Professional Documents
Culture Documents
Dr. Ali Asker Ek201-Ukraynanin Ankara Buyukelcisi Sergiy Korsunskyle Soylesi
Dr. Ali Asker Ek201-Ukraynanin Ankara Buyukelcisi Sergiy Korsunskyle Soylesi
21. YÜZYIL: Sayın Büyükelçi, son dönemlerde Türkiye dahil bazı ülkelerin dış politika-
ları konusunda “resetleme”, “eksen kayması” gibi tabirler kullanılmaktadır. Ukrayna dış
politikasında son dönemde yeniden yapılanma süreci yaşanmaktadır. Bunu genel hatlarıyla
nasıl özetleyebiliriz?
21. YÜZYIL: Ukrayna hazırda AB-ABD-Rusya arasında nasıl bir denge sağlamaktadır.
Aslında son dönemde AB’nin Ukrayna konusunda sağlıklı bir entegrasyon politikası olma-
dığı söylenmektedir. Rusya ile ilişkiler daha büyük önem verilmektedir.
CEVAP: Bir ölçüde bu soruya değindik. Sadece şunu vurgulamak isterdim. Bugüne kadar Uk-
rayna’nın Rusya ile ilişkileri “sıfır düzeyinde” olmuştur. Bu yüzden Rusya ile ilişkilerimizi yenin-
den kuruyoruz. Ona göre Ukrayna-Rusya ilişkilerindeki gelişmelerin daha fazla olduğu izlenimi
uyanabilir. Bu aslında kaybolmuş ilişkilerin yeninden canlandırılmasıdır. Rusya büyük ülkedir,
güçlü ülkedir, zengin ülkedir. O da kendi ilişkilerini pragmatizme dayalı bir şekilde kuruyor. Bu
yüzden son dönemde yaşanan yoğun diplomasi trafiğinin, karşılıklı görüşmelerin nedeni de bun-
dan ibarettir. Uzun müddet iletişim kurulamamış. Bugün iki ülke liderleri sıklıkla görüşüyorlar. Av-
rupa Birliğine gelince, Avrupa Birliği’nin kendine özgün sorunları vardır. Avrupa Birliği’nin yeni
modelinin kurulması çok yavaş, çok sancılı bir şekilde gelişmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinin
çok ciddi ekonomik sorunları vardır. Yunanistan, İspanya, Portekiz ve Macaristan’da yaşanan eko-
nomik krizler göz önündedir. Biz bugün Avrupa Birliği ile diyalogumuzdan memnunuz. Cumhur-
başkanı ve AB komiserleri düzeyinde yapılmış görüşmelerde çok önemli konular görüşülüyor. Ha-
zırda serbest ticari bölge kurulmasına ilişkin yoğun görüşmeler yapılmaktadır. Vizelerin kaldırılma-
sına ilişkin müzakereler devam etmektedir. Bence sonbaharda bu konuda somut bir ilerleme sağ-
lanacaktır. Avrupa Birliği ile görüşmeler düzenli bir şekilde devam etmektedir. Rusya ile ilişkile-
rimiz ise “sıfır düzeyi”nden başladığı için şüphesiz yoğun temaslar ve müzakereler yapılmaktadır.
Bu ilk bakışta, doğal olarak Ukrayna’nın dış ilişkilerinde denge değişikliği izlenimi bırakmaktadır.
Böyle bir algılama kökünden yanlıştır. Kısacası Rusya Federasyonu ve ABD ile ilişkilerimizde her
hangi bir denge değişimi söz konusu değildir. Rusya ile ilişkilerimizi stratejik çıkarlarımız açısın-
dan yeniden şekillendirmekteyiz. Aynı şekilde ABD ile ilişkilerimiz geliştiriyoruz. Ben kendim
ABD’de çalıştım. Ben ABD-Ukrayna ilişkilerinin nasıl bir gelişim seyri izlediğini yakından biliyo-
rum. ABD ile ticari ilişkilerimiz gelişmektedir. Aynı şeyi Rusya ile ilişkilerimiz için de söyleyebi-
lirim. Rusya Ukrayna ürünlerinin esas alıcısıdır. Bu günkü ticaret hacmimiz kriz öncesi dönemde-
ki seviyeye yükselmiştir. Bu çok iyi bir durumdur.
