü?
72. Onun a¤ac›n› siz mi infla ettiniz yoksa infla ediciler
biz miyiz?
73. Onu çölde yaflarm›flças›na bilgisizlere bir hat›rlat -
ma ve bir yararlanacaklar› fley k›ld›k!
74. Öyleyse tespih et ismi Azîm Rab olan nam›na!
75. Y›ld›zlar›n yer ald›¤› (Esmâ’m›n a盤a ç›kt›¤›) ev-
ren olarak yemin ederim!
76. Bilseniz, gerçekten bu çok azametli bir yemindir!
77. fiüphesiz ki O (evren),, Kur’ân-› Kerîm’dir (“OKU”
yabilene çok de¤erli “OKU’nand›r)..
78. Görülemeyen bir Bilgi’dedir.
79. Ona (Bilgiye),, (flirk necasetinden-pisli¤inden) 187
ar›n›p, tâhir olanlardan baflkas› dokunamaz!
80. Rabb-ül âlemîn’den tenzîldir (insan bilincinde taf-
sile indirme)..
81. fiimdi siz bu olay›m›z› m› hafife al›p, önemsemi-
yorsunuz!
82. Yaflam g›dan›z yalanlaman›z m› oldu?
83. ‹flte (can) bo¤aza geldi¤inde!
84. O zaman siz (çaresiz) bakakal›rs›n›z!
85. Biz ona sizden daha yak›n›zd›r, fakat görmezsiniz.
86. E¤er siz yapt›klar›n›z›n sonucunu yaflamayacaksa-
n›z;
87. E¤er sözünüzde sad›ksan›z, onu (ölümü) geri çevir-
senize (Sünnetullâh yoksa yap›n bunu)!!
DUA VE Z‹K‹R

88. (Herkes ölümü tadacakt›r) ama, mukarrebûndan


(kurb ehli) ise;
89. Ravh (Rahmanî tecelli ile yaflam),, Reyhan (Esmâ
tecellileri seyri) ve Nimetler Cenneti vard›r.
90. E¤er Ashab-› yemîn’den ise;
91. (E¤er öyle ise):: “Ashab-› yemîn’den senin için bir
Selâm var (denilir)..”
92. E¤er (o can) sap›k inançl› (hakikati) yalanlay›c›lar-
dansa;
93. (‹flte ona) bafl›ndan afla¤› kaynar sular dökülür!
94. Cahîm’in (yak›c› flartlar) atefline maruz kal›r!
95. Muhakkak ki bu Hakk-el Yakîn’dir (bilfiil yaflana-
cak gerçek)!!
188 96. Öyleyse tespih et ismi Azîm Rab olan nam›na!

Bilgi:
Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) bu sûreyle alâkal› olarak
flöyle buyurmufltur:
“Her gece Sûre-i Vak›a’y› okuyan kifliye ebediyyen
fakirlik isabet etmez.”
Eskiden pek çok kimse akflam ile yats› aras›nda, Yâsîn,
Fetih, Vâk›a, Mülk (Tebareke) ve Nebe (Amme) sûreleri-
ni okumay› âdet edinmiflti. Bunun o kadar çok faydas›
vard›r ki, benim bunlar› anlatmam asla mümkün de¤ildir.
Dileriz ki, bir yar›m saatinizi akflamlar› bu befl sûreyi
okumaya ay›ras›n›z... Günün kendinize harcad›¤›n›z 24
saatinden bir yar›m saatiyle, ölüm ötesi yaflama haz›rl›k
AHMED HULÛS‹

yapas›n›z, ruhaniyetinizi güçlendiresiniz. Allâh, hepimize


bunu kolaylaflt›ra.

189
DUA VE Z‹K‹R

190
AHMED HULÛS‹

25

MÜLK SÛRES‹
(Tebareke - 67. Sûre)

191
DUA VE Z‹K‹R

192
AHMED HULÛS‹

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahî m
193
(1) Tebarekelleziy BiyediH‹lMülkü, ve HÛve ‘alâ
külli fley’in Kadiyr; (2) Elleziy halekalmevte velhayate
liyebluveküm eyyüküm ahsenu ‘amela * ve “HÛ”vel’
Aziyzul⁄afur; (3) Elleziy haleka seb’a Semavatin t›baka *
ma tera fiy halk›rRahmani min tefavut * ferci’›lbasare hel
tera min futur; (4) Sümmerci’›l basare kerrateyni yenkalib
ileykelbasaru hasien ve huve hasiyr; (5) Ve lekad zeyyen-
nes Semaeddünya Bimesabiyha ve ce’alnaha rucumen
liflfleyat›yni ve a’tedna lehüm ‘azâbesse’›yr; (6) Ve lille-
ziyne keferu BiRabbihim ‘azâbu cehennem * ve bi’ sel-
mas›yr; (7) ‹za ülku fiyha semi’u leha flehiykan ve hiye
tefur; (8) Tekâdu temeyyezu minel¤ayz * küllema ülk›ye
fiyha fevcun seelehüm hazenetuha elem yeti’küm neziyr;
DUA VE Z‹K‹R

(9) Kalu bela kad caena neziyrun fekezzebna ve kulna ma


nezzelellahu min fley’ * in entüm illâ fiy dalalin kebiyr;
(10) Ve kalu lev künna nesme’u ev na’k›lu ma künna fiy
ashabisse’›yr; (11) Fa’terefu Bizenbihim * fesuhkan lias-
habisse’›yr; (12) ‹nnelleziyne yahflevne Rabbehüm bil-
¤aybi lehüm ma¤firetun ve ecrun kebiyr; (13) Ve esirru
kavleküm evicheru Bih * inneHÛ ‘Aliymun BiZâtissudur;
(14) Ela ya’lemu men haleka, ve “HÛ”vel Lat›yful Ha-
biyr; (15) “HÛ”velleziy ce’ale lekümül’Arda zelulen
femflu fiy menakibiha ve kûlu min rizk›h * ve ileyH‹n-
nuflur; (16) Eemintüm men fiysSemai en yahsife Bikü-
mül’Arda feiza hiye temur; (17) Em emintüm men fiysSe-
mai en yursile ’aleyküm hasiba * feseta’lemune keyfe ne-
194 ziyr; (18) Ve lekad kezzebelleziyne min kablihim fekeyfe
kâne nekiyr; (19) Evelem yerav ilettayri fevkahüm saffa-
tin ve yakb›dne, ma yumsikühünne illerRahman * inneHÛ
Bikülli fley’in Bas›yr; (20) Emmen hazelleziy huve cün-
dün leküm yansurukum min dunirRahman * inilkafirune
illâ fiy ¤urur; (21) Emmen hazelleziy yerzükuküm in
emseke rizkaHÛ, bel leccu fiy ‘utuvvin ve nufur; (22)
Efemen yemfliy mükibben ’alâ vechihi ehda emmen yem-
fliy seviyyen ’alâ s›rat›n mustek›ym; (23) Kul “HÛ”velle-
ziy enfleeküm ve ce’ale lekümüssem’a vel’ebsare vel’ef’i -
dete, kaliylen ma teflkûrun; (24) Kul “HÛ”velleziy zere-
eküm fiyl’Ard› ve ileyH‹ tuhflerun; (25) Ve yekulune meta
hazelva’du in küntüm sadik›yn; (26) Kul innemel’›lmu
’›ndAllâh * ve innema ene neziyrun mübiyn; (27) Felem-
AHMED HULÛS‹

ma raevhu zulfeten si(y)et vucuhülleziyne keferu ve k›yle


hazelleziy küntüm Bihi tedde’un; (28) Kul eraeytum in
ehlekeniy-Allâhû ve men ma’›ye ev rah›mena, femen
yüciyrulkafiriyne min ’azâbin eliym; (29) Kul HÛver-
Rahmanu amena Bihi ve ’aleyhi tevekkelna * feseta’le-
mune men huve fiy dalalin mübiyn; (30) Kul eraeytum in
asbeha mauküm ¤avren femen ye’tiyküm Bimain me’›yn.

Anlam›:
1. Mülk (fiiller boyutu) elinde olan (onu her an
diledi¤ince tedbir eden) ne yücedir! O, her fleye Kâdîr’dir.
2. Ortaya koyacaklar›n›z itibar›yla hanginizin daha
mükemmel oldu¤unu yaflatmak için ölümü ve hayat› yara-
tan “HÛ”dur! O, Azîz’dir, Gafûr’dur. 195
3. Semâlar› yedi boyut (hâlinde) yaratan “HÛ”dur!
Rahman’›n yarat›fl›nda hiçbir uyumsuzluk göremezsin!
Hadi bak›fl›n› döndür de bak! Bir kopukluk-uyuflmazl›k
görüyor musun?
4. Sonra bak›fl›n› iki kere daha döndür de bak! Bak›fl›n
en yorgun (arad›¤›n kusuru bulamam›fl hâlde),, hor-hakir
olarak sana döner!
5. Andolsun ki dünyan›n (düflünce) semâs›n›,
ayd›nlat›c›lar (hakikat bilgileriyle) olarak donatt›k! Onlar›
meydana getirdik ki, fleytanlar› (fleytanî fikirleri) tafllay›p
uzaklaflt›rmalar› için! Onlar için alevli ateflin azab›n› ha-
z›rlad›k.
6. Hakikatlerini oluflturan Rablerini inkâr edenler için
DUA VE Z‹K‹R

cehennem azab› vard›r! Ne kötü dönüfl yeridir o!


7. Onun içine at›ld›klar›nda, o kaynayarak f›flk›r›rken,
onun gümbürtüsünü iflitirler!
8. Gayz›ndan (fliddetli taflmas›ndan) neredeyse çatlaya-
cak hâldedir! Onun içine her bir bölük at›ld›kça, muha-
f›zlar› onlara: “Size bir uyar›c› gelmedi mi?” diye sorar.
9. (Cehennem ehli de) der ki: “Evet, gerçekten bize bir
uyar›c› geldi de biz inanmay›p reddettik! ‘Allâh hiçbir fley
inzâl etmemifltir; sizin yapt›¤›n›z çok büyük bir sap›k-
l›kt›r ’ dedik.”
10. Derler ki: “E¤er dinleseydik onlar›, akl›m›z› kul-
lansayd›k; alevli ateflte yanan halk içinde olmazd›k!”
11. Suçlar›n› böylece itiraf ettiler! Uzakl›¤› yaflas›n dev
196 alevli atefl ehli!
12. “Gayb”lar› olarak Rablerinden haflyet duyanlara
gelince, onlar için bir ma¤firet ve büyük bir ecir vard›r.
13. Düflündü¤ünüzü ister içinizde tutun ister a盤a vu-
run! Muhakkak ki O, sad›rlar›n (içinizin-bilincinizin-
fluurunuzun) zât› olarak Alîm’dir.
14. Yaratt›¤›n› bilmez mi! O, Lâtîf’tir, Habîr’dir.
15. O, arz› (bedeni) size (bilincinize) tâbi oluflturdu!
Onun omuzlar›nda yürüyün ve O’nun yaflam g›das›ndan
nasiplenin! Yeniden varoluflunuz O’na dönük olacakt›r!
16. Semâdakinin sizi arz›n›za geçirmesinden güvence-
de misiniz? Birden o harekete geçip çalkalanmaya bafllar!
17. Ya da semâdakinin, üzerinize bir kas›rga-hortum
irsâl etmesinden güvencede misiniz? Uyar›m›n anlam›n›
AHMED HULÛS‹

bileceksiniz!
18. Andolsun ki onlardan öncekiler de yalanlad›! Be-
nim, beni inkâr sonucunu yaflatmam nas›l oldu!
19. Üstlerinde saf saf kanatlar›n› aç›p yükselen, kapa-
y›p inen kufllar› görmezler mi! Onlar Rahmanî kuvvelerle
bunu baflar›yorlar! Muhakkak ki O, her fleyi (hakikati ola-
rak) Basîr’dir.
20. Ya da Rahman’a karfl› size yard›m edecek ordunuz
mu var? Hakikat bilgisini inkâr edenler yaln›zca bir alda-
n›fl içindedirler!
21. E¤er yaflam g›dan› kesse, kimdir flu sizi besleye -
cek? Hay›r, azg›nl›k ve nefretle kaç›fl› inatla sürdürmekte -
ler!
22. Peki, âmâ olarak yüzüstü sürünen mi do¤ru yolda 197
gider yoksa s›rat-› müstakim üzerinde dimdik önünü göre -
rek yürüyen mi?
23. De ki: “Sizi infla eden ve sizin için alg›lama kuvve-
si, idrak kuvvesi (basîret) ve FUADLAR (Esmâ mânâ
özelliklerini fluura yans›t›c›lar-kalp nöronlar›) oluflturan
“HÛ”dur! Ne kadar az flükrediyorsunuz (de¤erlendiriyor-
sunuz)!!”
24. De ki: “Sizi, arzda yarat›p yayan “HÛ”dur! O’na
haflr olunacaks›n›z!”
25. Derler ki: “E¤er sözünüzde sad›ksan›z, bu tehdidi -
niz ne zaman (gerçekleflecek)??”
26. De ki: “O’nun bilgisi Allâh indîndedir! fiüphesiz ki
ben apaç›k uyar›c›y›m!”
DUA VE Z‹K‹R

27. Onu (ölümü) yaklaflm›fl gördüklerinde, o hakikat


bilgisini inkâr edenlerin yüzleri kötü oldu (karard›)!! “‹flte
bu, kendisini bir an önce yaflamay› temenni etti¤inizdir!”
denildi.
28. De ki: “Bir düflünün! Allâh beni ve benimle bera-
ber olanlar› helâk etse ya da bize rahmet etse; hakikat bil-
gisini inkâr edenleri feci bir azaptan kim kurtar›r?”
29. De ki: “O, Rahman’d›r; O’na hakikatimiz olarak i-
man ettik ve O’na tevekkül ettik! Kimin apaç›k yanl›fl dü-
flünce içinde oldu¤unu yak›nda bileceksiniz!”
30. De ki: “Bir düflünün! E¤er suyunuz çekilse, sizde
kim kaynak aç›p su (ilim) oluflturur”

198 Bilgi:
Seyyîdimiz, Rasûlümüz, Muhammed Mustafa (s.a.v.)
Mülk Sûresi için buyurmufltur ki;
“O bir maniâd›r; O bir müncie -kurtar›c›-’d›r. Kifliyi
kabir azab›ndan korur ve kurtar›r.”
Biliyoruz ki, ölüp yok olmak, ya da ölüp derin bir yok-
lukta beklemek asla söz konusu de¤il... Ölümü
tadaca¤›z!.. Yani, bu beden kullan›lmaz hale gelip elimiz-
den al›nacak ve onun yerine hemen o anda yeni bir beden-
le yaflam›m›za Kabir âleminde, kabir içinde, canl› canl›,
diri diri; akl›, fluuru yerinde olarak; zihinsel faaliyetleri
aynen eskisi gibi bir hâlde devam edece¤iz.
Bu konuyu daha önce “HAZRET‹ MUHAMMED’‹N
AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›zda “ÖLÜMÜN
AHMED HULÛS‹

‹ÇYÜZÜ” bahsinde son derece tafsilâtl› olarak anlat-


m›flt›k. Ölümün nas›l tad›laca¤›n› iyice anlamak isteyen-
ler, bu kitab›m›z› ya da “‹nsan›n Gerçe¤i ” isimli ses kase-
timizi, veyahut da “Dostça bir söylefli” ile “RUH, C‹N,
MELEK” isimli video kasetimizi edinerek genifl bilgiye
kavuflabilirler...
‹flte “ölümü tadmak” diye Kur’ân-› Kerîm’de tarif edi-
len; fluurlu bir biçimde kabir yaflant›s›na intikâl durumun-
da, haz›r olmayanlar için flu anda ak›llar›n kavrayamaya-
ca¤› kadar büyük azaplar söz konusudur...
Bu sebepledir ki Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.)’i kabir aza-
b›na karfl› tedbir almak üzere, bize bu sûreyi çokça oku-
mam›z› tavsiye ediyor... Bak›n ne buyuruyor:
“Kurân’da otuz âyetlik bir sûre vard›r ki, bu bir adama 199
flefaat etti ve o nihayet ba¤›flland›: o, Tebarekelleziy
biyed’ihil Mülk (sûresi) dir.”
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.) bak›n Rasûlullâh (s.a.v.)’in
kabir hâliyle ilgili uyar›s›n› nas›l naklediyor:
“Kifli kabre konulunca, azap melekleri ayaklar› tara-
f›ndan gelir... Mülk Sûresi’nin vazifelileri karfl› ç›kar;
benim yönümden size yol yoktur çünkü o hayat›nda Mülk
Sûresi okurdu, der. Sonra azap melekleri gö¤sü veya karn›
cihetinden gelir; gene meleklerin, benim cihetimden size
yol yoktur, o Mülk Sûresi okurdu, cevab›yla karfl›lafl›r.
Daha sonra, bafl› istikametinden yaklaflmak isterler azap
melekleri; gene ayn› güç ve ayn› cevapla karfl›lafl›rlar...
Mülk Sûresi men edicidir. Kabir azab›n› men eder. Kim
DUA VE Z‹K‹R

onu gece okursa, çok sevap kazanm›fl ve çok iyi bir ifl


yapm›fl olur.”

200
AHMED HULÛS‹

26

NEBE SÛRES‹
(78. Sûre - Amme)

201
DUA VE Z‹K‹R

202

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Amme yetesaelun; (2) AninNebeil’Az›ym; (3) El-
leziy hüm fiyhi muhtelifun; 4) Kella seya’lemun; 5) Süm-
me kella seya’lemun; 6) Elem nec’alil’Arda mihada; 7)
Velcibale evtada; 8) Ve haleknaküm ezvaca; 9) Ve ce’al-
na nevmeküm sübata; (10) Ve ce’alnelleyle libasa; (11)
Ve ce’alnennehare me’afla; (12) Ve beneyna fevkaküm
AHMED HULÛS‹

seb’an flidada; (13) Ve ce’alna siracen vehhaca; (14) Ve


enzelna minelmu’s›rati maen seccaca; (15) Linuhrice Bihi
habben ve nebata; (16) Ve cennatin elfafa; (17) ‹nne yev-
melfasli kâne miykata; (18) Yevme yunfehu fiysSuri fete’
tune efvaca; (19) Ve futihatisSemau fekânet ebvaba; (20)
Ve suyyiretilcibalu fekânet seraba; (21) ‹nne cehenneme
kânet mirsada; (22) Litta¤›yne meaba; (23) Labisiyne fiy-
ha ahkaba; (24) La yezûkune fiyha berden ve la fleraba;
(25) ‹lla hamiymen ve ¤assaka; (26) Cezaen vifaka; (27)
‹nnehüm kânu la yercune h›saba; (28) Ve kezzebu Biaya-
tiNA kizzaba; (29) Ve külle fley’in ahsaynahu Kitaba; (30)
Fezûku felen neziydeküm illâ ’azâba; (31) ‹nne lilmütte-
k›yne mefaza; (32) Hadaika ve a’naba; (33) Ve keva’›be
etraba; (34) Ve ke’sen dihaka; (35) La yesme’une fiyha 203
la¤ven ve la kizzaba; (36) Cezaen min Rabbike ’ataen h›-
saba; (37) RabbisSemavati vel’Ard› ve ma beynehümer
Rahmani la yemlikûne minhu h›taba; (38) Yevme yeku-
mur Ruhu velMelaiketu saffa; la yetekellemune illâ men
ezine lehurRahmanu ve kale savaba; (39) Zâlikel yev-
mülHakk * femen flaettehaze ila Rabbihi meaba; (40) ‹nna
enzernaküm ’azâben kariyba * yevme yenzurulmer’u ma
kaddemet yedahu ve yekulülkafiru ya leyteniy küntü tura-
ba.

Anlam›:
1. Neyi sorguluyorlar?
2. Azametli haberi mi (ölüm sonras›nda yaflam›n deva-
DUA VE Z‹K‹R

m›)?
3. Ki o konuda anlaflmazl›k içindedirler!
4. Hay›r (düflündükleri gibi de¤il),, yak›nda (vefat edin-
ce) bilecekler!
5. Yine hay›r (düflündükleri gibi de¤il),, yak›nda bile-
cekler!
6. Biz arz› (bedeni) bir beflik (içinde geliflece¤iniz geçi-
ci kullan›m arac›) yapmad›k m›?
7. Da¤lar› (bedendeki organlar›) da birer kaz›k!
8. Sizleri de efller (bilinç-beden) olarak yaratt›k.
9. Uykunuzu bir dinlenme k›ld›k.
10. Geceyi örtü k›ld›k.
11. Gündüzü de geçim meflgalesi k›ld›k.
204 12. Fevkinizde sa¤lam yedi (semâ) bina ettik.
13. Bir de ›fl›k saçan bir kandil (Günefl) koyduk.
14. Ya¤mur bulutlar›ndan flar›l flar›l bir su inzâl ettik.
15. Onunla taneler ve bitkiler ç›karal›m diye.
16. ‹ç içe girmifl bahçeler!
17. Muhakkak ki o Fasl süreci vakit olarak belirlenmifl-
tir.
18. O süreçte Sur’a üfürülür de gruplar hâlinde gelirsi-
niz.
19. Semâ da aç›lm›fl, kap› kap› olmufltur (bilinç, duyu
organs›z alg›lama yaflam›na aç›lm›flt›r)..
20. Da¤lar yürütülmüfl, serap olmufltur (organlar›n s›-
n›rlamas› kalmam›flt›r)..
21. Kesinlikle Cehennem güzergâh olmufltur (herkes
AHMED HULÛS‹

oradan geçer)!!
22. Tu¤yan edenler (azg›nlar; zâlimler, Sünnetullâh’a
göre korunma çal›flmalar› yapmayanlar) için yerleflim ala-
n›d›r!
23. Çok uzun süre kal›c›lar olarak!
24. Orada ne bir serinlik tadarlar ne de keyif veren içe-
cek!
25. Ancak hamim (kaynar su) ve gassak (irin) müstes-
na!
26. Tam karfl›l›¤› olarak yaflamlar›n›n!
27. Muhakkak ki onlar bir hesap (yaflamlar›n›n sonucu-
nu) ummuyorlard›!
28. Varl›klar›ndaki iflaretlerimizi yalanlad›kça yalan-
lam›fllard›! 205
29. (Oysa biz) her fleyi en incesine kadar kaydedip dos-
yalaflt›rd›k!
30. O hâlde tad›n; size azaptan baflka bir fleyi asla art›r-
mayaca¤›z!
31. Muhakkak ki korunmufllar için kurtulufl vard›r.
32. Sulak bahçeler, üzüm ba¤lar›... (“Meselül cennetil-
letiy” uyar›s› hat›rlanmal›. Cennete dair anlat›lanlar›n tü-
mü semboller benzetmelerle anlat›lmaktad›r.)
33. Yafl›t muhteflem efller! (Cinsiyet kavram› olmayan
fluur yap›n›n hakikatinden gelen Esmâ özelliklerini a盤a
ç›karaca¤› muhteflem kapasiteli o boyutun özelli¤iyle
oluflmufl bedenler. Difli-erkek ayr›ms›z! Allâhû âlem.
Ahmed Hulûsi)
DUA VE Z‹K‹R

34. Dolu kadehler!


35. Orada ne bir bofl söz duyarlar ne de bir yalan.
36. Rabbinden bir ceza, (yani) yapt›klar›na ba¤›fl ol-
mak üzere!
37. Semâlar›n, arz›n ve ikisi aras›nda olanlar›n
Rabbidir, Rahman’d›r! Hiç kimse O’ndan bir hitaba mâlik
de¤ildir.
38. O süreçte, RUH (insanlar›n tümünde fluur boyutun-
da a盤a ç›kan TEK’il Esmâ hakikati) ve melekleri saf saf
k›yamdad›r. (F›trat›nda) Rahman’›n izin verdi¤i hariç,
kimse konuflamaz hâldedir! O da do¤ruyu söyler.
39. ‹flte budur Hak süreç! Art›k dileyen Rabbine erecek
çal›flmay› yaps›n!
206 40. Do¤rusu biz sizi yak›n bir azap (ölüm) ile uyard›k!
O gün kifli, ellerinin (kendine) ne takdim etti¤ine bakar;
hakikat bilgisini inkâr eden de flöyle der “Keflke toprak
olsayd›m!”

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
AHMED HULÛS‹

(1) Ikra’ Bismi Rabbikelleziy halak; (2)H


Halekal’‹nsane
min ’alak; (3) Ikra’ ve Rabbükel’Ekrem; (4) Elleziy ’alle-
me bilKalem; (5) Allemel’‹nsane ma lem ya’lem;...
(96.Alak: 1-5)

Anlam›:
1. Yaratan Rabbinin ismi (ile iflaret etti¤i hakikatin
olan kuvveler) ile OKU!
2. ‹nsan› Alak’tan (kan p›ht›s›; genlerden) yaratt›.
3. Oku! (Çünkü) Rabbin Ekrem’dir!
4. O ki, (O Rabbanî özellikleri ve geneti¤ini) Kalem
olarak ö¤retti (programlad›)!!
5. (Yani) insana bilmedi¤ini talim etti...
207
Bilgi:
Dinin derinliklerindeki “SIR”lara ermeyi dileyenlere
günde üç yüz on üç defa okumalar›n› tavsiye ediyoruz!..
“OKU”nun anlam› nedir; okunacak olan nedir; nas›l
“OKU”nur; bütün bu sorular›n cevab›n› “HAZRET‹
MUHAMMED NEY‹ OKUDU?” isimli kitab›m›zda
detaylar›yla aç›klamaya çal›flt›k.
Burada kesinlikle bilelim ki, “OKU”nan nesne bildi-
¤imiz yaz› ile yaz›lm›fl bir metin de¤ildi! Öyleyse neydi?..
Olay, yaz›l› bir metin okuma olay› de¤ilse; “ÜMMΔ
olmaktan manâ nedir ve kimler “ÜMMΔdir?..
Neyse, dedi¤imiz gibi, biz bunlar›n cevaplar›n› ad› ge-
çen kitaba b›rakal›m; ve tekrar edelim; Rabbin indindeki
DUA VE Z‹K‹R

gerçe¤i “OKU” mak arzusuna sahip olanlar, Alak


Sûresi’nin bu ilk befl âyetini her gün 313 defa okumay›
al›flkanl›k hâline getirmeliler.

208
AHMED HULÛS‹

27

‹Nfi‹RÂH SÛRES‹ (94. Sûre)

209

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Elem neflrah leke sadrek; (2) Ve vada’na ’anke viz-
rek; (3) Elleziy enkada zahrek; (4) Ve refa’na leke zikrek;
(5) Feinne me’al’usri yüsra; (6) ‹nne me’al’usri yüsra; (7)
Feiza fera¤te fensab; (8) Ve ila Rabbike fer¤ab.
DUA VE Z‹K‹R

Anlam›:
1. Senin gö¤sünü açmad›k m› (darl›¤›n› geniflletmedik
mi)??
2. (Hakikati açarak befleriyet) yükünü senden almad›k
m›?
3. Ki o (nun a¤›rl›¤›),, senin belini çat›rdatm›flt›!
4. Senin zikrini (hat›rlad›¤›n hakikatini yaflatarak) yü-
celtmedik mi?
5. Bu yüzdendir ki, kesinlikle zorlukla beraber bir ko-
layl›k vard›r.
6. Evet, kesinlikle her zorlukla beraber bir kolayl›k
vard›r.
7. (‹fllerinden) kurtulunca, (esas iflinle) yorul!
210 8. Rabbini de¤erlendir!

Bilgi:
Maneviyatta ilerlemek isteyenler, bu sûreyi her gün 70
defa okumay› ihmal etmesinler...
Ald›klar› yüksek seviyeli ilmi; karfl›laflt›klar› yüksek
müflahedeleri, de¤erli keflifleri hazmetmek isteyenler gün-
de yetmifl defa bu sûreyi okumaya devam etsinler...
‹çi s›k›lanlar, bafl› daralanlar, bunal›mda olanlar selâ-
mete ç›kmak istiyorlarsa, günde yetmifl defa bu sûreyi
okumaya devam etsinler...
Her biri de görecek ki; bu sûreye devam, onlar› kesin-
likle muradlar›na erdirecektir.
AHMED HULÛS‹

28

BAZI KISA SÛRELER‹N


FAZ‹LETLER‹ HAKKINDA

211

Hazreti Rasûlullâh, k›sa sûrelerden baz›lar› hakk›nda


flöyle buyurmufltur:
“‹zâ zülzilet Kurân’›n yar›s›na denktir!.. ‘Kul hu
vAllâhu AHAD’ üçte birine denktir... ‘Kul ya eyyühel
kâfirûn’ dörtte birine denktir.”
Bu hadîs-î flerîflerde anlat›lmak istenen husus anlaya-
bildi¤imiz kadar›yla, fludur:
Kur’ân-› Kerîm bafll›ca iki ana tema üzerine infla edil-
mifltir:
1. Tap›lacak bir tanr› olmay›p; Allâh’›n Vahdaniyetini
ve Vahdetini fark edip idrak etmek ve elden geldi¤ince
gere¤ini yaflamak.
DUA VE Z‹K‹R

2. Ölümü tatmak suretiyle bafllayacak yeni düzen için


dünya hayat› s›ras›nda birtak›m çal›flmalar yapma mecbu-
riyeti ve kiflinin müspet ya da menfî kendisinden meyda -
na gelen her zerre miktar› bile olsa fiilinin neticesiyle
kesinlikle karfl›laflaca¤› gerçe¤i...
‹flte yukar›da bahsi geçen “Zelzele Sûresi” ikinci mad-
denin tam bir özeti mahiyetinde oldu¤u için, anlad›¤›m›z
kadar›yla, Kur’ân-› Kerîm’in yar›s›na denk olarak nitelen-
dirilmifltir.

212
AHMED HULÛS‹

29

Z‹LZÂL SÛRES‹
(99. Sûre - Zelzele)

213

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) ‹za zülziletil Ardu zilzaleha; (2) Ve ahrecetilArdu
eskaleha; (3) Ve kalel ‹nsanu ma leha; (4) Yevmeizin tü-
DUA VE Z‹K‹R

haddisü ahbareha; (5) Bienne Rabbeke evha leha; (6) Yev-


meizin yasdurun Nasu efltaten li yürav a’malehüm; (7) Fe-
men ya’mel miskale zerretin hayren yerah; (8) Ve men ya’
mel miskale zerretin flerren yerah.

Anlam›:
1. Arz (beden),, fliddetli bir sars›nt› ile sars›ld›¤›nda;
2. Arz, a¤›rl›klar›n› d›flar› ç›kard›¤›nda,
3. ‹nsan (bilinç, bedene bakarak):: “Buna ne oluyor?”
diyerek (panik yaflad›¤›nda),
4. ‹flte o süreçte haberlerini söyler.
5. Rabbinden ona vahiy ile.
6. O gün insanlar, gruplar hâlinde ç›kar ki çal›flma-
214 lar›n›n sonucunu görsünler!
7. Kim bir zerre a¤›rl›¤›nca bir hay›r yaparsa, onu
görür.
8. Kim de bir zerre a¤›rl›¤›nca bir flerr yaparsa, onu
görür.

Bilgi:
Zelzele Sûresi’nin ilk okundu¤u anda anlafl›lan en
zâhir mânâs› yukar›da ifade etti¤imizdir... Ne var ki, bu
sûrede sadece bu mânân›n anlat›ld›¤›n› sanmak, sadece
yedide biri su üstünde görülen buzda¤›n›, gördü¤ünden
ibaret zannetmek gafletine benzer!..
Bu hususa bir misal oluflturmas› için bu sûrenin iki ayr›
mânâs›ndan daha aç›klayabilece¤imiz ölçüler içinde söz
AHMED HULÛS‹

etmeye karar verdik... Umar›m bu hususlar›n derinli¤ini


düflünmemize faydal› olur...
Birinci iç mânâ...
“Arz” tâbiri dünya ve yeryüzü olarak anlafl›ld›¤› gibi,
ayn› zamanda tasavvuf ehli taraf›ndan kiflinin “bedeni”
olarak da anlafl›l›r... ‹flte bu yönüyle konuyu ele al›rsak; bu
sûrenin bildi¤imiz klasik ölüm öncesini anlatt›¤›n›
kolayl›kla fark edebiliriz...
“Kifli ölümü tad›nca k›yameti kopar” hükmünce;
k›yamet ahvalini anlatan Zelzele Sûresi, kiflinin k›yameti
olan ölüm hâlini burada flöyle anlat›yor kabul edilebilir...
1. Beden, sinir sistemindeki biyoelektrik gücün kesil-
mesiyle fliddetli bir sars›nt› ile sars›l›p, tükenifle gitti¤inde;
2. Beden içindeki gizli a¤›rl›k noktas› olan RUH’u, 215
yani hologramik ›fl›nsal bedeni serbest b›rak›p d›flar›ya
sald›¤›nda;
3. Kendinde hiçbir de¤ifliklik olmaks›z›n, bedeninde
olan bu de¤iflikli¤i hissedip, görüp, yaflay›p, kendini RUH
bedeniyle tan›maya bafllayan insan büyük bir hayret, flafl-
k›nl›k ve telâfl içinde buna ne oluyor dedi¤inde...
4 - 5. Rabbinin vahyi sonucu olarak beden, bütün özel-
liklerini ve çal›flma sistemini, hâlini ve âk›betini, kiflinin
kendisiyle neler yapabilece¤ini ve art›k kendisi olmaks›-
z›n, neler elde etmekten mahrum kalaca¤›n›, bedenli yafla-
m›n kendisi için geçmiflte ne kadar büyük bir nimet oldu-
¤unu aç›klar lisan› hâl ile...
6. ‹flte ölümü tad›fl an› olan o bedenleri terk an›n›
DUA VE Z‹K‹R

yaflayan insanlar, tüm yapt›klar›n›n ve neticelerinin görül-


mesi için yeni bir bedenle bâ’s olarak, biyolojik beden-
lerinden ç›karak kiflisel k›yametlerini yaflarlar...
7. Kim zerre a¤›rl›¤›nda bile olsa, yani en önemsiz gör-
dü¤ü düflünce ve fiillerinin sonucu olan hayr›, kitapla-
r›nda yaz›l› olarak ve eserlerini karfl›lar›nda görürler...
8. Kim zerre kadar kötü bir düflünce ya da fiil gerçek-
lefltirmiflse, bunu da kitab›nda ve kendi beyin dalgalar›n-
dan forme olmufl biçimde karfl›lar›nda görürler!..
Evet, bu aç›klamaya çal›flt›¤›m›z husus, kiflinin, bildi-
¤imiz fizik-biyolojik yap›s›yla ilgili olan k›yametiyle, alâ-
kal› olan husus idi...
fiimdi de baz› kiflilerde gerçekleflen “ÖLMEDEN
216 ÖNCE ÖLMEK” diye tan›mlanan baflka bir bât›nî anlam
ile Zelzele Sûresi’ndeki mânây› yorumlamaya çal›flal›m...
1. Mevcudat fliddetli bir sars›nt› ile sars›l›p basiretinde
da¤›lmaya bafllad›¤›nda... Varl›¤›n asl›n›n, orijininin,
Hakk›n Esmâs› oldu¤unu müflahede ederek; bu hakikat›n
ortaya ç›kmas› sonucu, zâhir görüntü, basiretinde parça-
lan›p yok olmaya yüz tuttu¤unda...
2. Mevcudat›n özündeki Hakk’›n varl›¤›, yani, o mev-
cudat› var gösteren Allâh isimlerinin mânâlar›, s›rlar› bâ-
t›nken zâhir olmaya bafllad›¤›nda;
3. Ve insan, tüm mevcudatta var sand›¤› varl›klar›n bir
serâp gibi yok olup, Hakk’›n varl›¤› yan›nda bunlar›n yok
hükmünde oldu¤unu müflahede etmeye bafllad›¤›nda
büyük bir hayret ve flaflk›nl›k içinde, buna ne oluyor böyle
AHMED HULÛS‹

ki, her fley yokolup, sadece Allâh vechi Bâki kal›yor,


dedi¤inde...
4. Mevcudat, kendisindeki bütün Esmâ mânâlar›n› o
basireti aç›lm›fl kifliye aç›klamaya bafllar... Her bir birimin
hangi Allâh isminin mânâs›n› a盤a ç›karmak üzere var
olmufl oldu¤unu haber verir... Ve anlar ki böylece insan,
gayr› bildi¤i, hep O’nun Esmâs›n›n eseriymifl!..
5. Ki bütün bunlar Rabbinden vahiy ile meydana gelir.
Rububiyet mertebesinin hükümleri tüm mevcudatta vahiy
yollu aflikâr olur... Ve kifli bunu da fark eder!..
6. ‹flte bu ölmeden önce ölmüfl insanlar, daha önce ne-
leri nas›l yapm›fl olduklar›n› apaç›k görecekler ve bunlar›n
alt›ndaki s›rlar› da fark etmeye bafllayacaklard›r.
7. Kimden zerre kadar hay›rl› bir fiil meydana geldiy- 217
se onu ve dolay›s›yla neticesini görecek...
8. Kimden de zerre kadar fler meydana geldiyse onu da
tespit edecektir.
Elbette bunun da derinli¤inde daha baflka mânâlar
mevcut ki, bunlar›n yeri bu kitap olmad›¤› için bu mânâla-
ra de¤inmiyoruz.
Allâh cümlemizi, yüzeyde, flekilde, görünüflte kalma
belâs›ndan korusun; görünenlerin ard›na geçmeyi, iç mâ-
nâlar›, derinlikli anlamlar› müflahede etmeyi nasip etsin...
Ancak, bizler için, sadece bu sûrelerin Arapças›n› oku-
mak yeterli olmay›p, hiç olmazsa bir Kur’ân meâlinden
istifâde ederek son derece dar kapsaml› da olsa, ana hat-
lar› ile ne anlat›lmak istendi¤ini bilmemiz gerekir.
DUA VE Z‹K‹R

Zira, Kurân’da, “B‹Z BU KURÂN’I ANLAYASINIZ


D‹YE” ifadesi mevcuttur... Derinli¤ine vukûf, elbette her-
kese müyesser olmaz. Ama, hiç de¤ilse kaba çizgilerle de
olsa, Kur’ân-› Kerîm’i ana hatlar›yla anlamak ve ondan
sonrad›r ki “‹man ediyorum Kurân’da bildirilenlere”
demek daha yerinde olur... Yoksa elbette ki, insan›n bil-
medi¤i bir fleye iman etmesini istemek, mant›¤›n afl›r› zor-
lanmas› demektir.
“Kul Hû vAllâhû Ahad”›n üçte bire denk olmas› ise
flöyle anlafl›lm›flt›r... Allâh’›n TEK oluflunun tan›m›, ölüm
ötesi yaflam gerçe¤i ve ölüm ötesi yaflama haz›rlanma öne-
rileri olarak Kur’ân’daki konular› üçe ay›r›rsak, “‹hlâs”
Sûresi bunun birincisidir.
218 Esasen “‹HLÂS” Sûresi’yle ilgili olarak söylenecek
pek çok fley var olmas›na karfl›n, bu kitab›n müsaadesi nis-
petinde baz› fleyleri size anlatmak istiyorum.
“‹HLÂS” Sûresi’nin içerdi¤i mânây›, Allâh’›n bize
ba¤›fllad›¤› anlay›fla göre, “HAZRET‹ MUHAMMED’‹N
AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›m›zda anlatmaya
çal›flt›k. Bu sebeble burada bu konuya girmeyece¤im.
Arzu edenler, “‹HLÂS” Sûresi’nin mânâs›n› oradan
okuyabilirler.
Burada sizlere “‹HLÂS” Sûresi’yle ilgili küçük bir
an›mdan söz etmek istiyorum.
On yedi yafl›ndayken ‹stanbul Cerrâhpafla’daki evimi-
zin karfl›s›ndaki Cerrâhpafla Cami’ine gitmifltim bir Cuma
günü; henüz bu konuya yeni bafllad›¤›m süre içinde...
AHMED HULÛS‹

Arkada, k›y›da bir yerde otururken, birisi omzuma vurdu


ve “Efendi hazretleri seni ça¤›r›yor” dedi.
“Cuma fieyhi” diye hitap edildi¤ini duydu¤um yüz
dört yafl›nda olan bir zât idi beni yan›na ça¤›ran...
Sonradan Nakfl›bendî fieyhi oldu¤unu ö¤rendi¤im, gözle-
ri neredeyse hiç görmeme hâlindeki bu zât, beni o mesafe-
den nas›l görmüfl de ça¤›rm›flt›!.. Her neyse, yan›na gittim,
elini öptüm; bana sordu, “Sana bir görev versem, yapar
m›s›n?”... Serde o yafl›n civanl›¤› var ki, sanki da¤lar› del-
me¤e haz›r›m... “Elbette yapar›m” demifltim... Ama hiç
bir fley de bilmiyorum, henüz... Bana flunu teklif etti o zât.
“Ne kadar zamanda yapabilirsen, yüz bin ‹HLÂS çek
ve ondan sonra yan›ma gel!..”
Ne çare ki, bir hafta sonra, o zât›n ölüm ötesi yaflama 219
intikâlini ö¤rendim. Ama gene de verdi¤im sözü tutup
yirmi gün içinde yüzbin “‹HLÂS” okumay› tamamlad›m...
Umar›m, Allâh, okumufl oldu¤um bu ‹HLÂS’lar hürmeti-
ne beni ba¤›fllar ve bu sûrenin s›rr›na erdirir...
Dolay›s›ylad›r ki, fakîr, tüm mümin kardefllerine
imkânlar› nispetinde bu çal›flmay› tavsiye eder. Allâh ko-
laylaflt›ra!..
Evet, bak›n Hazreti Rasûlullâh ashab›yla bu konuda ne
konuflmufl...
Ebû Hureyre (r.a.) naklediyor:
“Toplan›n, size Kurân’›n üçte birini okuyaca¤›m...”
buyurdu Rasûlullâh (s.a.v.)... Bunun üzerine toplan›ld›...
Sonra Rasûlullâh evinden ç›k›p, “Kul HUvallâhu Ahad”
DUA VE Z‹K‹R

Sûresi’ni okudu... Sonra tekrar evine girdi... Bunun üzeri-


ne birbirimize Semâdan bir haber geldi herhâlde ki, evine
girdi... diye konufltuk, yeni bir vahiy geliyor sand›k...
Sonra Rasûlullâh (s.a.v.) evinden ç›kt› ve buyurdu ki:
— Ben size Kurân’›n üçte birini okuyaca¤›m, dedim...
Dikkat edin, ‹HLÂS Sûresi, Kurân’›n üçte birine denktir!”

