Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 9

Statik Elektrik - Devreler Hakkında

Devreler Hakkında Ekibi - devrelerhakkinda.com

30 Ocak 2011

İçindekiler
1 Giriş 1

2 Çekilmek veya İtilmek 3

3 “Görünmez Akışkan” 4

4 Elektron, Proton, Nötron ve Atom 5

5 Hangisi Pozitif, Hangisi Negatif ? 7

6 Pratikte Statik Elektrik 8

7 Yük Birimi: Coulomb 8

8 Özet 8

9 Yazı Bilgileri 9

10 Lisans 9

1 Giriş
Yüzyıllar önce bazı maddelerin sürtüldükten sonra birbirine etki uyguladıkları keş-
fedildi. Örneğin, bir parça ipek kumaşın cam çubuğa sürtülmesinden sonra ipek
kumaş ve cam çubuk birbirine yapışma eğiliminde olacaktır. Sürtme, bu iki madde
arasında, maddeler birbirlerinden ayrılsa bile kalıcı olan bir çekim kuvveti oluştur-
maktadır.

1
Şekil 1: Cam Çubuk ve İpek Kumaş Arasındaki Etkileşim

Cam ve ipekten başka bu şekilde davranan maddeler de bulunmaktadır. Eğer


saçınıza bir lastik balon sürterseniz, lastik balon ve saçınız arasında da benzer bir
çekim kuvveti oluşacaktır. Birbirine sürtüldüğünde aralarında çekim kuvveti oluş-
tuğu gözlenen ilk madde çiftlerinden biri de parafin ve yün kumaştır.

Şekil 2: Parafin ve Yun Kumaş Arasındaki Etkileşim

Bu garip etkileşim aynı maddeler arasında olduğunda daha da ilginç bir hal al-
maktadır. Eğer iki cam çubuğu ipek kumaşa sürter ve birbirine yaklaştırırsanız, bu
kez çubukların birbirlerini ittiklerini gözlemlersiniz. Aynı deneyi yün kumaşa sürtül-
müş iki parafin arasında tekrarlarsanız, parafinlerin de her seferinde birbirini ittiğini
görürsünüz.

2
Şekil 3: İtme ve Çekme

Keşfedilen diğer bir etkileşim ise ipeğe sürtülmüş cam çubuğun, yün kumaşa
sürtülmüş parafini çekmesidir.

Şekil 4: Parafin ve Cam Çubuğun Birbirini Çekmesi

2 Çekilmek veya İtilmek


Bu keşiflerden sonra insanlar, maddelerin iki kategoriye ayrılabileceğini düşündü.
Maddeler sürtünme sonucu ya cam tarafından çekilip, parafin tarafından itiliyor ya
da cam tarafından itilip, parafin tarafından çekiliyordu. Tüm maddeler bu iki grup-
tan birine aitti. Hem cam hem de parafin tarafından çekilen ya da itilen bir madde

3
bulunamadı.
Bilim insanlarının ilgisini çeken diğer bir nokta ise kumaşlardı. Yukarıda bah-
settiğimiz iki cam çubuk veya iki parafin arasındaki etkileşim kumaşlar arasında da
olmaktaydı. İki ayrı cam çubuğu, iki ayrı ipek kumaşa sürttükten sonra, cam çu-
bukların birbirlerini ittiklerinden söz etmiştik. İtme, cam çubukların sürtüldüğü ipek
kumaşlar arasında da olmaktaydı. Bu durum sadece ipek kumaş – cam çubuk çift-
leri için değil, aynı zamanda yün kumaş – parafin çiftleri için de geçerliydi.

