Professional Documents
Culture Documents
Tarih Bu Katliamı Unutmayacak
Tarih Bu Katliamı Unutmayacak
15/12/2007
FEZA KURKÇUOGLU_Birgun
Tarihe "Kahramanmaraş Katliamı" olarak geçen olayların üzerinden 29 yıl geçti. Faşist
saldırıların, katliamların birbiri ardına geldiği 1978 yılına, Kahramanmaraş katliamının
yapıldığı günlere tarihte kısa bir yolculuk yapalım hep birlikte..
19 Aralık 1978 günü Çiçek Sineması'nda bir film gösterilmekte... Salon "ülkücü" gençlerle
dolu. Sovyetler Birliği'ndeki "komünist zulmü" anlatan, Cüneyt Arkın ve Oya Aydoğan'ın
baş rollerini oynadıkları, Mehmet Kılıç'in yönettiği "Güneş Ne Zaman Doğacak?" isimli
filmin arasında bir ses bombası patladı. Gece yarısı patlayan bombanın ardından
"seyirciler" sokağa döküldüler. "Seyirciler", birden bire "eylemci" olup, "Kanımız aksa da
zafer İslamın!" sloganını atarak CHP İl binasına saldırdılar...
Bir süredir şehirde dolaşan "Komünistler, Allahsız Aleviler şehir suyuna zehir kattılar"
söylentisi, "Sinemayı komünistler bombaladı" söylemi ile birleşince olanlar oldu... Ertesi
gün Alevilerin oturduğu bir kahvehane bombalandı. 21 Aralık günü TÖB-DER üyesi iki
öğretmen, Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu öldürüldü. 22 Aralık'ta öldürülen iki
öğretmenin cenaze törenine on bin kişi katıldı.
Cenaze korteji Ulucami önüne geldiğinde cami içinde ve çevresinde iki bin kişi silahlanmış
bir şekilde cenaze kortejini beklemekteydi. O gün, Bağlarbaşı Cami-i imamı Mustafa
Yıldız, Cuma vaazında halkı saldırıya şu sözlerle hazırlamıştı: "Oruç tutmak, namaz
kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldürürsen beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanırsın.
Bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmahdır."
24 Aralık sabahı şehirde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Günlerdir devam eden olayları
önlemekte yetersiz kalan askerin yardım çağrısı dikkate alınmamış, şehre askeri güç
gönderilmemişti. O gün sokağa çıkma yasağına sadece Alevi yurttaşlar ve polisler uydu.
Olaylar sırasında saldırganlar arasında polislerin de bulunması nedeniyle, polis görev dışı
bırakılmıştı. Sabahın erken saatlerinden itibaren civar şehir ve köylerden gelen faşistlerin
de yardımıyla saldırılar başladı. Öğle saatlerinde CHP, TİP, TİKP, TÖB-DER, POL-DER
binaları yerle bir edilmişti. Av tüfeği satan dükkânların yağmalan-masıyla silahlanan
karakalabalıklar, "Müslüman Türkiye" sloganı ile Alevi mahallerine bir kez daha saldırdı.
"Bugün cihat günüdür, bir Alevi öldüren cennete gider. Sütçü İmam aşkına vurun!.."
naralarıyla savunmasız insanlar kurşuna dizildi. Evleriyle birlikte yakıldılar... Bütün bunlar
yetmezmiş gibi, hastaneler kuşatıldı. Bir şekilde kurtulan yaralılar öldürüldü.
Şehir tam bir kıyamet günü yaşıyordu. Faşistlerin bir başka yalanına, "Alevilerinin, dinsiz
ve sünnetsiz" olduğuna inanan o gözü dönmüş caniler yollarda erkekleri çevirip,
pantolonlarını indirip sünnetli olup olmadıklarına bakıyorlardı.
