Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 76

T.C.

SAKARYA NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS

MUHYDDN BNL-ARAB ONTOLOJSNN AHMED BCANDAK YANSIMASI

YKSEK LSANS TEZ


Bahattin UZUNLAR

Enstit Anabilim Dal: Felsefe Enstit Bilim Dal: Felsefe Tarihi

Tez Danman: Prof. Dr. Rahmi KARAKU

UBAT - 2010

T.C. SAKARYA NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS

MUHYDDN BNL-ARAB ONTOLOJSNN AHMED BCANDAK YANSIMASI

YKSEK LSANS TEZ


Bahattin UZUNLAR

Enstit Anabilim Dal: Felsefe Enstit Bilim Dal: Felsefe Tarihi

Bu tez 09/02/2010 tarihinde aadaki jri tarafndan oybirlii ile kabul edilmitir.

Jri Bakan
Kabul Red Dzeltme

Jri yesi
Kabul Red Dzeltme

Jri yesi
Kabul Red Dzeltme

BEYAN Bu tezin yazlmasnda bilimsel ahlak kurallarna uyulduunu, bakalarnn eserlerinden yararlanlmas durumunda bilimsel normlara uygun olarak atfta bulunulduunu, kullanlan verilerde herhangi bir tahrifat yaplmadn, tezin herhangi bir ksmnn bu niversite veya baka bir niversitedeki baka bir tez almas olarak sunulmadn beyan ederim.

Bahattin UZUNLAR 09.02.2010

NSZ Muhyiddin bnl-Arab slm dnce tarihinin en etkili mutasavvf ve

dnrlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Dnrn, varla dair fikirleri, mutlak varlk dedii Hak kavram evresinde ekillenir. Onun varolan her eyin Hak olduu ya da varolann sadece Hak olduu eklindeki, tevhid prensibini yanstan vahdet-i vcd anlay, hem yaad dnemde hem de sonraki dnemlerde varl anlama ve izahta olduka etkili olmutur. bnl-Arabnin sistemletirmi olduu bu vahdet-i vcd anlay bizzat kendisi tarafndan Anadoluya getirilmi ve Trk tasavvuf dncesinin, deiik adlarla ifade edilse de varlk konusundaki temel ilkesini oluturmutur. Bu almada yaplmak istenen ise bn'l-Arabnin ncs olduu bu fikri gelenein, Trk-slm dncesine olan etkisini, eserlerini halkn anlayaca sadelikte ve Trke yazan XV. yzyl mutasavvf ve dnrlerinden Ahmed Bcan rneinde gstermektir. alma srecinde, eletiri ve ynlendirmeleriyle byk emei geen danman hocam Prof.Dr. Rahmi KARAKUa ve hocam Yrd.Do.Dr. Sait BAERe teekkrlerimi sunarm. Ayrca eitimimde katks bulunan, bata ailem olmak zere Sakarya niversitesi Felsefe Blmnn deerli hocalarna ve almann hazrlanma srecinde verdii destek iin dostum Ender BYKZKARAya teekkrlerimi sunmay bir bor bilirim.

Bahattin UZUNLAR 09 ubat 2010

NDEKLER ZET......................................................................................................................... SUMMARY............................................................................................................... ii iii

GR......................................................................................................................... BLM 1: MUHYDDN BNL-ARABNN VARLIK GR.............. 1.1. Ana Hatlaryla Vahdet-i Vcd Anlay............................................................ 1.2. Mutlak Varlk....................................................................................................... 1.3. Kelime Nazariyesi ve Hikmetin Tekml......................................................... 1.4. Tecelli.................................................................................................................. 1.4.1. lahi sim ve Sfatlar................................................................................. 1.4.2. Ayan- Sabite.......................................................................................... 1.4.3. nsan- Kmil............................................................................................

1 9 9 12 15 18 23 27 33

BLM 2: AHMED BCANIN VARLIK GR......................................... 2.1. Ahmed Bcann Eserlerinde Ekber Gelenein zleri................................ 2.2. Ana Hatlaryla Vahdet-i Vcd Anlay........................................................... 2.3. Mutlak Varlk..................................................................................................... 2.4. Kelime Nazariyesi ve Hikmetin Tekml........................................................ 2.5. Tecelli................................................................................................................. 2.5.1. lahi sim ve Sfatlar............................................................................... 2.5.2. Ayan- Sabite........................................................................................ 2.5.3. nsan- Kmil..........................................................................................

39 39 41 45 46 48 52 55 57

SONU..................................................................................................................... KAYNAKA............................................................................................................ ZGEM.............................................................................................................

62 64 69

SA, Sosyal Bilimler Enstits

Yksek Lisans Tez zeti

Tezin Bal: Muhyiddin bnl-Arab Ontolojisinin Ahmed Bcandaki Yansmas Tezin Yazar: Bahattin Uzunlar Kabul Tarihi: 09 ubat 2010 Anabilimdal: Felsefe Danman: Prof. Dr. Rahmi Karaku Sayfa Says: III (n ksm) + 69 (tez) Bilimdal: Felsefe Tarihi

Bir zhd ve yaam biimi olarak ortaya kan tasavvuf, zamanla slm ilimlerine dair fikirleri de ihtiva etmeye balamtr. Bu srecin sonucunda, tasavvuf, kendine zg bir terminoloji ve dil gelitirmitir. Bu yeni terminoloji vastasyla eitli dini ve felsefi konulara dair fikirler ortaya koyan mutasavvf ve dnrler sayesinde, slm dnce tarihinde nemli bir yere sahip olan nazari tasavvuf gelenei kurulmutur. Nazari tasavvuf geleneinin en nemli ismi olan bnl-Arab, kendisine ulaan tasavvuf birikimini, felsefe ve kelam gibi ilimlerin de katklaryla yorumlayarak, slm dncesinde, etkilerinin zamanmza kadar devam ettii bir dnce geleneinin oluumuna nclk etmitir. Bu dnce geleneinin temelinde vahdet-i vcd anlay yer alr. Bu anlay, varlk birdir, Haktan baka bir ey yoktur, varlkta Haktan bakas yoktur gibi temel fikirler zerine ina edilir. bnl-Arabnin metafizik/ontoloji temelli bu dnce tasavvuru, kendisinden sonra geni bir alana tesir etmekle birlikte, bizzat kendisi tarafndan Anadolu topraklarna getirilerek Trkslm dncesine yn vermitir. XIII. yzyl ve sonrasnda vahdet-i vcd anlaynn Osmanl Devletinin medrese ve tekkelerince de benimsenmesi sayesinde, bu anlayn temel fikirleri Anadoluda geni bir alana yaylma frsat bulmutur. XV. yzylda Osmanl Devletinin Anadoluda birlik ve beraberlii salama amacyla balatm olduu Trke tercme ve Trke eser yazma politikasnn nemli destekilerinden biri, vahdet-i vcd anlayn balang ilkesi olarak kabul eden Bayramiyye tarikatnn mensubu olan Ahmed Bcandr. Ahmed Bcan, vahdet-i vcd anlaynn temel eseri olan bnl-Arabnin Fussul Hikeminin ilk Trke tercmesini yapm ve bu sayede vahdet-i vcd anlayna yeni bir yaam alan kazandrarak, bu anlayn aktarmna vesile olmutur. Bu almada Ahmed Bcann, konuyla ilgili olan eserlerinde, bnl-Arabnin dncelerinin etkisi gsterilmeye allmtr.

Anahtar Kelimeler: Mutlak Varlk, Tecelli, sim ve Sfatlar, Ayan- Sabite, nsan- Kmil

ii

Sakarya University, Institute of Social Sciences

Abstract of Masters Thesis

Title of the Thesis: The Reflection of Muhyiddin bnul-Arabs Ontology in Ahmed Bcan Author: Bahattin Uzunlar Date: 09 February 2010 Department: Philosophy Supervisor: Prof. Dr. Rahmi Karaku Nu. of pages: III (pre-text) + 69 (main body) Subfield: History of Philosophy

Sufism that arose as a pious asceticism and a way of life began to include the thoughts of Islamic sciences in the course of time. At the end of this process, it developed a terminology and a language peculiar to itself. By means of the sufis and thinkers putting forward thoughts about various religious and philosophical matters through that new terminology, the tradition of theoretical sufism, which has an important place in the history of Islamic thought, was founded. Ibnul Arab, the most important person in the tradition of theoretical sufism, interpreting with the help of philosophy and sciences such as theology the heritage of sufism that reached to himself, pioneered the formation of a tradition of thought in the Islamic thought, influences of which have persisted until our times. This tradition of thought is based on the conception of oneness of being. This conception is build on the fundamental notions such as Being is one, There is nothing except God and There is nothing in being except God. Ibnul Arabs such system of thought with a metaphysical/ontological origin had influences in a wide geographical area; and also, being brought to Anatolia by personally himself, directed Turkish-Islamic thought. Due to the fact that the conception of oneness of being was adopted in the medresses and dervish lodges in the Ottoman Empire in the XIII. century and afterwards, the fundamental notions of this conception found an opportunity to spread in a wide area in Anatolia. One of the most important buttresses of the policy of the Turkish translation and writing works in Turkish, that was instigated in the XV. century by Ottoman Empire in order to provide unity and togetherness in Anatolia, is Ahmed Bican, he who was a member of Bayramiyye dervish order that accepted the conception of oneness of being as an originating principle. Ahmed Bican made the first Turkish translation of Ibnul Arabs Fussul Hikem that is the main work of the conception of oneness of being; and thus he, bringing the conception of oneness of being in a new field of life, mediated the transfer of this conception. In this work, it is tried to show the influences of Ibnul Arabs thoughts in the works of Ahmed Bican.

Keywords: Absolute Being, Appearance, Names and Attributes, Fixed Entities, Perfect Man

iii

GR
slm dncesinin zgn ynlerinden birini tekil eden tasavvuf, z itibari ile bir hl baka bir ifadeyle ruhi bir tecrbedir. Bu durum ilk sflerde -Eb Zer Gfr (.652) gibi- dikkati ekecek kadar zhd ve takvada ileri gitmelerinde grlr. Bu dnemin sufilerine gre dinin anlam ancak yaandnda sz konusudur. Bu itibarla da dini, ilmin konusu olarak grmemilerdir (Gngr, 1998:54). Sonralar baz mutasavvflar, tasavvufu bir yaam biimi; hatta hayatn ta kendisi olarak kabul etmekten hareketle onu dnce tarz halinde sistemletirmeye de almlardr. Bu abalarn zellikle Gazzl (.1111) ile belli bir seviyeye ulat ve onunla altn an yaayan Snn tasavvufun, pratiin yan sra kavramsal dzeyde de yorumlanmaya baland sylenebilir. XII. ve XIII. yzyllarda ehbeddin es-Shreverd (.1236), Muhyiddin bnl-Arab (.1240) ve bn'l Sebn (.1270) gibi mutasavvuflar, kullandklar dilsel slup ve grlerini temellendirme biimi itibariyle de nazari bir tasavvuf geleneinin teekkln salamlardr1 (Kaya, 1999:520). Bu gelenein en nemli isimlerinden bnl-Arab, felsefe geleneklerinin genel olarak ele aldklar, varlk, bilgi, insan ve ahlak gibi ana konulara dair fikirlerini, sistematize ettii vahdet-i vcd anlayyla dile getirir. bnl-Arabnin bu anlay, kendisinden sonraki dnrlerin ilgisini ekmi ve bu grler etrafnda snrlar olduka geni bir dnce mektebi olumutur. Ekberiyye mektebi olarak adlandrlan bu gelenek; Demirliye gre; yntem, ama ve genel referans erevesi bakmndan geleneksel tasavvufa baldr. Ancak tasavvuf tecrbenin verilerinden hareketle bir varlk yorumu gelitirmesi ve bu yorumu bn-i Sin (.1037) ve filozoflarn metafizik tasavvurlarn dikkate alarak sistematik bir slup ierisinde sunmas bakmndan esasn zhdn tekil ettii geleneksel tasavvuftan nemli bir farkllk gsterir. lk teekkl aamasnda daha ok batn fkh olan tasavvuf, yeni dnemde sufilerin ilm-i ilahi eklinde adlandrdklar metafizik olarak tezahr eder. Ekber gelenein temsilcilerine gre, bu yeni tasavvuf ekli, btn ilimler iin dzenleyici ve tashih edici bir ileve sahip olan metafizik gibi,

Bu dnemde kaleme alnan, ehabeddin es-Suhreverdnin Avrifl-Marifi, bnl Arabnin Fussul Hikemi, Sadreddin Konevinin (.1274) el-Fkku, Fahreddin Irknin (.1289) Lemat, bnlFridin (.1235) Dvn tefekkr taraf ar basan, tasavvuf dncesini zengin kavramlarla aklayan eserler olarak ilgi ekmektedir (Ylmaz, 2009:149).

Tanr-lem ilikisi bata olmak zere btn konularda dzenleyici ve tashih edici bir ileve sahip olmaldr (Demirli, 2006b:371-376). Ekber gelenein getirdii yorumlar, bir mezhep veya tarikat ile snrl kalmam, geni bir corafyaya tesir etmitir (Kl, 1999:513). Bu tesirin nedeni tasavvuf tarihinde de hemen hemen btn slm dnce disiplinlerinde olduu gibi, baz temel eserlerin erh edilmesiyle nemli bir literatrn meydana gelmesidir (Demirli, 1998:60). Bu temel eserlerin banda ise, vahdet-i vcd anlay erevesinde yeni bir metafizik anlay ve tanm ortaya koyan, ekber gelenein etrafnda teekkl ettii bnl-Arabnin Fussul Hikemi gelmektedir. Demirliye gre bu eserin nemi iki adan ele alnabilir: Birincisi Fussul Hikemin mutasavvflarn bilgi ve grlerinin zirvesini temsil ettii tasavvur ve inanc, dieri ise erh geleneinin merkezini oluturarak sonraki tasavvufun seyrini byk lde belirlemi olmasdr (Demirli, 2008:319). Ayrca Fussul Hikem erhilii, Mevlna Celleddn Rmnin (.1273) Mesnevi, eyh Bedreddinin (.1420) Varidat ve el-Herevnin (.1089) Menazil gibi baka metinlerin erhlerini de etkilemi ve oluan dil ve dnce tarz bu metinlerin de bnl-Arab gzyle okunmasn salamtr (Demirli, 2008:326). Bu erh gelenei ile tasavvuf tarihinde oluan zengin literatr sayesinde, bir taraftan eski ile yeni arasnda irtibat salanm, bir taraftan da ayn metinler zerinde yaplan erhler vastasyla slm medeniyetinin bnyesindeki ahengin korunmasna itina gsterilmitir (Demirli, 1998:60). Bylece, vahdet-i vcd anlaynn slm dnce tarihi ierisinde ayr bir yere ve neme sahip olduu sylenebilir. Byle bir neme haiz olan vahdet-i vcd anlay, Her ey mutlak vcd olan Hakkn birliinden ibarettir ve Onun varlnn dnda bir ey yoktur biiminde ifade edilebilecek bir temel nermeye dayanr. Bu anlaya gre, btn varlk tek ve esiz olan mutlak vcdun taayynnden ibarettir. Genel olarak vcd (varlk) problemiyle ilgilenen, varln varlk olmas bakmndan doasnn ne olduunun (Cevizci, 2002:774) aratrld felsefe dalna

metafizik/ontoloji ad verilmektedir. Bu anlamda bnl-Arabnin varlk olmak bakmndan varlk Haktr ilkesi temelinde oluturduu vahdet-i vcd anlay, bir ontolojik sorgulama olmas bakmndan felsefi dnce bakmndan nemlidir. Felsefe tarihinde tm tanrclk (panteizm) anlaylarnn ilkadan balayarak daima

varolageldii malumdur. Bu anlayn en nde gelen temsilcisi de yine Yeni Platoncu gelenek ve Plotinustur. Bu iki anlayn birbirine benzedii, hatta slm dnyasndaki vahdet-i vcd fikrinin Platonculuktan mlhem olduu da ileri srlr. Macit Fahri bu konuda, hakikatin tasavvufi yorumunu Yeni Platoncu terimlerle aklama teebbsnn en cretli ve kkl olannn bnl-Arabnin anlay olduunu belirtir (Fahri, 1998:256). Bununla birlikte Fahri, bnl-Arabnin, okluun Birden zuhurunu, yani yarat aklarken, sudrcu ya da Yeni Platoncu terimleri esas alarak tasvir etmeyi srdrdn syler (Fahri, 2008:122). Ekber gelenein temel tezlerinden biri saylan her eyin mutlak vcd olan Hakkn birliinden ibaret olduu ve Onun varlnn dnda bir eyin olmad fikri, sonrasnda ortaya kan tasavvuf ekollerinin de dnsel temelini oluturmutur. Bu anlayn temel eseri olan Fussul Hikemin adeta tasavvuf dncenin ortak kitab olma vasfn kazanmas, ayrca Arapa, Farsa ve Trke olmak zere muhtelif dillere evrilip erh edilmesi bu anlayn tesirini glendirerek bn'l-Arabyi adeta tasavvuf dncenin sembol haline getirmitir (Kara, 2005:33). Bu itibarla da vahdet-i vcd anlay, tasavvuf tarihi asndan nemlidir. * ** XIV. yzyln sonlarna doru, bilhassa Ankarann fethinden (1360) sonra, esnaf ve sanat erbabnn meydana getirdii tasavvuf kurumlardan biri olan ahlik, Anadoluda tasavvuf hviyetini kaybedip bir esnaf tekilatna dnrken, ekberiyye, mevleviyye, zeyniyye tarikatlar hzla yaylr (Ylmaz, 2009:156-157). Vahdet-i vcd anlaynn temel tekil ettii ekberiyye mektebine ait grlerin Osmanl Devletinin kuruluundan itibaren benimsenip XV. yzylda da srdrld grlr (ngren, 1999:13). Bylece XIV. ve XV. yzyllarda tasavvuf ve tarikatlar en nfuzlu dnemlerini yaamlardr. lk Osmanl medresesine mderris olduu bilinen Fuss arihi Davud-i Kaysernin (.1350), Sadreddin Konevnin talebesi Abdurrezzk Knnin (.1329) yannda yetimi olmas ekber mektebin grlerinin, Osmanl Devletinin genel fikri yapsn ekillendirdiini gsterir mahiyettedir. Daha sonra ilk Osmanl eyhlislm olarak bilinen Molla Fenar (.1430) de bu anlay benimser (Kara, 2005:73). Tekkemedrese arasndaki bu dnsel uyumun uzun sre devam ettiini gsteren en mhim

belgelerinden biri XVI. yzylda Mevlna Celleddn Rm ve bnl-Arab aleyhtarl sebebiyle eyhlislmlktan azledilen ivizde Mehmed Efendi olaydr (Kara, 2005:34). Vahdet-i vcd anlaynn bu iki nemli ahsiyet tarafndan benimsenmi olmas, tabi olarak bunlarn mderrisleri, kadlar ve talebeleri arasnda da yaygnlk kazanmasna neden olmu ve bu anlayn geni bir alana yaylmasn salamtr (ngren, 1999:14). XV. yzyla daha da genileyerek tanan bu anlay, Molla Fenarnin talebesi olan Kutbddin znik (.1451), Yazczade Mehmed Efendi (.1451), elebi Halife diye bilinen Cemal Halvet (.1493-1494) gibi ileri gelen dnrler tarafndan da savunularak XVI. yzyla aktarlr (ngren, 2003:22). XV. ve XVI. yzyl tasavvuf anlayn inceleyen ngrene gre, bu dnemin mutasavvflar tasavvufu ilgilendiren konulara dair eserler kaleme alarak, szl gelenein yannda, kitabi olarak da tasavvufun dnce ve prensiplerinin geni evrelere yaylmasna vesile olmulardr.1 Ayrca bnl-Arab, Sadreddin Konevi, Ferdddin Atar (.1229) gibi byk sufilerin eserleri erh ve tercme edilerek, fikri planda tasavvuf birikim de bu dneme tanmtr (ngren, 1997:409). Bu almalar sayesinde XV. yzylda vahdet-i vcd anlay detaylandrlarak, bu grn mantnda yeni ufuklara ulalmtr. lmi ve edebi faaliyetler bakmndan olduka parlak bu dnemin nemli bir dier unsuru ise, Anadoluda dil ve kltr birliinin salanmasnda Trkenin neminin kavranmasdr. Bu amala hkmdar ve yneticilerin teviki ve himayesiyle slm dncesi klasik eserlerinin Arapa ve Farsadan Trkeye, halkn anlayabilecei sadelikle tercme edilmelerine dikkat edilmitir2 (Koak, 2003: 40). Dnemin en nemli mutasavvflarndan Hac Bayram Veli (.1429) de bu amala yabanc dilde yazlan baz eserlerin Trkeye kazandrlmasna nayak olmutur. rnek olarak, o dnemde Hac Bayram Velinin etrafnda yaplan toplant ve sohbetlerde okunan kitaplardan biri olan, Konevden feyz alan Fahreddin Iraknin (.1289) (Kara,
Osmanl Devletini besleyen XV. yzylda kaleme alnan bu kitaplara, Sleyman elebnin (.1422) Mevlid, Yazczade Muhammedin Muhammediye, Akemseddinin (.1459) Makamtl Evliya, Ahmed Bcann (.1466dan sonra), Envrul-Akn, Erefolu Rumnin (.1484) MzekkinNfs, Abdurrahim-i Karahisarnin (.1494?) Vahdetname ve Sinan Paann Tazarrunme adl eserleri rnek olarak verilebilir (Kara, 2005:144-149). 2 Mustafa Kara Trk Tasavvuf Tarihi Aratrmalar adl eserinde XV. yzylda, Ahmed Dainin (.1421) Feidddin-i Attarn Tezkiretl-Evliya adl eserine, Muinnin Mevlanann Mesnevisine, Bigal Hac Ahmedin (.1458) Suhreverdinin Avarifl-Maarif adl eserine yaptklar tercmelerin, bu dnemde yaplan tercme faaliyetlerinden bazlar olduunu ifade eder (Kara, 2005:161-166).
1

2005:48) Lemat adl Farsa eserini nce Bedreddine (.1451) Trkeye tercme ettirmesi (Cebeciolu, 2004:132) ve Emir Hseyinin vahdet-i vcdla ilgili olarak sorduu 15 soruya ebusternin verdii cevaplar ihtiva eden 999 beytlik Glen-i Rz adl Farsa eserini, Hac Bayram Velinin tavsiyesiyle, Elvan irzinin (.1425) ilaveli olarak, beyt saysn 3000e ykselterek tercme etmesi verilebilir (Kara, 2005:161). Tasavvuf dnce asndan ok canl olan XV. yzylda, mer Halvet (.1350) tarafndan kurulan ve tevhid zikrinin byk nem tad Halvetiyye ve Zeynudin Haf (.1434) tarafndan kurulan Zeyniyye tarikatleri hzla yaygnlarken (Ylmaz, 2009:158) halvetiyye tarikatnn prensiplerini de tayan Hac Bayram Velinin nderi olduu Bayramiyye tarikat bu yzylda kurulmutur. Hac Bayram Veli, 1412 ylnda eyhi Eb Hmidddin Aksaraynin lmyle birlikte doduu ehir olan Ankaraya dndnde, Anadoluda Timurun istilas ve Yldrm Byezidin vefat sonucu oullar arasnda yaanan iktidar kavgas gibi siyas alkantlardan dolay ahlak, iktisad ve itima bozukluklarn artt bir tabloyla karlar (Cebeciolu, 2004:51-52). Bu dnemde mderrislii brakp halkn arasna girerek, yaanlan yozlamaya kurucusu olduu, ayn zamanda Anadoluda kurulan ilk tarikat olma zelliine de sahip bayramiyye tarikat (Ylmaz, 2009:298) ile zmler arar. Bu dnemde Anadolu halk arasnda birlik ve beraberliin salanmas anlamnda bayramiyye eyhlerinin ok nemli katklar olmutur. Bu itibarla Hac Bayram Veli, snnlii esas alan imparatorluun manevi dnyasnn mimardr denilebilir