Gene Ebû Hureyre (r.a.) naklediyor:


Rasûlullâh (s.a.v.) ile bir yere geldik, bakt›k ki bir
adam; Kul HÛvallâhu Ahad, Allâhus Samed, lem yelid ve
lem yûled, velem yekûn leHÛ kufûven Ahad’› okuyor...
“VVacib oldu!..” buyurdu Rasûlullâh...
220 Ne vaciboldu Yâ Rasûlullâh?.. diye sordum kendisi-
ne...
Buyurdu ki:
“Cennet!..”
Hemen gidip adam› müjdelemeyi istedim, fakat kork-
tum ki, Rasûlullâh (s.a.v.) ile yemek yeme flerefini kaybe-
derim... Daha sonra da adam›n yan›na gittim, ama ne var
ki adam gitmiflti.”
Ebû Derdâ (r.a.) naklediyor:
Rasûlullâh (s.a.v.) buyuruyor:
“Sizden biri bir gecede Kurân’›n üçte birini okumaktan
âciz olur mu?”
“‹nsan, Kurân’›n üçte birini nas›l okur?..” diye ashâb›
sordular...
AHMED HULÛS‹

Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu:


“Allâh Azze ve Celle Kur’ân-› Kerîm’i üç cüze ay›rd›.
Kul HÛvallâhu Ahad’› da bunlardan biri k›ld›”!..

Bir baflka hadîs-i flerîfte gene Hazreti Rasûl ull âh


Aleyhisselâm bak›n ne buyuruyor “‹HLÂS” Sûresi için:
“Her kim bin ‹hlâs okuyup ruhuna yollarsa, Allâh o ki-
fliyi cehennemden azad eder”... Dolay›s›yla belirli geceler -
de veya âhirete intikâl eden sevdiklerimize bin ‹HLÂS
okumay› âdet edinirsek, hem onlar çok büyük faydalar el-
de ederler hem de bizler.
‹HLÂS Sûresi okuman›n sonsuz ve s›n›rs›z faziletini
anlatamayaca¤›m›za göre, flimdilik bu kadarla iktifa edip, 221
gelelim “muavvizeteyn”e... “S›¤›nd›r›c›lara”...
DUA VE Z‹K‹R

222
AHMED HULÛS‹

30

FELÂK ve NAS SÛRELER‹


(113-114. Sûreler)

FELÂK SÛRES‹ 223

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Kul e’uzü BiRabbil felak; (2) Min flerri ma halak;
(3) Ve min flerri ¤asik›n iza vekab; (4) Ve min flerrin nef -
fasati fiyl’ukad; (5) Ve min flerri hasidin iza hased.
DUA VE Z‹K‹R

Anlam›:
1. De ki: “S›¤›n›r›m Felâk’›n (karanl›¤› yar›p ayd›nl›¤a
kavuflturan nûrun) Rabbine”
2. “Yaratt›¤› halk›n›n flerrinden”
3. “Karanl›¤› çöken gecenin flerrinden”
4. “Dü¤ümlere üfüren kad›nlar›n flerrinden”
5. “Haset etti¤inde, haset edicinin flerrinden!”

NAS SÛRES‹

224

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Kul e’uzü BirabbinNas; (2) Melikin Nas; (3) ‹lahin
Nas; (4) Min flerril vesvasil hannas; (5) Elleziy yüvesvisü
fiy sudurin Nas; (6) Minel cinneti ven Nas.

Anlam›:
1. De ki: “S›¤›n›r›m Nas’›n Rabbine,”
2. “Nas’›n Melîki’ne,”
3. “Nas’›n ‹lâh›’na,”
AHMED HULÛS‹

4. “El Vesvas’il Hannas’›n (sinip sinip geri dönen,


insan› bedenselli¤e düflüren vesvese kuvvesi) flerrinden.”
5. “O ki, insanlar›n içlerinde vesvese üretir.”
6. “Cinlerden ve insanlardan!”

Bilgi:
Felâk ve Nas sûreleri BÜYÜye, sihre, manyetizmaya
ve kiflinin iradesini zorlayan d›fl etkenlere karfl› en önemli
silahlardand›r.
Efendimiz’e yap›lan büyüye karfl› Cenâb-› Hak tara-
f›ndan nâzil olmufl iki sûredir.
Her gün k›rk bir defa, veya her namazdan sonra yedi
defa okunmas›nda çok büyük fayda vard›r.
Hemen herkesin bildi¤i, “KUL EÛZÜ”ler olarak da 225
adland›r›lan Felâk ve Nas sûreleri hakk›ndaki Rasûlullâh
(s.a.v.)’in baz› tavsiyelerini de sizlerle paylaflmadan geçe-
meyece¤im.
Ukbe b. Amir (r.a.) naklediyor:
Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu:
“Bu gece inzâl olan, benzerleri hiç görülmemifl bir
k›s›m âyetleri biliyor musun?.. Onlar, Kul eûzü birabbil
felâk ve kul eûzü birabbin nas sûreleridir.”
“Okunan en hay›rl› iki sûreyi sana ö¤reteyim mi; bun -
lar Kul eûzü birabbil felâk ve kul eûzü birabbin nas’t›r.”
Rasûlullâh (s.a.v.) ile beraber Cuhfe ile Ebva aras›nda
yolculuk yap›yorduk. Birden bizi bir f›rt›na ile yo¤un
karanl›k sard›. Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.); “Kul
DUA VE Z‹K‹R

eûzü birabbil felâk” ve “Kul eûzü birabbin nas”› okuyarak


korunmaya bafllad›... Sonra da flöyle buyurdu:
“Yâ Ukbe, Bu iki sûre ile korun!.. Hiçbir korunan, bu
iki Sûrenin benzeri ile korunamam›flt›r!..”
“Sen Kul eûzü birabbil felâk sûresini okumaktan Allâh
kat›nda daha makbul ve sevab› çok hiçbir sûre okuya-
mazs›n. Sen her namazda gücün yetiyorsa onu okumaya
devam et!..”

Evet, bunlardan sonra özetle bir kaç hususu daha belir-


telim:
Hazreti Rasûl Aleyhisselâm, genellikle namazlardan
226 sonra ‹hlâs ve “Kul eûzü”leri avuçlar›na üfleyip, bütün
vücudunu s›vazlar ve bunu üç kere tekrar ederdi.
Her Cuma namaz›ndan sonra, dünya kelâm› etmeden,
‹hlâs ve “muavizeteyn” denilen Kul eûzü’leri yedi defa
okuyup vücuduna sürerse, o kifli gelecek Cuma namaz›na
kadar her türlü tehlikeden emin olur, buyruluyor.
Bunun haricinde, cinnî etki alt›nda olanlar›n, büyü
yap›lm›fl olanlar›n, Âyet’el Kürsî ile beraber k›rk bir defa
bu sûreyi okuyup, ayr›ca bu okuma s›ras›nda, nefesi suya
üfleyip içmenin bir hayli faydal› oldu¤u da çeflitli kaynak-
lardan bize ulaflm›flt›r. Ayr›ca, bu tür rahats›zl›klar› olan-
lara, topluca bu âyetlerin k›rk bir defa okunmas›n›n da çok
yararl› olaca¤› belirtilmifltir.
AHMED HULÛS‹

31

KURÂN-I KERÎM’DEN
ÖRNEK DUALAR

227

Bu bölümde de size Kur’ân-› Kerîm’den baz› dua


örneklerini nakletmek ve onlar›n yararlar›n›n baz›lar›ndan
söz etmek istiyorum...

Okunuflu:
“....Rabbena atine fiyddünya haseneten ve fiyl ah›rati
haseneten vek›na azaben nar.” (2.Bakara: 201)
DUA VE Z‹K‹R

Anlam›:
“Rabbimiz, bize dünyada da hasene (Esmâ’n›n güzel-
liklerini yaflamay›) ver, sonsuz gelecek sürecinde de hase-
ne (nefsimizdeki Esmâ’n›n güzellikleri) ver ; (ayr›
düflmenin) ateflinden bizi koru.”

Bilgi:
Rasûlullâh (s.a.v.)’in pek çok duas›nda bu âyete yer
verdi¤ini Enes (r.a.) naklediyor bize... Bildi¤imiz ve bil-
medi¤imiz tüm dünya ve âhiret güzelliklerini dileyip; do-
lay›s› ile atefl azab›na yol açacak fleylerden korunmay›
talep etmeyi ö¤retiyor bize bu dua.

228

Okunuflu:
“Rabbena la tuz›¤ kulubena ba’de iz hedeytena ve heb
lena min ledünKE rahmeten, inneKE entel Vehhab.”
(3.Âl-i ‹mrân: 8)

Anlam›:
“Rabbimiz, bize hidâyet ettikten (hakikati gösterip
idrak ettirdikten) sonra fluurumuzu (nefsaniyete-egoya)
döndürme ve bize ledünnünden bir rahmet ba¤›flla.
Muhakkak sen Vahhab’s›n.”
AHMED HULÛS‹

Bilgi:
“Mümin’in kalbi Rahmân’›n iki parma¤› aras›ndad›r”
Hadîs’inin iflaret etti¤i flekilde, kalplerimiz yani bilincimiz
her an ilâhî kudrete tabiidir. Bu sebeple ne kadar gerçe¤e
ermifl olursak olal›m, her an o gerçekten sapmak müm-
kündür. ‹flte bu dua, hâline güvenmeyip, ilâhî inayeti talep
içindir.
Bu duaya devam, kiflinin saâdet hâli üzere ölümü tat-
mas› için iyi bir iflaret olarak de¤erlendirilebilir... Çünkü
›srarla devam edilen dua icabet iflâreti tafl›r.
Namazlarda son oturuflta, salâvatlardan sonra okun-
mas› flâyân› tavsiyedir.

229

Okunuflu:
“Rabbena ma halakte haza bat›la * sübhaneKE fek›na
azaben nar; Rabbena inneKE men tüdh›linnare fekad ah-
zeytehu, ve ma lizzalimiyne min ensar; Rabbena innena
semi’na münadiyen yünadiy lil iymani en aminu Bi Rab-
DUA VE Z‹K‹R

biküm fe amenna * Rabbena fa¤fir lena zünubena ve kef -


fir anna seyyiatina ve teveffena maal’ebrar; Rabbena ve
ati-na ma veadtena alâ RusuliKE ve la tuhzina yevmel k›-
yameti, inneKE la tuhlifül miy’ad.” (3.Âl-i ‹mrân: 191-
194)

Anlam›:
“...Rabbimiz, bunlar› bofl yere yaratmad›n! Subhan’s›n
(yersiz ve anlams›z bir fley yaratmaktan münezzeh, her an
yeni bir fley yaratma hâlinde olans›n)!! (A盤a
ç›kard›klar›n› de¤erlendirmemenin getirece¤i piflmanl›k-
tan) yanmadan bizi koru” (derler).. Rabbimiz, sen kimi
atefle atarsan onu muhakkak afla¤›lam›fl olursun. Nefsine
230 zulmedenlere hiçbir yard›mc› (kurtar›c›) olmaz!
Rabbimiz, gerçekten biz ‘Hakikatinizi Esmâ’s›yla olufltu-
ran Rabbinize iman edin’ diye imana davet edeni duyduk
ve hemen iman ettik. Rabbimiz, suçlar›m›z› ba¤›flla,
yanl›fllar›m›z› sil; sana ermifl kullar›nla birlikte olarak
yan›na al. Rabbimiz, bize, Rasûllerine vadetti¤ini ver ve
k›yamet sürecinde bizi rezil duruma düflürme! Muhakkak
ki vaadinden dönmeyensin sen.”

Bilgi:
Burada da Allâhû Teâlâ bizlere en k›ymetli dua flekil-
lerini ö¤retiyor.
Ayr›ca, bu flekilde dua edildi¤i takdirde, bu duaya ica-
bet edilece¤i de daha sonraki âyette kesinlikle ifade edil-
AHMED HULÛS‹

mifltir.
Art›k Cenâb-› Hak taraf›ndan icabet sözü verilmifl bir
duaya da devam edemiyorsak, elbette diyecek bir fley kal-
maz.

Okunuflu:
“...Rabbena zalemna enfüsena ve in lem ta¤fir lena ve
terhamna lenekûnenne minel hasiriyn.” (7.A’râf: 23)

Anlam›:
“Rabbimiz! Nefsimize zulmettik... E¤er bizi 231

ba¤›fllamaz ve bize rahmet etmez isen, biz kesinlikle hüs -


rana u¤rayanlardan oluruz.”

Bilgi:
Hazreti Âdem ve Havva, cennet hayat› yaflarken,
kaderlerindeki o mâhut hatay› yapt›ktan sonra, kendilerin-
den sâd›r olan bu fiilin üzüntüsü içinde, yukar›da ifade
olunan biçimde ba¤›fllanma talep ettiler.
Ve bu dualar› kabul olunarak, bir süre dünyada yafla-
d›ktan sonra, yeniden cennet yaflam›na dönme imkân›na
ulaflt›lar.
‹flte Kur’ân-› Kerîm’deki bu dua bize, “nnefse zulmet -
mek” hâlinde ne yapmam›z gerekti¤ini ö¤retiyor.
DUA VE Z‹K‹R

Hayat› nefsine zulmetmekle, yani “nnefs”inde mevcut


olan sonsuz kemâlin hakk›n› yerine getirememek suretiy-
le ona eziyet etmekle geçen bizlere de bu duaya devamdan
baflka bir fley kalm›yor.

Okunuflu:
“...HasbiyAllâhu, lâ ilâhe illâ HUve, aleyhi tevekkeltü
ve Huve Rabbül arflil azîym.” (9.Tevbe: 129)

Anlam›:
232 “Allâh bana yeter! Tanr› yoktur sadece ‘HÛ’! O’na
tevekkül ettim... Arfl-› Azîm’in Rabbi ‘HÛ’dur!”

Bilgi:
Bafl›n›z haks›z yere derde girdi¤i zaman bu âyeti günde
befl yüz veya bin kere okumaya devam ederseniz,
inflâAllâh k›sa zamanda selâmete ç›kars›n›z...
Bu âyetteki duay› ilk okuyan ‹brahim (a.s.)’d›r.
‹brahim Aleyhisselâm Nemrud taraf›ndan yakalatt›-
r›l›p, manc›n›kla atefl da¤›n›n içine f›rlat›ld›¤› zaman, ha-
vadayken Cebrâil isimli melek gelir ve sorar...
— Yâ ‹brahim senin için ne yapmam› istersin?
‹brahim Aleyhisselâm cevap verir:
— Allâh’a güvendim. O bana yeter... Tanr› yoktur O
AHMED HULÛS‹

vard›r! Ben O’na ba¤lan›p, iflimi O’na b›rakt›m... Ki O


Arfl’›n Azîm Rabb›d›r...
‹flte ‹brahim Aleyhisselâm’›n bu flekildeki ifadesinden
sonra mûcize olur; ve ‹brahim Aleyhisselâm yavafl bir
flekilde ateflin içine düfler fakat onu atefl yakmaz... Çünkü,
Kur’ân-› Kerîm’de anlat›ld›¤› üzere “atefl so¤umufl ve
selâmet verici olmufltur” ‹brahim Aleyhisselâm için, Allâh
emri ile... ‹flte, böyle bir mûcizenin meydana gelmesine
vesile olan anlay›fl ve ifade vard›r bu duada...
Bak›n bu dua için ne buyuruyor Rasûlullâh (s.a.v.)
Efendimiz bizlere:
“Kim sabah kalkt›¤›nda ve geceye girdi¤inde Allâh’a
güvendim o bana yeter, Tanr› yoktur, Arfl’›n Azîm Rabbi
olan O vard›r derse; bunu ister s›dk ile söylesin ister YA- 233
LANDAN (inanmayarak) söylesin, yedi defa söyledi¤inde
Allâh ona kâfi gelir...” Ebû Davud.
Dikkat edin!..
Bu hadîs-i flerîf’te çok önemli bir hususa iflaret edi-
liyor!.. Allâh’›n S‹STEM’ine!.. “Allâh’›n düzeninde asla
de¤ifliklik olmaz” âyetiyle de vurgulanan S‹STEME...
Siz belli dualar› veya zikirleri yapt›¤›n›z zaman, inan-
san›z da, inanmasan›z da, o yap›lan çal›flma, ilgili mekâ-
nizmay›, sistemi harekete geçirir ve mutlaka semeresini
verir; demifltik...
‹flte bu hadîs-i flerîf, söylediklerimizin aç›k-seçik
ispat›d›r. “Kifli ister SIDK ile ister yalandan yani inan -
mayarak” yapt›¤›nda denmesi bunun apaç›k göstergesidir.
DUA VE Z‹K‹R

Bu sebeple diyoruz ki, siz inanmasan›z dahi bu zikirle-


re veya dualara bir süre devam edin, söylenildi¤i sistem
üzere... Elbette neticesine ulaflacaks›n›z.
Allâh bize bunun mânâs›na ermeyi ve bu duay› edebil-
meyi nasip etmifl olsun.

Okunuflu:
“...Rabbi inniy euzü BiKE en es’eleKE ma leyse liy
Bihi ’›lm * ve illâ ta¤firliy ve terhamniy ekün minelhasi-
234
riyn.” (11.Hûd: 47)

Anlam›:
“Rabbim! Bilgisine sahip olmad›¤›m (içyüzünü bilme-
di¤im) fleyi senden istemekten sana s›¤›n›r›m! Beni
ba¤›fllamaz ve bana rahmet etmezsen hüsrana u¤rayan -
lardan olurum.”

Bilgi:
Nûh Aleyhisselâm kavmini uyarm›fl, ama kendisini
dinlememifllerdi. O da ald›¤› emri ilâhî üzerine bir gemi
yapt› ve hayvanlardan birer çift ile yak›nlar›n› gemiye
davet etti. Ne çare ki o¤lu ona inanmam›fl ve gemiye de
binmemiflti.
AHMED HULÛS‹

Tûfan bafllad›ktan sonra, seller üzerinde gemi yüzer-


ken, dalgalar›n aras›nda bo¤ulmak üzere olan o¤lunu
gördü ve onun kurtulmas› için ›srarla Rabbine dua etti...
Ama ne çare ki duas›na icabet gelmiyordu...
“... Muhakkak ki o senin ailenden de¤ildir! Muhakkak
ki o (hükmüme karfl› o¤lun konusunda ›srarl› olman)
iman›n gere¤i olmayan bir fiildir! Hakk›nda bilgin
olmayan fleyi benden isteme! Muhakkak ki Ben sana
cahillerden olmaman› ö¤ütlerim...” (11.Hûd: 46)
‹flte bu uyar›dan sonra Nûh Aleyhisselâm, yukar›da
metnini verdi¤imiz özrü, ba¤›fllanmay› ihtiva eden duay›
yapt›...
Bize, burada büyük ders vard›r!.. Birçok akrabam›z
veya daha yak›n›m›z, ailemizden kifliler vard›r ki, gerçe¤i 235
örtmekte, inkârda, tanr› kabulünde inad edip dururlar.
Oysa onlarla her ne kadar kan ba¤›m›z varsa da, ölüm öte-
si yaflam içinde hiçbir yak›nl›¤›m›z mevcut de¤ildir... Bu
sebepten de onlar hakk›nda ›srar etmemiz, ya da onlar›
zorlamam›z abestir. Bize düflen sadece onlar›n hidâyet
bulmas› için Rabbimize dua edip, gerisini O’na b›rak-
makt›r.
Muhakkak ki Allâh’›n takdiri yerine gelecektir...
Öyle ise bize hay›rl› nesil talep etmek düflüyor... Bak›n
o da bize nas›l ö¤retiliyor:
DUA VE Z‹K‹R

Okunuflu:
“...Rabbena heb lena min ezvacina va zürriyyatina
kurre-te a’yunin vec’alna lil müttek›yne imama.”
(25.Furkân: 74)

Anlam›:
“Rabbimiz... Efllerimizden (veya bedenlerimizden) ve
evlatlar›m›zdan (bedenî çal›flmalar›m›z›n semeresinden)
göz ayd›nl›¤› (cennet yaflam›n›) oluflturacaklar› bize ihsan
et; bizi, korunmak isteyenlere uyulas› önder k›l.”

Bilgi:
Evlât isteyen ana-babalara Cenâb-› Hakk’›n ö¤retti¤i
236 bir dua bu... Hay›rl› evlâd› olsun isteyenler, flayet bu
duaya namazlar›ndan sonra devam ederken çocuklar›
olursa, umulur sâlih bir nesil sahibi olurlar.

Okunuflu:
“Rabbic’alniy muk›ymes Salâti ve min zürriyyetiy,
Rabbena ve tekabbel dua’; Rabbena¤fir liy ve li valideyye
ve lil mu’miniyne yevme yekumül h›sab.” (14.‹brahim:
40-41)
AHMED HULÛS‹

Anlam›:
“Rabbim, salât› ikameyi (Esmâ hakikatine yöneliflin
getirisini yaflayanlardan) k›l, beni ve zürriyetimden de
(ikame edenler yarat)! Rabbimiz; duam› gerçeklefltir (Dik-
kat: ‹brahim (a.s.) gibi bir Zât, salât›n ikamesini yaflan-
t›s›n› talep ediyor; bu ne anlam tafl›r, derin düflünmek
gerekir. Ahmed Hulûsi). Rabbimiz, yaflam muhasebesinin
ortaya serildi¤i süreçte, beni, ana-babam› ve iman edenle-
ri ma¤firet eyle!”

Bilgi:
‹brâhim Aleyhisselâm’›n Kur’ân-› Kerîm’de yer alan
bu duas› NAMAZ ile ilgili tek duad›r.
NAMAZI ikâme etmeyi hedef alan bu dua, namaz›n 237
hakikat›na yönelmek isteyenlere özellikle tavsiye olunur...
Namaz vard›r k›l›n›r...
Namaz vard›r ikâme olunur...
Namaz vard›r içinden hiç ç›k›lmaz, daimîdir...
Biz namaz konusuna Abdülkâdir Geylânî
Hazretleri’nin yazm›fl oldu¤u “Risâle-i Gavsiye” isimli
eserin flerhi olan “GAVS‹YE AÇIKLAMASI” isimli kita-
b›m›zda ve “8” numaral› “‹slâm” kasetinde de¤indik.
Arzu edenler namaz hakk›nda genifl ve derinlemesine bil-
giyi buralarda bulabilir.
“Namaz dinin dire¤idir” uyar›s› gere¤ince, Allâh bize
namaza gereken önemi vermeyi ve hakk›n› edâ edebil-
meyi nasip etsin...
DUA VE Z‹K‹R

Tekrâr ediyorum, namaz›n özüne ermeyi dileyenler,


secdelerde bunu talep etsinler...

Okunuflu:
“...Rabbi inni messeniyefl fleytanu binusbin ve azâb;
Rabbi euzü bike min hemezatifl fleyat›yni ve euzü bike
rabbi en yahdurun. Ve hifzan min külli fleytanin marid.”
238 (38.Sâd: 41, 23.Mu’minûn: 97-98, 37.Sâffât: 7)

Anlam›:
Rabbim muhakkak ki fleytan (beden olma fikri) bana
bitkinlik ve azap yaflatt›. Rabbim! (D›flsal ve içsel) fleytan-
lar›n vesveselerinden sana (varl›¤›mdaki koruyucu Esmâ’
na) s›¤›n›r›m. Ve sana (varl›¤›mdaki koruyucu Esmâ’na)
s›¤›n›r›m Rabbim, çevremde bulunmalar›ndan. (Dünya
semâs›n›) kurallara itaatten ç›kan her fleytandan koruduk.

Bilgi:
fiEYTANLARA yani C‹NLERE KARfiI OKUNA-
CAK EN TES‹RL‹ DUALAR… C‹NLER‹N her türlü
zarar veren tesirlerine karfl› Kur’ân-› Kerîm’de bulunan
AHMED HULÛS‹

bir iki dua âyeti, beraberce okundu¤u zaman son derece


tesirli olmaktad›r.
“Sad” Sûresi’nin 41. âyeti olan k›sm› Eyyûb (a.s.)
okumufltur... “Mü’minun” Sûresi’nin 97 ve 98. âyetleri
olan k›sm› ise Cenâb-› Hak taraf›ndan Rasûlullâh
(s.a.v.)’e ö¤retilmifltir.
Saffat Sûresi 7. âyetindeki bölüm ise cinnî ilhamlara
karfl› korunmay› temin etmektedir.
C‹NLER taraf›ndan kand›r›lm›fl bulunan herkes bu
duaya devam hâlinde çok büyük faydalar görür...
MEDYUMLAR, RUHLARLA, UZAYLILARLA
GÖRÜfiTÜKLER‹N‹ SANANLAR, KEND‹N‹ EVL‹YA,
fiEYH veya MEHD‹ zannedenler bu dualara flayet bir süre
devam ederlerse, o zann› oluflturan tüm veriler kesiliverir. 239
Bu duan›n tesirli olabilmesi için birkaç yol vard›r...
1. Kiflinin kendisinin, üzerindeki etki kesilene kadar
her gün sabah ve akflam iki yüz veya üç yüz kere bu duay›
okumas› ve ayr›ca her okuyuflta bir sürahi su içine nefesi-
ni de üfleyerek ve daha sonra da o suyu içerek bünyesini
güçlendirmesi...
2. Güvenilen sâlih birkaç kiflinin bir araya gelerek o
kiflinin üzerine üçyüzer kere okumalar› ve bu arada ortada
genifl a¤›zl› bir kap içinde su bulundurmalar› ve daha
sonra o kifliye peyderpey bu suyu içirmeleri... Mümkünse
o kiflinin kendisinin de bu dualara devam›...
3. Ayr›ca bu kiflinin her gün 41 defa “kul euzü birab-
bil felâk” ve “kul euzü birabbin nâs” Sûrelerini sabah
DUA VE Z‹K‹R

akflam okumas›.
fiayet bunlar›n hepsi bir arada yap›l›rsa daha kolay
neticeye ulafl›l›r...
Burada flunu da belirtmeden geçmeyelim...
Gerek “Âyet’el Kürsî” ve gerekse “muavvizeteyn”
denilen “Kul Euzüler” pasif korunma sistemleridir.
Kiflinin beyin gücünü kuvvetlendirmeye, ruh gücünü kuv-
vetlendirmeye ve koruyucu manyetik kalkan içine almaya
yarayan formüllerdir...
Yukar›da verdi¤imiz âyetler ise tamam›yla aktif for-
müldür... Yani kifli bu dualara devam etti¤i zaman; o kifli-
nin beyni lazer tabancas›n›n ›fl›n› gibi, fakat çevresine
yayg›n olarak öyle bir ›fl›nsal yay›n yapmaktad›r ki; bun-
240 dan bütün C‹NLER rahats›z olmakta ve uzaklaflma zorun-
lulu¤unu hissetmektedirler.
Burada ayr›ca flu hususu da belirtmeden geçmeyelim:
C‹NLER‹N musallat oldu¤u kifliler ve C‹NLER‹N
çeflitli etkileme sistemleri hakk›nda “RUH, ‹NSAN, C‹N”
isimli kitab›m›zda ve “RUH, C‹N, MELEK” isimli video
kasetimizde son derece genifl kapsaml› bilgi vermeye
çal›flt›k; ‹lâhî lütfu inayet neticesinde... Burada flunu da
özellikle vermek istiyorum:
C‹NLER‹N etkisi alt›nda olan kifliler, bu dualar› oku-
maya bafllad›klar› zaman, önce içlerinde büyük s›k›nt› du-
yarlar. Hatta b›rak›n kendilerinin okumas›n›; çevresinde-
kiler okumaya bafllasa, hemen oradan uzaklaflmak isterler.
Bunun sebebi, bilinçleri d›fl›nda kendilerini elegeçir-
AHMED HULÛS‹

mifl olan cinlerin o dalgalardan zarar görerek uzaklaflmak


istemeleri ve onlar› da yanlar›nda götürmeyi arzulama-
lar›d›r.
S›k›nt›n›n arkas›ndan, atefl basmas›, tepeye atefl
ç›kmas› gibi hâller hissedilir, avuç içlerinde terlemeler gö-
rülür... Cinlerin etkisi sonucu; adrenalin salg›s›n›n kana
kar›flmas› neticesi hissedilen fleylerdir bunlar...
fiayet kifli bütün bunlara dayanabilir ve kendisi de dua-
ya devam edebilirse, birkaç gün içinde bu s›k›nt›lar› azal›r
ve rahatlamaya bafllar... Bütün mesele, kiflinin iradesini
kullan›p, direnebilmesi ve korkuyu atabilmesindedir.
Bu bahsetti¤imiz dualar›n tatbiki için de, bize göre,
hiçbir hocaya gidip para kapt›rman›n âlemi yoktur!.. Kifli-
nin kendisi veya güvendi¤i yak›n dostlar›, bunu rahatl›kla 241
yapabilirler.
Allâh cümlemizi bu konuda bilinçlendirsin ve
C‹NLER’in elinde oyuncak olup, elâleme rüsvây olmak-
tan korusun.

Okunuflu:
“...Lâ ilâhe illâ ente subhaneKE inniy küntü minez
zâlimiyn.” (21.Enbiya: 87)

Anlam›:
“Tanr› yok (benli¤im yok); sadece Sen (hakikatimi
DUA VE Z‹K‹R

oluflturan EL Esmâ mânâlar›n)! Senin (Esmâ mânâlar›n›


a盤a ç›karan olarak bu ifllevimle) tespihindeyim!
Muhakkak ki ben nefsime zulmettim.”

Bilgi:
Bak›n bu hususta Rasûl Aleyhisselâm ne buyuruyor:
“Zün Nun (Yunûs Aleyhisselâm) bal›¤›n karn›nda iken
‘Lâ ilâhe illâ ente Subhaneke inniy küntü minez zalîmîn’
diye dua ederdi. Bir fley hakk›nda bunu okuyan müslüman
yoktur ki, Allâh onun duas›n› kabul etmesin.”
Yunûs Aleyhisselâm Kur’ân-› Kerîm’in “Enbiya”
Sûresi’nin 87. âyetinde belirtilen flekilde, bu duaya devam
ederek, yapt›¤› bir yanl›fltan dolay› ba¤›flland›... Sonra da
242 o devir flartlar›na göre yüz bin kifliden fazla olan büyük bir
toplulu¤a hidâyet ulaflt›rd›.
Dünya flartlar› ve flartlanmalar› içinde, âdeta bal›k
karn›nda bo¤ulmak üzere olan insan gibi, s›k›nt› içinde
olanlara çok büyük ferahl›k ve kurtulufl getirecek olan bir
tespihdir, duad›r bu âyet...
‹leride tavsiyemiz olan çeflitli zikir formülleri içinde de
yer alan bu duaya günde üç yüz defa çekmek suretiyle
devam edenler çok büyük fayda görürler. Kesinlikle
devam edin.
AHMED HULÛS‹

Okunuflu:
“...Rabbiflrah liy sadriy; Ve yessirliy emriy.” (20.Tâhâ:
25-26)

Anlam›:
“Rabbim, fluuruma genifllik ver (bunlar› hazmedebile-
yim ve gere¤ini uygulayabileyim)... ‹flimi bana kolay-
laflt›r.”

Bilgi:
Musa Aleyhisselâm’›n duas›n›n bir k›sm›d›r
yukar›daki bölüm... Yap›lan çal›flmalara göre görülmüfltür
ki, günde üçyüz defa çekenlerde bir süre sonra iç s›k›lma-
lar›, daralmalar ortadan kalkmakta, daha haz›ml› olun- 243

makta ve ifller yoluna girmektedir.


Yan›s›ra “Elem neflrah leke sadrek” âyeti de üç yüz de-
fa okunursa, tesiri çok daha k›sa zamanda da görülebilir.
‹ç s›k›nt›lar›ndan yak›nan, içe kapan›k, huzursuz, bu-
nal›ml› kiflilere bu formül yan›s›ra “Bâs›t” ismi de bin se-
kiz yüz kere çekilmek suretiyle bir üçlü tertip fleklinde
tavsiye edilir.
DUA VE Z‹K‹R

Okunuflu:
“Ve in yemseskellahu Bidurrin fela kâflife lehu illâ HU
* ve in yüridke Bihayrin fela radde li fadliH‹, yus›ybu
Bihi men yeflau min ›badiH‹, ve ‘HU’vel ⁄afurur
Rahîym.” (10.Yunus: 107)

Anlam›:
“Allâh sende bir s›k›nt› a盤a ç›kar›rsa, onu O’ndan
baflka kald›racak yoktur! E¤er sende bir hay›r irade eder -
se, O’nun lütfunu geri çevirecek de yoktur! O, lütfunu kul -
lar›ndan diledi¤ine nasip eder... O Gafûr’dur, Rahîm’dir.”

Bilgi:
244 “Yunus” Sûresi’nin 107. âyeti olan bu metin iç
s›k›nt›s›na düflenler, bir derdi s›k›nt›s› olanlar taraf›ndan
günde yüz defa okunursa büyük yarar sa¤larlar. K›sa süre-
de Allâh o dertlerinden, s›k›nt›lar›ndan selâmete ç›kart›r.
Kime böyle Allâh’a yönelmek kolaylaflt›r›l›rsa, s›k›n-
t›dan kurtulmak da ona yak›nd›r elbet!..

Okunuflu:
“...Rabbirhamhüma kema Rabbeyaniy sa¤›yra.”
(17.‹srâ: 24)
AHMED HULÛS‹

Anlam›:
“Rabbim... Merhamet et onlara (anne ve babama),
küçükken beni terbiye ettikleri gibi.”

Bilgi:
‹nsan üzerindeki en büyük hak anne ve baba hakk›d›r...
Dünyada varolufl vesilesi olan anne-baba hakk›n›n bir
evlâd taraf›ndan ödenebilmesi çok güçtür.
Ama bu âyeti kerîmede onlar için yapabilece¤imiz
dilde çok kolay fakat mânâda çok de¤erli bir duay› ö¤re-
tiyor Cenâb-› Hak bize...
fiayet ana-babam›z›n hakk›n› bir nebze olsun ödeme
sorumlulu¤una haiz bir vicdan›m›z varsa, dualar›m›zda
mutlaka bu dört kelimeye de yer verelim. 245

Okunuflu:
“...Rabbi evz›’niy en eflküre n›’metekelletiy en’amte
aleyye ve alâ valideyye ve en a’mele salihan terdahu ve
asl›h liy fiy zürriyyetiy* inniy tübtü ileyke ve inniy minel
müslimiyn.” (46.Ahkaf: 15)
DUA VE Z‹K‹R

Anlam›:
“Rabbim... Bana ve ana-babama lütfun olan nimetlere
flükretmemi, raz› olaca¤›n yararl› fiiller yapmam› nasip et.
Benim zürriyetime de salâh› nasip et... Ben sana tövbe
ettim ve muhakkak ki ben Müslimlerdenim!”

Bilgi:
Yukar›daki duay› ihtiva eden âyeti kerimenin
(46.Ahkaf: 15) inzâline sebep Hazreti Ebû Bekir S›ddîk
(r.a.)’d›r.
Ailesinin de müminlerden olmas› yolunda bu flekilde
yapt›¤› dua Cenâb-› Hak taraf›ndan kabul olmufl ve bu
durum, iflbu âyet ile de tasdik olmufltur.
246 Ayn› duaya biz de devam edersek, ailemizin ve nesli-
mizin kurtuluflu için çok hay›rl› bir ifl yapm›fl oluruz…
Namaz ard›ndan yap›lan dualar içinde bu duan›n da yer
almas›n› özellikle tavsiye ederiz.

