Professional Documents
Culture Documents
Tarihteki Ylginç Olaylar
Tarihteki Ylginç Olaylar
DOSYA ÝÇERÝÐÝ
1. Bölüm: 1
Dünya Tarihinde Ýlginç Olaylar
2. Bölüm: 130
Türkiye Tarihinde Ýlginç Olaylar
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 1 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
1.BÖLÜM
DÜNYA TARÝHÝNDE ÝLGÝNÇ OLAYLAR
Makedonya Kralý Philip hükmettiði yýllar boyunca kötü ününden ve ileriderecedeki aþaðýlýk k
k çekti. Krallýðýný, Yunan dünyasýnda
hatýrý sayýlýr güçlerden biri haline getirmiþ olmasýna raðmen, Korintliler,
Atinalýlar ve Spartalýlar gibi güneydeki daha kültürlü komþularý kendisini ve
arkadaþlarýný hep vahþi, daðda yaþayan barbarlar olarak gördü. Kiþisel geçmiþi
ve görünüþü de yüksek yerlerde saygý görmesine yetmiyordu. Öncelikle ordusunu
savaþ alanýna kendi götüren askeri bir liderdi.
Bunun sonucu olarak da birçok yerinden yara almýþtý. Aldýðý kötü darbelerden
biriyle bir gözünü kaybetmiþ ve bir mýzrak darbesiyle de baldýrýndan
yaralanmýþtý. Bu yaralarýn ikisi de doðru düzgün iyileþmeyip sürekli irinakýtýyorlardý. Öze
kötü bir koku geliyordu. Ayrýca
dedikodulara göre, tahtý ele geçirebilmek için anne katili olarak affedilmez birsuç iþlemiþ
Özel yaþamý da ayný derecede skandallarla doluydu. Ýlk karýsý Dionysiusrahibesi, yani bugün
le tapýnak fahiþesiydi. O zamanlar böyle bir iþ çok
kabul görüyordu ve o da küçük bir kralýn kýzý olduðunu iddia ediyordu. Gerçekskandal ise ha
ga etmeleriydi. Philip'e bir oðul doðurdu, efsanevi
Ýskender'i ve sonra Ýskender'in babasýnýn Philip olmadýðýný, tanrý Zeus'un bir
yýlan kýlýðýna girerek odasýna girdiðini ve çocuðun Zeus'dan olduðunu her yerde
konuþmaya baþladý.
Günümüzün politika ve seks skandallarý Pella'nýn baþkentinde kraliyet
sarayýnda dönen olaylar karþýsýnda hiç kalýr. Karýsý, Philip'i resmen
boynuzladýðýný açýklýyordu. Kadýnýn yýlanlarla dolaþtýðý bilinmekteydi. Kral da,
kendisiyle yatmak isteyen herkesle, erkek-kadýn ayýrt etmeden yatma arzusuyla
tanýnýyordu.
Ýskender'le olan iliþkisi sevgi-nefret iliþkisi olarak tanýmlanabilir. Bir yandanaralarýnd
a gerçekten sevgi dolu anlar geçiyordu. Philip, zamanýn en ünlü hocasý
Aristoteles'i Ýskender'e ders vermesi için getirtmiþ ve burnu havada Yunanlýlarýn
çocuða saygý göstermeleri için yanýp tutuþmuþtur. Ýskender de katýldýðý ilk büyük
savaþta babasýnýn etrafý düþman askerleriyle çevrildiðinde onu kurtarmak için
ileri atýlmýþtýr. Ýskender, kelimenin gerçek anlamýyla kendisini babasýyladüþman mýzraklarý
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 2 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Diðer bir yandan da aralarýnda bir nefret vardý. Özellikle çocuk erkek olma
yaþýna geldiðinde. Çocuðun annesi ve babasý arasýndaki kýrgýnlýk yýllarca
sürmüþtü. Philip, Ýskender yaþlarýnda bir kýzla ikinci evliliðini yaptýðý sýrada
iþler iyice kýzýþtý. Düðün þöleninde Philip'in sarhoþ arkadaþlarýndan biri yeni
evliliðin ve tahta yasal bir varis olasýlýðýnýn þerefine kadehini kaldýrdý. Sonuç
olarak da baba-oðul yumruklaþmaya baþladýlar ve ayný gece Ýskender ve annesi
þehirden kaçtý. Bu çok akýllýca bir hareketti, çünkü Philip sarhoþ öfkesiyle ikisini
de öldürtebilirdi. Bir süre baba ve ana-oðul arasýnda savaþ sürdü. Sonunda bir
barýþ anlaþmasý yapýldý ve ana-oðul geri döndü.
Bu arada Philip'in tüm Yunan dünyasýný dize getirme rüyasý gerçekleþmeyebaþlýyordu. ÝÖ 338'
Chaeronea Savaþý'nda Philip, güçlerinibirleþtirerek kendisinden iki katý büyüklükte bir or
ran Atina-Theb
güçlerini yendi. Bir sonraki yýlda Korint'te Korint Anlaþmasý yapýldý. Bu
müttefik anlaþmasýna göre bütün Yunanistan Philip'in himayesinde olacaktý.
Her ne kadar sosyal açýdan eþit görülmese de, ordusunun gücü sayesinde
Yunanlýlarýn en büyük savaþçýsý olarak saygý görmesine ve Pers
Ýmparatorluðu'na karþý Asya'ya doðru harekete geçme hazýrlýklarýna
baþlamasýna neden oldu.
Ama Ýskender durumu bozan tek unsurdu. Makedonya Kralý tarafýndan elçi
olarak gönderildiði Yunanistan'da törenlerle zaferler kazanmýþ bir kahraman
gibi karþýlanmýþtý. Babayla oðul arasýndaki fark çok açýktý. Ýskender, ne pis
kokulu yaralarý olan sinirli bir savaþçý, ne de alkolden ve aþýrý seksten yorulmuþ
yaþlý bir adamdý. Birçok kiþi genç Ýskender'i dünyada vücut bulmuþ bir tanrý gibiakýllý, es
u, fiziki açýdan güçlü, çok yakýþýklý, mükemmel bir Yunanlý
olarak gördü.
Ýskender'in baþarýlý Yunanistan gezisi Philip'in kulaðýna geldi ve daha fazlahuzursuzluk ya
attý. Ordularý yöneten, savaþlarý kazanan yaþlý kraldý. Ama
bütün þöhreti bu genç adam topluyordu. Dahasý, bir zamanlar karýsý Olympias'ýn
aðzýndan dökülen rahatsýz edici söylentiler ortada dolaþmaya devam ediyordu;
Ýskender'in damarlarýnda Philip'in deðil, bir tanrýnýn kaný dolaþýyordu.
Pers Ýmparatorluðu'na yapýlacak sefer hazýrlýklarý sýrasýnda Pella'da dini bir
festival ve oyunlar düzenlendi. Philip kral olduðundan ayný zamanda baþ rahipti.
Törenleri baþlatmak için baþ rahip olarak maiyetiyle beraber tapýnaða ve sonra
da arenaya gitmek onun göreviydi. Bütün Yunan devletlerinin temsilcileri de
orada bulunacaktý. Çoðunun Pella'ya ilk geliþiydi. Þehir kendini hazýrlýklara
verdi. Ne de olsa Pella artýk bir barbar þehri deðildi, kendisini Yunan
medeniyetinin ve kültürünün yeni merkezi olarak kanýtlamalýydý.
Festival, Philip'in yeni karýsý ve yeni doðan oðluyla daha bir coþku kazanmýþtý.
Philip'in yaþlý içki arkadaþlarý ve yeni karýsýnýn ailesi de gayri meþru bir lekeyle
kirlenmiþ tahtýn sonunda meþru bir varisi olduðunu uluorta konuþuyorlardý.
Ayrýca gerginliði artýran bir baþka olay daha vardý.
Philip'in ayný zamanda özel koruma görevlilerinden olan eski erkek
sevgililerinden biri, Philip için rakiplerinden biriyle kavga etmiþti. Rakibi bir
çatýþmada ölmüþ ve son isteði de kendisiyle yarýþmaya kalkan korumanýn ortalýk
bir yerde aþaðýlanmasý olmuþtu. Ölen rakibin isteði yerine getirildi; Philip'in eski
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 3 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
aþýðý bir partiye davet edilip burada elleri kollarý baðlandý ve kölelerle
hizmetçilerin aþaðýlamasý için sokaða öylece atýldý.
Philip'e þikayet etmeye ve adalet dilemeye gittiðinde, Philip bu olayý çok komik
bir þaka olarak buldu ve kendisini koruyamadýðý için kahkahalarla gülerek
sarayýndan çýkarttý. Bu gibi olaylar, kumpaslar artýk had safhaya gelmiþti.
Maalesef tam da bu sýrada Philip'in aklýna harika sandýðý bir fikir geldi.
Görünüþü yüzünden maruz kaldýðý alaylardan, tercihlerinden ve zorbaca
davranýyor bulunmaktan býkan Philip, törene Yunan usulünde katýlmaya kararverdi... Yani yür
en yanýnda silahlý korumalarýndan hiçbiri bulunmayacaktý.
Yunan kent devletlerinin yöneticilerinin çoðu tiran olarak adlandýrýlmaktan
korktuklarýndan, sokaklarda rahat rahat dolaþýrlar, resmi törenlere diðer
vatandaþlar gibi tek baþlarýna, korkmadan, silahsýz ve korumasýz katýlýrlardý.
Çünkü sadece nefret edilen bir kral yanýnda koruma görevlisi bulundurmaihtiyacý hissedebili
di.
Böylece Philip, festival sabahýnda en güzel kýyafetlerini giydi, geçit töreninin
önünde yerini aldý, aðýr aksak, topallayarak ilerledi ve halkýn alkýþlarýna el
sallayarak karþýlýk verdi. Elbette böyle asil bir hareketle yabancý konuklardan
çok olumlu eleþtiriler aldý... ve canýndan oldu. Arenaya giden tünelin içine girer
girmez reddedilen eski aþýðý birdenbire elinde bir hançerle ortaya çýktý ve
Philip'in göðsüne hançeri sapladý. Philip arenaya doðru sendeledi ve kendi kan
gölünün içine düþtü.
Þanssýz suikastçý da hemen o anda Ýskender'in arkadaþlarý tarafýndan yakalandý
ve öldürüldü. Birkaç saat sonra yeni gelin de kaderiyle karþýlaþtý. Philip'in eski
eþi Olympias onu bîr köþeye sýkýþtýrdý ve intihar etmenin hunharca
öldürülmekten daha iyi olduðunu söyleyerek genç kadýnýn ve bebeðin ortadan
kaldýrýlmasýný izledi. Günün sonuna doðru artýk Ýskender'in tahta çýkmasý
kesinleþmiþti.
Kumpas olabilir mi? Dönemin tarihçileri, Büyük Ýskender zamanýnda olaylarý
naklederlerken onun suçsuzluðunu yazmýþlar ama Olympias'la ilgili
deðerlendirmelerin ucunu açýk býrakmayý yeðlemiþlerdir. En azýndan Philip, hepistediði gibi
açýdan takdir toplayabilmiþ ve çevresinde kendisine yardým
edecek korumalarý olmadan gerçek bir Yunanlý gibi ölmüþtü.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 4 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
KOMUTAN OLMAK KOLAY DEÐÝLDÝR
Çift Konsül Sistemi ve Hannibal
Cumhuriyetin ilk günlerinde Romalýlar halkla devlet arasýnda varolan
anlaþmanýn ne olduðunu hemen anladýlar. Tabiatý gereði devlet, ne kadar
düzenli olursa olsun, her zaman vatandaþlarýnýn özgürlüklerini kýsýtlamayaçalýþýr. Elbette
n hep en iyisini bildiði gerekçe gösterilir.
Toplumun güvenliðini saðlamak için bir devletin eline bazý güçlerin verilmesi,
herkesin iyiliði için bazý özgürlüklerden fedakarlýk edilmesi gerekmektedir.
Romalýlar, elinde böyle güçler bulunduran, özellikle savaþ zamanýnda
baþkumandanlýk yapan yöneticilerine baktýklarýnda kendisini kolaylýkla diktatör
olarak ilan edebileceðini görerek korkuya kapýldýlar. Bu yüzden Roma'ya özgü bir
yönetim tarzý olarak, bir yýllýðýna görev yapan çift konsül seçim sistemini
getirdiler.
Bu sistem, pratik bir çözüm gibi gözüküyordu, çünkü bir þeyin yaptýrýlmasý için
toplu karara varýlmasý gerekiyordu. Savaþ zamanýnda da konsüllerden sadece
biri "savaþ konsülü" olarak tanýnacaktý. Bu adam ordularla beraber savaþ
alanýna gidecek, birliklere doðrudan emir verecekti. Diðer konsül de Roma'da
kalacak ve devleti yönetecekti. Roma'da kalan konsül, yerel muhafýzlara, Roma
etrafýndaki birliklere doðrudan emir verme yetkisinde olacaktý. Böylece orduyahükmeden, se
ferdeki konsül megalomanca fikirler beslemeye baþladýðýnda bir
çeþit denge saðlanabilecekti.
Tek sorun, iki konsül arasýnda yapýlan görev daðýlýmýnýn iki adam arasýndaki
ortak karara baðlý olmasý ve önceden belirlenen bir pozisyona sahipolmamalarýydý. Romalýlar
bu mükemmel bir fikirdi. Senato'da karþýdevrim
yapmak isteyen bir grup olsa bile, seçecekleri konsülün savaþ zamanýnda orduyakomuta etmes
ini garanti edemezlerdi. Diðer konsül bunu engellerdi. Böyle birkördüðüm yaþansa bile, kabu
çözüm her iki konsülün de savaþ alanýna
gitmesi ve ayrý ayrý günlerde orduyu yönetmeleriydi. Burada da düþündükleri
þuydu; aklýndan diktatörlük geçiren bir kumandan olursa, bölünmüþ bir yönetimemellerine ula
olacaktý.
Eðilim, sadece savaþla baþkent arasýndaki ayrýmý koymaktan ibaretti ve böylece
sistem yýllarca baþarýyla sürdü. Hatta Roma, Ýtalyan yarýmadasýnda en büyükgüç olmuþtu. ÝÖ
tacalýlarýn güçlü donanmasýný
yenmiþlerdi. Kartacalýlar, ÝÖ 241'de yenildikten sonra sarsýlan itibarlarýný yerinegetirmek
karþýlýk verecekleri aný bekliyorlardý.
ÝÖ 219'da Hannibal'in yönetimindeki Kartaca ordusu Ýspanya tarafýndan gelerekRomalýlarla sa
aþmaya baþladý. Ýki yýl içerisinde Kartaca ordusu Romalýlarý
birkaç kez yenmiþ, Alpler'de bir geçit oluþturmuþ, Roma kapýlarýndan bir hafta
yürüyüþ uzaklýðýndaki Trasimene Gölü kenarýnda kýrk bin kiþilik Roma
ordusunu maðlup etmiþti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 5 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Halk arasýnda Hannibal'in yakýnda Roma'ya da gireceðinden korkulduðundan
þehirde panik çýkmýþtý. Bu olasýlýk, yetenekli Romalý taktisyen Quintus
Fabius'un artçý saldýrý tekniðiyle kýsa bir süre geciktirildi. Hannibal'in
erzaklarýna yaptýðý saldýrýlarla Kartacalýlarýn erzaðýný oldukça azalttý,
Kartacalýlarý etrafýný arkadan çevirdi ve genel olarak düzensiz bir savaþ yaptý.
Bu, hiç Romalýlara özgü bir teknik deðildi. Onlarýn tercihi doðrudan saldýrýdan
yanaydý. Bu nedenle tarihte baþarýlý savaþ tekniði "Fabian Taktikleri" diyeadlandýrýlýrken
ise görevinden alýnacaktý.
Roma, ÝÖ 216 yýlý için Lucius Aemilieus Paul us ve Gaius Terentius Varro
adlarýnda iki yeni konsül seçti. Yaþça büyük olan Paulus'un savaþ tecrübesi
vardý, temkinli oluþu ve profesyonel tarzýyla tanýnýyordu. Varro ise onun tam
zýddýydý; fevri, diðerlerinin yönetimine karþý sabýrsýz ve þöhret tutkunuydu.
Fabius'un görev yaptýðý bir sene boyunca büyük çapta deðiþimler yapýlmýþtý.
Roma seksen bin kiþinin üstünde yeni bir ordu yarattý ve askerleri savaþ
eðitiminden geçirdi. Her ne kadar savaþ deneyimleri olmasa da, yüksek rütbelerönceki savaþl
katýlmýþ deneyimli askerlere ve daha önceki savaþlardan sað
kalanlara verilmiþti. Artýk güney Ýtalya'da ilerleyen Hannibal'in bu ezici güçkarþýsýnda bo
ve mahvolacaðý görüþü hakimdi.
Ýki askeri kumandanýn olmasý kimin alana gidip savaþacaðý ve kimin oturupbekleyeceði proble
i doðurdu. Her zaman iþe yarayan saðduyulu davranýþ bu
sefer iþlemedi. Paulus deneyimliydi, bu yüzden de savaþ alanýna uygun komutan
oydu. Hannibal'in yarattýðý tehlikenin boyutunu anlayan da sadece oydu.
Karþýlarýndaki rasgele bir þansla dize getirilebilecek bir kumandan deðildi.
Savaþmasý zor bir alanda karþý karþýya gelseler ve sayýca çok üstün olsalar bile,
yine de yenmesi kolay olmayan bir düþmandý.
Varro bu öneriye þiddetle karþý çýktý. Kendisinin de en az Paulus kadar yetenekli
olduðunu iddia etti, dahasý Paulus'un þehirde kalmasýný ve ihtiyatlarý kontrol
etmesini önerdi. Ýhtiyar adamýn böyle bir savaþ için çok temkinli olduðunu,
Romalýlarýn tek ihtiyacýnýn sayýca üstün ordularýný kullanarak hýzlý ve atak bir
saldýrý düzenleyebilecek birisi olduðunu söyledi. Varro, Hannibal'in kafasýný
Kartaca'ya geri göndereceðine ve Roma ordusunun savaþý hepten bitireceðine söz
verdi.
Varro'nun Paulus'a kolay elde edilecek bir zaferi rahatça býrakmayacakolmasýnýn yaný sýra P
ulus'un da Varro'nun eline seksen bin adamýn kaderini
teslim etmeyeceði kesindi. Sonunda savaþa ikisi beraber gitmeye ve yönetimibölmeye karar
verdiler.
Böylece ÝÖ 216 yazýnda Roma'nýn gelmiþ geçmiþ en büyük ordusu güneye doðru
yola çýktý. Hannibal onlarý bekliyordu. Düþmana yaklaþtýkça Varro'nun þevki
azalmaya baþlamýþtý. Belki Paulus'la yaptýðý konuþmadan etkilenmiþ, belki de
bir orduyu yönetmenin, savaþta olmanýn sadece hedefi gösterip ileri komutunu
vermekten ibaret olmadýðýný aniden anlamýþtý. Hannibal'in bulunduðu bölgeyeyaklaþtýkça Varr
daha temkinli olmaya baþladý.
Orduyu yönetme sýrasý kendisine geldiði günlerde, Paulus'un o gün yapýlmasý
gereken harekatlarla ilgili söylediklerini de dinlemeyi ihmal etmedi. Paulus,
sayýca üstün olmanýn getirdiði avantajýn farkýndaydý. Yapmalarý gereken iþ,
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 6 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Hannibal'i çektikleri yerde sayýca üstün olan ordularýnýn olaylarýn akýþýný
belirleyebilecek bir konumda olmalarý, bir terslik anýnda geri çekilebilecekgüvenli alan
larý bulunmasý ve Hannibal'in her hareketine karþýlýk verebilecekleri
bir mevkiyi tutmalarýydý.
Ama Romalýlar Hannibal'in yaptýðý hareketi beklemiyorlardý; Hannibal
arkalarýndan dolaþarak bir gece seferi baþlattý. Cannae þehri yakýnlarýndaki bir
erzak deposuna saldýrdý. Depoyu ele geçirdikten sonra yakýnlardaki bir nehri
geçerek nehre arkalarýný verdiler. Varro'nun komutasýndaki güne rastlayacak birþekilde hare
atlarým ayarladýlar.
Her þey çok iyi planlanmýþtý. Depoyu kaybetmeleri Romalýlarýn gururunu çokyaralamýþtý. Bir
asý olarak da deðerlendirilebilirdi. Paulus'un görev
yaptýðý gün ve gece gerçekleþen bir hataydý bu. Varro, Kartacalýlarýn
pozisyonunu fark edince birdenbire saldýrgan bir cesarete kapýldý. Hannibal tam
da istediði yerdeydi, gururlu Kartacalýlarýn bu noktada çok büyük bir hata
yaptýklarýný düþünüyordu. Savunmasý bir yýkýlsa, ordusunun geri çekilecek hiçbiryeri yoktu.
acaklardý ya da kýlýçtan geçirileceklerdi. Varro
tüm ordunun saldýrýya hazýrlanmasýný emretti.
Paulus bu durum karþýsýnda dehþete düþtü. Temkinli davranmasý için Varro'yuuyardý. Hannibal
r kumandan deðildi. Deponun ele geçirilmesi
gururlarýný incitmek için özel olarak gerçekleþtirilmiþti. Hannibal'in seçtiði
pozisyon bile ne kadar kolay yem olabileceklerini düþündürtmek amacýylaseçilmemiþ miydi? Ke
likle bunun aksi doðru olmalýydý. Hannibal, Romalýlarýn
kendisine saldýrmalarýný istiyordu. Birdenbire farklý bir tuzakla karþýlarýna
çýkacak ve savaþý kazanacaktý.
Varro, Paulus'un söylediklerinin hiçbirini dinlemedi. Paulus'u fazla ihtiyatlý
davranan yaþlý bir adam diye umursamadý. Bu, saldýrgan, cesaretli bir askerin
iþiydi, her aðacýn arkasýnda canavarlar gören, havadan nem kapan birinin iþi
deðildi. Ayrýca Varro, bugün yönetme sýrasýnýn kendisinde olduðunu hatýrlattý ve
günün komutu 'ileri'ydi.
Belki de Paulus onu oracýkta öldürmeliydi. Ama Romalýlar kanunlara
saygýlýydýlar. O günkü konsül dahi de olsa, aptal da olsa, yasalar o anda gücüelinde tutaný
ydý.
Böylece Varro ordusuyla saldýrýya geçti. Ýlk birkaç saatte her þey çok iyi gidiyorgibi gözü
rtacalýlarýn savunmasý Roma saldýrýsýnýn aðýrlýðý altýnda
çöküyormuþ gibiydi. Romalýlar onlarý sonunda nehre doðru çekilmek zorunda
býraktýklarýnda, Hannibal'in ordusu bir yay þeklini almýþtý. Savaþýn kontrolünü
elinde tutmaya devam eden Hannibal'in ordusunun asýl gücü her iki taraftaki
kanatlarýydý. Varro, tüm birliklerine saldýrý emrini verdi, böylece ortalýk karýnca
gibi kaynaþan bir kalabalýkla doldu. Sayýca üstünlüklerine güvenerek merkezedoðru yüklenmey
r.
Tam o sýrada Hannibal o zaman kadar pek bir þeye katýlmamýþ olan yanlardakibirliklerine sa
ldýrý emrini verdi. Romalýlar içeriye doðru dönerken Kartacalýlarýn
güçlü süvarileri Roma askerlerinin arkasýna geçip bir anda çarpýþmanýn akýþýný
deðiþtirdiler. Kýsa bir süre içinde Roma ordusunun etrafý sarýlmýþ ve her taraftan
hücuma maruz kalmýþlardý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 7 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Panik baþ gösterdi. Koskoca ordu tuzaða düþmüþ, korkmuþ bir kalabalýða döndü.
Binlercesi kendi arkadaþlarý tarafýndan öldürüldü, ya ayaklar altýnda çiðnenerek
ezildiler, ya da kendi canlarýný kurtarmak için ilerlemeye çalýþýrlarken kýlýç
darbeleriyle parça parça oldular.
Gün sonunda neredeyse yetmiþ bin Romalý ölmüþ ya da esir alýnmýþtý.
Kumandayý ikiye bölme fikri Roma ordusunun kötü sonu olmuþtu. Ama bütün
bunlara raðmen her þeyin sorumlusu kaçmayý baþardý. Varro ve birkaç arkadaþý
tuzaktan çýkmayý baþardýlar ve Roma'ya kaçtýlar. Döndüklerinde hepsi yaptýklarý
hatadan dolayý sürgün edildiler. Paulus'a gelince... verdiði iyi fikirlerin ona
saðladýðý tek þey Cannae'de rahat bir mezar oldu. Savaþ, on dört sene daha
devam edecekti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 8 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
DENGE OLUÞTURALIM DERKEN
Tirana Ölüm, Yaþasýn Yeni Ýmparator
ÝÖ 10, Roma
Jul Sezar'ýn yönetimi altýndaki Roma savaþ ganimetleriyle güçlenmiþ ve
zenginleþmiþ bir imparatorluðun merkeziydi, yüzyýllarca önce Roma'nýn soylu
ailelerinin yaþadýklarý ve hatta üzerinde tarým yaptýklarý topraklarý, þimdi
zengin Romalý senatörler köle çalýþtýrarak iþletiyorlardý. Ýmparatorluðun özgür
vatandaþlarý yoksullaþýyordu. Ne çiftlikleri onlarýn verimli topraklarýyla, ne degüçleri kö
alarýnýn üretimiyle boy ölçüþebilecek durumdaydý.
Roma þehrinde yaþayanlarýn sayýsý birkaç bin kiþiden iki milyonun üstüne
çýkmýþtý. Bu kadar insaný beslemek þimdiden hazineye ve tüccar denizcilere zor
geliyordu. Þehir halkýný beslemek için gereken tahýl, Mýsýr'ý ve bugün Balkanlar
diye bilinen Romalýlarýn Panoria adýný verdikleri bölgeyi fethetmelerinin önemlibir nedeniy
i. Her iki bölgede de tahýl bol miktarda vardý. Nüfusu artan, aç
Roma kendisini yönetenlerden çok þey bekliyordu.
Bütün hükümetlerde olduðu gibi bürokrasi kendi kendine varolmaya baþlamýþtý.
Rüþvet yeme toplumun her kesiminde almýþ baþýný gidiyordu. Genellikle rüþvet,
alýnmamasýný kontrol etmekle görevli zengin senatör aileleri tarafýndan
destekleniyor ve korunuyordu. Lejyonlar az sayýda Ýtalyan, daha çok da yenifethedilmiþ ülk
elerin vatandaþlarýnýn egemenliðindeydi.
Ortalýkta huzursuzluk hakimdi; itfaiyecilik bile bir sorundu. Roma genelliklebirkaç
katlý tahta evlerden oluþan bir þehirdi. Ýtfaiyecilik, þehir için çok
önemliydi. Ama ayný hükümet gibi, o da çürümüþ bir kurum haline gelmiþti.
Geniþ alanlar fahiþ fiyatlarla özel þirketlere ruhsatlanmýþtý.
Bunlar da karþýlýðýnda, bir yangýn çýktýðýnda evlerini kurtarmak ya da korumaya
çalýþmak için her bir ev sahibiyle anlaþmaya baþladýlar. Çoðunlukla bu þirketler
ev tam yanarken geliyorlar ve yangýný söndürmeye çalýþýrken ek bir para talepediyorlardý.
Politikacýlar da intizamsýz ve kuralsýz ortamda siyasi katillere dönüþmüþlerdi.
Özel çeteleri, hizipler ellerinde tutuyorlardý. Hatta ordu bile baðýmsýz hareket
ediyordu. Senato, orduyu kontrol altýnda tutmak için çoktan bir yasa koymuþtu.
Buna göre hiçbir kumandan, senatonun izni olmadan Rubicon nehrini aþarak
ordusunu baþkente yaklaþtýramayacaktý... ki hiçbir zaman da böyle bir izinverilmedi.
Birkaç general Roma'ya girecekleri tehdidinde bulundular; hatta bir tanesi
ordusunu yasal sýnýr olan Rubicon nehrinin ilerisine geçirdi. Bu general,
Roma'nýn çoðunluðunu oluþturan pleplerin desteðini almýþ Jul Sezar'dý. Ama
Lepidus gibi diðer liderlerin kendi lejyonlarý vardý. Mesela Crassus'un emrinde
imparatorluðun zenginliðinin büyük bölümünü ellerinde bulunduran bir grup
adam bulunuyordu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 9 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Önde gelen liderler haricinde, politikacýlara yapýlan suikastlar çok artmýþtý. Bir
zamanlar son sözü söyleme yetkisine sahip olan Senato hýzla güç kaybediyordu.
Zengin ailelerin ve önemli iþlerin baþýnda olan senatörlerin bir karar vermeleri
gerekiyordu. Daha fazla demokrasi halk tarafýndan kontrol edilmek demekti.
Pleplerin zengin elit zararýna kendi þartlarýný iyileþtirmek için hareket etmeleri
önlenemezdi. Diðer yandan, Sezar gibi liderlerde güçlü bir temel, zenginlik ve
halký yönetmek için gerekli yetenek vardý. Bu, bütün yetkilerin bu liderlerdenbirine verilm
si demekti. Bu deðiþ tokuþ sayesinde huzur gelecek, bu dazenginlerin mali ve sosyal po
zisyonlarýný saðlama alacaktý.
Ya da Senato, birçok üyesinin önerdiði gibi, geleneklerin yanýnda yer alabilir veimparator
luðun kontrolünü elinde tutmaya çalýþabilirdi. Ama varolan durum
Senato'nun halktan hiç destek almadýðýný ve çatýþan güçler tarafýndan yakýnda
bir kenara atýlacaðýný gösteriyordu.
Böylece senatörler bir araya geldiler ve en az karþý çýkmayý getirecek olançözümde karar ký
ezar zaten birinci konsüldü, eþit konumda olanlar
arasýnda en önde olandý. Zengin ve soylu bir aileden geliyordu, kendi ordusu
vardý ve geçmiþte Galya savaþlarýnda gücünü kanýtlamýþtý. Eðer Senato
imparatorluðu yönetmek için güçlü birisini seçecekse en uygunu oydu. Jul
Sezar'ýn baþa geçmesi ve huzur ortamý yaratmasý her þeylerini kaybetmelerindendaha iyiydi.
ul Sezar'ýn hayat boyu birinci konsül seçilmesinin, en azýndan
kendileri için barýþ ve refah saðlayacaðýný düþünüyorlardý.
Böylece, Roma'nýn soylu aileleri, bir kriz sýrasýnda deðil de, barýþ zamanýnda bir
diktatörün baþa geçmesi için oy verdiler. Jul Sezar bunun nasýl bir baþlangýç
olacaðýný biliyordu. Bu nedenle üç kez, Roma sisteminin esasýný oluþturan
kurallarý deðiþtirmek istemiyormuþ izlenimini býrakarak kendisine yapýlan
teklifi reddetti. Aslýnda bu mevkiye gelmek için ne kadar uðraþ vermiþti.
Sonunda kabul etti ve Senatodaki herkes rahat bir nefes aldý. Sadece birkaç
gelenekçi tüm sisteme ihanet edildiðini düþünüyordu. Bu adamlar 1776'daAmerika Birleþik Dev
ri'nde Sam Adams'ýn ve Kurucu Atalarýn yaptýðý gibibütün Romalýlarýn haklarýndan ve Senaton
yönetme yetkisinden
bahsettiler ve yapýlacaklarý kendi baþlarýna yapmaya karar verdiler.
Tarihi kaynaklara göre Sezar'ý uyaran herhangi bir kehanet yoktu. Günlerden 15
Mart'tý, kayýtsýz þartsýz kabul edilmesi gereken yasa taslaklarýyla birlikte SenatoSalonu'n
doðru ilerledi. Kýsa bir zamanda Jul Sezar Roma Ýmparatorluðu'nun
her yerinde mutlak güce sahip olmuþtu. Sonraki birkaç yýl boyunca da Pompeiusve diðer aske
ri tehdit oluþturan rakiplerini tasfiye etti. Barýþ ve huzur kýsa bir
süreliðine geri geldi ama örnek oluþturan bir Senato'nun ortadan kalkmasýna ve
Roma Ýmparatorluk Sistemi'nin kurulmasýna mal oldu.
Bundan sonrasýnda gerçekleþenler ise iyi kaydedildi ve Shakespeare'in yazdýðý
oyunla ölümsüzleþti. Gelenekçiler, sorumluluklarýný tekrar üstlenmesi için
Senato'ya gözdaðý vermek ve Sezar'ýn baþa geçmesinin verdiði zararlarý telafi
etmek üzere Birinci Konsülü öldürdüler.
Öyleyse yapýlmasý gereken ve en iyi olduðu düþünülen iki karar vardý ortada;
birincisi, Jul Sezar'ý hayat boyu diktatör olarak atamak, ikincisi de Konsülün
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 10 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
hayatýna son vererek bu kararý tersine çevirmekti. Birinci kararýn baþarýlý
olabilmesi için Sezar düþmanlarýný yenmeli ve gücünü pekiþtirmeliydi. Bununsonucunda lejyon
sýnda tarihte o zamana kadar görülmemiþ çapta bir dizi
savaþ oldu. Sezar öldürüldüðünde, düzeni saðlamak için güçlerini devrettikleridiðer liderle
re kalmadý Senato açýsýndan. Sezar'ýn
ölümünden sonraki birkaç yýl hemen bir iç savaþ ortamý egemen oldu. Önce üçerliderden oluþa
rbirleriyle savaþtý.
Augustus, Anthonius ve Crassus diðerlerini yendikten sonra bu sefer
birbirleriyle savaþmaya baþladýlar. Heba edilen insan sayýsý ve maddi hasar
inanýlmaz boyuttaydý. Diðer üç lider de birbirleriyle savaþa baþladýklarýnda iç
savaþ daha da derinleþti. Sonunda Augustus Caesar galip geldi ve sonraki bir
yüzyýl boyunca barýþ hüküm sürdü. Tabii ki imparatorluk da bir kiþinin keyfiyönetimine kald
aþlarýn sonuna doðru Roma artýk yayýlmacý politikaizleyen bir imparatorluk olmaktan çýkmýþt
Birbiri ardýna elde ettikleri zaferler de geçmiþte kalmýþtý. Zamanla daha az
yetenekli imparatorlar baþa geçmeye baþladý. Sonraki iki yüzyýl boyunca deðiþen
koþullara baðlý olarak imparatorlar da deðiþiyordu. Yönetim sistemi içinde hiçbir
denge kalmamýþtý. Senato önemini kaybetti ve sadece bir paravan olmaya
baþladý. Kýsa bir denge dönemi için imparatorluk diktatörlük yönetimine dönmüþ
ve hatta Caligula gibi bir deli imparatorun eline geçmiþti.
Çoðu kiþi tarafýndan sevilmeyen Brütüs ve suikastçý grubu Senato adýna
yaptýklarý suikastlarýyla iþleri daha da içinden çýkýlmaz hale getirmeyibaþarmýþlardý. Beþ
kadar, imparatorlardan hiçbiri ne
düzenli olarak Senato'ya baþvurma, ne de tavsiyelerine uyma ihtiyacý hissetti.
Belki de Caligula, bir zamanlarýn güçlü kurumuna atýný tayin ederek en iyi
açýklamayý yapmýþ oldu.
Ama Sezar'ýn seçimi, hatta öldürülüþü bile o zamanlar çok doðru bir fikir gibigözükmüþtü.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 11 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
KIZ KARDEÞÝN GÜNAHLARININ AÐIR BEDELÝ
Koskoca Bir Kýtanýn Kiþisel Nedenle Kaybý
ÝS 1001
11. yüzyýl Viking halklarýnýn en güçlü olduðu dönemdi. Kanunlarý çok iyidüzenlenmiþ, vahþet
. Yöneticileri dünyanýn en zengin ve en
güçlülerindendi. Bizans Ýmparatorluðu'nun gurur duyduðu þeylerden biri,
Ýmparator Varangian'ýn muhafýzlarýnýn tamamen Rusya'dan ve
Ýskandinavya'dan gelme Vikinglerden oluþmasýydý. Vikingler gemileriyleDublin'den Kiev'e
kadar yelken açarlardý.
Ama þaþýrtýcý bir þekilde, Amerika kýtasýna yerleþmediler. Hem de Avrupalýlar
arasýnda yerleþme olanaðýna ilk onlar sahip olmuþken... Vikinglerin toprakhýrslarý, neredey
altýna duyduklarý kadardý. Nova Scotia kýyýlarýndaki yemyeþil
'Vinland' harika bir ödül olacaktý onlar için. Ayrýca Vikinglerin yerleþtiði
Ýzlanda'dan ve Grönland'dan daha iyi bir iklimi vardý. Topraðý verimsiz, havanýn
hep kasvetli olduðu anavatanlarý Norveç'ten de iyiydi. Yerlilerin karþý koymasý
yerleþmelerine bir engel teþkil etmedi.
Amerika'ya yerleþen Avrupalý göçmenlerin yerlilere karþý sahip olduklarý tüfek
gibi teknolojik üstünlükleri olmasa da zýrhlarý ve çelik silahlarý yetmiþti. Hem de
pek uzak deðildi. Grönland'dan Amerika kýyýsýna gitmek, Norveç'ten Ýzlanda'yaya da Ýzlanda'
rönland'a gitmenin yarýsý kadardý. Bugün bile Nova Scotia'dadurursanýz, ufukta yüksek Grönl
irvelerinin gölgesini görebilirsiniz. Öyleyse
Avrupa'nýn en yayýlmacý, en dinamik insanlarýndan olan Vikingler yaðmayaböylesine hazýr bu
neden tercih etmediler?
Bunun yanýtý, Viking tarihinin en ünlü iki adamýnýn karanlýk geçmiþlerinde
yatýyor. Birisi Kýzýl Eric, ya da nam-ý diðer Kanlý Eric; diðeri de oðullarýndan Leif
Ericson'du.
Vikingler, tecavüz ve çapulculukta kötü bir üne sahip olsalar da, Kýzýl Eric onlar
için bile çok vahþiydi. Norveç'te ufak bir kavga sonucunda silahsýz bir
komþusunu öldürdüðü için önce Norveç'ten Ýzlanda'ya sürgüne gönderildi. Orada
oðlu Leif doðdu. Ýzlanda'ya yerleþtikten sonra yeni bir kavgaya tutuþtu ve orada
uzun süredir yaþayanlardan birini öldürdü. O sýralar onu sürgüne gönderecekbaþka bir yer ol
'e birkaç komþusunun olduðu Ýzlanda'nýn batý
kesimine yerleþmesi emredildi. Bu da bir iþe yaramadý.
982 yýlýnda Eric yeniden kavga sonucunda birisini öldürmesiyle 'Kanlý' lakabýyla
anýlmaya baþladý. Böylece Eric Ýzlanda'dan da uzaklaþtýrýldý. Ama katil ayný
zamanda insanlarý etkilemesini de biliyordu. Etrafýna bir grup memnuniyetsiz,
sýkýlmýþ Viking'i topladý. Uzun yola dayanaklý gemiler inþa ettiler ve batýya doðru
yelken açtýlar.
Eric ve arkadaþlarý, kara görene kadar beþ yüz mil yol aldýlar. Eric, yeþil ülke
anlamýna gelen Grönland adýný, buzla kaplý bölgeye yeni insan çekmek için
koymuþtu. Eric ve arkadaþlarý Ýzlanda'ya geri döndüler ve orada bir koloni
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 12 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
kurmak üzere birkaç yüz Vikingli aileyi ikna ettiler. Hava kötü, toprak kayalýk
olmasýna raðmen burada yaþayan baþka kimsenin olmamasý her þeyi katlanýlýr
kýlýyordu. Böylece Eric'in bilfiil komutasý altýnda belki de beþ yüz kiþiden oluþan
bir koloni Grönland'e yerleþti.
1001 yýlýnda, o zamanlar bütün Vikingleri çeken gezi tutkusu Eric'in oðlu Leif in
de kanýna girdi. Ama gitmek için kesin bir hedef belirlemiþti. Çeþitli belirtilere ve
söylenenlere göre daha batýda baþka bir ada daha vardý. Babasý hala Grönland'ýn
yöneticisiydi ve bu da Leif'in gemisine adam toplayarak, bu adayý keþfetmek
üzere yelken açmasýna olanak verdi. Þaþýrtýcý bir þekilde kýsa süren bir
yolculuktan sonra Nova Scotia'nýn kýyýsýna vardýlar. Babasý gibi, Leif de iyi bir
ismin insanlarý çekeceðini bildiðinden buraya Vinland adýný verdi.
Vinland'ýn anlamýnýn üzümle pek bir ilgisi yoktu, doðru tercümesi "bereketli" yada "dostane
e olabilir. Sonra, artýk bin beþ yüz kiþilik kalabalýk bir topluluða
sahip Grönland'a döndü. Babasý gibi o da Vinland'ýn keþfini duyurmak,
yerleþecek insan çekmek ve babasýnýn Grönland'da yaptýklarýný yapmakistiyordu.
Ama kader buna izin vermedi. Kýzýl Eric tahtýný Leif'e býrakarak öldü.
Anladýðýmýz kadarýyla Grönland'ý iyi yönetmiþ ve liderliði zamanýnda koloni
geniþlemiþti. Ama Leif, yönetiminin ilk birkaç yýlýnda ülkesiyle ilgilenmekten
Vinland'a hiç vakit ayýramadý. Bu yüzden Vinland'la ilgilenme görevini kýz
kardeþi, Freydis'e verdi.
Freydis'in araþtýrma gezileri sonucunda ilk kez Vikingler ve Amerika yerlileribirbir
leriyle karþýlaþmýþ oldu. Vikingler taþ ev yapmaya baþladýklarýnda kalmayakarar verdikleri
yerliler çevrelerinde küçük bir kontrol halkasý
oluþturdular. Bir araya geldiler ve elli kadar Vikingi gemisini geri püskürttüler.
Vikingler kaybetmiþ olsa da Freydis bu kaybedilen çatýþmada bile bir kahraman
olmuþtu. Geri dönüp yerlilerin üstüne vahþi bir þekilde saldýrarak, gemilergüvenle yola çýk
eri çekilmelerini saðlamýþtý.
Freydis, birkaç yýl sonra daha büyük bir grupla geri döndü. Bu sefer daha iyisilahlanmýþlar
a daha fazlaydýlar. Ama koloninin kaderi çoktan kötü
çizilmiþ gibiydi. Freydis'in gemisi karaya ilk çýkanlardan deðildi. Freydisgeldiðinde, sahi
lenmeyi düþündüðü eve daha önce gelen iki erkek kardeþ ve
ailelerinin yerleþtiðini gördü.
Babasý, Kanlý Eric'in geleneðini sürdüren Freydis bunu kabullenemedi. Her iki
kardeþi birden öldürdüðünde kimse araya girme gereðini duymadý. Ama
karýlarýnýn ve çocuklarýnýn da öldürülmelerini emrettiðinde kimse bunu yapmaya
yanaþmadý. Öfkeden deliye dönen Freydis, eline bir savaþ baltasý aldý ve bu iþi de
kendi halletti.
O yýl sömürgeciler kýþý geçirmek için Grönland'a döndüler. Ýki ailenin katlinin
duyulmamasý için çaba harcandý ama birileri yine de konuþtu. Bu, Leif'i çok zor
bir duruma soktu. Kýz kardeþi nedensiz yere, Leif'in korumakla sorumlu olduðu
kadýnlarý ve çocuklarý öldürmüþtü. Kurallara göre katili öldürtmesi gerekiyordu,
ama ayný zamanda kendi kýz kardeþini ölüme göndermesi Viking kurallarýný
çiðnemesi anlamýna geliyordu. Sonunda, üzüntüyle ve kendini zorlayarak Leif birçözüm buldu,
eþini sürgüne gönderdi ve Vinland'a gidilmesini yasakladý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 13 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Belki de, Vinland'da hiç yerleþim olmazsa, hafýzalardan bu kötü anýyý
silebileceðine ve kýz kardeþini geri getirebileceðine inanýyordu. Ya da bu
fiyaskodan o kadar hayal kýrýklýðýna uðramýþtý ki, katliamýn gerçekleþtiði yerinbir daha ne
e görmek istiyordu.
Böylece yýllar boyunca yasak sürüp gitti. Hatta Leif'in ölümünden sonra kötühasatlar, zor k
sýna raðmen koloniyi batýya, Kuzey Amerika'ya
doðru yaymamalarý, bunu akýllarýna bile getirmediklerini gösteriyor. Bununyerine birçok kiþ
rönland'da kalmalarýnýn olanaksýzlýðýný anladýlar ve tekrar
Ýzlanda'ya döndüler. Birkaçý kalmaya devam etti, ama iki yüz elli yýl sonra
Grönland, tekrar kýta Avrupasýndan kimsenin olmadýðý bir yere döndü.
Bu arada bütün bu yýllar sýrasýnda, sadece ailede bir katil olduðu için Leif'in
Vinland'a koyduðu yasak saygý gördü. Sonuç olarak, dönemin en dinamik ýrký
Kuzey Amerika'yý iþgal etme þansýný kaçýrmýþ oldu. Eðer Eric'in oðlu, kýz
kardeþinin gözden düþürdüðü topraklara gitmeyi yasaklamasaydý, bugün dünyane kadar farklý o
Ama o zaman, yapýlacak en iyi þey gibi görünmüþtü.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 14 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÝDEALÝST BÝR SAVAÞTAN DAHA KÖTÜ BÝR ÞEY YOKTUR
Ortadoðu'ya Yapýlan Haçlý Seferleri
Kudüs, 1095
Her þey ideallerin en asiliyle, sözde barbar kafirlerin elinde olan kutsaltopraklarý k
urtarmak arzusuyla baþladý. Bununla da bin yýl süren savaþlar ve
bugüne kadar artan bir þiddetle gelen ve tehdit eden, her an patlamaya hazýr bir
bomba ortaya çýktý. Ama bu idealizmin arkasýnda daha pratik ve ticari sebepler
vardý.
Avrupa'dan her yýl binlerce turist bölgeyi ziyaret etmeye gidiyor ve ticareti
canlandýrýyorlardý. Avrupalýlara ilaveten, yedinci yüzyýlda Bizans
Ýmparatorluðu'ndan Kutsal Topraklarý alan Araplar da bölgeyi ayný þekilde
kutsal sayýyorlar, Kudüs'ü Mekke ve Medine'den sonra üçüncü kutsal þehir kabul
ediyorlardý.
11. yüzyýlda daha dindar bir görüþe sahip olan Selçuklu Türkleri bölgeye
geldiðinde iþler biraz kýzýþmaya baþladý. Artýk, ara sýra turistlerin saldýrýya
uðradýðý oluyor, yeni vergiler ödemek zorunda kalýyorlar, katýrlarý kaçýrýlýyor vecinayetle
iyorlardý. Elbette, Avrupa'ya bunlarýn haberi geliyordu.
Yapýlan haksýzlýklar anlatýla anlatýla abartýlý boyutlara varýyordu. Ama ayný
þekilde bir gemi dolusu Müslüman on birinci yüzyýl Paris'ine ya da Londra'sýna
gelmiþ olsaydý, baþlarýna neler geleceðini ancak Allah bilir.
Konstantinopolis þehrinin karþý karþýya kaldýðý tehlike, endiþeyi daha da artýrdý.
Selçuklularýn Kudüs'ü almasýndan bir sene önce, 1071'de Bizans ordusu
Malazgirt Savaþý'nda aðýr bir yenilgiye uðramýþtý. Sonraki yirmi sene boyunca
Türkler Anadolu'nun içlerine doðru ilerlemiþlerdi. Öyle ki artýk Konstantinopolis
bile güçlü bir saldýrý karþýsýnda teslim olacak gibiydi.
Bizans imparatorlarý, özellikle papaya mektup yazarak Batý'ya acil yardým
çaðrýlarýnda bulunmaya baþladýlar. Katolik kilisesi ve Bizans Ýmparatorlarý
arasýndaki iliþki yüzyýllardýr gergindi. Aralarýndaki en önemli anlaþmazlýk
imparatorun papanýn üstünlüðünü kabul etmemesiydi. Yaklaþan Selçuklu
tehlikesiyle imparator köþeye sýkýþtý ve papayla anlaþmayý kabul etti. Ayrýca,
eðer Konstantinopolis düþerse Avrupa'nýn kapýlarýnýn açýlacaðýný ve yakýnda
Orta Avrupa'nýn savaþ alanýna döneceðim söyleyerek ikna etti.
Sonunda, Papa II. Urban, tabii baþka nedenlerin de etkisiyle 1095'de hareketegeçti.
Bizanslýlarýn öne sürdüðü gibi, þehrin Avrupa savunmasýnda bir ön cepheolmasýnýn ne denli ö
ladý. Ayrýca ortalýkta boþta gezen çok fazla
zýrhlý þövalye vardý ve sadece þiddet kullanmayý biliyorlardý. 11. yüzyýl
Avrupa'sýnda baþ gösteren sýkýntý, bazý açýlardan günümüzün kentlerinin baþýna
bela olan silahlý çetelerin durumuna benziyor, silahsýz birçok kiþi arada
kalýyordu.
Katliamýn önüne geçemeyen papanýn aklýna bir çözüm yolu geldi. Madembirbirlerini öldürmeler
yemiyordu, belki de onlarý kafirlerin üstüne
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 15 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
salmak daha akýllýca bir fikirdi. Hýristiyan olmayanlarý Tanrý adýna öldürmek
günah deðildi, saldýrgan enerjilerini kullanabilirlerdi ve bu arada daha da
önemlisi þiddet baþka bir yerde olurdu. Sonunda, Kutsal Topraklarý kurtarmanýn
çok iyi olacaðýna ve Tanrýnýn zaferine hizmet edeceðine karar kýldý.