(Bayramolu-Azamat, 1999:271). Cebecioluna gre, bayramiyye tarikatnn dnsel temelini oluturan temel ilke ise, tevhidin merhalesini oluturan bilmek, bulmak ve olmak derecelerine tekabl eden cezbe, muhabbet ve srr- ilh dir. Bu merhalelerdeki ama, cezbe halinde Allaha yaklaan insann, muhabbet mertebesinde Onunla nsiyet kurmas ve son aamada ise vahdet srrna vakf olmasdr. Bayramilikte mrid, dncelerini sadece Allaha younlatrabilmek ve Onunla bir olabilmek iin ile hcresi de denilen halvete girer (Cebeciolu, 2004:89-101). Bu itibarla bayramiyye tarikatnn, halveti tarikatnn prensiplerini de tad sylenebilir. Bu ksa belirlemeler nda bayramiyye tarikat; insann, varln Haktaki mutlak birliini fark edebilmek iin Hakkn ahlakyla

ahlakland bir ruhani yolculuk olarak ifade edilebilir. Kahramana gre de bayramiliin temel grn oluturan zikrin z, her yaratlmta ilahi varl grebilecek idrak seviyesine ulaabilmektir (Kahraman, 1973a:13). Bu belirlemeler her eyin Hakkn birliinden ibaret olduu ve Onun varlnn dnda bir eyin olmad ana fikrine sahip olan ekber gelenein izlerinin bayramilerde grld ve vahdet-i vcd anlayn balang ilkesi olarak kabul ettikleri sylenebilir. Bunun en gzel rneklerinden biri olarak, yazd eserlerin pek ok yazma ve nshalaryla geni bir corafyaya yaylarak, halk hikayeleri ve destanlar gibi Osmanl halk kltrnn olumasnda ve bayramiliin yaylmasnda nemli lde etkili olan Ahmed Bcan gsterilebilir (Koak, 2003:17). Ahmed Bcann doum yeri ve tarihi bilinmemekte, ancak yaad dneme ve yere dair bilgiler bulunmaktadr. Eserlerinde Geliboluda yaadn ifade etmesinin (Ahmed Bcan, 1594:1b) yannda Envarl Akin adl eserini Geliboluda 1446 ylnda yazmaya balad ve 1451 ylnda tamamlad (elebiolu, 1989:51) dnldnde, doumunun veya ocukluunun II. Murad (1421-1451) dnemine rastladn ve Mnteha adl eserini 1465de tamamlamas da (Birinci, 1985:402) lmnn bu tarihten sonra olduunu gsterir. Anadoluda dil ve kltr birliinin salanmas amacyla dnemin dnrlerinin Trkeye verdii nem Ahmed Bcanda da grlr. Eserlerini Trke yazmasnn yannda, bilindii kadaryla bnl-Arabnin Fussul Hikeminin Trkeye ilk tercmesi, Yazcolu Mehmedin Arapa el-Mnteha adl talikatnn Ahmed Bcan tarafndan geniletilerek tam bir tercmesi eklinde deil de, ilave ve eksikleriyle serbest bir ekilde evirmesiyle gereklemitir (Koak, 2003:108). Ahmed Bcan, tercme eserlerinde, asl metne sadk kalmasnn yannda, sanki o konuda yeni eser yazarcasna eklemeler ve karmalar yapt grlr. Ahmed Bcann da benimsemi olduu dnemin bu Trkecilik hareketi, Anadoluda dil ve kltr birliini salayarak, Osmanl Devletinin bymesi ve gelimesine de yardmc olmutur (Cebeciolu, 2004:141). Telif ve tercme eserleri bulunan Ahmed Bcann eitimiyle ilgili eserlerinde herhangi bir bilgi yoktur. Ancak yaad devrin ilimlerini tahsil ettii, Arapay ve Farsay iyi bildii eserlerinden karlabilir. lk eitimini Anadoluda astroloji zerine yazlm ilk Trke eser olan emsiyenin yazar ve ayn zamanda ktib olan babas Yazc Salihten

ald (Koak, 2003:63) ve sonralar Muhammediye adl eseri ile tannan aabeyi Yazcolu Mehmedin tesiri ile zhd ve takva yoluna girerek Hac Bayram Velinin mridi olduu dile getirilmektedir (Birinci, 1985:402). Ahmed Bcann dnce yapsn ekillendiren temel etken ise, ayn zamanda dnemin karakterini de oluturan tarikatlar ve tasavvuf anlaydr. Ahmed Bcann da Hak vardr ve ondan baka hibir ey yoktur (Ahmed Bcan, 1594:7b) ve her ey Hakkn taayyndr (Ahmed Bcan, 1594:3a) eklindeki fikri, Ekber mektebin varlk tasavvurunun temel dncesini benimsediini gsterir niteliktedir. Konu almann konusu, bnl-Arabnin sistemletirmi olduu vahdet-i vcd anlaynn Ahmed Bcandaki etkisidir. bnl-Arabnin varln birliini ifade eden bu anlaynda, Hak ile lem arasndaki iliki Hakkn birliinden yola klarak aklanmak istenir. Hak kavramnn merkezde olduu bu varlk anlay, etkisi gnmzde halen devam eden bir dnce geleneini oluturmutur. Bu itibarla almada, vahdet-i vcd anlaynn zn oluturan Mutlak Varlk, Tecelli, sim ve Sfatlar, Ayan- Sabite ve nsan- Kmil kavramlar bnl-Arabnin grlerinden hareketle anlamaya ve aklanmaya allm ve bunun akabinde eserlerinde sklkla bnl-Arabyi zikreden ve ona atfta bulunan XV. yzyl dnrlerinden Ahmed Bcann bu dnce geleneini temsil edi biimi ve vahdet-i vcd anlaynn sz konusu temel kavramlarna getirdii yorum gsterilmeye allmtr. nem almann birincil nemi, varln mutlak birlikten ibaret olduu, okluun grnten baka bir ey olmad ve tm varlk leminin Hakkn yansmas olarak dile getirildii, dolaysyla insann ve dier varlklarn bir nevi Hak ile zdeletirildii bir anlayn, bir hayli ilgi ekici ve ufuk ac olmasnda aranabilir. Ayrca, nemli bir slm dnr ve mutasavvf olan bnl-Arabnin vahdet-i vcd anlaynn, daha sonraki dnemlerde hkim bir gr haline gelmesinin, Trk-slm dnce tarihi asndan olduka nemli olduu sylenebilir.

Ama Varlk problemi dnce tarihinde her daim mevcudiyetini srdrmtr. Bu problem slm dnyasnda da yerini alm ve tartlmtr. bnl-Arabnin varlk problemine dair grlerinin Hakk bilme ve Ona ulama abasyla yapld sylenebilir. Bu balamda, almada, bnl-Arabnin mutlak varlk, dier bir deyile Hak ile varlk lemi arasnda kurduu ilikinin ortaya konulmasna allm ve Hak kavram

etrafnda ekillenen bu varlk tasavvurunun, Trk-slm dncesine olan etkisinin, Ahmed Bcan rneinde gsterilmesi amalanmtr. Yntem alma iki blmden olumaktadr. lk blmde bnl-Arabnin vahdet-i vcd nazariyesinin temel kavramlar, dnrn Ftuhat- Mekkiye ve Fussul Hikem adl iki temel eseri referans alnarak ve yine konuyla ilgili yaplan almalar incelenerek aklanmaya allmtr. kinci blmde bnl-Arabnin vahdet-i vcd anlaynn Ahmed Bcandaki etkisi, dnrn konuya dair almalar olan Envarl Akn ve Mnteha adl eserleri incelenerek gsterilmeye allmtr. Bu inceleme kapsamnda bnl-Arab ile Ahmed Bcann grleri arasndaki benzerliklere iaret edilmitir. almada, Mnteha yazmalarndan biri olan, Sleymaniye

Ktphanesindeki nsha esas alnm olup, Aye Beyazitin Ahmed Bcann Mnteh isimli Fuss Tercmesi Inda Tasavvuf Dncesi balkl yksek lisans tezinde yer alan Mnteha evirisinden de yararlanlmtr.

BLM 1: MUHYDDN BNL-ARABNN VARLIK GR


bnl-Arabnin Ftuhat- Mekkiye ve Fussul Hikem adl iki temel eserinde ortaya koyduu grleri, znde tevhid fikrine dayanr. Onun dnsel mirasn felsefe ekolleri arasnda nemli bir konuma getiren, tevhid fikrinin sistemletirilmesi sonucu ortaya kan vahdet-i vcd anlaydr. Bu anlay, felsefenin varlk, bilgi ve deer olmak zere temel problem alanna ilikin zm nerilerini ihtiva eder. Dikkatle incelendiinde, vahdet-i vcd anlaynn; genel anlamda sadece slm felsefesinin deil, dou dncesinin tarihsel adan byk ekil ve trlerinin ounun belirleyici niteliklerini sergileyen ve en temel dnce tarzlarndan birini akla kavuturabilecek teorik ereveyi salayan bir anlay olduu grlmektedir (Izutsu, 2002:81). 1.1. Ana Hatlaryla Vahdet-i Vcd Anlay bnl-Arabnin vahdet-i vcd anlaynn temelinde varln mutlak birlii ilkesi yer alr. bnl-Arab Ftuhat- Mekkiyede bu ilkeyi u ekilde ifade eder:
Birlik halinde ve ayrntl olarak, varla her baktnda, birin saylara elik etmesi gibi, tevhidin varla elik ettiini ve ondan asla ayrlmadn grrsn. nk iki, bir saysna benzeri (bir) eklenmedii srece asla var olamaz. , ikiye bir ilve edilmedii srece, var olamaz. Sonsuza kadar, btn saylar byledir. Binaenaleyh bir say deildir, saynn ayndr. Baka bir ifadeyle say, birle ortaya kar. Btn saylar birdir. Binden bir ksa hi kukusuz binin ad ve hakikati yok olur, geride baka bir hakikat kalrd ki, o da dokuz yz doksan dokuzdur. () u halde herhangi bir eyden bir karsa o ey yok olur; bir bulunursa var olur. te tevhit byledir. Onun hakikati, Her nerede olursanz olun, O sizinle beraberdir1 ifadesinde dile getirildi (Arab, 2006a:170-171).

Grld zere, bnl-Arab, bir says ile dier saylar arasndaki ilikiyle benzerlik kurarak tevhidi aklamaya alr: Nasl ki bir says tm dier saylarda bulunmak suretiyle onlarn varolmasn salarsa, Hak da tm varlklarda bulunmak suretiyle onlarn varolmasn salar. Yine nasl ki herhangi bir saydan birin kmas, o saynn varln ortadan kaldrrsa, ayn ekilde Hakkn herhangi bir varlkta bulunmamas, o varln varln ortadan kaldrr. Bu balamda, birin tm saylara ikin olarak saylar arasndaki birlii tesis etmesi gibi, Hak da tm varolanlarn birliini tesis eder. Btn varolanlar, bu birliin salad ahenk fikri erevesinde Hakkn gerekliini ve
O'dur ki, gkleri ve yeri alt gnde yaratt. Sonra Ar zerine hkmranln kurdu. Yere gireni, ondan kan, gkten ineni ve ona ykseleni bilir ve her nerede olsanz sizinle beraberdir. Allah btn yaptklarnz grr (Hadd, 57/4). (almada Kurn- Kerme yaplan atflarda Elmall Hamdi Yazrn Meli kullanlmtr.)
1

kudretini yanstr. Herhangi bir varolann birlii, Hakkn mutlak birliini ift yapamaz. Her varolann kendisine ait bir birlii vardr ve bu birlik sayesinde yaratcsnn mutlak birliini bilir (Arab, 2006d:123). Bu balamda bnl-Arabnin, slmiyetin tevhid esasn Allahta her eyin mutlak birlii biiminde yorumlad sylenebilir. Daha doru bir ifadeyle, Allahn birliini (tevhid) vazetmi olan slmiyetin, varln birlii (vahdet-i vcd) dncesiyle telif edilebileceini savunarak, Allah ile grnen lem arasnda mistik bir birlemenin olduunu savunduu ifade edilebilir (Afifi, 1990:21-24). Nitekim bnl-Arab Ftuhat- Mekkiyede yle der:
Allah Varlk ve Mevcuttur. O, her eyde ve taplan her eyde ibadet edilendir. O, her eyin varldr. O, her eyin maksaddr. Her ey, Onu ifade eder. Zuhur eden her eyde gerekte zuhur eden Odur. Her eyin yokluunda batn olan (gizlenen, grnmeyen) Odur. O, her eyden ncedir, her eyden sonradr. Bylece mmin, her ynde ve her durumda Allaha ibadetten mahrum kalmaz (Arab, 2006d:69-70).

Duyularmzn d lemde farkll ve okluu alglamasna ramen varlkta farkllk ve okluk yoktur. Grlen bu okluk, varl olmayan akledilir bir okluktur: sz konusu olan, kendilii bakmndan tek olan bir eydeki akledilir bir okluktur (Arab, 2006e:133). Hakikatte varlk birdir ve bu bir olan varlk Haktan ibarettir. Hak ve lem arasndaki grnteki ayrm ise tek gerek olan hakikatin iki ayr ismi veya yzdr denilebilir. bnl-Arab duyularn alglad bu okluu, Hakkn glgesi olarak ele alr:
Haktan bakas denilen veya lem diye isimlendirilen eyin Hak karsndaki durumu, ahsa gre glge gibidir. lem, Allahn glgesidir ve glge, varln lemle ilikilendirilmesinin ta kendisidir; nk glge hi kukusuz duyuda mevcuttur (Arab, 2006e:106). Algladmz her ey, mmknlerin zatlarnda Hakkn varldr. Her ey, Hakkn hviyeti bakmndan Onun varldr; suretlerin deimesi ynnden ise mmknlerin zatlardr. Farkl suretler kazanmas nedeniyle glge glge ismini yitirmedii gibi lem de farkl suretler kazanmas bakmndan lem veya Haktan bakas ismini yitirmez. Dolaysyla glgenin [her durumda] glge olmasnn salt birlii bakmndan, o Haktr; nk Hak, bir ve mutlak Tektir. Suretlerin okluu bakmndan ise lemdir (Arab, 2006e:107).

O halde gerek varlk sadece Hak iin geerlidir. lemin ise Hakkn varlnn bir glgesi olmasyla kendi zatna ait bir varl yoktur. lem Hakkn suretine gre ortaya kmtr ve Hak ortaksz bir olandr. Dolaysyla bnl-Arabnin vahdet-i vcd dncesi, duyumlarmzn alglad lemi gerek kabul eden, materyalist bir panteizm olmamakta, mevcudatn suretlerinde zahir olan hakiki ve yce varln birliini ifade

10

eden ve lemin varln sahibinin glgesi olarak kabul eden misali ve ruhi bir vahdet-i vcd olmaktadr (Aff, 2004:174). Arabnin bu sistemine Allahn her eyi kapsad ve Allah haricindeki her eyin hilie irca edildii bir tr panteizm de denilebilir (Aff, 1990:23). te yandan, bnl-Arabnin ontolojisinin aklanmasnda, varln birlii dncesi tek bana yeterli deildir. bnl-Arab ayn zamanda hakikatin okluunu da srekli ifade etmektedir: yaratan [bir bakma] yaratlm, yaratlm ise Yaratandr. Bunlarn hepsi ayn hakikattendir. Hayr! Hepsi ayn hakikattir. O tek hakikat ise ok hakikattir (Arab, 2006e:75-76). Ancak unutulmamaldr ki; bu okluk Hakkn z itibariyle deil, isim ve sfatlar ynyledir: Mutlak birlik, Allaha ait olsa bile, onun hakknda kesin olan uluhiyetin birliidir. Bunun anlam, Allahtan baka ilahn olmaydr. okluun birlii ise, Allahn gzel isimleri bakmndan sz konusudur (Arab, 2006d:194). O halde bnl-Arabnin dncesinde Hakkn iki farkl anlamda birliinden bahsedilmektedir. Birincisi, Hakkn btn isim ve sfatlarndan bamsz olarak zat bakmndan birlii, dieri ise almamzn bu blmnn lahi sim ve Sfatlar balkl ksmnda ele alnaca zere, lemin varln talep eden isimleri bakmndan okluun birliidir. sim ve sfatlar mstakil bir varla sahip olmadklar iin kendi kendileriyle deil ancak Hak ile vardrlar. Bu sebeple varln bir olduu gerei unutulmamaldr. Alglar okluu, varln deiik ekillerde belirmesinden kaynaklanan bir durumdur. Varlk daha st dzeyde Hakkn zatna iaret ederken, daha alt dzeyde lem veya varolan her eye iaret eder. bnl-Arab bu durumu cevher-araz ilikisiyle rneklendirir: Bir eyin farkl eylere ilimesi, onun zatnda bir olmasna etki etmez. () lemdeki her suret, cevherdeki bir arazdr. Suret, farkl cevherlere girer ve ayrlr. Cevher ise tektir. Blnme, cevherde deil, suretlerdedir (Arab, 2006a:109). Birlik ile okluk arasndaki grnteki bu karmak durum, Afifiye gre, bnl-Arab dncesinin ontolojik tarafyla epistemolojik tarafnn birbirleriyle kartrlmasndan kaynaklanr:
birlik ve dualite arasndaki bu gidi-geli (salnm), sorunun epistemik vechesini ontolojik vechesiyle kartrmaktan kaynaklanmaktadr. Ontolojik olarak tek hakikatten baka bir ey yoktur (yalnzca tek hakikat vardr). Epistemik olarak ise iki yn sz konusudur: Grnen lemin (fenomenler leminin) stndeki bir

11

hakikat ile, niha izahlarn, hakikat bildiimiz ekliyle grmemizde bulan bir sbjektiviteler okluu. Snrl olan duyularmza ve akllarmza gre d dnya, srekli bir deiim ve dnm srecinden gemektedir. Biz buna yaratma diyoruz, fakat o, gerekte deiimin kendisi iin sz konusu olmad Zt- Vhidin kendini insanlardan gizleyen perdeleri ama srecidir (Afifi, 1990:26).

bnl-Arabnin, asl ve tek gereklii Hak olarak, grn lemini ise duyulur ve akledilir bir okluk alan olarak ifade etmesi, bnl-Arab dncesinin ontolojik ve epistemolojik ynn gstermektedir. O halde varolan tek hakikati, lemdeki btn grnlerin zat olarak grrsek buna Hak adn vermekteyiz; bu grnleri Hakkn tezahr olarak grdmzde ise buna halk adn vermekteyiz. Bu durum, aslnda bir olan hakikatin, epistemolojik adan iki ayr biimde ifadesinden baka bir ey deildir. Hak ve halk veya bir ve ok tek bir hakikat olan Hak olmaktadr. Bu itibarla onun vahdet-i vcd anlay ...mazharlarn okluunda birlii grmeye deil, okluun varln ret esasna dayanr. okluk, akledilir ve grlr, fakat mevcut deildir (elHakm, 2005:645). Buraya kadar dile getirilenler neticesinde, bnl-Arab ontolojisinin Haktan baka bir varlk kabul etmeyen bir yapya sahip olduu grlr. Grnteki btn bu farkllk ierisindeki lem ise, Mutlak Varln (Vcibl-Vcdun) zahiri bir sureti ve bir tecellisidir. bnl-Arab ontolojisinin en temel kavram, her eyin kayna olan mutlak varlktr. Bu itibarla mutlak varlk kavramnn aklanmas gerekir. 1.2. Mutlak Varlk bnl-Arabye gre Hak kavramnn ilk anlam, hakknda konuulamayan, z itibariyle bilinemeyen, zatnda Hak olan mutlak belirsizliktir. Dier anlam ise grnteki varlk leminin kendisinden tezahr ettii Hak olan Allahtr. bnl-Arab, mutlak varln, hibir sfatla nitelendirilemeyen mutlak belirsizlik olduunu u ekilde ifade eder:
O, z gerei var olandr. Onu bilmek, varln bilmekten ibarettir. Varl ise Onun zatndan baka bir ey deildir. Bununla beraber, Hakkn zat bilinemez, fakat Ona nispet edilen nitelikler bilinir. () Zatn hakikatini bilmek imknszdr. nk O, delil ile ya da akln kantlama yntemiyle bilinemez ve herhangi bir tanma girmez. nk hibir ey Hakka benzemedii gibi O da hibir eye benzemez(Arab, 2006a:342-343). ...kendisi nedeniyle zorunlu varlk, olmas veya olmamas mmkn bir nitelii kabul etmez (Arab, 2006b:326).

12

Hakkn zatndan baka bir ey olmayan mutlak varlk, lemin, hibir sfatla nitelendirilemeyen, snrlandrlamayan ve bilinmeyen nihai temeli olan varla iaret etmektedir. bnl-Arab, z gerei zorunlu olarak varolan mutlak varlk dndaki her eyin, varolabilmek iin ona muhta olduunu belirtir:
z gerei vardr, kendisini var edecek bir Yaratana muhta deildir. Aksine kendisinin dndaki her mevcut, var olmada Ona muhtatr. Dolaysyla btn lem Onun vastasyla mevcut olmutur. Sadece O, z gerei varlk ile nitelenmitir. Varlnn balangc yoktur, beksnn sona ermesi mmkn deildir. O srf varlktr, snrlanmaz. Kendi kendine vardr. Meknl bir cevher deildir ki Onun adna bir mekn takdir edilebilsin; araz deildir ki beks imknsz olsun; cisim deildir ki hakknda cihet ve ynde bulunmak dnlebilsin. O, ynlerden ve boyutlardan mnezzehtir (Arab, 2006a:89).

Varln iki kategorisinden biri olan mutlak varlk, z gerei var ve zorunlu iken; mmkn varlk ise, varl kendisinden kaynaklanmayan ve zorunlu olarak varolmayandr: Allahn dndaki her ey, mmkndr ve mmknn zellii ise, z gerei belli bir makam kabul etmemektir. Mmknn bir makam kabul etmesi, bilgisinde onun hakkndaki takdirine gre tercih edenden kaynaklanr (Arab, 2006b:292). Bu noktada ise u soru karmza kar: Zorunlu ve mmkn varlk arasnda nasl bir iliki vardr? bnl-Arab sz konusu ilikiyi u ekilde ifade eder: lemin Allah ile irtibat mmknn Zorunlu ile yaratlmn Yaratan ile irtibatdr. lemin ezelde bir varlk mertebesi yoktur. nk varlk, z gerei Zorunluya aittir. Zorunlu ise Allahtr. lem ister mevcut ister yok olsun, Onunla beraber baka bir ey yoktur (Arab, 2006a:119). lemin varl, mevcut olmak bakmndan zorunlu varla bal olmu, mmkn de, zorunlunun var etme etkisinin mahalli olmutur (Arab, 2006b:382). z gerei varl zorunlu olan Haktan baka kimse yoktur. Mmkn de Hakkn mazhar olduu iin, Haktan dolay varl zorunlu olandr (Arab, 2007b:258). Yokluk halindeki mmkn varlklar, Allahtan varolmay talep ederler. Allah bu talebi kabul ederek onlara varlk verendir. Mmkn varlklar da kendilerinin nitelendii btn nitelikleri Ondan uzaklatrmakla Onu yceltirler (Arab, 2006c:32). Dier taraftan, bnl-Arab, zorunlu, yani mutlak varlk ile mmkn varlklar arasndaki ilikinin, mutlak varln mmkn varlklarn nedeni olduu eklinde anlalmamas gerektii fikrindedir: Hak, kendisi iin kendisi nedeniyle mevcuttur. Onun varl mutlaktr, bakasyla snrlanmaz, herhangi bir eyin nedenlisi ya da

13

nedeni deildir. Bilakis Hak, nedenlileri ve nedenleri yaratandr (Arab, 2006a:247). yle ki, eer bir neden olsayd, Onun da bir nedenliye dayanmas gerekecekti, mutlak varlk ile nitelenen Hak, herhangi bir eye dayanmaktan mnezzehtir (Arab, 2006a:109). Grld zere, bnl-Arab bir eyin baka bir eyin nedeni olmas durumunda, onun da bir nedeni olmas gerektii dncesinden hareketle, Hakkn bir neden olamayacan belirtir. Aksi takdirde Hakkn da bir nedeni olmas gerekir. Bu ise teselsle yol aar ve varolmas iin baka bir nedene muhta olmas durumunda, Hakkn mutlak varlk olma zellii ortadan kalkar. Bununla birlikte, bnl-Arabnin Hakkn nedenlilerin ve nedenlerin yaratcs olduu ynndeki tespiti, Onun bir tr neden olarak tasavvur edilebilmesine imkn tanr. yle ki, bnl-Arabye gre, Hakkn ulhiyet mertebesi gereince bir yaratc olmas bakmndan neden olarak adlandrlmas mmkndr: neden, asl anlamnda ve kullanmnda, bir nedenli gerektirir. Neden ile ilh derken kastedilen anlatlmak istenmise bu kabul edilebilir (Arab, 2006a:110). Bu sylenenler nda, Hakkn zat olan mutlak varln; varl kendisinden kaynaklanan, zorunlu, hibir eyle irtibat bulunmayan, hibir eyin nedeni olmayan, kendisini varla balayacak her trl sfattan uzak, benzeri olmayan, tasavvur edilemeyen bir bilinmez olduu grlmektedir. te yandan, bnl-Arabye gre, mutlak varln bilinmeyen olduunu renmek zaten Allah bilmek demektir (Arab, 2006b:325). Allah bilgisizlii, anlayan iin, bilgi diye isimlendirdi. () yleyse bilgi, hakikat bir olduu iin, bilgisizlik. Bilgisizlik, Allah bilinmezlik mertebesinde bulunduu iin bilgidir (Arab, 2007a:427). Bizim bildiimiz ve kendisine ibadet ettiimiz Allah ise mutlak varln ulhiyeti olmaktadr. Ancak bu ulhiyet, ilahl ile irtibatldr ve lemin nedeni olarak ifade edilebilir. Varlk ve yokluk halinde bulunan mmknler ve mevcut olan btn varolanlar ancak Ona, daha doru bir ifadeyle Onun ulhiyeti olan Allaha dayandrlarak anlalabilir. nk Hakkn dndaki her eyi var etmeye ynelen ey, hkmleri, bantlar ve izafetleriyle ulhiyettir (Arab, 2006a:106). bnl-Arab ontolojisinin mutlak olarak varolan Hak anlay erevesinde ekillendii grlr. O, btn varln kaynadr:

14

Hak btn suretlerde zuhur ve her ynde tecelli edendir. O tek varlk, eya ise onun sayesinde mevcut, kendileri ynnden yokturlar. Hakkn varl mazharlarda zuhur etmekle snrl ve belirlenmi deildir; onun kendisine zg akn bir varl vardr. () sz konusu aknlk, snrlanma teriminin zdd olan greceli aknlk deil, gerek mutlaklktr (el-Hkim, 2005:645).