Okunuflu:
“‹nne rabbiy yebsutur r›zka limen yeflau ve yakdiru leh
ve ente hayrur raz›kiyn.”

Anlam›:
“Rabbim, flüphesiz ki sen diledi¤inin r›zk›n› geniflletir,
AHMED HULÛS‹

diledi¤inin de daralt›rs›n. En hay›rl› r›z›k ihsan edicisin.”

Bilgi:
Daha önce metnini verdi¤imiz “Âl-i ‹mrân” Sûresi’nin
26-27. âyetleri olan “Allâhümme mâlikel mülk” duas›yla
birlikte bu duaya devam edilirse, r›z›k s›k›nt›s› çekenler
çok fayda görürler. Bu duan›n günde üç yüz defa okun-
mas› tavsiye olunur.

Okunuflu: 247

“...Rabbi edh›lniy müdhale s›dk›n ve ahricniy muhrace


s›dk›n vec’al liy min ledünke sultanen nas›yra.” (17.‹srâ:
80)

Anlam›:
“Rabbim, girdi¤im yere s›dk hâlinde girdir ve ç›kt›¤›m
yerden s›dk ile ç›kart; ledünnünden zafere erdirici bir
kudret olufltur bende!”

Bilgi:
Kur’ân-› Kerîm’deki çok önemli dualardan biridir
bu… Giriflilen ifle s›dk ile girmeyi, o iflten s›dk üzere ta-
mamlanm›fl olarak ve o iflte baflar›ya ulaflmak için özel ila-
DUA VE Z‹K‹R

hî güçle donanmay› talep etmeyi ö¤retiyor Cenâb-› Hak


bizlere…
S›dk; sadakat do¤ruluk, teslimiyet iyi niyet, güvenirli-
lik gibi kavramlar› içine alan bir kelimedir. Hazreti Ebû
Bekir’e “s›ddîk” denilmesi de iflte bu özelliklerin hepsinin
onda mevcut olmas› dolay›s›ylad›r. Bütün bu özelliklerle
bezenmifl olarak bir ifle giriflmek veya bir ortama girmek,
elbette ki baflar›l› olman›n birinci basama¤›d›r. ‹kinci ba-
samak ise, ilâhi güçle destekli olmakt›r ki, bunun ne kadar
önemli oldu¤unu ehli bilir…
Allâh, yolunda çal›flt›¤›m›z sürece indinden bir güçle
bizi desteklesin ve baflar›dan baflar›ya kofltursun!..

248

Okunuflu:
“...Rabbena atina min ledünKE rahmeten ve heyyi’
lena min emrina rafleda.” (18.Kehf: 10)

Anlam›:
“Rabbimiz (hakikatimiz olan Esmâ bileflimimiz) bize
ledünnünden (asl›n olan mutlak El Esmâ mertebesinden
a盤a ç›kan özel bir kuvve ile) bir rahmet (lütfunla olu-
flacak bir nimet) ver ve bize (bu) iflte bir kemâl hâli olufl-
tur.”
AHMED HULÛS‹

Bilgi:
Bu âyette de Cenâb-› Hak bize, ifllerimizde baflar›l›
olmam›z için DUA etmemiz gereklili¤ini ö¤retiyor…
Ayr›ca, baflar› niyaz›nda bulunurken, Allâh’›n
“‹ND‹NDEN” yani ZÂTÎ rahmetinden talep etmemiz yo-
lunda uyar›da bulunuyor…
Öyle ise bu iflareti iyi de¤erlendirip, “‹ND‹NDEN”
diyerek talep edelim, ZÂT‹ s›fatlar›yla alâkal› konularda,
‹lim, Rahmet, Kudret gibi…

Okunuflu: 249

“...Rabbi la tezerniy ferden ve ente hayrul varisiyn.”


(21.Enbiya: 89)

Anlam›:
“Rabbim... Beni hayatta tek bafl›ma b›rakma (bir vâris
ihsan et)! Sen vârislerin en hay›rl›s›s›n.”

Bilgi:
Zekeriya (a.s.) ihtiyarlam›fl ve buna ra¤men hâlâ bir
çocu¤u olmam›flt›…
Bunun üzerine yukar›da nakletti¤imiz flekilde dua etti
Rabbine…
DUA VE Z‹K‹R

Ve duas› kabul edilerek Yahya ismini koydu¤u bir


o¤ula kavufltu…
Bu, ‹sa (a.s.)’›n geliflini müjdeleyen Yahya (a.s.) idi…
Çocu¤u olmay›p da ›srarla çocuk isteyenlerin, bu
duaya devamlar› çok faydal› olur… Gece yar›s›ndan sonra
birkaç gece, ileride tarif etti¤im, “Hâcet namaz›” k›l›n›r,
ard›ndan da bin defa bu duaya devam edilirse, umar›m
Allâhû Teâlâ bir kolayl›k ihsan eder.

250
AHMED HULÛS‹

32

RASÛLULLÂH’A SALÂVATLAR

251

Okunuflu:
“‹nnallâhe ve melâiketehu yusallûne âlennebîy ya
eyyühelleziyne âmenû, sallû aleyhi ve sellimu tesliyma”

Anlam›:
“Muhakkak ki Allâh ve melekleri, nebisine çok salât
ederler… Ey iman edenler, siz de O’na salât edip lây›kiyle
selâm verin…”

Bilgi:
Efendimiz, Rasûlümüz, basiretimizin nûru, Allâh’›n
habibine salâvat getirmemiz yukar›daki âyetî kerîme ile
DUA VE Z‹K‹R

bize emrolunuyor…
Niçin bu böyle?
Buyuruyor ki Rasûlullâh (s.a.v.):
“‹NSANLARA fiÜKRETMEYEN HAKK’A fiÜK -
RETM‹fi OLMAZ.”
‹flte bu aç›klama, tasavvufun en derinliklerine ait bir
gerçe¤i bizim basiretimiz önüne sermekte; flayet biraz
olsun kalp gözümüzü örten perdelerden kurtulmufl isek!..
“ALLÂH MUHS‹NLERE ‹HSÂN ED‹C‹D‹R.”
Âyetinin inceli¤ine vâk›f olursak, anlar›z ki, herhangi bir
ihsan ediciden o fleyi bize ihsan eden Allâh’t›r! Ve bize o fle-
yi ihsan eden Allâh’a flükür de; ancak, ihsan etti¤i mahâlle
flükretmekle mümkündür! Aksi hâlde biz, gerçek verene de-
252 ¤il; hayalimizde yaratt›¤›m›z TANRI’ya flükretmifl oluruz!
Allâh, mutlak gerçe¤i bize göstermek ve idrak ettirmek
için Rasûlullâh (s.a.v.) ile bize ihsanda bulundu¤una göre;
Rasûl-u Ekrem’e flükür Allâh’a flükür olacakt›r!..
Bu kitap, bu iflin derinliklerini göstermek için yaz›lmad›-
¤›ndan; görevi sadece gerçek ve tek kap› olan DUA ve Z‹K‹R
kap›s›n› tan›tmak oldu¤undan; biz dönelim mevzuumuza.
‹flte bu yüzdendir ki, biz, Rasûlullâh Aleyhisselâm’a
flükürle emrolunduk Kur’ân-› Kerîm âyeti ile; yani Rabbi-
miz olan âlemlerin Rabb› Allâh emri ile. Ve iflte,
Rasûlullâh dahi, bu emir dolay›s›yla, flükredilenin kim
oldu¤unun bilgisiyle, kendisine çokça salâvat getirilmesi
yolundaki afla¤›da nakledece¤imiz konuflmalar› yapt›
çeflitli zamanlarda;
AHMED HULÛS‹

“Burnu yere sürtülsün o kiflinin ki, yan›nda benim


ismim an›l›r da, üzerime salât etmez!..”
“Her cimriden daha cimri olan adam yan›nda
an›ld›¤›m zaman, bana salât etmeyendir…”
“Her DUA semâya yükselmekte güçsüzdür; bana salât
edince gücüne kavuflur, yükselir (icabet makam›na)...”
“Kim bana bir kere salât ederse, Allâh ona on kere sa-
lât eder; onun on günah›n› siler; onu on derece yükseltir.”
“‹nsanlardan bana en yak›n olan› bana en çok salât
getirendir.”
“Kim bana salât getirmeyi unutursa, ona cennetin yolu
unutturulur.”
“Kim kabrimin yan›nda bana salât ederse, ben onun
sesini iflitirim. Kim uzaktayken benim üzerime salât geti - 253
rirse, o bana ulaflt›r›l›r…”
“DUA eden kimse, Nebilere ve Rasûllere salât etme-
dikçe, duas› perdelidir.”
“Allâh’›n yeryüzünde seyahat eden melekleri vard›r
ki, onlar bana ümmetimden selâm tebli¤ ederler…”
“Bana salât edenlere Cenâb-› Hak s›rat üzerinde bir
nûr ihsan eder… Ehli nûr ise ehli nârdan olmaz!..”
“Hangi topluluk bir yerde oturur da, Allâh’› zikretme -
den, bana salât getirmeden oradan kalk›p giderlerse, üstle-
rine Allâh’tan hasret siner!..”
“Her biriniz Allâh’tan bir dilekte bulunmak istedi¤i
zaman, evvela O’na flan›na yak›fl›r flekilde hamd etsin,
sonra Rasûlüne salât etsin, ondan sonra duas›n› yaps›n. Bu
DUA VE Z‹K‹R

amac›na ulaflmak için daha elverifllidir…”


“Cuma günleri benim üzerime salât›n›z› ço¤alt›n…
Zira, sizin salât›n›z bana o gün arz olunur.”
“Her kim cennette bana yak›n olmak istiyorsa, o nis-
pette bana salât etsin!..”
“Cebrâil’le bulufltum... Bana flöyle dedi: Sana müjdele-
rim ki, Allâh; kim sana salât ederse, ben ona salât ederim;
kim sana selâm verirse ben ona selâm ederim, buyurdu...”
“Sahabeden bir zât, Rasûlullâh (s.a.v.) ile flöyle
konufltu:
— Yâ Rasûlallâh, ben senin üzerine çokça salâvat geti-
riyorum… Buna zaman›m›n ne kadar›n› ay›ray›m?..
— Diledi¤in kadar›n›!
254 — Dörtte biri nas›l?..
— Diledi¤in kadar›n› yap… Art›r›rsan senin için daha
hay›rl›d›r!..
— Üçte biri nas›l?..
— Diledi¤in kadar yap... Art›r›rsan senin için daha ha-
y›rl› olur!..
— Yar›s›n› ay›rsam zaman›m›n?..
— Diledi¤in kadar yap… Art›r›rsan senin için daha
hay›rl› olur…
— Ya zaman›m›n hepsini ay›r›rsam salâvata?..
— Bu takdirde yeter, günahlar›n ba¤›fllan›r!..”
Salâvat okuman›n ne kadar de¤erli oldu¤u hakk›nda,
bu nakletti¤imiz hadîs-i flerîfler umar›m bir fikir vermifl-
tir! Konunun önemi hakk›nda biraz düflünelim isterseniz.
AHMED HULÛS‹

Art›k herkes, kendi anlay›fl›na göre elbette bu hususu


de¤erlendirecektir... fiimdi biz gelelim, size tavsiye edece-
¤imiz baz› salâvat› flerîfelere…

Okunuflu:
“Cezallâhu anna seyyidenâ Muhammeden ma huve
ehluh.”

Anlam›:
“Allâh’›m Efendimiz Muhammed’e lây›k oldu¤u flekil -
de ihsanda bulun bizim taraf›m›zdan, biz onu de¤erlendir-
mekten âciziz…”
255
Bilgi:
Bu salâvat› bize ö¤reten Bizâtihi Hazreti Rasûl
Aleyhisselâm… Hadîs-î flerîfte buyuruyor ki:
“Her kim bu flekilde derse, yetmifl melek, bin sabah
ona ecir yazar.”

Okunuflu:
“Allâhümme salli alâ men ruhuhu mihrabül ervahi vel
DUA VE Z‹K‹R

melâiketi vel kevni; Allâhumme salli alâ men huve


imamül enbiyâi vel mürseliyn; Allâhumme salli alâ men
huve imamu ehlil Cenneti ibâdillahil mü’miniyn.”

Anlam›:
“Bütün ruhlar›n, melâikenin ve var olanlar›n mihrab› olan
o yüce ruha salât eyle Allâh’›m; bütün Nebilerin ve
Rasûllerin imam› olan o zâta salât eyle Allâh’›m; Allâh’›n
kulu olan bütün cennet ehlinin önderi olan zâta salât eyle
Allâh’›m…”

Bilgi:
Bundan üç yüz sene evvel zaman›n “GAVS”› olan
Seyyid Abdülaziz Ed Debba¤ , bu manevî görevi
256 dolay›s›yla, bütün “D‹VAN” (1) toplant›lar›na da kat›l›rd›.
‹flte bu toplant›lardan birinde, Rasûlullâh (s.a.v.)’in
k›z› olan Hazreti Fât›ma (r.a.)’a ile aras›nda cereyan eden
olay› flöyle anlat›yor:
“ D ‹ V A N ” t o p l a n t › l a r › n d a n b i r i n d e y d i k . .. B e n ,
Rasûlullâh Efendimiz’in sa¤›nda oturuyordum di¤er arka-
dafllarla beraber... Karfl› tarafta da baz› kad›n evliyalar ile
di¤er mânâ büyükleri oturuyordu…
Derken Hazreti Fât›ma geldi ve onlar›n önüne oturarak,
cennet lisan› ile flu salâvat› flerîfeyi okudu ... Cennet
lisan›ndan her bir kelime veya cümle bir harf ile ifade ede-
bilir... Kur’ân-› Kerîm’in baz› sûre bafllar›nda yer alan
Elif, lâm, mim, nun, ra, ta, ha, gibi harfler dahi bu cennet
lisân›ndand›r. Bu flekilde okunan bu salâvat› dinledikten
(1) “D‹VAN” hakk›nda bilgi “‹NSAN VE SIRLARI” kitab›m›z›n “R‹CÂL‹
GAYB” bölümünde mevcuttur.
AHMED HULÛS‹

sonra, yan›na gidip sordum Hazreti Fât›ma’ya…


— Nedir bu salâvat›n ecri yâ Fât›ma?.. Cevap verdi:
— Her kim bu salâvata devam ederse, onun hakk›n›
ödemeye yeryüzündeki bütün a¤açlar, yapraklar, tafllar ve
molozlar mücevher olsa, gene de yetmez!..
Bu kadar büyük ecri olaca¤›na inanamad›m!.. Hemen
Rasûlullâh (s.a.v.)’in yan›na gittim ve sordum, buyurdu ki:
— Fât›ma söylemifl ya, daha ne istiyorsun!.. Aynen
O’nun dedi¤i gibi!..
Bunun üzerine ilk iflim, bu salâvat› flerifeyi Arapçaya
çevirmek oldu.
‹flte size yukar›da nakletmifl oldu¤um salâvat, böyle bir
toplulukta, böyle bir zevât aras›nda tespit olmufltur… Ar-
t›k siz bu salâvat› nas›l arzu ederseniz öyle de¤erlendi- 257
rin… Hiç olmazsa günde yüz defa okumaya çal›flal›m.

Okunuflu:
“Allâhumme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli
seyyidina Muhammed kad dâkat hiyletiy edrikniy Yâ
Rasûlâllah.”

Anlam›:
“Allâh’›m Efendim Muhammed’e ve O’nun ehline
salât eyle… Çok s›k›nt›m var, bana yard›m et yâ
Rasûlallâh…”
DUA VE Z‹K‹R

Bilgi:
Birçok s›k›nt›lar› olan nice insan befl vakit namazdan
sonra yüz yirmi befl defa bu salâvat› flerîfeye devam etmek
suretiyle s›k›nt›lar›ndan azâd olmufllar... Muhakkak ki
Rasûlullâh’tan O’nun ruhaniyetinden yard›m istemek çok
güzel bir fley. O’na yüzümüz olmasa bile , dünyada ve âhi-
rette O’ndan baflka kime s›¤›n›p, flefaat talep edece¤iz ki!

Okunuflu:
“Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidina
Muhammedin adede halk›ke ve r›dâe nefsike ve zinete
258
arfl›ke ve midade kelimatik…”

Anlam›:
“Allâh’›m, Efendimiz Muhammed’e halkettiklerinin
adedince, sen râz› olana kadar ve arfl›n›n a¤›rl›¤›nca ve
kelimelerin adedince selâm ve bereket ihsan eyle!..”

Bilgi:
Bu flekilde tespihât yap›lmas›n› Hazreti Rasûllull âh
Aleyhisselâm, efline ö¤retmiflti… Ayn› kelimeler ile
Rasûllulâh’a salâvat yap›l›rsa bunun ne kadar büyük
kazançlar getirece¤ini hiç kimse tahmin edemez… Hiç
de¤ilse günde yüz defa çekebilsek!..
AHMED HULÛS‹

Okunuflu:
“Allâhümme salli alâ seyyidina ve mevlâna
Muhammed’in fleceretil aslin nuraniyyeti ve lem’âtil kab - 259

zatir rahmaniyyeti ve efdalil haliykatil insaniyyeti ve


eflrefis suveril cismaniyyeti ve menbâil esrâril ilâhiyeti ve
hazainil ulûmil ›st›faiyyeti, sahibil kabdatil asliyyeti ver
rütbetil âliyyeti, vel behcetis seniyyeti men in derecat; en
nebiyyûne tahte livâihi fehüm minhü ve ileyhi ve salli ve
sellim aleyhi ve alâ âlihi vesahbihi adede mâ halakte ve
razakte ve emette ve ahyeyte ilâ yevmin teb’asu men
efneyte ve salli ve sellim aleyhi ve aleyhim tesliymen
kesiyra.”

Bilgi:
Zaman›n›n en önde gelen evliyaullâh›ndan olan Seyyid
Ahmed Bedevî Hazretlerinin tertiplemifl oldu¤u bu
DUA VE Z‹K‹R

salâvat› flerîfenin flöyle bir olay› vard›r…


Bir zât› muhterem, Efendimiz’e salâvatlar› ihtiva eden
“Delâili Hayrât” kitab›n› tam on dört kere okumufl, bir gün
içinde… Ve o huzur veren yorgunluk ile uykuya dalm›fl!..
Rüyas›nda Efendimiz Aleyhisselâm’› görmüfl ve ken-
disine flöyle denilmifl:
“On dört kere Delâili okuyaca¤›na bir kere bu salâvat›
okusayd›n, sana kâfi gelirdi!..”
Düflünün Delâili Hayrat kitab› yüzlerce salâvat› flerî-
feyi ihtiva eden bir salâvat koleksiyonudur!.. Ve çok
de¤erli bir eserdir. Böyle bir koleksiyonu on dört kere
okumaktan daha de¤erli olarak anlafl›l›yor bu salâvat…
Hiç olmazsa günde bir kere okusak!
260

Okunuflu:
“Allahumme salli alâ seyyidina Muhammedin bahri
envarike ve ma’deni esrârike, ve lisâni huccetike ve arûsi
AHMED HULÛS‹

memleketike ve imam› hazretike ve t›razi mülkike ve


hazâini rahmetike ve tariyki fleriâtikel mütelezzizi bitevhi-
dike insani aynil vücûdi ves sebebi fiy külli mevcûdin
ayni â’yâni halk›kel mütekaddimi min nuri z›yâike; salâ-
ten tedûmu bidevamike ve tebkâ bibekâike, lâ münteha
lehâ dûne ilmike, salâten turd›yke ve turdiyhi ve terda
biha anna yâ Rabbel âlemiyn.”

Bilgi:
Ruhaniyet kazanmak isteyenlere bu salâvat ehemniyet-
le tavsiye ederiz. Zira, bu salâvat› flerîfeye Bât›n âleminin
Sultan› Hazreti Âli Efendimiz devam ediyordu ve de¤eri-
nin yetmifl bin salâvata denk oldu¤unu kendileri söylemifl-
lerdi... ‹lim, hikmet flehrinin kap›s› olarak tavsif edilen 261
Zât›n devam etmekte oldu¤u salâvat›n de¤erini ne kadar
idrak edebiliriz, bilemiyorum...

Okunuflu:
“Allahumme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen
tâmmen alâ seyyidina Muhammedinilleziy tenhallü bihil
ukadu ve tenfericü bihil kürebü ve tukda bihil havâicü ve
DUA VE Z‹K‹R

tunalü bihir re¤aibu ve hüsnül havâtimi ve yüsteskâl


¤amamü bivechihil keriym ve alâ âlihi ve sahbihi fiy külli
lemhatin ve nefesin biadedi külli ma’lumin lek.”

Bilgi:
Halk›m›z aras›nda çok bilinen bu salâvat› flerîfeyi yeni
ö¤renmek isteyenler için buraya dahil ettim. Zor iflleri,
dertleri olanlar toplan›p aralar›nda okunma say›s›n› taksim
etmek suretiyle toplam 4444 kere bu salât› okuyarak çare
niyaz ederler. Çok tecrübe edilmifl ve murada nâil olun-
mufltur.

262

Okunuflu:
“Allahumme rabbe hazihid da’vetit tâmmeti, ves
salâtil kâimeti, âti Muhammedanil vesiylete vel faziylete
ved derecater refiy’ate veb’ashu makamen mahmuda, el-
leziy veattehu inneke lâ tuhliful miy’ad…”

Bilgi:
Rasûlullâh (s.a.v.) buyuruyor ki;
“Her kim konuflmadan ezan› dinler ve kelimelerini
tekrarlar, ard›ndan da bu duay› okursa âhirette o kifliye
AHMED HULÛS‹

flefaatim farz olur.”


Muhakkak ki her mümin, hele hele büyük günah sahip-
leri flefaati Rasûlullâh’a çok ihtiyaç duyacaklar… Ö¤renip
de devam etsek ezan okundukça!..

Okunuflu:
“Allahumme salli alâ Muhammedin ve Ademe ve
Nuhin ve ‹brahiyme ve Musa ve ‹sa ve ma beynehum
minen nebiyyiyne vel mürseliyn, salâvâtullâhi ve
selâmuhu âleyhim ecma›yn.” 263

Bilgi:
Rasûlullâh (s.a.v.)’in ö¤retti¤i bu salâvat› Hazreti Âifle
(r.a.)’a naklediyor;
“Her kim gece uyumadan evvel bu salâvat› okursa,
yeryüzüne gelmifl geçmifl ne kadar Nebi ve Rasûl varsa,
hepsi de ona flefaatçi olurlar âhirette.”
Kim gelmifl geçmifl bütün Nebi ve Rasûllerin flefaatini
istemez ki? Öyle ise, geceleri yatmadan önce bir kerecik
okuyuverelim…
DUA VE Z‹K‹R

264
AHMED HULÛS‹

33

RASÛLULLÂH
ALEYH‹SSELÂM’DAN
ÜÇ AÇIKLAMA
265

fiimdi de size Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n üç konuda


yapt›¤› önemli aç›klamalar› nakletmek istiyorum.
Birinci aç›klamas› “SABIR” konusunda…
Muâz bin Cebel (r.a.) naklediyor bize bu aç›klamalar›:
Rasûlullâh (s.a.v.) bir adam›n “Allâh’›m senden SABIR
isterim!..” diye dua etti¤ini iflitince hemen ekledi:
— Sen Allâh’tan BELÂ istedin!.. ÂF‹YET iste!..
Bu çok önemli bir uyar›… Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n
bize iflaret etti¤i gerçek flu: Bir insan Allâh’tan SABIR
istedi¤i zaman, fark›nda olmadan demektir ki, “Bana belâ
ver de sabredeyim”… ‹flte bunun için sab›r istemeyi men
DUA VE Z‹K‹R

ediyor Rasûl-i Ekrem ve onun yerine “Afiyet iste” diyor!

Gelelim ikinci uyar›ya...


Rasûlullâh (s.a.v.) gene bir adam›n dua etti¤ini duydu,
adam flöyle diyordu:
“Yâ Zel Celâli vel ikram…”
Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki:
— Sana icabet edildi... ‹ste istedi¤ini!
Burada da, dua s›ras›nda, “Zül Celâli vel ikram” ismiy-
le duaya bafllaman›n faydas›na iflaret ediliyor ve bu keli-
menin zikrinin getirece¤i faydalar konusunda uyar›l›yoruz.

266
Ve üçüncü aç›klama…
Rasûlullâh (s.a.v.) bir adam›n dua etti¤ini iflitti ki adam
flöyle diyordu:
“Allâh’›m, senden nimetin tamam›n› isterim!”
Sordular:
“Nedir nimetin tamam› ki?”
Adam cevap verdi:
“Ben bir duada bulundum… Ve bu dua sebebiyle hay›r
beklerim… (nimet nas›l tamam olur bilemiyorum.)””
Aç›klad› Rasûlullâh (s.a.v.):
— Nimetin tamam olmas›, cehennemden kurtulufl ve
cennete girifltir!..
Umar›m bu üç hususu iyi anlar, gere¤ini de ona göre yaflar›z.
AHMED HULÛS‹

34

TESP‹H BAHS‹

“H‹ÇB‹R fiEY HAR‹Ç OLMAMAK ÜZERE, HER fiEY 267


H A M D ‹ Y L E TESP‹H H Â L ‹ N D E D ‹ R . A N C A K , S ‹ Z
ONLARIN TESP‹HLER‹N‹ KAVRAYAMAZSINIZ. O
HOfiGÖRÜLÜDÜR, BA⁄IfiLAYICIDIR.” (17.‹srâ: 44)

“GÖKLERDE VE YERDE NE VARSA, HEPS‹ DE


ALLÂH’I TES P‹H ETMEKTED‹R… O AZÎZD‹R,
HAKÎMD‹R…” (57.Hadîd: 1)

Bilgi:
Evrende var olarak alg›lanan ve alg›lanamayan her ne
varsa, sadece ALLÂH’I TESP‹H ETMES‹ için yara-
t›lm›flt›r… ‹yi veya kötü, güzel ya da çirkin, mükemmel
DUA VE Z‹K‹R

veya mükemmel kabul edilmeyen her ne varsa!..

Bu ön bilgiden sonra flimdi de yukar›daki vurgula-


man›n ifade etti¤i anlam› kavramaya çal›flal›m…
‹lmin, fiillere dönüfl s›n›r› olarak konan “ARfi” isminin
kapsam› alt›ndaki her fley, Allâh isimlerinden bir terkibin
manas›n› ortaya koyan sonsuz-s›n›rs›z varl›klar›
kapsam›na al›r…
Rahmân’›n arfl üzerine “istiva”s› ise, Rahmet eseri ola-
rak tüm mevcudat›n ilahî isimlerin mânâlar›n› a盤a ç›kar-
mak üzere meydana getirilmesidir… Bu varl›klar, hep
“Allâh Rahmeti”nin bir eseridir…
268 ‹flte her “fley”, kendisini meydana getiren Allâh “ismi-
nin” manas›n›n ortaya ç›k›fl›na vesile oluflu yönüyle, her
an, daimî olarak o ilâhî mânâ çevresinde dönüp durmak-
tad›r ki; iflte bu durum o varl›klar›n sürekli “tespihi” ola-
rak aç›klanm›flt›r!..
Bir baflka ifadeyle; biz neyle tavsif edersek edelim, her
fley, kendisini meydana getiren ismin mânâs›n› ortaya
koymak suretiyle kullu¤unu ifa etmektedir ki, bu da
onlar›n tespihleri olmaktad›r.
Tespih, iflte bu anlamda olmak üzere zorunlu olarak
yerine gelmektedir ki, birinci fleklidir!.. ‹kinci flekli ise,
ihtiyarîdir!.. Yani…
Kifli, taklidî veya tahkîkî flekilde tespih eder Allâh’›!..
Taklidî tespih, kiflinin kendisine yap›lan tavsiyelere
AHMED HULÛS‹

uyarak, çeflitli kelimeleri tekrar etmek suretiyle,


yapt›klar›n›n bilincine ermeden yap›land›r.
Bu flekil, kifliye hiç fark›nda olmadan büyük bir ruh
gücü temin eder ve ölüm ötesi yaflam›n de¤iflik afla-
malar›nda çok büyük yarar sa¤lar… Kâbir âleminde, haflr
yerinde, s›rattan geçerken ve cennette!..
Tahkîkî tespihe gelince... Bu zikir, kiflinin söyledi¤inin
bilincine ermesi suretiyle meydana gelir. Neticesi ise, hem
yukar›da bahsetmifl oldu¤umuz büyük ruh gücüne erifl-
mektir; hem de söylenilen kelimelerin mânâlar›n› kendi ö-
zünde çok daha üst boyutlarda hissetmek suretiyle Allâh’›
fevkâlâde mânâlar ile ilham yollu, keflif yollu anlamaya
bafllamakt›r. Bütün bu çal›flmalar s›ras›nda asla flunu hat›r-
dan ç›kartmamak zorunludur ki; Allâh Zât› itibar ›yl a te- 269
fekkürü mümkün olmayan; hat›ra gelen her fleyden
münezzeh varl›kt›r!..

‹flte bu çok özet ön bilgiden sonra gelelim Allâh’›


tespih etme konusunda bize yap›lan tavsiyelere…

Okunuflu:
“Subhanallâhi ve bihamdihi”

Bilgi:
Bu tespih ile ilgili iki hadîs-i flerif nakledece¤im sizlere:
DUA VE Z‹K‹R

Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu:


— Her kim günde yüz kere “Subhanallâhi ve bihamdi-
hi” derse; günahlar› deniz köpü¤ü kadar çok olsa bile,
mahvolur ve ba¤›fllan›r.
Rasûlullâh bir gün yan›ndakilere flöyle söyledi:
— Allâh’›n en çok sevdi¤i kelâm› size bildireyim mi?
— Elbette haber ver yâ Rasûlallâh!..
— Allâh’›n en çok sevdi¤i kelâm “Subhanallâhi ve
bihamdihi” den ibaret olan kelâmd›r.

270
Okunuflu:
“Subhanallahi ve bihamdihi adede halk›hi ve r›zâe
nefsihi ve zinete arfl›hi ve midâde kelimatihi…”

Anlam›:
“Allâh’› halkettiklerinin say›s›, raz› olaca¤›, arfl›n›n
a¤›rl›¤› ve kelimelerinin adedince kendi hamd›yla tespih
ederim.”

Bilgi:
Bu flekilde tespih etmenin ne fayda sa¤lad›¤›n› da
afla¤›daki hadîs-i flerîfte ö¤renelim:
Rasûlullâh (s.a.v.) sabah namaz›n› k›ld›ktan sonra,
AHMED HULÛS‹

Cüveyriye (r.a.)’› namaz k›ld›¤› yerde b›rakarak ç›k›p


gitti... Kuflluktan sonra döndü¤ü zaman bakt› ki,
Cüveyriye (r.a.)’a hâlâ b›rakt›¤› yerde tespih çekmekle
meflgul... Sordu:
— Senden ayr›l›p ç›karken b›rakt›¤›m yerde hâlâ tespi-
he devam m› ediyorsun?..
— Evet.
— Ben senden sonra üç defa flu dört cümleci¤i söyle-
dim ki; onlar senin söylediklerinle tart›ya konsa a¤›r gelir-
ler... O söyledi¤im cümlecikler flunlard›r:
“Subhanallâhi ve bihamdihi adede halk›hi ve r›zâe nef-
sihi ve zinete arfl›hi ve midade kelîmatih.”
Umar›m anlam›fl›zd›r bu flekilde tespih etmenin yara-
r›n›. Hiç de¤ilse günde yüz defa devam etsek bu tespihe... 271

Okunuflu:
“Subhanallâhi velhamdulillahi velâ ilâhe illallâhu val-
lahu ekber vela havle vala kuvvete illa billahil aliyyil
azîym.”

Bilgi:
Bu tespihe devam etmenin ecri sevab›n› flöyle anlat›yor
DUA VE Z‹K‹R

Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.):


“Bu flekilde zikir yapmam, üzerine güneflin do¤du¤u
bütün yerlerden, dünya ve içindeki her fleyden daha sevgi-
lidir.”
Bu tespih ayr›ca namazda da yap›l›r ki, “TESP‹H
NAMAZI” denir.

Okunuflu:

272
“Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ flerike leh, lehül mülkü
ve lehül hamdu ve huve alâ külli fleyi’n kadiyr.”

Bilgi:
Ebû Ayyâfl ez Zurakî (r.a.) naklediyor…
“Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurdu:
— Kim sabahleyin “Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ
flerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli
fleyin kadiyr” derse; o kimse için ‹smail Aleyhisselâm’›n
evlâd›ndan bir köle azâd etmifl kadar sevap al›r... O kim-
senin on hatas› silinir, on derece terfi eder ve o gün
akflama kadar o kimse fleytandan korunmufl olur!..
— Akflamleyin de bu zikri okuyunca, ertesi günün
sabah›na kadar an›lan fleylerin bir mislini kazan›r!..”
AHMED HULÛS‹

Okunuflu:
“Lâ ilâhe illâllâhu vahdehu lâ flerike leh, lehül mülkü
ve lehül hamdü, yuhyi ve yumiytü ve huve hayyun lâ
yemutü ebeden biyedihil hayr, ve hüve alâ külli fley’in
kadiyr.”

Bilgi:
“Kim bu flekilde Allâh’› tespih ederse ve bunu s›rf
Allâh’› böyle bildi¤i için derse, Allâh onu naim cennetine
koyar” buyuruluyor Rasûllulâh (s.a.v.) taraf›ndan: 273

Dikkat edebilirse, di¤er Hâdislerde tespihlerle ilgili


olarak belli bir sevap ve günah silinmesinden söz edilir-
ken, burada direkt olarak cennete girme müjdesi veri-
liyor… Öyle ise bu ifadenin mânâs›n› iyi anlamak gereke-
cek demektir…
Yazal›m anlam›n›:
“Tanr› yoktur Allâh TEK’tir orta¤› yoktur, mülk ve
hamd O’na aittir, diriltir ve öldürür, kendisi ölüm
kavram›ndan uzak sonsuz diridir, ebeden hayr O’nun
kudretindedir ve her fleye gücü yeter.”
DUA VE Z‹K‹R

“Subhanallâhi ve bihamdihi subhanallâhil Azîym,


esta¤firullahe ve etübu ileyh.”

Bilgi:
‹bn Abbâs (r.a.), Rasûlullâh (s.a.v.)’in flöyle buyur-
du¤unu nakletti:
“Kim ‘Allâh’› hamd›yla tespih ederim, Aziym Allâh’›
tenzih ederim, ba¤›fllanma diler O’na dönerim ’ derse; bu
hemen amel defterine yaz›l›r ve arfla ba¤lan›r... Okudu¤u
bu tespih k›yamet gününde O Allâh huzuruna ç›kana
kadar mühürlü olarak kal›r. Onun ifllemifl oldu¤u hiçbir
suç, günah bu duas›n›n sev ab›n› yok edemez.”
Bilindi¤i üzere, yap›lan suçlar, kiflinin sevaplar›n›
274 götürmektedir, ancak, bu tespih, kiflinin yapt›¤› günahlar-
la silinmemektedir... Bunun üzerinde durup, iyi anlamak
lâz›m.

Okunuflu:
“Lekel hamdu kemâ yenba¤iy licelâli vechike ve lia -
ziymi sultanik.”

Bilgi:
‹bn Ömer (r.a.) naklediyor, Rasûlullâh (s.a.v.)’ den:
“Allahu Teâlân›n kullar›ndan biri:
— Yâ Rabbi, Vechi Celâlinin ve saltanat› azametinin
gerektirdi¤i biçimde hamd sana aittir, dedi…
AHMED HULÛS‹

Bu sözlerin ecrinin nas›l yaz›labilece¤ini yaz›c›


melekler bilemediler… Hemen semâya ç›k›p,
— Ey Rabbimiz, kulun bir söz söyledi, ne yaza-
ca¤›m›z› bilemiyoruz , dediler...
Allâh, ne dedi¤ini bildi¤i hâlde, meleklere sordu:
— Kulum ne dedi?
Melekler:
— Yâ Rabbi, kulun, “Rabbena lekel hamdu kemâ
yenba¤iy licelâli vechike ve liazîymi sultanik” dedi!..
Bunun üzerine Allâh meleklere flöyle buyurdu:
“Onu, kulum benimle karfl›lafl›ncaya kadar, dedi¤i fle-
kilde yaz›n›z. Onun mükâfaat›n› ben veririm...”
Bir baflka hâdîsi flerîf’ten ö¤rendi¤imize göre, Hazreti
Rasûl Aleyhisselâm, bu tespihi namazlarda, rükûdan kal- 275
k›nca ayakta okuyor ve sonra secdeye gidiyormufl…
Biz çok uzun y›llard›r Allâh’›n lütfu inayeti ile buna
riayet etmeye çal›fl›yoruz Elhamdülillâh... Dostlara da tav-
siyemiz olur... Rükûdan kalk›nca, ayakta iken okumalar›n›
her namazda!..

Okunuflu:
“Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ fleriyke leh, lehül mülkü
DUA VE Z‹K‹R

ve lehül hamdü ve huve alâ külli fleyin kadiyr.


Elhamdülillahi ve subhanallahi ve lâ ilâhe illallâhu val -
lahu ekber, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil
azîym.”