21. YÜZYIL: Sizce bundan sonra Ukrayna “blok dışı” (vnebloknosti) politikasını ne ka-
dar sürdürebilecek? Ukrayna’da iktidar değişikliği yaşanırsa “blok dışı” politika yine de de-
vam edecek mi?
CEVAP: Ukrayna’nın “blok dışı” politikası yasal çerçeveye oturtulmuştur. Bu kanun yürürlük-
te olduğu müddetçe bu ilkenin değiştirilmesi söz konusu olamaz. Bu ilke kanunla tespit edilmiş-
tir. Ayrıca bu ilkenin kabulü bir tesadüf değildir. Biz blok sisteminin en iyi sistem olduğuna inan-
mıyoruz. Bugün NATO’da “Akil Adamlar” komitesi oluşturulmuş ve bunlar NATO’nun yeni kon-
septini hazırlayacaklar. NATO’nun sorunları vardır. Biz diplomatlar olarak NATO’nun önemini,
onun siyasi ve askeri bileşenlerini iyi algılıyoruz. Sıradan seçmen için bizim neden diğerlerine sır-
tımızı dönerek NATO’ya girmeye odaklanmamızın nedeni belli değil. Halkın şu anda belki yüzde
yirmisi, belki yüzde otuzu, sonuç itibariyle azınlığı NATO’ya dahil olmamızı istiyor. Kuşkusuz
“blok dışı” ilkesinin kendine özgü artı ve eksileri vardır. Fakat bu ilke düşünülerek kabul edilmiş
ve yasal dayanağa sahiptir. Ama bu NATO ile işbirliğimizi engellemez. Biz önceden olduğu gibi
NATO ile işbirliğimizi devam ettireceğiz. Bizim çok sayıda askeri, bilimsel programlarımız, ola-
ğanüstü durumlarla ilgili projelerimiz vardır. Biz ortak tatbikatlar yapıyoruz. Örneğin kısa süre ön-
ce Türkiye, ABD ve Ukrayna Karadeniz’de Sea Breeze-2010 tatbikatı yapıldı. Bu tür etkinlikler
bundan sonra da devam ettirilecektir. Bunlar “blok dışı” ilkesine aykırı değildir. Sadece bu ilkenin
kabul edilmesiyle her hangi bir birliğe dahil olma yolunu kapatmışız. Biz bundan sonraki süreçte
ordumuzun yenilenmesi, askeri reformların yapılması, yeni işbirliği arayışlarının devam ettirilmesi
ve özellikle Karadeniz bölgesinde güvenliğin sağlanması konusunda çalışmaları devam ettireceğiz.
21. YÜZYIL: Bugün veya yarın Sevastopol’daki filonun aşırı silahlanması Karadeniz’in
güvenliğini tehlikeye sokabilir. Karadeniz’le ilgili olarak, Rusya’nın Kırım’daki askeri gü-
cünün Ukrayna tarafından her hangi bir kontrol mekanizması var mı?