Böylece, II. Urban 1095'de yaptýðý ateþli bir konuþmayla Kutsal Topraklarý
kurtarmak için Kutsal Savaþ ilan ettiðini açýkladý ve o zamana kadar tahmin
edilemeyecek büyüklükteki saldýrgan bir kitleyi serbest býraktý.
11. yüzyýlda lojistik destek saðlamadaki en büyük sýkýntý insan toplamakolduðundan Urban, h
nin, profesyonel askerlerin yardýmýyla iyidüzenlemiþ, yirmi, otuz binden fazla olmayan küçü
ir ordudan oluþacaðýný
sanýyordu. Maalesef birkaç ay içerisinde Keþiþ Peter'in yönetiminde neredeyseyüz bin kadar
endi Halk Haçlý Birliði'yle yola çýktý. Peter, kullandýðý düz
bir mantýkla hayli ikna ediciydi; Tanrý'nýn basit insanlarý sevdiði için, Kutsal
Topraklarý kurtarma onurunu de kesinlikle onlara bahþedeceðini anlatýyordu.
Bu güruh Macaristan'a girdiði zaman bir kýsmý çoktan açlýktan kýrýlmaya, diðer
kýsmý da çapulculuða baþlamýþtý. Konstantinopolis'e geldiklerinde imparator, hiç
bekletmeden köylüleri hemen Anadolu'ya gönderdi. Orada kendilerini
beklemekte olan Türkler tarafýndan da hemen kýlýçtan geçirildiler.
Ýlk haçlý seferi 1097'de Konstantinopolis'e geldiðinde çok korkmuþ imparator
Alexius'la karþýlaþtýlar. Yüz bini aþan sayýlarý ne bir düzenlemeyi, ne de yiyecek
saðlamayý mümkün kýlýyordu. Ýmparator, kendisine sadakat yemini edecek ve
esas amacý doðrultusunda, yani Anadolu'yu geri almak için savaþacak küçük,
profesyonel bir birlik istemiþti. Kutsal Topraklar her zaman sadece ideal bir
amaç olmuþ, ama bunun baþarýlabileceðine kimse inanmamýþtý. Þimdiyse onbinlerce kavgacý, di
þövalyeyle, serflerle ve kibirli prenslerle karþý
karþýya kalmýþtý. Bunlarýn çoðu da daha birkaç sene önce Bizanslýlara karþý
savaþmýþlardý.
Bu kalabalýðýn eline fýrsat geçerse kendi tacýný baþýndan alacaklarýndan korkan
imparator, þehrin kapýlarýný kapattýrdý. Haçlýlar da Bizanslýlardan hiç
hoþlanmýyorlar ve güçlü olmalarýndan nefret ediyorlardý. Bu kadar yolu, sadecebir imparator
kiþisel çýkarlarý uðruna savaþmak için gelmemiþlerdi.
Kutsal Topraklarý almak, böylece bütün günahlarýný affettirmek ve bu uðurda
ölüp þehit olurlarsa cennete kesin bir gidiþ bileti elde etmek istiyorlardý.
Bizanslýlar bu yeni orduyu beslerken sýkýntýlý bir zaman geçmeye baþladý. Haçlý
askerleri bir þekilde çýkar saðlamanýn yollarýný hýzlandýrmayý düþünmeyebaþladýlar. Yüksek
nda yerini alýyordu.
Sefer sözüm ona Bizanslýlarýn yönetiminde bir sonraki bahar baþladý. Sonraki iki
sene çok kanlý geçti. Ýklim ve bölge Fransýz, Alman ve Ýngiliz askerlerinetamamen yabancý o
an büyük sýkýntýlar çekildi. Yakýcý sýcaktan ve
savaþlardan adamlarýn en azýndan üçte ikisi yolda öldü. Sonunda, neredeyse üç
sene sonra hedeflerine, Barýþ Prensinin Kutsal Þehri olan Kudüs'e vardýlar.
Çatýþma baþladý, surlarda gedikler açýldý. Böylece tarihin en kötü ve en kanlý
katliamlarýndan biri, þehirdeki hemen hemen herkesin kýlýçtan geçirilmesiylegerçekleþti. Sa
lar ruhlarýnýn ebedi kurtuluþla korunduðuna
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 16 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
inandýklarýndan kentin yarýsýndan fazlasýnýn Yahudi ve Hýristiyan olmasý onlarý
pek etkilemedi.
Böylece Birinci Haçlý Seferi sona erdi. Çarpýþmalarýn devam etmesine raðmen
seksen yýl boyunca Kutsal Topraklar Haçlý eyaletlerine bölündü. Papanýn
planýyla aslýnda Kutsal Topraklar kurtarýlmýþtý, ama bu uðurda yüz binlerceinsan canýndan o
Ama bu arada durum giderek kötüleþiyordu. Tarihçiler olaylarý belli gruplarda
sýnýflandýrmayý sevdiklerinden daha sonra kitaplarda Ýkinci Haçlý Seferini,
Üçüncü Haçlý Seferini okuruz. Halbuki hepsi birbiriyle baðlantýlý bir sürecin
parçasýdýr. Bölgeye, iki yüzyýldan fazla bir süre Haçlý Seferleri yapýldý. Bazýlarý
gerçek dini duygularla, bazýlarý da günahlarýnýn affolunmasý için gidiyordu. Ama
büyük bir kýsmýný ilgilendiren, toprak ya da elde edecekleri ganimetlerdi.
12. yüzyýl boyunca Fransa'dan, hatta Norveç'ten ve Danimarka'dan bile haçlýlar
geldi. Ýskandinavya'dan gelenlerin çoðu Kudüs'e varabilmek için Rusyabüyüklüðünde yol kat e
rt arda süren saldýrýlarýn en ünlüsü, efsanevi
Aslan Yürekli Riþar'ýn yürüttüðü Üçüncü Haçlý Seferi'ydi.
Üçüncü Haçlý Seferi, gerçekten de akla yatkýn bir sebeple baþladý. 1187'de, kendi
Müslüman Haçlý Seferi'ni yapan Selahaddin Kudüs'ü Hýristiyanlarýn elinden gerialmýþtý. Batý
hakaret karþýsýnda Ýngiltere, Fransa ve Kutsal
Roma Ýmparatorluðu krallarý, eski anlaþmazlýklarýný bir kenara býrakarak kutsal
seferde bir araya geldiler.
Riþar altý yýldan fazla savaþtý. Savunma o kadar kuvvetli ve akýllýcaydý ki, ancak
bir kere Kudüs yakýnlarýna gelebildiler. Sonunda en iyi þeyi yaparak bir barýþ
anlaþmasýnda karar kýldýlar. Anlaþmaya göre, Batýlý turistler Kutsal Þehir'i
ziyaret edebileceklerdi. Riþar ülkesine geri dönerken yolda bir düþmaný
tarafýndan pusuya düþürüldü. Aslýnda Ýngilizler, Riþar'ý kaçýrana teþekkür bile
edebilirlerdi. Çünkü efsanevi olmasýnýn bir nedeni de tahta çýktýðýndan beri
Ýngiltere'ye ayak basmamasýydý. Ýngiltere onun için dipsiz bir para kuyusu veasil amaçlarýn
kleþtirmek için adam yollayan bir yerdi.
Sonunda ülke iflas etti ve kendisi için istenilen fidyeyle daha büyük bir maddi
sorun yarattý. Ýþin en garibi, John kardeþini kurtarmaya çalýþýrken ülkenin kötü
bir durumda olmasýnýn tüm suçu onun omuzlarýna yükleniyordu. Riþar ülkesine
döndüðünde, yeni bir ordu hazýrlýklarýna giriþerek ülkeyi daha da fazla borcasoktu. Sonra d
müttefiki Fransa'ya saldýrdý ve kýsa bir süre içinde orada
öldürüldü. John, hükümdarlýðý boyunca yapýlan zararý onarmakla uðraþtý ve
daha da kötü bir üne sahip oldu.
Haçlý Seferleri hala devam ediyordu. Bir sonraki yüzyýlda bir düzineden fazla
sefer düzenlendi; bunlarýn arasýnda en yýkýcý olaný Dördüncü Haçlý Seferi'dir.
Fransa'dan yola çýkan ordu Venedik'te ulaþým aracý ararken yine tarihtegörülmemiþ bir "iyi
" bulundu. Diplomatik zekalarýyla ünlü Venedikliler,
Fransýzlarý Kutsal Topraklara götürmeden önce kendi çýkarlarý için Zara'yý
(bugünkü Zadar) Macaristan'dan geri almak için ücretli asker olarak kiralamakistediler.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 17 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Fransýzlar bu anlaþmayý kabul ettiler. Zara geri alýndý ve yaðma edildi. Bunun
sonucunda Papa tüm orduyu aforoz etti. Ondan sonra her þey kötüye gitmeyebaþladý. Venedikli
er, kiralýk ordularýna þimdi de Bizans'taki zenginliklerianlatmaya baþladýlar. Bizans Ýmpar
toru'nun tahttan indirilen bir akrabasýna
yardým etmek amacýnýn arkasýna sýðýnan Haçlýlar Konstantinopolis'e girdiler.
Þehri yakýp yýktýlar, yaðmaladýlar ve nüfusun hatýrý sayýlýr bir bölümünü
katlettiler. Sonra da tahta kukla bir imparator oturttular.
Haçlýlarýn esas amacý olan Konstantinopolis'i Türklere karþý korumak tamamen
býrakýlmýþtý ve bu hain saldýrýnýn Avrupa'ya da zararý çok büyük oldu. Sonunda,
eski Bizans Ýmparatorluðu ailesi yavaþ yavaþ bu kadim þehrin tahtýna tekrar
geçti, ama artýk eski güç ve pýrýltýnýn sadece gölgesi vardý. Ýmparatorluðun
çöküþü ise baþtakilerin o andan itibaren takýndýðý tutum yüzünden hýzlandý.
Dördüncü haçlý ordusu savaþtan elde ettikleriyle geri döndü. On yýl sonra papa
tekrar denedi. Bu ordu Mýsýr'da bir saldýrý üssü oluþturmaya çalýþtý. Bu, sýradýþý
bir plandý ve sonunda Nil deltasýnýn salgýn hastalýklarla dolu ortamýnda
gerçekleþmesi mümkün olmadý.
Ama yine de çaba gösterildi. 1260'larda bölge Moðol istilasýna uðradýðýnda
savaþçý olarak yetiþtirilen kölelerden gelen bir hanedan, Memlükler Mýsýr'ý
yönetiyordu. Kendi aralarýndaki anlaþmazlýklar yüzünden haçlýlarla iþbirliði
yapma eðilimindeydiler. Ýki taraf da yakýnda oraya ulaþmasý beklenen Moðollara
karþý haçlýlarla birleþmek istiyordu. Ancak buna gerek kalmadý çünkü Moðollar
Kudüs'ü geçtikten sonra geri çekildiler.
En korkunç haçlý seferlerinden biri çocuklarýn katýldýðý haçlý seferiydi.
Avrupa'nýn ortaçaðdaki þehirleri yetim ve öksüz çocuklarla doluydu. Bazý
insanlar, yetiþkinlerin yapamadýklarýný, çocuklarýn yapacaklarýna inanýyordu.
Çünkü günahsýz olduklarý için, kutsal topraklara ilerlerken tanrý onlarý
koruyacaktý. Binlerce Avrupalý çocuk yollara döküldü. Yol boyunca hayattakalmak için de dil
yor ve hýrsýzlýk yapýyorlardý.
Kilise çocuklarý vazgeçirmek için çaba gösterdiyse de masum bir þekilde
kendilerini ortaya atmalarýna hiçbir þey engel olamadý. Ýtalya kýyýlarýna ulaþan
çocuklar toplandý ve liderler gemi sahipleriyle çocuklarý kutsal topraklaragötürmeleri için
laþtý. Ama bu çocuklarýn hepsi gemilere yüklenip KuzeyAfrika'ya götürüldü. Orada da köle ol
Haçlý seferlerinden birinde ise Fransa'nýn dýþýna bile çýkýlamadý. Fransýz kralý
papayla iþbirliði yapýp ülkenin güneyinde yaþayan Albigenlere karþý bir kutsal
savaþ ilan etti. Kuzeyde yaþayan binlerce Fransýz asilzadesi de bu savaþa katýldý.
Oluþturulan güç Provence bölgesine girdi ve Albigen olanlarý da olmayanlarý da
öldürdü ve topraklarýný ellerinden aldý.
Haçlý ruhu sonunda 14. yüzyýlda, Kudüs'ün Memlûk ve Osmanlý saldýrýlarýna
karþý koyamayýp düþmesiyle son buldu, yüzyýl savaþlarý, Ýtalyan þehir
devletlerinin anlaþmazlýklarý ve Büyük Salgýn Haçlý Seferlerini bitirdi. Sonuç
korkunçtu. Bizans Ýmparatorluðu darmadaðýn oldu. Yüz binlerce insan öldü ve
Müslümanlar Avrupalýlarý mutlaka püskürtülmesi gereken iþgalciler olarakgörmeyi öðrendi. Sa
n ardýndaki olumlu fikirler her zamanki
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 18 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
gibi hýrsa, idealizm çýlgýnlýðýna, dinsel bir nefrete; zalim ve uzun bir acýyadönüþtü.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 19 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
AVRUPA ANTAKYA'DA BÖLÜNDÜ
Ýmparator Alexius ve Antiokya (Antakya) Kuþatmasý
1097, Bizans Ýmparatorluðu
Avrupa'da hem politik, hem de dinsel olarak bir güç bölünmesi yaþanýyordu.
Dokuz yüz yýllýk tarihinde Roma Ýmparatorluðu'nun doðusu ve batýsý arasýndaki
fark çok belirgindi ve ayrýlmasý doðaldý. O zamanlar Batý'da Bizans
Ýmparatorluðu pek önemli görülmüyordu. Asillerin ve baþtakilerin günlük
yaþamlarý ise merak ediliyordu.
Ýznik Konsülünün aldýðý kararlar bile Hýristiyanlarýn çýkarlarýndan daha az
önemliydi. Hükümetler bölünmüþ olsa bile Büyük Roma Ýmparatorluðu'ndaki
yerlerini hatýrlýyorlardý. Bu öyle güçlü bir imajdý ki, bin yýl sonra bile Avusturya
monarþisi kýskançlýðýný sürdürecekti. Yunanca konuþan ve kendilerine Rhomaio,
imparatorluklarýna Romania diyen vatandaþlar da vardý. Avrupa'yý bölen din
deðildi, Konstantinopol'de tahta çýkan imparator Alexius'du.
Ýslam ordularý Suriye'yi ve Balkanlarýn çoðunu fethettiðinde Bizans'ýn vergigeliri de hayli
onuç olarak imparator gelirlerini artýrmanýn yollarýný
aradý. Birçok çabasýndan biri de Roma'daki Papa'yý yardýma çaðýrmak oldu.
Uydurulan bahane de kutsal topraklarý özgürleþtirmekti.
Papa'nýn ise bir sorunu vardý. Pek çok iþsiz asker etrafta baþý boþ dolanýyordu.
Alexius'dan yardým isteyen bir mektup alýnca, Tanrý'nýn iki soruna birden bir
çözüm gönderdiðine inandý. Papa Urban kutsal topraklarý kurtarmak için
yapýlacak bir haçlý seferi için çaðrýda bulunmaya baþladý. Ýþsiz ve sabýrsýz
askerler, topraktan yeterince kazanamayan çiftçiler ve onur kazanmak isteyen
soylular ya da evlerinde sýkýlanlar söz verilen cennet mekanlarýný kazanmak için
orduya katýldý.
Alexius birkaç bin adam beklerken binlerce þövalye ve askerin çaðrýsýna yanýt
verip Konstantinopol'e gelmekte olduðunu öðrendi. Bu kadar çok insaný kendi
þehrinde barýndýramazdý Alexius. Ayrýca gelenlerin, ülkesinden arta kalaný
elinden alma ihtimali de yüksekti. Gelenlerin çoðunun burnu büyük, þiddet
düþkünü ve ayný zamanda cahil olmasý da durumu zorlaþtýrýyordu. Zaten biryüzyýl sonra bu ko
erçekleþecekti. Konstantinopol Osmanlý Türklerine
geçtiðinde nüfus yüzde altmýþ azalmýþ olacaktý.
Bizans Ýmparatoru bir çözüm buldu. Haçlý ordusu ulaþtýðýnda askerler ona
baðlýlýk yemini etmeden kimseyi içeri almayacaðýný açýkladý. Bu ayný zamanda
fethettikleri topraklarýn da ona ait olmasý anlamýna geliyordu. Bu, iyi güzeldi de,
baðlýlýk ilan edilen lordun da sorumluluklarý vardýr. En önemlisi de yardým ve
koruma saðlamalýydý. Batý krallýklarýnda bu çoðu zaman yakalanan bir þövalyeiçin gerekli fi
onu kurtarmak anlamýna gelirdi. Bu, bütün
þövalyelerin hatta düþmanlarýn bile birbirini tanýdýðý küçük Batý krallýklarýnda
uygulanan bir yöntemdi. Ama Alexius, güçten düþmüþ olsa da büyük birimparatorluðun baþýnday
alle o zamanlarda Konstantinopol'de
Paris'tekinden çok insan yaþýyordu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 20 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Alexius yeni "kullarým" apar topar savaþa gönderdi ve birkaç ay içinde bu ordubir Selçuklu
k birliðini yendi, Antiokia'yý'u (Antakya) kuþattý. Kuþatma uzun
sürdü, bu da Selçuklulara yeni bir ordu kurmak için zaman kazandýrdý. Haçlýlar
Alexius'un zamanýnda gönderdiði erzak sayesinde kuþatmayý baþarýylasonuçlandýrdý. Ama birka
bu kez Selçuklu ordusu Antioch'u kuþattý.
Ancak Selçuklular surlarý aþamadý ama bir süre sonra yeni bir ordu dahaoluþturdular.
Batý'da beklendiði gibi Haçlýlar baðlýlýk yemini ettikleri lordun gelip kendilerini
kurtarmasýný beklediler. Alexius'un ise sadece bir ordusu vardý. Hem
Konstantinopol'ü korumak, hem de iþgale karþý savaþmak gibi iki iþlevi vardý
ordunun. Alexius'un kullarýna yardým etmesi gereken bir tanrý gibi mi, yoksa
ülkesini korumasý gereken bir imparator gibi mi davranacaðýna karar vermesi
gerekiyordu. Antioch'a ilerlerse hýzlý ve kayýpsýz bir zafer kazanmasý gerekirdi,
çünkü ordusu zarar görürse Konstantinopol'ü savunacak kimse kalmayacaktý.
Oraya kadar gidip de baþaramazsa geri dönüþü, telafisi yoktu. Türkler korumasözü verdiði mi
ca insana ulaþacaktý.
Karar Romalý stratejisine uyuyordu. Ordusu bir garanti olarak duracaktý ve
haçlýlarý kendi imkanlarýyla býrakacaktý. Onlarýn sadece lordu olmuþtu ve
imparatorluðu daha önce gelirdi. Haçlýlar bunu bir ihanet olarak gördü ve çok
sinirlendi. Ama öfke önemsiz bir tepkiydi. Bir ay sonra büyük bir sürprizyaparak, haçlý ord
Antioch'dan kaçmayý baþardý. Bu kaçýþýn ardýndan moral
bulan askerler baþka þehirleri ele geçirdiler. Alexius'a verdikleri baðlýlýk
sözünden Alexius'un ihaneti dolayýsýyla kurtulmuþlardý. Artýk kendi krallarýnýn
emirlerine uymaya karar verdiler. Bu haçlýlar artýk kahraman olmuþtu. Batý
Avrupa'ya döndüler ve Alexius'un onursuzluðundan ve iki yüzlülüðünden
bahsettiler.
Alexius'un korumayý seçtiði þehir sakinlerinden biri olsaydýnýz doðru kararý
verdiðini düþünürdünüz. Haçlýlar zaten güçsüzleþtiði ve onlardan umut kesildiði
için askeri açýdan da doðru karar buydu. Ancak Batý dünyasýnýn soylularýný
yardýma ihtiyaçlarý olduðunda yalnýz býrakmakla iki Avrupa'yý birbirinden ayýrdý
ve bu ayrým hala devam ediyor. Zaten çabalarý da baþkenti kurtarmak için
yeterli olmadý. Alexius'un aldýðý bu karar yüzünden Bizans'ýn düþmanlarý olduðu
fikriyle büyüyen bir sonraki nesil, Konstantinopol'ü Hýristiyan dünyasýnýn bir
parçasý olarak görmedi. Þehir 1453'te de Türklerin eline geçti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 21 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
SAKALLARI YAKARSAN SONRASINI DA DÜÞÜNECEKSÝN
Þah Alaaddin Muhammed ve Cengiz Han
13. Yüzyýl Harzem Ýmparatorluðu
'Kara Ölüm' olarak bilinen veba salgýný ilk olarak 1300'lerde Çin'de ortaya çýktý.
Kurbanlarýn þikayetleri aðrýlar, ateþ ve bulantýyla baþlýyordu. Ýnsanlarýn
dirseklerinde ve kasýklarýnda mor kabarýklýklar oluþuyor ve kýsa sürede yumurta
büyüklüðüne ulaþýp sertleþiyordu. Bu yumurtalar patladýðýnda içinden piskokulu siyah bir ma
k bu rahatlama kurban için çok geç
oluyordu. Çünkü hasta beþ gün içinde ölüyordu.
Bunun bilinen bir tedavisi yoktu ve alýnan hiçbir önlem iþe yaramýyordu. Seksen
yýl içinde hastalýk Çin nüfusunu üçte bir oranýnda azaltmýþtý. Ýyi iþleyen ticaretyollarý a
doðru, Hindistan ve Ortadoðu'ya ilerliyor, hergün binlerce insanýn ölümüne neden oluyordu.
Hastalýða neyin sebep olduðu bulunamýyordu. 1347'de bozkýr savaþçýlarý bir
Ceneviz þehrini kuþatýp mancýnýkla hastalýktan ölmüþ cesetleri þehre fýrlattýlar.
Böylece þehrin çoðunluðu hastalýða yakalandý. Bu cesetler toplanýp yakýldý ve
ardýndan da gömüldü ancak hastalýðýn yayýlmasý engellenemedi. Þehir
mahvolduðu için Cenevizliler Sicilya'ya geri döndü ve hastalýðý orada da
yaydýlar. Hastalýk, yeni ve kendisiyle ilgili hiç bilgisi olmayan bir nüfusa
yayýlacaktý. Sicilya üzerinden Avrupa ve Kuzey Amerika da hastalýkla tanýþtý ve
milyonlarca insan öldü.
Bu salgýna hastanýn derisinin son aþamalarda koyu mor bir renge dönmesindendolayý "Kara Ölü
adý verildi. Derinin bu renge dönüþmesi, soluma sorunlarý
yüzünden kanda oksijenin azalmasýndan kaynaklanýyordu. Hastalýk bir kere
bedene girdikten sonra o günün hiçbir týp tekniði tedavi edemiyordu. Kara ölümþehirlerin tü
aðýn ederken Avrupa uygarlýðýnýn da paniðe
kapýlmasýna yol açtý
Doktorlar salgýný durdurmanýn yollarýný aradýlar. Hastalar evlerinde karantina
altýna alýndýlar ancak hastalýk yine de bir orman yangýný hýzýyla yayýldý. Birçok
insan kara ölümün, Tanrýnýn onlara günahkar yaþamlarý yüzünden gönderdiði
bir ceza olduðuna inandý. Tanrýnýn öfkesini yatýþtýrmak için insanlar günahkeçileri aramaya
Bazý dindarlar Tanrýnýn öfkesini kendi üzerlerine çekip insanlarý kurtarmak için
kendilerini kýrbaçladý. Özellikle Brüksel ve Strasburg'da bazýlarý olanlarý
Musevilerin varlýðýna baðladý.
Bu panik döneminde binlerce insan öldü. Salgýnýn cadýlar yüzünden ortaya
çýktýðý da söylendi. Zararsýz erkek ve kadýnlar evlerinden alýnýp hastalýðýn
yayýlmasýný önleme amacýyla yakýldý. Kedilerin ise parlayan gözleri ve geceleri
dýþarýda çok dolaþmalarý yüzünden bu "cadýlarýn" büyülü hayvanlarý olduðu
düþünülüyordu. Binlerce kedi katledildi.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 30 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Aslýnda Avrupalýlar kedileri öldürerek salgýna karþý en birinci savunma hatlarýný
kaybetmiþ oluyorlardý. Çünkü veba salgýný, öteki adýyla Yersinia Pesüs yaygýn
bir fare biti tarafýndan taþýnýyordu. Ortaçaðda her yer fare doluydu.
Kanalizasyon ilkeldi. Caddeler insan dýþkýsý, çöp ve ölü hayvan artýklarýyladoluydu. Kara v
alýðý taþýyan bitlerin fareler yoluyla yayýlmasý sonucu
artmýþtý.
Cenevizlileri Avrupa'ya geri getiren gemide insanlarla birlikte karaya çýkan
fareler hastalýðý taþýmýþlardý. Limanda yaþayan bir sürü kedi öldürülmemiþ
olsaydý fareleri yiyeceklerdi ve hastalýk yayýlmayacaktý. Ancak bu kemirgenlerkontrolsüz k
aldý ve getirdikleri hastalýðý korumasýz binlerce eve yaydý.
14. yüzyýlda salgýn hastalýk Avrupa'da beþ kez daha baþ gösterdi. Salgýn sona
erdiðinde nüfusun üçte birinden fazlasý ölmüþtü. Kediler öldürülmemiþ olsaydý
ölüm oraný çok daha az olurdu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 31 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
HEDÝYE BÝR TOPU ASLA HOR GÖRMEYÝN
Tam Bir Þehirli Yaklaþýmý
1453, Konstantinopol
Bir savaþta insan sadece kendi teknolojisinin durumunu deðil, rakibinin de hangiyeni
teknolojileri karþýsýna çýkarabileceðini hesaplamalýdýr.
Konstantinopol þehri yedi yüzyýldan daha uzun bir süre Ýslam dünyasýnýn
saldýrýsýna uðramýþtýr. Önce 7. ve 9. yüzyýllar arasýnda Araplar, sonra da 12.
yüzyýlda bölgeye gelen Türkler. Þehri kurtaran o gün için ileri teknoloji
sayýlabilecek Rum Ateþiydi. Neft ve ziftten oluþan bir karþýmdý bu. O gününnapalm bombasý d
ceðimiz formülü saklý olan bu gizli madde gemilere
yükleniyor ve bronz bir toptan ateþleniyordu.
Elli metreden daha geniþ bir alan içerisinde tahtadan yapýlmýþ hiçbir gemi
yaklaþamýyordu. Buna benzer alev atan mancýnýklar da kale duvarlarýnda sabit
bir biçimde duruyorlardý. Böylece yedi yüzyýl boyunca þehir saldýrýlara göðüs
gerebilmiþti. Ýmparatorluðun geri kalaný parça parça elden çýktýysa bile þehir
Bizans'ýn elindeydi.
15. yüzyýl baþlarýnda Roma Ýmparatorluðu'ndan geriye kalan bu þehir ve birkaç
küçük Ege adaþýydý. 1451'de daha sonra "Fatih" unvanýný alan II. Mehmet tahta
geçti ve yedi yüzyýllýk amacý gerçekleþtireceðine ant içti. Güçlü Konstantinopol
þehri Osmanlý kýlýcýna boyun eðecekti. Mehmet, kenti alma konusunda parlakfikirlerle gelen
erkesin Hýristiyan, Müslüman ya da Musevi olmasýný
önemsemeksizin ödüllendirileceði haberini her yere saldý.
Top yapýmýndaki yeniliklerin yaygýnlaþmasý henüz birkaç nesillik bir olaydý.
Önceki toplar küçüktü, yararsýzdý ve hedefi tutturamýyordu. Ancak kýsa bir
mesafe içinde isabet saðlayabiliyorlardý. Barut zamansýz patlayabilirdi,
tehlikeliydi ve içindeki kömür, sülfür gibi maddeler nakliye sýrasýnda ayrýlýyordu.
Bunlarý bir arada tutmak için geliþtirilen teknikler henüz piyasada deðildi.
Dolayýsýyla bu yeni silah sistemi çok ses çýkaran bir oyuncaktan daha fazlasý gibigözükmüyo
lýnda Wright Kardeþlerin yaptýðý ilk uçak da tehlikeli bir
uçurtmaydý ancak arkasýndan gelen Messerschmitt ve Spitfire'lar çok þeyideðiþtirdi.
Macaristan hükümdarý Urban toplara bayýlýrdý. Barutun zamansýz patlamasý ve
isabet sorunlarýna bir çare bulmayý baþardý. Eðer toplarýn boyutu ve güçleri
artýrýlýrsa doðru yere isabet etmesinin çok önemi kalmayacaktý. Devasa
büyüklükteki top mermisi nereye düþerse düþsün büyük bir alana zarar
verecekti. Hayallerindeki silah tam bir canavardý, bir tondan daha aðýr ve 120
cm. çapýndaki bir top mermisini atabilecek bir top. Bu süper topu destekleyecek
90 cm. çaplý mermi atabilen küçük toplar, küçük taþlarla yüklü mancýnýklar
kuþatýlmýþ bir þehirden gelebilecek her türlü saldýrýya karþý bu büyük topu dakoruyabilirdi
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 32 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Bu silahlarýn imal edilmesinin büyük bir paraya mal olacaðýný söylemeye gerekyok. Süper sil
raberinde büyük bir asker gücü ve yüzlerce ton barutgerektirecekti.
Urban bu silahýn zafer kazandýracaðýný biliyordu ve iyi bir silah tüccarý gibi bufikri satm
için dolaþmaya baþladý. Akla ilk gelen müþteri adayý tabii ki
Konstantinopol'dü. II. Mehmet'in ordularý Çanakkale Boðazýnýn doðu tarafýnda
toplanýyordu ve Osmanlý Türkleri Bizans'a karþý kutsal bir savaþ ilan etmiþti.
Urban'ýn teklifini ilk olarak Ýmparator XI. Konstantin'e götürülmesinde mutlakaaz da olsa
din ve ýrk birliðinin etkisi vardý.
Hazýrladýðý süper silahlarýn planlarýný göstererek buna sahip olacak herhangi bir
þehrin tüm saldýrýlarý kolayca püskürtebileceðini anlattý. Bu güçlü silahtan
atýlacak bir mermi, yüzlerce saldýrganý öldürebilir ya da bir gemiyi batýrabilirdi.
Düþman karþýlarýna ayný büyüklükteki silahlarla çýksa bile onlarý daha
kullanamadan etkisiz hale getirilebilirdi.
Ancak Urban reddedildi. Danýþmanlar denenmemiþ silahlara paraharcamaktansa o parayla b
iraz daha kiralýk asker tutulabileceðine karar verdi.
Herhalde Bizans, Urban'ýn bir silah tüccarý olduðunu ve bir dahaki duraðýnýn
Boðazýn öte yakasý olacaðýný düþünememiþti. II. Mehmet teklifi hemen kabul etti
ve Urban'la bu silahlarý hazýrlamasý için anlaþtý.
Bir yýl sonra Mehmet'in ordusu þehri kuþattý. Kuþatmanýn kaderini Urban'ýn dev
toplarý belirledi. Silahlar Bizanslýlarýn Rum Ateþlerinin menzili dýþýna
yerleþtirildi. Ayrýca bu silahlarýn yapýlmasý için harcanabilecek parayla tutulanaskerlerin
oklarýndan da uzaktý.
Surlar yýkýldý, Türkler içeri girdi ve XI. Konstantin öldürüldü. Urban'ýn
silahlarýný reddeden danýþmanlarýn da Konstantin ile birlikte öldüðünü
düþünmek isteyebilirsiniz ancak bu tür bir adalet nadiren gerçekleþir.
Urban'ýn silahlarý Türklere satma fikri uzun vadede yanlýþ bir karar olabilirdi.
Ýstanbul artýk Türklerin önünde bir engel deðildi, dahasý Osmanlý
Ýmparatorluðu'nun baþkenti olmuþtu. Bu da tüm Güneydoðu Avrupa'nýn savaþ
alaný haline gelmesi demekti. Dahasý Türkler Viyana'ya kadar uzanacak veUrban'ýn kendi ülk
esi bir savaþ alanýna dönecekti. Malýný satýp para kazanmatutkusu Macaristan'ýn bugün bile
lu rüyasý olan, beþ yüz yýllýk bir
çatýþmaya neden olmuþtu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 33 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
BÝR BAÐIÞLAMA ÇOK GÖRÜLÜNCE
Papa VIII. Henry'yi Baðýþlamayý Reddeder
1533, Roma ve Ýngiltere
Papanýn baðýþlamalarý, Tanrýnýn kanunlarýna karþý gelen insanlarý affetmenin
bir yoludur ve sýk sýk gerçekleþmemesi gerekir.
Ancak Katolik Kilisesi standartlarýný çok yüksek tutamamýþtý. O çaðda papalarýn
metresleri, gayri meþru çocuklarý oluyordu. Bu þartlar altýnda baðýþlanma
kaðýtlarý Vatikan hazinesine yapýlan baðýþlarla kolaylýkla elde edilebiliyordu.
1503 yýlýnda Ýspanyol Ferdinand kýz kardeþi Katherine'in 11 yaþýndaki ÝngilterePrensi Henry
evlenmesi için Papa II. Julius'dan izin istedi. Bir baðýþlama
gerekiyordu çünkü Katherine zaten Henry'nin aðabeyiyle evliydi ancak kocasý
ölmüþtü. Papa ise Hýristiyanlýðýn bir adamýn kardeþinin karýsýyla evlenmesiniyasakladýðýný
anrýnýn onlara çocuk vermemesiylelanetleneceðini açýkladý.
Ama Papaya müttefiklik sözü verilip büyük bir çeyiz sunulunca -bu çeyiz
doðrudan Papanýn sandýklarýna gitmiþti- Papa baðýþlamayý kabul etmiþti.
Ýngiltere'nin gelecekteki kralý Henry Tudor iki yýl sonra kendinden beþ buçuk yaþ
büyük Aragon'lu Katherine ile evlendi.
Ýspanya, Ýngiltere ve Roma bu evliliði pek ciddiye almadý ve elde ettikleri maddi
kazanýmlarla ilgilendi. Düðün ise planlanandan dört yýl sonra 11 Haziran
1509'da gerçekleþti. Henry düðünden iki ay önce Ýngiltere kralý olarak taç giydi.
Genç çift için her þey toz pembe görünüyordu.
Henry iyi bir kraldý. Bir sanatçý, sporcu ve bilgili bir adamdý. Ýhtiraslý, yaþama
sevinciyle dolu, kendinden önce gelen krallar kadar iyiydi. Katherine ise tutkulu
bir þekilde onu yaptýklarýnda destekliyordu. Öyle ki, verimlilik simgesi olan narý
kendi sembolü olarak kullanýyordu. 1518'e kadar altý kez hamile kalmýþ ve üç
kýz, üç erkek doðurmuþtu. Ne yazýk ki, bunlardan sadece bir kýz hayattakalmýþtý. Bu kýzýn a
Arkasýndan gelen bir oðlunun olmamasý Henry'nin hoþuna gitmemiþti. Ayrýca
kendinden beþ yaþ büyük olan, hem de altý doðumdan sonra iyice yaþlý
görünmeye baþlayan bir kadýnla evli olmak da onu sýkýyordu. Çirkinleþmiþ ve
kendini iyice dine vermiþti Katherine. Genç ve tutkulu Henry'nin yüzünü bir
arayýþ içinde genç kadýnlara dönmesi kaçýnýlmazdý, baþka bir seçeneði yoktu.
Çünkü halkýna bir prens borçluydu.
Henry'nin ilgisi sarayda Anne Boleyn adýyla bilinen bir genç kadýna yönelmiþti.
Henry bu kadýný "bir meleðin ruhuna sahip, tahta yakýþan bir genç haným"
olarak tanýmlýyordu. Ama Anne hýrslý bir kadýndý ve kralýn metreslerinden biri
olmaya hiç niyeti yoktu. Anne kraliçe olmak istiyordu, Henry de taht için erkek
varisler. Bu kusursuz bir eþleþmeydi. Ancak bir sorun vardý, Henry halaKatherine ile e
vliydi ve Katherine'in Henry'yi býrakmaya hiç niyeti yoktu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 34 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Sorun deðil, diye düþündü Kral.
Kralýn danýþmanlarýndan biri olan Kardinal Wolsey hernen yeni papa Clement'e
bir baþvuru yaptý. Henry'nin Katherine ile olan evliliði geçersiz sayýlmalýydý,
çünkü ilk baðýþlama hatalýydý! Bu "hata"nýn düzeltilmesi Katherine'in kýzý
Mary'nin de tahtýn varisi olmadýðý anlamýna gelecekti. Çünkü geçersiz bir
evlilikten doðan bir çocuk muamelesi görecekti.
Katherine'in ajanlarý ve ailesi çoktan Vatikan'la baðlantý kurup kralýn bu
baðýþlamayý sadece kiþisel zevkleri için, ona layýk olmayan bir kadýnla beraber
olmak için istediðini açýklamýþtý. Wolsey ise olaya, tahta bir erkek varisingerekliliði, An
leyn'in erdemleri ve Katherine'in hastalýðý yüzünden krala
karþý olan karýlýk görevlerini yerine getiremediðinden bahsederek yaklaþmýþtý.
Konuþmalar, anlaþmalar uzadý ve tüm Avrupa'yý politika, maliye ve sosyal
çatýþmalar açýsýndan karýþtýracak hale geldi. Bunlarda Anne'in reformcu
inançlarýnýn da etkisi büyüktü. Anne ile ilgili haberler Ýspanyol elçileritarafýndan hemen
uçuruldu. Katherine'in kraliçe olarak kalmasý onlar
için gerekliydi.
Bir süre sonra Henry'nin sabrý taþtý. Roma, Ýngiltere ile olduðu kadar Ýspanya ilede arasýn
utmaya çalýþýyordu. Esas sorun Clement'in kendinden önceki bir
papanýn aldýðý kararý bozmak istememesiydi.
Anne'in acele ettirmesiyle ve taht için gerekli bir erkek varis beklentisinin
verdiði tutkuyla sonunda Roma ile giriþtiði tüm görüþmeleri kesti ve yeni birkilise kurdu.
likan Kilisesi. Hemen kendisini kilisenin baþý ilan etti, Anne ile
evlendi ve ilk evliliðini geçersiz ilan etti.
Henry aforoz edildi ancak bu çok umurunda deðildi çünkü artýk kendi kilisesi
vardý ve istediðini yaptýrabilirdi.
Anglikan kilisesinin ömrü Anne Boleyn ile yaptýðý evliliðin ömründen daha uzun
sürdü. Anne 19 Mayýs 1536'da idam edildi ve böylece Henry serbest kaldý. Henryile aþaðý yuk
yýl evli kalmýþlardý. Ardýnda sadece bir kýz evlat
býraktý. Erkek varis doðuramamýþtý. Papanýn aforoz etmeden birkaç yýl önce
"Ýnancýn Savunucusu" unvanýný verdiði Henry'nin Anne Boleyn'le evlenme fikritarihin büyük f
skolarýndan biri oldu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 35 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÝSTÝHBARAT OLMADAN SAVAÞ KAZANILMAZ
Eksiksiz Bir Donanma Kuzeye Hareket Eder
1588, Ýspanyol Donanmasý
"En koyu Katolik kral" olarak bilinen Ýspanya kralý II. Philip'in Ýngiltere'yi iþgaletme
k için bir donanma oluþturmasýnýn son derece mantýklý nedenleri vardý.
Ýngiltere bir Protestan ülkesiydi ve Henry'ye papa tarafýndan "Ýnancýn
Savunucusu" unvaný verilmiþti. Politik açýdan Ýngiltere kolonileþmede ve
ticarette bilinen Ýspanyol üstünlüðüne karþý geliþen tehdit edici bir güç halinegeliyordu.
Daha yeni Ýspanya, Ýspanyol Hollandasýndaki ayaklanmalarý bastýrmayaçalýþýrken Ýngiltere il
runda kalmýþtý. Ayrýca baþta Sir Francis
Drake olmak üzere Ýngiliz korsanlar oldukça rahatsýzlýk verici bir hale
gelmiþlerdi. Drake, Panama'daki önemli bir Ýspanyol kolonisini yaðmalamakla
kalmamýþ, baþka Ýngiliz korsanlarla birlikte Ýspanyol hükümetinin bütçesinin
büyük bir bölümünü oluþturan altýn ve platini taþýyan filodaki birkaç gemiyi elegeçirmiþler
Ýþgal planý basitti. Medina-Sidonia Dükü bir donanma kurmak için denizci
toplayýp gemiler inþa ettirdi. Kýrk savaþ gemisi ve çok sayýda yemek ve su
taþýyan nakliye gemisi yapýldý. Savaþ gemileri yüksek kuleliydi ve düzinelercekýsa mesafeli
güçlü topla donatýlmýþtý. Filonun asker mevcudu ise on dokuz
bindi.
Bu büyük güç Ýspanyol Hollandasýndaki savaþta Ýspanyol ordularýnýn baþýndaki
Parma Dükü yönetimindeki daha büyük bir orduyla buluþacaktý. Donanmanýn
esas amacý bu orduyu gemilere alýp sonra da Ýngiltere'ye çýkarma yapmaktý. Eðer
bu baþarýlýrsa Ýngiltere'nin fethi iþten bile deðildi.
Ýspanyol piyade birlikleri Avrupa'nýn en iyi eðitilmiþ ve etkili askeri gücüydü.
Kýlýç ve mýzrak kullanýmýndaki becerileriyle tüm rakiplerini alt edebiliyorlardý.
Sadece Ýsviçreli savaþçýlar onlarla baþ edebilirdi ve Ýngiltere ile Ýsviçre'nin
müttefik olmamasý büyük þanstý. Askerler kýyýya çýktýktan sonra Ýngilizordusunun fazla daya
a Ýngiltere'nin hayatta kalabilmekiçin saldýrýyý denizde, yani Manþ Denizi'nde karþýlamasý
anlamýna
geliyordu.
Ýspanyol donanmasýný karþýlamak için Ýngilizler çok daha büyük bir donanma
inþa ettiler. Güney Umanlarýnda aþaðý yukarý yüz altmýþ gemi vardý. Ama bunlar
Ýspanyol gemilerinden çok farklýydý. Daha küçük ve daha ince gövdeliydiler.
Ýngiliz gemileri hýz ve manevra kabiliyeti düþünülerek yapýlmýþtý.
Ýspanyol gemilerinde ise güç ve atýþ önemliydi. Ýngiliz gemilerindeki silahlar da
farklýydý. Ýngiliz toplarý uzun namlulu ve Ýspanyol toplarýndan daha küçük
kalibreliydi. Daha uzun olmalarý top mermisini daha uzun mesafeye atabilmelerianla
mýna geliyordu ama bu mermiler kýsa menzilli Ýspanyol toplarýnýn
mermilerinin yarýsý kadardý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 36 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Yani Ýngilizler, Ýspanyollarýn menzili dýþýndan onlarý vurabilecek ancak
mermilerinin küçüklüðü nedeniyle kalýn keresteden yapýlmýþÝspanyol gemilerinefazla zarar ve
rdi. Küçük Ýngiliz gemileri zarar verebilecek kadaryakýna geldiklerinde ise Ýspanyol toplar
menzili içine girmiþ olacaklardý. Bir
Ýngiliz gemisi Ýspanyol toplarýndan çýkan bir mermiyle bile batardý. Bu nedenle
Ýngiltere'yi bu toplarla savunmak tartýþýlamazdý bile.
Ýspanyol gemilerine Kanal'dan geçerlerken yanaþýp çýkmak da bir seçenek
deðildi. Çünkü herhangi bir Ýspanyol gemisine yaklaþacak bir Ýngiliz gemisihemen öteki Ýspa
mileri tarafýndan alt edilirdi. Ýspanyol gemileri birbirineçok yakýn ilerliyorlardý. Ýngili
ler Ýspanyollarý saatlerce devamlý ancak etkisiz bir
ateþ altýnda tuttularsa da Ýngilizlerin Charles Howard tarafýndan kumanda
edilen uzun menzilli atýþlarý Ýspanyol donanmasýnýn diziliþini bozamadý. Ayrýca
büyüklükle ilgili bir sorun da vardý. Ýspanyol gemileri, Ýngiliz savaþ gemilerinden
daha yüksekti ve içlerinde savaþa hazýr on dokuz bin asker vardý.
Ýngilizler Ýspanyol donanmasýný Hollanda'ya doðru ilerleyip Parma'nýn ordusuylabuluþmaktan
yamadý. Ýspanya'nýn kaybý çok küçüktü. Zaten o anda Ýngilizdonanmasýný yenmeleri gerekmiyor
rdusunu Ýngiltere'de karaya
çýkarmak bir Ýspanyol zaferinin garantisi olacaktý. Ýþler yolunda gidiyordu ve
Medina-Sidonia Dükü de bu planýn baþarýlý olacaðýna inanýyordu. Ancak buinanç donanma Holla
aþtýðýnda ve Parma'nýn askerlerinin gemilere
çýkmak için hazýr olmadýklarýný gördüðünde kayboldu. Zamanlama uymamýþtý.
Parma'nýn kumanda ettiði binlerce askerin onlarý bekleyen gemilere binmesibirkaç gün alaca
ktý.
Yaklaþan sert havadan korkan Ýspanyol donanmasý Calais limaný yakýnlarýnda
kýyýya demirledi. Donanma yaklaþmaya cesaret edebilecek Ýngiliz gemilerinipüskürtmeye hazýr
r þekilde yerleþti. Bu gecikme Ýngilizlere dönemin klasik
silahý olan ateþ gemileri hazýrlama fýrsatý verdi.
Donanmanýn demir atmasýndan bir gün sonra, 7 Aðustos 1588'de sekiz ateþ
gemisi Ýspanyol donanmasýna süzülmek üzere yola çýktý. Ateþ gemileri, ateþe
verilmiþ sýradan gemiler deðildi. Gemilerin ahþabý ve yelken bezleri ne kadarkolay yanan m
addeler olsa da, o dönemde Ýngilizlerin kullandýðý ateþ gemileribaþtan aþaðý zift, katran v
maddelerden yapýlýyordu. Ayrýca içinde
bu maddelerden olan variller güvertede kýrýlarak býrakýlýyor ve ateþ yakýldýktan
sonra gemilerin söndürülmesi imkansýz hale geliyordu. Düþmanlarýn ateþ
gemilerini çekmemeleri için de ateþler içindeki gemilere toplar yerleþtiriliyordu.
Gemiciler bu ateþ gemilerinin mürettebatý arasýnda olmaktan tabii ki
hoþlanmýyorlardý.
Ateþ gemisiyle yapýlan saldýrýda yelkenleri geminin hedefe doðru gitmesi içinrüzgara göre s
enirdi. Sonra mürettebat gemiyi ateþe verir ve küçük
teknelerle gemiyi terk ederdi. Bazen rüzgar ateþi söndürse de þans bu kez
Ýngilizlerden yanaydý.
Sekiz ateþ gemisi sýký sýkýya kilitlenmiþÝspanyol donanmasýna ulaþtýðýnda panikbaþ gösterdi
rkaç geminin zarar görmesine raðmen Ýngilizleriuzak tutan o disiplinli düzen bozuluverdi.
Gemiler kanala geliþi güzel yayýldý ve
birkaç küçük Ýngiliz savaþ gemisi Ýspanyol gemilerini tek tek sardý. Böyle bir
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 37 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
karýþýklýkta hýz ve manevra kabiliyeti yüksek Ýngiliz gemilerinin büyük avantajý
vardý. Gece çöktüðünde bir düzineden fazla büyük savaþ gemisi imha edilmiþ ve
Ýspanyol donanmasýnýn gemileri geniþ bir alana daðýlmýþtý.
Hala yüzden fazla Ýspanyol gemisi vardý ve bu gemilerin barut ve mermileri
azalmýþ olsa da Ýngilizlere güçleri yeterdi. Bu arada Ýspanyollar bilmiyordu ama
Ýngilizlerin barut ve mermileri kalmamýþtý. Sonuç olarak Ýngilizler geri çekilmekzorunda ka
arýnda Ýspanyol donanmasýnýn geri kalaný tekrar bir arayagelmeyi baþardý.
Þimdi, bu hikayenin burada yer almasýnýn nedenine gelelim. Medina-Sidonia
Dükü bir denizci deðildi ama gerçekten zorlu bir durumla karþýlaþmýþtý.
Donanmanýn gücü yerindeydi ancak barut ve cephane azlýðý Ýngilizlerle tekrarkarþýlaþmalarýn
O civardaki tek büyük limandan çýkarýlmýþlardý
ve hava bozuyordu. Kayalýk kýyýlarýyla Manþ Denizi fýrtýnadan saklanýlacak bir
yer deðildi. Ayrýca artýk Parma Dükünün ordusunu karaya çýkarma umudu
kalmamýþtý.
En iyi karar, açýkça görülüyor ki, Ýspanya'ya geri dönmek üzere yelken açmak
olurdu. Kýþýn daha çok gemi inþa edebilir ve baharda tekrar deneyebilirlerdi. Ne
yazýk ki, Ýngiliz donanmasý hala kanalda Ýspanyollarýn biraz aþaðýsýnda
bekliyordu. Onlarýn da kaybý vardý ve Dük tüm cephanelerini bitirdiklerini
bilmiyordu. Böylece yapýlacak en iyi þeyin kuzeye yelken açýp Ýngiltere veÝrlanda'yý dolaþa
li bir þekilde eve dönmek olduðuna karar verdi.
