Professional Documents
Culture Documents
Nazim Hikmet Tum Eserleri
Nazim Hikmet Tum Eserleri
Ertesi gn
glde kayik paralanir
kalede bir bas kesilir
kiyida bir kadin aglar
ve yazarken
Simavneli Teshilini
Torlak Kemlle Mustafa
ptler
seyhlerinin elini.
Al atlarin kolanini siktilar.
Ve Iznik kapisindan
dizlerinde iriliplak bir kili
heybelerinde el yazma bir kitapla iktilar...
Kitaplarinin adi:
Varidatdi.
4.
Brklce Mustafa ile Torlak Keml, Bedreddinin elini pp atlarina binerek biri Aydin, biri Manisa taraflarina
gittikten sonra ben de rehberimle Konya ellerine dogru yola iktim ve bir gn Haymana ovasina ulastigimizda
Duyduk ki Mustafa huru eylemis
Aydin elinde Karaburunda.
Bedreddinin kelmini sylemis
kylnn huzurunda.
Duyduk ki; cmle derdinden kurtulup
piri pk olsun diye,
on bes yasinda bir civan teni gibi, topragin eti,
agalar topyekn kilitan geirilip
verilmis ortaya hnkr beylerinin timari zeameti.
Duyduk ki...
Bu isler duyulur da durmak olur mu?
Bir sabah erken,
Haymana ovasinda bir garip kus terken,
siska bir sgt altinda zeytin danesi yedik.
Varalim,
dedik.
Grelim,
dedik.
Yapisip
sapanin
sapina
sol kardes topragini biz de bir yol
srelim, dedik.
Dstk daglara daglara,
astik daglari daglari...
Dostlar,
ben yolculuk etmem bir basima.
Bir ikindi vakti can yoldasima
dedim ki: geldik.
Dedim ki: bak
basladi karsimizda bir ocuk gibi glmege
bir adim geride aglayan toprak.
Bak ki, incirler iri zmrt gibidir,
ktkler zor tasiyor kehribar salkimlari.
Saz sepetlerde oyniyan baliklari gr:
islak derileri pul pul, isil isildir
ve krpe kuzu eti gibi aktir
yumusaktir etleri.
Dedim ki bak,
burda insan toprak gibi, gnes gibi, deniz gibi
bereketli.
Burda insan gibi verimli deniz, gnes ve toprak..
5.
Arkamizda hnkrin ve hnkr beylerinin timar ve zeametli topraklarini birakip Brklcenin diyarina
girdigimizde bizi ilk karsilayan delikanli oldu. de yanimdaki rehberim gibi yekpre ak libasliydilar. Birisinin
kivircik, abanoz gibi siyah bir sakali ve ayni renkte ihtirasli gzleri, kemerli byk bir burnu vardi. Vaktiyle
Musanin dinindenmis. Simdi Brklce yigitlerinden.
Ikincisinin enesi kivrik ve burnu dmdzd. Sakizli Rum bir gemiciymis. O da Brklce mritlerinden.
ncs orta boylu, genis omuzlu. Simdi dsnyorum da, onu, yolparacilar kogusunda yatan ve o yayla
trksn syliyen Hseyine benzetiyorum. Yalniz Hseyin Erzurumluydu. Bu Aydinliymis.
Ilk sz syliyen Aydinli oldu:
- Dost musunuz dsman mi? dedi. Dost iseniz hosgeldiniz. Dsman iseniz boynunuz kildan incedir.
- Dostuz, dedik.
Ve o zaman grendik ki, Sarohan valisi Sismanin ordusunu, yani topraklari tekrar hnkr beylerine vermek
isteyenleri, bizimkiler Karaburunun dar, daglik geitlerinde tepelemislerdir.
Yine, o yolparacilar kogusunda yatan Hseyin'e benziyeni dedi ki:
- Buradan ta Karaburunun dibindeki denize dek uzayan kardes soframizda bu yil incirler byle balli, basaklar
byle agir ve zeytinler byle yagli iseler, biz onlari, sirma cepken giyer haramilerin kaniyla suladik da ondandir.
Mjde bykt. Rehberim:
- yleyse tez dnelim. Haberi Bedreddine iletelim, dedi.
Yanimiza Sakizli Rum gemici Anastasi da alip ve ancak esigine bastigimiz kardes topragini birakarak tekrar l
Osman ogullarinin karanligina daldik.