1.3. Kelime Nazariyesi ve Hikmetin Tekml bnl-Arabye gre btn varlklar Allahn tkenmez kelimeleridir (Arab, 2006e:154). nk bnl-Arabnin dnce sisteminde Hak, her eydir ve her ey Odur ve grnteki btn okluk ve farkllk, Hakkn hususi cihetlerini ifade eden, Hakkn bilincindeki sabit olan ezeli isimlerdir. Kendisine farkl noktalardan baklan bu hakkat, bnl-Arabnin Kelime diye isimlendirdii eydir (Afifi, 2000:78) ve bu balamda kelimeyi hakikatl-hakik olarak isimlendirir. bnl-Arabnin burada Hakk, hakikatl-hakik olarak belirlemesi Hakkn gaybteki, yani zatnda ve zat iin mmkn varlklarn mkul sretlerindeki tecellisi olan Hak olmas durumudur. Bu anlamda hakikatl-hakik, Hakkn kendisinde zuhur ettii, kendisiyle kendisine hitap ettii ilk srettir (Afifi, 2000:82). Burada Hakkn batn birlii ve ilk taayyn sz konusudur ve kelimeler ilahi ilimde ezelden beri varolarak, Hakkn ilk taayynleri olmaktadrlar. Hakikatlerin hakikati (hakikatl-hakaik) Hakkn ve lemin akledilir mahiyetlerini toplayan akledilir bir hakikattir (el-Hakm, 2005:228). O, belli bir zaman ve meknda deil, lemin suretlerinde kendisiyle kendisine tecelli eden, btn ilahi hakikatleri toplayan ilahi akldr. Varlklarn kendileriyle varlk elbiselerini giydikleri ayan- sabitesine nispetle hakikatl-hakik, akllarmzn iradi hallerimize olan nispetine benzer. Hak da kendini zatyla deil, hakikatl-hakik ile dnr. Bu anlamda bnl-Arab, hakikatl-hakike, insandaki irade kuvvetine benzerliini ileri srd yaratma kuvvetini izafe eder (Afifi, 2000:81).
Hakikatlerin hakikati, her varlkta kendi tmel hakikatiyle bulunur. nk o paralanma kabul etmez.() lem, Hak sayesinde bu hakikatten meydana gelmitir. () o, genel anlamda varlklarn asldr. Hakikatlerin hakikati, cevherin asl, hayat felei, yaratmada vasta olan Hak vb. isimlerle isimlendirilir. () o, btn isimleri kabul eder ve lemin bireylerinin saysnca oalr ve Hakkn tenzihiyle onlardan soyutlanr (Arab, 2006a:343).

bnl-Arab

varlklardan

her

birine,

kelimenin,

yani

hakikatl-hakikin

tecelligahlarndan birisi olduu iin kelimeder (Afifi, 2000:84-85). Bu anlamda lemde kelimelerin haricinde baka bir ey yoktur. Btn varlk Hakkn tkenmeyen kelimeleridir. nk Hakkn bildirimi lemden hibir zaman kesilmez (Arab,

15

2007b:360) ve bnl-Arab bu durumu Kuran- Kerimden ayetle delillendirmeye alr: Deniz, Rabbinin kelimeleri iin mrekkep olsa, bir o kadar da yardm etse bile Rabbimin kelimeleri tkenmezden nce deniz tkenirdi 1 (Arab, 2007b:360). bnl-Arab varlk leminin kelimelerden ibaret olmasn eserlerinde harf

sembolizmiyle aklar ve konuma eylemiyle yaratma eylemi arasnda bir zdelik kurar:
Kelimeler harflerden, harfler havadan, hava ise Rahmann nefesinden meydana gelir. simler vastasyla etkiler var olanlarda ortaya kar () Sonra bu kelimeler vastasyla insan, Rahmann mertebesinden kendisinden sz konusu kelimelerle canlanmasn istedii eye hayat verecek eyi vermesini salar(Arab, 2006b:3334). fleme, hayatn ruhu olan yrein iinden kan havadr. Hava k yolunda kesintiye uradnda, kesinti yerleri harfler diye isimlendirilir ve harflerin varlklar ortaya kar. Bunlar birletiinde ise, manalarda duyusal hayat ortaya kar. Bu, ilahi mertebeden leme gzken ilk eydir. Yokluklar halinde, hakikatler iin sadece duyma nispeti vardr. Hakikatler yokluk hallerinde ve ilahi emir varlk ile onlara ulatnda, onu kabul istidadna sahiptir. Allah var olmalarn istediinde ol(kn) demi, onlar da olumu, d varlklarnda ortaya kmlardr. (Arab, 2006b:32). Biz de szden meydana geldik. Bu, ol(kn) szdr. (emrin ardndan) biz de olduk. yleyse, susmak var olmayan bir durum iken konumak var olan bir durumdur.() nsan var olmutur, yleyse, onun var olmas gereken bir nitelikle nitelenmesi gerekir ki, o da kelamdr (Arab, 2007b:51).

Gndelik hayatta harflerin ve onlardan oluan szcklerin fonetik anlamda varla gelebilmesi btn harflerin kayna olan insan nefesine baldr. Her harfin kayna olan nefes, her harfte ayn olmakla birlikte, harflerin kendi has yaplarna gre nefes zel bir biim kazanmaktadr. Harflerin kayna olan bu nefese sesin heyulas dersek, ses birimleri bu heyulann ekil alm halleri olurlar. Bu anlamda bnl-Arabnin insan nefesini mutlak varla, zelde Nefes-i Rahmana, harflerin kendilerine zg yaplarn mmknlerin istidadna, kelimeleri de mmknlerin hari lemdeki zuhuruna benzettii grlmektedir. O halde kelime, Hakkn yarattklarna verdii isim olarak mevcutlar kast etmekle, ayan- sabitenin asln tekil ederek, duyulur lemin fertleri olmaktadr. bnl-Arabye gre, kelimenin idrak, yaratma ve lemi idare etmesinin dnda bir de ilahi bilgiyi yayma grevi vardr. Bu anlamda kelime, hakikat-i Muhammediye eklinde isimlendirilerek, peygamber ve velilere ait her trl ilham ve kefi bilginin
1

Deki: Eer Rabbimin szlerini yazmak iin deniz mrekkep olsayd, kesinlikle Rabbimin szleri tkenmeden deniz tkenirdi, bir misli de yardmc getirsek bile (Kehf, 18/109).

16

kaynan oluturur. bnl-Arabye gre Bu heb iinde akl diye isimlendirilmi olan Muhammed hakikatinden (hakikat-i Muhammediye) baka Allaha daha yakn bir ey bulunmamtr. Bylelikle o, btn lemin efendisi ve varlkta ilk ortaya kan ey olmutur (Arab, 2006a:345). Ona gre kmil manada kelime, hakikat-i Muhammediyedir. Bunun yannda bnl-Arab her bir peygamberi ve veliyi de kelime diye isimlendirir. nk Hak, en mkemmel ve eksiksiz bir ekilde peygamberler ve velilerle temsil edilen insan- kmil suretinde aklanmtr. bnl-Arabye gre her insan varoluu itibariyle insan- kmildir, ancak peygamber ve veliler hem varl itibariyle hem de marifeti itibariyle kmildirler. Onlar ilahi kemali btn anlamlarnn, varlnda meydana kt, btn ilahi isim ve sfatlarn kendisinde tecelli ettii kimselerdir. Bu insan- kmiller yaadklar dnemde Hakkn isimlerini grnr klan tarihi zuhurlardr ve lemde kendilerine biilmi zel grevleri vardr (Chittick, 1999:47). bnl-Arab, kutsal kitaplarda bahsedilen peygamberler vesilesiyle kendi kendini aklayan vcudun arayyla daha fazla ilgilendii iin (Chittick, 1999:36) Fussul Hikemin en nemli amalarndan birisi, her nebiyle (kelime) ilmini kendisinden ald asl, yani hakikat-i Muhammediye olan kelime arasndaki ilikiyi aklamak olduu sylenebilir. nk bnl-Arabi, hikmet ve her peygamber zerine hkim olan ilahi isim diye isimlendirdii bu ilim trn yorumlamaktadr (Afifi, 2000:87). Fsusun yirmiyedi blmnden her biri, hem Allahn kelimesi (logos) olan, hem de esm-i hsndan birini temsil eden bir peygambere ayrlmtr. Keza onlar insan- kmilin de birer rnei (numunesi)dirler (Afifi, 1990:29). Her bir fass, ilahi hikmetin her bir peygambere vahyedilen ynn sembolize eder. Bu anlamda her bir peygamberin asli gereklii yce kelime olan hakikat-i Muhammediyenin bir kararlatrmas olan logos veya kelimededir. Bunun iin Fussul Hikemde blmlere dem Kelimesindeki lahlk Hikmeti, Nuh Kelimesindeki Tenzih Hikmeti gibi balklar konmu ve en sonunda Muhammed Kelimesindeki Teklik Hikmeti balkl blm yer almtr (Arab, 2006e). Hz. dem ile balayan ve Hz. Muhammed ile son bulan bu kelimelerde ilahi tecelli olmasayd Vcud- Hakkn mahiyeti ebedi olarak gizli kalrd.

17

nsan- kmiller zlerinde deimeyen sabitlerdir. Ancak Hakkn srekli ve tekrarlanmayan tecellisi lemde sonsuz eitlilik iinde ilahi isimleri grnr klar, bu durum insan- kmillerin de daimi deiim ve tekmle uramasna neden olur. Hakkn ilahi isimleri ile tecellisi Onun aa kmasn ve bilinmesini salar. Bu itibarla Tecelli kavram bnl-Arabnin dnce sisteminin hem ontolojik hem de epistemolojik ynnn en nemli kavramlarndan birisidir. lemin ontolojik yaps bu merkezi kavram evresinde ekillenir. Dolaysyla bnl-Arab ontolojisinin

anlalabilmesi tecelli kavramnn aklanmasna baldr. 1.4. Tecelli Vahdet-i vcd dncesine gre ...varlklarn vcda getirilii mutlak yokluktan halk edilme olarak deil, izf yokluktan izf varlka gei ve bir zuhr olarak kabl edilmektedir (Tahral, 2002:17). Dier bir deyile, Hakkn ilahi isimler araclyla kendini amas durumu sz konusudur. Btn varlk leminin, Hakkn kendini izhar (aa karmas) eklinde belirtildii bir dnce sisteminde, tecelli kavram bu sistemin ontolojik yapsnn her ynne sirayet eder. Feyiz (ak, tama), zuhur (ortaya kma, gzkme), tenezzl (inmek) ve fetih (alma) terimleriyle de karlanan ve bir eyin almas ve ortaya kmas anlamna gelen tecelli kavramn (el-Hakm, 2005:607), bnl-Arab u ekilde tanmlar: tecelli, herhangi bir tecelli mahallinde tecelliye mazhar olan varla Hakkn grnmesi ve zuhur etmesidir (Arab, 2006b:27). Bu tanmn anlalabilmesi iin, ncelikle tanmda geen tecelli mahalli ibaresiyle bnl-Arabnin ne kastettiinin belirtilmesi gerekir. bnl-Arabye gre mutlak varlk olan Haktan baka bir ey yoktur. O halde bir ve ok ya da Hak ve halk olarak alglanan ey arasnda bir fark yoktur. Bu farkl alglama itibari ve bak asna bal bir durumdur. Afifi bunu u ekilde aklar:
...hakikate, z itibar ile baklrsa Hak olduu, mazharlar itibar ile baklrsa Halk olduu grlr. Bu hakikat Hak ve Halktr, bir ve oktur, kadm ve hdistir, evvel ve hirdir, zhir ve btndr ve dier ztlklardr. Bu ztlklar hakikatte deil itibardadr (Aff, 2007: 34).

Dolaysyla tecelli mahalli de en nihayetinde Haktan bakas deildir: Tecelli edenin sureti o tecelliyi kabul edenin suretinin ayndr. Baka bir ifadeyle, tecelli eden ve

18

kendisine tecelli edilen ayndr (Arab, 2006e:130). Hakikatte byle olmasna ramen, bnl-Arabnin terminolojisinde tecelli mahalli ibaresine karlk gelen kavram ayan- sabitedir. Haktan okluun kmas, onda bulunan farkl nispet ve anlamlar, yani isim ve sfatlar sayesinde mmkndr. nk okluk, isimlerin icabna uygun olarak Hakkn kuvveden fiile km olan suretleridir. simlerin icabna uygun olarak Hakkn isimlerinin kuvveden fiile kmas, Hakk kendi istidad lsnde grnr klan bir tecelli mahalliyle, yani bnl-Arabnin ayan- sabite olarak

kavramlatrd suretlerle mmkn olur:


Zuhurun balangc ise ayn- sbitenin Hakkn mazhar olduunda ilahi varlktan nitelendii eydir (Arab, 2007b:256) Hak ayan- sabitenin hakikatlerine ve hallerine gre suretten surete girer ve tasavvur edilir (Arab, 2006e:81). Allah, srekli verir, mahal ise, yatknl (istidad) lsnde kabul eder (Arab, 2006b:370).

Bu sylenenler nda, Hakkn varlk vermesi, isim ve sfatlarn mazharlar olan ayan- sabiteye varlk vermesi biiminde yorumlanabilir (Demirli, 2005:229). Bylece ayan- sabite sayesinde Hak, kendisini sonsuz ekillerde yanstm olur. bnl-Arab bu sreci aklamaya alrken sklkla ayna sembolne bavurur. Ona gre tek gerek hakikat olan Hak ayna, ayan- sabite ise bu aynada grnen suretlerdir. Zattan olan tecelli ise ancak tecelli edilenin yeteneine gre olabilir. () O halde tecelli edilen ey, yalnzca kendi suretini Hakkn aynasnda grmtr, yoksa Hakk grmemitir (Arab, 2006e:48). bnl-Arabnin tecelli dncesinin, tecelli eden Hak ile tecellinin mazharlar olan ayan- sabite arasndaki ilikiye dayand sylenebilir. Hakkn yaratma iradesi ancak yaratlma istidadna sahip ayan- sabiteye iliebilmektedir. bnl-Arabye gre birde sadece birlik varsa, kendisinden okluun kabilecei bir yn onda bulunmuyor demektir. Ancak birde farkl nispet ve anlamlarn bulunmas, ondan okluun kmasn mmkn klar (Arab, 2006d:438). O halde Hakta bulunan bu nispetler, yani sfat ve isimler ve bunlarn mazharlar olan ayan- sabite, Haktan okluun kmasnn yegne yoludur. Bu belirtilenler, okluk leminin, Hakkn isimleri araclyla isimlerin mazhar olan ayan- sabiteye tecelli ederek kendini grnr klmasndan ibaret olduunu

19

gstermektedir. bnl-Arabye gre Hakkn bir eye tecellisi olmasayd, onun ey oluu ortaya kmazd (Arab, 2006b:89) ve lemdeki varlklar ancak Hakkn onlarda zuhur etmesiyle varlk zellii kazanr. Yaratmada vasta olan Hak, onlar iin suret gibidir (Arab, 2007a:438). Dolaysyla mevcut olan her ey, vcud, yani Hak iin bir belirme (mazhar) yeri olmaktadr. Bu yapda ne bir okluk vardr ne de bir yokluk durumundan varlk durumuna gei sz konusudur. Tecelli eden, kendiliinde birdir. Tecelliler, daha dorusu onlarn suretleri ise, tecellighn yatknlklarna gre farkllar (Arab, 2006b:371). Ve btn varlk ezeli ve ebedi olan ilahi bir tecellidir, yani srf feyizdir ve Hakkn bu zuhur ve tecellisi sayesinde lem varln srdrebilmektedir (Arab, 2006b:90). Hak bu sonsuz feyzinde hibir eyle snrlanamaz. Bu yzden ilahi tecelli belirli bir zamanda meydana gelerek varlklarn varolmalarn salayp sonra biten bir sre deildir. Tecelli her an devam eder: Allahn tecellisi srekli, yaknl zorunludur. u veya bunun arasnda olan ise, senin bugn uyuyan olmandr. Dolaysyla Hakk mahede eden kimseye hibir engel yoktur (Arab, 2007a:365). O halde varlk srekli bir olu halindedir: duraanlk yoktur. Duraanlk yok ise lm de yoktur. Varolu vardr. yleyse yokluk, sz konusu deildir (Arab, 2006e:220). Bu olu ise Hakkn her daim yeniden yaratmas, yani tecellinin kendini tekrarlamamasna karlk gelir. Varlkta tekrar yoktur, her an yaratln yenilenmesi sz konusudur. bnl-Arab bu durumu u ekilde belirtir:
Allah, bir ahsa tecellisini tekrarlamad gibi ilahi genilik gerei iki ahsta tecellide ortaklk yaratmaz. Bu meyanda, sadece benzerler ve rnekler vardr. () Allahn her eyi yaratp her eyi lemde bakasndan ayrt eden bir zellikle farkllatrmas, ilahi geniliinin gereidir. Sz konusu zellik, her eyin mutlak birliidir (Arab, 2006b:78-79).

bnl-Arab, Hakkn tecelli etme srecini, tamak anlamndaki feyiz kavramn kullanmak suretiyle de aklamaya alr. Yaratla dair ilahi hkmn zellii, yaratlan eyde hazrlk ve istiddn meydana gelmesidir ki, bylece, Allahn rhundan feyiz ona akar. Bu feyiz, demin yaratl kssasnda fleme diye ifade olunan rhtur (Afifi, 2002:75). Hakkn feyzinin, yani flemi olduu ruhunun suretlere yaylmas ile btn bir varlk lemi grnr hale gelmitir. bnl-Arab bu sreci u ekilde ifade eder:
Hak bir yeri dzenlediinde o yer, Haktan gelen bir ruh kabul eder. Bu kabul, o eye ruh flemek diye ifade edilir. [Gerekte] kabul, dzenlenmi o surette, srekli ve daim tecelli akn alma yeteneinin ortaya kmasdr. Bu ak srekli

20

ve kesintisizdir. O halde geride yalnzca [tecelliyi] kabul eden vardr ve o da Hakkn en mukaddes akndan meydana gelmitir (Arab, 2006e:25).

bnl-Arabye gre, varln asl, sebebi olan ilahi tecelli veya ilahi feyz, gayb tecellisi ve ahadet tecellisi olmak zere iki tre ayrlr. bnl-Arab bu iki tecelli tipini u ekilde ifade eder:
Allahn iki tecellisi vardr: Birisi gayb tecellisi, dieri ise ahadet tecellisi. Gayb tecellisinde kalbin sahip olduu yetenei verir. Bu tecelli, zattan kaynaklanan tecellidir ve gayb [bilinmezlik] onun hakikatidir. Gayb tecellisi, Hakkn O [hve] diyerek kendisinden bildirmekle hak ettii hviyetdir. Bu hviyet [Oluk], daima Hak iin sabittir. Kalp iin bu yetenek meydana geldiinde, kendisinde grlr [lemde] ahadet tecellisi gerekleir. Bylece kalp onu grr ve daha nce belirttiimiz gibi kendisine tecelli ettii eyin suretiyle ortaya kar (Arab, 2006e:129).

Bu iki tecelliden gayb tecellisi feyz-i akdes, ahadet tecellisi feyz-i mukaddes diye de adlandrlmaktadr. Feyz-i akdes, zattan kaynaklanan, zattan zata dnk olarak gerekleen bir sretir. bnl-Arabnin yukardaki alntda bahsettii kalp ise, srekli olarak kendisinde Hakkn tecelli ettii sretin rengiyle renklenen heyuladr (Afifi, 2002:251). Bu aklamadan da anlalaca zere, burada ...ayn- sabitenin yerine kalp konulmaktadr (Demirli, 2006a:135). Afifiye gre Hakkn gaybteki tecellsi, ztnda ve zt iin mmkn varlklarn makl sretlerindeki tecellisidir (Afifi, 2002:250). Feyz-i akdes mertebesi mutlak varln taayyn derecelerinin ilkidir. ...bu taayynler, makl taayynlerdir ve hiss lemlerde varlklar yoktur, varln mcerret kabiliyetleridir. Bu makl hakkatler ya da mmknlerin makl sretleri, bnl-Arabnin varlklarn ayn- sbiteleri ismini verdii eylerdir (Afifi, 2002:77). Tm bu belirtilenler, feyz-i akdesin, Hakkn kendisini kendisine izhar, yani isim ve sfatlarn suretleri olan ayan- sabitenin Hakkn kendi ilmindeki zuhuru olduunu gsterir. Feyz-i akdesle birlikte varlk mertebelerinde balayan zuhurun, yani mutlak varln ilminde izhar ettii sfat, isim ve bunlarn mazharlar olan ayan- sabitenin d lemde varolabilmeleri iin ikinci bir tecelliye ihtiya vardr. Bu ikinci tecelli; bnl-Arabnin kalbin, yani ayan- sabitenin gayb tecellisinde kazand yetenek sayesinde grlr lemde ortaya kmas diye tarif ettii ahadet tecellisi, dier bir deyile feyz-i

21

mukaddestir. Bu tecelli tr, grlr lemin yaratl nedeni olan insann zuhur etmesiyle de en st mertebeye ular. Afifi, feyz-i mukaddesi u ekilde tanmlar:
Feyz-i mukaddes, ayn- sbitelerin makl lemden mahss leme zuhrudur. Ya da o, bilkuvve olan herhangi bir eyin, herhangi bir srette bilfiil zuhru; haric varlklarn, ezelde sbit olduklar hal zere zuhr etmeleridir. Hibir varlk, ezelde sbit olduu halinden farkl olarak zuhr etmez (Afifi, 2002:77).

Izutsu mutlak bilinmez olan Hakkn lemi var etme srecindeki, bu iki tecelli tipini ehadiyet ve vahidiyet kavramlarn kullanarak aklamaya alr. Hakkn ontolojik adan mutlak varln kendisi olduu mertebe, ehadiyet mertebesidir. Vahidiyet mertebesi ise ilahi uur, yani Hakkn zati kemlat suretinde kendisinin uuruna vard mertebedir. Bu sayede Hakkn ilminde ontolojik modeller olan ayan- sabite varlk bulmu olur. Birbirinden farkl iki mertebeye atfta bulunan ehadiyet ve vahidiyetin her ikisi de birlik anlamna gelmektedir. zutsuya gre, her iki mertebe arasnda zahirilik ve batnilik ilikisi vardr. Ehadiyet, vahidiyetin batni vechesi iken, vahidiyet de ehadiyetin zahiri vechesidir. Vahidiyet mertebesinde vcud, tecelli etmi her hangi bir zahiri okluu olmayan vahdettir. Ancak batn asndan buradaki vahdet taayyn etmi bir vahdettir. Taayynler ise isim ve sfatlarn suretleri olan ayan- sabitedir. Bu mertebedeki vahdet saf ve basit bir varlksal birlikten ziyade sonsuz saydaki eitli varlklarn kuatc birliidir. Ehadiyet ise kendi ierisinde saf ve mutlak vahdettir ve burada okluun glgesi bile yoktur. Ehadiyetin vahidiyet haline geldii mertebeyi Izutsu feyz-i akdes olarak adlandrr. Ayan- sabitenin vcudun kokusunu henz duymad, yani tecrbi lem asndan mevcut olmad bu mertebeden, lemdeki ferdi fenomenal varlklar olarak bilfiil hale geldii Hakkn ikinci tecellisine de feyz-i mukaddes denir (Izutsu, 2003:67-70). Izutsu, Hakkn varlk leminde kendini grnr kld bu tecelli srecini u ekilde zetlemektedir:
ayn- sbite aslnda bilfiil var olmak iin beklemekte olan kablardr. Bunlar ikinci trden tecell iin mahalleri temin ederler. Her bir mhl, Hakkn ilk tecellsinin sonucu olarak ezel ve bozulmayan bir belirli istdda shiptir. Bunu Hakk bile deitirmez nk bu Hakkn kendini izhr ettii bir srettir. Buna gre, her kab ikinci (hd) tecellsinin bir mahalli (tecellgh) klmakla Hakk kendisini, kabn ezel istddna uygun bir biimde snrlandrp kayt altna almaktadr. Bu yolla Hakk uhd tecellsinde sonsuz deiken sretlere brnmektedir. Bu sretlerin tm ise Kevn lemi oluturmaktadr (Izutsu, 1999:213-214).

Bylece hilik olarak da alglanan mutlak bilinmezlikten, duyulur nesneler lemine geilir: Hibir ekilde bilinmeyen mutlak varlk olan Hak; nce gayb tecellisiyle kendini

22

kendine izhar etmesi sonucu ilahi isimler ve sfatlar ile ayan- sabiteyi grnr klmakta, sonrasnda ise hd tecellisiyle btn duyulur leme ve en nihayetinde insana zelde ise insan- kmile varlk vererek varlk dairesini tamamlamaktadr. Bu srete dikkat edilmesi gereken husus, tm tecelli boyunca grlen eyin, her bir mertebede farkl ekillerde tecelli ederek tm varlk mertebelerini kuatan tek bir varln gereklii olduudur (Izutsu, 2003:67-70). Nitekim bnl-Arab, Hak ile kendisinden zuhur edenin ayn hviyette olduunu belirtir; nk ona gre Haktan kendisinden farkl olan bir eyin kmas mmkn deildir (Arab, 2006e:185). Buna gre, gayb ve hd tecellinin bir ve tek olan varln iki temel ynne karlk geldii sylenebilir. Tm bu dile getirilenler, bnl-Arab ontolojisinin, tecelli fikrine dayandn ve btn varlk leminin tecelli srecinde grnr hale geldiini aka ortaya koyar. Bu srecin daha iyi anlalabilmesi iin sreci oluturan ana varlk mertebelerinin (Mutlak Varlk, lahi sim ve Sfatlar, Ayan- Sabite ve nsan- Kamil) aklanmas gerekir. Mutlak varlk almann banda ele alnmt. imdi srasyla, Arabnin sz konusu dier varlk mertebeleri hakkndaki grlerini ele alalm. 1.4.1. lahi sim ve Sfatlar Hak ile lem arasnda zat ynnden her hangi bir irtibat olmad iin, Hakkn mutlak varlk olarak kald srece ne lemin ne de her hangi bir eyin varlndan bahsetmemiz sz konusu deildir. lemin varln grnr klmada ise Hakkn arac, kendisinde kuvve halde bulunan ilahi isimlerdir. lemdeki her bir eya veya olu, Hakkn isim ve sfatlarnn hkmlerini gerekletirecekleri alan veya fiillerdir. Ancak isimler, z gerei kendi balarna var olamaz. Onlar, kendilerinden kaynaklanan bir arzuyla, kendilerinde var olacaklar bir varl ister (Arab, 2007b:189).
simler isimlenenin mertebesinde toplanp hakkat ve anlamlarna bakt. Bylelikle, kendi rnleriyle [eser] varlklar birbirinden ayrsn diye, hkmlerinin gzkmesini istemilerdir. nk yaratan ki o takdir edendir-, Bilen, Yneten, Ayrtran, Var eden, Suret veren, Rzklandran, Canlandran, ldren, Varis eden [olan], kredilen, ksaca btn ilhi isimler, kendi zatlarna bakm ve yaratlan, ynetilen, ayrtrlan, rzklanan kimseleri grmemi, bunun zerine yle demilerdir: Hkmlerimizin kendilerinde ortaya kp otoritemizin grnmesini salayacak d varlklar var oluncaya kadar nasl etkin olabiliriz ki? (Arab, 2006c:28).