Ýspanyollarýn kararý bazý karýþýklýklara yol açtý. Gemiler denizci ve asker
doluydu. Kýsa süre içinde yiyecek sýkýntýsý baþladý. Yelken açtýklarý sular
Ýspanyol kaptanlar için yabancýydý. Bilmedikleri balýk sürülerine karþý kýyýdan
uzak, açýkta seyretmek zorunda kalýyorlardý. Vahþi Kuzey Denizi sakin Akdenizsularý için ya
ek Ýspanyol gemileri için uygun bir yer deðildi.
Ýberya'nýn ýlýk havasýna alýþkýn adamlar donarak ölme tehlikesiyle karþý karþýyakalmýþlardý
inde, çýkan ve iki hafta süren fýrtýna
Ýngiliz donanmasýnýn yapamadýðýný baþardý. Ýspanyol donanmasýnýn
gemilerinden yarýsýndan fazlasý kayalýk Ýskoçya ve Ýrlanda kýyýlarýna sürüklendi.
Gemilere bir þey olmadýysa da yüzlerce asker ve denizci öldü.
Donanmadan geri kalanlar Ýspanya'ya döndüðünde Avrupa'nýn en büyük gücü
olan Ýspanya'nýn çöküþünün baþladýðý henüz daha fark edilmemiþti. Ýngiltere
artýk gemilerinin ülkeyi Ýspanyol donanmasýna karþý koruyabileceðini bilerek
daha saldýrgan ve kendinden emin hale gelecekti. II. Philip ise bir donanmakurmak
için Yeni Dünya'dan, Amerika'dan çaldýðý paralarý çarçur edecekti.
Ýki yüzyýl sonra Ýngiltere, üzerinde güneþ batmayan "Büyük BritanyaÝmparatorluðu" olurken Ý
rupa'da önemsiz bir devlet olacaktý.
Donanma güneye doðru ilerlese ve Ýngilizlerin ateþsiz kalmýþ gemileriylekarþýlaþsa Ýngilizl
r þey yapamayacaklardý ve iþgal tehdidi etkili olmayadevam edecekti. Ancak Ýspanyol Düküne
uzeye yelken açmak iyi bir fikir gibi
gelmiþti. Bu fiyasko tarihin akýþýný deðiþtirdi.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 38 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
BÝR ÝMPARATORLUK NASIL KAYBEDÝLÝR
Paralý Askerler ve Amerikan Devrimi
1776, Amerika
Sadece birkaç kiþi bunun bir devrim olmasýný istemiþti. Lexington Green'deki
karþýlaþma kazaydý. Doksan küsur militan yeþil hatta, bir Ýngiliz birliðinin
Boston dýþýna ilerlemesini protesto etmek amacýyla bir araya gelmiþti. Bazý
olaylarýn büyüklüðü çok sonra anlaþýlýr ve ancak bittikten sonra bir devrim
olduðu görülür.
Sadece birkaç kiþi savaþ istiyordu ve iki taraf da geri çekildiðinde Amerikalý
Koloniciler bu ilk aylar boyunca ne için savaþtýklarý konusunda tartýþmayabaþladýlar. Sam A
gibi birkaç kiþi çýðlýk çýðlýða baðýmsýzlýk istiyordu. Ancak
sýradan vatandaþlar, o ve onun gibileri gözü kara radikaller olarak görüyordu.
Ben Franklin gibi ýlýmlýlar geçmiþlerine bir Ýngiliz gibi bakýp farklý þeylergörüyorlardý.
yýllýk geçmiþte kansýz bir ihtilal olan 1688 Devrimi
yaþanmýþtý ve bu da devletlerin ancak halk tarafýndan desteklendiðinde var
olabileceði fikrini kabul ettirdi. Birçok insan parlamentoda önemli sayýda
milletvekilinin sömürgecilik karþýtý olduðuna inanýyordu. Savaþý, önceki yüzyýlda
hüküm süren krallýða karþý siyasal özgürlük saðlama çabasý gibi görüyorlardý.
Böylece Amerikan Kýta Kongresi Washington'dan bir Amerikan Kýta Ordusu
kurup Boston'daki Ýngiliz birliklerini kuþatmasýný ve Ýngiltere'ye üzüntülerini
bildiren bir mektup göndermesini istedi. Kýsacasý, çoðunluk sadece eskisi gibibirer Ýngiliz
olmak istiyordu.
Sömürgecilik yanlýlarýna karþý parlamentoda sesler yükseldi. Bazýlarý "mesele
temsil edilemedikleri halde vergi veriyor olmalarýysa krizi bastýrmak için onlara
parlamentoda birkaç sandalye vermekte sakýnca olmadýðýný" söyleyecek kadarileri gitti. Anca
reed's Hill'de verilen binden fazla kayýp görmezdengelinemeyecek kadar yüksekti.
Bir Ýngiliz komutaný aptalca bir karar verip muhafazakarlarýn iyi korunansaflarýna saldýrmý
e tabii ki aðýr bir yenilgiye uðramýþtý. Bu saldýrýda sözü
geçen adamlardan birden fazlasýnýn oðullarý ölmüþtü ve bu da meselenin hasýr
altý olmasýný engelledi.
Olayýn merkezinde kral vardý. Artýk iki yüzyýllýk bir geçmiþe sahip olanAmerikan tarihi bu
anlý bir köþeye yerleþtirdi. Sonuçta, özgürlük için
savaþýlýrken ve bu on binlerce yaþama mal olurken birileri de olanlardan sorumlu
tutulur. III. George da bu talihsiz adamdý iþte. Aslýnda George o kadar da kötübir adam deð
ldi.
Tabii ki hatalarý olmuþtu. Biyokimyasal dengesizlik sonucu delirmiþti ama bu,
daha sonra baþýna gelen bir þeydi. 18. yüzyýldaki Hanover krallarýnýn çoðu gibiöyle büyük b
. George'un ailesinin genleri zeka konusunda
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 39 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
kaliteden uzaktý. Ama yine de kendini iþini yapmaya adadý, bilim ve sanata
destek verdi. Dahasý, kendi çaðdaþlarýnýn tersine, iyi bir aile babasýydý.
Boston civarýndaki savaþlarda verilen kayýplarý öðrendiðinde þoka uðradý, üzüldü
ve kýzdý. George detaylara önem veren bir adamdý. Gelen raporlara uzun uzunbakar, onlarý o
kurdu. Kolonilerdeki durumu öðrenebileceði tek yol da buraporlardý. Raporlar kraliyet yöne
ticilerinden, hükümetteki adamlardan veordudaki subaylardan geliyordu. Aslýnda bu, Geo
rge'a bir uyarý olmalýydý, çünkü
söz konusu makamlarýn hepsi en çok parayý verene satýlmýþtý. Birileri krala
Amerika'ya bir komite göndermesini ya da kendisinin gitmesini ve durumu
yerinde incelemesini tavsiye etmiþ olsaydý, bu kriz kolayca atlatýlýrdý.
Ortalýkta devam eden bir oyun daha vardý. George'un soyu aslýnda Ýngiliz deðildi,
yüzyýlýn baþýnda bir dizi karýþýk olaydan ve alýnan karardan sonra William ve
Mary ölmüþ, sonra Ýngilizler kendilerini kralsýz kalmýþ bir þekilde bulmuþlardý.
Kendi kraliyet ailelerinden gelen birine güvenememiþ ve Alman eyaletiHannover'in han
edanýný davet etmiþlerdi. Onlardan gelip yönetime geçmeleri
istendi, çünkü baþka biri üzerinde karar birliðine varamamýþlardý.
George'un büyük babasý Hannover'li ilk Ýngiliz kralýydý ve Ýngilizce bilebilmiyordu. Böylec
yüzyýl boyunca Almanlar Ýngiliz tahtýnda oturmuþ oldu
ve sarayda kraliyet ailesine pek sýcak bakýlmadý. O sýralarda Fransa'da XVI.
Louis istediði gibi at koþturuyordu, Prusya kralý Frederick ayaklanan silahlý
köylülerin vurulmasýný emretti. Rusya'da Katerina sürekli isyanlarla uðraþýp onbinlerce kiþ
rdu. Avusturya'nýn baþýndaki kültür düzeyi yüksekHabsburglar bile parlamentoyla para konusu
anlaþamayacaklarýný ya da
asilerin lideriyle bir masada oturup karþýlýklý çay içerek anlaþmayaçalýþacaklarýný hayal e
Bu yüzden George'a yaptýklarý iyi bir fikir gibi görünmüþtü. Bunlar kraliyetsömürgeleriydi
kralýn tayin ettiði adamlar vardý. Tahtý, yýllar önce
ortaya çýkmýþ karýþýk bir durumla kazanýlmýþ bir kral asla güçsüz
görünmemeliydi. Krallýðý sýrasýnda en zengin sömürgelerin kaybedildiðini
söyleyemezdi. Ayrýca ihanette bulunanlarla açýkça uðraþýp güçsüz de
görünemezdi. Artýk sorun ilk hareketi kimin yapacaðýna gelmiþti. George bir kral
gibi düþünüyordu ve ilk saldýranýn sömürgeciler olmasýný bekliyordu.
Kýta Kongresi tarafýndan anlaþma için baþlatýlan giriþimler duymazdan gelindi.
Franklin ve öteki delegeler sarayýn kapýsýnýn önünden bile geçemedi. Oysa kiBen o sýrada ul
asý üne sahip önemli bir adamdý. Saygýdeðer bir bilim
insaný, yazar ve sosyal yorumcuydu. Windsor'dan gelen haber Boston'un dýþýnda
silahlý bir kalabalýk beklerken hiçbir anlaþma yapýlamayacaðýydý.
Önce bu kalabalýk daðýlacaktý, bölgede Ýngiliz topraklarýnýn güvenliði
saðlanacaktý. Ancak bu þartlar yerine gelirse görüþmeler baþlayabilirdi. Ýnsan
gözünde rahatlýkla canlandýrabiliyor: George'un dalkavuklarý bu fikri dinlerken
onaylayarak baþlarýný sallýyor ve bunun tüm dünyaya ve parlamentoya kimin
daha sýký olduðunu göstereceðini düþünüyorlar.
Ama bu fikir pek iþe yaramadý. Concord Road boyunca devam eden saldýrýlar ve
özellikle Breed's Hill'deki çatýþmalar durumu daha da zorlaþtýrdý. Zor durumda
kaldýklarýnda Ýngiliz birliklerinin gelip yardým edeceðinden þüphe duymaya
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 40 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
baþlayan sömürge liderleri artmýþtý. Görüþmelerin yapýlamamasýyla her þey daha
hýzlý ilerlemeye baþlamýþtý.
Boston'daki Ýngiliz güçlerinin savaþý dýþarý taþmýþtý. Washington, Henry Cox
adýndaki bir kitapçýyý Ticondaroga kalesinden aðýr silahlarý alýp Massachusetts'e
götürmesi için görevlendirdi. Bu aðýr silahlar Kolonicilerin Ýngilizleri þehir dýþýna
sürmeleri için kullanýlacaktý.
Gönderdiði sert mesajýn iþe yarayacaðýný sanan George gördüðü tepki karþýsýnda
þoka uðramýþtý. Ordusuna ihtiyacý olacaðýný hiç düþünmemiþti ve Kolonicilerin
tepkisi durumunu kötüleþtirdi. Ýç Savaþ'tan bu yana hem Britanya'daki, hem de
Amerika'daki Ýngilizlerde yersiz olmayan bir asker korkusu vardý. Yeni birliklere
gerek vardý ancak Ýngiltere'de kalan az bir güç dýþýnda tüm ordu deniz aþýrý
yerlerdeydi. Buralarda politik bir tehdit yoktu.
Koloniciler geri çekilmeyi reddettiðinde George'un askeri danýþmanlarý isyaný
durdurmak için en az elli bin asker gerekeceðini söylediler. Bu aptalca bir askeritahm
indi. Ýngiltere'den yola çýkacak en az on beþ-yirmi birlik anlamýna gelirdi.
Bu tür bir hareket zaten, ne yapýlacaðý konusunda görüþ ayrýlýðýnda olan
Parlamentonun onayýný gerektirirdi. Ayrýca on binlerce genci askere almak
demekti. Bir de, bu askerler vahþi topraklar denebilecek Amerika'ya gitmek
isteyecekler miydi, bakalým?
Ýngiltere'ye bir fatura çýkartmadan nereden adam bulunabilirdi? Tabii ki
Almanya! George'un Almanya'daki kuzenleriyle çok sýký baðlarý vardý. Bu,
Almanya'nýn birleþmesinden çok önceydi ve Prusya ve Bavyera dýþýndaki
bölgelerin büyük kýsmý düzinelerce küçük krallýða bölünmüþtü. Ve bu
krallýklarýn birkaç birlikten oluþan ordularý mutlaka bulunurdu. Bu küçük
ordular Prusyalý Frederick'in modelini uyguluyordu. Ýyi eðitimli, yüksekdisiplinli ancak
küçük krallýklar için pahalýya mal olan ordulardý. George'unkafasýndaki çözüm basitti. Alm
iralamak.
Harika bir çözüm! Ýngiltere'de yeni ordular oluþturma derdi olmayacaktý, bu
birlikler zaten iyi eðitimliydi ve Kolonicilere ciddi olduðunu gösterecekti. Almanpren
sler için de bu kusursuz bir fikirdi. Sadece ordularýnýn masraflarý
karþýlanmakla kalmayacak, üzerine para bile kalacaktý. Sað kalýp geri dönenlerise savaþ tec
e sahip yüksek deneyimli askerler olacaktý. Bu, bir nesil
önceki Yedi Yýl Savaþlarý'ndan beri mümkün olmayan karlý bir iþti.
Anlaþma yapýldý ve yirmi binden fazla Alman askeri hazýrlandý. Askerleri deniz
aþýrý bir seyahate hazýrlamak, giydirmek, gerekli lojistik desteði toparlamakaylar sürecekt
. O zamana kadar yapýlmýþ en büyük okyanus aþýrý seyahatolacaktý.
1776 baharýnýn baþlarýnda kolonilerde bir haber duyuldu. Kral anlaþma için
görüþmeleri reddetmiþ ve aralarýnda yabancý paralý askerler de olan büyük birorduyu Amerika
riyordu. Kral aile içi kavgaya yabancýlarý karýþtýrmaya
nasýl cesaret edebilirdi? Koloniciler hala kendilerini Ýngiliz gibi görüyordu.
Aslýnda büyük çoðunluk sadýk birer Ýngilizdi. Ama iþe bakýn ki, Kral Ýngilizleribastýrmak v
nlarý kabul ettirmek için yabancý askerler
gönderiyordu. Haziran 1775 ve Temmuz 1776 arasýnda alman birçok karar
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 41 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
olmuþtu, ancak bu seferki, Krala yakýn olan ve barýþçý bir çözümü tercih eden
ýlýmlýlarý bile çileden çýkarttý ve olaylar tam bir isyana dönüþtü. Oturup olaylarý
izleyen Amerikalýlar da radikalleþip ellerine silahlarýný almýþtý. Ýlk baþlarda
Krala son derece sadýk olanlar bile taraf deðiþtirmiþti. Hangi kral kendi halkýný
öldürmek için yabancýlarý üzerine salardý?
Beklenen Almanlar sonraki ay New York'ta karaya çýktý. Hesseliler denilen yirmibin ask
erden ilk gelenler bunlardý. Alman askerler Hesse eyaletinden geldikleriiçin bu adý al
mýþlardý. 1778'de Fransa Amerikalýlarýn tarafýndaydý. Fransýz ve
Alman birlikleri zaman zaman çatýþmýþtý. Alman birlikleri için savaþmak bir iþti
ve sivil halkla karþýlaþtýklarýnda sýký bir disiplin içerisinde davranýyorlardý. Ama
yine de varlýklarý isyancýlarý ateþlemeye yetiyordu.
Özgürlük Bildirgesi dikkatle okunduðunda Krala karþý sitemlerden birinin
yabancý paralý askerleri kullanmasý olduðu görülür. Bu askerlerin yarýsýndan azý
Almanya'ya geri dönebilecekti. Binlercesi hastalýktan, savaþta ya da
hapishanelerde ölecekti. Bazýlarý da isyancýlara katýlacaktý. Sonuçta askeri
açýdan hiçbir fark yoktu. Politik açýdan bakýldýðýnda ise George'un dahiyanefikrinin Amerik
unun doðuþunda ne kadar etkili olduðu görülebilir.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 42 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
SAVAÞ KAÐIT ÜZERÝNDE KAZANILMAZ
Howe ve 1777 Saldýrýsý
1777, ABD
Popüler kültür William Bligh'ý mürettebatýna iþkence eden, gaddar ve sadist birkaptan olara
terir. Komuta ettiði ikinci geminin mürettebatýnýn da isyanetmesi, New South Wales kolon
isinin baþýndayken de bir isyan çýkmasý, kaptanla
ilgili bu inancý daha da güçlendirmiþtir. Kaptan Cook'un keþif gezilerine olankatkýlarý, Bo
y'yle yaptýðý 3.600 millik seyahat ve Fiji adalarýnýn keþfi gibibaþarýlarý da göz ardý edil
Kaptan William Bligh, Bounty'nin Ýngiltere'den Tahiti'ye yaptýðý yolculuklasonsuza dek h
atýrlanacaktýr. Bu yolculuðun amacý, kolonilerdeki köle sahiplerine
zenci kölelerin yemeleri için ucuz ve besleyici ekmek yapmakta kullanýlmak
üzere bitki tohumlarý götürmekti. Saðlýk koþullarýnýn kötülüðü, aðýr disiplin ve
mantýksýz çalýþma saatleri mürettebatýn Fletcher Christian liderliðinde
ayaklanmasýna neden olmuþtur. Eðer hakkýnda söylenenlere inanýlýrsa Bligh içinhak ettiðini
denilebilir.
Gerçeklere daha yakýndan bakýlacak olursa, bunun pek de doðru olmadýðý
görülecektir.
Majestelerinin gemilerinde yaþam 18. yüzyýlda çocuk oyuncaðý deðildir. Yeterli
gýda olmamasý normal, hastalýklar yaygýndý. Sýký disiplin her gemide vardý ve
cezalarýn sertliði üç aþamalýydý: Bir düzine kýrbaç, elli kýrbaç ve iki yüz kýrbaç.
Üçüncüsü ölümcül bir cezaydý. Gemide kadýn olmamasý, tehlikeli sular, acemi
denizciler iþi zorlaþtýrýyordu. Bu þartlarda tabii ki sert disiplin kurallarý
uygulanacaktý.
Bounty'nin yolculuðu aslýnda sýra dýþýydý, çünkü hemen hiç ciddi bir sorun
görünmüyordu. Kayýtlara göre tek bir hastalýk vakasý bile görülmemiþti. Kabul
edilmeli ki, Bligh zamanýnýn en iyi kaptanlarýndan biriydi. Denizdeki koþullar ne
olursa olsun, mürettebatýný hayatta tutabilecek yeteneðe sahipti. Kýrbaçlama
olaylarýna gelince, o zamanlar bu yöntem hemen hemen her gemide kullanýlýrdý.
Kayýtlara göre Tahiti'den ayrýlana dek gemide bir sorun görülmemiþti.
Bligh böyle bir yolculuðun normal yolculuklardan daha stresli olduðunu
biliyordu. Kaptan Cook ile çýktýðý seferlerden deneyimliydi. Bu zorlu seferde isetayfalarýn
pek üzerine gitmemeye karar verdi. Ancak güvenlik ve görevin
baþarýlmasýnýn tehlikeye girdiði durumlarda sertleþebilirdi. Bligh bir kaptan ve
mürettebatý arasýndaki sosyal uzaklýðý da aþmýþtý. Gemi yönetiminde olmayanmürettebat da za
tanla yemeðe davet edilirdi. Gemi
mürettebatýnda bir muhasebeci olmadýðýndan kaptan bu iþi de yapardý ve
istediklerine fazladan para verirdi. Nihayet geminin Tahiti'de geçirdiði beþ aysona er
miþti. Beþ ay bir gemi için uzun bir süreydi ancak Bligh mürettebatýn
sakinleþebilmesi için süreyi uzun tutmuþtu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 50 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Bu faktörlerin tümü bir araya geldiðinde Bligh'in gemi yönetimi iþini çok gevþek
tuttuðunu söylemek bile mümkün. Kaptanýn bu yumuþaklýðý, her zaman sert
muamele görmeye alýþýk ve bu beklenti içinde olan gemicilerin ona karþý
saygýsýnýn azalmasýna neden oldu. Böyle bir adamýn kaptanlýk görevlerini yerinegetirip geti
ceðinden bile þüphe duyulmaya baþlandý. Tahiti'ye kadarmürettebat çok iyi bir iþ çýkarmýþtý
sanki cennetteydiler.
Yolculuðun devam eden ayaðýnda mürettebat, kolay bir yolculuk ve uzun bir
tatilden sonra fazla rahatlamýþtý. Taþýdýklarý yük yüzünden kendilerine kalacakyer azalmýþ
r, biraz da þýmarýklýk nedeniyle isyan etti. Liderler,
daha önce kýrbaçlananlarla kaptana ve gemiye borçlanmýþ olanlardý.
Bligh'ýn iyi bir adam olmasý ve adamlarýný gözetmesi geri tepti ve ayaklanmaya
neden oldu. Daha sonra resmi bir araþtýrma yapýldý ve Bligh'ýn ayaklanmada
hiçbir suçu olmadýðýna karar verildi. Ancak adamlarýný aþaðýlayýcý sözler ettiði
kabul edildi.
Bligh adamlarýný gözetmeyip alýþtýklarý gibi davransaydý, gemisinin kontrolünükaybetmez ve
a tamamlardý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 51 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÝNGÝLTERE ÝYÝ SIYIRDI
Fulton ve Napolyon
1800, Fransa
Missouri Anlaþmasý, bir köle eyaleti olarak kabul edilmek üzere Missouri'ninbaþvurmasýyla o
taya çýkan politik fikir ayrýlýklarýný gidermek için Kongre'nin
uðraþtýðý bir giriþimdi. Kongre'nin önemli adamlarý kölelik sorununun Birleþik
Devletleri en baþtan ayýrmasýna izin vermek istemiyordu.
Bu anlaþmanýn birkaç sonucu oldu; Missouri'ye istediði verildi ve baþvurusu
kabul edildi. Maine içiþlerini istediði gibi düzenleyebilecek özgür bir eyaletolarak kabul
dildi. Birleþik Devletler'de özgür eyaletler ve köle eyaletleri
arasýnda ise dengeyi saðlayacak bir takým kurallar getirildi. Ancak Dred Scottgibi bir
inin ortaya çýkacaðýný hiç düþünmemiþlerdi.
Scott, John Emerson adýnda bir ordu cerrahýnýn kölesiydi. Emerson görevidolayýsýyla Missour
eki evinden ayrýlýp birkaç yýllýðýna Illionis ve
Minnessota'da çalýþmaya giderken yanýnda kölesi de vardý.
Emerson 1846'da öldükten sonra Scott'ýn muhtemelen kölelik karþýtý olan beyaz
arkadaþlarý ona Emerson'dan özgürlüðünü istemek için mahkemeye baþvurmasý
yolunda akýl verdi. Çünkü Emerson kölesiyle beraber özgür eyaletlerde
yaþýyordu. Scott bu tavsiyeyi deðerlendirdi ancak ilk baþta davayý kaybetti.
Fakat 1850'de Saint Louis'deki temyiz mahkemesinde davayý kazandý. Ancak
karar tekrar temyiz edildi ve 1852'de Scott köleliðe geri döndü.
Þunu belirtmekte yarar var: Artýk önemli olan Scott'ýn özgürlüðü deðildi, çünkü
John Sanford adýnda bir kölelik karþýtý, onu Emerson'dan satýn almýþtý ve Scott
için baþka planlarý vardý. Sanford bu davayý bir emsal oluþturmasý için
kullanmak istiyordu. Kendisi özgür bir eyalet olan New York'ta yaþýyordu ve butür davalar
orada federal devleti ilgilendiriyordu. Yani Yüksek Mahkemeye
kadar gidebilecek bir davaydý bu. Artýk Scott'ýn davasý tüm Amerika'yý savaþýn
eþiðine getirecek kadar önemli politik bir olay haline gelmiþti.
Kölelik karþýtlarýnýn amacý, kölelerin özgürlüklerini kazanmayý daha kolay hale
getirerek köle sahiplerini ortadan kaldýrmaktý. Yüksek Mahkeme'nin köleliði
anayasaya tamamen aykýrý bulmasýný umuyorlardý.
Köle sahipleri de planlarýný yapmýþtý. Bir kölenin kiþinin malý olup olmadýðý
meselesini bir kenara býrakýp bu davanýn tamamen Missouri eyaletiniilgilendirdiðini savu
nuyorlardý. Missouri mahkemesi zaten Scott'ýn aleyhine birkarar çýkarmýþtý. Bu davanýn herh
bir yerde tekrarý ise Missouri eyaletinin
haklarýný ihlal etmek anlamýna gelecekti.
Bazý kölelik karþýtý gruplar (Ohio'dan John McLean, Massachusetts'den
Benjamin R. Curtis) davanýn federal mahkemede görülmesi için baský yaptýlar.
Ýddialarý Scott'ýn Missouri Anlaþmasý'na göre serbest býrakýlmasý gerektiðiydi.
Bu anlaþmaya göre federal mahkeme eyalet mahkemelerinden üstündü. Dava,
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 54 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
kölelik karþýtlarýnýn istediði gibi federal mahkemede görüldü ama pek hoþlarýna
gitmeyecek bir karar alýndý.
Ýkiye karþý yedi oyla mahkeme Scott'ýn aleyhine karar verdi.
Mahkeme ayrýca, köle ya da özgür, hiçbir zencinin Amerikan vatandaþý olmadýðý
yargýsýna vardý. Sonuç olarak davalarýnýn federal mahkemede görülmesimümkün deðildi. Dahasý
gre'nin herhangi bir bölgede köleliði
yasaklama yetkisine sahip olmamasý gerektiðine karar verdi. Çünkü anayasa
halkýn özgürlüðünü, malýný korumak için yapýlmýþtý ve köleler de tabii ki maldý.
Bu, Birleþik Devletler'in kölelikle ilgili aldýðý olumlu kararlarýn tam tersine bir
tutumdu.
Kölelik karþýtlarý, kaþ yapalým derken göz çýkartmýþtý.
Köle sahipleri bu davada zafer kazanmýþ olsalar da uzun vadede zararlý çýktýlar.
Mahkemenin kararý Demokratik Parti'yi ve köleliðe karþý oy veren
Cumhuriyetçileri tam olarak ayýrmýþtý ve bu konudaki fikirler halkýn gözündetam olarak otur
elki de bu yüzden 1860'da seçimlerde kölelik karþýtý
Cumhuriyetçi Abraham Lincoln baþkan olarak seçilmiþti. Bu seçim birçok tarihçi
tarafýndan Ýç Savaþ'ýn nedeni olarak kabul edilir.
Sonunda Dred Scott davasý esas hedefine ulaþamadý. Kölelik karþýtlarý köle
haklarýyla ilgili önemli bir davayý kaybetmiþ oldular ve hatta giriþtikleri politik
savaþta bir adým gerilediler. Kölelik yanlýlarýnýn zaferi ise kýsa süre sonra
kaybedecekleri bir savaþa neden olabilecek sahte bir zaferdi. Bu iþten tek karlý
çýkan Scott'tý. Yüksek Mahkeme'nin kararýndan sonra Scott'ýn sahibi ona söz
verdiði gibi özgürlüðünü baðýþladý.
Artýk altmýþ küsur yaþýna gelmiþ olan Dred Scott ise sonraki yýl öldü.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 55 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÝÇ SAVAÞTA YERLÝ MALI SÝLAH TAKINTISI
Albay Ripley ve Ýngiliz Tüfekleri
1860, ABD
West Point'ten 1813'de mezun olan Albay James Ripley belki de dört yýl süren
kanlý Amerikan iç savaþýnýn çýkmasýndan sorumlu kiþilerin baþýnda geliyor.
Aslýnda bu anlaþmazlýk birkaç ay içinde halledilebilirdi. 1861'de Birleþik
Devletler ordusunun Savaþ Gereçleri Bölümünün baþýna getirildiðinde altmýþ
yedi yaþýnda olan Ripley ordunun silahlarýný güçlendirmek için teklif edilen hertürlü buluþ
ordu.
Ripley, özellikle piyade için gerekli ateþli silahlarýn alýnmamasý için her türlü
bürokratik yolu deneyen adam olarak da tarihe geçmiþtir. Aralýksýz atýþ saðlayanSpencer tüf
in askerlerin çok fazla cephane harcamasýna neden olacaðýný
ve bunun da orduya pahalýya mal olacaðýný öne sürmüþtür.
En büyük aptallýðýysa yaptýðý bir þey deðil, yapmadýðý bir þey nedeniyledir ve iki
tarafýn da on binlerce asker kaybetmesine yol açmýþtýr.
Hikayemiz 1852'de Ýngiltere'nin modern dünyanýn ilk fuarýný Kristal Saray'dadüzenlemesiyle
aþlýyor. Fuarda, Amerikan standý açýldýðýnda sadece mekanik
parçalar olan kutular ortaya çýktý. Ýzleyicilerin arasýndan gönüllüler alýndý ve
birazcýk yardýmla birkaç dakika içinde bu parçalarý bir Colt tabancayadönüþtürdüler. Bu sil
bir isabet oranýna sahipti ve çok kolay biraraya getirilebiliyordu. Bu gösteri öylesine
yeni bir þeydi ki, Ýngiliz Parlamentosubu yeni teknolojiyi keþfetmek üzere bir komisyon
oluþturup Amerika'ya gönderdi.
Komisyonun ilk duraðý Springfield cephaneliðiydi. O sýrada burada 1855 model
Springfield 58 tüfeklerinin seri üretimine geçilmiþti. Bu yüksek isabet oranýna
hayran kalan Ýngiliz hükümeti tüm fabrikayý satýn aldý. Üç yýl içinde de Ýngilizlerkendi Sp
lerini üretmeye baþladýlar. 577 kalibre Enfield... Bu model
Amerikalýlarýn Springfiel'ine çok benziyordu. Sadece kabzasýnda ve kalibresinde
ufak farklýlýklar vardý.
Amerika'da düþmanlýklarýn artmasý federal hükümeti hazýrlýksýz yakaladý.
Ancak daha sonra ortaya atýlan bazý iddialara göre Buchanan'ýn emrindeki Savaþ
Bakaný Jefferson Davis, hala görevdeyken alýnan önemli kararlarý sabote etmiþti.
Ordunun yirmi binden az askeri vardý. Dahasý, sahip olmalarý gereken modernsilahlar da
yoktu. 1855 model Springfield tüfekleri sadece yirmi otuz bin kadardý
ve çoðu da güneydeki cephaneliklerdeydi.
Konfederasyonun Sumter Kalesine ateþ açmasýndan üç gün sonra Lincoln yetmiþ
beþ bin gönüllüye çaðrýda bulundu. Yaz sonunda ise yarým milyon adama daha
savaþ çaðrýsýnda bulunuldu. Birlik'in sorunu gönüllüler bulmak deðil onlara
silah verebilmekti. Aslýnda gönüllülerin birçoðu geri çevriliyordu. AlbayRipley'nin masasýn
en sorun buydu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 56 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Öncelikle Ripley o an sahip olunan silahlarla ilgili bir sorun olmadýðýný söyledi.
Bu silahlar 1812'de yapýlan savaþlarda güzel güzel çalýþmýþtý. Ancak herkes ateþ
mekanizmalý silahlar konusunda ýsrarlýysa aralýksýz atýþ yapan silahlar
alýnabilirdi. Ancak burada bir sorun vardý; Springfield silah fabrikasýnýn ve öteki
silah üreticilerinin bu kadar silahý yapmasý en az bir yýl alýrdý. Zaten silah alýmý
için özel sektöre baþvurmaktan bahsedilemezdi bile.
Bu ikilem karþýsýnda Ripley'nin emrindeki bir personel müdürü krize basit bir
çözüm önerdi: Ýngiltere'ye gidip, gerekli silahlarý Enfield'dan satýn almak.
Ýngilizler bu silahlar için maliyetine fiyat veriyordu, çünkü kendileri daha ileri
bir teknolojiye geçiþin hazýrlýklarý içindeydiler. Sonuç olarak Birlik ordusu birkaç
ay içinde silahlanabilirdi.
Albay James Ripley bu fikri duyunca çýlgýna döndü. Bir zamanlar Ýngilizlerekarþý savaþmýþtý
mak için tutup onlara koþmasý düþünülemezdi
bile. Dahasý, Ripley savaþýn yaz sonuna kadar biteceðinden emindi ve birkaç yüzbin silah sa
almak boþa gidecek paralar demekti. Silahlar ulaþtýðýnda belki de
ordular çoktan daðýlýyor olacaktý. Sonunda þöyle bir fikirle geldi; bu bir Amerikan
savaþýydý ve Amerikan mallarýyla yapýlmalýydý. Bundan baþkasý hiç de
vatanseverce bir davranýþ olmazdý.
Personel müdürü bu fikri geri çekti, bir daha düþündü ve bu yaþlý adamýn kalbini
kazanacaðýný umduðu yeni bir fikirle geri geldi. Ýstihbarat birimlerinden alýnan
bilgiye göre Konfederasyoncular çoktan Ýngiltere'ye gitmiþ ve tüm Enfield
silahlarýný satýn alýp daha da yenilerini imal ettirmek üzere anlaþýyorlardý.
Ripley yine çýldýrdý ancak bu kez paniðe kapýlmadý. Eðer Konfederasyon Ýngilizsilahlarýný s
tiyorsa bu onlarýn bileceði iþti, Ripley'yi hiç
ilgilendirmezdi. Tekrar, silahlar gelene kadar savaþýn biteceðini ve Amerikan
askerlerinin Amerikan silahlarýyla savaþacaðýný yineledi. Personel müdürüýsrarla karþý çýkt
n Konfederasyonun o silahlarý almasýna
engel olmasý gerektiðini savundu. Eðer Ripley o silahlarý kullanmak istemiyorsabile ötekil
erin almamasý için satýn alýnýp okyanusa atýlabilirdi.
Personel müdürü Ripley'in huzurundan kovuldu ve bir daha bu konuyu gündemegetirmemesi is
tendi.
Üç ay sonra Manassas'ta otuz beþ binin üzerinde Birlik askeri savaþa girdi.
Çoðunluðunda eski püskü silahlar vardý. Son saldýrýyý Henry Tepesinden yaptýlar
ve Konfederasyon direniþini kýrdýlar. Bu son kahramanca atak Stonewall
Jackson'ýn adamlarýnýn yepyeni Enfield tüfekleriyle açtýðý yaylým ateþiyle sonbuldu. Bu sil
li metre öteden bir insaný vurabiliyordu. Yüz
metreden daha yakýndan ateþlendiðinde ise mutlaka öldürücü oluyordu. Bu
mesafeden Birlik askerlerinin eski tüfekleri bir iþe yaramazdý.
Sonunda Ripley yönetimden gelen baskýlara dayanamadý ve Enfield tüfekleri
sipariþ etmeye baþladý. Ancak artýk çok geçti. Ýlk stoklar Güney'e gitmiþti.
Savaþýn en ironik yanlarýndan biri Ýngilizlerin hem güneylilere, hem de
kuzeylilere Enfield tüfeklerini satmaya devam etmiþ olmasýdýr. Ripley umutsuzbir þekilde yü
Prusyalýlara döndü.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 57 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Prusyalýlar çoktan üstten doldurmalý silah teknolojisine geçmiþlerdi ve eski
önden doldurmalý silahlarý satmak için can atýyorlardý. Onlardan baþka
Belçikalýlardan da bir miktar silah alýndý. Ancak bu tüfekler arkasýnda olanlar
için önünde olanlardan çok daha tehlikeliydi. Birlik askerlerinin çoðu
bürokrasiyi bir yana býrakýp soðuk bir mantýkla savaþ alanýnda hayatlarýnýn
buna baðlý olduðunu düþünerek, kendi paralarýyla Sharps ve Burnside gibi daha
ileri teknoloji ürünü ve Ripley'i isyan ettirecek kadar pahalý mermileri olan
silahlarý satýn aldýlar.
Amerikan Ýç Savaþý'nýn en büyük mitlerinden biri savaþ boyunca Konfederasyon
ordularýnýn yetersiz bir donanýmla savaþmýþ olduðudur. Bu, Albay Ripley
sayesinde, savaþýn ilk yýllarý için kesinlikle doðru deðildi. 1862 yazýna kadar
Birlik askerleri, özellikle batýdaki operasyonlarda eski tüfeklerle savaþmýþtý.
Konfederasyon birliklerinde ise Enfieldler vardý. Enfieldler olmadan Güneykesimi 186
1 ve 1862'deki savaþlarda yýkýlabilirdi. Konfederasyon ordusu üsttendoldurmalý silahlarla
donanmýþ bir Birlik ordusuyla karþýlaþsaydý ve bir de
Enfieldleri olmasaydý Güney'in asla Ýkinci Manassas, Antietam, Gettysburg gibi
zaferleri olamazdý.
Ripley'nin ordusu ilk savaþlarýndan çoðunu kaybetti. Kendilerinde de olabileceksilahlarl
a etkisiz hale getirildiler. Ripley deðiþime karþý savaþtý ve bu yüzdenaralýksýz atýþ yapan
lýnmasý gecikti. Bu karar daha erken alýnsaydý iç
savaþ çok daha kýsa sürebilirdi. Ripley, 1863'de ordudan atýldý. Daha sonra
hatasý için özür diledi mi, dilemedi mi bilinmiyor...
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 58 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÝMPARATOR OLACAK ADAM ALMAN OLMASINDAN BELLÝDÝR
Maximillian Olayý
1864, Mexico
Rusya'daki Bolþevik devrimi herkesi þaþýrtmýþtý. Fransa, Ýngiltere ve ABD, Leninve Bolþevik
us hükümetinin baþýna dert olacaðýný tahmin ediyorlardý. Mart
ayýnda Çarý tahttan indiren Kerensky hükümetini devamlý uyarýyorlar, Lenin'inbulunup öldürü
en iyisi olacaðýný tekrarlýyorlardý. Ama asla Lenin'in
devrim yapýp Petrograd ve Moskova'yý ele geçireceðini düþünmüyorlardý.
Müttefiklere gelince, bu tam bir felaketti. Rusya, dört yýl boyunca milyonlarcaAlman,
Avusturyalý ve Türk askeri yutan bir cephe oldu. Çarý desteklemek için
Murmansk üzerinden, Pasifik yoluyla Sibirya'nýn doðu kýyýlarýna gemiler ulaþtý.
Çar düþtükten sonra Kerensky'ye savaþta kalmasý için daha fazla destek vaat
edildi ve 1917 yazýnda üç büyük Müttefik devlet silah ve cephaneyle beraber
asker de gönderdi. Lenin baþa geçtiðinde tüm Müttefik güçlerin derhal Rus
topraklarýndan çýkmalarýný istedi. Böylece yeni bir savaþ baþladý.
Batý ve Sovyetler Birliði arasýndaki iliþkinin 1917-22 yýllarý arsýnda nasýl olduðu
pek az bilinir. Aslýnda bu, Müttefiklerin kaybettiði bir savaþtýr.
Ýngiltere ve Fransa batýda çok daha büyük bir savaþýn için deyken Rusya'yla bir
savaþa giriþmeleri çeliþkili bir durumdur. En basit açýklama ise, Rusya'ya zatenyüzlerce mi
n dolarlýk askeri malzeme ve asker gönderilmiþken bunlarýn
deðerlendirilmek istenmesi olabilir. Aslýnda hazýr Rusya savaþtan çekilmiþken o
malzeme Batý cephesine gönderilmeliydi. Bazý Çar yanlýlarý, Kerensky yanlýlarý,
savaþ uzmanlarý ve milliyetçi gruplar Lenin'e karþý çýktýlar, hepsi de tasfiye
edildiler.
Churchill'e göre, eðer önlem alýnmazsa Bolþevikler tüm dünyaya yayýlabilirdi.
Böylece Batýlý Müttefikler harekete geçti. Harekete geçmek iyi bir fikir gibi
görünüyordu ama plansýz bir þekilde ve sorumluluk alma konusunda pek hevesduyulmadan iþe gi
iþilmiþti. Ancak Lenin'in iþini bitirme giriþimi baþarýsýz oldu.
On binlerce Ýngiliz, Fransýz ve Amerikan askeri Ortadoðu ve Pasifik yoluylaMurmansk'a
geldi. Ancak hiçbirinin malzemeye göz kulak olmak dýþýnda belli bir
görevi yoktu. Bu arada Kýzýl Ordu'nun baþýndaki Troçki cepheden cepheyekoþuyor, baþarýlý sa
u. Bir yandan Moskova'yý almaya çalýþýrken
bir yandan da Urallar'da operasyonlar yapýyordu. Ukrayna'daki Alman güçlerineve Batý Ýttif
akýna karþý isyanlar örgütlüyordu.
1918 Kasýmýnda ateþkes imzalanmasýndan sonra Rusya'da asker tutmakanlamsýz bir hale gelmiþt
. Almanya kaybetmiþ ve antlaþmaya göre askerlerini
sýnýrlarýnýn gerisine çekmek zorunda kalmýþtý. Bu, Ukrayna'dan da çekilmesi
anlamýna geliyordu. Churchill o sýrada artýk Ýngiltere yönetiminde deðildi ve
batýda savaþýn sona ermesi üzerine Baltýk Denizi ve Karadeniz üzerinden
Rusya'ya asker gönderilmesi konuþuluyordu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 90 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Belli bir plan olmaksýzýn Rusya'yý Kýzýl ve Beyaz hükümet olarak bölmeyeçalýþmak pek iþe ya
nin'e kuþaklar boyu etkisini gösterecekBatý karþýtý bir propaganda yapmak için malzeme verd
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 91 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
REILLY "GÜVEN"Ý BOÞA ÇIKARIR
Sahte Karþý-Devrimciler Açýða Çýkýyor
1926, Moskova
1917'deki baþarýlý Bolþevik devriminden sonra yeni Sovyet yönetimlerirejimlerini yýkmak ist
yen Batýlý güçlere karþý uyanýk olmak zorundaydý.
Felix Dzerhinsky, adý Rusya Olaðanüstü Devrim ve Sabotaj Karþýtý Savaþým
Komisyonu olan ve amacý adýndan açýkça anlaþýlan kurumun baþýna getirildi.
Kurumun adý kýsaca "Çeka" diye okunuyordu ve KGB'nin öncüsüydü.
Dzerhinsky Rus devleti için düþmanlarý izlemenin en iyi yolunun aralarýna ajansokmak olduðu
u düþünüyordu. Ýstihbaratla ilgili çalýþmalarýný bir adým daha
ileriye götürdü ve hedefi Sovyet rejimini yýkmak olan sahte bir grup organize
etti. Böyle bir grup Rusya içinde ya da dýþýnda rejime karþý mücadele edenlerin
ilgisini çekecekti ve böylece Çeka onlarý tanýmýþ olacaktý. Bu grubun adý
"Güven"di.
"Güven", komünistleri düþürüp Beyaz Ruslarý baþa getirmek isteyen Sovyetgöçmenlerinden oluþ
rinin çoðu Romanoflar zamanýný özleyen ve
Sovyetler Birliði içinde çalýþan gruplara para yardýmý yapmak isteyen, ancak buiþten hiç an
zenginlerdi. Ayrýca "Güven" grubunun önemli bir gelir
kaynaðý da Amerikan ve Ýngiliz hükümetleriydi.
Bu paravan kurumu kullanarak Dzerzhinsky, Sovyetler Birliðine karþý dýþarýda
yapýlan propagandayý kontrol edebiliyor ve kimin dost, kimin düþman olduðunu
öðreniyordu.
"Güven" Sovyet istihbarat servisinin bir baþyapýtýydý. Ancak Stalin'in verdiði
emirlerle yapýlanlar bu grubun gerçekte kimlerin elinde olduðunu ortaya çýkardý.
Sidney Reilly, Çeka kurulmadan önce bile komünist Rusya için bir dikenolmuþtu. Ýrlandalý bi
aptan ve bir Rus annenin oðlu olan Reilly Ýngiltere'nin ilk
serbest çalýþan ajanlarýndandý. Birinci Dünya Savaþý'ndan önceki birçok
hizmetine ek olarak Rus Devrimi sýrasýnda Letonya ve Litvanya olaylarýnda
önemli bir rol oynamýþtýr.
Ýngiltere'ye dönerken Reilly, Ýngiltere ve ABD'yi Bolþevik rejiminin ne kadar
uyanýk olduðu konusunda uyarmýþtý. Beyaz Ruslardan da büyük bir þüpheduyuyordu. Ona göre Be
r davaya zarar veriyordu ve yararsýzdý.
"Güven", Çeka tarafýndan yönetilirken Reilly'ye Finlandiya üzerinden ülkeye
girme konusunda yardýmcý olmak üzere yaklaþmýþ ancak Reilly þüphelenmiþti.
Ýngiliz destekçilerine, eðer baþýna bir þey gelirse bunun sorumlusunun "Güven"
olacaðýna ve bu grubun güvenilmez olduðu yolunda haber göndermiþti.
Reilly, Rusya'ya Finlandiya üzerinden girdi ve anýnda Çeka tarafýndan
yakalandý. Dzerzhinsky geç de olsa düþtüðü tuzaðý fark etti ve Reilly'nin "Güven"
ajanlarý tarafýndan kurtarýlýp Ýngiltere'ye gönderildiði bir gösteri planlamýþtý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 92 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Ancak Stalin bu plana karþý çýktý, çünkü bir düþmanýn ellerinden kaçýp gittiðini
görmek onu rahatsýz ediyordu. Stalin ayný zamanda Dzerzhinsky'nin degüçlendiðini ve gelecek
e tehdit oluþturabileceðini görmüþtü. Bu yüzden onun da
Önünü kesmek gerekliydi.
Reilly'nin kaderinin ne olduðu bugüne kadar açýklýk kazanmadý, ancak
yakalanmasýndan birkaç gün sonra idam edildiði sanýlýyor. Ýngiliz Gizli Servisibu görevle i
olduðunu tabii ki inkar etti. Ancak "Güven" grubunun
güvenilirliðinin olmadýðý söylentisini de yine gizli servis yaydý.
Dzerzhinsky'nin baþyapýtý Sovyetler Birliði'nin varlýðýna en büyük tehditlerdenbiri olan bu
akalanmasýný saðladý ancak ayný zamanda da bu, örgütünsonu oldu. 1926'da öldüðünde Çeka 15
elli bin kiþiye
çýkmýþtý. Personelin bir kýsmý Rusya içiyle ilgilenirken büyük bir kýsmýnýn göreviÝngiltere
a Reilly gibi ajanlardan korkuyorlardý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 93 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
DÜÞMAN NASIL EÐÝTÝLÝR
Rusya ve Almanya'nýn Anlaþmasý
1930'lar, Rusya
Almanya'nýn askeri geliþimi klasik bir geri tepen tüfek vakasýdýr. Metotlu
çalýþmalarý bir anlamda ellerinde patlamýþtýr.
Birçok insan silah geliþtirme konusunda en büyük adýmlarý Almanlarýn attýðýný
düþünür oysa bu düþüncenin aslý yoktur. Gerçekte bu iþin erbabý Ýngilizlerdir.
1915'de Winston Churchill'in cesaretlendirdiði küçük bir grup Ýngiliz "tank"
fikrini savunuyordu. Tank ismi bu silahýn geliþtirilme aþamasýndaki kod
adýyken, öyle kalmýþtýr.
Bu adamlar batý cephesindeki savaþýn tanklarla kazanýlabileceðini savunuyordu.
Birkaç modelin üretimine baþlandý. Yalnýz bir hata yapýldý. En geliþmiþ model
sürpriz bir þekilde ortaya çýkarýlýp savaþa sürülebilecekken, her yeni model
üretildiðinde savaþa sokuldu. Bu araçlar ilkel ve kýsýtlý hareket olanaðýna sahip
olmalarýna raðmen çok þey vaat ediyordu.
1918'in baþlarýnda J. F. C. Fuller adýnda genç bir Ýngiliz subayýnýn yönetimindebir çalýþma
nize edildi. Görevleri 1919 yýlýna kadar savaþý
kazanmalarýný saðlayacak bir saldýrý planlamaktý. Fuller'ýn 1919 planýnda bazý
ileri teknoloji gerektiren silahlar vardý. Büyük saldýrý uzun menzilli bombalarýn
atýlmasýyla baþlayacak, bu bombalar ön saflarýn ötesindeki noktalarý vuracak,
ulaþým, iletiþim ve kumanda merkezlerini yerle bir edecekti. Böyle bir saldýn
uçaklardan paraþütlerle indirme yapan askerlerle devam edecekti.
Bu arada ana cephede tanklardan, zýrhlý araçlardan, cephane kýyýcýlarýndan
oluþan çift sütunlu konvoy ilerleyecekti. Ýki sýra ýrasýnda seksen kilometre
olacaktý. Doðrudan düþmanýn içine alacak iki dizi konvoy ve konvoylarla birlikte
ilerleyen, sürek1i tepede dönüp duran savaþ uçaklarýyla iletiþim halinde olan
radyo operatörleri de onlarý yönlendirecekti. Ýlerleyen iki ayrý sini en sonunda,
birleþecek ve Alman saflarýnda seksen kilometrelik bir gedik açýlmýþ olacaktý.
Bu size tamdýk mý geldi? Fuller bu büyük planý deneme þansýný hiç bulamadý.
Almanlar bu planýn uygulanmasýndan altý ay önce çöktü ve ateþkes imzalandý.
Fuller'ýn planlarý bir kenara býrakýldý çünkü nihai zafer büyük bir ateþ gücüyle
kazanýlmýþtý.
Almanlar için ise Fuller'ýn planý, çabuk, etkileyici, hesaplý ve makul geldi. Ayrýca
çok az insan gücüne ihtiyaç vardý. Gelecekte bir savaþta kullanýlabilirdi. Ancak
1919'da yaptýklarý Versailles Antlaþmasý aðýr silahlar yapmalarýna izin
vermiyordu.