Şekil 5: Kumaşların Birbirlerini İtmesi

3 “Görünmez Akışkan”
Maddeler arasında bu tarz bir etkileşim oluşması oldukça ilgi çekmeye başlamıştı.
Tüm sürtünme deneylerinden sonra, sürtülen maddelerde gözle görülür bir deği-
şiklik olmamasına rağmen aralarında bir etkileşim meydana geliyordu. Maddelerin
birbirini itmesini veya çekmesini sağlayan her neyse gözle görülen bir şey değildi.
Deney yapan bazı bilim insanları, sürtünme işlemi sırasında maddeler arasında
“görünmez akışkan” transferi olduğunu düşünüyordu. Maddeler arasındaki etkile-
şim, arada mesafe olsa bile bu “görünmez akışkanlar” sayesinde olmaktaydı. Bu
konuda çalışma yapanlardan Charles Dufay, sürtünme sırasında birbirinden farklı
iki tip değişimin olduğunu savunan ilk kişilerden biridir. Maddelerde farklı iki değişim

4
olduğunun düşünülmesinin temel sebebi ise, sürtünme sırasında oluşan etkileşim
sonucunda iki farklı kuvvetin doğmasıydı: İtme ve çekme. Var olduğu düşünülen
“görünmez akışkanlar” ise “yük” olarak adlandırılmaya başlanmıştı.
İlk araştırmacılardan biri olan Benjamin Franklin, sürtülen iki cisim arasında yal-
nız tek bir “akışkan” transferi olduğu sonucuna varmıştı. Ona göre, Charles Dufay
tarafından düşünülen iki farklı “yük”, var olan tek tip “akışkan”ın fazlalığı veya ek-
sikliğinden başka bir şey değildi. Franklin, parafin ve yün kumaş ile yaptığı deney-
leri şöyle yorumluyordu: Sürtünme sırasında yün, parafinden bir miktar “görünmez
akışkan” alıyordu. Bu nedenle yünde fazla miktarda “görünmez akışkan” bulunu-
yor, parafinde ise “görünmez akışkan” eksikliği oluşuyordu. Bu “görünmez akışkan”,
oluşan farktan dolayı aynı seviyeye gelmeye çalışıyor ve bu da maddeler arasında
çekim kuvvetine neden oluyordu.
Franklin’in bu düşüncesi gözlenen olaylarla da örtüşüyordu. İki cisim sürtüldü-
ğünde “görünmez akışkan” bir maddeden diğerine akacağı için aralarında bir seviye
farkı oluşacak ve bu farkı yok etmek için maddeler birbirlerini çekmeye çalışacaktı.
Bir madde ya “görünmez akışkanları” almakta yani o maddede “görünmez akış-
kan” fazlalığı oluşmakta, ya da “görünmez akışkanları” vermekte yani o maddede
“görünmez akışkan” eksikliği oluşmaktaydı. Bu durum yukarıda bahsedildiği gibi
maddelerin “iten” ya da “çeken” olarak sınıflandırılmasıyla uyuşuyordu.
Franklin, parafinin yün kumaşa sürtülmesi sırasında parafinin bir şeyler kaybet-
tiğini, bu yüzden sürtünme sonucu parafinde “görünmez akışkan eksikliği” oluştu-
ğunu düşünüyordu. Bu nedenle parafini “negatif (eksi)” yüklü olarak kabul etti. Yün
kumaşta ise “görünmez akışkan fazlalığı” oluşuyordu ve yün kumaşı “pozitif (artı)”
yüklü olarak adlandırdı.

4 Elektron, Proton, Nötron ve Atom


Zaman içinde, yukarda bahsedilen “görünmez akışkan”ın elektron adı verilen çok
küçük parçacıklardan oluştuğu keşfedilmiştir. Elektron ismi, cam çubuk ve para-
fin gibi kumaşa sürtüldüğünde yük kazanan bir madde olan kehribarın, Antik Yu-
nanca’daki karşılığından gelmektedir. Sonradan yapılan deneyler ile maddeleri oluş-
turan yapı biriminin atom olduğu ve atomların daha küçük parçacıkların birleş-
mesiyle meydana geldiği keşfedilmiştir. Atomu oluşturan üç temel parçacık pro-
ton, nötron ve elektrondur. Atomların çoğunluğunda bu üç parçacık bulunsa da
bazı atomlarda nötron bulunmayabilir. Örneğin, doğada çok bulunan 1 H 1 hidrojen
atomunda nötron bulunmamaktadır. Atomlar gözle görülemeyecek kadar küçüktür.
Eğer birinin içine bakabilseydik, karşılacağımız görüntünün aşağıdaki gibi olacağı
tahmin edilmektedir:

5
Şekil 6: Karbon Atomu

Atom yapısı hakkındaki ilginç noktalardan biri, ortada duran proton ve nötron
topluğu ile elektronların arasında şekilde gösterildiğinden çok daha büyük boşluklar
bulunmasıdır.
Yukarıda gördüğümüz basit atom modeli karbon atomunu temsil etmektedir.
Karbon atomunda şekilden de görüldüğü gibi 6 adet proton, 6 adet nötron ve 6
adet elektron bulunmaktadır. Birçok atomda nötron ve protonlar birbirlerine çok sıkı
bağlıdır. Atomun merkezinde bulunan bu nötron ve proton topluluğuna atomun çe-
kirdeği adı verilir. Bir atomun kimliğini belirleyen en önemli faktör, içerdiği proton
sayısıdır. Atom çekirdeğindeki proton sayısının değişmesi, atom türünün değişmesi
anlamına gelmektedir.
Geçmiş yüzyıllarda, simyager adı verilen kişiler bulunmaktaydı. Bu kişilerin en
büyük uğraşlarından biri de değersiz maddeleri altına çevirmekti. Teorik olarak,
eğer kurşun atomunun çekirdeğinden 3 adet proton çıkarmayı başarırsanız elde
edeceğini yeni atom altın atomu olacaktır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi proton sa-
yısının değişmesi atomun değişmesi demektir. Protonların çekirdekte çok güçlü bir
şekilde bağlı olmasını, belki de simyagerleri hayal kırıklığına uğratan en büyük ne-
den olarak düşünebiliriz. :)
Nötronlar, çekirdeğe protonlar gibi güçlü bağlarla bağlı olsalar da, atomun kim-
yasal karakteri ve kimliği açısından daha az etkili olan parçacıklardır. Eğer bir atoma
nötron eklenir veya atomdan nötron çıkartılırsa atom, aynı kimyasal karakteri gös-
termeye devam eder. Böyle bir durumda atomun kütlesi değişecektir. Bazı durum-
larda bu değişiklik, atomun radyoaktif bir atoma dönmesine neden olabilir.
Elektronlar ise nötron ve protonlara göre hareket özgürlüğü çok daha fazla olan
parçacıklardır. Çekirdekte bulunan bir parçacığı koparmak için gereken enerjiden
çok daha azını bir elektrona vererek onun yer değiştirmesini ve hatta atomdan
kopmasını sağlayabiliriz. Atomdaki elektron sayısı değişse bile, atomun kimyasal
kimliği aynı kalır. Fakat bu durumda atomda önemli bir dengesizlik oluşmaktadır.