25 Aralık günü de devam eden olaylar ancak gece yarısında sona erecekti. 19 Aralık'ta
başlayan olayların bilançosu ağırdı: Resmi rakamlara göre 104 kişi, yaşayanlara göre de
111 kişi yaşamını yitirmiş, ıooo'in üzerinde insan yaralanmış, 552 ev ve 289 işyeri tahrip
edilip, yakılmıştı. Bu katliamın sorumluları olarak ilk günlerde sadece 75 kişi yakalanmıştı.
Olaylar bütün Türkiye'yi sarstı. Faşistlerin istedikleri olmuştu. Katliam, dehşet ve korku
yaratmıştı. Ve elbette öfke!..
ÖZAYDINLI'NIN RAPORU
Gelelim bu katliamın senaryo yazarlarına ve oyuncularına... Dönemin İçişleri Bakanı İrfan
Özaydınh'nın özel bir ekibe hazırlattığı ve kamuoyuna yansımayan bir rapordan bir
bölümü birlikte okuyalım: "18.12.1978 günü ÜGD Maraş şubesi İkinci Başkanı Mustafa
Kanhdere, Ökkeş Kenger ve Üçüncü Başkan Mustafa Tecirli'ye, 'halkı kışkırtmak, tahrik
etmek ve isyanını sağlamak için, solcuların attığı süsü verilmek kaydıyla, tahrip gücü az
bir dinamit atılmasını' emretmiştir." Yeni Gündem dergisinin 1986 yılında ilk kez açıkladığı
rapor Çiçek Sineması'nın bombalanmasıyla başlamaktadır. Raporda akıllara takılan bir
başka ilginç ayrıntı da olayların hemen öncesinde şehrin konuklarının çoğalmasıdır. "19-
25 Aralık 1978 tarihleri arasında Kahramanmaraş ili otellerinde kalan kişilerle ilgili yapılan
araştırma" ile ilgili bölümü okuyalım: "19-20 Aralık günü yatan ve kendilerini Millî
Piyangocu olarak tanıtan 26 değişik isimli şahısın, Milî Piyango İdaresi'nden alınan, 26
Ocak gün ve 0313/653 sayılı yazıları ve ekinde bulunan belgelerden, ne sabit, ne de
seyyar bayi olmadıkları anlaşılmaktadır.
Kahramanmaraş ilinde de yeteri kadar Milli Piyango bayii vardır. Ve 19-25 Aralık
günlerinde çekiliş olamayacağına göre, sahte meslek göstererek kalan bu kişilerin,
olaylardan haberdar olarak gelmiş militanlar oldukları kanısı uyanmaktadır." [1]
Şimdi "sen bu piyangoculara niye taktın," diye soracaksınız... Taktım, çünkü yıllar sonra
tıpkı Kahramanmaraş'taki gibi Alevilere karşı düzenlenen bir başka katliamda, 2 Temmuz
1993'te düzenlenen Sivas Katliamı'nda da rastladım bu piyangoculara. Olaylardan sonra
araştırma yapan müfettişlerin raporlarında yine olaylar öncesi Sivas'a gelen ve otel kayıt
defterini dolduran "yabancılar"dan söz ediliyordu. Kahramanmaraş'ın piyangocuları,
Sivas'ta "Hicret koşucuları" yani atlet olmuşlardı. Aslında durum apaçıktı. Önce dışardan
profesyonel katiler ve tertipçiler geliyor. Halk tahrik edilerek olaylar başlatılıp,
yönlendiriliyor ve sonra şehir terk ediliyordu. Gerisini yıllarca birlikte yaşadıkları
komşularını baltalarla, keserlerle öldürebilecek kadar "tahrik" olan o gözü dönmüş cani
karakalabalıklar hallediyordu!..
Aradan 28 yıl geçti, yeni iddialar ortaya atıldı. Ökkeş Şendiler yanıtladı:
"Kahramanmaraş'ta Alevi-Sünni çatışması olmamıştır." Haklıdır... Aleviler kimseyle
çatışmamış, katledilmişlerdir!