Sorun bu yeni silahlarý nasýl deneyebilecekleriydi. Gizli bir þekilde maket testleri
yapýldý ancak açýk alanda yapýlacak testler yüzlerce kilometre kare
büyüklüðünde alan ve binlerce asker gerektiriyordu. Müttefiklerin haberi
olmadan böyle bir þeyi yapmak imkansýzdý. Weimar Cumhuriyeti ordusunun baþý
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 94 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
bir öneriyle geldi. Er ya da geç Versailles þartlarý ortadan kalkacaktý ve o güngeldiðinde
anya rakip ülkelerin çok gerisinde kalmýþ olacaktý.
Sonunda tuhaf bir iþe giriþildi. Avrupa'nýn öteki tarafý Sovyetler Birliði'ydi.
Sovyetler de silahlarla uðraþýyordu, onlarla çalýþmamak için bir neden var mýydý?
Rusya'nýn geniþ bozkýrlarýnda oynayacak o kadar geniþ bir alan vardý ki. Hem de
Batýlýlarýn gözlerinden uzak. Kýzýl Ordu'nun askerleriyle silahlar test edilebilirdi.
Bu, zekice bir fikirdi.
Alýnan uzmanlýðý karþýlýðýnda Rus kaynaklarý, adil bir anlaþma olurdu. Birkaç
tutucu adam buna karþý çýktý. Kýzýllarla iþ yapýlmazdý. Daha birkaç yýl öne
Polonya'yý neredeyse alýyorlardý. Onlara neden yeni bir savaþ teknolojisisunuluyordu ki?
Buna verilen yanýt Rus teknolojisiniz hala 19. yüzyýl seviyesinde
olduðu ve Almanlardan öðrendikleriyle silah yapamayacaklarýydý.
Böylece Kýzýl Ordu ve Weimar Ordusu arasýnda Rusya'da silah denemeleriyapmak üzere gizli b
ir anlaþma yapýldý. Birkaç ay içinde Alman savaþ ve silah
uzmanlarý Rusya'daydý. Kýzýl Ordu'nun Özel birimleri rakip askerler rolünüoynuyordu. Tank y
ne kamyonetler kullanýlýyordu. Kýzýl Ordu'nun sahip olduðu
birkaç uçak da tepede dönüyordu.
Birkaç yaz savaþ oyunlarý devam etti. Her oyun bir öncekinin devamýydý. Ýlk
saldýrý için teknikler geliþtirildi, motorlu araç kumandasý, kontrol merkezleri, son
teknoloji radyo araçlarý kullanýldý. Böylece bir kumandan tüm birlikleriyle ve
uçaklarla iletiþim halinde olabiliyordu. Böylece tanklar doðru zamanda doðru
yere saldýrabilecekti. Bu tür saldýrýlara nasýl karþý konulacaðý da iyice çalýþýldý.
Savunmanýn derinliði, tank saldýrýlarýna karþý savunma ve motorlu birliklerin
imhasý.
Böylece 1920'lerin sonlarý ve 30'larýn baþýnda Alman ve Rus ordularý fikir
alýþveriþinde bulundular, ortak testler yaptýlar, hatta arkadaþlýklar bile
kurdular.
Nazilerin güçlenmesi, Alman ýrkýnýn bütünlüðünü savunmalarý ve komünizm
karþýtý olmalarý gibi nedenlerden bu program sona erdi. 1936'ya gelindiðinde
zaten ihtiyaç da kalmamýþtý. Versailles Antlaþmasý feshedildi, artýk Almanyakendi topraklar
tatbikat yapabilirdi. Rusya'da yapýlan çalýþmalardan elde
edilen yüklü bilgiler Alman endüstrisinin yararýna kullanýldý. Ayrýca silah
yapýmýna da hýz verildi. Son teknoloji ürünü müthiþ silahlar imal ediliyordu.
Hýzlý tanklar, aðýr tanklar, 88 mm. toplar gibi silahlarla ve Stuka savaþ
uçaklarýyla donanmýþ bir ordu vardý.
Bu ordu iki haftadan daha kýsa süre içinde Polonya'yý teslim aldý. Sonraki
baharda Fransýz ordularýný altý haftalýk bir saldýrýyla imha etti. BöyleceFransa'dan da int
alýndý.
Sonra iþ Rusya'nýn iþgaline geldi. Hitler'in danýþmanlarý Rusya'yla giriþilecek
savaþýn altý hafta süreceðini hesapladýlar. Sovyet askerlerinin açýk dizilimi ve
yetersiz silahlanmalarý sonucu savaþý Almanlar kazanacak ve Kýzýl Ordu imha
edildikten sonra Leningrad, Moskova ve Ukrayna'nýn endüstriyel merkezidüþecekti. Kýþ geldið
e güneyde Astrakhan'dan kuzeyde Murmansk'a kadarolan bölge Alman iþgali altýna girmiþ olac
aktý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 95 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Ýlk birkaç ay planlandýðý gibi gitti. Sovyet birlikleri birbiri ardýna listeden
siliniyordu. Aðustos baþlarýnda en azýndan kaðýt üzerinde Kýzýl Ordu
tükeniyordu. Ancak savaþ alanýnda ise pek öyle deðildi. Sürekli yeni birliklerAlman ordusun
n karþýsýna çýkýyordu. Ama asýl þok silahlarla ilgiliydi. Üçüncü
sýnýf uyduruk silahlarla karþýlaþmayý bekleyen Almanlarýn karþýsýnda orta
aðýrlýkta modern tanklar vardý. Bugün efsane haline gelmiþ T-34'ler Almanlarýn
sahip olduðu her silahtan üstündü. Ayrýca Rusya'daki þartlara göre hazýrlanmýþ
olduðundan karda kýþta, daðda bayýrda rahatlýkla ilerliyordu.
Aralýk ayýnda bu tanklardan binlercesi Alman saflarýnda ilerliyor ve Almantanklarýný ezip
geçiyordu. Alýnanlarda panik baþlamýþtý. Bu tanklarý nereden
bulmuþtu bunlar?
1920 ve 30'larda oynanan savaþ oyunlarý Rusya'nýn da yararýna olmuþtu. Ama
bir fark vardý, Almanlar silahlarýyla her yerde gösteriþ yaparken Ruslar kendi
silahlanma programlarýný gizlediler. Fabrikalardan, eðitim alanlarýndan ve Rus
bozkýrlarýndan çýkarmadýlar. Yeni kuþak tank uzmanlarýný Almanlar
yetiþtirmiþti. Yüksek teknolojiye sahip bir iletiþim sistemleri olmamasýna
raðmen Ruslar bu iþi becermiþti. Sadece tanklar üzerinde yoðunlaþmýþ ve T-34
adýndaki bu güçlü tanklarý üretmiþlerdi. Almanlarýn öðrettiklerini iyiuyguluyorlardý. Alman
k üzereydi. Kendi düþmanlarýný kendileri
eðitmiþlerdi...
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 96 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
MÜTTEFÝKLERÝNÝ SEÇERKEN DÝKKATLÝ OL
Bazen En Ýyi Dostun En Büyük Kötülüðü Yapar
1939, Almanya ve Ýtalya
Baþlangýçtaki iliþkileri bir öðretmen-öðrenci iliþkisiydi. Birinci Dünya Savaþý
sonrasýnda Avrupa'daki ilk faþist yönetim, Ýtalya'da Benito Mussolini
liderliðindeki Siyah Gömlekliler darbesiyle geldi. Mussolini eski bir gazeteciydi.
Roma'da 1922'de ona parlamento tarafýndan bir diktatörün sahip olabileceði tüm
yetkiler verildi. Bundan kýsa bir süre sonra Münih'te birileri Mussolini'yi örnek
alýp bir darbe giriþiminde bulundu ancak hemen hapse atýldý.
On yýl sonra ayný kiþi Almanya'nýn baþýna geçti ve Mussolini'yle arkadaþ olupona bazý konul
nýþtý. Politik açýdan Ýtalya ile pek anlaþamayan Avusturyave Almanya için bu ilginç bir adý
a Ýtalya önce Almanya veAvusturya'nýn yanýndayken sonra yan çizmiþ ve Müttefiklere katýlmýþ
faþist dayanýþma baðlamýnda geçmiþ unutulmuþtu. Hemen bir ittifak kuruldu ve
Axis Paktý imzalandý. Mussolini bu paktla Roma ve Berlin'in kaderinin birbirine
baðlandýðýný duyurdu.
Mussolini gibi bir müttefike sahip olmak, çenesi düþük þiþman bir üvey kardeþe
sahip olmak gibi bir þeydi. Sürekli hapse düþen ve para sorunlarý yaþayan birkardeþ. 1920'l
ve 30'lar boyunca Mussolini Roma'nýn ihtiþamýný geri getirmeküzerine politika yaptý.
Akdeniz yine eskisi gibi bir Ýtalyan gölü olacaktý. Libya'daki isyaný bastýrdýktan
sonra Mussolini gözlerini Etiyopya'ya çevirdi. Etiyopya tüm Afrika'da Avrupaemperyaliz
mine karþý baþarýyla direnen tek ülkeydi. Mussolini tam bir katildi.
Tek atýþlýk tüfeklere sahip küçük bir orduya karþý hava gücü ve zehirli gazla
savaþtý.
Hitler, Ýtalyan müttefikinin kahramanlýðýný alkýþlasa da derinden derine sýkýntý
duymaya baþlamýþtý. Neden ilk önce Etiyopya gibi bir yeri istemiþti ki Mussolini?
Mussolini'nin hareketleri bir uyarý gibiydi.
Hitler kendi saldýrýlarýyla ilgilenmeye baþladý ve roller deðiþti. Güçlü olan Hitler,
önemsiz bir yan roldeki kiþi ise artýk Mussolini'ydi.
Mussolini 1939'da Arnavutluk'a girince bir krize daha neden oldu. Böylece dertli
bir ulusa karþý büyük bir sorumluluk almýþ oldu. Arnavutluk'un ilhak edilmesi
Ýngiltere ve Yunanistan arasýndaki iliþkiyi saðlamlaþtýrdý ve Balkanlardaki
gerginliði artýrdý. Romanya ve Bulgaristan da faþist yörüngeye girse deYugoslavya hala þans
1939'da Fransa ve Almanya savaþa baþladýðýnda Hitler en yakýn müttefikine
dönüp, Ýtalya'nýn da savaþa girmesinin akýllýca olduðunu söyledi. BöyleceAkdeniz'de Fransýz
re ait bazý kritik noktalarý alabilirlerdi.
Mussolini'nin dengesizliði kendini gösterdi ve bu teklifi reddetti. Aslýnda kendi
açýsýndan zekice bir karardý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 97 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Ýtalya için Ýngiliz ve Fransýzlarla savaþmak pek akýllýca olmazdý. Mussolini
savaþýn ilk dokuz ayýnda, Almanya Fransa'yý yenme noktasýna gelene kadaroturdu izledi. Ken
disi için de pastadan bir dilim alabileceðini fark ettiðinde
savaþa girdi. Savaþa son dakikada girmesi Hitler dahil, tüm dünyadan eleþtiri
aldý.
Ýtalya artýk Libya için hazýrdý. Akdeniz'i bir Ýtalyan gölü haline getirmek
hayaline start verilmiþti. 1940 Eylülünde Ýtalyan ordusu Mýsýr'daki Ýngilizordusuna savaþ a
eyþ Kanalý'ný ele geçirmekti. Almanlarýn stratejikplanýna göre Süveyþ Kanalý'nýn alýnmasý y
ancak o noktada
Ýngiltere'nin daha uzun bir süre savaþ dýþý kalmasý umuluyordu. Almanlar için
Ýtalya sadece denizdeki bazý askerleri durdurmaya yarayacaktý. Ancak Ýtalyanlar
ise çok daha büyük þeyler peþindeydi.
Ýngiliz ordusu parlak bir saldýrýyla Ýtalyan ordusunu daðýttý ve kendinden dört
kat büyük bir gücü imha etti. Ayný zamanda baþka bir Ýngiliz gücü ters yöndeilerliyor ve Ýt
ri Etiyopya ve Somali'yi ele geçiriyordu. Bu ülkelerÝkinci Dünya Savaþý sýrasýnda özgürlüðü
eler olurkenÝtalya'nýn prestiji de yerle bir olmuþtu.
Sýrada baþka bir Ýtalyan saldýrýsý vardý; Ýtalyanlar Arnavutluk'tan sonraYunanistan'a da sa
. Oysa Hitler, Mussolini'ye bunu yapmamasýný
söylemiþti. Balkanlarýn geri kalaný için uzun vadeli bir plan yapmýþtý ve þu anda
bu planý bozmamak gerekliydi. Yunanistan'ýn iþgali sadece Ýngiltere'ninBalkanlara inmesi
ne neden olurdu. Ama Mussolini burnunun dikine gitti. Ancak
sonraki bahar Ýngiliz ve Yunan askerleri tarafýndan geldiði yere, Arnavutluk'a
geri sürüldü.
Daha kötü bir zamanlama olamazdý. Kýþ boyunca Hitler düþünmüþ ve baharda
havalar iyice ýsýnýnca Rusya'yý iþgal etmeye karar vermiþti. Saldýn 1941
Mayýsýnýn ortasý için planlandý. Hitler, Napolyon'un Rusya'ya doðru Haziranda
yola çýkýp, Eylülde Moskova'ya ulaþtýðýný hatýrlamýþtý. Ancak kýþýn soðuðu ve
karý yüzünden amacýna ulaþamamýþtý. Hitler daha erken davranýyordu.
Balkanlardaki durum ise bu zamanlama hesaplarýný tehdit ediyordu. ÝtalyaArnavutluk'tan
atýlýrsa Yugoslavya Ýngiltere tarafýnda yer alabilirdi.
Yunanistan'daki Ýngiliz askerleri Romanya ve Bulgaristan'ý tehdit edebilir ve
Nazi savaþ araçlarý için yakýt kaynaðý olan Ploesti petrolü bile tehlikeyegirebilirdi.
Hitler'in sadece birkaç seçeneði kalmýþtý. Önce Libya'daki durumu kurtarmakiçin oraya asker
mek zorunda kaldý.
Arnavutluk ve Yunanistan meselesinde ise tek seçenek vardý. Rusya'nýn iþgaliniertelemek.
Hitler 6 Nisan 1941'de Yugoslavya'ya büyük bir ordu gönderdi.
Saldýrýda Almanlarýn üstün silahlarý gösteri yaptý. Bin askerden daha az bir
kayýpla, Yugoslavya'ya yüz bin kayýp verdirildi. Baþka bir Alman ordusu da
Yunanistan'a daldý. Ýki aydan daha kýsa bir süre içinde on binden daha az bir
kayýpla Almanlar, Ýtalya için imkansýz olan bir þeyi baþardýlar ve Yunanistan'ý
aldýlar. Bölgedeki Ýngiliz askerleri imha edildi.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 98 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Bu arada Libya'ya Ýtalyanlara yardým etmek için giden Almanlar olmayý
planlamadýklarý bir yerde yayýlmýþtý: Kuzey Afrika. 1942'de Almanya'nýn bu
bölgede yüz binden fazla askeri vardý. Bu yüz bin asker Stalingrad'da olsaydý
farklý geliþmeler yaþanabilirdi.
Barbarossa Harekatý (Rusya'ya saldýrýnýn kod adý) sonunda planlanandan altý
hafta geç baþladý. Hitler'in ordularý altý ay sonra Kremlin'e ulaþtý. Sonra da
Aralýk ayýnýn ilk haftasýnda geri çekildi. 1943'e gelindiðinde yaklaþýk 300 bin
Alman, Kuzey Afrika'da savaþýyordu ve hemen hemen hepsi öldü. KuzeyAfrika'daki bu yenilg
i daha sonraki yenilgilerin habercisiydi.
Belki de en kanlýsý Yugoslavya'da yaþanandý. Bölgede ilk kez baþarýlý olunmuþtu
ancak sonra Ýtalyanlarýn kontrolüne býrakýlýnca Mussolini'ni her þeyi elineyüzüne bulaþtýrd
a Tito'nun komünist partizanlarý olmak üzere,
çeþitli direniþ gruplarý örgütlenip saldýrmaya baþladýlar.
1943'de Yugoslavya kanayan bir yara ve kaynayan bir kazandý. Komünist
partizanlar, kralcýlar, milliyetçiler, Ýtalyanlar ve Almanlar arasýnda sert
çatýþmalar oluyordu. Yugoslavya'nýn geniþ bir bölümü özgürlüðüne kavuþmuþtu.
Almanya sonunda bölgeye büyük bir ordu gönderdi ve Napolyon Savaþlarý'nda
Fransa'nýn Ýspanya'da karþýlaþtýðý gibi Almanlar Yugoslav gerilla savaþýylakarþýlaþtýlar. B
dýk bir savaþtý. Hitler'in dahiyane planý
II. Dünya Savaþý'nýn nedenlerinden biriydi.
Mussolini ile müttefik olmasýna gelince, Mussolini Hitler'e borcunu Rusya'ya ikiyüz bi
n asker göndererek ödemeye çalýþtý. Ýtalyanlar bu savaþta tüm II. DünyaSavaþý'nda kaybettik
fazla adam kaybettiler. Ýtalyanlar,
Stalingrad'daki Alman Altýncý Ordusuna yardýma gidiyordu. Ancak Rus
saldýrýlarý karþýsýnda Ýtalyanlar da dayanamadý ve Altýncý Ordu'nun sonu
hazýrlandý.
Yine de Hitler arkadaþýna sonuna kadar sadýk kaldý. Müttefikler 1943'de
Ýtalya'yý iþgal ettiðinde, o güne kadar ortada görünmeyen, adý duyulmayan Ýtalyakralý parla
bir olup Mussolini'yi makamýndan indirdi. Þaþýrtýcý bir
þekilde Mussolini hýr çýkarmadan yönetimden ayrýldý. Tutuklandý ve Ýtalya
savaþtan çekildiðini açýkladý. Hitler bir komando birliði gönderip Mussolini'yi
kaçýrdý ve ülkesinin kuzeyine gönderdi. Ve ona kukla bir hükümet ayarladý.
1945'de her þey bittiðinde Mussolini ülkeden kaçmaya çalýþtý. Ancak Ýtalyanpartizanlar tara
kalandý ve sokaklarda sürüklendi. Sonra da bir benzin
istasyonunun levhasýna asýldý. Mussolini ölümüyle bile Hitler'e ilham verdi.
Hitler Ruslar tarafýndan sarýldýðýnda çevresindekiler kaçmak için bir yolbulabileceði konus
u ikna etmeye çalýþýrken Mussolini'nin asýlmýþ bir
resmi Hitler'e ulaþtý. Hitler asla o duruma düþmek istemediðine karar verdi ve
kafasýna bir kurþun sýktý.
Müttefikler bayaðý þanslýydýlar; Mussolini onlarýn yanýnda deðil Hitler'in
yanýnda yer almayý tercih etmiþti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 99 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
BÝR KALE ÝNÞA EDÝN AMA KAPISINI DA AÇIK BIRAKIN
Maginot Hattý
1939, Fransa
1941 Aralýk ayýna gelindiðinde Japonya ve ABD arasýndaki gerilim onuncu yýlýna
girmiþti. Delano Roosevelt, Japon yayýlmacýlýðýna karþý hep tetikte olmuþtu ve
Japonya'nýn Çin üzerindeki hevesleri rahatsýzlýk vericiydi. O sýrada Japonyabütün demir, çe
petrolünü ABD'den alýyordu ve bu malzemeleri
stoklamadan ABD'yle aralarýný bozmak istemiyordu.
Japonlarýn Ýtalya ve Almanya ile üçlü ittifaka girdiði 1940 Eylülünden beri
sinirler gergindi. Japonya Hindi Çin'in tümüne el koyunca ABD Japonya'ya
petrol, demir ve çelik ambargosu uygulamaya baþladý. Arkasýndan da Panama
kanalýný Japon gemilerine kapadý. 1941 Ekiminde Japonya'nýn savaþ yanlýsý
partisinin baþkaný General Hideki Tojo baþa geçti. Ýki taraf da savaþýn
kaçýnýlmaz olduðunu biliyordu, ancak yine de Washington'da anlaþma arayýþlarý
devam ediyordu.
25 Kasým 1941'de ABD ile görüþmeler devam ettiði halde Tojo uçak gemileriniHawai'ye doðru y
dirdi ve askerlerini Malezya sýnýrýna yýðdý. 6 Aralýk'ta
Roosevelt, Japon imparatoruna barýþ için son bir çaðrýda bulundu ama iþe
yaramadý. Amerikalýlar ise Japonlarýn ilk Singapur'a saldýracaðýný ve ABD'nin
Ýngiltere'ye yardým edip etmeme konusunda kararsýz kalacaðýný
hesaplayacaklarýný düþünüyordu. ABD'ye karþý doðrudan bir saldýrý olacaðýný
düþünmüyorlardý. Uzmanlar o kadar emindi ki, Japonya'nýn Singapur'a
saldýrmasý sabýrla bekleniyordu.
Ohau'da üslenmiþ iki Amerikan radar operatörü 2 Aralýk'ta bir Japon saldýrý
gücünün yaklaþtýðýný bildirdiðinde yanlýþ yaptýklarý düþünülmüþtü. Pearl Harbor
yönetimi de alarma geçmeye gerek olmadýðýný düþünmüþtü. Pearl Harbor'un
hedef olabileceðini gösteren hiçbir delil yoktu. Honolulu'daki bir Japon ajanýndan
Pasifik filosu hakkýnda bir rapor istendiði bilinmesine raðmen bunun bir
öneminin olacaðý düþünülmemiþti. Sonuçta Washington Japonya'nýn önce
Singapur'a saldýracaðýndan emindi.
En sonunda 7 Aralýk 1941 sabahý Pearl Harbor'da sýradan bir gün gibi baþladý.
Subaylar ve gemi personeli kýyýdaydý. Uçaklar yerlerinde duruyordu ve
cephaneler baþka yerde saklanýyordu. Filosunun attýðý demiri koruyacak torpido
aðlarý bile yoktu. Çünkü Pearl Harbor güvenli bir yerdi.
Düþünülmeyen, hiç beklenmeyen saldýrý iki dalga halinde gerçekleþti.
Ýlk dalga Pearl Harbor'u 7 Aralýk 1941'de sabah 7:55'de vurdu. Japonlar altý uçak
gemisi ve 432 uçak göndermiþti. 9:45'de görev sona ermiþti ve uçaklar gemileredöndü. Oahu'd
merikan uçaklarý, sekiz savaþ gemisi, üç destroyer, üç keþif
gemisi imha edilmiþti. Ýki binden fazla kiþi de ölmüþtü.
Japonlar ise sadece 29 uçak kaybetti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 107 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Amerikan Pasifik Donanmasý Komutaný Amiral Kimmel ve Hawai Askeri BölgeKomutaný General
Short, Pearl Harbor'da Japonlara savunmasýz yakalandýklarý
için görevden alýndýlar. Amerikalýlar þans eseri daha büyük kayýp vermektenkurtulmuþtu. Pas
sunun bir parçasý olan üç büyük uçak gemisi ve dev
petrol tankerleri saldýrý sýrasýnda Pearl Harbor'da deðildi.
Böylece Amerikan donanmasý ciddi ölçüde zarar gördü, ancak Roosevelt'in
"daima utanç içinde hatýrlanacak bir gün" diye nitelendirdiði saldýn günününhemen ertesi gü
ilerin inþasýna baþlandý.
Son bir not: Japonya Pearl Harbor'dan bir gün sonra Singapur'a saldýrdý ve 15
Þubat 1942'de ele geçirdi.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 108 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
DOST DEDÝÐÝN YANLIÞINI TEKRARLAR
Hitler ABD'ye SavaþÝlan Ediyor
1941, Almanya
1941 Aralýk ayýnýn ilk haftasýydý. Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda Amerikalýlarýn
belki de ülkelerine en sadýk haftasýydý. Birçok Amerikalý Pearl Harbor olayýna
orduya yazýlarak yanýt vermiþti. Sonra da Japonya'ya savaþ ilan edildi. Ancak
Almanya ile ilgili bir karar çýkmadý. Ýþte bu yüzden Alman Führeri Adolf Hitlerbazý yanlýþ
aldý.
Ne oldu da Almanya Amerikalýlarý karþýsýna aldý? Almanya hýzla Avrupa'dailerlemiþ ve Önce P
sonra Norveç, Danimarka, Fransa, Yunanistan,
Balkan ülkeleri derken, Batý Rusya da ele geçmek üzereydi. Bu noktada ikipürüz çýktý. Biri
tere saldýrýsý, öteki de Almanlarýn KuzeyAfrika'daki küçük gücü Rommel'in Ýskenderiye'den g
kuvvetleritarafýndan sýkýþtýrýlmasýydý.
Rusya'daki saldýrý ilerliyordu. Sovyetlerin kalbi olan Ukrayna düþmüþtü.
Leningrad kuþatýlmýþ ve insanlar açlýktan ölmek üzereydi, Alman ordusuKremlin'e yaklaþýyord
Moskova yolundaki ordu Hitler'in emriyle kuzeyUkrayna'ya çaðrýldý ve oradaki Rus ordusun
un etrafý çevrildi. Sonuçta askeri
tarihin en büyük toplu katliamlarýndan biriyle Sovyetler Birliði 700 bin asker
kaybetti. Ardýndan Moskova'nýn da düþüþüyle direniþ kýrýlacak ve Stalin
kaybedecekti.
Bunun hevesiyle Almanlar o son saldýrýya geçti. Ancak Rusya'da son elli yýlýn en
soðuk kýþý baþlamýþtý. Alman ordusunun bu þartlar için donanýmý yetersizdi. 5Aralýk'a gelin
Mançurya ve Sibirya sýnýrýndaki Rus güçlerinin10 bin km. uzakta olduðunu düþünüyordu. Ama g
i Sibiryaordusu Moskova'yý kurtarmak üzere gelmiþti.
Japon uçaklarýnýn Pearl Harbor'u bombaladýðý gün Sibirya ordusunun birlikleride Moskova'da
anlarý durduruyordu.
Þimdi Ýkinci Dünya Savaþý'nýn kaderini deðiþtiren baþarýsýz planlara birbakalým. Savaþtan ö
ponya görüþme yapmýþtý ve JaponyaPasifik'teki Fransýz-Ýngiliz birliðine karþý bir müttefik
r de
Japonlarý yanýnda savaþa sokup Rusya'ya Sibirya'dan saldýrtmak istiyordu.
Japon ordusundan da bu fikre sýcak bakanlar vardý. Ancak Stalin bu planlarý
öðrenmiþti. O yüzden Almanlar saldýrýr saldýrmaz Sibirya birliklerini harekete
geçirmiþti.
Rusya'ya karþý saldýrý baþlatýlýr baþlatýlmaz Alman Dýþiþleri Bakaný Japonlara
Sibirya'nýn alýnmak için onlarý beklediðini bildirdi ama Japon tarafýnda
sessizlikle karþýlandý. Japonlar Pearl Harbor planýyla meþguldü. Hemen hementüm Alman Genel
mayý, Japonya'nýn ABD ve Ýngiltere'ye saldýrdýðýný duyuncaþaþýrdýlar. En azýndan Ýngiltere'
bir haberdi. Bu,
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 109 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Ýngiltere'nin kaynaklarýný bir savaþ için daha parçalayacaðý anlamýna geliyordu.
ABD'ye gelince, Alman subaylarý nefeslerini tuttu.
ABD hala olaylardan uzak kalma duygusu içindeydi ve savaþýn dýþýndaydý.
Amerikalýlar Ýngiltere'ye ve Sovyetler'e yapýlan anlaþmalar çerçevesinde bazý
desteklerde bulunuyordu. Bir ay önce Amerikan birlikleri Ýzlanda'ya çýkmýþ,
Almanlar ve Amerikalýlar karþýlaþmýþ ancak ABD hala iþin içine pek girmemiþti.
Hitler'in danýþmanlarýnýn Japon saldýrýsýna tepkisi farklý farklýydý. Japonlarýn
Rusya'ya saldýrmamasýndan duyulan bir rahatsýzlýk vardý. (Aslýnda sonraki on
yýlda Japonlar Ruslarla diplomatik iliþkileri geliþtirmiþti.) Almanlar PearlHarbor saldýrýs
merikalýlarýn Almanya'ya da savaþ açmak için bahane olarak
kullanmasýndan korkuyorlardý.
Ardýndan 11 Aralýk'ta Hitler ABD'ye savaþ ilan etti.
Bu sefer Hitler'in danýþmanlarý þaþkýnlýk içindeydi. Neden ABD'ye savaþ ilan
etmiþlerdi ki? Ruslarýn iþinin hala bitmemiþ olduðu ortadaydý, Ýngiltere'nin halabir çobana
yacý vardý ve Japonlarýn da güvenilmez bir müttefik olduðu belli
olmuþtu. Japonlar Rusya'ya saldýrmayý reddediyorlardý. Bu da Sibirya ordusunu
serbest býrakmak demekti.
Anlaþmalarý bir zamanlar yýrtýp atan Hitler, Almanya ve Japonya arasýnda bir
dostluk anlaþmasý olduðunu ve Almanya'nýn Japonya'yý ABD'ye karþý
desteklediðini açýkladý. Japonlarýn San Francisco'da yapýlacak bir anlaþmaylaistediklerini
týracaklarý kehanetinde de bulundu.
Hitler'e Amerikalýlarýn Birinci Dünya Savaþý'ndaki rolü, özellikle Fransýzlara ve
Ýngilizlere yaptýklarý sýnýrsýz yardým hatýrlatýldý. Ayrýca Almanya'nýn ABD'ye
saldýracak yeterli donanýmý yoktu. ABD yýllardýr oturup güçlü bir donanma
yarattýysa onunla baþa çýkmak zor olacaktý.
Danýþmanlarý Amerikan propagandasýnýn etkisinde kalýnca Hitler öfkeyle karþý
çýktý. Japonlar ABD'nin zayýf yönünün farkýna varmýþ ve bunu kullanýyordu.
ABD de Museviler yüzünden "bozulmuþ"tu. Artýk Amerikan halkýný yolagetirmenin zamaný gelmiþ
Ancak Hitler'e Moskova'daki durumun kötüye gittiði anlatýldý. Hitler bunun
geçici bir durum olduðunu söyledi ve orduyu geri çekip baharda daha güçlü bir
þekilde saldýrma fikriyle dalga geçti.
Sert, kesin ve tartýþmasýz bir þekilde Sibirya ordusuna karþý savaþýlmasýný
emretti.
Sonraki bahar Almanya gerçekten de yeni birliklerle saldýrdý ancak 1941'deki
ordu kadar güçlü eðildi. Wehrmacht kýþýn bir milyondan fazla kayýp vermiþti.
Leningrad'ý kuþatýp Moskova'yý alacak güçleri kalmamýþtý. Ukrayna'nýn kontrolü
de elde tutulamýyordu. Bu arada Kuzey Afrika'da da Alman askerleri vardý.
Rusya'da savaþa devam edip ABD'ye savaþ ilan etmek o zaman için iyi bir fikir
gibi görünmüþ olabilir, ancak bir fiyaskoyla sonuçlanmýþtý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 110 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
HAYIRLI BÝR FÝYASKO!
Almanya ve Berlin Duvarý
1944, Almanya
Fransýzlarýn Maginot Hattýnýn kuzeyinde Ardenne'leri geçiþlerinden bir hafta
sonra Alman ordularý Manþ Denizi kýyýlarýndaydý. Modern savaþ tarihinin en
büyük baþarýlarýndan birini gerçekleþtirmiþler ve üç haftadan kýsa bir sürede
Fransa'yý teslim almýþlardý. Ýngiltere yalnýz kaldý. O yaz ve 1940 sonbaharýnda
asla gerçekleþmeyecek bir Alman iþgalini beklemeye koyuldu.
Ýki yýl sonra durum tamamen deðiþti. Ýngiltere'nin yakýnda çökecek önemsiz bir
ülke olduðunu düþündüðünden Hitler yüzünü Rusya'ya döndü. Þimdi 1942'lerin
sonuydu ve Stalingrad'da tükenmek üzere olan bir Alman ordusu vardý. Baþka
bir ordu da El Alamein'de Ýngilizlere yeniliyordu. Kuzey Afrika'daki birlikler ise
Amerikan kuvvetleri tarafýndan paralanýyordu. Er yada geç, belki bir yýldan
daha kýsa bir sürede, Ýttifak devletleri Manþ Denizi'ni kontrol altýna alýpFransa'yý iþgald
rtarmak için saldýrabilirlerdi.
Maginot Hattý bir baþarýsýz savunma anýtý gibiydi ve Fransa için kötü bir ündü.
Ancak Almanlar da kendi Maginot hatlarýný yaptýlar. Teknik açýdan
Fransýzlarýnkinden çok daha üstündü ama seçilen yer felaketti. Ancak Stepnen
Ambrose gibi bazý tarihçiler yaptýklarýnýn o zaman için makul göründüðünü iddia
eder. Belki de bu büyük aptallýðýn nedeni Erwin Rommel'in sorumluluðunda inþa
edilmiþ olmasýydý.
Rommel adý Nazi tarihinin en büyük taktik ve operasyon ustasýna aittir. Politik
olarak güçlü bir askerdi ve 1944'de Hitler'e düzenlenen darbenin içinde yeralmýþtý. Eðer ba
Almanya'nýn baþýna da geçebilirdi. Ancak
Gestapo'nun eline düþmesinden sonra intihar etmeye zorlandý.
1942-43 kýþýnda Kuzey Afrika'da Almanlarýn savaþý kaybediþinden sonra
Rommel geri çaðrýldý. Sözde bir burun rahatsýzlýðý vardý ama esas amaç savaþý
kaybetmiþ olmasýydý. Hastalýðýndan kurtulur kurtulmaz Führer'le görüþmüþ ve
Hitler Müttefik kuvvetlerin Fransa üzerinden geliþebilecek bir saldýrýsýna karþý
savunma hazýrlamasýný Rommel'den istemiþti.
Batý Duvarý, bir Nazi propagandasýydý ve her yerde çok güçlü olduðu
anlatýlýyordu. Rommel de iþin baþýna geçecekti. Rommel kabul etti ancak böyle
bir görev için emir komuta zinciri çok karýþýk ve yetkileri çok sýnýrlýydý.
Aslýnda çok salakça olan bu plan nasýl oldu da devam ettirildi? Rommel aslen
Batý Duvarý fikrini benimsemiþti ve savaþýn kaderinin "su kýyýsýnda"
belirleneceði lafýný da etmiþti.
Bu iþe isteyerek girip silahlardan sorumlu Albert Speer ile ortak çalýþtý. Beton
gibi maddelerin saðlanmasýnda ona öncelik tanýnmasýný ayarladý. Ancak
Rommel, Batý Duvarýnýn durumunun pek parlak olmadýðýný kýsa bir keþif
sonucunda anladý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 111 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Sonraki yýl Rommel yüz binlerce askeri harekete geçirdi. Askerler ya çok genç ya
da Rus savaþlarýndan kalma eski askerlerdi. Deniz kýyýsýnda surlar yapmak için
büyük kaynaklar kullanýldý. Uzunluðu 3000 kilometreyi geçen tüm sahil þeridi
çýkartmaya karþý çelik bir setle korunacaktý. Rommel çok fazla kaynak tüketir
olmuþ ve daha da fazla istiyordu. Maginot Hattýndan daha güçlü bir setti bu.
Milyarlarca dolar harcandý ama aslýnda sonuç koskoca bir hataydý. Yaptýran
Büyük Rommel olunca tarihsel açýdan bazýlarý için kabul edilebilir duruma
geliyordu.
Bu setin yapýlmasýnýn somut sonuçlarý oldu. Pas de Calais bölgesinde savunmahayli güçlüydü
uradan bir çýkartma yapýlamazdý. Bu durumda
dikkatler ikinci uygun yer olan Normandiya'ya çevrildi.
Rommel, Ýttifak devletlerinin deniz yükseldiðinde saldýrmasýný bekliyordu.
Ancak deniz çekildiðinde bir kumsaldan kýyýya çýkacaklarý kimsenin aklýna
gelmedi. On binlerce ton çelik ziyan olmuþtu.
Surlara gelince, en önemli sorun þu; eðer sur yapacaksanýz her yeri çevirmekzorundasýnýz. O
man düþman zayýf bir yer arar, bulur. Ama siz de oradan
gelecek saldýrýya yoðunlaþýrsýnýz.
Yüz kilometrelik sahil þeridinde Müttefiklerin karaya çýkabilecekleri tek yer
Omaha'daydý. Omaha ise bir delik gibiydi. Bir sabah Müttefikler saldýrdý ve tüm
askerler buradan sýzdý. Sonucunda ise Almanya Fransa'yý kaybetti.
Alman Batý Duvarý tarihin en devasa fiyaskolarýndan biridir. Fransýzlarýn
Maginot Hattý her þeye raðmen bir iþe yaramýþtý çünkü hiç olmazsa Almanlar bu
hatta saldýrmayý göze alamamýþ, kuzeyden, hattýn olmadýðý noktadan Fransa'yagirmiþlerdi. Am
rýn hattý böylesi bir iþe de yaramadý. Omaha ve diðer
dört noktada karaya çýkan Müttefikler önünde Alman ordusu bir gün bile
duramadý.
Bununla birlikte birçok tarihçi, çýkartma sabahý Rommel cephede iþinin baþýnda
olsa ve istediði yetkiler de verilmiþ olsa Müttefikleri gerisin geriye denize
dökebileceði görüþündedir.
Fransa'ya yapýlan saldýrýnýn komutanlarýndan ve Maginot Hattýný kuzeydenilerleyerek etkisiz
ayý önerenlerden biri de Rommel'di ama daha sonra
kendisi yine bir iþe yaramayacak benzer bir hattý kurmaya kalkýþmýþtý. Gerçi iþin
þöyle bir yana daha var; eðer Rommel'in duvarý iþe yarasa ve Müttefikler
Normandiya çýkarmasýnda baþarýsýz olsaydý, altý ay sonra dünyanýn ilk atom
bombasý Hiroþima'ya deðil muhtemelen Berlin'e atýlacaktý. Onun için belki de bu
fiyasko sonuçta Almanya'nýn hayrýna olmuþtur.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 112 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
KARÞILIK BEKLEMEDEN
Roosevelt Dükkaný Baðýþlar
1945, Yalta
Winston Churchill, Joseph Stalin ve Franklin Roosevelt Yalta'da buluþtuklarýnda
II. Dünya Savaþý'nýn birkaç ay içinde bitmesini beklemiyorlardý. Almanya hala
savaþtaydý. Bulge Savaþý biteli iki ay olmuþ ve herkes kendi derdindeydi. Stalin,
Alman ordusunun yenilgisini izliyordu. Yirmi milyona yakýn insan kaybeden
Rusya'nýn kaybý oransal olarak Fransa'dan daha fazlaydý. Churchill ise Avrupa,
komünizm ve Yakýndoðu ile ilgileniyordu. Roosevelt'in sorunu ise en büyüðüydü.
Japonlar kendi adalarýna çekilmeye zorlanýrken sergiledikleri fanatik direniþte
azalma görülmemiþti. Kamikazeler hala iþ baþýndaydý.
Japonlara karþý verilen savaþýn bir sonraki aþamasý artýk Japon adalarýnýn
iþgaliydi. ABD'nin Japonlarýn ele geçirdiði adalarda yaptýklarý savaþlarda verdiði
kayýp beþ yüz bin kadardý. Çoðu da kamikaze saldýrýlarý yüzündendi. Ayný þeylertekrarlanmak
.
Manhattan Projesi olarak bilinen atom bombasý ise ABD'yi umutlandýrdý ancak
kimse bombanýn iþe yarayýp yaramayacaðýndan emin deðildi. Bu arada Stalin
Avrupa'da ne var, ne yok diye bakarken, Churchill de Stalin'e bakýp þu savaþý
nasýl bir an önce bitirsek diye düþünüyordu. Roosevelt ise Japonlarýn yenilgisiiçin Rus yar
olduðunu görüyordu.
Ama öte yandan Rus yardýmýna duyulan ihtiyaç Ruslarýn da bu adalara çýkacaðý
anlamýna geliyordu. Bu anlaþma Almanya için de üç bölgeyi kapsýyordu(Fransýzlar daha sonra
am'da katýldý.) Almanlarýn teslim olma süreci
hýzlanýyordu. Ancak Roosevelt Rusya ile ilgili olarak rahatsýzdý. Anlaþma
Rusya'ya Polonya'yý doðrudan yönetme hakký veriyordu. Rusya'nýn hakim olduðu
yerlerde nasýl bir hükümetin seçileceðini Churchill ve Roosevelt tabii ki
biliyordu. Rusya ise bun karþýlýk Japonya'ya savaþ ilan edecekti. (Ama etmedi.)
Roosevelt istediðini aldý ve Müttefiklerden bir ordusu oldu. Rusya ise Avrupa'nýn
yarýsýný onlara verdikleri için teþekkür etti.
Japonya'nýn iþgali asla gerçekleþmedi. Hiroþima ve Nagasaki'ye atom bombasý
atýldý ve Missouri savaþ gemisinde imzalanan anlaþmayla II. Dünya Savaþý'nýn
Pasifik ayaðý sona erdi. Rusya'nýn Japonya'ya asker göndermesine gerekkalmadý. Komünist par
iler yüz milyon Avrupalýyý yönetmeye baþladý. Yalta
Bildirisi en çok Stalin'in iþine yaradý. Baþkan Roosevelt Doðu Avrupa'nýn
komünist rejim altýna girmesinin o zaman için en uygun karar olduðunu
düþünmüþtü.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 113 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÞECAAT ARZ EDERKEN SÝRKATÝNÝ SÖYLER
Nürmberg Davalarýnda Sunulan Nazi Belgeleri
1945-46, Almanya
1918'de gaz yüzünden bir süre gözleri görmeyen Hitler eðer gözleri iyileþirse
mimar olma planlarýný býrakýp politikacý olmaya kendi kendine söz verdi. Görme
yetisini tekrar kazandýðýnda Almanya'yý bulunduðu umutsuz durumdan kurtarýpait olduðu yere
ltmek için ant içti. Ama daha sonra planda bir deðiþiklik
yaptý.
Tarihin önceki delilerden daha da deliydi ve 20. yüzyýlýn en büyük demogoguydu.
Yaptýðý iþlerin kaydýný çok sýký tutturuyordu. Gelecek nesillerin bunlardan
faydalanmasýný istiyordu.
Hitler ve propaganda bakaný Joseph Goebbels ise kayýtlardan fazlasýylailgileniyordu. A
lmanya o sýrada film yapýmýnda uluslararasý bir merkezdi.
Babelsburg'daki stüdyolarda bugün klasik olan yönetmenler çalýþýrdý; Fritz Lang
(Metropolis, M), F.W. Murnau (Nosferatu) ve Robert Wiene (Dr. Caligarýnin
Dolabý) bunlardan bazýlarý. Dahasý yetenekli kadýn belgeselci Leni Riefenstahl
Olmpia ve Azmin Gücü adlý destansý filmleriyle Nazi propagandasýna destek
olmuþtu. Hitler ve bakanlarýna bu da yetmedi ve "#m Yýl Boyunca Reich" filmini
çektirdiler.
Film ve resim karelerine savaþla ilgili her tür sahne kaydedildi. Fabrikalar,
eðitim kamplarý, göreve gönderilen askerler, Berlin'in tekrar inþasý, sanat ve
politika. Etnik temizlik de tüm planýn bir parçasý olduðundan toplama kamplarý
da filmde yer alýyordu. Naziler tam anlamýyla "þecaat arz ederken sirkatini
söylüyordu." Ne kadar kahraman olduklarýný anlatmak için gerçekleþtirdikleri
etnik temizliði kanýt olarak gösteriyorlardý.
Almanya savaþý kaybedip Hitler intihar ettiðinde Nazi savaþ suçlularýný
yargýlamak üzere uluslararasý bir mahkeme kuruldu. Mahkeme 20 Kasým
1945'de Almanya'nýn Nürmberg þehrinde baþladý. ABD, Ýngiltere ve Sovyetler
Birliði'nden gelen hakimlerin oluþturduðu bir kurul mahkemeyi yönetiyordu.
Nazi savaþ suçlularý, görgü tanýklarýnýn ve iþkence kurbanlarýnýn ifadeleri
alýnarak yargýlandý. Yargýçlar delillerin sadece konuþulanlardan ibaret
olacaðýndan korkuyordu. Dahasý olaylarýn boyutlarýnýn ne olduðu sürekli
sorgulanýyordu. Ölüm ve acý savaþýn normal bir parçasý kabul ediliyordu.
Nazilerin çizgiyi geçtiðini ispat eden herhangi bir delil var mýydý?
O sýralarda CIA'nin baþýnda olan ve "vahþi" lakabýyla anýlan Bili Donovan
sayesinde farklý arþivlerden belgeler mahkemeye akmaya baþladý. Bunlarýn
arasýnda Nazilerin yönetim birimlerinin yazýþmalarý da vardý. Bu belgeleredayanarak da yarg
nanlar mahkum edildi.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 114 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Hitler ve Goebbels'in sinemaya ilgileri sayesinde, Nazilerin yaptýklarý ve toplamaka
mplarý filmlerinde delil olabilecek birçok unsur ortaya çýktý. Nazilerin ne
kadar korkunç olduklarýný hayal gücüne býrakmayan belgelerdi bunlar.
Hitler çok iyi biliyordu ki bir resim bin söze bedeldi.
Duruþmalarýn sonunda yirmi bir Nazi subayý çeþitli savaþ suçlarýndan hüküm
giydi. On ikisi ölüme mahkum edildi, gerisi hapse gönderildi. Daha ah düzeydekiaskerler
ve gardiyanlarýn davalarýndan da 24 idam 128 hapis kararý çýktý.
Bu dava için daha sonra özür dileyenler oldu. Ýçinde bulunduklarý koþullardan
dolayý kiþilerin suç olarak görmedikleri eylemleri yaptýklarý için
cezalandýrýlamayacaðý söylendi. Ancak ABD Yüksek Mahkemesi Baþkaný Robert
Jackson bireyin bilinci dahilinde yaptýðý her davranýþtan sorumlu olduðunu
savunan fikirleri kabul gördü.
Savaþ suçlarý konusunda fazla anlaþmazlýk yoktu. Ýþlenen suçlar gelecekkuþaklara ibret olma
lara geçti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 115 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ESKÝ DOST DÜÞMAN OLMAZ DEME, OLUR!
Hindi Çin'de 30 Yýl Süren Savaþýn Baþlarý
1945, Fransa ve ABD Hindi Çin'de
Dünyanýn iki büyük devletini berbat bir yenilgiye sürükleyen, hükümetlerinin
düþmesine yol açan ve gereksiz ve trajik bir biçimde bir milyonun üzerinde
insanýn ölümüne yol açan politik kararlara bir göz atmadan bu "fiyaskolar"
koleksiyonu tamamlanmýþ sayýlmaz... Bu kararlar Hindi Çin savaþýnýn orijinaltemelleridir...
1945'de Pasifik'teki politik paradigma bugün birçok kiþinin kavradýðýndan çok
daha acayip ve karmaþýktý ve tuhaflýðýn odak noktasý da Hindi Çin'di.
Olayýn baþlangýcý 1940 yýllarýnýn Fransa'sýna, Almanlarýn yýldýrým saldýrýsýndan
önce Fransýzlarýn yürüttüðü o feci altý hafta kampanyasýndan sonra uðradýklarý
acý yenilgiye kadar gidiyor. Bununla birlikte tüm Fransa Alman iþgali altýna
girmemiþti aslýnda savaþ sýrasýnda Fransa saf deðiþtirmiþti de denebilir. Kuzey
Fransa ve Paris'le birlikte kýyý bölgeleri doðrudan iþgal edilmiþti ama Fransa'nýn
geri kalaný iþbirlikçi bir hükümet tarafýndan yönetilmeye baþlanmýþtý.
1940-44 yýllarý arasýnda dünyanýn her tarafýndaki Fransýz birlikleri faþistlerin
saflarýnda savaþmak durumunda kalmýþlardý. Bu utanç verici çöküþten sonra
Fransýz sömürgelerindeki yöneticiler bir seçim yapmak zorunda kaldýlar ve
hemen her durumda faþistlerin tarafýný seçtiler, en azýndan ufukta bir Müttefik
donanmasý görünmediði sürece.
Böylece 1940 sonlarýnda Japonlar Çin'e karþý yürütmekte olduklarý savaþý
güçlendirmek için Fransa'nýn sömürgesi olan Hindi Çin'de deniz ve hava üssükolaylýklarýndan
yý "rica ettiklerinde" iþbirlikçi Fransýz Vichyhükümeti bu isteði kabul ederken neredeyse b
zil takýp oynamadýðý kaldý.
1941 ortalarýnda Japonlar açýkça Hindi Çin'i iþgal ettiler ve en ufak bir direniþle
karþýlaþmadýlar. Ve bundan sonra da hikayenin gerçekten ender rastlananbölümü geliyor... bu
sonraki dört yýl boyunca Fransýz yöneticiler,
bürokratlar, askeri personel ve polis güçleri Japonlarla tam bir iþbirliði içinde
oldular. Gerçekte Pasifik bölgesinde Japonlarýn yanýnda yer almýþlardý.
Ama 1944'e gelindiðinde Pasifik'teki durum deðiþmeye baþlamýþtý. Ýlginç ve pekgörülmeyecek
on sonucunda Amerikan deniz piyadeleri Ho Si Minh
liderliðindeki Vietnam ulusal güçleriyle iliþkiye geçerek lojistik ve eðitim
desteðinde bulunmayý önerdiler. 1945'de artýk bu güçler kuzey Hindi Çin'deJapon kuvvetlerin
arþý müthiþ bir savaþ yürütüyorlardý. Denizde de Ýngilizdonanmasý Japonlarýn üslerini ve li
du. Bu sýralarda
Fransýzlarýn sesi soluðu çýkmýyordu.