CEVAP: Öncelikle şunu vurgulamak isterdim. Karadeniz’deki filo ile ilgili Ukrayna ve Rus-
ya arasında devletlerarası anlaşma vardır. Karadeniz filosunda yapılacak değişiklikler anlaşma çer-
çevesinde Ukrayna’nın bilgisi dahilinde gelişebilir. Sözleşmeye aykırı olan her hangi bir gelişmey-
le ilgili Ukrayna’nın kontrol mekanizması bulunmaktadır. Bundan önceki dönemde Karadeniz fi-
losunun bazı birliklerinde mevzuat ihlalleri yaşanmıştır. Bu durumlarda Ukrayna tarafından gere-
ken müdahaleler yapılmıştır. Açıkçası bugün Karadeniz filosunun geniş çaplı bir yeniden teçhizat
süreci yaşandığına dair her hangi bir bilgiye sahip değilim. Burada söz konusu gemi sayısının artı-
rılması, gemilerin yenilenmesi vs. olabilir. Gelin açık konuşalım. Ukrayna için Karadeniz’den na-
sıl bir tehdit beklenebilir. Karadeniz bölgesindeki ülkeler Ukrayna ile dost ülkelerdir: Romanya,
Bulgaristan, stratejik müttefikimiz olan Türkiye, kardeş ve dost Gürcistan. Bugünkü durum her
hangi bir şekilde ciddi bir silahlanma ve yenilemeyi gerektirmemektedir. Kuşkusuz askeri mühim-
mat, araçlar ve gemiler zaman geçtikçe eskimektedir. Bunların değiştirilmesi veya onarımı doğal-
dır. Karadeniz’le ilgili konular uluslararası anlaşmalarla düzenlenmektedir. Bugün Karadeniz’le il-
gili bölge devletleri arasında gereken düzeyde diyalog ve karşılıklı anlaşma söz konusu. Buradaki
donanmanın bulunma süresi 2042 yılına dek uzatılmıştır. Gelin bekleyelim. 2042’ye dek değil
20107’ye dek bekleyelim. Bakalım o zamana dek dünya nerede olacak ve nasıl görünecektir. Eğer
Karadeniz’le ilgili her hangi bir dış tedit meydana çıkarsa o zaman biz ortak çözüm yollarını ara-
yıp bulmayı başaracağız.
21. YÜZYIL: Son dönemde Rusya’da ve Ukrayna’da bazı çevrelerde Kırım’ın statüsü
gündeme getirilmekte, yarım adanın kanunsuz olarak Hruşev tarafından Ukrayna’ya hibe
edildiğine dair yazılar yayınlanmaktadır. Bunların daha çok spekülatif olduğu söylenmek-
tedir. Bunları da dikkate aldığımızda Kırım’da her hangi statü değişikliği ne kadar müm-
kündür?
CEVAP: Kırım Özerk Cumhuriyeti Ukrayna’nın ayrılmaz bir parçasıdır ve bu şekilde de kal-
maya devam edecektir. Bu statü sadece Kırım’ın statüsüne ilişkin kanunla değil, aynı zamanda Rus-
ya ve Ukrayna arasındaki anlaşmayla da belirlenmiştir. Ukrayna’nın sınırları Rusya Federasyonu
tarafından tanınmıştır. Kırım’ın statüsünün tartışılmaya açılması imkansızdır. Bunun dışında, nihayet
yirmi sene süren görüşmeler sonucunda Ukrayna ve Rusya arasında sınırların demarkasyonuna iliş-
kin anlaşma imzalandı. Sovyetler Birliği döneminde sınırların nasıl belirlendiğini siz de biliyorsu-
nuz. Bunları yeniden düzenlemek çok sancılı bir süreçtir. Düşünün iki ülke arasındaki sınır hattı bir
köyü ikiye ayırarak geçiyor. Bunu nasıl sonuca bağlayacaksın. Köyün bir kısmı bu tarafa, diğer kıs-
mı diğer tarafa bağlanmak istiyor. Köyde referandum yapılacak durumda değiliz. Sadece Rusya ve
Ukrayna arasındaki sınırlar değil, eski Sovyetler Birliği coğrafyasında sınır sorunları çok sancılı ko-
nudur. İki ülkenin diplomatları, yetkililer uzun yıllar boyunca bu sorunların çözümü için çalıştılar
ve nihayet demarkasyon hattı belirlendi. Yeniden Kırım konusuna dönersek, son dönemde Rus-
ya’da bazı siyasilerin Kırım’ın statüsünü gündeme getirmelerini ben bir PR olarak görüyorum. Rus-
ya yönetimi her defasında bu görüşlerin resmi bir açıklama olmadığını ve hükümetin görüşünü ifa-
de etmediğini açıklamak zorunda kalıyor.