Bedreddini Iznikte, gl kiyisinda bulduk. Vakit sabahti. Hava islak ve kederliydi.
Bedreddin.
- Nbet bizimdir. Rumeline geek, dedi.
Gece Iznikten iktik. Pesimizi atlilar kovaliyordu. Karanlik, onlarla aramizda duvar gibiydi. Ve bu duvarin
arkasindan nal seslerini duyuyorduk. Rehberim nden gidiyor, Bedreddinin ati benim al atimla Anastasinki
arasindaydi. Biz anaydik. Bedreddin ocugumuz Ona bir ktlk edecekler diye iimiz titriyordu. Biz
ocuktuk. Bedreddin babamiz. Karanligin duvari ardindaki nal sesleri yaklasir gibi olduka Bedreddine
sokuluyorduk.
Gn isiginda gizlenip, geceleri yol alarak Isfendiyara ulastik. Oradan bir gemiye bindik.
6.
Bir gece bir denizde yalniz yildizlar
ve bir yelkenli vardi.
Bir gece bir denizde bir yelkenli
yapyalnizdi yildizlarla.
Yildizlar sayisizdi.
Yelkenler snkt.
Su karanlikti
ve gz alabildigine dmdzd.
Sari Anastasla Adali Bekir
hamladaydilar.
Ko Salihle ben
pruvada.
Ve Bedreddin
parmaklari sakalina gml
dinliyordu kreklerin sipirtisini.
Ben:
- Ya! Bedreddin! dedim,
uyukliyan yelkenlerin tepesinde
yildizlardan baska bir sey grmyoruz.
Fisiltilar dolasmiyor havalarda.
Ve denizin iinden
grltler duymuyoruz.
Sade bir dilsiz, karanlik su,
sade onun uykusu.
Ak sakali boyundan byk kk ihtiyar
gld,
dedi:
- Sen bakma havanin durgunluguna
derya dedigin uyur uyur uyanir.
Bir gece bir denizde yalniz yildizlar
ve bir yelkenli vardi.
Bir gece bir yelkenli geip Karadenizi
gidiyordu Deliormana
Agadenizine...
7.
Bu orman ki Deliormandir gelip durmusuz
demek Agadenizinde adir kurmusuz.
Malm niin geldik,
malm derdi derunumuz diye
her daldan her kye bir sahin uurmusuz.
Her sahin pesine yz aslan takip gelmis.
Kyl, bey ekinini, irak arsiyi yakip
reaya zinciri birakip gelmis.
Yani Rumelinde bizden ne varsa tekmil
kol kol Agadenizine akip gelmis...
Bir kizilca kiyamet!
Karismis birbirine
at, insan, mizrak, demir, yaprak, deri,
grgenlerin dallari, meselerin kkleri.
Ne byle bir lem grmslg vardir,
ne byle bir ugultu duymuslugu var
Deliorman deli olali beri....
8.
Anastasi Deliormanda Bedreddinin ordughinda birakip ben ve rehberim Geliboluya indik. Bizden nce
buradan denizi yzerek geen olmus. Galiba bir dildde yznden. Biz de denizi yzerek karsi kiyiya vardik. Lkin
bizi bir balik gibi evik yapan sey bir kadin yzn ay isiginda seyretmek ihtirasi degil, Izmir yoluyla Karaburuna,
bu sefer seyhinden Mustafaya haber ulastirmak isiydi.
Izmire yakin bir kervansaraya vardigimizda, padisahin on iki yasindaki oglunun elinden tutan Bayezid Pasanin
Anadolu askerlerini topladigini duyduk.
Izmirde ok oyalanmadik. Sehirden ikip Aydin yolunu tutmustuk ki bir bag iinde, bir ceviz agaci altinda, bir
kuyuya serinlesin diye karpuz salmis dinlenen ve sohbet eden drt elebiye rastladik. Her birinin stnde baska esit
libas vardi. kavukluydu, birisi fesli. Selm verdiler. Selm aldik. Kavuklulardan birisi Nesr imis. Dedi ki:
- Halki ibahet mezhebine davet eden Brklcenin zerine Sultan Mehemmed Bayezid Pasa'yi gnderir.
Kavuklulardan ikincisi Skrllah bin Sihbiddin imis. Dedi ki:
- Bu sofinin basina birok kimseler toplandi. Ve bunlarin dahi ser'i Muhammediye muhalif nice isleri sikr
oldu.
