Nuri - Pakdil - Bildiri - Mehmet Harmancı

You might also like

Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 7

1

NURİ PAKDİL’İN BİR YAZAR VE ENTELEKTÜEL OLARAK PORTRESİ İÇİN ESKİZLER

MEHMET HARMANCI

Söze konu Nuri Pakdil olunca onun herhangi bir cepheden portresini
yapmaya kalkışmazdan evvel pek çok eskizini yapmanın yararlı olacağı
düşüncesindeyim. (Hatta bu eskizlerin Pakdil’in yazarken titizlenerek
yaptığı deneme ve değişiklikler gibi yüzlerce adede ulaşması daha da iyi
olabilir!) Eskizin hem daha iyi bir portre ortaya çıkarmak için yol gösterici
tarafı hem de kolayca buruşturup atılacak denli insanı cesaretlendirecek,
işi mükemmelleştirmeye yatkın, bir yanı vardır. Ayrıca hedef portreye en
sağlıklı ve en estetik yaklaşımı keşfetmek için sağlayacağı fırsat da cabası.

Bundan dolayıdır ki bu bildiri, başlığın içerimleri yönünde Pakdil’in bir


portresini yapmayı değil o portre için bir eskiz yapmayı erek olarak
benimseyecektir.

Pek çok yazar üstüne düşünürken konuşurken yazarken karşınıza


çıkmayacak bazı ayrımlar, Pakdil’e yöneldiğiniz andan itibaren dikkat
kesilmeniz gereken işaretçilere dönüşür. Yani Nuri Pakdil üzerine
düşünmeye yazmaya niyetlendiğinizde edebiyat, düşünce ve entelektüel
çevrelerde onun hakkında toplanmış bir yığın anekdotu, zamanla efsaneyi
ve geleneksel ifadesiyle menkibeyi yani Pakdil Menakıbnamesi ile
yazarın kişisel ve yazınsal gerçekliğinin ayrımında olmanız gerekecektir.
Bu farklı çerçevelerin içinden onu görüp tek bir surete ulaşmak da her bir
çerçeve içinden bir eskiz çıkarıp portrede birleştirmek de hatta
çerçevelerden sadece birine göre çizimler yapmak da sonraki iş olarak
belirir. Asıl önemlisi ise menkıbeye boğarak yazarın niyetini, yazdıklarının
içeriğini konuşuyormuş gibi yapıp konuşmamaktan sakınmaktır.

Yazarla teşrik-i mesaisi olmayan hatta merhabalığı bile olmayan yani


yazarı şahsen tanımak kısmet olmamış bu satırların yazarı için ortak bir
tarihten devşirilmiş çözümlemeler yapmak elbette ki söz konusu olamaz.
Menâkıbnâme-i Nuri Pakdil’i konuşmak da değil niyetim. Hatta ona hiç

23. X. 2010 Cumartesi Saat: 10.00 I. Oturum


Kahramanmaraş NFK Kültür Merkezi
“Düşünen Kalem Nuri Pakdil” Sempozyumu•bildiri• 
2 “Nuri Pakdil’in Bir Yazar ve Entelektüel Olarak Portresi İçin Eskizler•
Mehmet Harmancı

başvurmadan bir şeyler ortaya koymaktır gayretim. Şu halde yazı ve


yazılanlar kalıyor üzerinde çalıştığımız eskiz için malzeme.

O malzemeyi ele alış şeklimizse tek tek yazarın kitaplarından atıflar ve


tanıklar getirerek düşüncelerimize dayanak kılmak yerine Pakdil’i yıllardır
okuyan ve okutmaya çalışan birisinin kimliğiyle zaman içinde imbikten
süzülüp birikenleri elverdiğince samimi olarak paylaşmak olacaktır.

Nuri Pakdil isminin yıllardır her anıldığında kulağımızda ve


gönlümüzde bıraktığı tınıların tamamından onu doğru anlatacak birkaç
sahih nokta keşfedersek kârdır.