Kırım karmaşık bir yapıdır. Ben şu anda orada ne kadar milliyet yaşadığını söyleyemem. Ama
Kırım’da en azından onlarla değişik milliyet ve etnik grup yaşamaktadır. Bunların içinde en kala-
balık topluluklar Ruslar, Ukraynalılar ve Kırım Tatarları’dır. Kırım’ın tarihini Hruşev döneminden
başlatmak pek doğru değildir. Bu yarımadanın Ukrayna’ya devredilmesinin nedenleri siyasi değil,
ekonomiktir.
Ukrayna’nın bugünkü hükümeti Kırım’a büyük önem vermektedir. Biz Kırım’ın sorunlarını bi-
liyoruz. Önemli bir potansiyele sahip bölgede uzun yıllar değişik sorunlar, örneğin toprak sorunu
günümüze dek süregelmiştir. Kırım Tatarlarının sorunları olduğunu söylememiz lazım. Bu sorunla-
rı çözmek lazımdır. Bugünkü Kırım yönetiminin bu yönde çok iyi çalıştığını biliyorum. Beş yıl son-
ra Kırım’ın çok farklı bir yerde olacağından eminim. O zaman artık “Kırım’ın statüsü” sözcüğü unu-
tulacaktır. Siz de biliyorsunuz, Ukrayna bağımsız olduktan derhal sonra dönemin cumhurbaşkanı
Kravçuk Kırım Tatarlarına onların kendi yurtlarına dönmeleri için çağrı yaptı. Elbette biz geri dön-
meyle bağlı sorunları biliyoruz. Altmış altı sene önce büyük bir insani suç işlendiğinin farkındayız.
İnsanlar her şeylerini kaybetmişler. Biz Bahçesaray’da bulunduk, camilerin, tarihi binaların ona-
rıldığı yerlerde bulunduk. Kırım Tatarları Kültür Merkezi faaliyet göstermektedir. Kırım Tatarları
okulları inşa edilmiştir. Tabi ki Türkiye’nin yardımıyla. Ama tabi ki sorunlar vardır. Uzun yıllar bo-
yu toprak birilerinin mülkiyetinde olmuş. Geri dönen insanlar topraklarına yerleşmek isterken so-
runlar meydana gelmektedir. Kim haklı kim haksız, bunların çözülmesi lazımdır. Bunların kısa sü-
rede çözülmesi gerçekten zor iş. Ayrıca uzun yıllar boyunca sorunların çözümü için gereken adım-
lar atılmamıştır. Hiçbir şey yapılmamıştır. Yıllar geçtikçe sorunlar da birikmeye başlamıştır. Sorun-
ları çözmeye başlarken eski kırgınlıklar patlak veriyor. Bize “On yıldır Büyük Camii inşaatına mü-
saade etmiyorsunuz” diyorlar. Bu sorunu çözmeyen bizler değiliz. Bize zaman verin, durumu araş-
tıralım, çözüme kavuşturalım diyoruz. Çok sayıda kanunsuz toprak işgali var. Sorunlarla ilgili çok
sayıda spekülasyonlar üretiliyor. Ama ben kesinlikle diyorum: Bu sorunları çözeceğiz. Davudoğlu
geldiğinde Refat Çubarov’la teklikte uzun uzadı görüştü. Ben bu insanların acılarını, onların uzun
yıllar boyu çözülmemiş sorunlarının bir an önce çözmeye çabaladıklarını anlıyorum. Bu gün Türki-
ye’nin de yardımıyla birçok sorun çözülmektedir. TİKA’nın bölgeye yönelik aktif çalışmaları var-
dır.