Kavuklulardan ncs sikpasazde imis. Dedi ki:
- Sual: Ahir Brklce paralanirsa imanla mi gidecek, imansiz mi?
- Cevap: Allah bilir anin nkim biz anin mevti halini bilmezz..
Fesli olan elebi Ilhiyat Fakltesi tarihi kelm mderrisiydi. Yzmze bakti. Gzlerini kirpistirarak kurnaz
kurnaz glmsedi. Bir sey demedi.
Biz hemen atlarimizi mahmuzladik. Ve bir bag iinde, bir ceviz agaci altinda, bir kuyuya saldiklari karpuzlari
serinletip sohbet edenleri nallarimizin tozlari arkasinda birakarak Aydina, Karaburuna, Brklcenin yanina vardik.
9.
Sicakti.
Sicak.
Sapi kanli, demiri kr bir biakti
sicak.
Sicakti.
Bulutlar doluydular,
bulutlar bosanacak
bosanacakti.
O, kimildanmadan bakti,
kayalardan
iki gz iki kartal gibi indi ovaya.
Orda en yumusak, en sert
en tutumlu, en cmert,
en
seven,
en byk, en gzel kadin:
TOPRAK
nerdeyse doguracak
doguracakti.
Sicakti.
Bakti Karaburun daglarindan O
bakti bu topragin sonundaki ufka
atarak kaslarini :
Kirlarda ocuk baslarini
Kanli gelincikler gibi koparip
ciriliplak igliklari srkleyip pesinde
bes tuglu bir yangin geliyordu karsidan ufku sarip.
Bu gelen
Sehzade Muratti.
Hkm hmyun sdir olmustu ki Sehzade Muradin
ismine
Aydin eline varip
Bedreddin halifesi mlhid Mustafanin basina ine.
Sicakti.
Bedreddin halifesi mlhid Mustafa bakti,
bakti kyl Mustafa.
Bakti korkmadan
kizmadan
glmeden.
Bakti dimdik
dosdogru.
Bakti O.
En yumusak, en sert
en tutumlu, en cmert,
en
seven,
en byk, en gzel kadin :
TOPRAK
nerdeyse doguracak
doguracakti.
Bakti.
Bedreddin yigitleri kayalardan ufka baktilar.
Gitgide yaklasiyordu bu topragin sonu
fermanli bir lm kusunun kanatlariyla.
Oysaki onlar bu topragi,
bu kayalardan bakanlar, onu,
zm, inciri, nari,
tyleri baldan sari,
stleri baldan koyu davarlari,
ince belli, aslan yeleli atlariyla
duvarsiz ve sinirsiz
bir kardes sofrasi gibi amistilar.
Sicakti.
Bakti.
Bedreddin yigitleri baktilar ufka...
En yumusak, en sert,
en tutumlu, en cmert,
en
seven,
en byk, en gzel kadin :
TOPRAK
nerdeyse doguracak
doguracakti.
Sicakti.
Bulutlar doluydular.
Nerdeyse tatli bir sz gibi ilk damla dsecekti yere.
Birden-
- bire
kayalardan dklr
gkten yagar
yerden biter gibi,
bu topragin verdigi en son eser gibi
Bedreddin yigitleri sehzade ordusunun karsisina
iktilar.
Dikissiz ak libasli
bas aik
yalnayak ve yalin kilitilar.
Mbalga cenk olundu.
Aydinin Trk kylleri,
Sakizli Rum gemiciler,
Yahudi esnaflari,
on bin mlhid yoldasi Brklce Mustafanin
dsman ormanina on bin balta gibi daldi.
Bayraklari al, yesil,
kalkanlari kakma, tolgasi tun
saflar
pre pre edildi ama,
bosanan yagmur iinde gn inerken aksama
on binler iki bin kaldi.
Hep bir agizdan trk syleyip
hep beraber sulardan ekmek agi,
demiri oya gibi isleyip hep beraber,
hep beraber srebilmek topragi,
balli incirleri hep beraber yiyebilmek,
yrin yanagindan gayri her seyde
her yerde
hep beraber!
diyebilmek
iin
on binler verdi sekiz binini..
Yenildiler.
Yenenler, yenilenlerin
dikissiz, ak gmleginde sildiler
kililarinin kanini.
