Professional Documents
Culture Documents
Levni
Levni
Levni
Gerçek ismiyle Abdülcelil Çelebi, on sekizinci yüzyıl Osmanlı nakkaşıdır. Levni lakabı, farsça
renk ve boya manasına gelen “levn” kelimesinden gelmekte olup “renklerle uğraşan”
demektir.
Levni, Lale Devri’nin ve Osmanlı’nın en büyük nakış üstatlarından biridir. Osmanlı minyatür
sanatına derinlik ve perspektifi sokarak kendi uslubunu oluşturmuştur.
Lale devrinde mesleğini icra ettiğinden dolayı, eserlerinde genelde eğlence sahnelerine yer
verirdi.
Eserleri tarih araştırmacıları için 18.yy Osmanlı sarayına, gündelik ve eğlence hayatına dair
birer fotoğraf gibidir. Levni 1732 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
Minyatürlerinde yumuşak ve doğal renkler egemendir. Ayrıca, perspektife karşı belirgin bir
eğilimi de vardır. Levni’nin önemli yapıtlarından biri “Padişahlar Albümü”dür. Yapıtta Osman
Gazi’den III. Ahmet’e kadar gelen padişahların minyatürleri yer alır. Yapıtlarının hemen
hemen tümü, Topkapı Sarayı Müzesi’ndedir. Başyapıtı sayılan “Surnamei Vehbi” (III. Ahmet
Surnamesi diye tanınır) adlı elyazmasında 140 kadar minyatürü ve süslemesi vardır. Şair
Vehbi’nin yazdığı yapıt, III. Ahmet’in çocukları için yaptırdığı sünnet düğününü konu alır.
Yirmi kadar şiirin de Levni’ye ait olduğu sanılmaktadır.
Levni'nin minyatürlerinin hemen hemen hepsi de bir kitap sayfasının tümünü ya da tümüne
yakınını kapsayan resimlerden oluşan kitap levhası biçimindedir. Bunlar başlıca üç kitapta
toplanır. Bugün Levni Albümü adlı derlemedeki minyatürleri 171020 arasında yaptı. Bunlar
arasında tek bir kadın ya da erkeği, çalgı çalarken, dinlenirken, çiçek toplarken betimlediği
minyatürler olduğu gibi iki ya da üç kişinin çeşitli durumlarda canlandırıldığı minyatürler de
vardır.
Levni, kendinden önceki ustaların pek çok üslup özelliğine bağlı kalırken, kişilerin ve
nesnelerin yakınlık ve uzaklığına göre yerlerini belli etmeye çalışan doğulu ilk minyatürcü
olmuş; minyatür sanatında gene ilk kez, portrelerinde, yüz anlatımını yansıtmaya önem
vermiştir. Onun minyatürlerinde, kişilerin vücut hareketleri, şiirsel bir kıvraklık kazanmıştır.
Levni, kişileri ve nesneleri, hiçbir noktanın daha çok göze çarpmayacağı biçimde çerçeve içine
yerleştirmiştir. Renklerden en çok sarıyı kullanan Levni, minyatürlerinde bütünsel bir renk
uyumunu gözetmiştir.
Tezhip ve minyatür dışında âşık tarzı şiirlerle de uğraşan Levni'nin günümüze ulaşabilen
şiirleri arasında, "Atasözleri" diye bilinen, "demişler" redifli destanı ile Selanikİstanbul
yolculuğunu anlattığı uzun destanı vardır. Sözü edilen ilk destanında, sanatçı Türk
atasözlerini, ölçülü ve uyaklı olarak yeniden dile getirmiştir.