Belki de dönüm noktasý Roosevelt'in ölümüydü, çünkü ABD Baþkaný Japonlarla
yaptýklarý iþbirliðinin karþýlýðýnda Fransýzlarýn ödeyeceði bedelin Hindi Çin
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 116 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
yarýmadasýndaki sömürgelerini kaybetmek olacaðýný açýklamýþtý. Amerikalýlar
savaþtan sonra özgür ve baðýmsýz bir Hindi Çin görmek istediklerini söylüyordu.
Amerikalýlar savaþýn bitmesinden sonraki bir yýl içinde Filipinler'in de
baðýmsýzlýðýna kavuþacaðýna söz vermiþlerdi ve böylece bölge politikasýna da
uygun düþüyordu. Bu kritik vaatler Batý emperyalizmine karþý Doðu'nun
özgürlüðü için savaþtýðýný söyleyen Japon propagandasýna karþý devreye sokulan
etkili silahlardý.
Japonya'nýn teslim olmasýyla birlikte Çin, Burma ve Endonezya'da önemli sayýda
Japon birliði mahsur kaldý. Ayný durum Hindi Çin için de geçerliydi. Ho SiMinh'in yönetimin
i ulusal güçler, Amerikan deniz piyadelerinin de tamdesteðiyle, Hanoi'ye girdi ve bura
da özgür ve baðýmsýz bir cumhuriyetkurulduðunu ilan etti.
Vietnam tarihinin bu dönemi ve ABD ile olan iliþkileri bugün bir hayli karýþýk
yorumlara ve yanlýþ deðerlendirmelere konu olmaktadýr. Gerçekte Ho Si Minh'in
daha o zamanlar Stalin ve Mao ile ittifak içinde Hindi Çin'e komünizmi
getirmeye kararlý olup olmadýðý tartýþýlmaktadýr. Bu konudaki gerçeði belki de
hiçbir zaman bilemeyeceðiz ama daha sonraki haftalar evdeki hesabýn çarþýyauymadýðýný göste
örnek oluþturmaktadýr.
Bir süre sonra, bazý yönetsel sorumluluklarý üstlenmek, on binlerce Japon esiriniteslim al
mak ve kamplara yerleþtirmek üzere Ýngiliz birlikleri karaya çýktýlar.
Ho birçok kez Amerikan Anayasasýndan ve Abraham Lincoln'un
konuþmalarýndan alýntýlar yaparak kendi ülkesi için istediði modeli ortaya koydu
ve savaþtan sonra da Hindi Çin'in bu doðrultuda kalkýnmasýný saðlamak için
Amerikalýlardan yardým talebinde bulundu.
Amerikalý danýþmanlar sosyalist olmasýna raðmen Ho Si Minh ile birlikte
çalýþabileceðini ama Hindi Çin'deki Fransýz sömürge yöneticilerinin yozlaþmýþ
bulunduðunu ve bir an önce onlardan gayri resmi bir þekilde kurtulmak
gerektiðini bildirdiler.
Ve ardýndan da Fransýzlar geldiler.
Yabancý lejyon birliklerini de içeren Fransýz kuvvetleri aðýr bir Alman aksanýylakonuþan ye
askere alýnmýþ tecrübesiz birliklerden oluþuyordu. Böylece onlar daHindi Çin'deki kalabalýk
ri nüfusa karýþtýlar. Amerikalýlarýn desteðinden
Ýngilizlerin kontrolüne ve ardýndan Fransýzlarýn ortaya çýkmasýna uzanan bu
karmaþýk geçiþ döneminde gerçekten çok tuhaf ve dikkat çekici bir olay meydana
geldi.
Esir kamplarýndaki Japon askerleri serbest býrakýldý, silahlarý da geri verildi vesokaklar
a salýnarak güvenliði saðlamalarý istendi. Batýlýlarýn özgürlükideallerini paylaþan bir hal
ecekse eðer, iþte burasý
tam yeriydi. Özgürlük için savaþan insanlarýn güvenliðini saðlamak için acýmasýz
bir düþman ortalýða salýnmýþtý.
Fransýzlar Hindi Çin Cumhuriyetini kabullenmeden önce biraz ileri-geri laf
ettiler ama Ýngilizlere benzer bir þekilde bir Fransýz Milletler Topluluðu'nun
parçasý olacaðýna iliþkin söz verilince seslerini kestiler. Çok ilginç bir þekilde ve
savaþ alanýndaki yüksek rütbeli askerlerin her birinin itirazýna ve Vietnam
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 117 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
halkýnýn kendi kaderini tayin etmeye kararlý olmasýna raðmen Truman
Fransýzlarýn bölgeyi yeniden iþgal etmesini destekledi.
Truman, savaþ sonrasýnda Fransa ile iliþkiler açýsýndan DeGaulle'ün bunu
önemli bir sorun haline getirdiðini belirtiyor ve düþmanla iþbirliði yapsýn veya
yapmasýn Fransýz ulusal gururunun bütün sömürgelerin geri verilmesini
gerektirdiðini söylüyordu. DeGaulle'ün gösterdiði duyarlýlýðýn yaný sýra Ho Si
Minh de savaþ sonrasý dönemde güçlenmekte olan Mao'nun komünistleriniülkeye davet etmeye ha
ndýðýna göre Truman'ýn gösterdiði yol akla uygungörünüyordu.
Böylece geliþmeler bu yolda ilerledi. Amerikan ve Ýngiliz desteði ve danýþmanlarý
Hindi Çin'den ayrýldý, Fransa da bölgedeki iþgal kuvvetlerini yeniden oluþturupdurumunu güç
rmesinin ardýndan Ho Si Minh ve hükümetini sýkýþtýrmayabaþladý. (Bu arada ABD ve Ýngiltere'
i protestolarýnýn sonucunda Japonaskerleri de sokaklardan geri çekmiþti.) 1946'nýn sonunda
Ho Si Minh
Fransýzlarla iþbirliði yapmanýn her türlü bahanesini bir kenara koyarakHanoi'den kaçtý ve g
a savaþý kaldýðý yerden yeniden baþladý.
Artýk en azýndan Fransýzlarýn komünist tehdide karþý dile getirdiði görüþler
dikkate alýndýðýnda ABD açýk bir þekilde Fransa'nýn yanýndaydý. Truman
Doktrinini oluþturmaya çalýþan ABD için Fransa'nýn Ho'yu bastýrma çabalarýna
askeri destek vermesi mümkün deðildi. Buna karþýlýk Ho da bir süre sonra silah
ve cephane saðlayabileceði tek kaynaða Çin'deki komünistlere ve Stalin'e
yöneldi. Oysa Çin Vietnam'ýn tarihsel bir düþmanýydý.
Bu ateþin sönmesi için otuz yýl süren bir savaþýn geride kalmasý gerekecekti.
Aslýnda her þey þu paradokstan ortaya çýkmýþtý: II. Dünya Savaþý'nda ABD'nin
yanýnda yer alan bir halkýn yok edilmesi için ayný savaþ sýrasýnda ABD'ye karþý
savaþan Fransýz yönetimine destek verilmiþti...
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 118 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
GERÝYE ÇEKÝLÝN ÇOCUKLAR, BAÞKANA BÝRAZ YER AÇIN!
Gizli Servis ve Baþkanýn Korunmasý
1963, Dallas, Texas
Stewart Menzies Ýngiliz Gizli Ýstihbarat Servisini (SIS) yönetecek ideal adam gibi
görünüyordu. Yüksek sosyetenin içindeydi, bazýlarýna göre Ýngiltere Kralý VII.
Edward'ýn gayri meþru çocuðuydu, etrafýndaki çok sayýda dostuyla gösteriþli bir
yaþamý ve hayatýný rahatça sürdürmesine olanak saðlayan bir zenginliði vardý.
Adamlarýnýn iþlerini iyi bir þekilde yapacaðýna inanýyor ve yollarýnýn üzerine
çýkarak onlarý engellemiyordu, böylece servis esas olarak kendi kendini
yönetiyordu. Günün birinde kendisine bir halef seçmesinin zamaný geldiðinde
etrafýna daha dikkatli bir þekilde baktý, atayacaðý kiþinin son yýllarda neler
yaptýðýný bir kez daha gözden geçirdi.
Sonuçta Menzies'in yerine seçtiði halef Kim Philby adýnda sýcakkanlý birisi oldu.
Cambridge Üniversitesi'nde öðretim üyesi olan Philby, Ýkinci Dünya Savaþý
sýrasýnda Menzies'in yönetimi altýnda yürüttüðü çalýþmalarýyla profesyonelistihbaratýn en i
larýndan biri olarak deðerlendiriliyordu vedaha üst görevlere getirilmesine kimsenin bir
itirazý olamazdý.
Biraz saha tecrübe kazanmasý için Philby önce 1947-1949 yýllarý arasýnda
Türkiye'ye gönderildi. Buradan da oldukça kýyak bir mevkiye aktarýldý;
Washington'a gönderilerek SÝS ile CIA ve FBI arasýndaki irtibat sorumlusu
yapýldý.
Amerikalýlar kollarýný açarak Philby'i kucakladýlar; savaþ zamanýndaki
baþarýlarýnýn hikayelerini anlatarak pohpohladýlar ve SÝS'in anti-Sovyetbölümünü kurduðu sý
duðu bilgi ve tecrübeden kendilerine birþeyler aktarmasýný saðlamak için ellerinden geleni
týlar. En üstteki
yöneticiler de dahil olmak üzere Philby istediði herkese ulaþabiliyor, her yeregirip çýkabi
iyordu.
Kendisine bütün kapýlar sonuna kadar açýlmýþtý. Philby'nin görevi iki Amerikan
gizli servisiyle, CIA ve FBI ile iki Ýngiliz gizli servisinin SÝS ve M16 arasýndaki
bilgi akýþýný saðlamaktý. Nitekim Philby de tam anlamýyla kendisini iþe kaptýrdý
ve iki tarafýn da toparladýðý istihbarat bilgilerini denetimi altýna aldý.
Menzies himayesine aldýðý bu genç yeteneðin ABD'deki çalýþmalarýyla ilgiliolarak parlak rap
lýyor ve ne kadar doðru bir halef seçtiðine iliþkin
kendisini kutlamadan duramýyordu.
Ama bu arada küçük bir sorun vardý. Philby gerçekte diðer tarafa çalýþýyordu,
hayýr caným ABD'ye deðil Sovyetler Birliði hesabýna çalýþýyordu; yani kendisine
karþý çalýþmada uzman olduðu varsayýlan yabancý güç hesabýna faaliyetyürütüyordu.
1933 yýlýna dönerek devam edecek olursak; bu tarihte henüz Cambridge
Üniversitesi'nde olan Philby Sovyet Gizli Servisi OGPU ajanlarýnýn dikkatini
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 121 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
çekmiþ (muhtemelen onlarla iþbirliði içindeki bir üniversite hocasýnýn uyarýsýyla)
ve Sovyet davasýna sempati gösteren genç ve ayrýcalýklý Ýngilizentelektüellerinden biri ola
eðerlendirilmiþ, kendisine yakýnlaþýlmýþtý.
Kurulan iliþki çerçevesinde politik ve teorik görüþlerini ifade edince belirli
konularýn ele alýndýðý felsefi araþtýrmalarda kendisinden yardým isteyerek iþi
ilerlettiler. Ancak kendisini OGPU'da iþe alanlar hiçbir zaman niyetlerini açýkça
söylemediler, maksatlarýný tam olarak ortaya koymadýlar.
Philby'nin kendi sözleriyle de durum þöyleydi: "Haziran 1933'de iþe baþladým ve
Ýngiliz entelijansiyasý arasýna sýzmakla görevlendirildim. Ancak bu görevin ne
kadar uzun süreceðinin bir önemi olmadýðý söylendi."
Washington'da Philby Ýngiliz ve Amerikan istihbaratýyla ilgili bilgilerideðerlendirmek
üzere derhal bir mekanizma oluþturdu; kendisini kontrol
etmekte olan Sovyet ajanlarýna birçok yararlý bilgiyi aktarýyordu tabu ama daha
sonra dönüp kendisini tuzaða düþürecek herhangi kritik bir bilgiyi vermiyordu.
Böylece asýl baðlý olduðu tarafýn eline de kendisini deþifre etmekle tehdit
edebilecekleri bir bilgi geçmemiþ oluyordu.
Philby'nin Sovyetler Birliði'ne aktardýðý sýrlar hayli önemli olmakla birlikte asýl
tahrip edici etki, herhangi bir operasyonu çökertmesi falan deðil, Ýngiliz veAmerikan is
tihbarat servisleri arasýna kolay aþýlmayacak bir güvensizlikduygusunu yerleþtirmiþ olmasýy
ülke arasýndaki özel güven iliþkileri
bundan sonra hep bir kuþkunun gölgesi altýnda kalacak ve gizli servis ajanlarý
bir daha en yakýn yoldaþlarýna bile bütünüyle güvenemeyeceklerdi.
Bununla birlikte Philby Menzies'in yerine SIS'in baþýna geçmeyi hiçbir zamanbaþaramadý. Men
ies emekliye ayrýlarak Philby'i yerine atayacak olsa bile, bu
konuda onayý olmasý gereken Dýþiþleri Bakanlýðý çaktýrmadan Philby'i izlemeye
karar vermiþti. Nitekim bir süre sonra bu adamýn hilekar olduðunu, zaman
geçtikçe daha tedirgin ve gergin hale gelmeye baþladýðýný gözlediler. Bu arada
çift taraflý bu çalýþmanýn verdiði aðýr yüke dayanmak için Philby de fazla içmeyebaþlamýþtý
görev için uygun bulmuyordu
ama Menzies de zamaný geldiðinde himayesi altýndaki adamýn yükseleceðinden
emindi ve bunda da ýsrarlýydý.
Bununla birlikte Philby böylesi bir atamadan önce kendi kusurlarýný ortayadökünce Menzies d
böylesine yüz kýzartýcý bir iþten kurtulmuþ oldu. Ýngiliz GizliServisi içindeki Sovyet kös
olan Donald MacLean ve Guy Burgess CIA
tarafýndan açýða çýkarýlýrken Philby de bu operasyona yardým ederek böylecekendisini kurtar
ama yine de tehlikeli ve nazik bir durumla yüz
yüze olduðunu anlamýþtý. Ve sonunda Moskova'ya kaçmayý baþardýðýnda
gerçekten de kuþkulu hareketleriyle ilgili olarak bir süreden beri izlemeyealýnmýþtý.
Moskova'ya kaçarak kendisini açýða çýkarmasýnýn bir nedeni de yerine býraktýðý
dördüncü casusu, Sir Anthony Blunt'ý kurtarabilmekti. Nitekim Blunt, yýllar
sonra Ýngiliz casus avcýlarý tarafýndan yakalandýðýnda çoktan Kraliçe tarafýndan
"Sir" unvanýyla ödüllendirilmiþti bile.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 122 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Böylece vaktiyle SIS'in baþýna getirilmesi düþünülen en iyi casus, gerçekten de ozamana kad
liz Gizli Servisinin bulduðu en iyi casustu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 123 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÜÇ-BEÞ KURUÞ TASARRUF EDELÝM DERKEN
Nihayetinde BBC de Bir Bürokrasidir
1967, Ýngiltere
Bir yayýn kuruluþu olarak Ýngiliz BBC'nin kaliteli yayýncýsý oldukça azdý. 70 yýlý
aþan bir süre BBC konserler, belgeseller, komediler, çocuk programlan, eðitim
programlan, drama dizileri, çaðdaþ ve klasik oyunlar üretti ve yayýmladý; radyove televizyo
haberleri tüm dünyada en güvenilir ve saygýn haberler olarak kabul
ediliyordu.
1922 yýlýnda Ýngiliz Posta Teþkilatý tarafýndan Ýngiliz Yayým Þirketi (British
Broadcasting Company-BBC) olarak kaydý yaptýrýlýp, ruhsatý alýnýrken Posta
Genel Müdürlüðü'nün, yani patronunun uygun bulduðu hizmeti saðlamak
amacýný taþýyordu. Niyetler mükemmeldi. Þirket radyoda Ýngiliz ürünlerinin
tanýtýmýný yapýyordu. Halk üzerinde kötü veya olumsuz bir etkilemeye yol
açmadýktan sonra yayýnlarýn özgürdü. Mali olarak ise doðrudan izleyicilerininödemeleriyle a
uracaktý.
BBC yayýnlarýný dinlemek ve daha sonra televizyonlarý izlemek isteyenler PostaTeþkilatýna b
lirli bir ruhsat ücreti ödemek zorundaydýlar. Baþlangýçta yýlda 10
þilin olan ücret daha sonralarý 70 paunda kadar çýktý. Hükümetin desteðindeki
bir tekel olarak BBC on yýllar boyunca yayýn alanýný istediði gibi elinde tuttu.
Baðýmsýz radyo ve televizyon kuruluþlarýna izin verilmesine ve BBC'nin
iþgalindeki yayýn dalgalarýndan yararlanmalarýna kadar uzun zaman geçti.
Bundan sonra bile satýlan her televizyon, alýcýsý BBC'yi izlese de izlemese de, birruhsa
t parasý ödemek zorundaydý. Bu ödemeler ve programlarýn telif ücretleri
BBC'nin mali kaynaklarýný oluþturuyordu.
Bir kamu kurumu ve bürokratik bir aygýt olmasýna raðmen ne yayýmlayacaðý
konusunda hayli geniþ bir özerkliðin tadýný çýkarýyordu. Tam gün TV yayýný
1980'lerin ortalarýna kadar onaylanmadý. Ticari kaygýlar taþýmamanýn saðladýðý
rahatlýkla BBC yayýnlarý düzeyli, tarafsýz ve kaliteli olma olanaðýna
kavuþuyordu.
Bu özgürlük ve avantajlardan yararlanan BBC tümüyle ticari bir TV kanalýnda
yer almasý çok zor çocuk programlarý, konserler ve diðer eðitici yayýnlar
yapabiliyordu. Radyoda da dünyaca ünlü orkestralarýn yaný sýra Ýngiliz veAmerikan pop müzið
larý, Beatles, Rolling Stones, Jimi Hendrix, ChuckBerry konserleri dinlenebiliyord
u. En ünlü programlarýndan biri 1963'ten 1989'a
kadar devam eden bilimkurgu dizisi Doctor Who (Doktor Kim) idi.
Ama bu arada, maalesef BBC de, herhangi bir kamu kuruluþunda görülebilecekbazý dertlerde
n mustaripti. Gelirleri sabit olan herhangi bir þirket bazý
harcamalarýný kýsmak ve bütçesinde belli kýsýtlamalar yapmak zorundaydý. Buna
BBC de dahildi.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 124 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Ýlk BBC programlarý Film Merkezinden saðlanan uzun süreli film ve oyunlardanoluþuyordu. Ti
cari kayýtlarýn devreye girmesiyle birlikte BBC arþivlerine de
standart bir ölçü getirildi. Personele bütün programlarýn film kopyalarýný
saklama emri verilmiþti ama video ve ses kayýtlarý için ayný emir
tekrarlanmamýþtý.
1978'e kadar BBC Mühendislik Bölümünün denetiminde olan video kasetler
ancak bu tarihten sonra film merkezine aktarýldý. Kasetler nispeten daha küçükbir arþivde s
klanýyor ve zaman zaman dýþ ülkelere satýþ olanaðý olup olmadýðýný
anlamak için yeniden izleniyordu. Pek çok görsel ve sesli programlar ve diziler,
filmler, belgeseller baþka ülkelere satýlýyordu. 1970'ler ve 1980'lerde dünyada en
çok izlenen bilimkurgu dizisi Doctor Who da bunlardan biriydi.
Sonra arþivlerdeki yerlerin yeterli olmadýðý ve pahalýya mal olduðu günler geldi.
Böylece 1967 yýlýnda adý bilinmeyen bir bürokrat, günlerden bir gün depolardabulunan ses ve
deo kasetlerini silip temizleyerek yeniden kullanýlabileceðini
akýl etti ve harekete geçti. Gerek Film Merkezi, gerekse Mühendislik Bölümü
tüm programlarýn tarihsel kopyalarýnýn tutulmasýndan diðerinin sorumlu
olduðunu düþünüyordu.
Ve 1978'e gelindiðinde birçok program bir güzel yok edilmiþ ve elde hiçbir
kopyasý kalmamýþtý. BBC bir arþiv sorumlusu tayin ederek nelerin yok edildiðini
saptamak ve dünyanýn her tarafýndan, yabancý yayýn kurumlarýndan ve
koleksiyonculardan kendi orijinal programlarýnýn kopyalarýný bulmak için
uðraþmaya baþladý. Kaybedilen hazinelerin ancak çok azýnýn kopyasý
bulunabildi.
Bu arada büyük bir þans eseri olarak dünyaca ünlü Doctor Who'nun eksikbölümleri de toparlan
iþti. Yakýn zamanlarda iki müzik prodüktörü ortaya
çýktý ve vaktiyle verilen silme emrine uymadýklarýný ve Rolling Stones'un ilkkayýtlarý da d
olmak üzere bazý eþi olmayan programlarýn kayýtlarýný
sakladýklarýný açýkladýlar. Þimdi bu "kayýp kasetler" BBC'ye küçük bir servet
kazandýrabilir ama geri gelmeyenler dikkate alýndýðýnda elde olanlar pek bir þeydeðildir.
Üç-beþ kuruþ tasarruf edelim derken müzik ve yayýn tarihinin paha biçilmezeserleri kaybolmu
Boþ kasetlerin fiyatý 2 ile 9 pound arasýnda deðiþiyordu.
Oysa bunlarýn üzerinde orijinal olarak kaydedilmiþ programlardan BBC
milyonlarca pound kazanabilirdi. Kaybolanlar arasýnda Beatles'ýn ilk konserleri,
önemli dramalar, belgeseller ve tarihsel spor programlarý yer alýyordu.
Bugünkü deðerleri milyarlarý bulurdu. Ama depoda bir parça yer kazanmak vebirkaç bin pound
asarruf etmek için akýl almaz bir iþ yapýlmýþtý. Zamanýnda
üzerinde doðru dürüst düþünmeden bulunulan bir çözüm uygun gibi görünmüþtü
ama eþine az rastlanýr bir rezalet ortaya çýkmýþtý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 125 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
TÝPÝNÝN YAPTIÐI EN ÝYÝ ÝÞ
Seçilmemeyi Nasýl Baþarabilirsiniz?
1978, Chicago
Chicago "Çalýþkan Kent" diye ün yapmýþtýr; özellikle belediyede hemen her türlü
iþ zamanýnda yapýlýr, çöpler düzenli toplanýr, caddeler iyi temizlenir ve diðer
belediye iþleri savsaklanmaz. Þubat 1978'de Chicago þiddetli bir kar fýrtýnasýna
yakalandý. Kentin kar sorumlusu iþlerin altýndan kalkamadý diye eleþtirildi.
Efsanevi Belediye Baþkaný Richard J. Daley'in ölümünden sonra yerine geçenMichael A. Biland
c hava koþullarýnýn ani deðiþimiyle kentin bir daha böyle kötü
bir sürprize yakalanmamasýný saðlamak konusunda kararlýydý.
Nisan 1978'de Bilandic bir komisyon kurarak benzer bir durumda kar
fýrtýnasýyla nasýl mücadele edileceðinin bir planýnýn çýkarýlmasýný istedi.
Komisyonun baþkanlýðýna getirilen avukat Kenneth Sain deneyimli bir yerelyöneticiydi ve 19
77'deki istifasýna kadar Daley ve Bilandic'le birlikte çalýþmýþtý.
Bir dizi araþtýrmadan sonra Sain kentin karla mücadelesini yapacak yeni
firmasýnýn seçildiðini ilan etti; uzun yýllardýr bu iþi yapan Barton-AschmannAsociates yeri
baþka bir firma ile anlaþma yapýlmýþtý.
Aralýk ayýnýn ilk günü Chicago'ya yaðan kar yaklaþýk 30 santimetreyi bulmuþtu.
Sonra kar yaðýþý daha da arttý ve kar kalýnlýðý bazý bölgelerde 45 santimi geçti.
Tam o sýralarda, 23 Aralýkta da komisyon 23 sayfalýk son raporunu yayýmladý ve
belediye firmaya 90 bin dolar ödeme yaptý. Rapor güya bazý önlemler ve malzeme
alýmýný içeriyor ve karla mücadele açýsýndan izlenecek yeni politikalaröngörüyordu. Caddele
lar hýzla temizlendi ve karla nasýl baþa çýktýk
diye herkes sevinçle birbirini kutladý.
Yýlbaþý gecesi yine kar yaðdý ve kalýnlýðý 30 santimi bulunca kentin sorunlarý da
yine baþ gösterdi. Temizlik ve Saðlýk Müdürü Emmit Garrity yönetimindekiçalýþmalar ciddi el
ruz kaldý, çünkü karla mücadele programýnýn
öngörüleri çerçevesinde yollardaki araçlarýn çekilerek karýn temizlenmesi bir
haftayý bulmuþtu. Çalýþmalar en sonunda tamamlanmýþtý ama bu arada 12 Ocak
günü de kentin tarihindeki en büyük kar fýrtýnasý kapýya dayanmýþtý.
14 Ocak 1978 tarihli Chicago Tribüne gazetesinin manþeti "TÝPÝ..." idi. Son üç
gün içinde kente yaðan karýn kalýnlýðý 70 santime yaklaþmýþtý. Þiddetli kar
yaðýþý, soðuk ve hýzý saatte 80 kilometreyi aþan rüzgar kentteki yaþamý felç
etmiþti. Uluslararasý O'Hare Havaalaný kapandý ve kent içi trafik durdu.
Olaðanüstü durum ilan eden Belediye Baþkaný Bilandic arabalarýn yollardançekilmesi çaðrýsý
arýn okullarýn bahçelerine ve park alanlarýna
çekilmesini isteyen Blandic karlarýn temizlenmesi için yollarýn boþaltýlmasý
gerektiðini belirtiyordu. Belediye baþkanýnýn istekleri polis tarafýndan zorla
uygulanacak ve yollarda býrakýlan arabalara ceza kesilecekti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 126 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Ancak Bilandic'in park alaný olarak kullanýlmasýný önerdiði 103 yerden çok azý
karlardan temizlenmiþ ve halkýn kullanýmýna uygun durumdaydý. Arabalar kar
tepelerinin altýnda kalmýþ ve kar temizleme makineleri caddelerden geçemediði
için yan sokaklar iyice kardan geçilmez duruma gelmiþti. Park alanlarýyla ilgilikendisin
e yanlýþ bilgi veren görevlileri cezalandýran Bilandic halktan özür diledi.
Ayrýca yollardaki karla baþa çakacak miktarda araç da yoktu. Çevredekikentlerden araç ve pe
sonel yardýmý istendi. Yardým çaðrýsýna Quebec'ten bile
yanýt geldi ama Chicago'daki görevliler kendilerinin kullanýlmadýðýný iddia
ettiler. Hiçbir þey yapmadan saatte 57 dolar para alýyorlardý. Ýþlerine
arabalarýyla gidemeyen halk toplu taþým araçlarýna yöneldi. Otobüs sistemi deözel arabalard
ha iyi durumda deðildi. Caddelerin birçoðunda ancak bir
þeritten trafik iþleyebiliyordu.
Otobüs tarifeleri bir kenara býrakýldý, üç saate kadar gecikmeler meydana
geliyordu. Trenler düzensiz de olsa çalýþýyor ama sýk sýk sorun çýkýyordu.
Kentteki raylý sistem de felç olmuþ, onlara elektrik saðlayan sistem de göçmüþtü.
Gerekli bakým yapýlmadýðý ve ihtiyaç duyulan malzemeler daha önce
saðlanmadýðý için zaten iki hat daha önceden iptal edilmiþti. En sonunda tek bir
hattýn kardan temizlenmesi becerilerek kýsmen hizmete sokulmasý
baþarýldýðýnda kar fýrtýnasý da hafiflemiþti. Ama bu arada kentteki kar kalýnlýðý
da iki metreyi geçmiþti. Yaþlýlar evlerinde hapis kaldýlar.
Karda yürümeye çalýþan birçoðu kayarak düþmüþ ve sakatlanmýþtý. Çöptoplanmasý durmuþtu. Ayý
ezi ve çevresi hala
kardan temizlenememiþti. Belediye Baþkaný Bitandic karla mücadelede yardýma
ihtiyacý olanlar için bir telefon hattý kurmak istedi ama 5.5 milyon nüfus için
elinde sadece bir numara vardý. Belediye Baþkanýnýn kurduðu komisyon o kadarlaf üretmiþti a
kent tipiyle baþa çýkacak gibi görünmüyordu.
Tüm bunlar olurken Bilandic çeþitli radyo ve televizyon programlarýna çýkarak
halký sakinleþtirmeye ve yapýlabilecek her þeyin yapýlmakta olduðuna ikna
etmeye uðraþýyordu. Editörlere gönderilen ilk mektuplar kara yenik düþen
kentte belediye baþkanýnýn istifasýný istiyordu. 19 Ocakta halk Sain
komisyonunun hazýrladýðý planý görmek istedi.
Ýstemeden de olsa belediye planý basýna verdiðinde kýyamet koptu; 23 sayfalýk
raporda genel hatlarýyla bir þeyler söyleniyor ve ardýndan da çalýþanlar
iþverenlerinin emirlerine uygun davranmalý, karla mücadele sorumlularýylailiþki kurulmalý g
bi çok basit öneriler ve bazý formlarýn nasýl doldurulacaðýný
gösteren örnekler yer alýyordu.
Karlarý eritmek için tuz atýlacak ve temizlenecek güzergahlarý gösteren 184harita vardý ama
lediye bu haritalarýn komisyon tarafýndan yapýlmadýðýný
zaten daha önce belediyedeki uzmanlar tarafýndan yapýlmýþ olduðunu açýkladý.
Rapor ne belediyenin park alanlarýný belirtiyordu, ne de alýnmasý gereken yenimakinelerd
en söz ediyordu.
En ciddi suçlama ise Anthony Mazza adýnda bir kar iþçisinden geldi; Mazza
komisyon raporunun kendisinin 1973'te hazýrladýðý master tezinin bir kopyasý
olduðunu iddia ediyordu. Tüm rapor tam bir rezaletti ve Belediye MeclisiKenneth Sain
'e ödemeyi durdurmaya karar verdi. Ancak bu noktada Sain ile
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 127 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Belediye Baþkam Bilandic arasýndaki iþbirliðinin ve anlaþmanýn sadece bundan
ibaret olmadýðý açýða çýktý.
Emniyet örgütünün bomba ve kundakçýlýkla uðraþan bölümünün de yenidendüzenlenmesi için hazý
vardý. Bir üçüncü rapor da polis veitfaiye arasýndaki iþbirliðinin nasýl olmasý gerektiðin
u. Sonuçtatoplam olarak Sain belediye için 9 rapor hazýrlamýþ ve karþýlýðýnda 242 bin dolar
almýþtý. Tabii skandal Bilandic'i güç durumda býraktý ve itibarý zedelendi.
Þubatta yapýlan aday belirleme toplantýsýnda Demokrat Parti içindeki rakibi
Jane Byrne karþýsýnda kaybetmesi için iki hafta önce yaþanan felaketin ve
rezaletin hatýrlatýlmasýna bile gerek kalmadý.
Böylece 1978 kýþýnda Sain ve þirketinin karla ilgili olarak Chicago'da yaptýðý en
etkili iþ Belediye Baþkaný Michael Bilandic'i karýn içine gömmek olmuþtu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 128 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
BÝR SAAT ÇOK MU KISA
100 Saat Savaþý
1990, Ýran Körfezi
Yakýnda meydana gelmiþ bir hata üzerine ikinci kez düþünmek tehlikelidir.
Tarih, bugün üzerine olan perspektifinizi de deðiþtirir. Adolf Hitler'i AlmanyaÞansölyesi y
pan seçimlerin ulusal ruhunu ve görünürdeki istikrarým birçok
Amerikalý pek beðenmiþti. Baþkalarý da Joseph McCarthy'nin ülkeyi kurtardýðýný
sanýyordu ama aslýnda Anayasayý çiðnemekten baþka bir iþ yapmýyordu.
Körfez Savaþý üzerinden henüz fazla bir zaman geçmemiþ olmasýna raðmen
bugün anlaþýlýyor ki, dönemin Baþkaný Bush'un aldýðý bir asken karar
diðerleriyle çeliþki içindeydi. Bush "un en iyi kararlarýndan biri savaþýn
yönetimini generallere býrakmasý ve onlarýn da iþlerinin gereðini yapmalarýna
olanak bulmalarýydý.
Örneðin eski Baþkan Lyndon Johnson Vietnam Savaþý sýrasýnda uçaklarýn
bombardýmanlarýný günlük emirlerle doðrudan yönetmeye hevesliydi. Bush bunuyapmaya yeltenme
Bush'un bir diðer baþarýsý Irak'ýn çevresindeki Arapülkelerinin askerleri de dahil olmak ü
tüm askeri kadro için ortak bir
hareket zemini oluþturmasýydý. Ama bu durum Bush'u kötü bir karar vermeye de
sevk etti ve bugün hala Amerikalýlar bedelini aðýr bir þekilde ödemeye devamediyor.
Çoðunluðu Amerikan askerlerinden oluþan ve yine Amerikan komutasý altýnda
olan Birleþmiþ Milletler kuvvetleri Irak ve Kuveyt sýnýrlarýnda aylarcaoturduktan sonra bi
rden Irak'ý iþgale baþladýlar. Irak'ý aylarca havadandövdükten sonra birçoðu silah altýna y
erlerden oluþan Irak
ordusu çok kýsa sürede daðýtýldý veya teslim alýndý. Her þey iyi görünüyordu.
Ama ABD'nin Arap müttefikleri Saddam Hüseyin'in artýk kendileri için bir
tehdit oluþturmayacaðýný garantilemek istediklerinde yeni bir sorun ortaya çýktý.
Reel politikayý kavradýklarýndan ve tarihten gelen tecrübeleriyle Birleþmiþ
Milletlerin (Amerikalýlar diye de okuyabilirsiniz) önde gelen Arap ülkelerindenherhang
i birini iþgal etmeyeceðini biliyorlardý.
Amerikalýlarýn onlarca yýldýr Ýsrail'e gösterdiði dostluktan ve Sýrplarýn
Avrupa'nýn ortasýnda yürüttükleri Müslüman kasaplýðýna Avrupa devletlerinin
yaný sýra ABD'nin gösterdiði soðukkanlýlýktan sonra birçok Arap liderininABD'nin tutumuna g
ymamasý çok doðaldý.
Savaþýn üçüncü gününde Irak'ýn kaybettiði anlaþýlmýþtý. Irak'ýn en modern silahlý
gücü olan Cumhuriyet Muhafýzlarý Saddam Hüseyin'in "bütün savaþlarýn anasý"
diye nitelendirdiði savaþta hemen tümüyle yok edildi. Kuveyt bütünüyle yeniden
ele geçirilirken Baðdat civarýndaki hava savunma tesisleri de aylarca etkisizkalacaktý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 129 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Baðdat sokaklarý geri çekilen askerler ve sivil halkýn kalabalýðýndan
yürünmüyordu. ABD silahlý kuvvetleri ile Baðdat arasýnda Irak'ýn tek bir silahlý
birliði, Amerikalýlarýn Baðdat'a giriþini engelleyebilecek hiçbir güç yoktu.
Ýlk günlerin çarpýþmalarýndan sonra elde edilen baþarý sonucunda dünyanýn
diðer ülkelerinin ve özellikle Rusya Federasyonunun tutumunu deðiþtirmesi de
önemliydi. Bu ülkeler Birleþmiþ Milletler'i arkasýna alan ABD'nin Kuveyt'i
kurtardýðý kanýsýndaydýlar.
BM kararlarý Irak hükümetinin ne olacaðýyla veya Saddam'a ne yapýlacaðýylailgilenmiyordu. G
ddam'ý ikinci bir Hitler ilan eden Bush her ne pahasýna
olursa olsun onu durdurmak için çaðrýlar yaptý ama Amerikan kuvvetleri de geriçekilmekte ol
n Irak askerilerini takip ederek Baðdat'a doðru ilerlemeyekalkýþmadý.
Ancak tüm uluslararasý deðerlendirmelerin ötesinde bir þey daha vardý; geridekalan uzun yýl
göstermiþti ki, baþka bazý ülkelerde olduðu gibi Arapkültüründe de bulunan bir þeyler fana
doðmasýna yol açýyordu. Bu durumÝslam'ýn ilk günlerinde de vardý, bugün de hala var.
ABD bu gerçeði dikkate alacak olsa Irak'ý iþgal etmekten baþka seçeneði
olmuyordu. Saddam Hüseyin kendisi dýþýnda ülkesindeki bütün politik odaklarý
tasfiye etmiþti, Saddam'ýn yerine geçebilecek herhangi bir güçten söz edilemezdi.
Irak ordusunun Ýran'la uzun süren savaþýnda gösterdiði performans aslýnda
halkýn kararlýlýðýný yansýtan bir þeydi. Dolayýsýyla bir iþgal durumunda Irakhalkýnýn göste
n önemliydi.
Bunun da ötesinde, zaten ABD de Vietnam deneyiminden üçüncü dünyaülkelerinin kontrolünün ne
zor olduðunu biliyordu. Yüksek teknolojiyesahip silahlarla yarým milyonluk Irak ordusu
çökertilebilir, savaþ gücüetkisizleþtirilebilirdi ama olasý bir iþgale tepki gösterecek ve
geçecek birhalkýn bastýrýlmasý ve denetlenmesi o kadar kolay deðildi. Bu halk neler
yapabileceðini yakýn geçmiþte yer alan Ýran'la savaþta da göstermiþti. Diðer Arapülkelerind
da yine yeterli bir fikir veriyordu.
Herhalde tüm bunlardan dolayý Baþkan Bush Saddam Hüseyin'i parçalanmýþ
ülkesinin baþýnda býrakmýþ olmalý. Amerikalýlar Irak'ý iþgal etse bile Saddam'ý
hemen kontrol altýna alamazlardý. Sovyetler bunu komþularý Afganistan'da
denemiþler ve baþaramamýþlardý. Belki de uluslararasý baskýdan dolayý bu sonuç
ortaya çýkmýþtý.
Bu arada ABD'nin Arap müttefikleri de ABD'ye düþman bir yönetimin nasýl
devrildiðinin bir örneðini görmek istiyorlardý ama belki de Bush yönetimininkararý basitçe
kayýp vermeme ve planlandýðý gibi savaþý 100 saat içinde
bitirme arzusuna dayanýyordu. Evet, hangi nedenle olursa olsun, Bush savaþý
sona erdiren ve Saddam'ý da Irak'ýn baþýnda býrakan kararý verdi.
O tarihten bu yana bölgede çeþitli anlaþmazlýklar ve krizler oldu, Irak biyolojikve nükleer
silahlara sahip olmak için yatýrýmlarýna devam etti ve ABD de uzayprogramlarý için harcadýð
an on misli daha fazla parayý Körfez'de
tutmakta olduðu askerleri için harcamaya devam etti. Gelecek on veya yirmi yýl
içinde tarih bu kararýn doðru olup olmadýðýný gösterecektir...
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 130 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
2.BÖLÜM
TÜRKÝYE TARÝHÝNDE ÝLGÝNÇ OLAYLAR
Orta Asya'daki eski Türklerin dilinde "sarp dað yamacý" anlamýna gelen
Ergenekon'la ilgili destaný bilmeyen yoktur. Türklerin yeniden doðuþunu ve
çoðalarak Orta Asya'ya egemen oluþlarýný anlatan bu efsanenin adý ayný
zamanda Soðuk Savaþ döneminde NATO ülkelerinde kurulan gizli anti-komünistörgütün, kontr-ge
nýn Türkiye'deki kolunun adý olarak da gündeme gelmiþtir,
ama þu anda konumuz bu deðil.
Ele alacaðýmýz konu, günümüzden yaklaþýk üç bin yýl önce demirden bir daðý
eriterek yurt edindikleri Ergenekon'dan çýktýðý söylenen Türklerin daha sonra
yurt edindikleri Anadolu'da bir dað ile bir türlü baþa çýkamamalarý...
Ergenekon Destaný'nýn deðiþik biçimleri var ama en yaygýn olan anlatýma göre,
Aral Gölü civarýnda olduðu varsayýlan demir daðýn eritilme efsanesi þöylegeliþiyor:
Hunlarýn büyük imparatoru Oðuz Han'ýn ölümünden sonra Türklere sýrasýylaGök Han, Ay Han, Yý
an ve Ýl Han baþbuð olur. Ýl Han'ýn
döneminde tüm Türk bölgeleri egemenliðine girince, bunu kýskanan yabancý
kavimler, özellikle Tatarlar birleþip Ýl Han'a saldýrýrlar ve çarpýþma sonunda
Türkleri kýlýçtan geçirirler.
Ýl Han'ýn oðlu Kayý ve yeðeni Dokuz Oðuz eþleri ve çocuklarýyla birlikte esiredilir. Daha s
tarlarýn elinden kurtularak eski yurtlarýna geri dönerler.
Burada daðýnýk ve ürkmüþ bir halde birçok at ve besi hayvaný bulurlar. Bunlarý
da yanlarýna alýp kendilerine güvenli bir yurt ararlar. Bir kurdun ayak izlerinin
peþinden giderek çýkýþ yolu görünmeyen sarp daðlarýn arasýnda yemyeþil, çok
güzel bir yer bulurlar ve Ergenekon adýný vererek buraya yerleþirler. Bu iki
ailenin çocuklarý birbirleriyle evlenerek çoðalýrlar.
Mutlu-mesut yaþadýklarý yýllarýn ardýndan çoðalarak artýk Ergenekon'a sýðamaz
olurlar. Sonunda 400 yýl kaldýklarý bu yurttan çýkmaya karar verirler ama çýkýþ
yolunu bulamazlar. Nasýl onlarý oraya bir kurt getirmiþse yine bir kurdunsayesinde çýkýþ yo
u bulacaklardýr. Nitekim koyunlara saldýran bir kurdun
izlerini takip ederek bir maðaraya ulaþýrlar. Maðaranýn dibinde küçük bir delik
vardýr ve kurt oradan çýkmýþtýr. Bu deliði büyütmek isterler ama maðaranýn
bulunduðu dað demirdendir. Bir demirci ancak daðýn ateþe verilmesiyle yolun
açýlabileceðini söyler. Bunun üzerine Kurultay toplanýr ve daðýn eritilmesine
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 131 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
karar verir. Daðýn çevresine odun ve kömür yýðarak yetmiþ büyük körükle daðýn
tutuþmasýný saðlarlar. Böylece dað erir ve Türkler de Ergenekon'dan çýkarlar.
Daha sonra aradan yüzlerce yýl geçer ve Türkler Orta Asya'dan yola çýkarak
Anadolu'ya gelirler, yeni yurtlarý artýk burasýdýr. Gel zaman, git zaman butopraklar üzeri
nde çeþitli devletler kurarlar, kurduklarýný yýkar, sonra yenisini
kurarlar ve derken en sonunda Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarlar.
Artýk bunun Türklerin son devleti olduðu ve sonsuza kadar varolacaðý
söylenirken, bir yandan da Anadolu topraklarý üzerinde çaðdaþ uygarlýk
seviyesini yakalamak için bir uðraþ verilmektedir. Çaðdaþ uygarlýðýn egemenolduðu ülkelerde
taþýmacýlýðýnda aðýrlýk demiryolundadýr ve denizin
olduðu ülkelerde ise tabii ki denizyolu da önem taþýr.
Nitekim Anadolu da dört yaný denizlerle çevrili bir yarýmadadýr ama
Cumhuriyeti kurduklarýnda artýk bin yýldýr bu topraklarda yaþayan Türklerarkalarýný denize
yaþamayý tercih ederler. Demiryollarý ise cumhuriyetin
ilk yýllarýnda biraz geliþir, hatta marþlarda "Demir aðlarla ördük anayurdu dört
baþtan" falan derler ama gerçek hiç de öyle deðildir. Montaj otomotiv sanayii
devreye girince, yerli ve yabancý tekellerin çýkarlarý doðrultusunda demiryollarý
bir kenara býrakýlýr ve yurdun dört bir yaný karayollarýyla örülmeye baþlanýr.
Çünkü yirminci yüzyýlýn sonlarýna doðru baþbakan ve cumhurbaþkaný da olmuþ
bir "Büyük Türk Büyüðü" Turgut Özal demiþtir ki; "Demiryolu komünistlere
özgü, özgürlük imkaný tanýmayan bir ulaþým ve nakliye sistemidir. Ýstediðiniz
yerde inip, binemezsiniz. Ama karayolu özgürlük demektir, nerede isterseniziner, biner
siniz."
Ýþte böylece akýp giden yýllarýn ardýndan yirminci yüzyýlýn sonlarýnda karayollarý
yolcu taþýmada yüzde 95, yük taþýmada da yüzde 93 oranýna ulaþmýþtýr. Bir
yandan da cumhuriyetin ilk yýllarýndaki "demirað heyecaný" gibi memleketi"otoyol heyecaný"
sarmýþ ve yeni anayurdun dört bir yaný otoyollarla döþenmeyebaþlanmýþtýr. Baþlanmýþtýr baþ
oktada Türklerin
karþýsýna bir dað çýkmýþtýr; Bolu Daðý.
Bir zamanlar halk kahramaný eþkýyalara yataklýk eden Bolu Daðý cumhuriyetiniki büyük kentin
anbul ve Ankara'nýn ortalarýnda tüm heybetiyle yükselir.
Baþta bu iki kent olmak üzere, Ýstanbul'u Anadolu'ya baðlayan karayolundaseyreden araçlara
etmediðini býrakmaz. Üç bin yýl önce atalarýnýn Ergenekon'dan
çýkmak için demirden daðý eritmeleriyle övünen Türkler Bolu Daðý karþýsýnda
yýllarca çaresiz kalýrlar. En sonunda yapýmýna baþlanan Anadolu Otoyolu ile birtünel açarak
aðýn hakkýndan gelmeye karar verirler. Edirne'den baþlayanAnadolu Otoyolu Bolu Daðý'nýn ete
rine kadar gelir ama 6 kilometrelik ikiviyadük ve 7 kilometrelik iki tünel bir türlü bit
irilemez.
Yýllarca süren çalýþmalar ve trilyonlarca harcamadan sonra "Bitti, bitecek"
derken 12 Kasým 1999'da Düzce'de 7.2 büyüklüðünde bir deprem meydanagelince Türkler arasýnd
en bir tartýþma baþlar; bu tüneli yapalým mý,
yapmayalým mý? Vazgeçecek olursak þimdiye kadar harcadýðýmýz 400 milyondolar ne olacak? Yap
ak tam da fay hattýnýn üzerine kondurmuþuz, böyle hiçgüvenli deðil...
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 132 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
2000 yýlýnda bir gazetede çýkan haberde þöyle yazmaktadýr: "Trilyonlar tünelde
kaldý. Uyarýlara karþýn fay üzerine inþa edilen Bolu Daðý geçidinin güzergahý
deðiþtiriliyor. Düzce depreminin ardýndan yapýlan 'hasar yok' açýklamalarýndan
yaklaþýk 6 ay sonra Bolu Daðý Tüneli inþaatýnýn durdurulmasý gündeme geldi.
Bugüne kadar 433 milyon dolar harcanan Bolu Tüneli'nin þimdiki güzergahýn 2
kilometre saðma kaydýrýlmasý planlanýyor.
Karayollarý Genel Müdürü, yeni bir tünel giriþi oluþturmak istediklerini, bu
projenin de 107 milyon dolara mal olacaðýný söyledi. Geçmiþte harcanan miktarla
birlikte Bolu Daðý geçidinin maliyeti en az 490 milyon dolara yükselecek. Yenitüneli yine
Astaldi-Bayýndýr ortaklýðý yapacak. Bolu Tüneli'nin hiçbir zamandikiþ tutmayacaðýný belirte
'Tünel yýkýldýkça firmalar para alýyor'diyorlar."
Baþka bir gazetede Karayollarý Genel Müdürü'ne yanýt veren Türk Müteahhitler
Birliði Yönetim Kurulu Baþkaný Kadir Sever ise Bolu Daðý Tüneli'ni bir
mühendis olarak kendisinin yapmayacaðýný belirterek, "Tünelin içinde binlerce
insan hayatýný yitirdiðinde bunun sorumlusu kim olacak" diyor ve þöyle devamediyor: "Bana
sorsalardý, ben Bolu Daðý'nda tünel yapmazdým. Bolu Daðý
Geçidi'nde pek çok heyelan olurdu. Bolu Daðý'nda trafiðin en az olduðunda bile
heyelan nedeni ile yol zaman zaman týkanýrdý. Heyelan hala var.
Bolu Daðý'na tünel yapýlmamasý gerektiðini yetkililere pek çok kez söyledik.
Ancak bir teki bile bizi dinlemeye cesaret edemedi. Çünkü yatýrýmlar yapýlmýþ,
þimdiye kadar 400 milyon dolarýn üzerinde para harcanmýþ. Çalýþmalar
durdurulduðu zaman bu iþi yapanlara neden yanlýþ karar verdiniz diye sorarlar.
Bolu Tüneli en son teknoloji ile yapýlmasý durumunda dahi risklidir. Tünelin
içinde 300-400 araba varken bir zelzele olmasý durumunda binlerce insan
hayatýný yitirdiðinde bunun sorumlusu kim olacak merak ediyorum."