23

bnl-Arab, ilahi isimlerin Hakka yaptklar bu talebe benzer bir talebi yokluk halinde bulunan mmknlerin de varlk haline geebilmek iin ilahi isimlere yaptklarn ifade eder:
Mmknler, () yle derler: Yokluk, birbirimizi grmekten ve zerimizde bulunan size ait zorunlu haklar anlamaktan kreltti. D varlmz ortaya karp bize varlk elbisesi giydirirseniz, bizi bylece nimetlendirmi olursunuz. Biz de, size yaraan sayg ve hrmeti yerine getiririz. Sizin de, bizim bilfiil ortaya kmamzla otoriteniz gereklemi olur. imdi, bilkuvve ve uygunluk bakmndan bizde otorite sahibisiniz. yleyse sizden istediimiz ey, bizimkinden daha ok sizin iin geerli bir istektir. Bunun zerine isimler yle der: Mmknlerin syledii dorudur. Ardndan o dilei yerine getirmek iin harekete geerler (Arab, 2006c:28).

Bu ifadeler ilahi isimlerin, Hakkn mmkn ve mevcut varlklarla arasnda bant grevini stlendiini gstermektedir. u unutulmamaldr bu bantlara, yani ilahi isimlere muhta olan Hak deil lemdir. nk ilahi isimler olmazsa lemde hibir ey mevcut olamayacaktr. lemdeki her ey Hakkn kendisinde kuvve halinde bulunan sfat ve ilahi isimleri araclyla belirli ve izafi bir ynden zahir olmasdr. Bu anlamda grnen lem(fenomenler dnyas), ierisinde tm ilahi isimlerin sahneye kt bir tiyatro sahnesine benzetilebilir. (Afifi, 1990:22). Bu tiyatro sahnesindeki her bir varln nispetleri olan ilahi isimler de, isimlendirilenin ayndr. simlendirilen ise Hakkn kendisidir. Allah, btn bu isimlerin kendisine nispet edilmesini reddetmemi, istidatlarna gre mazharlarda zuhur edenin kendisi olduuna dikkatimizi ekmitir (Arab, 2006d:427). bnl-Arab, bilinen btn isimlerin incelendiinde, bu isimlerin sfatlar diye ifade edilen yedi isim olan Hayy (diri), lim, Mrd (irade eden), Kil (syleyen), Cevd (cmert), Muksit (hakk gzeten, adaletli) tarafndan ierildiinin grlebileceini belirtir. Bu sfatlarn adlandrlmasna isim denilmekte ve bu isimler u ekilde ifade edilmektedir: el-Hayy ismi, varlndan nce ve sonra anlamn ispat eder. el-lim ismi ise varlnda hikmete gre var olman, varlndan nce ise takdir edilmeni salar. el-Mrd ismi, senin seilmeni salar. el-Kdir, senin yok oluunu ispat eder. el-Kil kadimliini ispat eder. el-Cevd, yaratln ispat eder (Arabi, 2006a:278). Bu isimler de lemin yaratl sz konusu olduunda Mdebbir ve Mrd isimlerine indirgenir.
lemin ilk isimleri, bu iki ilh isimdir. el-Mdebbir, takdir edilmi yaratma vaktini gerekletiren isimdir. Ardndan el-Mrd ismi, el-Mdebbir isminin ibraz ettii tarzda ona iliir. Bu iki isim lemde her neyi meydana getirse dier isimlerin

24

katlmyla gerekletirir. Fakat dier isimlerin katlmas, bu iki ismin perdesi ardndan gerekleir (Arab, 2006a:280).

Btn isimler bahsedilen bu yedi ana sfata dayanmakta, onlarn kayna olmaktadr. Biz de bu yedi sfat sayesinde vcudun, yani Hakkn, diri, lim, irade eden, syleyen, cmert, hakk gzeten ve adaletli olduunu bilebiliriz. Zat, sfat ve isim arasndaki iliki Tahral tarafndan u ekilde ifade edilmektedir:
Bir eyde bir sfat mevcut deilse ona bir isim verilemez. Kendisinde hayat sfat olmayana hayy ve kendisinde ilim sfat olmayan bir kimseye lim ve alm denilemez. Zt sfat ile, sfat isim ile bilindii gibi, Zt sfat ile, sfat isim ile zuhra gelir, zhir olur. Bundan dolay Ztn zhiri sfat, sfatn zhiri isimdir denilir. Bunu aksi olarak ismin btn sfat, sfatn btn da Zttr. Varlklar lemindeki herhangi bir ey, yni bir varlk ise ismin zhiri, isim bu eyin btndr. Bu demek olur ki, ey zhir olduu vakit isim onda btndr, gizlidir, grlmez. Varlklar lemindeki eyler ilh isimlerin mazharlar, yni zuhr yerleridir. ey zhir olduu vakit ilh isim onda btn, ilh sfat ise bu isimde btn ve Zt ise bu sfatta btn durumdadr. u halde ey grld halde isim, sfat ve Zt mhede edilmemektedir (Tahral, 2002:24).

Btn isimlerin kayna olan yedi temel sfat ve dier isimleri fark eden insanlar Haktan kaynaklanan ve Ona ait olan zellikleri kavrayabilirler. nk onlar eylere baktklarnda, eylerin batn olan ismi, sonra ismin batn olan sfat, daha sonra da sfatn batn olan zat idrak etme abas ierisindedirler. Bu isimler Hakka iaret etikleri gibi, dnyada varolabilmek iin vcudun, yani Hakkn bir takm durumlarn yansttklar iin, eyler ve hakikatlere de iaret ettikleri grlmektedir. bnl-Arab bu hakikatlerin ne olduklarn ve onlarn isimlerle olan ilikilerini u ekilde ifade eder:
Her hakikatin kendisine zg bir ismi vardr. Hakikat derken bir hakikat cinsini kendinde toplayan eyi kastetmekteyim. O hakikatin Rabbi, sz konusu isimdir. () Bu hakikatler, kendi saylarnca ilh isimleri talep eder. Sz konusu eyin var edilme hakikati, el-Kdir (kudret sahibi) ismini, salamca yapl yn el-lim ismini, onun seilmesi el-Mrd (irade sahibi) ismini, ortaya kmas el-Basr (basiretli) ve er-R (gren) isimlerini talep eder vb. Cevher tek olsa bile, bu ve zikretmediimiz baka ynler kendisine aittir. Her ynnde ise kendilerine gre isim talep eden pek ok yn vardr. te bu ynler, bize gre hakikatler ve ikincil eylerdir (Arab, 2006a:277-278).

Her bir varln belli bir ilahi isim sayesinde Hakka dayand ve Ona iaret ettii grlmektedir. Vcudun mutlak hakikatini asla bilemesek de, bu ilahi isimler araclyla ve iaret ettikleri lde vcudun hakikatini dnp, bilebildiimiz iin, ilahi isimler hem epistemolojik hem de ontolojik olarak, grnmeyen ve grnen

25

arasnda bir kpr olmaktadrlar. Onlar olmakszn vcud hakknda tam bir bilgiye ulamak mmkn olamayaca gibi yine onlar olmakszn mutlak varln tezahr olan lemdeki eyler de varolamayacaktr (Chittick, 1999:37). Hakkn lemle olan bantlar sonsuz ve her bant ilahi isimle isimlendirildii iin, ilahi isimlerin says da sonsuzdur (Arab, 2006e:51). Sayca sonsuz olan ilahi isimler, kendi ierisinde snflandrlarak Allahn Kurnda geen 99 temel ismine irca edilebilir (Izutsu, 1999:142). lahi isimler, belirli asllara dndrlebilir. Bu asllar, isimlerin analar veya isimlerin mertebeleridir (Arab, 2006e:51). Btn sfat ve isimlerin hakikatlerini kendinde toplayan ve birleyen isim de Allah ismidir. Bunun yannda her bir ilahi isim, dier isimlerin anlamn da ierdii iin, btn ilahi isimlerle nitelenebilir (Arab, 2007a:77). nk her bir isim farkl grnse de, nispet ve tamlamalar kabul eden tek hakikatten baka bir ey yoktur (Arab, 2006e:51). Her bir isim Hakka iaret ettii iin, msemmann kendisinden (yani Hakkn zatndan) baka bir ey deildir. Her isim Hakkn, tecell bakmndan, Ona mahsus zel bir vechesi ya da zel bir suretidir. Ve bu anlamda her isim Zt ile zdetir (Izutsu, 1999:141-142). lahi isimler, zatn delili olmalar bakmnda birdirler ama sayca sonsuz olan ilahi isimlerin her birinin de kendine zg bir hakikati vardr ve bu hakikatleri sayesinde dier isimlerden farkllarlar. er-Rab, el-Hlk, el-Musavvir gibi yalnzca kendisine ait anlama iaret etmesi bakmndan ise her isim dier isimlerden ayrlr (Arab, 2006e:77). Bu anlamda her isim kendi hakikatine sahip olduu iin de, msemmasnn kendisinden, yani Hakkn zatndan baka bir ey olmu olur.
Mesel Alm, Sem, Basr isimleri, bu isimler ile adlandrlan Zta dellet ettikleri gibi, her biri kendisine it huss bir mnya da dellet eder. Zr Alm, Sem ve Basr diye adlandrlan bir olan Zt- ilhdir. te bir tek Zta dellet etmeleri tibriyle ve o Ztn isimleri olmak bakmndan, btn bu isimler arasnda ayniyet vardr. Fakat bu isimlerin her biri huss mnlar bakmndan birbirinin ayn deildir. Zr Bilici, itici, ve Grc olmak ayr ayr eylerdir. yleyse her bir isim kendisine has olan mn cihetiyle birbirinin gayrdr; ve aralarnda gayriyet mevcuttur (Tahral, 2002:26).

Bu durum ortada bir okluun bulunmas veya isimlerdeki birliin vcudi bir toplam olmas eklinde anlalmamaldr. nk Hakkn zat, zat olmak bakmndan tektir (Arab, 2006c:27). Hak zat ynnden her eyden mnezzeh ve bilinmez olduu iin lem Haktan gayr olduu gibi, lemde Hakkn isimlerinden baka bir ey bulunmad iin de lem Haktan gayr deildir (Chittick, 1999:42). Bu yzden ilahi

26

isimler bir taraftan Hakkn zatnn ayn olurken, dier taraftan da harici lemin ayndr. Her hangi bir isim ve sfatla vasflandrlmam, mutlak bilinmez olan Hak, ontolojik adan mutlak varln kendisi olurken, dier taraftan Hakkn isim ve sfatlaryla zuhur ederek leme varlk verdii ve dier isimleri birledii iin Hakkn ulhiyeti olan Allahtr. Bu durum, btn isimleri kendisinde toplayan ve birleyen Allah isminin dier ilahi isimlere olan hitabnda belirtilmektedir: Ben, hepinizin hakkatlerini bir arada bulunduran bir isim olduum gibi isimlenene de delil olan benim. simlenen ise kemal ve tenzih niteliklerine sahip olan mukaddes zattr (Arab, 2006c:29). Mukaddes zat da kendisinin z gerei bir olduunu, mmknlerin ise Onun mutlakl bakmndan kendisini deil mertebesini talep ettiini, ayn ekilde mertebesinin de mmknleri talep ettiini ifade ederek ilahi isimlerin kendi mutlaklna deil mertebeye ait olduunu belirtir (Arab, 2006c:29). Bylelikle lem, Haktan mertebeden bakasn bilemez. Bu ise Onun ilah ve rab olmasdr. Bu nedenle Onun hakknda ancak bu nispet ve izafetler bakmndan konuulabilir (Arab, 2007b:291). 1.4.2. Ayan- Sabite bnl-Arab ayan- sabite kavramn ortaya atan ilk dnrdr. Bu fikri olutururken eitli felsefi kaynaklardan (Platon, Aristoteles, bn Sina) ve kelam kaynaklarndan (Mutezile) yararland sylenebilir. Ancak bu kavrama ykledii ok geni anlam ile bu kavram ahsi damgasyla damgalamtr (el-Hakm, 2005:90). Tecelli kavramnn akland blmde, ksaca mmknlerin akledilebilir suretleri olarak belirlenen ayan- sabite kavram, bnl-Arabnin ontoloji sisteminde ve sistemin anlalabilmesinde nemli bir yere sahiptir. nk ayan- sabite lemdeki eylerin asli gereklikleri ve lemin ontolojik temelidir. Mutlak varln tecellisini kabul edecek bu hakikatler olmasayd ne Hakkn zuhurundan ne de lemdeki eitlilikten bahsedilebilirdi.
Ayn- sbite, zt- ilhnin mmknlerin aynlarnn sretlerinde kendileriyle taayyn ettii ilh isimlerin iktizlardr; varlkta ise, Allah ve isimlerinden baka bir ey yoktur. Yani, varlkta zt- ilh ve bu ayn- sbiteden baka bir ey yoktur. lem diye isimlendirdiimiz ey, ilh isimlerin kendisine yansd ve ayn- sbitenin tahakkuk ettii bu aynadr (Afifi, 2000:265).

bnl-Arab ayn ile hakikati, zt ve mahiyeti kastederken, sbt veya sabit ile de insan mahiyetinin veya genin zihindeki varl gibi zihn veya akli varl kast eder

27

(el-Hakm, 2005:90). Bunun anlam udur: bnl-Arab ayn- sbiteden sz ettiinde, varlklarn ahslarnn bulunduu duyulur ve harici lemin yannda eyann hakikatlerinin veya akledilir mahiyetlerinin bulunduu akledilir lemin varln ifade etmi olur (el-Hakm, 2005:90). O halde bnl-Arab, ayan- sabiteyi lemdeki eylerin hakikatlerinin veya aklla idrak edilebilen aynlarnn bulunduu akledilir bir lem olarak tasarlamtr. Duyulur lemdeki nesneler varlk durumuna kmadan nce Hakkn varlnda bulunan potansiyel varlklar halindedir. Afifiye gre bu potansiyel varlklar Hakkn ilerideki oluunun fikirleri olarak Allahn aklnn muhtevasn oluturmutur. Bu akledilir gereklikler, ayan- sabite (nesnelerin sabit prototipleri) olarak ifade edilir (Afifi, 1990:25). lahi isimlerin ve ayan- sabitenin Hakkn ilmindeki akledilebilir suretleri olan ilmi suretlerin eseridir lemdeki nesneler. Bu durum, Hakkn sonsuz bir varlk olmasnn yannda ayn zamanda sonsuz bir ilim olduunu da gsterir. Bu anlamda ayan- sabite Hakkn bu sonsuz ilminde, sabit ve deimez olan hakikatlerdir. Mutlak varlk olan Hak bu hakikatlerde zahir oluunda o ey zuhura gelir; batn oluunda o ey yok olur (Tahral, 2000:29). z gerei madum (yok) olan her ayn(- sabite), Allah tarafndan bilinir ve yaratlmas irade edilir. Sonra sz konusu ayn(- sabite), Allahtan varlk kazanr, hatta Allah onda varlk meydana getirir, daha doru bir ifadeyle ona varlk elbisesi giydirir (Arab, 2008b:189). Varolu Hakkn tasavvur ettii ilmindeki suretlerini fiile geirmesi olmaktadr. Bu durumda Hakkn varlk lemine vcud verme srecinde ilminin fiilinden nce geldii grlmektedir. Bu durumu Tahral ressam rneiyle u ekilde aklamaktadr:
Bir ressam yapaca levhann nce sretini kendi ilminde tasavvur eder; sonra da ilmindeki bu tasavvurun sretini fiile getirir. Ressam zihnindeki bu srete gre pek ok resim vcda getirebilir. () Onun ilmindeki sret ise sbittir. Bu sret onun ilminden ayr olamaz ve hrice kp vcut bulamaz. te bu misldeki gibi, Musavvir olan Hakkn ilminde birer ilm sretlerden ibret olan sbit aynlar vcd kokusu koklamamtr, denilir. Ressam yapt levhann sretini nce kendi ilminde teekkl ettirmedike, hrite resim yapma fiili ve yaplan levha zuhr edemez (Tahral, 2000:29).

O halde bu hakikatler mevcud ve mevcud olamayan eylerin deimez zleridir. Bu deimez zler Hakkn ilminde, duyulur lemdeki varolularndan nce varolduklar iin, ilahi akldaki veya ilahi zattaki suretler veya hallerdir. Ayan- sabite, hem Allahn aklndaki akledilir fikirlerdir, hem de zt- ilahinin husus formlardr. u halde

28

ayan- sbite bir yandan nesnelerin mahiyeti ile zdeletirilirken, te yandan da onlarn hviyetleri ile zdeletirilir (Afifi, 1990:25). Varlklarn hakikatlerinin akledilir suretleri olmalar, ayan- sabitenin yaratlm eylerin mahiyetleri olmasnn sebebi olurken. Bir olan zat- ilahideki taayynler olmalar da onlarn yaratlm olan eylerin hviyetleri olmasnn sebebidir. Hakkn ilminde malum olan ayn ile duyulur lemde bulunan ayn arasndaki fark, birincisinde aynn duyulur lemde yok olmas, ikincisinde ise duyulur lemde mevcud olmasdr. lki fikirler olarak ayann ilk ynn izah eder; ikincisi ise cevheri formlar olarak ikinci ynn izah eder (Afifi, 1990:25). Ayan- sabitenin bu ift yn, hatrlanaca zere Hakkn tecelli srecindeki feyz-i akdes ve feyz-i mukaddes merhalelerinde olumaktadr. Hakkn ilk tecellisi (feyz-i akdes) nce kendi ilmindeki bu sabit hakikatlerde gerekleir (eyalarn hakikatlerinin bulunduu akledilir lem). Bu tecellide ayan- sabite ilahi isimlerin temel suretleridir. Sonraki tecellide (feyz-i mukaddes) bu hakikatlerin suretleri harici lemde varolur (varlklarn ahslarnn bulunduu duyulur lem). Bu tecellide de ayan- sabite lemdeki eylerin eklini belirleyen hakikatlerdir. Hak ile lem arasndaki bu zel ontolojik konumlarnn bir sonucu olarak ayan- sabite, hem etkin ve hem de edilgen olmalarn salayan ifte bir ftrata sahiptir. lem de Hakkn varlklarn sabit hakikatlerine [ayn- sbite] tecellisinden ibarettir ki, bu tecelli olmasayd mmknler var olmayacakt (Arab, 2006e:81). bnl-Arabnin bu ifadesinde ayan- sabite, Hakkn tecellisini kabul etmesi ve Hakkn ilahi ilminin dnda bamsz bir gerekliinin bulunmamas ynnden edilgen bir yapya sahiptir. Hak ayn- sbitenin hakikatlerine ve hallerine gre suretten surete girer ve tasavvur edilir (Arab, 2006e:81). Allahn varl, bu ayn- sbite zerine onlarn istidatlarnn gerektii ekilde yayld bnl-Arabnin bu ifadelerine gre de Ayan- sabite, Hakkn tecellisini kendi istidadnca yanstp lemdeki eylerin biimlerini belirlemesi, yani duyulur leme etkisi ynnden, etkin bir yapya sahiptir. Bu durumu Izutsu u ekilde ifade eder:
Bunlar lh Ztda bilkuvve mevcd mmknttan baka bir ey olmamalar hasebiyle kabl edici ve edilgen (pasif) kaplardr. Bunlarn ftrat Ztn biztih potansiyel iyaps tarafndan pasif (edilgen) bir biimde belirlenmitir. Fakat srf kendileri asndan gz nne alndklarnda, bunlar kendi kendilerini belirleyici bir ftrata shiptirler ve lemin mmkn nesneleri zerinde de belirleyici bir g

29

icr ederler. Bunlar mmkn nesnelerin cevherleri yni ayndrlar. Ve btn mmkn nesnelerin her birisi de, kevn lemde, kendi aynnn icbna uygun olarak kuvveden fiile kmaktadr (Izutsu, 1999:216).

bnl-Arabye gre bu sre, yani Hakkn kendilerinde zuhur ederek ayan- sabitenin varlk kazanmas, yaratmadr. Bu var etme sreci bu hakikatlerin Hakkn ilminden ayrlp duyulur lemde varolmas deil, Hakkn varlk tecellisinin ilmindeki bu sabit hakikatlerde gereklemesi ve bunlarn suretlerinin duyulur lemde varolmasdr. Ayan- sabite ilahi bilinteki suretler olmalar ynnden makul eylerken, Hakkn tecellighlar olmalar bakmndan mevcutturlar. Hakkn ilmindeki bu suretlere zuhur ederek onlar mevcut hale getirmesi ezelden ebede kadar devam eden bir sretir. Bu srete de hibir mevcut Hakkn ilmindeki bu sabit hakikatinden farkl bir ekilde ortaya kmamaktadr. bnl-Arab bu durumu u ekilde ifade eder:
[Tanrnn bilgisindeki] sabitlik halinde kendisiyle olduun ve onunla d varlnda ortaya ktn eydir. Bu durum, senin bir varlk sahibi olduun kabul edilirse byledir. Varln -sana deil- Hakka ait olduu kabul edilirse Hakkn varlnda yarg sana aittir. Senin var olduun kabul edilirse bu durumda yarg sana aittir. Hkm sahibi Hak ise Hakka ait ey, yalnzca sana varlk bahetmekten ibarettir ve [bu durumda bile] senin hakknda verilen yarg sana aittir. Dolaysyla sen, yalnzca kendini v ve kendini kna! Hakka hamd etmenin tek sebebi, sana varlk bahetmesidir; nk varlk bahetmek sana deil, Ona aittir. Bundan dolay sen, yarglarla Onun gdassn. O ise varlkla senin gdandr. Bylece senin zerine belirlenen ey, Hakkn zerine de belirlenmitir (Arab, 2006e:82).

bnl-Arab varlk anlaynn bir zetini yapt bu pasajda, ayan- sabitenin yaratl srecinde kendileri sayesinde aa kan varlklarla Hak arasndaki ilikiyi belirlemektedir. Pasajda duyulur lemde varolan her eyin, lahi ilimdeki ezeli sbut haline gre ortaya kt belirtilmektedir. Bu durumda varolan Hak m yoksa halk mdr? bnl-Arabye gre bu, itibari bir durumdur. Eer duyulur lemdeki varln Hak olduu iddia edilirse, Hakkn sureti olunmas asndan hkm bireye (halk) aittir. nk birey Hakk taayyn ettirip, kendi sfatlarn ona vermektedir. Eer duyulur lemdeki varln bireye ait olduu dnlrse, hkm yine bireye aittir, Hakkn bireydeki hkm sadece ona varlk vermesidir. u halde Allah bir eyi ayan- sabitesindeki bulunduu hale ve Hakkn o eyi bilmesine gre varla kartr. Fakat Hakkn ilmi, ayan- sabitenin kendilerinden Allaha verdii bilgidir (Afifi, 2000:269).
yleyse varlk kazanan ey, varlk verenin ta kendisidir. Bununla birlikte varlk kazanma, varlktan baka bir eydir ki, o da surettir. u halde varlk kazanan zhir,

30

veren ise varln ayndr. nk zhirin kendisiyle ortaya kt suret, gerekte mazharn suretidir. yleyse zhir ile ilikilendirilen her hkm, ondan meydana gelir. Zhir ise, zuhur ederek mazhara kendisine etki etme hkm kazandrr (Arab, 2007a:353).

Kendi istidadna uygun bir ontolojik yap tayan her birey, Hakkn kendilerine verdii varl kendi istidadna uygun bir ekilde belirleyip, snrlandrr. bnl-Arabnin deyimiyle onlara zel bir boya atfeder. O halde Hak herhangi bir eye varlk verdiinde o ey kendi hakikatinin isteine gre, kendi zelliklerine has bir ekilde lemde varolur. bnl-Arabye gre ancak Allah ehli olan kiiler mmknlere ait ayan- sbitenin hkmlerinin suretiyle birlikte, varln Allah olduunu renmilerdir (Arab, 2008c:370). bnl-Arab, hem etkin hem de edilgen olan bu ifte ftrata sahip olan hakikatleri, farkl kart kavram iftlerini kullanarak da aklamaya almaktadr. Ona gre, bu hakikatler ne vardr ne yoktur, ne hadistir ne kadimdir, onlar arada bulunan bir yapya sahiptir. bnl-Arab duyulur lemde varl olmayan, sadece aklsal varlk olan ayan- sabitenin z gerei madum (yok) olduunu belirtir (Arab, 2008b:189). Ayan- sabite srekli sabit hakikatler olmalarna ramen yoklukturlar. Ancak ayan- sabitenin yokluk olmas durumu duyulur lem asndandr, yani onlarn zaman ve mekn ierisinde bir varlklarnn olmamasdr. Onlarn lahi ilimde sbut etmi srekli varlklar vardr, ayn kavramlarn insan zihninde varolmas gibi. Bu anlamda ayan- sabitenin ne var ne de yok olduunu ifade etmek, onlarn mutlak yokluk olduunu ifade etmekten daha doru bir ifadedir (Izutsu, 1999:218). bnl-Arab bu durumu, lemin Hak sayesinde kendisinden meydana geldiini ileri srd, lemin akledilir mahiyetlerini toplayan akledilir bir hakikat olan tmel hakikati aklarken belirtmektedir:
O, varlk ve yokluk ile hdislik ve kadmlik ile nitelenemez. Kadmde bulunduunda kadm, yaratlmta bulunduunda yaratlmtr. () Bu tmel hakikat, lemden nce olmakla nitelenmedii gibi lem de ondan sonra olmakla nitelenemez. Fakat o, genel anlamda varlklarn asldr. () Hakikatler hakikati iin lemdir dersen doru sylemi olursun, lem deildir dersen yine doru sylemi olursun, Haktr dersen doru sylemi olursun, Hak deildir dersen yine doru sylemi olursun. nk o, btn bu isimleri kabul eder ve lemin bireylerinin saysnca oalr ve Hakkn tenzihiyle onlardan soyutlanr (Arab, 2006a:343).