Bilgi:
Rasûlullâh (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her kim gecenin bir k›sm›nda, yatakta bir taraftan bir
tarafa dönerken, kendine gelir de, bu tespihi söylerse,
sonra isti¤far ederse, ba¤›fllan›r, dua ederse duas›na icabet
olunur; kalkar abdest al›p iki rekât namaz k›larsa o namaz›
makbûl olur…”
Bildi¤imiz kadar›yla, birçok kifli gece uykudan
276 uyand›¤› anda bu tespihi yapm›fl ve ard›ndan dua etmifller-
dir ki, dualar›na en k›sa sürede icabet edilmifltir…
S›k›nt›s› olanlara tavsiye edilir.
fiu ana kadar bizzât çeflitli hadislerden size nakletmifl
oldu¤um tespihlerden baflka, özel baz› tespihleri de ilave
etmek istiyorum ki bunlar›n da imkân bulundu¤u takdirde
hiç de¤ilse günde yüzer defa okunmas› son derece faydal›
olur:
1. Subhane zil mülki vel melekût.
2. Subhanel Melikil Hayyilleziy lâ yemût.
3. Subhane zil ‹zzeti vel Ceberût.
4. Subhanel Melikil Kuddûsi Rabbil Melâiketi ver rûh.
5. Subhane halik›n nûr ve bihamdihi.
6. Subhane Rabbi külli fleyin.
AHMED HULÛS‹

35

‹SM-‹ Â’ZÂM BAHS‹

“‹SM-‹ Â’ZÂM” konusu, bu mevzûu bilenlerin as›rlar 277


boyu kafas›n› meflgul edip durmufltur… Belki siz, hiç duy-
mad›n›z bu ismi ve flu anda soruyorsunuz kendi kendini-
ze, nedir “‹sm-i Â’zâm” diye…
“‹SM-‹ Â’ZÂM”, Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.)’in bize
bildirmifl oldu¤u bir kavramd›r…
“Allâhu Teâlâ’n›n öyle bir ‹sm-i Â’zâm’› vard›r ki,
flayet bir kimse bu ismiyle O’na dua ederse, kesinlikle
duas› kabul edilir” buyurarak; Rasûl-i Ekrem, dikkatleri-
mizi bu isme çekiyor…
Ancak, bu konuda kesin ve net bir aç›klama da yap-
mayarak, sadece bu isim hakk›nda baz› iflaretler vermekle
yetiniyor…
Bu iflâretler, Kur’ân-› Kerîm’de bulunan baz› âyetlere
DUA VE Z‹K‹R

oluyor… Falanca ve filanca âyetlerde bu isim vard›r, gibi-


lerden…
‹flte bu yüzdendir ki, iflaret edilen çeflitli âyetler araflt›-
r›larak hepsinde ortak olan, Allâh’›n o çok yüce ismi tespit
edilmeye çal›fl›lm›fl as›rlard›r…
‹flte bu araflt›rmalara yön veren Rasûlullâh (s.a.v.)’in
hadislerinden bir tanesi flu; Bureyde (r.a.) naklediyor:
“Rasûlullâh (s.a.v.) bir adam›n (Ebû Mûsâ-el Eflarî)
dua ederken dediklerini duydu… fiöyle diyordu:
— Allâh’›m senin O ismin ad›na isterim ki, Ahad,
Sâmed ki do¤urmayan ve do¤rulmayan ve hiçbir fley ken-
disine denk olmayans›n”
Bunun üzerine Rasûlullâh flöyle buyurdu:
278 — fiüphesiz ki bu adam, Allâh’›n ‹sm-i Â’zâm’› ile
dua etti… O ‹sm-i Â’zâm ki, O’nunla Allâh’tan bir fley is-
tendi¤i zaman verir ve O’nun ile ça¤r›ld›¤› zaman icabet
eder…”

Bitmez tükenmez isteklere sahip olan insano¤lu elbet-


te ki, imkâns›zl›klar ölçüsünde Allâh’a s›¤›nacak, O’ndan
isteyecek, naz›n› niyaz›n› hep O’na yönlendirecektir…
‹flte bu yüzden yap›lan çal›flmalar sonucu “‹sm-i
Â’zâm” olmas› muhtemel olan flu isimler tespit edilmifltir:
1. ALLÂH…
2. Lâ ilâhe illâllâh…
3. Errahman-ur Rahîym…
AHMED HULÛS‹

4. El Hayy-ul Kayyûm…
5. Allâhu Rahmân-ur Rahîym…
6. Allâhu lâ ilâhe illâ HU, el Hayy-ul Kayyûm…
7. Lâ ilâhe illa HU vel Hayy-ul Kayyûm…
8. Rabb…
9. Allâhu Lâ ilâhe illâ HU, el Ahad’us Samed’ulleziy
lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn leHU kûfuven ahad.
10. Hannân-el Mennân Bedî’üs semâvâti ve’l arz Zü’l
Celâli vel ikram
Evet, flimdi biz önce ‹sm-i Â’zâm oldu¤u hakk›nda çok
kuvvetli iflaretler olan iki duay› yaz›p, sonra da kendi mü-
tâlâm›z› beyân edelim… fiüphesiz ki gerçe¤i bilen Allâh’
t›r!..
279

Okunuflu:
“Allahümme innî es’elüke bienniy eflhedü anneke ent-
ellahülleziy lâ ilâhe illa entel vâh›dül ahaddüssamedülle-
ziy lem yelid ve lem yûled ve lem yekün leHU küfüven
ehad.”
DUA VE Z‹K‹R

Okunuflu:
Lâ ilâhe illâ ente yâ Hannan yâ Mennân Ya Bedies
semâvati vel ard› Zel Celâl-i vel ikram.”

Bilgi:
Bu iki dua da, Hazreti Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n bu
konudaki buyruklar›na istinad etmekte… Duaya bu flekil-
de bafllan›rsa, o dualar›n kabul olaca¤›na iflaretleri var…

Evet, bütün bu iflaretlerden bize göre ortaya ç›kan neti-


ce fludur… E¤er ortak nokta aran›rsa; hemen hemen bütün
iflaretlerede dikkati çeken iki isim görülüyor:
280 1. ALLÂH
2. HÛ
Esasen bu iki isim dahi birbirinden ayr› olmay›p; bu
konunun derinliklerine ve s›rlar›na nüfuz etmifl
evliyaullâh taraf›ndan bir olarak kabul edilmektedir…
Vahdet konusunun zirvedeki isimlerinden biri olan
“‹NSÂN-I KÂM‹L” yazar› Abdülkerim Geylânî (Ceylî)
Kaddesallahu S›rrahu Azîzan, bu konuda özetle flöyle de-
mektedir:
“ALLÂH isminin sonundaki H harfi hüviyeti Zât’a
iflaret eder ki, bunu HÛ ismi olarak da bilir ve bu hususa
HÛ ismiyle iflaret ederiz”
Nitekim, Efendimiz, büyü¤ümüz Hazreti Âli dahi,
“HÛ” ismine çok riayet eder, bu ismi çok zikreder, özel-
AHMED HULÛS‹

likle flu flekilde söyler ve yak›nlar›na tavsiye ederdi:


“Yâ HÛ ya men HÛ, lâ ilâhe illâ HÛ”
“‹sm-i Â’zâm”›n gerçekten “HÛ” oldu¤una inanabil-
mek veya bunu müflahede edebilmek için tasavvufun çok
derinliklerindeki baz› gerçekleri Allâhû Teâlâ’n›n müfla-
hede ettirmesi icap eder.
Rasûlullâh Aleyhisselâm’a bir gün flu soru sorulur:
— Yerleri ve gökleri yaratmazdan evvel Rabbimiz ne-
redeydi?..
Cevaben buyururlar ki:
“Alt›nda ve üstünde hava olmayan A’mâ da idi!..”
Bu hadîs-i flerîf’te iflaret edilen husus Allâhû Teâlâ’n›n
Zât›d›r…
281

“ALLÂH” ismi, toplayan bir isimdir… Yani, Allâh’›n


hem Zât’›n›, hem vas›flar›n›, hem de say›s›z özelliklerini
içeren bir isimdir…
Allâh ismiyle iflaret edilen ZÂT’›n hüviyetine ise
“HÛ” ismi iflaret eder… AHAD‹YYET s›fat›yla idrak
edildikten sonra, gerçek mânâs›yla “Allâh’a iman” mey-
dana gelir ve “yakîn” has›l olur; ifl taklitten ç›kar, tahkike
var›r… Aksi hâlde, hep Allâh “‹SM‹NE” iman edilir ki,
bu da ehli taklidin mertebesidir… Tahkike ermifllerin ismi
ise “müferridûn” veya “mukarrebun” dur ki; Allâh
“‹SM‹NDE” de¤il; ALLÂH’IN AHAD‹YYET‹NDE ben-
likleri yok olmufl; “el ân öyledir” s›rr›na binâen, Allâh
DUA VE Z‹K‹R

Bakî’dir mânâs› yaflan›r olmufltur…


‹flte bu yaflant› içinde olanlar, “‹sm-i Âzâm” s›rr›na
ermifl olanlard›r ki; her nefeste “HÛ” diyenin mutlak
bilinciyle yaflarlar…
Bu zevât› kirâm, dua edip de “Yâ ALLÂH”, “YÂ HÛ”
dedikleri zaman;
“Dillerinden söyleyen ben olurum” hadîs-i kudsîsi
mânâs›nca; dileyen kendi olur ve elbette kendi dile¤i de
havada kalmaz, yerini bulur!..

Peki ya bizler?..
Hazreti Rasûl Aleyhisselâm’›n tuttu¤u ›fl›k alt›nda,
282 deriz ki…
DUA’s›na icabet bekleyen kifli, flayet iki rekât namaz
k›lar ve her rekât›nda yirmi bir ‹hlâs okursa Fâtiha’dan
sonra ve son secdesinde de flu flekilde Allâhû Teâlâ’ya
yönelirse, inanc›m›z odur ki, kendisine icabet edilir…
Yaln›z, Cenâb-› Hak kendisine duada ›srar edilmesini
sevdi¤i için bunu yedi kere yapmak gerekir…

“Esta¤firullâh Yâ Rabbel arfl›l aziym… Es ta¤firullâh


Yâ Rabbel arfl›l kerîm… Esta¤firullâh Yâ Rabbel âlemiyn.
Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin biadedi ilmi-
ke…
Yâ HÛ yâ men HÛ, Lâ ilâhe illâ HÛ, Entel Hayyul
AHMED HULÛS‹

Kayyûm ve lâ fleriyke lek ve lekel mülkü ve lekel hamdü


ve inneke alâ külli fley’in kadir.
Yâ Hannân yâ Mennân Yâ Bedî’es semâvâti vel arz yâ
Zel Celâli vel ikram, Eflhedü enlâ ilâhe illallâhul Ehâdus
Sâmedulleziy lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn leHÛ
kûfuven ahad…
Allâh’›m senin indinde fevkâlâde âciz, zâif ve nefsine
zulmeden biri oldu¤umu itiraf eder, Senin Azamet ve
kibriyândan, eflsiz yüceli¤inden, sonsuz ba¤›fllay›c›l›¤›n
dolay›s›yla, Kereminden niyaz ederim…
Allâh’›m senden ‹sm-i Â’zâm’›n hürmetine, Habibin
Muhammed Mustafa hürmetine, henüz hiç kimseye bildir-
medi¤in indindeki en yüce ismin hürmetine senden niyaz
ederim ki…” 283
(Burada önce Allâh’›n kendine seçtiklerinden olmay›,
Allâh’›n çok sevdiklerinden olmay›, O’nun indinde en
de¤erli olanlarla bir arada olmay› isteyip, O’nun yolunda
Rasûlünün r›zas›na uygun çal›flmalar yapmay› kolay-
laflt›rmas›n› talep edip, ondan sonra da ne iste¤iniz varsa
onu söyleyebilirsiniz.)
Ve sonra duan›z› flöyle bitirmenizi tavsiye eder bu
fakîr:
“Allahhümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidina
Muhammed ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim. Amin Amin
Amin Yâ Rabbel Arfl›l Azîm. Biliyorum kesin olarak ki,
sen benim duam› iflittin ve dualara icabet eden
VAHHAB’s›n sen… Senden, Zât’›n›n hakk› için; indinde-
DUA VE Z‹K‹R

ki yüce isminin iflaret etti¤i mana hakk› için; duama icabet


etmeni niyaz ederim. Amin, Amin, Amin…”
Rabbimin bu fakîre bildirdi¤i bu duan›n de¤erini elbet-
te ki bu konunun ehilleri takdir eder… Ve de¤erlendirir…
Taklîden Allâh yoluna bafl koymufllar da samimiyetle
bu duaya devam ederlerse, elbette neticesini apaç›k bir
biçimde görürler.
Elinizdekileri paylafl›n›z, hükmünce, ö¤rettiklerini
naklediyoruz… Allâh, cümlemize mübarek eylesin.

284
AHMED HULÛS‹

36

ALLÂH’IN ‹S‹MLER‹
VE MÂNÂLARI

285

“Esmâ ül Hüsnâ” diye bilinen Allâh’›n isimleri bizler


için son derece önemli anahtarlard›r. Bu anahtarlar› kulla-
narak Allâh’› tan›ma kap›s›ndan içeri girebiliriz.
‹nsan›n “HAL‹FETULLÂH” olmas›, bu yüce isimlerin
mânâlar›n›n kendisinden âflikâr olmas› dolay›s›ylad›r…
Hatta daha derinlemesine bir ifade ile, “‹nsan” bu
Allâh isimleriyle kâim ve dâim varl›kt›r!.. Ve hatta tüm
mevcudat bu Allâh isimlerinin mânâlar›n›n sûretler hâlin -
de alg›lan›fl›ndan baflka bir fley de¤ildir!..
‹flte bu sebepledir ki, âlemlerin Rabb› olan Allâh’› tan›-
mak, ona karfl› marifet elde etmek istiyorsak, bu isimleri
ö¤renmek, mânâlar›n› kavramak mecburiyetindeyiz.
DUA VE Z‹K‹R

Kâinat ismi alt›nda düflündü¤ümüz her fleyin ve


dolay›s›yla insan›n, Allâh isimlerinin, mânâlar›n›n terkibi
oldu¤undan genifl bir flekilde “‹NSAN ve SIRLARI” isim-
li kitab›m›zda bahsetmifltik. O sebeple burada bu mevzuya
daha fazla temas etmeyece¤iz. Arzu edenler, oradan bu
hususu derinlemesine tetkik edebilirler.
Bir sonraki bölümümüzde “Allâh ‹lminden Yans› -
malarla Kur’ân-› Kerim Çözümü” isimli yeni eserimizde-
ki ilgili bölümün tamam›n› paylaflarak “Esmâ ül Hüsnâ”
konusuna tüm detaylar›yla aç›kl›k getirmeye çal›flt›k.

286
AHMED HULÛS‹

37

ESMÂ ÜL HÜSNÂ

B’ismi-llâh-ir Rahmân-ir Rahîm... Esmâ’s›yla (muaz- 287


zam, muhteflem mükemmel özellikleriyle) varl›¤›m› ya-
ratan, ismi Allâh olan Rahman Rah›ym’dir!
Bilelim ki, “isim” yaln›zca, dikkati o isimlenene veya
o isimle isimlenmiflteki bir özelli¤e iflaret için kullan›l›r!
‹sim, asla isimle iflaret edileni bütünüyle anlatmaz ve
aç›klamaz! Yaln›zca kimli¤e veya bir özelli¤e iflaret eder!
Belki isim, çok özellikler tafl›yana sadece dikkati
yöneltmek için kullan›l›r.
Öncelikle flu gerçe¤i çok iyi fark edelim... “Allâh isim-
leri” olarak bildirilen özellikler, ötelerde bir tanr›n›n
çeflitli cici-güzel isimleri midir? Yoksa bir “varl›k-vücud
sahibi” kabul edilenlerin tüm özelliklerini, as›llar›
itibar›yla “yok”ken; “z›ll = gölge” varl›¤›na verilen isim-
DUA VE Z‹K‹R

den ve a盤a ç›kan özelli¤inden dolay›, duyu ve flartlan-


man›n ayr› bir varl›k verdi¤i; gerçekte ise “Allâh” ismiyle
iflaret edilenin yarat›fl özelliklerine dikkat çekmek için
midir?
Bu realite fark edilip kavran›ld›ktan sonra, konunun
“Allâh isimleri” diye bilinen yan›na gelelim.
“Zikir = insana hakikatini hat›rlat›c›” olarak bildirilen
Kur’ân-› Kerîm, gerçekte, tümüyle “Ulûhiyet”i anlatan
“El Esmâ ül Hüsnâ”n›n aç›l›m›d›r! ‹nsan›n “hat›rlamas›”
istenilen, kendisine talim edilmifl olan “esmâe kül-
leha”d›r! Yani, “var”l›¤›n› meydana getiren, “bildirilen
isimlerin özelliklerinin tamam›”! Bunlar›n bir k›sm›
Kur’ân-› Kerîm’de bildirilmifl, bir k›sm› da Rasûlullâh ta-
288 raf›ndan aç›klanm›flt›r. Bu yüzdendir ki, asla, her fley bu
doksan dokuz isimden ibarettir, denemez! Misal verelim...
Rab, Mevlâ, Karîb, Hallak gibi baz› isimler Kurân’da
mevcut olmas›na ra¤men doksan dokuz isim aras›nda sa-
y›lmam›flt›r. “Yefalu ma yurîd” âyetinde bildirilen ‹rade
s›fat›n›n (diledi¤ini oluflturma) ad› olan “Mürîd” ismi de
gene bu isimler aras›nda bildirilmemifltir. Buna karfl›n
Celiyl, Vâcid, Mâcid gibi baz› isimler ise doksan dokuz
isim içinde var olmas›na karfl›n, Kur’ân-› Kerîm’de geç-
mez. ‹flte bu yüzdendir ki, Allâh ismiyle iflaret edilenin,
ilminde seyrini oluflturan “Esmâ mertebesi” olarak
tan›mlanan isimlerini (özelliklerini-kuantum potansiyel)
doksan dokuz ile s›n›rlamak çok yanl›fl olur. Belki, insana
hakikatini hat›rlamas› için bu kadar isim özelli¤i bildiril-
AHMED HULÛS‹

mifltir; hakikatini hat›rlay›p yaflayan ise hadsiz hesaps›z


bilinmeyen baflka isimlerin özellikleriyle yaflar; diyebili-
riz. Ayr›ca, cennet diye tan›mlanan yaflam boyutunun dahi
buna iflaret etti¤i söylenebilir. Evren içre evrenler
gerçe¤ini var k›lan say›s›z özelliklere iflaret eden isimler-
den ise hiç haberimiz yoktur belki de!
Derin düflünce (Ulül Elbab = öze ermifller) indînde kul-
lan›lan “z›ll vücud = gölge varl›k” tan›mlamas›, o varl›¤›n
bizâtihi “vvar” olmay›p; alg›layana GÖRE “Allâh isimleri-
nin bileflimi olarak” a盤a ç›k›fl›na iflaret eder.
Hatta gerçe¤i hakk›yla dillendirmek gerekirse, “Esmâ
bileflimi” tan›mlamas› dahi bir mecazd›r; çoklu alg›layan
anlay›fllar›, Tek’il realiteye adapte içindir. Zira mutlak ha-
kikat, her an yeni bir fle’nde olan “çok boyutlu tek kare 289
resim” seyridir! “Esmâ bileflimi” denilen ise resimdeki bir
f›rça darbesi! Alg›lanan her “fley”, ismi nedeniyle, sanki
Allâh’›n Esmâ’s› itibar›yla O’nun gayr› olarak san›lsa
dahi, -O ötede tanr› olmad›¤› için-, hakikatte, o isimle
isimlenmifl varl›k, Allâh Esmâ’s› nedeniyle “var”l›k ola-
rak alg›lanand›r! Bununla beraber, Esmâ ile iflaret edilen
ise, bölünmez, cüzlere ayr›lmaz, cüzlerden oluflmam›fl
mutlak Tek, s›n›rs›z sonsuzdur; “Ahad-üs Samed”dir ve
Kur'ân-› Kerîm'de bir kere vurgulan›r bu flekliyle! “Allâh
HÛ, la gayr›hu!” Ki bunu befler akl› havsalas› kavraya-
maz! Ancak, vahiy veya ilham ilmi-bilgisi olarak fluura
yans›r ve “seyri” oluflur! Ak›l, mant›k, muhakeme ad›m
atamaz burada! Fikir yürütenin yolu dalâlet olur! Bu
DUA VE Z‹K‹R

konunun tart›fl›lmas› mümkün de¤ildir! Tart›flan ise,


yaln›zca cehli dillendirmek için var oland›r! Cebrail’in,
“bir ad›m atarsam yanar›m” diye dillendirdi¤i gerçekliktir
bu husus! Fark edilmelidir ki, “Allâh Esmâ’s›nda ‹lim”
özelli¤ine iflaret eden isim vard›r; Allâh’›n akl›na iflaret
eden bir isim yoktur; çünkü bu muhaldir! Ak›l, çokluk
alg›lamas›n›n oluflmas› için yarat›lm›fl olan beyin iflleyifl
düzenine verilen isimdir! Esasen “Akl-› küll” veya “Akl-›
evvel” tan›mlamalar› dahi mecazî ve izafeten kullan›l›r;
gerçekte “‹lim” vasf›n›n a盤a ç›kmas› sisteminin ald›¤›
isimden baflka bir fley de¤ildir. Birimin derûnundaki, haki-
katindeki “ilim” boyutunun tan›mlamas› “Akl-› küll”dür
ki, “vahiy”in kökeni dahi budur. “Akl-› evvel” ise
290 tamam›yla yak›flt›rma bir tâbir olup, ehli olmayana Esmâ
mertebesinin “fle’n”deki “ilim” boyutunu tarif için kul-
lan›lm›flt›r. “AN” içre geçerli “ilim”e iflaret yollu olarak.
Esasen, Efâl mertebesi olarak alg›lanmas› dilenilmifl
boyut, gerçekte, “her an yeni bir fle’nde” olan “Esmâ
mertebesi”nden baflka bir fley de¤ildir! “Madde” ad›yla
iflaret edilen boyut ayn›yla kuantsal boyuttur; alg›lama
fark› farkl› boyut zann›n› oluflturmaktad›r. Seyreden, sey -
redilen, seyir ayn› TEK’tir! “fiarab› la yezali” diye iflaret
edilen dahi bu seyirdir; “cennet flarab›” tan›mlamas› dahi,
bu seyre iflaret eder! Çokluk alg›lamas› içinde olan›n ise,
bunun yaln›zca bilgisini gevelemekten baflka flans› yoktur!
Efâl - fiiller - kesret - çokluk alg›lamas› yaflanan âleme
gelince... Vücud, varl›k yaln›zca “Esmâ mertebesi” ta-
AHMED HULÛS‹

n›mlamas›yla iflaret edilene aittir! ‹lmiyle ilmini ilminde


seyretmektedir, ifadesi dahi “fle’n”i itibar›yla ayn›yla
“Esmâ” olan bu mertebedeki seyrine iflaret etmektedir. Bu
mertebede, ilimde yarat›lm›fl sûretlerle, seyir ve tedbirât
yürümekte olup; “âlemler vücudun kokusunu bile alma-
m›fllard›r” uyar›s› bu yüzden yap›lm›flt›r. Zerre, bu merte-
bedeki seyreden, “Küll” seyredilendir! ‹simlerle iflaret
edilen kuvveler ise “melek” ismiyle tan›mlanm›flt›r ki;
“insan”›n dahi hakikati budur; fark›ndal›¤›n› yaflamak
süreci ise “Rabbinin likâs›na kavuflmak” diye anlat›l-
m›flt›r! Bunu keflfettikten sonra, devam›n›n gelmemesi ise
feci cehennem yan›fl› olarak anlat›lm›flt›r! Buras› “Kudret”
yurdudur, “kün” hükmü buradan ç›kar; ‹lim mertebesidir;
akl›n burada geçerlili¤i yoktur! “Hikmet” yurdunun bât›- 291
n›d›r! Hikmet yurdunda olup biten her fley ise ak›lla
seyredilegelir; burada bilinçler konuflur! Efâl âlemi ise, bu
boyuta (kudret yurduna) göre, tümüyle hologramik (z›ll-
gölge) vücud-varl›k ve yap›d›r! Alg›layan›n alg›lama
kapasitesine göre var olan paralel veya çoklu evrenler,
içindekiler ile maden, nebat, hayvanat (insans›) ve cin
âlemlerine ait tüm tedbirât ve tasarruf “mele-i âlâ” hükmü
ile buradan a盤a ç›kar! Rasûller ve vârisleri velîler,
“mele-i âlâ”n›n yani Esmâ kuvvelerinin yeryüzündeki dil-
leridir! Bütün bunlar dahi, hep Esmâ mertebesinde ilimde
olup biten seyirlerdir! “‹nsan”›n hakikati dahi bu anlamda
“melek”tir ve melek oluflunu hat›rlamaya ve gere¤ini
yaflamaya davet edilmektedir gerçekte! Bu konu çok daha
DUA VE Z‹K‹R

derin ve detayl› bir konudur... Anlatt›¤›m›z ilimden nasibi


olmayan ise, farkl› boyut ve mertebelerden seyri dillendi-
ren anlat›m›, çeliflkili bulabilir. Ne var ki, biz, 21 yafl›nda
1966 y›l›nda kaleme ald›¤›m›z “Tecelliyât” isimli
kitab›m›zda dillendirdi¤imiz flaflmaz do¤rultudaki
müflahedemizi, k›rk befl y›ll›k süreçte, tahkike dayal› ola-
rak, insanl›kla paylaflt›k kullu¤umuzun sonucu olarak;
kimseden maddi veya manevî bir karfl›l›k beklemeden.
Aç›klad›klar›m›z, “el mal›” de¤il, “Allâh hibesidir”! fiük-
rünü edâ etmem ise mümkün de¤ildir! Bu nedenledir ki
anlatt›klar›m›zda hiçbir çeliflki yoktur. Var san›l›yorsa, bu,
aradaki ba¤lant›lar› kurmaya yeterli veritaban› olmama-
s›ndand›r!
292 Evet, müflahedemiz bu realite ise...
“Allâh isimleri” konusunu nas›l anlamam›z gerekir?
Bilelim ki...
“Allâh isimleri”, bilinç devrede olmaks›z›n fluurda
a盤a ç›k›p (vahiy), daha sonra bilinç taraf›ndan de¤erlen-
dirilmeye çal›fl›lan evrensel -kâinat anlam›nda de¤il,
âlemler iflareti do¤rultusunda- özelliklerdir.
“Esmâ ül Hüsnâ” Allâh’›nd›r; o isimlerin iflaret etti¤i
özellikler, TEK ve SAMED olarak bildirilen, Allâh ad›yla
iflaret edilenin, Esmâ mertebesine, (kuantum potansiyele)
zamans›zl›k-mekans›zl›k boyutuna, “nokta” ya iflaret
eder... Dolay›s›yla bu isimler ve bu isimlerin iflaret etti¤i
anlamlar sadece O’nundur; befler anlay›fl›yla kay›tlana-
maz! Nitekim 23.Mu’minûn: 91’de: SubhanAllahi amma
AHMED HULÛS‹

yes›fun = Onlar›n vas›flamalar›ndan Allâh münezzehtir;


buyurulur! “O’na isimlerin mânâlar›yla yönelin... O’nun
Esmâ’s›nda ilhada sapanlar› (Esmâ’y› beflerî de¤er
yarg›lar›yla s›n›rlayanlar›; El Esmâ ve El Hüsnâ’n›n ne
oldu¤unu fark edemeyenleri ve “Ekberiyet”iyle Allâh’›
bilmeyenleri) terk edin! Yapmakta olduklar›n›n karfl›l›¤›n›
göreceklerdir.” (7.A’raf: 180)
“El Hüsnâ’y› tasdik ederse, böylece ona en kolay›
kolaylaflt›r›r›z!” (92.Leyl: 6-7)
Hatta ihsan hâli (muhsin oluflun cezas›) bile “El
Hüsnâ”ya ba¤lan›yor...
“‹hsan ehline, daha güzeli (El Hüsnâ) ve fazlas›
(R›dvan) vard›r... Onlar›n vechlerini (yüzlerini-fluurlar›n›)
ne kara toz zerresi (bencillik), ne de (hakikatlerinden ayr› 293
düflmenin getirisi olan) zillet kaplar... Onlar sonsuza dek
cennet ehlidirler!” (10.Yunus: 26)
“Zât›” itibar›yla “benzeri” olmayan; Esmâ’s›n›n iflaret
etti¤i özellikleriyle yaratt›klar›yla kay›tlanmaktan ve
s›n›rlanmaktan berî olan; “Ekberiyeti” ile say›s›z “nok-
ta”lardan bir nokta olan “çok boyutlu tek kare resim” diye
aç›klamaya çal›flt›¤›m›z “Esmâ mertebesi”nin “kesret-
çokluk boyutu” olarak alg›lan›fl› olan -gerçekte tekil tü-
mel- “fiiller” âlemini, “ilminde” var k›ld›¤› özellikler ile
yaratm›flt›r.
Daha derine gitmeden toparlayal›m...
Allâh isimleri olarak vahiy yollu bildirilen özellikler,
Dünya üstünde yaflayan “yeryüzü halifeli¤i”nin fark›n-
DUA VE Z‹K‹R

dal›¤›na ermeye çal›flan “zâlim ve cahil insan”›n alg›-


lad›¤›n›n çok çok ötesinde, evrensel boyutlar›n tümünü
“yok”tan, “z›ll-gölge” vücud olarak (hologramik) “var”
k›lan özellikler tekilli¤idir!
MUAZZAM, MUHTEfiEM, MÜKEMMEL özellikle-
ridir “Esmâ mertebesi”, tüm boyutsall›¤› ve içre
varl›klar›yla evrenselli¤in hakikati olarak!
fiimdi bir an, insan›n alg›lad›¤› dünyas›n› düflünün!
Sonra da dar çerçeveli bak›fl aç›s› anlam›ndaki köylü
bak›fl›ndan ar›nm›fl olarak, en son bilgilerinizin olufl-
turdu¤u evrensellik anlay›fl›yla “bafl›n›z› (bak›fl›n›z›)
kald›r›p semaya bir bak›n” Kur’ân-› Kerîm ifadesiyle!
Duyular›n›zla alg›lad›klar›n›z, evrensel azamet, ihti-
294 flam ve mükemmeliyet yan›nda nedir ki?
‹flte bu gerçeklik dolay›s›yla...
Umar›m...
Allâh isimleri hakk›nda bugüne kadar düflünülüp
konuflulup yaz›lm›fllar›n, yaln›zca vahiy kaynakl› gelen
B‹LG‹’nin (Kitap’›n), ar›nd›¤› kadar›yla bilinçlerimiz
taraf›ndan de¤erlendirilifli oldu¤unu akl›m›zdan ç›kar-
mayarak; bu isimlerin iflaret etti¤i özelliklerin tüm evren-
sellikte geçerli oldu¤unu; tüm yap›da her an yepyeni
anlamlar›, aç›l›mlar› meydana getirdi¤ini göz önünde tuta-
rak konuya e¤ilebiliriz. Bu arada flunu vurgulayay›m ki,
“Ek-beriyet ” bafll›kl› yaz›mda aç›klamaya çal›flt›klar›m
pek “oku”nmam›fl! Bahsetti¤imiz Esmâ mertebesinin
özelliklerinin, “Allâh” ad›yla iflaret edilen indîndeki,
AHMED HULÛS‹

say›s›z “nokta”lardan bir “nokta ” ve dahi “Hakikat-i


Muhamme-dî” veya “Ruh adl› melek” isimlerine bürüne-
rek a盤a ç›kan sonsuz-s›n›rs›z; ezeli ve ebedi olmayan
Esmâ mertebesi oldu¤u gibi; ayr›ca, bu mertebenin, tüm
evren içre evrenler olan “çok boyutlu tek kare resim” diye
söz etti¤imiz oldu¤u da fark edilmemifl! Bu yüzdendir ki,
hâlâ, Allâh, âlemlerdeki tek bir tanr› olarak alg›lanmakta
devam ediyor! Oysa, tüm seyir ve dillendirilenler yaln›zca
“nokta” m›zla ilgilidir ki; Allâh yaln›zca “Allâh” t›r;
“Ekber”dir! Subhanehu min tenzihiy!
fiunu da asla hat›rdan ç›karmayal›m ki, yazd›klar›m
kesinlikle olay›n son noktas› olmay›p, bu konuda
yaz›labileceklerin yaln›zca mukaddimesi (girifl yaz›s›)
mahiyetindedir. Bundan daha derininin aç›kça yaz›l›p 295
yay›nlanmas› taraf›m›zdan mümkün de¤ildir. Ayr›ca ehli-
nin fark edece¤i üzere, bu kadar› dahi bugüne kadar bu
aç›kl›k, netlik ve detayla yaz›lmam›flt›r. Konu ustura s›rt›
gibi ince ve keskindir, çünkü okuyan kifli hiç fark›nda
olmadan ya ötede bir tanr› kavram›na kayabilir; ya da çok
daha kötüsü firavun misali, benli¤iyle-bilinciyle hakikati
s›n›rlama derekesine düflebilir!
Buraya kadar “El Esmâ” iflaretinin neye oldu¤una dik-
kat çekmeye çal›flt›k.
fiimdi gelelim “el Hüsnâ” olarak bildirilen muazzam,
muhteflem ve mükemmel anlam ve özellik ihtiva eden
isimlerin iflaret etti¤i özelliklere... Elbette “esfeli sâfîliyn”
olan kelimelerin elverdi¤ince!
DUA VE Z‹K‹R

Burada öncelikle flu hususa dikkat gerekir kan›mca.

TET‹KLEME S‹STEM‹
Bu isimlerin iflaret etti¤i özellikler her noktada tümüy-
le mevcuttur eksiksiz! Ne var ki, a盤a ç›kmas› dilenen
özelli¤e göre, kimileri kimilerine bask›n hâle gelerek,
t›pk› ekolayz›rda yükselen kanallar›n öne geçmesi gibi,
di¤erlerinin önüne geçerek oluflumu meydana getirmekte-
dir. Ayr›ca belli isimlerin iflaret etti¤i belli özellikler,
do¤al olarak, otomatik olarak ilgili di¤er isimlerin
oluflumlar›n› tetikleyerek, ak›fl›-oluflumu, “yeni fle’n”i
meydana getirmektedirler. ‹flte bu olay, “Sünnetullâh”
diye tan›mlanan, evrensel Allâh kanunlar›n›n -ya da
296 basîreti k›s›tl› olanlar›n deyifliyle do¤a kanunlar›n›n-
iflleyifl mekanizmas›n› anlatmaktad›r. Bu husus tahmin ve
hayal edilemeyecek kadar azametli bir olayd›r; ezelden
ebede, tüm boyutlar›yla ve alg›lanan tüm birimleriyle her
fley, bu sistem içinde varl›¤›n› sürdürür! Evrensel boyutta
veya insan›n dünyas›nda, bilincinden a盤a ç›kan
düflünceler dâhil, tüm fiiller bu sisteme göre oluflur. Buna
k›saca “‹simlerin özelliklerinin ilgili ismin özelli¤ini teti -
klemesi mekanizmas› ” diyebiliriz. Yukar›da uyard›¤›m
üzere, bu isimlerin özelliklerinin a盤a ç›k›fl ortam› olarak,
-gerçekte TEK’il- bilebildi¤iniz tüm evrenselli¤i düflünün.
O evrensellik içinde alg›layan›n alg›lad›¤› her ortama ya
da boyuta veya a盤a ç›kan birime göre, söz etti¤im “teti-
kleme ” olay› geçerlidir! Bu sisteme göre de -neyin neyi
AHMED HULÛS‹

meydana getirece¤i bilinmesi nedeniyle- ezelden ebede ne


olup bitecekse “Allâh ilminde” mevcuttur! Bakara Sûresi
sonundaki (2.Bakara: 284) “...Bilinçlerinizde (düflündü¤ü-
nüz) ne varsa, aç›klasan›z da gizleseniz de, Allâh varl›¤› -
n›zdaki Hasiyb ismi özelli¤iyle size onun sonuçlar›n›
yaflat›r...” uyar›s›; Zelzele Sûresi’ndeki (99.Zilzâl: 7)
“Kim zerre kadar hay›r yaparsa, sonucuna eriflir” ve de
“Hasiyb” isminin iflaret etti¤i özellik, hep bu “tetikleme”
mekanizmas›n› bize anlatmak içindir ki, a盤a ç›kan bir
fiil veya düflüncenin sonucunun yaflanmamas› mümkün
de¤ildir. ‹flte bu yüzdendir ki, geçmiflimizde düflündü¤ü-
müz ya da ortaya koydu¤umuz flükür ya da nankörlük
bâb›nda her fiil mutlaka sonucunu yaflatm›flt›r veya
yaflatacakt›r! Bu konu üzerinde derin düflünülürse çok 297
kap› açar ve çok s›rlar fark edilir. “Kader s›rr›” olarak bah-
sedilen konu dahi bu mekanizma ile ilgilidir!
fiimdi gelelim birer iflaret-yön levhas› hükmündeki
özel “isim”lerin bize gösterdiklerine:
ALLÂH... Öyle bir isimdir ki... “Ulûhiyet”e iflaret
eder! “Ulûhiyet” hem “HÛ” ismi ile iflaret edilen “Mutlak
Zât” anlam›n› içerir; hem de “Zatî” ‹lim mertebesinde,
ilmiyle ilmini seyir anlam›nda oluflmufl “nokta”lar âlemle-
rini, her bir “nokta”y› oluflturan kendine özgü “Esmâ”
mertebelerine iflaret eder! “Zât”› itibar›yla, “fley”in ayr›,
“EEsmâ”s› itibar›yla “fley”in ayn› olan Allâh ismiyle iflaret
edilen; âlemlerden Ganî ve benzeri olmayand›r! Bu yüz-
dendir ki, “fley”i ve fiillerini Esmâ’s›yla yaratan Allâh
DUA VE Z‹K‹R

ismiyle iflaret edilen Kur’ân-› Kerîm’de “B‹Z” iflaretini


kullanmaktad›r. “fiey”de kendisinin gayr› yoktur! Bu
konuda çok iyi anlafl›lmas› gereken husus fludur:
“fiey”den söz etti¤imizde “fley”in zât› derken onun var-
l›¤›n› oluflturan “Esmâ mertebesinden” söz ederiz.
“fiey”in zât› hakk›nda tefekkür edilir, konuflulur. Allâh
ad›yla iflaret edilenin Zât› hakk›nda ise konuflmak muhal-
dir; yani kesinlikle olanaks›zd›r! Çünkü Esmâ
özelli¤inden meydana gelmiflin, mutlak Zât hakk›nda fikir
yürütmesi, “vahiy” yollu gelmifl bilgi ile dahi olsa -ki bu
da olanaks›zd›r- mümkün olmaz! ‹flte bunu anlatmak
sadedinde yolun sonu “hiç”likte biter, denmifltir!
HÛ... “HÛ’vAllâhulleziy la ilâhe illâ HÛ”! ‹ster vahiy
298 yollu gelsin, ister bilinç yollu üzerine e¤ilinsin, alg›lanan
her “fley”in hakikatinin derûnu... Öylesine ki; Ekberiyet
tecellisi sonucu önce “haflyeti”, sonucu olarak da “hiç”li¤i
yaflat›r ve bu yüzden de O’nun hakikatine eriflilemez!
“Basîretler ona ulaflmaz!” Mutlak bilinmezli¤e ve kavra-
n›lmazl›¤a iflaret ismidir! Nitekim “ALLÂH” dâhil tüm
isimler “HÛ”ya ba¤l› geçer Kurân’da! “HU ALLAHu
EHAD”, “HU’ver Rahmanur Rah›ym”, “Hu’vel’Evvelu
vel’Ah›ru vez’Zahiru vel’Bât›n” , “HU’vel Aliyyül
Az›ym”, “HU’ves Semiy’ul Bas›yr” ve Haflr Sûresi’nin
son üç âyeti gibi! Bu arada flunu da bir di¤er okunufl flekli
itibar›yla fark ederiz ki, isimlerin öncesindeki “HÛ” ismi
iflaretiyle önce tenzih vurgulamas› yap›l›r, sonra da söz
edilen isimlerle teflbihe iflaret edilir. Bu da hiçbir zaman
AHMED HULÛS‹

gözden kaç›r›lmamas› gereken bir iflarettir.