Nuri Pakdil, topluluğu resmeden aile fotoğraflarında gözükmeyen bir


kişi olarak nevi şahsına münhasır bir yazar ve entelektüel kimliğe sahiptir.
Bu bir aileye ait/dahil/sahip olmadığından değil de bir karede sabitlenmeyi
sevmemesinden kaynaklanır. Fotoğrafı sevmemesinden belki de…

Bu halin neticeleri de bütün kimliğini, tabiatıyla yazar ve entelektüel


duruşunu da şekillendirmiştir. Dâhil olduğu geniş inanç ve düşünce
ailesinin özge bir neferi olarak, o çevrede öne çıkan isimler “üstad” diye
nitelendirilirken ona “usta” denmesi de belki bununla ilgilidir.

Pakdil’in yazar ve entelektüel kimliğini de havi siyasi duruşu,


gündelik, aktüel bir siyaseti aşarak felsefi, etik ve külli bir yaklaşım
geliştirirken tercihi de onu bir aile fotoğrafından çok tek kişilik bir karenin
içinden anlamayı icbar eder.

Kendi deyişiyle “siyasa”ya bakışı, döneminde kabul görmüş ve


yaygınlık kazanmış her hangi bir yapıda onu çözümlemeyi imkânsız kılar.

Onun siyasal duruş ve eylemi, İslam felsefesinin iki büyük düşünürü


Farabi ile İbn Tufeyl’in karşı karşıya konumlandırılabilecek iki tarz-ı
siyasetini akla getirmektedir.

Muallim-i sâni diye bilinen feylesof Farabi’nin siyaset düşüncesindeki


yeri Eflatun’un izinden giden bir menzilde değerlendirilirken Endülüs’ün

23. X. 2010 Cumartesi Saat: 10.00 I. Oturum


Kahramanmaraş NFK Kültür Merkezi
“Düşünen Kalem Nuri Pakdil” Sempozyumu•bildiri• 
3 “Nuri Pakdil’in Bir Yazar ve Entelektüel Olarak Portresi İçin Eskizler•
Mehmet Harmancı

bilgesi İbn Tufeyl’in görüşleri, siyaset mecrasında, yeterince okunmamıştır


bile…

Sözü uzatmadan özetlersek Farâbî, Doğu’ya ait tek “ütopya”nın yazarı


olarak da adlandırılmasını sağlayacak siyaset üzerine eserler vermiş ve
“el-Medinetü’l-Fazıla”yı kaleme almıştır. Her ütopyada olduğu gibi
geleceğin ideal toplum tasarımı için azmetmiştir. Çabası bu hedefe
ulaşmak, “Erdemli Toplum”u inşa etmektir.

İbn Tufeyl ise kendisinden önceki felsefi ve irfanî geleneği eleştirip


farklı bir yöntem önereceğini ileri sürerek söze başlar. Belki de tarihi,
insanlık tarihiyle eş bir konuyla ideal/üst/kamil insan konusuyla ortaya
koyar düşüncelerini. Hayy b. Yakzan üzerinden toplum ve çevre tesirinden
berî bir insanın mutlak algısını ve yaşayışını tasvir etmiştir, eserinde.
Toplum felsefesine ve siyasete gelince sıra, ideal insanın, ideallerini
yaşayacak insanın toplumdan uzakta kendi adasına çekilmesi gerektiğini
işaret etmiştir. Bu ideal/kamil insanın karşısında diğer insanlara da iki yol
önermiştir İbn Tufeyl: Ya A(b)sal’ın yaptığı gibi Hayy ile birlikte adayı
seçmek ya da Salaman’ın adasında mümkün olduğunca adil ve dürüst bir
toplum hayatına dahil olmak. Her ne kadar bu, erdemli bir toplum
tasavvurunu hayata geçirmeye yetmese de dünyada/ahirette, insanlığı
idare edecek bir çözüm olarak önerilir. Ancak İbn Tufeyl, eserinin
başkahramanı Hayy üzerinden, kendisini, kulak verip dinleyenlere “erdemli
bir toplum” arayışı yerine “erdemli bireysel bir yaşamı” önerir.