Ve hep beraber sylenen bir trk gibi
hep beraber kardes elleriyle islenen toprak
Edirne sarayinda damizlanmis atlarin
esildi nallariyla.
Tarihsel, sosyal, ekonomik sartlarin
zarur neticesi bu!
deme, bilirim!
O dedigin nesnenin nnde kafamla egilirim.
Ama bu yrek
o, bu dilden anlamaz pek.
O, hey gidi kambur felek,
hey gidi kahbe devran hey,
der.
Ve teker teker,
bir an iinde,
omuzlarinda dilim dilim kirba izleri,
yzleri kan iinde
geer iplak ayaklariyla yregime basarak
geer Aydin ellerinden Karaburun maglplari..*
(*) Simdi ben bu satirlari yazarken, Vay, kafasiyla yregini ayiriyor; vay, tarihsel, sosyal, ekonomik sartlari kafam
kabul eder amma, yregim yine yanar, diyor. Vay, vay, Marksiste bakin... gibi laflar edecek olan bazi "sol" geinen
delikanlilari dsnyorum. Tipki yazimin ta basinda tarihi kelm mderrisini dsnp kahkahasini duydugum gibi.
Ve simdi eger byle bir istidrad yapiyorsam bu o esit delikanlilar iin degil, Marksizmi yeni okumaya
baslamis, sol zppeliginden uzak olanlar iindir.
Bir doktorun verem bir ocugu olsa, doktor, ocugunun lecegini bilse, bunu fizyolojik, biyolojik, bilmemne-
lojik bir zaruret olarak kabul etse ve ocuk lse, bu lmn zaruretini ok iyi bilen doktor, ocugunun arkasindan bir
damlacik gzyasi dkmez mi ?
Paris Komunasinin devrilecegini, bu devrilisin btn tarih, sosyal, ekonomik sartlarini nceden bilen Marksin
yreginden Komunanin byk lleri bir istirap sarkisi gibi gememisler midir? Ve Komuna ld, yasasin
komuna! diye bagiranlarin sesinde bir damla olsun acilik yok muydu?
Marksist, bir makina - adam, bir ROBOTA degil, etiyle, kaniyla sinir ve kafasi ve yregiyle tarih, sosyal,
konkre bir insandir.
10.
Karanlikta durdular.
Sz O aldi, dedi:
- Ayaslug, sehrinde pazar kurdular.
Yine kimin dostlar
yine kimin boynun vurdular?
Yagmur
yagiyordu boyuna.
Sz onlar alip
dediler ona:
- Daha pazar
kurulmadi
kurulacak.
Esen rzgr
durulmadi
durulacak.
Boynu daha
vurulmadi
vurulacak.
Karanlik islanirken perde perde
belirdim onlarin oldugu yerde
sz ben aldim, dedim :
- Ayaslug sehrinin kapisi nerde?
Gster geeyim!
Kalesi var mi?
Syle yikayim.
Ba alirlar mi?
De ki vermeyim!
Sz O aldi, dedi:
-Ayaslug sehrinin kapisi dardir.
Girip ikilmaz.
Kalesi vardir,
kolay yikilmaz.
Var git al atli yigit
var git isine!..
Dedim: - Girip ikarim!
Dedim: --Yakip yikarim!
Dedi: -Yagis kesildi
gn agariyor.
Cellt Ali,
Mustafayi
agiriyor!
Var git al atli yigit
var git isine!..
Dedim: - Dostlar
birakin beni
birakin beni.
Dostlar
greyim onu
greyim onu!
Sanmayiniz
dayanamam.
Sanmayiniz
yandigimi
el leme belli etmeden yanamam!
Dostlar
"Olmaz!" demeyin,
"Olmaz!" demeyin bosuna.
Sapindan kopacak armut degil bu
armut degil bu,
yarali olsa da dsmez dalindan;
bu yrek
bu yrek benzemez sere kusuna
sere kusuna!
Dostlar
biliyorum!
Dostlar
biliyorum nerde, ne haldedir O!
Biliyorum
gitti gelmez bir daha!
Biliyorum
bir deve hrgcnde
kaniyan bir armiha
iriliplak bedeni
mihlidir kollarindan.
Dostlar
birakin beni,
birakin beni.
Dostlar
bir varayim greyim
greyim
Bedreddin kullarindan
Brklce Mustafayi
Mustafayi.