Ýþte böyle, Ergenekon efsanesini hatýrladýkça utanç içinde yüzleri kýzaran
Türkler neredeyse çeyrek yüzyýldýr baþa çýkamadýklarý bu daðla ne yapacaklarýný
kara kara düþünüyorlar. Üstelik de 2000 yýlýnda tünelin yapýmýyla ilgiliBayýndýrlýk ve Ýska
on Destaný'ný parti programlarýndan
bile daha fazla ciddiye alan bir parti var!
Ya bu destanda bir tuhaflýk var, ya da Anadolu'ya göç ettikten sonra Türklere birþeyler ol
du!
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 133 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
PADÝÞAH DA OLSAN OKUMA YAZMA BÝLMEK TEHLÝKELÝDÝR!
Yýldýrým Bayezid'dan Timur'a Mektuplar
1402, Ankara
Okuma yazma bilmek her zaman iþe yaramayabilir, hatta padiþah bile olsa
bazen insanýn baþýný derde sokup, hayatýna bile mal olabilir! Nitekim okuma
yazma bilen ilk Osmanlý padiþahý Yýldýrým Bayezid'ýn Timur'a yazdýðý hakaret
mektuplarý nedeniyle canýndan olduðu tarihsel rivayetlerden biridir.
Yýldýrým Bayezid ilklerin adamýdýr; ilk okuma yazma bilen padiþah olmasýnýn
yaný sýra kardeþ kaný döken, savaþta esir düþerek can veren ve Ýstanbul'u
kuþatan ilk Osmanlý padiþahýdýr.
Babasý I. Murad, Kosova'da Haçlýlara karþý kazandýðý zaferden sonra savaþ
meydanýnda hançerlenerek öldürülünce Sadrazam Çandarlý Ali Paþa'nýn
yardýmýyla kardeþi Yakub Çelebi'yi boðduran Yýldýrým 28 Aðustos 1389'da
padiþahlýðýný ilan etti. Gerçekten de kýsa sürede Rumeli'deki Osmanlý
topraklarýný Macaristan'a kadar geniþletti, Anadolu'daki beyliklerin de bir
çoðuna son vererek egemenliðini Fýrat'a kadar ulaþtýrdý. Böylece babasýndan
devraldýðý topraklarý üç misline çýkartýrken Osmanlý'yý üçte ikisi Anadolu'da,
üçte biri de Rumeli'de büyük bir devlet haline getirdi.
1391'de Ýstanbul'u ilk kez kuþatan Yýldýrým yedi ay süren kuþatmadan sonra
Bizans Ýmparatoru II. Manuel'le bir anlaþma imzalayarak onu haraca baðladý.
Ayrýca Ýstanbul'da bir Müslüman mahallesi kurulmasýný, bu mahalledeki bir
kilisenin camiye çevrilmesini ve kadý bulunmasýný da kabul ettirdi.
Gerek Bizans'la yaptýðý bu anlaþma, gerekse Rumeli'deki geniþlemesi sýrasýnda
yürüttüðü incelikli politikalar ve gerekse de 1394'de Kahire'deki Abbasihalifesinden "Kayz
er-i Rum" unvanýný almayý düþünmesi Yýldýrým'ýn
diplomasinin dilinden oldukça iyi anladýðýný göstermektedir. Ama yine deTimur'a karþý dilin
erince tutamamasýnýn kurbaný oldu.
Baþýnda bulunduðu devletin topraklarý arasýna sýkýþmýþ bir kent devleti
durumundaki Ýstanbul'u 1395'de ikinci kez kuþatan Yýldýrým, bir Haçlý ordusu
Bizans'a yardýma gelmek üzere yola çýkýnca kuþatmayý kaldýrarak Rumeli'yegeçti ve 25 Eylül
iðbolu'da büyük bir zafer kazandý. Zaferinin tadým
çýkarmak ve yenilene eziyet etmek için Yýldýrým korkunç bir yol bulmuþtu; kellesi
vurulmak üzere belirlenen þövalyelerin içinden sadece ikisini kurtarma hakký
tanýdýðý düþman ordusunun komutanýnýn önünden binlerce esire resmi geçit
yaptýracaktý.
Ve seçilen iki kiþi dýþýnda diðerlerinin hepsinin baþlarý gövdelerinden ayrýlacaktý.
Yendiði ordunun komutanýna böylesine korkunç bir davranýþý uygun görürkenbir gün kendisinin
ebileceði, savaþta esir düþebileceði herhalde aklýna
gelmemiþti. Oysa en az kendisi kadar zalim olan baþkalarý da vardý...
Ardýndan tekrar Anadolu'ya geçen Yýldýrým doðuda Erzincan ve Malatya'ya
kadar ilerleyince batýya doðru sefer yapmakta olan Timur'la karþý karþýyagelmek zorunda kal
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 134 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Bu arada Yýldýrým'ýn topraklarýný elinden aldýðý Anadolu beyleri Timur'a
sýðýnýrken, Timur'un gazabýna uðramýþ Karakoyunlu Yusuf Bey ve CelayirSultaný Ahmed de Yýld
Sivas'a kadar gelip ardýndan güneye inerek Suriye ve Baðdat'ý fetheden Timur
Anadolu beyleri tarafýndan Osmanlýlara karþý kýþkýrtýlýyordu. Ayný zamanda
kendisini Ýlhanlýlarýn varisi saydýðý için Anadolu üzerinde hak iddia ediyordu.
Osmanlýlarýn kendisine baðlanmasýný ve ayrýca Yýldýrým'a sýðýnan Kara Yusuf ve
Ahmed'in kendisine teslim edilmesini isteyen Timur'a Yýldýrým hiç aldýrmayarak,
bu taleplerin hepsini reddetti.
Rumeli ve Anadolu'da kazandýðý zaferlerle baþý dönen kibirli Osmanlý padiþahý
tam tersine Timur'a hakaret dolu mektuplar gönderip, onu küçümsemekten de
geri kalmadý. Kendi adýný yaldýzlý ve büyük harflerle yazýp, egemen olduðu
topraklarý uzun uzun sýralarken Timur'un ismini küçücük yazarak ona sýradan
bir hükümdar muamelesi yaptý. Bu arada, rivayete göre, bir gözü kör olan
Yýldýrým, bir ayaðý topal olan Timur'a "Bu dünya bir körle bir aksaða kaldýysa
vay bu dünyanýn haline" diyerek ve meydan okumuþtu.
Böylece kaçýnýlmaz savaþ en sonunda geldi çattý; büyük bir orduyla Anadolu'ya
giren Timur Sivas'ý yerle bir etti. Fethettiði þehirlerin ahalisini öldürerek
binlerce kelleden piramitler yapmak adetiydi, Sivas'ta da aynýsýný yaptý.
Ardýndan Ankara'ya yöneldi ve kaleyi kuþattý. Bu sýrada Yýldýrým da Tokat
üzerinden Ankara'ya doðru ilerliyordu. Kuþatmayý kaldýran Timur Çubuk
ovasýnda Osmanlý ordusunu karþýladý.
28 Temmuz 1402'de meydana gelen Ankara Savaþý tarihin gördüðü en kanlý
meydan savaþlarýndan biri oldu. Bütün gün boyunca, tam 14 saat süren
çarpýþmalarýn baþlangýcýnda Osmanlý ordusu daha üstün görünüyordu.
Karatatarlar ve daha önce Timur'a sýðýnmýþ olan beylerin askerleri de Osmanlý
ordusunu terk ederek karþý tarafa geçince savaþýn kaderi de belli oldu.
Osmanlýlar aðýr bir yenilgiye uðradý.
Yýldýrým'ýn oðullarý ve Sadrazam Çandarlý Ali Paþa kuþatmayý yararak kaçmayý
ve canlarýný kurtarmayý baþardýlar. Padiþah ise hava kararýncaya kadar savaþý
sürdürerek karanlýktan yararlanýp kaçmayý denedi ama Timur'un
komutanlarýndan Çaðatay Han tarafýndan yakalanarak esir edildi.
Yine rivayete göre savaþçýlýðý dolayýsýyla Yýldýrým'a saygýlý davranan Timur yenikOsmanlý p
rþýlýk görmedi. Tam tersine hakaretlerinedevam eden ve diline egemen olamayan Yýldýrým'ý en
nda ayaktaduramayacak kadar küçük bir kafesin içine kapatan Timur Anadolu'da gittiði
her yere onu da götürdü. Ayrýca onu daha da aþaðýlamak için savaþ meydanýnda
Yýldýrým'la birlikte yakalanan karýsý Despina'yý da kendi sofrasýnda hizmetçi
olarak kullandý.
Maðrur Yýldýrým tüm bu hakaretlere ancak yedi ay dayanabildi ve sonunda
kurtuluþ için hiçbir umut kalmayýnca kapatýldýðý kafesin demirlerine kafasýný
vura vura 9 Mart 1403'de Akþehir'de intihar etti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 135 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÝSTANBUL'U FETHETTÝ AMA OÐULLARINA SÖZ GEÇÝREMEDÝ
Fatih Sultan Mehmed'in Oðullarýnýn Taht Kavgasý
1481-1494, Anadolu, Mýsýr, Rodos, Fransa, Ýtalya
18. Yüzyýlýn baþlarýnda III. Ahmed'in saltanatý dönemindeki 'Lale Devri' Osmanlý
tarihi içinde genellikle küçümsenerek ve Ýstanbul'daki yönetici elitin kendinikaptýrdýðý ze
celer öne çýkarýlarak deðerlendirilir.
Saray ve çevresinin sefahate dalmasý bir gerçekse de bu durum ilk kez böyle
olmuyordu. Saray her dönemde benzer bir yaþam sürüyor ancak bunu duvarlarýn
arkasýnda yapýyordu, ahalinin gözü önünde deðil. Tabii böylesi bir yaþam
tarzýnýn sarayýn ve hanedanýn dýþýna doðru geniþleyen bir çevreye yayýlmasý
kolay deðildi.
'Lale Devri' diye adlandýrýlan dönemde sefahat konusunda biraz daha ipin
ucunun kaçtýðý, biraz daha halkýn gözü önünde cereyan ettiði ve nihayet biraz
daha saray ve hanedanýn dýþýna doðru yayýldýðýndan söz edilebilir. Bir Batýlý,
dönemin Ýstanbul'daki Fransýz elçisi, Sadrazam Nevþehirli Ýbrahim Paþa'nýn
konaðýnda verilen bir gece davetini þöyle anlatýr:
"Laleler açtýðý ve sadrazam onlarý padiþaha göstermek istediði zaman, lalelerin
açmadýðý boþluklar baþka bahçelerden alýnan ve þiþeler içine konan lalelerle
doldurulurdu. Her dört çiçekte bir, çiçekle ayný seviyede bir mum yanar ve bahçe
yollarýna her türlü kuþla dolu kafesler asýlýrdý. Kameriyeler muazzam miktarda
ve þiþelere konmuþ her türden çiçekle süslenir ve sonsuz sayýda çeþitli renkli cam
lambalarla aydýnlatýlýrdý. Bu lambalar ayný zamanda davet için özel olarak
aðaçlýklardan getirilen ve kameriyelerin arkasýna yerleþtirilen çalýlýklarýn yeþil
dallarýna asýlýrdý. Bütün bu çeþitli renklerin ve sayýsýz ayna ile yansýtýlan
ýþýklarýn etkisi þahanedir. Iþýklandýrma ve Türk müziðinin gürültülü konseri tümbunlara eþl
her gece bu eðlenceler devam eder. Bu
süre zarfýnda Sultan ve maiyeti sadrazam tarafýndan yedirilir ve yatýrýlýr."
Evet, yönetici elitin yaþamýna iliþkin tablo budur ve hiç kuþkusuz bu kadarýnýn
ahalinin isyan duygularýný kýþkýrtmasý anlaþýlýr bir þeydir.
Ama bu dönem sadece yönetici elitin zevk ve sefasýyla anýlacak bir dönem
deðildir. Ayný zamanda Ýstanbul'da önemli mimari düzenlemeler yapýlmýþ, eski
yangýn mahalleleri yeniden imara açýlmýþ ve Ýstanbul'da dönemine göre bir kent
yaþamý ortaya çýkmýþtýr. Ýtfaiye bu dönemde kurulmuþ ve en önemlisi de ilk
matbaa 1729'da faaliyete geçmiþtir.
1670'de Macar asýllý bir Hýristiyan olarak doðan Ýbrahim Müteferrika 1693'de
Müslümanlýðý kabul ederek Osmanlý'nýn hizmetine girdikten sonra Osmanlý
devletinde Müslümanlar adýna ilk matbaayý kuran kiþi olmuþtur. Daha
öncesinde Ermenilere verilen bir matbaa izni vardýr ama Müslümanlar adýna ilk
izni alan da yine eski bir Hýristiyan olacaktýr.
Baþta Haliç civarý olmak üzere Ýstanbul'un park ve bahçelerinin lalelerlebezendiði bu yýlla
evletin maliyesinde ve ordusunda da bazý düzenlemeler
yapýlmýþtýr ama genellikle olduðu gibi bunlarýn yoksul halka pek bir yararý
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 150 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
olmayacaktýr. Geniþ topluluklarýn gözü önünde yaþanan sefahat ve geliþmekte
olan kent yaþamýnýn nimetlerinden yararlanýlamamasý öfke birikimine yol
açacaktýr. Ve bir an gelip bu öfkenin isyana dönüþmesi için bir kývýlcým yeterliolacaktýr.
yrimüslimlere tanýnan yeni bazý ayrýcalýklar ise Ýslam
adýna ahaliyi kýþkýrtmak için çok uygun bir malzeme oluþturacaktýr.
Ýran'la süren savaþta uðranýlan baþarýsýzlýklar üzerine padiþah III. Ahmed'in
ordunun baþýna geçerek sefere çýkmasý talebi öylesine yoðunlaþýr ki sarayýn buna
daha fazla direnmesi olanaksýz hale gelir. Bunun üzerine Üsküdar'da ordugahkurulur ve as
kerler Ýran üzerine sefere çýkmak için hazýrlýklara baþlarlar.
Padiþah ve vezirler de Üsküdar'a geçerek orduyla birlikte yola çýkmayahazýrlanýrlar. Ancak
padiþah III. Ahmed'in Ýstanbul'daki tatlý yaþamý
býrakarak savaþa gitmeye hiç niyeti yoktur. Ordu bir türlü yola çýkmamaktadýr.
Sonuçta Ýran'ýn temsilcileri Üsküdar'a gelirler ve onlarla yapýlan görüþmelerde
savaþý devreden çýkaran kötü bir anlaþma yapýlarak padiþah ve çevresi Boðazýn
Anadolu yakasýndan Avrupa yakasýna dönerler. Ama bu da beklenen kývýlcým
olacak ve bu devire son verecek ayaklanma patlayacaktýr.
Eskicilikle uðraþan bir yeniçeri olan Patrona Halil ve Muslu Beþe önderliðinde
patlayan isyan 28 Eylül 1730'da baþladý ve dört gün boyunca Ýstanbul
sokaklarýný ele geçiren topluluklar 2 Ekim'e kadar evlerine girmediler. Bir bölümulemanýn d
desteðini alan asiler ilk gün kentte duruma egemen olarak Topkapý
Sarayý'ný kuþattýlar ve padiþahla pazarlýða baþladýlar. Ertesi gün aralarýnda
Sadrazam Nevþehirli Damat Ýbrahim Paþa ile yakýnlarýnýn da bulunduðu 37
kiþinin kellesini istediler. III. Ahmed çok sevdiði sadrazamýna hemen kýyamadý
ama direndiðinde kendi kellesinin de gidebileceðini görünce üçüncü gün Ýbrahim
Paþa ve damatlarý boðdurularak cesetleri asilere teslim edildi.
Ancak isyanýn bununla yatýþmasý mümkün deðildi, elebaþýlar padiþahýn da
tahttan çekilmesini istediler ve istediklerini de yaptýrdýlar. III. Ahmed l Ekim'de
yeðeni Mahmud lehine tahttan feragat ettiðini ilan etti. Ertesi gün I. Mahmudtahta geçec
ekti.
I. Mahmud padiþah oldu ama saray "ayak takýmý"nýn denetimindeydi. EskiciPatrona Halil Ru
meli Beylerbeyi olmuþ, Muslu Beþe de Kul Kethüdasý olarak
sarayýn yönetimini ele almýþtý. Rivayete göre Patrona Halil eski püsküpaçavralar içinde dol
iç kuþkusuz bu durum eski þatafata öfke dolu
ahalinin sempatisini canlý tutmak için etkili bir yoldu. Ýsyan, meþruiyetinisefahate son
vermekten aldýðý için isyanýn önderi de giyimiyle bunu temsil ediyorve ahalinin desteðinin
esini saðlamaya çalýþýyordu. Bu arada Lale Devri
sýrasýnda Ýstanbul'da yapýlan zarif mimarý yapýlar yýkýlýyor, halkýn öfkesini
tatmin eden kitlesel ayinler gibi yýkým ve yaðmalar düzenleniyordu.
'Ayak takýmý' iki ay boyunca Topkapý Sarayý'na egemen olup devleti yönetirkenisyanýn silahl
Yeniçerileri tabii ki ihmal etmediler. Devlet yeniçerilerdenebediyen kurtulmanýn yolla
rýný ararken isyandan önce 40 bin olan yeniçeri sayýsý
iki ay içinde 70 bine çýkmýþtý. Ayrýca devletin çeþitli yüksek görevlerine de 'ayaktakýmý'
r yapýlýyor, örneðin bir kasap Eflak voyvodalýðýna
atanýyordu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 151 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Yaklaþýk iki ay bu duruma tahammül eden yeni padiþah ve çevresi kendilerini
rezil ettiklerine inandýklarý bu paçavralar içindeki asilerin hakkýndan gelmekiçin fýrsat k
uyorlardý. Nihayet gereken örgütlenmeyi tamamladýlar ve asileri
ortadan kaldýrmak için uygun ortamý hazýrladýlar. Ýran'a savaþ açýlmasý
konusunu görüþmek üzere divan toplantýsýna çaðrýlan Patrona Halil ve 14
elebaþý 25 Kasým 1730'da sarayda pusu kuran askerlerce öldürüldü. Bunlarý
destekleyen ulema da sürgüne gönderilirken, geri kalan asilerin 28 Ocak 1731'de
ikinci bir kez ayaklanma giriþimleri bastýrýlarak yakalananlar idam edildi.
Daha önce baþýna hiç böyle bir þey gelmemiþ olan dehþet içindeki Topkapý
Sarayý'nda iki ay süren kabus böylece bitti. Ayak takýmýndan ve paçavralar
içinde dolaþan beylerbeyinden kurtulan saray eski asaletine ve zarafetine tekrarkavuþt
u!
Yerini þaþýrýp "baþ" olmaya kalkýþan "ayaklar" da yine yerlerine döndüler ve yenibir deneme
un koþullarýn gelmesini sabýrla beklemeye devam ettiler...
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 152 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
SÝLAHLI DÝPLOMASI FOS ÇIKTI
Ýngiliz Elçisinin Yanlýþ Hesabý Büyükada'dan Döndü
Þubat 1807, Ýstanbul Açýklarý
Tahtta III. Selim'le 19. yüzyýla giren Osmanlý Ýmparatorluðu 1789'da gerçekleþen
Fransýz Devrimi'nin tüm Avrupa'ya yaydýðý rüzgarlardan etkileniyordu. Zatenoldukça uzun bir
mandýr sürmekte olan "yenileþme" ve "modernleþme" çabalarý
III. Selim'le birlikte yeni boyutlar kazanýyordu. Uzun zamandýr askeri bir
örgütlenme olarak etkinliðini yitirmiþ olan Yeniçeri Ocaðý yerine kurulan Nizamý
Cedid, yani "Yeni Düzen" adýný taþýyan ordu sadece askeri açýdan deðil bütün
bir toplumsal düzen açýsýndan da bir mesajý içeriyordu.
Yeniçeriler bu "Yeni Düzen" iþinden memnun deðildiler ve sonuçta ayaklandýlar.
Kabakçý Mustafa Ýsyanýyla III. Selim'i devirdiler ve 29 Mayýs 1807'de yerine IV.
Mustafa'yý tahta çýkardýlar. Nizam-ý Cedid yanlýlarý kýlýçtan geçirilirken önde
gelen bazýlarý kaçarak Rusçuk Ayaný Alemdar Mustafa Paþa'ya sýðýndýlar.
Ruslarý Silistre'de durdurmakla ünlü Alemdar Mustafa Paþa okuma yazma
bilmeyen bir askerdi, ancak III. Selim'e baðlý ve onun yapmak istediði
düzenlemeleri destekliyordu. Kendisine sýðýnanlar Alemdar Mustafa Paþa'yý
ordusuyla Ýstanbul'a yürümeye ve III. Selim'i yeniden tahta çýkartmaya ikna
ettiler. Nitekim 1808 yazýnda Rumeli askeriyle Ýstanbul'a yürüyen AlemdarMustafa Paþa, dah
a önce Kabakçý Mustafa'yý öldürttüðü için hýzla duruma
egemen oldu ve sarayýn kapýsýna dayandý.
Ancak IV. Mustafa III. Selim'in ve þehzade Mahmud'un öldürülmelerini
emretmiþti. Saraya girdiðinde III. Selim'in cesediyle karþýlaþan Alemdar Mustafa
Paþa haremdeki kadýnlarýn kendisini saklamalarý sayesinde kurtulan II.
Mahmud'u 28 Temmuz 1808'de tahta çýkaracaktý.
Yeni padiþah tarafýndan sadrazamlýða getirilen Alemdar Mustafa Paþa III.
Selim'in baþlattýðý reformlarýn sürdürülebilmesi için merkezi otorite (padiþah ve
Ýstanbul) ile yerel otoriteler (ayan ve taþra) arasýnda bir uzlaþmanýn
yapýlmasýnýn ve iliþkilerin yeniden düzenlenmesinin zorunlu olduðunu
düþünüyordu. Kendisi de bir ayan, yani bir tür yerel derebeyi olduðu için bu
zümreyi iyi tanýyordu.
Merkezi otorite zayýfladýkça doðal olarak yerel otoriteler güçlenip çoðalýyor,
bunlar arasýnda karþýlýklý olarak belirlenmiþ ve kabullenilmiþ bir iliþki
olmayýnca da ortaya bir kaos çýkýyordu. En ünlüleri Anadolu'da Çapanoðullarý,
Cabbarzadeler, Karaosmanoðullarý, Trabzon'da Tuzcuoðullarý, Musul'da
Kotalhalilzadeler, Arnavutluk'ta Ýþkodralý Mustafa Paþa, Yunanistan'da
Tepedelenli Ali Paþa olmak üzere Bulgaristan, Lübnan ve Arabistan da zaten
yerel derebeylerin yönetimindeydi.
Ýstanbul'daki merkezi yönetimin yeni güçlü adamý Sadrazam Alemdar Mustafa
Paþa tüm ayanlarý Ýstanbul'da bir toplantýya, "Meþveret-i Amme"ye davet etti.
Her biri kendi ordusuyla Ýstanbul'a çaðrýlan ayanlarýn bu toplantýya fazla raðbet
ettikleri söylenemez. Kavalalý Mehmet Ali Paþa ve Bulgaristan ayanlarý baþta
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 156 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
olmak üzere önemlice bir bölümü toplantýya katýlmadý. Ama yine de ayanlardanbazýlarý kendis
ibi, bazýlarý da temsilci gönderdiler.
Ýstanbul'un çevresi bu ayanlarýn askerlerinin rengarenk giysilerinden veçadýrlarýndan oluþa
rdugahlarla ilginç bir görüntüye bürünürken
Kaðýthane'deki Çaðlayan Köþkü'nde gerçekleþtirilen toplantý sonucunda 7 Ekim
1808'de yerel otoritelerle merkezi otorite arasýnda bir tür konsensüs anlamýna
gelen yazýlý bir sözleþme ortaya çýktý. Aslýnda yine çok fazla ayan tarafýndan
onaylanmayan ve 'Sened-i Ýttifak' adý verilen bu belgeye göre, padiþahýn ve onun
temsilcisi olan sadrazamýn otoritesi yeniden saðlamlaþtýrýlarak buyruklarýna
uyulacaðýna söz veriliyor, ama buna karþýlýk ayanlarýn da meþruiyeti tanýnmýþ
oluyordu.
Padiþaha karþý bir ayaklanma durumunda ayanlarýn emir beklemeden Ýstanbul'a
askeri yardýma gelmeleri de kabul edilen belgede, ayrýca vergi sisteminin her
yerde ayný þekilde uygulanacaðý ve padiþahýn gelirlerine el konmayacaðý,
ayanlarýn bölgelerinde adil bir yönetim saðlayacaðý ve birbirlerinin özerkliðine
dokunmayacaklarý da benimseniyordu. Aslýnda merkezi otoriteyle yerelotoritenin karþýlýklý o
arak birbirlerini tanýrken yetkilerinin de
sýnýrlandýrýlmasýný içeren bu sözleþmeden ne padiþah, ne de mühür basmak
zorunda kalan ayanlar memnun olmuþtu, ama durumu kabullenmiþ göründüler.
Sened-i Ýttifak'la konumunu güçlendirdiðine inanan Alemdar Mustafa Paþa,
Nizam-ý Cedid yerine Sekban-ý Cedid'in kurulmasýna karar verecek ve bu arada
Yeniçerileri çok rahatsýz eden önemli bir karar daha alacaktý; yeniçerilerin aylýk
cüzdanlarý olan esamelerin alýnýp satýlmasýný yasaklayacak, böylece önemli bir
gelir kaynaðýný ortadan kaldýrmýþ olacaktý.
Tüm bu geliþmelerin sonucunda Yeniçerilerin Alemdar Mustafa Paþa'yý ortadan
kaldýrmak için örgütlenmeleri kadar doðal bir þey olamazdý. Nitekim bu
doðrultuda hazýrlýklara giriþtikleri açýkça görülüyordu. Bu arada AlemdarMustafa Paþa'nýn R
da getirdiði askerler de Ýstanbul'da yozlaþmýþ
ve daðýlmýþtý. Alemdar Mustafa Paþa hem kendi elleriyle tahta oturttuðu
padiþaha, hem de ayanlarla yaptýðý sözleþmeye fazla güvenmiþ olacak ki,
Yeniçerilerin hazýrlýklarýna karþý Rumeli'ye gidip tekrar asker toplayarakÝstanbul'a gelmes
rilerim reddedecekti.
Sonunda Yeniçeriler ayaklandýlar. Sened-i Ýttifak'la yetkilerinin
sýnýrlanmasýndan hoþnut olmayan padiþah da parmaðýný oynatmadý,
Yeniçerilerin ayaklanmasý durumunda Ýstanbul'a koþup gelmeye söz veren ayanda. Alemdar Mus
tafa Paþa, konaðýný saran Yeniçerilerle baþ edemeyeceðini
anlayýnca 15 Kasým 1808'de mahzenine barut doldurup ateþleyerek kendisiyle
birlikte yüzlerce yeniçeriyi de havaya uçurdu.
Osmanlý'da sivil toplum sözleþmesine ilk örnek, hatta Ýngiltere'de kral ilederebeyleri ara
sýnda yapýlan Magna Carta Libertatum'a gönderme yapýlarak
"Osmanlý Magna Cartasý" diye de anýlan bu belgenin ömrü ancak beþ hafta
sürdü. Ýngiltere'de yerel otoriteler merkezi otoritenin yetkilerini sýnýrlamak
üzere Magna Carta'yý kabul ettirmiþti, oysa Osmanlý'da yerel otorite arasýndan
sivrilerek merkeze gelmiþ bir sadrazam, hem padiþahý, hem de diðer ayanlarý
hizaya getirmeye kalkýþmýþtý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 157 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Yani Magna Carta'nýn Ýngilizi ile Osmanlýsýnýn karþýlaþtýrýlmasý pek mümkündeðildi. Birisi
bir düzen doðrultusunda sahici bir adýmdý,
diðeri ise daha baþtan ölü doðmuþtu ve tek sahibinin de ölümüyle birliktetamamen tarihten s
kti. "Tarihten silinmesi" sözcükleri bir mecaz deðil
gerçekti; çünkü daha sonra güçlenerek yerel derebeylerini yok etmeye giriþen II.
Mahmud, Sened-i Ýttifak'ýn aslýný da yakýp, yok edecekti.
Sonraki kuþaklar bu belgenin ancak Cevdet Tarihi'nde verilen kopyasýný görüp,
inceleyebileceklerdi...
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 158 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÖFKE BALDAN TATLIDIR AMA MEYVESÝ ACIDIR!
II. Mahmut'tan Yunan Ýsyanýna Destek
Nisan 1821, Fener Patrikhanesi
Aralýk 1825'te Petersburg'da muhafýz birliði kendisine baðlýlýk yemini ederkenpatlak veren
ekabristlerin ayaklanmasýndan canýný ve tahtýný zor kurtaran Rus
Çarý I. Nikola'dan sonra, hüküm sürdüðü 30 yýl boyunca Rusya'yý ilerleten bir
adam olmamýþtý. Tam tersine Rus tarihi içindeki deðerlendirilmesinde kendisi
için söylenen þey "Rusya'nýn geliþmesini donduran Çar" olacaktý.
Ama buna raðmen bu Rus Çarý onu, bunu "hasta" ilan etmekten adeta zevk
alýyordu. Kendi ülkesinin sorunlarýna ne kadar vakýf olduðu ayrý bir tartýþma
konusu olan I. Nikola önce 1846'da Avusturya ve Habsburglar için "Hasta adam"
teþhisini koyacak, daha sonra ise ayný teþhisi Osmanlýlar için tekrarlayacaktý.
9 Ocak 1853'de bir konserden çýkarken sohbet etmekte olduðu Ýngiltere'ninRusya elçisi Hami
lton Seymour'a Osmanlý Ýmparatorluðu için de "hasta adam"
diyecekti. Aslýnda yakýnda daðýlýp, parçalanmasýný beklediði bu ülkenin
topraklarýný paylaþmak için nabýz yokluyordu. Ýngiliz elçisi de bu
deðerlendirmeyi Londra'ya rapor edince I. Nikola'nýn bu sözleri hýzla yayýldý ve
Osmanlý Ýmparatorluðunun son dönemi için "hasta adam" deyimi Avrupalýlarýn
çok hoþuna gitti.
Ancak bu deyimin asýl sahibi bir süre sonra bu "hasta adam" ve müttefiklerine
karþý giriþtiði Kýrým Savaþý'ný kaybetmekle kalmayacak, daha da önemlisi, çok
saðlam sandýðý kendi imparatorluðu Osmanlý'dan önce çökecekti!
Rus Çarý'nýn "hasta" ilan ettiði Osmanlý Ýmparatorluðunun saðlýðýnýn yerindeolduðu tabii ki
i reformlar yapmaya, modernleþmeye çalýþan
imparatorluk gerçekten de bir türlü kendisini toparlayamýyordu. Ama bu durum
sadece Osmanlý için geçerli deðildi. Geliþmekte olan kapitalizm benzer
imparatorluklarýn tümünü sarsýyor, kapitalizmin ilerlemesi ve giderek bir dünyasistemi hali
e gelmesiyle birlikte klasik imparatorluklar tarihin gerisinde
kalýrken yeni koþullar ulus-devletleri öne çýkarýyordu.
Temeldeki bu iktisadi-siyasi süreç Osmanlý için de geçerliydi, Rusya veyaAvusturya için de.
Kapitalizmin geliþimine ayak uydurma koþullan olanlar bu
durumdan daha az etkilenir görünürken, kendine özgü bir sosyo-ekonomik yapýsý
olan Osmanlý Ýmparatorluðu ise diðerlerine göre daha hýzlý bir þekilde tarihin
dýþýna itilmekte olduðu izlenimini veriyordu. Ama hepsi o kadar! Çünkü bütün
bu imparatorluklar sonuçta uluslararasý bir sistem haline gelen kapitalizmindünyayý ilk
kez paylaþtýðý Birinci Dünya Savaþý sýrasýnda þöyle veya böyle tarih
sahnesinden çekileceklerdi.
Rus Çarý I. Nikola Osmanlý'yý "hasta adam" ilan ettikten sonra orada durmadý
tabii. Hastayý bir an önce öbür dünyaya gönderip malýna-mülküne el koymak içinçabalarýný da
Ýngiliz elçisine bu sözleri söylemesininüzerinden çok geçmeden Prens Alexander Mençikof'u
l'a özel elçi olarak
gönderen Çar, Sultan Abdülmecit üzerinde bir nüfuz elde etmeye çalýþtý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 162 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Abdülmecit ona istediklerini verdiði ölçüde de Sultanýn güvenliðini saðlamak
üzere gizli bir anlaþma teklif etti. Osmanlý egemenliði altýndaki topraklarda
yaþayan Ortodokslarýn hamiliðini kazanmaya çalýþan Rusya, böyleceimparatorluk daðýldýðýnda
erlerin de kendisine kalacaðýný
düþünüyordu.
Prens Mençikof Ýstanbul'da üç ay kadar kaldý ve ortalýðý hayli kýrýp geçirerek
Çarýn isteklerini kabul ettirmeye çalýþtý. Ancak diplomatik kabalýklarýnýn
ötesinde pek bir þey gerçekleþtiremeden Mayýs ayýnda Ýstanbul'dan St.
Petersburg'a dönerken Sultan Abdülmecit'e ateþ püskürüyordu. Osmanlý sarayý
da Rus prensinden çok rahatsýz olmuþtu ve böylece Osmanlý-Rus iliþkileri yeni
bir savaþa doðru yol almaya baþladý.
Sonuçta patlak veren Kýrým Savaþý'nda Ruslar sadece Osmanlýlarla deðil, onlarýn
müttefiki Ýngiltere ve Fransa ile de savaþmak zorunda kaldý. I. Nikola'nýn kaba
ve aç gözlü politikalarý Rusya'yý tecride sürüklemiþ ve karþýsýndaki güçler
yelpazesini geniþletmiþti.
Öyle ki, Fransýzlarla Ýngilizler tarihte ilk kez Rusya'ya karþý birlikte
savaþýyorlardý. 1854 baþýndan 1856 sonlarýna kadar yaklaþýk üç yýl süren Kýrým
Savaþý sonunda Rusya kaybetti ama Çar I. Nikola bu yenilgiyi göremedi. Çünkü
savaþ devam ederken 2 Mart 1855'de ölmüþtü. Kýrým Savaþý'nda "hasta adam"a
yenilen Rusya'nýn öngörülü Çarýný bekleyen sadece bu deðildi.
Öykünün daha sonrasýnda ise Çarlýðýn 1917'deki Bolþevik Devrimi ile tarihten
silinmesi de yer alýyordu. Mirasýný paylaþmak için ölümü beklenen "hasta adam"
da Birinci Dünya Savaþý'nýn anaforunda boðulacaktý ama yine de Rus
Çarlýðýndan beþ yýl daha fazla yaþayacak, Çarlýðýn yýkýlýþýný gördükten sonra o dason nefes
en çekilecekti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 163 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
KILIÇ KUÞANMAYAN TEK PADÝÞAH
V. Murad'ýn Üç Aylýk Saltanatý
Haziran-Aðustos 1876, Ýstanbul
622 yýl hüküm süren Osmanlý Ýmparatorluðunun 36 padiþahýndan biri olan
Sultan V. Murad en kýsa süreyle tahtta kalan ve hatta Eyüp Sultan Camii'nde
kýlýç kuþanma töreni yapýlmayan tek padiþahtýr. Büyük umutlarla tahta
çýkarýlmýþ ama üç ay sonra da indirilmiþtir.
Sultan Abdülmecid'in oðlu olan V. Murad babasý ölüp de amcasý Abdülaziz tahta
geçince veliaht oldu. 17. Yüzyýlýn sonunda tahta çýkan I. Ahmed'den bu yana,
yani iki yüz elli yýlý aþkýn bir süredir Fatih Sultan Mehmed'in kardeþlerin
öldürülmesini öngören kanunlarý uygulanmýyor, tam tersine hanedanýn en yaþlý
erkek üyesinin tahta geçtiði "ekberiyet sistemi" uygulanýyordu.
Ama buna raðmen saray darbelerinin sýkça görüldüðü, hatta tahttan indirilen
padiþahlarýn ýrzýna bile geçildiði Osmanlý sarayýnda veliahtýn can güvenliðinin
olduðu söylenemezdi. Dolayýsýyla tahta çýkan padiþah her zaman için
kendisinden sonra saltanat sýrasýný bekleyen veliahtý bir tür rakip olarak görür
ve denetimi altýnda tutardý. Saraylarýn birinde padiþahýn en güvendiði
adamlarýnýn gözetimi altýnda bir tür yarý tutukluluk halinde geçen hayatý
özellikle siyasi iliþkiler kurmasýna olanak tanýmazdý. Gündelik hayatý ve hemen
her türlü iliþkisi tahttaki padiþahýn izin verdiði biçim ve ölçüler içinde kalýrdý.
Tüm bunlar veliaht Murad için de geçerliydi. Amcasý Abdülaziz'in Mýsýr ve
Fransa gezilerine katýlmasýna izin verilmesine raðmen yaþamýnýn pek de serbestolduðu söylen
i. Benzer bir yaþam süren hanedan üyelerinin çoðu gibimüzik ve edebiyatla uðraþan, besteler
n ve içkiye düþkün olan Murad babasý
Abdülmecit gibi Batý hayraný birisiydi.
Fransa ziyareti sýrasýnda Paris'te bulunan Yeni Osmanlýlarla görüþerek
meþrutiyet ilan etmeye hazýr olduðunu bildirmesi Abdülaziz'i çok rahatsýz etmiþ
ve Ýstanbul'a dönüþte daha sýký bir denetim altýna alýnmýþtý. Belki can
güvenliðini saðlamlaþtýrmak, belki de Batý'ya olan hayranlýðýný kanýtlamak için
olsa gerek, Mason olduðu, Büyük Doðu Locasýnýn üyesi olduðu iddia edilecek ve
daha sonra bu iliþkinin hayatýný kurtardýðý da söylenecekti.
1861'de tahta geçen Abdülaziz'in keyfi, baskýcý ve müsrif yönetimi en sonunda birsaray darb
sine yol açtý. Sadrazam Mehmed Rüþdi, Serasker Hüseyin Avni ve
Ahmet Mithat paþalarla Þeyhülislam Hayrullah Efendi birlikte hareket ederek
Abdülaziz'i tahttan indirince anayasal bir düzen getirmesi için 30 Mayýs 1876'da
V. Murad'ý tahta çýkardýlar.
Topkapý Sarayý'ndan Dolmabahçe Sarayý'na getirilen Sultan Murad'ýn ruh saðlýðý
aslýnda pek iyi deðildi ve alkolizmden de mustaripti. Ancak tahta çýkýnca verdiði
sözlere uygun davranacak gibi görünüyor ve meþrutiyet yanlýsý paþalar da doðru
bir iþ yaptýklarýna inanýyorlardý. Ancak tahta çýkýþýný izleyen günlerde sultanýn
ruhsal dengesini iyice sarsan iki trajik olay meydana geldi.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 164 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Birincisi, Abdülaziz tahttan indirilmesinden 5 gün sonra, 4 Haziran 1876'da
odasýnda ölü bulundu. Resmi açýklamaya göre eski padiþah tahttan indirilmesini
gururuna yedirememiþ ve bileklerini keserek intihar etmiþti. Ancak bu ölüm
hayli kuþkuluydu ve hýzla yayýlan söylentiye göre eski padiþah öldürülmüþtü.
Ýngiliz elçiliðinden gelen bir doktor eski padiþahýn bileklerinde görülen kesikleri
kendi kendine yapmasýnýn mümkün olmadýðýný söylemiþti. Bundan 10 gün sonraise Serasker Hüse
e Dýþiþleri Bakaný Raþid Paþa'nýn ölümüne yolaçan ikinci bir olay daha meydana geldi.
Abdülaziz'in en sevdiði karýsý olan Nesrin Sultan doðum yaparken ölünce daha
önce sarayda görev yapmýþ olan aðabeyi Çerkez Hasan 14 Haziranda nazýrlarýn
toplantý halinde olduklarý salona dalmýþ ve silahýyla rasgele ateþ açarak bu iki
paþayý öldürmüþtü. Hemen yakalanarak idama mahkum edilen Çerkez Hasan'ýn
cesedi ibret olmasý için dört gün boyunca asýlý kalmýþtý.
Bu iki olay zaten pek iyi durumda olmayan sultanýn dengesini iyice alt üstedecekti.
Yine söylendiðine göre amcasý Abdülaziz'in ölümünü öðrendiðinde bir
buçuk gün boyunca kusan V. Murad'ýn içine ölüm korkusu düþmüþtü ve
kendisinden beklenenleri yapamayacaðýný o da, onu tahta çýkaranlar da yakýnda
anlayacaklardý.
Ölüm korkusuyla bunalýma sürüklenen bir padiþaha uzun süre tahammül
edilebilecek bir zaman deðildi; Osmanlý devleti Sýrbistan ve Karadað ile savaþ
halindeydi ve meþrutiyetçi paþalarýn da acelesi vardý. Nihayet akli dengesininülkeyi yönetm
uygun olmadýðýna iliþkin olarak doktorlarýn verdiði bir raporlatahttan indirildi ve yerine
meþrutiyet ilan etmeye söz veren kardeþi II.
Abdülhamit geçirildi.
Osmanlý hanedanýnýn en kýsa süre tahtta kalan üyesi Dolmabahçe Sarayý'ndan
çýkarak hemen yan taraftaki Çýraðan Sarayý'nýn yolunu tuttu. Bir ara
Abdülhamit tarafýndan öldürülmeye niyetlense de Mason Locasý hayatýný
kurtardý ve sýký bir gözetim altýnda da olsa daha 28 yýl yaþadý.
Daha sonrasýnda Abdülhamit'in yaptýklarýný görünce Murad'ý tahttan indirenler
piþman oldular mý, bilinmez. Ama ona baðlý olanlar vardý. Tahttan indirildiði yýl
"kafes içinde" yaþadýðý Çýraðan'dan onu Avrupa'ya kaçýrmaya çalýþtýlar ama
beceremediler. Ýki yýl sonra, Mayýs 1878'de bu kez de Ali Suavi, Çýraðan'ý
basarak onu tekrar tahta çýkarmaya çalýþtý ama bu giriþim de baþarýlý olamadý.
Gerek üç ay süren saltanatý, gerekse kendisinden sonra 33 yýl hüküm süren
kardeþi Abdülhamit'in dönemi Yeni Osmanlýlar için tam bir fiyasko olurken, V.
Murad 29 Aðustos 1904'e kadar Ýstanbul Boðazýnýn kýyýsýndaki sarayda kendihayatýný ve kendi
larýný yaþamaya devam etti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 165 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ANAYASA YAPARKEN DÝKKATLÝ OLMAK GEREK
Mithat Paþa Kendi Anayasasýnýn Ýlk Kurbaný Oldu
1877, Ýstanbul
19. Yüzyýlýn son çeyreðine doðru ilerlenirken hala üç kýtaya yayýlmýþ dev bir
imparatorluk olan Osmanlý devleti de ayakta durmakta zorlanýyordu. Aslýnda
yüzyýlýn baþýndan beri bu duruma çare aranýyor ve bulunmuþ gibi degörünüyordu; Batý Avrupa'
li Osmanlý'ya uyarlanacaktý. Ancak
sonuçta kapitalizmin siyasal üst yapýsý olarak nitelendirilebilecek bir modelin
uyarlanmasýyla imparatorluðun kurtulmasý doðrusu pek mümkün deðildi.
Geliþmekte olan kapitalizm, uluslararasý bir sistem haline gelirken dünyayý da
yeniden þekillendiriyordu. Bazý ülkeleri baðýmlý, yarý-sömürge ve sömürgedurumuna getirerek
kapitalist ülkelerin sermaye birikimini daha
hýzlý saðlamak için bu ülkeleri de daha yoðun bir sömürüye tabi tutuyor,
yaðmalýyordu.
Aslýnda Osmanlý devleti de, görünüþteki tüm azametine raðmen bu süreçte
baðýmlý olmaya ve tabii bu arada daðýlmaya mahkumdu. Çaðýn ideolojik
akýmlarýndan da etkilenen Osmanlý aydýnlarý ülkeye bir an önce anayasal birsistem, meþruti
onarþi getirmeye çalýþýrken Osmanlý'yý kaçýnýlmaz
kaderinden uzaklaþtýrmaya çalýþýyordu.
III. Selim'le baþlayan ve Tanzimat'la ilerleyen bu yenileþme ve reform
çabalarýnýn hedefi 19. yüzyýlýn son çeyreðine gelindiðinde artýk meþruti bir
monarþinin kurulmasýydý. 1867'de kurulan Yeni Osmanlýlar Cemiyeti'nindesteklediði bu çabala
siyasi önderi olarak sivrilen ismin de Ahmet MithatPaþa olmasý doðaldý.
Neredeyse devlet hizmetine girmesinden itibaren reformcu çalýþmalarýyla dikkatçeken, eðitim
ve maliye baþta olmak üzere birçok alanda önemli düzenlemeler
gerçekleþtiren Mithat Paþa Batý Avrupa'daki geliþmeleri de yakýndan izliyordu.
Bu arada Namýk Kemal ve Ziya Paþa gibi Yeni Osmanlýlarýn fikir adamlarýyla dayakýn bir tema
ve iþbirliði içindeydi.
Ýlk kez Temmuz 1872'de Abdülaziz tarafýndan sadrazamlýða getirilen MithatPaþa'nýn padiþahýn
ununu elinde tutmasý ancak üç ay sürebildi.
Ýmparatorluðun bir federasyona dönüþmesi fikrine yakýnlýk duyduðu iddialarýnýn
yaný sýra maliyeye sýký bir düzen getirmeye yeltenmesi ve Abdülaziz'in
Dolmabahçe Sarayý'ndaki hesapsýz harcamalarýný da denetlemeye kalkýþmasý
üzerine üç ay sonra görevden alýndý.
Sadrazamlýktan uzaklaþtýrýlmakla birlikte devlet içinde etkili olmasý
engellenemeyen Mithat Paþa daha sonra çeþitli nazýrlýklarda ve yüksekgörevlerde bulunmaya d
m edecek ve bu arada o dönemin en etkili üç veziri
arasýnda bir tür yakýnlaþma ve iþbirliði ortamý da yaratacaktý. Sonuçta Mithat
Paþa, Mehmet Rüþdi Paþa ve Hüseyin Avni Paþa birlikte hareket ederek 30
Mayýs 1876'da Abdülaziz'i tahttan indirerek yerine V. Murat'ý geçirdiler.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 166 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Uzun yýllardýr Topkapý Sarayý'nda kendi dünyasýnda yaþayan içkiye düþkün V.
Murat reformlara yatkýn görünüyordu. Ancak ruh saðlýðý yerinde olmayan yenipadiþah Abdülazi
ziran'da kuþkulu bir þekilde ölümü üzerine iyicebunalýma girdi ve kendisinden beklenenleri
ine getiremeyeceði anlaþýldý.
Bunun üzerine üç ay sonra V. Murat da tahttan indirilecek ve Mithat Paþa ile
arkadaþlarýnýn çalýþmalarýna destek olacaðýna, bir anayasa ilan edeceðine söz
veren II. Abdülhamit 31 Aðustos I876'da tahta çýkarýlacaktý.
Hemen bir anayasa oluþturmak üzere çalýþmalara baþlandý; Mithat Paþa'nýn
baþkanlýðýnda kurulan bir komisyonda 16 yüksek dereceli devlet memuru,
ulemadan 12 kiþi ve 2 de asker yer alýyordu. 30 kiþiden oluþan komisyonunelinde zaten ki
mi taslaklar ve hazýrlanmýþ metinler vardý. Hýzla yürütülen
çalýþmalar sonuçlandýrýlýrken biri halkýn oylarýyla seçilmiþ Meclis, diðeri
padiþahýn atayacaðý Ayan olmak üzere iki temsili organa dayanan bir sistem
öngörülüyor, Batý'da geçerli olan çeþitli temel hak ve özgürlükler tanýnýyordu.
Abdülhamit kendisine onaylanmak üzere sunulan taslaða bazý maddeler
ekleyerek kabul edecekti. Eklenen en önemli madde ise padiþaha Anayasayý
askýya alma yetkisi veren ve bu arada "kendisi veya ülke için tehlikeli" gördüðü
kiþileri sürgüne göndermesine olanak saðlayan ünlü 113. Maddeydi. Ve bu
madde ilk kez Anayasa Komisyonu Baþkaný Mithat Paþa için kullanýlacaktý.
Osmanlý'yý meþruti bir monarþi haline getiren Anayasayý hazýrlayan komisyonun
baþkaný Mithat Paþa'yý 17 Aralýkta sadrazamlýða atayan II. Abdülhamit, hemenaltý gün sonra
alýkta Anayasayý onaylayarak yürürlüðe soktu. Acelesi
vardý çünkü ayný gün Ýstanbul'da toplanan çeþitli Batýlý ülkelerin temsilcileri
"Tersane Konferansý" diye bilinen bu toplantýda Osmanlý'dan özellikle
Balkanlarýn yeniden düzenlenmesiyle ilgili olarak yeni bir takým taleplerde
bulunmaya hazýrlanýyorlardý.
Toplantý Kasýmpaþa'daki Donanma Komutanlýðý binasýnda baþladýðý sýrada
duyulan top seslerinden þaþkýnlýða uðrayan temsilcilere Anayasanýn ilan edildiði
açýklandý. Aslýnda böylece konferans boþlukta kalmýþ oluyordu. Yine de 20 Ocak1877'ye kadar
sürdürmekte ýsrar etti ama ortaya konulan talepler
Osmanlý yönetimi tarafýndan kabul edilmeyince delegeler de hep birlikteÝstanbul'dan ayrýla
rak protestoda bulundular. Ancak hükümet umursamayacak,
padiþah ise rahat bir nefes alacaktý.