Dünyanın ideallerimize boyun eğmesini beklemektense ilk fırsatta


hayatımızı ilke ve ideallerimize adayarak yaşamalıyız, diye de
özetleyebiliriz bu görüşü.

İşte kanaatimizce İslam siyaset düşüncesinde yol ayrımını kaba


hatlarıyla özetlediğimiz bu iki tarz-ı siyasetin neredeyse hiç denenmeyen
ikinci kanadını tercih etmişe benzeyen bir yönelim görmek mümkündür,
Pakdil’de.

23. X. 2010 Cumartesi Saat: 10.00 I. Oturum


Kahramanmaraş NFK Kültür Merkezi
“Düşünen Kalem Nuri Pakdil” Sempozyumu•bildiri• 
4 “Nuri Pakdil’in Bir Yazar ve Entelektüel Olarak Portresi İçin Eskizler•
Mehmet Harmancı

O hemen, orada yapılıverecek olana odaklanarak, oradaki ilkeye,


ideale adanarak yaşamayı yani eylemeyi yani eylemi tercih eder. “Ân”ı
yakalamak ve “ân”ın gerektirdiği erdeme uygun yaşamak.

Bu durum mazereti imkânsız, kederi kaçınılmaz kılan etkileyici bir


duruşun portreye yansıyan göz alıcı bir çizgisi olarak not edilmelidir.

O, acının, kederin, melalin, hüznün insanı insan yapan yanını ihmal


etmeyen yüzüyle içinde tasnif edilebileceği bütün sınıflardan da uzaklarda
bir noktaya böylece bile isteye yönelmiş olur. Buradan doğan yalnızlık
zorla gidilen bir sürgün olmaktan çok gönüllü çıkılan bir yolculuğu andırır.
Öyle bir yolculuk ki devam etmek hususunda en küçük bir şüpheye bile
izin vermeden, herkesin her an geride bırakılabileceği bir kararlılıkla
sürdürülür.

Yazar, hayatını verip aşkı kazanan eski zaman kahramanları gibi,


yaşamını idealleriyle değişmiş, tek başına da olsa ısrarla yolculuğunu
sürdürmüştür. İdeal “ân”ın içinde saklıdır ve onu örselememek için gözden
çıkarılamayacak şey de yoktur.

Yazarın bu tavrının entelektüel kimlik bakımından sonuçları da


olmuştur. Giderek daha kalabalık kitlelerle ifade edilebilecek “İslamcı
entelijansiya”nın dışında daima az bulunur “Müslüman entelektüel”
kimliğin çatısı altında hakettiği yerini almıştır.

Her cenahtan reverans, selam ve saygı ile karşılanan bu kimlik, aynı


zamanda arkasından gidilmeyecek bir patikaymış gibi de yorumlanmıştır.
Aslında yukarıda da kısaca ifade ettiğimiz üzere bu, düşünce dünyamızda
kadim iki ana caddeden birisidir lakin tatbiki, morfinle dindirilemez
ızdıraplarla bireyi baş başa bırakacağından diğer caddeden gitmeyi
denemek hiç değilse zaman zaman acıyı azaltacak, vitrinleri seyrederek
gönül eğlendirecek fırsatlar yaratmakta diye düşünülmüş de olabilir. Asıl
meseleyse hangi tarz-ı siyaset ve yorumla ilerlenirse ilerlensin hepsinin
eksiksiz tatbik edilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu bakımdan toplumu

23. X. 2010 Cumartesi Saat: 10.00 I. Oturum


Kahramanmaraş NFK Kültür Merkezi
“Düşünen Kalem Nuri Pakdil” Sempozyumu•bildiri• 
5 “Nuri Pakdil’in Bir Yazar ve Entelektüel Olarak Portresi İçin Eskizler•
Mehmet Harmancı

idealize etmektense ideallaeri bireyselleştirmek daha mümkün bir yöntem


olarak da değerlendirilebilir, son tahlilde.