21. YÜZYIL: Ukrayna ve Türkiye arasındaki ilişkilerin ekonomik boyutunu nasıl değer-
lendirebilirsiniz?
CEVAP: 2008 yılında Ukrayna-Türkiye ticaret hacmi 6,583 milyar ABD dolara varmıştır. Bu
çok önemli bir rakamdır. Dikkate alalım ki burada enerji taşıyıcıları yoktur. Türkiye bizim ihracatı-
mızda ikinci ülkedir. Bu sadece Türkiye’ye çok fazla ürün satmağımızdan kaynaklanmamaktadır.
Önemli husus, Türk işadamlarının Ukrayna’dan ürün alarak üçüncü ülkelere satmasıdır. Türkiye bi-
zim ürünlerimiz için hem tüketici hem de transit rolünü oynamaktadır. 2009’da ticaret hacmi yak-
laşık 4.5 milyara gerilemiştir. Fakat bu yıl ticaret hacminde yüzde 35’lik bir artış söz konusudur.
Bu rakam kısa süre sonra ticaret hacminin artarak kriz öncesi düzeye yükseleceğine işaret etmek-
tedir. Biz esasen Türkiye’ye metal ve kimyasallar ihraç etmekteyiz. Türkiye bize otomotiv, tekstil,
beyaz eşya ürünleri, yani hazır ürünler ihraç etmektedir. Amacımız bizim de Türkiye’ye hazır ürün
satmaktır. Türkiye’nin rekabet düzeyi yüksek bir piyasaya sahip olduğunun farkındayız. Fakat bu
yönde çalışmalarımız sürmektedir. İnanıyorum ki en kısa sürede Ukrayna’nın hazır ürünleri Türki-
ye pazarına yol bulacaktır. Serbest ticaret bölgesinin oluşturulmasıyla ticaret hacmimizin iki katına
yükseleceğini tahmin ediyorum. İlişkilerimizin diğer alanlarda gelişeceğini ümit ediyorum. Sayın
Davudoğlu Ukrayna’dayken bulunduğumuz jeopolitik konumu çok güzel tarif etmiştir: Haritaya
baktığımız zaman Ukrayna ve Türkiye’nin jeopolitik ve coğrafi konumunu öyle bir ok oluşturuyor
ki tüm Karadeniz bölgesi bu ok çevresinde dönüşmektedir. Bölgedeki istenilen ulaştırma korido-
ru Türkiye ve Ukrayna’dan geçiyor. Petrol ve doğalgaz hatlarının inşası alanında işbirliği yapabi-
liriz. Ukrayna bu hatları inşa edebilir ve biz Türkiye’nin projelerinde yer almak istiyoruz. Savun-
ma sanayisi alanında uçak, tank, gemi üretimi alanında iyi teknolojilere sahibiz. Bu alanlarda iş-
birliği konusunda Türkiye ile diyaloglarımız sürmektedir. Bence stratejik işbirliğimizin temelini
karşılıklı yardım, ekonomi ve kültür oluşturacaktır. Türkiye’nin büyük firmaları (Ukrayna’nın inşa-
at sektöründe önemli paya sahipler. Doğuş/Alarko İnşaat Borispol’u inşa etmektedir. Onur İnşaat
otoyollarını inşa ediyor. Türkcell (Ukrayna’da Life) Ukrayna’nın iletişim pazarında önemli yere sa-
hiptir. Resmi istatistikler Ukrayna’daki Türk yatırımlarını düşük göstermektedir. Aslında bu yatı-
rımların hacmi 2 milyar doların üzerindedir.
İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için büyük potansiyel vardır. Eğer bu sene Başba-
kan Erdoğan’ın Kiev ziyareti gerçekleşirse ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurulur-
sa daha somut kazanımlar elde edeceğimizi ümit ediyorum.
21. YÜZYIL