ER RAHMAN... “Allâh” ismiyle iflaret edilenin, “zer-
re”lerin zât›n› “Esmâ”s›yla ilminde “var” k›lma özelli¤ine
iflaret eder. Bugünkü anlay›fla göre “kuantum potansiyele”
iflaret eder. Tüm yarat›lm›fllar›n kayna¤› olan potansiyel-
dir. “Esmâ mertebesi”nin ad›d›r! Her fley, “var”l›¤›n›
“ilim ve irade” mertebesinde bu ismin iflaret etti¤i özellik-
le elde eder! “Er Rahmanu alel Arflisteva” (20.Tahâ: 5) ve
“Er Rahman; Allemel Kur’ân; Halekal ‹nsan; Allemehül
beyan” (55.Rahman: 1-4) iflaretleri gere¤i “fiUUR”da aç›-
¤a ç›kan “Esmâ”n›n hakikatidir! Rahmeti, o “fley”i ilmin-
de, “var”l›¤a getirmesidir! “Allâh Adem’i Rahman sûre -
tinde halk etti” iflareti “‹nsan” ›n, ilmî sûretinin
Rahmaniyet özelli¤i yans›mas› üzere meydana getirildi¤i- 299
ne iflaret eder. Yani Esmâ mertebesinde bulunan özellikler
ile! ‹nsan’›n, Zât› itibar›yla kendini tan›y›fl› da
Rahmaniyet’le ilgilidir... Bu nedenle “RAHMAN”a sec-
deyi müflrikler alg›layamam›flt›r (25.Furkan: 60)... fieytan
(vehim, bilinç) “RAHMAN”a âsi olmufltur (19.Meryem:
44)... “‹‹nsan”›n Zât’›n›n “Esmâ” hakikatinden meydana
getirildi¤ine iflaret eder! “‹nsan”daki “Zâtî tecelli” de
budur!
ER RAHIYM ... “Rahman”daki say›s›z özellikleri
yoktan var k›lan Rahim özelli¤idir! Potansiyeldeki özel-
liklerin seyrini oluflturma özelli¤idir! Âlem sûretleri ile
kendini seyir edendir! Bilinçli varl›klar›, hakikatlerine
erdirmek suretiyle; seyretmekte ve Esmâ’s› özellikleriyle
DUA VE Z‹K‹R

yaflatmakta olan›n, kendisi oldu¤u fark›ndal›¤›yla


yaflatand›r. “Ve kâne bil mu’miniyne Rah›yma =
Hakikatine iman etmifllere Rahîm’dir” (33.Ahzâb: 43).
Cennet diye iflaret edilen yaflam›n kayna¤›d›r. Melekî
boyutun “var”l›¤›n› oluflturand›r.
EL MEL‹K... Mülkü hükmünde olan Esmâ mertebe-
sinde diledi¤ince fle’n alarak fiiller âlemi sûretlerinde ted-
bir edendir! “Her fleyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde
olan (tedbirât›n bu mertebeden a盤a ç›kt›¤›na iflaret)
Subhan’d›r... O’na rücu ettirileceksiniz” (36.Yâsîn: 83).
Tek Melîk’tir! Orta¤› olmaz. Bunun fark›ndal›¤›n› yaflat-
t›¤›n›n kesin ve mutlak teslimiyet d›fl›nda bir hâli olmaz!
‹tiraz ve isyan hiç kalmaz! “Arfl› istiva” diye anlat›lan
300 olayda önde gelen özelliktir di¤er birkaç özellikle birlikte.
“Semâlarda ve arzda her ne varsa; Melîk, Kuddûs, Aziyz
ve Hakiym olan (diledi¤i mânâlar› a盤a ç›karmas› için
onlar› yaratan) Allâh’› (ifllevleriyle) tespih etmedeler!”
(62.Cum’a: 1).
EL KUDDÛS... Yarat›lm›fllarda a盤a ç›kan özellik ve
kavramlarla tan›mlanmaktan, kay›tlanmaktan ve s›n›rlan-
maktan berî! Tüm âlemleri Esmâ’s›yla yoktan “var”
k›larken, onlarda a盤a ç›kan özelliklerle tan›mlan›p
s›n›rlanmaktan dahi berîdir.
ES SELÂM... Yarat›lm›fllara (beden ve tabiat kay›t-
lar›ndan; tehlikeden; boyutlar›n›n kay›tlar›ndan) selâmet
ihsan eden, yakîn hâlini oluflturan; iman edenlere
“‹SLÂM”›n hazm›n› veren; Dar’üs Selâm (hakikatimize
AHMED HULÛS‹

ait kuvvelerin tahakkuku) olan cennet boyutu hâlinin


yaflam›n› meydana getiren! Rah›ym isminin tetikleyerek
a盤a ç›kard›¤› isim-özelliktir! “Selâmün kavlen min
Rabbin Rah›ym = Rah›ym Rab’den “Selâm” sözü ulafl›r
(Selâm ismi özelli¤ini Rableri olan Esmâ hakikatlerinden
a盤a ç›kan yolla yaflarlar)!” (36.Yâsîn: 58).
EL MU’M‹N... Alg›lanan›n ötesi oldu¤u fark›ndal›¤›n›
oluflturand›r, Esmâ boyutu itibar›yla. Bu fark›ndal›k,
boyutumuzda “iman” olarak a盤a ç›kar. ‹man edenler
fluurlar›ndaki bu fark›ndal›kla iman ederler; dünyam›zda
Rasûller; tüm varl›kta ise melekler dâhil! Bu fark›ndal›k,
bilinçteki akl›n vehim esaretinden kurtulmas›n› sa¤lar.
Vehim, k›yas› kullanarak muhakeme yapan akl› sapt›rabi-
lirken, iman karfl›s›nda güçsüz ve etkisiz kal›r. Mu’min 301
isminin özelli¤inin a盤a ç›k›fl› fluurdan bilince direkt
yans›r; dolay›s›yla da vehim kuvvesi onun üzerinde tasar-
ruf edemez.
EL MÜHEYM‹N ... “Esmâ” mertebesinden a盤a
ç›kanlar› kendi sistemi içinde koruyup sürdürendir (El
hafizu ver Rakiybu ala külli fley)! Ayr›ca, (emaneti) göze-
tip himaye eden, koruyan, emin, anlamlar›na da gelir.
“MÜHEYM‹N” in türedi¤i kök olan “el Emanet ”in
Kurân’daki fonksiyonel kullan›l›fl›, semâlar›n -arz›n-
da¤lar›n yüklenmekten imtina etti¤i ve el Kurân’›n ikizi
olan El ‹nsan’›n yüklendi¤i fleydir. Esas itibar›yla Esmâ
mertebesi ilminin RUH adl› melek olarak fluuruna iflaret
eder. Ondan da yeryüzünde a盤a ç›kan insana yans›r bu
DUA VE Z‹K‹R

emanet! Yani, Hakikatinin, Esmâ özellikleri oldu¤u


fluurunu yaflamak! Bu da Mu’min ismiyle ortak çal›fl›r.
RUH adl› melek (kuvve) dahi, Esmâ mertebesinin sonsuz
s›n›rs›z özelliklerine iman›n kemâliyle Hayy ve
Kayyûm’dur! Çünkü o dahi “fle’n” olarak vücud sahibidir!
EL AZ‹YZ... Karfl› konulmaz güç sahibi olarak, dile-
di¤ini uygulayan! Tüm âlemlerde diledi¤ini karfl› ç›kacak
güç olmaks›z›n yerine getiren. Bu isim Rab ismiyle
paralel çal›flan bir isimdir. Rab özelli¤i Aziyz özelli¤iyle
hükmünü icra eder!
EL CEBBAR... Hükmü zorunlu olarak uygulamada
oland›r. Âlemler Cebbar’›n hükmü alt›nda, dilenileni
uygulamak zorundad›r! Uygulamama gibi bir seçenekleri
302 yoktur! Cebr, onlar›n varolufl sistem ve özlerinden gelen
bir flekilde a盤a ç›kar ve hükmünü yaflat›r!
EL MÜTEKEBB‹R... Mutlak BEN’lik O’na aittir!
“Ben” diyen yaln›zca kendisidir! Kim ben sözüyle kendi-
sine varl›k verirse; var oluflunun hakikatine ait “Ben”li¤i
örtüp, göreceli benli¤ini ileri ç›kar›rsa, bunun sonucunu,
yanmak suretiyle yaflar! Kibriyâ, O’nun vasf›d›r.
EL HAL‹K... Mutlak TEK yaratan! Esmâ özellikleriy-
le birimleri “yok”ken “var” k›lan! Hâlik’in “halk”etti¤i
her bir fleyin bir “hulk”u, yani yarat›l›fl amac›na göre bir
huyu, ahlâk› (do¤as›na göre davran›fl›) vard›r... Bu neden-
le “tehalleku BiAhlak›llah = Allâh ahlâk› ile (Allâhça)
ahlâklan›n!” buyurulmufltur ki bunun anlam›; “A Allâh
Esmâ’ s›n›n özellikleriyle var olmufl oldu¤unuzun
AHMED HULÛS‹

fark›ndal›¤›yla ve bunun gere¤ince yaflay›n” demektir.


EL BAR‹... Mikrodan makroya do¤ru her yaratt›¤›n›
kendine özgü program ve özellikle yarat›rken, bütünsel-
likle de uyumlu olarak onu ifllevlendiren. Saat difllilerinin
ahenkli düzeni misali!
EL MUSAVV‹R... Mânâlar› sûretler hâlinde a盤a
ç›kar›p, alg›layanda o sûretlerin alg›lanma mekanizmas›n›
oluflturan.
EL ⁄AFFAR... Kudret veya hikmetin gere¤i olarak
oluflmufl noksanl›klar›n› fark edip, bunlar›n sonuçlar›ndan
kurtulmay› irade edenlere, örtüleyicili¤ini yaflatan. Ba¤›fl-
layan.
EL KAHHAR... “Vâhid” oluflunun sonucunu yaflata-
rak “izafî-göresel” benliklerin asla “var” olmad›¤›n› 303
seyrettiren!
EL VEHHAB... Diledi¤ine karfl›l›ks›z ve “hak etme”
kavram› devrede olmaks›z›n veren.
ER REZZAK... Hangi boyutta veya ortamda olursa
olsun a盤a ç›kan birimin yaflam›n›n devam› için gereken
her türlü g›day› veren.
EL FETTAH... Birimde aç›l›m oluflturan. Hakikati fark
ettirip seyrettiren; bunun sonucunda âlemlerde eksik,
noksan, yanl›fl olmad›¤›n› müflahede ettiren. Görüfl veya
kullan›m alan›n› aç›p de¤erlendirme olana¤›n› meydana
getiren. Fark edilemeyeni fark ettirip de¤erlendirten!
EL AL‹YM... “‹lim” özelli¤i sebebiyle s›n›rs›z sonsuz
her fleyi ve her boyutu, her yönüyle Bilen!
DUA VE Z‹K‹R

EL KABIDZ... Tüm birimleri, onlar› oluflturan “E Esmâ”


s›yla hakikatleri yönünden kudret eliyle tutup hükmünü
icra eden! ‹çe dönüklü¤ü yaflatan.
EL BASIT... Aç›p yayan. Boyutsall›klar› ve derin
görüflü oluflturan.
EL HAF‹DZ... Alçalt›c›. Hakikatinden uzak yaflam›
oluflturucu! Evrensel boyuttaki “Esfeli sâfîliyn”i yarat›c›.
“Kesret” müflahedesini oluflturan perdelili¤i meydana
getiren!
ER RAF‹’... Yükselten. Bilinçli birimi yatay veya
dikey anlamda yükselterek hakikatini kavrama veya seyir
anlam›nda yükselten.
EL MU‹ZZ... Diledi¤i birimde, izzeti oluflturan özel-
304 li¤i a盤a ç›kartarak, onu di¤erlerine göre de¤erli k›lan!
EL MÜZ‹LL... Diledi¤inde zilleti zâhir k›lan! Zelil
eden... ‹zzeti meydana getiren yak›nl›k özelliklerini
yaflatmayarak, benlikle perdelenmenin yetersizlikleri için-
de afla¤›lanmay› aflikâr k›lan!
ES SEM‹’... A盤a ç›kard›¤› Esmâ özelliklerini her an
alg›lamakta olan. Fark›ndal›¤› ve kavramay› yaflatan.
Bunun sonucu olarak Bas›yr ismi özelli¤ini tetikleyen!
EL BASIYR... A盤a ç›kan Esmâ özelliklerini her an
seyir ile onlardan ç›kanlar› de¤erlendirip sonuçlar›n›
oluflturan.
EL HAKEM... Hükmeden ve hükmü kesinlikle yerine
gelen!
EL ADL... Ulûhiyetinin sonucu olarak a盤a ç›kard›¤›
AHMED HULÛS‹

her Esmâ özelli¤inin yarat›fl amac›na göre hakk›n› veren.


Haks›zl›k etmekten, zulüm etmekten münezzeh olan!
EL LAT‹YF... Yaratt›¤›n›n derûnunda ve varl›¤›nda
gizli olan. Lütfu çok olan!
EL HAB‹YR ... A盤a ç›kan Esmâ özelli¤inin
“var”l›¤›n›, “Esmâ”s›yla meydana getiren olarak, onun
durumundan haberi olan. Birime, kendisinden a盤a
ç›kanla, ne mertebede anlay›fla sahip oldu¤unu fark etti-
ren!
EL HAL‹YM... A盤a ç›kan bir olaya ani ve fevrî tepki
vermeyip, a盤a ç›k›fl amac› do¤rultusunda de¤erlendir-
meye alan.
EL AZ‹YM... A盤a ç›km›fl Esmâ özelli¤i olan hiçbir
birimin, azametini kavrayamayaca¤› muhteflem büyüklük. 305
EL ⁄AFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilme-
mesi gereken. Gerekli ar›nmay› yapt›rtarak Rah›ymiyetin
nimetlerine erdiren. Rah›ym ismini tetikleyen!
Efi fiEKÛR... Verdi¤i nimeti ço¤altmak için o nimeti
de¤erlendirten. Birimde verilen nimeti hakk›yla de¤erlen-
direrek “daha”s›na aç›lmay› oluflturan. “Keriym” isminin
özelli¤ini tetikler. Bu ismin özelli¤inin kapal› kalmas› ise,
birimi kendisine ulaflana karfl› kapanmay›; o nimeti
de¤erlendirmek yerine baflka yönlere dönerek o nimetten
perdelenmeyi yaflat›r. Bu da “nankörlük” yani verileni
de¤erlendirmemek olarak tan›mlan›r. Verilenin gerisinden
mahrum kalma sonucunu do¤urur. Nimetin ard› kesilir!
EL ALÎY... Yüce. Varl›klar› Hakikat noktas›ndan sey-
DUA VE Z‹K‹R

reden!
EL KEB‹YR... Esmâ’s›yla yaratt›¤› âlemlerinin büyü-
klü¤ü kavranamaz olan.
EL HAF‹YZ... Âlemler içindekilerin varl›¤›n›n korun-
mas› için onlar›n gerekenlerini oluflturan.
EL MUK‹YT... Hafiyz isminin özelli¤inin oluflmas›
için gerekli olan maddi veya manevî olarak nitelendirilen
alt yap›y› oluflturup meydana getiren.
EL HAS‹YB ... Birimselli¤in devam› için yeterli
oldu¤u gibi, birimden a盤a ç›kanlar›n sonucunu yaflatan.
Böylece sonsuza dek oluflumun ak›fl›n› yaratm›fl olan!
EL CEL‹YL... Muhteflem kapsam ve mükemmeliye-
tiyle Efâl âleminde sultan!
306 EL KER‹YM... Öylesine cömert ki, kendisini inkâr ile
a盤a ç›kanlara dahi say›s›z nimetlerini ba¤›fllamakta.
“OOKU”mak yani “‹KRA ” ancak O’nun keremiyle bir
birimde a盤a ç›kabilir. Her birimin hakikatinde yer
almakta.
ER RAKIYB... Her birimi Esmâ’s›yla yaratt›¤› için her
an onunla olarak kontrol alt›nda tutan.
EL MUC‹YB... Kendisine olan yönelifllere mutlaka
icabet ederek gere¤ini oluflturan!
EL VAS‹’... Esmâ özellikleriyle tüm âlemleri kap-
sam›fl olan.
EL HAK‹YM... ‹lminin kudretiyle a盤a ç›kmas›n›
sebepler zincirine ba¤layarak, nedenselli¤i oluflturan ve
böylece kesret alg›lamas›n› oluflturan.
AHMED HULÛS‹

EL VEDUD... Cazibeyi, çekim gücünü yaratan. Salt


karfl›l›ks›z, ç›kar beklenmeyen sevgiyi var eden. Her seve-
nin, sevdi¤inde sevdi¤i gerçekliktir!
EL MEC‹YD... A盤a ç›kard›¤› muhteflem yarat›fl
dolay›s›yla flan›n›n yüceli¤ini ortaya koyan!
EL BA‹S ... Sürekli yeni yaflam boyutlar›na
dönüfltüren! “Her an yeni bir fle’nde” oluflun mekanizmas›
olarak sürekli yeni bir hâl yaflatan.
Bu özelli¤in insanda a盤a ç›k›fl› itibar›yla... “AMEN -
TU”da da yerini alan “Ba’sü ba’delMevt = ölüm akabin-
deki dirilifl” anlam›ndad›r... “Mutlaka siz, boyutlar
de¤ifltirerek o boyutlar›n uygun bedenlerine dönüfleceksi-
niz!” (84.‹nflikak: 19) âyetindeki ifllev de bunu anlat›r...
Ölümü TATMAK ve bunun devam› yeni bir yaflam 307
hâline bafllamak. fiu dünya (beden) yaflam›m›zda iken de
bu bâ’slar mümkündür... Velâyet - Nübüvvet - Risâlet
bâ’slar› gibi! Ki, bunlarda dahi yeni bir yaflam mertebesi
söz konusudur!
Tohumun kabu¤unu çatlat›p mahsulünü a盤a ç›kar-
mas› gibi, ölü (bilkuvve - ifllevsiz - nesnel) olan› bâ’s edip
dirilten, demektir. A盤a ç›kana, yeni yaflam ortam veya
boyutuna kavuflana göre, bir önceki ortama uygun yaflam
bedeni “kabir” hükmündedir... “O Saat (vefat) muhakkak
gelecektir, onda hiç flüphe yoktur. Kesinlikle Allâh, kabir-
lerde (bedenleri içinde) olan nefsleri (bilinçleri) bâ’s ede-
cektir (varl›klar›ndaki Esmâ özelli¤iyle yeni bir beden
oluflturarak yaflamlar›na devam ettirecektir)!” (22. Hac: 7)
DUA VE Z‹K‹R

Efi fiEH‹YD... Varl›¤›yla varl›¤›n›n flahidi olan. A盤a


ç›kard›¤› Esmâ özelliklerinden varl›¤›n› seyredip a盤a
ç›kanlara flehâdet eden! fiehâdet edilenin kendisinden
gayr› olmad›¤›n› yaflatan.
EL HAKK... Apaç›k ortada olan Mutlak Hakikat!
A盤a ç›kan tüm ifllevlerin hakikati ve kayna¤›!
EL VEK‹YL... A盤a ç›kan her birimin ifllevinin
gere¤ini yerine getirmek için gerekeni yapan. Bunun
idrak›yla kendisine tevekkül edene sahip ç›karak, onun
için en hay›rl› sonucu oluflturan. Hakikatindeki el Vekiyl
isminin özelli¤ine iman eden Allâh’›n tüm isimlerine (tüm
kuvvelerine) de iman etmifl olur! Halifelik s›rr›n›n
kayna¤› bir isimdir!
308 EL KAV‹YY... Kudreti kuvveye dönüfltürerek varl›¤›n
oluflmas›n› sa¤layan ve onlardaki kuvveleri oluflturan.
Melekî boyutu meydana getiren.
EL MET‹YN... Tüm Efâl âlemini ayakta tutan. Metîn...
Sa¤laml›¤› oluflturan. Metanet, direnç veren!
EL VEL‹YY... Birimde kendi hakikatini tan›ma ve ge-
re¤ini yaflama özelli¤ini a盤a ç›karan. Velâyetin ve onun
kapsam›ndaki üst düzey yaflam özellikleri olan Risâlet ve
Nübüvvetin kayna¤›. Velâyetin en üst mertebesi olan
Risâlet ve bir alt› olan Nübüvvet kemâlât›n› irsâl eden.
Risâlet kemâlât›n›n zuhuru sonsuza dek geçerli ve ifllevli
iken, Nübüvet kemâlât›n›n ifllevi yaln›zca dünya yaflam›n-
da geçerlidir. Nebi, âhiret yaflam›nda da o kemâlâtla yaflar,
ancak ifllevi bitmifltir d›fla dönük olarak! Risâlet ifllevi ise
AHMED HULÛS‹

velâyet getirisi üzere devam eder sonsuza dek, velîlerdeki


gibi.
EL HAM‹YD... A盤a ç›kard›¤› evrensel kemâlât›
“Veliyy” ismi kapsam›nda a盤a ç›kard›¤› âlem sûretlerin-
ce seyredip de¤erlendirendir! Hamd yaln›zca kendisine
aittir!
EL MUHSIY... TEK’likteki çokluk sûretlerini makro-
dan mikroya tek tek tüm özellikleriyle yaratan.
EL MUBD‹’... Yarat›lm›fllar› efli benzeri olmayan ken-
dine özgü özellikler bütünü olarak âlemlerde a盤a
ç›karan.
EL MUIYD... Asl›na rücu edenleri yeni bir yaflam
boyutunda hayata döndüren.
EL MUHY‹... ‹HYA eden. Hayata kavuflturan. ‹lim 309
yaflant›s›yla hakikati müflahede ederek yaflam›n› sürdür-
meyi oluflturan.
EL MUM‹T... Ölümü tatt›ran... Bir yaflam boyutundan
di¤er yaflam boyutuna geçirten!
EL HAYY... Esmâ âleminin kayna¤›! Tüm isim özel-
liklerinin hayat›n› veren, varl›¤›n› oluflturan. Evrensel
enerjinin kayna¤›; enerjinin hakikati!
EL KAYYUM... Hiçbir fleye ihtiyaç duymaks›z›n
kendi vas›flar›yla varl›¤›n› kaîm k›lan. Var olan her fley
kendisiyle kaîm olan.
EL VAC‹D... Özellikleri âdeta taflan... Her diledi¤ini
var eden. Tüm yarat›fl›na ra¤men hiçbir fleyi eksilmeyen!
EL MAC‹D... Kerem ve ihsan›n›n s›n›rs›zl›¤›n›n getir-
DUA VE Z‹K‹R

di¤i flan ve yücelik sahibi!


EL VAH‹D... Vâhid ül AHAD... Say›sal çokluk kabul
etmez TEK ! Cüzlere bölünmemifl ve cüzlerden
oluflmam›fl; panteizm anlam›na gelmeyen Bir! Çokluk
kavram›n›n düfltü¤ü, “yok”lu¤a kavufltu¤u, hiçbir fikir ve
düflüncenin ayak basamad›¤› TEK!
ES SAMED... Som, salt TEK! Çokluk kavram›ndan
münezzeh! Çok özelli¤in birleflmesinden oluflmam›fl! Ve
dahi s›n›r kavram›ndan berî olan TEK’lik sahibi. Hiçbir
fleye muhtaciyeti söz konusu olmayan TEK’illik. Hadîs-î
flerîf’te flöyle tan›mlanm›flt›r: “Es Samedülleziy la cevfe
fiyhi = Samed odur ki, onda boflluk yoktur (SOM,
SALT)!”
310 EL KAAD‹R... ‹lmindekileri kudretiyle bir nedensel-
li¤e dayanmaks›z›n yarat›p seyreden! Bu hususta asla
s›n›rlanmayan!
EL MUKTED‹R... Kudretiyle izhar etti¤i tüm varl›kta
iktidar›, tedbir ve tasarrufu geçerli olan mutlak-ifllevsel
kudret sahibi.
EL MUKADD‹M... Yarat›fl amac›na göre a盤a ç›kara-
ca¤› Esmâ özelli¤ine öncelik veren.
EL MUAHH‹R... Yaratt›¤›nda a盤a ç›kacak olan›
Hakiym isminin gere¤ince erteleyen.
EL EVVEL... Yarat›lm›fl olan›n bafl›, ilk Hâli olan
Esmâ Hakikati.
EL ÂH‹R... Yarat›lm›fl olan›n sonsuza dek bir sonras›.
EZ ZÂH‹R... Apaç›k ortada olan, Esmâ özelli¤iyle
AHMED HULÛS‹

alg›lanmakta olan!
EL BÂTIN... Apaç›k ortada olan›n alg›lanamayan› ve
Gayb›n hakikati. (Evvel Âhir Zâhir Bât›n, HÛ’dur!)
EL VAL‹Y... Hükmüne göre yöneten.
EL MÜTEAL‹Y... Sonsuz s›n›rs›z yüce; yüceli¤i her
fleye yayg›n! Âlemlerdeki hiçbir ak›l ve idrak›n kap-
sam›yla, hiçbir f›trat›n mahiyet ve yans›t›c›l›¤›yla s›n›rlan-
mayan yücelik sahibi.
EL BERR ... F›tratlar›n gere¤ini kolaylaflt›rarak
oluflmas›n› sa¤layan! Bu konuda vaatlerini yerine getiren.
ET TEVVAB... Hak ve hakikati alg›lat›p kavratarak, o
birimin kendi hakikatine dönüflünü oluflturan. Tövbeyi
yaflat›r. Yani, birime yapt›¤› yanl›fllardan dönmeyi ve ver-
di¤i zararlar› gidermeyi nasip eder. Bu isim özelli¤i a盤a 311
ç›kt›¤›nda Rah›ym isminin özelli¤ini tetikler. Sonuçta
kiflinin hakikatinin getirisi olan güzellikleri ve müflahe-
deyi yaflat›r.
EL MÜNTEKIM... Birimdeki, hakikatini yaflamas›na
engel olan davran›fllar›n›n sonuçlar›n› yaflatan! “Zünti-
kam”, a盤a ç›kan›n sonucunu, hak etti¤ini yaflatmakt›r.
Allâh, intikam almak gibi duygularla vas›flanmaktan mü-
nezzehtir! “fiediyd ül ‹kab” ile birlikte kullan›ld›¤›nda,
“Hakikatinin gere¤ini yaflamaya ters düflen düflünce ve
davran›fllar›n sonucunu en sert ve keskin bir biçimde yafla-
tan” anlam›na gelir.
EL AFÜVV... fiirk d›fl›nda ifllenmifl bütün suçlar›n töv-
besini kabul edip, affedendir. fiirk hâli yaflam›nda bu
DUA VE Z‹K‹R

ismin özelli¤i a盤a ç›kmaz. Burada fark edilmesi önemli


konu fludur. Suçun aff› demek, o kiflinin af öncesi yaflan-
t›s›ndaki kay›plar›n›n geri kazan›lmas› demek de¤ildir.
Geçmiflin telâfisi ve kazas› yoktur Sünnetullâh’ta!
ER RAUF... Çok flefkatli, ac›yan; kendisine yönelenle-
ri, onlara zarar verip s›k›nt›ya sokacak davran›fllardan
koruyan, uzaklaflt›ran.
EL MAL‹K’ÜL MÜLK... Mülkünde diledi¤ini tedbir
edip, hiçbir birime hesap verme kavram› olmadan
diledi¤ini uygulayan.
“De ki: ‘Mülkün Mâlik’i olan Allâh’›m... Mülkü dile-
di¤ine verirsin, diledi¤inden de mülkü çekip al›rs›n.
Diledi¤ini aziyz edersin, diledi¤ini zelil edersin. Hay›r
312 senin elindedir. Kesinlikle Sen her fleye Kâdîr’sin.”
(3.Âl-i ‹mrân: 26)
ZÜL’CELAL‹ VEL’‹KRAM ... Celâl’iyle a盤a
ç›kard›¤›na “yok” tan var olmufllu¤unu kavratarak
“yoklu¤unu” yaflat›p; ‹kram’›yla, Esmâ kuvvelerinin ken-
disinde a盤a ç›k›fl›n› seyrettirerek Bekâ’y› yaflat›r.
EL MUKSIT... Ulûhiyeti gere¤i olarak, her yarat›lm›fla
yarat›l›fl amac›na göre hak etti¤ini vermek suretiyle adale-
tini uygular.
EL CAM‹’... Tüm varl›¤› “çok boyutlu tek kare resim”
olarak ilminde topluca seyreden. Yarat›lm›fllar›, yarat›l›fl
amaç ve ifllevleri do¤rultusunda toplayan!
EL ⁄AN‹YY... Esmâ’s›n›n iflaret etti¤i özelliklerle
s›n›rlan›p kay›tlanmayan ve o vas›flarla etiketlenmekten
AHMED HULÛS‹

dahi münezzeh olan; “Ekberiyeti” dolay›s›yla! Esmâ’s›yla


say›s›z s›n›rs›z zengin olan!
EL MU⁄N‹Y... Diledi¤ini, baflkalar›ndan musta¤nî
k›lan, zenginli¤i yaflatan, kendi zenginli¤iyle zengin eden.
“Fakr”in sonucu olan Bekâ’n›n güzelliklerini hibe eden...
“Seni hiçbir fleyin yok iken (fakr-“yok”lukta) bulup da
zenginli¤e (“g›na”ya-Bekâ’ya) kavuflturmad›k m› (El Ga-
nî kulu yapmad›k m›, Âlemlerden Ganî olan›n kullu¤unu
yaflatmad›k m›)?” (93.Duha: 8)... “Muhakkak ki ‘HÛ’dur
ganî eden de fakir k›lan da.” (53.Necm: 48)
EL MAN‹’... Hak etmeyene, hak etmedi¤ine eriflmesi-
ne engel yaratan!
ED DARR... Birimlerin s›k›l›p bunalarak kendine dön-
mesi için çeflitli azap veren hâlleri (hastal›k, çile, belâ) 313
yaflatan!
EN NAF‹’... Hayra eriflmeye vesile olacak yararl›
düflünce ve fiilleri hat›ra getirip gere¤ini uygulatan.
EN NÛR... Her fleyin hakikati olan ‹lim! Her fleyin asl›
Nûr’dur, demek; her fley ilimden ibarettir, ‹lmullah’ta
demektir. Hayat, ilimle vard›r. ‹lim sahipleri Hayy’d›r;
diridir! ‹lmi olmayan ise, yaflayan ölüdür.
EL HAD‹Y... Hakikate erdiren... Hakikatin gere¤ini
yaflatan! Hakk’› dillendirten! Hakikate yönlendiren!
EL BED‹Y’... Efli benzeri olmayan güzellikte olup,
güzellikleri yaratan! Türleri ve varl›klar› herhangi bir
örne¤e dayanmayan flekilde kendilerine özgü özelliklerle
yaratan.
DUA VE Z‹K‹R

EL BAKIY… Zaman kavrams›z yaln›zca var olan.


EL VAR‹S... Sahibi olduklar›n› geride b›rakarak
dönüflenlerin, arkada b›rakt›klar›n›n sahibi olarak çeflitli
isimlerle a盤a ç›kan! Bir tükeniflin ard›ndan yeni bir
yap›yla devam eden.
ER REfi‹YD... Rüflde erdiren! Birimin hakikatini fark
etmesinin sonucu olarak olgunlaflmas›n› yaratan ve
yaflatan!
ES SABUR... “E¤er Allâh insanlar› zulümlerinden
dolay› sorumlu tutup sonucunu hemen yaflatsayd›; (arz)
üzerinde hiçbir DABBE (insan de¤il insan bedeni) b›rak-
mazd›! Fakat onlar› hükmedilmifl bir vakte tehir ediyor...
Ecelleri geldi¤i vakit de ne bir saat geri kal›rlar, ne de öne
314 geçebilirler” (16.Nahl: 61) Her yarat›lm›fl olan›n amac›na
uygun ifllevini yapmas›n› bekleyip, o ifllevini tamamla-
d›ktan sonra sonuçlar›n› yaflatan. Zâlimin zulmüne
müsaade etmesi, yani Sabur özelli¤ini a盤a ç›karmas›,
hem zâlim hem mazlum yönünden yaflanacak ifllevin tam
hakk›yla yaflanmas› ve daha sonra da sonuçlar›n›n
oluflmas› içindir. Belân›n büyü¤ünün a盤a ç›kmas›, zul-
mün büyü¤ünün oluflmas›n› gerektirir!

SON HATIRLATMA
Elbette ki “Allâh” ismiyle iflaret edilen “EKBER”in
“Esmâ ül Hüsnâ”s›n›n anlamlar› bu kadar dar kapsaml›
de¤ildir! Bu yüzdendir ki, uzun y›llard›r bu konuya hiç
girmemifltim. Çünkü bu konunun hakk›n›n verilmesi
AHMED HULÛS‹

muhaldir-olanaks›zd›r! “Yans›malar” dolay›s›yla bu ko-


nuya girmek zorunda kald›m. Rabbimden ba¤›fllanma
dilerim. Bu konuda nice eserler yaz›lm›flt›r. Biz bugünkü
bak›fl aç›m›z yönünden k›sa ve ak›lda kalabilecek flekilde
konuyu ele ald›k. Belki deryadan bir damla sudur bu
konudaki anlatt›klar›m›z!
“SubhanAllâhi amma yas›fun!”
Bu çal›flmam›za nokta koymadan, flu mutlak gerçe¤i
bir kere daha vurgulayal›m. Bütün bu aç›klad›klar›m›z ve
yazd›klar›m›z, kiflinin kendisini, bedensellikten ve “ben”
likten ar›nd›rd›ktan sonra, “fluurda seyir” boyutunda yafla-
nacak olan fleylerdir. Bu ar›nma-tezkiye olmadan, kiflinin,
bilgileri edinip tekrarlamas› bir bilgisayar›n tekrarlama-
s›ndan farkl› bir sonucu asla yaflatmaz! Tasavvuf, dedi- 315
kodu olmay›p bir yaflant›d›r! G›ybet veya dedikoduyla
ömür tüketen, fleytan›n süslü gösterdi¤i amelle kendini
avutand›r. Kiflinin bu bilgileri yaflamas›n›n aç›k teyidi ise,
onun için “yanma”n›n kesinlikle bitmifl olup; hiçbir fleyin
veya olay›n onu üzüp kapsamamas›d›r! Kiflide flartlanma-
lar›n getirdi¤i de¤er yarg›lar›na dayal› duygusall›k yaflam›
ve buna dayal› davran›fllar oldu¤u sürece, o befleriyetinin
kemâlini yaflayan bir birim olarak ve yapt›klar›n›n sonu-
cunu yaflamaya devam ederek ölümsüzlük boyutuna
geçer.
Bilgi uygulamak içindir. Uygulanmayan ilim, insan›n
s›rt›ndaki yüktür, fark›ndal›¤›yla ifle kendimizden baflla-
yal›m.
DUA VE Z‹K‹R

Gecenin sonucunda kendimize flu soruyu soral›m:


Bilgimize göre, gece uykuda geri dönüflü olmayan yol-
culu¤a haz›r m›y›z? Dünyada bizi “yakan” olaylar bitti
mi? Huzurlu, mutlu “kullu¤u” yafl›yor muyuz? Cevap
evetse ne mutlu! De¤ilse, yar›na çok ifl var demektir. Bu
durumda sabah kalkt›¤›m›zda, bu gece yatarken mutlu ve
haz›r olarak yatmak için neler yapmal›y›m; diye düflünme-
miz gerekmez mi?
Sahip oldu¤umuzu sand›¤›m›z her fleyi geride b›raka-
rak gidece¤imizin idrak› içinde günü de¤erlendirebiliyor-
sak flükürler olsun.
Ves Selâm.

316

Bu bölüm “A Allâh ‹lminden Yans›malarla KUR’ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ”


isimli kitab›m›zdaki hâliyle güncellenmifltir. Söz konusu çal›flmamda
eme¤i geçen, ilminden yararland›¤›m de¤erli âlim ve hâl ehli ‹stanbul
Kanl›ca Camii ‹mam› muhterem Hasan Güler Hocam›za huzurlar›n›zda
teflekkürlerimi sunar›m.
Ahmed Hulûsi
AHMED HULÛS‹

38

ÖZEL Z‹K‹R ÖNER‹LER‹M‹Z

“Kalpler ancak ALLÂH Z‹KR‹ ‹LE TATM‹NE 317


ULAfiIRLAR” buyuruluyor... Niye?..
Çünkü insan, sonsuzu düflünmeye yönelik bir kapasi-
teyle yarat›lm›flt›r ve sonsuzluk-s›n›rs›zl›k ise ALLÂH’›n
vasf›d›r!..
“Lâ uhsiy senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik”
diyen Rasûlullâh Aleyhisselâm;
“Sana hakk›yla senâ (övgü) etmem mümkün de¤ildir;
ancak sen kendini hakk›yla bildi¤in için, kendi kendine se-
nâ edersin” itiraf›nda bulunurken sonsuz-s›n›rs›z yüce Zât’
›n kesinlikle kavranamayaca¤›na iflarette bulunmaktad›r.
Bu durumda bize düflen ne oluyor?..
Bize kendini tan›tt›¤› nisbette O’nu tan›mak!..
O’nun aynas›nda, kendimizi seyredip tan›mak!..
DUA VE Z‹K‹R

Kendimizdekilerden, O’nun sonsuz-s›n›rs›z kemâlât›-


na, yüce özelliklerine, hikmetlerine, hayran kalmak!..
“Allâh’›m, hayretimi artt›r” diye DUA eden Rasûl
Aleyhisselâm’da bu husus hakk›nda bizi uyar›yordu her-
hâlde...
Allâh’› tan›man›n yolu da, kitab›n bafl bölümlerinde
k›saca izah etti¤imiz gibi, zikirden geçer!..
Zikir, ya Zât, S›fat ve Esmây› içine alan toplu isim
“ALLÂH” ismi ile yap›l›r... Ya da, Allâh’› çeflitli özellik-
leriyle tan›maya yönelik di¤er isimleri ile yap›l›r...

“‹NSAN ve SIRLARI” isimli kitab›m›zda tafsilâtl› ola-


318 rak izah etti¤imiz üzere; ‹NSAN, gerçe¤i itibariyle bir
‹S‹MLER TERK‹B‹D‹R!..
Her insanda, Allâh ismiyle toplu olarak iflaret edilen
isimlerin tümü, yani bildi¤imiz ve bilemedi¤imiz pek çok
Allâh ismi bir terkip oluflturur... ‹flte bu terkibe, biz insan
deriz!.. Allâh, bu Esmâ terkibine “insan” ad›n› takm›flt›r...
‹nsan›n Rabbi, kendi varl›¤›n› meydana getiren bu
“Allâh” isimlerinin iflaret etti¤i ilahî güçtür!..
Her insan›n yap›s›n›n bir di¤erinden farkl› olmas›, her
birinin terkibindeki “Allâh” isimlerinin farkl› güçlerde
olmas›ndand›r.
fiimdi siz; “ALLÂH” ismini zikretti¤iniz zaman; bu
ismin zikrinden do¤an güç, terkibinizdeki bütün isimleri
eflit oranda güçlendirir... Bunun da neticesinde tüm özel-
AHMED HULÛS‹

likleriniz ayn› seviyede geliflir...