Batýlý devletlerin temsilcilerinin Ýstanbul'dan ayrýlmasýyla uluslararasý baskýdan
uzaklaþtýðýný düþünen Abdülhamit, Abdülaziz'in ölümünden sorumlu tuttuðu ve
hiç güven duymadýðý Mithat Paþa'yý tasfiye etmek için vakit kaybetmedi. Aslýnda
anayasal bir düzeni de benimsemiþ deðildi ve daha sonra hayli uzun sürecekhükümranlýk dönem
kendisine göre planlarý vardý. Egemenliðini ne Mithat
Paþa gibi etkili isimlerle, ne de milletin oylarýyla seçilen temsili organlarlapaylaþmay
a niyeti vardý.
5 Þubat 1877'de Dolmabahçe Sarayý'na çaðrýlan Anayasa Komisyonu Baþkaný ve
Sadrazam Mithat Paþa sarayýn önünde, Boðaz'da demirlemiþ olan bir gemininbacasýndan dumanla
buna bir anlam veremeyecekti. Kýþ
vakti padiþahýn denize açýlmasý pek görülen bir durum olmadýðýna göre acaba
yolcusu kim olabilirdi?
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 167 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Anayasayý ve temel reformlarý yapma sözü verdiði için tahta çýkardýðý padiþahýn
kendisinden kurtulmakta kararlý olduðunu bilse belki kendine göre önlemlerini
alýr ve bir karþý darbeye kalkýþabilirdi. Ama bu gibi kuþkulardan uzak bir þekilde
gittiði Dolmabahçe Sarayý'nda II. Abdülhamit'in kendisi yoktu. Bir saray
görevlisi sadrazama padiþahýn kararýný bildirdi; Anayasanýn 113. Maddesine
göre padiþah, sadrazamý kendisi ve ülke için "tehlikeli kiþi" olarak
deðerlendiriyor ve sürgüne gönderiyordu. Böylece Anayasayý yapan paþa o
anayasanýn da ilk kurbaný oluyordu! Mithat Paþa hemen Dolmabahçe önündeki
gemiye bindirilecek ve Ýtalya'nýn yolunu tutacaktý.
Anayasanýn mimarýna üç ay tahammül edebilen II. Abdülhamit Anayasanýn
kendisine ise bir yýldan fazla katlanacaktý. Doðrusu Meclis-i Mebusan'ý fazla
ciddiye aldýðý söylenemezdi ama 24 Nisan 1877'de baþlayan Osmanlý-Rus
savaþýnda uðranýlan yenilgiye bir sorumlu arayýp bulmasý gerektiðinde Meclis'i
buldu ve Þubat 1878'de yine Anayasanýn kendisine tanýdýðý hakka dayanarakAnayasayý askýya a
ve Meclis-i Mebusan'ýn da kapatýldýðýný ilan edecekti.
Ardýndan da 30 yýl süreyle ülkeyi istediði gibi yönetmenin yollarýný bulmak
konusunda ne kadar becerikli olduðunu kanýtlayacaktý.
Ýkinci sadrazamlýðý da yine ancak üç ay süren Mithat Paþa ise önce bir yýl kadar
Avrupa'da sürgünde kaldýktan sonra yeniden ülkeye dönecek ve devlet hizmetinedevam edecekt
i. Ancak Ýstanbul'a yaklaþtýrýlmayan ve önce Suriye ardýndan da
Aydýn valiliklerinde bulunan Mithat Paþa, padiþahla iliþkilerinin normalleþtiðini
zannedecekti. Oysa Abdülaziz'in tahttan indirilmesini ve ölümünü hiçbir zaman
unutmayan, kendisi de sürekli "hal edilme" kuþkusu içinde yaþayan Abdülhamit,
en sonunda 1881'de Mithat Paþa ve Mehmet Rüþdi Paþa'nýn Abdülaziz'in ölümü
dolayýsýyla sorgulanmalarýný gündeme getirecekti.
Önce Ýzmir'deki Fransýz konsolosluðuna sýðýnan Mithat Paþa hükümetin güvencevermesi üzerine
ktý. "Yýldýz Mahkemesi" olarak bilinen yargýlama
sonunda suçlu bulunarak ölüm cezasýna çarptýrýlacak ama Batýlý devletlerin
araya girmesiyle cezasý ömür boyu hapse çevrilerek imparatorluðun en uzak
köþelerinden birine, Taif'e gönderilecekti. Ve burada padiþahýn emriyle 8 Mayýs
1884'de öldürülecekti.
Yaptýðý Anayasanýn ilk kurbaný olarak sürgüne gönderilen paþanýn ölümü de
kendi elleriyle tahta çýkardýðý padiþahtan gelecekti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 168 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
SARIKLI ÝHTÝLALCÝ !
Ali Suavi'nin Çýraðan Sarayý Baskýný
20 Mayýs 1878, Ýstanbul
Halk arasýnda "93 Harbi" diye bilinen Osmanlý-Rus savaþý 24 Nisan 1877'de
baþladýðýnda Osmanlý ordularý doðrusu iyi savunma savaþlarý vermiþlerdi.
Kars'ta Ahmet Muhtar Paþa, Plevne'de ise Gazi Osman Paþa'nýn gösterdikleribaþarýlara raðmen
nuçta savaþ Ruslarýn zaferiyle bitmiþti. Plevne'nin teslim
olmasýndan sonra hýzla Edirne'ye inen Ruslarla 3 Mart 1878'de Ayestefanos
(Yeþilköy) antlaþmasý yapýlmýþtý.
Bu yenilginin sorumluluðunu Meclis-i Mebusan'a yýkan padiþah II. Abdülhamit
23 Aralýk 1876'da ilan ettiði Anayasayý askýya alarak meclisi kapattý. Böylece bir
yýl kadar süren meþruti monarþi yerini tekrar mutlakýyete, daha doðrusu 30
yýldan fazla sürecek bir istibdada býraktý. Hem bu baský rejimine duyulan öfke,
hem de Ruslarýn tüm Balkanlarý çiðneyerek Edirne'ye yürümeleri sýrasýnda
Rumeli'den kaçarak Ýstanbul'a sýðýnan on binlerce göçmen Yýldýz Sarayý'ndaki
Abdülhamit'i fazlasýyla huzursuz ediyordu.
Bu toplumsal öfke, bu umutsuz ve aç yýðýnlar pekala tahtýna mal olabilirdi.
Çünkü bunlar bir ayaklanmanýn ve saray darbesinin koþullarýný da yaratýyordu.
Aðýr bir savaþ yenilgisi nedeniyle Meclisin kapatýlmasý bir siyasi kriz anlamýna
gelirken, baþkenti iþgal eden Rumeli göçmenleri ise bir toplumsal krizin baþkent
sokaklarýna yansýmasýndan baþka bir þey deðildi.
Saltanatýna yönelik tehlikeyi fark eden II. Abdülhamit bir baský rejimineyönelerek iþin içi
n sýyrýlmaya çalýþýrken hayli tedirgindi. Nitekim bu ihtilal
ortamýndan yararlanarak gerçekten de Abdülhamit'i devirmeye kalkýþan bir
ihtilalci çýkacak ve silaha sarýlacaktý. Abdülhamit'in uzun süre kendisine
gelememesine yol açan bu "sarýklý ihtilalci"nin adý Ali Suavi idi.
Yeni Osmanlýlarýn önemli kiþiliklerinden biri olan Ali Suavi daha sonralarý
"Türk milliyetçiliðini ilk kez ortaya atan bir mütefekkir", "Türk milliyetçiliðinin
bayraðý, zulme ve istibdada çekilen ilk kýlýç" gibi övgülerle anýlmasýna raðmen
yaþamý da, düþünce dünyasý da hayli karýþýk ama hiç kuþkusuz çok ilginç bir
kiþiydi. Rüþtiye mektebini bitirdikten sonra çeþitli kademelerde devlet
memurluðunda bulunmuþ, rüþtiyelerde öðretmenlik, medreselerde hocalýk
yapmýþtý.
Filibe'deki tahrirat müdürlüðü görevine son verilmesinden sonra geldiði
Ýstanbul'da siyasal çalýþmalara aðýrlýk veren Ali Suavi, dönemin en önemli
gazetesi Muhbir'deki yazýlarýyla dikkat çekiyor, padiþah Abdülaziz ve annesi
Pertevniyal Sultan hakkýndaki konuþmalarýyla sarayýn da öfkesini topluyordu.
En sonunda gazetesi kapatýldý ve kendisi de Kastamonu'ya sürgün edildi.
Daha sonrasýnda ise dönemin pek çok muhalifi gibi Ali Suavi'ye de Avrupa'nýn
yollarý göründü. Yeni Osmanlýlarýn hamisi Mustafa Fazýl Paþa'nýn çaðrýsý ve
yardýmýyla Kastamonu'dan kaçarak Paris'e giden Ali Suavi burada bulunan Yeni
Osmanlýlarýn diðer önde gelen kiþileriyle, özellikle Namýk Kemal ve Ziya Paþa ile
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 169 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
anlaþmazlýða düþtü. Londra'ya giderek bir süre orada yaþayan Ali Suavi tanýþtýðý
bir Ýngiliz kadýnla, Marie Stewar Lugh ile evlendi, bundan dolayý da pek çoksaldýrýya uðrad
Bir "gavur"la evlenmek o dönem için de pek hoþ görülür iþlerden deðildi.
Yurtdýþýnda iken bir süre Muhbir ve Ulüm adlý gazeteleri de çýkaran Ali Suavi,
Ýstanbul'da saraya bilgi verdiði ileri sürülerek Yeni Osmanlýlar arasýnda tecrit
edildi. Hatta Namýk Kemal onun için þu dörtlüðü bile yazmýþtý: "Suavi dedikleri o
küçük adam/ Paris'te oturmuþ yanýnda madam/ Biz aný adam sandýk o da mý
cüdam/ Aman yalnýz kaldý Mustafa Paþa."
II. Abdülhamit'in tahta geçmesi ve meþrutiyetin ilanýyla af çýkmasý üzerine Yeni
Osmanlýlarýn birçoðu gibi Ali Suavi de Ýstanbul'a döndü. Muhaliflere çeþitli
mevkiler daðýtarak onlarý kontrol altýnda tutma politikasý izleyenAbdülhamit'ten Ali Suavi'
in payýna düþen de Mekteb-i Sultani'nin (Galatasaray
Lisesi) müdürlüðü oldu. Bu görevdeyken pek çok önemli yenilikler yapan AliSuavi'nin bir sür
padiþahla arasý açýldý ve böylece ilk "sivil ihtilal"
giriþiminin öznel koþullarý da hazýrlanmaya baþlandý.
Meclisi fesh edip Anayasayý askýya alan II. Abdülhamit'in bir baský rejimineyöneldiðini gör
Ali Suavi Rumeli göçmenleri arasýnda örgütlenme çalýþmasý
yaparak 150 kadar kiþiyi silahlandýrdý. Amacý Çýraðan Sarayý'nda "kafes hayatý"
süren eski padiþah V. Murad'ý bir baskýnla kurtarmak ve yeniden tahta
geçirmekti. Aklý dengesi yerinde olmadýðý gerekçesiyle tahttan indirilen Murad'ýn
saðlýðýnýn düzeldiði söyleniyordu.
20 Mayýs 1878'de silahlanmýþ olarak teknelere doluþan Ali Suavi ve adamlarý
Üsküdar tarafýndan yola çýkarak Boðazý geçtiler ve Çýraðan Sarayý'na çýkartma
yaptýlar. Böyle bir þeyi hiçbir þekilde beklemeyen saray görevlilerinietkisizleþtiren Ali S
i ve adamlarý Murad'ýn kapalý olduðu bölüme de girerekeski padiþahý kendileriyle birlikte g
e ikna etmeye çalýþtýlar. Ancak ortaya
çýkan kargaþadan büyük bir korkuya kapýlan ve ne olduðunu anlayamayan eskipadiþah asilere d
i ve onlarla gelmeyi reddetti.
V. Murad'ý ikna edebilseler geldikleri teknelerle tekrar Anadolu yakasýna
dönecekler ve orada yeni padiþahý ilan edeceklerdi. Ancak akli dengesi zaten pek
yerinde olmayan eski padiþah asilerle iþbirliði yapmayýnca bütün plan suya
düþtü. Tam o sýrada Çýraðan'a baskýn yapan Abdülhamit'in Beþiktaþ Muhafýzý
Yedisekiz Hasan Paþa, Ali Suavi ve adamlarýna karþý zaptiyeler ve askerlerlesaldýrýya geçti
çatýþma esnasýnda Ali Suavi'nin kafasýna elindeki kalýn
sopayla vuran Paþa bu "sarýklý ihtilalci"yi cansýz yere sererken adamlarýndan da
60 kadarýný öldürerek Osmanlý tarihindeki bu ilginç ihtilal giriþimini bastýrdý.
Okuma yazmasý olmadýðý için imzasýný atarken yaptýðý þekil Arapça yedi ve sekizrakamlarýna
isekiz Hasan Paþa" diye adlandýrýlan bu cahil
adam, bir süre Avrupa'da yaþamýþ, pek çok eser vermiþ ve ülkenin en önemli
eðitim kurumunun da müdürlüðünü yapmýþ Ali Suavi'yi bir sopa darbesiyleöldürünce sanki meyd
bir kumandan gibi II.
Abdülhamit tarafýndan "müþir" rütbesiyle ödüllendirildi. Ali Suavi ise, belki de"Vatan Þair
mýk Kemal'le atýþmýþ olmasýnýn da etkisiyle, tarihin unutulupgiden isimleri arasýndaki yeri
dý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 170 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÞARK KURNAZI BU KEZ FAKA BASTI
31 Mart Vakasý ve Abdülhamit'in Tahttan Ýndirilmesi
Nisan, 1909
Ünlü sözdür, her devrimin kendi evlatlarýný yediði söylenir. Devrimden sonrakurulan yeni re
içinde patlak veren iktidar mücadeleleri gerçekten de þu
veya bu ölçüde tasfiyelere yol açmaktadýr. Cumhuriyetin ilanýndan sonra yeni
Türk devletinin kuruluþuna yol açan milli mücadelenin önder kadrolarýndan bir
kýsmýnýn kurduðu Terakkiperver Cumhuriyet Fýrkasý'nýn sonu da "Devrim
evlatlarýný yer" sözü çerçevesinde deðerlendirilebilir.
1924 yýlý yeni Anayasanýn da kabul edildiði bir yýl ve 29 Ekim 1923'te ilan edilen
cumhuriyetin de ilk yýlýdýr. Zekeriya Sertel'in 1925'de Resimli Ay mecmuasýna
yazdýðý bir makalesinde "yýkým yýlý" diye deðerlendirdiði 1924 yýlý yeni birpartinin doðuþu
ekti. Aslýnda Mustafa Kemal'in Umumi Reisi
olduðu Halk Fýrkasý'nýn yönetim mahfillerinde bir muhalefet partisi ihtiyacý
zaman zaman konuþuluyordu ancak henüz bunun uygun koþullarýnýn olmadýðý
kanýsý egemendi. Ama öte yandan fýrka içindeki tartýþmalar ve fikir ayrýlýklarý
dolayýsýyla ayrýlmalarýn olmasý ve bunlarýn yeni bir parti meydana getirmeleri
pek de beklenmedik bir geliþme sayýlmazdý.
Nitekim Millet Meclisi açýlýp da çalýþmalarýna baþladýðýnda kökleri Birinci
Dönem'deki Ýkinci Grup'la ilgili tartýþmalara kadar götürülebilecek bir çatýþma
Halk Fýrkasý içinde yoðunlaþtý. Ýsmet Paþa hükümetine muhalefet eden bazý
mebuslar Halk Fýrkasý'ndan istifa etmeye baþladýlar. Ýlk aþamada 11 mebus
istifa etti ve 17 Kasým 1924'de Terakkiperver Cumhuriyet Fýrkasý (TpCF) resmenkuruldu.
Cumhurbaþkaný Mustafa Kemal Paþa'nýn yakýn arkadaþý Fethi Okyar'akurdurduðu Serbest Cumhuri
kasý'nýn (SCF) Türkiye'deki tek partili
rejimin denetlenmesine yardýmcý olacak "güdümlü bir muhalefet" deneyimiolduðuna hiç kuþku y
.
TpCF'dan farklý olarak kendiliðinden ve doðal bir sürecin ürünü olarak deðil
yapay ve doðrudan doðruya Mustafa Kemal'in "teþvik, ýsrar ve tasvipleriyle"
kurulan SCF ilk muhalefet partisi kadar da dayanamamýþ ve üç ay sonra kendikendini feshe
tmeye zorlanarak tam bir fiyaskoyla sonuçlanmýþtýr.
Gerek dünyadaki geliþmeler, gerekse tek parti iktidarýnýn denetimsiz ve keyfiyönetiminin o
rtaya çýkardýðý sorunlar Mustafa Kemal'e güvenilirarkadaþlarýndan bir kýsmýna bir muhalefet
kurdurmanýn yararlý olacaðýný
düþündürttü. Ancak iktidardaki Cumhuriyet Halk Fýrkasý'nýn (CHF) da "UmumiReisi" olan cumhu
asýl niyeti tek partili sistemin monolitik yapýsýnýn
çözülmesi deðildi.
Baþýnda bulunduðu partinin uygun bir þekilde denetlenmesi, çürük-çarýk
yanlarýnýn açýða çýkarýlmasý ve böylece kendisini yenilemesi, temizlenmesi vegüçlenmesiydi.
rtinin ne iktidar olabileceði öngörülüyordu, ne de ve
daha önemli olarak- varolan siyasal rejimin monolitik yapýsýný çatlatabileceði.
Böylece Paris Büyükelçisi olan Fethi Okyar, hazýr "muasýr medeniyeti" yerindegörmüþ, incele
in eski bir baþbakaný olarak memlekete davet edildi ve
bir muhalefet partisi kurmasý istendi.
TpCF'nin baþýna gelenlerden sonra doðal olarak hayli temkinli hareket edenFethi Okyar,
Mustafa Kemal ve Ýsmet Paþa ile yaptýðý uzun görüþmelerde çeþitli
güvenceler istedi; her þeyden önce Mustafa Kemal iki parti karþýsýnda tarafsýz
kalabilmeli, CHF'den bazý mebuslar yeni partiye geçmeli ve partinin örgütlenmeçalýþmalarý i
az CHF kadar mali kaynak saðlanmalýydý.
Cumhurbaþkanýnýn tarafsýz kalmasý dýþýnda diðer koþullar kabul edildi. Ýsmet
Paþa 1931'de yapýlacak seçimlerde 40-50 kadar mebusun seçilmesi güvencesini
vermeyi önerecek, Fethi Okyar Meclisin üçte biri olan 120 mebus isteyecek ve
Mustafa Kemal'in müdahalesiyle 70 mebusta anlaþýlacaktý.
SCF'nin programatik yaklaþýmý da TpCF'ye benzer yönelimdeydi; daha liberaliktisat politi
kalarý, tek dereceli seçim, ademi merkeziyetçilik, dinsel konularda
hoþgörü ve yeni olarak ise kadýnlara oy hakký tanýnmasý belirgin noktalarý
oluþturuyordu.
12 Aðustos 1930'da kurulan SCF'nin baþkanlýðýný Fethi Okyar üstlenirken Genel
Sekreterliðine ise Mustafa Kemal'in çocukluk arkadaþý ve sofrasýndan eksik
etmediði en güvenilir adamý Nuri Conker getirildi. Kuruluþtan bir süre sonra 15
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 195 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
kadar mebus CHF'den SCF'ye geçerek partiye Meclis'te grup kurma olanaðý
saðlandý.
Ancak iþler pek de planlandýðý gibi gitmedi. Varolan monolitik yapý içinde yasal,
meþru bir muhalefet olanaðý ortaya çýkýnca her türlü gayri memnun, her türlümuhalif buraya
. Böylece hem parti sanýlandan daha kýsa zamanda
güçlenmiþti, hem de içine dolan muhalefet dinamiklerini denetleme olana-
ðý pek olmayan ve dolayýsýyla rejimin planladýðýndan öteye giden potansiyeller
taþýyan bir yapý ortaya çýkýyordu. Meþhur Ýzmir gezisi bu durumu olanca
açýklýðýyla ortaya koymuþtu. Fethi Okyar'ý karþýlamaya gelen 50 bin kiþilik
kalabalýk o zamana kadar görülmedik bir olaydý ve yer yer polisle çýkan
çatýþmalar Ankara'yý hayli rahatsýz etmiþti.
Bu geliþmeler Mustafa Kemal'i de endiþelendiriyor ve yavaþ yavaþ SCF'ye karþý
CHF'nin "Umumi Reisi" olarak açýk mücadeleye gireceðinin iþaretlerini
veriyordu. Fethi Okyar'ý en çok düþündüren de bu idi. Bir ara Mustafa Kemal'in
tarafsýz kalmasýný saðlamak için "Milli Blok" önerisi geliþtirilmiþ ancak
tutmamýþtý.
Ama SCF'nin güçlenmesi karþýsýnda Mustafa Kemal'in cumhurbaþkanlýðýndan
istifa ederek baþbakanlýðý üstlenebileceði, Genelkurmay Baþkaný Fevzi
Çakmak'ýn cumhurbaþkaný olabileceði konuþulur olmuþtu. Öte yandan CHFyöneticileri ise eller
devlet olanaklarýný SCF'ye karþý her yöndenkullanmaya baþlamýþlardý ve tabii bu arada basýn
te geçirmeyi ihmaletmiyorlardý.
Bu koþullarda Ekim 1930'da belediye seçimlerine gidildi ve henüz yeni kurulmuþ
olmasýna karþýn SCF hayli baþarýlý oldu ve birçok þehirde CHF'ye yakýn oyalýrken Samsun'da
ye baþkanlýðýný kazandý.
Böylece TpCF deneyiminden sonra yapay bir þekilde ve rejimin en güveniliradamlarýna da k
urdurulmuþ olsa ikinci bir partinin varlýðý tek parti sisteminin
çatýrdamasýna yol açýyor ve bu durum da açýkça görülüyordu. Oysacumhurbaþkaný ve iktidar pa
Okyar'a uygun görülen görevin
sýnýrlarý çok daha dardý.
SCF esas olarak CHF'nin kendini yenilemesi ve taze güç kazanmasý için
kurulmuþtu. Oysa iktidara gelmeyi ümit edecek kadar hýzlý gidiyordu. Ortaya
çýkan tablo karþýsýnda Mustafa Kemal'in SCF'ye daha açýk ve kesin tavýr almasý
ve Umumi Reisi olduðu partisine, CHF'ye sahip çýkmasý Fethi Okyar'ý hayalkýrýklýðýna uðratt
TpCF deneyimini de dikkate alarak partisini feshetmekten baþka seçeneði
olmadýðýna kanaat getirdi. Zaten bu doðrultuda telkinler giderek artýyordu. 17Kasým 1930'da
Dahiliye Vekaleti'ne verdiði bir dilekçeyle SCF'nin feshedildiðini
açýklarken þöyle yazýyordu:
"Efendim,
Büyük Gazimiz Mustafa Kemal Hazretlerinin teþvik ve tasvibiyle SCF'yi teþkil
etmiþtim. Kanaatimizce bu teþvik ve tasvip, teþkil edeceðim fýrkanýn Gazi
Hazretlerine karþý siyasi mücadeleye girmesi ihtimalini hadd-i zatýnda bertaraf
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 196 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ediyordu. Esasen bu kanaat haricinde siyasi bir teþekküle vücut vermek
mesuliyetini almayý hatýrýma getirmemiþtim.
Halbuki tahakkuk edecek þekle nazaran fýrkamýz atiyen Gazi Hazretleriylesiyasi sahada
karþý karþýya gelmek vaziyetinde kalabileceði anlaþýlmýþtýr. Bu
vaziyette kalacak siyasi bir teþekkülün mevcudiyetinin fýrka müessisi sýfatýylamuhafaza ve
meyi muhal buluyorum. Bu sebeple SCF'nin feshine karar
verdim. Bu karar fýrka teþkilatýna teblið edilmiþtir.
Keyfiyeti arz ederim efendim."
Böylece SCF deneyimi de ancak üç ay dayanabilirken SCF'nin ideologu Ahmet
Aðaoðlu'na göre bu fesih dilekçesi bile Mustafa Kemal ve Ýsmet Paþa ile birlikte
hazýrlanmýþtý.
Dönemin sol gazetelerinden Hür Adam'ýn 4. Sayýsýnda Abidin imzasýyla çýkan bir
karikatürün lejandýnda "Yeni fýrkalar doðuyormuþ" diye yazarken, Ýsmet Paþa
kafalý, Halk Fýrkasýný temsil eden hamile bir kadýna bir köylü aða þöyle diyordu:
"Kýz bu ne hal? Daha yeni çocuk düþürdün! Sonra bunu da babasý tanýmazsa ne
yaparýz?"
Halk Fýrkasý'nýn daha sonra, 1946'da doðurduðu Demokrat Parti'nin 1960'da bir
darbeyle iktidardan düþürüldüðü ve Menderes ve arkadaþlarýnýn idam edildiði
dikkate alýnacak olursa, köylü aðanýn korktuðu baþýna gelmiþ sayýlmaz mý?
Biraz gecikerek de olsa, babasý çocuðunu yine tanýmayacaktý!
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 197 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
ÝHTÝLAL EVLATLARINI YEMEDEN DURAMAZ!
14'lerin Tasfiyesi
13 Kasým 1960, Ankara
1960'lý yýllarýn ikinci yarýsý sol hareketin genel bir yükseliþine de tanýklýk
ediyordu. 1965'den 1971'e kadar Adalet Partisi'nin tek baþýna iktidar olduðu bu
yýllarda daha sonraki dönemlerde Süleyman Demirel'in her fýrsatta övünerek
iþaret ettiði bir ekonomik kalkýnma hýzý (ortalama yüzde 7) ve düþük enflasyon(ortalama yüz
dý.
Bu koþullar kitleleri elindekiyle yetinmemeye, daha fazlasýný talep etmeye teþvik
ediyordu. 1961 Anayasasýnýn saðladýðý demokratik hak ve özgürlükler de bu
mücadelenin yasal ve meþru yollardan yürütülmesine olanak saðlýyordu.
Sosyalizmi savunan Türkiye Ýþçi Partisi'nin Meclis'te 15 milletvekili vardý ve
böylece TBMM'de grubu bulunan partilerden birini oluþturuyordu.
Bu durum TÝP'e büyük olanaklar saðlarken Meclis kürsüsünden emeðin ve solun
sesi bir daha hiçbir dönemde bu kadar duyulmayacaktý. Nitekim daha sonra
gerek seçim ve siyasi partiler yasasý, gerekse de TBMM'nin iç tüzüðü hep bubirinci TÝP döne
ecrübeleri dikkate alýnarak düzenlendi. Hatta Demirel
"Ben muhalefeti TÝP'ten öðrendim" diye itirafta bulunacaktý.
Sokaklar, fabrikalar ve üniversiteler de o zamana kadarki Türkiye tarihinin en
hareketli dönemini yaþýyordu. Yeni çýkan sendikalar ve toplusözleþme
yasasýndan yararlanan iþçiler hýzla örgütlenirken DÝSK (Devrimci Ýþçi
Sendikalarý Konfederasyonu) dev adýmlarla ilerliyordu.
Üniversiteler DEV-GENÇ'in karargahý durumundaydý ve sokaklar hemen her
gün her çeþit miting ve yürüyüþe sahne oluyordu. Baþbakan Demirel, "Sokaklar
yürümekle aþýnmaz" diyerek durumu pek önemsemediðini göstermeye çalýþýyor,
belki de çaresizliðini itiraf ediyordu.
Sonuçta 12 Mart 1971'de Türk Silahlý Kuvvetleri hükümete bir muhtýra verdi.
Genelkurmay Baþkaný Memduh Taðmaç'ýn aðzýndan çýkan, "Sosyal uyanýþ
ekonomik geliþmeyi aþtý" sözleri muhtýranýn da gerekçesini oluþturuyordu.
Hükümet istifa edecek ve yerine partiler üstü bir "reform hükümeti" kurulacak
ve topluma "fazla bol ve lüks" gelen Anayasada önemli deðiþiklikler yapýlacaktý.
Yoksa ordu ülkenin yönetimini doðrudan üstlenecekti. Genelkurmay Baþkaný ve
Kuvvet Komutanlarýnýn imzasýný taþýyan bu muhtýra 12 Mart 1971 günü
TRT'nin öðlen 13.00 haberlerinde okunduðunda hemen istifa eden Demirel,
"þapkasýný alýp, gitti."
Daha sonralarý kendisini savunurken, o kendine özgü üslubuyla "Ne yapacaktým
yani, benim kendime ait baþka bir ordum mu vardý, komutanlara neyle karþý
koyabilirdim" diyecekti. Bir kenara çekilerek hamle sýrasýnýn kendisine gelmesini
bekleyecek, belki de köylülükten gelme bir sabýr ile "Keser döner, sap döner, gün
olur, devran döner" diye düþünüyordu.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 210 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
14 Ekim 1973 tarihinde yapýlan genel seçimlere kadar iki buçuk yýlý aþkýn bir
süre Türkiye, adýna "ara rejim" denilen ve esas olarak solun ve iþçi hareketinin
bastýrýlmasýný hedefleyen bir "beyaz terör" dönemi yaþadý.
TÝP kapatýlarak yöneticileri tutuklandý, aydýnlar üzerinde geniþ bir baský
kurulurken adý solcuya çýkmýþ hemen herkes terörden nasibini aldý. Mümtaz
Soysal'dan Uður Mumcu ve Altan Öymen'e kadar çok sayýda kiþi uydurmaiddialarla tutuklanara
k uzun süre hapishanelerde kaldý. Mahir Cayan vearkadaþlarý Kýzýldere'de öldürülürken
Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarý da idam edildiler. Anayasanýn tanýdýðý kimi
demokratik haklar büyük ölçüde budandý. Ve tüm bunlarýn ardýndan artýk "ara
rejim" normalleþmeye doðru giderken ordu yine pek rahat deðildi. Tüm bu
yapýlanlara sahip çýkacak ve denetimi bir yerde elde tutacak bir güvence
arýyordu. Mart 1973'te yapýlmasý gereken Cumhurbaþkanlýðý seçimleri bunun
için uygun bir fýrsat gibi görünüyordu. Cevdet Sunay'ýn görev süresi 28 Mart1973'te sona er
u.
Bu arada Genelkurmay Baþkaný Memduh Taðmaç emekli olmuþ, yerine Kara
Kuvvetleri Komutaný Faruk Gürler geçmiþti. Yeni Genelkurmay Baþkaný
Sunay'ýn yerine Cumhurbaþkaný seçilirse 12 Martçýlar Çankaya Köþkü'ne çýkmýþ
olacaklar ve oradan durumu kontrolleri altýnda tutabileceklerdi.
O dönemde cumhurbaþkaný TBMM üyeleri arasýndan seçildiði için uygun yolFaruk Gürler'in kont
enatörü olarak atanmasýydý. Genelkurmay
Baþkanlýðý'ndan istifa eden Gürler hemen Cevdet Sunay tarafýndan kontenjansenatörü olarak a
e cumhurbaþkanlýðýna aday oldu. Bunun öncesinde ikibüyük parti, AP ve CHP ile yapýlan temas
ler'e umut vermiþti. Çünkü
onlarýn desteði olmadan seçilmesi mümkün deðildi.
Cumhurbaþkanlýðý için TBMM'de ilk oylamanýn yapýlacaðý gün bütün
komutanlar izleyici localarýnda yerlerini alýrken binanýn etrafýnda da askeri
birlikler gereken önlemleri almýþlardý. Aslýnda iki büyük partinin liderleriSüleyman Demire
Bülent Ecevit, Faruk Gürler'in cumhurbaþkaný seçilmesine
hiç de sýcak bakmýyorlardý.
13 Mart 1973'de Cumhurbaþkanlýðý seçimi için yapýlan ilk tur oylamada AdaletPartisi, Cumhur
t Senatosu Baþkaný Tekin Arýburun'u, Demokratik Parti ise
Ferruh Bozbeyli'yi aday gösterdi. Ýlk turun sonuçlarý belli olduðunda Gürler
açýsýndan da durum açýklýða kavuþmuþtu; Arýburun 292 oy alýrken Gürler'e
ancak 175 oy çýkmýþtý. Bozbeyli de 45 oyla kendi partisinin desteðini alýrken
adaylardan hiçbiri seçilmek için gerekli oyu saðlayamamýþtý.
Ýkinci ve üçüncü turlarda da durum deðiþmeyecek, ordudan gelen baskýlar bir iþe
yaramayacaktý. Bunun üzerine seçilemeyeceðini anlayan Gürler adaylýktan
çekildi. Ama AP ve CHP hiçbir aday üzerinde görüþ birliði saðlayamadýðý için
seçim de kilitlenmiþti.
Bu arada Anayasada deðiþiklik yapýlarak Sunay'ýn görev süresinin uzatýlmasý
düþünüldü. Bunun için gerekli Anayasa deðiþikliðinin Millet Meclisi'nden
geçebilmesi için 300 oy gerekiyordu. Deðiþiklik önerisini 299 milletvekili
destekleyince, öneri Millet Meclisi'nde bir oyla reddedilmiþ oldu. Millet
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 211 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Meclisi'nde benimsenmeyen Anayasa deðiþikliði önerisi, usule uygunolmamasýna karþýn Cumhuri
Senatosu'nda da oylandý.
Cumhuriyet Senatosu'ndaki görüþmeler sýrasýnda Ýsmet Ýnönü Anayasadeðiþikliði yoluyla Sunay
uzatýlmasý önerisine þiddetle karþý
çýktý ve sonuçta öneri Cumhuriyet Senatosu tarafýndan da reddedildi.
Sunay formülü iþlemeyince, AP ve CHP liderleri Anayasa Mahkemesi Baþkaný
Muhittin Taylan üzerinde anlaþtýlar. Ama Sunay, Taylan'ý kontenjan
senatörlüðüne atamayý reddetti ve böylece bu yolla da cumhurbaþkanlýðý seçimi
krizi aþýlamadý. Kriz derinleþtikçe ne gibi geliþmelere yol açacaðý belirsizdi ve iki
büyük parti de telaþlanmaya baþlamýþtý.
28 Mart'ta görev süresi dolan Cevdet Sunay Çankaya Köþkü'nü vekaleten
Cumhuriyet Senatosu Baþkaný AP Senatörü Tekin Arýburun'a býraktý ve tabii
senatör olarak Faruk Gürler'in oturduðu Cumhuriyet Senatosu sýralarýnda yerinialdý.
Bunun hemen ardýndan Adalet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve
Cumhuriyetçi Güven Partisi eski Deniz Kuvvetleri Komutaný ve Moskova
Büyükelçisi, kontenjan senatörü Fahri Korutürk'ü ortaklaþa aday gösterdiler.
Korutürk 6 Nisan 1973'te Türkiye'nin altýncý cumhurbaþkaný seçilirken
cumhurbaþkaný olmak için henüz altý ayýný doldurmadýðý GenelkurmayBaþkanlýðý'ndan istifa ed
orgenerallikten "morgeneralliðe"
terfi etmiþ oluyordu.
"Morgeneral" olmak çok aðýrýna giden Gürler, fazla yaþamadý. Söylentiye görekahrýndan ölmüþ
O gün bugündür, asýl kerametin kendilerinde deðil sýrtlarýndaki üniformada
olduðunu bilenler Gürler'den daha dikkatli ve tedbirli davranýyorlar!
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 212 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
PARDON YUNAN GEMÝSÝ SANMIÞTIK
Kocatepe'nin Türk Uçaklarýnca Batýrýlmasý
21 Temmuz 1974, Kýbrýs Açýklarý
Ýngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ýn garantörlüðünde 1960'da resmen kurulan
Kýbrýs Cumhuriyeti adadaki iki etnik topluluk arasýndaki iliþkileri bir sisteme
baðladýysa da Türkler ve Rumlar arasýndaki sorunlar bir türlü sona ermiyordu.
Her iki topluluk içinde de adanýn Türkiye'ye ve Yunanistan'a baðlanmasý için
faaliyetler sürüyor, zaman zaman da saldýrýlar ve katliamlar meydana geliyordu.
1963, 1964 ve 1967'de kanlý olaylar cereyan etmiþ ve Türkiye "soydaþlarýný
kurtarmak üzere" adaya silahlý müdahalede bulunmaya bile kalkýþmýþtý. 1964
olaylarýndan sonra Baþbakan Ýsmet Ýnönü Kýbrýs'a çýkartmayý ciddi ciddi
düþünmüþ ama hem 5 Haziran 1964'deki ünlü "Johnson Mektubu" hem de Türk
ordusunun bu çapta bir amfibik harekatý yürütecek olanaklara sahip olmamasý
üzerine çýkartmadan vazgeçilmiþti.
ABD Baþkaný Johnson Baþbakan Ýsmet Ýnönü'ye gönderdiði mektupta, eðer
çýkartma yapýlýrsa bir Sovyet tehdidi karþýsýnda Nato'nun Türkiye'nin yanýnda
yer almayacaðýný söylemiþ ve Ýnönü de "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye deorada yerini alýr"
laf etmiþti, ama olay da o noktada bitmiþti. Buna
raðmen Türkiye bir gövde gösterisi yapacak ve uçaklarýný adanýn üzerine
gönderecekti.
Bu harekat sýrasýnda 8 Aðustos 1964'de Türk pilotu Cengiz Topel'in uçaðý
düþecek ve pilot da hayatýný kaybedecekti. 1967'deki kriz sýrasýnda ise
Yunanistan'daki Albaylar Cuntasý Yunan askerlerini ve Grivas'ý adadan çekmeyikabul ede
rek geri adým atacaktý.
Ancak Yunan cuntasý Kýbrýs Cumhurbaþkaný Makarios'dan kurtulmakta
kararlýydý ve nitekim 1974 yazýnda harekete geçti. 15 Temmuz 1974'de Nikos
Sampson liderliðinde bir darbeyle Makarios devrildi ve Kýbrýs'ta da Atina'daki
cunta yönetimin uzantýsý bir yönetim oluþtu. Makarios son anda kurtularak
Malta'ya kaçmýþtý.
Makarios'dan Türkiye de rahatsýzdý ama Sampson'un yönetiminin
kabullenilmesi de mümkün deðildi. Özellikle 1963 ve 1964 olaylarýnda Türklere
yapýlan saldýrýlarla tanýnan Sampson hem uluslararasý anlaþmalarý çiðnemiþ,
hem de adadaki Türklerin can güvenliðini büyük bir tehdit altýna sokmuþtu.
Türkiye'de iktidarda bulunan CHP-MSP hükümeti adaya çýkartma yapmanýn
kaçýnýlmaz olduðuna karar vermiþti. 1964'de-ki krizden ders çýkararak gerekenönlemlerini al
ordusu da adaya yapýlacak bir çýkartma harekatý için
gereken olanaklara artýk sahipti. Sampson yönetimi uluslararasý düzeydetepkiyle karþýlanmýþ
rkasýnda Yunanistan'ýn olduðu bilindiði için AlbaylarCuntasý da aðýr bir baský altýna alýnm
lar Türkiye'nin adaya
çýkartma yapmasý için hayli uygundu.
Öteden beri adada denizle baðlantýsý olan bir bölgede Türk egemenliðinin
oluþturulmasý gerektiðine inanan Türkiye'nin eline bu amacýna ulaþmak için iyi
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 213 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
bir fýrsat geçmiþti. Baþbakan Ecevit ve Dýþiþleri Bakaný Turan Güneþ'in
yürüttüðü temaslar, bir diðer garantör devlet olan Ýngiltere'ye ortak askeriharekat önerile
lu karþýlýk bulmayýnca 20 Temmuz 1974 sabahý Türk
birlikleri çýkartma harekatýna baþladý. Baþbakan Ecevit "Barýþ Harekatý" adý
verilen askeri harekatýn Kýbrýs'a barýþ, Yunanistan'a da demokrasi getirmeküzere yapýldýðýn
Girne bölgesine çýkartma yapan Türk birlikleri þiddetli bir direniþle karþýlaþtýlar
ancak burada bir köprü baþý tutmayý da baþaracaklardý. Girne'den Lefkoþa'yadoðru ilerlemek
kent arasýnda baðlantý kurmak zorundaydýlar. ABD ve
diðer ülkeler Türkiye'nin askeri harekatýna karþýydýlar.
Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi hemen toplanarak ateþkes çaðrýsýnda
bulundu ve sorunun barýþçý yollardan çözümlenmesini istedi. Ancak Türkiye
artýk askeri harekatý baþlatmýþtý. Sampson'un darbesinin gayri meþru niteliði ve
Atina'da iktidarda bir askeri cuntanýn bulunmasý doðrusu Ankara'nýn iþini
kolaylaþtýrýyordu. Girne ve Lefkoþa arasýndaki baðlantýyý kurup, askeri açýdan
saptanan hedeflere ulaþmadan BM'nin çaðrýsýna uyulmasý düþünülmüyordu.
20 Temmuz sabahý baþlayan savaþ 21 Temmuz günü de bütün þiddetiylesürerken Ankara'da savaþý
lan Genelkurmay Karargahýna gelen bir
istihbarata göre Yunanistan'dan Kýbrýs'a doðru yola çýkan bir filo adaya silah ve
asker götürüyordu. Baf limaný açýklarýna doðru ilerlediði bildirilen bu Yunan
savaþ gemilerinin durdurulmasý gerekiyordu.
Girne limanýnda bulunan üç Türk muhribi, Kocatepe, Adatepe ve Mareþal
Çakmak gemilerine bölgeye doðru hareket etmeleri ve bu Yunan filosunu
karþýlamalarý emri verilirken, Türk savaþ uçaklarýna da ayný þekilde bölgeyeintikal etmeler
n gemilerini vurmalarý bildirildi.
Ama bu arada Ankara'daki savaþ karargahý çok ilginç bir þey daha saptadý. Bu
Yunan gemileri Türk bayraðý çekmiþti ve telsiz konuþmalarý da Türkçe
yapýlýyordu! Karargah hemen bu durumu deðerlendirdi; Yunan gemileri Türkleriþaþýrtmak ve ke
gemileri sanmalarýný saðlamak için Türk bayraðý çekmek ve
Türkçeyi iyi bilen Yunan personelini kullanmak gibi çok kurnazca bir savaþ
hilesine baþvurmuþlardý, ama Türk Genelkurmayý bu numarayý yemezdi!
Türk ve Yunan askerleri NATO'da birlikte çalýþtýklarý için ortak yürütülentatbikatlarda Tür
inin kullandýðý dili ve kodlarý iyi incelemiþlerdi ve
görüldüðü kadarýyla gayet güzel taklit ediyorlardý.
Bu durum hemen Baþbakan Ecevit'e de bildirilecekti. Çünkü yine o saatlerde
ateþkes görüþmeleri de sürüyordu ve ABD Dýþiþleri Bakaný Henry Kissinger'laEcevit arasýnda
on görüþmesi yapýlýyordu. Kissinger, Yunanistan'ýn
ateþkes istediðini söylüyor ve Türkiye'nin de buna olumlu yanýt vermesi için
baský yapýyordu. Yoksa savaþ Kýbrýs'la sýnýrlý kalmayarak bir Türk-Yunan
savaþýna dönüþebilirdi.
Adaya çýkartma yapmýþ Türk birliklerinin ilk hedeflerine ulaþmadan bir ateþkese
yanaþmak istemeyen Ecevit de zaman kazanmaya çalýþýyordu. Ecevit'e "Türk
bayraðý çekmiþ ve Türkçe konuþan" Yunan savaþ gemilerinin Kýbrýs açýklarýnda
bulunduðu bilgisi verilince Türkiye Baþbakaný çok sevindi.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 214 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Ýþte Kissinger'in ateþkes baskýsýný geriletmek için eline iyi bir silah geçmiþti.
Kissinger'a Yunanistan'ýn ateþkes isterken samimi olmadýðýný artýk
kanýtlayabilirdi; hem ateþkesten söz ediyor, hem de asker ve cephane yüklü
savaþ gemilerini Kýbrýs'a gönderiyordu. Ve üstüne üstlük de bu gemilere Türk
bayraðý çekip, Türkçe bilen personel yerleþtirerek kötü bir savaþ hilesine
baþvuruyordu. Kissinger'a tüm bunlarý anlattýðýnda ABD Dýþiþleri Bakanýnýn
söyleyebileceði bir þey kalmayacaktý.
Nitekim Baþbakan Ecevit ABD Dýþiþleri Bakaný ile bu konuyu tam da buçerçevede görüþecekti.
a Henry Kissinger anýlarýný yayýmladýðýnda o 21
Temmuz sabahý kendisiyle Ecevit arasýnda geçen telefon görüþmesini bütünüyle
aktaracaktý.
Ecevit telefonda bazý Yunan savaþ gemilerine Türkçeyi iyi bilen personelinyerleþtirilip, Tü
k bayraðý çekildiðini ve bu gemilerin batýrýlacaðýný söyleyinceKissinger da þaþýrmýþ, Ecevi
nan savaþ gemilerininbulunduðu bilgisine sahip olmadýðýný söylemiþ ama Ecevit'in verdiði bi
de
kuþkuyla yaklaþtýðý için çok ilginç bir yanýt vermiþti. Kissinger; "Evet, sayýn
baþbakan" demiþti, "Türk bayraðý taþýyan ve Türkçe konuþulan gemileri batýrdýðý
için Türkiye'yi kimse suçlayamaz."
Kissinger'ýn anýlarýnda aktardýðýna göre Ecevit'le konuþmalarý þöyle olmuþtu:
Ecevit: Yunanistan'ýn ateþkes istediðinden söz ediyorsunuz ama ortada ciddi bir
sorun var. Yunanistan'ýn samimiyetinden ve güvenilirliðinden kuþkuluyuz.
Yuannides'in þeref sözü bir oyundan ibaret. Yuannides'in sözlerinin gerisindeki
oyunu þimdi anladýk. Yunan bayraðý taþýyan her gemiye ateþ açabileceðimizi
söyleyip ardýndan da gemilerine Türk bayraðý çekiyor!
Kissinger: Eh, kendi gemilerinizi batýrýrsanýz sizi hiç kimse suçlayamaz.
Ecevit: Hayýr, Dr. Kissinger, onlar bizim gemilerimiz deðil. Onlar Yunan
gemileri. Türk bayraðý çekmiþ Yunan gemileri.
Kissinger: Evet, sayýn baþbakan, Türk bayraðý taþýyan ve Türkçe konuþulan
gemileri batýrdýðý için Türkiye'yi kimse suçlayamaz.
Ecevit: Yunanlýlar hile yapýyorlar. Biz NATO müttefikiyiz ve Yunan pilotlarkodumuzu bi
liyorlar. Türkçe konuþuyorlar, pilotlarýmýzla Türkçe ve bizim kod
kelimelerimizi kullanarak temas kuruyorlar. Bu durumda Yunanistan'ýn
sözlerine nasýl güvenebiliriz?
Kissinger: Tam olarak istediðiniz nedir? Sizin zeki bir insan olduðunuzu Harvard
günlerinden biliyorum. Size saygý duyuyorum ama bu çatýþma devam etmemeli.
Bu iþ böyle giderse altý hafta boyunca devam edebilir.
Ecevit: Ateþkes istediklerini söylüyorlar ama ateþkesi adaya askeri yýðýnak
yapmak için istedikleri açýkça ortaya çýktý. Yunanlýlar bu yöntemlere sonvermeliler.
Kissinger: Hangi yöntemlere son vermeliler?
Ecevit: Ateþkese hazýr olduklarýný söylüyorlar. Ama bir yandan da bize ateþkesi
çiðnemekte kullanacaklarý hileleri de göstermiþ durumdalar.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 215 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Kissinger: Bana ateþkesi kabul etmeyeceðinizi mi söylüyorsunuz?
Ecevit: Ateþkesi kabul edeceðiz.
Kissinger: Bugün mü?
Ecevit: Þu anda sorunu görüþmekle meþgulüz.
Kissinger'la bu görüþmenin ardýndan "Türk bayraðý çekmiþ ve Türkçe
konuþulan" Yunan gemilerinin batýrýlmasý için bir engel kalmamýþtý. Çünkü
Türkiye resmen Yunanistan'la savaþ halinde deðildi ama bu gemilerbatýrýldýðýnda iþ bu nokta
r gidebilirdi. Ancak ABD Dýþiþleri Bakaný'nýn
da onayladýðý gibi Yunanistan yaptýðý hilenin sonuçlarýna katlanacaktý!
Türk savaþ uçaklarý üç Türk gemisinin üzerinde görüldüðünde gemidekilerbunlarýn Türk uçakla
n uçaklarýnýn menzili
bulunduklarý bölgeye kadar gelip böyle uzun uzun dolaþmalarýna yetmezdi.
Uçaklarýn saldýrýya geçmeye hazýrlandýðýný gören gemiler þaþkýnlýk içindeydi.
Pilotlarla temas kurmaya çalýþtýlar. Ama tüm çabalar beyhudeydi, Türkçe
konuþmalarý ve kendilerini Türk gemileri olarak tanýtmalarýnýn bir þeyideðiþtirmesi mümkün
n pilotlara bunun bir Yunan savaþ hilesi
olduðu bildirilmiþti. Pilotlar kendileriyle temas kurmaya çalýþan Türk
gemilerinin subaylarýna küfürler yaðdýrarak saldýrýya geçtiler ve bombalarýný
býrakmaya baþladýlar.
Saldýranýn Türk uçaklarý olduðunu bilen gemiler ateþ de edemiyor, kendilerini
savunamýyorlardý. Böylece Akdeniz'in ortasýnda kolay bir hedef haline gelen üç
Türk muhribine Türk uçaklarý rahat rahat bombalarýný attýlar. Uçaklarýn ilk
saldýrýsýnda üç Türk muhribinden Kocatepe aðýr yara aldý ve hýzla batmayabaþladý.