6
Elektron ve protonlar birbirlerini arada uzaklık olsa bile çekebilen parçacıklardır.
İki madde sürtüldüğü zaman bir maddedeki atomlardan diğer maddenin atomla-
rına elektronlar geçer. Bir maddenin atomlarında elektron eksikliği, diğer maddenin
atomlarında elektron fazlalığı oluşur. Proton ve elektron arasındaki etkileşimden
dolayı bu iki maddenin atomları arasında net bir çekim kuvveti doğar. Yüzyıllar ön-
cesinden insanların gözlemlediği, iki maddenin sürtüldükten sonra birbirini çekme-
sinin nedeni de budur.
Elektronlar birbirlerini itmeye çalışır. Aynı şekilde protonlar da birbirlerini itmeye
çalışmaktadır. Fakat çekirdekte bulunan protonların birbirlerini iterek dağılmak ye-
rine çekirdekte çok kuvvetli bir bağ oluşturmasının nedeni “Güçlü Etkileşim” adı ve-
rilen bir etkidir. Bu etki, sadece çekirdeğin içi gibi çok küçük mesafelerde meydana
gelmektedir ve bu ilk yazının konusu dışındadır. Elektron ve protonun birbirini çek-
mesi nedeniyle, elektron ve protonun elektriksel anlamda zıt yüklü olduğu çıkarımı
yapılır. Elektron negatif yüklü, proton ise pozitif yüklü parçacık olarak kabul edilir.
Eğer bir atom eşit sayıda elektron ve proton içeriyor ise her bir proton-elektron çifti
elektriksel anlamda birbirinin etkisini yok eder. Böyle atomların net yükü sıfırdır ve
atom “yüksüz”dür. Yukarıda sözü edilen karbon atomu modelinde altışar adet pro-
ton ve elektron bulunmasının nedeni de, bu elektriksel dengeyi sağlamaktır. Eğer
atomdan bir elektron ayrılır veya atoma yeni bir elektron gelirse, elektriksel anlam-
daki bu denge bozulur. Bu durumda atom, “yüklü” olacaktır. Yüklü atomlar, çevre-
lerindeki diğer yüklü parçacıklarla ve yüklü atomlarla etkileşime girmektedir. Nöt-
ronlar, ne elektronlarla ne de protonlarla etkileşime girer. Çünkü nötronlara elektron
veya protonlar tarafından bir kuvvet uygulanmaz. Bundan dolayı nötronlar, “yüksüz”
parçacıklar olarak düşünülür.
İki madde birbirine sürtüldüğünde olan ise elektronların hareketinden başka bir
şey değildir. Bir maddenin atomlarına bağlı elektronlar o maddenin atomlarından
ayrılıp, diğer maddenin atomlarına bağlanır. Bir başka deyişle, ilk araştırmacıların
öne sürdüğü “görünmez akışkan”ı elektronlar oluşturmaktadır.

5 Hangisi Pozitif, Hangisi Negatif ?


İki madde arasındaki elektron dengesizliği, statik elektriği doğurmaktadır. Bu den-
gesizliğe “statik (durağan)” denmesinin nedeni, elektronların bir maddeden diğer
maddeye geçtikten sonra durma eğiliminde olmasıdır. Parafinin yün kumaşa sür-
tülmesi deneyinde daha sonraları elektronların, parafinden yüne değil, yünden pa-
rafine doğru geçtiği bulunmuştur. Franklin bunun tersini düşünmüş ve görünmez
akışkan transferinin parafinden yüne doğru olduğunu savunmuştu. Elektronların
gerçekte nerden nereye hareket ettiği bulunduğunda Franklin’in elektrik yükleri ile
ilgili adlandırmaları o kadar yerleşmişti ki, fazlası olan bir şeyi negatif, eksiği olan
bir şeyi pozitif olarak adlandırmak biraz ters olmasına rağmen adlandırma değişti-
rilmedi. Franklin’in onuruna parafin “negatif yüklü”, yün ise “pozitif yüklü” olarak ad-
landırılmaya devam edildi ve bu nedenle elektronların yükü de negatif kabul edildi.
Bu isimlendirmeye göre, atomları dışarıdan elektron almış maddeleri negatif, dışa-
rıya elektron vermiş maddeleri ise pozitif yüklü olarak kabul etmekteyiz.

7
6 Pratikte Statik Elektrik
Micheal Faraday, 1832 yılında statik elektriğin pil veya jeneratör ile üretilen elekt-
rikle aynı olduğunu kanıtladı. Statik elektrik, bazı alanlarda bir problem gibidir. Ba-
rutun statik elektrik nedeniyle ateş almasını önlemek için, kara barut ve dumansız
barut yapımında içlerine grafit eklenir. Statik elektrik, ayrıca hassas yarı iletken ci-
hazlara zarar verebilmektedir. Statik elektrikle (yüksek voltaj ve düşük akımla) ça-
lışabilen motorlar imal etmek mümkün olsa da bu tip cihazlar ekonomik değildir.
Dolayısıyla statik elektrik, günümüzde pratik yaygınlığa sahip değildir. Statik elekt-
riğin kullanıldığı birkaç uygulama ise serigrafik baskı, elektrostatik hava filtreleri ve
Van de Graaff yüksek voltaj jeneratörüdür.