“ALLÂH ‹S‹MLER‹” zikri ise, yap›n›z› meydana geti-
ren isimler terkibi içinde, belirli isimlerin mânâlar›n› güç-
lendirmeye yöneliktir...
Mesela, “ALLÂH”›n “‹RADE” s›fat›n›n ad› olan
“MÜRÎD” ismini zikretti¤iniz zaman; terkibinizdeki bu
ismin mânâs› güçlenir; beyninizdeki “‹RADE” fonksiyo-
nu daha kapsaml› olarak faaliyete geçer ve eskiden irâde-
niz zay›f oldu¤u için baflaramad›¤›n›z bir çok fleyi rahat-
l›kla baflarabilirsiniz...
Ya da “HAKÎM” ismini zikretmeniz, sizin bir süre
sonra, her fleyin hikmetini, sebebini, neyin niçin oldu¤unu
anlaman›za yol açar... Eskiden ba¤lant›s›z sand›¤›n›z, ge-
reksiz oldu¤unu düflündü¤ünüz pek çok fleyin asl›nda bir 319
sistem içinde birbiriyle ba¤lant›l› olarak yer ald›¤›n› idrak
edersiniz...
Yani, “ALLÂH” ismi zikri; fizikteki bileflik kaplar
sistemindeki gibi, bütün isimleri eflit oranda yükseltirken;
“‹S‹MLER” zikri ise sadece kendi cinsinden olan terkibi-
nizdeki mânây› güçlendirir… Ve bu yüzden de kiflide çok
k›sa sürede önemli geliflmeler fark edilir hâle getirir…
‹flte bu sebepledir ki, biz, kendinde k›sa süre içinde gelifl-
me görmeyi arzu edenlere, “‹S‹MLER” zikri tavsiye ede-
riz.

Bizim tavsiye etti¤imiz zikirlerin, herhangi bir tarikat


DUA VE Z‹K‹R

zikri ile alâkas› asla yoktur!..


Tarikats›z ya da hangi tarikattan olursa olsun; kifli bu
zikirleri yapt›¤› zaman, birkaç ay içersinde neticelerini
görmeye bafllar!..

fiunu kesinlikle belirtelim ki...


Allâh, asla, d›flar›da ötelerde bir yerde olup, fizik
beden ya da ruh ile yan›na gidilecek bir varl›k olmay›p;
kendi özünde hissedilmesi zorunlu olan, sonra da her zerre
de varl›¤› alg›lanabilen sonsuz-s›n›rs›z “TEK”tir!.. Bu
anlay›fla uymayan bütün fikirler, fleytanî vas›fl›
C‹NLER‹N vesveseleridir!..
320 Allâh’› bilmek, bulmak ve O’nunla olmak için tek bir
tarikat vard›r, tek bir yol vard›r; o yol da Efendimiz
Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n yoludur!..
Kur’ân-› Kerîm ve Rasûlullâh ö¤retisine dayanmayan;
bu ö¤reti d›fl›nda kalan her fikir, kesin olarak neticede
insan›n gerçekten sapmas›na yol açar!..
Bu yüzden deriz ki...
fiayet bu zikirleri yaparsan›z, kesinlikle ilim yolundan
ayr›lmay›n›z! Âyet ve hadislere ters düflen fikirlere itibar
etmeyiniz! Farz k›l›nanlar› ne gerekçe ile olursa olsun asla
terk etmeyiniz! Art›k, kendinizin evliya, fleyh, Mehdi ol-
du¤u yolunda, içinize gelen fikirlere asla itibar etmeyiniz.
Çünkü, C‹NLER, en büyük oyunlar›n›, hassasiyet kaz-
anm›fl, al›c›lar› güçlenmifl olan beyin sahiplerine oynay›p,
AHMED HULÛS‹

kendilerini bir fley zannettirerek yoldan ç›kart›rlar!..


Kesinlikle bilelim ki....
ALLÂH KULU olmaktan daha üstün bir derece asla
yoktur!..
Biz bütün çal›flmalar›m›zla bu dereceyi, bu yak›nl›¤›
niyaz edelim.

‹ster hiçbir fleye inanmay›n... ‹ster sadece “Allâh”a


inan›n; ister sadece haftada bir kere Cuma namaz›na giden
bir müslüman olun; bafllang›ç olarak size flu zikir formülü-
nü tavsiye edebiliriz:

100 Allahumme e¤inniy alâ zikrike ve flükrike ve hüsnü 321


ibadetik
300 Allâhumme inniy es’eluke hubbeke ve hubbu men
yuh›bbuke
300 Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inniy küntü minez
zalimîn
500 Kuddûs’üt tâhîru min külle suin
100 Ya Nura külle fleyin ve hedahu ahr›cniy minez
zulûmâti ilennur

MÜRÎD 3600 HALÎM 2700


MÜM‹N 1800 REfiÎD 2700
KUDDÛS 3600 NÛR 3600
HAKÎM 1800 FETTAH 2700
DUA VE Z‹K‹R

Bafllang›ç olarak ilk birkaç isimle zikre


bafllayabilece¤iniz gibi; saymak zor geliyorsa saatle de
yapabilirsiniz... Ayr›ca; bunlar› yapmak zor geliyorsa
sadece “MÜRÎD”, “NÛR” ve “KUDDÛS” isimlerini bir
süre için saymadan dahi zikredebilirsiniz.
Bu listedeki isimleri, vaktiniz olmad›¤› zamanlar, daha
azaltarak da yapabilirsiniz, hiçbir mahzuru yoktur. Sadece
netice alman›z biraz daha fazla zaman al›r.
Önemli olan, bu listedeki DUA ve Z‹K‹R’lerin sabah
uyand›ktan sonra bafllay›p, gece uyumadan önce bitirilme-
sidir. Her yerde, her zaman, abdestli veya abdestsiz
çekilebilir, hiçbir sak›ncas› yoktur!..
Kelimeleri dokuz defa üçlü üçlü söyleyip tespihten bir
322 tane çekerseniz, yüzlük bir tespihte, bir dönüflte 900 olur.
Mesela: Mürîd-Mürîd-Mürîd, Mürîd-Mürîd-Mürîd,
Mürîd-Mürîd-Mürîd...
fiayet, ince, zay›f yap›l› bir kimse iseniz, el parmak-
lar›n›z ince uzun, parmak uçlar›n›z sivri, oval ise; veya
genifl al›nl›, sivri çeneli bir tipiniz var ise, o takdirde ek
olarak flu duay› da yapman›z› tavsiye ederiz:
300 Allâhumme sebbit kalbiy alâ diynike,
fiayet içine kapan›k, s›k›nt›l›, zaman zaman bunalan,
hayattan tad almayan bir yap›n›z mevcut ise bu listeye
ilave olarak veya sadece;
100 ‹nflirâh Sûresi
300 Rabbifl rahli sadriy ve yessirliy emir
300 Elem neflrah leke sadrek
AHMED HULÛS‹

dualar›yla birlikte “BÂSIT” ismini 1800 defa zikrede-


bilirsiniz.
E¤er, üç-dört ay bu listeye devam ettikten sonra kendi-
nizde bir geliflme görür, fayda sa¤larsan›z; daha ileriye
gitmek isterseniz ve vaktiniz de müsait ise, flu dualar› ve
isimleri de belirtilen say›larla mevcut listenize ilave
edebilirsiniz.
300 Allâhumme elh›mniy rüfldiy ve e›zniy min flerre
nefsiy
300 Rabbiy zidniy ilmen ve fehmen ve imana
RAHÎM 3600 SEMÎ 2700
BASÎR 2700 ALÎM 2700
AZÎZ 2700 VEKÎL 2700
323
VAHHAB 2700 CÂM‹ 2700
E¤er bir numaral›, en baflta verdi¤imiz listeyi tatbik
edecek kiflide ömür süresi k›rk›n üzerine ç›km›flsa, birkaç
ay “MÜRÎD” ismini “4500” defa zikretmek suretiyle belli
bir netice ald›ktan sonra “3600”e indirilebilir.
Bunlar›n d›fl›nda bofl vakti olup da de¤erlendirmek
isteyenlere 255. sayfan›n alt bölümünde bafllayarak 256.
sayfada tamamlanan Hazreti Fat›ma’n›n ö¤retti¤i
salâvat›n üç yüz kere okunmas›n›; “Rabbi inniy zalemtü
nefsiy zulmen kebiyren lekel utba hatta terda” isti¤far›n›n
yüz defa tekrar›n› önemle tavsiye ederim.
Bafl› herhangi bir dünyevi iflten dolay› dertte olan ise
günde befl yüz defa flu âyetlere devam ederse, k›sa zaman-
DUA VE Z‹K‹R

da büyük faydas›n› görür:


“Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ hu aleyhi tevekkeltü ve huve
rabbül arfl›l az›ym. Seyec’alullahe ba’de usrin yusra.”
“Hasbiyallâhu veni’mel vekil; ve kefa billahi veliyyen
ve kefa billahi vekila”
Bu DUA ve Z‹K‹R’lere devam edilirken, bu arada da
f›rsat buldukça tasavvuf konusunda baz› eserler okunursa;
veya D‹N kavram› içine giren tüm sistemi izah etmeye
çal›flan di¤er, flu ana kadar yay›nlanm›fl otuz kitab›m›z ile
yirmi dört ses kasetlik “Ça¤dafl bilimle ‹slâm ve Tasavvuf
anlay›fl›” setimiz, on alt› video sohbetimiz ve otuz televiz-
yon program›m›z (Expo-Channel) izlenirse, bu konular›
çok kolayl›kla anlayabilirsiniz...
324 Çünkü yapaca¤›n›z bu çal›flmalar, isteseniz de isteme-
seniz de; inansan›z da inanmasan›z da beyninizde yeni bir
kapasite devreye sokacakt›r ki; bu durumda çok kolayl›kla
yeni ö¤rendi¤iniz bir çok fleyi anlay›p, idrak edebileceksi-
niz.
Bu arada arzu edenler için, gece yatmadan önce veya
kalkt›klar› takdirde k›lacaklar› iki rekâtl›k bir namaz›n son
secdesinde afla¤›daki DUA’y› yapmalar›n› da tavsiye ede-
biliriz: Elbette ki burada önemli olan yazd›¤›m›z DUA’y›
kelime kelime ezberleyerek tekrar etmek de¤il; o mânây›
ihtiva eder bir biçimde içinizden geldi¤i gibi niyazda
bulunmakt›r.
“Arfl›n, Ruh’un ve bütün melâikenin Rabb› olan yüce
Allâh’›m... Senin yan›nda aciz, güçsüz, muhtâç ve indin-
AHMED HULÛS‹

de bir hiç oldu¤um idrak› içinde sana yalvar›yorum... Ne


olur beni bütün yanl›fllar›mdan, bilmeyerek ve dayana-
mayarak yapt›¤›m bütün fiillerimden dolay› beni ba¤›flla!..
Efendimiz Muhammed Aleyhisselâm’›n Rabb› olan
Allâh’›m, bana in’âmda bulunduklar›n›n yolunu
kolaylaflt›r ve gerçekten sapanlardan olmaktan beni
koru!.. Kendine seçmekle flereflendirdiklerinden eyle; flu
anda yeryüzünde yaflayan en sevdi¤in zâtlara beni yak›n
eyle; onlar›n fiillerini bana da kolaylaflt›r, sevgili eyle!..
Kendisinden gayr› olmayan Allâh’›m, yaratt›¤› her
fleyi tam bir mükemmeliyetle var eden Allâh’›m, ihata
edilmesi asla mümkün olmayan Allâh’›m, Ya HÛ ya men
HÛ!.. Zât›n hakk› için, basiretimdeki körlükten beni kurt-
ar; mutlak gerçe¤i bana idrak ettir, hazm›n› ver!.. Öyle bir 325
yakîn ihsan et ki, ondan sonra küfr ve flirk olmas›n!..
Allâh’›m, Hakkel yakîn olarak yaflamama engel her ne
var ise ondan sana s›¤›n›r›m… Senden sana s›¤›n›r›m...
Benlikle huzurunda bulunmaktan sana s›¤›n›r›m...
Koruyucu sensin ve senin gücün her fley için yeterlidir...
Âlemlerin Rabb› olan Azîm Rab sensin Allâh’›m...
Bu gerçekleri bize bildiren Rasûlullâh Aleyhisselâm’a
indindeki say›ca ihsanda bulun, ne flekildekine lây›k ise;
biz onu takdirden âciziz.”

Bu arada tavsiye etmekte oldu¤umuz isimlerle ilgili


olarak biraz bilgi vermek istiyorum... Ki, ne yapt›¤›n›n
DUA VE Z‹K‹R

bilincine ermek isteyenlere yararl› olur umar›m!

Önce ilk tavsiyem olan “MÜRÎD” isminden söz edey-


im...
“MÜRÎD” ismi, Allâh’›n “‹RADE” s›fat›n›n ad›d›r!..
Bizim tüm boyutlar› ile varl›¤›m›z önce Allâh’›n
s›fatlar›yla meydana gelmifltir!.. Hayat s›fat›yla,
hayat›m›z; bedenlerimiz içinde bulundu¤u boyuta göre
“B‹S” ismi hükmünce yeni özelliklerle yeni yap›yla
meydana gelse dahi; sonsuza dek devam edecektir...
“ALÎM” ismi gere¤ince bir bilincimiz ve ilmimiz mevcut-
tur... “MÜRÎD” ismi sonucu olarak “ALLÂH’IN ‹RADE
326 SIFATI” bizden ortaya ç›kar ve “‹RADE” sahibi olarak
alg›lan›r›z. “SEM‹” s›fat›yla alg›lay›c›l›k kazan›r,
“BASÎR” s›fat›yla görür idrak ederiz... “KELAM” s›fat›
bize “‹FADE” yetene¤i kazand›r›r ve bütün bunlar hep
“KUDRET” s›fat›n›n bizden ortaya ç›k›fl› dolay›s›ylad›r
ki, bütün bunlar› yapacak “KUDRET” bizde görev
yapar!..
MÜRÎD” ismi, bildi¤imiz kadar›yla ilk defa olarak bi-
ze aç›lm›fl, bir “s›r”d›r!.. Bizden evvel, hiç kimse bu ismin
zikrini yapmam›fl ve baflkalar›na da tavsiye etmemifltir...
Hatta din ve tasavvufla u¤raflan pek çok kifli, bu ismin var-
l›¤›n› bile bilmez; çünkü kitaplarda daima di¤er s›fatlar›n
isimleri yaz›l›r da; “‹RADE” s›fat›n›n ismi yaz›lmaz!..
Muhakkak ki bu da Allâh’›n bir hikmeti sonucudur...
AHMED HULÛS‹

“MÜRÎD” ismi, yapt›¤›m›z çeflitli çal›flmalar sonucu


olarak müflahede ettik ki, insanda en süratli geliflmeyi
sa¤layan bir güce sahip!.
Hemen hepimiz, pek çok fleyi biliriz de, bir türlü bu
bildiklerimizi uygulamaya koyamay›z. Bunun da gerçekte
tek bir sebebi vard›r, ‹RADE ZAYIFLI⁄I!..
‹flte bu irâde zay›fl›¤›n›n çaresi, anlad›¤›m›z kadar›yla
“MÜRÎD” isminin zikredilmesidir... Bu ismin zikredilme-
si sonucu, kiflinin ilgi duydu¤u konuya karfl› irâdesi güç-
lenmeye bafll›yor ve eskiden bilip de tatbik edemedi¤i pek
çok fleyi kolayl›kla tatbik edebilir hâle geliyor... Mesela
içkiyi b›rakam›yor; TASAVVUF EHL‹NE KES‹NL‹KLE
YASAK OLAN S‹GARAYI BIRAKAMIYOR veya iste-
di¤i gibi ibadet edemiyor; yahûd kendini ilme verip 327
kararl› bir biçimde ilim çal›flam›yor; iflte bu durumda bu
zikir, kiflinin irâde gücünü artt›rd›¤› için, kolayl›kla bun-
lar› baflarabiliyor...
Ancak bu isimden bahsederken, flunu da kesinlikle
belirteyim... Nas›l ilaçlar›n belirli dozajlar› varsa,
“‹S‹MLER” zikrinde de belirli rakamlar›n üstüne kesin-
likle ç›k›lmamal›d›r...
“‹S‹MLER” zikri insan bünyesinde, beyninde, sürekli
takviye yapar!..
Nas›l, diyabet yani fleker hastal›¤›nda, flekeri tüketmek
için ensülin yeteri kadar verilmedi¤i için d›flardan takviye
al›n›rsa; terk edildi¤i zaman bünye derhâl kendi orijinini
yaflarsa... Ayn› flekilde, zikre devam edildikçe de, mânâs›
DUA VE Z‹K‹R

ister bilinsin ister bilinmesin; inan›ls›n inan›lmas›n, hük-


münü icrâ eder... Tecrübelerimize göre, zikir b›rak›ld›ktan
sonra onbefl gün içinde bünye eski normal hâline döner!..

Burada kesinlikle anlamam›z gereken bir husus da


fludur!..
Siz asla ötedeki, yukar›daki bir TANRI’y› zikretmiyor-
sunuz!.. Siz, varl›¤›n›z›n her zerresinde tüm varl›¤›yla
mevcut olan SONSUZ-SINIRSIZ ALLÂH’›n baz› s›fat ve
isimlerinin sizde a盤a ç›kmas›n›, sa¤lama yolunda bir
çal›flma yap›yorsunuz... Ve ancak alg›layabildi¤iniz nis-
pette, gerek kendinizde ve gerekse çevrenizde, Allâh’›
328 tan›yabilirsiniz!..
‹flte bu sebeplerle, “MÜRÎD” ismi, bize göre, kiflinin
ALLÂH’I tan›mas›nda en süratli yoldur... Ancak bu
tan›y›fl› Allâh’tan “Hazm› ile” talep etmek gerekir. Zira,
“haz›ms›zl›k” insan›n bafl›na olmad›k ifller açar!..

“MÜ’M‹N” ismine gelince... Bu isim kiflinin “‹MAN


NÛRU”na kavuflmas›na vesile olur... “‹MAN NÛRU” ne
demektir?.
‹nsan, tüm ömrünü flartlanma yollu, flartlanmalar›n
kendi bünyesinde oluflturdu¤u mant›k düzenine göre
geçirir... Ve bu flartlanmalar›n›n oluflturdu¤u mant›¤›n›n
kabul edemedi¤i fleyleri de bir türlü özümleyemez ve red-
AHMED HULÛS‹

deder... ‹flte “iman nûru” bir kiflide olufltu mu, art›k o kifli
mant›¤›na ters düfleni reddetmeyi b›rakarak, o fleyin olabi-
lirli¤ini araflt›rmaya bafllar... Zihin kapasitesinin ötesinde
bir fleyler olabilece¤ini düflünebilir. Her fley benim
bildi¤imden ibarettir, en büyük benim, benim bilmedi¤im
olamaz, mant›¤›m›n kabul etmedi¤i fley yoktur,
izans›zl›¤›ndan kurtulup, yeniye, ileriye, alg›layamad›¤›na
aç›k bir hâle gelir...
‹flte bu alg›layamad›¤›n› inkâr etmeyip, olabilirli¤ini
düflünme ve inanma hâlini “‹MAN NÛRU” diye
tan›mlar›z…
‹nsan› sürekli yeniye, ileriye, bilmediklerine, alg›laya-
mad›klar›na aç›k bir hâle getiren özellik “‹MAN
NÛRU”dur!.. 329

“FETTAH” isminin zikri, insanda aç›l›mlar yapar!..


Hem zâhirî problemlerin çözümlenmesi yönünden, hem
de BÂTINÎ kapan›kl›klar›n aç›lmas› fetholmas› cihetin-
den!

“KUDDÛS” isminin zikri, insan›n tabiat›ndan,


benli¤inden kurtulmas› yönünden çok faydal›d›r... ‹nsan,
flartlanmalar› ve do¤as› gere¤i olarak, kendini içinde
yaflamakta oldu¤u fizik beden zanneder!..
T›pk›, 58 model Chevrolet otomobilin direksiyonunda
DUA VE Z‹K‹R

oturup da, kendini otomobil sanan sürücü gibi!.. Sorar-


s›n›z, kimsin sen diye; “58 model fievroleyim!..” der. Bir
türlü akl› almaz, kendisinin otomobilden ayr› bir varl›k ol-
du¤unu ve bir süre sonra arabadan ç›k›p gidebilece¤ini!..
Aynaya bak›p, “ben bu bedenim” diye düflünen kifliler
de, flayet fark edemiyorsa bir süre sonra bu bedeni terk
edip yaflam›na de¤iflik bir boyutta o boyuta özgü bir
bedenle devam edece¤ini; durum biraz vahîm demektir!..
‹flte “KUDDÛS” ismi, insan›n asl›n›n kudsî bir varl›k
oldu¤unu, madde ve ruh ötesi bir bilinç varl›k oldu¤unu
fark etmesine yarayan isimdir.

330 “REfiÎD” ismi insanda “RÜfiD” hâlinin oluflmas›n›


sa¤lar...
Fizik bedende “rüfld” bir tan›mlamaya göre, “bülû¤”
ile bafllar; çünkü o zaman cinsiyet hormonlar› faaliyete
geçerek zihinsel fonksiyonlarda “akl›” güçlendirir; ve
ayn› zamanda da cinsiyet hormonlar› beynin biokimyas›n›
etkileyerek, “günah” dedi¤imiz “negatif yüklü ›fl›nsal
enerji”nin ruha yani bir tür hologramik ›fl›nsal bedene
yüklenmesini sa¤lar... Bir di¤er tan›mlamaya göre de, se-
bebi her ne hikmetse, 18 yafl›nda bafllar!..
Olgunlu¤un taban›, insan›n ölüm ötesi yaflam olabile-
ce¤i ihtimalini düflünerek, hayat›na ona göre yön vermesi,
bu konuda araflt›rmalar yapmas›yla bafllar!..
‹flte “REfiÎD” ismi bu en alt s›n›rdan bafllay›p, “‹lâhî s›-
AHMED HULÛS‹

fatlarla tahakkuk etme” hâli olan “FET‹H” hâline kadar


devam eder. Ondan sonra bir baflka flekilde hükmünü icrâ
eder.

“HAKÎM” ismine gelince... ‹nkâr›n daima kökeninde,


idrak edememe vard›r!.. Sebebi hikmetini bilemedi¤in,
anlayamad›¤›n fleyi inkâr edersin. Oysa, bilsen o fleyin ne-
den öyle oldu¤unu, neyin neyi nas›l meydana getirdi¤ini,
ne yap›l›rsa, nas›l neyi meydana getirece¤ini, bütün de¤er-
lendirmen bir anda de¤ifliverir!..
Bu isim, kiflide olufllar›n hikmetine erme kapasitesini
geniflleten, her fleyin ne sebeble olufltu¤unu, neye yönelik
olarak kondu¤unu fark ettiren isimdir... 331

“HALÎM” ismi insanda, öncelikle hoflgörü ve


yumuflakl›k, sâkinlik ve fevrî ç›k›fllar› kesme özellikleriy-
le tesirini gösterir...
Kiflinin mânevîyatta geliflmesi için önce hoflgörülü
olmas› ve fevrî, afl›r› ve zamans›z ç›k›fllar›n› kontrol alt›na
alm›fl olmas› gerekir!..
Çünkü bu tür ç›k›fllar insan›n hem zâhir dünyas›n›
mahveder, sinirli, stresli, bunal›ml› bir yaflama çevirir...
Hem de bât›n âlemini mahveder, Allâh’la aras›na sanki
ziftten-katrandan bir perde çeker!..
“HALÎM” ismi iflte insan›n hem zâhir hem de bât›n
DUA VE Z‹K‹R

dünyas›n› düzene sokan isimdir... Kiflinin olgunlukla


hoflgörüyle karfl›s›ndakine aç›k olmas›n› sa¤lar ki bu da
onun yeni yeni fleyleri fark etmesine vesile olur...
Sinirlilik, stres, fevrî davran›fllar bu zikre devamla çok
k›sa sürede kontrol alt›na al›n›r.

“VEDÛD” ismi kiflide muhabbet duygusunu


gelifltirir... Tüm varl›¤a karfl› sevgiyle yaklafl›r... Her
yerde ve fleyde Allâh’› hissedip sevmeye bafllar... Dünyas›
sevgi olur...

332 “NÛR” ismi insan›n idrak gücünü, kapasitesini art›ran


bir isimdir... Kiflinin hem ruh gücünün artmas›, hem de
idrak gücünün geliflmesi hep bu ismin neticesidir.

“B‹S” ismi dar mânâda yeni bir bedenle gibi anlafl›-


l›r. Ve iflin gerçe¤ini bilmeyenler taraf›ndan da zannedilir
ki, “flimdi ölece¤iz yok olaca¤›z; sonra k›yamette mahfler-
de Allâh bizi “BÂ’S” edecek yeniden yarat›laca¤›z!”
Bütünüyle ‹slâm ö¤retisi d›fl›ndaki yanl›fl bât›l ilkel bir
bilgidir!..
“B‹S” ismi her an geçerlidir ve eseri her an görülen
bir isimdir... Bâ’s olay› da her an cereyan etmektedir...
Ölüm meydana geldi¤i anda, kifli fizik bedenden kopar,
AHMED HULÛS‹

biolojik bedenle ba¤lant›s› kesilir ve hemen o anda ›fl›nsal


bedenle “Bâ’s” olarak yaflam›na kesintisiz bir flekilde
devam eder... Bu hususu isteyenler, ‹mam-› Gazalî’nin
“Esmâ-ül Hüsnâ” ismiyle dilimize tercüme edilen kita-
b›nda “B‹S” ismi aç›klamas›nda veya “HAZRET‹
MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH” isimli kitab›-
m›z›n “ÖLÜMÜN ‹ÇYÜZÜ” bahsinde tetkik edebilirler...
‹flte bu “Bâ’is” ismi zikri hem olay›n kavran›lmas›n›
kolaylaflt›r›r hem de, her anki bâ’s oluflumuzda, yani her
an yeni bir bedenle umuzda bize çok daha geliflmifl özel-
likler getirir...

“RAHMÂN” ismi hem “‹lâhî Rahmet”e nâil olmam›z› 333


sa¤lar, hem de gazap anlam› tafl›yan fiillerden korun-
mam›z› temin eder... Çünkü gazap, fliddet ateflini kesen
Rahmân’›n rahmetidir... ‹leri mertebelerdeki zevâtta bu
ismin çok daha de¤iflik neticeleri vard›r ki, onlara bu
kitapta girmek istemiyorum...
Bu arada flunu da aç›kl›¤a kavuflturay›m... “Bu Allâh
isimlerini çekerken bafl›nda “Yâ” veya “EL” diyecek
miyiz; mesela “Yâ Mürîd” gibi diye soruyorlar... Ötede
birinin ismi zikredilmiyor ki böyle bir ek ismin bafl›na gel-
sin! Buna hiç gerek yoktur!..
Evet, arzu edenler di¤er isimlerin mânâlar›n› da
“ESM ÜL HÜSN” isimli bir önceki bölümde inceley-
ebilirler...
DUA VE Z‹K‹R

334
AHMED HULÛS‹

39

TESP‹H NAMAZI

Son derece önemli bir namaz tarifiyle devam etmek 335


istiyorum... Bu ÇOK DE⁄ERL‹ NAMAZI, Efendimiz
Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.), Amcas› Abdulmuttalib’in o¤lu
Abbas (r.a.)’a ö¤retmifltir.
Abbas bir gün Rasûl-i Ekrem’e sorar, der ki:
— Yâ Nebîyallâh, ben hayli yaflland›m, zaman›m›
geçirdim... Bana öyle bir fley ö¤ret ki, bunca bofla geçen
y›llardan sonra bir fleyler yapm›fl olarak Huzurullâh’ta
yerimi alay›m?..
‹flte bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) flöyle buyurur:
— Yâ Abbas, ey amcam!. Sana vereyim mi?..
Vermemi ister misin?.. Sana on özelli¤i olan flu namaz›
ö¤reteyim mi ki; onu edâ etti¤in zaman, Allâh
günahlar›n›n ilkini de sonunu da; eskisini de yenisini de;
DUA VE Z‹K‹R

bilerek yap›lan›n› da bilmeyerek yap›lan›n› da; küçü¤ünü


de büyü¤ünü de; gizlisini de aç›k olan›n› da AFFEDER!..
‹flte bu on günaht›r (bütün günahlar).
Yeryüzündekilerin en büyük günahkâr› dahi olsan, bu
namaz sebebiyle günahlar›n affolur... Alic (çok kumlu bir
çöl) kumlar› kadar günah›n olsa dahi Allâh onlar› affe -
der!..”
‹flte böyle buyuran Rasûlullâh Aleyhisselâm, namaz›
da flöyle tarif ediyor hadisin devam›nda:
“Dört rekâtl›k bir namaz›n her rekât›n da,
“Allâhuekber” deyip namaza durduktan sonra on befl defa
“SUBHÂNALLÂH‹ VELHAMDUL‹LLÂH‹ VELÂ
‹LÂHE ‹LLÂLLÂHU VALLÂHU EKBER” dersin; sonra
336 Fâtiha ve bir sûre okur; sonra on defa daha ayn› tespihi
tekrar edersin; sonra rükûya e¤ilir, on kere daha tespih
edersin; sonra rükûdan kalk›p ayakta dururken on kere
daha tespih edersin; sonra secdeye var›r on kere tespih
edersin; sonra secdeden kalk›p oturur ve on kere tespih
edersin ve nihayet tekrar, ikinci defa secdeye var›r on kere
tespih edersin ki, toplam yetmifl befl eder... Bunu dört
rekâtta da aynen tekrar edersen, toplam› üç yüz olur...
Böyle bir namaz› her gün k›lmaya gücün yeterse, her
gün k›l; yetmezse, Cuma günleri, haftada bir kere k›l;
bunu da yapamazsan, ayda bir defa k›l; buna da gücün yet -
mezse ömründe bir defa k›l!..
Tespihin okunufl h›z›na ba¤l› olarak yirmi ile otuz
dakika aras›nda zaman alan, böyle bir namaz›n insana
AHMED HULÛS‹

kazand›rd›klar› iyice bir düflünülürse; san›r›m, en az


haftada bir defa Cuma gecelerinde mutlaka bu namaz edâ
edilmelidir...
Tasavvufla ifltigal edenlerin ise, bu namazlara müm-
kün ise her gece yatmadan evvel veya gece kalkt›klar›nda
devam etmelerini özellikle ve önemle tavsiye ederiz. Zira,
bu namaz›n getirdi¤i ruhanî güç, ancak tatbik edenler
taraf›ndan anlafl›l›r.

337
DUA VE Z‹K‹R

338
AHMED HULÛS‹

40

RASÛLULLÂH’IN
Ö⁄RETT‹⁄‹ ÇOK ÖZEL
DUALAR
339

Okunuflu:
“Allahumme einniy alâ zikrike ve flükrike ve hüsni
ibâdetik.”

Anlam›:
“Allâh’›m seni zikretmemi, sana flükretmemi ve güzel
bir flekilde kulluk etmemi artt›r, kolaylaflt›r.”
DUA VE Z‹K‹R

Bilgi:
Bize göre çok de¤erli olan bu duay› bütün zikir formül-
lerimizin ilk s›ras›na yerlefltiririz... Bu duay› bize
Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem Muâz bin Cebel
vas›tas›yla ö¤retiyor.
Muâz bin Cebel (r.a.) Rasûl-i Ekrem’in yak›n
ashâb›ndan ve çok sevdi¤i zâtlardan biri flöyle anlat›yor
olay›:
Rasûlullâh (s.a.v.) bir gün elimi tutup bana flöyle dedi:
— Yâ Muâz... Vallâhi seni çok seviyorum!.. Sana bir
fleyler tavsiye edeyim; onlar› her namaz›n sonunda (selâm
vermeden) oku... Kesinlikle terk etme!.. fiöyle dersin:
“Allâh’›m, seni zikretmek, sana flükretmek ve sana
340 güzel bir flekilde kulluk etmek için bana yard›m et!..”
Efendimiz Aleyhisselâm’›n sevgisini bu flekilde
yeminle takviye ederek ifade etti¤i bir Zât’a ö¤retti¤i dua
ne derece önemlidir, bunu takdirinize b›rak›yorum...

Okunuflu:
“Allahumme elhimniy rüfldiy ve e›zniy flerre nefsiy.”

Anlam›:
“Allâh’›m bana rüfldümü ‹LHAM et nefsimin fler ola -
cak davran›fllar›ndan sana s›¤›n›r›m.”
AHMED HULÛS‹

Bilgi:
‹mran bin Husayn (r.a.) müslüman olduktan sonra
gelip Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi vessellem)’e sordu...
— Müslüman olursam bana (çok faydal› olacak) iki
kelime ö¤retece¤ini vaad etmifltin yâ Rasûlullâh..?
— fiöyle dua et yâ Husayn... “Allâh’›m bana rüfldümü
ilham et, nefsimin fler olacak davran›fllar›ndan sana
s›¤›n›r›m.”
‹flte bu hadîs-i flerîfteki iflaret üzere, biz genellikle gün-
lük zikirler aras›nda günde üç yüz defa bu duan›n yap›l-
mas›n› çok faydal› buluruz ve dostlar›m›za tavsiye ederiz!

341
Okunuflu:
“Allahumme inniy es’elûke hubbeke ve hubbe men
yuh›bbuke.”

Anlam›:
“Allâh’›m senden aflk›n›, seni sevenleri sevmeyi
dilerim.”

Bilgi:
Ebû Derda Hazreti Rasûlullâh’›n Dâvud Aleyhisselâm
için “‹nsanlar›n en çok ibadet edeniydi” dedikten sonra
flöyle anlat›yor:
“Dâvud’un duas›nda sözü fluydu: Allâh’›m senden seni
DUA VE Z‹K‹R

sevmeyi, seni seveni sevmeyi, senin sevgini ulaflt›racak


ameli sevmeyi dilerim. Allâh’›m, sevgini bana nefsimden,
ailemden ve so¤uk sudan daha sevgili k›l!..”
Keza yukar›da görülen dua da baflta gördü¤ünüz
tavsiyelerimiz, dua listemiz içinde yer alan bir duad›r...
Daha ne diyelim ki!..

Okunuflu:
“Allahumme inna nes’eluke min hayri ma seeleke
342 minhu nebiyyuke Muhammedun (s.a.v.) ve neuzü bike
min flerri mesteaze minhu nebiyyuke sallallâhu aleyhi ve
sellem ve ente MÜSTEAN!..”

Anlam›:
“Allâh’›m Nebin Muhammed Aleyhisselâm hay›rdan
neler istemiflse senden ben de onlar› isterim; flerden neler-
den s›¤›nm›flsa sana, ben de onlardan sana s›¤›n›r›m...
MÜSTEAN (yard›m istenilen - yard›m eden) sensin!”

Bilgi:
Ebû Umame (rr.a.) anlat›yor:
Bir gün Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem uzun
bir dua etti ki, bundan hiçbir fley ezberleyemedik... Bunun
AHMED HULÛS‹

üzerine dedik:
— Yâ Rasûlullâh öyle uzun bir dua ile dua ettiniz ki,
biz bundan bir fley ezberleyemedik?..
Bunun üzerine buyurdu ki, Rasûlullâh Aleyhisselâm:
— Size bütün bu duay› toplayan bir fley göstereyim
mi?.. fiöyle dua edersiniz: “Allâh’›m Rasûlün
Muhammed’in hay›rdan dilediklerinin ayn›s›n› ben de
dilerim; Rasûlün Muhammed’in flerden s›¤›nd›¤› fleyler -
den biz de sana s›¤›n›yoruz. Yard›m istenecek sensin.
Var›fl sanad›r. Kuvvet ve kudret ancak Allâh iledir.”
Bütün istekleri ve de s›¤›n›lacak fleyleri içine alan en
özlü duay› yukar›daki flekilde gene Efendimiz Rasûlullâh
Sallallâhu Aleyhi ve Sellem bize ö¤retiyor... Art›k bu
duay› da etmeyene diyecek söz yok!.. 343

Okunuflu:
“Yâ mukallibel kulûb sebbit kalbiy alâ diynike.”

Anlam›:
“Ey kalpleri diledi¤i tarafa döndüren, kalbimi dinin
üzere sabitle!..”

Bilgi:
Ümmü Seleme (r.a.)’a soruldu:
— Ey müminlerin annesi, senin yan›nda oldu¤u zaman
Allâh Rasûlü’nün en çok duas› ne idi?..
DUA VE Z‹K‹R

Rasûlullâh’›n kutlu zevcesi Ümmü Seleme (r.a.)


anlatt›:
— Rasûl-i Ekrem’in en çok yapt›¤› dua flu idi: “Ey
kalpleri çeviren, kalbimi dinin üzerine sâbit k›l!..”
Bunun üzerine sordum:
— Senin duan›n en ço¤u, neden, Ey kalpleri çeviren
kalbimi dinin üzerine sâbit k›l, duas›d›r?..
Rasûl-i Ekrem buyurdu ki:
— Yâ Ümmü Seleme, gerçek flu ki, kalbi Allâh’›n iki
parma¤› aras›nda olmayan insan yoktur... Diledi¤ini sebât
ettirir, diledi¤ini de kayd›r›r.
Yükselen burcu ya da ay›, ikizler, yay, baflak ve bal›k
olanlara bu dua kesinlikle tavsiye edilir.
344

Okunuflu:
“Allahumme innâ nec’âluke fiy nuhurihim ve neuzü
bike min flurûrihim.”

Anlam›:
“Allâh’›m, senin, onlar›n karfl›s›na ç›kman› ister;
onlar›n flerlerinden sana s›¤›n›r›z.”

Bilgi:
Efendimiz, Rasûlullâh (s.a.v.)’in ö¤retmekte oldu¤u bu
dua son derece önemli ve üzerinde dikkatle durulmas› zo-
runlu bir niyazd›r!.. Niçin bu böyle...?
AHMED HULÛS‹

‹nsan›n, karfl›laflt›¤› tehlikeli olaylara ya da kiflilere


karfl›, kendi beflerî imkânlar› ile mücadele vermesi son
derece do¤ald›r...
Allâh’tan yard›m isteyip O’na yönelmesi de do¤ald›r...
Ancak bu duada bir incelik vard›r ki, ona çok dikkat
etmek gerekmektedir... Efendimiz bu dua ile, kendilerinin
yerine, ilâhî güçlerin karfl›l›k vermesi için niyazda bulunu-
yor... Bu ilâhî güç, d›flar›dan o kifliler üzerine karfl›
ç›kabilece¤i gibi, kendilerinden de zuhur edebilir...
Nitekim böyle bir duruma iflaret flu âyeti kerîmenin
›fl›¤›nda olay› anlamaya çal›fl›rsak, meseleyi çok daha
kolayl›kla çözeriz:
“... Att›¤›n zaman sen atmad›n, ALLÂH ATTI!..”
(8.Enfâl: 17) 345
‹flte ayn› flekilde, Allâh’›n karfl› ç›kmas› için niyaz edi-
liyor burada da... Bu konuyu daha fazla açmak istemi-
yorum... Arzu eden anlamaya gayret göstersin!..

Okunuflu:
“Allahumme ahricniy min zulûmatil vehmi ve ekrim-
niy binûril fehmi.”