Mareþal Çakmak muhribi Kocatepe'nin yanýna doðru hareket ederek gemiyi terketmekte olan
personeli kurtarmak istedi. Ama bu durumu gören uçaklar
döndüler ve ikinci bir kez daha saldýrýya geçerek bu kez yaðdýrdýklarý bombalarla
Mareþal Çakmak muhribinde de aðýr hasar meydana getirdiler.
Ýsabet alan Mareþal Çakmak da kendi derdine düþtü, batmaktan kurtulmak için
Kocatepe'den uzaklaþtý ve hala çalýþmaya devam eden tek kazanýyla zigzaglar
çizerek Mersin sahillerine doðru çekilmeye baþladý. Ayný þekilde Adatepe de yaraalmýþ ve o
i terk etmeye çalýþýyordu.
Görevlerini baþarýyla tamamladýðýna inanan pilotlarýn üslerine dönerken
duyduklarý bir telsiz anonsu gariplerine gidecekti; Baf bölgesinde Türk
gemilerinin batýrýldýðýný bildiriyordu telsiz. Ama üslerine dönene kadar neolduðunu anlamay
ancak yere indikten sonra faciayý öðrenebileceklerdi.
Adatepe ve Mareþal Çakmak muhripleri delik deþik vaziyette de olsa ancak
ertesi gün Mersin'e ulaþmayý baþarýrken kaderine terk edilen Kocatepe muhribi
Akdeniz'in sularýna gömülecekti. Kocatepe mürettebatýndan 54 kiþi hayatýný
kaybedecek, kurtulanlar denizde sallar üzerinde yaklaþýk bir gün geçirdikten
sonra tesadüfen bir Ýsrail balýkçý gemisi tarafýndan kurtarýlarak Ýsrail'e
götürüleceklerdi. Kurtulanlar arasýnda Kocatepe muhribinin komutaný AlbayGüven Erkaya da va
dý ve yýllar sonra Deniz Kuvvetleri Komutaný olacaktý.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 216 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Sonuçta ABD Dýþiþleri Bakaný Kissinger'ýn dediði oldu; Türk bayraðý taþýyan veTürkçe konuþu
larý tarafýndan batýrýlmasýndan dolayý
kimse Türkiye'yi suçlamadý! Zaten bir süre "devlet sýrrý" olarak kalan bu facia
nedeniyle Türkiye içinde de kimse kimseyi suçlamayacak, kimseden hesapsorulmayacaktý!
Türk Hava Kuvvetleri ile Türk Deniz Kuvvetleri arasýnda meydana gelen
çarpýþmada 54 denizci hayatýný kaybetmiþ oldu, hepsi bu!
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 217 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
EVDEKÝ BULGURUN KIYMETÝNÝ BÝLMEK GEREKÝR
Çoban Sülü, Karaoðlan'a Karþý
1974, Ankara
12 Mart dönemi diye adlandýrýlan süreçten çýkýþ 14 Ekim 1973 seçimleriyle oldu.
Solun üzerinde terör estiren ve toplumsal muhalefeti baský altýna alan bu
dönemin sonunda yapýlan seçimler Bülent Ecevit'in liderliðindeki CHP'nin
zaferiyle sonuçlandý. 1950'de baþlayan çok partili sistemde CHP ilk kez bu kadar
oy alarak ve seçimlerden birinci parti olarak çýkýyordu.
12 Mart döneminin baský ve zulmü karþýsýnda tüm toplumsal muhalefet güçleri,
tüm sol hareket "demokratik bir söylem" tutturan Ecevit'in CHP'sini
destekliyordu. Daðlara taþlara yazýlan "Halkçý Ecevit", "Umudumuz Ecevit",
"Karaoðlan" sloganlarýnýn da gösterdiði gibi emekten, özgürlükten,
demokrasiden yana güçler ülkede yeni bir dönemin ancak Ecevit'in CHP'sininiktidara gelme
siyle açýlabileceðini düþünüyordu.
Meydanlarý coþkuyla dolduran büyük kalabalýklara daha sonra adýna "Ecevit
mavisi" denilen mavi renkli gömleðiyle seslenen Bülent Ecevit de bu talepleri
gerçekleþtirmeye söz veriyor, kendisine yönelen umutlarý boþa çýkarmayacaðýný
söylüyordu. Nitekim "Karaoðlan" 1973 seçimlerinden birince parti olarak
çýkarken 1965 ve 1969 seçimlerinden tek baþýna iktidar olarak çýkan ve köylükökeni dolayýsý
kabýyla anýlan Süleyman Demirel'in AdaletPartisi ancak ikinci parti olabiliyordu.
12 Mart döneminin son "partiler üstü hükümeti" olan Naim Talu hükümetinin
yerine Ecevit'in liderliðinde bir hükümet kurulacaktý. Ancak bu o kadar kolayolmadý. Büyük
let Meclisi'nde ancak 180 milletvekili olan CHP'nin koalisyon
yapabileceði bir ortaða ihtiyacý vardý. Uzun görüþmeler ve uðraþlardan sonra bu
ortak Necmettin Erbakan'ýn liderliðini yaptýðý Milli Selamet Partisi oldu.
Solcu bir partiyle Ýslamcý bir partinin bu ortak hükümetini çiçeði burnunda
Baþbakan Bülent Ecevit "tarihsel uzlaþma" olarak nitelendiriyordu. TürkiyeCumhuriyeti'ni
n 38. Hükümeti olan ve Ecevit'in de ilk kez baþbakanlýk
koltuðuna oturduðu 25 kiþilik kabinede CHP'nin 18, MSP'nin ise 7 bakaný vardý.
12 Mart dönemi artýk geride kalýyor ve ülkede bir bahar havasý esiyordu.
Ancak iþler hiç de umulduðu gibi gitmeyecekti.
12 Mart döneminin yaralarýný sarmak üzere bir genel af çýkarýlmasý ve
cezaevlerine doldurulan binlerce ilerici, solcu tutuklu ve mahkumun dýþarý
salýverilmesi hükümetin programýnda yer alan ve halka söz verilen en önemli
vaatlerden biriydi. O dönemdeki Türk Ceza Kanununun ünlü anti-komünist
maddeleri 141-142'inci maddeler de dahil olmak üzere siyasi nedenlerlecezaevine atýl
an herkes affýn kapsamý içinde yer alacaktý.
Bu görüþmeler sýrasýnda Adana Cezaevinde yatmakta olan þair Can Yücel,
kendisini ziyarete gelen ve "Hadi gene iyisiniz, yakýnda çýkacaksýnýz, CHP sizi
affediyor" diyen bir dostuna sinirlenmiþ, "Önemli olan bu deðil, önemli olan
halkýn CHP'yi affetmesidir, bunu anlamaya çalýþýn" diye yanýt vermiþti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 218 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Ancak genel af yasa tasarýsý Meclis'te görüþülürken 20 MSP milletvekilli 141142'
inci maddelerin af kapsamý içine alýnmasýna muhalefetle birlikte karþý oyvermiþ ve tam da k
ulduðu gibi af gerçek amacý dýþýna çýkývermiþti. Sadece
adli tutuklu ve hükümlüler salýverilirken hemen bütün siyasiler içeride kalmýþtý.
Hükümetin istifasý, koalisyonun bozulmasý tartýþmalarý patlak vermiþ ancak
bunlar bir sonuca ulaþmadan Anayasa Mahkemesi imdada yetiþerek çýkan
yasanýn "eþitlik ilkesi"ne aykýrý olduðunu belirterek, affýn kapsamasýný
geniþletmiþ ve tüm siyasi tutuklu ve hükümlüler de yasadan yararlanýr duruma
gelmiþlerdi. Böylece hem hükümet, hem de CHP paçayý kurtardý.
Mayýs ayýnda atlatýlan bu krizin ardýndan bu hükümet ne kadar devam edebilir,
Erbakan'a ne kadar katlanýlabilir diye tartýþýrken bu kez Kýbrýs krizi patlakverdi.
Bir süredir Kýbrýs'ta varolan karýþýklýklar, Yunanistan'daki cuntanýn da
desteðiyle 15 Temmuz 1974'de Nikos Sampson'un Makarios'a karþý düzenlediði
bir darbeyle çok kritik bir noktaya sýçradý. Kýbrýslý Türklerin can güvenliði
tehlikeye girmiþti ve Türkiye'den yardým istiyorlardý. Kýbrýs'la ilgilianlaþmalarda Ýngilte
kiye ve Yunanistan "garantör devlet" olarak
tanýmlanmýþtý ve adada varolan statüko bozulduðunda müdahale etmeye haklarý
vardý.
Ecevit hükümeti Kýbrýs'a müdahale edilmesi gerektiðini düþünüyordu. Ancak bukonuda Yunanist
liði yapmanýn olanaðý yoktu, çünkü Sampson'undarbesinin arkasýnda Yunan cuntasýnýn olduðu b
Ýngiltere'yi birliktemüdahaleye ikna etmek için yoðun bir çabaya giren Türk hükümeti bir s
alamayýnca Kýbrýs'a tek baþýna müdahale etmeye karar verdi.
20 Temmuz sabahý TRT mikrofonlarýna heyecanlý bir sesle konuþan Ecevit, Türk
silahlý kuvvetlerinin Kýbrýs'a çýkartma yapmakta olduðunu dünyaya açýklýyor,
"Barýþ Harekatý" adýný verdiði bu askeri müdahalenin sadece Kýbrýs'a deðil
Yunanistan'a da barýþ ve demokrasi getireceðini ileri sürüyordu.
Ýki gün süren harekattan sonra Birleþmiþ Milletler'in çaðrýsýyla 22 Temmuzda
ateþkes yapýldý, ancak Ýsviçre'de süren görüþmelerden bir sonuç alýnamayýnca 15
Aðustosta Türk birlikleri ileri harekata devam ederek adanýn yaklaþýk üçte birini
kontrolleri altýna aldý.
Geride kalan çeyrek yüzyýldan bu yana Kýbrýs sorunu bir çözüme ulaþmadý ama
adaya yapýlan askeri müdahale ile birlikte Baþbakan Ecevit de "Kýbrýs Fatihi"
oluvermiþti. Yarým yüzyýl sonra ilk kez savaþa giren Türk ordusunun bir zaferdaha kazandýðý
eye hýzla yayýlmýþ ve bunu saðlayan Ecevit de birden"kahraman" haline gelmiþti.
Otobüslerin arkasýný Ecevit'in "miðferli posterleri" süslüyordu. Daha sonra uzun
yýllar boyunca Türkiye'nin baþýný çok aðrýtacak bu askeri harekat Ecevit'in
popülaritesini çok artýrmýþ, Baþbakan Yardýmcýsý Erbakan iyice gölgede kalmýþtý.
Af yasasý tartýþmalarý sýrasýnda doruða çýkan hükümet içindeki kriz ve
Erbakan'ýn dayanýlmaz kaprisleri olarak sunulan bir takým koalisyon içi sorunlarkarþýsýnda
uoyunun desteðine güvenen Ecevit, Kýbrýs fatihliðini oya tahviledebileceðini düþündü. Hüküm
cek ve hýzla erken seçime gidilecekti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 219 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Erken seçimden CHP'nin tek baþýna iktidara geleceðinden hiç kuþkusu yoktu.
Nitekim Ecevit, Kasýmda hükümetin istifasýný vererek ülkeyi bir erken seçime
götüreceðini umduðu süreci baþlattý. Ancak evdeki hesap hiç de çarþýyauymayacak ve "Kýbrýs
fiyaskoyla karþý karþýya kalacaktý.
Gerçekten hemen bir seçime gidilse Kýbrýs rüzgarýný arkasýna alan Ecevit belki
de tek baþýna iktidar olabilirdi, ancak Çoban Sülü'nün buna izin vermeye hiç
niyeti yoktu.
Önce yine bir hükümet krizi çýktý. Kontenjan Senatörü Sadi Irmak'ýn
baþkanlýðýnda 12 Mart döneminin "partiler üstü" hükümet modelini yansýtan,
bakanlarýn tümünün TBMM dýþýndan veya kontenjan senatörlerinden oluþtuðu
bir hükümet kuruldu. Ancak güven oyu alamadý. Alamadý ama bir baþka
hükümet de kurulamadýðý için yaklaþýk dört ay ülkeyi yönetmeye devam etti.
En sonunda 31 Mart 1975'de AP lideri Süleyman Demirel, Milli Selamet Partisi,
Cumhuriyetçi Güven Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi'ni bir araya getirerek
"Milliyetçi Cephe" adý verilen bir koalisyon hükümeti kurmayý baþardý. MHP'nin
de ilk kez iki bakanla yer aldýðý bu hükümet yoðun çatýþma ve çalkantýlarla
birlikte 5 Haziran 1977'de yapýlan seçimlere kadar, yaklaþýk iki buçuk yýl devam
edecekti.
Eline geçen iktidar fýrsatýný ancak 10 ay deðerlendirebilen "Kýbrýs Fatihi" ise
Midyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmuþ, Çoban Sülü'nün fendi
Karaoðlan'ý yenmiþti!
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 220 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
BÝT PAZARINA NUR YAÐDI
Eski Liderlere Siyaset Yasaðý
12 Eylül 1980 Sonrasý
12 Eylül 1980 Cuma günü sabaha karþý iktidara el koyan "Milli GüvenlikKonseyi" ordunun en ü
komuta kademesini oluþturan Genelkurmay Baþkaný ve
Kuvvet Komutanlarýndan meydana geliyordu. Ordunun "emir-komuta zinciriiçinde ve emir
le gerçekleþtirdiði" açýklanan ve adýna "Bayrak Harekatý" denilen
bu darbeyle Demirel'in 1980 yýlý baþýnda kurduðu azýnlýk hükümeti devrilmiþ ve
ordu 27 Mayýs 1960'tan sonra ikinci kez iktidarý doðrudan ele almýþtý.
12 Mart 1971'deki muhtýra darbesinde parlamento açýk kalmýþ ve komuta
kademesinin istediklerini aynen gerçekleþtirerek ve "partiler üstü bir hükümet"
kurulmasýný saðlayarak geriye çekilmiþti. Bir iktidar odaðý olmaktan çýkan, ne
yasama, ne de yürütme alanýnda herhangi bir varlýðý hissedilen parlamentoböylece "demokrasi
korumuþ oluyordu.
Ama bu kez generaller dokuz yýl öncesinden daha kararlýydýlar ve memleketi
daha köklü bir þekilde kurtarmak azmindeydiler! Nitekim cuntanýn lideri
Orgeneral Kenan Evren'in radyo ve televizyonlardan okuduðu ilk bildiride,
parlamento ve hükümetin laðvedildiði duyurulurken siyasi partilerin faaliyetleri
de askýya alýnýyordu. Siyasi partilerle birlikte tüm sendika, kitle örgütü ve
derneklerin de çalýþmalarý durdurulmuþtu.
Ýktidara el koyduðu gün cuntanýn aldýðý bir diðer önlem de parlamentodaki siyasi
partilerin liderlerini "gözetim altýna" almak oldu; Baþbakan Süleyman Demirelve ana muha
lefet partisi lideri Bülent Ecevit eþleriyle birlikte Çanakkale'deHamzaköy'de "ordunun m
isafiri" olurken, Milli Selamet Partisi Genel Baþkaný
Necmettin Erbakan'la Milliyetçi Hareket Partisi Genel Baþkaný Alparslan
Türkeþ de Ýzmir'de Uzunada'ya gönderildiler.
Daha sonra Erbakan ve Türkeþ tutuklanarak Ankara'da cezaevine konulacaktý.
Demirel'le Ecevit'e ise bir süre sonra Ankara'ya evlerine dönmelerine izinverilecek
ancak siyaset yapmamalarýna iliþkin sýký uyarýlarla birlikte bir tür gözhapsine alýnacaklar
Tutuklananlar bir yana "dýþarýda" kalan Demirel ve Ecevit'in de cuntaya göre
pek rahat durduðu yoktu. Ecevit'in daha çok uluslararasý iliþkileri baþ
aðrýtýrken, "Tapulu arazimin üzerine gecekondu kurdurmam" diyen Demirel'in
de ülkenin her tarafýndaki siyasi kadrolarýyla iliþkilerini düzenli olarak
sürdürmesi ve zamaný gelince bir siyasi parti kurma hazýrlýklarý sýkýntý
veriyordu.
Sýrtýnda Genelkurmay Baþkaný üniformasýyla ve cuntanýn diðer üyeleriyle þehir
þehir dolaþarak meydan nutuklarý atan Kenan Evren'in konuþmalarý tam da
ortalama bir kasaba politikacýsýnýn mantýðýný ve dünyaya bakýþýný yansýtan basit
ve kestirme deðerlendirmeler ve mesajlar içeriyordu. Ýdam cezalarýnýn infaz
edilmesi eleþtirileri karþýsýnda "Ne yapalým yani, asmayalým da besleyelim mi?"
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 221 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
diyen Evren, Kuran'dan ayetler okuyarak halký eðitmeye çalýþýyor, þeriata karþý
uyanýk olmaya çaðýrýyordu.
Uzun yýllar sonra yaptýðý tüyler ürpertici bir itiraf kafalarýnýn nasýl çalýþtýðýný
ortaya koyuyordu; cunta üyelerinden birine suikast yapmaya kalkýþan bir
örgütün cezaevlerindeki bütün taraftarlarýnýn öldürülmesini kararlaþtýrmýþlardý.
Cuntanýn hukuktan anladýðý ancak bu kadardý!
Bu arada hemen her yerde Evren en þiddetli hücumlarýný eski siyasi liderlereyöneltiyordu.
Her gittiði þehirde yaptýklarý darbeyi meþrulaþtýrmak için dönüpdolaþýp lafý onlara getiriy
beceriksiz ve sorumsuz olduklarýný
kanýtlamaya uðraþýyordu. Halkýn gözünde onlarý ne kadar mahkum edebilirse
kendilerinin de o kadar aklanacaðýný, haklý görüneceðini düþünüyordu.
Siyasi söz söylemeleri, görüþ açýklamalarý yasak olan eski genel baþkanlar
meydan mitinglerinde yerden yere vurulurken, eli kolu baðlý insanlarý
hýrpalamaktan zevk alan bir boksör gibi Evren hemen her hafta sonu bir þehri
ziyaret ediyordu. Bir süre sonra bu kadar mahkum ettikleri liderlerin hala rahatdu
rmadýklarý ve gizliden gizliye siyasi faaliyetlerine devam ettikleri yolunda
þikayetler artmaya baþladý.
1981 yýlý baþlarýnda Konya'da yaptýðý konuþmada "Kirlettikleri tencereyi tekrar
kendilerine teslim edeceðimizi düþünüyorlarsa çok yanýlýyorlar" diye tehdit edenEvren ve ar
rý ayný yýlýn sonunda faaliyetleri askýya alýnan siyasi partileri
tümüyle kapattýlar ve ayný adla bir daha parti kurulamayacaðýna iliþkin de bir
yasa çýkardýlar.
Yasa yapmak çok kolaydý, çünkü yasama yetkisi 5 kiþiden oluþan Milli Güvenlik
Konseyi tarafýndan kullanýlýyor. Ýstedikleri anda istedikleri her türlü yasayý
yazýp resmi gazetede yayýmlayarak "kanun devleti" olmanýn gereklerini özenleyerine getir
iyorlardý!
Daha sonra 1982 yýlýnda referanduma sunduklarý Anayasaya geçici bir madde,
15. maddeyi ekleyerek bu dönemde 5 generalin çýkardýðý yasalarýn Anayasayaaykýrý olduðunun
lemeyeceðini de yine bir Anayasa maddesi halinegetirecekler ve kendilerince gelece
k için de önlem almayý ihmal etmeyeceklerdi.
Generaller sadece partileri kapatmakla yetinmediler ayrýca kapatýlan siyasipartileri
n genel merkez yöneticilerine 10 yýl, il ve ilçe yöneticilerine ise 5 yýl
siyaset yasaðý getirdiler. Böylece hiçbir yargýlamaya tabi tutmaksýzýn, hiçbir
mahkeme karan olmaksýzýn 12 Eylül 1980 tarihinde herhangi bir siyasi partininyöneticisi
olan binlerce kiþinin siyaset yapma hakký gasp edildi.
O zamana dek siyasal yaþamýn öne çýkardýðý, her partinin kendi tarihinin ürünüolarak ortaya
adrolar ve liderler bir anda en doðal haklarýndan
yoksun kaldýlar. Cunta sözcüleri bu siyasi kadrolarýn 12 Eylül öncesinde "ülkeyi
uçurumun eþiðine getirdiðini" iddia ediyor ve "demokrasiye geçince memleket
yeniden bu adamlara teslim edilemez" diyerek siyasete yeni ve yýpranmamýþ
isimlerin girmesi gerektiðini söylüyorlardý.
Siyasette "mýntýka temizliði" yapmaya kalkýþan cuntanýn siyasal alanýn kendine
özgü kurallarýndan, iþleyiþ koþullarýndan ve özerk yapýsýndan habersiz ve bilgisizbir þekil
kalkýþtýðý bu týrpanlamadan sonra "kendi alanlarýnda
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 222 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
baþarýlý olmuþ" kiþilerin siyasete girmesi nasýl beklenebilirdi? Ama siyaseti de bir"devlet
hizmeti", aslýnda "askerlik" gibi bir tür "vatani görev" olarak gören
kafanýn soruna böyle yaklaþmasýnda þaþýlacak bir yan da yoktu!
Tüm bu abese varan mantýk içinde tabii ki en önemlisi her birinin kendi seçmen
kitlesi açýsýndan "karizmatik" özellikleri olan liderlerin tasfiye edilmesiydi.
"Lider sultasý" o yýllarda da üzerinde en fazla durulan konulardan biriydi.
"Baþarýsýz" veya "kötü" olduðuna kanaat getirilen liderler partilerin iç iliþkileri
ve demokrasisi çerçevesinde tasfiye edilemediðine göre, böyle süngü zoruyla bir
kenara konulursa memleketin demokratik yaþamýna ciddi bir katkýda
bulunulacaðýna inanýlýyordu.
Sýradan bir kasaba politikacýsýnýn politik zekasýný aþmayan kavrayýþlarýnýn
sýnýrlarý ancak bu kadarýna el veriyordu. Tüm bu önlemlerle ve siyasal alanýn
tahrip edilmesiyle Türkiye'nin önüne yeni ufuklar açtýklarýný düþünüyorlardý
ama onlarýn gerçekten ne olduðu Özal dönemiyle birlikte görülecekti.
Böylece 12 Eylül öncesinin "karizmatik" liderlerinin hepsi yasaklý hale geldiler.
Geldiler ama hiçbiri de köþesine çekilip, emekli olmadý. "Siyasetin emekliliði
olmaz" kuralý bu kez de iþledi ve her biri kendilerine en sadýk isimlerden
"emanetçiler" bularak 1983 sonrasýnda kendi partilerini kurdurdular.
Perde arkasýndan yönettikleri partileri bir anlamda "ikinci sýnýf kadrolarýn
elindeydi ve hem liderlik düzeyinde tamamen, hem de taþradaki parti
teþkilatlarýný çekip çeviren yerel önderler düzeyinde önemli ölçüde her þey eskisigibi olma
.
Sadece Turgut Özal'ýn ANAP'ý eski hiçbir partinin devamý olmadýðýný söyler amaaslýnda seçti
Adalet Partisi'ni (AP'yi) çaðrýþtýrýrken, diðerlerinin
tümü 12 Eylül'ün kapattýðý partilerin devamý niteliðindeydiler; DYP AP'nin, SHPCHP'nin, RP
, MÇP ise MHP'nin devamýydý.
Bu tuhaf tablo 12 Eylül'ün "yargýsýz infazý" olan siyaset yasaðýnýn da giderek
tartýþýlmasýna yol açýyordu. Nitekim tartýþmalar ve kamu vicdanýnda ortaya
çýkan tepkiler sonucunda iktidardaki ANAP'ýn karþý çýkmasýna raðmen Kasým
1987'de siyasi yasaklýlarýn haklarýnýn tanýnmasý için Anayasada deðiþiklik
yapýldý ve referanduma gidildi.
Özal'ýn amacý ve beklentisi referandumla yasaklarýn onaylanmasý, cuntanýn
yaptýðý infazýn toplumsal meþruiyet kazanmasýydý. Ancak kýl payý bir farkla
yasaklar kaldýrýldý; yüzde 49 yasaklarýn sürmesinden yanayken yüzde 51 karþý
çýkmýþtý.
Böylece eski liderlerin hepsi siyaset sahnesine ve partilerinin baþýna döndüler.
Hem de öyle bir dönüþ ki, 12 Eylül'ün baþbakanlýktan indirdiði SüleymanDemirel önce baþbaka
ayýp cumhurbaþkanlýðýna da çýktý.
Bülent Ecevit iki kez baþbakan olurken, 12 Eylül'den önce bir gün baþbakan
olacaðý söylense kimsenin inanmayacaðý Necmettin Erbakan bile baþbakan
olmayý baþardý. Ömrü yetse belki Türkeþ de bu makama oturmayý becerecekti
ama onun ardýndan MHP'nin baþýna geçen Devlet Bahçeli bu görevehazýrlanýyor.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 223 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
12 Eylül'ün tasfiye etmeye kalkýþtýklarýnýn hepsi "bit pazarýna nur yaðdý" sözünü
doðrularcasýna geriye döndüklerine göre cuntacýlar bir anlamda baþarýsýz
sayýlýrlar.
Ama belki de baþka bir açýdan da baþarýlý olduklarý söylenebilir; çünkü baþbakan
veya cumhurbaþkaný olan bu þahsiyetlerin izledikleri politikalarýn hiç de eskisi
gibi birbirinden önemli farklar taþýmadýðýna, hatta birbirlerini çok sevipanlaþtýklarýna ve
er konuda devlet tarafýndan saptanan politikalarý
harfiyen uyguladýklarýna bakýlacak olursa, 12 Eylül'ün generalleri kalkýp, "Bizsize baþbaka
cumhurbaþkaný olamazsýnýz demedik, eskisi gibi siyaset
yapamazsýnýz dedik" diye konuþsalar, acaba ne kadar haksýz olurlar?
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 224 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
VATANDAÞ KUMARI SEVÝYOR
Banker Skandalý ve Özal'ýn Önlenemeyen Yükseliþi
Temmuz 1982
Yarým yüzyýlda 17 kez IMF ile stand-by veya çerçeve anlaþmasý imzalayarakekonomisinin içine
diði krize çare arayan, istikrar önlemleri uygulayanTürkiye 1970'li yýllarýn sonlarýnda yin
ir ekonomik kriz içine girmiþ ve
kurtuluþu Turgut Özal'da bulmuþtu.
1980 yýlý baþýnda bir azýnlýk hükümeti kuran Süleyman Demirel, Özal'ý da tam
yetkiyle ekonomi yönetiminin baþýna getirmiþ ve o da daha sonra "24 Ocak
kararlan" diye anýlacak bir istikrar paketini uygulamaya koymuþtu. Her zaman
olduðu gibi "kemer sýkma" politikasýna dayanan Özal'ýn programý Türkiye'yi"serbest piyasa d
"ne ulaþtýrma iddiasýný taþýyordu.
Baþka toplumsal ve siyasal etkenlerin yaný sýra ayný zamanda böylesi birekonomik istikrar
programýnýn da siyasi bir gereði olarak 12 Eylül 1980'de biraskeri darbe oldu ama Özal göre
inden alýnmadý. Tam tersine Demirel
hükümetinin bir bürokratý iken cunta hükümetinin ekonomiden sorumlu
Baþbakan Yardýmcýsý olarak daha da güçlü bir þekilde misyonuna devamedecekti. Kaya Erdem is
iye Bakam olarak Özal'ýn en önde gelenyardýmcýsýydý.
Bu ikilinin serbest piyasa düzenine geçiþin bir gereði olarak yaptýklarý iþlerden
biri ise faizlerin serbest býrakýlmasý olacaktý. Türkiye'de sermaye birikimiyetersiz olduðu
için mali sistem de her zamanki gibi zayýf ve birçok sorunla yüzyüzeydi. Daha hýzlý ve vahþ
sermaye birikiminin saðlanmasý için serbest
býrakýlan faizler ve devreye sokulan yeni bazý ekonomik politikalar sonucunda
Türkiye'deki banker sayýsýnda bir patlama meydana gelecek ve bankalar büyükölçüde bu banker
racýlýðýyla halktan para toplar hale gelecekti.
O dönemde Türkiye'deki 38 bankanýn 31'i bu bankerler aracýlýðýyla mevduat
sertifikasý pazarlýyor ve böylece mali sisteme yeni kaynak bulunmuþ oluyordu.
Ancak denetimsiz ve bilinen alaturka ölçülerin de iyice ötesine giden bu "piyasa
bankerleri" olayýnda ipin ucu fena halde kaçacaktý. Her türlü üç kaðýtçý, iflas
eden tüccarlar, emekli memurlar, emlakçýlar, kaportacýlar, kasaplar, ev kadýnlarý
veya köþe baþýndaki bakkal, 18 yaþýndan 70 yaþýna kadar, her yaþtan, her baþtan
ve her cinsten Türk vatandaþý birkaç ay içinde "banker" olup çýktý!
1981 yýlýnda sayýlarýnýn bini aþtýðý tahmin edilen bankerleri bir ölçüde denetim
altýna almak için bir yasa çýkarýlarak 15 Ekime kadar yeniden baþvuru
yapmalarý istenecek ancak yasal süre dolduðunda baþvuranlarýn sayýsý 278'de
kalacaktý. Ama baþvurmayanlar da faaliyetlerine pekala devam ediyor,
gazetelere tam sayfa ilanlar vererek halktan para toplamalarýna kimse bir þeydiyemiy
ordu.
Yýllýk enflasyon yüzde 30'larda iken aylýk yüzde 10-12 ile para toplayan bu
bankerlere güvenilemeyeceðini, hemen hepsinin yakýnda batmak zorunda
kalacaðýný herkes biliyor, konuþuyor ama bir yandan da evini, arabasýný satýp
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 225 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
bankerlere yatýrarak, bir süre için de olsa bu "saadet zinciri"nden pay kapmak
için can atýyordu.
3 milyon liraya lüks bir dairenin satýn alýnabildiði o günkü rakamlarla bu
bankerlerde toplanan para 150 milyar lirayý geçiyordu. Yine o günlerdeki dövizkuru dikka
te alýndýðýnda bir buçuk milyar dolara yakýn bir para toplanmýþtý ki,
1981 Türkiye'sinin ölçüleri çerçevesinde bu oldukça büyük bir miktardý.
Durumun nasýl bir felakete doðru gittiðini görenler müdahale etmeyeçalýþacaklar, bankerleri
r denetim altýna alýnmasýný ve faiz oranlarýnda
da bazý düzenlemeler yapýlmasýný isteyeceklerdi. Ama Turgut Özal-Kaya Erdemikilisi bu tür m
lelere þiddetle karþý çýkacaklar, bunun "serbest piyasa"
mantýðýna uygun olmadýðýný söyleyeceklerdi.
1981'de Özal'ý Türkiye'de "Yýlýn Adamý" seçen ünlü Euromoney dergisi "Türk
Mucizesi"nden söz ediyordu. Baþbakan Yardýmcýsý Turgut Özal 5 Nisan 1982'de
Ýstanbul'da yaptýðý bir konuþmada þöyle diyecekti: "1981 yýlýnda alýnan ekonomik
sonuçlar uygulanmakta olan politikalarýn doðruluðunu göstermiþtir.
Enflasyon yüzde 30'a çekilmiþ, yüzde 4,4 büyüme hýzýna ulaþýlmýþ, sanayiürünleri ihracatýnd
týþ saðlanmýþtýr." Merkez Bankasý
Baþkaný Osman Þýklar ayný günlerde yaptýðý bir açýklamada "Avrupa bizikýskanýr duruma geldi
kendinden geçmiþti.
Bu çýlgýnlýk, bu acayip saadet zinciri tabii ki bir gün gelecek kýrýlacaktý ve o
günün gelmesi çok gecikmedi. 1981 sonbaharýnda bankerler birer-ikiþer batmayabaþladýðýnda E
Maliye Bakaný Kaya Erdem bir gazeteye verdiði
demeçte aðzýndan baklayý çýkarýverdi; "Vatandaþ üç-beþ kuruþ fazla kazanmak
için kumar oynamýþtýr" deyiverdi. Kumarda kazanmak kadar kaybetmek de
vardý ve saðlam yatýrým yapmayan vatandaþ kaybedecekti.
Maliye Bakanýnýn bu sözleri birkaç hafta içinde yüzlerce bankerin batmasýný,
topladýklarý paralarla birlikte ortadan kaybolmasýný getirecekti. Bu bankerlere,
yani tefecilere baðlý olarak iþ yapan firmalar da batýyor ve banka sistemi içinde iþ
görmeye çalýþan büyük sanayi kuruluþlarý da sallanýyordu. Ama Özal "Batan
batar, kalan saðlar bizimdir" derken hiç umursamýyordu. Serbest piyasa böylebir þeydi, yan
lýþ yapan ve aþýrý risk yüklenen sonuçlarýna katlanýrdý.
Bu sýralarda gazetelere yansýyan ilginç bir olay bankerlere umut baðlayanlarýn
kimlere kadar uzandýðýný gözler önüne seriyordu. O sýralarda 12 Eylül cuntasý
kendi seçtiði isimlerden bir Danýþma Meclisi de kurmuþtu ve eski
baþbakanlardan Prof. Sadi Irmak da bu Meclisin baþkanlýðýna seçilmiþti. 27
Kasýmda resmi plakalý aracýyla Ankara'da bir banker kuruluþunu ziyaret edenMeclis Baþkaný 2
Kasým 1981 günkü gazetelere þöyle haber olacaktý:
"Dün Ankara'daki nezaket ziyaretlerini sürdüren Danýþma Meclisi Baþkaný Sadi
Irmak son ziyaretini bir bankerlik kuruluþuna yaptý. Burada gazetecilerle
görüþen Irmak, Tara yatýrmadým, çekmedim de. Eski bir dostumdur, ziyaretine
geldim' dedi. 001 plakalý arabasýný Kýzýlay'ýn göbeðinde kaldýrýma çektiren
Irmak, ceketinin sað cebinden dýþarýya taþan ve mevduat sertifikasýna benzeyeniki adet kaðý
k edince de hemen pardösüsünün düðmelerini
ilikledi. Irmak'ýn ayrýlýþýndan sonra bankerlik kuruluþunun müdürü de bilgi
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 226 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
vermekten kaçýndý ve sorular karþýsýnda 'Hesabý vardýr da diyemem, yoktur dadiyemem. Biliyo
z bu konu gizlidir' dedi."
Ancak hýzla batmakta ve ortadan kaybolmakta olan küçük ve orta büyüklüktekibankerlerden kur
unmakla kalýnmayacak, sýra büyüklere ve en büyüðe
gelecekti. "Banker Kastelli" adýyla tanýnan Cevher Özden gerçekten de piyasanýn
en büyüðü idi ve 150 milyar lirayý aþan paranýn yaklaþýk 100 milyarýný
toplamýþtý.
Ancak bir yandan da piyasanýn artýk tahammül edilemez duruma gelen risklerinive potans
iyel hasarý denetim altýna almak için getirilmek zorunda kalýnan kimi
önlemler, bankalarýn mevduat sertifikasý satýþýna getiren sýnýrlamalar ve daha
sonra yasaklamalar Banker Kastelli'nin de sonunu getirecekti.
1982 yazýna doðru artýk sadece Çavuþoðlu-Kozanoðlu grubuna baðlý
Hisarbank'ýn ve Özer Çiller'in baþýnda bulunduðu Ýstanbul Bankasý'nýn
sertifikalarýný satmaktan baþka bir yolu kalmayan Kastelli'ye son darbe 18Haziran 1982
'de indirildi. Bu tarihte Ýstanbul'da yapýlan toplantýda o sýrada
Türkiye'de faaliyet gösteren 40 bankanýn hepsinin imzaladýðý bir kararla artýk
"Bankalar bankerler aracýlýðýyla mevduat sertifikasý satmayacaklar ve
pazarlamayacaklar"dý.
Halktaki güvensizlik had safhada olduðu için bankalarýn bu kararý gazetelerde
yarým sayfayý bulan büyük ilanlarla duyuruluyordu, ama ayný gazetesayfalarýnýn diðer yarýsý
r Kastelli'nin ilanlarý da çýkmaya devam
ediyordu.
Son zamanlarýnda Türkiye'nin en ünlü artist ve aktörlerine reklam filmleriçektiren Kastelli
"Güven tecrübe edilmez, tecrübeden doðar" diyordu. Kastelli
gerçekten de tecrübeliydi ve gazetelerde bu ilanlar çýkarken, 19 Haziran
Cumartesi günü soluðu Ýsviçre'de alacaktý.
Uçak bileti gidiþ-dönüþtü ve dönüþ tarihi olarak da 22 Haziran Salý günügörünüyordu. Ama Ba
ihte dönmeyecek, çok daha sonra
Türkiye'ye döndüðünde hakkýnda verilen gýyabi tutuklama kararý vicahiyeçevrilerek yeni ikam
si Bayrampaþa Cezaevi olacaktý. Kastelli'nin
çöküþüyle mali sistemin aðýr bir darbe yiyeceðini bilen Özal ve Erdem, Ziraat
Bankasý ve Pamukbank aracýlýðýyla Kastelli'ye büyük miktarda kredi saðlamayaçalýþmýþ ancak
Kastelli'nin ardýndan Hisarbank ve Ýstanbul Bankasý da batacaktý. Böylece
Türkiye ilk kez o tarihlerde tanýk olduðu banka batýþlarýna daha sonraki yýllarda
bir çok kez tanýk olacak ve hatta alýþacaktý, ama her þeyin ilki en etkili örnekolmaya da d
m ediyordu. On binlerce insaný periþan eden, intiharlara yol açantam bir facia ortaya çýka
caktý.
Ama Kastelli'nin peþinden sürükledikleri bu kadarla kalmayacaktý. MaliyeBakaný Kaya Erdem
de hemen istifa etmeye kalkýþacak ancak Turgut Özalengelleyecekti. "Þimdi istifa edersek
olayýn sorumluluðu bizim sýrtýmýza kalýr,
biraz zaman geçsin" diyecek ve gerçekten de yaklaþýk bir ay sonra, 13 Temmuz1982'de ikis
i de istifa edecekti.
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 227 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
Özal ve Erdem Temmuz 1982'de istifa ettiler ama aradan bir buçuk yýl geçmedenve hem de d
aha güçlü bir þekilde tekrar geldiler. Kasým 1983'de yapýlan
seçimlerin ardýndan Özal Baþbakan, Erdem ise yine Maliye Bakaný olarak geridönecekti. Bu ça
bir skandalin sorumluluðu bile Özal'ýn yükseliþini
önleyememiþti.
Vatandaþ bu ikiliye güvenerek bir buçuk milyar dolarlýk bir kumar oynamýþ ve
kaybetmiþti ama vatandaþ kumarý seviyordu!
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 228 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
BETERÝN BETERÝ VAR!
Turgut Sunalp'in MDP'si Sondan Birinci
Kasým 1983, Ankara
1982 yýlýnda Anayasanýn referandumda yüzde 92 gibi yüksek bir oyla kabuledilmesi ve bu ara
da Kenan Evren'in de devlet baþkanlýðýna seçilmesinin
ardýndan 12 Eylül cuntasý en baþta söz verdiði gibi "demokrasiye dönüþ"
adýmlarýný atmaya baþlamak zorundaydý. Evet, kendilerine çok yakýþan bir
Anayasayý millete armaðan etmiþler ve Anayasa oylamasýnýn kuyruðuna
ekledikleri bir maddeyle de Kenan Evren'in cumhurbaþkaný seçilmesini
saðlamýþlardý.
Anayasaya bu kadar yüksek oranda oy çýkmasý "millet bir an önce gitsinler diye
oy verdi" biçiminde yorumlara da neden olmuþtu. Ama ne olursa olsun, 12
Eylül'ün ciddi bir toplumsal desteði olduðu görülüyordu. Evren ve arkadaþlarý da
durumu böyle görüyordu ama yine de çok dikkatli ve emin adýmlarla
"demokrasiye geçmek" için kýlý kýrk yaran planlar yapýyorlardý.
Geçici maddeleriyle birlikte Anayasa, Evren'in cumhurbaþkaný olmasý, cunta
üyelerinin de Cumhurbaþkanlýðý Konseyi üyeleri olmasý yeterli görülmüyordu.
Yapýlacak seçimlerde iktidarýn gönül rahatlýðýyla emanet edileceði bir sivil ve
onun kuracaðý bir siyasi partiye de ihtiyaç vardý. Evet, eski partileri ve liderleriyasa
klamýþlardý ama hiçbiri rahat durmuyor, ortalýðý karýþtýrmaya devamediyorlardý.
Siyasi partilerin kuruluþu serbest býrakýldýðýnda bunlarýn her biri yine perdearkasýndan yö
eri partiler kurdurarak 12 Eylül'ün memlekete yaptýðý
bütün hizmetleri alt üst eder, "huzur ve güven ortamýný" bozarlardý! Öyleyseiktidarý emanet
güvenilir biri þarttý. Bu kiþi ise üniformasýný yeni çýkarýpaskýya asmýþ, üzerindeki takým
ince uyum saðlayamamýþ bir
"sivil" olabilirdi ancak. Ve 12 Eylülcüler bu "sivil"i fazla aramak zahmetinegirmedi
ler.
Zaten 12 Eylül'den beri ortalýkta dolaþan Ege Ordusu eski komutaný emekli
orgeneral Turgut Sunalp düþünülen bu görev için biçilmiþ kaftan gibiydi. Herkes
çok parlak ve zeki bir general olduðunu söylüyor, siyaset konusunda da çokyetenekli olduðun
an kuþku duyulmuyordu. Böylece aranan "sivil lider"
bulunmuþ oldu.
12 Eylülcüler rahatlamýþtý. Ama yeniden dönülecek "demokrasi" konusunda
alacaklarý önlemler bu kadarla kalmýyordu. 12 Eylül öncesinin parçalanmýþ
siyasi tablosunun da sürmesini istemiyor, "çaðdaþ Batý ülkelerinin birçoðunda
olduðu gibi, örneðin demokrasinin beþiði Ýngiltere'deki gibi" iki partili bir sistemioturtm
k istiyorlardý. Bir iktidar, bir de muhalefet partisi olmalý ve bunlar
sýrayla görev yapmalýydýlar.
Öyle bir sürü parti ve abuk-sabuk fikir ortada dolaþmamalý ve hele de
parlamentoda kesinlikle temsil edilmemeliydi. Bunu saðlamak için hem bazý
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 229 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
partilerin seçime girmesini engelleyecekler, hem de yüzde 10 gibi dünyanýn
hiçbir yerinde görülmeyen bir baraj getireceklerdi.
12 Eylülcüler gerçekten abuk-sabuk olan bu önlemlerin hepsini aldýlar,
akýllarýna gelen her þeyi yaptýlar!
Siyasi partilerin kurulmasý serbest býrakýlýnca Turgut Sunalp derhal 16 Mayýs
1983'de Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) adý altýnda bir parti kurdu. 12 Eylülöncesinde
AP, MHP ve diðer sað veya milliyetçi partilerde tutunamamýþ, aradýðý
ikbali bulamamýþ ne kadar yeteneksiz adam, ne kadar "kifayetsiz muhteris"
varsa toplamýþtý.
12 Eylül darbesinin toplumda sahip olduðu varsayýlan yüksek desteðinin hepsideðilse de önem
bir bölümü oya dönüþse partisinin iktidar olmasýna kesin
gözüyle bakan Turgut Sunalp "geleceðin baþbakaný" edasýyla ortalýkta dolaþmayabaþlamýþtý.
Ýktidar partisi MDP'nin karþýsýnda muhalefet partisi olarak düþünülen ise Ýsmet
Ýnönü'nün baþbakanlýk müsteþarý Necdet Calp'in kurduðu Halkçý Parti (HP) idi.
MDP ile HP biri "sað", diðeri de "sol" parti olarak tahtýravalli gibi sýraylamemleketi yön
etebilirlerdi.
Bu arada Ýsmet Ýnönü'nün oðlu Erdal Ýnönü baþkanlýðýnda kurulan SODEP ve
Süleyman Demirel'in emanetçisi Hüsamettin Cindoruk baþkanlýðýnda kurulan
Büyük Türkiye Partisi'nin kurucularý veto edilmiþ ve seçimlere katýlmalarý
engellenerek bir kaza ihtimali ortadan kaldýrýlmaya çalýþýlmýþtý.
Ancak kurucularý fazla veto edilmeyen ve seçimlere girmesine izin verilenüçüncü bir parti d
ha vardý. Amerikalýlarýn seçime girmesine izin verilmesini
cuntadan özel olarak rica ettiði söylentileri yayýlan Turgut Özal'ýn ANAP'ý ise
muhtemel iktidar ve ana muhalefet partileri yanýnda bir aksesuar olacak,
seçimlerin demokratikliðinin kanýtý olarak herkese gösterilecekti.
Evren ve arkadaþlarýnýn kafasýndaki seçim sonuçlan açýktý; birinci parti MDPiktidar olacak,
parti HP ana muhalefet görevini üstlenecekti. ANAP'ýn
barajý aþacaðý kuþkuluydu ama sýralamayý bozmayacaðýna göre önemli dedeðildi!
6 Kasým 1983'de yapýlacaðý ilan edilen seçimler yaklaþýp da propagandafaaliyetleri baþladýð
el iktidar partisinin lideri Turgut Sunalp deçuvallamaya baþladý. O parlak, o çok zeki o
lduðu söylenen emekli generaldeneser yoktu.
Politik aklý ve yeteneði pek zayýf görünüyordu. Tek yaptýðý 12 Eylül'ü savunmakve eski lide
ekten ibaretti. Ne doðru dürüst konuþmasýný
beceriyor, ne de nutuk atmasýný biliyordu. Partisini ordu, toplumu da kýþla
zanneden bir zihniyetle sorunlara yaklaþtýðý için kýsa sürede gazetecilerin
oyuncaðý olup çýkmýþtý.
Bir keresinde gazetecilerin iþkence ve tecavüzle ilgili olarak sorduklarý soruyaverdiði
yanýt belki de doðru dürüst baþlamayan siyasi kariyerinin de bitiþini ilan
etti; gözaltýnda copla tecavüz edildiði iddialarýný reddeden Sunalp þöyle diyecekti:
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 230 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
"Böyle bir þey yapacak olsak copa neden ihtiyaç olsun, elimizin altýnda taþ gibidelikanlýla
var!"
Öte yandan kýsa boylu, þiþman, gözlüklü adam- Turgut Özal- ellerini kenetleyip,
AP, CHP, MSP, MHP'yi kast ederek "dört eðilimi birleþtirdik" deyip, televizyon
konuþmalarýnda elindeki kalemi milletin gözünün içine sokar gibi konuþarak
etkili oluyordu. Aksesuar olarak düþünülen partisinin gördüðü ilgi ve destek 12
Eylülcüleri endiþelendirmeye baþlamýþtý.
Sunalp de, Calp de Özal'ýn karþýsýnda iyi bir performans göstermiyordu.
Televizyondaki bir tartýþmada Boðaz Köprüsünü satacaðýný söyleyen Özal'a karþý
çýkarken yumruðunu masaya vurarak "sattýrmam" diyen Calp yine de durumuidare ediyordu am
a iktidar partisi olarak tasarlanan Sunalp'in sesi soluðu
duyulmaz olmuþtu.
Bunun üzerine seçimlerden iki gün önce Kenan Evren devreye girmeye karar
verdi ve cunta aðýrlýðýný Sunalp'den yana açýkça koydu. Her türlü yasayý ve
geleneði bir kenara koyan Evren, seçimden 48 saat önce, 4 Kasým 1983 akþamý
televizyonlardan konuþma yaparak Özal'a yüklendi ve Sunalp'e oy verilmesi
gerektiðini herkesin anlayabileceði þekilde anlattý. Daha sonralarý "SunalpPaþa'yý kýramadý
onuþmayý yapmak zorunda kaldým" diyecekti!
Evren anlatmasýna anlattý ama seçmenler buna hiç aldýrmadý! Ýki gün sonra
açýlan sandýklardan yüzde 45 oy alan ANAP birinci parti olarak çýkarken, Calp'in
HP'si yüzde 30 oyla ikinci, Sunalp'in MDP'si ise yüzde 25 oyla üçüncü partioluyordu. Seçiml
zaten üç partinin girmesine izin verildiði için Sunalp ipi
sonuncu olarak göðüslemeyi baþarmýþtý! Bundan sonrasýnda MDP iflah olmadý.
1985'de Sunalp istifa etti ve yerine Mehmet Yazar geçti ama bir kere dikiþ
tutmayan bu parti bir daha belini doðrultamayacaktý. 4 Mayýs 1986'da kendini
feshetmek zorunda kalarak partiler mezarlýðýndaki yerini aldý...
Bir zamanlar Tanýl Bora, Turgut Özal'ýn ANAP'ý için "çarþý iznine çýkmýþ 12
Eylül" diye hoþ bir benzetme yapmýþtý. Ya seçimleri Turgut Sunalp'in MDP'si
kazansaydý ne olurdu acaba? 12 Eylül'ün çarþý iznine çýkmaktan vazgeçerekkýþlanýn kapýsýnda
ini eðitim alanýnda geçiren bir uzantýsýylakarþý karþýya kalýnabilirdi!
Beterin beteri var!
© WWW.MAXIMUMBILGI.COM
Araþtýrma Serisi No.26 Tarihteki Ýlginç Olaylar
‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾ 231 ‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾‾
BÝR KOYUP ÜÇ ALACAÐIZ DERKEN
Körfez Savaþý ve Özal'ýn 'Vizyonu'
Ocak-Þubat 1991, Irak