Yazar, “öztürkçeci” çevrelerden daha hoş bir “öztürkçe” kullanarak


dininden soyulmaya çalışılan dili o haliyle de dindarlaştırmayı başarmıştır.
Bunun gibi devrim, emek ve müştemilatı sözcükleri de kategorik olarak ait
oldukları sol çevrelerin jargonunun dışında mazbut musalli ehven bir
lügate tevil etmeyi başarmıştır. Öyle ki devrim, Pakdil’in sözcük
kadrosunda, etimolojik temellerini umursamadan, devretmekten,
devirmekten değil de devinmekten gelir sanki. Onun için önemli yer nasıl
ki düştüğümüz yerse önemli iş de düştüğümüz yerden kalkmak olacaktır.
Bunun yolu devinmek, eylemek, eylemi “nano teknolojik” bir müdahaleyle
her yerde ve her zaman yapılabilir paketler ve dahi çipler, yongalar
halinde sunmaktan geçer. İdraki bilemenin başkaca yolu da yoktur sanki.

Dinmeyen bir acının durmayan eylemcisi olmak. Belki o zaman


çeşmenizden Filistin akar ve sizin Kudüs için mitinglerden alamadığınız
sonuç bu bilenmiş idrak ve devingen ideallerden doğar.

Düştüğümüz yerden kalkmak yani edebiyattan ayaklanmak


mümkündür, ona göre. Bunun için de insan seçmeksizin düşmüşlerin
koluna girmek ve onlara umut sözcükleri fısıldamak yeterli olacaktır.
Bunun içindir ki umut kadar önemli ve ondan daha önde bir yer alır
edebiyat. Pakdil’de o, dergi olur, ayağa kalkmak için tutamak, sükût
sûretinde yaşamak olur kimi zaman. Ona göre, o denli önemlidir ki
edebiyat, aslında o bir kuledir. Belki de kaledir. Derviş hüneriyle çıkılan ya
da gökten sarkıtılan iple ulaşılan.

Edebiyatın her anlamıyla yazarın yaşamındaki bu hayati yeri “yazı”yı


muazzez ve mübarek kılmıştır onun nezdinde. Bu da yazarın işine pür
ciddiyet ile yönelmesini ve güzel örnek olmasını sağlamıştır. Ancak yazının
eşiğini yukarıya çeken bu çaba ve ciddiyet, okur kitlesini de
şekillendirmiştir.

23. X. 2010 Cumartesi Saat: 10.00 I. Oturum


Kahramanmaraş NFK Kültür Merkezi
“Düşünen Kalem Nuri Pakdil” Sempozyumu•bildiri• 
6 “Nuri Pakdil’in Bir Yazar ve Entelektüel Olarak Portresi İçin Eskizler•
Mehmet Harmancı

Pakdil’in eserleri, kimileri için dışarıdan gizemli bir şatonun


engellenemez cazibesine kapılarak içine yuvarlanıp bir daha da oradan
çıkmamak gibi bir anlam taşırken kimileri için de özgün mimarisinden
dolayı şüphelerle yaklaştıkları esrarlı bir saray gibi bazen ürpererek bazen
de küfrederek uzaklaştıkları ama kesinlikle uzlaşamadıkları bir yapıya
dönüşmüştür. Bunun içindir ki Pakdil okuru olmak ya da olmamak inisiye
olmak ya da olmamak kadar farklı anlamlar barındırır. Onu okumak sanki
bir çeşit “inisiye olmayı” gerektirir. O dünyaya bir kere adım attınız mı
kendinizi durdurmanız güçleşir, o adımı atmadığınız sürece de diğerlerinin
bu kitaplarda, eserlerde, yazılarda ne bulduğu sizin için kah merak
uyandıran kah can sıkan sorulara, düğümlere dönüşür.