7 Yük Birimi: Coulomb


Elektrik yükünün hassas ölçümü 1870 yılında Fransız fizikçi Charles Coulomb ta-
rafından yapıldı. Coulomb, burulma terazisi adı verilen bir araçla, yüklü iki madde
arasındaki elektriksel kuvveti ölçmeyi başarmıştı. Elektrik yükü birimi, Coulomb’un
bu çalışmasından dolayı coulomb olarak adlandırılmıştır. Eğer 1 coulomb yük içe-
ren iki noktasal yük (yüzey alanı ihmal edilebilecek kadar küçük olan varsayımsal ci-
sim), birbirinden 1 metre uzaklığa yerleştirilirse, sahip oldukları yük çeşidine göre bu
yükler birbirini 9 milyar Newton kuvvetle çekecek veya itecektir. Daha sonraları yapı-
lan çalışmalar ile bulunmuştur ki, eğer bir maddenin yaklaşık 6.250.000.000.000.000.000
adet fazla elektronu varsa veya bu kadar elektronu eksikse, 1 coulomb yüke sahip
olmaktadır. Bir başka deyişle bir elektron yükünün yaklaşık 0,00000000000000000016
(∼ 1/6.250.000. 000.000.000.000) coulomb olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde,
bir elektron yükü temel yük olarak kabul edilmekte ve yüklü tüm maddelerin yük
miktarı, bir elektron yükünün tam katı olmaktadır. Başka bir deyişle, bir maddenin
aldığı veya verdiği elektron sayısı her zaman bir tamsayıdır. Örneğin bir madde
fazladan 10,5 adet elektron barındıramaz, çünkü elektronların bölünmediği kabul
edilir.

8 Özet
• Tüm maddeler, gözle göremediğimiz atomların birleşmesiye oluşur.
• Doğal yolla oluşmuş atomların çoğu elektron, proton ve nötron adı verilen
temel üç parçacığı içerir. 1 H 1 (hidrojen) atomu bu duruma aykırıdır ve nötron
içermez.

• Elektronlar elektriksel olarak negatif (eksi) (-) yüklü parçacıklardır.


• Protonlar elektriksel olarak pozitif (artı) (+) yüklü parçacıklardır.
• Nötronlar elektriksel olarak yüksüz parçacıklardır.

• Elektronlar, proton ve nötronlara göre atomdan çok daha kolay bir şekilde
ayrılabilirler.

• Bir atomun çekirdeğindeki protonların sayısı, o atomun kimyasal özelliğini


belirler.

8
9 Yazı Bilgileri
Bu yazı, All About Circuits adlı web sitesinin, bu bağlantıdaki yazısı temel alınarak
Devreler Hakkında ekibi tarafından oluşturulmuştur.
Yazıyı Devreler Hakkında üzerinden okumayan (örneğin PDF sürümünü
okuyan) kişilerin dikkatine: Yazının en güncel sürümüne ulaşmak için lütfen bu
bağlantıyı ziyaret ediniz.
Devreler Hakkında ile ilgili bilgi edinmek için Hakkında ve Künye sayfalarımızı
ziyaret edebilirsiniz.

10 Lisans
Bu yazının lisansı, Lisans Sayfası‘nda belirtilmiştir. Bu yazıdaki bilgileri kullanmakla
Lisans Sayfası‘nda belirtilen koşulları kabul etmiş sayılırsınız.
Hem yazıların bilgi doğruluğunun sağlanması hem de Devreler Hakkında ekibi
olarak çalışmalarımıza motivasyonlu bir şekilde devam edebilmemiz için belirtilen
koşullara uyulmasını rica ederiz.

You might also like