Bu hakikatlerin ilahi bilinteki sbutlar asndan dolayl olarak kadim ve yok olma durumlar sz konusu iken, varlk kazanp duyulur lemde ortaya kmalar ynnden

31

ise hadis ve varolma durumlar sz konusudur. O halde bu hakikatler hakknda ne var ne de yok olandr, ne kadim ne de hadis olandr, ama hem var hem yok olandr, hem kadim hem de hadis olandr denilebilmektedir. bnl-Arab bu anlamda ayan- sabiteyi bir imkn olarak dnmektedir: onun mazhar olup kendisine varlk ile nitelenme hkm verilmi olmas, kendisini imkn hkmnden kartmaz, nk imkn ayan- sbite iin zt bir niteliktir (Arab, 2007b:256). Ayan- sabitenin bu arada bulunma durumu, onlarn glge bir varlk yapsna benzetilmelerinin de nedenidir. Bu benzetme Tahral tarafndan u ekilde ifade edilmektedir:
Vcdda olan zuhrun taml sbtta yoktur. Ayn- sbitenin vcdu glge vcd olup Hakkn vcduyla kim olmutur (Tahral, 2000:27). glge, glge sahibinin haylidir. Hakkatte vcd glge shibine ittir. Glgenin vcdu ise mevhmdur. Hakkatte vcd, Zta ve vcd sfatlara, yni mazharlarda zuhr eden ilh sfatlara mahsustur. Onun iin birer ilh en olan ayn- sbite aklla idrk edilen eyler olup vcd kokusunu koklamamtr demilerdir. Nitekim glge mislinde de, glge, varlk kokusu koklamam, shibi olan eynn varlndan glge olmaktan te bir varlk imkn elde edememitir (Tahral, 2000:29).

Ayan- sabitenin, Hakkn ilmindeki sbut etmi srekli ve kadim olarak mevcut olan ve sadece akl yoluyla kavranabilen gereklikler ve mevcud nesnelerin z olmas, onlarn ara durum olarak belirlenmesinin yannda tmel durumlar olarak

alglanabilmesine de neden olmaktadr. Ayan- sabitenin tmellere olan benzerlii, Fussul Hikemdeki tmel durumlarn akland pasajdan karlabilir:
Tmel durumlar dta bir varla sahip olmasalar bile, zihinde akledilir ve bilinir olarak mevcuttur. Dolaysyla onlar, d varlktan gizlenmitir ve srekli bu durumdadrlar. D varla sahip her eyde ise tmel durumlarn hkm ve etkisi vardr. Hatta tmel durumlar dtaki varln ayndr, onlardan baka deillerdir. () Tmel durumlar srekli akledilir; akledilir olmalar ynnden gizli, [ayn olduklar] d varlklar bakmndan ise grnrdrler. Btn d varlklar, akldan kaldrlmalar ve akledilir olmalarn ortadan kaldracak ekilde dta var olmalar mmkn olmayan bu tmel durumlara dayanr. () kendileriyle nitelenen her eyde z gerei bulunurlar. rnein[tmel durum olan] insanlk, bu trden her zel insanda bulunur; ahslarn oalmasyla oalmaz ve akledilir olmay srdrr (Arab, 2006e:27-28).

Tmel durumlar olarak kastedilen bnl-Arabnin lahi sfatlar teorisidir. Bu teorinin; ayan- sabite teorisi ile ne kadar benzer hatta zde olduu grlmektedir (Izutsu,

32

1999:221). Bu anlamda tikel varlklarn hakikatleri ya da suretleri olan tmellere, tikel varlklarn ayan- sabitesidir denilebilir. Ayan- sabiteye dair bu belirlemeler onlarn bir yandan lemde mevcut olduklarn dier bir yandan da Hakkn bilincinde sabit ademi eyler olduklarn gstermektedir. Bu ekilde ift doallk ve aradalk zelliine sahip bir yap olmalar bnl-Arabnin onlardan bahsederken paradoksal ifadelere (var-yok, kadim-hadis, etkin-edilgen) yer vermesine neden olmutur. Hakkn kendileri araclyla, kendilerinin belirlemi olduu kalplara zuhur etmesiyle lemin grnmesini salayan, ne var ne de yok hkmndeki bu hakikatler daha nce de belirtildii gibi insan zihnindeki kavramlar gibidirler. Bu anlamda nasl zihindeki kavramlar, dnceler akl paralara ayrmyorsa, Hakkn bilincindeki kavramlar olan ayan- sabitenin okluu da Hak, yani varlk iin bir okluk hali oluturmaz. Hakkn isimleri araclyla isimlerin mazharlar olan ayan- sabiteye tecelli ederek, kendini grnr klmas sonucu ortaya kan lemden sonra, Hakkn en mkemmel tecellisi kk lem olarak adlandrlan insan, zelde ise insan- kmil de vuku bularak kemale ular. 1.4.3. nsan- Kmil bnl-Arab insan- kmil deyimini kullanm ilk kimsedir. Bu durum lafz ynnden byledir. erik ynne gelince, bnl-Arab terimin ieriinde kendi zgnln ve bireyselliini etkilemeyen eitli kaynaklardan yararlanmtr (elHakm, 2005:369). nsan- kmil kavramnn szlk anlam gzel huy ve tabiat ve yksek fazilet sahibi olan kimsedir (Develliolu, 2002:440). slm tasavvuf dncesinde de ayn ekilde, insan- kmil denildiinde genellikle szlerinde ve hareketlerinde mkemmellie ulam, bu sayede de mkemmel marifeti elde etmi kimse kastedilmektedir. bnl-Arab, slm tasavvuf dncesinin ahlaki bir anlam yklemi olduu insan- kmil kavramna ontolojik bir anlam kazandrarak varlk dncesinin temel kavramlarndan biri haline getirir. nsan- kmil kavram, bir eyin ortaya kmas; yabancln zdd olan her ey (elHakm, 2005:364) demek olan insan kavram ile iyilik ve ktlk gibi ahlaki tasnifleri dikkate almakszn btn zellikleri iermek (el-Hakm, 2005:369) anlam olan kmil

33

kavramlarndan olumutur. u halde yetkinliin buradaki anlam ahlaki deil, ontolojik, baka bir ifadeyle ilahi ve kevni zelliklerin insanda bulunmas (el-Hakm, 2005:369), yani ortaya kmasdr. Bu anlamda insan varoluunda kmildir. Kemlin ikinci grnm ise nefse ve Allaha dair yetkin bilgidir. Buna gre insan- kmil kefinin bir aamasnda Hak ile birliini idrak eden ve bu idrakten de kendisine ve Allaha dair bilginin kemline ulaan kimsedir (el-Hakm, 2005:369-370).

Varoluunda kmil olan insan bu anlamda da bilgisinde kmil olmaktadr. Bylece kemalin bnl-Arab de ahlaki anlamndan ziyade, ontolojik ve epistemolojik bir anlam olduu grlr. Bu anlamda insan- kmil kavramnn ieriini Suad el-Hakm bn'l Arab Szlnde u ekilde ifade eder:
Ontolojik ynden, yani birinci anlamyla kemle baktmzda insan- kmilin ontolojik ilevi yle tanmlanr: insan- kmil Hak ve lem arasndaki ayrc ve birletirici snrdr. Buna gre o bir yandan iki sureti birletirir: ilahi isimlerle zuhur eder, bylece Hak olur, imknn hakikatiyle zuhur eder; bylece halk olur. te yandan insan- kmil hakikatin iki ynn ayrr. Bylece lemin kendisinden ortaya kt bilinmezlie tekrar dnmesini engeller. nsan- kmil, d ve i arasndaki snrdr: dn ie girmesini engeller. Ayn zamanda insan- kmil lemin varlk sebebi ve onun koruyucusudur (el-Hakm, 2005:370). kemli epistemolojik anlamda, yani ikinci anlamyla ele alrsak insan- kmilin epistemolojik ilevi oalr. Buna gre insan- kmil peygamberler de dahil olmak zere btn ariflerin marifetlerini ve bilginlerin ilimlerini aldklar bir kandildir. Bu anlamda insan- kmil himmetlere yardm edendir. nsan- kmil var oluta Hak ve halk arasnda bir berzah olduu gibi ilim ve marifette de lem ve Hak arasnda bir berzahtr (el-Hakm, 2005:371).

Bu anlamda ncelikle yaplmas gereken insan- kmil kavramnn tanmnda geen ontolojik ve epistemolojik ynlerinin aklanmas ve vahdet-i vcd dncesi ierisindeki yerinin belirlenmesidir. nsan- kmil kavramnn ontolojik yn Hak ile halk arasnda ayrc ve birletirici snr olmas, hem Hak hem de halk olmas ve lemin sebebi, koruyucusu olma durumudur. Varlk leminin bir nevi varolu nedeni olan insan- kmil, zahir ile batn birbirinden ayrd iin berzah, yani ara bir duruma sahip olmaktadr. Sadece insan hem zahirin hem de batnn mazhar klnmtr. nsan, btn bir lemdir. nsann zat, latif ve kesif (youn) olmak zere ikiye ayrlr. Tecelli insan zerinde farkllarsa, bu durumda duyusal ve grnt olarak ez-Zahir isminde, mana ve nezihlik bakmndan ise el- Batn isminde tecelli gerekleir (Arab, 2006d:25). Onun zahiri yan duyulur lemi izhar

34

ederken, batni yan Hakkn isimlerini izhar eder. O halde insan- kmil ilahi isimlerle zuhur edince Hak, mmknlk hakikati ile zuhur edince halk olmaktadr. Daha nce de belirtildii gibi vahdet-i vcd dncesine gre btn lem ve varlklar, Hakkn lem hakkndaki bilginin ve varln kemale ulamasn dilemesi (Arab, 2007b:30) sonucu, ilahi ilmindeki isim ve sfatlarn grnr hale gelmesidir. Hak isimlerinin otoritesi ortaya ksn diye lemi yaratt. nk g yetirilen olmakszn kudret, ihsan edilen olmakszn cmertlik, rzklanan olmakszn rzk vericilik, yardm isteyen olmakszn yardm etmek, () etkileri olmayan ilevsiz hakikatlerdir (Arab, 2006a:347). lem tek tek isim ve sfatlarn zuhur alan iken, insan- kmil bu sfat ve isimleri toplu bir ekilde yanstan tecellightr. Benim btn isimlerim, ancak insann yaratlnda ortaya kt (Arab, 2006b:168). Hakkn vcudla zdeletirildii vahdet-i vcd dncesinde, btn varlklar vcudu ayn nispetle yanstmazlar. Ayan- sabite kavram aklanrken ifade edildii gibi, her bir varlk kendi istidadnn gerektirdii biimde belli bir ismi veya sfat yanstr. Hakkn btn sfatlarn ve isimlerini klli veya terkibi bir surette yanstma zelliine sahip tek varlk ise insandr. Tanrnn suretindeki her isim, insann yaratlnda ortaya kmtr. Bylece insann yaratl, bu varlk sayesinde kuatclk ve toplayclk rtbesini elde etmitir (Arab, 2006e:26). bnl-Arab bu durumu anlatrken sk sk ayna sembolizmine bavurur. Ona gre Hak, kendini grmen iin senin aynandr. Sen de isimlerini grmede ve bu isimlerin hkmlerinin -ki isimler Onun aynsdr- ortaya knda Hakkn aynassn (Arab, 2006e:48). Hakkn kendini mahede edebilmek iin yaratm olduu lem, Hakkn tek tek isim ve sfatlarn yanstt iin, Hakkn bir vechesini temsil etmektedir. Hak [isimlerini ya da kendisini grmek zere] btn lemi ruhsuz bir beden gibi yaratt. lem, tpk cilasz bir ayna gibi oldu (Arab, 2006e:25). Bu anlamda lem yalnzca mnferit noktalarn oluturduu gevek bir kme gibidir. Sanki bir eit bulutsu bir ayna gibidir (Izutsu, 1999:293). Buna karlk insan Hakkn sfatlar ve isimlerini klli bir ekilde yanstma zelliine sahip olduu iin, tm lemin yaps apak paralar irtibatlandrlm bir ekilde onda yansr. lahi emir, lem aynasnn cilalanmasn gerektirdi. dem, bu aynann cilas ve bu suretin ruhu oldu (Arab, 2006e:25). nsn ise her bir nesneyi gerekten de olduu gibi yanstan iyi cillanm kusursuz bir aynadr. () nsan, daha ok, lem denilen bu aynann biztih

35

cilsdr (Izutsu, 1999:293). Bu anlamda insan- kmile mikro kozmos yahut btn lemin hlasasdr denir. O, tm varlk tabakalarn kendisinde toplar. Bu yzden insan- kmiller yoluyla varlk zuhuruna tam bir mkemmellikle ular. bnl-Arabnin belirttii zere:
nsan var oluu itibaryla mkemmel, yaratl ynnden ise en tam ve ll varlktr (Arab, 2006a:153). Allah demi kendi suretine gre yaratt. () Bylece Allah bu deerli zette -ki o insan- kmildir- btn ilahi isimleri ve kendisinden ayrk byk lemde ortaya kan hakikatleri var etmi, onu lemin ruhu yapmtr (Arab, 2006e:220).

Bu anlamda insana ve zelde insan- kmile Hakkn sureti zerine yaratlm varlk denir. lemin hlasas olan insanda zat, sfatlar, isimler ve fiillerin tecellisi topland iin Hak kendi suretini, en mkemmel ekilde mahede etmi olur. Yalnz bu mahede Hakkn kendi varlnn dnda bulunan bir eye bakmas gibi dnlmemelidir. Mutlak varln dnda her mertebede tecelli eden baka bir varlk yoktur. Bu mhede Hakkn btn zerrelerde Zt ile zuhr ve huzru ile vuku bulan zevki bir mhededir (Tahral, 2000:23). Hakkn kemalini ve gzelliini gsterebilecei btn sfatlarn ve isimlerini sergileyecek kuatc bir mazhara, yani insan- kmile ihtiyacn bnl-Arabnin eserlerinde sklkla dile getirmesi, onun insan- kmil kavramna verdii nemi gstermektedir. Hak, saysz gzel isimleri bakmndan emrin tmn ieren kuatc bir varlkta isimlerini tek tek grmek ve o varlk vastasyla kendi srrnn kendisine grnmesini istedi. Varlk ile nitelenmi olmas nedeniyle kendisini grmek istedi de denilebilir (Arab, 2006e:220). Bu anlamda insan- kmil, Hakkn lemi yaratma amacndan biri olmaktadr. Ve bu ama lemde bulunduu mddete lem korunur ve varln srdrebilir. Bu durumu bnl-Arab u ekilde ifade eder:
nsanla birlikte hayat ahirete g ettii gibi dnya da insann ayrlmasyla yok olur. Buradan insann Allahn lemdeki gerek maksad, gerek halifesi ve ilh isimlerin ortaya kma mahalli olduunu kesin olarak reniriz. O, lemin btn hakikatlerini kendisinde toplar: Melek, felek, ruh, cisim, doa, cansz (donuk) ve canl (Arab, 2006a:362). lemde insan, yzkteki ka gibidir. Ka, padiahn hazinelerine vurduu mhr ve niandr. Allah, insan bu nedenle halife diye isimlendirdi. Mhr hazineleri nasl korursa, Allah da insan vastasyla lemi korur. Hkmdarn mhr hazineler zerinde bulunduu srece, hi kimse onun izni olmakszn hazineleri amaya yeltenemez. Allah, mlk[olan lemi] korumas iin insan halife yapt. Bu kmil insan lemde bulunduu srece lem korunur. Baknz! nsan, dnya

36

hazinesinden ayrlp ksayd, Hakkn o hazinede gizleyecei bir ey kalmaz, lemde bulunan eyler ortaya kar, birbirlerine karr, hayat ahirete gerdi. nsan, ahiret hazinesi zerinde de ebedi bir mhrdr (Arab, 2006e:26).

bnl-Arab insan- kmilin halife olarak nitelendirmektedir. nsan- kmil bu nitelii btn sfatlar ve isimleri cem etme istidadna sahip olduu iin kazanmtr. O varln aynasnda byk lemin yansd kk lemdir. Dier her varlk kendi hakikatinin gerektirdii kadar Hakk yanstr. Hakkn halifesi olan insan- kmil, btn bir varlk leminin, yani Hakkn hazinesinin koruyucusu ve vekili durumundadr. nsan- kmil kavramnn epistemolojik yn ise onun, btn ariflerin ve bilginlerin ilmini aldklar kandil olmas durumudur. Hakkn lemi yaratma amacndan biri olarak belirlenen insan- kmilden daha ncelikli ama Hakkn bilinmesidir. her bir eyin yaratlnn ikinci amac, ancak insann var olmasyla ilgilidir. nsan, lemdeki halifedir. Burada ikincil ama dedim, nk her eyin yaratlnda birinci sebep Hakk bilmek ve Ona ibadet etmektir (Arab, 2006a:355). Yaratln esas amac olan Hakkn bilinmesi ise en mkemmel bir ekilde insanda gerekleir. Nasl ki sen ancak benim sayemde [var] oluyorsun, ben de ancak senin vastanla bilinirim. O halde seni bilen, beni bilmitir. Ben bilinmezsem, sen de bilinmezsin (Arab, 2006e:93). nsan, zellikle insan- kmil, Hakk kmil bilgiyle bilen yegne varlk olmaktadr. O Hakka dair bilginin kemaline ulaan kimsedir. insan, varlkta Allahtan, Onun sfat ve fiillerinden baka bir ey bulunmayp Onun varln kendisi olduunu bilen kimsedir (Arab, 2006e:80). Hakkn sureti olmas ve kuatcl sayesinde varoluunda kmil olan insan bu anlamda da bilgisinde kmil olmaktadr. kemal sahibi olduunda Hak onun tecelligh haline gelir. Bylelikle her gzle Hakk grr ve her surette Hakk mahede eder (Arab, 2007a:158-159). Btn bu kmil insanlar ve peygamberlerin ilmini kendinden aldklar kandil de, lemin kendisi araclyla yaratld yaratc prensip olan Hakikat- Muhammediyedir. O, ...peygamber ve vellere ait her trl vahiy ve ilhm ve kef bilginin kaynadr (Afifi, 2000:83). bnl-Arab, hakikat- Muhammediye ile Hz. Muhammedi deil, Hz. Muhammed ve dier nebilerin onun suretlerini tekil ettii Ruhu kastetmektedir (Afifi, 2000:83). O, Hakkn kendisini izhar ettii ilk taayyndr. Dier taayynlerin hepsi onun araclyla kuvveden fiile kmtr. bnl-Arabnin ilk kelime veya ilk akl

37

olarak da adlandrd hakikat- Muhammediye, ayan- sabitenin varlnn kendisine bal olduu prensiptir. Hakkn kendini kendisiyle bilmesiyle balayan zuhur sreci, isim ve sfatlarla suretleri olan ayan- sabitelerin Hakkn kendi ilmindeki zuhuru olan feyz-i akdes ve ayan- sabitelerin makul lemden, d leme zuhuru olan feyz-i mukaddes ile birlikte farkllk ve bakaln zirvesinde kemale ular. Kemal ise insan- kmildir. Varlk nizamndaki sralamada ilk zuhurun mazhar ve sureti insan, zel olarak da ilk akl olarak nitelendirilen hakikat- Muhammediyedir. Tecelli srecinde hakikati itibariyle ilk olan hakikat- Muhammediye, sureti olan insan- kmil ile son bulmutur. nk ilk akl en iyi ekilde insan- kmilin kendini idrak eden bilincinde gzlenebilir. Ezeli-sonradan olmu insan, ebedi-srekli yaratlm, toplayc-ayran kelimedir [hakikat]. lemin fiil varl onun varlyla tamamlanmtr (Arab, 2006e:26). Tecelli srecinde genel ilke, her eyin kendi aslna ve balad yere dnmesidir. Zuhur, ilk olarak, insan- kmilin hakkati ile -ki Hz. Peygamberin hakikatidir- balad gibi bitii de onunla olmutur (Demirli, 2005:255-256). Bylece Hak kendini varlk leminde kesretin sonsuz deiken suretleri eklinde izhar etmitir.
varlk, bir dairedir. Dairenin balangc lk Akln var olmasdr. Bir rivayette, lk Akln Allahn yaratt ilk ey olduu bildirilmitir. u halde lk Akl, ilk cinstir ve yaratma insan trnde bitmitir. Bylece daire tamamlanm ve dairenin sonu bana bitiip daire meydana geldii gibi insan da akla bitimitir. Sz konusu dairenin iki ucu arasnda ise Allahn yaratm olduu lemin btn cinsleri bulunur. Bu iki u, ayn zamanda kalem olan lk Akl ile son varlk olan insandr (Arab, 2006a:362).

ahadet leminden geriye doru manevi ykseli suretiyle aslna geri dnen yaratl srecinin nihai amac olan insan, cisimler lemi, ayan- sabite, sfat ve isimler ve zat mertebelerini, bu mertebelerin birbirlerine nispetle durumlarn mahede eder ve bilir. bnl-Arabnin ontolojisinde, her eyin kayna olan mutlak varlk bu mertebelerin her birinde bir vechi ile zahir olur. Bu sayede mertebeler birbirinden bamsz deil, organik bir btnlk ierisindedirler. Her bir mertebe dier mertebenin asl ve gerekliini oluturarak varlk dairesinin tamamlanmasna vesile olmutur. Btn bir varlk leminin Hakkn sonsuz saydaki zelletirilmi ve snrlandrlm

tecellilerinden ibaret olduu, Hakkn dnda baka bir eyin bulunmad, Haktan baka vcudun olmad bir tevhid anlay, bnl-Arabnin ontolojik sistemini oluturmutur.

38

BLM 2: AHMED BCANIN VARLIK GR


bnl-Arabnin sistemletirmi olduu vahdet-i vcd anlay, umumiyetle slm leminde, fakat bilhassa Anadoluda ve Trk fikir hayat zerinde asrlarca mddet iz brakmtr (lken, 2004:220). Ftuhat- Mekkiye ve Fussul Hikem, onun slm tasavvufu ve dncesinde tesiri halen devam eden temel eserleridir. Onun fikir ve grleri Osmanl dnrleri ve ileri gelenleri tarafndan kabul edilmi ve bu fikir ve grleri inkr edenlerin hata ettikleri ve hatalarnda devam ederlerse de saptm olacaklarn dnemin nemli eyhlislm bn Kemal (.1534) fetvasnda belirtmitir. Osmanl ulemas dier slm lkelerine oranla bnl-Arab eserlerine daha ok ilgi gstermekte ve bnl-Arabyi din, fikir ve siyaset anlaynn temel talarndan biri grerek, bunu ran ve dier slm lkelerine nispetle bir imtiyaz ve stnlk olarak deerlendirmektedir (Tahral, 1996:72-75). Byle bir nemi haiz olan bnl-Arabnin sistematik bir yapya kavuturduu vahdet-i vcd anlay, XV. yzyl Trk mutasavvflarndan Ahmed Bcann dnce sisteminin balang ilkesi olarak grlebilir. 2.1. Ahmed Bcann Eserlerinde Ekber Gelenein zleri bnl-Arabyi takip eden tasavvuf cereyanna eyh-i ekber nvan dolaysyla ekberiyye medresesi denir (Kl, 1994:544). Hilmi Ziya lken, ekber gelenek hakknda zetle u deerlendirmelerde bulunur: Ekberiyye, tarikat veya tasavvuf hareketinden ok tasavvufi bir felsefedir. slm leminde bu kadar yaylm baka bir cereyan da yoktur. Ekberiyye medresesinin en nemli isimlerinden Sadreddin Konevi, bnl-Arabnin fikirlerini Anadoluya hkim kld kabul edilir. O, hocasn hem izah hem de tenkit ederek onu daha rasyonel bir ekle sokmaya almtr. Koneviyi takip eden Sadddin Fergan (.1300) ve Abdurrezzk Kan ise bnl-Arab felsefesine gre bir tasavvuf sembolizmi yapm ve btn eski tasavvuf terimlerini bir sistem etrafnda toplamlardr. Bu yazl almalar ekberiyyenin birok tasavvuf hareketlerinin ierisine girmesine neden olmutur. Kanyi takip eden Davd-i Kayser, znik Medresesinde uzun yllar bnl-Arab fikirlerini okuttu. Ekber medresesinin tannm dier mtefekkirleri ise Yazczade Mehmed Bcan, znikli Muhyiddin (.1480), Sofyal Bl Efendi (.1552),

39

smail Ankarav (.1632), Yakub Han Kgari (.1889), Abdlgan Nabls (.1731), Abdurrahman Cmdir (.1492) (lken, 2005:136-138). Kla gre ise, bnl-Arabye atfedilen ekberiyye tarikatnn, daha sonralar Nabls tarafndan Kadiriye-yi Ganiye-yi Ekberiyye adyla itihad edilen Kadiriyye ubesi olduu anlalmtr. Gnmzde ise ekberiyye, belirli bir tarikat tanmlamaktan ziyade, daha geni anlamda bnl-Arabnin fikirlerini benimseyip, onu rehber edinenlerin yolu olarak ifade bulur. Bu yol tarikatlar st bir irfan yoludur. Nitekim smail Hakk Bursevi (.1725), bnl-Arab yolunun btn tarikatlar ihtiva ettiini, onun ilminden istifade etmeyen hibir Allah yolcusunun bulunmadn belirtir. Bu durumda ekberiyyeyi felsefi tasavvuf olarak grenler ve tarikat yerine mektep adyla tanmlayanlar olmutur ki dorusu budur (Kl, 1994:545). Ksaca yukardaki ekliyle aklanan ekber gelenein etkisi sonucu, dnemin nemli mutasavvflar bata bnl-Arabnin Fussul Hikemi olmak zere, bu gelenee ait temel kaynaklar tercme ve erh etmilerdir. Ahmed Bcan da bu gelenee uyarak Mnteha adl eserinin ikinci blmnde Fussul Hikemi erh etmitir.1 Eserin birinci blmnde ise bnl-Arabnin varlk hakkndaki grleri bir nevi zetlenmi gibidir. Ayrca Mntehann drdnc blmnde, ekber gelenein nemli

mtefekkirlerinden biri olan Abdurrezzk Kannin Istlahat- Sufiyye adl eseri ksaltlarak tercme edilmitir. Bu blmde yzyirmidrt civarnda tasavvufi stlh aklanmtr. Ahmed Bcann eserleri teliften ok tercme ve derleme nevinden mensur eserlerdir (elebiolu, 1989:51). Bu itibarla eserlerinin bir ok yerinde ekber medresesine mensup mutasavvflarn ifadelerine yer vermitir. Bu mutasavvflarn balcalar bnlArab, Sadreddin Konevi, Meyyidddin Cend (.1300), Fergan, Abdrrezzak Kan ve Davd-i Kayserdir. Ahmed Bcan Mntehann birinci blmnde Hakk- Mutlak, vcd, hakikat-i Muhammediye, tecelli, vahdet-kesret, feyz-i akdes, feyz-i mukaddes gibi tasavvuf dncesinin temel kavramlarn konu etmektedir. Yine ayn blmde vcud
1

M. Nuri Genosman Fussul Hikem tercmesinin nsznde, Sadreddin Konev ile balayp Salhattin bey ile son bulan, toplam 43 Fuss arihinin isminin zikredildii bir listeye yer verir (Genosman, 1942:XV-XVI).