Anlam›:
“Allâh’›m VEH‹M karanl›¤›ndan beni ç›kart ve nûrun-
la anlay›fl ikram et!..”
DUA VE Z‹K‹R

Bilgi:
Tasavvuf yolundakilerin bilece¤i gibi, insan için en
büyük belâ “VEH‹M” hükmü alt›nda kalmakt›r. Allâh’tan
insan› ayr› düflüren en büyük perde “VEH‹M” perdesidir...
“VEH‹M” perdesi kalk›p, Allâh Nûru ile anlay›fl ikram
olan kifli derhâl Allâh’a erer, YAKÎN sahiplerinden olur!..
Bunun, ne derece büyük bir nimet oldu¤unu, ancak bu
nimete ermifller bilebilir!..
fiayet, dünyada yaflarken “VEH‹M” den kurtulup
“YAKÎN”e ermek istiyorsan›z, mutlaka, en az günde yüz
defa bu duaya devam ediniz...

346 Okunuflu:
“Rabbiy zidniy ilmen ve fehmen ve iymanen ve
yak›ynen sad›ka.”

Anlam›:
“Rabbim ilmimi, anlay›fl›m›, iman›m› ve s›dk üzere
yakînimi ço¤alt.”

Bilgi:
Bu dua çok önemli bir kaç hususu içine alan genifl kap-
saml› bir metindir.
Kur’ân-› Kerîm’de Rasûlullâh Aleyhisselâm’a emir
verilmifltir, ‹lmimi artt›r diye dua et, fleklinde...
Hadîs-i flerîflerde ise anlay›fl›n, iman›n ve s›dk üzere
AHMED HULÛS‹

yakînin artmas› talep edilmektedir.


‹mân›n artmas› çok önemlidir... Çünkü, iman ne dere-
ce artarsa, befler flartlanmas›yla bloke olmufl akl›n
kavray›p kabul edemedi¤i fleyler o nisbette iman yollu
kabullenilmeye bafllar ve neticesinde de o fleylere vukûf
meydana gelir... Bu konuda “AKIL ve ‹MAN” isimli ses
kasetimiz ile “AKIL ve ‹MAN” isimli kitab›m›zda çok
tafsilâtl› bilgi vard›r... Nereye kadar ak›lla ve nereden
sonra imanla gidilece¤i hususunu oradan tetkik edebilirsi-
niz...
Yakîn’e gelince...
Bir “yakîn” vard›r ki sonunda “küfür” yani gerçe¤i ört-
mek vard›r...
Bir “yakîn” vard›r ki, neticesi “s›dk” üzere 347
“vuslat”t›r!..
“Yakîn” , kiflide “Allâh BAKΔ dir hükmünün
yaflanmas›d›r!..
Allâh kolaylaflt›ra!..
Hiç de¤ilse günde yüz defa bu duaya devam edenler
çok büyük faydalar›n› birkaç ay içinde görürler...

Okunuflu:
“Enzelallâhu aleykel kitâbe vel hikmete ve âllemeke
mâ lem tekûn tâ’lem…”
DUA VE Z‹K‹R

Anlam›:
“Allâh sana kitab› ve hikmeti inzâl etti ve bilmedikle-
rini ö¤retti...”

Bilgi:
Rasûlullâh Aleyhisselâm’a gelen bu âyeti flayet günde
üç yüz defa okumaya devam edersek, ilim ve sistemi
kavrama yetene¤imizin flafl›lacak ölçüde geliflmeye
bafllad›¤›n› hayretle fark ederiz.

Okunuflu:
“Allemel insane ma lem yâ’lem.”
348

Anlam›:
“‹nsana bilmediklerini ö¤retti.”

Bilgi:
Bu âyeti kerîmeyi dahi günde üç yüz defa okuyanlar
denenmifltir ki k›sa zamanda büyük geliflme göstermifller-
dir. Unutmay›n Allâh’a yakîn ilimle elde edilir!..
AHMED HULÛS‹

Okunuflu:
“Ve kezâlike evhaynâ ileyke ruhan min emrina; ma
künte tedriy mel kitabu ve lel iymanu ve lâkin ceâlnahu
nuran, nehdiy bihi men neflâu min ibadina; ve inneke
letehdiy ilâ s›rat›n müstak›ym.”

Anlam›:
“‹flte sana buyru¤umuzla Ruh’u gönderdik... Sen kitap
nedir, iman nedir bilmezdin önceleri... Biz O’nu,
kullar›m›zdan diledi¤imizi hidâyete ulaflt›r›c› nûr eyledik.
fiüphesiz ki sen de S›rat› Mustak›yme hidâyet edersin.”

Bilgi:
Ruhaniyetin güçlenmesi, basîretin keskinleflmesi, veri- 349

lenlerin daha iyi de¤erlendirilebilmesi ve çevreye daha


yararl› olunabilmesi için okunmas› tavsiye edilen bir âyet-
tir, bu yazd›¤›m›z âyet.
fiartlar› elveriflli olan›n, bir yetifltirici kontrolünde,
elinden geliyorsa oruçlu olarak günde bin defa olmak
üzere k›rk veya seksen gün devam edilmesi tavsiye olun-
maktad›r. Biz, zaman›nda hayli nimetine kavufltuk,
dileyene tavsiyemizdir.
DUA VE Z‹K‹R

Okunuflu:
“Kemâ erselnâ fiykum resûlen minkum yetlû aleykum
âyâtina ve yüzekkiykum ve yuallimukumul kitabe vel hik -
mete ve yuallimukum ma lem tekûnu tâ’lemun.”
(2.Bakara: 151)

Anlam›:
Size ‹Ç‹N‹ZDEN bir RASÛL irsâl eyledik ki sizi
ar›nd›r›yor (temizliyor), size kitap ve hikmeti ö¤retiyor,
bilemediklerinizi bildiriyor.”

Bilgi:
Bu âyeti (Bakara: 151), hemen öncesinde vermifl
350 oldu¤um âyeti kerîmeyle birlikte bana ö¤reten
Abdülkerîm Ceylî Hazretleridir... Bunlara devam ile
say›s›z faydalar has›l oldu... “K‹TABI OKU”MADA,
hikmete ermede, hiç akl›ma gelmeyecek olan fleylerin
s›rlar›na ermemde Takdir-i Hûda ile âyetlere devam
etmenin çok büyük faydalar›n› gördüm!..
Biz fanîyiz, k›sa bir süre sonra aran›zdan ayr›l›r
gideriz; ama isteriz ki biz de nîcelerinin hayra hikmete
ermesine vesile olal›m, ard›m›zdan üç ‹hlâs bir Fâtiha ile,
“Allâh râz› olsun” diyenlerimiz olsun!
Bu sebeple, çok istifâde etti¤im bu âyetleri burada siz-
lere aç›kl›yorum... Arzu edenler bu âyetlere günde yüz
defa devam ederler!
Veya daha alâs›, önce birini günde bin defa ve oruçlu
AHMED HULÛS‹

olarak k›rk veya seksen gün devam ederler; sonra onu


günde yüz defaya düflürüp ikincisini gene günde bin defa
olarak k›rk veya seksen gün yaparlar; sonra da her ikisine
günde yüzer defa olarak devam ederler...
Kesinlikle bilelim ki bu âyetler Kur’ân-› Kerîm’deki
en de¤erli mücevherlerden ikisidir!
Allâh kolaylaflt›ra!..

351
DUA VE Z‹K‹R

352
AHMED HULÛS‹

41

ÖZEL B‹R 19’LU HÂCET DUASI

Bafl› dertte, s›k›nt›da olan, büyük bir problemle 353


karfl›laflm›fl olan, herhangi bir düflman›ndan kurtulmak,
selâmete ç›kmak isteyen ya da daha baflka talepleri olan-
lar için son derece tesirli bir dua formülü vermek
istiyorum bu bölümde de...
Bu duay› tatbik eden pek çok kifli 19 güne kalmadan
arzular›na nâil oldular, bunlara yak›ndan flahidim!..
Yaln›z flunu kesinlikle ifade edeyim... Haks›z yere,
baflkalar›na zulûm için, ya da kötü amaçl› olarak bu
formül tatbik edilirse; bunu yapan›n asla bafl› belâdan kur-
tulmaz; etti¤i ters dönüp kendisini vurur.

fiimdi dua fleklini yaz›yorum...


DUA VE Z‹K‹R

Önce flu alt› Allâh ismini iyice ezberleyelim:


“FERDÜN, HAYYUN, KAYYÛMUN, HAKEMUN,
ADLUN, KUDDÛSUN.”
Befl vakit namaz›n farz›n›n arkas›ndan on dokuz harfli
bu alt› isim her gün okunacak, on dokuzar defa...
Evvelinde on defa “ALLÂHÛ EKBER” denildikten
sonra!..
On dokuzuncu günden sonra, herhangi bir flekilde
s›k›nt›n oldu¤u takdirde bu isimlere ilaveten “...Seyec’
alullahu ba’de ‘usrin yüsra” (65.Talâk: 7) âyetini de
okuyacaks›n her defas›nda... Yani flöyle:
“Ferdün, Hayyun, Kayyumun, Hakemun, Adlun,
Kuddûsun... Seyec’alullâhu bâ’de usrin yusra.”
354 Bu metin on dokuz defa tekrar edilecek, befl vakit
namaz›n farzlar›n›n arkas›ndan, on dokuz gün süre ile...
Âyetin mânâs› da fludur:
“Allâh, her güçlü¤ün arkas›ndan bir kolayl›k verir!..”
(65.Talâk: 7)

E¤er talebiniz, s›k›nt›dan kurtulmak de¤il de daha


baflka ise, o takdirde, yukar›da yazd›¤›m âyeti kerîme yeri-
ne, yine on dokuzar harfli olan, konusuna göre, flu âyeti
kerîmeleri okuyabilirsiniz:
AHMED HULÛS‹

‹lim için:
Yuallimukümül kitabe vel hikmete

Fetih için:
‹nnâ fetâhnaleke fethan mübiyna
Asallâhu en ye’tiye bilfethi
Vec’âllena min ledünke nasiyra

Düflman›na gâlib gelmek için:


‹nne h›zballahi hümül ¤âlibûn
El hükmü lillahil âliyyül kebîr

Düflman›ndan korunmak için:


Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ HU 355
Hasbünallâhu veni’mel vekîl
Ni’mel mevlâ veni’men nas›yr

R›z›k geniflli¤i için:


Ve terzuku men teflâ bi¤ayri hisab
Ve â’tednâ leha r›zkan kerîma
‹nnallâhe huvel ⁄aniyyül Hamîd

Allâhû Teâlâ, hepimizi bu verilen DUA nimetini


de¤erlendirebilenlerden eylesin. Amin.
DUA VE Z‹K‹R

356
AHMED HULÛS‹

42

HÂCET (‹HT‹YAÇ) NAMAZI

357

Okunuflu:
“Lâ ilâhe illallâhul Haliym’ül Keriym, subhanallâh’i
rabb’el ârfl›l âzîm, elhamdulillâhi rabbil âlemiyn; es’elüke
DUA VE Z‹K‹R

mûcibâti rahmetik, ve azâimi ma¤firetik, vel¤aniymete


min külli birr, ves selâmete min külli ism, lâ tedâ’liy zen-
ben illâ gaferteh, velâ hemmen illâ ferrecteh, ve lâ hâceten
hiye leke r›zân illâ kadayteha yâ erhamer rahimiyn.”

Anlam›:
“Tanr› yoktur. Halîm ve Kerîm olan Allâh vard›r;
Azîm olan Arfl›n Rabbi Allâh’› tenzîh ederim. Hamd,
âlemlerin Rabb› olan Allâh’a aittir. Yâ Rabbi, beni,
rahmet ve merhametinin gerektirdiklerine ve her iyi olana
mazhar k›l; her günahtan selâmete ç›kar; affetmedi¤in
günah, kurtarmad›¤›n dert kalmas›n. Amin ey merhametli
rahiym.”
358
Bilgi:
HÂCET namaz› diye bilinen, kiflinin bir ihtiyac›n›, bir
s›k›nt›s›n›, bir derdini Allâh’a arz edip, kurtulufl istemesi
için önerilen namaz hakk›nda bak›n Rasûlullâh (s.a.v.)
Efendimiz ne buyuruyor:
“Allâh’tan veya insano¤ullar›ndan birinden bir hâceti
(ihtiyac›) olan kimse, hakk›yla abdest ald›ktan sonra, iki
rekât namaz k›ls›n; bundan sonra ‹ST‹⁄FARDA bulunsun
ve Allâh Rasûlü üzerine salâvat getirip flu flekilde dua
etsin...”
Ve yukar›da nakletti¤imiz duay› tavsiye ediyor
Efendimiz...
Bafl› dertte, s›k›nt›da, belâda olan, flayet belirtilen
AHMED HULÛS‹

flekilde namaz› edâ eder, arkas›ndan yukar›daki duay›


okur ve arkas›ndan da daha önce yazm›fl oldu¤umuz Talâk
Sûresi’ndeki:
“...Ve men yettek›llâhe yec’âllehu mahrecan ve yerzukhu
min haysu lâ yahtesib, ve men yetevekkel alallâhi fehuve
hasbüh...”
âyetini bin defa tekrar ederse, Allâh’a en büyük ilticada
bulunmufl olur...
Ayr›ca bu âyete, belirtilen say›da devam etmek suretiy-
le, murad› olana kadar okumak çok büyük fayda sa¤lar.
Hâcet konusunda pek çok evliyaullâh›n en baflta gelen
tavsiyesi, isti¤fard›r...
“fiayet kifli yapt›¤› çal›flmalar ile Allâh indinde kendisi
için takdir edilmifl bulunan dereceye hak kazanamazsa, 359
Allâh ona birtak›m s›k›nt› ve dertler verir, bunlara kat-
land›r›r da neticede o dereceyi ihsan eder” buyuruldu¤u
için, bu durumu çok iyi anlamak icap eder.
Derecesini yükseltip, kusurlar›n› ba¤›fllatan en tesirli
fley de insan için “‹sti¤far”d›r... Bu yüzdendir ki, bafl› dert-
te olanlar›n isti¤far bölümünde nakletti¤imiz “Seyyid-ül
‹sti¤far” denilen duaya devam etmeleri ve sabah akflam,
ya da befl vakit namaz›n ard›ndan okumalar› pek fayda-
l›d›r... Yaln›z fluna dikkat edilmelidir ki, mânâs›n› bilerek
ve hissederek isti¤far› yapmak kesin kez gereklidir.
DUA VE Z‹K‹R

360
AHMED HULÛS‹

43

‹ST‹HARE NAMAZI

361

Okunuflu:
“Allâhümme inniy esteh›yrüke bi›lmike estakdirüke
bikudretike ve es’elüke min fadlikel az›ym. Feinneke tak-
dirü ve lâ akdirü ve talemü ve lâ a’lemü ve ente allâmül
DUA VE Z‹K‹R

guyûb. Allâhümme in künte ta’lemü enne hâzel emre


hayrün liy fîy diynî ve meâfliy ve âk›beti emriy fakdürhu
liy ve yessirhü liy sümme barik liy fiyhi. Ve in künte
ta’lemü enne hâzel emre flerrün liy fiy diynî ve meâflî ve
âk›beti emriy feasrifhü anniy veasrifnî ahnu vakdür lilhay-
re haysü kâne sümme ard›nî bihi.”

Anlam›:
“Allâh’›m ilminle bana hakk›mda hay›r olan› bildir -
meni niyaz ederim. Gücün yetti¤i için bana güç vermeni
isterim. Hay›rl› olan taraf›n bana aç›klanmas› için, senin o
büyük fazl› Kereminden dilerim. Çünkü sen güçlüsün,
bense güçsüzüm. Sen bilensin, ben bilemem. Gayb›n
362 bütün s›rlar›n› bilen sensin...
Allâh’›m, e¤er..... (iflini söylersin)..... benim dinim,
hayat›m, âhiretim için iflimin sonucunun hay›rl› oldu¤u
bilgin içindeyse, bu ifli bana kolaylaflt›r ve nasip et...
Allâh’›m e¤er (iflini söylersin) benim dinim, hayat›m,
âhiretim için iflimin sonucunun hay›rs›z oldu¤u bilgin
içindeyse, beni o iflten so¤ut ve uzaklaflt›r ve nasip etme.”

Bilgi:
“‹stihare” ‹slâmiyet’te çok önemli bir husustur!..
Yap›lacak bir iflte gayb› bilen Allâh’tan dan›flmak, bütün
inananlar için son derece önemli bir imkând›r.
Bu yüzdendir ki Rasûlullâh Aleyhisselâm’a inanan
yak›n sahâbesi flöyle derdi:
AHMED HULÛS‹

“Rasûlullâh (s.a.v.) bize tüm ifllerimizde istihareyi tav -


siye ederdi!..”
Hazreti Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n tavsiye etti¤i “isti-
hareyi” bize Hazreti Ebû Bekr, ‹bn Mes’ûd, Ebû Eyyûb el
Ensarî, Ebû Saîd el Hudrî, Sâ’d bin Ebî Vakkas, Abdullah
bin Abbas, Ebû Hureyre gibi birçok önde gelen ashâb›
Rasûl nakletmekte...
Evet nedir bu nakil?.. Ne buyuruyor Rasûlullâh
Aleyhisselâm:
“Biriniz bir ifli ciddi olarak düflünüp karar aflamas›na
geldi¤inde, farz›n d›fl›nda iki rekât namaz k›ls›n ve
ard›ndan flu duay› yaps›n...”
Dua, yukar›da verdi¤imiz metindir.
Namazda bilenler, birinci rekâtta “Kul ya eyyühel 363
kâfirûn” ikinci rekâtta da “‹hlâs” Sûresi’ni Fâtiha
Sûresi’nden sonra okurlar; bilmeyenler de her iki rekâtta
da “‹hlâs” okurlar.
fiayet o gece gerekli ve yeterli iflaret al›nmazsa, yediye
kadar devam etmek icap eder. Çünkü Rasûl-u Ekrem Enes
bin Mâlik’e bu konuda flöyle demifltir:
“Ey Enes, bir ifle teflebbüs etmek istedi¤inde, o ifl hak-
k›nda yedi kere istihare et. Sonra gönlünden geçen karara,
e¤ilime bak. Çünkü hay›r, gönüldeki temayüldedir.”
Ancak ifl acele ise, daha fazla süre de yoksa?..
O zaman iki rekât namaz k›l›p, isti¤far edip, salâvat
getirdikten sonra flu flekilde dua edilmelidir:
“Allâh’›m her fleyi ve bütün gayb›, geçmifli ve gelece¤i
DUA VE Z‹K‹R

bilen sensin. ‹çinde oldu¤um durum da bilgin içindedir.


Beni nefsime, kendime b›rakma; bana hayr› hissettir ve
hayr› kolaylaflt›r. Beni flerri seçmekten koru ve fler yolunu
kapa! Senin mülkünde orta¤›n yoktur, her fleye gücün
yeter, ben senin kulunum ve sen de benim rabbim olan
Arfl›n âzim Rabbisin. Lütfen bana yol göster, gerçe¤i
ilham et.”
Bundan sonra Allâh’a tevekkül edilip, içe do¤an
biçimde hareket edilir.
‹stihare’de flayet güzel fleyler görülürse, din büyükleri
görülürse, yeflil, beyaz gibi renkler görülürse, hayra;
siyah, mavi, sar› gibi renkler görülürse de o iflten uzak
durmaya gayret edilir.
364 Özellikle, tasavvufla ilgilenmek isteyenlerin, yanl›fl bir
kap›y› çalmamalar› için istihare ehemmiyetle tavsiye
olunur...
Baz›lar›, zaman zaman kendi durumlar›n› sorma
amac›yla da istihare yaparak bir tür oto-kontrolde devam
ederler.
fiunu unutmayal›m ki;
Bize hay›r gibi gelip, fliddetle arzulad›¤›m›z nice fleyler
vard›r ki, onlar gerçekte bizim için flerdir...
Bize fler gibi gelip, o fleyden uzak durmak için fliddet -
le direndi¤imiz nice fleyler vard›r ki, onlar da gerçekte
hay›rd›r. Allâh bilir, biz bilemeyiz...
Öyle ise Allâh’a soran, kesinlikle bilelim ki, asla
piflman olmaz!..
AHMED HULÛS‹

44

BELÂLARDAN MUHAFAZA

365

Okunuflu:
“Allâhumme inniy euzübike minel keseli vel heremi
vel me’semi vel ma¤remi ve min fitnetil kabri ve azabil
kabri ve min fitnetin nari ve azabin nari ve min flerri fitne-
DUA VE Z‹K‹R

til g›nâ ve euzü bike min fitnetil fakri ve euzü bike min fit -
netil mesihid deccâli. Allâhumme¤sil anniy hatayaye
bimâisselci vel beredi ve nekk› kalbiy minel hataya kemâ
nekkaytes sevbel ebyaza mineddeyni ve bâ›d beyni ve
beyne hatayâye kemâ bâatte beynel maflr›k› vel ma¤r›b...”

Anlam›:
“Allâh’›m, tembellikten, bunamadan, günahtan, ödle-
klikten, kâbir azab›ndan, zenginlik imtihan›ndan ve
flerrinden, fakirlik imtihân› ve flerrinden, sana s›¤›n›r›m.
Allâh’›m, Deccal’in flerrinden, sana s›¤›n›r›m...
Allâh’›m günahlar›m›n kirini el de¤memifl kar suyu ile
y›ka, kalbimi günahlardan ar›nd›r; benimle günahlar›m›n
366 aras›n› do¤u ile bat› kadar uzak eyle...”

Bilgi:
Hazreti Aifle (r.a.)’›n bize nakletmifl oldu¤u bu duay›
yapan Rasûlullâh (s.a.v.), insan için çok büyük tehlike arz
eden olaylar› son derece özetle bize bildirmekte ve bun-
lardan Allâh’a s›¤›nmam›z› ö¤ütlemektedir...
Tembellik , insanl›k kavram›n›n ifllevini ortadan
kald›ran bir tür hastal›kt›r... Bunakl›k, gene son y›llarda
teflhis edilen ve insan fluurunu ortadan kald›ran, insanl›k
fonksiyonlar›n› yaflayamaz hâle getiren berbat bir
hastal›kt›r... Ödleklik, fikri aksiyona dönmekten kesen,
insana ilerleme yolunu kapatan büyük bir belâd›r...
Diri diri, tüm zihnî fonksiyonlar› yerinde, fluurlu ve
AHMED HULÛS‹

çevresini alg›lar bir hâlde kabre konan insan›n ilk an


dehfletini ve içinde bulundu¤u yeni boyutun varl›klar›yla
temas›n› düflünebiliyor musunuz?.. O ne korku verici, flok
edici bir ortam ve yaflam biçimidir!.. Ya sonras›nda o
ortama haz›r de¤ilseniz, o içinde bulunaca¤›n›z yerin ve
flartlar›n size verece¤i dehfletengiz azap!.. Bütün bunlar›
mant›¤›n›z, yeterli ilminiz olmad›¤› için kabullenemiyor-
sa, elbette korkmazs›n›z kâbir fitnesinden ve azab›ndan...
Ama, uyar›yor bu konuda da bizi Rasûlullâh (s.a.v.)...
‹sterseniz dikkate almay›n!.. Neticesine katlanacak olan
yine sizsiniz!..
DECCAL F‹TNES‹... Sa¤ gözü kör, yani Hakk›,
gerçe¤i görmekten perdeli, sahip olaca¤› ola¤anüstü
güçlerle insanlar› kendine tap›nd›racak YÜCE RAB 367
oldu¤unu iddia edecek varl›k!!!..
Allâh’›n âdeti oldu¤u üzere, önce insanlar› ALLÂH’a
inanmaya, O’nun SONSUZ-SINIRSIZ TEK oldu¤una;
tap›n›lacak bir TANRI olmad›¤›na, her türlü, flekil, renk,
›fl›k ve bu tür kavramlardan münezzeh yüce bilgi ve güç
sahibi evren üstü, enerji üstü bir kavram oldu¤una iflaret
edip uyaracak olan “MEHD‹” lakapl› kifli ç›kacak...
Arkas›ndan da bu anlay›fl›n imtihân›na tabi tutulmak üzere
insanlar, DECCAL ortaya ç›kacak; ve insanlar›n as›rlard›r
tap›nd›klar› gökyüzündeki TANRISI oldu¤unu bildirecek
ve onlar› kendine tap›nmaya, kendi TANRI’l›¤›n› kabul
etmeye davet edecek...
“MEHD‹”nin aç›klad›¤› ALLÂH kavram›n› idrak
DUA VE Z‹K‹R

etmifl olanlar, bu gerçe¤i fark ettikleri için, ne kadar


ola¤anüstü olaylar ortaya koyarsa koysun, DECCAL laka-
pl› TANRI’l›k iddias›ndaki varl›¤a inanmayacaklar ve
Hazreti Muhammed’in Kur’ân-› Kerîm ile bildirmifl
oldu¤u esaslara ba¤l› kalarak ölüm ötesi yaflama geçecek-
lerdir.
Kur’ân-› Kerîm’de “‹HLÂS” Sûresi’nde aç›klanan
“ALLÂH” kavram›n›n mânâs›n› anlamam›fl; kafas›nda
yaratt›¤› bir TANRI’ya “ALLÂH” ismiyle yönelen insan-
lar ise, tasavvurlar›ndaki gökte bir yerde yaflayan
TANRI’lar›n› karfl›lar›nda bulunca, hemen O’na koflaca-
klar ve sonuçta, kendilerine yap›lan uyar›ya kulak
vermemenin cezas›n› büyük bir hüsran ile alacaklard›r.
368 DECCAL fitnesinden kurtulufl, ancak ve ancak
Kur’ân-› Kerîm’de “‹HLÂS” sûresinde aç›klanan
“ALLÂH” ismiyle iflaret edilen idrak edilerek mümkün
olur; bunu hiç akl›m›zdan ç›kartmayal›m...
Zira, flu s›ralar C‹NLER, kendilerinin UZAYLI VAR -
LIKLAR (2) UFO’larla aram›za gelip gittiklerinden s›kça
söz etmeye bafllad›lar... Yak›nda insanlar›n TANRI’s›n›n
yeryüzüne gelece¤inden de bahsediyorlar... Bunlar çok
önemli iflaretler olabilir...
Bilemeyiz, MEHD‹ ne zaman ç›kar; bilemeyiz
DECCAL ne zaman ç›kar!.. Bunlar Allâh’›n ilminde olan
hususlard›r. Ne var ki, böyle bir belâya karfl› tedbirli, bil-
gili olup, yeni yetiflenleri bu konuda uyarmada kesinlikle
büyük yarar vard›r... Çünkü iflaretler bu zaman›n çok uzak
(2) Bu konuda çok genifl aç›klama “RUH ‹NSAN C‹N” isimli
kitab›m›z›n "Uzayl›lar›n ‹çyüzü" bölümündedir.
AHMED HULÛS‹

olmad›¤›n› göstermektedir...
Kütübi Sitte denilen kesinlikle do¤rulu¤u
tart›fl›lamayan hadis kitaplar›nda gerek DECCAL ve
gerekse MEHD‹ konusunda önemli hadisler vard›r; arzu
edenler mesela “‹bn MÂCE”den MEHD‹ ile ilgili Allâh
Rasûlü aç›klamalar›n›, “Müslim” - “Buharî” ve di¤erlerin-
den DECCAL’la ilgili bahisleri tetkik edebilirler...
Mesela, Deccal’in kufl gibi uçarak dünyan›n bir yerin-
den di¤er bir yerine gidebilece¤i, k›rk günde bütün dünya-
y› dolaflaca¤›, girmedik ev kalmayaca¤›, ayn› anda dünya-
n›n her yerinde görülüp, dinlenebilece¤ine iflaret eden
öyle tan›mlamalar vard›r ki; as›rlar öncesinin flartlar›...
Bu konuda çok genifl aç›klama “RUH ‹NSAN C‹N”
isimli kitab›m›z›n “Uzayl›lar›n ‹çyüzü” bölümündedir. 369
‹çinde, elbette ki uçak, televizyon gibi fleyler hayal bile
edilemezken, olay›n bu flekilde nesilden nesile aktar›lmas›
üzerinde hassasiyetle durmak gerektirir, bize göre!..
Çünkü Rasûlullâh, “‹nsanl›k yarat›ld›¤›ndan beri böyle
bir fitne görmemifltir” diyerek DECCAL olay›na son
derece büyük önem vermektedir.
Çünkü, Deccal öylesine ola¤anüstü güçlere sahip ola-
rak öyle hayret verici olaylar meydana getirecektir ki,
buna inanmamak, ancak Allâh’›n muhâfaza etti¤i kifliler
için söz konusu olabilecektir.
Ve DECCAL’› yeryüzünden kald›racak olan flah›s da
Hazreti ‹SA Aleyhisselâm’d›r.
‹SA Aleyhisselâm’›n gelip gelmeyece¤i ya da ne flekil-
DUA VE Z‹K‹R

de gelece¤i konusunda bir hayli fazla spekülasyonlar


yap›lmaktad›r...
Biz, Cenâb-› Hakk’›n verdi¤i ilim ve erifltirdi¤i
müflahede nispetinde düflüncemizi arz edelim, belki me-
rakl›lar›na faydal› olur...
Nakledilir ki, Hazreti ‹SA yeryüzünden ayr›lmadan
önce “‹ki bin sene sonra tekrar aran›za dönece¤im”
demifltir...
Rasûlullâh (s.a.v.) ise Kur’ân-› Kerîm’den sonra gelen
en itibarl› Hadis kitaplar›nda kesinlikle vurguland›¤› bir
biçimde ‹SA Aleyhisselâm’›n yeryüzüne inece¤ini ve
DECCAL’› yok edece¤ini aç›klam›flt›r...
‹SA Aleyhisselâm bizim müflahedemize göre flu anda
370 ruhanî bedeniyle serbest bir biçimde di¤er Rasûller ve üst
dereceli fetih ehli evliyaullâh ile birlikte “Berzah”ta yafla-
m›na devam etmektedir.

KEfi‹F, fizik bedene ba¤›ml›l›k devam ederken mane-


vî âleme vukuf ve onlarla irtibat hâlidir...
FET‹H ise, fizik-biyolojik beden yaflam›na devam
ederken, ruh dedi¤imiz bir tür hologramik ›fl›nsal bedenin
ba¤›ms›zl›¤›n› kazanma hâlidir ki, bu durum tasavvufta,
“ÖLMEDEN ÖLMEK” diye tan›mlan›r.
‹flte bu fetih gelmifl, yani ölmeden ölmüfl, ruhuyla,
›fl›nsal âlemde yaflama yetene¤ini elde etmifl kifliler; dile-
dikleri takdirde bu bedeni yo¤unlaflt›rmak suretiyle
AHMED HULÛS‹

aram›zda biyolojik bedenle görünebilirler ve çeflitli ifller


baflarabilirler...
Nitekim bunun bir örne¤i de HIZIR Aleyhisselâm’d›r!
Diledi¤i anda biyolojik bedene geçip görünür, diledi¤i
anda da ›fl›nsal boyutta yaflam›na devam eder...
Bu esastan olmak üzere gerek Abdülkâdir Geylânî
Hazretlerinin ve gerekse daha baflka fetih ehli zevât›n ayn›
anda birkaç yerde görülüp yemek yemeleri, hep bu türden
olaylard›r.
Hazreti ‹SA da, flu anda yaflamakta oldu¤u RUH ya da
bir tür hologramik ›fl›nsal bedenini tekrar yo¤unlaflt›rmak
suretiyle yeni bafltan aram›za dönecektir ki, bu dönüfl yafl›
da, ayr›ld›¤› andaki otuz üç yafl›n sûreti ve flekliyle gerçe-
kleflecektir... Muhakkak gerçe¤i en mükemmel flekilde 371
bilen Allâh’t›r.
Evet, Rabbimin bu konuda müflahede ettirdi¤i bu...
fiükründen aczimi itiraf ederim, bana ö¤rettiklerine...

Okunuflu:
“Allahummerzukna iymanan dâimen ve yakînen
sâd›kan ve kalben hâflian ve lisânen zâkiren ve âmelen
DUA VE Z‹K‹R

makbulen ve r›zkan vâsian ve ilmen nâfian ve dereceten


refî’âten ve tevbeten nasûhaten kablelmevti ve raheten
indel mevti ve ma¤fireten bâ’del mevti ve emnen min
azâbil kabri.”

Anlam›:
“Allâh’›m, daimî iman hâliyle, s›dk üzere yakîni,
korkan de¤il, haflyet duyan bir kalbi, sürekli zikir hâlinde
olmay›, makbul çal›flmalar yapmay›, çok kapsaml› bir
r›zk›, bana sonsuza dek faydal› olacak ilmi, yüksek dere-
celerin kemâlini, ölüm öncesinde ve akabinde nasuh
tövbesi içinde olmay›, ölüm akabinde ba¤›fllanmay› ve
kabir azab›ndan emin olmay› bana ihsan et...”
372
Bilgi:
Rasûlullâh (s.a.v.)’in bize ö¤retmifl oldu¤u bundan
evvelki ve bu dua hayat›m›z›n bütün safhalar› ile ilgili,
tasavvur ve hayal edemeyece¤iniz kadar genifl alan› kap-
sam›na alan dualard›r.
Birinci verdi¤imiz dua, sak›n›lmas›, Allâh’a
s›¤›n›lmas› gereken en önemli hususlar› vurgulamakta;
ikinci olarak yukar›da nakletti¤imiz de Allâh’tan âcilen ve
önemli olarak istenilmesi gereken hayatî öneme haiz
hususlar› aç›klamaktad›r.
Lütfen, bu iki duan›n anlam›n› dikkatle inceleyiniz ve
ondan sonra da, s›¤›n›lan ve arzulanan fleylerin önemi
hususunda fikir beraberli¤i içinde iseniz, mutlaka her gün
AHMED HULÛS‹

sabah-akflam birer kere bu iki duay› okumaya kendinizi


al›flt›r›n›z. Unutmay›n›z, sadece yapt›klar›n›z›n neticesini
elde edeceksiniz; size havadan bir fleyler verecek ötede bir
TANRI mevcut de¤ildir... ALLÂH düzenini meydana
getirmifltir, onda asla de¤ifliklik olmaz!..

Okunuflu:
“Allâhumme eslemtü nefsiy ileyke ve veccehtü vechiy
ileyke ve fevvedtu emriy ileyke ve elce’tü zahriy ileyke, 373

ra¤beten ve rehbeten ileyke, lâ melcee ve lâ mencee


minke illâ ileyke, amentü bikitabikelleziy enzelte ve
nebiyyikelleziy erselte…”

Anlam› “özetle” flöyle:


“Allâh’›m, kendimi sana teslim ettim, bilincimde
yaln›z sen vars›n, iflimi sana havale ettim, sana güvendim,
seni dilerim ve senden geleceklerden korkar›m, senden
baflka s›¤›nacak ve senden baflka himaye edecek yoktur.
‹nzâl etti¤in kitaba ve gönderdi¤in Rasûl’üne iman ettim.”

Bilgi:
Berâ Bin Azib (r.a.) anlat›yor, Buharî naklediyor:
DUA VE Z‹K‹R

Rasûlullâh (s.a.v.)’in gece yata¤a yatt›¤› zaman uyumadan


önce okudu¤u bu duay› bize...
Böylece Allâh’a yönelen kifli için Rasûlullâh (s.a.v.)
flöyle diyor:
“Bir kimse bu duay› yapar da sonra o gece içinde ölür-
se, o kimse ‹slâm f›trat› üzerine ölümü tatm›fl olur.”

374
AHMED HULÛS‹

45

BÜYÜK HÂCET DUASI

375

Okunuflu:
“Allâhumme ileyke efl’kû dâ’fe kuvvetiy ve kîllete
hiyletiy ve hevâniy alennâs; Yâ Erhamerrahimiyn, ente
DUA VE Z‹K‹R

Rabbül müstad’âfiyn; ente erhamu biy min entekileniy ilâ


aduvvin baiydin yetecehhemuniy, ev ilâ sad›yk›n karibin
mellektehu emriy. ‹n lem tekûn ¤adbane aleyye, felâ
ubâliy, gayre enne âfiyeteke ev seu’liy. Euzü binûri
vechikelleziy eflrekat lehuz zulûmatu ve salaha aleyhi
emruddünya vel âh›reti en yenzile biy ¤adabüke ev yeh›lle
aleyye sehatük; ve lekel utba hatta terda ve lâ havle velâ
kuvvete illâ bike.”

Anlam›:
“Allâh’›m, kuvvetimin yetersiz kald›¤›n›, çaresiz
oldu¤umu, halk nazar›nda hor haki r hâle düfltü¤ümü
görüyorsun. Ya Erhamer Rahimiyn, zay›f görülüp ezilen-
376 lerin Rabbi sensin. Kötü huylu ve kötü tav›rl› yabanc›
düflman›n eline beni terk etmeyecek, hatta himâyemi elle-
rine verdi¤in akrabadan bir dosta bile beni b›rakmayacak
kadar Rahimsin. Allâh’›m, bana karfl› gazapl› de¤ilsen;
çekti¤im eziyet ve belâlara hiç ald›r›fl etmem... Ancak flu
da var ki, koruma sahan bunlar› da çektirmeyecek kadar
genifltir. Allâh’›m, gazab›na maruz kalmaktan, yahut
r›zâs›zl›¤›ndan, senin bütün zulmeti p›r›l p›r›l ayd›nlatan,
dünya ve âhiret hâllerinin yegâne selâmete ç›kart›c›s› olan
NÛR’u Vechine s›¤›n›r›m... Allâh’›m r›zân olas›ya senden
aff›n› diliyorum. Havl ve kuvvet ancak seninledir.”

Bilgi:
Efendimiz Rasûlullâh (s.a.v.) görev al›fl›n›n ilk zaman-
AHMED HULÛS‹

lar›nda, gerçe¤i tebli¤ etmek üzere Taif flehrine gitmiflti...


Taif halk›na elinden geldi¤ince gerçekleri göstermek
için gayret sarf etti ama onlardan ald›¤› cevap sadece
hakaret oldu... Hatta bu kadarla da kalmay›p çoluk çocuk
onu flehirden kovup, tafl ya¤muruna tuttular... At›lan
tafllardan mübarek ayaklar› kan-ter içinde kalm›flt›...
Nihayet akrabalar›ndan birinin ba¤›na ulaflarak, bu son
derece insafs›z sald›r›dan kurtulabildiler... Ama çok da
gücüne gitmiflti bu davran›fllar›.
O hiçbir karfl›l›k beklemeden, sadece gerçe¤i tebli¤
etmek üzere onlar›n ayaklar›na gidiyor, ald›¤› cevap ise
hakaret ve tafllanmak oluyordu... Gayr› ihtiyari gözünden
yafllar dökülerek yukar›da verdi¤imiz DUA’y› yapt›...
‹flte o zaman, Allâh’›n emri ile da¤lara vazifeli melek 377
huzuru Rasûle gelerek, vazifeli oldu¤unu ve flayet isterse,
iki da¤› birlefltirerek Taif halk›n› helâk edebilece¤ini söy-
ledi.
Oysa Hazreti Rasûl intikam peflinde bir kiflilik sahibi
de¤ildi! “Umar›m Allâh onlar›n neslinden ‹slâm’a hizmet
verecek imanl› bir topluluk getirir...” diye duada bulundu
ve Mekke’ye döndü.
Cenâb-› Hak, O’nun bu duas›n› kabul etmiflti. Bir süre
sonra, Taif’te iman nûrlar› yay›ld› ve Taif müslüman oldu!
Büyük belâya, haks›zl›¤a, derde, azaba düflenlerin oku-
mas›n› hararetle tavsiye edece¤imiz bir duad›r bu... Gece
k›l›nan namazdan sonra, mümkünse secdede; veya befl
vakit namaz›n farzlar›n›n arkas›ndan devam edilirse bu
DUA VE Z‹K‹R

duaya, k›sa zamanda selâmete erilir inflâAllâh...