Onun yazar kimliğinin ilginç yanlarından birisi de bu saha da kendini


gösterdiği öncelikli türlerin oyun, deneme yahut çeviri gibi edebiyat
geleneğimizin “beyzade”lerinden, “kabadayı”larından sayılamayacak
türler olmasıdır. Düşünen bir kalem olarak, düşünce hayatımıza alışık
olduğumuz şekilde şiir ya da hikâye kapısından girmez. Düşüncesini;
edebiyatı, yazıyı öne çıkararak kalemine yedirmiş, içine sindirmiştir sanki.
Bunun göstergesi olarak da “Bir Yazarın Notları”na bakmak yeterlidir.
Orada hem yazı ve yazarlık üzerine Türkçenin en güzel metinlerinden birisi
hem de tarihimizi kültürümüzü inceden inceye işleyen ve bir eleğimsağma
gibi çevreleyen düşünce perspektifi vardır.

Pakdil’in yazısına yaklaşmayı zorlaştıran göz korkutan ama aynı


sebepten onu farklı kılan bir husus da iki kez stilize edilmiş olmasıdır,
diyebiliriz. O yazdığın türün kendi sınır ve stillerinin dışında yazıya yazarlık
damgasını özgün tasarımıyla vurur. Tasarımdan özellikle kastettiğimiz
içerik tasarımıdır diye de eklemeliyiz. Kapağından, puntosuna, harf
karakterinden jeneriğine bu stilize edilmiş hali görmek mümkün olduğu
gibi en az bunlar kadar içerik de tasarlanmış, elden geçirilmiş, tekrar
tekrar ve yine tekrar yazılabilmiştir. Bu nitelik, yazarın yazıya yüklediği
anlamın büyüklüğünü gösterdiği kadar hayata verdiği ciddi ve ilkesel
değerin de göstergesidir.

23. X. 2010 Cumartesi Saat: 10.00 I. Oturum


Kahramanmaraş NFK Kültür Merkezi
“Düşünen Kalem Nuri Pakdil” Sempozyumu•bildiri• 
7 “Nuri Pakdil’in Bir Yazar ve Entelektüel Olarak Portresi İçin Eskizler•
Mehmet Harmancı

Ciddiyet demişken, Sakallı Celal’i hatırlayarak, anarak şunu da


ekleyelim; Tanzimat ilan edip olmayınca Meşrutiyet ilan edip olmayınca
Cumhuriyet ilan ederek son iki yüz yılını bir ihtilaç içinde arayışlarla
geçirerek bugünlere gelmiş, ömür tüketmiş milletimizin; Ciddiyet ilan
etmiş ender evlatlarından birisidir Nuri Pakdil. Pek çok konuda olduğu gibi
bu hususta da o bir nedrettir.

Bu kemal-i ciddiyeti, onun yazısında da yaşayışında da yapıtında da


menakıbında da kolayca bulursunuz.

Bütün bu sözlerden sonra Pakdil hakkında Anna Masala’nın sözleri1


hatırınıza gelir de 2010 yılındayız ancak hâlâ Nuri Pakdil’e teveccüh
beklendiği gibi olmadı diyecek olursanız size, o sözlerin içeriğinin
tahakkukundan şüpheniz olmasın ama belki belirlenen tarihde hata vardır,
diyebiliriz. ( İki binler demenin üç bine kadar giden bir zaman kesitini
içerdiğini de düşünürsek belirtilen tarihde de hata olmadığı öne
sürülebilir.)

O zaman Masala’nın tespiti şu şekilde bir soruya dönüştürülebilir:


Kalbimizin üstündeki bir avuç güneş, halkımızı ve insanlığı kim bilir ne
zaman sarıp kuşatıp ısıtacaktır?

1
İtalyan Türkolog Prof. Anna Masala, Pakdil için 1970’lerde şöyle demiştir: “İnsanlar
Pakdil’i iki bin yılından sonra anlayacaktır.”

23. X. 2010 Cumartesi Saat: 10.00 I. Oturum


Kahramanmaraş NFK Kültür Merkezi

You might also like