40

ve mevcud kavramlar; bnl-Arab, Konevi, mam Gazzl, Cend, Fergan, Kan, Davd-i Kayser gibi mutasavvflarn gr ve szlerine atflar yaplarak ayrntl bir ekilde ele alnr. Ahmed Bcan eserlerinde gr ve szlerine yer verdii mutasavvflara; eyh Sadreddn (rahmetullah) (Ahmed Bcan, 1594:115a) mam Gazzl (rahmetullahi aleyh) (Ahmed Bcan, 1594:5b) Cend (rahmetullahi aleyh), eyh Fergan (rahmetullahi aleyh) (Ahmed Bcan, 1594:60b), Kan (rahmetullahi aleyh) (Ahmed Bcan, 1594:94b) ve Davd Kayser (rahmetullahi aleyh) (Ahmed Bcan,1594:28a) eklinde hitap etmektedir. Envarl Akinnin be yerinde, Mntehann ise yaklak otuzyedi yerinde bnl-Arabnin szlerine atflarda bulunarak dncelerini dile getirmitir. Bu ksmlarda, bnl-Arabye u ekillerde hitab eder: eyh-i Ekber Muhyiddn-i Arab (Ahmed Bcan, 1973c:692), eyh Muhyiddin (Allahn rahmeti zerine olsun) (Ahmed Bcan, 1973a:311), eyh-i Ekber (Kaddesallhu srrah) (Ahmed Bcan, 1594:7a), eyh-i Ekber (rahmetullahi aleyh) (Bcan, 1594:5b), eyh (rahmetullahi aleyh) (Bcan, 1594:28a). Grld zere Ahmed Bcanda, bnlArabyi, retilerine sahip kanlarn onu, ondan sonra baka bir sufiye nasib olmayacak bir nvan olan eyhul Ekber (eyhlerin en by) (Afifi, 1990:21) olarak adlandrr. 2.2. Ana Hatlaryla Vahdet-i Vcd Anlay Vahdet-i vcd anlaynn zn oluturan bnl-Arabnin, varln Hak olmas, Hakkn birlii ve her eyin Haktan ibaret olmas, grnen her eyde gerekte zuhur edenin O olmas (Arab, 2006d:69) dncelerine, Ahmed Bcann Envarl Akn ve Mnteha adl eserlerinde rastlanlr:
el-Vcd: Hakkn ztn bulmaktr, ger Hakkn ztyla. Bundan trdr kim, Hazret-i Hakka Hazret-i Vcd derler (Ahmed Bcan, 1594:78b). Bize malm oldu ki, btn eya, yaratlanlarn hepsi icadn, yaratmann eseridir. Gerek mevcud deildir. Zira vcud yok olmaz. Yok olan da Vcud olmaz. Hakiki vcud, gerek varlk Allah Taal hazretleridir. Her an bakidir (Ahmed Bcan, 1973a:311). her eyin vcd vcd- Hakkn taayyndr(Ahmed Bcan, 1594:3a).

41

Bu ifadelere gre, gerek varlk Hakkn zatna aittir. Hakkn birlii zat gereidir, okluu, yani taayyn ise grecelidir. Sonradan yaratlanlar, varlk deil, gerek varln, yani Hakkn taayyn olan mevcutlardr. Btn mevcudatn varl Ondadr. Bu balamda, Ahmed Bcann vcud ile mevcudu birbirlerinden ayrd sylenebilir. yle ki, ona gre, mevcutlar sonradan yaratlm bir varlk sayesinde deil, Hak sayesinde mevcut olmulardr. Hak tala her eyden evvel vardr, balangc yoktur. Her eyden sonra gene var olacaktr, sonu yoktur (Ahmed Bcan, 1973a:39). Mevcutlar ise yoklukla sabittirler, onlar iin bir varlk yoktur:
Vcd- Hakk- vhidi bilmekdr ki, cemi eya anunla mevcuddur. Pes klleya anunla mttehid olur. ol itibarla ki, cem-i eya kend nefsine nazar[] madmatdur vcd Hakkla mevcd olur. ol itibarla deil ki, eyann bir vcdu ola hssaten; andan sonra vcd- Hakkla mttehid olur. Bu muhldir; belkim vcd- kllsi hakkdr muttasl olmudur ayn- abde mevcd olur vcd- Hakkla (Ahmed Bcan, 1594:78a).

Gerek varl Haktan bakasna nispet etmekten kanlmaldr (Ahmed Bcan, 1973c:740). nk sadece O, varolmas iin baka bir varla ihtiyac olmayandr. lemin varl baka bir varla, Hakka bal olduu iin, lemin gerek bir varlk deil, glge bir varlk olduu sylenebilir. Mntehada lemin glge (zll) oluu u ekilde ifade edilir:
el-lem: Zll-i snidir. Ve bu zll-i sn deildir; ill vcd- Hakkdr ki, mertibi birle zhir olur suver-i mmkintla. Ve Hakkn zhir olmakl mteayyin olmakdr mmkintla. Zr mmkine vcd yoktur; ill bir nisbet vardr ancak. Ve ill vcd- ayn Hakkdr ve mmkint sbitedir dem-i asl zerine ilmi Hakkda. Pes eyle olsa lem-i sret hakdr. Ve Hakk rhul-lemdir; yani lem-i mevcd iden verdi tutan ve hayatl-kll andandur (Ahmed Bcan, 1594:79b).

lemin bu ekilde glgeye benzetilmesi, almann birinci blmnde de grld zere, bnl-Arabde ayn ekilde mevcuttur. bnl-Arabye gre, alglanan her ey mmknlerin zatlarnda Hakkn varldr. Bu itibarla lem, Allahn glgesine benzetilebilir ve glge farkl suretler kazanarak glge ismini yitirmeyecei gibi, lem de farkl suretler kazanmasyla lem ismini yitirmez. Glgenin her durumda glge olmasnn salt birlii bakmndan, o Haktr; nk Hak, mutlak bir olandr. Suretlerinin okluu bakmndan ise lemdir (Arab, 2006e:106-107). bnl-Arabye gre varlk hakikatte birdir ve Haktan ibarettir. Grlen bu okluk ise, varl olmayan akledilir bir okluk alandr (Arab, 2006e:133). Bu dnce Ahmed

42

Bcanda da grlr. Ona gre, vcud, mmknlerin varlklarnn kendine bal olduu Birdir. Her eyde BR olan Allaha delalet eden bir delil vardr (Bcan, 1973a:44). Varolan her ey zhir ve mazhar bir eydr vcudda; anda kesret ve taaddd yokdur ve aklda ve aklda birbirinden mmtz olur. () Vcd, ayn mahiyetdir haricde ve gayrdr aklda (Ahmed Bcan, 1594:5a). O halde okluk, akledilir ve grlr, fakat mevcut deildir. Bu anlamda mmkn, Hakkn mazhar olma zellii gsterdiine gre, mevcutlarn varl Hakkn varlndan baka bir ey deildir. ulem ve hkem ve ulular eyittiler: Allah ve-l sivhu [Allah vardr ve ondan baka hibir ey yoktur] (Ahmed Bcan, 1594:7b). Ahmed Bcan gerek ve stn olan tevhid anlaynn da bu ekilde olmas gerektiini Mnteha ve Envvul knde tevhid kavramn aklarken u ekilde ifade eder:
Tevhd, Hakk tenzh etmekdr her hdisden. Tevhid, derecedir: Biri, tevhd-i ilmdir evhidle shih olur. Yan rislet ile sbit olur. kinci derece, tevhd-i hssdr hakykla sbit olur. Yan zhir esbb skt etmekdir fen ilmi anunla sahh olur. nc derece, tevhd-i hssatil hssadr, kdemle kim olmaktr. Bundan irt ve ibrt bil-klliye mnkat ola vallhu lem bil hakyk (Ahmed Bcan, 1594:88b). (Lilhe illellh) halkn tevhidi, (L Hve ill H) ise okumu kimselerin tevhididir. yle ise (L Hve ill H) zikrin en stndr (Ahmed Bcan, 1973a:44).

Tevhidin ilk derecesi avmn tevhididir. Bu derecede Allahtan baka ilh olmadna tanklk edilir. Tevhidin ikinci derecesi olan Tevhdul-hssa ise sekinlerin tevhididir. Bu derece, Hak ile birlikte bakasn grmemeye karlk gelir. Tevhidin son mertebesi ise Tevhdul hssatil-hssa, yani sekinlerin sekinlerinin tevhididir. Bu mertebede esas olan, tek zattan bakasn grmemektir: Hakkn birliinden baka bir ey yoktur, kendisinde herhangi bir okluk bulunmaz. Sayca snrsz taayynlerin kayna kendisidir. Bu taayynlerle hakikat ayn eydir. Mahedesi byle olan kii gerek birlii idrak eder (Kaani, 2004:167). Bu balamda, stn olan tevhid anlay, Allahtan baka mevcudun olmadnn uuruna sahip olunan ontolojik tevhiddir. Ontolojik olarak tek bir hakikatten baka bir ey yok iken, epistemolojik olarak gerek varl olmayan akledilir bir grnler okluu sz konusudur. Bunun nedeni Hakkn mmknlerin istidadna gre zuhur etmesidir: Hak tala umum olarak herkeste ve her eyde, sfat itibariyle, tecelli etmitir, kudretinin eserini gstermitir (Ahmed Bcan, 1973b:523). Hak Teldan ki, mevcdta tecelli eyler. Anlarn istiddat-

43

zatiyesine gre tecelli eyler (Ahmed Bcan, 1594:29b). Varolan tek hakikat, grnteki her eyin zat olarak alglandnda Hak (vahdet) adn, Hakkn tecellisi olarak alglandnda ise halk (kesret) adn alr. Hak Kinatn grnen her yerinde sfatlar ile zahir, grnmeyen esas cevherinde zat ile gizlidir (Ahmed Bcan, 1973a:39). Gerek varlk, sfat ve isimleri ynnden deil, bilinmeyen zat ynnden Haktr. Bir olan varln ok grnmesi yalnzca bir grn meselesidir (Uluda, 2001:365). O halde Hak ve halk, vahdet ve kesret gibi kavramlar ayn hakikatin farkl ekilde adlandrlmasndan baka bir ey deildir. Ahmed Bcan bu durumu, bnlArabnin bir yandan yaratln sebebini, te yandan okluun birlikten nasl ktn aklamak iin kulland ayna (mirat) benzetmesini kullanarak Mntehada u ekilde aklamaya alr:
Nitekim eyh (kaddesallhu srrah) Ftht- Mekkiyede eyle zikretdi ki: Senn zhir vcdun mirtdr, anunla ayn- sbite zhir olur. Ve ol ayan- sbiteyle, vcd-i mutlakn sfat ve esmas, esmasnn ahkm zhir olur (Ahmed Bcan, 1594:28a). Pes ayn- vcd, Hakkn miratlardr. Ve her nesne kim mirtda zhir olur, ayn- rydr ve Hak Tel kendye al dedi, hi kimseye izfet eyledi. Anunn ki, ayn- sbite ademdedr ryh-i vcddan nesne emm etmedi, kend hl zerine durur. Mahaz ki, suverin taadddt vardr mevcdtta, ayn- vhiddr mecmundan. Pes kesret-i esmda ve sfattadr ki, nisbet-i makledr (Ahmed Bcan, 1594:32a).

Yukardaki ifadelerde grld zere, bir olan Hak, aynalardaki suretleri ile oalr; aynalar ise ilahi ilimdeki sabit hakikatler olan ayan- sabite araclyla zuhur eden Hakkn mazharlardr. Ahmed Bcana gre, kesret mhede olunur ayn- vhidde ve ol ayn- makledr kesretde (Ahmed Bcan, 1594:46a). nemli olan da bu durumu fark edebilecek idrak haline ulamaktr: Siz, halkn iinde Hakk ve Hakda halk grmeniz gerekir. Ben size bunu tavsiye ederim (Ahmed Bcan, 1973b:399). Hak ve Onun isim ve sfatlarndan baka bir ey olmad iin, her eyin Hakka irca edildii vahdet-i vcd fikri (el-Hakm, 2005:87), ...ne bir monizmdir ne de bir dalizm. Kesrette Vahdeti ve Vahdette kesreti grmekten ibaret olan zel bir egzistansiyal tecrbe zerine temellendirilen metafizik bir Gereklik grdr (Izutsu, 2002:50). Buraya kadar dile getirilenler erevesinde, Ahmed Bcann da byle bir gereklik grne sahip olduu sylenebilir.

44

2.3. Mutlak Varlk bnl-Arabnin, kendi kendine varolan, zorunlu ve her eyden mnezzeh, bu itibarla da bilinmez olan mutlak varlk (Arab, 2006a:89) ve varl kendisinden kaynaklanmayan, zorunlunun varetme etkisinin mahalli olan mmkn varlk (Arab, 2006b:382) olarak varl iki kategoriye ayrmas, Ahmed Bcanda da grlr. Ahmed Bcan, varln iki yn olduunu u ekilde dile getirir: Bilinmelidir ki varln iki yn vardr. Biri esas varlktr. O Hakkn kendisidir. Varlklara nisbet etmekten ve eya arasnda belirlemekten uzaktr. Vardr demek yalnz, varln anlatmak iindir (Ahmed Bcan, 1973a:39). simleri ve sfatlar asndan ok olarak alglanan Hak, zat itibariyle birdir, mutlak anlamda bilinmez ve belirlenemezdir: Varlklar iin bilmediini bilmekten ulu hicp yoktur. Varln birinci ynne gre: Onun (benzeri olmak yle dursun) benzeri gibisi (dahi) yoktur1 (Ahmed Bcan, 1973a:40). O ne cevher ne de arazdr. Snrl, saylabilir deildir (Ahmed Bcan, 1973b:602). Herhangi bir sfat, isim ve nispetle nitelenmedii iin, varln bu yn Mutlak varlk ve hakikatl-hakyk gibi isimler alr: Vcd min-hays-hve hve [Mutlak anlamda Vcd Odur]. Yan hi nesne anda art olunmaya. Eyle olsa ol Hakk- mutlaktr ki, ana gaybul-guyb derler ve dah hakikatl-hakyk derler (Ahmed Bcan, 1594:2b). Bu isimlerle adlandrlmas sadece Onu bildirebilmek iindir. O aslnda hakknda sz dahi sylenemeyen bir bilinmezdir. Ahmed Bcan, bu durumu Koneviye atfta bulunmak suretiyle u ekilde dile getirir: Sadreddin Konev eydr: Hakn ztnda h nesne muzf olmaz. Belkim mutlakdr cem-i itibrtdan; hatd ana vcd- mutlak demek tefhm indr ki, sz anlayanlar (Ahmed Bcan, 1594:53a). Varln ikinci yn ise, z gerei bakasna muhta bir yapdadr: kinci yn ise Allahn lim olmasdr. O her eyi bilir ve btn varlklar kuatmtr. Kendi zatn ve ztnn gerekli kld her eyi bilir (Ahmed Bcan, 1973a:40). Hakkn kendi zatn bilmesi, mmknlerin hakikati olan ayan- sabitenin, ilminde zahir olmas ve sonra da duyulur lemde mevcud olmasdr. Bu anlamda zatyla mehul olan mutlak varln dndaki her ey ise znde yokluk olan, mmkn varlktr (Ahmed Bcan, 1594:7b).
O gkleri ve yeri yaratan, size kendilerinizden eler ve hayvanlardan da iftler yaratmtr. Sizi bu suretle retip duruyor. Onun benzeri gibi bir ey yoktur. O, yle iiten, yle grendir (Sra, 42/11).
1

45

Ne var ki, mmkn varlk gerek anlamda bir varlk deil, greli bir varlktr: Hakk Tel tecell etmekdr ayan- sveryle ve ol mmkint msemmdr vcd- izfyle (Ahmed Bcan, 1594:80a). te yandan bnl-Arab, Hakkn bir neden olamayacan belirtir; nk neden olsa Onun da bir nedenliye dayanmas gerekir. Bu ise teselsle yol aar ve Hakkn mutlak varlk olma zelliini ortadan kaldrr. Ancak, Hakkn ulhiyet mertebesi gereince bir yaratc olmas bakmndan neden olarak adlandrlmas mmkndr: Neden ile ilh derken kastedilen anlatlmak istenmise bu kabul edilebilir (Arab, 2006a:110). bnlArabnin bu dncesi Ahmed Bcanda da grlmektedir. yle ki, mutlak varln zorunlu bir varlk olmasn, mmkn varln varolabilmesi iin bir nedene ihtiya duymasndan hareketle de aklar. lemde mutlak varlk dndaki her mmknn bir nedene ihtiyac vardr; mutlak varlk ise varolmas iin herhangi bir nedene ihtiya duymayan ve her mmknn yaratcs olmas bakmndan, nedeni olan z gerei zorunlu bir varlktr. Aksi durumda teselsl ortaya kar. Ahmed Bcana gre teselsl ise batldr. Bu durum Mntehada u ekilde ifade edilir:
Hak Tel vcibl vcddur () hdisin vcd mmkndr; eer mmkin olmayacak olursa, gerek bir vakt madm ola ve bir vakt mevcd ola. Pes her mmknn sebebi vardr. mdi ol sebep budur ki, o vcibl vcd ola ve yhd mnteh ola, vcibl vcdda. Pes teselsl batldr. (Ahmed Bcan, 1594:12b).

Bu ifadeler gstermektedir ki; Hakkn zat olan mutlak varlk, varl kendisinden kaynaklanan, her trl sfat ve nispetten uzak, benzeri olmayan bir bilinmezdir. Mmkn varln nedeni olmas bakmndan ise zorunlu bir varlktr. 2.4. Kelime Nazariyesi ve Hikmetin Tekml Zat itibariyle bakldnda tek ve bilinmez olan Hak, mazharlar olan sfat ve isimleri itibariyle bakldnda bilinen ve ok olan varlk lemidir. Bu iki farkl grn bir ve ayn olan tek hakikattir. O halde grnteki bu okluk, yani duyulur lem, Hakkn isimlerinden baka bir ey deildir. simler Hakkn ilk taayynleri olarak, ilahi ilmindeki ezeli hakikatleridir. Bu isimlerin kayna, ilk taayyn, bnl-Arabde olduu gibi Ahmed Bcanda da hakikat-i Muhammediye veya hakikatl hakayk olarak isimlendirilir ve btn hakikatleri barndrd iin ilahi ilim veya ilahi akl da denilebilir (Ahmed Bcan, 1594:66b).

46

Hibir nesnenin kendisinde art olmad, mutlak anlamda vcud olan Hakk- mutlak gaybul-guyb dur (Ahmed Bcan, 1594:2b). Onun hibir eyi zatndan farkl olarak taakkul etmemesi ve zatn dnmesi btn eyay dnmesi olduu iin, ayn zamanda btn isim ve hakikatleri de barndrd iin, hakikatl hakayk; akletmek, akl ve mkl veya ilim, lim ve malumdur. O, duyulur lemin asl olan makul lemdir (Afifi, 2000:81). Bu durum Mntehada u ekilde ifade edilir:
Hakkatl-hakyk yan hakkat ibretdir, Hak Tel kendzini bi-nefsih bildgi sret-i ilmiyeden taayyn haysiyetince ki, kend ztn taakkul ol itibrca ki, ilim, lim ve malm vhid ola (Ahmed Bcan, 1594:2b-3a).

Duyulur lemdeki her bir varlk, ilm-i ilahideki Hakkn kelime ve iaretleri olan, isim ve sfatlarn suretlerinden baka bir ey deildir. Bu itibarla bnl-Arabnin konuma eylemiyle yaratma eylemi arasnda yapm olduu u benzerlik: Biz de szden meydana geldik. Bu, ol(kn) szdr. Biz de olduk. yleyse, susmak var olmayan bir durum iken konumak var olan bir durumdur.() nsan var olmutur, yleyse, onun var olmas gereken bir nitelikle nitelenmesi gerekir ki, o da kelamdr (Arab, 2007b:51) ayn ekilde Ahmed Bcanda da grlr ve Hakkn sz syleyen olmas yaratc olmasyla zdeletirilir: Hak Tel kullarna kelmyla tecell eyledi (Ahmed Bcan, 1594:8b). Allah Tel mtekellimdr, kelime-i kn ile. mdi ol kelime-i kn muhyidr ve hlkdur (Ahmed Bcan, 1594:64a). Yine bu durumu Ahmed Bcan Envrul knde, bnl-Arabye atfta bulunarak u ekilde dile getirir:
eyh-i Ekber Muhyiddn Arab yle demitir: Zikrin hakikati, Hak Tala hazretlerinin mtekellim, sz syleyen ad ile tecelli etmesinden ibarettir. Sfatlarn kemlini, cemi makamnda ve tafsyl mertebeleri itibariyle, izhar etmektir (Ahmed Bcan, 1973c:692-693).

Ahmed Bcan konuma eylemiyle yaratma eylemi arasnda kurmu olduu benzerlii harflerin btn varlk lemini sarmasndan yola karak u ekilde aklar:
hurf cem-i eyy ihta etmitir. () hurf gaybiyye-i maneviyyedr. Ve ol hurf taakkul etmek vcd- hric ana feyz olmazdan nden ana kelime-i haybiyye-i maneviyyedr. Eer vcdla muttasf olacak olursa ana kelime-i vcdiyye derler. Eer Hak Telnn fili bi-zatihi olacak olursa ki, vasta olmaya ol filin ismine Kelm derler ve Kelm kelime ile zhir olur. Eer vsta ile olacak olursa let-i vcdiyye ile hd sret olacak olursa mazhariyyetle. Ol vakt kavl olur ve ol kavl ibdetdr tesr-i ilhiyyeden (Ahmed Bcan, 1594:45a).

Ahmed Bcana gre btn kelimelerin kendinden neet ettii kll kelime olan hakikati Muhammediyenin dier bir zellii ise ilahi bilginin kayna ve yaycs olmasdr. O

47

peygamberlere ve ariflere ait her bilginin kaynadr. Bu amala Ahmed Bcan kelime dedii her bir peygamberi ve bu peygamberlerin esm-i hsndan temsil ettikleri isimle ilikilerini hem Envrul knde (bkz.Ahmed Bcan, 1973b:380-413) hem de Mntehann Fussul Hikemin tercme ve erhinin yapld II. blmnde, dem kelimedeki ilahlk hikmetiyle balayp, her bir peygamberle mndemi olan hikmeti aklayarak, Muhammed kelimesindeki ferdilik hikmetini aklayarak sonlandrr. nk her peygamber Allahn sfatndan bir sfata mazhar olmutur ve Onun gzel isimlerinden bir isim onda tecelli etmitir (Ahmed Bcan, 1973b:381). Ayrca Ahmed Bcan bu durumu bnl-Arabnin btn isimlere mazhar ve en ala tecellisi olan hakikat- Muhammediyeye dier bir ifadeyle dem kelimesine dair yapt aklamaya Mntehada yer vererek u ekilde aklar:
eyh (rahmetullhi aleyh) : Hikmet-i ilahiyyenin mans budur ki: Hikmet-i ilahiye mahaldir, sbitdr kelime-i demiyyede. Ve ilhiyye bir mertebenin ismidir ki, cmidir cemi hakayk- esm ve mertibini. Kaan kim, ismullh metb ve mevsf oldysa cemi esmya ve sfta; pes hikem-i ilhiye mahss oldu, kelime-i demiyye ve dem Allah Telya halife olman mahlktdur. Eyle olsa dem bir mertebe old, cmi old cem-i mertibi ve dem mirt vki oldu mertebe-i ilhiyyeye ve kbil oldu cemi esmnn zuhruna. Ve murd kelime-i demiyyeden, rh-i klliyedr ki, mebdedir nev-i insaniye. Ve geri kalan peygamberleri dah buna kys ile; her biri bir isme mazhardur (Ahmed Bcan, 1594:24b-25a).

bnl-Arabnin her bir peygamberin asli gerekliinin, yce kelime hakikat-i Muhammediyenin bir kararlatrmas olan kelimelere karlk geldii fikri, Ahmed Bcanda da ayn ekilde yer alr. Yine bnl-Arabde grld zere, Ahmed Bcan, Hakkn peygamberlerle mndemi bu kelimelerdeki tecellisinin olmamas durumunda, Onun mahiyetinin ebedi olarak gizli kalacan ifade eder. 2.5. Tecelli bnl-Arabye gre, lemdeki her bir varlk Hak iin bir belirme yeridir. Hakkn sfat ve isimleri araclyla tecelli etmesi sayesinde, lemdeki varlklar varlk zellii kazanr. Btn varlk leminin Hakkn kendini izhar olmas, Ahmed Bcan tarafndan da benimsenir ve bnl-Arabde olduu gibi mutlak bilinmez olan Hakkn bilinme sreci olarak ifade edilir.

48

Hakkn zat baka bir eye benzemekten uzaktr (Ahmed Bcan, 1973b:382). O, zatnda her eyi barndran ve zat gerei hibir ekilde bilinemez olandr. Ancak, varlkta tecelli eden sfat ve isimleri asndan bilinebilir:
Bilmek gerekdir ki, Hakkn tecelliyt vardr ztyla ve esmsyla ve sfatyla, sftnn ve esmsnn hkm ve saltanat vardr ki, zhir olur lemde (Ahmed Bcan, 1594:109a). bu sfatn ve marifetin tammn mhede etmek, hakk budur ki; bilmek gerekdr ki, Hak Tel her mteayyinde kbildir, anun zerine hkm etmekle. Zra ki, mteayyin olmudur, ilmle ki, gayr- mahsrdur taayynde ve Hak Tel kend ilminn suretini bilmekdr taayynda bi-hasebit-tecelliyat (Ahmed Bcan, 1594:7a).