Okunuflu:
“Allâhumme inniy euzü bir›zake min sehatike ve
bimuafatike min ukubetike ve euzü bike minke. Lâ uhsiy
senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik.”

Bilgi:
Mevcut kaynaklardan Rasûlullâh (s.a.v.)’in bu duay›,
378 gece namaz›nda, secdede yapt›¤›n› ö¤reniyoruz.
“Hoflnutsuzlu¤undan r›zana,
Cezaland›rmandan ba¤›fllamana,
SENDEN SANA
S›¤›n›r›m…
Senin kendine olan senân gibi senâ etmekden aczimi
itiraf ederim.”
Bu harika bir duad›r. Hele son iki bölüm tasavvufun
hakikat ve marifetibillâh mertebelerine iflaret etmektedir,
ehli için de¤erlendirilmesi zorunlu olan bir husustur. Ehli
için uyar›yorum; bu hususlara çok dikkat ederek,
Rasûlullâh (s.a.v.)’in bize ö¤retmek istedi¤ini iyi anla-
mal›y›z.
AHMED HULÛS‹

46

RIZKIN ARTMASI VE
BORÇLAR ‹Ç‹N DUALAR

379

Okunuflu:
“Allâhümmekfiniy bihelâlike an haramike ve a¤niniy
bifadlike ammen sivâk...”

Bilgi:
Rasûlullâh (s.a.v.) bu duay› ö¤retirken flöyle buyur-
mufltur:
“Bir kimsenin da¤ kadar borcu olsa, bu duaya devam
etse, Cenâb-› Hak k o kula borcunu ödettirir...”
Borç s›k›nt›s› içinde onlanlar›n günde üç yüz defa bu
duaya devam etmelerini önemle tavsiye ederiz.
DUA VE Z‹K‹R

Okunuflu:
“Allâhumme rahmeteke ercû, felâ tekilniy ilâ nefsiy
tarfete aynin, ve asl›hliy fla’niy küllehu, lâ ilâhe illâ ente.”

Anlam›:
“Allâh’›m rahmetini umuyorum, beni göz k›rpmas›
kadar bile nefsime terk etme, her an›m› düzelt, tanr› yok
ancak Sen vars›n.”

Bilgi:
380 Bu duay› “S›k›nt›da, zarûrette kalan insanlar›n devam
etmesi gereken duad›r bu” buyurarak bize tavsiye eden
Rasûlullâh Aleyhisselâm’d›r.
S›k›nt›s›, derdi, borcu, sorunu olan insanlara bu duay›
tavsiye ederiz, günde hiç olmazsa 40 defa devam edilebi-
lir.
AHMED HULÛS‹

47

ÇOK FAYDALI BAZI DUALAR

381

Okunuflu:
“Euzü bivechillâhil keriym ve kelimâtillâhit tâmmatil-
letiy lâ yucaviz hünne berrün velâ fâcirün min flerri mâ
yenzilu mines semâi ve mâ yâ’rücü fiyha ve min flerri mâ
zeraee fil ard› ve mâyahrücü minha ve min fitenil leyli ven
nehari illâ târikan yatruku bihayrin yâ Rahman.”
DUA VE Z‹K‹R

Bilgi:
“Medineli Hac› Osman Efendi” diye bilinen
“Beykozlu” da dedikleri bir zât vard› ‹stanbul’da;
hayat›n›n elli senesi Medine’de geçmifl ve Medine
kitapl›klar›nda okumad›k eser b›rakmam›fl bir zât!.. Es
Seyyid Mehmed Osman Akf›rat... Allâh rahmet eylesin;
nûrunu artt›rs›n keremiyle... 1960 bafllar›nda elini
öptü¤üm zaman o seksen alt›s›nda idi, bense on sekizler-
de... Bana önce zâhirin sonra da bât›n›n kap›s›n› açan
Rasûlullâh (s.a.v) ile tan›flt›ran zât!.. Hayat›m›n en önem-
li olaylar›nda manevî müdahelesini gördü¤üm zât!.. Allâh
indinden rahmet eylesin, indinden benim taraf›mdan
ihsanda ikramda bulunsun kendisine sonsuza dek!..
382 ‹flte bu Zât, Rasûlullâh (s.a.v.)’in yukar›daki duas›n›
bana ö¤retmiflti... Ve çeflitli s›k›nt›da olanlara karfl› bu
duay› bir ka¤›da yazar, üzerlerinde tafl›malar›n› tavsiye
ederdi... Elbette biz de ederiz... Zira...
C‹NLER‹N aralar›ndan ‹FR‹T diye bilinen en güçlüle-
ri, Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n “Mi’râc” olay›nda semâya
yükseldi¤ini haber al›nca, büyük telâfla düflüyorlar...
“fiayet Muhammed semâlar› tan›r, Allâh’la bir araya gelir -
se, art›k önüne geçilemez olur” diyerek bütün güçleri ile
Rasûlullâh Aleyhisselâm’›n üzerlerine sald›r›yorlar.
‹flte o zaman Cebrâil Aleyhisselâm, Rasûlullâh
Aleyhisselâm’a bu duay› vahyederek korunmas›n›
ö¤retiyor ve Rasûlullâh Aleyhisselâm bu duay› okuyunca
da hepsi yan›yorlar!.. ‹flte böyle bir olay vesilesiyle ö¤re-
AHMED HULÛS‹

nilen duay› art›k nas›l istersek öylece de¤erlendirelim.

Okunuflu:
“Yâ Hayyu Yâ Kayyum Yâ Zel Celâli vel ‹krâm es’e -
luke en tuhyi kalbiy binuri mâ’rifetike ebeden Yâ Allâh
Yâ Allâh Yâ Allâh Yâ Bedî’es semâvâti vel ard.”

Anlam›:
“Mutlak diri ve kendisiyle kâim yüce Zât›yla ikram
edici!.. Dilerim senden ebeden marifet nûriyle kalbimi 383

diriltmeni!.. Yâ Allâh!.. Ey gökleri ve yeri bir örne¤i


olmaks›z›n meydana getiren.”

Bilgi:
Sabah namaz›n›n farz›n› k›lmadan önce k›rk defa
okuyup buna k›rk gün devam edenler, faydas›n› derhal
kendilerinde fark etmeye bafllarlar.
Kalbin marifet nûruyla diriltilmesi demek fludur:
‹slâm terminolojisinde “fluur” ya da bugünkü deyimiyle
“bilinç” , “kalp” kelimesiyle, “gönül” kelimesiyle
tan›mlan›r. Bilincin dirilmesi ise ancak marifet nûruyla
mümkündür... “Marifet nûru” nedir?
‹nsan, “iman nûru” ile bilincin s›n›rlar›n› aflar, “marifet
DUA VE Z‹K‹R

nûru” ile de bilincin s›n›rlar› d›fl›nda yer alan gerçekleri


de¤erlendirebilecek kapasiteyi elde eder!
Allâh tüm yaflam›m›z boyunca, kesintisiz olarak, bir an
bile “iman nûru”ndan ve “marifet nûru”ndan mahrum
b›rakmas›n...
Zira, “iman nûru”ndan mahrum olan bloke olmufl bir
bilinçle “kör” yaflar; ve “marifet nûru”ndan mahrum olan
da, bilincinin s›n›rlar› ötesindeki gerçekleri asla düflüne-
mez ve de¤erlendiremez.
Bu yüzdendir ki, her vesileyle Allâh’tan “iman nûru”
ve “marifet nûru” istemeliyiz; ve bunun sonsuza dek kes-
intisiz bir flekilde ba¤›fllanmas›n› niyaz etmeliyiz.

384

Okunuflu:
“Rabbiy inniy ma¤lubun fantas›r, vecbür kalbil münke-
sir, vecmâ’ flemlil müddesir, inneke enter rahmanül mukte-
dir; ikfiniy yâ Kâfiy fe enel abdul muftek›r ve kefâ billahil
veliyyen ve kefâ billahil nas›yra; innefl flirke lezûlmün
azîym. Ve mallâhu yuriydu zulmen lil ibad. Fekutia dabirul
kavmilleziyne zalemu, velhamdulillahi rabbil alemiyn.”
AHMED HULÛS‹

Bilgi:
Gavs-› A’zâm Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin
ö¤retmifl oldu¤u bu duay› teberrüken haz›rlam›fl oldu¤u-
muz bu kitaba ekliyoruz...
Her devirde bafl› s›k›flanlar›n ruhaniyetinden meded
umduklar› Gavs-› A’zâm Abdülkâdir Geylânî’nin, bütün
bafl› dertte olanlara çok faydal› bir tavsiyesidir bu dua.
Sabah akflam yedifler kere okunmas› kifayet eder...
‹nflâallâh bu duadan istifade edenlerden oluruz.

385
DUA VE Z‹K‹R

386
AHMED HULÛS‹

48

BAZI NAMAZ SÛRELER‹


VE DUALARI

387
SÜBHÂNEKE

Okunuflu:
“Subhanekellahümme ve Bi-Hamdike ve tebarekes -
müke ve teâla ceddüke (ve celle senâuke) ve la ilâhe
¤ayrüke.”

Anlam›:
“Allâh’›m! Hamdinle Subhans›n!.. Senin ismin müba-
rektir!.. Senin flân›n a’lidir!.. (Senin senân -ihsa edilemez-
yücedir!..) Senin ¤ayr›n ULÛH‹YET sahibi de yoktur.”
DUA VE Z‹K‹R

ET-TEH‹YYÂTÜ

Okunuflu:
“Etteh›yyatu lillahi vassalevatu vattayyibatu, es -
Selamu aleyke eyyuhennebiyyu ve rahmetullahi ve
berakatuhu, es-Selamu aleyna ve a’la i’badillahissalihiyn,
eflhedu en la ilâhe illAllâhu, ve eflhedu enne
Muhammeden abduhu ve rasuluhu.”
388
Anlam›:
“Bütün ta’zimler, dua ve talepler ile en temiz ibadetler
Allâh için olup, O’nun ULÛH‹YET hükmüncedir. Ey
Nebi! Selâm, Allâh’›n Rahmeti ve bereketi senin üzerine
olsun!.. Selâm, bizim ve Allâh’›n sâlih kullar›n›n üzerine
de olsun!.. fiahidim ki: Tanr› yoktur, sadece ALLÂH var-
d›r!.. ve yine flahidim ki: Hz. MUHAMMED O’nun kulu
ve Rasûlüdür!..”
AHMED HULÛS‹

SALÂVATLAR (SALL‹ – BAR‹K)

Okunuflu:
“Allâhümme salli a’la Muhammedin ve a’la âli
Muhammedin kema salleyte a’la ‹brahime ve a’la âli
‹brahim, inneke Hamiydun Meciyd.
Allâhümme barik a’la Muhammedin ve a’la âli
Muhammedin kema barekte a’la ‹brahime ve a’la âli
‹brahim, inneke Hamiydun Meciyd.” 389

Anlam›:
Allâh’›m! ‹brahim’e ve âlu-‹brahim’e salât etti¤in gibi,
Muhammed’e ve âlu-Muhammed’e de salât et!.. Muhak-
kak ki sen, Hamîd ve Mecîdsin...
Allâh’›m! ‹brahim’i ve âlu-‹brahim’i mübarek k›ld›¤›n
gibi, Muhammed’i ve âlu-Muhammed’i de mübarek k›l!..
Muhakkak ki sen, Hamîd ve Mecîdsin...
DUA VE Z‹K‹R

ASR SÛRES‹ (103. Sûre)

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Vel asri; (2) ‹nnel ‹nsane le fiy husrin; (3) ‹llelle-
ziyne amenu ve amilus salihati ve tevasav bil Hakk› ve
390
tevasav Bis Sabr.

Anlam›:
1. Yemin ederim O Asra (içinde ak›p giden insan
ömrüne) ki,
2. Muhakkak ki insan, hüsran içindedir!
3. Ancak (hakikatlerine) iman edip iman›n gere¤ini
uygulayanlar, birbirlerine Hak olarak tavsiye edenler ve
birbirlerine Sabr› tavsiye edenler hariç!
AHMED HULÛS‹

F‹L SÛRES‹ (105. Sûre)

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Elem tera keyfe feale Rabbüke Bi ashabil fiyl; (2)
Elem yec’al keydehüm fiy tadliyl; (3) Ve ersele aleyhim
391
tayren ebabiyl; (4) Termiyhim Bi h›caretin min sicciyl; (5)
Fecealehüm keasfin me’kûl.

Anlam›:
1. Görmedin mi Rabbin nas›l yapt›, ashab-› fil’e?
2. Onlar›n tuzaklar›n› bofla ç›karmad› m›?
3. ‹rsâl etti üzerlerine tayrân ebabil’i (Ebabil kufllar›).
4. At›yorlard› onlara, kurumufl çamurdan tafllar›n›.
5. Nihayet onlar› yenmifl ekin yapra¤› gibi k›ld›.
DUA VE Z‹K‹R

KUREYfi SÛRES‹ (106. Sûre)

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Li iylafi Kureyflin; (2) ‹ylafihim r›hletefl flitai vas
sayf; (3) Felya’budu Rabbe hazelBeyt; (4) Elleziy
392
at’amehüm min cu›n ve amenehüm min havf.

Anlam›:
1. Kureyfl’in ülfet ve hürmete mazhariyeti için,
2. K›fl ve yaz seferinde rahat ve ülfetleri için.
3. Bu Beyt’in Rabbine (tevhid ehli olarak) kulluk etsin-
ler!
4. O ki, onlar› açl›ktan doyurdu ve korkudan emin etti.
AHMED HULÛS‹

MÂÛN SÛRES‹ (107. Sûre)

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Eraeytelleziy yükezzibü Bid diyn; (2) Fezâlikelle -
ziy yedu’¤¤ul yetiym; (3) Ve la yehuddu alâ taamil
393
miskiyn; (4) Feveylün lil musalliyn; (5) Elleziyne hüm an
Salâtihim sahun; (6) Elleziyne hüm yuraun; (7) Ve yem -
neunel maun.

Anlam›:
1. Gördün mü dinini (Sünnetullâh’›) yalanlayan flu
kimseyi?
2. ‹flte o, yetimi azarlay›p iter-kakar,
3. Yoksullar› doyurmaya teflvik etmez (cimri, bencil)!
4. Vay hâline o (âdet olmufl) namaz k›lanlara ki;
5. Onlar, (iman edenin mi’râc› olan) salâtlar›ndan ko-
zal›d›rlar (gâfildirler)!
6. Onlar gösterifl yapanlar›n ta kendileridirler!
7. Hayr› da engellerler!
DUA VE Z‹K‹R

KEVSER SÛRES‹ (108. Sûre)

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) ‹nna a’taynakel Kevser; (2) Fe salli li Rabbike
venhar; (3) ‹nne flanieke hüvel’ebter.

394
Anlam›:
1. Muhakkak ki biz verdik sana O Kevser’i!
2. O hâlde Rabbin için salât yafla ve (benlik) kurban›
kes!
3. Muhakkak ki sana h›nc› olan var ya, as›l odur ebter
(soyu kesik)!
AHMED HULÛS‹

KÂF‹RÛN SÛRES‹ (109. Sûre)

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Kul ya eyyühel kafirun; (2) La a’budu ma ta’
budun; (3) Ve la entüm abidune ma a’bud; (4) Ve la ene
abidün ma abedtüm; (5) Ve la entüm abidune ma a’bud; 395

(6) Leküm diynüküm ve liye diyn.

Anlam›:
1. De ki: “Ey hakikat bilgisini inkâr edenler!”
2. “Sizin tap›nd›¤›n›za ben tap›nmam!”
3. “Siz de benim ibadet etti¤ime abidler (ibadet eden
kullar) de¤ilsiniz.”
4. “Sizin tap›nd›klar›n›za ben abid (ibadet eden kul)
de¤ilim.”
5. “Siz de benim kulluk etti¤ime abidler (kullar) de¤il-
siniz.”
6. “Sizin din (anlay›fl›n›z) size, benim din (anlay›fl›m)
banad›r!”
DUA VE Z‹K‹R

NASR SÛRES‹ (110. Sûre)

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) ‹za cae nasrullahi velfeth; (2) Ve raeytenNase
yedhulune fiy diynillahi efvaca; (3) Fesebb›h BiHamdi
396
Rabbike vesta¤firHU, inneHU kâne Tevvaba.

Anlam›:
1. Nasrullah (Allâh nusreti) ve el Feth (mutlak aç›kl›k-
fluur bak›fl›) geldi¤inde,
2. ‹nsanlar› öbek öbek Allâh’›n dinine girer hâlde gör-
dü¤ünde,
3. Rabbinin Hamdi olarak tespih et ve O’ndan ma¤firet
dile! Muhakkak ki O, Tevvab’d›r.
AHMED HULÛS‹

TEBBET SÛRES‹ (111. Sûre)

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Tebbet yeda ebiy lehebin ve tebbe; (2) Ma a¤na
‘anhü malühu ve ma keseb; (3) Seyasla naren zate leheb;
397
(4) Vemraetüh * hammaletel hatab; (5) Fiy ciydiha hablün
min mesed.

Anlam›:
1. Ebu Leheb’in elleri kurusun... Kurudu da!
2. Ne zenginli¤i ve ne de kazand›¤› ona fayda verme-
di!
3. Alevli bir atefle maruz kalacakt›r (o)!
4. Onun kar›s› da... Odun hamal› olarak!
5. Boynunda hurma lifinden bir ip oldu¤u hâlde!
DUA VE Z‹K‹R

‹HLÂS SÛRES‹ (112. Sûre)

Okunuflu:
“Euzü Billahi minefl fleytanir racim”

Bismillâh’ir-Rahman’ir-Rahîm
(1) Kul HUvAllâhu Ehad; (2) Allâhus Samed; (3) Lem
yelid ve lem yuled; (4) Ve lem yekün leHU küfüven ehad.

398
Anlam›:
1. De ki: “HÛ Allâh EHAD’d›r!”
2. “Allâh SAMED’dir (Som, çokluk kavram› düflünü-
lemeyen; gayr› kavram›ndan berî);;”
3. “Do¤urmam›fl ve do¤urulmam›flt›r;”
4. “O’na hiçbir küfuv (denk) olmad›!”
AHMED HULÛS‹

49

VEDA

Program›m›zda olmad›¤› hâlde, çok de¤erli baz› yak›n 399


dostlar›m›z›n ›srarlar› üzerine, on befl gün evvel bafllad›¤›-
m›z bu kitapta da Allâh bizi mahçup etmedi ve lütfu ina-
yeti ile tamamlamay› nasip etti...
DUA VE Z‹K‹R’in ne oldu¤unu; önemini, ihmâl eden-
lerin neler kaybedece¤ini; de¤erlendirenlerin neler
kazanaca¤›n›, yar›n›n neslinin anlayaca¤› bir biçimde
ancak sen yazabilirsin; diye ›srar eden bu dostlar› k›rmak
asla mümkün olamazd›... Lütfu ve keremi sonsuz Allâh’a
s›¤›n›p daktiloyu ald›k önümüze ve bafllad›k...
fiayet DUA ve Z‹K‹R’in ne oldu¤unu, neden oldu¤unu
ve nas›l olmas› gerekti¤ini aç›klamay› baflarabildiysek; bu
sadece Allâh istedi¤i ve muvaffak k›ld›¤›; insanlar›n bu
bilgilere ulaflmas›n› murad etti¤i içindir!
DUA VE Z‹K‹R

Baflar›l› olamad›ysak, kusur elbette bizim


yetersizli¤imizdendir... ‹yi niyetimiz gözönüne al›narak,
kusurlar›m›z ba¤›fllana...
Arfl’›n ve Âlemlerin Azîm ve Kerîm Rabb› olan
Allâh’tan niyaz ederim ki; Habibi Muhammed Mustafa
Aleyhisselâm hürmetine, bu ilmin yaz›lmas›na vesile olan
fakîre, okuyana, okunmas›na vesile olanlara indinden
rahmet ihsan eyleye, “iman ve marifet nûru” ba¤›fllaya,
sad›k yakîne erdire, her türlü tefrika ve nifaktan muhafaza
eyleye!.. ‹lmince Rasûlüne salât ve selâm eyleye bizim
taraf›m›zdan.
Allâh cümlemize bu kitab› de¤erlendirenlerden olmay›
nasip etsin!.
400 Amin... Amin... Amin...

Ahmed HULÛS‹
22 Eylül 1991, Antalya
AHMED HULÛS‹

AHMED HULÛS‹ K‹MD‹R? AMACI NED‹R?

De¤erli okurum;

Ahmed Hulûsi kimdir, amac› nedir diye çok merak edili-


yor...
Çok özetle anlatal›m...
21 Ocak 1945 tarihinde ‹stanbul, Cerrahpafla’da dünyaya
gelmifl bulunan çocu¤a annesi Ahmed, babas› da Hulûsi
adlar›n› koymufllar.
18 yafl›na kadar Hazreti Muhammed’i dahi tan›mayan bir
zihniyetle yaln›zca bir yarat›c›ya inanm›fl ve Din konusun-
daki her sorusuna karfl›l›k olarak “sen bunlar› sorma,
sadece denileni yap” cevab›n› ald›¤› için de, hep din d›fl›
yaflam›flt›r çevresindekilere göre!
401
Babas›n›n vefat›ndan üç gün sonra 10 Eylül 1963 günü
annesinin ›srar›yla gitti¤i Cuma namaz›nda, içine gelen bir
ilhamla Din konusunu tüm derinlikleriyle araflt›rma karar›
alm›fl, o günden sonra befl vakit namaza bafllam›fl ve
abdestsiz dolaflmamaya karar vermifltir.
Din konusuna önce Diyanet’in yay›nlad›¤› on bir ciltlik
Sahihi Buhari tercümesini, sonra tüm Kütübi Sitte’yi ve
Rahmetli Elmal›l›’n›n “Hak Dini” isimli tefsirini okuyarak
girmifltir. ‹ki y›la yak›n bir süre zâhir ilimleri itibariyle ola-
bildi¤ince genifl kaynaklar› incelemifl, yo¤un riyâzatlar ve
çal›flmalarla kendini tasavvufa vermifl; ilk kitaplar›n› 1965
y›l›nda yazd›ktan sonra kendindeki aç›l›m ve hissediflleri
1966 y›l›nda yazd›¤› TECELL‹YÂT isimli kitab›nda yay›n-
lam›flt›r. Bu kitap onun 21 yafl›ndaki bak›fl aç›s›n› ve
de¤erlendirmelerini ihtiva etmesi itibariyle geçmifl yafla-
m› hakk›nda önemli bir de¤erlendirme kayna¤›d›r. 1965
DUA VE Z‹K‹R

y›l›nda tek bafl›na hacca gitmifl ve hayat› boyunca kendi


yolunda hep tek bafl›na yürümüfltür!
Prensibi, “kimseye tâbi olmay›n, kendi yolunuzu kendi-
niz çizin, Rasûlullâh ö¤retisi ›fl›¤›yla” olmufltur.
1970 y›l›nda AKfiAM Gazetesi’nde çal›fl›rken RUH ve ruh
ça¤›rmalar konusunu incelemeye alm›fl ve bu konuda
Türkiye’de konusunda ilk ve tek kitap olan “RUH ‹NSAN
C‹N”i yay›nlam›flt›r.
Kurân’daki “dumans›z atefl” ve “gözeneklere nüfuz eden
atefl” uyar›lar›n›n “›fl›nsal enerjiye” iflaret etti¤ini keflfet-
mesinden sonra, Kurân’›n iflaret yollu aç›klamalar›n›
de¤erlendiren, bundan sonra dinsel anlat›mdaki iflaret-
lerin bilimsel karfl›l›klar›n› deflifre etmeye çal›flan Ahmed
Hulûsi, bu alanda ilk çal›flmas›n› 1985 y›l›nda “‹NSAN ve
SIRLARI” isimli kitab›nda aç›klam›flt›r.
Daha sonraki süreçte Kurân’da kelimeler baz›nda yapt›¤›
402
çal›flmalarla keflfetti¤i gerçekleri hep ça¤dafl bilgilerle
bütünlefltirmifl; kendisini, “D‹N” olay›n›, ALLÂH ad›yla
iflaret edilenin tamamen entegre bir Sistem ve Düzen’i
temeline oturtarak, Hazreti Muhammed (aleyhisselâm)’›n
neyi anlatmak istedi¤ini “OKU”maya vermifltir. Bu yolda
edindi¤i bilgilerin bir k›sm›n› kitaplar› ve internet arac›l›-
¤›yla da toplumla paylaflm›flt›r.
‹slâm Dini’ni, Kurân-› Kerîm, Kütübi Sitte (alt› önde
gelen kitap) hadisleri temelinde kabul ederek inceleyen,
geçmiflteki ünlü tasavvuf sîmalar›n›n çal›flmalar›n›
de¤erlendirerek gereklerini yaflad›ktan sonra, bunlar›
günümüz ilmiyle de birlefltirerek de¤erlendiren ve
mant›ksal bütünlük içinde B‹R S‹STEM olarak aç›klayan
Ahmed Hulûsi, insanlar›n kiflili¤iyle de¤il, düflünceleriyle
ilgilenmesini istemektedir.
Çünkü, bu alanda tek örnek Hazreti Muhammed’tir!
AHMED HULÛS‹

Basit beyinler yaflamlar›n›, kifliliklerle ve do¤al sonucu


olarak dedikodu ve g›ybetle tüketirlerken; geliflmifl beyin-
ler, fikirlerle ve düflünce dünyas›n›n verileriyle ömürlerini
de¤erlendirirler!
Bu nedenledir ki, Ahmed Hulûsi kendisini ön plana ç›kart-
mamakta, kitaplar›na 40 y›la yak›n zamand›r “soyad›n›”
koymamaktad›r; insanlar›n flu veya bu flekilde çevresinde
bir halka oluflturmamas› için... Bugün dahi, görüfltü¤ü çok
az say›da insan vard›r. Bu yüzden afl›r› boyutlarda tepki
almas›na ra¤men bu konudaki tutumunu ›srarla sürdür-
mektedir.
Anadolu’nun befl-alt› yerinde baz› kiflilerin kendilerini
“Ahmed Hulûsi benim” fleklinde tan›t›p, çevrelerine
insanlar toplay›p, onlardan maddi menfaat toplama
giriflimlerini duyunca da, kitaplar›na resim koymak zorun-
da kalm›fl, bu suretle söz konusu sahtekârl›¤› önlemifltir.
Sürekli sar› bas›n kart› sahibi gazeteci Ahmed Hulûsi, bu 403
alan d›fl›nda profesyonel olarak hiçbir iflle u¤raflmam›fl,
hiçbir teflkilat, dernek, parti, cemaat üyesi olmam›flt›r.
Bütün yaflam›, ça¤dafl bilimler-‹slâm-Tasavvuf araflt›r-
malar›yla devam etmifl, kitap ve yaz›lar›yla, sesli ve
görüntülü sohbetlerinin tamam›n› internet üzerinden
okuyucular›na ücretsiz ve tam metin olarak indirilebilir
flekilde yay›nlam›fl ‹LK yazard›r. Tüm düflünce ve bak›fl
aç›lar›yla beklentisiz olarak apaç›k ortadad›r!
28 fiubat öncesi flartlar dolay›s›yla, efli Cemile ile önce
Londra'da bir y›l yaflayan Ahmed Hulûsi, 1997 y›l›nda
Amerika'ya yerleflmifl ve hâlen orada yaflam›n› sürdür-
mektedir.
Mevcut bilgileri ›fl›¤›nda, tamamen insanlardan uzak
kendi “köy”ünde yaflamay› tercih edip, herkese, orijinal
kaynaklara göre Rasûlullâh’› ve Kurân'› arac›s›z olarak
yeniden de¤erlendirmeyi tavsiye etmektedir!
DUA VE Z‹K‹R

Zira, Hazreti Muhammed’in aç›klad›¤› S‹STEM’e göre,


“D‹N ADAMI” diye bir s›n›f asla söz konusu de¤ildir! Her
fert direkt olarak Allâh Rasûlü’nü muhatap al›p O'na göre
yaflam›na yön vermek zorundad›r! Tâbi olunmas› zorunlu
tek kifli, ALLÂH Rasûlü MUHAMMED MUSTAFA Aleyhis-
selâm’d›r. O’nun d›fl›ndaki tüm kifliler istiflari mahiyetteki
kiflilerdir ve yorumlar› kimseyi ba¤lamaz!
Herkes yaln›zca Allâh Rasûlü ve KURÂN bildirilerinden
me’sûldür! Bunun d›fl›nda kalan tüm veriler kiflilerin
göresel yorumlar›d›r ve kimseyi BA⁄LAMAZ!
‹flte bu bak›fl› dolay›s›yla da Ahmed Hulûsi insanlar›n
kendi çevresinde toplanmas›n› veya kendisine tâbi
olmas›n› kesinlikle istememektedir. Anlatt›klar›n›n sor-
gulanmas›n›, araflt›r›lmas›n› tavsiye etmektedir. Bana
inanmay›n, yazd›klar›m›n do¤rulu¤unu araflt›r›n demek-
tedir!.. Bu yüzden de insanlardan uzak yaflamay› tercih
404 etmektedir.
Bu bak›fl› dolay›s›ylad›r ki, Ahmed Hulûsi’nin ne bir
tarikat› vard›r, ne bir cemiyeti ve ne de herhangi bir
isimle an›lan toplulu¤u!
Ahmed Hulûsi, çeflitli çevrelerce kendisine yak›flt›r›lan
her türlü pâye, ünvan ve etiketlerden beridir! O, sadece
Allâh kuludur!
Kimseden maddi veya siyasi, ya da manevi bir beklentisi
olmay›p, yaln›zca kulluk ve bir insanl›k borcu olarak
bilgilerinin bir k›sm›n› okuyucular›yla paylaflmaktad›r.
Ahmed Hulûsi, yaln›zca...
Düflünebilen beyinlerle düflüncelerini paylaflmaya
çal›flan bir düflünürdür!
Hepsi, bundan ibaret!
Hiçbir yaz›l›, sesli veya görüntülü eserinin TEL‹F HAKKI
OLMAYAN yazar›n eserleri, pek çok de¤erlendiren
AHMED HULÛS‹

taraf›ndan orijinaline uygun olarak bast›r›l›p, karfl›l›ks›z


ola-rak çevrelerine da¤›t›lmaktad›r... Bugün milyonlarca
aile-nin evinde Ahmed Hulûsi imzal› eserlerin var olmas›,
onun için yeterli flereftir.
Bu konulardaki detayl› çal›flmalar› afla¤›daki baz› internet
sitelerinden inceleyebilir, dilediklerinizi tümüyle kendi
bilgisayar›n›za indirebilirsiniz.

www.ahmedhulusi.org
www.okyanusum.com
www.allahvesistemi.org

Sonuç olarak flunu vurgulayay›m...


Herkesin görüflü kendi bilgi taban›n›n sonucu kadard›r!
Bu eserleri kendiniz de¤erlendirmeye çal›fl›n! Yazarla
de¤il, yaz›lanla ilgilenin. Sizlere karfl›l›ks›z olarak verilen
bu Allâh hibesi ilmi hakk›yla inceleyin.
Ebedî yaflam›n›za yön verebilecek düzeyde Allâh ve 405
Sistemi’ni (Sünnetullâh’›) anlatan bu eserler umar›m
sizlere yeni ufuklar açar.

Sayg›lar›mla,
AHMED HULÛS‹
DUA VE Z‹K‹R

406
AHMED HULÛS‹

AHMED HULÛS‹’N‹N D‹⁄ER K‹TAPLARI

1. MANEV‹ ‹BADETLER REHBER‹, 1965


2. EBU BEKR ES SIDDÎK, 1965
3. TECELL‹YÂT, 1967
4. RUH ‹NSAN C‹N, 1972
5. ‹NSAN VE SIRLARI (1-2), 1986
6. DOST’TAN DOSTA, 1987
7. HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH, 1989
8. EVRENSEL SIRLAR, 1990
9. Gavs› A’zâm ABDULKÂD‹R GEYLÂNÎ “GAVSÎYE” AÇIKLAMASI, 1991
10. DUA VE Z‹K‹R, 1991
11. HAZRET‹ MUHAMMED NEY‹ “OKU”DU?, 1992
12. AKIL VE ‹MAN, 1993
13. MUHAMMED MUSTAFA (a.s.) (1-2), 1994
14. KEND‹N‹ TANI, 1994
15. TEK’‹N SEYR‹, 1995 407
16. ‹SLÂM, 1996
17. ‹SLÂM’IN TEMEL ESASLARI, 1997
18. OKYANUS ÖTES‹NDEN (1-2-3), 1998
19. S‹STEM‹N SESLEN‹fi‹ (1-2), 1999
20. “D‹N”‹N TEMEL GERÇEKLER‹, 1999
21. CUMA SOHBETLER‹, 2000
22. MESAJLAR, 2000
23. YAfiAMIN GERÇE⁄‹, 2000
24. B‹L‹NC‹N ARINIfiI, 2005
25. B’SIRRIYLA ‹NSAN VE D‹N, 2005
26. YEN‹LEN, 2007
27. ALLÂH ‹LM‹NDEN YANSIMALARLA KUR’ÂN-I KERÎM ÇÖZÜMÜ, 2009

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.ahmedhulusi.org


Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.
DUA VE Z‹K‹R

AHMED HULÛS‹’N‹N SESL‹ SOHBETLER‹

1. ‹NSANIN GERÇE⁄‹
2. ‹NSAN VE ÖLÜM ÖTES‹-1
3. ‹NSAN VE ÖLÜM ÖTES‹-2
4. OKUMAK
5. KORUNMAK ‹Ç‹N
6. AMENTÜ-1
7. AMENTÜ-2
8. ‹SLÂM
9. GERÇEKÇ‹ DÜfiÜNCE
10. AKIL VE ‹MAN
11. TEKL‹⁄E G‹R‹fi
12. TEKL‹⁄‹N ESASLARI
13. M‹’RÂC
14. RUH ‹NSAN C‹N MELEK
408 15. KAD‹R GECES‹
16. HAL‹FETULLAH
17. NEFS NED‹R?
18. B‹L‹NC‹N ARINIfiI
19. ÖZ’ÜN SEYR‹
20. TEK’‹N TAKD‹R‹
21. ÜST MADDE
22. KAZA VE KADER-1
23. KAZA VE KADER-2
24. KADER VE ASTROLOJ‹

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.ahmedhulusi.org


Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.
AHMED HULÛS‹

AHMED HULÛS‹’N‹N V‹DEO SOHBETLER‹

1. DOSTÇA B‹R SÖYLEfi‹


2. “TANRI”MI “ALLÂH”MI
3. ALLÂH’I TANIYALIM-1
4. ALLÂH’I TANIYALIM-2
5. SOHBET
6. HAK‹KAT
7. UYANIfi+ÜST MADDE
8. DOST’TAN DOST’A
9. RUH C‹N MELEK
10. SORULAR VE CEVAPLAR
11. KAZA VE KADER
12. KADER VE ASTROLOJ‹
13. ‹ZM‹R KONFERANSI
14. ANTALYA KONFERANSI
15. ANTALYA FALEZ SOHBET‹ 409

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.ahmedhulusi.org


Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.
DUA VE Z‹K‹R

AHMED HULÛS‹’N‹N TV SOHBETLER‹ (EXPO CHANNEL)

1. SELÂM 16. ‹L‹M-‹RADE-KUDRET


2. SÜNNET 17. TANRI MERKEZL‹
3. KURÂN’IN RUHU 18. RUHLAR
4. ‘B’ SIRRI 19. REENKARNASYON
5. B‹SM‹LLÂH 20. S‹STEM
6. ALLÂH’‹ ‹MAN 21. ORUÇ VE ZEKÂT
7. K‹L‹TLENM‹fiL‹K 22. BEY‹N-DUA
8. ‹S‹MLER 23. HAC
9. NEY‹ ‘OKU’DU 24. KAD‹R
10. SÜNNETULLÂH 25. AKIL-‹MAN
11. D‹N ADINA 26. KANMAYIN
12. MUHAMMED FARKI 27. FAYTONCU
13. ÖLÜM 28. MUHAMMEDÎ
410
14. ‹BADET 29. HAZ‹NE
15. NAMAZ 30. VEDA

Ahmed Hulûsi’nin tüm eserlerine ulaflmak için www.ahmedhulusi.org


Ahmed Hulûsi’nin tüm eserleri K‹TSAN’dan temin edilebilir.
AHMED HULÛS‹

AHMED HULÛS‹’N‹N
YABANCI D‹LLERE ÇEVR‹LM‹fi K‹TAPLARI

1. HAZRET‹ MUHAMMED’‹N AÇIKLADI⁄I ALLÂH


‹ngilizce, Almanca, Frans›zca, ‹spanyolca, Rusça, Azerice, Arnavutça

2. ‹SLÂM
‹ngilizce, Almanca, Frans›zca, ‹spanyolca, Rusça, Azerice, Arnavutça

3. S‹STEM‹N SESLEN‹fi‹ 1-2


‹ngilizce, Almanca, Frans›zca

4. D‹N’‹N TEMEL GERÇEKLER‹


‹ngilizce, Almanca, Frans›zca

5. YAfiAMIN GERÇE⁄‹
‹ngilizce, Almanca, Frans›zca

6. DOST’TAN DOSTA
‹ngilizce, Frans›zca

7. EVRENSEL SIRLAR 411


‹ngilizce, Frans›zca

8. MESAJLAR
‹ngilizce, Frans›zca

9. TECELL‹YÂT
‹ngilizce

10. RUH ‹NSAN C‹N


‹ngilizce

11. DUA VE Z‹K‹R


Almanca

12. ‹SLÂM’IN TEMEL ESASLARI


Azerice

Ahmed Hulûsi’nin eserlerinde yer alan kavramlara iliflkin eserler;


Ahmed Hulûsi’de KAVRAMLAR (A’dan-Z’ye), Av. Asuman Bayrakç›
www.allahvesistemi.org
DUA VE Z‹K‹R

NOTLAR

412
AHMED HULÛS‹

413
DUA VE Z‹K‹R

414
AHMED HULÛS‹

415
DUA VE Z‹K‹R

416
AHMED HULÛS‹

417

You might also like