Ahmed Bcan; Hakkn tecelli eden sfat ve isimleri bakmndan bilinmesinden hareketle, tecelli srecini, bnl-Arabnin de bavurduu Ben gizli bir hazineydim. Bilinmekliimi arzuladm ve mahlkt yaratdm (Ahmed Bcan, 1594:35b) kudsi hadisini rnek vererek aklar. Bu durumu Envrul knde de u ekilde ifade eder: O, eitli ilh deliller ve kemltn en ycesi ile kendini emslsiz kld ve her eye sinmi varlnn bilinmesini diledi (Ahmed Bcan, 1978a:25). Tecelli, vahdet-i vcd fikrinin zerine kurulduu dayanaktr; nk yaratma, yani varlk oalmakszn birlikten okluun kmas, ancak tecelliyle yorumlanabilir (elHakm, 2008:608). Bir olan Hak, duyulur lemde aa kar ve bu tecelliyle duyulur leme varlk verir. Ahmed Bcan, tecelli kavramn Mntehada u ekilde tanmlar:
et-Tecell: oldur ki, kalbe zhir olur gaybdan. Bir vechle dahi tecell ibaretdr srdikt- cellin inkiafndan keml-i cemlde. Bir vechle dahi tecell ibaretdr undan kim, gayb- hviyetden zhir ola keml-i cel ve isticl taleb etmek in ki, cel zuhr ve isticl izhrdr (Ahmed Bcan, 1594:80a).

Bu tanmda, grnmeyenin kalplerde grnr hale gelmesi olarak ifade edilen tecellinin iki ynne vurgu yaplmaktadr. Birincisi, Hakkn bilinmeyi arzulamas sonucu kemali gerei ism ve sfat tecellide bulunmas, dieri ise Hakda bulunan sfat ve isimlerin, hkmlerinin gzkmesi iin ortaya kmay talep etmelerine, Hakkn karlk vermesidir. Hakda bulunan bu isim ve sfatlar, varlk leminin varolmasnn ve yok olmasnn belirleyicileridir:
Hak Taal hazretleri isimleri ve sfatlar itibarile her zaman tecelli etmekte kendini ve kudretini belli etmektedir. O isimlerin bazlar, mucit (icat eden, yoktan var eden, yaratan) ve muhy (hayat veren, dirilten) gibi varlk leminin varln

49

bildirirler. Bazs da, mud (gzeten) ve mmt (ldren) gibi lemin yokluunu, sona ereceini bildiren sfatlardr. Hak Taal hazretleri vakit olur, bir eyi icad etmekle eyada tecelli eder. Vakit olur, bir eyi yok etmekle gene onda tecelli eder. Kendi gcn belli eder. Nitekim Kuran- Keriminde yle buyurmutur: O hergn (her an) bir itedir1 (Ahmed Bcan, 1973a:309-310).

Tecelli eden Hak birdir. Ancak Hakkn varlk lemindekilerin istidatlarna gre tecelli etmesiyle mazharlar oalr: phesiz Hak tala bir kimsede, o kulun istidadna gre tecelli eder (Ahmed Bcan, 1973a:43). Hak Teldan ki, mevcdta tecelli eyler. Anlarn istiddat- zatiyesine gre tecelli eyler (Ahmed Bcan, 1594:29b). Ayrca tecelli belirli bir zamanda balayp biten bir sre olmad gibi, herhangi bir tecelli tekrar da etmez. Bu anlamda Hakkn her daim yeniden yaratmas sz konusudur: Hak Tel her nefesde tecelli eyler ve tecell-i asl tekrar eylemez (Ahmed Bcan, 1594:46b). Her isim ki, zahir ola; hakkat-i ilhiyyenin ittisndan asla ey mkerrer olmaz (Ahmed Bcan, 1594:28b). Hakkn her eyi lemde dierlerinden ayrt eden bir zellikle yaratmas, Onun ilahi geniliinin bir sonucudur. Varlk oalmakszn, birden okluun kmas tecelli sreciyle bu ekilde aklanmaya allr. Ahmed Bcann bu dnceleri, almann birinci blmnde de grld zere, bnl-Arabde de ayn ekilde ifade edilir: Tecelli eden, kendiliinde birdir. Tecelliler, daha dorusu onlarn suretleri ise, tecellighn yatknlklarna gre farkllar (Arab, 2006b:371). Btn varlk ezeli ve ebedi olan ilahi bir tecellidir, yani srf feyizdir ve Hakkn bu zuhur ve tecellisi sayesinde lem varln

srdrebilmektedir (Arab, 2006b:90). Allah, srekli verir, mahal ise yatknl (istidad) lsnde kabul eder (Arab, 2006b:370). Allah, bir ahsa tecellisini tekrarlamad gibi ilahi genilik gerei iki ahsta tecellide ortaklk yaratmaz (Arab, 2006b:78-79). te yandan, Ahmed Bcan da bnl-Arab gibi, gayb tecellisi ve ehadet tecellisi olmak zere tecelliyi ikiye ayrr. Hatrlanaca zere bnl-Arab, zattan zata dnk olarak gerekleen gayb tecellisini, sfat ve isimlerin ve onlarn suretleri olan ayan- sabitenin Hakkn ilmindeki zuhuru olarak aklarken, ehadet tecellisini Hakkn ayan- sabiteye gre duyulur lemde grlme sreci eklinde aklar (Arab, 2006e:129).

Gklerde ve yerde olanlar Ondan dilenirler. O, her gn yeni bir tecellidedir; (Rahmn, 55/29).

50

Tecellinin bu iki biimi hakknda Ahmed Bcan ise unlar dile getirilir:tecelli iki nevdir: Biri, tecell-i ehdetdir ve biri, tecell-i gayb old ana istidd verildi. Kaan gnle istdd hsl olsa Hak Tel ana tecell-i hd ile tecell eyledi ehdetde (Ahmed Bcan, 1594:115a). ki tecelliden ilki olan gayb tecellisi, Hakkn zatndan zatna olan tecellisidir. Varlklara ait isim ve sfatlarn ve onlarn mazhar olan istidatlar, yani ayan- sabitenin ilahi bilinteki taayyndr. Bu tecellide taayynler akledilir hakikatlerdir, duyulur lemde varlklar yoktur. Bu ilk tecelli bn Arabide olduu gibi feyz-i akdes diye adlandrlarak Mntehada u ekilde ifade edilir: evvelki mertebe budur ki: Feyz-i akdesdir; yan feyz ola ztndan yine ztn; ve ol feyzden ayn- sbite ve istidatlar hsl olur (Ahmed Bcan, 1594:27a). Feyz-i akdesde, Hak mutlak bir birlik halindedir. Ancak, bu tecelliyle, ncelikle kendisinde hibir isim ve sfatn dahi akledilmedii saf ve mutlak vahdet olan ahadiyet mertebesinden, isim ve sfatlar ve onlarn suretleri olan ayan- sabitenin zahiri bir varl olmakszn, sadece Hakkn bilincindeki taayyn edilmi bir vahdet olan vahidiyet mertebesine ular: Ve feyz-i akdes oldur ki, mazhar taleb eylemeye; hazret-i ahadiyetten zhir olur vhidiyyet (Ahmed Bcan, 1594:25a). Gayb tecellisiyle, Hakkn bilincinde oluan akledilir hakikat olan ayan- sabitenin, varlk leminde grnr hale gelebilmesi iin ikinci bir tecelli olan ehadet tecellisine ihtiya vardr. Feyz-i mukaddes olarak da adlandrlan bu ikinci tecellide, isim ve sfatlarn suretleri olan ayan- sabite, lemde vcud bulmu olur: Andan sonra ayn kim, hsl olur hricde cem-i levzmla feyz-i mukaddesle olur bi-hasebit tecelliyt (Ahmed Bcan, 1594:4b). Dolaysyla Hakkn isim ve sfatlar, lemdeki her eyin hakikatini tayin eder: her eyin vcd vcd- Hakkn taayyndr. ol haysiyetten ki, ol eyin hakkati Hakkn sfatdr (Ahmed Bcan, 1594:3a). Tecelli srecinde ifade edilen zat, isim, sfat, ayan- sabite ve mevcudat kavramlarnn birbirleriyle olan mnasebetini, Ahmed Bcan u ekilde zetler: Esm ve sft mazhar- ztdr. Ve ayan- sbite ki, hakyk- mmkintdr, mazhar- esm ve sfatdr. Ve mevcdt- hriciyye, mazhar- ayan- sabitedr. Ve mevcdt- hriciyye mnkasim olur cevhere ve arza (Ahmed Bcan, 1594:17a). Bylece kendisine hibir niteliin nispet edilemedii, mutlak bilinmezlik mertebesi olan ahadiyetten, varlk lemine gelinmitir. Tecelli sreci, Ahmed Bcanda da bnl-Arabde olduu gibi

51

Hakkn btn isimlerinin kendisinde topland, btn lemin hlasas ve varlk dairesinin son halkas olan insan- kmilin zuhuruyla tamamlanarak kemale ulam olur (Arab, 2006a:362). Bu durum Mntehada u ekilde ifade edilir:
Pes insn mazhar oldu cem-i esmya ve sfata ve dem ol lemn ayn- cils old ve ol sretin rh old. Zr kim, anun vcdyla lem tamam old ve hakyk ve mani zhir old (Ahmed Bcan, 1594:25a). Ve tecelli oldur ki, gayb- hviyetden zhir ola zuhrla izhrn kemltn taleb itmekn. Ve keml-i zuhr budur ki, Hak Tel zhir olmakdr insn- kmilde ve keml-i izhar budur ki, Hak Tel bi-nefsih kend ztn mhede itmekdr. undan ki, mmtz ola gayrndan (Ahmed Bcan, 1594:4b).

Bylece, gizli bir hazine olan Hak, ilahi ilminde kuvve halinde bulunan isim ve sfatlarnn bilfiil ortaya kmasyla bilinmi olur. 2.5.1. lahi sim ve Sfatlar bnl-Arabde olduu gibi Ahmed Bcanda da, Hak ile varlk lemi arasndaki ba, Hakkn isim ve sfatlar araclyla salanr. sim ve sfatlar, mutlak varlk olarak Hakkn bu lemde grnr klnmasndaki aralar konumundadr. sim ve sfatlar, mutlak varlk olan Hakkn mazhardr (Ahmed Bcan, 1594:17a). Hak, ilahi isimleri itibaryla kendi aynn grmeyi istemesi sonucu, isimleri araclyla varlk leminde zuhur etmitir (Ahmed Bcan, 1594:25a). Hakknda hibir ey sylenemeyen bir bilinmez olan mutlak varlk, kendisinde kuvve halinde bulunan sfat ve isimlerinin hkm ve eserlerini grmek istemesi sonucu, ilahi ilminde ncelikle sfat ve isimlerin suretlerini varetmitir. Hakkn isim ve sfatlar ile msemma (isimlendirilen) ve mevsuf (vasflanan), yani Hakkn zat birbirinden farkl gibi grnse de zde ayndrlar. yle ki, isim ve sfatlar ile msemma ve mevsuf varlk bakmndan ayn, kavram bakmndan ise farkldr. sim ve msemma arasnda grlen farkllk, sadece lfz bir farkllktr. Ahmed Bcan bu durumu u ekilde ifade eder: isim ve sfat al-tavrt-tahkk ayn- msemmdr ve ayn- mevsftur vcdda ve hdda ve gayrlardr mefhmda ve huddda. Ve dahi taayyn bir nisbetdr ki, hricde vcd yokdur (Ahmed Bcan, 1594:3b). lahi isimler ve sfatlar, tecelli sonucu oluan, Hakkn leme nispetleridir. Bu tecelli sonucu oluan nispetlerde mahede edilen de Hakkn zatndan baka bir ey deildir. Bu anlamda her bir isim ve sfat, varlk ynnden msemma ve mevsufun ayndr.

52

Ancak, her biri dierlerinden farkl, kendine has bir hakikate de sahiptir. Bu hakikatleri sayesinde de, msemma ve mevsuftan farkldrlar. Bu anlamda isim ve sfatlar, bir taraftan Hakkn taayynyken, dier taraftan Onun zatndan baka bir ey de deildir. Ahmed Bcann sfat ve isimler ile zat arasnda kurduu yukardaki iliki biimi, bnl-Arabnin grlerinin kendi fikirlerine ne denli etkide bulunduunu gsteren bir baka unsurdur. yle ki, almann birinci blmnde ele alnd zere, bnl-Arab de benzer bir ekilde, her bir ismin Hakkn sureti olmas cihetiyle zat ile zde olmas ve bu itibarla btn isimlerin bir ve ayn olmas, ancak her ismin kendine zg bir hakikatinin olmas sebebiyle de dier isimlerden ayrlmas ve msemmann kendisinden, yani zattan baka bir ey olmas fikrini benimsemektedir (Arab, 2006e:77). Hak, varlk leminin her yerinde isim ve sfatlar sayesinde zahir, zahir olmad durumda ise, hibir isim ve sfatla nitelendirilemedii iin zat gerei mehul kalr. (Ahmed Bcan, 1973a:39). Bu itibarla varlkta bir olan zat ve sonsuz saydaki nispet ve izafetlerden baka bir ey yoktur. Varlk, Hakkn zat ynnden deil, ilahi isimler araclyla belirli ve izafi bir ynden zuhurudur. Eer Hakkn nazar olmasayd sfatyla ve esmasyla mevcdtda, ol tecell-i ilhi zuhra ve vcda gelmezdi (Ahmed Bcan, 1594:26a). Bu anlamda varlk lemindeki her bir ey ismin zahiri, isim ise o eyin batndr. Sfat ise ismin kaynadr. Bunun iin sfat olmadan isimden bahsedilemez. Kendisinde ilim olmayana lim denilemedii gibi. O halde zat sfat ile, sfat isim ile, isim de nesneyle biliniyorsa, ayn ekilde zat sfat ile, sfat isim ile, isim de nesne ile zahir olur. Bu itibarla, nesne zahir isim batn; isim zahir sfat batn; sfat zahir zat batn olur (Erdem, 1990:45). Bu durumu Ahmed Bcan Mntehada bnlArabye atfta bulunmak suretiyle u ekilde dile getirir:
eyh (kaddesallhu srrah) Ftht- Mekkiyede eyle zikretdi ki: Senin zhir vcdun miratdr anunla yan- sbite zahir olur. Ve ol yan- sbiteyle, vcd-i mutlakn sfat ve esmas, esmasnn ahkm zhir olur (Ahmed Bcan, 1594:28a).

Vahdet, zata, yani Hakka aitken, okluk ise izafet ve nispetlere, yani halka aittir. Bu tecellide okluk grld halde, onlarn batn olan isim, sfat ve zat grnmemektedir. Buna gre birlik ve okluk, Hak ve halk tek bir hakikatin iki ynnden baka bir ey deildir.

53

lahi isim ve sfatlar, hem Hakka hem de Hakkn mazharn yansttklar iin, varlklarn hakikatlerine iaret ederler. Bu sayede ilahi isimler iaret ettikleri lde Hakk bilmemizi salar. Bylece ilahi isim ve sfatlar, Hakkn kendileri sayesinde grnr klnmasn salayan unsurlar olmalarnn yannda, Hak hakknda bilgi edinmemizi salayan hakikatlerdir de. Onlar olmadan Hak bilinemez, ilahi isimlerden soyutlanm olan bir Hak dnlemez bile. lahi isim ve sfatlarn, Hakkn leme olan bantlar olmas, onlarn ontolojik ynn, Hakk dnp kavrayabilmemizi salamalar ise onlarn epistemolojik ynn gsterir. bnl-Arabde, Hakkn kendileriyle bilindii ilahi isimler sayszdr ve sayca sonsuz olan isimler, ana isimler olan belirli asllara veya isim mertebelerine dndrlrler (Arab, 2006e:51). Ahmed Bcana gre de sayca sonsuz olan ilahi isimler belirli asllara veya mertebelere dndrlebilir. Ve ona gre bu asllar, yani hazerat- esma (isim mertebeleri) yedidir:
Bilmek gerekdr ki, hazret-i esm, alel-hazertdr. Ve ol esm-i ilhiye yedidir: Hayatdur ve ilmdr ve irdetdr ve kudretdr ve kavldr ve vcddur ve adldr. Zr bunlardan aa olan esm bunlara tbdr (Ahmed Bcan, 1594:4a).

Btn bu isimler de Allah isim-sfatnda toplanrlar: Allah ismi Cmid (baka kelime tretilemeyen) bir kelimedir. Allaha mahsustur. lhi zatn ismidir. Btn ilhi sfatlar toplayan bir kelimedir (Ahmed Bcan, 1973c:679). Ahmed Bcana gre Allah ismi sfatdr, Allahn yerde ve gklerde Allahlk vasfnn ifadesidir (Ahmed Bcan, 1973c:680). Allah ismi, zatn btn sfatlarla sfatlanm ve isimlerle adlandrlm olduu ulhiyet mertebesidir. Bu mertebeye mutlak ilim de denir. Mutlak varln ilk taayyn sonucu btn isim ve sfatlar kendinde toplayan Allah ya da ahadiyet-i ilahiye mertebesidir. kinci taayyn mertebesiyle birlikte Allah isim ve sfatnda ikin halde bulunan isim ve sfatlarn gerei olan btn kll ve cz mnlarn sretleri birbirinden ayrlm olur. Bu sretlerin bu mertebedeki varlklar vcd deil sbtdir. Bu ilmi sretler, yani ayan- sabite varlk leminin sebebidir. Bu ayan- sabitenin varlnn sebebi ise, btn isim ve sfatlar kendisinde toplayan Allahdr (Tahral, 2002:28-29). Btn bu sre daha nce aklanan tecelli trlerinin

54

ilki olan feyz-i akdestir, yani mevcudatn suretlerinin bilkuvve olarak Haktaki zuhurudur. Bu tecellide yer alan mertebeler, Mntehada u ekilde ifade edilir:
ol itibrla kim, vcdda hi nesne art olmaya. Ehlllah katnda ona mertebe-i ahadiyyet derler. Yan cem-i esm ve sfat- niseb ve taayynt muzmahilldir zatda, demekdr. Ol mertebeye cemul-cem derler. Ve dah hakikatl-hakyk derler ve dah am dah derler. Kaan hakkat-i vcdda ol itibrla ona nesne art ola, ol mertebeye vahidiyet derler ve dah makmulcem derler, ol msemmadur esm ile ve sfatla. Eer hakkat-i vcdun ittisl itibrla olacak olursa mazhir-i esmya, ol mazhir-i esm ayan- sabitedr. Ve dah hakykul mmkinatdr. Ol mertebeye mertebe-i rubbiyet derler (Ahmed Bcan, 1594:16b-17a).

Bu belirlemelere gre bnl-Arabde olduu gibi Ahmed Bcanda da varlkta Hakkn zatndan ve Onun sonsuz saydaki ilahi isim ve sfatlarndan baka bir ey yoktur ve Hakkn kelimeleri ve iaretleri olan isim ve sfatlarn zuhuru varlk leminden baka bir ey deildir. Hakkn varlk lemindeki tecellisi ise, isim ve sfatlarn mazhar olan ayan- sabiteye baldr. 2.5.2. Ayan- Sabite bnl-Arabnin Hakkn mmknlerin hakikatlerinin suretlerinde kendileriyle taayyn ettii ilahi isimlerin iktizalar biiminde tanmlad ayan- sabite, Hakkn ilmindeki akledilir hakikatlerdir, bu itibarla da zleri gerei yokturlar (Arab, 2008b:189). bnlArabnin bu ekilde dile getirdii ayan- sabite kavramn Ahmed Bcan Mntehada u ekilde tanmlar: el-Ayns-Sabite: Hakyk- mmkinttr ilm-i Hakkda. Bunlarn katnda lafz deildr; belki ztdr ki, msemmdr bi-itibr sfat- vcdiyyedir; yhd ademiyyedir (Ahmed Bcan, 1594:78a). Tanmda, varlk lemindeki eylerin hakikatleri olan bu ilmi suretlerin, Hakkn vcudunda ilmen sabit olduklar ve harite bir varlklarnn olmad ifade edilmektedir. Bu itibarla ayan- sabite ile kastedilmek istenilen duyulur lemdeki her bir eyin akledilir hakikatlerinin bulunduu makul bir lemdir. almann II. blmnn Tecelli balkl ksmnda da ifade edildii gibi, ilk tecelli olan feyz-i akdes, Hakkn isim ve sfatlarnn ve onlarn suretleri olan ayan- sabitenin ilahi ilmindeki sbtu, ikinci tecelli olan feyz-i mukaddes ise isim ve sfatlarn ayan- sabitenin gerektirdii biimde varlk leminde zuhur etmesidir. O halde Ahmed Bcan ayan- sabiteyi, Hakkn mmknlerin hakikatlerinin suretlerinde, kendileriyle grnd ilahi isimlerin mazharlar olarak dnmektedir: Esm ve sft mazhar-

55

ztdr. Ve ayn- sbite ki, hakyk- mmkintdr, mazhar- esm ve sfatdr (Ahmed Bcan, 1594:17a). Bunun iin ayan- sabite, mutlak bilinmez olan Hak ile duyulur lem arasndaki bir mertebeyi oluturur. Mmkn varlklar mevcut olmadan nce onlarn hakikati, varlk leminin bilgisi olarak ilahi ilimde bilkuvve halde bulunur. Ayan- sabite ilahi ilimde bulunan bu suretler ya da hakikatlerdir: Hak Tel ayan- sbiteye rahmet eyledi ki, tlib idi vcdunu ve levzmn ve ahkmn. yle olsa cda getirdi ayanda. Nitekim zhir etdi evvel ilimde (Ahmed Bcan, 1594:61b). Bilinenlerin ayan- sabite diye isimlendirilmelerinin nedeni, onlarn srekli olarak bahsedilen bu ilahi ilim mertebesinde sabit olmalar ve d varla onlarn lzmlar ve hkmlerinin kmasdr: Her nesnenin ayn- sbitesi vardr ilm-i zt- ilahiyyede (Ahmed Bcan, 1594:4b) ve her nesne kim, yan- sbitede vardr. Hak Tel anu at ider mevcdt- hriciyyeye (Ahmed Bcan, 1594:27b). Bu durum Hakkn varlklar

vcuda getirme srecinde ilminin fiilinden nce geldiini gsterir. Bu itibarla ayan- sabite Hakkn ilminde bulunan ve varlklarn asl olan rneklerdir. Ve varlk lemi, Hakkn bu hakikatlere, yani her bir eyin ve kiinin istidadna uygun bir ekilde tecellisiyle grnr hale gelir (Ahmed Bcan, 1594:27b). O halde her eyin hakikati ezelde Hakkn ilmindeki taayyn nispetidir (Kaani, 2004:406). Ahmed Bcann bu fikirlerinin; bnl-Arabnin, Hakkn varlnn ayan- sabite zerine onlarn istidatlarnn gerektirdii ekilde yaylmas ve Hakkn ayan- sabitenin hakikatlerine gre suretten surete girip tasavvur edilmesi dncelerini yansttklar grlmektedir (Arab, 2006e:81). te yandan bnl-Arabde olduu gibi Ahmed Bcanda da ayan- sabitenin mutlak varlk ve duyulur lemin arasnda bir konuma sahip olmas onun, ift ynl bir yapya sahip olduunu gsterir. Yani, bu hakikatler bir yandan varlklarn Hakka borlu olduklar iin edilgin bir yapya sahipken, dier yandan Hakkn ayan- sabitenin hakikat ve hallerine gre tecellisi ile Hakkn duyulur lemdeki izharn belirledikleri iin etkin bir yapya sahiptirler. Hakkn kendi zatn, sfat ve isimlerini bilmesi sonucu, isim ve sfatlarnn suretleri olan ayan- sabite, ilahi ilimde akledilir hale geldi. Onlarn makl suretler olmalar mahiyet, zat- ilahiyyedeki taayynler olmalar da hviyet kavramlaryla adlandrlmalarna neden olur. Bu durum Mntehada u ekilde ifade edilir:

56

Hak Subhneh ve Tel limdr ztn ve esmsn ve sfatn. Eyle olsa cem-i esm sfat suver-i maklt old ilm- Hakkda. Ve dah suver-i ilmiye [suver ilmine] msemmdur ayn- sbite ile. Ve dah ehl-i nazar katnda ol ayn- sbitenin klliyatna mhiyyt derler ve cziyytna hviyyt derler (Ahmed Bcan, 1594:4b).

Her bir varln Hak tarafndan bilinmesi, o varln ayan- sabitesine gredir. Bylece her bir varlk, onlarn kendi zne, yani ayan- sabitesine uygun bir ekilde Hakkn varlk vermesiyle varlk leminde grnr. Her varln kendi tabiat, varlk leminin okluk ve farkllklar eklinde alglanmasnn nedenidir. Ancak her varlktaki hakikat bir ve ayn olan Haktr: Ol ayan- sbite ayn- Hakkdr hakikatte. Zr ki, zuhr ve izhr Hakkdr, cem-i mertib-i mevcdda sfat- ilhiye ile mevsf olduundan tr (Ahmed Bcan, 1594:34a). Bu hakikatlerin duyulur lemde varlklarnn olmamas onlarn z gerei yokluk olduunu gsterir. Bunlarn varlk kazandklarnn sylenmesi ise Hakkn kendilerinde zuhur etmesinden baka bir ey deildir. Grntlerin aynada zuhru gibi, kendisinde ztn zuhr ettii zt- ilahinin tecellighlardr. Bu anlamda ayan- sabite, duyulur varlklarla ve Hakkn zatndan ayr ve bamsz varlklarla nitelenemeyecei ortaya kmtr (Afifi, 2000:267). Ahmed Bcan bu durumu u ekilde ifade eder:
Pes ayan- vcd, Hakkn miratlardr. Ve her nesne kim mirtda zhir olur, ayn- rydr ve Hak Tel kendye al dedi, hi kimseye izafet eyledi. Anunn ki, ayan- sabite ademdedr riha-i vcddan nesne emm etmedi, kend hl zerine durur. Mahaz ki, suverin taadddt vardr mevcdtta, ayn- vhiddir mecmundan. Pes kesret-i esmda ve sfttadr ki, nisbet-i makledr (Ahmed Bcan, 1594:32a).

Ancak ayan- sabitenin ilahi ilimde sabit olmas, onlara ne var ne de yok denilmesinin, mutlak bir yokluk denilmesinden daha doru olacan gsterir. ki tr tecelli olan feyz-i akdes ve feyz-i mukaddes ile Hakkn ilahi ilminde oluan sfat ve isimlerinin ayan- sabite araclyla duyulur lemdeki taayyn sreci, bnlArabde grld gibi Ahmed Bcanda da insann taayyn ile kemle ular. 2.5.3. nsan- Kmil lahi isim ve sfatlarn ayan- sabitenin gerektirdii biimde varlk leminde zuhur etmesinden sonra, Hakkn en mkemmel tecellisi btn lemin hlasas olan insanda, zelde ise Hakkn zahir olduu insan- kmilde gerekleir: Ve tecell oldur ki, gayb-i

57

hviyetden zahir ola zuhrla izhrn kemltn taleb itmein. Ve keml-i zuhr budur ki, Hak Tel bi-nefsih kend ztn mhede etmekdr (Ahmed Bcan, 1594:4b). Ahmed Bcana gre varlk, tek bir hakikat olan Haktr ve Hakkn dnda varolarak alglanan btn varlklar Hakkn tecellisinden ibarettir. Ancak Hakkn varlklarn suretlerindeki tecellisinde, her bir varlk kendi istidadnn, yani ayan- sabitesinin gerektirdii biimde belli bir ismi veya sfat yanstr. Hak, insanda ise varln en stn ve kmil suretlerinde tecelli eder. Bu itibarla insan, Hakk btn sfatlar ve isimleriyle yanstabilen bir ayna gibidir (Ahmed Bcan, 1594:28a). Bylece Hak kendi suretini, yani isim ve sfatlarn insanda en mkemmel ekilde mahede etmi olur. nsanlar ontolojik olarak btn ilahi isim ve sfatlar toplama ve birleme yeteneine sahip bir yaratlta olmalarna ramen, insanlarn hepsi bu yeteneinin farknda deildir. Bu yetenein farkna varp, fiile karabilen insan, cilalanm ayna rolndeki insn- kmildir. Ahmed Bcan, bnl-Arabde olduu gibi insann yetkinliinin hem ontolojik hem de epistemolojik ynnn olduunu dnr. nsan- kmilin ontolojik yn, almann birinci blmnde ifade edildii gibi, insann Hak ve lem arsndaki ayrc ve birletirici snr olmas ve bylece iki sureti birletirmesi, yani bir ynyle ilahi isimlerle zuhur edip Hak olmas, dier ynyle imknn hakikatiyle zuhur edip halk olmas durumudur. Ayrca insan- kmil, hakikatin bu iki ynn ayrarak, lemin kendisinden ortaya kt bilinmezlie tekrar dnmesini engeller. Bununla birlikte insan- kmil, lemin varlk sebebi ve koruyucusudur (el-Hakm, 2005:370). nsan- kmilin ontolojik ynne dair bu dnceler ayn ekilde, Ahmed Bcann eserlerinde de yer alr. Ahmed Bcana gre de insan iki suret zerinedir: Biri Hakkn sureti olmasdr, bu anlamda insan, isim ve sfattr, dieri ise halkn sureti olmasdr (Ahmed Bcan, 1594:68a). ki suret zerine olan insan bu yaps itibariyle zahir ile batn, Hak ile halk birbirinden ayran ara bir konuma sahiptir. nsann zahiri yan duyulur lemi izhar ederken, batni yan Hakk izhar etmektedir. Duyulur lemdeki her bir varlk sadece kendi hakikati olan sfat ve ismi yanstt iin duyulur lem gevek bir kmeye benzetilebilir. nk her bir sfat ve ismin tekil olarak tecelli ettii lemde vcudi birlik btnyle tecelli etmez. Bu haliyle Ahmed Bcan,

58

leme adeta cilasz bir ayna gibidir der (Ahmed Bcan, 1594:25a). Hak, bu lemin cilas iin, btn sfat ve isimleriyle taayyn ederek insanda zahir olur. Bylece lemin yaps birbiriyle irtibatlandrlm, vcud birlik salanmdr. Bu durum Mntehada u ekilde ifade edilir: Pes insan mazhar old cem-i esm ve sfta ve dem ol lemn ayn- cilas old. Zr kim, anun vcdyla lem tmam old ve hakayk ve man zhir oldu (Ahmed Bcan, 1594:25a). Hakkn kudretini ve hkmn aa kard duyulur lemdeki tecellisi sfatlar, isimleri ve fiilleri iledir. nsan- kmilde; zat, sfatlar, isimler ve fiillerin tecellisi topland iin insan- kmil, mutlak varln ilk taayyn olan btn sfat ve isimlerin ihtiva edildii Allah isminin mazhardr. Hak, lemle deil insan- kmille tam bir ekilde zahir olduu iin, insan- kmil kendisiyle Hakkn kendisini grd tecellightr. Bu durumu Ahmed Bcan u ekilde ifade eder: insn- kmil ism-i Allahn mazhardr. Nice kim, ism-i Allah, ism-i zttr ve mstecmidir cem-i lemi. Diledi kim, sunun ikar eyleye; lemi yaratd. Ve diledi kim, kendni ikr eyleye insn- kmil yaratd (Ahmed Bcan, 1594:17b). Bu itibarla insn- kmil mutlak varln mazhardr: insn cmi ve mecm oldu itibrca, lem-i ekberdr ve mazhardur vcibl vcdun. Bundan ekmel mevcd yoktur (Ahmed Bcan, 1594:13b). nsann bu ontolojik yaps, varoluun sebebi olarak gsterilmesinin de nedenidir: nsan oldu oldur ki, hi kimse Hakkla bunculayn ns dutmad; pes Hakkla ns dutan bu old. Anunn Hak Tel leme onunla nazar eyledi ve bunun sebebiyle leme rahmet eyledi (Ahmed Bcan, 1594:25a). Hakkn varlnn kemale ulamasna arac olan insan- kmil lemde varolduu srece lem korunur ve varln srdrebilir. Ahmed Bcan bu durumu, bnl-Arabnin insan tanmlarken kulland padiah, mhr, yzk ve nak benzetmelerini (Arab, 2006e:26) kullanarak ifade eder:
Nitekim htem mahaldir nak. Pes htem mukaddemdr nakdan. Zr ki pdihn haznesi ol mhrle tamm olur. Ve insna hlife derler ibu itibrla anunn ki, Hak Tel halkn insanla saklar. Nitekim hazyin mhrle saklanur, kaan kim pdihn mhr daim ola; h kimse anu amaa kadir olmaya. Pes dem ilmi saklamakda Hakkn halfesi old (Ahmed Bcan, 1594:25a-25b).

59

Bylece btn isim ve sfatlarn hlasas olmas bakmndan Hakkn halifesi cihetindeki insan- kmil, yaratln nedeni olmasnn yannda varlk leminin, yani Hakkn hazinesinin koruyucusu ve vekilidir. nsan- kmil kavramnn almann birinci blmnde ifade edilen epistemolojik yn ise: nsan- kmilin, varoluta Hak ve lem arasnda bir ara durum olmas gibi, ilim ve marifette de Hak ile lem arasnda bir ara durum olmasdr. Bu anlamyla insan- kmil, peygamberler dhil olmak zere btn arif ve bilginlerin ilimlerini aldklar bir kandildir (el-Hakm, 2005:371). Ahmed Bcana gre de bnl-Arabde olduu gibi Hakkn lemi yaratmasnda, insann varedilmesi yaratln ikinci nedenidir. Varoluun nihai amac Hakkn bilinmesidir. Bu amala Hak insan varetmitir. Koakn deyimiyle, nsan, dnyaya, ibadet ve tevhidi gerekletirmek; Tanry bilmek iin gnderilmitir. Tanry bilmek, Nefsini bilen Rabbini bilir hadisi gereince, insann kendini tanmasyla mmkndr (Koak, 2003:291). nk yetkin bilgi ancak insanla mmkndr. Onun dnda btn sfat ve isimlerin zahir olduu baka varlk yoktur (Ahmed Bcan, 1594:6a). Bu itibarla insan, Hakkn yarat sanatdr (Ahmed Bcan, 1973a:80). Eer, Hakk tam anlamyla bilen ve kemallini izhar eden insan- kmil yaratlmasayd, her eye sinmi varlnn bilinmesini dileyen Hak (Ahmed Bcan, 1978a:25) bilinmi olamayacak ve bu yzden varl kemale ulaamayacakt. Mutlak varln mazhar olmasyla varoluunda kmil olan insan, bu itibarla bilgisinde de kmil olur. En kmil zuhur da budur ve Hak, insan- kmilde en kmil biimde zahir olur. Bylece Hak kendi zatn mahede eder (Ahmed Bcan, 1594:4b) ve bilinmi olur. Ahmed Bcana gre de bnl-Arabde olduu gibi btn peygamber ve insan- kmillerin ilmini kendinden aldklar kandil, yani mevcut varlklarn hakikatlerini kendinde toplayan ilahi akl da denilen Hakikat- Muhammediyedir. Hakikat- Muhammediye, Hakkn kendisiyle kendisine tecelli ettii ilk surettir. lahi akl olmaklndan tr btn sfat ve isimleri kendisinde toplamtr. Ahmed Bcan bu durumu u ekilde ifade eder:
Kaan kim, Hak Tel tecell etdiyse ztyla ztna, cem-i sfatn ve kemltn ztnda mahede eyledi. Zir ki, kemltna insan mirat brakd ve evvel hakkat-i muhammediyye[yi] zhir etdi hazret-i ilmiyede. Pes cem-i hakykn vcd anunla mevcud old, vcd-i icml onlarn zerine mil oldugn mertebe-i

60

ilhiye[ye] benzedginden tr ki, cmidr cem-i esm[ya]. Ondan sonra Hak Tel cem-i lemi cda getirdi (Ahmed Bcan, 1594:25a).

Varlklarn hakikatleri, yani ayan- sabite hakikat- Muhammediyede mevcut olmasndan tr btn mertebeler ondan neet eder, varlk sebeplerini ve bilgilerini ondan alrlar: hakkat-i Muhammediyye zt- maatt-taayyn oldur, esml-hsn onundur ve ism-i azm oldur ve andan gayrs tecelliyatnn mazhiridir ve kemltnn mertibidir (Ahmed Bcan, 1594:6a). Bylece Hakkn zatn zatyla bilmesi sonucu balayan tecelli srecinde, zat itibariyle tek olan Hak, sfat ve isimleri vastasyla, onlarn mazharlar olan ayan- sabitedeki grnmyle oalr. Hakkn ilk taayyn olan hakikat-i Muhammediye isim ve sfatlarn btn olduu iin o, nefsinde mutlak kemldir ve bu kemlin lemde btn olarak zuhur edecei yegne varlk ise insan- kmildir (Afifi, 2000:81). Bu itibarla tecelli hakikati itibariyle ilk olan hakikat-i Muhammediye, sureti olan insan- kmille son bulup balad noktaya dnerek kemle ulam olur.

61

SONU
bnl-Arab, tasavvufun kendinden sonraki seyrinde byk etkileri olan bir dnrdr. retilerini benimseyenlerin onu, eyhlerin en by (eyhul ekber) olarak adlandrmas ve gnmzde hala bu ekilde anlmas, onun dncelerine kar duyulan ilgi ve hayranln bir gstergesidir. Nazari tasavvufun zirvesi diyebileceimiz bn'lArabnin, varla dair fikirleri kendisinden sonra bir gelenein olumasna neden olmutur. almada, bu gelenein Trk-slm dncesindeki etkisini ve temsil edili eklini grmek iin, dnrn en nemli eseri olan Fussul Hikemi, bilindii kadaryla ilk defa Trkeye tercme eden Ahmed Bcann varlk gr incelenmi ve bnl-Arabnin varlk gryle benzerlikleri saptanmtr. bnl-Arabnin btn dncesinin temelinde vahdet-i vcd (varln birlii) anlay bulunur. O, varlk problemini mutlak varlk dedii Hak kavram balamnda ele alm ve aklamtr. Bu anlay, Haktan baka bir varlk kabul etmez, yani Hak her eydir ve her ey Odur. Bu itibarla varln birlii anlayn Hakta her eyin mutlak birlii eklinde okuyabiliriz. Grnteki btn okluk ve farkllk ise, Hakkn bilincinde sabit olan ezeli isimlerin, ayan- sabiteye uygun olarak kuvveden fiile kmalardr. Bylece Hak, ilahi isimleriyle tecelli ederek aa kar ve bu sayede de bilinmi olur. Ayrca Hakkn tecellisi, belirli bir zamanda meydana gelerek varlklarn varolmalarn salayp sonra biten bir sre de deildir. Tecelli, kendini tekrarlamadan, sonsuz eitlilik iinde ilahi isimleri her daim lemde grnr klan bir sretir. Temel tezlerinin ksaca yukardaki ekliyle belirlenebilecei, bnl-Arabnin varlk anlay, Mutlak varlk, Kelime, Tecelli, lahi sim ve Sfatlar, Ayan- Sabite ve nsan- Kmil kavramlarna dair grlerinden oluur ve bu grlerin ayn ekliyle Ahmed Bcanda da ifade edildii grlmektedir. yle ki, vahdet-i vcd anlay, Ahmed Bcannn da dnce yapsnn temelini oluturur. Ona gre btn varlk Haktan ibarettir ve Onun birliini yanstr. Grlen bu okluk ve farkllk ise Hakkn glgesinden baka bir ey deildir. Varlk bakmndan ayn ve tek olan lem, akl bakmndan farkl ve okluk olarak alglanandr. Dolaysyla bnl-Arabde olduu gibi Ahmed Bcanda da ontolojik olarak tek bir hakikatten baka bir ey yok iken, epistemolojik olarak gerek varl olmayan akledilir bir grnler okluu sz konusudur. Grnteki btn bu okluk, herhangi bir isim ve nispetle nitelenemeyen

62

ve gizli bir hazine olan Mutlak varln bilinmeyi istemesi sonucu tecellisinden ibarettir. Tecelli, yine bnl-Arabde olduu gibi ncelikle ilk tecelli olan feyz-i akdesle, Hakkn isim ve sfatlarnn ve onlarn suretleri olan ayan- sabitenin zahiri bir varl olmakszn Hakkn bilincindeki zuhuruyla balar. kinci tecelli olan feyz-i mukaddesle, mmknlerin hakikati olan Hakkn ilmindeki ayan- sabitenin varlk leminde grnr hale gelmesiyle devam eder. Kendini tekrarlamadan devam eden bu tecelli sreci bnl-Arabde olduu gibi btn lemin hlasas olan insan- kmilin zuhuruyla kemale ular. Bu itibarla bnl-Arab tarafndan oluturulan ve Sadreddin Konev tarafndan gelitirilen vahdet-i vcd dncesi merkezli yeni tasavvuf anlaynn Ahmed Bcan tarafndan benimsendiini ve yazm olduu eserleri ve tercmeleri sayesinde vahdet-i vcd anlaynn srdrlmesinde ve anlalmasnda Ahmed Bcann katklarnn olduunu syleyebiliriz. Ahmed Bcann bu dnce geleneini benimsemi olmasnn yannda onu nemli klan dier bir zellii, bu gelenei Trkeletirmeye alarak, vahdet-i vcd anlayna yeni bir yaam alan kazandranlardan biri olmasdr. Dili; dncenin, kltrn, bilginin aktarcs ve bu sayede de varlklarn srdrmesinin ana unsuru olarak grrsek, dnemin tercme almalarnn, vahdet-i vcd anlayna yeni bir biim kazandrdn ve bu sayede de bu dnce yapsn kalclatrdn syleyebiliriz. Srekli deiimin ve oluun olduu bu varlk leminde, vahdet-i vcd anlaynn gnmzde hala ayn terminolojiyle ifade edilmesi, bir yerden sonra kendini tekerrre yol aarak zamann deien artlarn doru okumamz zorlatrmaz m? Kald ki, ele aldmz gelenein temel prensibi de tecellinin sreklilii ve hikmetin tekml fikri deil midir? Bu ve benzeri sorular balamnda, amzn problem ve ilgi alanlar gz nnde bulundurularak vahdet-i vcd anlayn yeni bir terminolojiyle yeniden ifade etme, yeniden aklama ve yeniden okuma giriiminde bulunulmas bir hayli nemli grnmektedir. Bu tarz bir giriimin bizi bu dnce geleneini anlama ve erh etme abasnn bir adm tesine geirebilecei kanaatindeyiz.

63

KAYNAKA
AFF, Ebul-Al (2007), bn Arab Hakknda Yaptm alma, ev., Tahir Ulu, bn Arabi Ansna (makaleler), nsan Yaynlar, stanbul, s.25-52. ______________(2004), Tasavvuf slmda Manev Hayat, ev., Ekrem Demirli, Abdullah Kartal, z Yaynclk, stanbul. ______________(2002), Fussul-Hikem Okumalar in Anahtar, ev., Ekrem Demirli, z Yaynclk, stanbul. ______________(2000), slm Dncesi zerine Makaleler, ev., Ekrem Demirli, z Yaynclk, stanbul. ______________(1990), bn Arabi, ev., Mustafa Armaan, Editr: ERF, M.M., slm Dncesi Tarihi 2, nsan Yaynlar, stanbul, s.11-35. AHMED BCAN, (1973a), Aklarn Nurlar Envrul kn 1.Cilt, Haz., Ahmet Kahraman, Tercman 1001 Temel Eser, stanbul. ______________(1973b), Aklarn Nurlar Envrul kn 2.Cilt, Haz., Ahmet Kahraman, Tercman 1001 Temel Eser, stanbul. ______________(1973c), Aklarn Nurlar Envrul kn 3.Cilt, Haz., Ahmet Kahraman, Tercman 1001 Temel Eser, stanbul. ______________(1594), Mnteh, stanbul niversitesi, Trke Yazmalar, nr.3324, Sleymaniye Ktphanesi, Kl Ali Paa, nr.630, (116vr.). BAYRAMOLU, Fuat ve N. Azamat (1995) Bayramiyye Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi Cilt 5, stanbul, s.269-273. BEYAZT, Aye (2008), Ahmed Bcann Mnteh isimli Fuss Tercmesi Inda Tasavvuf Dncesi, Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, stanbul. BRNC, Necat (1985), Yazcolu Ahmed Bcan, Trk Edebiyat Ansiklopedisi, Tercman, stanbul.

64

CEBECOLU, Ethem (2004), Hac Bayram Veli ve Tasavvuf Felsefesi, T.C. Altnda Belediyesi Kltr Yaynlar, Ankara. CEVZC, Ahmet (2002), Paradigma Felsefe Szl, Paradigma Yaynlar, stanbul. CHITTICK, William (1999), Hayal lemleri - bn Arabi ve Dinlerin eitlilii Meselesi, ev., Mehmet Demirkaya, Kakns Yaynlar, satanbul. ELEBOLU, mil (1989), Ahmed Bcan, Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi Cilt 2, stanbul, s.49-51. DEMRL, Ekrem (2008), Bir tasavvuf Klasii Olarak Fussul-Hikem: bnlArabnin Fussul-Hikemi ve Ekber Gelenein Teekklndeki Rol Editr: Sami Erdem, slam ve Klasik, Klasik Yaynlar, stanbul, s.319-327. _______________(2006a), Fussul-Hikem erhi, Fussul-Hikem, Kabalc

Yaynevi, stanbul, s.251-530. _______________(2006b), erh ve zgn Telif Arasnda Osmanl Dnrleri Kutbuddin Muhammed znik ve Miftahul-Gayb erhi, Uluslararas znik Sempozyumu, znik Belediyesi Kltr Yaynlar, stanbul, s.371-381. _______________(2005), Sadreddin Konevde Bilgi ve Varlk, z Yaynclk, stanbul. _______________(1998), Davud el-Kayserinin Fususul-Hikem erhi: Matla- Husus- Kelim Fi-Maani Fususl-Hikem, Editr: Turan Ko, Uluslararas XIII. ve XIV. Yzyllarda Anadoluda slam Dncesi ve Davud el-Kayser Sempozyumu, Kayseri Bykehir Belediyesi Kltr Yaynlar, Ankara, s.59-69. DEVELLOLU, Ferit (2002), Osmanlca Trke Ansiklopedik Lgat, Aydn Kitabevi, Ankara. ERDEM, Hsamettin (1990), Panteizm ve Vahdet-i Vcd Mukayesesi, Kltr ve Turizm Bakanl Yaynlar, Ankara. FAHR, Macit (2008), slam Felsefesi Kelm ve Tasavvufuna Giri, nsan Yaynlar, stanbul.

65

____________(1998), slam Felsefesi Tarihi, ev., Kasm Turhan, Ay Kitaplar, stanbul. GENOSMAN, M. Nuri (1942), nsz, Fuss l-Hikem, stanbul Kitabevi Yaynlar, stanbul, s.V-XVI. GNGR, Erol (1998), slm Tasavvufunun Meseleleri, tken Neriyat, stanbul. el-HAKM, Suad (2005), bn'l Arab Szl, ev., Ekrem Demirli, Kabalc Yaynevi, stanbul. IZUTSU, Toshihiko (2003), slmda Varlk Dncesi, ev., brahim Kaln, nsan Yaynlar, stanbul. ____________(2002), slm Mistik Dncesi zerine Makaleler, ev., Ramazan Ertrk, Anka Yaynlar, stanbul. ____________(1999), bn Arabinin Fussundaki Anahtar-Kavramlar, ev., Ahmed Yksel zemre, Kakns Yaynlar, stanbul. BNL-ARAB, Muhyiddin (2008b), Ftuht- Mekkiye 8, ev., Ekrem Demirli, Litera Yaynclk, stanbul. ____________(2008c), Ftuht- Mekkiye 9, ev., Ekrem Demirli, Litera Yaynclk, stanbul. ____________(2007a), Ftuht- Mekkiye 5, ev., Ekrem Demirli, Litera Yaynclk, stanbul. ____________(2007b), Ftuht- Mekkiye 6, ev., Ekrem Demirli, Litera Yaynclk, stanbul. ____________(2006a), Ftuht- Mekkiye 1, ev., Ekrem Demirli, Litera Yaynclk, stanbul. ____________(2006b), Ftuht- Mekkiye 2, ev., Ekrem Demirli, Litera Yaynclk, stanbul. ____________(2006c), Ftuht- Mekkiye 3, ev., Ekrem Demirli, Litera Yaynclk, stanbul.

66

____________(2006d), Ftuht- Mekkiye 4, ev., Ekrem Demirli, Litera Yaynclk, stanbul. ____________(2006e), Fussul-Hikem, ev., Ekrem Demirli, Kabalc Yaynevi, stanbul. KAHRAMAN, Ahmet (1973), Ahmed Bcan, Aklarn Nurlar Envrul kn 1.Cilt, Tercman 1001 Temel Eser, stanbul, s.13-23. KARA, Mustafa (2005), Trk Tasavvuf Tarihi Aratrmalar, Dergh Yaynlar, stanbul. KN, Abdrrezzak (2004), Tasavvuf Szl, ev., Dr. Ekrem Demirli, z Yaynclk, stanbul. KAYA, Mahmud (1999), bnl-Arab, Muhyiddin (slm Dncesindeki Yeri), Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi Cilt 20, stanbul, s.520-522. KILI, M.Erol (1999), bnl-Arab, Muhyiddin, Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi Cilt 20, stanbul, s.493-516. ____________(1994), Ekberiyye, Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi Cilt 10, stanbul, s.544-545. KOAK, Aynur (2003), Ahmed Bcann Eserleri zerine Bir nceleme, dal Neriyat, stanbul. NGREN, Reat (2003), Giri Osmanllarda Tasavvuf -Anadoluda Sufiler, Devlet ve Ulem ( XVI. yzyl), z Yaynclk, stanbul. _____________(1999), Osmanlda Sfilerin Farkl Toplum Kesimleriyle liki Tarzlar, slm Aratrmalar Dergisi, Say 3, s.9-22. _____________(1997), XV. ve XVI. Asrlarda Osmanlda Tasavvuf Anlay, XV. ve XVI. Asrlar Trk Asr Yapan Deerler Sempozyumu, Ensar Yaynclk, stanbul, s.409-429.

67

TAHRALI, Mustafa (2002), Fussul-Hikemde Tezadl fadeler ve Vahdet-i Vcd, Fussul-Hikem Tercme ve erhi II, M.. lahiyat Fakltesi Vakf Yaynlar, stanbul. ______________(2000), Vahdet-i Vcd ve Glge Varlk, Fussul-Hikem Tercme ve erhi III, M.. lahiyat Fakltesi Vakf Yaynlar, stanbul. ______________(1996), Muhyiddin bn Arab ve Trkiyeye Tesirleri, Endlsten spanyaya, Trk Diyanet Vakf Yaynlar, Ankara. TURAN, Yusuf (2006), Muhyiddin bn Arabde Mutlak Varlk, Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, Sakarya. ULUDA, Sleyman (2001), Tasavvuf Terimleri Szl, Kabalc Yaynevi, stanbul. LKEN, Hilmi Ziya (2005), slm Dncesi Trk Dncesi Tarihi

Aratrmalarna Giri, lken Yaynlar, stanbul. _______________(2004), Trk Tefekkr Tarihi, Yap Kredi Yaynlar, stanbul. YILMAZ, H.Kmil (2009), Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, Ensar Neriyat, stanbul.

68

ZGEM
1979 ylnda Frankfurtda dodu. lk, orta ve lise renimini Karamanda tamamlad. 2000 ylnda Cumhuriyet niversitesi Sivas Meslek Yksek Okulu Bilgisayar Programcl blmn bitirdi. 2005 ylnda Sakarya niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Felsefe blmnden mezun oldu. 2005 ylnda Sakarya niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Felsefe Anabilim Dalnda Yksek Lisans renimine balad. 2005 ylndan bu yana Felsefe Grubu retmeni olarak almaktadr.

69

You might also like